haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

8
şün, düşün… Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 32/13, 9 Ağustos 2013) Geçtiğimiz hafta neler oldu? (3 – 9 Ağustos 2013) Geçtiğimiz hafta, Türkiye tarihinde önemli bir yer edinen Ergenekon davasının karar duruşması görüldü. 5 Ağustos 2013 günü mahkeme, sanıklar hakkında son kararını verdi. Kararlardan önce, Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun açıkladığı yasaklara takıldık. Vali Mutlu, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları, milletvekilleri ve basın mensupları dışında izleyici alınmayacağını açıkladı. Bu açıklama yaygın tepkilere neden oldu. TBMM eski başkanlarından Ak Parti Gen. Bşk. Yrd. Mehmet Ali Şahin, bu yetkinin ve görevin valiye değil mahkemeye ait olduğunu söyledi. Dava süresince sanık avukatları ve hukukçular birçok konuda mahkemeyi eleştirdiler. Adil yargılama ilkelerinin göz ardı edilmesi, savunma avukatlarının taleplerinin gerekçe sunulmaksızın engellenmesi, duruşma salonlarına yerleştirilen mikrofonlarla duruşma süresince ve duruşma aralarında sanıkların yakınları veya kendi aralarında yaptıkları konuşmaların kayıt altına alınarak aleyhlerinde kullanılması bu eleştirilerin başında geliyor. Uzun tutukluluk süreleri de bir diğer önemli sorun olmaya devam etti; ediyor. Mahkeme ardından gözler Yargıtay’a çevrildi. Gerekçelerin açıklanmasının hemen ardından Yargıtay’a gidecek olan dosya onanırsa, sanıklar verilen cezalar İnfaz Kanunu uyarınca uygulanacak. Yargıtay kararı bozarsa yeniden yargılama süreci için dosya 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri gönderilecek. Cezalar pratikte kaç yıla eşdeğer? Ağırlaştırılmış müebbet (yaşam boyu) hapis cezaları ile birlikte süreli hapis cezası için 40 yıl, Müebbet hapis cezaları için 36 yıl, süreli hapis cezalarının ise en az üçte ikisi.

Category:

News & Politics


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

Düşün, düşün… Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 32/13, 9 Ağustos 2013)

Geçtiğimiz hafta neler oldu? (3 – 9 Ağustos 2013) Geçtiğimiz hafta, Türkiye tarihinde önemli bir yer edinen Ergenekon davasının karar duruşması görüldü. 5 Ağustos 2013 günü mahkeme, sanıklar hakkında son kararını verdi. Kararlardan önce, Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun açıkladığı yasaklara takıldık. Vali Mutlu, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları, milletvekilleri ve basın mensupları dışında izleyici alınmayacağını açıkladı. Bu açıklama yaygın tepkilere neden oldu. TBMM eski başkanlarından Ak Parti Gen. Bşk. Yrd. Mehmet Ali Şahin, bu yetkinin ve görevin valiye değil mahkemeye ait olduğunu söyledi. Dava süresince sanık avukatları ve hukukçular birçok konuda mahkemeyi eleştirdiler. Adil yargılama ilkelerinin göz ardı edilmesi, savunma avukatlarının taleplerinin gerekçe sunulmaksızın engellenmesi, duruşma salonlarına yerleştirilen mikrofonlarla duruşma süresince ve duruşma aralarında sanıkların yakınları veya kendi aralarında yaptıkları konuşmaların kayıt altına alınarak aleyhlerinde kullanılması bu eleştirilerin başında geliyor. Uzun tutukluluk süreleri de bir diğer önemli sorun olmaya devam etti; ediyor. Mahkeme ardından gözler Yargıtay’a çevrildi. Gerekçelerin açıklanmasının hemen ardından Yargıtay’a gidecek olan dosya onanırsa, sanıklar verilen cezalar İnfaz Kanunu uyarınca uygulanacak. Yargıtay kararı bozarsa yeniden yargılama süreci için dosya 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri gönderilecek. Cezalar pratikte kaç yıla eşdeğer? Ağırlaştırılmış müebbet (yaşam boyu) hapis cezaları ile birlikte süreli hapis cezası için 40 yıl, Müebbet hapis cezaları için 36 yıl, süreli hapis cezalarının ise en az üçte ikisi.

Page 2: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

Düşünce Özgürlüğü açısından Ergenekon davası ve kararlar: Ergenekon davası kararları yurtta da yurtdışında da çok farklı yorumlara ve tepkilere neden oldu. Genel Kurmay eski Başkanı Başbuğ, ‘Bir Genelkurmay Başkanı ‘terör örgütü’ lideri ise TSK terör örgütü mü sayılıyor? Beni bu makama tayin edenler, bir teröristi mi Genel Kurmay Başkanı yaptılar?’ sorusunu içeren bir mektubu basına iletti. IPI, Uluslararası PEN ve birçok kurum, cezaların ağırlığını ve duruşmalarda yaşananları eleştirdiler. Şanar Yurdatapan, Düşünce Suçu(!?)’na Karşı Girişim’in bu konudaki yaklaşımını Haber X portalına şöyle özetledi: ********** Kararlar çok tartışılacak, tartışılmalı da. Ancak, yargımızın oldum olası sorunlu yapısının bu davalara da yansıması, bizi suçları görmezden gelmeye de itmemeli. Türkiye’de –özellikle 90’lı yılları- yaşayan hiç kimse, ordu bünyesinde ve/veya himayesinde çok ağır suçlar işlendiğini, ordunun darbe yapmak için her an hazır ve nazır olduğunu inkar edemez. Zaten ordu da bunu gizleme gereğini duymuyordu. 27 Nisan muhtırasını çuvala sığdırabilir misiniz? Gene bir ‘İfade Özgürlüğü’ aktivisti olarak hangi sözün, yazının veya eylemin bu özgürlük kapsamında olduğu, ne zaman nefret söylemine ve giderek nefret suçu’na dönüşeceği hakkında da fikrim var. Bazı sanıkların o günlerde yazdıkları, çizdikleri, söyledikleri ve yaptıklarıyla zaten bu haddi çok çok aştıklarının da tanığı olduk. Bütün bunlarla birlikte, Ergenekon soruşturmalarının ve bu soruşturmalarda insanlara yöneltilen suçlamaların mantığımı isyan ettirdiği anlar çok oldu. Türkan Saylan’ın bu işle ilişkilendirilmesi, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın Ergenekonculukla suçlanmaları ‘Yoksa bu işi bulandırmak ve asıl suçluları gizlemek için mahsus mu yapılıyor?’ sorusunu akla getiriyordu. Bunların üstüne bir de savcıların her bulduğunu ‘Ben koyayım da yargıç isterse kullansın’ mantığıyla iddianamelere tıkıştırması, uzun tutukluluk süreklerinin aslında sadece bir ‘tedbir’ olan tutukluluğu cezaya dönüştürmesi alışkanlığı eklenince Ergenekon davasının üstüne düşen gölge de az değil. Kararlar hakkında kesin bir hükme varmak için gene de gerekçeleri görmek gerekecek. Çünkü savcıların yönelttiği suçlamaları biliyoruz, ama hakimlerin kararlarını bu gerekçelere dayandırıp dayandırmadıklarını henüz bilmiyoruz ve bu bilgi tavrımızı belirleyecek çok önemli bir husus. En azından şunu söyleyebilirim: Türkiye’yi özgür ve demokratik bir ülke haline getirebilmek için ne yazık ki önümüzde daha çok uzun bir yol var.

Page 3: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

“Duruşmaya kimlerin alınacağını açıklamak Vali'nin işi değil” AKP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun 5 Ağustos'ta görülen Ergenekon Davası Karar Duruşması'na izleyici alınmayacağı açıklamalarını eleştirdi. Şahin, “Duruşmaya kimlerin alınacağını açıklamak Vali'nin işi değildir. Duruşma salonuna kimler alınacak, seyirci alınacak mı, alınmayacak mı? Bunların kararını mahkemeler verir. Mahkemeler bağımsızdır ve tarafsızdır” dedi. Vali 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin aldığı karar doğrultusunda, duruşma salonuna tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları, milletvekilleri ve basın mensuplarının alınacağını, izleyici alınmayacağını açıklamıştı. “Silivri mahkeme bölgesine yapılacak intikaller 2911 sayılı yasanın 22. maddesine göre kanunsuz toplantı ve gösteri, mahiyetinde görülecektir" diyen Vali Mutlu gerekirse yolda durdurma yapabileceklerini söylemişti. Öyle de oldu. Gene Toma’lı, biber gazlı görüntüler yaşandı.

Ergenekon davasında karar 2008 yılında 86 sanıkla 16 iddianame ile başlayan Ergenekon davası, 5 yıl sonra 66’sı tutuklu 275 sanık ve 23 iddianame ile sonuçlandı. Davada 21 kişi beraat etti, 11 kişi hakkında yakalama kararı çıktı. *** Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'e, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’a, Emekli Albay Dursun Çiçek'e, Emekli Orgeneral Hasan Iğsız’a ve gazeteci Tuncay Özkan’a ağırlaştırılmış müebbet verildi. Davada 21 kişi beraat etti. *** CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal için tutuklu bulunduğu süre dikkate

Page 4: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

alınarak, tahliye kararı verildi. Mehmet Otuzbiroğlu, Hıfzı Çubukçu, Mehmet Perinçek de dahil 16 kişi hakkında daha tahliye kararı çıktı. ***Mahkeme yargılanan 25 basın çalışanına 6 aydan ağırlaştırılmış müebbete kadar hapis cezası, bir gazeteci için yakalama kararı ve bir gazeteciye de beraat kararı verdi. *** Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Yakalama kararı çıkarılan diğer isimler şöyle: Yalçın Küçük, Tuncer Kılınç, Ahmet Cinali, Adnan Türkkan, Hüseyin Buzoğlu, Tunç Akkoç, Adnan Akfırat, Mehmet Ali Çelebi, Kemal Şahin, Levent Temiz. *** Beraat eden sanıklar arasında Ali Yiğit, gazeteci Caner Taşpınar, Süleyman Esen, yönetmen Halis Yavuz Işıklar, Salih Kunter var. *** Ölen sanıklar hakkındaki davalar düştü. Bedrettin Dalan ve Turhan Çömez'in de aralarında bulunduğu firari sanıkların dosyası ayrıldı. ** Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk, Sedat Peker ve Sami Hoştan ile bazı emekli askerler ve İşçi Partisi yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanık hakkında hazırlanan iddianame, 2 bin 455 sayfaydı. ** Gizli tanık ifadelerine yoğun olarak başvurulan Ergenekon davasında, ilk iddianameler İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanmıştı. Detayları burada bulabilirsiniz: http://is.gd/RpanPW

BDP Gençlik Meclisi'nin yürüyüşüne polis barikatı Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Gençlik Meclisi, 4 Ağustos’ta "sömürgecilik ve yozlaşmaya" karşı Taksim'e yürümek istedi. Polisin izin vermemesi üzerine Galatasaray Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Protestocular önce oturma eylemi yaptıktan sonra Emre

Page 5: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

Yalçın basın açıklaması yaptı. Yalçın şunları söyledi: “Gençleri kendi değerlerinden uzaklaşmış bir toplum kendini var edemez. Türk devletinin son yüz yıldır Kürdistan'da geliştirdiği sömürgeleştirme politikalarının esas hedefi bu yönlüdür. Egemen devlet sömürgeci politikalarla Kürtleri inkar ediyor ve Kürt halkını Türkleştirmeye çalışıyor.”

IPI: Ergenekon kararları, gazetecilik faaliyetine misilleme Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve ona bağlı Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO), Ergenekon davasında çıkan kararlarla ilgili endişeli olduklarını ifade etti. IPI İcra Direktörü Alison Bethel McKenzie şunları söyledi: “Bu kararlar aynı zamanda Türkiye'nin muğlak terörle mücadele ve ceza kanunlarının nasıl aşırı derecede zorlanarak genişletebildiğini gösteriyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçen aralıkta IPI heyetine, dördüncü yargı paketinin tutuklu gazeteciler sorununa çözüm olacağı sözünü vermişti. Öyle görünüyor ki sonuçta bu paket de pek az ilerleme sağlayabildi. Türkiye'deki yasa yapıcıları, kamu yararı adına ifa edilen eleştirel haberciliğin terörle eşdeğer görülmeyeceğini garanti eden reformlar uygulamaya ve yeni bir anayasanın basın ile ifade özgürlüğünü AİHM dâhil uluslararası normlara uygun olarak koruma altına almasını sağlamaya çağırıyoruz.” Tutuklulukta geçen süreler, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 102’de ağır cezayı gerektiren suçlar için 2 yıl, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilmek şartı ile ayrıca en fazla 3 yıl uzatılmak şartıyla belirlenmiş durumda. CMK madde 252’nin 2. Fıkrası, belirli suçlar için, bu sürelerin iki kat uygulanacağına da işaret ediyordu. Toplamda 10 yıl olarak gösterilen bu süre, iptal edildi. Gerekçesi ise, 2 Ağustos 2013 tarihli Resmi Gazete’de, “ölçüsüzlük” olarak gösterildi. Yeni düzenleme için 1 yıllık süre belirleyen TBMM’nin aldığı karar, 2 Ağustos 2014’te yürürlüğe girecek. Derhal uygulanmayıp 1 yıl süre belirlenmesinin gerekçesinde ise, “kamu düzenini ihlal edici nitelikte görüldüğü” ifadesi yer aldı. Bu şekilde, uzun tutukluluk sürelerinin hukuksuz olduğu kararını alan AYM, mahkemelerden 1 yıl daha bu hukuksuz kararı uygulamasını ve aldığı kararın 1 yıl uygulanmamasını istemiş oluyor.

Page 6: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

Erdoğan: “Eyyy Nobel sen nasıl barış ödülü dağıtıyorsun” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği bayramlaşma töreninde, Mısır'da Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed El Baradey'in Cumhurbaşkanlığı Birinci Yardımcılığına atandığını hatırlatarak, Nobel Ödül Komitesine tepki gösterdi. Erdoğan, “Şimdi ben Nobel'e sesleniyorum. Ey Nobel, sen nasıl barış ödülleri dağıtıyorsun ki, bu barış ödülleri dağıttığın kişiler, askeri darbe yapanların yanında yer alıyor" dedi. Üç çocuk konusuna da değinen Erdoğan, "Hanım kardeşlerimize gelin bu millete üç çocuk hibe edin diyorum" diye konuştu. İngiliz evrimci biyolog ve yazar Richard Dawkins ise Erdoğan’ın açıklamasından bir gün sonra attığı tweet ile gündeme oturdu. "Dünyadaki tüm Müslümanların aldığı Nobel ödülü sayısı Cambridge Üniversitesi bünyesindeki Trinity Koleji mensuplarının aldığından azdır. Gerçi onlar [Müslümanlar] da Orta Çağ'da harika şeyler yaptılar" dedi.

Page 7: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

Can Dündar Birgün'de, Sabah'ın yeni ombudsmanı Altay oldu BirGün yazarı L. Doğan Tılıç bugünkü yazısında izne ayrıldığını ve izinde olduğu süre boyunca köşesinde, geçen hafta Milliyet'ten kovulan Can Dündar'ın yazacağını açıkladı. “Galiba dünyada ilk kez, bir gazeteci, yokluğunda bir dostunun köşesine sahip çıkacak. Yokluğunu hissettirmeyecek. Başka anlamlar yüklemeyin buna. Komşularım hayvanlarıma, bitkilerime el verecek. Can da köşeme! O kadar.... Şimdi köşemi bırakıyorum; 5 Eylül'e kadar Can'a!” Dündar da Twitter hesabından “Doğan Tılıç'ın ve “#candundarbirgündeyazsın”cıların davetiyle, dayanışma için, bir ay Birgün'de yazacağım” mesajını attı. Bu arada, Sabah'ın yeni okur temsilcisi de İbrahim Altay oldu. Kısa süre önce, Gezi Parkı yazıları nedeniyle okur temsilcisi Yavuz Baydar'ı işten çıkartan Sabah Gazetesi yönetimi, Altay'ın yeni görevini şöyle duyurdu: “Sabah gazetesinde bugünden itibaren artık okurların gerçek bir temsilcisi var. Köşesini şahsi fikirlerine alet etmeyecek, okuyucunun sesi olacak, medya etiğine hassas.”

Ekşisözlük yazarlarına hapis istemi Ekşisözlük sahibi Sedat Kapanoğlu ile 40 sözlük yazarı hakkında “halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla 6 aydan, 1 yıla kadar hapis istendi. İddianamede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen maddelerine atıf yapıldı. İddianamede şu ifadeler yer aldı: “TCK 216/3'te korunan hukuki yarar; Allah, din, peygamber, kutsal kitaplar, mezhepler değil,

Page 8: Haftalik dusunce ozgurlugu bulteni_13.08.09_32

kişilerin bu kavramlara yönelik dini hisleridir. Kuşkusuz kişi bu kavramlarla ilgili düşüncelerini açıklayabilir, eleştirebilir. Ancak bunu yaparken göz önünde tutulması gereken husus başka kişi veya kişilerin dini duygularının incitilmemesidir. Zira kimsenin başkasının kutsal saydığı kavramlara ilişkin saygı duygusunu incitmeye hakkı olamaz.”

Facebook, Yüksekova Haber'in sayfasını kapattı Yüksekova Haber'in 60 binin üzerinde takipçisi bulunan Facebook sayfası herhangi bir uyarı yapılmaksızın Facebook tarafından yayından kaldırıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Yüksekova Haber kendilerine gerekçe olarak PKK'lilerin çekilme süreci sırasında haber ajansları tarafından servis edilen fotoğraf ve birçok internet sitesi ve gazete tarafından halen kullanılmakta olan yukarıdaki fotoğrafın gösterildiğini ifade etti. *****************************************************************************Web sitemizden ifade özgürlüğü ile ilgili haberlerin detaylarına ve haftalık bültenlere ulaşabilirsiniz: http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=21