halkın devrimci yolu (sayı 8)

84
talizmine sa¤lad›¤› ivmeden kopararak ele alan bu ya- n›lsama, yarg›n›n politikleflmesini, yaln›zca AKP-cema- at kadrolar›n›n yarg›y› ele geçirmesi ve kötüye kulla- n›m›yla s›n›rl›yor. “Yarg› ba¤›ms›zl›¤› ve hukukun ev- rensel ilkeleri”nin yanl›fl ellerde kötüye kullan›m›, AKP politikas›n›n tamam› gibi gösteriliyor. Böylece asl›nda, AKP’nin, yarg› gücüne yeni bir s›n›fsal politik nitelik kazand›rmas› görmezden geliniyor. Her zaman ve her yerde geçerli “iyicil de¤erlerle yüklü” evrensel burjuva hukukunu varsayan bu yaklafl›m tarihsel olarak yanl›fl- t›r. Evrensel oldu¤u iddia edilen de¤erler, de¤iflken bur- juva hukukuna somut s›n›f savafl›mlar› sürecinde, özel- likle proleter mücadele zoruyla yüklenmifltir. “Burjuva haklar”›n (burjuva hukukun) içeri¤i, yüzy›lla- ra yay›lan iflçi s›n›f› mücadelesiyle geniflletilmifltir. Bu- gün yeni bir tarihsel, toplumsal ba¤lamda yükselen “proleter hak mücadeleleri”yle krize giren burjuva hu- kuk sistemi, yükselen hak mücadelelerini bast›rma ça- releri aramaktad›r. Terörle mücadele stratejisine dayal› ceza politikalar› ve toplumsal bast›rma yöntemleri bu aray›fl›n ürünüdür. Burjuvahaklara(burjuvahukuka) proleter müdahale Emek sermaye çeliflkisinin sonucu günümüzde belirle- yici konumuna gelen hak mücadelesinin, “hak temelli talep hareketleri”yle ortaya ç›kan uzun bir tarihsel öy- küsü vard›r. Burjuva efsanelerle dolu bu tarihsel öykü- de, feodal gericili¤e karfl› “modern yurttafl” formuyla 41 HAK MÜCADELES‹ 40 HAK MÜCADELES‹ ak mücadelesinin “terör suçu”yla yarg›lan- mas›; hatta Gerze, Eflme ve Tortum’da gö- rüldü¤ü gibi, do¤a tahribat›na karfl› en s›- radan demokratik tepkilerin bile “izinsiz gösteri, polise mukavemet ve kamu mal›na zarar” gibi suçlamalarla cezaland›r›lmas›, “yarg› gü- cü”nün kullan›m›nda farkl› bir politikleflme evresine gi- rildi¤ini göstermektedir. Yeni “terörle mücadele strate- jisi”, yayg›n özsavunma eylemleri ve halk direniflleri- nin suçlu ilan edilmesinintemelini oluflturmaktad›r. Hu- kuksal arkaplandan mevzuata, polisten savc›ya, mahke- meden hapishaneye dek yarg› sistemi bu temelde ye- niden yap›land›r›lmaktad›r. Yeni ceza politikas›n›n he- definde, iflçi s›n›f› hareketinin somut geliflme kanal›n› oluflturan hak mücadelesiyle birlikte, asl›nda AKP ikti- dar›n› ve neoliberal yenisömürge kapitalizmini tehdit eden bütün toplumsal mücadeleler yer almaktad›r. Bu nedenle yarg› gücü, iktidar›n, hak mücadelesine hukuk- sal görünüme bürünmüfl politik sald›r›lar›n› yürütmekle görevlidir. Bu sald›r›lar, somut, bireysel suçlar›n ötesinde daha çok, sürekli suçlu gösterilen (“kriminali- ze edilen”) bir hareket tipine ve bu hareket tipininin kayna¤›nda yer alan s›n›fsal-toplumsal kesimlere yöne- liktir. (Bütünlüklü bir de¤erlendirme gerektiren Kürt ha- reketine yönelik özel savafl hukuku bu yaz›n›n kapsa- m› d›fl›ndad›r.) Bu noktada “yarg›n›n politikleflmesi”ne iliflkin bir ya- n›lsama ortaya ç›k›yor. Yarg›daki de¤iflimi, s›n›fsal içe- ri¤inden ve neoliberal yenisömürgecili¤in Türkiye kapi- H Veysel Dere Hak mücadelesine hukuksallaflm›fl politik sald›r› Hak mücadelesine hukuksallaflm›fl politik sald›r› Hukuksal görünüme bürünmüfl politik sald›r›larla hak mücadelesinin bast›r›lmas›, neoliberal burjuva gericili¤in zaferi ve AKP iktidar›n›n süreklili¤i için yaflamsald›r. AKP iktidar›, hukuksal sald›r›yla, hak mücadelesi hatt›nda yükselen yeni direnifl hareket- lerini k›r›p, hak mücadelesi zeminlerinde filizlenen ortak yaflam e¤ilimlerini bast›rarak kendi süreklili¤ini güvenceye almak istiyor Hak mücadelesinin suçlu ilan edilmesi 3 2 KP’nin üçüncü iktidar döneminde, siyasal çat›flmalar ekseni yeniden flekilleniyor. Üç aflamal› ikti- dar stratejisiyle sömürge tipi faflizmin asker merkezli yap›lan›fl›na son veren AKP, sivil diktatörlük e¤ilimlerinin giderek belirginleflti¤i kal›c› bir modele gidiyor. ‹ktidar› kal›c› bir modele dönüfltürme giriflimleri, egemenlerin ve ezilenlerin siyasal mevzilenmesinde de¤iflimlere yol aç›yor; yeni geri- limler, çeliflki ve çat›flma alanlar› ortaya ç›k›yor. ‹ktidar blo¤unda, Erdo¤an’›n kiflisel otoritesini mutlaklaflt›ran bir modelin oluflumuna pasif direnifller gözlenirken; toplumsal muhalefet, AKP fafliz- mine karfl› demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasal ivme kazan›yor. Hak mücadelesi temelinde yükselen özsavunma hareketleri ve halk direnifllerinin yan›nda, demokrasi mücadelesi temelinde ar- tan direnifl e¤ilimleri toplumsal muhalefetin yeni siyasallaflma çizgisini oluflturuyor. AKP’nin üç aamal› iktidar staratejisi AKP’nin üç aflamal› iktidar stratejisi, ilkin, ‹slamc› hareketin neoliberal dinamiklerle kaynaflarak dönüfl- mesiyle meydana gelen kitle partisinin, sömürge tipi faflizmin iktidar›n› ele geçirmesi; ard›ndan, ikti- dar›n› güvenceye almas› ve flimdi de iktidar›n› kal›c› bir modele dönüfltürme giriflimlerinden olufluyor. Birinci aflama dönüflümcü, ikinci aflama tasfiyeci, üçüncü aflama bask›c› niteli¤iyle belirginlefliyor. AKP iktidar›n›n birinci dönemi, ‹slamc› hareketin, 2000’lere do¤ru iyice s›klaflan neoliberal yeni- sömürge kapitalizminin krizlerini yönetmek ve sömürge tipi faflizme yeni bir politik düzen vermek için iktidar altenatifi olarak kendini örgütleme sürecidir. Bu süreçte ‹slamc› hareket, devlet iktida- r›n›n gere¤ine uygun biçimde dönüfltü. Bu görevler, Türkiye’yi de¤iflen emperyalist iliflkilere yeni- den eklemlemek; krizlerle s›k s›k kesintiye u¤rayan sermaye birikim süreçlerine ak›c›l›k kazand›r- mak; egemenlik iliflkileri de¤iflen oligarflinin birli¤ini tesis etmek; politik-s›n›fsal hareketlerini tasfi- ye ederek iflçi s›n›f›n›n oluflumuna müdahale etmek ve Kürt hareketini bask› alt›nda tutarak Kürt- lerin düzenle bütünleflmesini sa¤lamakt›. Bunlar›n üstesinden gelebilmek için AKP, kendini özel ye- teneklerle donatt›, kadrolaflt›; iktidar stratejisini, dönüflüm, yo¤unlaflma ve uzlaflma taktikleriyle ol- gunlaflt›rd›. Uzun y›llar devletin, piyasalar›n ve tarikatlar›n gölgesinde büyüyen ‹slamc› hareket, neoliberal dina- miklerle kaynaflarak bir iktidar hareketine dönüfltü. Kendisiyle birlikte oligarflinin siyasal iktidar ya- p›s›n› ve egemenlik iliflkilerini de dönüfltürdü. Türkiye siyasetinin sa¤ gelene¤inin kurucu dinamik- lerini tek parti çat›s› alt›nda yo¤unlaflt›rarak (“konsolidasyon”) alternatifsizlik avantaj› elde etti; güç- lü parti, karizmatik liderli¤e giden yolu temizledi. Sa¤›nda ve solunda etkili partileflmelere izin ver- medi. ‹flçi s›n›f›/halk düflman› sa¤ siyaset gelene¤inin ‹slamc›, milliyetçi, muhafazakâr, faflist dina- miklerini tek partiyi güçlendirecek flekilde yeniden yap›land›rd›. Yeni kontrgerilla operasyonlar›n›n kadro fideli¤ini oluflturan Yaz›c›o¤lu’nun Büyük Birlik Partisi, AKP’nin yörüngesine yerleflti. Sürek- li ›rkç› taktiklerle hareketli taban› t›rt›klanan MHP ise kirli siyaset operasyonlar›yla itibars›zlaflt›r›l›p kronik iç sorunlarla kuflat›ld›. HAS Parti’yle bölünen Saadet Par- tisi de sürekli istikrars›zlaflt›r›ld›. Sa¤ siyaset gelene¤inin teme- lini oluflturan gerici faflist milli cephe siyaseti, AKP’nin bafllan- g›c›ndan beri yap›s›nda içerilmifl olarak bulunuyor. 1950’lerde Demokrat Parti’nin “Vatan Cephesi”, 1970’lerde “Milliyetçi Cephe” ya da 1990’larada çeflitli koalisyonlarla tesis edilmeye çal›fl›lan istikrars›z sa¤ bloklaflma gelene¤i, AKP çat›s› alt›nda görece istikrarl› yap›ya kavufltu. Erdo¤an’›n “Hükümet olduk; ama iktidar olmad›k!” sözü, iktidar›n ele geçirilme sürecinin gerilim- lerini ve siyasal saflaflmalar›n› yans›tan bir özdeyifl olarak belleklerde kald›. “Askeri vesayete kar- fl› ileri demokrasi” söylemiyle fomülleflen iktidar stratejisi, dönüflümcü bir ideoloji de gerektiriyor- du. ‹slamc› harekette doktriner olarak bulunmayan “hak ve özgürlükler” söylemi soldan devflirildi. Özellikle iktidar›n ilk y›llar›nda alternatif bir güç oda¤›n›n yarat›lmas›ndaki yetersizlik, Avrupa Bir- li¤i’ne haz›rl›k sürecinin dönüfltürücü gücüyle telafi edildi. Kopenhag kriterleriyle, askerin hareket alan›n› s›n›rlayan 7 reform paketi yürürlü¤e girdi. AKP, devlet içindeki güç dengelerini kendi le- hine çevirinceye dek uzlaflma taktiklerini önplanda tutarak ad›m ad›m iktidar›n› tahkim etti. AKP’nin iktidar stratejisinin ikinci aflamas›na, devlet iktidar›nda oluflturdu¤u kuvvet merkezine da- yanarak TSK’nin direncinin k›r›lmas› damgas›n› vuruyor. Böylece sömürge tipi faflizmin, yenisö- mürgecilikle baflat asker merkezli tarihsel yap›lan›fl›na son verilmifl oldu. Vurucu gücünü polis, yar- g›, AKP medyas› ve ‹slamc› burjuvazinin oluflturdu¤u yeni kuvvet merkezi, güçlü seçmen deste- ¤i, ABD ve AB emperyalizminin do¤rudan deste¤i ve tekelci sermaye ve medyas›n›n da iktidar›n politik nüfuzuna girmesiyle tahkim edildi. Güvenlik, yarg› ve maliye bürokrasisinde kadrolaflan ‹s- lamc› militanlarla tarikat-cemaat ileri gelenleri yeni devlet seçkinlerine (yeni bürokrasi seçkinleri) dönüfltüler. Yeni devlet seçkinlerinin nüfuzu alt›nda oligarflinin siyasal egemenlik iliflkileri yenile- nerek birli¤i yeniden sa¤land›. Eme¤i bask› alt›nda tutarak krizi bir süreli¤ine yat›flt›ran AKP, ser- maye egemenli¤ini güvenceye ald›. Eme¤i de¤ersizlefltirip, do¤al ve toplumsal yaflam› metalaflt›ran AKP, ülkenin finansal sermayeye ba¤›ml›l›¤›n› derinlefltirdi. Medyan›n yeni kullan›m biçimiyle, iktidar›n yeni kuvvet merkezinin operasyonel yetenekleri art›r›l- d›. AKP iktidar›n›n meflrulaflt›r›lmas›na yönelik ideolojik rolünün yan›nda, medyaya yeni politik rol- ler verildi: Özellikle yeni “yarg› refomu”yla (“dinleme, izleme kay›tlar›n›n yay›mlanmas›”) etkinli- ¤i daha da art›r›lmak istenen medya, do¤rudan politik polis operasyonlar›na hizmet etmeye baflla- d›. Yarg›n›n yeni kullan›m biçimi, polisin ve medyan›n rejimin kuruluflundaki ifllev ve görevlerini geniflletti. Yürütme gücü, yasama gücü ve yarg› gücünün yan›nda medya gücü de iktidar›n bile- flenlerine kat›ld›. Gazeteci, ayd›n, politikac›lar›n bask› alt›na al›nmas›na koflut, ‹slamc› entelektüel- ler, siyasal, s›n›fsal seçkinler tabakas›na kat›ld›. Medya, üniversite ve devlette konumlanan yeni ik- Yerinde ve tam zaman›nda gerçekleflen s›çramalar olmadan, hak mücadelesinin do¤rusal genifllemesiyle devrimci çizgi geliflemez. Hak mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birlefltiren elveriflli u¤raklarda gerçekleflen s›çramalar, tüm ezilenlerin birbiriyle karfl›kl› iliflkisi içinde temsil edildi¤i politik genifllemeye götürecektir. 2012 ilkbahar›nda, toplumsal muhalefet, yeni bir siyasal at›l›m›n filizlendi¤i deneyimlerle güçlenecektir Demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasal at›l›m›n efli¤inde Demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasal at›l›m›n efli¤inde A ürkiye’de önemli bir kesim, üçüncü iktidar dönemiyle birlikte has›mlar›n›n gözünde bir tür yenilmezlik payesine kavuflan AKP’nin ancak partiyi çatlatacak iç gerilimlerinin ha- rekete geçmesiyle y›k›labilece¤ini düflünü- yor. Yenilgi psikolojisi içindeki muhalefette oldu¤u ka- dar iktidar çevrelerinde de hâkim olan bu düflünceye göre, AKP’yi y›karsa ancak içerden birileri y›kar. Bu- rada da dikkatler, Milli Görüflçüler-Gülenciler ayr›m›- n›n güncel yans›malar›na ve Fethullah Gülen Cemaa- ti’nin stratejik kurumlar› tekeline alan kadrolaflmas› ile Tayyip Erdo¤an’›n tek adam politikas› ekseninde yafla- nan gerilimlere odaklan›yor. Gerek kadrolar›, gerek temsil etti¤i egemen s›n›flar, ge- rek taban›, gerekse seçmeni dikkate al›nd›¤›nda birbir- leriyle çeliflki içindeki unsurlardan oluflan AKP’de iç gerilimler, partinin kuruluflundan beri vard›. Hatta kü- çük çapl› da olsa dönem dönem kopufllar ve tasfiyeler 31 30 AKP’nin üçüncü iktidar dönemiyle gündeme gelen iç gerilimlerini cemaat kökenlerine dayal› farkl›l›klarla aç›klamaya çal›flmak eksik ve aldat›c›d›r. Çünkü bu farkl›l›klardan kaynaklanan gerilimler, AKP “hükümet olduk ama iktidar olamad›k” derken de, iktidar ele geçirilirken de eksik olmam›flt›. Bugünü farkl› k›lan AKP’nin iktidar olduktan sonra, iktidar olmaktan kaynaklanan gerilimleri de kendi iç gerilimlerine dönüfl- türmüfl olmas›d›r. ‹ktidar paylafl›m› art›k AKP ile has›mlar› aras›ndaki bir sorun olmaktan ç›k›p, AKP içi bir soruna dönüflmüfltür. Giderek otoriter yan› öne ç›kan AKP iktidar›nda, Erdo¤an’›n bütün gücü tekeline al- mas›, iktidar›n önemli operasyonel ayg›tlar›n› elinde tutan Gülenciler baflta olmak üzere paylafl›mdan iste- di¤i ölçüde faydalanamayanlar› rahats›z etmektedir. Paylafl›m ancak iktidar›n korunmas› ile birlikte müm- kün oldu¤undan, iktidar›n iç bütünlü¤ünü koruma çabalar› da efl zamanl› olarak geliflmektedir. Öte yandan farkl› grup ve kadrolar›n iktidardan pay alma yar›fl›n›, iktidar› sallant›ya sokabilecek ekonomi, Kürt sorunu, d›fl politika odakl› krizler ve iflbirlikçilik tercihleri aras›ndaki nüanslar flekillendirmektedir. Mü’min kardefllerin kavgas› Mü’min kardefllerin kavgas› ‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda ‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda T Metin Uludere isyanlar y›l› ola- rak an›ld›. Kapi- talizmin neolibe- ral aflamas›n›n ilk dönemlerinde (1980-90’lar) ve olgunlaflma aflamas›nda (2000’ler) be- lirli co¤rafyalara s›k›flan ilk isyanlar/mücadeleler bugün dünyan›n dört bir yan›na yay›lm›fl durumda. 2008 kri- zi ile Atina sokaklar›nda yanan atefl bugün her yerde kendini gösteriyor. Kapitalizmi içten içe çürüten kriz, giderek daha s›k aral›klarla ve daha genifl co¤rafyalar- da varl›¤›n› hat›rlat›rken dünyan›n meydanlar›, sokakla- r› hak mücadelelerin çeflitli formlar›na yatakl›k ediyor. Kriz genellefltikçe isyan da genellefliyor. “Arap baha- r›”n›, “Avrupa yaz›”, “ABD güzü” ve di¤erleri takip ederken, bu isyanlara dair tart›flmalar, tehlikenin fark›- na varan sermaye temsilcilerinin ve isyana “haz›rl›ks›z yakalanan” solun gündemini belirliyor. Yükselen hareketlerin hemen hemen tamam› neoliberal ideologlar taraf›ndan, “ne istemediklerini söylerken ne istediklerini bilmemek” ile elefltiriliyor. Asl›nda bu mü- cadeleler ne istemediklerini çok iyi biliyor. Temel ka- musal hizmetlerin özellefltirilmesini, temel haklar›n fi- nans kapitalin azg›n birikim tutkusuna kurban edilme- sini, sermayeye s›n›rs›z sömürü özgürlü¤ünü istemiyor- lar. Ve en genel anlam›yla yönetilenler eskisi gibi yö- netilmek istemiyor. Ama neoliberal ideologlarca ve yer yer onlara kat›lan “yenik sosyalistlerin” aksine tüm mü- cadeleler ne istedi¤ini de aç›kça ifade ediyor. Her yer- de ortak pankartlar: Paras›z e¤itim, sa¤l›k, bar›nma hakk›, güvenceli bir ifl, insanca yaflam, gerçek bir de- mokrasi vs… Tekelci sermayenin sözcülerinin “ne is- tediklerini bilmiyorlar” yorumlardaki alayc›l›k, kapitaliz- min insanl›¤a bunlar› verme yetene¤inin kalmad›¤›n› itiraf edememelerinden kaynaklan›yor. Çünkü sistem içinde bulundu¤u kriz karfl›s›nda otoriterleflme ve afla- ¤›lama d›fl›nda bir tepki üretemiyor. “Kapitalizm flim- diyi tekrarlamayan bir gelecek yaratmaktan aciz” oldu- ¤unu hergün daha aç›k gösteriyor. Times dergisi dahi durumu “Spekülasyon, flantaj ve hükümet deste¤iyle ayakta duran bir finansal sektörle karakterize edilen, fonksiyonunu yitirmifl bir ekonomi” diye anlat›yor. Di- le kolay; sadece Avrupa Birli¤i’nde ve sadece 2011’in Eylül ay›nda 4,3 milyar dolar bankalar›n borçlar›n›n ödenmesi için aktar›ld›. Bu para kamu hizmetlerinin k›- s›lmas›yla ve dolayl› vergilerin artt›r›lmas›yla ç›kart›l›r- ken, Portekiz, Yunanistan ve ‹rlanda baflta olmak üze- re bir çok ülkede IMF reçeteleri en vahfli formlarda hortlarken her hak talebi do¤rudan siyasal bir çat›flma- n›n konusu oluyor. Kârl› olabilecek kamu sektörlerini ve toplumun ortak mallar›n› özellefltirmek için ç›rp›nan devletlerin, bankalar›n zararlar›n› kamu ad›na üstlen- mesi politik krizi de derinlefltiriyor. Egemenler sorunun ve do¤al olarak da çözümün “eko- nominin içinde” oldu¤una inanmak istiyorlar. Ancak kriz basitçe “ekonomik” de¤il. Kapitalizmin elinde ka- lan az say›daki eski vaadini (yer yer temsili demokra- siyi ve laikli¤i dahi) kolayca gözden ç›kartt›¤› küresel çapta bir politik kriz, toplumun hayatta kalmas›n›n, ye- niden üretiminin zorland›¤› bir toplumsal kriz, hatta enerji, g›da ve ekolojik krizi de içeren, sokaklar›n is- yan ateflleriyle tutufltu¤u küresel bir organik krize dö- nüflürken halklar›n kriz karfl›s›ndaki reaksiyonlar› h›zla siyasallafl›yor, hatta bafltan siyasal do¤uyor. Hak mücadeleleri ve hak mücadelelerinin taleplerinin giderek evrensel bir nitelik tafl›mas›, bu siyasallaflma- n›n önemli bir yans›mas› oluyor. ‹ster tek tek spesifik hak gasplar›na karfl› öz savunma eylemlerinde, ister ne- oliberal kapitalizmin topyekun iflas›n›n faturas›n›n ödet- tirilmesine karfl› iflgal edilen meydanlarda, ister krizin politik sonuçlar›na halk›n politik bir güç olarak müda- hale etti¤i eylemlerde, en öne hep hak mücadelelerinin bayra¤› çekiliyor. Hak mücadeleleri çizgisi sermaye sal- d›r›lar› karfl›s›nda s›n›f hareketinin birli¤inin ve “halk›n genel ç›karlar›”n› temsil etme iddias›n›n yükseltilebil- mesinin kald›rac› oluyor. ‹spanya’daki eylemlerde sar› renk e¤itim hakk›, yeflil renk sa¤l›k hakk› ve k›rm›z› renk konut hakk› bayraklar› yer al›yor. ABD’deki Oc- cupy (‹flgal) hareketinde benzeri acil talepler s›ralan›- yor: Zenginleri vergilendir, savafl› durdur, herkese e¤i- tim ve sa¤l›k. Tahrir’de demokrasinin yan›na, asgari ücretin yükseltilmesi, sa¤l›k-bar›nma-ulafl›m hizmetleri- ne dair talepler dahil ediliyor. Avrupa’da, ABD’de, Ortado¤u’da dünyan›n dört bir ya- n›nda yükselen e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, güvenceli ifl ta- lepleri ve mücadeleleri, devrimcilerin temel çat›flma ala- n›na dair baflar›l› bir öngörüsünü de¤il, savafl›n içeri- sinde, vurufla vurufla, yene yenile ilerletilmesi gereken “devrimci öznenin infla süreci”nin öncelikli/acil ihtiyaç- lar›n› yani devrimci görevleri haber veriyor. Bu görev- leri kavrayabilmek için giderek etkisini artt›ran dina- mizme daha yak›ndan bakmak gerekiyor. Güvencesizlik hem çözüyor hem birlefltiriyor Küresel ölçekte yaflanan ve etkisini korkunç derecede artt›ran “proleterleflme ve yeniden proleterleflme” süre- cinin yönetilebilmesi giderek zorlaflan çeliflkileri, bah- setti¤imiz dinamizmin zeminini oluflturuyor. Bu çeliflki- 75 TOPLUMSAL HAREKET TOPLUMSAL HAREKET “‹flçi s›n›f› hareketinin bugünkü yeniden kurulufl ve siyasallaflma dönemi, neoliberalizme karfl› öfkeli itirazlar›, kitlesel tepkileri ve direniflleri arkas›na alan militan hak mücadeleleri etraf›nda biçimleniyor.”S›n›f d›fl› oldu¤u ilan edilen “toplumsal hareketler” h›zla s›n›fsallafl›rken, ayr›cal›k mücadelesi güttü¤ü yolunda elefltirilerle karfl›laflan geleneksel iflçi hareketleri krizini toplumsallaflarak aflabiliyor S›n›f›n isyan› isyan›n s›n›f› S›n›f›n isyan› isyan›n s›n›f› 2011 ‹brahim Kenan Mutlu Tahrir’den Kurtulufl’a Tahrir’den Kurtulufl’a leri taraf›ndan y›k›lan yönetimlerin neoliberal program- lar›n› onarmaktad›r. Böylelikle, çat›flma zemini muhafa- za edilmekte ve yeni çat›flmalara davetiye ç›kar›lmak- tad›r. Bu çat›flman›n devrimci potansiyelini neoliberaliz- me karfl› mücadele içinde özneleflen Ortado¤u’nun ye- ni proletaryas›, karfl›devrimci potansiyelini ise neolibe- ralizm ile birlikte onun krizini de içsellefltiren ve ken- di krizine dönüfltüren siyasal ‹slam temsil etmektedir.” ‹lk baflta “Mübarek devrilsin” talebiyle soka¤a ç›kan halk hareketinin bileflenleri ve di¤er talepleri incelendi- ¤inde s›n›fsal karakterin belirleyici oldu¤u, Mübarek’in emperyalizm iflbirlikçili¤inin, neoliberal kapitalizmin ve onun gerektirdi¤i otoriter yönetimin bir simgesi olarak hedef al›nd›¤› görülecektir. Halk hareketinin temsil et- ti¤i s›n›f ç›karlar› ile emperyalizmin ve iflbirlikçi ege- men s›n›flar›n ç›karlar› aras›nda bir uzlaflmazl›k vard›r. ABD güdümlü M›s›r ordusu ile neoliberal politikalar› benimsemifl olan ve emperyalizmle uyumlu bir d›fl po- litika izleyece¤inin taahhüdünü veren Müslüman Kar- defller’in (MK) uzlaflmas›yla yürütülen “düzenli geçifl” sürecinin ard›ndaki ABD deste¤inin ve karfl›s›ndaki so- kak muhalefetinin nedeni de budur. Ordunun iktidarda- ki yerini muhafaza etmesi ve Siyasal ‹slamc› partileri öne ç›karan yeni parlamenter sistem, halk›n politik ikti- dar›n› kurmaya de¤il halk hareketinin olas› politik et- kilerini bast›rmaya yönelik bir müdahale arac›d›r. 65 64 rap dünyas›nda Tunus’la bafllay›p giderek bütün ülkelere yay›lan halk hareketleri dalgas› de¤iflimi kaç›n›lmaz k›l›nca, ç›kar- lar›n› güvence alt›na almak isteyen ege- men s›n›flar ile dalgan›n as›l öznesi ola- rak taleplerinin peflini b›rakmayan halk kesimleri ara- s›ndaki mücadele de¤iflim sürecinin de temel belirleye- ni haline geldi. Bu mücadele en olgun biçimleriyle Arap dünyas›n›n kalbi say›lan M›s›r’da gözlenmektedir. Hüsnü Mübarek’in yönetimden uzaklaflt›r›lmas› ve siya- si partiler yasas›n›n görece demokratiklefltirilmesine ra¤- men sokak hareketi yeni dalgalarla Tahrir’i doldurmak- tad›r. Emperyalizm iflbirlikçisi neoliberal rejimin despot liderli¤ini kendi özgücü ile deviren ancak yerine ken- di iktidar›n› koyabilecek örgütsel-politik araçlara sahip olmayan halk kitleleri sokakta, egemen s›n›f ç›karlar›- n› güvence alt›na almak üzere yap›land›r›lm›fl ordu ve parlamenter sistem de iktidardad›r. Haliyle çat›flman›n as›l kayna¤› yerli yerinde durmaktad›r. Siyasal ‹slam’›n karfl› ç›k›fl›na ra¤men, askeri yönetime son verilmesi ta- lebiyle geliflen ve seçim sürecinin meflruiyetini sorgu- latan Kas›m-Aral›k Eylemleri M›s›r’da henüz son sö- zün söylenmedi¤ini göstermektedir. Çat›flma sürmektedir; çünkü “yönetimlerde rol almaya soyunan politik aktörler, halk hareketlerinin taleplerini içeren programlar oluflturmamakta, aksine halk hareket- M›s›rl›lar, 2011’in bafl›nda, Mübarek despotizmine isyan ederek Tahrir’e (Kurtulufl Meydan›’na) ç›kt›. Müba- rek gitti, ABD destekli ordu-Siyasal ‹slam ittifak› geldi. Halk hareketi bunun için miydi? Böyle olmasa ge- rekti ki, M›s›rl›lar›n isyan› 2011’in sonunda bu kez de postala ve fetva- ya karfl› Tahrir’e ç›kt›. M›s›rl› emek- çiler Tahrir’de bayra¤› yükselttikçe yaln›zca neoliberalizme iman eden- lerin krizini de¤il kendi ba¤›ms›z po- litik kimli¤ini de olgunlaflt›r›yor. A Levent Kara “Tek yol sokak tek yol devrim”in Araas› DÜNYA-ORTADO⁄U ürt sorununda, 12 Haziran seçiminden sonra, savafl ve bask› politikalar›n›n belir- ledi¤i yeni bir döneme girildi. “Kürt aç›- l›m›”yla yarat›lan beklentiler ve canland›r›- lan umutlar bofla ç›kar›larak, Kürt sorunu, bir kez daha özel savafl›n ve burjuva siyasal gericili- ¤in k›s›rdöngüsüne hapsedildi. 90 y›ld›r Türkiye Cum- huriyeti topraklar›nda hüküm süren burjuva siyaseti Kürt sorununda bütün olanaklar›n› tüketti. “Tek parti”, “çok parti”, “askeri”, “sivil”, sözümona “liberal demok- rasi” ya da “muhafazakâr demokrasi” hangi biçimi olursa olsun burjuva siyasetinin hiçbir biçimi alt›nda Kürt sorununun eflitlikçi, özgürlükçü, demokratik çözü- münün olmad›¤› defalarca görüldü. Kitle katliamlar›, zorunlu iskânlar, kitlesel sürgünler, hapsetmeler, idam- lar gibi hemen bütün zora dayal› yöntemleri kullanan egemenlerin, bu sorunu çözmek gibi bir derdi olmad›- ¤› da görüldü. Çünkü burjuva siyasetin soruna iliflkin stratejik yaklafl›m›n›n temelinde “çözüm” de¤il, Kürtle- rin düzenle bütünlefltirilmesi (entegrasyon) program› var. Bütün siyasal iktidarlar taraf›ndan bugüne tafl›nan bu program, Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i nedeniy- le “zora dayal›” asimilasyon stratejileri ve devlet flid- detine dayal› ulusal bask› politikalar› temelinde yürü- tülmüfltür. ‹flte AKP iktidar› da içeri¤ini zenginlefltire- rek devrald›¤› zora dayal› asimilasyon stratejilerini, ne- oliberal yeni sömürge kapitalizminin gereklerine uygun biçimler kazand›rarak “kendi tarz›nda” sürdürmektedir. AKP’nin fliddet politikalar›na “geri dönüfl”ü, siyasi ra- kipleri ve liberal elefltirmenlerince, görece yumuflama politikalar›n›n öne ç›kt›¤› “Kürt aç›l›m›n›n terk edilme- si” olarak yorumland›. Ulusalc›lar ve liberallerden olu- flan iktidar blo¤unun iki karfl›t ak›m›, bu “geri dönüfl”ü, sadece AKP’nin iktidar reflekslerine ba¤lamaktad›r. On- lara göre, son derece esnek bir karakter arz eden ta- kiyeci-pragmatist siyaset tarz›yla AKP, anl›k, konjonk- türel ç›karlar›na ba¤l› olarak, gereken “yumuflama-bas- k›” politikalar›na ifline geldi¤i gibi kolayca yönelebil- mektedir. Örne¤in, Kürtlerin oylar›n› alabilmek için “aç›l›m”, Türk milliyetçilerinin deste¤ini kaybetmemek içinse hiç tereddütsüz “fliddet” politikalar›n› devreye sokmaktad›r. ‹ktidar reflekslerine odaklanarak sorunun özünü kaç›ran ulusalc›-liberal itirazlar›, AKP liderli¤inin, özellikle Er- do¤an’›n k›vrak manevralar› s›k s›k bofla düflürmekte- dir. Demokrasi flovlar›yla her an elinin alt›nda tuttu¤u libe- ral rezervin manipülasyonu Erdo¤an için bir çocuk oyunca¤›d›r. Bask› rejiminin ülkedeki siyasal ortam› iyice zehirledi¤i, liberal umutlar›n iyice tükendi¤i gün- lerde Erdo¤an’›n kürsüden vakur bir edayla -lütfen- di- ledi¤i “Dersim özrü” bile, bir sonraki f›rçaya dek, li- beralleri yedeklemeye yetti.Kürt sorununun ulusal-s›- n›fsal özünü görmezden gelerek, sorunu yaln›zca “dev- let fliddetine karfl› Kürt tepkisi”ne indirgeyen liberal yaklafl›m, “fliddet-tepki” ikileminin ortadan kald›r›lma- s›yla sorunun çözülece¤ine inanmaktad›r. Liberaller, aç›l›m politikalar›n›, “askeri vesayet”le simgelenen dev- letin fliddet gelene¤inden kopufl olarak de¤erlendiriyor- du. “fiiddet politikalar›na dönüfl”le liberal saflarda ya- flanan büyük hayal k›r›kl›¤›n›n nedeni de budur. Liberallerle benzer bir mant›kla, Kürt sorununu salt “PKK fliddeti”ne indirgeyerek devlet fliddetinin kaç›n›l- mazl›¤›n› savunan ulusalc›larsa, gelinen noktay› AKP’nin takiyeci-pragmatist politikalar›n›n iflas› olarak nitelemektedir. Ulusalc›lara göre, ister sand›ksal kayg›- larla, ister AB/ABD’den gelen emperyalist bask›larla olsun, “PKK terörüne ödün veren” AKP iktidar›n›n, “yeniden t›rmanan PKK teröründe” sorumlulu¤u büyük- tür. Ne var ki Roboski (Uludere) katliam› ve fliddetle- nen polis operasyonlar› karfl›s›nda AKP’yi yumuflakbafl- l›l›kla suçlayan ulusalc›lar›n ezberi tümüyle bozuldu. Böylece, fliddet ve flovenizm politikalar›n› temel alan ulusalc›lar›n ve MHP’nin sa¤ muhalefet kanal›n› iyice daraltan AKP, Türk milliyetçili¤i üzerindeki iktidar›n› da pekifltirmifl oldu. AKP liderli¤inin iktidar manevralar›, Kürt sorununda, ertelenmifllik, karars›zl›k, hatta politikas›zl›k olarak yo- rumlanabilir. AKP liderli¤inin davran›fl kal›plar›n› uzun y›llar koyu ‹slamc›-milliyetçi (Türkçü) düflünsel gele- neklerin belirlemifl olmas›; Tayyip Erdo¤an’›n “kesin il- keleri olmayan kaypak bir taktik adam› olarak ün yap- m›fl olmas›”n›nbu yorumda pay› olabilir. Ancak öz- nel siyaset tarz› ve iktidar manevralar›, AKP’nin Kürt sorununa yönelik politikas›n›n olmad›¤›n› göstermez; tersine bunlar elini güçlendiren unsurlard›r. Örne¤in ön- celeri, Kürt sorunundaki “eski baflar›s›zl›klar›” TSK’yi y›pratmak için kullanan AKP, iktidar savafl›m›nda TSK’nin direncini k›rd›ktan sonra, “eski yöntemleri aratmayan” politikalara yönelmifltir. ‹lk gündeme geldi¤inde, AKP’nin Kürt aç›l›m›, Halk›n Devrimci Yolu sayfalar›nda, Kürtlerin neoliberal yeni sömürgecilikle bütünlefltirilmesi ve Kürt hareketinin tas- fiye edilmesi projesi (neoliberal asimilasyon) olarak ni- telenmiflti. Neoliberal asimilasyon, Kemalist asimilasyon politikalar›n›n krize girerek sürüdürülemez oldu¤u bir tarihsel-toplumsal dönüm noktas›nda ortaya ç›kt›. Ara- dan yaklafl›k iki y›l geçti. Kürtlerin etnik kimlik ve 53 KÜRT SORUNU KÜRT SORUNU Asimilasyon kapasitesini geniflletme giriflimleri, yoksul Kürt halk›n›n h›zla proleterleflmesine ve buradan do¤an toplumsal dinamizmin Kürt hareke- tinin uluslaflma kanal- lar›nda politikleflmesine yol aç›yor. ‹ktidar›n, poli- tik Kürt hareketiyle halk›n ba¤lant›lar›n› kesme giriflimleri, Kürt uluslaflmas›n›n bu yeni politikleflme u¤ra¤›nda baflar›s›zl›¤a u¤ruyor. Özel savafl ve politik bask›n›n fliddetlenmesi, Kürt hareketini tasfiye edemedi¤i gibi, hareketin yenilenmesine olanak sa¤layan nesnel temeli geniflletiyor K Celal K›raç Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar› Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar› ilkbahar döne- minde, AKP iktidar›n›n, hal- ka yönelik ne- oliberal, faflist, cinsiyetçi, ayr›mc› sald›r›lar› artarken, toplumsal muha- lefet iki eksende flekilleniyor. Birincisi, neoliberal y›- k›m politikalar›na karfl› hak mücadelesi temelinde orta- ya ç›kan özsavunma hareketleri ve halk direniflleridir. ‹kincisi, AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesi te- melinde ortaya ç›kan direnme e¤ilimleridir. Son zaman- larda, nesnel olarak, toplumsal (kamusal) hak taleple- riyle, siyasal (demokratik) hak talepleri paydas›nda or- taklaflan toplumsal muhalefeti, ilkbaharda genifl, yayg›n, çok cepheli, çok merkezli bir muhalefet tarz›yla gelifl- tirme olanaklar› giderek geniflliyor. Bu dönemde, hak mücadelesi temelinde geliflen özsa- vunma eylemleri ve halk direniflleri, do¤al ve kentsel çevrenin sermaye taraf›ndan ya¤malanmas›na karfl› di- renifllerde somutlafl›yor. Di¤er taraftan yoksullaflt›rma, iflsizlefltirme, güvencesizlefltirme ve hak gasplar› bütün h›z›yla sürerken, güvencesiz iflçi s›n›f› ve piyasalaflt›r›- lan kamusal hizmetler alan›nda hizmet üreten kamu emekçilerinin yenileyici dinamikleri emek hareketini canland›r›yor. AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesinde ortaya ç›kan direnifl e¤ilimleri, en fazla, politik muhalefetin bask› alt›na al›nd›¤› “dava”larda görülüyor. Kürt hare- ketiyle CHP’yi, hak mücadelesi özneleriyle gazetecile- ri, ayd›nlarla spor kulübü taraftarlar›n› ayn› eksende bir araya getiren polis operasyonlar› ve özel yetkili a¤›r ceza davalar›na karfl› direnifl e¤ilimleri, ilkbaharda da özgül bir muhalefet dinamizmi olmay› sürdürücek. Ayr›ca, toplumsal hareketlerde ve Kürt hareketinde ka- rarl›l›¤›yla öne ç›kan kad›n militanl›¤›, AKP gericili¤i- nin kad›n düflman› projelerine karfl› toplumsal muhale- fetin en direngen öznelerinden biri olmaya devam edi- yor. Art›k özsavunma eylemlerinin ve halk direnifllerinin üzerini örtmenin olanaks›z hale geldi¤i bir noktaday›z. AKP faflizmine karfl› direnme e¤ilim- leri farkl› çevreleride içererek geniflliyor. Sürekli geniflleyen muhalefet çizgisi ilkbahar muhalefetinin kararl› pratiklerinden geçerek en olgun biçimleriyle 1 May›s meydanlar›na tafl›nacak. ‹lkbahar muhalefetinden 1May›s’a toplumsal muhalefette geniflleme ‹lkbahar muhalefetinden 1May›s’a toplumsal muhalefette geniflleme GÜNDEM 2012

Upload: halkin-devrimci-yolu

Post on 10-Feb-2016

278 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

Halkın Devrimci Yolu dergisi 8. sayısı www.halkindevrimciyolu.org

TRANSCRIPT

Page 1: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

talizmine sa¤lad›¤› ivmeden kopararak ele alan bu ya-n›lsama, yarg›n›n politikleflmesini, yaln›zca AKP-cema-at kadrolar›n›n yarg›y› ele geçirmesi ve kötüye kulla-n›m›yla s›n›rl›yor. “Yarg› ba¤›ms›zl›¤› ve hukukun ev-rensel ilkeleri”nin yanl›fl ellerde kötüye kullan›m›, AKPpolitikas›n›n tamam› gibi gösteriliyor. Böylece asl›nda,AKP’nin, yarg› gücüne yeni bir s›n›fsal politik nitelikkazand›rmas› görmezden geliniyor. Her zaman ve heryerde geçerli “iyicil de¤erlerle yüklü” evrensel burjuvahukukunu varsayan bu yaklafl›m tarihsel olarak yanl›fl-t›r. Evrensel oldu¤u iddia edilen de¤erler, de¤iflken bur-juva hukukuna somut s›n›f savafl›mlar› sürecinde, özel-likle proleter mücadele zoruyla yüklenmifltir.

“Burjuva haklar”›n (burjuva hukukun) içeri¤i, yüzy›lla-

ra yay›lan iflçi s›n›f› mücadelesiyle geniflletilmifltir. Bu-gün yeni bir tarihsel, toplumsal ba¤lamda yükselen“proleter hak mücadeleleri”yle krize giren burjuva hu-kuk sistemi, yükselen hak mücadelelerini bast›rma ça-releri aramaktad›r. Terörle mücadele stratejisine dayal›ceza politikalar› ve toplumsal bast›rma yöntemleri buaray›fl›n ürünüdür.

Burjuva haklara (burjuva hukuka)proleter müdahaleEmek sermaye çeliflkisinin sonucu günümüzde belirle-yici konumuna gelen hak mücadelesinin, “hak temellitalep hareketleri”yle ortaya ç›kan uzun bir tarihsel öy-küsü vard›r. Burjuva efsanelerle dolu bu tarihsel öykü-de, feodal gericili¤e karfl› “modern yurttafl” formuyla

41

HAK MÜCADELES‹

40

HAK MÜCADELES‹

ak mücadelesinin “terör suçu”yla yarg›lan-mas›; hatta Gerze, Eflme ve Tortum’da gö-rüldü¤ü gibi, do¤a tahribat›na karfl› en s›-radan demokratik tepkilerin bile “izinsizgösteri, polise mukavemet ve kamu mal›na

zarar” gibi suçlamalarla cezaland›r›lmas›, “yarg› gü-cü”nün kullan›m›nda farkl› bir politikleflme evresine gi-rildi¤ini göstermektedir. Yeni “terörle mücadele strate-jisi”, yayg›n özsavunma eylemleri ve halk direniflleri-nin suçlu ilan edilmesinin temelini oluflturmaktad›r. Hu-kuksal arkaplandan mevzuata, polisten savc›ya, mahke-meden hapishaneye dek yarg› sistemi bu temelde ye-niden yap›land›r›lmaktad›r. Yeni ceza politikas›n›n he-definde, iflçi s›n›f› hareketinin somut geliflme kanal›n›oluflturan hak mücadelesiyle birlikte, asl›nda AKP ikti-

dar›n› ve neoliberal yenisömürge kapitalizmini tehditeden bütün toplumsal mücadeleler yer almaktad›r. Bunedenle yarg› gücü, iktidar›n, hak mücadelesine hukuk-sal görünüme bürünmüfl politik sald›r›lar›n› yürütmeklegörevlidir. Bu sald›r›lar, somut, bireysel suçlar›nötesinde daha çok, sürekli suçlu gösterilen (“kriminali-ze edilen”) bir hareket tipine ve bu hareket tipinininkayna¤›nda yer alan s›n›fsal-toplumsal kesimlere yöne-liktir. (Bütünlüklü bir de¤erlendirme gerektiren Kürt ha-reketine yönelik özel savafl hukuku bu yaz›n›n kapsa-m› d›fl›ndad›r.)

Bu noktada “yarg›n›n politikleflmesi”ne iliflkin bir ya-n›lsama ortaya ç›k›yor. Yarg›daki de¤iflimi, s›n›fsal içe-ri¤inden ve neoliberal yenisömürgecili¤in Türkiye kapi-

H

Veysel Dere

Hak mücadelesinehukuksallaflm›fl politik sald›r›

Hak mücadelesinehukuksallaflm›fl politik sald›r›

Hukuksal görünüme bürünmüfl politik sald›r›larlahak mücadelesinin bast›r›lmas›, neoliberal burjuvagericili¤in zaferi ve AKP iktidar›n›n süreklili¤i içinyaflamsald›r. AKP iktidar›, hukuksal sald›r›yla, hakmücadelesi hatt›nda yükselen yeni direnifl hareket-lerini k›r›p, hak mücadelesi zeminlerinde filizlenenortak yaflam e¤ilimlerini bast›rarak kendisüreklili¤ini güvenceye almak istiyor

Hak mücadelesinin suçlu ilan edilmesi

32

KP’nin üçüncü iktidar döneminde, siyasal çat›flmalar ekseni yeniden flekilleniyor. Üç aflamal› ikti-dar stratejisiyle sömürge tipi faflizmin asker merkezli yap›lan›fl›na son veren AKP, sivil diktatörlüke¤ilimlerinin giderek belirginleflti¤i kal›c› bir modele gidiyor. ‹ktidar› kal›c› bir modele dönüfltürmegiriflimleri, egemenlerin ve ezilenlerin siyasal mevzilenmesinde de¤iflimlere yol aç›yor; yeni geri-limler, çeliflki ve çat›flma alanlar› ortaya ç›k›yor. ‹ktidar blo¤unda, Erdo¤an’›n kiflisel otoritesinimutlaklaflt›ran bir modelin oluflumuna pasif direnifller gözlenirken; toplumsal muhalefet, AKP fafliz-mine karfl› demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasal ivme kazan›yor. Hak mücadelesi temelindeyükselen özsavunma hareketleri ve halk direnifllerinin yan›nda, demokrasi mücadelesi temelinde ar-tan direnifl e¤ilimleri toplumsal muhalefetin yeni siyasallaflma çizgisini oluflturuyor.

AKP’nin üç aflamal› iktidar staratejisiAKP’nin üç aflamal› iktidar stratejisi, ilkin, ‹slamc› hareketin neoliberal dinamiklerle kaynaflarak dönüfl-mesiyle meydana gelen kitle partisinin, sömürge tipi faflizmin iktidar›n› ele geçirmesi; ard›ndan, ikti-dar›n› güvenceye almas› ve flimdi de iktidar›n› kal›c› bir modele dönüfltürme giriflimlerinden olufluyor.Birinci aflama dönüflümcü, ikinci aflama tasfiyeci, üçüncü aflama bask›c› niteli¤iyle belirginlefliyor.

AKP iktidar›n›n birinci dönemi, ‹slamc› hareketin, 2000’lere do¤ru iyice s›klaflan neoliberal yeni-sömürge kapitalizminin krizlerini yönetmek ve sömürge tipi faflizme yeni bir politik düzen vermekiçin iktidar altenatifi olarak kendini örgütleme sürecidir. Bu süreçte ‹slamc› hareket, devlet iktida-r›n›n gere¤ine uygun biçimde dönüfltü. Bu görevler, Türkiye’yi de¤iflen emperyalist iliflkilere yeni-den eklemlemek; krizlerle s›k s›k kesintiye u¤rayan sermaye birikim süreçlerine ak›c›l›k kazand›r-mak; egemenlik iliflkileri de¤iflen oligarflinin birli¤ini tesis etmek; politik-s›n›fsal hareketlerini tasfi-ye ederek iflçi s›n›f›n›n oluflumuna müdahale etmek ve Kürt hareketini bask› alt›nda tutarak Kürt-lerin düzenle bütünleflmesini sa¤lamakt›. Bunlar›n üstesinden gelebilmek için AKP, kendini özel ye-teneklerle donatt›, kadrolaflt›; iktidar stratejisini, dönüflüm, yo¤unlaflma ve uzlaflma taktikleriyle ol-gunlaflt›rd›.

Uzun y›llar devletin, piyasalar›n ve tarikatlar›n gölgesinde büyüyen ‹slamc› hareket, neoliberal dina-miklerle kaynaflarak bir iktidar hareketine dönüfltü. Kendisiyle birlikte oligarflinin siyasal iktidar ya-p›s›n› ve egemenlik iliflkilerini de dönüfltürdü. Türkiye siyasetinin sa¤ gelene¤inin kurucu dinamik-lerini tek parti çat›s› alt›nda yo¤unlaflt›rarak (“konsolidasyon”) alternatifsizlik avantaj› elde etti; güç-lü parti, karizmatik liderli¤e giden yolu temizledi. Sa¤›nda ve solunda etkili partileflmelere izin ver-medi. ‹flçi s›n›f›/halk düflman› sa¤ siyaset gelene¤inin ‹slamc›, milliyetçi, muhafazakâr, faflist dina-miklerini tek partiyi güçlendirecek flekilde yeniden yap›land›rd›. Yeni kontrgerilla operasyonlar›n›nkadro fideli¤ini oluflturan Yaz›c›o¤lu’nun Büyük Birlik Partisi, AKP’nin yörüngesine yerleflti. Sürek-li ›rkç› taktiklerle hareketli taban› t›rt›klanan MHP ise kirli siyaset operasyonlar›yla itibars›zlaflt›r›l›p

kronik iç sorunlarla kuflat›ld›. HAS Parti’yle bölünen Saadet Par-tisi de sürekli istikrars›zlaflt›r›ld›. Sa¤ siyaset gelene¤inin teme-lini oluflturan gerici faflist milli cephe siyaseti, AKP’nin bafllan-g›c›ndan beri yap›s›nda içerilmifl olarak bulunuyor. 1950’lerdeDemokrat Parti’nin “Vatan Cephesi”, 1970’lerde “MilliyetçiCephe” ya da 1990’larada çeflitli koalisyonlarla tesis edilmeyeçal›fl›lan istikrars›z sa¤ bloklaflma gelene¤i, AKP çat›s› alt›nda görece istikrarl› yap›ya kavufltu.

Erdo¤an’›n “Hükümet olduk; ama iktidar olmad›k!” sözü, iktidar›n ele geçirilme sürecinin gerilim-lerini ve siyasal saflaflmalar›n› yans›tan bir özdeyifl olarak belleklerde kald›. “Askeri vesayete kar-fl› ileri demokrasi” söylemiyle fomülleflen iktidar stratejisi, dönüflümcü bir ideoloji de gerektiriyor-du. ‹slamc› harekette doktriner olarak bulunmayan “hak ve özgürlükler” söylemi soldan devflirildi.Özellikle iktidar›n ilk y›llar›nda alternatif bir güç oda¤›n›n yarat›lmas›ndaki yetersizlik, Avrupa Bir-li¤i’ne haz›rl›k sürecinin dönüfltürücü gücüyle telafi edildi. Kopenhag kriterleriyle, askerin hareketalan›n› s›n›rlayan 7 reform paketi yürürlü¤e girdi. AKP, devlet içindeki güç dengelerini kendi le-hine çevirinceye dek uzlaflma taktiklerini önplanda tutarak ad›m ad›m iktidar›n› tahkim etti.

AKP’nin iktidar stratejisinin ikinci aflamas›na, devlet iktidar›nda oluflturdu¤u kuvvet merkezine da-yanarak TSK’nin direncinin k›r›lmas› damgas›n› vuruyor. Böylece sömürge tipi faflizmin, yenisö-mürgecilikle baflat asker merkezli tarihsel yap›lan›fl›na son verilmifl oldu. Vurucu gücünü polis, yar-g›, AKP medyas› ve ‹slamc› burjuvazinin oluflturdu¤u yeni kuvvet merkezi, güçlü seçmen deste-¤i, ABD ve AB emperyalizminin do¤rudan deste¤i ve tekelci sermaye ve medyas›n›n da iktidar›npolitik nüfuzuna girmesiyle tahkim edildi. Güvenlik, yarg› ve maliye bürokrasisinde kadrolaflan ‹s-lamc› militanlarla tarikat-cemaat ileri gelenleri yeni devlet seçkinlerine (yeni bürokrasi seçkinleri)dönüfltüler. Yeni devlet seçkinlerinin nüfuzu alt›nda oligarflinin siyasal egemenlik iliflkileri yenile-nerek birli¤i yeniden sa¤land›. Eme¤i bask› alt›nda tutarak krizi bir süreli¤ine yat›flt›ran AKP, ser-maye egemenli¤ini güvenceye ald›. Eme¤i de¤ersizlefltirip, do¤al ve toplumsal yaflam› metalaflt›ranAKP, ülkenin finansal sermayeye ba¤›ml›l›¤›n› derinlefltirdi.

Medyan›n yeni kullan›m biçimiyle, iktidar›n yeni kuvvet merkezinin operasyonel yetenekleri art›r›l-d›. AKP iktidar›n›n meflrulaflt›r›lmas›na yönelik ideolojik rolünün yan›nda, medyaya yeni politik rol-ler verildi: Özellikle yeni “yarg› refomu”yla (“dinleme, izleme kay›tlar›n›n yay›mlanmas›”) etkinli-¤i daha da art›r›lmak istenen medya, do¤rudan politik polis operasyonlar›na hizmet etmeye baflla-d›. Yarg›n›n yeni kullan›m biçimi, polisin ve medyan›n rejimin kuruluflundaki ifllev ve görevlerinigeniflletti. Yürütme gücü, yasama gücü ve yarg› gücünün yan›nda medya gücü de iktidar›n bile-flenlerine kat›ld›. Gazeteci, ayd›n, politikac›lar›n bask› alt›na al›nmas›na koflut, ‹slamc› entelektüel-ler, siyasal, s›n›fsal seçkinler tabakas›na kat›ld›. Medya, üniversite ve devlette konumlanan yeni ik-

Yerinde ve tam zaman›nda gerçekleflen s›çramalar olmadan, hak mücadelesinin do¤rusal genifllemesiyle devrimci çizgi geliflemez. Hak mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birlefltiren elveriflli u¤raklardagerçekleflen s›çramalar, tüm ezilenlerin birbiriyle karfl›kl› iliflkisi içinde temsil edildi¤i politik genifllemeye götürecektir. 2012 ilkbahar›nda, toplumsalmuhalefet, yeni bir siyasal at›l›m›n filizlendi¤i deneyimlerle güçlenecektir

Demokrasi mücadelesiyle yenibir siyasal at›l›m›n efli¤indeDemokrasi mücadelesiyle yenibir siyasal at›l›m›n efli¤inde

A

ürkiye’de önemli bir kesim, üçüncü iktidardönemiyle birlikte has›mlar›n›n gözünde birtür yenilmezlik payesine kavuflan AKP’ninancak partiyi çatlatacak iç gerilimlerinin ha-rekete geçmesiyle y›k›labilece¤ini düflünü-

yor. Yenilgi psikolojisi içindeki muhalefette oldu¤u ka-dar iktidar çevrelerinde de hâkim olan bu düflünceyegöre, AKP’yi y›karsa ancak içerden birileri y›kar. Bu-rada da dikkatler, Milli Görüflçüler-Gülenciler ayr›m›-

n›n güncel yans›malar›na ve Fethullah Gülen Cemaa-ti’nin stratejik kurumlar› tekeline alan kadrolaflmas› ileTayyip Erdo¤an’›n tek adam politikas› ekseninde yafla-nan gerilimlere odaklan›yor.

Gerek kadrolar›, gerek temsil etti¤i egemen s›n›flar, ge-rek taban›, gerekse seçmeni dikkate al›nd›¤›nda birbir-leriyle çeliflki içindeki unsurlardan oluflan AKP’de içgerilimler, partinin kuruluflundan beri vard›. Hatta kü-çük çapl› da olsa dönem dönem kopufllar ve tasfiyeler

3130

AKP’nin üçüncü iktidar dönemiyle gündeme gelen iç gerilimlerini cemaat kökenlerine dayal› farkl›l›klarlaaç›klamaya çal›flmak eksik ve aldat›c›d›r. Çünkü bu farkl›l›klardan kaynaklanan gerilimler, AKP “hükümetolduk ama iktidar olamad›k” derken de, iktidar ele geçirilirken de eksik olmam›flt›. Bugünü farkl› k›lanAKP’nin iktidar olduktan sonra, iktidar olmaktan kaynaklanan gerilimleri de kendi iç gerilimlerine dönüfl-türmüfl olmas›d›r. ‹ktidar paylafl›m› art›k AKP ile has›mlar› aras›ndaki bir sorun olmaktan ç›k›p, AKP içi birsoruna dönüflmüfltür. Giderek otoriter yan› öne ç›kan AKP iktidar›nda, Erdo¤an’›n bütün gücü tekeline al-mas›, iktidar›n önemli operasyonel ayg›tlar›n› elinde tutan Gülenciler baflta olmak üzere paylafl›mdan iste-di¤i ölçüde faydalanamayanlar› rahats›z etmektedir. Paylafl›m ancak iktidar›n korunmas› ile birlikte müm-kün oldu¤undan, iktidar›n iç bütünlü¤ünü koruma çabalar› da efl zamanl› olarak geliflmektedir. Öte yandanfarkl› grup ve kadrolar›n iktidardan pay alma yar›fl›n›, iktidar› sallant›ya sokabilecek ekonomi, Kürt sorunu,d›fl politika odakl› krizler ve iflbirlikçilik tercihleri aras›ndaki nüanslar flekillendirmektedir.

Mü’min kardefllerin kavgas›

Mü’min kardefllerin kavgas›

‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda

‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda

TMetin Uludere

isyanlar y›l› ola-rak an›ld›. Kapi-talizmin neolibe-ral aflamas›n›nilk dönemlerinde

(1980-90’lar) ve olgunlaflma aflamas›nda (2000’ler) be-lirli co¤rafyalara s›k›flan ilk isyanlar/mücadeleler bugündünyan›n dört bir yan›na yay›lm›fl durumda. 2008 kri-zi ile Atina sokaklar›nda yanan atefl bugün her yerdekendini gösteriyor. Kapitalizmi içten içe çürüten kriz,giderek daha s›k aral›klarla ve daha genifl co¤rafyalar-da varl›¤›n› hat›rlat›rken dünyan›n meydanlar›, sokakla-r› hak mücadelelerin çeflitli formlar›na yatakl›k ediyor.Kriz genellefltikçe isyan da genellefliyor. “Arap baha-r›”n›, “Avrupa yaz›”, “ABD güzü” ve di¤erleri takipederken, bu isyanlara dair tart›flmalar, tehlikenin fark›-na varan sermaye temsilcilerinin ve isyana “haz›rl›ks›zyakalanan” solun gündemini belirliyor.

Yükselen hareketlerin hemen hemen tamam› neoliberalideologlar taraf›ndan, “ne istemediklerini söylerken neistediklerini bilmemek” ile elefltiriliyor. Asl›nda bu mü-cadeleler ne istemediklerini çok iyi biliyor. Temel ka-musal hizmetlerin özellefltirilmesini, temel haklar›n fi-nans kapitalin azg›n birikim tutkusuna kurban edilme-sini, sermayeye s›n›rs›z sömürü özgürlü¤ünü istemiyor-lar. Ve en genel anlam›yla yönetilenler eskisi gibi yö-netilmek istemiyor. Ama neoliberal ideologlarca ve yeryer onlara kat›lan “yenik sosyalistlerin” aksine tüm mü-cadeleler ne istedi¤ini de aç›kça ifade ediyor. Her yer-de ortak pankartlar: Paras›z e¤itim, sa¤l›k, bar›nmahakk›, güvenceli bir ifl, insanca yaflam, gerçek bir de-mokrasi vs… Tekelci sermayenin sözcülerinin “ne is-tediklerini bilmiyorlar” yorumlardaki alayc›l›k, kapitaliz-min insanl›¤a bunlar› verme yetene¤inin kalmad›¤›n›itiraf edememelerinden kaynaklan›yor. Çünkü sistemiçinde bulundu¤u kriz karfl›s›nda otoriterleflme ve afla-¤›lama d›fl›nda bir tepki üretemiyor. “Kapitalizm flim-diyi tekrarlamayan bir gelecek yaratmaktan aciz” oldu-¤unu hergün daha aç›k gösteriyor. Times dergisi dahidurumu “Spekülasyon, flantaj ve hükümet deste¤iyleayakta duran bir finansal sektörle karakterize edilen,fonksiyonunu yitirmifl bir ekonomi” diye anlat›yor. Di-le kolay; sadece Avrupa Birli¤i’nde ve sadece 2011’inEylül ay›nda 4,3 milyar dolar bankalar›n borçlar›n›nödenmesi için aktar›ld›. Bu para kamu hizmetlerinin k›-s›lmas›yla ve dolayl› vergilerin artt›r›lmas›yla ç›kart›l›r-ken, Portekiz, Yunanistan ve ‹rlanda baflta olmak üze-re bir çok ülkede IMF reçeteleri en vahfli formlardahortlarken her hak talebi do¤rudan siyasal bir çat›flma-n›n konusu oluyor. Kârl› olabilecek kamu sektörlerini

ve toplumun ortak mallar›n› özellefltirmek için ç›rp›nandevletlerin, bankalar›n zararlar›n› kamu ad›na üstlen-mesi politik krizi de derinlefltiriyor.

Egemenler sorunun ve do¤al olarak da çözümün “eko-nominin içinde” oldu¤una inanmak istiyorlar. Ancakkriz basitçe “ekonomik” de¤il. Kapitalizmin elinde ka-lan az say›daki eski vaadini (yer yer temsili demokra-siyi ve laikli¤i dahi) kolayca gözden ç›kartt›¤› küreselçapta bir politik kriz, toplumun hayatta kalmas›n›n, ye-niden üretiminin zorland›¤› bir toplumsal kriz, hattaenerji, g›da ve ekolojik krizi de içeren, sokaklar›n is-yan ateflleriyle tutufltu¤u küresel bir organik krize dö-nüflürken halklar›n kriz karfl›s›ndaki reaksiyonlar› h›zlasiyasallafl›yor, hatta bafltan siyasal do¤uyor.

Hak mücadeleleri ve hak mücadelelerinin talepleriningiderek evrensel bir nitelik tafl›mas›, bu siyasallaflma-n›n önemli bir yans›mas› oluyor. ‹ster tek tek spesifikhak gasplar›na karfl› öz savunma eylemlerinde, ister ne-oliberal kapitalizmin topyekun iflas›n›n faturas›n›n ödet-tirilmesine karfl› iflgal edilen meydanlarda, ister krizinpolitik sonuçlar›na halk›n politik bir güç olarak müda-hale etti¤i eylemlerde, en öne hep hak mücadelelerininbayra¤› çekiliyor. Hak mücadeleleri çizgisi sermaye sal-d›r›lar› karfl›s›nda s›n›f hareketinin birli¤inin ve “halk›ngenel ç›karlar›”n› temsil etme iddias›n›n yükseltilebil-mesinin kald›rac› oluyor. ‹spanya’daki eylemlerde sar›renk e¤itim hakk›, yeflil renk sa¤l›k hakk› ve k›rm›z›renk konut hakk› bayraklar› yer al›yor. ABD’deki Oc-cupy (‹flgal) hareketinde benzeri acil talepler s›ralan›-yor: Zenginleri vergilendir, savafl› durdur, herkese e¤i-tim ve sa¤l›k. Tahrir’de demokrasinin yan›na, asgariücretin yükseltilmesi, sa¤l›k-bar›nma-ulafl›m hizmetleri-ne dair talepler dahil ediliyor.

Avrupa’da, ABD’de, Ortado¤u’da dünyan›n dört bir ya-n›nda yükselen e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, güvenceli ifl ta-lepleri ve mücadeleleri, devrimcilerin temel çat›flma ala-n›na dair baflar›l› bir öngörüsünü de¤il, savafl›n içeri-sinde, vurufla vurufla, yene yenile ilerletilmesi gereken“devrimci öznenin infla süreci”nin öncelikli/acil ihtiyaç-lar›n› yani devrimci görevleri haber veriyor. Bu görev-leri kavrayabilmek için giderek etkisini artt›ran dina-mizme daha yak›ndan bakmak gerekiyor.

Güvencesizlik hem çözüyorhem birlefltiriyor Küresel ölçekte yaflanan ve etkisini korkunç derecedeartt›ran “proleterleflme ve yeniden proleterleflme” süre-cinin yönetilebilmesi giderek zorlaflan çeliflkileri, bah-setti¤imiz dinamizmin zeminini oluflturuyor. Bu çeliflki-

75

TOPLUMSAL HAREKETTOPLUMSAL HAREKET

“‹flçi s›n›f› hareketinin bugünküyeniden kurulufl ve siyasallaflmadönemi, neoliberalizme karfl›öfkeli itirazlar›, kitlesel tepkilerive direniflleri arkas›na alan militanhak mücadeleleri etraf›nda biçimleniyor.”11 S›n›f d›fl› oldu¤uilan edilen “toplumsal hareketler”h›zla s›n›fsallafl›rken, ayr›cal›kmücadelesi güttü¤ü yolundaelefltirilerle karfl›laflan gelenekseliflçi hareketleri krizinitoplumsallaflarak aflabiliyor

S›n›f›n isyan›isyan›n s›n›f›S›n›f›n isyan›isyan›n s›n›f› 2011

‹brahim Kenan Mutlu

Tahrir’denKurtulufl’aTahrir’denKurtulufl’a

leri taraf›ndan y›k›lan yönetimlerin neoliberal program-lar›n› onarmaktad›r. Böylelikle, çat›flma zemini muhafa-za edilmekte ve yeni çat›flmalara davetiye ç›kar›lmak-tad›r. Bu çat›flman›n devrimci potansiyelini neoliberaliz-me karfl› mücadele içinde özneleflen Ortado¤u’nun ye-ni proletaryas›, karfl›devrimci potansiyelini ise neolibe-ralizm ile birlikte onun krizini de içsellefltiren ve ken-di krizine dönüfltüren siyasal ‹slam temsil etmektedir.”

‹lk baflta “Mübarek devrilsin” talebiyle soka¤a ç›kanhalk hareketinin bileflenleri ve di¤er talepleri incelendi-¤inde s›n›fsal karakterin belirleyici oldu¤u, Mübarek’inemperyalizm iflbirlikçili¤inin, neoliberal kapitalizmin veonun gerektirdi¤i otoriter yönetimin bir simgesi olarak

hedef al›nd›¤› görülecektir. Halk hareketinin temsil et-ti¤i s›n›f ç›karlar› ile emperyalizmin ve iflbirlikçi ege-men s›n›flar›n ç›karlar› aras›nda bir uzlaflmazl›k vard›r.ABD güdümlü M›s›r ordusu ile neoliberal politikalar›benimsemifl olan ve emperyalizmle uyumlu bir d›fl po-litika izleyece¤inin taahhüdünü veren Müslüman Kar-defller’in (MK) uzlaflmas›yla yürütülen “düzenli geçifl”sürecinin ard›ndaki ABD deste¤inin ve karfl›s›ndaki so-kak muhalefetinin nedeni de budur. Ordunun iktidarda-ki yerini muhafaza etmesi ve Siyasal ‹slamc› partileriöne ç›karan yeni parlamenter sistem, halk›n politik ikti-dar›n› kurmaya de¤il halk hareketinin olas› politik et-kilerini bast›rmaya yönelik bir müdahale arac›d›r.

6564

rap dünyas›nda Tunus’la bafllay›p giderekbütün ülkelere yay›lan halk hareketleridalgas› de¤iflimi kaç›n›lmaz k›l›nca, ç›kar-lar›n› güvence alt›na almak isteyen ege-men s›n›flar ile dalgan›n as›l öznesi ola-

rak taleplerinin peflini b›rakmayan halk kesimleri ara-s›ndaki mücadele de¤iflim sürecinin de temel belirleye-ni haline geldi. Bu mücadele en olgun biçimleriyleArap dünyas›n›n kalbi say›lan M›s›r’da gözlenmektedir.Hüsnü Mübarek’in yönetimden uzaklaflt›r›lmas› ve siya-si partiler yasas›n›n görece demokratiklefltirilmesine ra¤-men sokak hareketi yeni dalgalarla Tahrir’i doldurmak-tad›r. Emperyalizm iflbirlikçisi neoliberal rejimin despot

liderli¤ini kendi özgücü ile deviren ancak yerine ken-di iktidar›n› koyabilecek örgütsel-politik araçlara sahipolmayan halk kitleleri sokakta, egemen s›n›f ç›karlar›-n› güvence alt›na almak üzere yap›land›r›lm›fl ordu veparlamenter sistem de iktidardad›r. Haliyle çat›flman›nas›l kayna¤› yerli yerinde durmaktad›r. Siyasal ‹slam’›nkarfl› ç›k›fl›na ra¤men, askeri yönetime son verilmesi ta-lebiyle geliflen ve seçim sürecinin meflruiyetini sorgu-latan Kas›m-Aral›k Eylemleri M›s›r’da henüz son sö-zün söylenmedi¤ini göstermektedir.

Çat›flma sürmektedir; çünkü “yönetimlerde rol almayasoyunan politik aktörler, halk hareketlerinin talepleriniiçeren programlar oluflturmamakta, aksine halk hareket-

M›s›rl›lar, 2011’in bafl›nda, Mübarekdespotizmine isyan ederek Tahrir’e(Kurtulufl Meydan›’na) ç›kt›. Müba-rek gitti, ABD destekli ordu-Siyasal‹slam ittifak› geldi. Halk hareketibunun için miydi? Böyle olmasa ge-rekti ki, M›s›rl›lar›n isyan› 2011’insonunda bu kez de postala ve fetva-ya karfl› Tahrir’e ç›kt›. M›s›rl› emek-çiler Tahrir’de bayra¤› yükselttikçeyaln›zca neoliberalizme iman eden-lerin krizini de¤il kendi ba¤›ms›z po-litik kimli¤ini de olgunlaflt›r›yor.

A

Levent Kara

“Tek yol sokak tek yol devrim”in Arapças›

DÜNYA-ORTADO⁄U

ürt sorununda, 12 Haziran seçimindensonra, savafl ve bask› politikalar›n›n belir-ledi¤i yeni bir döneme girildi. “Kürt aç›-l›m›”yla yarat›lan beklentiler ve canland›r›-lan umutlar bofla ç›kar›larak, Kürt sorunu,

bir kez daha özel savafl›n ve burjuva siyasal gericili-¤in k›s›rdöngüsüne hapsedildi. 90 y›ld›r Türkiye Cum-huriyeti topraklar›nda hüküm süren burjuva siyasetiKürt sorununda bütün olanaklar›n› tüketti. “Tek parti”,“çok parti”, “askeri”, “sivil”, sözümona “liberal demok-rasi” ya da “muhafazakâr demokrasi” hangi biçimiolursa olsun burjuva siyasetinin hiçbir biçimi alt›ndaKürt sorununun eflitlikçi, özgürlükçü, demokratik çözü-münün olmad›¤› defalarca görüldü. Kitle katliamlar›,zorunlu iskânlar, kitlesel sürgünler, hapsetmeler, idam-lar gibi hemen bütün zora dayal› yöntemleri kullananegemenlerin, bu sorunu çözmek gibi bir derdi olmad›-¤› da görüldü. Çünkü burjuva siyasetin soruna iliflkinstratejik yaklafl›m›n›n temelinde “çözüm” de¤il, Kürtle-rin düzenle bütünlefltirilmesi (entegrasyon) program›var. Bütün siyasal iktidarlar taraf›ndan bugüne tafl›nanbu program, Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i nedeniy-le “zora dayal›” asimilasyon stratejileri ve devlet flid-detine dayal› ulusal bask› politikalar› temelinde yürü-tülmüfltür. ‹flte AKP iktidar› da içeri¤ini zenginlefltire-rek devrald›¤› zora dayal› asimilasyon stratejilerini, ne-oliberal yeni sömürge kapitalizminin gereklerine uygunbiçimler kazand›rarak “kendi tarz›nda” sürdürmektedir.

AKP’nin fliddet politikalar›na “geri dönüfl”ü, siyasi ra-kipleri ve liberal elefltirmenlerince, görece yumuflamapolitikalar›n›n öne ç›kt›¤› “Kürt aç›l›m›n›n terk edilme-si” olarak yorumland›. Ulusalc›lar ve liberallerden olu-flan iktidar blo¤unun iki karfl›t ak›m›, bu “geri dönüfl”ü,sadece AKP’nin iktidar reflekslerine ba¤lamaktad›r. On-lara göre, son derece esnek bir karakter arz eden ta-kiyeci-pragmatist siyaset tarz›yla AKP, anl›k, konjonk-türel ç›karlar›na ba¤l› olarak, gereken “yumuflama-bas-k›” politikalar›na ifline geldi¤i gibi kolayca yönelebil-mektedir. Örne¤in, Kürtlerin oylar›n› alabilmek için“aç›l›m”, Türk milliyetçilerinin deste¤ini kaybetmemekiçinse hiç tereddütsüz “fliddet” politikalar›n› devreyesokmaktad›r.

‹ktidar reflekslerine odaklanarak sorunun özünü kaç›ranulusalc›-liberal itirazlar›, AKP liderli¤inin, özellikle Er-do¤an’›n k›vrak manevralar› s›k s›k bofla düflürmekte-dir.

Demokrasi flovlar›yla her an elinin alt›nda tuttu¤u libe-ral rezervin manipülasyonu Erdo¤an için bir çocukoyunca¤›d›r. Bask› rejiminin ülkedeki siyasal ortam›

iyice zehirledi¤i, liberal umutlar›n iyice tükendi¤i gün-lerde Erdo¤an’›n kürsüden vakur bir edayla -lütfen- di-ledi¤i “Dersim özrü” bile, bir sonraki f›rçaya dek, li-beralleri yedeklemeye yetti.11 Kürt sorununun ulusal-s›-n›fsal özünü görmezden gelerek, sorunu yaln›zca “dev-let fliddetine karfl› Kürt tepkisi”ne indirgeyen liberalyaklafl›m, “fliddet-tepki” ikileminin ortadan kald›r›lma-s›yla sorunun çözülece¤ine inanmaktad›r. Liberaller,aç›l›m politikalar›n›, “askeri vesayet”le simgelenen dev-letin fliddet gelene¤inden kopufl olarak de¤erlendiriyor-du. “fiiddet politikalar›na dönüfl”le liberal saflarda ya-flanan büyük hayal k›r›kl›¤›n›n nedeni de budur.

Liberallerle benzer bir mant›kla, Kürt sorununu salt“PKK fliddeti”ne indirgeyerek devlet fliddetinin kaç›n›l-mazl›¤›n› savunan ulusalc›larsa, gelinen noktay›AKP’nin takiyeci-pragmatist politikalar›n›n iflas› olaraknitelemektedir. Ulusalc›lara göre, ister sand›ksal kayg›-larla, ister AB/ABD’den gelen emperyalist bask›larlaolsun, “PKK terörüne ödün veren” AKP iktidar›n›n,“yeniden t›rmanan PKK teröründe” sorumlulu¤u büyük-tür. Ne var ki Roboski (Uludere) katliam› ve fliddetle-nen polis operasyonlar› karfl›s›nda AKP’yi yumuflakbafl-l›l›kla suçlayan ulusalc›lar›n ezberi tümüyle bozuldu.Böylece, fliddet ve flovenizm politikalar›n› temel alanulusalc›lar›n ve MHP’nin sa¤ muhalefet kanal›n› iyicedaraltan AKP, Türk milliyetçili¤i üzerindeki iktidar›n›da pekifltirmifl oldu.

AKP liderli¤inin iktidar manevralar›, Kürt sorununda,ertelenmifllik, karars›zl›k, hatta politikas›zl›k olarak yo-rumlanabilir. AKP liderli¤inin davran›fl kal›plar›n› uzuny›llar koyu ‹slamc›-milliyetçi (Türkçü) düflünsel gele-neklerin belirlemifl olmas›; Tayyip Erdo¤an’›n “kesin il-keleri olmayan kaypak bir taktik adam› olarak ün yap-m›fl olmas›”n›n22 bu yorumda pay› olabilir. Ancak öz-nel siyaset tarz› ve iktidar manevralar›, AKP’nin Kürtsorununa yönelik politikas›n›n olmad›¤›n› göstermez;tersine bunlar elini güçlendiren unsurlard›r. Örne¤in ön-celeri, Kürt sorunundaki “eski baflar›s›zl›klar›” TSK’yiy›pratmak için kullanan AKP, iktidar savafl›m›ndaTSK’nin direncini k›rd›ktan sonra, “eski yöntemleriaratmayan” politikalara yönelmifltir.

‹lk gündeme geldi¤inde, AKP’nin Kürt aç›l›m›, Halk›nDevrimci Yolu33 sayfalar›nda, Kürtlerin neoliberal yenisömürgecilikle bütünlefltirilmesi ve Kürt hareketinin tas-fiye edilmesi projesi (neoliberal asimilasyon) olarak ni-telenmiflti. Neoliberal asimilasyon, Kemalist asimilasyonpolitikalar›n›n krize girerek sürüdürülemez oldu¤u birtarihsel-toplumsal dönüm noktas›nda ortaya ç›kt›. Ara-dan yaklafl›k iki y›l geçti. Kürtlerin etnik kimlik ve

53

KÜRT SORUNUKÜRT SORUNU

Asimilasyon kapasitesinigeniflletme giriflimleri,yoksul Kürt halk›n›n h›zlaproleterleflmesine veburadan do¤an toplumsaldinamizmin Kürt hareke-tinin uluslaflma kanal-lar›nda politikleflmesineyol aç›yor. ‹ktidar›n, poli-tik Kürt hareketiylehalk›n ba¤lant›lar›n›kesme giriflimleri, Kürtuluslaflmas›n›n bu yenipolitikleflme u¤ra¤›ndabaflar›s›zl›¤a u¤ruyor.Özel savafl ve politikbask›n›n fliddetlenmesi,Kürt hareketini tasfiyeedemedi¤i gibi, hareketinyenilenmesine olanaksa¤layan nesnel temeligeniflletiyor

KCelal K›raç

Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar›Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar›

ilkbahar döne-minde, AKPiktidar›n›n, hal-ka yönelik ne-oliberal, faflist,

cinsiyetçi, ayr›mc› sald›r›lar› artarken, toplumsal muha-lefet iki eksende flekilleniyor. Birincisi, neoliberal y›-k›m politikalar›na karfl› hak mücadelesi temelinde orta-ya ç›kan özsavunma hareketleri ve halk direniflleridir.‹kincisi, AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesi te-melinde ortaya ç›kan direnme e¤ilimleridir. Son zaman-larda, nesnel olarak, toplumsal (kamusal) hak taleple-riyle, siyasal (demokratik) hak talepleri paydas›nda or-taklaflan toplumsal muhalefeti, ilkbaharda genifl, yayg›n,çok cepheli, çok merkezli bir muhalefet tarz›yla gelifl-tirme olanaklar› giderek geniflliyor.

Bu dönemde, hak mücadelesi temelinde geliflen özsa-vunma eylemleri ve halk direniflleri, do¤al ve kentselçevrenin sermaye taraf›ndan ya¤malanmas›na karfl› di-

renifllerde somutlafl›yor. Di¤er taraftan yoksullaflt›rma,iflsizlefltirme, güvencesizlefltirme ve hak gasplar› bütünh›z›yla sürerken, güvencesiz iflçi s›n›f› ve piyasalaflt›r›-lan kamusal hizmetler alan›nda hizmet üreten kamuemekçilerinin yenileyici dinamikleri emek hareketinicanland›r›yor.

AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesinde ortayaç›kan direnifl e¤ilimleri, en fazla, politik muhalefetinbask› alt›na al›nd›¤› “dava”larda görülüyor. Kürt hare-ketiyle CHP’yi, hak mücadelesi özneleriyle gazetecile-ri, ayd›nlarla spor kulübü taraftarlar›n› ayn› eksende biraraya getiren polis operasyonlar› ve özel yetkili a¤›rceza davalar›na karfl› direnifl e¤ilimleri, ilkbaharda daözgül bir muhalefet dinamizmi olmay› sürdürücek.

Ayr›ca, toplumsal hareketlerde ve Kürt hareketinde ka-rarl›l›¤›yla öne ç›kan kad›n militanl›¤›, AKP gericili¤i-nin kad›n düflman› projelerine karfl› toplumsal muhale-fetin en direngen öznelerinden biri olmaya devam edi-yor.

Art›k özsavunma eylemlerinin ve halk direnifllerinin üzerini örtmeninolanaks›z hale geldi¤i bir noktaday›z. AKP faflizmine karfl› direnme e¤ilim-leri farkl› çevreleride içererek geniflliyor. Sürekli geniflleyen muhalefetçizgisi ilkbahar muhalefetinin kararl› pratiklerinden geçerek en olgunbiçimleriyle 1 May›s meydanlar›na tafl›nacak.

‹lkbahar muhalefetinden1 May›s’a toplumsalmuhalefette geniflleme

‹lkbahar muhalefetinden1 May›s’a toplumsalmuhalefette geniflleme

GÜNDEM

2012

Page 2: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

2

KP’nin üçüncü iktidar döneminde, siyasal çat›flmalar ekseni yeniden flekilleniyor. Üç aflamal› ikti-dar stratejisiyle sömürge tipi faflizmin asker merkezli yap›lan›fl›na son veren AKP, sivil diktatörlüke¤ilimlerinin giderek belirginleflti¤i kal›c› bir modele gidiyor. ‹ktidar› kal›c› bir modele dönüfltürmegiriflimleri, egemenlerin ve ezilenlerin siyasal mevzilenmesinde de¤iflimlere yol aç›yor; yeni geri-limler, çeliflki ve çat›flma alanlar› ortaya ç›k›yor. ‹ktidar blo¤unda, Erdo¤an’›n kiflisel otoritesinimutlaklaflt›ran bir modelin oluflumuna pasif direnifller gözlenirken; toplumsal muhalefet, AKP fafliz-mine karfl› demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasal ivme kazan›yor. Hak mücadelesi temelindeyükselen özsavunma hareketleri ve halk direnifllerinin yan›nda, demokrasi mücadelesi temelinde ar-tan direnifl e¤ilimleri toplumsal muhalefetin yeni siyasallaflma çizgisini oluflturuyor.

AKP’nin üç aflamal› iktidar staratejisiAKP’nin üç aflamal› iktidar stratejisi, ilkin, ‹slamc› hareketin neoliberal dinamiklerle kaynaflarak dönüfl-mesiyle meydana gelen kitle partisinin, sömürge tipi faflizmin iktidar›n› ele geçirmesi; ard›ndan, ikti-dar›n› güvenceye almas› ve flimdi de iktidar›n› kal›c› bir modele dönüfltürme giriflimlerinden olufluyor.Birinci aflama dönüflümcü, ikinci aflama tasfiyeci, üçüncü aflama bask›c› niteli¤iyle belirginlefliyor.

AKP iktidar›n›n birinci dönemi, ‹slamc› hareketin, 2000’lere do¤ru iyice s›klaflan neoliberal yeni-sömürge kapitalizminin krizlerini yönetmek ve sömürge tipi faflizme yeni bir politik düzen vermekiçin iktidar altenatifi olarak kendini örgütleme sürecidir. Bu süreçte ‹slamc› hareket, devlet iktida-r›n›n gere¤ine uygun biçimde dönüfltü. Bu görevler, Türkiye’yi de¤iflen emperyalist iliflkilere yeni-den eklemlemek; krizlerle s›k s›k kesintiye u¤rayan sermaye birikim süreçlerine ak›c›l›k kazand›r-mak; egemenlik iliflkileri de¤iflen oligarflinin birli¤ini tesis etmek; politik-s›n›fsal hareketlerini tasfi-ye ederek iflçi s›n›f›n›n oluflumuna müdahale etmek ve Kürt hareketini bask› alt›nda tutarak Kürt-lerin düzenle bütünleflmesini sa¤lamakt›. Bunlar›n üstesinden gelebilmek için AKP, kendini özel ye-teneklerle donatt›, kadrolaflt›; iktidar stratejisini, dönüflüm, yo¤unlaflma ve uzlaflma taktikleriyle ol-gunlaflt›rd›.

Uzun y›llar devletin, piyasalar›n ve tarikatlar›n gölgesinde büyüyen ‹slamc› hareket, neoliberal dina-miklerle kaynaflarak bir iktidar hareketine dönüfltü. Kendisiyle birlikte oligarflinin siyasal iktidar ya-p›s›n› ve egemenlik iliflkilerini de dönüfltürdü. Türkiye siyasetinin sa¤ gelene¤inin kurucu dinamik-lerini tek parti çat›s› alt›nda yo¤unlaflt›rarak (“konsolidasyon”) alternatifsizlik avantaj› elde etti; güç-lü parti, karizmatik liderli¤e giden yolu temizledi. Sa¤›nda ve solunda etkili partileflmelere izin ver-medi. ‹flçi s›n›f›/halk düflman› sa¤ siyaset gelene¤inin ‹slamc›, milliyetçi, muhafazakâr, faflist dina-miklerini tek partiyi güçlendirecek flekilde yeniden yap›land›rd›. Yeni kontrgerilla operasyonlar›n›nkadro fideli¤ini oluflturan Yaz›c›o¤lu’nun Büyük Birlik Partisi, AKP’nin yörüngesine yerleflti. Sürek-li ›rkç› taktiklerle hareketli taban› t›rt›klanan MHP ise kirli siyaset operasyonlar›yla itibars›zlaflt›r›l›p

Yerinde ve tam zaman›nda gerçekleflen s›çramalar olmadan, hak mücadelesinin do¤rusal genifllemesiyle devrimci çizgi geliflemez. Hak mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birlefltiren elveriflli u¤raklardagerçekleflen s›çramalar, tüm ezilenlerin birbiriyle karfl›kl› iliflkisi içinde temsil edildi¤i politik genifllemeye götürecektir. 2012 ilkbahar›nda, toplumsalmuhalefet, yeni bir siyasal at›l›m›n filizlendi¤i deneyimlerle güçlenecektir

Demokrasi mücadelesiyle yenibir siyasal at›l›m›n efli¤indeDemokrasi mücadelesiyle yenibir siyasal at›l›m›n efli¤inde

A

Page 3: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

3

kronik iç sorunlarla kuflat›ld›. HAS Parti’yle bölünen Saadet Par-tisi de sürekli istikrars›zlaflt›r›ld›. Sa¤ siyaset gelene¤inin teme-lini oluflturan gerici faflist milli cephe siyaseti, AKP’nin bafllan-g›c›ndan beri yap›s›nda içerilmifl olarak bulunuyor. 1950’lerdeDemokrat Parti’nin “Vatan Cephesi”, 1970’lerde “MilliyetçiCephe” ya da 1990’larada çeflitli koalisyonlarla tesis edilmeyeçal›fl›lan istikrars›z sa¤ bloklaflma gelene¤i, AKP çat›s› alt›nda görece istikrarl› yap›ya kavufltu.

Erdo¤an’›n “Hükümet olduk; ama iktidar olmad›k!” sözü, iktidar›n ele geçirilme sürecinin gerilim-lerini ve siyasal saflaflmalar›n› yans›tan bir özdeyifl olarak belleklerde kald›. “Askeri vesayete kar-fl› ileri demokrasi” söylemiyle fomülleflen iktidar stratejisi, dönüflümcü bir ideoloji de gerektiriyor-du. ‹slamc› harekette doktriner olarak bulunmayan “hak ve özgürlükler” söylemi soldan devflirildi.Özellikle iktidar›n ilk y›llar›nda alternatif bir güç oda¤›n›n yarat›lmas›ndaki yetersizlik, Avrupa Bir-li¤i’ne haz›rl›k sürecinin dönüfltürücü gücüyle telafi edildi. Kopenhag kriterleriyle, askerin hareketalan›n› s›n›rlayan 7 reform paketi yürürlü¤e girdi. AKP, devlet içindeki güç dengelerini kendi le-hine çevirinceye dek uzlaflma taktiklerini önplanda tutarak ad›m ad›m iktidar›n› tahkim etti.

AKP’nin iktidar stratejisinin ikinci aflamas›na, devlet iktidar›nda oluflturdu¤u kuvvet merkezine da-yanarak TSK’nin direncinin k›r›lmas› damgas›n› vuruyor. Böylece sömürge tipi faflizmin, yenisö-mürgecilikle baflat asker merkezli tarihsel yap›lan›fl›na son verilmifl oldu. Vurucu gücünü polis, yar-g›, AKP medyas› ve ‹slamc› burjuvazinin oluflturdu¤u yeni kuvvet merkezi, güçlü seçmen deste-¤i, ABD ve AB emperyalizminin do¤rudan deste¤i ve tekelci sermaye ve medyas›n›n da iktidar›npolitik nüfuzuna girmesiyle tahkim edildi. Güvenlik, yarg› ve maliye bürokrasisinde kadrolaflan ‹s-lamc› militanlarla tarikat-cemaat ileri gelenleri yeni devlet seçkinlerine (yeni bürokrasi seçkinleri)dönüfltüler. Yeni devlet seçkinlerinin nüfuzu alt›nda oligarflinin siyasal egemenlik iliflkileri yenile-nerek birli¤i yeniden sa¤land›. Eme¤i bask› alt›nda tutarak krizi bir süreli¤ine yat›flt›ran AKP, ser-maye egemenli¤ini güvenceye ald›. Eme¤i de¤ersizlefltirip, do¤al ve toplumsal yaflam› metalaflt›ranAKP, ülkenin finansal sermayeye ba¤›ml›l›¤›n› derinlefltirdi.

Medyan›n yeni kullan›m biçimiyle, iktidar›n yeni kuvvet merkezinin operasyonel yetenekleri art›r›l-d›. AKP iktidar›n›n meflrulaflt›r›lmas›na yönelik ideolojik rolünün yan›nda, medyaya yeni politik rol-ler verildi: Özellikle yeni “yarg› refomu”yla (“dinleme, izleme kay›tlar›n›n yay›mlanmas›”) etkinli-¤i daha da art›r›lmak istenen medya, do¤rudan politik polis operasyonlar›na hizmet etmeye baflla-d›. Yarg›n›n yeni kullan›m biçimi, polisin ve medyan›n rejimin kuruluflundaki ifllev ve görevlerinigeniflletti. Yürütme gücü, yasama gücü ve yarg› gücünün yan›nda medya gücü de iktidar›n bile-flenlerine kat›ld›. Gazeteci, ayd›n, politikac›lar›n bask› alt›na al›nmas›na koflut, ‹slamc› entelektüel-ler, siyasal, s›n›fsal seçkinler tabakas›na kat›ld›. Medya, üniversite ve devlette konumlanan yeni ik-

Page 4: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

4

tidar seçkinleri, profesyonel meslek erbab› olarak (kalem erbab›) burjuvazinin organik uzant›s›nadönüfltü. Devflirilen sol liberal ayd›nlar ise, “sol içindeki iktidar iflbirlikçisi” olmaktan ç›karak do¤-rudan iktidar entelektüelleri aras›na kat›ld›lar. Polis fliddeti, hapsetme, iflten ç›karma, ekonomik bas-k› ve itibars›zlaflt›rma sald›rlar› alt›nda genifl bir gazeteci, ayd›n ve politikac› toplulu¤u da yine ay-n› sürecin sonunda ortaya ç›kt›.

AKP, devlet iktidar›nda artan gücüne, her seçim artan seçmen deste¤iyle kitle meflruiyeti kazan-d›rd›. Toplumsal y›k›m politikalar›na karfl›n, AKP’nin seçmen deste¤inin sürekli artmas›, devrimcisiyasetin de ciddi sorunlar› aras›ndad›r. Ço¤unlukla, AKP’nin artan kitle deste¤i, dinci kitlelerin ‹s-lamc› iktidara kat› ba¤›ml›l›¤› olarak salt ideolojik körlükle aç›klan›yor. Ayr›ca, özellikle 2001 kri-ziyle belirginleflen rüflvet, yolsuzluk ve toplumsal de¤erlerdeki erimenin, halk›n ‹slamc› partiye yö-nelik “yenilenme”, “ar›nma” ve “temiz siyaset” beklentilerinde canlanma yaratt›¤› da bir gerçek.Ancak ‹slamc›l›¤›n bir baflar›s› varsa o da dini, somut, maddi ç›kar iliflkilerinin sürmesinin ideolo-jisi; yani, sürekli kendini yenileyen s›n›fsal egemenli¤in dini; asl›nda “egemenlerin dinine” dönüfl-türmesidir. Sürekli artan kitle deste¤ini, idealistçe, yaln›zca, maddi temelden kopuk ideolojik ba-¤›ml›l›¤a indirgeyerek aç›klamak gerçe¤i yans›tm›yor. Neoliberal ideolojik hegemonya sadece kitle-lerin bilincinin yanl›fl yönlendirilmesiyle kurulmuyor. Devrimci seçene¤in yoksunlu¤unda, iktidar›nsüreklili¤inde ç›karlar› olan yoksul emekçi halk s›n›flar› AKP iktidar›n› destekliyor. ‹ktidar›n kitledeste¤inin oluflumunda neoliberal ‹slamc› dayan›flmac›l›¤›n toplumun ücra köflelerine dek yayg›nlafl-t›rd›¤› dilencilefltirme politikalar›n›n önemi yads›namaz.

Yeni kuvvet merkezine dayanarak simetrik yürütülen KCK ve Ergenekon operasyonlar›yla (2009‹lkbahar-Yaz) TSK, ilkin, devlet içinde bir operasyonel güç oda¤› olmaktan ç›kar›ld›. ABD istih-barat›n›n deste¤i ve devletin “sivil” fliddet ayg›t›n›n (polis, istihbarat, yarg› ve hapishane) etkin po-litik kullan›m›yla sonunda AKP, devlet gücünü bütünüyle ele geçirerek iktidar›n› güvenceye ald›.Bir zamanlar “devlet partisi” olmakla suçlad›¤› rakiplerinin karfl›s›na art›k “partinin devleti”yle ç›-k›yordu. Öncülleri Menderes’in Demokrat Parti’si ve Özal’›n Anavatan Partisi’nin b›rakt›¤› tarihseldersleri iyi çal›flan Erdo¤an’›n AKP’si, tam gücünün doru¤undayken iktidar›n sürekli k›l›nabilmesi-nin yolunu bulmufltu. Biri yenisömürgecili¤in kurmay› (DP), di¤eri neoliberal yenisömürgecili¤inöncüsü (ANAP) her iki AKP öncülünün de, krizli bir yap›da; bir yandan halk›n deste¤inin sürek-li k›l›nmas›; öte yandan iktidar mücadelesinde devlet içinde rakip güç odaklar›n›n etkisizlefltirilme-si sürecinden yenik ç›kt›¤› çok iyi bilinmektedir. Özellikle askeriyenin gücünü denetim alt›na al-madan “büyük projeler”in alt›na girmenin bedeli, Demokrat Parti’nin 10 y›ll›k iktidar›na son ve-ren 27 May›s askeri darbesi ve Refah Partisi’ni hükümetten indiren 28 fiubat “postmodern darbe-si”yle a¤›r ödenmiflti. Sömürge tipi faflizmin devlet gelene¤i, iktidarlar (rejimler) aras› geçiflleri serttasfiyelerle sa¤layan bir tedbir siyaseti (“devri sab›k -eski dönem- sendromu”) üzerine kuruludur.Eski dönem sendromundan ç›kard›¤› kirli politika derslerinin k›lavuzlu¤unda devletin bask› ayg›tla-r›n› her geçen gün biraz daha denetimine alan AKP, tasfiye operasyonlar›n›, sermaye örgütlerin-den medyaya, sivil toplum kurulufllar›ndan spor klüplerine dek yayg›nlaflt›rd›.

Yeni siyasallaflma ekseniÜçüncü iktidar döneminde, AKP, 10 y›ll›k geniflleme sürecinin s›n›rlar›na dayand›. ‹zledi¤i neolibe-ral toplumsal y›k›m politikalar› nedeniyle, ezilenleri düzenle bütünlefltirme yetenekleri giderek zay›fla-yan AKP, toplumsal muhalefete karfl›, iktidar›n›, karfl›devrimci bast›rma ayg›t›yla tahkim ediyor; ana-yasal güvenceye alarak kal›c› bir modele dönüfltürme (kurumlaflt›rma) giriflimlerine a¤›rl›k veriyor.

AKP’nin bask›c› bir rejim infla etme yolundaki kararl› ad›mlar›n›, “geçici bir sertleflme dönemi”olarak de¤erlendirenler var. Sertleflme politikalar›yla, bir yandan “ileri demokrasi” beklentisiyle ik-tidar› destekleyenlerde hayalk›r›kl›¤› gözlenirken; öte yandan “Kürt hareketinden gelen yeni terörtehdidine karfl›” bunun geçici ve kaç›n›lmaz bir sertleflme dönemi olmas› üzerinden yeni beklenti-ler üretiliyor. Hatta son zamanlarda AKP içinde belirginleflen Fethullahç›larla Erdo¤an aras›ndakiso¤uk gerilimleri de demokratikleflme e¤ilimlerinin yaratt›¤› çatlaklar olarak gösteriyorlar. Bu tarih-

Üçüncü ikti-dar dönemin-

de, AKP, 10y›ll›k geniflle-me sürecinin

s›n›rlar›na da-yand›. ‹zledi¤i

neoliberaltoplumsal y›-k›m politika-

lar› nedeniyle,ezilenleri dü-zenle bütün-

lefltirme yete-nekleri gide-

rek zay›flayanAKP, toplum-sal muhalefe-

te karfl›, ikti-dar›n›, karfl›-

devrimci bas-t›rma ayg›t›yla

tahkim edi-yor; anayasal

güvenceyealarak kal›c›

bir modeledönüfltürme

(kurumlaflt›r-ma) giriflimle-

rine a¤›rl›kveriyor

Page 5: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

5

sel yan›lg›lar, ülkemizde, oligarfli içindeki siyasal mevzilenmelere ba¤l› siyaset yapmay› al›flkanl›khaline getirenlerle, burjuvazinin devrimci kapasitesini ve demokrasi mücadelesinde önderlik misyo-nunu temel alarak siyaset yapanlar›n geldi¤i noktay› gösteriyor. ‹ktidar blo¤unda ilerici bir siyasalmevzilenme; bu anlamda büyütülen çatlak bulunmuyor. ‹slamc› kadrolar ve neoliberal politikalararac›l›¤›yla ad›m ad›m yap›land›r›lan sömürge tipi faflizmin yeni politik düzeninin kal›c›l›¤›, top-lumsal muhalefetin ve Kürt hareketinin, yani genel olarak demokrasi güçlerinin bast›r›lmas›na da-yan›yor. Egemen s›n›flar›n ve yeni bürokrasi seçkinlerinin hiçbir kanad› toplumsal bask› politikala-r›nda çeliflkiye düflmüyor. Çeliflkiler, bask›c› iktidar›n iplerinin kimin elinde toplanaca¤› noktas›ndaortaya ç›k›yor. ‹ktidar›n bütün operasyonel güç odaklar›n› tek elde toplayarak tart›fl›lmaz tek adamkonumuna yükselen Erdo¤an’›n, kiflisel gücünü kal›c›laflt›rma giriflimleri (“otoriterleflme e¤ilimleri”)iktidar blo¤unda kimi gerilimlere neden oluyor. 2014’le bafllayan seçim dönemine, bütün iktidarodaklar›n›n gücünü pekifltirerek girme manevralar›, bu gerilimlerin zaman zaman fliddetlenmesineyol aç›yor. T›pk› Atatürk, Menderes, Demirel, Özal gibi, sivil diktatörlük e¤ilimleri, Erdo¤an’›n po-litik kariyerinin karakteristik çizgisini gösteriyor. Hatta Putin, Berlusconi gibi “dünya liderlerinde”görülen benzer e¤ilimler, s›rf kiflisel otoriterleflme e¤ilimi suçlamas›yla liberal elefltirilerin konusuyap›l›yor. Böylece sözümona “liberal demokrasilerin alt›n ça¤›”nda seçim sisteminin ifllevsizlefltiril-mesi ya da s›k s›k ask›ya al›nmas›yla (‹talya, Yunanistan) gündeme gelen sermaye gericili¤inin te-mel yönelimi gözden kaç›r›l›yor.

Anayasa haz›rl›k çal›flmalar›nda Komisyon toplant›lar›na iliflkin al›nan gizlilik karar› da yine ayn›gerici mant›¤› gösteriyor. ‹ktidara anayasal güvence (kal›c›l›k) oluflturma amac›yla tasarlanan yenianayasa çal›flmalar›, AKP’nin, anayasaya yükledi¤i temel ifllevi en iyi yans›tan örnek olsa gerek.Uzman hukukçulara havale edilen anayasa çal›flmalar›, iktidar›n anayasa ve demokrasi anlay›fl›n›yans›t›yor. AKP iktidar› ve asl›nda burjuva siyasetin tamam›, anayasa ve demokrasiyi, halk›n ka-t›l›m›ndan kopararak s›rf “hukuksal bir sorun” gibi gösteriyor. Sorunun, parti ç›karlar› üstünde ulu-sal ç›karlara ait bir sorun oldu¤u aldatmacas› da, uzmanlara havale edilen anayasa çal›flmalar›ndanhalk›; yani devrimci siyaseti uzaklaflt›rma giriflimidir. Toplumsal muhalefetin ve Kürt hareketininbast›r›ld›¤› koflullarda anayasa yapmak, devletin yeniden yap›land›r›lmas› hukuksal formu alt›nda as-l›nda burjuva siyasetin yeniden yap›lanland›r›lmas›d›r. Genifl çapl› dönüflüm süreçlerinde anayasan›nde¤ifltirilmesi giriflimleri de hep bu gereksinimden kaynaklanm›flt›r. 1983’ten beri anayasa tam 16kere de¤ifltirilmifltir. (En belirgin olanlar›: 1987, 1993, 1995, 1999, 2001, 2002, 2004, 2010) Ta-rihlerden de anlafl›laca¤› gibi, dönüflüm süreçlerinde fiilen tesis edilen özel ç›karlar sistemi anaya-sal de¤iflimlerle güvenceye al›narak kal›c›laflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.

Anayasa ve demokrasiyi yeniden yap›land›rma sürecini, devrimci siyasetin, yani halk›n gündemin-den kaç›rma giriflimleri, Türkiye siyasetinin temel yönelimini yans›t›yor. Temel siyasal çat›flma hat-t›, AKP iktidar›na kal›c› bir model oluflturma ve buna karfl› direnifl aras›nda kuruluyor. Bu bak›m-dan, iflçi s›n›f› siyaseti için devletin biçimlendirilmesi, ancak çat›flmayla -direniflle- esnetilebilen birsiyaset/müdahale alan› olarak ele al›nabilir. Neoliberalizmin yap›sal sorunlar›n›n y›k›c› sonuçlar›n›niyice hissedildi¤i ve küresel ölçekte krizin fliddetlendi¤i günümüzde, as›l sorun, yaklaflan “büyüktoplumsal tehlike”ye karfl› iktidar›n nas›l kendini güvenceye alaca¤›d›r. AKP iktidar› üç kriz dina-mi¤i ve üç risk etmeniyle karfl› karfl›yad›r: D›fl poltikada, özellikle Suriye’ye yönelik emperyalistprojelerde, bask› gücü olarak al›nan büyük risklere Irak’taki istikrars›zl›k eklendi; bu sefer do¤ru-dan AKP iktidar›n›n sorumlulu¤unda yürütülen Kürt hareketine yönelik bask› ve savafl politikalar›,iktidar› ciddi bir s›navla karfl› karfl›ya getiriyor; flimdilik Avrupamerkezli derinleflen ekonomik kriz,Türkiye’yi de kapsayacak flekilde geniflliyor. Üstelik kriz fliddetlenirken, hak mücadelesi temelli öz-savunma hareketleri ve halk direniflleriyle, iktidara karfl› demokrasi mücadelesi temelli direnme e¤i-limleri tarihsel bir yükselme dönemine giriyor.

Sömürge tipi faflizmin yeni politik düzeni (siyasal rejim de¤iflikli¤i), 10 y›la yay›lan görece yumu-flak geçifllerle sa¤land›. 12 Mart ve 12 Eylül örneklerinde siyasal rejim de¤iflikli¤i, devlet iktidar›-n› elinde bulunduran kadrolar›n aç›k faflizmle (askeri diktatörlük) düzene sert müdahalesiyle sa¤-

Anayasa vedemokrasiyiyeniden yap›-land›rma sü-recini, dev-rimci siyase-tin, yani hal-k›n günde-minden kaç›r-ma giriflimle-ri, Türkiye si-yasetinin te-mel yönelimi-ni yans›t›yor.Temel siyasalçat›flma hatt›,AKP iktidar›-na kal›c› birmodel olufl-turma ve bu-na karfl› dire-nifl aras›ndakuruluyor. Bubak›mdan, ifl-çi s›n›f› siya-seti için dev-letin biçim-lendirilmesi,ancak çat›fl-mayla -dire-niflle- esneti-lebilen bir si-yaset/müda-hale alan›olarak ele al›-nabilir

Page 6: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

lanm›flt›. Devlet iktidar›n› elinde bulunduran çekirdek askeri kadrolar›n tasfiye edilerek iktidar›n elde¤ifltirmesi, bu seferki geçifli bir hayli uzatt›. Üstelik bu sefer faflizmin iktidar›,“ileri demokrasi veözgürlük söylemi”yle meflrulaflt›r›lan sivil bir dönüflüm süreciyle el de¤ifltirdi. Demokrasi güçlerinintoplumsal muhalefeti, bu dönüflümün gerici faflist niteli¤ini teflhir edebilecek demokrasi mücadelesieksenli ba¤›ms›z bir muhalefet çizgisi oluflturamad›; hatta egemenlerin siyasal saflaflmalar›n› içsel-lefltiren uzun bocalama dönemleri geçirdi. Ancak yeni iktidar döneminde, AKP’nin sivil diktatör-lük e¤ilimlerini kal›c›laflt›ran giriflimlerine karfl›, toplumsal muhalefette demokrasi mücadelesi eksen-li bir siyasallaflma çizgisi ortaya ç›k›yor.

AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesi12 Eylül faflizmiyle bafllayan neoliberal dönüflüm, AKP faflizmiyle genifllemesinin sonuna geldi. Budönemde, 12 Eylül faflizmi, sosyalizmle birlikte uluslararas› devrimci sürecin yenilgisi ve neolibe-ral sald›r›lar, iflçi s›n›f› hareketinin (devrimci hareketin) bast›r›ld›¤› genel koflullar› oluflturdu. Dev-rimci hareketin toplumsal temelinin tahrip edildi¤i bu koflullarda, yoksul emekçi halk kitleleriningüvencesizlik eksenli proleter çal›flma ve yaflam koflullar›na sürüklenmesi, neoliberal yenisömürgekapitalizminin geniflleme kapasitesinin temel dinamizmini oluflturuyordu. Bugün art›k neoliberal ge-nifllemenin uzand›¤› her toplumsal gözenekte, iflçi s›n›f› hareketinin yeni görünümleri ortaya ç›k›-yor. ‹flçi s›n›f› hareketi tarihsel olarak hak mücadelesi çizgisinde politiklefliyor. Geleneksel merkez-lerinin çözülmesiyle bir süredir dura¤anlaflama e¤ilimine giren toplumsal muhalefet, hak mücadele-si dinamikleriyle yeni canlanma refleksleri üretiyor.

Hak mücadelesi temelli özsavunma hareketleri ve halk direniflleri, günümüzde iflçi s›n›f› hareketi-nin içinde geliflti¤i temel politikleflme kanal›n› olufltururken, iktidar›n sertleflme politikalar›na karfl›demokrasi mücadelesi temelli artan direnme e¤ilimleri, toplumsal muhalefetin birlefltirici ekseninioluflturuyor. AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesi, AKP iktidar›n›n çok eksenli halk düflma-n› politikalar›na karfl› emekçilerin, köylülerin, yoksullar›n, Kürtlerin, Alevilerin, kad›nlar›n toplum-sal direniflinin ortak siyasi kulvar› olarak flekillenmeye bafll›yor. Bu çat›flma sürecinin solun top-lumsal ve siyasal baflar›s›yla sonuçland›r›labilmesi için AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesikulvar›n› dolduracak genifl, yayg›n, çok cepheli, çok merkezli bir demokratik siyasi muhalefet tar-z›n›n üretilmesi bugünün as›l görevi olarak beliriyor.

Tam gücünün zirvesindeyken hak mücadelesi ve demokrasi mücadelesi temelinde giderek yayg›n-laflan direnme e¤ilimleri, AKP iktidar›n›n kitle meflruiyeti yaratmas›n› zorlaflt›r›yor. ‹ktidar, etkileri-ni kal›c›laflt›rd›¤› sertleflme politikalar›yla direnifl e¤ilimlerini bast›rarak sorunu önleme çabas› için-de. Halk›n yayg›nlaflan hoflnutsuzluklar›n›n politikleflmesinin engellenmesi için önleyici sald›r› solayöneliyor. ‹ktidar›n bütün kirli politik operasyonlar›, solun karalanmas› kampanyas›na dönüfltürülü-yor. Devrimci hareketin tarihsel miras›na sald›r›larla karanl›k geçmiflini aklamaya çal›flan AKP ik-tidar›, kendi resmi tarihini yaz›yor. Bunu gerici kadrolar›n sol-komünizm düflman› tarihsel refleks-leriyle aç›klamak yetersiz olur. AKP faflizminin iflçi s›n›f› hareketinin oluflumuna müdahalesi, dire-nifl e¤ilimlerinin bast›r›lmas›, hak mücadelesi zeminlerinde beliren ortak yaflam (kolektif-komünal)deneyimlerinin engellenmesi ve sol de¤erlerin karart›lmas› üzerinden yürütülüyor. Örne¤in kentleringörece özerk alanlar›nda, politik olarak etkin mahallelerde bar›nma hakk› için mücadele edenlerinsadece yerlerinden edilmesi de¤il, ortak, özerk yaflam potansiyelinin de yok edilmesi hedefleniyor.Devletin fliddet ayg›t›n›n bafl›ndaki bakan›n (‹dris Naim fiahin) sürekli sol de¤erlere sald›r›s›; nite-likli, paras›z e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m hizmetlerinin “komünizan fikirler” olarak halk›n gözünden dü-flürülmeye çal›fl›lmas›; hak mücadelesinin-toplumsal muhalefetin suçlu gösterilmesi için devrimci ha-reketin (Mahir, Deniz, ‹brahim…) tarihsel önderlerinin suçlamalara konu olmas›, sadece gerici kad-rolar›n tarihsel refleksini de¤il, iktidar›n güncel gericili¤inin bask›c› temelini oluflturuyor. Zaten y›l-lard›r yap›lmakta olan devrimci önderlerin posterlerinin eylemlere tafl›nmas› ya da ölüm y›ldönü-münlerinde yap›lan mezarl›k anmas›, son zamanlarda “suç” haline getirildi. Bununla solun tarihselköklerinden kopar›lmas›; sol de¤erlerin, toplumsal muhalefetin suçlu gösterilmesine malzeme yap›l-mas› ve toplumsal muhalefetin politikleflmesinin engellenmesi hedefleniyor; yani, sol de¤erlerin sim-

6

Hak mücade-lesi temelliözsavunma

hareketleri vehalk direnifl-

leri, günü-müzde iflçi s›-n›f› hareketi-nin içinde ge-

liflti¤i temelpolitikleflme

kanal›n› olufl-tururken, ikti-dar›n sertlefl-me politikala-r›na karfl› de-mokrasi mü-

cadelesi te-melli artan

direnme e¤i-limleri, top-

lumsal muha-lefetin birlefl-tirici eksenini

oluflturuyor

Page 7: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

gelere yerlefltirilerek yeni kuflaklara aktar›lmas› iktidar için birincil tehdit kayna¤› olarak görülüyor.

Onca liberal-muhafazakâr demokrasi vaadinin alt›nda, iktidar, terörle mücadele stratejisini, bu teh-didin ortadan kal›d›r›lmas› için yeni rejimin temeline yerlefltiriyor. Piyasa ekonomisinin ve ekono-mik kalk›nman›n beraberinde demokrasi de getirece¤i iddialar›, Türkiye’nin “büyüme rakamlar›”ylakendini yalanl›yor. Türkiye “büyüdükçe”, asl›nda neoliberal yenisömürge kapitalizmi yerlefltikçe, li-beral-muhafazakâr demokrasi söylemi, sivil diktatörlük e¤ilimleri içinde eriyor. Sömürge tipi fafliz-min yeni politik düzeni, antiterör yönetim teknikleri temelinde yap›land›r›l›yor. AKP, “terörle mü-cadele stratejisi”ni temel siyaset yöntemi olarak gelifltiriyor. Ergenekon davas›nda görüldü¤ü gibigerekti¤inde iktidar savafl›m›ndaki rakiplerine karfl› da kullan›lan “terörle mücadele” teknikleri,AKP’nin elinde, iflçi s›n›f› ve Kürt hareketine karfl› temel sald›r› silah›na dönüflüyor.

Son zamanlarda ‹slamc› Kürt kitlelerinin gözünden düflürmek için, Kürt hareketine, “Zerdüfltlük -dinsizlik- ve Marksizm” suçlamas› üzerinden sald›r›lar artt›. KCK operasyonlar›nda Zarakolu ve Er-sanl›’n›n tutuklanmas›n›n gösterdi¤i gibi, Kürt hareketine sald›r›n›n bir aya¤›n› da Türkiye solu veayd›nlarla buluflma kanallar›n›n engellenmesi oluflturuyor. AKP iktidar›n›n, Kürt hareketi üzerinde-ki fliddet ve bask› politikalar›n›n derinleflmesi, faflizme karfl› demokrasi mücadelesinde Kürt hare-ketiyle toplumsal muhalefeti yak›nlaflt›r›yor. Bu yak›nlaflman›n kararl› bir dayan›flma iliflkisine dö-nüfltürülmesi, devrimci bir ittifaklar politikas›n›n günümüzdeki önceli¤ini oluflturuyor. Faflizme kar-fl› demokrasi mücadelesinin ve hak mücadelesinin Kürt hareketiyle dayan›flma ekseninde geniflletil-mesi ve dayan›flman›n kitle çizgisi olarak örgütlenmesi, bu önceli¤in gerekleri aras›ndad›r. Yine buçerçevede, Kürt hareketinin “geleneksel demokrasi mücadelesi anlay›fl›”n›, AKP faflizmine karfl› de-mokrasi mücadelesinin birlefltirici eksenini güçlendirecek flekilde gözden geçirmesi yaflamsal önemtafl›yor: Demokrasi mücadelesini, yaln›zca Kürt sorununun çözümüne ba¤l› düzenlemeler çerçeve-sinde kabul eden anlay›fl›n ötesine geçip, sol ve toplumsal muhalefetle yak›nlaflma politikas›n›n ön-celiklerinin de dikkate al›nmas› gerekiyor. Bu bak›mdan, AKP faflizmine karfl› demokrasi mücade-lesi, 30 y›ld›r birbirinden ayr›flan devrimci süreçlerin yak›nlaflt›r›lmas› yönünde elveriflli bir hareketnoktas›n› gündeme getiriyor.

Hak mücadelesi çizgisi, demokrasi mücadelesiyle yeni bir siyasalat›l›m›n efli¤indeTortum’dan Çine’ye, Gerze’den Toroslar’a hak mücadelesinin kitlesel zeminlerinde nesnel bir genifllemeve yayg›nlaflma e¤ilimi gözleniyor. Hak mücadelesi, art›k, toplumsal muhalefetin klasik kitle temelini olufl-turan sol, Alevi, Kürt kitlelerin d›fl›ndaki Sünni, muhafazakâr yoksul emekçi kesimlere dek uzan›yor. Hakmücadelesi örneklerinin ço¤alt›lmas› yan›nda, bunlar›n bütünlefltirici politik çizgiyle ülke çap›nda halk›nhaklar› hareketini yaratacak flekilde gelifltirilmesi günümüzün öncelikleri aras›nda yer al›yor.

Hak mücadelesinin militan refleksleri duyarl›, ortak hareket yetene¤i kuvvetli ve halk›n beklentile-ri bak›m›ndan güvenilir politik çizgisinin, toplumsal muhalefete yönelik etki gücünü art›racak y›¤›-naklara yönelmesi yaflamsal önem tafl›yor. Yerinde ve tam zaman›nda gerçekleflen s›çramalar ol-madan, hak mücadelesinin do¤rusal genifllemesiyle (mekanik ilerlemeyle) devrimci çizgi geliflemez.Hak mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birlefltiren elveriflli u¤raklarda gerçekleflen s›çramalar,tüm ezilenlerin birbiriyle karfl›kl› iliflkisi içinde temsil edildi¤i politik genifllemeye götürecektir. Dev-rimci s›çraman›n elveriflli u¤raklar›ndan biri olarak 2012 ilkbahar›nda, toplumsal muhalefet, yeni birsiyasal at›l›m›n filizlendi¤i deneyimlerle güçlenecektir. Özellikle GSS’yle, halk›n sa¤l›k hakk›na yö-nelen sald›r›lara ve neoliberal y›k›c›l›¤›n halk›n haklar›na genel sald›r›lar›lar›na karfl› direnifl e¤ilim-lerinin örgütlenmesi toplumsal muhalefetin sürükleyici özneleri aras›nda olacakt›r. 30 Mart’ta, AKPgericili¤inin sola sald›r›s›, solun ortak eylemiyle devrimci önderlerin anma etkinliklerinin, solun,sosyalizmin ve devrimci hareketin savunusuna dönüfltürülmesiyle k›r›lacakt›r. Nihayet 2012 1 Ma-y›s’›na do¤ru, ülke çap›nda meydanlar› seslendiren hak mücadelesi deneyimleri yan›nda, AKP fa-flizmine karfl› demokrasi mücadelesinin toplumsal muhalefeti birlefltiren ortak eylemleri, toplumsalmuhalefetin belirleyici gücünü oluflturacakt›r.

7

Hak mücade-lesi, art›k,toplumsalmuhalefetinklasik kitletemelini olufl-turan sol,Alevi, Kürtkitlelerin d›-fl›ndaki sünni,muhafazakâryoksul emek-çi kesimleredek uzan›yor.Hak mücade-lesi örnekle-rinin ço¤alt›l-mas› yan›nda,bunlar›n bü-tünlefltiricipolitik çizgiyleülke çap›ndahalk›n haklar›hareketini ya-ratacak flekil-de gelifltiril-mesi günü-müzün önce-likleri aras›n-da yer al›yor

Page 8: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Art›k özsavunma eylemlerinin ve halk direnifllerinin üzerini örtmeninolanaks›z hale geldi¤i bir noktaday›z. AKP faflizmine karfl› direnme e¤ilim-leri farkl› çevreleri de içererek geniflliyor. Sürekli geniflleyen muhalefetçizgisi ilkbahar muhalefetinin kararl› pratiklerinden geçerek en olgunbiçimleriyle 1 May›s meydanlar›na tafl›nacak.

‹lkbahar muhalefetinden1 May›s’a toplumsalmuhalefette geniflleme

‹lkbahar muhalefetinden1 May›s’a toplumsalmuhalefette geniflleme

GÜNDEM

Page 9: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

ilkbahar döne-minde, AKPiktidar›n›n, hal-ka yönelik ne-oliberal, faflist,

cinsiyetçi, ayr›mc› sald›r›lar› artarken, toplumsal muha-lefet iki eksende flekilleniyor. Birincisi, neoliberal y›-k›m politikalar›na karfl› hak mücadelesi temelinde orta-ya ç›kan özsavunma hareketleri ve halk direniflleridir.‹kincisi, AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesi te-melinde ortaya ç›kan direnme e¤ilimleridir. Son zaman-larda, nesnel olarak, toplumsal (kamusal) hak taleple-riyle, siyasal (demokratik) hak talepleri paydas›nda or-taklaflan toplumsal muhalefeti, ilkbaharda genifl, yayg›n,çok cepheli, çok merkezli bir muhalefet tarz›yla gelifl-tirme olanaklar› giderek geniflliyor.

Bu dönemde, hak mücadelesi temelinde geliflen özsa-vunma eylemleri ve halk direniflleri, do¤al ve kentselçevrenin sermaye taraf›ndan ya¤malanmas›na karfl› di-

renifllerde somutlafl›yor. Di¤er taraftan yoksullaflt›rma,iflsizlefltirme, güvencesizlefltirme ve hak gasplar› bütünh›z›yla sürerken, güvencesiz iflçilerin ve piyasalaflt›r›lankamusal hizmetler alan›nda hizmet üreten kamu emek-çilerinin yenileyici dinamikleri emek hareketini canlan-d›r›yor.

AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadelesinde ortayaç›kan direnifl e¤ilimleri, en fazla, politik muhalefetinbask› alt›na al›nd›¤› “dava”larda görülüyor. Kürt hare-ketiyle CHP’yi, hak mücadelesi özneleriyle gazetecile-ri, ayd›nlarla spor kulübü taraftarlar›n› ayn› eksende biraraya getiren polis operasyonlar›na ve özel yetkili a¤›rceza davalar›na karfl› direnifl e¤ilimleri, ilkbaharda daözgün bir muhalefet dinamizmi olmay› sürdürücek.

Ayr›ca, toplumsal hareketlerde ve Kürt hareketinde ka-rarl›l›¤›yla öne ç›kan kad›n militanl›¤›, AKP gericili¤i-nin kad›n düflman› projelerine karfl› toplumsal muhale-fetin en direngen öznelerinden biri olmaya devam edi-yor.

2012

Page 10: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Polis operasyonlar›na, yarg›ya vetutuklamalara karfl› direniflAKP iktidar›n›n, toplumsal muhalefet ve Kürt hare-keti üzerindeki bask›lar› her geçen gün art›yor. Ye-ni politik ifllev ve görevlerle donat›lan polis, özelyetkili a¤›r ceza mahkemeleri ve hapishaneler, bubask›larda etkin kullan›l›yor. Dünyada son 10 y›ldagerçekleflen toplam siyasi tutuklaman›n üçte biri Tür-kiye’de yafland›. (Dünyada 35 bin, Türkiye’de 12bin.) Özellikle AKP iktidar›n›n son dönemlerinde burakamlarda büyük art›fl mevcut. Bunda, KCK operas-yonlar›n›n pay› büyük. Kürt hareketine yönelik yo-¤un bask› arac›na dönüflen KCK operasyonlar›nda, 8binden fazla kifli gözalt›na al›nd› ve 6 bin kifli tutuk-land›. Tutuklanan ve tutuklanma bask›s› alt›nda olançok say›da BDP’li yönetici, avukat, gazeteci, sendi-kac›, ayd›n ve politikac› var. Büflra Ersanl› ve Ra-g›p Zarakolu, tutuklanan ayd›nlar›n simgesi oldu.

Tutuklu gazeteciler, AKP’nin “ileri demokrasi veözgürlükler” söylemini çürüten turnusol ifllevi gördü.Tutuklu gazeteciler her ne kadar Ahmet fi›k ve Ne-dim fiener’le öne ç›ksa da zaten uzun zamand›r ga-zateciler tutuklanmaktayd›. “Gazetecilere ÖzgürlükPlatformu” daha önce de etkinli¤ini sürdürmekteydi.Ergenekon ve KCK operasyonlar›n›n, gazetecilerinmesleki haklar›n›, ifade özgürlü¤ünü, halk›n bilgiedinme hakk›n› da kapsaycak flekilde çevre iliflkile-re kadar geniflletilmesi, tutuklu gazateciler sorununugündeme getiren önemli bir dönüm noktas› oldu. Ba-nu Güven, Ece Temelkuran örneklerinde görüldü¤ügibi AKP çizgisine en ufak muhalefet gösterengazetecilerin iflten at›lmalar› ile birlikte bu süreç iyi-ce bilince ç›kt›.

Özellikle, Nuray Mert ve bir zamanlar AKP destek-çisi kimi liberal gazetecilerin ‹slamc› medyan›n sal-d›r›lar›na u¤ramas› muhalif duyarl›l›¤› geniflletti. Yo-¤un ifl temposu, ifl güvencesi kayg›s› ve iktidar›n po-litik bask›s›n›n cenderesinde s›k›flan gazeteciler tepkigöstermeye bafllad›lar. “Ünlü” gazeteciler de zamanzaman bu eylemlerde boy gösterme zorunlulu¤u his-setti. Özellikle, Oda TV’nin günler süren ilk duruflmasürecinde, dava kaybetti¤i görünürlü¤ünü, muhalif ga-zetecilerin mücadelesiyle yeniden kazanmaya bafllad›.D›flar›da kendilerine sahip ç›kan muhalefetin oldu¤u-nu bilen fi›k ve fiener’in savunmalar› da buna ba¤l›olarak “siyasal savunma” niteli¤indeydi. Hopa davas›ve tutuklu ayd›n ve ö¤rencilerin yarg›land›¤› toplum-sal muhalefet davalar›yla dayan›flma vurgular› savun-malara iktidar kafl›t› sol bir nitelik kazand›rd›.

ETHA, D‹HA, At›l›m, Birgün, Evrensel çal›flan› ga-zetecilerin de gözalt›na al›nmas› ve büyük ço¤unlu-¤unun tutuklanmas› üzerine büyüyen tepkiler sol ha-reketleri ve “devrimci bas›n”› harekete geçirdi. Ga-zetecilerin özgür b›rak›lmas› için düzenlenen kam-panya giriflimleri, dar bir çevrede kalmas›na karfl›nbelli bir hareketlenme zemini yaratt›. Hükümet, top-lumsal muhalefet ve AB çevrelerinin bask›s›n› atla-tabilmek için tutuklu gazetecilere yönelik yo¤un birkaralama kampanyas› yürütüyor. Baflbakan Erdo¤an,bizzat karalama kampanyas›n›n bafl›n› çekiyor. Gaze-tecilerin, gazetecilik mesle¤inden de¤il, “terör, h›rs›z-l›k, tecavüz gibi eylemlerden” yarg›land›¤› aldatma-cas›n› kullanarak iktidar›n› aklamaya çal›fl›yor.

Ço¤u gazetecinin, tutuklu gazetecilere iliflkin duyar-

10

GÜNDEM

Hopa davas›, AKP iktidar›n›n bask›lar›na karfl› direniflin sim-gesi oldu. Davan›n toplumsal muhalalefet davas› olarakörgütlenme tarz›, birlefltiricili¤i ve sonuç al›c›l›¤›, benzerdavalara örnek oldu; umutlar› art›rd›. Davan›n örgütlenmesürecinde, toplumsal muhalefet üzerindeki yarg› bask›s›n›nnas›l k›r›labilece¤i; ayn› sald›r› dalgas› alt›nda bulunanlar›nnas›l bir araya getirilebilece¤i; soka¤›n duruflma salonuyla,siyasal eylemin hukuksal eylemle nas›l birlefltirilebilece¤ineiliflkin baflar›l› deneyimler üretildi.

Page 11: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

l›l›¤›, “nöbet eylemleri”nde görüldü¤ü gibi, sorunusadece “meslektafl dayan›flmas›” çerçevesinde tutmak-la s›n›rl›. Yaln›zca adliye önlerine s›k›flt›r›lm›fl budayan›flma eylemlerinin, AKP iktidar›n›n bask›lar›nakarfl› kararl› bir mücadele çizgisine dönüfltürülmesigerekiyor. Oda TV davas›n›n 27 Ocak’ta görülenikinci duruflmas›nda dayan›flma eylemleri zay›f kat›-l›mla gerçekleflti; duruflmada tahliye talepleri ikincikez reddedildi. Dava, asl›nda olmas› gerekeni terstengöstermifl oldu. T›pk› Hopa davas›nda oldu¤u gibi,davay›, AKP iktidar›na karfl› toplumsal muhalefetinortak direnifl alan›na tafl›man›n önemi görüldü.

Hopa davas›, AKP iktidar›n›n bask›lar›na karfl› dire-niflin simgesi oldu. Davan›n toplumsal muhalalefetdavas› olarak örgütlenme tarz›, birlefltiricili¤i ve so-

nuç al›c›l›¤›, benzer davalara örnek oldu; umutlar›art›rd›. Davan›n örgütlenme sürecinde, toplumsal mu-halefet üzerindeki yarg› bask›s›n›n nas›l k›r›labilece-¤i; ayn› sald›r› dalgas› alt›nda bulunanlar›n nas›l biraraya getirilebilece¤i; soka¤›n duruflma salonuyla, si-yasal eylemin hukuksal eylemle nas›l birlefltirilebile-ce¤ine iliflkin baflar›l› deneyimler üretildi.

Bilindi¤i gibi, Hopa’da seçim gezisinde, Erdo¤an’›nHopal›larca protesto edilmesi s›ras›nda devrimci ö¤-retmen Metin Lokumcu’nun polis fliddetiyle öldürül-mesi, AKP faflizmine karfl› direniflin fitilini ateflle-

miflti. Ard›ndan, Ankara’da KESK’in ça¤r›s›yla pro-testolar örgütlenmiflti. Halkevleri, ÖDP, TKP, Ö¤ren-ci Kolektifi, sendikalar ve odalar›n kat›l›m›yla dü-zenlenen protestolar nedeniyle 21 kifli (Hopa’dakiler-le birlikte toplam 39) kifli tutuklanm›flt›. Bu kiflilerekarfl› aç›lan dava zamanla, hak mücadelesinin suçlugösterilmesi ve toplumsal muhalefet üzerindeki bas-k›n›n art›r›lmas› için geniflletildi. Bask›n›n geniflleme-sine dayan›flman›n da geniflletilmesiyle karfl›l›k veril-di. Hopa davas›, AKP’nin sald›r›lar›n› bütünlüklüolarak ele alabilen tek davayd›. Ankara’da Hopa da-vas›nda yarg›lananlarla dayan›flma eylemlerinde Di-yarbak›r, Gerze, Munzur ve Solakl›’da süren müca-delelerle dayan›flma mesajlar› verildi. Hopa davas›k›sa zamanda, farkl› mücadele alanlar›nda sahiplenil-di. Ayd›nlar, politikac›lar, gazeteciler bu davay› sa-

hiplendiler. Sokaktaki haraket, duruflma salonuna et-kili bir flekilde tafl›nd›. Savunmalarda, toplumsal mu-halefet ad›na AKP’nin yarg›s›na meydan okundu.Gücünü büyük oranda hak mücadelesi çizgisinin bir-lefltiricili¤inden alan ve di¤er davalarda bir araya ge-lemeyen bir muhalefet kompozisyonunu etkili biçim-de seferber edebilen bir mücadele süreci, önce An-kara’daki tutuklular›n ve ard›ndan bütün “Hopal›” tu-tuklular›n serbest b›rak›lmas›n› sa¤lad›. Ne var kiyarg› bask›s› sürüyor ve Kocaeli’nde ilerici emek ör-gütlerine yönelik operasyonlarda hâlâ 12 kifli tutuk-

11

Page 12: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

lu bulunuyor. Yayg›nlaflan tutuklamalar, toplumsalmuhaletin bu konuyu daha sistematik ele almas›n›zorunlu k›lmaktad›r.

Ayr›ca, Hrant Dink davas›n›n, Dink’in ölüm y›ldö-nümünden iki gün önce 17 Ocak’ta “kontrgerillay›aklayan” bir kararla sonuçlanmas›, Dink anmalar›n›(19 Ocak) mahkeme karar›na tepki gösteren on bin-lerce kiflinin kat›ld›¤› kitlesel gösterilere çevirdi. Buy›l gerçekleflen anma etkinlikleri kontgerilla cinayet-lerine öfkeyi oldu¤u kadar, cinayette pay› olanlar›koruyan AKP iktidar›na dönük öfke ve tepkiyi debar›nd›r›yordu. Davan›n sonucu, liberallerin AKP ilekurdu¤u ittifak›n daha genifl kesimlerde sorgulanma-s›na neden oldu. Anma eylemlerinde gür bir biçim-de at›lan “Katiller vuruyor, AKP koruyor!” slogan›-na karfl› at›lan c›l›z “Hrant’›n katili Ergenekon dev-leti!” slogan› sömürge tipi faflizmde kontrgerillan›nsüreklili¤i gerçe¤ini gizlemeye çal›flan liberallerininand›r›c›l›¤›n›n da giderek zay›flad›¤›n› gösteriyor.

Kürt hareketini, solu ve toplumsalmuhalefeti yak›nlaflt›ran sald›r›Özellikle BDP’nin “seçim baflar›s›”n›n ard›ndan, Kürthareketi, sol ve toplumsal muhalefetin tek parti ça-t›s› at›nda toplamas›na yönelik projeler gündeme gel-mekteydi. Bu yönde Emek, Demokrasi ve ÖzgürlükBloku’nun biraz daha geniflletilmifl bir biçimi ola-rak Halklar›n Demokratik Kongresi (HDK) örgüt-lendi. HDK, mücadele çizgisini flöyle aç›klad›:“‹nkar, imha ve yok etme politikalar›na karfl›,paras›z e¤itim ve sa¤l›k, anadilde e¤itim içinHDK var. Demokratik özerklik, ortak vatan,demokratik çözüm her yerde olacak. Eme¤ive onuru ile yaflamak isteyen herkes, devletterörüne, bask› ve yasaklara karfl› birlefl-meli, mücadele etmelidir.” Ancak gelifl-meler, HDK’nin kendisinden beklenen-lere yan›t vermekten uzak oldu¤unugösteriyor. Kürt hareketine yönelik sa-vafla ve operasyonlara, neoliberal y›k›-

m›n halk›n yaflam›nda yaratt›¤› yak›c› so-runlara karfl› kararl› bir mücadele çizgisiortaya ç›kmad›. Üstelik Van depremi son-ras›nda oldu¤u gibi dayan›flma eylemlerineen çok gerek duyulan bir dönemde pekvarl›k gösterilemedi¤i görüldü. Parçalanm›flsol-muhalif konumlar›n basitçe yukardanbirli¤ini sa¤may› temel alan çat› partisi ça-l›flmalar› ilk heyecan›n› yitirdi; az say›da ba-

sit dayan›flma eylemleri zemininde kald›.

GÜNDEM

Page 13: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Kürt hareketi, sol ve toplumsal muhalefet aras›ndakias›l yak›nlaflmay› iktidar›n yarg› operasyonlar›na kar-fl› direnifl e¤ilimleri sa¤lad›. Toplumsal muhalefette,KCK’yle Oda TV, BDP’yle CHP’nin bile, nesnelolarak, ayn› direnifl ekseninde yer ald›¤› yayg›n birdemokratik mücadele düzlemi gelifliyor.

Van depremiyle artan dayan›flma e¤ilimiVan depremi sonras› giriflilen “Van halk›yla dayan›fl-ma seferberli¤i” toplumsal muhalefetin kimi etkin ör-gütleri üzerinden gerçekleflti. Depremle birlikte, ser-maye-iktidar cephesi, ç›karlar› için bulunmaz f›rsat-lar yakalarken, toplumsal muhalefet ve sol için de›rkç› tepkilerin karfl›s›nda “halklar›n kardeflli¤ini” sa-vunma noktas›nda yeni bir görev do¤mufl oldu. Hal-kevleri, ÖDP, TKP, D‹SK, TMMOB, E¤itim-Sen vepek çok kurum dayan›flma seferberli¤ine giriflti.AKP’nin felaketten yeni y›k›mlar ç›karan projelerinedeniyle bölgedeki flartlar daha da güçlefliyor. Ne-oliberal devlet zihniyeti ve ‹slamc› dayan›flmac›l›¤›ninsan yaflam› karfl›s›ndaki kay›ts›zl›¤› ve yetersizli¤ibir kez daha görülüyor.

Di¤er taraftan, Kürt hareketi, kendisinin de özeleflti-risini verdi¤i gibi, ciddi yetersizliklerle inisiyatif al-maya çal›flt›. Ancak, toplumsal yaflam›n toptan y›k›l-d›¤› ve yeniden kurulmas› gerekti¤i bir yerde, Kürthareketinin faaliyetleri, ne yaz›k ki basit dayan›flma-c›l›¤›n ötesine geçemedi. Van depremi, genel olaraksolun da do¤al ve toplumsal felaketler karfl›s›nda po-litika ve program eksikli¤ini gösteriyordu. Buna ra¤-men mümkün olan en k›sa zamanda Van’a gidilme-si muhalefetin duyarl›l›¤›n› ve refleksini gösterdi. Sü-reç a¤›rl›kl› olarak, Türkiye halklar›n›n gösterdi¤i da-yan›flma ve yard›mlaflma çabalar› temelinde yürüdü.Toplumsal muhalefetin Van halk›yla dayan›flmayaolan gönüllülü¤ü, Vanl›lar›n sosyal, ekonomik, psi-kolojik ihtiyaçlar›na ilk etapta oldukça baflar›l› birkarfl›l›k olduysa da gün geçtikçe Van’› terk edenle-rin say›s› artt›. Devletin üzerine düflen sorumlulukla-r› yerine getirmesi konusunda ›srar etmek solun ilkyerine getirmesi gereken görevi. Ancak bu yaln›zcayap›lmas› gerekenin bir parças›. Van’da bir kez da-ha görüldü ki toplumsal muhalefetin, t›pk› politiksald›r›lar gibi, do¤al afetler karfl›s›nda da güçlü birsiyasal programa ve yaflam kurtarma düzeneklerineihtiyac› var. Halk›n haklar› ve halklar›n dayan›flma-s› eksenli bir anlay›flla bu eksikliklerin giderilmesibir görev olarak toplumsal muhalefet güçlerininönünde duruyor.

Bu noktada Halkevleri’nin kurdu¤u Van Çocuk Evi,

baflar›l› bir örnek olarak de¤erlendirilebilir. Van Ço-cuk Evi, basit anlam›yla bir dayan›flma eylemi de-¤il; toplumsal yaflam›n yeniden kurulufluna iliflkindevrimci bir pespektifi içinde bar›nd›ran bir projedir.

Gençlik hareketi, sokakta,üniversitede ve halk›n›n yan›ndaGençlik hareketi, Hopa davas› süresince örgütledi¤ikampanyalarla, davan›n toplumsal muhalefetin simge-si olmas› sebebiyle, tüm toplumsal muhalefetin du-yarl›l›klar›n› temsil etti. Gençli¤in 6 ay boyunca so-kakta yürüttü¤ü mücadelesi, AKP faflizmini teflhiredebildi. Gençlik, bir yandan toplumsal muhalefetintaleplerine sahip ç›karken; bir yandan da toplumsalmuhalefete ve halk›n birçok kesiminine gençli¤in di-namizmini kazand›rd›. Hopa davas›n›n duruflmas›n›ngörülece¤i son bir hafta içinde yap›lan saç kestirmeeylemlerine yaln›zca ö¤renciler de¤il, akademisyen-ler, gazeteciler, sanatç›lar da kat›ld›.

Kolektifler “Ülkeyi, üniversiteyi, soka¤› özgür b›rak”kampanyas›yla görünürlü¤ünü art›rd›. Kampanya kap-sam›nda Taksim’de yap›lan eyleme neredeyse tümTürkiye’den gelen gençlere, ailelerinden hocalar›na,sanatç›lara, gazetecilere kadar pek çok kifli destekverdi.

Bu dönemde, AKP’nin soka¤a yönelik sald›r›lar›n›nyo¤unlu¤u nedeniyle, gençlik hareketinde, üniversite-nin talepleri ikinci plana düfltü. Yine de gençlik ha-reketi, kampüslerde ve üniversitelilerin yaflad›¤› ma-hallelerde yaflanan ›rkç›-faflist sald›r›lara karfl› daya-n›flmay› büyütürken, Yusuf Ziya Özcan’›n yerine ge-çen yeni YÖK Baflkan› Gökhan Çetinsaya’yla birlik-te üniversitelerde daha da yo¤unlaflmaya bafllayanneoliberal sald›r›lara karfl› mücadeleyi de gündemineal›yor.

Toplumsal hareketlerdeve gericili¤e karfl› mücadeledekad›n militanl›¤› yine öndeAKP gericili¤inin kad›n›n ikincil konumunu pekiflti-ren politikalar›na karfl› direnifllerde ve toplumsal ha-reketlerde kad›n militanl›¤› öne ç›k›yor. Özelliklehak mücadelerinde, halk direnifllerinde, Kürt hareke-tinde, Alevi ve sol topluluklarda kad›nlar›n artan et-kinli¤i zaten görülmekteydi. Son zamanlarda dindar-muhafazakâr kitlelerin de yer ald›¤› iflçi direnifllerive hak mücadelesi örneklerinde de kad›nlar›n öneç›kmaya bafllad›¤› görülüyor.

Son y›llarda kad›n cinayetlerinin art›fl› kad›n örgüt-

13

Page 14: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

lenmelerinin gündemine oturdu. ESP Sosyalist Kad›nMeclisleri kad›na yönelik fliddete karfl› örgütledikleriimza kampanyas› ile kad›na yönelik fliddete karfl›mücadelenin görünürlü¤üne katk›da bulundu. Halkev-ci Kad›nlar 25 Kas›m’a (Kad›na Yönelik fiiddeteKarfl› Uluslararas› Dayan›flma ve Mücadele Günü)yaklaflan süreçte “sosyal güvence kampanyas›”n› ka-d›na yönelik fliddete odaklanarak sürdürdü. HalkevciKad›nlar, ayr›ca kad›na yönelik fliddetin raporunututmaya bafllad›. Sosyalist Feminist Kolektif, erkekfliddetini teflhir ederek sürdürdü¤ü mücadelesine yenibir hat ekledi. Örgüt, kitlesellik, organizasyon, duyu-lurluk bak›mlar›ndan en büyük iflini “Kad›n Eme¤iKonferans›” ad›yla yapt›.

AKP iktidar› döneminde kad›na yönelik fliddetin ar-t›fl› da kad›n mücadelesinin önemli bafll›klar›ndan bi-ri haline geldi. Hükümet de bu durumu gündeminealmak zorunda kald›. Aile ve Sosyal Politikalar Ba-kanl›¤›, 200’ü aflk›n kad›n örgütünden görüfl alarak“Kad›n›n ve aile bireylerinin fliddetten korunmas›nadair kanun” tasla¤› haz›rlad›. Ancak aylard›r bu tas-lak için çal›flma yapan kad›n örgütleri tasla¤›n sonhalini gördüklerinde hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›. AKPhükümeti, kad›n örgütleri ile birlikte haz›rlad›klar›n›duyurarak tasla¤›n reklam›n› yapt›ktan sonra, örgüt-lerin önerilerinin neredeyse hiçbirini tasla¤a koyma-d›. AKP’nin Fatma fiahin’in “hareketli” tarz›yla gün-deme getirdi¤i politikalar, kimi kad›n örgütlerinin ez-berini bozarak çeflitli yalpalamalara yol aç›yor. fia-hin’in çizdi¤i ›l›ml› ve kad›n hareketleriyle etkilefli-me aç›k imaj›n›n ard›ndaki “kad›n düflmanl›¤›n›n”teflhir edilmesinde, Halkevci kad›nlar›n protestolar›(örne¤in 6 Aral›k, ‹stanbul Hilton Oteli) önemli roloynad›.

HES karfl›t› direnifller yayg›nlafl›yorDo¤al çevreyi ve halk›n su hakk›n› savunan özsa-vunma hareketleri ve halk direniflleri yayg›nlafl›yor.HES karfl›t› hareketler, toplumsal muhalefetin en di-namik öznelerinden biri. Türkiye’de yaklafl›k 2000tane HES planlan›yor. HES ve termik santral proje-lerini hayata geçirmek isteyen flirketler, gün geçtik-çe daha fazla bölgede direniflle karfl›lafl›yor. Suyu veyaflam› savunanlar, dere nöbetleri, “ifl makinesi k›r-ma” eylemlerinin yan›nda hukuksal mücadeleyle dedo¤an›n talan›na karfl› direniyor.

Erzurum Tortum’daki direnifl, HES karfl›t› mücadele-nin potansiyelini gösteren son dönemlerdeki enönemli direnifllerden biri oldu. Tortum’daki direnifl-çiler de di¤er pek çok köydeki köylüler gibi daha

önce eylem yüzü görmemifllerdi. Tutucu bir kentolan Erzurum’daki bu direnifl, do¤an›n metalaflt›r›l-mas›na karfl›, yaflam alanlar›na müdahale edilen her-kesin isyan edebilece¤ini gösteriyor. Gerze halk›, il-çelerinde yap›lmak istenen termik santrale karfl› mü-cadeleye uzun zamand›r devam ediyor. Bölgede di-renifl çad›rlar› hiç eksik olmuyor. Köylerin ve di¤erçevre direniflçilerinin deste¤ini almay› baflaran YeflilGerze Çevre Platformu, termik santrallere karfl› 10bin kiflilik bir eylem gerçeklefltirdi. Rize F›nd›kl›halk›n›n direnifli en büyük çevre direnifllerinden birioldu. F›nd›kl› halk›, HES’çi flirketin makinelerinibölgeye sokmad›. Dere bafl›nda gece gündüz nöbettutulmas›na karar verildi.

Trabzon Solakl›’da HES’e karfl› direnen köylüler,HES’çi flirketin ifl makinelerini köye sokmamak içinsürekli nöbet tuttular. Ö¤renci Kolektifleri ve Hal-kevciler köylülere destek verdiler. Marmara, Karade-niz, Ege ve pek çok yerde çevre direniflleri, hukukikazan›mlarla devam ediyor. Mu¤la Köyce¤iz, MuflVarto, Rize Güneysu, Erzincan Kemaliye, TrabzonTonya, Giresun Keflap halklar› HES’lere karfl› kaza-n›mlar elde etmeye bafllad›lar. Öbür taraftan Çanak-kale Karabiga’da baz istasyonlar›na karfl› mücadelebüyütülüyor. Yerel direnifllerin ne kadar büyük birhareket oluflturdu¤u “Suyun Ticarilefltirilmesine Ha-y›r Platformu”nun düzenledi¤i forumda (9 Ocak) da-ha net görülüyor.

Kongreyle bar›nma hakk›mücadelesinde meclisleflmeDikmen Vadisi yeniden y›k›m tehditleri ile karfl›la-fl›rken, Vadi’nin bar›nma hakk› mücadelesi daha dagüçleniyor. Mücadelede 5 y›l› geride b›rakan Vadihalk›, bu süre zarf›nda defalarca oldu¤u gibi yeniy›lda da yap›lmas› planlanan y›k›m› engelledi. Uzunsüredir canl› tutulan mücadeleyle Belediye’yi (MelihGökçek’i) görüflmeye zorlayan Vadi halk›, iktidar›nzorbal›klar›na ve rüflvetlere ödün vermiyor.

Vadi halk›n›n Melih Gökçek’in neoliberal gericili¤i-ne karfl› bar›nma hakk› mücadelesi süredursun, ülkeçap›nda kentsel ya¤maya karfl› direnenler 11 Ara-l›k’ta Ankara’da topland›. Bar›nma hakk› kongresiy-le, ortak mücadele hatt›n›n oluflturulmas›nda kararl›-l›k tazelediler. Ankara’dan, ‹stanbul’dan, Adana’danmahalleliler, ortak bir çat› alt›nda bar›nma haklar›nasahip ç›kmak için bir araya geldiler. AKP’nin sis-temli y›k›mlar›na karfl› daha büyük bir örgütlenme-ye ihtiyaç duyan mahalleliler, “bar›nma hakk› mec-lisleri”ni kurdu. Kongre, kensel ya¤maya karfl› dire-

14

GÜNDEM

Page 15: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

nen yoksul mahallelilerin birlikte mücadelesine katk›sa¤layacak yap›larla sürdürülecek.

Toplumsal muhalefetinzenginleflen içeri¤i2011’in ekim ve kas›m aylar›nda elektrik ve do¤al-gaz zamlar› muhalefetin gündemi oldu. Halkevciler,Ankara’da Enerji Bakanl›¤› önünde zamlara karfl› ey-lem yapt›lar. Malatya Kürecik’te yap›lmas› planlananfüze kalkan› da toplumsal muhalefetin gündemlerin-dendi. Füze kalkan›yla ülkeyi ‹srail’e kalkan yapanAKP’nin karfl›s›nda, emek örgütlerinden sol partile-re, Kürt hareketinden kitle örgütlerine neredeyse tümtoplumsal muhalefet harekete geçti. Sol, Ortado¤uhalklar›n›n mücadelesine dair tarihsel birikimindenald›¤› kuvvetle, emperyalizmin bölge projelerine kar-fl› mücadele ekseninde bir araya geldi. AKP gerici-li¤ine karfl› hareketli bir dönemin ard›ndan sessizli-¤e bürünen Aleviler ise, 24 Aral›k anma eylemi içinAnkara’dan Marafl’a gittiler. Anma etkinli¤ini engel-lek için zor kullanan iktidar›n tavr›n› protesto etti-ler. Ayr›ca bu dönemde, Emek Sinemas›’n›n y›k›m›-na karfl› sanat, sinema ve kültür emekçilerinin ça¤-r›s›yla ‹stiklal Caddesi’nde bir yürüyüfl ögütlendi (24Aral›k 2011). Yürüyüfl, AKP’nin sanat ve kültürdünyas›na dönük gerici politikalar›yla kentsel dönü-flüm politikalar›na karfl› tepkinin birleflti¤i bir eylem-di. Halkevcilerin etkin kat›ld›¤› eylemde DemirörenAVM’nin yumurtalanmas› ve eylemin, kenttekisermaye ya¤mas›na ve AKP’ye karfl› tepkileribirlefltirmesi anlaml›yd›.

‘Biz buraya sendika yok diyegeldik!’Çerkezköy’de tekstil fabrikas› kuran Bel-çikal› bir patronun iflyerinde örgütlenensendika temsilcilerine söyledi¤i bu söz-ler, Türkiye sermayesinin, devletininve iflçi s›n›f›n›n durumunu özlü birbiçimde anlat›yor: Sendikalaflmaoran› son derece düflük ve gele-neksel sendikal hareket etkisiz.Sendikal hareketin ana göv-desinin hareket biçimini,“Toplusözleflme Sendikac›l›-¤›” belirliyor. ‹flyeri toplusözleflmeleriyle üyelerininhaklar›n› korumay› temel sen-dikal strateji olarak belirleyengeleneksel sendikal

Artvin Hopa’da, Sinop Gerze’de,Dersim’de, Elaz›¤’da, ErzurumTortum’da, Trabzon Solakl›’da,Çanakkale’de, Giresun’da...HES ve termik santral projelerini hayatageçirmek isteyen flirketler, gün geçtikçedaha fazla bölgede direniflle karfl›lafl›yor.Suyu ve yaflam› savunanlar, dere nöbet-leri, “ifl makinesi k›rma” eylemlerininyan›nda hukuksal mücadeleyle dedo¤an›n talan›na karfl› direniyor.

Page 16: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

hareket, tersine üyelerini de sürekli kaybediyor; üc-retlerde erime ve içe kapanma sorunlar›yla cebellefli-yor. Türkiye’de her bin iflyerinden sadece ikisindetoplusözleflme var. AKP’nin grev, sendika ve çeflitlihaklara dair vaatleri kufla döndürülürken, Ulusal ‹s-tihdam Stratejisi’nin tüm unsurlar›, sermayenin talep-leri olarak s›rayla hayata geçiriliyor.

AKP hükümeti 12 Eylül’ün bask›c› ve yasakç› sen-dikalar kanununu de¤ifltirece¤i iddias›yla Toplu ‹fl‹liflkileri Yasas› tasar›s›n› haz›rlad›. Tasar› flu an (2fiubat 2012) Meclis’te. Yasayla, demokratikleflme ad›alt›nda devletin sendikalar üzerindeki bask›s› daha daartt›. Toplu ‹fl ‹liflkileri Yasas›’n›n 2821 ve 2822 sa-y›l› yasalara göre en önemli fark› sendikalara üyeolurken ve sendikadan istifa ederken noter flart›n›nkald›r›lmas› oldu. Buna göre sendikalara üyelik vesendikalardan istifalar e-devlet üzerinden yap›lacak.Ancak “e-devlet” üzerinden üyelik yap›lmas›, bu sü-reci denetimsiz ve daha çok iflveren müdahalesineaç›k hale getirecek. 12 Eylül’ün barajlar› korunurkentek de¤ifliklik iflkolu baraj›nda yafland›. ‹flkolu baraj›yüzde 10’dan yüzde 3’e çekildi; yüzde 50 + 1 olaniflyeri bararj› ve yüzde 40 olan iflletme baraj› aynenkorundu. 28 olan iflkolu say›s› 18’e düflürüldü.

Sermaye ve onun hükümetleri iflçi s›n›f›n›n sendikalörgütlülü¤ündeki erimeyi hem biliyor hem de türlü

yollarla bu durumu sürekli ve yap›sal bir durum ha-line getirmek için politikalar hayata geçiriyor. Biryandan ucuz ve güvencesiz iflçilik koflullar›n› a¤›rlafl-t›r›yor; di¤er yandan yasal düzenlemelerle bu durumupekifltiriyor. Hukuksal araçlar› da kullanarak hak ara-man›n yollar›n› kapatmaya çal›fl›p, iflçilerin hak ara-ma mücadelesini suçlu göstermeye çal›fl›yor. Sendikalhak ve özgürlüklerin güvencesizlik temelinde ortadankald›r›ld›¤› bu koflullarda hükümet, Hak-‹fl ve TÜRK-‹fi gibi do¤rudan yönlendirdi¤i geleneksel sendikalaraçlarla bu süreci içerden (!) yöneterek örgütsüzlefl-tirme operasyonlar›n› pekifltiriyor. ‹flsizli¤i sadece ya-p›sal bir durum olmaktan ç›kar›yor, güvencesizlikleiflsizli¤i ayn› sürecin etkin dinamik unsurlar› halinegetiriyor. Bütün bunlar›n da yetmedi¤i yerde AKP’nin“ileri demokrasi”si en ç›plak yüzüyle ortaya ç›k›yor;bask›lar, gözalt›lar, onlarca y›lla yarg›lamalar, tutuk-lamalar…

Sendikalar ve ba¤l› olduklar› konfederasyonlar dabunlar› görüyor ve biliyor. Bir k›sm›n›n varl›k sebe-bi zaten bu gerçekleri görünmez hale getirmek veüzerini örtmek. Bir k›sm› ise gördü¤ü bu gerçekler-le yüzleflerek gere¤ini yapmak yerine, nesnel olarak,bu sürecin üzerinin örtülmesine hizmet etmeye devamediyor. Sendikal Güç Birli¤i Platformu gibi gelenek-sel sendikac›l›¤›n içinden yap›lan muhalefetler duru-

16

GÜNDEM

Page 17: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

mu de¤ifltirmeye yetmiyor. Türk-‹fl’ten on sendikan›noluflturdu¤u birlik, yenilenme ve “k›dem tazminat›gasp›na, bölgesel asgari ücrete, esnek çal›flt›rmaya, ta-fleronlaflt›rmaya karfl› mücadele” gibi neoliberal sald›-r›lara karfl› mücadele söylemi kullansa da bugün içinbir genel kurul hareketi olman›n ötesine geçemiyor.

‹çinden geçti¤imiz dönemde D‹SK Genel Kurulu, yal-n›zca bir dönemi de¤il, sendikal politika ve örgütolarak en az önümüzdeki 5-10 y›l› belirleyecek nite-likte yap›sal sonuçlar ortaya ç›karacak. D‹SK GenelKurulu’nun yaklaflt›¤› (10-11-12 fiubat) bugünlerdecanal›c› soru fludur: D‹SK 30 y›l önceki iflkolu esas-l› toplu sözleflme sendikac›l›¤›n› yapmaya devam ede-cek midir, yoksa bütün imkanlar›n› bugünün ihtiyac›olan örgütlenme ve mücadele stratejilerini tespit edipsadece iflkolu toplu sözleflmelerine dayanan sendikalçizgi yerine devrimci bir sendikal örgüt gibi müca-deleye mi soyunacakt›r? Sendikal bürokrasi seçkinle-ri aras›nda yürüyen genel kurul haz›rl›klar›na ve top-lumsal muhalefet eylemlerine gösterilen tavra bak›l›r-sa, D‹SK’in yan›t› toplu sözleflme sendikac›l›¤›ndanyana görünüyor.

‹flçi s›n›f›n›n yeni bir proleter yaflama ve çal›flma di-siplinine zorlanmas›yla meydana gelen tepkiler, emekhareketinin bu dönemki gündemini oluflturuyor: Bugündemde, Karadeniz’deki do¤a savunucular›, deri ifl-

çilerinin direnifli, Konya Birnak’ta direnerek kazananNakliyat-‹fl, Samsun Gazi Devlet Hastanesi’ndeki ta-fleron iflçilerin direnifli, ‹zmir belediye iflçileri, Birle-flik Metal-‹fl’in direniflleri, müthifl bir kararl›l›kla ata-ma isteyen ö¤retmenler, ifl cinayetlerine tepkiler bu-lunuyor. Ayr›ca, Birleflik Metal ‹fl’in “K›dem Tazmi-nat›na Dokunma” eylemleri dikkat çekiyor. Daha son-ra di¤er sendikalar› da kapsayan k›dem tazminat› ey-lemlerini D‹SK de bir süre devam ettirdi. Yine budönemde, Çal›flma Bakanl›¤›’nda yap›lan asgari ücretbelirleme toplant›s›na kat›lmak için Bakanl›¤›n kap›-s›n› zorlayan Devrimci Sa¤l›k-‹fl’in “asgari ücret ey-lemi” bu dönemde en özgün muhalefet tarz›n› olufl-turdu. Ayr›ca milletvekilleri maafllar›ndaki afl›r› art›flakarfl›, SES’in, 29 Aral›k Ankara protestosundan dasöz edebiliriz. K›l›çdaro¤lu’nun tafleron çal›flmay› kal-d›rmay› vaat etmesi bir yana, CHP’li belediyeler ta-fleron iflçileri iflten ç›kar›yor. Maltepe ve Befliktafl be-lediyesinden at›lan bu iflçiler 2 ayd›r direniflte.

Sa¤l›k örgütlerinin ça¤r›s›n› yapt›¤› ard›ndanKESK’in de kendine ba¤l› tüm sendikalara ça¤r›s›n›yapt›¤› 21 Aral›k grevi 2011’in son büyük eylemiy-di. Sa¤l›k hizmetleri iktidar›n politikalar›na karfl›emek hareketi ile di¤er hak mücadelesi öznelerininkesiflti¤i özgün bir alan. 21 Aral›k grevinde sa¤l›körgütleri etkin kat›l›m gösterirken, hastanelerde ifl b›-rakma oran› yüksek oldu. Sa¤l›k hakk› mücadelesifarkl› alanlarda, farkl› öznelerle sürece¤e benziyor.Hekimler ve eczac›lar tepkilerini sokaklara yans›t›yor-lar. ‹laçta bütçenin s›rt›na yük olan faturan›n eczac›ve yurttafla ödettirilmesi sorunu nedeniyle eczac›lar,29 Ocak’ta Kad›köy’de miting yapt›.

2012 1 May›s’›na do¤ru:M›zrak çuvala s›¤m›yor!Art›k özsavunma eylemlerinin ve halk direnifllerininüzerini örtmenin olanaks›z hale geldi¤i bir noktaday›z.Neoliberalizmin ve piyasa egemenli¤inin y›k›c› sonuç-lar› apaç›k ortaya ç›k›yor ve gizlenemiyor. Özsavunmahareketleri, yayg›n halk direniflleri ard› ard›na ortayaç›k›yor. S›n›f hareketinde kriz dinamiklerinin ve yeni-lenme olanaklar›n›n daha fazla görünür oldu¤u bir ev-redeyiz. ‹flçi s›n›f› hareketinin yeni görünümleri top-lumsal muhalefetin bileflenleri aras›na kat›l›yor. AKPfaflizminin toplumsal muhalefete bask›lar›na karfl› di-renme e¤ilimleri, farkl› çevreleri de içererek geniflli-yor. Sürekli geniflleyen muhalefet çizgisi, 2012 ilkba-har muhalefetinin kararl› pratiklerinden geçerek en ol-gun biçimleriyle 1 May›s meydanlar›na yans›yacak.

17

Ankara’daki Hopa davas› duruflmas›n›nard›ndan Sincan Cezaevi’nden serbestb›rak›lan “eflk›yalar” kendilerini bekleyenarkadafllar›n›n karfl›s›na, içeridehaz›rlad›klar› “O duvar, duvar›n›z, v›z gelirbize v›z” yaz›l› bir pankartla ç›kt›lar. Bupankart daha sonraki pek çok eylemdeyine Ö¤neci Kolektifleri taraf›ndantafl›nacak, ö¤renciler kah Ahmet fi›k ileNedim fiener için kah Kocaeli’nde mah-pus yatan Necati için özgürlük talepleriniyükseltecekti.

Page 18: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

18

GÜNDEM

Ortado¤u’da emperyalist entegrasyonda yeniden askeri araçlar öneç›k›nca, bu entegrasyon sürecinin aktif tafleronu AKP de “s›f›r sorun”söylemini terk ederek müdahaleci bir söyleme sar›ld›. Ancak bu müda-halecilik iktidar›n bafl›n› a¤r›tacak bol sorunlu bir gelecek vaat ediyor

Aktif tafleronluktabol sorunlu dönemAktif tafleronlukta bol sorunlu dönem

mperyalizmin Ortado¤u stratejisinde yenidenaskeri müdahalecili¤i t›rmand›ran ve iç ça-t›flmalar› tetikleyen bir dizi de¤iflim yaflan-mas›, iflbirlikçi AKP iktidar›n› da de¤iflimeayak uydurmaya zorlad›. Ekonomik iliflkile-rin gelifltirilmesi ile desteklenen entegrasyon

çabalar›n›n üstüne, güdümlü iç savafl ve askeri müda-halecilik eflli¤inde yürütülen rejim de¤ifliklikleri eklen-ince “s›f›r sorun”cu AKP gitti, “müdahale”ci AKP gel-di. Art›k, emperyalizm iflbirlikçisi d›fl politika çizgisini,“s›f›r sorun” maskesi alt›nda sürdürmeye imkan verenkoflullar yok; iflbirlikçili¤in çat›flmada emperyalizmdenyana saf tutmakla ispatlanaca¤› yeni bir dönem var.Çat›flman›n 2012 itibariyle öne ç›kan üç cephesi iseTürkiye’nin Kürt sorunu, d›fl ticaret, enerji ve su gibigündemlerini sars›c› bir flekilde etkileme potansiyelinesahip komflular›; Suriye, Irak ve ‹ran.AKP’nin yine bölgesel güç olma iddias›yla meflrulafl-t›rmaya çal›flt›¤› bu iflbirlikçi müdahalecilik, ABD kar-fl›t› ‹ran-Suriye-Lübnan Hizbullah’› ekseni karfl›s›nda;petrol zengini, emperyalizm iflbirlikçisi monarflilerdenoluflan Körfez ülkeleri ile birlikte yürütülüyor. Suri-ye’de aç›ktan iç savafl›n ve rejim de¤iflikli¤i planlar›-n›n taraf› olan AKP, Irak’ta da Sünni-fiii gerilimi gö-rünümünde yaflanan ‘ABD yanl›lar›’-‘‹ran yanl›lar›’ ge-riliminde ABD yanl›lar›ndan yana taraf oluyor. Askerikuflatma alt›nda diplomasiye zorlanan ‹ran’da ise, AKPhem emperyalistlerin ulakl›¤›n› yap›yor hem de Türki-ye topraklar›n› askeri kuflatman›n üslerinden biri halinegetiriyor. AKP’nin iflbirlikçi müdahalecili¤i, yaln›zca hedeftekiülkelerle emperyalizm aras›ndaki gerilimin de¤il hedef-teki ülkelerin ve emperyalist sistemin iç gerilimlerininyarataca¤› risklerin de üstlenilmesi anlam›na geliyor.Bölgede ve bölge ülkeleri içinde a盤a ç›kan fiii/Ale-vi-Sünni, Kürt-Arap çat›flmalar›; Rusya ve Çin’in ABD-‹ngiltere-Fransa siyasetine itirazlar›; Fransa-Almanya ile

ABD-‹ngiltere aras›ndaki rekabet iflbirlikçileri çok ha-s›ml› bir çat›flman›n içine çekiyor.

Yeni oyunun perdeleri Libya’da aç›ld›Ortado¤u’da halk isyanlar›yla bafllayan de¤iflim süreci-ni kendi ç›karlar› do¤rultusunda yönetmek isteyen em-peryalistlerin en önemli iflbirlikçilerinden biri AKP ol-du. Bölgesel liderlik hayalleri kuran Tayyip Erdo¤an-Ahmet Davuto¤lu ikilisi, özellikle Libya ve Suriye’de,aktif tafleron olarak emperyalist ç›karlara hizmet yolun-da inisiyatif yar›fl›na giriyor. Her iki ülkede de yeniiflbirlikçiler yaratma ve emperyalizmin hedefe koydu¤urejimleri y›pratma yolunda elinden geleni yap›yor.Tunus ve M›s›r’da eski yönetimleri deviren halk ayak-lanmalar›n›n ard›ndan emperyalist güdümlü bir iç sava-fl›n bafllad›¤› Libya’da 42 y›l süren Kaddafi rejimi res-men sona erdi. ‹flbirlikçi Libya Ulusal Geçifl Konseyi,bu süreçte AKP taraf›ndan gerek lojistik gerekse aske-ri aç›dan desteklendi. AKP yeniden yap›land›rma sürecinde Libya’da etkin birrol oynamak için kollar› çok önceden s›vam›flt›. Erdo-¤an, 17 Aral›k’ta misafir etti¤i Libya Ulusal GeçiflKonseyi Baflkan› Mustafa Abdulcelil’le yapt›¤› konufl-mada, Libya’da yar›m kalan yat›r›mlar›n devam etme-si ve yeni yat›r›mlar›n bafllamas› için çal›flmalar›n bafl-lad›¤›n› aç›klad›. Türkiye’nin yeni dönemde etkin birgüç olmak için çaba sarf etti¤i Libya’daki s›n›rlar› iseemperyalist müdahaleyi ilk bafllatan ülke olarak Fransataraf›ndan s›k s›k hat›rlat›l›yor. Türkiye NATO operas-yonlar›mda rol alabilir; ama karar mekanizmas›nda de-¤il. Yat›r›mlar konusunda müteahhitlik ifllerinde gele-neksel rolünü sürdürebilir; ama petrol yat›r›mlar›ndaöncelik ABD’li ve AB’li flirketlerindir. Öte yandanFransa’n›n Türkiye ile gerilimi sürekli gündemde tut-mas›, Fransa’n›n ABD-‹ngiltere ekseni ile rekabetininbir yans›mas›d›r. AKP iktidar› bunu Fransa’n›n Türki-ye’yi çekemezli¤i olarak aç›klay›p kendine pay ç›karsa

E

Page 19: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

da, Türkiye ABD-‹ngiltere ekseninin vekili olarak ulus-lararas› gerilimlerden pay almaktad›r.

Aktif tafleron Suriye’deEmperyalistler rejim de¤iflkli¤i hedefine karfl›n Suri-ye’ye d›flardan müdahale konusunda temkinli. BM Gü-venlik Konseyi üyeleri, Rusya ve Çin Esad yönetimi-ni destekliyor. Di¤er yandan Suriye ‹ran’›n, LübnanHizbullah’›n›n ve Filistinli direnifl örgütlerinin deste¤i-ne sahip bir bölgesel oyuncu. Dolay›s›yla Suriye’ningüvenli¤i ‹srail’in güvenli¤ini de do¤rudan ilgilendiri-yor. Öte yandan silahl› muhalefet, gerçek bir iktidar al-ternatifi oluflturmaktan uzak ve Esad’a göre c›l›z birtabana sahip. Tüm bunlar Suriye’ye d›flar›dan müdaha-lenin önünde engel teflkil ediyor. Bu nedenle de Esadmuhaliflerini bölge güçlerinin deste¤i ile öne ç›karacakbir strateji izleniyor. Burada Esad’a yapt›r›m uygulama-ya gönülsüz Ürdün, Irak ve Lübnan’› bir kenara b›ra-k›nca elde sadece Türkiye seçene¤i kal›yor. Bu neden-le de Suriye’nin içini kar›flt›rmak için Türkiye’nin ara-c›l›¤› devreye sokuluyor.

ABD’nin aç›ktan destekledi¤i Suriye Ulusal Geçifl Kon-seyi’ne ve ülkede silahl› eylemleri gerçeklefltiren yineABD destekli Özgür Suriye Ordusu’na ülke topraklar›-n› açan AKP, Suriye içerisindeki kar›fl›kl›¤a çomaksokmaya devam ediyor.

Türkiye’nin Suriyeli isyanc›lara e¤itim ve üs sa¤lad›¤›,s›n›rlar›n› silahl› gruplar›n Suriye’ye geçifline açt›¤› iddi-alar› bizzat Esad yönetimi taraf›ndan dillendiriliyor veTürkiye’den de resmi bir yalanlama yap›lm›yor. Esad yö-netimi kendi muhaliflerinin Türkiye’den geçifl yapt›¤›n›,AKP iktidar›n›n propaganda araçlar› da PKK’nin karfl› ta-rafta konuflland›¤›n› iddia ederek Türkiye-Suriye s›n›r hat-t›na askeri y›¤›nak yapman›n gerekçelerini oluflturuyor.Türkiye’nin bir baflka ülkeyle en uzun s›n›r hatt› olanSuriye s›n›r›ndaki askeri gerilim, “d›fl destekli iç tehdit-lere” (Türkiye aç›s›ndan PKK, Suriye aç›s›ndan ÖzgürSuriye Ordusu) karfl› bir savunma kayg›s›ndan beslensede, s›cak çat›flmaya dönüflmesi halinde “d›fl destekli içtehditleri” karfl›l›kl› olarak büyütecek. Bu nedenle her ikiülke aç›s›ndan da askeri y›¤›na¤›n çat›flma amaçl› olmak-tan çok savunma amaçl› oldu¤u, ancak provokatif tutum-lar›n s›cak çat›flmay› zay›f bir ihtimal de olsa bir fela-ket senaryosu olarak gündeme getirebilece¤i görülüyor.

Hamas’› Suriye’den ay›rmakAKP, Filistin’in Gazze bölgesinde iktidar› elinde tutanHamas üzerindeki nüfuzunu, Suriye’yi yaln›zlaflt›rma stra-tejisi için kulland›. Gazze’deki Hamas Yönetimi Baflkan›‹smail Haniye’nin aral›k ay›ndaki Türkiye ziyaretinin so-nuçlar› bir ay içinde a盤a ç›kt›. Hamas, fiam’daki ofisi-ni kapatarak politik olarak ‹ran-Suriye ekseninden koptu-¤unu gösterdi. Türkiye ve Katar’›n bafl›n› çekti¤i bu ay›r-

19

Page 20: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

ma operasyonu ile Suriye yönelik olas› bir müdahaleninFilistin üzerinden ‹srail üzerinde yarataca¤› tehdit düzeyide düflürülmüfl oldu. Hamas’›n merkez ofisini Katar’a,M›s›r’a ya da Türkiye’ye tafl›yaca¤› konuflulsa da, flim-dilik Türkiye aç›s›ndan kesin olan Hamas’›n bir irtibatofisi açacak olmas› ve AKP’nin 300 milyon dolarl›k yar-d›m taahhütü.

‹ran hedefte, AKP yedekteAhmet Davuto¤lu’nun d›fliflleri bakan› olmas›yla dillerdendüflmeyen “komflularla s›f›r sorun” politikas›ndan geriyetam bir enkaz kald›. Ama temel amaç baki: Ortado-¤u’nun emperyalist sisteme entegrasyonu. AKP hüküme-ti, aktif tafleron d›fl politikas›n›n çat›flmal› dönemlere öz-gü bir gere¤i olarak bugün komflular›yla karfl› karfl›yagelmifl durumda.

Suriye’yle köprüler tamamen at›l›rken, Kürecik’te kurul-mas› kabul edilen füze kalkan› sistemiyle ‹ran’la iliflkilerbüyük bir gerilim hatt›na tafl›nd›. ‹srail’i ve Avrupa’y›olas› bir çat›flmada ‹ran füzelerine karfl› korumak için ku-rulan füze kalkan› sistemine karfl› ‹ran’dan çok net ikiaç›klama geldi. ‹slami Devrim Muhaf›zlar› Hava-UzayKomutan› E.A.Hac›zade, D›fl Politika ve Ulusal Güven-lik Komisyonu Baflkanvekili H.‹brahimi, olas› bir sald›-r›yla karfl›laflmalar› halinde ilk hedeflerinin Türkiye’dekiradar sistemi olaca¤›n› aç›klad›.

Davuto¤lu’nun 5 Ocak’taki ‹ran ziyareti hem bu gerili-min ve hem de son zamanlarda artan ‹ran-ABD-‹srail ge-rilimine iliflkin tart›flmalar›n üstüne gündeme geldi. Füzekalkan› meselesi dolay›s›yla endifle edecek bir durum ol-mad›¤› mesaj›n› vermeye çal›flan Davuto¤lu’nun ziyareti-nin as›l sebebi emperyalistlerin ‹ran’›n nükleer program›-na karfl› mesajlar›n›, hâlâ ‹ran’la görüflebilen bir ülke ola-rak, gerekli yerlere götürmekti.

ABD ve AB’yi ‹ran’›n nükleer program›ndan endifle duy-maya iten fley, yaln›zca Ortado¤u’ya de¤il, Asya’ya ilifl-kin hesaplar›n› da kaps›yor. Hem Ortado¤u’da bir bölge-

sel güç hem de Bat›’dan Asya’ya aç›lan en önemli ka-p›lardan biri olan ‹ran’›n nükleer bir güç haline gelmesiaskeri yönden dokunulmazl›k elde etmesi anlam›na gele-cek. Bu da Rusya-Çin etkisinde bir Asya ve tam bütün-leflmeyen bir Ortado¤u anlam›na gelecek.

‹ran’la aç›k bir çat›flmay› henüz gündemine almam›fl olanemperyalistler, flimdilik, bir yandan askeri tehdidi yüksel-tip, bir yandan da, yönetimin elini zay›flatarak Tahran’›teslimiyete zorlamay› tercih ediyor. Bu nedenle emperya-listler, (31 Aral›k ABD - 5 Ocak AB) ‹ran petrollerineambargo kararlar› ç›kartt›; ‹ran (Basra) Körfezi’nde aske-ri y›¤›nak art›r›ld›.

‹ran’dan petrol al›flverifli yapan flirket ve ülkelerinABD’yle ifl yapmas›n› engelleyen yasa, önümüzdeki ay-larda uygulamaya konulursa, flüphesiz Türkiye’yi de etk-ileyecek. Füze kalkan› nedeniyle karfl› karfl›ya geldi¤i‹ran’a karfl› olas› bir yapt›r›mda “istemeyerek” de olsaemperyalistlerin yan›nda yer alaca¤›n› bildi¤imiz AKP,‹ran’dan ald›¤› do¤algaza alternatif yaratmaya çal›fl›yor.Bu kapsamda Rusya’dan Avrupa’ya gaz ak›fl›n› sa¤laya-cak olan ve bir bölümü Türkiye’den geçen Güney Ak›mdo¤algaz projesi AKP taraf›ndan onayland›. Proje uzunsüredir ask›da bekliyordu. Böyle bir dönemde projeninonaylanm›fl olmas›, ‹ran’a karfl› olas› bir müdahalenin ya-rataca¤› sonuçlara karfl› erken önlem al›nmas› anlam›nageliyor.

Güney Ak›m Projesi’nin onaylanmas›, baflka bir “AKPbaflar›s›” olan Nabucco’nun da hüsranla sonuçland›¤›n›gösteriyor. Güney Ak›m Ortado¤u’dan Avrupa’ya gazak›fl›n› sa¤layacak olan Nabucco projesine karfl› Rus-ya’n›n att›¤› bir ad›m olarak ortaya ç›km›flt›.

‹nisiyatif M›s›r’daLibya ve Suriye’yle ilgili baz› kritik NATO ve BM top-lant›lar›na Türkiye’nin ça¤r›lmamas› ve ancak kararaflamas›ndan sonra “görevli” olarak devreye sokulmas›küresel/bölgesel güç iddialar›n› çürüttü. Arap Ligi-Suriye

Solda, bir grup Beflar Esaddestekçisinin Türkiye’degerçeklefltirdi¤i bir protestogösterisi var. Bir yandan Esad’›nresimlerini tafl›yan Suriyeliler,bir yandan da Türkiye-Suriyebayraklar›n› yan yana tutarakyak›n geçmiflteki dostluk gün-lerini hat›rlat›yor. Sa¤ taraftaise Suriyeli bir karikatüristinçizimi görülüyor. Özgür SuriyeOrdusu denen Esadmuhaliflerinin silah kayna¤›Türkiye, bu silah› tutan el deKatar olarak resmedilmifl.

GÜNDEM

Page 21: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

krizinde, Filistinli tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›nda, Gaz-ze ablukas›n›n k›r›lmas›nda ve Hamas’›n Filistin Kurtu-lufl Örgütü’ne kat›lmas›nda inisiyatifin hep M›s›r olmas›da bu yalan›n üstüne mum dikti.

‹ran’la emperyalistler aras›nda tekrar bafllayacak olannükleer program görüflmelerinin Türkiye’de yap›lmas› daAKP’ye karar hakk› tan›nd›¤› anlam›na gelmiyor.

Bir Irak’la gerilim eksiktiIrak yönetimi ile de iliflkiler gerilmifl durumda. Irak se-çimleri öncesinde AKP’nin aç›ktan destekledi¤i ABD gü-dümlü Sünni kanat kaybetmifl, ‹ran’a yak›n fiiilerin olufl-turdu¤u Allawi yönetimi bafla geçmiflti. ABD askerleri-nin Irak’tan resmen çekilmesinin ard›ndan AKP destekliSünni lider Haflimi hakk›nda tutuklama karar› ç›kar›lma-s› ve Haflimi’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne kaçma-s› üzerine AKP yine Haflimi’ye destek ç›kt›. Bunun üze-rine Allawi yönetimi, Türkiye’ye “iç ifllerimize kar›flma-y›n” dedi ve aksi durumda kendilerinin de Türkiye’niniç ifllerine kar›flabilece¤ini ima etti. Irak’›n Türkiye’nin içifllerinden kastetti¤i öncelikli olarak Kürt sorunudur.PKK’ye karfl› yürütülen s›n›r ötesi operasyonlar Irak hü-kümetinin onay› olmaks›z›n meflruiyet sorunu yaflayacak-t›r. Di¤er sorun geçti¤imiz yaz gündeme gelen F›rat su-yunun paylafl›m› sorunudur. Su kaynaklar›n›n yetersizli¤inedeniyle sorun yaflanan Irak’ta, F›rat suyunun kullan›-m›nda pay sahibi olan Irak, iliflkileri bozuk bir komflu-ya karfl› cömert olmak istemeyecektir. Di¤er sorun daekonomik iliflkilerdir. Türkiye sermayesinin en çok d›flyat›r›m yapt›¤› ülkelerden biri olan Irak’ta zaten s›k›nt›-da olan ödemeler konusunda hükümet duruma göre da-ha özenli ya da ihmalkar davranacakt›r.

SonuçD›fl politika çizgisini, Ortado¤u’nun emperyalist sistemeentegrasyonunda, emperyalist ç›karlar ad›na etkin inisiya-tif almak üzerine kuran, bu nedenle de “aktif tafleron”

diye adland›rd›¤›m›z AKP iktidar› aç›s›ndan de¤iflen fleyilkesel de¤il biçimseldir. Art›k komflu ülkelere dönük d›flmüdahale ya da iç savafl tehditlerinde iflbirlikçi müdaha-leci bir AKP öne ç›k›yor.

Libya’n›n bombalanmas› için üslerini aç›p donanmay› se-ferber eden, Suriye’de silahl› isyanc›lar› besleyerek iç sa-vafl› k›flk›rtan, Irak’ta iç saflaflmalara taraf olan AKP,‹ran’a yönelik kuflatmada da emperyalist politikalara hiz-met edece¤ini, füze kalkan› projesi ile gösterdi.

Bu müdahalecilik “NATO’nun ne ifli var Libya’da”,“Komflularla s›f›r sorun” benzeri, eski iddial› sözlerin çi¤-nenmesi pahas›na yafland›. Bu, “ba¤›ms›zlaflan d›fl politi-ka”, “eksen kaymas›” gibi iddialar› da çürüttü. Öte yan-dan Müslüman Kardefller-Ordu-ABD ittifak›n›n flekillen-dirdi¤i yeni rejimi ile M›s›r’›n, bölgesel etkinli¤inin art-mas› ve ABD iflbirlikçili¤inin ç›plak bir hal almas›AKP’nin bölgesel güç olma iddias›n› da zay›flatt›.AKP’nin Suriye’de bir rejim de¤iflikli¤i konusunda bukadar ›srarl› olmas›n›n ayn› zamanda bölgesel güç olmaiddias›n› kurtarma kayg›s›ndan kaynakland›¤›, Arap bas›-n› taraf›ndan da paylafl›lan bir gerçek.

Ba¤›ms›z ve bar›flç›l d›fl politika iddias› yerle bir olan,üstün baflar› olarak gösterdi¤i projelerden, emperyalisttaktikler de¤iflti¤inde vazgeçmek zorunda kalan AKP,emperyalizmin ç›karlar› u¤runa komflular›yla karfl›ya kar-fl›ya gelmifl durumdad›r. Bölgesel güç iddias›n› ve iflbir-likçi ç›karlar›n› kurtarmak için müdahalecili¤e daha s›k›sar›lmakta, aktif tafleron d›fl politika, “kazanman›n” da“kaybetmenin” de halka kaybettirece¤i bir ç›kmazda yolalmaktad›r. AKP siyasetinin kazanmas› demek Irak veSuriye’de iç çat›flmalar› mevcut yönetimleri devirecek fle-kilde t›rmand›rmak anlam›na gelecektir ki, AKP’nin t›r-mand›rd›¤› etnik ve mezhepsel gerilimlerin bir ucu daTürkiye’nin içindedir. Irak ve Suriye yönetimleri AKP’yiyan›tlarken Kürt sorununa ve s›n›r hatt›na iflaret ettikle-rinde bu gerçe¤i hat›rlatmaktad›r. AKP’ye ‹ran konusun-da ABD’den yana saf tutarken kimsenin inanmad›¤› “At-t›¤›m›z ad›mlar ‹ran’a karfl› de¤il” yalanlar›n› söyleten debir iflbirlikçinin çaresizli¤inden baflka bir fley de¤ildir.AKP elbette “s›f›r sorun” istemektedir ancak “Füze kal-kan›n› vururuz” diyen ‹ranl› yetkililerin hat›rlatt›¤› gibi,sorunu kendi elleriyle yaratmaktad›r. Ba¤›ml›, onursuz,müdahaleci ve bol sorunlu bu politika iflbirlikçili¤in ka-ç›n›lmaz sonucudur ve halk›n ba¤›ms›z ç›karlar›n› tehditetmektedir. Gerçek karfl›l›¤›n› anti-emperyalist bir çizgidebulacak olan bölge halklar›n›n bar›fl, kardefllik, toplumsalkurtulufl özlemleri de giderek meflruiyetini yitiren ve zor-lu çat›flmalara sürüklenen AKP iflbirlikçili¤ini tehdit et-mektedir.

21

Page 22: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

GÜNDEM

2011’i hükümetin ve sermayenin ekonomik baflar›hikayeleri ile kapatt›k. 2012 içinise davul-zurna ile gelen krizkarfl›s›nda sermaye savaflnaralar›n› yükseltmeye bafllad›. “Rekabet gücü kazanmal›y›z,mali disiplini korumal›y›z, yerelenerji kaynaklar›n›de¤erlendirmeliyiz, kentseldönüflümü tamamlamal›y›z,devlet yolumuzu açs›n”,Sermayenin 2012’den “azhasarla” ç›kma reçetesi, hak mücadeleleri için çat›flmal› bir y›la iflaret ediyor.

Azer Ulafl

Sermaye krizeemek kavgayaSermaye krizeemek kavgaya

“2001 anayasa ve 2008 Lehman Brothers krizlerine haz›rl›ks›zyakaland›k. Fakat 2009’un flubat ay›nda h›zl› toparland›k ve 2010alt›n y›l oldu. 2012’de ise bafl›m›za gelecekler davulla zurnaylageliyor. Konuflulan beklentiler çok olumsuz.Art›k konuflulanlardan daha kötüsü de¤il, ancak daha iyisiolabilir. Sinyaller erken geldi¤i için herkes tedbirini ald›. Tedbirfelaketi önler. Bu nedenle 2012 düflünülenden daha az hasarlaatlat›l›r. Herkes hesab›n› birkaç kez yap›yor.”

Cem Boyner

22

Page 23: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

23

ürkiye sermayesi zafer sarhoflu. 2011’in son-lar›nda gelen Türkiye’nin ekonomik büyümerekoru hükümetin bafll›ca propaganda konu-lar›ndan biri haline geldi ve iktisatç›lar›nönemli bir bölümünü büyüledi. Bu propa-

ganda karfl›s›nda sol/sosyalist iktisatç›lar hakl› olarak,rakamlardaki k›smi çarp›tmalar› gündeme getirdiler, bü-yüme d›fl›ndaki di¤er ekonomik göstergelerdeki sorun-lara dikkat çektiler. En önemlisi de ekonomideki temelyap›sal sorunlar nedeniyle, küresel krizin daha da de-rinleflmesi beklenen 2012 y›l›nda bu büyüme masal›n›nsona ermesinin kuvvetle muhtemel oldu¤unu vurgulad›-lar. Ekonomik büyüme ile beraber büyüyen sorunlara,örne¤in Türkiye’nin dünya flampiyonlu¤unu kapt›rmad›-¤› d›fl ticaret a盤›na ve borçlanmaya de¤indiler.

Özellikle kimi iktisatç›lar›n tart›flmalar›nda bir çok za-man gözden kaçan temel nokta Türkiye’nin son y›llar-daki büyüme sürecinin tamam›yla halk›n haklar›na sal-d›r› süreci olarak yafland›¤› oldu. Kapitalizmin neolibe-ral evresinde Türkiye’nin büyümesi eme¤in de¤ersizlefl-tirilmesi, do¤an›n ve kentlerin ya¤malanmas› üzerinekurulu. Daha da ötesi, bu büyümenin istikrar› büyükoranda neoliberal rejimin bask› mekanizmalar›n›n ye-nilenmesiyle sa¤lanmaya çal›fl›lmakta. Çünkü büyü-me/kriz sal›n›mlar›n›n önceki dönemlerdeki gibi “or-tak iyi” veya “ortak felaket” olarak yutturulmas› zor-laflm›fl durumda. Giderek s›klaflan bu sal›n›mlar s›n›fmücadelesinin fliddetini belirlemekte. Nitekim 2012y›l› için önce yüzde 2,5 büyüme bekleyen IMF’ninsonra bu rakam› yüzde 0,4’e düflürmesi, hükümetin“asl›nda çok büyürdük ama bilerek çokbüyümeyece¤iz” fleklinde aç›klamalar yapmayabafllamas› fliddetli s›n›f mücadelelerinin habercisi.

2012’de fliddetlenecek mücadelenin somut çat›flmaalanlar›n› tahmin etmek zor de¤il. Hem 2011’dekibüyümenin karakteristik özellikleri hem de sermayetemsilcilerinin ve hükümetin verdi¤i mesajlar2012’nin mücadele gündemini ortaya koymakta.Bu nedenle, devrimciler aç›s›ndan kritik olan “kri-zin ne zaman vuraca¤›” konusunda fal bakmakde¤ildir. Zira 2011’deki rekor büyüme sürecisermaye d›fl› genifl toplumsal kesimler içinyaflam›n›, yaflam alanlar›n›, temel hak ve özgür-

lüklerini tehdit eden bir kriz olarak yaflanm›flt›r.2012’ye dair temel sorun, kriz derinleflirken sermayenin

bu krizi kendi lehine çözüp çözemeyece¤idir. Bu da s›n›fmücadelesinin konusudur. Bu mücadelenin çeflitli cephe-lerdeki olas› geliflmeleri anlayabilmek için sermayenin vehükümetin son dönemdeki söylemleriyle eylemlerini ikiana bafll›k alt›nda deflifre edebiliriz: Eme¤in de¤ersizleflti-

rilmesi ve kentlerin/do¤an›n ya¤malanmas›.

Eme¤e sald›r›n›n ana slogan›:‘Rekabet gücümüzü art›rmal›y›z’Daralan iç talep ve ihraç pazarlar›ndaki s›k›nt›lar ne-deniyle 2012 y›l›nda sermayenin hükümete yönelik “re-kabet gücümüzü artt›r” 盤l›klar›n› daha fazla duyaca-¤›z. Öncelikle sermayenin bu talebinin daha yüksekperdeden dile getirilmesinin nedenlerine biraz daha ay-r›nt›l› bakal›m.

Türkiye’de 2011’deki büyüme süreci, borçlanma ola-naklar› ile k›flk›rt›lan iç talebe ve ihracata dayal›yd›.2012’de bol keseden d›fl kaynak akmayaca¤›n›n fark›n-da olan patronlar, kredi musluklar›n›n 2011’deki kadaraç›k olmayaca¤›na kesin gözüyle bak›yor. Nitekim son3 ayda s›cak para ak›fllar› önemli ölçüde daralmayabafllad›. Art›k kredi ucuz olmayacak, bankalar para sat-mak için s›raya girmeyecek, faizler yükselecek.

Baflbakan istedi¤i kadar “faizleri yükseltmeyin” diyeba¤›rs›n ortada Merkez Bankas› (TCMB) için zor birseçim var. TCMB s›cak para darl›¤› nedeniyle dövizinyükseliflini engelleyebilmek, yani Türk liras›n›n cazibe-sini koruyabilmek için de faizleri yükseltmek zorundakalmakta. fiu s›ralar piyasaya bolca döviz sürüp TL sa-t›n al›yor, böylece döviz k›tl›¤›n› hissettirmemeye, pi-yasadaki TL’yi azaltmaya, bu sayede TL’nin de¤erinikorumaya çal›fl›yor. Ancak bu ç›rp›n›fl›n da bir s›n›r›var ve o s›n›r› giderek tükenen döviz rezervleri belir-liyor. 8 Temmuz 2011’de TCMB’nin döviz rezervleri94 milyar dolarken 31 Aral›k 2011’de bu toplam 78milyar dolara inmesi bu politikan›n s›n›r›n› gösteriyor.Burada sorun rezervlerin bitmesinden öte k›sa vadeliborçlar›n rezervleri aflmas›. Türkiye’de k›sa vadeli borç-lar, Temmuz 2011’den itibaren rezervleri aflm›fl durum-da ve bu “alacakl›lar” aç›s›ndan ciddi bir risk olarakgörülüyor. Riskin alg›s›n›n yükselmesinin en hafif so-nucu borç bulman›n pahal›laflmas›; en a¤›r sonucunuise düflünmek bile istemiyorlar.

Eninde sonunda faizler daha da yükselecek ve bu du-rum kredi mekanizmas›yla k›flk›rt›lan iç talebe veyat›r›mlara önemli bir darbe olacak.11

‘Kazanmad›¤›m›z› harc›yoruz’:Peki neyi harcayal›m?Enflasyonun yükselmesi ve halk›n borçlanmas›n›n eko-nomi için risk unsuru haline gelmesi nedeniyle hükü-met kredilere ince ayar çekmeye, borçlanarak tüketimik›smen frenlemeye çal›fl›yor. Babacan “halk›m›z›n yak-lafl›k yüzde 45'i kazanmad›¤› paray› harc›yor” diyor an-

T

Page 24: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

24

GÜNDEM

cak radikal de¤iflikli¤e de gidilemiyor; çünkü çark böy-le dönüyor. Türkiye halk› bankalara 210 milyar liraborçlu. Bir zamanlar mevduat toplamaya çal›flan ban-kalar finansal ç›lg›nl›k döneminde kredi da¤›tmaya ça-l›fl›yordu ve Türkiye uluslararas› finans kapital için fla-hane bir avlanma alan›yd›. 9 y›ll›k AKP iktidar› döne-minde, halk›n toplam borç stoku 8 kata yak›n artt›.BDDK verileriyle “hane halk›” borçlar›n›n “hane hal-k›” varl›klar› içindeki pay› 2003 y›l›nda yüzde 5 iken2011 y›l› ilk çeyre¤i itibariyle yüzde 35’e yükseldi.Büyümede Çin’in ard›ndan ikinci gelen Türkiye, sonbir y›lda yüzde 39 kredi büyümesi ile dünyada birin-ci ve Çin’in hemen önünde. fiimdi bu borçlanma me-kanizmas› bir tehdit haline geldi. Zira borçlar›n ödene-memeye bafllanmas› hükümetin gurur duydu¤u banka-c›l›k sistemini alt üst edebilir. Hem s›cak paran›n za-y›flamas› hem de çeflitli düzenlemeler nedeniyleborçlanman›n frenlenmesinin sonuçlar› belli: Yat›r›mla-r›n azalmas› ve inflaat, otomotiv gibi “lokomotif” sek-törlerde talep daralmas›. Bu ekonomik sonuçlar›n öte-sinde, borçlanma mekanizmas› sayesinde “orta s›n›f”gömle¤ini yad›rgamadan üzerinde tafl›yan genifl kitleler,el konulma tehdidine girecek ipotekli evleri/otomobille-riyle, bir anda düflen hayat standartlar›yla proleterleflmegerçe¤ini biraz daha ç›plak hissedecekler.

‹ç pazar›n daralmas›na ek olarak ‹talya ve Yunanistankrizlerinin tüm Avrupa’da etkisini hissettirmesiyle ABpazar›n›n daralmas›na kesin gözüyle bak›l›yor. Son y›l-larda a¤›rl›¤› göreli bir azalma e¤ilimine girmifl olsa da,Türkiye’nin ihracat›n›n yüzde 46’s› AB ülkelerine yap›-l›yor ve bu durum daralan AB pazar›nda tutunabilmekiçin rekabet gücü vurgusunun sermaye için anlam›n›gösteriyor.22 Sermaye çevreleri ve hükümet bir yandanda yeni pazar aray›fl›na vurgu yap›yor. Son y›llarda Af-rika ve Ortado¤u pazar›na girmeye bafllayan Türkiyesermayesi flimdi Asya ve Güney Amerika gibi göreceyoksul pazarlara yöneliyor. Türkiye Odalar ve BorsalarBirli¤i (TOBB) 2011’de Afrika’da ve Asya’da 8’er ül-keyle yeni ifl konseyleri kurdu ve Güney Amerika’da 6yeni ülkeyle ifl konseyi kurma süreci bafllatt›. ‹flaretlerbunlarla s›n›rl› de¤il. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül birsüredir Kolombiya ve Paraguay ile iliflkiler gelifltirenTUSKON’un “Güney Amerika aç›l›m›na” destek sözle-ri veriyor; Zafer Ça¤layan TOBB’a ba¤l› D›fl Ekono-mik ‹liflkiler Kurulu (DE‹K) Genel Kurulu’nda AsyaPasifik pazar›na girilmesi gerekti¤ini söylüyor ve özel-likle de Hindistan pazar›n› iflaret ediyor; benzer flekildeMüstakil Sanayiciler ve ‹fladamlar› Derne¤i (MÜS‹AD)Baflkan› Ömer Cihad Vardan kriz tehdidini görerek Tür-kiye'nin ihracat yapmas› gereken pazarlar› Çin ve Hin-

distan olarak gösteriyor. Baflbakan Yard›mc›s› AliBabacan, Avrupa pazar›n›n daralmas›ndan en çok etk-ilenecek olan sermaye kesimlerinin örgütü TÜS‹AD’›nGenel Kurulu’nda patronlara ‘baflka pazarlara aç›lmala-r›n›’ tavsiye ediyor. Sermayenin yeni pazarlara yelkenaçmas› emek aç›s›nda ciddi sonuçlar do¤urma potansi-yeline sahip. Zira bugüne kadar Çin’in güçlü bir flekil-de yer tuttu¤u görece yoksul pazarlarda, hatta Çin pa-zar›nda tutunabilmek, ürün çeflitlili¤i ve kalitesi ne olur-sa olsun, maliyetleri hayli radikal bir biçimde düflürme-yi gerekli k›l›yor. 2012’de genel beklentiler gerçekleflir-se enerji baflta olmak üzere bir çok ithal girdinin fiyat-lar›n›n yükselece¤i, döviz kurunun yükselmesi sebebiy-le bu art›fl›n katlanaca¤› düflünüldü¤ünde, rekabet gücükazanmak isteyen sermayenin, emek üzerindeki bas›nc›artt›rmas›n›n “kaç›n›lmazl›¤›” daha da aç›k hale geliyor.Rekabet gücü kavram› eme¤e sald›r›n›n kodu oluyor.Özellikle ihracat›n yar›s›ndan fazlas›n›n yap›ld›¤› otomo-tiv, petrokimya, haz›r giyim sektörleri ve h›zla yükse-len demir-çelik sektörü, önümüzdeki dönem rekabet gü-cü ad›na fliddetli çat›flmalar›n yaflanmas› muhtemel kri-tik sektörler aras›nda de¤erlendirilebilir.

Türkiye ‹flveren Sendikalar› Konfederasyonu (T‹SK), bukonuda en “aç›k sözlü” sermaye örgütü olarak öne ç›-

Page 25: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

25

k›yor. Türkiye’nin G-20 ülkeleri aras›nda ILO’nun ça-l›flma standartlar›na dair 8 temel sözleflmesinin hepsiniimzalayan 10 ülkeden biri olmas›ndan flikayet edenT‹SK, bunlar›n uygulamadaki karfl›l›ks›zl›¤›na hiç de-¤inmeden, bu durumun Türkiye aç›s›ndan bir “haks›zrekabet” anlam›na geldi¤ini iddia ediyor. Temel sözlefl-meleri sadece geliflmifl ülkelerin imzalad›¤›n› savunanT‹SK, Türkiye’nin rakibi olan Çin, Güney Kore veHindistan’›n örgütlenme özgürlü¤ü, toplu pazarl›k vezorla çal›flt›rma gibi sözleflmeleri imzalamad›¤›n› söyle-yerek a¤z›ndaki baklay› ç›kart›yor.

Rekabet gücünü artt›rma gerekçesiyle iflçi s›n›f›na sal-d›r›n›n ilk iflareti Toplu ‹fl ‹liflkileri Kanunu tasla¤›ndaverildi. Ekonomiden sorumlu bakanlar ve Sosyal Poli-tikalardan Sorumlu Bakan, tasla¤›n geri çekilmesine ge-rekçe olarak rekabet gücünü gösterdi. Vatan gazetesi-nin haberine göre Bakanlar, “2012’nin zor bir y›l ola-ca¤›, böyle bir dönemde bir de sendikalar yasas›yla ifl-çi örgütlerinin güçlendirilmesi ve toplu sözleflme hak-lar›n›n art›r›lmas›n›n do¤ru olmad›¤›, böyle bir dönem-de iflverenin daha fazla sorun yaflamas›na neden olaca-¤› ve iflçilik maliyetlerini yükseltmenin yanl›fl olaca¤›”tezleriyle yasaya karfl› ç›kt›lar. Uluslararas› Çal›flma Ör-gütü’nün kurallar›na dahi uymayan bu yasaya bile ta-

hammülü olmayan sermaye çevreleri hükümeti ikna et-mifl durumda. Belli ki sendikalar yasas›, esnek çal›flt›r-ma ve k›dem tazminat›n›n gasp› gibi sald›r›larla bera-ber gündeme getirilecek.

‘‹stihdam› artt›r›c› önlemler’:Köle aran›yorKulland›klar› dile bak›l›rsa sermaye bu düzenlemeleri“kendi” için istemiyor, ekonominin iyili¤i, büyümeninsürmesi, en çok da istihdam›n artmas› için istiyor. TürkSanayici ve ‹fladamlar› Derne¤i (TÜS‹AD) eme¤i gü-vencesizlefltirici ve de¤ersizlefltirici ad›mlar› “mikro re-form” talebi olarak ele al›yor ve “mikro reformlar ya-p›lmad›¤› takdirde ekonominin dengelerinin bozulaca¤›”uyar›s›nda bulunuyor. Yani diyor ki neoliberal dönüflü-mün bir aflamas› baflar›yla geçildi. Makro reformlar ad›alt›nda, eme¤in yeniden üretimi de sermaye birikimininkonusu haline geldi, flimdi hükümetin odaklanmas› ge-reken yer bir kez daha üretim alan›. Türkiye ‹fladam-lar› ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) veT‹SK ise eme¤e yönelik güvencesizlefltirme hamleleri-ni “istihdam› artt›r›c›” önlemler olarak kodluyor. TUS-KON Genel Baflkan› R›za Nur Meral, Orta VadeliProgramda “büyüme ve istihdam› art›r›c› çerçeve çiz-mesi” nedeniyle hükümeti kutlarken, T‹SK Anayasaldüzenlemelerden beklentilerini “rekabeti gelifltirmesi” ve“istihdam› art›rmas›” olarak anlat›yor.

Sermayenin dünyas›nda her zaman, iflsizli¤in sebebi ka-pitalizmin yap›sal dinamikleri de¤il yüksek ücretler, iflgüvencesi k›r›nt›lar› ve iflgücünün e¤itimsiz olmas›d›r.Özellikle kriz koflullar›nda sermaye daha düflük ücret,daha fazla art›-de¤er üreten emek gücü ve üretimdekidalgalanmalara ba¤l› olarak kullan›p ataca¤› iflçiler ta-lep eder. Bu e¤ilimin en aç›k yans›mas› Kas›m ay›n-da Fransa’n›n Cannes kentinde krize karfl› al›nacak ön-lemleri tart›flmak üzere yap›lan G20 zirvesiydi. Dünya-n›n en büyük 20 ekonomisinin siyasi temsilcilerine pa-ralel olarak “ifl dünyas›”n›n da B20 (Business 20) zir-vesi ad› alt›nda yapt›¤› toplant›larda eme¤i ilgilendirenönemli kararlar al›nd›. “Nispi art› de¤er sömürüsü”nüartt›rmaya yönelik “kalifikasyon aç›klar›n›n, ifl gereksi-niminin ve e¤itim gerekliliklerinin saptanmas› için et-kin bir kamu-özel ortakl›¤›n›n gelifltirilmesi” gibi karar-lar›n yan› s›ra “emek piyasalar›nda esnekli¤i art›rma”gibi güvencesizli¤i art›r›c› kararlara da imza at›ld›.

‘‹stihdam kat›l›klar›n›n giderilmesi’:Kullan›l›p at›lan gençler Türkiye’de ve dünyada iflsizli¤in büyük oranda “genç ifl-sizli¤i” olarak yaflanmas› da sermaye taraf›ndan f›rsata

Marx’›n ifadesiyle burjuvaekonomi politi¤i iflçinin“herhangi bir beygir gibi”,ancak çal›flabilecek kadarkazanmas› gerekti¤inisöyler ve onu çal›flmad›¤›zamanda, insan olarakdüflünmez. Amelepazarlar› bir tarih de¤iliflcinin emek gücüsat›c›s›ndan ibaretgörüldü¤ü ekonomi poli-ti¤in ütopyas›d›r. Bugünsermaye, “istihdamkat›l›klar›n›n giderilmesigerekir” diyerekbu ütopyay› genel birgerçeklik haline getirmekistiyor

Page 26: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

26

GÜNDEM

çevrilmek isteniyor. Eylül ay›nda Paris’te gerçeklefltirilenG-20 Çal›flma ve ‹stihdam Bakanlar› Toplant›s› içinT‹SK’in haz›rlad›¤› “Gençlere Daha ‹yi Bir Bafllang›ç F›r-sat› Vermek” bafll›kl› dokümanda istekler aç›kça dile ge-tiriliyor: Gençlere yönelik ifl imkanlar›n›n artt›r›lmas› içinifl güvencelerinin ortadan kald›r›lmas›, yani onlar›n ifade-leriyle “istihdam kat›l›¤›n›n giderilmesi” gerekiyor. OECD‹stihdam›n Kat›l›¤› Endeksi’ne göre G-20 ülkeleri aras›n-da en kat› mevzuata sahip ülke oldu¤u söylenen Türki-ye’de sözleflmelerin belirsiz süreli olmas›ndan, geçici is-tihdama izin verilmemesinden, deneme sürelerinin k›sal›-¤›ndan flikayet ediliyor. T‹SK, kay›t d›fl› çal›flt›rman›n ge-rekçesini de bu kat›l›klara ba¤l›yor. TÜS‹AD da kay›td›-fl› çal›flt›rman›n önlenmesi için esnek çal›flt›rma biçimle-rinin yayg›nlaflt›r›lmas› gerekti¤ini ifade ediyor. Patronlariflçileri kullan›p atmay›, sadece belirli sermaye gruplar›n›nifli kitab›na uydurarak sa¤lad›klar› bir olanak olarak de-¤il, sermayenin geneli için bir hak olarak görmek istiyor.Hükümet son günlerde esnek çal›flman›n çeflitli biçimleri-ni gelifltiren yasa tasar›s›yla bu taleplere “k›smen” karfl›-l›k verirken, sermayenin diliyle bu düzenlemelerin kay›t-l›/sigortal› çal›flt›rmay› destekleyece¤i söyleniyor.

Patronlar ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤ine dair kar›n a¤r›lar›-n›, “büyümenin motoru KOB‹”lerin kollanmas› gerek-çesiyle dile getiriyorlar. T‹SK Genel Sekreteri BülentPirler “‹flveren” dergisinin 2011 Kas›m say›s›nda haz›r-l›klar› süren “‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Kanun Tasar›Tasla¤›”nda kendileri için “a¤›r yükümlülükler” oldu¤u-nu iddia ediyor. ‹flverenin bu tedbirleri “imkanlar› da-hilinde” vermesini isteyen Pirler, aksi halde KOB‹’le-rin zarar görece¤ini söylüyor. Patronlar aç›kça “hedefbüyümeyse iflçi k›y›mlar› teferruatt›r” diyor.

‘Mali disiplinin korunmas›’: Paral› e¤itim, paral› sa¤l›k, yoksul emekçi2012’ye girerken TUSKON’undan TÜS‹AD’›na tümsermaye gruplar›n›n dillendirdi¤i “mali disiplinin korun-mas›” talebi de eme¤i ciddi ölçüde bask› alt›na alacakgeliflmelere iflaret etmekte. Bu talebin halk aç›s›ndananlam› aç›k: Temel hizmetlere yönelik devletin katk›s›-n›n azalt›lmas›, hizmetlerin giderek paral›laflmas›, dolay-l› vergilerin artt›r›lmas›yla pahal›laflan hayat, gelir ver-gisinin yükünü emekçilerin çekmeye devam etmesi vekamu çal›flanlar›n›n daha da yoksullaflt›r›lmas›. Anayasareferandumunda dile getirilen “kamu çal›flanlar›na toplusözleflme hakk›” verilece¤i yalan›ndan beklenen sonuçç›kt› ve ücretlerin iktidarca bir “hakem kurulu”taraf›ndan tespit edilmesi için çal›flmalar bafllad›. 1Ocak 2012 ile yürürlü¤e giren Genel Sa¤l›k Sigortas›sisteminin “mali disiplinin korunmas›” ad›na halk›nhaklar›na sald›r›n›n en önemli araçlar›ndan biri olaca¤›anlafl›ld›. “Yoksullu¤u tespit s›nav›”n› geçemeyenherkesi yüklü faturalar bekliyor. E¤itim, enerji gibialanlarda yaflanacaklar› tahmin etmek hiç de zor de¤il.

Vergi alan›nda da sermaye çok net! TÜS‹AD bugün-lerde “ekonomiye rekabetçi özellikler kazand›racak ver-gi sistemi” talebinde bulunuyor. “Rekabeti bozucu veekonomik faaliyeti sapt›r›c›” vergilere karfl› ç›karak kri-zin bedelini ödemeyi peflinen reddediyor. TÜS‹AD, di-¤er sermaye örgütlerinden farkl› olarak, vergilendirilme-yen sermaye gruplar›na iflaret ediyor ve sermaye içi re-kabete de vurgu yap›yor. Hükümet ise, bu tart›flmayapek girmeden, “rekabet gücü kazand›ran vergi sistemi”sözü vererek sermaye d›fl› kesimlere yüklenece¤ine,vergiyi iyice “tabana yayaca¤›na” söz veriyor. 2011’de

“Mali disiplinin korun-mas›” laf›n›n anlam›n›Türkiye halklar› art›k biliyor,Konu sermayenin zarar-lar›n›n kamulaflt›r›lmas›oldu¤unda hiç ifllemeyen,yumuflay›veren mali disi-plin kurallar›,temel hizmetler bafltaolmak üzere halk›n hak-lar› karfl›s›nda çeliklefliyor

Page 27: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

27

“vergi bar›fl›” vesilesiyle y›llard›r birikmifl borçlar› top-layan, fliflirilmifl iç talep nedeniyle artan ithalattan al›-nan vergiler sayesinde mali dengeleri sürdüren hükü-met aç›s›ndan 2012’de oynanacak tek koz dolayl› ver-gilere yüklenmek olarak görünüyor. Yeni y›la girerkengördü¤ümüz zamlar bunun ilk iflaretleri. Ancak bu ko-nuda da sermayeyi kay›raca¤›n›, 2012’ye girerken fi-nansal kiralama ifllemlerinde KDV oran›n› indirerekgösterdi. Hükümetin bugünlerde haz›rlad›¤› yeni teflviksisteminde sa¤lanacak vergi k›yaklar› heyecanla bekle-nirken ilk “müjdeli haber” Ekonomi Bakanl›¤›’ndan de-mir çelik sektörüne geldi bile. Teflvikler konusunda ser-mayenin 2012’de oldukça y›rt›c› olmas›n› gerektiren birbaflka neden de kredilerin daralmas› ve faizlerin yük-selmesi nedeniyle borçlanman›n maliyetli hale gelifliolacak. Öz kaynaklar› daha yetersiz olan sermaye ke-simlerinin hükümetten talepleri öyle ya da böyle hal-k›n ödedi¤i vergilerle kafl›lanacak. Hani halk için har-canmas› tabu haline gelen vergilerle…

Sonuç olarak rekor büyümenin dinami¤i olarak sunu-lan ihracatta “rekabet gücü”nün sermaye aç›s›ndan birs›n›r› yok. Asl›nda TOBB’un “Türkiye’nin Küresel Üs-tünlükleri” raporuna göz at›nca “daha ne rekabet gücüistiyorlar” denilebilir. Rapora göre Avrupa’n›n en uzunçal›flma saatleri Türkiye’de. Krizin en y›k›c› yafland›¤›Yunanistan’›n bile 2.5 kat gerisindeki asgari ücret, buücreti daha da bask›layan yüksek iflsizlik oranlar›TOBB taraf›ndan Türkiye’nin küresel üstünlükleri ara-s›nda s›ralanmakta. Gerçekten de 2002-2009 y›llar› ara-s›nda Türkiye’de haftal›k çal›flma saati 50 saatten 54saate ç›kt›. Devlet istatistiklerinde, tar›mdaki istihdamart›fl› gibi numaralarla gizlense de, sermaye taraf›ndanaç›kça “üstünlük” olarak sunulan yüksek iflsizlik oran-lar›, özellikle de genç iflsizli¤i, ücretlerin sürekli bas-k›lanarak “rekabetçi maliyetler”in oluflmas›na yard›mc›olmakta. Sermaye ifl güvenli¤i önlemlerinden flikayetçigörünüyor ancak Türkiye’nin ifl kazalar›ndaki Avrupabirincili¤i ve dünyada ilk üçte yer almas›, rekor büyü-menin s›rr›n› a盤a ç›kar›yor. Bu büyümenin pamuk ip-li¤ine ba¤l› oldu¤unun fark›nda olan egemenler, 2012için “f›rt›nal› havalarda yat›r›m iklimini iyilefltirecek”daha köklü ad›mlar at›lmas›n›n hesaplar›n› yapmakta.

Kentlerin ve do¤an›n ya¤mas›n›ngündemi: ‘Yerel enerji kaynaklar› vekentsel dönüflüm’Kentlerin ve do¤an›n ya¤mas› 2011’deki gibi önümüz-deki y›lda da ekonomik büyümenin temel dinami¤i ola-cak gibi duruyor. Kriz döneminde ya¤man›n fliddetiniartt›raca¤›na dair emareler büyük. Do¤an›n ya¤malan-

mas›nda enerji gündemi 2012’de de bafl› çekecek. Bukonuda uluslararas› iflbölümü çerçevesinde Türkiye’yeözel bir misyon tan›mland›¤› da görülmektedir. G-20Cannes zirvesinde, ülkeler baz›nda verilen taahhütleriiçeren Eylem Plan›’nda Türkiye’nin ad›n›n geçti¤i tekalan enerji alan› olmufltur. Özellikle “yenilenebilir veyerel enerji kaynaklar›n›n geniflletilmifl kullan›m›na yö-nelik reformlar” taahhüdü HES’leri ak›llara getirmekte-dir. TOBB Baflkan› R›fat Hisarc›kl›o¤lu’nun dünya po-litikalar›n›n enerjinin yan› s›ra g›da kaynaklar› etraf›n-da flekillenece¤ini aç›klamas› da bofluna de¤ildir. G›dafiyatlar›nda y›lda yüzde 25’e varan art›fl, GDO’lu ürün-lere yönelik fiili kolayl›klar, bankalarca borcunu öde-yemeyen köylülerden haczedilen topraklar Türkiye’detar›mda yaflanan dönüflümün yans›malar› aras›nda yeri-ni almaya bafllam›flt›r.

Kentsel ya¤maya dair ise inflaat sektörü ve bu sektö-rün arkas›ndaki finansal tekeller 2012’de devletin vitesyükseltmesini beklemektedir. ‹stanbul ‹nflaatç›lar Derne-¤i (‹NDER) Baflkan› ve Teknik Yap› Yönetim KuruluBaflkan› Nazmi Durbakay›m ve Gayrimenkul Yat›r›mOrtakl›¤› Derne¤i (GYODER) Baflkan› Ifl›k Gökkaya,y›l›n ilk günü Radikal gazetesine verdikleri demeçte,2011’de toplam istihdam›n %7,7’sini sa¤lad›¤›n› söyle-dikleri sektörün 2012’yi canl› geçirebilmesi için iki ya-san›n ç›kmas›n› flart koflmaktad›r. Yasalardan biri bur-juvazinin en kutsal hak sayd›¤› mülkiyet hakk›na bilesorgusuz sualsiz dokunulabilen kentsel dönüflüm yasa-s›d›r. fiu ana kadar büyük oranda kentleri çevreden ku-flatan veya ifllevsizlefltirilen kamusal mekanlarda boygösteren sermaye, art›k kentlerin merkezine göz dik-mekte ve buralardaki emekçi mekanlar›na tahammülsüz-leflmektedir. Di¤eri ise inflaat sektöründeki afl›r› üretim

A¤ao¤lu ve benzerleri2012’de kent merkez-lerinde soylulaflt›rmaprojeleri için ad›mlarat›lmas›n› istiyorlar

Page 28: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

28

GÜNDEM

sorununu, iç talebin k›s›ld›¤› koflullarda hafifletmek ad›-na yabanc›lara mülk sat›fl›n› kolaylaflt›ran mütekabiliyetyasas›d›r. Da¤›n tafl›n yeni markal› konutlarla doldurul-du¤u bir ortamda, 2012’de faizlerin olas› bir yüksel-mesi talep sorununu daha da derinlefltirecektir. Güven-cesiz çal›flt›rman›n yayg›nlaflt›¤› bir ülkede nakit sat›fl-lar ve güvenilir kredi kullan›c›lar› bulman›n zorlaflaca-¤› bir ortamda, TC vatandafl› olmayanlara gayrimenkulsat›fl›na olanak veren mütekabiliyet yasas›n›n ç›kmas›,en az arz› destekleyen kentsel dönüflüm kadar önemligörülmektedir. Bunlar›n d›fl›nda devletin bizzat al›c› ol-du¤u altyap›, yol çal›flmalar›, köprü projeleri vs. krizkoflullar›nda sermaye için hayati önem tafl›yacakt›r. An-cak di¤er yandan, dünya çap›nda finansman olanakla-r›n›n zorlaflmas›, bu alandaki yat›r›mlar› zora sokabil-mektedir. Üçüncü köprü için ihaleye girecek flirket bu-lunamamas›, sermayenin kriz koflullar›nda uzun vadelikarlar için çok büyük yat›r›m yapmaktaki tereddüdünügöstermesi bak›m›ndan anlaml›d›r. Sermaye kriz döne-minde, kar›n daha k›sa vadede realize olaca¤› koflulla-r› arayacakt›r. Ya¤mac› niteli¤i belirginleflen bir biri-kim süreci için yüzlerini devlete döneceklerdir.

‘Devlet gücüyle yolumuz aç›ls›n’Sermaye kriz y›l› 2012’de devleti göreve ça¤›rmakta-d›r. Özellikle do¤an›n ve kentlerin sermaye birikimininhizmetine sunulmas›nda devletin fliddet ayg›tlar›n›n öne-mi artmaktad›r. “Giriflimci devlet”ten beklenenler G20toplant›s›nda “kamu-özel ortakl›¤›n›n art›r›lmas›” olarak

ifade edilmifltir. T‹SK, önümüzdeki dönemde devletin“ekonomik engelleri kald›rma görevi”nin özel sektöredestek olmak ve yolunu açmak fleklinde yorumlanma-s› gerekti¤ini söylemekte, TÜS‹AD da “devletin rolüpiyasa sisteminin düzgün çal›flmas›n› kolaylaflt›rmak,engellerin temizlenmesine yard›mc› olmak ve kamumaliyesinde disiplini sa¤lamakt›r” diyerek benzeri vur-gular yapmaktad›r. AKP iktidar›n›n bu konuda bir ni-yet problemi yoktur. Sermayenin önündeki engellerikald›rmak ad›na iktidar›n yapt›klar›, yapacaklar›n›n te-minat›d›r. “Yarg› ifli halloldu” olarak kodlanan Anaya-sal dönüflümler, Kanun Hükmünde Kararnameler, hakmücadelelerinin ve hak mücadelelerine öncülük edebi-lecek potansiyel tehditlerin ortadan kald›r›lmas›na yöne-lik operasyonlar›n en önemli boyutlar›ndan birisi

Page 29: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

AKP’nin kriz yönetiminin parçalar› olmas›d›r.

Yarg› ve polis teflkilat› eliyle estirilen terör, aranan is-tikrar›n vazgeçilmez ayg›tlar› olarak karfl›m›za ç›kmak-tad›r. Neoliberal dönemin yeni terör konseptinin flekil-lendi¤i 11 Eylül 2001’den bu yana tüm ülkelerde “te-rörist” oldu¤u gerekçesiyle tutuklanan 119 bin 44 ki-flinin üçte biri, yani 35 bin 117 kifli Türkiye’deyken,ikinci s›rada 1 milyar› aflan nüfusu içinden sadece 7bin “terörist” ç›kartabilen Çin bulunmaktad›r. Büyüme-de rekor k›ran iki ülkenin, Çin ve Türkiye’nin ayn› za-manda hapishane nüfusu alan›nda da “yar›flmas›” ve ilkikiyi paylaflmalar› tesadüf de¤ildir. “Ekonomik istik-rar”›n ihtiyaç duydu¤u “siyasi ve toplumsal istikrar”zor ayg›tlar›yla tesis edilmekte ve yol aç›lmaktad›r.

Ancak temizlenildi¤i san›lan o yolda eflk›ya çoktur. Ne-

oliberal kapitalizmin büyümesi krizi de kendi mezarkaz›c›lar›n› da yaratmaktad›r. Krizde ve istikrarda ser-mayenin hedefinde emek, do¤a ve kentler olacakt›r vesermaye karfl› cephesini geniflletmektedir. Savafl›n flid-detlendi¤i kriz dönemlerinde sermaye içi, iktidar içimücadeleler de fliddetlenecektir. Ekonomik krize efllikedecek olas› siyasi krizleri devrimci krizlere dönüfltüre-bilmek için kritik olan kendi cephemizin halk›n hakla-r› mücadelesi etraf›nda bütünleflmesidir.

Dipnotlar11 ‹ç talebin daralaca¤›na önemli bir sinyali, 2012’de çok fazla AVM ve ma¤aza

aç›l›fl›na tan›k olmayaca¤›m›z› aç›klayan perakende sektörü temsilcileri veriyor.(Radikal, 1 Ocak 2011)

22 28 ülkeye ihracat yapan Türkiye bunun onda birini Almanya’ya yap›yor. Bu ülkeyiIrak, ‹talya, ‹ngiltere ve mallar›na boykot uygulanmas› tart›fl›lan Fransa izliyor.

Sermaye çeflitli tonlarda ayn› nakarat›tekrarl›yor: “Devlet engelleri kald›rs›n, yolu-muzu açs›n”. Anayasa referandumu ilk ad›md›,2012’de devam› gelecek, TOK‹’leri de coplar› da,kamulaflt›rma yetkileri de özel yetkilimahkemeleri de ayn› amaca hizmet etmeyedevam edecek: Sermaye birikimi

Page 30: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

30

AKP’nin üçüncü iktidar dönemiyle gündeme gelen iç gerilimlerini cemaat kökenlerine dayal› farkl›l›klarlaaç›klamaya çal›flmak eksik ve aldat›c›d›r. Çünkü bu farkl›l›klardan kaynaklanan gerilimler, AKP “hükümetolduk ama iktidar olamad›k” derken de, iktidar ele geçirilirken de eksik olmam›flt›. Bugünü farkl› k›lanAKP’nin iktidar olduktan sonra, iktidar olmaktan kaynaklanan gerilimleri de kendi iç gerilimlerine dönüfl-türmüfl olmas›d›r. ‹ktidar paylafl›m› art›k AKP ile has›mlar› aras›ndaki bir sorun olmaktan ç›k›p, AKP içi birsoruna dönüflmüfltür. Giderek otoriter yan› öne ç›kan AKP iktidar›nda, Erdo¤an’›n bütün gücü tekeline al-mas›, iktidar›n önemli operasyonel ayg›tlar›n› elinde tutan Gülenciler baflta olmak üzere paylafl›mdan iste-di¤i ölçüde faydalanamayanlar› rahats›z etmektedir. Paylafl›m ancak iktidar›n korunmas› ile birlikte müm-kün oldu¤undan, iktidar›n iç bütünlü¤ünü koruma çabalar› da efl zamanl› olarak geliflmektedir. Öte yandanfarkl› grup ve kadrolar›n iktidardan pay alma yar›fl›n›, iktidar› sallant›ya sokabilecek ekonomi, Kürt sorunu,d›fl politika odakl› krizler ve iflbirlikçilik tercihleri aras›ndaki nüanslar flekillendirmektedir.

Mü’min kardefllerin kavgas›

Mü’min kardefllerin kavgas›

‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda

‹ktidar da kavgas› da Siyasal ‹slam’›n kuca¤›nda

Metin Uludere

Page 31: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

ürkiye’de önemli bir kesim, üçüncü iktidardönemiyle birlikte has›mlar›n›n gözünde birtür yenilmezlik payesine kavuflan AKP’ninancak partiyi çatlatacak iç gerilimlerinin ha-rekete geçmesiyle y›k›labilece¤ini düflünü-

yor. Yenilgi psikolojisi içindeki muhalefette oldu¤u ka-dar iktidar çevrelerinde de hâkim olan bu düflünceyegöre, AKP’yi y›karsa ancak içerden birileri y›kar. Bu-rada da dikkatler, Milli Görüflçüler-Gülenciler ayr›m›-

n›n güncel yans›malar›na ve Fethullah Gülen Cemaa-ti’nin stratejik kurumlar› tekeline alan kadrolaflmas› ileTayyip Erdo¤an’›n tek adam politikas› ekseninde yafla-nan gerilimlere odaklan›yor.

Gerek kadrolar›, gerek temsil etti¤i egemen s›n›flar, ge-rek taban›, gerekse seçmeni dikkate al›nd›¤›nda birbir-leriyle çeliflki içindeki unsurlardan oluflan AKP’de içgerilimler, partinin kuruluflundan beri vard›. Hatta kü-çük çapl› da olsa dönem dönem kopufllar ve tasfiyeler

31

T

Page 32: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

yaflanm›flt›. ‹kinci iktidar döneminin sonlar›na do¤ru ise‹slamc› kesimin, AKP içindeki farkl› grup ve e¤ilim-lerini temsil eden Ahmet Taflgetiren, Hayrettin Kara-man, Ali Bulaç, Hüseyin Gülerce gibi etkili kalemleri,partiyi sahiplenen ama partinin kimi politikalar›n› elefl-tiren yaz›lar yazmaya bafllad›. Bafl›ndan bu yanaAKP’ye mesafeli duran Mehmet fievket Eygi’nin Mil-li Gazete’sinin yan› s›ra Yeni fiafak, Zaman, Bugün,Taraf gibi yay›nlarda yolsuzluk/yozlaflma, demokrasi,Kürt sorunu, d›fl politika, hukuk sistemi gibi konular-da AKP içi elefltiri ve tart›flmalar boy göstermeye bafl-lad›. Ancak bu tart›flmalar hiçbir zaman somut bir saf-laflmaya dönüflmüyor; yaln›zca potansiyel gerilim alan-lar›na dair ipuçlar› veriyordu.

AKP içi tart›flmalar›n somut bir çatlak ve saflaflma flek-linde yaflanmas› ise Tayyip Erdo¤an’›n hastal›¤›n›n aç›-¤a ç›kt›¤› flike yasas› de¤iflikli¤i sürecinde gündemegeldi. Erdo¤an hasta yata¤›ndayken AKP’nin haz›rlad›-¤› yasa de¤iflikli¤ini Abdullah Gül’ün veto etmesi, Bü-lent Ar›nç’›n “Erdo¤an’a biat etmedim” demesi, GülenCemaati’ne yak›n çevrelerin yasa de¤iflikli¤ini yeren,Erdo¤an’a yak›n çevrelerin ise sahiplenen tutumu al›-fl›ld›k bir iktidar gerilimi de¤ildi. Fethullah Gülen’insözcüsü Hüseyin Gülerce, cezalar›n hafifletilmesinin yo-lunu açan bu yasa de¤iflikli¤inin aynen geçmesi halin-de, bunun Erdo¤an için bir siyasi intihar olaca¤›n› söy-ledi. Kaset skandal› a盤a ç›kt›¤›nda Deniz Baykal’dandahi “geçmifl olsun” dileklerini esirgememifl olan Fet-hullah Gülen, haftalarca ortaya ç›kmayan ve kanser ol-du¤u tart›fl›lan Tayyip Erdo¤an’a bir “geçmifl olsun”demedi. AKP medyas›n›n farkl› yay›nlar›nda karfl›l›kl›uyar›lar, elefltiriler, suçlamalar, teessüfler ve itidal ça¤-r›lar› birbirini izledi. Sonunda Tayyip Erdo¤an’›n dedi-¤i oldu, flike yasas› de¤iflikli¤i aynen geçti. Gül veAr›nç da dahil olmak üzere herkes Erdo¤an’›n karar›-n› kabullenerek geri çekildi.

fiike yasas› vesilesi ile yaflanan tart›flmalar bir gerçe¤i

ortaya döktü. AKP’nin iktidar›n› pekifltime sürecinde, iççekiflmeler giderek fliddetlenmekteydi ve son bir y›liçinde (eski) ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay’› ve M‹TMüsteflar› Hakan Fidan’› hedef tahtas›na oturtan Gülen-ciler art›k Tayyip Erdo¤an’› da gazete yaz›lar› vs ileaç›ktan elefltirecek noktaya gelmiflti. “Erdo¤anc›lar” ile“Gülenciler” aras›ndaki çatlak, (Nakflibendi) Milli Gö-rüfl ile Nurculuk aras›ndaki dinsel yorum farklar›na da-yanmad›¤›na göre bu ayr›l›¤›n nedenleri nelerdir? Busoruyu yaln›zca egemen siyaset de¤il, toplumsalmuhalefet de önemsemelidir. Çünkü egemenler aras›çatlaklar siyaset sahnesinde dengeleri muhalefet lehinesarsabilece¤i gibi, buna meydan vermek istemeyen ikti-dar muhalefet üzerindeki bask›lar› t›rmand›racakt›r.

Kaç›n›lmaz rekabet, sald›rganl›k,otoriterleflmeBirincisi bu çatlak, AKP’nin iktidar mücadelesindeTSK’yi alt etti¤i bir zamanda yaflanmaktad›r. AKP’niniktidar çat›flmas›n› bütün cephelerinde kazanarak gücü-nün doru¤una ulaflt›¤› bu dönemde AKP ve TSK ara-s›ndaki gerilimler eski fliddetini yitirerek daha geriplana düfltü. AKP içi iktidar gerilimleri giderek belir-ginleflmeye bafllad›. AKP’ye teslim oldukça ya da AKPtaraf›ndan teslim al›nd›kça cumhurbaflkanl›¤›, üniversi-teler, içiflleri-polis teflkilat›, M‹T, yarg›, Maliye, Diya-net, d›fliflleri, medya, Futbol Federasyonu ve hatta TSKgibi kurumlar›n tamam› yeni iktidar çekiflmelerine sah-ne olmaktad›r. Anayasa referandumu ve 12 Haziran se-çimlerine kadar içe dönük uyar›lar ve serzenifller bi-çiminde kalan bu gerilimler art›k iktidar›n k›y›s›ndaki-ler ile merkezindekiler aras›nda, hatta merkezindekilerinkendi içinde saflaflmalara yol açabilmektedir.

‹kincisi ise bu dönem ayn› zamanda, hem sistemin sü-reklili¤ini tehdit eden hem de sistemin egemen güçle-ri aras›ndaki paylafl›m kavgas›n› körükleyen ekonomik

32

‹KT‹DAR

fiike yasas› tart›flmalar›n›n en hararetli zaman›nda, Bugün ya-zar› Ahmet Taflgetiren elefltirilerini daima örtülü tutarak, “ik-tidar flehvetine” kap›lman›n risklerinden ve A.Gül ile T.Erdo-¤an aras›ndaki olas› bir ayr›m›n iktidar› riske atabilece¤indensöz ediyor. “Farkl›l›klar iyidir ama a¤aca bak›p orman› kaç›r-may›n” diyordu. Taflgetiren 14 Aral›k tarihli yaz›s›nda Erdo¤anile Gül ve Cemaat aras›ndaki gerilim ile ilgili olarak “Allahkorusun” diye uyar›yor ve bu yap›lar›n bir çatla¤a izin verme-yece¤ini söylüyor. Yeni fiafak yazar› Hayrettin Karaman 3Ocak’ta T24’te yay›mlanan söyleflide, bir çatlak olmad›¤›n›,kökü derinde olmayan yüzeysel bir gerilim oldu¤unu belirti-yor ama “cemaatler aras› bir sözleflmeye ihtiyaç var” diyor.

Page 33: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

kriz kap›ya dayanm›flt›r. Bu durum, siyasal yükselifl veiç ittifak zeminini neoliberal dönüflümü ciddi bir tökez-leme yaflamadan sürdürmesine borçlu olan AKP aç›s›n-dan, do¤al olarak iktidar ve ittifak zemininin de sar-s›lmas› anlam›na gelecektir. Öte yandan Kürt sorunun-da ve d›fl politikada bir baflar› elde edilemedi¤i gibi,pefl pefle baflar›s›zl›klar yaflanmakta ve iktidar› tehditeden daha büyük riskler kap›da beklemektedir. AKP içirekabeti, söz konusu üç kriz dinami¤i ekseninde yafla-nacak gerilimler flekillendirecektir. Bunun örnekleri Gü-lenci kadrolaflmaya zorluk ç›karan Atalay’›n Kürt aç›-l›m›ndaki baflar›s›zl›k vesilesi ile; Erdo¤an’›n M‹T üze-rindeki kontrolünün simgesi olan Hakan Fidan’›n “is-tihbarat tehlikesi yaratacak flekilde ‹ran’a yak›n oldu-

¤u” iddialar› ve Uludere katliam›ndaki istihbarat krizivesilesiyle elefltirilmesi ile yaflanmaktad›r.

Ekonomi, Kürt sorunu ve d›fl politikada olumsuz sin-yaller, iktidar›n, olanaklar›n› sonuna kadar kullanma veotoriterleflme e¤ilimlerini öne ç›karmaktad›r. Bu yaln›z-ca AKP karfl›tlar›nda de¤il AKP içinde de hoflnutsuz-luklar› beslemektedir. Erdo¤an’›n tek adam e¤ilimi yal-n›zca muhalefetin de¤il, liberallerin, The Economist’inve Gülenci entelektüellerin elefltirilerine de konu ol-maktad›r. Ayn› flekilde Gülencilerin kadrolaflma olanak-lar›n› ve yarg›-polis operasyonlar›n› s›n›rs›zca kullanmae¤ilimi Foreign Policy’nin, ‹slamc› gruplar›n ve kabineüyelerinin sözlü ya da fiili itiraz›yla karfl›laflmaktad›r.

AKP neyin ittifak›?AKP hem temsilcisi oldu¤u egemen s›n›flar, hem seç-meni, hem taban›, hem de kadrolar› bak›m›ndan homo-jen de¤ildir ve çeflitli düzeylerde çeliflki içinde olan ke-simlerden oluflmaktad›r. Bu farkl› kesimleri bir aradatutan fley, neoliberal dönüflüm yolu ile hizmet edilenekonomik ç›karlar olmufltur. Neoliberalizm hem tekelcisermayenin karl›l›¤›n› garanti alt›na alacak hem de ‹s-lamc› burjuvazinin yükselifl olanaklar›n› yaratacak bir

ya¤ma süreci olarak ilerlerken, pay›na ya¤malanan or-tak zenginliklerinden ve eme¤inden k›r›nt›lar düflenemekçi kesimler de ya¤maya ortak olduklar› san›s› ileAKP’yi desteklemifllerdir. Örne¤in tafleronlaflt›rma,kentsel ya¤ma, ucuz iflgücüne dayal› yat›r›mlar, HESprojeleri vs. bölünmüfl ve örgütsüz emekçi s›n›flar›n ge-nifl kesimleri aç›s›ndan ifl olana¤› olarak görülebilmek-te Tayyip Erdo¤an’›n flahs›nda somutlaflan bu pragma-tik görüfl de cemaat a¤lar› içerisinde toplumsallaflmak-tad›r. Yani AKP, dini egemenli¤in bir arac› olarak de-¤il, sermaye egemenli¤inin bir arac› olarak cemaatlerinüzerinde yükselmektedir.

Kimilerince yaln›zca cemaatler aras› ittifaka indirgenenAKP’de, sermaye s›n›flar›n›n varl›¤› ço¤unlukla gözdenuzak tutulur. ‹stanbul burjuvazisi-Anadolu burjuvazisiya da laik burjuvazi-‹slamc› burjuvazi gibi indirgeme-lere konu olsa da bu ittifak, tekelci burjuvazi ile yük-selmekte olan ‹slamc› burjuvazinin koalisyonudur. Bukoalisyonun temelleri 1980 sonras› neoliberal dönüflümsürecinde yatmakta, gerilim hatt› da Erbakan’›n Siyasal‹slam’› partilefltirdi¤i 1970’lere uzanmaktad›r.

1970’lerde ithal ikameci ekonominin kenara itti¤i esnafve küçük ve orta ölçekli sermayenin temsilcisi olaraksiyaset sahnesine ç›kan Necmettin Erbakan, Milli Ni-zam Partisi ve Milli Selamet Partisi’ni kurmufl, s›n›rl›gücüne ra¤men koalisyon hükümetlerinde dengelere oy-nayarak etkili bir siyasi aktör olmufltur. Cemaat ve ai-le iliflkilerine dayanan taflra kökenli bu sermaye kesi-mi, ‹slamc›l›¤›, Bat› tarz› yaflamla bütünleflmifl tekelcisermayeye karfl› tepkisinin ifadesi olarak kullanm›flt›r.

‹slamc› sermaye kesimlerinin esas geliflimi 12 Eylül1980 ve sonras›nda Turgut Özal iktidar›n›n bafllatt›¤›neoliberal dönüflüm sayesinde olmufltur. Neoliberalizminkamusal alanda yaratt›¤› tahribat sermaye aç›s›ndan bir“f›rsat alan›” olarak görülmüfltür. ‹slamc› hareket de busayede, yaln›zca tekelci sermayenin oynayabildi¤i daralan›n d›fl›nda kendi burjuvazisinin geliflebilece¤i alan-lar bulmufl, bunu ayr›ca kendi kamusall›¤›n›n geliflimalan› olarak de¤erlendirmifl ve meflrulaflt›rm›flt›r. Bu ne-denle ‹slamc› cemaatlerin toplum içindeki etkinli¤i ne-oliberal politikalar›n ve ‹slamc› sermaye gruplar›n›nyükselifli ile paralel olarak artm›flt›r. ‹slamc› sermaye‹slamc› medyay›, e¤itim kurumlar›n› ve sosyal a¤lar›finanse etmifl ve bu nedenle de neoliberal programlada, “kapitalizmin ahlaks›zl›klar›” ile de uyumlu bir ‹s-lamc›l›k teflvik edilmifltir. Böylece ANAP iktidar›, ‹s-lamc› burjuvaziye tekelci burjuvazi ile bir tür eklem-lenme yolu sunmufltur.

Ancak ‹slamc› burjuvazi, sisteme küçük ortak olarak

33

‹KT‹DAR

Page 34: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

afla¤›dan eklemlendi¤i bu koalisyon hiyerarflisindeki ye-rini zamanla yad›rgam›fl, ANAP iktidar›n›n düflüfle geç-ti¤i 1989 krizi ile birlikte yollar›n› ay›rm›fl ve RefahPartisi’ne yönelmifltir. ‹slamc› burjuvazi de egemen s›-n›flar içindeki a¤›rl›¤›n› art›rmak istemektedir. RefahPartisi bu egemenlik için cihat önermektedir. 1994 se-çimlerinde RP’nin ‹stanbul ve Ankara dahil pek çokbelediyeyi kazanmas› ve belediyelerdeki neoliberal dö-nüflüm ile birlikte ‹slamc› burjuvazi büyük bir geliflimflans› daha yakalam›flt›r. ‹slamc› burjuvazi giderek sis-temle bütünleflmektedir ancak Erbakan’›n tekelci serma-yeyi ve onun program›n›n kimi unsurlar›n› karfl›s›naalan “cihat” dili 28 fiubat 1997’de kaybeder ve kay-bettirir. 28 fiubat, Siyasal ‹slamc› hareketin kurucusuNecmettin Erbakan liderli¤indeki Nakflibendi–Milli Gö-rüfl çizgisi ile özdeflleflen çat›flmac›, NATO ve AvrupaBirli¤i karfl›t› söyleminde bir k›r›lma yarat›r. Sistemlebütünleflme yoluyla iktidar mücadelesi verme aray›fllar›Refah Partisi’nin ard›l› Fazilet Partisi’nde bölünmeyeyol açar. T. Erdo¤an, A. Gül, B. Ar›nç’›n bafl›n› çek-ti¤i “yenilikçi” kanat, tekelci burjuvazinin program›n›savunan ve ‹slamc› burjuvaziye de Özal dönemindekidezavantajl› konumun aksine avantajl› bir konumdan te-kelci burjuvazinin yan›na yükselme vaat eden AKP’yikurar. ‹slamc› burjuvazinin yükselifline devlet ayg›t›içinde de ‹slamc› kadrolar›n yükselifli ve devlet-bürok-rasi seçkinlerinin yerini al›fl› efllik edecektir.

Birleflen yollarDüzenle çat›flmadan, bütünleflerek iktidar mücadelesivermeyi hedefleyen bu çizgi ayn› zamanda FethullahGülen cemaatinin temel stratejisi idi. ‹flte bu çak›flma,Nakflibendi-Milli Görüfl kökenlilerle, Nurcu FethullahGülen Cemaatini de iktidar yürüyüflünde yol arkadafl›yapt›. Siyasi parti angajman›na karfl› tutumunu ispatla-mak için “Hazreti Cebrail parti kursa peflinden gitmem”diyen ve Milli Görüfl gelene¤iyle tart›flmalar› ile bili-nen Gülen hareketi, AKP’yi kuruluflundan itibaren aç›k-tan desteklemeye bafllad›.

28 fiubat 1997 ma¤durlar› ile 2001 krizi ma¤durlar›n›sand›kta buluflturarak 2002 seçimlerinden galip ç›kanAKP, neoliberal dönüflüm program›n›, Avrupa Birli¤i-ne üyelik ve Büyük Ortado¤u Projesi süreçlerini sahip-lenerek tekelci sermayenin ve emperyalizmin deste¤iniald›. Neoliberalizmin ma¤durlar› da neoliberal progra-m›n as›l sahipleri de seçeneksizdi. Kimi zaman “enzenginlerle en yoksullar›n ittifak›” gibi çarp›k de¤erlen-dirmelere de konu olan AKP realitesi, asl›nda bu se-çeneksizlik karfl›s›nda en ideal seçene¤i sunuyordu.AKP lideri Erdo¤an “yoksullar›n içinden gelen bir zen-

gin”, “vaktiyle iktidar›n h›flm›na u¤ram›fl bir muktedir”olmas›yla hem egemen s›n›f politikalar›na genifl kitle-lerden destek hem de ezilen s›n›flara eflitlik de¤il amabir yükselme umudu verdi.

Siyasal ‹slam’la geleneksel merkez siyasetinin, neolibe-ralizmin gerekleri ekseninde birbirine yanaflarak bütün-leflti¤i yeni bir merkez aray›fl›nda olan AKP, bu çaba-s›nda baflar›l› oldu¤u ölçüde merkez sa¤›n gelenekselunsurlar›n›n varl›k nedeni ortadan kalkt›. AKP kendiniyerine göre liberal, yerine göre ‹slamc›, yerine göreTürk-‹slamc› popülist bir parti olarak konumland›raraksa¤›n birli¤ini kendi çat›s› alt›nda sa¤lam›fl oldu.

Her ayr›l›k bir vurgun olmad›AKP iktidara geldi¤inden bu yana ayr›l›klar ve partiiçinde çatlak aray›fllar› hep vard›. CHP’dekinin onda bi-ri kadar dahi parti içi farkl›l›¤a müsaade edilmeyenAKP’de en küçük bir tart›flmadan bölünme umutlar› tü-retildi. Ancak bugüne kadar bu ayr›l›klar›n hiçbiri par-ti üzerinde sars›c› bir etki yaratmad›. Çünkü Siyasal ‹s-lam’› iktidara ve merkeze tafl›yan, ‹slamc›lar› sistemleuyumlulaflt›r›rken, merkezi görece ‹slamc›laflt›ran ve sa-¤› bu merkezde birlefltiren fley ‹slamc›-sa¤ gruplar-kad-rolar aras› bir sözleflme de¤il, neoliberal dönüflüm sü-recinin kendisi idi.

34

‹KT‹DAR

Fethullah Gülen Cemaati’ne yak›nl›¤›yla bilinen orta ölçeklisermaye kesiminin örgütü TUSKON, Tayyip Erdo¤an’a teflek-kürlerini sunuyor. Necmettin Erbakan’›n emperyalizmleuyumsuz d›fl siyaset dili ile, bugün Erdo¤an’›n önlerine açt›¤›yurtd›fl› yat›r›m olanaklar›na kavuflmalar› mümkün de¤ildi.

Page 35: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Etkili ‹slamc› entelektüellerin dini referansl› elefltirileri-nin ya da ›l›ml›laflmaya (emperyalizmle uyumlulaflma-ya) karfl› ç›kan cemaatlerin tavr›n›n tabanda bir karfl›-l›¤› olmad›. Kenan Çamurcu, ‹hsan Eliaç›k gibiAKP’ye do¤rudan cephe alm›fl ‹slamc› kadrolar neoli-beralizmin, emperyalizmle iflbirli¤inin gereklerini elefl-tirdiklerinde ve sosyalizan-komünalist söylemlerle s›n›f-sal bir itiraz dile getirdikçe ‹slamc› camiadan d›flland›ve marjinallefltiler. “Allah’›n mülkünü zimmetine geçir-menin ilahiyat›n› kurdular” diyen Kenan Çamurcu, ar-t›k kendini ‹slamc› diye de anmayacakt›: “‹slamc›l›k ar-t›k muhalif bir siyasi cereyan de¤ildir. Muhalif görü-nümlü ç›k›fllar› ise ‘sar› muhaliflik’tir. Bu yüzden benkendimi art›k ‹slamc›l›kla tan›mlam›yorum, kendime‘mutezil dindar’ diyorum.” Çamurcu’nun sözleri,Marx’›n “Dinin egemenli¤i, asl›nda egemenli¤in dini-dir” sözlerinin ‹slamc› hareket içindeki yank›s›yd›. K›-sacas›, bugün ‹slamc›l›k neoliberal ideolojiyle uyumlu-laflm›flt›r. Bu nedenle ‹slamc› seçkinler aras› çat›flmaemek eksenli itirazlar›n de¤il ancak sermaye içi geri-limlerin bir yans›mas› olarak gündeme gelebilirdi.

Öte yandan 2004-2005 y›llar› parti içi demokrasi, yol-suzluk tart›flmalar›n›n, milletvekilleri aras›nda ayr›l›k vetasfiyelerin gündeme geldi¤i bir y›l oldu. AKP’nin Tay-yip Erdo¤an, dan›flmanlar› ve çevresindeki Milli Görüfl-çülerden oluflan dar çekirde¤i d›fl›ndaki milletvekillerisöz haklar›n›n olmad›¤›ndan, el kald›r›p indirmek d›fl›n-da bir ifle yaramad›klar›ndan, elefltirilerini ifade ettikle-rinde f›rçaland›klar›ndan, yolsuzluklardan vs flikayet et-

meye bafllad›lar. Daha sonra firari Ergenekon san›¤› po-zisyonuna düflen AKP 2. dönem milletvekili TurhanÇömez ayr›l›k sürecinde parti içi demokrasi ve yolsuz-luk elefltirisinde bulunmufl ve ihalelerin “tart›fl›lmadanKemal Unak›tan ailesine” verilmesinden flikayet etmifl-ti. CHP ve RP kökenli Ertu¤rul Yalç›nbay›r, parti içisorunlarda hofla gitmeyen bir söz söylediklerinde f›rça-land›klar›ndan flikayet etti. ‹halelerden istedikleri gibifaydalanamad›klar› için yolsuzluk elefltirisi getiren di¤eriki isim Afyon vekili Murat Koçak ve Hatay vekiliFuat Geçen ihraç istemiyle disipline sevk edildi. Yol-suzluklar› art›k gizlenemez hale gelip muhalefete kozveren fiaban Diflli 2008’de bütün görevlerinden istifaetmek zorunda b›rak›larak ve Unak›tan da 2009’dakikabine de¤iflikli¤inde k›za¤a çekilerek tasfiye edildiler.

Kendini genifl kitlelere kabul ettirmeye çal›flan AKP’ninmerkez sa¤ vitrini olarak 2002-2005 y›llar› olarak Kül-tür ve Turizm Bakanl›¤› ile E¤itim Bakanl›¤› görevle-rinde bulunan Erkan Mumcu 2005 y›l›nda kabine de-¤ifliklikleri konusundaki anlaflmazl›klar› öne sürüp isti-fa ederek ANAP’›n bafl›na geçti. AKP’den ve CHP’denkopan vekillerle Meclis’te bir ANAP grubu kurdu.Vakti zaman›nda bu ayr›l›kla heyecanlanan medyaMumcu’nun ayr›l›¤›n›n ard›nda Fethullah Gülen’in veABD’nin parma¤› oldu¤unu iddia etti. Mumcu, 2007seçimleri öncesinde Mehmet A¤ar liderli¤indeki DYPile DP çat›s› alt›nda birleflerek ittifaka gidince, baraj›geçece¤ine kesin gözüyle bak›lan bir siyasi giriflim li-deri haline geldi. Ne var ki aday listeleri belirlenirken

35

‹KT‹DAR

Page 36: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

esrarengiz bir flekilde ittifak bozuldu ve sand›ktan he-zimet ç›kt›. Bu kez de bu ayr›l›kta Fethullah Gülen’inve ABD’nin parma¤› oldu¤u aç›klanacakt›. Gerçek birpolitik sürecin ihtiyac› olarak a盤a ç›kmayan, oluflumuve çöküflünün toplamda nas›l bir politik etki yaratt›¤›tart›flmal› olan bu siyasi mühendislik giriflimi merkezsa¤ ad›na son ciddi giriflim oldu. 2007 seçimleri ilesa¤ oylar AKP içinde konsolide oldu.

AKP’nin ilk iktidar döneminde özellefltirmelere ve ta-r›m politikalar›na “ulusalc›” itirazlar getiren Abdüllatiffiener de ikinci dönemde milletvekili olmad› ya da ola-mad›. Kurdu¤u Türkiye Partisi bir tabela partisinin öte-sine geçemedi. O da, AKP’yi çözecek etkili bir mu-halefet örgütlemek yerine AKP iktidar›n›n nimetlerin-den nasiplenerek ifl kovalayan “yoksul dostu” HASPartililer gibi, AKP’nin çözülüp öteki ‹slamc› partileregün do¤acak zamanlar› beklemeye bafllad›.

12 Haziran 2011 seçimlerine gelindi¤indeyse ‹skender-pafla Cemaati sözcülerinin MHP'yi, Yeni Asya cemaa-ti sözcülerinin DP'yi destekleme, ‹smaila¤a Cemaatin-den Cübbeli Ahmet Hoca’n›n AKP’yi desteklememeça¤r›lar› kitlesel bir karfl›l›k bulmad›. Ancak Gülen Ce-maati’nin dinler aras› diyalog siyaseti üzerinden, ›l›ml›‹slam’› (emperyalizm iflbirlikçili¤i diye de okunabilir)hedef alan Cübbeli Ahmet Hoca, 28 fiubat’ta Aczmen-diler’in hedef oldu¤una benzer bir fuhufl operasyonunakurban gitti. 2011’de operasyona hedef olan öteki ‹s-lamc› örgüt ise ›l›ml› ‹slam konseptine uymayan birbaflka örgüt, Türk El Kaidesi oldu. Liderleri bir yasade¤iflikli¤i sonucu serbest b›rak›lan Kürt Hizbullah’› isePKK’ye karfl› Kürt ‹slamc›l›¤› siyasetinin bir parças›olabilecek flekilde yarg›-polis denetimi alt›nda bir dö-nüflüm sürecine yönlendirildi. Böylece AKP, radikal ‹s-lamc› gruplar üzerinde de kendi ç›karlar› do¤rultusun-da yeri geldi¤inde öne ç›kar›p yeri geldi¤inde tasfiyeedecek bir kontrol sahibi oldu¤unu gösterdi.

AKP karfl›s›nda 2003-2011 aras›nda yaflanan ayr›l›klarve muhalefet giriflimlerinin baflar›s›zl›¤› için birkaç ne-den gösterilebilir. Siyasal ‹slam ve liberalizm birer bur-juva ideolojisi olmas›na karfl›n yukar›da say›lan giriflim-ler AKP’nin üzerinde yükseldi¤i burjuvaziler ittifak›n-daki bir kopufltan beslenmemektedir. Aksine söz konu-su ittifak neoliberal politikalar›n baflar›yla uygulanmas›nedeniyle zamanla daha da pekiflmifltir. Sa¤dan kopuflgiriflimlerinin tabans›z kalmas›n›n önemli nedenlerindenbiri de budur. Öte yandan, neoliberal politikalar saye-sinde kamusal alan› belirlemeye bafllayan ve giderek et-ki alan›n› geniflleten ‹slamc›lar›n, AKP ile ihtilafa düfl-tüklerindeki genel yaklafl›mlar› ‹smaila¤a Cemaati’nin

“ulu”su Mahmut Ustaosmano¤lu’nun “Tayyip Erdo¤ankardeflimin yeterince düflman› varken mü'mine s›ra gel-mez” sözlerinde ifadesini bulmaktad›r. ‹slamc›lar AKPiktidar›n›n güncel nimetlerinden yaralanamad›klar›ndadahi, “stratejik” nimetlerinden yararlanacaklar›n›n bilin-ciyle öteki düflmanlara karfl› kader birli¤i yapmaktad›r.Bu yaklafl›m, Gülen’in 12 Eylül referandumunda parti-ye de¤il 200 y›l›n en önemli olay›na oy verildi¤i bi-linciyle hareket edilmesi ça¤r›s›nda da görülmüfltür.Tayyip Erdo¤an’›n s›n›rlar›na s›¤mayan ‹slamc› hareket,“yeterince düflman› varken” ve köprüyü geçene kadarAKP’nin iktidar›na ve Tayyip Erdo¤an’›n liderli¤ine s›-k›nt› yaratacak bir muhalefet sergilemeyecektir.

Öteki düflmanlar varkenAKP 2002’de hükümete geldi¤inde Tayyip Erdo¤an“hükümet olduk ama iktidar olamad›k” diyordu. Çün-kü devlet iktidar›n›n yasama ve yürütme d›fl›ndaki or-ganlar›; Cumhurbaflkanl›¤›, TSK, M‹T, polis teflkilat›,üniversiteler, yarg› ve medya “ötekilerin” elindeydi.Abdullah Gül’ün cumhurbaflkan› seçildi¤i 2007’denbafllay›p 12 Eylül anayasa de¤iflikli¤i referandumu, 12Haziran seçimleri ve 30 Temmuz genelkurmay istifala-r› sürecine kadar ötekilerin elindeki kaleler bir bir elegeçirildi. Eski iktidar sahiplerinin tasfiyesi tamamlan›n-caya kadar öne ç›kan çeliflki AKP ve eski iktidar sa-hipleri aras›ndaki çeliflkiydi.

‹ktidar›n ele geçirilmesi ve paylafl›lmas› ise bir baflkaçeliflkiyi, AKP içi çeliflkileri gündeme getiriyordu. ‹lkörnek cumhurbaflkanl›¤› seçimi sürecinde yafland›.AKP’nin ‘ikinci adam’› Abdullah Gül, “cumhuriyet mi-tingleri”nin yaratt›¤› gergin atmosferde Tayyip Erdo-

36

‹KT‹DAR

Page 37: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

¤an’›n karfl› taraf› k›flk›rtmayacak bir aday belirlemee¤ilimine ra¤men kendini aday olarak dayatt›. AKP’likurmaylar gerilimi d›flar› yans›tmamaya çal›flt›ysa daErdo¤an ve Gül’ün bu süreçte yaflad›¤› gerilim, Emi-ne Erdo¤an ve Hayrünnisa Gül aras›ndaki küskünlük-gerilim üzerinden iffla oldu. ‹kisi de Nakfli ve MilliGörüfl kökenli olan Erdo¤an ve Gül aras›ndaki gerilimen son flike yasas› örne¤inde oldu¤u gibi dönem dö-nem gündeme gelecek ve bu gerilimlerde Fethullah Gü-len cemaati Gül’ün yan›na yanaflarak pozisyon alacak-t›. Erdo¤an’›n parti içindeki mutlak otoritesinden rahat-s›z olanlar ancak Erdo¤an’›n bu kadar yak›n›ndaki vezaman zaman itiraz gelifltirebilecek ve kritik atamalaryoluyla kadrolaflman›n anahtar›n› elinde tutan güçlü birisim üzerinden bunu yapabildiler.

Y›llard›r kamu yönetimi ve polis okullar›nda özel ola-rak örgütlenen Fethullah Gülen cemaati, AKP’nin ikti-dara gelmesiyle içifllerinde (emniyet ve mülki amirlik-ler) h›zl› bir kadrolaflmaya giriflerek önce MHP’lilerisonra da di¤er ‹slamc› gruplar› tasfiye etmeye bafllad›.Bu tasfiyenin hedefindeki isimlerden biri olan ve “Ha-liç’te yaflayan Simonlar” adl› kitab›nda da emniyettekive yarg›daki Cemaat örgütlenmesinin operasyonlar›n›teflhir eden Hanefi Avc›, bu kadrolaflma sürecinde es-ki inanç temelli grup aidiyetlerinin ikincilleflti¤ini, as›lolarak bir iktidar gücü olarak Gülen hareketinin yenistratejisine uyum sa¤lama kriterinin asli hale geldi¤iniyaz›yordu. Emniyetteki bu kadrolaflma “Nurculara ya-k›n bir Nakfli” olarak bilinen Abdülkadir Aksu’nunBakanl›¤› döneminde ciddi bir engel ç›kar›lmadan sür-dü. Aksu’nun kendisi de gruplaflmalar›n eski Nakfli-Nurcu ayr›m›n› aflt›¤›n›n bir deliliydi. Hanefi Avc›’n›n

aktard›klar›na göre, organize suçlar ve istihbarat gibioperasyonel birimler Cemaatin mutlak kontrolüne geçi-yor, sonra yarg›da da buna paralel örgütlenmelere gi-dildi¤i polislerle savc›lar›n mükemmel bir uyuma daya-l› operasyonlar›yla görülüyordu. Polis operasyonlar›n›nve mahkeme kararlar›n›n ortada fol yumurta yokkenCemaat bas›n›ndan sunulmas› da iflin operasyon aya¤›-n›n, operasyonel kurumlar›n iktidar nimetleriyle birlik-te Cemaatin elinde oldu¤unun bir göstergesiydi.

Cemaatin polisteki mutlaklaflan hakimiyetine o dönemMilli Görüfl kökenli AKP çekirde¤i taraf›ndan yükseksesle itiraz edilmemesinin çok makul bir gerekçesi var-d›: Polis AKP iktidar›n›n önünü açan ve muhaliflerinitasfiye eden Ergenekon, KCK vb. kritik operasyonlar›yürütüyordu. Polis hem eski iktidar sahiplerinin tasfi-yesinde önemli bir rol oynayacak hem de yeni rejiminmerkezi ayg›t›na dönüflecekti. Eski iktidar sahiplerinintasfiyesinde AKP içi birlik, yeni rejimin merkezi ayg›-t›n›n kontrolü sürecinde ise rekabet öne ç›kacakt›.

Cemaat polis, yarg›, e¤itim, üniversiteler ve Diyanet’tes›k› bir örgütlenmeye giriflirken; Milli Görüfl çevresi ded›fliflleri ve maliye gibi kurumlarda etkin bir kadrolafl-ma yürütüyor, Erdo¤an’›n yak›n çevresine yanaflama-yanlar iktidar›n nimetlerinden yararlanam›yordu.

Bu süreçte “çatlak” ve “iç rekabet” tart›flmalar› dikkatedilirse ne Erdo¤an ve yak›n çevresinden ne de Gülenve yak›n çevresinden geldi. Kenara itilmifl eski polisflefi Hanefi Avc›, art›k bir kitle taban› bulunmayanMehmet fievket Eygi, örgütsüz ‹slamc› entelektüellerbaflka cemaatler ad›na Cemaat’ten flikayet ediyordu.

Ancak Cemaat ve Erdo¤an el ele vermifl, eski iktidarsahiplerini tasfiye ediyordu. 12 Eylül 2010 referandu-mu ile birkaç ay içinde yüksek yarg› bafltan afla¤› ye-nilendi ve referandumda AKP’ye destek veren Demok-rat Yarg› Derne¤i Eflbaflkan› Orhan Gazi Ertekin’in de-di¤i gibi “yarg› meselesi hallolundu.” ‹slamc› cenahtank›demli bir yarg›c›n 2010 HSYK seçimleri öncesi sarfetti¤i flu sözleri olay› özetliyordu: “HSYK ele geçiril-di¤inde sadece Yarg›tay ve Dan›fltay yeniden yap›lan-mayacak, hükümetin yapt›¤› siyaseti engelleyen güçlerde devreden ç›kacak. Ben flahsen YARSAV’›n kazana-ca¤› bir sabaha uyanmaktansa fleytanla iflbirli¤i yapa-r›m. Bu nedenle seçimde bakanl›¤a destek verilsin.”

Ertekin, Temmuz 2011’de Sendika.Org’a verdi¤i röpor-tajda flunlar› söyledi: “fiimdi yarg›da Özel Yetkili Mah-kemelere hakim olan ideolojik merkezin gücünü rahat-l›kla görebiliyorsunuz. Bu merkezi AKP’nin siyasiuzant›s› olarak görmek son derece yanl›fl olur. Tabii kiAKP iktidar›n›n bileflenlerinden birisi taraf›ndan yöne-

37

‹KT‹DAR

‹ktidar›n ekonomi, Kürt sorunu ve d›fl politikaodakl› krizlerle cebelleflece¤i bu dönem2014’te belediyeler ve cumhurbaflkanl›¤›,2015’te de genel seçimlerin yaflanaca¤› bir se-çim maratonunun öngününe denk geliyor. Ayr›-ca 2015 genel seçimlerinde AKP tüzü¤üne göreTayyip Erdo¤an, Mehmet Ali fiahin, BülentAr›nç, Cemil Çiçek, Ali Babacan, Beflir Atalay,Faruk Çelik, Mehdi Eker, Sadullah Ergin, Ege-men Ba¤›fl, Binali Y›ld›r›m ve Recep Akda¤ gibikurmay kadrolar art›k milletvekili olmayacak.AKP için bu zorlu süreçte, parti içi farkl› ke-simleri birlefltirebilme yetene¤i ile liderli¤iflimdilik alternatifsiz olan Erdo¤an’›n hastal›¤›gibi bir sorun daha eklenmifl durumda.

Page 38: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

tilmektedir bu merkez. Fakat, bu noktada AKP içi ik-tidar bileflenleri aras›nda bir gerilim ve huzursuzlukkayna¤› oldu¤unu da söyleyebilirim.”

S›ra art›k süngüsü düflmüfl olan TSK’dayd›. AKP’ninezici bir zafer elde etti¤i genel seçimleri müteakip Ge-nelkurmay kademesi AKP iktidar›yla uzlaflmaya aç›k veCemaat’in övgülerine mazhar olan tek isim NecdetÖzel’in d›fl›nda tamamen istifa etti. Pek çok muvazzafgenerali de tutuklayarak uyumlu bir yeni komuta ka-demesinin oluflumunu h›zland›ran AKP için bu da iler-letici bir hamle oldu ve art›k Tayyip Erdo¤an’›n “Be-nim Genelkuymay Baflkan›m” dedi¤i bir subayTSK’nin bafl›na geçti. Ez cümle, köprü geçilmiflti.

Mü’mine s›ra geldi‹ktidar›n kaleleri “mü’minler” ad›na ele geçirilirken ikitaraf da karfl›l›kl› olarak baz› fleylere göz yumdu. Ce-maat mülki amirlikler, polis ve yarg› üzerinde mutlakbir denetim kurarken; Erdo¤an, dan›flmanlar› ve darMilli Görüfl çevresinden oluflan çekirdek de yasama-yürütmesiyle iktidar› tekeline al›yordu.

Derken meflruiyeti sorgulanan operasyonlar gündemegeldi. Ahmet fi›k ve Nedim fiener’in tutuklanmas› med-yay› yeniden flekillendirmenin bir arac› olman›n yan›s›ra Cemaat muhaliflerine gözda¤› veriyor ancak bunuAKP iktidar›n›n meflruiyetini sorgulatacak bir kabal›ktayap›yordu. 2. iktidar döneminin ‹çiflleri Bakan› BeflirAtalay ise bu operasyonu yürüten polislerin yerini de-¤ifltirdi. Atalay, mülki amirliklere cemaatçilerin atanma-s›n› engelleyecek ve hedef tahtas›na oturtulacakt›. Ce-maatin Taraf gazetesindeki operasyonel kalemleri Meh-met Baransu ve Emre Uslu, sürekli Beflir Atalay’› he-def alan bir y›pratma kampanyas›n› bafllatt›.

Seçimlerin ard›ndan Erdo¤an’›n bizzat belirledi¤i yenikabine bir “mü’min” kardeflli¤ine yak›flmayacak biçim-de Gülencileri d›fllayan, homojenleflmifl bir kabine ol-du. Erdo¤an’a yönelik içerden gelen otoriterleflme elefl-tirileri, öteki cemaatlerin iktidardan nasiplenemedikleriiçin dile getirdikleri ve The Economist gibi etkili ulus-lararas› yay›nlar›n da paylaflt›¤› bir elefltiri.

Sonra savc›l›k, soruflturma sürecini 3 y›l önce bafllatanAlmanya’n›n da bask›s› ve flike soruflturmas›n›n gürül-tüsüne getirme izlenimi ile Deniz Feneri operasyonunugündeme getirdi ve y›llarca görmezden gelinen dosya-n›n aç›lmas› ile AKP’nin kasalar› içeri at›ld›. Bu ha-reket de AKP’nin ve Erdo¤an’›n meflruiyetine zarar ve-ren ve üzerinden pazarl›klar yürütmeye müsait bir ham-leydi. Deniz Feneri operasyonunu haber veren köstebe-¤in Beflir Atalay oldu¤u s›zd›r›ld›.

fiike operasyonu ve reyting operasyonu gibi, egemen-ler aras› mücadelede kritik bir önem tafl›mayan; ancakbüyük bir ekonomik güç kayna¤› ve toplumsal-kültüreletki kayna¤› olan futbol ve diziler (medya) gibi iki ala-na müdahale edildi. Burada bir düflman düflürülmüyor,iktidar›n afla¤› do¤ru yap›lanmas› örgütleniyor ve ayn›zamanda bir pasta paylafl›l›yordu. Yani art›k kazan›lansavafl›n ard›ndan ganimet paylafl›m›na giriflilmiflti veGülenci sermaye ile hem kendine yak›n baflka serma-ye gruplar› bulunan hem de sermayeler koalisyonununtemsilcisi olan Erdo¤an’›n ç›karlar› çeliflmeye bafllam›fl-t›. fiike yasas›nda yap›lan de¤ifliklik de bunun bir so-nucu olarak gündeme geldi. ‹çeri at›lan futbol kulüpbaflkanlar› geleneksel sermayenin bileflenleri olman›nyan› s›ra eski kontrgerilla ayg›t›n›n da uzant›lar›yd›.Gülencilerin savundu¤u flike yasas›n›n eski hali bu bi-leflenlerin tasfiyesi için bir flans sunarken Erdo¤an’›nsavundu¤u de¤ifliklik bu tasfiyenin önüne engel ç›kar›-yordu. Gül’ün veto tavr› karfl›s›nda yasay› aynen ge-çirtmeyi savunan Erdo¤an’a ANAP’laflma, Ankaral›lafl-ma elefltirileri getirildi ki bu, kendi çizgisinden uzak-laflarak iktidar sahipleri ile uzlaflma yoluna sapt›¤› an-lam›na geliyor. Ayn› elefltiri farkl› gündemler üzerin-den giderek daha s›k duyulmaya bafllad›. Ruflen Çak›rise art›k iktidarla AKP’nin ayr› fleyler olarak düflünül-mesine itiraz ederek, bu durumu “AKP Ankaral›laflm›-yor, Ankara AKP’lilefliyor” fleklinde yorumluyor. Ça-k›r’›n söz konusu elefltirilere de vesile olan iç gerilim-lere iliflkin yorumu ise flöyle: “Ülkedeki eski iktidar sa-hiplerini tasfiyede o kadar h›zl› bir flekilde zafere ulafl-t›lar ki taraflardan en az biri, bunun getirdi¤i sarhofl-lukla, iktidarda kendisine daha fazla alan talep etti, buda halen tan›k oldu¤umuz iktidar savafllar›n› tetikledi.”

‹ktidar içi mücadelenin bir di¤er alan› ise M‹T. Sonolarak Genelkurmay’›n dinleme üssü GES komutanl›¤›-n›n da devriyle gerek rejim içi gerek bölge siyasetiaç›s›ndan önemi daha da artan M‹T’in tepesindeki isimHakan Fidan, May›s 2010’da M‹T Müsteflarl›¤›’na atan-mas›ndan bu yana Gülencilerin ve ‹srail’in hedefinde.Atanmas› sürecinde, d›fl bas›nda ‹ran’a yak›n bir isimoldu¤u iddias›yla elefltirilen Fidan için, ‹srail SavunmaBakan› Ehud Barak, ortak istihbarat› ‹ran’a açabilece¤iiddias›nda bulunmufltu. Eylül 2011’de bir istihbaratoperasyonu ile M‹T-PKK görüflmelerinin ses kayd› in-ternete servis edildi. Görüflmeleri Tayyip Erdo¤an ad›-na yürüten (ve görüflme s›ras›nda Baflbakanl›k müste-flar yard›mc›s› olan) Hakan Fidan’› hedef tahtas›na otur-tan bu süreçte birileri belli ki Fidan’›n çizilmesini is-tedi. Ancak Erdo¤an inad›na Fidan’a sahip ç›kt›. 28Aral›k gecesi, resmi iddialara göre “bir istihbarat hata-

38

‹KT‹DAR

Page 39: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

s› sonucu” yaflanan Uludere Katliam›’n›n ard›ndan M‹Tve Hakan Fidan bir kez daha hedefteydi. Taraf gaze-tesi ve gazete yazarlar›ndan, Cemaat’in operasyonel ka-lemleri M.Baransu ile E.Uslu aç›ktan M‹T’i ve Fidan’›topa tutuyor, gizli istihbarat trafi¤ini iffla ediyordu.

Gülencileri, Erdo¤an ekibi karfl›s›nda ‹srail ile yan ya-na düflüren tek olay M‹T de¤ildi. Daha önce Haziran2010’da ‹srail’in Gazze ablukas›n› delmek üzere hare-kete geçen Özgürlük Filosu’na yönelik ‹srail sald›r›s›-n›n ard›ndan yaflanan gerilimde de Fethullah Gülen, Er-do¤an-Davuto¤lu ikilisinin gerilim siyasetini elefltirmifl-ti. Gülen organizasyonu yapanlar›n yard›m götürmeyegiriflmeden önce ‹srail’le anlaflmay› denememeleri için“otoriteyi inkâr etme iflaretidir ve verimli meselelerevesile olmayacakt›r” ifadesini kullanarak, “‹srail’denizin al›nmal›yd›” demiflti. D›fl politikada ne Gülencilerne de Erdo¤an ekibi NATO ekseninde belirlenen em-peryalist ba¤›ml›l›k iliflkilerine karfl› ç›k›yor. Ancak Er-do¤an ile Davuto¤lu’nun durumdan vazife ç›kar›p ini-siyatif almaya dayal› aktif tafleron d›fl siyaseti ve biryandan ABD-‹srail çizgisinde ilerlerken bir yandan daba¤›ms›zl›k görüntüsü verecek flovlara giriflme hevesi,Gazze’de oldu¤u gibi iflbirlikçili¤in zorunlu k›ld›klar›n-dan fazla riskleri de beraberinde getiriyor. Bu art› risk-lerin al›nmas›n› gereksiz ve anlams›z bulan Gülen, NA-TO-ABD-‹srail çizgisine daha sad›k bir görüntü çizi-yor. ‹srail gerilimi dolay›s›yla AKP’yi uyaran, ‹ran’adüflmanca yaklaflan ve Arap dünyas›nda Türkiye’ninba¤›ms›z bölgesel inisiyatif olamayaca¤›n› savunan(2011 Abant Plt. Toplant›lar›) Gülencilerle, aktif tafle-ron Erdo¤an-Davuto¤lu aras›ndaki bu çeliflki Ortado-¤u’da özel olarak da ‹ran, Irak, Suriye ekseninde vedolay›s›yla Kürt sorununda yaflanacak baflar›s›zl›klardaiç gerilimleri yükseltmeye aday. Bu gerilimlerde Gü-lencilerin emperyalist ç›karlara sadakat ad›na AKP’yibiçimlendirmeye ve Erdo¤an üzerinde bask› yapmayaçal›flan bir çizgi izlemesi ise, basitçe AKP içi de¤il,uluslararas› bir ba¤lam kazanacak. Cemaat, ayn› zaman-da ABD ile uyumlu ve lideri ABD’de konufllanm›fl biruluslararas› a¤a sahip olman›n avantaj›n› kullanmayadevam edecek. Emperyalist tahakkümün-sald›rganl›¤›ngörece farkl› biçimlerinin yar›flaca¤› Kas›m 2012 ABDBaflkanl›k seçimleri, görece farkl› iflbirlikçilik biçimleri-ni temsil eden Cemaat ile Erdo¤an-Davuto¤lu çizgileriaras›ndaki gerilimlere de kaç›n›lmaz olarak yans›yacak.

Beflir Atalay’a yönelik sald›rgan yaz›lar›n ve istihbarats›z›nt›lar›n›n ard›ndan Cemaat’in h›rç›n bavulcusu Ba-ransu’nun kah Binali Y›ld›r›m’›n kah Ali Bulaç’›n kahNurettin Canikli’nin kirli çamafl›rlar›ndan söz etmesiekonomik kriz ve mutlak iktidar koflullar›nda 2014-15

döneminde üç seçime haz›rlanan AKP ve cemaat içinbelalt› vurufllar da dahil iç gerilimlerin t›rmanaca¤› birgelece¤e iflaret ediyor. Özellikle herhangi bir seçiminolmad›¤› 2012-13 y›llar› çok daha çetin yaflanacak.

SonuçAKP aç›s›ndan 2012 itibariyle, iktidar paylafl›m›ndando¤an iç çekiflmelerin öne ç›kt›¤› bir dönem bafll›yor.Ekonomide, Kürt sorununda ve d›fl politikada belirens›k›nt›lar bir yandan iktidar paylafl›m›nda sab›rs›zl›k biryandan da otoriterleflme e¤ilimlerini besleyecek. Ekono-mik krizin pastay› küçültmesi sermaye ittifak› içi geri-limleri tetikleyecek o da do¤al olarak AKP içi/cemaat-ler aras› gerilimlere tercüme edilecek. Kürt sorunu ved›fl politikada ise “aç›l›m”, “s›f›r sorun” gibi sorun er-teleyen ve kitlelere umut veren siyasetlerin tükendi¤i,bütün açmazlar› ve riskleri ile bölgesel gerilimlerin öneç›kt›¤› bir dönem olacak. Bugüne kadar bir alandakikrizi di¤er bir alanda yarat›lan olanaklarla dengeleyenAKP flimdi üç sorun alan›nda da krizlerle karfl› karfl›-ya. Bu da iktidar içi gerilimleri besliyor. Polis, M‹T,yarg›, D›fliflleri, üniversiteler, medya odakl› iç gerilim-ler bu zemin üzerinde yükseliyor. ‹slamc› entelektüel-ler aras›nda polis operasyonlar›, yarg› kararlar›, d›fliflle-ri ve ekonomi üzerine fikir ayr›l›klar› bafl gösteriyor.Cemaat, Erdo¤an’›n otoriterli¤ini, Erdo¤an çevresi deCemaat’in gizli hesaplar›n› hedef al›yor. Rakip kadro-lar›n önünü kesmek için karalama kampanyalar› ve ata-ma oyunlar› devreye giriyor.

‹ç gerilimleri engellemenin yolu, bir yandan pastan›nküçülmesini engelleyip çözülemeyen sorunlar› bast›r-maktan, di¤er yandan da d›fl düflmanlarla gerilimlerüretip içeriyi saflaflt›rmaktan geçiyor. Bu da hem eme-¤e, do¤aya, toplumsal haklara ve Kürtlere dönük sal-d›r›lar›n ve iflbirlikçili¤in t›rmand›r›lmas›n› hem de Der-sim tart›flmas›nda görüldü¤ü gibi CHP gibi has›mlarayüklenme taktiklerinin devreye sokulmas›n› gerektiriyor.

Emek mücadelesi, haklar mücadelesi, anti-emperyalistmücadele, bar›fl ve özgürlük mücadelesi yükseltildi¤iölçüde egemenler aras› çatlaklar ezilenler aç›s›ndanavantaja dönüfltürülebilecek. Aksi takdirde The Econo-mist’in Hopa davas›n› da iflleyerek Erdo¤an’a yöneltti-¤i otoriterleflme tart›flmas› Cemaatin iktidar mücadele-sine, Ali Bulaç’›n “Allah haddini aflanlar› sevmez” di-ye yürüttü¤ü hukuk-adalet tart›flmas› sermaye koalisyo-nunun korunmas›na, iktidar›n yönetti¤i taktik a¤›zdalafllar› da AKP’nin saflar› s›klaflt›rmas›na yarayacak.AKP’nin iç çatlaklar sonucu iktidardan düflece¤isenaryosu da, yenilgi psikolojisinden türeyen ham birhayal olmaktan öteye gidemeyecek.

39

‹KT‹DAR

Page 40: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

40

HAK MÜCADELES‹

ak mücadelesinin “terör suçu”yla yarg›lan-mas›; hatta Gerze, Eflme ve Tortum’da gö-rüldü¤ü gibi, do¤a tahribat›na karfl› en s›-radan demokratik tepkilerin bile “izinsizgösteri, polise mukavemet ve kamu mal›na

zarar” gibi suçlamalarla cezaland›r›lmas›, “yarg› gü-cü”nün kullan›m›nda farkl› bir politikleflme evresine gi-rildi¤ini göstermektedir. Yeni “terörle mücadele strate-jisi”, yayg›n özsavunma eylemleri ve halk direniflleri-nin suçlu ilan edilmesinin temelini oluflturmaktad›r. Hu-kuksal arkaplandan mevzuata, polisten savc›ya, mahke-meden hapishaneye dek yarg› sistemi bu temelde ye-niden yap›land›r›lmaktad›r. Yeni ceza politikas›n›n he-definde, iflçi s›n›f› hareketinin somut geliflme kanal›n›oluflturan hak mücadelesiyle birlikte, asl›nda AKP ikti-

dar›n› ve neoliberal yenisömürge kapitalizmini tehditeden bütün toplumsal mücadeleler yer almaktad›r. Bunedenle yarg› gücü, iktidar›n, hak mücadelesine hukuk-sal görünüme bürünmüfl politik sald›r›lar›n› yürütmeklegörevlidir. Bu sald›r›lar, somut, bireysel suçlar›nötesinde daha çok, sürekli suçlu gösterilen (“kriminali-ze edilen”) bir hareket tipine ve bu hareket tipinininkayna¤›nda yer alan s›n›fsal-toplumsal kesimlere yöne-liktir. (Bütünlüklü bir de¤erlendirme gerektiren Kürt ha-reketine yönelik özel savafl hukuku bu yaz›n›n kapsa-m› d›fl›ndad›r.)

Bu noktada “yarg›n›n politikleflmesi”ne iliflkin bir ya-n›lsama ortaya ç›k›yor. Yarg›daki de¤iflimi, s›n›fsal içe-ri¤inden ve neoliberal yenisömürgecili¤in Türkiye kapi-

H

Veysel Dere

Hak mücadelesinehukuksallaflm›fl politik sald›r›

Hak mücadelesinehukuksallaflm›fl politik sald›r›

Hukuksal görünüme bürünmüfl politik sald›r›larlahak mücadelesinin bast›r›lmas›, neoliberal burjuvagericili¤in zaferi ve AKP iktidar›n›n süreklili¤i içinyaflamsald›r. AKP iktidar›, hukuksal sald›r›yla, hakmücadelesi hatt›nda yükselen yeni direnifl hareket-lerini k›r›p, hak mücadelesi zeminlerinde filizlenenortak yaflam e¤ilimlerini bast›rarak kendisüreklili¤ini güvenceye almak istiyor

Hak mücadelesinin suçlu ilan edilmesi

Page 41: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

talizmine sa¤lad›¤› ivmeden kopararak ele alan bu ya-n›lsama, yarg›n›n politikleflmesini, yaln›zca AKP-cema-at kadrolar›n›n yarg›y› ele geçirmesi ve kötüye kulla-n›m›yla s›n›rl›yor. “Yarg› ba¤›ms›zl›¤› ve hukukun ev-rensel ilkeleri”nin yanl›fl ellerde kötüye kullan›m›, AKPpolitikas›n›n tamam› gibi gösteriliyor. Böylece asl›nda,AKP’nin, yarg› gücüne yeni bir s›n›fsal politik nitelikkazand›rmas› görmezden geliniyor. Her zaman ve heryerde geçerli “iyicil de¤erlerle yüklü” evrensel burjuvahukukunu varsayan bu yaklafl›m tarihsel olarak yanl›fl-t›r. Evrensel oldu¤u iddia edilen de¤erler, de¤iflken bur-juva hukukuna somut s›n›f savafl›mlar› sürecinde, özel-likle proleter mücadele zoruyla yüklenmifltir.

“Burjuva haklar”›n (burjuva hukukun) içeri¤i, yüzy›lla-

ra yay›lan iflçi s›n›f› mücadelesiyle geniflletilmifltir. Bu-gün yeni bir tarihsel, toplumsal ba¤lamda yükselen“proleter hak mücadeleleri”yle krize giren burjuva hu-kuk sistemi, yükselen hak mücadelelerini bast›rma ça-releri aramaktad›r. Terörle mücadele stratejisine dayal›ceza politikalar› ve toplumsal bast›rma yöntemleri buaray›fl›n ürünüdür.

Burjuva haklara (burjuva hukuka)proleter müdahaleEmek sermaye çeliflkisinin sonucu günümüzde belirle-yici konumuna gelen hak mücadelesinin, “hak temellitalep hareketleri”yle ortaya ç›kan uzun bir tarihsel öy-küsü vard›r. Burjuva efsanelerle dolu bu tarihsel öykü-de, feodal gericili¤e karfl› “modern yurttafl” formuyla

41

HAK MÜCADELES‹

Page 42: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

insanl›¤a ileri bir yaflam düzeyi sa¤layan hak mücade-lesi, tümüyle burjuvaziye mal edilmektedir. Oysa, haktemelli talep hareketleri her ne kadar burjuva devrim-lerle do¤mufl olsa da, içeri¤i proleter mücadelelerle hepgeniflletilip ilerletilmifl, devrimcilefltirilmifltir. Burjuvazi-nin devrimci kapasitesi onun s›n›fsal ç›karlar›yla k›s›t-l› oldu¤undan, hak kavram›na burjuvazinin s›n›fsal dar-l›¤›n› aflan “evrensel” bir nitelik kazand›ran, iflçi s›n›-f›n›n bedeli kanla ödenmifl mücadele tarihidir.

Hak kavram›n› burjuvaziden devralan proleterya, onuniçeri¤ini geniflletti, devrimcilefltirdi.11 Proleter devrimcisüreçlerden korunmak için feodal gericilikle ittifak ku-ran burjuvazinin ilk refleksi, olabildi¤ince iflçi s›n›f›üzerinde bask›y› art›rarak haklar›n içeri¤ini daraltmakolmufltur. Haklar›n kabullenilmesi kaç›n›lmaz oldu¤un-da ise mecburen esneyip yasallaflt›rma yoluna gitmifltir.

Hak kavram›, s›n›f mücadelesinin tarihiyle özdefltir. Hers›n›fsal egemenlik, mutlaka kendini meflrulaflt›racak birhak anlay›fl›yla gelmifltir. Örne¤in feodal bask› ve ayr›ca-l›klar› meflrulaflt›ran “ilahi hak” anlay›fl›na karfl›, burjuvabask›y› ve sömürüyü meflrulaflt›ran “do¤al hak” anlay›fl›gibi. Feodal ayr›cal›klara son vererek özel mülkiyeti mefl-rulaflt›ran “mülkiyet hakk›, sözleflme, düflünce ve ifade öz-gürlü¤ü, yasa önünde eflitlik ilkesi” gibi burjuva “mede-ni haklar”, iflçi s›n›f›n› dinden ve özel mülkiyetten öz-gürlefltirmiyor; “dini ve özel mülkiyeti özgürlefltiriyor”du.(Marx) Burjuva devrimlerle do¤an, insan›n do¤al-medenihaklar› olarak burjuvaziye mal edilen bu haklar, iflçi s›-n›f›n›n devrimci mücadelesiyle siyasal ve sosyal haklarzemininde yeni hak kategorileriyle eklemlenerek prole-ter/halkç› içerikler kazand›. Bunlar kapitalizmin serbest pi-yasa anlay›fl›yla zorunlu olarak birlikte gelen haklar de-¤ildir. Örne¤in, burjuva demokrasisine bugünkü sözümo-na “alternatifsizlik” niteli¤ini kazand›ran “genel oy hak-k›”nda, “seçme ve seçilmede eflitlik hakk›” talepleriyleburjuva devrimlerin yar›m b›rakt›¤› süreçleri tamamlayanproletaryan›n kad›n ve erkek militanlar›n›n hakk› burjuva-ziden fazlad›r. “Proleter eflitlik mücadelesi, burjuva insanhaklar›n› dönüflüme u¤ratm›fl, sosyal haklar› do¤urmufl-tur.”22 “Çal›flma, sosyal güvence, T‹S, grev ve sendikahaklar›” bu süreçlerde ortaya ç›km›fl; proleter mücadeley-le toplumsal içerik kazanarak olgunlaflm›flt›r. 1830, 1848,1871, 1917 gibi proleter devrimler; Halk›n fiartlar›, ParisKomünü Manifestosu ve Sovyet Anayasas› gibi devrim-ci süreçlerin ürünü belgeler bunun kan›tlar›yla doludur.33

Proleter hak mücadelesi ve burjuvahukukun (burjuva haklar›n) krizi Seçkinci burjuva demokrasisine ve burjuva kamusalalana zor yoluyla giren proletarya, dar burjuva hakla-

r›n toplumsallaflmas› yönünde büyük tarihsel kazan›m-lar elde etti. Ancak burjuvazi s›n›f çat›flmalar› sonucukabul etmek zorunda kald›¤› sosyal haklar› hiçbir za-man “mutlak haklar” olarak görmedi. Kategorik olarak“mülkiyet ve serbest ticaret hakk›”ndan baflka hak ta-n›mayan burjuvazi, eflitlikten sosyal devlet haklar›nadek tüm sosyal haklar›, gerekti¤inde terk edebilece¤ibir s›n›fsal mevzi olarak gördü. Yenisömürgecili¤in veÜçüncü Bunal›m Dönemine özgü emperyalist hegemon-ya projelerinin kriziyle iyice derinleflen kapitalizmin ya-p›sal krizi, burjuvazinin bu mevzileri h›zla terk etme-sini ve sosyal devletle simgelenen bütün yap›lar› tasfi-ye etmesini getirdi.

S›n›f savafl›mlar›n›n hak mücadelesi ekseninde geliflti-¤i; iflçi s›n›f› mücadelesinin toplumsallaflt›¤›; toplumsalmücadelelerin/hareketlerinse proleterleflti¤i koflullarda,proleter toplumsallaflma düzeyi, “neoliberal burjuva de-mokrasisi” ve “neoliberal burjuva kamusu” için düze-ne yeniden eklemlenmesi olanaks›z bir boyuta ulaflt›.Mülk sahibi s›n›flar ad›na devleti korumaklagörevlendirilmifl savunmac› hukuksal sistem ve özelolarak ceza hukuku, proleterleflerek yüksek düzeydetoplumsall›k kazanan yeni çeliflki ve çat›flma biçimle-ri karfl›s›nda donan›ms›z kalmaktad›r. Medeni haklar-dan sosyal-siyasal haklara kadar proleter mücadeleyleiçeri¤i geniflletilen burjuva haklar, burjuvazinin kendiellerini ba¤layan zincire dönüflmektedir. Eski ceza po-litikalar›, yeni toplumsal dinamizmi denetim alt›na ala-mad›¤› yerde krize sürüklenmektedir. Burjuva hukukunsosyal devlet anlay›fl›na özgü biçimlendirilmifl usulü,mevcut düzeni neoliberal dönüflüme karfl› koruyan ku-rumsal bir direnç haline gelmektedir. Örne¤in, iflçilertaraf›ndan aç›lan “k›dem tazminat›” ve “ifle iade” da-valar› iflverenleri zor durumda b›rak›rken, her ne ka-dar son y›llarda temel tutumunda de¤iflim gözlense deAvrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’ne tafl›nan ceza da-valar› Türkiye için bir pürüz olarak görülmektedir. ‹da-ri davalar yüzünden neoliberal ekonomi politikalar›ncanal›c› özellefltirme hamleleri yar›m kal›yor. Enönemlisi, özellikle 1960’lardan 1990’lara dek devrim-ci-sosyalist harekete karfl› kullan›lan “terör mevzuat›”,yeni toplumsal gerilimler ve hak mücadelesi temelin-de geliflen, anl›k, tepkisel, militan direnifl ve özsavun-ma eylemleri karfl›s›nda yetersizli¤e düflüyor. Örgütüyeli¤i için “yasad›fl› örgütle, maddi, sürekli ve sis-temli bir iliflkinin varl›¤›n›” arayan klasik-tan›mlanm›fl“terör örgütü-terör eylemi” kal›b›na uymayan yeni ha-reketlerin nas›l cezaland›r›laca¤›, sistem için ciddi so-run oluflturmaktad›r.

42

HAK MÜCADELES‹

Page 43: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

43

Hak kavram›n› burju-vaziden devralanproletarya, onuniçeri¤ini geniflletipdevrimcilefltirdi.Proleter devrimcisüreçlerden korunmakiçin feodal gericilikleittifak kuran burju-vazinin ilk refleksi,mümkün oldu¤unca iflçis›n›f› üzerinde bask›y›art›rarak haklar›niçeri¤ini daraltmakolmufltur. Haklar›nkabullenilmesikaç›n›lmaz oldu¤undaise mücadelenin flidde-tine ba¤l› mecburenesneyip yasallaflt›rmayoluna gitmifltir. ‹flçis›n›f› “yasalar›n›”parlamentoya zorlasokmufltur

‹flçi s›n›f›ndan yükselen yeni tehdit:Hak mücadelesiKapitalist devrimler, burjuvazinin niteledi¤i farkl› top-lumsallaflma dalgalar› yaratm›flt›r. Burjuvazi, sermayedinamikleri ve siyasal-toplumsal devrimlerle feodal çö-zülmeye modern burjuva toplum biçimi kazand›rd›. Te-melini yurttafll›k kurumunun oluflturdu¤u modern burju-va toplumunda, devlet, haklar›n güvencesi oldu. ‹flçi s›-n›f›n›n devrimci kapasitesiyle geniflleyen sosyal-siyasalhaklar, modern burjuva topluma “sosyal devlet” ve “re-fah rejimleri”yle olgun biçimler kazand›rd›.

Bir yandan iflçi s›n›f› hareketini bask› alt›na al›rken;öte yandan sosyal devletin ve refah rejimlerinin sos-yal-siyasal kazan›mlar›n› tasfiye eden neoliberal kapita-list dönüflüm, yeni bir toplumsallaflma biçimine de yolaçmaktad›r. Temel yaflamsal gereksinimlerin bütünüyle“ticari mal”a dönüflümü (metalaflma) ve küçük seçkinaz›nl›klar d›fl›nda nüfusun büyük oranda güvencesizlikekseninde proleterlefltirilmesi, neoliberal kapitalist dönü-flümün özgün dinamizmini oluflturmaktad›r. Bu dina-mizm, fliflkin devlet kadrolar›na, k›rda ve kentte küçükburjuva meslek/mülk sahipleri ve sanatç›lar›n merkezin-de yer ald›¤› sürekli geniflleyen orta s›n›flara ya da ifl-çi s›n›f› aristokrasisi gibi ayr›cal›kl› s›n›fsal katmanlafl-malara izin vermemektedir. Feodal çözülmeden ve sa-nayileflme at›l›mlar›ndan do¤an önceki kitlesel yoksul-luk ve iflsizlik dalgalar›, günümüzde iflçi s›n›f›n›n ye-de¤inde bekleyen bir ara katmanlaflma de¤il, iflçi s›n›-f›n›n genel yap›sal bir özelli¤idir. Bugün proleter ça-l›flma disiplininin temelinde güvencesizlik bulunmakta-

d›r. Güvencesizlik, bir çal›flma ve yaflam disiplini ola-rak, “mutlak güvencesiz”leri ölümcül çal›flma koflullar›-na mahkum ederken, “göreli güvencesizler” üzerinde deonlar› sürekli afla¤› do¤ru çeken bir bask› gücü olufl-turmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n çal›flma alanlar› d›fl›nda ya-flam alanlar›n›n da metalaflt›r›lmas› ve k›rsal nüfusunmetalaflt›r›lan do¤al kaynaklarla birlikte proleterleflmeyezorlanmas›, neoliberal kapitalist evrede ortaya ç›kantoplumsallaflma biçiminin proleter bir nitelik kazanma-s›na (“proleter toplumsallaflma”) yol açmaktad›r.

Neoliberal mülksüzleflme, metalaflma ve iflçileflme dal-gas›yla proleterleflen toplumsal iliflkiler, yeni çeliflki veçat›flma biçimleri yaratt›. Yeni çeliflki ve çat›flma bi-çimlerinden do¤an tepki ve hoflnutsuzluklar, hak müca-delesiyle, özsavunma hareketleri ve halk direniflleri bi-çiminde politikleflme olana¤›na kavuflurken, yeni halkhareketleri, iflçi s›n›f› hareketinin politik birli¤inin ön-cüllerini de ortaya ç›karmaktad›r.

Neoliberal dönüflüm program›yla gündeme getirilen ka-pitalist tarihin gördü¤ü en sald›rgan ve yay›lmac› strate-ji, yeni çat›flma alanlar› ve çat›flma biçimleri de yarata-rak kendi krizini derinlefltiriyor. S›n›f savafl›mlar›n›n bi-çimi ve öznesi de¤ifliyor. Hak mücadelesi temelinde ör-gütlenen özsavunma hareketleri ve halk direniflleri, iflçis›n›f› hareketinin olufltu¤u yeni-güncel-somut kanal› olufl-turuyor. Proleterleflen s›n›fsal-toplumsal çeliflkiler ve pro-leterleflen halk katmanlar›, bu özsavunma hareketleri vehalk direniflleri içinde politiklefliyor. Bu politikleflmenintarihsel yönü, toplumsal eflitli¤i, toplumsal mülkiyeti vetoplumsal özgürlü¤ü gösteriyor. Politikleflmenin somutgörünümü ise, Tekel direniflini, sa¤l›k hakk› grevini, halk

Page 44: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

grevi/halk direnifllerini, bar›nma hakk› direnifllerini, ülke-nin her yan›nda su hakk› mücadelesini, e¤itim, enerji,ulafl›m hakk› için mücadele eden iflçi ve halk katman-lar›n› iflaret etmektedir. Neoliberal emperyalist-kapitalistsald›r› stratejisine karfl› özsavunma ve direniflin de budenli çeflitlilik göstermesi, yay›lmas› ve toplumsallaflma-s›, mevcut karfl›devrimci bast›rma-engelleme stratejilerini,ceza sistemini, suç ve suçlu kavramlar›n› krize sürüklü-yor. Burjuva hukunun soyut haklar olarak göklere ç›kar-d›¤› haklar›n, iflçi s›n›f›n›n devrimci hareketlerince pro-leter bir içerikle yeryüzüne indirilme tehlikesi, burjuva-ziyi yeni stratejik yaklafl›mlara zorluyor.

Öte yandan, hak mücadelesinin politikleflme kapasitesi-nin yetersizli¤i (öznel yetersizlik) yüzünden, yeni toplu-msal dinamizmin yaln›zca s›n›rl› bir bölümü bu kanal-larda harekete geçebilmektedir. Yeni toplumsal çeliflkive çat›flma biçimlerinden do¤an toplumsal dinamizm,büyük ölçüde “apolitik suç” kanallar›na yönelmektedir.Yeni ceza politikalar›n›n “toplumsal tehlike potansiyeli”olarak birinci dereceden suçlu gösterdi¤i bu kesimlerin“apolitik eylem”inin temelinde “mülkiyete (mala) karfl›fliddet suçlar›” yer al›yor. Örne¤in Türkiye’de son befly›lda, “mala karfl› suçlar”›n oran›nda %70-80 art›fl göz-lenmektedir. Çözülemeyen dosyalarda, bu suçlar “karan-l›kta kalan suçlar” tan›m›yla birinci s›ray› al›yor. Yinesalt “fliddet suçlar›”nda %41-81 oran›nda art›fl gözleni-yor. “fiiddet do¤uran uyuflturucu madde suçlar›”nda ise%222 art›fl var. Büyük kent gençli¤inin “mala karfl› flid-det suçlar›nda” bir yayg›nlaflma ve ola¤anlaflma gözle-niyor.44 Sokakta çal›flan çocuklar ve yoksul çocuklar birtehlike potansiyeli görülüp “suçlu çocuklar” ifllemine ta-bi tutularak, çocuklar› koruma yasalar›yla denetim alt›-na al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Suçbilimci Mustafa TörenYücel, yoksullar›n tehlike potansiyeline iliflkin çarp›c›bir örnek veriyor: “Gerçe¤e ayk›r› yerleflim yeri belge-si veren köy/mahalle muhtar› 5490 say›l› Nüfus Hiz-metleri Kanunu 67/1 mad. uyar›nca 6 aydan 4 y›la ka-dar hapis cezas› ile, gerçe¤e ayk›r› yoksulluk belgesiveren yine ayn› muhtar ise, TCK 204/2 mad. uyar›nca3 y›ldan 8 y›la kadar hapis cezas›yla cezaland›r›lacak-t›r. Kamu güvenli¤i hangi belge için daha önemlidir!”55

Neoliberal ceza politikas›Sosyal, siyasal hak mevzilerini terk ederek neoliberalgericili¤in en sald›rgan hatlar›na çekilen burjuvazi, onugeri çekilmeye zorlayarak hukuk sistemini krize sürük-leyen toplumsal mücadeleleri, ceza politikas›n› neolibe-ral ilkelerle de¤ifltirerek bast›rmaya çal›flmaktad›r.

Neoliberal burjuva hukuku, “hak ve yükümlülük tafl›y›-c›s›” olarak gördü¤ü kimseler aras›ndaki iliflkileri düzen-

lemektedir ve hak mücadelesi bu kapsama al›nmamak-tad›r. fiöyle ki, yurttafllar, s›n›fsal haklar ya da onun birbiçimi olan sosyal haklar ya da günümüzde özsavunmahareketleri ve halk direniflleri olarak geliflen temel ka-musal haklar yerine, bireysel yurttafll›k haklar›yla düze-ne eklemlenmektedir. Etnik kimlik haklar› ve dinselhaklar da bireysel haklar›n bir türevi olarak ele al›n-maktad›r. Oysa toplumsal hak mücadeleleri eksenindeyükselen bütün hareketler ve yeni toplumsallaflma biçi-

minin yoksullaflan dokular›nda oluflan sosyal talepler dü-zend›fl›, asl›nda hukukd›fl› olarak görülmektedir. Toplum-sal haklar, hak ve yükümlülük sahibi yurttafll›k katego-risi d›fl›nda de¤erlendirilmektedir. Neoliberal burjuva hu-kukun d›fl›na sürülerek hukukd›fl›laflt›r›lan hak mücade-lesiyle iliflki, düflmanla kurulan iliflki temelinde zor yo-luyla kurulmaktad›r. Ekonomi politikalar› arac›l›¤›yla dü-zene eklemlenemeyen hak mücadelesi, ceza politikala-r›yla suçlanarak bast›r›lmaya çal›fl›lmakta; hak mücade-lesine “düflman ceza hukuku”66 uygulanmaktad›r.

Hukuksallaflm›fl politik sald›r›Neoliberal yenisömürge kapitalizmi ve Türkiye’de onunpolitikalar›n› kurumsallaflt›ran AKP iktidar›n› tehditeden hak mücadelesine karfl› hukuksallaflm›fl politik sal-d›r› yürürlüktedir.

Neoliberal ceza politikalar›yla burjuva hukuk, somut su-ça ve suçluya karfl› “burjuva kamu düzenini koruma”yaodaklanan savunmac› bir evreden, ortada somut-tikelbir suç olmasa da, potansiyel tehdit (düflman) olarakgördü¤ü toplumsal s›n›flara karfl› sald›rgan bir evreyegeçmifltir. AKP iktidar›yla kurumsallaflt›r›lan ‹slamc› li-beral burjuva hukuku, hak mücadelesine (toplumsal

44

HAK MÜCADELES‹

Terörle mücadelestratejisi, sürekliyap›sal krizlernedeniyle hep“ola¤anüstü hal” ve“istikrars›zl›k”koflullar› yaflayanülkelerde,“altyap›dan kaynaklananyo¤unlaflm›fl çeliflkilerizor yoluyla sürdürmeçabas›na dayal› strateji”dir

Page 45: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

mücadele) yönelen politik sald›r›n›n hukuksallaflm›fl bi-çimidir. “Terörle mücadele stratejisi”, bu sald›r›n›n bü-tün bir sistem olarak infla edildi¤i yap› iskelesidir. Te-rörle mücadele stratejisi, sadece hak mücadelesinin bas-t›r›lmas›nda de¤il, devlet iktidar›n›n ve politik rejiminyeniden yap›land›r›lmas›nda, ideolojik hegemonyan›nsa¤lanmas›nda da etkin kullan›lmaktad›r. Bir iktidararac› olarak terörle mücadele stratejisi, ezilenler üzerin-deki bask›n›n, eski düzenin (“sosyal devlet”) tasfiyesi-

nin ve rakip iktidar odaklar›n›n bertaraf›n›n arac›d›r.Terörle mücadele stratejisiyle neoliberal burjuva huku-ku, her duruma ve her tür düflmana ayarlanabilir-esnek,pragmatist, faydac› ve sald›rgan bir nitelik kazanm›flt›r.

Terörle Mücadele Stratejisi: ‘Önleyici savafl’Terörle mücadele stratejisi, sürekli yap›sal krizler nede-niyle hep “ola¤anüstü hal” ve “istikrars›zl›k” koflullar›yaflayan Türkiye’de, “Altyap›dan kaynaklanan yo¤unlafl-m›fl çeliflkileri zor yoluyla sürdürme çabas›na dayal›strateji”dir.77 Sömürge tipi faflizmi yeniden yap›land›ranAKP iktidar›, terörle mücadele stratejisini döneme uy-gun bir iktidar arac› olarak gelifltirmektedir.

AKP iktidar›n›n faflizme yeni biçim kazand›rarak, ken-dini daha da yerleflik hale getirmeye çal›flt›¤› üçüncüiktidar döneminde “yarg› gücü”nün kullan›m›nda köklüde¤iflimler gözlenmektedir. Devletin fliddet gelene¤ininbütün etkin unsurlar›, özellikle ceza sisteminin burjuvasiyasal gericili¤ini güvenceye alan bütün bask›c› mad-deleri “terörle mücadele”ye dayan›larak yeniden yap›lan-d›r›lmaktad›r. Terörle mücadele stratejisiyle yeni bir içe-rik kazand›r›larak faflizmin yeniden inflas›nda hareketin

a¤›rl›k merkezi haline getirilen yarg› gücü, yürütme er-kinin yönetsel (idari) uzant›s› gibi kullan›lmaktad›r.

Faflizmin inflas›nda, hareket merkezi, biraz daha devle-tin sivil fliddet katmanlar›na do¤ru kayd›. Bilindi¤i gi-bi, yeni sömürgecili¤in son elli y›l›na, TSK çekirde¤i-ne yerlefltirilen “özel harp dairesi” damgas›n› vurmufl-tu. Sömürge tipi faflizm, iç savafl ordusu olarak yap›-land›r›lan TSK’yla kurumsallaflt›r›ld›. Kontrgerillan›nözel savafl yöntemleri, faflizmin inflas›n›n kurucu gücü

olarak kullan›ld›. Yarg› gücüne dayanarak kontrgerilla-n›n eski dönem yap›lanmas›n›n tasfiye edilmesi, bir ay-g›t, bir yöntem ve bir rejim tarz› olarak kontrgerilla-n›n bütünüyle tasfiye edilmesi anlam›na gelmemektedir.Kontrgerillaya yüklenen ifllevlerin bir bölümü yarg› gü-cüne içerilerek; yani sivil-yasal-hukuksal bir nitelik ka-zand›r›larak sürmektedir. Türkiye’nin gündemini belirle-yen iflkencede ölüm, kay›t d›fl› gözalt›, gözalt›nda ka-y›p, kaç›rma, faali meçhul cinayet, yarg› yoluyla mu-haliflerin kapat›lmas› ve hapishane katliamlar› gibikontrgerilla yöntemleri, yeni dönemlerde yeni biçimler-de devam etmektedir. 19 Aral›k katliam› sonras›, “FTipi” hapishaneler, Özel Güvenlik Mahkemeleri, yasa-d›fl› dinleme, izleme, gizli tan›kl›k, polisin üretti¤i ya-sad›fl› kan›tlarla muhaliflerin kapat›lmas›, uzun tutuklu-luk ve dosyalara konulan gizlilik kararlar›yla hakk›nda-ki iddialardan ve kan›tlardan haberdar olamadan insan-lar›n hapishanelere kapat›lmas› yöntemleri kullan›lmayabaflland›. Düzen, kimi yöntemleri terk etmekle birlikte,dökülen saç›lan yanlar›n› toparlay›p, eski yöntemlerleyeni yöntemleri sentezleyerek neoliberal yenisömürgeci-li¤in ruhuna uygun olarak kendi mant›¤› ve çizgisi üze-rinde “mükemmele do¤ru” gitmektedir.

45

HAK MÜCADELES‹

Page 46: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Sald›r›n›n mevcut suça ya da suçluya de¤il de “potan-siyel toplumsal tehlike”ye yönelmesi, “önleyici savafl”kavram›yla meflrulaflt›r›lmaktad›r. Önleyici savafl, kon-trgerilla yöntemleriyle an›lan karfl›devrimci bast›rma ha-rekât›n›n yasallaflt›r›lm›fl biçimidir. Önleyici savaflla,yine, kontrgerilla yöntemleri ceza hukukuna dahil edi-lerek hukuksallaflt›r›lm›fl oluyor. Eski ceza hukukuylauyumlu bir flekilde geliflen fiili kontrgerilla fliddeti; ka-ç›rma, yarg›s›z infaz, faili meçhul, iflkence gibi muha-liflere yönelik kontrgerilla sald›r›lar›n›n mant›¤›, bugü-ne uygun tahkimatlarla yeni ceza hukukuna aktar›l›yor.Mevcut suç ve suçlulara, suçlanm›fl kifli ve bireylere,yasad›fl› gruplar, organize suç ve suç örgütlerine karfl›donat›lm›fl ceza sisteminin karfl›s›na flimdi potansiyeltoplumsal tehlike konuluyor. Yarg› gücünün yeni kul-lan›m biçimleri burada devreye giriyor. Hak mücadele-sinin suçlanmas›yla dünün hukuksal olarak eriflilemezalanlar›, ceza hukukuna dahil ediliyor. Asl›nda bu du-rum sömürge tipi faflizmin sarmal geliflim seyrine uy-gun düflüyor. Neoliberal yenisömürge kapitalizminin de-rinleflen krizlerine ba¤l› olarak, demokrasi ve fliddet un-surlar›, sarmal›n yatay ve dikey halkalar›nda birbiriniiçsellefltirerek sürekli yukar› do¤ru t›rman›yor.

“Terörle mücadele stratejisi”, uzun süreli bir toplumsalsavafla (iç savafla) göre tasarlanm›fl karfl›devrimci birbast›rma stratejisidir. Terörle mücadele, bitimsiz bir sa-vaflt›r; çünkü bu savafl, nizami askeri birliklere karfl›de¤il, sürekli neoliberal eflitsizliklere ve ayr›mc›l›klarau¤rad›¤›ndan düzen için de¤iflken tehdit alg›s› olufltu-ran toplumsal kesimlere karfl›d›r. Bu nedenle, terörünyeni kavramsal çerçevesinde “suç ve suçlu” tan›m›belirsizlefltirilmifl, egemen politikaya, örne¤in AKP’ninöznel ç›karlar›na göre, içeri¤i ve tan›m› de¤ifltirilebiliresnek bir “terör suçu” tan›m› getirilmifltir. Asl›nda bü-tün dünyada “vatandafl-terörist” ayr›m› var. Örne¤in va-tandafllara tan›nan “adil yarg›lanma hakk›”, terörist ol-du¤u iddia edilenlere tan›nm›yor. AKP ise bu ayr›m›kendi iktidar›na uyarlayarak özel bir suç kategorisioluflturuyor: AKP politikalar›na, hükümete karfl› suç!Böylece politik muhalefetin suçlanmas› yolu aç›l›yor.AKP iktidar›, Türkiye neoliberal yenisömürge kapitaliz-mini emperyalist-kapitalist dünya düzeninin temelindeyer alan terörle savafl stratejileriyle yerleflik hale geti-rirken, kendi iktidar›n› pekifltirip süreklilefltirecek özelad›mlar› da atmaktad›r. “Suç ve suçlu” kavram› düfl-manla özdefllefltirilmifl, toplumsal mücadele düflmanlafl-t›r›lm›flt›r. “Tehdit ve tehlike kayna¤›” olarak klasik-bi-linen “örgütlü bir yap›”n›n yan›nda, esas olarak, “yük-sek riskli toplumsal kesimler” ad› alt›nda proleterleflenhalk s›n›flar› hedeflenmektedir. Asl›nda içeri¤i sermaye

politikalar›, neoliberal üretim tekni¤i ve politik iktida-r›n keyfiyetiyle doldurulan bir “potansiyel düflman”kavram› öne ç›kmaktad›r.

Tam da bu nedenle hak müdelesi suçlu gösterilmekte-dir; çünkü, “tehlikeli s›n›flar”›n ortak politikleflme ka-nal›d›r ve toplumsal mücadelelere ilan edilmifl uzun sü-reli savafl›n nesnel olarak devrimci cephesini olufltur-maktad›r. Karfl›devrimci bast›rma operasyonlar›yla poli-tik öncüleri etkisizlefltirilen hak mücadelesinin politik-leflme kanallar›n›n tahrip edilmesi planlanmaktad›r. Te-rörle mücadele staratejisinde “politik suç” kavram›n›nreddedilmesinin nedeni budur. Asl›nda “daha iyi birtoplumsal düzen” ça¤r›fl›m› yapan politik suçlara karfl›,iktidar, politik suçlar› kriminalize ederek ve itibars›z-laflt›rarak yan›t vermektedir.

“Toplumsal mücadele politik alan›n d›fl›na, ceza alan›-na itiliyor.”88 Bu geniflletilmifl ceza alan›nda “suçlu kim-seler” de¤il, “suçlu oldu¤u söylenen” herkes terör kap-sam›ndad›r. Böylece yüzy›llardan sonra politika, yeni-den, burjuva iktidar›n politik örgütlenmesine özgü seç-kinci bir araç olarak “özellefltirilmektedir”. Örne¤in,“AKP’ye karfl› odak” olarak gösterilen politik etkinlik-ler (muhalefet, protesto, elefltiri, itiraz, hatta fliir(!) bi-le), politika olarak de¤erlendirilmiyor; suçlu gösterilipyarg›lan›yor. Eylemin niteli¤i birinci dereceden önemlide¤il; Hopa iddianamesinde görüldü¤ü gibi, sendikala-r›n ya da kitle örgütlerinin düzenledi¤i yasal mitinglerve bas›n aç›klamalar›na kat›lmak da terörle suçlanabilir.Burada eylemin kast›, yani örtük-stratejik amac› önem-lidir. Eylemci ne yapt›¤›yla de¤il, ne yapmak istedi¤iy-le suçlanmaktad›r. Hükümete yönelik bir protesto, basitbir polis müdahalesiyle “devletin güvenli¤ine, kamu dü-zenine, istikrara, hükümete karfl› suç” kapsam›na rahat-l›kla sokulabilir. Polis kay›tlar› esas al›n›p, yasal örgüt-ler, terör örgütlerinin “sosyal cepheleri”99 varsay›laraksuçlu gösterilebilir. ‹fade, toplanma, gösteri hakk›n›nkullan›m›yla, “terör eylemi” aras›nda ayr›m yapmak ola-naks›z hale gelebilir. Kimi hak mücadelesi deneyimler-ine bak›l›rsa, bunu giderek artan örnekleri görülür:

HES’lere karfl› mücadelede, yarg›n›n, siyasiiktidar ve sermayeyle uyumuÖzellikle Karadeniz Bölgesi’nde HES’lere karfl› müca-delenin önemli ayaklar›ndan birini hukuksal mücadeleoluflturuyor. Üst üste elde edilen kazan›mlar› etkisizlefl-tirmek için, bu davalara AKP’nin yarg›çlar›n›n atanma-s› ve mevzuat›n iktidar-sermaye lehine de¤ifltirilmesi gi-bi yöntemleri devreye sokuluyor. Gerze’de eme¤ine,geçim araçlar›na ve do¤al yaflam alanlar›na sahip ç›-kan köylüler tutukland›. Tortum’da eyleme kat›lan köy-

46

HAK MÜCADELES‹

Page 47: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

lü kad›nlar, “görüflme yasa¤›”yla toplumsal iliflkilerdentecrit edildiler. Bu zihniyet ilerledi¤inde ne tür uç uy-gulamalara gidilebilece¤ini baz› ülkelerde görmekmümkün: Örne¤in, Bolivya Cochabamba’da su özellefl-tirildi¤inde, Suez flirketi ya¤mur sular›n›n mülkiyetinide ele geçirdi. Ya¤mur sular›n›n toplanmas› suç kabuledildi; ya¤mur suyunu toplayanlar cezaland›r›ld›. Buözellefltirme halk›n mücadelesiyle geri çekildi.

Adana Balcal›’da taflerona karfl› mücadelenin itibars›zlaflt›r›lmas› çabas›Yasad›fl› yap›lan ihaleyi protesto eden Adana Balcal›Hastanesi’ndeki sendikal› sa¤l›k iflçileri, “ihaleye fesatkar›flt›rmak”la suçlan›yor; sendikal örgütlenme “çetelefl-me” olarak gösteriliyor. “‹nsan ihaleyle çal›flt›r›lamaz!”slogan›yla sa¤l›k iflçilerinin tafleron çal›flma statüsüne

karfl› ç›kan Devrimci Sa¤l›k-‹fl üyesi Balcal› iflçileri, ta-flerona karfl› mücadelede önemli mevziler kazanm›flt›.Y›llard›r, “güvenceli çal›flma hakk›” ve “halk›n sa¤l›khakk›” temelinde mücadele eden Balcal› iflçileri, hakl›-l›klar›n› mahkemeye ve iflverene bile “resmen” kabulettirdiler. Oysa flimdi, ihaleye karfl› ç›kt›klar› için “iha-leye fesat kar›flt›rmak” suçlamas›yla yaklafl›k 27 y›l ha-pis cezas› isteniyor.

Nitelikli, paras›z ulafl›m hakk› eylemlerinin“özel” yarg›lama yöntemleriyle suçlanmas›Ankara’da ulafl›m zamm› protestolar›n›n, “silahl› terörörgütü” suçlamalar›n›n ana konusu olarak gösterilmesi,nitelikli, paras›z ulafl›m hakk› mücadelesinin “terörsuçu” ilan edilmesi, hukukun nas›l kullan›ld›¤›na ilifl-kin önemli örneklerinden biridir. Ankara’da Büyükflehir

Belediye Baflkan› Melih Gökçek’in 2010 y›l›nda Dan›fl-tay’›n ulafl›m zamlar›n› iptal karar›n› uygulamamas›üzerine yap›lan protesto eylemlerini düzenleyenler vekat›lanlar hakk›nda ve pahal›/niteliksiz ulafl›m koflulla-r›n› protesto eylemlerine kat›lanlar hakk›nda davalaraç›ld›. Ege Mahallesi halk›n›n polis sald›r›lar›na ve -9derece so¤u¤a ra¤men saatlerce süren protesto eylem-leri, kart basmadan ulafl›m hakk›ndan faydalanma, K›-z›lay’dan Tuzluçay›r’a yürüyüfller, “toplant› gösteri yü-

47

HAK MÜCADELES‹

Yarg› sistemi, AKP iktidar›n›n, hak mücadelesine yönelik hukuksal görünüme bürünmüfl politik sald›r›lar›n› yürütmekle görevlidir. Bu sald›r›lar,esasen, somut, bireysel suçlara de¤il, sürekli suçlugösterilen (“kriminalize edilen”) bir hareket/muha-lefet tipine ve bu hareket tipininin kayna¤›nda yeralan s›n›fsal-toplumsal kesimlere yöneliktir.‹flçi s›n›f›ndan yükselen yeni tehdit, sosyal olarak,toplumsal çeliflkilerin proleterleflmesiyle tehlikelibiçimde büyürken, siyasal olarak, hak mücadelesiekseninde özsavunmac› hareketlere, halk direniflle-rine ve birleflik politik hareketlere yönelmektedir

Page 48: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

rüyüflleri kanuna muhalefet” ve “karfl›l›ks›z yararlanma”gibi davalar›n konusu oldu. Kendi hukukunun kazan›l-m›fl haklar›n› ve kendi kararlar›n› hiçe sayan yarg›,ayn› zamanda yarg› karar›n› uygulamayan belediye bafl-kan› hakk›nda hiçbir ifllem yapmazken, yarg› karar›n›nuygulanmas›n› isteyen mahalleleri “halk› k›flk›rtmak”suçlamas›yla cezaland›rmaya çal›fl›yor. Hopa davas›dosyas›nda, ulafl›m zamm›n› protesto eden ö¤rencilerineylemi, ‘ulafl›m hakt›r’ diyerek ö¤rencileri k›flk›rtt›¤›tespit edilmifltir” suçlamas›yla terör eylemi olarak gös-terilmifltir.

Yeni ceza sistemindeterörle mücadele rejimiNeoliberal toplumsal bask› politikalar›yla yeniden yap›-land›r›lan ceza sisteminin merkezinde vurucu güç ola-rak polis, terörle mücadele yasas›, özel yetkili mahke-meler ve yüksek güvenlikli hapishaneler bulunmaktad›r.

Polis: ‘Adalet için Hizmet, Halk için Emniyet’AKP iktidar›n›n temel politik gücünü oluflturan polisinbafll›ca görevi, toplumsal gerilimlerin, güvencesiz çal›fl-ma ve yaflam koflullar›n›n, yoksullu¤un, özellikle iflçis›n›f›n›n üretimden d›fllanan en alttaki tehlikeli kesim-lerinin kontrol alt›nda tutulmas›d›r. Polis, toplumsal ha-reketlerin bast›r›lmas› ve toplumsal düzenin yeniden ya-p›land›r›lmas›yla görevlidir.

Toplum polisi” (1965), “çevik kuvvet” (1982), özel ha-rekât (1983), “yunus”, “huzur” gibi modeller, polisinzaman›n gereklerine göre yeniden yap›land›r›lma gerek-siniminden do¤maktad›r. Sivilleflme aldatmacas› eflli¤in-de, “antiterör” e¤itimiyle polisin özel harekâtlaflt›r›lma-s› (militarizasyonu) söz konusudur. Yeni toplumsal bas-k› politikalar›n› hukuksallaflt›ran “‹ç Güvenlik Refor-mu”yla polise, politik iktidar›n ve yeni ceza sistemininkuruluflunda merkezi rol verilmektedir. Polisin, sözümo-na “önleyici suç polisi” ve “suç polisi” (adli polis) ifl-

levleri yeniden yap›land›r›larak yetkileri art›r›lmaktad›r.Özellikle 2008’den sonra, Polis Vazife ve SalahiyetKanunu (2007), ‹l Özel ‹dareleri, Mahalli ‹dareler veKamu Yönetimi yasalar›nda yap›lan de¤ifliklikle yeniteknoloji ve a¤›r silahlarla donat›lan polisin, soka¤›ndenetimi (keyfi durdurma, arama, kimlik kontrolü) vesilah kullan›m›na iliflkin yetkileri art›r›lm›flt›r. 2010 Y›-l› Türkiye ‹nsan Haklar› ‹hlalleri Raporu’na göre, po-lisin artan yetkilerine ba¤l› olarak ölüm, iflkence, gö-zalt›, tutuklama, hapsetme olaylar›nda ciddi art›fl göz-lenmektedir. Bu arada sözde demokratikleflme sürecininbir parças› olarak AB uyum kriterleri de (“AB’nin her250 kifliye 1 polis flart›”) polis say›s›n›n art›r›lmas›n›ngerekçesi gösterilmektedir.

Polisin yarg› sisteminde oynad›¤› merkezi rol biraz da-ha pekiflmifltir. Soruflturma, kovuflturma, yarg›lama vehapsetme süreçlerinde polis, birinci dereceden belirleyi-ci olmaktad›r. Giderek say›lar› artan “polis operasyon-lar›”, bir adli ifllem olman›n ötesinde, bir cezaland›rmaarac›na, iktidar›n muhalefeti sindirmek için kulland›¤›politik bask› gücüne dönüflmüfltür. Tümüyle polisin de-netimindeki elektronik izleme ve sahte kan›t yaratmayöntemleri, terör suçlamas›n›n ve yarg›ç karar›n›n te-melini oluflturmaktad›r. A¤›rl›kla iflkenceli sorgularlakan›t üretme yöntemleri, yerini, polisin elektronik izle-me ve bilgisayar teknolojileriyle kan›t üretme/yaratmayöntemlerine b›rakt›. Cep telefonu, cd., elektronikbellekve bilgisayarlara kan›t oluflturacak yüklemelerin yap›l-mas› kan›t üretmenin örneklerindendir. Ayr›ca gizli ta-n›kl›k da bir kan›t yaratma yöntemi olarak kullan›l›yor.Yine kan›t karartma yöntemleri de adil yarg›lanmay›engelleyen bir polisiye yöntem olarak karfl›m›za ç›k›-yor. Polisin, flüphelinin-san›¤›n lehine, belge, videokayd›, teknik takip, dinleme bulgular› gibi kan›tlar› ay-r›flt›rarak dosyaya koymamas›-kaybetmesi; örne¤in 19Aral›k katliam› davas›nda o gün görev yapan jandar-ma listesinin mahkemeye sunulmamas› kan›t karartma

48

AKP iktidar›n›n temel politik gücünüoluflturan polisin bafll›ca görevi,toplumsal gerilimlerin, güvencesizçal›flma ve yaflam koflullar›n›n,yoksullu¤un, özellikle iflçi s›n›f›n›nüretimden d›fllanan en alttaki tehlikelikesimlerinin kontrol alt›ndatutulmas›d›r. Polis, toplumsalhareketlerin bast›r›lmas› ve toplumsaldüzenin yeniden yap›land›r›lmas›ylagörevlidir. Sivilleflme aldatmacas›eflli¤inde, “antiterör” e¤itimiyle polisinözel harekâtlaflt›r›lmas›(militarizasyonu) söz konusudur

Page 49: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

yöntemleridir. Benzer kan›t karartma yöntemleri HrantDink davas›nda da kullan›lm›flt›r. Polisten istenen belge,bilgi ve kay›tlar davaya sunulmad›¤› gibi, güvenlikkameralar›n›n görüntüleri de “yok” olmufltur.

Operasyon dalgalar›n›n bafllad›¤› 2009’da, yasad›fl› yön-temleri saymazsak, toplam 142.135 kifli polisin-jandar-man›n istemi ve mahkeme karar›yla dinlenmifltir. Yar-g›çlar, karar verirken Terörle Mücadele fiubesi ya daEmniyet ‹stihbarat Daire Baflkanl›¤›’n›n raporlar›na(fezleke) ba¤l› hareket ediyorlar. Eskiden beri kullan›-lan bu yöntemin yan›nda polis, bugün daha çok gizlidosya, gizli tan›kl›k, teknik takip, dinleme izleme vekan›t yaratma ile dosyalar› yönlendiriyor. Bu yöntem-le, yasal dernekler ya da partiler “terör örgütünün ya-sal alan uzant›s›”; yay›nlar “terör örgütünün yay›n or-gan›” olarak gösteriliyor. Hatta ço¤unlukla polisin fez-leke ve bilgi notlar› kopyalama yöntemiyle do¤rudansavc›l›k iddianamesine aktar›l›yor; oradan da yarg›ç ka-rar›na esas oluyor.

Terörle Mücadele KanunuTerörle Mücadele Kanunu (TMK), yeni ceza politika-lar›n›n kald›raç noktas›d›r. Asl›nda kapitalizmin yap›salkrizinin derinleflti¤i ve sermaye yo¤unlaflmas›n›n yük-sek noktaya ulaflt›¤› günümüzde, TMK, burjuva huku-kun özünü oluflturmaktad›r.

Yine bir “yarg› reformu”yla 12 Nisan 1991’de ç›kar›-lan TMK, Türkiye’de “düflman ceza hukuku”nun ku-rumsallaflmas› bak›m›ndan dönüm noktas›d›r.1100 Neolibe-ral yeni sömürge kapitalizminin yerlefliklik kazanmas›-na paralel tam on yedi kez de¤ifltirilerek bugünkü ifl-levselli¤ine kavufltu. (De¤ifltirilme tarihlerine dikkat:1992, 1993, 1995, 1996, 1999, 2001, 2003, 2004,2006) Son tahkimat 2010’da yap›ld›: 18 yafl›ndan kü-çüklerin “terör suçu”yla yarg›lanmas› maddesi eklendi.Böylece “Sevgi Evleri’yle ›slah edilemeyen tafl atanKürt çocuklar”›n polis ve hapishane fliddetiyle bast›r›l-

mas›n›n yasal yolu aç›ld›. Bu tahkimatlarda Türkiye ta-rihinin farkl› dönem rejimlerinin uygulad›¤› “özel” ce-za politikas› kurallar› sentezlenmekte; cezaland›rma ge-lene¤i, yeni “suç kal›plar›”na uygun biçimlerde yenidenüretilerek sürdürülmektedir. 12 Eylül faflizminin hukuk-sal temelini oluflturan 765 say›l› TCK, 1402 say›l› S›-k›yönetim Kanunu’nun izleri terör yasas›nda özümlen-mifl halde bulunmaktad›r.

Terörle Mücadele Kanunu, “terör suçlar›” ve bu suçla-r›n kayna¤›nda yer alan tehlikeli toplumsal potansiye-lin, “özel” yarg›lama usülleri ve soruflturma kurallar›y-la cezaland›r›larak etkisizlefltirilmesi amac›na yöneliktir.Soruflturma, kovuflturma ve infaz›n “uzmanlaflm›fl özelgüçlere” emanet edilmesini gerektiren bu ifllev ve gö-revler, özel polis, özel mahkeme ve özel hapishanele-ri zorunlu k›lar.

Ceza alan›n›n toplumsal mücadelelere (gerekti¤inde ra-hats›z edici herkes) kadar geniflletilebilmesi için, TMKve TCK esnek, her duruma uyarlanabilir madde ve f›k-ralarla tahkim edilmifltir. Örne¤in, TCK 220’ncimaddedeki bir de¤ifliklikle “terör örgütü üyesi” say›l-mak için “silahl› bir örgüte (‘örgütsel flema’) ba¤l› ya-flamak” ya da “terör örgütü üyeli¤inin zorunlu k›ld›¤›flekilde hareket etmek” gerekmiyor. Tersine, TCK’yagöre, “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt ad›-na suç iflleyenler de terör suçlusu say›l›r ve örgüt men-suplar› gibi cezaland›r›l›rlar.” Ceza sisteminin görmez-den gelebilece¤i “s›radan suçlar” bile, “düflmanca amaç-lar”la ifllendi¤i de¤erlendirilirse, terörle mücadele kap-sam›na al›nabiliyor.

Özel yetkili (görevli) a¤›r ceza mahkemeleriÖzel suçlar› özel mahkemelerde yarg›lama gelene¤i “özelyetkili a¤›r ceza mahkemeleri”yle sürmektedir. fiimdiyedek ‹stiklal Mahkemeleri, S›k›yönetim Mahkemeleri, Ola-¤anüstü Hal Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleribu özel misyonu yerine getirmifltir. fiimdi ise 5271 say›-

49

Page 50: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

l› CMK’yla, “özel suçlar”a yönelik “özel yetkili (görev-li)” a¤›r ceza mahkemeleri yürürlü¤e girmifltir. Toplumsalmuhalefetin krize sürükledi¤i DGM’lerin tabelas› de¤iflti-rilerek özel yetkili a¤›r ceza mahkemeleri ad› verildi.

Burjuva hukukun “evrensel haklar›”, özel yetkili mahke-melerin yarg›lama düzeneklerinde can çekifliyor. Savun-ma hakk› ve san›k güvencesini tümüyle yok eden uygu-lamalar, “adil yarg›lanma hakk›”n›n önündeki en ciddiengeldir. Özel yetkili mahkemeler fiilen polis kurgusunave “özel yetkilerle” yetkileri art›r›lm›fl savc›ya ba¤›ml› ça-l›flmaktad›r. “Gizlilik karar›” ve “gizli tan›k”la adil yar-g›lanma olana¤› tamamen ortadan kald›r›ld›. Gizlilik ka-rar› dosyaya eriflimi ve savunma hakk›n› k›s›tl›yor. 24 sa-atten 7 güne uzat›labilen gözalt› ve 10 y›la varan tutuk-

luluk süresi uzun tutukluluk sürelerinin yan›nda,esasen, uygulanan bu yeni yöntemler adil yar-g›lanmay› tamamen ortadan kald›r›yor. Yarg›-lamada kullan›lan “tedbir yöntemleri” bircezaland›rma biçimine dönüflüyor.

Adalet Bakanl›¤›’n›n haz›rlad›¤› yeni “yarg›reformu”nda, adaleti sa¤layan düzenlemeler de¤il; tersi-ne iktidar için rahats›zl›k yaratan sorunlardan kurtulmadüzenlemeleri görülüyor. Uzun tutukluluk ve yarg›lamasüresinin k›salt›lmas› (12-14 aya indirme) ad›na hapis-haneler, adil yarg›lanamad›¤› için çok daha fazla cezalaralm›fl hükümlülerle dolacak. “Kaçak elektrik kullanma”h›rs›zl›k suçu olmaktan ç›kar›l›yor; ama 2 y›ldan 5 y›-la kadar hapis cezas› de¤iflmiyor; borç faiziyle ödenir-se hapis cezas› kald›r›lacak. Örgüt üyeli¤i kesinleflme-yen ancak örgüt ad›na “suç” iflleyenler “esas suç”lar›n-dan ceza alacaklar; ancak örgüt üyeli¤i düflmeyecek;ceza yar›ya indirilecek. Güvenilmez “gizli tan›k” uygu-lamas› kald›r›lmad›¤› gibi flimdi de “gizli bilirkifliler”uygulamas› geliyor; adaletsiz yarg›ç kararlar›na bir degüvenilmez gizli bilirkifli raporlar› eklenecek.

Hapishane krizi ve “yüksek güvenliklikapal› ceza infaz kurumlar›”Ne zaman “cezaland›rma (infaz) sistemi”nde bir “yeni-lenme”den söz edilse, genellikle, hapishanelerin dolulukoran›ndaki art›fl gerekçe gösterilir. Bugün hapishane nü-fusu yaklafl›k 128 bin civar›ndad›r. Adalet Bakanl›¤›Stratejik Plan› (2010-2014), sorunun çözümüne, “cezae-vi kapasitesini %40 art›rarak” yan›t aramaktad›r. ZatenBaflbakan Erdo¤an da Türkiye’nin büyüme at›l›mlar›n›örneklendirirken, inflaat halindeki 17 yeni hapishanedensöz etmiflti. Türkiye’de 440 hapishane var. Bunun ye-disi (Ankara-2, Kocaeli-2, Adana, ‹zmir ve Van) “Yük-sek Güvenlikli Kapal› Ceza ‹nfaz Kurumu” olarak ni-telenirken; 14 tanesi “F Tipi” olarak nitelenmektedir.

50

AKP’nin kaderi, nesnel olarak hak mücadelesini toplumsaltemelini güçlendiren politikalar›n hayata geçirilemesineba¤l› oldu¤u için, daha flimdiden, imkâns›z bir politikayagiriflti¤i söylenebilir. Geriye sadece bu nesnel temelintoplumsal muhalefet hareketi olarak örgütlenmesinin öznelgörevleri kal›yor. Bu görevler ise tarihin hiçbir dönemindeen kanl› iktidarlar›n›n sald›r›lar›yla bile bast›r›lm›fl de¤ildir.

Page 51: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Asl›nda geriye kalanlar›n ço¤u da “terörle mücadalenin‘yüksek güvenlik’ ilkeleri”ne göre iflletilmektedir.

AKP iktidar›, yaklaflan “büyük toplumsal tehdit”le ha-pishane kapasitesini geniflleterek bafla ç›kmay› planl›yor.Politik öznelerinin bir süreli¤ine içeri kapat›lmas›yla,hak yoksunlu¤undan do¤an özsavunma eylemleri ve di-renifllerin tümüyle bast›r›lamayaca¤› gerçe¤inin istihba-ratç›lar›n “genel önleme raporlar›”nda olmas›, bu plan-lamay› de¤ifltirmemektedir. Çünkü “modern hapishane”,“tehlikeli s›n›flar›” proleter çal›flma disiplini alt›na gir-meye zorlayan en köklü kapitalist kurumdur.1111

“Yüksek güvenlikli” hapishane modeli, 1980 ve 1990’lar-da ortaya ç›kan “hapishane krizi”ni neoliberal terörle mü-cadele ilkeleri çerçevesinde çözmek amac›yla getirilmiflti.19 Aral›k katliam›n›n simgeledi¤i uzun bir sürece yay›landönüfltürücü hamlelerle Türkiye’deki hapishanelerin yap›s›ve ifllevi de¤ifltirildi. Birinci hamle, hapishanenin politikpotansiyelinin tahrip edilmesiydi. Solun kadrosal süreklili-¤inin ana yataklar›ndan biri olan hapishaneler, ayn› za-manda, politik bir sorun olarak toplumsal muhalefetingündemde kalan dinamiklerinden biri oldu. ‹çerde devrim-ci mahpuslar›n direnifli devam etti¤i sürece söz konusupolitik potansiyel hep canl› kal›yordu. Bu nedenle, yeni-den yap›land›rma harekât› katliamlarla bafllad›. Ard›ndan“tecrit sistemi”ne göre yap›land›r›lm›fl “hücre tipi hapisha-ne”ler yerleflik bir model haline getirildi. Hapishanelerinpolitik toplumsall›¤›n› sona erdiren bu yeni tahakküm sis-teminin temelinde, bireyin mutlak tecriti ve kesintisiz gö-zalt›nda tutulmas› yer almaktad›r. Asl›nda “yüksek güven-likli” hapishaneler, “yüksek riskli s›n›flar”a yönelik “bü-yük kapatma” stratejisinin mant›ksal uzant›s›ndan baflkabir fley de¤ildir. Son olarak, mahpus eme¤inin proleter-leflmesi, mahpuslar›n elektrik, su gibi temel gereksinimle-rinin piyasaya dahil edilmesi ve özel sektörün hapishane-lere yat›r›m› sonucu ortaya ç›kan cezaland›rma endüstri-siyle1122 neoliberal terörle mücadele stratejisinin infaz zinci-rinin halkalar› tamamlanm›fl oldu. Kartal Cezaevi, yeni ha-pishane politikas›n›n baflar›l› örneklerinden biri olarak gös-terilmektedir: “Kartal Cezaevi, kendi atölyesinde üretti¤ikravat ve fularlar›, ‘Kartal-C’ markas› ile tescil ettirerekpiyasaya girmifltir. 40 hükümlü taraf›ndan kemer ve deriyap›m› gerçeklefltiriliyor. A101, De Facto, Hakmar, B‹Mgibi ünlü ma¤azalar›n deri, kemer ve cüzdanlar›n› üretenatölye ayda 70-80 bin parça ürün ç›kar›yor. Mahkûmlaragünlük 4 ile 8 lira aras› ücret ödeniyor. (Zaman Gazetesi,“Cezaevi de¤il ‘hayat’ atölyesi”, 19 Aral›k 2011)

Geçifl hukuku ve hak mücadelesi hatt›nda yükselen direniflTürkiye’de hukuk sistemi, AKP iktidar› ve neoliberal po-

litikalar›n yönlendiricili¤inde de¤iflime zorlanmaktad›r.Sermayenin ve iktidar›n özel ç›karlar› yönünde hak mü-cadelesi kanal›nda geliflen iflçi s›n›f› hareketini bast›rmakve toplumsal düzeni yeniden infla etmekle görevlendiri-len hukuk sistemi çeliflkili bir geçifl süreci yaflamaktad›r.Terörle mücadele stratejisinin k›lavuzlu¤unda her ne ka-dar ciddi bir yap›sal de¤iflimden söz edilse de, henüz ye-ni hukuk sistemi tam anlam›yla oturmad›. Eski kurum-larla yenilerinin iç içe geçmesi, eski kurumlara yeni gö-revler verilmesi, yarg›ya yürütme rolü verilerek kurumla-r›n gere¤inden fazla zorlanmas›, sürecin iktidar paylafl›m-lar› ve yap›sal yetersizikler (örne¤in yeni anayasa henüzyap›lamad›) yüzünden zaman zaman kesintiye u¤ramas›geçifl sürecinin çeliflki, çat›flma ve karars›zl›klarla doludo¤as›n› yans›tmaktad›r. Bu süreçte, AKP’nin özgül ikti-dar pratiklerinde ya da tekelci sermayenin yeni anayasataleplerinde görüldü¤ü üzere egemenler aras› iktidar sa-vafl›mlar› belirleyici oldu¤u gibi, hak mücadelesi temelin-de yükselen özsavunma eylemleri ve halk direniflleri debelirleyici olmaktad›r. Bu nedenle, hukuksal görünümebürünmüfl politik sald›r›larla hak mücadelesinin bast›r›l-mas›, neoliberal burjuva gericili¤in zaferi ve AKP ikti-dar›n›n süreklili¤i için yaflamsal görünmektedir. AKP ik-tidar›, hukuksal sald›r›yla, hak mücadelesi hatt›nda yük-selen yeni direnifl hareketlerini k›r›p, hak mücadelesi ze-minlerinde filizlenen ortak yaflam e¤ilimlerini bast›rarakkendi süreklili¤ini güvenceye almak istiyor. AKP’nin ka-deri, nesnel olarak hak mücadelesini toplumsal temelinigüçlendiren politikalar›n hayata geçirilmesine ba¤l› oldu-¤u için, flimdiden, imkâns›z bir politikaya giriflti¤i söyle-nebilir. Geriye sadece bu nesnel temelin toplumsal mu-halefet hareketi olarak örgütlenmesinin öznel görevlerikal›yor. Bu görevler ise tarihin hiçbir döneminde en kan-l› iktidarlar›n›n sald›r›lar›yla bile bast›r›lamam›flt›r.

Dipnotlar1. Yasemin Özdek, “Marksizm ve Haklar”, Kavramsal ve Tarihsel Boyutlar›yla Hak

Mücadeleleri, NotaBene, Ankara, Ocak 2011; Yalç›n Bürkev, Metin Özu¤urlu,“21.Yüzy›lda Toplumsal Hak Mücadelelerinin S›n›fsal ‹çeri¤i”, ayn› kitap.

2. Yasemin Özdek, a.g.e.3. Kuramsal ve Tarihsel Boyutlar›yla Hak Mücadeleleri, Ed. Y. Bürkev, M. Özu¤urlu,

Y.Özdek, E.V. Elgür, 2. Cilt, NotaBene Yay›nlar›, Ankara, Ocak 20114. Mustafa Tören Yücel, Yeni Türk Ceza Siyaseti, ‹mge Yay›nlar›, Ankara, fiubat 20115. Mustafa Tören Yücel, a.g.e., sf. 1086. Denizer fianl›, “‘Düflman Ceza Hukuku’ ve Türkiye’de 1980 Sonras› Düflman Ceza

Hukuku Düzenlemeleri Ifl›¤›nda ‘Düflman Kim?’”, Bugüne Bakma: 1980Sonras›nda Türkiye’de Yaflanan Toplumsal Dönüflüm Süreçleri, KaraburunKitapl›¤›, Dipnot Yay›nlar›, 2011

7. Ekin Oyan Altuntafl, Terörizme Karfl› Savafl Stratejisi: Hegemonyas› Zay›flayanABD’nin Yeni Mekan Düzenleme Arac›, ‹mge Yay›nlar›, Ankara, Eylül 2009

8. Jean-Claude Paye, Hukuk Devletinin Sonu: Ola¤anüstü Halden Diktatörlü¤e TerörleMücadele, ‹mge Yay›nlar›, 2009

9. Jean-Claude Paye, a.g.e.10. Denizer fianl›, a.g.e.11. Yasemin Özdek, fiirket Egemenli¤i Ça¤›: Sosyal Devletten Ceza Devletine,

NotaBene yay›nlar›, Ankara, Kas›m 201112. Yasemin Özdek, a.g.e.

51

HAK MÜCADELES‹

Page 52: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

KÜRT SORUNU

Asimilasyon kapasitesinigeniflletme giriflimleri,yoksul Kürt halk›n›n h›zlaproleterleflmesine veburadan do¤an toplumsaldinamizmin Kürt hareke-tinin uluslaflma kanal-lar›nda politikleflmesineyol aç›yor. ‹ktidar›n, poli-tik Kürt hareketiylehalk›n ba¤lant›lar›n›kesme giriflimleri, Kürtuluslaflmas›n›n bu yenipolitikleflme u¤ra¤›ndabaflar›s›zl›¤a u¤ruyor.Özel savafl ve politikbask›n›n fliddetlenmesi,Kürt hareketini tasfiyeedemedi¤i gibi, hareketinyenilenmesine olanaksa¤layan nesnel temeligeniflletiyor

Celal K›raç

Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar›Neoliberal asimilasyon ve AKP’nin açmazlar›

Page 53: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

ürt sorununda, 12 Haziran seçimindensonra, savafl ve bask› politikalar›n›n belir-ledi¤i yeni bir döneme girildi. “Kürt aç›-l›m›”yla yarat›lan beklentiler ve canland›r›-lan umutlar bofla ç›kar›larak, Kürt sorunu,

bir kez daha özel savafl›n ve burjuva siyasal gericili-¤in k›s›rdöngüsüne hapsedildi. 90 y›ld›r Türkiye Cum-huriyeti topraklar›nda hüküm süren burjuva siyasetiKürt sorununda bütün olanaklar›n› tüketti. “Tek parti”,“çok parti”, “askeri”, “sivil”, sözümona “liberal demok-rasi” ya da “muhafazakâr demokrasi” hangi biçimiolursa olsun burjuva siyasetinin hiçbir biçimi alt›ndaKürt sorununun eflitlikçi, özgürlükçü, demokratik çözü-münün olmad›¤› defalarca görüldü. Kitle katliamlar›,zorunlu iskânlar, kitlesel sürgünler, hapsetmeler, idam-lar gibi hemen bütün zora dayal› yöntemleri kullananegemenlerin, bu sorunu çözmek gibi bir derdi olmad›-¤› da görüldü. Çünkü burjuva siyasetin soruna iliflkinstratejik yaklafl›m›n›n temelinde “çözüm” de¤il, Kürtle-rin düzenle bütünlefltirilmesi (entegrasyon) program›var. Bütün siyasal iktidarlar taraf›ndan bugüne tafl›nanbu program, Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i nedeniy-le “zora dayal›” asimilasyon stratejileri ve devlet flid-detine dayal› ulusal bask› politikalar› temelinde yürü-tülmüfltür. ‹flte AKP iktidar› da içeri¤ini zenginlefltire-rek devrald›¤› zora dayal› asimilasyon stratejilerini, ne-oliberal yeni sömürge kapitalizminin gereklerine uygunbiçimler kazand›rarak “kendi tarz›nda” sürdürmektedir.

AKP’nin fliddet politikalar›na “geri dönüfl”ü, siyasi ra-kipleri ve liberal elefltirmenlerince, görece yumuflamapolitikalar›n›n öne ç›kt›¤› “Kürt aç›l›m›n›n terk edilme-si” olarak yorumland›. Ulusalc›lar ve liberallerden olu-flan iktidar blo¤unun iki karfl›t ak›m›, bu “geri dönüfl”ü,sadece AKP’nin iktidar reflekslerine ba¤lamaktad›r. On-lara göre, son derece esnek bir karakter arz eden ta-kiyeci-pragmatist siyaset tarz›yla AKP, anl›k, konjonk-türel ç›karlar›na ba¤l› olarak, gereken “yumuflama-bas-k›” politikalar›na ifline geldi¤i gibi kolayca yönelebil-mektedir. Örne¤in, Kürtlerin oylar›n› alabilmek için“aç›l›m”, Türk milliyetçilerinin deste¤ini kaybetmemekiçinse hiç tereddütsüz “fliddet” politikalar›n› devreyesokmaktad›r.

‹ktidar reflekslerine odaklanarak sorunun özünü kaç›ranulusalc›-liberal itirazlar›, AKP liderli¤inin, özellikle Er-do¤an’›n k›vrak manevralar› s›k s›k bofla düflürmekte-dir.

Demokrasi flovlar›yla her an elinin alt›nda tuttu¤u libe-ral rezervin manipülasyonu Erdo¤an için bir çocukoyunca¤›d›r. Bask› rejiminin ülkedeki siyasal ortam›

iyice zehirledi¤i, liberal umutlar›n iyice tükendi¤i gün-lerde Erdo¤an’›n kürsüden vakur bir edayla -lütfen- di-ledi¤i “Dersim özrü” bile, bir sonraki f›rçaya dek, li-beralleri yedeklemeye yetti.11 Kürt sorununun ulusal-s›-n›fsal özünü görmezden gelerek, sorunu yaln›zca “dev-let fliddetine karfl› Kürt tepkisi”ne indirgeyen liberalyaklafl›m, “fliddet-tepki” ikileminin ortadan kald›r›lma-s›yla sorunun çözülece¤ine inanmaktad›r. Liberaller,aç›l›m politikalar›n›, “askeri vesayet”le simgelenen dev-letin fliddet gelene¤inden kopufl olarak de¤erlendiriyor-du. “fiiddet politikalar›na dönüfl”le liberal saflarda ya-flanan büyük hayal k›r›kl›¤›n›n nedeni de budur.

Liberallerle benzer bir mant›kla, Kürt sorununu salt“PKK fliddeti”ne indirgeyerek devlet fliddetinin kaç›n›l-mazl›¤›n› savunan ulusalc›larsa, gelinen noktay›AKP’nin takiyeci-pragmatist politikalar›n›n iflas› olaraknitelemektedir. Ulusalc›lara göre, ister sand›ksal kayg›-larla, ister AB/ABD’den gelen emperyalist bask›larlaolsun, “PKK terörüne ödün veren” AKP iktidar›n›n,“yeniden t›rmanan PKK teröründe” sorumlulu¤u büyük-tür. Ne var ki Roboski (Uludere) katliam› ve fliddetle-nen polis operasyonlar› karfl›s›nda AKP’yi yumuflakbafl-l›l›kla suçlayan ulusalc›lar›n ezberi tümüyle bozuldu.Böylece, fliddet ve flovenizm politikalar›n› temel alanulusalc›lar›n ve MHP’nin sa¤ muhalefet kanal›n› iyicedaraltan AKP, Türk milliyetçili¤i üzerindeki iktidar›n›da pekifltirmifl oldu.

AKP liderli¤inin iktidar manevralar›, Kürt sorununda,ertelenmifllik, karars›zl›k, hatta politikas›zl›k olarak yo-rumlanabilir. AKP liderli¤inin davran›fl kal›plar›n› uzuny›llar koyu ‹slamc›-milliyetçi (Türkçü) düflünsel gele-neklerin belirlemifl olmas›; Tayyip Erdo¤an’›n “kesin il-keleri olmayan kaypak bir taktik adam› olarak ün yap-m›fl olmas›”n›n22 bu yorumda pay› olabilir. Ancak öz-nel siyaset tarz› ve iktidar manevralar›, AKP’nin Kürtsorununa yönelik politikas›n›n olmad›¤›n› göstermez;tersine bunlar elini güçlendiren unsurlard›r. Örne¤in ön-celeri, Kürt sorunundaki “eski baflar›s›zl›klar›” TSK’yiy›pratmak için kullanan AKP, iktidar savafl›m›ndaTSK’nin direncini k›rd›ktan sonra, “eski yöntemleriaratmayan” politikalara yönelmifltir.

‹lk gündeme geldi¤inde, AKP’nin Kürt aç›l›m›, Halk›nDevrimci Yolu33 sayfalar›nda, Kürtlerin neoliberal yenisömürgecilikle bütünlefltirilmesi ve Kürt hareketinin tas-fiye edilmesi projesi (neoliberal asimilasyon) olarak ni-telenmiflti. Neoliberal asimilasyon, Kemalist asimilasyonpolitikalar›n›n krize girerek sürüdürülemez oldu¤u birtarihsel-toplumsal dönüm noktas›nda ortaya ç›kt›. Ara-dan yaklafl›k iki y›l geçti. Kürtlerin etnik kimlik ve

53

KÜRT SORUNU

K

Page 54: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

kültürel haklar›n›n k›smen tan›nmas› üzerinden “Kürtaç›l›m›” koduyla gündelik dile yerleflen neoliberal asi-milasyon projesi, “devlet fliddetine dayal› ulusal bask›politikalar›”na yeni içerikler kazand›rarak sürmektedir.

Neoliberal asimilasyon, Kemalist asimilasyon politikala-r›n›n krize girdi¤i tarihsel eflikte ortaya ç›kmaktad›r. 90y›ll›k “ulus-devlet” temelinde örgütlenen devlet sistemive “Türk milliyetçili¤i” temelinde örgütlenen ulus sis-temi (“ulusal birlik”) bu tarihsel eflikte t›kanm›flt›r. Kürtuluslaflmas›n›n direngenli¤i karfl›s›nda art›k sürdürüle-mez olan Kemalist asimilasyon politikalar›, egemenleriyeni aray›fllara itmektedir. Düzenin süreklili¤i için asi-milasyonun sürdürülme gereksinimi, AKP iktidar›n› ye-ni stratejik yaklafl›mlar gelifltirmeye zorlamaktad›r. Bubak›mdan neoliberal asimilasyon, Kürtler üzerindekiasimilasyonun, neoliberal yenisömürge kapitalizminin il-ke, kural ve tekniklerine uygun olarak sürdürülmesi zo-runlulu¤undan do¤mufltur.

Kemalist asimilasyonun kriziKemalist asimilasyon politikalar›n›n sürdürülemezli¤inintemelinde, öncelikle, Kürt uluslaflmas›n›n direngen ta-rihsel, toplumsal, politik özellikleri ve Türkiye kapita-lizminin “sömürgesel niteli¤i” yatmaktad›r.

Türkiye kapitalizminin asimilasyon kapasitesinin darl›¤›Çokuluslu Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çözülmesiyle or-taya ç›kan “ulusal sorunlar”, ezilen ulusun/halk›n dev-rimci dinamizmini temel alan demokratik at›l›mlarla çö-zülme yoluna gidilmedi. Kapitalist ilerlemenin (“muas›rmedeniyetler seviyesi”) ayak ba¤› olarak görülen ulus-

lardan, etnik temizlik, ar›nd›rma, ay›klama, ayr›mc›l›kve asimilasyon politikalar›yla kurtulma yoluna gidildi.Anadolu’nun Müslüman olmayan halklardan ar›nd›r›l-mas› görece “kolay” oldu. Geriye kalan s›n›rl› say›dagayri Müslim ayr›mc› az›nl›klar politikas›yla iyice bas-k› alt›na al›nd›. Türkçe d›fl›nda anadil kullanan Müslü-man halklara kapsaml› asimilasyon politikalar› uygulan-d›. Uluslaflma direngenli¤i zay›f Laz, Çerkez, Boflnakhalklar› üzerinde uygulanan etnik türdefllefltirme (Türk-lefltirme) politikalar› “olumlu” sonuç verdi. Bu halkla-r›n ortak kültürel birikiminin birlefltirici unsuru ‹slamoldu¤undan, asimilasyonda büyük ölçüde din olgusun-dan yararlan›ld›.

Zora dayal› asimilasyon stratejilerine ba¤l› olarak “eko-nominin Türklefltirilmesi”nden44 devlet fliddetine dayal›ulusal bask› politikalar›na kadar pek çok yöntem kul-lan›ld›. Ne var ki bunlar, Kürtler üzerinde beklenen ya-n›tlar› vermedi. Asl›nda birincil derecede belirleyiciolan Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i bir yana b›rak›-l›rsa, bunun nedenlerini Türkiye kapitalizminin “asimi-lasyon kapasitesinin darl›¤›”nda”55 aramak gerekir. Tür-kiye kapitalizminin sömürgesel niteli¤i, k›rsal-feodalegemenlik iliflkilerinin çözülmesini sa¤layamad›. Sürek-li krizli yap›, kronik sermaye yetersizli¤i, sanayileflmeve kentleflme kapasitesinin darl›¤›, “do¤al süreçler”içinde k›rlar›n çözülmesine yetmedi. Türkiye kapitaliz-minin kentsel-s›nai kapasitesi Kürt nüfusunu büyük kit-leler halinde özümseyebilecek (“do¤al-gönüllü asimilas-yon”) bir çekim merkezine dönüflemedi. Çeflitli serma-ye giriflimleri flöyle dursun, devlet taraf›ndan Kürt ille-rine yönelik tasarlanan ekonomik kalk›nma hamleleripek ifle yaramad›. Bugüne dek yaklafl›k 30 kadar ifle

54

KÜRT SORUNU

1923 Devrimi y›llar› modern Kürtulusçulu¤unun da oluflmaya bafl-lad›¤› y›llard›r. Bu y›llarda Kürt-lük bilinci, birinci kuflak küçükburjuva Kürt ayd›nlar› taraf›ndanoluflturulmufltur. CumhuriyetTürkiye’sinde Koçgiri-A¤r›-Der-sim hatt›nda yenilgiyle sonuçla-nan isyanlar ise ikinci kuflak sol-sosyalist küçük burjuva Kürt ay-d›nlar›na yine canl› bir ulusal bi-lincin aktar›lmas›n› sa¤lam›flt›r

Page 55: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

yaramayan bölgesel ekonomik kalk›nma paketi ç›kar›l-d›.66 1980’de bafllat›lan ve toplam yat›r›m de¤eri 32 mil-yar dolar olan Güneydo¤u Anadolu Projesi (GAP) bu-gün hâlâ tam anlam›yla ifllerlik kazanamad›…

Bu süreç sonunuda Kürtler, geleneksel iliflkileri çözül-meden yeni egemenlik iliflkilerine eklemlendi. Kürt feo-dalleri yeni egemenlik iliflkilerine (oligarfli) dahil edile-rek, Kürt emekçi s›n›flar› üzerinde devlet fliddeti veulusal bask› politikalar› daha da art›r›ld›. Oligarfliye vebürokrasi seçkinlerine devflirilmifl toprak sahipleri, a¤a-lar, afliret reisleri, tefeci-tüccarlar ve kimi fleyhler, me-leler (molla) gibi dinsel liderlerden oluflan Kürt feodal-lerinin d›fl›nda, ezilenlerin asimilasyonu s›n›rl› orandakald›. Yeralt›-kay›td›fl› mafya ekonomisi ve ucuz iflçi-lik gerektiren emek yo¤un sektörler d›fl›nda, Türkiyeyenisömürge ekonomisi, toplumsal bir olgu olarak Kürtyoksullu¤unu asimile edemedi. Kürt uluslaflmas›nda dü-zen için ciddi bir “tehdit” oluflturan s›n›fsal bir yar›l-ma meydana geldi. Bundan böyle Kürt uluslaflmas›n›ndirengenli¤i, bir “ezilen halk sorunu” olarak, emekçi s›-n›flar›n dinamizmiyle yeni bir enerji kazand›.

Yenisömürge ekonomisinin asimilasyon kapasitesinindarl›¤›, devlet fliddetine dayal› ulusal bask› politikalar›-n› daha fazla öne ç›kard› ve düzenin yap›lan›fl›nda mer-kezi plana tafl›d›. Krizlerin pençesinden bir türlü kur-tulamayan cumhuriyet rejimleri, “çare”yi, devlet flidde-tine dayal› ulusal bask› politikalar›n› (“milli zulüm”),Kürtler üzerinde sürekli bir “özel savafl rejimi”ne dö-nüfltürmekte arad›. Ulusal güvenlik doktrinleri çerçeve-sinde ordu merkezine yerlefltirilen “özel harp” (kontrge-rilla) çekirde¤iyle, sömürge tipi faflizmin bütün resmi-sivil yap›lanmas› ülke çap›nda yerleflik-kurumsal birsisteme dönüfltürüldü. Özel savafl ayg›t›, yaln›zca daranlam›yla Kürt savafllar›nda kullan›lan bir düzenek ol-maktan öte, bütün devlet yap›s›n›n bask›c› niteli¤ine sü-reklilik kazand›ran kurumsal temeli de oluflturdu.

Bu çerçevede Milli Güvenlik Kurulu, Özel Harp Da-iresi gibi merkezi-idari kurumlarla, ola¤an parlamenterrejim dönemlerinde bile Kürt illerinde Umumi Müfet-tifllikler (1927-1952), Ola¤anüstü Hâl Bölge Valili¤i(1987) koruculuk sistemi (1985’te bafllad›, hâlâ sürü-yor) gibi özel askeri rejimler yap›land›r›ld›. Kapsaml›projeler, (fiark Islahat Plan›-1925) gelifltirildi. Takrir-iSükûn Kanun (1925), Zorunlu ‹skân-Sürgün Kanunu(1926 ve 1934), Tunceli Kanunu (1935), s›k›yönetimyasalar› (cumhuriyet tarihi boyunca de¤iflik dönemler)gibi özel savafl yasalar› ç›kar›ld›. Düzen için tehlike ka-bul edilen herkes özel mahkemelerde yarg›land›. Buamaçla fiark ‹stiklal Mahkemesi (1925), Devlet Güven-

lik Mahkemesi (1980 ve 1990’lar), Özel Yetkili Mah-kemeler (2000’ler) gibi özel mahkemeler infla edildi.Kürtlerin düzene eklemlenmesi için, direngen unsurla-r›n ortadan kald›r›lmas›n›n (tenkil) zorunlu oldu¤u de-¤erlendirmesi yap›ld›. Asker, jandarma ve polisten olu-flan “özel ordu”lar (özel kuvvetler) oluflturuldu. KimiKürt afliretleri “koruculuk sistemi”yle bu ordular›nuzant›s› haline getirildi. Günün en son silah ve ileti-flim teknolojileriyle devletin fliddet ayg›t› sürekli tahkimedildi. Kürt illerine say›s›z askeri harekât düzenlendi.Bu harekâtlar›n sonucunda Zilan, A¤r›, Dersim gibi kit-le katliamlar› gerçeklefltirildi. Zorunlu iskân, köy bo-flaltmalar (yaklafl›k 4 bin köy/mezra); geçim araçlar›n›ntahrip edilmesi ve kitlesel sürgünlerle (yaklafl›k 1,5 mil-yon) Kürtler F›rat’›n bat›s›na göç etmeye zorland› veyerlerine Türk göçmenler yerlefltirildi…

Ekonomik kapasite darl›¤›ndan do¤an boflluklar› tahkimeden devletin fliddet ayg›t›, Türk miliyetçili¤ine daya-nan hegemonya projesiyle meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›.‹deolojik gücünü Kemalizmin esnek-anonim kavramsalsetinden alan burjuva siyasal gericili¤i, hegemonya pro-jesinin temeline etnik/siyasal Türk milliyetçili¤ini yer-lefltirdi. Bu ideolojik hamle, milliyetçilik çizgisindekibir yenilenmeyle; din temelli milliyetçilikten (‹slamc›milliyetçilik) etnik temelli milliyetçili¤e (Türk milliyet-çili¤i) geçiflle sa¤land›. Ancak yine laik Türk milliyet-çili¤i projesinde de Müslüman halklar› Türklefltirmenintemel araçlar›ndan biri olan dinden de vazgeçilmedi.fiiddet, bask› ve yasaklar›, e¤itim ve medeni yaflambaflta olmak üzeri toplumsal yaflamda birbirine ba¤l›“reformlar” izledi. Kürtlerin hukuksal ve fiziksel varl›-¤›, etnik kimli¤i ve kültürel birikimi bütünüyle yads›-narak (inkâr), Kürtlerin Türk kimli¤i içinde eritilmesi-ne yönelik planlamalar yap›ld›. Kürt dili yasakland›;Kürtçe yer ve çocuk adlar› yasakland›. Kürt halk›Türkçe konuflmaya zorland›. ‹syanc› Kürtlerin çocukla-r› asker ailelerine verildi. Resmi-devlet ifllerinde Kürt-çe kabul edilmedi. Kürt çocuklar›, özellikle Kürt k›z-lar› yat›l› bölge okullar›na (Y‹BO) yerlefltirildi. Kürtkad›nlar› Türk-asker ailelerinin evinde gündelikçi-temiz-likçi olarak çal›flt›r›ld›. E¤itimin içeri¤i tümden de¤ifl-tirildi; her sabah çocuklara “And›m›z” söyletildi…

Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤iKürtler üzerindeki asimilasyon stratejilerinin baflar›s›zl›-¤›n›n alt›nda Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i yatmak-tad›r. Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤ini oluflturan tarih-sel, toplumsal, ideolojik, politik koflullar flunlard›r:

11.. Kürtlerin yüzy›llard›r büyük nüfus kitleleriyle üzeri-ne yerleflti¤i büyük toprak parças›, sürekli “anayurt-ül-

55

KÜRT SORUNU

Page 56: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

ke” bilincini do¤urmakta; küçük göçmen topluluklardagörüldü¤ünün tersine, bu durum, asimilasyonu olanak-s›z k›lmaktad›r. Kürt dilini ve kültürel birikimini sü-rekli canl› k›lan toplumsal iliflkilerin dayand›¤› toprak-ülke-nüfus bütünlü¤ü zemini, zorunlu iskân ve göç po-litikalar›na karfl›n da¤›lmam›flt›r. Siyasi haritalarda dörtülkenin s›n›rlar›nda yerleflik görünen Kürtlerin ülkesi,devletsiz, “fiili paralel ulus” olarak kolay kolay çözü-lemez bir toprak ve nüfus kitlesiyle yüzy›llard›r varl›-¤›n› korumaktad›r. Belli bir toprak parças› üzerinde dil,tarih, kültür ve ekonomik ortak yaflam birli¤ini sürek-li korumay› baflarm›fl bir halk›n, Türk kimli¤i ve kül-türel birikimi içinde eritilmesi olanakl› de¤il.

22.. Tarihsel kökleri epey eskilere giden ve farkl› dö-

nemlerde farkl› içeriklere bürünen Kürt ulusal bilincisüreklili¤ini hep korumufltur. 16-19. yüzy›llar aras›ndaOsmanl› ‹mparatorlu¤u’nda, özerk Kürt beylikleri (feo-dal özerklik) kanal›yla oluflturulan, dilsel ve kültürelözellikleriyle öne ç›kan bir “Kürtlük bilinci-Kürtlük da-vas›” görülmektedir. Buna, Tanzimat-Islahat Döne-mi’nin zora dayal› merkezileflme politikalar›na karfl›Kürt beylerinin merkezi devletle savafllar› isyanc› biriçerik kazand›r›r. Islahatç› dönem, Kürt isyanlar›n›n ye-nilgisi ve özerk Kürt beyliklerinin tasfiyesiyle sonlan-sa da isyanlar Kürtlük bilincinin yeniden canlanmas›sa¤lam›flt›r. “Jön Türk Devrimi” (II Meflrutiyet) ve1923 Devrimi y›llar› modern Kürt ulusçulu¤unun daoluflmaya bafllad›¤› y›llard›r. Bu y›llarda Kürtlük bilin-ci, birinci kuflak küçük burjuva Kürt ayd›nlar› taraf›n-dan oluflturulmufltur. Cumhuriyet Türkiye’sinde Koçgi-ri-A¤r›-Dersim hatt›nda yenilgiyle sonuçlanan isyanlarise ikinci kuflak sol-sosyalist küçük burjuva Kürt ay-

d›nlar›na yine canl› bir ulusal bilincin aktar›lmas›n› sa¤-lam›flt›r. En nihayetinde, 1970’lere dek Kürt feodalleri-nin ve küçük burjuva ayd›nlar›n temsil etti¤i uluslafl-ma bilinci, PKK hareketiyle, modern siyaset tekniklerive proleterleflen ezilen halk dinamikleriyle buluflarakgünümüze tafl›nm›flt›r.

33.. Ulusal bask› politikalar› ve özel savafl ayg›t›na kar-fl› Kürt hareketinin süreklili¤i, Kürt uluslaflmas›n›n di-rengenli¤inin sürükleyici halkas›d›r. Feodal parçalanm›fl-l›k temelinde ortaya ç›kan Kürt isyanlar›, merkezi dev-letin ve köklü-düzenli ordu gelene¤inin manevralar›karfl›s›nda sürekli yenilmifl ve merkezi bütünleflme sa¤-layamam›flt›r. Oysa son Kürt isyan›nda, savafl tekni¤i(gerilla savafl›), modern siyaset yöntemi ve feodal par-

çalanm›fll›¤› aflan ideololojik çizgisiyle, Kürt uluslaflma-s›, bir süreklilik, bütünleflme ve merkezileflme temeliyaratm›flt›r. Kürt sorununu bir k›s›r döngüye sürükleyenözel savafl ayg›t›n›n ulusal bask› politikalar› karfl›s›ndaortaya ç›kan çeflitli (heterojen) kitlesel tepkiler, Kürtuluslaflmas›n›n açt›¤› yeni kanallarda politikleflmektedir.

44.. Somut ifadesini Avrupa Birli¤i kriterlerinde bulanneoliberal kimlik politikalar› ve yine somut ifadesiniIrak Kürdistan Bölgesel Özerk Yönetimi’nde bulan em-peryalist bölge projeleri, neoliberal dönüflüm yönündegeleneksel devlet politikalar›n›n çözülmesi için bask›laryaratmaktad›r. Türkiye üzerine kimlik haklar›n›n tan›-mas› çerçevesinde yap›lan uluslararas› bask›lar, Kürtuluslaflmas› aç›s›ndan -e¤er de¤erlendirilebilirse- yaln›z-ca ikinci dereceden, nesnel olanaklar sunmaktad›r.

Kemalist asimilasyonun sürdürülemezli¤i, yüz y›ll›k he-gemonya projesinin çözülmesi ve Türkiye toplumunun

56

KÜRT SORUNU

Page 57: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

kriziyle birlikte de¤erlendirilmeli. Gelinen noktada Kürtsorununu “terör sorunu”na indirgeme stratejileri iflas et-mifl ve varl›¤› sürekli yads›nan Kürtlerin, ulusal demok-ratik haklar talebiyle kamusal alana kitlesel-militan gi-riflleriyle “geleneksel toplumsal düzen” krize girmifltir.Kemalist asimilasyon politikalar›, en büyük yaray›, ide-olojik inand›r›c›l›¤›n›n k›r›lmas›yla alm›fl; Kürt militan-l›¤›yla geniflleyen kamusal alan, etnik Türk milliyetçi-li¤inin dar s›n›rlar›nda tan›mlanamaz olmufltur. Ne varki iktidar›n ayr›mc›l›k politikalar›n›n sonucunda etnik-toplumsal kutuplaflman›n derinleflmesi de e¤ilimsel art-m›flt›r. Bir yandan, Kürt kimli¤ini tan›yan; ama yinede Kürtlerin “varl›¤›n› d›fllayan” e¤ilimleri besleyengerçek ›rkç›l›k zemini yükselirken; öte yandan, sorunun

çözümüne iliflkin beklentiler de artmaktad›r.

Neoliberal asimilasyon“Adamlar, ‘Kürt sorunu’ diyor. O ifli aflt›k art›k. Ret, inkâr, asimilas-yon politikalar› AK Parti iktidar›yla bitti. Kürt kardeflimin sorunu ney-se biz onu da çözdük. OHAL’i kald›rd›k, çekiç gücü gönderdik, anadilde kurs açt›k. Bunlar tek millet olmay› kabullenmiyorlar. Buna asi-milasyon diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandafl› olmaktan niye rahat-s›z oluyorsun? Sen Kürt olarak sayg›n ol, Türk Türk olarak, Laz Lazolarak sayg›n olsun; ama çat› Türkiye Cumhuriyeti vatandafll›¤› olsun.

Bundan rahats›z olma…” (Baflbakan Erdo¤an, AA, 11.6.2011)

Erdo¤an’›n yukardaki sözleri, AKP iktidar›n›n Kürt so-rununa iliflkin -afla¤› yukar›- genel tutumunu yans›tmak-tad›r. Kürt sorununu ve asimilasyonu bitirdi¤ini ilerisüren Erdo¤an, Kürtlere “tek millet”in içinde “sayg›n”bir Türkiye Cumhuriyeti vatandafll›¤› kap›s›n› aral›yor.Kürtlerin yaflam›nda zaten fiilen ifllemez hale gelen dü-zeneklere ve zaten fiilen ortadan kald›r›lan dil yasak-lar›na resmen son vermekle övünen Erdo¤an, bunu ye-

ni hegemonya projesinde politik bir avantaja çevirme-ye çal›fl›yor. 9 y›ld›r yürürlükte olan uygulamalara ba-karak, AKP’nin Kürt politikas›n› adland›rmak gerekir-se, hiç kuflkusuz akla yine “asimilasyon” gelirdi. ‹kti-dar›n›n gelece¤ini, Kürt sorununun geldi¤i noktada ya-ratt›¤› krizlerin bir flekilde atlat›lmas›na ba¤l› gören Er-do¤an, t›pk› kendinden öncekiler gibi, çareyi yine asi-milasyonun sürdürülmesinde ar›yor. “Tek millet” için-de Kürtlere lütfetti¤i “sayg›nl›k”, yine zora dayal› asi-milasyon yöntemlerini, devlet fliddetine dayal› ulusalbask› politikalar›n› “zorunlu” k›l›yor. Bunlar Kürtlerin“özgür-eflitlikçi varl›¤›na dayanan demokratik program-lar de¤il, neoliberal dönüflümün, sermayenin ve emper-yalist bölge projelerinin “zorunluluklar›”d›r. K›sacas›bunlar, asimilasyonun neoliberal yeni sömürge kapita-lizminin gereklerine uyarlanm›fl yeni bir biçimi, neoli-beral asimilasyondur.

Ne var ki, neoliberal asimilasyon politikalar› daha yü-rürlü¤e girer girmez, kendisini, önceki zora dayal› asi-milasyon politikalar›n›n içine düfltü¤ü k›s›r döngününiçinde buldu. Kendisine yüklenen, kapitalizmin asimi-lasyon kapasitesinin geniflletilmesi ve Kürt uluslaflmas›-n›n direngenli¤inin k›r›lmas› misyonu, AKP iktidar›n›yeni açmazlarla karfl› karfl›ya b›rakt›. Kemalist asimi-lasyonun sürdürülemezli¤inden ç›kar›lan derslerle AKPiktidar› dört stratejik-politik soruna odakland›: Metaekonomisinde neoliberal genifllemeyle birlikte yenilenenKürt egemenlik iliflkilerini, genel egemenlik iliflkilerine(oligarfli) yeniden eklemlemek; proleterleflen Kürt hal-k›n›n güçlenen ulusal-s›n›fsal dinamizmini Kürt ‹slam-c›l›¤›n›n iflbirlikçili¤iyle bask› alt›na almak; özel savaflayg›t›n› neoliberal ilkelerle yenileyerek tahkim etmek;art›k tasfiyesinin olanaks›z oldu¤u devletçe de kabuledilen Kürt hareketinin etki alan›n› olabildi¤ince daralt-mak. Ancak Kürt sorununu daha güçlü bir politiklefl-me eksenine tafl›yan iktidar›n yeni stratejik-politik yak-lafl›m›, “sorundan kurtulmak” bir yana, iktidar›n açmaz-lar›n› derinlefltirmektedir.

AKP iktidar›n›n açmazlar›11.. Neoliberal ekonomi-politikalar ve bölgesel projelerlebirlikte Kürt illeri olabildi¤ince sermaye iliflkilerineaç›ld›; asimilasyon kapasitesi k›smen geniflledi ve ege-menlik iliflkilerine Kürt burjuvazisi eklemlendi;77 ancakbunun yan›nda, Kürt halk›n›n proleterleflme süreci Kürtuluslaflmas›na yeni politik güçler ve “düzend›fl› bir öz”de kazand›rd›.

Eski devlet projesi GAP, art›k 32 milyar dolarl›k birpazar olanaklar›yla yeni biresel giriflimcileri de kapsa-yarak bölgedeki bütün ekonomik-sosyal-kültürel projek-

57

KÜRT SORUNU

Say›lar› milyonlar› bulan Kürt kitleler zorunlu göç poli-tikalar› ve mevsimlik çal›flma gere¤iyle bat›daki sanayive tar›m havzalar›nda bu süreci y›llar öncesinden ya-flamaya bafllam›flt› bile. AKP iktidar›n›n açmazlar›ndanbiri de iflte bu noktada ortaya ç›kyor: Kürt halk›n›nproleterleflme süreçlerinden do¤an s›n›fsal çeliflki,gerilim ve çat›flmalar› da Kürt uluslaflmas›n›n diren-genli¤i içinde politikleflmektedir. Kürt uluslaflmas›nayoksul-proleter halk hareketi niteli¤i kazand›ran budinamizm, nesnel olarak hareketin düzend›fl› özünü vesilahl› mücadeleden sonra Kürtlerin neoliberal düzen-le bütünleflmelerinin önündeki en kararl› direnci olufl-turmaktad›r

Page 58: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

siyonlar›n ana üssü durumuna getirildi. Tekelci serma-ye, TÜS‹AD giriflimleri ve Bölge Kalk›nma Ajanslar›arac›l›¤›yla yeni yat›r›m alanlar› oluflturuyor. Büyük öl-çüde uluslararas› finans merkezleri taraf›ndan fonlananço¤u ‹slamc› sivil toplum örgütleri, yayg›n kredi a¤la-r›yla bütün bölgeyi donatt›lar. Baflta Irak KürdistanÖzerk Yönetimi olmak üzere, komflu ülkelere yönelikithracat›n önemli bir bölümü bölge ticaret ve sanayiodalar› arac›l›¤›yla gerçeklefltirilmektedir. Bu süreç so-nuçta Kürt egemenlik iliflkilerini de yenilemektedir.Darbe, savafl ve neoliberal dönüflümün ganimetleriylebüyüyen Kürt burjuvazisiyle Kürt feodallerine oranladaha genifl bir s›n›fsal katman yeni düzenle bütünlefl-tirilmektedir. Kürt egemen s›n›flar› genellikle sa¤ ikti-darlar içerisinde kendine yer aram›fllar, Türkiye’de re-jimin ideolojik yeniden üretiminin temel araçlar›ndanolan dinsel gericili¤in tafl›y›c›lar›ndan olmufllar, rejimegericilik üzerinden eklemlenmifllerdir. Bütünlefltirme sü-reci, burjuvazinin s›n›fsal kaypakl›¤› ve Kürt hareketi-nin ulusal birlik politikalar› nedeniyle pürüzsüz bir sü-reç olarak geliflmemektedir. Yeni Kürt egemenleri des›k s›k ulusal bask› politikalar›n›n ço¤u ekonomik olankimi görünümleriyle karfl› karfl›ya gelmektedir. Günde-me en son getirilen “Terörizmin Finansman›n›n Önlen-mesi Hakk›nda Kanun Tasar›s›” bunun için iyi bir ör-nek olarak gösterilebilir. ‹stihbaratç›lar, emniyetçiler vemaliyecilerden oluflan “özel bir kurul”, “terörle iliflkili”finansman a¤›n› yarg›dan muaf olarak denetim alt›naalabilecekler. “Terör örgütlerini kuflatmak” gerekçesiylemeflrulaflt›r›lmaya çal›flan uygulama, ayn› zamanda birmülksüzlefltirme arac› olarak sürekli bask› unsurudur.

“Bölgeyi Türkiye’nin Çin’i yapmak” vaadinin de gös-terdi¤i gibi, Kürt illerinin sermaye için tek çekici un-suru ucuz iflçili¤idir. Sermayenin “do¤al” birikim sü-reçleri yan›nda, bölgesel asgari ücret gibi iktidar›n ucuziflçilik politikalar›, temelinde Kürt nüfusunun büyük kit-lelerinin proleterlefltirilmesinin oldu¤u dramatik bir top-lumsal dönüflüme yol açmaktad›r. Elbette, bu proleter-lefltirme sürecinin zorunlu sonuçlar›ndan mülksüzleflme,yoksullaflma, kitlesel iflsizlik ve toplumsal eflitsizliklerinde hesaba kat›lmas› gerekmektedir. Zaten say›lar› mil-yonlar› bulan Kürt kitleler zorunlu göç politikalar› vemevsimlik çal›flma gere¤iyle bat›daki sanayi ve tar›mhavzalar›nda bu süreci y›llar öncesinden yaflamaya bafl-lam›flt› bile. AKP iktidar›n›n açmazlar›ndan biri de ifl-te bu noktada ortaya ç›kyor: Kürt halk›n›n proleterlefl-me süreçlerinden do¤an s›n›fsal çeliflki, gerilim ve ça-t›flmalar› da Kürt uluslaflmas›n›n direngenli¤i içinde po-litikleflmektedir. Kürt uluslaflmas›na yoksul-proleter halkhareketi niteli¤i kazand›ran bu dinamizm, nesnel olarak

hareketin düzend›fl› özünü ve silahl› mücadeleden son-ra Kürtlerin neoliberal düzenle bütünleflmelerinin önün-deki en kararl› direnci oluflturmaktad›r.

22.. Kürt varl›¤›n› bütünüyle yads›yan “etnik Türk mil-liyetçili¤i” projesinden sonra, AKP’nin, Kürt varl›¤›n›k›smen tan›yan “‹slamc› milliyetçilik” projesi gündemegetirildi. Kürt ‹slamc›l›¤›n› devreye sokarak Kürt ulus-laflmas›n› dinci bir yar›lmayla bask› alt›na almay› he-defleyen bu proje, küçük bir iflbirlikçi tabaka yaratma-n›n ötesine geçemeyece¤i gibi, uluslaflma direncinimeflrulaflt›ran nesnel sonuçlar da yaratmaktad›r.

Art›k neoliberal kimlik politikalar›yla uyumlu bir ‹slam-c› milliyetçilik projesi yürürlüktedir. ‹slamc›-sa¤ gele-ne¤in Osmanl›’dan devrald›¤›, Türkçe d›fl›nda baflkaanadil kullananlar da dahil bütün Müslüman halklar›“tek bir millet” sayan millet sistemi, AKP’nin tarihsel-dinsel referanslar›n› oluflturmaktad›r. Tarihsel süreç için-de, komünizm ve Alevilik gibi düflmanlaflt›r›lan çeflitliözneler, “sünni-Müslüman millet” bütünlü¤üne bir teh-dit alg›s›yla de¤erlendirilerek ‹slamc› milliyetçilik hepcanl› tutuldu. Bu bak›mdan Tayyip Erdo¤an, “Bunlartek millet olmay› kabullenmiyorlar” derken asl›nda ‹s-lamc›lara mesaj vermektedir. Ancak, AKP’nin ideolojikprojesi, uzun bir Kemalist aradan sonra tarihsel bir “ge-ri dönüfl” de¤il, neoliberal ilkeler çerçevesinde bir “ile-ri hamle” olarak de¤erlendirilmeli. Böylece, evdeki he-saba göre “Kürt varl›¤›, dili ve kültürel birikimi”nintek millet içinde k›smen tan›nmas›, neoliberal AB kri-terlerinden do¤an bask›lar› da azaltacakt›r. Bilindi¤igibi, Avrupa Birli¤i uyum mevzuat›, örne¤in Kopenhag

58

KÜRT SORUNU

Kürt ‹slamc›l›¤›, yaln›zca dinsel hegemonya arac› de¤il, ayn›zamanda sermaye giriflimcili¤i ve politik operasyon arac› olarakda kullan›lmaktad›r. Böylece, “Kürt iflbirlikçili¤i” katman›na yeni-leri eklenmeye çal›fl›lmaktad›r

Page 59: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Kriterleri, Türkiye’yi, Kürtlerin etnik kimlik ve kültü-rel haklar›n tan›nmas› konusunda zorlamaktad›r. AKPiktidar›, söz konusu neoliberal kimlik politikalar›n›, ‹s-lamc›-milliyetçi bir çerçevede benimseyerek kendi he-gemonya projesinin temeli haline getirmifltir.

Yine evdeki hesaba göre, ‹slamc› milliyetçilik projesiy-le, hem Kürt hareketinin kimi militan taleplerinin alt›boflalacak, hem de Kürt uluslaflma direncinde din ek-senli yar›lma oluflacakt›r.

AKP iktidar›n›n, Kürtlerin etnik kimlik haklar›n› “k›smentan›ma” politikas›, Kürt varl›¤›n›n temel etnik kategorisiolan Kürt dili çevresinde dönüyor. Kürt dilinin geliflimi-ne iliflkin olanaklar yarat›lmas›, dilin gündelik kullan›m›,anadilde e¤itim, Kürtçe çocuk ve yer adlar› uzun sürençat›flmalar›n ve ödenen a¤›r bedellerin sonucunda bugünedek süregeldi. Asimilasyonun kald›r›lmas›na örnek göste-rilen ad›mlar, zaten bugün bir k›sm› fiilen kullan›lmaktaolan bu haklar›n yumuflat›lm›fl bir kabulünden ibaret. Bir-kaç sözde ad›m›n d›fl›nda, iktidar, bu haklar›n yasallaflt›-r›lmas›na yanaflmamaktad›r. Kabul edilmek zorunda kal›-nan o haklar da her an ask›ya al›nabilir bir statüde bek-letilmektedir. Kabul edilen haklar›n “özgürce kullan›m›”için de yine mücadele etmeniz gerekiyor. Devletin Kürt-çe televizyonu (TRT fiefl) var; ama Kürtçe çocuk prog-ram› yasak. Siyasal bir ulusal bütünlük oluflturman›n ya-p› iskelesi olarak kabul edilen “anadilde e¤itim” ödünsüzyasaklar aras›nda yer al›yor. Bütün bunlara karfl›n, sokak-ta fiilen yükselen taleplerin gerisinden, onu korkak ad›m-larla izleyen iktidar›n sözde özgürlükçülü¤ü, iktidar› de¤il,soka¤› güçlendirmekte ve meflrulaflt›rmaktad›r.

Hemen bütün asimilasyon ve bütünlefltirme politikalar›n-da dine merkezi bir rol verilmesi, fiafii-Nakflibendi din-sel geleneklere köklü ba¤l›l›klar› olan geleneksel-feodalKürt topluluklar›nda (Kürt ‹slamc›l›¤›n›n yüzde 50’si)her zaman ifle yaram›flt›r. Özellikle kentlerde STK’c›l›ka¤lar›yla yeniden örgütlenen Kürt Hizbullah› (yüzde 15-18) ve bölgeyi kuzeyden güneye bütünüyle katedenuyumlu ‹slamc› Fethullah Gülen hareketi (yüzde 20),bugün bu kat› dinsel gelenekçili¤e yeni bir görünümkazand›rmaktad›r. Her ne kadar kendi içinde parçalarabölünmüfl de olsa Kürt ‹slamc›l›¤›, yaln›zca dinsel he-gemonya arac› olarak de¤il, ayn› zamanda sermaye gi-riflimcili¤i ve politik operasyon arac› olarak da kulla-n›lmaktad›r. Dinin bu operasyonel kullan›m›yla “Kürt ifl-birlikçili¤i” katman›na yenileri eklenmeye çal›fl›lmakta-d›r. Kürt feodallerinin ve Kürt burjuvazisinin s›n›fsal ifl-birlikçili¤ine, “geçici köy korucular›”n›n askeri-ekono-mik iflbirlikçili¤i 1980’lerden sonra eklenmiflti. fiimdi deezilen proleter halk tabakalar› içinde daha genifl bir ‹s-lamc› iflbirlikçilik katman›n›n yarat›lmas› hedefleniyor.Böylece ayn› zamanda kendi içinde çeliflkili bir sürecinde önü aç›lm›fl oluyor. Kendi içinde katmanlara bölün-müfl Kürt ‹slamc›l›¤›nda yeni iktidar olanaklar›yla çelifl-kiler daha keskinleflmektedir. Yeni devlet seçkinleri ara-s›na kat›ld›¤›ndan di¤er cemaat üyelerinden ç›karlar› ay-r›flan dinsel liderlere karfl› “denetimd›fl›” yeni e¤ilimlerbelirmektedir. “Diyanetin 2012’ye yönelik en önemliprojesi” olarak gündeme getirilen yeni kadrolaflma pla-n›, bu tip denetimd›fl› oluflumlar› eklemlemek için ta-sarlanmaktad›r. Ocak ay›nda 96 bin yeni imam ve mü-ezzin al›naca¤›n› aç›klayan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›,“mollalar›n (mele) hizmetinden yararlanmak için” böl-geye yönelik bin kiflilik kadro oluflturuyor.

Feodal eksenli uluslaflma süreçlerinde dinin bir bütünlefl-tirme arac› olarak ifle yarad›¤› kesin. Günümüzde isetepki ve taleplerini s›n›fsal politik kanallardan ifade ede-meyen ezilen s›n›flar›n kitlesel pasifikasyonunda din yi-ne etkili olmaktad›r. Ne var ki, bütün zora dayal› asi-milasyon giriflimlerini bofla ç›kararak, güçlü toplumsal-politik-ideolojik gelenekler yaratan uluslaflma direnci, bu-gün “Kürt varl›¤›”n›n biricik biçimidir. “Kürtlü¤e” ilifl-kin bütün yaflamsal formlar, iflçi s›n›f›n›n özgün oluflumtarz›, muhalefet biçimleri, hatta gelifligüzel sosyal patla-malar bile ancak bu politik direncin içinde oluflmakta vevarl›¤›n› sürdürebilmektedir. ‹flte Kürt uluslaflmas›n›n dü-zend›fl› özünü bu askeri-s›n›fsal (silahl› öncü-proleterle-flen halk) direngenlik kanal› oluflturmaktad›r. Kürt hare-keti bu kanal› koruyabilmek için özel çaba harcamakta-d›r. Öcalan’›n neoliberal ideolojik hegemonyan›n etkisiy-le oluflturdu¤u teorik çizgide Kürt hareketi neredeyse on

59

KÜRT SORUNU

Ayr›mc›l›k politikalar› sonucunda etnik-toplumsal kutuplafl-ma e¤ilimi de artm›flt›r. Bir yandan, Kürt kimli¤ini tan›yan;ama “varl›¤›n› d›fllayan” e¤ilimleri besleyen gerçek ›rkç›l›kyükselirken; öte yandan, çözüm beklentiler de artmaktad›r

Page 60: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

befl y›la dayanan bir ideolojik dönüflüm geçirmektedir.‹flçi s›n›f›n›n dünya görüflünün, Marksizmin ve sosyaliz-min doktriner olarak büyük ölçüde terk edildi¤i bilin-mektedir. Ancak Kürt hareketinin üzerinde hareket etme-ye çal›flt›¤› son derece eklektik-pragmatik yeni ideolojikformasyona karfl›n, önderlerinin hareketi ›srarla düzend›-fl› -antikapitalist- bir çizgide tutmaya çal›flt›¤› görülmek-tedir. Bu ›srar›n basit anlam›yla ideolojik tercihlerin öte-sinde askeri-s›n›fsal zorunluluklardan kaynakland›¤› göz-lenmektedir. Devletin fliddet ayg›t›, STK’c›l›k-yönetiflima¤lar› ve kontrgerilla uzant›lar›yla manipüle edilen “‹s-lamc›l›k ak›m›” taraf›ndan, böyle bir ulusal-s›n›fsal veaskeri direngenlikte, küçük iflbirlikçi katmanlar›n ötesin-de, Kürt hareketini bask› alt›na alabilecek güçte bir ya-r›lma yaratabilme flans› çok düflük.

33.. Özel savafl ayg›t›n›n görevi sadece Kürt hareketininaskeri direncini k›rmakla s›n›rl› de¤ildir. Onun görevi,ayn› zamanda, çok yönlü ve kapsaml› asimilayon po-litikalar›na ülke çap›nda uygun siyasal ortam› haz›rla-makt›r. Bu bak›mdan, “devlet fliddetine dayanan ulusalbask› politikalar›” AKP iktidar› taraf›ndan da içeri¤izenginlefltirilerek sürdürülmektedir. “Resmi devlet yap›-s›na ve bunu bütünleyen sivil topluma” yeni ifllevleryükleyen AKP iktidar›, sömürge tipi faflizmi yeni içe-rikler kazand›rarak sürdürmektedir. Devletin bütün flid-det gelene¤i ve Türkiye sa¤›n›n muhafazakâr, milliyet-çi ve ‹slamc› gelene¤inin bütün gerici dinamikleri,AKP’nin neoliberal asimilasyon politikalar›nda özgünsentezine kavuflmaktad›r. Baflbakan Erdo¤an ve TSKkurmaylar›n›n onay›yla “terörle mücadele”de bir yeni-lik olarak ilan edilen savafl teknikleri ve siyasal bask›düzenekleri, AKP iktidar›n›n siyasal manevralar›na, k›-sa bir süre için, elveriflli bir ortam yaratman›n d›fl›nda,içine girdi¤i ç›kmaz› derinlefltirecektir.

AKP’nin stratejik-politik yaklafl›mlar›n›n gerçekleflmeolas›l›¤›, Kürt hareketinin askeri ve politik hareket ala-n›n›n olabildi¤ince daralt›lmas› önkofluluna ba¤l›d›r. Bü-tünüyle tasfiye edilmesinin bugün art›k mümkün olma-d›¤›n›n devletin yetkili kurumlar›nca da aç›kça ilanedildi¤i bir dönemde, Kürt hareketinin k›sa süreli¤ineetkisizlefltirilmesi, iktidara, neoliberal asimilasyon içinzaman kazand›racak. Bu etkisizlefltirme-bask› alt›na al-ma süreci, stratejik de¤iflime u¤rayan özel savafl ayg›-t› ve polis-yarg› merkezinde yeniden yap›land›r›lan po-litik bask› ayg›t›yla yürütülmektedir.

Özel savafl ayg›t›nda neoliberal tahkimatSon zamanlarda TSK’y› neoliberal stratejilerin ve Kürtsavafl›n›n gereklerine göre yeniden yap›land›rma giri-

flimleri h›zland›. “Profesyonel ordu” kavram›, TSK’n›nidari statüsünde, teflkilat yap›s›nda ve savafl donan›m›n-da gözlenen de¤iflimin simgesi oldu; ancak, orduyuKürt savafl›na göre silahland›rmak at›lan en h›zl› ad›m-lar aras›nda yer almaktad›r.

Eski strateji, “özel kuvvetler” takviyeli geçici-amatörkara birlikleriyle bölgenin denetim alt›na al›narak,PKK’nin askeri varl›¤›n›n bütünüyle yok edilmesi üze-rine kuruluydu. Jeostratejik alanlar›n Kürt nüfustanar›nd›r›larak PKK’nin kitle ba¤lar›n›n kopar›lmas› vePKK kamplar›na yönelik s›n›rötesi hava/kara harekâtla-r›, bu stratejinin vurucu taktikleri aras›nda yer al›yor-du. M‹T-PKK gizli görüflmelerinin gösterdi¤i gibiPKK’yle müzakere noktas›na gelmifl bir devletin varl›-¤›, bu stratejinin baflar›s›zl›¤›n›n göstergesidir; yine debu stratejinin, PKK’nin devrimci halk savafl› stratejisiizledi¤i y›llarda (1985-1995) kimi baflar›lar›ndan sözedilebilir. Sosyalizmin ve uluslararas› devrimci sürecingeri çekildi¤i y›llarda ald›¤› askeri darbeler, PKK’ninideolojik-stratejik dönüflümünün bafllang›c› oldu.

PKK, k›r gerillas›na dayal› “Ba¤›ms›z Kürdistan” stra-tejisinden vazgeçti. PKK stratejisinde, silahl› mücadele-nin önemi, rolü ve ifllevi de¤iflmese de kullan›m biçi-mi de¤iflti. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal-co¤rafi bü-tünlü¤ünden Kürt ülkesinin askeri bir stratejiyle kopa-r›lmas›n›n olanaks›zl›¤› ve Kürt sorununun neoliberalçerçevede ald›¤› yeni biçim, PKK’yi yeni stratejilereyöneltti. Sonuçta devlet, PKK’nin varl›¤›n› ortadan kal-d›ramad›¤› gibi, politikleflme çizgisinin nesnel temelide¤iflmifl bir Kürt hareketiyle karfl› karfl›ya kalm›fl;PKK ise, gerilla savafl›yla “Ba¤›ms›z Kürdistan”a ulafl-ma stratejisinden vazgeçmifl; ama silahl› öncüyü de¤i-flen Kürt savafl›na ve Kürt hareketinin gereklerine gö-re daha etkin kullanma yollar› gelifltirmifltir.

Gerilla savafl›, öncelikle, Kürt hareketinin düzend›fl› özüve süreklili¤inin güvencesi olarak temel bir konumdatutulmakta; ancak, “taktik, bütünleyici ve propaganda-c›” yeni ifllevlerle donat›lmaktad›r. Kürt sorununun top-lumsallaflmas› ve yeni kentsel, kitlesel ve siyasal dina-mikler üretmesiyle uyumlu, hareketli bir silahl› müca-dele anlay›fl› geliflmekte; yayg›n halk direniflleri, fiili-aç›k-legal siyaset yöntemleri ve komün, komite, meclistipi halk örgütlenme giriflimlerinin önü aç›lmaktad›r.Devletle müzakere süreçlerinde Kürt hareketinin elinigüçlendirmek, hapisteki Öcalan’›n etkinli¤ini art›rmakgibi taktik-diplomatik hedeflerle silahl› mücadele kulla-n›ld›¤› gibi, henüz belirgin bir politik çizgiye dönüfl-memifl olsa da bölgedeki neoliberal y›k›m politiklar›na,barajlara, petrol boru hatlar›na karfl› sabotaj eylemlerin-

60

KÜRT SORUNU

Page 61: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

de de kullan›lmaktad›r. S›n›rötesi ana kamplar ve ha-reketli küçük gerilla birlikleri, uzaktan may›nl› sald›r›-lar PKK’nin askeri varl›¤›n› ve süreklili¤ini korumayayönelik yap›lanma ve eylem tarzlar›d›r.

TSK’n›n yeni savafl stratejisi, PKK’nin askeri varl›¤›n›bütünüyle ortadan kald›rman›n olanaks›zl›¤›na88 iliflkindeneyimlerden türetilmifltir. Yeni savafl stratejisinin he-definde, PKK’nin askeri direncinin k›r›lmas›, hareketalan›n›n olabildi¤ince k›s›tlanmas›; en az›ndan belli dö-nemlerde PKK’nin eylem yapamaz duruma getirilmesibulunmaktad›r. Gerilla savafl›n›n hareket tarz›na ba¤l›manevra kabiliyeti yüksek, hareketli, profesyonel savaflbirlikleri gerektiren bu strateji, TSK’y›, profesyonelözel savafl ordusu gelifltirmeye zorlamaktad›r. Böylece,jeostratejik bölgelerde uzun y›llar hareket halinde var-l›¤›n› koruyacak, hafif, h›zl› hareket eden, çat›flma böl-gelerinde uzun süre kalabilen profesyonel, seçkin özelkuvvet birlikleriyle gerilla sürekli bask› alt›nda tutula-rak iktidara politik operasyonlar› için elveriflli ortamsa¤lanacakt›r. Profesyonel ordu, may›na dayan›kl› tank,insans›z hava sald›r› arac›-Predator gibi günün en ge-liflmifl teknolojik silahlar›yla donat›lmaktad›r. Kal›c› ba-flar› flans› olmayan, üstelik TSK’n›n (flimdi Erdo¤an’›n)sürekli prestij kayb›na yol açan ve bugüne dek yakla-fl›k 26 tane yap›lan kara harekâtlar›ndan tümüyle vaz-geçilmese de, zaman zaman bask›y› geniflletme ve ge-rillay› duraksatmada kullan›lan bir taktik olarak dahageri planda tutulmaktad›r.

Neolibealizmin ruhuna uygun olarak teflkilatland›r›lanparal› özel savafl ordusu, sözleflmeli statüyle toplumunen alt katmanlar›ndan seçilen kimselerden oluflturulmak-tad›r. fiimdilik 6 tugay›n (yaklafl›k 30 bin) oluflturul-mas› hedefleniyor. Üstelik bu “seçkin birlikler”in “hiz-metleri” için “sözleflmeli erler” istihdam ediliyor. 3-10

y›l aras› görev yapt›ktan sonra tekrar toplumun ba¤r›-na dönüfl yapacak “paral› askerler”, ayl›k iki bin do-lara ölümü göze alabilecek, halk›n en yoksul, lumpen,›rkç›, iflsiz kesimlerinden seçiliyor. Askerlik sonras› dö-nüfllerinde bunlardan “özel güvenlik hizmetleri”nde ya-rarlan›lmas› planlan›yor. On y›llard›r sorunu sadece “te-rör”e indirgeyerek ele alan bu iktidar mant›¤›n›n, Kürtsorununun iyice toplumsallaflt›¤› bir dönemde, paral› as-kerlikle asl›nda sorun alan›n› daha da geniflletmesi,onun en ciddi açmazlar›ndan birini oluflturmaktad›r.Kald› ki yeni strateji, görevin bütünüyle porfesyonelkuvvetlere devredilmesi anlam›na da gelmemektedir.Süresi azalt›lsa da bugün TSK’n›n omurgas›n› olufltu-ran on iki ayl›k temel erlik statüsü, “gazilik ve flehitaileleri” kurumsall›¤›yla hâlâ Türk milliyetçili¤ini bes-leyen vazgeçilmez bir güç olmay› sürdürüyor. AKP ik-tidar› her ne kadar sivilleflme ideolojisiyle meflruiyetaray›fl› içinde olsa da, Erdo¤an’›n deyifliyle “Peygam-ber Oca¤› ve Mehmetçikler; yani Küçük Muhammet-ler” arac›l›¤›yla yeniden üretilen erkek egemen bilinç-le topluma biçim vermeyi de sürdürüyor.

Susurluk çetesinin deflifre olmas›yla geriye çekilen po-lis özel harekât birlikleri, flimdi yeniden yap›land›r›la-rak askeri özel kuvvetlerle eflgüdümlü, PKK’ye karfl›devreye sokuluyor. Polis özel kuvvetlerinin k›rsal ge-rilla savafl›ndaki rolü ve baflar›s› tart›fl›ladursun, AKPiktidar›n›n, yeni “kentsel gerilimler”e ve çat›flmalara da-ir bir haz›rl›k içinde oldu¤u da anlafl›lmaktad›r. Zatenpolisi yeniden yap›land›rm›fl olan AKP’nin elinin alt›n-da haz›r “özel e¤itimli polis kuvvetleri”nin olmas› mut-laka rejimin yönelimleri bak›m›ndan de¤erlendirilmeli.

Siyasal bask› ayg›t›nda tahkimatPolis operasyonlar›, yarg› ve hapishanelerin özel kulla-

61

Tasfiyesinin mümkün olmad›¤›devletin yetkili kurumlar›nca dailan edilen Kürt hareketinin k›sasüreli¤ine etkisizlefltirilmesi,AKP’ye, neoliberal asimilasyoniçin zaman kazand›r›yor. Bu ma-nevra, stratejik de¤iflime u¤ra-yan özel savafl ayg›t› ve polis-yarg› merkezinde yeniden yap›-land›r›lan politik bask› ayg›t›ylayürütülüyor

Page 62: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

n›m›yla tahkim edilen siyasal bask› ayg›t›, AKP ikti-dar›n›n devral›p sürdürdü¤ü ulusal bask› politikalar›n›nvurucu gücünü oluflturmaktad›r.

Özel savafl ayg›t›n›n eskimifl, daha do¤rusu fiilen eski-tilmifl bask› ve yasaklar›na son vermeyi siyasal biravantaja çevirmeye çal›flan Erdo¤an, “ileri demokrasi”söyleminin ard›nda yeni bask› düzeneklerini gizlemek-tedir. Kürt varl›¤›n›n tan›nmas›, ola¤anüstü hal yöneti-mine (OHAL) son verilmesi, askeri vesayetin geriletil-mesi, askeri darbe koflullar›n›n ortadan kald›r›lmas›,Kürt sorununun demokratik çözümünü getirmemektedir.Burjuvazinin kendine demokrasi için ayr›flt›rd›¤› yasa-ma, yürütme ve yarg› gibi rejimin temel güçleri, Kürt-ler ve toplumsal muhalefetin üzerinde bir fliddet ayg›-t› iflleviyle yeniden birleflmektedir. Kürt hareketine yö-nelik KCK operasyonlar› koduyla gelifltirilen gözalt› vehapsetme dalgas›, özellikle kentlerde özel savafl› bütün-leyen yayg›n politik bask› biçimi yaratmaktad›r. Aç›kfaflizm dönemlerinde görülen türde bir polis-yarg› bas-k›s› yarat›lmakta; Kürt siyasetçileri ve yerel yöneticile-ri kitleler halinde hapishanelere doldurulmaktad›r.

Kürt hareketinin düzend›fl› özünü oluflturan silahl› ön-cü, özel savaflla bask› alt›na al›n›rken, temel toplumsaldinamizmini oluflturan fiili, aç›k, yasal, kitlesel siyasetkanallar› da polis, yarg› ve hapishanelerle bask› alt›naal›nmaktad›r. Özel yetkili mahkemeler ve özel yetkilisavc›larla tam bir tak›m uyumu içinde kendini kan›tla-m›fl Fethullahç› polislerin atanmas›yla bask› ayg›t› pe-kifltirilmektedir. Hedef, Kürt hareketinin düzen d›fl› ge-liflim seyri ve yeni siyasallaflma eksenidir. Kürt hare-ketinin tasfiyesi, elbette toptan ortadan kald›r›lmas› de-¤il, ama düzend›fl› dinamizminin bask› alt›na al›nmas›;hareketin dönüflüme zorlanmas›d›r. Yerel yönetimlerde,

demokratik kitle örgütlerinde, emekhareketinde, kitle partisinde ve

parlamentodaki militan özne-leri etkisizlefltirilerek, Kürtsiyaseti devrimci çizgi-den ar›nd›r›lmak isten-mektedir. Yeni bask›

politikalar›n›n hedefinde, kitlesel direnifl kapasitesini da-raltarak Kürt hareketini kentlerde yayg›n, kitlesel halkdireniflleri yapamaz hale getirmek; toplumsal mücadelekanallar›n› t›kamak; Türkiye solu ve ayd›nlarla ba¤lan-t›lar›n› kesmek var.

Bu yönde, “BDP’nin flahinleri” diye adland›r›lan mil-letvekilleri, belediye baflkanlar›, yerel yönetim temsilci-leri ya da Kürt ayd›nlar›n›n flahs›nda, iktidar medyas›,polis ve yarg› arac›l›¤›yla Kürt siyasetinin yeni politiksöylemi bask› alt›na al›n›yor. Söylemin, sürecin gidifla-t›n›, düzenin asimilasyon kapasitesinin d›fl›na tafl›rabile-cek sivri uçlar› törpülenmeye çal›fl›l›yor. “Liberal hak-lar söylemi” d›fl›ndaki hiçbir söylemin yaflamas›na izinverilmiyor. PKK’nin terör örgütü olarak adland›r›lmas›,fliddet eylemlerinin k›nanmas›, Abdullah Öcalan’›n mu-hatapl›¤› gibi konularda oldu¤u gibi sosyalist-s›n›fsalsöylemlerden de ar›nd›r›lmas› hedefleniyor.

Diplomasinin arac› olarak savafl›n derinlefltirilmesiKürt sorununun ulusal bask› politikalar›yla bast›r›labile-ce¤ine iliflkin resmi-devlet çizgisinin k›r›lmas›, iktidarblo¤unda bir “inanç-moral yitimi”ne yol açm›flt›r. ‹kti-dar blo¤unda, zay›f da olsa, Kürtlerin düzenle bütün-lefltirilmesi temel politikas› yönünde, PKK’yle müzake-re-diyalog yolunun da kullan›lmas›na yönelik bir e¤i-lim de ortaya ç›kt›. PKK aç›s›ndan ise silahl› mücade-leyle “ba¤›ms›z Kürdistan’›n kurulmas›”n›n; yani “dev-letin askeri yenilgisinin olanaks›zl›¤›” görüldü. ‹flte “ba-r›fl-diyalog-müzakere” sürecini gündeme getiren kon-jonktürel denge, bu birbirini yenememe durumundando¤du. Salt savafl yöntemleriyle elde edilebilecek birzaferin olanaks›zl›¤›, taraflar›, baflka aray›fllara itmekte-dir. M‹T-PKK aras› görüflmelerin Kürt olmayan kitle-lerde bile yaratt›¤› olumlu alg›, bu k›r›lma an›nda nes-nel karfl›l›¤›n› buldu. Kald› ki ayd›nlar›n da bu sürecidesteklemesiyle flovenizmin k›r›lmas›na yönelik politika-lar için umut verici de¤erlendirmeler artt›…

Peki ne oldu da aniden AKP iktidar› yeniden savaflpolitikalar›n› derinlefltirme karar› verdi? Öncelikle be-

KÜRT SORUNU

fiiddetli bask›lar, iktidar›n› süreklik›lma yönünde atmay› planlad›¤›ad›mlar için k›sa süreli¤ine, geçicibir manevra f›rsat› sunman›n ötesi-ne geçmeyecektir

Page 63: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

lirtmek gerekir ki, neoliberal asimilasyonun esnek siya-set tarz›nda, klasik anlam›yla birbirini izleyen ard›fl›kyöntemler olarak “mutlak savafl” ya da “mutlak bar›fl”yoktur. Savafl ve bar›fl yöntemlerinin iç içe geçti¤i, birve ayn› süreç içinde, ayn› anda her ikisinin birden kul-lan›labildi¤i bir asimetrik savafl tarz› söz konusudur.Ulusalc›lar› ve liberalleri s›k s›k bofla düflüren bu es-nek siyaset tarz›yla, AKP iktidar› ayn› zamanda, Kürthareketini de terbiye etmeye, onu kendi siyaset mant›-¤›na uydurmaya çal›fl›yor; yeri geldi¤inde, ulusal bask›politikalar›n›n gere¤i olarak, savafl› derinlefltiren yön-temler kararl›l›kla uygulayabiliyor. TSK’n›n tamamendenetim alt›na al›nd›¤› koflullarda; yani Kürt hareketi-ne yönelik güçlendirilmifl fliddet ayg›t›n›n bir gün TSKtaraf›ndan AKP’ye karfl› kullan›lmas›n›n olanaklar›n›nortadan kald›r›ld›¤› koflullarda, Kürt savafl› tereddütsüzderinlefltirilebilir. En az›ndan AKP’yi Kürt savafl›ndakarars›zl›¤a sürükleyen koflullardan biri ortadan kalkm›floluyor. Bu koflullarda, Kürt hareketi, direnci k›r›larakve hareket alan› daralt›larak mümkün olan en geri ta-leplerle masaya oturmas› için kayg›s›zca zorlanabilir.Savafl›n bugünün koflullar›nda derinlefltirilmesinde “dip-lomatik beklentiler”in de pay› bulunmaktad›r.

Asl›nda “diplomasi” gibi ikincil plandaki beklentilerinötesinde, AKP iktidar› savafl› derinlefltirmeyi bir çare-sizlik politikas› olarak yürütmektedir. Aksi halde, talep-lerini zaten en asgari düzeye çekmifl Kürt hareketine,kirli savafltan genifl kapsaml› politik bask›ya kadar per-vas›z bir sald›r› dalgas›n› aç›klamak zor olurdu. Kürthareketi taleplerini en asgari düzeye çekti; ama iktida-r›n asla müzakere masas›nda görmeyi kald›ramayaca¤›bir talep var ki, o da Kürt hareketinin yeni siyasallafl-ma kanal›d›r. Kürt hareketinin müzakerelere iliflkin te-mel yaklafl›m›, Kürt hareketine yeni bir siyasallaflmakanal›n›n aç›lmas›d›r. Sekiz-on maddelik “acil taleplerlistesi” ve en son hükümete sunulan “Öcalan Protoko-lü”, ateflkes ve giderek silahl› mücadelenin b›rak›lmas›sürecinin bir önflart› olarak gündeme getirilmemektedir.Kürt hareketinin yeni siyasallaflma sürecinin içeri¤i vegenel niteli¤ini belirleyen bu talepler, gelecek süreçle-re havale edilebilmektedir. K›saca, Kürt hareketi, AKPiktidar›n›, yeni bir siyaset kanal›n›n aç›lmas› ve azamitaleplerin süreç içinde bu kanaldan dile getirilmesi yö-nünde zorlamaktad›r. Silahl› gruplar›n, hapistekilerin veÖcalan’›n durumu tümüyle bu yeni siyasallaflma kana-l›n›n yarat›lmas›na ba¤l› olarak ele al›nacak önemli so-runlar olarak de¤erlendiriliyor.

‹flte “diplomatik yol”un t›kand›¤› yer buras›. Kürt ha-reketinin zaten fiilen girmifl oldu¤u bu süreç, AKP’ninizledi¤i neoliberal asimilasyon politikalar›n›n açmazlar›-

n› derinlefltiren ana siyasallaflma kanal›n› oluflturuyor.

SonuçZora dayal› asimilasyon stratejilerini ve ulusal bask›politikalar›n› neoliberal-‹slamc› içerikler kazand›raraksürdüren AKP iktidar›n›n Kürt politikas›, düzenin Kürtsorunuyla içine sürüklendi¤i açmazlar› çözememifltir.AKP iktidar›, neoliberal yenisömürgeci devlet sistemi-nin temelinde yer alan Kürt hareketinin tasfiyesi veKürtlerin düzenle bütünlefltirilmesi politikas›nda baflar›-s›zl›¤a u¤ram›flt›r. Yeni düzenin gereklerine göre “so-runun çözümü” flöyle dursun, sorun alan›n›n daha dagenifllemesine yol açan uygulamalara yönelmifltir. Ör-ne¤in, neoliberal yenisömürge kapitalizminin asimilas-yon kapasitesini geniflletme giriflimleri, yoksul Kürt hal-k›n›n h›zla proleterleflmesine ve proleterleflme süreçle-rinden do¤an toplumsal dinamizmin Kürt hareketininuluslaflma kanallar›nda politikleflmesine yol açm›flt›r. ‹fl-te iktidar›n, politik Kürt hareketiyle halk›n ba¤lant›lar›-n› kesme giriflimleri, Kürt uluslaflmas›n›n bu yeni poli-tikleflme u¤ra¤›nda baflar›s›zl›¤a u¤ramaktad›r. Özel sa-vafl ve politik bask›n›n fliddetlendirilmesi, “PKK’yleKürt halk›”, “silahl› öncüyle kitle hareketleri” aras›nda-ki ba¤lant›lar› koparamad›¤› gibi, bu ba¤lant›lar›n ve“öncünün” yenilenmesinin nesnel temelini geniflletmek-tedir. Polis operasyonlar›yla politik bask›y› yayg›nlaflt›r-ma ve Kürtlerin demokratik talepleriyle Türkiye soluve ayd›nlar›n yak›nlaflmas›n› önleme çabalar›n›n tersine,AKP faflizmine karfl› direnifl e¤ilimlerinde bir yak›nlafl-ma ortaya ç›kmaktad›r. Özel savafl ve politik bask›n›nfliddetlendirilmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas›, AKP’ye, iktida-r›n› sürekli k›lma yönünde atmay› planlad›¤› ad›mlariçin k›sa süreli¤ine, geçici bir manevra f›rsat› sunma-n›n ötesine geçmeyecektir.

Dipnotlar 11 Türkiye topraklar› o kadar verimli ki herhangi bir iktidar, hatta MHP bile, tarihsel

olaylar›n birkaç›n› derleyerek kendisine “demokrat bir görünüm” verebilir.22 Hakan Yavuz, , Erbakan’dan Erdo¤an’a Laiklik, Demokrasi, Kürt sorunu ve ‹slam,

Çeviri Leman Adal›, Kitap Yay›nevi, ‹stanbul, Kas›m 2011, sf. 151. Ayr›ca, Erdo-¤an’a ba¤l›l›¤›yla ün yapan Kürt ‹slamc›l›¤›n›n eski temsilcilerinden Mehmet Me-tiner’in bu konuda ortam dinlemesine tak›lan de¤erlendirmesi dikkate de¤er:“Tayyip Bey eski dostum; beyin k›vr›mlar›nda nelerin dolaflt›¤›n› bilecek kadarkendisine yak›n bir insan›m. Erdo¤an’la demokratik bir Türkiye infla edilebilece-¤i kanaatinde de¤ilim. Erdo¤an ve çevresi Türk milliyetçili¤i ile bire bir örtüflebi-lecek bir yak›nlaflma içinde.”

33 “‹syan, Asimilasyon, Bütünleflme K›skac›nda Kürt Aç›l›m›”, Halk›n Devrimci Yolu, s4, Ocak-Mart 2010

44 Murat Koraltürk, Ekonominin Türklefltirilmesi, ‹letiflim Yay›nlar›, 201155 Mesut Ye¤en, Müstakbel Türk’ten Sözde Vatandafla: Cumhuriyet ve Kürtler, ‹letiflim

Yay›nlar›, Üçüncü Bask›, ‹stanbul, 2009; Soner Ça¤aptay, Türk Kimdir? Türki-ye’de ‹slâm, Laiklik ve Milliyetçilik, Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, ‹atanbul, 2009

66 Belma Akçura, Devletin Kürt Filmi, New Age Yay., ‹stanbul, 2009; GAP Raporlar›77 Azer Ulafl, “Oligarflinin Kürt Burjuvazisi”, Halk›n Devrimci Yolu, S.6, 201188 ‹lker Baflbu¤, Terör Örgütlerinin Sonu, Remzi Kitabevi, 2011; Yaflar Büyükan›t,

M.A.Birand-32.Gün; Fikret Bila, Komutanlarla Cephesi, Detay Yay›nlar›, 2007

63

KÜRT SORUNU

Page 64: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Tahrir’denKurtulufl’aTahrir’denKurtulufl’a

64

rap dünyas›nda Tunus’la bafllay›p giderekbütün ülkelere yay›lan halk hareketleridalgas› de¤iflimi kaç›n›lmaz k›l›nca, ç›kar-lar›n› güvence alt›na almak isteyen ege-men s›n›flar ile dalgan›n as›l öznesi ola-

rak taleplerinin peflini b›rakmayan halk kesimleri ara-s›ndaki mücadele de¤iflim sürecinin de temel belirleye-ni haline geldi. Bu mücadele en olgun biçimleriyleArap dünyas›n›n kalbi say›lan M›s›r’da gözlenmektedir.Hüsnü Mübarek’in yönetimden uzaklaflt›r›lmas› ve siya-si partiler yasas›n›n görece demokratiklefltirilmesine ra¤-men sokak hareketi yeni dalgalarla Tahrir’i doldurmak-tad›r. Emperyalizm iflbirlikçisi neoliberal rejimin despot

liderli¤ini kendi özgücü ile deviren ancak yerine ken-di iktidar›n› koyabilecek örgütsel-politik araçlara sahipolmayan halk kitleleri sokakta, egemen s›n›f ç›karlar›-n› güvence alt›na almak üzere yap›land›r›lm›fl ordu veparlamenter sistem de iktidardad›r. Haliyle çat›flman›nas›l kayna¤› yerli yerinde durmaktad›r. Siyasal ‹slam’›nkarfl› ç›k›fl›na ra¤men, askeri yönetime son verilmesi ta-lebiyle geliflen ve seçim sürecinin meflruiyetini sorgu-latan Kas›m-Aral›k Eylemleri M›s›r’da henüz son sö-zün söylenmedi¤ini göstermektedir.

Çat›flma sürmektedir; çünkü “yönetimlerde rol almayasoyunan politik aktörler, halk hareketlerinin talepleriniiçeren programlar oluflturmamakta, aksine halk hareket-

M›s›rl›lar, 2011’in bafl›nda, Mübarekdespotizmine isyan ederek Tahrir’e(Kurtulufl Meydan›’na) ç›kt›. Müba-rek gitti, ABD destekli ordu-Siyasal‹slam ittifak› geldi. Halk hareketibunun için miydi? Böyle olmasa ge-rekti ki, M›s›rl›lar›n isyan› 2011’insonunda bu kez de postala ve fetva-ya karfl› Tahrir’e ç›kt›. M›s›rl› emek-çiler Tahrir’de bayra¤› yükselttikçeyaln›zca neoliberalizme iman eden-lerin krizini de¤il kendi ba¤›ms›z po-litik kimli¤ini de olgunlaflt›r›yor.

A

Levent Kara

“Tek yol sokak tek yol devrim”in

DÜNYA-ORTADO⁄U

Page 65: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

leri taraf›ndan y›k›lan yönetimlerin neoliberal program-lar›n› onarmaktad›r. Böylelikle, çat›flma zemini muhafa-za edilmekte ve yeni çat›flmalara davetiye ç›kar›lmak-tad›r. Bu çat›flman›n devrimci potansiyelini neoliberaliz-me karfl› mücadele içinde özneleflen Ortado¤u’nun ye-ni proletaryas›, karfl›devrimci potansiyelini ise neolibe-ralizm ile birlikte onun krizini de içsellefltiren ve ken-di krizine dönüfltüren siyasal ‹slam temsil etmektedir.”

‹lk baflta “Mübarek devrilsin” talebiyle soka¤a ç›kanhalk hareketinin bileflenleri ve di¤er talepleri incelendi-¤inde s›n›fsal karakterin belirleyici oldu¤u, Mübarek’inemperyalizm iflbirlikçili¤inin, neoliberal kapitalizmin veonun gerektirdi¤i otoriter yönetimin bir simgesi olarak

hedef al›nd›¤› görülecektir. Halk hareketinin temsil et-ti¤i s›n›f ç›karlar› ile emperyalizmin ve iflbirlikçi ege-men s›n›flar›n ç›karlar› aras›nda bir uzlaflmazl›k vard›r.ABD güdümlü M›s›r ordusu ile neoliberal politikalar›benimsemifl olan ve emperyalizmle uyumlu bir d›fl po-litika izleyece¤inin taahhüdünü veren Müslüman Kar-defller’in (MK) uzlaflmas›yla yürütülen “düzenli geçifl”sürecinin ard›ndaki ABD deste¤inin ve karfl›s›ndaki so-kak muhalefetinin nedeni de budur. Ordunun iktidarda-ki yerini muhafaza etmesi ve Siyasal ‹slamc› partileriöne ç›karan yeni parlamenter sistem, halk›n politik ikti-dar›n› kurmaya de¤il halk hareketinin olas› politik et-kilerini bast›rmaya yönelik bir müdahale arac›d›r.

65

Arapças›

Page 66: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

Mübarek’in devrilmesi ile bir iflbirlikçisini kaybedenemperyalizm; ordu, sermaye ve MK uzlaflmas›yla olufl-turulan geçifl yönetimi ile yeni bir iflbirlikçi blo¤a ka-vuflmufltur. Ancak halk hareketinin temel gücü olmas›-na karfl›n siyasette henüz karfl›l›¤›n› bulamam›fl olankitlelerin sokak hareketlerini sürdürmesi ordunun,MK’nin ve Siyasal ‹slam’a zafer vaat eden parlamen-ter düzene¤in maskesini indirip meflruiyetini sarsm›flt›r.

‹kinci Tahrir ayaklanmas›nda MK aç›ktan ayaklanmakarfl›t› bir pozisyona çekilmifl, buna karfl›n ayaklanma-n›n belirleyici öznelerinden sol, gençlik ve iflçi hareke-ti ise MK’den ve sosyal demokratlardan koparak gelenkitleleri kendi etraf›nda toparlayabilmifltir. Ülkenin ha-lihaz›rdaki en büyük politik gücü MK, çözülme e¤ili-mindedir. S›n›rl› bir etki alan›na sahip olan sosyalist-ler ise sokak hareketleri sayesinde genifl kitlelerle te-mas kurduklar› bir geliflme olana¤› yakalam›fllard›r.

Mübarek’i deviren ayaklanman›n yolunu açt›¤› gibi si-yaset sahnesinde sosyalistler lehine, emperyalizm ve Si-yasal ‹slam aleyhine yeni e¤ilimlerin a盤a ç›kmas›n›sa¤layan esas dinamik, neoliberal y›k›m›n karfl›s›ndageliflen s›n›fsal dinamizm ve bu dinamizmin bir ifade-si olarak büyük bir geliflim ve de¤iflim sergileyenemekçi karakterli hareketlerdir.

25 Ocak’tan 19 Kas›m’aKüresel krizin etkileriyle katmerlenen neoliberal y›k›-m›n a盤a ç›kard›¤› toplumsal koflullarda, M›s›rl›lar Tu-nus ayaklanmas›n›n verdi¤i esinle “Mübarek defol” di-ye harekete geçti¤inde ABD, iflbirlikçisi Hüsnü Müba-rek’e deste¤ini bildiriyor, MK ise sokaktan uzak duru-yordu. Sürecin bafl›n› çekenler, ad›n› 6 Nisan 2008 Ma-halla grevinden alan 6 Nisan Geçlik Hareketi, liberalKifaye hareketi, sendikalar ve sosyalistlerdi. Kitle ha-reketinin temel talepleri; 1. Mübarek’in gitmesi, 2. De-mokratik haklar› güvence alt›na alan yeni bir anayasayaz›lmas›, 3. Asgari ücretin yükseltilmesi, 4. G›da fi-yatlar›n›n kontrol alt›na al›nmas› ile bar›nma, sa¤l›k,ulafl›m gibi hizmetlerin iyilefltirilmesi talepleriydi. H›z-la kitleselleflen eylemler, Tahrir’e inmekten imtina edenörgütlerin taban›n› da çekmeye bafllay›nca, MK ve di-¤er geleneksel partiler de soka¤a indi. ‹flçiler genelgrev ça¤r›s›nda bulundu. Mübarek’in gidici oldu¤ununve ABD’nin ülkedeki temel dayana¤› ordunun kontrolüsa¤layacak flekilde konumland›¤›n›n herkes aç›s›ndanaflikar oldu¤u bir zamanda ABD Mübarek’ten deste¤i-ni çekti. Yani emperyalizm ve Siyasal ‹slam, bu hare-kette bafl› çeken de¤il arkadan yetiflip süreci kontrol al-t›na almaya çal›fland›.

Mübarek’in devrilmesinin ard›ndan ordunun (Silahl›

Kuvvetler Yüksek Konseyi) vesayetinde MK ve köklüliberal parti Wafd’›n deste¤inde bir geçifl yönetimi ku-ruldu. Yönetim gösterilerin ve grevlerin son bulmas›için çabalad› ve yasaklama kararlar› ç›kard›. Mübarekanayasas›n›n baflkanl›k seçimini düzenleyen maddesin-den baflka ciddi bir de¤ifliklik içermeyen anayasa de-¤iflikli¤i referanduma götürüldü ve hayal k›r›kl›¤› için-deki halk›n yüzde 41 oran›nda kat›l›m gösterdi¤i refe-randumdan yüzde 77 ile “evet” ç›kt›. ‹slamc›s›ndan so-luna çok say›da yeni parti kuruldu, iflçiler sendikalar-da örgütlendi ancak iflçilerin örgütlenme hakk› üzerin-deki k›s›tlamalar›n kald›r›lmas› talebi, verilen sözlerera¤men tutulmad›. Ayn› flekilde fiyatlar›n kontrol alt›-na al›nmas›, ücret art›fl› gibi talepler de karfl›lanmad›.Ordu olas› laik-‹slamc› gerilimini gerekçe göstererekkendini anayasan›n koruyucusu konumunda tutmaya ça-l›flt›. Yeni M›s›r Anayasas›, Lübnanl› Marksist GilbertAchcar’›n deyimiyle Türkiye’yi model al›yordu ancakTürkiye’nin 12 Eylül anayasas›n›. K›pti H›ristiyanlarayönelik kanl› sald›r›lar ve ard›ndan geliflen protestolar-da çok say›da kiflinin kolluk güçlerince öldürülmesi deordunun beklentileri ile uyum içindeydi. Eski düzeniyeni elbiseleriyle karfl›lar›nda bulanlar tepkilerini sokak-ta ifade ettikçe, Mübarek döneminden fark› olmayan birpolis fliddetiyle karfl› karfl›ya geldi. 28 Kas›m’da bafl-layan ve üç ay sürecek seçim maratonuna yaklafl›l›r-ken, ordunun vesayetinin kal›c›laflaca¤›n›n görülmesi,Mübarek kadrolar›n›n tasfiye edilmemesi ve ordu kon-trolündeki seçimlere güvensizlik t›rman›fla geçti. Tah-rir’deki bir eyleme yönelik polis sald›r›s› tepkiyi tetik-ledi ve 19 Kas›m’da ikinci Tahrir isyan› bafllad›.

‹kinci ayaklanman›n talebi Silahl› Kuvvetler YüksekKonseyi’nin yönetimden çekilmesi, eski rejimin kal›nt›-lar›n›n yönetimde yer almamas› ve mevcut koflullardagüvenilir olamayaca¤› için seçimlerin ertelenmesiydi.Mübarek’in devrilmesinin ard›ndan, seçimlerden birinciparti ç›kaca¤› beklentisi ile ABD ve ordu ile uzlafla-rak halk hareketiyle kendini ayr›flt›ran MK bu kez Tah-rir meydan›ndakileri alenen karfl›s›na al›p bir karfl› mi-ting düzenledi, seçimlere kat›l›nmas›n› ‹slami görev sa-yan fetvalar ç›kard›. MK, Silahl› Kuvvetler YüksekKonseyi Baflkan› Mareflal Hüseyin Tantawi’nin istifas›-n› isteyen M›s›rl›lar› “Ordunun devrimi korumaktaki ro-lünü övmek yerine elefltirmekle” suçluyordu.

Meydan bu kez daha sol karakterli, iflçilerin daha be-lirgin bir kat›l›m sergiledi¤i ancak Selefi ‹slamc›, libe-ral ve sosyal demokrat gruplar›n yan› s›ra parti yöne-timi ile ayn› fikirde olmayan MK üyelerinin bir k›s-m›n› da içeren bir kitleye ev sahipli¤i yap›yordu. Buikinci ayaklanma, rejimin temellerini koruyup görüntü-

66

DÜNYA-ORTADO⁄U

Page 67: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

de de¤ifliklikler sa¤lamaya çal›flan seçim takti¤inin mefl-ruiyetini ortadan kald›rd›¤›, kitle hareketinin süreklili¤i-ne dair ipuçlar› verdi¤i gibi ülkenin yeni politik saf-laflmalar›n› da aç›kl›yordu.

Seçim sürecinde politik saflaflmalarM›s›r’da ‹slamc›, sol, liberal ve Arap milliyetçisi (Na-s›rc›) 50’ye yak›n parti, 4 politik blokta bir araya gel-di. Mart ay›nda sonuçlanacak üç turlu seçimlerde bi-rinci ç›kmas›na kesin gözüyle bak›lan›, MK’nin kurdu-¤u Özgürlük ve Adalet Partisi’nin (FJP) de içinde bu-lundu¤u Demokratik ‹ttifak. Türkiye’nin AKP’sine re-feransla tart›fl›lan parti, ‹slamc› bir parti olarak ABDemperyalizmi ile uyumlu neoliberal politikalar› benim-semesi ile bu tart›flmalar› do¤ruluyor. Toplamda 20-30milyar dolar büyüklü¤ündeki 100’e yak›n ‹slamc› flir-kete ve büyük toprak sahiplerine dayanan parti, 2005seçimlerinde ba¤›ms›z adaylarla 88 koltuk elde edenMK fraksiyonu deneyimine yaslan›yor. MK bu dönem-de neoliberal politikalarda Mübarek’i desteklemiflti. Ay-n› dönem neoliberal politikalara karfl› kitlesel iflçi veköylü hareketleri yükseliflteydi. Yoksullar MK’nin des-tek verdi¤i neoliberal politikalardan mustaripken, MKile Mübarek’in aras›n› açan fley hileli 2009 seçimlerioldu. Bunlar, Mübarek’in ard›ndan seçim yasalar› d›-fl›nda sistemin özünde bir de¤iflikli¤e gitmeye yanaflma-

yan ve köklü de¤iflim talepleriyle örgütlenen eylemle-re mesafe koyan MK’nin tavr›n› aç›kl›yor.

Ancak MK’nin bu tavr›, genç taban›nda bir ayr›flmayaratm›fl durumda. ‹lk Tahrir ayaklanmas› s›ras›nda ya-flanan tart›flmalardan köklenen ayr›l›kla birlikte gençMK kadrolar› ayr›larak M›s›r Ak›m› Partisi’ni kurdu-lar. Bu parti ise ikinci Tahrir ayaklanmas›ndaki ana ini-siyatif olan Devrim Sürüyor ‹tttifak›’n›n bir parças›.

Daha kat› ve uzlaflmaz bir fleriat yorumuna yaslananSelefi ‹slamc›lar ise ‹slamc› Blok’ta bir araya geliyor.Ancak Demokratik ‹ttifak’ta bulunmamalar› politik de-¤il seçim sisteminden kaynaklanan ve çok say›da par-tinin birlikte hareketini güçlefltiren teknik bir sorunun-dan kaynaklan›yor. Bu blokta Nur Partisi adl› Selefiparti öne ç›k›yor. Blok, emperyalist ç›karlar›n Arapdünyas›ndaki temsilcisi Körfez ülkelerinden Katar’›nmali deste¤ine sahip.

Geleneksel laik partiler ise M›s›r Bloku’nda bir arayageliyor. Sa¤-liberal Özgür M›s›rl›lar Partisi ile merkezsol M›s›r Sosyal Demokrat Partisi ve görece solda yeralan Tagammu Partisi bu bloku oluflturuyor. Ortak vur-gusu laiklik olan bu blok MK’yi dengeleme kayg›s›y-la bir arada duruyor. Bir dönem sosyalistleri de içerenblok, siyaseti laik-‹slamc› saflaflmas›na s›k›flt›rarak ilke-lerinden taviz vermesi nedeniyle yaln›zca sosyalistleri

67

M›s›r ordusu, ayaklanman›n ilk aflamas›nda Mübarek’i desteklememifl, soka¤a ç›kan halkla karfl› karfl›ya gelmekten kaç›n-m›flt›. Ülkedeki ABD kontrolünün temel arac› olan ordu, böylelikle ciddi bir dirençle karfl›laflmadan geçifl yönetiminin bafl›nageçti. Yukar›daki foto¤rafta, M›s›rl›lar, s›rtlar›n› yaslad›klar› askeri araçlara “Allah büyüktür, M›s›r devrimi düflmez” (solda)ve “Hepimizin kalbi M›s›r’la” (sa¤da) diye yazm›fl. Oysa, aylar sonra bu araçlar halk›n üstüne sürülecekti

Page 68: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

yitirmedi, üye partilerin taban›ndan da kopufllar yaflad›.

Devrim Sürüyor ‹ttifak› ise, 25 Ocak sürecinde etkinolan 5 sosyalist partinin bir araya gelmesiyle oluflanSosyalist Halk ‹ttifak› Partisi’ni, M›s›r Sosyalist Parti-si’ni, M›s›r Ak›m› Partisi’ni, M›s›r Hürriyet Partisi’ni,Eflitlik ve Kalk›nma Partisi’ni, Devrim Gençli¤i Koa-lisyonu’nu ve M›s›r ‹ttifak› Partisi’ni kaps›yor. Bublokta sosyalistlerden baflka, soka¤a s›rt›n› dönen vesistemle bütünleflen tutumu nedeniyle MK’den ve ‹s-lamc›-laik saflaflmas› u¤runa sa¤-liberallerle ittifak ya-pan merkez sol Tagammu’dan kopanlar da yer al›yor.Seçimlere kat›lma konusunda tereddüt yaflayan ve boy-kot ça¤r›s›nda bulunan ittifak sokak hareketindeki et-kinli¤ine karfl›n, boykot etmedi ama parlamentodakikoltuklar›n ancak yüzde 60’› için aday gösterebildi.

Üç ay sürecek seçimler mali eflitsizlikler ve büyük par-tiler lehine iflleyen adaletsiz seçim mekanizmas› ile ma-lul. Örne¤in, Wafd ve MK gibi gelenekseller ya dasermaye destekli liberal Özgür M›s›rl›lar ile Katar des-tekli Selefi Nur Partisi’nden baflka tam aday listesioluflturabilen yok. MK’nin bir an önce seçime gitmeyolundaki ›srar› da bu eflitsizli¤i f›rsata çevirme terci-hi olarak yorumland›.

Di¤er yandan güçlü partilerin adaylar›n›n pek ço¤uMübarek dönemindeki sicilleri nedeniyle kuflku yarat›-yor. M›s›r Sosyalist Halk ‹ttifak›’n›n laik M›s›r Blo-ku’ndan çekilmesine neden olan süreçte de oldu¤u gi-bi Mübarek döneminin yönetici kadrolar› da aday gös-teriliyor. Çünkü k›rsal alanda Mübarekçilerin, yerelegemenlik a¤lar›ndan kaynaklanan ciddi bir deste¤i varve sözde Mübarek muhalifi sistem partileri bu destek-ten faydalanmak istiyor.

MK’nin yan› s›ra Wafd ve Nur’un da Kas›m 2011’deaskeri konseyin seçimler üzerindeki konrtolüne itirazlabafllayan gösterilere kat›lmaktan çekinmesi, Tahrir ey-lemcilerinin güvensizli¤ini besliyor.

Bütün bunlar seçimden sonra da çat›flmal› sürecin de-vam edece¤ini ortaya koyuyor. Bu da Tahrir’dekilerleparlamentodakiler aras›ndaki ba¤lar› y›pratacak bir sü-rece iflaret ediyor. Seçimlerin ilk iki turu sonucundaMK’nin seçim bloku yüzde 40, Selefiler yüzde 20, M›-s›r Bloku yüzde 10, Wafd ise yüzde 7 oy al›rken Dev-rim Sürüyor ‹ttifak› yüzde 4’te kald›. Üçüncü turda dabüyük bir de¤ifliklik yaflanmas› beklenmiyor. Bu seçim-lere de zemin haz›rlayan halk hareketinin, kurumsal veprogramatik olarak hakk›yla temsil edilemedi¤i böylesibir parlamento bilefliminin meflruiyeti tart›flmal›d›r. So-kak ile meclis aras›ndaki bu çeliflki, yeni sokak hare-ketlerini gündeme getirecek ve daha önce Mübarek’e

ve orduya yönelen halk tepkisi bu kez parlamentoda-kilere yönelecektir.

Di¤er yandan MK’nin ve Selefilerin baflar›s› ‹slamc› velaik partiler aras› ihtilaf› canl› tutup orduya alan sa¤-layacak bir zemin de sunuyor. M›s›r ordusu, TSK’n›ny›llarca yapt›¤› gibi, kendisini anayasan›n vasisi ilanederek anayasa üstü bir pozisyon dayat›rken bunu ‹s-lamc›lar›n olas› müdahalelerine karfl› inanç özgürlü¤ü-nü ve kifli haklar›n› koruma iddias›yla temellendiriyor.

Bu seçimler, ikinci Tahrir ayaklanmas› olmasayd› muh-temel askeri vesayetin kurumlaflt›¤›; toplumsal anlamdagerici, ekonomik anlamda neoliberal, d›fl politika anla-m›nda emperyalizm iflbirlikçisi Siyasal ‹slam a¤›rl›kl›bir yönetimin olufltu¤u; geleneksel siyasetin laik-‹slam-c› gerilimi içinde neoliberalizmde uzlaflt›¤› bir manza-ra a盤a ç›kacakt›. Ancak Mübarek’i deviren kitleler,bütünlüklü bir program ortaya koyamamakla birlikte birkifli ile de¤il o kiflide simgeleflen politikalarla kavga-

68

DÜNYA-ORTADO⁄U

Müslüman Kardefller, HüsnüMübarek’in devrilmesinin ard›ndanülke yönetimine el koyan YüksekAskeri Konsey’in lideri MareflalHüseyin Tantawi’nin istisfas›n› isteyen-lere flidetle karfl› ç›kt›. “Tantawi istifa”sloganlar›yla örgütlenen eylemlerekat›lmayan Müslüman Kardefller,eylemcileri “Ordunun devrimi koru-maktaki rolünü övmek yerineelefltirmekle” suçlad›. MüslümanKardefller, 19 Mart 2011’degerçeklefltirilen Anayasa de¤iflikli¤ireferandumunda da, Tahrir’dekilerinitirazlar›na kulaklar›n› t›kayarak “evet”oyunun aktif örgütçüsü olmufltu.

Page 69: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

l›yd›. Kifli gidip politikalar baki kal›nca kavga da bit-medi, sürece¤ini ortaya koydu.

‹flte kendini parlamenter düzlemdeki s›n›rl› yans›mala-r›na karfl›n as›l olarak sokak hareketinde var eden bukavga M›s›r’›n yeni siyaset sahnesinde hem orduya,hem neoliberalizme ve emperyalizme, hem de Siyasal‹slam’a meydan okuyan kitlesel s›n›fsal bir politik çiz-ginin yükseliflini de müjdeliyor.

Kriz ve iflçi s›n›f›n›n yeni bileflimiM›s›r’da Tahrir isyanlar›na yol açan fley, neoliberaliz-min küresel krizle birlikte fliddetlenen toplumsal y›k›-m›d›r. Bu y›k›m ç›karlar› sermaye ile ortak olanlarla,ç›karlar› sermaye ile karfl›t olanlar› karfl› karfl›ya getir-mifltir. Mübarek’i deviren bu süreç ayn› zamanda ‹s-lamc› neoliberal MK’yi, merkez-sol Tagammu’yu afl›n-d›ran, sokakta sosyalistlere ve ba¤›ms›z sendikalara ye-ni bir siyasal-örgütsel geliflim sa¤layan s›n›f eksenli bir

mücadele sürecidir. Solun önemli bir kesiminin de ma-alesef itibar etti¤i egemen siyasal analizlerin, Tahrir ey-lemcilerini oyuna gelen, apolitik, s›n›f d›fl› kitleler ola-rak tan›mlamas› yeni s›n›f dinami¤ini kavrayamaman›nya da inkar etme çabas›n›n bir ürünüdür.

Oysa 2000’li y›llar Ortado¤u’sundaki iflçi s›n›f› gerçek-li¤ine bak›ld›¤›nda görülecektir ki, isyanlar›, siyasal ko-pufl ve çözülmeleri, yeni siyasallaflmalar› tetikleyen fleyoluflum halindeki iflçi s›n›f›n›n ta kendisidir.

2011 ILO Küresel ‹stihdam E¤ilimleri Raporu, Ortado-¤u’nun küresel krizden kendi özgün koflullar› içinde et-kilendi¤ini ortaya koymufltur. 2009’da büyüme oran›kriz öncesine göre azalarak yüzde 1.3’e geriledi. Bu2008’de 4,8 idi. 2010’da toparlanmayla 3,6’ya ç›kt›.2003-2008 döneminde ise ortalama yüzde 6 idi. Ayn›dönemde Lübnan 8, Katar 16, Suriye 5, Yemen 8, an-cak büyük ekonomiler ‹ran yüzde 1,6 ve Suudi Ara-bistan yüzde 3,4 oran›nda büyüdü.

2004-2008 döneminde iflsizlik 1 puan düflmüfltü ancakbu e¤ilim 2008’de durdu ve dünyan›n en yüksek böl-gesel iflsizlik oran› olan yüzde 10.3’te kald›. Buna enyak›n oran ise 2010’da Kuzey Afrika’n›n ulaflt›¤› oran-d›. Bu oranlar gençler aras›nda çok daha yüksektir; ye-tiflkin iflsizlik oranlar›n›n neredeyse dört kat›d›r.

Genç iflsizli¤i yüzde 25 ve çal›flma ça¤›ndaki nüfus ar-t›fl oran› sahra-alt› Afrika’dan sonra dünyada en yük-sek ikinci orand›r. Bölgede çal›flanlar›n çal›flabilir nü-fusa oran› ise 2010’da yüzde 45,4 düzeyindedir.2009’da günde 2 dolar›n alt›na bir ücretle çal›flanlar›noran› yüzde 18,7 idi.

Kuzey Afrika’da ise genç iflsizlik oranlar›n›n yüksekli-¤i belirgindi. ‹flsizlik 2009’da yüzde 9,9 ve 2010’da9,8 seviyesinde iken; genç iflsizli¤i yüzde 23,4-23,6 idi.ILO’ya göre enformel sektör, krizde yaflanan y›k›m›,iflsizleflenleri absorbe ediyordu ancak görece küçük en-formel sektörü ile Tunus bunun istisnas›yd›. Bu, Tunusisyan›n›n temellerine dair de önemli bir veri sunuyor.

Genç iflsizli¤in Ortado¤u aç›s›ndan yak›c›l›¤›n› ortayakoyan ILO raporlar›, ayn› zamanda gençlik hareketle-rinin halk hareketlerinde bafl› çekiyor olufluna da biraç›klama getirmektedir. Bu gençler zamanla gasp edil-mekte olan kamusal hizmetlerin kal›nt›lar› sayesinde,e¤itim olanaklar›ndan faydalanm›fl ancak bu süreçteözellefltirmelerle kamusal istihdam olanaklar› daral›p,ekonomiler finanslaflma sürecinin bir ürünü olarak hiz-met a¤›rl›kl› ve ucuz iflçili¤e dayal› bir görünüm ka-zan›nca yeterli ifl olana¤› ile buluflamam›flt›r. Bu dameslek sahibi ama iflsiz, e¤itimli ama yoksul bir kit-lenin; orta s›n›f görünümlü proleter bir genç nüfusun

69

DÜNYA-ORTADO⁄U

Page 70: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

oluflumuna yol açm›flt›r. M›s›r’da ad›n› 6 Nisan 2008Mahalla grevinden alan 6 Nisan Gençlik Hareketi bu-nun özgün örneklerinden biridir. Bu hareketin ideolo-jik netlikten uzak olmas› ve maniplasyonlara aç›kl›¤›bir gerçektir; ancak Siyasal ‹slam içinde çözülmeye veemperyalizmin hesaplar›yla uyuflmayan ‹kinci TahrirAyaklanmas›na yol açt›¤› da gerçe¤in di¤er yüzüdür.

Meslek sahibi iflsizlerden baflka hizmet sektöründe veihracata dayal› sektörlerde düflük ücretlerle çal›flan kit-leler de s›n›f›n neoliberal politikalarla büyüyen bir bafl-ka bölü¤ünü oluflturmaktad›r. 6 Nisan 2008’de doru¤aç›karak, ayn› zamanda MK aç›s›ndan da bir turnusolifllevi gören ve onun düzenin bir parças› oldu¤unu aç›-¤a ç›karan Mahalla grevleri bu kitlenin eseridir.

Di¤er kesim ise yoksullaflan kamu emekçileridir. Ba-¤›ms›z Sendikalar hareketinin bafl›n› çeken vergi me-murlar›, ö¤retmenler, doktorlar, belediye çal›flanlar› bukesimi oluflturmaktad›r. Bu kesim Mübarek dönemindeba¤›ms›z sendika hareketinin temellerini atm›fl, Müba-rek’in ard›ndan da örgütlenme çal›flmalar›na ve grevle-re h›z vererek, halk hareketinin MK-ordu-sermaye-ABDittifak› ile düzenin yeniden tesisi çal›flmalar› içinde so-¤urulmas›na izin vermemifl ve ikinci Tahrir ayaklanma-s›n›n yolunu açm›flt›r. Bugün 1,5 milyon üyeye ulaflanM›s›r Ba¤›ms›z Sendikalar Federasyonu kamu emekçi-lerinin iflçi s›n›f›n›n di¤er kesimleri ile ortaklaflan mü-cadelesinin ürünüdür.

S›n›f›n di¤er bir bölü¤ü ise göçmenlerdir. 85 milyonnüfuslu ülkede 3-5 milyon iflçi Libya, Körfez ülkelerivb di¤er ülkelerde çal›flmakta ülke gelirinin %5’ini gur-

betçi/göçmen iflçi dövizleri oluflturmaktad›r. Ayr›ca Na-s›r dönemindeki reformla da¤›t›lan topraklar›na el ko-nulan köylüler ve geçim olanaklar› ortadan kald›r›lanbal›kç›lar gibi mülksüzleflen k›rsal nüfus da proletarya-n›n yeni katmanlar›n› oluflturmaktad›r. K›rda yaflanançözülme, MK’nin asli unsurlar›ndan yerel egemenlerin,toprak sahibi dini otoritelerin köylülerle karfl› karfl›yageliflini de yans›tmaktad›r.

Özetle, bu proleterleflme süreci toplumun hemen bütünkatmanlar›n› etkisi alt›na almakta ve bir dönem yok-sullar›n çürümüfl Arap Milliyetçili¤ine itiraz› ile yelke-nini dolduran MK aç›s›ndan bir çözülme sürecine ifla-ret etmektedir.

M›s›rl› sosyalistlerin geliflen s›n›f hareketi ile ortak birseyir izleyerek, laik-‹slamc› geriliminden ba¤›ms›z birpozisyon al›p orduya, neoliberalizme ve Siyasal ‹slam’atoptan meydan okuyabilmesini yani ba¤›ms›z ve geli-flen bir çizgi oluflturabilmesini mümkün k›lan; ayn› fle-kilde parlamentarizmin sönümlendirici ve d›fllay›c› labi-rentlerinde kaybolmalar›n› engelleyen fley sokakt›r. Sos-yalistler sokak sayesinde M›s›r halk›n› politiklefltirebil-mekte, halka politik bir varl›k kazand›rabilmektedir.M›s›rl›lar›n devrim düflünün biricik garantisi de budur.Bu ise d›flar›dan gözlemlerle de¤il ancak süreç içindedevrimci bir sorumlulukla ve içerden bir bak›flla anla-fl›labilecek bir gerçekliktir.

SonuçKas›mda a盤a ç›kan yeni ayaklanma, Arap halk hare-ketlerinin potansiyel devrimci bir süreci tetikledi¤i yö-nündeki öngörüleri do¤rulam›fl, emperyalist manipülas-yona ve bununla iliflkili olarak Siyasal ‹slam’a temelve kati bir belirleyicilik atfetmenin isabetsizli¤ini de or-taya koymufltur. Halk hareketi, emperyalizmin ve iflbir-likçi egemen s›n›flar›n ç›karlar› ile çeliflen s›n›f ç›kar-lar›na dayanmaktad›r. Tahrir’in biçimsel de¤iflikliklerleyetinmemesinin kayna¤› hareketin s›n›fsal karakteridir.Mübarek’i deviren kitlesel öfke flimdi de orduya ve gi-derek Müslüman Kardefller’e yönelmektedir. Neolibera-lizmin krizi karfl›s›nda geliflen emekçi karakterli hare-ketler sola geliflim alan› açman›n yan› s›ra, neoliberalpolitikalar› benimseyen Siyasal ‹slamc›, liberal ve mer-kez sol ak›mlar›n krizini de a盤a ç›karmaktad›r.

Bugün Tahrir, devrimci öznenin kendisini s›n›f düflman-lar› karfl›s›nda s›naya s›naya gerçeklefltirdi¤i ve bugünyoklu¤undan mustarip oldu¤u örgütsel-politik araçlar›ç›karaca¤› s›n›f savafl›n›n meydan›d›r. Arap halk hare-ketleri yönetimlerdeki k›sa vadeli de¤iflikliklere bak›la-rak de¤il, bu s›n›f savafl›na bak›larak anlafl›labilir.

70

DÜNYA-ORTADO⁄U

17 Aral›k 2011, Tahrir Meydan›... Ordu devrimcileri çi¤niyor...Halk›n örgütlenmesine f›rsat vermeden ‹slamc›larla kol kolagirip alelacele bir seçim dayatan ordunun maskesi, bu seçimoyununu protesto eden M›s›rl›lara sald›rd›¤›nda düfltü.

Page 71: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

1199--2200 KKaass››mm’’ddaa ‹‹ssttaannbbuull’’ddaa ggeerrççeekklleeflflttiirriilleenn ““SSoossyyaallAA¤¤llaarrddaann SSoossyyaall DDeevvrriimmlleerree // LLaabboouurrSSttaarrtt KKüürreesseell DDaa--yyaann››flflmmaa KKoonnffeerraannss››””nnaa MM››ss››rrll›› sseennddiikkaacc›› TTaallaall SShhuukkrrttaarraaff››nnddaann ssuunnuullaann tteebbllii¤¤ddiirr::

M›s›r, 2005 y›l›ndan 2010 y›l›n›n sonuna kadar geçensürede 2 bin 938 emekçi eylemine sahne oldu. Bu ey-lemler emekçileri etkileyen flu olumsuz koflullar karfl›-s›nda geliflmifltir:

11.. Yüksek fiyatlar.

22.. E¤itim ve sa¤l›k alan›na yönelik kamu harcamala-r›ndaki düflüfl.

33.. Ayni devlet yard›mlar›ndaki kesintiler.

44.. Varl›klar›n sat›fl›n› ve on binlerce iflçinin erkenemeklilik yoluyla iflten ç›kar›lmas›n› içeren, yo¤un birözellefltirme program›n›n uygulanmas›.

Sonuç olarak, iflçiler, ücretlerin g›d›m g›d›m artt›¤› birortamda fahifl fiyat art›fllar› ile e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m,bar›nma, elektrik ve su gibi temel gereksinimlerini kar-fl›layamayacak durumdayd›. Ayn› zamanda, ülkenin teksendikal örgütü hükümetin, partisinin ve politikalar›n›nelinde bir kukla görevi görüyordu. Kendine ba¤l› sen-dikalarla birlikte, iflçilerin haklar›n› savunamad›. Çal›fl-ma iliflkilerinin do¤as›n› de¤ifltiren 2003 tarihli yeni iflyasas›n› tan›yarak, iflçileri karfl›s›na almak pahas›na ifl-verenlerin yan›nda saf tuttu. Bu yasa, keyfi iflten ç›-karmalar ve geçici sözleflmeler önünde kap›lar› sonunakadar açt›. Yasa, ayn› zamanda iflçilerin ifl durdurmahakk›n› kullanmas›n› imkâns›z hale getirmiyorsa bilebüyük engellerle karfl› karfl›ya getirdi.

Ücretler alan›nda, yeni politikalar iflçilerin temel hakla-r›n› s›n›rlad›. Yeni yasan›n ç›kar›lmas›n›n ard›ndan, ifl-çilerin iflten ç›kar›lmas›n› kolaylaflt›ran esnek bir emek

71

DÜNYA-ORTADO⁄U

M›s›r iflçi s›n›f›n›n durumuM›s›r iflçi s›n›f›n›n durumu

Hüsnü Mübarek’i deviren halkayaklanmas›, halk içindekikorku duvarlar›n› y›kan bin-lerce iflçi grevinin, yasaklarameydan okuyan ba¤›ms›zsendikal örgütlenmelerinolgunlaflt›rd›¤› bir toplumsalzeminde geliflti

Page 72: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

pazar› yarat›ld›. Bu politikalar ayr›ca e¤itim, sa¤l›k har-camalar›nda, emekli maafllar›nda ve kamu emekçileri-nin ücretlerinde kesintilerle sonuçland›. Dahas›, geçimmasraflar›na denk düflen bir asgari ücret tan›nmad›.

Örgütlenme özgürlü¤ü alan›nda, 1976 tarihli 35 say›l›Yasa’n›n iflçi haklar› üzerinde koydu¤u, kendi sendikalörgütünü kurma yasa¤› korundu. Yasaya 1995’te ekle-nen 1 ve 12 no’lu düzenlemeler bu k›s›tlamalar› dahada pekifltirdi. Gücü sendikal örgütlenmenin yüksek ka-demelerinde yo¤unlaflt›rd›lar ve böylece taban örgütlen-melerini d›flta b›rakt›lar. Federasyonun üye say›s› 5 mil-yonu geçmedi ve iflçilerin haklar›n› savunma ve ifl ko-flullar›n› iyilefltirme alan›nda hiçbir sendikal etkinli¤ingözlenmedi¤i koflullarda 3,6 milyona düfltü.

El Ahram Vakf› taraf›ndan 2006’da yay›mlanan Eko-nomik E¤ilimler Raporu’nda, M›s›r ekonomisindekiyoksullaflt›rma ve marjinallefltirmenin temel nedenleri fluflekilde özetlendi: “Adaletsiz politik, ekonomik ve top-lumsal sistem, M›s›r yönetiminde giderek artan serma-ye kontrolü, asgari ücretin dondurulmas›, çürümüfl üc-ret sistemi ve ücretlerin geçim masraflar›ndaki muaz-zam art›flla uyumsuzlu¤u, milyonlarca kamu ve özelsektör iflçisini etkin bir flekilde yoksullaflt›rm›flt›r.”

Uzmanlar aras›nda flu konuda bir uzlaflman›n oldu¤uortadayd›: “Emekçi protestolar›ndaki t›rman›fl, sendi-kan›n iflçilerin ç›karlar›n› koruma görevini yerine geti-remedi¤inin göstergelerinden yaln›zca biriydi, çünküprotestolar›n ço¤u sendikal örgütün inisiyatifine karfl›ya da ona ra¤men gerçeklefliyordu. Sendikan›n rolü yagrevleri k›namak ya da sahiplenmeyip, sapk›n bir gru-bun ifli ilan etmekle s›n›rl›yd›. En iyi durumda, yöne-timle iflçileri uzlaflt›rmaya çal›fl›yordu.”

Eylemci iflçilerin talepleri afla¤›daki gibiydi:

11.. De¤iflken ücret (teflvik, fazla mesai, yan ödeme, karpay›), periyodik ve sosyal ödenek talebiyle, 825 eylem.

22.. Çal›flma hakk› talebiyle ve sözleflme fesihlerinin, tas-fiyelerin, kamu varl›klar›n›n özel sektöre kiralanmas›n›nve erken emeklili¤in protesto edildi¤i, 405 eylem.

33.. Yönetimlerin keyfi muamelelerine karfl›, 302 eylem.

44.. ‹flçilerin ödenmeyen ücretleri için, 301 eylem.

55.. Sabit ifli olmayanlara sabit ifl talebiyle, 205 eylem.

66.. Mahkeme kararlar›n›n uygulanmas› için, 79 eylem.

77.. Sa¤l›k hakk› talebiyle, 72 eylem.

88.. Yolsuzlu¤a ve kay›rmac›l›¤a karfl›, 66 eylem.

99.. ‹fl güvenli¤i talebiyle, 59 eylem.

1100.. Sosyal güvenlik sistemi üyeli¤i talebiyle, 46 eylem.

1111.. ‹flçiler için ulafl›m arac› talebiyle, 29 eylem.

1122.. Sendika komitesinde fleffafl›k talebiyle, 27 eylem.

1133.. Sendika üyelerine yönelik iflten ç›karma ya da üc-retsiz izin uygulamas›n› protesto etmek için, 25 eylem.

1144.. Sendika kurma talebiyle, 25 eylem.

1155.. Bar›nma hakk› talebiyle, 18 eylem.

1166.. ‹çilebilir su talebiyle, 4 eylem.

‹flçiler ve 25 Ocak devrimi Son 30 y›l boyunca, M›s›rl› iflçiler bütün uluslararas›standartlar› ihlal eden çal›flma koflullar›ndan mustaripoldular. Özel sektör iflçileri geçici ifl sözleflmeleri ileve düflük ücretlerle, güvenlik ve mesleki sa¤l›k gereç-leri olmaks›z›n kötü koflullar alt›nda; herhangi bir sos-yal güvence olmaks›z›n, günde 12 saatten fazla çal›fl›-yorlar. Çok say›da iflçi ifle bafllamadan önce istifa ka-¤›tlar›n› imzalamaya zorlan›yor. Kendi ç›karlar›n› sa-vunmak için sendika kurma haklar› yok. Otoriteler, ifl-çilere hiçbir ba¤›ms›zl›¤› olmayan bürokratik bir sendi-kal örgütlenme dayat›yor. Onun da tek amac› iflçileraras›nda otoritelerin politikalar›n› savunmak ve ilerlet-mek. Bu nedenle, 25 Ocak devriminin temel güçleriaras›nda yer almak, M›s›rl› iflçiler aç›s›ndan do¤al birfleydi. ‹flçilerin sürece kat›l›m› flu aflamalardan geçti:

BBiirriinnccii AAflflaammaa:: ‹flçiler devrime giden yolun aç›lmas›n-da büyük rol oynad›. Bunu M›s›rl›lar›n içindeki korkuduvarlar›n› y›kan binlerce grev örgütleyerek yapt›lar.

‹‹kkiinnccii AAflflaammaa:: Ba¤›ms›z iflçi sendikalar›n›n oluflumu:Emlak Vergisi ‹flçileri, Emekliler, Sa¤l›k Teknisyenlerive Ö¤retmenler Sendikalar›.

ÜÜççüünnccüü AAflflaammaa:: ‹flçiler bireysel olarak 25 Ocak’tan 28Ocak’taki “Öfkeli Cuma”ya kadar gösterilere kat›ld›.

DDöörrddüünnccüü AAflflaammaa:: Ba¤›ms›z sendikalar, Sendika veEmek Hizmetleri Evi ve emekçi bölgelerinden temsil-ciler, M›s›r Ba¤›ms›z Sendikalar Federasyonu’nun ku-rucu komitesini oluflturmak için 30 Ocak 2011 günübir giriflim bafllatt›.

BBeeflfliinnccii AAflflaammaa:: Ba¤›ms›z Federasyon Kurucu Komite-si, 8 fiubat’ta M›s›r Devrimiyle Dünya Emek Dayan›fl-mas› Günü vesilesi ile bir aç›klama yay›mlad›. Aç›kla-ma, iflçileri ifl durdurarak devrime kat›lmaya ça¤›rd›. 9-10 fiubat’ta birkaç grev gerçeklefltirildi. Bu grevler pekçok fabrika ve kurumda etkili olarak, devrime güçlübir moment ve sosyal boyut katt› ve eski bakan›n 11fiubat gecesi geri ad›m atmas›n› kolaylaflt›rd›.

Ba¤›ms›z sendikalar ile çok say›da kamu kurumu veflirketinde istihdam edilen kamu emekçileri ve iflçigruplar›, 30 y›l boyunca u¤runda mücadele ettiklerimeflru taleplerine dikkat çekmek için devrim-sonras›n-

72

DÜNYA-ORTADO⁄U

Page 73: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

da sürdürdükleri eylemlere iliflkin partizan tan›mlama-s›nda bulunanlara yan›t olarak iki aç›klama yay›mlad›-lar. Bütün M›s›r iflçi s›n›f›n› afla¤›daki talepleri kazan-mak için birleflmeye ça¤›rd›lar:

11.. Devrimin yerine getirilmeyen alt› talebinin yerinegetirilmesi.

22.. 1’e 10 oran›nda bir asgari ve azami ücretin belir-lenmesi ve bunun gerçek enflasyon rakamlar› ve fiyathareketlerine ba¤lanmas›.

33.. Yar›m milyondan fazlas› kamu sektörü memur veiflçileri olan düzensiz istihdam edilen iflçilerin kal›c› is-tihdama geçirilmesi.

44.. Çürümüfl özellefltirme program›n›n durdurulmas›, ka-mu sektörü flirketlerinin sat›fl› ile sonuçlanan bütün yol-suz anlaflmalar›n incelenmesi, yolsuzlu¤a bulaflanlarhakk›nda dava aç›lmas› ve iflçilerin ifle iadesi.

55.. Sahipleri taraf›ndan kapat›lan flirketlerin iflletmeyeaç›lmas›.

66.. ‹flten ç›karmalar›n önünü açan ve iflçileri patronlar›nkölesi haline getiren 2003 tarihli 12 say›l› ‹fl Yasas›’n›nla¤vedilmesi.

77.. ‹flsizlere ifl imkânlar›n›n sa¤lanmas› ve uygun bir iflsa¤lan›ncaya kadar iflsizlere yar›m asgari ücret tutar›n-da bir iflsizlik ödene¤i ba¤lanmas›.

88.. ‹flçi haklar›n› gasp eden ve iflçiler üzerindeki yüküart›ran 2010 tarihli 135 say›l› yeni Sosyal GüvenlikYasas›’n›n la¤vedilmesi.

99.. Eski rejim taraf›ndan gasp edilen emeklilik ve sos-yal güvenlik fonlar›n›n yeniden devreye sokulmas›.

1100.. Sa¤l›k kurumlar›n›n özellefltirilmesi planlar›n›n iptalive sa¤l›¤›n bütün yurttafllar için bir hak olmas›.

1111.. Kamu sektörünün, yolsuzlu¤a batm›fl bütün kurumve flirketlerin temizlenmesi, eski rejimin yardakç›lar›n›ntasfiyesi ve yarg›lanmas›.

‹flçiler ve örgütlenme özgürlü¤ü ‹flçilerin, haklar›n›n tan›nmas›na dair umutlar› artm›fldurumda; özellikle de Çal›flma Bakan› Ahmet el Burai12 Mart 2011’de ILO Genel Müdürü Juan Somavia’n›nyan›nda örgütlenme özgürlü¤üne iliflkin bir plan aç›k-lad›ktan sonra. Plan afla¤›daki ilkeleri içeriyor:

11.. ‹flçilerin öz örgütlerini kurma ve istedikleri sendika-ya üye olma hakk›n›n eksiksiz olarak tan›nmas›.

22.. Sendikalar›n kendi kural ve düzenlemelerini belirle-mek, harcamalar›n› yönetmek, liderlerini seçmek gibi içifllerinde bütünüyle ba¤›ms›z olmas›.

33.. Sendikalara kendi federasyonlar›n› oluflturma ve

uluslararas› federasyonlara üye olma hakk›.

44.. Sendikalar›n Çal›flma Bakanl›¤›’ndan ba¤›ms›z olma-s›. Gerekli prosedürler söz konusu sendikalar›n kendimoral kiflili¤ini gerçeklefltirebilmesinin ve görev ve hiz-metlerini özgürce yerine getirebilmesinin sa¤lanmas›nayönelik olarak ele al›nmal›d›r.

Sendikalar›n kurulufluna giden yollara güller dökülmüflde¤ildi; iflçiler pek çok zorlukla yüz yüze geldi. ‹flve-renler ve temsilcileri bütün alanlarda iflçilerle çat›flt› veba¤›ms›z sendikalar›n liderlerine sald›rd›. Örgütlenmeözgürlü¤üne iliflkin yasa tasla¤› ancak M›s›r tarihinde-ki en büyük ilginin uyand›r›lmas›n›n ard›ndan tamam-land›. Yedi oturum süren üç tarafl› müzakerelerde tar-t›fl›ld› ve nihayetinde bir sonuç tasla¤› haz›rlanarak üçay önce Bakanlar Kurulu’na sunuldu. Ne var ki, halakabul edilmifl de¤il.

Sonuç olarak, M›s›rl› iflçiler hem bu sürecin yolunuaçarak hem de ilk günden itibaren eylemlere dahil ola-rak devrime kat›ld›. Ancak, 30 y›ld›r u¤runda mücade-le ettikleri taleplerinin hiçbiri kabul edilmifl de¤il.

Mübarek ve yard›mc›lar› devrildi ama rejimi direnme-ye devam ediyor. 2011 tarihli 34 say›l› Yasa’n›n ge-çirilmesiyle, iflçilerin grev hakk› suç say›ld›. Hükümetsoysal diyalog ve toplu sözleflme mekanizmalar›n› sun-mak konusunda ayak sürçüyor. ‹flçilerin, sorunlar›n›nmüzakere masas›nda tart›fl›lmas› taleplerine yan›t vermi-yor. M›s›r, taraflar aras›nda adil bir ifl denklemi yara-tabilmek aç›s›ndan, hem kamu sektöründe hem de özelsektörde iflçi-iflveren sorunlar›n› giderme konusundagerçek bir flans yakalam›flt›r. Bu, karfl›l›kl› haklar›n veafla¤›dakilerin onaylanmas›yla iki taraf›n çal›flma iliflki-sindeki yükümlülüklerinin tan›nmas›yla baflar›labilir:

11.. ‹flçilerin ve iflverenlerin kendi sendikal örgütlerinikurmalar›n› ve iki taraf›n birbirlerinin içifllerine kar›fl-mamas›n›n sa¤lanmas›n› içerecek yeni bir örgütlenmeözgürlü¤ü yasas›.

22.. M›s›r toplumunu etkileyen ekonomik ve sosyal de-¤iflimleri dikkate alarak iflçiler ve iflveren aras›nda birdenge kurulmas›n› sa¤layacak yeni bir ifl yasas›.

33.. M›s›r toplumunu istikrar›n›n tek yolu diyalog ve top-lu sözleflmedir. Bu mekanizma sa¤lanmal› ve ifller ha-le gelmesi kolaylaflt›r›lmal›d›r.

M›s›rl› iflçilerin uluslararas› çal›flma standartlar›na veörgütlenme özgürlü¤üne s›k› s›k›ya tutunmas›ndan bafl-ka ç›kar yolu yoktur. fiunu ak›ldan ç›karmamal›y›z ki,gelecek, kendi özgür iradesiyle hareket eden iflçiler ta-raf›ndan oluflturulan, iflçilere ve topluma hizmet göre-vini yerine getirebilecek demokratik örgütlerindir.

73

DÜNYA-ORTADO⁄U

Page 74: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

TOPLUMSAL HAREKET

“‹flçi s›n›f› hareketinin bugünküyeniden kurulufl ve siyasallaflmadönemi, neoliberalizme karfl›öfkeli itirazlar›, kitlesel tepkilerive direniflleri arkas›na alan militanhak mücadeleleri etraf›nda biçimleniyor.”11 S›n›f d›fl› oldu¤uilan edilen “toplumsal hareketler”h›zla s›n›fsallafl›rken, ayr›cal›kmücadelesi güttü¤ü yolundaelefltirilerle karfl›laflan gelenekseliflçi hareketleri krizinitoplumsallaflarak aflabiliyor

S›n›f›n isyan›isyan›n s›n›f›S›n›f›n isyan›isyan›n s›n›f›

‹brahim Kenan Mutlu

Page 75: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

isyanlar y›l› ola-rak an›ld›. Kapi-talizmin neolibe-ral aflamas›n›nilk dönemlerinde

(1980-90’lar) ve olgunlaflma aflamas›nda (2000’ler) be-lirli co¤rafyalara s›k›flan ilk isyanlar/mücadeleler bugündünyan›n dört bir yan›na yay›lm›fl durumda. 2008 kri-zi ile Atina sokaklar›nda yanan atefl bugün her yerdekendini gösteriyor. Kapitalizmi içten içe çürüten kriz,giderek daha s›k aral›klarla ve daha genifl co¤rafyalar-da varl›¤›n› hat›rlat›rken dünyan›n meydanlar›, sokakla-r› hak mücadelelerin çeflitli formlar›na yatakl›k ediyor.Kriz genellefltikçe isyan da genellefliyor. “Arap baha-r›”n›, “Avrupa yaz›”, “ABD güzü” ve di¤erleri takipederken, bu isyanlara dair tart›flmalar, tehlikenin fark›-na varan sermaye temsilcilerinin ve isyana “haz›rl›ks›zyakalanan” solun gündemini belirliyor.

Yükselen hareketlerin hemen hemen tamam› neoliberalideologlar taraf›ndan, “ne istemediklerini söylerken neistediklerini bilmemek” ile elefltiriliyor. Asl›nda bu mü-cadeleler ne istemediklerini çok iyi biliyor. Temel ka-musal hizmetlerin özellefltirilmesini, temel haklar›n fi-nans kapitalin azg›n birikim tutkusuna kurban edilme-sini, sermayeye s›n›rs›z sömürü özgürlü¤ünü istemiyor-lar. Ve en genel anlam›yla yönetilenler eskisi gibi yö-netilmek istemiyor. Ama neoliberal ideologlarca ve yeryer onlara kat›lan “yenik sosyalistlerin” aksine tüm mü-cadeleler ne istedi¤ini de aç›kça ifade ediyor. Her yer-de ortak pankartlar: Paras›z e¤itim, sa¤l›k, bar›nmahakk›, güvenceli bir ifl, insanca yaflam, gerçek bir de-mokrasi vs… Tekelci sermayenin sözcülerinin “ne is-tediklerini bilmiyorlar” yorumlardaki alayc›l›k, kapitaliz-min insanl›¤a bunlar› verme yetene¤inin kalmad›¤›n›itiraf edememelerinden kaynaklan›yor. Çünkü sistemiçinde bulundu¤u kriz karfl›s›nda otoriterleflme ve afla-¤›lama d›fl›nda bir tepki üretemiyor. “Kapitalizm flim-diyi tekrarlamayan bir gelecek yaratmaktan aciz” oldu-¤unu hergün daha aç›k gösteriyor. Times dergisi dahidurumu “Spekülasyon, flantaj ve hükümet deste¤iyleayakta duran bir finansal sektörle karakterize edilen,fonksiyonunu yitirmifl bir ekonomi” diye anlat›yor. Di-le kolay; sadece Avrupa Birli¤i’nde ve sadece 2011’inEylül ay›nda 4,3 milyar dolar bankalar›n borçlar›n›nödenmesi için aktar›ld›. Bu para kamu hizmetlerinin k›-s›lmas›yla ve dolayl› vergilerin artt›r›lmas›yla ç›kart›l›r-ken, Portekiz, Yunanistan ve ‹rlanda baflta olmak üze-re bir çok ülkede IMF reçeteleri en vahfli formlardahortlarken her hak talebi do¤rudan siyasal bir çat›flma-n›n konusu oluyor. Kârl› olabilecek kamu sektörlerini

ve toplumun ortak mallar›n› özellefltirmek için ç›rp›nandevletlerin, bankalar›n zararlar›n› kamu ad›na üstlen-mesi politik krizi de derinlefltiriyor.

Egemenler sorunun ve do¤al olarak da çözümün “eko-nominin içinde” oldu¤una inanmak istiyorlar. Ancakkriz basitçe “ekonomik” de¤il. Kapitalizmin elinde ka-lan az say›daki eski vaadini (yer yer temsili demokra-siyi ve laikli¤i dahi) kolayca gözden ç›kartt›¤› küreselçapta bir politik kriz, toplumun hayatta kalmas›n›n, ye-niden üretiminin zorland›¤› bir toplumsal kriz, hattaenerji, g›da ve ekolojik krizi de içeren, sokaklar›n is-yan ateflleriyle tutufltu¤u küresel bir organik krize dö-nüflürken halklar›n kriz karfl›s›ndaki reaksiyonlar› h›zlasiyasallafl›yor, hatta bafltan siyasal do¤uyor.

Hak mücadeleleri ve hak mücadelelerinin talepleriningiderek evrensel bir nitelik tafl›mas›, bu siyasallaflma-n›n önemli bir yans›mas› oluyor. ‹ster tek tek spesifikhak gasplar›na karfl› öz savunma eylemlerinde, ister ne-oliberal kapitalizmin topyekun iflas›n›n faturas›n›n ödet-tirilmesine karfl› iflgal edilen meydanlarda, ister krizinpolitik sonuçlar›na halk›n politik bir güç olarak müda-hale etti¤i eylemlerde, en öne hep hak mücadelelerininbayra¤› çekiliyor. Hak mücadeleleri çizgisi sermaye sal-d›r›lar› karfl›s›nda s›n›f hareketinin birli¤inin ve “halk›ngenel ç›karlar›”n› temsil etme iddias›n›n yükseltilebil-mesinin kald›rac› oluyor. ‹spanya’daki eylemlerde sar›renk e¤itim hakk›, yeflil renk sa¤l›k hakk› ve k›rm›z›renk konut hakk› bayraklar› yer al›yor. ABD’deki Oc-cupy (‹flgal) hareketinde benzeri acil talepler s›ralan›-yor: Zenginleri vergilendir, savafl› durdur, herkese e¤i-tim ve sa¤l›k. Tahrir’de demokrasinin yan›na, asgariücretin yükseltilmesi, sa¤l›k-bar›nma-ulafl›m hizmetleri-ne dair talepler dahil ediliyor.

Avrupa’da, ABD’de, Ortado¤u’da dünyan›n dört bir ya-n›nda yükselen e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, güvenceli ifl ta-lepleri ve mücadeleleri, devrimcilerin temel çat›flma ala-n›na dair baflar›l› bir öngörüsünü de¤il, savafl›n içeri-sinde, vurufla vurufla, yene yenile ilerletilmesi gereken“devrimci öznenin infla süreci”nin öncelikli/acil ihtiyaç-lar›n› yani devrimci görevleri haber veriyor. Bu görev-leri kavrayabilmek için giderek etkisini artt›ran dina-mizme daha yak›ndan bakmak gerekiyor.

Güvencesizlik hem çözüyorhem birlefltiriyor Küresel ölçekte yaflanan ve etkisini korkunç derecedeartt›ran “proleterleflme ve yeniden proleterleflme” süre-cinin yönetilebilmesi giderek zorlaflan çeliflkileri, bah-setti¤imiz dinamizmin zeminini oluflturuyor. Bu çeliflki-

75

TOPLUMSAL HAREKET

2011

Page 76: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

leri yönetmenin zorlaflmas›n›n bafll›ca sebebi, kapitaliz-min iflçi s›n›f›n› sefalette ve özellikle de güvencesizlik-te eflitleme e¤ilimi. Bu durum, bugüne kadar böle-rek/katmanlaflt›rarak yönetilebilir hale getirilen düzenekarfl› tepkilerin birbirine yak›nsamas›na neden oluyor.Refah devleti/sosyal devlet güvencelerinin çözülüflüneefllik eden yeniden proleterleflme tehdidi ile “orta s›n›f”olarak yutturulmaya çal›fl›lan kitleler kendi s›n›fsal po-zisyonlar›n›n gerçekli¤i ile karfl› karfl›ya kal›yorlar. Birdönemin “aristokrat iflçi s›n›f›” denilen kesimleri, neoli-beral dönemin “yeni orta s›n›flar›” olarak an›lan “pa-r›lt›l›” profesyonelleri ve en baflta da “kendini yetiflti-rerek” yukar›lara t›rmanma umudu giderek sönen genç-ler proleterleflmenin sonuçlar›n› yaflamaya bafllad›kçasokaklara yöneliyor. Bu nedenle tüm isyanlar›n ortaközelli¤i olarak “genç, orta s›n›f ve e¤itimli” kesimlerinbelirleyicili¤i gösterilmektedir.22 Bu kesimler ile, zatenbu güvenceleri hiç elde edememifl iflçi s›n›f› kesimle-rinin sadece yaflam koflullar› olarak de¤il, mücadeleiçerisinde birbirine yak›nsamaya bafllamas› düzen tara-f›ndan önemli bir risk olarak alg›lan›yor. Yeniden pro-leterlefltirilerek güvencesizlefltirilenler, güvencesizin gü-vencesizi yeni iflçi kitleleri (özellikle de göçmen iflçi-ler), geleceksizlefltirilen ö¤renciler, sermayenin tahakkü-münün do¤aya uzanmas›yla yaflam olanaklar› yok edil-me tehdidi alt›nda olan tar›m emekçileri, yoksullu¤u vegüvencesizli¤i giderek daha fliddetli yaflayan kad›nlar›nortak mücadelede birleflme e¤ilimleri dünyan›n dört biryan›nda egemenlerin uykular›n› kaç›r›yor.

Her zaman her yerde hak mücadeleleriFarkl› zeminlerden/katmanlardan yükselen hak mücade-lelerinin tamam› en genel ifadesiyle güvencesizli¤e kar-fl› tepkilerden do¤makta ve bu nedenle birbirine yak›n-sayabilmektedir. Fazladan toplumsal refah› (nispi refahetkisini), yani “kamu yarar›n›” ortadan kald›rma e¤ili-mi ve eme¤i de¤ersizlefltirme rekabeti genifl toplumsalkesimleri dibe do¤ru itmektedir. Tüm dünyada ücretlerve sosyal ücretler asgari geçim düzeyinin bile alt›nado¤ru zorlanmakta, geçim araçlar› ve do¤a sermayenintekeline geçmekte, bu durum güvencesizli¤i genellefltir-mektedir.

M›s›r baflta olmak üzere Ortado¤u’daki tüm isyanlarda,uluslararas› flirketlerin rekabet gücünü artt›rmak üzere,en ufak bir güvencesi olmadan, sefalet koflullar›nda,bitmek tükenmek bilmez çal›flma saatleriyle istihdamedilen göçmen iflçiler harekete geçmeye bafllam›fllard›r.Benzer flekilde ABD ve Avrupa’daki eylemlerde de,bugüne kadar daha çok kültürel çat›flmalarla gündemegelen göçmen emekçilerin sürece dahil olmaya baflla-

mas› önemlidir. “Dibe do¤ru yar›fl” merkez ülkelerde“orta s›n›f” çöküflü olarak da tariflenen “iflçi aristokra-sisi”nin y›k›m›na yol açmaktad›r. Uzun y›llar bu ülke-lerdeki s›n›fsal dengenin a¤›rl›k merkezini oluflturan sa-nayinin ucuz emek havzalar›na ak›n› iflsizli¤i yükselt-mekte, yükselen sektörlerdeki kriz ise bu sektörlerdeçal›flanlar› k›sa sürede hayal k›r›kl›¤›na u¤ratmaktad›r.“CEO’lar” diye kodlanan üst düzey yöneticiler d›fl›nda-ki tüm çal›flanlar büyük bir güvencesizlik denizine f›r-lat›l›p at›lmaktad›r. Bu çözülüfl özellikle ABD’de veAvrupa’da yükselen dinami¤in en önemli kitle gücünüoluflturmaktad›r.

Kriz sonras› giderek büyüyen ve kronikleflen iflsizliksorunu, özellikle hayat›n› idame ettirmenin tamamen pi-yasadan sa¤land›¤› bir ortamda daha yak›c› bir sorunhaline gelmektedir. ABD’de 2008 krizinden sonra isti-hdam›n yüzde 15’i kaybolmufltur ve gençlerde iflsizlikoran› yüzde 25 civar›ndad›r. ‹spanya’da durum daha davahim ve iki gençten biri iflsizdir. Benzer flekilde Pro-tekiz’de de resmi iflsizlik oranlar› yüzde 12’yi bulur-ken, IMF program›n›n öngördü¤ü daralt›c› politikalarsorunu daha da a¤›rlaflt›racak gibi görünmektedir. Yu-nanistan ve ‹talya’n›n ekonomik programlar›nda, kamu-dan genifl iflçi ç›karma gibi “önlemler” yer almaktad›r.Fransa’da iflsizlik son 12 y›l›n zirvesine 2.8 milyon ki-fliye ulaflm›flt›r. ABD’nin iflsizli¤e karfl› gelifltirdi¤i ye-gane formül t›ka basa dolmufl hapishanelerdir.33 ‹ngilte-re’de de yaz aylar›nda yaflanan isyan›n ard›ndan hapis-hanelerde çok az yer kald›¤› aç›klanm›flt›r. Bu koflul-lar alt›nda güvenceli, insanca yaflanabilir ücretle ifl ta-lebi hemen her eylemin, direniflin ortak slogan› halinegelmektedir.

‹flsizli¤in yan›nda bar›nma hakk›na yönelik sald›r›lar damücadele konusu olmaktad›r. Bar›nma hakk› mücadele-leri bir yandan, Türkiye’de oldu¤u gibi, kurumsal dü-zenlemelerle hayata geçirilen çitleme operasyonlar›nakarfl›, di¤er yandan da bar›nma hakk›n›n finans oligar-flisinin en önemli birikim alan› haline getirilmesine kar-fl› yükselmektedir. Bu konunun en çok gündeme gel-di¤i ülkelerden olan ABD’de 2008’de emlak köpü¤ü-nün patlamas›yla a盤a ç›kan finansal krizin ard›ndandaha da cebberrutlaflan finans tekelleri ev hacizlerineh›z vermifltir. Yükselen iflsizlik, mortgage geri ödeme-lerini giderek daha da zora sokmaktad›r. Evlerini kay-bedenler ve kaybetme tehlikesini yaflayanlar, özel ola-rak finans oligarflisine odaklanm›fl iflgal eylemlerinin enönemli bileflenlerinden birini oluflturmaktad›r. ABD hü-kümet yetkililerinin, eylemleri “marjinallefltirmek” ad›-na kamusal mekanlarda kurulan çad›rlarda “evsiz”lerinkald›¤›n› iddia etmesi, evleri finans tekellerine yem

76

TOPLUMSAL HAREKET

Page 77: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

olan orta s›n›flar› fazlaca etkileyememifltir. Aksine ey-lemciler evsizlerin d›flar›da yaflama deneyimlerinden ol-dukça faydaland›klar›n› dile getirmifllerdir. ‹srail’de dekonut fiyatlar›n›n son 5 y›lda yüzde 50’ye varan oran-larda art›fl›, kent merkezlerinde çad›r kamplar›n kurul-mas›yla sonuçlanan eylemlerin temel nedenlerinden ol-makla beraber, hareket h›zla ulafl›m hakk›, e¤itim hak-k›, dolayl› vergilerin azalt›larak sermayenin vergilendi-

rilmesi gibi taleplerle genifllemifl ve yüz binleri mey-danlara tafl›m›flt›r. Bahreyn’deki rejim karfl›t› hareketle-rin temelinde de inflaat sektörünün birikim kayg›lar›ylasadece lüks konut yapmas›n›n yaratt›¤› sorunlar yat-makta ve eylemlerde bu sorun dile getirilmektedir.

‹spanya’da da düzene öfkenin ana kanal›n› bar›nmahakk› mücadelesi oluflturmaktad›r. Ekonomik krizle be-raber yaflanan yoksullaflma ve iflsizlik nedeniyle mort-gage taksitlerinin ödenememesiyle bankalar evlere elkoymaktad›r. ‹flsizlik büyürken kira fiyatlar›n›n da yük-sek olmas› emekçi mahallelerde büyük bir öfke birik-mesine neden olmaktad›r. ‹spanya’da meydanlar› doldu-ran yüz binlerin arkas›nda mahallelerde kurulmaya bafl-lanan yerel meclisler bulunmaktad›r ve bu meclislerinen esasl› gündemi bar›nma hakk› mücadelesidir.

Yunanistan’da kemer s›kma politikalar›yla emlak vergi-lerinin artmas›na karfl› mücadele önemli bir deneyimia盤a ç›karm›flt›r. Yar›m ila bir emekli maafl› düzeyin-deki yeni emlak vergilerinin elektrik faturalar› üzerin-den tahsil edilmesi üzerine ülkede on binlerce kiflininelektri¤inin kesilmesi tehlikesi ile karfl› karfl›ya kalma-s› önemli bir direnifl biçimi yaratt›. Enerji iflçileri ön-

ce flirketin fatura merkezini basarak faturalar›n gönde-rilmesini bir süre de olsa engellediler. ‹flçiler faturaborcu olan yurttafllar›n faturalalar›n› ödeyemeyece¤iniduyurduktan sonra bakanl›klar baflta olmak üzere borç-lu devlet kurumlar›n›n elektriklerini kesmeye bafllad›lar.Sendikalar›n sadece kendi özlük haklar›n› de¤il hakmücadelelerini do¤rudan kendi mücadeleleri olarak ör-gütlemeye bafllamas› özellikle Avrupa sendikal hareke-

tinin toplumsallaflmas› ad›na önemli bir geliflmedir.

Sa¤l›k hakk› özellikle ABD’de en önemli mücadelegündemlerinden biridir. Tüm tüketici görüngüsünün ar-d›nda hastanelerde tedavi göremeyen ABD halk›, özelsigortalar d›fl›nda hiçbir güvencesinin olmamas›n›n an-lam›n› özellikle iflsiz kald›¤›nda ve yoksullaflt›¤›nda çokac› bir flekilde tecrübe etmektedir. Cumhuriyetçilerinbüyük tepkilerine neden olan ve çok s›n›rl› güvencelergetiren sa¤l›k reformu girifliminin de bu alandaki kök-lü yoksunlu¤u çözememesi, eylemlerin en önemli gün-demlerinden birini “sa¤l›k hakk›” haline getirmektedir.IMF’nin Avrupa’n›n tedavisi için öngördü¤ü kemer s›k-ma paketlerinin hemen hemen tamam›nda sa¤l›k vesosyal güvenlik harcamalar›nda büyük k›s›tlamalar bu-lunmakta, sa¤l›k hakk› mücadelesi evrensel bir gündemhaline gelmektedir. Romanya’da sa¤l›¤›n piyasalaflt›r›l-mas› yönünde at›lan ad›mlar›n hükümeti sallayan bü-yük bir halk hareketine dönüflmesi, sa¤l›k hakk› müca-delesinin potansiyel etkisini göstermektedir. Kamu has-tanelerinin önemli bir bölümünün “kara delik” oldu¤ugerekçesiyle kapat›l›p, sa¤l›k hizmetlerinin tamamenözellefltirilmesini öngören düzenlemelerin yaratt›¤› hü-

77

TOPLUMSAL HAREKET

‹srail’de bar›nma hakk›talebiyle bafllayanmücadeleler, meydaniflgallerine dönüfltü.Peflinden, arka arkayagelen grev haberleriülkede s›n›f mücadelesiaç›s›ndan yeni bir döneminhabercisi gibi. Mücadeleninen büyük zaaf›, ‹srail’de engüvencesiz koflullardaçal›flan Filistinli iflçilerinkapsanamamas› ve kimisosyalist gruplar bu zaaf› aflmak için özel birçaba gösteriyorlar. Son eylemlerde faflist gruplar›nd›fllanmas› ileriye do¤ruat›lm›fl bir ad›md›

Page 78: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

kümet içi kriz, ülkenin tüm kentlerine yay›lan bir is-yana yol açt›. ‹syan k›sa sürede yay›ld› çünkü Avru-pa’n›n en fakir ikinci ülkesinde iflçi ve emekli maafl-lar›n düflürülmesini sa¤layan y›k›c› IMF program›nakarfl› öfke birikmifl durumdayd› ve hükümet 2012’dee¤itim ve sa¤l›kta daha köklü kesintiler yapaca¤›n› du-yurmufltu.

Devlet bütçelerinin bankalar› kurtarmak için seferberedildi¤i Avrupa’da kamusal hizmetler çökmeye baflla-m›flken bu hizmetlerin süreklili¤i, hizmetleri alanlaray›k›lmaya bafllam›fl durumda. Krizin bedelinin kendisi-ne ç›kart›ld›¤›n› düflünen genifl toplumsal kesimler içinbu duruma do¤rudan reaksiyon gösterilebilen alanlardanbiri de kent içi ulafl›m. Avrupa'da “ben ödemiyorum”slogan›yla yükselen eylemler kent içi ulafl›m›n fiilenparas›z kullan›lmas›na dayan›yor ve giderek yayg›nlafl›-yor. Önce Türkiye’de, ard›ndan da Yunanistan'da ve ‹s-panya'da toplu tafl›ma araçlar›na paras›z binme eylem-leri yap›lmaya baflland›. Hizmeti fiilen “metad›fl›” halegetirerek kullan›m›n en kolay oldu¤u bu alan di¤er hakmücadelesi bafll›klar›ndaki do¤rudan eylemler için bir“okul” olarak de¤erlendirilebilir.

Dünyan›n dört bir yan›ndaki direnifllerin önemli birözelli¤i de gençli¤in pozisyonudur. Özellikle ö¤rencihareketleri hemen her ülkede paral› e¤itime ve gele-ceksizli¤e karfl› taleplerini toplumsal mücadelenin ortaktalepleri haline getirebilmektedir. E¤itimde özellefltirme-nin model ülkesi olan fiili’deki e¤itim hakk› mücade-lesi, ülkenin “ana muhalefet” kanal› haline gelmifltir.E¤itimin tamamen paral› oldu¤u bu ülkede, okullar›n›bitirdikten sonra y›llarca borç ödeyen gençlerin son dö-nemde ifl bulmakta zorlanmas›, borçlar› ailelerin üzeri-ne y›km›fl ve bu durum paral› e¤itimi toplumsal birkrizin merkezi haline getirmifltir. Bu krizin etraf›ndayükselen muhalefetin dört bakan› koltu¤undan etmesi,gücünü göstermesi anlam›nda önemlidir.

Ö¤rencilerin s›n›f mücadelelerine kendi talepleriyle ka-t›l›m› da mücadelelerde önemli s›çralamalara neden ol-maktad›r. ABD’deki iflgal eylemlerinin öncü sars›nt›s›olarak kabul edilen ‘Wisconsin direnifli’ bunun birörne¤idir. 2011 Mart’›nda Wisconsin parlamento bina-s›n›n iflgaliyle zirve noktas›na t›rmanan mücadelede, ka-mu çal›flanlar›n›n sendikas›zlaflt›r›lmas›n› hedefleyen biryasa birleflik bir direniflle karfl›lanm›flt›r. ‹tfaiyecilerinve ö¤retmenlerin bafl›n› çekti¤i eylemler, okumak içinbankalara borçlanmak zorunda b›rak›lan ö¤rencilerin“e¤itim hakk›” talepleriyle bütünleflmeyi baflard›¤› nok-tada, direniflte de önemli bir eflik afl›lm›flt›r. Yine “ifl-gal” eylemlerinde ö¤rencilerin “paras›z ve %99 için

e¤itim” talepleriyle kat›l›m› ve bu isyan›n Harvard gi-bi en elit üniversitelere kadar s›çramas›, ö¤rencilerin al-d›klar› e¤itimin bedelini borçlanmak zorunda kald›klar›finans tekellerine y›llarca ödemek zorunda b›rak›lmas›-n›n dayan›lmaz boyutlar› ulaflmas›n›n sonuçlar›ndand›r.

Meydanlar›n halklar›, halklar›n kamusuSon dönemde h›zla artan iflgal hareketleri, özellikle demeydan iflgalleri, kapitalizmin neoliberal evresinde hal-k›n kamusal alandan tamamen d›fllamas›na ve kamusal

alan›n mutlak olarak sermayenin ihtiyaçlar›na göre dü-zenlenmesine karfl› reaksiyonlar olarak a盤a ç›kmakta.Türkiye’de Tekel direniflinde Sakarya Caddesi, ‹span-ya’da Öfkeliler Hareketi’nin üs kurdu¤u meydan olanPlaza del Sol, Yunanistan’da sermaye yanl›s› anti-krizönlemlerini alan Parlemento’nun önünde son bir y›lda15 genel greve evsahipli¤i yapm›fl Syntagma Meydan›,‹srail’de bar›nma baflta olmak üzere temel yaflamsal ih-tiyaçlara ulaflamayanlar›n çad›rlar kurduklar› RothschildCaddesi, Londra’da Borsa’n›n karfl›s›ndaki Saint Paulmerdivenleri, ABD’de finans›n oligarflisinin merkez üs-sü Wall Street’teki Zuccati Park, M›s›r’da Tahrir Mey-dan› ve di¤erleri… Bu alanlar›n iflgal edilmesi kamu-dan kovulanlar›n, neoliberalizmin d›fllay›c› kamusununkap›s›na dayanmalar› anlam›na gelmektedir.

Kamusal alanlar›n iflgali, öncelikle mücadelenin somutihtiyaçlar›ndan do¤maktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n parçal› veüretimin esnek yap›s› içerisinde iflyeri temelli örgütlen-

78

TOPLUMSAL HAREKET

Page 79: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

melerle üretimi durdurman›n zaaflar›na karfl› yol kes-me ve iflgal/blokaj eylemleri yeni dönemin temel mü-cadele araçlar›ndan biri olmaya devam etmekte, yay-g›nlaflmaktad›r.44 Bunun en ileri örneklerinden biri geç-ti¤imiz y›l›n Kas›m ay›nda ABD’nin Oakland kentindeyafland›. ‹flgal park›na yönelik polis sald›r›s›n›n ve birsavafl karfl›t› gazinin yaralanmas›n›n ard›ndan binlercekifliyle toplanan halk meclisi “kenti durduruyoruz” di-yerek bir günlük grev karar› ald›. Grev, iflçi s›n›f›n›n,esnaflar›n, kad›nlar›n ve ö¤rencilerin kat›l›m›yla kentin

liman›n›, ticaret yollar›n› bloke etmesiyle hayata geçi-rildi. Liman ‹flçileri Sendikas›’n›n resmi karar almama-s›na ra¤men liman iflçilerinin de kat›l›m›yla uygulananbu taktik sonucu sistemin damarlar› ifllemez hale geti-rildi. Ekim 2011’de 10.5 milyon kiflinin yaflad›¤› Yu-nanistan’da da en az 500 bin kiflinin kat›l›m›yla ger-çekleflen grev, aylarca maafl bile alamayan özel ve ka-mu sektörü çal›flanlar›, ülke nüfusunun yüzde 25’ini bu-lan ve ço¤unlu¤u gençlerden oluflan iflsizler, h›zla pro-letarya saflar›na kat›lma durumuyla karfl› karfl›ya kalanküçük esnaflar ve ayl›klar› üçte bir oran›nda düflenemeklilerin ortak eylemi olarak hayata geçirildi. ‹kigünlük eylem süresince bakanl›klar da dahil kamu böl-gelerinin iflgali, yeni vergilerin ödenmesinin reddedil-mesi gibi do¤rudan eylem biçimleri de yafland›.

Benzeri bir flekilde Portekiz’de 2011 Kas›m’›nda,Belçika’da da 2012 Ocak’›nda, iflçi s›n›f› ilan ettiklerigenel grevi uluslararas› yollar› bloke ederek daha etki-

li hale getirdi. Özellikle meydan iflgalleri sadece gre-vin teminat› de¤il geçmiflteki iflyeri konseyleri gibi de-neyimlerin de yeniden üretildi¤i pratikler oluyor. Esnekzamanl› çal›flma, part time çal›flma, evde çal›flma, ta-fleron, kadrolu gibi farkl› statülerde çal›flma, parçalan-m›fl üretim birimlerinde çal›flma gibi uygulamalar ne-deniyle iflyeri ölçe¤inde bir araya gelemeyen iflçi s›n›-f›n›n geçmiflteki iflyeri konseylerini meydanlardaki halkmeclislerinde yeniden kuruyor.

Eylemlerdeki “geri al›yoruz” sloganlar› henüz sermaye-nin kamusunu do¤rudan ele geçirme ve koruma gücü-nü de¤il umudunu/iddias›n› dile getirmektedir. ‹flgaledilen ve halk›n kendi demokratik kamusall›klar›n› kur-duklar› yerler, ço¤unlukla maddi ve politik yenidenüretimin gerçekleflti¤i alanlar de¤il, kamusall›¤›n k›y›-s›ndaki kent meydanlar› ve sokaklar olmaktad›r. Di¤ertaraftan maddi ve politik yeniden üretim alanlar›n›n dazorland›¤› örnekler de yok de¤il. Özellikle geçti¤imizon y›lda Latin Amerika’da yaflanan ‘iflgal fabrikalar›’deneyimlerini not etmek gerekiyor; ancak bunlar dasermayenin terk etti¤i alanlardaki öz yönetim deneyim-leri olarak belli bir s›n›r› olan hareketlerdi. ABD’de debenzeri flekilde haczedilen ancak kriz nedeniyle sat›la-mayan/kiralanamayan evler ve kamusal hizmet sunumifllevi yok edilen ancak yine kriz nedeniyle yeniden de-¤erlendirilemeyen binalar iflgal ediliyor. Yani yeni ka-musall›k, sermayenin de¤erlenme amac›yla kullanama-d›¤›, bofl b›rak›lan alanlarda kuruluyor.

‹flgallarin bu s›n›rl›l›¤›n›n yan›nda ilham verici içeri-¤inin de unutulmamas› gerekiyor. Tahrir Meydan›’ndanWall Street’e kadar bir çok yerde iflgal meydanlar›,parklar› ve sokaklar› do¤rudan demokrasinin, paras›ze¤itim ve sa¤l›¤›n, insan›n yarat›c› gücünü özgürce kul-lanmas›n›n deneyim alanlar› haline dönüfltürülmektedir.Son dönemlerdeki iflgal eylemlerinde; sa¤l›kç›lar›n ilkyard›m çad›rlar›, e¤itimcilerin dersler verdikleri dersha-neler, krefller, çocuk oyun alanlar›, medya merkezleri,hukuki dan›flma masalar›, kütüphaneler vs bir taraftan“baflka bir kamu”nun özlemini gözler önüne sererkenbir taraftan da iflçi s›n›f›na yeni kat›lan kesimlerin ilktepkileri olarak a盤a ç›kmaktad›r. Orta s›n›f gömle¤igiydirilen, “beyaz yakal›” olarak “ayr›cal›kl›” bir pozis-yonda tan›mlanan kesimlerin iflçilefltirilmesi sürecinetepkilerindeki bu refleks, “halk›n ö¤retmenleri”, “halk›navukatlar›”, “halk›n hekimleri” çizgisinin bugün dahada önem kazand›¤›n›n göstergelerindendir.

Kazakistan’da Ocak 2012’de yaflanan katliam, sermaye-nin de¤erlenme alan› olmayan yerlerde yaflanan iflgal-lerin de rejimler taraf›ndan tehdit olarak alg›land›¤›n›n

79

TOPLUMSAL HAREKET

ABD’de Oakland grevisonras› iflgal eylemlerine karfl› devletbask›s› giderek yükseldi.Ülkenin dört biryan›ndaki iflgaller,merkezi bir karardo¤rultusunda polisinsert sald›r›lar›ylakald›r›ld›. K›fl mevsiminegirilmesi eylemlerinsürdürülmesini daha dazorlaflt›rd›. Ancak kavgan›n bitti¤ini söylemek do¤ru olmaz.Zira iflgallerin e¤itim,sa¤l›k, bar›nma gibibelirli bafll›klarda sürdürülmesine dair birtart›flma yürüyor ve ilk elden ev iflgalleri haberleri geliyor.

Page 80: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

göstergesi oldu. Aylard›r, insanca yaflanabilecek ücretve örgütlenme hakk› mücadelesiyle grevde olan, sade-ce kendileri için de¤il tüm iflçiler için ücretlerin artt›-r›lmas›n› talep eden Mengistau eyaletindeki petrol iflçi-leri mücadelelerini toplumsallaflt›rarak Canaözen kenti-nin meydan›na tafl›d›lar. Nazarbayev rejiminin buna ya-n›t› ise onlarca iflçiyi katletmek oldu. Bu sald›r› ilk de-¤ildi. Geçti¤imiz y›l, onlarca sendikac› hapse at›lm›fl,bir iflçi önderi öldürülmüfl, birinin kaç›r›lan k›z›n›n 4gün sonra cesedi bulunmufl, birinin de evi yak›lm›fl,Komünist Partisi’nin faaliyetlerine “yasad›fl› greve des-tek oldu¤u” gerekçesiyle ciddi yasaklamalar getirilmifl-ti. Diken üzerindeki petrol flirketlerinin bast›r›lmas›n› is-tedi¤i iflçi direnifli, petrol zengini yoksul bir bölgeninhalk direnifli haline dönüfltü.

E¤itim alan›ndaki iflgallere ise ayr› bir parantez açmakgerekmektedir. Ö¤renci iflgalleri oldukça yayg›n bir ey-lem biçimi olmaktad›r. Almanya’da, Yunanistan’da,ABD’de, fiili’de yaflanan iflgallerin en önemli yan› ifl-galle birlikte yeni bir kamu inflas›n›n bu alanda dahamümkün olmas›d›r. ‹flgal eylemleri ö¤rencilerin ve yeryer de e¤itim hizmetini sunanlar›n kat›l›m›yla e¤itiminsürdürüldü¤ü demokratik kamusal alanlar yaratmaktad›r.

Sermayenin kamusal dönüflüm süreciyle siyasetten d›fl-lananlar ve özellikle de politik bir s›n›f olmaktan ç›-kart›lmak istenen iflçi s›n›f›, d›flland›¤› kamuyu zorlar-ken, en az›ndan kovuldu¤u siyaseti de ifllemez hale ge-tirme yetene¤ini keflfetmektedir. ABD’de Wisconsineyaletinde, iflgal eylemlerinin bafllamas›ndan aylar ön-ce, kamu çal›flanlar›n›n sendika karfl›t› yasa ç›kartmayaçal›flan eyalet parlamentosunu basmas› ve M›s›r’da Tah-rir Meydan›’nda cisimleflen ve iflçi s›n›f›n›n grevleriy-le/direniflleriyle tetiklenen devrim ›srar›, politik alanagörkemli dönüflün örneklerindendir. “Gerçek demokra-si” talebi sadece büyük bir siyasi kriz içerisinde, or-

duya ve teknokrat diktaya emanet edilen M›s›r, Yuna-nistan ve ‹talya’da yükselmemekte; ‹spanya, ABD gibigörece daha az istikrars›z siyasi zemine sahip ve gö-rünürde temsili demokrasinin iflledi¤i ülkelerde de yan-k›lanmaktad›r. Neoliberalizm döneminde, ekonomininneredeyse tamam›n›n yönetiminin seçim kayg›s› olma-yan ba¤›ms›z kurulufllara (üst kurullar, Avrupa Birli¤iKomisyonu, “ba¤›ms›z” Merkez Bankalar› vs.) verilme-sinin anlam› kriz döneminde daha net a盤a ç›kmakta-d›r. Bu siyasi mücadeleler, “demokrasi” ile “kapita-lizm”in el ele geliflece¤i masal›n›n ciddi bir itibar eroz-yonu içerisinde oldu¤unun iflaretlerdir. ‹spanya'da inter-net gazetecili¤i yapan iflsiz bir gazetecinin New YorkTimes’›n bir haberindeki sözleri bu erozyonu oldukçaaç›k ifade etmektedir: “Anne ve babalar›m›z oy vere-bildikleri için çok memnundu. Oy vermenin nafile ol-du¤unu söyleyen ilk kuflak biziz.” fiu an çürümüfl bur-juva demokrasisinin karfl›s›na alternatif karar alma me-kanlar› kurulsa da eksiklik “Tüm iktidar Tahrir’e” id-dias›n› tafl›yacak ve gerçekçi hale getirecek devrimciöznedir.

Parçalananlar›n yak›nlaflmas›,devrimci olanaklarMutlak güvencesizlikte eflitleme ve topyekun de¤ersiz-lefltirme harekat› neoliberalizmin iflçi s›n›f›n› parçalamayetene¤ini de zay›flatmakta, geçmifl parçal›l›klar afl›lma-ya bafllamaktad›r. Ancak bu zahmetsiz ve do¤rusal birsüreç de¤ildir.

Örne¤in ABD’de hareketin merkezinde bulunan ve“Amerikan Rüyas›”n› kaybetmelerine olan tepkilerini“Bize rüya gördürmüyorsan›z sizi uyutmayaca¤›z” di-yerek gösterenler ile bu rüyaya hiç sahip olmayanlar›ns›n›fsal birli¤inin sa¤land›¤› söylenemez. AncakABD’deki s›n›f mücadelesi için de bir yak›nsamadan

80

Page 81: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

bahsedilebilir. “Yüzde 99” slogan›, “çokluk” denileninasl›nda yeni proleter hareket biçimine dönüflme süreci-nin, proletaryan›n farkl› kesimlerinin anlaml› bir eylembirli¤inin ifadesidir.

Benzer flekilde Avrupa’da da birlik aray›fllar› gözlensede, bir dönemin güçlü s›n›f hareketinin çeflitli meka-nizmalarla düzene eklemlenerek yenilgiye u¤rat›lmas›nadayanan olumsuz bir tarihsel birikim ele aya¤a dolafl-maktad›r. Güvencesizin güvencesizi göçmen iflçilerin,ö¤rencilerin ve “sosyal Avrupa” vaatlerinin hayal k›r›k-l›¤›na u¤rayan, yeniden proleterlefltirilen y›¤›nlar›n bir-li¤indeki zaaflar kriz koflullar›nda niteliksel bir s›çra-man›n en önemli engelidir. Bu zaaf Yunanistan’daanarflistlerle Komünist Partisi aras›ndaki çat›flma olaraktezahür ederek tehlikeli bir düzeye ulaflabilmektedir. Di-¤er yandan güvencesizlefltirmeye karfl› tepkilerin birbi-rine yak›nlaflt›rd›¤› iflçi s›n›f› katmanlar›, etnik/dinselolarak bölünmeye çal›fl›lmaktad›r. Özellikle hoflnutsuz-luklar›n büyük grevler biçiminde a盤a ç›kmaya baflla-d›¤› Britanya ve Fransa’da, göçmenlerin fliddetli isyan-lar›na karfl› ›rkç› nefretin sistematik olarak kafl›nmas›ve “yerli” iflçi s›n›f›na “Vandallar karfl›s›nda kaybede-cek çok fleyi olan orta s›n›f” oldu¤unun hat›rlat›lmas›tesadüf de¤ildir. Bir dönemin göreceli güvenceli olaniflçi s›n›f› kesimleri, güvencelerinden ar›nd›r›l›p “yeni-den proleterleflme” sürecinin etkisini hissedenlerin “or-ta s›n›f” olduklar›na dair inançlar›n› tazelemenin yoluolarak milliyetçi-dinci ideolojik taarruz hayata geçiril-mektedir. Dikey anlamda birbirine daha da yaklaflan ifl-çi s›n›f› katmanlar› bu yolla yatay olarak bölünmeyeçal›fl›lmaktad›r. “Medeniyetler çat›flmas›” tezlerinin da-ha da gericileflmifl versiyonlar› ile eski “orta s›n›flar”,“medeniyetler uzlaflmas› tezleri”nin çeflitli versiyonlar›ile de daha güvencesiz “ikinci s›n›f iflçiler” düzene ek-lemlenmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu nedenle önümüzdeki

dönem, milliyetçi-dinci ak›mlar ile liberal iki yüzlüçokkültürcü ak›mlar›n efl zamanl› yükselmeye devamederek iflçi s›n›f› mücadelesinin birli¤ine ket vurmayaçal›flacaklar› bir dönem olacakt›r.

Her fleye ra¤men kurumsal, örgütsel, sistematik olma-yan bir araya gelifllerin “kendili¤inden” oluflmas›n› sa¤-layan nesnel durum mevcuttur. Bu bir araya gelifllerin,yak›nsaman›n gerçek bir birli¤e, düzeni sarsacak birezilenler ittifak›na dönüflmesi ise özünde devrimci öz-ne sorunudur. Düzen kriziyle efl zamanl› olarak yaflanansolun kendi öznel krizi, nesnel s›çrama olanaklar›n›nyeterince etkili kullan›lamamas›na yol açmaktad›r.

Kimi sol gruplar›n dünya çap›nda yükselen yeni isya-n› devrimci olmayan bir yöntemle elefltirmeleri kendikrizlerinin yans›malar›ndand›r. Bu elefltirilere göre Or-tado¤u’daki her hareket ABD komplosudur, ABD’dekiiflgal eylemleri s›n›fsal içerikten yoksundur, Avrupa’daise as›l olarak “güvenilmez orta s›n›flar”, milliyetçilikve nihilist fliddet biçimleri yükselmektedir. Devrimci birözne olarak, mevcut bunal›m döneminin hareketlerininsorunlar›na, eksikliklerine vs dair özelefltirel bir de¤er-lendirme yapman›n ötesinde, bunlar› komplo teorisyeniolarak izleme ve flikayetlenerek kendini d›flar›ya atmaüzerine kurulu bir elefltirellik, solun devrimcilik iddi-as›n› yitirmesinin sanc›lar›ndand›r. Bu iddian›n yitimi,hak talepleriyle yükselen mücadelelerin yeni bir s›n›fhareketinin oluflum süreci ve neoliberal kapitalizmi y›-kacak gerçek bir hareket olarak görülememesine yolaçmaktad›r. Y›llard›r “o taraklarda bezi olmay›p” ege-menler aras› mücadelelerden ve neoliberal yönetiflimayg›tlar›nda kendilerine sunulan oyalanma alanlar›ndanmedet uman geleneksel sol yap›lar kendi krizlerini ya-flamaktad›r. 1990’lar›n yeni solunun çeflitli türevlerineoliberalizme kefaletinin kefaretini ödemekte, daha ge-leneksel ve sosyalizme yak›n sol ise geleneksel sendi-

81

Avrupa’da 2012 sert geçecek.Yunanistan ve ‹talya, krizin vemücadelenin merkez üsleriolmaya devam edecek gibigörünse de tüm Avrupa’da sokaklar isyanlara gebe. Almanya,Fransa, ‹ngiltere gibi AB’ninmerkez ülkelerinde iflçi s›n›f› içibölünmelerin daha zor afl›laca¤›ve ›rkç› söylemlerle bu bölün-menin daha da derinlefltirilmeyeçal›fl›laca¤› tahmin ediliyor.2012’ye girerken kriz karfl›s›ndamilliyetçi yükseliflin Avrupa’dakisembol ülkesi ise Macaristanoldu. Macaristan’da ›rkç›-popülistsöylemlerle iktidara gelenhükümet, AB projesinin iflas›n›nhabercilerinden oldu

Page 82: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

82

TOPLUMSAL HAREKET

kalar d›fl›ndaki kanallardan yükselen mücadelelere flüp-heyle ve “üstten” yaklaflmalar›ndan dolay› sürece mü-dahale edememektedir. Özetle, kapitalizmin krizi ile ne-oliberal dönemin çeflitli çarp›lm›fl sol çizgilerinin krizi-nin çak›flt›¤› bir ortamda yeni s›n›f hareketini sosyaliz-me yönlendirecek devrimci özne sorunu yaflanmaktad›r.

Devrimci öznenin yoklu¤u ve yetersizli¤i, geçmifl mü-cadelelerin baflka baz› zaaflar›n›n da bu döneme tafl›n-mas›na yol açabilmektedir. Örne¤in ABD’deki eylem-lerde ve k›smen de ‹spanya’da ve ‹ngiltere’de soyut bir“fliddet karfl›tl›¤›”n›n, pasifist fetifllerin hareketin elinikolunu ba¤lamas› söz konusu olabilmekte, mevziler ko-layca yeniden düzene kapt›r›labilmektedir. Yeni bir ka-mu özlemini, muhaliflerin tart›flma platformlar›n› olufl-turmaktan ibaret gören ve düzenin giderek daralan s›-n›rlar› içerisinde bu kamuyu oluflturmay› hedefleyen“Sosyal Forum” çizgisinin ar›zalar› yer yer yenidenüretilmektedir. Mevcut siyasal düzlemler reddedilmekteancak dile getirilen talepleri hayata geçirecek özneninsokaktakiler oldu¤u da ›srarla söylenmemektedir. Zirabu iktidar iddias›d›r ve “fliddet” içerir. “Devrimsiz birdevrim” beklentisi, Slovaj Zizek’in de ifade etti¤i gibi“bu protestolar›n hayati güçsüzlü¤üdür”. Evet mevcut

siyasi mekanizmalar meflruiyetini yitirmifltir. En reform-cu talepler için bile, örne¤in sadece finansal sermaye-nin vergilendirilmesi, yeniden bölüflüm mekanizmalar›ntesis edilmesi için bile mevcut siyasi mekanizmalardan,düzen partilerinden, parlamentolar›ndan umudunu kes-mifl y›¤›nlar vard›r. Reform için dahi “tek yol dev-rim”dir ancak devrimci kimdir? Mesele o “devrimci”s›n›f›n kendisi oldu¤unu bilince tafl›yacak öncünün yok-lu¤udur.

Sokakta ve meydanlardaki mücadelenin somutlu¤u birçok zaman soyut fliddet ve iktidar karfl›tl›¤›na dair tar-t›flmalar› bofla ç›karabilmektedir. Neoliberalizmin kamu-sundan at›lanlar yeni bir kamuyu salonlarda de¤il mey-danlarda ve özellikle de ticari ak›fl›n sa¤land›¤› yollar-da, üretim alanlar›nda ve sermayenin siyasi/simgeselkalelerinde oluflturmaya bafllad›klar›nda basit bir “Fo-rum” olarak kalamamakta, gerçek kavgan›n “her türlüfliddetten ar›nd›r›lmas›”n›n güçlü¤ü ortaya ç›kmaktad›r.Neoliberal kamu, sermayenin birikimini ve gündeminiaksatan her fiili müdahaleyi do¤al olarak “fliddet” ola-rak alg›lamakta ve en yetkin ve ç›plak fliddet ayg›tla-r›yla yan›t vermektedir. ABD’nin Oakland kentinde “ifl-gal eylemi”nin bir kent grevine dönüflmesinin ard›ndan

ABD’de iflgalcilerin bir dergisinin arkakapa¤›nda yer alan bu karikatür,Amerikan iflçi s›n›f›n›n belle¤ine sesleni-yor. Karikatürde tüm kurabiyelerin üzeri-ne otururken, iflçileri bir kurabiye için bir-birleri ile kavga etmeye ça¤›ran besilikedinin arkas›nda Jay Gould’un sözleriyaz›l›: “‹flçi s›n›f›n›n yar›s›n›, di¤er yar›s›n›öldürmek için istihdam edebilirim.” Gould,19. yüzy›lda h›zla zenginleflen ve o dönem“soyguncu baronlar” olarak adland›r›lansanayi sermayesinin en önemli isim-lerindendi. ABD tarihindeki en zenginkifliler aras›nda halâ ilk 10’da olanGould’u önemli bir figür yapan fley1886’da 200 bin demiryolu iflçisinin grevinik›rarken kulland›¤› yöntemlerdi. Gould,s›n›f› bölerek, grev k›r›c›lar ve kiral›kkatiller tutarak, devletin silahl› güçlerinindeste¤ini alarak bu büyük direniflin kanlabast›r›lmas›n›n fikir babas›yd›. Ayn› y›lgerçekleflen Haymarket katliam› dünyaiflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele vedayan›flma gününe ilham verdi

Page 83: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

yap›lan müdahalenin fliddeti “orant›l›” olmam›fl, bu flid-dete direnenler eylemciler hakk›nda “iyi çocuklar” tar-z› yorum yapanlar› “dehflete” düflürmüfl, “vandallar”,“barbarlar” söylemleri yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r. Oak-land’›n hemen ard›ndan ABD’deki eylemlere en yetkinterörle mücadele birimlerinin müdahale etmesi ve fede-ral devletin merkezi düzeyde bu eylemleri sonland›rma-ya yönelik terörle mücadele birimleri kurmas› rejimintehdit alg›s›n› göstermektedir.

Ancak egemen s›n›flar›n sadece zor ayg›tlar› de¤il çe-flitli maniplasyon araçlar› da devreye girmektedir. Ör-ne¤in ünlü spalkülatör G.Soros’un bu eylemlerin en za-y›f halkalar›n› fonlamas› hareket içinde ciddi tart›flma-lara yol açm›flt›r. Neoliberal dönemde düzenin çeflitlikanatlar›yla beraber çal›flma tecrübesi kazanan sol-libe-ral ak›mlar›n bu öfkeleri düzen içi kanallara aktarma-s›, eskisine göre daha zorlu bir görev olmakla beraber,devrimci bir inisiyatifin yoklu¤u veya c›l›zl›¤› bu ihti-mali görece kolaylaflt›rmaktad›r.

Her fleye ra¤men dipten gelen dalga sosyalist solda dak›smi k›p›rdanmalara neden olmaktad›r. ‹spanya’da sos-yalist sol ittifak›n yüzde 5 seçim baraj›n› aflmay› ba-flararak yüzde 7 civar›nda oy almas›, Almanya’da SolParti’nin program›n› sola k›rma ihtiyac› hissetmesi buk›p›rdanmalar›n son aylarda yaflanan örneklerindendir.

Son dönemde ortaya ç›kan mücadelelerle birlikte, iflçihareketinin geleneksel örgütlerinin mobilizasyon ve ör-gütlenme tarzlar›nda de¤iflme e¤ilimi de gözlenmekte-dir. Örne¤in ABD’de hem Wisconsin direnifline hemde iflgal eylemlerine aktif kat›lan sendikalar›n üye sa-y›s›nda önemli art›fllar oldu¤u dile getirilmektedir.55 MRZine’in sorular›n› yan›tlayan sendikal aktivistlere göre,iflgal eylemleri, iflçi hareketini sola çekme, daha radi-kal taleplere ve militan taktiklere yönlendirme ad›naanlaml› bir etkide bulunmaktad›r. Sendikalardaki gençiflçilerin, geleneksel sendikalarda fazlaca göremedikleriözyönetim meselesini cazip bulduklar› için bu eylemle-re dahil olduklar› ifade edilmektedir.

Dünyan›n hemen her yerinde do¤rudan eylem biçimle-ri gündelikleflmekte, halk›n en örgütsüz kesimlerinin deörgütlü iflçi s›n›f›n›n da refleksi haline gelmektedir.Tüm hak mücadelelerinde iflgal, blokaj, yol kesme, par-lamento basma, barikat kurma gibi eylemler oldukçayarat›c› biçimler de kazanarak iflçi s›n›f›n›n silahlar›aras›nda yerini almaktad›r. ‹flçi hareketlerinin gelenek-sel silah› grevler dahi Portekiz’de ve Yunanistan’da gö-rüldü¤ü gibi mutlaka do¤rudan eylem biçimleriyle des-teklenmektedir. Lobicilik, dev panolara ilanlar vermek,PR çal›flmalar› gibi yürütülen kampanyalar gibi hareket

biçimlerine savrulan sendikalar›n do¤rudan eyleme zor-land›¤› bir süreç herhangi bir süreç de¤ildir.

Sonuç Cin flifleden ç›kt›. ‹flçi s›n›f› hareketinin hak mücadele-leri etraf›ndan biçimlenen yeniden kurulufl ve siyasal-laflma dönemi önemli bir efliktedir. Bugün iktidar› he-defleyen bir hareket mevcut olmasa da y›k›lan her bur-juva iktidar› ve hatta dünyan›n herhangi bir yerindesermayeye att›r›lan her geri ad›m, h›zla örnek al›nmak-ta66 de¤ifltirmek için “muhtaç olunan kudretin” gerçektene oldu¤una dair ilham vermektedir. Ülkeden ülkeyemücadelede çeflitli inifl ç›k›fllar, zaferler ve yenilgilerolsa da kesin olan her hareketin arkas›nda, kavga için-de s›nanm›fl deneyimler, gidilecek yola dair derin izlerb›rakt›¤›d›r.

‹htiyaç olunan sermayenin sald›rganl›¤› karfl›s›nda dev-rimci bir tarihsel blokun yeniden inflas›d›r. Neoliberaldönüflüm sürecinde düzen, refah devletinin korumaflemsiyesi d›fl›nda kalanlar› dillendiren “yeni toplumsalhareketler”in taleplerini maniple ederek, kimlik siyase-ti, STK’c›l›k vs. gibi biçimlerle yeni düzenin inflas›n-da harç yapm›fl, hatta bu talepleri refah devletinin tas-fiyesinde gerekçe olarak göstermiflti. Geleneksel müca-dele örgütleri ise bu yeni dinami¤in esastan, özü itiba-r›yla “s›n›f d›fl›” oldu¤unu ilan etmiflti. fiimdi neolibe-ralizm, parçalad›¤› y›¤›nlar›n yaflam flartlar›n› giderekbirbirine benzefltirirken, tarihi de¤ifltirecek özneler, ifl-gal edilen meydanlar›nda, fabrikalar›nda, kentlerde, blo-ke edilen yollarda, limanlarda bir araya geliyor. Bu sü-reçte toplumsal hareketler s›n›fsallafl›yor, s›n›f hareket-leri toplumsallafl›yor. Buradan devrimci bir blok olufl-turmak için daha fazla devrimci, daha fazla devrimci-lik gerekiyor.

Dipnotlar11 Halk›n Devrimci Yolu, Halk›n Hak Mücadeleleri: Neo-Liberal Kapitalizmi Y›kan Ger-

çek Hareket, Say›:1, sayfa 92-10322 Kurt Anderson, “Protester”, Time, 14 Aral›k 2011 (Y›l›n insan› anketinin adaylar›

aras›ndaki “Protestocular”›n sunufl yaz›s›ndan33 ABD’nin California eyaleti yönetimi, çözüm bulamazsa iki y›l içinde 33 bin mahku-

mu serbest b›rakmak zorunda kalaca¤›n› aç›klad›.44 Oakland’› di¤er iflgal eylemlerinden ay›ran bu cüretinin en önemli nedenlerinden bi-

ri 1946’da genel grev görmüfl bir kent olmas›d›r. Bu aç›dan iflçi s›n›f› hareketi-nin tüm tarihsel birikimin mücadelede organik bir bütünlü¤e eriflmesinin önem-li bir örne¤i olmufltur

55 http://mrzine.monthlyreview.org/2011/cy151111.html 66 Bilginin sosyal medya arac›l›¤›yla h›zla yay›lmas› elbette önemli bir etkendir ancak

tüm bu geliflmeleri internetin eseri gibi görmenin anlams›zl›¤› ortadad›r. ‹nter-netteki sosyal a¤lar›n önemine yapt›klar› vurgularla bilinen Hardt ve Negri dahison isyanlar› flu sözlerle tart›flm›fllard›r: “Böyle network araçlar›, elbette hareketyaratmazlar, ama baz› bak›mlardan yatay a¤ yap›lar›na ve bizzat hareketlerin de-mokratik deneyimlerine uygun olduklar› için ifle yarayan araçlard›r.” Türkiye’de-ki afl›r› vurgu iki kaynaktan besleniyor gibi görünüyor: Entelejansiyam›zdaki ör-güt alerjisi ve iktidar›n internete yönelik denetimlere zemin haz›rlama hesaplar›

83

TOPLUMSAL HAREKET

Page 84: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 8)

uiea