haftal›k dergi / say›: 168 kÖpek!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya...

50
www.yuruyus.com Say›:168 [email protected] I IS SS SN N 1 13 30 00 05 5 - - 7 79 94 44 4 www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 168 21 Aral›k 2008 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] Bush’a f›rlat›lan ayakkab›, dünya halklar›n›n Amerikan emperyalizmine LANET‹D‹R! M MA AR RA AK KA AT TL LA AM MI I 3 30 0. . Y YI IL LI IN ND DA A KÖPEK! ‹flte veda öpücü¤ü Her Milliyetten ve ‹nançtan Türkiye Halklar› Emperyalizme ve ‹flbirlikçilerine Karfl› Hala Irkç›l›k, Mezhepçilik ‹ktidarda! Hala Halk› Bölüp Parçalayarak Yönetiyorlar! B B R R L L E E E E L L M M ! !

Upload: lamdung

Post on 31-Mar-2018

231 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

Page 1: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

www.yuruyus.com Say›:168 [email protected] 1133000055 -- 77994444

www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 168

21 Aral›k 2008

Fiyat›: 1 YTL

(kdv dahil)

[email protected]

Bush’a f›rlat›lan ayakkab›, dünya halklar›n›n

Amerikan emperyalizmine LANET‹D‹R!

MMAARRAAfifi KKAATTLL‹‹AAMMII 3300.. YYIILLIINNDDAAKÖPEK!‹flte veda

öpücü¤ü

Her Milliyetten ve ‹nançtan Türkiye Halklar›Emperyalizme ve ‹flbirlikçilerine Karfl›

Hala Irkç›l›k, Mezhepçilik ‹ktidarda!Hala Halk› Bölüp Parçalayarak Yönetiyorlar!

BB‹‹RRLLEEfifiEELL‹‹MM!!

Page 2: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Elinde Yürüyüş sokakta

dergi dağıtırken kurşun-

landı Ferhat.

Polisin kalleşçe sırtına

sıktığı kurşunlar onu felç

bıraktı.

İşte yine elinde Yürüyüş..

Dilinde gerçeğin, kavga-

nın sesi...

15 ay önce, genç, dina-

mik, coşkulu ve heyecanlı

adımlarıyla dolaşıyordu o

sokaklarda... Şimdi teker-

lekli sandalyeye mahkum

o genç ayakları.

Ama yüreğinde aynı dina-

mizm, aynı coşku, aynı

heyecan var yine. Elinde

tuttuğu o derginin sayfa-

larında, o coşkuyu, dina-

mizmi, heyecanı veren bir

dünya görüşü var...

Zalimlerin borazanları,

Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-

tarken kurşunlanması,

Enginler’in Yürüyüş satar-

ken tutuklanıp işkencede

katledilmesi eleştirildi-

ğinde “ama siz Yürüyüş

kimin dergisi biliyor mu-

sunuz?” diyorlar, sanki

bir “sır” ifşa edercesine?

Yürüyüş dergisi kimin,

söyleyelim.

İşçilerin, köylülerin, gece-

konduluların, işsizlerin,

açların, mazlumların,

tüm ezilenlerin dergisi o.

Emperyalizme, faşizme

karşı, bağımsızlık, de-

mokrasi, sosyalizm için

mücadele edenlerin dergi-

si o.

Genç yaşlı, kadın erkek,

70 milyonun Yürüyüş’ü o.

İşte bu yüzden, asla sus-

turamaz, asla durdura-

mazsınız!

VVuurrdduunnuuzz,, iiflflttee eelliinnddee yyiinnee

YYÜÜRRÜÜYYÜÜfifi!!VVuurrdduunnuuzz,, iiflflttee eelliinnddee yyiinnee

YYÜÜRRÜÜYYÜÜfifi!!

Zulmünkarfl›s›ndaFerhat’›n yan›ndaolmak için;26 Aral›k 2008’deSaat: 9.30'daBak›rköy 9. Asliye Ceza Mahkeme-si’ndeyiz!

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Yitirdiklerimiz26 Aral›k -- 11 OOcak

1956, Dersim Mazgirt do¤umluydu. Lise y›llar›nda müca-deleye kat›ld›. Elaz›¤, Gaziantep ve Malatya’da görevyapt›. Malatya da¤lar›nda k›r gerilla ekiplerinde yer ald›.Malatya’da, Marafl katliam›n›n y›ldönümü nedeniyle, an-ti-faflist bir eylem haz›rl›¤› yaparken elindeki bomban›npatlamas› sonucu 26 Aral›k 1979’da flehit düfltü.ZZeekkii ÖÖZZTTÜÜRRKK

1978, Almanya do¤umlu olan Sergül, emperyalizminyoz kültürü ve yaflam tarz›n› reddederek, mücadele için-de yer ald›. 1997’de bir görev için ülkeye geldi¤indetutsak düfltü. ‹flkencecilerin tecavüzüne u¤rad›. Direnifl-lerle geçen tutsakl›k sürecinde, her zaman coflku doluy-du. Uflak Hapishanesi’nde, 25 Temmuz 2004'de ölümorucu band›n› kuflanarak, direniflin bafl›ndan itibaren ›s-

rarla istedi¤i hedefine ulaflt›. Direnifl içindeyken tahliye edildi. 28 Aral›k2004’de ‹stanbul Taksim’de gerçeklefltirdi¤i feda eylemiyle, Büyük Direni-flin 118. flehidi olarak ölümsüzleflti.

SSeerrggüüll AALLBBAAYYRRAAKK

1959, Fatsa do¤umlu olan Turgut, 1975'lerde mücadeleiçinde yer ald›. ‹stanbul ve Karadeniz'de faaliyetyürüttü. 12 Eylül koflullar›nda 5 y›l tutsakl›k yaflad›.1990 ve 1994’te yeniden tutsakl›klar yaflad›. Oligarflininiflkencehanelerinde, tutsakl›k koflullar›nda y›pranan be-deni, yakaland›¤› hastal›¤a yenik düfltü. Yurtd›fl›na ç›k-t›ktan sonra, 1 Ocak 2004’te aram›zdan ayr›ld›.TTuurrgguutt ‹‹ÇÇPPIINNAARR

1960, ‹stanbul do¤umlu olan Celalettin, 77’de kat›ld›¤›mücadeleyi, 25 y›l boyunca onurla sürdürdü. 1980’denitibaren 7 y›l tutsakl›k yaflad›. Ç›kt›¤›nda yine kavgan›niçindeydi, Ege Bölgesi Siyasi Sorumlusu olarak görev yap-t›. Bir kez daha yaflad›¤› tutsakl›¤a, 3 yoldafl›yla birliktegerçeklefltirdi¤i özgürlük eylemiyle son vererek, k›r geril-la birliklerine kat›ld›. Tokat k›rsal›nda oligarflinin askeri

güçleriyle ç›kan çat›flmada, 28 Aral›k 2002’de flehit düfltü.CCeellaalleettttiinn AAllii GGÜÜLLEERR

27 Aral›k 1990’da ‹stanbulGöztepe’de, DMO’nun bombalan-mas› eyleminde, bomban›n erkenpatlamas› sonucu flehit düfltüler.Ordu Fatsa do¤umlu olan Ferit,1980 öncesi Liseli DEV-GENÇ mü-cadelesinde yerald›. 12 Eylül son-

ras›nda tutsak düfltü. Tahliye olduktan sonra da mücadeleye kofltu. DEV-GENÇ’in yeniden yarat›lmas› sürecine kat›ld›. Sürecin zorluklar›na ald›rmadanyeralt› mücadelesinde görevler üstlendi, daha sonra silahl› birlikler ekip so-rumlulu¤una atand›. Çok say›da devrimci eylemi örgütledi.Amasya Gümüflhac›köy do¤umlu olan Hamdi, genç yafl›nda at›ld› kavgaya. Enbüyük arzusu silahl› birlikler savaflç›s› olmakt›. Coflkusu, dinamizmi, cesaretiylehedefine ulaflt›. Halk kurtulufl savafl›n›n bir neferi olarak ölümsüzleflti.

FFeerriitt EELL‹‹UUYYGGUUNN HHaammddii AAYYGGÜÜLL

Kavga Adam›, Devrim Hamal›Ferit EL‹UYGUN

""EEyy ccaann ggüünneeflfliimm

EEflfllliikk eeddeenn bbiizziizz bbuu uuffuukkllaarrddaa ssaannaa

BBiizziizz aatteeflfl rreennggiinnddee yyüürreekklleerrddee aakkaann

‹‹flfliittiillddii¤¤iinnddee zzaaffeerr flflaarrkk››llaarr››

HHaallaayy››nnddaa iillkk ››flfl››lltt››llaarr››nn›› kkaarrflfl››llaayyaann bbiizz

ÇÇiiççeekklleerrii ggöökk mmaavviissiinnee ssaavvuurraann bbiizz oollaaccaa¤¤››zz..""

Ferit Eliuygun, kavga adam›, devrim hamal›, yaflam›n›n tüm güzel-liklerini devrimci savaflta bulan ve devrimci savafla veren ve sürekliüreten, tertemiz, p›r›l p›r›l do¤all›¤›yla kendini sunan insan.

Ferit, devrimci prati¤i ve yarat›c›l›¤›nda yorulmak bilmeyen müteva-z› bir iflçi. Devrimi yak›nlaflt›racak her ifli küçük büyük ayr›m› yapma-dan, gerekti¤inde kendi s›n›rlar›n› da aflarak yerine getiren bir usta.

Ferit hareketin at›l›m sürecinde var olan tüm olanaks›zl›klar› gö¤üsle-yip bunlar› olana¤a dönüfltürebilmek için canla baflla çal›flan, hiç birzaman olanaks›zl›klardan yak›nmayan, kendi içinde yaflad›¤› olanak-s›zl›klar› gözard› edip yoldafllar› için üzülen, kendisinden önce yol-dafllar›n› düflünen bir komutan, bir a¤abeydi. Örne¤in, so¤uk bir k›flgünü kendi sorumlulu¤u alt›ndaki yoldafllar›n›n sobas›z ve battaniye-siz olmas› onu çok rahats›z etmifl ve yeni elde etti¤i bir olana¤› yol-dafllar›na aktarabilmek için kendisine getirilen battaniye ve sobay› ak-flam›n bir vakti yoldafllar›na götürmüfl, kendisi so¤ukta yatmay› tercihetmiflti. Bunu yapmak Ferit'e büyük bir iç huzur verirdi.

Sadece yoldafllar› için de¤il, s›radan insanlar için de bir o¤ul, bir a¤a-bey olmay› becerebiliyordu Ferit. Onu bir kez gören, evine bir kezmisafir edenler, tekrar görmek isterlerdi. Bekar evi görüntüsü ile tut-tuklar› bir üssün yafll› ev sahibi, Ferit a¤abeylerine hayran mahalle ço-cuklar›, delikanl›lar› olanak olsayd› o sevgi ve sayg›y› bizlere çok da-ha iyi anlat›rd›.

Ferit, her fleye mücadelenin ihtiyaçlar› gözüyle bakard›. Zula yer-lerini, takip bakma, atlatma, eylemlerde geri çekilme yerlerinisavaflç› bak›fl aç›s›yla ele al›rd›... Mücadelenin ihtiyaçlar› için, ge-rekti¤inde her rolü oynayabilirdi. Gerekti¤inde bir hac›, bir iflporta-c›, bir köylü olurdu. Bir eylem sonras›nda, çevirme yapan trafik po-lisine sert ç›karak sivil polisin görevini yapmas›na engel oldu¤undandolay› bafl›n›n derde girece¤ini söylemiflti. Bir baflka eylemde sivilpolis olarak çevirme yapm›fl ve 100 metre ileride gerçek polislerinçevirme yapmas›na ra¤men kimsede flüphe uyand›rmam›flt›r. Yarat›-c› ve cüretliydi. Fakat, hepsinden önemlisi, bir devrimcinin baflara-mayaca¤› birfley olmad›¤›na inan›rd›.

Ferit yoldafllar› için onlar› atefl hatt›ndan ç›karan bir rehber, tümdertlerini aç›p paylaflabilece¤i bir dost, en olumsuz koflullarda moralve inanç kayna¤›, doyas›ya gülünüp, doyas›ya omuz omuza savafl›-lacak bir yoldaflt›.

Tarih Yazanlar

29 Aral›k 1969’da ‹stanbul Gamak Motor Fabri-kas›'nda iflten ç›karmalar› protesto eden iflçilerle,polis aras›nda ç›kan çat›flmada, polisin açt›¤›ateflle katledildi.

fifieerriiff AAYYGGÜÜNN

Page 3: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

GGrruupp YYoorruumm LLiisseellii GGeennççlliikklleeBBuulluuflfluuyyoorr

BBAAfifiEE⁄⁄MMEEDDEENN AAllbbüümmüünnüünnTTaann››tt››mm››

27 Aral›k 2008 CumartesiSaat: 14.00

‹dil Kültür Merkezi

Faflizm böler devrim birlefltirir 44

Marafl’ta neyi gördük? 66

Marafl ne ilk ne de son katliamd›r 99

Küçük’ün devleti sorgudan muaf 1111

Çeteler neden ortaya ç›k›yorlar?nas›l bir rol oynuyorlar? 1122

Ba¤c›lar halk› çeteleri anlat›yor 1144

Adalet iste¤imiz bitmeyecek! 1166

TAYAD’l›lar Bayrampafla Hapishanesi önündekatliamc›lar›n yarg›lanmas›n› istedi 1177

19 Aral›k: Kim neredeydi? Ne yapt›? Ne dedi? 1199

‘Kay›plar›n’ mezar› nerede?AKP aç›klayabilir mi? 2233

Ferhat Gerçek davas› bafll›yor! 2244

Bitmez tükenmez enerjisiyle Day› 2266

ÖÖ¤¤rreettmmeenniimmiizz:: E¤itimin sonsuz gücüsüreklili¤indedir 3300

60 günde 60 bin asker ne için? 3322

‘‹flte veda öpücü¤ü, seni köpek’ 3333

DDüünnyyaa:: Zimbabwe’de kolera salg›n› 3366

EEmmeekk:: KESK hangi politikalar gelifltirdi?Hangileri geriletti? 3388

DDeevvrriimmccii ‹‹flflççii HHaarreekkeettii:: Kendi eme¤imizinsahibi olmal›y›z 4411

Brissa’da Direnifl 4422

GGeennççlliikk:: Bu atefl egemenleri yakacak 4433

CHP’nin yalanlar manzumesi 4444

Hepsi bu koltuklar için mi? 4455

Kanl› Marafl 5500

‹Ç‹NDEK‹LER Ça¤r› / ‹lan

BBiillggii 3311Ahlak

HHaaff››zzaa 4466Kafkas halklar›n›n kahraman›: Abr›skil

DDee¤¤iinnmmeelleerr 4488Hizmet

YYiittiirrddiikklleerriimmiizz 5511

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü:Halit Güdeno¤lu

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20/ 2 Beyo¤lu/ ‹STANBULTelefon-Faks: 0212 251 94 35

Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›k

Adres: Merkez Mah. Abidei HürriyetCad. Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14 fiiflli/ ‹STANBUL

Tel: 0212 241 26 41

Faks: 0212 241 11 16

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NEDERLAND

‹nternet Adresi: www.yuruyus.comMail Adresi: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Bask›: Ezgi Matbaac›l›k-Sanayi Cad.Altay Sokak No:10 Çobançeflme/Yenibosna / ‹ST. Tel: 0 212 452 23 02

Da¤›t›m: Turkuvaz Da¤›t›m PazarlamaSan. ve Tic. A.fi. Tel: 0 212 354 37 67

Haftalık Süreli Yerel YayınFiyatı: 1 YTL

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

SSiiyyaasseettttee ‹‹llkkee 3377Mücadelemiz neye karfl›?

Marafl KKatliam›n›Unutmad›k,

Unutturmayaca¤›z

30. YY›l›nda AAnmaEtkinli¤i PProgram›

PPiirr SSuullttaann AAbbddaall KKüüllttüürrDDeerrnnee¤¤ii ÇÇii¤¤llii fifiuubbeessii

YYeerr:: Çi¤li BelediyesiMeclis Salonu

TTaarriihh:: 27 Aral›kSaat: 15.00...

SSoorruunnllaarr // ÇÇöözzüümmlleerr 3355Açl›k ve obezlik

GGrruupp YYoorruumm SSÖÖYYLLEEfifi‹‹28 Aral›k 2008 PazarSaat: 14.00BBaa¤¤cc››llaarr YYeenniimmaallllee KKaarraannffiilllleerrKKüüllttüürr MMeerrkkeezzii

Saat: 17.00EEsseennlleerr HHaakkllaarr DDeerrnnee¤¤ii

Page 4: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Faflizm inanç-lar›, milliyetleri

afla¤›lar, devrim de-¤er verir. Faflizminançlar› yasaklar,‘farkl›’ milliyetle-ri düflman ilan eder, devrimtüm milliyetlere ve inançla-ra, ulusal ve sosyal haklar›-n›, özgürlüklerini verir... Faflizmhükmünü sürdürebilmek için halk›böler, birbirine düflürür, devrim bir-lefltirir. Oligarflinin iktidarlar› da fa-flizmin karakterine uygun olan ney-se, öyle yapt›lar. Marafl’ta halk›m›z›birbirine düflürdüler. Kontrgerilla-n›n, faflist hareketin halk›n bir kesi-mini di¤er bir kesimine karfl› k›fl-k›rtmas›yla gerçeklefltirilen bir kat-liam›n 30. y›l›nday›z.

30 y›l sonra Marafl’› anmak, anla-mak ve anlatmak, hat›rlamak ve

hat›rlatmak, bir zorunluluktur.

Ülkemizin gündemini iflgal edenkonulara bak›n. Botafl’ta kuyu-

lara at›lan kay›plar, her ne kadar so-ruflturulmasa da her dosyas›n›n al-t›nda onlarca infaz›n, katliam›n ye-rald›¤› Ergenekon davas›, Ermenisoyk›r›m›... Bir kaç hafta önce, mü-badele ve 6-7 Eylül tart›fl›l›yordu.Ve devam›ndaki gündemler: 19-22Aral›klar, Hrant Dinkler’in katledil-mesi, Engin Çeberler’e yap›lan ifl-kenceler, Kandil’e gün afl›r› yap›lanoperasyonlar... Ülkemiz bu ve ben-zeri olaylar› tart›fl›yor hep. Hepsi,kan dökülmüfl, can al›nm›fl gün-demler bunlar. Hepsi kanl› tarihimi-zin bir parças›, hepsi kanl› tarihimi-zin bugündeki devam›. Türkiye tari-hi kan ak›yor.

Dönüp dönüp 10 y›l önceki, 20ya da 30 y›l önceki katliamlar›,

ya da daha yak›n zamandaki polisinfazlar›n›, diri diri yakmalar› tart›fl-mak durumunda kal›yoruz. Unutul-mas›n diye tekrar tekrar hat›rlat›yo-ruz. San›lmas›n ki, düne, geçmiflolaylara tak›l›p kalm›flt›r devrimci-ler. Hay›r, biz Marafl katliam›n› tar-t›fl›rken, bbuuggüünnüü tart›fl›yoruz ayn›zamanda. Bu sadece Marafl için degeçerli de¤il zaten; Türkiye gerçe¤iiçinde baflka bir çok olay için de

söylenebilir. Sivas katliam›, ayn›zamanda bugün de¤il mi? 6-7 Ey-lüller bugün de¤il mi? 1 May›s1977 bugün de¤il mi? 16 Mart 1978bugün de¤il mi... Hepsinin izleri,sorumlular›, hepsini yaratan politi-kalar, bbuuggüünnee uzanm›yor mu?

Gelece¤e herkesten ve her fley-den çok önem verdi¤imiz için

geçmifle de bu kadar büyük önemveriyoruz. Tekrar tekrar dönüyoruzgeçmifle; hat›rlatmaya da devamedece¤iz; çünkü bu dosyalar›n ka-panmas›n› sa¤layacak hiçbir gelifl-me yaflanmam›flt›r ülkemizde. Hiç-bir halk, ac›lar›n›, kay›plar›n›, soru-lacak hesaplar›n›, kendisine yap›lanadaletsizlikleri, kendisine s›k›lankurflunlar› unutarak, afla¤›lanmay›,adaletsizli¤i sineye çekerek, güzel,özgür, adaletli, ba¤›ms›z bir gelecekkuramaz. E¤er ülkemizin, halk›m›-z›n böyle bir gelece¤i olacaksa, bugeçmiflin hesaplaflmas› üzerinde in-fla edilecektir.

Bugün birçok gencimiz Maraflkatliam›n›n ayr›nt›lar›n› okudu-

¤unda, bir güruhun arkas›nda vahfli-ce, iflkencelerle katledilmifl cesetlerb›rakarak günlerce bir flehirde terörestirdi¤i o sahneleri gözünün önün-de canland›rmakta zorlanacakt›r. Vemuhtemel ki, bu vahfletin, iflkence-lerin, barbarl›¤›n “eski günlerde”kald›¤›n›, Türkiye’nin art›k o za-mandan bu yana daha “ça¤dafllaflt›-¤›n›”, daha “e¤itimli” hale geldi¤inidüflünecektir. Ayd›nlar›n bile s›k s›kbu yan›lsamaya düfltükleri ülkemiz-de, uzak ve yak›n tarihimizi yeterin-ce bilmeyen gençlerimizin böyledüflünmeleri normaldir. Ama onlarahemen, vahfletin 30 y›l önceki Ma-rafl katliam›nda kalmad›¤›n› hat›r-latmak için Sivas katliam› örne¤iniverebiliriz. Mad›mak’ta onlarca in-san›n oteli kuflatan bir güruh tara-

f›ndan, hükümetin, devletin resmive sivil görevlilerinin gözetimi al-t›nda diri diri yak›ld›¤›n› hat›rlat›-r›z. O kadar eski say›lmaz Sivas. 15y›l öncesidir.

Ama gencimiz 15 y›l›n uzun birzaman oldu¤unu düflünebilir

yine de ve Sivaslar’›n da geçmifltekald›¤› kan›s›nda olabilir. Ona bukez, daha yak›n bir tarihten, 2000y›l›ndan bir vahfleti hat›rlat›r›z.2000 y›l›nda bu ülkenin hapishane-lerinden birinde, Bayrampafla Ha-pishanesi’nde 6 kad›n›n devletinresmi görevlileri taraf›ndan diri diriyak›ld›¤›n›, görevlilerin kad›nlar›yakarken kahkahalar att›klar›n› an-lat›r›z. 8 y›l olmufltur henüz. Fakat 8y›l içinde de köprülerin alt›nda çoksular akt›¤›, bu arada bir çok“AB’ye uyum yasas›” ç›kar›ld›¤› id-dia olunup, onlar›n da geride kald›-¤› düflünülebilir. Ki o halde de an-latmaya devam edece¤iz demektir.O halde, daha iikkii aayy önce gerçek-lefltirilen bir katliam›, Engin Çeberisimli genç bir insan›m›z›n nas›lkatledildi¤ini anlataca¤›z. Geçti¤ihheerr ddeevvlleett kkuurruummuunnddaa iflkence ya-p›larak öldürülen Engin Çeber’inkatli, Marafllar’›n, Sivaslar’›n, 19Aral›klar’›n devam›ndaki Türki-ye’yi gösterir bize.

Ve e¤er bir kimse, faflizmin bo-razan› de¤ilse, emperyalizmin

ve iflbirlikçilerinin sömürü düzenin-den beslenen bir asalak de¤ilse, bü-tün bunlar›n yafland›¤› ve halen ya-flanmaya devam edildi¤i bir ülkenindemokrasi diye adland›r›lamayaca-¤›n› teslim edecektir. Tarihi kanabo¤ulmufl bir ülkede yafl›yoruz vebu topraklar, bu kandan ancak üze-rinde tahakküm kurmufl olan em-peryalistler ve iflbirlikçiler kovuldu-¤unda kurtulacakt›r. Onlar›n tahak-kümü sürdü¤ü müddetçe, bu kan

4 GÜNDEM 21 AAral›k 22008

Faflizm BölerDevrim Birlefltirir

Page 5: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

dolu tarihle, kan›n akmaya devametti¤i s›n›flar mücadelesi gerçe¤iyleiç içe yaflamaya devam edece¤iz.

Bafltan beri sözünü etti¤imiz tümbu katliamlar›n hepsinde ayn›

fleyler ç›k›yor karfl›m›za. Hepsindedevletin bir flekilde sorumlulu¤uvard›r. Ya do¤rudan katledendir, yakatliama çanak tutan. Hepsinde biradaletsiz kalma hali söz konusudur.Hepsinin dosyas›, gelip geçen ikti-darlar taraf›ndan rafa kald›r›lm›flt›r.Çünkü süren, sürdürülen politika-larla karfl› karfl›yay›z. E¤er bir ülke-de 30 y›ldan beri gelip geçen her ik-tidar, Alevili¤i yok saymaya devamettiyse, Alevili¤i yok etmek için dedo¤rudan ve dolayl› bask›lar›, asi-milasyon politikalar›n› sürdürdüy-se, bu, Marafl katliam›n› var edenpolitikan›n da 30 y›ld›r hala capcan-l› oldu¤unu göstermez mi?

Marafl’›n mahallelerinde dö-külen kan, halk›n kan›yd›.

HHaallkk,, hhaallkk››nn kkaann››nn›› ddöökkeemmeezz!!Bir halk, silahlar›, baltalar›, dir-genleri, sopalar›, birbirine karfl›de¤il, halk›n düflmanlar›na karfl›kuflanmal›d›r. Bir halk, yaflad›¤›flehri, yaflad›¤› ülkeyi, farkl›inançlardan ve milliyetlerdenhalklardan ar›nd›rmak istemez.Çünkü halklar kardefltir. Bir ül-keden, bir flehirden kovulmas›gerekenler varsa e¤er, onlar, em-peryalistler, iflbirlikçileri, sömü-rücüler, tefecilerdir. Marafl’ta al-datarak, k›flk›rtarak, insanlar›nbeyinlerini safsatalarla doldura-rak, halk›n kan›n› halka döktür-düler. Marafl katliam›n›n sorum-lusu yine de halk de¤ildir; halkk›flk›rt›lm›fl, cahilli¤inden, tarihselönyarg›lar›ndan yararlan›larak kul-lan›lm›flt›r... Kullananlar, iflbirlikçiiktidarlard›r. Marafl’› gerçekleflti-renler, bu ülkede hep iktidardayd›-lar ve hala iktidardad›rlar. Halk›nbirbirine düflman olmas›ndan, birbi-rine düflürülmesinden onlar›n ç›kar-lar› vard› bir tek.

Emperyalistler, s›n›rlar› adetacetvelle çizerken, bu s›n›rlar›n,

içinde ve d›fl›nda kalacaklar, içinhangi ac›lara malolaca¤›, hangi is-

tenmeyen de¤iflikliklere yolaçaca¤›s›n›rlar› belirleyen emperyalistlerinumurlar›nda olmam›flt›r hiç.

Tüm sömürücülerin halklar› bö-lüp parçalamaktan ne kadar bü-

yük ç›karlar ve yararlar umduklar›,Balkanlara, genifl SSCB topraklar›-na bak›larak görülebilir. Daha geniflkapsaml› bir bak›flla, yüzy›l›n ba-fl›nda s›n›rlar› adeta cetvelle çizilenOrtado¤u’ya kadar uzanabiliriz. Af-rika’ya bakabiliriz. Emperyalizm,durmaks›z›n bölmüfltür. Halklar›birbirine düflman etmek, flu veya bunedenle düflmanlaflanlar›n aras›nda-ki düflmanl›¤› kal›c›laflt›rmak içinsay›s›z politikalar, manevralar, mü-dahaleler gelifltirmifltir. Halklar ara-s›ndaki ayr›mlar körüklendikçe,halklar zay›flam›fl, emperyalizmgüçlenmifltir.

Balkanlar, eski SSCB topraklar›adeta devletler, daha do¤rusu

devletçikler do¤uran bölgelere dö-nüfltürüldüler. Bu bölünüp parçalan-malarda ulusal bir kurtulufl, ulusaltaleplerin karfl›lanmas› söz konusuolmam›flt›r. Ayr›lanlar›n, görünürde“ba¤›ms›z” bir devlete sahip olanla-r›n hemen hepsi, devlet olur olmazadeta koflarcas›na emperyalist flem-siye alt›na s›¤›nd›lar. Yeni ulusaldevletlerin oluflum süreci böyle birseyir izledi.

Dün s›n›rlar› cetvelle çizerkende, bugün NATO, BM karar-

gahlar›nda al›nan kararlarla çeflitliulus ve milliyetlere devletler bahfle-dilirken, emperyalistler için tek öl-çü, kendi ekonomik, askeri, siyasipolitika ve stratejileriydi. Bu politi-ka ve stratejileri hayata geçirmek,bunlara uygun zeminler yaratmakiçin, Yugoslavya’da oldu¤u gibi,ulusal farkl›l›klara, eski tarihseldüflmanl›klar› alenen körüklemek-ten çekinmediler.

Oligarfli ad›na ony›llard›r ülke-mizi yönetenler çekindi mi?

Onlar da Sünniler’i Aleviler’e,Türkler’i Kürtler’e düflmanlaflt›r-makta bir sak›nca görmediler. Ana-dolu topraklar› üzerinde yaflayanonlarca farkl› ulusal kökene ve on-larca farkl› inanca sahip halklar›

birbirine düflürüp, gerekti¤indebirbirine karfl› kullanabilmek içinsistemli, planl› politikalar uygu-land›. Bu politikalar›n içinde asi-milasyon da vard›, k›flk›rtmalarda, flovenizmin ve dincili¤in ge-lifltirilmesi de vard›, linç operas-yonlar› da... Marafl’a bak›p art›kböyle fleylerin olmayaca¤›n› dü-flünenler, iflte bu gerçe¤i düflün-melidirler. Yeryüzünün her köfle-sindeki emperyalistlere ve iflbir-likçilere iyi bak›n; görürsünüz ki,ç›karlar› için yapmayacaklar› hiç,ama hiçbir fley yoktur. Adlar›n›n,s›fatlar›n›n liberal, muhafazakar,cumhuriyetçi, demokrat, dinci,milliyetçi olmas›n›n da hiçbirönemi yoktur. Emperyalist ve ifl-birlikçi tekellerin ç›karlar› içinhepsi, gerekti¤inde en kanl› katli-amlar›n, en vahfli iflkencelerin, ifl-

gallerin ve imhan›n, asimalasyonunkarar›n› alabilirler. Alm›fllard›r da.Yar›n da alabilirler. Yar›n da Marafl-lar olabilir. Olmamas› için, ilk flart,halk olarak birleflmeliyiz. Bizi bir-birimize karfl› k›flk›rtan politikalar›ve politikac›lar› reddedip, halk› bir-lefltiren tek politika alt›nda, devrim-ci politika alt›nda birleflmeliyiz. An-cak o zaman, daha güzel, kardeflçe,özgür, ba¤›ms›z ve demokratik birgelecek için, do¤ru bir yola girmifloluruz.

Say›: 168 5GÜNDEM

Yar›nda Marafllar olabilir.

Olmamas› için, ilk flart, halkolarak birleflmeliyiz. Bizi

birbirimize karfl› k›flk›rtanpolitikalar› ve politikac›lar›reddedip, halk› birlefltiren

tek politika alt›nda, devrimcipolitika alt›nda birleflmeliyiz.Ancak o zaman, daha güzel,kardeflçe, özgür, ba¤›ms›zve demokratik bir gelecekiçin, do¤ru bir yola girmifl

oluruz.

Page 6: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

6 MARAfi 21 AAral›k 22008

Bir devlet, neden halkayönelik katliam düzenler?

Bir devlet, neden hal-k›n bir kesimini, di¤er birkesimine karfl› k›flk›rt›r,denetiminde katliam yap-t›r›r?

Halk› birbirine düfl-manlaflt›rmak, bölmek,parçalamak birbiriyle ça-t›flt›rmak, neden ve kimle-rin ç›karlar›na hizmeteder?

Halka kim neden kurflun s›kar?

Kim, neden, yafll› kad›nlar›n,kundaktaki bebeklerin gözlerinioyar, kar›nlar›n› defler, do¤mam›flbebekleri katleder, hamile kad›nlaratecavüz eder? Bunlar› yapan vicdankime aittir, bunu yapan ahlak kiminahlak›d›r?

Sadece Alevi ve solcu olduklar›için insanlar› katletmeyi meflru gö-ren bir ideoloji, düflünce tarz›, ah-lak, kültür kimindir?

24 Aral›k 1978’de Marafl’ta ger-çeklefltirilen katliamda, 111 ölü,yüzlerce yaral›yla birlikte bu soru-lar›n cevab› da vard›r. Bu sorular›ncevaplar› ise, bize Marafllar›n dündekalmad›¤›n›, Marafl’› yaratan devle-tin ayn› niteli¤ini korudu¤unu, Ma-rafl’ta kullan›lan gericili¤in bugündaha da güçlendirilmifl olarak varl›-¤›n› sürdürdü¤ünü Marafl’ta belirle-yici rol oynayan sivil faflistlerin bu-gün de ayn› rolü oynayabilecek du-rumda olduklar›n› gösterir.

Bu sorular›n cevaplar› gösterirki, oligarflik devlet Marafl’ta oldu¤ugibi, provokasyonlar, katliamlar,k›flk›rtmalarla yönetme anlay›fl›n›sürdürmektedir. Marafl’›, Çorumla-r›n, Sivaslar’›n, Mad›maklar’›n,Gaziler’in izlemifl olmas› da bunungöstergesidir.

MMaarraaflfl’’ttaa DDeevvlleettiinn NNiitteellii¤¤ii VVaarrdd››rrOligarflik devlet, bir avuç em-

peryalizm iflbirlikçisinin, bir avuç

sömürücü az›nl›¤›n devleti olarak,halka düflman bir devlettir. Halkdüflmanl›¤›, devleti tan›mlayan nite-liklerden birisidir.

Halka düflmand›r. Çünkü, vata-n›m›z› emperyalizme peflkefl çek-mek, halk›n eme¤ini sömürmek,halk›n açl›¤›, yoksullu¤u üzerindenbir avuç zenginin sefa sürdü¤ü birsistemi devam ettirmek, halka düfl-man olmay› gerektirir.

Böylesi bir düzen, ancak halk›bask› alt›na alarak ayakta tutulabi-lir, ancak halka zulmederek ömrüuzat›labilir. Bu nedenledir ki, oli-garflik ddeevvlleettiinn yyöönneettiimm bbiiççiimmii ffaa--flfliizzmmddiirr..

MMaarraaflfl kkaattlliiaamm››,, iiflflttee bbuu ffaaflfliissttddüüzzeenniinn oorrggaanniizzaassyyoonnllaarr››nnddaann bbii--rriiddiirr.. Devletin katliamdaki rolünügörebilmek için, oligarflik devletinniteli¤ini bilmek yeterlidir. Ya daMHP ile devletin içiçeli¤ini bilmekde, MHP’lilerin tek bir müdahale ilekarfl›laflmadan günlerce sürdürdük-leri katliamda devletin rolünü gör-meye yard›mc› olacakt›r. Katliams›ras›nda askerin, polisin katliam›izleyen, hatta katledenlere yard›mc›olan tav›rlar›ndan, devam›nda mah-kemelerde katliamc›lar›n korunma-s›ndan da Marafl’›n devletin bir kat-liam› oldu¤unu anlamak mümkün-dür. Bunlara ek olarak, devletin Ma-rafl katliam›ndaki rolünü daha aç›kolarak ortaya koyan belgelerden bi-ri, dönemin Baflbakan› Bülent Ece-vit’in arflivlerinden ç›km›flt›. Belge-

de katliam›n M‹T (Milli‹stihbarat Teflkilat›) veMHP organizasyonu oldu-¤u flöyle anlat›l›yordu:

“(...) KKaahhrraammaannmmaarraaflfloollaayy›› MM‹‹TT’’tteenn ((....)) ((....)) ((....))((....))’’iinn mmüüflfltteerreekk ppllaannllaa--mmaallaarr›› iillee çç››kkaarr››llmm››flfltt››rr..(..) ‘Türkefl, oraya ..’in ta-vassutuyla ...’u tayin etti-rerek Güney Bölgesini elegeçirmifl ve Kahramanma-rafl olay›n› rahatl›kla ter-tip ettirmifltir. E¤er M‹T

olay›n içinde olmasayd›, Kahra-manmarafl’tan her türlü istihbarat›aylar evvel al›r ve olay›n zuhur et-mesine meydan vermezlerdi.”(Al›nt›da geçen isimler, belgeleriaç›klayan yazarlar Can Dündar veR›dvan Akar taraf›ndan sansürlen-mifltir.)

Devletin katliamdaki rolü aç›k-t›r, fakat aç›k olmas› gereken di¤erbir fley de, faflizmin Marafl katliam›y›llar›nda kalmay›p, bugün de sür-dü¤ü gerçe¤idir. Gizli veya aç›k, fa-flizmle yönetmek oligarflik devletinkarakteridir.

En büyük yan›lg›lardan biri de,bugün yaflananlarla, Marafl katliam›ve benzeri örneklerin aras›ndaki ba-¤›n ve devaml›l›¤›n yok say›lmas›-d›r. Dün Marafllar› örgütleyenlerin,bugün Mad›maklar›, Gazileri, linçsald›r›lar›n›, kay›plar›, infazlar› içe-ren kontrgerilla faaliyetlerini örgüt-ledi¤i gerçe¤inin kimi kesimler ta-raf›ndan görülmek istenmemesidir.

AAlleevvii--SSüünnnnii,, KKüürrtt--TTüürrkkBBööllmmeekk,, PPaarrççaallaammaakk DDeevvlleettiinn YYöönneettmmee TTaarrzz››dd››rrOligarflik devletin, Alevi-Sünni

düflmanl›¤› yaratmak için mezhep-çili¤i körüklemesi, Kürt-Türk düfl-manl›¤› yaratmak için flovenizmikörüklemesi bir politikad›r. Bu poli-tikan›n uygulan›fl›, k›flk›rtmalar›nboyutlar› ve biçimleri, döneme görede¤iflse de, bu politika çeflitli biçim-

Marafl’ta Neyi Gördük?

Asker, polis eflli¤inde sürdürülen bir katliam

Page 7: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

lerde varl›¤›n› hep sürdürmüfltür.

Marafl katliam›, halk› birbiriyleçat›flt›rma politikas›n›n, tarihimiz-deki en somut örneklerinden biridir.

Bu politika, oligarflik devlete,belli bir halk kesiminin yedeklen-mesini ve deste¤ini sa¤lar.

Bu politika, sömürü düzenininde¤iflmesinde ç›kar› olan halk ke-simlerinin, düzene karfl› birliktemücadelesini engellemeye hizmeteder.

Bu politika, katliamlardaki dev-letin rolünü gözlerden saklamaya,katliamc› devlet gerçe¤inin üzeriniörtmeye yarar.

Bu politika, halk› suni çeliflkiler,suni olarak yarat›lm›fl ‘tehditler’ ve‘düflmanlarla’ meflgul ederken, as›lsorunlar›ndan, temel çeliflkilerindenuzaklaflt›rmaya hizmet eder.

Bunlar›n toplam›, sömürü düze-ninin ömrünü uzatmaya hizmeteder.

Peki, bu politika, 1980 öncesin-de kalm›fl, Marafl katliam›yla s›n›rl›bir politika m›d›r?

Öyle olmad›¤›n›, örne¤in 90’la-r›n ilk yar›s›nda gerçeklefltirilen Si-vas ve Gazi katliamlar›ndan da bili-yoruz.

Fakat, halk› birbirine karfl› düfl-manlaflt›rma politikas› Marafl’la, Si-vas’la s›n›rl› de¤ildir. Oralardaolan; y›llard›r ekilen düflmanl›k to-humlar›n›n, Marafl’taki ak›l almazvahflete, Sivas’ta insanlar› diri diriyakmaya dönüflmesidir.

Kürt ve Alevi düflmanl›¤›, oli-garflik devletin sürekli olarak gün-demde tuttu¤u bir politikad›r. Bupolitika, ayr›m yap›lmaks›z›n, dü-zen partilerinin hepsi taraf›ndan, or-dusu, polisi, M‹T’i, yarg›s›yla, dü-zenin halka karfl› savafl›nda rol üst-lenen tüm kurumlar› taraf›ndan ha-yata geçirilir. Keza tarikatlar›, camihocalar›, Diyanet’i, düzenin e¤itimkurumlar› da, hepsi flu veya bu fle-kilde, bu politikan›n hizmetinde çe-flitli roller üstlenirler.

Aç›kt›r ki, Marafl katliam› içinhalk› k›flk›rtanlar, bugün de Alevile-re karfl› Sünni halk›, Kürtlere karfl›Türkleri k›flk›rtmaya devam etmek-tedirler.

DDiinncciilliikk,, FFaaflfliizzmmiinn HHaallkkaa KKaarrflfl›› KKuullllaanndd››¤¤›› ZZeemmiinnddiirrMarafl katliam›nda kullan›lan ze-

minlerden birisi, dinci gericili¤in,kendi d›fl›ndaki inançlara düflmanl›-¤›d›r. Ülkemizde, ‹slamc› örgütlery›llard›r devlet taraf›ndan, halkakarfl› savaflta hep kullan›ld›lar. 12Eylül öncesi, “Ak›nc›lar” isimli ‹s-lamc›lardan, MSP’ye kadar bir ço-¤u devletin örgütledi¤i sald›r›larda,katliamlarda yer ald›lar.

Dinci gericilik, özellikle Sünniinanc›n› tafl›yan halk içinde y›llar-d›r, Alevi düflmanl›¤›, komünizmdüflmanl›¤› temelinde propagandayapmaktad›r.

Katliam s›ras›nda kullan›lan,““CCaammii bboommbbaallaanndd››””,, ““MMüüssllüümmaann--ll››¤¤aa,, ddiinnee ssaalldd››rr›› vvaarr”” gibi sözler,““MMüüssllüümmaann TTüürrkkiiyyee””,, ““KKaann››mm››zzAAkkssaa ddaa ZZaaffeerr ‹‹ssllaamm››nn”” gibi propa-ganda malzemeleri bu kitleye hitapedebilmek ve k›flk›rtmak için seçil-mifltir.

Elbette, katliama kat›lan kitlede,Alevilik ve komünizm düflmanl›¤›bir gün içinde yarat›lmad›. Alevihalka yönelik karalamalar, komü-nizmin gelip dini yok edece¤i pro-pagandalar› Sünni kesim içinde y›l-lard›r sürdürülmüfl, bu kesim ““ddiinneellddeenn ggiiddeecceekk”” korkusu ile düfl-manlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›.

Marafl katliam›nda kullan›lan da

bu zemindi.

Ayn› zemin bu gün de AKP’sin-den, MHP’sine düzen partileri vegerici tarikatlar taraf›ndan canl› tu-tulmaya çal›fl›lmaktad›r. Bugün de,Alevi ve komünizm düflmanl›¤› kö-rüklenmeye devam edilmektedir.Tayyip Erdo¤an’›n yerli yersiz a¤z›-na ““kkoommüünniizzmm”” kelimesini almas›,komünizme karfl› propagandan›nbeyinlerinin k›vr›mlar›na kadar yer-leflmifl olmas›ndand›r. Keza Alevili-¤e yönelik “cemevi cümbüflevi” vebenzeri k›flk›rt›c› söylemleri de,hem Alevi düflmanl›¤›n› politik ç›-karlar› için kullanmak istemeleri,hem de bu zemini daha da gelifltir-me isteklerinin ürünüdür.

Oligarflik düzenin yans›tmayaçal›flt›¤› gibi, Marafl katliam›n›nözü, esas›, Alevi-Sünni çat›flmas›de¤ildir. Ortaya ç›kan o görünümbir sonuçtur. Bu sonuç, halk›ninançlar›n›n sömürücü, faflist düze-nin ç›karlar› için kullan›lmas›ylaç›km›flt›r. Marafl bir katliamd›r vekatliam› yapan, oligarflik devletleonun kulland›¤› gerici faflist güçler-dir.

FFaaflfliizzmm HHaallkkaa DDüüflflmmaanndd››rrMarafl’ta gördü¤ümüz bir gerçek

de, faflist ideolojinin halk düflman›karakteridir.

Faflizmin halk düflmanl›¤›, kay-na¤›n› tekellerin hizmetinde bir ide-oloji olmas›ndan, tekellerin iktidar›-na karfl› olan herfleye düflman olma-s›ndan ve ›rkç› karakterinden al›r.

Ülkemizde de sivil faflist hare-ket, bu özellikleri nedeniyle, tümmilliyetçi söylemlerine ra¤men em-peryalistlerin ve iflbirlikçi tekellerinhizmetinde olmufl, düzene muhalifkesimlere karfl› savafl yürütmüfltür.

Faflist MHP’nin, Marafl’ta Alevihalk› ve solcular› hedef almas› dabu nedenledir. Faflizmin etkiledi¤ikitlelere tafl›d›¤› bak›fl aç›s› ve kül-tür de, düzenin karfl›s›nda yer alankesimlere karfl› düflmanl›kt›r.

Faflist ideoloji, iflçi, köylü, ö¤-renci, memur, etkisi alt›na ald›¤›halk kesimlerini, kendi s›n›f›na kar-

Say›: 168 7MARAfi

Do¤mam›fl çocuklar›m›za, kundakta-ki bebeklerimize, tarlada ter dökenköylüye, fabrikalarda üreten iflçiye,okullarda e¤itim gören ö¤renciye,Kürt’e, Türk’e, Aleviye, Sünniye...faflizm, tüm halka düflmand›r.

Page 8: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

8 MARAfi 21 AAral›k 22008

fl› düflmanlaflt›r›r. Kitlelerde s›n›f bi-lincini yok ederek, mezhepçili¤i,milliyetçili¤i, ›rkç›l›¤› gelifltirir.

Marafl tüm bunlar›n da somutolarak görülebilece¤i bir katliamd›r.

Dün Marafl’ta halk›n kan›n› dö-ken MHP çat›s› alt›nda örgütlenmiflolan faflist hareket, bu gün de, oli-garflinin ihtiyaçlar› çerçevesindedünkü kadar aktif olmasa da, halkdüflman› çizginin uygulay›c›s›d›r.

Halk düflmanl›klar› siyasi olaraksavunduklar›nda, iktidarda ya da

muhalefette oynad›klar› rolde mev-cuttur. Kontrgerilla içinde, provo-kasyonlarda, cinayetlerde, linç sal-d›r›lar›nda yer alarak, bir bütün ola-rak halka karfl› savaflta üstlendiklerirolle de, halk düflmanl›klar›n› sür-dürmektedirler.

MMaarraaflfl SSüürrüüyyoorrOligarflik düzen ve onlar›n parti-

leri, Marafl katliam›n› aç›ktan savu-namasalar da, politik olarak sahip-lendiler.

Marafl katliam›n›, Alevilere, sol-culara ve devrimcilere düflmanl›kla-r›n› sürdürerek sahiplendiler.

Marafl katliam›n›, halka karfl› sa-vafl› sürdürerek sahiplendiler.

Gericileri, faflistleri kullanmayadevam ederek sahiplendiler.

fiovenizmi, dinci gericili¤i gelifl-tirmeye devam ederek sahiplendi-ler.

Katliamda yer alanlar› cezalan-d›rmayarak sahiplendiler.

Marafl katliam›n› örgütleyenler,

katliamda rol üstlenenler, islamc›-lar, faflistler bugüne kadar bu katlia-m›n hesab›n› vermediler.

Kimse, faflist MHP’nin, dincigericili¤in a¤z›ndan Alevi halka yö-nelik bu katliam› neden örgütledik-lerine iliflkin, piflmanl›klar›n›, halkaözelefltirilerini dile getiren bir aç›k-lama duymufl de¤ildir.

Çünkü; bugün yine dün oldukla-r› yerde duruyorlar. Gerekti¤inde,dün yapt›klar›n› yine yapabilirler.Yeni Marafllar örgütleyebilirler. He-deflerinde, Aleviler ya da halk›n de-¤iflik kesimleri olabilir.

O nedenledir ki, Marafl 30 y›löncesinde, tarihte kalm›fl bir katli-am de¤il, bugün ayn› flekilde öne-mini sürdüren bir katliamd›r. Ma-rafl’ta katledenlerden katliam›n he-sab›n› sormak, bugün de dün oldu¤ugibi önemlidir.

Çünkü, Marafl’›n katillerindenhesap sormak için mücadele, ayn›zamanda halka karfl› suç mekaniz-mas› olan bu faflist devletten, gerici,faflist güçlerden hesap sormakt›r.

O gün Marafl’ta faflizmi gördük,gericili¤i gördük... insanl›¤a düflmanbir ideolojinin, k›flk›rt›lm›fl bir kitleyinas›l insanl›ktan ç›kard›¤›n› gördük

FFeetthhuull llaahh--çç››llaarr MMaarraaflfl katli-

am›n›n sorumlusunubuldular: ‘‘PPeerrddeenniinn aarr--

kkaass››nnddaa SSoovvyyeett RRuussyyaavvaarr’’m›fl. (16 Aral›k 2008, Za-

man)

Herhalde, MHP’li faflist ÖkkeflKenger’de, ona görev verenler de,Sovyet ajanlar› oluyor!!!

Kim söylemifl? Marafl’ta provo-kasyonun ilk k›v›lc›m› olarak, Ök-kefl Kenger’in bombalad›¤› ÇiçekSinemas›’nda oynayan ““GGüünneeflfl NNeeZZaammaann DDoo¤¤aaccaakk”” filminin yönet-men asistan› ‹smail Günefl! Demiflki: ““OOllaayyllaarrddaa,, ffiillmmiinn ççeekkiimm vveeggöösstteerriimmiinnii eennggeelllleemmeekk iisstteeyyeennSSoovvyyeett RRuussyyaa’’nn››nn ppaarrmmaa¤¤›› vvaarr””..

Nereden biliyormufl ‹smail Gü-nefl? Çünkü, film Sovyet karfl›t›y-m›fl! Provokatörlük bu kadar basit!

Görüldü¤ü gibi, Marafl katliam›-n› düzenleyen anlay›fl, ayn› flekildeçal›flmaya devam ediyor. Üstelik,kulland›¤› dili de¤ifltirmeden. Çi-çek Sinemas›’n› bombalayarak,““ssoollccuullaarr bboommbbaallaadd››”” diye provo-kasyon örgütlemifllerdi, aradan ge-çen 30 y›l sonra, flimdi de diyor ki,““SSoovvyyeett RRuussyyaa”” yapt›rd›. De¤iflenbir fley yok.

Üstelik, o zamanki yalan, belge-ler, tan›klarla ispatlanm›fl oldu¤uhalde. Bu yalan üzerine, 111 kifliöldürüldü¤ü halde, ellerindeki ka-n›n hesab›n› vermek yerine ayn› ya-lan› tekrarlamaya utanm›yor, çekin-miyor!

Bu provokatör kafa, Mad›-mak’taki katliam için de, 1 Tem-muz 2008’de Zaman’da ““SSiivvaassoollaayyllaarr››nnddaa ‹‹flflççii PPaarrttiissii ppaarrmmaa¤¤››””bafll›kl› bir haber yapm›fl, Sivas’›nsorumlulu¤unu üzerlerinden atma-

ya çal›flm›fllard›.

Peki, neden Zaman gazetesi,Marafl ve Sivas katliam›n›n dünyaalemin bildi¤i faillerini gizleyerek,uydurma failler yaratmaya çal›fl›-yor.

Zaman gazetesinin, komünizmve Alevi düflmanl›¤›n› biliyoruz, ki,bu sözkonusu katliamlar›n gerçek-lefltirilmesinin de nedenleriydi. Ay-n› düflmanl›k, flimdi de bu provoka-tif haberleri yapt›r›yor.

Zaman’a hat›rlatal›m: Yapt›¤›-n›z bu hedef sapt›rma haberleri, he-defin sapmas›na de¤il, tersine dik-katlerin daha fazla üzerinize çevril-mesine neden oluyor. fiu basit soruakla geliyor: ““FFeetthhuullllaahhçç››llaarr››nn bbuukkaattlliiaammllaarr vvee kkaattlliiaammllaarr››nn ffaaiilllleerriiiillee bbaa¤¤›› nneeddiirr kkii,, oonnllaarr››nn üüzzeerriinniiöörrttmmeekk iiççiinn bbuu kkaaddaarr ccaannssiippeerraanneeggaayyrreett ggöösstteerriiyyoorrssuunnuuzz??””

Marafl’taki Provokatör Kafa Hala ‹fl Bafl›nda

Page 9: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

O gün unutulamaz bir gündü.

Ne Marafl’ta katliam› yaflayanlariçin, ne yaflananlar› TV’den, radyo-dan ya da bas›ndan izleyenler için,ne de o günü üzerinden ony›llargeçtikten sonra dinleyerek, okuya-rak ö¤renecekler için, unutulacakbir gün de¤ildir 24 Aral›k 1978.

Unutulmamal›d›r da...

Unutulmamal›d›r ki, yeni Ma-rafllar yaflanmas›n. Unutulmamal›-d›r ki, analar, bac›lar, efller, yafll›lar,çocuklar yaflad›klar›n› böyle anlat-mak zorunda kalmas›n:

“24 Aral›k Pazar günü saat10.00-10.30 s›ralar›nda, bafllar›ndabir elinde bayrak bir elinde silaholan Muhtar Mehmet Yeniflen veFevzi Görkem oldu¤u halde ‘AllahAllah, komünistlerin kökünü kaz›ya-ca¤›z, komünistlerin büyü¤ü küçü¤üdemeyin kafas›n› ezin’ diye ba¤›ra-rak gelip evime hücum ettiler, kap›-m›z› k›r›p içeri girdiler ve kocamKalender Toklu’yu al›p bahçeye ç›-kard›lar.

Arkalar›ndan ç›k›p, ‘etmeyin,eylemeyin, çoluk çocu¤umu mey-danda komay›n’ diye yalvard›m.Muhtar, ‘Kocan› kurban kesiyorum’dedi ve orac›kta katlettiler. Kanlar›üzerime s›çrad›. Ç›k›p, karfl›dakikardeflim Hüseyin Toklu’nun evini

sard›lar, onu dasürükleyerek d›-flar› ç›kart›p öl-dürdüler. Benyalvard›kça ‘Bizbu sene kurbankesece¤iz, bay-ram günü gel-mifl’ diyorlard›.

Bu sefer kar-fl› taraftaki gözügörmeyen, yafll›

kad›n Cennet Çimen’in evine yönel-diler. Kad›n› ‘gel gel nene’ diye ça-¤›rd›lar. (?) adl› kifliler zavall› kad›-n›n sa¤lam gözünü tornavida ile oy-dular. Daha sonra kurflunlay›p öl-dürdüler.” (Zafer Yolunda 1, BoranYay›nevi)

O gün Marafl’ta, otomatik silah-larla, baltalarla, b›çaklarla, çoluk,çocuk, genç, ihtiyar, kad›n, erkekdemeden, ana rahmindeki bebelerebile ac›madan, kad›nlar›n mahremyerlerinde dinamit patlatan, gö¤üs-lerini kesen, a¤açlara insan çivile-yen bir vahflet uygulayarak katletti-ler. Katledilen halk, katleden devle-tin denetimindeki faflist katiller gü-ruhuydu. Katledenler, Mussoli-ni’nin, Hitler’in soyundand›.

Hedeflerinde Alevi halk ve sol-cular vard›. Halk›n evlerini yakt›lar,mallar›n› ya¤malad›lar, yaral›lar›öldürmek için hastanelere sald›rd›-lar, yard›ma gelen sa¤l›k araçlar›n›engellediler, devletin polisinin, as-kerinin gözleri önünde, onlar›n yar-d›mlar› ile katliamlar›n› sürdürdü-ler.

Marafl sokaklar›nda 3 gün bo-yunca oluk oluk kan ak›t›ld›, feryat-lar yükseldi. Resmi aç›klamalaragöre; 111111 kkiiflflii kkaattlleeddiillddii,, 117766 kkiiflfliiyyaarraallaanndd››.. GGeerrççeekkttee ööllüü ssaayy››ss›› ddaa--

hhaa ffaazzllaayydd››.. 221100 eevv,, 7700 iiflflyyeerrii ddeeyyaakk››lldd››..

KKaattlliiaamm NNaass››ll ÖÖrrggüüttlleennddii??1980 öncesinde, oligarflinin daha

yo¤un baflvurdu¤u politikalardan bi-ri de Alevi-Sünni çat›flmas› yarat-mak, halk› bölerek birbiriyle çat›fl-t›rmakt›. Bunun için devlet, sivil fa-flist hareketi ve islamc› gericili¤ikulland›.

O y›llarda, devlet deste¤inde Si-vas’ta, Malatya’da, Ço-rum’da, Elaz›¤’da da butür sald›r› ve katliamlar ör-gütlendi. Oligarfli, sivil fa-flist hareketi arenaya sür-müfl, onlar eliyle halk› sin-dirmeye, susturarak teslimalmaya çal›fl›yordu.

Marafl katliam› da buçerçevede hayata geçirildi. Karar›,““ddeevvlleettiinn zziirrvveessiinnddee”” al›nd›, CIA,M‹T ve Özel Harp Dairesi, planla-mas›nda yer ald›, MHP’li faflistlertaraf›ndan yaflama geçirildi. Y›llarsonra dönemin Baflbakan› BülentEcevit’in arflivinden ç›kan belgelerde, katliam›n örgütlenmesinde M‹Tve MHP’nin birlikte hareket etti¤inigösteriyordu.

Yap›lan planlara uygun olarak,katliam›n haz›rl›klar› günler önce-sinden bafllat›ld›. Çevre illerdenyüzlerce faflist Marafl’a tafl›nd›.Sünni kitle, gerici propaganda ilekatliama haz›rland›.

PP rroovvookkaassyyoonnuunn BBaaflflllaanngg››cc››Katliam›n ilk ad›m›, 19 Aral›k

1978’de at›ld›. O gün, faflistlerin de-netiminde bulunan Çiçek sinema-s›nda ““GGüünneeflfl NNee ZZaammaann DDoo¤¤aa--ccaakk”” isimli, gerici bir film oynat›l-makta idi. Katliama dönüflecek pro-vokasyon da burada bafllat›lacakt›.Plan, önce sineman›n bombalan-mas›, sonra bombalaman›n solcula-r›n üzerine at›lmas› idi.

Saat 21.00’e do¤ru sinemayaMHP’li faflist Ökkefl Kenger tara-f›ndan bomba at›ld›. Ayn› anda ön-ceden salona yerlefltirilmifl 20-30kiflilik faflist grup ““MMüüssllüümmaann TTüürr--

Say›: 168 9MARAfi

‘Marafl Ne ‹lk, Ne De Son Katliamd›r’

Page 10: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

kkiiyyee””,, ““KKaann››mm››zz AAkkssaa ddaa ZZaaffeerr ‹‹ss--llaamm››nn”” sloganlar›yla sinemada bu-lunan gericili¤in etkisi alt›ndaki kit-leyi k›flk›rtt›lar.

Ayn› gün yüzlerce faflist, çevreilçe ve köylerden kamyonlarla Ma-rafl’a getirilmiflti zaten. Sinemadanç›kan yaklafl›k 300 kiflilik faflist gü-ruh, CHP il merkezine, PTT veTÖB-DER binalar›na sald›rarak,tahrip ettiler.

Provokasyon ve sald›r› sonrakigünlerde de sürdürüldü. MHP genelmerkezi de katliam› yönlendiriyor-du. Bunu, MHP itirafç›s› Ali Yurtas-lan flöyle anlatacakt›: “Marafl olay-lar› s›ras›nda, Kahramanmarafl ilegenel merkez aras›nda sürekli tele-fon görüflmesi yap›l›yordu. Buradankonuflanlar fievket Çetin ve BurhanKavuncu idi. BBuu kkoonnuuflflmmaallaarrddaaMMaarraaflfl''ttaa cciihhaadd››nn aaçç››lldd››¤¤››,, iinnflflaallllaahhüüllkküüddaaflflllaarr››mm››zz››nn bbaaflflaarraaccaa¤¤›› ssööyyllee--nniiyyoorrdduu..””

20 Aral›k’ta Alevilerin iflletti¤iAk›n K›raathanesi bombaland›.TÖB-DER'li ö¤retmenler Hac› Ço-lak ve Mustafa Yüzbafl›o¤lu'nun so-kak ortas›nda vurulmas›yla faflist te-rör devam ettirildi. 22 Aral›k’ta ikiö¤retmen için düzenlenen cenazetörenine kat›lan binlerce insan UluCamii’ye geldi¤inde, faflistlercek›flk›rt›lan güruh ““kkoommüünniissttlleerriinn vveeAAlleevviilleerriinn cceennaazzee nnaammaazz›› kk››ll››nn--mmaazz”” fleklinde ba¤›rarak tafl, sopa,demir çubuklar ve silahlarla sald›rd›ve burada da 3 kifli katledildi.

GGüünnlleerr SSüürreenn KKaattlliiaammddaaDDeevvlleett ‹‹zzlleeyyiiccii

Katliam bafllat›lm›flt›, fakat as›lbüyük katliam, Sünni kesimin silah-land›r›lmas› ile hayata geçirilecekti.Bunun için bir yandan gerici propa-gandalar sürdürülürken, di¤er yan-dan, ““ssoollccuullaarr››nn,, AAlleevviilleerriinn ssiillaahh--llaanndd››¤¤›› vvee SSüünnnniilleerree ssaalldd››rraaccaa¤¤››””yalanlar› da yay›larak, Sünni kesi-me silah da¤›t›ld›.

19 Aral›k’tan bafllat›larak, 25Aral›k’a kadar, alt› gün boyunca sü-recek olan katliam, devletin gözleriönünde gerçeklefltiriliyor, fakat kat-

liam› engellemek için enküçük bir müdahalede bu-lunulmuyordu. CHP’lile-rin de hedef al›nd›¤› Maraflkatliam› gerçeklefltirilir-ken, iktidar partisi de CHPidi. Fakat, CHP de katlia-m› engellemek için önlemalm›yor, oligarflik devlettüm kurumlar›yla katlia-m›n tamamlanmas›n› bek-liyordu.

SSookkaakkllaarr KKaann KKookkuuyyoorrdduuEn büyük vahflet günü 23 Aral›k

oldu. Alevilerin ve solcular›n a¤›r-l›kta bulunduklar› Yörükselim Ma-hallesi kuflat›ld›. Devletin gözleriönünde, kamyonlarla getirilen si-lahlar, sat›rlar sald›rgan güruha da-¤›t›ld›. Katliamda dinamitler kulla-n›ld›, duvar diplerinde insanlar kur-fluna dizildi.

Önceden tek tek kap›lar›na iflaretkonulmufl olan, Alevi halka ait evle-rin kap›lar›n› k›rarak içeriye girenkatiller sürüsü, yafll›, genç, çocuk,kad›n, erkek kimi bulursa d›flar›yaç›kar›yor, kap›n›n önünde, sokaktakurfluna diziyor, sat›rlarla do¤ruyor-lard›.

23 Aral›k’ta Yörükselim Mahal-lesi’nin sokaklar›nda, her yafltan in-sanlar›m›z›n, kurfluna dizilmifl, göz-leri oyulup kollar› kafalar› parçalan-m›fl cesetleri yat›yordu. O gün Yö-rükselim’i, üst üste at›lan insan ce-setlerinden s›zarak gölcükler olufl-turan kanlardan yay›lan ölüm koku-su sarm›flt›.

Katliam 24 Aral›k’ta da sürdü-rüldü. Güya o gün “soka¤a ç›kmayasa¤›” ilan edilmiflti. Fakat, soka¤aç›kar›lmayanlar, Aleviler ve solcu-lard›, de¤ilse, faflist ve gerici güruh24 Aral›k’ta da sokaktayd› ve kat-letmeye devam etti. O gün de, evler,iflyerleri yak›l›p y›k›ld›, kad›nlarak›zlara tecavüz edildi. Katliam 25Aral›k akflam›na kadar sürdü.

Çocuklar, bebekler, karn›nda be-be¤iyle birlikte öldürülmüfl olan ha-mile kad›nlar, tecavüze u¤ram›fl ce-setler sadece katil MHP’li faflistle-rin, dinci gericilerin de¤il, oligarflik

devletin vahfletini ve ahlak›n› dayans›t›yordu.

VVaahhflfleettiinn ÖÖddüüllüüYaz›lar, do¤al olarak Marafl kat-

liam›n›, orada sergilenen vahfleti an-latmakta yetersiz kalacakt›r. Fakat,ne kadar yetersiz bile olsa, vahflet,bunu örgütleyenlerin, gerçekleflti-renlerin “insan olamayaca¤›n›” dü-flündürecek kadar sars›c›d›r.

Marafl’ta katledenleri lanetleme-yecek, insanl›¤a karfl› en büyük su-çu iflleyenlerin bafl›na yazmayacakkimse olamaz.

Fakat, oligarflik devlet, Marafl’takatledenleri, b›rakal›m cezaland›r-may›, tersine ödüllendirmifltir.

Marafl katliam›n›n en önemliisimlerinden biri olan MHP’li Ök-kefl Kenger, katliamdan sonraki y›l-larda soyismini “fiendiller” olarakde¤ifltirip, MHP çat›s› alt›nda Mec-lis’e mmiilllleettvveekkiillii olarak girmifltir.Ökkefl Kenger’i milletvekili olarakkabul eden meclisin niteli¤ini, tar-t›flmaya gerek bile yoktur.

Ödüllendirilenlerden bir di¤eri,bugün AKP milletvekili olan, ‹çifl-leri Bakanl›¤›’n›n neredeyse de¤ifl-mez ismi say›lan AAbbddüüllkkaaddiirr AAkk--ssuu’’dur. Aksu da, dönemin MaraflVali Vekili olarak görev yapmaktay-d›. Marafl katliam›nda kendisini ka-n›tlam›fl, sonraki y›llarda da, kontr-gerilla faaliyetleri içindeki yeriylegüven vermifl düzenin has adamla-r›ndan birisi olmufltur.

San›r›z, oligarflik devleti anlat-mak için uzun tan›mlara gerek yok-tur, ““oolliiggaarrflfliikk ddeevvlleett,, MMaarraaflfl kkaattllii--aamm››nn›› ööddüülllleennddiirreenn bbiirr ddeevvlleettttiirr””demek yeterlidir.

10 MARAfi 21 AAral›k 22008

O gün Marafl’ta resmi aç›klamalara göre;111 kifli katledildi, 176 kifli yaraland›.

210 ev, 70 iflyeri yak›ld›.

Page 11: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Kontrgerilla fleflerindenVeli Küçük, 15 Aral›k’ta Ergene-

kon davas›nda ifade verdi.

Bu duruflma öncesi, burjuva ba-s›nda, özellikle de AKP borazanlar›taraf›ndan yap›lan propagandalarabak›l›rsa, Susurluk sürecinde ifade-si al›namayan Veli Küçük’ten yap-t›klar›n›n hesab› art›k sorulacakt›!

Fakat, Veli Küçük ne ifadesindehalka karfl› iflledi¤i suçlar› anlatt› nede gerçekte bu suçlara iliflkin birsorgulama yap›ld›.

Kontrgerilla esas olarak devrim-ci örgütlere karfl› savaflmak içinoluflturulmufltur. Veli Küçük de buörgütlenmenin fleflerinden biridir veKüçük, “Ergenekon Davas›’nda”,devrimci, ilerici, yurtsever güçlerekarfl› gerçeklefltirdi¤i kontra eylem-lerden dolay› yarg›lanm›yor da, tamtersine ortal›¤› buland›rmak içindevrimci örgütlerin Veli Küçük gibikontrgerillac› halk düflmanlar›ylailiflkisi oldu¤u iddialar› ortaya at›l›-yor... Sonuçta, kontrgerilla eylemle-ri gizleniyor, kontrgerillay› örgütle-yen ve ona çeflitli eylemler yapt›ra-n›n ddeevvlleett oldu¤u, kontrgerillan›nhalka ve devrimcilere karfl› savaflanbir örgüt oldu¤u gizleniyor. Kont-rgerillan›n en temel ifllevinin giz-lendi¤i bir kontrgerilla yarg›lamas›

olabilir mi? AKP’nin belli kesimlere yönelik

tasfiye ve etkisizlefltirme amac›ylaaçt›¤› bu davada, do¤rudan kontrge-rillan›n hedeflenmedi¤i her durufl-mada biraz daha netleflmektedir.Kontrgerilla fleflerinden Veli Küçükde iflte bunun fark›nda olarak mah-kemede alabildi¤ine pervas›zd›r.

Susurluk davas›nda yap›lan tek-rar ediliyor. Susurluk davas›nda da,halkta, kontrgerilladan hesap sorul-du¤u izlenimi yarat›lmaya çal›fl›l-m›fl, fakat gerçekte tek bir kontraeylemin hesab› bile sorulmam›flt›.

SSoorruu DDaa YYookk,, CCeevvaapp DDaaBurjuva bas›na göre, Veli Küçük

çapraz sorguda s›k›flt›r›ld›. Oysayarg›lama, bafl›ndan beri Küçük’ünsuçlar›n› ortaya çç››kkaarraaccaakk flfleekkiillddeeddee¤¤iill,, öörrtteecceekk flfleekkiillddee yyüürrüüttüüllddüü--¤¤üü iiççiinn,, Küçük mahkemede verdi¤iifade de, tüm yapt›klar›n› inkar et-mekte hiç de zorlanmad›. Müdahilavukatlar›n kendisine yöneltti¤i so-rular› cevaps›z b›rakt›. Görev yapt›-¤› dönemde Kocaeli’deki faili meç-hul cinayetlere iliflkin soruya, ““BBee--nniimm bbööllggeemmddee ffaaiillii mmeeççhhuull oollmmaazz..””diye adeta alay edercesine cevaplarverdi. J‹TEM’in varl›¤›n› bile inkaretti.

Oysa, J‹TEM’in varl›¤› say›s›zkez belgelenmifl, itiraf edilmifltir.En son, yine Ergenekon davas› kap-sam›nda ifadesi al›nan J‹TEM’inkurucular›ndan Albay Arif Do¤an;““JJaannddaarrmmaa ‹‹ssttiihhbbaarraatt GGrruupp KKoo--mmuuttaannll››¤¤››,, kkaaddrroossuu GGeenneellkkuurrmmaayy--ccaa ttaassddiikkllii oolluunnaann bbiirr ggöörreevvddiirr.. KKoo--mmuuttaannllaarr››nn bbiillggiissii vvee kkaarraarrllaarr››ddoo¤¤rruullttuussuunnddaa kkuurruullmmuuflflttuurr..”” diyeitirafta bulunmufltu. Mahkeme J‹-TEM’i a盤a ç›karmak istiyorsaaç›k ki, Genelkurmay’a sormal›d›r.

Ama sorulmuyor. DDeevvlleett--kkoonntt--rrggeerriillllaa iliflkisinin üzeri örtülüyor.

fiimdi kendisini “memleketinisevmekten baflka suçum yok”, “her-fleyi yasalar çerçevesinde yapt›m”diye savunmaya çal›fl›yor. Halkakarfl› suçlar›n› aç›kla Veli Küçük.Kaç devrimciyi, ilericiyi nas›l kat-letti¤ini anlat. Nas›l provokasyonlarörgütledi¤inizi, iflkencelerinizi, failimeçhulleri, gözalt›nda kay›plar› an-lat... Milliyetçilik paravanas› arka-s›nda emperyalizme ve iflbirlikçile-rine hizmetlerinizi anlat... Anlat ki,bu ülkede Pafla’lar›n neler yapt›¤›daha net görülsün, anlat ki, nas›l Pa-fla olunuyor, bir de senin a¤z›ndanö¤renilsin!!!

Ama Veli Küçükler anlatmaz.Anlatt›r›lmaz da. Ergenekon Dava-s›’n›n da böyle bir amac› görülmü-yor. Küçük’e ilgili ilgisiz bir çok ki-fliyi tan›y›p tan›mad›¤› sorulurken,as›l suçlar›n üzeri örtüldü. Kontrge-rillan›n amac›, eylemleri, kimi ger-çek, kimi uydurma iliflkiler içindebo¤ularak, anlafl›lmaz hale getirildi.

Sorun Veli Küçük’ün mahkemekarfl›s›na ç›k›p, ifade vermesi de¤il-dir zaten. Sorun, Veli Küçük veonun gibi di¤er kontrgerilla eleman-lar›na tüm kontrgerilla faaliyetleri-nin, infaz ve katliamlar›n aç›klat›l-mas› ve hesab›n›n sorulmas›d›r.Bunlar›n yap›lmad›¤› yerde, dev-rimci örgütlerle kontrgerillac›lar›nisimlerinin ayn› yerde an›ld›¤› birdavada, kontrgerilla yarg›lanm›yor,üzeri örtülüyor demektir.

Say›: 168 11ERGENEKON

Küçük’ün Devleti Sorgudan Muaf

Veli Küçük mahkemede diyor ki:““DDeevvlleettiinn kkoommpplloo kkuurraaccaa¤¤››nn›› hhiiçç ddüü--flflüünnmmeemmiiflflttiimm””..

Yalan söylüyorsun, devletin nas›lkomplo kurdu¤unu sen çok iyi bilir-sin, devletin ad›na az m› komplo kur-dun sen?

Senin düflünmedi¤in, olsa olsa,devletinin bir gün sana da komplo ku-rabilece¤idir. Öyle ya, bu devlet içinifllemedi¤iniz suç kalmam›flt›r. Cina-yetler ifllediniz, devrimcileri, ilericile-ri katlettiniz, provokasyonlar örgütle-diniz... Elinizi bulaflt›rmad›¤›n›z “pisifl” kalmad›.

Tüm bunlar› yapt›n›z, ama hizmetetti¤iniz devleti tan›yamam›fls›n›z.Oligarflik devlet için, senin gibi bir“pafla” nedir ki, gerek duyduklar›ndagözlerini k›rpmadan harcarlar.

Sen ve senin gibi maflalar›n göre-medi¤i de iflte bu gerçek olmufltur. Nesan›yordun, iktidar ç›karlar›ndan baflkabir fley düflünmeyen, bunun için say›s›zkontrgerilla eylemini senin gibileregözlerini k›rpmadan yapt›ran bu devlet,sana karfl› “vefa”l› m› davranacakt›?

Veli Küçük’ün cinayet planlar›yapmaya eren akl›, bafl›na geleceklerigörmeye yetmemifl!

Komplocunun fiaflk›nl›¤›

Ergenekon

davas›

Page 12: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

‹ki hafta önce, 5 Aral›k’ta ‹stan-bul-Ba¤c›lar’da 22 yafl›ndaki ÜmitKarababa isimli bir genç, kafas› du-varlara vurularak ve bo¤az› kesile-rek hunharca katledildi.

Bu, Ba¤c›lar Yenimahalle’de sonüç y›lda yaflanan üçüncü ölümdü.Hat›rlanaca¤› gibi, Gazi’den Ümra-niye’ye kadar, bir çok gecekondusemtinde de çeteler taraf›ndan ben-zer öldürmeler gerçeklefltirildi.Bunlar›n ço¤unda, öldürülenler,mahallenin “s›radan” insanlar›yd›.Her gün karfl›laflt›¤›m›z, selamlaflt›-¤›m›z, hal hat›r sordu¤umuz insan-lar! Onlar›n da aileleri, çocuklar›,sevdikleri vard›. Muhtemeldir ki,öldürenler de ayn› koflullardayd›lar,en az›ndan belli bir zamana kadar.

Öldürülenler de, onlar› öldüren-ler de, ayn› mahallenin çocuklar›y-d›lar. Ba¤c›lar’a, Gazi’ye veya bafl-ka bir gecekondu semtine mecburengöç etmifl yoksul ailelerin çocukla-r›yd›lar. Bir süre sonra nas›l olmufl,ne olmuflsa çeteler içinde yer alm›fl-lard›.

Çetecilik, yoksul gecekondusemtlerinde adeta p›trak gibi ço¤al›-yor. Kuflkusuz, birden bire ve ne-densiz olarak ortaya ç›kmad› çeteler.

Yine dikkat çekicidir ki; çeteci-lik daha çok yoksul ama geçmiflteve bugün devrimci mücadelenin et-kili oldu¤u yerlerde ön plana ç›k-makta veya daha do¤ru bir deyimleön plana ç›kar›lmaktad›r. Ki bu datesadüf olmasa gerekir.

NNiiyyee YYookkssuull SSeemmttlleerr?? ‹flsiz ve ifl bulma umudu da ol-

mayan gençli¤in en yo¤un biçimdebulundu¤u en yoksul semtler, çete-cili¤in kendine en uygun zeminibuldu¤u yerlerin bafl›nda geliyor.Oligarfli, “devrimci olaca¤›na maf-yac› olsun, kar› k›z peflinde koflsun,kumarbaz olsun” politikas›yla buzemini de¤erlendirmekte ve bu

semtlerdeki çeteleflmeleri, mafyac›-l›¤› adeta tevflik etmekte, en az›ndangöz yummaktad›r.

Yaflam›n hiç de kolay olmad›¤›buralarda, insan gibi yaflamak ko-flullar›ndan yoksun b›rak›lan insan-lar, yoksullu¤un k›skac› içinde s›k›-fl›p kal›rlar. ‹fl sorundur, çocuklar›-n›n karn›n› doyurmak sorundur,günlük yaflam› sürdürmek sorundur.

Kuflku yok ki, bu nedenlerdendolay› da yoksul gecekondu semtle-ri oligarflinin her zaman korktu¤u,kabusunu gördü¤ü “sosyal patla-ma”n›n potansiyel merkezleridir.Bu nedenle de oligarfli, yoksullar›nisyan›n› engellemek için gecekon-dulara yönelik çok yönlü politikalarizler. Bu “çok yönlülü¤ün” bir yö-nü, halk›n ssiinnddiirriillmmeessii,, bir di¤eryönü ise halk›n yyoozzllaaflfltt››rr››llmmaass››dd››rr..O nedenle bu tür semtlerde sald›r›ve bask›lar eksik olmaz. Gözalt›lar,polis terörü rutin bir hal alm›flt›r.

Bu bask›larla, açl›¤a, iflsizli¤e,yoksullu¤a halk›n, özellikle degençli¤in tepkisi, etkisizlefltirilme-ye çal›fl›l›rken; ikinci ad›mda ise,yoksul mahallelerde halk›, gençli¤içürütecek araç ve yöntemler devre-ye sokulur.

Mafyac›l›k, iflsiz, horlanan, afla-¤›lanan, yar›n güvencesi olmayan,bilinçsiz gençlik kesimleri için bir“yaflam tarz›” olarak sunulur ve tefl-vik edilir. Mafyac›lar gibi giyinen,onlar gibi konuflan, kendilerine on-lar gibi isimler koyan özentili bir ke-sim oluflturulur. Mafyac›l›k televiz-yon dizilerinden adeta empoze edi-lirken, polis taraf›ndan da bizzat heralanda himaye görür. Mafyac›l›k, k›-sa yoldan para kazanman›n, k›sayoldan “güç” olman›n arac›d›r ve buözellikleri de onu, çaresiz gençlikiçin bir çekim merkezi yapar.

Ve iflte bunlar›n sonucunda iriliufakl› çeteler ortaya ç›kar.

Düzen, ekonomik kuflatmas›yla,

yozlaflt›rma politikalar›yla yoksulhalk›n çocuklar›n› kendisine, halk›-na yyaabbaanncc››llaaflfltt››rrmm››flfl olur ki, bu dadüzen aç›s›ndan bir “baflar›”d›r.

Kendine, halk›na, de¤erlerineyabanc›laflan kesimler için art›k ah-lak diye, yap›lamaz diye bir fleyyoktur. O nedenle yoksul semtlerdeher tür pislik ortaya ç›kmakta, genç-lik aassaallaakkll››kkllaa,, köfle dönmecilikdüflüncesiyle çürütülmektedir.

HHaayyaatt BBooflfllluukk TTaann››mmaazz!!Siyaset de, hayat da boflluk kal-

d›rmaz. Açl›¤›n, yoksullu¤un oldu-¤u yerde e¤er bunu düzene karfl› ör-gütleyecek, kanalize edecek koflul-lar yoksa, orada “bireysel kurtulufl”düflüncesi devreye girer. Normal ça-l›flmayla böyle bir kurtulufla ulafla-mayaca¤›n› görenlerin ise yönelece-¤i yer çal›flmadan para kazanmayollar›d›r; bunlar›n da neler oldu¤u,olabilece¤i bellidir; kkuummaarr,, ffuuhhuuflfl,,uuyyuuflflttuurruuccuu,, ttaahhssiillaattçç››ll››kk,, veyabunlar›n hheeppssiinnii içeren mafyac›l›k..

Düzenin ve düzenin polisininmafyac›l›k himayesi, kendini çeflitlibiçimlerde gösterir.

Çeteleflme teflvik edilir, yozlafl-man›n önü aç›l›rken, elbette oradaher tür uyuflturucu kolayca sat›labil-meli, rahatça kullan›labilmelidir.Kad›n çal›flt›ran pislik yuvalar›, ku-mar oynat›lan yerler, ne belediyele-rin ne polisin engeline tak›lmadan“ifllerini” sürdürebilmelidir.

Etraf›n›za bir bak›n; gecekondusemtlerinden flehir merkezlerine,büyük flehirlerden Anadolu’nun ka-sabalar›na kadar, hemen her yerdefuhufl yapt›r›lan, kumar oynat›lanyerler, esrar hap sat›fllar›, hemenherkesin bildi¤i, gördü¤ü, en az›n-dan duydu¤u yerlerde yap›l›r, her-kes bilir, duyar, ama polis bilmez,duymaz...

Fuhufla, kumara, uyuflturucuyabu kadar aleniyet kazand›r›lmas›,

12 ÇETELER 21 AAral›k 22008

Neden Ortaya Ç›k›yorlar Nas›l Bir Rol Oynuyorlar?ÇETELERÇETELER

Page 13: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

herkesin üzerinde düflünmesi gere-ken bir noktad›r. Nas›l ve nedenmümkün olabiliyor böyle bir fley?Oligarflinin resmi bir politikas› ol-madan böyle olabilir mi?

‹flte bu koflullar› polis yarat›r.Uyuflturucu satanlar kollan›r. Çete-ler desteklenir ve kullan›l›r polis ta-raf›ndan. Belli semtlerde, belli cad-delerde ve “iflyeri” görünümlü yer-lerde, mafyan›n, çetelerin aç›k haki-miyeti vard›r. Adeta “dokunulmaz-l›klar›” vard›r.

Amerika’da, bu politikalar, dahaçok “ikinci s›n›f vatandafl” olarakgörülen siyahlar için uygulan›r. Ha-pishanelerdeki tutuklular›n büyükbölümünü de zaten, bu politika so-nucunda uyuflturucu, kumar bata¤›-na çekilen siyahlar oluflturur.

Ülkemizde ise, bu politikan›nhedefi, yoksul halk ve onlar›n ço-cuklar›d›r. Polis, özellikle devrim-cilerin geleneksel olarak etkili ol-du¤u semtlerde çeteleflmeyi, maf-yalaflmay› teflvik edip, koruyor. Çe-teleri koruyup kontrol ederken, on-lar üzerinde denetimini pekifltirdik-çe, onlar› halka ve devrimcilerekarfl› kullanmaktad›r.

ÇÇeetteelleeflflttiirreenn ÇÇaarrkkllaarr››YYaallnn››zz HHaallkk DDuurrdduurraabbiilliirrDüzen tüm araçlar› ile yozlaflt›r-

ma politikalar›n› yayarak, köfle dön-mecili¤i, haraçç›l›¤›, tahsilatç›l›¤›,emeksiz para kazanmay› teflvik et-mektedir. Mafyac›l›k ve çeteleflme,bunun do¤al bir sonucudur. Para ka-zanmak için fuhufl, kumar, uyufltu-rucu dahil, her yol meflru ve mübahgösterilmektedir. Bu nedenle ddee ççee--tteelleerriinn iillkk iiflfllleerrii,, kendi mahallele-rindeki okul önlerinde uyuflturucuhap satmak, gençlerin harçl›klar›n›gasp etmek, mahalle halk›n›, esnaf›haraca ba¤lamak olmaktad›r.

Giderek gasp, h›rs›zl›k, flantajgibi pisliklerle, kendi etraflar›ndaoluflturduklar› batakl›¤› büyütmekteve yeni gençleri bu batakl›¤a çek-mektedirler.

Sonuçta, bu batakl›k içinde tümde¤erlerini h›zla yitiren, uyuflturu-cu, alkol, fuhufl yaflamlar›n›n bir

parças› olan bir iinnssaann ttiippii ç›kar or-taya. ‹flte bu tip, üç kurufl için, bircep telefonu için rahatl›kla insanlar›öldürebilir, her türlü vahfleti iflleye-bilecek hale gelir.

Onlarca televizyon kanal›n›n ya-y›n yapt›¤› ülkenin televizyonlar›nabak›n!. Hepsi, mafya dizileri yay›n-lamak için adeta birbirleriyle yar›fl-maktad›rlar. Gençli¤e mafya baba-lar› veya mafyan›n tetikçileri örnekolarak sunulmaktad›r.

Televizyonlar, düflünen, sorgula-yan insanlara, bilime, ülke gerçek-lerine ekranlar›n› kapat›rken, ekran-lar, her türden çetecili¤e, ahlaks›zl›-¤a ard›na kadar aç›kt›r. Bunlarla ya-t›p-kalkan, bunlar› kendine örnekalan ve onlar gibi özenen genç k›zve delikanl›lar, ya fuhufl yapacak ya

mafyac› olacakt›r. Dolay›s›yla, bun-lar› teflvik eden düzenin kendisidirve düzenin bütünü aç›s›ndan bir so-run oluflturmad›klar› sürece, fuhu-flun, mafyac›l›¤›n yayg›nlaflmas›ndabir sorun yoktur!

Çeteleflmenin, her tür yozlu¤unbu kadar h›zl› yay›lmas›n›n tek ne-deni kültürel olarak düzenin bunla-r›n propagandas›n› yapm›fl olmas›-d›r. Halk için ölenler, halktan yanadüflünenler, halk için sanat yapanlarb›rakal›m TV’lere ç›kmay›, sansürile sesleri kesilmifltir.

Düzen gençli¤in, Denizleri, Ma-hirleri, ‹brahimleri, Niyazi Ayd›nlar›,Sabolar›, Dursun Karatafllar› örnekalmas› yerine, Polat Alemdarlar›,Mamatileri, Murolar› örnek almas›n›istiyor. ‹lkokul ça¤›ndan bafllanarakkafalara bunlar sokuluyor. Kendidünyas› yoksul gecekondu mahallesiile s›n›rl› olan gençli¤in beyni ne ya-z›k ki, bu dizilerle flekillenmektedir.

‹nsanlar›n yoksulluktan kurtul-mak istemesi do¤al bir duygu ve dü-flüncedir. Sorun yoksulluktan nas›lkurtulacaklar›na dair onlara sunulanseçeneklerdedir. Devrimciler, onlaratoplumsal kurtulufl yolunu, mücade-le seçene¤ini sunarken, düzenin geç-miflten bu yana yoksul gecekondugençli¤ine sundu¤u, “köfle dönme-ci” ve bireyci kültürün çeflitli versi-yonlar›d›r. Bu temelde de buralardakâh ffuuttbboollccuulluukkllaa,, kâh flflaarrkk››cc››ll››kkllaa,,kâh mmaannkkeennlliikkllee,, kâh ççeetteecciilliikklleeköfleyi dönme revaçta olmufltur. Veflu da bir gerçektir ki, bu özlemlerledoldurulmufl, flartland›r›lm›fl gençlerbu özlemlerine asla ulaflamayacak-lar ancak, varabilecekleri yer, yoz-laflman›n flu veya bu biçimindenoluflan bir batakl›k olacakt›r.

Yozlaflman›n, çetelerin nas›l,neden olufltu¤u, gençlerimizi nas›lbizden çald›¤›, hatta bize düflmanhale getirdi¤i ortadad›r. Bu meka-nizman›n nas›l çal›flt›¤› da az çokgözler önündedir. Oligarflinin, yoz-laflman›n çocuklar›m›z› gözlerimi-zin önünde bizden kopararak, çü-rütmelerine veya bize karfl› kullan-malar›na izin vermemeliyiz. Onlar›birer “canavar”, birer psikopat, bi-

rer zavall› haline dönüfltüren, poli-sin, mafya çetelerinin oyunca¤› ya-pan bu mekanizmaya karfl› ç›kmak,bu çarklar› durdurmak hepimizingörevidir.

Semtlerimizdeki çete sald›r›lar›karfl›s›nda, çocuklar›m›z›n bu ba-takl›klara çekilmesi karfl›s›nda sey-retmek, ah vah etmek çözüm de¤il-dir. Bu gidifle dur demeliyiz.

Devrimcilerin yozlaflmaya, çete-leflmeye karfl› sürdürdü¤ü mücade-lenin ne kadar gerekli, zorunlu vehakl› oldu¤u, her geçen gün daha iyianlafl›lmaktad›r. Düzenin niye bukadar rahats›z oldu¤u da daha iyigörülüyor.

Çetelere karfl›, düzenin yoz poli-tikalar›na karfl› halk olarak birlik ol-mal›y›z; sokak sokak, ev ev örgüt-lenmeli, çeteleri mahallelerimizdebar›nd›rmamal›, delikanl›lar›m›z›ve genç k›zlar›m›z› onlar›n a¤lar›nadüflürmelerine izin vermemeliyiz.

Say›: 168 13ÇETELER

Page 14: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

22 yafl›ndaki Ümit Karababa adl›gencimizin 5 Aral›k günü Ba¤c›-lar’da çeteler taraf›ndan öldürül-mesi üzerine, baflta Ümit Karaba-ba’n›n yak›nlar› olmak üzere, Ba¤-c›lar halk›yla, devrimcileriyle, esa-s›nda tüm yoksul semtlerin ve ülke-nin sorunu olan yozlaflma ve çetelerüzerine k›sa röportajlar yapt›k. Rö-portajlar›n da anlatt›¤› gibi, çetele-rin kayna¤› düzen, çare umabilece-¤imiz tek yer ise, halk›n mücadelesive örgütlülü¤ü. Afla¤›da yapt›¤›m›zröportajlar› sunuyoruz:

‹‹mmaamm KKaarraabbaabbaa((ÜÜmmiitt KKaarraabbaabbaa’’nn››nn bbaabbaass››))::

“DEVLETTEN BB‹RfiEYBEKLEM‹YORUZ”

BBaaflfl››nn››zz ssaa¤¤oollssuunn.. ÇÇeetteelleerr nneeddeennoo¤¤lluunnuuzzuu hheeddeeff sseeççttiilleerr??

‹‹mmaamm KKaarraabbaabbaa::Herhangi bir sebepyok. D›flarda durmu-yordu zaten. Kahvedenifle gidiyor, iflten evegeliyordu. Baflkas›n›nçocu¤u da olabilirdi.Özel bir sebebi yoktu.

MMaahhaalllleeddee ççeetteellee--rriinn ffaaaalliiyyeettlleerrii yyoo¤¤uunn

mmuu?? NNeelleerr yyaapp››yyoorrllaarr?? ‹‹mmaamm KKaarraabbaabbaa:: Benim bir

bilgim yok. Ne desem bofl.

ÜÜmmiitt’’iinn ööllddüürrüüllmmeessiinnddeenn ssaaddee--ccee ççeetteelleerr mmii ssoorruummlluu,, ppoolliissiinn,, ddeevv--lleettiinn ssoorruummlluulluu¤¤uu yyookk mmuu??

‹‹mmaamm KKaarraabbaabbaa:: Önlem alm›-yorlar ki... Çetelere karfl› polisin,devletin bir fley yapt›¤› yok.

AAiilleenniizziinn aadd››yyllaa bbiirr ppaannkkaarrtt yyaa--zz››pp yyüürrüüyyeerreekk ççookk hhaakkll››,, yyeerriinnddeebbiirr tteeppkkii ggöösstteerrddiinniizz.. BBaa¤¤cc››llaarr hhaall--

kk›› ddaa yyaann››nn››zzddaa oolldduu.. ÇÇeetteelleerree kkaarr--flfl›› mmüüccaaddeelleeddee aaiilleelleerr nnee yyaappmmaall››ssiizzccee?? HHaallkk oollaarraakk nnee yyaappmmaall››yy››zzççeetteelleerree vvee yyoozzllaaflflmmaayyaa kkaarrflfl››??

‹‹mmaamm KKaarraabbaabbaa:: Mücadeleedece¤iz. Halk toplan›p karar›n›vermeli. Devletten bir fley beklemi-yoruz. Zaten önlem alm›yorlar.

***

NNeeccddeett DDeerrnneekk ((KKaarraannffiilllleerrKKüüllttüürr MMeerrkkeezzii ÇÇaall››flflaann››))::

“ÖRGÜTLENMEL‹,‹NSANLARI BB‹L‹NÇLEN-D‹RMEL‹Y‹Z”

MMaahhaalllleenniizzddee ÜÜmmiitt KKaarraabbaabbaaiissiimmllii ggeenncciinn ççeetteelleerr ttaarraaff››nnddaann ööll--ddüürrüüllmmeessii üüzzeerriinnee yyaapp››llaann eeyylleemmee,,BBaa¤¤cc››llaarr hhaallkk›› kkiittlleesseell bbiirr kkaatt››ll››mmggöösstteerrddii.. BBuu tteeppkkiiyyii nnaass››ll ddee¤¤eerrlleenn--ddiirriiyyoorrssuunnuuzz??

NN ee cc dd ee ttDD ee rr nn ee kk ::Ümit Karaba-ba eylemininkitlesel olma-s›n›n nedenim a h a l l e d eyaflanan çete-leflmeye karfl›halk›n tepki-leridir. ‹nsan-lar art›k ma-

hallelerinde çete görmek istemiyor.Uyuflturucu fuhufl görmek istemi-yor. Eylem bunun tepkisiydi. Bura-da insanlar kitlesel bir flekilde soka-¤a ç›kt›.

Bu mahallede devrimciler uzunsüredir mücadele etti¤i için, polisinde buna dönük çal›flmalar› oluyor.Çeteleflmedir, uyuflturucusudur, fu-hufludur, özel olarak bunlar› yayg›n-laflt›rmak için u¤rafl›yor polis. Amainsanlar›n art›k dayanamayaca¤›noktaya gelmifltir. Son iki senede iki

genç daha öldürüldü. Art›k insanlarsürekli ölümler görmeye bafllad›...

ÇÇeetteelleerr nnaass››ll öörrggüüttlleenniiyyoorr,,ggeennççlleerrii ççeetteelleerree kkaattmmaakk iiççiinn nnaass››llkkaanndd››rr››yyoorrllaarr?? YYöönntteemmlleerrii nneelleerr--ddiirr??

NNeeccddeett DDeerrnneekk:: Ülkemizdedevlet politikas› olarak gençler yoz-laflt›r›l›yor. Televizyonu, gazetesi vetüm yay›n organlar›yla 24 saat in-sanlara bunu afl›lamaya çal›fl›yor.Bizim mahallemizdeki de bu politi-kan›n yans›mas›d›r. Gençlerin birk›sm›, giyimleriyle, konuflmalar›ylaAnadolu kültüründen kopmufl, sis-temin, kapitalizmin istedi¤i k›l›kla-ra girmifltir. Ümit’i öldüren de bumahallenin insan›yd›. Bu yozlaflma-n›n etkisinde kalm›flt›r. ‹nsanlarabizler do¤rular›, yaflant›m›z›, kültü-rümüzü anlatamad›¤›m›z sürecemahallede bu tip insanlar ço¤ala-cakt›r.

ÇÇeetteelleerr ggeennççlleerrii hhaannggii aammaaççllaarriiççiinn kkuullllaann››yyoorrllaarr??

NNeeccddeett DDeerrnneekk:: Gençler bak›-yorsunuz üçerli beflerli köfle baflla-r›ndalar; çal›flm›yorlar. Ama giyimkuflamlar›na bakt›¤›n›zda bu insan-lar çal›flmadan bu paray› kazana-maz. Bunlar› besliyorlar. Besledi¤inoktada da birfleyler istiyorlar. H›r-s›zl›k yapt›r›yorlar, uyuflturucu sat-t›r›yor, yeni müflteriler bulduruyor,genç k›zlar› fuhufla sürüklüyorlarayn› zamanda.

PPoolliissiinn ççeetteelleerree yyaakkllaaflfl››mm›› kkoonnuu--ssuunnddaa iizzlleenniimmlleerriinniizz nneelleerr??

NNeeccddeett DDeerrnneekk:: Mahallede ge-çenlerde çetelerden biri, bir gencekurflun s›k›yor, b›çakl›yor. Polis debunu al›p serbest b›rak›yor. Bu sade-ce bir örnek. Yani insanlar polisinçare olmad›¤›n›, polisin çeteleri bes-

14 RÖPORTAJ 21 AAral›k 22008

Ba¤c›lar Halk› Çeteleri Anlat›yor:

‘Kimsenin ölmesini istemiyorsak,duyarl› bir toplum olal›m, birlikte hareket edelim”

Page 15: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

ledi¤ini biliyorlar. Fakat devletinsindirme politikas›ndan dolay› kendiiçlerinde konuflsalar da tepkiye dö-kemiyorlar. Çünkü biliyor ki bu çe-telere bir fley yap›nca bu insanlar ya-r›n polisi al›p gelecek. Bundan çeki-niyorlar. Bu mahallede devrimcile-rin yo¤un oldu¤undan dolay› biz debu tarz sorunlar› yafl›yoruz. Poliskendisinin yapamad›¤›n› çeteler ara-c›l›¤›yla yapmaya çal›fl›yor.

ÇÇeetteelleerree kkaarrflfl›› mmüüccaaddeelleeddee nneelleerryyaapp››yyoorrssuunnuuzz?? BBuu kkoonnuuddaa hhaallkkaa,,ddeemmookkrraatt ççeevvrreelleerree,, ddeevvrriimmcciilleerreenneelleerr öönneerriirrssiinniizz??

NNeeccddeett DDeerrnneekk:: Yapt›¤›m›z yü-rüyüfl sadece bunlardan biri. Sürek-li insanlara gitmeli ve anlatmal›y›z.Bu sadece Ba¤c›lar aç›s›ndan de¤ilher yer aç›s›ndan böyle. Sokak bafl-lar›nda bekleyen gençlerimize yoz-laflman›n etkisinde olduklar›n›, bu-nun kurtulufl olmad›¤›n›, h›rs›zl›¤›n,uyuflturucu satman›n veya fuhuflagitmenin bir sonu olmad›¤›n› gös-termek zorunday›z. Mesela uyufltu-rucu kullanan insan bir noktadansonra ölecektir, bitecektir. Ama onatemiz bir yaflam sunabilmeliyiz. Sa-dece bu mahallede yaflanan yozlafl-mada de¤il, ülkemizde yaflanan so-runlarda da böyledir. Son dönemdeiflkencede katledilen Engin Çeberveya Yürüyüfl da¤›t›rken felç b›rak›-lan Ferhat Gerçek ya da Antalya’dapolis kurflunuyla ölen Ça¤dafl Ge-mik... Halk tepkisini koymad›¤› sü-rece bunlar olmaya devam edecek-tir. Örgütlenmeli, insanlar› bilinç-lendirmeliyiz.

***

ZZeeyynneell KKaarraabbaabbaa ((ÜÜmmiitt KKaarraabbaa--bbaa’’nn››nn aammccaass››.. 11998811’’ddeenn bbuu yyaannaaBBaa¤¤cc››llaarr’’ddaa oottuurruuyyoorr))::

“HALK OOLARAK BB‹RL‹KBERABERL‹⁄‹SA⁄LAMALIYIZ”

BBaa¤¤cc››llaarr’’ddaa ççeetteelleerriinn yyoo¤¤uunnlluu--¤¤uu ggöörrüüllüüyyoorr.. KKiimmii ggeennççlleerriimmiizziiuuyyuuflflttuurruuccuu,, kkuummaarr,, ffuuhhuuflfl bbaattaakkll››--¤¤››nnaa ççeekkiiyyoorrllaarr,, kkiimmiilleerriinnii ddee ÜÜmmiittKKaarraabbaabbaa ggiibbii ööllddüürrüüyyoorrllaarr...... SSiizzcceessoorruunnuunn nneeddeennlleerrii nneelleerr??

ZZeeyynneell KKaarraabbaabbaa: Nas›l oldu-¤unu biz debilemiyoruz.Fakat önlemal›nmay›ncagelip ço¤al›-yorlar. Bizhalk olarakdemek ki bir-lik beraberli¤isa¤lam›yoruzki, onlar da

önlensin.

HHaallkk oollaarraakk,, ççeetteelleerree kkaarrflfl›› nneeyyaappmmaall››,, nnaass››ll mmüüccaaddeellee eettmmeelliiyyiizz??

ZZeeyynneell KKaarraabbaabbaa:: Geçenlerdebiz burada bir yürüyüfl yapt›k. De-vaml› olarak bu yürüyüfller veyaböyle bir fley yap›lm›fl olsa belki debu tarz tepkiyle durabilirler. Çete-lerde bir korku oluflturabilir. Böylebafl› bofl kal›rsa birgün onu vururlar,öbür gün baflka birini.. Herkes bafl›-na birfley gelince tepki koyuyor.Birlik beraberlik sa¤lanm›fl olsayd›bunlar bafl›na gelmezdi.

***

HHüüsseeyyiinn UUlluuddaa¤¤ ((MMaahhaallllee ssaakkiinnii..1155 yy››lldd››rr BBaa¤¤cc››llaarr’’ddaa oottuurruuyyoorr))::

“ÇETELER HHALKIYILDIRMAK, YYOZLAfi-TIRMAK ‹‹Ç‹N VVAR”

SSiizzccee nnaass››ll bbuu kkaaddaarr yyaayygg››nnllaa--flflaabbiilliiyyoorr?? NNeeddeennlleerrii nneelleerr??

HHüüsseeyyiinn UUlluuddaa¤¤:: Ba¤c›lar çete-lerin, uyufltu-rucunun, fu-huflun yo¤unoldu¤u biryer. 1995’ten,G a z i ’ d e nsonra çetelerbizim mahal-lemize s›çra-d›. Çetelerpolisin, dev-

letin güdümüyle halk› y›ld›rmak,yozlaflt›rmak için ortaya ç›kar›ld›.Bunun yan›nda halk›n da duyars›z-l›¤› var. Düflünsen bugün benimse,yar›n senindir. Bugün bakt›¤›n›zda5-6 tane cinayet ifllendi. Bu cinayet-lerin hepsi birbirine benziyor. Bu-

gün U¤urlar ölmesin, son olsun de-dik ama sonu gelmiyor..

HHaallkk oollaarraakk ççeetteelleerree kkaarrflfl›› nnaass››llmmüüccaaddeellee eettmmeelliiyyiizz??

HHüüsseeyyiinn UUlluuddaa¤¤:: Anne babaolarak çocuklar›m›za sahip ç›kmal›-y›z. ‹kinci olarak toplum duyarl› ol-mal›d›r. Çocuklar›m›z› yönlendir-meliyiz. Halk beraber hareket etme-li. Yürüyüfllerle bitmiyor. BugünYunanistan’da 16 yafl›ndaki çocu¤akurflun ya¤d›r›yorlar ve insanlar bu-nun savafl›n› veriyor... Bir yürüyüfl-le olmuyor. Toplumumuza, çevre-mize, komflumuza mükellef olmal›-y›z ama biz bu sorumlulu¤u tafl›ya-m›yoruz. Sadece birgün a¤lamaklaolmuyor. Ben temiz bir toplum, te-miz bir Ba¤c›lar istiyorum. Buradayoksulluk iflsizlik had safhadayken,çocuklar›m›z› yönlendiriyorlar ka-felere, uyuflturucu kullan›yorlar.K›zlar›m›z› kötü yola düflürmeyeçal›fl›yorlar. Kamu binalar› olanokullar›n güvencesi yok, uyuflturu-cu sokuyorlar. Orada kullan›yorlar.Kimin çocuklar›, gene halk›n.

Polis bizim asayiflimizi, güvenli-¤imizi sa¤lam›yor. Sa¤l›yor olsayd›çocuklar›m›za kurflun s›k›p kaza sü-sü vermezdi. En son Engin Çeberiflkence edilerek öldürüldü. BugünEngin Çeber benim çocu¤umdur,EEnnggiinnlleerr benim çocu¤umdur.ÜÜmmiitt,, ‹mam’›n çocu¤u de¤ildir.Buna duyars›z kal›rsak, sessiz kal›r-sak burada yar›n Bülentler ölür, Ali-ler ölür. Kimsenin ölmesini istemi-yorsak, duyarl› bir toplum olal›m,birlikte hareket edelim, demokratkitle örgütlerine de destek verelim.Demokratik kitle örgütlerindeki in-sanlar da yaln›z kal›yorlar. ‹nsanla-r›m›z buradan kalk›p Ankara’ya ka-dar yürüyebiliyorsa bu halk da bi-razc›k duyarl› olmal›d›r. Bir sorgu-lamal›y›z. Ya bu çocuklar niye mü-cadele veriyorlar? Bu çocuklar ki-min için mücadele ediyorlar?

Say›: 168 15RÖPORTAJ

Page 16: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

16 ADALET 21 AAral›k 22008

Halk Cepheliler her hafta oldu¤ugibi bu hafta da ‹stanbul’un yoksulmahallerinde Engin ve Ferhat içinadalet iste¤inin bitmeyece¤ini du-yurdular.

‹stanbul’un AAlliibbeeyykkööyy,, SSaarr››ggaazziivvee BBaa¤¤cc››llaarr mahallerinde 14 Aral›kgünü Ferhat ve Engin için adalet is-tenen eylemlerin ard›ndan dergiokurlar›m›z giydikleri önlüklerle,kap› kap› dolaflarak dergimizin da¤›-t›m›n› yapt›lar. “Ferhat’› Vuranlar,Engin’i Katledenler Cezaland›r›lma-l›d›r” pankartlar›n›n aç›ld›¤›, Enginve Ferhat’›n resimlerinin tafl›nd›¤›eylemlerde “Ferhat’› Vuran PolisTutuklans›n!”, “Engin’i KatilleriCezaland›r›ls›n!”, “Adalet ‹stiyo-ruz!”, “Halk›z Hakl›y›z Kazanaca-¤›z!”sloganlar› at›ld›.

Alibeyköy Sayayokuflu Gül Mar-ket önünde biraraya gelen Halk Cep-heliler yap›t›klar› aç›klamayla ülke-mizde yaflanan katliam ve bir çok ifl-kence davas›n›n zaman afl›m› ve be-raatle sonuçland›¤›na vurgu yaparakAKP iktidar›n›n halk› adaletsiz b›-rakmak, adaletsizli¤i meflrulaflt›r-

mak istedi¤ini belirtiler. “Ada-letsiz kalmayaca¤›z. Adalet içinsuçlular›n yakas›na yap›flmaktanasla vazgeçmeyece¤iz” denilenaç›klaman›n ard›ndan toplu ola-rak dergi da¤›t›m› yap›ld›.

Sar›gazi Demokrasi Cadde-si’nde eylem yapan Halk Cephe-liler de adalet istediler. Eylemdeyap›lan aç›klamada “19 Aral›khapishaneler katliam›n›n davas›“zaman afl›m›” gerekçesiyle ka-pat›lmak istenmektedir. 19-22Aral›k 2000’de 28 tutsak katle-dilmifl ve yüzlercesi yaralanm›fl-t›. Ülke tarihinde yaflanan en büyükaskeri operasyonlardan biri düzenle-nerek, hapishanelerde dört duvararas›nda bulunan devrimci tutsaklarteslim al›nmaya çal›fl›lm›fl ve bununiçin Skorsky helikopterlere kadarpek çok silah kullan›lm›flt›. Kurflun-larla, bombalarla, diri diri yakarak Ftipi hapishaneleri açm›fllard›” deni-lerek halka karfl› ifllenen suçlar›nadaletsiz kalamayaca¤› belirtildi.

Ba¤c›lar Yenimahalle BarbarosF›r›n› önünde toplanan Halk Cephe-

liler’de Ferhat ve Engin için adaletistedikleri eylemin ard›ndan topluolarak dergi da¤›tt›lar. “IMF’nin Yö-netti¤i Türkiye De¤il, Ba¤›ms›z Tür-kiye ‹çin Mücadele Saflar›na!” deni-lerek süren dergi da¤›t›m› bir süreönce çeteler taraf›ndan öldürülenÜmit Karababa’n›n soka¤›nda de-vam etti. Burada da “mahallemizdeuyuflturucuya, fuhufla ve çeteleflme-ye karfl› birlikte mücadele edelim”denilerek mücadele ça¤r›s› yap›ld›.

Yürüyüfl Halka Ulaflmaya Devam Ediyor

ADALET ‹STE⁄‹M‹Z B‹TMEYECEK!

Geçti¤imiz haftada An-talya, ‹zmir, Adana, Bursa,Malatya ve ‹stanbul’un yok-sul mahallerinde dergimizinda¤›t›m›na ve sat›fl›na de-vam edildi.

Okurlar›m›z AAnnttaallyyaa’n›nMMeennddeerreess MMaahhaalllleessii’nde,‹‹zzmmiirr’’iinn NNaarrll››ddeerree,, YYaa-mmaannllaarr mahallelerinde ve

MMeenneemmeenn’de,, ‹‹ssttaannbbuull GGaa-zzii MMaahhaalllleessii’nde, AAddaa--nnaa’n›n, YYaammaaççll›› MMaahhaallllee--ssii’’nde BBuurrssaa TTeelleeffeerriikk,, PPaa--nnaayy››rr ve VVaattaann mahallele-rinde, MMaallaattyyaa sokaklar›ndayine Engin'ler Ferhat'lar gibiBa¤›ms›zl›k Demokrasi VeSosyalizm ‹çin YÜRÜYÜfida¤›t›m› ve tan›t›m› yapt›lar.

Yap›lan dergi tan›t›m› s›-ras›nda "AKP Türkiye'yi yi-ne IMF'ye teslim etti¤i, kri-zin yaratt¤› açl›k ve yoksul-luk tablosu, 19 Aral›k hapis-haneler katliam›, yaflanan ifl-kenceciler, infazc›lar adalet-sizlik ve buna karfl› örgüt-lenme ve mücadele halklayap›lan sohbetlerin konusuoldu.

Dergimize Yine El KoymaYine Yasak!

Dergimize Kars Sulh Ceza Mahkemesi taraf›n-dan yine el koyma karar› verildi. Bu karara iliflkinyay›nlanan “Yürüyüfl Faflizm Gerçe¤ini YazmayaDevam Edecek” bafll›kl› yaz›l› aç›klamada flunlarifade edildi:

“Dergimizin son üç say›s› Kars Sulh CezaMahkemesi kararlar›yla toplat›l›yor, el konuluyor,sat›fl yasa¤› veriliyor. Daha önceki say›lar›m›za dayine ayn› mahkeme taraf›ndan benzer kararlar ve-rildi. Anlafl›lan Kars Sulh Ceza Mahkemesi dergi-mize yasaklar vermeyi kendine görev edinmifl! (...)

Faflizmin hüküm sürdü¤ü bir ülkede yarg›n›nniteli¤i de¤iflmez. Yarg› en fazla düzenin da¤›tt›¤›adaletsizli¤i da¤›t›r. Ondand›r ki burjuva bas›n is-tedi¤ini yazmakta özgürdür ama devrimci bas›n›ngerçekleri yazmas› yasakt›r. (...)

Ama unutulmamal›d›r ki yüzy›llard›r gerçekle-rin elinden hiçbir güç kurtulamam›flt›r.

Susmayaca¤›z.”

YÜRÜYÜfi Engin’in Satt›¤› Dergidir

Page 17: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

8 YIL GEÇT‹!Katliam operasyonunda 8 y›l. Adalet istedik 8 y›ld›r! Adalet

istedi¤imiz katliamc›l›klar›n›nteflhiriydi. Adalet beklemedik.

Halk adaletsiz kalamaz. Gözüyafll› analar adaletsiz kalamaz.Bunun içindir ki unutulmuyorkatliam ve unutulmayacak.

TAYAD’l›lar bir kez daha so-ka¤a ç›kt›lar 19 Aral›k’›n y›ldö-nümünde. 19 Aral›k 2000'de ad›-na 'Hayata Dönüfl' denilerek ya-p›lan ve 28 devrimcinin katledil-di¤i operasyonu BayrampaflaHapishanesi önünde protesto et-tiler.

Bayrampafla Hapishanesi’nde12 devrimci tutuklu ve hükümlükatledilmiflti. 12 kifliden 6 kad›ntutsak ise diri diri yak›larak kat-ledilmiflti. Öfkelerini hayk›rmakiçin Bayrampafla önündeydi TA-YAD’l›lar.

Saat 13.30'da bafllayan eyle-me kat›lanlar, TAYAD'l› Ailelerimzal› "19-22 Aral›k KatilleriHala Cezaland›r›lmad›", "DiriDiri Yakan Kimyasal BombalarAç›klans›n" yaz›l› iki ayr› pan-kart açt›lar.

Bas›n aç›klamas›n›n öncesin-de bir aç›klama yapan TAYADYönetim Kurulu Üyesi Mehmet

Güvel, 19 Aral›k'›n hesab›n› sor-mak için bir kez daha Bayrampa-fla Hapishanesi önünde toplan-d›klar›n›, adalet taleplerinin ka-tiller cezaland›r›l›ncaya kadardevam edece¤ini söyledi. Gü-vel'in konuflmas›n›n ard›ndan‹dil Tiyatro Atölyesi de eylemiçin haz›rlad›klar› oyunu oynad›-lar.

TAYAD'l› Aileler ad›na bas›naç›klamas›n› TAYAD'l› GülsenKarg›n okudu. Baflbakan'a göreIMF politikalar›n›n uygulanabil-mesi için hapishaneler sorunu-nun çözülmesi gerekiyordu.Adalet Bakan›’na göre operas-yon büyük bir baflar›yla bitiril-miflti denilen aç›klamada flunlarbelirtildi:

“Operasyonu 20000 askerleyapt›lar. 20000 bomba kullan›l-d›. Dört duvar aras›ndaki çocuk-lar›m›z adeta bombalarla, köpük-lerle bo¤uldu. Evlatlar›m›z› han-gi kimyasal silahlarla yakt›n›zaç›klay›n?

Bu operasyon siyasi iktidartaraf›ndan planlanm›fl ve gerçek-lefltirilmifltir. Operasyon için ge-rekli birlikler haz›rlanm›fl, silah-land›r›lm›fl, e¤itilmifllerdir. Ope-rasyona kat›lacak birliklere hu-kuki korumada sa¤lanm›flt›r.

Emekli binbafl› Zeki Bingöl'ünanlat›mlar›na göre operasyondanönce savc›larla toplant›lar yap›l-m›fl ve operasyonu yapacak as-kerlerin kimliklerinin aç›klan-mamas›, sicil numaralar›n›n bil-dirilmemesi, bu askerlerin yarg›-lanmamas› kararlaflt›r›lm›flt›.Aradan geçen 8 y›lda görüyoruzki savc›lar bu anlaflmaya uymufl-tur. Operasyondan hemen sonrasa¤ kurtulan tutuklu ve hüküm-lülere hemen davalar aç›lm›flken,operasyonun sorumlular› hak-k›nda y›llarca bir ifllem bile ya-p›lmamas› dikkat çekicidir.

Evlatlar›m›z› katleden, diridiri yakan katilleri unutmayaca-¤›z. Adalet istiyoruz..."

Eyleme kat›lan 300 kifli s›ks›k "Diri Diri Yakan bombaAç›klans›n, Analar›n Öfkesi Ka-tilleri Bo¤acak, Adalet ‹stiyoruz,Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z"sloganlar›n› att›.

Gülsen Karg›n'›n okudu¤u ba-s›n aç›klamas›n›n ard›ndan GrupYorum Korosu, "Sevdan›za AndOlsun" ve "Bize Ölüm Yok" flar-k›lar›n› seslendirdi.

Kitlenin de coflkuyla efllik et-ti¤i flark› ve marfllar›n söylenme-sinin ard›ndan protesto eylemisona erdi.

Say›: 168 1719 ARALIK

TAYAD’l›lar Bayrampafla HHapishanesi ÖÖnünde Katliamc›lar›n YYarg›lanmas›n› ‹stedi

Katliamc›lar YYarg›lans›n!

Page 18: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

21 AAral›k 22008

Adalet ve Ekmek Mücadelesi Birdir!Halk Cephesi, 19 Aral›k’›n y›ldönünü vesilesiyle bir Özel Say› yay›n-

lad›. Aradan geçen 8 y›lda, 19 Aral›k katliam›n›n sorumlular› cezaland›-r›lmad›, katiller “zaman afl›-m›”yla kurtar›ld›. Halk Cep-hesi de, ““ZZaammaannaa vvee AAddaalleett--ssiizzllii¤¤ee BBooyyuunn EE¤¤mmeeyyeeccee¤¤iizz””bafll›¤›yla yay›nlad›¤› bildiri-de, 19 Aral›k’›n katilleriniunutmayacaklar›n› vurgulad›.Halk Cephesi: ““88 yy››lldd››rr aannllaa--tt››yyoorruuzz.. 1188 yy››ll ddaahhaa,, 2288 yy››llddaahhaa ggeeççssee ddee,, aannllaattmmaayyaaddeevvaamm eeddeeccee¤¤iizz.. TTaa kkii,, aaddaalleettyyeerriinnii bbuulluunnccaayyaa ddeekk!!”” dedi-¤i bildiride, tutsaklar›n ““1100ssaaaattlliikk ssoohhbbeett hhaakkkk››””n›n uy-gulanmas›n› da isteyerek,halka AAddaalleett vvee eekkmmeekk iiççiinnmücadele etme ça¤r›s› yapt›.

19-22 Aral›k 2000’de 20 ha-pishanede “Hayata Dönüfl” ad›y-la yap›lan katliam Adana fiakir-pafla Mahallesi ve ‹stanbul Sul-tanbeyli’de halka teflhir edildi.

Adana fifiakirpaflaMahallesi’nde 119 AAral›k‹le ‹‹lgili BBildiri DDa¤›t›m›

Adana’n›n fiakirpafla Mahal-lesi’nde Halk Cepheliler 19 Ara-l›k 2000 Hapishaneler katliam›n›anlatan ‘Zamana ve Adaletsizli-¤e Boyun E¤meyece¤iz, Unut-mayaca¤›z’ bafll›kl› Halk Cephe-si imzal› bildirinin da¤›t›m›n›yaparak halka katliam› anlatt›lar.16 Aral›k günü mahallede bulu-nan Sal› Pazar›’nda pazar al›fl-verifline gelen halka ve fiakirpa-fla Caddesi’nde bulunan esnafla-ra yönelik yap›lan bildiri da¤›t›-m›nda halktan insanlar ‘Allahbelalar›n› versin, 19 Aral›k’tanhaberimiz var’ sözleriyle tepki-lerini gösterdi. Saat 10.00’dabafllayan ve 1 saat süren da¤›t›m-da katliam anlat›l›rken bununlailgili Halk Cephesi’nin 19 Aral›k

Cuma günü ‹nönü Park›’nda ya-p›lacak eylemine ça¤r› yap›ld›.Yap›lan da¤›t›mla 450 bildirihalka ulaflt›r›ld›.

Sultanbeyli’de MMarafl vve19-22 AAral›k PPaneli

Sultanbeyli PSAK Derne¤i’n-de Marafl katliam› ve 19-22 Ara-l›k katliam› konulu panel düzen-lendi. Marafl katliam› ve katlia-m›n sürecine iliflkin konuflmala-r›n yap›ld›¤› panelde Marafl katli-am›n› yaflam›fl kiflilerin yaflad›k-lar›n› anlatmas›n›n ard›ndan 19-22 Aral›k’ta yap›lan hapishanelerkatliam›ndan bahsedildi ve kat-liam›n “bir olal›m” diyenlere yö-nelik oldu¤una vurgu yap›ld›.

19-22 Aral›k’›n ve Marafl’›nzaman afl›m› ile unutturulamaya-ca¤›n›, adalet talebinin ve müca-delenin sürece¤i belirtildi. 19-22Aral›k’› unutmamak için 19 Ara-l›k’ta Bayrampafla Hapishanesiönündeki anmaya, 21 Aral›k’taAdana’daki mitinge kat›l›m ça¤-r›s› yap›ld›.

Adalet'e Kadar Zaman Donmufltur

Halk›n Hukuk Bürosu, 18 Ara-l›k’ta yay›nlad›¤› yaz›l› aç›klama ile“Adalet mücadelesi, ekmek müca-delesidir, özgür ülke ve insanlaflmamücadelesidir. Adalet gelinceye ka-dar zaman donmufltur...” sözleriyle19 Aral›k 2000'de operasyon düzen-leyip 28 tutsa¤a katledenleri koru-yan "zaman afl›m›"n›n geçersizli¤inivurgulad›lar.

Aç›klamada; 19-22 Aral›k 2000tarihlerinde Filistin’de, Irak’ta, Po-lanya gettolar›nda yaflanan vahfletinyafland›¤›n› anlatan HHB; bu vahfle-tin haz›rl›klar›n›n bir öncesiden bafl-lat›ld›¤›n› anlat›ld›.

“Merkezi Ankara’da olan özel ko-mando birliklerinin ilk operasyonubu oldu. Hapishanelerde bulunandevrimcileri fiziken ya da düflünselolarak imha etmek, d›flar›da haklar veözgürlükler mücadelesi verenleregözda¤› vermek, sindirmek hedefi ta-fl›d›¤›ndan flüphe duymad›¤›m›z biroperasyondu.” denilen aç›klamadaoperasyon için yap›lan haz›rl›¤a veoperasyonun planlama biçimine ba-k›ld›¤›nda bir savafl haz›rl›¤› oldu¤uvurguland›.

“Operasyonlar›n yap›lmas› on-larca kiflinin öldürülmesi yetmezmiflgibi bir de “Niye Ölmediniz” der-miflçesine operasyondan ölmemeyibaflarabilenler hakk›nda hemen da-valar aç›lmaya baflland›. Devletinöldürme suçunun aç›kça ortaya ç›k-mas› üzerine tali görevler yürütenaskerler hakk›nda göstermelik dava-lar aç›ld›.” sözleriyle devam edenaç›klamada adalet mücadelesininönüne zamanafl›m› duvar› dikildi¤i,sorumlular›n bir k›sm›na gösterme-lik olarak aç›lan davalardan birininberaatla sonuçland›¤› anlat›ld›.

Halk›n Hukuk Bürosu aç›klama-s›n› “Adalet mücadelesi, ekmek mü-cadelesidir, özgür ülke ve insanlafl-ma mücadelesidir. Adalet gelinceyekadar zaman donmufltur. Mücadeleedece¤iz çünkü ‘Adaletsiz’ kalma-yaca¤›z.” sözleriyle sonland›rd›.

Unutmayaca¤›z

Page 19: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

‹çeride ve d›flar›da 19 Aral›k sal-d›r›s›n›n as›l hedefi olan ve bu sal-d›r›ya, dünya ve Türkiye halklar›n›nonur duyaca¤› tarihsel bir direnifldestan›yla cevap veren devrimci ha-reketi burada ayr› bir bölüm olarakele alm›yoruz. Çünkü onun 19 Ara-l›k karfl›s›nda ne yapt›¤› çok aç›k.Katliamc›lar›n karfl›s›nda günlercedirenenler, bedenlerini tutuflturan-lar, flehitler verenler onlard›. Ancaksolun katliama fiilen direnenler d›-fl›nda kalan kesimlerinin yerini, ko-numunu ele almak da, o dönemiyerli yerine oturtmak aç›s›ndan zo-runludur.

19 Aral›k Katliam› Yaflan›rkenReformizm Baflka Bir Dünyada Yafl›yordu

19 Aral›k’›n sol aç›s›ndan olum-suz anlamda en çarp›c› görünümlerive sonuçlar›, esas olarak reformizm

cephesinde yaflanm›flt›r. 19 Aral›k,ülkemizde demokratik mücadeleninde bedeller ödemeksizin sürdürüle-meyece¤inin aç›k kan›tlar›ndan biriolurken, reformizmin de, ülke ger-çe¤inden fiilen ve düflünsel olarakkoptu¤unu bir kez daha göstermifloldu.

Reformist legal partiler, refor-mizmin yönetimindeki demokratikkitle örgütleri, F Tipi hapishanelerekarfl› hiç mi bir fley yapmad›lar, di-ye sorulabilir daha bafltan! Evetyapt›lar. F Tipi hapishanelere karfl›gelifltirilen demokratik muhalefetiçinde belli ölçülerde yer ald›lar.Ama bbiirr nnookkttaayyaa kadar. O “nokta”,19 Aral›k’t›.

Sürecin bafl›nda F Tipi hapisha-nelere karfl› olduklar›n› aç›klam›fl-lard›. Bu olumlu bir noktayd›. Fa-kat, bbiirriinncciissii, bu “karfl›” olma duru-munun ne kadar sa¤lam bir siyasaltemele oturdu¤u, iikkiinncciissii, karfl› ç›k-ma tavr›nda ne kadar kararl› olabi-lecekleri sürecin ilerleyen aflamala-r›nda görülebilecekti.

Nitekim ilerleyen aflamalarda buiki noktada olumlu bir tablo ç›kma-yacakt› karfl›m›za.

Bu ülkede çeliflkiler ve politika-lar öylesine keskin ki, masa bafl› te-orilerin ömrü çok uzun olam›yor.Herfley gelip pratikte dü¤ümleniyor.En küçük haklar için bile büyük be-delleri göze almaks›z›n mücadeleyürümüyor. Reformizmin görmedi-¤i, görmek de istemedi¤i buydu. Bugerçek, 19 Aral›k’›n arifesinde red-dedilemez bir biçimde karfl›lar›naç›kt›¤›nda, F Tiplerine karfl› olduk-lar›n› aç›klayarak içine girdiklerimücadeleyi bedellerini göze alaraksürdürmek yerine, mücadele arena-s›n› terkettiler.

F Tiplerine karfl› olduklar›n›

aç›klay›p birkaç mitinge, gösterilekat›l›rken, muhtemel ki kolay birkazan›m umuyorlard›. Devrimciler,F Tipi hapishaneler sald›r›s›n›n oli-garfli aç›s›ndan “stratejik” bir sald›-r› oldu¤unu, bu sald›r›ya karfl› dire-niflin büyük bedeller gerektiren birdirenifl olaca¤›n› anlat›yorlard› amareformizmin devrimcilere kulakverdi¤i inand›¤› yoktu.

19 Aral›k’ta katliamla karfl› kar-fl›ya kald›klar›nda reformizmin ya-flad›¤› herfleyden önce büyük birflaflk›nl›kt›. Çünkü, ne oligarflininöyle bir katliam yapabilece¤ine ihti-mal veriyorlard›, ne devrimcilerinöyle büyük bir direnifl ortaya koya-bileceklerine inan›yorlard›.

Ülkemizin koflullar›n› yanl›fl de-¤erlendirdikleri için hapishaneler veoligarflinin politikalar› konusundada yan›lg› içindeydiler. “AB’yeuyum” yolunda bu kadar yasa ç›ka-r›lm›flken, “iyi kötü bir demokratik-leflme” yaflanm›flken, art›k böylekatliamlar yaflanmas› mümkün de-¤ildi! Böyle düflünüyorlard›.

Öte yandan, devrimcilerininançlar› için böylesine büyük bircüretle, s›n›rs›z ve kitlesel bir feda-karl›kla canlar›n› ortaya koyabile-ceklerine de inanm›yorlard›. Bunainanmamalar›, esas olarak devrim-cilere yönelik bir de¤erlendirmeninsonucunda de¤il, kendi iinnaannççss››zzllaaflfl--mmaallaarr››nn››nn sonucuydu.

Reformizmin F Tiplerine karfl›ç›k›fl› ideolojik olarak da sa¤lam birtemele oturmuyordu. Oligarflinin“oda” diye pazarlad›¤› hücreleri,“birey özgürlü¤ü” aç›s›ndan pek dekötü bir fley olarak görmüyordu re-formistlerin ço¤u. Avrupa’da daböyle(!) olmas›, ve AB’nin de FTiplerini desteklemesi onlar›n kafa-lar›n› kar›flt›ran, pratiklerini mu¤-

K‹M NEREDEYD‹? NE YAPTI, NE DED‹?

YYaazz›› DDiizziissii -- BBööllüümm 33

‹lk iki bölümü yine k›saca özet-leyelim: Kim neredeydi, rolü ney-di? HHüükküümmeett (DSP-ANAP-MHPHükümeti) ve GGeenneellkkuurrmmaayy: 19Aral›k katliam›n› kararlaflt›ran veuygulayanlard›!... Düzenin “sol!”payandas› CCHHPP vvee DDeenniizz BBaayykkaall,,19 Aral›k’›n gizli orta¤›yd›. BBuurrjjuu--vvaa bbaass››nn yyaayy››nn;; Katliam›n bafl›n-dan sonuna de¤iflmeyen suç orta¤›durumundayd›. AAmmeerriikkaann vvee AAvv--rruuppaa eemmppeerryyaalliizzmmii:: 19 Aral›k kat-liam›n›n arkas›ndaki as›l güç onlar-d›... Yukar›da say›lanlar, tart›flmas›zdüzen cephesinde olanlard›. 19 Ara-l›k’›n elbette bir de karfl› cephesivar. Sol cephede nas›l yafland›, nas›lkarfl›land› 19 Aral›k? Bu sorununcevab› da tarih aç›s›ndan, ülkemizsolu aç›s›ndan oldukça önemlidir...Buradan devam ediyoruz yaz› dizi-zimizin bu son bölümüne.

Say›: 168 1919 ARALIK

Page 20: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Kömürbede

zamanifllem

laklaflt›ran bir di¤er etkendi. (Birk›sm› önce AB’nin böyle bir katlia-ma ve iflkencecili¤e onay vermeye-ce¤ini düflünüyordu, AB hem 19Aral›k’a, hem F Tiplerine verdi¤ionayla, böyle düflünenlere de gerçe-¤i gösterdi daha sonra.)

‹flte hem devlete, hem devrimci-lere dair bu yan›lg›lar› nedeniyle, 19Aral›k’›n gerek öncesinde, gereksesonras›nda devrimcili¤i, sosyalistli-

¤i bir yana koyarak söylüyoruz; birdemokrat›n almas› gereken tavr›,tutarl›l›¤› gösteremediler.

MMüüccaaddeellee aarreennaass››nn›› tteerrkkeeddiiflfl,,bbiirr hhaaffttaa öönncceessiinnddeenn bbaaflflllaadd››.. 19Aral›k’tan bir hafta, evet sadece birhafta önce, K›z›lay’da F Tiplerinekarfl› yap›lan eyleme sald›rd› devlet.Bu, asl›nda büyük sald›r›n›n da ilkad›m›yd›.

K›z›lay meydan› panzerlerle, ifl-

kencecilerle iflgal edilmiflti. Sald›r›-ya, önceden ayarlanm›fl sivil faflist-ler de kat›lm›flt›. ‹nsanlar yerlerdesürükleniyordu.

‹flte bu ortamda, tutsak yak›nlar›,meydana yak›n “demokratik” ku-rumlar›n, partilerin kap›s›n› çald›lar.

Fakat oo kkaapp››llaarr aaçç››llmmaadd››..

S›k› s›k›ya kapat›lan kap›lar, tut-sak yak›nlar›n›, demokrat kitleyi ifl-kencecilerin, faflist güruhun sald›r›-s› alt›nda b›rakt›. Solun tarihindemuhtemeldir ki ilk kez yaflan›yorduböyle bir fley ve muhtemeldir ki ilkkez, binlerce insan, bu “ilerici” ku-rumlar› hep birlikte ““yyuuhh””lluuyyoorrllaarr--dd››..

19 Aral›k’tan reformizme dairhat›rlanmas› gereken ilk sahne bu-dur. Ki bu durumun bir benzerifarkl› biçimde ‹stanbul’da da yaflan-d›. ‹lerici, demokratik parti ve ku-rumlar›n ço¤unun kap›s›, açl›k gre-vini sürdürmek için uygun yer ara-yan tutsak yak›nlar›na aç›lmad›. Ki-mi “Yönetim kurulunda karar al-mam›z laz›m” diyerek, kimi “Bizaçl›k grevine karfl›y›z” gibi gerek-çelerle, asgari demokratl›¤›n yineuza¤›na düfltüler.

19 Aral›k’›n yine hemen arife-sinde, ÖDP, tüm parti örgütüne gön-derdi¤i talimatlarla, üyelerine “so-ka¤a ç›kmay›” yasaklad›. Talimat,ÖDP binalar›nda açl›k grevi yap-makta olan tutsak yak›nlar›n›n partibinalar›ndan ç›kar›lmas›n› da içeri-yordu.

Oligarflinin Ecevit’in aç›klama-lar›yla büyük sald›r›y› bafllatman›niflaretini verdi¤i o günlerden refor-mizme dair hat›rlanmas› gerekenayr›nt›lardan biri de bu talimatt›r.

Solun Tarihine Yaz›lan Utanç Sayfalar›

Takvimler 19 Aral›k’a yaklafl›r-ken, reformist kesimler, bir yandandevletin demagojileri ve tehditleri,bir yandan kendilerinin “statüko-nun alt üst olaca¤›” kayg›lar› nede-niyle, ad›m ad›m geri çekilmeyebafllay›p, direnifle yönelik olarak dado¤rudan veya dolayl› “b›rak›n, uz-

‹slamc›lar, AB’ciler, Vatanseverler!“19 Aral›k’ta kim neredeydi?” sorusunu cevaplarken, baflka bir kaç kesi-

me daha de¤inmek gerekir. Bafll›kta sözünü etti¤imiz bu kesimlere yaz›içinde özel bir yer vermedik; çünkü bunlar, 19-22 Aral›k döneminde, her-hangi bir tav›rlar›yla geliflmeler üzerinde etkisi, müdahalesi ve mücadelesiolan kesimler de¤illerdi. Bunlar, esas olarak iktidara tabi olmufl, iktidar›ndevrimcilere karfl› katliam ve tecrit politikalar›n›n aç›kça veya sessiz des-tekçisi olmufllard›r.

‹slamc›lar, güya, mevcut iktidara muhaliftiler. Güya, Genelkurmay poli-tikalar›na muhaliftiler. Güya AB’ye muhaliftiler. Fakat, anti-komünistlikleritüm bunlar›n önündeydi. Bu nedenle de oligarflinin, genelkurmay›n, Avrupave Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki “komünizme karfl›”, devrimci-lere karfl› bu vahfli sald›r›s›na karfl› ç›kmay› düflünmediler bile. O kadar ki,göstermelik bir muhalefet bile yapmad›lar 19-22 Aral›k karfl›s›nda. (‹slamc›camian›n genelini yans›tmayan baz› gruplar›n karfl› ç›k›fl› olsa da, bu düzenislamc›l›¤›n›n belirledi¤i bu genel tabloyu de¤ifltirmemifltir.)

*

‹nsan haklar› savunuculu¤unu kimseye b›rakmayan AB’cilerin tavr› da,19 Aral›k Türkiyesi’ni gözlerimizin önünde canland›rmak için belirtilmesigereken bir tav›rd›r. O gün ne insan haklar›, ne demokrasi, ne iflkenceye,infaz ve katliamlara karfl› ç›kmak yoktu AB’cilerin akl›nda. Ortada yoktular.Daha sonraki günlerde yapt›klar› kimi aç›klamalardan anlafl›lacakt› ki,AB’nin de onaylad›¤› bir hapishane sistemine karfl› ç›kt›klar› için devrimci-lere yap›lanlar› mmüübbaahh vvee kkaaçç››nn››llmmaazz görmüfllerdi. AB konusundaki poli-tikalar›n› elefltirdikleri MHP ve DSP’nin 19 Aral›k ve F Tipleri politikas›n›sonuna kadar destekliyorlard›. 19 Aral›k, bu anl› flanl› “liberaldemokrat”lara göre gerekliydi! Onlar›n liberallikleri, demokratl›klar›, diridiri yakmaya da, insan bulunan yere at›lmamas› gereken gaz bombalar›n›nat›lmas›na da cevaz veren bir liberallik ve demokratl›kt›. Onlar›n savundu¤uinsan haklar› da, 19 Aral›klardan “zarar” görmüyordu her nas›lsa...

*

Ve bir de “vatanseverler” vard›. ‹kide bir Amerika’ya, Avrupa’ya karfl›keskin demeçler veriyorlar, ülkemizin bafl›na bütün kötülükleri bu güçlerinsard›¤›n› iddia ediyorlard›. Fakat, bu sahte vatanseverler de, söz konusuolan devrimcilerin katledilmesi ve tecrit alt›na al›nmas› olunca, ABD’nin veAB’nin tam deste¤i ve teflvikiyle, ak›l hocal›¤›yla gelifltirilen F Tiplerini,hücreleri desteklemekte, F Tiplerini açmak için yap›lan 19 Aral›k katliam›nada onay vermekte sak›nca görmediler. Devrimcilere karfl› AAmmeerriikkaann vveeAAvvrruuppaa eemmppeerryyaalliizzmmiiyyllee aayynn›› ssaaffttaa oollmmaann››nn onlar için bir mahsuru yoktuve onlar›n “vatanseverlikleri de” iflte böyle bir vatanseverlikti.

20 19 ARALIK 21 AAral›k 22008

Page 21: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

rleflmiflenleren afl›m›mez

lafl›n” bask›s›n› art›rd›lar.

19-22 Aral›k günlerinde ise, enbaflta iflaret etti¤imiz nedenlerle,büyük bir flaflk›nl›k yaflad›lar. Buflaflk›nl›k içinde katliam karfl›s›ndahemen hiçbir fley yapmad›lar. SSeeyy--rreettttiilleerr demek yanl›fl olmayacakt›r.Reformist kesimlerin üyelerinin deiçinde oldu¤u devrimci demokratkitlenin 19 Aral›k’› izleyen ilk biri-ki gün içindeki kendili¤inden tepki-leri vard› ama bu, ortaya ç›kan tab-loyu de¤ifltirmiyordu.

19 Aral›k’›n hemen ertesinde,ise solun tarihi aç›s›ndan hiç deonurla, gururla hat›rlanmayacak ta-v›rlar sergilendi reformist solda.

19 Aral›k’›n ertesinde, art›k on-lar için F Tiplerine karfl› mücadeleneredeyse ““ggüünnddeemmlleerriinnddeenn çç››kk--mm››flfl””tt››.. Ölüm orucunu destekleyipdesteklememelerini tart›flm›yoruzburada. Bir demokrat›n görevi, oeylem biçimini desteklemese bile,en az›ndan ölümüne bir mücadeleyürütenlerin demokratik niteli¤i tar-t›flmas›z olan taleplerini destekle-mektir. Ama bu destek bir yana, on-lar kkeennddii ççiizzggiilleerrii,, kkeennddii aannllaayy››flfl--llaarr›› ççeerrççeevveessiinnddee bbiillee F Tiplerinekarfl› ç›kmay› sürdürmediler. 19Aral›k katliam›na cüretle karfl› ç›ka-mad›lar. Çünkü F Tiplerine karfl›ç›kman›n büyük bedel gerektirdi¤igünler gelmiflti ve reformizm bunugöze alabilecek bir anlay›fla sahipde¤ildi.

Katliam›n karfl›s›na dikilmelerigereken o anda, devrimcileri eleflti-ren, suçlayan aç›klamalarla meflgul-düler. Operasyonun de¤il, direniflinelefltirisi vard› gündemlerinde.

Asl›nda kendilerinin direnifl d›-fl›ndaki, demokratik mücadele d›-fl›ndaki konumlar›n› aklamak, mefl-ru ve mazur göstermek için baflvu-ruyorlard› bu yönteme. Amaçlar›naulaflt›lar m› peki?.. Direniflin ve de-mokratik mücadelenin d›fl›nda kal-malar›n› aklayabildiler mi? Hiç san-m›yoruz!

19 Aral›k öncesi ve sonras›ylahat›rland›¤›nda bunun hiç de kolayolmad›¤› aç›kt›r zaten.

Reformist kesimler, o gün, des-teklememekle, meydanlardan çekil-mekle kalsalard›, yine neyseydi. Fa-kat reformizm, daha büyük birolumsuzluk ortaya koydu.

19 Aral›k’›n hemen ertesinde,daha katledilenlerin cenazeleri kal-d›r›lmam›flken, “devrimci demokra-si bitti, art›k kendilerine gelemezler,yenildiler” diye aç›klamalar, tahlil-ler yap›lmaya baflland›. Yap›lmas›gereken katliama karfl› direnmek,tabutlar›n alt›na omzunu koymak-ken, ne siyasal, ne ahlaki aç›danaç›klanamaz, savunulumaz bu tav›r-lar sergileniyordu. TKP’den Kürtmilliyetçi hareketine uzanan bu tür-den aç›klama ve tahliller, reformiz-me dair, tarihin unutmayaca¤› tav›r-lar aras›nda yerini ald›.

Oligarfli, hapishanelerde operas-yon yap›p F Tipi hapishaneleri açar-ken, ÖDP, bir ilçesindeki üyelerini,ölüm oruçlar›n› desteklediler diyepartiden ihraç ediyordu. Tutsaklar›natefl topuna çevrilerek yak›ld›¤› birzamanda oluyordu bunlar. ‹ki ayr›ruh hali, iki ayr› çizgi, iki ayr› tav›r,her fleyiyle gözler önündeydi. Ülke-ye, halka ve s›n›f mücadelesine öy-lesine yabanc›laflm›fllard› ki, solunoorrttaakk bbiirr rruuhh hhaalliinnddeenn söz etmekmümkün olamazd› zaten öyle birdönemde.

Reformizm, sadece direnifltedevrimcileri tek bafl›na b›rakmaklakalmay›p, bir de sorunu çarp›tarakdevrimcileri suçlamaya soyunmak-ta, önce kurflunlar, bombalar alt›n-da, ard›ndan tecrit iflkencesi alt›ndadirenifli sürdüren devrimcilere bur-juvazinin a¤z›yla sald›rmaktayd›.

‹deolojik olarak tam bir savrul-ma içindeydiler; daha do¤rusu, za-ten uzunca süredir yaflad›klar› sa¤-c›laflmayla iyice yerleflen burjuvaideolojisi aç›k hale gelmekteydi.

Bu ideoloji, en bariz ifadesini,reformizmin direniflçileri ““DDeevvlleettlleeöörrggüüttlleerr aarraass››nnddaa kkaall››pp öölleenn iinnssaann--llaarr”” olarak de¤erlendirmesinde, yi-ne burjuvaziyle ayn› a¤›zdan dev-rimci örgütlere, liderlerine, direnifl-çilere ““ttaarriikkaatt,, mmüürriitt”” edebiyat›nabaflvurmalar›nda kendini göstermifl-

tir. Art›k burada sorun, reformizminF Tipleriyle ilgili, direniflle ilgili de-mokratl›k görevini yap›p yapmama-s› de¤il, ideolojik anlamda devrim-cilere ve direnifle karfl› gelifltirdi¤iaç›k sald›rganl›kt›.

Burjuvaziden al›nm›fl bu düflün-celerle, direnifl çarp›t›lmakta, refor-mizm, demokrasi mücadelesindenkaç›fl›n› perdelemek istemekteydi.

Direnifl, reformizmin umdu¤u,tahmin etti¤i gibi, bitmemifl, k›r›l-mam›fl, flehitler vererek sürüyordu.Reformizm ise, demokratl›¤›n asga-ri gereklerini bile yerine getirmek-ten, s›radan “duyarl›” bir insan›n bi-le duyarl›l›¤›ndan uzak bir konum-dayd›. Bu konumu mazur göster-mek için solun tarihine utanç vericiteoriler eklendi.

Reformizme yönelik elefltirilere,““CCeeppttee kkeekklliikk mmii ssaanndd››nn››zz??”” diyecevap verildi. ““DDiirreenniiflflee bbaaflflllaarrkkeennbbiizzee mmii ssoorrdduullaarr!!”” denildi. 19 Ara-l›k’taki kaçk›nl›k, ““ffaarrkk››mm››zz›› kkooyy--dduukk iiyyii oolldduu”” diye meflrulaflt›r›ld›.Kimileri direnifl karfl›s›ndaki apoli-tik ve sorumsuz politikalar›n› akla-mak için ““bbiizz aayynn›› mmaahhaalllleelleerrddeennddee¤¤iilliizz kkii......”” diye yazd›lar.

Ve hepsini tarih de yazd› bunla-r›n. Bunlar, reformizmin 19 Ara-l›k’taki görünümleriydiler.

19 Aral›k’› Mahkeme Salonlar›nda Sürdüren Yarg›

Yaz› dizimizi sonland›r›rken,son olarak 19 Aral›k’ta “Yarg›”n›nnerede oldu¤una ve ne yapt›¤›na ba-kal›m. Oligarflinin asker, polis mili-tarist güçleri 19 Aral›k’ta, cumhuri-yet tarihinin en büyük hapishanelerkatliam›n› yaparken, sonras›nda hü-kümetin, burjuva bas›n yay›n organ-lar›n›n psikolojik savafl›yla katliam

Say›: 168 2119 ARALIK

Page 22: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

aklanmaya çal›fl›lm›flt›. Ancak tümyalanlara, sansüre ra¤men 19-22Aral›k katliam›n› tamamen örtbasetmek mümkün olmayacakt›. Tümbask›lara ra¤men hesap soranlarvard›, ”diri diri yakt›lar” diye hay-k›ranlar vard›. Soruflturmalar yap›-lacak, davalar aç›lacakt›; bu kaç›n›l-mazd›. O halde, 19 Aral›k operasyo-nunda s›ra flimdi, “ba¤›ms›z yar-g›”dayd›.

Hapishaneler operasyonununmahkemeler safhas›nda ilk bafltagöstermelik davalar aç›ld›. Ne varki, ““kkaattiilllleerrii kkoorruummaa vvee kkoollllaammaa””daha bafltan bu davalar› da flekillen-diriyordu.

BBiirr;; dava aç›lanlar aras›nda 19-22 Aral›k katliam›nda sorumlu, yö-netici mevkide olan hemen hiç kim-se yoktu. Davalar, esas olarak gardi-yanlar ve jandarmalara aç›lm›flt›.

‹‹kkii;; Katledilenler, iflkencedengeçirilenler tutsaklar olmas›na kar-fl›n, katliamc›larla birlikte devrimcitutsaklara da davalar aç›ld›.

Herfley, devletin resmi kurumla-r›n›n bilgisi, emirleri, onay› çerçe-vesinde olmas›na ra¤men, katliam›gerçeklefltirilen birliklerin listelerimahkemelere gönderilmemifl, sav-c›lar, mahkeme heyetleri s›k s›k de-¤ifltirilmifl, adeta hukukla alay edil-mifltir.

SSoonnuuçç:: Yak›lan kurflunlanan on-larca tutsa¤›n ölümleri ile ilgili ola-rak bugüne kadar tek bir görevlihakk›nda ceza verilmifl de¤ildir.Katliam aç›kça belgelenmifl olmas›-na ra¤men sonuç budur. Herfley as-l›nda, dört duvar arkas›nda bile ol-sa, halk›n gözü önünde olup bitmifl-ti. Kendi yasalar› nezdinde bile bel-geler, tan›klar, adli t›p raporlar›, ke-flif heyetlerinin raporlar›, suçlular›yeterince ortaya koymaktayd›. Fa-kat, yarg›, katilleri cezaland›rmakde¤il, aklanmalar›n›, bir biçimdekurtulmalar›n› sa¤lamak için elin-den geleni yapm›flt›r. 19 Aral›k’taonlara düflen görev buydu ve bu gö-revi de -hukuku katletmek pahas›-

na- yerine getirmifl oldular.

Yarg›n›n katliam› aklamak içinüstlendi¤i görev çerçevesinde ver-di¤i kararlar, aç›kça; katillerin,kontrgerillac›lar›n “öldürme ve kat-letme özgürlü¤ü”nün belgeleri ol-mufltur. Yarg›, aleni bir katliam› hu-kuken pervas›zca örtbas etmifltir.Tutsaklar› kimyasal silahlarla ya-kanlar›, kafa kol koparanlar›, gözç›karanlar› pervas›zca aklam›flt›r.Böyle bir durum ancak faflizmin hu-kukunun egemen oldu¤u ülkelerdeolabilirdi. O ülkelerden birisi de ifl-te Türkiye’dir. 19 Aral›k davalar›,bunu tescil etmifl ve etmektedir.

Faflizmin yarg›s› flimdilik katli-amc›lar› aklasa da, zaman afl›m›ylakurtarsa da, halk›n bu adaletsizli¤ikabul etmesi mümkün de¤ildir. Hal-k›n vicdan› ve yarg›s› 19 Aral›k kat-liamc›lar›n›n aklanmas›na izin ver-meyecektir. Halk›n adaletinde za-man afl›m› olmayacakt›r.

- BBiittttii-

22 19 ARALIK 21 AAral›k 22008

YYüürrüüyyüüflfl YYaassaakkSincan 1 No'lu F Tipi'nden Dursun Kafl'›n 22 Kas›m

tarihli mektubundan:

“Yazd›¤›m›z mektuplar›n ço¤una ya imha karar› al›-yor ya da mektubun ço¤unu karalayarak gönderme ka-rar› al›yorlar. ‹ki hafta önce Hüseyin Abi’nin yollad›¤› 4mektubun üçüne imha, birine 'karalayarak göndermekarar› getirdiler. ‹tiraz ettik ama ertesi gün ‹nfaz Hakim-li¤i karar› onaylam›fl. Gerekçe ise gazetelerde ve benze-ri ç›kan, Engin Çeber olay›n› yazmakm›fl... Üç ayd›r Yü-rüyüfl dergilerini vermiyorlar. Genelgeyi uygulama ko-nusunda herhangi bir ilerleme yok daha. Yine gelip 2.5saat için ça¤›r›p gidiyorlar.”

***

MMaahhkkeemmee DDiilleekkççeessiinnee DDaavvaaK›r›kkale F Tipi’nden Kaz›m Türe’nin 25 Kas›m ta-

rihli mektubundan:

“Y›llar sonra ‹stanbul Bak›rköy adliyesine mahkemeiçin gitti¤im 20 Kas›m akflam›, ne mutlu ki bana; Enginarkadafl›m›z›n onuru kan›yla nakfletti¤i Metris’te onunnefesini soluyarak ve sesi olup hayk›rarak bir gece kal-d›m... Bilmiyorlar ki, biz öldükçe diriliyor ve ço¤al›yo-ruz.

Ekte gönderdi¤im evrakta da görülece¤i gibi, mah-kemeye yazd›¤›m evraka hücre cezas› verildi...”

MMaahhkkeemmee eevvrraakk››nnddaann::

“Kaz›m TÜRE'nin Befliktafl 14. A¤›r Ceza Mahkeme-sine hitaben yazd›¤› dilekçesinde DHKP-C terör örgütüve örgüt üyelerinin yapm›fl olduklar› eylem ve uygula-malar› övdü¤ü... terör örgütünün propagandas›n› yapt›-¤› anlafl›lm›fl olup 11 gün Hücreye Koyma cezas› ile ce-zaland›rlmas›na... karar verilmifltir”.

Demek ki, propaganda hakimlere de yap›l›yor!

***

‹‹flflkkeennccee YYaapp,, TTeeddaavviissiinnii EEnnggeelllleeK›r›klar F Tipi'nden 30 Kas›m tarihli Ümit Çobano¤-

lu'nun mektubundan:

“Burak Demirci... fiu an sa¤ aya¤›n› kullanamamak-ta, yürüyememektedir. Vücudunda, yüzünde morluklarbulunmaktad›r. Bunlara ra¤men hafta sonu oldu¤u ge-rekçesiyle doktora veya Adli T›p'a götürülmemifltir. Bupervas›zl›kla iflkenceyi kan›ksatma çabas›ndalar.”

Yasaklar, Cezalar, Keyfiyet

Page 23: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Arjantin’de, 1976-1983 y›llar›n-da Amerikanc› cunta taraf›ndan kat-ledilen ve bugüne kadar cesetlerininyerleri bilinmeyen ““kkaayy››ppllaarr””a aitbir toplu mezar ortaya ç›kar›ld›.

Kay›plar›n bulunmas› için olufl-turulan bir ekibin La Plata’dakiArana Hapishanesi’nde yapt›¤› ka-z›larda elde edilen bulgular›n so-nuçlar›, 9 Aral›k’ta aç›kland›. Eldeedilen ilk sonuçlara göre, hapisha-nedeki mezarl›ktan ç›kar›lan 10 binkemik, politik tutsaklara ait. Kaz›ekibinden Luis Fonderbrider, ““KKee--mmiikklleerr yyaakk››llmm››flfl vvee dduuvvaarrddaa 220000kkuurrflfluunn iizzii bbuulldduukk.. YYaakk››nnddaa DDNNAAiiflfllleemmlleerriinnee bbaaflflllaayyaaccaa¤¤››zz”” dedi.

La Plata adl› ‹nsan Haklar› Ör-gütü Baflkan› Maria Vedio ise, Ar-jantin’de Arana Hapishanesi gibi,10 ““ggöözzeettiimm mmeerrkkeezzii”” daha bulun-du¤unu söyledi.

KKaayy››ppllaarr PPoolliittiikkaass››Kay›plar, emperyalizm iflbirlik-

çisi yeni-sömürge ülkelerde, halkakarfl› savaflta uygulanan politikalar-dan birisidir.

Kay›p; gözalt›, iflkence, ölümkorkusu yan›nda, ““bbiirr ggüünn ggöözzaalltt››--nnaa aall››nnaabbiilleeccee¤¤ii vvee aakkiibbeettiinniinn bbiilleebbeellllii oollmmaayyaaccaa¤¤››”” korkusu yarat-may› hedefleyen bir politikad›r.

Kay›p politikas›, ülkemizde deözellikle 1990’l› y›llar›n bafl›ndanitibaren yayg›n olarak uyguland›.Ülkemizde de devlet taraf›ndan““kkaayybbeeddiillmmiiflfl”” yüzlerce devrimcidemokrat insan var.

Mücadelenin geliflimine ba¤l›olarak, halka karfl› bask› ve terör sü-reklilefltirilirken, gözalt›lar, iflken-celer s›radanlaflt›r›ld›. Devrimcilerihedef alan çok say›da infaz, katliamgerçeklefltirildi. “Faili meçhul” ci-nayetler ifllendi. “Gözalt›nda kay›p-lar” da, iflte bu sald›r›n›n bir parças›olarak halka karfl› savafl›n yayg›nuygulanan politikalar›ndan birisi ol-du. Devletin kay›plar› aç›klamas›

için bir çok eylem yap›ld›, kampan-yalar örgütlendi.

Kay›plar yoktu ortada. Ama“kaybetme” politikas›n›n sakl›s›gizlisi yoktu. Özel Timlerin, J‹-TEM’in, evlerinden, sokaklardan,köylerden kaç›rd›¤› yüzlerce insan,karakol ve askeri k›fllalarda, gizliyerlerde önce iflkenceli sorgulardangeçirildi, sonra da katledilerek aki-beti ““bbeelliirrssiizz”” b›rak›ld›.

Kaybetme politikas›, oligarflinin“dokunulmaz”, “sorgulanmaz” po-litikalar›ndan biri olmaya devam et-mektedir. Ortada halen akibeti aç›k-lanm›fl, mezar›n›n yeri a盤› ç›kar›l-m›fl bir kay›p örne¤i yoktur.

Katillerden kimilerinin flu ya dabu nedenle yapt›klar› itiraflarda,akibetleri ortaya ç›kan kay›plar, bu-nun istisnalar›d›r. Bunun örnekle-rinden birisi, 3311 MMaarrtt 11999988’de EgeBölgesi’nde gözalt›na al›nd›ktansonra “kaybedilen” NNeesslliihhaann UUsslluu,,MMeettiinn AAnnddaaçç,, MMeehhmmeett AAllii MMaann--ddaall vvee HHaassaann AAyyddoo¤¤aann isimli 4devrimcidir. ‹tiraflarda bulunan TTuu--rraann ÜÜnnaall adl› kontrgerilla eleman›,dört devrimcinin Foça’daki askeribirliklerde iflkence yap›ld›ktan son-ra, kollar›, bacaklar› k›r›lm›fl olarakbir tekneye konulduklar›n› ve tek-nenin Seferihisar aç›klar›nda bom-bayla bat›r›ld›¤›n› aç›klam›flt›.

Fakat, kay›plara iliflkin bu itiraf-lar bile, mahkemeleri harekete geçi-remedi. Çünkü, devletin kay›plar›nakibetini a盤a ç›karma gibi bir so-runu yoktur, tersine kay›plardan so-rumlu olan da, akibetlerini gizleyende zaten devlettir.

NNeeddeenn AAçç››kkllaannmm››yyoorr??Ülkemizde kontrgerilla denildi-

¤inde, akla ilk gelen eylemlerindenbiri kay›plard›r. Fakat, kontrgerilla-n›n yarg›land›¤› iddia edilen Susur-luk ya da Ergenekon davalar›ndatek bir kay›b›n akibeti araflt›r›ld› vea盤a ç›kar›ld› m›? Hay›r.

SSOORRUUYYOORRUUZZ::

EErrggeenneekkoonn ssaavvcc››ss››,, hheeppssiinnii ddee--¤¤iill,, tteekk bbiirr kkaayy››pp’’››nn ffaaiilllleerriinnii ssoo--rruuflflttuurrmmaa kkoonnuussuu yyaapp››pp,, tteekk bbiirrkkaayy››pp’’››nn mmeezzaarr››nn›› aaççaabbiilliirr mmii??

AAKKPP iikkttiiddaarr››,, kkaayy››ppllaarr››nn aakk››--bbeettiinnii aaçç››kkllaayy››pp,, kkaayy››pp mmeezzaarrllaarr››--nn›› aaççaabbiilliirr mmii??

Hay›r yapamazlar.

Çünkü, kay›plar›n ak›betiniaç›klamak, devletin katliamc›l›¤›n›,halk düflman› yüzünü göstermektir.

Çünkü, kay›plar› aç›klamak,kontrgerilla faaliyetinin gerçek bo-yutlar›n›n, devrimcilere karfl› iflle-nen suçlar›n görülmesi demektir.

Çünkü, kay›plar› aç›klamak, dü-zenin halka karfl› savaflta kulland›¤›yöntemlerin deflifre edilmesi, gele-cekte ayn› rahatl›kla kay›p politika-s›n› uygulayamamak demektir.

Çünkü; bu tarihi gerçekleri orta-ya ç›karmak, kontrgerillay› mah-kum etmeyi, kontrgerilla politikala-r›ndan vazgeçmeyi gerektirir.

Sorumuz ve sorumuzun cevab›ortadad›r. Hiçbir düzen partisi,kontrgerillaya karfl› onu temeldenyokedecek bir mücadeleye girifl-mez. Halk›n mücadelesi karfl›s›ndas›k›flt›klar›nda veya kendi iç kavga-lar› gibi nedenlerle veya emperya-lizm ve iflbirlikçi tekeller buna ihti-yaç duyduklar›nda kontrgerillan›nbelli örgütlenmelerini, belli eylem-lerini deflifre edebilir, belli kesimle-ri tasfiyeye yönelebilirler. Fakat bukontrgerillan›n tasfiye edilmesi veadaletin mutlak olarak yerine geti-rilmesi anlam›na gelmez. Düzen içihesaplarla bafllayan tasfiyeler, “ka-ranl›klar› ayd›nlatma” manevralar›,yine düzen içi hesaplarla bitirilir!

Say›: 168 23KAYIPLAR

‘Kay›plar›n’ Mezar› Nerede?AKP Aç›klayabilir Mi?

Page 24: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

26 Aral›k’ta, Bak›rköy 9. AsliyeCeza Mahkemesi’nde, Ferhat’› vu-rarak felç b›rakan polislerin yarg›-lanmas›na bafllanacak.

FFeerrhhaatt’’›› kkiimm,, nneeddeenn vvuurrmmuuflfl--ttuu?? 7 Ekim 2007’de Yenibosna’daokurlar›m›z dergi sat›fl ve tan›t›m›yaparken, polis sald›rm›fl ve Ferhatvurularak felç edilmiflti.

Polis dergimizin halka ulaflt›r›l-mas›n› engellemek istiyordu. Dergi-miz yasal bir dergiydi, da¤›t›m› ser-bestti. Fakat, AKP’nin polisi devrim-ci, sosyalist düflünceler tafl›yan dergi-mizin aç›ktan, meflru bir flekilde da¤›-t›m›n› içine sindiremiyordu. Okurla-r›m›z dergi sat›fl› için gittikleri bölge-lerde, polisin benzer engelleme çaba-lar› ile karfl›lafl›yor, çeflitli bahaneler-le gözalt›na al›nd›klar› oluyordu.

7 Ekim’de yaflanan da bu sald›r›-lardan birisiydi. Polisler o gün de,okurlar›m›z› gözalt›na almak, elle-rindeki dergilere el koymak istediler.Tekmelerle coplarla sald›rarak, ““HHee--ppiinniizzii ttaann››yyoorruuzz,, hheeppiinniizzii ööllddüürree--ccee¤¤iizz”” diye tehditler savurdular. Ard›

s›ra okurlar›m›z› kurflunlayarak, Fer-hat Gerçek’i s›rt›ndan vurdular.

Ferhat’› vuran katiller, sankiFerhat’› kurflunlamak de¤il, yasalbir dergiyi satmak suçmufl gibi, Fer-hat’› kurflunlad›ktan sonra Yenibos-

na Temel Haklar Derne¤i’ni panzer-lerle, çevik kuvvetle kuflatm›fl, Fer-hat’›n hesab›n› sorma iradesini dahao andan k›rmak istemifllerdi.

PPoolliissee 99 YY››ll,, FFeerrhhaatt’’aa 1155 YY››llFerhat’›n vurulmas› ve ard›ndan

yaflananlar, oligarflik düzenin katli-amc›l›¤›n›, bask› ve terörle yönetmeanlay›fl›n›, adaletsizli¤ini göster-mektedir.

Ferhat’› vuranlar, delilleri orta-dan kald›rmak için, Ferhat’›n vurul-du¤unda üzerinde bulunan ggöömmllee--¤¤iinnii alarak ““kkaayybbeettttiilleerr””!

Ferhat’› vuran polisin ifadesial›nmad›, davaya iliflkin soruflturmaaç›lmad›.

Adaletsizli¤i dayatt›lar.

Fakat, buna izin verilemezdi.Adalet talebinin, bask›larla, tehdit-lerle, gözalt›, tutuklama ve iflkence-lerle susturulmas›na izin verilme-meliydi.

Bunun için, o günden itibaren 6622hhaaffttaa boyunca, her hafta çeflitli ma-hallelerde Ferhat’› vuran polislerintutuklanmas› talebiyle, bildiriler da-¤›t›ld›, afifller as›ld›, eylemler yap›l-d›, sokak sokak, kap› kap› dolafl›la-rak adalet talebi halka maledilmeyeçal›fl›ld›.

Düflünün her hafta, ‹stanbul’unyoksul gecekondu semtlerinden ve-ya merkezi yerlerinden en az iki üçyerde, Ferhat için adalet talebi yük-seldi. Israrla, kararl›l›kla...

Bu mücadelenin sonucunda, ka-til polisler hakk›nda dava aç›lmakzorunda kal›nd›. Fakat, bu sefer de,katil polislere de¤il, Ferhat’a dahafazla ceza istenerek, adaletsizlikyarg›lama sürecinde sürdürülmek

Ferhat’a Adalet istemek;u Adaletli bir düzen içinmücadele etmektir

u Zalime, zulme, faflizmekarfl› olmakt›r

u Adaletsizli¤in meflrulaflt›-r›lmas›na, kan›ksat›lmas›naizin vermemektir

uuu

Ferhat’a ADALET için;26 Aral›k 2008 tarihindeSaat: 9.30'daBak›rköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde Olal›m!

Ferhat Gerçek Davas› Bafll›yor!Tüm barolar, adaleti savunan hukukçularBaflta D‹SK ve KESK olmak üzere, tüm demokrat, ilerici sendikalarDemokratik Kitle Örgütleri, insan haklar› savunucular›,Hukuktan, adaletten yanay›m, zulme, iflkencelere karfl›y›m diyen herkes;

FERHAT’IN YANINDA OLALIM!

Borcumuzdur!“Ferhat GGerçek’i vvuran ppolis hhalatutuklanmad›”... Böyle yaz›yordu Engin’inelindeki dövizde. Engin katledildi bunu söyledi¤i için.Bu fotograf›n çekildi¤i tarih, 29 Eylül’dü. Foto¤raf› tutan art›k aram›zda de¤il veFerhat’› vuran polis halâ tutuklanmad›.fiimdi hem Ferhat için, hem Engin içinsorulacak hesap var. Ferhat’› vuran polisi tutuklatt›rmak, onuncezaland›r›lmas›n› sa¤lamak, ahlaki, hhukuki,siyasi vve vvicdani bir borçtur. Ferhat’a borcumuzdur, Engin’e borcumuzdur.

24 ‹fiKENCE 21 AAral›k 22008

Page 25: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

isteniyor. Bak›rköy CumhuriyetBaflsavc›l›¤›’n›n 24 Temmuz’da ha-z›rlad›¤› iddianamede; tek suçu ya-sal dergi sat›fl› yapmak olan okuru-muz FFeerrhhaatt GGeerrççeekk’’ee; “‘Toplant›ve Gösteri Yürüyüflleri Yasas›'namuhalefet’, ‘görevi yapt›rmamakiçin direnme’, ‘kamu görevlisinekarfl› görevinden dolay› hakaret’,‘nitelikli mala zarar verme’” iddi-alar›yla 1155 yy››ll 44 aayy cceezzaa istemiyledava aç›ld›. Bunun karfl›l›¤›ndaFFeerrhhaatt’’›› vvuurraann ppoolliissiinn de içindeoldu¤u 7 polis hakk›nda ‘zor kul-lanmak yetkisi afl›larak kasten yara-lama’ iddias›yla istenen cezan›nmiktar› sadece 99 yy››ll cceezzaa oldu.

Ferhat’›n suçu bir derginin sat›-fl›n› yapmakt›, Ferhat’› kurflunlayanpolis ise onu öldürmek için atefl et-ti, Ferhat a¤›r yaralanarak ffeellçç oldu.

Oligarflinin adaleti, açmak zorundakald›klar› bu davada Ferhat’› ceza-land›rmak, katil polislerini kurtar-mak istiyor.

EEnnggiinn ÇÇeebbeerr,, FFeerrhhaatt’’aa AAddaalleett ‹‹sstteeddii¤¤ii ‹‹ççiinn KKaattlleeddiillddii

Ferhat Gerçek’i vuran polislerintutuklanmas› ve cezaland›r›lmas›için eylemler sürdürülürken, bu ey-lemlerin birinde gözalt›na al›n›p tu-tuklananlardan EEnnggiinn ÇÇeebbeerr, kara-kolda, hapishanede gördü¤ü iflken-celerin sonucunda, 10 Ekim2008’de katledildi.

“Ferhat’a Adalet”, büyük emekve çabalarla, en a¤›r bedelleri öde-yerek, yürüttü¤ümüz bir mücadele-

dir. Çünkü, Ferhat’a Adalet iste-mek, ayn› zamanda Adalet’li bir dü-zen için mücadele etmektir. Zalime,zulme, faflizme karfl› yürütülen birmücadeledir. Adaletsizli¤in meflru-laflt›r›lmas›na, kan›ksat›lmas›nakarfl› bir mücadeledir.

Sendikalar, odalar, haklar ve öz-gürlükler için kurulmufl çok çeflitlidernekler, kimse Ferhat’›n ve En-gin’in davalar›n› kendi d›fl›nda gör-mesin. Kimsenin kuflkusu olmas›nki, e¤er demokrasi mücadelesi gelifl-tirilecekse, onun yolu Ferhatlar’›n,Enginler’in katledilmesine, felç b›ra-k›lmas›na karfl› verilecek mücadele-lerden geçecektir. Ferhat’›n durufl-mas›na kat›lal›m, Adaletsizli¤e izinvermeyelim, oligarflik düzene, yasa-lar›, hukuku da hiçe sayarak, Adalet-sizli¤i dayatamayaca¤›n› gösterelim.

Say›: 1168 25‹fiKENCE

Bu ülkede; ““DDuurr iihhttaarr››nnaa uuyy--mmaammaakk””,, ““iiççkkiillii oollmmaakk””,, ““ssaabb››kkaall››oollmmaakk””,, ““ppoolliissee mmuukkaavveemmeett eett--mmeekk””,, ““ppoolliisstteenn kkaaççmmaayyaa ççaall››flfl--mmaakk””,, ““ssooyyaarraakk aarraammaayyaa kkaarrflfl››çç››kkmmaakk””,, ““ssaayy››mmllaarrddaa hhaazz››rroollddaabbeekklleemmee ddaayyaattmmaass››nnaa ddiirreennmmeekk””...cezas› ÖÖLLÜÜMM olan suçlard›r, busuçlar›n cezas›, an›nda polisler, as-kerler, gardiyanlar taraf›ndan ‹‹NN--FFAAZZ edilir!!!

Polis infazlar›nda, iflkenceyleölümlerde, katiller kendilerini bu ge-rekçelerin arkas›na s›¤›narak savu-nuyorlar, devleti yönetenler, iflkence-leri, infazlar› bu gerekçeleri ileri sü-rerek meflrulaflt›rmaya çal›fl›yorlar.

Madem bu gerekçeler, insan öl-dürmenin sebebidir, madem bu ge-rekçelerle insan öldüren polisler,askerler, gardiyanlar cezaland›r›l-m›yorlar, o zaman laf› doland›rma-dan, en aç›k haliyle bunu yasalar›-n›za da yaz›n.

Yaz›n ki, faflist yüzünüz, yasala-r›n›zda da daha net görülsün.

Madem ki, bunlar pratikte yasa

imifl gibi uygulanmaktad›r. Mademki, bunlar adeta yaz›l› olmayan ya-salard›r. O zaman, halk› demokrasi-cilik oyunlar›yla aldatmay›, AB rü-yas›yla sarhofl olmufl ““aayydd››nnllaarr››””kand›rmay› b›rak›n, aç›k faflist yü-zünüzle ortaya ç›k›n.

Emniyet Genel Müdürü O¤uzKaan Köksal diyor ki: ““PPeeflfl ppeeflfleeggeenneellggeelleerr yyaapptt››kk.. HHeerrkkeess bbiillssiinn kkii,,bbuu ttüürr oollaayyllaarraa mmeeyyddaann vveerriillmmeeyyee--cceekk.. TTüümm aammaacc››mm››zz ssiillaahh kkuullllaann››--mm››nn››nn kkaannuunnddaa yyaazz››lldd››¤¤›› flfleekkiillddeekkuullllaann››llmmaass››dd››rr””..

Genelgeler yapm›fllar.

Kanunlar uygulan›nca bu türolaylar olmayacakm›fl.

Y›llanm›fl yalanlar bunlar.

Birincisi, polis zaten bu kadarrahat insan vurma cesaretini, ka-nunlarda polise en genifl haliyle si-lah kullanma yetkisi tan›nmas›ndan,amirlerinin, bakanlar›n, polis infaz-lar›n› savunan aç›klamalar›ndan al›-yor.

‹kincisi, polis zaten as›l olarakamirlerinin, devletin istedi¤i çerçe-

vede silah kullan›yor. Öyle oldu¤uiçin, hemen devletini, amirlerini ya-n›nda görüyor.

Ancak polise s›n›rs›z yetkiler ta-n›yarak, halk üzerinde terör esti3-rip, halk› sindirerek yönetebilece¤i-nize inand›¤›n›z için; halka karfl› sa-vaflta, iflkencelerin, infazlar›n, hertürlü polis terörünün önünü açt›¤›-n›z için, arka arkaya polis infazlar›,iflkencede katletmeler yaflan›yor.

O nedenle, polis infazlar›n›ndevletin, polislerin amirlerinin de-netimi d›fl›nda oldu¤u yalan›n› söy-lemekten vazgeçin.

Her gün yeni bir infaz yaflan›r-ken, ““eennggeelllleemmeeyyee ççaall››flfl››yyoorruuzz,, ggee--nneellggeelleerr yyaayy››nnll››yyoorruuzz”” demek, hal-k› aptal yerine koymakt›r. Yaz›l› ol-sun ya da olmas›n, as›l genelgeleri-nizin infazlar›n, iflkencelerin sürme-si için oldu¤unu görmek zor de¤il-dir.

Halk›n gerekçelerinizi dinleme-ye de¤il, infazlar›n, iflkencelerin he-sab›n› verdi¤inizi görmeye, yaniadalete ihtiyac› vard›r.

Yaz›n Yasalar›n›za!

Page 26: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

26 DAYI 21 AAral›k 22008

12 Eylül cuntas› günlerindenbafllayay›m anlatacaklar›ma. Da-y›’n›n o dönem tutsak edilmesiyleilgili geliflmeyi bir akflam vakti ö¤-rendim. Cuntan›n koyu sansürününoldu¤u günlerdi. Gazetelerde ancaks›k›yönetim komutanlar›n›n izinverdi¤i haberler ç›k›yordu. ‹stan-bul’daki baz› gazeteler akflam bas-k›s› da yap›yorlard›. O gün de ak-flam bask›s›n› satan çocuklar,“Erim’ciler yakaland›...” diye ba¤›-rarak sat›yorlard› gazeteyi. Çocukyan›ma gelince hemen bir gazete al-d›m ve manfletten giren haberin ya-n›na konmufl resime bakt›m. Da-y›’y› hemen tan›d›m. ‹flin ciddiyeti-ni anlam›flt›m. Gidece¤im yerde te-levizyon haberlerini izlemek içinh›zland›m.

Baz› yakalanmalar› duymufltumama Day›’y› duymam›flt›m. O dö-nem sorumlum olan SSeelliimm MMeehhmmeettYYüücceell’le operasyonu konufltuk.Mehmet, ““DDii¤¤eerr aarrkkaaddaaflflllaarr››nn nnaass››llyyaakkaallaanndd››¤¤››nn›› bbiilliiyyoorruumm aammaa DDaa--yy››’’nn››nn nnaass››ll yyaakkaallaanndd››¤¤››nn›› bbeenn ddeebbiillmmiiyyoorruumm”” demiflti. Sonradan ö¤-renecektik.

Day› flimdi iflkencecilerin elin-deydi. Cunta gözalt› süresini de 9900ggüünnee ç›karm›flt›. ‹flkencenin boyut-lar›n› tahmin etmek zor de¤ildi. Ni-tekim y›llar sonra Day› ile birliktekald›¤›m›zda ayak tabanlar›nda olu-

flan bariz iflkence izlerine tan›k

olacakt›m. Ki Day›lar’la ayn› ope-rasyonda gözalt›na al›nan AAhhmmeettKKaarrllaannggaaçç da iflkencede katledil-miflti.

Selim Mehmet’le birlikteli¤imizde 1981 Nisan’›na kadar sürdü.Mehmet birden hiçbir randevusunagelmez oldu. Hiç yapmad›¤› birfley-di. Ne benim, ne de o günlerde gör-dü¤üm di¤er arkadafllar›n randevu-lar›na gelmemiflti. Tüm aramalar›-m›z da sonuç vermedi. Tutsak düfl-müfltür, gözalt›nda olsa gerek diyedüflünüyorduk ki günler sonra polistaraf›ndan infaz edildi¤ini ö¤rendik.4 y›ldan beri tan›d›¤›m, aylarca ay-n› ortamlar› paylaflt›¤›m, ilk tan›d›-¤›mda Çanakkaleli oldu¤u için““ÇÇaannaakkkkaallee MMeehhmmeett”” dedi¤imizbu kararl›, cüretli arkadafl›m›z, kat-ledilmiflti. Mehmet, o güne kadarçok yak›ndan tan›d›¤›m ‹‹llhhaammii ÇÇaa--vvuuflfloo¤¤lluu,, AAddiill CCaann,, HHaalliill ‹‹bbrraahhiimmBBaayyrraakkttaarr ve RR››ddvvaann SSaannccaarr gibiaram›zdan fiziken ayr›lan arkadafl-lar aras›na kat›lm›flt›. Selim Meh-met’in katledildi¤i operasyonda, k›-sa da olsa tan›ma flans›n› buldu¤umSSeellççuukk KKüüççüükkççiiffttççii de katledildi.

Cuntaya karfl› mücadele sürü-yordu. Day› ve di¤er tutsak yoldafl-lar›n hapishane direnifllerini bir bi-çimde ö¤reniyorduk. 15 Mart1982’de Devrimci Sol tutsaklar›n›n‹stanbul Atatürk Ö¤renci Sitesi’ninbüyük spor salonunda ilk toplu

mahkemesi yap›lacakt›. Duruflmagününün sabah› ‹stanbul’un dört biryan›, cuntan›n devrimcileri yarg›la-yamayaca¤›na dair pankartlarla do-nat›lm›flt›. O gün ilk duruflmada Da-y›’n›n mahkemedeki bafle¤meyentavr›n›, hayk›r›fl›n›, daha ilk durufl-mada mahkemeyi bir devrim kürsü-süne çevirdi¤ini ö¤rendi¤imizde,büyük bir moral güç olmufltu bize.Cuntac›lar ve hapishane yönetimi-nin as›lan pankartlardan dolay› 2-3saat mahkemeye tutsaklar› geç gö-türme karar› ald›klar›n› duymufltuk.

Ben 1982 sonlar›nda tutuklan-d›m ve Metris Hapishanesi’ne ko-nuldum. Day›, Sultanahmet Hapis-hanesi’ndeydi. O zamana kadar ha-pishanelerde bir direnifl gelene¤iniyerlefltirmifllerdi bizimkiler. Elbettebu gelene¤in yarat›lmas›nda Da-y›’n›n etkisi yads›namaz. Hapisha-nede karfl›laflt›klar›mdan biri bizimBursa davas›ndan MMeettiinn TTüürr--kkeerr’di. (Metin tahliyeden sonra ya-kaland›¤› hastal›ktan dolay› yaflam›-n› yitirdi.) Hat›rlad›¤›m kadar›ylaMetin Davutpafla Hapishanesi’ndeDay› ile birlikte kalm›flt›. Metin de“Devrimci Sol’u, Devrimci Sol ya-pan Day›’d›r. Day› demek DevrimciSol demektir” diyerek hep anlat›rd›.

Ben Metris’e gittikten 3-4 ay ka-dar sonra hapishane idaresi taraf›n-dan tutsaklar›n kazanm›fl oldu¤uhaklar› gasbetmek, bask›lar› yeni-den devreye sokmak için sald›r›larbafllam›flt›... 1984 bafl›nda da dahaboyutlu bir teslim alma sald›r›s› TekTip Elbise (TTE) ile yürürlü¤e ko-nuldu.

Bitmez tükenmez

enerjisiyle

Day›

Yoldafllar›Anlat›yor

Page 27: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 27DAYI

Buna karfl› yap›lan ölüm orucun-da flehitler verdik. Ölüm Orucu son-ras›nda Day› ve ‹brahim Erdo¤an’atüberküloz teflhisi kondu, bir sürehastanede tedaviye götürüldüler.Day› ile ‘84 y›l›n›n birkaç ay›nda ve‘85’in son günlerine kadar Sa¤mal-c›lar Özel Tip Hapisanesi’nde kal-d›k. ‘85 ortas›nda beni baflka hücre-ye verirlerken, Day›’y› da benim 9ay kald›¤›m hücreye verdiler. Birbi-rimizi görmesek de bir flekilde ha-berleflebiliyorduk.

YYeenniiddeenn MMeettrriiss18 Aral›k 1985’den itibaren yeni-

den Metris Hapishanesi’ne sevkedil-meye baflland›k. Giden ilk grubuniçindeydim. Bindi¤imiz ringde Si-nan Kukul da vard›. Bizi ring araçla-r›ndan indirip havaland›rmaya koy-dular. Metris’te d›fl›m›zdakilerin ço-¤u tektip elbise giymiflti. Havalan-d›rmada volta at›yorduk. Metris’inünlü iflkencecisi binbafl› Muzafferyan›ndakilerle kap›y› açt›. Havalan-d›rmada bulunan çeflitli davalardakitutsaklar›n önde gelen isimlerine s›-rayla sormaya bafllad›. ‹lk olarak bi-zi temsilen Sinan’a “Tek Tip Elbisegiyip giymeyece¤imizi” sordu. Si-nan kararl› bir sesle “Hay›r” diyerekiflkenceci binbafl›n›n surat›n› adetaallak bullak etmiflti.

Soyarak aramaya karfl› ç›kt›¤›-m›z için özel olarak u¤rafl›yorlard›.Giriflteki bu karfl› ç›k›flta beni ve 4arkadafl› ayn› gün bir haftal›¤›nahücrelere att›lar. Bir hafta sonra ar-kadafllar›m›z›n yan›na verildik. Da-y› da oradayd›. TTE giymedi¤imiziçin havaland›rmaya ç›kam›yordukve yüz yüze görüflme imkan›m›zyoktu. Ama ba¤›ra ça¤›ra konuflu-yorduk, iplerle de ko¤ufllar aras›al›flverifl yap›l›yordu.

Mahkemelere gidiflte TTE giy-medi¤imiz için, zorla elbiselerimiziç›kar›p flort atletle Bafltabya’dakimahkemeye götürülüyorduk. Mah-keme de üzerimizde elbise yok diyeiçeri alm›yordu. Bu yüzden mahke-me bitinceye kadar, mahkemeninbitifli¤inde bulunan küçük bir odayakoyuyorlard› bizi. Day›’n›n oldu¤u

günlerde küçük odan›n sohbeti çokdaha anlaml› olurdu do¤al olarak.

K›sa bir süre sonra baz›lar›m›z›“Çernobil” dedi¤imiz havaland›r-madaki ko¤ufllara götürdüler. Day›ile ayn› ko¤ufla düfltük. Ayr›ca, Si-nan Kukul, ‹brahim Erdo¤an, MeteNezihi Alt›nay, Cavit Özkaya, fia-ban fien, Mürsel Göleli... gibi bir-çok arkadafl da Çernobil’e verilmifl-ti. Buras›, hapishanedeki kaloriferkazanlar›n›n bulundu¤u yerdi. Ka-zanlar›n borular›ndan ç›kan siyahkurumun yo¤un flekilde havaland›r-maya ya¤mas›ndan dolay› Çernobilad› verilmiflti bu havaland›rmaya.

Day› ile Metris’te 1986 bafl›n-dan, tahliye oldu¤um 1988 Ni-san’›na kadar sürecek olan birlikte-li¤imiz böyle bafllad›. Kah ayn› ko-¤uflta, kah ayn› havaland›rman›nyak›n ko¤ufllar›nda kald›k. Amahergün kendisini görebiliyordum.Ayn› ko¤uflta kald›¤›m›z dönemler-den flu hep akl›mdad›r; biz, Day›’y›ko¤uflun günlük ifllerinin içine sok-mak istemiyorduk. Ama kendisi bu-nu kabul etmezdi. Ben bir seferindeDay›’n›n yapmas› gereken ko¤uflunbir iflini yapt›m. Bana k›zm›flt›. Di-¤er arkadafllara da bu konuda ben-zer flekilde k›zd›¤›n› biliyorum. Ko-¤ufltaki nöbetçilerin günlük olarakko¤ufl temizli¤i, masa temizleme,bulafl›k gibi ifllerinde, hiçbir zamanayr›cal›kl› bir tutum almad›. Rahat-l›kla zorlanmadan yapabilece¤imizifllerdi. Ama izin vermezdi.

Bu süreçte Day›’y› daha yak›n-dan tan›d›m. Disiplinli, programl›,e¤itici yaflam›n› gördüm.

Ayn› ko¤ufllarda kald›¤›m›zda

günde 4 saat kadar uyuyordu. Fazlauyudu¤unu pek hat›rlam›yorum. ‹fl-lerinin d›fl›nda da birilerimize sü-rekli birfleyler anlat›yordu. Öyle ay-r›cal›k isteyen, tepeden bakan, bü-rokratik bir yap›s› olan biri de¤ildi.Bizden biriydi. Onun için de kendi-sine ulaflmak, konuflmak çok kolay-d›. Kafama tak›lan konularda sorupö¤reniyordum. Day› bofl gevezelik-leri sevmezdi. Zaman›n de¤erlendi-rilmesine önem verirdi. Sald›r› veko¤ufl de¤iflikliklerinin oldu¤u dö-nemlerde de çal›flmalar›m›z sürerdi.

Ko¤ufllar›n sürekli de¤ifltirildi¤ibir dönemde, bir arkadafl yine birde¤ifliklik sonras›nda “bütün düze-nimizi altüst ettiler” diye k›z›yordu.Day› “merak etme toparlar›z” dedi.Gerçekten de k›sa sürede e¤itim ça-l›flmalar›, günlük düzen kuruldu.

TTE zorunlulu¤u kalk›nca, d›-flardan gelen kitaplar da al›nmayabafllad›. Böylece kitaplar›m›z artt›.Day› çok okuyordu. Okuma yönü-nün eskiye dayal› oldu¤unu, sonra-dan Day›’n›n lise y›llar›n› bilen birarkadafltan da dinlemifltim. Lise-deyken de çok okudu¤unu söyle-miflti. Tutsakl›kta da sürekli okuyor,e¤itiyor, yanl›fllar› düzeltiyordu.

Havaland›rmaya ç›kt›¤›m›zda,voltada ya da baflka bir yerde, Da-y›’n›n bofl kalma flans› hiç yoktu.Mutlaka birilerimiz kendisini yaka-lar, uygunsa birfleyler sorard›k, ko-nuflurduk, dinlerdik. Day›’n›n hava-land›rmada Sinan Kukul ya da bafl-ka arkadafllarla ifli varsa, bitmesibeklenirdi. Bitince yavafl yavafl etra-f› çevrilirdi. Bazen Day›’n›n bir ikikifliyle sürdürdü¤ü volta, bakm›fl›zki kalabal›k bir voltaya dönüflmüfl.

Devrimcinin emekli yafl› yokturdenir. Benim gördü¤üm kadar›ylaDay›’n›n bir saniye bofl kalma hak-k› da yoktu.

Günlük gazeteleri mutlaka okur-du. Önemli yaz›lar› iflaretlerdi. ‹fla-retledi¤i yaz›lar› kesip küpür halin-de arflivlerdik. Ayn› ko¤uflta ikenyapt›¤›m›z e¤itim çal›flmalar›na Da-y› da kat›l›yordu. Çal›flmalar çokzengin tart›flmalarla geçiyordu. Da-y›, baz› tart›flmalarda düflüncesini

‹fllerinin d›fl›nda dabirilerimize sürekli birfleyleranlat›yordu. Öyle ayr›cal›kisteyen, tepeden bakan,

bürokratik yap›s› olan biride¤ildi. Bizden biriydi. Onuniçin de kendisine ulaflmak,

konuflmak çok kolayd›.Kafama tak›lan konularda

sorup ö¤reniyordum.

Page 28: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

28 DAYI 21 AAral›k 22008

belirtmeyen arkadafl oldu¤unda be-lirtmesi için teflvik ederdi.

Her konuda arkadafllara yard›m-c› olmaya çal›fl›rd›. Ayn› zamandaçok iyi bir gözlemciydi.

Yine ayn› ko¤uflta oldu¤umuzdabirgün önümdeki ifle dal›p adetadünya ile ba¤›m› kesmifltim. Bu ko-nuda beni uyarm›flt›. Önündeki ifleyo¤unlafl ama çevrenle tüm ba¤›n›kesme, iflini yaparken ayn› zamandaçevrendeki geliflmelerin de fark›ndaolmal›s›n demiflti.

O s›rada Metris’e yeni bir askerimüdür geldi. Oldukça haval›yd›,Metris’i akl›nca “adam” edecekti.Bunun bir ad›m› olarak da bir baha-neyle Day›’y› hücreye almak iste-miflti. Direndik, sonunda ko¤uflaoperasyon yap›p Day›’y›, beni ve üçarkadafl› daha hücreye götürdüler. 5gün kadar hücrede tutulduktan son-ra hepimizi geri ko¤uflumuza götür-düler. Müdürün havas› çok sürmedi,direnifller karfl›s›nda süngüsü düfltü.

Bu askeri müdürün Day›’danbirgün nas›l “f›rça” yedi¤ini hat›rl›-yorum. 1987’ydi. Çözülmesini iste-di¤imiz sorunlar vard›. Çeflitli bi-çimlerde direniflteydik. Ziyareteç›kmad›¤›m›z bir gündü. Önce as-ker Day›’ya ziyaretçisi oldu¤unusöyledi. Day› ç›kmayaca¤›n› belirt-ti. Bu kez, binbafl›n›n kendisi geldi.Day›’ya ziyarete ç›kmas› gerekti¤i-ni söyledi. Day› binbafl›ya iyi birf›rça att›. Adam gitmiyor, sakin birsesle “Dursun ç›k ziyaretçilerinbekliyor” diyordu ve Day›, talepleri,tavr›m›z› yüksek ve otoriter bir ses-le binbafl›ya anlatmaya devam edi-yordu. Askerler koridorda s›ralan-m›fl, put gibi haz›roldayd›lar. Binba-fl›lar› habire azarlan›yordu. fiaflk›nbir flekilde durumu seyrediyorlard›.Öyle ya, önünde titredikleri komu-tanlar› suspus olmufltu.

Sonra Devrimci Sol Davas› tut-saklar› olarak 30 gün süren bir açl›kgrevi yapt›k. TAYAD temsilcisininde kat›ld›¤› bir toplant›yla hapisha-ne idaresi taleplerimizi kabul etmifl-ti. E Blok havaland›rmas›nda bira-raya geldik. Böylece bizim davada-

ki tüm arkadafllar hep birliktey-

dik. Ko¤ufl kap›lar› da aç›kt›, dahauygun koflullardayd›k art›k.

Day› ve di¤er arkadafllar, savun-man›n yaz›lmas›n› organize etmifl-lerdi. Gecemizin gündüzümüzünbirbirine kar›flt›¤› günlerdi. Ana da-va savunmas›n›n haz›rl›¤› daha ön-ceden bafllanm›flt›. Day›, s›k›flma ol-madan istedi¤imiz gibi bir savunmaç›kar›labilmesi için uyar›larda bulu-nuyordu.

Ko¤ufllarda bireysel ve grupsale¤itim çal›flmalar› da sürüyordu. Buçal›flmalarda zaman zaman t›kand›-¤›m›z olurdu. Bu durumlarda do¤alolarak Day›’ya gidiyorduk. O konu-da Day› ne diyordu. Day› bu sorunanas›l bak›yordu... Bazen Day›’ylakonuflup ko¤ufla geri döndü¤ümüz-de, o kadar konuflup tart›flt›k, nas›lakl›m›za gelmedi derdik. ‹flin özü,onun her konuda sade, yal›n düflün-mesi, özünü yakalay›p ortaya koy-mas›yd›.

Day›’n›n bulundu¤u ortamlarcanl› tart›flma ortamlar›yd›. Kendiaram›zda “Day›’y› örnek almal›y›z.Biz de öyle canl› tart›flma ortamla-r›n› sürekli k›labilmeliyiz, kendimizibu konuda zorlamal›y›z” diyorduk.

Day› yoldafllar›n›n okumas›, tar-t›flmas›, kavramas› için büyük çabasarfediyordu. Okumamakta ›sraredenlere de k›z›p, de¤ifltirmek içinu¤raflt›¤›n› hat›rl›yorum.

Tüm özgür tutsaklar olarak bira-raya geldikten sonra, savunman›nyaz›m› ve e¤itim çal›flmalar› sürer-ken ko¤uflun birinde de halkoyunla-r›, tiyatro çal›flmalar› yap›l›yor, ay-r›ca baz› arkadafllar da makrome ya-p›yorlard›. Halkoyunlar› çal›flmala-

r›nda ben de yer ald›m ve çal›flma-n›n sonunda halk oyunlar›, tiyatro,skeçlerin oldu¤u bir gösteri yap›ld›havaland›rmada. Yine bir baflka güntiyatrocu arkadafllar fieyh BedrettinDestan›’n› çok güzel bir flekilde ser-gilediler.

DDeelliiyyii,, zzaayy››ff››,, hhaassttaayy››...... hheerrkkeessii ssaahhiipplleenneenn vvee ddöönnüüflflttüürreennddii......Day› yoldafllar›n› çok sahiplenir-

di. Hatta siyasi olarak bizimle iliflki-si olmayan birine nas›l sahip ç›k›l-d›¤›n› gördüm. Bu kifli psikolojiksorunlar› olan bir tutsakt›. Baflkako¤uflta kal›yordu. Kimseyle geçi-nemez, tek bafl›na hücrede kal›rd›.Zaman zaman bizim bölüme gelir-di. Day› iki arkadafla söylemiflti, on-lar ilgileniyordu. Sorunludur, deli-dir, bizden de¤il yaklafl›m› yerinebir sahiplenme gösteriliyordu.

Day› ile ilgili flehit olduktan son-raki aç›klamada hapishanedeki tut-saklar› isim isim bilirdi denmiflti.Metris’te birlikte oldu¤umuz gün-lerde Anadolu hapishanelerindeolan arkadafllar›m›za karfl› da bu ko-nuda hassast›. Birlikte kald›¤›m›zdönemde birçok tutsak yoldafl›m›zhakk›nda bu vesileyle bilgi sahibiolmufltum.

Day›, insanlar›m›z›n düflman ta-raf›na geçmemesi için, çeflitli dü-zeylerde zay›fl›k gösterenleri tekrarkazanmak için de bir kültür yaratt›.‹nsanlara, “bundan birfley ç›kmaz” ,“gittiyse boflverin” diye yaklaflmakyerine, “nas›l tekrar kazanabiliriz”yönüyle düflünürdü. Bask›lara daya-namay›p ba¤›ms›z ko¤ufla gidenle-rin tekrar kazan›lmas› çal›flmalar›sürekli vard›.

*

Tahliye oldu¤umda akflam flenlikdüzenlendi. Ertesi gün havaland›r-mada toplanm›fl vedalafl›yorduk. ‹n-san o anlarda iki duyguyu birdenyafl›yor. Bir yandan d›flar›daki mü-cadeleye kat›lman›n sevinci ama öteyandan içerdeki yoldafllardan ayr›l›-fl›n verdi¤i hüzün. Ayr›lma an› gel-di¤inde havaland›rma kap›s›n-

Day›, insanlar›m›z›n düflmantaraf›na geçmemesi için, çe-flitli düzeylerde zay›fl›k gös-terenleri tekrar kazanmakiçin de bir kültür yaratt›.

‹nsanlara, “bundan birfleyç›kmaz”, “gittiyse boflverin”

diye yaklaflmak yerine,“nas›l tekrar kazanabiliriz”

yönüyle düflünürdü.

Page 29: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Ferhat Gerçek, Engin A¤abeyini, Katledilen Yoldafl›n› Anlat›yor:Engin abiyi daha önce tan›m›yordum. Ben 1 y›ld›r mücade-

lenin içindeyim. Engin abi de cezaevinden ç›kal› 3 hafta ol-mufltu. Benim refakatçim olmufltu. Çok iyi anlafl›yorduk,çok tatl› biriydi.

Ben de 7 Ekim günü arkadafllar›mla beraber dergi da-¤›t›yordum. Dergide yazan fleyler kötü birfleyler de¤ildi, halk›n kötülü-¤ünü istemedik. Derginin içinde; bu düzenin insanlar› nas›l yoksullafl-t›rd›¤›n›, gençlerin nas›l uyuflturucuya yönlendirdi¤ini yani bu düzeningerçeklerini yaz›yordu.

Engin abi de bu fleylere karfl› ç›kt›¤› için tutukland› ve karakolda ifl-kence gördü. Bu iflkence cezaevinde de devam etti ve katledildi.

Sorumlular› görevden ald›klar›n› söylüyorlar ama kim bilir neredebaflka görevler verecekler. Görevden almalar› Engin abiyi geri getir-mez. Ben ve tüm arkadafllar›m eminiz, sorumlular tutuklanmayacak.Ama anlas›nlar ki Yürüyüfl susturulamaz!

***

Mahallesinden Bir Yoldafl› Anlat›yor:Ço¤unlukla demokrat, Alevi ailelerin çocuklar›ndan oluflan bir

gruptular. 2001'de Küçükarmutlu'ya, Ölüm Orucu direniflçilerini ziya-rete gitti Engin ve arkadafllar›. Ve birkaç gün sonra da Armutlu katlia-m› yafland›. ‹flte o zaman karar›n› verdi Engin: "Devrimci olaca¤›m."

Engin'in en belirgin özelliklerinden ikisidir "kararl›l›k" ve "inatç›l›k".O yapaca¤›m dedi¤i fleyi mutlaka yapard›. Ne yapar eder yapard›.

Eski al›flkanl›klar›ndan h›zl› bir kopufl süreci yaflad›. K›sa bir süresonra mahallede dergi da¤›tmaya bafllad› Engin. Gebze'de Ekmek veAdalet dergisinin da¤›t›m›n› yap›yordu. Dergisini erken al›p da¤›tmakiçin pazar sabah 8'den önce fiiflli'de olurdu. Bunun için saat 6'da yolaç›kard›. Biraz daha geç gidebilece¤ini söyledi¤imizde, dergideki arka-dafllarla birlikte kahvalt› yapmay› sevdi¤ini söylerdi.

Bir daha hiç ayr›lmad›k Engin’le. Eski arkadafllar›n› örgütlemek,dönüfltürmek için u¤rafl verdi bir süre. Engin nas›l biriydi sorusuna ce-vap vermek hem çok kolay, hem de çok zordur.

Kolayd›r, çünkü; Engin, birçok olumlulu¤unu bir ç›rp›da s›ralayabi-lece¤imiz bir arkadafl›m›zd›. Sevgi dolu yüre¤i, sürekli gülen yüzü ilekab›na s›¤mayan, yerinde duramayan, duygular›n› ve düflünceleriniyaflayarak ifade eden biriydi. Kararl›l›¤›, inatç›l›¤› ve çal›flkanl›¤› ile,çal›flma yapt›¤› mahallelerde halk›n sevgisini kolayca kazanan bir ya-p›s› vard›.

Cüretli ve kararl› biri olan Engin'in kafas›nda dost ve düflman kav-ramlar› kal›n çizgilerle ayr›lm›flt›. Her fley netti. S›n›rs›z sevgisi ve bü-yüyen öfkesi vard› ve herkes hak etti¤ini al›rd› O'ndan. Sevdiklerini b›-rakmaz, düflman gördükleriyle asla uzlaflmazd›.

Zordur, çünkü; Engin kendisini öne ç›karmay› sevmeyen, yapt›kla-r›n› konuflmayan ve konuflturmayan, mütevazi bir arkadafl›m›zd›.Onun popülizmden uzak bu kiflili¤i, "s›ra neferi", "devrim hamal›" de-yimlerini ete kemi¤e büründürüyordu. Zor ifllere en önce aday olan,ama bunu baflkalar›na hissettirmemeye çal›flan Engin, birçok insan›nangarya olarak gördü¤ü iflleri de severek yapard›.

S›n›rs›z sevgisi ve büyüyen öfkesiyle hep yüre¤imizde, bilincimizdeve kavgam›z›n içinde olacak.

Say›: 168 29DAYI

dan son bir kez el sallad›m, tamç›karken öyle bir anl›k kalakal-m›fl›m. Birden Day›’n›n gülerek“Ne duruyorsun gitsene” diyensesiyle kendime geldim. Di¤erarkadafllar da Day› ile birliktegülüyorlard›.

Ç›kt›ktan bir süre sonra ‹stan-bul’da bir arkadafl›m›z›n ameli-yat olmas› gerekiyordu. Risklibir ameliyatt›. Mete Nezihi Alt›-nay ile görüfltü¤üm bir gün bana“Day› haber göndermifl, arka-daflla çok ciddi ilgilenin. Parapul, ifl, güç gerekçesini istemiyo-rum. Ne yap›p edeceksiniz ve oarkadafl›m›z ameliyat masas›n-dan sa¤ ç›kacak’ diyor.” demiflti.Dedi¤i gibi de oldu.

Mete Nezihi, Day›’n›n birçokyan›n› prati¤inde kavrayan birarkadafl›m›zd›. Bitmez tüken-mez enerjisiyle koflturur, anlat›r,ikna etmeye, yönlendirmeye ça-l›fl›rd›.

Bir arkadafl›n bölgedeki ça-l›flmalar›yla ilgili söylediklerinihat›rl›yorum. Bölge raporunubirlikte çal›flt›¤› arkadafl›yla bir-likte biraz abartarak yazm›fllar.Day› kendileriyle görüflürkenabart›l› rapor yazd›klar› içinkendilerini elefltirmifl. Arkadaflda “fiafl›rd›k kald›k” demifl veeklemiflti: “Day› adeta bölgeyibizden daha iyi biliyordu. Birdaha da ne abart›l› rapor verdikne de abart›l› konufltuk...” .

Day›’n›n ‘89’da hapishane-den firar›n› duydu¤umuzda, bi-zim için tam bir moral güç ol-mufltu. Her tarafta sevinç kutla-malar›n›n yap›ld›¤›n› hat›rl›yo-rum.

Day›’y› y›llar sonra gördü-¤ümde, y›llar›n özlemiyle kucak-laflm›flt›m. Hayli zay›flam›flt›.Ama yine eskisi gibiydi. Yerigeldi anlatt›, yeri geldi elefltirdi,k›zd›. Yeri geldi a¤›z dolusu gül-dük. Bitmez tükenmez enerjisinisonuna kadar kulland›¤›n› farket-memek mümkün de¤ildi. Y›lla-r›n özlemini s›n›rl› günler içindede olsa gidermeye çal›flm›flt›k.

Page 30: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

30 Ö⁄RETMEN 21 AAral›k 22008

Felsefenin temel ilkeleri, top-lumlar, devlet... diye bafllayane¤itim çal›flmalar›na H‹Ç BAfi-LAMAMIfi OLSAK DA en az›n-dan böyle bir listenin varl›¤›ndanhaberdar›zd›r.

Büyük kararlarla ç›kart›lanlisteler, sonra "B‹RL‹KTE OKUYA-CAKTIK ama...”

veya "siz okuyup gelin dedimama...”

veya benzer baz› cümleler.Bunlar çok tan›d›k olmal› he-

pimiz için. Bir di¤er hastal›k da, her yeni

iflte, ilk akla gelenin e¤itim çal›fl-mas›n›n ertelenmesi olmas›d›r.

Gerçekten hastal›kt›r e¤itimçal›flmas›n› ertelemek.

Tedavi edilmedi¤inde düzenedöndüren bir hastal›k.

Bu hastal›¤›n tek tedavisi isedisiplindir.

Disiplinli davranmak ve e¤i-tim çal›flmas›n› mutlaka yap-mak.

Disiplin d›fl›nda temel sorun-lardan birisi ise e¤itim çal›flmas›-n›n s›k›c› olmaktan ç›kar›lmas›-d›r. Bu da önemlidir.

Nas›l yapaca¤›z bunu?E¤itim program›n›n hayata

cevap vermesini sa¤layarak.Nas›l cevap verecek hayata?Kitle çal›flmas› içinde, kitle fa-

aliyeti içinde olan insanlar›n kar-fl›laflt›klar› sorunlara cevap ver-mesi gereken bir e¤itim progra-m› olsa, zaten siz ertelemek iste-seniz de, hayat›n içinde sorunla-r›na cevap almak zorunda olaninsanlar zorlayacakt›r sizi.

Nas›l bir e¤itim çal›flma-s› olmal›?

Öncelikle e¤itimi vere-cek kiflinin korkmamas› ge-rekiyor.

E¤er e¤itmen, e¤itim yapma-ya korkarsa, o e¤itim çal›flmas›olmaz.

Bir insan e¤itimden nedenkorkar?

Bilmemek, yeterince anlata-mamak veya baflka bilmedi¤imiznedenler, ama ana halka korkuetraf›nda döner durur.

Bu korkuda Marksist-Leninistklasiklerin dilinin anlafl›lmazl›¤›önemli bir etkendir.

Marksist-Leninist klasiklerinanlafl›lmazl›¤›n›n temel nedeniise çevirilerinin kötülü¤üdür as-

l›nda. 1970’lerde yap›lm›fl çeviriler,

son derece uzun cümleler ve ay-r›nt›l› dipnotlar içerir. Rusça’dan,Almanca’dan, Frans›zca’dan ya-p›lan çevirilerde orjinal kelimele-ri koruma iste¤i ve Türkçe’ninyetersizli¤i de bunda etkendir.

Ama bizim yay›nlar›m›zda,e¤itim konusunda sadelefltirirek,basitlefltirerek yazmad›¤›m›z he-men hiçbir fley kalmam›flt›r.

Yani korkunun as›l kayna¤›böylece kurutulmufltur.

O zaman tek sorun e¤itmeninhaz›rlanmas›na, yani ders çal›fl-mas›na kalm›flt›r.

Bütün sorun art›k buradad›r.E¤itmen kendisi haz›rlanma-

d›¤› için erteler. SORUN E⁄‹TMENDED‹R.

YAN‹ SORUN SORUMSUZ E⁄‹T-MENDED‹R.

E¤itmenin bu sorumsuzlu¤u-nu denetim ile aflmaya çal›flmal›,asla onun günlük gerekçelerineteslim olmamal›y›z.

Bundan sonraki ikinci aflama;e¤itim çal›flmas›n›n flekillendiril-mesinde karfl›m›za ç›k›yor.

Klasik bildik, ezbere e¤itim ça-l›flmalar›ndan mutlaka ç›kmal›y›z.

Nas›l? - SÜREC‹N ‹HT‹YAÇLARI - ALANIN-B‹R‹M‹N ‹HT‹YAÇ-

LARI- E⁄‹T‹LECEK K‹fi‹N‹N DU-

RUMU. Bu üç noktay› gerçekçi bir fle-

kilde de¤erlendirirsek, e¤itiminhayata cevap vermesini sa¤la-m›fl oluruz.

Çal›flma program›n› bu flekil-de ç›kard›ktan sonra, mutlakae¤itilecek insanla hayat› paylafl-mak ve onu dinlemek zorunda-

y›z. S›nav budur. NNeeyyii ö¤rendi, nnaa--

ss››ll uygulayacak?Bunun tek s›nav›

pratiktir. Biz de an-cak, e¤itti¤imiz in-sanla, pratik içinde,

hayat› paylaflarak ve onu dinle-yerek s›nav yapabiliriz.

Ve burada e¤itimin sonsuz gü-cü ç›kar karfl›m›za.

E¤itimin sonsuz gücü sürekli-li¤indedir.

E¤itim ve s›nav› pratik; tekrare¤itim ve tekrar pratik!

Sömürüden ve onursuz bir ya-flamdan ancak e¤itimle kurtula-biliriz.

Kayg›lar› güvene ancak e¤i-tim ile dönüfltürebiliriz.

‹nsanlar›n inançlar› da¤›n›k veürkektir, bunlar› ancak e¤itim ilederli toplu hale ve kendine gü-venli hale getiririz.

‹nsanlar›m›z› e¤itimsiz b›rak-mak,

halk› e¤itimsiz b›rakmak, onlar› umutsuz b›rakmakt›r. Ve bizim e¤itim ile ulaflamad›-

¤›m›z HER YERDE BBUURRJJUUVVAA‹‹DDEEOOLLOOJJ‹‹SS‹‹ VARDIR.

BU NEDENLE E⁄‹T‹M‹ SSÜÜ--RREEKKLL‹‹ KILMALIYIZ.

ÖÖğğrreettmmeenniimmiizzÖÖğğrreettmmeenniimmiizz

E⁄‹T‹M‹N SSONSUZ GGÜCÜSÜREKL‹L‹⁄‹NDED‹R

Page 31: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Günlük yaflamda, ““aahhllaakkll›› bbiirriinnssaann”” ya da ““aahhllaakkss››zz››nn tteekkiiddiirr””gibi ifadeler kullan›r›z. Peki, birdavran›fl biçimi ya da bir kifli neyegöre ““aahhllaakkll››”” ya da ““aahhllaakkss››zz””olur? Di¤er bir ifade ile, tüm top-lum için tek bir ahlak anlay›fl› m›vard›r?.. Bunu cevaplayabilmekiçin önce ““aahhllaakk nneeddiirr??”” sorusunacevap verelim.

AAhhllaakk, bir insan›n davran›fllar›n›dile getiren Arapça ““hhuullkk”” sözcü-¤ünün ço¤uludur. MMaatteerryyaalliisstt FFeell--sseeffee SSöözzllüü¤¤üü’nde flöyle tan›mlan›r;““AAhhllaakk,, iinnssaannllaarr››nn ggeerreekk bbiirrbbiirr--lleerriinnee,, ggeerreekkssee ttoopplluummaa kkaarrflfl››ööddeevvlleerriinnii bbeelliirrlleeyyeenn iinnssaann ddaavv--rraann››flflllaarr›› iillee bbiirraarraaddaa yyaaflflaammaa kkuu--rraallllaarr››nn››nn,, ssttaannddaarrttllaarr››nn››nn bbüüttüü--nnüüddüürr””..

Felsefe Ansiklopedisi’nde ise““BBeellllii bbiirr ttoopplluummuunn,, bbeellllii bbiirr ddöö--nneemmiinnddee bbiirreeyysseell vvee ttoopplluummssaallddaavvrraann››flfl kkuurraallllaarr››......”” olarak ta-n›mlanmaktad›r. Bu tan›m, belli birtoplumdaki ggeelleenneekk,, ggöörreenneekk vveeaall››flflkkaannll››kkllaarr›› da içerir.

Biliyoruz ki her toplumsal kesi-min davran›fl kurallar› bir de¤ildir.Proletaryan›n ahlak anlay›fl›ndayeri olmayan bir davran›fl, burju-vazi için ahlaks›zl›k olarak görül-meyebilir. Örne¤in, eemmeekk ssöömmüürrüü--ssüü, bbuurrjjuuvvaazziinniinn vvaarrll››kk kkooflfluulluudduurr,,fakat, pprroolleettaarryyaa iiççiinn kkaabbuull eeddiillee--mmeezz bbiirr aahhllaakkss››zzll››kktt››rr. Burjuvazininahlak›nda ölçü kendi ç›karlar›d›r.Kâr getiren her fley meflru görülür.Her fley para ile al›n›p sat›lan birmetad›r. “Adalet”i bile al›n›p sat›-lan bir meta haline getiren, kad›n›bir meta olarak pazara ç›karanburjuvazidir. Proletaryan›n aahhllaakk--ss››zzll››kk olarak gördü¤ü davran›fllar,burjuvazinin ahlak anlay›fl›nda““cciinnsseell öözzggüürrllüükk”” olarak kabul gö-rür. Proletarya, yolsuzlu¤u, dolan-d›r›c›l›¤›, soygunu, talan› aahhllaakkss››zz--ll››kk diye tan›mlarken, bunlar›n bur-juvazinin ahlak›n›n bir parças› ol-du¤u tart›flmas›zd›r.

Peki bu farkl›l›¤›n nedeni nedir?Çünkü, ahlak, s›n›fsal bir özellik

tafl›r ve aahhllaakk’’›n muhtevas›n› veflekilleniflini belirleyen, toplumsalyaflam koflullar›d›r.

Engels, ahlak›n s›n›fsall›¤›n›,“Anti-Dühring” adl› eserinde flöyleifade eder; ““((......)) ttoopplluumm flfliimmddiiyyeeddeekk ss››nn››ffssaall ççeelliiflflkkiilleerr iiççiinnddee ggee--lliiflflmmiiflflttiirr,, aahhllaakk ddaa ddaaiimmaa ss››nn››ffssaalloollmmuuflflttuurr:: BBuu aahhllaakk yyaa eeggeemmeennllii--¤¤ii yyaa eeggeemmeenn ss››nn››ffllaarr››nn çç››kkaarrllaarr››--nn›› hhaakkll›› ggöösstteerrmmiiflfl yyaa ddaa bbaasskk››aalltt››nnddaa bbuulluunnaann aarrtt››kk bbuu eeggee--mmeennllii¤¤ee kkaarrflfl›› yyeetteerrllii ddeerreecceeddeessaa¤¤llaammllaaflflmm››flfl oollaann ss››nn››ff››nn nneeffrree--ttiinnii iiffaaddee eettmmiiflfl vvee bbaasskk›› aalltt››nnddaa--kkiilleerriinn iilleerriiddeekkii çç››kkaarrllaarr››nn›› ssaa--vvuunnmmuuflflttuurr””.

Burjuvazi, ahlak›n s›n›fsal ka-rakterini gizlemeye, sanki her ke-sim için tek bir ahlak ölçüsü, tan›-m› varm›fl gibi kabul ettirmeye veahlaks›zl›¤›, ttüümm iinnssaannllaarraa ait birdavran›flm›fl gibi göstermeye veböylece meflrulaflt›rmaya çal›fl›r.‹ster ki, burjuvazinin ahlak›n› yan-s›tan bireycilik, ç›karc›l›k, doland›-r›c›l›k gibi olumsuzluklar, iinnssaannllaa--rr››nn ddoo¤¤aass››nnddaa vvaarr oollaann öözzeelllliikklleerr--mmiiflfl gibi görülsün. Bunlar›n kkaappiittaa--lliisstt ssiisstteemmllee ba¤› kurulmas›n.

Oysa bu do¤ru de¤ildir. S›n›fl›toplumlarda ahlak, ezen ve ezilen-lerin ahlak› olarak biçimlenir.

Sömürü iliflkileri içinde flekille-nen bbuurrjjuuvvaa aahhllaakk››, toplumun da-ha rahat sömürülebilmesi için debir araçt›r. Buna karfl› pprroolleettaarryyaa--nn››nn aahhllaakk›› ise, insanl›¤›n gelece¤ive toplumun mutlulu¤una, bu an-lamda da insanl›¤›n kurtuluflunahizmet eder.

Ahlak, s›n›flara göre farkl›l›kgösterdi¤i gibi, s›n›flar mücadele-sinde de önemli bir rol üstlenir.Burjuvazi, kendi ““aahhllaakk››nn››”” tümtopluma yaymaya, halk üzerindekihegemonyas›n›n bir arac› olarakkullanmaya çal›fl›r. Proletarya ise,burjuvazinin bencil, bireyci ahlak›-n›n karfl›s›na toplumsal ç›karlar›

ön planda tutan kendi ahlak anla-y›fl›n› ç›kar›r.

Bununla birlikte, burjuvazininegemen oldu¤u kapitalist toplum-da, halk kitleleri de burjuvazininahlak›ndan flu ya da bu düzeydeetkilenirler. Bu nedenle de, burju-vazinin ahlak›n› yans›tan kimi dav-ran›fl biçimlerinin halk içinde degörülmesi, onlar›n burjuvazininahlak›na özgü davran›fl biçimlerioldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmez.

Ahlak, maddi yaflam koflullar›-na ba¤l› olarak flekillenen bir dav-ran›fl biçimi ve kurallar bütünü ol-du¤una göre, maddi yaflam koflul-lar›n›n de¤iflmesine ba¤l› olarak dade¤iflecektir. Dolay›s›yla, örne¤in““bbeenncciilllliikk iinnssaann››nn ddoo¤¤aass››nnddaa vvaarr,,iinnssaann vvaarr oolldduu¤¤uu ssüürreeccee ddee vvaarr ooll--mmaayyaa ddeevvaamm eeddeecceekk”” gibi de¤er-lendirmeler gerçe¤i ifade etmez.

““BBeenncciilllliikk””, günümüzde kapita-list iliflkilerden beslenen bir davra-n›fl biçimidir ve kapitalist toplu-mun ortadan kalkmas› ile birliktede etkisini yitirecek, toplumsal ya-flamda onun yerini fedakarl›k, top-lumsall›k ve benzeri de¤erler ala-cakt›r. Bu, bir bütün olarak burju-vazinin ahlak› için geçerlidir. Kapi-talist toplumun yerini alacak olan,sosyalist toplumda, burjuvazininahlak›n›n (ahlaks›zl›¤›n›n) yerinide, proletaryan›n ahlak› ve de¤eryarg›lar› alacakt›r.

Bafltaki sorumuza dönersek;günlük yaflamda halk›n kulland›¤›““aahhllaakk””,, ““aahhllaakkss››zzll››kk”” kavramlar›da, halk›n namus, dürüstlük gibigenel ahlaki de¤erleri baz al›narakkullan›lmaktad›r. ““AAhhllaakkss››zz bbiirr iinn--ssaann”” denildi¤inde, flu ya da bu ko-nuda halk›n ahlaki de¤erlerine ay-k›r› hareket eden bir insan oldu¤uanlat›lmak istenir, tersinden ““aahh--llaakkll›› bbiirr iinnssaann”” ifadesi de, halk›nahlaki de¤er yarg›lar›na uygun ha-reket eden insanlar için kullan›l›r.Halk›n mevcut de¤erlerinde, dav-ran›fl ve düflüncelerinde, burjuvaahlak›n›n uzant›s› olarak yanl›fll›k-lar, çarp›kl›klar olsa da, halktaesas olan, zulme, adaletsizli¤e,haks›zl›¤a, namussuzlu¤a karfl›olan ahlaki de¤erlerdir.

B‹LG‹

AHLAK

Page 32: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

32 EMPERYAL‹ZM 21 AAral›k 22008

AABB bbiirr ““DDeemmookkrraassii vvee RReeffaahhPPrroojjeessii”” mi? Amac›, tüm üye ülke-lerde, demokrasiyi, hak ve özgürlük-leri, halk›n refah›n› gelifltirmek mi?

Yoksa, eemmppeerryyaalliisstt bbiirr pp rroojjeemmii?? Yani, hedefi daha fazla sömür-mek, di¤er emperyalist güçler karfl›-s›nda daha güçlü olmak m›?

Gerçekte, bu sorunun cevab›AB’nin her fleyinde vard›r. AB’yeüyelik baflvurusu yapan ülkelere da-yatt›klar› sömürü yasalar›nda;Irak’ta, Afganistan’da iflgal orta¤›olmalar›nda; ülkelerinde yabanc›la-ra yönelik arka arkaya ç›kard›klar›bask› yasalar›nda; emekçilerin sos-yal haklar›n›n gasp edilmesinde,AB gücünü emperyalist rekabet içinkullanmalar›nda... bu sorunun ce-vaplar›n› bulmak zor de¤ildir.

Fakat, kimileri bütün bu kan›tla-ra ra¤men AB’yi ““DDeemmookkrraassii vveeRReeffaahh PPrroojjeessii”” olarak görmeye de-vam ediyorlar. Oysa, anlayan için,AB’nin her ad›m› bbeenn eemmppeerryyaalliissttpprroojjeeyyiimm,, ggeerreekkttii¤¤iinnddee ssiiyyaassii,, ggee--rreekkttii¤¤iinnddee eekkoonnoommiikk vveeyyaa aasskkeerrii,,hheerr yyoolluu kkuullllaannaarraakk ssöömmüürrggeelleeflflttii--rriirriimm,, bbuu kkoonnuuddaa AABBDD’’ddeenn hhiiçç ggee--rrii kkaallmmaamm diyor.

Bunun en yeni örne¤i, 11 Ara-l›k’ta toplanan AB zirvesinde onayasunulan, ““AAsskkeerrii KKaappaassiitteenniinn GGüüçç--lleennddiirriillmmeessii DDeekkllaarraassyyoonnuu””dur.Deklarasyonda flu hedef konulmufl-tur: ““GGeelleecceekk yy››llllaarrddaa AABB,, bbüüyyüükkbbiirr ooppeerraassyyoonnddaa 6600 ggüünn iiççiinnddee 6600bbiinn aasskkeerrii kkoonnuuflflllaanndd››rrmmaa kkaappaassii--tteessiinnee uullaaflflmmaall››dd››rr!!”

““AAvvrruuppaa OOrrdduussuu”” yarat›lmas›,her zaman AB toplant›lar›n›n önce-likli gündemlerinden biridir. ABemperyalizmi Yugoslavya'ya sald›r-d›¤›nda, Almanya bu operasyoniçin; ““AAmmeerriikkaa oollmmaassaayydd››,, AAvvrruuppaa

oollaarraakk yyaappaammaazzdd››kk”” demiflti. He-defleri, ABD olmadan bu operas-yonlar› yapabilecek güce ulaflmak-t›. ““6600 ggüünnddee 6600 bbiinn aasskkeerr sseevvkkii--yyaatt››”” iflte bu iflgalci ve sömürgecihedefin formüle edilmesidir.

6600 BBiinn AAsskkeerr DDeemmookkrraassii VVee RReeffaahh MM›› TTaaflfl››yyaaccaakk??Elbette, AB ülkeleri bu orduyu

kurarken de, ““uullvvii aammaaççllaarr”” tafl›-yorlard›r. Örne¤in bu ordu ile dün-yan›n çeflitli ülkelerine ““ddeemmookkrraassiivvee rreeffaahh”” ihraç edebilirler!!!

AB emperyalizminin, 60 bin ki-flilik orduyu nerede ve nas›l kullana-ca¤›n› görmek için, Avrupa emper-yalist ülkelerinin Afrika’da, As-ya’da, Amerika k›tas›nda, Ortado-¤u’da uygulad›¤› iflgal, ya¤ma, sö-mürgecilik tarihine bakmak gerekir.Birinci ve ‹kinci paylafl›m savaflla-r›nda ordular›n› nas›l ““uullvvii aammaaçç--llaarrllaa”” kulland›klar›na da bak›labilir.

Yugoslavya’n›n parçalanarak sö-mürgelefltirilmesi, Irak ve Afganis-tan’daki iflgal ortakl›klar› da fikiredinmeye yeterlidir. Amerika’yamuhtaçl›klar› ortadan kalkt›¤›nda,bugün yapt›klar›n›n çok daha fazla-s›n› yapabilecek duruma gelmifl ola-caklard›r.

Son AB zirvesindeki kararlar,adeta herkesin gözlerinin içine so-kulmaktad›r ki, AB emperyalizmi-nin öncelikli sorunlar›ndan biri sa-vafl gücünü büyütmektir. Büyük birmaddi gücü ve 60 bin kiflilik askergücünü bunun için seferber etmek-tedir. 60 günde, dünyan›n herhangibir bölgesine müdahale edebilecek60 bin kiflilik ordu, Avrupa emper-yalizminin ç›karlar›n›n müdahalegücü olacakt›r.

Ayn› AB, örne¤in ne Afrika’da-ki, Asya’daki yüzmilyonlarca aç in-san için ne dünyan›n herhangi bir

yerindeki yok-sulluk, ne de ABüyesi ülkelerinekonomik sorun-lar›n› çözmekiçin bu gücü se-ferber etmeyi dü-

flünmüyor. ‹flte, AB’de, ›srarla gör-mek istemeyenlerin bile görmezdengelemeyece¤i gerçek yüz budur.

GGeerrççeekk GGöörrüülleecceekk MMii??AB emperyalizmi, ABD’nin ter-

sine, “bar›fl, demokrasi” yalanlar›ndadaha etkili olabilmifl, çeflitli kesimle-ri etkileyebilmifl, kand›rabilmifltir.

Fakat, yüzüne hangi maskeyi ta-karsa taks›n, onun emperyalist özüher zaman aç›kt›. Sorun, çeflitli çar-p›k düflünceler nedeniyle bu gerçe-¤in görülememesi veya görülmekistenmemesindedir. Bugün, AB em-peryalizminin sald›rganl›¤›, yapt›k-lar› ve yapmay› planlad›klar›yla çokdaha aç›kt›r. Fakat, bugün de, as›lsorun bu gerçe¤in görülmek istenipistenmemesinde olacakt›r.

Gerçekler çarp›t›lmak istendi-¤inde, Amerika’n›n milyonlarcaIrak’l›y› katlederek, milyonlarcas›n›göçettirerek, aç, evsiz b›rakarak, ifl-kencelerden geçirip, tutsak ederekgerçeklefltirdi¤i iflgali, “demokrasi”diye tan›mlayanlar, AB’nin askeriprojelerini de, ““bbaarr››flfl vvee ddeemmookkrraa--ssii pprroojjeessii”” diye tan›mlayabilirler.

Ama aç›kt›r ki; hala AB için““ddeemmookkrraassii vvee rreeffaahh pprroojjeessii”” di-yenler, ggeerrççeekklleerrii ggöörreemmeeyyeennlleerrddee¤¤iill,, flu ya da bu nedenler ve he-saplarla ggeerrççeekklleerrii ççaarrpp››ttaannllaarrdd››rr..De¤ilse, gerçekler herkesin görebi-lece¤i aç›kl›ktad›r.

Emperyalistler ne fliddet karfl›t›,ne de bar›fl yanl›s›d›r. Onlar için, ül-keleri iflgal etmek, halklar›n kan›n›dökmek, sömürgelefltirmek en “do-¤al” ve “meflru” oland›r. Onlar, sa-dece halklar›n emperyalizme yöne-lik fliddetinin karfl›s›ndad›rlar. Sade-ce, halklar›n kurtulufl savafllar› kar-fl›s›nda ““bbaarr››flflçç››”” kesilirler. 60 binkiflilik ordu da bunu gösteriyor.

60 GÜNDE 60 B‹N ASKER

NNEE ‹‹ÇÇ‹‹NN??

Page 33: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

““KKööppeekk!!...... Bir ayakkab› emper-yalist dünyan›n efendisi Bush’unkafas›na do¤ru uçarken, ayakkab›y›f›rlatan Irakl› yurtsever, böyle ba¤›-r›yordu Bush’a: ““‹‹flflttee vveeddaa ööppüüccüü--¤¤üü,, sseennii kkööppeekk””

Bir süre sonra koltu¤unu Oba-ma’ya devredecek olan Bush, Irak’a“beklenmedik bir veda ziyareti”yapm›flt›. Bush, niye 200’ü aflk›n ül-kenin hiçbirine veda ziyareti yapm›-yordu da Irak’a yap›yordu? Bu so-runun cevab›, ayakkab›n›n nedenBush’un tam kafas›n› hedefledi¤i-nin cevab›d›r.

Bush, oraya “veda” ziyareti ya-p›yordu; çünkü oras›n› “kendi” ül-kesi say›yordu. Orada onun ordusuegemen güçtü.

Ve iflte Irakl› yurtsever gazeteciEEll ZZeeyyddii’nin hakl›, meflru öfkesi debuna karfl›yd›.

IIrraakkll›› ggaazzeetteeccii,, ddüünnyyaa hhaallkkllaa--rr››nn››nn dduuyygguullaarr››nnaa,, ööffkkeessiinnee tteerrccüü--mmaann oollmmuuflflttuurr.. O ayakkab›y› f›rla-tan 6 milyar›n elidir...

Daha iflgalin bafllang›c›ndaBush, Irak halk› taraf›ndan kkuurrttaarr››--cc›› olarak karfl›lanaca¤›n› iddia edi-yordu, Irak direniflle karfl›lad› onu...Sonra “direnifli k›raca¤›z, halk› ka-zanaca¤›z” diye say›s›z politikalar,manevralar gelifltirdiler. Kukla birhükümet ve ordu da kurdular, iflbir-

likçi bir kesim de yaratt›lar, amaBush’u direniflle karfl›layan Irakhalk›, iflte böyle de u¤urlad›...

Hat›rlarsan›z, iki hafta önce de,Saddam’›n heykelinin devrildi¤iyerde, Bush’un kuklas›n› deviripyakm›fllard›. Çünkü o zaman oradakendisi yoktu. Kendisinin ortayaç›kt›¤› yerde, ayakkab› da ortayaç›kt›.

HHaallkk››nn ööffkkeessiinniinn kkaarrflfl››ss››nnddaa dduurruullaammaazz!!Bu, Bush’un Irak’a yapt›¤› dör-

düncü ziyaretti. Gazeteler Bush’unbu son ziyaretinin “yüksek güvenlikve gizlilik alt›nda” yap›ld›¤›n› yaz›-yorlard›.

Fakat tarihte defalarca tan›kolundu¤u gibi, hiçbir güvenlik vehiçbir gizlilik, halklar›n öfkesine,iki ayakkab›n›n f›rlat›lmas›na engelde¤il.

Emperyalist liderler halklardayaratt›klar› öfkenin fark›nda olarakgüvenlik paronayas› içindeler. Ya-r›n, bas›n toplant›lar›nda gazetecile-rin ayakkab›s›z al›nmas› koflulunudayatabilirler. Ama eminiz o zamanda insanlar f›rlatacak, öfkelerini or-taya koyacak baflka yollar ve araçlarbulacaklard›r. Çünkü bir insan öfkedoluysa, çünkü bir insan hesap sor-ma kararl›l›¤› tafl›yorsa ve bir insan

cüretliyse, onun çaresiz kalmas› sözkonusu olamaz...

Arap kültüründe ayakkab›n›n ta-ban›n› göstermek veya ayakkab› f›r-latmak, karfl›s›ndakine yap›labile-cek en büyük hakaretlerden biri ola-rak kabul ediliyor. Bush’un yeryü-zünün gelmifl geçmifl en büyük ha-karetlerini, en a¤›r küfürlerini ha-ketti¤ine kuflku yok.

‹‹kkii ttaavv››rr’’ddaann ddii¤¤eerrii::

TTaallaabbaannii’’ddeenn BBuusshh’’aa iillttiiffaatt!!Ba¤dat’ta bas›n toplant›s› yapar-

ken surat›na ayakkab› f›rlat›lanBush, Ba¤dat’a ayak bast›¤›nda Ta-labani taraf›ndan ““ÜÜllkkeemmiizzii kkuurrttaarr--mmaayyaa yyaarrdd››mmcc›› oollaann IIrraakk hhaallkk››nn››nnbbüüyyüükk ddoossttuu”” sözleriyle karfl›lan-m›flt›.

Talabani ve El Zeydi iki tavr›ntemsilcisidir. Bu iki tav›r, hemenher ülkede birbirinden giderek kesins›n›rlarla ayr›flmaktad›r ve daha daayr›flacakt›r.

Bush, dünya halklar›na açl›k,yoksulluk ve ölüm götüren emper-yalist Amerika’n›n baflkan›d›r.Bush, Irak halk›na da bunlardanbaflka bir fley vermemifltir. Onu,Irak halk›n›n dostu olarak görenler,Irak halk›n›n dostu olamaz.

Talabani de olamaz.

Say›: 168 33IRAK

Bush, Irak’ta Veda ZiyaretindeIrak’l› Gazeteci Bush’a Veda Ediyor

‘‘‹‹flflttee vveeddaa ööppüüccüü¤¤üü,, sseennii kkööppeekk’’

Page 34: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Talabani Irakl›’d›r ama Irak hal-k›n›n dostu, savunucusu ve Irak hal-k›n›n devlet baflkan› de¤ildir. Çün-kü onu oraya devlet baflkan› yapanda zaten Irak halk› ve onlar›n irade-si de¤il, Amerika’d›r. Talabani’ninBush’u “dost” ilan etmesinin nede-ni de, bu iflbirlikçilik konumudur.

Talabani, Bush’u “büyük dost”diyerek, kendisini o koltu¤a oturtanemperyalist efendiye teflekkürlerinisunmaktad›r. Bu arada eylemi ger-çeklefltiren gazeteciye yap›lan ifl-kenceler de bu teflekkürün bir par-ças› olsa gerek: Irakl› gazeteci, gün-ler süren gözalt›n›n ard›ndan bir ko-lu, kaburgalar› k›r›k, yüzü gözü ya-ral› olarak mahkeme önüne ç›kar›l-d›. Bu da tek bafl›na ABD’ninIrak’ta hakim k›ld›¤› iflbirlikçi kuk-la yönetim “demokrasisi”nin gös-tergesidir. Ama iflkenceler, El Zey-di’nin Bush’un surat›na do¤ru yolalan ayakkab›s›na ne yapabilir?

‹ki tav›r: Biri iltifatlar ya¤d›r›-yor, biri ayakkab› f›rlat›yor.

‹ltifatla ayakkab› aras›ndakifark, ihanetle yurtseverlik aras›nda-ki farkt›r.

YYuurrttsseevveerrllii¤¤iinn mmeeflflrruulluu--¤¤uu,, ggaazzeetteecciilliikktteenn öönnccee ggeelliirr

Irakl› gazeteci El Zeydi’nin ey-

lemi, “gazetecilik” mesle¤i aç›s›n-dan da tart›flma yaratt›. Çeflitli ke-simler, bu hakl› ve meflru eylemi bir“gazeteciye yak›flmad›¤›” gerekçe-siyle mahkum ettiler.

Mesela Radikal yazar› Hakk›Devrim flöyle diyordu: “Pabuç ata-bilecek bir gazeteciyi gazeteci say-m›yorum. Onun yaz›s›n› da oku-mam... Gazetecilik için çok kötü birörnek.”

Seni kim niye gazeteci says›ndiye de cevap verilebilir bu yaklafl›-ma ama meselemiz Hakk› Devrimde¤il, bu sat›rlardaki mant›k.

El Zeydi’nin eylemini bir gazete-ciye yak›flt›ramay›p k›nayanlar›n me-sela “iflgalciye boyun e¤mek gazete-ciye yak›flmaz”, “her gelen iktidarayalakal›k yapmak, gazetecilik eti¤iy-le ba¤daflmaz” gibi itirazlarda bulun-duklar›n› duymufl de¤iliz. Sorun de-mek ki, meslek ahlak› da de¤il.

Ama burada daha önemli ve be-lirleyici olan da fludur: Bir halk›ndirenme hakk›, hesap sorma hakk›,hiçbir “mesleki” gerekçeyle yokedilemez. Bu, meslekleri, ideoloji-lerin, s›n›flar›n, dünya çap›ndaki te-mel saflaflmalar›n d›fl›nda görençarp›k bir bak›fl aç›s›n›n ürünüdür.

Bu çarp›kl›k, halk›n adaleti, çe-flitli mesleklerden kiflilerin yakas›nayap›flt›¤›nda da gösterir kendini.

Gazetecilerin, hukukçular›n, dok-torlar›n mesela bir katliam›n do¤ru-dan suç orta¤› olmufllarsa bile “do-kunulmaz” kabul edilmesini ister buçarp›k kafa. Hay›r; gazeteci olabi-lirsiniz, hakim, savc›, avukat olabi-lirsiniz, ama bu sizi s›n›flar, ideolo-jiler üstü yapmaz.

El Zeydi’nin eylemine dönersekyine; belli kesimlerin çifte standart-ç›l›¤› bu konuda kendini yine gös-termiflti. GGaazzeetteeccii HHaassaann TTaahhssiinn’inemperyalist iflgalciye karfl› “ilk kur-flun”u s›kmas›nda kimse bugüne ka-dar bir mahsur görmediyse, onlar›nEl Zeydi’nin eylemine itiraz etmehakk› olabilir mi?

Bu itiraz›n düzenin kaflarlanm›flgazetecileri veya gerici, emperya-lizm hayran› gazeteciler taraf›ndanyap›lmas› anlafl›labilirdir ama Ça¤-dafl Gazeteciler Derne¤i gibi de-mokrat, ilerici gazetecili¤i temsiletmesi gerekenlerin itiraz› anlafl›l-maz ve yersizdir. ÇGD Genel Bafl-kan› Ahmet Abakay da flu aç›klama-y› yapm›fl bu konuda: “Irak'taki ga-zetecinin yapt›¤›n› gazetecilik ola-rak görmüyorum ve do¤ru bulmu-yorum. En a¤›r sorularla Bush'udaha zor duruma düflürebilirdi...Gazeteci isen gazeteci kal. Bizim si-lah›m›z sözcüklerimiz, foto¤raf ma-kinemiz kalemimiz.”

Sorun bu mu orada?

Bush’un surat›nda pat-layacak olan ayakkab›lar›nyaratt›¤› etki ortadayken,“en a¤›r sorularla Bush'udaha zor duruma düflürebi-lirdi...” demek gözlerini ifl-gal gerçe¤ine, dünya halk-lar›n›n emperyalizme duy-du¤u öfkeye kapatmakt›r.Burada söz konusu olan ga-zetecili¤in çok ötesinde birfleydir ve hangi meslektenolursa olsun, her anti-em-peryalistin, her ilericinin,demokrat›n, vatanseverinbunu görmesi gerekir. De-¤ilse “meslek ahlak›” ad›nahalklar›n en meflru haklar›,ddiirreennmmee hhaakkllaarr›› çi¤nen-mifl olur.

34 IRAK 21 AAral›k 22008

Amerika’n›n Irak’taki yaln›zl›¤›Emperyalizmin ve iflbirlikçilerinin

Irak’taki iflgaline tam 27 ülke kat›lm›flt›.Baflta Amerikan ve ‹ngiliz emperyalizmiolmak üzere, 27 emperyalist ve iflbirlikçi,iflgale asker verdi. Hepsinin amac›, iflgaledilmifl Irak’tan pay kapmakt›. Ancak bu-nun o kadar kolay olmad›¤›n› gördü hepsik›sa sürede. “Çiçeklerle”, ““kkuurrttaarr››cc››””olarak karfl›lanacaklar›n›n propagandas›n›yapt›klar› Irak’ta büyük bir direnifl karfl›-lam›flt› onu. ‹flgalin ilk gününde bir avuçzavall›yla düzenlenen Saddam heykeliniy›kma mizansenleri ifle yaramam›fl, dire-nifli önlememiflti.

Direnifl karfl›s›nda hemen hepsi kay›p-lar vermeye bafllad›. ‹flgalcili¤in yüzü her

geçen gün teflhir oluyordu. Amerika ve ‹n-giltere d›fl›nda, Arnavutluk, Ermenistan,Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan,Çek Cumhuriyeti, Danimarka, El Salva-dor, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Le-tonya, Litvanya, Makedonya, Moldova,Mo¤olistan, Polonya, Romanya, GüneyKore, Japonya, Portekiz, Singapur, Uk-rayna... asker göndermiflti Irak’a.

Birincisi, direnifl nedeniyle, ikincisi de,Amerika’n›n doymaz emperyalist ifltah›nedeniyle, pastadan da beklediklerini bula-mayanlar, birer birer çekilmeye bafllad›lar.

Temmuz 2009’da, Irak’ta yyaallnn››zz AAmmee--rriikkaann iiflflggaallcciilleerrii kalacak.

fiu anda zaten, Amerika d›fl›nda sadece‹ngiltere’nin yaklafl›k 4 bin kiflilik iflgalgücü var, di¤erlerinin asker say›lar› yüzle-re, onlara kadar düflmüfl durumda.

Page 35: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 35SORUN/ÇÖZÜM

BM G›da ve Tar›m Örgütü’nünson aç›klamas›na göre, “yetersizbeslenenlerin”, yani düz ve aç›kolarak söylersek, AAÇÇLLAARRIINN say›s›963 milyona ulaflt›. Ayn› yöntemler-le tutulan istatisti¤e göre, geçen y›lbu rakam 923 milyondu. Yani, biry›lda 4400 mmiillyyoonn iinnssaann›› daha açl›¤amahkum etmifl durumda emperya-lizm.

Bu tür durumlarda hep söylendi-¤i gibi, gerçek rakamlar, bu resmirakamlar›n çok üstünde de olabilir.Ama durumun vehametinin görül-mesi, anlafl›lmas› için çok üstündeolmas› gerekmiyor ki!

923 milyon kifli, yani yaklafl›k 1M‹LYAR K‹fi‹ AÇ.

Dünya nüfusu yaklafl›k 6 milyarve dünyan›n alt›da biri AÇ.

Bundan daha vahim, bundan da-ha adaletsiz ne olabilir? (Ki, yoksul-lar da açlara eklenince, alt› milyar›n

dört milyar›n›n açl›k ve yoksullukiçinde oldu¤unu söylüyor rakamlar.)

923 milyon kifli ““nnoorrmmaall bbiirr hhaa--yyaatt ssüürrddüürreebbiillmmeekk iiççiinn ggeerreekkllii kkaa--lloorrii aall››mm››nn›› ggeerrççeekklleeflflttiirreemmiiyyoorr..””

Bak›n dünyan›n flu düzenine:

Yüzbinlerce insan bugün çok ye-mekten, çok kaloriden, kapitalizminyerlefltirdi¤i kültürden, afl›r› tüket-mekten “oobbeezz” olmuflken; süper-marketlerin raflar› önünde, alacak-lar› ürünlerin kalorilerini hesaplay›p“aman fazla kalori almay›m” der-dindeyken, dünyan›n alt›da biri ya-flamlar›n› sürdürebilmek için ““ggee--rreekkllii kkaalloorrii aall››mm››nn››”” gerçeklefltire-miyor.

996633 mmiillyyoonn aaçç vvee yyüüzzmmiillyyoonn--llaarrccaa oobbeezz üürreetteenn bbiirr ssiisstteemm..

Sizce adil midir böyle bir sis-tem? Dahas› mant›kl› m›d›r?

Emperyalizmin propagandistle-rinin 1990 bafllar›ndan beri tekrarla-y›p durdu¤u bir kavram var hat›rlar-san›z: Dünya art›k “global bir köyedöndü”.

Devam ediyorlard›:

“Art›k hiçbir fley gizli kalm›yor...Art›k bir ülkede olup bitenler an›ndatüm dünyada duyuluyor... Art›k ülke-lerin “içiflleri” diye bir fley yok.”

Ve fakat;

Bu global köyde, 923 milyon ki-flinin açl›¤›ndan kimlerin haberivar; kim görüyor, kim duyuyor?Kim müdahale ediyor?...

Global köy koca bir yalan.

‹nternet ça¤›nda, küreselleflmedöneminde dünyan›n sorunlar›n›ndaha kolay ve h›zl› çözülece¤inisöyleyen propagandalar yalan.

Tek bir gerçek var:

Bugünkü dünya düzeni –ki budüzenin kurallar›n› belirleyen em-peryalizmdir– adaletsizlik üzerinekurulmufl bir düzendir. Kurallar›emperyalizm belirledi¤i süreçe,dünya ister global köy, ister globalbir kasaba, ister global bir oda ol-sun, hiçbir fley de¤iflmez. De¤iflme-si için, bu dünyan›n emperyalizminhükmünden ve hakimiyetinden kur-tulmas› gerek... Böylece kimin nekadar “kalori” alabilece¤ine dair bubüyük köyün kurallar› de¤iflecek.Açlar da olmayacak, obezler de...Baflka yol yok.

Sorunlar // ÇÇözümlerAçl›k vveObezlik!

‹talya: GenelGrev

‹talya’da, hükü-meti protesto etmekve ücret art›fl›, emek-lilik hakk›n›n korumaalt›na al›nmas›, iflsiz-li¤e çözüm bulunma-s›, iflten atmalar›n

durdurulmas› talepleriyle genel grev yap›ld›.

Sendikalar›n ça¤r›s› ile gerçeklefltirilen grevde,ülke genelinde düzenlenen 100’ün üzerindeki göste-riye, yaklafl›k 1 milyon kiflinin kat›ld›¤› tahmin edi-liyor.

Greve kat›lan lise ve üniversite ö¤rencileri de,e¤itim alan›na iliflkin kendi taleplerini dile getirdiler.

Genel grev nedeniyle birçok kentte metro ve oto-büs gibi toplu tafl›ma araçlar› çal›flmad›. Greve, pos-ta, g›da, ilaç da¤›t›m›, deniz yollar›, bankac›l›k, ener-ji ve sa¤l›k gibi birçok sektörün çal›flanlar› kat›ld›.

Amerika’n›n ‹flkenceci BaflkanYard›mc›s›

Amerika, Devlet Baflkan› Yard›mc›s›Dick Cheney yapt›¤› bir aç›klamada; Guan-tanamo’nun kapat›lmamas› gerekti¤ini söy-ledi ve tutsaklar›n su ile bo¤ulma hissi yara-tan ““wwaatteerrbbooaarrddiinngg”” yöntemiyle sorgulan-mas›n› savundu.

Bu ilk de¤il, daha önce de ABD D›fliflleri Bakan›Condoleezza Rice, Dick Cheney ve çeflitli bakanlar›n ka-t›ld›¤› toplant›da iflkence karar› al›nd›¤› ortaya ç›km›flt›.

Empheryalist Amerika, iflkence savunucular›n›n, Gu-antanamo gibi iflkence merkezi yaratan ve savunanlar›nDevlet Baflkan›, Baflkan Yard›mc›s›, bakan oldu¤u birülkedir. Amerika, ezilen dünya halklar›na, zulmeden vebu zulmü büyük bir rahatl›k içinde savunan bir ülkedir.

Onlara göre, Amerika’n›n emperyalist ç›karlar›ndandaha kutsal bir fley yoktur ve bu kutsal ç›karlar için, mil-yonlar›n katledilmesi de, iflkenceler de, her türlü hukuk-suzluk da meflrudur.

Page 36: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

36 YURTDIfiI 21 AAral›k 22008

Zimbabwe’de, kolera salg›n› ya-flan›yor. Dünya Sa¤l›k Örgütü veri-lerine göre, a¤ustostan bu yana 16bin 700 kolera vakas› görüldü, ssaall--gg››nnddaann öölleennlleerriinn ssaayy››ss›› 779922..

Y›llard›r görülmeyen kolera has-tal›¤›n›n, Zimbabwe’de ortaya ç›k-mas›nda iki ihtimal söz konusu:Bunlardan bbiirriinncciissii temiz su kay-naklar›n›n tükenmesi ve emperya-lizmin ambargosu.

‹kinci ihtimal ise, Zimbabwe En-formasyon Bakan› Sikhanyiso Ndlo-vu’nun aç›klamas›yla gündeme gel-di. Bakan, salg›n›n ABD ve ‹ngilte-re’nin ›rkç› biyolojik-kimyasal savafl›ve Zimbabwe halk›na yap›lan soyk›-r›mvari bir sald›r› oldu¤unu söylüyor.

Zimbabwe’de emperyalist sö-mürgecili¤e tav›r alan, Mugabe ikti-dar›n› y›kmak isteyen emperyaliz-min böyle bir biyolojik sald›r› ger-çeklefltirmesi için bir çok nedeni

var! Onlar, emperyaistler, Küba’y›zay›f düflürmek için say›s›z kez bi-yolojik sald›r›lar gerçeklefltirmifller-dir. Irak’ta Saddam Hüseyin iktida-r›n› devirmek için, 500 bin çocu¤unölümüne neden olan ambargonunuygulay›c›lar›d›r. Dolay›s›yla, Zim-babwe’de böyle bir fley yapm›fl ol-malar› da ihtimal d›fl› de¤ildir.

Kolera’n›n h›zla yay›lmas›n›nbaflta gelen nedeni ise yoksulluktur.Ki, Zimbabwe’de yaflanan yoksul-lu¤un bafl sorumlular› da emperya-listlerdir. Zimbabwe, y›llarca özel-likle ‹ngiliz emperyalizminin sömü-rüsü alt›nda yoksullaflt›r›lm›fl, ‹ngi-liz Milletler Toplulu¤u’ndan ayr›la-rak “Anglo-Sakson sömürgesi ol-mayacaklar›n›” aç›klad›klar›ndanbu yana da, AB ve ABD emperya-lizminin bbaasskk›› vvee aammbbaarrggoossuunnaamaruz kalm›fllard›r.

Her iki durumda da, Zimbab-

we’de yay›lan kolera salg›-n› ve ölümlerin bafl sorum-lusu emperyalizmdir. Em-

peryalizm, iflgal ediyor, katliamlardüzenliyor, ambargolar uyguluyor,hepsin de de dayatt›¤› sömürgecilikiliflkileridir.

Zimbabwe’ye yönelik düflman-l›klar›n›n temelinde de, ödedikleribir çok bedele karfl›n, mevcut du-rumda, sömürgecilik dayatmalar›nadireneceklerini aç›klamalar›d›r.

KKüübbaa’’ddaann DDaayyaann››flflmmaaEmperyalizm ööllüümm,, sosyalist

Küba yyaaflflaamm tafl›yor. Dünyan›n çe-flitli ülkelerinde, halklara sa¤l›kbaflta olmak üzere çeflitli yard›mlar-da bulunan Küba halk›, Zimbab-we’de yaflanan kolera salg›n› karfl›-s›nda da, bu ülkeye, 134 üyeli t›bb›yard›m ekibi ile yard›ma gitti.

Zimbabwe, Kübal› doktorlar›nulusal, eyalet, yerel hastanelerdegörev yapt›¤› 30 Afrika ülkesindensadece biridir.

Zimbabwe’de Kolera Salg›n›:792 Ölüden Emperyalizm Sorumlu

Almanya: Hamburg’taYürüyüfl

Hamburg’da 13 Aral›k’ta düzenlenen biryürüyüfl ile artan iflsizlik, yoksulluk, sosyalhaklardaki k›s›tlamalar ve hak gasplar› protes-to edildi.

Alman örgütlenmelerinin yan›s›ra Türkiye’live di¤er örgütlerden 500 kiflinin kat›ld›¤› yürü-yüflte, yabanc›lara yönelik bask›lar da protestoedildi. Yürüyüfle kat›lan AAnnaaddoolluu FFeeddeerraassyyoo--nnuu üyeleri, Almanya devletinin demokratik ku-rumlar ve kifliler üzerinde estirdi¤i terörü ve Fe-derasyon çal›flanlar›n›n haks›z yere tutuklanma-s›n› içeren bildiriler da¤›tt›lar.

***

Almanya: Aflevleri Ço¤al›yorAlmanya’da asgari geçim flartlar›na sahip

olamayan yoksullar›n say›s› art›yor.

‹flsiz, evsiz ve çok düflük gelire sahip olan-lara s›cak yemek, g›da yard›m› sa¤layan aflevive imarethanelerin say›s› Almanya genelinde800’ü geçmifl bulunuyor.

Aflevlerinin ülke çap›nda flu an 450 bin yok-sula ölmemeleri için yemek verdi¤i belirtiliyor.

Almanya: 129b’ye ProtestoAlmanya’n›n baflkenti Berlin'de

12-13 Aral›k’ta, siyasi tutsaklarladayan›flma eylemleri gerçeklefltiril-di. 12 Aral›k’ta Siyasi TutsaklaraÖzgürlük A¤› (Network FreedomFor All Political Prisoners) Ber-lin’de 129b maddesinden yarg›la-nan üç Alman anti-faflist ve tüm si-yasi tutsaklarla dayan›flmak ve 129bmaddesini protesto etmek için yürü-yüfl düzenledi.

Berlin tutsak yak›nlar›n›n daiçinde oldu¤u yaklafl›k 250 kiflinin kat›ld›¤› yürüyüflte, slogan-lar at›ld›, marfllar söylendi ve konuflmalar yap›ld›. 13 Aral›k’tada ayn› içerikte, Kreuzberg merkezinde iki ayr› pankart as›ld›.

***

Berlin’de ayn› gün Amerika’da tutsak olan siyahi devrim-ci MMuummiiaa AAbbuu--JJaammaall’le dayan›flmak için bir yürüyüfl gerçek-lefltirildi. Her y›l düzenlenen “MMuummiiaa AAbbuu--JJaammaall’le Daya-n›flma Yürüyüflü” Kreuzberg meydan›ndan bafllayarak, Ameri-kan Konsoloslu¤u’na kadar sürdü. Bu yürüyüfle de kat›lanBerlin tutsak yak›nlar›, Almanya hapishanelerinde tutuklu bu-lunan AAnnaaddoolluu FFeeddeerraassyyoonnuu üyeleri ile ilgili bildiriler de da-¤›tt›lar.

Page 37: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 37‹LKE

KKrriizzee kkaarrflfl›› mmüüccaaddeellee mmii??

Yoksa, kkrriizziinn ffaattuurraass››nn››nneemmeekkççiilleerree yyüükklleennmmeekk iisstteenn--mmeessiinnee kkaarrflfl›› mmüüccaaddeellee mmii??

Aç›k ki, mücadelemizi nas›ltan›mlarsak, içeri¤ini de onagöre doldururuz. Biçimini onagöre belirleriz.

Bazen bilinçli, bazen bilinç-siz, krizin yükünün emekçilereyüklenmesine karfl› yürütülenmücadelede, ““kkrriizzee kkaarrflfl›› mmüü--ccaaddeellee”” kavram› kullan›l›yor.Oysa bu kavram yanl›flt›r.

Emekçilerin krize karfl› yü-rütece¤i bir mücadele olamaz.

Krize karfl› mücadele, kriziortadan kald›rmak, baflka birdeyiflle krizi yaratan nedenleride¤ifltirip kkrrizdeenn kkuurttuullmmaakiçin mücadeledir. Krizden kur-tulmak ise emekçilerin sorunude¤ildir, krizin bitmesi emekçi-lerin talebi de¤ildir.

Bu sorun ve talep, –krizdenkurtulmak veya krizin bitme-si– burjuvazinin sorunu ve ta-lebidir.

Kriz, kapitalizmin krizidir.

Onlar –burjuvazi– krizi sonaerdirip kapitalizmi kurtarmakpeflindedirler.

Emekçilerin böyle bir soru-nu yoktur. Emekçiler ve eme-¤in ç›karlar›n› savunan Mark-sist-Leninistler, kapitalizminsonuçlar›ndan biri olan krizçözülsün, kapitalizm kals›n di-ye düflünmez, buna yönelik po-litika üretmezler. Emekçiler,kkrriizziinn,, kkaappiittaalliizzmmllee bbiirrlliikktteeyyookk oollmmaass››n› isterler. Ç›karlar›bundad›r.

Kapitalizmin ve emperyaliz-

min bunal›mlar›n›n,dönemsel krizlerinin““nneessnneell”” yasalar› var-d›r. Burjuvazi, itirafetsin veya etmesin,

bunun bilincinde-dir. Bu nedenle,öyle hükümetle-rin alaca¤› birkaç kararla, bir-kaç önlemle kri-zin geçmeyece¤i-ni bilirler.

Bu nedenle dekrize karfl› mücadelelerinin enönemli yanlar›ndan biri, krizinetkilerinden kendi flirketlerini,tekellerini, en az zararla kur-tarmakt›r. Bunun da yolu ma-lumdur; krizi atlatman›n yolu-nu, iflten ç›karmalarda, zam-larla, vergilerin art›r›lmas›yla,ücretlerin dondurulmas› veyahiç ödenmemesinde bulurlar;k›sacas› her yolu kullanarak,krizin faturas›n› emekçilereyükleyeceklerdir.

Baflta bundan do¤rudan et-kilenen iflçiler ve memurlar ol-mak üzere halk aç›s›ndan,““KKrriizzee kkaarrflfl›› mmüüccaaddeellee”” kavra-m›n›n içeri¤i de iflte buna göreflekillenir.

Bu içerik, emekçilerin, ifltenç›karma, ücret dondurma, ver-gilerin art›r›lmas›, zam gibikrizin kendilerine yans›yan so-nuçlar›na karfl› mücadeledir.

Emekçiler, krizin kendileri-ne ödetilmek istenen faturas›-n› savuflturabildikleri ölçüde,burjuvazinin krizi daha daa¤›rlaflacakt›r.

Baflka bir deyiflle, faturay›emekçilere yükleyemeyen ka-pitalistler, ister istemez o fatu-ralar›n a¤›rl›¤› alt›nda kendile-ri kalacaklar. Dolay›s›yla dakrizleri daha da derinleflecek.

Ki emekçilerin ve devrimci-lerin de, kkrriizziinn bbuurrjjuuvvaazzii iiççiinnddeerriinnlleeflflmmeessiinnee hhiiççbbiirr iittiirraazzllaa--rr›› yyookkttuurr ve olmaz.

Tam tersine, sömürücü ege-men s›n›flar›n krizinin derin-leflmesi, devrim mücadelesiningeliflmesi aç›s›ndan daha uy-gun koflullar yarat›r.

Bütün bunlar çerçevesinde

bak›ld›¤›nda diyebiliriz ki, bur-juvazinin krizini çözmek, hal-k›n, eemmeekkççiilleerriinn vvee ssoolluunn ggöö--rreevvii ddee¤¤iillddiirr.. Soruna krizi çöz-mek perspektifiyle bakmak,burjuvazinin penceresindenbakmak demektir.

Nitekim, D‹SK ve KESK’in-de içinde oldu¤u çeflitli idemok-ratik güçlerin aç›klad›klar›““ssoossyyaall ddaayyaann››flflmmaa” program›,bu çarp›k, krize burjuvazi cep-hesinden yaklaflan bak›fl aç›s›-n› yans›tan bir programd›. SSiiss--tteemm aaçç››ss››nnddaann kkrrizziin aattlaat››l--mmaass››nnddaann ssöözzeettmmeekktteeyyddiipprrooggrraamm..

Krizin hem burjuvazi, hememekçiler için ayn› anlamageldi¤inden, her iki kesim içinde ayn› biçimde ve ayn› ölçü-lerde ‘kötü’ oldu¤undan hare-ket eden bir bak›fl aç›s› damga-s›n› vurmufltu o programa.

Asl›nda bu bak›fl aç›s›, bur-juvazinin s›k s›k tekrarlad›¤›““hheeppiimmiizz aayynn›› ggeemmiiddeeyyiizz”” sö-züne hak veren, onu do¤ru gö-ren bir bak›fl aç›s›n› da yans›-t›r. O zaman D‹SK’in, KESK’in,ilerici, sosyalist ayd›nlar›n,krizi o programdaki gibi elealanlar›n burjuvaziyle emekçi-leri ““aayynn›› ggeemmiiddee”” mi gördük-leri sorusuna da cevap verme-leri gerekir.

Evet, sonuç olarak toparlar-sak; solun mücadelesi, krizinyükünün emekçilere yüklen-mesine karfl› mücadeledir. Kri-zin çözülmesi, emekçilerin so-runu olmad›¤› gibi, emekçilerinas›l görevi, emperyalist krizidaha da derinlefltirmek ve buzeminde kendi güçlerini, müca-delesini büyütmektir.

““KKrriizzee kkaarrflfl›› mmüüccaaddeellee””kavram›, kimi kesimler tara-f›ndan, içerdi¤i bu anlam› gör-meyerek, bilinçsiz bir flekildede kullan›l›yor olabilir. Fakat,bu durumda da, mücadele he-defini do¤ru ifade etmeyen bukavram, kitlelere do¤ru mesaj-lar verilmesini engelleyecek,giderek, içerikte de, emekçile-rin mücadele hedeflerindenuzaklaflmaya neden olabilecek-tir. MMüüccaaddeelleenniinn hheeddeeffiinnii ddoo¤¤--rruu ttaann››mmllaammaall››yy››zz..

Siyasette

‹LKEMücadelemiz Neye KKarfl›?

Page 38: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

38 KESK 21 AAral›k 22008

AKP iktidar›n›n,IMF ile imzalad›¤›yeni boyunduruk

anlaflmas›n›n mürekkebi kuruma-dan, Baflbakan yeni hak gasplar›n›nda "müjdesini" verdi. Bu önümüz-deki dönemin tüm emekçiler vehalk aç›s›ndan daha zorlu geçece¤i-ni de göstermektedir.

‹flte bu geliflmelerin yafland›¤›günlerde KESK (Kamu EmekçileriSendikalar› Konfederasyonu) kuru-luflunun 13. y›l›n› kutlad›.

KESK, 8 Aral›k 1995 y›l›nda ku-ruldu. Kuruluflundan bugüne inifl-lerle-ç›k›fllarla dolu bir süreç yafla-d›. Yap›lanlar›yla, eksikleriyle bu13 y›ll›k tarihin de¤erlendirmeyemuhtaç oldu¤u aç›kt›r. KuflkusuzKESK olarak memurlar›n haklar›n›savunmak, çeflitli konularda halk›nmücadelesinin bir parças› olarak ta-v›rlar gelifltirmek anlam›nda birpratik vard›r. Fakat, KESKsürecininbütünü de¤erlendirildi¤inde ve esasolarak da gelinen nokta aç›s›ndanbak›ld›¤›nda, eksilerin a¤›r bast›¤›n›söylemek gerekir.

Bugün memur hareketi, gerek ör-gütlenme ve mücadele aç›s›ndan, ge-rekse de toplumsal muhalefet içinde-ki yeri, etkinli¤i, iktidar üzerindekizorlay›c›l›¤› gibi aç›lardan olmas›gerekenin ve olabilecek olan›n ol-dukça gerisindedir. ‹flte bu durum,KESK'in 13 y›l›n› de¤erlendirmeyidaha zorunlu hale getirmektedir.

Emekçiler aç›s›ndan daha zorlukoflullarla karfl› karfl›ya olunan bukoflullarda, dönüp mücadele çizgi-mize bakmal›y›z. Eksiklerimizi gö-rüp, onlar› sorgulayarak yolumuzadevam etmeliyiz. KESK bunu yap-maz, yanl›fllar› görmez ve önüne ye-ni hedefler koymazsa, önümüzdekidönemde mücadeleyi gelifltirme gi-bi bir iddias› da olamayacakt›r. Bu,mücadelenin kayb› olaca¤› gibi,KESK'in kendi hayat damarlar›n›kesmesi anlam›na da gelmektedir.

‘Bu Koflullarda Sendika Kurulamaz’ Anlay›fl›ndan‹lk Sendikalara

KESK'i ortaya ç›karan koflullar›bilmeden, o zorlu koflullarda nas›lbir mücadele hatt› yarat›ld›¤›n› kav-ramadan elbette bugünü anlayama-y›z. KESK öncesi, birkaç y›l KÇSP(Kamu Çal›flanlar› Sendikalar› Plat-formu) dönemi yafland›. Bu plat-form, ayn› zamanda konfederasyonörgütlenmesine bir geçifl dönemiy-di. Ondan öncesinde ise tek tek sen-dikalar söz konusuydu. Ancak, as›lolarak KESK'in yarat›lmas›na uza-nacak olan da bu dönemdir. Bu dö-nemde sa¤lanan geliflmelerdir.

1990'l› y›llar›n bafl›nda devrimcimemur hareketi önderli¤indeki mü-cadele ilk sonuçlar›n› verdi ve KKaa--mmuu--SSeenn,, SSaa¤¤ll››kk--SSeenn,, BBeemm--SSeenn’inkurulmas›yla sendikalar›n ilk ad›m›fiili olarak at›ld›.

Bu anlamda, en az›ndan 18 y›ll›kbir mücadele geçmifli olan KESK,bu dönemde büyük bedeller ödene-rek yarat›lan de¤erlere ve mücadeleçizgisine uygun bir mücadeledenuzakt›r. Nitekim bu durum son y›l-larda KESK'in iyice gerilemesine,güç kaybetmesine yol açm›flt›r.

Siyasi olarak gerileten bu çizgi-nin egemen olmas›yla, h›zl› bir üyekayb› yaflanm›flt›r. Ortaya ç›kan buboflluk, halk düflman› AKP iktidar›-n›n çabalar›yla da, h›zla gerici-faflistsendikalar taraf›ndan doldurulmayaçal›fl›lmaktad›r. Bu durum, kazan›-lan mevzilerin hoyratça kaybedil-

mesidir.

Devrimci memurlar›n önderli-¤inde bu sendikalar›n oluflturuldu¤udönem, memurlar›n hiçbir örgütlen-me hakk›n›n fiilen olmad›¤›, sendi-ka laf›n›n telaffuz dahi edilmedi¤ibir dönemdir. Nitekim, devrimcimemur hareketi, di¤er gruplara sen-dika kurma önerisi götürdü¤ünde"Bu koflullarda sendika kurula-maz"dan baflka bir cevap alamam›fl-t›r. Bu nedenle de yukar›da ad› ge-çen sendikalar, tamamen devrimcimemur hareketinin öncülü¤üyle ku-rulmufltur. O gün, ççookk uuzzaakk ggiibbii ggöö--rrüünneenn hedeflere ulaflmak için elbet-te cüret ettiler, büyük bedeller öde-diler, büyük emekler harcad›lar.

Oligarflinin sald›r›lar›n›n artt›¤› ogünkü koflullarda kararl› ve tutarl›bir çizgileri vard› devrimci memur-lar›n. Bu alanda elde edilen baflar›-lar›n belki de en önemli yan›, dev-rimci memurlar›n kkeennddiilleerriinnee vveekkaammuu eemmeekkççiilleerriinnee güvenmeleriy-di. ‹cazetçi, kendine güvenmeyenpolitikalar yerine özgüçlerine güve-nen politikalar izlediler. Kamuemekçilerinden ö¤rendiler, ö¤retti-ler. Sorunun çözümünü kendi d›flla-r›nda aramad›lar. Düzen partilerininmanevralar›na bel ba¤lamad›lar. So-runu hele Avrupa emperyalistlerinehiç havale etmediler. Demokratikmücadelenin nas›l olmas› gerekti¤i-ni bizzat pratikleri ile gösterdiler.

En önemlisi devrimci memurlar,kendi ideolojilerinin, politikalar›n›nve kitlelerin gücünün fark›ndayd›-lar. Devrimci politikalar ürettiler.Politikalar›n› hayata geçirmek içintavizsiz, ilkeli, oldular. Devrimcipolitikada ›srar, mücadeleyi büyüt-tü. Kitlesellik böyle sa¤land›. Öncestatükolar› parçalay›p, pefli s›ra sen-dikal mevzilerin kazan›lmas›n› sa¤-layan da bu çizgi olmufltur. Olmazdenen fley baflar›lm›flt›r. “657 zinci-ri”, sendikalar›n fiilen kurulmas›ylak›r›ld›. Sendikalar›n meflrulu¤u oli-garfliye de kabul ettirildi. Ki bir

Hangi Politikalar Gelifltirdi?

Hangileri Geriletti?13. Y›l›nda Memur Sendikalar›n›

Statüleri ParçalayarakKurduk! KESK’i Statükoculu¤a, Reformizme Teslim Etmeyece¤iz!

Page 39: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

ad›m sonras›nda oligarfli, sendikala-r›n yasall›¤›n› da kabul etmek zo-runda kalacakt›.

Cüret Gelifltirdi, Kendine veEmekçilere Güvensizlik Geriletti

Bugün gelinen nokta itibar›yla,KESK'in mücadelesinin geriledi¤i,politika üretmede geriye düflüldü¤ü,sonuç al›c› bir siyasi hat izlenmedi-¤i ortadad›r. Oligarflinin sald›r›lar›artarken, hak gasplar› sürerken,KESK adeta yasak savmac› bir çiz-ginin ötesine geçememektedir.

KESK, ülkede yaflanan onca so-run varken, onlar› da adeta görmez-den gelmektedir. Bunun nedeni“kendi gündemine”, “memurlar›nsorunlar›na” yo¤unlaflm›fl olmas›de¤ildir. Yukar›da da vurgulad›¤›-m›z gibi, o konuda da yasak savma-c› eylemlerin ötesinde ortaya ciddi,uzun vadeli, sonuç al›c› bir mücade-le program› yoktur.

Sözünü etti¤imiz bu durum, sa-dece bu güne, bu y›la özgü de de¤il-dir. KESK’in uzun y›llard›r sürege-len konumu budur.

Somut baz› örnekler vermek ge-rekirse; emekçileri kölelefltiren, va-rolan haklar›n› gasbeden kölelik ya-sas›, sosyal güvenlik reformu gibiIMF sald›r›lar› karfl›s›nda veyagrevli toplu sözleflme hakk›n›n ka-zan›lmas› do¤rultusunda kaç y›ld›rkayda de¤er bir direnifl yoktur.

Mesela, F Tipi hapishanelere,tecrite karfl› mücadelede 122 flehitverilirken, KESK’in ve kendisinedemokrat›m diyen tüm kitle örgüt-lerinin sorunu olan, ülkemizdekidemokrasi mücadelesinin bir parça-s› olan bu sorunda üzerine düflenle-ri yapt›¤›n› kimse iddia edemez.

Ne kendi taban›n›n sorunlar›na,ne de halk›n genel sorunlar›na sahipç›kamayan bu politikalar, KESK'ietkili bir güç olmaktan ç›karm›fl,hem ideolojik hem örgütsel olarakgerilemesine neden olmufltur.

Her alanda oldu¤u gibi kamuemekçilerinin mücadeleleri aç›s›n-dan da, mücadeleyi gelifltiren un-surlar›n en önemlilerinden biri, oli-

garflinin yasaklar›n›n, statükolar›n›nkarfl›s›na ç›kma cüretini gösterebil-mektir. 1990'l› y›llar›n bafl›nda dev-rimci memurlar, ilkleri bu sayedebaflarm›fllard›r.

Cüret olmay›nca, kendi politika-lar›n› hayata geçirme konusundauzlaflmac›, geri noktalarda hareketetme bafllay›nca, politikada sonuçalmak da güç olmak da zordur. As›lgerileme ve çürüme orada baflla-maktad›r. Ciddi sald›r› ve hak gasp-lar›n›n yafland›¤› dönemlerde böylebir cüreti ortaya koyamayan KESK,d›fl›ndaki güçlere bel ba¤lamay› vegeliflmeleri kendili¤indencili¤eb›rakmay› statülefltirmifltir.

Çeflitli eylem kararlar›nda emek-çileri, kendine güvenmedi¤i, engel-leri aflma iradesini ve cüretini göste-remedi¤i için herkesi yar› yolda b›-rakm›flt›r. Bu konuda öylesine tutar-s›z ve ilkesizdir ki, bir çok kez al›-nan kararlar hayata geçirilmemifl,emekçiler K›z›lay'da, baflka yerler-de yüzüstü b›rak›lm›flt›r. Kamuemekçileri her seferinde hayal k›-r›kl›¤›na u¤rat›lm›fl, bu nedenle ey-lemlere kat›l›m giderek düflmüfltür.

Cüretten yoksun, uzlaflmac›,kendine ve emekçilere güvenmeyenbu çizgi KESK'i geriletmifl, çözümükah parlamentoda, kah AB’de ara-

yan bir noktaya getirmifltir.

En önemlisi bu politikalar,KESK'in az›msanmayacak bir üyekayb›na yol açm›flt›r. Örgütlenmesi-ni gelifltirmek yerine, örgütlenmegiderek daralm›fl, ifllevsizleflmifltir.

Uzlaflmac›, reformist sendikac›-l›k, üye kaybetmelerini, "küresel-leflme" yle aç›klamaktad›rlar. Elbet-te, özellefltirmeler, esnek çal›flma,sözleflmeli personel gibi yöntemler,uluslararas› düzeydeki örgütsüzlefl-tirme sald›r›s› sendikalar› güçsüz-lefltirmeyi, hatta tasfiyeyi amaçla-maktad›r. Bunlar›n belli bir etkisi-nin oldu¤u da aç›kt›r. Ancak güç-süzleflmenin aç›klamas› tek bafl›nabunlar de¤ildir. As›l neden, bu sal-d›r›lara karfl› bafl›ndan itibaren mili-tan ve kitlesel bir direnifli örgütle-memek, böylelikle emekçilerin gü-venini kaybetmektir.

‹flte ccüürreett tam da bu noktada biranlam ifade etmektedir. Zira bu po-litikalar› bofla ç›karman›n tek yolucüretle, kendine ve emekçilere gü-venerek mücadeleyi yükseltmektir.KESK üye kayb›n›n nedenlerini,“küreselleflme”de de¤il, izlenen re-formist, uzlaflmac›, icazetçi politi-kalarda aramal›d›r.

Meflruluk Gelifltirdi,‹cazetçi Anlay›fl Geriletti

Gerilemenin elbette bir çok ne-deni var. Reformist anlay›fllar›n te-mel çarp›kl›klar›ndan biri de meflru-luk konusundaki yaklafl›mlar›d›r.KESK'e egemen olan reformizm,oligarfliye karfl› mücadelede meflru-lu¤u de¤il, yasall›¤› esas ald›. Yasal-l›k ad›na meflru mücadele biçimleri-ni reddetti. Bununla da kal›nmay›p,icazetçi anlay›fla hapsolundu. Gaziayaklanmas› ve benzeri süreçlerdeoldu¤u gibi, oligarflinin icazetiningözetildi¤i noktada, yyaassaall hhaakkllaarr››--nn›› bbiillee kullanmaktan geri durduKESK reformizmi.

Oysa memur hareketini geliflti-ren, onu kitlesel bir güç haline geti-ren meflruluklar›n› her koflulda sa-vunmufl olmalar›d›r. O koflullardaeylemler de, sendikalar›n kurulmas›

Say›: 168 39KESK

Sendikal› Memur Say›s›Çal›flma Bakanl›¤›’n›n 2008 A¤ustos’undaaç›klad›¤› rakama göre;Sendikal› memur say›s›: 930 bin Sendikalaflma oran›: Yüzde 55

KESK’in son üç y›ldaki üye say›s›:

2005 - 264 bin2006 - 234 bin 3362007 - 231 bin 987

Di¤er Memur Sendikalar›:Türk Kamu-Sen: 350 bin 727Memur-Sen: 249 bin 725

KESK Üyesi Sendikalar:SES, Haber-Sen, Kültür Sanat-Sen, Yap› Yol-Sen, BTS, E¤itim-Sen, BES, Tüm Bel-Sen,D‹VES, Tar›m Orkam-Sen, ESM

Page 40: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

40 KESK 21 AAral›k 22008

da yasal de¤ildi, ama meflruydu!Devrimci memurlar inançs›z bir çokkesimin varl›¤›na ra¤men meflru-luklar›n› esas alarak mücadeleyi buanlay›flla büyüttüler. Genifl memurkitlesini pasifize eden, onlar› örgüt-lülükten eylemden uzak tutan "bizdevlet memuruyuz" anlay›fl› da bü-yük ölçüde böyle k›r›ld› ve mücade-lenin, örgütlenmenin önü aç›ld›.

Oysa icazetçi anlay›fl bu tarihselgeliflimi durdurarak, memur hareke-tini geriletti. Mücadele anlay›fl ola-rak da düzeniçileflti. Her fley ad›mad›m iktidarlar›n insaf›na b›rak›ld›,diyalog ad›na militan direnifllerden,mücadelelerden kaçman›n k›l›f› dabulunmufl oldu böylece.

Memur hareketini ““ttoopplluu ggöörrüüflfl--mmee ooyyuunnuu””nun bir parças› yapan dabu anlay›flt›. ‹fl iflten geçtikten, buoyun kan›ksat›ld›ktan sonra, o ma-saya oturmaman›n fazla bir iflleviolmayacakt›.

‹cazetçilik, ""IIMMFF vvaarrkkeenn bbiirr ssoo--nnuuçç eellddee eeddiilleemmeezz"" anlay›fl›n›n ha-kim olmas›n›n zeminini de yaratt›.

Grevsiz, toplu sözleflmesiz Sen-dika Yasas›’n›n kabul edilmesi, me-mur hareketinde bir "dönüm nokta-s›" olmufltur. Ne var ki bu dönümnoktas›, memur hareketinin önünüaçan de¤il, kapatan bir dönümdür.Oligarflinin çizdi¤i s›n›rlar›n d›fl›naç›kmama anlay›fl›, yani icazetçilik,bu kabulle birlikte KESK’te resmipolitikaya dönüflmüfltür.

O günden bu yana geçen sürecebak›ld›¤›nda da aç›kça görülür ki,icazetçi anlay›fl gelifltirmemifl, geri-letmifltir. Haklar ve özgürlükler mü-cadelesi, görüflmelere endekslen-mifl, genel kurullarda mücadele an-lay›fllar›n›n tart›fl›lmas› yerine, kol-tuk kavgalar› öne ç›km›flt›r. Bu bü-rokratlaflma ve direnifl anlay›fl›ndankopufl ise KESK'i giderek hantallafl-t›rm›fl, daraltm›flt›r.

Kendi ÖrgütlenmesineGüven Gelifltirdi, AB'ye, DüzenPartilerine Güven Geriletti

Memur hareketi bafllang›çta biravuç kararl› devrimci memurun ön-

cülü¤üyle yola ç›kt›. Haz›r örgütlü-lük gibi olanaklar›, yayg›n mücade-le deneyimleri yoktu. Ancak karar-l›l›klar› vard›. Cüretliydiler. Bak›flaç›lar› netti.

Politikalar›yla, pratikleriyle gü-ven verdiler. Güven verdikçe, kitle-sellefltiler. Memurlar örgütlü olun-du¤unda neleri de¤ifltirebilecekleri-ni gördüler. Sendikalar, yasalara veyasaklara ra¤men fiilen yarat›ld›.

Memur hareketinin önderli¤i kit-leye, kitle önderli¤ine güvendi. Buhak edilmifl bir güvendi. Ne yapar-larsa, kendi örgütleriyle yapacakla-r›n› gördüler.

Ne zaman ki memur hareketininyönetimini ele geçiren reformist an-lay›fl taraf›ndan bu güven eritilmeyebaflland›, gerileme de bafllad›. Re-formizm, emekçilere kendi örgüt-lenmeleri yerine, AB'ye, düzen par-tilerine yaslanma anlay›fl›n› empozeediyordu. Devrimcilerden uzak du-rulurken AB'cilik ve düzen partileri-ne bel ba¤lama meflru hale getirildi.Gerici sendikalar›n bile halk düfl-man› yüzlerini saklay›p, görünürdede olsa IMF karfl›tl›¤› yapt›¤›,AB'ye karfl› ç›kt›¤› koflullarda,KESK yönetimleri, eemmppeerryyaalliizzmmggeerrççee¤¤iinnii bbiirr yyaannaa bb››rraakktt››llaarr.. Tümhesaplar AB'cilik üstüne kurulmufl,sendikal haklar›n kazan›lmas› da“AB’ye uyum”a ba¤lanm›flt›r.

AB'cilik yaparak, düzen partile-rine bel ba¤layarak mücadele edil-meyece¤inin en somut göstergesibbuuggüünn ggeelliinneenn nnookkttaadd››rr.. Böylesibir anlay›fl›n memur hareketini bü-yütmeyece¤i ortada iken, bu politi-kada ›srar edilmifl ve olumsuzlukderinlefltirilmifltir.

Devrimcilik Gelifltirdi,Düzene Dönme Geriletti

Bugün s›k s›k sseennddiikkaall kkrriizz’densözediliyor. Memur hareketinin du-rumu, kayna¤› belirsiz bir krizle de-¤il, memur hareketinin devrimci an-lay›fl›, gelenekleri tasfiye edip, onuAB'nin ve düzen partilerinin kuyru-¤una takan anlay›flla aç›klanmal›d›r.

Memur hareketini gelifltiren en

temel olgulardan biri devrimci biranlay›fl›n, devrimci politikalar›negemen olmas›yd›. Statükolara, ya-saklara ra¤men uzlaflmazl›kla, mili-tanca sürdürülen mücadele, memur-lar›n can al›c› sorunlar›na sahip ç›-k›lmas›, sendikac›l›¤› "en iyi ücretibiz isteriz, en iyi pazarl›¤› biz yapa-r›z" anlay›fl›n›n çok ötesinde bir an-lay›flla savunmak, memur hareketi-ni gelifltirmifltir.

Dostlar›n› ve düflmanlar›n› ay›rtetmesini bilen, kime karfl› nas›l mü-cadele edece¤i konusunda net olananlay›fl, memur hareketini gelifltir-mifltir. Memur hareketinin 18 y›ll›kgeçmifline bak›ld›¤›nda devrimci an-lay›fl›n egemen oldu¤u dönemlerdemevziler kazan›ld›¤› görülecektir.Ne zaman ki, devrimcilikten uzak-laflma bafllad›, iflte o zaman memurhareketinde gerileme bafllad›.

Reformizm, devrimcilik ad›nane varsa tasfiye etmek istemektedir.Öyle ki, devrimcilere karfl› düzeningözalt›larla, tutuklamalarla, sürgün-lerle sürdürdü¤ü tasfiye operasyo-nunu, reformistler de sendikalardadevam ettirmifllerdir. Devrimci sen-dikac›lardan duyulan bu "korku"nun nedenini anlamak zor de¤ildir.

Devrimciler yönetimlerdenuzaklaflt›r›l›r, genel kurullarda bilesesleri k›s›lmaya çal›fl›l›rken, DSPgibi halk düflman› partiler, CHP’li-ler kabul görmektedir. Düzene fliringörünmek ad›na faflist MHP bilekongrelere davet edilebilmektedir.

Elbette bütün bunlar mücadeletercihleri ile ilgilidir. Fakat KESKaç›s›ndan flu gerçek ortadad›r; re-formizm KESK’i geriletmifl, me-murlara kaybettirmifltir. BugünKESK'in içinde bulundu¤u duru-mun sorumlusu icazetçi, statükocu,uzlaflmac› reformizmden baflkas›de¤ildir. Düzene dönme politikala-r›d›r. KESK bu politikalar› terk et-medi¤i sürece güç olamayacak, me-murlar›n ekonomik demokratikhaklar› savunulamayacak ve memurhareketi gerilemeye devam edecek-tir. Çözüm düzen politikalar›nda de-¤il, devrimciliktedir. Devrimcilikmemur hareketini büyütecektir.

Page 41: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 41EMEK

Kriz, sonuçlar›yla tart›fl›lmaya devam ediyor. ‹fltenç›karmalar, buna ba¤l› artan iflsizlik, tart›fl›lan noktala-r›n bafl›nda geliyor.

Patronlar›n iflten ç›karmalar konusunda söyledikleribir kez daha herfleye nas›l s›n›fsal bakmak, s›n›fsal ç›-karlar temelinde yaklaflmak gerekti¤ini gözler önüneserdi. Patronlar herfleye kendi ss››nn››ffssaall çç››kkaarrllaarr›› tteemmee--lliinnddee bak›yorlar. Bu hiç de¤iflmiyor. Böyle yap›yor ol-malar› da eflyan›n do¤as›na uygun oland›r. BBiizz eemmeekkççii--lleerr bunu ne kadar yap›yoruz? Emekçilerin sendikal ör-gütlenmelerinin yöneticileri bunu ne kadar yap›yorlar?Sendikac›lar, bu noktada emekçilere nas›l bir bak›fl aç›-s› sunuyorlar?

Krize dair gelifltirilecek politikalar flekillendirilirken,öncelikle üzerinde durulmas› gereken konular›n bafl›ndabunlar gelir.

‹flten ç›karmalarla ilgili patronlar bak›n neler diyor-lar: Kimsenin “durup dururken” iflçi ç›karmayaca¤›n›belirten Anadolu Holding ‹cra Kurulu Baflkan› TTuunnccaayyÖÖzziillhhaann, mecbur kald›klar› için iflçi ç›karmak zorundakal›nd›¤›n› belirtiyor ve ekliyor: “‹flveren önlem almakzorunda. Her fley yap›ld›ktan sonra tek çözüm iflten ç›-karmaksa bunu yapar”!

Zorlu Holding patronlar›ndan Ahmet Nazif Zorluise, gayet aç›k flekilde, iflçi çal›flt›rman›n veya ç›karma-n›n vatanseverlikle bir alakas› olmad›¤›n› ortaya koy-duktan sonra flöyle diyor: “Zor oyunu bozar. Dünya birs›k›nt›dan geçiyor. Bu zorlu¤u aflmak için iflçi ç›karmakzorunda kal›yorsa iflveren, bunun vatanseverlikle biralakas› yoktur. ‹flçi ücretlerini ödeyemeyecekse ç›kar-mak zorunda kal›r”.

‹flçi ç›karman›n patronlar›n eenn ddoo¤¤aall hhaakkkk›› oldu¤u-nu söyleyen Kayseri Sanayi Odas› Baflkan› MustafaBoydak da patronlar›n iflçi ç›karma konusundaki bak›flaç›s›n› flöyle ortaya koyuyor: “‹flletmelere gözümüz gibibakmal›y›z. Onlar olmazsa ne üretim ne de çal›flan olur.Bir iflletme küçülme karar› vermiflse iflçi ç›karabilir”.

Patron aç›k söylüyor; öncelik iiflflççii’de de¤il, iiflfllleett--

mmee’dedir. Hat›rlarsan›z, AKP iktidar› da daha önce iflçisa¤l›¤› politikalar› tart›fl›l›rken “iflçi güvenli¤i de¤il, ön-ce iflyeri güvenli¤i” diye ortaya koymufltu ayn› bak›flaç›s›n›. Bu tekelci patronlar›n s›n›fsal bak›fl›d›r. ‹flçi, birinsan de¤il, sadece üretim unsurlar›ndan biridir. Patroniçin aslolan fabrikas›, makinalar›d›r.

Patronlar›n yukar›da aktard›¤›n›z sözlerinde hembolca demogoji var, hem de gerçekler. S›n›fsal gerçek-ler vard›r söylenenlerde. Patronlar sömürücü asalakyüzlerini ortaya koyuyorlar bu tabloda. Onlar için ken-di ç›karlar›d›r as›l olan. Yüzbinlerin, milyonlar›n açl›¤a,sefalete terkedilmesi onlar› ilgilendirmez. Onlar kârlar›-na bakarlar. E¤er ortada kâr varsa sorun yok demektir.Kâr yoksa orada sorun vard›r ve orada patronlar›n her-fleye hhaakkllaarr›› ddaa vard›r! Bu nedenle iflçi ç›karmay› endo¤al haklar› olarak savunuyorlar.

“Zarar ediyorsam atar›m”. O kadar.

“‹flveren iflçi ç›kard›¤›nda varl›¤›n›n da bir k›sm›n›kaybetmifl olur” diyor patronlar. Burada kastettikleribaflka birfley olsa da asl›nda istemeyerek de olsa yine birgerçe¤i ifade etmifl oluyorlar; onlar›n zenginliklerinezenginlik katan eemmeekkççiilleerriinn eemmee¤¤iiddiirr.. Emek sömürü-südür onlar› zenginlefltiren. Emekçiler olmad›¤›nda on-lar varl›klar›n›n bir k›sm›n› de¤il vvaarrll››kkllaarr››nn››nn ttüümmüünnüükkaayybbeeddeerrlleerr.. Emekçiler ne kadar çal›flmak zorundaysa,bu anlamda patrona ne kadar muhtaçsa, asl›nda patron-lar da ayn› flekilde emekçilere muhtaçt›rlar. Evet emek-çiler olmazsa ““nnee üürreettiimm oolluurr nnee ddee ççaall››flflaann oolluurr””..

Patronlar›n dedikleri gibi de “iflletmelere gözü gibibakmas›” gerekmez emekçilerin. Bu ucuz bir demago-jidir. Bu s›n›fsal ç›karlar›n çarp›t›lmas›d›r. Hay›r iflçiler,emekçiler “fabrikam› seviyorum, iflimi seviyorum” de-mezler, diyemezler. Bu patronun iste¤idir.

Emekçiler ss››nn››ff bbiilliinncciiyyllee hareket etmelidir. Bu bi-linçle düflünüldü¤ünde patrona muhtaç de¤illerdir. Da-has› emekçiler bu düzenin yaratmaya çal›flt›¤› gibi pat-rona muhtaç olmaktan ç›kmal›, kendi eme¤inin sahibi,üretti¤i zenginli¤in sahibi olmal›d›r. Bunun için s›n›f bi-linciyle donanmal›, bu bilinçle mücadele etmelidir.

Devrimci ‹flçiHareketi

‹flçiler, emekçiler “fabrikam› seviyo-rum, iflimi seviyorum” demezler, diye-

mezler. Bu patronun iste¤idir.

KEND‹ EME⁄‹M‹Z‹N SAH‹B‹ OLMALIYIZ!

‹zmir’de D‹SK/Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n ça¤-r›s›yla bir eylem düzenlendi. 16 Aral›k günü Kemeralt›giriflinde yap›lan eylemde Avrupa genelinde 60 milyoniflçinin sesi olan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu(ETUC)’un Fransa’n›n Strazburg kentinde krize karfl›iflçi haklar›n› savunan bir miting düzenledi¤i belirtilerek

Avrupa’n›n her yan›nda iflçilerin insanca bir yaflam içininsanca ücret ve insanca çal›flma koflullar› istedi¤i vur-guland›. Yap›lan eylemin de buna bir destek oldu¤uaç›kland›.

80 emekçinin kat›l›rd›¤› eylemde bütün pazar yerle-rinde “tencerem bofl” eylemleri örgütleyerek hükümetinekonomik politikalar›n›n teflhir edilece¤i, de¤iflik yer-lerde “kriz tart›flma kürsüleri” oluflturulaca¤› belirtildi.

Birleflik Metal-‹fl’ten Krize Tepki

Page 42: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

42 HABER 21 AAral›k 22008

Brisa’da DireniflSabanc› Holdinge ait KENTSA içinde üretim yapan

Brisa’da iflçi k›y›m› ve buna karfl› iflçilerin direnifli ya-flan›yor.

Yaklafl›k 1300 iflçinin çal›flt›¤› Brisa’da 150 iflçininifline son veren Brisa patronunun iflçi düflman› tavr›nakarfl› iflçiler fabrikay› iflgal ettiler.

17 Aral›k akflam› fabrikay› terketmeme eylemi flek-linde bafllayan direnifl di¤er vardiyalar›nda direnifle ka-t›lmas›yla birlikte iflgale döndü. Yaklafl›k 1200 iflçinindireniflin içinde oldu¤u bildirildi.

‹flçiler bir yandan fabrika içinde iflgali sürdürürkenfabrika önünde toplanan bir grup iflçide KENTSA için-de sloganlarla yürüyüfl yapt›lar.

‹flçiler kararl›l›klar›n› ortaya koyarken iflten ç›kar-malar›n sona ermesini istediler. ‹flten at›lan arkadafllar›ifle al›nana kadar da direniflin devam edece¤ini ifadeettiler. Eylemde görçüflmeler sürüyor.

Elaz›¤ HaklarDerne¤i: “Namuslu‹nsanlar Sat›nAl›namaz”

Polisin demok-ratik kurum ve kifli-lere sald›r›lar›na biryenisi de Elaz›¤’daeklendi. ‹nfazlarla,komplolarla günde-me gelen polis bukez de ajanlaflt›rmagiriflimiyle günde-me geldi.

Elaz›¤ HaklarDerne¤i’ne gelip giden Bahtiyar Özdemir’egeçti¤imiz günlerde polis, kendileriyle çal›flmakarfl›l›¤›nda hiç ummad›k olanaklar vaat ede-rek ajanl›k teklifinde bulundu. Konuyla ilgiliElaz›¤ Haklar Derne¤i’nde düzenlenen bas›ntoplant›s›nda yaflad›klar›n› anlatan Özdemir;“onlar bizim flerefimizi, namusumuzu kirlet-meye çal›fl›yorlar, halk› ajanlar› iflbirlikçilerihaline getiremeyeceklerdir. Biz, hep birlikteomuz omuza vererek gerek devrimci mücadeleiçerisinde gerekse de yan›nda yer alarak onlar›püskürtebiliriz!” dedi.

Hüseyin Çelik taraf›ndan okunan Elaz›¤Haklar Derne¤i’nin aç›klamas›nda yap›lan›nyasad›fl›, hukuksuz ve afla¤›l›k bir yöntem ol-du¤u vurgulanarak, haklar ve özgürlükler mü-cadelesi veren, demokrasi mücadele içerisindeyer alan tüm kurum ve kiflilere karfl› da ayn›sald›r›lar›n yap›labilece¤i belirtildi ve mücade-lemizi yükseltmeliyiz denildi.

D‹SK ve KESK'tenAnkara'da Eylem

D‹SK ve KESK 16 Aral›k günü YükselCaddesi’nde bir eylem yapt›. Yaklafl›k 100kiflinin kat›ld›¤› eylemde aç›klamay› D‹SKAnkara Bölge temsilcisi Kani Beko okudu.“Krizin bedelini biz ödemeyece¤iz” yaz›l› pan-kart›n aç›ld›¤› eylemde Direne DireneKazanaca¤›z, ‹flçiyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z”sloganlar› at›ld›. Krizin bedelini kendilerininödemeyeceklerini vurgulayan Beko, sözlerininsonunda mücadele ça¤r›s›nda bulundu.

Esenyurt’a Aç›l›fl fienli¤iGeçti¤imiz ay kurulan Esenyurt Özgürlükler Derne¤i 13

Aral›k günü Esenyurt Yorum Dü¤ün Salonu’nda aç›l›flflenli¤i yapt›. “Açl›¤a Yoksullu¤a Yozlaflmaya Karfl› Örgüt-lenelim Mücadele Edelim” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› flenlik-te konuflan Dernek Baflkan› Savafl Öner derne¤in amaç vefaaliyetlerini anlatt›. Öner konuflmas›nda; Esenyurt genelin-de yaflanan sorunlar›n kayna¤›na de¤indi. Sorunlar›nkayna¤›n›n yoksulluk ve onun getirdi¤i kültürel yozlaflmaoldu¤unu ifade etti.

350 kiflinin kat›ld›¤› gecede sanatç› Enver Çelik ve flairDevrim Acar türkü ve fliirleriyle Esenyurt ÖzgürlüklerDerne¤i’nin yan›nda oldular. Geceye kat›lan davetlileraras›nda yer alan TAYAD’l› Ahmet Kulaks›z isekonuflmas›nda ölüm oruçlar› ve Adalet Bakanl›¤›’n›nyay›nlad›¤› genelgeyi anlatarak sohbet hakk›n›n uygulanm-ad›¤›n› anlatt› ve Engin Çeber’e de¤inen Kulaks›z Engin’inkatilinin AKP iktidar› oldu¤unu söyledi. Sinevizyon göster-imiyle devam eden gecede son olarak Grup Yorum Korosusahneye ç›kt›. fienlik Grup Yorum Korsu’nun seslendirdi¤itürkü ve halaylarla son buldu.

Page 43: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 43GENÇL‹K

Günlerdir televizyon ve gaze-telerin manfletlerinden Yunanis-tan’da yaflananlar› takip ediyoruz.Atina’da 6 Aral›k akflam› lise ö¤-rencisi 16 yafl›ndaki AleksandrosAndreas Grigoropulos’un polis ta-raf›ndan vurulmas› sonucu katil sürülerine karfl›halk›n öfkesi 盤 gibi büyüdü.

16 yafl›ndaki lise ö¤rencisinin infaz edilmesibüyük bir öfkeyle karfl›land› ve bir çok sol grubunönderli¤inde kitlesel eylemler düzenlenerek öfkesokaklara tafl›nd›. Polisin müdahalesiyle bir çokyerde çat›flmalar meydana geldi.

Yunanistan’da yaflananlar gerek ülkemiz ge-rekse de dünyadaki bütün haklar aç›s›ndan önem-lidir. Çünkü dünyan›n her yerinde devletin milita-rist güçleri, halka karfl› katliamlar gerçeklefltiriyorve bunun karfl›l›¤›nda b›rakal›m yarg›lanmay›, ce-zaland›r›lmay›, tam tersine mükafatland›r›l›yor,terfi ettiriliyorlar.

Yaz›m›z›n bu bölümüne kadar yazd›klar›m›zherkesçe görülen, kabul edilen do¤rulard›r. Bizimde¤inmek istedi¤imiz, önemli olarak gördü¤ümüzve herkes taraf›ndan üzerinde düflünülmesi gere-ken birkaç nokta var. Tüm bu yaflananlar›n bun-larla birlikte de¤erlendirilmesi gerekti¤ine inan›-yoruz. Bu noktalar› maddeler halinde açarsak;

Birinci nokta; ülkemizdeki burjuva medyan›nve solun Yunanistan’da yaflananlara yo¤un ilgisi-dir. Bizim ülkemizde on y›llard›r yaflanan birçokkatliam, infaz, iflkence ve buna karfl› örgütlenenciddi direnifller ve eylemler vard›r. Hat›rlayal›m,ülkemizde de en baflta Dev-Genç olmak üzeredevrimcilerin örgütledi¤i yürüyüflleri, boykotlar›,mitingleri ve gecekondu y›k›mlar›na karfl› direnifl-leri düflünün. Bunlar, ülkemizdeki devrimcileringelifltirdi¤i mücadelelerdir ve bu mücadele geliflti-rilirken, elbette ki bedeller ödendi; birçok insan›-m›z yaflam›n› yitirdi. Burjuva medya ise bunlarolurken, verilen mücadeleyi karalam›fl, sansürle-mifl, devrimcileri de “ terörist” olarak göstermifltir,hala da öyledir. fiimdi burada çarp›c› bir tablo ç›k›-yor ortaya; eylemler, ülkemizde olunca “terör”oluyor. Ama Avrupa ülkelerinde ya da farkl› ülke-lerde ayn› eylemler yaflan›nca, direnifl oluyor,meflru hak arama eylemleri olarak gösteriliyor. 16yafl›nda katledilen Yunanistan’l› gencin katledil-mesini k›namalar›nda da utanmazca bir riyakarl›kgörülüyor. Sanki bu tür katliamlar, bizim ülkemiz-de hiç yaflanmam›flt›r! Çok uza¤a gitmeye gerekyok, sanki bu ülkede 16 yafl›nda Ferhat Gerçek

dergi satarken s›rt›n-dan vurulmam›fl, sankiEngin Çeber iflkenceler-le katledilmemifl, Ça¤-dafl Gemik kafas›ndanvurulmam›fl gibi davra-n›yorlar.

‹flte bunlar burjuva-zinin ikiyüzlülü¤ünün,ahlaks›zl›¤›n›n ulaflt›¤›boyutlard›r. Düflünelim

bugün Yunanistan’da yaflanan eylemleri tam ola-rak olmasa da k›smen hakl› gösteren yalanc› med-ya, yar›n birgün bizim ülkemizde gençlik sokakla-ra dökülüp polis karakollar›n›, tekellerin flirketle-rini, bankalar›n› yak›p y›ksa, hakl› eylemler diye-cekler mi? Elbette ki hay›r.

Solun belli kesimleri de Yunanistan’da yafla-nanlara “duyarl›l›k” gösterdi. Hatta ç›k›p eylemleryapanlar oldu. Elbette ki kimin nas›l eylem yapa-ca¤›na kimse müdahale edemez, ama elefltirilme-si gereken yanlar varsa bundan geri durmak dado¤ru de¤ildir. Yunanistan’da yaflananlarla ilgilieylem yap›lamaz m›? Elbette yap›labilir. Ama ken-di ülkemizde yaflanan katliamlara, infazlara, ifl-kencelere duyarl›l›k göstermeyenler, di¤er ülke-lerde yaflananlara duyarl›l›k gösteriyorsa oradadurup düflünmek gerekir. Yani Engin Çeber, Ça¤-dafl Gemik, Ferhat Gerçek için hiçbir fley yapma-yanlar›n, Yunanistan’da vurulan 16 yafl›ndakigenç için eylem yapmalar›n› samimi bulmuyoruz.

‹kinci nokta ise “Yunanistan’da bir genç vurul-du, herkes soka¤a döküldü, bizim ülkemizde hiçkimse bir fley yapm›yor” gibi yanl›fl düflünceleringeliflmesidir. Evet, bizim ülkemizde gösterilen tep-kiler yeterli de¤ildir. Ama Yunanistan ile bizim ül-kemizi karfl›laflt›r›rken koflullar›yla, tarihiyle, ge-nel ve güncel durumuna kadar her fleyiyle birliktede¤erlendirmek gerekiyor. Sonuçta bütün ülkeler-de mücadele farkl› flekillenecek ve farkl› evreler-den geçecektir. Yani yanl›fl düflüncelere kendimizikapt›rarak umutsuzlaflmamal›y›z.

As›l önemli olan üçüncü nokta ise Yunanistanhalk›n›n direniflinde görmemiz gereken gençli¤inbüyük ve dinamik gücüdür. Bugün Yunanistanhalk›n› harekete geçiren as›l güç gençliktir. Onuniçin 16 yafl›ndaki gencecik insanlar›m›z kurflunla-n›yor, katlediliyor, sakat b›rak›l›yor. Yunanistan’abakt›¤›m›zda neredeyse direniflin her yan›nda li-seli gençlik eylemlerin örgütleyicisi ve öncüsüdür.Gençlik olarak Yunanistan’daki direniflte görme-miz gereken budur. Bunlar› görerek hakl›l›¤›m›z›ve gücümüzü birlefltirerek daha güçlü ad›mlaratabiliriz.

GENÇL‹K FEDERASYONU

BU ATEfi EGEMENLER‹ YAKACAK

Page 44: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

44 CHP/YALANLAR 21 AAral›k 22008

“AAçç››ll››mm” kelimesi, art›k giderekülkemizde sahtekarl›¤›n, riyakarl›-¤›n, siyasi dalaverenin ad› halinegeliyor. CHP’nin “çarflaf aç›l›-m›”ndan sonra “Kürt aç›l›m›” ve“Proletarya aç›l›m›”n›n da gündem-de oldu¤unu yazd› gazeteler. Baz›gazeteler Aleviler’in taleplerineiliflkin de ‘aç›l›m’ haz›rl›¤›nda oldu-¤unu yazd›lar. Kürtler, Aleviler,emekçiler, bunlar bu ülkenin halk›-n›n önemli bir k›sm› zaten. Sen y›l-lard›r, hatta ony›llard›r bu kesimleriçin hiçbir fley yapmad›ysan, niyeyapmad›n, neden yapmad›n? Bu ke-simlerin haklar›n› savunmad›ysankkiimmlleerriinnkkiinnii savundun?

Bu sorular bile asl›nda oynananoyunun ne kadar basit, kaba, alenioynand›¤›n› gösteriyor. Herfley ssee--ççiimmlliikk. Buradan hareketle, aç›l›m,sseeççiimm ssoonnrraass›› yyeerriinnee ggeettiirriillmmeeyyee--cceekk vvaaaaddlleerriinn aadd›› olarak da adlan-d›r›labilir.

Düzen partilerinin toplumun tümkesimlerinden oy alabilmek içingündemlerine ald›klar› bu “aç›-l›m”lar›n demagojiden ibaret oldu-¤u ve demagojiden ibaret kalaca¤›aç›kt›r. Seçimler sonras›nda unutu-lup rafa kald›r›laca¤› yaflanan ör-neklerle ortadad›r.

19 y›lda bir aç›l›m! CHP’nin21 Aral›k’ta yapaca¤› “Program veTüzük Kurultay›”na yönelik haz›r-lanan taslakta “Kürt dili ve kültürü-nün geliflmesi için enstitüler kurul-mas›” ve “cemevlerinin yasal statü-ye kavuflturulmas›” öngörülüyor.Bu haz›rl›kla ilgili aç›klama yapanCHP’li Sinan Yerlikaya, SHP’nin11998899’’ddaa haz›rlad›¤› Kürt raporun-daki çözüm önerilerini güncellefltir-diklerini belirtiyor. Sinan Yerlika-ya’n›n sözleri de yukar›da söyledik-lerimizi do¤ruluyor. Programdakiönerilerin yeterli olup olmamas› biryana, ta 19 y›l önce bu önerileri ha-z›rlam›fl, rapor haline getirmifllerama o günden sonra unutmufl, oöneri için hiçbir fley yapmam›fllar.fiimdi yeniden seçim arifesinde, 19

y›l önceki öneriler, aç›l›m flovlar›namalzeme olarak hat›rlan›yor.

Bunda halk›n herhangi bir kesi-minin herhangi bir sorununu çöz-meye yönelik bir irade, istek bul-mak mümkün mü?

Kürt aç›l›m› m›? SHP listele-rinden meclise giren DEP milletve-killerinin bile Kürt sorununu dilegetirmesine tahammül edemeyiponlar›n meclisten at›lmalar›na ve tu-tuklanmalar›na ortak olan bir parti-nin Kürt sorununda hangi aç›l›m›inand›r›c› olabilir?

‹ktidar orta¤› olduklar› dönem-lerde Kürt halk›na yönelik katliam,asimilasyon politikalar›n› bizzat uy-gulad›klar› gibi muhalefetteyken bi-le Kürt halk›na yönelik her türlübask›y›, k›s›tlamay› desteklemifl,hatta zaman zaman yyeetteerrssiizz bulupiktidarlardan daha fazlas›n› yapma-s›n› istemifltir. Neyin aç›l›m›n› ya-pacak bu anlay›fl? Diyelim ki kurul-du; bir Kürt enstitüsü neyi sa¤laya-cak, neye hizmet edecek, Kürt hal-k›n›n hangi sorununu çözüp, hangitalebini karfl›layacak?

Alevi aç›l›m› m›? CHP, y›l-lard›r Aleviler’in inanç özgürlü¤üiçin tek bir ad›m daha atmamas›na,böyle bir fleyi program›na bile al-mamas›na ra¤men, Aleviler’ininançlar›n› istismar ederek “laiklik-fleriatç›l›k” zemininde kullanm›flt›r.CHP için Aleviler, oy toplamaya ça-l›fl›rken yaslan›lacak bir kesimdenibarettir. Alevileri kendine mmaahh--kkuumm görür; CHP hiçbir konuyuhaklar ve özgürlüklerin geniflletil-mesi temelinde ele almad›¤› için,Aleviler’in taleplerine böyle yak-laflmas› da sözkonusu de¤ildir.CHP’nin iinnaannçç öözzggüürrllüü¤¤üü gibi birsorunu da yoktur. Böyle oldu¤u içinde kah “fleriatla” korkutarak, kâhvaatlerde bulunup “aç›l›m” sözü ve-rerek kkuullllaannaabbiillddii¤¤ii sürece Alevi-ler’i kullanmaya devam edecektir.CHP’nin Alevilere yönelik oligarfli-nin üretti¤i politakalardan farkl› bir-

fley ortaya koyacak, uygulayacakbir bak›fl aç›s› yoktur. Ve daha daönemlisi, MMaarraaflfl,, ÇÇoorruumm,, SSiivvaass,,GGaazzii katliamlar›n›n sorumlular›aras›nda CHP de vard›r. Kendi ikti-darlar› döneminde yaflananlar dahilhiçbir katliam›n hesab›n› vermemifl,özelefltirisini yapmam›flt›r. Alevile-re yönelik asimilasyon, sindirme,düzene yedekleme politikalar›n›nbir aya¤› da CHP üzerinden yürütül-mektedir.

Proletarya aç›l›m› m›?CHP, nas›l ki Aleviler’i kendinemahkum görüyorsa, sosyal-demok-rat, ilerici sendikalara da öyle bak-m›flt›r. (Elbette burada belirtmekgerekir ki, y›llard›r CHP’den kopa-mayan Aleviler ve sendikalar›n da,CHP’nin böyle düflünmesinde pay›büyüktür.) CHP faflist düzenin savu-nucusudur. ‹flçilere, memurlara, ge-cekondu yoksullar›na, köylülere,gençli¤e yönelik yap›lan tüm sald›-r›lar›n, hak gasplar›n›n yan›nda ol-mad› m› CHP? Oldu! Bunlar yok-mufl gibi davranarak, ony›llar sonravahiy gelmiflcesine “iflçilere örgüt-lenme özgürlü¤ü”, “tüm kamu çal›-flanlar›na grevli-toplu sözleflmehakk›” vaat etmesi, seçim yat›r›-m›ndan baflka ne anlam tafl›yabilir?

Kendini “sol” gösteren bir parti-nin bugüne kadar bunlar› önerme-mifl, bunlar için u¤raflmam›fl olma-s›n›n hesab›n› vermeli önce CHP.Daha önce aç›klad›¤› programlar›,aç›l›m(!)lar›, neden rafa kald›rd›¤›-n›, geçen onlarca y›lda neden emek-çilerin, Kürtlerin, Alevilerin, genç-lerin yarar›na hiçbir politikas› olma-d›¤›n› aç›klamal›d›r. Geçmiflte yap-t›klar›n›n, daha do¤rusu yapmad›k-lar›n›n yanl›fll›¤› ortaya konulmu-yorsa, yerine getirilmeyen vaatlerinhesab› verilmiyorsa, bugün yap›lan“aç›l›m”lar›n da hiçbir ciddiyeti, sa-mimiyeti yoktur.

Ve sözün özü; karfl›l›¤› olmayanher siyasal aç›l›m da, siyasal birsahtekarl›ktan baflka bir fley de¤il-dir.

’N‹N YALANLAR MANZUMES‹CHP Alevi aç›l›m›... Kürt aç›l›m›... Çarflaf aç›l›m›... Proletarya aç›l›m›...

Page 45: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Bir haber: ““AAlleevvii öörrggüüttlleerrii ÇÇaann--kkaayyaa’’ddaa AAlleevvii bbiirr aaddaayy iisstteeddiikklleerriinniibbeelliirrttiiyyoorr..””

Haberin ileriki sat›rlar›ndan sözüedilen ““AAlleevvii öörrggüüttlleerrii””nniinn AleviBektafli Federasyonu (ABF) Baflka-n› Ali Balk›z, Pir Sultan Abdal Kül-tür Dernekleri Genel Baflkan› FevziGümüfl oldu¤u anlafl›l›yor.

Peki ABF ve PSAKD, ÇankayaBelediye Baflkanl›¤›’n› kimden isti-yorlar? CHP’den.

Balk›z diyor ki; ““AAlleevvii kküüllttüü--rrüünnddeenn iinnssaannllaarr››mm››zz ggöörreevvee hhaazz››rrbbeekklliiyyoorrllaarr.. BBööyyllee bbiirr aaddaayy aannccaakkCCHHPP’’ddeenn oolluurr vvee kkaazzaannaabbiilliirr””..

Fevzi Gümüfl de yerel seçimler-de özellikle Alevilerin yo¤un olarakyaflad›¤› yerlerde ““AAlleevvii aaddaayyllaarraaflflaannss vveerriillmmeessii ggeerreekkttii¤¤iinnii”” söylü-yor. Taleplerini Deniz Baykal’a daileteceklermifl. Çünkü o “flans”› ve-recek olan Baykal!

Bir gerçe¤in alt›n› çizmekte ya-rar var: Alevili¤i, düzen bitiremez,devlet asimilasyonda baflar›l› ola-maz. Ama, Alevili¤e en büyük zara-r›, koltuk peflinde koflanlar verebi-

lirler, ki bugüne kadar da vermifller-dir.

Alevi örgütleri içinde ayr›mnoktalar›ndan birini de bu olufltur-maktad›r. Kimileri, Alevi örgütleri-ni, “bir koltu¤a kurulman›n” arac›,bir yerlere s›çramak için basamakolarak kullanmak istiyorlar. Bunla-r›n karfl›s›nda, Alevili¤in düzenekarfl› olan, ilerici yanlar›n› yaflat-mak isteyen, düzenin asimile etme,sistem içine çekme çabas›na karfl›mücadele eden devrimciler, ilerici-ler duruyorlar.

Balk›zlar ve Gümüfller, daha k›-sa süre önce tan›k oldu¤umuz gibi,Alevi örgütlerinden devrimcileritasfiye etmeye çal›fl›yorlar.

Soruyoruz: BBuu mmuuyydduu bbüüttüünnssoorruunnuunnuuzz??

Devrimcileri tasfiye etmeye çal›-fl›rken, yönetimi ele geçirmeye çal›-fl›rken, hedefinizde bu mu vard›?

Hesab›n›z, üzerinde oturdu¤u-nuz koltuklar› kullanarak, birkaçbelediye, birkaç milletvekili koltu-¤u kapmak m›d›r?

Öyle olmal› ki, bugüne kadarAleviler için, bir AKP’den,ANAP’tan, DYP’den farkl› bir fleyyapmayan CHP’ye Alevileri yedek-lemeye çal›fl›yorsunuz.

fiuras› çok aç›k ve kesindir: AAllee--vviillii¤¤ii CCHHPP’’yyee yyeeddeekklleemmeekk,, AAlleevviihhaallkk››nn çç››kkaarrllaarr››nn›› ssaavvuunnmmaakk ddee--¤¤iillddiirr......

Koltuk pefline düflenler, bugünkendine CHP’de koltuk kapmayaçal›fl›rlar, yar›n nereye savrulacak-lar› belli olmaz. Bugün halen eleflti-rebildi¤iniz Reha Çamuro¤lu da ay-n› yolu yürüyerek gitti oralara.

Siz hangi hakla Alevi halk›n›CHP’nin yede¤i yap›yorsunuz?

Hangi hakla birkaç belediye bafl-kanl›¤› karfl›s›nda Alevi halk› pazar-l›k malzemesi haline getiriyorsu-nuz?

Herfleye ra¤men kendi karar›n›z›alabilirsiniz. Fakat, Alevi halk› bupolitikalar›n›za ortak edemeyecek-siniz. Alevili¤i CHP’ye yedekleyenve bunun karfl›l›¤›nda belediyeler-de, parlamentoda birkaç koltuk iste-yen politikadan vazgeçilmelidir.

Say›: 168 45ALEV‹LER

Hepsi Bu Koltuklar ‹çin Mi?

Marafl katliam›n›n y›ldönümü yaklafl›rken Alevikurumlar› da protestolara haz›rlan›yor. Çeflitli Alevi

kurumlar› taraf›ndan 14 Aral›kgünü Pir Sultan Abdal KültürDerne¤i Adana fiubesi binas›önünde toplan›larak buradan‹nönü Park›’na kadar bir yürü-yüfl düzenlendi.

‹nönü Park›’na gelen kitlead›na da aç›klama yap›ld›. Ke-mal Deren’in okudu¤u aç›kla-mada katliam›n üzerinden 30y›l geçti¤i hat›rlat›larak “katli-amda sorumlulu¤u bulunanlar

ya hiç yarg›lanmadan ‘kurtuldu’ ya da göstermelikyarg›lan›p(!) beraat ettirildi” denildi. Marafl’›n katli-amlar zincirin bir halkas› oldu¤u belirtilen aç›kla-mada Marafl ve Marafllar›n unutulmamas› gerekti¤ibelirtildi. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› eylem 21Aral›k’ta Adana’da yap›lacak Miting’te buluflal›mça¤r›s›yla sona erdi.

Alevili¤i CCHP’ye yyedeklemek, AAlevi hhalk›n ç›karlar›n› ssavunmak dde¤ildir...

21 Aral›k’ta Miting’teBuluflal›m!

Page 46: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Yaln›z ‘Bat›’n›n Promethe-si mi var? Her halk›n bir

Promethe’si vard›r! Çok ta-n›nmasalar da, halklar›n›ntarihindeki yeri Promet-he’den geride de¤ildir.Her biri kendince ateflekavuflturmufltur halk›n›,

kendince yol göstermifltir...

Abr›skil, Kafkas mitolojisininkahramanlar›ndan biridir. Bat› Kaf-kasya’da yaflayan Abhaz (Abaza)halk›na ait bu efsanenin di¤er Kaf-kas halklar›nda da benzerleri vard›r.Örne¤in Adige halk›n›n Promet-he’si, Abr›skil’i de Nesren Jake’dir.

Abr›skil, Nesren Jake ya da fark-l› isimlerde dile gelen ise, Yunanmitolojisinin, Marks’›n deyifliyle““eenn ççiilleekkeeflfl kkaahhrraammaann››”” olan Pro-methe’den aflina oldu¤umuz tanr›la-ra baflkald›r› ve insanl›¤›n gelece¤iiçin her türlü cefay›, eziyeti gözeal›p kendinden vazgeçebilme erde-midir.

Abr›skil, Kafkas halklar›n›nözelde Abazalar›n Promethe’sidir.

Bilinir, ama k›saca hat›rlatal›m;Promethe, mitolojideki Yunan tanr›-lar›n›n en büyü¤ü Zeus’un egemen-li¤ine baflkald›r›p onunla savaflm›fl,o zamana kadar tanr›lar›n tekelindebulunan atefli, yaflad›klar› OlimposDa¤›’ndan çal›p insano¤luna ver-mifltir. Yaln›z bu kadar da de¤il;Promethe o güne dek kimsenin tan›-mad›¤› madenleri insanlar›n kulla-n›m›na sunmufl, onlara ev, bark, ge-mi yapmay›, hastal›klarla savaflmakiçin ilaç kullanmay› ö¤retmifltir.

K›sacas›, Promethe, insanl›¤›,zalim tanr› Zeus’un mahkum etti¤ikaranl›k, so¤uk ve çaresizliktenkurtarm›fl, insanl›¤›n kaderini de-¤ifltirmifltir. ‹nsanl›k onunla birliktegücünün fark›na var›r ve bu durumZeus’un aczi haline gelir. “Kimse

beni dinlemezse e¤er, egemenlik el-den gider” der Zeus. Promethe’yetüm h›flm›yla sald›rmas› bu korku-dand›r. Zeus sonunda Promethe’yitutsak al›r ve Kaf Da¤›’nda zincirevurdurur. Hergün bir kartal gelipPromethe’nin yüre¤ini lime limeeder. Ama ayn› yürek ertesi gün yi-ne oluflmufltur. Bu sonsuz bir iflken-cedir ve Promethe tüm bu ac›larkarfl›s›nda “Zeus taht›ndan inme-dikçe benim ac›lar›m dinmez” der.Promethe biny›llard›r halklar›n di-lindeyse, bu onun tafl›d›¤› umut vedirençtendir.

Abhazlar›n Promethe’si Abr›s-kil’in de sonu, insanlar›na adanm›flbir yaflam›n ard›ndan baflkald›rd›¤›tanr› Ançûa taraf›ndan KafDa¤›’nda bir ma¤araya zincirlen-mek olmufltur.

Halklar farkl› co¤rafyalarda bir-birine benzer efsaneleri yarat›yor vebiny›llar boyu yaflat›yorlarsa, buçektikleri ac›lar›n ve de özlemleri-nin birbirine benzemesinden kay-naklan›yor olsa gerek.

Abhaz flair Bagrat fi›nkabu, Ab-r›skil efsanesini derledi¤i kitab›nda,Abr›skil’i “politik bir kahraman”olarak tan›ml›yor.

Abr›skil, efsaneye göre, bir ya-fl›ndayken yedi yafl›nda, yedi yafl›n-dayken onyedi yafl›nda gibidir. Kor-ku nedir bilmez, aya¤›na tetik, gö-züpek, yürekli bir yi¤ittir ve hemak›ll›, hem çok güçlüdür.

Abhaz halk› böylesi bir efsanekahraman› yaratm›flt›r, çünkü efsa-nede tan›mlanan ve Abr›skil’in do¤-du¤u Abhaz yurdu, durmaks›z›nbask›nlara, istilalara ve talana u¤ra-maktad›r.

Bu dönemde “eflitlik bozulmufl,hakim güçler ortaya ç›km›fl, do¤a-üstü olaylar›n tanr›n›n eseri oldu-¤una inan›lm›fl, kötü ve fleytani güç-ler d›fl istilalar, içeride u¤ursuz sü-laleler, zararl› otlar türemifltir. ”

Abr›skil’in politik içeri¤i, bukoflullarda kiflisel hiçbir beklenti ta-fl›maks›z›n halk› ve yurdu için u¤ru-na giriflti¤i mücadeleden kaynakla-n›yor. fi›nkuba’n›n ifadesiyle o, “...yurtsever bir halk lideridir. Abhaz-ya’ya sevdal›d›r. Onun halk›na, do-¤as›na zarar verebilecek her fleylemücadele eder. Tanr› Ançûa’ya bafl-kald›r›s› bu yüzdendir. Halk›n güve-nini kazanmak ve onlar› korkular›n-dan kurtarmak için tanr›yla adetayar›fl›r. ”

Efsaneye bak›l›rsa, bu yar›fl kay-bedilmifl gibidir. Ama Zeus, Pro-methe’yi zincirlemekle ne kadar ka-zanm›flsa, Ançûa da Abr›skil’i zin-cirlemekle o kadar kazanm›flt›r. Kitanr›lara baflkald›rman›n bedeliniödeyenler, hiçbir zaman kaybet-mezler. Efsanenin hala yafl›yor olu-flu bile kaybedenin esasta zalimleroldu¤unu göstermiyor mu!

HHGGeerreekkssiizz SSaarrmmaaflfl››kkllaarrAbr›skil’in tanr› Ançûa taraf›n-

dan zincirlenmesinden önceki dö-nem, Abhaz halk› ve yurdu için tambir gönenç dönemi olur. Abr›skil, is-tilac›lara, soygunculara, kötülereaman vermez, ülkesini onlara dareder. Düflmanlar› Abr›skil’in ad›n›duyunca kaya deliklerine, kuytu kö-flelere saklan›r, k›y›dan köfleden onudinleyip gizli gizli izler. Tek dertle-ri kendilerine huzur vermeyen, k›-l›çlar›n› k›n›nda pasland›ran bu yi-

46 TAR‹H 21 AAral›k 22008

Kafkas Halklar›n›nKahraman›:

AAbbrr››sskkiillHaf›zaGerçekler unu tulmas›n diye

Page 47: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

¤itten kurtulmakt›r. Efsanede “amane mümkündü...” diyor; “Halk Ab-r›skil’i öylesine benimsemiflti ki,ona bir ad›m daha yak›n olabilmek,onun himayesine girebilmek ve onukorumak için adeta yar›fl›yordu.”

Abr›skil’in yenilmezli¤indekis›r, efsanede bu flekilde, aç›kça orta-ya konur. Halk ve Abr›skil, etle t›r-nak gibi olduklar› için düflmanlar›çaresizdir.

Abr›skil’in belirgin bir özelli¤ide çiftçileri çok sevmesi, ekip biçe-ne yard›m etmesi, üreticiye zararverenleri gördü¤ünde yakalad›¤› gi-bi kafas›n› dazlak etmesidir. Birkahraman›n eme¤e verdi¤i de¤erinbizzat halk›n yaratt›¤› bir efsanedealt›n›n böyle çizilmesi çarp›c›d›r.

Bu özelli¤ini tamamlayan bir di-¤er yan da Abr›skil’in ekinlere za-rarl› e¤relti otunu nerede olursa ol-sun biçip kökünü kurutmas›d›r. Birde sarmafl›klarla aras› hiç iyi de¤il-dir Abr›skil’in, ama bak›n neden:

“At›yla uçup giderken, yüzünegözüne çarpan gereksiz sarmafl›kla-ra çok k›z›yordu. Onlar› k›l›c›ylabudamadan geçmiyordu. ‘fiimdi budallar yüzüme de¤mesin diye bafl›-m› e¤sem, yukar›daki Ançûa, kendi-sine e¤iliyorum sanacak’ diye düflü-nüyordu.”

Efsanelerde halklar bafl› her za-man dik kahramanlar yaratt›lar veyaflöyle demek de do¤rudur ki; halklarbafl› hep dik kahramanlar›n› efsane-lefltirdiler.

Abr›skil’e bak›n; düflman›n›, za-limi umutland›racak, bir zay›fl›km›flgibi gözükecek en küçük bir söze,davran›fla bile tahammülü yoktur.

Abr›skil, Ançûa’ya boyun e¤me-mekle kalmaz, onunla eflit, hatta on-dan daha güçlü oldu¤unu söyleye-cek kadar da cüretli ve kendine gü-venlidir. Ançûa’n›n y›ld›r›mlar› var-sa, kendisinin de k›l›c›yla ç›kard›¤›k›v›lc›mlar vard›r. K›sacas›, Abr›s-kil tanr›n›n egemenli¤ini sarsmakta-d›r. Ançûa’n›n korkusu da Zeus’un-kiyle ayn›d›r.

HHDD››rrggaannttssuuhhaa’’nn››nn EEttttii¤¤ii Ançûa, Abr›skil’i ancak kurnaz-

l›kla tuza¤a düflürür ve Rafl cinsiat›yla birlikte yakalat›r. EfsanedeAbr›skil’in “en kötü huyu” olarakderin uykusundan söz ediliyor. ‹flteAnçûa, düflman›na tuza¤› en derinuykusundayken kurar. Önce, k›rm›-z› bir takke vaadiyle bir a¤açkakan›kand›r›r ve Abr›skil’in asas› Laba-fla’n›n içini oydurur. Ard›ndan zir-vesinde uyudu¤u Elbruz Da¤›’n›ntüm yamaçlar›n› koyun, keçi derile-riyle kaplat›p, üzerlerine kaygan ol-sun diye çökelek döktürür. Asas›Labafla ve Rafl cinsi at›, Abr›skil’ida¤dan da¤a, ovadan ovaya tafl›yanbafl yard›mc›lar›d›r ve Ançûa, onlarvarken Abr›skil’e bir fley yapama-maktad›r.

Ançûa’n›n hilekâr haz›rl›klar›sonuç verir ve asas› k›r›lan, kayganzeminde ad›m atamayan Abr›skil veat› yakalan›rlar.

Efsaneler halk›n hem düflgücü,hem tarihsel tecrübesi, dersleridir.Halk Abr›skil gibilerin ancak böylehinliklerle yakalanabilece¤ini anla-t›p, yi¤itlerini uyar›r ayn› zamanda.Neyse biz efsanemize dönelim yine.

Abr›skil’in yakalanmas›, “tezzamanda bütün Abhazya’da duyul-du. Bütün ülke yasa büründü. Halkkaralar ba¤lad›. Abr›skil iflkencegördükçe tüm Abhazya gözyafl› dök-tü.”

Ançûa’n›n, Kaf Da¤›’nda zincirevurdurdu¤u Abr›skil ve at›, aç, su-suz b›rak›l›rlar. Ama Abr›skil içinhalk›ndan, yurdundan kopar›lm›flolmas›n›n ac›s› yan›nda hiçbir ifl-kencenin önemi yoktur. “Onu as›lüzen fley, can› gibi sevdi¤i yurdu,

Abhazya’s› ve onun halk›d›r. ”

Abr›skil, esaretine son vermemücadelesinden hiç vazgeçmez. Ef-saneye kulak verelim yine.

“... Ba¤l› oldu¤u demir kaz›¤›yüzy›llarca sallad› durdu. Tam ka-n›rt›p kökünden sökece¤i s›radaD›rgantsuha (kuyruk sallayan) de-nen bir kufl, gelip bu kaz›¤›n tepesi-ne oturur, c›r c›r ötmeye bafllard›.Yorgunluktan bitkin düflen, yüre¤ive kafas› paramparça olan, periflanhaldeki Abr›skil, bu duruma çok öf-kelenirdi. Kendisi bu denli ac› çe-kerken tepesine gelip alay edercesi-ne keyifle öten bu kuflu öldürmekiçin yerden bir demir parças› al›r veolanca h›z›yla kufla f›rlat›rd›.Kurnaz kufl p›rr! diye uçup giderdi.O f›rlatt›¤› demir parças›da gidipdosdo¤ru Abr›skil’in ba¤l› oldu¤udemir kaz›¤›n üstüne düfler ve kaz›ktekrar topra¤›n yedi kat dibine sap-lan›rd›. Abr›skil’in çilesi iflte böyleyüzy›llarca sürüp gitti.”

Ve Abr›skil, Kaf Da¤›’nda fl›ma-r›k kufla öfkesinin yaratt›¤› girdab›nsonsuz döngüsünde tutsakl›¤›na de-vam ediyor. Bir Abhaz söylencesinegöre, bu kuflun topra¤a borcu vard›r.Kufl, topra¤a konunca, toprak kuflayap›fl›p “borcunu ver” dermifl. Kuflda “verece¤im verece¤im” diyekuyru¤unu sallayarak ötermifl.

Evet, kufl topra¤a, toprak ise Ab-r›skil gibi halk sevdal›lar›na borçlu.Ve muhakkak ki, bir gün toprak ku-flu b›rakmay›p borcunu ödetti¤indeAbr›skil’in esareti de son bulur.

Yeni dünyan›n merkezindekiTanr›lar, dünyaya zulümler ya¤d›-r›rken, zararl› otlar ve sarmafl›klardünyay› bürümüflken, Abr›skil gibi,boynumuzu e¤meden, tanr›lara is-yan ederek, zararl› otlar›n köklerinek›l›c› vura vura, aattllaarr››mm››zz›› ddiimmddiikkssüürrüüpp ggiittmmeekkttiirr önemli olan.

KKaayynnaakk:: Abr›skil, Bagrat fi›n-kuba, As Yay›n

Say›: 1168 47TAR‹H

Page 48: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

48 DE⁄‹NMELER 21 AAral›k 22008

Canavar! Burjuva bas›n art›k özgün bir bafll›k bul-

maya bile üfleniyor: Bafll›klar malum: ““CCaannaavvaarr ttaattiillyyaappmmaadd››””,, ““CCaannaavvaarr bbaayyrraamm ttaann››mmaadd››””...... TTrraaffiikk ccaannaa--vvaarr›› iiflflbbaaflfl››nnddaayydd››””....

BBiilloonnççoo iissee flflööyyllee:: TTrraaffiikk kkaattlliiaamm››,, sorgusuz sualsizsürüyor: 115544 ööllüü,, 880000 yyaarraall››......

AAss››ll ccaannaavvaarr nneerreeddee,, aass››ll oonnuu ddüüflflüünnmmeellii!!

BAM TELİ çizgiler

101 Bin Tutuklu Oldu; ‘Hamdolsun’Türkiye'deki 384 ceza infaz kurumunda 1 Kas›m 2008

itibariyle toplam 101 bin 100 hükümlü ve tutuklu bulunu-yor. Hapishaneler 39 y›ld›r bu kadar kalabal›k olmam›fl...

101 bin tutuklunun oldu¤u hapishaneler için, eminizözellefltirme bakan› Kemal Unak›tan’›n a¤z›n›n suyu ak›-yordur. Bakt›¤› her yerde yeflil dolarlar gören Unak›tan,101 bin tutukluya bakt›¤›nda da, bedava çal›flacak iflçilergörüyor olmal›d›r... Ayr›ca bunca hapishanenin özellefltiril-mesinde de ne paralar döner kim bilir!?

Uykusuzluk!Emniyet Genel Müdürü O¤uz Kaan Köksal: ““PPoolliiss yyaann--

ll››flflll››kkllaa bbiirriinnii vvuurrdduu¤¤uunnddaa iikkii ggüünn uuyyuuyyaamm››yyoorruumm”” dedi.

Nas›l yorumlamal›?

Köksal’›n söyledi¤i gerçekse, demek ki, Köksal uykuyüzü göremiyor!!!

Ya da, flöyle mi yorumlamal›: polis zaten yanl›fll›kla de-¤il, niflan al›p vuruyor, onun için Köksal da rahat rahatuyuyordur...

HizmetHaber flöyle: Türki-

ye'de, 346 kapal› ceza in-faz kurumu, 28 müstakilaç›k ceza infaz kurumu, 3çocuk e¤itimevi, 3 kad›n

kapa l › ,1 kad›naç›k, 3

çocuk ka-pal› ceza in-

faz kurumuolmak üzere toplam

384 ceza infaz kurumuhhiizzmmeett veriyor.

Eh yat›n kalk›n duaedin, bu kadar hapishane,bu kadar gardiyan hizme-tinizde.

Hay›rl› yatmalar.

değin elerm

‹fl BBitecek DDe... BBaaflflbbaakkaann EErrddoo¤¤aann DDeevvlleett BBaakkaann›› MMeehhmmeett fifiiimmflfleekk’’ee

ttaalliimmaatt vveerrmmiiflfl:: ““BBiittiirr aarrtt››kk flfluu IIMMFF iiflfliinnii””..

Talimat yerine getirildi. IMF’yle anlaflma büyük ölçüdetamamland›. Fakat buna ra¤men, anlaflmadan bas›na yans›-yan bölümler çok s›n›rl›.

Bu yüzden, IMF ifli bitirilmesine bitirilecek de, sonrakimin ““iiflflii bbiittiirriilleecceekk””;; o aç›k görünmüyor. Ama onun ce-vab› da art›k önceki 19 IMF anlaflmas›nda var. Onlarda ki-min ifli bitirildiyse, flimdiki de ayn›s› olacakt›r!

Page 49: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Say›: 168 49DE⁄‹NMELER

Olanaks›z› deneye-lim. Unutmayal›m ki,insanl›k tarihindeki

büyük olaylar,olanaks›z görüneningerçeklefltirilmesiylemeydana gelmifltir.

Charlie Chaplin

Peflmerge Amerikan!Foto¤raftaki garip

asker, Kerkük Valili¤in-de bir peflmerge; bafl›n-daki flapka Amerikan,kolunda Amerikan bay-ra¤›, içinde peflmerge.

Amerikan ordusu,Irak’ta güvenli¤i ve res-mi binalar›n korunmas›-n› ad›m ad›m “Milli IrakOrdusu”na devrediyor-mu... Bu “milli” asker de

devralm›fl görevini. Kolunda Amerikan bayra¤›yla “milli” as-ker, ABD flemsiyesi alt›nda “milli” ordu, seçilmifl gibi görünenama asl›nda Amerika’n›n atad›¤› kuklalar›n yönetti¤i “millidevlet”!

Olmaz demeyin, oluyor iflte. Yukar›daki resimde görül-dü¤ü gibi oluyor. Ve fakat içi peflmerge, d›fl› Amerikan pefl-merge olan bu iflbirlikçilik, Amerika’ya “Irak’› terketme” di-ye yalvar›yor; çünkü biliyorlar ki, Amerika arkalar›nda ol-masa, kendileri de Irak’ta olamayacak..

Gerçek Bayramlar›Özgür Vatan’da Kutlayaca¤›z

Sultangazi Özgürlükler Derne¤i 11 Aral›k günüSultan Dü¤ün Salonu’nda düzenledi¤i bayramflenli¤iyle bayram› kutlad›. fienli¤e Hakan Yeflilyurt,Burhan Berken ve Grup Yorum Korosu da kat›ld›.500 kiflinin kat›ld›¤› flenlik çekilen halaylarla sonbuldu.

***

10 Aral›k günü ‹stanbul Gençlik Derne¤i de bay-ramlaflma etkinli¤i düzenledi. fiiirlerin okunmas› tiy-atro gösterisinin ard›ndan söylenen türküler ve çeki-len halaylarla devam etti bayram flenli¤i

***

10 Aral›k günü Antalya Halk Cephesi de halk›m›-z›n de¤erleri olan geleneksel kurban bayram›n› kutla-d›. Antalya Özgürlükler Derne¤i binas›nda düzenle-nen kutlama etkinli¤inde polis taraf›ndan katledilenÇa¤dafl Gemik’in babas›, Menderes Mahallesi’ndeevi y›k›lan bir aile de konuflmalar yapt›.

***

Trabzon Haklar Derne¤i üyeleri de bayram daTrabzon ve Rize’de bulunan devrimcilerin mezarlar›-na ziyaretlerde bulundular.

Satman›n ‘‘Profesörü’Cem Vakf› Baflkan›, ‹‹zzzzeettttiinn DDoo¤¤aann,, gayrimenkul ifline

girmifl... Geçti¤imiz ay AAnnttaallyyaa GGaayyrriimmeennkkuull YYaatt››rr››mmllaarr››adl› bir flirket kuran Do¤an’›n flirketinin faaliyetleri aras›ndaturizmcilik de olacakm›fl...

Yak›fl›r...

Bu flirket sat›fl, pazarlama ifli yapaca¤›na göre, eminiz ki,baflar›l› da olacakt›r. ‹zzettin Do¤an pazarlamas›n› da, satma-s›n› da bilir. O Alevilik inanc›n› düzene satarak, Alevili¤i pa-zarlayarak bu alanda ihtisas yapm›fl bir ““PPrrooffeessöörr””dür. Ken-disi Galatarasay Üniversitesi’nde ö¤retim üyesidir ayn› za-manda, orada da bir flekilde edindi¤ “bilgi”yi pazarl›yor ol-mal›. Satmak, böyle bir fley iflte, en de¤erli fleyi yani inanc›n›-z› satmaya bafllad›¤›n›zda art›k herfleyi “sat›l›k” olarak gör-meye bafllayacaks›n›z demektir!

Trabzon Haklar Derne¤i:

“Herfley Gün Gibi Ortadad›r”Trabzon Haklar Derne¤i Trabzon’un Merkez ve

Yomra ilçelerinde düzenlenen operasyonlarla ilgili14 Aral›k tarihinde bir aç›klama yapt›.

Burjuva bas›n›n bu operasyonlarda ele geçirilensilah ve patlay›c›lar›n daha önceki operasyonlardaele geçenlerle ayn› oldu¤undan hareketle operasyonu“Trabzon’da Ergenekon ‹zi” bafll›klar›yla duyurdu¤ubelirtilen Trabzon Haklar Derne¤i aç›klamas›ndasanki Trabzon’da devletin “derin” organizasyonla-r›yla ilk kez karfl›lafl›l›yor denilerek yerel bas›n›nflaflk›nl›¤›! elefltirilirken halka yönelik, devrimcilereyönelik, muhalif ve “farkl›” olana yönelik Trab-zon’da onlarca sald›r›n›n yafland›¤› vurguland›. Hak-lar Derne¤i aç›klamas›nda birfleylerin izinin ilk kezortaya ç›kmad›¤› belirtilerek sald›r›lar›n ard›nda dev-letin oldu¤u baflka bir iz aramaya da gerek olmad›¤›ifade edilerek “halk›m›z› burjuva medyan›n yaygara-c›, yalanc›, kafa buland›r›c›, haf›za kaybettiren ha-berlerine karfl› uyan›k olmaya ve daha çok sorgula-maya davet ediyoruz. Asl›nda her fleyi anlayabilecekkadar çok sonuçlar›n›n bedellerini ödüyoruz; dahauyan›k olmal›y›z ve bedellerini bizim ödedi¤imiz so-runlar›n çözümlerini de üretmeye çal›flmal›y›z” de-nildi.

Page 50: Haftal›k Dergi / Say›: 168 KÖPEK!yuruyus.biz/pdf/pdf/168.pdfmizmi, heyecanı veren bir dünya görüşü var... Zalimlerin borazanları, Ferhatlar’ın Yürüyüş sa-tarken

Marafl.. Sana kanl› demeye di-lim varm›yor Marafl. T›pk› Ana-dolu gibisin; ac›lar›nla, sevinçle-rinle, gözyafllar›nla, akan kan›nlabir parças›n Anadolu’dan. Ana-dolu gibi çilekefl, Anadolu gibikah›rl›..

Sana kanl› demeye dilim varm›-yor Marafl; ama bir gerçek, k›z›l ka-na boyad›lar seni. Kan derya olducaddelerinde, yoksul sokaklar›nda,kan bulaflt› evlerin kap›lar›na...

Katledilmifl kad›nlar›n›, gençk›zlar›n›, civan mert delikanl›lar›n›,görme özürlü insanlar›n›, daha ha-yat› tan›yamam›fl bebeklerini ba¤r›-na basarken, hiç dinmeyecek birac›y› da yaz›yordun tarihine.

Marafl... O vakitten bu vakte, 78Aral›k’›n› unutmuyorsun, unutam›-yorsun... Ve zaten unutmamal›s›nda.

Unutmaman da yetmez; unuttur-mamal›s›n.

*

Anlat Marafl herkes bilsin.

Marafl’›n sokaklar›nda, da¤›ndabay›r›nda büyüyen çocuklar›n,gençlerin bilsin.

70 milyon bilsin.

Anlat Marafl, bbiilleenn uunnuuttmmaass››nn,,bbiillmmeeyyeenn öö¤¤rreennssiinn..

Anlat Marafl. O k›fl gününde tez-gahlanan kanl› provokasyonlar›,sonras›nda Nazi vahfletine rahmetokutan o k›y›m› anlat.

Kendisine “halkç›” diyen Ece-vit’in iktidar›nda halk›n nas›l bo-¤azland›¤›n› anlat.

MHP’li faflistlerin sinemay›bombalay›p “komünistler sinemay›bombalad›” yalan›n› yayarak ileri-cilere sald›rmalar›n›, yak›p y›kma-lar›n› anlat...

Alevilerin gitti¤i kahvehanelerinbombalanmas›n› anlat. Anlat tümsuçlar› ö¤rencilerine ayd›nl›¤› tafl›-mak olan iki ö¤retmenin katledil-mesini.

Evlerin kap›lar›na kimlerinnas›l, neden çarp› iflaretlerikoydu¤unu anlat hele; kar›flt›r biraztarihi, bu yöntemi kimlerin kul-

land›¤›n› hat›rlat!

Ö¤retmenlerin cenaze töreninde“komünistlerin, Aleviler’in cenazenamaz› k›l›nmaz” diye uluyan fa-flistlerin, cenazeye kat›lanlara sal-d›rmas›n›, omzunda tabut tafl›yan-lar›n katledilmesini anlat.

Kan döke döke geliyorum diyenbüyük katliam› görmezden gelenresmi güçleri anlat. ‹lerici, Alevimahallelerin nas›l kuflat›ld›¤›n›,kamyonlarla getirilen silahlar›n, sa-t›rlar›n, bombalar›n, katillere nas›lda¤›t›ld›¤›n› anlat.

Anlat Marafl anlat. Genç k›zlar›-m›za tecavüz eden kudurmufl itleriniplerini tutanlar› anlat. Hamile ka-d›nlar›n kar›nlar›ndaki bebeklerinnas›l öldürüldü¤ünü anlat. Bu halkdüflmanlar›n›n, bu soysuzlar›n dinikullanarak yapt›klar› vahfleti anlat.

“Bir Alevi öldüren, bir komünistöldüren cennete gider” diye k›flk›r-tan imamlar›, fleyhleri anlat.

‹nsanl›ktan ç›km›fl -ya da belkiç›kar›lm›fl demen daha uygun olur-faflistlerin, gençlerimizi iflkenceylenas›l vahflice katlettiklerini anlat.Gözleri tornavidayla oyulan ninele-rimizi anlat.

Çocuk, yafll›, kad›n, özürlü de-meden öldürülenlerimizi... Kan gö-lüne dönen evleri... sokaklar› anlat.Duvarlar›na kanlar s›çram›fl evlerin,insanlar›n üzerlerindeki üç befl ku-ruflun nas›l ya¤maland›¤›n› anlatMarafl.

Resmi rakamlar “111 ölü” di-yor; anlat, anlat Marafl, o kadar m›ölenlerin say›s›...

Ölü say›s›n›n en az 112 olmas›gerekmez mi?

Çünkü o gün bir flehir öldü Tür-kiye’de, bir flehir.

Bir flehir öldü, ad› Marafl.

O gün nas›l öldü¤ünü, nas›l öl-dürüldü¤ünü anlat Marafl.

Anlat Marafl, öldürülürkençekti¤in ac›y› anlat.

Hani ony›llar önce; yedi düveliflgal etmiflti Anadolu’yu. Ve senMarafl, sen, Frans›z postallar› al-t›ndayken, evlatlar›n difliyle, t›r-na¤›yla savaflarak düflman› defet-

miflti. Evlatlar›n›n o günkü kahra-manca direniflini onurland›rmakiçin ““KKaahhrraammaann”” denilmemifl miy-di ad›na?

Sana bu onuru kazand›ran evlat-lar›n emperyalizme karfl› dövüflenaslanlard›; peki ya 78 utanc›n› tari-hine yazanlar; onlar kimdi?

Cevab› belliydi de¤il mi; yyeeddiiddüüvveelliinn uuflflaakkllaarr››yydd›› onlar da. 60 y›lönce kovulup tekrar gelenlerinyani..

Kendilerine, milliyetçi, islamc›,ak›nc›, ülkücü, flu bu, ne derlersedesinler, gerçek bu kadar aç›kt›.

Marafl’›n tarihine bu utanc› ya-zan alçaklar, emperyalizmin ve ifl-birlikçilerinin maflalar›ndan baflkabir fley de¤ildiler.

Marafl! Fark›ndas›n umar›m; se-nin evlatlar›n›, emperyalistler ve ifl-birlikçilerinin ç›kar› için katlettiler.

Bu zulüm ve sömürü düzeni sür-sün diye yap›ld› bu vahflet. Anlatbunlar› Marafl anlat. Anla ve anlat.

Anlat ki bilinsin, ö¤renilsin, an-lat ki unutulmas›n.

Anlatt›¤›n yaln›z kendin de¤ilsinasl›nda. Sivas’ta insanlar›m›z› diridiri yakt›lar. Gazi’de halk›m›z› kat-lettiler. Marafl’ta; Sivas’ta, Gazi’dekatledenler ayn›yd›, katledilen ayn›.

Anlat bunlar›.

Anlat ki unutmayal›m.

Unutmayal›m ki, bizi birbirimi-ze düflürmesinler.

Bunlar› bilelim ki, birlik olal›m.Birlik olal›m ki güçlü olal›m. Güçlüolal›m ki, altedebilelim kan›m›zagiren sömürgen ve zalimi.

Anlat Marafl. Düflman›m›z› an-lat, havam›z›, suyumuzu, gönlümü-zü kanla kirletenleri, bizi birbirimi-ze düflürenleri anlat.

Anlat Marafl.

KanlıMaraş

50 MARAfi 21 AAral›k 22008