İŞ saĞliĞi ve gÜvenlİĞİnİn...
TRANSCRIPT
i
T. C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÇALIŞMA EKONOMİSİ ve ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİM DALI ÇALIŞMA EKONOMİSİ ve ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BİLİM DALI
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASINDA
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI
(YÜKSEK LİSANS TEZİ)
Erdal Timuçin BIYIKCI
Danışman
Doç. Dr. İlknur KILKIŞ
BURSA 2010
ii
TEZ ONAY SAYFASI
T. C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı, Çalışma Ekonomisi ve
Endüstri İlişkileri Bilim Dalı’nda ................. numaralı Erdal Timuçin BIYIKCI’nın
hazırladığı “İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Sağlanmasında İş Güvenliği Uzmanlığı” konulu
Yüksek Lisans Tezi ile ilgili tez savunma sınavı ..../...../2010 ......................... günü
...........-.......... saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda
adayın tezinin .......................(başarılı/başarısız) olduğına ..........................(oybirliği/oy
çokluğu) ile karar verilmiştir.
Üye (Tez Danışmanı ve Sınav
Komisyonu Başkanı) Akademik Unvanı, Adı Soyadı
Üniversitesi
Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı
Üniversitesi
Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı
Üniversitesi
Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı
Üniversitesi
Üye
Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi
....../......./ 20.....
iii
ÖZET
Yazar : Erdal Timuçin BIYIKCI
Üniversite : Uludağ Üniversitesi
Anabilim Dalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
Bilim Dalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi
Sayfa Sayısı : viii + 108
Mezuniyet Tarihi : …. /…. / 2010
Tez Danışman(lar)ı : Doç.Dr.İlknur KILKIŞ
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASINDA
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI
Ülkemizde ve dünyada iş kazaları meslek hastalıkları konusunda yayınlanan veriler incelendiğinde bu nedenle yitirilen hayatlar, kalıcı işgörmezlikler, maddi ve manevi açılan yaralar, konunun kamu düzeni ve toplum açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkartmaktadır.
AB ülkelerinde ILO’nun 155 sayılı Sözleşme ve 164 sayılı Tavsiye kararı ile 89/391 Sayılı Çerçeve Yönerge temel alınarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatların oluşturulduğu ve uygulandığı gözlenmektedir. Anılan uluslar arası düzenlemelerde iş güvenliği uzmanlığı ile ilgili temel normlara yer verilmiş olması, üye ülkelerin bu normlar ışığında kendi mevzuatlarında iş güvenliği uzmanı kavramına ve çalışma hayatı içinde de istihdamına yer vermişlerdir.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri alanında iş güvenliği uzmanı kavramının ilk kez mevzuta girişi 4857 sayılı İş Kanunu ile gerçekleşmiştir. Kanunun ardından AB normlarının temel alındığı yönetmelik ve tebliğlerle kavramın içi doldurulmaya, çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır. Fakat yayınlanan her yeni mevzuatla birlikte tarafların itirazları, buna karşılık Danıştay’ın yürütmeyi durdurma veya iptal kararlarıyla başlayan yargı süreci, mevzuatı iyice karmaşık bir hale sokmuştur.
Bu çalışmada diğer ülke örnekleri ile birlikte iş güvenliği uzmanı kavramının mevzuatımıza girişi, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasındaki rolü ve önemi incelenmeye çalışılmış, bunun yanı sıra sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesinde iş güvenliği uzmanının yaşadığı sorunlar vurgulanarak çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: iş güvenliği uzmanı, iş sağlığı ve güvenliği, iş kazası ve meslek hastalığı
iv
ABSTRACT Yazar : Erdal Timuçin BIYIKCI
Üniversite : Uludağ Üniversitesi
Anabilim Dalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
Bilim Dalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi
Sayfa Sayısı : viii + 108
Mezuniyet Tarihi : …. /…. / 20……
Tez Danışman(lar)ı : Doç.Dr.İlknur KILKIŞ
THE HEALTY AND SAFETY OFFICER FOR PROVIDING OF WORK HEALTY
AND SAFETY
In our country and the world of work accidents and occupational diseases when
examined in the published data so fatalities, permanent injury, material and moral damages,
it makes out the importance of the issue.
In EU countries, the ILO Convention No. 155 and No. 164 with the decision of the
Framework Directive No. 89/391 on the basis of legislation related to occupational health
and safety has been established. Mentioned in international regulations about healty and
safety officer has been given to the basic norms and member countries in their national
legislation in the light of these norms to the concept of healty and safety officer were
included.
Our country in the field of occupational health and safety services for the first time
the concept of healty and safety officer with the Labor Law No. 4857 came into
legislation. After publication of the law, of the concept is tried to fill the inside and of the
frame drawn with regulations and notifications that are based on EU norms. But, the
legislation has become complicated with published every new legislation and invalidation
of the State Council.
In this study, the concept of healty and safety officer access to our legislation, in
the provision of occupational health and safety role and importance have been studied
together with examples of other countries. Besides this, health and safety services in the
fulfillment of the work of security experts have highlighted the problems and solutions
were found.
Key Words
Healty and Safety Officer, Work Healty and Safety
v
İÇİNDEKİLER
TEZ ONAY SAYFASI................................................................................ii ÖZET...........................................................................................................iii ABSTRACT................................................................................................iv İÇİNDEKİLER............................................................................................v KISALTMALAR.......................................................................................vii TABLOLAR .............................................................................................viii GİRİŞ............................................................................................................ 1
I.BÖLÜM
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ(İSG)NE GENEL BAKIŞ
I.1.KAVRAMSAL ÇERÇEVE ............................................................................................ 3 I.1.1. İş Sağlığı Ve Güvenliği (İSG) ....................................................................... 3 I.1.2. İş Kazası Ve Meslek Hastalığı (İKMH)....................................................... 7
I.1.2.1. İş Kazası Kavramı .................................................................................. 7 I.1.2.2. Meslek Hastalığı Kavramı ................................................................... 12 I.1.2.3. İş Kazalarının Ve Meslek Hastalıklarının Sonuçları ........................ 15
I.1.3. İş Güvenliği Uzmanlığı................................................................................ 16 I.1.4. Sağlık Ve Güvenlik Birimi.......................................................................... 22
I.1.4.1. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimi (İSGB)........................................... 22 I.1.4.2. Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (OSGB).................................... 24
I.2. TÜRKİYE’DE İSG UYGULAMALARININ GÖRÜNÜMÜ............................................ 25 I.2.1. İSG İle İlgili Mevzuat.................................................................................. 25 I.2.2. İstatistiki Verilerle İSG ‘de Mevcut Durum ............................................. 29
I.3. 4857 SAYILI İŞ KANUNUNDA İŞVERENİN İSG ALANINDA YÜKÜMLÜLÜKLERİ 377 I.3.1. Önleyici Tedbirleri Alma Yükümlülüğü ................................................... 39 I.3.2. Eğitim Verme Yükümlülüğü ...................................................................... 40 I.3.3. Denetleme Yükümlülüğü ............................................................................ 41 I.3.4. İşyeri Hekimi İstihdam Etme Yükümlülüğü ............................................ 42 I.3.5. İş Güvenliği Uzmanı İstihdam Etme Yükümlülüğü................................. 43 I.3.6. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimi Kurma Yükümlülüğü......................... 44 I.3.7. İSG Kurulu Oluşturma Yükümlülüğü ...................................................... 45
vi
II. BÖLÜM İSG ÖRGÜTLENMESİNDE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI
II.1. BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI ................................. 47
II.1.1. Almanya...................................................................................................... 50 II.1.2. İngiltere....................................................................................................... 53 II.1.3. Japonya ....................................................................................................... 55 II.1.4. Avusturya ................................................................................................... 57 II.1.5. İsviçre.......................................................................................................... 58 II.1.6. Yunanistan.................................................................................................. 59
II.2. TÜRKİYE’DE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI ........................................................... 61 II.2.1.Yasal Çerçeve .............................................................................................. 61
II.2.1.1.4857 Sayılı İş Kanunu.......................................................................... 62 II.2.1.2. İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetmeliği (09.12.2003 T.) ....................... 64 II.2.1.3. İş Güvenliği İle Görevli Mühendis Veya Teknik Elemanların Görev, Yetki Ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik ( 20.01.2004 T.) ... 65 II.2.1.4. 5763 Sayılı İş Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (26.05.2008 T.) .................................................................... 71 II.2.1.5. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (İSGB) İle Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (OSGB) Hakkında Yönetmelik (15.08.2009 T.) ............ 73 II.2.1.6. İSGB İle OSGB Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (09.12.2009 T.) ....................................................................................... 80 II.2.1.7. 6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (01.08.2010 T.) ................................................................................................... 80 II.2.1.8. İSG Kanun Tasarı Taslağı ................................................................. 82
II.2.2. İş Güvenliği Uzmanlığı: Nitelikleri, Eğitimi, Görev Ve Yetkileri ......... 87 II.2.2.1. İş Güvenliği Uzmanının Nitelikleri ................................................... 87 II.2.2.2. İş Güvenliği Uzmanının Eğitimi Ve Uzmanlık Belgesi.................... 88 II.2.2.3. İş Güvenliği Uzmanının Görev Ve Yetkileri .................................... 92 II.2.2.4. İş Güvenliği Uzmanının Çalışma Süreleri ........................................ 95
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ............................................ 99
KAYNAKLAR......................................................................................... 103
ÖZGEÇMİŞ............................................................................................. 108
vii
KISALTMALAR
AB :Avrupa Birliği
a.g.e .:Adı geçen eser
a.g.m .:Adı geçen makale
bkz. :Bakınız
c. :Cilt
ÇASGEM :Çalısma ve Sosyal Guvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi
ÇSGB: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
F :Fıkra
GSM :Gayri Safi Milli Hasıla
GSYİH :Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
İBK :İçtihatları Birleştirme Kararı
İKMH :İş Kazası ve Meslek Hastalığı
ILO :Uluslararası Çalışma Örgütü
İSG :İş Sağlığı ve Güvenliği
İSGB :İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi
İSGÜM :İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü
KOBİ :Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
md. : madde
OSGB :Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri
R.G. :Resmi Gazete
s. sayfa
sy. :sayı
SGK :Sosyal Güvenlik Kurumu
SSGSS :Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu
Y.H.D :Yargıtay Hukuk Dairesi
YHGK :Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
viii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. 2004 ile 2008 Yılları Arasında İş Kazalarının Kaza Sebeplerine Göre Dağılımı........................................................................................................31
Tablo 2. 2002 ile 2008 Yılları Arasında Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek
Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oranı............................................32 Tablo 3. 2002 ile 2008 Yılları Arasında 50 ve Altı Çalışana Sahip İşyerlerinde
Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oran..……………………………………………………………….33
Tablo 4. 2002 ile 2008 Yılları Arasında 50 ve Üstü Çalışana Sahip İşyerlerinde
Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oranı..................................................................................................33
Tablo 5. İş Kazalarının Yaş grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı..................................34 Tablo 6. 2000 ile 2008 Yılları Arasında İş Kazalarının Meydana Geldiği Saatler......35 Tablo 7. 2000 ile 2008 Yılları Arasında İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucu
Ölümlerin Sebebine Göre Dağılımı...………………………............……...36
1
GİRİŞ
Bugün itibariyle ülkelerin en büyük sermayeleri yetişmiş (vasıflı) işgücüdür.
Ancak günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesi, makineleşme, yeni üretim yöntemleri,
işe yabancılaşma ve işyerine ait olma duygusunun zayıflaması gibi nedenler, iş kazaları
ve meslek hastalıkları sonucunda yaşanan maddi ve manevi kayıpları ürkütücü
boyutlara ulaştırmaktadır. Bu konuda temel hedef, iş kazaları ve meslek hastalıklarını
baştan önlemek olmalıdır. Bunun için de alınan İSG önlemlerinde konuyla ilgili
herkesin sorumluluk hissetmesi ve konuya gereken önemin verilmesi sağlanmalıdır.
Nitekim ILO kaynaklarına göre her yıl 1,2 milyon kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları
nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Yine aynı kaynaklara göre her yıl 250 milyon kişi iş
kazaları, 160 milyon kişi ise meslek hastalıkları sonucunda zarara uğramaktadır.
SGK verilerine göre ise, ülkemizde 2008 yılında 72.963 çalışan iş kazasına
uğramış, 539 kişi meslek hastalığına yakalanmıştır. İş kazası sonucu 1.452 çalışan,
meslek hastalığı nedeni ile 242 çalışan sürekli işgörmezlikle karşı karşıya kalmıştır. İş
kazası nedeni ile 865, meslek hastalığı nedeni ile de 1 çalışan hayatını kaybetmiştir. Bu
verilerin yanı sıra SGK istatistiklerine yansımayan ve kayıt dışında yaşanan kayıplar da
göz önüne alındığında mevcut tablonun korkunçluğu ortadadır.
Yine aynı veriler 2008 yılında yaşanan 72.963 iş kazasından 44.175 adetinin
diğer bir değişle %60 ‘nın 50’den daha az sayıda işçi çalıştıran KOBİ’lerde meydana
geldiğini göstermektedir. Bu durum iş kazaları ve meslek hastalıklarının, yasa ve
tüzüklerde belirtilen gereklilikleri yapmaktan kaçınan, nispeten kontrolün daha az ya da
mümkün olmadığı küçük işletmelerde daha fazla gerçekleştiği gerçeğini gündeme
getirmektedir.
Diğer taraftan SGK verilerinden geleceğe yönelik umutlu sonuçlar da
çıkabilmektedir. 2002 yılında (50 altı ve üstü çalışanı olan tüm kayıtlı işyerlerinde)
toplam zorunlu sigortalı sayısı 5.223.283 kişi iken 72.344 kez iş kazası meydana gelmiş,
2008 yılında ise toplam zorunlu sigortalı sayısı 8.802.989 iken 72.963 kez iş kazası
meydana gelmiştir. Diğer bir değişle 2002 ve 2008 yılları arasında iş gücünde %41 artış
olmasına rağmen iş kazası sayısındaki artış %1 ile sınırlı kalmıştır. Bu durum tüm
2
olumsuz şartlara rağmen ülkemizde İSG konusunda tarafların iyileşmeye yönelik
harcadığı emek ve mesainin boşa gitmediğinin bir kanıtı olarak görülebilir.
Ülkemizde İSG hizmetleri konusunda yenilik ve iyileştirme arayışları olanca hızı
ile devam etmektedir. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu ile birlikte, İSG konusunda yeni
bir bakış açısı getirilerek, AB ülkeleri normlarına uygunluğun sağlanmasına çalışılmış,
İSG mevzuatında “ iş güvenliği uzmanı” adı altında yeni bir kavram ortaya çıkarılmıştır.
İş Kanununun ardından, AB normlarına uygun oldukları bizzat metinlerinde
belirtilmek suretiyle çıkarılan, bir dizi yönetmelik, ilgili taraflarca Danıştaya açılan iptal
istemi davaları ve Danıştayın aldığı iptal kararları ile ya tamamen iptal edilmiş ya da
büyük ölçüde işlevini yitirmiş durumdadır. Bu yönetmelik ve tebliğlerin kısmen ya da
tamamen Danıştay tarafından iptal edilmesi sonucu, iş güvenliği uzmanının tanımı, yeri,
önemi, görevleri, çalışma usul ve esasları konusunda uygulayıcılarda birçok soru işareti
oluşmuştur.
Bu çalışmada amaçlanan bu soru işaretlerini mümkün mertebe aydınlatmak, iş
güvenliği uzmanın İSG sistemi içinde yerini ve önemini vurgulamak, konunun
ülkemizdeki gelişim sürecini ve iş güvenliği uzmanının görev, çalışma usul ve esaslarını
ortaya koymaktır.
Çalışmanın ilk bölümünde İSG ile ilgili kavramlar üzerinde durulmuş ve bu
konuda ülkemizdeki genel bakış yakalanmaya çalışılmıştır.
Çalışmaya temel ikinci bölümde öncelikle “iş güvenliği uzmanı” kavramının
değişik ülkelerde nasıl ele alındığı incelenmiş, daha sonra kavramla ilgili ülkemizdeki
mevzuat süreci detaylandırılarak iş güvenliği uzmanının nitelikleri, eğitimi, görevleri,
çalışma usul ve esasları açıklanmaya çalışmıştır.
3
I. BÖLÜM: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ(İSG)NE GENEL BAKIŞ
I.1.KAVRAMSAL ÇERÇEVE
I.1.1. İş Sağlığı Ve Güvenliği (İSG)
Yoğunlaşan küreselleşme hareketleri teknolojik ilerlemeleri de hızlandırarak
ülke ekonomilerini her geçen gün daha keskin bir rekabet mücadelesi ile karşı karşıya
bırakmaktadır. Ekonomik alanda yaşanan bu gelişmeler, çalışma hayatına bakış açısını
da önemli ölçüde değişime uğratmaktadır.
Özellikle son yıllarda bilimsel ve teknolojik alandaki gelişme o kadar hızlı
olmuştur ki, bugün dahi bu gelişmenin ürünü olan makine, araç gereç ve kimyasal
maddelerin insanlar üzerindeki bedensel ve ruhsal etkileri henüz kesin bir biçimde
ortaya konamamaktadır. Sanayileşme ve teknolojinin başlangıçtan beri bilinçsiz olarak
ve gelişi güzel yayılması iş kazalarını ve meslek hastalıklarını anormal şekilde
çoğaltmıştır.1 Ancak yapılan araştırmalar da göstermektedir ki, iş kazalarının %81 ’i
insan hatası, %17 ‘si işyeri ortamı koşulları ve %2 ‘si önlenemeyen nedenlerdir. Bu
sonuçlara göre iş kazalarının %98 ‘nin önlenebilir olması, İş sağlığı ve güvenliği(İSG)
konusunun önemini ve bu konuda yeterli, etkin önlemler alındığı takdirde iş kazası ve
meslek hastalıklarının önemli oranda azaltılabileceğini ortaya koymaktadır.2
Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”nde tanımladığı gibi; insan ihtiyaçları
sonsuzdur ve her ihtiyaç karşılandıkça bir sonraki ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. Ancak
insanın ihtiyaçlarını giderebilmesi veya haklarını kullanabilmesi için öncelikle onun
yaşama hakkı güvence altına alınmış olması gerekir. Bu güvence karşılandıktan sonra
diğer haklar için mücadele edilebilir veya onun gerçekleştirilebilmesi yönünde çaba
gösterilebilir.
Birçok çalışanın her yıl iş kazaları sonucu yaralanarak, sakat kalarak veya
yaşamını yitirerek, birçok çalışanın da kullandıkları zararlı maddeler nedeniyle meslek
1 Yıldırım, Gültekin, Galvano Sektöründe Meslek Hastalıkları Zehirlenmeler ve İlk Yardım, Yüzey İşlemler Dergisi Yayınları, y.y. 2005, s.110. 2 Güvercinci, Murat, “İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Yeni Dönem”, İşveren Dergisi, c.43, sy.9,
Ankara, Haziran 2005, s.28.
4
hastalıklarına tutularak zarar görmesi İSG kavramının doğmasına ve gelişmesine neden
olmuştur. İSG çalışmalarının amacı insan hayatını tehdit eden, genel olarak kaza ve
hastalık şeklinde ortaya çıkan tehlikelerden insanları korumak, zarar verici etkileri en alt
düzeye indirgeyerek insanların daha güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalışmalarını,
hayatlarını sürdürmelerini ve işgücü verimliliğini artırmayı sağlamaya yönelik
önlemlerin tümünü kapsar.
İSG konusuna gereken önem verilmediği takdirde çok boyutlu maliyetlerle
karşılaşılmaktadır. İş kazası veya meslek hastalığına maruz kalan işçi çalışma gücünün
tümünü ya da bir bölümünü sürekli ya da belirli bir süre kaybedeceği gibi hayatını da
kaybedebilir. İşçinin sakat kalması halinde iş göremezlik gelirine hak kazansa da gelir
düzeyinde bir azalma olacak, çalışma gücünü tamamıyla kaybedebilecek ve hatta
psikolojik ve ruhsal sorunlar ortaya çıkabilecektir.
İş kazaları işveren açısından da maliyetleri arttıran bir unsurdur. Doktor, ilaç,
tedavi masrafları, ölüm tazminatları, mahkeme masrafları, cezai ödemelerin yanı sıra,
üretim ve verimliliğin azalmasından dolayı ya da ürün teslimine bağlı olarak pazar
kaybından ötürü ortaya çıkan değişik maliyet kalemleri örnek olarak verilebilir.
İşçi ve işverenin uğradığı zararların yanı sıra, ülke ekonomisi açısından da
ortaya çıkabilecek sonuçlar çarpıcıdır. Özellikle yetişmiş insan gücü kaybı, sosyal
güvenlik primlerindeki kayıplar, çalışılmayan işgünü kayıpları, sosyal yardım
harcamalarında artışlar en çok dikkat çeken noktalardır.3
Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde çalışma hayatında başarıya ulaşmanın
yolunun; yalnız makine üzerine değil aynı zamanda insan unsuruna da yatırım yapmak
ve üretim araçları karşısında işgücünü koruyucu düzenlemeler getirmek olduğu
söylenebilir.4
3 Gerek, Nüvit, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Türk-Metal Sendikası Yayını, sy.12, Ankara,
1998, s.8. 4 Çöllü, İbrahim, “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine Genel Yaklaşım” Mühendis ve Makine Dergisi, c.38, sy.460, Ankara, Mayıs 1998, s.37
5
Nitekim Anayasa’da da sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamak herkesin hakkı
olarak düzenlendiği noktasından hareket edilirse, İSG düzenlemeleri yaşam ve sağlık
hakkının hayata geçirilmesinde en önemli adımı oluşturmaktadır.5
Dar anlamda İSG; işin yapılması sırasında işyerindeki fiziki çevre şartları
sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin ortadan
kaldırılması veya azaltılması ile ilgilenen bilim dalıdır.
Geniş anlamda ise bir kuruluşun gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm
insanların (çalışanların, geçici işçilerin, alt yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin,
müşterilerin ve işyerindeki herhangi bir kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden
faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.6
Genel anlamda, hem çalışanları korumayı(İş Güvenliği), hem de bütün
işletmenin ve üretimin güvenliğini, yani etraftakilerin ve çevrenin korunmasını da esas
alan tedbirlerin bütünüdür.
Bir başka ifadeyle İSG, işyerinde çalışan işçilerin, sağlığını ve iş güvenliğini
sağlamayı, bunun için işyerinde doğabilecek, iş kazası ve meslek hastalıkları gibi her
türlü riske karşı gerekli tedbirleri almayı, bu husustaki şartları yerine getirmeyi, bu
hedefleri yerine getirmeye yardımcı olabilecek araç gereçlerin noksansız
bulundurulmasını öngören, genelde bunların uygulanmasından işverenin sorumlu
tutulduğu ve/fakat işçilerin de, öngörülen tedbirlerle ilgili olarak usul ve şartlara
uymalarını isteyen bir kavramdır.7
Her işçinin, maddi ve manevi varlığını tehdit eden risklerden arınmış, sağlıklı ve
güvenli bir ortamda çalışma hakkı vardır. Fakat bunun sosyal bir ihtiyaç olarak ortaya
çıkması yakın zamanların olgusudur ve İSG kavramı olarak doğuşunda ise,
sanayileşmeyle ortaya çıkan işçi sınıfı önemli etken teşkil etmiştir.
İSG kavramı içerik bakımından “iş sağlığı” (önceleri işçi sağlığı olarak
kullanılmasına rağmen, daha sonra iş sağlığı olarak kullanılmaya başlanmıştır) ve “iş
güvenliği” olmak üzere iki farklı kavramdan oluşmaktadır. Ancak iş sağlığı ile iş 5 Bayram, Fuat,Türk İş Hukukunda İş Sağlığı ve Güvenliği Denetimi, Beta Yayını, İstanbul, 2008, s.3. 6 Seyyar, Ali, Sosyal Siyaset Terimleri, Beta Yayınları, İstanbul, 1997, s.28 7 http://www.isguvenligiuzmani.com., Erişim: 21 Kasım 2009.
6
güvenliği kavramları birbirinden kolayca ayırt edilemediği gibi, sağlık ve güvenlik
sürekli birbirleri ile etkileşim halinde olan kavramlar olduğu için, günlük hayatta da
görüldüğü üzere İSG tek bir kavram olarak kullanılmaktadır. Bu iki kavramın ayrı ayrı
değerlendirilmesi ancak, alınacak önlemler ve araştırma noktalarında büyük ölçüde
yarar sağlayacaktır.
İş sağlığı; “Daha ziyade, iş ortamında sağlığı etkileyen mevcut ve muhtemel risk
faktörleri karşısında işçinin sağlığının korunması“8 na yönelik kurallar içerirken, iş
güvenliği; “işte kullanılan bütün araç, gereç ve maddelerin kullanım ve varlığından
doğabilecek risklerin ve bunlara karşı alınacak koruma” tedbirlerinin tespitini içerir.
İSG ise; “işyerinde işten, iş ortamından, çalışma çevresinden ve çalışmaktan doğan
bütün riskler karşısında, çalışanların korunması ve bu korumanın sağlanması için
alınması gereken tedbirlerdir.”9
İşyerindeki riskleri önlemek bakımından işveren, sadece işin niteliğine uygun
koruyucu malzemeler vermekle yükümlü olmayıp, verilen malzemelerin kullanılmasını
sağlamak ve bunun uygulanıp uygulanmadığını sürekli ve etkin bir biçimde
denetlemekle de yükümlüdür.
Zaman içinde sanayileşme, teknolojik gelişme ve insan hakları konularında
mevzuatta yaşanan gelişmeler, İSG kavramının içeriğinin de genişlemesi sonucunu
getirmiştir. İSG kavramında iki konuda önemli gelişme olmuştur; ilki işçi kavramının,
sadece işçiler olmaktan öte bütün çalışanları kapsayacak şekilde genişlemesi, diğeri de
işyerinin, sadece işyeri ortamı olmaktan öte, yaşama çevresini (çevrenin korunması,
sağlıklı bir konutta yaşama, beslenme, ulaşım emniyeti, ilk yardım, sosyal güvenlik,
yabancılaşma ve kentleşme gibi) de kapsayacak şekilde gelişmiş olmasıdır.
Hem Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ’nün hem de Dünya Sağlık Teşkilatı
(WHO) ’nun iş güvenliğine yaklaşımı, çalışanın fizik ve ruhsal bakımdan tam bir iyilik
hali içinde bulunması şeklindedir. 10
8 Arıcı, Kadir, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Dersleri, TES-İŞ Eğitim Yayınları, Ankara, 1999, s.49. 9 Arıcı, Kadir, a.g.e., s.51. 10 Keleş, Rüstem, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kavramı ve Kavramla İlgili Yeni Perspektifler”, İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.22, Yıl 4, Ankara, Kasım-Aralık 2004, s.1.
7
ILO ve WHO ’ya göre günümüzde iş sağlığının temelde üç odak noktası vardır.
Bunlar:
• İşçi sağlığının ve çalışma kapasitesinin korunması ve iyileştirilmesi,
• Çalışma ortamının ve iş uygulamalarının güvenlik ve sağlığa yönelik olarak
iyileştirilmesi,
• İş organizasyonunun ve çalışma kültürünün, işyerinde sağlık ve güvenliği
destekleyecek şekilde geliştirilmesi ve bu yapılırken olumlu bir sosyal ortamın ve
problemsiz bir çalışmanın sağlanması ve böylelikle işletme veriminin artırılması11
şeklindedir.
Sonuç olarak; İSG çok disiplinli ve uygulamalı bir bilim dalı olarak, sağlık ve
güvenlik olgusunu tüm çalışanlar için teknik, sosyo-psikolojik ve ekonomik açılardan
ele alarak yorumlayan ve geliştiren, bunu yaparken çalışma hayatındaki değişmeleri,
teknolojik gelişmeleri, çevresel faktörleri de dikkate alarak çalışanların ihtiyaçlarındaki
değişmelere yönelik sürekli iyileştirmeyi sağlayacak çözümler üreten bir sistemler
bütünüdür, denebilir.12
I.1.2. İş Kazası Ve Meslek Hastalığı
I.1.2.1. İş Kazası Kavramı Genel anlamda kaza, ”kasıt söz konusu olmaksızın, beklenmedik ve sonucu arzu
edilmeyen bir olayın ortaya çıkardığı zararla ifade edilebilen her durum”13 olarak ifade
edilmektedir.
Bir başka ifade ile kaza, “olaylar zincirinde beklenmedik ve hatalı bir davranış
ya da teknik bir arıza nedeniyle ortaya çıkan, sonucunda her zaman bir sakatlanma,
ölüm ya da tahrip görülmese bile belirli bir faaliyetin tamamlanmasını engelleyen bir
olay ” 14 dır.
11 Keleş, Rüstem, a.g.m., s.17. 12 Keleş, Rüstem, a.g.m., s.19. 13 Altan, Zühtü-Gerek, Nüvit-Güven, Ercan, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Ünv. Yayınları, No:79, Eskişehir, 1998, s.376. 14 Akkök, Ayşe, İş Kazalarının Maliyeti ve İş Güvenliği, MPM Yayınları, No:204, Ankara,1997, s.26.
8
İş kazası Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından “belirli bir zarara ya da
yaralanmaya neden olan beklenmeyen ve önceden tahmin edilemeyen bir olay”15
şeklinde tanımlanırken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “önceden
planlanmamış, çoğu zaman kişisel yaralanmalara, makine, araç ve gereçlerin zarara
uğramasına, üretimin bir süre durmasına neden olan olay”16 olarak tanımlanmaktadır.
İş kazası kavramı, kazanın çalışma hayatında gerçekleşen halini oluşturur ve
mesleki risklerin en önemlisisdir. İş güvenliği anlamında bir olayın iş kazası olarak
kabul edilebilmesi için, olayın işyeri ve çalışma ile bağlantısı olması gerekmektedir.17
Nitekim doktrinde de iş kazası “sigortalıyı işveren otoritesi altında bulunduğu
sırada gördüğü iş veya işin gereği dolayısıyla, aniden veya dıştan gelen bir etkiyle
bedensel ya da ruhsal zarara uğratan olay”18 olarak tanımlanmaktadır.
Teknik açıdan ise iş kazasının “önceden planlanmamış, bilinmeyen ve kontrol
altına alınamamış, çevresinde sakınca yaratabilecek olay”19 veya “güvensiz fizik-
mekanik koşullarla, güvenliksiz kişisel davranışlardan meydana gelen kazalar”20
şeklinde ifade edildiği görülmektedir.
Ekonomik ve teknik açıdan iş kazasının “sonuca göre bir ayırım yapmaksızın,
malzemeye, hammaddeye veya işçiye zarar veren tüm olayların kapsam içine alınması
gerektiği”21 ileri sürülürken, yasada ve doktrinde ise temel olarak dıştan gelen etki
sonucunda kişinin beden ve ruhsal olarak zarara uğraması olayı, temel etken olarak
vurgulanmaktadır.
Nitekim 5510 sayılı SSGSS Kanununun m.13’de iş kazası;
• Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
15 Turan, Güngör, “Bağ-Kur Kanunu Açısından İş Kazası Kavramı ve Hukuki Sorunları”, Kamu-İş
Sendikası, İş Hukuku ve İçtihat Dergisi, c.3, Ankara,Temmuz 1994, s.116. 16 Tufan, Beril, Göçmen İşçilerde İş Kazaları, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü Yayın No: 556, Ankara, 1994, s.30. 17 Karakaş, İsa, SGK İş Kazası Uygulamaları ve İş Kazası Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009,
s.13. 18 Tuncay, A.Can-Ekmekçi, Ömer, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayını, İstanbul, 2005, s.269. 19 Manço, Altay,”İş Kazaları Tanımı Nedenleri”, Dokuz Eylül Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi, c.9, sy.1, İzmir,
1994, s.105. 20 Gerek, Nüvit, a.g.e., s.20. 21 Akkök, Ayşe, a.g.m., s.28.
9
• İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve
hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri dışında,
• Sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi
nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
• Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
• Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi
sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan
olay şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre, sigortalının işyerinde fakat çalışma saatleri dışında geçirdiği
kaza da iş kazası olarak kabul edilmektedir. Zira sigortalı o sırada işverenin otoritesi
altındadır ve işverenin gördüğü ekonomik faaliyeti sürdürmek için oradadır.
Bunun yanı sıra “sigortalının göreviyle bağlantılı olmayan bir yere gitmesi ve
burada zarar bir verici olayla karşılaşması halinde, olayın hoşgörü sınırları içinde
değerlendirilebilecek bir zaman kesiti içinde meydana gelmesi durumu da”22, iş kazası
olarak kabul edilmektedir. Burada önemli olan; kazanın işverenin sigortalıya verdiği
görevle ilgili olması ve görevin yapıldığı süre içinde meydana gelmesidir.
Yine kanun gereği, kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan
zamanlarda uğrandığı kaza da iş kazası olarak kabul edilmektedir.
Son durum olarak sigortalının işverence sağlanan bir araçla işin yapıldığı yere
gidiş gelişi sırasında meydana gelen kaza da iş kazası olarak kabul edilmektedir. Aracın
işveren tarafından tahsis edilmesi yeterli kabul edilmiş, eski kanunda yer alan “toplu
olarak götürülüp getirilmeleri” ibaresi kaldırılarak kapsam genişletilmiştir.
Yukarıda görüldüğü gibi, 5510 sayılı SSGSS Kanunun 13. maddesinde iş
kazasına ilişkin hükümde iş kazası kavramının ne olduğu ile ilgili bir tanımlama
yapılmaktan öte, hangi durumlarda meydana gelecek kazaların, iş kazası olarak kabul
edileceği açıklanmaktadır.
22 YHGK, 05.06.1996 96/228- 454 Sayılı Kararı.
10
Sosyal güvenlik hukuku açısından bu şekilde düzenlenen iş kazası kavramı, iş
hukuku bakımından daha dar kapsamda ele alınmıştır. Buna göre işverenin İSG
konusunda yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğan kaza iş kazası olarak
değerlendirilmektedir.23
SGK anlamında iş kazası için gerekli bir unsur olmayan “istenilmeyen olay”, iş
hukuku anlamında iş kazası için gerekli bir unsurdur. İşçinin ya da üçüncü kişinin
isteyerek meydana getirdiği zararlar iş hukuku anlamında iş kazası sayılmaz ve
işverenin sorumluluğunu doğurmaz. Örneğin; işçinin işyerinde intihar etmesi olayı ya
da işyerinde bir düşmanı tarafından vurulması olayı, SGK Mevzuatı açısından olay
işyerinde gerçekleştiği için iş kazası sayılırken, iş hukuku açısından iş kazası sayılmaz
ve işverenin sorumluluğu aranmaz. Gerçekleşen olayın iş hukuku anlamında iş kazası
sayılması ve işverenin sorumluluğunun doğabilmesi için, kaza ile zarar ve kaza ile
işveren tarafından yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının (neden-sonuç ilişkisinin)
bulunması ve maddi bir zararın varlığı gerekir. 24
Şimdiye kadar verilen işkazası tanımlarının hemen hepsinde ortak unsur ani
olarak meydana geldiği ve zarar verdiği yönündedir. Ancak böyle bir yargının
kabülünün her zaman için mümkün olmadığını ifade eden görüşler de vardır. Nitekim
bazen meydana gelen iş kazası olaylarında aniden meydana gelme durumunun
istisnaları yaşanabilir. Örneğin; çöken bir maden ocağında göçük nedeniyle ani olarak
ölen işçilerin yanısıra, göçük nedeniyle havasızlıktan ölebilecek işçilerin durumu bu
istisnalardan biridir. Bu işçiler yönünden kazanın ani olarak meydana gelmeyeceği,
olayın niteliğine göre makul sayılabilecek bir sürenin geçmesi ile gerçekleşeceği
belirtilmektedir.25
Bütün bu tanımlamalar çerçevesinde iş kazası; sigortalının, işverenin otoritesi
altında çalışmakta iken dışarıdan gelen, olayın niteliğine göre aniden veya makul bir
süre içerisinde oluşan, beklenmeyen, zarar veren ve sigortalının ruhsal ve bedensel zarar
görmesine neden olan kaza olarak tanımlanabilir.
23 Bayram, Fuat, a.g.e., s.221. 24 Yılmaz, Gürbüz, “İş Kazalarının Hukuksal Boyutu”, www.işgüvenliği.net, Aralık 2004, Erişim: 10 Ocak 2010. 25 Kılıçoğlu, Mustafa, Tazminat Esasları ve Hesap Yöntemleri, Adil Yayınevi, Ankara, 1998, s.101.
11
İş kazalarının meydana gelmesine, teknik, sosyal, psikolojik ve fizyolojik pek
çok etken neden olabilir. Çalışan kişinin kendisi, çalıştığı işyeri, işyerindeki arkadaşları,
çevresi, kullandığı makine ve malzemeler, araç gereçlerin her biri iş kazasının
nedenidir. Bu sayılanların hepsi birbiri ile etkileşim içinde olan faktörlerdir.
Kaza nedenleri, klasik yaklaşım biçiminde iki temel grup içinde toplanmaktadır.
Bunlardan birincisi; güvensiz koşul da denilen fiziksel ve mekanik çevre faktörleridir.
Bir başka deyişle bireyin dışında oluşan ve yine onun iradesinin dışında kalan
koşullardır. Ancak bugün fiziksel çevre, güvensiz koşulların ortaya çıkmasında tek
faktör olarak düşünülmemekte, buna karşılık bireyin fiziksel ve psikolojik özelliklerinin
de etkili olduğu kabul edilmektedir. İkincisi ise; güvensiz hareketler olarak adlandırılan
bireyin bilinçli ya da bilinçsiz davranışlarıdır.26 Burada vurgulanmak istenen husus, bu
güvensiz koşulların ve güvensiz hareketlerin oluşumunda etken olan bazı temel
nedenlerin varlığıdır.
Güvensiz koşul olarak adlandırılan fiziksel ve mekanik çevre faktörleri içinde;
makinelerin (yeni teknolojiyle üretilen makinelerdeki bilinmezlikler, makinelerin
bakımının yapılmaması gibi), üretim organizasyonlarının (uzun çalışma süreleri, işe
uygun olmayan işçi alımı, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması gibi) ve çevresel
faktörlerin (aşırı ışık, gürültü, sıcaklık gibi) yol açtığı durumlar kaza nedenleri olarak
değerlendirilmektedir. Örneğin; bazı araştırmalar yaşam koşullarının yetersiz olduğu
yoksul bölgelerde kurulmuş olan işletmelerde kaza oranlarının daha yüksek olduğunu,
kötü beslenmenin olumsuz etkilerini, pis ve özellikle terletici işlerde çalışanların kazaya
uğrama olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.27
Güvensiz hareket olarak adlandırılan bireyin davranışlarından kaynaklanan kaza
nedenleri arasında ise çalışanın kişisel özellikleri (yaş, cinsiyet, kıdem gibi) fizyolojik
faktörler (fiziksel rahatsızlıklar, uykusuzluk, yorgunluk gibi) ve psikolojik faktörler
(ailevi ve ekonomik sorunlar, duygusal durum, moral, stres gibi) önemli bir yer
tutmaktadır. Nitekim yapılan araştırmalar, tecrübeli, kıdemli ve de evli işçilerin daha az
kazaya maruz kaldıklarını, buna karşılık genç ve tecrübesiz işçilerin, reflekslerini 26 Yıldırım Gültekin, a.g.e., s.100. 27 Sabancı Alaettin, “İş Sağlığı-İş Güvenliği ve Ergonomi”, TMMOB, İş Sağlığı İş Güvenliği Kongresi
Bildiriler Kitabı, Adana, 2001, s.288.
12
yitirmekte olan yaşlı çalışanların, görme, işitme, koku alma gibi duyuları zayıflamış,
geleceklerinden endişeli, tedirgin ve duygusal özellikleri ağır basan kişilerin kaza
yapmaya daha yatkın olduklarını göstermektedir.28
İş kazalarına “dıştan gelen etkenler kadar kişisel ve çevresel faktörlerin de etkide
bulunduğu”29 ve “iş kazalarının sadece % 2’sinin kaçınılmaz sebeplerden ortaya çıktığı,
kalan miktarların önlenebileceği”30 belirtilmektedir.
I.1.2.2. Meslek Hastalığı Kavramı Meslek hastalığı kelimenin kökeninden de anlaşılacağı üzere sigortalının yaptığı
işten kaynaklanan bir hastalıktır. Bir hastalığın meslek hastalığı sayılması için söz
konusu hastalık ile sigortalının yaptığı iş arasında uygun illiyet bağının bulunması
zorunludur. Meslek hastalığından söz edebilmek için uğranılan hastalık veya sakatlığın
(ve hatta ölümün), sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir nedenle
ya da işin yürütüm koşulları yüzünden ortaya çıkması gerekir.
5510 sayılı SSGSS Kanununun 14. maddesinde meslek hastalığı tanımlanırken,
• 5510 sayılı Kanun gereği sigortalı işçi olmasına,
• Sigortalının çalıştığı işyerinden kaynaklanmasına,
• Sigortalının yaptığı işin niteliğinden kaynaklanmasına,
• Bu hastalığın tekrarlayan bir hastalık olmasına,
• Sigortalının geçici veya sürekli olarak sakat kalması ya da ruhsal olarak
kayba uğramasına dikkat çekilmektedir.
İşin yürütüm koşulları içinde kimyasal, fiziksel ve biyolojik etkenler yer aldığı
için, hastalığın meslek hastalığı olup olmadığı, ortaya çıkış zamanı ve ilgili diğer
28 Sabancı, Alaettin, a.g.m., s.284. 29 Orhun, Haluk, İş Kazalarının İş Yerindeki Fiziksel Etmenlere Bağlı Olarak İncelenmesi, MPM Yayınları, No:284, Ankara, 1983. 30 Çiftlikli, Mehmet, “Sosyal Güvenliği Bütünleştirmede Türkiye’de İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Konusunda Alınabilecek Tedbirler”, ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.1, Ankara, Kasım, 1987, s.48.
13
özellikler Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliğinde31 belirtilmektedir.
Mevcut düzenleme çerçevesinde meslek hastalığına uğrayan kişinin öncelikle
5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılması gerekir. Aksi takdirde meslek
hastalığına tutulan kişi için gerekli yardımlar yapılmamaktadır.
Bunun yanısıra meslek hastalığı, yapılan işin sonucu olarak ortaya çıkmalıdır.
Diğer bir ifade ile belirli bir mesleğe mensup kişilerin uğradığı hastalıktır. 5510 sayılı
Kanunda sigortalının yaptığı iş ve çalıştığı işyerinden kaynaklanan rahatsızlıklar
haricindeki hastalıklar, meslek hastalığı tanımına alınmamıştır.
Meslek hastalığına yakalanan sigortalının bu hastalık sonucu geçici veya sürekli
olarak bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması, kendisine yapılacak sigorta yardımları
için bir başka ön koşuludur.
Meslek hastalığı, aniden ortaya çıkmayıp uzun zaman süresince meydana
geldiğine göre, bir kişinin işten ayrıldıktan sonra da meslek hastalığına yakalanma
ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda, meydana gelen hastalığın meslek hastalığı sayılıp
sayılmayacağı veya meslek hastalıklarının işten ayrıldıktan en geç ne kadar süre sonra
ortaya çıktığı takdirde çalışılan işten dolayı meydana geldiğinin kabul edileceği, ilgili
yönetmelikte ve eki meslek hastalıkları listesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Meslek hastalığına yakalanan sigortalının Kurum yardımlarından
yararlanabilmesi için, çalıştığı işte meslek hastalığına tutulduğunun hekim raporu ile
tespiti gerekmektedir.
Meslek hastalıkları; tesisin üretimine, kullandığı kimyasallara, hammaddeye,
ekipmanlara, sektöre göre çeşitlilik gösterir.
Meslek hastalığı, iş kazasından farklı olarak bütünüyle mesleksel niteliklidir.
Yani iş kazasının çalışılan işle ilgisi bulunması şart olmadığı halde, meslek hastalığının
yapılan işin sonucu olarak ortaya çıkması zorunludur. Diğer bir anlatımla meslek
hastalığı, belirli bir mesleğin (işin) ifası sonucu o mesleğin (işin) nitelik ve yürütüm
şartlarının doğurduğu bir sakatlık veya hastalıktır. Bunun yanı sıra, sigortalının çalıştığı 31 11.10.2008 Tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete.
14
işyerinin şartları ve durumuyla da ilgili olabilir.32 Meslek hastalığını iş kazasından,
ayıran en önemli nokta, kaza gibi aniden ortaya çıkmaması, işin yürütülme koşulları
nedeniyle zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkan bir rahatsızlık olmasıdır.33 Örneğin
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliğinin 20.maddesine göre, “Pnömokonyoz” hastalığının meslek hastalığı
sayılabilmesi için, sigortalının, havasında Pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte
toz bulunan yeraltı ve yerüstündeki işyerlerinde toplam olarak en az 3 yıl çalışmış
olması şarttır. Ancak belirli şartlar varsa Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun
kararı ile 3 yıllık süre indirilebilmektedir.
İlgili yönetmelikte ve eki meslek hastalıkları listesinde ismi bulunmayan bir
hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerine çıkabilecek uyuşmazlıklar,
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nca karara bağlanmaktadır. Yüksek Sağlık Kurulu
kararlarına karşı sigortalı mahkemeye başvurabilmektedir.
Sanayinin gelişmesiyle birlikte yeni teknolojilerin veya yeni maddelerin
kullanımıyla yeni meslek hastalıklarının ortaya çıkabileceği, iş kazalarına oranla
işyerinde üretim süreci içinde daha geniş bir işçi topluluğunun sağlığını tehdit
edebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu noktada meslek hastalığı açısından riskli işler ve
işyerlerinde, çalışma ortamı ile ilgili teknik bilgilerin düzenli aralıklarla ve devamlı
olarak takip edilmesi İSG faaliyetlerinin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.34
Meslek hastalıklarının nedenleri beş grupta toplanmaktadır.
• Kimyasal maddelerden meydana gelen hastalıklar.35
• Mesleki deri hastalıkları.36
32 Tuncay, A.Can, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayını, 9. Basım, İstanbul, 2000, s.227. 33 Ayhan, Abdurrahman, “506 Sayılı Kanuna Göre İKMH Halinde Sigortalılara Yapılan Yardımlar”, Anodolu Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi, Yıl 15, Kütahya, 1989, s.286. 34 Gerek, Nüvit, a.g.e., s.29-30. 35 İlaç sanayi, cam sanayi, kimya sektörü, lastik, seramik sanayi, deri sanayi, kaynak ve lehim işleri gibi alanlarda daha sık görünür. 36 Cilt dış etkenle sürekli temas halinde olduğundan, çeşitli kimyasal maddelerin, ilaçların, boyaların kullanıldığı, plastik işlerinde, madeni eşya imalatında, kömür damıtma işlerinde, çimento, yapı malzemesi imalatında, daha sık görülür.
15
• Solunum sistemi hastalıkları.37
• Bulaşıcı mesleki hastalıklar.38
• Fiziki şartlardan meydana gelen hastalıklar.39
I.1.2.3. İş Kazalarının Ve Meslek Hastalıklarının Sonuçları İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi ve azaltılması noktasında
işverenlere ciddi sorumluluk yükleyen mevzuat hükümlerine uymamanın sonucunda
çeşitli riskler ve yaptırımlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
İşverenler, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. md.si uyarınca işyerinde meydana
gelen iş kazalarını ve tespit edilecek meslek hastalığını en geç 2 işgünü içinde yazılı
olarak ÇSGB Bölge Müdürlüğüne 5510 sayılı Kanunun 13.md.si uyarınca ise 3 işgünü
içinde SGK ‘ya bildirmek zorundadırlar. Bu bildirimi zamanında yapmayan işverenlere
idari para cezası uygulanmaktadır. Bunun yanısıra işyerinde yaşamsal bir tehlike
mevcutsa işin durdurulması veya işyerinin kapatılması söz konusu olabilecek, yaş
cinsiyet ve sağlık durumlarına uygun olmayan işlerde çalıştırılan işçiler varsa, bu işçiler
çalışmaktan alıkonabilecktir. Söz konusu idari sorumluluğun yanında hukuki tazminat
ve cezai (hapis cezası) sorumluluklar da doğabilecektir.
İşverenin işçisini koruma ve gözetme borcuna aykırı hareket etmesi sonucu iş
kazası veya meslek hastalığına uğrayan ve ruhen ve/veya bedenen zarar gören işçi,
işveren aleyhine maddi ve/veya manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.
İşverenin hukuki sorumluluğunun doğması için yapılan iş ile olay arasında illiyet
bağının olması şarttır.
İş kazaları sonucunda talep edilebilecek tazminatlar koşullara bağlı olarak farklı
şekillerde düzenlenmiştir.
37 İşyerlerinde çeşitli nedenlerle oluşan tozlar; tozun niteliği, ortamdaki yoğunluğu, kişinin duyarlılığı
ve solunan miktara bağlı olarak bronşitten akciğer rahatsızlıklarına ve hatta kansere kadar değişik durumlar yaratabilir.
38 Deri, hayvancılık, kanalizasyon işlerinde çalışanlarda görülen şarbon, ruam, brusella gibi parazit ve bakterilerin neden olduğu hastalıklarıdır. 39 Gelişen teknolojilere bağlı olarak ışınlardan, gürültü ve titreşimden kaynaklanan röntgen ve cam sanayinde, dökümhaneler, eritme fırınları, un fabrikaları ile inşaat araçlarıyla çalışanlarda ve müzik ile uğraşanlarda daha sık görülen hastalıklardır.
16
aa. Manevi Tazminat; İşçinin, işverenden isteyebileceği manevi tazminat; 818
sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine göre, zarara uğrayan kişiye veya bu nedenle
vefat eden kişinin ailesine, olayın oluş şekli, kusur oranları, tarafların sosyal ve
ekonomik durumları, çekilen acı, elem ve ıstıraplar, dikkate alınarak hakimin takdir
edeceği uygun bir miktar paradan ibaret olup, matematiksel yönden herhangi bir hesabı
gerektirmemektedir.
bb. Maddi Tazminat; İşçinin, işverenden isteyebileceği maddi tazminat ise,
sigorta giderleriyle karşılanamayan kısmın ödetilmesi esasına dayanmaktadır. Daima
matematiksel yönden hesaplamayı gerektiren ve zararın gerçek miktarını bulmaya ve
karşılamaya yönelik bir tazminat çeşididir.
cc. Destekten Yoksunluk Tazminatı; Bu tazminat, iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu ölümlerde, ölen kimsenin destek olduğu kişiler tarafından işverenden
istenebilecek bir tazminat türüdür.40
I.1.3. İş Güvenliği Uzmanlığı
Çok boyutlu bir kavram olan İSG’nin işletmelerde etkin bir şekilde
sağlanabilmesinin ekip çalışması ile mümkün olabileceği, diğer bir deyişle İSG’nin
farklı disiplinlerin bileşiminin bir parçası olduğu pek çok kaynakta ifade edilmektedir.
Söz konusu ekibin en önemli parçalarından birini de iş güvenliği uzmanı
oluşturmaktadır. Yazılı hukuk mevzuatına sahip olan ülkelerde genellikle bir üst tanım
olarak benimsenen iş güvenliği uzmanı kavramına, uluslararası alandaki
düzenlemelerde ayrıntılı olarak yer verilmediği gibi, niteliğinin ne olacağı, hakları ve
sorumlulukları hakkında da herhangi bir hüküm yer almamaktadır. ILO düzeyinde iş
güvenliği hizmetlerine ilişkin temel normlar; İş Sağlığı ve Güvenliği ile Çalışma
Ortamına İlişkin 155 sayılı Sözleşme ve İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin 164 sayılı
Tavsiye Kararıdır.
40 İşverenden tazminat istenebilmesi için, destek durumundaki işçinin ölümü ile yardım gören kişilerin
para ile ölçülebilecek bir zarara uğramış olmaları gerekmektedir. Yargıtay kararlarına göre, ölen kişinin destek sayılabilmesi için, destek olduğu kişilere düzenli olarak yardımda bulunma gücüne sahip olması ve davacıların da buna muhtaç olması gerekmektedir.
17
155 sayılı sözleşmenin 16.md’si ve devamında ISG hizmetlerinin işletme
düzeyinde nasıl uygulanacağına ilişkin hususlar hükme bağlanmıştır. Özellikle
19.md’de iş güvenliği uzmanı ile işletme arasında ne tür bir ilişkinin kurulabileceği
genel hatlarıyla ele alınmıştır. İş güvenliği uzmanı yerine teknik danışman kavramı
kullanılan ilgili maddede; “İşletmedeki işçilerin veya temsilcilerinin bulunması
durumunda, işletmedeki temsilci kuruluşların ulusal yasa ve uygulamaya uygun olarak,
işleri ile ilgili iş sağlığı ve güvenliğinin bütün safhalarında incelemelere katılmasının ve
bu konularda işverence onlara danışılmasının sağlanması, bu amaçla karşılıklı anlaşma
halinde işletme dışından teknik danışmanlar getirebilmeleri sağlanmalıdır” hükmü yer
almaktadır.
Bu hüküm iş güvenliği uzmanlığına ilişkin olarak iki noktaya dikkat
çekmektedir. İlk olarak, iş güvenliği uzmanının, İSG’nin tüm aşamalarında incelemelere
katılmasının ve işverenlerce kendisine danışılmasının sağlanmasından söz edilerek, iş
güvenliği uzmanının “işlevi” ne ilişkin bilgi verilirken, ikinci olarak, iş güvenliği
uzmanının işletme dışındaki teknik danışmanlardan da olabileceği kabul edilmektedir.
İş güvenliği uzmanlığına ilişkin olarak ILO, 164 sayılı Tavsiye Kararı’nda daha
esnek davranmıştır. Tavsiye Kararı’nın konuya ilişkin hükmü olan m. 13 şöyledir;
“işletmenin faaliyetleri açısından gerekliyse ve hacmi açısından uygulanabiliyor ise:
• Teşebbüsün bünyesinde, diğer teşebbüslerle ortaklaşa veya dışarıdaki bir
kurum ile yapılacak sözleşmeler uyarınca bir iş sağlığı servisi ve bir iş
güvenliği servisinin mevcudiyeti için hüküm tesis edilmelidir,
• İSG ile ilgili belirli problemleri danışmak amacıyla uzmanlara başvurması
veya bu problemleri karşılayacak önlemlerin uygulanmasının gözetimi için
hüküm tesis edilmelidir”.
Bu hüküm iş güvenliği uzmanlığına ilişkin bazı noktalara açıklık getirmektedir.
İlk olarak, iş güvenliği biriminin oluşturulmasına yönelik olarak, işletmede yürütülen
faaliyetin niteliğinin ve işletmenin hacminin dikkate alınacağı belirtilmiş ancak bu
nokta da üye ülkelere esneklik tanınmıştır. Bu çerçevede;
• İş güvenliği uzmanı, işletmenin kendi bünyesinde istihdam edilebilir,
18
• İş güvenliği uzmanı, diğer işletmelerle ortaklaşa bir ilişki kurarak
sağlanabilir,
• Yada dışarıdan hizmet alarak sağlanabilir,
Yukarıdaki veriler ışığında değerlendirildiğinde, 155 sayılı sözleşme işletme
dışından da iş güvenliği uzmanı istihdam edilmesine olanak tanırken, 164 sayılı tavsiye
kararı bu hükmü açarak iş güvenliği uzmanı ile işletme arasında kurulabilecek 3 değişik
ilişkiyi düzenlemiştir. Bunun yanı sıra yine tavisye kararında iş güvenliği birimine
ilişkin karar alma sürecinde işletmede yürütülen faaliyetin niteliğinin ve işletmenin
hacminin göz önüne alınması gereğinden bahsedilmesi de üzerinde durulması gereken
önemli bir husustur.41
155 sayılı sözleşme ve 164 sayılı tavsiye kararında iş güvenliği uzmanlarının
göevleri 3 ana başlıkta toplanmıştır. Bunlar;
• İşletmelerdeki işlerle ilgili iş güvenliğinin tüm aşamalarında incelemelere
katılmalı,
• Bu konularda her aşamada işverene danışmanlık yapmalı,
• iş güvenliğine ilişkin sorunları karşılayacak önlemlerin uygulamasını
gözetmelidir.
Avrupa Topluluğu Normları’nda iş güvenliği ve iş güvenliği uzmanlığı ile ilgili
düzenlemeler incelendiğinde ise; 89/391 Sayılı Çerçeve Yönerge’nin 7.maddesinin iş
güvenliği uzmanlığı ile ilgili temel norm olduğu görülmektedir. “Koruyucu ve Önleyici
Hizmetler” kenar başlıklı bu maddeye göre ;
• İşverenin m.5 ve 6’daki yükümlülüklerine göre; işletmedeki muhtemel iş
risklerinin önlenmesi ve bunlara karşı korunmaya ilişkin faaliyetleri yerine
getirmek için işveren bir veya daha fazla işçi (iş güvenliği uzmanı)
çalıştırabilir.
41 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslar Arası Hukukta İş Güvenliği Uzmanlığı, Beta Yayınları, İstanbul, Temmuz 2006, s.11-14.
19
• Bu faaliyetlerde çalışan iş güvenliği uzmanları, iş risklerinin önlenmesi veya
bu risklere karşı korunmaya ilişkin faaliyetleri dolayısıyla mağdur bir
duruma getirilmezler. Bu yönergeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine
getirmek üzere iş güvenliği uzmanlarına gerekli zaman verilmelidir.
• İşletmede bu gibi koruyucu ve önleyici faaliyetleri düzenlemek için uzman
personelin olmaması durumunda, işveren işletme dışından uzman personelin
veya hizmetlerin yardımından yararlanabilir.
• İşveren dışarıdan iş güvenliği konusunda yardım aldığında, iş güvenliği
uzmanlarını, işçilerin sağlık ve güvenliğini etkileyen veya etkilemesinde
şüphe edilen faktörler konusunda bilgilendirmeli ve md.10(2)’deki bilgilere
erişimleri sağlanmalıdır.
• Görevlendirilen iş güvenliği uzmanı, gerekli temel uzmanlık bilgilerine sahip
olmalıdır.
• Görevlendirilen iş güvenliği uzmanı veya dışarıdan hizmet sağlayan iş
güvenliği kurumu uzman personel sayısı, işletmenin büyüklüğü veya
işçilerin maruz kalacağı zararın niteliğini de dikkate alınarak, sayıca yeterli
olmalıdır.
• Bu madde bağlamında sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve bu
risklere karşı korunmanın sağlanması, hizmetin işletme içerisinden veya
dışarıdan olmasına bakılmaksızın, bir veya daha fazla sayıda iş güvenliği
uzmanının sorumluluğu altındadır. Gerekli durumlarda işletmedeki iş
güvenliğinden sorumlu bu kimseler birlikte çalışmalıdır.
• Üye devletler, işletmelerin büyüklüğü ve faaliyetlerin niteliği dikkate
alınarak, kendisi de gerekli uzmanlığa sahip olması koşulu ile işverenin, bu
önlemlerden bizzat sorumlu olabileceği işletme kategorileri belirleyebilirler.
• Üye devletler, gerekli olan temel uzmanlık konularının yanı sıra işletme
büyüklüğü ve risk derecesine göre gerekli asgari uzman sayısını da
belirleyebilirler.
20
Yönergenin yukarıdaki hükmü incelendiğinde şu sonuçlara ulaşılmaktadır:
1. İşverene, iş güvenliği önlemlerini almakla görevli uzmanı işletmesinde işçi
statüsünde çalıştırma olanağı yanında, işletme dışından uzman görevlendirme veya bu
faaliyetleri yürüten birimlerden hizmet alma olanağı da tanınmıştır. İşverenin bu kişiyi
işletmesinde işçi statüsü ile çalıştırması durumunda, faaliyeti ile ilgili olarak kendisine
gerekli zamanı tahsis edeceği ve bu faaliyetlerinden ötürü herhangi bir şekilde mağdur
etmemesi gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca gerek işletme içinden gerekse de
dışarıdan hizmet sağlanan bu kişilerin ilgili konuda ehliyetli olmaları gerektiği ve
işverenin dışarıdan yardım talep ettiği durumda bu kişilere de işyerinin faaliyetleri ile
ilgili olarak gerekli bilgilerin aktarılması gerektiği, görevlendirilen işçilerin veya
yardımın dışarıdan alınması durumunda da ilgili kişilerin sayıca yeterli olması önemle
vurgulanmıştır.
2. Sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve bunlara karşı koruma,
görevlendirilen işçilerin veya hizmet alınan birimin sorumluluğu altındadır. Ancak üye
devletlere, işletmelerin hacmi ve faaliyetlerin niteliği dikkate alınarak, kendisi de
ehliyetli olması şartıyla işverenin bu önlemlerden bizzat sorumlu olabileceği işletme
kategorilerini belirleyebilmek konusunda serbesti tanınmıştır. Ayrıca üye devletler iş
güvenliği hizmetlerini yürütecek kişi ve birimler için aranacak yeterlilik ve nitelikler ile
bu hizmetleri yürütecek yeterli kişi sayısını belirlemek konusunda serbestiye sahiptir.42
İş yerlerinde sağlıklı bir çalışma ortam yaratılması, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının önlenmesi çalışmaları için birçok bilim dalının yanında mühendis
bilgilerine de gereksinim duyulmaktadır. İş yerlerinin projelendirilmesi aşamasından
başlayarak; işyerinin kurulması, işletmeye açılması ve üretimin her aşamasında, bunun
yanısıra İSG’nin sağlanması çalışmalarında da mühendislere önemli görevler
düşmektedir.43
42 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası ..., s.25-26. 43 Tekin, Bedri, “İstihdam Paketi ve İş Güvenliği Mühendisliğinin Mevzuattaki Yeri” TMMOB, Mühendis ve Makine Dergisi, c. 49, sy. 579, Ankara, Nisan 2008 s.35.
21
Ülkemizde yakın zamana kadar iş güvenliğinde uzmanlık eğitimi veren yüksek
okul ya da fakülte bulunmaması nedeniyle, bu konularda işyerlerinde, genellikle
mühendislik eğitimi almış personel görevi üstlenmektedir.
Nitekim yapılan bir araştırmada, Ankara makine sanayi sektöründe çalışan iş
güvenliği meslek elemanlarının %70'inin hizmet öncesinde iş güvenliği dersini hiç
okumadığı, %75'inin de hizmet içinde iş güvenliği eğitimi görmediği ortaya çıkmıştır.
Oysa Amerika’da devlet bu alanda lisanüstü eğitimlere büyük destek verirken,
Almanya da ise işverenler iş güvenliği ile görevli mühendis ve teknik elemanlara eksik
olan iş güvenliği eğitimlerini sağlamakla yükümlü tutulmuşlardır. Türkiye’de ise bu
konuda temel bir lisans eğitimi yoktur, son birkaç yıldır düzenlemeler yapılmakta, İSG
konusunda iki yıllık ön lisans programları ve lisansüstü sertifika programları, yeni yeni
oluşturulmaktadır. Bu nedenle mevzuatımızda iş güvenliği uzmanı olarak
görevlendirilecek mühendis veya teknik elemanların gerekli eğitimi aldıktan sonra
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca açılacak sınavda başarılı olarak iş güvenliği
uzmanlık sertifikasına sahip olmaları gerekmektedir.44
Son yasal düzenlemeler çerçevesinde ülkemizde de iş güvenliği uzmanı bir üst
terim olarak değerlendirilmektedir. İşyeri hekimi ve iş güvenliği ile görevli mühendis ve
teknik eleman istihdamını aynı maddede birleştiren yeni düzenlemeye göre sanayiden
sayılan, devamlı olarak, en az 50 işçi çalıştıran işverenler, işyerindeki işçi sayısı,
işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre iş güvenliği uzmanı olan bir
veya birden fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdür.
İşverenler bu yükümlülüklerinin tamamını veya bir kısmını bünyesinde çalıştırdığı
belirtilen özelliklere sahip personel ile yerine getirebileceği gibi, işletme dışında kurulu
ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak da yerine getirebilir. Hem işletme
içinde istihdam edilecek hemde işletme dışından görevlendirilecek iş güvenliği
uzmanlarının nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili ayrıntılı
düzenlemeler İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik
Birimleri Hakkında Yönetmelikte yer almaktadır.
44 Akın, Levent, “İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde İşyerinin Örgütlenmesi”, Ankara Ünv. Hukuk Fakültesi Dergisi, c.54, sy.1, Ankara, 2005, s.53.
22
I.1.4. Sağlık Ve Güvenlik Birimi
Ciddi boyutlarda ekonomik ve sosyal sorunlara yol açan iş kazası ve meslek
hastalıklarını önlemek için çaba sarfetmek, hem devletler hem de işletmeler için
zorunluluk halini almıstır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu oluşan kayıplar
işletmelerin karlılığını etkilemesi yanında; İSG çalısmaları, işletmeler için verimlilik ve
kalite unsuru olarak ön plana cıkmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi
veya azaltılabilmesi işletmelerin uluslararası piyasalarda rekabet edebilirliğini
arttırmaktadır. Bu bakımdan bu alanda önleyici yaklaşım, daha maliyetli olan tazmin
edici yaklaşıma göre giderek önem kazanmıştır. Önleyici yaklaşımın en önemli
uygulama araçlarından biri olan işyeri örgütlenmelerine, bunların etkinliğine yönelik
çalışmalara ilgi, giderek artmaktadır. Günümüzde tüm gelişmiş ülkelerde, işyeri sağlık
ve güvenlik birimleri kurma, işyeri hekimi, hemşiresi, iş güvenliği uzmanı ve teknik
elemanı çalıştırma, İSG kurulu oluşturma, sağlık ve güvenlik çalışan temsilcisi seçme
gibi işyeri içinde oluşturulan örgütlenme şekillerinin yanısıra; işletme dışından ortak
sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alımının da düzenlendiği görülmektedir.
Gerçekten de bu tür örgütlenmelerin işyerindeki risklerin tespiti, önlemlerin
belirlenmesi, çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitimi ile işyerinin denetimi bakımından
daha çabuk ve etkili çözümler ortaya koyabildiği bilinmektedir.45
I.1.4.1. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimi 15.08.2009 tarihli “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik” e göre; “İşyeri sağlık ve güvenlik birimi:
İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere kurulan, gerekli donanım
ve personele sahip olan birimi,” ifade etmektedir.
İşverenler, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırdıkları işyerlerinde İSG
hizmetlerini yerine getirmek üzere işyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla
yükümlü tutulmuşlardır. Bu birim en az bir işyeri hekiminden, eğer işyeri sanayiden
sayılan işlerin yapıldığı bir işyeri ise ayrıca bir de iş güvenliği uzmanından ve yapılacak
45 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ve Örgütlenmesi: Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Eleştirisel Bir Değerlendirilmesi”, Kamu-İş, İş Hukuk ve İktisat Dergisi, c.11, sy.2, Ankara 2010, s.94.
23
çalışmalara yardımcı olmak için gerektiğinde diğer personelden oluşur. Sayıların
hesaplamasında işyerinde işçi niteliğinde çalışanlar ve sadece İş Kanununa tabi işçiler
dikkate alınmalıdır.
Diğer bir değişle işçi ibaresinden, işyerine hizmet sözleşmesi ile bağlı işçiler
kastediliğinden çırak/stajer vs.bu sayıya katılması mümkün değildir. İşyeri sağlık ve
güvenlik birimi; önleyici ve koruyucu hizmetleri, işyerinin yer aldığı tehlike sınıfına ve
işçi sayısına bağlı olarak, yönetmelikte belirtilen sürelerden az olmamak koşulu ile
yerine getirir. 46
Alt işverenin asıl işverenle aynı işyeri içinde faaliyet göstermesi durumunda eğer
her iki işverenin işçi sayısı da 50’nin üstünde ise, asıl işveren İSGB kurmak zorundadır
ve alt işveren de asıl işverenin izni ile işçi sayısı oranında masraflara katılarak İSGB
‘den yararlanabilir.
Eğer alt işverenin işçi sayısı 50’nin altında, asıl işverenin işçi sayısı 50’nin
üstünde ise alt işveren işçilerinin periyodik sağlık kontrolleri belli bir ücret karşılığında
İSGB’ce yapılabilir.
Eğer asıl işverenin işçi sayısı 50’nin altında fakat alt işverenin işçi sayısı 50’nin
üstünde ise alt işveren tarafından İSGB kurulma zorunluluğu vardır. Bu durumda asıl
işveren alt işverene yer göstermek zorundadır.
Eğer her iki işverenin işçi sayısı 50’nin altında ise her iki işverenin de İSGB
kurma yükümlülüğü yoktur.
İSGB’inde görevlendirilecek kişilerin işyeri organizasyonu içinde tek bir yere
bağlı bulunma zorunlulukları yoktur. İşyerinin iç işleyişine göre farklı birimlere bağlı
olabilirler 47
46 Topçu, Umut, ”İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Birimi Oluşturma Zorunluluğu ve İşverene Getirilen
Yükümlülükler”, Sosyal Güvenlik Dünyası, İş Hukuku Dergisi, Yıl 12, sy. 65, Ankara, Kasım 2009, s.90.
47 Ekmekçi, Ömer,” İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerine İlişkin Genel Esaslar”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, sy.16, İstanbul, Aralık 2009, s.65.
24
Sağlık ve Güvenlik biriminin işyerinde kurulması durumunda; birimin kolay
ulaşır olması, iş güvenliği uzmanının ayrı bir odası olması gibi bazı bina ve donanım
şartları aranmaktadır.
İşverenler işyerinin girdiği tehlike sınıfı ve çalıştırdığı işçi sayısına bağlı olarak
İSG hizmeti verme yükümlülüklerini OSGB den hizmet almak suretiyle de yerine
getirebilirler. Ancak işçi sayısı yönetmelikte belirtildiği üzere belli bir miktarı
bulduğunda işveren dışarıdan hizmet alsa dahi, yinede İSGB oluşturmakla yükümlüdür.
I.1.4.2. Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri İlgili Yönetmelikte ortak sağlık ve güvenlik birimi, bir veya birden fazla işyerine
İSG hizmetlerini vermek üzere işyeri dışında kurulan, gerekli donanım ve personele
sahip olan ve Genel Müdürlük tarafından yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları ve
özel hukuk tüzel kişileri olarak tanımlanmıştır
OSGB, işverenin sağlamakla yükümlü olduğu işyeri sağlık ve güvenlik birimi
hizmetlerini dışarıdan veren tüzel kişiliklerdir. Bu tüzel kişilik kamu veya özel hukuk
tüzel kişisi olabilir. Diğer bir değişle işverenle ortak olarak kurulmuş birimler değildir.
Ortak iş sağlığı ve güvenliği birimleri, ticaret şirketleri, vakıflar, dernekler olabileceği
gibi kamu kurum ve kuruluşları da olabilir. Burada “ ortak” teriminin kullanılmasının
nedeni sadece İSG hizmetlerinin bir bütün olarak ele alınmasından kaynaklanmaktadır.
48
OSGB ‘nin kurulabilmesi için; kurucusunun veya kurucu ortaklarından en az
birinin iş yeri hekimi veya (A) sınıfı iş güvenliği uzmanı olması zorunludur. Kurucular,
birden fazla OSGB’de kurucu olamazlar, ancak ortak olmalarını kısıtlayan bir hüküm
mevcut değildir.
OSGB’nin kurulabilmesi için bu birimlerde tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan
en az bir işyeri hekimi ve bir iş güvenliği uzmanı istihdam edilmesi gerekir. Diğer bir
deyişle yönetmelik OSGB’nin kurulabilmesi için asgari kişi sayısını belirlemiştir.
OSGB’nin kurulması ve yetkilendirilmesi çok sıkı koşullara bağlanmıştır.
Kurulması ve faaliyette bulunması Bakanlığın iznine bağlanmıştır. Bu nedenle birimin 48 Ekmekçi, Ömer, ” İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ...”, s.66.
25
yetkilendirilmesi için Bakanlığa başvuruda bulunulması gerekmektedir. Bu başvuruda
gerekli prosedür yönetmelikte detaylı olarak verilmiştir.
OSGB hizmet verecekleri işyerlerine göre yeterli sayıda ve nitelikte personel
istihdam etmelidir. Zira bu birimler işyerlerine aynı kişilerle hizmet vermek
durumundadırlar.
Bu hizmetlerin dışarıdan alınmasına izin verilmesiyle birlikte, uzmanlık dalı İSG
olan kuruluşların devreye gireceği ve nihai amaç olan İSG’nin sağlanmasının çok daha
kolay gerçekleşeceği açıktır. İşverenler OSGB den tamamen veya kısmen hizmet
alabilirler.
Yönetmelikte İSGB ile OSGB sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak
üzere;
• İşçilerin sağlık gözetimi,
• Çalışma ortamının gözetimi,
• Eğitim, danışmanlık ve bilgilendirme,
• İlkyardım ve acil müdahale,
• Kayıt ve istatistik, görevleri ile yıllık çalışma planı ve yıllık değerlendirme
raporu gibi benzeri diğer görevleri yerine getirmekle yükümlü
tutulmuşlardır.
I.2. TÜRKİYE’DE İSG UYGULAMALARININ GÖRÜNÜMÜ
I.2.1. İSG İle İlgili Mevzuat
Osmanlı devletinde sanayileşme sürecine girilememesi nedeni ile sosyal
güvenlik sistemi gelişmemiştir. Ancak toplumdaki koruma sistemi değişik yönleriyle
var olmuştur. Aile içi yardımlaşma kurumları, meslek örgütleri, dinsel temele dayanan
hayır kurumları belli başlı araçları oluşturmuştur. Toplumdaki dengesizlikleri gidermek
amacıyla yapılan sosyal yardımlar vakıflar kanalıyla yapılmış, vakıflar fakirlerin
26
tedavisi ile uğraşırken, loncalar toplumun ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmekte
önemli rol oynamışlardır. Yasal düzeydeki önlemlerin etkinliği ise sınırlı kalmıştır.49
Ülkemizde İSG alanında yapılan düzenlemelere bakıldığında, Cumhuriyet
öncesi dönemde çıkartılan ilk mevzuat 1865 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesidir.
Kömür madenlerindeki çalışma koşullarının düzenlenmesine, yöresel hizmet verecek
doktorların istihdam edilmeye çalışılmasına ve işçilerin tedavi ve istirahatlarına, yer
verilmiştir. 1869 yılında çıkarılan “Maadin Nizamnamesi” ise kendi dönemi içinde
oldukça çağdaş sayılabilecek bir düzenlemedir. İş kazalarına karşı önleyici ve koruyucu
tedbirlerin alınmasını, madenlerde doktor ve gerekli ilaçların bulundurulmasını, iş
sırasında kazaya uğrayan işçilere ya da bunların ölümleri halinde ailelerine, tutarı yargı
tarafından tespit edilecek, bir ödentinin yapılmasını, şayet kaza işin kötü yönetiminden
kaynaklanmış ise işverenlerin para cezalarına çarptırılmalarını, kaza işçinin kusurundan
kaynaklandığı hallerde ise, işçinin ceza ödemesini öngörmüştür. Bu dönemdeki
koruyucu mevzuatın sadece maden işçilerine ait olmasının nedeni, maden kömürü
sektörü dışında önemli sayılabilecek bir sanayi sektörünün bulunmayışı ve çok sayıda
işçinin bu sektörde çalışmasıdır. 1921 tarihinde çıkarılan 151 sayılı “Ereğli Havza-i
Fahmiye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” ise, kömür ocaklarında iş
kazalarına karşı işverenlerin gerekli önlemleri almalarını, eczane ve hekim
bulundurmalarını zorunlu tutmuş, kaza geçiren işçilere gerekli maddi yardımın
yapılmasını öngörmüş ve işyerlerinde sağlık, güvenlik kurallarına uymayan işletmelerin
kapatılmalarını düzenlemiştir.50
Çalışma hayatında “Modern Türkiye”yi kurma yolunda düzenlemelere yönelik
tavsiye kararları, 1923 yılında İzmir’de toplanan “İzmir İktisat Kongresi”nde alınarak,
zaman içinde peyderpey uygulamaya geçirilmiştir. 51
İzmir iktisat Kongresinde işçi temsilcilerinin önerileri arasında, hasta işçilere üç
aya kadar izin verilmesi, günlük çalışma süresinin sekiz saat olması, Sosyal Sigortalar
Kurumunun kurulması, sağlığa uygun konut yapılması, sakat işçilere güvence
49 Güzel, Ali – Okur, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayını, 7.Basım, İstanbul 1999, s.27. 50 Gençler, Ayhan, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan Düzenlemelerden
Doğan Yükümlülükler”, ÇSGB İş Sağlığı ve İş Güvenliği Dergisi, sy. 35, Ankara, 2005, s.17. 51 Gençler, Ayhan, a.g.m., s.17.
27
sağlanması, on iki yaşından aşağı işçilerin çalıştırılmalarının yasaklanması gibi teklifler
yer almıştır. Kongre tarafından bu öneriler benimsenmiş fakat hayata geçirilememiştir.52
1926 yılında Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile İSG konusunda ayrıntılı
hükümler getirilmiştir. İşverenlerin, iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan hukuki
sorumluluklarının düzenlemesinin yanı sıra, işçiyi koruma düşüncesi ile getirilmiş pek
çok hüküm içermektedir.
1930 yılında çıkartılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ise çocuk ve kadın işçiler
için koruyucu hükümler yanında, belirli sayıda işçi çalıştıran işverenlere kaza
durumunda işçilerine sağlık yardımları yapma zorunluluğu getirmiştir. Kanunun ilgili
maddelerinde işverenlerin, işçilerin sağlık durumlarını kontrol etmek için bir ya da
birden fazla doktoru işyerinde bulundurmaları, hastalanan işçileri tedavi ettirmeleri,
işyerleri için revir veya hastane açmaları öngörülmüştür.53
Cumhuriyetin ilanından sonra, 1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu ilk
iş kanunu olmasının yanı sıra, İSG konusunu ayrıntılı ve sistemli olarak düzenleyen ilk
kanundur. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra çok sayıda tüzük çıkarılarak,
uygulamanın yaygınlaşması ve kolaylaştırılması sağlanmıştır.
1945 yılında İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu ile İş kazaları, Meslek Hastalıkları
ve Analık Sigortaları Kanunu çıkartılmış, bu kanunun yürürlülüğe girmesi ile bu sigorta
kolu uygulanmaya başlanmıştır. 7 Haziran 1945’te Çalışma Bakanlığı kurulmuş ve
Bakanlık; 28.11.1946 tarih ve 4841 sayılı Kanunla çalışma hayatının düzenlenmesi,
çalışanların yaşam düzeylerinin yükseltilmesi, verimliliğin arttırılması, sosyal
güvenliğin sağlanması ile görevli kılınmıştır.54 Böylece devlet işçi sağlığını ve iş
güvenliğini sağlama görevini üstlenmiştir.
Türkiye’de İSG hizmetleri organizasyonunun yasal temeli 4857 sayılı İş
Kanunu’nda düzenlenmiştir. Temel İSG hizmetlerinin verilmesi amacıyla işyeri temelli
52 Kırçak, Çağlar, Toplum Sağlığı Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları, MPM Yayınları,
No:284, Ankara, 1983, s.35. 53 Güzel, Ali – Okur, Ali Rıza, a.g.e., s.31. 54 Başar, Haşmet, “Türkiye’de İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Alanında Yapılan Çalışmaların ve Bu
Konuda Uluslararası Çalışma Örgütü ile İlişkilerin Genel Bir Değerlendirilmesi”, Bursa Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi, c.III, sy.1, Bursa, 1982, s.47.
28
bir örgütlenme tanımlanmış, 50 ve daha fazla sayıda işçi çalıştıran işverenler
yükümlülük kapsamına alınmıştır. 50’den az işçi çalıştıran işverenler için herhangi bir
zorunluluk yoktur. Bu işverenler sağlık ve güvenlik hizmeti almak isterlerse OSGB’den
yararlanabileceklerdir. Oysa ülkemizdeki işyerlerinin %98’inin 50’den az işçi
çalıştırdığı, tüm çalışanların yaklaşık %70’inin 50’den az işçinin çalıştığı işyerlerin de
çalıştığı, iş kazalarının %63’nün 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinde meydana geldiği
Çalışma Bakanlığı istatistiklerinde belirtilmektedir. Bu işyerleri İSG hizmetlerinden
yararlanamamaktadır. Taraflarda (hem işçi hem işveren) İSG kültürünün yerleşmemiş
olması, çalışanların “bana bir şey olmaz” tarzındaki vurdum duymaz tavırları,
işverenlerin ISG hizmetlerine maliyeti arttıran bir unsur gözüyle bakmaları OSGB den
etkin bir şekilde yararlanmayı da engellemektedir.
Bu noktada temel İSG hizmetlerine olan gereksinim de belirginleşmektedir.
Öncelikle ulusal politikanın oluşturulması, hedef ve stratejilerin belirlenmesi, bu
politikalar oluşturulurken katılımcı bir yöntemin izlenmesi ve işçi, işveren, devlet,
üniversiteler ve konunun muhatabı meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının
gerçek katılımının sağlanması gerekir. Bu politikaların hedefinde çalışanların hangi
sektörde çalıştığına, işyerinin büyüklüğüne veya hangi statüde çalıştığına bakılmaksızın
tüm işçilere temel İSG hizmetlerini ulaştırma yer almalıdır. Temel İSG hizmetlerinin iş
sağlığındaki eşitsizlikleri giderecek nitelikte oluşturulması hedeflenmelidir. Bunun için
hangi yasal düzenlemelere gereksinim olduğu, hangi hizmet içeriğinin tüm çalışanlara
ulaştırılacağı, ne ölçüde ve içerikte insan kaynaklarının kullanılacağı, nasıl bir alt yapıya
gereksinim olduğu ve finansman yapısının nasıl olacağı ortaya konmalıdır. Bu süreçte
iyi uygulama örnekleri de temel İSG sisteminin geliştirilmesinde önemli olacaktır.55
Ancak unutulmamalıdır ki, mevzuat mükemmel olsa bile, eğer taraflar bu düzenlemeye
sahip çıkmazsa, mevzuatın uygulaması gereği gibi yapılmazsa ve etkin bir denetim
sağlanamazsa mevzuatın başarılı olma şansı da çok zayıf olacaktır.
55 Bakırcı, Nadi, “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri, Türkiye’deki Durum”, ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.40, Ankara, 2008, s.13.
29
I.2.2. İstatistiki Verilerle İSG ‘de Mevcut Durum
Ülkemizde 50’nin altında işçi çalıştıran işletme ve bu işletmelerde çalışan sayısı
oldukça fazladır. SGK verilerine göre 2008 yılında faaliyette olan 1 milyon 170 bin 248
işyerinden 1milyon 148 bin 287 ‘i diğer bir değişle %98 ’i küçük işletmedir. Sigortalı
olarak çalışan 8 milyon 802 bin 989 kişinin %62’si bu işletmelerde çalışmaktadır. Bu
durum bütün sigortalıların yarısından biraz fazlasının çalışmakta olduğu küçük
işletmelerde, sağlık ve güvenlik koşullarının önemini oldukça net ifade etmektedir.
Öte yandan ülkemizde işyeri sağlık hizmetlerinin düzenlenmesi bakımından
yasal temeli oluşturan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na ve yürürlükteki İş Kanununa
göre, 50 ve daha fazla işçinin çalıştığı işyerlerinde hekim çalıştırma yükümlülüğü
vardır. Böylelikle çalışan sayısının 50’den az olduğu işletmeler, yasa tarafından işyeri
sağlık hizmeti kapsamı dışında tutulmuştur. Benzer şekilde 4857 sayılı İstihdam
Kanunu ile ilk kez mevzuatımıza giren iş güvenliği uzmanı da en az 50 işçinin çalıştığı
sanayiden sayılan ve altı aydan uzun süreli işlerin yapıldığı işyerleri için zorunlu
tutulmuştur. Oysa işyerinde risk analizi yaparak, iş kazaları ve meslek hastalıklarının
önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve uygulanmasını sağlayacak olan bu
kişilerin istihdamı, işyerlerinin daha güvenli ve sağlıklı bir ortama kavuşmasını
sağlayacaktır. Diğer taraftan İSG Kurulları da 50 ve daha fazla sayıda işçinin çalışmakta
olduğu işyerleri için söz konusudur. Bir tür “iç denetim” mekanizması olan bu
kurulların da küçük işletmelerde olmayışı, işyerinde alınacak sağlık ve güvenlik
önlemlerinin yetersizliği açısından önem taşımaktadır.56
ILO kayıtlarına göre dünyada her yıl 250 milyon iş kazası ile karşılaşılmakta,
160 milyon kişi meslek hastalığına tutulmakta ve bunun sonucu olarak da her yıl toplam
1,2 milyon kadın ve erkek işçi yaşamını yitirmektedir.57
SGK verilerine göre, 2008 yılında58 ülkemizde 72 bin 963 iş kazası vakası tespit
edilmiş meydana gelen iş kazaları sonucunda 865 çalışan hayatını kaybetmiştir. Söz
konusu yılda en fazla iş kazası, %9,55(6.971 adet iş kazası) ile metal ürün imalatı
56 Bilir, Nazmi, "Küçük Ölçekli İşletmelerde İş Sağlığı Hizmetleri ve Türkiye’deki Durum", ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.5, Ankara, Ocak-Şubat 2002, s.10. 57 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası ..., s.1. 58 Tez araştırması esnasında güncel veriler 2008 yılına ait olup 2009 yılı verileri henüz yayınlanmamıştır.
30
(makine hariç) sektöründe meydana gelmiş bunu, %7,85 (5.728 adet iş kazası) ile
kömür ve linyit çıkartılması, % 6,24 (4.550 adet iş kazası) ile bina dışı yapıların inşaatı,
%5,74 (4.191 adet iş kazası) ile makine ve ekipman imali , %5,52 (4.029 adet iş kazası)
ile ana metal imalatı, %4,99 (3.641 adet iş kazası) ile tekstil ürünleri imalatı, %4,80
(3.505 adet iş kazası) ile metalik olmayan ürünler imalatı ve %3,02 (2.203 adet iş
kazası) ile elektrikli teçhizat imalatı sektörleri izlemiştir.59
SGK verilerine göre 2008 yılında ülkemizde 539 meslek hastalığı vakası tespit
edilmiş, meydana gelen meslek hastalığı sonucunda 1 çalışan yaşamını kaybetmiştir.
2008 yılında en fazla meslek hastalığı, %60,85 (328 adet meslek hastalığı) ile kömür ve
linyit çıkartılması sektöründe meydana gelmiş, bunu %4,82 (26 adet meslek hastalığı)
ile makine ve ekipman imali, %3,53 (19 kez meslek hastalığı) ile metal ürün imalatı
(makine, teçhizat hariç) %2,41 (13 adet meslek hastalığı) ile elektrikli teçhizat imalatı,
%1,48 (8 adet meslek hastalığı) ile ana metal sanayi imalatı sektörleri izlemiştir.
Türkiye’de yılda 30.000 ile 100.000 arasında meslek hastalığı beklenmekteyken
rakamlar göstermektedir ki, özellikle çoğu tanı sisteminin ve iş denetiminin yetersiz
olması60 ve kayıtdışı sektör büyüklüğü nedeniyle pek çok vaka kayıtlara
yansımamaktadır.
59 http://www.sgk.gov.tr. SGK 2008 yılı istatistik verileri, Erişim: 20 Ekim 2009. 60 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ......”, s. 91.
31
Tablo 1. 2004 ile 2008 Yılları Arasında İş Kazalarının Kaza Sebeplerine Göre Dağılımı KAZALARIN SEBEPLERİ 2004 2005 2006 2007 2008
Bir veya Birden Fazla Cismin Sıkıştırması, Ezmesi, Batması, Kesmesi 33.753 26.981 28.446 28.066 24.329
Düşen Cisimlerin Çarpıp Devirmesi 14.302 15.791 16.713 13.105 13.263Makinelerin Sebep Olduğu Kazalar 9.461 7.824 9.533 11.686 10.377Diğer Nedenler 3.301 3.370 4.451 8.136 8.930 Kişilerin Düşmesi 9.769 8.660 8.896 9.469 8.518 Taşıt Kazaları 2.812 2.704 3.053 2.930 2.515 Herhangi Bir Şekilde Vücudun Zorlanmasından İleri Gelen İncinmeler 2.609 2.459 2.561 2.227 1.480
Normal Sınırlar Dışındaki Isılara Maruz Kalmak veya Temas Etmek 2.103 1.696 1.839 1.597 1.398
Vücudun Doğal Boşluklarına Yabancı Bir Cisim Kaçması 2.528 1.504 1.163 917 653 Patlama Sonucu Çıkan Kazalar 1.007 764 664 601 481 Elektrik Akımından İleri Gelen Kazalar 453 325 398 402 445 Kaynak Yaparken Meydana Gelen Kazalar 284 304 374 346 283 Öldürme ve Yaralama 1.012 1.373 788 173 154 Zararlı Maddelerle veya Radyasyonla Temas Etmek Veya Maruz Kalmak 270 75 69 140 66
Kaza Neticesi Zehirlenmeler 78 50 30 25 37 Hayvanların Isırması, Hayvan Darbeleri, Zehirli Hayvanların Sokması 49 37 42 35 23
Kazaların Sonradan Meydana Çıkan Akıbetleri 30 2 4 10 6 Tedaviye Bağlı Kazalar ve Aşılama Komplikasyonları 1 0 0 0 3 Savaş, Terör ve Toplumsal Olaylardan İleri Gelen Travmalar 7 4 2 4 2
Bilinmeyen 1 0 1 733 0 TOPLAM (Kazaların sebepleri ILO standartlarına göre düzenlenmiştir.) 83.830 73.923 79.027 80.602 72.963
Kaynak:SGK_ 2004 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 23- İş Kazalarının Kaza Sebeplerine Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
İSG alanında geçmişe göre daha kapsamlı düzenlemeler içeren 4857 sayılı İş
Kanunu öncesinde ve sonrasındaki iş kazası ve meslek hastalıkları istatistikleri
incelendiğinde, Tablo 2’de görüleceği gibi çalışan sayısında kaydedeğer oranda artış
olmasına rağmen, iş kazası sayısında oransal azalış dikkat çekmektedir.
32
Tablo 2. 2002 ile 2008 Yılları Arasında Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oranı.
Yıllar İşyeri Sayısı Zorunlu Sigortalı
Sayısı
İş Kazası Sayısı
Meslek Hastalığı Sayısı
Kaza sayısı/ Çalışan sayısı
oranı %
Meslek Hastalığı
sayısı/ Çalışan sayısı
oranı % 2002 727.409 5.223.283 72.344 601 1,385 0,012 2003 777.177 5.615.238 76.668 440 1,365 0,008 2004 850.928 6.181.251 83.830 384 1,356 0,006 2005 944.984 6.918.605 73.923 519 1,068 0,008 2006 1.036.328 7.818.642 79.027 574 1,011 0,007 2007 1.116.638 8.505.390 80.602 1.208 0,948 0,014 2008 1.170.248 8.802.989 72.963 539 0,829 0,006
Kaynak:SGK_ 2002 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 27- İş Kazalarının İş Yerinde Çalışan Sigortalı Sayılarına Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
Zorunlu sigortalı sayısı 2002 yılında 5.223.283 kişiden 2008 yılında 8.802.989
kişiye çıkmasına rağmen iş kazası sayısı 2002 yılında 72.344 kez 2008 yılında 72.963
kez yaşanmış ve çalışan sayısındaki artış %41 iken, yaşanan iş kazasındaki artış oranı
%1 in altındadır. Bu durum ülkemizde aradan geçen 6 senede İSG hizmetlerinin
kalitesinde artışı işaret etmektedir.
Yapılan araştırmalar iş kazalarının daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelerde
meydana geldiğini göstermektedir. Nitekim, istatistikler de kazaların büyük çoğunlukla
50’den az işçi çalıştıran işletmelerde meydana geldiğini ortaya koymaktadır. Bunun
başlıca sebepleri arasında küçük ve orta ölçekli işletmelerde işletim sermayesinin azlığı,
eğitim düzeyinin genel olarak düşüklüğü, kullanılan araç ve gereçlerin çoğunlukla eski
teknoloji olması sayılabilir.
Tablo 3 ve Tablo 4 de 50 altı ve üstü çalışana sahip işyerlerine ait iş kazası ve
meslek hastalıkları rakamları yıllara bağlı olarak verilmiştir. Her iki tablo
karşılaştırılmalı olarak incelendiğinde, 2008 yılında meydana gelen toplam 72.903 iş
kazasının 44.175’inin diğer bir değişle %60’na karşılık gelen bölümünün 50’den az işçi
çalıştıran işyerlerinde meydana geldiği, önceki yıllarda da en büyük oranın bu grupta
bulunduğu görülmektedir. Yapılacak yeni mevzuat değişiklikleri ile 50 ‘nin altında
çalışana sahip işyerlerinin de kapsama alınması İSG hizmetlerinin genele
33
yaygınlanştırılması açısından önemlidir. Nitekim aşağıdaki iki tabloda iş kazası oranı
farkı da bu gerekliliği açıkça ortaya koymaktadır.
Tablo 3. 2002 ile 2008 Yılları Arasında 50 Altı Çalışana Sahip İşyerlerinde Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oranı.
Yıllar İşyeri Sayısı Zorunlu Sigortalı
Sayısı
İş Kazası Sayısı
Meslek Hastalığı
Sayısı
Kaza sayısı/ Çalışan sayısı
oranı %
Meslek Hastalığı
sayısı/ Çalışan
sayısı oranı %
2002 712.948 2.931.076 50.360 63 1,718 0,002 2003 762.272 3.202.876 49.712 70 1,552 0,002 2004 835.050 3.583.583 52.451 234 1,464 0,007 2005 927.243 4.102.550 46.342 151 1,130 0,004 2006 1.016.617 4.694.825 48.133 93 1,025 0,002 2007 1.095.529 5.199.170 49.549 175 0,953 0,003 2008 1.148.287 5.457.746 44.175 154 0,809 0,003
Kaynak:SGK_ 2002 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 27- İş Kazalarının İş Yerinde Çalışan Sigortalı Sayılarına Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
Tablo 4. 2002 ile 2008 Yılları Arasında 50 ve Üstü Çalışana Sahip İşyerlerinde Meydana Gelen İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Zorunlu Sigortalı Sayısı Oranı.
Yıllar İşyeri Sayısı Zorunlu Sigortalı
Sayısı
İş Kazası Sayısı
Meslek Hastalığı
Sayısı
Kaza sayısı/ Çalışan sayısı
oranı %
Meslek Hastalığı
sayısı/ Çalışan
sayısı oranı %
2002 14.461 2.292.207 21.984 240 0,959 0,010 2003 14.905 2.412.362 26.956 370 1,117 0,015 2004 15.878 2.597.668 31.379 150 1,208 0,006 2005 17.741 2.816.055 27.581 368 0,979 0,013 2006 19.711 3.123.817 30.894 481 0,989 0,015 2007 21.109 3.306.220 31.053 1.033 0,939 0,031 2008 21.961 3.345.243 28.788 385 0,861 0,012
Kaynak:SGK_ 2002 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 27- İş Kazalarının İş Yerinde Çalışan Sigortalı Sayılarına Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
34
Tablo 5 incelendiğinde erkek çalışanların kadın çalışanlara oranla çok daha fazla
iş kazasına maruz kaldığı gözlemlenmektedir. Bunun nedenleri arasında, erkek
çalışanların işgücüne katılım oranının, kadınlara oranla daha fazla olmasının yanı sıra
kadınlar için ağır ve tehlikeli işlerde çalışma ile ilgili bazı yasal kısıtların bulunması
sebebiyle ağır ve tehlikeli işlerde çalışan sayısının büyük kısmını erkeklerin oluşturması
sayılabilir. Veriler incelendiğinde, meydana gelen toplam iş kazasına 2007 yılında
%94,8 oranında, 2008 yılında ise %95 oranında erkek çalışanların maruz kaldığı açıkça
görülmektedir. İstatistikî verilere göre iş kazasına maruz kalan kişilerin ağırlıklı yaş
ortalaması 29 dur. Bu durum iş kazasının meydana gelmesinde eğitim ve tecrübenin
önemini ortaya çıkarmakta, iş yerindeki risklerin eğitimli ve tecrübeli çalışanlar
tarafından daha iyi biliniyor olması, konun öneminin kavranması, eğitimli ve tecrübeli
kişilerin iş yeri disiplinine ve kurallarına uymada daha özenli davrandığı sonucunu
ortaya koymaktadır.
Tablo 5. İş Kazalarının Yaş grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı. 2007 2008 Yaş Grupları
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam -14 32 429 461 77 1,032 1,109
15-17 405 3,040 3,445 415 2,521 2,936 18-24 1,342 21,544 22,886 1,130 21,932 23,062 25-29 768 17,433 18,201 630 15,201 15,831 30-34 627 14,303 14,930 549 12,323 12,872 35-39 480 10,532 11,012 437 8,871 9,308 40-44 298 6,476 6,774 246 5,227 5,473 45-49 125 1,953 2,078 84 1,678 1,762 50-54 37 612 649 20 469 489 55-59 6 122 128 4 83 87 60-64 1 31 32 2 27 29 65+ 0 6 6 0 5 5
Toplam 4,121 76,481 80,602 3,594 69,369 72,963 Ağırlıklı Ort.Yaş 28 29 29 27 29 28
Kaynak:SGK_ 2007 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 36- Sürekli İş Göremezlik Durumuna Girenlerin Cinsiyet Ve Yaş Gruplarına Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
TUİK verilerine göre 2008 yılında son 12 ay içerisinde istihdam edilmiş
çalışanların %2,9’u iş kazası geçirmiştir. Oran erkeklerde %3,6 iken, kadınlarda %1,3
olarak gerçekleşmiştir. Yaş gruplarına bakıldığında son bir yılda istihdam edilen
çalışanların 25-34 yaş grubunda olanlar %3,3 oranında iş kazasına maruz kalmış, 55 yaş
ve üstü yaş grubunda ise bu oran %1,8 olarak gerçekleşmiştir. Eğitim durumlarına göre
35
değerlendirildiğinde, ilkokul mezunları %3,7, yüksek öğretim mezunları ise %0,9
oranında iş kazasına maruz kalmışlardır.61
İş kazalarının meydana gelme sebepleri arasında farklılıklar olduğu gibi, kazanın
meydana geldiği saatler arasında da farklılıklar bulunmaktadır. Aşağıda Tablo 6.’da iş
kazalarının meydana geldiği iş saatlerine göre dağılımı incelendiğinde ilk üç, iş saatinde
meydana iş kazaları, toplam kazaların % 46’sını oluşturmaktadır.
Tablo 6. 2000 İle 2008 Yılları Arasında İş Kazalarının Meydana Geldiği Saatler.
İŞ SAATLERİ 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.SAAT 26.577 20.552 18.676 14.756 16.547 13.708 12.790 12.696 12.087 2.SAAT 9.690 10.433 11.274 11.059 12.378 11.192 11.698 11.771 10.596 3.SAAT 8.680 9.070 10.064 10.767 12.257 11.003 11.763 12.694 10.784 4.SAAT 7.628 7.609 6.722 10.622 11.387 9.112 9.573 9.831 9.024 5.SAAT 4.363 5.305 5.128 6.834 6.823 5.975 6.171 6.467 5.760 6.SAAT 4.469 5.839 5.575 6.641 7.013 6.144 6.921 7.040 6.580 7.SAAT 5.641 5.688 5.938 7.650 8.170 7.939 8.999 8.783 8.137 8.SAAT 7.787 6.670 7.615 8.032 9.254 8.849 11.106 11.317 9.991 9.SAAT 12 1.201 1.352 105 1 0 0 0 4 Bilinmeyen 0 0 0 202 0 1 6 3 0 TOPLAM 74.847 72.367 72.344 76.668 83.830 73.923 79.027 80.602 72.963
Kaynak:SGK_ 2000 ile 2008 yılları arası İstatistik verilerinden alınmıştır. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 31 -İş Kazalarının Meydana Geldiği İş Saatlerine Göre Dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
Özellikle 1. Saat, 2.saat, 3.saat, 4.saat ve 8.saatler en çok iş kazasının meydana
geldiği saatlerdir. Çalışmanın yeni başladığı ilk saatlerde çalışanın dikkatinin
yoğunlaşmamış olması, sonrasında işe uyum sağlama süreci ve çalışma ilerledikçe
yorgunluk etkeni sebebiyle dikkatin azalmış bulunması kaza sayısındaki artış nedeni
olarak ifade edilebilir.
Tablo 7’de görüleceği üzere her yıl ortalama 1000 işçi iş kazası ve meslek
hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu rakamlara kayıtdışı istihdam dahil
olmadığı düşünülürse, gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu açıktır. Veriler
incelendiğinde, iş kazasından meydana gelen ölüm sayısının, her zaman meslek
hastalığından meydana gelen ölüm sayısından, çok daha fazla olduğu görülmektedir. 61 http://www.tuik.gov.tr, TUİK Haber Bülteni, 25.03.2008 sy.50, Erişim: 15 Temmuz 2009.
36
Bunun nedeni; iş kazasının genelde ani, dıştan gelen bir etkenle meydana gelmesi ve
sonucunu hemen göstermesi, meslek hastalığının ise işin niteliğine ve işyerinin çalışma
koşullarına bağlı olarak, uzunca bir zaman süreci içinde ortaya çıkması ve pek çok
meslek hastalığının ise mesleksel olduğu kanıtlanamadığı için kayıtlara geçmemiş
olmasıdır.
Tablo 7. 2000 ile 2008 Yılları Arasında İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucu Ölümlerin Sebebine Göre Dağılımı.
ÖLÜM SEBEBİ 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
İŞ KAZASI 731 1.002 872 810 841 1.072 1.592 1.043 865
MESLEK HASTALIĞI 6 6 6 1 2 24 9 1 1
TOPLAM 2.737 3.009 2.880 811 843 1.096 1.601 1.044 866
Kaynak:SGK_ 2000 ile 2008 yılı arası İstatistik verilerinden alınmıştır.
http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/Anasayfa/Istatistikler\Tablo 35- iş kazası veya meslek hastalığı sonucu
ölümlerin ölüm sebebine göre dağılımı, Erişim:20 Ekim 2009.
Yukarıda çizilmeye çalışılan genel tablo İSG konusunun önemini açık bir
şekilde ortaya koymaktadır. İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkı, insanın temel
ihtiyaçlarını karşılamak için yerine getirmek zorunda olduğu çalışma esnasında
yitirilmektedir. Bu durum geri kazanılamayacak vahim sonuçlar meydana getirmektedir.
Bu durum, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere iş kazaları ve meslek hastalıklarının
azaltılmasında, devletlere ve ilgili taraflara ciddi sorumluluklar yüklemektedir. Bu
nedenle İSG konusunda oluşturulan yasa ve mevzuatların önemi ve içeriklerinin
isabetli, doğru olmasının gerekliliği açıktır.
İSG çalışmaları ile amaçlanan, çalışma koşullarından ve çalışma ortamından
doğan tehlikeleri önlemek ve çalışanın güvensiz hareketlerini engelleyici tedbirleri
almaktadır. Bu durum, işletmelerin İSİG konusunda sağlıklı yapılanmalarını
hızlandırırken, kaza ve hastalık oranlarını da azaltacaktır.
Bu konudaki çalışmaların sürekliliğini sağlamak için, istatistikî sonuçların da
doğru, düzenli ve kapsamlı olarak tutulması ile gelişmelerin izlenerek değerlendirilmesi
gerektiği unutulmamalıdır.
37
I.3. 4857 SAYILI İŞ KANUNUNDA İŞVERENİN İSG ALANINDA
YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de iş kazaları ve meslek hastalıklarının önemli
bir sorun olarak ortaya çıkması sanayileşmenin gelişimi ile birlikte artmıştır. Hızlı
gelişen bilim ve teknoloji ve aynı hızla gelişen kalkınma süreci ve sanayileşme,
kuşkusuz toplumlara ve ülke ekonomilerine birçok faydalar sağlamıştır, Ancak, insanın
çalışma yaşamı ve güvenliği için aynı başarıyı gösterdiğini söylemek güçtür.
Sanayileşmenin ve kalkınmanın bedeli asla; iyi eğitilmiş, yeterli derecede beslenen, iş
kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunan, işsiz kalma ve işini
kaybetme korkusu yaşamayan, örgütlenmeleri engellenmeyen, sosyal güvenliğinden
endişe duymayan, sorunlarını çözen kısaca, insanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve
güvenliğinden ödün vermek olmamalıdır. Bir ülkenin İSG’ne yönelik politikaları o
ülkenin ekonomik, politik, sosyal, siyasal ve kültürel gelişmişlik düzeyi ile doğru
orantılıdır. Ekonomileri zayıf olan, sosyal devlet kavramının gereklerinin
uygulanmadığı, kararsız politikaların sergilendiği ülkelerdeki İSG’nin gelişimi,
ekonomileri güçlü ülkelere göre daha yavaş ve dar kapsamlıdır. İSG’de temel amaç;
çalışma yaşamında çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden
belirlenerek gereken önlemlerin alınması, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının
sağlanması, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı çalışanların psikolojik ve bedensel
sağlıklarının korunmasıdır.62
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde İSG, kalite ve çevre, bir üçgenin birbirini
tamamlayan kenarları gibi görülmekte ve birbirine uyumlu standart, genel yönetime
entegre bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu yaklaşım, İSG konusunu işletme yönetimi
anlayışının ayrılamaz bir parçası haline getirmiştir. Uzun yıllar İSG konusu işletme
yönetimlerinde yasaların işverenlere verdiği bir görev anlayışı içinde ele alınmıştır.
Konunun bu bakış açısı ile ele alınması sadece İSG mevzuatının gereğini yapma
sonucunu getirmiştir. Oysa çok disiplinli bir konu olan İSG, toplam kalite ve toplam
kalite sürecinin ana unsurları olan uluslararası kalite standartları içinde özel bir yer
tutmakta, sorunların çözümü ise İSG yönetim sistemlerinin işletme yönetimi ile 62 TMMOB, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde İşyeri Hekimliğinin ve İş Güvenliği Mühendisinin Yeri ve
Önemi, ISBN: 975-395-612-6, Ankara, Haziran 2003, s.3.
38
doğrudan ilişkilendirilmesinden geçmektedir. Nitekim İSG konusunda işletme odaklı bu
yönetim anlayışı ile İSG’ni ele alan işletmelerde, artık konunun sadece mevzuat
hükümlerini yerine getirmekten ibaret olmadığı, mevzuat hükümlerinin çok daha
ilerisinde uygulamaların yapıldığı görülmektedir.” 63
Kural olarak iş hukunda işveren, işçi çalıştıran kişi olarak algılanır, gerçekten de
iş kanunları bu olgudan hareketle işveren kavramının belirlenmesinde işçi çalıştırmayı
hedef almıştır.64
İşveren, iş sahibi olması nedeni ile gerekli yetkilere sahiptir. İşverenin bu
yetkilere sahip olması beraberinde birtakım yükümlülükleri de işverene yüklemektedir.
Bu yükümlülüklerden en önemlisi işçiyi koruma ve gözetme borcu içerisinde, işçinin
menfaatlerini koruması, ona zarar verebilecek davranışlardan kaçınması, sağlıklı ve
güvenli bir çalışma ortamı sağlaması, işçiyi sağlığına uygun bir işte çalıştırması,
işyerinde İSG ni sağlaması zorunlukları yer almaktadır. Bu hususta esas yükümlülük
işverene aittir. İSG önlemlerinin alınması zorunluluğu, iş sözleşmesinin içerisinde
bulunan işçiyi gözetme ve koruma borcunun önemli bir parçası olmaktadır. Çünkü
işverenle, iş sözleşmesine giren işçi, çalışma yaşamının ve işyeri ortamının yaratacağı
her türlü mesleki tehlikeye, iş kazaları ve meslek hastalıklarına açık hale gelmekte,
yaşamı ve beden bütünlüğü risk altına girmektedir. Bu nedenle, işveren, işçinin temel
hakları arasında bulunan yaşam, sağlık ve beden bütünlüğünü işyeri tehlikelerine karşı
korumak zorundadır.
Bu zorunluluk çerçevesinde işveren, işçinin saygınlığını korumak, işçinin yararı
doğrultusunda davranmak, onun sağlığını ve vücut bütünlüğünü korumaya yardımcı
olabilmek için çaba göstermek, işçiyi işyerinde, çalışma ortamından kaynaklanan ve ona
zarar verebilecek risklere karşı uyarmak, bilgilendirmek, yapılan işin ortaya çıkardığı
risklere karşı korumak, riskler ortadan kaldırılamıyor ise, işçiye gerekli koruyucu
63 Kuru, Onan, ”İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde Yeni Oluşumlar”, İşveren Dergisi, Ankara, Mayıs 2000,
s.17. 64 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.105.
39
donanımı tahsis etmek, gerekli bilgileri zamanında yetkili makamlara bildirmekle
yükümlüdür.65
Çalışma hayatında çalışanın karşı karşıya kaldığı risklerden korunmasının hem
çalışanın kendisine hem de kamunun yararına sonuçlar doğuracağının anlaşılması ile
devlet, işçi işveren ilişkilerine müdahale etme gereğini hissetmiştir.
Ülkemizde sadece İSG’ ni düzenleyen bir yasal mevzuat henüz mevcut değildir.
Ancak Borçlar Kanunu 313. ve 332. md’leri arasındaki hükümler ile 4857 İş kanununun
77. ve 88. md leri arasında yer alan hükümlerde işverenin İSG alanındaki
yükümlülükleri emredici hukuk kuralı niteliğinde düzenlenmiştir.
I.3.1. Önleyici Tedbirleri Alma Yükümlülüğü
İşverenin kamu hukundan doğan işçiyi koruma borcunun dayanağı İş Kanunu
md.77’de düzenlenmiştir. İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri başlığını taşıyan
maddeye göre, “İşverenler işyerlerinde İSG nin sağlanması için gerekli her türlü önlemi
almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de İSG konusunda alınan her
türlü önleme uymakla yükümlü” tutulmuşlardır.
Bu madde işverenler ve işyerleri arasında hiçbir ayrım yapmaksızın ve herhangi
bir sınır koymaksızın İSG nin sağlanması açısından işverenlere gerekli her türlü önlemi
alma zorunluluğu getirmiştir. Bu çerçevede işveren; işçinin sağlığını ve güvenliğini
korumak için mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmesi dahil olmak üzere her
türlü önlemi almak, organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak, hatta sağlık ve
güvenlik önlemlerini değişen şartlara göre, diğer bir değişle teknolojik gelişmelere bağlı
olarak sürekli iyileştirme çalışması içinde olmak zorundadır. 66 Bu yükümlülüğün ifası
sırasında işyerinin mali yapısındaki olumsuzluklara, teknik konulardaki yetersizliklere,
işyerinde az sayıda işçinin istihdam ediliyor olmasına, diğer işletmelerde bu tür
önlemlerin alınmamış olmasına ve benzeri gerekçelere hiç yer verilmemiştir.
İşverenin, İSG önlemlerini alma yükümlülüğünün, Borçlar Kanunu md.332
hükümlerine göre geniş ve mutlak bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Gerçektende İş
65 Kılıç, Leyla, İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliğini Sağlama Hükümlülüğü ve Sorumluluğu, Yetkin
Yayınları, Ankara, 2006, s.39. 66 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.54.
40
Kanunu bakımından işverenin alması gereken önlemler, Borçlar Kanunu md. 332 ‘deki
gibi “ hakkaniyet dairesinde “ beklenilecek önlemler değil, İSG için gerekli olan
önlemlerdir. Bu önlemler, bilimin, tekniğin ve tecrübenin o andaki mevcut durumuna
göre alınması mümkün olan ve işyerinde yapılan işin ortaya çıkardığı tehlikeleri
önlemeye yarayan her türlü önlemi ifade etmektedir.”67
İşverenin önlem alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda işyerinde
işin durdurulması ya da işin kapatılması mümkün olabilecektir. İş Kanununun 79.
md.sinde; “Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine
ve cihazlarında işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edilirse, bu tehlike
giderilinceye kadar işyerlerini İSG bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir işçi
ve bir işveren temsilcisi ile Çalışma Bölge Müdürlüğü’nden oluşan beş kişilik bir
komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya
işyeri kapatılır.” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü gibi işverenin önlem alma
yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu ortaya çıkacak uygunsuzluğun tespiti
halinde, işverence önemli sayılan boyutta bir yaptırım söz konusu olacaktır.
I.3.2. Eğitim Verme Yükümlülüğü
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önemli nedenlerinden biri de işçilerin
işyerindeki risklere karşı eğitilmemiş olmaları ve eğitimin önemi konusunda yeterince
bilince kavuşturulmamış bulunmalarıdır. Bu nedenle İSG bilincinin eğitim yoluyla
işçilerde geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.68
İşyerlerinde İSG önlemlerinin alınmış olması tek başına tehlikeleri ortadan
kaldırmamaktadır. İşverenler, İSG açısından güvenli bir ortam oluşturmanın yanısıra
kurallara uyumun gerekliliğini, tekniğin getirdiği yenilikleri ve olası tehlikeleri işçileri
eğitmek yoluyla öğretmek zorundadır. İşveren işçisini mutlaka eğitecek ve işyerinde
muhtemel tüm tehlikeleri işçinin kendisinin biliyor olmasını beklemeyecektir.
Uygulamada, yargıya gelen iş kazası, meslek hastalıkları ve ölüm olaylarında doğan
tazminat davalarında, işçilerin alınan tedbirleri uygulamakta ihmal gösterebildikleri
67 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.55. 68 Ekmekçi, Ömer, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, Legal Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2005, s.48.
41
gözlenmektedir. Bu gibi zararlı sonuçlardan işçinin korunması için kanun koyucu
doğrudan işvereni yükümlü tutmuştur.
İş Kanunu md. 77 ‘de işçilerin, İSG konusunda eğitimi ve bilgilendirme hakkı
ile ilgili düzenleme de “İşverenler işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler,
alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve
gerekli İSG eğitimini vermek zorundadırlar.” hükmü yer almaktadır. İşçilerin bir
bölümünün alınan tedbirlere uymak konusunda ihmal göstermeleri İSG konusunda
yeteri kadar eğitilmemiş ve bilinçlendirilmemiş olmalarından kaynaklanmaktadır.
İşverenler, işyerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamını kurmakla
yükümlüdürler. Bu amaçla, işverenler, iş sözleşmelerinin türüne bakmaksızın işçileri
yasal hak ve sorumlulukları konusunda, bilgilendirmek, onların karşı karşıya
bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler konusunda
bilgilendirmek, alınması gerekli tedbirler konusunda İSG eğitim programları
hazırlamak, işçilerin bu programlara katılmasını sağlamak, İSG bilinci oluşturarak
uygun davranış kazandırmak için gerekli eğitimi vermek ve verilecek eğitim için uygun
yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlüdürler.69 İşverenin bu yükümlülüğü sadece
kendi işçilerine karşı değil, başka bir işverene bağlı olarak kendi işyerinde çalışan
işçilere (altişveren işçileri veya geçici iş ilişkisi ile çalışanlara) karşı da söz konusudur.
İşverenlerin işyerlerinde çalışanlara vereceği İSG eğitiminin usul ve esasları bu konuda
çıkarılmış yönetmelikle ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
I.3.3. Denetleme Yükümlülüğü
İnsanlar ne kadar eğitilmiş olsalar da, ne kadar işlerine ciddi olarak eğilip önem
verseler de denetlenmedikleri taktirde, bir süre sonra bu özelliklerini kaybetmektedirler.
İnsanların bu özelliklerini canlı tutmanın yolu denetimden geçmektedir. Her şeyde
olduğu gibi güvenliğin temeli de denetimdir.
İş Kanunu md.77 de işçilerin, işyerinde İSG konusunda alınan her türlü önleme
uymakla yükümlü oldukları belirtildikten sonra, işverenler için de İSG konusunda her
türlü tedbirin alınması yeterli bulunmamış, işçilerin buna uyup uymadıklarını 69 Ayrıntılı bilgi için bkz. 07.04.2004 Tarihli ve 25426 Sayılı Resmi Gazete, Çalışanların İSG Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik.
42
denetlemeleri gerektiği öngörülmüştür. Nitekim işyerinde bulundurulması gereken
koruyucu malzemelerin varlığının yeterli olmadığı, bunların işçiler tarafından kullanılıp
kullanılmadığının işveren tarafından yapılacak olan denetimler sonucu ancak
sağlanabileceği ve kullanmayanlar hakkında diisplin cezası uygulanabileceği, yöntem
olarak gösterilmiştir.
İş kazalarında, işverenin önlem alma görevi salt koruyucu malzeme vermekle
sınırlandırılmaz. Bir insanın sürekli olarak bir konuda dikkatini toplayabilmesi mümkün
değildir. Bu nedenle, işçilerin sürekli denetlenmesi, işçilerdeki noksanlıkların
zamanında fark edilerek risk oluşmadan önlem alınması imkanı vermektedir.
Yargı kararlarında da işverenin yükümlülüğünün yalnızca önlem almaktan ibaret
olmadığı; gözetme borcu gereği alınmış önlemlere uyulup uyulmadığının da işveren
tarafından denetlenmesi gerektiği belirtilmektedir. Hatta bunun için etkin bir denetim
sistemi kurulması böylece işçilerin, koruyucu malzemelerin kullanılmasında ve İSG için
alınan önlemlere uyulmasındaki aksaklıkları, büyük ölçüde giderilebileceği ifade
edilmektedir.70
Denetim görevini yerine getirmeyen işveren, yükümlülüğünü yerine getirmemiş
sayılacak, kaza ve hastalık nedeniyle meydana gelebilecek tazminatlardan sorumlu
tutulup, kurum tarafından sigortalıya yapılan sağlık yardımları ve geçici iş göremezlik
ödenekleri ile gelirleri açısından sorumlu olacaktır.
I.3.4.İşyeri Hekimi İstihdam Etme Yükümlülüğü
İşyeri hekimi modern İSG anlayışının önemli bir parçasıdır. İş sağlığı
hizmetlerinin etki alanı ve faaliyetleri bu hizmetin içerisinde yer alması gereken tibbi
ihtiyaçların da önemini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda işyeri sağlık hizmetleri bir
hekimin gözetiminde kurulmalı ve hekim sorumluluğu altında yürütülmelidir.
İşyeri hekiminden kasıt, işyeri hekimliğinde uzmanlaşmış hizmet ettiği işyerinin
ve bağlı bulunduğu sağlık sektörünün sorunları hakkında bilgi sahibi olan ve iş kazası
ve meslek hastalıkları hakkında yeterli bilgiye sahip olan hekimdir.71
70 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.56. 71 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.85.
43
Daha önce tüzük ve yönetmeliklerle düzenlenen işyeri hekimliği 4857 sayılı İş
Kanunu’nda 81.md.’de yasa hükmü olarak düzenlenmiştir. İlgili md.’ye göre sürekli
olarak en az 50 işçi çalıştıran işverenler işyerlerinde İSG önlemlerinin belirlenmesi,
uygulanması, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, ilk yardım acil tedavi ve
diğer koruyucu sağlık ve güvenlik alanında hizmetlerinin, yerine getirilmesi için işyeri
hekimi çalıştırmak ve işyeri sağlık güvenlik birimi kurmak zorundadırlar. Bu
yükümlülüklerini kendi personeli ile yerine getirebilecekleri gibi işletme dışından
hizmet olarak da sağlayabileceklerdir. İşyeri hekimlerinin görevleri, çalışma usul ve
esasları, yetkileri ve yükümlülükleri yapılan son düzenleme ile 15 Ağustos 2009 tarihli
İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkındaki
Yönetmelik’te düzenlenmiştir.
I.3.5. İş Güvenliği Uzmanı İstihdam Etme Yükümlülüğü
Yakın zamanda kadar, ülkemizde İSG alanında uzmanlık eğitimi veren yüksek
okul yada fakülte bulunmaması nedeniyle, bu konularda işyerlerinde, genellikle
mühendislik veya teknik eğitim almış personel bu görevi üstlenmektedir. Bu kişiler
alanlarında ne kadar iyi yetişmiş olursa olsunlar iş güvenliği konusunda uzman
sayılamazlar. İş güvenliği alanında uzmanlaşma, lisans eğitimi üzerine multidisipliner
teorik ve pratik bilgilerin edinilmesi ile gerçekleşir. Bu nedenle iş güvenliği ile görevli
mühendislere ve teknik elemanlara gerek üniversitelerde ve gerekse çalışma yaşamında
kendine özgü uzmanlık dalı olan İSG alanında eğitim verilmeli ve yeterli donanımları
sağlanmalıdır.72 Zira iş kazaları ve meslek hastalıklarının oldukları yerde, diğer bir
değişle işyerinde önlenmesi açısından bu grup özel bir önem arzeder. Çünkü iş
güvenliği uzmanlarının öncelikle görevi, işyerinde İSG ‘ni bozacak, tehlikeye düşürecek
riskleri kaynağında tespit ederek bunların önlenmesi için çalışmalar yapmaktır.
1475 saylı İş Kanunu’nda yasa hükmü olarak düzenlenmeyen iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanların istihdamına o dönemde İSG ile ilgili bazı
tüzüklerde yer verilmiştir. Söz konusu düzenlemelerde “işyerinde bir fenni mesul
bulundurulması” ya da “İSG Kuruluna bu konularda görevli teknik bir kişinin
katılması” gibi hükümler göze çarpmaktadır.
72 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.114.
44
4857 sayılı İş Kanunu ile birlikte ilk kez, belirli işyerlerinde iş güvenliği ile
görevlendirilmiş uzman bulundurulması yasa hükmü olarak öngörülmüştür. Kanunun
82.md. si uyarınca; sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı
aydan fazla süreli işlerin yapıldığı işyerlerinde; işyerinin iş güvenliği ile ilgili
önlemlerinin alınması, iş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili alınacak önlemlerin
belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, tüm bu hizmetlerin yürütülmesi için işçi
sayısına, işin niteliğine ve tehlike sınıfına göre bir veya birden fazla mühendis veya
teknik eleman çalıştırılması zorunludur.73 İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik
elemanların görevleri çalışma usul ve esasları, yetkileri ve yükümlülükleri yapılan son
düzenleme ile 15 Ağustos 2009 tarihli İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak
Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkındaki Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Ayrıca
çalışmanın II. bölümünde ayrıntılı olarak incelenmiştir.
I.3.6. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimi Kurma Yükümlülüğü
İşyeri sağlık ve güvenlik organizasyonu işverenlerin işyerinde kurmakla
yükümlü oldukları ve amacı, işyerinin sağlık ve güvenlik yönünden izlenmesi, koruyucu
önlemlerin alınması ve ilk yardım hizmetlerinin yerine getirilmesi konusunda görevli
olan örgütlenmeyi ifade etmektedir.
Birçok ülke mevzuatında karşılığı olan bu yapının ülkemiz mevzuatında da nasıl
ve ne şekilde oluşturulacağı belirlenmiştir. Ancak, işverenler kendilerini mevzuat ile
sınırlandırmak zorunda değildirler. İşverenler sağlık ve güvenlik birimlerini ihtiyaç
ölçüsünde genişletebilme ve geliştirebilme imkanına sahiptirler.
İligili düzenlemeye göre işverenler en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde iş
sağlığı güvenliği önlemlerinin belirlenmesi ve uygulamasının izlenmesi, iş kazası ve
meslek hastalıklarının önlenmesi, işçilerin ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık
ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği
ve işin tehlike sınıfına göre işyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla
yükümlüdürler.74
73 Ekmekçi, Ömer, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre …, s.135. 74 Ekmekçi, Ömer, “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri .....”, s.63.
45
Bu yükümlülük; az tehlikeli sınıfta yer alan ve 1000 ve daha fazla işçi çalıştıran,
tehlikeli sınıfta yer alan ve 750 ve daha fazla işçi çalıştıran, çok tehlikeli sınıfta yer alan
ve 500 ve daha fazla işçi çalıştıran işverenler için mutlak bağlayıcı niteliktedir.
Belirtilen grubun dışında kalan ve en az 50 işçi çalıştıran işverenler ise İSGB’ni
işyerinde kurabilecekleri gibi, bu hizmetin tamamını dışarıdan da alabilme hakkına
sahiptirler. İSGB’nin nasıl oluşturulacağı, bu birimde görevlendirilecek kişilerin
nitelikleri, çalışma esasları ile OSGB ‘den hizmet alınması ile ilgili usul ve esaslar 15
Ağustos 2009 tarihinde çıkarılan İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
I.3.7. İSG Kurulu Oluşturma Yükümlülüğü
İşyerlerinde İSG ne ilişkin örgütlenmede önemli bir işleve sahip birimlerden biri
İSG kurullarıdır. İSG kurullarının oluşturulmasının temel nedeni; İSG nin gerçek
anlamda sadece devletin denetimi ve çabası ile değil, işyerinde faaliyet gösteren işçi ve
işverenlerin de katkısıyla sağlanabileceği düşüncesidir ve dünyada ilk kez 1892’de
İngiltere’de bu amaçla gönüllü bir jüri kurulmuştur.75 Bunun yanı sıra “iş güvenliği
işyerinden başlar anlayışı” , “ işle ilgili sorunları en iyi bilenler işi yapanlardır” ilkesi
çerçevesinde çalışan katılımını sağlayarak, işçi ve işvereni ortak bir platformda
buluşturan bu yapı, işyerlerinde iç denetimi sağlayan en önemli organdır.
Sağlık ve güvenlik problemlerinin incelenip çözümlendiği bir oluşum olan İSG
kurulları, işçi ve işveren temsilcilerinin yanı sıra işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı,
varsa sivil savunma uzmanı, sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi gibi ilkez gündeme gelen
kavramlarla işyerinde geniş yelpazeye yayılan bir katılımı temsil etmektedir.
İSG kurulunun başlıca görevleri arasında; iş kazaları ve meslek hastalıklarını
incelemek, değerlendirmek, tekrarını önleyici tedbirler almak, iş güvenliği ile ilgili
firma iç yönetmeliğini hazırlamak, İSG konularında işyerinde çalışanlara yol göstermek,
eğitim programlarını planlamak, acil durumlarda işyerinin faaliyetinin devamına karar
vermek, yıl sonu değerlendirme raporu hazırlamak sayılabilir.
75 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.70.
46
Ülkemizde ilk kez 1475 sayılı İş Kanununda düzenlenen İSG kurulları, 4857
sayılı İş Kanununda da etkinliği arttırılarak 80. md.’ de düzenlenmiştir. Sanayiden
sayılan, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran ve 6 aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı
işyerlerinin işverenleri İSG kurulu oluşturmakla yükümlü tutulmuşlardır. Geçmişte
danışma niteliğinde faaliyet gösteren ve kararları bağlayıcı olmayan İSG kurulları
getirilen yeni düzenlemeyle daha etkin hale getirilmiş ve işverenler İSG kurullarının
kararlarını uygulamakla yükümlü tutulmuşlardır. Kurulların kimlerden oluşacağı, görev
yetki ve yükümlülükleri, çalışma usulleri gibi konular 7 Nisan 2004 tarihli İş Sağlığı ve
Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Görev ve yetkileri ve yapısı itibari ile İSG kurulu, işyerlerinin iş güvenliği
örgütlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Hem çalışanların mesleki risklere karşı
korunma yollarının geliştirilmesi, hem de işyeri içinde önemli bir denetim organı olarak
devlete yardımcı olan bir yapı durumundadır. Bu anlamda İSG kurulları, dış ülkelerde,
dahili sorumluluk sistemi denilen işyeri yapılanmalarının önemli bir unsurudur. Bu
sistemde, işyeri kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde birinci sorumluluğu,
yönetim ve işçi temsilcileri arasındaki işbirliğine dayandırmaktadır.76
76 Yılmaz, Fatih, “Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları: Türkiye’de Kurulların Etkinliği Konusunda Bir Araştırma”, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, c.7, sy.1, Yıl 2010, www.insanbilimleri.com, Erişim: 10 Şubat 2010.
47
II. BÖLÜM: İSG ÖRGÜTLENMESİNDE İŞ GÜVENLİĞİ
UZMANLIĞI
II.1. BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI
Ülkeler kalkınırken, sanayileşirken, teknolojik gelişimlere ayak uydurmaya
çalışırken ve özellikle ekonomik rekabet gücünü korumaya çalışırken, işçilerin sağlık ve
güvenlik içinde çalışmasının sağlanması, en önemli sorunlardan birini oluşturmaktadır..
Bu kaygının boyutu ve bu konuda sağlanan başarılar çağdaş ve uygar toplum olmanın
en önemli ölçütlerinden biri olmaktadır.77
Çalışanların sağlığı ile yapılan iş arasındaki ilişkilerin araştırılması ve
çalışanların yaptıkları işten zarar görebilecekleri düşüncesi ilk olarak Hipokrat
tarafından ileri sürülmüştür. Hipokrat, M.Ö.370 yılında ilk defa kurşunun yan
etkilerinden bahsetmiştir. Daha sonra Aristo, koşucuların hastalıklarını incelemiş,
gladyatörler için özel diyet önermiştir. Eflatun ise, bazı esnaf ve sanatkarların çalışma
pozisyonlarından ileri gelen hastalıklar ile ilgili araştırmalar yapmıştır. Pliny, tehlikeli
tozlara maruz kalanların kendilerini korumaları için maske yerine başlarına torba
geçirmelerini önermiş, Heredotus, ilk kez işçilere yeterli besin verilmesinden söz
etmiştir.78 Galen, M.S.2.yüzyılda kurşun zehirlenmesinin patolojisi üzerinde durmuş,
kürk ve kimya işlerinde çalışanlarda ortaya çıkan meslek hastalıklarını tanımlamıştır.79
Endüstri devrimine kadar üretimin tamamen ilkel metotlara dayandığı tarımsal
ekonominin basit araçlarla yürütülmesinin kaza ihtimalini azalttığı, ortaçağ maden
işletmeciliğinin bunun istisnası olduğu bilinmektedir.80
77 Tuncay, A.Can, “ILO ve AB Normları Işığında ........”, s.47. 78 Erkan, Cahit, İş Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, Ankara Ünv. Tıp Fakültesi Yayınları, sy.441, Ankara, 1984, s.8. 79 Aktuğ, Güngör, Meslek Hastalıklarının İstatistiksel Analizi, Hacattepe Ünv. Nüfus Etütleri Ens., Ankara, 1984, s.9. 80 Güven, Ercan, İş Kazası Yönünden Sosyal Politika Sorunları, Eskişehir İktisadi Ticari ve İlimler Akademisi, Sevinç Matbaası, Ankara, Ocak 1970, s.2.
48
Çalışanların sağlık ve güvenlik sorunlarının çözümünde, özellikle Paracelsus,
Agricola ve Rammazzini önemli çalışmalarda bulunmuşlar ve sorunların çözümüne
katkı sağlamışlardır. Agrecelsus Tirol maden işletmelerinde işyeri hekimi olarak
çalıştığı yıllarda, o gün için dünyada ilk iş hekimliği kitabı olan "De Morbis Metallicis"i
yazmıştır. Kitabında maden ve izabe işçilerinin meslek hastalıklarını inceleyerek
hastalıkların klinik belirtilerini hastalık adı anmadan belirtmiştir. Bu belirtiler
pnömonkonyoz diye bilinen kronik akciğer hastalıklarının klinik tablosunu ortaya
koymuş, etken faktör olarak tozdan söz etmiş ve koruyucu önlemler önermiştir.81
16. yy. da Agricole ve Parucelous orta Avrupa’da maden işletmelerinde çalışan
işçilerin hastalıkları ile toz arasındaki ilişkiyi incelemişler ve bazı koruyucu önlemler
önermişlerdir. Agricola, işyerlerinin sıcaklık derecesinden, işyeri havasında bulunması
muhtemel zararlı etkenlerden ve bunların ortadan kaldırılması için uygulanması gereken
havalandırma yöntemlerinden söz ederek, işçinin işyerinde çalışma pozisyonlarını
incelemiş ergonomi ilkelerini 17. yy. da ortaya koymuştur.82
Bilimsel esaslara dayalı İSG ilk olarak İtalya’da 17. yy. da Bernandino
Ramazzini tarafından ele alınmış ancak asıl gelişme İngiltere’de olmuştur. Aynı şekilde
bilimsel anlamda iş kazaları da ilk olarak İtalya’da ele alınmıştır. Fakat daha sonraları
sanayileşme hareketlerinin başlaması ve bu hareketin öncülüğünü İngiltere’nin yapması
nedeniyle, esas gelişmeler burada doğmuştur.83
Endüstri devrimi ile ortaya çıkan göç dalgaları, binlerce ailenin, bu kadar insanı
barındırmaya elverişli olmayan şehirlerde son derece sağlıksız koşullarda yaşamalarına
ve çalışmalarına sebep olmuştur. Kadın ve çocukların hiçbir sosyal güvenceleri olmadan
on iki, ön dört saat çalıştırıldıkları belirtilmektedir.84
Endüstri devriminin yarattığı büyük değişimler sömürgelerden elde edilen
hammaddelerin çokluğu, sanayinin hızla gelişmesine, dev fabrikaların kurulmasına
neden olmuştur. Bu süreç köyden kente göçü gündeme getirmiş, şehirlerin artan
81 Erkan, Cahit, İş Sağlığı. …, s.10. 82 Erkan, Cahit, İş Sağlığı …, s.8. 83 Güney, Salih, “İş Kazalarının Davranışsal Boyutları”, U.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, c.XIII, sy.1, Bursa, Mart-
Kasım 1992, s.123. 84 Erkan, Cahit, İş Sağlığı …, s.12.
49
nüfusları ile birlikte sosyo ekonomik bakımdan ciddi problemler ortaya çıkmıştır.
Ortaya çıkan işsizler ordusu aynı zamanda fabrikalar için yedek parça deposu olmuş,
kötü çalışma koşullarına dayanamayan işçiler giderek, yerine yeni işçiler gelmiştir. O
günün koşullarında İngiltere’de madenlerde çocuk işçilere, atlardan daha ucuza
geldikleri için kömür vagonları çektirildiği, bazı çocuklara madenlerin dibinde ayakları
suya gömülü olarak, günde 12 saat ayakta tutularak su pompalama görevi verildiği
vurgulanmaktadır.85
Endüstri devriminin yarattığı ve insanlık onuru ile bağdaşmayan ağır çalışma
koşullarının düzeltilmesi ve iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek amacı ile yapılan
ilk çalışmalar, kadın ve çocuk işçileri koruyucu bazı yasal düzenlemelerle dar kapsamlı
olmuştur. Bunun için, öncelikle çocuk işçilerin günlük azami çalışma süreleri
belirlenmiş, daha sonra kadın ve çocukların gece çalışmaları ile bazı ağır ve tehlikeli
işlerde çalışmaları yasaklanmıştır. Ancak, bu dönemde etkin bir iş denetimi sisteminin
kurulmamış olması ve hüküm süren yoksulluk, yapılmak istenen iyileştirmelerin
uygulanmasına engel olmuştur.86
18. yy. da Avrupa’da inşa edilmeye başlanan sosyal güvenlik ilkelerinin 19. yy.
da yaygınlaştığı, iş kazası ve meslek hastalıkları güvencesinin ilk olarak Avrupa’da
uygulanmaya başladığı vurgulanmaktadır.87
Bu dönemde, Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) ve Dünya Sağlık Örgütü(WHO)
Milletler Cemiyeti ile birlikte, ancak ondan bağımsız özerk kuruluşlar olarak
kurulmuştur. ILO, insan haklarının, sosyal adaletin ve çalışma haklarının iyileştirilmesi
için çalışan bir Birleşmiş Milletler ihtisas kuruluşudur.
İkinci Dünya Savaşından sonra İSG bütün dünyada önemle ele alınmış, psiko-
sosyal ve sosyo-ekonomik sorunların bu kavram içinde değerlendirilmesi, uygulanması
ve bu yönde yürütülmesi kabul edilmiştir. Bu değişim birçok ülkede geniş kapsamlı,
teknolojinin ve günün gereksinimlerine uygun olarak sürekli değişen ve gelişen bir “iş
85 Kırçak, Çağlar, a.g.e., s.32. 86 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.23. 87 Tufan, Beril, a.g.e., s.34.
50
sağlığı ve güvenliği hukuku” oluşmasına yol açarken, çeşitli sosyal güvenlik
kurumlarının da oluşturulmasını sağlamıştır. 88
II.1.1. Almanya
Dünyada ilk kez iş kazalarına karşı yasal önlem alan ve diğer ülkelere örnek olan
devlet Almanya’dır. Pek çok Avrupa ülkesi kendi mevzuatları açısından Almanya
sosyal güvenlik sistemini örnek almıştır. Almanya diğer devletlerden daha hızlı bir
ekonomik gelişme gösterdiği için kentlerde kötü koşullarda çalışan işçi sayısında artış
olunca, bu işçilerin çalışma koşullarını ve haklarını düzenleme ihtiyacı hissedilmiştir.
Alman sosyal güvenlik sisteminin önemli bir bölümünü oluşturan iş kazaları ve
meslek hastalıkları sigortası, yasal çerçevesi ve yapısal düzenlemesi ile işçi ve işvereni
eşit biçimde koruyan bir konum arz etmektedir. Temel amacı olan, çalışanın İSG ni
temin ederken, işletme bazında olduğu kadar makroekonomik kaygılara da önem veren
bir yapı içerisindedir. Ülke ekonomisinin iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle
uğrayacağı kayıpların en aza indirilmesi sistemin hedeflerindendir. Başka bir deyişle, iş
kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik tedbirler yasal ve kurumsal
olarak önemsenmiştir.89
Almanya’da çağdaş anlamda iş güvenliğini sağlamayı amaçlayan ve iş yerinde
İSG organizasyonuna yer veren, kanun ASİG (Arbeitssichherheitgesetz=ASİG)
12.12.1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir.90
Kanunun 4. bölümü İSG örgütlenmesine ilişkindir ve işçilerin katılımı ile ilgili
düzenlemeleri içermektedir. Bu bölümde işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının
Çalışma Konseyleriyle işbirliği halinde çalışmaları; İSG ile ilgili önemli konularda
Konseyi bilgilendirmeleri; bu kişilerin Konseyin onayı ile atanması veya görevden
alınması; serbest çalışan doktorların, uzmanların ve harici hizmet sağlayıcıların
88 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.24. 89 Ünver, Demet, “Almanya’da Çalışan Türkler: İş Sağlığı ve İş Güvenliği”, ÇSGB İş Sağlığı ve İş Güvenliği Dergisi, sy.35, Ankara, 2007, s.50. 90 Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanlığı Yönünden İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı’nın İncelenmesi”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, sy.5, İstanbul, Mart 2007, s.9.
51
atanması ve görevden alınmasında Konseye öncelikle danışılması ve İSG kurulları ile
ilgili hükümler yer almaktadır.91
ASİG açısından “iş güvenliği uzmanı” bir üst terimdir. Bu terim iş güvenliği
mühendisi, iş güvenliği teknisyeni ve iş güvenliği ustası kavramlarını içermektedir. Bu
kişiler iş güvenliği tekniği alanında, farklı yetkinlik derecesine sahip yetişmiş
uzmanlardır. Söz konusu mevzuatta “iş güvenliği uzmanı” na yönelik herhangi bir
tanım yapılmamışsa da “iş güvenliği mühendisi” olarak yalnızca “mühendis” ünvanını
taşıma hakkı bulunan ve kendisine verilen iş güvenliğine ilişkin görevleri yerine
getirebilmesi için gerekli “uzmanlık belgesi”ne sahip olan kişinin görevlendirilebileceği
belirtilmektedir. Böylece iş güvenliği mühendisi terimi somutlaştırılmıştır. 92
İş güvenliği teknisyenleri ile iş güvenliği ustalarının da ASİG yasası gereğince iş
güvenliği konusunda belirli uzmanlık bilgilerine sahip olmaları gerekmektedir. Bu
bilgileri iş güvenliği teknik uzmanlığı kursuna devam edip, kursu başarıyla
tamamlayarak elde ederler. Yasa ile ilgili çıkarılan tüzüğe göre iş güvenliği
mühendislerine uzmanlık belgesi, mühendis ünvanı ile en az iki yıl uygulamada faaliyet
göstermişse, verilmektedir. 93
İşverenin, iş güvenliği mühendisi, iş güvenliği teknisyeni ve iş güvenliği ustası
anlamında üç yetkinlik kademesinden hangisini iş güvenliği uzmanı olarak işletmesinde
görevlendireceği, işletmenin koşullarına ve personel olanaklarına göre değişmektedir.
Farklı yetkinlik kademelerinde bulunan güvenlik uzmanlarının bir işletmede bir arada
çalıştırılmaları da mümkündür. ASİG ‘göre işveren, işletmesinde iş güvenliğini sağlama
ve iş kazasını önleme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi
için işveren, işletmesinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirecektir.
Ancak işveren bunların gerekli olup olmadığına ya da ne zaman gerekli olduğuna
yasanın ilgili hükmünde yer alan ölçütlere göre karar vermek durumundadır. Bu
ölçütlerden biri işletmenin türüdür. Sağlık güvenlik riskleri, iş kazası olma sıklığı ve
sektöre özgü riskler işletme türü ölçütü içerisinde değerlendirilir. Diğer bir ölçüt ise
işletmenin büyüklüğü ve çalışanların yapısıdır. İşletmelerde nitelikli işçi sayısı, 91 Yılmaz, Fatih, “Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye'de İş Sağlığı ......”, s.14. 92 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.39. 93 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.41.
52
niteliksiz işçi sayısından az ise iş güvenliğine duyulan gereksinim, nitelikli işçi sayısının
yüksek olduğu işletmelere göre daha fazla olacaktır. İşletmelerde İSG hizmetleri için iş
güvenliği uzmanı görevlendirilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken
üçüncü ölçüt ise işletmenin örgütlenme yapısıdır.
Almanya’da 1980’li yılların sonuna kadar küçük işletmeler (30 kişiden az işçi
istihdam eden) ASİG ve bu yasa doğrultusunda yürürlüğe sokulan iş kazası önleme
yönetmeliklerinin uygulama alanı dışında tutulmuşlardır. Bu işletmeler için mevcut
durumu iyileştirmek üzere iş güvenliği uzmanlığı hizmeti için Almanya İçişleri
Bakanlığı insiyatifiyle bir model geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu model sonrasında
tüm işletmeler iş kazası önleme yönetmeliklerinin uygulama alanına sokulmuşlardır.
Buna karşın yasaya bağlı çıkarılan İş Kazası Önleme Yönetmeliği’nde belirli koşulların
gerçekleşmesi durumunda “İş Koruma Dairesi” ‘nin onayı alınarak küçük işletmelerin iş
güvenliği uzmanı istihdamından muaf tutulabilecekleri de öngörülmüştür.
Almanya’da ASİG ve bu yasanın uygulama alanını gösteren ve yürürlülüğe
sokulan iş kazası önleme yönetmeliklerine göre iş güvenliği uzmanlarının işletmelerde
görevlendirilmeleri için tek bir sözleşme biçimi öngörülmemiş, üç farklı yol
önerilmiştir. İşveren bu üç görevlendirme biçimi arasında seçim yapabilir. Birinci
seçenekte, işveren iş güvenliği uzmanını işçi olarak işletmede işe yerleştirebilir. İkinci
seçenekte, işveren serbest çalışan bir iş güvenliği uzmanı ile sözleşme yapabilir.
Yapılan bu sözleşme ile uzman, işverenin ve işletmenin mevzuattan kaynaklanan
yükümlülüklerini yüklenir. Burada yapılan sözleşme hizmet sözleşmesidir. Üçüncü
seçenekte ise, işveren işletmesindeki iş güvenliği ile ilgili yükümlülüklerin yerine
getirilmesi için işletmeler üstü bir iş güvenliği hizmet birimi ile bir danışmanlık
sözleşmesi imzalayabilir. Bu sözleşme ile sözleşme yapılan hizmet birimi, çalışma
süresi içinde kendi uzmanlarını işletmede görevlendirmek suretiyle işletmenin güvenlik
teknik danışmanlığını yüklenir.
İş güvenliği yönetmelikleri uyarınca asgari çalıştırılma süresinin saptanmasında
özellikle işletmenin türü, faaliyet konusu, işletmede istihdam edilen işçilerin sayısı
belirleyici olmaktadır. Ayrıca işletmenin kaza ve sağlık risk ortalamasına göre
yönetmeliklerce öngörülmüş olan çalıştırılma süresi, ortalamanın değişmesi durumunda
53
azaltılıp artırılabilir. Ancak bu değişikliğin yapılabilmesi için İş Koruma Dairesi’ nin
onayının alınması gerekmektedir. İş güvenliği uzmanının, işletmede 1 yılda istihdam
edilen işçi başına ne kadar süre hizmet vereceği tablolar halinde belirlenmiştir. Bu
tablolarda işletmeler gruplandırılmışlardır. Böylece her bir grup için işçi başına yılda
gerekli olan “iş güvenliği uzmanı çalıştırma süreleri” belirlenmektedir. Bu süreler
gruplara göre çalışan başına ve yılda ortalama 0.2 saat ile 4 saat arasında değişmektedir.
Alman İş Güvenliği Yasası’nda iş güvenliği uzmanının görevi belirlenmiştir.
İşletmelerde iş güvenliği bağlamında genel olarak işin korunmasında ve iş kazalarının
önlenmesinde ortaya çıkacak sorunların, işverence insan yaşayışına uygun bir şekilde
çözümlenmesi ve önlenmesi çalışmalarında ona destek olmaktır.
Geleneksel olarak bu ülkede iş güvenliğinden kastedilen; işçilerin işlerinden
doğan yaşamsal riskler ile sağlık risklerinden korunmasıdır. Günümüzde ise bu terim
biraz daha geniş anlamlı kullanılmakta, iş güvenliğinin ilgi alanına sadece işçinin
çalışma koşullarından doğan risklerdeki korunması değil, ayrıca işçi üzerinde onun
çalışmasından kaynaklanan ergonomiyle ilgili yüklerin giderilmesi, azaltılması,
dengelenmesi de dahil edilmektedir.94
II.1.2. İngiltere
İngiltere sanayi devriminin ve şehirleşmenin öncüsü olması nedeniyle sosyal
güvenlik çalışmalarına en önce başlayan ülkelerden biridir. İngiltere’de 1802 ‘de Health
And Moral Act of Apprentice çıkarılmış, bunu 1883 yılında kadın ve çocuk işçilerin
çalışma koşullarının düzeltilmesi için çıkarılan yasa izlemiş, 1844 ‘te ise günlük çalışma
süresi 10 saate indirilmiştir.95
Sanayi devriminin ilk yıllarında, diğer bir deyişle mevzuattaki boşluk
döneminde sosyal sorunlara karşı bireysel girişimleri ile bilinen sosyal politika
önderlerinden İngiliz düşünürü Robert Owen’ın kendi fabrikasında çalışan işçiler için
tıbbi bakım imkanı sağlaması, diğer taraftan fabrikalarda baca temizleme işlerinde
insanlık dışı muamelelerle çocuk yaştakilerin çalıştırılmaları karşısında 1788 yılında
94 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.43. 95 Erkan, Cahit, İş Kazaları Sorunu Dünyada’ki ve Türkiye’deki Gelişmeler, MPM Yayınları, No:284, Ankara, 1983, s.12.
54
çıkarılan “Baca Temizleme Kanunu”, bu konuya yönelik bireysel çabaların ve hukuki
düzenlemelerin ilk gelişmeleri olarak belirtilebilir.96
Endüstri ve sanayileşme olgusu, işçiler için çok kötü çalışma koşullarını
beraberinde getirmiştir. Bu dönemde etkin olan liberal düşünceler, devletin işçileri
sosyal risklere karşı korumak için doğrudan girişimde bulunmasını reddetmekte, sosyal
güvenlik konusunda doğan boşluklar işçi sendikaları, kooperatifler ve yardım sandıkları
ile doldurulmaktaydı.97 Tekniğin hızla gelişmesine karşılık önleyici tedbirlerin
alınmaması iş kazalarını da artırmıştır.98
Devletin ilk ciddi müdahalesi fabrikalardaki çalışma sürelerini düzenleyen,
çırakların sağlık ve moral bakımından korunmalarını sağlayan 1802 tarihli “Factory
Act”tır. Bu kanun İngiltere’de çıkan iş sağlığı ile ilgili ilk kanun olma özelliğini
korumaktadır. Daha sonra 1819’da “İkinci Factory Act”, çıkarılmış ve 1833’de emeğin
korunmasına yönelik önemli yenilikler getirilmiştir.99
İngiltere’de 1897 tarihinde çalışanları iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı
korumak için çıkartılan yasada işverenin sorumluluğu öngörülürken, 1911 yılında
çıkartılan “Ulusal Sigorta Yasası”nda ise daha geniş düzenlemeler getirilmiştir.100
1974 yılında yayınlanan "İş'te Sağlık ve Güvenlik Kanunu" (Occupational
Health and Safety Act at Work) işverenlerin, çalışanların ve kamunun birbirine karşı
İSG konusunda yetki ve sorumluklarını düzenlerken temel prensibi, akla yatkın ve
uygulanabilir kuralların devreye alınmasını sağlamaktır.
1999 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Yönetmeliği’ nde,
yapılması zorunlu işler ve alınması gerekli tedbirler daha açık tanımlanmıştır ve bu
yönetmelik bütün iş kolları için geçerlidir. Buna göre beş ya da üzerinde çalışanı
bulunan işverenler risk analizlerini yapmak bu risk değerlendirmelerini kayıt altına
almak zorundadırlar. İş kazası önleme birimlerinin organizasyonu, işverenlerin gönüllü
katılımı üzerine kurulmuştur. Devletin; düzenleyici, tavsiye ve rehberlik edici, sağlık ve
96 Gençler, Ayhan, a.g.m., s.16. 97 Güzel, Ali – Okur, Ali Rıza, a.g.e., s.19. 98 Erkan, Cahit, İş Sağlığı …, s.15. 99 Gençler, Ayhan, a.g.m., s.17. 100 Güzel, Ali – Okur, Ali Rıza, a.g.e., s.20.
55
güvenlik denetimini sağlayıcı görevleri vardır. Devlet, düzenleyici görevi ile riskler ve
işverenin sorumlu olduğu görevler konusunda hedef belirlerken, çalışanların ve çevrede
etkilenebilecek diğer kişilerin sağlık ve güvenliğini sağlamaktadır. İlgili mevzuat,
işletmelerde bulunması gereken personelin uzmanlık konularını belirlememektedir,
uzmanların işverenin ihtiyaçlarına bağlı olarak yetkin olup olmadığını değerlendirmek
işverene bırakılmıştır. İş güvenliği uzmanlarının görev ve yetkilerinden bazıları; kaza
istatistikleri ile ilgili çalışmaları yapmak; müfettişlerin ve güvenlik temsilcilerinin
güvenlik raporlarını incelemek; güvenli çalışma prosedürlerinin geliştirilmesine
yardımcı olmak; güvenlik konularındaki eğitim ve iletişimin etkinliğini belirlemek;
sağlık ve güvenlikle ilgili raporları ve kurul toplantısı tutanaklarını tutmak; üst yönetime
tavsiyelerde bulunmak; işyerindeki kaza ve hastalıkların sebeplerini araştırmaktır.101
II.1.3. Japonya
Japonya’da iş hayatının dinamikleri kendine özgü bir yapıda olup, yakın zamana
kadar ömür boyu istihdam sistemi geçerliliğini sürdürmüştür. Ancak, artan küresel
rekabet ve Japonya’daki ekonomik durgunluk bu sistemi olumsuz etkilemiş, şirketler
eleman çıkarma, küçülme, birçok yardımcı fonksiyonlarını taşeron firmalara verme
uygulamalarına gitmek durumunda kalmışlardır. Buna rağmen mevcut iş mevzuatı
Japonya’da çalışma hayatı içinde önemli olup, istihdam hassas bir konu olmaya devam
etmektedir.
Japonya’da 10 kişiden fazla çalışanı olan her kuruluş, Japon İş Standartları
Denetleme Ofisi’ne vermek üzere, yazılı bir “İşyeri Kuralları” belgesi hazırlamak
zorundadır. Bu belgede;
• İş başlama ve bitiş saatleri, mola saatleri,
• Maaş ve ücretlerin hesaplanma prosedürü ve maaş artış sistemi,
• Ücret ödeme zamanı, şekli,
• Emeklilikle ilgili düzenlemeler,
• (İşin niteliğine göre) sağlık, hijyen, güvenlik kuralları 101 http://www.hse.gov.uk/pubns/hsc13.pdf, Health and Safety Executive, s.1., Erişim: 21 Mart 2010.
56
gibi unsurların belirtilmesi gerekmektedir.
Japonya’da her çalışan, sağlık sigortası, emeklilik sigortası ve iş kazaları
sigortası başta olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik sistemlerine tabi olmak zorundadır.
Her kuruluş, işe başlayan çalışanını bir sağlık sigortası kapsamına almak ve Sosyal
Güvenlik Ofisi’ne bildirmek zorundadır. Sağlık sigortaları; hastalık, doğum, ölüm gibi
durumları kapsamakta ve işleyiş detayları sendikalarca belirlenmektedir.
Emeklilik sigortası için çalışanlar Japon Sosyal Güvenlik Ofislerine
kaydedilmekte, iş kazaları sigortası için ise, işçi çalıştıran her işyeri İş Standartları
Denetleme Ofisi’ne bildirimde bulunarak ödemeleri yapmak durumundadır. İşçilerin
geçirdiği ölüm, yaralanma, sakatlık, vb. ile sonuçlanan her kazanın mali giderleri bu
sigortaca karşılanmaktadır. İşverenin bildirimde bulunmadığı veya prim ödemelerini
gerçekleştirmediği durumlarda ise, iş kazası halinde giderler cezalı olarak işverenden
tahsil edilmektedir.
Japonya'da hızlı sanayileşme sonucunda 1900' lerin ikinci yarısında ekonomik
büyüme ve bununla birlikte endüstriyel kazaların sayısında artış gözlemlenince; devletin
önlem alması ve kuruluşların da bu konudaki olumlu faaliyetleri ile ölümcül kazalarda
sayısal olarak düşüş sağlanmıştır. Kazaların düşüşünde en önemli faktör çıkarılan İSG
yasasıdır.
İş sağlığının hukuksal dayanağı olan Endüstriyel Sağlık ve Güvenlik Yasası
1972'de çıkarılmıştır. Bu kanunun getirdiği düzenlemeler, iş kazalarında ciddi
azalmaları beraberinde getirmiştir. Yasa işyerinin büyüklüğüne göre hekim atanmasını
ve İSG personelinin sağlanmasını, işverenin sorumluluğuna vermektedir. 50 ve daha
çok işçi çalıştıran işletmeler bir iş sağlığı hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurmak
zorundadır. Yüksek riskli işyerlerinde sınır 500 olmakla birlikte, 1000 işçi çalıştıran
işyerlerinde tam zamanlı bir hekimin ve iş güvenliği uzmanın bulundurulması
gerekmektedir.102
102 http://www.jisha.or.jp/english/about/index.html, Erişim: 20 Haziran 2010.
57
II.1.4. Avusturya
Avusturya’da İSG konusundaki yasa 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. “İş
güvenliği uzmanı” tanımı Avusturya İSG mevzuatında bulunmamaktadır. “İş güvenliği
uzmanı” terimi Almanya’da olduğu gibi bir üst terim olarak kullanılmaktadır. Yasada iş
güvenliği uzmanının, gerekli uzmanlık eğitimini başarılı bir şekilde tamamladığını İş ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca tanınmış, bir belge ile kanıtlanması gerekmektedir.103
Avusturya İSG yasasına göre, işveren işletmesinde iş güvenliği uzmanı
görevlendirmek zorundadır. Bu zorunluluğu; iş sözleşmesi çerçevesinde iş güvenliği
uzmanı istihdam ederek veya serbest çalışan bir iş güvenliği uzmanı ile yaptığı
sözleşme ile onu işletmesinde iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirerek ya da
işverenin işletmesinde iş güvenliği hizmetini bir “Güvenlik Tekniği Merkezi” yoluyla
sağlayarak yerine getirebilir. Bunun yanısıra işveren, iş güvenliği uzmanına görevlerini
yerine getirmede gerekli yardımcı personeli, alanı, donanımı ve araçları sağlamakla da
yükümlüdür. Öte yandan eğer işletmede 25 işçiden az işçi istihdam ediliyorsa, işveren
gerekli eğitimi aldığını kanıtlamak ve risklerin önlenebildiğini ispat etmek şartıyla iş
güvenliği uzmanının görevini bizzat kendisi de yerine getirebilir. Yasaya göre işyerinde
işçi sayısı 6-10 arasında ise, işveren, yılda iki defa, işletmedeki iş güvenliği uzmanı,
işyeri hekimi ve işçilerin birlikte toplanmasını gerçekleştirmek zorundadır. İSG
konularının görüşüldüğü bu toplantıya işveren, tatil, hastalık ve işletme içi nedenler gibi
zorlayıcı sebepler dışında tüm işçilerin katılımını sağlamalıdır. Söz konusu yasaya göre,
eğer işletmede en çok 5 işçi istihdam ediliyorsa, bu durumda işveren işletme dışında bir
iş güvenliği uzmanı ile işçiler arasında ortaklaşa toplantı düzenler. Bu toplantıda
işletmenin İSG konusundaki konumu saptanır.
Yasaya göre iş güvenliği uzmanından, iş kazası ve sorunlarının önlenmesi, işyeri
planlaması, işletmede gerekli araçların temini, değiştirilmesi, çalışma süreleri ve iş
ortamının yapılandırılması, , çalışma yeri ile ilgili fizyolojik, piskolojik, ergonomik ve
hijyen sorunları, işyerinde yeni iş yatırımları, işyerinde acil durum önlemleri, tehlike ve
risklerin belirlenmesi, işyeri yönetmeliğinin hazırlanması, insan sağlığı ve vücut
103 Demircioğlu, A.Murat, ”İş Güvenliği Uzmanlığı...........”, s.13.
58
bütünlüğünün korunmasında her türlü araç gerecin seçimi konularında iş güvenliği
açısından gerekli hizmet danışmanlığı yapması beklenmektedir.104
Yasada iş güvenliği uzmanının çalışma süreleri düzenlenmiştir. Buna göre, en az
çalıştırılma süresi 151-1000 işçi için her bir 50 işçi için 50 saat kadar ve her takvim yılı
için arttırılarak hesaplanır. 1000 ve üzeri işçi çalıştıran işletmelerde ise iş güvenliği
uzmanının faaliyet süresi takvim yılı başına enaz 1048 saattir.105
II.1.5. İsviçre
İsviçre’de, “iş güvenliği uzmanlığı” na yönelik, Almanya ve Avusturya
ülkelerinde olduğu gibi temel bir yasaya rastlanılmaz. İsviçre’de iş güvenliği kavramına
ilgili yasa hükümlerine dayanılarak yürürlüğe sokulan tüzüklerle yasal çerçeve
kazandırılmıştır.
İsviçre İş Kazalarının ve Meslek Hastalıklarının Önlenmesi Tüzüğü’ne göre;
kıstasları yerine getiren işyeri hekimleri, iş hijyenistleri, güvenlik mühendisleri ve iş
güvenliği teknik elemanları, iş güvenliği uzmanı olarak nitelendirilirler. Almanya’da
olduğu gibi bu ülkede de iş güvenliği uzmanlığı terimi bir üst terimdir. Yani bu terim
işyeri hekimlerini, iş hijyenistlerini, güvenlik mühendislerini ve iş güvenliği teknik
elemanlarını içermektedir. 106
İsviçre İş Güvenliği Uzmanlarının Yeterlilikleri Hakkında Tüzüğün ilgili
maddesine göre, İsviçre üniversitelerinin teknik veya doğal bilim fakültelerinden ya da
İsviçre teknik meslek yüksek okullarından diploması olanlar, en az iki yıl mesleki
uygulama yaptığını kanıtlayanlar, iş güvenliği alanında mesleki geliştirme eğitimi
edinmiş olanlar “iş güvenliği mühendisi” olarak kabul edilmektedirler.
İsviçre’de iş güvenliği uzmanlarının görevlendirilmesi için işverene iki yöntem
tanınmıştır; Birinci yöntemde, iş güvenliği uzmanı bizzat işletmede çalışan kişidir.
İkinci yöntemde ise işveren, işletme dışından serbest çalışan bir uzmanla sözleşme
bağıtlayabilir. Buradaki hukuki ilişki vekalet ilişkisidir. Sözleşme de vekalet
sözleşmesidir.
104 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.76. 105 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.74. 106 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.83.
59
İşverenin işletmesinde iş güvenliği uzmanı görevlendirebilmesi için, bazı
ölçütleri göz önünde bulundurması gerekmektedir. Bu ölçütler; mevcut istatistiksel
araştırmalar ve risk analizleri sonuçlarına göre işletmedeki iş kazası ve meslek hastalığı
risk durumu ve işletmede istihdam edilen işçi sayısıdır. Bu iki ölçüt, işletmede İSG ni
sağlamada hekim ve iş güvenliği uzmanına gereksinim duyulup duyulmadığını
göstermektedir.
İlgili tüzüğe göre iş güvenliği uzmanlarının görevleri; işverenle birlikte hareket
ederek işçileri veya işletmedeki bu konuyla yetkilendirilmiş yöneticileri dinleyerek,
işçilerin sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tehlikeleri değerlendirmektir.
Ocak 1996 tarihli Yönerge’ye göre iş güvenliği uzmanlarının işletmelerde en az
çalıştırılma süreleri; işçi sayısı dikkate alınarak minimum 2,25 saat ile maksimum 15
saat arasında değişmektedir.
Uzmanlar işverene, arıza ve eksikliklerin giderilmesi ve risklerin
azaltılmasında, yeni donanım, alet ve araçlarının temin edilmesinde, yeni iş
yöntemlerinin oluşturulmasında, koruyucu donanımların özellikle kişisel koruma
donanımlarının seçilmesinde, işçilerin tehlikeye karşı uyarılmasında, ilk yardım
organizasyonunda, kurtarma ve yangın söndürme işlerinde, güvenlik amaçlı
donanımların ve özellikle kişisel güvenlik koruyucularının kullanımına ilişkin
yönergelerin hazırlanmasında danışmanlık yapmaktadırlar. 107
II.1.6. Yunanistan
Yunanistan’da İSG ne ilişkin yasal düzenlemenin geçmişi 1980’li yıllara
dayanır. 1985 yılında çıkarılan 1568 sayılı Yasa, bu bağlamda çıkarılan ilk yasal
düzenlemedir. “Çalışanların Sağlık ve Güvenliği” başlığını taşıyan bu Yasa İSG
bağlamında “temel yasa” konumundadır. Daha sonra bu Yasa doğrultusunda 1988
yılında ve 1996 yılında iki kararname yürürlüğe sokulmuştur.
İlgili Yasa, iş güvenliği uzmanının doğrudan tanımını vermemiş, ancak
düzenleme ile kimlerin iş güvenliği uzmanı olabileceğini belirlemiştir. İş güvenliği
uzmanı kavramı yerine iş güvenliği teknik elemanı kavramının kullanıldığı yasada; iş
107 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.87.
60
yerinin türüne ve çalışan sayısına göre teknik üniversite, teknik yüksek okul veya
denkliği kabul edilen yurtdışı teknik üniversite, teknik yüksek okul diplomasına ve
Mühendisler Odası’nca verilen çalışabilme belgesine sahip mühendisler, şartlara göre
en az iki ya da sekiz yıl deneyim sahibi olanlar, işyerlerinde “İş Güvenliği Teknik
Elemanı“ olarak görevlendirilebilirler. Yasa’ya göre, en az 50 işçi çalıştıran işveren,
işyerinde iş güvenliği teknik elemanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorundadır.
İşyerinde çalışan işçi sayısı 50 nin altında ise; işveren iş güvenliği teknik
elemanlığını işyerinin tam zamanlı çalışan bir veya birden fazla işçisine devredebilir.
Ancak, söz konusu işçilere İSG konusunda eğitim aldırmak zorundadır.
Yunanistan’da işverenler kararnamelerin getirdiği düzenlemeye göre, iş
güvenliği teknik elemanını işçi olarak işyerinde görevlendirebilirler, ya da iş güvenliği
teknik elemanlığı hizmetini, işyeri dışındaki kişi veya kurumlar yoluyla danışmanlık
sözleşmesi yaparak da satın alabilirler.
Yasaya göre; iş güvenliği teknik elemanı işyerlerinde işverene, sağlık, iş
güvenliği ve iş kazalarını önleme gibi konularda danışmanlık yapmak, iş güvenliğine
ilişkin yazılı önerilerde bulunmak ve bu önerileri sayfaları numaralandırılmış “işyeri
defterine” kaydetmek zorundadır. İşyeri defteri iş müfettişliğinin denetimi altındadır.
Yasa uyarınca, iş güvenliği teknik elemanı, iş sağlığı, iş güvenliği ve iş
kazalarının önlenmesi konuları ile ilgili olarak işverenlere önerilerde bulunurken ve o
işyerindeki çalışma koşullarını iş güvenliği açısından denetlerken, işverenden ve
çalışanlardan bağımsız olarak hareket etme hakkına sahiptir. İşverenin bu konularda
vereceği talimat teknik elemanı bağlamayacağı gibi, iş güvenliği teknik elemanı bu
nedenle işten çıkarılamaz. “Bağımsızlık İlkesi”, iş güvenliği teknik elemanının sözleşme
ile belirlenmiş olan yetki alanı konusunda işverenle anlaşmazlığa düşmesi durumlarında
da önem taşımaktadır.
İlgili mevzuata göre, işyerlerinde iş güvenliği teknik elemanı ve işyeri hekiminin
çalıştırılma süreleri; 20’den az çalışanı olan işyerlerinde en az 25 saat, 21-50 çalışanı
61
olan işyerlerinde en az 50 saat, 50’nin üzerinde işçisi olan işyerlerinde ise en az 75 saat
olarak düzenlenmiştir.108
II.2. TÜRKİYE’DE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI
II.2.1. Yasal Çerçeve
İşyerinde İSG ni sağlamak hem insani bir zorunluluk, hemde yasal bir
yükümlülüktür. Günümüzde önemli boyutlara ulaşan iş kazalarının sayısını azaltarak
güvenli çalışma koşullarını sağlamak, İSG ne yönelik çalışmalara gereken önemin
verilmesi ile ancak mümkündür. Bu noktada iş kazalarının birinci dereceden ve
doğrudan nedenini oluşturan güvensiz durumlar ile güvensiz davranışların oluşumunu
önleyecek güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda
iş güvenliği çalışmalarında en önemli ve ilk aşamayı üretim sürecinden ve işyeri
ortamından kaynaklanan tehlikelerin saptanması oluşturmaktadır. Bunun için de
işyerinin, üretim teknolojisinin, üretim araçlarının, kullanılan maddelerin, elektirik
tesisatlarının ve diğer kullanılan aletlerin yapısı, özellikleri incelenmeli, üretim
sürecinden ve işin niteliğinden kaynaklanan tehlikeler belirlenmeli bunlara ilişkin
güvenlik önlemleri tespit edilirken de kaza istatistikleri ve kaza analizleri asla göz ardı
edilmemelidir.
Bu noktada işyerini ve üretim sürecini iyi bilen, kaza analizlerini
yorumlayabilecek, işin niteliğine ve üretim araçlarının işlevine uygun olarak tehlikeleri
tespit edecek, bunlara yönelik koruyucu güvenlik önlemlerini belirleyecek ve en
önemlisi tarafsız ve bağımsız bir uzmana(teknik elemana) ihtiyaç duyulmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerle İSG
sistemi ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden şekillendirilmiştir. Yeni sistem tarafların İSG
gibi önemli bir ortak hedef için güçlerini birleştirmelerini teşvik ederken, daha önceki
mevzuatta yer alamayan pek çok yeni kavramı da gündeme getirmiştir. İşyerinde İSG
hizmetleri içinde özellikle iş güvenliğini sağlamak amacı ile ilk kez “iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik eleman” sıfatı ile yeni bir personel istihdamı
öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanunun yürürlüğe girdiği Haziran 2003 tarihinden
108 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.97.
62
günümüze kadar geçen dönemde söz konusu maddeye ilişkin aşağıdaki düzenlemeler
yapılmıştır.
II.2.1.1. 4857 Sayılı İş Kanunu 10.6.2003 tarih RG ‘de yayınlanan 4857 sayılı İş Kanunu 82. md. sinde; “Bu
kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan
fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin
sağlanması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi
sayısına, iş yerinin niteliğine ve tehlikelilik derecesine göre bir ya da daha fazla
mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdür.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı,
görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl
yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin görüşü alınarak, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmü
yeralmıştır.
4857 sayılı Kanun’un en önemli yeniliklerinden biri olarak belirtilen madde ile
bazı işverenlere işyerinde iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanı
bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Bu zorunluluk 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi tüm
işyerleri için geçerli değildir, sadece sanayiden sayılan ve sürekli olarak en az elli işçi
çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerine ilişkin olarak
düzenlenmiştir. Diğer bir ifade ile üç koşulu bünyesinde barındıran işverenler
yükümlülük kapsamındadırlar. Bu çerçevede, işin sanayiden sayılmasının (İş Kanunun
uygulanması bakımından hangi işlerin sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden
sayılacağı 28.02.2004 tarihli R.G.’de yayımlanan yönetmelikte sıralanmıştır.) yanısıra,
işyerinin altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı bir işyeri niteliğinde olması
gerekmektedir. Buna göre; bir yıllık süre içerisinde altı aydan fazla çalışılmayan,
örneğin yılın sadece üç ayında faaliyette bulunulan, işyerlerinde iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik eleman bulundurma yükümü bulunmamaktadır. Son bir husus ise,
yükümlülüğü bulunan işverenler, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran işyerlerinin
63
işverenleri olarak gösterilmektedir.109 Madde de yer alan “işçi” kavramına o işyerinde
çalışan ve iş sözleşmesi türüne bakılmaksızın tüm işçiler dahildir. Diğer bir deyişle elli
rakamı hesabında iş sözleşmelerinin türüne bakılmaksızın o işyerinde belirli, belirsiz,
tam süreli, kısmı süreli iş sözleşmeleri ile çalışan işçilerin tümü dikkate alınacaktır.
Ancak işverene ait birden fazla işyeri varsa elli rakamının hesaplanmasında her bir
işyeri ayrı ayrı birer işyeri olarak dikkate alınacaktır.
Bunun yanısıra, ilgili düzenleme yalnızca 4857 sayılı Kanuna tabi işyerleri için
geçerli olduğundan işverene ait olan işyerinde diğer iş kanunlarına, (örneğin 854 sayılı
Deniz İş Kanununa, 112 sayılı Basın İş Kanununa) tabi işçi çalışıyorsa, bu durumda elli
rakamının hesaplanmasında 4857 sayılı İş Kanununa tabi işçiler dışındakiler dikkate
alınmayacaktır.110
Söz konusu maddede iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların
görevleri, işyerinde iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve bunların
uygulanmasının izlenmesi ile sınırlanmıştır. Oysa yasa tasarısında işyerlerinin iş
güvenliği açısından denetlenmesi de görevler içinde düzenlenmiş iken, bu ifade madde
metninden çıkarılmıştır. Eğer ön tasarıda belirtildiği gibi iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanların denetim görevi de bulunsaydı tıpkı resmi iş güvenliği
denetimi yapan müffetişler gibi işyerini denetleyebilecekler ve tespit ettikleri
eksiklikleri işverenlere bildirebileceklerdi. Bu hali ile yasadan kaynaklı, iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanların bir yaptırım gücü olduğunu söyleyebilmek
mümkün değildir.111
4857 sayılı İş Kanunu’nda İSG’ne ilişkin düzenlemelerde doğrudan “ iş
güvenliği uzmanı “ kavramı kullanılmamış ve tanımıda yapılmamıştır. İş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanların istihdamına yönelik çıkarılan yönetmelikte
ilk kez “iş güvenliği uzmanı” kavramı kullanılmış, ancak Danıştay’ın iptal kararı ile bu
başlığa ilişkin md.’ler iptal edilmiştir. Mayıs 2008 tarihinde 5763 sayılı Kanun ile İş
109 Ekmekçi, Ömer, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre..., s.65. 110 Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslararası …, s.112. 111 Kılıç, Leyla, a.g.e., s.116.
64
Kanunun bazı md.’leri değiştirilmiş ve “ İş güvenliği uzmanı” kavramı ilk kez bu
değişiklikle yasa metninde kullanılmıştır.
II.2.1.2. İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetmeliği (09.12.2003 T.) 4857 Sayılı İş Kanunu yürürlüğe girdikten sonra yayınlan ilk yönetmelik
09.12.2003 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği olmuştu. Bu yönetmelik AB
89/391 sayılı Konsey Direktifi esas alınarak hazırlanmıştır. İlgili yönetmelikte iş
güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman ya da iş güvenliği uzmanı
kavramlarına doğrudan yer verilmemiştir. Koruyucu ve önleyici hizmetler başlığını
taşıyan 7.md.de; işverenin işyerinde sağlık ve güvenlik risklerini önlemek ve koruyucu
hizmetleri yürütmek amacıyla işyerinden bir veya birden fazla kişiyi görevlendireceği,
bu kişilere söz konusu görevlerini yürütmeleri için yeterli zamanın verileceği, işyerinde
bu görevleri yürütebilecek nitelikte personel bulunmaması durumunda, dışarıdan
yeterlilik belgesi olan uzman kişi veya kuruluşlardan bu hizmeti alabileceği hükme
bağlanmıştır. Bunun yanı sıra, işyerinden görevlendirilen kişilerin veya dışarıdan hizmet
alınacak kişi ve kuruluşların nitelikleri, sayısı, görev ve yetkileri detaya girmeden
düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin 2. md.sinde 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 78. md.sine dayanılarak
hazırlandığı belirtilmektedir. Ancak yönetmelik incelendiğinde, 78. md.de belirtilen
konuların kapsamı dışında kalan bir çok konunun da yönetmelikte yer aldığı
görülmektedir.
Diğer bir deyişle yönetmelik konusu itibari ile kendisine temel olan 78. md.nin
kapsamının dışına çıkmıştır.
Bunun yanı sıra İş Kanununun 78. md.sinde İSG önlemlerine ilişkin tüzük ve
yönetmelikler çıkarılabileceği hükmü yer almasına rağmen ve normlar hiyararşisinde
yönetmeliklerin tüzüklerden sonra gelen bir hukuk kaynağı olarak ayrıntılı
düzenlemeleri içermesi gerekirken doğrudan yönetmelikle düzenleme yapılması,
yönetmeliğin son derece genel ifadeler taşıması ve kendisine temel olan maddenin
kapsamı dışına çıkması neticesinde Danıştay 10. Dairesi tarafından aşağıdaki
gerekçelerle hukuka aykırı bulunmuş ve alınan kararla yürürlülüğü durdurulmuştur.
Danıştay gerekçesinde; İş Kanunu’nun ilgili 78. md.sinde ve AB Direktifinde yer aldığı
65
üzere; İSG temel ilkelerinin öncelikle tüzükle düzenlenmesinin, daha sonra bu temel
ilkelerin detaylandırılmasının ise yönetmeliklerle yapılmasının amaçlanmasına rağmen,
üst hukuk normu olan tüzükle düzenlenmeksizin doğrudan yönetmelikle düzenleme
yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığını belirtmiştir. Dava 16.5.2006 da
sonuçlandırılarak yönetmeliğin iptaline karar verilmiştir.
II.2.1.3. İş Güvenliği İle Görevli Mühendis Veya Teknik Elemanların Görev, Yetki Ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik ( 20.01.2004 T.)
4857 sayılı İş Kanunu`nun mülga 82. md.sinde iş güvenliği ile görevli mühendis
veya teknik elemanların nitelikleri, çalışma usul ve esasları yetki ve sorumluluklarının
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu md.ye dayanılarak
hazırlanan `İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki
ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 20.01.2004
tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yönetmelik 5 bölümden ve 18 md.den
oluşmaktadır.
Yönetmeliğin 2. md.si uygulama alanını belirtmektedir. Buna göre ilgili yasa
md.si paralellinde yönetmelik, sanayiden sayılan, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran
ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde uygulanacaktır.
Yönetmeliğin 4. md.sinde; iş güvenliği uzmanının Bakanlık tarafından
sertifikalandırılmış, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanı ifade ettiği
belirtilerek, bu alanda mühendisin ve teknik elemanın tanımı yapılmıştır. Buna göre;
“Mühendis: Üniversitelerin kimya, makine, maden, jeoloji, metalürji, endüstri,
elektrik, elektronik, inşaat, fizik, jeofizik, bilgisayar, tekstil, petrol, uçak, gemi, çevre,
gıda mühendisliği ve mimarlık bölümleri ile ziraat fakültelerinin tarım makineleri
bölümünden mezun olanları,
Teknik Eleman: Üniversitelerin; iş sağlığı ve güvenliği bölümleri, kimyagerlik,
fizik, jeofizik ve jeoloji bölümleri ile Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olanları”
tanımlanmaktadır.
Yönetmeliği 7. md.sinde; “İş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek
mühendis veya teknik elemanların Bakanlıkça verilen iş güvenliği uzmanlık
66
sertifikasına sahip olmaları “ gerektiği tekrar vurgulanmıştır. İlgili sertifikalar 8. md.de
A, B ve C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası olarak detaylandırılmıştır. Yapılan
değerlendirmeye göre;
A sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sertifikası;
• İSG alanında en az üç yıl teftiş yapmış iş müfettişleri ile Bakanlık İş Sağlığı
ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü’nde İSG alanında en az on yıl çalışmış
mühendis veya teknik elemanlara istekleri halinde,
• Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde İSG ile ilgili olarak en az
sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı
olan mühendis veya teknik elemanlara,
• B sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı sertifikası ile bu alanda en az üç yıl görev
yaptıklarını belgeleyen ve Bakanlıkça düzenlenen eğitime katılarak
yapılacak sınavda başarılı olan Mühendis veya teknik elemanlara verilir.
İlgili düzenlemeye göre A sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası belli bir süre
görev yapmak koşuluyla eğitime ve sınava girmeden, sadece sınava girerek, hem
eğitime katılıp hem de sınava girerek olmak üzere 3 farklı yolla edinilebilmektedir.
B sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sertifikası ise;
• Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili
olarak en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak
sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olan mühendis veya
teknik elemanlara verilir. İlgili düzenlemede İSG alanında 3 yıl görev
yaptığını belgeleyen sertifikalı veya sertifikasız mühendis ve teknik
elemanlar eğitime katılarak başarılı oldukları takdirde B sınıfı iş güvenliği
uzmanlığı sertifikasına sahip olacaklardır.
• C sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sertifikası ile bu alanda en az üç yıl görev
yaptıklarını belgeleyen ve Bakanlıkça düzenlenen eğitime katılarak
yapılacak sınavda başarılı olanlara verilir.
C sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sertifikası ise;
67
Bakanlıkça düzenlenen sertifika eğitim programlarına katılan ve eğitim sonunda
düzenlenecek sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara verilir. İlgili
düzenlemeden anlaşıldığı kadarı ile İSG alanında üç yılın altında görev yapan
mühendisler ve teknik elemanlar eğitime katılarak sınavda başarılı oldukları takdirde
söz konusu sertifikaya sahip olacaklardır.
Sınavda başarılı olamayanlara ikinci kez sınava girme hakkı sağlanırken ikinci
sınavda da başarılı olamayanlar üçüncü kez sınava girebilmek için sertifika eğitim
programına katılmaları zorunlu tutulmuştur.
İş güvenliği uzmanlarının sertifikalarını aldıkları tarihten itibaren, 5 yıllık
periyotlarla, Bakanlıkça düzenlenen bilgi yenileme eğitimine katılmaları zorunlu
tutulmuş, eğitime katılmayan iş güvenliği uzmanlarının sertifikalarının geçersiz
sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Sertifikanın hak edilişi ile ilgili olarak yönetmeliğin 9. md.sinde eğitim ve sınav
şartları belirlenmiştir. Buna göre; mühendis veya teknik elemanlara verilecek olan
sertifika eğitim programlarının hazırlanması ve uygulanmasına yönelik esasların İş
Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonu olarak adlandırılan işçi, işveren devlet, ilgili
meslek odaları temsilcileri ile YÖK tarafından görevlendirilecek bir öğretim üyesinden
oluşan komisyonca belirleneceği ve verilecek eğitimin süresinin teorik ve pratik olarak
en az 120 saat olacağı hükme bağlanmıştır.
Komisyon tarafından belirlenen sertifika eğitim programı ve sınavının Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Eğitimi ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) tarafından yürütüleceği
de aynı maddede belirtilmektedir.
Sertifikalı ve işverenle bir iş sözleşmesi çerçevesinde çalışan (Yön/md.15) iş
güvenliği uzmanlarının görev alanları yönetmeliğin 10. md.sinde düzenlenmiştir.112
İşyerlerinin İSG açısından hangi risk grubuna gireceği hususunda, 16.12.2003 tarihli
İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelikte belirlenen risk grupları esas alınmıştır.
112 İşyerlerinin İSG açısından hangi risk grubuna gireceği hususunda, 16.12.2003 tarihli İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te belirlenen risk grupları esas alınmıştır.
68
Buna göre; A Sınıfı Sertifikaya sahip olanların bütün işyerlerinde,
B Sınıfı Sertifikaya sahip olanların I., II., III. ve IV. risk gruplarında yer alan
işyerlerinde,
C Sınıfı Sertifikaya sahip olanların ise I., II. ve III. risk gruplarında yer alan
işyerlerinde görev yapacakları belirlenmiştir. İşyerinde birden fazla iş güvenliği
uzmanının görevlendirilmesi halinde, en az bir iş güvenliği uzmanında yukarıda
belirtilen şartların aranacağı hükme bağlanmıştır.
Yönetmeliğin 11. md.sinde iş güvenliği uzmanının hizmet süresi düzenlenmiştir.
Buna göre iş güvenliği uzmanları görevleri gereği;
• I. risk grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 1 iş günü,
• II. risk grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 2 iş günü,
• III. risk grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 3 iş günü,
• IV. risk grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 4 iş günü,
• V. Risk grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 5 iş günü, gitmek
zorundadırlar.
Ancak;I, II, III. risk gruplarında yer alan ve 500 ve üstünde işçi çalıştıran
işyerleri ile IV ve V. risk gruplarında ye alan ve 300 ve üstünde işçi çalıştıran iş
yerlerinde en az bir iş güvenliği uzmanının tam gün çalışma esasına göre
görevlendirilmesi zorunludur. Görevlendirme yaparken iş güvenliği uzmanının
işyerinde yapılan işin niteliğine uygun meslekten olmasına özen
gösterilmelidir.(Yön/md.15)
İş güvenliği uzmanının görevleri 12. md.de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Buna göre; iş güvenliği uzmanı;
• İSG Mevzuatının gerektirdiği çalışmaların yapılmasını sağlamak,
• İşyerinde tehlikelerin tanımlanmasını ve risk değerlendirmesinin yapılmasını
sağlayarak tehlikelerin ortadan kaldırılması ve risklerin kontrol altına
69
alınması için gerekli değerlendirmeleri yapmak, çalışanların görüşünü de
alarak önerilerde bulunmak ve uygulamaların takibini yapmak,
• İşyerinde yapılacak periyodik kontrol, bakım ve ölçümleri planlamak,
risklerin nasıl önleneceğine ilişkin acil durum planları hazırlamak ve
hazırlanan planların uygulanmasını sağlamak,
• Yangın ve patlamaların önlenmesi, için gerekli önlemleri almak, bu
konudaki çalışmaları yönetmek ve ilgili kayıtların tutulmasını sağlamak.
• İSG Kurulu toplantılarına katılmak, gerektiğinde kurula bilgi vermek ve
önerilerde bulunmak,
• Gerektiğinde İşyeri Sağlık Birimi ile işbirliği yaparak iş kazası ve meslek
hastalıklarına karşı önleyici ve düzeltici faaliyet planlarını yapmak,
uygulanmasını sağlamak, sonuçlarını takip etmek ve yapılan çalışmalarla
ilgili olarak çalışanları bilgilendirmek,
• İşyerine yeni bir sistem kurulması veya makine ya da cihaz alınması
durumunda, risk değerlendirmesi yaparak sağlık ve güvenlik yönünden
uygun sistemin kurulması, makine veya cihazın alınması ile uygun
nitelikteki kişisel koruyucuların seçimi, kullanılması, bakımı konusunda
işverene rapor vermek,
• İSG eğitiminin kimlere verileceği, kapsamı, kimlerin vereceği, süresi ve
eğitimin sürekliliğinin sağlanması konusunda işverene önerilerde
bulunmakla yükümlüdürler. İş güvenliği uzmanı bu yükümlülüklerini yerine
getirirken, iş akışını aksatmamak, verimli bir çalışma ortamının
sağlanmasına katkıda bulunmakla ve işverene/işyerine ait mesleki, ekonomik
ve ticari bilgileri gizli tutmakla sorumludur.(Yön/md.14) Buna karşılık iş
güvenliği uzmanının görevlerini yerine getirirken engellenemeyeceği ve
görevini yapmaktan alıkonamayacağı yönetmelikte açık bir şekilde
düzenlenmiştir.(md.13) Bu bağımsız çalışma ilkesi uyarınca iş güvenliği
uzmanı işyerinde çalışanların yaşamı ile ilgili tehlike oluşturan bir husus
tespit ettiğinde derhal üst yönetimi bilgilendirerek işin geçici olarak
70
durdurulmasını sağlar, üretim planlamalarında karar alma sürecine katılır,
işyerinin bütün İSG konusunda inceleme, araştırma ve çalışanlarla görüşme
yapar, gerektiğinde konu ile ilgili kurum veya kuruluşlar ile işbirliği yapar.
4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 82/2. md.si, Yönetmeliğin hazırlık aşamasında
TMMOB'nin görüşünün alınmasını zorunlu kılmasına karşın; Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’nın TMMOB'nin görüşünü almadan Yönetmeliği hazırlayarak
yürürlüğe koyduğu iddiası ile TMMOB tarafından açılan davada,
• Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. md.sinin, 4857 sayılı Yasaya aykırı
olarak mühendislik disiplinlerini daralttığı,
• Sertifikalandırmanın Bakanlık tarafından yapılması ile meslek odasından İş
Güvenliği Uzmanlığı Belgesi almış olan mühendislerin kazanılmış
haklarınının yok sayıldığı,
• Sertifika sınıflarının düzenlendiği 8. md.yle Bakanlık bünyesinde
çalışanların ayrıcalıklı kılındığı ve sınavsız sertifika hakkı verildiği;
• Yasa'nın mülga 82. md.de "mühendis veya teknik eleman" sınırlaması
yapılmasına rağmen, Bakanlık bünyesinde çalışan tüm müfettişlerin kapsama
dahil edilerek işletme, hukuk, iktisat vb. fakülte mezunlarına da iş güvenliği
uzmanlığı yolunun açıldığı,
• 9. md.de İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonunun oluşumunda
TMMOB’nin bir üye ile temsiline yer verilmesinin Birliğin etkin olmasını
engellediği,
• Yönetmeliğin 10. md.siyle sertifika sınıfına ve risk gruplarına göre iş
güvenliği alanının sınıflandırılmasına yol açtığı ve işyerlerinin hangi risk
grubuna gireceği konusunda ülkemizde yeterli bilimsel verinin bulunmaması
nedeniyle uygulamanın bilimsel olmayacağı,
• 11. md.de belirlenen hizmet süreleriyle İş Kanunu'nun amaçladığı güvenlikli
iş ortamının sağlanamayacağı ve yönetmelikte belirtilen görev ve
sorumlulukların yerine getirilemeyeceği,
71
• İş güvenliği uzmanının işverenle sözleşmesinin geçerliliğini yitirmesi
halinde, durumun idareye bildirilmesinin iş güvenliği uzmanını işverene
bağımlı hale getirdiği,
gerekçeleri ile yönetmeliğin iptali istenmiştir.113
28.03.2006 tarihinde Danıştay, İş Kanununda mevcut olmadığı halde
yönetmelikte iş güvenliği uzmanı altında farklı bir unvan ihdas edildiği, ilgili Bakanlık
mevzuatında kuruma iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlara eğitim ve
sertifika verme görev ve yetki işi tanınmadığı halde bunu üstlendiği ve yönetmelikte bu
kişilerin haksız işten çıkarılmalarını önleyici, mesleki bağımsızlığı sağlayıcı
düzenlemeye yer verilmediği gerekçeleri ile İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya
Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve esasları
Hakkında Yönetmelik ‘ in 4. md.sindeki "iş güvenliği uzmanı" tanımı ile 5, 7, 8, 9, 10,
11, 12, 13, 14, 15 ve 16. md.lerinin iptaline karar vermiştir. Ancak yönetmeliğin
hükümlerinin iptali işverenin iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman
istihdam etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamakta, sadece bu kişilerin nitelikleri,
görev ve sorumlulukları, eğitimleri gibi konularda hukuki boşluk yaratmaktadır. Zira bu
yükümlülük İş Kanunu’nun mülga 82. md. ile düzenlenmiştir ve söz konusu dönemde
ilgili md. yürürlüktedir. 114
II.2.1.4. 5763 Sayılı İş Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (26.05.2008 T.)
24.5.2004 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin yürütülmesinin
durdurulması ve ardından iptali, 28.3.2006 tarihinde İş Güvenliği ile Görevli Mühendis
veya Teknik Elemanların Görev Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmeliğin iptali ile İSG mevzuatında hukiki boşluklar ortaya çıkmıştır.
Uygulamanın nasıl olacağına ilişkin belirsizlikler yaşanmaya başlanmış ve İSG’ne
yönelik ayrı bir kanun hazırlanması gündeme gelmiştir. Tüm bu gelişmeler yaşanırken,
26.05.2008 tarihinde 5763 sayılı “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun”, yürürlüğe girmiş ve İSG mevzuatına yeni düzenlemeler getirmiştir.
113 Tekin, Bedri, a.g.m., s.36. 114 Tekin, Bedri, a.g.m., s.36.
72
5763 sayılı Kanun’un 3. md.si ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 78. md.sinde
yapılmış olan değişiklikle öncelikle “Sağlık ve Güvenlik Tüzük ve Yönetmelikleri “
olan md. başlığı “İSG Yönetmelikleri” olarak değiştirilmiştir. Madde metninin içeriği
korunarak, mevcut hükme İSG ile ilgili yapılacak risk değerlendirmesi, kontrol, ölçüm,
inceleme ve araştırmaların usul ve esasları ile bunları yapacak kişi ve kuruluşların
niteliklerinin belirlenmesi, gerekli iznin verilmesi ve verilen iznin iptal edilmesi
konularının da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılacak
Yönetmeliklerle düzenlenmesi ilave edilmiştir.
5763 sayılı Kanunun 4. md.si ile 4857 sayılı İş Kanununun 81. ve 82. md.lerinde
düzenlenen “işyeri hekimi “ ve “iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik
elemanlar”a ilişkin md.leri 81. md.de tek md. olarak birleştirilmiştir. AB 89/391/EEC
Sayılı Çerçeve Direktif ile 155 ve 161 sayılı ILO sözleşmelerindeki terminoloji ile
uyumlu olarak, md. başlığı ISG Hizmetleri olarak değiştirilmiştir. Söz konusu
düzenleme ile getirilen iki büyük değişiklikten biri, işverenin İSG yükümlülüklerini
yerine getirirken dışarıdan hizmet alımına imkan sağlanması, diğeri de işyerinde altı
aydan fazla sürekli iş yapılması şartının kaldırılmasıdır. Böylece işveren İSGB’ni kendi
bünyesinde kurabileceği gibi, yükümlülüğünü işletme dışında kurulu OSGB’den hizmet
olarak da yerine getirebilecektir. Bu durumda dışarıdan İSG hizmeti alan bazı
işverenlerin ayrıca işyerinde, hekim, mühendis veya teknik eleman istihdam etme
zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. Bu durumda işletmelerin İSG hizmetlerine daha
etkin ve yaygın erişimlerin de önü açılmış olmaktadır. Buna karşılık, iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik eleman istihdamında daha önce aranan işyerinde altı
aydan fazla sürekli iş yapılması şartının kaldırılması ile sürenin daha kısa olduğu işlerde
de mühendis veya teknik eleman istihdamı veya hizmetin dışarıdan alımı zorunlu hale
gelmektedir.
Bu arada hem sağlık ve güvenlik birimi oluşturma, hem de işyeri hekimi ile iş
güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman istihdam etme açısından 4857 sayılı
İş Kanunu’nun eski 81. ve 82. md.lerinde yer alan devamlı olarak en az elli işçi
çalıştırma şartı korunmaktadır. Diğer taraftan işyeri hekimleri ile iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanların eğitim ve sertifikalandırılması yetkileri 5763 sayılı
73
Kanun uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Eğitim ve Araştırma Merkezi’ne verilmiştir. Söz konusu eğitim ve sertifikalandırmaya
ilişkin usul ve esasların da ilgili tarafların (Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği ve
Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’nin) görüşleri alınarak hazırlanacak
Yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
İş Güvenliği İle Görevli Mühendis Veya Teknik Elemanlara İlişkin Yönetmelik
hakkında Danıştay’ın verdiği iptal kararında kullanılan “iş güvenliği uzmanı” ibaresinin
yasal dayanaktan yoksun olduğu yolundaki gerekçe, 5763 sayılı Kanun ile değiştirilen
4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. md.si karşısında geçerliliğini yitirmiştir. Zira 5763 sayılı
Kanunla değişen 4857 sayılı İş Kanununun 81. md.sinde “iş güvenliği uzmanı olan bir
veya birden fazla mühendis veya teknik elemanın” görevlendirileceğinden söz edilerek
açıkça iş güvenliği uzmanı unvanına yer verilmiştir. 115
İş Kanununun değiştirilen 81. md.de işverenlerin İSG hizmetlerine ilişkin
yükümlülüklerini İSGB tarafından veya OSGB’den hizmet alımı yoluyla
sağlayabilecekleri hükmü çerçevesinde, bu birimlerin kuruluş usul ve esasları, bu
birimlerde görevlendirilecek personelin nitelikleri, görev, yetki ve sorumlulukları,
OSGB’den hizmet alımına ilişkin hususların da çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
II.2.1.5. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (İSGB) İle Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (OSGB) Hakkında Yönetmelik (15.08.2009 T.)
5763 sayılı Kanunda çıkarılması öngörülen yönetmelik, “İşyeri Sağlık ve
Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik”
adıyla 15.08.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Danıştay’ın daha önceki
yönetmeliklere ilişkin iptal gerekçelerine uygunluk sağlanmaya çalışılarak çıkarılan
yönetmelik İSG alanında önemli düzenlemelere yer vermiştir.
Yönetmelik 8 bölümden ve 60 md.den oluşmaktadır. Yönetmeliğin 2. md.si
uygulama alanını belirlemektedir. İş Kanunun değiştirilen 81. md.si paralelinde devamlı
olarak en az 50 işçi çalıştıran ve sanayiden sayılan işlerin yapıldığı işyerlerini
kapsamaktadır. 115 http://www.tisk.org.tr/HUKUK/guncel.asp?id=15, Erişim: 21 Şubat 2010.
74
Yönetmeliğin 4. md.de tanımlara yer verilmiş olup, diğer ülkelerde olduğu gibi
iş güvenliği uzmanı kavramının bir üst terim olarak tercihe devam edildiği
görülmektedir.
İlgili md.ye göre;
• “İş güvenliği uzmanı: İş sağlığı ve güvenliği konularında görev yapmak
üzere Genel Müdürlük tarafından yetkilendirilen mühendis veya teknik
elemanı,
• Teknik eleman: Üniversitelerin fizik ve kimya bölümlerinden lisans
düzeyinde mezun olanlar ile teknik öğretmenler ve iş sağlığı ve güvenliği
bölümü mezunları” nı tanımlamaktadır.
Sözkonusu düzenleme, geçmişte mühendislik disiplinlerinde yaratılan daralmayı
ortadan kaldırarak herhangi bir sınır koymazken, teknik elemanın tanımında ise geçmişe
göre kapsamı daraltmıştır. Yönetmelik hükmüne göre iş güvenliği uzmanı olabilecek
kişiler; mühendis diplomasına sahip olanlar, fen-edebiyat fakültelerinin fizik ve kimya
bölümlerinden mezun olanlar, teknik öğretmenler ve halen ön lisans düzeyinde olan iş
sağlığı ve güvenliği bölümlerinden mezun olanlardır. Ancak mimar ve şehir
planlamacıları mühendis olarak kabul edilmemektedir.116
Yönetmeliğin 35. md.de iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek mühendis
veya teknik elemanların eğitim kurumları tarafından düzenlenen iş güvenliği uzmanlığı
eğitimine katılmış ve eğitim sonrası Genel Müdürlükçe yaptırılacak sınavda başarılı
olması gerektiği vurgulanmıştır.
Geçmişten farklı olarak iş güvenliği uzmanlığı eğitiminin sadece Bakanlık
tarafından değil eğitim kurumları tarafından verilmesi, sınavın Genel Müdürlük
tarafından yapılması ve uzmanlık belgesinin Bakanlık tarafından verilmesi esası
benimsenmiştir.117
Yönetmelikte sertifika sınıflandırması A, B ve C grubu olarak aynı kalmıştır.
“Sertifika” sözcüğü yerine “uzmanlık belgesi” kavramı kullanılmıştır. Yönetmeliğin 56.
116 Ekmekçi, Ömer, ”İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ………”, s.69. 117 Ekmekçi, Ömer, ”İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri............”, s.68.
75
md.si her sınıf belge için gerekli koşulları düzenlemektedir. Geçmişteki düzenleme ile
karşılaştırıldığında bazı hükümler aynı kalmakla birlikte özellikle;
• Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde İSG alanında belli bir süre
görev yapan mühendis veya teknik elemanların A veya B sınıfı uzmanlık
belgesi için başvurabilme haklarının kaldırıldığı,
• Genel müdürlük ve bağlı birimlerde İSG alanında belli bir süre görev yapma
koşuluyla iş güvenliği uzmanı ise sınavsız, mühendis veya teknik eleman ise
eğitimsiz ancak sınavla B sınıfı uzmanlık belgesi için başvurabilme hakkı
getirildiği,
• İSG alanında yüksek lisans ve doktora yapan mühendis veya teknik
elemanlara görev sürelerine bakılmaksızın sınavsız ancak, ilgili sınıfın
uzmanlık belgesinin pratik eğitimini tamamlayarak belge için başvurabilme
hakkı getirildiği,
• A ve B sınıfı uzmanlık belgesi için gerekli olan görev sürelerinin
düşürüldüğü, ancak C sınıfı uzmanlık belgesi için gerekli olan görev
süresinin yükseltildiği ve bu kişilerin sözkonusu sınıfa ait belge ile görev
yaptıklarını “iş güvenliği uzmanlığı sözleşmesi” ile belgelemeleri koşulunun
getirildiği dikkat çekmektedir.
Yönetmelikte ortaya konan uzmanlık sisteminde A ve B belgesi almanın temel
koşulu deneyim olarak gösterilmiş ve müfettişler ile genel müdürlükte ve bağlı
birimlerde iş güvenliği uzmanı olarak çalışanlar farklı bir muameleye tabii tutulmuştur.
Söz konusu kişilerin, özel sektörde çalışan kişilerden daha bilgili, yetenekli veya
deneyimli olduğuna hangi bilimsel ölçüte göre karar verildiği anlaşılamamıştır. Bu
süreye müfettiş yardımcılığının dahil olup olmadığı da belirsiz bırakılmıştır.118 Söz
konusu hükümle 30 yıl İSG alanında çalışmış ve deneyime sahip bir kişi C sınıfından
başlamak zorunda iken, sadece 3 yıl görev yapmış müfettişlere eğitimsiz ve sınavsız
doğrudan A sınıfı belgesi alabilme ayrıcalığı tanınmıştır.
118 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri…..”, s.101.
76
Diğer taraftan kamu kurumlarında ve özel sektörde İSG alanında uzun yıllardır
çalışmış olanların C sınıfını atlayarak B veya A sınıfı uzmanlık belgesi alabilme yolu
kapatılmış, bu alanda deneyimli olmanın sağlayabileceği avantajlar göz ardı edilmiştir.
Buna karşılık deneyimi ön plana çıkaran ilgili düzenlemede, asgari görev süresi
belirtilmeden bu alanda Yüksek Lisans veya Doktora yapan mühendis veya teknik
elemanlara sınavsız B veya C sınıfı uzmanlık belgesi alabilme hakkının sağlanması,
verilecek pratik eğitim ile bu açığın kapatılmasının mümkün olup olmadığı
tartışılabilinir. Ancak söz konusu düzenleme, iş güvenliği kültürünün oluşumunda
eğitimin yerini ve önemini göstermesi açısından olumlu olarak değerlendirilebilir.
Yönetmeliğin 36. md.sinde iş güvenliği uzmanlarının uzmanlık belgelerine göre
çalışacakları işyerleri ve çalışma süreleri düzenlenmiştir. Geçmişteki düzenlemeden
farklı olarak işyerlerinin İSG açısından risk grupları “az tehlikeli”, “tehlikeli” ve “çok
tehlikeli” olmak üzere üç grupta düzenlenmiştir. Buna göre;
• (A) sınıfı belgeye sahip olanlar bütün tehlike sınıflarında yer alan
işyerlerinde,
• (B) sınıfı belgeye sahip olanlar tehlikeli ve az tehlikeli sınıflarda yer alan
işyerlerinde,
• (C) sınıfı belgeye sahip olanlar az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde,
görev yapabileceklerdir.
İşyerinde birden fazla iş güvenliği uzmanının görevlendirilmesi halinde, en az
bir iş güvenliği uzmanında yukarıda belirtilen şartlar aranmasının yeterli olacağı hükme
bağlanmıştır.
İş güvenliği uzmanlarının, bu Yönetmelikte belirtilen görevlerini yerine
getirmek için gerekli olan çalışma sürelerinin tespitinde ise geçmişteki düzenlemeden
farklı olarak; aylık işgünü üzerinden değil, aylık saat üzerinden hareket edilmiş ve
işyerindeki işçi sayısı ve işyerinin tehlike sınıfına bağlı olarak çalışma süresinin
kademeli olarak artışına yer verilmiştir. Asgari işçi sayısı üzerinden basit bir hesaplama
yapıldığında iş güvenliği uzmanlarının çalışma sürelerinin arttırıldığı gözlenebilir.
77
Nitekim eski yönetmeliğin iptali için öne sürülen gerekçelerden birinin de iş güvenliği
uzmanlarının sözü edilen görevleri, belirlenen çalışma süresi içinde yerine
getirmelerinin mümkün olmadığı hatırlanırsa, mevcut düzenlemenin yerinde olduğu
söylenebilir.
Yukarıdaki hükme ilave olarak ilgili md.de işyerinin girdiği tehlike sınıfı ve
işyerindeki işçi sayısına göre yönetmelikte belirtilen işyerlerinde en az bir iş güvenliği
uzmanının tam gün çalışma esasına göre görevlendirilmesi ve belirtilen çalışma
sürelerinin sağlanabilmesi için de yeteri kadar iş güvenliği uzmanının ayrıca istihdamı
öngörülmektedir.
Yönetmeliğin 37. ve 38. md.lerinde, iş güvenliği uzmanlarının geniş kapsamlı
görev, yetki ve sorumluluklarla donatıldığı görülmektedir.
Toplam 17 md. de düzenlenen iş güvenliği uzmanlarının görevleri arasına
geçmişteki düzenlemeye ilave olarak;
• Gece postalarındaki çalışma ortamının gözetimi,
• İşyeri hekimi ile birlikte yıllık çalışma planının ve yıllık değerlendirme
raporunun hazırlanması,
• Birden fazla madde veya etkenin aynı anda işyerinde bulunmasından dolayı
ortaya çıkabilecek tehlikelerin değerlendirilmesi,
• Tüm görevleri ile ilgili gerekli kayıtların tutulması dahil edilmiştir.
Genel itibariyle incelendiğinde iş güvenliği uzmanlarının işyerinde üretim
devam ettiği müddetçe; çalışma ortamının İSG yönünden gözetimi, risk analizleri,
tehlike tespitleri, acil durumlarda uygulama planları, iş kazaları ve meslek hastalıkları
açısından önleyici ve düzeltici faaliyet planları, kişisel koruyucuların kullanımı, İSG
kurullarına katılım, eğitimlerin planlanması gibi işyerinde yapılan ve yapılması gereken
çalışmaların kurallara uygun yapılmasını sağlamak ve uygulamaların izlenmesinden
sorumlu tutulduğu gözlenmektedir.
İş güvenliği uzmanlarına söz konusu görevlerini yerine getirirken bağımsız
olacağı, gerektiğinde işin geçici süreyle durdurulması için üst yönetimi
78
bilgilendirebileceği, üretim planlarında karar alma sürecine katılacağı gibi yetkiler
tanınırken, bu görevleri esnasında işveren ve işyeri hakkında sır saklama yükümlülüğü
de verilmiştir.
Yönetmeliğin 7. bölümünde, iş güvenliği uzmanlarının eğitimleri ve sınavlarına
ilişkin konulara yer verilmiştir. Buna göre 40. md.de iş güvenliği uzmanlarının
eğitimlerinin, kuruluş kanunlarında iş güvenliği uzmanlığı eğitimlerini verme yetkisi
bulunan kurum ve kuruluşlar, üniversiteler ve Genel Müdürlük’çe yetkilendirilen kamu
kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel hukuk
tüzel kişileri tarafından düzenleneceği hükmü yer almaktadır.
Geçmişteki düzenlemede uzmanlık eğitimlerinin sadece ÇASGEM tarafından
düzenleneceğine yer verilmiş ve bu eğitimlerin üniversitelere bırakılmaması eleştirilere
maruz kalmıştı. Yeni yönetmelikte bu maddenin değiştiği ve kapsamının genişletildiği
görülmektedir. Buna göre, İSG Genel Müdürlüğü’nce yetki verilen her kuruluş
uzmanlık belgesi eğitimi verebilecektir. Ülkemizde bu eğitimleri verebilecek yeter
sayıda üniversite ve meslek odası bulunurken, özel kuruluşların da eğitim kurumları
arasına alınması eleştiri noktası olmuştur.119 Yönetmelikte eğitim kurumlarının başvuru
işlemleri, yetkilendirilmesi, eğitim mekanlarının ve eğiticilerin nitelikleri ve eğitim
konuları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin 54. md.sinde iş güvenliği uzmanlarının eğitimi, 55. md.sinde de
eğitim ve sınav komisyonunun oluşumu ve çalışmaları ile ilgili hükümler yer
almaktadır. Geçmişteki düzenlemede en az 120 saat eğitim süresi 220 saate çıkarılımış,
teorik eğitimin 2/3 sinin uzaktan eğitimle verilebileceği hükmü getirilmiş, iş güvenliği
uzmanlarının uzmanlık belgesini aldıkları tarihten itibaren 7 yıllık periyotlarla bilgi
yenileme eğitimlerine katılmaları zorunlu tutulmuştur.
İş güvenliği uzmanlığı gibi insan sağlığını ilgilendiren ve teknik içeriği fazla
olan bir konuda örgün eğitime ağırlık verilmesi gerekirken, teorik kısmının 2/3 sinin
uzaktan eğitim yoluyla yapılabilmesine olanak tanınması sakınca yaratabilecek bir
düzenlemedir. Görselliğin ön planda olduğu ve pek çok değişik konu içeren derslerin,
uzaktan eğitim yoluyla etkin şekilde nasıl verilebileceği belirsizdir. Üstelik uzaktan 119 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri….”, s.101.
79
eğitime uygun gibi görünen hukuk derslerinin bile yüzyüze yapıldığında daha etkili
olduğu ve özellikle alanında deneyim sahibi kişilerin katıldığı bu tür sertifika
eğitimlerinin genellikle soru cevap şeklinde işlendiğinde daha yararlı sonuçlar verdiği
deneyimlerle sabittir. Üstelik uzaktan eğitimin nasıl denetlenebileceği de ayrı bir sorun
oluşturmaktadır. Adı üzerinde “uzmanlık eğitimi” olarak verilen bir eğitimin bu kadar
hafife alınabilecek bir konu olmaması gerektiği ifade edilmektedir. 120
Yönetmeliğin 55. md.sinde “İş güvenliği uzmanlığı eğitim ve sınav
komisyonu”nun oluşumu ve çalışma şekillerine dair hükümlere yer verilmiştir.
Geçmişteki düzenlemeden farklı olarak komisyonun oluşumunda işçi ve işveren
temsilcilerinin yer almadığı dikkat çekmektedir.
Mevcut yönetmeliğin en çok sıkıntı yaratacak noktaları şöyle özetlenebilir:
• Uzmanlık belgesinin sınıfsal ayrımı konusunda özellikle A sınıfı belgeye
ihtiyaç daha da artmış görünmektedir. Oysa mevcut piyasadaki yetişmiş
işgücüne bu kadar uzun süre beklemeden A sınıfı uzmanlık belgesi verilme
koşullarının kolaylaştırılması, İSG yönünden işyerlerinin daha sağlıklı
ortama kavuşmasını sağlayabilir.
• Belli koşullara sahip işyerlerinde İSGB kurulması ve iş güvenliği uzmanının
istihdam edilmesini öngören düzenlemeye rağmen, işverenlere bu hizmetin
işyeri dışından OSGB’den de alınabilme fırsatının tanınması ve bu durumda
özellikle 500’den az işçinin çalıştığı işyerlerinde iş güvenliği uzmanın sınırlı
çalışma süresiyle belirtilen kapsamlı görevleri tam anlamıyla yerine
getirmesi mümkün görünmemektedir. Hizmetin dışardan alınması
durumunda çalışma sürelerini arttıran bir düzenleme bu sorunu çözebilir.
• İSGB de iş sözleşmesi ile görev yapan iş güvenliği uzmanlarının mesleki
bağımsızlıklarının sağlam temele oturtulmadığı, diğer çalışanlarla aynı fesih
koşullarına tabii olan uzmanların üstlendikleri sorumlulukları yerine
getirirken işverene karşı bazı haklarla donatılmaları gerekmektedir.
120 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri …”, s.102.
80
Yasalarda tanımlanmış bir iş güvencesine sahip olmalarının sağlanması
İSGB ninde daha etkin çalışmasını sağlayabilir.
Türk Tabibleri Birliği tarafından ilgili yönetmeliğin “işyeri hekimliği ve iş
güvenliği uzmanlarının eğitim, sınav, belgelendirme ve görevlendirmeleri ile OSGB ve
eğitim kurumlarının yetkilendirilmesi” ile ilgili bazı maddelerinin hukuka ve hizmet
gereklerine aykırı olduğu ve bunun yanısıra eksik düzenlendiği iddiasıyla sözkonusu
md.lerin iptali ve yürütülmelerinin durdurulması istenmiştir. 29.03.2010 tarihinde
Danıştay ilgili Dairesince yeni bir karar verilinceye kadar işyeri hekimi ve iş güvenliği
uzmanlarının eğitim, sınav, belgelendirme ve görevlendirmeleri ile OSGB ve eğitim
kurumlarının yetkilendirilmesi ile ilgili iş ve işlemler durdurulmuştur. Bu bağlamda özel
hukuk tüzel kişilerinin eğitim programları da durdurulmuştur.
II.2.1.6. İSGB’ne İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (09.12.2009 T.) İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri
Hakkında Yönetmeliğin 15.08.2009 tarihinde yayınlanmasını müteakip, söz konusu
Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği İşyeri
Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında
Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ de 09.12.2009 tarihinde Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Tebliğde İSGB’nin kuruluş ve işleyişine yönelik uygulamalar ile OSGB ve
eğitim kurumlarının yetkilendirilmeleri için başvuru usulleri, belgelendirme ve çalışma
esaslarına ilişkin uygulamalar ayrıntılı olarak düzenlemiş, bazı hususlara tekrar vurgu
yapılmıştır.
Tebliğin 4.md.sinde 50 ve daha fazla işçi çalıştıran ve sanayiden sayılan işlerin
yapıldığı işyerlerinde İSGB’nin kurulması ve en az bir iş güvenliği uzmanının
görevlendirilmesine yer verilmiştir. İlgili yönetmelik hükmünde de yer aldığı üzere,
işverenlerin bu hizmeti (İSGB kurmadan) tamamen dışarıdan alabilmeleri de
mümkündür. Görevlendirme kavramı ile, iş güvenliği uzmanının yani İSGB de görevli
olan (yani işyerinin işçisi olan) yada OSGB’den hizmet alınan kişi olabileceği açıktır.
81
Ancak tehlike sınıfına ve işçi sayısına bağlı olarak (az tehlikeli/1000 ve daha
fazla, tehlikeli/750 ve daha fazla, çok tehlikeli /500 ve daha fazla) yönetmelikte
belirtilen işyerlerinde İSGB kurulması zorunlu olduğu gibi eğer sanayiden sayılan bir
işyeri ise bu birimde ayrıca tam gün istihdam edilen bir iş güvenliği uzmanının
çalıştırılması da esastır. Yönetmelikte de yer alan bu konuya tebliğde de tekrar vurgu
yapılmıştır.
Bununla birlikte yönetmelikte açıkça yer almayan ana tebliğde dikkat çeken bir
nokta da şudur; Sözü edilen işçi sayısı ve tehlike sınıfına ilişkin işyerlerinde İSG
hizmetleri için OSGB ile hizmet sözleşmesi yapılamayacağı, fakat bu işyerlerinde
OSGB’nin İSGB olarak alt işveren sıfatı ile hizmet verebilecekleri hükmü yer
almaktadır. Kurulan İSGB de iş güvenliği hizmetlerinin, devamlı olarak aynı iş
güvenliği uzmanı tarafından verilmesi gerektiği ve bundan her iki işverenin de birlikte
sorumlu oldukları esas olarak benimsenmiştir.
Tebliğde ayrıca, iş güvenliği uzmanlarının işçi sayısı ve tehlike sınıfına göre
çalışma sürelerinin nasıl tespit edileceğine ilişkin örnekler ile işyerinde alt işveren
olduğu takdirde yükümlülüklerin ne olacağı ve çalışma sürelerinin nasıl hesaplanacağı
ilişkin örnekler yer almaktadır. Böylece yönetmelikte yer alan düzenlemenin,
uygulanmasının İSGB de ve OSGB de nasıl yapılacağı çalışma süresinin nasıl
hesaplanacağı ve buna bağlı olarak kaç tane iş güvenliği uzmanın çalıştırılması gerektiği
ayrıntılı olarak gösterilmiştir. 121
121 Örnek1: Çok tehlikeli sınıftaki (sadece A Grubu Uzman) 50 işçi çalışan bir işyerinde: Ayda en az 36 saat,
• İşçi başına ayda en az 10 dakika, • Bir işçi için ayda 10 dakika, 50 işçi için ayda 500 dakika = 8 saat 20 dakika’dır.
Toplam 44 saat, 20 dakika/ay’dır. Örnek2: Tehlikeli sınıfta bulunan ve 453 işçi çalıştıran işyerinde ayda 24 saat + 2265 dakika = 24 saat + 37 saat 45 dakika en az (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanını işyerinde görevlendirmek zorundadır. Buna göre iş güvenliği uzmanı ayda 61 saat 45 dakika çalışması gerekir. Örnek3: Örnek: Bir OSGB; 90, 120 ve 160 işçi çalıştıran az tehlikeli sınıfta yer alan üç işyeri ile 180 ve 200 işçi çalıştıran tehlikeli sınıfta yer alan iki işyeri ve 240 işçisi olan çok tehlikeli sınıfta yer alan bir işyeri ile sözleşme yapmıştır. Buna göre iş güvenliği uzmanı; 90 işçi-az tehlikeli 12 saat + [(90x5/60) = 7 saat 30 dakika] = 19 saat 30 dakika/ay 120 işçi-az tehlikeli 12 saat + [(120x5/60) = 10 saat] = 22 saat/ay 160 işçi-az tehlikeli 12 saat + [(160x5/60) = 13 saat 20 dakika] = 25 saat 20 dakika/ay 180 işçi- tehlikeli 24 saat + [(180x5/60) = 15 saat] = 39 saat/ay 200 işçi- tehlikeli 24 saat + [(200x5/60) = 16 saat 40 dakika] = 40 saat 40 dakika/ay 240 işçi- çok tehlikeli 36 saat + [(240x10/60) = 40 saat] = 76 saat/ay çalışması gerekir.
82
II.2.1.7. 6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (01.08.2010 T.)
15.08.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “İşyeri
Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında
Yönetmelik” in bazı maddelerinin yürürlüğü 29.03.2010 tarihinde Danıştay ilgili
Dairesince durdurulmuştur. Buna göre, yeni bir karar verilinceye kadar işyeri hekimi ve
iş güvenliği uzmanlarının eğitim, sınav, belgelendirme ve görevlendirmeleri ile OSGB
ve eğitim kurumlarının yetkilendirilmesi ile ilgili iş ve işlemler askıya alınmıştır.
Danıştay’ın söz konusu kararı hem sınava girmeyi bekleyen çok sayıda iş güvenliği
uzman adayını hem de işverenleri mağdur etmiş ve bir bekleyiş içine sokmuştur. İSG
hizmetlerinin sürdürülmesinde ortaya çıkabilecek aksamaların doğrudan insan sağlığı
üzerinde etkili olabileceği noktasından hareketle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından hemen gerekli yasal düzenleme yapılmıştır. 01.08.2010 tarihinde Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile
yürürlüğü durdurulan maddelere ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kamu oyunda
Torba Kanun olarak da adlandırılan Kanunun 48, 49 ve 50. md.lerinde İSG’ne yönelik
hükümler yer almaktadır. Buna göre;
MADDE 48- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin
üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanunun uygulanması bakımından;
a) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde görev yapmak üzere Bakanlıkça
belgelendirilmiş hekimler, işyeri hekimini; mühendis, mimar ve teknik elemanlar ise iş
güvenliği uzmanını,
b) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini vermek üzere, gerekli donanım ve personele sahip
olan Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları ile Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre faaliyet gösteren şirketlerce kurulan ve işletilen müesseseler ortak
sağlık ve güvenlik birimini,
c) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde görev yapacak işyeri hekimi ve iş güvenliği
uzmanlarının eğitimlerini vermek üzere Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum ve
83
kuruluşları, üniversiteler ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet gösteren
şirketlerce kurulan ve işletilen müesseseler eğitim kurumunu,
ifade eder."
MADDE 49 - 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesinin üçüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmış, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"İşyeri sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin nitelikleri,
ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınmasına ilişkin hususlar, bu birimlerde
bulunması gereken araç, gereç ve teçhizat ile görevlendirilecek işyeri hekimi, iş
güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev,
yetki ve sorumlulukları, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, eğitimleri ve
belgelendirilmeleri ile eğitim kurumlarının yetkilendirilmeleri, işyeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanı eğitim programlarının ve bu programlarda görev alacak eğiticilerin
niteliklerinin belirlenmesi ve belgelendirilmeleri ile eğitimlerin sonunda yapılacak
sınavlar ilgili tarafların görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İşyeri hekimlerinin, işyeri sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik
birimlerinde görevlendirilmeleri ve hizmet verilen işyerlerinde çalışan işçilerle sınırlı
olmak üzere görevlerini yerine getirmeleri hususunda diğer kanunların kısıtlayıcı
hükümleri uygulanmaz."
MADDE 50- 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin birinci
fıkrasına (1) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (m) bendi eklenmiş, takip eden
bent buna göre teselsül ettirilmiştir.
"m) İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, diğer teknik ve sağlık personel ile işçilere eğitim
vermek için kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre faaliyet gösteren şirketler ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerini
yetkilendirmek, gerektiğinde yetkilerini iptal etmek, hizmetin etkin ve verimli bir
84
şekilde verilip verilmediğinin kontrol ve denetimini sağlamak, işyeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanının eğitimleri sonundaki sınavları yapmak veya yaptırmak, belgelerini
vermek,"
Yapılan bu değişiklikler ile Türk Tabipler Birliği(TBB) ve Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri İle
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin bazı maddeleri için açılan
yürütmeyi durdurma ve iptal davası sonrası verilen yürütmeyi durdurma kararının
aşılması amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda İş Kanunun 2 inci ve 81 inci
maddesinde yapılan son değişiklik gereği yeni bir yönetmelik çıkarılacağı
anlaşılmaktadır. Çıkarılacak yönetmelik sonrasında, iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri
hekimliği eğitimleri, sınavları ve sertifikalandırılmalarının yeniden başlatılması, ortak
sağlık ve güvenlik birimlerine işlerlik kazandırılması hedeflenmektedir.
Kanunda bir diğer dikkat çeken nokta ise, 20.01.2004 tarihli İş Güvenliği İle
Görevli Mühendis Veya Teknik Elemanların Görev, Yetki Ve Sorumlulukları Hakkında
Yönetmelikte iş güvenliği uzmanı olarak görev yapabilecekler arasında yer alan
mimarların, 15.08.2009 tarihli “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik” ile kapsam dışına çıkarılmışken, bu kanunda
yer alan 48 md. hükmü ile tekrar iş güvenliği uzmanı olmaya hak kazanmalarıdır.
II.2.1.8. İSG Kanun Tasarı Taslağı 4857 sayılı İş Kanunun yürürlüğe girmesinde bu yana kanunun öngördüğü
birçok yönetmelik hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. “İşyeri Sağlık Birimleri ve
İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma ve Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in
bazı hükümlerinin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay kararlarıyla başlayan
yargı süreci, İSG alanındaki diğer düzenlemelere de yayılarak devam etmiştir. Bakanlık,
aslında çok kısa bir süre içinde ve AB normlarına uygun oldukları bizzat metinlerinde
belirtilmek suretiyle çıkarılan bir dizi yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulması veya
iptali ardından, “ İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarı Taslağı” hazırlamış ve tarafların
görüşüne sunmuştur. 122
122 Centel, Tankut, “İş Sağlığı ve Güvenliği Alanındaki Son Gelişmeler”, MESS Sicil İş Hukuku,
85
Ülkemizde İSG’nin sağlanmasıyla ilgili kurallar İş Kanunu’nda ve bazı özel
kanunlarda düzenlenmiştir. İş kanunu işyerlerinde İSG’nin sağlanması için işverenleri
her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak, işyerlerinde alınan
önlemlere uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri bu alanda eğitmek ve
bilgilendirmekle yükümlü tutarken, işyerlerinde çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın
uygulanıp uygulanmadığının denetim ve izleme yetkisini de devlete bırakmıştır.
Son yıllarda bir yandan uluslararası düzenlemelerin etkisi ve bazı ülkelerde bu
alanda özel kanunlar çıkartılmış olması, öte yandan AB’ye uyum sürecinin baskısı, en
önemlisi AB’nin 89/391 sayılı Yönergesi’nden esinlenerek çıkarılan 9.12.2003 tarihli İş
Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin Danıştayca iptali, bu alanda dağınık halde
bulunan mevzuatın ve İş Kanunu içine sıkıştırılmış hükümlerin modifiye edilmesi ve bu
alanda ayrı kanun yapılması fikrinin ortaya atılmasına neden olmuştur.123
İş Kanununun İSG alanında çıkarılmasını öngördüğü yönetmeliklerden
bazılarının yürürlülüğünün durdurulmuş, bazılarının da iptal edilmiş olması İSG
konusunda bağımsız bir yasanın oluşturulması çalışmalarını hızlandırmıştır. Bu
bağlamda 21.12.2006 tarihli Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi olağan
toplantısında “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Taslağı” sosyal tarafların
görüşüne sunulmuştur.124
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarı Taslağı’nda göze çarpan ilk nokta
taslağın genel olarak AB ‘nin 89/391 sayılı Çerçeve Yönergesine, dolayısı ile Danıştay
kararı ile iptal edilen (K.2006/3007 sayılı karar) İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği
hükümlerine benzerliğidir. Taslak kanunlaştığında İş Kanunu’ndaki iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin tüm hükümler ortadan kalkacaktır.125
Taslağın tanımlar başlıklı 3’üncü md.sinde “İş Güvenliği Uzmanı”
tanımlanmaktadır. Taslaktaki “iş güvenliği uzmanı” ile iptal edilen yönetmelikteki
tanım hemen hemen aynıdır.
Dergisi, Ankara, Eylül 2006, sy.3, s.5. 123 Tuncay, A.Can, “ILO ve AB Normları Işığında.....”, s.48. 124 Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanliğı .....”, s.10. 125 Tuncay, A.Can, “ILO ve AB Normları Işığında....”, s.56.
86
Uluslararası anlaşmalarda, İsviçre dışındaki uluslararası ülke mevzuatlarında “İş
Güvenliği Uzmanlığı” tanımlanmamıştır. İş güvenliği uzmanlığı terimi, uluslararası
hukukta, iş güvenliği mühendisi veya iş güvenliği ustası yada iş güvenliği teknik
elemanı kavramlarını kapsayacak tarzda bir üst terim olarak kulllanılmaktadır. 126
Benzer yaklaşım taslakta da dikkati çekmektedir.
Taslağın 6. md.sinde, işverenin işle ilgili konularda çalışanların sağlık ve
güvenliklerini korumakla yükümlü olduğu ve bu yükümlülüğünün işyeri dışından kişi
veya kuruluşlardan alacağı hizmetle ortadan kalkmayacağı belirtilmektedir.
Taslağın 11. md. sinde işveren, işyerindeki sağlık güvenlik risklerini önlemek
ve koruyucu hizmetleri yürütmek üzere, işyerinin büyüklüğünü, işin niteliğini
tehlikelilik derecesi ve çalışan sayısını dikkate alarak, bir veya birden fazla iş güvenliği
uzmanı görevlendirmekle yükümlü tutulmuştur. İşyerinde bu görevleri yürütecek
nitelikte eleman bulunmaması halinde, işverenin bu hizmeti dışarıdan, Bakanlık
tarafından belgelendirilmiş olan uzman kişi veya kuruluşlardan da alınabileceğine yer
verilmiştir.
“Bu hükümden, işyeri hekimi, işyeri hemşiresi ve iş güvenliği uzmanının kaç
işçi çalıştıran ve hangi işlerin görüldüğü işyerlerinde bulundurulacağını ve hangi sayıda
bulundurulacağını anlamak mümkün değildir. Bu muğlak düzenleme Bakanlığa, her
işyerinde ve istediği sayıda işyeri hekimi, işyeri hemşiresi ve iş güvenliği uzmanı
bulundurma yükümlülüğü getiren bir yönetmelik çıkarma yetkisi tanımaktadır.
Konunun somut çerçevesi kanunla çizilmeden uygulamanın bu kadar önemli bir
konusunun tamamen yönetmeliğe bırakılmasının”127 pek çok sakıncalar doğuracağı
ifade edilmektedir.
Taslak bu haliyle, iş güvenliği mühendisi veya teknik elemanı istihdamını
mutlak zorunluluk olarak öngörmemiş bu hizmetlerin dışarıdaki kişi veya kuruluşlardan
da alınabilmesine olanak tanımıştır. Taslağın bu yönüyle 164 sayılı Tavsiye Kararı ve
126 Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanliğı .......”, s.13. 127 Ekmekçi, Ömer, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu.........”, s.25.
87
89/391 sayılı Çerçeve Yönerge ve AB’ye üye ülkelerin ulusal mevzuatları ile uyum
sağladığına vurgu yapılmaktadır.128
Taslakta ayrıca, İSG gibi uzmanlık gerektiren işlerin uzman olmayan kişi ve
kuruluşlara verilmesi de engellenmiş ve koruyucu ve önleyici hizmetleri yürütümü
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İşyerinden görevlendirilen veya işyeri dışından hizmet
alınan kişilerde ve/ veya kuruluşlarda aranacak nitelikler, bu kişi ve/veya kuruluşların
çalışma şartları ve görevlerini nasıl yürütecekleri ile bu kişilerin eğitimleri, eğitimi
verecek kurum ve/veya kuruluşların nitelikleri, bu kişi ve/veya kuruluşların, Bakanlık
tarafından belgelendirilmeleri ve belgelerin iptali, görev ve sorumlulukları kuruluşlarda
bulunacak personel ve donanım ile kuruluşların denetlenmesi, işyerinin büyüklüğü, işin
niteliği, tehlikelilik derecesi ve çalışan sayısına göre; bu kişi ve/veya kuruluşlardan
hangi koşullarda hizmet alınacağı, görevlendirilecek ya da hizmet alınacak kişilerin
sayısı, hizmet süreleri ve işverenin sorumluluğu hangi hallerde kendisinin
üstlenebileceği ile ilgili usul ve esasların Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak
çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği öngörülmüştür.129
II.2.2. İş Güvenliği Uzmanlığı: Nitelikleri, Eğitimi, Görev Ve Yetkileri
II.2.2.1. İş Güvenliği Uzmanının Nitelikleri 4857 sayılı İş Kanunu`nun 81. md.sine dayanılarak hazırlanan İşyeri Sağlık ve
Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin 4. ve
35. md.leri çerçevesinde iş güvenliği uzmanı olabilmek için iki temel koşul gereklidir:
• Birincisi; iş güvenliği uzmanı tanımından hareket ederek mühendis veya
teknik eleman sıfatına sahip olmaktır.
Yönetmelik; mühendisler için mühendislik eğitiminde her hangi bir bölüm kısıtı
getirmemiş, üniversitelerin mühendislik fakültelerinden mezun olma şartı aramıştır.
Teknik elemanlar için ise belli dallardan mezun olma koşulunu getirmiştir. Yönetmeliğe
göre üniversitelerin fizik ve kimya bölümlerinden lisans düzeyinde mezun olanlar,
teknik öğretmenler, iş sağlığı ve güvenliği bölümü mezunları teknik eleman olarak
kabul edilmektedir. Yönetmeliğin hükmündeki bu tanım 01.08.2010 tarihli 6009 sayılı 128 Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanliğı .......”, s.13. 129 Ekmekçi, Ömer, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu .........”, s.27.
88
“Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ‘un 48.md. si ile “İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinde görev yapmak üzere Bakanlıkça belgelendirilmiş hekimler, işyeri
hekimini; mühendis, mimar ve teknik elemanlar ise iş güvenliği uzmanını ifade eder”
olarak hükme bağlanmış olup böylece mimarlık mesleğine de iş güvenliği uzmanı
olabilme hakkı tanınmıştır.
Bunların dışında kalan okullardan mezun olanların iş güvenliği uzmanı olmasına
izin verilmemiştir.
Yönetmelikte Türk üniversitelerinden diploma alma koşulu açıkça
öngörülmemiştir. Bu durumda denkliği alınma koşulu ile yurtdışındaki okullardan
Yönetmelikte belirtilen branşlarda mühendislik ve teknik eleman diploması olanlar da iş
güvenliği uzmanı olarak görevlendirilebilmelidir.130
• İkincisi ise; iş güvenliği uzmanlık belgesine sahip olmaktır. Yönetmelikte
düzenlendiği şekli ile iş güvenliği uzmanı olmak için görevlendirilecek kişinin
mühendis veya teknik eleman olması ön koşuldur, ancak bu koşul yeterli
değildir. Ayrıca İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından verilen
“iş güvenliği uzmanlık belgesi”ne sahip olunması gerekmektedir. Nitekim
Yönetmeliğin 4. maddesinde iş güvenliği uzmanı tanımlanırken de, genel
müdürlük tarafından yetkilendirilmiş kişiler ifade edilmiştir.
İlgili yönetmeliğin 57. md. si uyarınca oluşturulan Tehlike Sınıfı Belirleme
Komisyonunun görüşleri doğrultusunda işyerlerinin İSG açısından yer aldığı tehlike
sınıfları 25.11.2009’da yayımlanan bir tebliğ ile belirlenmiştir. Buna göre işverenin,
işyerinin yer aldığı tehlike sınıfına göre (A), (B) ya da (C) sınıfı uzmanlık belgesine
sahip iş güvenliği uzmanı istihdam etmesi gerekmektedir.
II.2.2.2. İş Güvenliği Uzmanının Eğitimi Ve Uzmanlık Belgesi 4857 sayılı İş Kanunu`nun 81. maddesine dayanılarak hazırlanan İşyeri Sağlık
ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin
130 Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanliğı .......”, s.114.
89
“İş Güvenliği Uzmanlarının Eğitimleri ve Sınavları” başlıklı yedinci bölümde iş
güvenliği uzmanlarının eğitim ve belgelendirme koşulları hükme bağlanmıştır.
Yönetmeliğin 40. md.de iş güvenliği uzmanlarının eğitimleri, üniversiteler ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü ’nce yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları veya özel hukuk tüzel kişiler tarafından verilebileceği
belirtilmektedir.
“İş güvenliği uzmanlığını düzenleyen 20 Ocak 2004 tarihli eski Yönetmeliğe
göre, uzmanlık eğitimlerini sadece ÇASGEM düzenlemekteydi. Bu eğitimlerin
üniversitelere bırakılmaması isabetli elestirilere maruz kalmıstır.”131
Yönetmelik’te ve Tebliğ’de iş güvenliği uzmanı eğitiminin sadece Bakanlık
tarafından değil Genel Müdürlükçe yetkilendirilmiş kamu kuruşları, meslek odaları ya
da tüzel kişler tarafından verilebileceği, eğitim sonucunda sınavın ve uzmanlık
belgelendirilmesinin Genel Müdürlük tarafından yapılması esası açıkça belirtilmiştir.
“Ancak bu düzenlemenin de yerinde olduğu söylenemez. Daha önce dar
kapsamlı olduğu için eleştirilen bu düzenleme, simdi de fazla genişletilmistir. Şüphesiz
ki sağlıkla ilgili bir alanda uzman eleman yetiştirmek, bu konuda bilimsel ve fiziki alt
yapıya sahip eğitim kurumlarınca yerine getirilmelidir. Bu eğitimlerin ÇASGEM ile
birlikte, üniversiteler ve ilgili meslek odalarınca verilmesi, özel kuruluşlara kapatılması
daha uygun olacaktı. Ülkemizde bu eğitimleri verebilecek yeter sayıda üniversite ve
meslek odası bulunmaktadır.”132
Yönetmeliğin 41, 42. 43. md.lerinde iş güvenliği uzmanı eğitim
yetkilendirilmesi ile ilgili kamu kuruşları, meslek odaları yada tüzel kişiler için
aranılacak başvuru gereklilikleri, yetkilendirilme ve hizmetin devredilmesi konuları
ayrıntılı olarak hükme bağlanmıştır.
İş güvenliği uzmanlığı eğitimi yetkilendirme belgesi almak isteyen kuruluşlar
Yönetmelikte 45. md. de belirtilen eğitim mekanları niteliklerini yerine getirmek
131 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri….”, s.100. 132 Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri….”, s.101.
90
zorundadırlar. İlgili maddede eğitimlerin en fazla 25’er kişilik gruplardan oluşabileceği,
kişi başı en az 10 metreküp hava hacmi olacak şekilde, yine yönetmelikte detaylı
belirtilmiş fiziki koşul ve konfora sahip mekanlarda verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Yönetmelikte iş güvenliği uzmanı eğitimcileri için aranan nitelikler md.47 ‘de
hükme bağlanmış olup, pedagojik formasyona sahip İSG alanında çalışan en az üç yıl
( A) sınıfı uzmanlık belgesine sahip uzmanlar, üniversitelerde, mühendislik, hukuk ve iş
sağlığı ve güvenliği alanlarında ders verenler, İSG alanında en az üç yıl teftiş yapmış iş
müfettişleri, pedagojik formasyona veya eğiticilerin eğitimi belgesine sahip, İSGÜM ve
bağlı birimlerinde en az beş yıl görev yapmış İSG uzmanları, iş güvenliği uzmanı eğitici
belgesine sahip olmak koşulu ile eğitim verebilirler.
Yönetmelikte 4. md.’de eğticinin eğitim belgesi; “Kamu kurum ve kuruluşları,
üniversiteler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve 5580 sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanununun yetkilendirdiği kuruluşlar tarafından verilen eğiticilerin
eğitimi belgesi” olarak hükme bağlanmıştır.
İş güvenliği uzmanlarına verilecek eğitimin genel hatları Yönetmeliğin 52.
md.sinde hükme bağlanmış olup buna göre; Eğitim süresi toplamda 220 saatten az
olmamak koşulu ile, her iş güvenliği uzmanlığı sınıfı için 180 saat teorik ve 40 saat
pratik eğitimden oluşmalıdır. Teorik eğitim üçte ikiyi geçmemek koşulu ile uzaktan
eğitim yöntemi ile verilebilmektedir. Pratik eğitim ise iş güvenliği uzmanı bulunan bir
işyerinde yapılmalıdır. Eğitim programına katılan adaylar İSGÜM tarafından uzmanlık
belgelendirme sınavına katılma hakkı kazanmaktadır. Sınavda başarılı olamayan adaylar
sınav tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bir kez daha sınava girma hakkına sahip olup,
bu sınavda da başarısız olurlarsa uzmanlık belgesine hak kazanabilmeleri için eğitim
programına tekrar katılmak zorundadırlar. Sınavı başarı ile tamamlayıp uzmanlık
belgesine hak kazanan iş güvenliği uzmanları, belgerini aldıkları tarihten itibaren yedi
yıl aralıklarla bilgi yenileme eğitimine katılmak zorunluluğundadırlar ve bu eğitime
katılmazlar ise, uzmanlık belgesi ile tanınan yetkilerilerini kaybedip, yenileme
eğitimlerine katılıncaya kadar Yönetmelik kapsamındaki yetki ve görevlerini
kullanamazlar.
91
Yönetmelikte 56. md.de iş güvenliği uzmanlık belge sınıfları belirtilmiştir. Buna
göre;
A sınıfı uzmanlık belgesi;
• Talep etmeleri halinde İSG alanında en az üç yıl teftiş yapmış iş müfettişlerine,
• Talep etmeleri halinde İSGÜM ve bağlı birimlerinde İSG alanında en az sekiz
yıl görev yapmış İSG uzmanlarına,
• En az beş yıl (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesiyle fiilen görev yaptığını iş
güvenliği uzmanlığı sözleşmesi ile belgeleyerek, eğitim kurumları tarafından
düzenlenen iş güvenliği uzmanlığı eğitim programlarına katılanlardan
İSGÜM’ce yapılan (A) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sınavında başarılı olan
mühendis veya teknik elemanlara,
B sınıfı uzmanlık belgesi;
• Talep etmeleri halinde İSGÜM ve bağlı birimlerinde İSG alanında en az üç yıl
görev yapmış İSG uzmanlarına,
• İSG alanında doktora yapmış olan mühendis veya teknik elemanlardan (B)
sınıfı iş güvenliği uzmanlığı eğitim programının pratik bölümünü
tamamlayanlara,
• İSGÜM ve bağlı birimlerinde İSG alanında en az beş yıl görev yapmış
mühendis veya teknik elemanlardan Genel Müdürlükçe yaptırılan (B) sınıfı iş
güvenliği uzmanlığı sınavında başarılı olanlara,
• (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesiyle en az iki yıl fiilen görev yaptığını iş
güvenliği uzmanlığı sözleşmesi ile belgeleyerek eğitim kurumları tarafından
düzenlenen iş güvenliği uzmanlığı eğitim programlarına katılanlardan İSGÜM
tarafıdan yaptırılan (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sınavında başarılı olan
mühendis veya teknik elemanlara,
C sınıfı uzmanlık belgesi;
• Eğitim kurumları tarafından düzenlenen (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı eğitim
programlarına katıldıklarını belgeleyen ve İSGÜM tarafından yapılan (C) sınıfı
iş güvenliği uzmanlığı sınavında başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,
92
• Talep etmeleri halinde İSG alanında yüksek lisans yapmış olan mühendis veya
teknik elemanlardan (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı eğitim programının pratik
bölümünü tamamlayanlara,
İSGÜM tarafından verilmektedir.
Yukarıda yönetmelik hükümlerinde belirtildiği üzere, uzun yıllar deneyime
sahip bir kişi (C) sınıfı uzmanlık belgesi ile başlamak zorunda iken, 3 yıl görev yapmış
iş müfettişlerine eğitim ve sınav olmaksızın, doğrudan (A) belgesi hakkı tanınmaktadır.
Yönetmelikle ortaya konan uzmanlık sisteminde, (A) belgesi almanın temel koşulunda
deneyim göz önünde tutulmakta iken, iş müfettişleri bu hakka 3 yıl içerisinde sahip
olabilmektedir. Bundan baska, İSGÜM ve bağlı birimlerinde İSG alanında en az bes yıl
görev yapmış mühendis veya teknik elemanlardan, İSGÜM tarafından yapılan (B) sınıfı
iş güvenliği uzmanlığı sınavında başarılı olanlara da, gerekli eğitimden muaf tutularak
(B) sınıfı uzmanlık hakkı verilmekte, bu kişiler için sadece üç yıllık masa başı
deneyimi yeterli görülürken, uzun yıllar deneyim sahibi bir kişiye eğitim ve sınav
zorunlulukları getirilerek (C) sınıfından başlatılmaktadır.133
Yönetmelikte belirtilen sisteme göre bir iş güvenliği uzmanı adayının eğitime
katılıp ve sınava girerek (C) sınıfı uzmanlık belgesini alması, bu belgeyle iki yıl çalışıp,
tekrar eğitim ve sınav ile (B) sınıfı belge alması, en az beş yıl çalışıp (A) sınıfı belgeye
hak kazanması gerekmektedir. Bu durumda (A) sınıfı belge için en az yedi yıl geçmesi
gerekmektedir. Yeni düzenlemeyle birlikte (A) sınıfı sertifikaya ihtiyaç daha da
artmıştır.134
II.2.2.3. İş Güvenliği Uzmanının Görev Ve Yetkileri 4857 sayılı İş Kanunu`nun 81. md.sine dayanılarak hazırlanan İşyeri Sağlık ve
Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin 37,
38, ve 39. md.lerinde iş güvenliği uzmanı görev, yetki ve yükümlülükleri hükme
bağlanmıştır. Buna göre iş güvenliği uzmanları aşağıdaki görevleri yerine getirmekle
yükümlüdür,
133 Yılmaz, Fatih, ”Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri….”, s.101. 134 Ekmekçi, Ömer, “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri............”, s.69.
93
• Çalışma ortamını gözlemlemek ve yapılan çalışmaların, İSG mevzuatına ve
genel İSG kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlamak için işverene
tavsiyelerde bulunmak ,
İş güvenliği uzmanı bu görevini yerine getirirken ilgili teknik mevzuata hakim
olmalıdır. Örneğin basınçlı kapların yada calaskal, vinç gibi taşıma cihazlarının
minumum güvenlik gerekliliklerini bilmeli eksikleri ile ilgili işveren aracılığı ile
önlem aldırmalı ve bunların kullanımı esnasında oluşabilecek risklerin
önlenmesini sağlamalıdır.
• İşyerindeki tehlikelerin belirlenmesi, risk analizinin ve değerlendirmesinin
yapılması, tehlikelerin kaynağında yok edilmesine yönelik tedbirlere öncelik
verilmesini sağlamak ve risklerin kontrol altına alınması için işçilerin veya
temsilcilerinin görüşlerini de alarak gerekli çalışmaları planlamak, ölçüm, analiz
ve kontrollerin yapılmasını sağlamak, alınacak sağlık ve güvenlik önlemleri
konusunda işverene önerilerde bulunmak ve uygulamaların takibini yapmak,
Yönetmelikte tanımlı bu görevle birlikte İSG hizmetleri konusuna iş güvenliği
uzmanı aracılığı ile yeni ve modern bir bakış açısı kazandırılmıştır. Risk analizi
bir mühendislik disiplini olup iş kazası risklerini meydana gelmeden
önlenmesinde ciddi kazanımlar sağlayacaktır. İş kazası veya meslek hastalığı
riski tespitinden itibaren yapılacak ölçüm ve analizlerle riskin şiddeti, etkisi ve
olasılığı matamatiksel olarak hesaplanabilir. İşletmenin analiz edilen bu riskleri
iş güvenliği uzmanı koordinasyonunda, ilgili tarafların görüşü de alınarak en
büyükten küçüğe doğru sıralanıp, sistemli bir şekilde yok edilmesinin önü
açılacaktır.
• İSG yönünden yapılması gereken periyodik bakım, kontrol ve ölçümleri
planlamak kaza, yangın, doğal afetler gibi acil müdahale gerektiren durumlar
için acil durum planının hazırlanmasını sağlamak ve uygulamaların takibini
yapmak,
Bir çok işletmede hatalı veya eksik kullanım sebebiyle ciddi kazalara sebep,
olabilecek makina, ekipman ve hammadde bulunmaktadır. Örneğin, buhar
94
kazanları, tavan vinçleri, ağır tonajlı presler, yanıcı, parlayıcı, patlayıcı
kimyasallar üretim sahalarında kullanılmakta ve depolanmaktadır. Bunların
kullanımında teknik mevzuatlarda da detaylandırılmış birçok minumum emniyet
gereklilikleri mevcut olup periyodik bakım, ölçüm, ve kontrolleri hayati önem
arzetmektedir. Bu mühim konunun iş güvenliği uzmanı koordinasyonunda
yönetilmesi oluşabilecek ihmal ve yanlış uygulamaların önemli miktarda önüne
geçebileceği kuşkusuzdur.
• Yangın veya patlamaların önlenmesi için gerekli çalışmaları planlamak ve
uygulamaların takibini yapmak, yangın veya patlama durumunda alınacak
tedbirleri belirlemek,
• İSG kuruluna katılarak çalışma ortamının gözetimi ile ilgili gerekli
açıklamalarda bulunmak, danışmanlık yapmak ve kurulda alınan kararların
uygulanmasını izlemek,
Ülkemizin büyük bir bölümü 1.derece deprem kuşağındadır ve oluşabilecek
herhangi bir yangın veya doğal afet durumu için acil durum planlarını
hazırlamak ve gereken tatbikatların uygulanması iş güvenliği uzmanı görevleri
arasındadır.
• İşyeri hekimi ile işbirliği yaparak işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları ve
meslek hastalıkları ile ilgili değerlendirme yapmak, önleyici faaliyet planlarını
hazırlamak ve uygulamaların takibini yapmak,
• İşyerinde meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı veya tehlikeli bir olayın
tekrarlanmaması için düzeltici faaliyet planlarını yapmak ve uygulamaları takip
etmek,
Meydana gelen iş kazalarının %98 ‘i önlem alındığı takdirde önlenebilir
niteliktedir. Bu nedenle iş güvenliği uzmanlarına işyerinde meydana gelen iş
kazalarının tekrarını önlemek için, problem çözme tekniklerini kullanarak( 5
neden analizi, balık kılçığı methodu gibi) kazanın kök nedeninin bulunması ve
çözüm yöntemlerinin tanımlanması konusunda görev verilmiştir.
95
• İşyerlerinin makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı, seçimi ve çalışma
sırasında kullanılan maddeler de dahil olmak üzere işin planlanması,
organizasyonu yeni bir bölüm veya sistem kurulacağı ya da yeni makine, tezgah
ve cihaz alınacağı durumlarda inceleme ve araştırma yaparak sağlık ve güvenlik
yönünden uygun seçim yapılması için ve kişisel koruyucu donanımların temini,
kullanımı, bakımı, muhafazası konularında işverene tavsiyelerde bulunmak,
İş güvenliği uzmanları aldıkları eğitimin ve tecrübelerinin gereği işyerinde
yapılan yeni yatırımlara İSG açısından bakma konusunda daha yetkindirler. Bu
nedenle, yeni techizat ve makinaların minumum emniyet gereklilikleri yönünden
incelenmesi, iş güvenliği risklerinin tespiti ve önlenmesi, önlenemediği
durumlarda korunma yöntemlerinin ve koruyucuların seçimi konusunda işvereni
bilgilendirme ve gerekli planlamanın yapılması ile görevlidirler.
• İSG eğitimlerini ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak planlamak ve
uygulamak, yıllık çalışma planını işyeri hekimi ile işbirliği yaparak hazırlamak,
• Birden fazla madde veya etkenin aynı anda işyerinde bulunmasından dolayı
ortaya çıkabilecek tehlikeleri İSG mevzuatı doğrultusunda değerlendirmek,
• Yukarıda belirtilen görevleri ile ilgili gerekli kayıtların tutulmasını sağlamak
yıllık değerlendirme raporunu işyeri hekimi ile işbirliği yaparak hazırlamak,
II.2.2.4. İş Güvenliği Uzmanının Çalışma Süreleri
Yönetmeliğin 36. md.sine göre iş güvenliği uzmanının çalışma süresi, işyerinin
dahil olduğu tehlike sınfına göre belirlenmiştir. (A) sınıfı belgeye sahip olan iş
güvenliği uzmanları bütün tehlike sınıflarında yer alan işyerlerinde, (B) sınıfı belgeye
sahip olanlar tehlikeli ve az tehlikeli sınıflarda yer alan işyerlerinde, (C) sınıfı belgeye
sahip olanlar az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, görev yaparlar. Buna göre;
• Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine; ayda en az 12 saat, buna ilave olarak
da işçi başına ayda en az 5 dakika,
• Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine; ayda en az 24 saat, buna ilave olarak da
işçi başına ayda en az 5 dakika,
96
• Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine; ayda en az 36 saat, buna ilave
olarak da işçi başına ayda en az 10 dakika.
• Az tehlikeli sınıfta yer alan ve 1000’ in üzerinde (1000 dahil) işçi çalıştırılan
işyerlerinde tam gün çalışacak bir iş güvenliği uzmanı ile üçüncü fıkrada
belirtilen kriterlere uygun yeteri kadar iş güvenliği uzmanı eklenir.
• Tehlikeli sınıfta yer alan ve 750’nin üzerinde (750 dahil) işçi çalıştırılan
işyerlerinde tam gün çalışacak bir iş güvenliği uzmanı ile üçüncü fıkrada
belirtilen kriterlere uygun yeteri kadar iş güvenliği uzmanı eklenir.
• Çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 500’ün üzerinde (500 dahil) işçi çalıştırılan
işyerlerinde tam gün çalışacak bir iş güvenliği uzmanı ile üçüncü fıkrada
belirtilen kriterlere uygun yeteri kadar iş güvenliği uzmanı eklenir.
Yönetmeliğin uygulanması ile ilgili yayınlanan Tebliğ’de örneklemelerle birlikte
iş güvenliği uzmanının çalışma sürelerine dair daha detaylı bir açıklama verilmiştir.
Tebliğ’de verilen örneklere göre; çalışan kişi sayısı ile tehlike sınıfına göre işçi başına
düşen süre çarpıldığında ortaya çıkan süre, ayda en az olarak belirtilen süreyle
toplanmak süretiyle, iş güvenliği uzmanı çalışma süresi hesaplanmaktadır. Örneğin 90
işçi çalıştıran bir işyerinde, tehlike sınıfına göre iş güvenliği uzmanı çalışma süresi
aşağıdaki gibi hesaplanır;
• 90 işçi_az tehlikeli 12 saat+[(90x5)/60]= 19 saat 30 dakika/ay
• 90 işçi_ tehlikeli 24 saat+[(90x5)/60]= 31 saat 30 dakika/ay
• 90 işçi_ çok tehlikeli 36 saat+[(90x10)/60]= 51 saat /ay
Eski Yönetmelik’te İSG alanında en az sekiz yıl çalıştığını belgeleyen ve
Bakanlıkça açılan sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara (A) grubu
belge verilmesi öngörülmüştü. Ne varki bu olanak uygulamada özellikle kamu
kurumları tarafından kötüye kullanılmıştır. Ancak Bakanlığın geçmiş dönemdeki tüm
kötü niyetli uygulamalara rağmen, mevcut piyasadaki yetişmiş işgücüne bu kadar uzun
97
süre beklemeksizin (A) grubu uzmanlık belgesi vermek üzere düzenleme yapması
yerinde olacaktır.135
2003 tarihli İş Kanunu’nun sonradan değişikliye uğrayan 81. md.sinde, iş
güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülüğü getirildiğinden bu zamana kadar, (A), (B),
(C) olmak üzere üç sınıf uzmanlık devam ettirilmektedir. Üç sınıflı uzmanlık sistemi,
bu işi yapan, ancak yönetmelikte yazılı özelliklerin bazılarına sahip olamayanlar
açısından işlerini kaybetme tehlikesine yol açacağı gibi, Yönetmeliğin 36. md.sinde (A)
sınıf belgeli olmayan uzmanların çok tehlikeli işlerde gorev yapamayacağı; 56. md.de
ise, (A) sınıfı uzmanlık icin, (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesiyle en az beş yıl
fiilen görev yaptığını iş güvenliği uzmanlığı sözleşmesi ile belgeleme koşulu
getirilmiştir. Düzenlemeye gore, iptal edilen önceki Yönetmeliğin uygulandığı birbuçuk
yıllık dönemde belge alamamış kişiler, deneyimine bakılmaksızın öncelikle (C)
sınıfından başlamak zorunda bırakılmış, bu durum çalısmalarını uzmanlık belgesiyle
belgelendiremeyen, ancak uzun yıllardır görev yapan kişileri mağdur durumda
bırakmaktadır. Yüksek riskli isletmeler icin (A) sınıfı uzman calıstırma zorunluluğu
bulunduğundan, yeterli vasıflara sahip, ancak daha once (B) belgesi alamamış pek çok
kişi işten çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta diğer taraftan, bu sistemde
geçerli kriter uzmanlık belgesi olduğundan, (C) belgeli ancak 220 saatlik kısa bir
uzmanlık eğitimi dışında hiç eğitimi ve deneyimi olmayan yeni mezun kişilerin, uzun
yıllar deneyimi olan kişilere tercih edileceği gibi bir durumu ortaya çıkmaktadır.136
Yönetmelikte belirtilen ve Tebliğ’te örneklerle detaylandırılan iş güvenliği
uzmanı asgari çalışma sürelerinin, 50 ve üzeri çalışana sahip kısmen ya da tamamen
kurumsallaşmış işletmelerdeki İSG hizmetlerinin tam anlamıyla yürütülmesi için yeterli
olacağını söylemek pek gerçekçi olmayacaktır. Örneğin, yukarıda hesaplanan ve 90
çalışanın olduğu, tehlikeli sınıfında yer alan bir işletme için öngörülen 51 saat /ay lık
süre, haftada 45 saat günde 9 saat çalışacak bir iş güvenliği uzmanın aylık 5,6 gün
çalışmasına karşılık gelecektir. Bu durumda işletmede kurulu İSGB var ise görevli iş
güvenliği uzmanına ikincil bir görev veriliyor olması kaçınılmazdır. Nitekim 135 Ekmekçi, Ömer, ”İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri............”, s.69. 136 Yılmaz, Fatih, ”Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri….”, s.99.
98
işletmelerin bir çoğunda asıl işinin yanında iş güvenliği uzmanlığını ikincil bir görev
olarak yapan personele rastlamak mümkündür. Bu durum İSG hizmetlerinin kalitesi ve
etkinliğini azaltmaktadır. Eğer işletme İSG hizmetini dışarıdan alacak olursa, bu
durumda da Yönetmelikte belirtilen asgari sürenin üzerine çıkılması pek mümkün
görünmemektedir. Bunun yanı sıra işletmeden çoğu zaman kopuk ve kısıtlı zaman
içerisinde alınacak bu hizmetin İSG açısından getirilerinin yeterli olmayacağı da
rahatlıkla söylenebilir. Oysaki özellikle sanayiden sayılan işletmelerde işyeri
faaliyetleri, hafta sonu çalışmalarını da hesaba katar isek, 7 gün 24 saat 3 vardiya devam
etmektedir. Bu yoğun çalışma temposunda farklı gün ve saatlerin getirdiği farklı riskler
de çoğu zaman olası iş kazalarına sebep olabilmektedir. Örneğin hafta sonuna
bırakılacak bir bakım veya temizlik faaliyeti nedeniyle ortaya çıkabilecek bir iş kazası
riski, Yönetmelikte belirtilen iş güvenliği uzmanı çalışma düzeninin görüş alanı dışında
kalıyor olması muhtemeldir.
Bu noktada bir diğer tehlike de İSGB’de görevli bir iş güvenliği uzmanına İSG
hizmetlerinden geri kalan zamanında verilebilecek ikincil görevin asıl görev haline
dönüşerek yapılmasıdır ki, bu durumda İSG hizmetlerinin ikincil görev olarak yapılması
söz konusu olabilecektir. Bu durumda İSG hizmetlerinin sadece kağıt üzerinde kalarak
amaçlanan sonuca ulaşılamayacaktır. Bu nedenle özellikle İSGB de görev alan iş
güvenliği uzmanının Yönetmelikte belirtilen asgari süreler dışında, işverence
verilebilecek diğer görevlerin sınırları detaylandırılmalı ve bu konuda olabilecek
suistimallerin önüne geçilmesi sağlanmalıdır.
99
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
İSG kavramına verilen önem, ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile bireylerin
eğitim, kültür ve bilinç düzeyleri ile doğrudan ilgilidir ve bir modernleşme ölçütü olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sanayileşme sürecini tamamlamış ve gelişmiş ülkelerde bu
sorunun büyük ölçüde çözüldüğü gözlemlenmektedir. Ancak, bilim ve teknolojide geri
kalmış, sanayileşmesini henüz tamamlayamamış, yasal çerçevesini oluşturmamış,
eleştiri, öneri ve denetim sistemlerinin gelişmediği ülkelerde, çalışanın sağlığı ve
güvenliğinin ön planda tutulmadığı gözlenmektedir. Oysa yapılan araştırmalarda iş
kazalarının %81 ’inin insan hatasından, %17 ‘sinin işyeri ortamı koşullarından ve %2
‘sinin önlenemeyen nedenlerden meydana geldiği vurgulanmaktadır. İş kazalarının %98
‘inin önlenebilir olması, İSG konusunun önemini ve bu konuda yeterli, etkin önlemler
alındığı takdirde İKMH’nın önemli oranda azaltılabileceğini ortaya koymaktadır.
İSG’de temel amaç; çalışma yaşamında çalışanların sağlığına zarar verebilecek
hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, rahat ve güvenli bir
ortamda çalışmalarının sağlanması, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı
çalışanların psikolojik ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır.
Türkiye’de İSG hizmetleri organizasyonunun yasal temeli 4857 sayılı İş
Kanunu’nda düzenlenmiştir. AB normları esas alınarak oluşturulmaya çalışılan
mevzuatta, temel İSG hizmetlerinin verilmesi amacıyla işyeri temelli bir örgütlenme
benimsenmiştir. İşyerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi istihdam edilmesi, işyeri
sağlık ve güvenlik birimi kurulması ilk kez bu dönemde yasal dayanağa kavuşmuştur.
Çok boyutlu bir kavram olan İSG’nin işletmelerde etkin bir şekilde sağlanabilmesinin
ekip çalışması ile mümkün olabileceği, diğer bir deyişle İSG’nin farklı disiplinlerin
bileşiminin bir parçası olduğu pek çok kaynakta ifade edilmektedir. Söz konusu ekibin
en önemli parçalarından birini de iş güvenliği uzmanı oluşturmaktadır. İş Kanunu’nun
yürürlüğe girmesi ile bu örgütlenme modelinin gereğini yerine getirmek üzere birçok
yönetmelik hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Ancak Danıştay’ın yürütmeyi
durdurma veya iptal kararlarıyla başlayan yargı süreci zaten dağınık ve karmaşık olan
100
mevzuatı iyice karmaşık bir hale sokmuştur. Tarafların iptal ve yürütmeyi durdurma
taleplerini, Danıştay’ın bu taleplere ilişkin kararlarını ve bu kararlarda sözü edilen
eksikliklerin giderilmesine ilişkin olarak çıkarılan “Torba Kanun” niteliğindeki
değişiklikleri, yönetmelikleri ve tebliğleri takip etmek güçleşmiştir. Aslında çok kısa bir
süre içinde ve AB normlarına uygun oldukları bizzat metinlerinde belirtilmek suretiyle
çıkarılan bir dizi yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulması veya iptali ardından,
İSG’nin ayrı bir kanunla düzenlenmesi tartışmaları gündeme gelmiştir.
Mevcut mevzuat ile İSG konusundaki iyileştirme beklentilerinin karşılanması ve
AB ülkelerine göre oldukça yüksek olan İKMH oranlarının düşürülmesi imkanı pek
mümkün görünmemektedir. Oysaki SGK tarafından yayınlanan yıllık veriler, konunun
insan hayatını, kamu düzenini ve milli kaynakları olumsuz etkileyen ciddi boyutlarda
büyük bir sorun olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmanın sonucunda
İSG sisteminin etkin bir şekilde işleyişinin sağlanması için aşağıdaki noktalara dikkat
çekilmek istenmiştir.
* KOBİ’ler, sayıları ve sağladıkları işgücü nedeniyle, ülke ekonomisinde önemli
bir yere sahiptir. Ancak, İSG göstergeleri açısından değerlendirildiğinde; iş kazalarının
ve meslek hastalıklarının büyük çoğunluğunun KOBİ’lerde meydana geldiği
görülmektedir. Hatta işyeri ölçeği küçüldükçe işyerinde İSG göstergelerinin daha da
kötüye gittiği istatistiklerde mevcuttur. Özellikle sınırlı sermaye yapıları, üretimde
genellikle eski teknolojilerin kullanılması, teknik bilgi birikiminin yeterli olmaması,
İSG bilincinin yetersizliği, altyapı yetersizliği ve nitelikli işgücünün bulunmaması bu
olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olan sorunların başlıcaları olarak sıralanabilir.
Buna rağmen İSG önlemlerine yönelik yapılan düzenlemelerin pek çoğunda ve önemli
noktalarında (işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdamı, İSGB ve İSG kurullarının
oluşturulması) 50’nin altında işçi çalıştıran işyerlerinin kapsam dışında bırakılmış
olması en büyük eksikliklerden biridir. Oysaki KOBİ’lerin mali ve istihdam yapıları ile
İKMH alanında ortaya koyduğu vahim tablo göz önüne alındığında, bu işletmelerin
işverenlerinin de OSGB aracılığı ile İSG hizmetlerinin sağlanmasından yükümlü
tutulması yerinde olacaktır. Hatta 50’nin üzerinde işçi çalıştıran işverenler için İSGB,
50‘nin altında işçi çalıştıran işverenler için ise OSGB ile çalışma zorunluluğu getirilerek
101
çalışma alanlarının ayrıştırılmasının ve KOBİ’ler için teşvik edici bir hükmün
konmasının daha olumlu bir düzenleme olacağı söylenebilir.
*Bir diğer husus, iş güvenliği uzmanlarının görevleri ve çalışma sürelerine
ilişkindir. İş güvenliği uzmanının işyerinde tam gün süreli iş sözleşmesi ile çalışan biri
olması durumunda, yönetmelikte belirlenen görevleri belirtilen çalışma süresinde yerine
getiremese bile esas işinin bu olması nedeniyle daha fazla zaman ayırabilir. Ancak
özellikle İSG hizmetinin işletme dışından bir kişi veya kurumdan alınması durumunda
iş güvenliği uzmanın sınırlı çalışma süresiyle belirtilen kapsamlı görevleri tam
anlamıyla yerine getirmesi mümkün görünmemektedir. Hizmetin dışarıdan alınması
durumunda çalışma sürelerini arttıran bir düzenlemenin bu sorunu çözeceği
söylenebilir.
*İşyerlerinde, İSG hizmetlerinde tarafsız bir denetimin, ön yargısız ve ticari
kaygıdan uzak bir şekilde sağlanması kamu yararı için bir zorunluluktur. Bu yararın
sağlanmasında,. mevcut mevzuattaki iş güvenliği uzmanına tanınan yetkiler, İSG
konusunda iş güvenliği uzmanından beklenen olumlu etkilerin ortaya çıkmasında yeterli
olmayacaktır. İş güvenliği uzmanının bağımsızlık ilkesi netleştirilmeli ve iş güvenliği
uzmanının görevini yapmasından dolayı karşılaşabileceği işini kaybetme riskleri
ortadan kaldırılmalıdır. İş güvenliğini iyileştirme konusu teknik altyapı gerektiren bir
konudur. Bu konuda iyileşmenin sağlanabilmesi için uyarı ve ikazlar çoğu zaman
yetersiz kalmaktadır. Bu noktada yapılması gereken iyileştirmeler yatırıma
dayanmaktadır. İşverenin tek başına kar fayda kuralı dışında iş güvenliği konusunda
her türlü önlemi almak adına bu yatırımı yapmasını beklemek biraz fazla iyimserlik
olmaktadır. Bu noktada bağımsızlık ilkesine sahip ve gerekli yetkilerle donatılmış, İSG
teknik bilgisine yeterince sahip olan iş güvenliği uzmanları, mevzuatın getirdiği
yükümlülüklerin uygulanmasında önemli bir rol üstleneceklerdir.
* Yönetmelikte ortaya konan uzmanlık sisteminde A ve B belgesi almanın temel
koşulu deneyim olarak gösterilmiş ve müfettişler ile genel müdürlükte ve bağlı
birimlerde iş güvenliği uzmanı olarak çalışanlar farklı bir muameleye tabii tutulmuştur.
Söz konusu hükümle 30 yıl İSG alanında çalışmış ve deneyime sahip bir kişi C
sınıfından başlamak zorunda iken, sadece 3 yıl görev yapmış müfettişlere eğitimsiz ve
102
sınavsız doğrudan A sınıfı belgesi alabilme ayrıcalığı tanınmıştır. Yeni düzenlemeyle
birlikte (A) sınıfı uzmanlık belgesine ihtiyacın daha da arttığı göz önüne alınarak ve
deneyime önem verildiğinin bir göstergesi olarak, kamu kurumlarında ve özel sektörde
İSG alanında uzun yıllardır çalışmış olanlara C sınıfını atlayarak B veya A sınıfı
uzmanlık belgesi alabilme yolunun tekrar açılması bu alandaki sıkıntıları çözebilecektir.
* Ülkemiz sanayinde adından kısa süre sayılabilecek bir zaman önce
bahsedilmeye başlanan iş güvenliği uzmanlığının yayılması ve yaygınlaşması bugüne
kadar alışa gelmiş İSG bakış açısını değiştirecektir. Bugüne kadar iş güvenliği
konusunda, risk ortaya çıktıkça ve gerçekleştikçe önlem alan bakış açısı, iş güvenliği
uzmanlık dalının gelişmesiyle risk avcısı bakış açısıyla yer değiştirecektir. Bu sayede
bir işyeri için daha yatırım esnasında makine, tesis ve çevre kaynaklı riskler ortaya
konulup, risk oluşmadan ortadan kaldırılabilecektir.
*Çalışma yaşamında alt işveren uygulamalarının yaygınlığı göz önüne alınarak,
asıl işverenin işyerinde alt işveren var ise, alt işveren işçilerinin İSGB veya OSGB
hizmetlerinden yararlanması hususunda asıl işverenin onayı aranmaksızın, masraflara
katılım koşulu ile bu hizmetlerden yararlandırılmaları zorunlu tutulmalıdır.
*Her ne kadar son yönetmelikte yer almamışsa da, işin niteliğine göre işyerinde
ortaya çıkacak risklerin ve alınacak önlemlerin de değişeceği göz önüne alınarak
görevlendirme yaparken iş güvenliği uzmanının işyerinde yapılan işin niteliğine uygun
meslekten olmasına özen gösterilmelidir.
İSG sisteminin etkin bir şekilde işlemesi, İKMH’nın önlenerek yaşam hakkının
korunması ve ülkemizin en kısa zamanda bu konuda AB ülkeleri seviyesine çıkması
için, ilgili tarafların üzerine düşen her türlü sorumluluğu tartışılmaz bir şekilde acilen
yerine getirmesi gerekmektedir. Sorumluluğun yerine getirilmesi sırasında önemli olan,
kanunların getirdiği yükümlülüğü, yapılması zorunlu bir süreç olarak ya da bir görev
gibi görmek değil, bir insanın yaşamının korunduğunu bilerek, bunun önemine inanarak
ve bir yaşam biçimi olarak yerleştirebilmektir.
103
KAYNAKLAR
Akın, Levent, “İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde İşyerinin Örgütlenmesi”, Ankara Ünv. Hukuk Fakültesi Dergisi, c.54, sy.1, Ankara, 2005.
Akkök, Ayşe, İş Kazalarının Maliyeti ve İş Güvenliği, MPM Yayınları, No:204,
Ankara, 1997. Aktuğ, Güngör, Meslek Hastalıklarının İstatistiksel Analizi, Hacattepe Ünv. Nüfus
Etütleri Ens., Ankara, 1984. Arıcı, Kadir, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Dersleri, TES-İŞ Eğitim Yayınları,
Ankara, 1999.
Ayhan, Abdurrahman, “506 Sayılı Kanuna Göre İKMH Halinde Sigortalılara Yapılan Yardımlar”, Anadolu Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi, Yıl 15, Kütahya, 1989.
Altan, Zühtü - Gerek, Nüvit - Güven, Ercan, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu
Ünv. No:79, Eskişehir, 1998. Bakırcı, Nadi, “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri, Türkiye’deki Durum”,
ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.40, Ankara, 2008. Başar, Haşmet, “Türkiye’de İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Alanında Yapılan
Çalışmaların ve Bu Konuda Uluslararası Çalışma Örgütü ile İlişkilerin Genel Bir Değerlendirilmesi”, Bursa Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi c.III, sy.1, Bursa, 1982.
Bayram, Fuat, Türk İş Hukukunda İş Sağlığı ve Güvenliği Denetimi, Beta Yayını,
İstanbul, 2008,ss.221- 222. Bilir, Nazmi, "Küçük Ölçekli İşletmelerde İş Sağlığı Hizmetleri ve Türkiye’deki
Durum", ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.5, Yıl Ocak-Ankara, Şubat 2002.
Centel, Tankut, “İş Sağlığı ve Güvenliği Alanındaki Son Gelişmeler”, MESS Sicil İş
Hukuku Dergisi, İstanbul, Eylül 2006, sy.3. Çiftlikli, Mehmet, “Sosyal Güvenliği Bütünleştirmede Türkiye’de İş Sağlığı ve İş
Güvenliği Konusunda Alınabilecek Tedbirler”, ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.1, Ankara, Kasım 1987.
Çöllü, İbrahim, “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine Genel Yaklaşım” Mühendis ve
Makine Dergisi, c.38, sy.460. Ankara, Mayıs 1998
104
Demir, Fevzi, “İşyeri Sağlık Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanması”, http://www.kobihaber.com.tr/haberdetay.asp?ID=1670, Erişim: 20 Şubat 2010.
Demircioğlu, A.Murat, “İş Güvenliği Uzmanliğı Yönünden İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu Tasarısı Taslağı’nın İncelenmesi”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, İstanbul, Mart 07, sy.5.
Demircioğlu, A.Murat, Ulusal ve Uluslar Arası Hukukta İş Güvenliği Uzmanlığı, Beta
Yayınları, İstanbul, Temmuz 2006, ss.11-14. Ekmekçi, Ömer, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda
İşyeri Örgütlenmesi, Legal Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2005. Ekmekçi, Ömer, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı’nın
Değerlendirilmesi”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, sy.5, İstanbul, Mart 2007.
Ekmekçi, Ömer, “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik
Birimlerine İlişkin Genel Esaslar”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, sy.16, İstanbul, Aralık 2009.
Erkan, Cahit, İş Kazaları Sorunu Dünyada’ki ve Türkiye’deki Gelişmeler, MPM
Yayınları, No:284, Ankara, 1983. Erkan, Cahit, İş Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, Ankara Ünv. Tıp Fakültesi
Yayınları, sy.441, Ankara, 1984. Gençler, Ayhan, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan
Düzenlemelerden Doğan Yükümlülükler”, ÇSGB İş Sağlığı ve İş Güvenliği Dergisi, sy.35, Ankara, 2005.
Gerek, Nüvit, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Türk-Metal Sendikası
Yayını, sy.12, Ankara, 1998. Güney, Salih, “İş Kazalarının Davranışsal Boyutları”, U.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, c.XIII,
sy.1, Bursa, Mart-Kasım 1992. Güven, Ercan, İş Kazası Yönünden Sosyal Politika Sorunları, Eskişehir İktisadi
Ticari ve İlimler Akademisi, Sevinç Matbaası, Ankara, Ocak 1970. Güvercinci, Murat, “İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Yeni Dönem”, İşveren Dergisi,
c.43, sy.9, Ankara, Haziran 2005.
105
Güzel, Ali - Okur, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayını, 7. Basım, İstanbul, 1999.
Karakaş, İsa, SGK İş Kazası Uygulamaları ve İş Kazası Davaları, Adalet Yayınevi,
Ankara, 2009. Keleş, Rüstem, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kavramı ve Kavramla İlgili Yeni
Perspektifler”, İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, sy.22, Yıl 4, Ankara, Kasım-Aralık 2004.
Kılıç, Leyla, İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliğini Sağlama Hükümlülüğü ve
Sorumluluğu, Yetkin Yayınları, Ankara, 2006. Kılıçoğlu, Mustafa, Tazminat Esasları ve Hesap Yöntemleri, Adil Yayınevi, Ankara,
1998. Kırçak, Çağlar, Toplum Sağlığı Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları, MPM
Yayınları, No:284, Ankara, 1983. Kuru, Onan, “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Yeni Oluşumlar”, İşveren Dergisi,
Ankara, Mayıs 2000. Manço, Altay, ”İş Kazaları Tanımı Nedenleri”, Dokuz Eylül Ünv. İ.İ.B.F. Dergisi,
c.9, sy.1, İzmir, 1994. Orhun, Haluk, İş Kazalarının İş Yerindeki Fiziksel Etmenlere Bağlı Olarak
İncelenmesi, MPM Yayınları, No:284, Ankara, 1983. Sabancı, Alaettin, “İş Sağlığı-İş Güvenliği ve Ergonomi”, TMMOB, İş Sağlığı İş
Güvenliği Kongresi Bildiriler Kitabı, Adana, 2001. Seyyar, Ali, Sosyal Siyaset Terimleri, Beta Yayınları, İstanbul, 1997. Sınav, Tahsin, “İş Güvenliği Uzmanlığı”, İşveren Dergisi, Nisan 2007. Tekin, Bedri, “İstihdam Paketi ve İş Güvenliği Mühendisliğinin Mevzuattaki
Yeri”, Mühendis ve Makine Dergisi, c.49, sy.579, Ankara, Nisan 2008.
TMMOB, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde İşyeri Hekimliğinin ve İş Güvenliği
Mühendisinin Yeri ve Önemi, ISBN: 975-395-612-6, Ankara, Haziran 2003.
Topçu, Umut, ”İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Birimi Oluşturma Zorunluluğu ve
İşverene Getirilen Yükümlülükler”, Sosyal Güvenlik Dünyası, İş Hukuku Dergisi, Yıl 12, sy.65, Ankara, Kasım 2009.
106
Tufan, Beril, Göçmen İşçilerde İş Kazaları, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel
Müdürlüğü Yayın No:556, Ankara, 1994. Tuncay, A.Can, “ILO ve AB Normları Işığında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
Tasarısı Taslağının Değerlendirilmesi”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, sy.12, İstanbul, Aralık 2008.
Tuncay, A.Can, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayını, 9. Basım, İstanbul,
2000. Tuncay, A.Can - Ekmekçi, Ömer, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayını,
İstanbul, 2005. Turan, Güngör, “Bağ-Kur Kanunu Açısından İş Kazası Kavramı ve Hukuki
Sorunları”, Kamu-İş Sendikası, İş Hukuku ve İçtihat Dergisi, c.3, Ankara, Temmuz 1994.
Ünver, Demet, “Almanya’da Çalışan Türkler: İş Sağlığı ve İş Güvenliği”, ÇSGB İş
Sağlığı ve İş Güvenliği Dergisi, sy.35, Ankara, 2007. YHGK, 05.06.1996 96/228- 454 Sayılı Kararı. Yıldırım, Gültekin, Galvano Sektöründe Meslek Hastalıkları Zehirlenmeler ve İlk
Yardım, Yüzey İşlemler Dergisi Yayını, y.y.2005. Yılmaz, Fatih, “Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye'de İş Sağlığı ve Güvenliği
Kurulları: Türkiye'de Kurulların Etkinliği Konusunda Bir Araştırma” Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, c.7, sy.1, Yıl 2010, www.insanbilimleri.com, Erişim: 10 Şubat 2010.
Yılmaz, Fatih, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ve Örgütlenmesi:
Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Eleştirisel Bir Değerlendirmesi”, Kamu-İş Sendikası, İş Hukuku ve İktisat Dergisi, c.1, sy.2, Ankara, 2010.
Yılmaz, Gürbüz, “İş Kazalarının Hukuksal Boyutu”, www.işgüvenliği.net, Aralık
2004, Erişim: 10 Eylül 2009. 10.06.2003 Tarih ve 25134 Sayılı Resmi Gazete, 4857 Sayılı İş Kanunu 09.12.2003 Tarih ve 25311 Sayılı Resmi Gazete, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği 16.12.2003 Tarih ve 25318 Sayılı Resmi Gazete, İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri
Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik.
107
20.01.2004 Tarih ve 25352 Sayılı Resmi Gazete, İş Güvenliği ile Görevli Mühendis
veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik.
07.04.2004 Tarih ve 25426 Sayılı Resmi Gazete, Çalışanların İSG Eğitimlerinin Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik. 26.05.2008 Tarih ve26887 Sayılı Resmi Gazete, 5763 Sayılı İş Kanunu Ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 11.10.2008 Tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma
Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Hakkında Yönetmelik 15.08.2009 Tarih ve 27320 Sayılı Resmi Gazete, İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri
(İSGB) İle Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri (OSGB) Hakkında Yönetmelik
09.12.2009 Tarih ve 27427 Sayılı Resmi Gazete, İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri
İle Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ
01.08.2010 Tarih ve 27659 Sayılı Resmi Gazete, 6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
http://www.hse.gov.uk/pubns/hsc13.pdf, Health and Safety Executive,s.1., Erişim:21
Mart 2010. http://www.ısguvenlığıuzmanı.com,, Erişim: 21.Kasım 2009. http://www.jisha.or.jp/english/about/index.html, Erişim: 20 Haziran 2010. http://www.tisk.org.tr/HUKUK/guncel.asp?id=15, Erişim: 21 Şubat 2010. http://www.sgk.gov.tr. SGK 2008 yılı istatistik verileri, Erişim: 20 Ekim 2009. http://www.tuik.gov.tr, TUİK Haber Bülteni, 25.03.2008 sy.50, Erişim: 15 Temmuz
2009.
108
ÖZGEÇMİŞ
Doğum Yeri ve Yılı: Bursa – 07.08.1973 Öğr.Gördüğü Kurumlar : Başlama Yılı Bitirme Yılı Kurum Adı
Lise: 1987 1990 Gemlik Lisesi Lisans: 1990 1995 Uludağ Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Yüksek Lisans: 2001 ---- Uludağ Üniversitesi, İ.İ.B.F.
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
Doktora: Medeni Durum: Evli Bildiği Yabancı Diller ve Düzeyi:
:İngilizce İyi
Çalıştığı Kurum (lar) : Başlama ve Ayrılma Tarihleri
Çalışılan Kurumun Adı
1. 1996 2003 SKT A.Ş. 2. 2003 2007 ERMETAL GRUP
ŞİRKETLERİ 3. 2007 2009 TOFAŞ A.Ş 4. 2009 ÇOŞKUNÖZ HOLDİNG Yurtdışı Görevleri: Belçika 130 L Toyota Proje devreye alma çalışmaları Kullandığı Burslar: Aldığı Ödüller: Üye Olduğu Bilimsel ve Mesleki Topluluklar:
TMMOB, Makina Mühendisleri Odası
Editör veya Yayın Kurulu Üyelikleri:
Yurt İçi ve Yurt Dışında katıldığı Projeler:
Katıldığı Yurt İçi ve Yurt Dışı Bilimsel Toplantılar:
Yayımlanan Çalışmalar: Diğer : Tarih-İmza
Adı Soyadı E. Timuçin BIYIKCI