^jj» l'jjj- (n) meryem sÛresİ · 2018-08-13 · meryem sûresi • 77 rediyor,...
TRANSCRIPT
jJ» l'jjJ- (n) MERYEM SÛRESİ
Sûreyi Meryem 'e geldik. Meryem Radıyâllâhû Anhâ'nın ahvalie ni beyan olduğundan, bu isim ile tesm iye edilmiştir. Kur'an-ı Azi- müşşan'da sarahatan hiçbir hanım ın ismi beyan edilmem iş ancak Meryem'in ismi zikredilm iş. iftiraya uğramış, kâfirlerin iftiralarının yalan olduğunu gösterm ek için. Bu sûreyi celile; 98 âyet, 762 kelime, 3802 harften ibarettir.
J Celâleyn Tefsirinin itiyat ve beyan ettiği budur ki; Âle
lâhü a'lemü bimuradihi ve bizelike diyor. Bunlar Müteşebihât-ı
Kur'aniyedir. Muhib ile Mahbubun arasında zikredilm iş, biz
reyim izi buraya karıştırm ıyoruz. Şifre gibidir. Diğer Müfessirin-i
izam , biraz beyânatta bulunmuşlar. Bazıları esmâyi ilah iye'dend ir
demişler. Bazıları dem işler ki Kur'an-ı Kerim 'in bir ismidir. Bazı
ları da âşıkların ahzabında bu cüm le geçtiği için, demek ki ism -i
Azam'dır, bununla duâ kabul oluyor. Sonra bazıları da her kelime
den bir mânâ almışlar. Mesela "kef"den kâfi, "he"den hâdi, "ye"
kuvvet-yed "ayn" âlim , "sad" sadık, mânâ böyle oluyor. B ilcüm
76 • Tefsir Sohbetleri
le mahlûkâtın umuruna kâfi, kullarına hidâyet verici, kudreti her
kuvvetin fevkinde, ilmi her şeyi muhit, va'dında sadık olan Âllâh.
Böyle de mânâ vermişler.
oj_Ti Hâzâ yani bu cümle. (Ashab-ı Kiram, Medineyi Münevvee
re'ye hicretten evvel Habeşistan'a hicret etm işlerdi, Cafer-i Tay
yar da içinde idi. A ilelerle beraber 80 kişi idiler. Ondan sonra Bedir
Vakası oldu. Müşrikler Bedir Vakasında uğradıkları mağlubiyetin
intikam ını alm ak için. Habeşte bulunan o muhacirleri alalım , yolda
gelirken onları te lef edelim , intikam olsun. Am r İbni As'ın maiye
tinde beş on kişiyi intihab ettiler. Mekke'den, Habeş'e gönderdiler.
Habeş Kralına karşı "bunlar bizim akrabalarım ızdır, bizden darıln
mış buraya gelmişlerdir, Mekke'de çok akrabaları var, onları gör
mek istiyorlar. Rica ediyoruz, izin ver de onları götürelim ." Habeş
Kralı da Cafer-i Tayyar'ı huzuruna davet etti. Dedi, "sizin dininizde
İsâ A leyhisselâm hakkındaki âyetleri oku da dinleyelim ." Cafer-i
Tayyar da "Kef ha ya ayn sad"dan başladı okumaya, "Zelike İsâ
İbni Meryem 'e" kadar devam etti. Ve Habeş Kralı'nın gözlerinden
yaşlar akmaya başladı. Ondan sonra Habeş Kralı, Mekke'den ge
lenlere "G id in iz işinize, bu gelenler bende emanettir. Ben bunları o
hiç kimseye vermem." dı_J5 j-_Tî Bu âyetler, Rabbinin rah
meti, Zikrullah'ı, Âllâh'ı zikrediyor. Rabbinin rahmetini Jl-Ip
Zekeriyya kuluna. "Âbid" kelimesi teşrif içindir. Padişahın kulu me
sela padişahın hizmetinde olan gibi, şeref için. Abdi Zekeriyya'nın
rahmeti hakkında, Âllâh-û Teâlâ'nın zikrettiği âyetlerdir. Âllâh zik
Meryem Sûresi • 77
rediyor, Zekeriyya'ya yaptığı rahmeti. (Zekeriyya Aleyhisselâm ,
Süleyman Aleyhisselâm 'ın evlâtlarındandır.)
o . Ss İ O zamanlarda ki nida etti, Zekeriyya duâ etti O j Rab-
bine yalvardı. lİL£ -£ lJ ij G izlice yalvarm ış, niyaz etm işti (demek ki
duâ, gizli hâfi olursa daha iyi olur. Gece yarısı idi, namazın içinde
idi, duâ etti.)
Jj_5 Dedi Zekeriyya Aleyhisselâm , duâ budur. Ya Rabbi,
beni yoktan var eden ve bu zamana kadar terbiye eden. j - A j y i lo o '
y i» ^-kül Vehin; gevşek. Çürüdü, gevşek oldu benim kem iklerim ,
ihtiyar oldum. Çünkü 120 yaşına girdi. lIL-S. J - Î J J l J J o - Î lJ Başım
ihtiyarlıktan bembeyaz alev aldı. d J ÎP Ju Bugüne
kadar da sana ne duâ etm işsem , mahrum kalmadım . (Her duâma
icabet ettin,) şimdi de istiyorum diyor.
Ü j d L îJ j
j! 0 * ° y J İ j Hâlik'ine duâ ediyor, münacaatta bulunuyor. y - j l j l j l
Asabelerim , akrabalarımdan, halimden korkuyorum. Neden kor
kuyor? Akrabaları şerli kişilerden idiler, küfürleri şiddetli idiler. . i l j - • »
Cs ^'y ^ Benden sonra mevaliler, benim asabelerim ,
akrabalarım ın hallerinden korkuyorum. IJJlP y-3İJ»l r-_ l5'J Benim
ailem ise âkırdır. (Âkır; rahimde bir kem ik veya et olur da evlât
doğurmaz. Benim ailem evlât doğuracak bir halde değil, ben ise
120 yaşındayım. İkim izden de evlât doğması imkânları mevcut
değil. Öyle ise) dLÎİJ j_ i ya Rabbi, ihsan et kendi nezdin-
den, kuvvetinden bilhassa ihsan et, ver. l_ J j Bir veliyyi ihsan et,
fazlından bir oğul ihsan et, ver.
6- l^-^j ı ’j :>-1j ı__j-2— J1 j i ^İJjjj
._ ^ jj Vâris olsun benim ilmime. _ j - 2 — <J1 j - i Âl-i Ya-
kub'un da ilm ine vâris olsun Ya Rabbi! /-I^ j ^-i—>-1j Ya Rabbi,
râdi râzi merzi, öyle bir evlât ver ki sen ondan razı olasın.
78 •Tefsir Sohbetleri
Şimdi duâya namazda cevap geliyor.
/_i1 /-jj?5 /-t Ey Zekeriya, seni tebşir ediyoruz. Ü>l* $ ''''
Bir evlât, bir vârisle seni tebşir ediyoruz. ü_l>1 Niçin
ismini Yahya koymuş? Hay ediyor, ondan sonra kalan, gelen nü
büvvet ve yolu, Yakup A leyhisselâm 'ın dinini ihyâ eder. Yahut da
ailesinin o hastalığını ihya eder. Diğer bir mânâ da zikrullah ile
kalbini ihyâ ediyor. Diğer Peygamberan-i İzam 'dan derece itiba
rıyla farklı olmadığı halde bir hassası vardı, kalbine de hiçbir is-
yân zuhur etmemiş,tir 9ir me.miştir, Yahyal Hasur derler- ^ r 5Yapmadık ona, bundan evvel hiç kimseye bu ismi
vermedik. Cenâb-ı Hak, Yahya ismi olarak ilk evvel onu tesm iye
ediyoruz, buyuruyor. Bu zamana kadar kimse bu isim ile isim len-
memiştir. Bu tebşiri aldı ve sevindi fakat acelecilik var. Acaba bu
Meryem Sûresi • 79
ne vakit olacak? Şüphesi yok, nasıl o lacak ben genç mi olacağım,
düşünüyor.
8- o_» l _İ-L> Jl-î j IJp-î Ip ^_j 1 j* l L —ilS"j Oj-^j < -jl t-—j J l i
L l lP jr-i^-!l
' ' t yCJj J L î Dedi Zekeriyya Aleyhisselâm . Ya Rabbi Oj-_xj ^_sl yani
2 2 t* s 's*"keyfe" ^J_p Oj-£j tebşiratı bir an evvel anlam ak istiyor. L j o j
L l ıp jr-i^Jl O-* L - İ İ J Jl-îJ lj_5lp ^-3lj*l Rabbim dedi, ailem âkırdır,
çocuk doğurmaz, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde
benim nasıl oğlum olabilir? (Böyle deyince, kendine melek lisanı
ile derler.)
9- i l l â İİ5 ^Jj J İS O* di-2.L£- J s j j l * J* d j J (JLî İU jS ” JlS
5 , , , ,d J j S ' J U "kalel emru kezalik" Cibril diyor, emr-i İlahi budur.
İhtiyar da olsan, ailen hasta da olsa, ne olursan ol emr-i İlahi böy
le, bir çocuk dünyaya gelecektir. j - l* ( jLp d J j J U Yine melek
lisanı ile Cebrail Aleyhisselâm diyor. "Senin Rabbin üzerine, bunlar} S } S S 9 s O ^
pek kolaydır. i l l â d J ^ j J J j O_* d J L lİ i- J ı i j Nasıl ki evvelce bir
şey değilken seni yarattım " buyurdu. Seni yoktan var ettiğim iz
gibi, Yahya Aleyhisselâm 'ı da yoktan var edebiliriz.
Zekeriya Aleyhisselâm hevesleniyor. Bir an evvel Ya Rabbi, ne zaman zuhur edecek. Çünkü Cenâb-ı Âllâh vaadetti muhakkak olacaktır.
10- lİL-J d Jo ^uLül .İ j J l d - i j l (JLî j 1 J j *-:î‘ 1 —O <J1î
£ ' ~ • „ " "4_Jl J - ^ l — j J L i Ya Rabbi, bir alâm et bana göster ki ben
onunla müteselli olurum. (Cenâb-ı Â llâh'ın sevdiği insanlar o ldu
80 • Tefsir Sohbetleri
ğu için naz yaparlar, nâzenindirler.) d L iJ l J U Sana alâmet bu
dur yani hamdin alâmeti, l>j_« Jl_— ıL J S J-L İJİ »— J l (çocuc
ğun olacağına dair.) Kalbin, zikrullah ile meşgul olur. İnsanlarla
söz konuşamayacaksın, (üç gün üç gece beşer kelâmı ile
konuşam ayacaks ın .)
11- l—İLPj â 1 j > c — d)1 » g - J1 j>-jl.â ı_Jİ jJ>taJl
o>y ^Jlp Kavminin karşısına çıktığı zaman dil konuşmu
yor. ^İJ-J^Jİ Mihrabından kavm inin karşısına çıktığı zaman.
(Mihrab; mahalli harb. Şeytan ve nefis ile muharebe yeri, onun
için m ihrab demişler.) »~$—Jl <^->jli Parmağı ile işaret etti, (şimdi0 s 0 o -
gelmeyin de sonra görüşürüz demek istedi.) 1—.a PJ âJ_£J 1j>*l-« <31
Onlara "sabah ve akşam tesbih edin (namaz kılın)" diye işaret
etti.
Yahya Aleyhisselâm dünyaya gedikten sonra Halik-i Kâinat, ona da hitap ediyor. Yahya ile İsâ Aleyhisselâm , 40 yaşından evvel peygamber olmuş. Halbûki diğer peygamberler, 40 yaşını bulduktan sonra peygamber olmuşlardır.
> S
J112- L?-^ a l iö l j â j î j ı_>lî£Ü1 Jl>-
t.âj-î> cl>lü£J1 JlJ- ^-— l_j Yahya Aleyhisselâm büyüdükten sone
ra, biz Azimüşşan em rettik Yahya Aleyhisselâm 'a. Ey Yahya JlJ-o
ıl»U£J1 (kitap ki Tevrat idi çünkü Tevrat ile amel ederlerdi.) Tevao o \
rat'ı al, kuvvet ile. Bütün kuvvetin ile ona sarıl. »_£*J1 o L i—SlJ Biz,
ona hüküm nübüvvet verdik, ilim verdik. L L -^ Küçük, sabi iken
ona hikmet verdik.
Meryem Sûresi • 81
Denildiki;OzamanYahyaAleyhisselâmüçyaşındaydı.Mahallesininçocuke
lan,"haydigeloynayalım"der1er.O,"benoyuniçinhalkolunmuşdeğilim"derdi.
* s s ' b S s $ S s13- lıJLJ 0 ^ j j j İS jJ lsl.i:>-j
Hanen; rahmetli insanlar için, rahmeti fazla idi. U J j
Nezdim izde rahmetli halk etm iştik. Onun yaptığı merhamet, tak
lidi değildi, kalbinden içinden rahmetle dolu idi. Tâhir bir
insan idi, pek mütteki idi, l l â j t a k v a , yüksek derecesinde idi.
14- /1 ş < - J - J I y i 1 j ) j
s * * '<_>jJIJ> I J J j Ana ve babasına mûti idi, iyilik ederdi. f - J j
L L ş £ l j ^ Mütekebbir değildi, Rabbine isyankâr ve âsi değildi.
İsyan kalbine bile girmemiştir.
Z çJL^ j Bizim selâm ım ız ona olsun. (Selâm; emniyet. Kor
ku ve üzüntüden, azaptan, ahiretten, bütün noksanlardan emin- • s ^ j g J! 0 0 Jj O
olur.) J J j p - j Doğduğu gün, L L ^ - d - J ö l e c e ğ i gün
ve diri o larak ba's olunacağı gün ona selâm olsun. Tekrar kıyam e
te gittiği zaman da bizim selâm ım ızın içinde olur.
Kakuz adında bir kişi vardı, o zatın da iki kızı vardı. Kızın birisi
Eşeâ adında, Zekeriya A leyhisselâm 'ın hanımı ki Yahya Aleyhis- selâm 'ın annesidir. Diğer kızın adı ise Hannâ idi. Meryem Radıyâl- lâhû Anhâ'nın anası ve İmran'ın hanımıdır. Yani Yahya ile Mûsâ Aleyhisselâm teyze çocuklarıdır.
16- I ı j j i . lSl£» t f i i l ^ o i ^ l i l i - j » v lK J I ^3 j & l j
82 • Tefsir Sohbetleri
'-j^> ^-Tîlj Ey Habibim Ekmelerrusûl Sâllâhû AleyH
hivesellem, onlar şüphe edip bâtıl itikatları irtikap ettikleri için,
Meryem Radıyâllâhû Anhâ'nın hakiki hallerini onlara bildir. j-> îlj o £ O
Zikret, ^ U l& I Kur'an-ı Azimüşşan'da Meryem'in ahvali
ni. (Meryem Radıyâllâhû Anhâ nasıl hamile oldu ve İsâ Aleyhis-
selâm 'ın vaz'ı nasıl oldu?) Buyuruyor ki; l_jl£j> Lglâl j_* c A I ^ l î l
llS^ i Meryem Radıyâllâhû Anhâ hizmet ederdi Beytil Mukaddes'te
fakat hanım olduğundan hayız olur, gusül yapm ak icap eder. Lü
zum hâsıl olduğunda doğrudan doğruya teyzesinin evine gider
di. Zekeriya A leyhisselâm 'ın evi, teyzesinin evi idi. Orada gusül
eder, y ıkan ır ve yine yerine avdet ederdi. Günün birisinde yine
teyzesinin evine gittiğinde, o Jl-1£5| î l o zaman ki ayrıldı L g l l l j-a
ehlinden. Ul&> Kudüs'ün şark tarafı yahut evin şark tarafı,
Meryem Radıyâllâhû Anhâ oraya gitti ve İsâ Aleyhisselâm orada
dünyaya gelmiştir. Onun için onlar orasını kıble ittihaz etmişler.
Meryem Radıyâllâhû Anhâ başını yıkayacak, gusül yapmaya ihti
yaç vardır.
17- l—$J J - i l l i l_i:>-jj LfcJJ l i l_jl:>s:>- '-.gjj.i j_* O Jlj o l i
Onlardan tarafa, tesettür için bir perde
çekm işti. L$IJ1 UULC-jlJ Biz Azimüşşân, ona ruhumuzu (Ceb
rail A leyhisselâm 'ı) gönderdik. l^JLJ I4 J J - i l I İ Temessül etti
insan şeklinde, perdenin yanında insan sûretinde göründü. İnsan
şeklinde görüldüğünden, Meryem Radıyâllâhû Anhâ korkmaya
başladı. Korktuğundan dolayı,
Meryem Sûresi • 83
18- L-âJ ı!)l dLi» ji-"5-J/j î j P l ^ il c-J/î
tC^iS dedi. LİâS dİ d - i» j - l —5J/j c -İ ' Ben Allâh'a s ı
ğınırım senden, Rahman'a sığınırım senden. Sen erkeksin, be
nim burada ne işin var, buradan uzaklaş git. Eğer sen, Allâh'tan
korkuyorsan vazgeç git buradan. Cibril-i Emin, onun korktuğunu
görünce
19- & S J İ d J IdLJj J j L j /il UİI J/s
j!td_Jj cJj_L j LSI L iS l <J/_s dedi. "Korkma ben, Allâh tarafından
gönderilm iş meleğim. LIS3 L » J i d J Ç -A V Allahın emriyle, Zeki,
Tahir bir evladı sana verecek Allah, bu vazifeyle geldim " diye ce
vap verdi.
20- L jü dil ^ j 5-^j ^ . ““““1 ^ j ^ il c-J/s
Meryem Radıyâllâhû Anhâ dedi. "Benim
nasıl oğlum olur ki bana henüz hiçbir insan dokunmamıştır. ^.Jj
5_İJ Ben hiçbir erkekle temas etmem işim . lU j dİ ^Jj Be-
gıy de değilim , iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum
olabilir?" dedi.
2 1 - L.» 3wı> -jj ^ L d J o l j-j-® ( C_Jp j-® dL>j J/-S d-J jS* J U
l 15-»l
d ü j i ” J L j Emr-i ilahi budur. j_l® C-JP j-A d J j JL3 Zira Rabbin
buyurdu ki; "Bu benim için pek kolay, babasız bir evladı halk et
meye muktedirim . Bana kolaydır." ^ / J l ! <_JI Ü İ ^ U j Bunu böyle
84 • Tefsir Sohbetleri
babasız halk ediyoruz ki mucize olsun, insanlar arasında âyet a la
met olsun, onun peygamberliğine büyüklüğüne. l L B i z d e n
de rahmet olsun insanlara. U U a îi ljJ>l ü l i j Kaza olunmuş, kader-i
İlahide tekarrub etm iş bir emirdir. Böylece emrini aldıktan sonra
mesele kalmadı ve Cibril-i Emin gitti.
Müfessirin-i İzâm 'ın verdiği mânâ budur. Aynı saatte hamile
olur.
22- i ■ ■/** l i / S i o ju -Â ili 3jü.ı>eâ-- \ s
Hamile oldu, hamlini görüyor, utanıyor eve gitmeye. o İL -Is ill
/JLaS / J lS i 4_> Bunun üzerine (karnındaki bu çocukla ailesinden)
uzak bir yere çekildi. (Beytullâhim , Kudüs'te bir yer, İsâ A leyh is
selâm dünyaya geldi, oradan taşın üzerine koydu.)
23- 1 jL-A J —i î O - i ._ Î2-J /_j O -J/î 4_^jj-^ ^“J1 t^/_^t-ı-J1 /-a«.L>-/İ
O '—"'V 'l_Aİ/^-li (B ir kış günü idi,) doğum sancısı geldi. ^J1
4_ i i ü 1 £ j-^ Doğum sancısı onu, bir kuru hurma ağacına dayan
maya mecbur etti. (Kendini böyle görüyor, kız iken hamile oldu,
çocuğun doğacak zamanı geldi. Ben halka ne diyeceğim, düşü
ne düşüne dedi.) O _ i . İ 4Ü i-j O -J ll Keşke ben ölseydim 1 j la J J i
bundan evvel, ben ölseydim de başıma bu iş gelmeseydi. O _ lT j
/ l _ ı l i l l_ lS Unutulup gitseydim , bir Meryem 'in dünyaya geldiğini
unutsaydı herkes. Bu halimi kimse bilmeseydi.
24- ljj-~» d-5->tj d İJ j ■>- İ.Î . iy > J J1 Lg-5->ö j i /g J îllİ
Meryem Sûresi • 85
l_$2j>t3 j - Lg o llS (Meryem yüksek bir yerde idi,) aşağıdan bir
sada geldi. J l Ya Meryem hüzün çekme, bu senin için bir
nimettir. ljj_^ dd-.*5 d ıJ^ J — J- j Tasalanma! Rabbin, senin alt
yanında bir su, ırmak akıtmıştır. Ayette şu mânâ da verilmiştir.
"Tasalanma Rabbin, senin altındakini (yani İsâ A leyhisselâm 'ı) şe
refli bir peygamber olarak yaratmıştır.
25- d l—İP f-J:>o d l-J l s s S ' s
'o ' 0U Â U l f-JL^j tdL—Jl (syJ» j Ya Meryem! O kuru hurma ağacını ken
dine doğru sa lla ,L-L* i l k j d O P .L îL İ j güzel taze hurma üzerine
düşecektir.
Kavmin kurumuş nehrin aktığını, kuru hurmanın yeşillenip vaktinden evvel meyve verdiğini görünce, bunlara kadir olan Âl- lâh'ın, erkeksiz çocuk halk etmeye de kadir olduğunu kabul eder, senin ismetinden şüphe etmezler.
26- < -Jji3 1J--1 j - i lH j - - L -U l- i-P ^J-3j ^ jJ-^ lj\ \ s \ S
l—-~ji j-—J1 »—J ”1 jj-JS l—- j-*9 j - *-— .jJJ î ’j J 1—*
j l „ E ' ^ J ^ I j^ J io Akan sudan su iç, hurmayı da ye. u lP ^ J J j Gözö
lerin oğlunla ziyalansın, aydın olsun. (Meryem Radıyâllâhû Anhâ;
"Keşke ben bu durumu görmeseydim , ö lseydim" dediği için, üzül
düğünden dolayı, "sen üzülme" denildi.) Âllâh CelleCelâlûhû, ulü-
lazim bir peygamberi halk etti, seni vesile ederek. j- jJS l_-lS•i, * o ' '1Jl--1 j—i l l i Şayet insanlardan birini görürsen ve (sana oğlun için
bir şey sorarsa, işaretle) » İSİ <j_Jİ l_-J^> j U - J U J-S ^_Sl ^ J j îSE' o o ° \'o' f o' s * S' '
*jlp--Ü' onlara cevaben söyle. l_-J-> j i —J J ü j JJİ -Sl Ben nez-
rettim Âllâh için oruç. (O zamanda oruç; konuşmamak, suküt et
mek sûreti ile de olurdu.) Sükût orucu nezrettim . Bugün kimseyle
konuşmayacağım , dersin.
27- İ jjj J-âJ f-jj» İş ijJ lî İİ-i > l j » j î d ü l i
1_lı:> L j» j î <_> d - i îS Nihayet Meryem Radıyâllâhû Anhâ, isâ
A leyhisselâm 'ı kucağında taşıyarak kavm ine getirdi. i j J l î DedilerÎ Ö '' O /•* 0 O "
Meryem'e; L> "Ey Meryem, U j i i l l i Jl-âJ hakikaten sen
çok garip bir iş yapmışsın.
28- î ! ^ d » d i î s ' ı» j « j ı İj» ı j ı s ' ı» j j j i îj
j! 0jJ_Â d - J - l U Ey Harun'un kız kardeşi, «.j__I lj_»l iJj-Jl j o 1_»
senin baban âlim idi. (im ran, Kudüs'ün âlim lerinden idi, fena bir£ js 0 '
insan değildi.) İJU j d_» l o - i lS ' j_»j Senin annen de meşhur olup
iffetsiz değildi. (Bu çocuk nedir?)"
29- ı L ^ j l J i j i y i 6 ı^ j » f f ö ^ ij î ıs İ p j o j i A l s
<JÜl o j l - j - j l Meryem Radıyâllâhû Anhâ, (ona söyleyin ve ce- ' . > '
vabı ondan alın diye,) isâ A leyhisselâm 'ı işaret etti. i j J l î Dediler,
UL^> JljÜ I y J j l S j-» f_15o (Bu çirkin hareketinden sonra bir
de bizim le istihza mı ediyorsun?) Henüz beşikte olan bir çocukla
biz nasıl konuşuruz? dediler.
isâ Aleyhisselâm bu sözleri işitince, onlara döndü fasih bir d ille ;
30- y il* .> -j ı_jj.ıxJl y i b l <ül Jl p y i l J U
° ' iı j! * ' ' *t_j^CJl y i lS l «Sil Jl-Ip y-İl J U Gerçekten ben, Âllâh'ın kuluyum,
86 •Tefsir Sohbetleri
Meryem Sûresi • 87
bana kitap vermiştir. (Yani peygamber olurum, kitap İncil sahib iM # *
yim .) L L İ . j Beni, peygamber halk etmiştir.
Ekseri ulemâya göre; İsâ A leyhisselâm 'a, İncil çocukken verilmiştir. Aynı zamanda kendisine, büyük insanların aklı da veriln miştir.
İsâ A leyhisselâm konuşunca, o kavim Meryem Radıyâllâhû Anhâ'nın beraetini anlamışlar. Bundan sonra İsâ A leyhisselâm , çocukların konuştuğu yaşa varıncaya kadar konuşmamış.
31- L-*.5 L* SjJ^jJlj Sj-L^JL ^ - jU j l j L* o _j1 1?j L J j -JlL*j>-j
^_iİJL£-J Beni, mübarek halk etti Âllâh. L* Ne
rede olursam olayım l J o L* S j i^ l j SjJuaJL j - jU s j lJ Allâh-û
Teâlâ'nın bana emri, hayatta kaldığım müddetçe namazı ve zekâtı
emretti.
? s ' ° o o' J s *32- t^2-âı l j l i ^ ^ Jj J jJ -J l j j l j . j j
. _->Jull> lj_ jj Anneme de hayırlı olmak, daima iy ilik yapmak,* ' * o o ' -hizmet etmek. llâ_A lJLL>- ^ Jj A llâh-û Teâlâ, beni cebbar,
müteazzım , âsi halk etmedi, âsi ve bedbaht kılmadı.
33- i-*-jl j j J O j *1 j j J o j J J (jİ®' J~~Jlj
o J j J j l p ^J_LJlJ (Burada Yahya Aleyhisselâm gibi değil.
Yahya'dan, "Âllâh selâm ı" diyor. Bu da "Âllâh'tan diyor" ama İsâ
A leyhisselâm lisanındandır.) Âllâh'ın selâm ı, benim üzerimdedir.
Doğduğum anda, O j J İ p J j öldüğüm zaman, l!>- i-J^ I p J j tekrar
dirilip haşre gittiğim zaman, Âllâh'ın selâm ları, selâmeti içinde
yim. (İşte Cenâb-ı Hak emrediyor.)
88 • Tefsir Sohbetleri
34
i - j i j j l d ü i Ey yahudi ve hıristiyanlar, İseb'nü Meryem
budur, sizin bildiğiniz gibi değildir. ^.j_Jl <3_>Jl J j j Hak
kında şek ve ihtilaf ettikleri Meryem oğlu İsâ, hak kavlince budur.
Müfessirler, bu âyete şu mânâyı da vermişler. "İşte Meryem oğlu İsâ, (onun hakkındaki bu beyan) hak sözüdür ki onlar bunda şüpheye düşerler."
35- <J Jj-â- LajU lj_»l ^ l i l <sl^_İ jJ j j-» j-A3_> O —IS* L»
ûli* L^Yoktur. <SIAL-İ Jlİ J ûl ^ Âllâhû Teâlâ Celle-
Celâlûhû, şerik ve nazirden münezzehttir. H içbir şeye ihtiyacı yok
tur. Bütün kemal sıfatları ile muttasıftır, noksanlardan münezzeha
tir. Ona evlât isnat etmek, (aile isnat etmek) bir nakıstır.
Nakıstan münezzehtir. Öyle ise böyle bir Azîmüşşan Âllâh'a;■k A
veled, evlât isnat etme imkânı yoktur. İSIaLJ- Münezzehtir, Âllâh
CelleCelâlûhû bu iftiralardan. Âllâh isterse, Jj-â- U s l i ljJ>! ^-^5 lSl $ , $ ' „ ' „
û yK İâ j.S ' U Âllâh CelleCelâlûhû bir emri isterse irade ediyor. İra
desiyle zuhur eder, lüzumu yok ki aile, evlât olmasına. İsterse, bir
anda yüz bin İsâ A leyhisselâm 'ı halk eder de meydana gelir.
36- J s l l j-A ojJL .P‘13 ^ l û lj
Meryem Sûresi • 89
9 i S
f - K j j j ^-jj ^jI ü]j Tefsir diyor ki; Bu, İsâ A leyhisselâm 'ın sözü
nün bakiyesidir. İsâ Aleyhisselâm demişti. "Ben Âllâh'ın peygam
beriyim " dedi. "Ben kulum, yaptığınız iftiradır. Âllâh'tır, benim ve
sizin Rabbiniz. a j i iP lS Âllâh'a ibadet ediniz, lJL-k işte
sahih ve doğru yol budur."
İsâ Aleyhisselâm beşikte iken konuşmaya başlayınca, h ıristiyanların ihtilafı buradan çıkıyor.
l j_* ıltl^-iî-^l <Jl-H*-Iİ H izipleri, fırkaları o zaman Yaku-
biyye, Nasturiyye, Merkaniyye ve iman edenler de içinde vardı.
Bunlar aralarında dört fırka oldu.
Yakubiyye; İsâ A leyhisselâm 'a, "Â llâh 'tır konuşuyor" dedi.
Nasturiyye; "İbnullah, Âllâh'ın oğludur" dedi.
Merkaniyye; "Selisü selase, Âllâh üçtür" dedi.
Dördüncü fırka olan, iman eden Müslümanları, üç sapık fırka bir araya toplanıp onları mağlup ettiler.
İsâ A leyhisselâm 'ın beşikteki konuşması, mucizesinden dolayı iman etmeleri lazım gelirken, aralarında bu şekilde ihtilaf meydana geldi.
lj ^ -K j- jJ J J J J jJ i Veyl; şiddeti azap. Veyl; ya cehennemde bir
deredir yahut da şiddetli azabı murad ediyor.
Veyl olsun lj ^ -K bu gerçek olan, İlâhi hak sözlere inan-
mayıp da küfre girenler. ^-JaP p J J^ -l* j_* Yevm-i azim olan bü
yük bir günün, (kıyamet ve hesap gününün) şedid azabı, o küfür
90 •Tefsir Sohbetleri
edenlerindir. Büyük Gün'e şahit olduğu zamanda, vay o kâfirlerin
haline!
38 ■ JJ - i» c® jj-Ü Oj^/^JI /..ijjl-J 5-a j lj ^ i l İ
5-ajlj ^ £ı_Ll Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün, (baş
larına gelecek olanları) ne de iyi duyarlar ve görürler. L ü y t J f j Ja , S t
O gündeki hesap için gelirler, hazır olurlar. p -JJl O j-U/kJl j-£ J
J J —» Bu nefsine zulmeden inkâr edenler, bugün dünyada,
zâhir, beyyin, açık olan bir dalâlet içindedirler. Ahirette de azab-ı
elim i çekecekler.
Habibine diyor, Cenâb-ı Hak.
MA ' } # / ^9| 9 / ti /J/ 9 ^39- üj-i-»3J J (*Aj < J Â î ^ ^ j 5» J l ^l f 5-“ >tJl jj-> lj
s5_l>Jl p_J İnzar et, ey Ekmelerrusûl Sallâllâhû Aley-
hivesellem. Onları kıyamet azabı ile inzar et, korkut hasret günü
ile. (O günde herkes pişmandır. İyiler, cennetlik ler de az bir gay
ret amel ile bu kadar nimetler mümkün idi. Ben niçin daha fazla
yapmadım? Fenalar, cehennem lik olanlar da hasret içindedir. Ben5 e'° * *niçin iy ilik yapmadım? diyecekler.) 5_»J[I Ü Emr-i İlahi yerine
geliyor, azap hazır oluyor. J <İ££ LjJ Halbûki onlar
gaflet içindedir, A llâh-û Rasûlûllah'a iman etmiyorlar. (Yani her
kesin hesabı görülmüş, bu hesap sonunda cennete gideceklerle
cehennemi boylayacaklar birbirinden ayrılm ıştır.)
40- i ) j * > 5 J / i - J l j /g-j-JP j » j e ^ j J l J 5 İ j : /il
d i Biz Azimüşşan. J 5J j-Ü İ nahnû tekittir. I J 5İ IİI
Meryem Sûresi • 91
Yerlere biz vâris oluruz. (Cenâb-ı Hak'kın Esma-i hüsnadan bir
ismi de Vâris'tir.) Vâris olur, bütün hayat sahiplerine. Yeryüzü ve
onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz. j- * j Yeryüzünde
bulunan bütün mahlûkların, insanların sahibi, vârisi benim diyor.t ,
L ijJ lJ Bütün mahlukât yine bize rucû edecekler.
41- L-p LüjJl ->l f .® jjl —»LâKJI ^ i j £ î l j
—>liKJl J - i i l J Ey Habibim Ekmelerrusûl Sallâllâhû
A leyhivesellem , İbrahim A leyisselâm 'ın ahvalini ümmetine be
yan et ki istifâde etsinler. 4JI İbrahim L L İ L L J l*? 5^ mübalağa
ile sadık idi. Ef'al-i ekvalinde (işinde ve sözünde) çok doğru bir
peygam berdi.
f jı o /42' d ı i P ^ J J J J J l_* Jl4_İ3 jfJ 9 JI LJ j-o V J U î l
«l .>V j l j î l Amcası olan Azer'e dedi. J L* Jlİ*3 f J c-JI Ü
J J Ey babam, (ey amcam) niye ibadet edersin bir şeye ki
£ İ_ İJ J senin medh-i senanı işitmez, j-*4ü J J senin ibadetini de
görmez. l l l i d ı iP J J Sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye
niçin tapıyorsun?
43- 1 1 U f j L* f—L*.!! j-* Jl3
l_j
C-.JI Ü Ey babam (ey amcam, baba ifadesi kullanıyor.) _J>l
f-J^Jl j_* JL5 Bana, Cenâb-ı Hak öyle bir ilim verm iş ki eğer
ki sen yaşça benden büyüksün fakat Âllâh CelleCelâlûhû bana
92 •Tefsir Sohbetleri
malûmat verm iş. duslli f J l i Sana verilmeyen, sen büyük olduğun
halde sana verilmeyen ilmi bana vermiştir. Öyle ise . J j — i l İ bana
tâbi ol, emrime imtisal et. 2ii_A1 Âllâh'ın emri ile seni hidayete ge
tireceğim. ltj_^ /L1j^ Doğru yola, bu da ancak bir peygamberden
olur.
44- lİ^ P ü lT 6 lk lİ J 1 11ü lk İ J 1 l i — J c İ it
s s s s5/kL-i!1 Jl-I—s J O.J1 /.-t Şeytanı dinleme, şeytanı dinledin mi
ona ibadet tapm ak olur. Ll^aP ö l? ö lk L İ J I ü1 Şeytan, Hâ-
lik'im ize isyan etti. Şeytanın bize de düşman olduğunu, Âllâh ilân
etmiştir. Hâlik'im ize düşman olan bize de düşmandır.
45- ö lk i - iU öj_S.lİ j-^-^-jJ1 j - i _1 j-P dLna-j (1)1 <.3/->-1 . i O-j1 /-j
ı f j j
j -^ jJ 1 j - i _1 j -P d ı l l t tl)1 J jU -1 . - î j c J 1 /-t Ey babacığım (ey
amcam.) Ben korkuyorum ki  llâh'tan sana azab-ı İlahi gelebilir.* s * s
Eğer sen beni dinlemediğin takdirde, o vakit L iJ j ö lk l J L J öj_x£i
sen şeytanın velisi olursun. Şeytanın yakını olmandan korkuyo
rum.
İbrahim Aleyhisselâm böyle söyledi ve amcasından cevap alıyor.
46- a_£I5 f J j j /--t j_ P o_!1 4 ^ 1 5 1 j/_ î. a > ° \"
J U Âzer dedi. (Tehekküm için ismini zikrediyor.) Sen 4 —PİJ1
i'raz mı ediyorsun, . - 34J1 j__P O - i ' benim mâbudlarıma? Sen, be-
Meryem Sûresi • 93
- , s snim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyosun? İ - ia JJI Ya İbrahim, p j_sJ
<du5 eğer bu halden vazgeçmezsen d - l i i - j V seni taşa tutacağım . * o
L ll» ^-sJ İ a IJ Uzun bir müddet benden uzaklaş, yanımdan git.
Buna karşı İbrahim Aleyhisselâm gayet halim davranıyor.# s s s i» ✓ /
47- —15” <sl d JE
d - l l p cJ^î Seyyieyi, hasene ile karşılıyor. Selâm-ı mü
tarekedir bu selâm. Selâm sana olsun, ben senden uzaklaşırım .
d J j i İ L - İ L - Ben Rabbimden, senin için mağfiret d ileyece
ğim. (Tefsir diyor bundan anlaşıldığına göre bir insan, kâfire duâ
edebilir.) Ya Rabbi, buna merhamet et hidayete getirm ek sûretile.
İslam iyet'i kısmet et denilebilir.
d J j iA j L İ L - d _ 1 i£ J u (Eğer küfr-ü kat'i ise küfür
üzerine gitm iş olursa, ona duâ etmek caiz değildir. Fakat küfür
üzerine henüz gitmemiştir. "Ya Rabbi, hidayet kısmet et" denilebi
lir.) Sizden de Âllâh'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor
ve Rabbime yalvarıyorum. Yalnız Rabbime ibadet edeceğim. <_5l
LİL>- LS-> Âllâh CelleCelâlûhû bana müşfik, rahimdir.
f f Si - k J ^ l j Ben sizden ayrılırım , i'tizal ederim. (Azil oldu, işin
den ayrıldı demektir.) Babil'de, Irak'ta idi. Şam cihetine geldi. U>j
<ül û j i j » ûj-pjS Âllâh'ın gayrına duâ ettiğiniz, mâbut ettiğinizden
beyyin, sizlerden de uzaklaşırım . Âllâh-û Teâlâ'dan gayrı ibadet
ettikleri putları terk ederek, Arz-ı Mukaddes'e gitti. lj_*olj
94 •Tefsir Sohbetleri
Rabbime iltica ederim. l lâ - â * L p j Oj ->1 J l Umarım ki
Rabbime olan duâ ve ibadetimde bedbaht olmam, şaki olmam,
zahmet çekmem.
İbrahim Aleyhisselâm böyle dedi ve oradan ayrıldı.
49- J i ' j - j i u j U n i i j A ı 0 j i S * Oj İ ^ ı* j ^ 0
lli-j
LU S Vaktaki ayrıldı İbrahim Aleyhisselâm am casın
dan, memleketten. <oil 0 j i S * 0 jJ4 L ; ^ j  llâh'ın dışında taptıkları
şeylerden uzaklaştığında, O L l l i j biz Azîmüşşan da ona in'ami f
ve ihsan etmeye başladık. —->j_L^J Arz-ı Mukaddes'e gitti.
Biz, ona, oğlu İshak ile torunu Yakub'u bağışladık (İsmail Aleyhisag i*
selâm 'ı demediğinin sebebi, müstekıllen geliyor.) L L j UüJc*- J o j
ve her birini nübüvvetle ikram ettik.
50- ll l^ (3İl^ o H J n i ^ j s* $ H l i j j
L iu .—J S_* i-4J L İİa JJ Biz Azîmüşşan, onlara rahmetim izden' s o
in'am ve ihsan yaptık, mal-û evlât ve suhuf verdik. j gi LlİL:£-J
LIIp (3J— O L U Onlara sıdk lisan-ı âli olarak, yüksek senâyı hasen
verd ik ki her dinde, İbrahim A leyhisselâm 'ı senâ ederler. Hiçbir
edyan sahibi, İbrahim Aleyhisselâm 'ın aleyhinde konuşmuyor.
51- L-p J j -~«j ûl£"j L^aljîs* 01 " ->l —-1 j S jS a l j
3 0 o— l i£ J l _j_5îlj (Kısa olarak Mûsâ Aleyhisselâm 'ın ah
valinden bahsediyor.) Ey Ekmelerrusûl Sallâllâhû Aleyhivesellem ,
Mûsâ Aleyhisselâm 'ın da "filk itabe münzeli a leyke" sana nâzil olan
Meryem Sûresi • 95
bu kitap, Kur'an-ı Azîmüşşan'da oradan biraz bahset, kıssadan
hisse alsınlar. jli* ü l Mûsâ Aleyhisselâm hâlis idi, Âllâh'tan
başka hiç kimseye iltifat etmezdi. Âllâh halis etm iş de masivadan.
Halis  llâh'tan başka düşüncesi yoktu. j_L5 J j - I j jl^ J Hem Resul
hem de Nebi idi. Mürsel idi, kitap sahibi. insanlara şeriatı haber
veren bir peygamberdi.
îj - l V l jj-kJ l —-iL*- j » aj-AjSlSJ Ona, (Mûsâ Aleyhisselâm 'a,) Tur
Dağının sağ yanından seslendik, nida ettik. Ona dedik,so t s s s
j - l V l j j —kJl biz oradan dedik. "inn î enellâhû Rabbûkûm" şecere
(ağaçtan) seda geldi. j_L>tS «j-İ^/J Onu, kendim ize münâcaat et
meye yakınlaştırdık. Mûsâ Aleyhisselâm münâcâat ederdi Âllâh'a,
o sırada cevabını aldı.
Mûsâ Aleyhisselâm , o zaman Cenâb-ı Hak'tan istedi. Ya Rabbi dedi. Kardeşim Harun'a da peygamberlik ver, Nebi olsun, bana yardım etsin ve benim le beraber gelsin.
Mûsâ A leyhisselâm 'ın küçük iken ağzına aldığı ateş korundan
dolayı, dilinde rekâket kalm ıştı. Buyurdular ki "belki fesahatım ı
anlamıyorlar. Harun'u da benim le beraberime lütfeyle Ya Rabbi"
demişti. Cenâb-ı Âllâh, duâsını kabul etti. Harun Aleyhisselâm , o
gece peygamber olmuştur. Cibril-i Emin tâlim etm iş ve gelip Mûsâ
A leyhisselâm 'a yetişti. Onun için buyuruyor ki U juJ-J 4J H p İ j j
fazl-ı kerem im izle Mûsâ A leyhisselâm 'a verdik, IL p jjJ~Â ®L--I kar
deşi Harun A leyhisselâm 'ı. (Halbûki Harun Aleyhisselâm ağabeyi
96 • Tefsir Sohbetleri
idi, bir veya dört sene yaş büyüktür alâl rivayetin.) Geldi Mûsâ
A leyhisselâm 'a yetişti ve beraberce Mısır'da, Firavun'un sarayına
gidiyorlar.
54- / İp J j - L j o/S j jlpJİİ O/S* ü l J ja J J L l l jS’i l j
_Ll — H^Ül c-S J -S ilj Ey Ekmelerusûl Sallâllâhû Aleyhive-
sellem, Kur'an-ı Azimüşşan'da İsmail A leyhisselâm 'ı da beyan et,
onun ahvalinden ibret alsınlar. L L İ *9 j_ L j O/Sj Jl-p JJİ ^î / ^ O/S Ü l
İsmail Aleyhisselâm da va'dında sadık bir peygamber idi ve kav-
mine Rasûl ve Nebi idi.
Ebûl Arap, İsmail Aleyhisselâm ile başlıyor. Ondan evvel Arap kavmi yok idi. Mekke'de Cürhüm kabilesinden evlendi ve çoğald ılar yavaş yavaş. Yemen'den geldiler, gerek Medine ve gerekse Mekkelilerin aslı Yemenlidir.
55- /i*?j» 4j j J iP O/Sj âjSjJ l j âjA-^J /j A.İ.A l j» U O/Sj
, , , , • ,SjJ> j j l j sj_L^J/j i - U l O/Sj Dâimi olarak ehline namaz ve
zekâtı emrederdi. LL?J» o j 1 İ p O/Sj Âllâh ondan razı idi, Rabbi-" * J \ s 'nin nezdinde beğenilen bir kimse idi.
0 Mİ s S S 0 0 f O56- /i -j LâjI ^ û/S"" <Sl ^ “^ jîl — j
j O j! dJ ^ j î l — HSÜl c-S J-Sâlj Kur'an'da İdris A leyhisselâm 'ı da zik
ret, bahseyle. L İ p /_LJi^ O/S 4_İl S ıddık ve Nebi idi. Hakikaten o* S S •"pek doğru bir peygamberdi.
57- /ji-P /i/Ss.» aLi_*ijj
Biz Azîmüşşan, onu pek yüksek bir makama kaldırdık.
Meryem Sûresi • 97
Müfessirlerin beyanına göre; İdris A leyhisselâm 'ın asıl adı Uhnûh'tur. İlk defa kalem le yazı yazan ve terz ilik edendir. Nuh Aleyhisselâm 'ın üçüncü bâtından dedesidir. Kâfirlerle de ilk defa o savaş etm işti. Hesap ve y ıld ız lar ilm iyle de yine ilk defa o meşgul olmuştur. Kendisine, otuz sahife vahiy inzal olmuştur. Ders verm ek ondan kalmıştır. Daima Sahibüddehey idi. O kadar ibadet ederdi, melekler bu ibadeti hissediyorlardı. Melekler, onu görmeye müştak oldular. Hatta Azrail A leyhisselâm , Cenâb-ı Hak'ka arzediyor ve diyor, izin istiyor, ben onunla görüşeyim . Âllâh Cel- leCelâlûhû izin veriyor ve Azrail Aleyhisselâm geliyor. Geldiğinde iftar zam anıd ır ve iftar hazır olunca ona buyur ediyor. Azrail A leyhisselâm yemeyince tekrar ediyor ve onun için şüpheye düşüyor. Ve "Sen kimsin, hakikati söyle?" deyince, Azrail Aleyhisselâm da "ben Melekül Mevtim " diyor.
Bunun üzerine İdris A leyhisselâm , Azrail A leyhisselâm 'a "senden bir ricam var, benim ruhumu kabzet" diyor. Azrail A leyh isselâm da "vakit gelmeden nasıl yapayım ?" diyor. "Öyle ise Âla lâh'tan rica et, kolaydır senin için" deyince. Azrail A leyhisselâm , Cenâb-ı Hak'tan rica edince izin veriyor. İdris A leyhisselâm 'ın ruhunu kabzediyor ve tekrar bırakıyor. Yani ömür fazla noksan değil fakat kabzediyor, biraz ondan sonra ruhu tekrar avdet ediyor. Azrail A leyhisselâm , "sen bunu niye istedin?" diyor. O da "benim maksadım , ölümün halini göreyim de ibadetim i o şekilde ciddiyetle yapayım ." Sonra diyor İdris A leyhisselâm , "benim bir daha ricam var, bana cehennemi göster, cehennemden geçerek cenneti göster" bunu müsaade ediyorlar. Cehennemden cennete gid iyorlar, Cennette gittikten sonra oturuyor. Azrail Aleyhisselâm "g idelim " diyor. İdris Aleyhisselâm ise "hayır" diyor.
"Âllâh ne diyor? Ölmeyi emrediyor, ben de öldüm. Cehennem
98 • Tefsir Sohbetleri
üzerinden cennete giderler, ben de aynen oradan geçerek geldim. Cennete geldikten sonra da artık çıkılmaz. Â llâh'ın emri ile geldim ve Âllâh'ın emri ile otururum. Âllâh'ın emri ile ç ıkm am " diyor. Bunun üzerine bir melek geliyor, hakem de hükmediyor. Cenâb-ı Hak da affediyor. Onun için İdris Aleyhisselâm bugün hayattadır, İsâ A leyhisselâm da. Bugün her ikisi de hayattadırlar.
Ulemâ buyurmuşlar; Yerde Hızır- İlyas, semavatta İsâ ile İdris A leyhisselâm hayattadırlar.
58- L iL i—- j - i —j sl 4 -jji j - — j - ı J l j - — »4—-P4üi »— j -jJJI dLjd jl
l i l Li-ı2jj-1 j l_İjJ.A j i — j J j ft1 J-^ lj »_-Aj -t -j i j —j(^J-,J C”—
l—£oj 1 1jj ->- j - i —j J1 î-il^l » f - J p
' i o' t * T f»-g—JP iü l »Jül j - jU l d u d jl Baştan beri bahsettiğim iz peygam
berlerdir ki Âllâh, onlara in'am etmiş. Peygamberlik, v ilayet gibi
değildir. Veli-vilâyet seyr-i sülüktür, çalışa çalışa artık istidadına
göre Âllâh ne kısmet etm işse onu bulur, terfi ve terakki eder fakat
öyle yayan yola çıkm ış gidiyor. Lakin peygamberlik, mevhibeyi İla-
hiye'dir. Âllâh istediğini peygamber yapar. Onun için j^ l-İJl
Sl Â_Jji Âdem Aleyhisselâm 'ın zürriyetinden, ^j-j £J> U l i — j - i —j
Nuh Aleyhisselâm 'ın gem isinde olanlar, Jj*1J_I>1j »_-«o JJl 4_ jj i (j_—j
IÇJla j_L>j hidayete getirdiğim iz ve ihtiyar ettiğ im iz bun
lardır. Onların hepsinin hali bu idi. j - i - J l iA - j l »-f-JP l i l Âl-
lâh-û Teâlâ'nın âyetleri okunduğu zaman, Âllâh'tan bir şey söyb o" * }
lendiği zaman L l^ o j ll^t-J- İjJ--*- aşk ve muhabbetten kendilerini
tutamazlardı, başlarını yere koyar, secdeye giderlerdi.
Kur'ân-ı Kerim 'de 14 yerde secde âyeti var. 7'si farz, 3'ü vacip, 4'ü sünnettir.
Meryem Sûresi • 99
Farz olanlar; A'raf, Ra'd, Nahil, İsrâ, Meryem, Hac, Sad.
Vacip olanlar; Furkan, Secde, Fussilet.
Sünnet olanlar; Nemil, Alak, Necim, İnşikak sûresindedir.
59- o l jg U l Ij_* .j Ij SjJu a İI Ij_pLi?I t-AJ-*.j j » tJî-L^ei
l_*.P
^-a -J*) j_» û d A i Nihayet onların peşinden öyle bir nesil
geldi ki SjJukJI Ij_PU?I farz olan namazı terk etmeye başladılar,
(hıristiyan ve yahudiler.) o l j g j ü l I j İ o l j Şehvetlerine tâbi oldular.
L lp û j - i i - J s j - l j (Gay-va'dun fi cehenneme.) Cehenneme yakın
gidecek onlar. Gerçi neseben onlara yetiş iyorlar fakat mademki
onlardan sonra bu dini zâyi ettiler, namazları oruçları terk ettiler,
şehevata tabi oldular, ehl-i cehennemdirler. Babalarının, onlara bir
faydaları olmaz.
60- J j 4_İ.;>ti I üj_L>- J dLÜ jLâ L A 1*3 J —aPj j-» IJ 1_j » JI
1 kVj - » l j _> li j_» J l Meğer rucû etseler, tevbe ve iman etseler,
U J U ? J —aPj âmâl-i saliha ile namazına, zekâtına devam etseler.
<_L>JI ûp-^Ju d u J j l i O zaman ehl-i cennet olurlar. i l l â û ^ Ü k j V j
Onlar zerrece bir haksızlığa uğramaksızın cennete gireceklerdir.
(Ayetin son cümlesi şöyle de anlaşılm ıştır. "Muhakkak ki Âllâh'ın
iyi kulları, O'nun va'dettiği cennete kavuşacaklardır.")
61- /p l» aJ-Pj ül5” <sl aiL-P jj-a*"jJl J-Pj û J"P O
ü Jl-p o '-U- Adin cenneti, ikâmet, orta cennet. <j_a>-jJI J^Pj _dl
100 • Tefsir Sohbetleri
i!üül> aSLİp O cennet ki Allâh, kullarına va'detm iş. Gayb üzeri
ne iman etm işiz, biz gözümüzle cenneti görmedik. Fakat Allâh
emrettikten sonra, tam görür gibi iman etm işiz. İşte gaybe iman
etm işiz, o cennet kimedir? İman eden ve imanını amel-i salih ileo
teyid edenleredir. Lİ>U o l i J Ol^ 3J1 Allâh va'detm iş. A llâh'ın va'dı
da yerini bulacaktır. Bunda şek ve şüphe yoktur.
62- l l^ P J J l IJüJ J
lJ_L! l_4 j J Cennet öyle bir yer ki orada fuzuli bir söz
işitmezler, orada boş söz değil içinde mutlaka zikri fikri Allâh'tan
bahsediliyor. Lağıv, batıl olan bir kelâm konuşulmaz. Kur'an
okunuyor te lezzüz için, sonra âşıkların içindeki haller zuhur ediyor
te lezzüz için. J l Meleklerden selâm geliyor, Selâm-ı İlahi
geliyor. (Kur'an-ı Azimüşşan da tekerrür ediyor.) l_^ i ^-4o j
Kısmetleri sabah akşam, sûr-î ve mânevi kısmetler
zaten hazırdır. Fakat bu kısmetlerin, Âllâh-û Teâlâ'nın iltifatına nak
zaran hiçbir kıymeti yok ki.
63- lp ij Ol " j * bsL.P j *
^_sJl d L b İşte bu cennettir ki U a llp j_» inzal ed i
yoruz biz, "irsen ibedı"m ıza, kullarım ıza veriyoruz. (Âllâh-û Teâlâ,
cenneti o kadar büyük geniş halketti. Bütün insanları, "kâfir ve
Müslümanları" doldursa kâfi gelir. Cehennemi de o kadar büyük
geniş halketti ki kâfir ve Mü'min bütün insanları, hepsi ile doldursa
kâfi gelir. Şu halde her insanın cennette de cehennemde de yeri
vardır. Ne zamanki bir insan küfre girdi, iman etmedi, cennette-
Meryem Sûresi • 101
ki yeri açık kaldı. Bir kişi de iman etti, imanından dolayı cehen
nemdeki yeri boş kaldı. O kâfir, o Mü'm inin cehennemdeki yerine
gidecek. O Mü'min de o kâfirin boş kalan cennetteki yerini irsen
alacak. 1_lâ5 j lS Kullarım ızdan takva sahibi kimselere verd iğ i
m iz cennet işte budur.
64- d ü i u j î ü U ı» j u l j i ı» d d g j j J l J ı u j
L -nj d_>j j l S L»«j
Bir defasında Cibril-i Emin, birkaç gün geç gelm işti. Rasûlûllah
Sallâllâhû Aleyhivesellem de Cibril-i Emin'e niye geç geldiğini sor
duğunda, Cibril-i Emin dedi kendisine. d -J J j_»L J l J5_iaj L»J Biz
ancak Rabbinin emri ile ineriz. î H l — 1_»J Ü j Jü I j _ l l» «J Önümüz,
arkam ız ve bunların arasında olan her şey O'nun emrindedir. j_»j
l H j d J i j - l ik is in in arasında ne varsa, hepsi O'nunu
dur. Senin Rabbin, seni unutmuş değild ir lakin hikmetine binaen
olur ki biraz tehir edebilir.
65- f i iS oS lİ* J J - ^ l j a l lP U 1 _ l^ 1_»J J V lJ o l j l İ J l' s
11. i «J
S }U-JlÎj l»J y* JV lJ tulj.l_.lJl t_J O, göklerin yerin ve ikisi arasın
daki ne varsa hepsinin Rabbi'dir. « u S lU J_ iL l> lJ aİL-İPli Şu halde
O'na ibadet et ve ibadetinde sâbit ve sabırlı ol. l l « - l «J J_ a
Öyle bir Âllâh ki misli olmadığı gibi, hiçbir zaman ismini de kimse
koymamıştır. ("Âllâh" ismini hiç kimse koymamıştır. Hatta bir ham
nım, bir zaman çocuğuna isim olarak koymuş ve çocuk yanmıştır.)
(Müşrik Araplar, "Â llâh" ismini sadece en büyük yaratıcı olan
102 • Tefsir Sohbetleri
Cenâb-ı Hak için kullanırlar. Onun dışında taptıkları putlara "Âllâh"
demeyip, "ilah" derlerdi.)
66 (Tj- 1 j j - l l i 1Ü#. 0 / ı i J 1 cJjî-jj
✓ Oöl_l J 1 c J j- îjj Kâfir olan insanlar, (burada işaret edilen Ubey
bin Halef'tir. Kâfirlerin ileri gelenlerindendir. Rasûl-û Ekrem 'e karşı
da Ebu Cehil gibi çok karşı gelirdi. Hatta çürümüş bir kemiği ge
tirip, bu kem ik nasıl hayat bulacak diye hezeyanlarda bulunmuş
tur.) Kâfir olan, ahireti inkâr eden insanlar ki Velid Bin Mugayyire* 2 s
ve Ûbey Bin Halef gibi inkârda olanlar, derler ki; j j j_ U O _ i l i ü U
/_1>- £j--*-1 İstifam-ı inkâridir. İnkâr-ı tariki ile biz öldükten sonra,
ben ölüp de toprak olduktan sonra, kabirden diri o larak çıkarıla
cak m ıyım? diyorlardı. Hayat bu hayattır, biz öldükten sonra dirilip
kalkacak m ıyız? Böyle diyorlar sana, ey Habibim Sallâllâhû A ley
hivesellem.
67 H İS d f J j J - î j i a l i H i li1 ö l l iV 1 j s l j Jj1
ö l_ l iJ 1 Jj1 Bu insanlar, bu kefereler, tefekkür tezekkür} s } y 6 y „
etm iyorlar mı ki i l l i . dCŞ f J j jjJ.3 j_ i a l i l l i - l i l biz, onları halk e tti
ğim iz zaman, daha önce onlar hiçbir şey olmadığı halde yoktan var
ettiğim izi düşünmüyorlar mı? İstifam-ı tevbihtir. Bu inkâr edenler,
tefekkür etm iyorlar mı? Bizim kendisini halk etm iş olduğumuzu
hatırlamaz, düşünmez mi? Ondan sonra Cenâb-ı Hak,
68 ■ lİi >- Jj>- f4 ij-^ > -J f^ j ı k l i İ J 1 j f4 ij - i> - J d j j j i
Meryem Sûresi • 103
İ L - İ j j i Hak Teâlâ azamet-i kudretinden yem in ederim. "Feve
Rabbike" vâv-ı kasemdir. Onların hepsini haşrederim.
(Neşir, haşir. Neşir; kabirden çıkmak, arsayı hesaba gitmek, haşir
ise orada toplamaktır.) Onların hepsini hazır ederiz huzurumuzda.
SJa'4-LJ1J Şeytanları da behemahal mahşere toplayacağız (şeyy
tan-ı insi, şeytan-ı cinni onlar da ehl-i cehennemdir. Onlarla beran
ber hazır olduktan sonra,) LIi.*- j - 3 onları diz
üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulundura
cağız.
69- İ*-L-p s - ı—jJl ^ İp ■J- ’l j-fel ^**-4 S* ,SPS ^ j
S - P s l ! Biz ahzederiz onların içinden, <**-^ S-* her ce
maatten. I I llp (j-1 -.jJ1 < -iP -i-^l j-451 Hangisi Âllâh'a karşı küfürde
ziyade cesaret ve cür'ette bulunmuşsa, ilkin onları ayırıp cehen
neme atmakta öne alacağız. (Mesela Firavun gibi. Evvela Firavun,
sonra vezirleri, muavinleri sonra ona tabi olanları.)
d u ı* J j î 5 ^ j i i î70-
j - U l Biz Azimüşşan herkesten daha iyi biliriz. S-A"^
LİL^ L$j j J* Onlardan ateşe atılmaya, daha ziyade layık o lan
ların kim ler olduğunu en iyi biliriz.
71- 1 * y» s * H l— d - j j ^ İp 0 1 ” i^ i j l j J l ►•>-1* 0 lj
U o j l j J l I_£I* 0 lj İçinizden kimse yoktur ki, mutlak ona,
(cehenneme) uğrayacak olmasın. L L y !* L l i — d - İ J ^_İP 0 ^ Bu
hüküm, Rabbin için kesinleşm iş bir hükümdür.
104 • Tefsir Sohbetleri
Rivâyete göre iyi veya kötü her insan cehenneme uğrayacak ama Âllâh, iyileri oradan kurtaracaktır. Câbir Radıyâllâhû Anh'ın naklettiği bir hadise göre; "Cennet'teki Mü'minler, daha önce cehenneme uğrayacaklar fakat cehennemde, onların uğradığı yerlerin ateşi sönecektir." Bir d iğer rivayete göre; "Cennetlik Mü'minle- rin cehenneme uğramaları, sırattan geçmelerinden ibarettir."
lja^l
lj_î3l j-A^ l Sonra mütteki olanları halas ederiz. Şirkn
ten ittika edenleri (ateşten) kurtaracağız, /Ii:>- L ^ i j - j J / k J l j i-S j
kâfir olanları ise diz üstü çökmüş olarak orada bırakacağız.
Zalim ler diz üstüne çökerler, ayak üzerine duramadıklarından yere çökerler.
73- # l j l» ! ljJ - lS '5 _ jjJ l J / İ o L i lŞ ^ _ ili lS lj
/J ıS LSU» j 4 * \
lsJLsj iS lj Ne vakit okundu onların üzerine (iman edenler
de inkârda olanlar da.) Evvela kâfirlerin bahsi geçiyor, akabinde
Mü'm inlerin de bahsi geliyor. Mü'm inlere âyet-i kerimeler okun
duğu zaman imanı kuvvetleniyor, daha ziyade kalbi ferah oluyor.
Kâfir-i münafıklara âyet-i kerimeler okunduğu zaman, onlara s ı
kıntı geliyor. Bu nev'iden ben de böyle söyleyebilirim , diyor. Âyât-ı
beyyinat aynen rahmet, yağm ur gibi geliyor. Bağlarda güller, ye
şillik ler yetiştiriyor. Dağlarda ise dikenlik ler yetiştiriyor. Rahmet-i
İlahiye de böyledir. Müstehak olana hidayetini fazlalaştırıyor. Nâ
müstehak olanlar da inkâra kalkıyor.
Ne zamanki okundu onların üzerine /-is/jl âyât-ı Kur'aniye.
Meryem Sûresi • 105
î l i - j Vazıh, apaçık olan âyât-ı Kur'aniye okunduğu zaman, ne d i
yorlar? ij- i—l jj-jjJJ 1 j J - i i j - j j J l J l- î Küfürde olan, iman etmeyenler,
zengin olan kefereler, fak ir olan Mü'm inlere diyorlar. j _1î j j İJ1 1
l—l l — Bizden iki fırka; "biz, siz iki fırkayız. Hangi fırka daha z i
yade hayırlıdır? Görüyorsunuz bizim malım ız servetim iz var, sizin
ise fakir hiçbir şeyiniz yok. LJjü j r l- -1 j İki fırkanın hangisi maka-
men daha iyi, meclis ve mahfilce daha güzel?" dediler.
Hayat olarak yalnız hayat-ı dünyayı bilirler, ahiretten haberleri yok. "Dünyada ne varsa odur" diyorlar.
Varlıklarıyla övünmeye başladılar. "S iz le r zayıf ve fakir, bizler- se kuvvetli ve zenginiz" dediler. Buyuruldu ki;
74- l j i j j lSlSl j ı —l » i o J î » fb s h Ü a ! » i j
U£İU1 »_S j Biz Azimüşşan, onlardan evvel nice nesilleri helâk ettik. OJ-5 j - —> Karin; yüz seneye derler. Karinlerce, asırlarca onlardan evvel insanlar geldiler. Bu dünyanın mal-ı servetine sahip oldular, lJ lS l j - l —l »-* daha ziyade mâl-ı metaya sahip idiler, l_jfrjj daha ziyade görünürlerdi. Halbûki onlar küfürde kaldıkları için, biz de onları helâk ettik. Riyen; manzara. Manzara itibariyle, mal ve mekân itibariyle onlardan ne kadar kuvvetli insanlar gelm işlerdi fakat küfürleri üzerine helâk olup gittiler.
Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivesellem buyuruyor. Dünya cifedir, murdara benzer. Cife; kesilmeyen hayvanı atarlar murdar olur, üzerine gelen toplanan da köpekler olur. Aklı başında olan, elini köpeklerin içine uzatırsa, köpeklerin hiddetine maruz kalır, parçalanır.
Onlara cevaben, Hâlik-i Kâinat emrediyor. Ey Habibim "niyâbe-
106 •Tefsir Sohbetleri
ten anne" bizden niyabeten söyle. Kur'an-ı Azimüşşan ve Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû A leyhivesellem , bütün insanlara gönderilm iş kıe yamete kadar. İman edenler için hidayete sebep olur, iman etm eyenlere de dalâlete sebep olur. Kur'an ve Rasûl-û Ekrem Sa llâ llâhû Aleyhivesellem hem Hâdi ve hem de Mudil'dir.
Niyâbeten, bizden nâib olarak onlara böyle cevap ver. Mal-ı servet ile iftihar edenlere de ki;
75- t i $ 5 ıSı J & . î l ; S i — Jl ü ı d s t i J İ j i O/r j J
J.İ, 1 O j i l A l l S U l L J ' LS jj 1 '1 - i j ' /-i] û j i - P *
° ^^UJ-kJ' (S-i J-3 Kim dalâlette kalır (haktan uzaklaşır
sa,) 'J L i j - i - p ' 3 J ÎJl-^lİİ çok merhametli olan Âllâh, ona müh-T ^
let verir (tâ ki bir mazereti kalmasın,) LS- ^ hatta gayesi bu 'S'
5>LpJ; L i 'J^ Âllâh-û Teâlâ'nın, onlara va'dettiği (katil ve esaret
gibi) azap gelinceye kadar. 1 'U Ü ' l i l Ya dünyada azap olur, katili * ^esir gibi. İp LLJ ' /İ'J Yahut da ölüm zuhur ettiği zaman, ahiretteki
cehennem azabına dalâlet edecek bir azap görür. İşte o zaman
' Jl_L>- iSlSCi lyJ» J_a (S_i O j i l i L - L i bileceksiniz ey münkirler,
bil müşahede gözünüzle görürsünüz. jJ İ Kim dir daha ziya
de şerli olan göreceksiniz, IjJ L > - ki mi n taraftarların ın daha
zayıf olduğunu çok geçmeden görecekler?
Kur'an-ı Azîmüşşan'ın âdetidir, ehl-i cehennemden bahsetti mi ehl-i cennetten bahseder. Murad olan nedir? Müslümanların iki kanadı olur, havf ile reca. Havftan bahsedildi mi, recadan da bahd sedilir. Recadan bahsedilince de havftan bahsedilir.
Vaazlara da telkinattır, ümmete vaaz ettiğiniz zaman bir ka
Meryem Sûresi • 107
natla uçmayınız, cennetin kapısını kapayıp da cehennemi açm ayı
nız, her ikisine de gösteriniz. Âllâh CelleCelâlûhû, gafururrahimdir.
Nebbi ibâdî enelgafururrahim ve ennelazâbi hûvel azâbûl elim.
Azabül elim olduğu gibi, Gafururrahîm de var.
76- d —>j J-1.P j —-*- oL>JLaJI o L -S L JI j ( Jl-a I jl3-*I j - j - i l 'üil J-jy^> . -j-
l i M?l £
IjjJLÂl <oıI Âllâh CelleCelâlûhû ziyade eder hidayeti,
doğru yola gidenlerin hidayetini arttırır. İman sahibinin hidayetini
ziyadeleştirir. Kur'an-ı Azimüşşan'ı dinleyince, eğer mânâyı bilirş
se, iman ile bakarsa zaten türlü türlü mânâlar kalbe girer, ferahlık
olur. Eğer mânâyı bilmezse, yine bir ferah kalbe girer. O ferah- o j,
lığın hepsi imana kuvvet verir. JlJLp j_l*- oL>JLİkJI o L l î O j ^Jl_a
LŞ'y d_i5 Bakıyâtüssâlihat; bâki kalan. Bundan murad;
tâat ve ibadettir. Elbette bâki kalıyor. Âllâh'a yakınlaştırıyor, sa
lih olan Âllâha makbul yarar olan ibadet. Bazıları da dem işler ki;
Asıl olan imandır. Bakıyâtüssâlihat, Abdullah Bin Abbas diyor ki;
"Sûbhanâllâhi velhamdûlillahi ve lâ ilâhe illallâhû vellahûekber"dir,
buyuruyor. Fakat hepsi aynı yere girer. İman zaten olmasa bir şey
olmaz, iman olduktan sonra bunların hepsi bir yere girer.
Bakıyâtüssâlihat, daha hayırlıd ır malın toplanmasından. Onlar
malları ile iftihar ederlerdi, halbûki bâkıyatüssalihat hayırlıdır. JJLp
Rabbinin nezdinde, dünyanın zinetinden, mâl-ı semerâtından
hayırlıdır. Iijj> Akibet ve O'na rucû da daha hayırlıdır.
Mü'min olan kimse âmâl-i saliha ile cennete gider, orada
108 • Tefsir Sohbetleri
âmâl-i sâliha ile mütenâim olur. Kâfir olan kimse ise âmâl-i seyyie ile cehenneme girer ve onunla muazzep olur.
Müfessirler aşağıdaki âyetin inmesine sebep olan olayı şöyle anlatırlar. Fakir bir Müslüman olan Habbab Radıyâllâhû Anh'ın, müşriklerin ileri gelenlerinden biri olan As Bin Vail'de alacağı vardı. Habbab alacağını istediğinde As, ona şöyle dedi. "Muhammed'i inkâr etmedikçe borcumu vermeyeceğim ." Habbab, "Âllâh'a yed min ederim ki ben peygamberim i, hayatım ve ölümüm süresince de yeniden dirildiğim zaman da asla inkâr etmeyeceğim " deyince, As şöyle dedi. "Öyle ise dirildiğin zaman bana gelirsin. Artıko zaman malım ve çocuğum olacağına göre, sana olan borcumu öderim ."
77- l j J j j J/» J/Sj /ü-jU/j j j ı£ <jjJl C - j lj î l
^ jJ I C - j 'y l ' Ey Habibim, gördün onu ki U b ljlj J-lS” âyât-ı bey-
yinâtı, azametim ize delâlet eden âyetleri inkâr eder de j J J'-Ajs fi
IJl-JJJ j /J> diyor ki; "Ben kıyamete geleceğim mal ve evlâtlarım la
beraber yani  llâh-û Teâlâ, bana dünyada verdiği gibi ahirette de
verecektir" diyor.
Ayetlerim izi inkâr eden ve "m uhakkak sûrette bana mal ve evlad verilecek" diyen adamı gördün mü?
78- I j ^p j i l J-î^ i a s ' l —•ı* JI U l
t—_İAİI £_ikl O, gayba mı muttali olmuş? c-*>-JJI J JLp İl-A sİ l
İJl p Yahut Âllâh-û Teâlâ indinden, bir ahid mi alm ış? Böyle olmam
dığına göre, o halis bir yalan söyler.
79- I Jı» i_j lu d l c» İJ J - t ij ( J j îj /» — J S
Meryem Sûresi • 109
J Kesinlikle hayır, vazgeçsin ler bu yalandan. Biz, on
ların bu sözlerini defter-i âmâllerine yazıyoruz. J j_ i- /_i Bu müsrif
mağrurların söylediklerini, canı malı ile mertebesiyle mağrur olana
ların sözlerini defterine yazıyoruz. 1jlİ tr »1JLÜ1 j_ i <J jL^jj J j_ i— /_i o
"ve nemeddû" Ziyadeleştiriyoruz ceza gününde tr »1JL_ü1 ^ - i aza' '
bını 1jl_İ ve azabını uzattıkça uzatacağız. Çünkü cehennem küfre
mükabildir, âmâl-i seyyieye mukabil değildir. İşte bu gibi iftira ve
Âllâh'ı inkâr ve kitabı inkârından dolayı da ceza görür.
(Jj-î- / - i 4-V>j Onun söylediği mal ve evladın biz vârisi olacae
ğız. O (kıyamette, o değil biz vâris oluruz, bizden başka kimseo
değildir.) 1S1İ H o t - j Bize tek başına, (malsız, menâlsiz, çoluksuz," t "çocuksuz) yapayalnız gelir.
* ' i , „ l , 4iLgJİ 4ü1 Ojs ^_i 1 jjL-*o1j Onlar sıkıya geldiklerinde sözü değiş
tirirler. Efendim biz putlara ibadet ederiz ama ikinci ilâh olarak
yani şefaatçi olarak. Bize şefaat etsin ler için derler, ikinci dereceye
indiriyor.
Muhatap olan, Mekke müşrikleri hakkındadır. Fakat bu gibi
bütün emsallerine şamildir. Onlar, Â llâh'ın gayrını ilâh ittihaz ed i
yorlar. ^-g 1 j-jjx lJ Müşrikler, kendilerine bir izzet ve kuvvet
olsunlar diye, Âllâh-û Teâlâ'yı bırakıp ilâhlar edindiler.
^ o - " ^ '''82- 1<J.ı 9 • g Ojij^*—j Oj
110 •Tefsir Sohbetleri
J Kesinlikle hayır, vazgeçsin ler bunlar. Â llâh'ın izni olmadan
hiç kimse şefaat edemez. Ojjrâ^l-^ (O taptıkları,) yakında
o ilah edindikleri, onların ibadetlerini inkâr edecekler. "Onlar ken
di nefislerine uyarak bize ibadet etmişler. İlgi alakam ız yok, bize
iftira ediyorlar." Bunların bu tapınmaları, nefs-i şeytanın ve küfür
lerinden dolayı yapıyorlar. 1Jl- > j - f l i P 0j-5jx5J Onların ibadetlerini
inkâr edecekler ve hasım ları olacaklar.
83- Î5 jJo jS S o ^ l ^İP S ı^ ll-^J 1 II^ J İ ®
j i j J I Ey Ekmelerrusûl Sallâllâhû A leyhivesellem , görüyorsun
şeytanlar kime musallat oluyor? Şeytan, Mü'm in-i kâm ile hiç mu
sallat olamaz, ilkaat yapar, tesir etmez. Mü'min kemalde olmasa,
yine imanı onu muhafaza eder. Doğru yolda yürüyen hiçbir zaman
kaybolmaz. Kaybolan kim lerdir? Eğri büğrü yollara gidenlerdir. 1Jİ6 s0 o' “S' s
l 151 Görüyorsun Ey Habibim, Biz Azimüşşan şeye
tanları musallat ettik, S - j y ^ l < -İP kâfirlere münafıklara musallat
ettik. $ j—aSjJ Onları harekete getirirler. Şeytan neyi telkin eder
se, onlar onun dediğini yaparlar.
84- l i p i*5 u5 l J
j - f lİ P J-><A5 j i Ey Habibim Sallâllâhû A leyhivesellem , onların
Kur'an hakkındaki inkârlarından müteessir oluyorsun. Azaplarını
belki istiyorsun ama acele etme, ilm im izde takd ir etm işiz onlara
azap gelecektir. !jl_P j f! Jl_A5 L i5 l Ey Habibim, sana bildirdik ki
onlara azap muhakkaktır. Sana karşı gelmişler, onların helâkı ilmi-
Meryem Sûresi • 111
mizde de vardır! Onlara verdiğim iz mühlet, vade, birkaç zaman
günlerden ibarettir. "N itekim Bedir'de te lef oldular."M ^ 0^ > w > K ® -r85- l l î j j ^ J J l y J i j J b i J l JL^ 5 f j j
Ey Habibim! Ümmetine ibret a lsın lar diye, mütteki olanlar hu-
zur-u ilah iye 'ye vefit, vâfit bir cemâat olarak, büyük bir hükümdae rın huzuruna in'âmını alm ak için saf saf huzura gelirler iltifat ile. Mü'm inler de bunun benzeri huzur-u ilah iye gelirler. O gün, biz müttekileri ağırlayarak, Rahman'ın huzuruna toplayacağız.
86- İSJJ 3 j ^ J
Mücrim leri ise hayvanların sevk edildiği gibi susuz olarak cee henneme süreceğiz.
87- 1J4 P j J - J J i ı ı p ûLA3i J ı i p ı i l j ı j j k i i ; J
* $ sİ P l i_l JI jc - k l- l j J O günde Âllâh'ın izni olmadan, hiç kimse
şefaat edemez. J l O kimseler ki lı_^P j-l^J-Jl J ^ j » Nezd-i
ilah i'de ahdi olan, va'di olan. (Ahid nedir? Dem işler ki şehadettir.
"Lâ ilâhe illâllah Muhammederrasûlûllah." iş te bu ahiddir, madem
ki biz iman ettik, bizim ahdim iz Cenâb-ı Hak'ka karşı budur. Bu
nun üzerine ölen kimse ahid sahibidir. Diğer bir kısım ise amel-i
salih de ahiddir, demişler. Çünkü Cenâb-ı Âllâh, amel-i salih üze
rine cennete götüreceğini emretmiştir. Emr-i ilah i de ahid gibidir.
88- İ J j j j U - J j l ÛLA3İ ijJlSj
Yahudi ve nasranîler, "meleklerin, Â llâh'ın kızları olduğunu. Âl-
lâh-û Teâlâ oğul edindi" dediler.
112 • Tefsir Sohbetleri
89- lİ l H -â « il* - İ L
Ey Habibim, onlara de ki hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.
90- I Ja J L jşJI û o l i l £ j
Onların, Âllâh-û Teâlâ'ya oğul isnâd etmeleri yüzünden, neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecek.
9 1- Î J ^ j ^ j ı n j p s û i
Rahman'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden,
92- I J-İj Ü j* ""”_jJ"J /»J
Halbûki oğul edinmek Rahman'ın şanına yakışmaz.
93- Îİ İP jA J - jJ l J l ^ j j l j o I J Ü J l j » JS ' cÜ)
Göklerde ve yerde hiç kimse yoktur ki  llâh-û Teâlâ'ya, (kıyae mette huzû ve huşû ile) kul olarak gelecek olmasın.
_ M s o 2 s s * } \ 0 7 °94- Iİp «.AJ.P'j « g - " l Jl J
Adden yem in ederim ki Âllâh-û Teâlâ, onların hepsini ilm iyle kavram ış, onların eşhas, enfas ve a'mâlini birer birer saymıştır. Â llâh-û Teâlâ'nın ilim ve kudretinden hariç bir şey kalmaz.
o \ & 4« < » / 1 \i s 6s ( 0 9-95- l i j i <a -JLİI <—3l
Kıyamet günü onların her biri, O'na tek başına gelecektir.
96- l i j j)*""jJl «-g-J J “■*-:ît--'■•,’ ol sJlo JI Ij1a-pj ljji.»l j - U l —I
Meryem Sûresi • 113
İman edip imanını âmâl-i saliha ile takviye ve tezyin edenlere gelince, onlar için çok merhametli olan  llâh-û Teâlâ, gönüllerde sevgi uyandırır (onları sevindirir.)
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur. Â llâh-û Teâlâ bir kulunu severse, Cebrail A leyhisselâm 'a, "ben filan kulumu sevdim , sen de sev" buyurur. Bunun üzerine Cebrail Aleyhisselâm da onu sever ve semâvat ehline, "Âllâh-û Teâlâ falan kişiyi sevmiştir, ben de sevdim , siz de sevin" diye nida eder. Göktekiler onu sever, müteakiben yeryüzünde de onun için bir sevgi yerleşm iş olur.
97- lU o j i ü j a ü J i e b L -L , u s ı î
Ey Habibim Sallâllâhû A leyhivesellem , Kur'an'ı biz ancak senin dilinle indirerek kolay kıldık. Tâ ki mütteki olanları müjdeleyesin, bâtılda inat edenleri de inzar edesin.
98- ».fJ j î j _ - j . »_£— j_ » $ <OJ-î j — » -S# »-ftO
Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Bunlardan hiçbirini görüyor veya hiçbir fısıltı işitiyor musun?
Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emaresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?
Ne sesleri ve ne de kendileri kalmadı.