halkin İktİdarini İstİyoruz! halk savaŞi …faşist akp hükümeti halka karşı...

60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 516 10 Nisan 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) HALKIN İKTİDARINI İSTİYORUZ! HALK SAVAŞI VERİYORUZ! BİZ KAZANACAĞIZ! SAVAŞA KATIL! GERİLLAYI DESTEKLE!

Upload: others

Post on 28-Feb-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 51610 Nisan 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

HALKIN İKTİDARINI İSTİYORUZ!

HALK SAVAŞI VERİYORUZ!

BİZ KAZANACAĞIZ!

SAVAŞA KATIL! GERİLLAYI DESTEKLE!

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

Kızıldere Dünümüz, Bugünümüz, Yarınımızdır!Kızıldere Halkın, Gençliğin Ufkuna

Devrimi Yerleştirmektir...Kızıldere Bir Anlayıştır, Bir Stratejidir!

VE KIZILDERE GELECEKTİRVE KIZILDERE GELECEKTİRÇÜNKÜ O, TÜRKİYE DEVRİMİDİR!ÇÜNKÜ O, TÜRKİYE DEVRİMİDİR!

35 Sol’un Köşe Taşları: “Kaçakgüreşen” sol sorumluluktankaçamaz

39 Boşuna uğraşmayın bu düzendesavcıdan adalet kahramanıyaratamazsınız

40 Cephe Milisleri: “DHKC GerillasıOnur Polat’ın Hesabını Soracağız”

42 Haberler...

44 Fadik Adıyaman’ın ölmesine izin vermeyeceğiz

47 Biz; Haklıyı, Doğruyu ve Geleceği

Temsil Ediyoruz

48 Katil Devlet Kürt Halkını Karakollarla

Sindirmeye Yıldırmaya Çalışıyor!

49 Baskılar, Tacizler Bizleri Yıldıramaz!

50 Grup Yorum haberler...

52 Hakikatin Sesi, Bütün Operasyonlara,

Faşist Saldırılara Rağmen HalkınEllerine Ulaşacak

53 Avrupa’da Yürüyüş: 900 yürek bir

kez daha “Grup Yorum halktırengelleyemezsiniz!” dedi!

55 Avrupa’daki Biz: EsnafMeclislerinde ÖrgütlenelimSorunlarımızı Çözelim

56 Yitirdiklerimiz

İİ ç i n d e k i l e r21 Dev-Genç milisleri Çağlayan

Adliyesi’ne molotof attı

22 Ülkemizde Gençlik: Savaşçılarıanacağız, üniversiteleri katillere dar edeceğiz

23 Gençlik Federasyonu’ndan:Dünyada savaşan bir tek bizvarız!

25 Liseliyiz Biz: Gerici eğitimedevrimci halk iktidarıyla son vereceğiz

26 13 Soruda: Gerilla

29 Savaş ve Biz:Savaşçı, halka zarar vermemek için canını verir

30 Devrimci İşçi Hareketi: Patronsendikacılığının çürümedesınırı yoktur

31 Kamu Emekçileri Cephesi:AKP’nin yozlaştırmasaldırılarını örgütlenerek boşaçıkaralım

32 Yeni kamu personel rejimiyasasını istemiyoruz

34 Halk Meclisleri: Mahallemiziterörize edenlere karşı HalkMeclislerinde örgütlenelim

7 Artık Dersim’in doruklarındanbakıyoruz hayata

10 “Bir Cephe gerillası nasılolması gerekiyorsa öyle

olacağıma söz veriyorum”

11 “Dersim’de düşene

dövüşene bin selam”

12 Biz Diyoruz ki: Gerilla Halktır

13 “Şafaklar’ı, Bahtiyarlar’ı,Elifler’i, Bernalar’ı,Çiğdemler’i bitiremezler”

14 Yolumuz emperyalist işgale“Hayır, Bin Kere Hayır” diyenÇayanlar’ın yoludur!

17 Kızıldere’den Dersim’eyürüyoruz devrime...

19 TAYAD’lı Aileler: Fadik Adıyaman tecritişkencesine direniyor!

20 Hiçbir mevzimize kolaygiremeyeceksiniz

4 Birleşeceğimiz, örgütleneceğimiz,savaşacağımız yer DHKCsaflarıdır

Savaşa Katıl, GerillayıDestekle!

FADİK ADIYAMAN TECRİT İŞKENCESİNE DİRENİYOR

DİRENİŞİNE DESTEK VERELİMDevrimci tutsak Fadik Adıyaman tecrit işkencesine karşı açlık

grevi direnişinin 70’li günlerine yaklaştı.TAYAD’lı Ailelerimiz

bu direnişe destek olmakiçin Tekirdağ Hapishanesiönünde nöbete başladılar.Fadik Adıyaman’ın ses-lenişi hepimizedir. Ada-letsizliğe karşı olan herkesbu direnişe destek verme-lidir. Tecrit işkencesininbir can daha almasına izinvermeyeceğiz.

FADİK ADIYAMAN’I

KATLETTİRMEYECEĞİZ!

Faşist AKP hükümeti halka karşısürdürdüğü savaşı her geçen gündaha da tırmandırıyor.

AKP faşizmi yoldaşlarımızı kat-letti.

Yoldaşımız Günay Özarslan, 24Temmuz 2015 günü 15 kurşunla kat-ledildi.

Yoldaşımız Dilek Doğan, 22 Ekim2015’te annesi, babası ve kardeşle-rinin gözleri önünde kurşunlanarak,katledildi.

Yoldaşlarımız Çiğdem Yakşi veBerna Yılmaz 3 Mart 2016’da katle-dildiler.

Kürt halkına yönelik katliam vevahşet artarak sürüyor.

AKP faşizmi tüm bu katliamları-nın hesabının sorulmayacağını mısanıyor? AKP’den tüm bu katliam-larının hesabını misliyle soracağız.

Kürdistan Yakılıp Yıkılıyor. KürtHalkı Faşizmin Vahşetini Yaşıyor!

Kürdistan’da dağlar bombalanıyor,gerillalar katlediliyor, gerilla cena-zelerine işkence ve her türlü iğrenç-likler yapılıyor.

Kürdistan’ın mahalleleri, köyleri,ilçeleri, şehirleri yakılıyor, yıkılıyor,bombalanıyor. İnfazlar, işkenceler,sokağa çıkma yasakları, kuşatmalar,zorla göç ettirmeler… Tüm bunlaraylardır sistemli bir şekilde uygula-nıyor.

Kürdistan’da daha sütten kesil-memiş bebeklerimizden, 70 yaşındakiinsanlarımıza kadar bebek, çocuk,genç, yaşlı demeden halkımız katle-diliyor, kıyımdan geçiriliyor. Cena-zelerimizi bile toprağa veremiyoruz.Cenazelerimiz kaçırılıyor, kaybedi-liyor ya da apar topar gömülüyor.

Binlerce insanımız gözaltına alı-nıyor, işkencelerden geçiriliyor, ha-pishanelere dolduruluyor.

AKP faşizmi Kürdistan’da taş üs-tünde taş bırakmayarak kudurmuşbir halde topyekün saldırıya geçmişve bu vahşeti daha da tırmandırmanınhesabını yapmaktadır.

Kürt Halkı!Kendi kaderimizi belirleme hak-

kımız elimizden alınmış durumda.Topraklarımız ilhak edilmiş, kim-

DHKC Dersim İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliği Komutanlığı:

“ONUR POLAT ÖLÜMSÜZDÜR”BİRLEŞECEĞİMİZ ÖRGÜTLENECEĞİMİZ

SAVAŞACAĞIMIZ YER DHKC SAFLARIDIR!Tüm Dünya HalklarınınBaş Düşmanı HaydutABD Emperyalizmine

Karşı;Anadolu Halkına Kan

Kusturan AKP FaşizmineKarşı;

Bağımsızlığımız İçin,Demokrasi İçin, Adalet

İçin, Sosyalizm İçinBirleşelim, Savaşalım,

Kazanalım!Katlettiğiniz

Günay Özarslan’ın;katlettiğiniz

Dilek Doğan’ın;katlettiğiniz

Çiğdem Yakşi veBerna Yılmaz’ın

hesabını sormak için;vahşet uyguladığınız,kıyımdan geçirdiğinizKürt halkının hesabını

sormak için;kefensiz ve mezarsızbıraktığınız her bir

insanımızın hesabınısormak için;

binlerce kez ahınıaldığınız, kan

kusturduğunuzAnadolu halkının

hesabını sormak için;Dersim’deki eylemi

gerçekleştirdik.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!4

liğimiz, dilimiz, kültürümüz yasak-lanmıştır. Onlarca yıldır kıyımdangeçiriliyoruz. Binlerce insanımız me-zarsız bırakılmış, toplu mezar denilenbilinmez çukurlara doldurulmuş in-sanlarımız. Binlercemiz hapishanelereatılmış. Ulusal baskı tüm pervasızlı-ğıyla sürdürülürken aynı pervasızlıklasömürülmekteyiz. Aç açıkta bırakılan,sefalete itilen biziz. Yokluk, yoksullukbize “kaderimiz”miş gibi anlatılıyor.

Kimdir bize bu zulmü, bu terörü,bu baskıyı uygulayan?

Kimdir bizi yoksulluğun sefaletiniçine atan, aç bırakan?

Ne İstiyorlar Bizden?Bize bu zulmü uygulayanlar bizi

soyanlar, ABD emperyalizmi ve onunuşağı olan AKP’dir. Yaşadığımız buzulmün, bu vahşetin, bu kıyımın uy-gulayıcısı AKP faşizmidir. Bu zulmü,bu kıyımı planlayan ve onaylayan,AKP faşizmine tüm gücüyle destekolan ABD emperyalizmidir.

Halkımız düşmanlarımızı iyi ta-nımalıyız!

Düşmanımız, ABD’dir.Düşmanımız, faşizmdir ve bugün

faşizmi sürdüren AKP’dir.Düşmanımız; Sabancılar, Koçlar,

Özyeğinler, Zorlular ve diğer tümişbirlikçi tekelci burjuvalardır.

Hepsi birleşmiş ve bize saldır-maktadırlar.

Ne istiyorlar bizden?Dünya halklarının baş belası, baş

düşman, haydut ABD ve onun kö-pekliğini yapan faşist AKP, Kürt hal-kından tam teslimiyet istiyor.

Halk düşmanları Kürt halkı teslimolsun, biat etsin istiyorlar. Kürt halkıfaşizme, bu zulüm ve sömürü düze-nine boyun eğsin, direnmesin isti-yorlar.

Kürt halkı kendini inkar etsin;kimliğini, dilini, kültürünü inkaretsin, onurunu çiğnesin istiyorlar.

Kürt halkı, on yıllardır yaşadığızulmü ve terörü unutsun istiyorlar.

Bizden şehitlerimizi, katledilen-lerimizi, mezarsız bırakılanlarımızıunutmamızı istiyorlar.

Bizden adaletsiz kalmamızı isti-yorlar. Hayır! Unutmayacağız. Ya-şadığımız zulmü, sömürüyü ve tari-himizi, kimliğimizi unutmayacağız.

Hayır! Affetme-yeceğiz. Ve halkadaletsiz değildir.Bize bu zulmü ya-şatanları affetmeye-ceğiz. Düşmanları-mız olan dünyanınbaş teröristiABD’den, işbirlik-çisi AKP’den ve on-ların hizmetindekitüm katillerden, iş-kencecilerden hesapsoracağız.

Kürt Halkı!Bizi katlederek,

bize vahşet uygula-yarak dayatılan tes-limiyettir.

Bize anlattıkları“barış” masallarıyla,aldatmacalarıyla daamaçlanan teslimi-yettir.

Kimi zaman“barış, barış” diye-rek bizi teslimiyetezorluyorlar, kimi za-

man barış masallarını bir kenara atıpfaşist terörü en üst boyuta çıkartarakbizi teslimiyete zorluyorlar. Kimi za-man da bir yandan katlederken, biryandan da “barış” diyerek bize tes-limiyeti dayatıyorlar.

Ne Yapmalıyız? Savaşmalıyız!Kime Karşı Savaşacağız?Düşmanlarımız olan katil, eşkıya,

soysuz ABD’ye; onun uşağı, hiz-metkarı AKP’ye, bu zulüm düzeninindiğer sahipleri olan Koçlara, Saban-cılara, Zorlulara karşı savaşmalıyız.

Bizi katleden, işkence eden, ha-pishanelere dolduran ABD’den,AKP’den ve onların köpekleri olanpolisinden, MİT’inden, ordusundan,paralı askerlerinden, yargısından, va-lisinden, bürokratından, korucusun-dan, muhbirinden… Hepsinden hesapsormalıyız!

HESAP SORACAĞIZ!Kurtuluşun Yolu Nedir?Kürt halkının kurtuluşu Anadolu

halklarıyla birlikte omuz omuza ve-rerek emperyalizme ve faşizme karşıdevrim için savaştadır.

Kürt halkı, Anadolu’da yaşayanTürk, Ermeni, Arap, Laz, Çerkes,Rum, Çingene, Pomak… Tüm ulusve milliyetlerle birlik olmalıyız.

Tüm Anadolu halklarının “ka-deri” ORTAKTIR! Anadolu halk-larının düşmanları ORTAKTIR!Anadolu halklarının kurtuluşlarıda ORTAKTIR!

Anadolu’da yaşayan tüm ulus vemilliyetlerden, tüm inançlardan, tümezilen, sömürülen, zulme uğrayanhalklar olarak ortak düşmana karşıbirleşmeli, örgütlenmeli ve savaş-

Yaptığınız zulmün hesabınıbir bir soracak ve sizi cehennemeyollayacağız!

Dersim’de halk düşmanlarınayer yok! AKP’ye, onun itlerine,halkın katillerine, işkencecilere,hainlere, muhbirlere, halkı so-yanlara, sömürenlere açıkçasöylüyoruz. Halk düşmanlığın-dan vazgeçip af dileyin, değilsehalkın adaletine hesap vermek-ten kurtulamayacaksınız!

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

5GERİLLAYI DESTEKLE!

malıyız.Birleşeceğimiz ve Örgütlenip Sa-

vaşacağımız Yer DHKC Saflarıdır.DHKC saflarında, Cephe bayrağı

altında, Birleşelim, Savaşalım, Ka-zanalım!

Kurtuluşumuz devrimdedir.Devrim; emperyalizmi bu top-

raklardan kovmak, faşizmi yıkmakve zulmün, sömürünün, ulusal bas-kının, aşağılanmanın olmadığı Ba-ğımsız, Demokratik, Sosyalist birülkeyi kurmaktır.

Devrim için savaşmalıyız.Devrim için halk olarak silahlan-

malı, DHKC gerillalarına katılıp sa-vaşmalıyız.

Kurtuluş önderlerimiz Mahir Ça-yanlar’ın, Dursun Karataşlar’ın yo-ludur.

DHKC, Anadolu halklarının kur-tuluşunun adıdır.

Kurtuluş ABD emperyalizmineve uşaklarına karşı uzlaşmadan, geriadım atmadan dağlarda, şehirlerdegerilla savaşını büyütmekle müm-kündür.

46 yıldır bu topraklarda savaşanve kurtuluşa kadar savaşacak olanDHKC’dir.

DHKC Gerillaları olarak diyoruzki, Dersim’den tüm Kürdistan’a, To-roslar’dan İç Anadolu’ya Ege’ye,Karadeniz’den Trakya’ya tüm dağ-larda, tüm şehirlerde savaşımızı bü-yütecek ve düşmanı yeneceğiz.

DHKC Gerillaları olarak diyoruzki, sorulmadık tek bir hesabımız kal-mayacak.

DHKC Gerillaları olarak diyoruzki, katledilen tüm yoldaşlarımızınhesabını misliyle soracağız.

Halkımız!Dersim’in birçok yerinde barajlar

yaparak Dersim’i sular altında bı-rakmak istiyorlar. Bundaki amaçla-rından biri, sömürü ve vurgunu art-tırmakla birlikte asıl amaç gerillasavaşını engellemek için birçok yerisu altında bırakmaktır. Dersim’i sularaltında bırakmalarına izin vermeye-ceğiz.

Tüm halk düşmanlarını bize bil-dirin. Katilleri, işkencecileri, AKP’ninköpeklerini, muhbirleri, işbirlikçileri,hainleri… Bildiğiniz, gördüğünüz

tüm halk düşmanlarını biz DHKCGerillalarına söyleyin.

Halk Düşmanları, Katiller, İşken-ceciler Halkın Adaletinden Kaçama-yacaksınız!

Ne kalekollarınız, ne çok güven-diğiniz karargahlarınız, ne heronlarınız,helikopterleriniz ne her gün Kürt hal-kının üzerine bombalar yağdıran savaşuçaklarınız, ne de ordugahlarınız sizikoruyamayacaktır. Bunu iyi bilin! Hal-kın adaleti bulunduğunuz her yerdekarşınıza çıkacak!

BEKLEYİN!Yaptığınız zulmün hesabını bir

bir soracak ve sizi cehenneme yol-layacağız!

Dersim’in kazma kürek sevdalısıvalisi! İkide bir çıkıp şu kadar sığınak,şu kadar kazma kürek bulduk deyipduran AKP’nin köpeği vali kazmakürek Osman. O kazma küreklerlemezarınızı kazacağız. AKP’nin köpeğiolan, odasını halk düşmanı TayyipErdoğan’ın ve onun kuklası olan Da-vutoğlu’nun fotoğraflarıyla süsleyenkazma kürek sevdalısı valisinden,tüm halk düşmanlarına kadar topunuzdöktüğünüz her damla kanın hesabınıvereceksiniz.

Dersim’de halk düşmanlarına yeryok! AKP’ye, onun itlerine, halkınkatillerine, işkencecilere, hainlere,muhbirlere, halkı soyanlara, sömü-renlere açıkça söylüyoruz. Halk düş-manlığından vazgeçip af dileyin, de-ğilse halkın adaletine hesap vermektenkurtulamayacaksınız!

İŞTE HESAP SORUYORUZ!

Günay Özarslan’ın, katlettiğinizDilek Doğan’ın, katlettiğiniz ÇiğdemYakşi ve Berna Yılmaz’ın hesabınısormak için; vahşet uyguladığınız,kıyımdan geçirdiğiniz Kürt halkınınhesabını sormak için; kefensiz vemezarsız bıraktığınız her bir insanı-mızın hesabını sormak için; binlercekez ahını aldığınız, kan kusturduğu-nuz Anadolu halkının hesabını sormakiçin; Dersim’deki eylemi gerçekleş-tirdik. 30 Mart-17 Nisan PartimizinKuruluşunu Kutlama ve Devrim Şe-hitlerini Anma günlerinde, Parti-Cep-hemizin 22. yılını kutluyor, tüm şe-hitlerimizi bağlılıkla anıyor ve se-lamlıyoruz.

Bu eylemimizle Parti-Cephemizive tüm şehitlerimizi selamlıyoruz!YAŞASIN HALKIN ADALETİ!YAŞASIN HALKLARIN BİRLİĞİ, BERABERLİĞİ VE OR-TAK MÜCADELESİ!ŞEHİTLERİMİZ VE HALKIMIZADALETSİZ KALMADI, KALMAYACAK!YAŞASIN HALK KURTULUŞ SAVAŞIMIZ!KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ!DHKC DERSİM İBRAHİM ER-DOĞAN KIR GERİLLA BİRLİĞİKOMUTANLIĞI

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!6

Şahan olabilmek için doruklarında,umudu koyup çıkınımıza düştük yol-lara...

Biliyoruz, çok bekletttik seni.Uzun zaman oldu doruklarından bak-mayalı, adalet için silah çatmayalı...Ama artık son vereceğiz bu hasrete.O yüzden sevinçliyiz. Sevinçliyiz vebir o kadar da gururluyuz, onurluyuz.Çünkü, umudun isyan ateşini doruk-larına taşımak bize düştü. Bu seferdoruklarında şahan olmak bize düştü.Doruklarında adaleti kuşanmak bizedüştü. Ve elbette silah çatmak bizedüştü.

Sen ki, nelere şahitsin. Dağ-ların, ovaların, vadilerin, herbir kaya parçan nelere tanıkolmadı ki... Hele o çoşkunakan, bir boydan bir boya uza-nan Munzur'un neleri görmediki... Yeri geldi akan kanımızdankızıla kesti, kan aktı... Hertürlü zulme tanıksın, katliamlaraşahitsin.

Ve elbette tüm zulme ve kat-liamlara olduğu gibi yiğitliklereve yiğitlikleri yaratan kahramanlık-lara da şahitsin. Çünkü biz seni esasolarak kucak açtığın, bağrında taşıdığıno yiğitlerle sevdik. O yiğitlerin anla-tımlarıyla güçlendik, sana sevdalandık.O yüzden düştük yollarına.

Dersim, kervan artık yolculuğunutamamladı. Çıktığımız yolun sonundao heybetli, başı dik dağlarının do-ruklarındayız. Artık o doruklardanbakıyoruz. Patikalarını adımlıyor,vadilerinden geçiyor, Munzur’un obuz gibi sularından yudumluyor, ma-taramızı dolduruyoruz.

Bu yolculukta onlarca yıllık tarihikatıp yürüyüş kolumuzun önüne, öylegeldik sana. Her molada, sana varmakiçin attığımız her adımımızda o ta-rihten güç aldık. Spartaküs o tarihiniçinde, ardında ayaklanan, başkaldıranbinlerce köle ile birlikte... DemirciKawa vardı. Elinde de "artık yeter"diyerek, Dehak'ın kafasına indirdiği

balyoz... Sonra Bedreddin vardı. Ya-nında her zaman olduğu gibi BörklüceMustafa ve Torlak Kemal'le birlikte...Sana daha bir yaklaştığımızda SeyitRıza katıldı yürüyüş kolumuza. Ya-nında Alişer ve Zarife ile. O haklılıklabir kez daha "Dersim'e Sefer OlurZafer Asla" diyerek...

Mahir o gür sesiyle bir kez deDersim'den haykırmak için "Biz bu-raya dönmeye değil, ölmeye geldik"şiarıyla, bizimleydi taa en başındanberi yürüyüşün... Dayı’mız, her zamanolduğu gibi bize hedefi gösteriyordu.Kemal Askeriler, Nazım Karacalar,Selvi Uzunlar, Çaytaşı, Onikiler,Emirgan şehitleri ve elbette tüm şe-hitlerimiz, kahramanlarımız eşlik ettibize. Bu yolculukta tarihin yazıcılarıolan kahramanlarımız bizi yalnız bı-rakmadı. Her zaman olduğu gibi.

Dersim, Artık Hasretlik Bitti...

Yıldızlı bereliler dağlarında ve

"şimdi savaş zamanı." Dağlarınındoruklarında yakacağımız isyan ateş-leriyle umudu büyütme zamanı.

Evet Dersim, umudu büyütmemiziengellemek, bizi katletmek için dağlaraçıktığımızı duyanlar, şimdi ellerindengelen her şeyi yapacak. Oturduklarıyerden birileri talimat yağdırıp hak-kımızda ferman çıkaracak. Biz ise"Ferman padişahınsa dağlar bizim-dir" diyerek umudu büyüteceğiz.

Uğruna canımızı verdiğimiz hal-kımız arasından bizim dağlara çıktı-

ğımızı duyup heyecanlanan, coşkusuartan, morali yükselen, umutla-nanlar olduğu kadar geçmiştenörnekler vererek "bizi koruma"güdüsüyle, esas olarak kendikorku ve kaygılarının üzerinikapamak için bize öğütler ve-renler de oldu. Ama olsun bizdağların doruklarında yaktığımızisyan ateşini harlayarak pusludumanlı havayı da dağıtacağız.

"Gerçek güç silahların çı-karttığı seste değil, ona yol gös-

teren ideolojidedir" Bunu en iyisen bilirsin Dersim. Kimileri "barış"

diyerek düzene gitmek için elindengeleni yapabilir. Hatta elindeki silahlarıbunun için kullanabilir. Kimileri bununpeşine takılıp aynı yolu tutmak içinçabalayabilir. Kimileri bırakalım Der-sim tarihini, gerilla tarihinde bile ol-mamış bir şekilde, tek bir kurşun bilesıkmadan elindeki silahlarla birlikte,tüm birlik düşmana teslim olmuş ola-bilir. Bunu da meşru görebilir, bedelödemekten kaçabilir. Ama biz Dersimdağlarının doruklarından "KurtuluşaKadar Savaş" şiarını haykıracağız.Ve bu haykırış ülkenin dört bir yanındayankılanacak, hayat bulacak, başkatopraklarda filizlenecek.

Uzun lafın kısası Dersim, bu kav-gada artık omuz omuzayız. Kararlıyız,bilesin. Birlikte düşmana dar edeceğizburaları. Bu savaşta emin ol ki, sağasola eğilip bükülmeyeceğiz. BaşımızMunzur dağları gibi dik, Munzur suyu

OOnur Polat (Tarık) Dersim Dağları’ndaki İlk Günlerini Anlatıyor:

ARTIK DERSİM’İN DORUKLARINDANBAKIYORUZ HAYATA

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

7GERİLLAYI DESTEKLE!

gibi coşkun olacak. Ta ki, zafere kadar. O güzel günü birlikte görecek, bir-

likte karşılayacağız. Ve o gün geldiğindedağların doruklarından doğan güneşdaha bir güzelleşecek. Güzel doğacak.

Bu yolculukta birlikteyiz Dersim,ve bu yolculukta bir elimizde umu-dumuzun kızıl bayrağı, diğer elimizdeonlarca yıl isyan eden, baş kaldıranhalkların elinde olan kleşimiz, dili-mizde ise her zaman kurtuluşa kadarsavaş olacak...

���

SİLAHIMA...Artık beraberiz seninle, omuz

omuzayız... Dersim'in doruklarındaşafak söktüğünde gökyüzünü kızıl-laştıran güneşi birlikte seyrediyoruz...

Gittiğim, adım attığım her yerdesen varsın... Yürüyüşlerde, molalarda,oturduğum bir kaya parçasında yada bir ağacın dibinde hep yanımda,uyurken hep baş ucumdasın...

Şu saatten sonra hani derler ya"anca ölüm ayırır" işte bizi de bir-birimizden anca ölüm ayırır... Anla-yacağın et ile tırnak gibiyiz seninle,kopamayız, ayrılamayız birbirimizden...

Düşünüyorum da, ne çok bekledimseni, sana kavuşmayı. Dersim'in oyüce doruklarını birlikte adımlamayı...

"Tamam işte bu sefer kavuştuk"derken, yine olmadı, payımıza yinehasretlik düştü. O yüzden sana kavuş-mak için Dersim'e varmayı bekledik.

Birçok engeli aşıp "bırakıp sev-damızı kadife tenli zamanlara", sa-rılmak için soğuk tenine sana geldik...

Ve kleşim, uzun bir hasretliktensonra kavuştuk birbirimize. Birliktehesap soracağız artık düşmandan.Bir filozof hani demiş ya: "Gerçekşair kağıtlara değil, hayata şiir ya-zandır." Biz, seninle hayatın içindenice şiirler yazacağız... Yazacağımızşiirler yüreklere, beyinlere işleyecek...

Biz, sana koşarken ve heyecanla...Dört gözle beklerken seni... Dahabir sıkı sarılırken kundağına, kabza-na... Daha bir sağlam dayarken dip-çiğini omzumuza... Bir ananın ço-cuğunun üzerine titremesi gibi tit-rerken üzerine... Biz, sürerken mer-miyi ağzına... Kimileri ise; "artıksilahların miladı doldu" diyerek,senden uzaklaşmaya, seni terk etmeye

çalışıyor. Peki biz, terk edebilir miyiz seni?

Toprağa gömebilir miyiz? Düşmanateslim edebilir miyiz seni?

Bunları yapabilmemiz için; gör-müyor olmalı gören gözlerimiz... Duy-muyor olmalı işiten kulaklarımız...Kopmuş olmalı işiten kulaklarımız...Kopmuş olmalı seni kavrayan elleri-miz... Atmıyor olmalı kalbimiz... Vedüşünmüyor olmalı beynimiz...

Ama görüyorsa gözümüz... İşiti-yorsa kulağımız... Yerindeyse ve tu-tuyorsa ellerimiz... Atıyorsa gümbürgümbür kalbimiz... Düşünüyor vesorguluyorsa beynimiz...

Nasıl fark edemeyiz ülkemizde ya-şananları? Farkına varıp da bırakmakolur mu seni? Farkına varıp da gereğiniyapmamak olur mu hiç? O zaman in-sanız diyebilir miyiz kendimize? Ya-şayan ölülerden ne farkımız kalır?

Evet, kleşim, biz tek başımıza dakalsak, -Ki dünyada bir biz kaldık sa-vaşan- Biz görmeye, duymaya, sa-vaşmaya, kundağına sıkıca sarılmaya,namluna mermiyi sürmeye... Bir kö-şesine seni koyduğumuz M-L sandal-yemizde oturmaya devam edeceğiz...

Elbette ki, sen tek başına bir silahdeğilsin bizim gözümüzde. Sen ada-letsin halkın elinde olan.

Adalet! Nasıl da gerekli değil miadaletsizliğin kol gezdiği bu ülkeye.

Yönetememe krizleri derinleşipbüyüdükçe iktidarda kalabilmek içinhalkın karşısına her gün yeni birsaldırı politikasıyla çıkıyorlar. Hergün insanlarımız katlediliyor poliskurşunlarıyla. Her gün yeni bir baskıve zulümle uyanıyoruz güne. Çocuk-larımızın beyni sokaklara akıtılıyor.Birileri ceplerini doldururken, her günonlarca insan açlıktan ölüyor. Hergün dünya halklarının üzerine bom-balar yağıyor. Ülkemizin dört birköşesi Amerikan üstleriyle dolu. Tay-yip gibi asalaklar kaçak saraylar yapıpsefahat sürerken, bizim tek göz kon-dumuz başımıza yıkılmak isteniyor.Gençlerimiz yozlaşmanın batağındaboğulmak isteniyor... Aydınlar, sanat-çılar, gazeteciler "ya bendensin yada karşımdasın" denilerek, sustu-rulmaya, sindirilmeye çalışılıyor...

İşte sen bu halka reva görülen

adaletsizlikler karşısında adalet sim-gesisin, halkın elinde olan.

Adalet!... Öyle sıradan bir şeydeğil bu halk için. Ki, bunu en iyisen bilirsin kleşim...

Sen ki, her dönem isyan edenhalkların elinde olmuşsun, onlarlabirlikte baş kaldırmışsın... Bazen is-min kleş olmasa da isyan etmişsinpaşalara, beylere, sömürenlere...

Kah, Spartaküs'ün elinde mızrakolmuşsun... Kah, Bedreddin yiğitle-rinin elindeki yalın kılıç...

Kah Demirci Kawa'nın elindekiçekiç olmuşsun... Ve ayaklanan halk-ların elindeki orak...

Gün olmuş, işgalci Amerikan em-peryalizmine karşı savaşan Ho Am-ca'nın ve Vietkongların elindeki silaholmuşsun... Gün olmuş, "iki, üçdaha fazla Vietnam" diyen Che'ninelindeki silah...

Dün, Paris Komünarları'nın elin-deki silah olmuşsun... Dün, "arkamızMoskova, buradan bir adım bilegeri gitmek yok" diyerek, Nazi fa-şizmine karşı savaşan Kızıl Ordu yi-ğitlerinin elindeki silah...

Kızıldere'de kerpiç evin damından"Biz Buraya Dönmeye Değil, Öl-meye Geldik!" diyen Mahir'in veOnlar'ın elindeki silah olmuşsun...Çiftehavuzlar'da dalgalandırdığı orakçekiçli bayrağımızla düşmanla çar-pışan Sabolar’ın, Sinan Kukullar'ınelindeki silah...

"Ben Varsam Devrimci Sol Var-dır!" diyen Niyazi Aydınlar’ın elin-deki silah olmuşsun... Ve teslimiyetsaldırıları karşısında direniş destanlarıyaratan 122'lerimizin bedeni...

Düşmana "Asıl Siz Teslim Olun"diyen komutan Sibel'in elindeki silaholmuşsun... Ve Dersim'in Çaytaşı'ndadüşmanla çarpışan Dokuzlar’ın elin-deki silah...

Berkin için adalet isteyen Şafakile Bahtiyar'ın elindeki silah olmuş-sun... Yoldaşlarının hesabını sormakiçin Vatan işkence merkezinin kapısınadayanan Elif Sultan'ın elindeki silah...

Kuşatmada "Size Teslim Olma-yacağım!" diyen Günay'ın elindekisilah olmuşsun... Kah, barikatlardapolis ile çarpışanların elindeki taş,sopa, molotof, silah...

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!88

Şimdi ise kleşim, bizimlesin bukavgada... Çünkü dediği gibi şairin"umudun en bıçkın hali ile dağlaraçıkmışız" ve bizimle "dağlara çık-mıştır o kırmızı ve isyankar tarih..."

Şimdi seninle baş eğmez, isyankardağlarda hesap sorma, defter dürmezamanıdır...

Şimdi bu baş eğmez, isyankar dağ-lardan sesinin yankılanma zamanıdır...

Şimdi bu baş eğmez isyankardağlarda adalet zamanıdır...

Şimdi bu baş eğmez ve isyankardağlarda yıldızlı berelilerin, UMU-DUN ADI'nın zamanıdır...

Ve artık kleşim! Şimdi bu baş eğmez ve isyankar

dağlardan "Wes bo edeleti Ometi!"(*),"Wes bo Serdarema Dursun Kara-taş!(**), "Wes bo DHKP-C" slogan-larının yankılanma zamanıdır...

Ve artık kleşim! Şimdi bu baş eğmez ve isyankar

dağlarda Umudumuzun orak çekiçlibayrağının dalgalanma zamanıdır...

Ve artık Dersim be vayirniyo!(***)

Ve artık adalet bu dağlardadır! Ve artık Umut bu dağlardadır! Ve artık "Ra ma ra Çayan'ya"(****)

diyenler bu dağlardadır!... (*) Wes bo edeleti Ometi!: Yaşasın

Halkın Adaleti! (**)Wes bo Serdarema Dursun

Karataş!: Yaşasın Önderimiz DursunKarataş!

(***) Dersim be vayir niyo: Der-sim Sahipsiz Değil

(****) Ra ma ra Çayan'ya: Yolu-muz Çayanların Yoludur

***

Mutlaka Geleceğiz!Çıkıyoruz sığınaktan. Hava henüz

aydınlanmamış. Ama eli kulağındadırgüneşin karanlığı yırtıp dağların ara-sından süzülerek günü aydınlatmasının...

Günlük olarak yaptığımız keşfi-mizi yapıyoruz. Etraftaki tepeleredürbün çekip, bir düşman hareketliliğiolup olmadığını kontrol ediyoruz...

Keşfimizde bizi henüz gökyüzündenkaybolmamış ay, diğer yandan gök-yüzünü kızıllaştıran şafak eşlik ediyor...

Keşif bitiyor. Yolumuzu ve tümdağları bir halı gibi kaplayan yap-rakların üzerinden geriye dönmek

için hareketleniyoruz... Keşif yaptığımız yerden ayrılırken

son bir kez daha gökyüzünün kızıl-laşan yüzüne dönüp "bir gün mutlakageleceğiz ve adaleti kuşanan elleri-mizle kapınızı çalacağız. Kapınızıçaldığımız o gün artık hiçbir şeyeskisi gibi olmayacak bu diyarlarda.Ve siz artık kaçacak delik araya-caksınız... Bekleyin bizi geleceğiz...Mutlaka geleceğiz..." diye haykırı-yorum içimden...

Ne demişti yüzyıllar öncesindenBaba İshak: "Gayrı hak yolundakılıç kınından çıkmalı..."

Biz de diyoruz ki: "Artık Adaletiçin, Hesap Sormak için bu dağlardaisyanlar diyarı Dersim'de namlularkızgınlaşmalı ve kızıllaşmalı..."

Ve devam ediyor Baba İshak,yüzyıllar öncesinden bize çağrı yap-maya: "Gayrı zalimlerin sarayınatekmil kılıç kuşanıp, at sürelim.Nic'olursa olsun..."

Ve biz de bugün diyoruz ki: "He-sap Sormak için, adalet için bedelödemekten çekinmeden kuşandığı-mız adaletin simgesi kleşimizle Kur-tuluşa Kadar Savaşacağız...Ta ki,zulmün saraylarını yıkana kadar..."

Hesap Sormak... Adalet için Hesap Sormak... Tüm zulümlerinin hesabını sor-

mak...Çektirilen tüm acıların hesabını

sormak... Analarımızın akıttığı göz yaşla-

rının her damlasının, çektikleri acılarınher zerresinin, hesabını sormak...

Beyinleri sokaklara akıtılan in-sanlarımız için, Berkin için hesapsormak...

Her gün iş kazası denilerek kat-ledilen işçiler için, Soma'da katledilen301 madenci için hesap sormak...

Keyfi polis baskınlarına karşı di-renen, polislere elini kolunu sallayarakistedikleri yere giremeyeceğini gös-teren ve katledilen Dilek Doğan içinhesap sormak...

Diri diri yakılan, katledilen in-sanlarımız, yoldaşlarımız için hesapsormak...

"Size Asla Teslim Olmayacağım!"diyen ve 15 kurşunla katledilen, Sa-bo'nun kızı Günay’ımızın hesabını

sormak... Bu kokuşmuş, her yanından pislik

akan düzeni yıkmak, yerle bir etmek,yok etmek, tarihin çöp sepetine yol-lamak için hesap sormak...

Dünyayı Bir Kez de Türkiye'denSarsmak için Hesap Sormak...

Safları netleştirmek, dostu düş-mandan ayırmak için hesap sormak...

Hedefi göstermek için hesap sor-mak...

Hesap sormak için çok nedenimizvar...

O yüzden hesap sormak için yanıptutuşuyoruz...

O yüzden yatıp kalkıp hesap sor-mak istiyoruz...

O yüzden sürekli komutanımızaher konuşmada, "gidelim" diyoruz...

O yüzden her hücremizde hesapsormanın sıcaklığını hissediyoruz...

O yüzden sabırsızız... O yüzden heyecanlıyız... Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki;

hiçbir güç, imkansızlıklar, olanaksız-lıklar, tecrübesiz olmamız, yeni olma-mız, doğa koşulları... Hiç bir şey bizimhesap sormamızın önüne geçemez...Bu yolda önümüze çıkan bütün engelleriparçalamaya, aşmaya kararlıyız...

O yüzden haykırıyoruz bu dağ-lardan... Anadolu'nun isyan toprağıDersim'in toprağına:

Bir Gün Ansızın Geleceğiz!Umudumuzun Gücü, HalkımızınÖfkesi, Adaletimizin Şaşmaz Kılıcıile Geleceğiz!...

O yüzden diyoruz ki; valisi, kay-makamı, savcısı, hakimi, polisi, as-keri, MİT'i, iti ile tüm halk düşman-ları... Korkun bizden... Çünkü, gele-ceğiz, Adaleti kuşanıp geleceğiz. Vebiz ansızın geldiğimizde, artık kapı-nızı çalmaya başladığımızda kaçacakdelik, saklanacak çukur arayacaksınız.Ama biz, sizi orada da bulup hesapsoracağız...

Ve son olarak, bu dağların yüce,başı dik doruklarından diyoruz ki:

Bekleyin Bizi Halk DüşmanlarıGeleceğiz!

Hesap Sormak İçin Geleceğiz! Çektirdiğiniz Tüm Acıların He-

sabını Sormak İçin Geleceğiz! Mutlaka Geleceğiz!

Onur Polat (TARIK)

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

99GERİLLAYI DESTEKLE!

Merhaba Parti’me;Yıllardır özlemini duyduğum yer-

de olmaktan, Dersim dağlarında sa-vaşmaktan dolayı çok mutluyum.

Parti’min bana verdiği görevinsorumluluğunun farkındayım, o yüz-den Parti’min bana olan güveniniboşa çıkartmayacağıma, bir Cephegerillası nasıl olması gerekiyorsaöyle olacağıma söz veriyorum.

Bugün “silahlı mücadelenin bittiği”yaygaraları altında silahlı mücadeleyitasfiye etmeye çalışanlara karşı, Kürthalkının geleceğini pazarlık yapanlarakarşı, her gün insanlar katledilirken,tutuklanırken hala “barış”tan bahse-denlere karşı... Ellerinde silahlarıyla,eller yukarıda direnmeden teslim olan-lara karşı, kaymak tabakayı korumakadına direnmemenin teorisini yapanlarakarşı... Bugün silahlı mücadele ve si-lahlı mücadeleyi büyütmek, yaymakönemli bir yerde duruyor. O yüzdenisyan ateşini bu kez dağlarda yakmanınönemi ortada. Ve ben de bunu bilerekhareket edeceğim.

Hayatta iyiye, güzele dair ne varsa,insanı insan yapan değerlerin hepsinisevgiyi, vefayı, bağlılığı, saflığı, te-mizliği, değer vermeyi... Tüm herşeyi gerçek anlamda Parti’mden öğ-rendim. Parti’m iyiye, güzele dair nevarsa onun temsilcisidir, gelecek güzelgünlerin habercisi, halkımızın umudu,yarınıdır. Bu kokuşmuş düzeni yıka-cak, alaşağı edecek, tarihin çöp te-nekesine gönderecek tek güçtür. Bubayrağın altında yaşamaktan, savaş-maktan dolayı mutluyum.

Her zaman Dersim dağlarında birgerilla olmayı istemişimdir. BundaDersimli olmamın yanında Dersim’deşehit düşen gerillaların anlatımını sü-rekli dinlemiş olmamın etkisi büyük.Dağlara her zaman ayrı bir sevgim,arzum olmuştur. Daha önce bulun-

duğum, çalışma yaptığım yerlerde,Kemal Askeri’yi, Mürsel Göleli’yi,Yalçın Çakmak’ı, Nihat Kaya’yı,Ahmet Güder’i sürekli anlatırlardı,onların yaşamlarını, gerillalarımızınnasıl yaşadıklarını, nasıl örnek ol-duklarını anlatırlardı. Tüm bunlar be-nim gerillaya ayrı bir sempati duymamısağlamıştır. Bunların yanında şehidimizBerkan Abatay’ı da anmadan geçe-mem, çünkü ilk tanıştığım dönemlerdeBerkan Abatay’ın kendi ağzından ya-zılmış hayatını okuduğumda çok et-kilenmiştim ve devrimcilik yapmamdabüyük payı vardır. Çaytaşı şehitlerinin,Onikilerin, Emirgan şehitlerinin, Der-sim dağlarını adımlayanların, kanlarınıakıtanların, elde silah savaşanların,direnenlerin ve tüm şehitlerimizinyaktığı isyan ateşini sürdürmek, onlaralayık olmak boynumuzun borcudur.

Şehit düşersem doğduğum, bü-yüdüğüm mahallemde Sarıgazi’debulunan ve şehitlerimizin de olduğuiki mezarlıktan birinde gömülmekistiyorum. Eğer Sarıgazi’de ki me-zarlıkların ikisinde de yer buluna-mazsa Gazi’de şehitlerimizin yanınagömülmek istiyorum.

Yoldaşlarıma, halkıma selamla-rımı, onları çok sevdiğimi söyleyin.Herkesi sıkıca kucaklıyorum.

Saygı ve sevgilerimle...YAŞASIN HALKIN ADALETİYAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞYAŞASIN DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ

����

Aileme;Merhaba

Özlem ve hasretle sıkıca kucak-lıyorum, anne ve babamın ellerindenöpüyorum... Öncelikle hepinizi çoksevdiğimi bilmenizi isterim.

Siz bu mektubu okuduğunuzda

ben aranızda olmayacağım ama buayrılık fiziki bir ayrılık olacak, benyine, her zaman sizin yanınızda ola-cağım, o yüzden üzülmeyin. Yanınızagelen yoldaşlarımla birlikte ben degelmiş olacağım, onlara kapınızı herzaman açık tutun, gelenleri oğlunuz,kızınız, kardeşiniz gibi görün. Kapı-nıza gelen yoldaşlarımın benden birfarkı yok, karşınızda duran kişi kendioğlunuzdur, bunu unutmayın.

Bugün bu çürümüş düzene karşısavaşmaktan, mücadele etmekten başkayol, başka bir çözüm yok. Bugün enufak bir hak arama eylemine azgıncasaldırılıyor, insanlar gaza boğuluyor,TOMA’larla su sıkılıyor. Onbeş yaşındaki çocuklarımız katil polislerin attığıgaz bombalarıyla katlediliyor, katillerkorunuyor. İnsanlar açlıktan ölürkenbirileri zenginliklerine zenginlik katıyor.“Ya benden yanasın ya da karşımdasın”denilerek insanlar baskı altına alınıyor,tutuklanıyor. Birileri kendilerine sa-raylar yaptırarak yaşarken, halkın ge-cekondusu başına yıkılmak isteniyor...Ve bunlar gibi onlarca şey yaşanıyor.Pir Sultan'ın dediği gibi "bozuk dü-zende sağlam çark olmaz", işte biz debu bozuk düzeni yıkmak için savaşı-yoruz, ölüyoruz.

Üzülmeyin oğlunuz haklı bir davaiçin mücadele ederken şehit düştü.Ölümümün tek sorumlusu bu düzen,bu devlettir. Öfkenizi bu çürümüşdüzene ve onun devletine yönlendirin.

Cenazem Parti-Cephe gelenekle-rine göre olacaktır, cenazemle ilgiline yapmanız gerektiğini yoldaşlarımsize söyleyecektir.

Kendinize çok iyi bakın. Hepiniziayrı ayrı özlem ve hasretle sıkıcakucaklıyorum, anne ve babamın el-lerinden öpüyorum. Sizi çok sevi-yorum. Oğlunuz

Sevgi ve Selamlarımla...

Onur Polat’ın Parti’ye ve AilesineYazdığı Mektuplardan;

“Bir Cephe Gerillası NasılOlması Gerekiyorsa Öyle

Olacağıma Söz Veriyorum”

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!1 0

Onur’u bekleyen kitle çok coşkulubir kitleydi. Marşlarla, sloganlarlabekliyorlardı. Onur’un büyüdüğü ma-halle olduğu için mahalle arkadaşları,iş yerinde çalıştığı esnaflar hep ora-daydı. 22.30 gibi mahalleye giriş yaptıcenaze arabası. Uzaktan konvoy ha-linde korna sesleri gelmeye başlayıncageldiklerini anladık, alkışlar ve slo-ganlarla karşıladık. Cemevinden sesiduyan kitle koşup geldi. Cenaze ara-cının yanımıza vardığı an tam bir iz-dihamdı. Güzel bir izdiham... İnsanlartabutu omuzlamak için birbirini ezdiler.Bir süre itiş kakıştan dolayı araçtanindiremedik tabutu. Sonra indiripomuzlarda cemevine getirdik. Morgbölümüne koymadan önce bahçedekonuşma yapıp marş söyledik. Sonramorga koyduk cenazeyi, burada daizdiham yaşandı, herkes cenazeyi gör-mek için içeri girmeye çalışıyordu.Biz de cenaze yıkanmadığı için hiçkimseyi alamadık içeriye. Şahanımızınbir gözü parçalanmış, yok olmuştu,ağzı hafif yana kaymış. Diğer tarafıise çok güzeldi. Alnı kandı. Gülüm-seyen bir ifadesi vardı.

09.00’da kahvaltı yaptık topluca.Kahvaltıdan sonra görevli toplantı-larını yaptık. Sonra da mahalleyi,cemevinin bahçesini pankartlarla süs-leyip Grup Yorum müzikleri açıpbeklemeye başladık.

11.00 gibi 30-40 kişi el ilanlarıylasesli çağrıya çıktı.

Bir ara bir akrep ve TOMA gelipelektrik direğini sökmeye başladı.Telikoparmak için uğraşıyorlar. GittikTOMA’nın önüne, “gerizekalı mısınsen, elektrik telini kopartmaya çalı-şıyorsun, herkesi öldüreceksin burada.Kendin de kül olacaksın haberinyok” dedik. Kitle de üzerine yürüyüptepki gösterince gittiler.

11.30’da yıkama başladı. 13.00’tedini tören oldu. Dini törenden sonratekrar morga alıp süsledik Onur’u.Kırmızı bir yazma ile Onur’un başınısardık. Parçalanan gözünü yazmaylakapattık. Başına da yıldızlı bir keptaktık. Tek tip kıyafet giymiş arkadaş-lardan oluşan güvenlik zinciri oluştu-ruldu, katafalk bahçeye getirildi. Saygıduruşuyla başladı anma. Saygı duruşusırasında “di yarenler haydi” şarkısınıçaldık. Megafonu telefona dayayıp, osessizlikte kısık seste çaldı şarkı. Yavaşyavaş kitle de eşlik etmeye başladı.Saygı duruşunun ardından konuşmalaryapıldı, şiir okundu. Babası da bir ko-nuşma yaptı, gelenlere teşekkür etti,“hepinizin ayaklarından öperim” dedi.

Sonra sırayla herkese gösterdikOnur’un yüzünü. Alnından, tabutun-dan, yanaklarından öptüler.

Emniyet müdürü cemevi başkanınıaramış, “Demokrasi Caddesi’ne gi-rerlerse saldırırız” demiş. Herkes ha-zırlıklıydı. Hiçkimse cenazeye do-kunamaz dediler. Güvenlik zincirininiçinde cenazemizi alıp yürüyüşe baş-

ladık. Zincirdeki arkadaşların hepsi“bu cenaze bizim namusumuz” diyebakıyorlardı. Onların heyecanını iz-ledim. Sürekli kendi aralarında “sal-dırırlarsa şöyle yaparız, böyle yaparız”diye konuşuyorlardı. Demokrasi Cad-desi’ne aracın içinde soktuk cenazeyi.Kaymakamlığın önününden geçincetekrar indirdik, omuzlara aldık.

Onur’un arkadaşları çok kalaba-lıktı cenazede, her işe koşturdular.

Çok yardımcı oldular. Mezarlık-taki programımız da güzel oldu.Defin yapılırken “DERSİM’DE SA-VAŞAN GERİLLAYA BİN SE-LAM/DHKC” pankartı açtı milisler.Yorum iki şarkı söyledi, şiirler okun-du. Mezarını çiçeklerle süsledik. Tah-tasına kızıl fular bağladık ve beretaktık.

Cenazeden sonra kadınlar biziçaya çağırdı, evlerine gittik. Herkesiçok etkilemiş, yüzleri gülüyordu.ölümüz bile umut oluyor bu halka..

Onur’un çocukluk arkadaşları“Sarıgazi Onurdur Onuruna SahipÇık” sloganlarını attılar.

Cemevinin etrafı güzel düzenlen-mişti. Büyük boy gerilla fotoğrafları,ozalitten duvar gazetesi gibi çağrılar,kızıl flamalar vardı. Kapıdan girincekarşıda Onur’un büyük boy fotoğ-rafını asmıştı arkadaşlar. “Dersimdedüşene, dövüşene bin selam” “Der-simin şahanlarına biz selam”sloganlarısık sık atıldı.

Onur Polat’ın Cenaze Töreninden İzlenimler…“Dersim’de Düşene Dövüşene Bin Selam”

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

1 1GERİLLAYI DESTEKLE!

�� Biz diyoruz ki; öncü güç gerilla, halktan ayrı bağımsız bir güç değildir.

Halkın savaşını halk adına yapan bir avuç “maceracı” hiç değildir.

� Gerillalar halkı örgütleyen, halkı savaşa katan ve halkın savaşını örgütleyen

öncülerdir.

� Biz diyoruz ki; gerilla savaşının, hedefi ve kapsamı iktidar mücadelesidir.

İktidar hedefli bir mücadelenin öncülüğünü yapan gerillanın yaptığı eylemlerde, gerilla harekat tarzı da iktidara göre şekillenmek durumundadır.

� Biz diyoruz ki; gerilla zor koşulların savaşçısı olmakla, hedefine kilitlenmiş

her savaşçı gibi, hedefi gözden kaçırmadan yaşadığı koşullarla baş edebilecekbir kültürel şekillenişi kendinde yaratmak zorundadır.

� Biz diyoruz ki; gerilla her şart altında çözüme kilitlenen bir savaşçıdır.

Karşılaştığı her zorluğu; o an yaşadığı, bulunduğu yerin özelliklerine, olanaklarınagöre yaratıcılığını kullanarak aşmasını bilmek zorundadır.

� Biz diyoruz ki; gerilla halkın çelikleşmiş iradesidir. Ve bu irade, karşısına

çıkan her zorluğu alt etmeye ve iktidara kilitlenmiştir.

� Biz diyoruz ki; gerilla, olanaksız koşulların savaşçısıdır. O, her şeyi

dışarıdan bekleyen, güce ve silaha tapan bir anlayışla hareket edemez. Onungerçek silahı, kitleleri iyi tanıyıp örgütlemesi ve hareket ettiği araziyi herparçasıyla tanımasıdır.

� Biz diyoruz ki; gerilla için silahların büyüklüğü ya da küçüklüğü belirleyici

değildir. Onu kullanan iradenin gücü temel önemdedir. Bu irade, yöneldiğihedefe eldeki silahlarla ve olanaklarla en etkili vuruşu yapabilecek iradedir.

� Biz diyoruz ki; gerillaya asla hiçbir yerden hazır silah ve mühimmat gel-

meyecektir. Bunu bekleyen gerilla kendini hareketsizliğe ve tükenişe götürür...Gerillanın esas silah kaynağı düşmandır...

� Biz diyoruz ki; gerilla halktır. Gerilla savaşı halkın savaşıdır. Bu nedenle

halktan olan, halkın çıkarlarından yana olan, halk için çarpan her yürek gerillaolabilir.

GERİLLA HALKTIRBiz Diyoruz ki;�

Merhaba Sevgili Şafak, Bahtiyar,Elif, Berna ve Çiğdem,

Sıradakinin Ölümü O, ne önde ne arkadasırada sıramızdaydı..Ve yanındakinin kanlı başı onun omzuna eğilince ona sıra gelince sayısını saydı...Söz istemez.Yaşlı göz istemez.çelenk melenk lazım değil...SUSUN.SIRA NEFERİ UYUSUN...

“Sıra Neferi” şiiri, yaşım 25'e gel-diğinde, ilk ezberlediğim şiirdi. Nedenezberlememi istemiştiniz bilmiyorum.Zar zor da olsa ezberledim. İlk okudu-ğumda çok anlamlı bulmuştum bu şiiri,sizler şehit düşene kadar da böyleydi.Ama sizden sonra artık bu şiir benimiçin anlamlı olmaktan da öte bir gerçeklikhalini aldı. Sizler romanlarda yazılan,şiirlerde anlatılan, Anadolu halklarınındilinde kulaktan kulağa yayılan kahra-manlarsınız. Ve kitaplardan okumadımsizleri, gördüm, konuştum. İlk eğitimçalışmamda Berna vardı yanımda. Nekadar da sıkılmıştım değil mi Berna?Sen hiç ara vermeden çalışıyordun,bense iki de bir ara veriyordum...

Kim demiş ki Ernesto Che Gueva-ra'nın Bolivya'da öldüğünü? Kim demişki İspanya iç savaşında, faşist Franco'yakarşı savaşan Dimitrov Taburu'ndakisosyalistlerin öldüğünü? Kim demişki Spartaküs'ün Vezuv yanardağındabaşlattığı isyanın bittiğini? Kim demişki Bedreddin'in, Börklüce'nin, TorlakKemal'in, Demirci Kawa'nın, Rosen-berg'lerin, Tanya'nın, Ho Amca'nın ve13 milyon Vietnamlının, 23 milyonSovyetler Birliği insanının, “Biz burayadönmeye değil ölmeye geldik” diyenMahir'in, "Biz kazanacağız, çünkü bizhalkız ve haklıyız" diyen Dayı'nın, onbinlerce Kürt gencinin, Hasan Tahsin'in,Karayılan'ın, Sütçü İmam'ın, Çakırca-lı'nın, Köroğlu'nun, Pir Sultan'ın öl-düğünü. Onlar yaşıyor. Ve ben hergece yattığımda ertesi gün güneşindoğacağına nasıl inanıyorsam onlarınyaşadığına da öyle inanıyorum, çünküsiz varsınız.

Eğer dünyanın Türkiye'sinde 2016yılında birileri hala bunu söyleyebili-yorsa bu sizin sayenizdedir.

Merak ediyorum; bu ülkenin ay-dınları neredeler? Bugün bu topraklardagerçek sevgiyi, gerçek öfkeyi, gerçekkini, gerçek cesareti ve gerçek olanher şeyi temsil eden Çiğdem’i, Berna’yıanlatmaktan daha anlatılmaya değerne olabilir?

Hayır! Kabul etmeyeceğim, üç ku-ruşluk çıkarlarının peşinde köle olanakranlarınca Çiğdemler’i, Bernalar’ıgazetelerin bilmem kaçıncı sayfasındaiki sütun bir haberle geçilip unutul-masını kabul etmeyeceğim.

Şairler, neyi yazıyor yanı başındakidestanı görmüyorsa? Ressamlar neyiçiziyor Elif'in çapraz koşusunda dal-galanan saçlarını ve düşmanın yerlerdesürünen halini çizmiyorsa? Yazarlarkimin hikayesini anlatıyor?

Çiğdem olsaydı derdi ki hızlı hızlı"Biz anlatacağız, kim anlatacak, kos-koca örgütümüz var bizim, boşver senonları..." sonra hemen koştura koşturabir yerlere yetişirdi yine...

Eylemden önceki görüntülerinizi ya-yınladılar Çiğdem. Seni nasıl tanıdımbiliyor musun? Aceleciliğinden... Sankibirazdan başlamak üzere olan bir sinemafilmine yetişmeye çalışıyorsun, ya dakarşıya geçecek son vapuru yakalamayaçalışıyorsun... O kadar hızlı girip çıkı-yorsunuz ki kameranın görüntü alanın-dan. Televizyonlar o kısacık görüntüyütekrar tekrar göstermek zorunda kaldılar.

Söyle bana sevgili Berna? Nasılanlatmalıyım yüreğinde koca bir halksevgisiyle yanıp tutuşanların ölümegiderkenki aceleciliğini?

Yaşamım sizi tanımış olmamla bü-yük bir anlam kazandı sevgili yoldaş-larım. Ne kadar yaşarım bilemiyorum(Bunu ölümü sizin kadar sıradanlaştı-rabildiğim için söylemiyorum, ölümdenkorkuyorum. Ama sizi, bu halkı, buvatanı çok seviyorum. Ve bu üçünüsevmek bu ülkede kendine uzun birömür biçmemek için yeterli bir neden.)ama yaşadığım zaman boyunca sizianlatmak gibi büyük bir sorumluluğumvar artık.

Ve çok iyi biliyorum, nasıl ki "Di-lek'in hesabını biz soracağız, kanı

yerde kalmayacak" derken Çiğdem'ingözlerinde Şafak'ı görüyorsam, bugünde başkalarının gözlerinde Çiğdem'igörüyorum.

Ve eğer kendi savaşımı kazanıp bi-rilerinin gözlerime bakarken onlarıgörmesini sağlayabilirsem benim hi-kayemi de anlatacak birileri olacağındanhiçbir şüphem olmayacak.

Sevgili Şafak, Bahtiyar, Elif, Bernave Çiğdem yeni bir kuşağın haberci-lerisiniz. Beynimizin en temiz köşesindebarınan Che, bundan 50 yıl önce Tri-continental'e gönderdiği mesajda "Tümeylemimiz emperyalizme karşı bir savaşnarasıdır... Ölüm nereden ve nasılgelirse gelsin... Savaş sloganlarımızkulaktan kulağa yayılacaksa ve silah-larımız elden ele geçecekse: Ve baş-kaları mitralyöz sesleriyle ve de savaşnaralarıyla cenazemize ağıt yakacak-sa... ÖLÜM HOŞ GELDİ, SEFA GEL-Dİ" diyordu. Che'nin bu mesajındansonra binlerce devrimci dünyanın birçok yerinde defalarca kez bu sözünaltına, son nefeslerine kadar halkınsavaşını vererek imzalarını attılar. Vekomutan Ernesto Che Guevera bu sö-zünü dünyanın Türkiye'sinde, 2016yılında tekrar en güçlü şekilde haykıransizlere Havana'daki anıtından selamçakıyor.

Tanya, 25 Kasım 1941'de yakalan-dıktan sonra sabaha kadar süren iş-kencelerin ardından yağlı urganı incecikboynuna geçirdiklerinde "Yoldaşlar!Neden bu ka dar kas vet li si niz? Öl mekiçin kork mu yo rum! Hal kım adı na öle -ce ğim için mut lu yum!" derken 1 Nisan2015'te, dünyanın Türkiye'sinde Şafakve Bahtiyar'ın halkı için ölüme giderkenki coşkusunu görüyordu. Elif'in he-sapsızlığını, Çiğdem ve Berna'nın ace-leciliğini... Çünkü Tanya hemen son-rasında aynen şöyle demişti cellatlara"Siz beni şimdi asıyorsunuz ama yalnızdeğilim. Biz iki yüz milyon insanız.Hepimizi asamazsınız. O gün bugündürcellatlar hala anlamadılar bu cümleninanlamını. Tanyalar’ı, Şafaklar’ı, Bah-tiyarlar’ı, Elifler’i, Bernalar’ı, Çiğ-demler’i bitiremezler.

Son olarak da bilin ki "Biz de siziçok seviyoruz" ve bilin ki düşmeyeceko bayrak yere...

Yoldaşları Anlatıyor:“Şafaklar’ı, Bahtiyarlar’ı, Elifler’i, Bernalar’ı, Çiğdemler’i Bitiremezler”

Mahir Çayanlar tarih sahnesineçıktıklarında “dünyanın Türkiye’sin-den devrim yapmak” için adım at-mışlardı. Bu iddialı sözle birlikteTürkiye’de devrim yapacakları id-diasını netleştirmişlerdir. Kızılderemanifestosu Cepheliler’in elinde kızılbir bayrağa dönüşmüş, iktidar pers-pektifiyle yürüyen bir hareket halinegelmiştir.

THKP-C ile birlikte Anadolu’dayeni bir sayfa açıldı. Türkiye devri-minin Kızıldere’deki somutlanmışhali Anadolu ihtilalinin meşalesidir.Mahir Çayan yeni sömürgecilik iliş-kilerini ülkemize uyarlayarak, silah-ların ideolojik güçle nasıl kullanıla-cağını göstermiş oldu.

Politikleşmiş Askeri Savaş Stra-tejisi; suni dengeyi kırmak, halkapolitik bilinç taşımak ve halkı devrimsaflarına kazandırmak için silahlı sa-vaşa başvurmayı gerektirir. Silahlıpropaganda askeri değil, aslında po-litik mücadele biçimidir. Kitlelerioligarşinin ideolojik, siyasi etkisindenkurtarmak, oligarşinin “yıkılmaz”olmadığını halka göstermek için ve-rilir. Devrim mücadelesi anti-em-peryalist, anti-oligarşik halk devrimiolacaktır.

Mahir Çayanlar ülkemiz gerçek-liğinden yola çıkarak Türkiye dev-riminin yolunu netleştirdiler. Silahlımücadelenin başlatılması ve bunauygun stratejinin geliştirilmesi Tür-kiye devrim tarihinde önemli bir dö-nemeçtir. Yeni geleneklerin oluştu-rulduğu, anti-emperyalist bilincingeliştiği, teslim olmama geleneğinin

miras bırakıldığı bir dö-nemdir. Türkiye halklarınezdinde Kızıldere Ma-hir Çayanlar’ın yarattığıbir milattır. THKP-C’nin bittiğini düşünenoligarşi sadece fiziki biryok oluş gördü. Mahir-lerin mirasına sahip çı-

kan Cepheliler, Kızılde-re’nin savaşını büyütmektedir.

Kızıldere’nin Teslim Olmama Ge-leneğini Sürdürmekteyiz

Ancak devrim iddiası net olanlarteslim olmazlar. Bugün ülkenin dörtbir yanında düşmanın tüm saldırılarınakarşın savaşı büyütmemiz, ideolojikgücümüzün, bu ideolojiyle uygulanandoğru politikaların sonucudur. 46 yılboyunca aynı ilkeyle hareket ettik.Yolumuz, “sarp, dolambaçlı ve en-gebeli”dir. Ancak doğru stratejiyle,halka güvenle savaşanlar kazanabilir.Ve ancak Kızıldere yolunda yürüyenlerkazanabilir. Kurtuluşa kadar savaşşiarıyla savaşacağız! Yolumuz Ça-yanlar’ın yoludur!

“Ot Bile KökününÜstünde Biter.”Baba İshaklar’danKızıldere’ye;Sabolar’danŞafaklar’a...

“Mahir Hüseyin Ulaş;Kurtuluşa Kadar Savaş!” slo-ganı belki de devrim tarihi-mizin en coşkulu, en akıldakalıcı ve ciltlerce kitabı tekcümlede anlatan en özlü slo-ganlardan biridir. Bu slogan“savaş” der, “kurtuluşumuzsavaştadır” der. O zaman on-ların sözleri aklımıza gelir.Ne der Mahir;

“Amerikan emperyalistlerive onun köpekleri uzun yıl-lardır; neyimiz var neyimizyoksa alıp götürdüler. Emekçi

halkımızın ve bütün çalışanların alın-terini ve emeğini çaldılar, (...) Geriyebize açlık, tahammül edilemez birsefalet ve binlercemizi kırıp geçirenhastalıklar, halkımızı karanlıkta ya-şamaya mahkûm eden bir cehaletbıraktılar. (...)

Kendi topraklarımız üzerinde kölebir halk haline getirdiler.

Bu durum hep böyle sürüp gidecekmidir?

Hayır, BİN KERE HAYIR!Bu durum böyle sürüp gidemez;

artık isyan etmek, silaha sarılmakişgalci düşmanı alaşağı etmek içinharekete geçmek zamanı gelmiştir.”(Adalıların Türküsü, THKP-C 1No’lu Bülteni, Syf:11-12)

Mahirler bu sonuca nasıl vardılar.Onlara bu sözü söyleten bilinçtir.Bu “Anadolu İhtilali”nin bilincidir.Ayakları bu topraklara basıyor ol-manın bilincidir. Savaşarak kurtulacakolmanın bilincidir. Halka ve halkıngeleneklerine güvenin bilincidir.“Havva Ana’nın doğumuna şahit”Anadolu’nun bilincidir.

Hiçbir şey boşa gitmez. Anadolutarihinde yaşanmış her baş kaldırı,her isyan kendine bir yol bulmuştur.Tüm bu isyanlardan çıkarılmış dersler,devrimcilerin sırtını yaslayacağı güçduvarıdır. Gücümüz halktadır.

Görevimiz devrim için savaşmak,halkı devrim için örgütlemektir. Bunu

Kızıldere Ruhu Savaş Ruhudur, Kurtuluşun Yoludur

Yolumuz Emperyalist İşgale ‘HAYIR,BİN KERE HAYIR’ diyen Çayanlar’ın Yoludur!

KIZILDERE ANADOLU İHTİLALİ’NE

ÇAĞRIDIR!2. BÖLÜM

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!1 4

halkın kolektif tarihinden, gelenek-lerinden bağımsız, deyim yerindeyse“kendi başına” yapmaya çalışmaksoyutluktur. Bu ülkenin devrimcile-rinin, bu tarihi gelenekleri, değerleridevrim mücadelesinde kuşanmasıgerekir. Diğer türlü soyutluğa düşmekkaçınılmaz olur.

Biz büyük bir cephe kuracağız, bu-nun için mücadele ediyoruz. Bizbir halk hareketiyiz. Tarihimizde,halkın geleneklerinde ahlaklı olan,adaletli olan, paylaşımcı olan bü-yük bir zenginlik var. Türkler’den,Kürtler’e, Çerkes’ine, Laz’ınakadar hepsinin tarihi bu yanlarladoludur. Bunu öğrenmek ve bi-lince çıkartmak bizi kurtuluşakadar savaştırır. Elif, Şafak, Bah-tiyarlar, Çiğdem ve Bernalar bubilinçle savaşmış Anadolu ihti-lalinin yürekli yiğitlerinin yol-daşlarıdır. Baba İshaklar’ın, Bed-reddinler’in yoldaşlarıdır. Sava-şımızın zafere ermesini istiyorsakbiz de On’lar gibi savaşacağız.“Ot bile kökünün üstünde biter”der halkımız. Kökümüzü bilipona tutunmazsak ilk rüzgardasavrulur gideriz.

Köklerimiz Nerededir,Kimlerdedir?

Köklerimiz Bedreddinler’de,Baba İshaklar’da, Pir Sultan-lar’dadır. Köklerimiz dağlarışahansız bırakmamış, halkınumudu olmuş efelerdedir. “Fer-man padişahınsa dağlar bizim-dir” diyen Dadaloğlu’ndadır.Ve hepsi aynı sözü söyler dün-den bugüne, Pir Sultan gibi;

“Yürü bre Hızır PaşaSenin de çarkın kırılırGüvendiğin padişahın O da bir gün devrilir”Bu söz üstüne padişahın tahtı

devrilmemiş midir? Elbette devril-miştir. O zaman Pir Sultan gibi başıdik olmayı bilmek gerekir. Kızılde-re’de “Teslim Ol” çağrısına “Biz bu-raya dönmeye değil ölmeye geldik”diyen Mahir o an Pir Sultan’ı ko-nuşturmaktadır. Demektedir ki “dönendönsün ben dönmezem yolumdan.”

“Kurt bunalırsa köye iner, kul

bunalırsa dağa çıkar” diyor efelerve zulme karşı, adaletsizliğe karşıhalkın adaleti için dağa çıkıyorlardı.Yoksulun önünü değil, zenginin yo-lunu kesiyorlardı. Zenginden alıpyoksula veriyorlardı. Ağa zulmünekarşı savaşıyorlardı. Kendi içlerindeağalara sırtını dayayan, halka zul-meden çalıkakıcılar(*) çıkmıyor muy-

du? Çıkıyor fakat onları içlerindebarındırmıyorlardı. Halkın namusunagöz dikmiyor, namusu koruyor veVahdettin arkasına bile bakmadanİngilizler’e doğru kaçarken, dağı taşıEge’de efelere soruyorlardı.

Hepsi de kendinden öncekilerdenöğreniyordu. Devlete güvenilmeye-ceğini, ağa-bey kısmının halkın iyi-liğine bir şey yapmayacağını da ön-cekilerden öğreniyor, yaşadıkları iha-netlerden ders çıkarıyorlardı.

Ondan öncesi de isyanlar ve ders-lerle dolu olmasına rağmen Anado-lu’da ilk örgütlü halk ayaklanması

olması açısından Babailer Ayaklan-ması’ndan itibaren bütün bu tarihbizimdir. Baba İshak Selçuklu zul-müne karşı, 1200’lerde müritleriylebirlikte elli bin kişiydi.

Sonra Bedreddin asılırken, Börk-lüce ve Torlak Kemal çarmıha geri-lirken boyun eğmedi. Pir Sultan yo-lundan dönmedi. Baba Zünnun, sa-

kalını kesip aşağılayan Os-manlı devletine karşı onu-runu ezdirmemeyi örgüt-ledi.

Şah Kulu, Nur Ali Ha-life, Bozoklu Şeyh Celal,Şeyh Veli, Süglüm Koca,Kalender Çelebi, Karaya-zıcı, Köroğlu, Bedirhan,Karayılan, Fatma Seher,Nene Hatun, Hakikat Ba-cıları, Çakırcalı... hepsi tektek anlatılıp destanlar diz-miş tarihe. Hepsi başkabir değer bırakmış, başkabir ders vermiş bize.

İşte bu yüzden güçlü-yüz biz. Onları öğrenmekbu gücün farkına varmak,bu güçle donanmaktır. Bizyaşam şeklimizi, ilkeleri-mizi, geleneklerimizi, inan-cımızı, eylemlerimizi, otu-rup kalkışımızı bile onlar-dan öğrendik. Bu yüzdengüçlüyüz.

Köklerimiz BileKurtuluşa KadarSavaşmayı Öğretir!

Köklerimiz; namuslu,kurallı, ilkeli, saygılı ol-

mayı; hak bilen, değer bilen olmayıöğretir. Kazanacağımızı bildirir. Efe-ler, “Nasuh tövbesi” der, geri dönül-mesi mümkün olmayan yemin de-mektir. Ellerine namus bildikleri si-lahlarını almadan önce bir törenleyemin ederler: “Efemin söylediğisözden, gösterdiği izden ayrılmaya-cağıma; dostunu dost, düşmanınıdüşmanım bileceğime; serim gitsede sır vermeyeceğime; bu dağ başındayiğitlerin önünde, efemin huzurundayemin ederim” derler. (Zeybeklik veZeybekler Tarihi, Syf:128)

Ve efesi kızanına, Mahirler Sa-

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

1 5GERİLLAYI DESTEKLE!

bolar’a, Sabolar Şafaklar’a, Çiğdemve Bernalar’a, şimdi de Çiğdem veBerna bize seslenir;

“Gelme, gelmeÖl, verdiğin ikrardan dönmeHala haldaş olYola yoldaş olHaram lokma yemeEngin ol, dost gönlünü incitmeDoğru yürü doğru gez, doğru

söyleDüşkünün yanında ol, zalime bo-

yun eğmeBahtın açık, kılıcın keskin yüzün

cihanda ak ola, Düşmanın kör, gönlün şen, özün

her demde pek ola” (Age, Syf:130)Pir Sultan gibi yolumuzdan dön-

memeyi, Baba Zünnun gibi onuru-muzu ezdirmemeyi, Çakırcalı gibihalkın namusunu korumayı, Babaİshak gibi örgütlenmeyi, Bedreddingibi yeni insanı yaratmayı, özeleştirelolmayı onlardan öğrendik.

Onlardan öğrendi Mahirler Sa-bolar. Onlardan öğrendi Şafaklar,Bernalar. Ve biz Şafaklar’dan, Çiğdemve Bernalar’dan öğreniyoruz. Kur-tuluşa kadar onlar gibi savaşacağız.

Kurtuluşa Kadar KızıldereRuhuyla Savaşıyoruz

Bugüne kadar bir milim bile sap-madan yürüdüğümüz yol Kızılde-re’de başladı. Kızıldere’den bugüneonurla taşıdığımız iktidar düşünü ge-leceğe taşıyacak, menzile varacağız.THKP-C ile kazandığımız iktidarperspektifinin nasıl hayat bulacağınıbize Kızıldere gösterdi. Yol açanMahirler, devrime nasıl yürüneceğinigösterdi.

O günden beri Kızıldere ruhunukuşanarak sürdürdük savaşımızı. Buruhla hiç sapmadık yolumuzdan, dev-rim inancımız hiç sarsılmadı. Devrimekadar sürdüreceğimiz yürüyüşümüzdeadımlarımızı emin ve M-L sağlam-lılıkla attık.

Çünkü Kızıldere ruhuyla savaş-mak; ideolojik sağlamlık, sarsılmazbir devrim inancı ve düşman karşı-sında kırılmayan iradeye ve bilimselcürete sahip olmaktır.

İnançla yürüyüp savrulmadan, uz-laşmadan sosyalizm onurunu savu-

nuyoruz. Bu onur Kızıldere’den bu-güne teslim olmama ve savaşma ge-leneğimizle sürüyor. Kızıldere ruhusavaş ruhudur, kurtuluşun yoludur.

Sosyalizmin onurunu korumakfaşizmin karanlığında halka umutolmaktır, geleceği yaratma güvenivermektir. Kurtuluş yolu ise ancakKızıldere ruhuyla yürünür. Yoldansapmamanın güvencesi bu ruhtur,M-L ideolojiyi kuşanmaktır. Tarihselgücümüz, devrim iddiamız bu ruhuniçinde hayat buluyor. İktidar hedefi-miz o günden geleceği yaratma ka-rarlılığımız Kızıldere’den mirastır.

Devrim yolu nettir, tektir. Ancakdevrimci mücadele düz bir çizgi iz-lemez. Hangi mücadele biçimi vetaktiklerinin öne çıkacağı o gününihtiyaçlarıyla, devrimin çıkarlarıylabelirlenir. Silahlı mücadelenin, de-mokratik kitle örgütlenmelerinin, ha-pishane direnişlerinin öne çıktığı za-manlar oldu. Ancak iktidar perspek-tifini, savaşma azmini hiç kaybet-medik. Her şeye ve herkese rağmenKızıldere ruhuyla, Kızıldere yolundayürüdük. Bugünden yarını kurduk,yarını örgütledik. Kızıldere ruhunukuşanmak tarihsel ve siyasal bir so-rumluluktur. Devrim için savaşmayı,halkın öncüsü olmanın hakkını ver-meyi gerektirir.

Ülkemiz koşullarında Kızıldereruhuyla kurtuluşa kadar savaşmak zo-runluluktur. Emperyalizm ve yerli iş-birlikçileri silahları, tankı topuylaezilen dünya halklarına saldırmaktadır.

Faşizm halkın direnme dinamik-lerini yok etmeye, halkı teslim almayaçalışıyor. Savaşın, oligarşinin sonunugetireceğini biliyorduk. Tek bir örgüt,tek bir insan bırakmama amacıylavar gücüyle saldıran düşmana karşıteslim olmadık. Emperyalizm ve fa-şizm silahlı iken savaşmaktan başkakurtuluş yolu yoktur.

“Eğer ödenecek bir bedel yoksabir değer de yoktur” (Albert Einstein)Hiçbir zafer uğruna bedel ödenmedenkazanılmaz. Hiçbir yolda elleri ce-binde yürünerek ilerlenmez. Savaşınkuralı tamamen yok olma pahasınadönmemek, uzlaşmamaktır. Bizimsavaşımızın politik yanı ağır basar.Bunu kavradığımızda sonuna dek

yürürüz.Kızıldere çizgisindeki başarımızın

ölçütü Kızıldere ruhunun kadrolardabiçimlenişidir. Bu ruh özünü fedaeden bir yaşam ve mücadelede kit-lelerin ve savaşın örgütlenmesindekiısrarda, düşman ve onun ideolojisiylebir an dahi uzlaşmama kararlılığındabelli olur. Bunun için sağlam birideolojik bilinç ve moral gereklidir.Her kadronun kurtuluşa kadar sa-vaşması Kızıldere ruhunu kavrama-sına bağlıdır. Her mevzi her alan Kı-zıldere, her kadro Mahir olmalıdır.

Kızıldere Ruhu DevrimciRuhtur

Devrimci ruh, alınan her görevin,her işin ve sorumluluğun devrimeyapacağı katkıyı düşünerek moralliolmak, coşku duymaktır.

Devrimci ruh iradi olmak, çözümüretme önünde hiçbir örnek yokkengerekeni yapmak ve uygulamada,akıl ve cüretin birleşmesiyle ortayakonan ruh halidir. Bir yanda devrimcitavır diğer yanda korku ve gittikçeçürüyen teslimiyete gidenler vardır.Teslimiyet döneklerin, kurtuluşa kadarşiarı Mahirler’in ruhudur.

Kızıldere ruhu amacımızın ge-rekliliğidir. “Fedakârlığımız, yarat-tığımız özgürlüğün bedelidir.” (CHE)Her çarpışmada varlık yokluk savaşıveriyoruz. Bu yüzden attığımız heradım söylediğimiz her söz, ödediği-miz bedeller Mahirce olacaktır.

Sonuç olarak; Kızıldere ruhunu her devrimci

kendisinde somutlamalı, Mahir gibidüşünüp her yerde Kızıldere gibidavranmalıdır. Moralle şekillenenirade bize Kızıldere’nin yenilmezliğinitaşır. Aynı ruh Elif Sultan’ı Vatan’ınkapısına, Çiğdem ve Berna’yı katilsürülerinin karşısına dikti. Elif Sul-tan’ın, Çiğdem ve Berna’nın pratiğiKızıldere’nin savaş tavrıdır. Zafereodaklı, düşmana en çok zararı ver-meye kilitlenmiş, fedayla donanmışcürete sahip bir ruhtur Kızıldere. Buruhla, halkla bütünleşerek Anadoluhalkına özgürlük ve umudu taşıya-cağız.

(*) Çalıkakıcı: Halka zulmeden,dağda gezen eşkiya.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

11 6

Her Mart bereketiyle, hareketlili-ğiyle, dağlardan ovalara, kırlardan şe-hirlere umudun yaydığı güçle ve devrimcoşkusuyla gelir. 7 yıldır her Mart'taKızıldere'ye yolculuğun heyecanı sarar,sarmalar Mahir yüreklileri. Ama buyıl Kızıldere'ye Şafaklar’la, Bernalar’lagidecek, olmanın sorumluluğunu dayaşıyoruz. Şafaklar’ın, Çiğdemler’inresimleriyle ON'lara gidecek Kızılde-re'de yaktığınız meşale bizim elleri-mizde diye haykıracağız.

Her yıl olduğu gibi Dayı’nın me-zarında bir araya geliyoruz. Dayı’nınbaş ucuna gelenler sloganlarla, Dayımızıselamlayarak geliyor. Saat 17.00'deanmamızı yapıyoruz. Ağzımızdan çıkanher söz devrime ait, umuda dair. Saygıduruşuna duruyoruz yumruklar sıkılı.Yumruklar zafere yeminli. Sonra “MahirBaktı Kerpiç Evin Çatısından” şiiriniokuyor Dev Genç'liler. Ve ardındanHalk Cephesi adına yapılan konuşmadabugün Kızıldere'nin yolunda yürümenin,Kızıldere şiarını kuşanmanın tarihselöneminden bahsediliyor. Kızıldere yo-lundan sapanlar devrim yolundan sa-pıyor. Ve silahlarını da umutlarını da,halkın özlemlerini, güvenlerini de terkedip düzenin onlara yazdığı kaderi ya-şamaya başlıyor. Kızıldere sosyalizmegiden yoldur, Anadolu ihtilalinin yo-ludur. 46 yıllık deneyimimizin göster-diği budur.

Açıklamamızı okuyoruz. Progra-mımız sürerken helikopter üstümüzdeuçmaya başlıyor. Gazi'nin girişindepolis yoğunluğu var haberi geliyor.bunun üzerine Gazililerden bir grupbakmaya gidiyor. Saldırırlarsa dire-

neceğiz. Bir otobüsümüz önden yolaçıkıyor. Geri kalanlar da eksiklerinitamamlayıp saat 19.00 'da hareket edi-yorlar.

Kızıldere’ye giden otobüsün pe-şinden giden akrep aracının, milislertarafından molotoflanarak yakıldığınıöğreniyoruz. Halk düşmanlarına solukaldırmıyor arkadaşlarımız…

Yolda giderken Kızıldere'den bu-güne tarihimizi anlatıyoruz, Kızıldere'yegidişin önemi ve tarihsel anlamı üzerinesohbetler ediyoruz. Bu yıl ilk kez ge-lenler çoğunlukta. Önümüze hangi en-geli çıkarırlarsa çıkarsınlar, Kerpiç evi-mize gidecek Mahirler’le buluşacağız.Buna kimse engel olamaz inancındaherkes.

Her yıl toplandığımız Niksar kö-yünün girişinde toplanıyoruz. Biz var-dığımızda Ankara ve Eskişehir’denarkadaşların erkenden varıp bizi bek-lediklerini görüyoruz. Hemen kahvaltıhazırlıkları başlıyor. Bir yandan buhazırlıklar yapılırken iki genç yanımızayaklaşıyor. Tokat Ormancı köyündengeldiklerini sabahtan beri bizi bekle-diklerini ve Kızıldere’ye bizimle gelmekistediklerini söylüyorlar. Onlarla sohbetediyoruz. Anadolu’dan gelecek arka-daşları beklerken 6 kişiyi önceden Kı-zıldere’ye yolluyoruz. Hem halkımızınbizim için hazırladığı yemeğe yardımedecek, hem de 30 Mart için hazırla-dığımız bildirileri dağıtıp kitle çalış-masını yapacak. Arkadaşlarımızdaniki saat sonra biz de yola çıkıyoruz.Köyün girişinde jandarma GBT yapıyorve Kızıldere girişinde kortejlerimiz sı-ralanmaya başlıyor.

Kortejler oluşturulurken bir arkadaş“Onur Polat Ölümsüzdür” sloganınıattırıyor. Tüm yüzler sloganı attıranarkadaşa dönüyor. Ve Dersim'de sa-vaşan umudun gerillalarının selamınıalıyoruz. İşte o saatten sonra Kızıldere'deDersim'in selamı yankılanıyor. Herkesibir heyecan sarıyor. Onur'un gerilladakiresmi yayınlanmış, Onur'un katledil-dikten sonraki resmi yayınlanmış ha-berlerinin telaşı, coşkusu...

Mahirler’e doğru yolları adımlarkenDersim'de sıkılan kurşunlar Tokat dağ-larında yankılanıyor... Ve hep bir ağız-dan tek yürekle aynı slogan haykırılıyor:Dersim'de Düşene, Dövüşene Bin Se-lam, Kızıldere'den Dersim'e YürüyoruzDevrime...

DERSİM'DE DOĞAN GÜNEŞ

KIZILDERE'DE PARLIYOR...

Şu Dersim'in Dağları türküsü eşlikediyor yürüyüşümüze.Bizden önceköye giren arkadaşlarımızdan jandar-manın “canlı bomba” söylentileriniyaydığını öğreniyoruz. Bizi gören halkdikkat edin diye uyarıyor. Biz güvenlikönlemimizi de alıp yürüyüşümüze de-vam ediyoruz. Kızıldere halkındanbize katılanlar oluyor.

“Onur Polat Ölümsüzdür”, “HalkSavaşçıları Ölümsüzdür”, “KızıldereSon Değil Savaş Büyüyor”, “Mahir’denDayı’ya Sürüyor Bu Kavga”, “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”,“Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”,“Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak Saray-lar”, “Kızıldere’den Dersim’e Yürü-yoruz Devrime”, “Dersim’de DüşeneDövüşene Bin Selam”, “Yürüyüş Der-

KIZILDERE'DEN DERSİM’E YÜRÜYORUZ DEVRİME... KIZILDERE'DEN DERSİM’E YÜRÜYORUZ DEVRİME...

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

1 7GERİLLAYI DESTEKLE!

gisi Susturulamaz” sloganlarına umudunsloganları eşlik ediyor.

Kerpiç eve yaklaştıkça heyecan artıyor.İlk kez katılanlar “çok var mı, hangi ev”diye soruyor. Evinin penceresinden bizeel sallayanlar, kucağındaki çocuğuna bizigösterenler, kahveden çıkıp bizi izleyiphoşgeldiniz diyenlerin eşliğinde ON'laravarıyoruz.

Kerpiç evin çatısında karlar var. Çı-kanlar kayıyor. Kar soğuğu... Israrla ar-kadaşlar çıkıyor çatıya. Elif Şafak Bahtiyar,Çiğdem, Berna'mızın resimlerinin ve Kı-zıldere’den Çağlayana Devrim Yürüyü-şümüz Sürüyor sloganının yazılı olduğupankartI çatıya çıkarıyorlar.

Saygı duruşundayız yine. Yumrukla-rımız Onurlar için, savaş çağrısı yaparakcanlarını devrime adayanlar için. Tümdevrim şehitleri anısına saygı duruşun-dayız. Yapılan konuşmalar okunan şiirlerinardından Dersimle ilgili yapılan açıklamaokunuyor. Nefesler tutulmuş herkes açık-lamayı dinliyor. Açıklamadan sonra umu-dun adı Kızıldere’de yankılanıyor. GrupYorum türküleriyle hem Kızıldere'yi hemde Dersim'deki şahanları selamlıyor.

Hazırlanan yemekler yeniyor. Kızılderehalkından yanımıza gelen amcalara yemekveriyoruz ama önce siz yiyin, siz misafi-rimizsiniz, siz doyunca kalırsa biz yeriz

diyorlar ve ne desek de yemeğikabul etmiyorlar. Sonra onlar daalıp yemeye başlıyor. Evlerinedavet edenlerin evlerine gidilipoturuluyor, sohbetler ediliyor.Çaylar hazırlanmış bizi bekliyorbazı evlerimiz. Onlarda da otu-ruyoruz. Kimi hemen derdinianlatmaya başlıyor. Her yıl ön-ceden bir kaç arkadaşımız ön-ceden gidip yemeğe yardım edi-yor. Bu yıl önceden kimseyi yol-layamamıştık. Bunu yemeği ha-zırlayan arkadaşlara söylemeyeçalıştığımızda biz yaparız her yılyemeğiniz bizden, severek ya-pıyoruz sözleriyle karşılaşıyoruz.

Bir yandan halkla sohbet eder-ken öte yandan Dersim'e şahan-larımızı sahiplenmeye gidelim önerisiolunca herkes heyecanlanıyor ve ben degitmek istiyorum diyenler, gitmek içinbizi ikna etmeye çalışanlar oluyor. Arabayıayarlamaya başlıyoruz. Hızlı bir şekildebir minibüs tutuyoruz. 20 kişi Dersim'edoğru yola çıkıyor. Gidemeyenlerin gön-lünü almaya çalışıyoruz. Kızanlar oluyor,biz de gitmek istiyoruz daha büyük biraraba ayarlanamaz mı sözleri... İstanbul'ahızlı bir şekilde dönüp Onur'a layık bircenaze yapmalıyız. İstanbul'da ihtiyaçvar, Onur'u karşılamaya gitmeliyiz, Der-

sim'de defnedilecekse İstanbul’daki ar-kadaşlarla yine geliriz deyince ancak su-suyor arkadaşlar. Dönüşte Onur için oto-büste slogan üretmeye başlıyoruz. “Ga-zi'den Dersim'e Onurlarla Devrime”,“Onur Polat Yaşıyor DHKC savaşıyor”,“Onur'un Namlusu Faşistlerin Korkusu”,“Kızıldereden Dersim’e Yürüyoruz Dev-rime”, “Titre oligarşi Onurlarla Geliyoruz”,“Silahımızdan Çıkan Her Kurşun Devrimİçin” sloganları öneriliyor. Dersim’e dairyazılan türküler, Kızıldere türküleri marş-ları ile İstanbul’a Kızıldere ruhuylaOnur'umuzu sahiplenmeye koşuyoruz.

Faşizme Karşı ŞahanOlup Kanatlanacağız

Onur’ca MücadeleEdeceğiz

Mersin Dev-Genç’liler 30Mart-17 Nisan Devrim Şe-hitlerini Anma günlerinde,şehitlerini andı. 2 Nisan’daMersin Haklar Derneği’ndeanma programına bir daki-kalık saygı duruşundan sonraKızıldere’yi anan türkülerokundu. Yapılan anlatımlarda“30 Mart iddiadır, cürettir,fedadır bu iddia ve kararlılıkladevrimi örgütleyeceğiz, buonurlu yolda Onur’ca müca-dele edeceğiz. Şahan olupkanatlanacağız, faşizme veemperyalizme karşı halkı mü-cadeleye katacağız” denildi.

Şehitlerimiz İçinVuracağız Namerde

Gazi Cephe Milisleri30 Mart’ta, 30 Mart -17 NisanParti kuruluşunu kutlama vedevrim şehitlerini anmak içinkorsan eylem düzenledi. El-lerindeki ateş toplarıyla, ge-cenin karanlığında yolları ay-dınlattıktan sonra uzun nam-lulu silahlarıyla çıkan milislerslogan ve ajitasyonlarla iler-ledi. Halk, çocuklarına Cep-helilere sahip çıkarak destekverdi. Hazımsızlıklarıyla mi-lislere saldırmaya hazırlananAKP’nin polislerine milislerateş ederek karşılık verdi.Polisle girilen çatışma yarımsaat sürdü. Ardından milisleriradi olarak eylemi sonlan-dırdı.

Kolektif İnşa Atölyesine Doğru…Halkın Mimarlarını Örgütleyeceğiz

Mimar Meclisi, Pir Sultan Abdal Sarıyer Şubesi ile birliktekentsel dönüşüme karşı mücadele pratiklerini geliştirmek veKüçükarmutlu mahallesini iyileştirmek için açtığı ”Küçük-ar-mutlu Mahallesi Yerinde ve Yerlisiyle İyileştirme MimariFikir Projesi Yarışması” sonrasında 3 ay boyunca 3 adet çıkanfikir projelerini uygulamaya dönük geliştirmek için çalıştayprogramı koymuştu. Bu çalıştay programlarından ilkini 26-27Mart’ta yaptı. Toplamda 44 mimarlık öğrencisi, yüksek lisans,doktora öğrencisi ve öğretim görevlisinin katılımıyla gerçek-leştirilen 2 günlük atölye programı 26 Mart’ta Mimar Meclisive Halkın Mühendis Mimarları’nın (HMM), gelen katılımcılariçin hazırladığı kahvaltı ile başladı. Ardından atölye gruplarıve her gruba 1’er yürütücü, HMM’den ve mahalleden kişilerineklenmesi ile birlikte Mimar Meclisi tarafından görev alan1’er raportörün eşliğinde çalışma için mahalle halkının evlerinedağıldı. 27 Mart’ta ise sabah bir araya gelen katılımcılar ça-lışmalarına devam ederek, hazırladıkları ve geliştirdikleriprojeleri sunmak üzere Armutlu Cemevi yemekhanesindetoplandı. Mahalle halkının, HMM’nin ve katılımcıların katıldığısunumlar ilgiyle incelendi ve üzerine tartışmalar yapıldı.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!1 8

Devrimci tutsak Fadik Adıyamantecrit işkencesine karşı açlık grevidirenişinin 70’li günlerine yaklaştı.Sağlığı gün geçtikçe kötüye gidenFadik Adıyaman’ın talepleri kendisinekeyfi olarak uygulanan tecritin kal-dırılması ve arkadaşlarının olduğubir hapishaneye sevkinin sağlanması...Tamamen haklı ve meşru bu talepleriçin Fadik Adıyaman can bedeli di-reniyor.

Fadik Adıyaman, 50 yaşında ikiçocuklu bir annedir. Bir gecekondumahallesinde, Küçükarmutlu’da, dev-letin ve hayatın karşısına çıkardığısorunları çöze çöze politikleşti, dev-rimcilerle birlikte kendi hak ve öz-gürlüğünü kazanmanın yolunun, tümhalk için mücadele etmek olduğunuöğrendi.

Mahallede nerede bir sorun varsaFadik Adıyaman orada oldu. Pir Sul-tan Abdal Cemevi çalışmalarına ka-tıldı, Armutlu Yaşatma ve Güzelleş-tirme Derneği’nin faaliyetleri kap-samında çalışmalar yürüttü. FadikAdıyaman, TAYAD’ın (Tutuklu veHükümlü Aileleri Yardımlaşma Der-neği) tecrite karşı hapishaneler mü-cadelesinde yer aldı. 19-22 AralıkKatliamı’na yönelik direnişlerde, tec-rite karşı sürdürülen Büyük Direniş’te122 şehit verilirken, o da diğer tümtutsak aileleri ile birlikte dışarıdasürdürülen mücadelenin en ön saf-larında oldu. Onlarca devrimcininşehitliğine, gün gün eriyişine tanıkoldu ve haksızlığa, adaletsizliğe karşıöfkesini büyüttü. Neden devrimciliksorusunun yanıtlarını hayatın içindeyaşayarak öğrendi Fadik Adıyaman.

Ancak bu katil devlet her zamankigibi ölümlerin sorumlularını ceza-landırmak yerine tecrite, katliamlarakarşı direnenlere cezalar yağdırdı.Fadik Adıyaman da onlardan biridir.Hakkında açılan davalar nedeni ilevatanından, ailesinden ve çocukla-

rından ayrı yaşamak zorunda kaldı.Yeniden ülkesine döndüğünde ise,hakkında verilen kesinleşmiş cezanedeniyle Aydın Söke’de tutuklan-dıktan sonra İstanbul Bakırköy Ha-pishanesi’ne götürüldü. Burada özel-likle arkadaşlarından uzakta tutuldu.Talebine rağmen arkadaşlarının bu-lunduğu yere konulmadı. Tecrit edildi.Söke Savcılığı’nca alınması gerekenifadesi Aydın’da değil, hapishaneiçerisinde alındı. Aynı gün İzmir Şak-ran Hapishanesi’ne götürüleceği ge-rekçesi ile hapishaneden zorla çı-kartıldı. Şakran Hapishanesi yerineTekirdağ T Tipi Hapishanesi’ne gö-türüldü. Bakırköy Hapishanesi, nereyegötürüldüğü konusunda ailesine, avu-katlarına ve kendisine yalan söyledi...Avukatları Şakran Hapishanesi’nekendisini görmeye gittiklerinde ha-pishane idaresince orada olmadığısöylendi. Akıbetinden endişe edildive uzun uğraşlardan sonra neredeolduğu açıklandı.

Şimdi ise Tekirdağ T Tipi Hapis-hanesi’nde, ağır tecrit koşulları altındatutuluyor.

Fadik Adıyaman’ın nasıl bir tecritişkencesine tabi tutulduğunu kendisatırlarından okuyalım:

“...Ben bugün Açlık grevinin 40.günündeyim. 08.03.2016 tarihindeAdalet Bakanlığı’ndan bana bir celpgeldi. Açlık grevine devam ettiğimsürece sevkim yapılmayacakmış. Bende şunu söylemek istedim Bakanlığa,“biz bu sözleri 122 kez duyduk, 7 yılsonra bir genelge yayınladınız, şu-anda da kendi çıkarmış olduğunuzyasaları çiğniyorsunuz” diye bir di-lekçe gönderdim. Burasını kısacaanlatayım; burası genelde erkek tut-sakların olduğu bir hapishane burada1000’e yakın tutsak var. Çok çokolsa 50-60 kadın tutsak var, onlarkoğuş sisteminde kalıyor. Hiç kimseylekarşılaştırmıyorlar.

...Benim kaldığım hücrenin kapı-sında 10x10cm bir cam var. Oradangece gündüz 15 dakikada bir benigözetliyorlar. Kendime bir şey yap-mayayım diyorlar. Ben de ‘ben ken-dime bir şey yapmam kendi vatanınıbizden daha çok kimse sevemez. Banaburada bir şey olursa sorumlusu siz-lersiniz’ dedim. Bana ip ve benzerişeyleri vermiyorlar. Eğer iyi bir tutsakolduğumu kanıtlarsam o zaman ve-receklermiş! Bu arada ilk disiplincezamı da aldım. Açlık grevi yaptığımiçin 1 ay etkinliklerden men oldum!Sanki ben ziyaret, avukat görüşü birde cumartesi, pazar günleri olansağlık muayenesi dışında dışarı çı-kıyorum da... Açlık grevinden kaynaklıtansiyonum çok yükseliyor. Burnumkanıyor midem bulanıyor, başım dö-nüyor. Buranın doktoru günlük geli-yor, şeker, tansiyon, kilo gibi rutinişlemini yapıyor. Arada serum takalımdiyor. Ben olmaz dediğimde bir şeysöylemiyor. Haftada bir de doktorheyeti geliyor.”

Fadik Adıyaman’ın talepleri kabuledilemeyecek talepler değildir, tersineFadik Adıyaman yasalarda var olanhakkını kullanmak istiyor. Fadik Adı-yaman nezdinde bir kere daha gördükki adaletin olmadığı bu ülkede yasalhaklarımız için dahi can bedeli di-renmeliyiz.

TAYAD’lı Ailelerimiz bu direnişedestek olmak için Tekirdağ Hapis-hanesi önünde nöbete başladılar. Fa-dik Adıyaman’ın seslenişi hepimi-zedir. Adaletsizliğe karşı olan herkesbu direnişe destek vermelidir. Tecritişkencesinin bir can daha almasınaizin vermeyeceğiz.

FADİK ADIYAMAN ONU-RUMUZDUR!

FADİK ADIYAMAN’I KAT-LETTİRMEYECEĞİZ!

TECRİT İŞKENCEDİR,TECRİTE SON!

FADİK ADIYAMAN TECRİT İŞKENCESİNE DİRENİYOR

DİRENİŞİNE DESTEK VERELİMTAYAD’lı Aileler

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

1 9GERİLLAYI DESTEKLE!

Otuz kadar akrep denilen zırhlıile ve kalabalık birkaç çemberlik ku-şatma biçiminde yapmışlar baskını..Milisler bunlara ateş ederken telsizdenkonuşmalar geçiyor. “Bize ateş edi-yorlar” diyorlar. Amirleri de “siz desilahla karşılık verin” diyor. Yine derahat değiller. Sürekli konuşuyorlararalarında…”Çevrede çantalı birileridolaşıyor biraz daha çabuk olun” di-yorlar. Ve tutanakları da karakoldatutmuşlar. Altına da yazmışlar. “Bölgeterör örgütlerinin alanı olduğu içinbasılan yer terk edilerek karakolagelindi” deniyor.

***

Polisler baskın için gelir gelmezmilisler ateş açarak karşılamış. Ma-hallenin bir çok sokağına çöpler devrilipyakılmış barikat kurulmuştu. Milislersokağa çıkmıştı. Polis, özellikle eşyalarazarar vermeye, kırmaya odaklanmış.Her şey kırılmış. Ceviz çuvalının bileüzerine çıkıp ezmişler.

Çevredekilere silah doğrultmuş

polisler. Sakin olun diyenlere polisler“sen burada kimler var biliyor musun,bize ateş açıyorlar” diyormuş. Bunudiyen polis korkudan titriyormuş.

***

Dergideki arkadaşlar baskın baş-layınca duvarlara yazılama yapmışlar.Katiller içeri girince bu yazılarla kar-şılaştılar.

Bu arada sabah saatlerinde çokgüzel bir haber aldık. Öyle ki düşmanın30 Mart’ta ele geçirmek istediği moralüstünlüğünü biz ele geçirdik. Cephegerillalarının Dersim’de yaptığı ey-lemle yüreklerimize su serpildi adaletözlemimize kavuştuk. Şehidimiz OnurPolat ile tüm dünya halklarına savaşakatılma çağrısı yaptık.

Yürüyüş Dergisi Baskınından İzlenimler...Hiçbir Mevzimize Kolay Giremeyeceksiniz

Yürüyüş Dergisine Yapılan Polis Baskınının

Hukuki Bir Gerekçesi Yoktur!

Amaç Siyasi Olarak Yıldırmak veDergiye Maddi Zarar Vermektir

Halkın Hukuk Bürosu Yürüyüş dergisine yapılanbaskınlı ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada: "...30Mart, Türkiye egemenlerinin Kızıldere direniş gelenekleriniyok etmek, unutturmak istediği bir tarihtir. Bu nedenleYürüyüş dergisine yönelik baskın için 30 Mart tarihi se-çilmiştir. Faşizme karşı direnmek haktır, görevdir. Polisinarama adı altında yaptığı tam bir terördür. Bu terörsonucu derginin muhabirleri ve misafirleri gözaltınaalınmışlar ve adliyeye çıkarılarak savcılıkça bugün serbestbırakılmışlardır" denildi. Ayrıca müvekkillerinin gözaltınaalınmalarına ilişkin anlatımları aşağıdadır.

Tahsin Sağaltıcı: Bizi alır almaz ters kelepçe taktılar,kelepçelerden ötürü ellerim şişti. Bize kelepçe taktıktansonra yere yatırdılar ve üstümüze çıktılar. Sürekli tek-melediler. Ayak baş parmağım şişti ve yürürken zorlukçekiyorum.

Ümit Çimen: Ense kökümüze ve başımıza çok vur-dular. Başımda bir ağırlık var. Ters kelepçe nedeniyle deellerim şişmiş durumda.

Beşir Elçi: Ben iç odada Ferhat Gerçek’in yanınday-dım. Odadan sürükleyerek çıkarttılar ve ters kelepçetaktılar. Ters kelepçeli iken ellerimi yukarıya doğru kal-dırıyorlardı. Ters kelepçe nedeniyle ellerim şişti. TEMşubeye getirildikten sonra ise psikolojik işkence başladı.Saatlerdir konuşuyorlar. Arkadaşlarım hakkında yalanyanlış bilgiler anlatıyorlar.

Ebru Yeşilırmak: Bizi salona getirdiler ve terskelepçe taktılar. Özellikle kafamıza vuruyorlardı. Sarışınbir polis tarafından çok fazla darp edildim. Apartmankapısından çıkarken beni çıkartan bir polis tarafındantaciz edildim. Kafama çok fazla vurulduğu içinde kus-tum.TEM şubeye getirildiğimizde ise üst araması yapıldı.Üst aramasında zorla üstümü açmaya, çıplak arama yap-maya çalıştılar. Bunu yaparken odanın kapısı açıktı veerkek polisler de izliyordu. Bana “sizi Diyarbakır’daki14 kişiye yaptığımız gibi yapacağız” dediler.

Yeliz Kılıç: Bir odada arkadaşlarla birlikte kalıyordum.Vurarak bizi odadan çıkartmaya çalıştılar. Odadan çıkarkenkapıda bekleyen polisler tarafından da darp edildim.Ters kelepçe taktılar. Sürekli saçımdan çekiyorlardı.Sürekli de küfür ediyorlardı. Hakaretlerin bir kısmı şöy-leydi: “sen kaç kişi ile yatıyorsun, hamile misin, seningibi bir piç mi doğuracaksın”. Küfürlerin birçoğu belaltı küfürlerdi. Üst araması yapıldığında da çıplak aramayapmaya çalıştılar.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!22 0

DEV-GENÇ Milisleri 4 Nisansabah 04.30 da geçtiğimiz yıl şehitdüşen Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğ-ruyol’u anmak; adaletsizliklerin he-sabını sormak üzere Çağlayan Adli-yesi’ne bir eylem düzenlediler. Çağ-layan Adliyesi’nde hakim ve savcı-ların kullandığı bir kapıya işaretfişeği ve molotof atarak zarar verdiler.DEV-GENÇ Milislerinin yaptıklarıaçıklamada şöyle denildi:

“ADALETSİZLİĞİN SARAYIÇAĞLAYAN ADLİYESİ’Nİ BİR KEZDAHA VURDUK! ELİF ŞAFAKBAHTİYAR, YIKILACAK SARAY-LAR!

Yoldaşlar, Dostlar, Halkımız! Zulmün sarayı Çağlayan Adliye-

si’ni Dev-Genç Milislerimiz 4 Nisan

sabahı saat 04.30 sularında molo-toflarla, işaret fişekleriyle vurdu.

(….)DHKC savaşçısı Şafak Yayla ve

Bahtiyar Doğruyol’un Berkin Elvandosyasını incelemesi sonucu, katillerinisim ve fotoğraflarının olduğu gö-rüntüleri paylaşmasına ve savcınınkatili tespit etmesine rağmen katillerhala yargılanmıyor.

Bu adaletsizlik bitmedikçe, adaletsavaşımızda bitmeyecek.

(…..)Halk düşmanı katil polisler ma-

hallelerimizi, okullarımızı resmenkarakola çevirdiler. Her köşe başınızırhlı araçlarıyla tutup, sözde asayişive güvenliği sağladılar. Okullarımızıniçine girerken kitaplarımızın arasına

kadar neredeyse arayıp, en ufak biretkinlikte coplarıyla, TOMA’ları, gaz-larıyla fakültelerimizi bastılar.

Susacak mıyız? Kaçacak mıyız? Adalet istemekten vazgeçecek miyiz? HAYIR! BİN KERE HAYIR! (….)Dev-Genç Milisleri olarak; Bu eylemimizle 31 Mart tarihinde

şehit düşen yoldaşlarımız Şafak Yaylave Bahtiyar Doğruyol’u bir kez dahaanmış, umudumuzu selamlamış olu-yoruz.

Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak Sa-raylar!

Kızıldere’den Çağlayan’a DevrimYürüyüşümüz Sürüyor!

Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-

DEV-GENÇ Milisleri Çağlayan Adliyesi’ne Molotof Attı“Bu Adaletsizlik Bitmedikçe

Adalet Savaşımız da Bitmeyecek”

Halkın Çocuklarını TutuklamalarlaYıldıramazsınız!

Gülsuyu Halk Cephesi Dersim’de komplolarla tu-tuklanan Liseli Dev-Genç’li Neslihan Albayrak için 6Nisan’da yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamadakısaca şu sözlere değinildi; “…16 yaşındaki liseli öğ-rencilerden ne için korkuyorsunuz? Haksız olduğunuziçin korkunuz. Bu korku sizleri yok edecek. Nasıl Berkin’iher yerde görmeye başladıysanız, bugün tutukladığınızNeslihan Albayrak’ı da karşınızda görmeye devam ede-ceksiniz. Neslihan, Dersim’in onurlu çocuklarından 16yaşında bir liselidir. Sizlerin kokuşmuş, pis düzeninizdeolmamak için mücadele veriyor. Havadan gerekçelerle1 yıl içinde 23 kere gözaltına aldınız. Neslihan’ı birtürlü yıldıramadınız. Şimdi de tutuklamakla yıldırmayaçalışıyorsunuz. Bunun boş olduğunu size defalarcagösterdi Liseli Dev-Genç’liler. Bir de Neslihan göstereceksiz katil sürülerine”.

���

Baskınlarınız Bizleri Yıldıramaz!AKP’nin katil polisleri 5 Nisan’da Çayan Mahallesi’nde

Nurtepe-Güzeltepe Kültür Araştırma Derneğini bastı.Katiller henüz başvuru aşamasında bulunan dernekbinasına akrepler eşliğinde baskın düzenleyerek, dernektebulunan bilgisayar ve dergileri gasp etti, kapının camınıkırarak, dernek içindeki eşyalara zarar verdi. Halk Cep-heliler yaptıkları açıklamada, baskıların, saldırıların mü-cadelelerini engelleyemeceğini, her gün daha da güçlenerekbirbirine kenetlenip adalet istemeye devam edeceklerinivurguladı.

���

Gençlik Gündemi DeğerlendiriyorGeleceği Örgütlüyor

Okmeydanı Liseli Dev-Genç 30 Mart’ta Sibel YalçınParkı’nda, İTO Öğrenci Meclisleri ile bir araya gelerek,Öğrenci Meclislerini ve gündemi değerlendirdi. Sohbetsırasında özellikle “okulların karakol olması, mahalledekiuyuşturucu sorunu” ele alındı. Ayrıca sabah saatlerindeDersim’de gerçekleşen eylemde şehit düşen DHKC ge-rillası Onur Polat üzerine değerlendirme yapıldı. Yaşanankatliamlar, Kürdistan’da olup bitenler ve “Kızıldere”olayları okul öğrencileriyle konuşuldu.

Mahallemize KurumlarımızaYapılan Saldırıların Hesabını

Misliyle ÖdeteceğizGazi Mahallesi'nde 30 Mart'ta Yürüyüş dergisine

AKP’nin katil polisleri tarafından baskın düzenlendiğiesnada Cephe milisleri baskın düzenleyen polislere ateşaçtı. Kısa süreli yaşanan çatışmanın ardından CepheMilisleri Gazi Karakolunu uzun namlulu silahlarla taradı.İmam Hatip Lisesi önünde konuşlanan katillerin araçlarıtarandı. Korkusundan ne yapacağını bilemeyen işkencecilerbaskından hemen sonra apar topar kaçarak gittiler.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

22 1GERİLLAYI DESTEKLE!

Ankara

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!222

RÖPORTAJ

“Uğradığım HaksızlığıHerkese Anlatacağız!”

6 Kasım öncesi YÖK’ü protestoettiği, parasız eğitim ve Berkin El-van’ın katillerinin yargılanmasını is-tediği için iki arkadaşıyla birlikteAntep Şehit Şahin Lisesi 9. sınıf öğ-rencisiyken, okulundan atılan LiseliDev-Genç’li Rıza Kartal ile 3 Ni-san’da Halkın Sesi’nin yaptığı rö-portajı yayınlıyoruz.

Halkın sesi: Kısaca bugüne kadaryaşadıklarını anlatır mısın? Ne oldu?Neden okuldan atıldınız?

Rıza Kartal: 6 Kasım YÖK ça-lışmaları nedeniyle ben ve iki arka-daşımı okuldan attılar. Okul içerisindeve önünde bildiriler dağıttık, öğrenciarkadaşlarla birebir konuştuk.YÖK’ün kaldırılmasını, Berkin’inkatillerinin yargılanmasını ve parasızeğitim istiyorduk. Bizi yargıladıklarıdisiplin maddesi “tecavüz” suçunuda kapsıyor. Bizim yaptıklarımızı bumaddeye dahil ettiler. İtiraz ettik,tepki gösterdik. Bu yüzden arkada-

şımıza müdür yardımcısı tokat attı.

Halkın sesi: Okuldan atıldıktansonra neler yaptınız?

Rıza Kartal: Okuldan atıldıktansonra okul içinde ve dışında bildiridağıttık, bir hafta boyunca sabahlarıokul önünde oturma eylemi yaptık.Her oturma eyleminde polis saldırdı,gözaltına aldı. İki üç defa okul ar-kadaşlarımın da katıldığı basın açık-laması yaptık. Okuduğum okulun vediğer okulların çevresine yaygın afişyapıştırdık.

Halkın sesi: Atılma kararına karşıaçtığınız dava sonuçlandı mı?

Rıza Kartal: Atılma kararına karşıyürütmeyi durdurma davası açtık. Yü-rütmeyi durdurma davasını kazandım.Fakat bu arada hakkım olduğu haldeokul idaresi tarafından derslerime de-vam etmeme izin verilmediği için de-vamsızlıktan kaldım. Şimdi devam-sızlıktan kalmaya dava açtım. Okulyönetimine, okuluma geri alınmamiçin 3 hafta önce dava açtık.

Halkın sesi: Eğitim-Sen “parasızeğitim”i savunduğunu söyleyen bir

sendika. Eğitim-Sen ya da başka birsendika okuldan atıldıktan sonra sanadestek oldu mu? Sendikalarla gö-rüştünüz mü?

Rıza Kartal: Bu güne kadar hiçbirsendikanın desteği olmadı. İlk atıldığımgün Eğitim-Sen ve Eğitim-İş’e gittik.Her iki sendikada da birer kişi vardı.Onlara anlattık yaşadıklarımızı fakatilgilenmediler. Beni ve arkadaşlarımıokuldan atan müdür ve müdür yar-dımcısı Eğitim-İş’liydi. Her iki arka-daşım da atıldıktan sonra eğitimlerinibıraktılar. Onların eğitim hayatlarınınbitmesine neden oldular.

Halkın sesi: Yeni bir kampanyayabaşladınız. Kampanya programınızdaneler var?

Rıza Kartal: Kampanyaya afiş-lerle başlayacağız. Önümüzdeki çar-şamba günü bildiri dağıtacağız. Bir-iki hafta sonra okul önünde çadıraçacağız. Üniversite önünde, YeşilsuMeydanı’nda masa kuracağız.

Halkın sesi: Son olarak söylemekistediğin bir şey var mı?

Rıza Kartal: Herkesin desteğinibeklerim.

Savaşçıları Anacağız ÜniversiteleriKatillere Dar Edeceğiz

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ)Bomonti Kampüsü’nde Dev-Genç’liler 31 Mart’ta “Kı-zıldere’den Çağlayan’a Halk Savaşçılarını Anıyoruz!”sloganıyla anma programına çağrı yapıp anma hazırlık-larına başladı. 30 Mart'ta Dersim’de şehit düşen DHKCgerillası Onur Polat’ın fotoğrafını bahane eden okul ida-resinden Genel Sekreter Murat Özgen’in talimatı ileÖGB ve sivil polisler öğrencilerin üzerlerine saldırdı.Saldırının ardından barikata geçildi... Barikatın kurul-masının ardından tekrar masa kurup DHKC GerillasıOnur Polat’ın resmini asan Dev-Genç’lilere sivil polisile birlikte okul içerisine giren Çevik Kuvvet saldırdılar...Saldırıdan sonra gözaltına alınan öğrencilerin isimlerişöyle; Semih Öz, Murat Türk, Mazlum Doğan Demirel,Seyithan Aytekin, Musa Uğur, Onur Akyol.

Düzenin Ahlaksız İlişkilerine KarşıDevrimci İlişkilerimizi Geliştiriyoruz

Liseli Dev-Genç’liler 4 Nisan’da Alibeyköy’de yazı-lama yaptı. Alibeyköy duvarlarına “Parasız Eğitim İsti-yoruz, Liseli Dev-Genç, Fadik Adıyaman Onurumuzdur,Yaşasın Halkın Adaleti” yazılamalarını yapan Liseliler

Refhan Tümer Lisesi karşısına 9 Nisan’da yapılacakolan Halk Okulu çalışmasına çağrı pankartı astı. Ardından2 liseli ile sohbet edip gündem üzerine değerlendirmeyapıldı. “Düzenin ahlaksız ilişkilerini kırıp devrimcikültürümüzü yayacak ilişkiler kuracağız, halk okullarımızdadüzenin ‘devlet meselesi’ olarak baktığı liselileri örgüt-leyeceğiz” denilerek çalışma sonlandırıldı.

Gençliğin SorunlarınıGündem Toplantılarımızla Çözeceğiz

Okmeydanı Liseli Dev-Genç’liler 4 Nisan’da, HalilRıfat Paşa Öğrenci Meclisleriyle görüşüp toplantı yaptı.Öğrenci Meclisleriyle yapılan görüşmede, okullarda öğ-renci örgütlenmesi ve genel çalışmalar üzerine değinilerekkararlar alındı ve çalışma sonlandırıldı.

Mevzilerimizi OnarıyoruzGeleceği Aydınlatıyoruz

Adana Liseli Dev-Genç, 5 Nisan’da liseli gençlik ça-lışmaları ve mücadeleye halkalar eklemek için AdanaÖzgürlükler Derneği’nde bulunan, Gençlik Odası’nınduvarlarını boyayıp, tadilatını yaptı. Liseli Dev-Genç’lilerçağrıda bulunarak “bütün liseli gençliği odamızı düzen-lemeye kurumumuza bekliyoruz” dedi.

Adalet dersi veriyoruz tüm dünyaya!..Demokrasi dersi veriyoruz tüm dünyaya!..Özgürlük dersi veriyoruz tüm dünyaya!..Yok! Bu ülkede adalet yok!.. Ekmek almaya giden çocuklar köşe başlarında kat-

lediliyor. Katilleri 1000 gün geçmesine rağmen yargı-lanmıyor. Şimdi de katil polis E.Y’nin ismi cismi belliolmasına rağmen soruşturma bile bile geciktiriliyor.Berkin İçin Adalet İstiyoruz diyen Dev-Genç’liler isegözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İşkencelere ve hattaölümlere ADALET için göğüs geriyor. Tüm dünyayaŞafaklar’la adalet dersi veriyor.

Dilek DOĞAN evinde, annesinin dizinin dibinde,sadece “galoş giyin” dediği için katlediliyor. Dilek’ingaloş giydirme çabası temizlikle hijyenle alakalı birdurum değildir. Dilek’in “galoş giydirme” sebebi Kür-distan’daki Kürt halkının, yaşını doldurmamış bebeklerinkanlarını üzerinde taşıyan katillere bir tepkidir. Butepkinin bedelinin ölüm olabileceğini bile bile Dilekkatillere karşı geldi. Pis ellerinizi kanlı postallarınızıdeğdirmeyin evimize dedi.

Yılmaz ÖZTÜRK, işinden evine giderken gencecikbedeni bir köşe başına boylu boyuna seriliyor. Sırtındanbir kurşunla AKP’nin katil polisleri onu da katletti.

Ve Dilek’in, Yılmaz’ın katilleri yeni katliamlar yap-maya devam ediyor.

Bu ülkede demokrasi yok!..Burjuva demokrasisi dahi uygulanmıyor. Çünkü

faşizm yönetemiyor. Çünkü faşizm yönetememe krizininortaya çıkmasını, kitlelerin bu memnuniyetsizliği eylemedökmesini engellemek için katlediyor. Çocukları öldü-rüyor. Mahallelere tanklar toplar sokup, evleri yıkıyor.

Bu devlet halk için kılını bile kıpırdatmıyor.Yok!.. Bu ülkede özgürlük yok!..Daha birkaç gün önce, üç akademisyen Kürdistan’daki

katliamları protesto eden bir bildiriye imza attığı içintutuklandılar. Yüzlerce öğrenci akademik demokratiktalepleri dile getirdiği, adalet ve özgürlük istediği içintutuklanıyor. Tutuklanmayanlar ise okullardan, işlerindenatılıyor. Türkiyeli değilse sınır dışı ediliyor.

Peki kim ne yapıyor bu adaletsizlikler karşısında?

Üniversitelerde bu katliamlara karşı tek bir afiş asan,adaletsizlikleri anlatan tek bir bildiri dağıtan veya eylemyapan var mı?

YOK!Oportünist ve reformistlerin nefes alacak halleri kal-

mamıştır. Ama bir bakarsın milyonların katıldığı BerkinElvan cenazesinde pankartını dövizini açmak için dev-rimcilerle tartışır “ Berkin hepimizin şehidi” der.

Dilek Doğan DHKP-C’ye yönelik bir baskında kat-ledildiği için neredeyse bu katliamı görmezden gelir.“Sarayın Faşizmine Karşı Ayağa Kalk” çağrısı yapanlarSaraylardan alınan kararlarla katledilen Yılmaz Öztürk’üncenazesine bile katılmaz.

Nerede devrimcilik, nerede demokratlık? Solu solyapan hangi değeri taşır bizim ülkemizde oportünist-reformistler? Hiçbirini!

Dev-Genç’liler üniversitelerde tüm bu yaşananlarakarşı tepki gösterdiği, eylem düzenlediği için defalarcagözaltına alınıp tutuklanmıştır.

Sadece Mimar Sinan Üniversitesi içinde “Berkinİçin Adalet Tutsak Öğrenciler İçin Özgürlük” talebiyleyapılan eylemlerde 9 Dev-Genç’li tutuklanmıştır.

Hasan Ferit Gedik mahkemesine çağrı, Kürdistan’daki katliamları teşhir yazılamaları, Berkin için adalet is-terken defalarca gözaltına alınmıştır! Gözaltılarda kollarıkırılmış, gözleri kaşları patlamıştır!

Dev-Genç’liler Adalet İçinCanlarını Ortaya Koymuşlardır!

Berkin’in katillerinin açıklanması için Dev-Genç’liŞafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol, dava dosyasınabakan savcıyı rehin almak zorunda kalmış ve taleplerininkarşılanmaması üzerine savcıyı cezalandırıp çıkan ça-tışmada kendileri de şehit düşmüştür.

Dilek ve Yılmaz’ın katillerinin yaydığı adaletsizliğebir cevap vermek için Dev-Genç’li Berna Yılmaz veÇiğdem Yakşi, Çevik Kuvvet Amirliğine karşı eylem yap-mıştır.

Peki sol bu adaletsizliklere karşı ne yaptı? Bırakalımcanlarını ortaya koymayı tek bir taş kaldırıp attı mı?

DEV-GENÇ TÜM BU ADALETSİZLİKLERİN

Tutsak Öğrenciler ve Akademisyenleri Sahiplenmemiz Tüm Dünyaya Bir Derstir!

Faşizme Karşı Demokrasi, Adalet ve Özgürlük Dersidir!Çürüyen Sol Dünyanın Her Yanında Aynı Kötü Kokuyu Salıyor!

Biz Havayı Devrimden Yana Estireceğiz! Dünyada Savaşan Bir Tek Biz Varız!

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

2 3GERİLLAYI DESTEKLE!

KARŞISINDA TUTSAKLAR VE ŞEHİTLER VER-MESİNE RAĞMEN DİMDİK AYAKTA DURUYOR!

Geçtiğimiz günlerde üç akademisyen Kürdistan’dayaşanan katliamlara ilişkin yayınlanan bildirgeye imzaattığı için tutuklandı. Dev-Genç’liler tutuklanan akade-misyenlere sahip çıkmak ve tutsak öğrencilere özgürlüktalebiyle 18 Mart Cuma günü Metris Hapishanesi önündeoturma eylemi düzenledi. AKP’nin demokrasi düşmanıkatil polisleri adalet ve özgürlük türkülerinin yüksel-mesinden korktuklarından 7 Dev-Genç’liyi yaka paçagözaltına aldılar.

Aynı tarihte bir kaç saat sonra TÖDA’nın (TutsakÖğrencilerle Dayanışma Ağı) çağrısıyla bir eylem dahagerçekleştirilecektir.

Çağrı, “Hocalarımız, Avukatlarımız, ArkadaşlarımızÖzgürlük demek için Metris Cezaevinde Buluşuyoruz”sloganıyla Açık Ders gibi bir eylem üzerinedir. Polis bueylemin yapılmasına izin vermemiş ve TÖDA gibi içe-risinde bir çok sol örgütün yer aldığı yapı bu dayatmayakarşı tek bir söz bile söylememiştir.

Oportünist-reformist solun yüzü asıktır ülkemizde.Çünkü ne yapmak isteseler faşizm engeline takılmış veistediklerini hayata geçirememişlerdir.

İdeolojik olarak net olmayanlar, bunalımlardan dakurtulamamıştır. Ve her seferinde hüsrandır sonları. Buhüsran bu yüzü asıklıkları ancak icazet sınırlarını aşıpdevrimci çizgiye geldiklerinde ortadan kalkabilir. Yanihalk iktidarı için mücadele ettiklerinde.

Bir de Dev-Genç’lilere bakın! Alınları açık başlarıdik! Onca katil sürüsünün, TOMA’nın, Akrebin önüneHAKLIYIZ KAZANACAĞIZ pankartıyla oturuyorlar.

İşte bu ideolojik netliktir. İşte devrimcilik budur. Faşizmekarşı mücadele budur. AKP’nin katil polislerinin demokratikbir hak olan basın açıklamalarına dahi saldırdığı budönemde, sayısız TOMA, Akrep, Çevik Kuvvetin önündeadalet taleplerini yalnız Dev-Genç’liler dile getirmiştir.

İzin Değil Meşruluk, Muhalefet DeğilDevrimciliktir Dev-Genç’lilerin Yaptığı!

Metris Hapishanesi önünde Dev-Genç’liler, 7 kişionlarca katil polisin karşısına çıktı. Basın açıklamasıardından oturma eylemine başladı ve ardından gözaltınaalındı.

Peki bilcümle solun toparlanıp oluşturduğu TÖDA,tek başına Dev-Genç’lilerin yaptığı eylemi neden yapamadı?

Neden onca örgütün insanı, katil polisler bu eylemiyapamazsınız deyince karşı çıkmadı. Üstelik devrimciahlak gereği kendinden yarım saat önce benzer eylemnedeniyle gözaltına alınan devrimciler olduğunu bili-yorken eylemlerini niye gerçekleştirmedi?

Çünkü, ülkemiz solu iktidar hedefinden uzaklaşmıştır.Çok basit protesto haklarına dahi sahip çıkacak haldedeğildirler.

Oportünist ve reformistlerin gözü fırsatçılıktan, uz-laşıdan başka bir şey görmemektedir. İşte bu yüzdenhiçbir programlarını hayata geçiremezler.

Biz herkese Adalet nasıl sağlanır, faşizme karşı mü-cadele nasıl edilir göstereceğiz.

Gözaltılarla, tutuklamalarla, AKP bizim demokratikmücadelemizi ve protesto hakkımızı engelleyemeyecek.

HER KOŞULDA FAŞİZME KARŞI DİRENE-CEĞİZ!

GÖZALTINA ALINACAĞIZ YILMAYACAĞIZ! TUTSAKLAR VERECEĞİZ AMA BİTMEYE-

CEĞİZ! TARİH BİZİMLE, ANADOLU İHTİLALİNİ BİZ

YAZIYORUZ !DEV-GENÇ yasal-yaşadışı, demokratik-illegal tüm

mücadele yöntemlerini Devrimci Halk İktidarı müca-delesinde kullanarak yeni gelenekler yaratmaya devamedecek. Tüm gençliği Dev-Genç saflarında örgütlemeyebirken iki, ikiyken yüzler binler olacağız.

Bu karanlık denizin içinde bir fenerdir DEV-GENÇ! ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN DEV-GENÇ

SAFLARINDA BİRLEŞELİM!YAŞASIN DEV-GENÇ, YAŞASIN DEV-GENÇ’Lİ-

LER!

Baskınlarla ‘Mahir Hüseyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş’ Sloganımızı Susturamazsınız!

AKP’nin katil polisleri, 1 Nisan’da Mimar SinanÜniversitesi’nde Dev-Genç’lilerin ‘Kızıldere’denÇağlayana Onurumuzla Geliyoruz!’ çağrısı ile düzenle-diği Kızıldere anmasına saldırmış ve Dev-Genç’liler ilebirlikte okul öğrencilerini de gözaltına almıştı.

Şimdi de anmaya katılan ve AKP faşizmine karşıçıkan Mimar Sinan Üniversitesi öğrencilerini ve Dev-Genç'lileri 5 Nisan'da gece yarısı evlerini basarak göz-altına aldı.

Aynı gün Dev-Genç gözaltılarla ilgili yaptığı açıkla-

mada şunlara değindi:"Bu baskınlar AKP’nin Kızıldere’den ve Dev-

Genç’lilerden korkusunun ifadesidir. Mimar SinanÜniversitesi’nde yapılan anmanın ‘Kızıldere’denÇağlayan’a Onurumuzla Geliyoruz’ olmasıdır.

‘Elif, Şafak, Bahtiyar Yıkılacak Saraylar’ demek-ten ‘Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş’sloganını haykırmaktan , Vazgeçmeyeceğiz! Selamolsun Kızıldere’den Çağlayan’a direnen ve savaşanDev-Genç’lilere!” denildi.

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!2 4

Türkiye, geçtiğimiz hafta, Karaman’da faaliyet yürütenEnsar Vakfı’na bağlı yurtta görevli bir hocanın kırk beşçocuğa tecavüz ettiği haberiyle çalkalandı. AkabindeArtvin’de benzer bir olayın haberi yayıldı. Gerici yurtlardaçocuklar yobaz, sapıkların elinde her türlü istismara açıkbiçimde tutuluyor. AKP ise bu olayın ar-dından Ensar Vakfı’nı savunmaya geçti.Mecliste çocuk istismarını araştırma ko-misyonu kurulmasına dahi karşı çıkarkengelen yoğun tepkiler sonucunda çocuk is-tismarını araştıracak bir komisyon kuruldu.

AKP iktidarının Aile ve Sosyal PolitikalarBakanı Sema Ramazanoğlu, Karaman'daçocuk öğrencilere tecavüz skandalıyla ilgili"Karaman'da olan konuyla ilgili olarak ilkvaka ortaya çıkar çıkmaz hemen hukukiaçıdan bakanlığımız müdahil oldu. Bu olaybizim hizmetleriyle her zaman gurur duy-duğumuz vakıfla ilişkilendirilmek istendi.(...) hizmetleriyle ön plana çıkmış bir ku-rumumuzu karalamak için gerekçe olamaz,"diyerek tecavüze maruz kalan çocuklarıdeğil, gerici Ensar Vakfı’nı savundu.

Onların gözünde o çocukların zerrekadar değeri yoktur. AKP’liler kendi ço-cuklarını Amerikalar’da ya da Türkiye’ninen ünlü özel okullarında okutuyorlar.Yoksul halkın çocuklarının gerici okullardaeğitim adı altında cahilleştirilmesi iseAKP’nin bilinçli bir politikasıdır. AKPkurmaylarının toplantısında itiraf ettiklerigibi, “halkın eğitim seviyesi arttıkçaAKP’nin oy oranı düşüyor.” Onları ilgi-lendiren sadece yağma ve talan düzenleridir.Bunun için halkın cahil bırakılmasıAKP’nin başlıca eğitim politikasını oluş-turuyor. Din eğitimi adı altında halkın diniduygularını, inançlarını sömürüyor.

Sabahattin Zaim Üniversitesi RektörYardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı bir tel-evizyon programında söyledikleriyleAKP’nin eğitim politikasını özetledi.

“Ben daha çok cahil ve okumamış, tah-silsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ül-kede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamışhatta ilkokul bile okumamış, üniversite oku-mamış cahil ” diyen Rektör Yardımcısı Arışöyle konuştu: “Bizde de şimdi okuma oranıarttıkça beni afakanlar basıyor. Ülkeyi ayaktatutacak olanlar okumamış cahil halk. Tür-

kiye’nin okumuş kesimi profesörden başlayarak geriye doğruen tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahatokuyanlar ilkokul mezunları. Üniversite ve sonrası çok vahim.Çünkü zihinleri bulanık. Sultan Hamit devrine dönelim.Sultan Hamit mülkiye olmak üzere Sultaniye’leri kurdu. Yani

Osmanlı Aydınlanması’nı sağlayan SultanHamit’tir. Bu okullarda okuyanlar SultanHamit’i devirdi. Bu okullarda okuyanlarTürkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar OsmanlıAydınlanması’nın mezunlarıdır.”

Okuma oranları yükseldikçe, halkçocukları aydınlandıkça sadece rektörBülent Arı’yı değil tüm AKP’lileri afa-kanlar basıyor. Halka olan düşmanlık-larını her alanda ortaya seriyorlar. Halkınaydınlanmasında kendi sonlarını görü-yorlar. Halk çocukları bilinçlenmesinde ne olursa olsun. İsterse gerici vakıf-larda tecavüze uğrasınlar, isterse intiharetsinler, isterse bunalıma sürüklensinlerama yeter ki cahillikten kurtulmasınlar,yeter ki AKP’nin politikalarına onayversinler, koyun gibi yönetilsinler.AKP’nin yapmak istediği budur.

Bu sorun mecliste kurulacak bir ko-misyonla da çözülemez. Sorun tek ba-şına bir hocanın çocukları istismar et-mesi sorunu değildir. Sorun sistem so-runudur. Bu bozuk düzen değişmedikçeçocuklar her türlü istismara açık bıra-kılırken aynı zamanda kafalarının içinedoldurulan gerici düşüncelerle beynide öldürülecektir. Oysa Halk AnayasasıTaslağı diyor ki;

“Gençliğin gelecek olduğunun bi-linciyle, geleceğin toplumunun mimarıolan gençler için tüm imkanlar seferberedilerek, onların sağlıklı, üretken, yurt-sever insanlar olarak yetiştirilmeleriiçin her türlü koşul sağlanır” (HalkAnayasası Taslağı, syf. 45)

Bizler Dev-Genç’lileriz. Yoksul halkçocuklarının gerici kurumlarda yetişme-lerinin, oralarda her türlü istismara maruzkalmalarının önüne geçeceğiz. AKP’ninçocuklarımızın beynini daha ilk gelişimaşamasında köreltmesine izin vermeye-ceğiz. Bunun için meclislerde örgütlenipgerici eğitime karşı devrimci halk iktidarınıkurmanın mücadelesini büyüteceğiz.

Gerici Eğitime Devrimci Halk İktidarıyla Son Vereceğiz!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

2 5GERİLLAYI DESTEKLE!

1-) Gerilla Kimdir?Gerilla; adaletsiz, haksız, zulme-

den bir düzeni yıkıp, halk yararınabir düzen kurmak için halkın bağ-rından çıkan silahlı öncüdür.

Gerilla, halk savaşının bir ayağıolan öncü savaşını uygular. Gerillahalkın kurtuluşu için savaşır. Maddiolarak kendisinden daha güçlü birdüşmana karşı halkın yaratıcı gücüylesavaşır. Bu yüzden gerillayı oluşturaninsanlar morallidir, moral değerlerimaddi güce dönüştürür. Gerilla, sa-vaşın ilke ve kurallarına uyar.

Gerilla; ideolojiyi, örgütlülüğütemsil eden dava adamıdır. Savaşı-mızın somutlanmış halidir. Gerilla,savaşın hareketli gücüdür. İktidarayönelik askeri eylemin uygulayıcısıdır.Gerilla düzene ait her şeyle sürekliçatışma halindedir. Marksizm-Leni-nizm’i uygulayan bir askerdir. Gerillahalktır.

2-) Gerillanın AmacıNedir?

Gerillanın amacı devrim yapmak-tır. Devrimci Halk İktidarını kur-maktır. Gerilla savaşarak, halkı ör-gütlemeyi hedefler. Halkın adaletiniuygulayarak, halkı bilinçlendirir.

Gerillanın misyonu, eylemleriylemevcut siyasal iktidarı yıpratarak,halka kendi gücünü ve devletin güç-süzlüğünü göstermek ve böyleliklehalkı devrim saflarına çekmektir.Devrimci mücadelenin gelişmesi vesavaşın halklaşması, gerilla müca-delesiyle sağlanır. Bu zafer için zo-runludur.

Gerillanın bir amacı da halk sa-vaşını büyütmek ve düzenli ordulara

geçişi sağlamaktır. Ge-rilla PASS’yi hayatageçirir. Halk savaşındasıçrama yapmayıamaçlar. Düşmanı psi-kolojik olarak sürekliyıpratır. Silahlı propa-ganda yapar.

3-) GerillaOlmak İçinNe YapmakGerekir?

Somut olarak savaşa hazırlanmakgerekir. Politik olarak, ideolojik se-viyeyi durmadan yükseltmek, yanidevrimcileşmek esastır.

Gerilla ruhunu ve kişiliğini ka-zanmadan gerilla savaşı yürütemeyiz.Bu yüzden önce bulunduğumuz alan-da gerilla kişiliğine, yani militan birkişiliğe sahip olmalıyız. Bunun içinkendimizde devrimci dönüşümlergerçekleştirmeliyiz.

Gerilla olmak için yaşam içerisindefedakarlıkları artırmak, düzenle varolan çatışmalarda uzlaşmamak gerekir.Halk ve vatan sevgisini büyütmek,sınıf kinini bilemek, yaşamı savaşagöre şekillendirerek savaşın ihtiyaç-larını karşılayabilmek gerekir. Birdevrimci gördüklerine, duyduklarınasavaşın ihtiyaçlarını esas alarak bak-malı ve savaş örgütü olduğumuzubilince çıkarmalıdır.

4-) Gerilla ÇalışmasınaNasıl Başlanır?

Gerilla çalışması katı bir disiplinve gizlilik içerisinde yapılmalıdır.Gerilla çalışması için öncelikle arazitaraması ve bölgenin tanınması işle-rinin yapılması gerekir.

Gerilla çalışmasına yeterli hazırlıkyapılmadan, savaşçılar yetiştirilmedengerilla savaşına başlanılmaz.

Savaşçı eğitimi uygun alanlardayapıldıktan sonra, gerilla savaşınınyürütüleceği elverişli bir arazi seçilir.Bu bölgede halkla ilişkiler kurulurve gerillanın destekçileri propagandayapar, yani kitle çalışması yürütür.Gerillanın ikmalinin sağlanması bunabağlıdır.

Gerillanın araziyi, bölgeyi ve böl-

genin halkını tanıması şarttır. Aynızamanda halkın da gerillaları tanımasıgerekir. Gerilla, yaşam kültürüyle(aç da kalsa zorla yemek almamagibi) halka kendini tanıtırken propa-ganda yapmalıdır.

Halkın bir sorununu çözmek yada halka baskı uygulayanlardan birinicezalandırmak gibi eylemler, halktasempati yaratır. Bu halkta var olandüşmanın anti-propagandasının et-kisini kırar. Bu yapılan çalışmalarlagerillanın taraftarları çoğalır.

Gerilla savaşını başlatmak içinhalkın desteği şarttır. Bu destek ge-rillanın sürekliliğini sağlar. Gerillakitle çalışması yapar, ajitasyon vepropaganda çalışması yürütür. Yanigerilla özünde politik bir savaşçıdır.Gerillanın çevresinde onu destekleyicibir güç olmalıdır. İletişim, ulaşım,olanak vb. işleri destek güçler yapa-bilir.

5-) Gerilla Nasıl Yaşar?Gerilla katı bir disiplin ve gizli-

likle, aynı zamanda yüksek bir moralleyaşar. Gerillada yalan yoktur, devrimcikültür ve yaşam kuralları oturmuştur.

Gerillanın özel mülkiyeti yoktur.Gerilla, savaşın tüm zorluklarına,tüm olanaksızlıklarına göğüs gerer.Fedakarca ve mütevazı bir yaşamsürer. Bulunduğu yerde yaşam ko-lektivizmle sürer.

Sürekli hareket halinde bir yaşamıvardır. Gerilla yaşamını tüm koşullarauydurabilir. Gerilla sıradanlaşmayıve düzeni reddeder. Yaşamın odağınasavaşı, örgütü, devrimi ve halkı koyar.Tüm yaşamında kendi çıkarını değil,devrimin çıkarını esas alır. Zaaflarınıaşar, boyun eğmez.

Gerilla, niçin savaştığını bilendir.Halk iktidarını kurmakla yükümlüolduğunu bilir. Devrim hedefine ki-litlenmiştir. Savaş gerçekliğiyle düş-manı yok etmek için planlar yapar.

Gerillanın temel niteliği, tüm ko-şullara uyum sağlama ve bütün gelişenolayları lehine çevirme yeteneğinesahip olmalıdır.

Gerilla tüm gücünü düşman güç-lerini yok etmek için kullanır. Savaşınher aşamasında kendilerine özgü tak-tikler manevralar geliştirerek düşmanı

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA13BilgiBilgi

güçtürgüçtür

Gerilla

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!2 6

şaşırtmalı ve hareket alanını daralt-malıdır. En zor koşullarda hedeftensapmadan savaşı sürdürmelidir. Ge-rilla atılgandır, cesaretlidir. İlke vekuralların siperi olduğunun bilincin-dedir. Halk kurtuluş gerillası teslimolmama geleneğinden gelir ve bugeleneğin sürdürücüsüdür.

Gerilla emir ve talimatları yerinegetirmede tereddütsüz gözüpek olan-dır. Dinamik, hareketli olandır. İni-siyatifli olandır. Soyut bir düşmanladeğil, halklarımızın katili bir düş-manla savaştığını unutmamalıdır.Yüksek adalet duygusuna sahiptir.

Sonuç olarak gerilla, halk kurtuluşsavaşçısıdır. Yaşamının her anındayüksek fedakarlık bilincine sahiptir.

Düşmanına teslim olmaz. Aksineölürken düşmanını yok etme hıncınıtaşır.

6-) Gerillanın GücününKaynağı Nedir?

Gerillanın gücünün kaynağı halk-tır. Halkla sürekli bağı olmayan birgerilla hareketi yok olur. Halk; sa-vaşçı, ev, silah, yiyecek kaynağıdır.Halkı sevmeyen ya da halka inan-mayan bir gerilla yaşayamaz, çürür.

Gerillanın gücünün kaynağı ör-gütüdür, halktır, ideolojisidir.

Bir gerilla hareketi M-L bir ön-derliğe, politik hatta sahip olmadanyozlaşır ve bir sürekliliğe sahip olmaz.Gerillanın gücünün kaynağı ideolo-jisidir, inancıdır. Devrim inancı tümzorlukları aşmak için güç ve daya-nıklılık verir.

7-) GerillanınMilitanlığının, CüretininHarcı Nelerdir?

Gerillayı ölüme meydan okutaraksavaştıran temel güç, halk ve vatansevgisidir. Halk ve vatan sevgisi ge-rillayı gözüpek, atılgan kılmıştır.

Gerilla, devrimin gerçekleşece-ğine, güneşin her sabah doğacağınıbildiği gibi inanır. Bu bilinçle zihninisürekli dinamik tutar ve düşmanınıyenmek için planlar yapar.

Gerilla, düşmanına karşı başarılıolmasının yöntemlerini sürekli üre-

tendir. Bu yüzden kurallı ve ilkeliyaşamanın hayati önemini bilir. Ku-ralları ve ilkeleri hayata geçirmededisiplinli olur. Disiplin değişimi ya-ratır. Disiplin; gerilla arasında pay-laşımı, ortak ruhla hareket etmeyi,dayanışmayı büyütür. Disiplin; mi-litanlığı, cüreti kalıcılaştırır.

Günlük yaşamda disiplinli olmakne demektir? Randevu saatini aksat-mamak, asla "olmaz, para yok, evyok olanak yok" dememektir. Yanigünlük yaşamdaki uzlaşmazlık dagerilla kültürünün bir parçasıdır. Birdevrimci her soruna mutlaka çözümbulacağı inancıyla savaşır. Gerillaimkansız görüleni gerçekleştirendir.Ki Che’nin deyimiyle “imkansız yok-tur, sadece yapılması zaman alır.”

8-) Gerillanın Düşmanları Kimlerdir?

Halkın düşmanları gerillanın dadüşmanlarıdır. Yani ezen sınıf, oli-garşi, düşmandır. Tüm halk düşman-ları ve emperyalistler, ordu ve polis,yabancı ve yerli ajanlar, korucular,işbirlikçiler, hainler, mafya ve çete-ciler de gerillanın düşma-nıdır.

Bazen doğa da gerilla-nın düşmanlarıyla doludur.Zehirli otlar, tehlikeli hay-vanlar, ya da hava koşullarıgerillanın zararına olabilir.Yani gerilla doğaya karşıda bir mücadele verir.

Şehirlerde düşmanınelindeki teknolojik geliş-meler de kimi zaman ge-rillanın düşmanıdır. Gerilla,devrimci mücadeleyi ge-riletecek her şeyi düşmanolarak görür. Bir gerilladüşmanını tanır ve onukendi önünde engel olmak-tan çıkaracak bir bakış açı-sıyla hareket eder.

9-) GerillanınDüzenliOrdulardanFarkı Nedir?

Sadece gerilla gücüyle

zafer kazanılmaz. Gerilla gücü halkordusuna dönüşmeli ve gerilla onutamamlayan bir unsur olmalıdır. Ge-rilla düzenli ordulardan daha hareketlive esnek bir savaş yürütür. Gerillaküçük, hareketli birliklerdir. Ülke-mizde gerilla, silahlı propaganda ilehalka politik gerçekleri aktarmalıdır.Gerilla psikolojik yıpratma savaşıyürütürken, düzenli ordular fizikiyok etme saldırıları yapar. Düzenliordularda savaş çok daha geniş halkkesimlerine ulaşır. Ülkemizde düzenliordu aşamasına suni dengenin kırılıp,halkın savaşa kitlesel olarak katıldığısüreçte geçilecektir.

10-) Gerillanın Genel İlke ve Kuralları Nelerdir?

Devrimci mücadelede geçerli olantüm ilke ve kurallar, gerilla için degeçerlidir. Çalışma alanına bağlı ola-rak gerillanın dikkat edeceği bazıkurallar ise farklıdır.

Gerilla gizlilik ilkesini asla ihlaletmemeli, yoldaşlarıyla kimliğini açıkedecek özel bilgilerini paylaşmamalı,yoldaşlarıyla veya halkla feodal iliş-

Gerillanın amacı devrimyapmaktır, Demokratik Halkİktidarını kurmaktır. Gerilla

savaşarak halkıörgütlemeyi hedefler. Halkınadaletini uygulayarak halkıbilinçlendirmeyi hedefler.

Gerillanın misyonu,eylemleriyle mevcut siyasal

iktidarı yıpratarak, halkakendi gücünü ve devletin

güçsüzlüğünü göstermek veböylelikle halkı devrim

saflarına çekmektir.Devrimci mücadeleningelişmesi ve savaşın

halklaşması gerilla mücadele-siyle sağlanır.

Bu zafer için zorunludur.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

2 7GERİLLAYI DESTEKLE!

kiler kurmamalıdır. Gerillanın hatayapma lüksü yoktur. Kural ihlali tut-saklığa ya da şehitliğe yol açar.

Gerilla düşmana en ufak bir tavizvermemelidir. Yaptığı kural ihlaliylehalk ilişkilerini deşifre etmek, halkazor kullanmak ya da eylemlerdehalka zarar vermek, bir gerillanınasla yapmaması gereken şeylerdir.

Gerillanın savaşta moral bozmasıya da kararsızlığı da ciddi olumsuzsonuçlara neden olur.

Gerilla başta silahı olmak üzere,her eşyasına özen göstermelidir. Si-lahının bakımını yapmayan savaşçı,savaşın bilincinde değildir.

Gerilla halkın arasında kaynamalı,düşmana onun dikkatini çekmedenzarar vermelidir.

Gerilla düşmana silahını, ya dahiçbir olanağını kaptırmamalı, yaralıyoldaşını düşmana bırakmamalıdır.

11-) GerillanınSavaşımızdaki Yeri veÖnemi Nedir?

3. Bunalım Döneminde gerillasavaşı devrimin zaferi için zorunludur.Gerilla savaşı, öncü savaşının yürü-tülmesidir. Savaşımızda silahlı pro-

pagandanın temel, diğer ekonomik-demokratik mücadele yöntemlerinintali ve ona bağlı olduğunu düşünürsek,gerilla savaşının zorunluluğunu vevazgeçilmezliğini anlarız.

Gerilla mücadelesi olmadan dü-zenli orduları oluşturmak ve düşmanayıkıcı darbeyi vurmak mümkün de-ğildir.

Gerilla kitleleri örgütlemenin enhızlı ve en etkin yoludur. Faşizm ko-şullarında halka baskı ve terör uygu-landığından ve devlet zor yönteminikullandığından, gerilla olmazsa dev-rimci hareketin ya da halkın mücade-lesinin yaşama ve başarı şansı yoktur.

Gerilla savaşımızda hayatidir. Ge-rillayı yaratmadan ve sürekli kılmadaniktidar kazanılamaz, iktidar hedeflibir mücadele yürütülemez. Stratejikhedefe ulaşmak için gücünü halktanalan silahlı birimler şarttır.

12-) Gerillanınİzleyeceği TaktiklerNelerdir?

Gerillanın izleyeceği taktiklerkendine özgüdür. Savaşın her anı buözgünlükle biçimlenir. Gerillanınmevzileri esnektir. Savaşın gidişatına

göre yerini ve koşullarınıdeğiştirebilir.

Gerilla hareketli birsavaş verir. Hızı önem-lidir. Eylemlerindeki hız,hayatın ya da savaşınsonunu belirler.

Gerilla bir bölgedeniz bırakmadan hızlıcauzaklaşabilir. Gerilla kal-dığı yeri, cepheyi süreklideğiştirmek durumundakalabilir.

Gerilla kendini tümkoşullara uydurabilir.Karşılaştığı olumsuz du-rumları olumluya çevir-me kıvraklığına sahip-tir.

Gerilla daha çok sal-dıran niteliktedir. Düş-mana sürekli taarruz ya-pan gerilla, vur-kaç yön-temiyle düşmana çok

kayıp verdirerek en az zararla çekil-melidir. Gerilla düşmana baskın yap-ma, pusu atma, sabotaj gibi yöntem-lerle saldırır. Zor durumda ise gerillahareketliliği sayesinde kolayca sıy-rılabilmelidir.

Gerilla inisiyatiflidir. Savaşta sal-dıran düşmanın lehine olan durumukendi lehine çevirmek için her şeyiyapar ve çarpışmanın inisiyatifiniele alır. Gerilla hızla karar alıp uy-gulayarak, savaşta üstün duruma ge-çer. Planlarını da buna göre esnekyapar. Vietnam devriminin komu-tanlarından Giap’ın ifade ettiği gibi“gizlilik, hız, insiyatif” temel biröneme sahiptir. Gerilla düşmanı şa-şırtan eylemler yaparak, düşman gü-cünü yok eder. Şaşırtma, gerilla içinönemli bir yöntemdir. Böylesi ey-lemlerde düşmandan silah ve cephaneele geçirilir.

13-) Gerillanın

Kitle Çalışması ve Örgütlenmesi Nasıl Olur?

Gerillanın kitlelerle bağlantısınınolması zorunludur. Çünkü kitleleringücüne dayanmayan gerilla savaşıbaşarısız olur. Gerilla halktır, halkınörgütlü gücüdür. Bunun için siyasipropagandayla gerilla, halk kitlelerinitaraf olması için bilinçlendirir. Gerilla,bulunduğu köylerde bu çalışmayabaşlar ve yayar. Kitle toplantıları dü-zenleyebilir. Bölgedeki gençler savaşakatılabilir, eğitilebilir, milis, istihbarat,kurye vb. görevlerde kullanılabilir.Gerilla, halkı savaşa katmaya dönükörgütlenmeler yapar.

Bölgede halkın sorunlarının çö-zümü, halkın taleplerinin örgütlenmesigerillanın görevleri arasındadır. Dev-rimcilik örgütlemek ise, gerilla dabu görevi yerine getirecektir. Kitleçalışması yapmak, ajitasyon propa-ganda sürdürmek, halkı eğitmek zo-runludur. Yani gerilla sadece askerideğil, asıl olarak politik yanı olansavaşçıdır.

Gerilla kitleleri örgütlemeninen hızlı ve en etkin yoludur. Faşizm koşullarında halka

baskı ve teröruygulandığından ve devlet zor

yöntemini kullandığından,gerilla olmazsa devrimci

hareketin ya dahalkın mücadelesinin yaşama

ve başarı şansı yoktur. Gerilla savaşımızda hayatidir.

Gerillayı yaratmadan ve süreklikılmadan iktidar kazanılamaz,iktidar hedefli bir mücadele

yürütülemez. Stratejik hedefeulaşmak için gücünü halktan

alan silahlı birimler şarttır.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!2 8

“Gerilla savaşçıları balık, içindeyüzdükleri deniz de halktır. Denizolmaksızın balık yüzemez.” (Mao)

Savaşımız halkın içinde halkiçin yürüttüğümüz bir savaştır.Mao’nun dediği gibi halkımız bizimdenizimizdir. Bu savaşta bize herdaim yol gösteren, hatalardan ko-ruyan, önlem alan en güçlü silahı-mız da ilke ve kurallarımızdır.

Onlar olmadan uzun soluklu birmücadele yürütmek olanaksızdır.Halkımıza zarar vermemek ve her-hangi bir saldırı anında halka kendinisiper etmek en önemli ilkemizdir.Bu, 46 yıllık tarihimizde oluştur-duğumuz savaş geleneğimizdir.

Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahirçatışmadan çekilirken Maltepe’degirdikleri apartmanın birinci katın-daki evde yaşlı bir kadın, kızları vetorunları vardı. Korkmaları üzerineMahir, onlara zarar vermeyecekle-rini, çocukları alıp gitmesini söyle-miştir. Onları dışarı çıkarttıktan, cangüvenliklerini aldıktan sonra da ça-tışma başlamıştır. Daha güvenli bul-dukları üst kata çıkıp evin sahibibinbaşı Dinçer Erkan’ın eşi ve oğ-lunu bırakıp kızı Sibel Erkan’ı alı-koydular. Sibel’e zarar vermeye-ceklerini söylediler. “Teslim Olun!”çağrılarına Cevahir ve Çayan’ınverdiği karşılık ise çok netti: “Aslateslim olmayacağız. Bizim buradanölümüz çıkar. Çocuğa dokunmaya-cağız. Çocuk ancak sizin ateşinizleölebilir. Silahımızı da asla teslimetmeyeceğiz!” (Kızıldere, AdalılarınTürküsü, Sayfa: 34)

Mahir Çayan ve Hüseyin Ce-vahir, halkın her koşulda korunması

gerektiğini pratikle de göstermişoldular. Çatışma anlarında, düşmansaldırılarında, eylem anında ilk ak-lımıza gelen ve yapmamız gerekenilk iş, halkın can güvenliğini almakolmalıdır. Mahirler’in örneğindeolduğu gibi; ya halkı bölgedenuzaklaştırmalı, ya da güvenli başkabir yere götürmeliyiz.

Ya da olanağımız varsa, biz hal-kın zarar görmeyeceği başka biryere çekilmeliyiz. Düşmanın ilk he-defi her daim bizizdir. Fakat bizeyardım eden, koruyan, kollayan hal-kımızı da hedefler. Bu durumlardailk öne çıkacak olan biz olmalıyız.Düşmanın saldırılarını üzerimizeçekebilmeli, halkı korumalıyız.

Savaşın artık çok üst düzeyetaşındığı bir dönemdeyiz. Elimizdeolmayan nedenlerle de halka zarargelecek durumlar oluşabilir. 2004yılında feda savaşçımız SemiranPolat’ın taşıdığı bomba otobüste,sarsıntıdan dolayı ateş almıştır. Sa-vaşçımız bombanın üzerine kapa-narak halkın canını korumak iste-miştir. Bu durumda yine oluşacakzararı en aza indirmek bizim eli-mizdedir. Hızlı, inisiyatifli, soğuk-kanlı düşünmeliyiz.

Mahallelerimizde düşmanın enyoğun saldırılarını yaşıyoruz. Düş-man çadırlarımıza dahi günde on-larca kez saldırıyor. Bu anlarda damahallelerimizde bir savaşçı gibiçatışmalara yön vermek durumun-dayız. O anlarda mahallelerimizinsavaşçısı olmalıyız. Düşman sal-dırısı olasılığının yüksek olduğudurumlarda barikatları kurduktanhemen sonra bölgeden halktan in-

sanları çekmeliyiz. Sokaklarda ço-cukları uzaklaştırmalı, halkın ka-pısını çalıp bir yandan çatışma hak-kında bilgilendirirken, barikat mal-zemeleri temin ederken, diğer yan-dan camlarını kapatmalarını, gazdankorunmalarını söylemeliyiz. Halkıolabildiği kadar barikatın ardındatutmaya çalışmalıyız.

Bizimle birlikte polisle çatışanhalkı da artan düşman saldırılarıkarşısında vereceğimiz komutlarauymalarını, barikatın önünde saldı-rıları püskürtmeyi sağlamalıyız. Ça-tışmayı halkın kalabalık olduğualandan kaydırmalıyız. Her koşulaltında önde olacak, halka öncülükedecek, örnek olacak olan bizleriz.

Tarihimiz, halka gelecek zarar-ları göğüslemede, onları korumadatertemizdir. Düşman dahi halkınzarar gördüğü, açık alanda, çarşı-pazar gibi kalabalık yerlerde yapılaneylemleri yapmadığımızı iyi bilir.Hatta yorumlarında kendi ağızla-rından “eylem çizgileri halkı hedefalmaz” demişlerdir.

Halk savaşçıları her şeyden öncehalkı korumasalardı, halkın içindebarınamazlardı. Bizi sarmalayanhalk denizini kurutur, kirletirsek,bizler de boğulur gideriz.

Devrimci şair Ümit İlter’in “Fü-tursuz” şiirinde dediği gibi, “canlarasıkılmış tüm kurşunları alnımıza”çağırmalıyız.

Bizler, sıra neferiyiz. Yerimizidolduracak milyonlar olacaktır. Bumilyonlar, halkımızdır. Zafer ge-lecekte, gelecek halkımızındır.

“Ölüm bizim, gelecek halkımı-zındır!” (Berkan Abatay)

SSavaş, Her Şeyden Önce Disiplin ve Kurallı Bir Yaşam DemektirKurallar ve Disiplin Hem Düşmana,

Hem de İç Düşmana Karşı Savaşın Temel Yasasıdır

Savaşçı Halka Zarar Vermemek İçin Canını Verir!

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve B

iz

Beşiktaş Belediyesi’nin temizlik işlerinde çalışan 9işçi DİSK / Genel -İş Sendikası’na üye oldukları vesendikal çalışma yürüttükleri için işten atıldılar. İşçileriişten atan CHP’li Beşiktaş Belediyesi’dir.

İşçiler meşru direnme haklarını kullanarak Belediyeönünde direnmeye başladılar. İşten atılan işçilerin direnişinediğer işçi arkadaşları da destek verdiler ve grev yaparakçöpleri toplamadılar. Direnen işçiler Beşiktaş BelediyeBaşkanlığı binası önünde belediye zabıtalarının saldı-rısına uğradılar. Dövüldüler, gaz sıkıldı. Ama direnişdevam ediyor. İşçiler belediyenin önünde eylemlerinedevam ediyorlar.

Çağdaş Ses isimli yayın işçilerin direnişini haberyapmış. Doğal olarak DİSK / Genel – İş SendikasıGenel Başkanı Remzi Çalışkan ile de konuşmuş. Ha-berde verildiği şekliyle Remzi Çalışkan’ın açıklamalarınınbir kısmı şöyle;"açıkçası ne olduğunu, ne talep ettiklerinibiz de bilmiyoruz. Eylem yapan arkadaşların dışardanfarklı farklı anlayışların yönlendirmesiyle hareket edipetmediklerini öğrenmeye çalışıyoruz. Bizim tüzüğümüz,kurallarımız bellidir, biz çalışmalarımızı örgütlü birşekilde yaparız."

Bu açıklamanın hangi satırına cevap verelim? Böylesinedüşmanlık kokan bir açıklama yapılabilir mi? İşçiler sendikaüyesi oldukları için ve sendikal çalışma yaptıkları içinişten atılıyorlar, sendikanın başkanının direnişten haberiolmadığı gibi “işçilerin farklı farklı anlayışların yönlendir-mesiyle hareket edip etmediklerini öğrenmeye çalıştıklarınıbelirtiyor. ” Velev ki işçiler farklı anlayışların yönlendirmesiyledireniyorlar, ne yapacaksınız, direnişe destek olmayacakmısınız? O işçiler Remzi Çalışkan’ın başkanı olduğu sen-dikaya üye oldukları için atılmadılar mı? Sendikaya yeniüye yapmaya çalıştıkları için işten atılmadılar mı? Hattaböyle de olmasın, işçiler herhangi başka bir sendikaya üyeoldukları için işten atılmış olsunlar. Remzi Çalışkan ve ar-kadaşları destek olmayacaklar mı? Ya da işçiler bir sendikaüyeliği nedeniyle değil, hak gaspı vs gibi başka nedenlerleişten atılmış olsunlar. Bu durumda Genel – İş Sendikası’nındesteğini hak etmiyorlar mı?

Ayrıca bu açıklama bir anlamda ihbarcılık da kok-maktadır. Ne demek arkalarında olan anlayışı araştırıyoruz?Ne demek istiyorsunuz? İşten atıldıkları için direnen iş-çilerin arkasında illa bir anlayışın olması mı gerekiyor?İşçiler arkalarında bir anlayış olmadan direnemiyor mu?

DİSK / Genel – İş Sendikası Genel Başkanı RemziÇalışkan’ın açıklamalarını okuyunca şaşırmadık. Çünkübu sendika daha önce de yine Beşiktaş Belediyesi’nde di-renen kendi üyelerine sahip çıkmamış, saldırmıştı. İşçilerindirenişini kırmak için Beşiktaş Belediyesi’nden daha fazlaçaba harcamıştı. Üstelik işçilerin talebi sendikanın toplusözleşme yetkisi önünde belediyenin koyduğu engelinyine belediye tarafından kaldırılması idi. Yani Genel – İşSendikası’nın Beşiktaş Belediyesi’nde toplu sözleşme ya-pabilmesi için direnen işçilere Genel – İş Sendikası saldırdı.Birazcık aklı başında olan bir insan bu tavrın kendiniinkar olduğunu anlar, bilir. Ama sırtını işçiye değil,patronlara – düzen partilerine yaslayanların böyle çelişkiligörünen tavırlarının olması normal. Onların derdi işçilerintoplu sözleşme yapması, haklarını genişletmesi değil, be-lediye başkanlarını, düzen partilerini hoş tutmaktır. Bununiçin toplu sözleşme yapmaktan bile kaçınırlar. Bu sendikacılarçok önce sınıf sendikacılığını terk etmişlerdir.

Aynı anlayış yine işçilerin önüne çıktı. İşçiler Genel-İş’i örgütlemek istiyor, işten atılıyorlar. Genel-İş araştırmayapacakmış. Kime soracaklar acaba? Belediye başkanınamı? Polise mi? Halkımız ne güzel demiş; Bana dostunusöyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.

Bu açıklama bir kez daha işçilerin kendi sınıf örgüt-lülüklerini yaratmaları gerektiğini kanıtladı. İşçilerin özgücünü açığa çıkartacak örgütlenme İŞÇİ MECLİS-LERİDİR. Sendikaların başına çöreklenmiş patron sen-dikacılarını kovmak için bile meclislerde örgütlenip güçolmak gerekiyor.

Sendikalar işçilerin örgütüdür. Sendikaları işçiler yö-netecek, hayatlarıyla, iş yerleriyle ilgili her konuda işçilerkendileri karar alacaklar. İşçiler meclislerle doğrudan ira-delerini ortaya koyabilecekler. İşçi Meclislerinde örgüt-lenelim.

DİSK / Genel – İş Genel Başkanı Remzi ÇalışkanBir Kez Daha Kimin Safında Olduğunu İfade Etti!Beşiktaş Belediyesi Önünde İşten Atıldıkları İçin

Direnen İşçilerin Arkasında Kimlerin Olduğunu Araştırıp Ondan Sonra Karar Vereceklermiş!

PATRON SENDİKACILIĞININ ÇÜRÜMEDE SINIRI YOKTUR!

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!33 0

Son zamanlarda basından ve sos-yal medyadan takip ettiğimiz üzere,öğrencisine tacizde bulunan öğret-menler sıklıkla gündemi meşgul et-mekte. Ülkenin pek çok farklı ilinde,çeşitli yaş grubundan öğrencilerin,öğretmenleri tarafından sözlü veyacinsel istismara maruz kaldığını tüy-lerimiz diken diken olarak okuyorveya izliyoruz.

Peki bu süre zarfı içerisinde buncabenzer olaya şahit olmamızın altındayatan temel neden nedir? Elbette butip olaylarla bir meslek grubunuitham etmek mümkün değil. Hele kibu meslek halkımız tarafından dakutsal kabul edilen eğitimcilikse,daha da derin düşünmek gerekiyor.Bir zamanlar bir harf öğretenin 40yıl kölesi olunacak kadar değer verilenöğretmenlik mesleği, giderek dahada itibarsızlaşıyor, itibarsızlaştırılı-yor.

Tüm bu yaşanan olayları AKP’ninpolitikalarından bağımsız görmekbüyük bir yanlış olur. AKP’nin sö-mürü düzenini rahatça sürdürebilmekadına, toplumda yarattığı dejeneras-yon bir şekliyle hepimizin hayatlarınıniçerisinde. Bunlar arasında en dikkatçekici olanlardan birisi, eğitimi ge-ricileştirmek, aydın beyinleri uyuş-turmak adına yaptığı hamlelerle okul-ların geçirdiği dönüşümdür.

Eğitimin niteliksizleşmesi ve paralıhale getirilmesi politikasında karşısınaçıkacak tüm engellerden kaçınmayaçalışan AKP iktidarı, eğitimin içiniboşaltarak dindarlık adı altında sor-gulamayan, itiraz etmeyen itaatkarbir kuşak yaratmaya çalışıyor.

Üstelik amacına giden yolda hertürlü ahlaksızlığı meşru gören AKP,yozlaşmayı destekleyerek hem arzuettiği kültürü yaratmaya hem de gün-demi katliamlarından ve hırsızlıkla-rından uzaklaştırmaya çalışıyor. 14yıllık AKP iktidarında, sözde İslam

dininin propagandası yapı-lırken, kat be kat artan uyuş-turucu kullanımı, fuhuş, cin-sel taciz olayları bu yoz-laşmanın hükümet politikasıolduğunu açıkça göster-mektedir.

Elbette bu toplumun birparçası olarak öğretmenkesimi de bu yoz kültürdennasibini almaktadır. He-pimizin büyüklerimizdendinlediği veya kitaplarda okuyaraköğrendiği o eski öğretmen tanımı ilebugün gazetelerde gördüğümüz olay-lar arasındaki farkı yaratan da iştebu yozlaştırma politikasıdır.

Çok uzun zaman önce değil, KöyEnstitüleri zamanındaki öğretmenlerinnasıl halkın içinde olduğunu, halkınher sorununu çözmede önderlik yap-tığını, amacının eğitimi sınıf içerisinehapsetmek değil, hayatla bütünleş-tirmek ve yaşamı da aynı oranda de-ğiştirmek olduğunu duyar, biliriz.İşte o öğretmenler, aydın olmanınsorumluluklarını yerine getirerek hemhalka örnek olmuş hem de güvenini,itibarını kazanmıştır. İşte o saygınöğretmenleri yaratan ideal kişiliklerideğil, hayattaki devrimci duruşlarıve adil, eşit bir gelecek kaygılarıydı.İşte AKP’nin çeşitli yozlaştırma po-litikası ve baskıcı, rekabete dayalı,gerici eğitimiyle elimizden almayaçalıştığı tam da budur. Öğrenci, öğ-retmen ayrıt etmeksizin beklenen,kapitalizmle, özgürlükle, adaletle uğ-raşmadan, bu yoz kültüre uyum sağ-lamamızdır. Bu çürümüş sisteminpisliği bir şekilde tüm halkı etkile-mektedir. Bedel ödeyen yalnızca dev-rimciler değildir, geçim sıkıntısıçeken bir emekçi, çocuğunun gü-venliğinden endişe eden bir anne,gelecek kaygısıyla bunalıma sürük-lenen bir öğrenci, kısacası halkın herkesimi bu düzenin batağından payını

almaktadır. Bu düzeni değiştirmeyeçalışmak meşru olduğu kadar hayatiönem de taşımaktadır.

Elbette bize dayatılan ve bu in-sanlık dışı sistemin değil de yalnızcabireylerin suçuymuş gibi gösterilmeyeçalışılan bu yoz kültürü kabullen-meyecek, güzel olan, insana yaraşırolan şartlar için mücadele edeceğiz.Unutmayacağız ki, bizlerin bıraktığıher boşluğu düzen kendi pisliğiyledoldurmaya çalışacak. Bizlere düşen,örgütlü biçimde mücadele ederek buve buna benzer tüm sorunlarımızınasıl kaynağını kurutmak, çocukları-mıza eşit, adil ve güvenli bir gelecekbırakmaktır.

Bizler Devrimci Kamu Emekçileriolarak bu yozlaştırma saldırılarınınkarşısında mücadelemizi daha da bü-yütmek, Memur Meclislerini hızlahayata geçirmek zorunluluğundayız.Çünkü örgütsüz bir insan düzeninçarkları arasında ezilir, kendi kişiliğiniyitirir, savunmasız kalır. Oysaki bununkarşısında; örgütlülüğünden güç alanbir insan üreten, yaratan, çözen, kendidinamiğini canlı tutan bir insan top-luma yararlı olabilir aydın misyonunasahip çıkabilir. Değerlerini korur veyeni değerler yaratır. AKP’nin tümsaldırıları örgütlü ve bilinçlidir. Bizde örgütlü ve sınıf bilincine dayalıörgütlülüğümüzle tüm saldırıları boşaçıkarabiliriz.

AKP’NİN YOZLAŞTIRMA SALDIRILARINI ÖRGÜTLENEREK BOŞA ÇIKARALIM!

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

33 1GERİLLAYI DESTEKLE!

Öğrenci, öğretmen ayırt etmeksizin beklenen; kapitalizmle, özgürlükle, adaletle uğraşmadan, bu yoz kültüre uyum sağlamamızdır.

Bu çürümüş sistemin pisliği bir şekilde tüm halkı etkilemektedir.

Bizler kamu emekçileriz. Öğret-men doktor hemşireyiz. Belediyede,vergi dairesinde, sosyal güvenlik ku-rumunda çalışan emekçileriz.

Bizler sayıları üç milyonu bulankamu emekçileriyiz. Her birimizfarklı kurumlarda çalışıyor olsak daemekçi yanımız ortak, sorunlarımızortak. Mesleğe başlamamızdan iti-baren bu sorunlarla karşı karşıya ka-lıyoruz. Dünden bugüne gasp edilenhaklarımızla bizim olanlar tek tekelimizden alınıyor. Bu saldırılarınen büyüğüyle karşı karşıyayız. AKPiktidara geldiğinden bugüne halkayönelik saldırlarını azgınca sürdü-rüyor. Sur’da, Cizre’de Kürt halkını,İstanbul’da sokakta, evlerde katle-derken, diğer yandan hak arama mü-cadelesi verenleri, düşüncelerini ifadeedenleri hapse atıyor. Bu saldırılardanbizler kamu emekçileri de nasibimizialıyoruz. İşten çıkarılmalar, soruş-turmalar sürgünler cezalarla karşıkarşıyayız. İş güvencemiz bugün eli-mizde kalan son hakkımız ve bunuda ortadan kaldırmak istiyorlar. Yeniçıkacak olan personel yasasıyla işgüvencemize son verilmek isteniyor.Bizler Kamu Emekçileri Cepheli me-murlar olarak bu saldırıya sessiz kal-mayarak bir kampanya başlattık. Yur-dun dört bir yanında masalar açıp,bildiriler dağıtıp imzalar toplayarakbu yasayı halkımıza ve meslektaşla-rımıza anlatmaya çalıştık. Ama sadecebunlarla bu yasayı püskürtemeye-ceğimizi bildiğimiz için yollara düş-meye karar verdik. Bu yasanın mu-hatapları Ankara’da meclisteydiler.Bizlerde bunun için 25 Mart’ta Kar-tal’da başlattığımız yürüyüşümüzüGebze, Kocaeli, Bursa, Eskişehir’dedevam ettirerek son durağımızolan Ankara’da bitirmek istedik.Ankara hariç bütün illerde basın açık-lamamızı yapıp, bildirilerimizi dağıtıp,

sesli çağrılarda bu-lunduk. Yürüyü-şümüzün ilk gü-nünü düşünceleriniifade ettikleri içintutuklanan akade-misyenlere atfet-tik. İfade özgürlü-ğü suç değildir de-dik; sloganları-mız, dövizlerimiz,taleplerimiz tutsakakademisyenlerinözgür olmalarıiçindi.

İkinci günümü-zü 10 Ekim’deAnkara’da katle-dilen canlarımıza, Berkin Elvan,Dilek Doğan ve Yılmaz Öztürk’ünkatilerinin yargılanması , Kürdis-tan’da katledilen Kürt halkımıza,yaşanan adaletsizliklere karşın ADA-LET talebimizi haykırmak içinayırdık. Katledilenlerimiz için yap-tığımız saygı duruşundan sonra aynıiçerikteki açıklamamızı Bursa ve Es-kişehir’de okuduk. Gittiğimiz herilde durdurulduk, kimlik kontrolün-den geçtik. Arkamızda bir ordu dolususivil polis eşliğinde illerde progra-mımızı hayata geçirdik. Sayıları biz-lerin on katı olan polisin korkularınıbiliyoruz. Çünkü haklı ve meşru olanbiziz onlar değil. Korkularının bü-yüklüğü bu yüzden. Her ilde bizleritaciz ederek engellemeye çalışmala-rına rağmen bizler haklı ve meşru-luktan aldığımız güçle yolumuza de-vam ettik. Geleceğimizi elimizdenbu kadar kolay alamayacaklarını gös-termek için çıkmıştık yola. Geri dö-nüşü yoktu bu yolun. Dönmedik deyolumuzdan. Ankara’ya geldiğimizdede yine diğer illerdeki gibi önlükle-rimizle, bildirilerimizle Yüksel Cad-desi’nden başlayarak meclise gitmek

için attık adımlarımızı. Ama AKP’ninkatil polisleri yolumuzu kesti. Halkıkorkutarak sokağa çıkamaz hale ge-tiren AKP, bizlerin bu cüretindenrahatsız oldu. Onlar istiyorlar ki;kendileri katledecek hapse atacak,saldıracak, haklarımızı gasp edecekama sokağa çıkılmayacak, kendilerinebiat edilecek. İstedikleri bizleri sus-turmak, yıldırmak, boyun eğdirmek.Böylelikle rahatlıkla sömürü saldırıdüzenlerini sürdürebilecekler. Amaolmadı. Bizlere yasaklanan alanlaraçıktık. AKP’nin halk düşmanlıklarınıhayatın her alanında görüyor, yaşı-yorduk. Son olarak da mecliste basınaçıklaması yapmaya çalışırken gör-dük. Bizler sokakları, alanları, mey-danları bedeller ödeyerek kazandık.Kimse bu hakları bizlere altın tepsiylesunmadı. Yasalarda dahi hak olaraksunulan basın açıklaması, ifade öz-gürlüğü gibi temel haklarımız elle-rimizden alınıyor. Kim bu hakkı eli-mizden alabilir? Halk düşmanlıklarıtescillenmiş AKP’mi, onun katil po-lisleri mi? Kimse bizim olanı bizdenalamaz. Meclis kimsenin babasınınmalı değildir. Katiller girebiliyorken

Saldırı Yasalarına Karşı Direneceğiz Teslim Olmayacağız!

YENİ KAMU PERSONEL REJİMİYENİ KAMU PERSONEL REJİMİYASASINI İSTEMİYORUZ!YASASINI İSTEMİYORUZ!

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!3 2

emekçiler neden giremiyor? Biz kamuemekçileri olarak bu yasağa uymadık.Ve meclise gitme kararlılığında ol-duk. 22 kişiye karşın onlarca çevik,sivil polis... Ve azgınca saldırıp bizlerigözaltına aldılar. Ama o kadar kolayolmadı. Her saldırının karşısında slo-gan ve direnişle karşılaştılar. Songözaltına almaya çalıştıkları dört ar-kadaşımıza “TESLİM OLUN, AR-KADAŞLARINIZIN HEPSİNİGÖZ ALTINA ALDIK” demelerikarşısında sloganlarla karşılık veril-mesi aslında kendilerinin ne kadaraciz olduklarını gösterdiler. Evet as-lında temel mesele buydu:TESLİMOLUN! Düşüncenizi, inançlarınızıkimliğinizi, değerlerinizi, hakları-nızı hepsini bırakın TESLİMOLUN! İlk defa burada duymadıkbunu. Yüzyıllar öncesine dayanıyordubu. Pir Sultanlara, Bedreddinlere,Mahirlere, Elmas Yalçınlara dayanı-yordu bu teslim ol çağrısı. Ama nasılki onlar teslim olmayıp direndilerseve bu uğurda canlarını verdilersebizlerde bu geleneği devam ettire-cektik. Attığımız sloganlar onlara eniyi cevap oldu. Şaşkınlık ve öfkeylesaldırıp gözaltına aldılar.

Bizleri korkutup yıldıracaklarınısandılar ama yanıldılar. Sloganları-mızla, marşlarımızla gözaltında dadirenişimizi sürdürdük. Aldıklarınaalacaklarına pişman ettik. Memurlar,bir şey yapamazlar, direnemezlerdiye düşündüler ama yanıldılar. Bizler

onlar gibi kapıkulu memurlar değil-dik. Para için ruhunu değerlerini sa-tanlardan değildik. Bu gerçeğe çarp-tılar. Ve birkez daha haklılık ve meş-ruluk karşısında yenildiler. Aynı gü-nün akşamı bırakıldık. Ve bırakılırbırakılmaz Yüksel Caddesi’ne gittik.Pankartlarımızla, dövizlerimizle, slo-ganlarımızla yarım bırakmak zorundakaldığımız açıklamamızı yaptık.

Bugün Kamu Emekçileri Cep-heli memurlara büyük bir görev dü-şüyor. Alanların emekçilere yasak-landığı, saldırıların azgınca arttığıbir dönemde bizlerin görevi sokaklarameydanlara alanlara çıkarak hak almamücadelesini daha da yükseltmek,umutsuzluğu umuda dönüştürmektir.Bu bir lütuf değil, zorunluluktur. Bubilinçle yükselteceğiz mücadelemi-zi.

KESK binlerce üyesine sahipken

bu sorumluluktan kaçmaktadır. Kamuemekçilerinin gasp edilen haklarınakarşın KESK adeta izleyici duru-mundadır. Binlerce üyesi, soruştur-malar, uzaklaştırmalar, cezalar, sür-günlerle karşı karşıya kalmasına rağ-men KESK’in buna dair bir programıyoktur. Direnmemek, seyirci olmakçürütür. KESK bu noktadadır.KESK’in üzerine düşen sorumluluğuyerine getirmesi gerekiyor. Aksi tak-tirde tarih karşısında mahkum ola-caktır.

Bizler Kamu Emekçileri Cephelimemurlar olarak birkez daha buradansesleniyoruz: Bizler var oldukça hak-larımızı kolay kolay alamayacaksınız.Her saldırıda bizleri göreceksiniz.Bize ait olanı sizlere vermeyeceğiz.Haklarımıza sahip çıkmaya devamedeceğiz. Kimsenin bunu engelle-meye gücü yetmeyecek.

Köle Değil Emekçiyiz İşGüvencemizi İstiyoruz ,Alacağız!

Güvenli İş Güvenli Gelecekİstiyoruz!

Katledilen Kürt HalkınınHesabını Soracağız!

10 Ekim’de AnkaradaKatledilenlerin HasabınıOracağız!

Berkin Elvan, Dilek Doğan VeYılmaz Öztürk’ün KatilleriYargılansın!

Emekçiyiz HaklıyızKazanacağız!

Kamu Emekçileri Cephesi

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

3 3GERİLLAYI DESTEKLE!

Düşman, mahallelerimize dörtkoldan saldırıyor. Bizleri evlerimizdençıkamaz, sokağımızda dolaşamazhale getirip bir korku dağı ile yaşa-mamızı istiyor.

Her gün TOMA’ları, akrepleriylemahallemizin sokaklarında dolaşı-yorlar.

Kimi zamanı olay var diyerekgeldiği mahallemizden gece yarılarınakadar gitmiyor, karakol kuruyorlar.Komşumuza gidemez duruma geti-riyorlar bizi.

Örneğin 1 Mayıs Mahallesi’ndedevrimcilerin yapacağı bir basın açık-laması için öğle saatlerinde gelipgece yarısı gittiler. Mahallede bu-lundukları süre içinde çocuğuylakomşusuna giden kadınlarımıza “ne-reye gidiyorsun, bu çocuk seninmi” diye sorarak tedirgin edip kor-kutmaya çalıştılar.

Mahallelerimizin gençleri mahalleiçinde dolaşırken GBT kontrolü ya-pıyor; böylece gençler üzerinde birtür baskı oluşturmak istiyorlar. Ailelerbu yapılanlar nedeniyle genç çocuk-larını mahalle içinde bile bir arka-daşına göndermekten çekinir halegetiriliyor.

Aynı zamanda mahallemizin genç-leri, halkın nazarında da bu uygula-malarla terörize edilmeye çalışılı-yor.

Akreplerin, TOMA’ların mahal-lemize gelmediği gün yoktur. Hergünbir şekilde mahallelerimizde görü-nerek varlıklarını meşrulaştırmaya,diğer yandansa varlıklarıyla halkagözdağı vermeye çalışıyorlar. Halkile devrimciler arasında bir ayrılıkyaratmak istiyorlar. Devrimcilerihalktan tecrit etmenin bir yöntemidirmahallemizdeki polislerin varlığıaynı zamanda.

Nasıl mı?Esnaflar, mahalle halkı mahallede

polisin rahat rahat dolaşmasına izinvermeyen devrimcileri, gençleri kimizaman eleştiriyorlar: "Siz taş atma-

sanız onlar gaz atmayacaklar, sizpolisle çatışmasanız, otobüs yak-mazsanız mahalleye otobüsler gi-recek" diyerek.

Evet halkın kullandığı otobüslerinyakılması bizim de onayladığımızbir eylem biçimi değildir ve bu tarzıeleştiriyoruz her zaman.

Ancak devlet, bu yanlış eylemlerikullanarak mahalleye otobüs verme-yerek, belli saatten sonra otobüsleriyasaklayarak esasında mahalle halkınıcezalandırıyor. Mahalle halkını dev-rimcilere karşı kışkırtıyor. Mahalle-linin gözünde devrimcileri suçlu gös-termeye çalışıyor.

Yanlış eylem tarzının yarattığı busonuç dışında da, devlet halkı dev-rimcilerle karşı karşıya getirmeyiamaçlıyor.

Örnegin mahallemize giren po-lisleri devrimciler kovduğunda halkdevrimcilere tepki gösteriyor. "Taşatmayın, siz taş atınca mahalle gazaboğuluyor, esnaflar iş yapamıyor,mahallede dolaşamıyoruz, siz taşattığınız için mahalleden gece yarı-sına kadar gitmiyor polis" diyerek.

Peki bu düşünce doğru mudur?Gerçekler böyle midir? Elbettekidoğru olan bu düşünce değil. Bunlardevletin düşünmemizi istedikleridir.Onca polis bizleri bu şekilde tepki-selleştirmek için geliyorlar mahalle-lerimize. Devrimciler ile halkı bir-birinden ayırmak için geliyorlar.Bizmahallemizdeki polisin varlığı karşı-sında nasıl düşünmeliyiz o halde?

Öncelikle yapmamız gereken; po-lisi mahalleden kovan, kovmaya ça-lışan gençlerimize tepki duymak değil,onları korumak, onlara destek olmaktır.Polise; “mahallemizde sizi istemiyoruz,defolun” diyebilmeliyiz.

İkinci olarak şu soruyu sormalıyız;Neden hiçbir şey yokken polisler ma-hallemize geliyorlar, halk üzerindeterör uyguluyorlar. Neden mahalle-mizde demokratik hakkını arayan,düşüncesini ifade eden eylemleri ba-

hane ederek mahallemizi gaza boğuyorpolisler?

Neden mahallemizde uyuşturucu,esrar satışı gibi gençlerimizi yozlaştıranfaaliyetleri görmüyorlar da, hakkınıarayan gençlerimize saldırıyorlar?

Neden dergi dağıtan, dergi okuyaninsanlarımıza saldırıyorlar? Bu insanlaraneden mahallemizde GBT yapıyorlar,mahallemizin insanları oldukları bi-lindiği halde...

Daha bu sorularımızı çoğaltabiliriz.Doğru olan bu soruları sormaktır.

Bu soruları sormadığımızda bizesaldıran, bizi gaza boğan polislerin,devletin amacına ulaşmasını sağlamışoluyoruz. Mahallemizi sahiplenengençlerimizi, devrimcileri suçlamakdoğru değildir.

Bu yanıyla devletin, halk üzerindeoynadığı oyunu görmeliyiz.

Yani önce bizleri korkutuyor,sonra bu korkumuzu kullanarak ma-hallemizdeki varlığını meşrulaştırıyorve devamında bizi devrimcilere, genç-lerimize karşı kışkırtıyorlar.

Evet bu durumda bizim mahallehalkı olarak yapmamız gereken, üze-rimizde yaratılan düşmanın bu anti-propagandasına karşı koymaktır. Po-lisin mahallemizde bir işi yoktur.Uyuşturucu, yozlaşma, zulüm polislegirmiştir mahallelerimize... Bunun biryolu doğru soruları sormak diğer yoluise Halk Meclisleri çatısı altında bir-leşerek güçlü olmaktır. Bizler HalkMeclislerinde örgütlü bir güç olursakdevletin bu politikasını boşa çıkarabilir,onları mahallelerimizden atabiliriz.Ulaşım hakkımıza sahip çıkabiliriz.

Onlar, bizler haklarımıza sahipçıkmayalım diye bizi korkutmaya,sindirmeye çalışıyorlar. Biz susarsak,onlar bizi mahallemizde yaşayamazhale getirecekler.

Kendi mahallemizde kendi kül-türümüzle yaşamak, haklarımızı ko-rumak istiyorsak bunun çözümü;

HALK MECLİSLERİNDEÖRGÜTLENMEKTİR.

MMahallemizi Terörize Edenlere Karşı

HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!34

3.BÖLÜMBir de katliamı görüp kınayan ama yapanı sorgula-

mayan, kimin yaptığını görmezden gelenler vardır...Özelikle de son “birlik” içinde yer alanların tavrındagörülüyor bu... TKP-ML’nin ne düşündüğü, katliamınasıl ele aldığı konusunda bir açıklamasını göremedik.Fakat “kaypakkayahaber” isimli bir internet sitesindeyakın düşüncelere sahip olduğunu düşündüğümüz biryazı yayınlandı. Hasan Aksu imzalı bu yazıda TAK adıhiç geçmeden genel bir halka zarar veren eylemlertablosu çizilmiş ve buna nasıl karşı oldukları anlatılmış.Şöyle diyor:

“Bugüne kadar sosyalistlerden, devrimcilerden böy-lesine amaçsız ve hedefsiz eylemler yapıldığı görülmemişveya çok nadir görülmüştür. Bazı devrimci örgütlerinyaptıkları yanlış karşı devrimci eylemlere şiddetle karşıçıkılmış, teşhir edilmiş, kınanmıştır. Devrimci örgütlerdede bu türden hedefi ve amacı olmayan karşı devrimcieylemler zaman -zaman gerçekleştirilmiş, toplum tara-fından kabul görmediği gibi ret edilmiştir. Sonuç olarak;Brüksel’deki patlayan bombayla, Ankara’da, İstanbul’dapatlayan bombalar arasında özde bir fark yoktur. Kimlertarafından, niçin ve hangi sebeple yapılırsa yapılsın,eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Halkımıza, devrime,devrimcilere, sosyalist ve komünistlere zarar veren ey-lemlerdir. Bizi karşı devrimcilerden, faşistlerden veonların sermaye devletlerinden ayıran en büyük erdemşudur: Her şart ve koşulda  -sonuçta ölüm de- olsa aslahalka zarar vermemek, halkın çıkarlarını, yaşam hakkınıher şeyin üstünde tutmaktır. (Hasan Aksu, 22.3.2016)

Bir katliamı suya sabuna dokunmadan ele almakancak bu kadar olabilirdi. Oportünizmin nelere kadirolduğunu gösteriyorlar adeta... Sorsak Brüksel vb. ileaynı kefeye koyduk daha ne olacaktı denecek. Oysa bukatliamları yapanların bir kimliği var ve çeşitli iddialarıvar. Dahası bunlarla birlikte hedefler belirlenip bir yolyürünmek istenmektedir. Ve hem de bu yolu birlikteyürümeye karar vermiş olanlar, birlikte yol yürüdüklerinenedir bu, nasıl olur diyerek açık ve net bir şekilde tavırbelirlemek zorundadırlar. Fakat ne yazık ki bunu göre-miyoruz. Birlik olmak eleştiriyi rafa kaldırmak olarakalgılanıyor ki bu asla devrimci, komünist bir tutum de-ğildir. Devrimciler eleştirinin gücüne ve devrim müca-delesi açısından vazgeçilmez önemine inanırlar... Fakatbizdeki sol, kendine komünist diyen yapılar birlikyapınca eleştiriyi de rafa kaldırıyorlar. Ve tam da bu ne-denle çürüyorlar, tükeniyorlar.

Benzer bir tavır da Halkın Günlüğü’nde görülüyor.Onların da tavrı farklı değildir. Tek farkları PKK savu-

nuculuğuyla birlikte eyleme ilişkin yazdıklarıdır. Henüzeylemi kimin üstlendiğinin belli olmadığı 14 Mart tari-hinde şunları yazıyor Halkın Günlüğü:

“ Türk hakim sınıflarının topyekün gerici savaş vesaldırganlık politikaları halklarımızı katletmeye devamediyor. Hâkim sınıflar ve onların somuttaki temsilcisiErdoğan/AKP iktidarının içte ve dışta yürütmüş olduğugerici savaş’ın sonuçları bombalarla halkların vahşicekatledilmesine neden olmaktadır. Son bir yıl içinde ger-çekleşen bombalı saldırılarda yüzlerce insan hayatınıkaybetti.”

Ve haber şu satırlarla bitiriliyor: “Yaşanan saldırılar ve bombalamalar sonuç olarak

faşist devlet ve Erdoğan/AKP hükümetinin gerici savaşpolitikalarının ürünü olarak cereyan etse de sivil halkayönelik hangi gerekçeyle olursa olsun yapılan hiçbireylemi ve saldırıyı tartışmasız olarak ret ediyoruz.Halka yönelik hiçbir eylem ve saldırının bizler açısındanhiçbir meşruluğu yoktur.” (14 Mart 2016 Halkın Gün-lüğü)

Ertesi gün, Halkın Günlüğü’nde bu kez “Halkazarar veren hiçbir eylem benimsenemez” başlıklı biryazı yayınlanıyor.

Yazının başında şu söyleniyor: “Biz proleter devrimciler halk kitlelerine bilinçli

olarak zarar veren ya da sivil halk kitlelerine yönelenhiçbir eylem ve saldırıyı hiçbir şartla benimsemez,kabul etmeyiz. Devrimci ve demokratik ilerici güçlerinbu tarz eylemlere başvurmayacakları konusunda kafamıznet olmakla birlikte, bu tarz eylemleri gerici eylemlerolarak değerlendirir ve karşısında oluruz.”

Yazının devamında Kızılay’daki patlamanın PKK’yeait olamayacağını “kanıtlamak”(!) için yazılmış birbölüm var:

“Bugün Ankara-Kızılay’da gerçekleştirilen ve onlarcasivil-halktan insanın ölümüne yüzü aşkın insanın yara-lanmasına yol açan patlamayı da aynı ahlak ve amaçlarlaPKK’nin üzerine yıkmaya çalışmaktadırlar. Oysa buncavahşi katliam ve soykırım saldırılarına karşın PKK’nineylem çizgisinde ısrarla olumlu bir hat izlediği, uzunyıllardan beridir eylem çizgisinde sivil kitlelere zararvermeyen ve askeri hedeflere yönelen bir pratik izlediğiaçıkça ortadadır. Bütün bu gerçekler ışığında Ankara-Kızılay patlamasının PKK eylemi olmadığı anlaşılmak-tadır veya açıktır.” (15 Mart 2016 Halkın Günlüğü)

Ve aynı yazının devamında da şunları söylüyorlar“Halka zarar veren hiçbir eylem meşru degildir.”Busözlerini olumlu bir tavır olarak kaydedelim.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

3 5GERİLLAYI DESTEKLE!

Katliamı Kınayan Ama YapanıSorgulamayarak

“Kaçak Güreşen” SolSorumluluktan Kaçamaz

Bunca PKK savunuculuğunu “birlik”in yüzü suyuhürmetine diyelim. Ancak gerçeklerden kaçtıklarınıveya tarih bilgisine sahip olmadıkları ya da bilinçliolarak tarih çarpıtıcılığına soyunduklarını da ekleyelim...Kürt milliyetçi hakereketin halka zarar verdiği pekçokeylemi vardır, yanlış ve halka zarar veren bir eylem an-layışı Kürt milliyetçi hareket açısından bir çizgi halinegelmiştir. Halkın Günlüğü, PKK savunuculuğu adınaaçıkça gerçekleri saptırmaya çalışıyor.

Ayrıca yaptıklarının özeleştirisini hiçbir zaman vehiçbir şekilde vermeyenlerin bir dönem pratikte sivilhedeflere yönelmediği görüntüsü çizmelerinin hiçbirinandırıcılığı yoktur. Zira TAK eylemleri karşısındakitavırlarına bakmak bu konuda yeterince bilgi verir...“Öfkeli Kürt gençleri” söylemlerinin ve Kürdistan’dayaşananlar karşısında bunların olabileceği yönlü açık-lamalarının hepsi aynı zamanda bu tür saldırıların, kat-liamların da en azından zeminini sunar... PKK bunufazlasıyla yapmaktadır... Bunları görmezden gelerekPKK savunuculuğuna soyunmanın kendisi sakattır. Bunuyapan bir anlayışın kendi kimliğiyle hareket ettiği detartışmalıdır.

Dahası bu açıklamadan sonra eylemi TAK üstlenmiştir.Kızılay’daki eylemi TAK’ın üstlenmesi üzerine, ertesigün “SALDIRIYI TAK ÜSTLENDİ” diye bir haberyapıyor ve TAK’ın açıklamasının TAM METNİNİ ya-yınlıyor.

VE SANKİ yukarıdaki yazıları yazan kendileri de-ğilmiş gibi TAK’ın üstlenmesine dair tek bir kelimesöylemiyorlar.

Neden? Hani halka zarar veren eylem meşru değildi?Madem öyle o zaman bunu ya-panları sorgulamak, mahkum et-mek gerekmez mi? Niye susu-yorsunuz, niye sessizce geçiştir-meye çalışıyorsunuz?

Birlik içinde yer alanların hep-si için şunu da eklemek gerekiyor:PKK’nin bazı olanaklarından ya-rarlanma adına eleştiri hakkınızdanvazgeçtiğiniz görülüyor... PKKgerillalarına benzeyen kıyafetleriçinde gerilla görüntüleri verilerekne savaşan bir örgüt yaratılır nede bununla halk kurtuluş savaşıverilir. Halk kurtuluş savaşı vermekiçin gerilla olmaya soyunanlar vesavaş kararı alanların, önceliklehalka karşı işlenen suçlar konu-sunda duyarlı olmaları gerekir.Halkın yaşadığı katliamların he-sabını sormayan, sorgulamayanlarınhalka verecekleri hiçbir şey yoktur.Halk adalet ararken, dökülen kanlarıkim neden döktü bunun hesabını

kim verecek ve bu hesabı sorma adına siz nerede neyaptınız diye sorduğunda verecek bir cevabınız olma-yacaktır. Bunu asla unutmayın! Bu tarihsel bir sorum-luluktur, tarihsel bir görevdir.

“Alışmayacağız” Diyerek Geçiştirenler Bir de PKK ile birlik içinde yer almayan ama onunla

çatışma içine de girmek istemeyenler vardır ki bunlarda PKK veya TAK adını fazla telaffuz etmeden genelbir katliamı kınama tavrıyla yaşananları geçiştirdiler.

19 Mart günü Proleter Devrimci Duruş’ta “TeröreAlışmayacağız” başlığı altında şunları okuyoruz:

“...son dönemde “alışmalıyız” yönündeki sözlerdeartış var. (...) ülkemizi Ortadoğu’daki savaşların lojistiğihaline getiren de, Ortadoğu’daki radikal islamcı çeteleringeçiş ve örgütlenme alanına dönüştüren de, doğrudanAKP hükümetidir.

Tam da bu nedenle, ALIŞMAYACAĞIZ! Bu terörortamına TESLİM OLMAYACAĞIZ! Sivil halkadönük her tür terör saldırısını, kim gerçekleştirirse ger-çekleştirsin LANETLEYECEĞİZ! Terörü bitirmenintek yolu olarak, bölgemizdeki emperyalist savaşa veKürdistan’daki kirli savaşa karşı savaşmaya devam ede-ceğiz!

AKP’nin savaş politikalarının sonucu olan bu terörsaldırılarına karşı DİRENECEĞİZ!”

“Sivil halka dönük her tür terör saldırısını, kim ger-çekleştirirse gerçekleştirsin LANETLEYECEĞİZ!”diye keskin, net bir söz söylüyor. Ama öte yandan isebunu yapan kimdir, neden yapıyor, bugüne kadar nedenyapmış, bunu nasıl engelleriz vb. bir şey demiyor. Genel

sözlerin arkasına sığınarak duru-mu kurtarıyor, geçiştiriyor.

Benzer bir tavır da DİSK,KESK, TMMOB ve TTB’ninyaptığı ortak açıklama da vardır...Onlar da aynı şekilde “alışma-yacağız” diyorlar ve hükümetiistifaya çağırıyorlar... “Alışma-yacağız” de Mehmet Soğancışunları söylüyor:

“Hükümetin derhal istifa etmesini istiyoruz. Şiddetin bir anönce durmasını sağlayacak tutum,Türkiye’ye karşı sorumluluk duyanherkesin ödevidir. Savaş-şiddet-terör kısır döngüsünü emeğin mü-cadelesini yükselterek kıracağız.Evlere hapsolmamızı isteyenlere,sokağı yasaklayanlara cevabımızıyine sokakta vereceğiz” şeklindekonuştu. (Evrensel, 16.03.2016)

Burada da yine bir belirsizlikvardır... Bu konuda sonraki gün-lerde de aynı kesimlerin açık venet bir tavrına rastlamadık. TAK’ı

Tüm sola açık çağrımızdır;katliam ortaklığından çıkın!Kürt milliyetçi hareketin size

sunduğu hangi olanaktan nasılyararlanıyor olursanız olun

kendi siyasi kimliğinizitartışılır hale getirmeyin.

Bir an önce bu yolu terk edinve devrimci demokrat

kimliğinizin gereğine uygunolarak hareket edin. Halkınkatledildiği bir saldırıyı açıkve net bir şekilde sorgulayıpyargılayın ve yapanlardan“ama”sız “ancak”sız hesapsorun. Bunu yapmamak sizi

çürümüş siyasi bir ölüyeçevirecektir

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!3 6

açıkça anan ve Kürt milliyetçilerini eleştiren sorgulayanbir açıklama yaptıklarına rastlamadık... İçinde bulundukları“kutsal ittifak” çatlasın istemiyorlar elbette... Özelliklede KESK ve DİSK içindeki ittifakları oldukça güçlüdür.İşçileri birlikte işten atıp birlikte linç operasyonları yap-tıkları ittifaka halel gelmemesi için Kürt milliyetçilerininhalkı katletmesine dahi göz yumacak bir aymazlık tavrısergiliyorlar.

Aynı “kutsal ittifak” içinde yer alan ama katliamkarşısında aynı zamanda en keskin tavrı sergileyenlerinbaşında gelen Halkevleri’ni de anmadan geçemeyiz.

Halkevleri daha katliamın yaşandığı ilk andanitibaren kınadı ve katliama karşı çeşitli gösteriler de ör-gütledi. Ancak Halkevleri katliamı kınayan ve katliamolarak niteleyen tüm söylemlerine ve yaklaşımına rağmenörgüt adını telaffuz etmekten ve örgütü sorgulamaktanözenle kaçınmıştır... Öyle ya çeşitli demokratik kitleörgütleri içinde kurdukları “ittifakları”nın bozulmamasıiçin onlar da sorgulamaktan kaçınıyorlar... MazallahKürt milliyetçilerini kızdırmamak gerekir! İttifaklarıbozulur. Ve o ittifakın yüzü suyu hürmetine Halkevleride sadece durumu kurtarmayla sınırlı bir tavır içine gir-mekle yetinmektedir.

Katliamın hemen ertesinde 15 Mart günü katliamınyaşandığı yere karanfil bırakan Halkevleri Genel BaşkanıOya Ersoy şunları söylüyor:

“Biz bu katliamlara alışmayacağız. Bu ülkeninsavaşın ve katliamların değil güzelliğin, iyiliğin, sev-ginin, kardeşliğin ülkesi olması için sonuna kadarmücadeleye devam edeceğiz... Yaşamak için yaşamhakkı için sokaklarda olacağız ve halkımızı yaşamhakkını savunmaya ayağa kalkmaya davet ediyoruz”

Bu sözleri söyledikleri günlerde katliamı kiminyaptığı henüz net değildir. Aradan günler geçtiktensonra bir kez daha Güvenpark’a giden Halkevi yöneticileribu kez hedefe sadece iktidarı oturtan bir açıklama yapı-yorlardı... Çünkü artık TAK da katliamı üstlenmiştir,belirsiz bir şey yoktur. Bu durumda Halkevcilere düşensadece iktidarı suçlayarak ve istifa çağrıları yaparakdurumu geçiştirmektir. “Geldiğimiz nokta ülkemizin,içinde AKP’nin besledikleri de dahil olmak üzere çoksayıda terörist grubun eylem alanı haline dönüştürül-mesidir” gibi sözlerle kimi kastettiği belli olmayansözler ederek hem nalına hem mıhına vuran bir tarzladurumu kurtarmaya giriştiler.

Oya Ersoy’un 19 Mart 2016 günü yaptığı açıklamada“Kürt Hareketi, kendisiyle bağlantılı kişi ve gruplarınhalka dönük terör eylemlerine hızla müdahale edip en-gellemeli veya açıkça, tartışmasız bir tavır almalıdır.”demesinin hiçbir anlamı yoktur. Önce Oya Ersoy kendisiaçık ve net bir tavır almalıdır. Kendisi bu tavrı almadanKürt milliyetçi harekete çağrı yapması, geçiştirmetavrının değişik bir yansımasından başka bir şey değildir.

Bu cenahtan “alışmayacağız” diyen ÖDP’liler devardır... Tatlı su solculuğunun, dahası düzen solculuğunun

eşsiz bir örneğini sergileyen bir tavır ile ele aldılar kat-liamı... Bir yandan kınadılar diğer yandan ise düzeninkurumlarını göreve, görevlerini yapmayanları da istifayaçağırdılar. Hem de MİT’i... Statüko bozulmuş “çözümsüreci” sona ermiş ve silahlar patlamaya başlamıştır.Bundan çok rahatsızdır ÖDP Başkanlar Kurulu... Feryatediyorlar: “Hepimiz Vurulduk Hepimiz Öldük” Ve sonrada açıklamalarında şunları söylüyorlar: “Alçakça saldırıyılanetliyoruz. İçişleri Bakanı, MİT Müsteşarı başta olmaküzere halkın güvenliğini sağlayamayan tüm sorumlularistifa etmelidir.” (ÖDP Başkanlar Kurulu, 14.03.2016)

Halkın güvenliğini halkın baş katili olan MİT’ehavale eden ÖDP sonraki günlerde katliamı kimin ger-çekleştirdiği netleştikten sonra ise şunları söylüyor:

“Kürt sorununun tek bir çözümü vardır, o da demo-kratik yollardan ve birlikte yaşamı temel alan çözümüdür.Bugün ülkenin her yanına yayılarak süren savaş, Kürtve Türk halkını birbirinden uzaklaştırmakta, Doğu ileBatı’yı birbirinden koparmaktadır.

Bu savaşa artık son verilmeli, silahlar, bombalarsusturulmalıdır. Bugün Kürt sorununun sağlıklı birçözüm yolunun bulunmasının koşulları savaşla ortadankaldırılmıştır. Bir çözüm imkanının geliştirilmesinin önkoşulu savaşın, çatışmaların sona erdirilmesi, ülkemizinbu sorun çerçevesinde giderek daha fazla Suriyeleşmesininönüne geçilmesidir.” (ÖDP Başkanlar Kurulu, 21.03.2016)

Huzuru kaçmıştır ÖDP’nin... Savaş istemiyor, silahlarsussun istiyor... Herkes teslim olsun ve devletin önündebiat etsin. MİT de güvenliği sağlasın!.. ÖDP’nin istediğive beklediği tablo budur... Bunu isterken ise ne solculuğune de halka karşı sorumluluğu hatırlamaktadır... Öyleya madem halktan insanlar ölüyor ve sen bunu alçakçabir saldırı olarak vb. değerlendiriyorsun o zaman silahlarınteslimini istemeyi bir kenara bırakıp halkı katledenleriaçıkça anıp sorgulasan olmaz mı? ÖDP bunu yapmıyor.O da çeşitli ittifakların ve olası ittifakların önünün tı-kanmasını istemiyor. HDP ile veya başka bir platformdadüzen içi solculuk yaparken düzen politikacılığının ge-reğine uygun olarak hareket etmek gerekiyor. ÖDP debunu yapıyor. Burjuva politikacılığıyla hem “alçakçasaldırı” diyerek mahkum ediyor ve hem de bunu kiminyaptığını anmadan geçerek durumu kurtarıyor... Opor-tünizmin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden biri olarakmisyonuna denk bir tavır sergiliyor.

Sonuç Olarak Genel bir tablosunu verdiğimiz solun, katliamı açıkça

lanetleyip eleştiren ve sorgulayanları da olmuştur elbette.Örneğin Devrimci Hareket dergisi bu konuda açık venet olarak katliamı sorgulayarak ele alan bir anlayışsergilemiştir... Veya tek tek bazı köşe yazarları vb. desorgulayıcı bir bakış açısıyla katliamı değerlendirmiş,sorgulamışlardır... Biz yazımızın içinde daha çok eleş-tirmekten, sorgulamaktan kaçınan anlayışları ele alıpeleştirdik. Ki bu hareketlerin ortaya koyduğu geneltabloyu da değerlendirmek gerekmektedir.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

3 7GERİLLAYI DESTEKLE!

1- Kürt milliyetçiliğinin, PKK’nin eylem tarzındakihalka zarar veren, katleden bakış açısının değişmediğiaçıkça görülmektedir... Kürt milliyetçiliğinin geri tavır-larıyla her an uzlaşmaya açık olan sol hareketlerin“uzun zamandır böyle yapmıyor” vb. “züğürt teselli”leriolsa da Kürt milliyetçi anlayış, milliyetçi bakış açısınauygun davranmaya devam etmektedir... Bu yanıyla TAKeylemi ne tesadüftür ne de ilk defa gerçekleşen birkatliam saldırısıdır. Benzerlerini yapmaya devam daedecektir. Bunun kanıtı da katliamı üstlenen bildirilerindeaçıktır. Bu yanıyla PKK de bu anlayışı destekleyen,güçlendiren açıklama ve tavırlarıyla yapılanların doğrudansorumlusudur.

2- Kürt milliyetçiliğinin kuyruğuna takılarak kendinisiyasi olarak var etmeye çalışan örgütler kendilerineyükledikleri ML kimliği terkederek varlıklarını PKK’yebağlamış olduklarını bu katliama karşı tavırlarıyla daortaya koymaktadırlar. Kürt milliyetçilerinin yanlışeylem çizgisine, katliamına açık ve net bir şekilde karşıkoymayıp tersine ona kılıf bulmaya çalışanlar, geçiştir-meye çalışanlar siyasi hesapları ne olursa olsun katliamortakçılığı yapmaktadırlar.

3- Halk için, işçi sınıfının çıkarları için mücadeleettiğini söyleyen hiçbir hareket halka karşı gerçekleştirilenbir katliam karşısında kayıtsız kalamaz, sessizce geçiştire-mez... İsimleriyle andığımız siyasi hareketlerin genel tavrıbu olmuştur. Bu tavırlarının temeli ise Kürt milliyetçileriyleiçine girdikleri çeşitli ittifaklar, ortak politik zeminde bu-lunmak vb. dir. Yani bir anlamda çıkar ortaklığıdır.

4- Kürt milliyetçi hareket bugün düzene dönmekiçin çırpınmaktadır. Bu nedenle Kürdistan’da Kürthalkının katledilmesi karşısında dahi genel olarak kayıtsızkalmakta, halkı örgütleyip savaştırma çabası içine gir-memektedir... Ve hala daha AKP ile uzlaşabileceği birzeminin doğması beklentisiyle hareket etmektedir. Onayamanan, onunla çıkar ortaklığı yapanların gideceğiyer de düzendir.

5- Bu yanıyla Ankara Katliamı karşısında tavırsızkalarak Kürt milliyetçiliğiyle uzlaşan ve çıkar ortaklığıiçine giren sol genel olarak çürümüş ve kendi kendininipini çekmektedir. Kendilerine ML, komünist, sosyalist,demokrat vb. hangi sıfatı yakıştırırlarsa yakıştırsınlarsol bu haliyle tüm bu değerlerden uzaklaşarak burjuvakültürü ve değerlerinin bataklığı içine yuvarlanmıştır.Halkın katledilmesine sessiz kalmış, bu katliamı yapanlarlauzlaşmıştır.

6- Tüm sola açık çağrımızdır; katliam ortaklığındançıkın! Kürt milliyetçi hareketin size sunduğu hangi ola-naktan nasıl yararlanıyor olursanız olun kendi siyasikimliğinizi tartışılır hale getirmeyin. Bir an önce buyolu terk edin ve devrimci demokrat kimliğinizingereğine uygun olarak hareket edin. Halkın katledildiğibir saldırıyı açık ve net bir şekilde sorgulayıp yargılayınve yapanlardan “ama”sız “ancak”sız hesap sorun. Bunuyapmamak sizi çürümüş siyasi bir ölüye çevirecektir.

BBC Türkçe’nin KCK yetkilisi ile yaptığıröportajdan bir bölüm aktarıyoruz:

“-KCK, TAK'ın 2010'daki Taksim eylemi ardındanTAK'ı bu tür eylemleri durdurmaya çağırdı veeylemler durdu. Yine buradan da TAK'ın PKK'yabağlı, en azından sözünü dinleyen bir örgüt olduğunuanlamıyor muyuz?

PKK büyük bir harekettir. Kürdistan'daki bütünhareketlerin zaman zaman içerisine girdiklerieylemlere ilişkin olarak açıklamalar yapıyor. Zamanzaman kimileri hareketimizin gücünü dikkate alarakona göre kendilerini düzenleyebiliyorlar ama zamanzaman kendi bildiklerini yapıyorlar. (...)

-2013'teki çağrınız ardından TAK'ın eylemlerinindurduğunu düşünürsek, şu anda TAK, sizin tabirinizle"bir sonuç olarak bunu yapıyor" olsa dahi, bueylemlerin sürmesi, PKK'nin de bu eylemleridurdurmak istemediği anlamına gelmiyor mu? Şöylebir algı var… PKK durdurmak istese durdurur, demekdurdurmak istemiyor.

O tam doğru bir algı değildir. Dediğim gibisüreçle ilgilidir. PKK'nin çağrılarının karşılıkbulabilmesi için bir kez sürecin ona uygun olmasıgerekiyor. Bu doğrudan PKK'yle ilgili değil, süreçleilgilidir. Ortada Kürdistan'da bu kadar katliamolurken, Kürt toplumunun kendisinde bile bukatliamlara çeşitli biçimlerde cevap verilmesibeklentisi vardır.

-Bu söylemden de TAK'ın eylemlerine olumluyaklaştığınız anlamı çıkmıyor mu?

Hayır. Bizim eylem çizgimiz belli. Hareketimizdevletin doğrudan silahlı güçlerini hedefleyen birharekettir. Onun dışında sivil hedefleri hedef almayıreddeden bir yaklaşımımız vardır.

-KCK yöneticisi Sabri Ok, ilk Ankaraaçıklamasından sonra saldırıyı yapan kişiden yoldaşdiye bahsetti ve şunu söyledi: "Zinar yoldaşın eylemiaskeri sonuçları itibarıyla büyük bir eylemdir. Bueylemi TAK ya da başka bir güç üstlenmiş olabilir.Fakat Zinar yoldaşın eylemi her açıdansahiplenilecek ve onur duyulacak tarihsel bireylemdir". Buradan PKK'nın ilk Ankara eyleminisavunduğu anlamı çıkıyor. Bu çok net, değil mi?

İlk eylem zaten askeri hedeftir. Biz de zatenKürdistan'da ulaşabildiğimiz yerlerde askerihedefleri hedefliyoruz. Bu bakımdan burada askerihedeflere yönelik olumsuz bir yaklaşımımız yoktur.

-Sabri Ok'un açıklamasını kişisel bir açıklamaolarak değerlendirmeyecek olursak, o halde PKK bueylemle gerçekten onur duyuyor denebilir…

Kendisi zaten KCK'nin Yürütme Konseyiüyesidir. O sıfatla konuşmuştur.” (20.03.2016, BBCTürkçe)

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

3 8

Geçtiğimiz hafta, 31 Mart günüÇağlayan Adliyesi’nde bir anma ya-pıldı. Anma değil vıcık vıcık ikiyüz-lülük, sahte gözyaşları, boşuna birkahraman yaratma çabası vardı kar-şımızda. Anması yapılan kişi bir sav-cıydı. Geçtiğimiz yıl Çağlayan Ad-liyesi’nde DHKC savaşçıları BahtiyarDoğruyol ve Şafak Yayla tarafındancezalandırılan Mehmet Selim Kiraz“anıldı”. Anmaya İstanbul Cumhu-riyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, İs-tanbul Valisi Vasip Şahin ile adliyedegörevli hakimler, savcılar ve adliyepersoneli katıldı. Anma kapsamındasavcının odası düzenlendi, karanfillerbırakıldı. Adliye içine “Şehidimiziasla unutmayacağız. Allah Rahmetetsin. Ruhun şad olsun” yazılı pankartasıldı. Anmada bir konuşma yapanİstanbul Cumhuriyet Başsavcısı HadiSalihoğlu “Bu acı olay asla bizleriadalet yolundan döndürmeyecektir”diyerek hamasi nutuklar attı. Ardındanadliye içine savcının adının verildiğibir kütüphane açıldı…

Kısaca, gösterişli bir törenle ger-çekleri gizlemeye çalıştılar. Bu gös-terişli törenle gizlemeye çalıştıklarıiki temel gerçek vardı: Birincisi kor-kuları, diğeri adaletsizlikleri, halkınadalet özlemi… 

Adaletsizlikleri de korkuları dabüyüktür. Ne yaparlarsa yapsınlar giz-leyemezler.Bir savcıdan hukuk veadalet savunucusu yaratamazlar. HeleMehmet Selim Kiraz gibi düzen sa-vunucusu bir savcıdan adalet kahra-manı hiç yaratamazlar. Yarattıklarıkahraman da kendileri gibi kağıttankaplan olabilir ancak. Bu savcı suç-ludur. Berkin’in katilleriyle işbirliğiyapmıştır. Doğrudan tetik çekmemiştir.Ama tetiği çekenleri, korumuştur.Halkı katledenleri, “talimatı ben ver-dim” diyenleri korumuştur. Gerçeklerigizleme suçu işlemiştir. 

Savcı Mehmet Selim Kiraz’lailgili söylenen en büyük yalanlardanbiri de Berkin’in katillerini bulmayaçalıştığı, bunun için gecesini gün-

düzüne kattığı, hatta katili bulma-sının an meselesi olduğu yalanıydı.Oysa gerçeğin bu olmadığını herkesbiliyordu. Davanın avukatlarındanHalkın Hukuk Bürosu avukatı OyaASLAN o zaman şöyle anlatmıştıgerçeği: “Savcı Mehmet Selim Ki-raz dosyayı Savcı Faruk Bildiri-ci’den Ağustos 2014’te, yedi ayönce aldı. O atandığında bilirkişiraporu zaten dosyadaydı,UlusalKriminal Büro’nun raporu dahaönceki savcı döneminde gönderil-mişti. Berkin Elvan’ın vurulmasıylailgili Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nunhazırladığı rapor da Aralık 2014’tetamamlandı. Soruşturma dosyasına,Okmeydanı’nında görev almış ÇevikKuvvet polislerinin gaz fişeği attık-larını ve atış açılarını gösteren başkagörüntüler de aynı tarihlerde sunuldu.Kiraz, dosyayı aldığında, olaya ka-rışan bir polisin kimliği belirlenmişti,o polisin tanık olarak ifadesinin alın-ması için dilekçe verdik, kabul etmedi.Polisin şüpheli sıfatıyla dosyada yeralması gerektiğini talep ettik, onuda kabul etmedi. Talimat veren amirinde kim olduğu belliydi, onun da ifa-desi alınmadı. Dosyaya fotoğraflarıngirmesi de avukatlar olarak verdiğimiziki dilekçenin ardından oldu. AvukatAslan, sahtecilik ve Savcı Bildirici’nintaleplerine rağmen olay günü görevyapan polislerin kimlik bilgilerinisavcılığa iletmeyen emniyet görev-lileri hakkında suç duyurusu yapılmasıtaleplerinin de Savcı Kiraz tarafındanreddedildiğini söyledi.” (Bianet-07.04.2015)

Gerçekler bu kadar açıktı. SavcıMehmet Selim Kiraz adalet için değiladaletsizlik üzerine kurulu bu düzenindevamı için mücadele eden, adaletsavunucusu değil sıradan bir düzensavunucusuydu. O, Berkin’in katilinibulmak için değil aksine son anınakadar korumak için çabaladı. Savcıiçin yaptıkları o gösterişli törenle,söyledikleri hamasi sözlerle diğersavcılara, hakimlere de moral ver-

meye çalışıyorlar aynı zamanda. Ha-yır, halk düşmanlığı yapanların moraldeğerleri olamaz. Halkın kanını dö-kenlerin, onların savunanların nasılbir moral değeri olabilir ki?

Adliyelerinin de adaletlerinin detemeli çürüktür. Temelinde kan, har-cında kan vardır. Adaletsizliği sa-vunmak, o düzenin bir parçası olmaktarihsel ve siyasal olarak başındanhaksız olmak demektir. Başındanhalka düşman olmak demektir. Halkadüşman olanlar kazanamazlar. Ken-dilerine altın yaldızlı pankartlar assalarda her duvara savcının adını verselerde kimseye ne bir inanç ne bir moraltaşıyabilirler… Ancak haklı olanlarınmoral değerleri ve inançları olabilir.

Bu savaşı çoktan Şafaklar, Ber-nalar, Onurlar kazandı. 31 Mart günüŞafak ve Bahtiyar o korunaklı oda-larına girdiğinde kazandık… Şafakve Bahtiyar isteseler savcıyı tek kur-şunla cezalandırıp çıkabilecekken, oodada saatlerce kalarak, “bir Cepheyıldızının” ardından bakarak ve ger-çekleri, düzenin adaletsizliğini halkaanlatarak kazandılar zaferi...

Bu çürümüş düzenin çürümüş ya-salarından, katillerin elinden adaletçıkmaz.  Adalet halk çocuklarınınhesap sormasıdır bizim ülkemizde...Gerçek adalet savunucuları, gerçekadalet neferleri adaletsizlik üreten budüzenin savcıları değil halkın adaletsavaşçılarıdır. Şafaklar, Bahtiyarlar,Elifler, Çiğdemler, Bernalar, Onur-lardır…Selam olsun halkın adaletsavaşçılarına!

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

3 9GERİLLAYI DESTEKLE!

Boşuna Uğraşmayın!Boşuna Uğraşmayın!

Bu Düzende SavcıdanAdalet Kahramanı Yaratamazsınız!

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!44 0

Cephe Milisleri, İstanbul ve Anadolu'da yaptığı ey-lemlerle Onur Polat'ın hesabını sorma kararlılığını, hiçbirhalk düşmanının cezasız kalmalayacağını gösterdi.

Armutlu: Cephe Milisleri Dersim’de şehit düşenDHKC İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliği SavaşçısıOnur Polat’ı silahlarıyla selamladı. 30 Mart’ta CepheMilisleri Armutlu son durakta bomba süslü “DHKC Ge-rillası Onur Polat’ın Hesabını Soracağız! Cephe Milisleri”yazılı pankartı astılar. Pankart asıldıktan sonra CepheMilisleri havaya ve mobeseye ateş ederek Halk SavaşçısıOnur Polat’ı selamladı. Eylemden sonra katil polislerpankartı almak için karakoldan çıkmak istediklerindeCephe Milisleri tarafından tarandı. Taranan zırhlı araçyerinden çıkmayarak bir süre bekledi. Milislerin geriçekilmesinin ardından katil polisler pankartın etrafınısararak bomba imha ekiplerini çağırdılar. Armutlu CepheMilisleri: “Bir kez daha söylüyoruz and olsun ki şehidi-mizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız da!”açıklaması yaptı. 31 Mart'ta da DHKC gerillasını selam-layan yazılamalar yapıldı.

Alibeyköy: Dersim’de 30 Mart’ta şehit düşen OnurPolat’ın hesabını sormak için Cephe Milisleri AlibeyköyCengiz Topel’de akrebin geçtiği güzergâhlarda 3 Nisan’daeşzamanlı EYP (el yapımı patlayıcı) patlattı. Katil sürülerine yapacaklarını şaşırarak milisleri aradılar. Cephe Mil-isleri: “Ey katil sürüleri bizi boşuna aramayın biz hepinizibiliyoruz. Milyonlarca Berna, Çiğdem, Onur olup bufaşizm bataklığını kurutmak için biz de geleceğiz!” açık-laması yaptı.

Cengiz Topel Caddesi’nde, 3 Nisan’da, Cephelilerhalk savaşçısı Onur Polat için 5 adet yazılama yaptı.Duvarlara; “Onur Polat Ölümsüzdür / DHKC”, “DHKCSavaşçısı Onur Polat Ölümsüzdür / Cephe”, “SavaşaKatıl Gerillayı Destekle / DHKC” sloganları yazıldı.

1 Mayıs: Hesap Günü Korkunç Olacak!1 Mayıs Mahallesi’nde bomba süslü pankartla kır

gerillası şehidimiz Onur Polat selamlandı ve halkagerillaya destek ol çağrısı yapıldı. 5 Cephe Milisi 5 Ni-san’da 3001 Cadde üzerine bomba süslü pankart astı.Hemen ardından AKP’nin katil polisleri mahalleyiablukaya alarak halkı korkutmaya çalıştı. Halka ‘kaldı-rımdan geçmeyin’ diye anons yaptı. Halktan yaşlı biri:“ben halkım kaldırımı kullanmak zorundayım” tepkisiylekarşılaştı.

1 Mayıs Cephe Milisleri: “Buradan AKP’nin katilpolislerini bir kez daha uyarıyoruz. Bu halk bizim. Halkazarar vermeyeceğimizi halk da biliyor. Bizim hedefimizbellidir. 46 yıllık tarihimizde halka bilinçli olarak birdefa olsun zarar vermedik, vermeyeceğiz. Sizin korku-larınızı büyütecek Onurlar’la Berna ve Çiğdemler’leElif Şafak Bahtiyarlar’la savaşı büyüteceğiz. Bekleyinbizi hesaplaşma günü korkunç olacak halk düşmanları!”

açıklaması yaptı. “Selam Olsun

Dersim Gerillala-rına- Onur PolatÖlümsüzdür /DHKC” yazılıpankart, Onur Po-lat’ın şehitlik ha-berini alır almazhalka duyurmakiçin 30 Mart günü,1 Mayıs Mahalle-si’nin işlek caddesiolan 3001 Cadde-si’ne asıldı.

Liseli Dev-Genç Milisleri:İstanbul’da, 1 Ni-san’da Liseli Dev-Genç MilisleriGazi Ticaret Mes-lek Lisesi önünepankart astılar. 4Liseli Dev-Genç Milisi sabah saat 07.00’da Gazi TicaretMeslek Lisesi önüne “DHKC Savaşı Dersim Dağların-da- DHKC/ Liseli Dev-Genç” imzalı pankart astılar.Pankart asan liseliler lise kapısında 15 dakika boyuncaajıtasyonlar çekip, sloganlar attı. Daha sonra AKP’nineli kanlı, katil polisleri pankartı yırtıp parçalayıp çaldılar.Bu sırada öğrenciler okuldan “katil polisler defolun”diye bağırarak tepki gösterdi.

Bağcılar: Cepheliler, Bağcılar Yenimahalle’de 4 Ni-san'da Kızıldere şehitlerini ve Dersim’de şehit düşenDHKC Gerillası Onur Polat’ı ve Partinin Kuruluş Yıl-dönümünü selamlamak amacıyla çeşitli yazılamalar yap-tı.

Nurtepe, Güzeltepe, Çayan: DHKC gerillası OnurPolat’ı selamlamak için 4 Nisan'da “Selam Olsun Der-sim’de Savaşan DHKC Gerillalarına”, “Gerillayı DestekleSavaşa Katıl”, “Onur Polat Ölümsüzdür”, “Adalet Cep-henin Namlusundadır” yazılamaları yapıldı.

ANKARANatoyolu'nda 1 Nisan saat 18.00'da bir parka “Elif

Şafak Bahtiyar Yıkılacak Saraylar / CEPHE” imzalıpankart asarak şehitler selamlandı. 15 dakika süreneylemde sloganlarla, ajitasyonlarla ara sokaklardan çe-kilerek eylemi iradi olarak bitirdiler.

Ankara’da 2 Nisan saat 19.00’da NATO Yolunda birparka “Dersim’de Savaşan Gerillaya Bin Selam / CEPHE”yazılı bir pankart asarak Cephe Milisleri şehitleri OnurPolat’ı selamladı. Cepheliler, 15 dakika süren eylemi

Cephe Milisleri: "DHKC Gerillası Onur Polat'ınHesabını Soracağız!"

Ankara

İzmir

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

44 1GERİLLAYI DESTEKLE!

sloganlarla ve ajitasyonlarla ara sokaklardan geri çekilerekiradi olarak bitirdi.

Ege Mahallesi, Tuzlucayır Mahallesi, Misket Mahallesi,NATO Yolu Caddesine Cepheliler 2 Nisan’da “OnurPolat Ölümsüzdür - Cephe”, “DHKC”, “DHKP-C”,“DEV-GENÇ” içerikli toplam 30 adet yazılama yaptı-lar.

ANTEPAntep’in Düztepe Mahallesi’nde de Cepheliler duvar

yazılamalarıyla gerillayı selamlayıp Onur Polat’ı andı.Duvarlara “Onur Polat Ölümsüzdür, Şehirlerden KırlaraDHKC Saflarına” yazılamaları yapıldı.

İZMİRDersim’de şehit düşen DHKC Kır Gerilla Birliği Sa-

vaşçısı Onur Polat’ı selamlamak için İzmir KuruçeşmeMahallesinde Dev-Genç’liler yazılama yaptı. “Parti-Cephe Dersim’de”, “Yaşasın Gerilla Birliğimiz”, “GerillayıDestekle”, “Onur Polat Ölümsüzdür”, “DHKC” ve“DHKP-C” yazılamaları yapıldı.

Dev-Genç’liler 4 Nisan'da Dersim Dağlarının Şa-hanlarından, Onur Polat’ı selamlamak için Çiğli üstgeçide “Halk Savaşçısı Onur Polat Ölümsüzdür” yazılıpankart astı.

Halk Cephesi veDev-Genç'liler: "Dersim'de

Savaşan GerillayaBin Selam!"

Halkının onurlu evladıOnur Polat her yerde slo-ganlar, türküler, duvar ya-zılamaları ve pankartlarlaanıldı.

DERSİM: Dersim Üniversite-

si’nde DHKC Kır GerillaSavaşçısı Onur Polat’ınresimleri asıldı. Kantini,yemekhanesi ve fakülte-lerin giriş ve çıkışlarınatoplam 8 adet Kır GerillaSavaşçısı Onur Polat’ınresimleri asıldı.

ERZİNCAN:Dersim’in yiğit evladı

dağların şahanı Onur Po-lat’ın Dersim Adliyesi’neyaptığı baskında şehit düş-mesiyle Erzincan’da Dev-Genç'liler tarafından se-lamlandı. 31 Mart gecesi

On’lar, Elif SultanKalsen, Şafak Yay-la, Bahtiyar Doğ-ruyol’un isimleriErzincan duvarla-rına bir kez dahakazındı. Yapılanyazılamada; “DilekDoğan Ölümsüz-dür”, “Elif, Şafak,Bahtiyar YıkılacakSaraylar”, DHKCGerillası Onur PolatÖ l ü m s ü z d ü r ” ,“Mahir Çayan: BizBuraya DönmeyeDeğil Ölmeye Gel-dik” sloganları hal-kın matbaasına nak-şedildi.

ANKARAAnkara Dev-

Genç 4 Nisan’daAbidinaktaş Sokağa“Onur Polat Ölümsüzdür- Dev-Genç” imzalı pankart astı.

Dev-Genç: Dev-Genç'liler Dersim’de düzenlediği eylemde şehit

düşen Halk Savaşçısı Onur Polat’ı selamlamak için Ok-meydanı Metrobüs Köprüsüne “Halk Savaşçımız OnurPolat Ölümsüzdür Hesap Soracağız” yazılı pankart astılar.Dev-Genç'liler 31 Mart günü Okmeydanı’nda Halk Sa-vaşçısı Onur Polat’ı ve Dersim dağlarındaki gerillalarıselamlamak için 15 adet yazılama yaptılar.

Şişli Liseli Dev-Genç’liler: Liseli Dev-Gençliler 1 Nisan’da Okmeydanı’nda

“Dağların Pirine Bin Selam!/ Liseli Dev-Genç” imzalıpankart astılar. Pankart asılırken AKP’nin paralı köpek-lerinden biri olan S97 denilen zırhlı araç gelerek Dev-Genç’lileri engellemek için taciz etmeye çalıştı, fakatbaşarılı olamadı. Liseli Dev-Genç’liler pankartı asarkenhalk Liseli Dev-Genç’lilere olumlu tepki verdi.

Avcılar: Dersim’de şehit düşen Kır Gerillası OnurPolat’ı selamlamak için Halk Cephesi imzalı “Dersim'deSavaşan Gerillaya Bin Selam" pankartı asıldı.

Armutlu: Armutlu Halk Cephesi, Halk Kurtuluş Sa-vaşçısı Onur Polat'ın şehit düştüğü gün masa açtı. Açılanmasaya Onur Polat'ın resimleri konuldu ve büyük birkolon ile Halk Savaşçısının şehitliği Grup Yorum mü-zikleriyle duyuruldu. Masa 3 saat boyunca açık kaldı.

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi Dersim Kır Gerillaşehidi olan Onur Polat için yazılama yaptı. Mahalleninişlek caddesine ve mahalle içine toplamda 15 yazılamayapıldı.

Dersim

Okmeydanı

Gazi

Avcılar

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!44 2

Beşiktaş Belediyesi Temizlik işlerinden işten atılan 4temizlik işçisi tarihten aldıkları bu güç ve siyasal haklı-lıklarıyla 10 gündür direniyorlar. Zabıta saldırısıylaBeşiktaş Belediyesi önünde 28 Mart'ta başlayan direnişBeşiktaş halkının sahiplenmesiyle 10. gününe geldi. Di-renen işçiler direnişlerini şu şekilde ifade ettiler: “Gecezabıtanın biber gazlı saldırısı sonrası, battaniyelerisırtımıza alıp belediye önünde oturma eylemimizi sür-dürüyoruz. Karşı apartmandan iki üniversiteli gençellerinde termoslara bizim için sıcak çay doldurmuşlar,onu getirdiler. Yaklaşık 3 saat kadar direnişimizi anlattık.Halktan ve diğer sol siyasetlerden destek görüyoruz.Günün belli saatlerinde konteynırların çöplerini alan işarkadaşlarımız araçlarıyla bazen kornaya basarak, bazende el sallayarak direnişimize desteklerini sunuyorlar.Onlardan öğreniyoruz ki işten atılmayı bekleyen 60kişilik bir liste varmış, ancak biz direndiğimiz için şu ancesaret edemiyorlarmış. Direnişimize desteğin büyümemesiiçin çavuşlar, on başılar aracılığı ile taşeron firmanın vebelediyenin amirleri işçi arkadaşlarımızı işten atmaklatehdit ederek baskı altına alıyorlarmış. Sonradan öğreni-yoruz ki Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Haznedar buyıl içerisinde Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü’ne 6 adetsıfır km araç hediye etmiş ve bu nedenle yaşanan tümdirenişlerde polis anında kapıda bitiyor. Hafta sonu birarkadaşımızı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılacağı, ŞişliBelediyesi'nin açılışını yapacağı Nazım Kültür Merkeziaçılışına gönderiyoruz. Kılıçdaroğlu, görüşen arkadaşımızadirenişten ve böyle bir durumdan haberi olmadığını söy-lemiş. Şişli Belediyesi’nde işten atılan şoförlere 1 günsonra işe geri alınacakları sözü verilmiş... Çerkezköy’deiki yıl önce direnerek işini geri kazanan Salih abimizbizi ziyarete gelmiş, geceli gündüzlü 3 gün bizimlekaldı. Biz işten atıldıktan 1 gün sonra 400 taşerontemizlik işçisi sendikaya üye olmak isteyince BaşkanMurat Haznedar tek tek gazeteleri gezip bizim DHKP-C’ye üye olduğumuz, para topladığımız için işten atıldı-ğımız yalanını manşetten haber yaptırmış. Peki, buradansoruyoruz, 5 yıl önce bizi işe alan sen değil miydinMurat Haznedar? Yoksa sen de mi bu örgütün destekçi-sisin? Biz bir kez daha buradan bir gerçeği tekrarlıyoruz

ki DHKP-C’ye üye değiliz. Bunla ilgili bu yalan haberiyapıp bize bu iftirayı atanlar hakkında da savcılığa suçduyurusunda bulunduk. Biz sendikaya üye olduğumuziçin işten atıldık. Ve nereden bilirdik ki sendikaylabelediye başkanı kol kolaymış. Nereden bilirdik ki sen-dikalar artık işçinin değil patronun haklarını savunurolmuş. Yaşayarak öğrendik.”

İşimizi, Ekmeğimizi Direne Direne Kazanacağız!

Mahkeme Kararı Uygulansın;Oya Baydak İşe Geri Alınsın!

Devrimci İşçi Hareketi mahkeme kararı olduğu haldeDİSK yöneticileri tarafından Oya Baydak'ın işe alınmamasınailişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada; “Oya Baydak; 272gündür DİSK Genel Merkez’de direniyor. 25 Şubat’ta işeiade davası sonuçlandı ve mahkeme 'işe iade kararı' verdi.Ancak Oya Baydak hala işe alınmadı. Oya Baydak’ın di-renişinde tek bir talebi var, o da 'mahkeme kararının uygu-lanarak işe geri alınması.' AKP’nin mahkemesi bile OyaBaydak’ın “işe geri alınması” yönünde bir karar vermiştir.Bir sendikanın bu karara uymaması hiçbir sendikacılıklaaçıklanamaz. Bunun adı işçi düşmanlığıdır. Oya Baydakbir işveren tarafından değil, sendikacılar tarafından iştenatılmıştır. Oya Baydak, işe alınıncaya kadar direnmeyedevam edecektir. AKP’nin Soma Maden Ocağı’ndakiİmbat Şirketi, işçileri işten attı. 3 işçi 70 gün direndi ve işegeri alındılar. Bir yıla yakın bir süredir DİSK’te bir işçi di-renişi var. Oya Baydak emeğine sahip çıkarak direnmektedir.Bu direniş işten atılan tüm işçiler için sürdürülen birdireniştir. Oya işe alınıncaya kadar da sürecektir" denildi.

Oya Baydak’ın DirenişiniProvokasyonlarınız ve SaldırılarınızlaBitiremezsiniz

Devrimci İşçi Hareketi, DİSK yöneticilerinin OyaBaydak'ı işe almamak için yaptıkları yalan iftiralarla ilgili1 Nisan'da bir açıklama yaptılar. Açıklamada; “Oya Baydak272 gündür onuru ve işi için direniyor. DİSK/Genel –İşkendisini işten attı. Haklı ve meşru olan direnme hakkınıkullanıyor. Kullanacak da. Patron sendikacıları Oya Baydak’ıişe alarak sorunu çözmektense bir sürü dolap çevirmeyitercih ediyor. Linç ettiler. Her yalanı söylediler. Son olarakta DİSK uzmanlarından Kıvanç Eliaçık ve bir uzmanındaha devrimciler tarafından dövüldüğünü söylediler. Söy-lediklerine göre bu saldırı 2 hafta önce olmuş. Soruyoruzve yüzleşelim diyoruz; size kim saldırdı bize gösterin? Sizikim darp etti bize gösterin. İddianızı kanıtlayın. Bizim bil-diğimiz DİSK’in önünde bir kez şiddet kullanıldı. O dalinççiler direnen işçi Oya Baydak ve devrimcileri linçettiler. Ellerine devrimci kanı bulaştı. Üstelik bu iddiayıdile getirenler DİSK genel kurulunda devrimcileri poliseteslim edenler. Halkımız ne demiş; Ayinesi iştir kişinin lafabakılmaz..."denildi.

ÇÇAĞRIDİLEK DOĞAN, “GALOŞ GİYİN” DEDİĞİ

İÇİN KATİL POLİSLER TARAFINDANVURULDU!

DİLEK’İ VURAN POLİS YÜKSELMOĞULTAY TUTUKLANMIYOR…

ADALET İSTİYORUZ!VERMEZSENİZ ZORLA ALACAĞIZ!18 Ekim 2015 tarihinde, evine yapılan polis baskınında,

keyfi aramalara karşı direnme hakkını kullanıp polislere“galoş giyin” dediği için annesinin gözünün önündekatil polis Yüksel Moğultay tarafından vuruldu DilekDoğan. 22 Ekim 2015’te Okmeydanı SSK Hastanesi’ndeşehit düştü Dilek Doğan. Katil Yüksel Moğultay tutuksuzyargılanıyor. İlk duruşması 17 Şubat’ta görüldü, yargıYüksel Moğultay’ı tutuksuz yargılamaya devam ederekduruşmayı 20 Nisan’a erteledi.

18 Ekim 2015 tarihinde AKP’nin katil polisleri DilekDoğan’ın evini basmak istediler. Çamurlu ayakkabılarıylagirmek istediler eve, Dilek istemedi katillerin ayaklarındakiçamurun evine bulaşmasını. Katil polis Yüksel Moğultay,“galoş giyin” dediği için Dilek Doğan’ı annesinin,abisinin ve babasının gözleri önünde göğsünden vurdu.

4 gün Okmeydanı SSK Hastanesi’nde direndi DilekDoğan. 22 Ekim’de Dilek Doğan yoğun bakımda şehitdüştü. Dilek Doğan’ın katledilmesi bir tesadüf değildir.Devlet, Dilek Doğan’ı vurarak tüm halka korku yaymaya

çalışıyor. “Evlerinize devrimcileri almayın, devrimcileridesteklemeyin” mesajı veriyor. Halka karşı saldırı, birdevlet politikasıdır. Dilek’i AKP’nin yüzü açık katilpolisi YÜKSEL MOĞULTAY vurmuştu!

17 Şubat’ta Armutlu, Okmeydanı, Gazi, Sarıgazi,Bağcılar, Bahçelievler, İkitelli ve İstanbul’un birçok ma-hallesinden gençlerimiz, aileler, Dev-Genç’liler, TAYAD’lıanne babalarımız hepsi Çağlayan Adliyesi’nde hazırlardı.İstanbul Emniyeti o gün yüksek güvenlik önlemleri aldıadliyenin içinde ve çevresinde. Korktukları halkın ada-letiydi. Katil polis Yüksel Moğultay’ı duruşmaya getir-mişlerdi.17 Şubat günü halk evlatlarını katledenlere olanöfkesini eyleme döktü. Katil tutuklanmayınca Dev-Genç’liler mahkeme salonundan çıkmadı. Katili tutuk-lamayanlar, katilin tutuklanmasını isteyen Dev-Genç’lileriişkenceyle gözaltına aldılar.

Katillerden hesap sormak halkın en meşru hakkı vegörevidir. Hesap sormadığımızda genç kızlarımız anne-lerinin kucağında katledilmeye, Yılmaz Öztürk gibi gençdelikanlılarımız evlerinin yolunda katledilmeye devamedecekler.

Armutlu’da evlerimizi yıkmaya geldi katiller. Halkınsokağa çıkıp tepki göstermesiyle defolup gitmek zorundakaldılar. Hesap sormadan hiçbir hakkımızı kazanama-yız.

Bunun için 20 Nisan’da herkes Dilek Doğan’ınailesinin yanında Çağlayan Adliyesi’nde olmalı.

HALK CEPHESİ

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

4 3GERİLLAYI DESTEKLE!

Bülent Uluada Meşru, DemokratikEylemlere Katılan İşçi Arkadaşımızdır!“Canlı Bomba” Olarak Hedef

Gösterilip Katledilmesineİzin Vermeyeceğiz!

Devrimci İşçi Hareketi Bülent Uluada'nın canlı bombaolarak MİT ve burjuva gazeteleri tarafından hedef gös-terilmesine ilişkin 5 Nisan'da bir açıklama yaptı. Açıkla-mada; "AKP faşizminin Türkiye halklarına karşı sürdür-düğü katliam, infaz politikasına her gün yenileri ekleniyor.Hürriyet, Haber Türk, Milliyet gibi gazetelerin internetsayfalarında “MİT Uyardı” başlığıyla her hafta infaz lis-teleri yayınlanıyor. Bir yandan Kürt halkını her gün kat-leden AKP faşizmi, İstanbul gibi büyük şehirlerde deyasal demokratik kişi ve kurumları burjuva basın üzerinden“Canlı Bomba”, “Eylem Hazırlığında” gibi yalan, düzmecehaberlerle hedef haline getirerek yeni infaz ve katliamlaryaratmaya çalışıyor. Biz bu oyunu son olarak Bağcılar’dakatledilen Günay Özarslan’da ve Armutlu’da Dilek Do-ğan’ın katil özel harekat polisleri tarafından katledilmesindeapaçık gördük. Ki bu gençleri hukuki olarak bile hiçbiraranma, zorla getirme gibi durumları yoktu. İnfaz edildiler.

Son olarak da, 4 Nisan'da İşçi Gazetesi okuru işçi arka-daşımız Bülent Uluada’nın da içinde bulunduğu toplam4 kişi hakkında “MİT uyardı! Canlı bombaların listesiaçıklandı” gibi yalan düzmece bir haber yapılmış ve işçiarkadaşımız, işçi gazetemiz okuru Bülent Uluada hedefhaline getirilerek katledilmek isteniyor. Bülent Uluada,düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında demokratik ey-lemlere katılan bir işçi arkadaşımızdır. Ailesiyle yaşamınısürdüren, adresi, telefonu belli günlük yaşamını işçilikyaparak devam ettiren bir kişidir. Bülent Uluada bugünsabah İstanbul Savcılığına giderek kendisi hakkındayalan, düzmece haber yapan, yaşam hakkını hiçe sayanyukarıda ismi yazılı üç gazete, bunların bu haberi servisettiği kime ait olduğu belli olmayan internet gazetelerihakkında suç duyurusunda bulunmuştur.

İşçi gazetesi okuru Bülent Uluada’nın başına gelebi-lecek her türlü olumsuz durumun sorumlusu başta MİTolmak üzere, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, HabertürkGazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Pınar Cebeci,CNN Türk Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Güven,Milliyet Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Nazım Oran’dır.AKP her hafta bir başkasını yayınladığı ölüm listeleriylehalkı katlederek sindirmeye çalışıyor... Demokratik kişive kurumların yalancı basın aracılığı ile hedef gösterilerekinfaz edilmelerine izin vermeyeceğiz.

TAYAD’lı Aileler, 60 günü aşkınsüredir açlık grevinde olan devrimcitutsak Fadik Adıyaman ile ilgili 2 Ni-san’da açıklama yaptı. Fadik Adıya-man’ın direnişine destek nöbetindeolacaklarının belirtildiği açıklamada,taleplerinin kabul edilmesi istendi.Açıklamada ayrıca şunlar ifade edildi:“… Normalde İstanbul mahkemele-rinde tutuklanan bütün kadın tutsaklarBakırköy Kadın Hapishanesi’ne ko-nulurken Fadik Adıyaman TekirdağT Tipi Kadın Hapishanesine konul-muştur. Bütün bu saldırılara karşı di-renişlerini sürdürmekte ve tecritin de-rinleştirilmesine, tecrit içinde tecrituygulanmasına izin vermemektedirsiyasi tutsaklar... Tansiyon hastası olanFadik Adıyaman’ın açlık grevi yapmasıciddi tahribatlara yol açacaktır. FadikAdıyaman da aynı 122’ler gibi “Mer-haba Zafer, Hoş Geldin Ölüm” şiarıyladirenecektir. Adalet Bakanlığı’nı veCeza ve Tevkif Evleri Genel Müdür-lüğü’nü Fadik Adıyaman’a uygulananbu işkenceye derhal son vermeye veBakırköy Kadın Hapishanesi’ne sevketmeye çağırıyoruz. Fadik Adıyaman’adestek için 24 saatlik açlık grevi veoturma eylemi yapıyoruz. Tüm hal-kımızı desteğe bekliyoruz”.

Fadik Adıyaman’ın Ölmesine İzin Vermeyeceğiz

Fadik Adıyaman için 24 saatlik

Açlık Grevi ve Oturma Eylemi yapanTAYAD’lılar Nesimi Özcan ve İnançÖzkeskin 2 Nisan’da İşkenceyle göz-altına alındı. TAYAD'lı Aileler: "Negözaltılarınız ne de işkencelerinizbiz TAYAD’lı Aileleri Fadik Adıya-man’ı sahiplenmekten vazgeçirme-yecek. Oturma eylemimiz 24 saattir.24 saat boyunca Galatasaray Lisesiönünde olacağız. 10 kere de gözaltınaalsanız 10 kere tekrar oturacağız.”açıklaması yaptı.

“Bizim Ne Yapıp Yapmayacağımıza Siz Karar Veremezsiniz”

TAYAD’lı Aileler Fadik Adıya-man için yaptıkları 24 saatlik oturmaeyleminde 3 Nisan’da ikinci kezgözaltına alındılar. Basın açıklamasınıokumadan önce “Basın açıklamasıyapabilirsiniz ama oturma eylemiyapmanıza izin vermeyiz” diyen po-lislere TAYAD’lılar “Bizim ne yapıpne yapmayacağımıza siz karar vere-mezsiniz” diye cevap vermişlerdir.

Tecrit Zulmüne Direnen Fadik Adıyaman Onurumuzdur!

Halk Cepheliler, Fadik Adıyaman'ıyalnız bırakmayacaklarını, talebi ka-bul edilene dek direnişine destek ve-receklerine dair açıklamalar yaptı.

Anadolu Halk Cephesi: “Fadik Adı-

Fadik Adıyaman’ın Başına Gelebilecek Her Şeyden AKP Sorumludur!

Fadik Adıyaman’dan Mektup Var!

Merhaba Mehmet Amca, Merhaba BüyükAilem,

Sizleri Elif Şafak ve Bahtiyar’ın gülen göz-lerindeki inançla sımsıkı kucaklıyorum. Mehmetamca, bana göndermiş olduğunuz; Günay’ımızınüç hediyesini aldım. Sonra da göndermiş oldu-ğunuz Tavır dergisini, Sevgi Emektir broşürünüaldım. Ama TAYAD’ın karikatür kitabını ver-mediler, çünkü içinde hakaret içeren çizimlervarmış, el koydular. Bundan önceki 13 Mart'taYürüyüş dergisini vermediler. Sebebi benimleilgili ve Çiğdem ve Berna’yla ilgili haberlervarmış. Ondan sonra da Yürüyüş dergisi alamadım.Ferhat gönderiyordu ama gelmedi. Armutlu ’yabenim için çadır kurulmuş, büyük aileme çokteşekkür ederim. Bugün açlık grevinin 60. günü96’cılara yetiştim. Sevgili ailem açlık grevindenkaynaklı kalpte sorun başladı, kusma, burun ka-naması, baş dönmesi, düşme… Bakanlıktan ya-pılan bir açıklama yok. Burada çalışan sağlıkemekçileri benimle ilgileniyor. Bugün kalbimdesorun olduğu ortaya çıktı, hastaneye götürmekistediler. Ben dilekçe verdim, “hiçbir müdahaleyikabul etmiyorum” dedim. Onlar da yapacak birşey olmadığını söylediler. Buradaki memurlarda buradaki herkes de iyi davranıyorlar. … Sizlerneler yapıyorsunuz? Herkese selam. Uzun ya-zamıyorum başım çok ağrıdığı için. Hepinizikucaklıyorum.

Fadik Adıyaman1 Nisan

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!4 4

yaman Bakırköy’den Tekirdağ T TipiHapishanes’ine sürgün edilmiştir. Ağırtecrit koşulları altında tutulmakta ve 60gündür açlığıyla direnmektedir. FadikAdıyaman yüksek tansiyon ve şeker has-talıkları olan siyasi bir tutsaktır. Tümhalkımızı, devrimci kadın tutsak FadikAdıyaman’ın direnişine destek olmaya,AKP’nin saldırılarına karşı dur demekiçin destek vermeye çağırıyoruz.

-Tekirdağ T Tipi Hapishanesi’nedestek mektupları gönderelim.

-Adalet Bakanlığı’na bu hak ihlaliiçin ve Fadik Adıyaman’ın sağlık du-rumundan kendilerinin sorumlu olduk-larına dair Fax gönderelim.

Fadik Adıyaman’ın başına gelebi-lecek her şer şeyden Tekirdağ T tipihapishanesi idaresi ve Adalet Bakanlığısorumludur. Bu nedenle olabilecek herolumsuzluğun önüne geçebilmek içinAdalet Bakanlığı ve Hapishane idaresitalepleri derhal kabul etsin aksi takdirdebunun bedelini misliyle ödeyecekler-dir.”Eskişehir Halk Cephesi:

“… Devlet, tecrit işkencesini daya-tarak devrimcilerin benliklerini yok et-mek istiyor. Buna izin vermeyeceğiz.Sonuna kadar, sonuncumuza kadar di-reneceğiz. Fadik Adıyaman bu onurludirenişinde yalnız değildir.”Amed Halk Cephesi:

Amed Halk Cephesi Fadik Adıyamanile ilgili 5 Nisan'da yaptığı açıklamadaşunlara değindi: "...Açlık Grevinin 65’ligünlerinde olan Fadik Adıyaman’ın sağlıkdurumu her saat daha kötüye gittiği avu-katlarının açıklamalarından anlaşılıyor.Fadik Adıyaman’a uygulanan tecrit AKPfaşizminin, Sabancılara yaranma ve ki-ninin ifadesidir.Fadik Adıyaman’ın başınagelecek her şeyden Adalet Bakanlığı so-rumlu olacaktır. 122 Şehidin hesabınaFadik Adıyaman’ın hesabı da katılacaktır.Devrimcilerin şehitlerle kazandıkları hak-larını gasp etmeye kimsenin gücü yet-mez..."denildi.

TAYAD: Fadik Adıyaman için Te-kirdağ Hapishanesi önünde başlatılannöbet eyleminin ikinci günü 5 Nisan'daTAYAD’lı Ailelere tutsak aileleri dedestek verdiler.

Dev-Genç: Dev-Genç'liler 5 Nisan'da65 gündür tecrit koşullarında işkencedeolan Fadik Adıyaman için Adalet Ba-

kanlığı’nı aradı. Müdürlüğe; Fadik Adı-yaman’ın en temel hakları için açlıkgrevinde olduğunu ve arkadaşlarınınolduğu bir hapishaneye sevk edilmesigerektiğini söyledi. Talepleri kabul edil-mediği takdirde başına gelebilecek hertürlü şeyden Hapishane Müdürlüğü'nünde sorumlu olduğunu, bunun hesabınınsorulacağını söylediler!

Fadik Adıyaman İçin Adalet Bakanlığı’na Faks Gönderiyoruz

“T.C. Adalet Bakanlığı’na,Fadik Adıyaman normal koşullarda

İstanbul’da tutuklanan tüm kadınların gö-türüldüğü Bakırköy Kadın Hapishanesiyerine Tekirdağ T Tipi Hapishanesi’negötürülmüş; tek başına, havalandırmahakkından yoksun şekilde, bir hücreyekonulmuştur. Tecrit, insanlık dışı bir uy-gulamadır ve işkencedir. Tecrite karşıdaha önce 122 devrimci ölüm oruçlarındave 19 Aralık katliamında hayatını kay-betmiştir. 50 yaşında, tansiyon ve kalphastası olan Fadik Adıyaman 2 çocukannesidir ve 4 Şubat tarihinden beri tecritekarşı açlık grevindedir. Fadik Adıyaman’ındiğer tüm kadın tutuklular gibi BakırköyKadın Hapishanesi’nde tutukluluk halinedevam etme talebinin kabul edilmeyecekbir yanı yoktur. Tecrite bir canımızı dahavermek istemiyoruz. Fadik Adıyaman’ınüzerindeki tecrit kaldırılsın, Bakırköy Ka-dın Hapishanesi’ne sevk edilsin.”

Adalet Bakanlığı Faks No: 0312 419 33 76TAYAD’lı Aileler

Adalet Bakanlığı, “Can Güvenliği” Bahanesiyle Fadik Adıyaman’ı Öldürmeye Çalışıyor!

Halkın Hukuk Bürosu müvekkilleriFadik Adıyaman’ın durumuyla ilgili 6Nisan'da bir açıklama yaptı. Açıklamada:"...Müvekkilimiz Fadik Adıyaman ken-disine uygulanan özel ve ağır tecritin kal-dırılması talebiyle başlattığı açlık grevinin65. gününde ciddi sağlık sorunları yaşa-maya başladı. Sağlık durumu her geçengün daha da kötüye giden müvekkilimizinyaşamı da her geçen gün artan bir tehdit

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

44 5GERİLLAYI DESTEKLE!

altındadır. Kendisi ile yaptığımız songörüşmede, tansiyon hastası olmasınedeni ile tansiyonunun zaman zaman20’ye çıktığını, tek başına tutulduğuhücrede gün içinde birkaç defa yeredüşüp kendinden geçtiğini, gardiyanlartarafından kaldırılıp yatağına götürül-düğünü söylemiştir. Aynı zamandatiroit hastası olan müvekkilimiz açlıkgrevi nedeni ile yıllardır düzenli kul-landığı ilaçları içemediği için boğazındanodüller oluşmuş, buna bağlı olarakağzında yaralar çıkmıştır. Hapishanedoktoru bu nodüllerin her an kanseredönüşme riskinin bulunduğunu söyle-miştir. Ayrıca açlık grevine bağlı olarakkalp sıkışması yaşamaktadır. Son üçgündür kalbinde ritim bozukluğu bu-lunan müvekkilimizin her an kalp krizigeçirme riski de bulunmaktadır. Tümbu sağlık problemlerine bağlı olarakyoğun ağrıları bulunan müvekkil artıkyaşamını tek başına idame ettireme-yecek duruma gelmiştir. Müvekkili-mizin karşılanması mümkün bir talebivardır; arkadaşlarının bulunduğu her-hangi bir hapishaneye sevk edilmek.Bu basit talep nedeniyle müvekkil 65

gündür açlık grevindedir. Müvekkilimiztutuklandığı 4 Şubat tarihinde önceBakırköy Kadın Hapishanesi’ne gö-türülmüş ve 1 gün burada tutulduktansonra hiçbir neden yokken, gizli birşekilde “kaçırılarak” Tekirdağ T TipiHapishanesi’ne götürülmüştür. Oysabenzer suçlamalarla yargılanan arka-daşları Bakırköy Hapishanesi’nde tu-tulmaktadır. Başka bir hapishaneyegötürülmesi için hiçbir neden yoktur.Ayrıca müvekkilimiz, halen bulunduğuTekirdağ Tipi Hapishanesi’nde tek ba-şına, diğer tutuklu ve hükümlülerleherhangi bir biçimde iletişimine izinverilmeyerek ağır tecrit altında tu-tulmaktadır. Hapishane idaresi,yaptığımız görüşmelerde tek tu-tulma sebebinin “can güvenliği”olduğunu ve bu konuda Bakanlığınkesin talimatı olduğunu söylemiştir.Müvekkilimizin can güvenliğinidüşünmedikleri, açlık grevinin ya-rattığı sağlık sorunlarının yaşamsalbir tehlikeye dönüşmesini izleme-lerinden ve talebini yerine getirecekherhangi bir girişimde bulunma-malarından anlaşılmaktadır. “Can

güvenliği” bahanesiyle müvekkilimiziöldürmeye çalıştıkları açıktır. Öyle ol-masaydı müvekkilimizin basit ve kar-şılanmasının önünde hiçbir engel bu-lunmayan talebini karşılarlardı. AdaletBakanlığına sesleniyoruz; müvekkili-mizin yaşamından başta hapishaneidaresi ve Adalet Bakanlığı olmaküzere tüm AKP-devlet kurumları so-rumludur! Müvekkilimizin öldürül-mesine izin vermeyeceğiz. Karşılanmasımümkün, haklı ve doğru talebinin ye-rine getirilmesi için ne gerekiyorsayapacağız!" denildi.

Mahallemize ve Geleceğimize Sahip Çıkalım

30 Mart-3 Nisan arasında Okmeydanı Halk Mec-lisi’nin otobüs sorununu çözmek için başlattığı imzakampanyası çerçevesinde çalışmalar yapıldı. MahmutŞevket Paşa Mahallesi’nde açılan masalarda, kah-vehanelere ve evlere kapı çalışmalarında toplamda17 imza föyü dolduruldu ve halka yönelik çekilenajitasyonda “Bireysel olarak hak elde etmek, eldeedilmiş hakları koruyabilmek mümkün değildir. İçi-mizde biriktirdiğimiz tepkileri birleştirelim. Gücü-müzün farkına varmak için birlikte mücadele edelim.Birlikte mücadele açığa çıkan yenilmez gücümüzdür”denildi. Ayrıca Perşembe Pazarı’nda esnaflara otobüssorunları anlatıldı. Bir esnaf ile girilen diyalogda,esnaf ilk başta burada oturmadığını ve kendisini il-gilendirmediğini belirtti. Bunun üzerine Halk Meclisiüyesi “olabilir ama siz buradan ekmek yiyorsunuzve bu soruna bu sebeple duyarsız kalırsanız Ok-meydanı diye bir yer kalmayacak ve haliyle sizinekmek teknenizde olmayacak” diyerek esnafı iknaetmeye çalıştı.

Halkın Mühendisleriyiz Projelerimizle ve Emeğimizle

Halkın YanındayızHalkın Mühendis Mimarları 2 Nisan'da gezici sergi ve seminer

için 1 Mayıs Mahallesi’nde kapı çalışması yaptı ve halk sergiyedavet edildi. Bir sonraki gün Halkın Mühendis Mimarları tarafından1 Mayıs Mahallesi’nde, Şükrü Sarıtaş Parkı’nda tanıtım sergisiaçıldı. Sergiden önce 1 Mayıs Mahallesi’nde sesli çağrıya çıkıldı.Halkın Mühendis Mimarları’nın halk için ürettikleri projelerinianlattıkları sergi saat 12.00 - 17.30 arası açık kaldı. Parka gelen 1Mayıs halkının yoğun ilgisiyle projelerin tanıtımı devam etti.Sergiye gelen halk ile sohbet eden, projeleri hakkında bilgi veren,kendini tanıtan, tüm projelerini halk için ürettiklerini anlatanHalkın Mühendis Mimarları her hafta olduğu gibi bu sergiyifarklı mahallelerde açacaklarını duyurdu.

Özgür Tutsak’lara Sürgün Sevkler

Devam EdiyorÖzgür Tutsak Akil Nergiz, tutuklu

bulunduğu Erzincan T Tipi Hapishane-si’nden, Amasya E Tipi Hapishanesi’nesürgün-sevk edilmiştir. Tutsağımızı yalnızbırakmayalım, mektuplarla tecrit zin-cirlerini kıralım.Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!4 6

Halkın Hukuk Bürosu ve İstanbul Çağdaş HukukçularDerneği avukatlara yapılan saldırıyla ve bu saldırıdabeli kırılan Zeycan Balcı Şimşek'e dair 31 Mart'ta biraçıklama yaptı. "Yalnızca bugün ve bizim bildiğimiz,polis iki defa avukatlara saldırdı. Adliye önünde arkada-şımız Zeycan Balcı Şimşek’in belini kırdı ve bir başkayerde büromuz avukatlarına silah doğrulttu. Faşizmhalka düşman bir rejimdir. Gazi Mahallesi’nde faaliyetyürüten Ozan Yayıncılık’ta yapılan aramaya katılmaküzere oraya giden meslektaşlarımızın aramaya girmesipolis tarafından engellenmiştir. Bununla da kalmamışavukatlara silah doğrultarak onları tehdit etmiştir. Öğledensonra 18 Ocak 2013 tarihinde yapılan operasyonlarındavasının görüldüğü Çağlayan Adliyesi önünde duruşmaöncesi yapılacak basın açıklamasına da polis saldırdı.Dernek üye ve yöneticilerimizin duruşmalarının seyrikonusunda yapılacak basın açıklamasına, önce basınmensuplarını uzaklaştıran, sonra da çevik kuvvet mari-fetiyle saldırıda bulunan siyasi iktidar suçludur, sorumludur.Adliyenin önünde avukat dövdürerek ülkede sükunetisağlayacağını zanneden siyasi iktidardır. Savunmayı tek-

meleyen, yargıyı ayaklaraltına alan emri bizzat ve-ren İstanbul CumhuriyetBaşsavcısıdır. İstanbul Va-lisidir. Üyelerinin gözaltınaalınmasına ve tutuklanma-sına sessiz kalan, avukatınadliyeden uzaklaştırılma-sına seyirci kalan, onlarcapolis saldırısına rağmenetkili hiçbir söz ve eylemdebulunmayan İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’dir.

Çağdaş Hukukçular Derneği önceki yöneticilerindenavukat arkadaşımız Zeycan Balcı Şimşek'i ve diğer ar-kadaşlarımızı ucu çelikten zırhlı botları ile tekmelediler.Bu saldırı sonrasında Zeycan arkadaşımızın omurlarındaiki tane kırık oluştu. İki çocuk annesi bir avukat olanZeycan Balcı Şimşek, şimdi bir süre oturamayacak, yü-rüyemeyecek. Zeycan’ın hastaneye götürülürken söylediğigibi; “Vazgeçmeyeceğiz!” Çünkü Biz; Haklıyı, Doğruyuve Geleceği Temsil Ediyoruz” denildi.

Vazgeçmeyeceğiz! Çünkü Biz Haklıyı,Doğruyu ve Geleceği Temsil Ediyoruz

Direnmekten Halkın ve HaklınınYanından Olmaktan Vazgeçmeyeceğiz

Çağdaş Hukukçular Derneği, Avukatlar Günü’yleilgili 5 Nisan'da bir açıklama yaptı. Açıklamada: "Bugün dünya çapında bir gün değil, İstanbul Barosu’nunkuruluş yıl dönümü, baroların birleşmelerinin yıldönümü:Bugün avukatın günü. İşte bu yüzden Adalet Bakanıaçıklama yapmış; “İnsan haklarına saygılı, demokratikbir hukuk devletinin en önemli göstergelerinden biri sa-vunmaya verilen değerdir. Dava ve savunma hakkı,sağlıklı işleyen bir hukuk sisteminin vazgeçilmez unsur-larından biridir” diyor, toprakları ve suları halkın direncinerağmen parsel parsel tekellere peşkeş çekilen ülkeninAdalet Bakanı. Diyojen bugün yaşasaydı hakkında kaçdava açılırdı bilinmez ama biz yine de size onun sözleriile cevap verelim; ‘gölge etme başka ihsan istemez.’'

'İnsan haklarına saygı' mı? Sizin istediğiniz sermayeninçıkarlarına saygıdır. 'Savunmaya değer' mi ? Siz, adliye ön-lerinde avukatlara gaz sıktırmayın; silahlı, üniformalı apoletlipolislerinizi adliyelerden çekin yeter. “Evet, 'sağlıklı işleyenhukuk siteminin en önemli göstergesi savunmadır” budoğru. İşte bu yüzden sizin, bu dönem başında olduğunuzhukuk sisteminin cenazesine ağlayan bile yoktur. Savunmahapishanede. Savunma mahkemelerde yargılanıyor. Savunmacoplanıyor. Savunma alanlarda, icra dairelerinde, mahke-melerde, bürolarda kurşunlanıyor, saldırıya uğruyor. Sadecekendi işyerinin; adliyenin önünde konuştu ya da döviz tuttudiye kaç avukat yaralandı, kaç avukat yargılanıyor haberinizvar mı? Evet, saldırıların odağındayız. Evet, yargının kurucuunsuru olarak bize sağlanması gereken koruma, güvencesöz konusu bile değil. Hedef tahtasına oturtuluyor, suçlanı-

yoruz. Ama bizim güvencemizi iktidarın kanatları altındakigüçler sağlayamaz zaten. Bizim güvencemiz, ezilen sömürülenhalkımızın teveccühüdür. Bizim güvencemiz emekçilernezdindeki güvenilirliğimizdir.

İlan ediyoruz; İlanımızı, burjuva gazeteleri yayınlamaz biliyoruz.

Ama bu duyuruyu ezilenler, sömürülenler, emekçiler,hakkı gasp edilenler görecektir.

Avukatlık bir hak arama mesleğidir. İktidarın karşısındahalkın yanındadır avukatlar. Avukatlara saldırıldığı zamanaslında hedef alınan ülkedeki haklar ve özgürlüklerdir.Bu anlamda mesleğin cenazesini kaldırmak isteyenlereinat biz 5 Nisan’ı da direnerek mücadele ederek geçire-ceğiz" denildi.

Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’ndeBahar Hazırlıkları Sürüyor

Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’nde buluşan HalkınMühendis Mimarları bahçe komitesi, dostları ve mahallelisabah birlikte yaptıkları kahvaltıdan sonra bahçeyi ekimehazırladı. Bu kapsamda 3 Nisan'da bahçede buluşan komiteve dostları geçen iki yıl boyunca yıpranan çitleri ve bahçekapısını yenileyip bir hafta önce ektikleri tohumlarınbakımını yaptılar. Evsel atıklardan elde ettikleri kompostgübrenin ilerlemesini kontrol ederek ilaveler yaptılar. Ayrıcabahçe içerisinde hem sulama yapılmasına hem de halkıntemiz suya ulaşmasına olanak sağlayacak arıtma sisteminiiçeren Dilek Doğan Çeşmesi'nin iskeleti sabitlenerek su te-sisatı çekildi. 10 Nisan'dan itibaren bahçenin tablalarınınyapılmasına başlanacak. Halkın Mühendis Mimarları BahçeKomitesi yardım için tüm halka çağrı yaptı.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

44 7GERİLLAYI DESTEKLE!

Şehitlerimizi Yaşatma Sözü VerdikBağc ı l a r

Halk Cephesi3 Nisan’da,Bağcılar Cem-evi’nde, Bay-rampaşa şehit-leri Berna Yıl-

maz ve Çiğdem Yakşi'nin 40 yemeği için toplandı. İlkolarak saygı duruşuyla başlayan yemek, şehitlerin ha-yatının anlatılmasıyla devam etti. Şehitlerin sevdiği tür-küler söylendi ve şiirler okundu. Tanıyanlar yaşadığıanıları anlattı. 200 kişinin katıldığı yemek esnasındaAKP’nin katil polisleri sürekli cemevi civarında akrep-leriyle halkı taciz etti. Yapılan tacize rağmen halk cem-evine gelmeye devam etti.

Halk Çocukları Geleneklerimizle Anıldı

Armutlu Halk Cephesi 4 Nisan’da, 21 Şubat'taişinden evine dönerken katledilen Yılmaz Öztürk’ün40 yemeğini verdi. Ailesi, sevenleri ve yoldaşlarınınkatılımıyla yemekler dağıtıldı ve ardından Yılmaz Öztürkiçin bir anma programı düzenlendi. İlk olarak Yılmazve tüm devrim şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşuyapıldı ve Halk Cephesi adına bir konuşma yapılarakYılmaz’ın hesabının sorulduğu ve sorulmaya devamedileceği vurgusu yapıldı.

Gözün Arkada Kalmasın Elif Sultan,Dağların Şahanları Hesap SormayaDevam Ediyor

İstanbul'da yoldaşları Şafak’ın ve Bahtiyar’ın hesabınısormak için Vatan Emniyeti’ne yaptığı eylemde şehitdüşen Dersim’in yiğit kızı Elif Sultan Kalsen şehitdüştüğü gün olan 1 Nisan’da mezarı başında kızıl ka-ranfillerle anıldı.

Amed Halk Cephesi 4 Nisan’da bir açıklama yaparak,14-20 Mart tarihleri arasında Amed’in Bağlar ilçesi veKaynartepe Mahallesi’nde sokağa çıkma yasağı ilan edil-mesinin halka ve bölgeye nasıl yansıdığın anlattı. Açık-lamada kısaca şunlar ifade edildi: “13 Mart akşamıellerinde ağır silahlar olan yaklaşık 50-60 kişilik PKK‘ligrup ile polis-jandarma özel harekat arasında çatışmaçıktıktan sonra ertesi gün süresiz sokağa çıkma yasağıilan edildi. Aynı gece mahallede elektrik ve su kesildiyine polis tarafından. Ertesi gün yer yer süren çatışma,grubun geri çekilmesi ile sona erdi. Ancak sokağa çıkmayasağı keyfi bir şekilde 4 gün daha uzatıldı. Bu süreboyunca mahallede devrimci-demokrat olarak bilinenhalkın evlerine, öğrenci evlerine ve Amed Halk Cephesiolarak açtığımız derneğimize polis özel harekat tarafındanbaskın yapıldı, talan edildi. Girilen evler özellikle seçilmişve özellikle evlerde ve derneğimizde bulunan eşyalarazarar verilmiştir. Evlerin duvarlarına kışkırtıcı sözler ya-zılmış, bir evde kadın iç çamaşırları duvarlara asılıp‘kızlar geldik siz evde yoktunuz’ şeklinde ahlaksız yazılaryazılmıştır. İşte bu kadardır devletin ve onların eğittiğibeslediği kiralık katillerinin ahlakı. Her gün yeni birtaciz, tecavüz haberleri çıkıyor ortaya. Artık her yönüyleçürüyen, pisliğin içine batmış bu düzenlerini yıkacak,halka yaşattıklarının hesabını misliyle soracağız.

Amed halkına aylardır zulmedenler zırhlı araçları ileural, kobra, askeri kirpileri ile akşam 21.30-22.00 saatle-rinden sonra insan avına çıkıyorlar. Şu anda bildiğimiz 3okulda saat 21.00’dan sonra korucular ve polis nöbet tu-tuyorlar. Kaynartepe Mahallesi’nde bulunan bir sağlıkocağı, SHÇEK erkek yetiştirme yurdu binası, yerlerinekarakol yapılması için yıkıldı. Yaklaşık 14 yıldır Suriçindeki ve Bağlar’da bulunan gecekondu mahalleleriniTOKİ’ye vermeleri için kimi zaman büyükşehir belediyesi

BDP aracılığıyla devlet baskı uygulamıştır. Ancak halkbu isteğe karşı çıkmış mahalleyi, evlerini boşaltmamıştır.Bugün nasıl ki Armutlu’da dernek binalarımızı yıkıyorlarsaSur’da ve Bağlar’da da aynı amaçla konduların yerinesiteler yapıp hem para kazanmak hem de kondulardakipaylaşımı bitirip yozlaşmayı yaymak ve halkın devrimcilerive mücadeleyi sahiplenmesini engellemeyi amaçlıyorlar.

Amed Özgürlükler Derneği olarak biz diyoruz ki;halka verdiğiniz zararın hesabını halk kurtuluş savaşımızdaonurlu, Onur gibi gençler yetiştirerek soracağız! Mahal-lemize sahip çıkacağız ve direnen, evlerinden tümbaskılara rağmen çıkmayan halkla birlikte olacağız!”

Komplolarla Tutuklanan Necmi Uçar Serbest Bırakılsın!

Kırklareli’nde 2 Nisan'da Cumhuriyet Caddesi’nde Yü-rüyüş dergisi masası açan Necmi Uçar ve Kader Koçbayfaşist AKP’nin eli kanlı polisleri tarafından hiçbir gerekçegösterilmeden gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan KaderKoçbay serbest bırakılmış Necmi Uçar ise çıkarıldığı mah-kemece kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutuklanarakKırklareli E Tipi Hapishanesi’ne götürülmüştür. AyrıcaNecmi Uçar’ın evi ve çalıştığı işyeri basılıp aramalar yapıl-mıştır. Trakya Halk Komitesi bununla ilgili 4 Nisan'dayaptığı açıklamada şunlara değindi: "Katil AKP yönetememekrizi derinleştikçe halka saldırılarını arttırmaktadır. Bugünkendisine direnen herkese azgınca saldırmaktadır. Böylecehalkı sindirip korkutarak sömürü düzenini sürdürmek istiyor.Bizler bu toprakların devrimcileriyiz. Soyumuz Kızıldere’denMahir Çayanlar’dan gelmektedir. Bizi işkencelerle, gözaltılarla,tutuklamalarla sindiremezsiniz, ancak öfkemizi bilersiniz"denildi.

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!44 8

Amed’de Katil Devlet Kürt Halkını Karakollarla Sindirmeye, Yıldırmaya Çalışıyor!

Amed Temel Haklar Derneğine Yapılan KontraSaldırıyı Lanetliyoruz!

Anadolu Halk Cephesi Amed Temel Haklar Derneği’ne yapılankontra saldırısıyla ilgili 30 Mart'ta açıklama yaptı. Yapılan açıkla-mada:"Amed’deki Temel Haklar Derneği’ne, AKP’nin çeteleridernek çalışanlarının olmadığı bir saatte kapısını kırıp içerigirmişlerdir. Dernekte bulunan masa-sandalye ve pencereleri kırmış,Yürüyüş dergisini, afişleri kitapları yırtmış sokağa saçmıştır. Dernekbinasının iç duvarlarına yazılar yazılmış. Kurumlarımız halkımızındişinden tırnağından artırıp verdiği bağışlarla kurulmuştur. Halkımızınemeğine saldıranlar er ya da geç halkımızın adaletine hesapvermekten kaçamayacaklardır. Bu saldırganlar her kimse, ki kontr-gerillanın bir saldırısı olduğu açık ortadadır. Bu kontracılarhalkımızın kitap, dergi okuyup bilinçlenmesine, sömürüye karşıdurup hakkını aramasını istemezler. Kaç aydır Kürdistan’da halkımızkatlediliyor. Sokaklarımız TOMA, panzer ve silah namlularındançıkan barut kokularından geçilmiyor. Bizler sokaklarımızda dolaşanbu barut saçan katil sürülerini mahallelerimizden atmaya çalışırkenonlar bizim olmadığımız bir vakti kollayarak derneğimize saldırmışkırıp dökmüşlerdir. Hesabını soracağız. Kürt halkına ve tümAnadolu halkına çağrımızdır. Kürdistan ve Anadolu halklarınınkurtuluşu ancak ve ancak Anadolu ihtilalindedir” denildi.

Baskılar, Tacizler Bizleri Yıldıramaz!Antalya Özgürlükler Derneği katil polisin derneğe yaptığı taciz

ve baskınla ilgili 31 Mart'ta bir açıklama yaptı. Açıklamada:"Bugün Antalya Özgürlükler Derneği'mizin eşyalarının bulunduğubina sabah erken saatlerde sivil polisler tarafından basılmıştır.Basılma gerekçesi olarak ‘bomba ihbarı aldık buraya sırtında çantaile sürekli insanlar geliyor’ demişlerdir. ‘Bunlar kimler, neredelerdernek binaları nerede’ diyerek gün boyu bizi sormuşlardır. Bizimnerede olduğumuzu Antalya polisi çok iyi biliyor, biz derneklermasasına kayıtlıyız, herkesin gözü önünde olan insanlarız. KızılarıkMahallesi bizi tanır, her gün insanların karşıdan karşıya geçerkenaraba çarptığı için yaralanan, ölen insanların aileleri, halk için yap-tırdığımız köprüden tanır. Antalya polisinin amacı; halka bunlarterörist, canlı bomba. Bakın eylem yapacaklar diye hedef göstererekbizden uzaklaştırmaktır.Bizim derneğimiz işten atılan işçilerin,hakları gasp edilen insanların, ülkemizde ve dünyada yaşanan ada-letsizlikler karşısında adalet mücadelesi vermektedir "denildi.

Yaptığınız Bu Baskınlarla Halkı Korkutamazsınız

Gülsuyu Halk Cephesi evlere yapılan baskınlarla ilgili 31Mart'ta bir açıklama yaptı. Açıklamada:"AKP’nin katil polisleriGülsuyu Mahallesi’nde devrimci-demokrat ailelere 31 Martsabahı erken saatlerde baskınlar yaptı. Katil polisler bu baskınlarlahalkımızı devrimcilerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ailelerimizegözdağı vermeye çalışıyor. Bu baskınlarla hiçbir şey elde ede-meyeceksiniz. Biz halkız, halkın içindeyiz. Halkın ta kendisiyiz.Sizler ise halk düşmanısınız. Mahalleye çeteleri, uyuşturucuyu,fuhuşu sokanlarsınız. Yaptığınız bu baskınlarla halkımızı kor-kutamazsınız."

Geçmişimizi Yeni NesillerleYaşatacağız

Halk Cepheliler 23 Mart’ta 1 Mayıs Mahallesi’ndeHalk Okulu çalışması yaptı. Halk Okulu’nda konuolarak “Kızıldere’nin bizim için önemi ve anlamı”üzerine değinildi. Yapılan çalışmada katılımcılara sözhakkı verilerek konu üzerine görüşleri ve ne önem ta-şıdığı üzerine görüş alışverişi oldu. Çalışmaya 15 kişikatıldı.

Yeni İnsan Halk Okullarında BilenecekHalk Cepheliler Gazi Mahallesi’nde 28 Mart’ta

Son Durak Bölgesi’nde Halk Okulu çalışması yaptı.25 kişinin katıldığı çalışmada “Eylem Tarzımız”konulu çalışma üzerine konuşuldu. Ayrıca 31 Mart’taGazi Haklar Derneği’nde bir araya gelerek, “Dil-Üslup” üzerine konuşuldu, katılımcıların halk ara-sında dilini ve uslübunu nasıl kullandığı tartışıldı.

Halk Bahçelerini Anadolu’nun Bereketli Topraklarına Yayacağız

Antalya Grup Yorum Korosu 1 Nisan’da, birönceki hafta temizlenen Halk Bahçesi arazisininçapasını yapmak için bir araya geldi. El birliği ileyapılan çalışmada, bahçeye tohum ekimi yapmakiçin alan ayırıldı.

Ranta Dönük Değil, Halka Dönük Sağlık

Halkın Sağlıkçıları 29 Mart’ta Okmeydanı SibelYalçın Parkı’nda ilk yardım semineri düzenledi. Seminerdeilk olarak Halkın Sağlıkçıları olarak sağlık alanındaAKP’nin halka ve halkın haklarına yönelik tüm saldırı-larının karşısında mücadele edildiği vurgulandı. AKP’ninsağlık alanını bütünüyle sömürüye ve ranta açık halegetirdiği ve buna karşı halkın birleşik ve örgütlü müca-delesinin zorunlu olduğu belirtildi. Halkın Sağlıkçılarıneden ilk yardım seminerleri düzenlediklerini de seminerekatılanlara şu şekilde açıkladı; “Halkın Sağlıkçılarıolarak sadece AKP’nin sağlık alanındaki saldırılarınıteşhir etmekle ya da haklarımızı savunmakla kendimizisınırlamıyoruz. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz.Halkın Sağlıkçıları olarak halk için sağlık anlayışımızıher konuda alternatiflerimizi yaratmaya çalışarak so-mutlamak istiyoruz. Bu nedenle ve AKP’nin mahallele-rimize yönelik saldırıların artması, yaralanmaların dabuna bağlı olarak çoğalması nedeniyle mahallelerimizdeilk yardım seminerleri düzenliyoruz”. Konuşmanın ar-dından ilk yardımın ne olduğu teorik olarak anlatıldı vetek tek çeşitli yaralanmalarda, boğulma vb. durumlardayapılacak acil ilk yardım müdahaleleri uygulamalışekilde anlatıldı. Seminer sonunda Halk Meclisi üyelerimahallede halk için sağlık hizmetleri olarak nelere ihti-yaçları olduğunu anlattılar.

Saldırılara Baskınlara Rağmen Anadolu’nun Her Yerinde Biz Varız!

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

44 9GERİLLAYI DESTEKLE!

İstanbul'da 17 Nisan'da yapılacak olan Bağımsız Tür-kiye konseri çalışmaları coşkuyla yapılarak, her çalışmadayeni insanlara ulaşılarak konsere davet edildi.

Alibeyköy: Halk Cepheliler 4 Nisan'da AlibeyköyCengiz Topel’de 3 adet Grup Yorum konserine çağrıpankartı astı ve 500 bildiri halka ulaştırıldı. Grup YorumGönüllüleri tarafından Alibeyköy Akşemsettin Mahalle-si’nde 2 pankart ve 50 adet afiş yapıldı. Yolda yürüyen,kahvede oturan halka 17 Nisan’daki konser ile ilgilibilgi verildi. Çalışmalara 2 koldan 7 kişi katıldı.

Bağcılar: Grup Yorum Gönüllüleri 4 Nisan akşamı,17 Nisan’da Yenikapı’da yapılacak konser için afiş ça-lışması yaptı. Yapılan çalışmaya halkın ilgisi yoğundu.Grup Yorum Gönüllüleri tarafından afişlerin her günasılmaya devam edeceği çalışmaların yoğunlaştırılacağısöylendi. Yapılan 1 saatlik çalışmada 50 adet afiş asıldı.

Gazi: Grup Yorum Korosu 3 Nisan’da pazar pazarındael ilanları dağıttı. Gazi halkı 17 Nisan Pazar günü Yeni-kapı’da yapılacak olan Bağımsız Türkiye konserine çağ-rıldı. Sekizevler halkına ve esnaflarına 150 adet el ilanıdağıtıldı. Aynı gün Nalbur bölgesinde Grup Yorumkonser afişleri yapıldı. 150’ye yakın Grup Yorum afişiNalbur bölgesinin duvarlarına, direklerine yapıştırıldı.Yürüyüş dergisi ile birlikte Grup Yorum konser davetiyesidağıtıldı. Davulla, sloganlarla yapılan çalışmaya 10 kişikatıldı. Megafonla ajitasyon çekilerek Grup Yorum’un30 yıldır halkın türkülerini söylediği anlatıldı. 1000 adetel ilanı dağıtıldı. Düz bölgesinde Sultan Kasrı civarındayapılan çalışmayı zırhlı araçları ile katiller taciz etti.Sloganlarla karşılık verildi. 80 adet dergi binlerce elilanı halka ulaştırıldı.

Nurtepe - Çayan: 30 Mart ve 3 Nisan Pazar günleriSokullu Caddesi’nde bildiri dağıtımı yapıldı ve 2 adetkonser pankartı asıldı.

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi’nde 4 Nisan’da HalkCepheliler 3001. Cadde’de Grup Yorum konser masasıaçtı. İki buçuk saat boyunca Grup Yorum şarkılarıyla,halka yapılan ajitasyonla konserin çağrısı yapıldı. Coşkuluve moralli geçen çalışmada AKP’nin katil polisleri birkez daha acizliklerini gösterdi. Önce bir akreple gelenkatiller yolda dergi dağıtımcılarının üzerine akrep denenzırhlı aracını sürerek korkutmaya çalıştı. Sonra masadaduran Halk Cephelilere plastik mermi sıkan katillerhalkın ve Cephelilerin tepkisiyle hızla gitti. Daha sonra3 akrep ve 2 TOMA’yla gelen katiller, Grup Yorumkonseri için açılan masaya saldırdı. Halk Cepheliler ka-tillere “Türküler Susmaz Halaylar Sürer”, “Grup YorumHalktır Susturulamaz” sloganlarıyla karşılık verdi. Katillermasaya saldırdıktan sonra Halk Cepheliler saldırıya di-renişle karşılık verdi. 45 dakika boyunca süren masa di-

renişini Cepheliler ka-zandı. Cepheliler katilleretaşla, sopayla, havai fi-şekle karşılık verdi. Ça-tışmalar Cepheliler’in ira-di olarak çekilmesindensonra bitti.

Halk Cepheliler, “Bu-radan AKP’nin katil pol-islerini uyarıyoruz: Hiçbirgüç Grup Yorum çalışmasıyapmamızı engelleyeme-yecek. Bizler her gün bil-diri dağıtımına, afiş as-maya, konser masası aç-maya devam edeceğiz!”açıklaması yaptı.

Dev-Genç: Dev-Genç’liler, Grup Yo-rum’un 6. sını düzenlediğiBağımsız Türkiye Konseri’nin çalışmalarına 5 Nisan’daKadıköy Boğa ve Rıhtım bölgelerinde toplu şekildebildiri dağıtarak sürdürdü. Bildiri dağıtımı sırasında sivilpolislerin engelleme ve sözlü tacizlerine uğrayan Dev-Genç’liler, eylemlerini halay çekerek devam ettirdiler.Çalışmaya katılan 14 Dev-Genç’li toplam 1500 adetbildiri dağıtıp 2 pankart astı.

Bağcılar: Grup Yorum Gönüllüleri 5 Nisan’da Yeni-mahalle Salı Pazarı’nda 300 bildiri dağıttı. Halktan konseregeleceklerine dair sözler alındı. Yenimahalle YürüyüşYolu esnaflarıyla sohbet edildi 500 bildiri dağıtıldı.

Armutlu: Armutlu Cemevi’nde 3 Nisan’da, GrupYorum’un 17 Nisan’da Yenikapı’da vereceği konserinsöyleşisi yapıldı. Konuşma yapan Grup Yorum üyesi,halkın türkülerini söylemeye devam edeceklerini ve 17Nisan’da Yenikapı’da milyonlar olmak için herkesindaha çok emek vermesi gerektiği vurgusu yapıldı. Katılanherkese 50 civarında konser bildirisi verildi ve söyleşisonlandırıldı. Söyleşiye 25 kişi katıldı.

İkitelli: Konser davetiyelerinin dağıtımı için 3 kişiile 1,5 saatlik kapı çalışma yapıldı. Parseller bölgesinde2 konser gönüllüsü ile afiş çalışması yapıldı. 2 kişilikbaşka gönüllü ekip de 1 pankart astı.

ADANAGrup Yorum Adana Halk Korosu 17 Nisan’da ger-

çekleşecek olan 6. Bağımsız Türkiye Konseri’nin hazır-lıkları çerçevesinde 3 Nisan’da yapılan çalışmadan sonrahep birlikte Adana Özgürlükler Derneği’ne geçilerekyemek yenildi. Ardından ülkemizin genel durumu veyaklaşan konserin hazırlıkları üzerine konuşuldu.

Kadıköy

Çayan

Adana

Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!55 0

17 Nisan Bağımsız Türkiye KonserineMilyonları Taşıyacağız

Grup Yorum üyeleri 30 Mart’ta, Gümüşsuyu’nda bu-lunan Alman Konsolosluğu önünde eylem yaptı. “Konseryasakları ve Almanya devletinin ırkçı politikalarını, GrupYorum’a vize vermemesini” teşhir eden açıklama “GrupYorum Halktır Susturulamaz", "Türküler Susmaz HalaylarSürer", "Şarkılar Vize Tanımaz” sloganları ile bir süredevam etti, ardından ise “Gündoğdu Marşı” okundu.Marştan sonra slogan atmaya devam eden Grup Yorumüyeleri onlarca polisin ablukasına rağmen basın açıkla-masını yaptı. Açıklamada kısaca şu sözlere değinildi:

“Bugün de konser yasakları ve tutuklamalarla bizeengel olmaya çalışıyorlar. Yurtdışına, yüzlerce konser ver-diğimiz yerlere “sakıncalı” olduğumuz gerekçesi ile vizealamıyoruz. Bilmiyorlar ki halkın, umudun türküleri sınırtanımaz. Geçen sene haziran ayında ırkçılığa karşı ger-çekleştireceğimiz konserimize vize alamadığımız için ka-tılamadık. Evet konseri yapamadık demiyoruz katılamadıkdiyoruz. Çünkü o konser binlerce kişi ile gerçekleştirildi.Grup Yorum halktır sloganı bir kez daha kendini ifadeetti. Konserleri yapmamıza, türkülerimizin dilden dile ya-yılmasına, sokaklarda, meydanlarda bizim sesimizin yan-kılanmasına engel olabiliyorlar mı? Bakın yine her yerdebiz varız!.. İbrahim’i köhne zindanlarınızdan çekip aldık,yasaklarınızı da bir bir kıracağız! Almanya’nın keyfi birşekilde uyguladığı vize yasağını tanımıyoruz. Demokrasihavarisi kesilen Alman Devleti bu ırkçı ve yasakçı tutumason vermelidir! Türküler Sınır Tanımaz!”

����

Yasal Olmayan YasaklarınızıTanımıyoruz, Konseri Ertelemiyoruz İleri Bir Tarihe Alıyoruz!

Çiğli Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda Çiğli Belediyesitarafından düzenlenecek Grup Yorum Halk Konseri 2Nisan’da İzmir Valiliği tarafından yasaklandı. GrupYorum konserlerini bir süredir sürekli yasaklayan vali,bu defa bir belediyenin düzenleyeceği programı yasakladı.O ilçedeki on binlerce kişinin oylarını alarak seçilenbaşkanın iradesini hiçe sayan vali, keyfi bir şekildekonseri yaptırmayacağını açıkladı.

Bunun üzerine Ata-türk Kapalı Spor Salonuönünde Çiğli BelediyeBaşkanı Hasan Arslan,Grup Yorum, Grup Yo-rum Korosu, CHP il yö-neticileri, ilçe başkanıve Grup Yorum dinleyi-cileri bir araya gelerekaçıklama yaptı. Açıklama“Çav Bella” şarkısınınsöylenmesi ile başladı.Çiğli Belediye BaşkanıHasan Arslan, valinin ya-sakçılığını protesto ede-rek Grup Yorum’un kon-ser verme hakkına sahipçıktı.

Grup Yorum üyesiİnan Altın, yasak kararının yasadışılığına ve keyfiyetinedikkat çekerek “bu kararın yasa dışı olduğunu vali debiliyor. Daha önce de yasak kararları verdi ve mahkemelerbu yasak kararını iptal etti. Bunu bildikleri için şark kur-nazlığı yaparak yasak kararını cuma akşamı saat 17.00’datebliğ ediyorlar, böylece kararı mahkemece iptal ettir-memizi engelliyorlar... Bu nedenle de Grup Yorum olarakvaliden davacı olacağız” dedi. Son olarak söz alan CHPÇiğli İlçe Başkanı Zeynel Mertoğlu, Grup Yorum’un buülkenin gururu olduğunu ve her zaman Yorum’la daya-nışma içinde olacaklarını belirtti. Konseri “iptal etme-diklerini, ertelediklerini” belirten Başkan Hasan Arslan,pazartesi mahkemeye başvurarak yürütmeyi durdurmakararı aldıracaklarını, konseri yakın bir tarihte mahkemekararıyla mutlaka yapacaklarını vurguladı. Atılan slo-ganların ve çekilen halayların ardından açıklama sonaerdi.

���

Hedefimize Komitelerle VaracağızGazi Mahallesi 28 Mart’ta Son Durak Bölgesi’nde

bulunan Hakan Kasa Parkı’nda Grup Yorum 6. BağımsızTürkiye Konseri toplantısı yapıldı. Konserin önemiüzerine konuşulup, önceki konser deneyimleri paylaşıldı.Toplantıda “Bu sene 6.’sını düzenleyeceğimiz ve bukonserlerde koyduğumuz hedeflere komite tarzındaçalışma yürüterek ulaştığımızı ve bu seneki konserimizdehep beraber, komitelerle örgütleneceği” vurgulandı. “Her-kes tek başına bir komitedir, herkesin bu konser için ya-pabileceği bir şey vardır” denilerek komiteler kuruldu,kararlar alındı. 50 kişinin katılımıyla yapılan toplantınınsonunda herkes yanına konserin el ilanlarını alarakçalıştığı iş yerinde, okulunda, oturduğu yerde bu çalışmayıyürüteceğine söz verdi.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

5 1GERİLLAYI DESTEKLE!

“Grup Yorum Halktır” Sloganı Her Yerde Somutlanıyor

Türkülerimiz Sınır Tanımaz!

İSTANBULAvcılar: Yürüyüş okurları 3 Nisan’da dergi dağıtımı yap-

tıkları esnada girdikleri bir kahvehanede faşistler tarafındansözlü saldırıya uğradı. Saldırıya uğrayan kadın dağıtımcıbunun üzerine tepki gösterdi ve faşistler üzerine yürümeyekalkışınca orada bulunanlar tarafından engellendi. Halkın da-ğıtımcıları sahiplenmesi ve kahve sahibinin kovmasıylafaşistler oradan uzaklaştı. Ardından dergi dağıtımcıları “der-gimizin halka gerçekleri anlatmasından rahatsız olanlara engüzel cevabı, dergimizi halkımıza daha fazla ulaştırarak ve-receğiz” diyerek ajitasyonlarla dağıtıma bütün heyecanlarıyladevam etti.

Gazi: Halk Cepheliler 2 Nisan’da İsmetpaşa Caddesiboyunca yolda kahvehanelerde ve kafelerde Yürüyüş der-gisinin tanıtımını yaptılar. 10 kişi ile yapılan dergi dağıtımınınsonunda 186 dergi halka ulaştırıldı.

Bakırköy: Liseli Dev-Genç’liler 2 Nisan’da Yürüyüşdergisini halka ulaştırdı. Ayrıca halka 17 Nisan’da yapılacakolan Grup Yorum konseri hakkında bilgi verilip konsereçağrıldı. Dergi dağıtılan insanlara Dersim’de şehit düşengerilla Onur Polat anlatıldı, şehitliği ve yaptığı eylem hakkındabilgi verildi. Yapılan çalışmada 30 adet dergi halka ulaştırıldı.

Hacıhüsrev: Liseli Dev-Genç’liler 2 Nisan’da Yürüyüşdergisini halka ulaştırdı. Yapılan çalışmada 60 dergi dağıtılırkenDersim’de şehit düşen Onur Polat insanlara anlatıldı. Aynızamanda 17 Nisan’da yapılacak olan Grup Yorum konser bil-dirisini halka ulaştırdılar. Ve son olarak Hacı Ahmet Mahalle-si’nde 60 adet Yürüyüş dergisi halka ulaştırılarak çalışma bi-tirildi.

1 Mayıs: Halk Cepheliler 3 Nisan’da, kır gerilla şehidiOnur Polat’ın resminin olduğu Yürüyüş dergisinin sayısıgelir gelmez büyük bir heyecanla kahvelere dağıtımınaçıktı. Çalışma yapılan tüm kahvelerde tek tek gerilla şehidiOnur Polat anlatıldı. Toplamda 5 kahvehane gezilerek 50dergi halka ulaştırıldı.

Dağevleri: Dev-Genç’liler 2 Nisan’da, 7 kişinin katıldığıçalışmada 65 dergiyi halka ulaştırdı. Dergi okurları ile Kür-distan’da yaşananlar hakkında sohbet edilerek çalışma son-

landırıldı.N u r t e p e :Halk Cep-hesi 15 ki-şinin katılı-mıyla 3 Ni-san’da So-kullu Cad-desi’ndedergi da-ğıtımı yap-tı. Coşkuluve kalaba-lık bir şe-kilde, ön-lüklerle, ho-par lö rdenaçılan marş-lar eşliğindeyapılan dağıtımda ayrıca Grup Yorum’un 17 Nisan’da Ye-nikapı Meydanı'nda yapacağı konserin bildirileri de dağı-tıldı.

ANADOLU-KÜRDİSTANAntalya: Halk Cephesi 30-31 Mart ve 1 Nisan’da,

dergisiye yapılan baskını teşhir etmek için Kızılarık, Gebizlive Göksu mahallelerinde toplu dergi dağıtımı yaptı. HalkaHalk Cephesi’nin programları ve uyuşturucuya, fuhuşakarşı mücadelesi anlatıldı. Yapılan çalışmalarda toplam 70dergi halka ulaştırıldı.

İzmir: Dev-Genç’liler 1 ve 3 Nisan arasında Kuruçeşmeve Uzundere mahallelerinde dergi dağıtımı yaptı. 5 Dev-Genç’linin katıldığı dağıtımda toplamda 90 dergi halka ulaş-tırıldı.

Dersim: Dev-Genç’liler tarafından Merkez’de çarşı esnafına2-3 Nisan tarihlerinde dergisi dağıtımı yapıldı. İki Dev-Genç’linin yaptığı dağıtımda halka Dersim şahanı OnurPolat ve mücadele anlatılarak 101 dergi halka ulaştırıldı.

Hakikatin Sesi Bütün Operasyonlara, Faşist Saldırılara Rağmen

Halkın Ellerine UlaşacakSevgili okurlarımız, dağıtımcılarımız, halkımız; geçtiğimiz

hafta 30 Mart’ın yıl dönümünde dergimizin teknik işlerininyapıldığı Ozan Yayıncılık Bürosu katil polisler tarafındanbir daha basılmış, çalışanlar işkencelerle gözaltına alınmıştı.Ve bürodaki teknik malzemeden en ufak bir kalem parçasınakadar her şey parçalandı. Bunu yapmalarının sebebi enbaşta gerçekleri sizlere ulaştırmamızı engellemektir... Amane yapsalar nafile, ne kadar uğraşsalar boşuna çünküsizin destekleriniz sayesinde büromuzu onarıyoruz vegerçeğin sesini ellerinize ulaştırabilmek için dergimiziyine, yine ve yine çıkartıyoruz. Ve bu hafta İstanbul semt-lerinde ve Anadolu bölgelerinde yapılan dergi çalışmalarışu şekilde;

Jura Alevi Kültür Merkezi’nin“halk düşmanlarının halka karşı açtığısavaşa ve ırkçılığa karşı” düzenlediğikonserin çalışmaları tam 9 ay önce-sinden başladı. Bu konser o nedenlebüyük bir emeğin ürünüydü. JuraAKM yöneticileri ve üyeleri Fransa’nınbir çok şehrini gezerek kapı kapı kon-serin çalışmalarını yaptılar.

Faşistlerin ve emperyalistlerin bü-tün engellemelerine rağmen konseryapıldı.

HALKIN ELLERİ HER YER-DEYDİ! HALKIN ELLERİ PA-RİS’TEN MULHUOSE’YE, MUL-HOSE’DEN TOULOUS’A KADARUZANDI

Jura AKM üyeleri ve Grup YorumGönüllüleri bu konser için “gitmedikyer, çalmadık kapı” bırakmamaya ça-lıştı. Kahvaltılar düzenlendi, etkin-liklere katılındı, konseri anlatmak içinziyaretler yapıldı. Kapı kapı dolaşıldığıda oldu.

O nedenle bu konserin yapılması-nın, kitleselliğinin harcı ve başarısı,emek, örgütlülük ve yine emektir…

Ayrıca Fransa devleti Almanya’nınGrup YORUM hakkında almış olduğuvize yasağını gerekçe göstererek GrupYorum üyelerinin yarısının başvuru-sunu reddetti. Başvurusu kabul edilen3 Grup Yorum üyesine de yeni engellerçıkarıldı. İşte tüm bunlar son anakadar uğraşılarak aşıldı.

26 Mart Cumartesi günü konsereçıkan Grup Yorum sahnede elbette 3kişi değildi. Grup Yorum ailesi okadar büyüktü ki, sahnede vize ya-saklarına rağmen yine Grup Yorumvardı. Üstelik gelebilen Grup Yorumüyeleri gözaltından çıkmış ve öylegelmişlerdi Jura konserine…

Fransa’nın bir çok yerinden GrupYORUM gönüllülerinin ve sevenle-rinin, dostlarının katıldığı konser 26Mart Cumartesi günü saat 17.00’debaşladı.

Konserde Fransa Halk Cephesi,kitap, dergi standı açtı. Grup Yorum’unson albümü de satıldı. Açılan stantta

Maraş’ta yapılması planlanan “mültecikampı”na karşı çıkan halkın açtığıimza kampanyası föyleri ve ayrıcaGRUP YORUM’un başlattığı yurtdışıve vize yasaklarına son verilmesi içinaçtığı kampanyasının imza föyleri devardı. Bunlar için imzalar toplandı.

Konser programı devrim şehitleriadına yapılan bir dakikalık saygı du-ruşunun ardından başladı. Jura AKMbaşkanı Hakan Söylemez açılış ko-nuşması yaptı. Yerel sanatçılar ile der-nek bünyesinde çalışma yürütenlersahneye alındı. Ardından uluslararasıhalk oyunları ve müzik grupları çıktı.Konser de Portekiz, İtalyan ve Fransızhalkının da müzikleri ve halk oyunlarıvardı.

FUAF adına Genel Başkan ErdalKılıçkaya’nın, FUAF Orta Bölge So-rumlusu Turan Pakirel’in, Fransız Ko-münist Partisi temsilcisinin yanı sıraAnadolu Federasyonu adına da birkonuşma yapıldı.

Anadolu Federasyonu adına ko-nuşan temsilci, konserin yapılmasıüzerine konuştu önce. Sonra da Av-rupa’da ırkçılığı ve yabancı düşman-lığını anlattı salonda bulunan herkese.

Grup YORUM’UN sahneye çık-masıyla birlikte Grup YORUM ti-şörtleri giyinmiş Grup Yorum gönül-lüleri ellerindeki kızıl flamalarla sahneönünü kızıla boyadılar. Ayrıca ” GrupYORUM Halktır Susturulamaz”, “Tür-küler Susmaz Halaylar Sürer”, ” Fa-şizme Karşı Omuz Omuza”, ” Kızıl-dere Son Değil Savaş Sürüyor” slo-ganları attılar.

Grup YORUM sahneye çıkıp ilktürküsünü söylemeye başladığındaherkesin ayağa kalkıp alkışlaması ve“Grup YORUM Halktır Susturulamaz”sloganının salonda yankılanmasıylabirlikte bu sloganın altının ne kadardolu olduğu bir kez daha görüldü.

Çav Bella şarkısının söylenmesiylebirlikte coşkulu Jura konseri son bul-du.

Halkın ellerinin ve emeğinin ürünüolan Jura konserine 900 kişi katıldı.

Av ru pa’da 900 YÜREK BİR KEZ DAHA “GRUP YORUM HALKTIR

ENGELLEYEMEZSİNİZ!” DEDİ!

KÖLELEŞME YASALARI KALDIRILSINFransa devletinin son aylarda gündeme

getirdiği işçi kıyımı yasaları tüm Fransa’daolduğu gibi Nancy’de de bir yürüyüşle protestoedildi. 31 Mart Perşembe günü yaklaşıkolarak 10 bin kişinin katıldığı bu yürüyüşetüm sendikalar ve Fransız Komünist Partisi,Front de Gauche gibi birçok partinin katılımıoldu. Nancy Anadolu Kültür ve Sanat Evide bu eyleme katıldı. Eyleme 14:00’da baş-landı ve hemen hemen Nancy şehrinin tümsokakları dolaşıldı. Eyleme Türkiyeli liseliöğrenciler de katıldı.Yürüyüş başlangıcındaliseliler ve üniversite öğrencileri okullarıboykot etti, Tramvaylar, belediye otobüsleride greve katıldı. Eylem 17:30’da StanıslasMeydanı’nda bitirildi.

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

55 3GERİLLAYI DESTEKLE!

HASTA TUTSAK NEZİF ESKİ SERBEST BIRAKILMALIDIR!

23 Şubat 2016 tarihinde sokak ortasında eşininve çocuklarının gözü önünde kaçırılıp tutuklananNezif ESKİ Fransa’nın Blois Hapishanesi’nde tutuklubulunmaktaydı.

29 Mart günü hasta tutsak Nezif ESKİ tutuklubulunduğu Blois Hapishanesinden Orleans Hapis-hanesi’ne sürgün edildi.

Avukatının bütün girişimlerinin sonuçsuz kaldığısürgün sonucunda avukatına bu sürgünün nedeni ileilgili Fransız makamları en ufak bir açıklama yap-mamışlardır. Hemen her gün kriz geçiren bir hastatutsağın evinin olduğu şehirden ve sürekli gidip-geldiği hastaneden ve doktorlardan koparılarak 200km. uzakta bir başka hapishaneye sevk edilmesi“ölürse ölsün” demekten başka bir şey değildir…

Nezif Eski’nin yaşadığı hastalığın tedavisi yoktur.Ve her gün kriz geçirmektedir hücresinde. Tekbaşına tutulmaktadır ve hapishanede kalamayacakdurumdadır. Buna rağmen Fransız emperyalizmiNezif ESKİ’yi serbest bırakmak yerine hapishanehapishane dolaştırmaktadır.

Bundan dolayı arkadaşımızın başına gelebilecekher türlü şeyden Fransa devleti sorumludur. NezifEski Serbest Bırakılmalıdır.

Avrupa'da 30 Mart -17 Nisan Devrim Şehitlerini Anmayıl dönümleri nedeniyle anmalar gerçekleştirildi.

Belçika: Belçika Halk Cephesi'nin düzenlediği anmaprogramı toplu yapılan kahvaltıdan sonra saygı duruşu ilebaşladı. Tarihimizi, geleceğimizi anlatan bir konuşmadansonra umudun tarihini anlatan bir video gösterimi yapıldı.Avrupa'da halkımızın yaşadığı sorunlara da değinilerek küçükbir kardeşimizin okuduğu Ümit İlter şiiri ve ardından yapılansohbetlerle 45 kişinin katılımıyla yapılan anma sona erdi.

Fransa: 2 Nisan’da Nancy Halk Cephesi 30 Mart şe-hitleri anması saygı duruşu ile başladı. Halk Cephesi’nden

bir kişi 30 Mart’tan günümüze mücadele tarihini anlatanbir konuşma yaptı. İki buçuk saat süren anma, anlatım,sorulu cevaplı konuşmalar ve son söz olarak da gelecekay, halk toplantısında buluşmak üzere sonlandırıldı.

Almanya-Aachen: Almanya’nın Aachen şehrinde 25Mart Cuma günü anma gerçekleştirildi. Bir dakikalık saygıduruşundan sonra Berkin Elvan belgeseli izlendi, daha sonraşehitlerimizin neden ölümsüz olduklarına dair sohbet edildi.Mahirler’in 44 yıl önce Kızıldere’den bugüne süren mirasındevamının biz olduğu anlatıldı. Şiirlerle devam eden programınsonunda hep beraber çaylar içildi, anmaya 15 kişi katıldı.

BİRLİK OLMAK SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜDÜR

Londra'da her Pazar günü yapılan halk toplantıları devamediyor. Sorunlara birlikte konuşup çözüm bulmak bu toplantılarınbaşlıca görevlerinden biri aynı zamanda. Bu hafta toplantıdaumudun 49. açıklaması okundu. Yazıdan sonra herkes fikirbelirtip yorum yaptı.

Edmonton Mahallesi’ne kurulacak olan direniş ve adalet ça-dırımız için izin alma aşaması anlatıldı kısaca.

18 kişinin katıldığı halk toplantımız “Biz Diyoruz ki” köşesiokunarak bitirildi.

ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİ BİZİM AİLELERİMİZDİRAvusturya Graz’da faaliyet yürüttüğü sırada gözaltına alınıp

tutuklanan, 3 yıl 8 ay Avusturya hapishanelerinde yatan Mustafayoldaşımız, hapishane yetkilileri ve doktorların kasıtlı ihmal-karlıkları sonucu yakalandığı bağırsak kanserinden kurtulamayarak3 Nisan 2001’de aramızdan ayrılmıştı.

Şehitlerimiz dünümüz bugünümüz ve yarınımızdır. Onlarıunutmamak, unutturmamak ve ailemizin acısını paylaşmak içinLondra’da yaşayan ailesine anma ziyareti yapıldı.

Aile yıllardır devrimcileri bekliyor gibi kucakladı bizi. Ha-zırlanan akşam yemeğinden sonra saygı duruşuyla başladı an-mamız. Mustafa Kuran’ın özgeçmişi ve bir yoldaşının anlatımıokundu. Ablası ve abisi anılarını anlattılar. Anma programı soh-betlerle geç saatlere kadar devam ederken tekrar görüşmeksözüyle sonlandı anma.

ŞAFAKLAR’DAN ONUR’A, BAYRAĞIMIZ DERSİM DAĞLARINDA

FADİK ADIYAMAN YALNIZDEĞİLDİR

Selanik’te 5 Nisan'da Yunanistan Halk Cepheliler64 gündür açlık grevinde olan Fadik Adıyaman’ıntaleplerinin kabul edilmesi için Selanik’te bulunanTürkiye Konsolosluğu önünde açıklama yaptılar.

Saat 18.00 da başlayan eylemde “FADİK ADIYA-MAN ONURUMUZDUR! DEVRİMCİ TUTSAKLARONURUMUZDUR! KATİL DEVLET HESAP VE-RECEK! FADİK ADIYAMAN YALNIZ DEĞİLDİR”sloganları atıldı. Yunan solunun da destek verdiğieyleme 15 kişi katıldı. Okunan basın açıklamasının ar-dından saat 19.00’de eylem sona erdi.

YÜRÜYÜŞ’Ü SUSTURAMAZSINIZ, DÜNYANINBÜTÜN SOKAKLARI BİZİMDİR!

Ülkemizin ve dünyanın neresinde olursak olalım Yürüyüşdergisini sahiplenmeye halklarımıza gerçekleri anlatmayadevam ediyoruz.

2 Nisan Cumartesi günü Edmonton, Enfield ve Tottenhammahallelerinde özellikle kahvelerde ajitasyon çekilerek Yürüyüşdergisini sahiplenme çağrısı yapıldı. Yürüyüş dergisine yapılanoperasyonlar ve halkın sesinin susturulmaya çalışıldığı anlatıldı.Yürüyüş dergisinin halkın ve gerçeklerin sesi olmaya devamedeceği ve tüm halkımızın dergimizi sahiplenmesi gerektiğianlatıldı. Yaklaşık üç saat süren dağıtım boyunca 47 dergihalklarımıza ulaştırıldı.Yürüyüş

10 Nisan2016

Sayı: 516

SAVAŞA KATIL!55 4

Avrupa’da işsizliğin gelişmesiyle,burada yaşayan emekçi insanlarımızdanbirçoğu, işsizliğe bir çözüm yolu olarakesnaflığı seçti. Türkiye’de köylüydük,işsizdik. Avrupa’nın sanayisini ve alt-yapısını kalkındıracak işçi haline geldik.Savaşta yıkılan Avrupa’nın altyapısınıntamirini büyük oranlarda gerçekleştirdik.Sonra da işsiz kaldık.

İşsiz kalınca da kendi çözümümüzolarak esnaflığı seçtik. Evet; neredennereye? Ancak her süreçte emeğimizleyaşadık. Emeğimizle var olduk. Veher süreçte de emeğimiz sömürüldü.Onun için ‘Emeğimizle varız, hakkı-mızı istiyoruz’ sloganı esnaflarımıziçin de geçerli bir slogandır.

Anadolu’nun yoksul bölgelerindenekonomik sebeplerden dolayı kopupgelen insanlarımızdan bir kısmı bugünAvrupa’da birçok sektörde esnaf olarakyer alıyor. Birçok esnafımız da meslekidonanıma sahip olmadan, bu işleregirmek zorunda kaldıklarından dolayı,çok büyük sorunlar yaşamakta ve bir-çoğu da sürekli olarak iflaslarla yüz-yüzedir.

Esnaflığa başlayan insanlarımız, Av-rupa’nın değişik ülkelerinde dönemselolarak değişiklik gösteren belirli sek-törlerde yer aldı. Bir dönem Fransa,İngiltere ve Hollanda’da binlerce kon-feksiyon atölyeleri kurulmuştu. Tekellerbu atölyeler sayesinde sürekli fiyat kı-rarak, sigortasız, güvencesiz işçileri sö-mürdüler. Sonra kendilerine eski doğubloku ülkeleri ve uzakdoğu ülkelerindedaha ucuz alternatifler bulunca da Av-rupa’daki binlerce Türkiyeli konfeksiyonişçisi ve sahibi işsiz kalmıştı.

Sonrasında da Avrupa’daki tekel-lerin ihtiyaçları doğrultusunda süreklideğişik işler kurup, ihtiyaç kalmamasıdurumunda da yine iflaslarla karşı kar-şıya kalındı. Türkiyelilerin esnaflıkserüveni, Avrupalılardan çok dahafarklı olmuştur. Her esnafımız işe gi-rerken, bir aile işi olarak girmiştir. Veasıl amaç da hep ayakta kalabilmekolmuştur. Ayakta kalmak için harca-

nacak olan emek ve enerjinin karşılığıise asla beklenmemiş ve alınmamıştır.Karı-koca-çocuklarla başlanan işler,haftanın yedi günü ve çok uzun işgünü eşliğinde ayakta kalınabilmiştir.Köyümüzden gelirken kafamızda “ço-cuklarımızın geleceğini garantiye al-mak” düşüncesi vardı. Haftanın yedigünü çalışarak, ilk etapta da yine ço-cukların eğitimi ve gelişimini ihmaledip, bir süre sonra sosyal ilişkilerdensoyutlanmış da oluyoruz.

EMEKÇİYİZ BİZ, EMEKÇİKALACAĞIZ: İşçi de olsak, işsizde olsak, esnaf da olsak biz emekçiyiz.Ve emeğimizle, ürettiklerimizle varız.Sınıf atlayacak durumumuz da olamaz.Çünkü Avrupa’da burjuvazinin ortağadeğil, ihtiyaçlarını karşılayacak aragüçler ve kurumlara ihtiyacı vardır.Onlar da biziz. Bizler esnaflar olarakemeğimizin karşılığını alabilmek içinörgütlenmeli, güç olmalı ve sorunları-mıza çözümler bulmalıyız.

Esnaf MeclislerindeÖrgütlenelim

Örgütlenmek için bir araya gelmelive sorunlarımız temelinde birliğimizisağlamalıyız.

Belki dönercinin sorunu ile, meşru-batçının, manavın, bakkalın, lokantacınınmesleki sorunları birbirinden farklıdır.Ama biz hem yabancı olarak, hem Tür-kiyeli olarak, hem de küçük esnaf olarakortak yanlara sahibiz. Kurumlaşma ileilgili veya kredi vs. gibi birçok konuda,aslında yabancı olmamızdan kaynak-lanan sorunlar yaşıyoruz. Türkiyeli biresnafa hem devlet dairelerinde, hemde özel sektörde önyargılı davranılır.Onun için farklı sektörlerden de olsa,tüm esnaflar olarak aynı Halk ve EsnafMeclislerinde örgütlenebiliriz.

Bizim esnaflarımız arasındaki enbüyük sorun, birbirlerine karşı güven-sizliktir. Çünkü tüm esnaflarımız aslındabirbirleriyle rekabete sokulan ve bu şe-kilde kullanılan durumda olduklarındanhep birbirlerine düşürülmüştür. Bu, aynı

zamanda bir araya gelemememizin denedeni olmuştur. Örgütlenemediğimiziçin de sömürülme ve ezilmemiz hepçok daha rahat olmuştur. Önce bu oyunubozmalıyız.

Bir araya geleceğiz. Önce belkiiki kişi, iki kişiden ne olur demeyelim.Çünkü üçüncü kişiyi de bu iki kişiörgütleyecektir. Ve sonra da devamıçok daha kolay olacaktır.

Halk Meclisleri temelinde bir arayagelmeliyiz. Önce esnaflar komisyonuda olabilir ama örgütlenmemiz geliş-tikçe kendi Esnaf Meclislerimizi dekurarak çok daha etkin bir çalışmayürütebiliriz.

KooperatiflerleSorunlarımızı Çözelim

Hangi meslek dalında olursa olsun,güç olabilmek için örgütlenmek zo-rundayız. Örgütlenip ortak sorunları-mızı da kooperatifleşerek çözebiliriz.Kooperatifleşme, ihtiyaca göre çokçeşitli şekiller alabilir.

Üretim süreci ve pazarlamada dafarklı sorunlarla karşılaşırız. Bunlarıçözmek için de kooperatifleşmeliyiz.Ama aynı zamanda varlığımızı sür-dürebilmek için kredi vs. sorunlarındakarşımıza çıkan engelleri de halk da-yanışmasıyla, esnaf dayanışmasıylaaşabilecek yöntemler geliştirmeliyiz.

Bizim, kendi aramızda dayanışmaile çözebileceğimiz sorunları, örgüt-lenip kendimiz çözmezsek; bu so-runları para karşılığı çözmek zorundakalırız. Kısa süreli kredi alacaksak,bankalara ve tefecilere çok yüksekbir bedel ödemek zorunda kalırız.Veya diğer bürokratik vs. sorunlarıdayanışma ile çözmek mümkünken,bu tür hizmetleri de büyük bedellerkarşılığı almak zorunda kalırız.

Halk Meclislerinde, Esnaf Komis-yonlarında örgütlendikçe, kendi Da-yanışma Kooperatiflerimizle emeği-mizden gelen gücümüzü birleştire-bildiğimizde düzenin bizi ezmesinekarşı da direnebiliriz.

EEsnaf Meclislerinde ÖrgütlenelimSorunlarımızı Çözelim

AVRUPA’dakiBİZ

10 Nisan2016

Yürüyüş

Sayı: 516

5 5GERİLLAYI DESTEKLE!

“Eğer insanların sizi sevmesini, saymasını istiyorsanız, söyledikle-rinizden çok yaptıklarınız önemli. İstediğiniz kadar konuşun. Eğer ko-nuştuğunuz gibi olamıyorsanız, kimse size inanmaz ve sevmez. İnsanlarayardım eder, saygılı davranırsanız sizi sever, sayar”

Cengiz Kala

İbrahim Yalçın:Erzincan doğumlu İbrahim Yalçın, askeri faali-

yetlerde ve mahallelerde görev aldı. 1990 atılımıylaoluşturulan ilk SDB örgütlenmesinde yer aldı. 23Nisan 1993ʼte İstanbul Maltepeʼde kuşatıldığı üstedirenerek şehit düştü. Devrimci Solʼun örnek SDBkomutanlarından biriydi.

Dersim civarında operasyonlarınyoğunlaştırıldığı bir dönemde, dahaönce birkaç kuşatmayı yararak çık-malarına rağmen Ardıç KöyüʼnünÇalaxane Mezrasıʼnda oligarşiningüçleriyle karşılaştılar. 23 Nisan

1993 günü sabahtan öğleye kadar süren çatışmalar sonucuDersim İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliğiʼne bağlı AhmetErcüment Özdemir Müfrezesi üyesi 12 gerilladan yedisi kat-ledildi. Mermileri tükenen diğer 5 gerilla sağ ele geçirilmelerinerağmen kurşuna dizildiler.

1973 Dersim doğumlu Cihan, gerillaya katılmadan önce,gençlik örgütlenmesinin Elazığ yöneticileri arasındaydı.

1974 doğumlu, Pertek Akdemir Köyüʼnden Cengiz, LiseliDEV-GENÇʼli olarak başladı mücadeleye.

1971 Dersim doğumlu Haydar, 1973 Hozat Taçkirekdoğumlu Abidin, Dersimʼde çeşitli çalışmalarda yeraldıktan sonra gerillaya katıldılar.

Behiye, gecekondu halkının mücadelesinde yetişenbir Cepheli’ydi. Apti, TÖDEFʼle başladığı mücadelesindeçeşitli sorumluluklar üstlendi.

1975 Hozat Taçkirek doğumlu Eylem, mücadeleyelise yıllarında katılmıştı.

Hasan, 1972ʼde Elazığʼda doğdu. Mücadeleye İstan-bulʼda katıldı. 1965 Pülümür doğumlu Selvi, mücadeleyleFransaʼda tanıştı. Ve ülkesine gerilla olarak döndü. Müf-rezenin komutan yardımcısıydı.

Ali, gecekondu yoksullarının mücadelesinde yer aldı.Gerillaya katılmadan önce müfreze komutanıydı. Mehmet,işçiydi, Malatya Tavır bürosunda çalıştı. Kavgasınıdağlarda sürdürdü.

Cihan TAÇYILDIZ, Cengiz KALA, Selvi UZUN,Ali ÖZBAKIR, Eylem YILDIZ, Hasan AKTAŞ, Özgür KILIÇ,Behiye CANİK, Apti ŞEKER, MehmetÇOLAK,

Haydar AYDIN, Abidin YILDIZ

18 Nisan- 24 Nisan

Zeliha Güdenoğlu,SuatAlkan, Duran Akbaş:

Tokat̓ ın Niksar İlçesi ÇatakKöyü kırsalında 20 Nisan1995ʼte oligarşinin askeri güç-leriyle çıkan çatışmada şehitdüştüler. Suat 1980ʼlerin son-larından itibaren Karadenizʼde

hareketin örgütlenmesinde en çok emeği ge-çenlerden biriydi. Zeliha, Konya DLMKiçinde ve Özgür-Der içinde yer aldı. Duran,İstanbulʼda ve Zile Halkeviʼndeki faaliyetle-riyle yer aldı mücadelede. Karadeniz dağla-rında gerilla olarak ölümsüzleştiler

Suat Alkan Zeliha Güdenoğlu

İbrahim Yalçın

Önder Özdoğan:1965 Sivas doğumluydu. Mücadelenin çeşitli alan-

larında yer aldı. 1992 yılının başında SDB savaşçısıolarak görevlendirildi. 16-17 Nisanʼda yoldaşlarınınkatledilmesinin hesabını sormak için devrimci so-rumluluk ve inisiyatifle katliamcı polislere karşı ger-çekleştirilen bir eylem sırasında, 20 Nisan 1992ʼde İs-tanbul Topkapıʼda katledildi.

Önder Özdoğan

Şenay Hanoğlu:Tokat, Almus, Armutalan köyünde 1966 yılında

doğdu. İki çocuk annesiydi. 1989ʼda İstanbulʼa göç edipKüçükarmutluʼya yerleşti. Devrim mücadelesine katıldı.Temizlik işlerine giden bir emekçi, TAYADʼın yılmazhak ve özgürlük savaşçılarından biriydi. F Tipi saldırısınakarşı dışarıda ölüm orucu yapılması önerisini ilk geti-renlerden biriydi. Küçükarmutluʼda, adı daha sonra

direniş evi olacak olan kendi evinde, oğlunun ve kızının yanında ölümeyattı. 22 Nisan 2001ʼde çocuklarının, gecekondu yoksullarının yanıbaşında ölümsüzleşti.

Şenay Hanoğlu

Duran Akbaş

Çiğdem Yıldır:24 Nisan 1977ʼde İstanbulʼda Galatasaray

Mühendislik Yüksek Okulu çıkışında fa-şistlerin kurduğu bir pusuda vurularak kat-ledildi. DEV-GENÇ saflarında çeşitli gö-revler üstlenmişti.

Çiğdem Yıldır

Selvi Uzun Ali Özbakır Eylem Yıldız Özgür Kılıç

Behiye Canik Apti Şeker Mehmet Çolak

Hasan Aktaş

Haydar Aydın Abidin Yıldız

Cengiz KalaCihan Taçyıldız

Köylerde işler genelde gündüz olur. Akşam saatleri herkesişinden döner; ya evde oturup televizyon izler, ya da komşularagidip sohbet ederler. Ben de akşam ekinden dönüp biraz dinlendiktensonra karşı komşuya oturmaya gittim. Onların da İstanbul’danmisafirleri geldiği için, evde büyük bir kalabalık vardı. Evdebirkaç gencin dışında genelde yaşlılar vardı. Herkes oturmuş,karşılıklı sohbet ediyorlardı. Bir süre sonra yaşlı bir ananın sorusuüzerine oturan gençlerden biri konuşmaya başladı.

Bu genç; orta boylu, zayıf, siyah saçlı, gür çatık kaşlı, bıyıklı,esmer tenli biriydi. Sakin sakin konuşuyordu. Bazen sol elini ha-reketlendiriyordu, Gülerek konuştuğunda ön dişlerinden birininhafif kırık olduğu görülüyordu. Konuşmalarında kimi zamanespri yapıyor, kimi zaman tane tane anlatıyor, kimi zaman da sestonunu yükselterek tekrar tekrar vurgulu bir şekilde anlatıyordu.O, daha sözünü bitirmemişti ki, geçmişteki devrimciler hakkındakafasına takılan düşüncelerden kaynaklı olacak ki, bir ana; “Heoğul, söylediklerin doğru. Kim istemez ki doğru dürüst bir parçaekmek yesin, çocuğunu rahat bir ortamda büyütsün, okutsun. Bizisterik bu eziyetlerden kurtulmayı. Ama bu dediğinizi (devrimikastediyor) yapmak çok zor. Devlet büyüktür. Tankı topu var. Yabizim neyimiz var? Komşu komşuya destek olmuyor. Bu kadarmilleti nasıl bir araya getireceksiniz. Daha önce de senin söyle-diklerini söyleyenler oldu. Hani ne oldu? Hepsi vuruldular. Yazıksize... Zaten ne oluyorsa bizim gençlerimize oluyor. Hani onlardankime ne olmuş...” diyerek kaygılarını belirtti. Anlatan gençgülerek, “ana, seninle bu kadar kavga etmemize rağmen, sen deyolumuzun doğru olduğuna inanıyorsan, ben de artık bu işinkesin olacağına inanıyorum” diye espriyle karışık ananın sorusunuonun anlayabileceği bir dille yeniden anlatmaya başladı. “Bakana, senin gibi halktan olan herkes, bizim yolumuzun doğruluğunainanıyor. Biz halkız. Hiç halk vurulmakla biter mi? Bak hergünvurulanlarımız oluyor. Bitiyor muyuz? Sürekli yenilerimiz kavgayagiriyor. Düşmanın tankı topu var, ama bizim de inandığımız birşey var. Devrime inanıyoruz. Bu yüzden onları yeneceğiz” deyip,biraz nefes aldıktan sonra tekrar anaya dönerek, “ana ne diyorsun,anlaştık mı?” diyor. Ananın eşi; “ula ula oğul, sen ne diyorsun?Yoksa sen bizim kadını da mı kandırıp dağa götüreceksin? Zatenevde bize bakacak bir o kaldı” diye espri yapınca içerideki herkesbir kahkaha attı. Sohbet derinleştikçe derinleşiyordu. Kimi zaman12 Eylül öncesinden bahsediyorlar.Ben o süreci pek hatırlayamıyorum.Ama ‘80 sonrası ve ‘90’lı yıllarıanlattıklarında bana yabancı gel-miyordu. Genç olan kişinin anlat-tıkları beni oldukça etkilemişti. Benietkilediği gibi diğer insanları da et-kiliyordu. Çünkü, ‘80’li yıllardansonra yaşadığımız gerçeklikler an-latılıyor, bir şeyler yapmamız içinde yol ve yöntemler sunuluyordu.Anlatılanlar beni oldukça düşün-dürmüştü. Yıllarca okumuş, insan-larla konuşmuştum. Ama bu anla-

tılanlar hep daha farklı anlatılmıştı. Anlatan gencin tavırları daoldukça dikkatimi çekmişti. Yaşlılara karşı oldukça saygılı veolgun bir şekilde hareket ediyordu. Anlatımlarda onları küçümsemez,kırıcı konuşmazdı. Yaşlıların zaman zaman söylediği yanlış şeyleride sabırla dinliyor, kızmıyordu. Bazen de onlara kısa ve anlamlıcevaplar veriyordu. Bir ara, yaşlılardan biri, “oğul oğul bu ne?Bırakın bu işi, yazık gençliğinize” dediğinde; o da yine kızmadanve olgun bir şekilde; “Bu bütün halkımızın, uğrunda savaşacağıonurlu ve namuslu bir kavga. Yani benim senin kavgan... Sennasıl ki, yaşamak için yemeyi içmeyi bırakamıyorsan, ben de ya-şamak için devrimciliği bırakamam. Asıl bırakırsam o zamanyazık olur gençliğimize...” diye özlü bir anlatımla cevap verdi.Bu genç, benim devrimci olmamı sağladığı gibi, Pertek veköylerinde de birçok kişiyi örgütleyip devrimcileştiren Apti Hocaidi...

18 Nisan 1993 günü gerillalarımızın Vaskovan karakolunasaldırı eylemini öğrendiğimizde çok sevinmiştik. Ve birkaçgün sonra 12’lerle görüşmek üzere randevu verilmişti. Gittiği-mizde köye o gece gelmediklerinden, ertesi gün alternatifolarak verilen köye gidiyoruz. Orada da bulamadığımızdanertesi gün Pertek’e dönüyoruz. Burada öğleye doğru Çalaxaneköyünde bir çatışma olduğunun haberini alıyoruz. Çalaxane’deyiğitçe çarpışan 12 gerilladan, yedisi çatışırken şehit düşüyor.Geriye kalan 5 savaşçının cephaneleri iki saat sonra tükeniyor.Bu beş savaşçı slogan ata ata düşmanın üstüne yürüyor. Bubeş savaşçıdan biri de Apti idi. Apti’nin cenazesini yıkarkengörmüştüm. Elleri hala havada, gözleri ve ağzı açıktı. Sloganatarken şehit düşmüştü. Apti’nin sol omzunun altı, sağ omzununüstü yumruk büyüklüğünde parçalanmıştı. Kafasına ve göbeğineyakından sıkılan kurşun izleri vardı. Apti’yi, öğrencilerindenve Pertek halkından oluşan bin kişilik kitleyle toprağa verdik.Apti’nin bize söylediği “ben şehit düşersem arkamdan ağlayıpsızlamayın. Çünkü bu düşmanı sevindirir. Beni diğer yoldaş-larımız gibi bayraklarımız ve sloganlarımızla, türkülerle gömün”vasiyetini yerine getirdik. Ve en son Nurhan Azak’ın söylediğiDevrim andını bizler de tekrarlayarak onu yüreğimize gömdük.Sloganlarımıza, marşlarımıza tahammül edemeyen düşman,kitleye saldırmak istedi. Halkın tepkisiyle karşılaşınca bir şeyyapamadı. Bunun üzerine düşman ilçeye giden gençlerden 40kişiyi gözaltına aldı. Apti’nin köyü olan Geçityaka böyle bircenazeyi ilk defa görüyordu.

Anıları MirasımızApti Şeker (Halil)’i köylüler ve

gerillalar anlatıyor:

Kazım Gülbağ: Sivasʼlıydı. 1980ʼlerin ikinci yarısında gençlik

mücadelesine katıldı. İYÖ-DER kurucularındandı.DEV-GENÇʼte milis komutanlığı yaptı. 1993ʼteiradi olarak yurtdışına çıkarıldı. Burada da çeşitligörevler üstlendi. Son dönem çeşitli eksikliklerinedeniyle örgütsel ilişkisi kesilmişti. Ama oPartisiz, yoldaşsız, mücadelesiz yaşayamazdı.

Son görevini, kendisi belirledi ve bir feda eylemiyle 23 Nisan2001ʼde ölümsüzleşti. Almanyaʼnın Regensburg kentinin ha-pishanesi önünde, “Faşist Türk Devletini ve CezaevlerindekiKatliamları Protesto Ediyorum” yazılı bir pankartın altında,alnında kızıl bir bantla bedenini tutuşturarak şehit düştü.

Kazım Gülbağ

Yusuf Topallar:

“ K a r a -kollardaki İş-kence ve Ta-riş Direni-şiʼndeki Po-lis Baskısına

Karşı” sürdürülen kampanyasırasında 23 Nisan 1980ʼdeAnkara Ege Mahallesi Na-toyolu’nda yapılan bir gös-teride vuruldu.

Yusuf Topallar

ANAYURTAnayurdum büyük değil benim:

Bir avuç alan topu topuSürülmüş toprak parçaları, küçümen,

Ve kaya dalgacıkları.Fakat bir dene ölçmeyi onları

Çözerek özenli bir elleBirbiri ardına dağ iplikleriniSaban izlerini birbiri ardına

Birbiri ardına yücelikleri, kırışıkları birbiri ardına

Birbiri ardına yaraları, birbiri ardına çiçekleri

Birbiri ardına acıları, iniltileri birbiri ardına

Birbiri ardına türküleri, birbiri ardına düşleri.

Göreceksin o zamanNasıl büyük ve sonsuz olduğunu

Sevgili anayurdumunO bir avuç alanın topu topu.

Blaga DİMİTROVA

Şiir

17. Yüzyılda AvrupaFugger’ler Çağı aynı zamanda Dilenciler Çağı’ydı. Onaltıncı ve

onyedinci yüzyıldaki dilencilerin sayısını veren rakamlar insanıhayrete düşürür.

1630’larda Paris nüfusunun dörtte biri dilenciydi, taşra yörelerindekisayıları da bir bu kadar vardı; İngiltere’de durum eşit derecedekötüydü;

Hollanda’da dilenci kaynıyordu onaltıncı yüzyılda. İsviçre’de “evlerini kuşatan ya da yollarda, ormanlarda çeteler

halinde dolaşan dilencilerden kurtulmanın başka yolu kalmayıncazenginler bu sefil heimtlosen'e (yersiz yurtsuzlar) karşı av partilerinebile giriştiler.”

Leo Huberman, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, syf. 113

Kıssadan Hisse

Bol tirajlı bir gazete tekzip yayın-lar. "Ülkemizde tüm politikacıların sa-tılık olduğu doğru değildir. Çünkü ba-zıları çoktan satılmıştır."

Fıkra

Özgür olmadıkları halde, kendileri-

ni özgür sananlar kadar hiç kimse tut-

sak değildir. J.W. Goethe

Özlü Söz

Düşünceleri aydın olanın sözleri de

açıktır...

Özbek atasözü

Atasözü

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Kitleler örgütlenmeden; ne kadar silahpatlarsa patlasın, ne kadar silahlı eylem

yapılırsa yapılsın, devrim yapmakmümkün değildir.

Her devrimci ve her devrimci örgütlenmekitlelerle doğrudan bağ kurmak,

kitleler arasında ajitasyon-propagandayapmak ve kitleleri örgütlemek konusunda

mutlaka uzmanlaşmalıdır. Her dönem, legal-illegal tüm çalışmalarımız,tüm ideolojik, politik, kültürel, ekonomik-

demokratik çalışmalarımız,her şey kitleleri örgütlemeye hizmet etmelidir.

Kitlelerin örgütlenmesi;son derece karmaşık, uzun soluklu, disiplinli,

programlı bir çalışmayı gerektirir.Zor ve zahmetli bir iştir. Yoksa sanıldığı gibi,

silahlar patlayınca kitleler saflara aksaydıher şey çok kolay olurdu.

Hatta bugün, dünyada devrim yapmamıştek ülke kalmazdı.

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rgy

uru

yu

s.b

iz@g

ma

il.co

m

HALKIN İKTİDARINI İSTİYORUZ!

HALK SAVAŞI VERİYORUZ!

BİZ KAZANACAĞIZ!

SAVAŞA KATIL! GERİLLAYI DESTEKLE!

KIZILDERE’DEN DERSİM’E

YÜRÜYORUZDEVRİME!