ii. uluslararasi Şeyh Şa'ban-1 veli sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/d241232/2014/2008_azakn.pdf ·...

11
U. V elf Sempozyumu Kastamonu Üniversitesi II. ULUSLARARASI VELI SEMPOZYUMU -KASTAMONU'NUN MANEVi 4--6 2014

Upload: others

Post on 20-Oct-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • U. Uluslararası Şeyh Şa 'Mn-ı V elf Sempozyumu

    Kastamonu Üniversitesi

    II. ULUSLARARASI ŞEYH ŞA'BAN-1 VELI SEMPOZYUMU

    -KASTAMONU'NUN MANEVi MİMARLAR!-

    4--6 Mayıs 2014

    ı

  • ll. Uluslararası Şeyh Şa 'btin-ı V elf Sempozyumu

    BİR NAKŞİ HALİFESİNİN KASTAMONU'DA .SÜRGÜN YILLARI VE BURADA YAZI>IGI ESERi

    Necmettin Azak

    Ankaralı Hac~ Ahmed Hilmi Efendi'nin Kısa Biyografısi Ahmet Hilmi Ankaravi 1268/1852 yılında Ankara Kızıicabamam

    İlçesinin Pazar-Kınık köyünde doğdu. Babası Mehmet Efendi'dir. Osmanlı D~vletinin son döneminde yetişen Fıkıh Müderrisi, aJ.im ve velilerdendir. ilim ve fazilet Sahibi bir zat olarak yetişti. Zamanında 'El-Hac Ahmet Hilmi Ankaravi adı ile tanındı.

    İlk din eğitimini Y abanabat medreselerinde yaptı. Daha sonra İstanbul . Şahkulu Medresesine giderek tahsilini tamamlayan Ahmet Hilmi Efendi, Kütahyalı Seyyid Veliyüddin Sıtkı Efendiden 11.04.1881 tarihinde icazet aldı.

    Nakşibendi Halidi Şeyhi Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin Efendi'nin talebelerinden olmuş, tasavvuf dersleri almış, Gümüşhanevi Hazretlerinin yazmış olduğu Hadisler Deryası aDlarnma gelen Rmnuzü '1-Ehadfs kitabını okumuş, okutmuştur. Ramuz ve hadis konusunda da şeybinden icazetler almıştır.

    Hacı Ahmet Efendi orta boylu, kumral sakallı, ela gözlü bir zattır. Vefatının ardından tek oğlu Mehmet Bahattin, Piyade Mülazım-i Saıll(Teğınen) rütbesi ile katıldığı Kurtuluş savaşmda Garp cephesi 7. Fırka 41. Alay Türbe tepe ınıntıkasında 25 Ağustos 1921 tarihinde Polatlı civarında düşman kurşunu ile şehit düşmüştür.

    Görevleri Ahmet Hilmi Ankaravi, İzmit'te Fevziye, Taşçılarbaşı ve Yem Cuma

    camilerinde imam ve Hatiplik yaptı. İzmit kadısı tarafından münhal bulunan Gazi Süleyman Paşa Medresesi müderrisliğine atanması teklifi, Padişah tarafından onaoarak berat verilmiş ve 4 Zilkade 1318 (23 Ş.ubat 1901) tarihinde İzmit Gazi Süleyman Paşa Medresesi Müderrisliğine atanmıştır. Bir müddet sonra Gazi Süleymanpaşa Camii (Orhan Camii) vaizliği de kendisine verilmiştir. 1909 yılından itibaren 5 yıl Kastamonu'da zorunlu ikamete tabi tutuldu. Bu süre içerisinde Devrekani İlçesi Tevfikiye Medresesinde Müderrislik yaptı. Daha sonra yeniden İzmit' e döndü. İzmit'te 1914 yılından vefatına kadar Gazi Süleyman Paşa Medresesinde Müderrisliğine devam etti.

    615

  • Kastamonu Üniversitesi

    Öğrencileri Ahmet Hilmi Ankaravi bir müderris ve vaiz olarak ÖİlllÜDÜ halka yönelik

    irşat ve eğitim çalışmalan ile sürdürmüştür. Öğrencilerin seçiminde; doğduğu köy ve yaptığı ziyaretle~den de yaralanmak suretiyle K.ınık çevresindeki köylerden öğrenci teminine önem vermiştir. Kızıicabamam Pazar nahiyesinden Mamacızade ismi ile yörede ünlü Osman Nuri Bilgin hoca ile kendi köyünden Cafer Aydın, Hüseyin Aydın ve Halit Subaşı hoca bu tür öğrencilerindendir.

    Vefatı Hacı Ahmet Hilmi Efendi 25 Teşrin-i Sani 1322(08.1 1.1916) yılında

    İzmit'te vefat etti. İzmit Bağçeşme Şehitler mezarlığına de:fnedildi. 1 •

    Vefatı nedeniyle zamanın yayın organlarından Ikdam gazetesinde şu haber verildi. "İzrnit'te Gazi Süleyman Paşa müderrisi, Hulefii-i Nakşibendiyye-i Halidiye 'den, (Nakşibendi Tarikatıll!n Halidiye kolu halifelerinden) Fuzala'i asırdan (Çağın ünlülerinden) Allkaralı Hacı Ahmet Hilmi Efendi irtihali beka eylemiştir. (Ebedi aleme göç etmiştir) Mevla'yı müteal (Yüce Allah) rahmet eyleye. İzmit'te Sultan Orhan Cami civarındaki kale kabristanına defnedilecektir.

    Kabir taşındaki kitabede şöyle yazılıdır; Hüve'l Baki Basfret çeşmini aç bak makam-ı evliyadır bu (Kalp gözünü açarak bak, bu kab ir veliler makamzdzr.) Hi/afetle Mübeccel mukfeda-yı etkiyadzr bu (Bu kabirde yatan kişi, tarikat yolunda belirli derecelere yükseltilmiş,

    örnek alınacak, Allah korkusu olan bir kimsedir.) · Tarfk-i Halidf de ztdi kırkyıl kesb-ifeyzafeyz (Halidf tarikatı yolunda kırk yıl çalışarak olgunlaşmış, ilerlemiş ve

    kendisine görev verilmiştir.) Çerağ-ı Hacegandır. şem • a-i Ahmed Ziyadır bu . (Hoca/ar piri, miirşidi, .Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevinin nurudur.) Cenab-z Zü 'lcenaheyn Hazret-i Ahmed Efendi 'dir (Dünya ve ahiret bilgisine sahip Ahmet efendidir.) .Mükerrem varis-i pak-i u/Um-i enbiyadır bu (Kendisine saygı gösterilen Peygamberler bilgisinin varisidir.) Huzitrunda oku ihlas ile bir Fatihazairi . (Ey ziyaret eden kişi, kabrinin önünae ihlas ile bir Fatiha suresi oku.) Deronun mira gark olsun mezar-ı asliyadır bu. {için nurla dolsun. Bu kabir, aziz, halis, temiZ ve gerçek bir dostun

    kabridir.) · Ahmet Hilmi Ankaravi'nin defnedildiği · mezarlıkta bir mescit inşa

    edilmiş ve bu mescide "Ahmet Hilmi Efendi Mescidi" adı verilmiştir. İzmit halkı, Bağçeşme mezarlığını ziyaret ederken Ahmet Hilmi Ankaravi'nin kabrini de ziyaret etmekte, Kur'an okumakta ve dua etmektedir.

    616

  • ll. Uluslararası Şeyh Şa 'han-ı V elf Sempozyumu

    1. Eseri "Muhibbü'l-fıkh li hıfzı'd-dio" Ahmet Hilmi Ankaravi Kastanıonu Devrekani ilçesi Tevfiki.yye

    Medresesi'nde görevli1003 bulunduğu sırada "Muhibb'ul Fıkb Lihifzı'd-Din' adlı eserini yazmıştır. Eser 8 Şaban 1328/1912 ' yılında İstanbul Mahmutbey matbaasında basılmıştır. Eser Müslümanların dinlerinin korumalan için lazım olan bilgileri öğrenmeleri anlamına gelen bir isimle yayınlanmış olup, içerisinde iman, ahlak, oruç, namaz, otuz iki farz, bey' , nikah, 40 hadis gibi konular yer almaktadır. 1004

    Kitabın yazıliş amacını müellif, kitabın üçüncü sayfasında yer alan, ifade-i mahsusa ve sebebi cem başlığı altında bir anekdotla şöyle anlatır.

    Kastamonu'ya memur olarak görevlendirildiğinde sözü ve davranışlan şeriata uygun, sünnete bağlı salihlerden bir zata misafir olur. o zatın ihvanlarından birisi hastadır ve bir doktor geti.rtiİ'ler. Doktor hastayı muayene ettikten sonra başından geçen bir olayı anlatır:

    "Bir hasta için köye gittiğimde köy ahalisinden bir ihtiyara, peygamberinizin, kitabınızın ismi nedir? diye sormuş. Adam cevap verememiş. Sonra doktor adama demiş ki, benim peygamberimin ismi İsa, kitabımın ismi de İncil'dir. Ben bunlan biliyorum da ya sen niye bilmiyorsun?"

    Bu durum Ahmed Hilmi Efendinin gayretine dokunur, çok üzülür. Sohbet ve vaazlarında sık sık bu olaya vurgu yapar, hoca efendilerinde bu konuda hassas olmalarını ister, ancak bu yeterli gelmez, teskin bulamaz ...

    Kastamonu/Devrekani ilçesinde Tevfi.kiyye medresesinde tedris ile meşgul olmaya başlar. Ahmed Hilmi Efendi bir gün medresede Kuditri1005

    kitabını müzakere ederken, kendisinden fetva ve fıkıh kitaplarından iman, küfre götüren sözler, nikah, talak ... v.b. gibi konularda bir risale yazılması istenir. Bunun üzerine müellif eserini yazmaya başlar.

    Müellif kitabını yazmaya başlarken önce bir sosyolog gibi gözlem yaparak içinde bulunduğu toplumu tüm yaşantısıyla ele alarak sorunların. tespitini ve çözümlemelerin nasıl yapılacağı ile ilgili görüşlerini eserinin mukaddi.İne kısmında genişçe anlatır. Sonra sistematik bir şekilde konulan tasnifleyerek kısa, öz, herkesin anlayabilec.eği sadelikte, yer yer kaynak kitap isimlerini de zikrederek eserini tamamlar. ·

    Müellif içinde bulunduğu toplumu şu cümleleriyle ortaya koymaktadır. Zira bu zamanda cehalet galip ve ştiyi' oldu. Din ilimleri garfb oldu. Cehalet ise küfre gözün karasıyla beyazı kadar yalan oldu.

    1001 Ahmed Hilmi Ankaravi 1325-1330 {1909-1914) yıllan arasında sürgün olarak gönderi1diği Kastamonu ili Devrakani beldesinde ömrünün son kısımlanw geçirmiştir. · 1004Eser Yabanahat Kızıicabamam ve Köyleri Kültür Yardımlaşma Derneği Başkanı Selim Şenol tarafindan neşredilmiştir. Birçok okuma hatalarını ihtiva eımektedir. 1005Hanefi fi.khına ait fi.kıh kitaplarındandır. Ahmed b. Muhammed el-Bağdad1 Ebü'l-HUSeyn (v. 428) tarafindan yazılmıştır. Müellif Kuduri lakabıyla tanınclığı için kitabın ismi de "Kudfui" diye meşhur olmuştur.

    617

  • Kastamonu Üniversitesi

    İnsanlar, ·dünyanın geçici ziynetlerine aldanarak dünya malı ve makamı peşine düşüp ahiretlerini unuttular. Cehaletleri sebebiyle ağızlarından çıkan kelimelerin imanlannı sondüreceğinden, arnellerini iptal edeceğinden habersiz bir şekilde toplum içerisinde yalan, gıybet, nemime, sövgü ... v.b. gibi günahlar .alenen işlenıneye başianmıştır. Bu durum onların bir adeti haline gelmiş, kendilerini düzeltmek için bir gayretleri kalmamış, halk bu anlayışta hubbu 'd-dünya, hubbu altiyiş'te sanki birleşmişlerdir.

    Müellif, Halkın fakir ve yoksul olması, köyterin ufak ufak ayrı olması sebebiyle senelik tutulan hocalarla çocukların tam olarak yetişemediğinden cahil kaldıklarını ve İslamiyet'i tam öğrenemediklerini belirtir. Ayrıca hoca ve imam hatiplerinde durumlannın içler acısı olduğunu söyleyerek öz eleştiride bulunur. Şöyle!?; ,

    'El-ulemau veresetü 'I-enbiya ' alimler peygamberlerin varisleridir. Bu varislik dini hükümleri insanlara tebliğ etmektir. Bu görevi yapmak için ücret talep etmek, ya da ücret, maaş verildiğinde yerine getirmek ne kadar yanlışsa, aksi durumda da bir kenara çekilmenin o derece yanlış olduğunu belirtir. Peygamberlerin bu görevleri icra ederken vema eseliikiim aleyhi min ecr . .. düsturuna göre tebliğde bulunduklarını, her türlü eza ve çileye katlandıklannı, hiçbir zaman geri adım atmadıklannı vurgularken, ulemanın dünya geçimi derdine düşmekten başka bir şey yapmadığını, böylece hasiru 't-dünya ve '1-ahireh olup gittiklerini zikreder.

    Müellif bir aydın duyarlılığıyla içinde bulunduğu toplumun problemlerini, hatalarını çözmek ve bilgi seviyelerini artırmak için bu kitabı, yani ilmihali yazmaya başlar. İlmihal demek ilm u halin, yani zamanın ilmi, içinde yaşanılan zamana göre güneellenmiş bilgiler demektir. Zamanın temel sorunlarını kitabın ekler kısmında yer alan, bidatler·başlığı altında maddeler halinde anlatmakta ve bunlardan sakınmalarını istemektedir. Örneğin birkaç ınisal zikredecek olursak:

    "Ücretle Kuran okumak, namazın hemen aleabinde para toplamak için kuran okumak caiz değildir." Ücretle kuran okutmak, o toplumda gerçek anlamda kuran okuyan kişi sayısının azlığına, bilgi eksikliğ{ne işaret eder ve bundan sakınılmasını ister. Bu eksiklik ücretli imamet, ücretli ibadetle giderilemez. İslamın istediği de bu değil. Her ferdin kendisinin bilmesini, öğrenmesini ve uygulamasını ister. ·

    "Ölü için yemek vermek, kabiriere mum kandil yakmak, kabir üzerine türbe yapmak ... v.b." bu gibi cenaze ve kapristanlık merasimlerinin yanlış, bidat ve batı! olduğunu belirtir.

    "Üçten fazla kişiyle cemaatle nafile namaz kılmak, reğaib, beraat, kadir gecelerine has namaz ve cemaatle tesbih namazı kılmak, ta'dili erkanı terkederek namaz kılmak, imamdan evvel ruku, secde yapmak, saflan düz tutmamak, teğanni ile kuran okumak, hutbe okuDurken salavat, aınin demek ... " ibadetlerdeki bidatlere dikkat çekerek nafile namazların cemaatle kılınmasının caiz olmadığını özellikle vurgulamaktadır. Ta'dili erkanı detaylı olarak ele alarak adım adım izahatını yapmaktadır. Şöyle ki, Ruku'

    618

  • Il. Uluslararası Şeyh Şa 'btin-ı V elf Sempozyumu

    farzdır ve makamı tesbihdir; secde farzdır ve makamı tesbihtir; ruku' secde arası kıyamıil "subbanallah" diyecek kadar beklemek ta'dili erkana riayet etmektir. Tekbir ve tesbih makamlarının kanştınlmamasına, tekbiri ruku'da ya ·da secdede bitiriDemeye dikkat etmelidir. Aksi halde namaz sünneti terkten dolayı rnekruhlardan arındınlmamış olacaktıi. Bu sorunun günümüzde de aynen devam ettiğini, namaziara hassasiyetİn yeterince verilmediğini o günde de altını çizmiştir. Yine imamdan önce ruku' ve secdeye gidilmemesine ilitirnam gösterilmesini belirtir.

    "Müsrif olana sadaka vermek, mescid içinde dilenciye para vermek, oyun ve eğlence için yemek yapmak, kuran hatmi, şöhret için riya için yemek davet yapmak; •kadınların toplanarak cehren zikir ve tevhid etmeleri; mevtanın birinci, ikinci ... v.b. gibi günlerinde ailesi tarafından yemek vermek mekruhtur; kabristanda yemek vermek. .. "

    · Toplumun yapısını ve bilgi seviyelerini belirttikten sonra bunlara lazım olan bilgileri, ilmihali (Bugün elimiz altında bulunan, evlerimizin kütüphanelerinde yer alan ilmihallerin aslında ilk şekli diyebiliriz) yazmaya başlar. Fıkıh ve fetva kitaplarında yer alan konuları gelişigüzel olarak değil; tamamen toplumun ihtiyacına ve onların anlayabileceği bir dille yazar. Okuma yazma bilen herkesin anlayabileceği sadelikte ve özet bilgilerle yazmıştır.

    Eserin içeriği Kitap üç bölüm, 78 sayfadan oluşmaktadır. Birinci bölüm (mukaddime); Müellif mukaddime kısmında ana hatlarıyla

    kitabın niçin yazıldığını, içindeki konuları, toplumun genel dini yaşantısını, ilim adamlarının yeterince donanımlı olmaması ve halkı irşatta tembellik etmelerini, bazı kavram ve hususları (kelam, tevbe, ihtikar) açıklamaya çalışır. Bu bölüm 15 sayfadır.

    İkinci bölümde ise; Toplumun cehalet seviyesi, Ehli sünnet itikadı, Küfre götüren sözler, otuz iki farz, nikah, boşanma, yemin, zirai ortak.lı.k, kazf cezası, bazı tanımlamalar (mümin, münafık, şirk, ihsan, adalet, taharet, nazar, arneli salih) ve bunların ayet ve hadislerle izah eder. Bu bölüm 48. sayfadır.

    Üçüncü bölüm (ekler); 16 sayfadan oluşur. Fasid alış-veriş, Bidat, kırk hadis ve açıklaması, para ve faiz, Kadınlara ait özel durumlar.

    Müellifin kitabında yer -alan konuları şu ana başlıklar altında toplayabiliriz.

    1- İman esaslan ve küfre götüren lafızlar; bunlar kitabın 15%'ini oluşturmaktadır. Ehli sünnet akidesini kısa ve özet olarak anlattıktan sonra küfre götüren sözleri maddeler halinde sayfalarca örnekleme yapar. Tecdid i iman ve nikah üzerinde sık sık durur. Örneklemelerde de fetva kitaplarından yararlanır ve örneğin peşinden kitabın ismini zikreder. 1006 •

    1006 Muhibbü'l-fi.kh li hıfzi'd-din, 29.

    619

  • Kastamonu Üniversitesi

    Şarap içmeğe, zina etıneğe ya da harami kat'! yemeğe hismillah ile başlarsa kafir olur. Nencetü'l-fetava1007

    Allıili beni noksan eyledi, ben de onun hakını noksan edeyim de namaz lalmayayım dese; namazın edası da terki de aynıdır dese; namazını lal da tadını bulasın dense, O' da sen kılma ki namazın terkinin tadını bulasın dese küfürdür. Yine namazı hafife almak, namaz karın doyurmaz ... v.b. sözler söylese küfiir olur. 1008

    Sebepsiz yere bir alime buğzetse küfründen korkulur. Zira alime buğz şeriata buğz demektir. Bıyığını kesen fakibe ne çirkin oldun dense küfür olur. Yine fakibe fetva sorup, cevabıyla dalga geçseler şeriatı hafife aldıkları için kafir olurlar. 1009 ·

    Birisi hocalan takliden maskaralık olsun diye eline değnek alıp, çocuklara vursa küfiir olur. Muhieoıo

    Bir kimse diğeriyle çekişip, lazgınlık halinde dinine, imanına, mezhebine sövse, ya da bire kafu, Yahudi dese o kişiye tazir-i şedid gerekir. Tecdid-i iman ve nikah lazımdır. 1011

    İki kişi arasında bir şeri mesele ortaya çıksa ve biri ben bunu şeri şerife göre çözdüreceğim dese; diğeri de ben şer'i bilmem, dese; o kişiye ne lazım gelir? Tecdid-i lınan ve nikah. 1012

    Biri kürsüde vaazda rakının bir katresinden bir şey olmaz, helaldir dese; ne lazım gelir? Tecdid-i lınan ve nikah. Bezzaziyye1013

    2. Fılah ve Güncel Meseleler (İlmihal), kitabın 50%' sini oluşturmaktadır.Müellif fikhı meseleleri ele alırken, öncelikle toplumun yaşadığı sorunları, hayatın içindeki meseleleri öncelemektedir. Meseleyi ele alırken önce bir cümle ile hükmünü vererek -konuya giriş yapar (haramdır, mekruhtur, caiz değildir). Eğer tanımı yapılacak kelime varsa tanımlar ve gerekçesini belirtir, yoksa konu ile ilgili ayet ve hadisleri zikreder. Mezhep içi farklı görüş varsa bunları belirtir ve fetva olan görüşü belirtir. Konu ile ilgili örnekleme yapar ve istisna durumu varsa onu da belirtir. Fetva konularında kaynaklarını belirtir. .

    Yazı dili olarak hallan gündelik hayatında kullandığı kavramlan yansıtır, sade ve anlaşılır bir dil, Fıkhl kavramlan ise olduğu gibi'kullanır. Konuları kısa ve öz bilgi vererek detayına girmeden anlatır. Örneğin; .

    İnsan ve hayvan me'kUlatlarında (yiyeceklerinde), ihtikar rnekruh olur. İhtikar, kıtlık zamanlarında gıda malzemelerinin hapsedilmesidir. Bu ise şehirde yaşayanlara zarar vermektedir. İhtikar on şeyde olur der ve bunları sıralar. Daha sonra konuyla ilgili hadisleri" zikreder. "Muhtekir

    1007 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 29. 1008 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 30. 1009 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 30. 1010 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 30. 1011 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 32. 1012 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 32. 1013 MuhibbU'l-fıkh li hıfzi'd-cün, 32.

    620

  • ll. Uluslararası Şeyh Şa 'btin-ı V elf Sempozyumu

    peygamberleri katledenlerle· beraber haşr olunur" İmam Muhammed ve Ebu Hanife'nin gıdalara tahsis ettiği ihtikan, Ebu Yusuf kamuya zararlı olan her şeyi ihtikar kapsamına alarak rnekruhtur göıiişündedirler. İhtikann olabilmesi için 40 gün malın hapsedilmesi ve satışı.n,ın yapılmaması gerelanektedir. Daha sonra ilgili hadisleri sıralat. 1014

    ·Düğün yemeğine (velime) katılmak sünnettir. Bir kimse velime'ye davet edilir de katılmazsa günalıkılı olur. Velime yemeğinden bir başkasına ya da dilenciye velime sahibinin izni olmadan veremez. Velime meclisinde lehv olduğunu bilirse katılmasın.1015 '"

    Kıraat mahallinde, cenaze yanında, harpte, sohb~t ortaınında yüksek sesle konuşmak mek:ri.ıhtur. İmam-ı Azam kabirde kur'an okumayı kerih görmüştür. İmam Muhammed ise tecviz eylemiştir ve fetva da buna göredir. Zira kabir üzerine ayete'l-kürsi, ihlas ve :Iatiha okuma hakında asar varid O!ınUŞtur.l016 t

    Hayvanı enemek, hıman kısrak üzerine çekmek, tedavi maksadıyla erkek ve kadına hukne (iğne yapmak) caizdir.1017

    Nerd, satranç ve erbaa aşere oynamak haramdır. Bu haliyle tüm lehvler de haramdır. Erbaa aşere Yahudilerin oynadığı bir oyundur. Eğer bunu kumar niyetiyle oynarsa nass ile haramdır. Yok eğer kumar maksadıyla değil ise o zaman abes olur. Abesle meşgul olmak ta haramdır. "Efe hasiptüm enne ma halaknaküm .. " 1018

    Resı1lullah için, çiharyar rı1hiçun, Bilal-i Rabeşi rı1hi için, sahibi makam rı1hi için.... Allah nzası için fatiha demek böyle dua etmek var mıdır? Allah'u alem yoktur böyle bir dua. Müezzin veya dua eden kişi cem-i mü' minierin rı1hi için rıza en lillah fatiha demek caiz değil, insanların çoğu buna alışmışlardır. Bir takım ervah sayar, sonunda da lillahi'l-fatiha der. Halbuki haramdır. Meşru değildir. Ya ne demelidir? Yalnız Allah nzası için demeli, başkalanın katınamalıdır. Ya da ervahı söyleyip onlar için fatiha demelidir. (Mecmai'l-fatava)1019

    Türbelere nezr edilen. kurban da böyledir. Kurban Allah için olmalıdır .. Sevabını murat ettiği evliyanın ruhuna bağışlayabilir, kurbanın etini de fukaraya tasadduk etmelidir. Böylece caiz olmuş olur. Eğer maksadı o zatın türbesinde ya da medresesinde bulunanları yedirmek ise mahalline götürür. Nezr kurbanında usul ve füru' yani nafakası üzerine olanlar yiyemezler. Eğer yerlerse ücretini fakiriere verirler, böylece satın almış olurlar. Kendi ve ailesi o etten para miktarınca yiyebilir.1020

    1014 Muhibbil'l-fıkh li hıfzi'd-din, 5-6. IOU Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 7. 1016 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 8. 1017 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, ll. 1018 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 9. 1019 Mubibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 40. 1020 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 40.

    621

  • Kastamonu Oniversitesi

    3. Bazı kelimelerin tefsiri; bunlar kitabın 15%'ini oluş~aktadır.Müellif kelimeleri seçerken toplumun bili.n.Çlenmesine katla. sağlayacak kelimeleri ayet ve hadislerden seçerek, tefsirini fıkıh ve tasavvufla birleştirerek izah eder. Bu kelimeler genel olarak mü'min, münafık, ş irk, ihsan, adalet, taharet, nazar, tevbe, arneli salih ... örneğin;

    Taharert021 ; bedenin ve nefsin temizlenmesidir. Yani dünya k:iri ve necasetiyle, ahlak-ı mezmümeden temizlenmektir. Tayyib ve tahir olan insan; cahilterin ve fasıkiarın meclisinde bulunmayan, çirkin ve kötü işlerden uzak duran, güzel işlerle, ilim ve iman ile kendini süsleyendir.

    İnsan yalnız zahir bedenini su ile temizleyip, batın ve içerisini çirki:ı;ı ve kötü ahlak ile doldurmakla, kalbini tahrip etmekle hakikatte taharet sayılmaz.

    Taharetin mertebesi üç'tür; Bedeni, abdest ve gusül ile hades, necasetten temizlemek. Azalannı günah ve kabahattan temizlemek. Kalbini fikir ve fesattan, ahlak-ı mezmılmeden, hubb-i dünya gibi nefzin rezilliğinden temizlemek.

    Abdestin mertebesi iki'dir; Zahir Abdest; belli organların yıkanmasıdır. Batın abdest; vücudun batlDlDl temizlemektir.

    Vücudun batını ne demektir? Aşk, muhabbet, feyzi hakikat ve masİvadan in:fisal ve fırkattır. Yani, gözü

    baş içinde yıkama. Ehl-i tarikat buyurmuşlardır ki; ''Evvel pak: ol, ondan sonra paka nazar eyle. Maks·fidu hak ola." Taharet ve necaset çeşitliliğiyle beraber tabiatta görülmektedir. Tahareti

    ise iffet ve şeriatla ameldir. Nefsin necaseti hevadır, tahareti ise hüda ve adab-ı tarikattır. Kalbin necaseti kötü huy ve · ahlak:-ı mezmılmedir, tahareti ise Ahlak-ı hamidedir. RUhun necaseti cehl'dir, tahareti ise ilm-i billah ve ma'rifetullahtır. Sırrın necaseti meyl-i sevdadır, tahareti ise Hz. Ulya ve mevla'dır.

    Muhammed (s.a.s) 'ı bulacak, bilecek, aniayacak ve hakikat ÜZerenazar eyleyecek, Hakkı görecek göz lazımdır. N azar iki çeşittir;

    Nazarı halk bileıidir; Daima halka bakar, ebl-i kesret ve ehl-i dünyanın nazandır. Ehl-i kesret ve ebi-i hicab olanlar mezabirdeıi gayri gömie~ler. Nazariarı halkadır.

    Nazan hak bilendir; Ehl-i hakikat ve vahdetin nazarıdır. Zira ebl-i şuhfıd ve ehl-i vahdet ve ehl-i keşf olanlar zahirden gayri görmezler. Nazarlan hakka tealluk eder. Zira cemi'-i eşya, esma'nın ve cümle müsemma'nın mezahiridir. · ·

    Gazneli Mahmud, Ebu'I-Hasan el-Harakam'den, Bayezid'den sual eyledi. Şeyh ı.s..>:iAJ oi.J ı>o J,;...J _y. "Peygamberi gören göz hidayete erer." buyurunca; Gazneli Mahı:ı:)ud bu söze "Ebfı Cehil peygamberimizi gördüğü halde niçin hidayet bulmadı?" diye itiraz eder. Şeyh buyurdu ki;

    1021 Muhibbü'l-fikh li hı.fZi'd-dio, 49-50. 622

  • ll. Uluskırarası Şeyh Şa 'btin-z V elf Sempozyumu

    Ebu ce~, fahri alemi görmedi, belki onu Ebu Talib'in yetimi, Muhammed b. Abdullah olması nazanyla baktı. Eğer ResUlullah olmak riazanyla baksaydı, inkara mecal kalmayacak, Ebu Bekir efendimiz gibi batınma vakıf olarak, tasdik edecekti.

    İşte bu sırdandır ki; Genellikle bir kamil zuhur etse, kimi ik:rar kimi inkar eder. 1022

    4. Kırk hadis çalışması ve tercümesi: bunlar kitabın 10%'unu oluşturmaktadır.MüellifK.itabın ek kısmına kırk hş.disi arapça olarak ekiemiş ve tercümesini kısaca yapmıştır. Hadisleri Camiu's-sağir ve Müslim'den seçmiştir. Hadisler içerik olarak tevbe, istiğfar, dünya hayatının önemsizliği, mal mülk sevgisinden uzaklaşma gibi konulardır. Hadisler hakkında "Şerrehe azizi" ifadesini kullanmaktadır. Muhtemelen hacasından o hadisleri okumuştur.

    · Cr) ylı\1 )~ ~~ 1_,ii :~.; 'i "D ünya muhabbetiyle kalbinizi meşgul etmeyin ve Cenabı Hakk'ın

    zikrinden ve muhabbetinden kalbinizi uzak etmeyin."1023

    ( ) : 1isıı ~·~ ·uı · ·ı;iı :.,':Jı r u:t ·-"' ı,ı ~ .J - -"Kalbinde nedamet olmadığı halde yalnız lisanen edilen istiğfar

    yalancılarm tevbesidir."1024

    5. Bazı tavsiyeleri ve Beyitleri: Bunlar kitabın %5' ini oluşturmaktadır. Bazı konularm sonlarmda nasihatlerde bulunmaktadır. Kendilerinin şiir yönü de olduğu, kendisine gelen mektuplara yazdığı cevaplardan bilmekteyiz. Kitabın değişik konularında "li muharririhi" kelimesiyle bu beyitlere yer vermektedir. Nasihatlerden bazısı; ·

    Cuma günleri ve bazı cemiyetlerde hoca efendilerin ve hatiplerin ilmibale dair bir risale okumalarını rica eder. Sadece çocuklarla yetinmemeliler, Cuma günleri namazdan evvel Durr-i yekta şerhi, İmam Birgivi'nin V asiyername şer hi, Kadızade ve Konevi kitaplardan edinıneli ve halka bunlan anlatmalılar.1025

    Her Müslümanın akşam-sabah kusurlan için tevbe etmeli ve tekrar. günaha dönmernek üzere azmetmelidir. Şu duayı okumalıdır1026• ..ıtı .fo.:Wı . ~~ y _,JI .J r ~ı u-=JI _,. 'jl ~~ 'j ıs.lll ~ı ·

    Hafta da bir tırnaklarm kesilmesi, bıyığın kırpılması, edep yerlerinin tıraş edilmesi ve banyo yapılması efdal olandır. Bunu yapamayan 15 günde bir yapsın. Onu da yapamaz ise maksimum 40 günde bir yapsın. 1027

    Her gün tecdid-i iman müstehaptır. Hiç olmazsa haftada bir tecdid-i nikah eylemek evladır. 1028

    1022 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-düı, 51. 1023 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-düı, 69. 1024 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-düı, 69. 1025 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-düı, 3. 1026 Muhibbü'l-fikh li hıfzi'd-din, 13. 1027 Muhibbü'l-fikh li hıfzi'd-düı, 11-12. 1028 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-düı, 12.

    623

  • Kastamonu Üniversitesi

    En azla leifayet ile kanaat eylemek, ahirette fayda ver~cek şeye yönelmek evladır. 1029

    Beyitleri ise; Hak sana verdi bu denlü esbtib Açasın ta anınla hakka Mb Cismini hizmette kılıp hiin Canını aşk odunda ey/e kebab1030

    Katmayup haif yanından asla Hakkı var bildiğin kadar söyle1031

    Kibir/e kendini şeytan,etme 'Ol adüvvün gittiğin yola gitme Dir görenler bostanda seni İş bu bedhuy ile öğüp yitme1032

    6. Kaynakları; Müellif kitabının ilk sayfasında, içindekiler kısmını zikrettikten sonra eserini yazarken istifade ettiği kaynakların isimlerini yazmrştır. Bu kitaplar tamamen Hanefi mezhebinin fıkıh ve fetva kitap larıdır. Bunlar ise;

    Kudilıi, Mülteka, MevkUrat, Feteva Ali Efendi, Behcet, Durr-i muhtar Abdi'r-rahim, Durr-i yekta şerhi'dir.

    Ancak müellif bu zikrettiği kitaplarla yetinmemiş, bunlara ilaveten pek çok kitaptan istifade etmiştir. Bunların isimlerini de zikrettiği konunun hemen akabinde belirtmiştir. Tespitierimize göre şunlardır;

    Muhit, Neticetü'l-fetava, Bezzaziyye, Şerh-i Hadimi, Mecmai'l-fetava, Aynu'l-meam, Bahru'l-uh1m, Muhammediye şerhi İsmail Hakkı, Damad, Cevheri şerhi, Gurer, Şerhi Birgivi.

    Hz. Sıbtu'l-Hüseyn eş-Şebid, el-Hanefi mezheben, ve'n-Nak.şibendi sülOken, ve'l-Halidi icazeten, Ahmed Hilmi b. Muhammed el-Ankaravi tevellüden, ve'l-İzmidi tevattunen, ve'd-devrekani ikameten. (ve'l-İzmidi veraten, 1268-1332/1852-1916)

    1029 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 12. 1030 Muhibbü'l-fıkh li bıfzi'd-din, 46. 1031 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 47. 1032 Muhibbü'l-fıkh li hıfzi'd-din, 47.

    624