h e l s İ n k İ y u r t t a Ş l a r d e r n e Ğ İ mültecilerin sesi · 2018-03-02 · h e l s...

12
H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 1 Mültecilerin Sesi Türkiye’de Ya ş ayan Mültecilerin Görü ş lerine Adanmı ş tır Böyle yaşıyoruz W.S. mülteci arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı Aksaray’daki evlerini ve sağlıklı kalabilmek için yapılması gerekenleri anlatıyor. Sayfa 2 Hala Buradayım İsmini vermeyen bir mültecinin, İstanbul’da geçirdiği 17 yılda edindiği tecrübeler... Sayfa 5 Mülteci Kimdir? İstanbulluların mahallelerinde yaşayan mültecilerle ilgili izlenimleri. Sayfa 8 Suç yok ceza var! Sudanlı bir sağlık uzmanından, ülkesinin korkunç geleneği: kadın sünneti. Sayfa 10 Hastaydım Sudanlı bir mülteci şiddetten kaçtıktan sonra nasıl rehabilite olmaya başladığını anlatıyor. Sayfa 6 Newroz Yemeği TK, İran’daki evindeyken Newroz kutlamaları için pişirdiği geleneksel yemeğin tarifini paylaşıyor. Sayfa 11 Üç ayda bir yayınlanır Bahar 2008 “Adımı söylemeyeceğim ama neler yaptığımı anlatırım. Evden hiç çıkmıyorum çünkü çıkınca yapacak hiçbir şeyim yok.” Evimiz Bir mülteci evinden enstantaneler

Upload: others

Post on 20-Feb-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 1

Mültecilerin SesiT ü r k i y e ’ d e Ya ş a y a n M ü l t e c i l e r i n G ö r ü ş l e r i n e A d a n m ı ş t ı r

Böyle yaşıyoruz

W.S. mülteci arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı Aksaray’daki evlerini ve sağlıklı kalabilmek için yapılması gerekenleri anlatıyor.

Sayfa 2

Hala Buradayım

İsmini vermeyen bir mültecinin, İstanbul’da geçirdiği 17 yılda edindiği tecrübeler...

Sayfa 5

Mülteci Kimdir?

İstanbulluların mahallelerinde yaşayan mültecilerle ilgili izlenimleri.

Sayfa 8

Suç yok ceza var!

Sudanlı bir sağlık uzmanından, ülkesinin korkunç geleneği: kadın sünneti.

Sayfa 10

Hastaydım

Sudanlı bir mülteci şiddetten kaçtıktan sonra nasıl rehabilite olmaya başladığını anlatıyor.

Sayfa 6

Newroz Yemeği

TK, İran’daki evindeyken Newroz kutlamaları için pişirdiği geleneksel yemeğin tarifini paylaşıyor. Sayfa 11

Üç ayda bir yayınlanır Bahar 2008

“Adımı söylemeyeceğim ama neler yaptığımı anlatırım. Evden hiç çıkmıyorum çünkü çıkınca yapacak hiçbir şeyim yok.”

EvimizBir mülteci evinden enstantaneler

Page 2: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

2 Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

İnsan hakları, tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanır. İnsan hakları, her bir bireye bağımsız seçim yapma ve yeteneklerini geliştirme özgürlüğü sağlar. Bu özgürlükler başkalarının haklarına saygılı olmak ve bu hakları çiğnememe zorunluluğu ile dengelenmektedir. Bir başka deyişle, birçok hakkın yanında bir sorumluluk da bulunmaktadır.

Ama maalesef mülteciler insan haklarından yaralarnamamaktadır. İstanbul’da yaşayan mülteciler açlıkla ve hastalıkla mücadele etmektedir.

Mülteciler bize en temel bazı sorunlarından bahsetti. Bunlar; yerleşim, gıda ve iş sorunu. Mülteciler genelde dışarıdan ve akrabalarından gelen paralar sayesinde ihtiyaçlarını giderir. Ama bazılarının kimsesi olmadığından, hiç çekinmeden birbirine maddi ve manevi konuda destek vermektedirler.

Acaba onlar için ne yapabiliriz, ne yapmamız gerekiyor?

-Hayyan Ramadan, Türkiye

……………….

Böyle yaşıyoruz...“Ben ülkemden karımla birlikte kaçtım, burada bir süre kaldıktan sonra tüm param bitti. Karım beni terk edip gitti, şimdi nerede olduğunu bilmiyorum. Zaten oradan kaçma nedenim karımdı. Şimdi artık hiçbir şey düşünemiyorum.

Günümü nasıl geçireceğimi düşünmem gerektiğini biliyorum ama sadece ne yiyeceğimi düşünüyorum. Ben çok güçlü bir adamım ama kimse beni çalıştırmıyor, daha doğrusu beni çalıştırmak için izinleri yok.

Karım beni terk ettikten sonra sokakta, deniz kenarında yatıyordum; kalacağım yer yoktu. Sonra arkadaşlarla tanıştım ve onlarla kalmaya başladım. BM görüşmesinden sonra beni İzmir’e gönderdiler ama ben gitmedim. Konyalı bir adamla

tanıştım bana yardım edeceğine söz verdi; bana bir ev, bir iş bulacağını söyledi. Bu sayede karımın bana döneceğini düşündüm. Bana Ceylan Grup’ta işe alınmam için bir belge verdi. Ben de bu belgeyi alıp Ankara ofislerine gittim ve başvuruda bulundum. Ama beni işe almadılar ve İzmir’e gitmem gerektiğini söylediler. Ben İzmir’de yaşayamam… Gitmeyeceğim.”

Arkadaşlarla gündüz yatıyoruz, akşam kalkıyoruz. Çünkü günde bir defa yemek yiyorum ve gündüz hareket etmeyerek daha az enerji harcıyorum. Bu şekilde hayatta kalabiliyorum.“Biz duş alırken ne yapıyoruz biliyor musunuz? Tuzu suyla karıştırarak yıkanıyoruz, bunu neden yaptığımızı anladınız mı? Ben nargile içiyorum tütününü kendim hazırlıyorum, Isınmak için de çay içiyoruz, sıkılmamak için kâğıt oynuyoruz. Allah’a inancım var ama açıkçası biz artık insan filan değiliz. İnsan bir kere ölür, ben ise günde bin kere ölüyorum.”

-- W.S., Sudan, Hayyan Ramadan’a anlattığı biçimde.

Page 3: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 3

Kapalı ve kalabalık dairelerde yaşamanın sağlık riskleri Barınma sorunu, Türkiye’deki birçok sığınmacı için hem büyük bir stres kaynağı hem de ağır maddi yük oluşturuyor. Sığınmacı ve mülteciler zulüm korkusu ile yurtlarından kaçıp az bir para ile gemilerle ya da karayoluyla uzun yolculuklara çıkıyor. Türkiye’ye geldiklerinde ise çoğu kez yasal statüleri olmadan kendi geçimlerini sağlamaları gerekiyor.

Bu yüzden pek çok sığınmacı ve mülteci yıkık dökük dairelerde grup halinde barınmak zorunda bulur kendini. Düzgün bir tesisat, ısınma ve havalandırma sistemi olmayan bu dairelerde kalan sığınmacı ve mülteciler, pek çok bulaşıcı hastalığa maruz kalıyor.

Bunlardan en kötüsü ışık almayan ve havasız ortamlarda adeta coşan veremdir. Tedavi edilmediği takdirde, verem öldürücü bir hastalıktır. HIV/AIDS gibi hastalıklar sebebiyle zaten zayıflamış bir bağışıklık sistemi olan kişiler için özellikle tehlikelidir. Halbuki verem ilaçları hem çok etkili, hem de ucuzdur, veremden korunma önlemleri de genel olarak kolay ve ücretsizdir. Barınma koşullarının tetiklediği diğer birçok sağlık sorunu da önlenebilir ve tedavi edilebilir.

Bu sığınmacı ve mülteciler için iyi bir haber çünkü Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan göçmen grupları arasında verem, yerli vatandaşlara göre dört kat daha sık görülmektedir. Sığınmacı ve mültecilerin kapalı alanlarda yaptıkları pek çok seyahat, yaşadıkları evler pek çok virütik ve deri hastalıklarının, ayrıca psikolojik sorunların gelişmesine sebep olmaktadır.

Evinizin sağlığınıza zarar Vermemesini Sağlamak için ne yapabilirsiniz? • Havalar çok soğuk değilse muhakkak camları açıp evi

havalandırın (Verem iyi havalandırılmış mekanlarda yaşamını sürdüremez).

• Gün içerisinde perdeleri açıp eve güneş ışığı girmesini sağlayın. (Güneş ışınları veremi öldürür).

• Mikropların ölmesi için yatak örtülerini ve mutfak yüzeylerini sıkça sıcak su ile yıkayın.

• Mutfak ve banyonuzda anti-bakteriyal bir sabun bulundurun ve gün içersinde ellerinizi bolca yıkayın.

Barınma koşulları yüzünden oluşan hastalıkların belirtileri nelerdir? Tıbbi masrafları karşılayamayacağınızı düşünseniz de aşağıdaki belirtileri gösteriyorsanız bir doktora görünmeniz çok önemlidir:

• Haftalarca geçmeyen ve derinden gelen bir öksürüğünüz varsa

• Öksürürken yeşil veya sarı renkte ya da kanla karışık balgam çıkarıyorsanız

• Göğsünüz, sırtınız veya böbreklerinizde ağrınız varsa

• Anormal bir yorgunluk, mide bulantısı veya nefes darlığınız varsa.

Doktora gitmek için maddi koşullarınız uygun değilse • Mülteci ve sığınmacılar genellikle kendi tıbbi masraflarını

karşılamak zorundadır. Fakat eğer kayıt olduğunuz polise ödeyemeyecek durumda olduğunuzu ispat ederseniz, ücretsiz tedavi olmanız için polisin sizi devlet hastanelerine yönlendirmesi gerekir.

• Polisten bulunduğunuz şehirdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı hakkında bilgi isteyebilirsiniz. Bu vakıf size sağlık masraflarınız konusunda yardımcı olabilir.

• Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nin Nevşehir, Kayseri, Kırşehir, Aksaray ve Niğde şehirlerinde bulunan yerel ofislerine başvurabilirsiniz. (Merkez Ofis Ankara: 0312-426 0319)

• İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın Eskişehir, Bilecik ve Kütahya’da bulunan yerel ofislerine başvurabilirsiniz. (Merkez ofis Istanbul: 0212-254 1796/76)   

Page 4: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

4 Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

Hala buradayım: Türkiye’de 17 yıllık mülteci hayatı1991 Mart ayında Türkiye’ye geldim. Rusya’da uluslarası hukuk alanındaki üniversite eğitimimi yeni tamamlamıştım. Ülkemde bir savaş devam etmekte olduğu halde ülkeme geri dönmem bekleniyordu. Fakat ben eğitimime devam edebilmek ya da ülkemdeki savaş bitene kadar çalışabilmek için Avrupa’ya gitmek istiyordum. Türkiye’den geçersem vize alabileceğimi düşünmüştüm.

Fakat vize alamadım. Birçok kez kaçak yollardan kaçmayı denedim ama her defasında yakalandım ve geri getirildim. Yunanistan’a gitmek için İzmir’den deniz yoluyla kaçmayı denedim. Edirne sınırından kara yoluyla kaçmayı denedim. Eğer ülkeden kaçak olarak çıkmaya çalışırken yakalanırsan seni her defasında nezarete kapatıyorlar.

Türkiye’deki ilk işim o kadar kötü değildi. Sirkeci’de bir otelde tercüman olarak çalıştım. Rusça, Fransızca, İngilizce, Türkçe ve kendi dilimi konuşuyorum. O sıralarda Sovyetler Birliği’nde “Glasnost” (açıklık) rüzgarı esiyordu, o yüzden Sovyet ülkelerinden çok sayıda turist geliyordu.

Koşullarımız çok kötüydü: sağlıksız bir ortam, yemek çok kötüydü, bazen ne su ne de elektrik oluyordu. Mahkumlardan daha kötü koşullarda tutuluyorduk. Biz de grev yapmaya karar verdik.

İstanbul’da 1993 yılında Afrikalı göçmenlere karşı bir kampanya yürütüldü. Bizden 400 kişiyi Türkiye’nin doğusunda, Sivas’ta bulunan bir göçmen kampına götürdüler.

Aramızda Sri Lankalı, Tunuslu, Cezayirli, Faslı da vardı ama çoğunluk siyahi Afrikalılardı. Her hafta daha çok insan getiriyorlardı. Koşullarımız çok kötüydü: tam anlamıyla sağlıksız bir ortamdı, yemek çok kötüydü, bazen ne su ne de elektrik bulunuyordu. Tutuklu insanlardan daha kötü koşullarda tutuluyorduk. Bu yüzden grev yapmaya karar verdik. Ceza olarak bizi Irak sınırına taşıdılar – bizi Irak’a yollamak istediler. Buradaki kamp daha da beterdi. İnsanlar hergün buradan kaçmaya çalıştı. Ben de denedim ama şanssızdım ve 1995 yılına kadar iki sene boyunca orada kalmak zorunda kaldım.

Geceleri güvenlik çok sıkı değildi - birçok insan kaçmayı başardı. Halbuki Türk ordusu ve PKK bu bölgede çatışma içinde olduklarından, jandarma ve asker korkusundan insanların kaçmayacaklarını düşündüler. En sonunda ben de kaçmayı başardım. Tır şöförleri bizleri alıp Diyarbakır’a kadar kamyonlarının arkalarına sakladılar, oradan da İstanbul’a otobüsle devam ettik. O zamanlar doğudaki Kürtler bize ve amaçlarımıza sempati ile yaklaşıyorlardı çünkü onlar da Türk ordusu ile benzer sorunlar yaşıyorlardı. Bize yardımcı oldular.

Döndüğümde yine Taksim’de başka bir otelde çalışmaya başladım. Tarlabaşı ve Aksaray’da eski, ucuz evlerde yaşamaya başladım. Yasalara göre burada ev kiralamak için vize veya benzeri belgeler göstermek gerekiyor, fakat Aksaray ve Tarlabaşı’nda bu kanunlar geçerli değil. 3 -10 arası kadar insanla birlikte daire paylaştım. Her ay 15 ya da 10 lira civarında kira veriyordum. Çok, çok uzun bir süreçti ama en sonunda mülteci statüsünü kazandım.

Tabii ki, bazı insanlar hayatta kalabilmek için uyuşturucu, kara para aklama gibi kötü işlere bulaşabiliyorlar. Afganlar bunu yapıyor, Türkler yapıyor, İranlılar yapıyor, Pakistanlılar da. Ama hiçbir siyahi kişi Afrika’dan buraya yanında uyuşturucu ile gelmez. Eğer bu işlere karışan bazı Afrikalılar varsa da patronları Türk, İranlı ya da Afgandır. İnsanların sağ kalması için kötü ve yasadışı işlere bulaşmaları gerekiyor demek istemiyorum. Fakat eğer bunu yaparlarsa Türk vatandaşları ile aynı koşullarda yargılanmaları gerekir. Eğer suçluysalar, Türk kanunlarına göre cezalandırılmalıdırlar.

Page 5: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 5

Bu günlerde, bir siyahın herhangi bir sorunu olursa, avukat tutma hakkı var. İnsan kendini artık daha güvende hissediyor. Gece klüplerine gidebiliyor, dans edebiliyor, bir kadeh şarap içebiliyoruz. Bu günlerde, eğer bir siyahın herhangi bir sorunu olursa, avukat tutmaya hakkı var. İnsan kendini artık daha güvende hissediyor. Siyahi insanlar artık gece klüplerine gidebiliyor, dans edebiliyor, bir kadeh şarap içebiliyor. Halbuki eskiden polisler geceleri onları aramaya çıkarlardı. Artık polisler insan hakkı eğitimleri alıyorlar ve bu bize karşı davranışlarını değiştirmelerini sağlıyor ya da öyle olmasını ümit ediyoruz. Bizler de Türkler gibi muamele görmek istiyoruz.

Ben halen yeniden yerleştirilmeyi bekliyorum. İş iznim olmadığı için yasal olarak çalışamıyorum. Vatansızım. Bu koşullarda burada kalmayı hayal edemiyorum. Eşim ve çocuklarım bir ülkeye, ben başka bir ülkeye gönderilsek bile, tekrar bir araya gelmenin bir yolunu buluruz. Fakat burada acı çekiyoruz. Hiçbir belgen veya hakkın olmadan bir ülkede 16 sene boyunca yaşamayı hayal edebiliyor musunuz? Bir insan ne kadar vatansız kalabilir? Yasadışı yaşamak demek yeraltında yaşamak demek; insan haklarının yarısından mahrum kalıyorsun.

İstanbul’da bulunan bütün Afrikalı göçmenler ülkelerindeki koşullardan dolayı göç ediyorlar. Bir ülkede savaş biterken

komşu ülkede savaş başlıyor. Afrika bir yanardağ gibi. Bu sorunlar yüzünden Afrika ekonomisi çok zayıf. Rüşvetçi liderler, yetersiz eğitim, berbat bir sağlık sistemi, sıfır teknoloji, adaletsizlik, kabilecilik, demokrasi ve şeffaflığın olmaması… Bu liste daha uzar. Durum kötüye gittikçe Afrikalılar daha iyi bir hayat, bir iş ve daha iyi yaşam koşulları bulmak ümidiyle kıtayı terk ediyorlar. Bitmek bilmeyen savaşlar devam ettikçe, insanlar kaçmaya mecbur kalıyorlar. Bu yüzden de bütün göçlerin haklı olduğunu düşünüyorum. Gerçek sığınmacılar, mülteciler ve ekonomik göçmenlerin ülkelerini terk etmek için haklı nedenleri var.

Eğer Afrika’da durumu düzeltmeyi başarabilirsek, artık Amerika’ya ya da Avrupa’ya göçmen olarak değil, işadamları veya turist olarak gideceğiz.

Afrika’da bizler, Batılı ülkeler tarafından sömürüldüğümüzü, zengin ve güçlü ülkeleri ilgilendiren iş alanlarında gerekli eşitlik ve adalete sahip olmadığımızı düşünüyoruz. Fakat bütün sorunlarımız için Batılı ülkeleri de suçlayamayız. Buraya geldiğimden beri bunu farkettim. Kendi kendimize işlerimizi idare edebilirsek Afrika’da herşey daha iyi olacaktır. Eğer bunu başarabilirsek, artık Amerika’ya ya da Avrupa’ya göçmen olarak değil, işadamları veya turist olarak gideceğiz.

--G.

Page 6: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

6 Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

Hastaydım ve gidecek yerim yoktu...Yargılanmadan ve hiç bir suç işlememiş olmama rağmen yedi ay gözaltında tutulduktan sonra ülkemi terkettim.

Etiyopya’ya kaçtım ve bir yıl orada yaşadıktan sonra gizlice ülkeme geri döndüm. Tam 15 gün kaldıktan sonra kendimi güvende hissetmediğim için 15 Eylül 2005’te tekrar kaçtım. O günden beri de ailemden hiç kimseyle konuşamadım bile.

Darfur, Sudan’a gittim ve orada devletin yürüttüğü bir yardım programında çalışmaya başladım. İşyerinde tanık olduğum yolsuzluklarla ilgili laf ettiğim için silahlı gruplara bilgi sızdırmakla suçlandım.

Ben de Eylül 2007’de Libya üzerinden Türkiye’ye kaçtım. Önce İzmir’e vardım, sonra da 25 Eylül’de Ankara’daki BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) gittim. İlk mülakat için 50 gün sonraya, 15 Kasım’a randevu verdiler. O elli gün boyunca kalacak yer ve hayatta kalabilmek için para bulmaya çalışıp durdum. Mülakat günü geldiğinde Ankara’ya gidecek param bile yoktu. Ben de HYD Mülteci Destek Ofisine (RLAP) gittim. Bir otobüs şirketine faks çektiler de BMMYK randevuma gidebildim. BMMYK bana Hatay’a gitmemi söyledi ama bilet param olmadığı için gidemedim. O yüzden bir mültecinin yardımıyla İstanbul’a geri döndüm.

İkamet yerimin Hatay’dan İzmir’e değiştirilmesinin sorunu çözeceğini sandım ama pek farketmedi. Hala çok ciddi acı çekiyordum.

Sık sık RLAP’e gidiyordum. Onlardan İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV) adında bir kurumun mültecileri kaydettiğini öğrendim. Ocak 2008’de oraya giderek sorunlarımdan söz ettim. Vakfın yöneticisinin müdahalesiyle ikamet yerim Hatay’dan İzmir’e değiştirildi. Bunun sorunlarımı çözeceğini düşünüyordum ama çok farketmedi.

İKGV ekibi beni bir psikologla görüştürdü. Sorunlarımı dinleyen psikolog beni (Türkiye) İnsan Hakları Vakfı’na gönderdi. Maruz kaldığım işkenceyi dinlediklerinde, dosyamla ilgili BMMYK’nın atlamış olduğu bazı bazı olaylar dikkatlerini çekti. Oradaki ilk görüştüğüm kişiye omurgamla ilgili problemimi söyledim ve beni bir çok doktorun muayene etmesini sağladılar. Kemik hastalıkları uzmanı, göz doktoru, dermatolog, göğüs hastalıkları uzmanı ve bir psikiyatrist beni muayene etti. Bu bakımı alabildiğim için çok müteşekkirim. TİHV ve İKGV’nin gösterdiği ilgi sayesinde psikolojik olarak kendimi çok daha iyi hissediyorum; diğer hastalıklarım da iyileşmeye başladı.

Bu kadar çok tıbbi sorunum olduğu için son mülakat tarihimi 17 Ağustos 2008’den daha erken bir tarihe, 31 Ocak 2008’e aldılar. Biraz rahatlamaya başlamıştım ve ikametim İzmir’den İstanbul’a alınınca psikolojik olarak yaşadığım stres de hafifledi.

(Türkiye) İnsan Hakları Vakfı ve İKGV’nin gösterdiği ilgi sayesinde psikolojik olarak kendimi çok daha iyi hissediyorum; diğer hastalıklarım da iyileşmeye başladı.

Fiziksel ve psikolojik durumumda ciddi iyileşme oldu ama hayat benim için hala çok zor. Sürekli kalacak bir yer bulma ve hayatta kalma uğraşı veriyorum. Tek bir odada iki arkadaşımla birlikte yaşıyoruz. 150 YTL kira ve su, elektrik faturaları gibi masraflarımız var. Diğer tüm mülteciler gibi, biz de çalışma imkanımız olmadığı için birçok zorlukla karşı karşıyayız.

Üstelik bize dışarıdan destek verecek kimsemiz de yok. 18 Şubat’taki kar fırtınasında yaşadığımız yerin damı fırtına yüzünden uçtu. Ev sahibi tamir etmek için ancak o zaman geldiği için üç gün boyunca başımızın üstünde bir çatı olmadan yaşadık. Bu tür durumlarda ne yapacağımızı da bilemiyoruz çünkü kendi ülkemizde yaşadığımız en soğuk gün 18 derece filan oluyordu.

Her ayın başında bizim için yeni bir mücadele zamanı. Elektrik, su faturaları ve kirayı ödemek için para bulmak zorundayız.

İçinde yaşamak zorunda kaldığımız koşulları ortaya dökün, raporlar yazın. Nasıl yaşadığımızı insanlara anlatın.

Başta Türkiye’dekiler olmak üzere tüm insani yardım örgütlerine ve mültecilere yardım etmek için çalışan kurumlara sesleniyorum: İçinde yaşamak zorunda kaldığımız koşulları ortaya dökün, raporlar yazın. Nasıl yaşadığımızı insanlara anlatın. Sadece hayatta kalabilmek için yaptıklarımızı duyurun.

Son olarak İKGV’deki herkese verdikleri büyük destek ve mülteciler için yaptıklarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, RLAP’e ve danışmanım Elif’e de bana sağladıkları hukuki destekten dolayı şükranlarımı belirtiyorum.

-- F, Sudan

Page 7: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 7

خرجت من وطني بسبب أعتقالي ملدة سبعة اشهر دون تهمة او جرمية أرتكبتها و دون تقدميي ملحاكمه. مكثت عاما كامال في دولة اثيوبيا عدت بعدها لبلدي متنكرا ملدة خمسة عشر يوما دون ان التقي بأى من أفراد عائلتي منذ ۲۰۰٥\۰۹\٫۱٥ حيث كنت

أعمل في منظمة وطنية حكومية في مجال األغاثة مبنطقة دارفور بالسودان. أثناء عملي أكتشفت اختالسات مالية و كان هذا سببا في اتهامي بتقدمي معلومات للحركات املسلحة.

دخلت تركيا عن طريق أزمير مرورا بليبيا في شهر ۲۰۰۷\۰۹ ذهبت ألى انقرة ملكتب األمم املتحدة في ۰۹\۲٥ مت حتديد موعد املقابلة االولى ۱۱\۱٥ الى بعد خمسون يوما و كانت املعاناة بتدبير مكان السكن طيلة اخلمسون يوما. بعد انتهاء الفترة حان

موعد املقابلة و لم اكن املك قيمة التذكرة ذهبت ألى (ر ل ا ب) و مت أرسال فاكس الى احدى شركات املواصالت ذهبت للمقابلة مت ارسالي الى مدينة (هتاي) لم امتكن من الذهاب ألنني ال املك قيمة التذكرة. الى ان قام احد الالجيئني الصوماليني

مبساعدتي حضرت استنابول.أثناء ترددي الى (ر ل ا ب) علمت بأنه م افتتاح مكتب يقوم بتسجيل الالجيئني (ه ر د ف) و كان ها في شهر يناير ٫۲۰۰۸

قمت مبقابلة املوظف املسؤل طرحت عليه املشكلة و قام بترجمة حديثي ملسؤل املكتب الذي قام بتحويلي من (هاتاي) الى(ازمير) ولم حتل مشكلتي لعدم االختالف بني هتاي و ازمير. مت حتويلي للمعاجلة النفسية (ه ر د ف) بعد املقابلة االولى علمت بحجم

املعاناة الكبيرة التي اعاني منها ثم حتويلي الى علم املقابل باملعاناة التي قاسيتها نتيجة للتعذيب و االهمال الذي حقوق االنساني التركي

وجدته من املفوضية السامية لشئون الالجيئني بالرغم من أخباري للمقابل من اصابه في السلسلة الفقرية. مت حتويلي الى عدد من االختصاصني /جراحة العظام/العيون/اجللدية/األمراض الصدرية/ األمراض النفسية. نتيجة لالهتمام الذي وجدته من (ه

ر د ف) و حقوق االنسان حتسنت احلالة النفسية و زالت كثير من األمراض التي كنت أعانيها.نتيجة للتقرير الطبي مت تقدمي موعد املقابلة النهائية فكانت في يوم ۲۰۰۸\۰۸\۲۷ كان ذلك أثره الطيب في حتسن احلالة

النفسية كم مت ايضا حتويل السكن من ازمير الى استنابول.بالرغم من التطور الذي حدث من الناحية البدنية و النفسية أآل انني ماظلت اعاني من مشاكل السكن و االعاشة حيث انني اقيم

من غرفة مع زمالئي اثنني. ندفع مبلغ ۱٥۰ دوالر عبارة عن قيمة االيجار + فواتير املاء و الكهرباء و الصرف على االعاشة. نعاني كثيرا جدا لعدم وجوئ فرص للعمل بالنسبة لالجيئني.

باالضافة لعدم وجود احد باخلارج يقدم لنا املساعدات. اثناء حدوث العاصفة الثلجية التي كانت بتاريخ ۲۰۰۸\۰۲\۱۸ قامت الرياح بازالة سقف الغرفة التتي نسكن بها عشنا حتت تلك الظروف ملدة ثالثة ايام نلتحف السماء و تفترش اآلرض حتى حضور صاحب املنزل الذى قام باصالح الغرفة بعدما تذوقنا مر العذاب مع العلم باننا قادمني من دولة ادنى درجة للحرارة بها شتاء ۱۸

درجة في عز الشتاء تتواصل املعاناة مع بداية كل شهر جديد عندما يحني دفع ايجار الغرفة + فواتير املاء و الكهرباء. نناشد املنظمات التي تعمل في املجاالت االنسانية و التي تقوم بكاتبة التقارير عن اوضاع الالجئني من العالم و تركيا على وجه

اخلصوص , تسليط الضوء على احوال الالجيئني و عمل مسوحات ملعرفة االحتياجات الفعلية العاجلة التي تؤمن املحافظة على حياة البشر.

في ختام القول ال يسعني اال ان اشكر القائمني على امر ( ه ر د ف) لالهمام البالغ الذي و جدته و اجلهود املقدرة التي يقوم بها جميع افراد التيم العامل من تنزيل الصعاب و مساعدة الالجئني في حل مشكالتهمز

كما ال يفوتني ان اشكر اسرة (ر ل ا ب) و مستشارها القانوني (اليف) التي ما جنلت على بكل االستشارات القانونية.

كنت مريضا و لم أعرف ألى أين اذهب

ف، السودان

Page 8: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

8 Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

Mülteci kimdir?Uluslararası hukuka göre mülteci, vatandaşları oldukları ülke dışında yaşayan ve zulüm ya da haklı nedenlerle zulüm görme endişesi nedeniyle ülkelerine dönmek istemeyen ya da dönemeyen kişilerdir. Bu zulüm tehdidi ırk, din, uyruk, siyasi düşünce ya da belli bir gruba mensubiyet gibi nedenlerden kaynaklanabilir.

Bu nedenlerle sığınma arayışıyla Türkiye’ye gelenler yetkililere kayıt yaptırmalı ve Ankara’da bulunan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne başvurmalıdır. Bu kurumlarda, mülteci statüsünün tanınmasına yönelik süreç başlatılır. Kendilerini ülkelerinden kaçmaya zorlayan sebepleri anlatırlar. BMMYK statülerini tanırsa, üçüncü bir ülkeye yerleştirmek için çalışmaya başlar.

Türkiye Avrupa dışından gelen mültecilerin kalıcı ikamet etmelerine izin vermez ama BMMYK’da dosyalarının incelenmesi tamamlanıp, nihai karar çıkıncaya kadar geçici koruma sağlar.

Birçok Türkiye vatandaşı bu yeni komşularının durumlarına yabancıdır. Hayat tarzları farklı, statüleri belirsizdir.

Sığınmacılarla Türkiyeli ev sahipleri arasındaki yanlış anlaşmalara sebep olan görüşleri öğrenmek için gazeteci Hayyan Ramadan İstanbul sokaklarında şu soruyu sordu: Mülteci kimdir?

“Mülteci kaçandır.”

Asaf, 34 yaşında, çalışmıyor, Kumkapı

“Zenciler, Farslar, Araplar, Cezayirliler; bu mülteciler Yunanistan’dan kovuldukları için Türkiye’ye geliyorlar.[...] Zenciler, bunlar Yunanistan’a gidiyor. Ama Yunanistan atıyor bunları denize. Mülteci bunlar.”

Emin, 28 yaşında, esnaf, Kumkapı

“Afrikalılar çok efendi, edepli. Afganlar savaştan kaçmışlar. Afrikalılar çok iyi; ama sarışın beyazlardan bıktık. Alın teriyle çalışanlar kalsın; ama gayrimeşru yollardan çalışanları sınır dışı etsinler.”

Ayşen, 33, aktivist, Kumkapı

“Biz Avrupa’ya neden gidiyorsak onlar da (Afrikalılar) o yüzden buraya geliyor.”

Adem, 40 yaşında. esnaf, Tarlabaşı

“Esrar satıyorlar, fuhuş, hırsızlık, kapkaççılık yapıyorlar diye duyum alıyoruz. Duyduklarımız bunlar. Bunları yapmak için geliyorlar. Buraya gelen aç kalınca ne yapacak? Ben de aç kalsam yaparım.”

Metin, 55, kuyumcu, Tarlabaşı

“Mültecinin tam anlamını bilmiyorum, kaçarak gelmişler...

Tarlabaşı’nda çoğunlukla Afrikalılar var, iş amacıyla geliyorlar. Oradaki durumları iyi değil. Ekonomik nedenlerden geliyorlar. İş imkanı yok. Burada imkan var. Kimse karışmıyor onlara. Boyacılık, kağıtçılık yapıyorlar. 2. el ev eşyası satıyorlar...

Ben üzülüyorum. Camilerde dileniyorlar. Sabah, 4-5’te kalkıp, balık pazarına gidiyorlar, balık artıklarını topluyorlar...

Ben dilenenleri görünce, zenciye daha çok acıyorum. Düşünüyorum, acaba bizden gidip, yurt dışında böyle olanlar var mıdır diye.”

Saffet, 24, esnaf, Tarlabaşı

“Devrimci” biliyorum ama “mülteci” kime denir bilmiyorum. [...] Aaa, o zaman Iraklılar gibi. Ya şimdi ölücem, ya 2 saat sonra ölücem diyor. Onun için kaçıp geliyor Iraklılar…

Ermeniler orada geçim sağlayamıyorlar, onun için geliyorlar. Afrikalıları bilmiyorum. Türkiye çok güzel diyorlar, herhalde gezmek için geliyorlar. Zencilerin paraları çok, herhalde. Gelip geziyorlar. Türkiye’yi seviyorlar, kalıyorlar. Sonra herhalde paraları bitiyor. Onun için de çalışıyorlar.”

Erdem, 18, internet cafe sahibi, Kumkapı

“Afrika çok sıcak, Türkiye serin diye geliyorlar. Bir de burada iş imkanı var. Orada böcek möcek var. Onun için geliyorlar herhalde.”

Ziya, 16, bakkal çırağı, Kumkapı

“Mülteci, sonradan TC vatandaşı olmuş kaçaklara deniyor...

Orada aç kaldıkları için geliyorlar. Çoğu buranın vatandaşı olmuş. (Afrikalılar) Orada odun kesip 5 saatte kazanacağını, burada bir saat satıp kazanıyorlar. Afrikalıların hepsi çalışıyor. Aylak gezeni yok.”

Fatma, 35, çalışmıyor, Kumkapı

Page 9: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 9

Bir mülteciden Sudan’da kadın sünneti uygulaması üzerine izlenimler

Bu zavallı küçük kızın suçu neydi? Geleceği neden rehin alınmıştı?

Size bir öykü anlatacağım. Bu benim hayal gücümün ürünü değil. Aksine, Omdurman kentinin Wad Nubawi mahallesinde bulunan bir tıp merkezinde, ilk yardım sağlık görevlisi olarak çalıştığım dönemde tanık olduğum gerçek bir olay bu.

Üçü kadın, çok sayıda meslektaşımla ilkyardım derslerinden birini çalışırken yaklaşık 37 yaşında bir kadın yanımıza geldi. Kucağında dört yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Birlikte çalıştığımız ebelerle konuştular. Adları Ayşe ve Hatice’ydi. Bu operasyonu yapmayı kabul ettiler. Biri nazikçe erkeklerden odayı terk etmelerini istedi. Biz dışarı çıktık ve onlar da ufak kızın çığlıklarına kulaklarını tıkayarak bu operasyonu gerçekleştirdi. Odada kadın meslektaşlarımız da bulunuyordu.

Operasyon bittiğinde o küçük odaya girerek ebelere, bu geleneğin tehlikeli sonuçlarını bilmelerine rağmen neden operasyonu yapmayı kabul ettiklerini sorduk. Bize şöyle dediler: “Anneler kızlarının sünnet olması konusunda ısrarlılar. Biz buna rıza göstermesek de, yapmayı reddetsek de bu gelenek doğu toplumlarında yok olmayacak.”

M., Sudan

اي زنب ارتكبتة هذه الفتاة املسكينة التي سوف تصبح راهنة في املستقبل. سوف اروي قصة ليس هي من وحي اخليال بل انها حقيقة شاهدتها بعيني في مدينة ام درمان حيث كنت اتدرب على االسعافات االولية مبستوصف في حي واد نوباوي. حني كنت انا و معي بعضاً من الزمالء و ثالثة من البنات حيث كنا نتلقى كورس االسعافات االولية عندما جائت إمراة و هي تقريباًًً

في سن السابع و الثالثني عاماً و هي حتمل معها بنتها الصغيرة و عمرها حوالي اربع سنوات. و قامت هذه اإلمراه باإلتفاق مع القابلة التي كنا نعمل معها و هي تدعى عائشة، و أخرى تسمى

خديجة، على هذه العملية. عندما قالت لنا القابالت اخرجوا ايها الشباب بتريقة مهذبة. عندما خرجنا قاموا بإجراء هذه العملية مع هذه الطفلة الصغيرة و هي تصرخ. كانت الزميالت موجودات داخل

الغرفة. عندما إنتهوا دخلنا حجرة العملية الصغيرة و سألنا القابالت ملذا انتم تقومون بهذه العملية برغم انكم تعلمون ان ممارسة هذه العادة ضارة. و قالت لنا ان االمهات يصرن علي ممارسة اخلتان

و هي تقول نحن نتفادة إجراء و ترخيص هذه العادة و لكنها ال تنتهي في مجتمعاتنا الشرقية.

هناك ملتجئ من السودان يفكر حول موضوع تطهير النساء

م، السودان

Page 10: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

10 Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

Bir Newroz yemeğiGelenekler bazen yaşamımızı kısıtlar ve onları kırmamız gerekebilir. Ama bazı güzel gelenekler var ki asırlardır ayaktadır. İran’daki Newroz Bayramı da ayakta kalan bu güzel geleneklerden biridir. Bu bayram kış soğuklarının bitişi, yeryüzünün yeniden yeşermesi ve çiçeklerin açılması, yani baharla başlıyor. Eski senenin bitişi ve yeni bir seneyi neşeyle karşılamak için İranlılar yeni kıyafetler giyinip, Haft Sin sofrasını açar, sofranın etrafında toplanarak yeni yılın başlama anına kadar dua ederler. Yeni yılda aile fertleri öpüşerek yeni yılı kutlar. Bundan sonra senenin ilk yemeği olarak hep beraber Sabzi Polo Mahi (Sebzeli Pilav ve Balık) yerler. Bu yemeğin tarifi aşağıda verilmiştir.

Gerekli malzemeler: Pirinç, pilavlık sebze (kişniş, dereotu, tere, az bir miktar yeşil soğan sapı), balık.

Pirinci bir kapta birkaç kere yıkayarak suyunun berrak hale gelmesini sağlarız. Pirincin cinsine göre bir süre tuzlu suda pirinci ıslatırız.

Daha önce ayıklayıp yıkadığımız sebzeleri ufacık doğrarız.

Pilavı kaynatacağımız tencereye su ve tuz koyup kaynatmaya bırakırız. Su kaynadıktan sonra ıslattığımız pirinçleri kaynar suya ekleriz ve pirinçler biraz piştikten sonra ocaktan alır, bir süzgeçle süzeriz.

Bundan sonra pilavı demleyeceğimiz tencerenin dibini yağlar; patates, lavaş veya süzülmüş pirinç ve safran karışımıyla vb. (herkes kendi ailesinin damak tadına göre) tencerenin dibini kaplarız. Bundan sonra süzdüğümüz pirincin bir kısmını tencereye koyar üzerine bir kat da doğranmış sebze ekleriz. Bu işleme bütün malzeme bitinceye kadar devam ederiz. Sonra temiz bir bezle kapladığımız tencere kapağıyla tencerenin ağzını kapatır, demlemeye bırakırız. Bundan sonra sıra ailelerin zevkleri ve maddi durumlarına göre aldıkları balıkların pişirilmesine geliyor. Balık çeşitli yöntemlerle pişirilebilir. Bazı aileler balığı temizledikten sonra (dilimlemeden) karnını yararak dövülmüş ceviz, ekşi nar salçası ve bir diş dövülmüş sarımsak karışımını balığın içine doldurur, aynı malzemeyi balığın üzerine de sürer, bir tencerenin veya yapışmaz bir tavanın içine yarım ay şeklinde yerleştirerek iyi pişmesi için kısık ateşte pişirmeye bırakır. (Bu çeşit balığa karnı dolu balık denir)

Bazı aileler ise balığı dilimleyip galeta ununa bulayarak kızartırlar. Diğer bir yöntem de dilimlenmiş balıkları tuzlayıp, limon suyuna bulayıp biraz bekledikten sonra kızartmaktır.

Böylelikle bayramın sebzeli pilav ve balığı hazırlanır, bütün aile sevinç ve neşeyle hep beraber bayram yemeği yerler.

سنت در كل ممكن است خیلی دست وپاگیر باشد و گاهی الزم شود انسان انرا بشكند؛اما بعضی از این سنت ها بقدری زیبا و دوستداشتنی هستند كه قرنها پابرجا می مانند. مراسم عید نوروز در ایران هم یكی از ان سنت های زیباست كه پابرجاست.

این عید با متام شدن فصل سرمای زمستان و شروع سبزی دوباره زمین و شكوفا شدن گلها كه به بهار معروف است اغاز می شود و یک سال كهنه متام و جای خود را به سال نو می دهد و همه ایرانیها با شادی برای استقبال از این سال جدید لباس نو می پوشند و سفره زیبای هفت

سین را پهن می كنند و دور ان جمع می شوند و دعا می كنند تا اینكه سال حتویل گردد. انگاه همدیگر را می بوسند و به هم تبریک می كویند و سپس اولین غذایی كه همه خانواده ایرانی دور هم می خورند سبزی پلو وماهی است كه طرز تهیه ان به شكل زیر می یاشد.

مواد الزم :برجن ،سبزی پلویی : (گشنیز، شوید ،تره،برگ پیازچه تازه خیلی كم) و ماهی برجنی را كه تهیه كردهاند داخل ظرفی می ریزند وداخل ان اب می ریزند و چند بار انرا با دست می چرخانند و اب انرا خالی مكنند واین كار را

چند بار تكرار می كنند تا برجن دارای اب زالل شود. و متناسب با نوع برجن انرا مدتی با اب و منک می خیسانند.سبزی پلویی را كه از قبل خوب شسته و ریز كرده اند اماده می گذارند داخل دیگی كه می خواهند پلو رل ابكش كنند اب ومنک را به اندازه می

ریزندو انرا روی گاز میگذارند تا جوش بیا ید.وقتی اب جوش امد برجن خیس شده را داخل ان می ریزند كمی كه پخته شد از روی گاز برمی دارند و ابكش می كنند سپس ته دیگ روغن می

ریزند با سیب زمینی یا نان یا مخلوطی از زعفران با مقداری از برجن ابكش شده ویا.......(هر فرد متناسب با عالقه خانواده خود) ته دیک را می پوشاند بعد برجن ابكش شده را به مقدار كم داخل دیگ می ریزند و روی انرا با سبزی می پوشانند و به همین ترتیب همه برجن را و سبزی را

داخل دیگ مخلوط می كنند وشعله گاز را كم می كنند و در دیگ را با پارچه ای متیز یا دمی می پوشانند و بر روی دیگ قرار می دهند تا پلو خوب پخته شود.

انگاه ماهی را كه هر خانواده متناسب با وضع مالی و عالقه خودشان تهیه كرده اند حاضر می كنند. طبخ ماهی به شكلهای مختلف است.بعضی از خانوادها انرا پس از متیز كردن حلقه حلقه منی كنند روی شكم ماهی را كمی با چاقو پاره كرده و مخلوطی از گردوی سابیده شده و ترشی

(رب انار ترش) و یک حبه سیر رنده شده را داخل شكم ماهی می گذارند و روی انرا نیز با همین مواد می پوشانند سپس انرا داخل دیگ یا تابه نچسب به صورت حلقه ای قرار می دهندو روی شعله خیلی كم گاز می گذارند تا خوب پخته شود.( به این نوع ماهی ،شكم پر می گویند)

بعضی ها ماهی را به صورت حلقه حلقه خرد می كنند و متیز می كنند به ان پودر سوخاری می زنند و سرخ می كنند. بعضی ها به ان منک و ابلیمو می زنندپس از مدتی انرا سرخ می كنند و به این شكل سبزی پلو وماهی عید تهیه و همه خانواده با شادی دور هم انرا سرومی كنند.

یک غذای نوروزی

Page 11: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008 11

ة فراشةأهداء الى صديقي عز الدين علي كريوس الذس توفي في ازمير بتاريخ 2007

في زحمة األضواء كان الضوء اضأ ليالينا املعتمة ولكن مثلة و كل الشموع تضيئ ليدى األخرون , كان هنا ميد الدنيا فتلى اليوم غادرنا بال رجعة . اه! لو افديك بروحي يا اين امي.

ما زالت ابنتي امل يا نأملها القصيدة تداعب قيثرتتك الى هديتك أيها.لم تودع أحد حملت أحالمك و احالمنا معك زهيد ولم تعد.

بكيناك بدموع من دمى و لكنك كنت تخبئ لنا املقايا, زهيد ولم تعد انتظرناك. قدرنا ان تسير على األشواك, ايكتبك و يبكيك كل من عرفك و دعناك على امل اللقاء و لكنك لم تعد. هذه هي الدنيا تأخذ كل شئ و ال تعطي

شئ.تبكيك امك اين ابني؟ يرتد عليها العدا أبنك يرقد في قعر البحر او في هوى عميقة او اكله السمك. امك ارضعتتك

من ثديها احلنان و األن ما هذه القسوة متوت و يتقاسم السمك حلمك "فعلن تستحق حقك الجئ"يبكيك ابنك اين ابي؟ ابوك يهتف بأسمك و لكن ال مجيب , أبي أبي أبي! مات أبوك يا حبيبي و لم يودع بخل عليك و

علينا بخس بوداع لكن حتما سنلتقي.يبكبك ابوك زهيد لم تعود و لن تعود.

عثمان أبو أمل

KELEBEK YOLCULUĞU2007’de İzmir’de ölen dostum İz Eldin Ali Keryus’a adanmıştır.

Işıkların karmaşasında, o ışık karanlık gecelerimizi aydınlatırdı, bir mum gibi her yeri aydınlatıyordu. Burada, dünyanın elindeydi. Birgün temelli gideceğiz madem bu dünyadan, senin için ruhumu feda edebilseydim, ah anamın oğlu.

Kimseye veda etmeden, tüm rüyalarını ve rüyalarımızı bencilce alıp gittin ve bir daha geri dönmedin.

İşaretlenmiş gözyaşlarıyla ağladık sana, ama sen bizi düşüncesizce terk edip gittin. Dikenler üstünde yürüyeceksin diye düşündük. Acaba seni tanıyanlar, gözyaşlarıyla mı yazacaklar ağıtlarını? Bir daha görüşmek umuduyla uğurladık seni, ama sen dönmedin. Bu dünya her şeyi alır, ama hiçbiri şey vermez geri.

Annen ağlar, çocuğum nerde? Oğlun denizin ortasında yüzüyor ya da derinliklerinde yatmakta; kimbilir belki yem olmuştur aç balıklara. Annen seni göğsünden şefkatle emzirdi ve şimdi bu ne cüret sendeki. Ölüyorsun ve dünya üzerinde bir yer bulamıyorsun, bedenini balıklar paylaşıyor. “Hakkın bu mu?”.

Çocuğun ağlar babam nerde? Adını söyler ama kimse cevap vermez, babam babam babam. Baban öldü sevdiceğim, kimseye veda etmeden, bizlerle vedalaşmadan gitti. Ama bir gün buluşacağız.

Osman Abu Amel

Page 12: H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi · 2018-03-02 · H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ Mültecilerin Sesi - Bahar 2008

H E L S İ N K İ Y U R T T A Ş L A R D E R N E Ğ İ

Mültecilerin Helsinki Yurttaşlar Derneği üyelerine mektubudur.

Mültecilerin SesiTürkiye’de Yaşayan Mülteci ler in Görüş ler ine Adanmış t ır

Helsinki Yurttaşlar DerneğiMülteci Savunuculuk ve Destek Programı (MDP)Tomtom Mah. Kumbaracı Sok.50/3A, Beyoğlu 34433, Istanbul

Tel: 0212-292 48 30

www.hyd.org.tr

YazarlarHayyan Ramadan gazetecilik okuyor ve fotoğrafçı. İnsan hakları ve mülteci meseleleriyle ilgileniyor. İstanbul’da yaşıyor.

G. uzun yıllar önce tıp eğitimi almak için Afrika’daki ülkesinden Rusya’ya gitti. O sırada ülkesinde patlak veren savaş nedeniyle geri dönemedi. 1991 yılından beri İstanbul’da yaşıyor ve mültecilerin haklarını savunmak için çalışıyor.

F. Sudan’da yardım kuruluşlarında çalışırken yaşadığı travma yüzünden psikolojik sorunları var. Halen İstanbul’da yaşıyor ve sağlığının düzelmesiyle daha iyi bir geleceğe kavuşmayı ümit ediyor.

M. Sudan’dan savaş nedeniyle kaçmak zorunda kalmadan önce tıp eğitimi almıştı. Başta kadınlar olmak üzere Sudanlıların geleneksel uygulamaları yüzünden yaşadıkları sorunlarla ilgili bilgilendirmek amacıyla yazıyor.

[Yemek tarifinin yazarı] ailesine ve arkadaşlarına yerel yemekler yaparak geleneklerini İstanbul’da sürdüren İranlı bir mülteci. Verdiği tarifi beğeneceğinizi ümit ediyor.

TeşekkürMültecilerin Sesi, Avrupa Komisyonu-AENEAS Programı desteği ile yayınlanmaktadır.

Mültecilerin Sesi, mülteci yazar ve sanatçıların görüşlerini ve bakış açılarını paylaşmaları için oluşturulmuş bir forumdur. Yazarlar ve sanatçılar tarafından bu haber bülteni içerisinde ortaya konmuş görüşler, inanışlar ve bakış açıları Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin ve Avrupa Komisyonu’nun görüşlerini temsil etmeyebilir.

Katılım“Mültecilerin Sesi” üç aylık bir bülten olmayı amaçlıyor.Bizlerle bilgilerinizi, hikayelerinizi ve eserlerinizi paylaşmanızıbekliyoruz. Eğer yazılarınızı anadilinizde göndermek isterseniz, bültende çevirisi ile birlikte yayınlanması için elimizden geleni yapacağız. Yazılarınızı göndermek için lütfen e-mail atın: [email protected] ya da telefon edin: 0212 292 4830

Mültecilerin Sesi - Bahar 2008