h~lkevi tarafından -şimdilik- iki ayda bir çıkarılır, ve...
TRANSCRIPT
Konya H~lkevi tarafından -şimdilik- iki ayda bir çıkarılır, _ve Anadolu' nun ve daha ziyade Konya vilayetinin tarih ve coğrafyasına, jeoloji ve
·. · .. ~ ~tnoğrafyasına, halkıyat ve ihsaiyatına ait yazıları ihtiva eder. . . . ~ .
YIL : V ·MART-NISAN 1941 SAYI : 36
Garbi Asga vo Anadolu Akvamt Kadimesinin Din Tar.lhi
YAZAN:
A Z ER
(Babü/ilerilı esatirinde mevsimler ve mô.budlar. - Silzirazlık. - İliıhlaruı tenakus eden kudretlerini tecdit ifln yapılan merasim ve nıenô.sik. - Bu ayinlerin Mısır'da ve ileri Asya'daki hakimiyet/eri. - Babil'de Tanımuz veyahut Adonis ibadeti. - Sümerlerin menşei. - Ona Asya'nm kuruması ve bunun neticesi olarak oradan Dicle ve Fırat vadilerine mu!ıaceretler. - Hindistan'ın garbi şimalisinde: Sint nehri etrajındaf(.i Sünter /ıarabeleri. - TammllZ ya!ıut Dumuzi Apsu. - Allata. - İştar ve T~mmuz hakkınna tafsüat. İştar = Zühre. - "Büyük Pan ölmüştür, ·efsanesi. - Bıinwı_ f'li doğru izahı. - İştar = Zührenin ve buna 11ıerbut Harot ve Marot efsanesilzin İslamiyetteki mevkii ve bu husustaki tafsilat. - Harot ve Marot'un Divan edebiyatındaki mevkii ve e/ıemmiyeti. - Eski zamanlarda Keldaniye' de fu/ışu mukaddes - Mylttta Babil kadınları. - Herodote. - lskender. - Fuhşu mukaddes adetinin hayatı akvamdaki mı(iır ve muharrib neticeleri. - )
( Baştarafı 32, 33 34 ve 35 incü sayılardadır )
Me•hazlerimizden diğer biri, Babil· lilerden bu fuhşu mukaddesten şu
suretle bahsetmektedir : " Fuhşun ilk izl~rini Keldaniye•de
beşeri cemiyetlerin bn en eski beşiğinde aramak lazımdır. Keldaniye'nin Mesopotamia'ya temas eden ve Hazreti İbrahimin maskatı re'si Ur şehrini ihtiva eyleyen kısmı - şimilisinin ahalisi vahşi ve cengaver bir ırk olup dağlar içinde yaşarlar ve avcılıktan başka bir san'at bilmezlerdi. Bu avcı kavim, bir taraftan misafirperverliği,
. ~tr tflr~tan tla misatirperver!~in
kabaca ve sadedilAne bir nevi tezahürll addolunan fuhşu icat etti. Keldaniye'ni.n, Arabistan çölleriyle hem hudut olan ve münbit ovalar, otu bol meralar halinde uzanan kısmı cenubisinde ise yumuşak ve m üsalemetper- · ver tabiate malik, çoban bir kavim, he~ sapsız sürülerinin arasında seyyar bir hayat geçiriyordu. Bu kavmin efradı, yıldızları tarassut ve ilimleri ibda' derken bir taraftan da dinleri ve onlarla birlikte fuhşu-mukaddesi icat eyledi· ler. Kitabı mukaddesin :" Allahın kar· Şısuıda kuvvtli bi;r -.avcı ~ diye tavsit
'
Sayı : 36 KÖNY4. Sahite : 23
ettlg"i -Nemrut- ismindeki fatih hükümdar, Keldaniye'nin her iki kısmını ve bunlarda ·sakin olan her iki kavmi hendi kanunları altında cem· ve tevhid ve Tevrata nazaran, hilkatı alemden 1402 sene sonra Fırat sahilinde -Babil - şelırini bina ve tesis ettiğı zaman, teb'asını teşkil eden muhtelif ırkların itikatları' fikirleri ve ahlllk ve adetleri arasında bir kaynaş.ma husule gelecek surette onları karıştırdı; ve hatta bu kaynaşmanın tabii ve tedrici bir surette ve sırf itiyadın tesirile husule gelm.esini temin için }?izzat müdaheleden tçtinap· etti; ve işte böylece, bu ihtilllt ve imtizacı mütealrip " fuhşu mukadds , une " fuhşu mihmannüvazane " Bırbillilerin fikrinde hemen birşeyden ibaret kaldı;
ve ayni zamanda bu adetler Mylitta ibadetinin en bariz ve mütemayiz şekillerinden birini teşkil etmiş oldular.,
Me'hazimiz, burada, yukarıda arzettigimiz, merasimi ziyaret ve intihabı söyledikten sonra şunuda Ullve ediyor u . . . . la.tif bir endame ve güzellig-e malik olan kadınlar, mabedde uzun uzadıya kalamazlar; fakat çi~kinler orada daha fazla kalabilir ler; çünkü bunlar kanunun alıkılmını kolay, kolay ifa edemezler; Bu suretle üç veya dört sene orada bekleyenler olabilir ."' ·
Mylitta yahut - Venus Urania -ibadetile -Fenike -ye ve -Kırıs-a kadar intişar eden bu fuhşu - mukaddes, tarihin o kadar acip, o kadar garip. o kadar inanılınayacak vekayii müsbitesindendir. · Yunan müverrihi Herodote'dan iki asır evvel yaşamış ve Eremya Peygamber ile beraber feryadü figan etmiş olan Barukh Peygamber, tarafından esir olarak - Babile göt'urülmüş olan yahudilere -Ereroya- nın yazdıg"ı mektupta ayni halleri hikaye eder.
" Bir takım kadınlar, iplerle çev-
rilmiş oldukları halde, yolların kena· rına oturmuşlar, güzel kokulu madde· ler yakıyorlar. Bunlardan birisi, oradan geçenlerden birisi tarafından çe-. kilip götürlllerek onun~a: beraber yatar ve sonra kom~risuna, kendisi gibi o adam tarafından tasarruf edilmeğe ve ip çenberinin kırıldiğını görrneğe
layık bulunmadığını söyleyerek onu ta'yip eyler.u Bu· -ip keineri, bu düğümler, Venüse nezrolunmuş olan kadının vücudunu ihata: ~der. Ve bunlar o kadını ancak zayıf bir rabıta ile muhafaza edebilen ve Iiıtitehevvir bir aşkın önünde derhal kopmağa mahkftm olan iffeti temsil eylerdi. Binaenaleyh bu nezrolunmuş .. kadınlardan birini intihap eden bir ·adamın, o kapının vücudunu ihata eden ipin bir ucundan yakalaması, ve· bu ganimeti, sırrı hafinin ikmali için gölgelerini açmış olan Sedr ve Sakız · ağaçlarının altına çekip götürmesi ıa.zım geliyordu. Kurbanı takdim· eden : kimse,· vee- · ~ü heyecan-ı-aşıkane içinde, kendisine mania teşkil eden bütün bağları ne kadar şiddet ve tehevvür ile kısarsa, Milittaya takdim ettiği kurban, mabude tarafından o kadar fazla makbule geçerdi. Falcat Baruh'un bu lldete müteallik meşhur parçasını şerh ve Tefsir eden alim}.er, bu nezrolumİıuş kadınla-: rm Militta'nın mergubu olmak için ona tekaddüme olmak üzere önlerinde yakdıldarı mevaddın : cliısini tayinde ittifak edememişl~rdir. Bazılarına göre bu tekaddüme, bir arpa veya buğday çöreği idi; diğer bir kısmına nazaran bu, arzuları tutuşturan ve insanı Şehvete hazır lı yan sihirli ·bir şurup idi; nihayet daha tabii bir izaha göre ise, mevzuubahs olan madde günlük ağacının güzel kokulu meyvelerinden başka bir şey değildi. [1]
(l] - Babil mabedierinde Mylltta ve Yunan rnabedlerind• Aphrodite için yakılan
günlük, hiristiyanlıkta:n sonra kUlselerde -Meryem - için yakılmakta devam etmiştir; bu eski rnabudelerln Meryeme nasıl lstlhale
. etmiş olduklarını bilalıara göreceğiz.
Sahife : 24 ' K.ONYA Sayı : 36
lsadan evvel 440 · tarihlerine doğru Herod.ot .Babil kadınları tarafından
. fuhşu-ınukaddes icra edildiğini bizzat k~ndi gözlerile görmüştü; ve şU.phesizdir .ki bir yabancı sıfatile Babilli kadınlardan birinin dizleri üzerine bir kaç para. atmıştı. Herodot'tan üç buçuk asır sonra diğer bir seyyah : Coğrafya, nın pederi . unvanına mazhar olan Amasyalı Strabon Babiliilerdeki bu adete şahit olmuştur. Strabon diyor ·ki : " Babilin bUtUn. kadınları bir misafir olarak telakki ettikleri her ecnebiye vucutlarını teslim etmek suretne hatifin emrine itaat ve ittiba eylemiş olurlar. Bu · fuhş, Babil şehrinin vucuda getirildiği ilk zamanlar-
. dan itibaren. yalnız bir mevkide teessüs etmiş· olan tek bir ıuabedde icra edilirdi; ·Mylitta'nın mabedi, bütün ibadetkarlarını ' istiap için pek küçük idi; faka.t bu mabedin etrafında onun ak- · samfndan madut olan gayet geniş ve etr&fı divar ile çevrilmiş bir meydan bir avlı vat idi ki burası bir takım
'k:üçilk hücreleri, küçük koruları, ha-.· vuzları ve bahçeieri ihtiva eyliyordu; .işte : fuhşu-mukaddesin sahai - 'icrası
burası idi; kendilerini teslim eden ka<4nİar burada, bir pederin, yahut bir
. zevcip. na~arlarına tesadüfle rahatsız edilmiyecek bir arsai-mukaddese üze-
- rinde bulunurlardı. Herodot ve Strabon~ Mylitta'nın ibadeti için gelen -müttekiye kadınların takaddümesinde erkek rahibin ne gibi bir vazife ifa ettiğine dair bir şey söylemeyorlar;
· Fakat Baruh Peygamber, bize, Babil rahiplerini ·hiç bir şeyi reddetmiyen adamlar olmak üzere haber veriyor.
::·Şu hakikat anlaşılıyor ki fuhşu mukaddesin devamlı bir surette icra ve temaşasi Babiliiierin ahHl.kını ifsat etmiştir. Fil hakika . onbeş fersahlık
bir~ saha · üzerinde yerleşmiş birkaç milyon halk ile meskıln olan bu aztm şehir, derhal dehşetengiz bir fuhş ve sefahat mahalli halini almıştı; Babil
lsadan 'evvel 538 tarihinde KeyhüSrev . = Kurus tarafından zaptolunduğuda
tranHer tarafından kısmen tahl'ip olunmuştur-. Fal{at bazı mebanii Azimenin hemd ve tahribi, bir takım sarayların ve mabedlerinde· yağma edilmesi, surların alt üst olması , fuhş ile tefessüd etmiş olan bu şehrin havasını tasfiyeye !{Afi gelmemiş, ve fuhş, hakiki vatanı imiş gibi, iltica edecek bir çatı kalmayıncaya kadar burasını terketmemiştir.
Hint fütuhatından avdetinde ·artık Babilde yerleşmek ve oradaki ezvak ve huzuzata iştirak etmek istiyen İskender bile Babillilerde gördUgü kayıtsızlık ve mübalaatsızlığın bu derecesinden tevelıhuş etmiş idi. !slcenderin tarihini yazmış olan Quinte -Curce bu eserinde şoyle diyor: "bu kavimden daha bozuk, ezvak, buzuzat ve şehevat fenninde bırnlardan daha vakıf dig-er hiç bir kavim yokdu. Pederler ve valideler para kazanmak için, lcızlarının, misafirlerile icrayı fuhşetmesine karşı nazarı müsamaha ile bakarlardı. Zevçlerin zevceleri hakkındaki lakaydileri de bu berikilerden daha az değildi. Babilliler, ayyaşlık ve bunun neticesi olan hernevi ahlaksızlık içerisinde yüzüyorlardı. Ziyafet~
lerde kadmlar evvelemirde edep ve haya dairesinde hareket ediyor gibi görün Urlercli; falmt müteakiben caketlerini, fistanlarıııı, velhasıl birbiri arkası sıra biltliıı elbiselerini çıkarırlarnihayet anadan doğma çıplak bir hAle gelirlerdi; ve bu derkeye düşen-·
ler, umumi kadınlar- değildi; belki bunlar en yüksek nıevlö ve mertebeler.de bulunan kibar hanımlarla onların kızları idi. "
Diğer bir me'hazimiz de şu-malümatı veriyor. Babilliterin bu ilyini şahvani
leri yalnız senede bir defaya mahsus değildi; o, Zirbanit yahut Zarpanit
· unvanını aian mabudenin mabedlerin-
Sayı : 36 KONYA Sahife: 25
de pek çok defa tekerrür ederdi. O mabedierde dalgalarla · şarap akar, Mezbahlar ·- mihraplar - üzerinde güzel kokulu maddeler yakılır, vücutları bellerine kadar çıplak, ve hem günlük buharları, hem de içkilerle mest bir hale gelmiş olan Hierodul'lar [2] aşkı şehvaninin bütün vecd ve istiğraklarına teslimi nefsederlerdi. Tarihte ziyafet masası ile kurban masası birbirine karışır; buhurdanın ilk şekli Cassolette denilen ve güzel ·kokulu maddeler yakınağa mahsus olan kaplar olmuş, sarhoşluk ibadetin mukaddimesini teşkÜ etmiş, Ommigamie t 3] iffet ve -ismete takaddüm . eylemiştir.
Bu adetlerin maşeri ve gayr~ şuu- . ri sebebi, ırkların tevhidi idi; fakat ferdi ve şuuri sebebi büsbütün başka idi. Babilli kadın şehri mu.kaddese _gelen herkese kendini teslim ederdi; çünkü, o, kendisini mabud Bel = Baal'ın zevcesi adcieylerdi; ona kendisint vermekle Allaha ibadet etmiş oluyor, onu Allahla birleştiriyor, velhasıl bizzat Baale mabuda 'teslimi nefsetmiş zehabında bulunuyordu. Bundan başka başrahip, bunların içinden bir tanesini en güzelini intihap ile onun Baa1 ma'bedinin en üst . kattaki terasasına çıkarırdı; ore:da mukaddes Tabernacle'ın altında bir yatak ve bir de altınmasa bulunurdu. Müntehab kadın, geceyi bu mahalde geçırır,
ve mabut, ona bizzat tasarruf etmek için, gölüen inerdi, ertesi gün kadın "kahiii, ilan edilir, mabedde oturur, ve kendisine sual soranlara, uyku içinde mabudun kendisine haber verdiği şeyleri cevap olarak söylerdi;
[2] - Hi~rodule Yunanca bir kelime olup •mukaddes esir• manasındadır; eski zamanlardaki mabedlerde• fuhsu mukaddes• e vakfı nefsetmiş olan rahip ~e rahibelere verilen blr unvandır.
[3] - Ommigamie her~ey lle ve herkesle lzdivaç demektir.
bundan sonra o, hiç bir insana ait olamazdı, çünkü artık mukaddes idi. .
B.öyle bir ibadetin kadına büyük bir hakimiyet bahşetmesi icabeder. Güneş ve onun bütün sema vi levahıkı, bidayette Haotik = Chaotique bir maddeden ibaret olan "ıslak y_er, den, yahut mutavi ve mürifail tabiatten sudur ve neşet etmiş idi. Mylitta ismi verilen en büyük mabude . işte bu tab.iat münfaileyi ifade ediyordu. Arza nisbetle muahhar doğmuş olan Güneş ancak bir "tertibsaz" bir "sani', den başka birşey değildi. Her gün onun şarktaki dağdan çıkarak yükseldiğini gören Keldaniyeli, arzın onu doğurduğuna zahip olurdu. Şu halde arz, onun ıiazarında Güneşin validesi idi. Sonra bu kevkeb-i-drahşan, semaya yükselir, ve arzı, ziyaıarına garketmek sriretile, telkih ederdi; işte·
" Meharı Miristi = tnceste , nin [4] takdis edilmesiilin sebebi buradadır. Lahuti Baaı,· kendi validesinin aşıkı idi; ve bütün . mevcudat, bu haramperestane aşktan husule gelmiş evlatlardı: binaenaleyh - Semiramis - ile oğlu - Ninias- ın, Se m ele ile oğlu
Dionisas'ın kıral Oedipe ile validesi Jokaste'in aşkları için. başka mana . aramak icab etmez. Velhasıl, güneşin validesi olan tabiat, on(nitUekaddim · ve bir der~ceye..;.kadar ona faik idi; ona müennes cins.iyeti atf ve isnat etmel{ ve onu böyle müdebdep ve nıntantan bir ibadetle ihata eylemek, kadına zor zoruna azim bir ehemmiyet bahşetmekti. Mabudei Kübra. Arslan üzerinde ayakta duran çıplak bir kadın şeklinde gösterilirdi. Arslan, güneşin timsali idi; mabudenin, onu ayakları altına alması, kuvvet ve
[4) - İnceste kelimesini bazıları •fiicur> . diye tercüme ediyariarsa fücfırun manas daha geniştlr; inceste ise bir adamın · kendi anasile, kızıle veya hemşiresite münasebeti
cinsiyede bulunması demektir.
Sahife : 26 KONYA Sayı : 36
kudretine işaret oluyordu. Bazanda o, iki Arslan tarafından çeldlen bir ara-:banın üzerinde ayakta dururdu; bu şekilde tasvir edilen m<ı.budeye, fakat Kübele = Cybele nam ı altında, küçük Asyada pek çok tesadüf edilir. Kübele'den ve ona yapılan geniş ibadetten yazımızın daha ilerilerinde pek çok tafsiHit vereceğiz.
Bir takım efsaneler ve ab ideler · vardır ki bunlar, Babil kadınlannın mazhar oldukları serbestiye, itibar ve nüfuza şahadet ederler: halbuki urourniyetle .ezminei kadime ve bilhassa akvami Asiyaiye böyle bir ' mazhariyetten mahrum idiler. Her ne ~adar tamamile efsaneden ibaret olsalar bile Semiramis ve Nitokris hakkındaki hikayeler ve ahiren keşfolumnş olan bir takım üstüvaneler üzerinde tesadüf olunan mabude !star'ın resim~eri, Keldaniye'de kadının haiz · olduğu ehemmiyeti pek aşilcar bir surette is- · bat ederler. Rawlinsori, bu hususta pek haklı olarak diyor ki: "Eğer keyfiyet böyle olınamış olsaydı kadınlar ne sanayii şekliyeye ait abidelerde temsil olunabilecek kadar bir eheın
miyet, ne de esatirt t arihte bu kadar mühim bir inevlci ihraz edebilirdi, çünkü bu devirlerin en mühim evsafı barize ve farikasını gösteren yalnız bu iki şehirdi.
Atikiyat ve bediiyatın bir kanunu Asüri ve Keldani ilahelerine de tatbik olunabilir: bir eklil . ile tetevvüç etmiş başile, . omuzlarından beline kadar dalgalarran saçlarile,ınütekeb bir suratile, mağrur ve muhteşem bir surette kabarmış göksüyle, iri gözlerile, hafifçe mukavves kaşlarile, etli alt dudağıle Hltif bir surette aralık kalmış . olan ağzı ile, bir yerde çıplak, başka- bir yerde giyinmiş, bazan ayaklarını bir arslan üzerine koymuş, bazan bu hayvanlardan ikisinin çektiği bir arabaya binmiş, kah elinde bir çiçek veyahut,
kuşlar, çok defa mızrak ve kalkan ile m Useilah olarak görünen mabudei küb• . ranın bu suretierde tasviri,Keldaniye'de . kadının haiz olduğu galebe ve tefevvuku aşikar bir surette göstermektedir; çünkü bütün bu tasvirler hep "antro pomorfizm = beşerişekliye = Anthropomorphisme" şekli dinisinin tezahürleridir ki ileri Asyanın ve Fırat
sahillerinin müteazzım kadınını te'lih etmekten başka birŞey değildir. Filhakika, Mylittanın canlı şekilleri olan ve ateşin bir mizaca malik, daima kızgın, teskin ve tatmin olunmaz, doymaz ve kanmaz, daima bir adamın itfaye gayri muktedir olduğu bir ateşi aşk ile muztarip bulunaiJ. Sam! kadınların ancak bu suretle tasviri icabederdi. Onların zaptolunmaz arzuları, gayri muayyen ve gayri kabili müsamaha birşeyi ifade ediyor ki bu,aşkın bir nevi Panteizm = Pantheisme'ine müncer oluyor ve mukabil cinsiyeti büsbütün tahtı tasarrufa almayı zaruri kılıyordu. Fiiliakika onların sevdikleri yalnız bir erkek değildi, fakat mutlak surette erkekti; ihtirasları, terdiyetin hudutlarını aşıyordu. Büyük mabudenin bu kızları, cinsiyetlerinin mümessilleri idiler; aşkları büyük " külli- · yet , i temsil ediyor, arzuları, pederleri olan güneşin hararetile valideleri olan atzın ihtişam ve semabatinden nişan veriyordu. !şte bu kadınlardır ki tranın, Yahudiyenin, daha sonra da Yunan ve Romanın mahv ve harabisini intaÇ etmişlerdir~ .
A. Lefevre'in çok şayani dikkat olan bir mutalaasını burada bir daha tekrar etmek lüzumunu görüyorum: " Nerede ki zeminperesti = Chthonisme hl:lkim olmuştur. oradaki kavinıleri gevşekliğe ve kuvvetsizliğe sevketmiştir; şüphesizdir o, medeniyelin bir derecesile kabili telif görülmüştür; içlerinde zuhur ·ve inkişaf etmiş olduğu ırkların blrçoğuna uzun ve parlak bir sahai faaliyet bahşetmiş, ve bun-
Sayı :M KONYA Sahife : 27
lardan pek çoğu insaniyetin · ticari, sınat, bedil, hatta ilmt terbiyesine ön ayak olmuşlardır; faka~ hepsi de, tarihin bir anında, bir daha kalkmamak_ üzere, sukut etmişlerdir; bunun sebebi şudur ki: bunlaaın hepsinde de inhitatengiz bir dinin ameliyatına tatbik olunan bir tarzı içtimai' hayatın menbalarını kurutmuştur. Asyanın
ve Yunanın eski kavimlerinin: Keldant'lerin, Asurilerin, Lydia'lıların, Phrygia'lıların, Pelasgi'lerin, Etrüsk'lerin Akıbeti hep böyle · olmuştur. ,
Bundan evvelki ve bu sayıdaki malumat için müracaat ettiğimiz me' hazlarden bir kaçı: 1· - -:Sir~ 2 - "-:'\:) ~'r-"''Y.I ,j . .:ı >r- ,j . ..La-1 J ... -t_,ı.1
:u-ft__,Jı~ ~.ıı.4'\llua~
3 - Maspero : · Histoire ancienne des peuples de !'orient classique. T. I.
4 - Frazer : Adonis. 5 - S. Reinach : Orpheus. 6 - Commelin ; Mythologie Grecque
et romaine. 7 -:: Larousse : Grand Dictionnaire
· universel du xıx ·siecle, art. Pan. 8 - Gener : la Mort et le Diable. 9 - Dufour - = Bibliophile jakop =
Paul Lacroix - : Histoire de la .Prostitution, T. I, 1851 - 1852
10 - Herodote : Histoires, 11 -Strabon : Geographie. 12 -Krappe : Mythologie Universelle