golf xl sayi 02
DESCRIPTION
Golf ve Yaşam dergisi, Golf, Bunker, 9Sanad, 9.Sanad, GolfXL, Golf XL, Ahmet Agaoglu, Mustafa Koc, Acun IlıcaliTRANSCRIPT
Mayıs/Haziran 2011 • Sayı 02 • 2 ayda bir yayınlanır. 7 TL-
Mayıs/H
aziran 2011 • Sayı
Golfe yeni başlayanlar içinGolf Sözlüğü!
02
Topkapı Sarayı
Hamza Hakan SayınSultanların İkametgahı
2012’de
“Farklı Roller Her Sanatçının Rüyasıdır”
“Önce Ruhsal Obeziteden Kurtulmalıyız”İstanbul
SporunBaşkenti
Karsİlklere Şahitlik Eden Şehir;
Devlet Sanatçısı Ayten Gökçer
Diyetisyen Ender Saraç
Yeşil Ceketin Sahibi
Onlar Tehlike Değil Tehlikedeler
İstanbul’un Tek Golf Oteli
Klassis Golf&Country
Club
Efsane Golfçüler;
Sam Snead Tiger Woods&
!
Son zamanlarda olduğu gibi, yazıyı kaleme aldığım bugün de (27.04.2011) bahar yüzünü bir gösterip, bir saklıyor. Ancak dergi sizlere ulaştığında, zannedersem bahar saklambaç oynamaktan vazgeçip, özlediğimiz güzel yüzünü bize gösteriyor olacak.
Baharı beklediğimiz şu günlerde yine yoğun bir dergi çalışması içerisindeyiz. Dergimizin ilk sayısı çıkıp, olumlu geri dönüşler alındığın-da üzerimizdeki tüm yorgunluklar yerini 2. sayının tatlı heyecanına bıraktı. İşte bu heye-canla sizlere yine dopdolu bir sayı hazırladık.
Bu sayımızda yine golf sporuyla ilgili birçok başlığı incelerken, ağırlığı İstanbul’da olan, Nisan 2011 turnuvalarını da takip ettik. Golf sporunun detaylarına girdikçe, golfün Türkiye’de geliştirilmesi gereken bir spor dalı olduğuna inancımız bir kez daha arttı. Ülke-mizin şartları ve toprakları bu spora çok mü-sait. Gerekli destek verilirse, golfün ülkemize, hem kültürel, hem sosyal, hem de ekonomik alanda büyük katkıları olacaktır. Buradan tüm yetkililere yine sesleniyoruz; Türkiye’de golf sporunu geliştirmek için elimizden ne geliyorsa yapalım.
Dergimizin “yaşam” kısmında ise Sn. Dr. En-der Saraç ile ele aldığımız “obezite” konusu ön plana çıkıyor. Biliyorsunuz, “obezite” çağımızın en önemli problemlerinden biri ve diğer hastalıklara da davet çıkarıyor. Özellik-le bu dönemlerde Sağlık Bakanlığı’nın da bu konu ile ilgili de titiz çalışmaları bulunmakta.
Bunların yanında Devlet Sanatçısı Sn. Ayten Gökçer ile kahve tadında keyifli bir sohbet yaptık.
Ayrıca gezgin bize Kars’ı anlattı. Meğer biz ne güzel değerlere sahipmişiz!...
Değerli yazarımız Erdal Demirkıran’ın 11 aylık çalışması sonucu ortaya çıkardığı “AZRAİL’İN SECDE ETTİĞİ ADAM” eserini de sizlere kısaca tanıttık.
Burada bahsedemediğim diğer konular da önümüzdeki sayfalarda sizleri bekliyor. Keyif almanız dileğiyle..
Handikapsız günler!..
Sevgi ve SaygılarımlaAdnan Kolay
Handikapsız baharlar!..
İmtiyaz Sahibi 9.Sanad Ltd. Şti. adına Adnan Kolay
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüAdnan Kolay [email protected]
Yayın KoordinatörüHandan Hodoğlugil [email protected]
Görsel YönetmenMurat Yılmaz [email protected]
Golf Yayın DanışmanıOgün Çay [email protected]
EditörlerDicle Aslı Mursaloğlu [email protected] Aynur [email protected]
Yazı İşleriNehir Değirmenci [email protected] Seymen [email protected]
Yazarlarımız [email protected] DemirkıranFahir TelliMurat UzanNilgün SararŞenol Bay
Katkıda Bulunanlar• İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı• Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü• Panorama 1453 Tarih Müzesi• Yusuf Benli / Topkapı Sarayı Müze Müdürü• Tahsin Ateş
RedaksiyonÖmer Harmankaya [email protected]
Grafik TasarımBüşra Erinkurt [email protected]şkun Karaca [email protected]
Hukuk DanışmanıAv.Mustafa AğcaAv.Okan Bingül
Reklam Direktörü Berna Aktaş [email protected]
Müşteri TemsilcisiÇağla Gül Saraç [email protected]
Reklam RezervasyonT. 0216 680 36 42
Yönetim Yeri9.SanadKavacık Kavşağı Gürbaşlar Plaza No:6/6Kavacık - İstanbul/TürkiyeT. 0216 680 36 42 - 43 - 44F. 0 216 680 36 48
BaskıPortakal Basım Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No:5/1 4.Levent-İstanbulT. 0212 332 28 01
DağıtımNar Post www.narpost.com
Yayın TürüYaygın Süreli
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların hakkı Golf XL dergisine aittir.İzin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
İmaj bank: Shutterstock.com
4 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Golfün ABC’si .............................................................. 08Golfün Gelişimi ve İlkleriTurnuva Takip ............................................................ 12Efsane Golfçüler ........................................................ 18Sam Snead & Tiger WoodsDiyalog ........................................................................ 22Hamza Hakan SayınGolf Ekipmanları ........................................................ 28Bay Golf ....................................................................... 30Şenol BayGolf Haber .................................................................. 32Astro Golf .................................................................... 34Golfçü Boğa ve İkizlerGolf Gurme ................................................................. 36Fahir Telli Golf Kulubü ................................................................. 38Klassis Golf & Country ClubGolf Sözlüğü ............................................................... 42Golf Dükkanı ............................................................... 44Golfe Dair .................................................................... 48Turnuva TakvimiKahve Bahane ............................................................. 50Ayten GökçerDünyanın En Akıllı İnsanı ........................................... 54Erdal DemirkıranGlobal Türkiye ............................................................ 562012 İstanbul Spor BaşkentiÇizgilere Hükmeden Adam ........................................ 62Murat UzanSağlık Olsun ............................................................... 64Obezite
İçsel Yolculuk ............................................................. 70Handan HodoğlugilAn’da Kalın ................................................................. 72Nilgün SararDuy Beni ...................................................................... 74Sokak ÇocuklarıZamanda Yolculuk ...................................................... 80Topkapı SarayıTakvimden Bir Gün ..................................................... 86Anneler Günü & Babalar GünüGezgin ......................................................................... 88KarsTakip ........................................................................... 94İstanbul Jewelry Show Mart 2011Takvimden Bir Gün ..................................................... 96İstanbul’un FethiDenizdeki Nefes ......................................................... 98LahozSağlık Deposu ........................................................... 100A’dan Z’ye Ceviz / Tahsin AteşLezzet Durağı ........................................................... 102Hacı Abdullah LokantasıGardrop ..................................................................... 1042011 Gözlük ve Çanta ModelleriEcotech ..................................................................... 106Renault Z.E. RoadshowTekno Trend ............................................................. 108Tablet Bilgisayarlar & HologramAjanda ....................................................................... 110Hepsi Gerçek ............................................................ 112
İçindekilerGolf XL Sayı 2
Dünden bugüne efsane golfçüler
18Efsane GolfçülerSam Snead & Tiger Woods
Farklı roller her oyuncunun rüyasıdır!
50Kahve BahaneAyten Gökçer
Şehir yaşamıyla gelen gizli tehlike;Obezite
64Sağlık OlsunDr.Ender Sarac
Onlar tehlike değil, tehlikedeler!
74Duy BeniSokak Çocukları
“Golf, Benim İçin Vazgeçilmez Bir Tutku”
22DiyalogHamza Hakan Sayın
Sultanların boğaza nazır ikametgahı
80Zamanda YolculukTopkapı Sarayı
Güneşin ve kültürün ilk doğduğu şehir
88GezginKars
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 5
GOLFÜN ABC’Sİ
Hafifleşen ToplarGolf; İskoç Kralı VI. James sayesinde, 1618’de yeniden özgürlüğüne kavuşur. Aynı yıl içerisinde, daha önceden kullanılan ağır toplara alternatif olarak, dışı sert fakat hafif toplarla da oynanmaya başlanır.
Yeni Dünya ile Tanışma1600’lü yılların ortalarına kadar sadece Avrupa’da oynanan ve burada gelişimini sür-düren golf, 1659 yılında Amerika’ya da sıçrar ve New York’a bağlı Albeny kentinde oynan-maya başlanır.
Medya Golfü Keşfediyor1947 yılında “Bebek” lakaplı Mildres Zahari-as, İngiltere Açık Golf Turnuvası’nı kazanan ilk Amerikalı bayan olma başarısını gösterir. Aynı yıl içerisinde Amerika Açık Golf Turnu-vası, yerel Saint Louis Televizyonu tarafından yayınlanır. Golf World Dergisi’nin de yayım hayatına geçmesiyle birlikte golf, medyadaki yerini sağlamlaştırarak, daha büyük kitlelere ulaşma yolunda büyük bir aşama kaydeder.
İlk Golf Kulübü1744 yılında Ed-inburgh’lu golf-çüler, tarihteki ilk golf kulübünü, “The Honourable Company” ismiyle kurarlar. Golfün beşiği olan St.Andrews’da ise, 1754 yılında “Royal & Ancient Golf Kulübü” kurulmuştur.
ve İlkleriGolfün Gelişimi
8 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 9
Yazılı KurallarGolfün kağıt üzerinde yazılı ilk kuralları, St. Andrews Golfers (daha sonra Royal & Ancient Golf Kulübü ismini alacaktır) tarafından 1754 yılında yayımlanır.
18 delikUzun yıllar 22 delikle oynanan golf, St Andrews’ta bulu-nan sahanın 4 deliğinin eksiltilmesiyle bugünkü haliyle, yani 18 delikle oynanmaya başlanır.
İlk Daimi Golf Kulübüİlk daimi golf kulübü, 1873 yılında, Kuzey Amerika’da kurulan Montreal Kanada Kraliyet Kulübü’dür.
Guttie ToplarTakvimler 1848’i gösterirken, tüyden yapılan-lara göre daha az maliyetli “guttie” toplar or-taya çıkar. “Guttie”ler, diğerlerine göre daha uzun vuruşlara da imkan tanımaktadır. Böyle-ce; 1800’lerde, James Patterson’un Malezya’ya bir ziyareti sırasında keşfettiği Doğu Asya’daki Sapodila ağacının kurutulmuş özsuyundan elde edilen, plastiğe benzer bir maddeden yapılan gutta-pecha-gutty adlı top, yüzyıllardır kullanı-lan tüy dolu topların yerini almış olur.
Savaşın Getirdiği Zorluklar
1940’lara gelinirken, golf sektörü I. Dünya Savaşı’nın etkilerini unutmuştur bile. Ne var ki, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi
her şeyi altüst eder. Kauçuğun pahalanması ve askeri kaynaklara yapılan harcamalar, golf top-larının fiyatlarını inanılmaz rakamlara ulaştırır ve Amerikan Hükümeti, 1942 yılında golf mal-zemelerinin üretimini, lüks ve gereksiz olduğu gerekçesiyle savaş bitene kadar yasaklar. Sa-vaşın olumsuz etkileri bir sonraki sene de de-vam eder, PGA Şampiyonası ve Masters serisi yapılamaz.
Britanya Açık Golf Turnuvası1860’da İskoçya Prestwick’te ilk Britan-ya Açık Golf Turnuvası oynandı. Takip eden sene müsabakalar, hem profesyo-nel hem de amatörlere açılmıştır.
PGA’nın KuruluşuBugün, Royal&Ancient Golf Kulübü ile birlikte, dünya golfünün çizgisini be-lirleyen Profesyonel Golf Birliği (PGA), 82 asil üyenin katılımıyla 1916 yılında kurulur.
Bayanlar GolfKulübü
Bayanlar için ilk golf kulübü olma özelli-ğini taşıyan “The Ladies Golf Club” 1867 yılında St. Andrews’ta kurulurken, 1875
yılında Oxford ve Cambridge Üniversitesi golf kulüpleri de faaliyete geçer.
Elma Ağacı ÇetesiABD’nin en eski golf kulüplerinden biri olan St. Andrews Yonkers Golf Kulü-bü, 1888’de, New York Yonkers’da, 3 çukurlu bir model üzerine kurulmuş-tu. Kurucuları, üzerinde birçok elma ağacının bulunduğu bir otlak üzerinde 6 çukura kadar genişletilen golf sahası sebebiyle, “Elma Ağacı Çetesi” diye bi-linirlerdi. Sonraki birkaç yıl içerisinde, doğuda çok sayıda, 6, 8, 9 ve 12 çukur-lu golf sahaları açılmıştır. ABD’de ilk 18 çukurlu golf sahası; 1803’te, Whe-aton yakınında kurulan Chicago Golf Kulübü’ne aitti.
Nearest to PinKaya Çilingiroğlu
Longest Drive LadyAdalet Çimen Küçük
Longest Drive ManErdem Kırçuval
Junior KategorisiEsin BaşkayaCan Berk ŞerbetçioğluDeniz Bayram
Senior KategorisiSıtkı Anadol
TURNUVA TAKİP
8.Geleneksel LG / Beko Golf Turnuvası,İGK’da 09-10 Nisan tarihleri arasında yapıldı. Derece alan golfçüler şöyle sıralandı:
Bayanlar “A” Kategorisi
Adalet Çimen Küçükİlkin DurukanAynur Kutal
Baylar “A” Kategorisi
Selahattin ÖzdoğanCankut BilirMustafa Özdemir
Bayanlar “B” Kategorisi
Şefika KırçuvalNesrin SarıoğluYoo Soo Chung
Baylar “B” Kategorisi
Gündüz ÖzdemirTanıl EsemenliMehmet Zeki Akıllıoğlu
Bayanlar Gross Birincisi
Rana Esen
Baylar “C” Kategorisi
Fahri EsinAhmet NogaylaroğluAlper Göğüş
Baylar Gross Birincisi
Cankut Bilir
12 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Furkan Öztürk
Oyuncu ve caddie’si, kuralları bilmekle yüküm-lüdürler. Öngörülen tur boyunca, oyuncunun caddie’si tarafından yapılacak herhangi bir kural ihlalinde öngörülen ceza oyuncuya uygulanır.
Golf Not
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 13
Doğan Özdem
Efes Alemdar
Elif Kırçuval
Hayri Ekici
TURNUVA TAKİP
14 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Günay Yazıcı
Türkiye Golf Federasyonu’nun 2010 yılı itibariyle düzenlemeye başladığı golf liginin beşin-ci ayağı, 9-10 Nisan‘da 24 sporcunun katılımıyla gerçekleşti. 15 erkek ve 9 bayan golfçünün iki günlük mücadelesi sonunda erkeklerde Koray Varlı, bayanlarda ise Sena Ersoy en iyi sko-ru yapan oyuncular oldu.
Lig sonundaki sıralamada ilk üç sırayı alacak olan erkek oyuncular Avrupa Erkekler Takım Şampiyonası’nda, ilk iki sırayı alacak olan bayan oyuncular ise Avrupa Genç Bayanlar Takım Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil etmeye hak kazanacaklar.
tüm hızıyla devam ediyor.Türkiye Golf Ligi
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 15
Selen Timur
Melih Okyar
Lal Saran
E. Jhon İpeker
Kemer Golf & Country Club’da yurt dışından gelen oyuncuların katılımıyla renkli günler yaşanıyor. Klü-bün en küçük golfçülerinden biri olan E.Jhon İpe-ker ise, ailesiyle birlikte geldiği oyun alanında, Golf XL objektifine özel poz vermeyi ihmal etmedi.
“”
TURNUVA TAKİP
16 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
‘Yeşil Ceket’i Hamza Hakan Sayın Giydi2011 golf sezonu, önceki yıllarda oldu-ğu gibi yine TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası ile açıldı. Ülkemizin en iyi golfçülerini buluşturan organizasyonun sonunda, Hamza Hakan Sayın turnu-vanın gross şampiyonu oldu ve “Yeşil Ceket”i giymeye hak kazandı. Siliv-ri’deki Klassis Golf Kulübü’nde gerçek-leştirilen TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası’nda; Serkan Akarsu, Jurgen Neidl, Şükriye Yıldız ve Özlenen Ba-şoğlu kendi gruplarında birinciliği elde eden diğer isimler oldu.
16 Nisan 2011 tarihinde Silivri’deki Klas-sis Golf Kulübü’nde gerçekleştirilen TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası’nda; Erkekler Kategori B’de 74 net skor-la Jurgen Neidl, Kategori A’da 74 net skorla Serkan Akarsu, Bayanlarda ise; 86 net skorla Özlenen Başoğlu Katego-ri B’de, 73 net skorla Şükriye Yıldız da Kategori A’da şampiyonluğu elde eden isimler oldu.
Ustalar Turnuvası’nda Hamza Sayın zirvede yer aldı. Türkiye’nin usta golf-çülerinin katıldığı turnuvayı 76 vuruşla tamamlayan Sayın, Türkiye Ustalar Tur-
nuvası Şampiyonu’na verilen yeşil ceketi kariyerinde 2. kez giyme başarısını gös-terdi.
2010 yılında, yine Klassis Golf Kulübü’nün ev sahipliğinde düzen-lenen TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası’nda, milli golfçü Koray Varlı ‘nın elde ettiği 67 (-6) gross skorla şam-piyon olmuş ve Yeşil Ceket’i giymeye hak kazanmıştı.
Turnuvada dereceye girenlere ödülleri Türkiye Golf Federasyonu yetkilileri ta-rafından verildi.
Golfün Usta İsimleri,TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası’nda Buluştu…
EFSANE GOLFÇÜLER
DüNdeNBUGüNeDüNdeNBUGüNe
1978’de Sam Snead, partneri Gardner Dickinson’la birlikte Legends of Golf’ü kazandı.
1980 Snead’in Golf Digest Commemorative Pro-Am’i kazandığı seneydi.
1982’de ise, partneri Don January ile Legends of Golf’ü kazandı.
2002 senesindeyse resmi olarak 66. kez Masters’ta tee-shot gerçekleştirdi.
“Hayatta, hayal ettiğim her şeye sa-hip oldum. En çok sevdiğim işi yaptım. Sevildim... Bir insan hayattan daha fazla ne bekleyebilir?”
Golfün bu dev ismi, Virginia dağla-rında kendi halinde sıradan bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gel-di. Küçük yaşlardan itibaren ailesine destek sağlamak için yerel bir hotelde caddie’lik yaptı. Bu zor günlerde çıp-lak ayaklarıyla, ağaçtan yaptığı so-palarla golf oynamaya başlayan Sam, büyük abisi Homer’ın da yardımlarıyla bu sporla günden güne daha da haşır neşir oldu ve kısa sürede ustalaş-tı. Öyle ki 22 yaşına geldiğinde, artık profesyonel bir oyuncuydu.
Takvimler 1937’yi gösterdiğindeyse Snead, dünya çapında tanınıyordu.
Sam SneadHayal Ettiği Her Şeye Sahip Oldu
18 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
50 yıldan fazla sürdürdüğü golf kari-yerinde kazandığı sayısız başarıyla, ismini spor tarihine altın harflerle yazdırmayı başardı. Profesyonellik hayatı boyunca dünya çapında 135, PGA Tour’da ise kazandığı 81 birin-cilikle, kırılması çok zor olan birçok rekoru arkasında bırakarak bizlere veda eden Snead’in; 3 Masters, 3 US PGA ve bir de Open şampiyonluğu bu-lunuyordu.
Masters’da Yeşil Ceketi Giyen İlk OyuncuZarif ve bir o kadar da usta swingle-ri, kamıştan şapkası ve insancıl kişi-liğiyle yarım asırdan fazla golf dün-yasının gözbebeği olan Sam Snead, Masters’da zirveyle, turnuvayı kaza-nanlara ilk kez yeşil ceket giydiril-meye başlanılan 1949 yılında tanıştı. Dolayısıyla da günümüzde her golf-çünün hayali olan yeşil ceketi giyen ilk oyuncu oldu.
Golfün efsane ismi, turnuvaların match-play şeklinde oynandığı yıllar-da da, üç kez US PGA Şampiyonası’nı kazandı.
Gençlik çağlarında kendine ait stilini geliştiren golfçüyü izleyen, zamanın us-talarından Salazar’ın onun hakkındaki yorumu ise, hiç unutulmayacaktı: “Ne
golfü? Golf hakkında hiçbirşey bilmiyor ve nasıl oynandığını öğrenmeye çalışır-ken, çevresinde olmak istemem.”
Samuel Jackson Snead, 27 Mayıs 1912’de Virginia Ashwood’ta dün-yaya geldi. 19 yaşındaki Sam, Hot Springs’teki Homestead Hotel Golf Sahası’nda ilk işine başladı. 1936’da, PGA Tour’a katıldı ve ilk birinciliğine West Virginia Closed Pro’da ulaş-tı. 1937’de, PGA’da tam beş turnuva-dan zaferle ayrıldı. Başarı grafiğini her yıl yükseltti ve 1938’de tam sekiz turnuvadan birincilikle ayrıldı. 1939 yılında ise, bir diğer usta Byron Nelson’la çekiştiği U.S. Open’ı, son anda kaybetti. Bu, kariyeri boyunca hiç US Open kazanamayıp, dört kez ikinci olan Slammin Sammy lakaplı oyuncunun kaçırdığı ilk fırsattı.
1942’de PGA Şampiyonu olan Sne-ad, 1943’deki PGA Tour’da, rakipleri-ne hiç geçit vermeden şampiyon oldu. 1946’da ise, ilk ve son kez British Open’ı kazandı.
1947 senesinde U.S. Open’da ikinci hayal kırıklığını Lew Worsham kar-şısında yaşarken, aynı yıl içerisin-de 7 PGA turnuvasından birincilik-le ayrıldı. 1949’da Masters ve PGA Şampiyonası’nı kazandı. 1950 yılında ise Snead, PGA’daki en parlak yılı-
nı yaşadı ve bu sene içerisinde tam 11 turnuva kazandı. 1951’de PGA Şampiyonası’nı 3. kez kazanmayı ba-şardı. Ve bu sene içerisinde Amerika Ryder Kupası takımının ilk kez kap-tanlığını yaptı.
1952 yılı onun için önemli yıllardan bi-riydi. Snead, Masters’da ikinci kez ye-şil ceketini giydi. 1954’de Ben Hogan’ı Play-Off’ta ekarte eden 42 yaşında-ki Snead 3. kez Masters Şampiyonu oldu. 1963 PGA Seniors’da ilk şampi-yonluğunu yaşayan Sam Snead, aynı sevinci 1965, 1967, 1970, 1972 ve 1973 yıllarında da yaşayacaktı.
1964’de kariyeri boyunca 4 kez daha (1965, 1970, 1972 ve 1973) Dünya Se-niors Şampiyonası’nı kazanan Snead, artık önemli bir isim olmuştu.
1965 yılında, 52 yaşında kazandığı Greater Greensboro Open’la beraber, PGA Tour’da bir turnuvayı kazanan en yaşlı oyuncu olmayı başardı. Kazan-dığı bu zafer, onun bu turnuvadaki 8. birinciliğiydi.
Kazandığı 81 şampiyonlukla PGA Tour’da “bütün zamanların en çok turnuva kazanan oyuncusu” olan Sam Snead, 90. yaş gününe 4 gün kala 23 Mayıs 2002’de, 89 yaşında hayata göz-lerini yumdu.
“
”
Sam Snead ölümle ilgili olarak şunları söylüyordu: “Birçok yaşlı insan ölüm fik-rini kabullenmiş. Bunu anlayamıyorum. Ölüm fikri beni çok korkutuyor çünkü ben sonsuza kadar yaşamak istiyorum.”
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 19
EFSANE GOLFÇÜLERDüNdeNBUGüNeDüNdeNBUGüNe
ldrick (Tiger) Woods, gelmiş geçmiş en büyük golf şampiyonu olarak kabul ediliyor.
Yüzlerce ödülü olan ve kazandığı ku-palarla kendi müzesini kuran Woods, dünyanın en çok kazanan sporcularının başında geliyor.
1996 yazında, profesyonel golfe geç-tiğinden beri yapmış olduğu kariyerle zirveye oturan usta sporcu, 45’i aşan PGA Tur olmak üzere 65’den fazla tur-nuva kazandı. 1997, 2001, 2002 ve 2005 Masters, 1999 ve 2000 PGA Şampiyo-nası, 2000 ve 2002 ABD Açık, 2000 ve 2005 Britanya Açık’ta kupa kaldırdı. 2001’de kazandığı 2. Masters ile bir-likte 4 büyük profesyonel kupayı aynı anda elinde tutan ilk isim oldu. PGA Tur’da rekoru elinde bulunduran Tiger Woods, para listesinde de tüm zaman-ların en çok kazanan oyuncusu.
30 Aralık 1975’de doğan Tiger Woods, Los Angeles’ın güney doğusunda olan Cypress California’da büyüdü. Henüz altı aylıkken, babasının golf sopası ile yaptığı vuruşları saatlerce izlerdi. İki yaşındayken Mike Douglas Show’a katıl-dı ve Bob Hope ile birlikte vuruş yaptı. üç yaşında şaşırtıcı vuruşlar yapmaya başlayan Tiger, beş yaşında Golf Digest dergisine haber oldu. Optimist Ulusla-rarası Gençler Turnuvası’nı, tam altı kez 8, 9, 12, 13, 14 ve 15 yaşlarında kazandı.
1992’de 16 yaşındayken ilk kez bir
profesyonel turnuva olan Nissan Los Angeles Açık’da oynadı. 1993’te ise, üç PGA Tur turnuvasında daha boy gösterdi. 1994’de, Amerika’nın ünlü ve çok başarılı üniversitelerinden Stanford’a girdi ve üniversite haya-tı boyunca tam 10 turnuva kazandı. 1994’de Batı Amatör’ü kazanarak, Amerika Takımı’nı Dünya Amatörler Şampiyonası’nda temsil etti. 1995’de ise Galler’de Walker Kupası’nda oy-nadı.
1995’de ilk büyük kupalarını oynayan Woods, Masters ve Britanya Açık’da oynadı, ancak geçirdiği sakatlık sebe-biyle ABD Açık’a katılamadı. 1996’da da iki büyük turnuvada oynayarak, ne kadar önemli bir golfçü olmaya başla-dığını, her iki turnuvada da sergilediği performansla gösterdi.
ABD Amatör ödülünü, üç kez peş peşe aldı ve kısa süre sonra ilk profesyo-nel turnuvasını, Greater Milwaukee Açık’da oynadı. İki turnuva kazanan ve ilk 30’a giren Tiger, Şampiyon-lar Turu’na katılmaya hak kazandı. 1997’de, sezon açılışının yapıldığı Mer-cedes Şampiyonası’nı kazandı. Mas-ters ile birlikte 4 PGA kupası kaldırdı ve o zaman bir rekor olan 2.066.833 $ ile Arnold Palmer Ödülü’ne sahip oldu.
CNN’in dünyaca ünlü spor dergisi Sports Illustrated, Woods’u 1996 ve 2000’de “Yılın Spor Adamı” seçerken Fransız L’Equipe 2000’de onu, “Şam-
TIGER WOODSGolfün Muhteşem Sihirbazı
“
”
ABD ordusundan emekli teğmen Earl Woods’un oğlu olan Tiger’ın annesi ise, Tayland kökenli Kultida. Tiger Woods’un Tiger takma adını almasının sebebi ise, babasının Vietnamlı bir asker olan arkadaşı Vuong Dang Phong.
E
20 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
piyonların Şampiyonu” onuruna la-yık gördü. Dünyanın en saygın haber ajanslarından Associated Press ise Woods’u; 1997, 1999 ve 2000’de “Yılın Erkek Sporcusu” olarak onurlandırdı. Tiger Woods ve basketbolun efsane-si Michael Jordan bu ödülü üçer kez kazanan ilk isimler oldu. 2000’de, dünyanın en saygın haber ajansların-
dan bir diğeri olan Reuters tarafından “Yılın Spor Adamı” seçilen Woods, 1997’de ise, Amerika’nın önde gelen spor kanalı ESPN tarafından “Yılın Erkek Sporcusu” ödülünü aldı. Laure-us Spor Ödülleri’nden de bir seri ya-pan sporcu, bu saygın ödülü 1999 ve 2000’de kazanarak “Yılın Spor Adamı” seçildi. PGA Tur’dan da 1997, 1999, 2000, 2001, 2002 ve 2003’de “Yılın Sporcusu” ödüllerini alan Woods, 30 yaşına gelmeden önce “golfün yaşa-yan efsanesi” olmayı başardı.
2000’de, dokuzu PGA Tur olmak üzere 11 turnuva kazanan Tiger, aynı zaman-da Amerika Takımı ile birlikte Dünya Kupası’nı da kazandı. 2000’de kazandığı 9 PGA Tur zaferi, 1950’de Sam Snead’in kazandığı 11 zaferden beri elde edilen en büyük başarı olurken, 1999’da da 8 PGA Tur zaferi elde etti. Tiger’ın en önemli başarılarından biri ise 2000’de geldi. Aynı sene üç büyük turnuvayı kazana-rak efsane golfçülerden Ben Hogan’ın, 1953’de elde ettiği rekoru egale etti. Ti-ger aynı zamanda PGA Şampiyonası’nı peşpeşe kazanarak, Denny Shute’ün 1936-37’deki rekorunu da kırdı. Britanya Açık’ı kazanarak Grand Slam’leri toplayan en genç isim olurken, top-lamda da
Hogan, Gene Sarazen, Gary Player ve Jack Nicklaus’un ardından bu başarıya imza atan 5. isim oldu.
Tiger aynı zamanda Masters’ın gelmiş geçmiş en genç şampiyonu. 21 yaşın-da Masters kupasını alan genç spor-cu için, ABD Açık ve Masters zaferleri aynı zamanda rekor farklarla birlikte
geldi. 15 ve 12 atışlık farkla kupalara uza-nan Woods, 138 yıllık rekorları da tarihe gömdü. 1862’de Old Tim Morris, Britanya Açık’da zafere uzanır-
ken, 13 atışlık bir fark yapmıştı.
Woods 1999’da 8’i PGA toplam 11 zafer elde ederek 23 yaşındayken bir efsane olma yolunda ilerledi-ğini gösterdi. 6 profesyonel büyük kupa zaferi ve 3 ABD Amatör Kupa-sı, onu 25 yaşında toplam 9 büyük kupa sahibi yaptı. Bu da aynı yaşlar-dayken Nicklaus’dan 3 büyük kupa daha fazla kazanmış olması anlamı-nı taşıdı. Nicklaus’un 4 profesyonel büyük kupası ve 2 ABD Amatör Kupa-sı bulunuyordu.
Woods golf tarihinin en çarpıcı amatör istatistiklerini de elinde bulunduru-
yor. 6 USGA ulusal kupası kazanarak, NCAA ünvanı sahibi de oldu. Ve bunları yaparken henüz profesyonel olmamış-tı. 27 Ağustos 1996’da profesyonel olan Tiger, bu zamana kadar üç kez peşpe-şe ABD Amatör Kupası kazandı ve 18 maçı peşpeşe lider tamamlayarak re-kor kırdı.
ABD Gençler Şampiyonası’nı henüz 15 yaşındayken 1991’de kazanarak bu ba-şarıya en genç yaşta ulaşan isim olan Woods, 1994’de de ABD Amatör’ü 18 yaşında kazanarak, bu başarıya ula-şan tarihteki en genç golfçü oldu.
Yaşadığı evlilik dışı ilişkileri nedeniy-le, son zamanların en büyük skandal-larından birine imza atan Woods’un, mesleki hayatı bundan büyük zarar gördü. Bunun yanısıra yapmış olduğu sponsorluk ve reklam anlaşmaları-nın iptali nedeniyle de zor günler ya-şayan Tiger, uzun süredir turnuva ka-zanamamasına rağmen, dünyanın en çok kazanan sporcusu unvanını hala elinde bulunduruyor.
Forbes Dergisi’nin 2010 listesine göre, 105 milyon dolarla dünyanın en çok
kazanan sporcusu oldu.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 21
22 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DİYALOG
Hamza Bey, 1998 yılında golfe başladığınızda 12 yaşındaymışsınız. Golfle tanışmanız nasıl oldu?
Neden daha popüler olan spor dallarından birini değil de golfü seçtiniz?
Golf sporuna, sizin de söyle-diğiniz gibi 1998 senesinde, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine başladım. Nede-nini size şu şekilde açıkla-yabilirim. Diğer sporlarda olmayan disiplin, ahlak ve etik kurallarına sahip tek bir spor var, o da golf. Ayrıca bu sporda; rakibe saygının, sa-haya saygının en üst düzeyde olması ve bunlara ek olarak açık alanda oynanması da bana son derece cazip geldi. İşte tüm bunları bir arada bulduğum için,
ben de golfü seçtim.
Golfü seçmenizde ve devam etmenizde sizi destekleyenler mutlaka olmuştur. Kesinlikle oldu. Öncelikle söylemeliyim ki, TGF başkanımız Ahmet Ağaoğlu’nun benim ve diğer arkadaşlarımın üzerin-de büyük bir emeği var. Daha sonra, yine kendi kulubüm olan Klassis Golf Kulubü Yönetim Kurulu Başkanı ve sahibi Ahmet Hamoğlu’nun, benim ve benim gibi kulüpte yer alan sporcular üzerindeki emeği çok fazladır. İlk ho-cam olan Adnan Salmanlı’nın yeri ise bende çok başkadır. Son olarak tabii ki, ailemin desteği olmasaydı asla bura-larda olamazdım.
Golfle ilgili nasıl bir eğitim al-dınız?Golfle ilgili eğitimimi, 2004-2008 yılları arasında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda al-dım. Burada, antrenörlük golf ihtisas alanında eğitim gördüm. Golfte 3. Ka-deme antrenörlük belgesi sahibiyim.
İleride eğitmen olmayı düşünebilirsiniz o halde.Aslına bakarsanız, şimdilik düşün-cemde bu yok, daha çok oyuncu olarak devam etmek istiyorum. Ama zamanı geldiğinde, eğitim vermeyi tabii ki dü-şünüyorum.
Golfün dünyadaki ve Türkiye’deki konumu birbirinden çok farklı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?Golf, bilindiği gibi dünyada en çok ka-zandıran sporların başında geliyor.
Hamza Hakan SayınRöportaj
Milli Golfçü
“Golf, Benim İçin
Bu sayının Diyalog konuğu, gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki tur-nuvalarda pek çok önemli başarıya imza atmış, golfün usta bir ismi;
Hamza Hakan Sayın. Son olarak, ülkemizin en iyi golfçülerini buluştu-ran TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası’nda gross şampiyonu olan ve ‘Yeşil Ceket’i ikinci kez giyme başarısı gösteren, + 1 handikap puanına sahip milli takım oyuncumuz Sayın’la, golf sporunun Türkiye’deki gelişi-mi, yeni nesillere tanıtılması ve hedeflerine dair konuştuk.
Golfte 3. Kademe Antrenörlük Belgesi
Sahibiyim
Vazgeçilmez Bir Tutku”
Esra
AYN
UR
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 23
24 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DİYALOG
Biz de öyle değil. Gerek Avrupa’da ge-rekse Amerika’da çok yaygın bir spor. Ülkemizde de böyle olabilmesi için, medyaya daha fazla iş düştüğü kana-atindeyim. Bizde futbol, basketbol ve voleybolun dışında çok fazla spor dalı-na, görsel ya da yazılı basında yer veril-miyor. Golf de hiç yer bulamayanlardan biriydi. Ancak son zamanlarda yavaş da olsa bu durum değişmeye başladı. Görsellik arttığında halkın da ilgisi ar-tacaktır. Ülkemizdeki golf sahalarının artması, özellikle de halka açık golf sa-halarının fazlalaşmasıyla birlikte, golf-çü potansiyeli de doğru orantılı olarak çoğalacaktır.
Golf dünyada en çok kazandıran sporların başında geliyor dediniz. Forbes dergisinin 2010 listesine göre, Tiger Woods 105 milyon dolarla en fazla kazanan sporcu oldu. Türkiye’de durum tabii ki çok farklı.Maalesef Türkiye’de Profesyonel Lig olmadığı için, bizler maddi anlamda kazanç sağlayamıyoruz. Amatör sta-tüsündeyiz. Dünyaya baktığımızda bu böyle değil, zira sponsorların deste-ğiyle oyuncular müthiş paralar kazanı-yorlar. Tabii, Woods bu alandaki en iyi örnek. Mesela müsabakalar sonunda finale kalanlar çok iyi rakamlar alı-yor, hatta müsabakaya katılmak bile kazanç sağlamanıza yeterli olabiliyor. Amatörlere bireysel sponsor desteği
olmadığından, bizim için bu tür kazanç-lar söz konusu değil. Türkiye’de golfün ve oyuncuların gelişimi adına artık mutlaka bir profesyonel lig kurulmalı ama bu çok da kolay değil.
Golf Sporu Medyadan
Faydalanmalı
Peki, Türkiye’de başlangıç olarak ne yapılmalı?Biz de profesyonel oyuncu sayısı az. Profesyonel olanlar da hocalar. Onlar da kendi aralarında küçük çaplı oynu-yorlar. Örneğin Almanya’da EPT turu var. Bu turda Avrupa’nın değişik ülke-lerinden oyuncular katılıyor. Kazan-dıkları müsabakalarda kazandıkları para sıralamasına göre ilk 5’e girenler, gelecek sezon 2. ligden başlıyorlar ve avantaj kazanıyorlar. Daha yüksek pa-ralar sözkonusu oluyor. 2. lige yükselip ilk 20’ye girdiğinizde ise 1. lige yükseli-yorsunuz. Tabii, işler hep sponsor des-teğiyle yürüyor. Avrupa’da buna mini tur diyorlar, Türkiye’de de en azından buna benzer bir şey yapılmalı. Ancak şu an için, profesyonel olarak katılacak olanlar hep hoca statüsündeki kişiler olur. Ama zamanla çok daha geniş kit-lelere ulaşır.
Golf ülkemizde yeni tanınan bir spor dalı. Gençlerin golfe ilgi duyması, bu spora
teşvik edilmeleri sizce nasıl sağlanabilir?Evet, golf ülkemizde çok yeni bir spor. Dolayısıyla devlet okullarında yapıla-mıyorsa bile hiç değilse özel okullarda, seçmeli ders olarak konulabilir. Tabii devlet okullarında yapılabilse çok gü-zel olur. Ama bunun çok kolay olmaya-cağının bilincindeyim, yine de gönlüm bunu istiyor. Golfün ülkemizde yeterin-ce anlaşılmadığını ve tanıtılmadığını düşünüyorum. Bunun için medyadan mutlak surette faydalanmak gerekir. Ayrıca okullarda golfü tanıtıcı ve teşvik edici belgeseller, filmler gösterilebilir diye düşünüyorum.
Disiplinli, Sabırlı ve Dürüst Olmayı
ÖğrendimGolf sizin için ne ifade ediyor?Golf benim için bir vazgeçilmez bir tut-ku. Ancak sadece tutku olmakla kal-madı, aynı zamanda tamamıyla bir ya-şam biçimi de oldu.
Golfün hayatınız diğer alanlarındaki etkisi nasıl oldu?Golf bana, disiplinli olmayı, sabırlı ol-mayı ve dürüst olmayı öğretti diyebili-rim. Bunun hayatımın her alanında iz-lerini ve yansımalarını görüyorum. Bu açıdan da oldukça faydalı bir spor.
• 2004 Slovenya Challenge Team Altın-Bireysel Bronz Madalya• 2005 Belçika Avrupa Amatör Şampiyonası T44. İlk Cut Yapan Türk
Oyuncu• 2005 İspanya Akdeniz Oyunları Takım Gümüş-Bireysel Bronz
Madalya• 2006 İngiltere Lyhtham Trophy İlk Cut (İlk 40) Yapan Türk Oyuncu• 2006 İngiltere Brabazon Trophy İlk Cut (İlk 40) Yapan Türk Oyuncu• 2006 İtalya Avrupa Amatör Şampiyonası T31• 2006 Slovenya Challenge Team Gümüş-Bireysel Bronz Madalya• 2008 Yunanistan Açık Amatör Şampiyonası Takım 1.Ligi Bireysel
1.lik (71,70,68,71 -8)• 2010 Bulgaristan Challenge Team Gümüş Madalya• 2010 Bulgaristan Açık Amatör Şampiyonası 2.si
• 2004 Türkiye Amatör Şampiyonası 1.si• 2005 TGF Federasyon Kupası 1.si• 2005 Türkiye Açık Amatör Şampiyonası 1.si (73,67,68,67 -17)• 2005 Avrupa Kulüpler Şampiyonası Takım 1.Ligi Bireysel
1.lik (68,68,67 -16) • 2007 Türkiye Ustalar (Masters) Şampiyonası 1.si• 2007 TGF Federasyon Kupası 1.si• 2009 Türkiye Amatör Şampiyonası 1.si• 2010 TGF Federasyon Kupası 1.si • 2010 Türkiye Golf Ligi Şampiyonu • 2011 Türkiye Ustalar Şampiyonu
YURT İÇİNDE KAZANDIĞITURNUVALARDAN BAZILARI
YURT DIŞINDA KAZANDIĞI TURNUVALARDAN BAZILARI
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 25
Golfte kendinize örnek aldığınız bir isim mutlaka vardır.
Evet, İspanyol bir oyuncu var; Sergio Garcia. Neden olduğunu ben de tam bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla golfe ilk başladığım yıllarda, elime geçen bir golf dergisinde onun yaptık-larını okumuştum ve bir gün ben de onun gibi olabilirim demiştim, hatta bunun hayalini kurmuştum. Böylece kendimi ona yakın hissettim ve benim idolüm oldu.
Peki, golfde unutulmazınız desem, aklınıza ilk gelen hangi an olurdu?
2005 yılında Türkiye Açık Amatörler Şampiyonası’nı kazandığım anı asla unutamam. Çok keyifliydi. O günün bende yeri çok başkadır, hala hatırlar ve mutlu olurum. Zaten o günden son-ra yolum daha da çok açıldı.
İkinci kez yeşil ceketi giydiniz ve Masters’da şampiyon oldunuz. Bunun da sizin için anlamı büyük olmalı.
Yeşil ceketi giymenin gerçekten de an-lamı çok büyük. Masters çok özel bir turnuva. Yıl içinde sadece birincilikleri olan sporcuların katılabiliyor. Ustalar Şampiyonası adı altında da geçiyor. Bu ceketi giydiğin takdirde 5 yıl turnuva kazanmasan da, Masters’da oynama hakkı elde ediyorsun. Tabii ki, Ustalar Şampiyonu olmak insana keyif ve mut-luluk veriyor ve ben iki kez yeşil ceket giydiğim için çok mutluyum.
Bu kadar şampiyonlukları olmuş, golfe gönül vermiş bir sporcunun elbetteki hedeflediği bir yer vardır. Golfte hedeflediğiniz yer neresi?Tabii, olmaz mı? Golfte hedeflediğim yer, Profesyonel Avrupa Turu’nda oy-namak. Ülkemizde demin de belirttiğim gibi profesyonel tur şu anda yok. Ben 1. Amatör sıradayım ve Amatör Mil-li Takımı’nda oynuyorum. Profesyonel olarak oynamak benim en büyük hede-fim ve hayalim, umarım gerçekleşir.
Biz de Golf XL dergisi olarak, hedeflediğiniz bu hayalinize en kısa zamanda ulaşmanızı istiyoruz.
En Büyük Hayalim
Profesyonel Avrupa Turu’nda
Oynamak
GOLF EKİPMANLARI
aşlangıç yerinden vuruş yapmadan önce, topu yerden yüksekte tutmaya yarayan, 3-5 cm’lik plastik ya da tahta, uzun veya kısa farklı renklerde çubuk şeklinde golf aksesuarlarıdır.
Golf sporunda; başlangıç vuruşu yapıla-cak alanın, kullanılacak golf ekipmanı-nın ve golf aksesuarlarının seçimi, golf-çünün başarısını etkiler.
Düşük handikaplı profesyonel golf oyuncuları için, golf sahası başlangıç alanının arkası, orta ila yüksek handi-kapa sahip veya uzun vuruşlu yetişkin erkek golfçüler ile düşük handikaplı veya uzun vuruşlu bayan golfçüler için, golf sahası başlangıç alanının ortası, orta veya yüksek handikaplı bayan golf oyuncuları ve yeni başlayan golfçüler için ise, başlangıç alanının önü ayrıl-mıştır.
BTEE
83
mm
70 m
m
54
mm
42
mm
Golf Çubukları
28 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Bir oyuncu caddie’den yardım alabilir, ancak aynı anda birden fazla caddie kullanamaz.
Golf Not
Golf sahalarında, başlangıç alanlarının sınırları genellikle bir çift başlangıç ala-nı işaretleyicisi (tee marker) ile belirlenir. Başlangıç alanının ön, sağ ve sol ta-rafların dış kenarları, bir golf oyuncusunun başlangıç alanında durup yüzünü çukura doğru çevirmiş olduğu göz önüne alınarak Tee Marker’lar ile tespit edilir.
Alanlar farklı renklerde tee markerlar ile de işaretlenebilir. Genellikle, kırmızı, bayan golfçüler; beyaz ve/veya mavi erkek golfçüler; sarı ise golf şampiyonluk-ları için kullanılır.
Bu cihazlar, GPS teknolojsi ile golf-çülerin, golf sahası içerisindeki tüm mesafeleri ölçmelerine yardımcı olur. Golf sahası için tasarlanan dokunmatik ekrana sahip modellerde artık, geniş-leyen açık hava rekreasyonu ve fitness hattındaki en son atılım olan su geçir-mezlik özelliği bulunuyor.
Ölçme Cihazları
GPS ile Atış Uzaklığı
Başlangıç Yeri İşaretleyicileriTee Markers
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 29
Bu sayıda sizlere golfte çok önemli bir konu olan, golf oyuncusunun golf vu-ruşunu yapmadan önce ve vuruşunu yaptıktan sonra, kendisini nasıl be-densel olarak hazır duruma getirme-si gerektiğinden bahsedeceğim. Aynı zamanda, pozitif düşünce ile konsant-rasyon ve adaptasyonun nasıl en yük-sek noktaya çıkartılacağına dair bilgi-ler de vereceğim.
Yukarıdaki konulara geçmeden, bir golf oyuncusunun vuruşlarını yapma-dan önce nelerden ve nasıl etkilendi-ğini; bir oyuncunun performansını po-zitif durumdan, negatif duruma nasıl düşürdüğünü; negatif durumdan pozi-tif bir duruma nasıl geçmeyi başardı-ğını anlatmak istiyorum.
Bilindiği gibi golf sporu, yaklaşık 5-6 saat süren uzun bir maraton koşusu gi-bidir. Bu zaman diliminde bir golf oyun-cusunun kendisini hem bedensel hem de zihinsel olarak çok iyi hazırlaması gerekmektedir. Eğer bunlardan her-hangi birine hazır olmaz ise, oyuncu is-tediği skoru golf sahasına yansıtamaz.
Oyuncu bedensel ve zihinsel olarak istediği seviyede değil ise, çabuk yo-rulacak ve konsantre olamayacaktır. Eğer zihinsel olarak hayatında nega-tif giden birtakım olaylar varsa, on-lar da konsantre oluşunu etkiler. Ve akabinde oyuncu iyi bir skor yapamaz. Aslında bu ikili denge, bütün yapılan sporlar için geçerlidir. Bir sporcunun başarılı olabilmesi için hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak çok iyi bir durumda olması gerekmektedir. Bu noktada M.Kemal Atatürk ’ün sö-zünü unutmamak gerekir.
Golf sporu, çok yoğun konsantrasyon gerektiren sporlardan birisidir. Bu yo-ğunlaşma sahaya adımımızı atmadan başlar. Oynayacağı golf sahasının zor-luk ve kolaylık derecesi de golf oyun-cusu için çok önemlidir. Oyuncu golf sahasının zorluk derecesine göre bir
“
“
Şeno
l Bay
Golf
Eğitm
eni
Merhaba
“ SAĞLAM KAFA SAĞLAM VÜCUTTA BULUNUR
“
BAY GOLF
30 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
antreman ve diyet programı uygular. Bir hafta öncesinden de kendisini bu programa hazırlar.
Oyuncu golf sahasına çıkacağı gün ise, gerekli hava şartlarını da göz önüne alarak, son hazırlıklarını yapar. Bunla-ra örnek verecek olursak:
Yağmurlu gün Gerekli yağmurluk-lar ve şemsiye vs. gibi malzemeler alınır.
Sıcak hava Kısa kollular ve genelde beyaz tonlu kıyafetler seçilir.
Yiyecek içecek Hava koşulları göz önüne alınarak, sıcak havalarda sportif içecekler, muz ve bol miktar-da su alınması gerekir.
Malzemelerin kontrolü Golf sopa-larının ve toplarının eksiksiz bir şe-kilde olması gerekir.
Isınma ve soğuma Kendisi için ye-terli bulduğu zamanda, golf sa-hasına gidip ısınma hareketlerini yapması ve zihinsel olarak hazırlan-ması gerekir.
Oynayacağı kişiler ve çıkış saatinin kontrolü.
Bunlar yapıldıktan sonra, sporcunun kendisinde pozitif düşünce oluşturarak oyuna başlaması gerekir. Kendisini hep pozitif tutacak şeylere konsantre olma-lıdır. Mesela;
Rüzgarın şiddeti,
Uzaklık,
Vuracağı bölgenin eğimi,
Golf sopasının seçimi,
Mental olarak hedefe focus,
Tutarlı golf vuruşu için etkin ve tutarlı bir vuruş öncesi rutini gerekir.
Vuruş öncesi rutini golf oyununun en önemli bölümlerinden biridir. Oyun-cunun tutarlı düşünebilmesini ve o ana odaklanabilmesini sağlar.
Çok iyi tanımlanmış bir vuruş öncesi
rutinini, tutarlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirmeye kendini daha faz-la odaklaması, oyuncunun anksiye-tisinin bilişsel ve somatik unsurları ile başa çıkabilmesine yardımcı olabilir. Oyuncu düşüncelerini ne-yin yanlış gidebileceğine odak-lamaktan uzaklaştırıp, çok kısa dönemlik bir hedefe (yani iyi bir vu-ruşa) yönelik basit fiziksel unsur-lara yönelterek, anksiyetesinin bi-lişsel unsurlarını sınırlandırabilir. Oyuncunun kendisini fiziksel hara-ketlere hazırlaması, vuruş öncesi rutinine odaklaması ve kafasında topun hedefe doğru hareketini can-landırıp topu, hızlı ve yumuşak bir ritimle hedefe yöneltmesi ile de so-matik etkiler yok olur.
“Vuruş öncesi rutini; kendinizi, zihinsel ve fiziksel olarak, olabi-lecek en iyi vuruşa ha-zırlamaya odakladığınız zihinsel bir süreçten başka birşey değildir. Sizi olumsuz düşüncelerden uzaklaştırarak, fiziksel hareketi tutarlı kılmak su-retiyle bedeninizin gevşemesine ola-nak sağlar.
Vuruş öncesi rutini bir kimseden di-ğerine çok fark eder. Örneğin, bir oyuncu için etkin bir rutin 40 saniye sürerken, bir başka oyuncu için çok daha az olabilir. Ancak burada çok daha önemli bir unsur, oyuncunun bu rutini her bir vuruşu için istikrarlı bir şekilde tekrar etmesi gerektiğidir. Bir turnuva sırasında rutinde olabilecek bir değişiklik, düzensiz vuruşlara ve skorun kötüleşmesine neden olabilir.
“Jack Nicklaus ve onun vuruş önce-si rutinine ilişkin bir çalışma yapıldı. Ancak bu çalışma Greg Norman’ın Master oyunundaki talihsiz düşüşüne kadar unutuldu. Bir psikolog önemli oyunlardan biri sırasında Nicklaus’un golf çantasından golf sopasını çıkar-dığı an ile her bir vuruşu için topa
vurduğu ana kadar kro-nometre tuttu, Jack’in 1-18 saniye olan süresi asla bir saniyeden faz-la değişmedi. Bu çok şaşırtıcı! Aynı psikolog Norman için Master oyununda süre tuttu, onun süresi daha azdı ve round ilerledikçe Norman’ın vuruş öncesi rutini sü-resinin gittikçe kı-saldığını gördü.”
Vuruş öncesi ruti-nine yoğunlaşmak-dan fayda sağlamak için, vuruşun başarılı olup olmayacağından çok sü-recin kendisine yoğunlaşmaya daha fazla çaba sarfetmek gerekir.
www.tomstickneygolf.com/preshot.htm
Bir turnuva sırasında rutinde
olabilecek bir değişiklik
düzensiz vuruşlara ve skorun
kötüleşmesine neden olabilir.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 31
GOLF HABER
National Golf Club’da üçüncüsü düzenlenen Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası’nın (LET) Türkiye aya-ğının ana sponsoru ikinci kez Türk Hava Yolları oldu. Türkiye ayağını National Golf Club’un düzenlediği, Yeni Zelanda’dan Avusturya’ya, Fas’tan İspanya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye, Portekiz’den Çin’e kadar dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen ve en prestijli golf turnuvalarından biri olarak kabul edilen Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası’nın Türkiye aya-ğı Turkish Airlines Ladies Open, geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de THY’nin ana sponsorlu-ğunda yapılacak.
Şubat ayında Avustralya ve Yeni Zelanda ayaklarının tamamlan-dığı turnuvanın Türkiye ayağı bu sene 05-08 Mayıs tarihleri arasın-da başlangıcından bu yana oldu-ğu gibi yine National Golf Club’da gerçekleştirilecek. 2010 Turkish Airlines Ladies Open’da dünyaca ünlü birçok ismi geride bırakarak sürpriz bir şekilde turnuvayı bi-rincilikle tamamlayan ve bu sene Avustralya Open’da ikinci, Yeni Zelanda’da ise dördüncü olan İn-giliz oyuncu Melissa Reid’in 2011
Turkish Airlines Ladies Open’a katılması kesinleşti. Öte yandan 2008 yılı Türkiye ayağı birincisi İsveçli Lotta Wahlin de bu sene Turkish Airlines Ladies Open’a ka-tılacağını bildirdi.
Fas’ta Lalla Meryem kupası-nı kazanan Alman oyuncu Anja Monke’dan, European Nations kupasını kazanan İsveçli oyuncu Anna Norqvist’e, Portekiz La-dies Open birincisi Avustralyalı Karen Lunn’dan The Ladies Slo-vak Open birincisi İspanyol Maria Hernandez’e kadar birbirinden değerli birçok golf oyuncusu Tur-kish Airlines Ladies Open’da ya-rışacak.
Bu isimlerin yanı sıra, National Golf Club sahasını çok iyi bilen ve geçen senelerin Turkish La-dies Open şampiyonları Reid ve Wahlin’in karşılaşacağı bu tur-nuvanın hayli heyecanlı geçmesi bekleniyor.
THY’nin sponsorluğunda gerçek-leşecek olan ve artık geri sayımın başladığı 2011 Turkish Airlines Ladies Open’ın, geçtiğimiz yıllar-da olduğu gibi, bu yıl da kusursuz geçmesi için National Golf Club’da
bütün sahanın bakımı yeniden gözden geçirilip tamamlandı. Konuyla ilgili olarak konuşan Na-tional Golf Club Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bülent Göktuna; “Av-rupa Bayanlar Golf Turnuvası gibi dünyanın en önemli golf turnuva-larından birisinin Türkiye ayağın-daki organizasyonunu üstlenmek-ten dolayı son derece gururluyuz. Türkiye bu turnuvalar sayesinde sesini daha fazla golf severe duyu-rabilecek. Bu yöndeki gayretimize, 2010 yılında olduğu gibi 2011’de de Türk Hava Yolları ana sponsor olarak destek verdi. THY’nin de desteğiyle düzenleyeceğimiz 2011 Turkish Airlines Ladies Open’da, National Golf Club sahası dünya çapında birçok şampiyona kazan-mış oyuncuları ağırlayacak. Golf tutkunlarının bu etkinliği kaçır-mamalarını tavsiye ediyorum” dedi.
Bütün bir sene boyunca sürecek Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası 2011, Türkiye’den sonra, Slovak-ya, İsveç, Portekiz, İngiltere, Du-bai, İrlanda, İskoçya ve Fransa gibi dünyanın dört bir yanındaki ülke-lerde devam edecek. Kaynak: İstanbul-DHA
Türk Hava Yolları,Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası’na Sponsor Oldu!
Ladies European Tour
32 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 33
Y ılın yaklaşık altı ayı kar altında kalan ve golf tesisi bulunmayan Ardahan’da, ilgi gören spor dal-
ları arasında golfün ön sıralarda geldi-ği bildirildi.
Gençlik Spor İl Müdürlüğü Spor Ku-lübü Başkanı Adnan Korkut, yaptığı açıklamada golfün Ardahan’da en çok ilgi çeken branşlardan biri olduğunu belirterek, “Bölgemizde özellikle pek bilinmeyen spor dallarına ilgi giderek artıyor. Golf de bu sporların başında geliyor ve 40’a yakın sporcumuz bulu-nuyor. Doğrusu, bölge halkının golfe bu kadar ilgi göstereceğini sanmıyordum. Bunda Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ile Golf Federasyonu’nun payı büyük. Çünkü, sözleşmeli antrenör alma im-kanını bizim gibi spora aç illere verdik-leri için, bu işte pay sahibiler” dedi.
Spor Salonunda Golf AntrenmanıArdahan’ın yılın altı ayı karlarla kaplı bir bölge olduğuna dikkati çeken Kor-kut, şunları kaydetti. “Golf, açık alanda
yapılan bir spor olduğu için yaklaşık altı ay sporcularımız salonda çalışmak zorunda kalıyor. Salonun yaklaşık 15-20 metre uzunluğunda olduğunu dü-şünürsek, topu atabilecekleri en uzak mesafe de bu kadar olmak durumun-da. Üstelik düz bir alanda bunu yapmak zorundalar. Oysa golf için engebeli arazide ve uzun menzilde çalışmak gerekiyor. Her şeye rağmen golf spor-cularımız, Türkiye şampiyonalarında ikinci ve üçüncü olmayı başarıyorlar. Gençler B kategorisinde, Murat Altun Türkiye şampiyonluğunu elde etti. Yıl-dızlar Ligi’nde Volkan Bulut, Özlem Aktürk, Zeynep Şit, Nuray Aktaş şam-piyon olurken, Doğan Can Atıcı ise aynı ligde ikinciliği elde etti.”
Kaynak: AA Haber Ajansı
Ardahanlılardan Golfe Büyük İlgi
2010 Yıldızlar Finali’nde,
Ardahan’dan bayanlar
katagorisinde yarışan Nuray
Aktaş 141 toplam puan ile birinci olmuştu.
Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da, ordunun savaş hazırlıkla-rıyla uğraşmak yerine kendisini tama-men golf sporuna verdiği ortaya çıktı.
BBC’nin haberine göre, Hindistan Ulu-sal Denetleme Kurumu tarafından ya-pılan araştırma, ülke çapında Hindistan ordusuna ait tam 100 adet golf sahası bulunduğunu ortaya çıkardı. Kurum, Hint ordusunu “asli görevini geriye itip lüks golf sahaları işletmekle” suçladı.
Hint ordusunun ülkedeki en büyük top-rak sahibi olduğunu vurgulayan kurum, hazineden ücretsiz alınan bu alanların golf gibi lüks keyiflerde değerlendiril-mesini eleştirdi.
Ulusal Denetleme Kurumu tarafından hazırlanan raporda, askeri golf sahala-rına üyelik için yüksek aidatlar ödendiği ve özellikle bu ülkedeki yabancı işadamı ve diplomatların büyük paralarla üye yapıldığı belirtildi.
Ancak denetleme kurumunun suçlama-sına ordudan aynı pişkinlikte yanıt gel-di. Hindistan Ordu Sözcüsü Om Singh, golf sahalarının “askeri eğitimin bir parçası” olduğunu savunarak, “Buralar askeri eğitim alanları. Herkes gibi ko-mutanlar da golften hoşlanabilir. Hem ordu sayesinde buralar yemyeşil ve gü-zel kalabiliyor” dedi.Kaynak: DHA
Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da, ordu kendini golfe verdi.
34 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
MUĞLA’nın Bodrum İlçesi’nde iki
yıl önce hizmete giren dünyanın en
büyük golf tesislerinden biri olan
Vita Golf Park Resort Tesisleri’ne
İskandinav ülkelerinden turist
yağmaya başladı.
Bu hafta İsveç ve Norveç’ten ge-
len 200 turist, güneşli ve güzel
havada golf oynadı, tatilin tadını
çıkardı. Tesis işletmecisi Erol Büyük
“bir yıl içinde yaklaşık 5 bin yabancı
turist tesisimize golf tatili için geldi.
Özellikle kış aylarında İsveç ve Norveç
gibi ülkelerden gelen zengin golf tut-
kunları günde 150 euro’ya yakın para
harcayarak bölgenin ekonomisine de
ciddi katkıda bulunuyor. Amacımız
kısa zamanda günde 500-600 euro
harcayan, yılda 12 bin yabancı turisti
ağırlamak” dedi.
Erol Büyük’ün Amerika’da yıllarca golf
oynadıktan sonra Bodrum’un Güver-
cinlik Köyü yakınlarındaki 2 bin dönüm
üzerine yaklaşık 50 milyon euro harca-
yarak dünyanın en kaliteli ve büyük golf
tesislerinden biri haline getirdiği Vita
Golf Park Resort Tesisleri’ne son dört
ayda 2 bin yabancı turistin birer haftalı-
ğına golf oynamak için geldiği belirtildi.
Son bir hafta içinde İsveç ve Norveç’ten
gelen yaklaşık 200 golf tutkunu güneş-
li ve güzel havadan yararlanarak hem
golf oynamanın hem de tatil yapmanın
keyfini yaşadı.
Hedef Yılda 12 Bin Yabancı
Golf Tutkunu
Kış aylarında katıldıkları turizm fuar-
larında yaptıkları tanıtımların ardın-
dan Golf Plasir ve Corendon Seyahat
Acenteları ile anlaşma yaptıklarını ve
son bir yıl içinde 5 bin yabancı turis-
tin golf sporu için Bodrum’a geldiğini
belirten tesis işletmecisi Erol Büyük
şunları söyledi:
“Golf tutkunu turistler normal bir tu-
riste göre 15-20 misli daha fazla para
bırakıyor. Örneğin Bodrum’da bir tu-
rist her şey dahil sistemini uygulayan
otelde 20-30 euroya konaklarken, golf
oynamaya gelen turist, bir günde 140-
150 euro para bırakıyor. Tesisimiz;
özellikle İsveç, Norveç ve İrlanda gibi
ülkelerin golf tutkunları için tercih
edilir hale geldi. Hedefimiz yılda 12
bin yabancı golf tutkununu ağırlamak.
Mike Adams gibi dünyanın en usta
golfçülerini burada golf tutkunlarıyla
buluşturuyoruz.
Bu yıl ilk kez golf oynamak için bir
haftalığına İsveç’in Helsingborg ken-
tinden gelen emekli tarih öğretmeni
57 yaşındaki Linnea Heannberg “Dün-
yanın birçok ülkesinde golf oynadım.
Ancak bu yörenin havası kadar golfe
uygun bir yer görmedim. Doğa ve hava
şartları mükemmel. Ayrıca Bodrum,
Milas ve Efes’in tarihi ve kültürel me-
kanlarını da gezdik” dedi.
Kaynak: DHA
Vita Golf Park Resort Tesisleri’ne
turist yağmaya başladı“ ”
GOLF HABER
• Taze kılıç balığı
• Taze karides
• Közlenmiş kapya biberi
• Tane karabiber
• Fesleğen
Malzemeler
Hazırlanışı
Garnitür
• Zeytinyağı
• Taze limon
• Tuz
• Hardal
• Taze defne yaprağı
Karides Carpacio (başlangıç)
Kılıç Balığı ile Sarılmış
Taze kılıç filetolarını ince yaprak şeklinde açın. Karidesle-rin kabuklarını ayıklayın ve sırt bölümünden pisliği kürdan yardımı ile çıkartın. Daha sonra uygun bir kabın içerisine zeytinyağı, limon suyu, defne yaprağı, tuz ve az hardal koyup iyice karıştırın. Sosu ikiye bölüp, ayrı ayrı kaplara koyun. Ka-rides ve kılıç filetolarını sosa yatırın. Bunları bir gün boyunca bu sosun içerisinde bekletin. Közlenmiş biberi de uzun olacak şekilde doğrayın.
Sarma işlemi için kılıç filetosunun içine karidesleri, kapya bi-berini, tane karabiberleri ve ince doğranmış fesleğeni düzgünce yerleştirin. Kılıç balığını rulo haline getirin. Alüminyum folyo yar-dımı ile iyice şıkıştırın ve 18 derecelik şok dondurucuda, bir hafta bekletip ince dilimler halinde soğuk olarak servise sunun.
Kızartılmış sarımsaklı ekmek, roka, parmesan peyniri, bal-zamik sirke ile zeytinyağı yanında verilebilecek uygun garni-türlerdir.
1966 Niğde-Aksaray doğumluProfesyonel Mutfak Yöneticileri Derneği (PMYOD) Başkanı Antalya Mutfak Şefleri Birliği Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı2.4 handikaplı golfçü.8 mutfak sanatı kitabı var. Antalya Gloria Serenity Executive Chef
Fahir Telli
“Toplumların akibeti alacakları
gıdalara bağlıdır.”
Necip Usta
GOLF GURME
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 35
36 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
ASTRO-GOLF
Boğa burcu, toprak elementi olduğu için pratik ve tutucudur. Sabit nitelik taşıdığı için de dikkatli davranır. Boğa kadını ve erkeği sağlıklı, güçlü, daya-nıklı, işini bilen ve kararlı bir karakte-re sahiptir. Kararlılığı, zaman zaman inat ve yeniliklere karşı direnmeye dönüşebilir. Zodyak’ın en inatçı ve en sabırlı burcudur. Bir şeye karar verdi-ği zaman onu kararından döndürmek imkansızdır. Evlilik, yuva ve meslek konularında güven içinde olmak ister. Bunu elde edebilmek için maddeye düşkünlük gösterir. Para konusunda uyanık, mantıklı ve yaratıcıdır. Ser-vetini yavaş ve emin adımlarla elde eder. Karşısına çıkan engellerin üste-sinden gelerek, rekabetten her zaman sağ çıkar. Toprak elementi olduğu için genellikle parasını emlak ve toprağa yatırmayı uygun bulur. Bazı burçlar tanınmak, saygınlığını artırmak için işlerinde başarılı olmak isterler. Fa-kat boğa burcu insanı bu gibi şeyleri fazla umursamaz. O, sadece para ka-zanmak ister. Fiziksel zevkler onun için çok önemlidir. Rahatlığa karşı büyük bir tutkusu vardır. Evi kalesi gibidir ve evine çok düşkündür. Evi-ni elinden geldiği kadar lüks bir hale sokmaya çalışır. Venüs’ün etkisi ile güzelliklere meraklıdır. Genellikle bu
güzel şeylerin değerini bilir. Eğlen-ceden, kitaplardan, müzik ve sanat-tan çok hoşlanır. Duygusal hayatında mutlu ve sağlam bir ilişkiye ihtiyacı vardır. Sıcakkanlı, sevgi dolu ve gü-venilirdir. Aşık olduğu zaman çok tut-kuludur. Kısa süreli aşklardan hoş-lanmaz ve sadıktır. Boğa insanının en büyük kusuru olan sahip olma arzusu, sonuçta kıskançlık duygusuna dönü-şür. Biraz tutucu olduğu için kendine uygun bir yaşam biçimi seçtikten son-ra onu değiştirmesi zordur. Her şey yolunda gidiyorsa, daha iyisi için bile olsa değişiklik gereği duymaz. Boğa insanı hazır cevap değildir. Öğrenme-si yavaştır ama bildiği konuları tüm detayları ile bilir. Programlıdır ve ne zaman ne yapacağı bellidir, bu yüz-den bazen sıkıcı olabilir. Boğa insanı genellikle doğayı sever. Doğaya karşı beslediği sevgi onu zinde tutar. Bahçe ile ilgilenmek ona canlılık ve zevk ve-rir. Doğa ile ilgili işlerde başarılı olur. Çiftçilik, çiçekçilik, hayvan yetiştirme ona göredir. Güzel sanatlar ve müzik alanında da başarılı olabilir. Finans sektöründe ise, borsacı, bankacı, mu-hasebeci, ekonomist olabilir. Ayrıca mimarlık ve inşaat işleri de tam boğa burcu insanına göredir.
Boğa Burcu(21 Nisan - 21 Mayıs)
Golfçü BoğaBoğa burcu golfçüleri için söylenebile-cek tek şey aslında golf oynamada birer usta olduklarıdır.Oyun içerisinde kendilerine özel bir ta-kım teknikler geliştirirler. Uzun mesa-felerde istedikleri atışları yapamasalar bile, kısa vuruşlarda oldukça başarı-lıdırlar. Golf oyununda, karakteristlik özelliklerinin inatçı ve yeniliklere açık olmaması sebebi ile oyun taktiklerini değiştirmezler. Bu kendilerine deza-
vantaj getirir. İşlerini kolaylaştıracak basit önerileri bile zaman zaman dinle-mek istemezler. Fakat yaptıkları plan-lama nedeni ile rakiplerini her zaman bir adım önden izlerler. Geliştirdikleri kendilerine özel vuruş teknikleri ile he-deflerine ulaşırlar.
Burcun ünlü golfçüleri:Mike Weir, Betsy Rawls,John Mahaffey, Jim Furyk
İkizler’de hava elementi ile değişken nitelik bir araya gelerek konuşkan, bilgili ve uyumlu özellikler ortaya çıkıyor. İkizler’i, haberleşme ve aklı temsil eden Merkür yönetir. İkizler çabuk düşünür ve çabuk hareket eder. Farklı karakterlere bürünen İkizler, bir gün keskin zekalı, şakacı ve se-vimli, ertesi gün ise hırçın, huysuz ve tahammülsüz olabilir. Bugün bura-dadır ama yarın gitmiş olabilir. De-ğişiklikten büyük zevk alır. İkizler’in ikili karakteri pek çok alanda kendini gösterir. Aynı anda birkaç işi birden yapabilen İkizler için düşünceler ve sözler önemlidir. Tartışmalarda ze-kasını ve yeteneğini gösterir ama sık sık fikir değiştirdiği için bazen ol-mayacak şeyleri savunur. Müthiş bir konuşma yeteneğine sahiptir ve çok hazırcevaptır. Sözleriyle sizi serseme çevirebilir. Çabuk heyecanlanan, ha-reketli bir zihne sahip ve yenmesi zor bir tiptir. Pek çok konuya ilgi duyan İkizler, neredeyse her şeyle ilgilenir. (Edebiyat, sinema, tiyatro, müzik) Bü-tün bunlar hakkında size bir çok şey anlatabilir. Yönetici gezegeni Mer-kür haberleşmeyi yönettiğinden dola-yı konuşma, yazı ve fikir alışverişinin önemli olduğu alanlarda başarılıdır. Gazete, radyo ve televizyonda en se-vilen konuşmacılar İkizler burcun-dandır. Yazarlık, muhabirlik, editör-lük, halkla ilişkiler, reklamcılık veya pazarlama tam ona göredir. Her şeyi çok çabuk kavrarlar ve öğrendiklerini hemen uygulamaya başlarlar. Girdiği ortama hemen uyum sağlar ve çabuk adapte olma yeteneği onun en büyük savunma mekanizmalarından biridir.
İkizler Burcu(22 Mayıs – 21 Haziran)
Golfçü İkizlerParlak zekaları, yaratıcı ve analitik dü-şünce tarzları ile golfçü ikizler gerçek-ten mükemmele yakın bir oyun sergi-ler diyebiliriz. Oyuna farklı bir heyecan katarlar. İkizlerin de yapısında sabırsız olma özelliği olduğundan dolayı elde ettikleri başarılar onları tatmin etmez. Bu yüzden golfde istikrarlı bir çizgi takip edemezler ve kimi zaman hayal kırıklığına uğrarlar. Fakat sabretmeyi öğrenen golfçü ikizler için şampiyon-luk kesinlikle kaçınılmazdır.
Burcun ünlü golfçüleri:Hale Irwin, Glenna Collectt,Vare Gary, McCord, Craig Stadler
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 37
Klassis Golf & Country C lubİstanbul’un Tek Golf Oteli
GOLF KULÜBÜ
38 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Bünyesinde Neler Var?• Profesyonel Saha (18 delikli)
• Akademik Saha (9 Delikli)
• Pratik Alanı (Putting Green)
• Atış Alanı (Driving Range)
• Tenis Kortları
• Futbol Sahaları
• Piknik Alanı
• Aktivite Alanı
• Binicilik Merkezi•Binicilik Apartlar• Göletler • Açık Havuzlar• Kule Girişi ve Karşılama • Kulüp Binası • Otel Binası • Kulüp Apartlar • Half Way House • Villalar
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 39
Tenis Kortları ve Squash Sahaları Tesis bünyesinde, 740 m2’lik dört adet tenis kortu bulunmaktadır. İki adet halı zeminli tenis kortu gündüz ve gece aydınlatmaları ile villalar bölgesinde hizmet verirken, iki adet özel beton zeminli kort akademik saha bölgesinde bulunmaktadır.
Futbol Sahaları Tesis içinde 65 m – 165 m standart ölçülerde ve gece aydınlatmasının mevcut olduğu toplam iki adet futbol sahası bulunuyor. Sahaların hemen yanında iki adet soyunma odası, iki adet masaj odası, iki adet sağlık odası ve iki adet teknik direktör odasından oluşan bir spor kompleksi de bulunmaktadır.
Piknik Alanı 7532 m2 ve 850 kişi kapasiteli piknik alanında iki adet yiyecek, bir adet içecek açık büfesi yer almaktadır. Piknik alanı ve aktivite alanına ait 120 araçlık açık bir otopark da bulunmaktadır.
Aktivite Alanı 4500 m2’ lik aktivite alanında çocuk oyun parkı, mini futbol ve voleybol sahası bulunmaktadır.
GOLF KULÜBÜ
40 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 41
Binicilik MerkeziTesis içinde açık ve kapalı maneji olan, 5 bin 472 m2 alan üzerine kurulu bir binicilik merkezi mevcuttur. Açık manej 50m x 90m ölçülerinde ve 450 kişilik tribüne sahiptir. Kapalı manej ise 60m x 25m büyüklüğünde ve 350 kişilik oturma düzenine sahip. Kulübün kendi atları ve midillileri için 21 adet box ve şahıs atları için ise 54 adet box mevcut. Herbiri 12 m2, toplam 75 adet box’ın yanısıra, eyer ve nalbant odaları, iç sulak avlusu ve samanlık üniteleri de merkezin donanımları arasında yer alıyor.
Olimpik Havuz970 m2 (48m - 20m) ve 172 kişi kapasiteli olimpik havuz 2,20m derinliğindedir. Olimpik havuzda aynı zamanda snack menü servisi veren bir bar da bulunmaktadır. (2 bin ton su hacminde, 970 m2 yüzey alanına sahip olimpik ölçülerde yüzme havuzu, dört adet sirkülasyon pompası ve üç adet 2m3’lük kum filtreler ile temizlenip, otomatik dozaj pompaları ile klor ve PH’sı düzenlenmektedir.)
Eğlence Havuzu
Eğlence havuzu ise 590 m2 olup, sıfır m derinlikten 2,20 m derinliğe kadar değişen ölçülerdedir. 173 kişi kapasitesi olan havuzda polyester bir su kaydırağı, bir adet su mantarı, iki adet su duşu, çocuk havuzu ile hafif yiyecek ve içecek servisi veren havuz bar bulunmaktadır. (Üç adet sirkülasyon pompası ve iki adet 2m3’lük kum filtreler ile temizlenip, otomatik dozaj pompaları ile klor ve PH’sı düzenlenmektedir.)
Otel
İstanbul’da konaklama imkanı sunan tek golf kulübü olan Klassis Golf & Country Club; meşe ağaçlarının nefis kokusu ve golf sahalarının eşsiz manzarasını buluşturan otel odaları ile misafirlerine, doğanın kalbinde tatil imkanı sağlıyor. 103 standart, iki executive, dokuz suit, iki king suit olmak üzere toplam 116 otel odası bulunan Klassis Golf & Country Club, konuklarına yüksek standartlarda hizmet sunuyor. altı kattan oluşan otel binasının ilk üç katı havuz manzaralı, dört, beş ve 6. katlar golf sahası manzaralıdır. Dört adet müşteri asansörü bulunan binada, her katın kendine ait kat ofisi bulunmaktadır.
GOLFE DAİR
ACE: Topun deliğe bir vuruşta so-kulmasıdır. Buna aynı zamanda hole in one da denir.
ADDERSS: Golfçünün vuruş durumuna geçmesidir. Oyuncu, clubını topun gerisinde bir yere değdirmek suretiyle, vuruş durumuna geçtiğini belirtir. Hazard vuruşlarında böyle bir şart aranmaz. Buna aynı zamanda set-up da denir.
ADVICE: Danışma. Oyuncunun oyun tarzını, club seçimini, vuruş şeklini etkileyebilecek her tür fikir alışverişi, advice sayılır. Kurallar, engellerin yeri ya da green üzerindeki bayrak direğinin yönü gibi herkesce bilinen konular ya da yer hakkındaki sorular danışma kapsamına girmez.
AIR SHOT: Vuruş yaparken clubın golf topuna çarpmaması, yani topu ıskalamasıdır. Bu oyuncuya bir ceza puanı verilir.
ALBATROS: Bu terim Britan-ya’da, bir delik için par sayısından, üç eksik olan skordur. ABD’de bu terim double eagle olarak bilinir. Par sayısı, sayısı dört ve beş olan delikler için geçerlidir.
ALIGNMENT: Vuruşa başlama-dan önce; ayaklar, kalçalar ve omuzla-rın aynı doğrultuya getirilmesidir.
ALL SQUARE: Matchplay oyununda, sayı durumlarının eşit olmasına denir.
ANTISHANK: Vuruş sırasında, topa yanlışlıkla hosel ile vurulması ihtimalini ortadan kaldırmak için ha-zırlanmış club tasarımıdır. Kurallara göre oyunda kullanılmaz.
APPROACH PUTT: Topun, de-liğe girmesi için değil, deliğe çok yakın olması için yapılan putting vuruşudur.
APPROACH SHOT: Teeing ground hariç rough ya da fairwayden greene yapılan vuruşlardır.
APRON: Greeni çevreleyen çim
şerididir. Bunun çim boyu, fairway çiminden biraz daha kısa, green çiminden biraz daha uzundur. Buna aynı zamanda semigreen ya da fringe de denir.
AWAY: Oynanan çukurda, topu bayrak direğine en uzak olan oyuncuya verilen isimdir. Oyunun devamında ilk vuruşu bu oyuncu yapar. Diğerleri de uzaklık derecelerine göre vuruş sıralarını alırlar.
AWFUL SHOTS: Golf oyununda puanlama derecesinde, +2 den (Doub-le Bogey) daha fazla vuruşlara verilen isimdir.
BACK NINE (In-Holes): 18 delikli bir golf sahasında, ikinci 9 de-likli kısıma verilen isimdir.
BACKSPIN: Çok iyi bir vuruş tek-niği ile top hedefe doğru havalandığın-da topun, kendi ekseni etrafında önden arkaya doğru fırıldak gibi dönmesini sağlamaktır. Bu vuruş, topun sahaya düştüğünde çok fazla yuvarlanmama-sını ve çabuk durmasını sağlar.
42 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Oyuncunun rakibi, markörü veya eş yarışmacısı, topun oynanamaz olması durumuna itiraz etmek isterse, bunu oyuncu yeni bir topu oynamadan önce yapmak zorundadır.
Golf Not
BACKSWING: Swing vuruşunun üç bölümünden ilkidir. Clubın, topun arkasından geriye ve omuz üzerine doğru bir kavis yaptırılarak kaldırıl-masıdır. Hareketin bitim noktasında golf sopasının baş kısmı hedef doğrul-tusunu gösterir.
BAFFY-BAFFIE: Dayanıklı ağaçtan yapılmış ve günümüzde halen kullanılmakta olan 3 veya 4 numaralı wooda benzeyen clubdır. Bu clubın en önemli özelliği, fairwayden yapılan yüksek atışlar için uzun bir yüze sahip olmasıdır.
BALATA: Golf topunu kaplayan, doğal ve sentetik maddedir.
BALL DEEMED TO MOVE / MOVED: Oynanmış sayılan top. Top, bulunduğu yeri terk eder, başka bir yerde durursa oynanmış sayılır. Top dururken, oyun dışı etkenlerce yerinden oynatılmışsa, oyuncu cezasız olarak topu eski yerine getirebilir.
BALL HOLED / HOLED: Top çukurda. Topun tümünün çukurun ağzından geçerek, çukurun dibine düşmesine denir.
BALL IN PLAY: Oynanan top. Oyuncunun başlama yerinden vuruşu-nu yapması ile top oyundadır. Bu top, topun oyun sırasında kaybolması, sınır dışına çıkması veya ilgili bir kurala göre değiştirilmesi durumunda, çu-kura girinceye kadar oynanan toptur. Kurallara göre değiştirilmesi halinde, yeni top oynanan top sayılır.
BALL LOST / LOST BALL: Kaybolan top. Top, aşağıdaki durum-larda kaybolmuş sayılır. • Topun; oyuncu, ortağı ya da cad-dieleri tarafından, düştüğü yerde aranmaya başlanmasından itibaren 5 dakika içinde bulunmaması ya da oyuncu tarafından kendi topu olarak teşhis edilememesi,
• Oyuncunun ilk vurduğu topu henüz aramadan, kuralların tanıdığı hak-ka dayanarak diğer bir topu oyuna sokması,
• Oyuncunun, ilk attığı topun bulun-ması muhtemel olan yerden ya da bu yerden çukura daha yakın bir nok-tadan geçici bir topla oynanması ve böylece bu topun oynanan top duru-muna girmesi.
BANANA BALL: Bu bir argo deyimdir. Vuruş esnasında, çok kısa mesafede topun sağdan sola kıvrım yaparak savrulmasıdır. Yani bir nevi slicedir. (Yön tarifi sağ elle oynayan oyuncular içindir.)
BARROW - BREAK: Bir İngiliz terimi olan barrow, greenin eğilimle-rinden dolayı doğru yönünden sapan putting vuruşuna verilen addır.
BENT GRASS: Yeşil alanlarda bulunan, çok ince yapılı bir çeşit ot örtüsüdür.
BEST - BALL: Golfde oyun çeşit-lerinden biridir. Best-Ball oyunu, bir kişinin, iki oyuncunun daha iyi topuna veya üç kişinin en iyi topuna karşı yarışmasıdır.
BETTER - BALL: Four-Ball match oyununda, iki eş oyuncunun en iyi topları ile diğer iki eş oyuncunun en iyi toplarına karşı yarışmasıdır.
BIRDIE: Bir deliğe, par sayısından bir eksik olarak yapılan skordur.
Her spor dalının kendine özgü bir dili vardır. Bu dil, o sporla ilgilenmeyen kişiler için oldukça fark-lı, hatta zordur. Golf de bir istisna değildir. Golf sahalarında kullanılan ortak ifadeler, ilk başla-dığınızda size oldukça yabancı gelecektir. İşte bu sebeple, bu sayımızdan itibaren golf sporunun terminolojisine giren tüm sözcükleri, A’dan Z’ye, bölümler halinde sizlere sunmayı istedik.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 43
44 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
GOLF DÜKKANI
Sizin İçin Seçtik
Men’s Callaway Diablo Warbird Sunglasses Titleist Cap
Green
Title
ist
Cap
Blu
e
Cal
law
ay
War
bird
Tw
o-P
ack
Glo
ve
Titleist Cap Black
Men’s callaway Diablo XTT Xtreme Sunglasses
Nike Elite Feel Golf Glove
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 45
Wom
en’s
C
alla
way
S
olai
re X
TT
Xtre
me
Sun
glas
ses
Men’s Callaway RAZR Teron Sunglasses
Titleist Cap Black
Men’s
Callaw
ay Tour A
uthentic FT-İX S
unglasses
Men’s Callaway
RAZR Hyperlite
Sunglasses
Callaway FT Tunes Eyewear
Case
46 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
GOLF DÜKKANI
Sizin İçin Seçtik
Callaway Glove
Callaw
ay Ion G
loves
Callaw
ay Ion X G
loves
Womens Callaway Solaire Couture
Titleist Gloves White
Nike Golf SS11 Tour Perforated Cap Black
Callaw
ay GloveCallaway
Gloves
48 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Başlangış Bitiş Turnuva Adı Saha İl
MAYIS5/1/2011 5/1/2011 Mid Amateur 2 Kemer Country İstanbul
5/1/2011 5/1/2011 TGF Yıldızlar Ligi İstanbul Böl. 4. Ayak Klassis Golf Club İstanbul
5/4/2011 5/8/2011 Ladies European Tour National Antalya
5/7/2011 5/8/2011 Klassis Kaptan Kupası Turnuvası Klassis Golf Club İstanbul
5/8/2011 5/8/2011 Bloom Seniors Kemer Country İstanbul
5/14/2011 5/15/2011 İstanbul Safir Golf Turnuvası İGK İstanbul
5/15/2011 5/15/2011 AGC Personel Bahar Kupası Sultan Antalya
5/15/2011 5/15/2011 May Medal Kemer Country İstanbul
5/19/2011 5/22/2011 TGF Gençler Festivali Klassis Golf Club İstanbul
5/21/2011 5/22/2011 8. Geleneksel Ford Golf Turnuvası İGK İstanbul
5/21/2011 5/22/2011 AGK Mayıs Golf Turnuvası Sultan Antalya
5/21/2011 5/22/2011 Ankara Golf Kulubü Antalya Golf Club Antalya
5/22/2011 5/22/2011 Monthly Medal National Antalya
5/27/2011 5/28/2011 Members vs Staff Tournament National Antalya
5/28/2011 5/29/2011 2. GelenekselYapı Kredi Bankası Golf Turnuvası İGK İstanbul
5/28/2011 5/29/2011 Ulusal Golf Vakfi - Nuh Challenge Kemer Country İstanbul
5/29/2011 5/29/2011 Local Juniors Leauge National Antalya
HAZİRAN
6/4/2011 6/4/2011 Preisent’s Cup Kemer Country İstanbul
6/4/2011 6/5/2011 National Amateur Open National Antalya
6/4/2011 6/5/2011BODRUM BRANDED LUXURY RESORT HOTEL&VILLAS by ASTAŞ HOLDİNG GOLF TURNUVASI
İGK İstanbul
6/4/2011 6/5/2011 GOLF TURNUVA İGK İstanbul
6/5/2011 6/5/2011 Turkish/Japan Kemer Country İstanbul
6/11/2011 6/11/2011 2. Geleneksel Senior Golf Turnuvası İGK İstanbul
6/11/2011 6/12/2011 TGF Yıldızlar Ligi Antalya Bölgesi (Minikler) National Antalya
6/11/2011 6/12/2011 TGF Yıldızlar Ligi Antalya Bölgesi (Yıldızlar/Küçükler) Nobilis / Gloria Antalya
6/12/2011 6/12/2011 JUNIORLAR VE YETİŞKİNLER GOLF TURNUVASI 2011 İGK İstanbul
6/16/2011 6/19/2011 Türkiye Amatör Şampiyonası Klassis Golf Club İstanbul
6/18/2011 6/18/2011 Staff Fun Tournament National Antalya
6/18/2011 6/19/2011 Türk - Helenic Cup 2011 İGK İstanbul
6/18/2011 6/19/2011 TGF Yıldızlar Ligi Antalya Bölgesi (Yıldızlar/Küçükler)
Sueno Dunes / Lykia - Belek Antalya
6/22/2011 6/22/2011 Golf Mania 1 Kemer Country İstanbul
6/25/2011 6/26/2011 Milangaz Kemer Country İstanbul
6/25/2011 6/26/2011 TGF Federasyon Kupası İGK İstanbul
6/25/2011 6/26/2011 Ankara Golf Kulubü Klassis Golf Club İstanbul
6/26/2011 6/26/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya
6/28/2011 6/28/2011 TGF Yıldızlar Ligi İstanbul Bölgesi 5. Ayak İGK İstanbul
TEMMUZ
7/1/2011 7/1/2011 Yıldız Lıgı Kemer Country İstanbul
7/2/2011 7/3/2011 Junior Summer Challange National Antalya
7/2/2011 7/3/2011 Mercedes Kemer Country İstanbul
7/6/2011 7/6/2011 Golf Mania 2 Kemer Country İstanbul
7/9/2011 7/9/2011 Belek Trophy (3.) National Antalya
7/12/2011 7/12/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya
7/16/2011 7/17/2011 Ankara Golf Kulubü Vita Park Bodrum Muğla
7/24/2011 7/24/2011 July Medal Kemer Country İstanbul
Başlangış Bitiş Turnuva Adı Saha İl
AĞUSTOS
8/5/2011 8/5/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya
8/10/2011 8/10/2011 Golf Mania 3 Kemer Country İstanbul
8/20/2011 8/20/2011 Parent / Child Kemer Country İstanbul
8/20/2011 8/21/2011 Ankara Golf Kulubü Vita Park Bodrum Muğla
8/21/2011 8/21/2011 August Medal Kemer Country İstanbul
EYLÜL
9/1/2011 9/1/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya
9/4/2011 9/4/2011 Mid Amateur 3 Kemer Country İstanbul
9/4/2011 9/4/2011 TGF Yıldızlar Şampiyonası I National Antalya
9/8/2011 9/8/2011 Golf Mania 4 Kemer Country İstanbul
9/10/2011 9/10/2011 Çirağan Masters Kemer Country İstanbul
9/11/2011 9/11/2011 Sept. Medal Kemer Country İstanbul
9/15/2011 9/15/2011 AGC Personel Yaz Kupası Sultan Antalya
9/17/2011 9/18/2011 Emaar Golf Turnuvası İGK İstanbul
9/17/2011 9/18/2011 Pegasus Kemer Country İstanbul
9/18/2011 9/18/2011 TGF Yıldızlar Şampiyonası II Klassis Golf Club İstanbul
9/22/2011 9/25/2011 Türkiye Amatör Açık Golf Turnuvası Sultan Antalya
9/24/2011 9/25/2011 Club Championship Kemer Country İstanbul
9/24/2011 9/25/2011 3. Geleneksel Ata Yatırım Golf Turnuvası İGK İstanbul
EKİM
9/1/2011 9/2/2011 9.Geleneksel Mövenpick Golf Turnuvası İGK İstanbul
10/8/2011 10/9/2011 Klassis - İGK Challange Cup İGK İstanbul
10/9/2011 10/9/2011 Mid Amateur 4 Kemer Country İstanbul
10/15/2011 10/16/2011 Kemer - IGK Kemer Country - İGK İstanbul
10/16/2011 10/16/2011 Oct. Medal Kemer Country İstanbul
10/18/2011 10/22/2011 Avrupa Erkekler Kulüp Şampiyonası National Antalya
10/21/2011 10/23/2011 5. Geleneksel BMW Golf Turnuvası İGK İstanbul
10/22/2011 10/22/2011 Klassis - Kemer Kemer Country İstanbul
10/23/2011 10/23/2011 Kemer - Klassis Kemer Country İstanbul
10/29/2011 10/29/2011 Kaptanlık Golf Turnuvası National Antalya
KASIM
11/5/2011 11/5/2011 Captain’s Plate Kemer Country İstanbul
11/6/2011 11/6/2011 Nov Medal Kemer Country İstanbul
11/8/2011 11/8/2011 Başkanlık Turnuvası National Antalya
11/12/2011 11/13/2011 Kulüp Şampiyonası 2011 İGK İstanbul
11/14/2011 11/17/2011 LAGTO Carya Golf Antalya
11/18/2011 11/18/2011 NGC Classics Turnuvası National Antalya
11/22/2011 11/28/2011 PGA Gloria Golf Antalya
11/26/2011 11/26/2011 World Cup An.Dinner Kemer Country İstanbul
11/27/2011 11/27/2011 4.Geleneksel Alzheimer Golf Turnuvası İGK İstanbul
ARALIK
12/7/2011 12/7/2011 Geleneksel Pro -aum2011 Carya Golf Antalya
12/10/2011 12/11/2011 Kaptanlık Golf Turnuvası İGK İstanbul
12/12/2011 12/12/2011 President’s Cup Trophy Sultan Antalya
12/15/2011 12/15/2011 AGC Personel Güz Kupası Sultan Antalya
12/17/2011 12/17/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya
12/17/2011 12/17/2011 Christmas Scramble Kemer Country İstanbul
12/17/2011 12/18/2011 Ankara Golf Kulubü Carya Golf Antalya
12/30/2011 12/30/2011 Milennium Open Turnuvası National Antalya
GOLFE DAİR
Yurtiçi Turnuva Takvimi 2011
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 49
Yurtdışı Turnuva Takvimi 2011Başlangış Bitiş Turnuva Adı Ülke
MAYIS
5/6/2011 5/8/2011 Scottish Youths Open Amateur Stroke Play Championship TBA
5/20/2011 5/22/2011 Welsh Open Stroke Play Championship İngiltere
5/25/2011 5/28/2011 Slovenian Ladies Amateur Championship Slovenya
5/25/2011 5/28/2011 Slovenian Amateur Championship Slovenya
5/27/2011 5/29/2011 Scottish Open Amateur Stroke Play Championship İskoçya
HAZİRAN
6/3/2011 6/5/2011 St. Andrew Links Tropy İskoçya
6/3/2011 6/5/2011 German Girls Almanya
6/3/2011 6/5/2011 German Boys Almanya
6/9/2011 6/11/2011 Estonian Open Ladies Amateur Championship Estonya
6/9/2011 6/11/2011 Estonian Open Amateur Championship Estonya
6/13/2011 6/18/2011 The Amateur Championship İngiltere
6/17/2011 6/18/2011 Tennant Cup İskoçya
6/29/2011 7/1/2011 Slovak Amateur Ladies Championship Slovakya
6/29/2011 7/1/2011 Slovak Amateur Championship Slovakya
6/30/2011 7/2/2011 Balkan Challenge Trophy Bulgaristan
TEMMUZ
7/5/2011 09.07.2011 European Mens’ Amateur Team Championship Portekiz
7/5/2011 09.07.2011 European Girls’ Team Championship İtalya
7/5/2011 09.07.2011 European Boys’ Team Championship Çek Cumhuriyeti
7/13/2011 7/16/2011 Dutch Lady Junior International Hollanda
7/13/2011 7/16/2011 Dutch Juniors International Hollanda
7/16/2011 17.07.2011 Evian Masters Junior Cup - Under 14 Fransa
7/21/2011 7/23/2011 European Young Masters Macaristan
AĞUSTOS
8/3/2011 8/6/2011 European Amateur Championship İsveç
8/8/2011 8/12/2011 Girls’ British Open Amateur Championship İngiltere
8/9/2011 8/14/2011 British Boys Championship İngiltere
8/12/2011 8/14/2011 Hungarian Junior Amateur Open Championship TBA
8/17/2011 8/19/2011 Ladies British Open Amateur Stroke Play Championship İngiltere
8/24/2011 8/27/2011 Belgian International Lady Junior Championship Belçika
8/24/2011 8/27/2011 Belgian International Junior Championship Belçika
8/30/2011 9/1/2011 Italian International Individual (Under 16)Championship İtalya
EYLÜL
9/8/2011 9/10/2011 Bulgarian Open Amateur Championship Bulgaristan
9/8/2011 9/10/2011 Bulgarian Open Ladies’ Amateur Championship İngiltere
EKİM
10/13/2011 10/15/2011 Duke of York İngiltere
10/15/2011 10/17/2011 EGA Boys’ Challenge Trophy Slovakya
10/22/2011 10/25/2011 Turkish Open Amateur Championships (Ladies) Türkiye
10/22/2011 10/25/2011 Turkish Open Amateur Championships (Men) Türkiye
50 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
KAHVE BAHANE
Baleden ayrılıp tiyatroya geçiş sürecinde neler yaşadınız? Sizi tiyatroya teşvik eden güç neydi?Konservatuarın bale bölümünde iken, bizleri Küçük Tiyatro’da oynanan ço-cuk oyunlarında dans etmemiz için yolluyorlardı. Çocuk oyunlarını büyük bir sevgi ve hayranlık ile izlerdim. Bu çalışmalarımız senelerce sürüp gitti. 1958-1959 yıllarında “Nur içinde yat-sın” Sayın Muhsin Ertuğrul, bizi sı-nav ile kadroya aldı. Çok çalışkan bir
elemandım. Sezon başında iki oyu-na birden adım yazılmıştı ama neler çektiğimi bir ben bilirim. Neyse… Bu mesleği seçerken, çok güzel olabilir-siniz, hatta çok yetenekli de olabilirsi-niz. Fakat çalışkan, disiplinli ve sabırlı değilseniz hiçbir yönetmen sizi kadro-sunda istemez. Yönetmen oyunun söy-lenen tarihte sahneye çıkmasından sorumludur. Onun için yeteneği daha sınırlı da olsa disiplinli olan sanatçıyı tercih edecektir. Ben çok çalışkandım. Hala da öyleyim çok şükür.
Gerçekten tiyatroya yeteneği ve yatkınlığı bulunan kişileri nasıl teşvik edebiliriz?Küçük yaşta ailenin bu konuda destekçi olması gerekiyor mu?Ailenizin desteği olmadan tabii ki çok zorlanırsınız. Ben bugün geldiğim yere önce ailemin desteği daha sonra çalış-kanlığım, sabrım ve kinsiz oluşum ile ulaştım. Nur içinde yatsın anneme çok ama çok şey borçluyum. Çocuğunuzun sanatçı olmasını gönülden istiyorsanız
Ayten GökçerRöportaj
1958 yılında Devlet Tiyatroları sanatçı kadrosuna giren ve daha sonra sinemaya 1965 yılında “Taçsız Kral” adlı filmle başlayan Ayten Gökçer, sinemadan çok
tiyatroya önem vermiş, “Yılan Hikayesi” adlı televizyon dizisi ile de kendisine geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. 2010 yılında hayata veda eden Türk Tiyatrosu’nun efsa-nevi ismi Cüneyt Gökçer ile 45 yıl süren muhteşem bir ev-liliğe imza atan Gökçer’in; Aslı adında bir kızı, Efe ve Yon-ca adında iki torunu olmuştur. Usta sanatçı Ayten Gökçer ile Tiyatro üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.Devlet Sanatçısı
Farklı Roller Her Oyuncunun Rüyasıdır!
Dic
le A
slı M
UR
SALO
ĞLU
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 51
onu çok iyi gözlemlemelisiniz. Yoksa istemeden mutsuz olmasına sebep olabilirsiniz. Her çocukta taklit yetene-ği vardır. Fakat hemen sanatçı olacak diye düşünüp, yanlış yönlendirmeyin çünkü ileriki yaşlarda fikir değiştirebi-lir. Demek istediğim, istediği mesleği yapmasına yardımcı olun lütfen.
Nasıl iyi bir tiyatro sanatçısı olunur?Çok okumak, yeni fikirleri takip et-mek, diğer tiyatrolardaki oyunları izlemek, imkanlar el veriyor ise yurt dışında oyunları görmek ve mümkün-se Londra’da uzun bir süre hem lisans eğitimi almak, hem de provalara gir-mek imkanını yaratmak diyebilirim.
Farklı rollere bürünmek tiyatro sanatçısının ruh halini nasıl etkiler?Farklı rollerde oynamak her sanat-çının rüyasıdır. Eğer size kendi ka-rakterindeymiş gibi görünüyor ise sahtekarlık yapıyordur. Oyun bitince o karakteri orada bırakırsınız. Ötesi numaradır! Tabii ki yorgunluk ve ger-ginlik yaşarsınız ama perde kapandı-
Sanata ayrılan bütçe yeterli değildir! Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir dışındaki tiyatrolarımızda çalışan sanatçılar zor durumdalar. Ek gelirleri yok!
52 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
KAHVE BAHANE
ğında hepsini orada bırakırsınız. Geri-si yalandır inanmayın!
Devlet Tiyatrolarına yönelik yeni bir yapılandırma sürecinden bahsediliyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Rutin memurluk anlayışından tiyatroyu da sanatın öteki alanlarını da kurtarmak lazım” dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?Devlet tiyatroları kanunu çok eski bir kanun. O zamandan bu güne çok ge-liştik ve çoğaldık. Kanunumuzun de-ğişmesini ve daha çok gelişmesini, el-bette biz sanatçılar da istiyoruz. Ama kanundan önce çok değerli sanatçıları, yönetmenleri, dekoratörleri, kostüm dizayn ve ışık uzmanlarını bir araya toplayıp, danışmaları gerekir. Çünkü karar verecek olan, eserleri oynayan, binaları kullanan bizleriz. Eksiklikleri ve sıkıntılarımızı bizler dile getiririz, bir başkası değil. Kanunun çıkmadan önce sayın bakanımızın, tiyatro, opera ve bale sanatçılarının içinde bulun-
duğu bir kurul oluşturması gerekiyor. Eğer Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız bunu gerçekleştirir ise, hem mesuliye-ti paylaşmış olur hem de adı tiyatro ta-rihinde saygıyla anılır. Memur sanatçı olmasaydı, yani devletin kendi tiyatro-su, operası ve balesi devlete bağlı ol-masaydı, hem seyircilerimize hem de dışarıdan gelen yabancılara neyi, nasıl gösterecektik? Bir milletin ilerlediğini, o milletin sanatında geldiği seviyeye bakarak karar verebilirsiniz. Bu bütün dünyada da böyledir. Ben tiyatromla if-tihar ediyorum ve hep gençlerin yanın-da olacağım.
Bakanlığın 100’den fazla tiyatroya ayırdığı kamu desteği 3-5 milyon TL. Bu rakamı nasıl değerlendiriyorsunuz?Sayın bakanımız sanata çok iyi niyetle bakıyor. Yeni sahneler açılmasında çok büyük bir payı var. Kendisine buradan da çok teşekkür ederim. Ama sanata ayrılan bütçe yeterli değildir. Sanatçı-lar halen çok az ücret almaktadırlar. Çalışan sanatçılara Haziran-Aralık ay-larında teşvik, Ocak-Nisan-Temmuz
ve Ekim ayların ikramiye veriliyor (Bir maaş karşılığı)... Eğer emekli olursa-nız ikisi de kesiliyor. Ne güzel değil mi? Bozdur bozdur harca! Ben 60 yaşında başladım dizi tekliflerini kabul etmeye ama her zaman benim kadar sabreden bulamazsınız. Arkadaşlarımı çok haklı buluyorum. Sanatçıya rahat geçireceği bir hayat için ücret belirleyemezseniz, o da ayda aldığının 10 mislini alıyor ise gidecektir. Tabii unutmamak gerek bu teklifler her sanatçıya yapılmıyor. Yalnız önemli bir nokta, sanatçı memur değil-dir. Sabahtan gece 12’ye kadar çalışır. Devlet, sanatı desteklemek için sanat-çıyı kadrolu yapmıştır. Bizden önce bu mesleğin gerçekten cefasını çekmiş olan abla ve abilerimiz maddi açıdan çok sıkıntı çekmiş. Sonraki yıllarda 2 bin 500 TL olmuş maaşları. Yani o yıllar-da milletvekili maaşı ile aynı. Sonra ne olmuş? Onlar hep o seviyelerde kalmış ama milletvekillerimiz almış yürümüş. Maşallah Allah daha iyi etsin! Ama sa-nata ayrılan bütçe yeterli değildir. Hele Ankara, İstanbul ve İzmir dışındaki ti-yatrolarımızda çalışan sanatçılar daha zor durumdalar. Ek gelirleri yok!
Türkiye’de şu anda tiyatro duayenleri arasında yaşayan efsane olarak gördüğünüz kim var? Neden?Sayın Yıldız Kenter uzun yıllardır özel tiyatronun devamı için çok çaba göster-di. Hala da gösteriyor. Allah ona sağlık versin ve devam etsin. Kendisinin hem hocalığına hem de oyunculuğuna uzun ömürler dilerim.
“Tiyatro mu, dizi mi, sinema mı?” desek hangisine öncelik tanırsınız? Türkiye’de dizi film ve sinema sektörünü gelişim ve değişim açısından nasıl buluyorsunuz?Tabii ki tiyatro derim. Diziler daha son-ra gelir. Sinema ise çok iyi senaryo, yönetmen ve sanatçı kadrosu olmadan olmaz. Sinema ve televizyon dizileri çok beğenilmeye ve izlenmeye başlan-dı. Çok mutlu oluyorum bu tür geliş-melere. Halk, tiyatro-opera-bale ve si-nemaya ilgi duyup destekledikçe sanat yaşayacaktır.
Sizin bizimle paylaşabileceğiniz anı ya da anılarınız var mı?Karadeniz turnesinde galiba Trabzon-daydık, sinemada ya da köhne bir sah-nede oynamak zorunda kalıyorduk ama
öyle güzel bir ilgi ve sevgi vardı ki… Çok mutluyduk… Biletler her gittimiz şehir-de hemen tükendiği için gişeye koltuk bitmiştir yazısı yazmış yetkililer. Sa-natçı girişi olmadığından dolayı biz de seyircinin girdiği kapıdan girip, sah-ne arkasına geçiyorduk. Baktım gişe önünde, gişe memurları ile karadenizli biri münakaşa ediyor. Hemen müda-hale ettim ve ne olduğunu sordum. karadenizli bey, bir kamyonete iki kol-tuk koymuş gişe memuruna bağırıyor. “Koltuk yokmuş, gidip evimdeki kol-tukları getirdim, beni içeriye alacaksı-nız.” diye bağırıyor. Öyle hoşuma gitti ki davranışı, hem komik hem de çok samimi. Rica ettim girsin diye, ama yer olmadığı için en öne karadenizli beyin koltuğunu koymuşlar. Vali ve Emniyet Müdürü’nün önüne… Perde daha açıl-mamış, salonda bir cümbüştür gidiyor. Alkışlar, kahkahalar “Ne oluyor?” diye sorduk. “Efendim girsin dediğiniz o adam var ya en öne mecburen koydu-ğumuz koltuklarından kalkıp, seyirciye ‘Bakınız Vali Bey’in bile önündeyim. Ey yüce Allahım bana bu günü de göster-din’ diye bağırıyor dediler” Sonra Vali Bey’in ve Emniyet Müdürü’nün ellerini öpüyormuş. Oyun başladı… Ben öyle bir bakmışım ki kendisine, annesinden korkan çocuk gibi sustu ve biz de oyunu oynadık. Oyun sonrası Vali Bey’in dave-ti vardı. Hep birlikte saatlerce güldük. Yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin, yaşamıyor ise nur içinde yatsın.
““
Bir milletin ilerlediğini, o milletin sanatında geldiği seviyeye bakarak karar verebilirsiniz. Bu tüm dünyada böyledir.
“
“
26 Ocak 1940 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Asıl adı Ayten Kaçmaz olan sanatçı,
1953 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın bale bölümüne girdi. 1958 yılında “Devlet
Tiyatroları Sanatçı” kadrosuna girdi. Sinema-ya 1965’de Taçsız Kral adlı filmle başladı. An-cak daha sonra sinemadan daha çok tiyatroya
önem verdi. Yedi Kocalı Hürmüz adlı müzikalde Hürmüz rolü ile başrolde oynadı. 1988’de Dev-let Sanatçısı olan Ayten Gökçer, pek çok ödül
kazandı. 1999 yılında Yılan Hikayesi adlı dizi ile televizyon dizilerinde oynamaya başladı.
Görev Aldığı Oyunlar
Hafta Başı, Aşk Acısı, Evlat Evlattır, Hortlaklar, Bernarda Alba’nın Evi, Woyzeck, Don Juan, Leonce İle Lena, Klinik Bir
Vak’a, Öp Beni Kate, Andorra, Onikinci Gece, Vanya Dayı, Kaktüs Çiçeği, My Fair Lady, Cadı Kazanı, Lysistrata, Mançalı
Don Kişot, Hastalık Hastası, Bağdat Hatun, Tarla Kuşuydu Juliette, Yedi Kocalı Hürmüz, Kim Korkar Hain Kurttan,
Zülfiye Zülfü, Yılın Kadını, Ustalar Sınıfı. Sanatçı ayrıca 1999 sezonunda Balerin adlı oyunu sahneye koydu.
Filmleri
1965 Taçsız Kral, 1967 501 Numaralı Hücre, 1967 İçli Kız Funda, 1972 Damdaki Kemancı, 1973 Anneler Günü, 1980 Yedi Kocalı Hürmüz, 1980 IV. Murat, 1981 Bağdat Hatun, 1988 Önce
Canan, 1991 Elif Ana, 1999 Yılan Hikayesi (TV Dizisi), 2003 Patron Kim (TV Dizisi), 2005 Çat Kapı (TV Dizisi)
54 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DÜNYANIN EN AKILLI İNSANI
Diplomalı Amelelik Dönemi
Yıl 1995’ti. Epeyce bir süre DJ’lik yap-tığım radyodan ayrılmıştım. Evliydim ve kaynaması gereken bir tencere tu-tuşturmuşlardı sağ elime. İşsizdim. Yeni bir radyo buluncaya kadar geçici bir süre çalışabileceğim bir iş edinmek zorundaydım. Aslında gazetelerde on-larca iş ilanı vardı. Ama bana kısa sü-reli çalışabileceğim bir iş lazımdı. Kim-seye uzun süreli sözler veremezdim. Beş parasızdım. Seramik ustası olan amcamın oğluyla inşaatta çalışmaya karar verdim. Kimileri bana “ Sen üni-versite okudun, şimdi inşaatta mı ça-lışacaksın!” diyordu. Ben de “Onursuz olarak ortalarda dolaşan bir parazit gibi yaşamak zoruma gidiyor. Onurlu bir insan olarak çalışmayı daha anlam-lı buluyorum” diye cevap veriyordum.
Amele yevmiyesiyle bir amele olarak inşaatta işe başladım. Saat 08:00’den 18.00’e kadar çalışıyorduk. Alın teri ne demek, para ne anlama geliyor, güç ne demek? Bütün bunları kürek öğretti bana.
Seramik için harç yapıyordum. El ara-basıyla harç taşıyordum. Akşam saat 18.00’de eve gidiyordum. Kazandığım
para yetmiyordu. Ek bir işe daha ihtiya-cım vardı. Koltuk döşeme işiyle uğra-şan kuzenimin yanında geceleri çırak olarak çalışmaya başladım. Eski kol-tukların yüzünü söküyordum. Üniversi-te bitirmiştim. Yaşım da 25’i geçiyordu.
Parça başı çalışıyordum. İlk başlarda gecede ancak bir takım koltuk yüzü sö-küyordum. İki ay sonra hızımı iyice art-tırdım. Gecede üç takıma kadar çıktım. Çalışma hızımı duyan başka bir mobil-yacı “Bana da gönder bu adamı.” de-miş kuzene. Pazar günleri için anlaştık adamla. Büyük bir firmaydı. Sadece pazar günü yedi takım koltuk birden söküyordum. Bu şekilde tam altı ay ça-lıştım. Geriye dönüp bu altı aya baktı-ğımda ders niteliğinde nefis anılarımla karşılaşıyorum.
Kürek ve ÜniversiteBir gün inşaatta harç yaparken müte-ahhit yanıma geldi. Bizim amca oğluyla konuşmuş, benim üniversite mezunu olduğumu öğrenmiş. “Erdal, sana bir-şey soracağım: Duyduğum kadarıyla sen üniversite mezunuymuşsun, ben değilim; ama ben de harç yapabiliyo-rum! Yani üniversite okumasaydın da yapabilirdin. Niye boşu boşuna o kadar
dirsek çürüttün?” demişti. Ben hızımı hiç yavaşlatmadan sadece tebessüm etmiştim. Nereden bilecekti o müte-ahhit bir gün kitaplarına konu olacağı adamla konuştuğunu! Ama ben bili-yordum. Ne yaptığımı hep biliyordum ve hep bileceğim. Bende tesadüf yok! Şimdi de her şeyimi kaybetsem tek saniye bile düşünmeden kariyer, kitap
mitap, okul mokul dinlemeden gider yine harç taşır, yine amelelik yaparım. Çünkü benim hizmet ettiğim kişi daima Erdal Demirkıran’dır, müteahhit değil…
Sen bana aldırış etme. Bu düşün-ce yapısıyla batmak, madara olmak, mümkün değildir. O sebeple sen daima okuduğun okulu düşüneceksin, geçici süreli işlerde çalışmayı hep reddede-ceksin, çıtkırıldım olacaksın, alın te-rinden utanacaksın. Biri görür de dip-lomanı elinden alır, Allah korusun!
Diyelim ki mühendis oldun. İnşaat mühendisi… Mesleğinle ilgili bir iş bulmadığın sürece çalışma. Prensiplerin olsun. “Ben mühendisim arkadaş. Boşa mı okudum? Başka iş yap-mam ben!” diye konuş her yerde. Kendi önünü ancak böyle kapatabilirsin. Gazetelerdeki hiçbir ilan senin ilgini çekme-sin. Böyle davranırsan işsiz kalma ihtimalin tavan yapar. Hem zaten memlekette işsizlik var. Herkes haklı bulur seni. Soranlara “İş arıyorum!” diye cevap verdiğinde annen, ba-ban, amcan, dayın… sana itiraz mı edecek? Milli bir sorun var ortada: İş yok, yalan mı? Her gün gazetelerde binlerce iş ilanı
olmasına rağmen, binlerce işsiz gencimiz var, neden? Çünkü bizler prensip sahibiyiz!
Zaten kişisel gelişim kitaplarının tamamında (benim yazdıkla-rım dahil) ne yazıyor? “Asla vazgeçme!” Demek ki, vazgeçer-sen yanlış yapmış olursun. Sen bunu aynen bu şekilde anla!
Sakın vazgeçme, acından öl! Ama mühendis olarak çalışabi-leceğin iyi bir iş buluncaya kadar pes etme. İnsanların senin-le alay etmesine asla izin verme. “Onca yıl okudu da ne oldu? Bak iş bulamadı, amelelik yapıyor. Yazık yazık!” demesinler.
ÖZGEÇMİŞİNE YAPIŞ
Bugün işe girememişsen, yarın daha zor! Bir sonraki
gün ise, işe girmen imkansız.
“
“
Erda
l D
emirk
ıran
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 55
Kur’ân-ı Kerim’i ‘roman’ diliyle anlatması bakımından “Azrail’in Secde Ettiği Adam” yepyeni bir tarz olarak tarihe geçecek bir eser olma özelliği taşımaktadır.
• Allah insanı egosunu tatmin etmek için mi yarattı?• Allah her şeyi yoktan mı var etti?• Ateizm henüz ilacı bulunmamış bir hastalık mıdır?• Big-Bang teorisi bir balon mudur?• Ruh diye bir şey var mı?• Kutuplarda namaz ve oruç nasıl olmalıdır?• İbadetler emir mi?
• Kabir Azabı diye bir şey var mı?
…gibi sorular sormaktan, sorgulamaktan çekindiğimiz birçok soruya cesurca cevaplar veren, 11 aylık titiz bir çalışmanın neticesinde işinin ehli olan ciddi bir ekibin gözetiminde yayına hazırlanmış özgün bir eser niteliğini taşımaktadır.
Bekle orada öylece otur. Acından ölsen de kimseye çaktırma. Sen boşuna mı okudun onca okulu? Her okul, her yıl yüzlerce mezun veriyor. Bu ne demek? Her gün senin rakiplerin bi-raz daha artıyor, her gün işe girme şansın daha da azalıyor demek. Şu halde bugün işe gire-memişsen, yarın daha zor, ondan sonraki gün çok daha zor ve bir sonraki gün işe girmen nihayet artık imkansız.
Hem senin ne özelliğin var ki, adam seni işe alsın? Böyle düşünerek geçir tüm zamanını. “Nasıl fark oluşturabi-lirim?” diye düşünüp de sakın arayışa gireyim deme! Eğer kendi kendine bir fark oluşturmanın yollarını ararsan bunu mutlaka başarırsın ve hayatın boyunca hiçbir zaman işsiz kalamaz-sın. Bu da mutlak kazanman demektir, sana asla uymaz. Maddi manevi bat-mak isteyen biri için bu tarz bir çaba, ulaşılmak istenen hedefe ters bir kere.
Akıl Başka Şey Canım Bir ilan gördüm gazetenin birinde. Duş kabini imal eden bir fabrika pazarlama yöneticisi arıyordu. İlan yine aynıydı: 5 yıl deneyimli, işletme ya da iktisat fakültesi mezunu, askerliğini tamam-lamış, dil bilen, eli yüzü düzgün birini arıyorlardı. Benim deneyimim yoktu, okul henüz bitmemişti, askerliğimi de yapmamıştım, dil ise yoka yakın. Te-lefonla randevu alıp gittim. Bekleme salonunda o ilana uyan 20’nin üze-rinde insan vardı. Zor bela bulduğum
bir köşeye oturdum. Yanımdakiyle ta-nıştım. ODTÜ İşletme mezunuymuş, öbür yanımdaki Boğaziçi’ni bitirmiş, yurt dışında da master yapmış. Yani referanslar dikkate alındığında pek
şansım yok gibiydi. Her görüşme beş dakika kadar sürüyordu. Neyse,
sıra bana geldi. Şirket sahibinin odasına çıktım. İçeri girdim, elimi uzattım. “Merhabalar, Erdal Demirkıran! Gazetede gördüm, beni arıyormuşsu-nuz, hemen geldim!” dedim
en şirin gülümsememle. Tuhaf ve şaşkın bir bakışla “Buyrun”
dedi. Önündeki kağıda ismimi yaz-dı. “Evet sizi dinliyorum.”, “Efendim ben dünyanın en büyük pazarlama yöneticisiyim” dedim gülümsedi. “Ne mezunusunuz?”, “Marmara’da oku-yorum 4.sınıf.” dedim. “Mezun değil.” diye not aldı. “Askerlik?”, “Henüz yapmadım.”, “Dil?”, “Biraz Al-manca biliyorum.”, “Deneyim?”, “Yok” dedim. “Kusura bakma, ama sen sadece koca bir mega-lomansın!” dedi ve kağıda büyük harflerle MEGALOMAN yazdı. Ben tekrar söz aldım. “Valla ter-cih yapacak olan sizsiniz. Mezun, 40 yıl deneyimli, 5 dil bilen, askerliğini tamamlamış bir ahmağı da seçebilirsi-niz. Ne de olsa herkesin intihar etme özgürlüğü vardır!” dedim ve adamın şaşkın bakışları arasında cümlelerime şöyle devam ettim: “Siz galiba benim ne dediğimi duymadınız. Ben dünyanın en büyük pazarlama yöneticisiyim ve kurumunuzu uçurmaya geldim!” Tek-rar etti gülerek. “Sen megalomansın.”. “Haklı olabilirsiniz; ama ya değilsem?” dedim. Üç saniye düşündü...” Neyse, beni Salı günü ara; ama aradığında
“Ben megalomanım!” de ki sekreterim seni bana bağlasın.” dedi. Gün cumay-dı. “Neden Salı? Halen başka birini işe alacağınızı mı düşünüyorsunuz? Böyle biri yok! Neyse zaman kaybetmenize engel olmayayım. “Hoşçakalın” dedim ve çıktım. Salı günü aradım “Kim arı-yor?”, “Dünyanın en büyük pazarlama yöneticisi” dedim. Bağladılar. “Neden megaloman demedin?” diye sordu. “Ha dünyanın en büyük pazarlama yöneti-cisi, ha megaloman. Ne farkı var ki?” dedim. “İşe alındın ukala adam” dedi.
Eğer çalışmak, kazanmak, değer üret-mek istiyorsan ciddi bir fark oluştur-man lazım. Eğer sen de herkes gibi iflas etmek istiyorsan mevcut olan tüm özelliklerini kamufle et. Hiçbirşey ya-pamıyorsan enerjini sakla. Asla fark oluşturmak gibi bir çaban olmasın. Se-nin yerinde olsam özgeçmişimi çerçe-veletir, evin her köşesine asardım. Bir
iki tane de küçük boy özgeçmişi cebim-de taşırdım. Biri bana sahamın dışında bir işten bahsettiğinde hemen önüne fırlatırdım.”Ben mühendisim arkadaş. Boşuna mı okuduk bunca okulu?” der, ağızlarının payını verirdim. Unutma, sen sadece bir mühendissin. Sıradan ve zavallı da oldun mu, battın gitti de-mektir.
Sen ne diyorsun be! Sen hele bir yapış şu özgeçmişine, bak daha başına ne fe-laketler gelecek?...
Sevgiler ve Saygılar
Azrail’in Secde Ettiği Adam
İşsizliğin had safhada
olduğu bir ülkede
çalışmamaktan daha
normal ne olabilir? Hiç
kasma kendini olduğun
yerde say!
Adem
Eğer sen de herkes gibi iflas etmek istiyorsan
mevcut olan tüm özelliklerini kamufle et.
Bu Kitapta Ne Var?
Yeni
2012GLOBAL TÜRKİYE
İstanbulBir Kez Daha
Başkent
2010 Avrupa Kültür Başkenti ve
2012 Avrupa Spor Başkenti ünvan-
larına bir yenisini daha eklemek
için İBB Meclisi harekete geçti.
İstanbul’un 2014 Dünya Tasarım
Başkenti olabilmesi için, Ulusla-
rarası Endüstriyel Tasarım Toplu-
mu Konseyi’ne başvuru yapılıyor.
En büyük rakip olarak ise, Çin’in
başkenti Pekin gösteriliyor. İstan-
bul eğer seçilirse; 24 ay boyunca
birçok konferans, kongre ve etkin-
liğe ev sahipliği yapacak.
56 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Seda
SEY
MEN
2012 Geçtiğimiz sene Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, bu kez de sporun başkenti oluyor.
Bu sene, Türkiye için önemli bir ge-lişme daha kaydedildi ve İstanbul, 2012 Avrupa Spor Başkenti seçildi. Açıklamayı Avrupa Spor Başkentleri Birliği Başkanı Gian Francesco Lu-patelli yaptı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakere-ci Egemen Bağış, bu süreçte adı en çok geçen isimlerin başında geliyor. Demeçleri sıklıkla basında yer bulan Bağış, İstanbul’un 2012 Avrupa Spor Başkenti seçilmesinin çok anlamlı olduğunu ifade ederek; ‘’Türkiye ar-tık Avrupa’nın çok önemli bir aktörü. Bir zamanlar Avrupa’nın hasta adamı denilen Türkiye, artık Avrupa’nın en dinamik ve en sağlıklı ülkelerinden biri olduğunu ortaya koydu’’ dedi.
İlk Defa Bir Türk Şehri SeçildiBir İstanbul milletvekili olarak kaza-nılan yeni başarıdan dolayı mutlulu-ğunu ifade eden Bağış, 2001 yılından itibaren Avrupa Spor Başkentleri ilan edildiğini ve ilk defa bir Türk şehrinin Avrupa’nın spor başkenti olarak se-çildiğini söyledi.
Bağış, ‘’2010 Avrupa Kültür Başkenti olduktan sonra 2012’de İstanbul’un Avrupa Spor Başkenti seçilmesi ben-ce çok anlamlı. Avrupa Spor Başken-ti, 7’den 70’e herkese sporu sevdir-meyi ve Avrupa şehirleri arasındaki, diyaloğu artırmayı hedefliyor’’ dedi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakere-ci Egemen Bağış, Türkiye’nin 2012 Avrupa Spor Başkenti projesindeki başarısının İstanbul’un olimpiyatları almasının önünü de açacağını belir-terek şunları söyledi: ‘’Yıllardır İs-tanbul, hakkını almak için uğraşıyor ve maalesef birçok konuda olduğu gibi, ön yargılarla mücadele etmek durumunda kalıyoruz ama Spor Baş-kenti projesinin başarıyla gerçek-leştirirsek -ki gerçekleştireceğimi-ze dair hiçbir endişem yok- Türkiye, olimpiyatlar için de çok önemli bir ön yargıyı kırmış olacaktır’’.
Gerçekten de ilk defa Türkiye gibi, AB üyesi olmayan bir ülkenin şehri,
Avrupa’nın Spor Başkentliği titrini aldı. Bu oldukça önemli bir imaj. Ve-rilen bilgilere göre; seçilme kararını alacak olan jüri, İstanbul’a gelmeyi önceleri istememiş. Ancak kendileri-ne tesisler gezdirilip, boğazın kena-rında bir kıtanın bir ucundan başka bir kıtanın diğer ucuna insanların spor yaptığı, İstanbul’un sporla ba-rışık bir şehir olduğu anlatılıp, aynı zamanda kendi başına AB üyesi ül-kelerin yarısından nüfus olarak daha büyük, yüz ölçümü olarak da üçte bi-rinden daha fazla bir şehrin, Avrupa Spor Başkenti titrine adaylığı ifade edilince, gereken desteği vermişler.
Bu sene İstanbul’un karşısında iki rakip şehir vardı. Bunlardan biri AB’nin dönem başkanlığını yürü-ten Belçika’nın Anvers, diğeri ise İngiltere’nin Kardif şehri. Egemen Bağış’la birlikte komisyon üyelerinin Brüksel’e yaptıkları ziyaretlerin Avru-pa Parlamentosu’ndaki Avrupa Spor Başkenti Dostları Grubu’nun konuğu olmalarının ve onlara İstanbul’u an-latmalarının bu kararın alınmasında oldukça etkili olduğu söyleniyor.
İstanbul; Avrupa Spor Başkentliği ünvanını, 2013 yılında Belçika’nın An-vers şehrine devredecek.
“
”
Avrupa Spor Başkenti; spor, sağlık, eğitim, demografi ve kentsel kalkınma alanında ulusal ve uluslararası örgütlerin, der-nekler ve bilimsel enstitülerle çalış-masını hedefler.
Avrupa Spor Baş-kentliği ünvanını 2001 yılından itibaren; Mad-rid, Stockholm, Alicante, Glasgow, Rotterdam, Copen-hagen, Stutgart, Varşova, Milano, Dublin ve 2011’de Valencia aldı.
Bu ünvan, ev-rensel olimpiyat değerlerini tanıt-mak ve olimpiyat geleneğini sür-dürmek amacıyla dünyanın önde gelen şehirlerine veriliyor.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 57
GLOBAL TÜRKİYE
• İstanbul’da yüzme salonları dahil 41 spor kompleksi yapıldı. De-vam eden 3 spor kompleksi daha var.
• Spor A.Ş. tarafından işletilen spor tesisi 14’ten 34’e çıktı. Bu tesislerde; 22 branşta spor yapılıyor. Bunlar; yüzme, fitness, step, plates, basketbol, voleybol, futbol, karate, tekvando, kickbocks, capoera, kungfu, kort tenisi, masa tenisi, boks, aikido, badminton, jimnastik, buz hokeyi, buz pateni, wushu, wingstun.
• 12’si spor kompleksi özelliğindeki (kapalı spor salonu ve yüzme havuzlu) tesislerde 3 stat ve 13 yüzme havuzu bulunuyor.
• Şehrin her bölgesinde bisiklet ve koşu alanları oluşturulmaya devam ediliyor.
• Avrupa yakasında 15.3, Anadolu yakasında 46.7 km’lik toplam 62 km. bisik-let yolu mevcut. 2023 hedefi 1.004 km.
• Avrasya maratonu 32. kez düzenlendi. Rekor bir rakamla 170 bin kişi katıl-dı. Bu maraton iki kıta arasında koşulan tek maraton.
• 12 branşta 4 bin 500 sporcu var. Her yıl milli takımlara 100’den fazla spor-cu veriliyor.
• Son üç olimpiyatta Türkiye adına olimpiyat sporcusu olma başarısı göste-ren 193 sporcudan 29’u İBB Spor Kulübü’nün yetiştirdiği lisanslı sporcular.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
SPOR YATIRIMLARI;
YAPILAN HARCAMALARSpor Tesisleri İşletme Maliyeti (2004-2010): 117.623.334 TL 130 Okul Spor Salonu (2005-2010): 115.000.000 TL 5 Kapalı Yüzme Havuzu (2005-2008): 29.534.900 TL14 Açık - Kapalı Spor Tesisleri (2005-2010): 383.729.100 TL25 Açık Spor Tesisleri (2005-2008): 36.216.750 TL3 Devam Eden Spor Tes. İhale Bedeli (2005-2010): 75.000.000 TL (Bugüne kadar ödenen toplam 24.909.000 TL)Park ve Bahçelerdeki Spor aletlerine ödenen 6.000.000 TLDiğer spor harcamaları 199.933.193 TL
GENEL TOPLAM 963.037.277 TL
6 yılda spora yaklaşık
963 milyon TL. harcandı.
İBB Spor Kulübü’nün 36 Dünya birinciliği, 13 Dünya ikinciliği, 35 Dünya üçüncülüğü, Avrupa’da ise 56 Avrupa birinciliği, 31 Avrupa ikinciliği, 75 Avrupa üçüncülüğü bulunuyor. .
Profesyonel spor dallarında iyi dereceler getirecek kentsel altyapılar kuruluyor.
• 2011’de İstanbul’da
Avrupa Masa Tenisi
Şampiyonası elemeleri,
Dünya Okçuluk Kupası,
Dünya Güreş Şampiyonası,
• 2012’de İstanbul’da;
Dünya Salon Atletizm
Şampiyonası,
Dünya Kısa Kulvar Yüzme
Şampiyonası yapılacak.
Son 6 yılda, 47 Avrupa ve Dünya Şampi-yonası’na ev sahipliğiyaptık.
58 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 59
Bekir Bey, organizasyon hazırlığında ve esnasında karşınıza çıkan olumsuzluklar, sizi zorlayan etkenler neler oldu?25. Dünya Üniversiteler Kış Oyun-ları hazırlıkları aşamasında, Erzu-rum coğrafyasına özgü etkenlerle karşılaştık. Bunlardan birincisi ve en büyüğü, bu bölgede ve hatta Türkiye’de, bu ölçekte bir spor orga-nizasyonunun daha önce hiç yapıl-mamış olması idi. Tabii bu noktada, bu alanda bilgili ve tecrübeli insan kaynağı bulmak oldukça zorlandığı-mız konulardan birisiydi. Karşımıza çıkan bu açmazın üstesinden, gerek özel sektörden gerekse kamu sektö-ründen başarılı, kendi konularında uzman kişilerin kilit noktalara geti-rilmesi ile geldik. İkincisi ise, bölge-nin coğrafi yapısı ve koşullarından kaynaklanan sorunlar olmuştur. Bu sorunlarımızı da daha önceden dik-
kate alarak iyi bir yönetim, planlama ve koordinasyonla aştık.
Bu başarılı organizasyonun ardından, Erzurum’un kış olimpiyatlarına da ev sahipliği yapabilecek konumda olduğu gündeme geldi. Bunun için önünde herhangi bir engel ya da engeller var mı? Varsa bunlar nelerdir?Bu öncellikle milli bir meseledir. Sayın başbakanımız ve değerli dev-let büyüklerimizin, önümüzdeki beş ve on yıllık stratejik planlarıyla iliş-kilidir. Zira bu planlar kapsamında, olimpiyatların başvuru koşullarının sağlanması gereklidir. Bu bağlam-da, tesis kapasitelerinin ve altyapı ihtiyacının arttırılmasının yanında, olimpiyat spor branşlarının tama-mının Erzurum’da yapılması gerek-mektedir. Sporcu ve delegasyonla-
rın konaklamasının yapılacağı, iyi organize edilmiş bir olimpiyat köyü sağlandığı takdirde, olimpiyatların Erzurum’a alınmasına hiçbir engel yoktur. Ayrıca Erzurum 2011 Kış Oyunları öncesinde gelen yabancı delegasyonlarımızın yani misafir-lerimizin, oyunlar öncesindeki in-celemelerinde; Erzurum’un tam bir olimpiyat şehri olduğu, mevcut spor tesislerinin şehre yakın olmasının avantajı ve özellikle “kar sporu” di-siplinlerinin, pistlerinin olimpiyatlar için mükemmel olduğu tarafımıza bizzat iletilmiştir.
Bu organizasyon yabancı misafirle-re Türk misafirperverliğini en güzel şekilde yaşatırken, Türk milletinin çalışkanlığı, içtenliği, kararlı, zeki ve kıvrak yaklaşımıyla problemleri çok hızlı çözmesi, misafirlerimizi hayretler içinde bırakmış, Türk mil-letinin farklılığını ve üstünlüğünü bir kez daha ortaya koymuştur. Bu
Bekir Korkmaz25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları Genel Koordinatörü
Röportaj
Spor başkentliği sürecinin, Türkiye’yi yeni sporlarla tanıştırmak için de önemli bir vesile olacağına her fırsatta dikkat çekiliyor. Egemen Bağış da Erzurum’da bunun örneğinin görüldüğünü, Erzurumluların bugüne kadar adını bile duymadıkları sporlarla kısa bir sürede kaynaştığına şahit olunduğunu belirten açıklamalarda bulundu. İstanbul’da 2012’de yaşanacaklar için bir anlamda Erzurum emsal gösterildi. Yurt dışında da yankı bulan ve hala konuşulan 25. Dünya Üniver-siteler Kış Oyunları’nda, organizasyonun genel koor-dinatörü olarak, Erzurum’un başarılı bir ev sahipliği yapmasına katkıda bulunan Bekir Korkmaz’a, organi-zasyon zorluklarını, Erzurum’un kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapması durumunu ve İstanbul’u spor başkenti olma sürecinde nelerin beklediğini sorduk.
“Kış Olimpiyatları Milli Bir Meseledir”
60 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
GLOBAL TÜRKİYE
alanda verdiğimiz emekler, bu tür bü-yük organizasyonların Türkiye’ye alın-masına büyük destek ve kolaylık sağ-layacaktır.
Türkiye’nin aldığı dereceleri nasıl değerlendiriyorsunuz?Türkiye, Artistik Patinaj branşında çift-ler yarışmasında bir gümüş madalya almıştır. Bu bir başlangıçtır, ilk adım-dır. 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyun-ları Erzurum 2011, hem Erzurum hem de Türkiye için bir milattır. Bunu tam anlamıyla değerlendirilmelidir. Yapı-lan yatırımlar, gerek Erzurum gerekse Türkiye’nin diğer şehirlerinden spor-cuların yetiştirilmesine katkı sağlaya-cak, yardımcı olacaktır. Erzurum 2011 sonrasında düzenlenecek kış sporları organizasyonlarında, sporcularımızın daha büyük başarılar sağlayacağına canı gönülden inanıyorum.
Bir cümleyle bu organizasyonu özetlemenizi istesek ne derdi-niz?Ülkemiz için bu organizasyon muh-teşem bir tanıtım fırsatı olmuştur. Dünyanın dört bir yanından gelen mi-safirlerimiz kabuk değiştiren ve ge-lişen Türkiye’nin yüzünü yaşayarak görmüşlerdir. Yabancı misafirlerimizi Erzurum’da ülkemize yakışan en gü-zel şekilde ağırladık. Bu organizasyon ülkemizin imajını olumlu yönde etkile-miştir. Bu alanda yapılan tüm çalışma-larımız, bu tür büyük uluslararası or-ganizasyonların Türkiye’ye alınmasına büyük destek ve kolaylık sağlayacaktır. Bu organizasyon bizler için gurur, ya-bancı misafirlerimiz için ise memnu-niyet verici bir organizasyon olmuştur. Böyle bir organizasyonu başarıyla ger-çekleştirilmesinde şahsım, ekibim ve ülkem adına gurur duymakla beraber, bu organizasyon gibi daha büyük spor organizas-yonlarının gelecekte de yapı-lacağına gönülden inanıyorum.
Söz buraya gelmişken biz de soralım. Erzurum’un Kış Oyunlarına ev sahipliği yapmasının ardından, İstanbul’un 2012 Avrupa Spor Başkenti olması ile ilgili ne
düşünüyorsunuz?Öncelikle, Türkiye’nin her alanda Avrupa’nın çok doğal bir üyesi oldu-ğunu ve bunu her şekilde ortaya koy-maya başladığını söylemeliyim. 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin ba-şarıyla ortaya konulmasının ardından, İstanbul’un 2012 Avrupa Spor Başken-ti seçilmesi, ülkemiz bakımından çok anlamlı. 2012 Avrupa Spor Başkenti ünvanının İstanbul’a alınmasına bü-yük desteği olan, başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ka-dir Topbaş, değerli Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış’ın katkılarını şükranla yad ediyoruz. Türkiye’nin 2003 yılından itibaren ya-şadığı politika değişikliklerinin doğal sonuçlarından biridir bu. Değişim her alanda devam etmektedir.
İstanbul’un spor tesislerinin ve altya-pısının son yıllarda yapılan yatırımlar-la çok ileri seviyelere taşınması konu-sunda büyükşehrimizin büyük desteği olmuştur. Spor Başkenti ünvanının İs-tanbulluların daha çok spor yapmasına hizmet edeceği aşikardır. Kadın-erkek, yaşlı-genç demeden herkesin spor yapmasını sağlayacağı, sporun önemli aktivite alanlarını kurgulayıp aktifleş-tirerek Türk sporunu daha üst seviye-lere taşıyacağı açıktır.
Avrupa Spor Başkenti İstanbul 2012 projesi; İstanbul gençlerinin spora olan sevgisini bütünleştirecektir. İstanbul, Büyükşehir Belediyesi liderliğinde ye-rel yönetimleriyle sivil toplum kuru-luşlarıyla, vilayetiyle birlikte 2012’ye çok güzel hazırlanacağına yürekten inanıyorum.
Büyük bir organizasyonu başarıyla geçiren ekibin başındaki kişi olarak, İstanbul’un karşılaşacağı zorluklar, yapılması
gerekenler ve yaşanması olası durumlar ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
İstanbul’un 2012 Avrupa Spor Başken-ti olarak karşılaşacağı zorlukların, Avrupa’nın herhangi büyük bir başken-tinde karşılaşılabilecek olası konular-dan farklı olmayacağı kanaatindeyim.
Bunlar yoğun trafik ve etkinliklerdeki katılımın oranının yüksek olması gibi konulardır. Ortaya çıkabilecek tüm so-runlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi başarılı bir kurumca kolaylıkla çö-zümlenecektir. Kadir Bey’in aşkıdır İs-tanbul. O yükümlenmişse hiçbir sorun olmaz. Olası durumlar için, daha önce Avrupa Spor Başkentliği yapan şehir yönetimleri ve Avrupa Spor Başkentleri Birliği (ACES) ile yapılacak müzakere-lerle, bu tür sorunlar daha oluşmadan çözümlenecektir. Büyükşehir’in bu işi çözecek, götürecek kadrosu var, bence sorun yok.
Tekrar Erzurum’a dönersek, dadaşlar diyarını bu organizas-yonun ardından neler bekliyor?Ülkemiz için bu organizasyon, muh-teşem bir tanıtım fırsatı olmuştur. En önemlisi ise, bu noktada Erzurum’un, stratejik planlamalarının çok daha bü-yük hedeflerden oluşacak olmasıdır. Yerel yönetimlerin kısa, orta ve uzun vadeli planlarının tamamının yeniden gözden geçirilmesi ile hem Erzurum hem de çevre illerin stratejik planla-maları, bu çerçevede birleştirilecek ve böylece kalkınmış, yüksek hedefleri olan ve bu hedefleri için çalışacak ve başaracak bir Erzurum-Doğu Anado-lu-Türkiye üçlemesiyle karşılaşacağız.
Bu organizasyon; Türkiye’yi, Türk hal-kını, Erzurum şehrini tüm dünyaya ta-nıtan, Uluslararası Spor Federasyonu (FISU) tarihinde yapılan, en muhteşem
kış oyunudur. Gerek FISU yetkilile-ri, gerekse yabancı misafirler, bize memnuniyetlerini yansıtan teşek-kür mektupları iletmişlerdir. Kendi ülkelerinde de, Türkiye’nin gönüllü tanıtım elçiliğini yapacaklardır. Er-zurum, 2012 yılında Uluslararası Gençler Kuzey Disiplini Dünya Ku-pası ve Kayak Yapan Gazeteciler
Dünya Kupası yarışlarına ev sahipliği yapacaktır. Erzurum’u ve Doğu Anado-lu Bölgesi’ndeki gelişmeleri ve nicele-rini hep birlikte görmek dileğiyle...
Kadir Bey’in Aşkıdır İstanbul. O Yükümlenmişse Hiçbir Sorun Olmaz.”
Spor Başkenti ünvanının
İstanbul’luların daha çok spor
yapmasına hizmet
edeceği aşikardır.
Ya KOCA SİNAN AĞA!. Aman Allahım
nasıl bir bakış, nasıl bir kavrayış, nasıl
bir öğreti. Mimar Sinan! Tabi biz bunu da
anlayamadık! Evet doğru anlattım. Mi-
mar Sinan’ı anlayıp, anlatamadık. Dik-
kat edin, Mimar Sinan sadece mimarlar
tarafından örnek gösteriliyor, meslek-
taşımız olarak! Ancak Koca Sinan Ağa
hem inşaat mühendisi, hem akustik,
ses ve ışık ustası, hem kimyager, hem
de jeologdu. Kullandığı taştan, taşı ke-
secek alete kadar ustaydı Sinan. Yapıyı
yapacağı yeri seçer, en iyi planı yapar
ve imalata geçerdi… Bugün bile yaptığı
yapılar için “Şurası daha iyi bir yer” di-
yemezsiniz. O kadar stratejiktir ve kent-
sel mantığı dantelleştirmiştir. Sinan’ın
yaptığı hanlar, hamamlar, sokaklar,
medreseler ve camiler. Hepsi yerli ye-
rinde. Köprüler, geçitler, kemerler ina-
nılmaz. Bugün bunu yapmak imkansız
deyip geçmek midir doğru olan? Yok-
sa araştırıp bulmak mı mimari gizleri,
Sinan’ın yapılarının içinde? Büyüksün
Koca Sinan Ağa! Kentimizi dönüştüre-
miyoruz. Hep kötü plan uygulamaları,
yanlış yere yanlış binalar ve hatada
diretmek. Sonuç; bina çöplükleri,
karakteri olmayan yapılar. Güvensiz,
estetikten uzak, kullanışsız, saygısız
binalar. “Yapanlar kim?” diye feryat-
lar yükseliyor, dar sokaklarda rüzga-
rın uçuşturduğu naylon torbalardan
gazete parçalarından gökyüzüne…
Cevap çok acı; Mimar Sinan torunları.
Ben gerçekten çok üzgünüm çok.
Hadi Mimar Sinan zamanı kolaydı diye-
lim. Taşları, elle kesseler de! Bakıyo-
ruz ilk metro, Taksim’den aşağıya inen
Tünel’de. Tünel yıllardır taşıyıp duruyor
bizleri iki kabiniyle. Değişen ne? Demir
paralarımız.
Doğru proje yıllara meydan okuyor.
Kenti taşıyor. Osmanlı ilk metroyla kal-
mış mı? Kalmamış. Tren rayları döşe-
miş taa Arabistan’a. İnsanlar develerle
giderlermiş en değerlilerine. Zorluklar
zor aşılırmış o zamanlarda. Doğru pro-
jeyle bağlamışlar kalpleri, demir ray-
larla çölün kızgın kumlarının içinden
Mekke’ye.
Tabii, trenle rayların çıkardığı yüksek
ses rahatsız edebilirmiş en değerlisini
ve zamanın padişahı Abdülhamit Han,
döşetmiş rayları keçelerle rahatsız
olmasın diye en değerlisi… Bu da za-
manın ilk uygulaması. Ray seslerini
azaltmak, kent gürültüsünü engelle-
me adına muhteşem bir örnek, “Hi-
caz Demir Yolu” yıllar önce Osmanlı
imparatorluğu’nun büyük projelerinden
sadece biri.
Kentimizi düzeltmek, birbirimize
saygıdan geçmez mi? İnsanlar
rahatsız olmasın diye düşün-
mek, kentsel uğultuyu azalt-
mak, çaba göstermek en
azından kornaya az basmak!
Ufak ama hiç değilse aynı
zamanda büyük bir plan.
İstanbul’u yeniden yapılandırmaya bu sayfayı tersine çeviripokuyarak başlayabilirsiniz.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 62
“
“
Murat U
zanÇİZGİLERE HÜKMEDEN ADAM
Bazen ciddi ciddi düşünmüyor deği-
lim ben de yıkmayı veya yakmayı.
İnsanların yaşamlarında plansız
olanla, planlı olan arasındaki fark hep
kendini göstermiştir. Şu meşhur “peşin
satan ve veresiye satan” resminin altın-
daki gerçek, aslında peşin satan beynin
çok planlı olduğudur. Planlama, aile-
den tutunda devlet yönetimine kadar
yapılması gerekenlerin en önemlisidir.
Planlamalar kimi zaman sayfalarca,
kimi zaman da sadece düşüncede olur
ama sonucu kestirilebilen bir uğraştır.
Tüm yöneticilerin desteklediği ve for-
müller geliştirdiği bir alandır. Planla-
ma yanlış olursa ne olur? Hemen şu
cümleler aklımıza geliyor: “En kötü
plan plansızlıktan iyidir”, bu nasıl bir
cümle anlamış değilim. Adamın işleri
o kadar acil ki oturup, biraz düşünüp
plan yapmıyor. İşi acil olduğu için he-
men pratiğe geçiyor. Tamam hatalı.
Diğer kişi oturuyor plan yapıyor ama iş
acil olduğu için hemen başlaması ge-
rekiyor. Planlamayı bırakıyor ve hemen
işe koyuluyor. “Ne acelen var be adam?
Oturup planlamayı doğru yapsan da en
iyi plan olsa ne olur?” İşte bu cümleyi
söyleyemememiz yaşadığımız kenti bu
hale getirmiştir.
Siz evinizi yaptırırken kötü plan kulla-
nır mısınız? Tabii ki hayır. Odanızı bile
boyarken planlar, renk seçer, marka
seçer hatta uygulanmışını görür son-
ra karar verirsiniz. Tek bir odada bile
bu kadar aşama. Burada koca bir şehir
söz konusu olan! Ne aceleniz var, neyi
yetiştireceksiniz? Anlamak mümkün
değil. Zamanımızdaki imkanları sıra-
layacak değilim ama milenyum dedi-
ğimiz bu zamanda hızlı ve teknolojik
yapılaşma son hız devam ederken, ileri
planlama olmazsa ne olur? Tabi ki tek-
nolojik çöplük. Teknolojik yapılara, tek-
nolojik plan ve projeler gerekiyor.
Kötü plan nasıl olur? Düşünelim…
Almanlar kötü plan ile çalışmala-
ra başlasalardı... Freni tutmayan bir
Mercedes, kliması soğutmayan Audi,
konforsuz bir BMW ile bu günlere ge-
lebilir miydi? Eminim adamlar planları
düşünmüş, sonra üretmişlerdir. Aksi
düşünülemez! Doğru davranmak, is-
tikrarlı olmak ve çok iyi plan yapmak
başarı yolunun geçtiği noktalardır.
Ancak doğru planla BMW, Mercedes
olunur. Bunun şehir ile ne alakası var
diyebilirsiniz. Alakası şu; doğru plan
bir çöplüğü, Zürih yapar… Bu şehirleri
geçmişte yaşayan insanlar, en iyi şe-
kilde yapmış. Gerek Osmanlı gerekse
Roma, yıllar önce taşlara taştan daha
ağır manalar yüklemişler. Yaptıkları
yapılar doğaya meydan okumuş, hala
ayaktalar ve direniyorlar. Sanki insan-
lar yapmamış gibi. Bu ne zerafet, bu ne
saygı, bu nasıl bir tasarım? Biz tasa-
rımcılar, açıkcası utanarak geçiyoruz
bu abideler önünden sessizce…
İstanbul’u yıkalımya da...
63 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
64 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
SAĞLIK OLSUN
Obezite tehlikesi hangi şartlarda ortaya çıkar? Obezite tespiti için vücut bileşenleri analiz cihazları var. Siz vücut bileşen-leri analiz cihazına girdiğinizde sadece boy ve kilonuza değil, kas oranınıza, protein miktarınıza, hücre içi ve dışı sıvınıza, yağ oranınıza, yağ ve kas da-ğılım oranınıza ve gerçek fizyolojik yaşınıza kadar birçok veriye ulaşabi-liyorsunuz. Bu cihazlarda, otomatik olarak bilgisayar programı ile kaçıncı derece obez olduğunuza dair direkt sonuç alabilirsiniz. Eğer bunu yaptı-ramıyorsanız, basit yöntemler ile de obezite tespiti yapabilirsiniz. Bunu da; kilonuzu, boyunuzun metre cinsinden karesine bölerek yapabilirsiniz. Bu çıkan değer 25’e kadar ise genelde bir tehlike yok. 25 ile 29 arası ise faz-la kilolusunuz, 29’dan sonra ise ciddi
obezite ortaya çıkıyor, 35’den sonra ise “morbit obez” dediğimiz çok tehlikeli ve ciddi hastalıkların başladığı obezite çe-şidiyle karşılaşıyoruz. Biz, mesela boy ve kilosu normal gibi gözüken birçok kişiyi, vücut bileşenleri analizi cihazında yağ oranı fazla, kasları erimiş ve yağla-rı da merkezi bölgede kötü bir şekilde dağılmış halde bulabiliyoruz. Örneğin hasta normal kiloda oluyor ama aslında sağlıksız. Buna mukabil 4 kilo fazla gibi gözüküp kastan kemikten almış kişilere de “sen kilo verme” diyoruz. Örneğin; iki tane yetmiş kilo olan kişinin bir tanesine “kilo al” diyebilirken, diğer kişiye “çok iyisin kilo alıp vermene gerek yok” di-yebiliyoruz. Dolayısıyla tüm bunlar çok önemli ama en önemlisi vücut bileşen-leri analiz cihazı ile ya da basit yöntem-lerle, beden kitle endeksimizi mutlaka öğrenmemiz gerekiyor.
OBEZITEŞehir Yaşamıyla Gelen Gizli Tehlike
Röportaj
Ender SaraçObezite ya da halk arasında bilinen adıyla “şişmanlık”, vücutta
fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Türkiye’de gittikçe yaygınlaşan
obeziteyi, Dr. Ender Saraç’a sorduk.
Diyetisyen
““
Dic
le A
slı M
UR
SALO
ĞLU
Türkiye’de özellikle
çocuklarda ve gençlerde obezite
çığ gibi büyüyor. İstatistiklere
göre; obezitede
İngiltere birinci, Portekiz ikinci,
Yunanistan üçüncü.
Türkiye ise dördüncüyken
liderliğe doğru ilerliyor.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 65
66 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
SAĞLIK OLSUN
Küçük Amerika Oluyoruz!Türkiye’de obeziteyi nasıl değerlendiriyorsunuz?Türkiye maalesef küçük Amerika olu-yor diyebilirim. Dünyada obezitenin en yaygın olduğu yer, tıbbın en iyi olduğu ülke olan Amerika’dır. Oradaki Missis-sipi eyaleti bütün dünyada obezitenin en yaygın olduğu eyalet. Her üç kişi-den biri obez. Bakın fazla kilolu değil, obez. Yani tıbbi açıdan risk taşıyan kişiler. Avrupa’da ise İngiltere birin-ci, Portekiz ikinci, Yunanistan üçüncü. Türkiye ise şu sıralar dördüncülükten liderliğe doğru ilerliyor. Türkiye’de özellikle çocuklarda ve gençlerde obezite çığ gibi büyüyor.
Obezitenin Türkiye’de gittikçe artmasının nedenleri nelerdir?Bunun sebebi az hareket, genetiği de-ğiştirilmiş, hormonlu, mevsim dışı, turfanda, konserve, koruyucu katkı maddeli yani insanın çok fazla burnunu soktuğu gıdalar. Özellikle de rafine gı-dalar. Daha fazla kızartma yeme, refah seviyesinin artması ile lezzetli yiyecek-lere daha kolay ulaşabilme, kırmızı et yeme, asitli şekerli ve yağlı içecekler
içme, tuz oranının artması, çok fazla kimyasal ilaç kullanılması, uyku dü-zeninin bozulması ve stres obezitenin nedenlerinden diyebilirim.
Biz Dünyayı BozdukBizler denizi kirlettik; deniz ürünle-rini bozduk. Tavukları kümese tıktık, suni yemlerle besledik; kümes tavuk-ları ve yumurtaları doğallığını yitirdi. Büyükbaş hayvanları ahırlara tıktık; doğal beslenmelerini ve temiz havada olmalarını engelleyerek, kırmızı eti de bozduk. Mevsim dışı turfandalar, daha fazla verim için nadasa bırakmama, hormon ekleme, suni gübreler der-ken sebzeleri ve meyveleri de bozduk. Havayı, suyu kirlettik. Bunun yanında müthiş bir elektro manyetik kirlilik oluşturduk. Doğaya hiçbir şey olmaz. Dünyadaki en ileri, en güçlü ülkelerden biri bile olsanız, aniden olan dokuz şid-detindeki deprem doğa için tüm düzen-lemeleri yapar. Sapanca Gölü’ne bakın, 17 Ağustos depreminde bütün o doldu-rulan yerler çöktü. Demek istediğim şu; doğa kaybetmez. Biz ne kadar bur-numuzu sokup, doğal dengeleri boz-mazsak; doğaya rağmen değil, doğa ile uyumlu olarak evrimleşirsek o zaman kalkınırız. Çok üzülerek ve tedirginlikle bekliyorum, Türkiye olarak daha yiye-ceğimiz çok sert tokatlar sırada bekli-yor. Çünkü İzmir ve İzmit Körfezi, Kara-deniz kıyıları çok kötü durumda. Artık denize girilmiyor. Balıklar ölüyor. Bir kuduz şüphesi oluyor, binlerce köpek öldürülüyor. Bu yanlışlarla doğaya çok zarar veriyoruz. Dediğim gibi; “DOĞA KAYBETMEZ”. Doğa için küçük bir ay-rıntı yeter. Kaybeden yine bizler olu-ruz. Bunu biz idrak edene kadar daha çok tokat yiyeceğiz. Ne zaman ki doğal dengelere dönmeye çalışırız, o zaman kayıplarımız olmaz. Bakın doğa ile bir-likte yaşamak medeniyeti bırakmak demek değil, medeniyet ile beraber, birlikte devam edebilmek demektir. Mesela güneş, su ve rüzgar gibi ener-jileri kullanmak çok iyi birer seçenek-tir. Zaten Allah bize tüm ham maddeyi
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 67
vermiş. Biz aklımızı ve bilimi, doğa ile uyumlu olarak, Allah’ın yaratmış oldu-ğu formata paralel olarak, ona rağmen değil, onunla beraber olarak kullandı-ğımız zaman ödüllendiriliriz.
Önce Ruhsal Obeziteden KurtulmalıyızObez olan bir kişinin sağlıklı yaşama dönme isteği ile ilgili karar sürecinin çok zorlayıcı olduğunu duydum. Kişi kendini fiziksel olarak hazır hissedebilir fakat ruhsal olarak da hazırlanmalı diye düşünüyorum.Haklısınız. İlk önce bilinçteki obeziteyi (Ruhsal obezite) çözmemiz gerekiyor. Beden yağ ile dolmuş olabilir ama ru-hunuz yalan, kin, nefret, kıskançlık, öfke, hiddet ve özellikle diğer kulların hakkını yemeyle dolup, obez olmuşsa kesinlikle sağlıklı olamazsınız. Önce ruhsal obeziteden kurtulmak gereki-yor. Çünkü ruh ve beden paralel olarak hareket eder. 2012’de kıyamet olacak diyorlar. Öyle bir şey kesinlikle olma-yacak. En büyük kıyamet bilinçlerde olacak. Bilinçler kırılacak ve yeni bir
döneme geçeceğiz. İnsanoğlu idrak edene kadar, doğa bize gittikçe artan sertlikte mesajlar verecek. Yani o ka-dar şiştik ki! Sadece fiziksel olarak değil ruhsal olarak da inanılmaz şiştik.
Bir kişinin obez olmasının DNA’ları ile ilgisi var mı?Biz nesiller nesili yanlış beslenerek, hatalı alışkanlıklara sahip olarak, bir-kaç nesilde DNA’larımızı da bozuyo-ruz. Sizin anne babanız ve onların anne babalarının, hatalı beslenmeleri, ha-reketsizlikleri, hastalıklarları yani her şey ama her şeyleri sizin DNA’larınıza konumlanıyor. Müthiş bir mikrochip söz konusu. Anneninizin ve babanınız ayrı ayrı nesiller boyu yaşadığı hafı-za arşiv bilgileri bir karışım halinde sarmanlanıp, yeni bir format atılıyor ve “siz” oluyorsunuz. İşte o anda sizin tüm özellikleriniz belirleniliyor. Bura-da ilk nesilin ve ondan önceki yedi ne-silin DNA’ları çok önemli. Eğer o yedi nesil sağlam yaşadıysa, organik bes-lendiyse, iyi spor yaptıysa, temiz hava soluduysa size iyi bir gelecek miras bı-rakıyorlar. Onlar ölüyorlar ama aslın-da ölmüyorlar. Format değiştirip, siz olarak üreyip devam ediyorlar. Sizler aslında biraz babaannenizsiniz, biraz dedenizsiniz, biraz anneniz ve baba-nızsınız. Siz aslında onların süzülmüş bir harmanısınız. Burada ise, eğer siz de sağlıklı bir şekilde dünya üzerinde
neslinizin devam etmesini istiyorsanız torunlarınız için sağlıklı yaşayacaksı-nız.
Kimi kişiler istediğinde kilo verebiliyorlar. Fakat bazı kişiler kilo vermeyi çok isterken veremiyor. Genelde bu kişilerin ailesinde de kilo problemi var. İşte “Benim annem de kilolu, babam da kilolu” diyorlar. Böyle bir etken var mı?Şimdi her şey bir enerji alışverişi. Sizin kendi içinizden ürettiğiniz bir enerjiniz var. Bu virüs bulaşmış hatalı bir meta-bolizma olabilir. Egzersiz yapın. Yeşil çay için. Akşam geç yemek yemeyin. Kızartmadan uzak durun. Yemekle-ri yavaş yavaş, uzun uzun çiğneyerek yiyin. Gerektiğinde doğal bitkisel des-tekler alın. Bolca zencefil, zerdeçal, biberiye, kekik ve tarçın tüketin. Uzun süre aç kalıp da hiçbir öğünde kan şe-kerinizi düşürmeyin. Beyaz un ve beyaz şekerden uzak durun. Tam tahıl ve çav-dar ekmeği tüketin. Bolca sivribiber ve maydanoz yiyin. Aynı zamanda yase-min, mate, ıhlamur ve kekik çayı için. Ödem sökmek için kiraz sapı, mısır püskülü ve maydanozu kaynatıp için. İşte bunları yapan bir kişi obeziteye karşı gayet de güzel başarılı olur.
68 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
SAĞLIK OLSUN
İki rol model seçilebilir. Birincisi za-vallı ve kurban rolüdür. “Benim gene-tiğim böyle. Çalışıyorum zamanım yok. İstanbul’da olmuyor çok stresliyim” gibi mazeretler sonucu hiç değiştir-mez. Örneğin; ben kişiyi vücut analiz cihazına soktum ve diyelim ki kişinin yağ oranı olması gerekenden fazla çıktı. Ben makinaya “Sevgili makinam, lütfen bir beş kilo atıver, yapacaktı ama mazeretleri var” şeklinde saba-ha kadar konuşayım, makina yine de sonuca bakar. Kişiler ya zavallı rolünü seçerler ya da kader yazılım progra-mındaki cüzzi irade kısmını maksimum performansta kullanıp, üzerine düşeni en verimli şekilde yaparlar. Evren ma-zeretlere değil, eyleme reaksiyon verir. Bu kadar basit. Eğer sürekli olarak içi-nizde vesvese var ve bunun sonucunda kendinize iyi bakmıyorsanız, o zaman dikkat! Kader yazılım programınızda kesin ve net olarak programlanmış, sert bir sağlık deneyimini yaşamaya doğru gidiyorsunuz. Kalp krizi, beyin kanaması, kanser, felç, şeker hasta-lığı vs. O zaman tekrar tekrar dikkat. Derhal meditasyon, reiki, dua, namaz, ibadet, NLP gibi çalışmalarla bu ener-jiyi pozitife çevirmemiz gerekiyor. Son-ra Allah’a şu duayı edin; “Allahım, ben
kendime iyi bakamıyorum. Kendimi ye-terince sevip, kendimle ilginemiyorum. Bedenimi temizleyemiyorum. Buna be-nim kul olarak iradem yetmiyor. Bana heves ver. Benim iyi organize olmama yardımcı ol. İyi doktorlara, iyi şifa kay-naklarına ulaşmamı bana nasip et. Ben iyi olmak istiyorum. Bu bedeni senden emanet aldım. Bu bedene eziyet etmek istemiyorum. Bunun için bana yürü-yebilme, spor yapabilme hevesini ver. Bana sağlıklı yiyecekleri almak için maddi imkanı ver.” En büyük güç dua etmek. Bol bol dua edin. Asla zavallı rolünü oynamayın.
Son olarak, sağlıklı bir yaşam sürmeye karar verip diyet yapmaya başlayan bir kişinin başlangıçta çok sıkıntı çektiğini biliyoruz. Bu sıkıntılı süreçte neler yapılması gerekiyor?İlk önce bir hekime başvurarak kan tahlili yaptırmak gerekiyor. Bu arada bazen biz klinikte, gıda tolerans test-lerini veya yanak mukozasından yapılan metabolizma tahlil testlerini de yapabiliyoruz. Yani yanak mukozasından bir sürüntü alınıyor ve 20 gün içerisinde sizin meta-bolizma tipiniz ortaya çıkı-yor. Mesela bazısının ağır eg-zersiz yapması gerekiyor, bazısının karbonhidratı kesmemesi gerekiyor, bazısının ise yağı kesmesi gerekiyor. İşte bunu saptıyoruz. Burada gerçek-ten iyi sonuçlar alıyoruz. Ama yine tek-rarlıyorum; ilk önce ruhsal obeziteden kurtulacağız.
Evren Düşünceyi Değil,Eylemi Değerlendirirve MazeretlerSonucu Değiştirmez!
70 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
“Neden sen olmayasın ”NEDEN BEN?
NEDEN BU BENİM BAŞIMA GELDİ“Korkma, yalnız değilsin ..”!
İÇSEL YOLCULUK
“Hayat Yaşamaya Değer”… Günlük akışı içerisinde iniş çıkışları ile geçip giderken, anlamlı anları ve mutluluk-ları bize sunarken, sürprizleri ile ba-şımızı döndürürken, yaşamak çok gü-zel. İşte bu güzel anlarda hiç aklımıza gelmeyen , ancak başımıza gelmesini hiç beklemediğimiz bir olumsuzlukla karşılaştığımızda, dokunulmazlığı-mızın ihlaline isyan edercesine kade-rimize hesap sorduğumuz: Yunan Filozofu Epiktetos 20
asır önce demiştir ki:“Tanrı beni fakirliğe, sefalet ve esarete terk ediyorsa bunu bana düşman oldu-ğu için yapmıyor. Zira bir efendi, sadık bir hizmetçisinden niçin nefret etsin. Dolayısıyla bu düşmanlıktan kaynak-lanmıyor, ihmalkarlıktan da kaynaklan-maz. Çünkü Tanrı en ufak bir şeyi bile ihmal etmez. Öyleyse şöyle seslen ken-dine: “Tanrı beni imtihan ediyor, benim iyi bir asker, iyi bir vatandaş olup olma-yacağımı anlamak istiyor, hal ve hare-ketlerimle insanlar arasında kendisinin varlığına tanıklık etmemi diliyor.”
Tanrı, bütün insanları mesut olmaları için yaratmıştır; bedbaht oluyorlar-sa kendi hataları yüzünden oluyorlar: “Kader önünde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümü-ze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının be-delini öder. Ektiğini biçer. Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kim-seyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan mad-di-manevi engellerin kendi günahların-dan başka bir şey olmadığını bilir.”
Wimbledon’un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe’in; kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeyken , “Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?” diye soran hayranına ver-diği cevap şöyledir: “Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnu-valara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar
“Neden ben? Neden bu
benim başıma geldi?” sorusu,
sorgusu...
“H
anda
n H
odoğ
lugi
l
“
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 71
gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttu-ğum zaman, Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Neden ben?’ derim?”
Genelde galibiyet ve başarılarımızı ka-dere “mahküm” etmez ama kaybettik-lerimiz ve başarısızlıklarımızı ona iha-le ederiz. Ya da bir başkasının başına gelen bizim başımıza gelemez! Nedir bizim bir diğerinden, ötekinden üs-tünlüğümüz? Nedir başımıza gelenin sadece seçilmiş olarak bizi bulma se-bebi? Kime ne kötülük ettik? Nedir bu şanssızlık, nedendir bu kader kurbanı oluşumuz? Başkasına olunca normal de bize olunca mı haksızlıktır peki?
Cevabını bilmediğimiz sorularla, sor-gularla hak terazisini tartar, genelde haksızlığa uğradığımız düşüncesiyle ya suçlarız hayatı, ya da kadere mal ederek mutsuzluğumuzu umutsuzluk-la sularız.
Mevlamız (cc) sevdiği kuluna, onu gü-nahlarından temizlemek için, çok azgın
kuluna da, onu uslandırmak için dert verirmiş. Bakara Suresi’nin 155. ayeti, buna en güzel cevabı vermiş ‘’Yemin olsun ki sizi korku, açlık, mallardan-canlardan-meyvalardan eksiltme tü-ründen bir şeyle mutlaka imtihan ede-ceğiz. Sabredenlere müjdele.’’
Korkma, yalnız degilsin!
Çünkü başına gelen olumsuz durum-larda bu türlü düşünen çok insan var. İster “Neden Ben?” diyen kendiniz, isterse bir başkası olsun “Neden ben olmayayım?” ya da “Neden sen olma-yasın?” demeyi deneyin. İşte o an, her şey yeniden başlayabilir...
Peki hangisini söylediğinizde avunur insan! “Senden başkasının senin kadar acı çekmediğini duymak mı?”, yoksa “hepimizin acı çektiğini bilmek mi?”. İnsanı güçlü kılan umutlarının canlan-masıdır oysa. O nedenle, karşınızda-kine söylediğinizde bilgeliğiniz, ken-dinize söylediğinizde aydınlanmanız başlamış demektir. Hatırlayın, sınavın
er meydanı hayatın ta kendisidir. Sı-navlarımızdan ders çıkarmayı başara-bildiğimizde yolumuz aydınlanacaktır. Olan her olumsuzluk, bunun olacaklara ışık tutacağını bilenler için temizlen-me, arınma fırsatıdır. Ve o zaman her yeni gün yine, yeniden tüm heyecanı ile başlar. Çünkü hayat şaşırtmaya bayılır. Hayatınızın altı üstüne geldi diye üzül-mekten vazgeçin. Nereden biliyorsunuz ki altının üstünden daha iyi olmayaca-ğını! Yaşadığımız her zorluğun, çektiği-miz her acının büyük planda bir yeri ve anlamı var. Yolun sonu hepimiz için aynı ve belli. Güzergah belli, varacağımız yer hep aynı olduğuna göre varmaktan daha önce kalmak ve yürümek için yaşı-yoruz. Hayatın hakimi de değiliz, hayat karşısında çaresiz de değiliz. Yani yolun kendisi aslolan. O zaman bırakın endi-şe, korku ve umutsuzlukları… Umutla, sabırla yola devam...
Başkalarını anlamak bilgeliktir.Kendini anlamak aydınlanmadır.
Lao Tse (Eski Çin Bilgini)
Seanslarıma gelen kişilerde fiziksel şi-kayetlerin yanı sıra, yaşamdan zevk ala-mama, yorgunluk, faal olmama isteği, gelecek korkusu gibi insanı depresyona sokan açıklamalar ağır basıyor. Çünkü eski düşünce kalıpları fonksiyonlarını kaybediyor ve yerini yeni bir farkında-lığın doğması için, nedenlerini bazen algıladığımız, bazen hiç bilemediğimiz büyük boşluklara bırakıyor. Sonsuz ev-ren dünyamızın artık kollektif bir far-kındalık değişimine ihtiyaç duyulduğu mesajlarını gönderiyor bize. Aslında bunu yaşamak ve bu zamanda burada bulunabilmek güzel bir duygu ama bunun yanısıra unutmamak gere-kir ki zor bir dönemde bulunuyoruz. Televizyonumuzu açıp haberleri din-lediğimizde, sabah kalkıp gazetemizi okuduğumuzda, sanki her şeyin daha da kötüye gittiği hissine kapılıyoruz.
Sevindirici haberlere hasret kalı-yoruz. Doğrudur. Ama bununla
birlikte bu yeni farkındalık da etrafımızda dolaşıyor. Gerçi
bu oluşumu fark edebilmek, hissedebil-mek bir hayli güç ve zaman isteyen bir süreç. Çünkü medya ve haber aldığımız kaynaklar bizlere bunu eski bilinç kalıp-ları içerisinde yansıtıyor.Halbuki bu “artık farkında ol“ isimli rüzgar bize iyileşmenin sevgiden ve bir-likten doğduğunu, ışıkla birlikte gelip, bolluk ve başarıyla beslendiğini fısıl-damak ister. Niyeti, ışığın aynı zaman-da bilgiyi ve enerjiyi birlikte getirdiğini anlamamıza ve hissetmemize yardımcı olmaktır. Bu esinti, bazen de bu fırtına yaşamımızda ve dünyamızda yeni kapı-ların açılma zamanının geldiği mesajını verir bizlere. Aslında tüm bu olumsuzluklara rağ-men “artık farkında ol” isimli rüzgara kapılanların sayısının çoğaldığını dü-şünüyorum. 1980’li yıllarda bu konular konuşulmuyordu bile, ya da gizlilik için-de tartışılıyordu ve şifa bulma sadece fi-ziksel iyileşme olarak anlatılırdı. Bugün şifanın ışık, bilgi ve enerji olarak aktı-ğını; ruhsal, zihinsel, duygusal ve fizik-
sel alanlarda gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebilirim. İleriki yazılarımda, bizim mucize olarak adlandırdığımız şifalan-maları, seans deneyimlerini sizlerle paylaşmak isterim. Bu çalışmalar ve bu yöne doğru çoğalan düşünce şekilleri sayesinde, gezegenimizde büyük bilinç sıçramaları yaşanıyor. Bu değişme is-teği, hepimizin, bütün insanlığın içinde olan, kalbe dokunan bir titreşim. Ve bu titreşim, her birimizde yansıyor ve yö-nümüzü kollektif farkındalık değişimine doğru çeviriyor. Bazı insanlar 2012’nin dünyanın sonu olacağını düşünüyorlar. Benim fikrimi sorarsanız bu son; algıladığımız, ta-rif ettiğimiz şekilde olmayacak. Yani; 1 Ocak 2012 tarihinde sabah uyanıp etrafa baktığımızda “Aman Tanrım her şey al-tüst olmuş!” demeyeceğiz. Bahsettiğim bu değişim dönüşüm, rüzgarının estiği alana evrimleşerek geliyor olacağız ve bunu da Tanrı’nın, evrensel planın bir parçası olarak görüyorum.
Değişmemiz ve Değiştirmemiz Gerekiyor!
Bundan böyle, sizlerle bu köşede bu-luşacağız, ama önce çok kısa kendimi tanıtayım. 1987 senesinden beri şifa çalışmaları yapıyorum. Yurt içinde, yurt dışında enerji seansları ve seminerleri
veriyorum. Eski Milli Voleybolcu olmam da bir spor dergisinde yazılarımla yer almamı destekliyor diyebilirim. Sizlerle bilgimi paylaşmak, şifa çalışmalarımı anlatmak ve tabii ki sorularınıza cevap verebilmeyi denemek üzere burada olacağım. Çoğumuz dünyamızda bir değişim dö-nüşüm rüzgarının estiğinin farkındayız değil mi? “İnsan hayatının ömrünü nasıl uzatırız?”ın yanı sıra, artık “Yerküremi-zin ömrünü nasıl uzatırız?” diye de dü-şünmeye başladık gibime geliyor. Çünkü
doğal felaketler, savaş, terör, trafik ve gittikçe yaygınlaşan çevre kirliliği ya-şantımızı o kadar çok etkiliyor ki. Çev-reci bilim adamları, yaşam bu şekilde devam ederse ve bir bilinç değişimi ger-çekleşmezse, ne insanlığın, ne de ge-zegenimizin pek uzun ömürlü olamaya-cağının haberlerini veriyorlar. Evrimsel bir değişimin baskısını yaşıyoruz ve bu değişime çok derin ihtiyaç duyuyoruz. Bu durumda, görmezlikten gelemeye-ceğimiz bir mesaj çıkıyor karşımıza.
AN’DA KALIN
Sevgili okurlar,
72 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
“
“
Nilg
ün S
arar
info
@ni
lgun
sara
r.co
m
ww
w.f
aceb
ook.
com
/pag
es/N
ilgün
-Sar
ar/1
2050
9288
0072
75
Bazı şeylerin açıklaması oldukça zordur. Sadece mucizeler kendilerini açıklayabilir!
Son günlerde dünyamızda meydana gelmiş ya da gelecek olayların etki-siyle, kendinizi ara sıra kaybolmuş hissederseniz yapmanız gereken tek şey, hissetmek ve dünyayı farklı bir sezgi ile dinlemektir. Beyaz bir kağı-da şunları yazıp asıverin duvarınıza: Hisset, hisset-dinle, dinle-hisset!
Bunu yaptıkça, eski hal ile yeni hal arasındaki farkı ayırt etmeye başla-yacaksınız. Bu süreç, hissetmenin ve dinlemenin yanı sıra bakıp görmekle de alakalıdır. Gözlemleyen ve göz-lemlenen olmakla alakalıdır. Kendi-mize artık “olma” iznini verip “yap-mayı” bırakmamız anlamına da gelir.
Çünkü gözlemlerken öyle bir nokta-ya ulaşırız ki; sadece karşımızdakini değil, kendimizi de gözlemliyor halde buluruz. Olma haline geçeriz.
Kendimizi hissederek başkalarını iyileştiririz ve başkalarını iyileştire-rek kendinizi iyileştirirsiniz.
Hisset ve Dinle!
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 73
Her gün yoğun iş koşuşturmasıyla, ya da hayat telaşıyla geçerken önlerinden, göz ucuyla süzdüğümüz; hiç kimsenin üzerine alınmadığı sosyal bir yara olarak kanamaya devam eden ve her geçen gün sayıları daha da artan sokak çocukla-rı, aslında kimsesiz değil bizim çocuklarımızdır.
DUY BENİ
ONLAR TEHLİKE DEĞİL,TEHLİKEDELER!
74 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Dic
le A
slı M
UR
SALO
ĞLU
...Çocuk olurdum eskisi gibi
Şımarırdım öylesineBoşver abi, kimin neyine bayram
Kimin neyine hediye, baba kimin neyine abiSahi senin düşlerin vardır
Söylesene, göremediğin rüyanın düşünü kurar mısın?Ahmet, bir düş görmüş geçenlerde
Yorgun ve geç gelen bir gecedeUtanırken anlattı, anlatırken utandı
Bir ip bağlamış gök kuşağına“bak ana uçurtmamı gördün mü, ya uçurtmamın
gölgesinde bilye oynayan çocukları?”Ahmetin düşü işte…
Bana düşlerini kiralar mısın abiBedava boyarım ayakkabılarını
Bana düşlerini, düşlerini abiBoşver…
...
Bedirhan Gökçe - Sokak Çocuğu
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 75
76 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DUY BENİ
Bütün dünyada sanki toplanıp karar ve-rilmiş gibi aileleri tarafından evlerinden atılan ya da mecburen dışarıya kaçan çocukları, “sokak çocukları” tanımına sığdırmak ne denli doğru? Ailesiyle ya da aile yerine geçen kurumlarla ilişkisi-ni kısmen veya tamamen koparmış, gü-nün büyük bir kısmını sokaklarda geçi-ren, madde bağlımlılığı ve suçla ilişkisi yoğun olan 18 yaşından küçük bireyler-dir onlar. Dünyanın bir kısmında “Kirli Çocuklar”, bir kısmında da “Tahtakuru-su” gibi benzeri tabirlerle anılan, kal-dırım taşlarında, köprü altlarında, alt geçitlerde ve bankamatik kulübelerinde
sabahlayan, zayıf bedenleriyle hayatın güçlükleri karşısında tek başına bırakı-lan bu çocukların gözünde, yaşadığımız dünya denilen yer her geçen gün daha güvensiz bir yer olmaya devam ediyor.
Sokakta Yaşama ve Çalışma Sokakta yaşayan çocuklar, 24 saat tüm zamanını sokaklarda geçiren ço-cuklardır. Bunlara, ailesi ve toplum ile bağları olmayan, geçimini sokaklardan sağlayan, zaman zaman suç işleyip bali, tiner gibi uçucu maddeler kulla-nan ya da bunlara ihtiyaç duyan, sokağı kendilerine mekan eden çocuklar da
Nedirbu tabir?
diyebiliriz. Sokaklarda yaşayan çocuk-ların aile, eğitim, çocuk kurumları gibi kendisine karşı sorumluluğu olan kişi-lerle veya kurumlarla hiç bir temasları bulunmamaktadır.
Sokakta çalışan/çalıştırılan çocuklar ise; aile bağlarını koparmayarak, bir şekilde yaşamları sürdürmekte ve geç saatte bile olsa mutlaka evlerine dön-mektedirler. Sokakta çalışan çocuklara mendil, sakız, kart, su satanlar veya di-lencilik yapanlar örnek olarak verilebi-lir. Aile geçimine katkıda bulunmak için çalışan ve okulla ilişkilerini güçlü olma-sa da sürdüren çocukların uyuşturucu ve uçucu maddeye karşı bağımlılıkları genelde yoktur.
Aslında bu iki grubu keskin, belirgin hatlarla birbirinden ayırmak her zaman çok mümkün değildir. Çünkü, genel an-lamda ‘sokaktaki çocuklar’ günden güne normal yaşamlarını zorlaştıran tehlikeli ortamlara sürükleniyorlar. Mendil satan, cam siliciliği yapan ve benzeri işlerde sokakta görev alan çocukların, aile bağ-larında zayıflama olduğu görülmektedir. Ailenin denetiminden uzaklaşan çocuk, eğitimini bırakmaktadır. Nedeni ise; ya-şıtlarının kendisini dışlamaya başlaması, bundan dolayı yetişkin kişilerin yanında yer almak istemesidir. Fakat burada da kendilerine yer bulamayınca sokaktaki özgürlüğü seçerek, içinde bulunduğu sosyal hayattan da koparak belirli bir za-man sonra sokakta yaşamayı tercih eder hale gelmektedirler.
Sokaklarda Yaşayan Çocukların Genel Özellikleri• Sokaklarda yaşayan çocuklar;
yaşama, gelişme, sağlık ve eğitim hakkı olmak üzere hiçbir haktan yararlanamamaktadırlar.
• Kendi aileleri ya da ailelerinin yerine geçebilecek sosyal kurumlarla tüm bağlantıları kopmuştur.
• Ailenin vermesi gereken psikojik doyum, güvenlik hissi, yardımlaşma gibi birçok gereksinimi bulundukları çevreden almaktadırlar.
• Sokaklarda örnek aldıkları kişiler suçla ilişkilidir. Bu sebepten
dolayı, bu çocukların da suç işleme olasılıkları yüksektir.
• Uyarıcı madde kullanım olasıklıkları fazladır. Madde kullanımı sokaklarda yaşayan çocuklar için sosyal ve grupsal kabul için gerekli görülmektedir.
• Eğitim sürecine girmemiş veya eğitim sürecinden erken ayrılmış çocuklardır.
Gelişimleri Risk Altında Sokakta bulunmaları nedeniyle fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimleri tehlike altındadır.
Fiziksel gelişimlerinin riski; barınma, güvenlik ve beslenmeye ilişkin riskler sonucu hastalıklar meydana gelmekte-dir. Bunun yanında uyarıcı madde kul-lanma gibi riskler de taşımaktadırlar.
Duygusal gelişimlerinin riski; bireyler ile sağlıklı ilişki içerisinde bulunama-maktadırlar. Zaten sokaklarda yaşama-ya başlamadan önceki hayatlarında da sağlıklı bir ilişki söz konusu olmadığın-dan çocuklar kendilerini sokakta bul-muştur. Buradaki duygusal boşlukları-nı ise dışarıda yaşayan akran grupları ile gidermektedirler. Duygusal alanda diğer önemli bir risk ise şudur; sokak-larda yaşayan çocuklarda depresyon ve kaygı gibi psikolojik rahatsızlıklar ol-dukça sık görülmektedir.
Sosyal gelişimlerinin riski: sokaklarda yaşayan çocuklar dolandırıcılık, hırsız-lık, fırsatçılık gibi bir çok olumsuz olaya bulaşmaktadırlar. Bu sebeplerden dola-
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 77
78 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DUY BENİyı toplumun belirli bir kesimi tarafından reddedilmekle kalmayıp; suça eğilimli, ahlaksız olarak da görülmektedirler. Bunu kendisi için bir risk kabul eden ço-cuklar ise, sokaklarda yaşayan arkadaş grupları ile yardımlaşmaktadırlar.
Tehlike Tam KarşılarındaMilli Eğitim Bakanlığı’na bağlı komis-yon, çocukları sokağa iten nedenleri ilgisizlik, ailelerin eğitimsizliği, okula gidememe, ekonomik sorunlar, göç ve aile içi taciz olarak sıralıyor. Bu rapora göre sokaklarda yaşayan çocuklar; cin-sel istismar, kaçırılma, öldürülme, suç işlemeye zorlanma, madde bağımlılığı, bulaşıcı ve tehlikeli hastalıklar, kimlik çatışması, fiziksel ve ruhsal gelişim-lerinde bozukluk, eğitimsiz kalma, suç örgütleri (çete) tarafından kullanılma ve şiddet gibi bir çok tehlike ile her an kar-şı karşı karşıya kalmaktadırlar.
Maddeye BağımlılıkSokaklarda yaşayan çocukların birçoğu, sokak şartlarında yaşadıkları sıkıntı-larla baş edebilmek ve karşılaştıkları tehlikelere karşı duydukları korkunun üstesinden gelebilmek için uyuşturu-cuya sığınmaktadırlar. Sokakta kavga ettiklerinde şiddete karşı durabilmek, dayak yedikleri zaman kendilerinde acı hissetmemek, yaşadıkları zorluklara duygusal ve bedensel olarak bir güç oluşturabilmek, havanın soğuk olduğu zamanlarda soğuk havaya karşı dirençli olabilmek, kendilerini güçlü ve cesaretli hissedebilmek, hayal dünyalarını ge-nişletebilmek ve utangaçlık duygularını yok ederek rahat bir şekilde etraftaki ki-
şilerden para ve yemek is-teyebilmek için uyuşturucu kullanmaktadırlar. Sokakta ucuz ve kolay buluna-bilen bali, tiner gibi maddeleri kullan-malarının bir diğer sebebi de sokaklar-da yaşayan grupların yaşam şekillerine ayak uydurmak ve kendilerini benimsetmektir.
Türkiye’de Sokak Çocuklarının DurumuTürkiye’de en az 42 bin çocuğun so-kaklarda yaşadığı ya da çalıştığı tah-min edilmektedir. Ancak gayri resmi rakamlar 80 bin’e kadar çıkmaktadır. Bu çocukların büyük çoğunluğu, bele-diyelerin sağlayabildiği daha iyi yaşam standartları arayışı içinde şehirlere akın eden ve sosyal olarak sınırlılıkları olan göç etmiş ailelerden gelmektedir. Bu çocukların sayılarının artması, ai-lelerin artan yoksulluğunun etkilerine en görülür tepkidir. Çocukların birçoğu okula düzensiz gitmekte ve öncelik ola-rak sokaklarda çalıştıkları için; eğitim-lerini de kaçınılmaz olarak ikinci sıraya almaktadırlar. Sokaklar, hayatlarının büyük bir parçası olsa da, bu çocukların çoğu hala aileleriyle yaşamaktadır ve yoksullukları ailelerinin durumundan kaynaklanmaktadır. Sokakta yaşama-ya itilen çocukların küçük bir bölümü, ev ve aileleriyle daha zayıf bağlara sa-hiptir. Yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşayan ailelerin genelinde, aile içi gü-vensizlik ve çatışma görülür. Bu ortam yüzünden yıpranan çocuklar; evleri, aileleri ve eğitim sistemi ile bağlarını kısa zamanda koparmaktadırlar. Birçok şehirde sokakta yaşayan veya çalışan çocuklara sunulan hizmetler, çocukla-rın madde bağımlılığından kurtarılması, çocukların ailelerine geri döndürülme-si, ailelerin çocuklarını sokakta çalıştır-maktan vazgeçmesinin sağlanması ve geçici barınma imkanlarının sağlanma-sına odaklanmıştır. Bazı durumlarda, bu rolü sivil toplum kuruluşları ve bele-diyeler üstlenmektedir.
Unicef, öksüz çocuklara, zor koşullarda yetişen ço-cuklara, sağlıksız şart-larda yaşayan çocuklara, afetler geçirmiş çocuk-lara, eğitim göremeyen
çocuklara parasal ve psiko-lojik yönden destek sağlar.
Unicef’in yardımları ülkemizde 1951 yılından beri oldukça sık
görülmektedir. Birçok aileyi çocuk eğitimi konusunda eğitmiş ve birçok
el kitabı bastırmıştır. Çocuk haklarını ve çocuk kaygılarını dile getirmek için il-lerde delegeler, çocuk hakları kitapları çıkarmıştır. Ülkemizde birçok çocuğun öğrenimini tamamlaması için öğrenim merkezleri kurmuş, bunun dışında bu-laşıcı hastalıkları engellemek için bü-yük adımlar atmış ve acil durumlar için psikososyal yönden eğitim vermiştir. Böylece Türkiye’yi afetleri önlemek ko-nusunda dünyada ön sıralara taşımış-tır. Ülkemizde büyük sorun olan sokak çocuklarının çoğunu yetiştirmiş ve o çocukların güzel yaşamalarını sağla-mıştır.
Unicef’denTam Destek
Unicef’den Çözüm ÖnerileriUnicef çocukları sokakta yaşamaya veya çalışmaya iten nedenlere karşı, çocuklar ve aileleri için pratik ve kalıcı çözümler üretiyor.
• Ebeveynlerin ve çocukların aile içi iletişimi geliştirmek için eğitim, beceri ve bilgiye ihtiyacı vardır.
• Çocukların sağlık, eğitim ve gelişim ihtiyaçlarının karşılanmasına dair hakları ailelerce ve hizmet sunanlarca korunmalıdır.
• Ergenlerin spor, dinlenme, eğlence ve eğitim etkinlikleri gibi, so-kak yaşantısına gerçek alternatifler oluşturacak aktivitelere ihti-yacı vardır.
• Çocukların, mevcut hizmet sunumundaki boşluklar nedeniyle göz-den kaçırılmasını önlemek için, daha fazla koordinasyona ihtiyaç vardır.
Bir çocuk sokakta yaşamaya itilmiş ise:
• Ailelere yönelik sağlık, beslenme, sosyal yardımlar ve geçici ko-naklama imkanları birbirini tamamlayacak şekilde koordine edil-melidir.
• Çocuğu ailesiyle yeniden bir araya getirme süreci mümkün olan ilk fırsatta başlatılmalıdır.
• Yapılan müdahalelerin geçici çözümler olarak kalmaması için etki-leri izlenmelidir.
Unicef’in HedefiSokakta yaşamaya itilen çocuklar sorununun en çok görüldüğü ön-celikli iller olan İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır, Ada-na, Mersin, Bursa, Erzurum ve Gaziantep illeri beraber stratejik eylem planları geliştirilmelidir:
• Toplumun, sokakta çalışan ya da yaşayan çocukların bir tehdit oluş-turmadığına, aksine bu çocukların kendilerinin tehdit altında oldu-ğuna ikna edilmesi gerekmektedir.
• Konunun toplumsal sonuçlarını açıklığa kavuşturmak için medya desteği alınmalıdır.
• Çocukları risk altında olan ailelere sunulan hizmetler ev ziyaretleri ile desteklenmelidir.
• Ebeveynlere erken çocukluk gelişimi ve ergenlerle ile-tişim becerileri ile ilgili eğitim ‘aile eğitimleri’ ile sağlanmalıdır.
• Düşük gelirli aileler çocuklarının sokakta ça-lışarak elde ettiği kazancın yerine “Şartlı Nakit Transferi” uygulamasından faydalan-maya teşvik edilmelidir.
• Kız çocuklarının eğitimine yönelik “Haydi Kızlar Okula” kampanyası çalışanları, il-köğretime kayıt ve devamı sağlamak için ilgili ailelerle birlikte çalışmalıdır.
• Kentlerin dezavantajlı bölgelerinde yaşayan aileler için daha fazla spor ve eğlence/dinlence etkinliği düzenlenmesi desteklenmelidir.
Sorunun çözümü için,
hem merkezi hem de yerel
yönetimler gerekli ilgi ve
politik desteği sağlamaktadır.
Ancak sosyal hizmet sunan
kurumların kaynak kısıtlılığı
yüzünden çözüm için özel
sektörün maddi desteği de
gereklidir.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 79
ZAMANDA YOLCULUK
Topkapı Sarayı, Osmanlı sultanlarının ika-metgahı, devletin yönetim ve eğitim mer-kezidir. İstanbul fatihi Sultan II.Mehmed tarafından 1460-1478 tarihleri arasında yaptırılmış olan ve zaman içerisinde bazı ilavelerin yapıldığı sarayda, Osmanlı pa-dişahları ve saray halkı 19.yüzyıl ortalarına kadar ikamet etmiştir. 1850’lerin başında ise; sultanlar, mevcut saray 19. yüzyılın devlet protokolü ve merasimlerine ilişkin gerek-sinimleri karşılamakta yetersiz kaldığı için, boğazdaki Dolmabahçe Sarayı’na taşınmış-lardır. Ancak saltanat hazinesi, Mukaddes Emanetler ve imparatorluk arşivleri Topka-pı Sarayı’nda muhafaza edilmiştir. Bir baba ocağı olması ve Mukaddes Emanetler’i ba-rındırmasından dolayı burada devlet tören-leri yapılmıştır. Topkapı Sarayı, Osmanlı mo-narşisi 1922’de kaldırıldıktan sonra, 3 Nisan 1924’te Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürülmüştür.
Saray-ı CedidFatih Sultan Mehmed Han, fetihten sonra Beyazıt’ta bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu yerde, daha sonra “Eski Saray” ola-rak anılacak olan bir saray yaptırmıştır. Fatih, bu ilk saraydan sonra, önce Çinili Köşk’ü, ar-dından da yapımı tamamlandığında yerleşecek olduğu Topkapı Sarayı’nı inşa ettirmiştir. Fatih, bu saraya Osmanlıca’da “Yeni Saray” anlamı-na gelen “Saray-ı Cedid” ismini vermiştir. Yeni
TopkapıSarayı
Sultanların Boğaza Nazır İkametgahı;
Kendine özgü binaları, nefis çinileri, tabiatla iç içe geçmiş yapısının verdiği doğal güzelliği ve ihtişamı ile karşımızdaki tarih;
TOPKAPI SARAYI
80 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Dic
le A
slı M
UR
SALO
ĞLU
İstanbul FatihiSultan II.Mehmed tarafından 1460-1478 tarihleri arasında yaptırılan Topkapı Sarayı, 1922 yılında Osmanlı monarşisi kaldırıldaktan sonra 3 Nisan 1924’de Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile müzeye dönüştürüldü.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 81
Saray’a Topkapı Sarayı denmesi ise şöyle gerçekleşmiştir: Sultan I. Mah-mud tarafından Bizans surlarının ya-kınına yaptırılan ve önündeki selam topları nedeniyle Topkapusu Sahil Sa-rayı denilen büyük ahşap sahil saray, bir yangında tamamen kül olunca, bu sarayın ismi yeni saraya verilmiştir.
Yüzyıllarca gelişen ve büyüyen Topka-pı Sarayı’nın planının belirlenmesinde, Osmanlı devlet felsefesi ile saray-te-baa ilişkilerinin büyük rolü olmuştur. Ayrıca, Topkapı’nın ilk inşa edildiği dönemde, Fatih’in babası Sultan II. Murad’ın Tunca Nehri kenarında yap-tırmış olduğu ve günümüze sadece kalıntıları ulaşan Edirne Sarayı’nın planından olduğu kadar ihtişamından da esinlenildiği bilinmektedir. Topkapı Sarayı’nın planı; çeşitli avlular ve bah-çeler arasında devlet işlerine ayrılmış daireler, hükümdarın ikametgahı olan bina ve köşkler ile sarayda yaşayan görevlilere mahsus binalardan oluşur.
Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında, İstanbul yarımadası-nın ucunda bulunan Sarayburnu’nda-ki Bizans akropolü üzerine inşa edilen saray, 1400 metre uzunluğundaki “Sur-ı Sultani” denilen yüksek ihata duvarları ile karadan, Bizans surları ile de deniz tarafından çevrilmiştir. Sarayın kapladığı alan yaklaşık 700 bin m2’dir. Bu alanın önemli bir bölü-mü Hasbahçe’ye ayrılmıştır. Topka-pı Sarayı temelde Biruni ve Enderun olmak üzere iki teşkilattan oluşur. Harem, Enderun’un bir bölümüdür. Sarayın oturma planı, merasimleri, mekanları bu teşkilata göre düzen-lenmiştir.
SaraydanBölümler
Bâb-ı HümâyunFatih Sultan Mehmed devrinde sarayın Ayasofya tarafındaki ana girişi olarak yapılan bu kapının üzerinde bulunan ve Ali Yahya es Sûfi tarafından yazılan kitabede, “Bu mübarek kale, Allah’ın desteği ve rızası üzerine, güvenliği sağlamak maksadıyla, Sultan Mehmed Han’ın oğlu Sultan Murad’ın oğlu, ka-raların padişahı ve denizlerin hakanı, insanların ve cinlerin üzerinde Allah’ın gölgesi, Doğu’da ve Batı’da Allah’ın yardımcısı, su ve toprağın kahramanı, Konstantiniyye’nin fatihi ve fethin ba-bası olan Sultan Mehmed Han’ın - Allah Teâla onun hükümdarlığını ebedi kılsın ve mekanını kutup yıldızlarından yük-sek eylesin - emriyle, (Hicri) 883 yılının mübarek Ramazan ayında (Kasım 1478) imar ve inşa edildi” ifadesi yer alır. Bâb-ı Hümâyun’un üzerinde, müsenna (karşılıklı) yazı ile Hicr Suresi’nin 45-48. ayetleri yazılıdır. Bu yazı, hat sanatı ve saltanat kavramı bakımından son de-rece anlamlıdır. Kapının diğer yüzünde Sultan Abdülaziz’in tuğrasının üzerinde Saff Suresi’nin 13. ayetinden “Nasrun minallahi ve fethün kârîb ve beşşiril mü’minin” “([Ya Muhammed] Allah’tan bir yardım ve yakında gerçekleşecek bir zafer! Müminlere bunları müjdele [Ya Muhammed])” ifadesi yazılıdır. Bâb-ı Hümâyun’un üzerinde yazılı olan bu ayet, aynı zamanda mehter takımının hücumdan evvel okuduğu ayettir. Eski gravürlerde, çeşitli dönemlerde tadi-lat gören bu kapının üzerinde bir köşk bulunduğu görülmektedir. 19. yüzyıl sonlarına kadar ayakta kalan, eskiden
ZAMANDA YOLCULUK
82 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 83
alayların izlendiği ve muhallefat (ölen bir kişinin bıraktığı şeyler) hazineleri-nin saklandığı bu köşk, 1865 yılındaki yangında kül olmuş ve günümüze ula-şamamıştır.
Birinci Avlu / Alay Meydanı
Birinci Avlu’ya Bâb-ı Hümâyun’dan gi-rilir. Çeşitli tören ve alaylara sahne olmuş olan bu avlu, sarayın halka açık olan tek bölümüydü. Avluda Orta Kapı yakınında yer alan ve günümüze sade-ce temel kalıntıları ulaşan Deavi Kasrı, halkın arzuhallerini saraya ilettiği yer-di. Avlunun sol tarafında Odun Ambarı Ocağı ile Hasırcılar Ocağı (bu alana 19. yüzyıl sonunda inşa edilen idare, kara-kol binası ile arkasındaki Patrikhane Sarayı’nın kalıntıları günümüze ulaş-mıştır), Aya İrini (Saint Irene) Kilisesi ve Darphâne-i Âmire; sağ tarafında ise Ma-liye Nezareti, Enderun Hastanesi, saray için ekmek ve simit imal eden fırınlar, Has Fırın Camii ve görevlilerin kaldığı mekanlar, II.Mahmud devri çeşmesi-ni içeren erken devir bir su terazisi ile Orta Kapı’ya yakın bir yerde Cellat Çeş-mesi olarak bilinen ikinci bir çeşme yer alırdı. Patrikhane Sarayı Kilisesi olarak inşa edilen Aya İrini, bu avludaki en eski yapıdır. Haliç yönünde Kozbekçileri Ka-pısı ve Marmara yönünde Çizme Kapısı ile Hasbahçe’ye açılan meydandaki en önemli yapı, 6. yüzyılda inşa edilen, Bi-zans dönemine ait bu kilisedir. Aya İrini Kilisesi, önce sarayın silah deposuyken, Fethi Ahmed Paşa zamanında bir arke-oloji müzesine, o müzenin 1894’te bu-günkü binasına taşınmasının ardından da, askeri bir müzeye çevrilmiştir. Bi-rinci avlunun en ilginç köşelerinden biri de Cellat Çeşmesi’dir. Bâbüsselâm’dan girmeden evvel sağ tarafta bu yapıyı gö-rürüz. Saray’ın odunlukları da yine bu bölgede yer alırdı.
İkinci Avlu / Divan MeydanıAsıl Saray bölümüne girişi sağlayan ve Orta Kapı da denilen, Bâbüsselâm adın-
daki iki kuleli kapı, Topkapı Sarayı’nın ve imparatorluğun ihtişamının bir simgesi olmuştur. Fatih Sultan Mehmed zama-nında inşa edilmiş olan Bâbüsselâm, 16. ve 17. yüzyıllarda çeşitli tamiratlar görmüştür. Bu kapıdan sadece padişah atıyla girebilir, sadrazamlar ve diğer devlet erkanı atlarından inerlerdi. Sa-ray kadınları ise saltanat arabaları ile geçerlerdi. Kapının üzerindeki iki kule, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmıştır. Bu kulelerin içinde, Kapıcı-başı Ağası’nın, yabancı elçilerin saraya girmelerine müsaade edilinceye kadar misafir edildikleri odası da bulunmak-tadır. Günümüzde müze ziyareti bu kapıdan başlamaktadır. Sarayın ikinci avlusu olarak 1460’larda inşa edilen Divan Meydanı, devlet yönetiminin ger-çekleştirildiği, devletin temsil edildiği bir tören alanıdır. Tahta geçiş (cülüs), bayramlaşma, elçi kabulü ve yeniçe-rilere maaş verme (ulûfe) törenlerinin yapıldığı bu meydanın sağ tarafındaki revakların arkasında Saray Mutfakları yer alır. Sol tarafında ise Adalet Kule-si ile Dîvân-ı Hümâyun toplantılarının yapıldığı Kubbealtı ve hemen yanında silah koleksiyonunun sergilendiği Dış Hazine binası bulunur. Avlunun bu kö-şesinde Harem dairesinin Arabalar Ka-pısı, revakların arkasındaki alt kotta ise Baltacılar Koğuşu ile Has Ahır Avlusu
görülür. Avluda, Bâbüsselâm’ın solun-da Sultan III. Ahmed döneminde yapıl-mış olan iki çeşme, sağında ise Sultan III. Selim dönemine ait bir namazgah ile
erken Bizans dönemine ait devasa sü-tun parçaları yer alır.
Üçüncü Avlu / Enderun AvlusuEnderun Avlusu, kale içindeki bir iç kale gibidir. Kargir yapılarla çevrelen-miş olan avlunun kapıları kapatıldığın-da, buraya girilmesi mümkün değildir. Avlu, daha çok koğuşların bulunduğu bir mekandır ve alanı yaklaşık dokuz dönüm kadardır. Babüssaâde’den gi-rilen avluda ilk karşılaşılan yapı Arz Odası’dır. Arz Odası’nın hemen arkası-na düşen yerde III. Ahmed Kütüphanesi, avlunun sağ yanında Enderun Mektebi, Meşkhane, Seferli Koğuşu, Fatih Köş-
Topkapı Sarayı; Bab-ı Hümayun, Babüsselam ve Babüssade adlı üç ana kapı, dört avlu, Ha-rem, Hasbahçe (Gülhane) ve bahçelerden oluşur.
“
“
84 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
ZAMANDA YOLCULUK
Kaynak: Topkapı Sarayı Müzesi Rehberi (Bilkent Kültür Girişimi Yayınları)
Topkapı Sarayı Müze Müdürü Yusuf Benli’den edindiğimiz bilgilere göre;
İstanbul’un fethi ile birlikte, bu bölgeye yeni bir saray yaptırılıyor. Saray’ın ismi de Saray-ı Cedid yani “Yeni Saray”. Fakat daha sonra Sarayburnu’ndaki kapıların yanından top atılması sebebi ile Saray-ı Cedid ismi, “Topkapı Sarayı” olarak değiştiriliyor. Saray’ın 540 yıldır bütün dünyanın bildiği ismi “Topkapı Sarayı”dır. Kubbesindeki hilalinden en zemindeki cariyeler hastane-sinesine kadar Topkapı Sarayı, bir saray müzedir.
Turizm sezonu buyunca yabancı ziyaretçilerimizin ilk görmek istediği yerlerden biri olan Topkapı Sarayı, 09.00 ile 19.00 saat-leri arasında ziyaretçileri ile buluşuyor.
kü ve Sultan II. Selim dönemine ait bir hamam kalıntısı; avlunun sol yanında ise Mukaddes Emanetler’in saklandığı dört kubbeli Has Oda (Hırka-i Saadet Dairesi), Has Oda Koğuşu, Ağalar Camii, Babüssaâde’nin iki yanında Büyük ve Küçük Oda Koğuşları, Akağalar Koğuşu ve Kuşhane, karşıda ise Hazine Koğuşu, Silahdar Hazinesi, Kilerli Koğuşu bulun-maktadır.
Dördüncü Avlu / Sofa-i Hümayun Has Oda’nın çift sıra sütunlu geniş re-vağının açıldığı yer, Sofa-i Hümâyun ya da Mermer Sofa olarak bilinen teras-tır. Çiçek bahçesi ve havuzlu mermer terastan oluşan bu mekan, Topkapı Sarayı’nın gözde mekanlarından biridir. Revakların önünde yer alan fıskıyeli ha-vuzun geçmişte daha büyük olduğu, 17. yüzyılda IV. Murad ve Sultan İbrahim dö-nemindeki yapılaşmalar sebebiyle ha-vuzun daraldığı ve terasın Haliç yönün-de genişlediği bilinir. Mermer Sofa’da Sünnet Odası, İftariye Kameriyesi, Re-van Köşkü ve Bağdat Köşkü yer alır. Mermer Sofa’dan üç metre uzunluğun-daki bir merdivenle Sofa-i Hümâyun’a (Lala / Lale Bahçesi) inilir. Sofa Köşkü ile Hekimbaşı Kulesi’nin bulunduğu bu yer, aynı zamanda çiçek bahçesidir. Bu-radan Marmara Denizi yönünde inilen son terasta ise Mecidiye Köşkü ve Esvap Odası ile Sofa Camii yer alır.
HaremArapçada Harem sözcüğü, gizlilik, kapanmak anlamlarına gelen harim kelimesinden türetilmiştir. Topkapı Sarayı’nda bulunan ve sultanların aile-leri ile birlikte yaşadığı Harem Dairesi, 16. yüzyıldan 19. yüzyıl başlarına kadar çeşitli dönemlerin mimari üslup özel-liklerini yansıtması sebebiyle mimarlık tarihi açısından son derece önemli bir komplekstir. Günümüze ulaşabilen is-
lam saraylarındaki benzerleri arasın-da bu açıdan öne çıkan Topkapı Sarayı Harem Dairesi, ikinci avlunun içinde ve arka bahçelerinin üzerine kurulmuş, yüzyıllar içinde genişlemiştir. Daire, saraydaki selamlıktan ve yönetim işlev-lerinin gerçekleştiği diğer avlulardan yüksek duvarlarla ayrılarak özenle giz-lenmiştir.
Topkapı Sarayı’nın inşa edilmesinin ar-dından Beyazıt’taki Eski Saray’ın Harem olarak kullanılmaya başladığı, Topka-pı Sarayı’nda ise yönetim ve selamlık işlerinin yürütüldüğü bilinmektedir. Ancak bu dönemde Altın Yol’un kena-rında küçük bir harem yapılaşmasının (Kadınlar Sarayı – Saray-ı Duhteran) ol-duğu hakkında bilgiler vardır. Dört yapı evresinde incelenen Harem’deki yoğun yapılaşma ve örgütlenme, Kanuni Sul-tan Süleyman’ın Haseki Hürrem Sul-tan ve ailesiyle birlikte Topkapı Sarayı Haremi’ne taşınmasıyla başlamış ve 18. yüzyıla kadar da devam etmiştir.
Harem’de üç yüzden fazla oda, dokuz hamam, iki cami, bir hastane, koğuşlar ve çamaşırlık vardır. Harem, günümü-ze ulaşan son biçimini, uzun bir zama-na yayılan tadilatlar ve ilaveler sonucu almıştır. Harem’in genel yapısı, birbiri ardına sıralanan avlulardan oluşur. Bu avlular ile ayrılan kapı girişleri sonra-sında koğuşlar, odalar, köşk ve hizmet binaları yer almaktadır.
Saray TatlılarıMatbah-ı Amire’nin son kısmı Helva-hane’dir. Burada Matbah Emini’ne bağlı bulunan ve bölük halinde görev yapan helvacıların vazifesi, helva, hamur tatlı-ları ve şuruplar hazırlamaktı. Helvaha-nede altı usta ile yüz kadar çırak çalışırdı. Kışları gül, misk, gelincik çiçeği, havlı-can ve dar-ı fülfül gibi baharattan şeker kestirerek yaptıkları macunu, Hünkar, Divan-ı Hümayun üyeleri ve Enderun’un
ileri gelenlerine sunarlardı. İrmikten tahine, undan pekmeze kadar onlarca çeşit malzeme kullanan helvacıların ha-zırladıkları tatlılar arasında özellikle saray lokması ve aşura çok meşhurdu. Helvahane’de, Mu-harrem ayında ballı aşure, şekerli aşure ve süzme miskli aşu-re pişirilirdi. Bunların arasında süzme miskli aşure, Hünkar ve Ha-rem halkı için hususi ola-rak yapılırdı.
CariyelerEski Saray başta olmak üzere birçok haneden sarayından beslenen Topkapı Sarayı Ha-remi, Osmanlı yönetim anla-yışına uygun olarak devşir-me Kapıkulu kadrosunun bir kanadını oluşturmaktaydı. Harem’de çoğu Çerkez olan (Harem’de Arap ve zenci cariyelerin de olduğu bi-linmektedir) ve genellikle 5-16 yaş arasında saraya alınan cariyelerin aldıkları eğitim iç oğlanlarınkine benzerdi. Saraya alınan kızlara, öncelikle Türkçe ve sarayın görgü kuralları öğretilirdi. Cariyelerin çoğu hizmet görmek amacı ile saraya alındığından, kısa bir eğitim-den sonra çamaşır, hamam külhanları, kiler, sofa gibi genel hizmetlere veri-lirlerdi. Güzel ve zeki olanları ise ko-ğuşlarda, kabiliyetlerine göre kalfa ka-dınlardan okuma-yazma, dikiş, nakış, müzik ve dans eğitimi alırlardı. Saray kadınları arasında en yüksek mertebe-ye sahip olanına “Kadın” denilirdi. Ca-riyelerden “Has Odalık”, “Gözde” veya “İkbal” olanlar çocuk doğurduklarında “Haseki Sultanlık”’a yükselirlerdi.
Harem, Osmanlı sarayında hane-danın yaşadığı özel ve yasaklan-mış yerdir. Sul-tanların ailesi ile birlikte yaşadığı ve saray mima-risinin 16.yy’dan 19.yy başlarına kadar çeşitli dönemlerin üs-lubunda örnek-ler içeren, son derece önemli bir kompleksdir.
“
“
TAKVİMDEN BİR GÜN
Anneler Günü kavramının ortaya çıkışı ve kutlanmaya başlanması, şu şekilde olmuştur. Amerika’nın Philadelphia eyaletinde, 9 Mayıs 1906 günü Anna Jarvis adındaki bir genç kızın anne-si ölür. Annesini çok seven ve ona çok bağlı olan genç kızın üzüntüsü aylarca sürer. Hayatta kimsesi kalmayan Jar-vis, bu duruma bir türlü alışamaz ve yaşama küser. Canlılığını, yaşama se-vincini yitirir; yemez, içmez olur, hatta ölümü bile düşünür. Aradan bir yıl ge-
çer. Bu süre içinde genç kız, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götü-rür. Annesinin ölüm yıldönümünde bü-tün arkadaşları eve gelir. O gün Jarvis arkadaşlarına, Anneler Günü’nün kut-lanmasıyla ilgili önerisini anlatır. Ar-kadaşları bu düşünceyi çok beğenirler ve birlikte hemen kentin belediye baş-kanına giderler. Başkan onları dinler, o da duyduklarını içtenlikle benimser. Daha sonra bu öneri gazeteci ve yazar-
lara anlatılır. Jarvis ve arkadaş-larının çalışmaları kısa sü-
rede sonuç verir; Amerika Birleşik Devletleri Kong-
resi, Mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanma-sını kararlaştırır.
Türkiye’de 1955’ten Bu Yana KutlanıyorAnneler günü ilk kez 1908 yılında kut-landı. Böylece Mezopotamya ve Anado-lu uygarlıklarının binlerce yıl önce baş-lattığı gelenek 20. yüzyılın başından itibaren dünya çapında kabul görmüş oldu. Daha sonra yaygınlaştı ve bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı. Her yıl Mayıs ayının ikinci pazar günü gazetelerde annelerle ilgili yazılar, anı-lar, şiirler yayınlanır. Radyo ve televiz-yonda ana sevgisini konu eden konuş-malar yapılır. Anneler Günü, ülkemizde 1955 yılın-dan bu yana kutlanıyor. Türk Kadın-lar Birliği’nin şubesi olan illerde yılın anneleri seçiliyor. Filmler gösterilip, sergiler açılıyor ve daha birçok etkinlik düzenleniyor.
Onlar OlmadanASLAAnneler Günü Kavramı Nasıl Oluştu?
MAYISMAYIS
8 19HAZİRANHAZİRAN
86 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Tek bir kelimeye sığdırılmış sonsuz bir anlam. Anne. Hz. Muhammed’in dediği gibi ayaklarının al-tında cennet olan o, Emile Zola’nın söylediği gibi hayatın sonsuzluğu o, Honore de Balzac’ın dile ge-
tirdiği gibi yüreğinin dibinde af bulunan bir uçu-rum o...
Anne kavramı, birçok dinde ve kül-türde kutsal sayılır. İlk insan ka-
bul edilen Adem’in eşi Havva, “Havva Ana” olarak bilinir ve
tüm insanlığın annesi kabul edilir. Annenin doğurgan-lığı, beklentisiz oluşu, fe-dakar tutumu doğanın üretkenliğinde sem-bolize edilir ve doğaya sıklıkla “tabiat ana” yakıştırması yapılır.
Esra
AYN
UR
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 87
Anneler Günü’nün oluşum hikayesini, hepimiz az ya da çok biliriz. Ancak Ba-balar Günü için aynı şeyi söyleyemeyiz. Belki de bu yüzden çeşitli hikayeler an-latılır bu güne dair.
1907 yılında Amerika’da meydana gelen bir maden kazasında, çoğunun baba ol-duğu 360 erkeğin ölümünün ardından her yıl, önceleri anma günü olarak kut-lanmaya başlandı. Batı Virginia’da mey-dana gelen bu talihsiz olay, bugünlere uzanan Babalar Günü kutlamasının ilk adımını oluşturuyor.
Babalar Günü’nün bugüne taşınan ge-leneksel kutlama sürecinin başlangıcı ile ilgili söylentiler, sadece Batı Virgini-a’daki maden kazası ile sınırlı değil. Ka-zayı takip eden birkaç yıl sonra, 1910’a
gelindiğinde bu günün, Washington’lu Sonara Smart Dodd’un, Sivil Savaş Ve-terineri olarak çalışan ve altı kardeşi ile birlikte kendisini tek başına büyüten ba-basına, tıpkı anneler günü gibi özel bir gün hediye etmek istemesiyle geliştiği de biliniyor. Dodd; annesinin doğum ya-parken ölmesinin ardından babasının, nasıl da cesur ve sevgi dolu bir biçimde kendisini ve kardeşlerini büyüttüğünü, tüm dünyaya duyurmak için böyle bir gün düzenliyor. Böylece, resmi olarak ilk babalar günü 19 Haziran 1910’da kut-lanmış oluyor.
Tüm Dünyada Kabulü Uzun Bir Süreç AlıyorBabalar Günü’nün resmi olarak tüm dünya ülkelerince kabulü, elbette bu
iki olayın ardından hemen gelişmiyor. Süreçler, 1924 yılında Amerika Devleti Başkanı Calvin Coolidge’nin desteğine kadar uzuyor. Bu dönemsel süreçler de, babalar gününün tüm dünyada ka-bulüne yetmiyor. 1972 yılında o dönemin başkanı Nixon’un, Babalar Günü’nü her yıl haziran ayının üçüncü haftası kut-lanması yönündeki bildirisinin ardından belirlenen gün, önce Amerika’da, ardın-dan da hızla yayılarak, tüm dünya ülke-lerinde kutlanmaya başlanıyor.
Günümüzde, Türkiye’de de her yıl hazi-ran ayının üçüncü haftasının pazar günü kutlanan Babalar Günü, babanıza verdi-ğiniz değeri, onun hayatınızdaki yeri ve anlamını gösterebileceğiniz en önemli günlerden biri olma özelliğini, her daim korumaya devam ediyor.
Babalar Günü Üzerine RivayetlerMAYISMAYIS
8 19HAZİRANHAZİRAN
88 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
GEZGİN
ezginin yolu bu kez; İnsanlık Anıtı’yla ilgili haberler nedeniyle gündemden düşmeyen, milattan önceki yıllara kadar uzanan köklü ta-rihi ile en eski kültürlere beşiklik etmiş olan, geçmişten geleceğe uzanan derin bir tarih va-disine, Kars’a düştü. Kars İl Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay’ın rehberliğinde, do-ğunun bu tarih kokan kentini daha yakından tanımaya başlıyoruz.
Tarih boyunca defalarca kuşatma ve işgalle-re karşı mücadele vermek zorunda kalmış bu güzel şehrimiz, 1855 yılında Rus saldırılarına karşı gösterdiği büyük başarı karşılığında, “gazilik” ünvanını almış. 93 Harbi adı verilen 1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile şehir, Rusların himayesi altına girmiş, ancak yapılan savaşlar sonrası 1920 yılında kesin olarak Türk toprak-larına bağlanmış.
Kaşgarlı Mahmut, eserlerinde, Kars kelimesi için; deve veya koyun yününden yapılan elbi-se olarak söz eder. Başka bir söylentiye göre ise, Kars ismi; M.Ö.130 yıllarında, Kafkas Dağları’nın kuzeyinden gelen, Türklerin Ve-lentur boyunun Karsak oymağından gelmek-tedir. Yani, tamamen Türkçe bir isim. Ancak,
bölgenin 9.yüzyıldaki ismi, Vanand’dır. Kars ilinin, Gürcü dilindeki ismi ise, Kariskalaki olarak bilinir. Bunun anlamı ise; kapı kenti.
Kars İki Defa Başkent OlmuşturKars’ın öne çıkan özelliklerinden birisi de; geçmişte Bagratlı Krallığı’na ve Garbi Kafkas Hükümeti’ne başkentlik yapmış olmasıdır. Bu özelliği ile, ülkemiz sınırları içinde bulunup da, geçmişte herhangi bir ülkeye başkentlik yapmış, ender şehirlerden birisidir.
Kronolojik tarihi Paleolitik döneme kadar uza-nan Kars; tarih boyunca birçok medeniyeti ve devleti topraklarında barındırmış, bu nedenle
KARSGüneşin ve Kültürün İlk Doğduğu Şehir
Ülkemizin en doğusunda, güneşin ve kültürün ilk doğduğu şehirdir Kars…Şehitler, gaziler, tabyalar ve menkıbeler diyarıdır…
Adına türküler yakılan, dizeler dizilen serhat şehridir...
93 Harbi(1877-1878Osmanlı-Rus Savaşı)
Osmanlıpadişahı II. Abdülhamit veRus çarı II. Alexander döneminde yapılmıştır.
“
“
G
Kervansaray
900.Fetih Yılı
Kazım
Karabekir
Gazilik
Cenub-i Garbi
Kafkas
Esra
AYN
UR
“Akşamlar aşk olsun bayram gecesi, bu ayın nurudur Sultan-ı Nevruz” der Kars halkı. Nevruz (Noruz) yeni gün anlamındadır. Dört mevsimin birincisi olan ilkbaharın başlangıcı, doğanın uyandığı gündür.Her şey yeni doğar, her şey yeni başlar ve her şey tap-tazedir.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 89
GEZGİN
burada, zengin ve renkli bir folklorik kültür oluşmuştur.
Bölgede yaşanan savaşlar, doğal olay-lar ve kültür çeşitliliği aşık edebiyatı-nın da kaynağını oluşturmuştur. Günü-müzde de devam eden aşıklık geleneği çerçevesinde, çok sayıda kıymetli halk ozanları yetişmiştir. Birleşmiş Millet-ler, Aşık Şeref Taşlıova’yı UNESCO aracılığıyla, “yaşayan insan hazinele-ri” ismini alan zanaatkarlar arasında saymaktadır. Her yıl düzenlenen Ulus-lararası Kars Aşıklar Bayramı ile yüz-lerce aşık, sazın ve sözün ustalığı için Kars’ta buluşmaktadır.
Kars ekonomisi, hayvancılığa dayan-maktadır. Bu durum el sanatlarının da gelişmesini sağlamıştır. Özellikle yöreye özgü halı ve kilimler, misafir-lerin oldukça dikkatini çekmektedir. Kafkas tarzı olarak bilinen, geleneksel geometrik motiflerden oluşan ve ge-nellikle kırmızı, beyaz renklerin hakim olduğu Kars halı ve kilimleri, dünyaca meşhurdur. Bu ürünlerde kullanılan iplik ve boyanın, kimyasal madde-lerden, uzak tamamen organik kök
boya olması, bu halı ve kilimlerin değe-rini bir kat daha arttırmaktadır.
Kars, halk oyunları bakımından da zengin bir yere sahiptir. Kafkas halk oyunları ve bölgenin mahalli sayılan halk oyunları çeşitlilik arz eder. Ya-şanan sosyal ilişkiler bu oyunlarda birebir kendini gösterir. Kimi zaman bir akordeon sesi, kimi zaman bir da-vul vuruşu, bölgedeki kültür mozaiğini gözler önüne serer.
Türkiye’nin İlk Planlı Şehirlerinden BiriKars’ta mimarinin eşsiz örneklerine de rastlayabilirsiniz. Türkiye’nin ilk plan-lı şehirlerinden olan Kars’ta, özellikle taş binalar yaşam biçiminin mimariye nasıl yansıdığını gösterir. Baltık mima-ri tarzındaki bu yapıların yanı sıra, ker-piç ve tuğladan inşa edilmiş Osmanlı Dönemi’ne ait mimari yapılar da dikkat çekicidir.
Bin dokuz yüz otuz sekiz,
Nisan doğum ayım benim.
Taşlıova soy adımız,
Salihgiller soyum benim.
Doğuda Serhat Kars ili,
Meşhurdur Çıldır’ın gölü,
Tabiat nakışlı halı,
Gülyüzü’dür köyüm benim.
Anam Nergiz, babam Hacı,
Üç kardeşiz, iki bacı,
ŞEREF der konuşmam acı,
Yumuşaktır huyum benim.
(Bir doksanbir boyum benim)
Aşık Şeref Taşlıova
Kars 1910
Evliya Camii
90 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 91
Kars’ta bulunan çok sayıda tarihi, tu-ristik mekan ve doğal ortam, yerli ve yabancı konuklara farklı turizm alter-natifleri sunmaktadır.
İl merkezindeki Kars Kalesi, 1153 yı-lında Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin’in emri ile yaptırılmıştır. Kalenin çev-resinde çok sayıda konak, köprü ve hamam vardır. Ahmet Tevfik Paşa Konağı, Beylerbeyi Sarayı, Taşköprü, Topçuoğlu, İlbeyoğlu ve Mazlumağa Hamamları şehirdeki kültür turizminin önemli mimari öğeleridir.
Mevlana’nın Felsefesine Etki Eden Eb’ul Hasan Harakani Hazretleri Kars’ta Yaşamıştır“Her kim bu kapıya gelirse ekmeğini veriniz ve inancını sormayınız. Zira Al-lah katında ruh taşıyan herkes, Ebu’l-Hasan’ın sofrasında ekmeğe layıktır.” İslam ve tasavvuf dünyasının ünlü dü-şünürü Mevlana’nın felsefesinin oluş-masında etkisi olan, Eb’ul Hasan Hara-kani Hazretleri 11. yüzyılın başlarında burada yaşamıştır.
Eb’ul Hasan Harakani Türbesi, pey-gamber soyundan gelen M.Hasimi
Konevi’nin mezarının bulunduğu Arap Baba Türbesi, Seyyit Yusuf Paşa adın-daki Kars Beylerbeyi tarafından yap-tırılan Yusuf Paşa Camii, Bagratlı dö-nemine ait bir kilise iken daha sonra camiye çevrilen Kümbet Camii, Ana-dolu evliyalarından birisi olan Ebul Hasan-ı Harakani adına yapılan Evliya Camii, Kars’taki inanç turizmi açısın-dan önemli kabul edilen yerlerdir.
Kars şehir merkezine 8 km. uzaklık-taki Borluk vadisinde bulunan, Kal-kolitik Dönem’e ait kaya resimlerinin bulunduğu alanın tamamı, arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Şehir merkezinde bulunan Kars Arke-oloji Müzesi, ziyaretçilerine doyumsuz bir tarih yolculuğu yaşatmaktadır. Mü-zede Paleolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Urartu Dönemi, Roma, Bizans, Selçuk-lu Dönemlerine ait eserler ile Etnog-rafya salonunda; 18. ve 19. yüzyıllara ait otantik ürünler, yöresel kıyafetler, Kafkas kemerleri, halı-kilim dokuma-ları sergilenmektedir.
Rus generaller tarafından 13 Ekim 1921 tarihli Kars anlaşması sırasında,
Kazım Karabekir Paşa’ya hediye edilen
beyaz vagon da müze bahçesinde ser-
gilenmektedir.
Ani Katedrali
Susuz Şelalesi
Gagik Kilisesi
92 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
GEZGİN
Yenilmeli!Umaç Helvası, Elma Dolması, Hörre Çorbası, Evelik Aşı, Ekmek Aşı, Pişi, Kuymak, Hengel (mantı), Haşıl, Boz-
baş, Piti, Kars Böreği, Tandırda Kars Kazı, Isırgan Çorbası, Ayran Aşı, Kesme Aşı, Kete, Erişte Pilavı
Ani Antik Kenti’nin Kuruluş Tarihi M.Ö.5000’dirKurulduğu dönemin kent yaşamını zi-yaretçilerine yüzyıllar ötesinden sunan Ani Antik Kenti, Kars’a 42 km. mesa-fede bulunmaktadır. Yeni yapılan dub-le yol ile kolayca ulaşabileceğiniz Ani Şehri’nin kuruluşu M.Ö. 5000 yıllarına kadar dayanır. Kırmızı ve sarı renkli tüf taşından yapılan şehir surlarında, 7 tane giriş kapısı vardır. Bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Ka-pısı ve Hıdırellez Kapısı’dır. M.S.1010 tarihinde yapılan Büyük Katedral şehir içindeki muhteşem mimarinin önemli örneklerindendir ve 1064 yılında Sul-tan Alpaslan’ın şehri ele geçirmesiyle camiye çevrilmiştir. Bunun yanı sıra 1034–1036 yıllarında yaptırılan Ke-çel Kilise, Anili bir tüccar olan Tigran Honents tarafından yaptırılan Resimli Kilise, 13. yüzyılın karakteristik özel-liklerini taşıyan Genç Kızlar Kilisesi, Abukhamret Kilisesi, İpekyolu Köprü-sü, 11. yüzyıla ait olan Selçuklu Ker-vansarayı, Anadolu’daki ilk Zerdüşt Ateşgede’si olan Ateşgede Tapınağı, Saklıkent ve Bostanlar Deresi Mağa-
raları, Anadolu’daki ilk Türk cami olan Eb’ul Manuçehr Camisi ve Bakireler Manastırı ören yerinde görülmeye de-ğer kültür hazineleridir.
Kars şehir merkezinde, ziyaretçilerine evlerindeki huzuru yaşatacak konforda çok sayıda otel ve konaklama merke-zi bulunmaktadır. Ortalama bin kişilik konaklama kapasitesine sahip oteller-de, tatilin ve dinlenmenin eşsiz rahatlı-ğına kavuşabilirsiniz.
Dünyanın En Kaliteli Kristal Karı Sarıkamış’daSarıkamış, kayak turizmi için en ideal mekandır. Sarıkamış’a yağan kar dün-yanın en kaliteli kristal karıdır. Karlar-la dansın diyarı olan Sarıkamış, doğa güzellikleri ve alt yapısıyla ülkemizin önemli turistik merkezlerindendir. Ka-yak merkezi, sarıçam ormanlarının arasında çığ tehlikesinden uzaktır. Bu tesislerde kayak safari, kızaklı geziler, slalom, büyük slalom ve snowboard ka-yak türleri yapılmaktadır. Sarıkamış’ta bulunan üç otel, gelen misafirleri en iyi şekilde ağırlamaktadır.
Nasıl Yapılır?Tandır yörede hemen hemen her evde bulunur. Bir buçuk metre derinliğinde, kesik huni şeklin-de kırmızı topraktan yapılmış bir ocaktır. İçinde odun veya tezek yakılarak kızdırılır. Ekmek ve yemek yapımında kullanılır. Kaz kesildikten sonra 4-5 saat güneşe doğru asılarak kurutulur. Bu sırada bulgur, tuzlu suda haşlanır. Kaynamaya başlayınca hafif ateşe alınır. Suyunu çekip göz göz olmaya başlayınca tavada kızdırılmış tereyağı üzerine dökülür, tandırın dibine oturtturulur. Tam üstüne gelecek şekilde kaz, ayaklarından aşağıya doğru asılır. Tandırın sıcaklığı ile kızaran kazın yağı pilavın üzerine damlar. Pilav da tandırın sıcaklığında demlenir. Kaz piştikten sonra çıkarılır. Etleri pilavın üstüne konularak sıcak sıcak yenilir. Tandır olmayan evlerde bulgur pilavı ayrı yapılır. Kaz fırında ayrı kızartılır. Her ikisi de sıcakken kazın fırın tepsisinde biriken yağı pilavın üzerine dökülerek birlikte yenilir.
Tandırda Kaz Çekmesi̇ TarifYöresel
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 93
Alınmalı!
“Sen hiç Allahüekber Dağları’nda olup bitenleri gördün mü?... Allahüekber Dağları’nın doruklarında fırtınaya, bo-raya tutulup donan, taş kesilen, don-muş kirpikleri, kaşları, donmuş gözleri ile bakan on binlerce askeri gördün mü hiç?”. 1915 yılında yapılan Sarıkamış Harekatı’nı böyle anlatır Yaşar Kemal. “90 bin Mehmed’in karlar altında kalışı tarihimizin en dramatik olaylarından bi-risidir” der. Her yıl 20-30 Aralık günle-rinde Sarıkamış Şehitleri törenle anıl-maktadır. 1996 yılında Sarıkamış ilçe merkezinin girişine yaptırılan anıt Meh-metçiğin aziz hatırası için dikilmiştir.
Kağızman ilçesi özellikle meyvecilikle dikkat çeker. Kendine has, uzun elma-sıyla meşhur olan ilçede, Keçivan Kale-si ile Köroğlu Kalesi görülmeye değer yapılardandır. Ayrıca, ilçedeki Camuşlu kaya resimleri de önemli tarihi miras-lardandır.
Kars ilinin bir diğer önemli ilçesi de Digor’dur. Kars-Iğdır karayolu üzerinde bulunan ilçede, Beş Kilise ve Tekor Kili-sesi ziyaretçileri büyülemektedir.
Ermenistan’a 10 km. uzaklıkta bulunan Akyaka ilçesi, taş duvarlı, toprak yapılı evleriyle yörenin kültürünü ziyaretçile-rine yansıtmaktadır.
Kars’ın küçük, şirin bir ilçesi olan Ar-paçay, adını Arpaçay Çayı’ndan almak-tadır. İlçede bulunan Kuyucuk Kuş Gölü, görülmeye değer bir doğa harikasıdır. Türkiye’nin 13. Ramsar alanı olan ve 218 hektarlık alana sahip gölde bulunan 213 kuş türü, doğanın kendi ekolojik denge-siyle burada yaşamaktadırlar.
Susuz ilçesinde yer alan Susuz Şela-lesi tüm görkemiyle tam bir doğa ha-rikasıdır.
Selim ilçesi, Kars-Sarıkamış karayolu üzerinde olup 52 tane köyü ile Kars kül-türünün tipik örneğini oluşturur. Döl-bent köyünde bulunan Dölbent Kaplıca-sı, yaz kış misafirlerinin hizmetindedir.
Kars Yemeklerinin Çeşitliliği Derin Bir Kültürün SonucudurKars, zengin yemek kültürü ve mutfağı ile de dikkat çekmektedir. Yemek çeşit-liliği derin bir kültürün sonucunda orta-ya çıkmıştır. Kars, kebaplardan sebze yemeklerine, farklı çorba çeşitlerin-den, tatlılara kadar özgün bir mutfağa sahiptir. Kars yemeklerinde doğanın sunduğu tüm güzellikleri damak tadıyla
birleşmiş bir şekilde bulursunuz. Bal, kaşar peyniri, gravyer peyniri, tulum ve çeçil peyniri Kars’ın vazgeçilmez lezzet duraklarıdır. Tamamen doğal olarak elde edilen bu ürünler, Kars’ın dünyaca meşhur damak tadıdır.
Kahramanlık destanlarının yazıldı-ğı, kültürlerin harmanlandığı kenttir Kars. Bir köy odasında semaver çayının lezzetinde aşıkların sözleriyle büyü-lenin. Gün batımında Kars Kalesi’nden seyredin mazinin heybetini. Bir zemhe-ri gününde Sarıkamış’ta kayak yapar-ken sarıçam ormanlarında temiz hava-nın sizi nasıl dinlendirdiğini keşfedin. Eb’ul Hasan Harakani hazretlerinin türbesini gezerken manevi dünyanın zenginlikleriyle buluşun. Ve öyle uzak-ta değil artık Kars. Size sadece sizin isteğiniz kadar yakın.
Doğal boyalı pamuk, kıl, ipek ve yün iplikler kullanılarak yapılan, ilginç yöresel motiflerle bezeli Kars kilim ve halıları. Yöresel gümüş kemerler, başlıklar ve çeşitli gümüş takılar. Kaz tüyünden yapılan kuş tüyü yastıkları.Kars kaşar peyniri, gravyer peyniri, tereyağı ve kara kovan balı.
YAPMADAN DÖNME• Kaleye çıkıp, şehri kaleden izlemeden, • Sarıkamış’ın tarihi, doğal güzelliklerini gör-meden, kayak yapmadan, kızakla kaymadan, yaz mevsiminde ise; Sarıkamış’ta sarıçam or-manları arasında piknik yapmadan,• Kars merkez Ani Ören Yeri’ndeki; Büyük Ka-tedrali, Tigran Honents (Resimli) Kiliseyi, Abukhamrents (Polatoğlu) Kilisesini, Aziz Prkich Kilisesini, Selçuklu Kervan Sarayı’nı, Küçük Hamamı, Anadolu’daki ilk Türk cami olan Ebul Menuçehr Camii’ni, Genç Kızlar Kilisesi’ni, Bakireler Manastırı’nı görmeden,• Tandırda kaz asması ve tandırda kazın yağıyla demlenen erişte pilavını yemeden,• Kars’ın yöresel oyunları; “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa”, ”Şeyh Şamil”i izleme-den ve coşkuyu yöre halkıyla beraber oynaya-rak paylaşmadan,
• Karslı halk aşıklarının atışmalarını izlemeden, saatlerce süren hikayelerini dinlemeden.
94 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
TAKİP
Her sezona yeni koleksiyonları ile yenilik-ler katan Türk kuyumculuk sektörünün öncü markası Atasay ve Asgold, bu yıl üç ayrı stant-ta sergilediği yeni koleksiyonları ile İstanbul Jewelry Show’da yerini aldı. Geniş ürün yel-pazesi, genç ve dinamik tasarımlarıyla dikkat çeken Atasay ION standı, modanın son trend-lerine ve ekonomik koşullara uygun ürünleri ile göz doldurdu. Asgold ve Atasay markaları-nın ve Atasay ION koleksiyonunun sergilendiği üç ayrı stant sayesinde, ziyaretçiler aradıkları her şeye kolayca ulaşabildiler.
Birbirinden şık, hafif ve albenili altın ürün grupları ile Jou; micropave ve klasik ürün grubuyla Asgold Classic; birbirinden farklı yeni koleksiyonuyla Alyanz; zerafeti ve kadınsı çizgisiyle şıklığı yansıtan ve moda trendlerini yakından takip ederek şıklığı farklı yorumla-yan Belle’in 2011 İlkbahar & Yaz koleksiyonu, yüzlerce uygarlığa can veren kültürlerin bu-luşma noktası olan Myras ve her kadının rü-yası tektaş yüzüğün markası One&Only Tek-taş fuarda ziyaretçilerle buluştu.
ATASAY, 2011 İlkbahar & Yaz koleksiyonu ileİstanbul Jewelry Show’un yıldızı oldu!
32. İstanbul Mücevher Fuarı’na Favo-
ri de katıldı. Fuarın ilk gününden son
dakikasına kadar ilgi odağı olan Fa-
vori, yeni modelleri ve özel koleksi-
yonlarıyla ön plana çıktı. 1992 yılında
kurulan Favori, şu anda Türkiye’deki
altın ve mücevher sektörünün en bü-
yük oyuncularından biri. Türkiye’de
altın ve mücevher trendlerine yön ve-
ren ve Avrupa’nın en büyük ve modern
kuyumculuk tesis-
lerine sahip olan
bir kuruluş. 14 ayar
altın takı segmen-
tinde de ülkemizde
l ider, sektöründe
üçüncü yaygın ma-
ğaza ağına sahip
kuruluş olarak öne
çıkıyor.
Paha biçilemez birgörsel şölen
‘FAVORİ’ deİstanbul Mücevher Fuarı’ndaydı...
Neh
ir D
EĞİR
MEN
Cİ
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 95
32. İstanbul Mücevher Fuarı İstanbul Jewelry Show, 17-21 Mart 2011 tarihleri arasında, CNR Expo’daydı. Rotaforte Uluslararası Fuarcılık tarafından organize edilen ve TEB’in ana sponsorluğunda gerçekleştirilen fuarda, 33 ülkeden 1.150’nin üzerinde katılımcı firma yer aldı.
Gülaylar; baharın coşkusunu, al-tının sıcaklığı ve pırlantanın son-suz büyüsü ile birleştirdiği, 2011 İlkbahar & Yaz için birbirinden özel koleksiyonlarıyla parladı.
2011 İlkbahar & Yaz için hazırlanan koleksiyonları ve içerikleri; Coloris Collection, Energy Collection, Glory Collection, Lucky Kids, Romance Collection, Rosella Collection, Surp-
rise Collection “Altın” ve “Pırlan-ta”, The Love Di-amond Collection ve Viva Collection.
Gülaylar Group’un 80 yıllık tecrübesinin ürünü olan Gülaylar; şık, farklı, kaliteli altın ve mü-cevher ürünleri ile bugün yalnız Türkiye’de de-ğil, dünyanın birçok ülkesinde bilinen bir marka olmanın gururunu yaşıyor. Ürünlerinde en son teknolojiyi, ince el sanatı ve ustalık ile birleşti-ren Gülaylar, yüksek kalitede seri üretim yapa-rak, yurtiçi ve yurtdışında ilgiyle takip ediliyor. Gülaylar, yılların tecrübesini ve birikimini üret-tiği koleksiyonlara yansıtan bir Türk markası olmanın gururunu yaşatıyor.
GÜLAYLAR, İlkbahar & Yaz Koleksiyonu’nu İstanbul Jewelry Show’da Tanıttı...
Altın sektörünün en önem-li isimlerinden biri olan Koçak Gold da CNR İstanbul Jewelry Show Mart 2011’de yerini aldı. Koçak Gold bu seneki fuarda 14 ve 22 ayar koleksiyonlarının yanı sıra, 22 Allu’re Koçak ve Koçak Pırlanta koleksiyonlarını da CNR’da sergiledi. Tasarım-lar her zaman olduğu gibi yine Koçak Gold esintisini ve şıklığı-nı koleksiyonlara yansıtırken pırlan-tanın, altının göz alıcı ışıltısı da fuara katılanların ilgi odağı oldu.
Her yıl fuara ayrı bir heyecan ile ka-tılan Koçak Gold; bu yıl da kampan-yaları ve yeni ü r ü n l e r i y l e yenilikçi ve dinamik bir şirket olma yapısını birkez daha gösterdi.
KOÇAK GOLD İstanbul Jewelry Show Mart 2011 CNR’da yerini aldı...
TAKVİMDEN BİR GÜN
İstanbul, Asya ile Avrupa kıtaları arasın-da yer alan doğal güzellikleriyle ünlü bir şehir. Tarihi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uza-
nan bu nadide kent, M.Ö. 657 yılında Me-garalılar tarafından kuruldu. Devletin Byzas adlı komutanının adından dolayı şehre, Byzantion adı verildi. M.Ö. 6. yüz-yılda Perelerin eline geçen Byzantion için, Atinalılar ve Ispartalılar da savaştı. M.Ö. 4. yüzyılda İskender tarafından fet-hedilen şehir, M.Ö. 3. yüzyılda Roma İm-paratorluğu tarafından alındı. M.Ö. 330 yılında imparatorluğun başkenti olan Byzantion’a, bu kez de Konstantinapolis adı verildi. M.Ö. 395 yılında Roma İmpa-
ratorluğu ikiye ayrılınca Konstantina-polis, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti oldu.
İstanbul Defalarca KuşatıldıStratejik önemi ve doğal güzellikleriy-le herkesin dikkatini çeken İstanbul; Gotlar, Ostrogotlar ve Bulgarlar tara-fından defalarca kuşatıldı, fakat alı-namadı. Bu yoğun saldırılar üzerine, İmparator Anastasiyanus, Silivri’den başlayarak Karadeniz’e kadar uzayan surları yaptırdı. Buna karşın saldırılar devam etti. M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Araplar tarafından da kuşatıldı. Fakat bu kuşatmalar da sonuçsuz kaldı.
1203 yılında Haçlı orduları tarafından zapt edilerek, 1261 yılına kadar Haç-lıların elinde kaldı. Bu tarihten sonra tekrar Bizanslıların eline geçti.
1299 yılında kurulan Osmanlı Devleti, yavaş yavaş büyüyerek gelişti. Anadolu ve Rumeli’de genişlemeye devam etti. Anadolu ve Rumeli’deki toprakların arasında kalan Bizans, mutlaka alın-malıydı. Bu amaçla şehir, Osmanlılar tarafından birkaç defa kuşatıldı ama alınamadı.
1453 yılında, Padişah II. Mehmet, hocası Akşemsettin’in de teşvikiyle İstanbul’a yeni bir saldırı düzenlemeye karar verdi. Önce, Yıldırım Beyazıt ta-rafından yaptırılan Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı.
Fatih’in Çağ Değiştiren Fethi29 Mayis 1453 İstanbul’un Fethi
1453’te dünyada, Johann Gutenberg matbaanın ta-
şınabilir bir türünü icat etti. İngiltere - Fransa ara-
sındaki yüzyıl savaşları sona erdi. Aynı dönemde
Osmanlı’da ise, fetih hazırlıkları yapılıyordu.
2 Nisan’da II.Mehmet İstanbul Kuşatması’nı başlat-
tı. 29 Mayıs’ta, Konstantinopolis adındaki şehri yani
İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’na son
verdi. Ve bu bazı tarihçiler tarafından ortaçağın
sonu yeniçağın başlangıcı sayıldı.
İllüstrasyonlar: Panorama 1453 Sergisiwww.panoramikmuze.com
96 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Esra
AYN
UR
Edirne’de döktürdüğü balyemez adı verilen büyük toplarla savaşa hazırlan-dı. 6 Nisan 1453 günü, Osmanlı ordu-su Bizans surları önüne geldi. Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’i zincirle kapatarak Osmanlı Ordusu’nun şehre denizden girmesini önledi. 11 Nisan günü kuşatma tamamlandı ve top ateşi başladı. 20 süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı. Şehrin denizden de kuşatılması gerektiğini düşünen 2. Mehmet, bir gece 70 parça gemiyi ka-radan yürüterek Haliç’e indirdi.
Bizanslılar, sabahleyin Osmanlı Do-nanması’nı Haliç’te görünce büyük bir korkuya ve paniğe kapıldılar. Haliç’ten ve karadan yapılan top atışlarıyla sur-larda gedikler açıldı. Bunun üzerine, 29 Mayıs günü genel bir saldırı dü-zenlenmesine karar verildi. Hocası Akşemsettin II. Mehmet’e cesaret ve-riyor; Hz. Peygamber’in, “Konstantin elbet fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne iyi komutan ve onun as-kerleri ne güzel askerlerdir” sözüyle müjdelenen komutanın kendisi oldu-ğunu söylüyordu. Bu inançla 29 Mayıs günü son taarruz başladı. Çok kanlı ve zorlu bir savaştan sonra birçok şehit verildi. Bu şehitler arasında, Bizans surlarına Türk bayrağını diken Ulubatlı Hasan da vardı. Nihayet; 29 Mayıs 1453 Salı günü, İstanbul fethedildi.
İstanbul’un fethi, hem Türk tarihi için hem de dünya tarihi için önemli bir olaydır.
İstanbul’un Fethinin Dünya Tarihi Bakımından Önemi
• Venedik ve Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilenmiştir.
• Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır.
• Ortaçağ kapanmış, yeniçağ başlamış-tır.
• İstanbul’dan kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa’da Rönesans ve Re-form hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır.
• Feodalite (derebeylik) sistemi çözül-meye başlamıştır.
İstanbul’un Fethinin Türk Tarihi Bakımından Önemi
• Osmanlı Devleti yükselme dönemine girmiştir.
• Osmanlı Devleti’nin başkenti Edirne’den İstanbul’a taşınmıştır.
• Osmanlı toprak bütünlüğü sağlanmıştır. Osmanlı’nın Anadolu-Rumeli geçişi kolaylaşmıştır.
• Osmanlı toprakları arasında sürekli sorun çıkaran bir fitne yuvası ortadan kalkmıştır.
• Karadeniz-Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılara geçmiştir.
• Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuşmuştur.
Patriğe hitaben:“Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmed, sana, arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bu günden itibaren ar-tık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan kork-mayınız” dedi. Sonra, ordusunun ku-mandanlarına dönerek: askerin halka hiç bir fenalık yapmamalarını emret-melerini ve herhangi birisi bu emre itaat etmezse ölümle cezalandırılaca-ğını bildirdi.
“ “İki büyük cihanın kesinti noktasında Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin
serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul bütün vatandaşların kalbinde yeri olan şehirdir.
Mustafa Kemal Atatürk
“ “Dünyaya son kere bakacaksın de-seler İstanbul’un Çamlıca’sından
bakmak isterdim.
Alphonse de Lamartin
“ “Eğer dünya tek bir devletten ibaret olsaydı, başkenti İstanbul
olurdu.
Napoleon Bonaparte
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 97
98 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
DENİZDEKİ NEFES
“LAHOZ”
Ülkemiz sularında beş ayrı lahoz türü bulunmaktadır.
Epinephelus costaeAltın benekli lahoz
Epinephelus caninusKöpek dişli lahoz
Epinephelus aeneusKum lahozu
Mycteroperca rubraTaş hanisi
Epinephelus haifensisHaifa orfozu-lahozu
“ “
Akdeniz ve Ege’denNasıl olta kullanılır?
Lahoz ayında, orfozda olduğu gibi zo-kalı takım, çift göz iskandilli takım, dip sürütmesi ve köstekli takım kulla-nılır. Derin sularda avlanıldığı zaman iskandil ağırlıkları bir, iki kiloyu bu-lur. Köstekli takımlarda olta 100 no., köstekler yine 0,90 no. dur. Köstek uzunlukları üç karış olup ucuna 0/6 no. iğne bağlanır. Yemler başta kari-des olmak üzere sübye, ahtapot ve ak-yemdir. Daha sığ sularda, gündüz dip sürütmesinde canlı yem, yapay balık veya kaşık kullanılır.
H alk dilinde kaya hanisi ve grida diye de adlandıran Lahoz balı-ğı, serranidae (Hani balıkları) familyasına ait, Atlas Okyanu-
sunun doğusunda, Akdeniz’de ve Ege denizinde bulunan bir balık türüdür. En büyükleri, 120 cm uzunluğa ve 25 kilo ağırlığa ulaşabilir. Lahoz balığının sırtı ve yanları koyu gri veya koyu kahverengi olup karnı daha açık gri ve kahverengi-dir. Baş ve operculum bölgesi üzerinde zehirsiz dikenleri bulunmaktadır. Gal-samaları jilet gibi keskin olduğu için göz çukurlarından tutulur, çünkü el galsa-maya sokulduğu takdirde kesilir.
Fazla derinlere gitmeden, 20-200 m. de-rinlikteki kayalık, dibi taşlık, mağaralık, ılık sularda yaşarlar. Oldukça yırtıcı ve etçil bir balıktır. İrili ufaklı her türlü ka-buklu, omurgasız deniz canlıları ve kü-çük balıklarla beslenir. Mayıs-Haziran arasında üreme yapar. Akdeniz’in lezzet
konusunda en şöhretli balıklarındandır. Bölgesel bir balık olan Lahoz ekonomik anlamda da büyük bir değer taşır. Nesli tükenmekte olmasına karşın Türkiye’de 1996 yılında ticari amaçla avlanabilir hale getirilmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın amatör amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen tebliği gereğince zıpkınla avcılığı yasaktır.
Hırçın Bir Lezzet
Malzemeler
• 450 Gr Girida• 150 Gr Taze Fasulye • 150 Gr Havuç • 20 Gr Kapari • 25 Gr Sızma Yağ • 30 Gr Tereyağı • 1 Adet Limon • 2 Gr Tane Karabiber • 80 Gr Kuru Soğan • 1 Gr Safran • 1 Gr Köri • 3 Adet Karanfil • 80 Gr Domates • 1 Çay Kaşığı Balık Bulyon • Tuz ve Beyaz Biber
Hazırlanışı (3 kişilik)
Grida balığını fileto çıkarın. Diğer sebzeleri jülyen doğ-rayıp sıcak suda haşlayın, sonra soğutup tekrar ılık suda bekletin. Soğan ve domatesin kabuğunu soyup, ince ince doğrayın. Dibi düz bir tava içerisine sızma yağı ve tere-yağı ilave edip eritin. Eriyen yağın içerisinde soğanları hafifçe karıştırıp, safran, köri, tane biberi, karanfili ila-ve ederek ve birkaç kere daha karıştırarak balık suyu-nu ilave edin. Kaynamaya başlayınca, rulo yapılan grida balık filetolarını tavanın içerisine koyup, kapağını kapa-tın. 10 dakika sonra tatlandırıcıları ilave edin. Sebzeleri de katarak servis tabağına kevgir yardımı ile sebzeleri alta balıkları da onların üzerine gelecek şekilde dizerek, tabağı süsleyip sıcak servis yapınız.
İsmail Karataş’tan Özel Tarif
Safran Sos Eşliğinde Grida
Afiyet Olsun!
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 99
100 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
SAĞLIK DEPOSU
Bir önceki sayımızda “Badem”i ele al-mıştım. Bu sayımızda ise badem kadar değerli olan “Ceviz”den bahsetmek is-tiyorum. Ceviz için farkındalık, ülkemiz için çok önemli.
Bilindiği üzere, ceviz ağacı için yüksek ve yaylalık yerlere ihtiyaç vardır. Bu da “rakım” meselesinin buradaki önemini gösteriyor. Ülkemizin büyük bir kısmı-nı oluşturan Anadolu platosunun deniz seviyesinden yüksek oluşu, bizim için çok büyük bir şans diyebilirim. Pek çok yaylamız ceviz yetiştirmeye elverişli durumda. Örneğin; Van Gölü, 1650 m. yükseklikte bir göl. Demek ki, istesek Van Gölü’nün etrafını tamamen ceviz ile bezeyebiliriz. Hatta cevizi doğunun pek çok bölgesinde, öncelikli bir zira-at olarak da ele alabiliriz. Bu alanda önümüzde ciddi anlamda fırsatlar var.
Bugün Türkiye’nin ceviz için son dere-ce elverişli hale getirilebilecek 20–30 ili seçilebilir. Tokat, Sivas, Bitlis, Ma-latya, Elazığ, Van, Erzincan, Kayseri, Kahramanmaraş ve Toros yaylaları akla gelen ilk yerlerden. Zaten bizim, “Türkiye’nin her tarafı ceviz ağacı ol-sun” diye bir talebimiz yok. Şu anda Türkiye’ye resmi yollarla 30-40 bin ton ceviz geliyor. Türkiye’nin önce ithalatı durdurup, daha sonra da ciddi anlamda ihracatçı konuma geçmesi için, önüne
en azından 500 bin ton ceviz yetiştirme hedefi koyması gerekiyor. Bu değer ga-yet normal. Bunun için ülkemizin iklimi ve coğrafi konumu da gayet elverişli.
İşin Bir de Ticari Boyutu Var!
Ürün para etmediği zaman ağaçlar ke-silir. Cevizde ürünü elde etme zamanı uzun olduğu için, şimdiden 20 yıl son-rasını görmek gerekiyor. Yani ceviz, bir “ektim, söktüm” işi değildir. Mesela; Şeftali ağacından ürün iki yılda alınır-ken, ceviz ilk beş yıldan sonra ürün vermeye başlar. 15 ile 20 yıl sonra ise ürün alımı maksimum seviyelere çıkar. Yani şimdiden iyi düşünüp, pro-jeksiyonların ona göre ayarlanması ve bu hesapların düzgün yapılması ge-rekiyor. Türkiye’nin, ceviz meselesini ciddiye aldığında, çok güzel yollar ka-tedeceğinden hiç şüphemiz yok.
Ceviziİthal Eden Ülke Olmaktan
Kurtulabiliriz!Merhaba Sevgili Okurlar,
“
“
Tahs
in A
teş
Ate
şler G
ıda
Yön.
Kur
. Baş
kanı
Ceviz, Omega-3 yağ asitlerinin kaynağı olan bir besindir. Günde üç-beş tane tüketilmesi öneri-len cevizin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• Kalp hastalıklarını, diyabeti, yüksek kan basın-cını azaltır.
• Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini dü-şürür ve kalp atışlarında düzensizliği önler.
• İçerdiği fosfor ve kalsiyum nedeni ile kemik ve dişleri güçlendirir.
• Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir.
• Cevizdeki gümüş ve selenyum çocukların zeka gelişimleri için yarar sağlar.
• Kanın pıhtılaşmasını önler, kan dolaşımını dü-zenler.
• Şeker hastaları için hayati önemi olan insülini artırır.
• Göğüs ağrılarında ve öksürükte faydası görü-lür. Ceviz yağı bağırsak kurtlarını da döker.
• Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleni-yor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakı-mından zengindir.
• Antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovaskü-ler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların geli-şimini erteleyebileceği veya azaltabileceği ileri sürülüyor.
• Potasyum açısından da oldukça zengin. Potas-yum, sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun ça-lışması için gerekli olan bir mineraldir.
Cevizin Faydaları
Ceviz için bir politika uygulanmalı
Ülkemizin pek çok yerinde ceviz konusunda ciddi ça-lışmalar var. Fakat bizler bunu bir projeler demeti olarak ele alıp, gelecek ile ilgili çıkabilecek sıkıntıları da bugün-den öngörüp, bunun bir politikasını oluşturursak, bu konuda başarılı ola-biliriz. Nasıl TEMA Vakfı 20 yılı aşkın bir süredir, ülkemizin erozyonla olan sıkıntılarını çözmek için gayretle mü-cadele ediyorsa, cevizin de bu ölçekte bir oluşumla ele alınıp, desteklenmesi gerekiyor. Meselenin parça parça ele alınması bize sadece zaman kaybet-tirir. Konunun, uzmanlar tarafından ele alınıp, milli tarım politikası içinde yürütülmesi gerekiyor. Üniversitelerin bu konuyu düzgünce projelendirme-si ve uzmanların ortaya çıkardığı bu projelerin kamu tarafından destekle-nip, vakıflarla iş birliği yapılarak gö-türülmesi zorunluluk arz ediyor. Bizim TÜKSİAD adında Tüm Kuruyemiş Sa-nayici İş Adamları Derneği’miz var. Bu gibi sivil toplum kuruluşlarından da ti-cari piyasa konusunda destek alınmalı. Doğru çeşitlerin mutlak tespiti ile, pro-jenin bir kampanyaya dönüştürülmesi sürecinin altından rahatlıkla kalkabi-leceğimize inanıyorum. Söylediğim gibi ülkemizin genel coğrafyası ce-vize çok uygun. Sınırlı alanlara ol-duğundan fazla ekip, ticari anlam-da sıkıntı yaşamaktansa, öncelikli ekilmesi gereken yerleri doğru bir şekilde tespit etmek gerekiyor. Son-ra da “Dünyada cevizi kimler, nasıl üretiyor? Biz nerelere ceviz ekersek rekabet gücümüz ne olur? Ne kadar ağaç dikersek doğruya ulaşırız?” gibi soruların yanıtlarından giderek, başlangıçta doğru politikaların oluşturulma-sını sağlamalıyız.
Size ceviz için yapılan büyük projelerin bir tanesinden bahset-mek istiyorum. Tür-kiye Bilimsel ve Tek-
nolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) tarafından desteklenen, yedi üniversite ve dört araştırma enstitüsünün de için-de yer aldığı “Türkiye Ceviz Yetiştirici-liğini Geliştirme Entegre Projesi”dir. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, bu proje ile ceviz üretimini 100 bin ton arttır-mayı hedeflediğini belirtti. Peki, neden 300 bin ton değil? Eğer mesele ihracat-çı olmaksa, en az 300 bin ton hedeflen-meli. Gelelim bu işin maddi yönüne. Bu projenin bütçesi 1 milyon 414 bin TL. Ceviz sorununu çözmek için, bakanlı-ğın ayırdığı bu bütçe sizce yeterli mi? Burada devletin vereceği destek en azından 50 ile 100 milyon TL arasında olmalı diye düşünüyorum. Sonuçta bu boşa atılan bir para değildir. Çünkü dönüşü daha yüksek bir katma değer getirir. Bu proje güzel uygulandığı tak-dirde, Amerika ve Şili gibi biz de kendi cevizimizi satabiliriz.. Zaten ceviz ekim alanları, endüstriyel tarımın uzağında olan yaylalık alanlardır. Dolayısı ile çok doğru bir oranda katma değer yarat-mış olacağız.
Saygılarımla
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 101
102 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
LEZZET DURAĞI
Hacı Abdullah Lokantası
Ağa Camii, Atıf Yılmaz Cad.
(Eski Sakizagaci Cad.) No: 9/A 80070
Beyoğlu / İstanbulRezervasyon:T: 0212 293 85 61 - 293 08 51
F: 0212 244 32 97
1888’den Günümüze Değişmeyen Lezzet;
Hacı AbdullahLokantası
Beyoğlu tarihinin yakın şahidi “Hacı Abdullah Lokantası” Osmanlı’nın misafirperverliğini yaşatıp, tarihe ve anılara ışık tutuyor. Sadece saray yemekleri değil, Osmanlı mutfağının çeşit çeşit özel lezzetlerini de sunan Hacı Abdullah’da adlarını bile yeni duyacağınız yemekler tadabilirsiniz. Dekorasyonun bir parçası gibi duran büyüklü küçüklü kavanozlardaki reçel, kom-posto, turşu ve konserveler hem satış amaçlı, hem de yemek-lerde kullanılmak üzere hazırlanıyor. Ayrıca birçok mönüde yer almayan şerbetlerin hemen hemen her türlüsünü burada bul-mak mümkün. 180 kişilik mekanda, saat 11:30 ile 23:00 saatleri arasında hizmet veriliyor.
Et yemekleriLokantada 150 çeşit yemek mev-cut. Et yemeklerinden Kuzu Elbasan Tava, Kuzu Güveç, Manisa Kebabı ve Beğendi kesinlikle ilk tercihleriniz arasında olmalı.
Neh
ir D
EĞİR
MEN
Cİ
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 103
“
”
Hacı
Abdu
llah
Loka
ntas
ı Şer
ef D
efte
ri
Recep Tayyip ErdoğanBaşbakan
Hacı Abdullah Lokantası’nın restore edilerek yeniden hizmete girdiği bir günde damağı-mız gerçek Türk mutfağı ile tatlanıyor. Yemek kültürümüzün takdim edildiği böyle güzel bir mekanda kısa bir aradan sonra tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bol, helâl, bereketli kazançlar temennisiyle Rabbim’den istikrarlı bir gelecek diliyorum.
Şehzade Osman SelahaddinOsmanlı Şehzadesi
Hususiyetle iftar prog-ramınızdan mütehassis oldum. Yemeklerini-zin zerafeti ve lezzeti unutulmuş günleri tekrar canlandırdı. Nice ramazanlarda bu iftarın tekerrürü temennisiyle..
Orhan PamukEdebiyatçı-Yazar
Babaannemin evinde yediğim geleneksel Türk yemekleri. Benim bir ikinci babaannemin evi.
Yapılışı;Margarini yayvan bir tencerede eritin ve ince kıyılmış soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine et ve salça ilave ederek 15 dakika daha orta ateşte ka-vurmaya devam edin. Üzerine su, kırmızıbiber ve tuz ilave ettikten sonra, bir saat kadar kısık ateşte pişirin. Başka bir tavada ayçiçeği yağını kızdırın, patlıcanların her birini dört eşit şerit halinde kes-tikten sonra yağda kızartın. Etleri patlıcanla bohça şeklinde sarın, üzerlerine birer dilim domates ve birer sivribiberi kürdanla tut-turup tepsiye dizin. Etin kalan su-yunu da üzerine dökerek 20 daki-ka 180 derece fırında pişirdikten sonra sıcak servis yapın.
Afiyet Olsun.
Patlıcanlı Kuzu İncik(4 kişilik)
Malzemeler;• 4 tane kuzu incik• 4 tane patlıcan• 2 yemek kaşığı salça• 2 orta boy soğan• 1 tane domates• 100 gr margarin• 1 su bardağı ayçiçek yağı• 4 su bardağı su• 4 tane sivribiber• 4 tane kürdan• Kırmızıbiber ve tuz
Lezzetli Bir Tarif
Nefis KompostolarKompostoları ile ünlü Hacı Abdullah Lokantası’nda her çeşit meyveli kom-posto bulunmakta fakat lokantanın fa-vorisi “Karışık Komposto Şerbeti”. Kı-zılcık, ahududu, karadut, böğürtlen veya vişne şerbetini mutlaka tatmalısınız.
Mönüde neler var?Mönüde neler var?Mönüde birçok çeşit müşterilerin hizmetine sunuluyor. İşte Hacı Abdullah
Lokantası’nın Mönüsü;
• Çorba ve haşlamalar
• Et yemekleri
• Zeytinyağlı sebzeler
• Hamur işleri
• Sebzeler
• Salatalar
• Tatlılar
• Kompostolar
• Meyve ve içecekler
104 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Bir elbisenin şıklığını en iyi aksesuarlarınız tamamlar… Güneş gözlükleri de bu konudaki en önemli aksesuarlardan birisidir. Bu yaz güneş gözlükleri, tasarım ve renk konusunda sınır tanımıyor. 2011 yazında yeni bir stil yaratmak için, en etkileyici ve göz alıcı modelleri bizimle beraber incelemeye ne dersiniz?
FarklıBakacaksınız!
Bu YazGARDROP
Gözlük alırken dikkat etmeniz gerekenler:• Gözlük ultraviyole korumalı olmalıdır. • Geniş camlı, yüze iyi oturan ve göze yakın yerleşen gözlükler en iyi korumayı sağlar. • Gözlüğün cam rengi her yerinde aynı olmalıdır. Bazı yerleri koyu, bazı yerleri açıksa, o gözlüğü satın almayın. Bir rengin koyusundan açığına doğru giden renk spektrumu söz konusu ise durum değişir. Bu türü tercih ettiyseniz, cam renginin üstte koyu, altta açık olmasına dikkat edin.
Neh
ir D
EĞİR
MEN
Cİ
“Çanta”Kadınların Vazgeçilmezi
Kadınlar ne kadar çok çantaları olursa olsun bir yenisini daha almak isterler. Çünkü çantalar kadınlar için bir gereç değil, aksesuardır. 2011 yılında birçok markanın tasarlamış olduğu çanta modelleri her bayanın zevkine hitap ediyor.
Sizin İçin Seçtiklerimiz;
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 105
ECOTECH
RENAULT ROADSHOW Z.E.Toplam 16 ülkeyi ziyaret eden ve Türkiye’de Capital Events firmasının organizas-yonunu üstlendiği Renault Roadshow Z.E. (Elektrikli Araçlar Konvoyu), 4 - 8 Nisan 2011 tarihleri arasında Santral İstanbul’da gerçekleşti. Organizasyona kiralama firmaları, müşteriler, basın mensupları, ünlüler ve kanaat önderleri katıldı.
Renault-Nissan İttifakı sıfır salımlı araç-larını kitlesel olarak pazarlama hedefi olduğunu 2008 yılında açıklamıştı. Tekno-lojik bir dönüm noktası oluşturan elektrikli araç teknolojisi karbondioksit, parçacık yaymayan ve herkes için ulaşılabilir fiyatlı araçların sunulmasını sağlayan tek çözüm olarak gösteriliyor.
RENAULT’UNSIFIR SALIM STRATEJİSİ
Renault elektrikli araç ürün planı
Gelecek yıldan itibaren, Renault dört elektrikli araç pazar-layacak. İlk aşamada, termik araçlardan türetilen Kangoo Express Z.E. ve Fluence Z.E. ardından, Twizy ve Zoe kavram modellerinin müjdelediği yenilikçi, özel tasarımlı ve %100 elektrikli iki yeni model ile ürün arzı genişleyecek. Bu ürün planı her müşterinin Renault elektrikli araç gamında aradı-ğı araç tipini bulmasını sağlayacak. Gerçekten de, öngörü-len dört model, müşteri ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu karşılıyor. Bir küçük şehir modeli, bir kompakt hatchback, bir orta-üst sınıf sedan ve bir ticari araç.
106 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Renault Fluence Z.E. 2011 yılında Avrupa’da, İsrail’de ve Danimarka’da satışa sunulacak. Fluence Z.E., C segmentinin ilk elektrikli sedanı ola-cak. Bu araç, daha ekonomik ve çevre-ci, geniş ve prestijli bir araç arayışın-da olan bireysel ve filo müşterilerine dönük olarak üretilecek. Renault Flu-ence Z.E. Türkiye’de Bursa Oyak-Re-nault fabrikasında Fluence’ın termik versiyonlarıyla aynı üretim bandında üretilecek. Bu model 2011 yılının ilk yarısında üretime girecek.
PRESTİJLİ İLK ELEKTRİKLİ SEDAN
SIFIR SALIMLI ELEKTRİKLİ HAFİF TİCARİ ARAÇRenault Kangoo Express Z.E., profes-yonel müşteri kitlesine hitap eden ha-fif ticari araç olacak. 2011’den itibaren öncelikle şehir içi ve şehir çevresinde-ki kullanımlara dönük bir araç olarak pazarlanacak. Kullanım maliyetle-ri açısından son derece duyarlı olan profesyonel müşteri kesimine dönük Renault Kangoo Express Z.E. modeli yüksek bir güvenilirlik ve dayanıklılık sunacak şekilde geliştirildi. Mükem-mel bir T.C.O. (Total Cost of Owner-ship-Toplam Kullanım Maliyeti) sunan araç, gerek bireysel gerekse kurum-sal filo müşterileri için çekici bir alter-natif oluşturacak. Ayrıca Renault’un ticari araçlar konusundaki bütün uz-manlığından yararlanacak. Bilindiği gibi Renault, Avrupa’da 12 yıldan beri ticari araç pazarının liderliğini elinde bulunduruyor.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 107
108 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
TEKNOTREND
Tablet bilgisayarlar tüketiciye hızla ulaşıyor. Apple iPad ile başlayan tablet bilgisayar teknolojisindeki başarıyı gören diğer firmalar da ürünlerini piyasaya sürdü. Bu yıl dünya genelinde tablet bilgisayar satışlarının 50 milyon adedi bulması bekleniyor.
Çığ Gibi Büyüyen
TABLETLER
Tanıtımı yapılan yeni iPad 2 ile zaten tablet pazar payında lider olan Apple çok daha güçlü bir konuma gelecek gibi gözüküyor. He-yecan verici incelikte (iPhone 4‘ten daha ince) ve hafiflikte gelecek olan iPad 2’nin özelliklerine geçmeden önce iPad 2 üzerinde yeni iOS 4.3 versiyonunun olacağını belirtelim. iOS 4.3 özellikle per-formans gelişimi açısından dikkat çekiyor. Safari internet tarayı-cısına Nitro JavaScript motorunu ekleyen Apple, daha hızlı bir Sa-fari ile iOS 4.3 işletim sistemini hazırlamış. Bunun yanı sıra iPad 2 yeni çift çekirdek A5 işlemci ve HDMI desteği ile karşımızda.
Yükselen tablet trendinin en önemli temsilcilerinden birisi olan ve Google’ın mobil işletim sistemi Android 2.2’ye sahip olan Samsung Galaxy Tab, sonunda ülkemizde de satılmaya başlan-dı. 2G ve 3G şebekelerine erişim özelliği sayesinde sesli arama özelliğine sahip olan ürün, hem telefon görüşmesi, hem de gö-rüntülü arama yapılabilmesi ile ilgi çekiyor.
Her geçen gün teknolojinin nimetlerinden yaralanan bilgisayarlar, farklı bir tablet bilgisayar ile yeniden karşımıza çıktı. CES 2011’de tanıtılan bu yeni tab-let diğerlerinden çok farklı, çünkü bebeklere özel.. 7”lik bir dokunmatik ekranı bulunan Vinci isimli bu tablette USB ve micro SD kart girişi bulunmakta. WiFi özelliği bulunmayan Vinci tabletin diğer özellikleri ise; tümleşik hoparlör, mikrofon ve 3 megapiksellik kamera olarak karşımıza çıkıyor. Küçük çocukların sosyal, duygusal ve mantıksal becerilerini geliştir-meye yönelik olan bu tablette animasyonlu hikayeler ve müzikli görüntüler de bulunuyor.
VİNCİ BEBEK TABLETİ
BlackBerry’nin tableti uzun zamandır merakla beklenen BlackBerry PlayBook en sonunda tanıtıldı. PlayBook, Re-search In Motion (RIM) tarafından BlackBerry® Tablet OS iş-letim sistemini tanıttı. 7” LCD ekranı ile BlackBerry Tablet 1 Gb RAM ve HD kamera özelliği ile ilgileri üzerinde topluyor.
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 109
DİSİPLİN BAŞLIĞIAJANDA
Babou hiçbir şeyi önemsememeyi ba-şarabilenlerdendir. Adam gibi işler, kocalar, sorumluluklar… Bunlara ki-min ihtiyacı var ki? Ancak kızının ken-disini düğününe çağırmaya utandığını öğrenince, hayatında bazı değişiklikler yapmaya karar verir. Ölü sezonda, Bel-çika kıyılarında devre mülk satışı işine girer ve kendisini de şaşırtacak şekilde örnek çalışan seçilir. Ancak, Babou bir kez daha kendi başarısına gölge dü-şürmeyi becerir ve şimdi kızına layık bir düğün hediyesi bulması gerekmek-tedir, tabii kendi nevi şahsına münhasır kişiliğini yansıtan bir hediye…
...Janet : “Biz bir cinayet işlemeyi planlıyoruz, bir suikastı tanımlamayı değil!..”
Broadway’in son hit oyunu olan ve Rupert Holmes tarafından kaleme alınan “SUÇ ORTAĞI”; Cem Yanılmaz’ın usta rejisi, Kahraman Türel’in akıcı çevirisiyle Duru Tiyatro’da…
İdil Fırat, Savaş Özdemir, Cem Yanılmaz, Işık Yönt ve Bay X tarafından sahnelenen oyunun konusu kısaca şöyle: Janet Taylor, kocası Derek’i sevgi-lisi Jon’la birlikte öldürmeyi planlamaktadır. Jon, aynı zamanda Derek’in iş ortağıdır ve Melinda’yla evlidir. Planladıkları cinayetin provasını yaparlar-ken ummadıkları bir sürprizle karşılaşırlar. Peki, gerçekten bir cinayet işlemeyi mi planlamaktadır-lar? Ve gerçekten suç ortaklığı mı yapmaktadır-lar? Birbirlerine güvenmekte haklılar mı? Ya da bu kişiler gerçek mi?
Duru TiyatroT: 0216 3385636/46
Duru Tiyatro’danMüthiş Bir Gerilim-Komedi SUÇ ORTAĞI
TİYA
TRO
SİN
EM
A
Çok Özel Bir COPACABANA:DÜĞÜN HEDİYESİ
Orijinal Adı: Copacabana
Gösterim Tarihi: 06 Mayıs 2011
Senarist ve Yönetmen: Marc Fitoussi
Oyuncular: Isabelle Huppert,Aure Atika, Lolita Chammah, Jurgen Delnaet
Süre: 107 dk.
110 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş en muh-teşem seslerden biri olarak kabul edi-len, 5 Grammy sahibi İngiliz müzisyen Amy Winehouse, 20 Haziran’da seven-leriyle buluşuyor.
Küçükçiftlik Park, Maçka’da gerçekle-şecek yılın en ses getirecek konserin-de; Amy Winehouse, kitleleri peşinden sürükleyen duygu dolu, eski ve yeni parçalarıyla nefes kesecek bir perfor-mans için İstanbullu hayranlarıyla bu-luşmaya hazırlanıyor. Yeni albüm ça-lışmalarına hız kesmeden devam eden ve müzik dünyasına tekrardan o eşsiz sesini ve güçlü yorumunu armağan etmeye hazırlanan Amy Winehouse’ı kaçırmayın!
Yer: Küçükçiftlik Park, İstanbulTarih: 20 Haziran/Saat: 19.00T: 0212 231 30 45 / 0212 247 39 19
NEFESLERİNİZİ KESECEK!AMY WINEHOUSE
Seda
SEY
MEN
Sanat, doğa ve teknoloji ilişkisini ele alan, dijital medya ve videolardan olu-şan Kayıp Cennet sergisi, 24 Temmuz tarihine kadar İstanbul Modern’de ser-gileniyor.
Sergide doğayla ilgili konular üzerinde duran, endüstrinin ve teknolojinin çev-reye olan etkilerini inceleyen 21 sanatçı ve bir ortak proje yer alıyor. Kayıp Cen-net sergisi, Japonya’da yaşanan dep-rem ve nükleer felaketin sonuçları ile yüzleştiğimiz bu günlerde, görsel sa-natlar aracılığıyla geleceğimizi düşün-meye davet ediyor.
Sergi; çağdaş sanatçıların, teknolojiyi kullanma biçimlerini ve doğaya, hay-vanlar dünyasına, son yıllarda dünyayı etkileyen önemli ekolojik değişimlere dair bir dizi güncel konuya yaklaşımla-rını mercek altına alıyor. Sergide, Doug Aitken, Francis Alys, Katerina Athana-sopoulou, Jim Campell, Ergin Çavuşoğ-lu, Desertmed, Shaun Gladwell, Emre Hüner, Nina Katchadourian, Ali Kazma, Laleh Khorramian, Guy Maddin gibi bir-birinden değerli isimler yer alıyor.
Yer: İstanbul ModernT: 0212 3347300
Sanat, Doğa ve TeknolojiKAYIP CENNET’te
SE
RG
İ
GÜZELLİK ile Buluşun...
KıtalarınBuluştuğu Yerde
Gönül kimi severse güzel odur dense de, kadınların güzelleş-me isteği asırlar boyu süregelen, sonu gelmeyen bir süreçtir. İlgi-leneceğinizi umduğumuz bir fu-ara dikkatinizi çekmek istiyoruz bu sayımızda. Beaty Eurasia: 7. Uluslararası Güzellik Fuarı. 16-18 Haziran tarihleri arasında TÜYAP İstanbul’da açılacak olan fuarın
içeriğini; kozmetik ve kişisel bakım ürün-leri, parfümeri, kuaför ürün ve ekipman-ları, güzellik salonu, SPA&Wellness ürün ve ekipmanları ile doğal kozmetik ürünleri oluşturuyor.
FU
AR
Hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Böyle durumlarda çok istediğimiz, geleceğe yönelik planlarımızda liste başına koyduğumuz bir durumu da rafa kaldırmak zorunda kalabi-liriz. Kimileri bu eski tutkusuna bir daha geri dönemezken, kimileri ise yıllar süren ayrılığın kayıplarını telafi etmek için yeniden koyulurlar yola. Hüseyin Gazi Ekşioğlu rafa kaldırsa da, içindeki şiir canavarını asla dizginleyemeyen-lerden.
İlkokuldayken karnelerin alınmasına bir gün kala yazdığı “Mahpuslar uğruyor affa / Babam sinirli bir kalfa / Sen bilirsin öğretmenim / Bı-rakma beni sınıfta” şiiriyle sınıfta kalmaktan ve muhtemel bir dayaktan kurtulan Ekşioğlu, çok şey borçlu olduğu şiire geri dönüyor Geç Kalmış Şiir isimli kitabında. Üstelik “Zavallı pencere, / evimin arka tarafında kaldı. / Çok istedi ama, / Güneş çalmadı yüzüne, / Mehtaba çıkamadı. / Göremedi manzarayı. / Oysa ki o pencerenin, / Çok şey görmeye hakkı vardı.” gibi hiç ara ver-memişçesine olgunlaşmış dizelerle. Yazarın, kitabın tüm gelirini TEMA Vakfı’na bağışladığını da özellikle belirtmek istiyoruz.
Yakalayın!
KİT
AP
“Geç Kalmış Şiir”i
www.golfxl.com.tr GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 111
Ülkeler ve İLGİNÇ Yasakları
GARiP“ ”
HEPSİ GERÇEK
Hepsi Gerçek’de bu kez, ülkelerin anlam veremediğimiz yasaklarını sayfamıza taşımak istedik. Komik, tuhaf hatta mantık dışılar ama ülkeler, bu yasakları gerçekten de yürürlüğe sokup uyguladılar. İşte bunlardan birkaçı...
Eski Türk filmlerinde, ciddi ciddi söylenen ama bizi güldüren şöyle bir repliğe rastlarız, “Eğer ölürsen, seni öldürürüm!”. Aslında bu çok da yanlış bir tabir değil. Neden mi? Örneğin; 1844 senesine kadar İngiltere yasalarına göre intihar eden bir kişi eğer kurtulursa, asılarak cezalan-dırılıyordu!
İlginç bir yasak da ülkemizden. Kar yağınca aklı-mıza ilk gelen kartopu yapıp oynamaktır. Ancak 17 Şubat 1935 sabahı, her yeri karla kaplı olan İstanbul’da halk, bu aktiviteyi gerçekleştireme-di. Trajik bir yasakla karşı karşıya kalan İstan-bullular, bunu şaşkınlıkla karşılasa ve duruma gülse de, o gün içerisinde kimse kartopu oyna-yamadı! Yasağın nedeni ise kesinlik kazanmadı.
Filipinler’de, hırsız-
ların sadece gündüz
vakti evlere girmesi
yasak! Akşam için ise,
böyle bir yasak mev-
cut değil. Akşam vak-
ti yapılan hırsızlığın
yasak ve suç olduğu
anayasada belirtilmi-
yor ancak hırsızlar,
yine de nezarete gir-
mekten kurtulamı-
yorlar!
TürkiyeKartopu Yapılamaz!
Filipinler
Yap ama Yakal
anma!
Alaska’da insanlardan çok Ren geyikleri vardır ve Alaska’nın sembolüdürler. Kimbilir belki de bu neden-le, onlara özel yasaklar çıkmış. Mesela uçaktasınız ve geyiklerin fotoğrafını çekmek istiyorsunuz. Çekemezsi-niz. Çünkü uçaklardan geyik fotoğrafı çekmek yasak! Bir diğer yasak daha da ilginç. Bir geyiği hareket halindeki uçaktan aşağı atmayı sakın denemeyin, zira bu da ya-sak! Bir yasak da ayılar için. Fotoğraf çekmek için bir ayıyı uyandırmaya kalkmayın yoksa ceza yemekten kur-tulamazsınız!
Alaska Geyiklerden Uzak Dur!
İngiltereÖlmezsen Ölürsün!
112 GOLF XL MAYIS-HAZİRAN 2011 www.golfxl.com.tr
Seda
SEY
MEN