kadln - İsamktp.isam.org.tr/pdfdrg/d01929/1999_13-14-15/1999... · kadln ,_,(vi jj-~...
TRANSCRIPT
• ~ ::!' ~ ...
KADlN ,_,(VI Jj-
~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~
Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin kadrini bilerek sana gereği gibi şükretrnek en büyük ernelirndir. Kadını ve erkeği sen yarattın. Her iki cins için koyduğun hükümler, şüphesiz en güzel hükürnlerdir. Onu iyice aniayıp kavrarnarnı, her seviyedeki insanın rahatlıkla anlayacağı biçimde aniatmarnı ve bu yolda da şuurlu olarak şükürde bulunmarnı naslb eyle. Böylece hem benim, hem de bu risaleyi ihlasla okuyanların şükrü artsın.
Salat ve selarn Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya olsun. O (s.a.v.), uygulamasıyla kadın erkek ilişkilerini en güzel biçimde ortaya koydu. Ondan bize ulaşan haberlerin en dağrusuna ulaşmak ve dinimizin hükümlerini en iyi biçimde anlamak isterim. Kitap ve Sünnet' e uyma hususunda bize örnek olan Sahabi, Tabi'ln. Tebe-i Tabi 'In ve bugüne kadar ihlasla İslam' a hizmet etmiş ulema ve salihine de en içten selam ve dualar ederim.
Ya Rab b! Bilgimi artır; hakkı hak olarak göster, ona uymamı naslb eyle. Batılı da batıl olarak göster; ondan kaçınmaını lutfeyle. Beni, göz açıp kapayıncaı,:_a kadar nefsimle baş başa bırakma! Amin!
İstisnalar bir kenara bırakılacak olursa bütün dünyada kadınlar erkeklerin yönetimi altındadırlar. Erkeklerin onlara yaptıkları baskı, zulüm ve haksızlıklar İslam'a uzak toplumlarda feminizm cereyanının
Doç. Dr. Abdülaziz BA YINDIR .
dağınasına ve giderek güçlenmesine yol açmıştır. Yanlış uygulamalan gören ve dinini hakkıyla öğrenmemiş bulunan bir çok müslüman da bu cereyana kapılrnıştır. Artık dünyanın her yerinde en yetkili ağızlar, kadın haklarından ve kadınların sorunlarından bahsetmektedirler. Fakat yapılan çalışmalar, bazı problemleri çözerken bir çok yeni poblemi ortaya çıkarmaktadır. Çünkü Kur'an ve Sünnet' e dayanmadan erkeklerin içtenlikle benimseyecekleri bir çözümü üretmek ve müslüman olmayan kimselere bunu benimsetmek mümkün değildir.
İslam Dini kadınların temel problemlerini çözmüştür. Fakat konunun özüne inilmeden, aceleci, bazen dae pe.şin hükümlü değerlendirmelerle Islamiyetİn kadına haksızlık ettiği iddiası ortaya atılmaktadır. Mlrastan, erkeğin kadına göre iki kat pay alması, iki kadının şahidliğinin bir erkeğin şahidliğine denk tutulması, tarih boyunca müslüman kadının sosyal ve siyasi hayatta fazla etkin olmaması ve nihayet bir erkeğin dörde kadar kadınla evlenmesinin caiz olması gibi hususlar bu iddianın delili olarak ileri sürülmektedir.
Konuyu aynı sathllik içinde ele alan bazı müslümanlar da bu iddialann bi~ çoğunu haklı gördükleri için asırlık Islami uygulamayı yok saymak, bir çok sahlh hadisi delll olarak kabul etmemek ve ayetleri keyfi bir biçimde yorumlamak suretiyle İsIamiyeti korumaya çalışmaktadırlar.
-124-
1 .___
KADIN
Müslüınanlıkta kadınla erkek arasında var olduğu sanılan adaletsizlik, gerçekte yoktur. Mirasta erkeğin iki kat pay alması, iki kadının şahidliğinin bir erkeğin şahidliğine denk tutulması, erkeğin dörde kadar kadınla evlenebilınesi ve benzeri hükümler İlahi adaletin vazgeçilmez birerparçasını teşkil eder. Konu İslam bütünlüğü içinde değerlendirildiği zaman, aksi bir uygulamanın haksızlık ve adaletsizlik dağuracağı ortaya çıkar. Bu durumu sağlam delillerle açıklayarak hem İslam' a yapılan haksız hücumlara karşı koymak, hem de bazı kimseleri ınüslümanlığı koruma gayesiyle düştükleri tehlikeli durumdan kurtarmak gerekmektedir.
KADlN VE ERKEK Bakara silresi'nin 228'inci a
yetinde şöyle buyurulmaktadır:
}~~)"'~);.:.J~~1~c.>_ilı~~) ... t ~ l~ Y.j: 1uı) J.~~~ ~1~
"Kadınların erkeklere karşı sorumlulukianna denk biçimde hakları vardır; ancak erkekler onlara karşı bir derece üstünlüğe
sahiptir. " Nisa suresi'nin 34'üncü aye
tinde erkeklerin kadınlardan bir derece üstün olmalarının ne anlama geldiğine ve bunun sebeplerine yer verilmeyecektedir:
~ ~~ ~ L; :wı ~ :ı;ı~ j~}i t ~ ... ~\}li 0:- ı);ji l;) '~ ~
"Erkekler kadınların yöneticisidirler. Bunun sebebi, Allah'ın onları kadınlardan güçlü yaratmış
olması ve mallarından harcamada bulunmalandır. "
Erkeklere karşı güçsüz yarattığı kadınları koruma işini bizzat Allah üstlenmiş ve yukarıdaki ayetin devaınında şöyle buyurmuştur:
~ t:; 0~ s~~ S~l.i ~~~li ... t ~ .. . J.aıı
" ... İyi kadınlar, kocalarına boyun eğen, yokluklannda onların hoşlanmıyacağı şeylere karşı kendilerini koruyan kadınlardır. Bu, haklarını bizzat Allah'ın korumuş olmasına karşılıktır ... 11
Yukarıdaki ayette geçen ve "yönetici" diye tercüme ettiğimiz "kavram" kelimesi, "güven vermek, işlerini üstlemek ve durumunu iyileştirmek" anlamına da gelmektedir. Yani erkekler kadınları koruyup kollamakla görevlidirler. İta'at, bu görevde bulunan birinin tabii hakkıdır. Diğer yandan erkeklerin mallarından kadınlar için harcamada bulunınalarına karşılık da bazı hakları olmalıdır. Ancak bu, hak ettiklerinden fazla olmamalıdır.
Kadın ve erkeğin yapısına, karşılıklı olarak üstlendikleri görev ve sorumlulukianna uygun olan İlahi sistem, her iki tarafın hak ve menfaatlerini korumuş, kişiliklerini geliştirmelerine ve hayatı huzur içinde geçirmelerine zemin hazırlamıştır. Bunu anlayabilmek için İslami ve insani bir bütün olarak ele almak gerekmektedir.
-125-
KUR' AN MESAll İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
1-Erkerlerin Kadınlara Karşı Sorumlulukları
A-Kocamn Karısına Karşı Sorumluluğu
I-İnsan İlişkileri Yönünden Sorumluluk
a-Kadınlarla iyi geçinmelidir
~~~-s<:ı~r-~1~~~1~G} ... ~ 4ı:r.s- ı)-~ ·Jıı ~ J ~ ı;;s:; 01 ~
" ... Kanlannızla güzelce kaynaşın. Eğer hoşlanmadıysanız, bakarsınız ki, bir şeyden hoşlanmamış olursunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacak olur. "1
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"En iyiniz, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben aiferne karşı en iyi olanınızım."2
b-Hırçın ve kasıtlı davranışIarına tahammül etmelidir. ı~>...;, ;.s~ 'J)ı:, ;.s:;ı:,:;ı 0:- ::ı1 ı;:.ı::r._.uı ~ı 4 ~ '-:ıli ı1~ j ı~ j ı;_:; 01} r-~1~%.\J ~
4~~~_#1ııı "Mü'minler, eşlerinizden ve
evUidınızdan size düşmanlık edenler de olur. Onlara karşı dikkatli olun. Eğer onlan affeder, kusurlanna bakmaz bağışlarsanız, işte Allah da çokça bağışlayan ve esirgeyendir. Aslında mallannız ve çocuklarınız sadece bir imtihandır. Beklediğiniz büyük karşılık Allah katın dadır. "3
1.Nisa. 19. 2 .İbn Mace, Nikah 50; Dariml, Nikalı
55. 3 .et-Teğ{ibün. 14,15.
2-Mali yönden sorumluluk a-Mehir Müslüman bir erkek, eşine me
hir vermekle yükümlüdür. Bu, Allah tarafından kadına tanınmış bir haktır. Nisa Suresi'nin 4'üncü ayetinde şöyle buyurulmaktadır:
j/' "'- .} ~ ~ 4 ... ._:~ 0ftj~ ~WII)Tj ~
"Kadınların mehirlerini, bir güçlük çıkarmadan gönül nzası ile verin."
Koca, bu konudaki hükümlere uygun biçimdemehri ödemediği takdirde kadın mehrini mahkeme yoluyla talep edip alabilir ve alıncaya kadar da kocasına karşı görevlerini yerine getirmeyebilir.
M ehir, kan ile kocanın veya temsilcilerinin karşılıklı anlaşmasıyla serbestçe belirlenirse ona mehr-i müsemma denir. Bunun bir üst sının yoktur. Peşin olarak ödenmesi kararlaştırılan kısmı peşin, kalanı daha sonra ödenir. Tamamının peşin olması da karara bağlanabilir. Erkek, mehir borcunun peşin ödenecek bölümünü ödemeden karısından yararlanmaya hak kazanamaz, kadın müsaade ederse o başka. Daha sonraya bırakılan kısım, ya belirlenen günün gelmesiyle, veya boşama ya da ölüm halinde kadına tastamam ödenir. Miras paylaşımı bu ödeme yapıldıktan sonra yapılır.
Erkek, boşadığı kadına olan mehir borcunun tek kuruşunu kesemez.
;~ ~ :;ı:, ~:r:..)j :ı c<.: :r:..)j 0(~ı ;J~) ::ıı:, ~ 4 ... j,~ ~ ı)·ı;;._ı; )\; ~~~ ~-~~
-126-
KADlN
"Eğer bir kadını boşayıp yerine bit başkasıyla evlenmek isterseniz ilkine kantar yükü altın vermiş dahi olsanız, hiç bir parçasını geri almayınız. "1
Nildlh akdi sırasında mehir karara bağlanmamışsa kadının mehir hakkı kendiliğinden doğar, isterse kadın, mehir almamak şartıyla nikaha razı olmuş olsun. Bu şekilde kendiliğinden doğan mehire "mehr-i misil'' denir. Bunun miktan ve ödeme şekli, o kadına denk sayılan diğer bir kadının aldığı melıı·e bakılarak tesbit edilir. B u denklik kadının babasının akrabaları arasından yaş, güzellik, zenginlik, akıl, dindarlık, bekarlık-dulluk, ilim, edeb, güzel ahlak ve çocuksuz olma gibi özelliklerde annır. Bu özelliklerde ona denk olan kadının kocasından almış olduğu mehir onun mehr-i misli olur.
İnsanlar zor elde ettikleri şeylere değer verir ve kolay kolay elden çıkarmak istemezler. İşte mehir, kadını zor elde edilir yapıp kocanın gözünde kıymetli hale sokar ve çok ciddi bir sebep olmadan onu boşamaya yanaşmamasını sağlar.
b-Kadının Nafakası
~ ... ;J'_~~~~·~~~~Gt~ "Onları, gücünüze göre otur
duğunuz yerin bir bölümünde oturtun."2
:J'j) ..__;~ >J:Y) J, ~ ~ ~j~~~~
],~~ L. ~);' ,;_;:U ı ~~ '1 J,:iı ~~ ~ ~~G
1 .N isa, 20.
2.et-Ta!dk. 6.
~t~~~~:Uı~ "Varlıklı olan, nafakayı var
lığına göre versin. Darlığa düşmüş olan da Allah'ın kendisine verdiğinden harcasın. Allah hiç kimseyi verdiginden fazlasıyla sorumlu tutmaz. Allah güçlüğün ardından kolaylık yaratır." 3
Kadının yeme-içme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak kocanın görevidir. Kadın zengin de olsa, bu konudaki harcamalara katkıda bulunmak zorunda değildir.
Kadın, kocasının sofrasına oturarak ihtiyacı kadar yiyip içer. Giyecek ihtiyaçlarını da kocasının malıyla karşılar.
Koca, kansını sofrasına almak istemez veya sofrada ona eziyet yahut cimrilik ederse, nafaka, kadının talebi üzerine mahkeme tarafından belirlenir. Gerekli görüldüğü takdirde kadın, kocası tarafından ödenmek üzere nafakası için borçlanabilir. Mesela bir marketten veresiye alacağı gıdaların bedelini kocasına ödettirebilir. Ancak bu son durumda mahkeme kararı gerekir.
Isınma, aydınlanma ve temizlik gibi bütün ihtiyaçların karşılanması da kocanın görevidir.
İç çamaşırı, elbise ve dış giyim yanında müstakil yatak ve ihtiyaç duyulan ev eşyalannın te'm~n~ naf:.kaya dahildir. Kadın, kendısıne aıt elbise ve eşyasından hiç birini kullanmayabilir. kocanın aksini taleb etmeye hakkı yoktur.
3.et-Talak, 7.
-127-
KUR' AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
Yiyecek ve giyeceklerin belirlenmesi konusunda karı-kocanın durumları yanında zamanın ve bölgenin şartlarına da dikkat edilir.
Barınma ihtiyacı için karı ile kocanın halleriyle uyumlu ve örfe uygun bir mesken te'mini gerekir. Soylu, zengin bir eş için müstaki~ bir ev tahsisi icab eder. Orta hallı bir eşe, içinde rahat edebileceği, tuvalet ve mutfak gibi ihtiyaç duyulan bölümleri olan bir oturma birimi, mesela böyle bir apartman dairesi tahsis edilir. Eş fa.Kır ise, yerine göre, tuvalet ve mutfağı başkalarıyla ortaklaşa kullanılan, fakat kendisine ait kilitli, müstakil bir odanın bulunduğu bir mesken yeterli olabilir.
Hali-vakti iyi, soylu bir kadın, kumasının veya eşinin akrabalarının bulunduğu bir binada oturmayabilir. Kocası müstakil bir ev te'min edineeye kadar kocasına teslim olmayabilir.
Evin komşuları da önemlidir. Kadın güçsüz olduğu için kocası ona baskı ve haksızlık yapabilir. Kocasının baskı ve haksızlıklarına karşı kendisini koruyabilecek iyi komşular arasında bulunmayan bir mesken, şeri'atin kabUl ettiği mesken (mesken-i şer'!) sayılmaz. Komşuların insan ilişkileri bakımından iyi ve d!m bakımından da güvenilir kişiler olması gerekir. Kadın, bu şartlara uygun olmayan bir evde oturmaya zorlanamaz.
c-Kadının Hizmetçilerinin Nafakası
Kadının hizmetçisi onun sahip
bulunduğu köle değilse, eşinin ona nafaka vermesi gerekmez. (N.K.m.186)
Fakir bulunan koca, karısının hizmetçisine nafak.a vermekten sorumlu tutulmaz. Gücü yeten kocanın, karısının hizmetçisinin nafakasını vermesi !ca b eder.
Kadın soylu bir aileye mensub ya da özürlü ise yemeğini pişirmekle sorumlu tutulamaz. Koca, yemeği kendi aşçısına yaptınyorsa, karısının yemeğini hazırlaması için hizmetçi tutmak zorunda değildir. Aksi takdirde yemek pişirecek bir hizmetçi tutması gerekir.
Kadın ihtiyaç duyduğu şeyleri çarşıdan bizzat almakla yükümlü değildir. bu, kocanın görevidir. Onları ya kendi getirir veya bu işi yapacak birini tutar.
Kadın hasta olur ve hizmetçisi de bulunmazsa ona hizmet etmek, kocanın görevi olur.
Madd! durumu uygun olan koca, eşinin hizmetçisine nafaka vermekle yükümlüdür. Kadının iki ya da daha fazla hizmetçisi varsa, erkek bunlardan yalnız bir tanesinin nafakasından sorumlu olup, diğerlerini eve sokmayabilir. Ancak eşinden çocukları bulunur da bu sebeple birden fazla hizmetçiye ihtiyaç duyulursa, o zaman birden fazla hizmetçinin nafakasını vermekten sorumlu olur.
Koca, hizmetçinin göreceği işleri kendisinin bizzat göreceğini ya da kendi hizmetçisine gördüreceğini söyleyerek kadının hizmetçisinin nafakasını vermekten kaçınamaz. Kadın buna razı olursa o başka.
-128-
f 1
i
:
ı J
KADlN
Hizmetçiye verilecek nafaka ona yetecek kadar olmalıdır. Verilecek elbise ise örf ve adetlere uygun olarak giyimine yetecek miktarda olmalıdır. Mevsime, yaşanan yere ve zamana göre elbisede değişiklikler olur.
d-Kadına Bir Munise, Bir Arkadaş Te'mini
Kadın büyük bir evde tek başına oturmaktan sıkılır ve korkarsa, kocanın ona bir arkadaş te 'min etmesi gerekir.
Eğer sıkılıp korkmayacağı biliniyorsa, iyi komşular arasında, küçük bir evde yaşayan eş için bir munise, yani ona can yoldaşı olacak bir arkadaş te'mini gerekmez.
e-Sütçocuğunun Emzirilmesi
~~LS~~~~ '1)7 ~:;. ~(~1}1) ~ / ;;; ;. .'<> > / .Jo " c> "/ / j./ "' ,. ;;; ::;; ) o "' ; /"'
) ~ j! .u~} _,_..JI ~) ~w )1 r-7 ı:ır .)1)r ~i i: ~ ~ o > tr ~ o~; 'ı/"~ ~ 1 .ı, • ; o ~ o > ; >~ o
~ 4------) 1L.r....o.; ......_L:l0 1 ~ J.r---1~ ~~
~ .. -~-_J~ ~};;. '1) G._.J~ ~~1) ~w.;
uAnalar çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu, emzirme süresini tamamlamak isteyenler içindir. Analann beslenmesi ve giyimi, çocuk kendinden olan babanın borcudur. İnsan ancak gücünün ye ttiğinden sorumlu tutulur. N e ana çocuğu yüzünden, ne de çocuk kendinden olan baba, çocuğu yüzünden sıkıntı çekmelidir."1
Annenin çocuğunu emzirmesi dini bakımdan kendine vacib olmak-
1.Bakara,233.
la birlikte, hukuki bakımdan buna zorlanamaz. ancak baba fakir olur da süt anne tutmaya gücü yetmez veya sütanne bulamaz yahut çocuk başkasının memesini almazsa, kadın çocuğunu emzirmeye zorlanabilir. (Nafakat, m. 439.)
Anne, sütannenin kendi yanında bulunmasını arzu ettiği halde sütanne bunu kabUl etmezse, baba daima annenin yanında bulunacak sütanne bulmaya mecburdur (Nafakat, m. 442)
Kadın kendi çocuğunu emzirmesinden dolayı kocasından ücret alamaz. Fakat boşanarak kocasından ayrılmış bir kadın kendi çocuğunu emzirmek için ücret alabilir. (N af akat, m. 445 ve 451). Bu durumda anne, başkasının isteyeceği ücret ile ya da ücretsiz olarak çocuğunu emzireceğini söylerse, çocuk sütanneye verilmez.
f-İddet Nafakası Boşanmış olan veya kocasında
bulunan hadımlık ve güçsüzlük gibi bir rahatsızlıktan dolayı mahkeme tarafından ayrılmalarına karar verilmiş bulunan bir kadının eski kocasıyla alakasının tamamen kesilmesi için belli bir süre beklernesi gerekir ki, bu müddete iddet müddeti denir. Hamile ise çocuk doğuncaya kadar, adet görüyorsa üç kere adet görüp temizleninceye kadar, adet görmüyorsa üç ay bekler. Bu süre içinde eski kocasına ait evin bir bölümünde oturması, yiyecek ve giyeceğinin onun tarafından karşılanması gerekir.
-129-
KUR' AN MESAll İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
g-Çocuk Bakımı (Hidane Hakkı)
Hidane, çocuğun, ehliyetli biri tarafından belli bir süre için alıkonulup yetiştirilmesi demektir. Çocuğun yetiştirilmesi dinen anneye aittir. Ancak anne huküken bununla sorumlu tutulamaz. Fakat çocuğun bakımını üstlenecek başka bir kimse yoksa, o zaman anne çocuğa bakmaya mecbur tutulur.
Anne boşanıp ayrıldıktan sonra hidane için babadan ücret taleb edebilir (Nafakat, m. 453). Çocuğun bakılacağı evin kirası babaya aittir. Baba yoksa bunu en yakın akrabası ödür. Fakat annenin kendi meskeni bulunur da çocuğa orada bakmak mümkün olursa, ayrıca kira taleb edemez (Nafakat, m. 460).
Çocuk için ödenecek nafaka, babanın maddi gücüne ve çocuğun yaşına göre değişir. Babanın eli darda değilse, çocukların nafakalannda genişlik göstermesi gerekir. Hakim, nafakayı uygun gördüğü miktarda artırır (Nafakat, m. 458). Çocuk için takdir edilen nafaka anneye verilir. Annenin nafakayı ço-cuğa harcamadığı tesbit edilirse, ya nafaka güvenilir bir kişiye verilerek annenin ondan sabah akşam azar azar alması te'm1n edilir veya nafakayı harcama vazifesi annenin dışında birine verilir (Nafakat, m. 461-462).
Anne bir yabancıyla evlenince çocuğa bakma hakkını kaybeder. Çünkü bu durumda çocuk aşağılanıp huzursuz edilebilir. Fakat anne, çocuğun yakınlanndan olan bir şahısla
mesela amcasıyla evlenmişse bu hak düşmez. Anne yabancı biriyle evlendiği halde bu kişi çocuğun bakımını kabUl ederse, onu annesinden almak caiz olmaz. Çok kere bir üvey baba, kansının hatırı ve Allah nzası için bir çocuğa akrabasından daha iyi bakabilir.
Bir kimse çocuğunu alıp başka bir yere götürmek isterse, anne buna mani' olabilir. Çünkü çocuğu terbiye etme hakkı çiğnenmiş olur.
Erkek çocuklar kendi işlerini yapabilecek bir çağa gelinceye kadar bakımını üstlenen kadının (hiidinesinin) yanında bulunur; ondan sonra vellsine tesllm edilirler. Bu müddet yedi, sekiz veya dokuz yaşını tamamlayıncaya kadardır. Uygulamada yedi yaş esas alınmıştır. Erkek çocuklar bu yaştan sonra bir erkek gibi yetişmeye, ilim ve san'at öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu konuda babalan ve dedeleri daha ehildir.
Kız çocukları ise adet görmeye veya bulfiğ çağına yaklaşmaya yani erkeklerin ilgisini çekmeye (müştehad olmaya) başlayıncaya kadar analannın yanında kalırlar. B undan sonra babalannın ve dedelerinin korumasına daha çok ihtiyaç duyacaklanndan, annelerinden geri alınırlar.
Anne, bakım hakkı sona ermiş olan çocuğu istediği zaman gidip görebilir; kendisi bundan men 'edilemez.
h-Çocukların Nafakaları
Kız olsun, erkek olsun, çocukların nafakalarını te'ın1n etmek babanı görevidir. Annenin ve diğer
-130-
L
KADIN
akrabanın bu konuda bir sorumluluğu yoktur.
Baba, çocuklarına bir türlü nafaka vermez ya da gaib olursa, hakim, baba üzerine nafaka takdirinde bulunarak borçlanmak suretiyle çocukların geçimini te'mln etmesini anneye emreder. Sonra anne bu borcu çocukların babasından alır. Anne borç alınayıp da harcamayı kendi malından yapmışsa, bunu bilahare kocasından taleb edip alabilir. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevini babanın babası üstlenir.
Baba, ayrıca serveti olmayan küçük çocuklarını çalışıp kazanacaklan çağa gelinceye kadar bakmaya mecbfirdur. Daha sonra onu durumuna uygun bir san'ata koyar yahut ücretle çalıştıı-ıp kazancım kendisine harcar. Noksan kalırsa, kendi malından tamamlar. Artan bir şey olursa onu çocuk naınına saklar. eğer çocuğun babası israfçı biri ise, bu fazla kısım, hakim tarafından
güvenilir bir kişiye teslim edilir. Çocuğun babası veya anası fakir olur da bu fazla kısma muhtac olurlarsa onu kendilerine harcayabilirler.
Çocuklar için takdir edilecek nafakalar, onların yaşıanna ve babalarının servetine uygun, yeterli miktarda olmalıdır. Babaları orta halli ise çocuklar için birer hizmetçi, yetmediği takdirde ikişer hizmetçi de tutulur.
i-Büyük Evladın Nafakası Bulfiğa ermiş olan erkek evla
dın nafakası babay~ lazım gelmez;
kendilerinin çalışıp karşılaması gerekir.
Mevki sahibi ve soylu bulunan kimselerin oğlu olduğu için bir yerde işçilik yapamayacak durumda olanlar kazançtan aciz sayılırlar. Bunların mallan yoksa ve mahkemeye müracaat ederlerse nafakalannı hakim takdir eder. Babalan "Biz bunların geçimini sağlanz" diyemezler.
Kız evladın kendine yetecek malı yok ve evli de değilse, nafakası babasına aittir. ister bakire olsun, isterse iddetini tamamlamış dul olsun, müsavldir.
Evladın tahsil masraflan babaya aittir.
Büyük evladın gelirleri ve kazançları kendilerine yeterli olmaz ve çalışıp kazanamayacak durumda bulunurlarsa, noksan kalan bölümünü babanın tamamlaması gerekir.
B-Erkeklerin Diğer Görev-leri
Erkekler hem çevre güvenliğinin sağlanmasından, hem de akrabadan birinin hata yoluyla işlediği cinayetin diyetini ödemekten sorumlu tutulurlar.
I-Çevre Güvenliğinin Sağlanması
Bir mahallede, bir köyde, bir kervansarayda veya bir şahsın mülkünde, meskeninde yahut beldeye
. ses işitilecek derecede yakın olup, kimsenin mülkünde bulunmayan boş bir mahalde faili mechul bir cinayet işlendiği takdirde o yerin halkı, ya suçluyu bulurlar veya özel olarak
-131-
KUR' AN MESAIT İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
yapılan muhakeme sonucu ölünün kan bedelini ödemek zorunda bırakılırlar. Burada uygulanan muhakeme usUlüne kasô,me denir.
Kasame kısaca şöyle yapılır: Mesela bir köyde, kimsenin
mülkü olmayan bir mahalde öldürülmüş bir insan cesedi bulunur ve ölünün velisi "Onu siz öldürdünüz" diyerek hakim huzfuunda köy halkı aleyhinde dava açıp kasame talebinde bulunursa, hakim köylülere iddia karşısında ne diyeceklerini sorar. köylüler iddiayı reddederlerse ölünün velisi köyün erkeklerinden elli kişiyi seçerek hakime gösterir. Hakim bunlardan her birine yemin teklif eder. Bunlar da ölüyü kendilerinin öldürmediğine ve katilini bilmediklerine dair yemin ederler. Eğer hepsi böyle yemin ederlerse, o köyün ergenlik çağına girmiş bütün erkeklerine ölünün diyeti pay edilir. Bu hususta oranın zenginleriyle fakirleri arasında bir fark yoktur. Bu diyetin ödenmesine mevcutsa akİleler de iştirak ederler. Bu diyet, ölünün yakınlarına üç yıl içinde ödenir.
İçlerinden yemin etmekten kaçınanlar olursa, hakim bakar, eğer ölünün velisi kısası gerektiren bir iddiada bulunmuşsa, bu kişiler yemin edinceye ve o şahsı öldürdüklerini i 'tiriif edinceye kadar hapsediliri er. Fakat ölünün velisi diyet cezası verilmesini gerektiren bir itidiada bulunmuşsa, o takdirde yemin etmekten kaçınan kim ise, bütün diyetonların ilkilesine ödettirilir.
biri, katilin kim olduğunu bilirse, yemin ederken "Onu ben öldürmedim; falandan başka katilini de bilmem" diye yemin eder.
Kadınlar, bulundukları köy veya mahallenin korunmasından sorumlu tutulmadıkları için, kendi mülkleri dışında bulunan bir ölüden dolayı kasarneye ve diyete dahil edilmezler.
2-Akileye Katılma, Diyet Ödemekten Sorumlu Tutolma
Hata yoluyla meydana gelen cinayetlerden dolayı ödenmesi gereken diyeti üstlenerek ödemek zorunda olan kimselere akile denir. Akile, aynı kuruma bağlı yahut aynı iş kolunda çalışan kimseler ya da suçlunun erkek akrabasıdır.
Kişinin mensı1b olduğu aşiret, kavim ve kabile, kendi bireylerinden birisinin yaptığ cinayetten icab eden diyeti suçlu ile birlikte aralarında bölüşerek öder. Ödemeye kabllenin akil-baliğ ve hür olan erkekler katılırlar. Bu uygulama, kabile mensı1blannın birbirini koruyup kollamasına ve hatalı davranışlarda bulunanların diğerleri tarafından uyarılmasına sebep olur. Kadınların uyarılan çoğu kere dikkate alınmadığından, onlar bu konuda sorumlu tutulmamış ve diyeti ödeyecekler arasına alınmamışlardır.
II-Erkeklerin Kadınlara Karşı Hakları
A-Aile Reisliği Erkek, üstlendiği bu kadar so
rumluğa karşılık, aile reisliği makamına oturur. Kadının temel görevi Kendine yemin teklif olunan
-132-
-- __ _____......;ı
ı 1
ı
1
KADlN
ise kocasına boyun eğmek ve kendisini daima onun meşru' arzularına cevap verecek şekilde hazır bulundurmaktır. Kadın, aile sırlarını kimseye açınarnalı, kocasına bağlı kalarak iffetini ve namusunu koruınalıdır.
Kadın, kocanın şartlara uygun olarak kendisine tahsis ettiği evde ikilmete ve onun ınüsaadesi olmadan dışarı çıkınanıaya ıhecbfudur. Fakat kocasının ınüsaadesi olmasa dahi başkasından olan alacağını gidip alabilir. Yanında ınahreıni bulunmak şartıyla farz olan hac ibadetini yapmak için yolculuğa çıkabilir.
B-Miras Kadınlara karşı önemli ölçüde
ınall sorumluluk üstlenen ve onları korumakla görevlendirilen erkeklerin ınall yönden onlardan iyi durumda olmaları İlahi adalet gereğidir.
Nisa suresinin 11 'inci ayetinde şöyle buyurulınaktadır:
~ ~ ?~ ;.s~':ljf ~ ~UI ~; ~ G Gif~U c~ı ~~:c_; J 0bJ \.J:: ~i\1!
" "' -' ,..
~ ... .ı,~l 4-U ~'~IJ :::J\5' J~JC~) "Allah Tetila, size evladınız
hakkında erkek için iki kız payı vermenizi emreder. Mfrasçılar kız olup, ikiden fazla olurlarsa terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer kız tek ise mfrasın yarısını alır."
Erkeğin üstlendiği sorumluluklar göz önüne alınacak olursa, kız kardeşinin iki katı miras alınasının zorunlu olduğu ortaya çıkar. Bunların bazıları şöyledir:
a-Erkek evlendiği zaman me-
hir verir; kız kardeş ise ınehir alır. Mesela baba geriye üç ev ile üç yüz milyon lira miras bırakmış olsa, iki ev ile iki yüz milyon lira erkek kardeşe, bir ev ile yüz milyon lira da kız kardeşe kalır. Erkek ev leneceği eşine elli milyon ınehir verecek olsa, geriye yüz elli milyon lirası karacaktır. Kız da kocasından elli milyon ınehir alsa onun parası da yüz elli milyona çıkacak, böylece paraları eşitlenmiş olacaktır.
Erkek, karısının oturması için iki evden birini tahsis edecek, kız kardeş ise kocasının donatacağı evde ikaınet edecektir. Böylece hem erkek, hem de kız kardeşin elinde kiraya verilecek birer evleri bulunacaktır. Bu bakımdan da eşit duruma gelmiş olacaklardır. Tabii ki bu örnek her durumda geçerli olmaz ama, konu hakkında ınukayese imkanı verir.
b-Erkek, eşine ve çocuklarına karşı üstlendiği görevi yerine getirirken içi rahat olur. Çünkü kendisinin daha çok miras payı alınış olması, ona sorumluluklarını hatırlatacaktır. Eşine ve çocuklarına karşı harcamada bulunamayan bir erkek, onlar karşısında küçük düşer ve aile reisliğiıııi gereği gibi yapamaz. bu durum aile huzurunu temelinden etkiler. Kadının zengin, kocanın fakir olduğu ailelerde huzursuzluğun olduğu, çocukların iyi yetişemediği, kadının da mutsuz olduğu daima müşahede olunmaktadır. Erkeğin maddi durumunun karısından iyi olması, karısının mutluluğu için de lüzumludur.
-133-
L____ ------
KUR' AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
c-Erkek, kadın akrabasına karşı üstlendiği maddi görev leri yerine getirirken içi rahat olur ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Kasame ve akile ile ilgili bölümlerde kadınların bunlardan sorumlu tutulmadıklarını gördük. Buna göre erkek yanlışlıkla bir adam öldürecek olsa, kız kardeşi onun diyet borcuna katkıda bulunmayacak ama kız kardeş aynı cinayeti işlerse erkek diy.eti ödemekten sorumlu tutulacaktır. Insanlar bu gibi sorumluluklara karşılıksız olarak girerlerse, kendilerinin sömürülmüş olduğu duygusuna kapılabilirler. Ama erkek ml'rastan daha çok pay aldığını düşününce rahatlar. Nitekim anabir kardeşler ikileden sayılmadıkları için, bunlara düşen ml'rasta kadın ile erkek eşit tutulmuşlardır.
)lti~) ir,:.ı lt il~~!;~~ ::ı~S::ıl) ... t • y ~<--i ·' ' • '"-> y • ( '.: . ı' 'ı <"ı:: ~ • YI u-'? i 1_,.;\.5" .:ıp u' ..Wl~ -l.>) ~ .::..>-
,.- .-:::"' "'
~ ... ~w~~-~~;~~1 " ... Eğer mfras bırakan erkek
veya kadın kelale ise (yani çocuğu ve babası yoksa) ve kendisinin (anabir) bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, bunlardan her birinin payı, altıda birdir. Eğer bu kardeşler birden fazla iseler mirasın üçte birinde ortaktırlar ... "1
Yani mirasın üçte birini anabir kız kardeş ile anabir erkek kardeş eşit olarak paylaşırlar.
d-Miras yoluyla servetierin büsbütün parçalanması önlenmiş ve kadının ınensub olduğu ailenin gücü
1.Nisa, 12.
nisbeten korunmuş olur. Evlilik kan ile koca arasında
yapılan bir sözleşme ile doğan ve eşierin karşılıklı olarak birbirlerinden yararlanmalarını meşrUlaştıran bir kurumdur. Bu sebeple kadın ev le ndi diye akrabası ile ilişkisini kesmiş olamaz. O, kendi ailesinin adı ile anılır. Bugün olduğu gibi kocasının soyadını taşıması sözkonusu değildir; güçlü aile bağlarının devam etmesi gerekir. Kadının ailesinin güçlü olması onun için bir çeşit güvence oluşturur.
Kocasından ayrıldığı zaman sığınacağı yer, kendi erkek akrabasının yanıdır. Bir an için erkek kardeşiyle mirası yarı yarıya paylaştığı varsayılırsa, bu, ailesiyle kend~ arasında bir engel oluşturur. Ama Islam hukukuna göre erkek kardeşi kendisinin iki katı miras alınış olacağından, kız kardeş oraya sığınırken rahat olur. Onun erkek akrabası da aynı rahatlığı duyar ve aynı zamanda kendilerini bu konuda gört;vli hisse-derler. ·
e-Erkek, babanın soyunu, kız da kocasının soyunu devam ettirir. Bir çok baba, servetinin kendi soyunu devam ettirecek olanlara kalmasım arzu eder ama kızını büsbütün mahrum bırakmak da istemez. Bu yüzden malların çeşitli yollarla erkek eviada verildiği ve kız evlattan kaçırıldığı sıkça görülür. Ml'rasın iki pay erkeğe, bir pay da kıza verilmesi, insanların bu duygularını da tatmin edeceğinden, ikili-birli taksim, mirasın kaçırıtmasına ve bu sebeple mey-dana gelecek düşmanlıklara fırsat
-134-
----~ ----~~~-----
KADlN
vermeyecek, bütün tarafları tatmill edecektir.
Kadınların Şahidliği
;Jô~c ~~!::r:0'~ IJ~ı) ... )> 0-- 'w~~:::.--: ~Gl~ı) ~~ ~~ Gh
4'.G.1~i ~_j 4:.G.(f . .,;...; ::ıı ~ı~ı , , " "'
A j, ,o> o
"1.: .•• <.Sf-':>'1
a(Borç yazdınrken) erkeklerinizden iki şfihid tutun. Eğer iki erkek yoksa, şahidierden bir erkekle iki kadın da olur. Kadınlardan biri unutacak olursa, öteki hatırlatır."1
Bilindiği gibi, kadınlarla erkeklerin ilgileri, dikkatleri ve olaylara yaklaşımları birbirinden farklıdır. B u farklılık, onların yaratılışlanndan kaynaklanır. Mesela nikah merasiminde bulunan erkek, eşierin ağızlarından çıkan sözlere dikkat ettiği halde, kadın, giydikleri kıyafetlere, güzellik ve yakışıklılıklarına, gelinin ve damadın birbirlerinin ayağına basıp basmadıklarına dikkat eder. Nikah konusunda bir şahidlik yapmak gerektiği zaman kadının ilgisini çeken şeylerin bir değeri olmaz.
Kadın, yolda dövüşen iki kişiyi görse, büyük bir heyecanla kendisini koruma kaygısına düşer. DövüşenIerin ellerinde bıçak ve tabancalar görecek olsa, o zaman dikkatini büsbütün kaybeder. Dövüşenlerle onları ayırmaya çalışanları birbirine karıştırarak araya giren kişinin suçlu olduğuna dair şahidlik bile yapabilir.
Ayrıca bazı kimseler, kadınla-
1 .Bakara, 282.
rm duygusallıklarından veya güçsüzlüklerinden yararlanarak onları etkileri altına alıp, yanlış ifade vermelerine sebep olabilirler. Şüphesiz erkekler kadar kişiliği gelişmiş olan, korkmadan ve kimsenin etkisi altında kalmadan şahidlik yapabilecek kadınlar da vardır. Ancak bunlar düşük oranda olduklarından, kadınların şahidliği daima şüphe doğurur. Bir olayla ilgili olarak iki kadın şahid, birbirini destekler mahiyette şahidlikte bulununca bu şüphe giderilmiş olur.
Had ve kısas cezalan ferdiere uygulanan en ağır cezalardır. Hırsızlık sebebiyle birinin elinin kesilmesine veya kısas yoluyla bir başkasının öldürülmesine karar verilmesi önemli bir olaydır. Bir yanılmanın olduğu infazdan sonra anlaşıldığı takdirde, geri dönülmesi mümkün olmayan bir iş yapılış olur. Bu bakımdan herhangi bir şüphe ortaya çıkarsa, bu cezalar düşer ve sanık, durumuna uygun daha hafif bir cezaya çarptırılabilir. Kadınların şahidliği
ile had ve kısas cezası veıilmez. Çünkü yukarıda belirtildiği gibi kadınların şahidliğinde daima şüphe ile bakılaeka yönler bulunabilir. Had ve kısas cezalarının doğabilecek şüphe
lerle düşürülmesi, yargılamada esastır. Şüphe ile düşen bir ceza şüpheli birdelll ile sabit olmaz. Bunun böyle olması, cezanın düşmesini kolaylaştırmak ve insanları bu ağır cezalara çarptırmamak içindir.
Had ve kısas davalan dışındaki davalarda iki erkek veya bir erkekle iki kadın şahidin bulunması yeterli
-135-
KUR' AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGisi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
görülmüştür. Bazı konularda yalnız kadınların şahidliği de yeterli sayılmıştır.
Sadece Kadınların Şahidliği Erkeklerin bilemeyecekleri
konularda yalnız kadınların şahidliği kabUl edilir. Bu konuları şöylece sıralayabiliriz:
I-Çocuğun diri olarak doğduğuna şahidlik: Bir kadın, "Çocuk diri olarak doğdu; sesi çıktı ve hareket etti. Sonra da öldü" diye şahidlikte bulunsa; buna dayanılarak o çocuk yıkanıp kefenlenir ve üzerine cenaze namazı kılınır. Çocukla ilgili neseb ve miras işlemleri konusunda da bu şahidlik geçerli olur.
2-Kadınların, erkekler tarafından bakilamayacak organlarında bulunan kusurlar hususunda yalnız kadınların ihbar ve şahidlikleri kabul edilir.
3-Kadın hamamlarında meydana gelen adam öldürme olaylarında yalnız kadınların şahidliği ile suçluya diyet ödeme cezası verilir ama kısas cezası verilemez.
Şahidlik konusunda kadınlar ka yırılmışlardır.
Şahidlik zor bir iştir. Şahidin görerek bildiği şeyi hakimin huzurunda ve tarafların karşısında ifade etmesi gerekir. Şahid, olayı veya delillerini bizzat görüp müşahede etmiş olmalı ve mahkemede ifade verinceye kadar belleğinde tutmalıdır. Şahidliğin mahkemede kabUl edilebilmesi için şahidierin güvenilir olması çok önemlidir. Aleyhinde şahidlikte bulunulan kiş haksız çıkma-
mak için şahidieri itharndan çekinmeyebilir. Onlar hakkında olur olmaz şeyler söyleyip onurlarını kırabilir. Kadınların hassas yapıları bu gibi şeylere karşı çabuk rencide olur. Dikkat edilirse, erkekler dahi şahidlik görevinden kaçmaya çalışırlar.
Bir erkek yerine iki kadın şahidin getirilmesinin şart koşulmuş olması, tabii olarak onların mahkeme kapılarında sıkıntıya düşmelerini engellemiş ve kadınlık onurlarını rencide edilmemesi hususunda ellerine önemli bir imkan vermiştir. Bu sebeple, şahidlik konusunda kadınların kayırıldığı söylenebilir.
Dörde Kadar Kadınla Evlenme
Dörde kadar kadınla evlenme, erkekler için verilmiş bir ruhsat, kadınların ve toplumun bazı ihtiyaçlarını gidermek için de bir fırsattır.
Nisa süresinin 3 'üncü ayetinde şöyle buyurulmuştur:
L. ı ) "\j ~ G...Jı . ı t ":~ \rı o ~ o. • ::ı ı ~ :ı.. ~ <..>" -~~ ~<)'}7
;.~"•:- ::ı~ ~t_~~) ~) ~ :Uı Cr: ;J:Jy\1 J~1 ~1 J.;J:.;~ı ::...s::..t. (. )1 ;~~ıjJ ı)_..W \rı
~J.ı);s \11 ((Eğer yetfm kızların hakla
rını gözetmekten korkarsanız, sizin için heliii olan kadınlardan ikişer, üçer veya dörder olmak üzere nikiih ediniz. Eğer adil davranamayacağınızdan korkarsanız, artık bir eş ile veya malik olduğunuz etiriye ile yetininiz. Bu, adaletten sapmamanız için daha elverişlidir."
- 136-
f
L
KADlN
1-Çok Evlilik, Erkeğin Değerini Artırır
Erkeklerin kadınlara karşı sorumluluklarının ne kadar çok olduğunu yukarıda gördük. Buna karşılık kadınların vazifesi, kocalarının meşru' isteklerini yerine getirebilmek için kendilerini hazır bulundurmaktan ibarettir. Bir çok kadının bu konuda cimrilik ettiği, kocasının arzusuna karşılık vermekte tembel davrandığı görülür. Kadının kocasına güzel görünmeye çalışması ve en güzel elbiselerini kocasının karşısında giymesi gerekirken, bunun tam tersinin yapıldığı gözlemlenmektedir. Erkek, karısını güzel görmek isterse, onunla birlikte misatirliğe gitmesi veya eve karısının misafirlerinin gelmesini beklernesi gerekmektedir. Bu durum, erkeğin evi ile bağlarını zayıflatmakta ve onu evinden uzaklaştırmaktadır. Birden fazla evliliğin caiz olması halinde böyle bir problem olmayacaktır.
Eğer erkeğin bir karısı varsa, ikinci kadınla evlenmemesi için birinci kadın kocasına karşı elinden gelen ilgiyi gösterecek, ona karşı süslenecek ve en güzel elbiselerini onun karşısında giyinecektir.
Erkeğin birden fazla karısı olduğu zaman da her bir karısı, kocasının ilgisini çekebilmek için elinden geleni yapacaktır. Böylece aile hayatına bir canlılık, bir heyecan gelecektir. Bu sebeple Sulidi Arabistan gibi, birden fazla evliliğin yaygın olduğu yerlerde kadınlar böyle konularda çok duyarlıdırlar.
2-Çok Evlilik Kadının da Değerini Artırır
İki kadınla evlenme sözkonusu olduğunda, erkeğin sorumluluğu iki katına çıktığı halde, kadının sorumluluğu yarı yarıya azalmaktadır. Çünkü bu durumda erkek, birinci karısına karşı sorumluluklarını tam olarak yerine getirmek zorunda olduğu gibi, ikinci karısına karşı sorumluluklarını da tam olarak yerine getirmek zorunda olacaktır. Onun için de ayrı bir ev açacak, onun da nafakasını karşılayacaktır. Ayrıca
zamanını ikiye ayırarak her birinin yanında eşit sürelerle geceleyecektir. Kadının kendisini kocası için hazır tutması gereken zaman da yarı yarıya düşecektir. Kadın, eline geçirdiği bu fırsatı iyi kullanırsa, boş zamanlarında bilgi ve becerisini geliştirebileceği gibi, toplumda önemli sosyal faaliyetlerde de bulunabilir. Bugün iyi yetişmiş bir çok kadının evlendikten sonra bilgi ve becerisini kaybettini, evlilik hayatının ona yükIediği görevlerden dolayı düşlediği sosyal ve ilmi hizmetleri yapamadığını görmekteyiz.
Bir kadının dul veya b3kire olarak hayatını sürdürmesi ve başkalannın rahatsız edici tavırlanyla muhatab olmaktansa, bir erkeğin nikahı altında bulunması her zaman arzu edilen bir durumdur. Haklan korunduğuna göre, ikinci, üçüncü veya dördüncü eş olması durumu değiştirmeyecektiL İstanbul Müftülüğü 'ne telefon eden bir kadın, kız kardeşine ait bir soru sormak istedi ve "Maalesef bir beyin ikinci eşi olarak yaşı-
-137-
KUR''AN MESATI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15
yor." ifadesin_i ~ullandı. Kon.~ş:?a.~ sından kendisının de dul ve kulturlu bir hanım olduğu anlaşılıyordu. Dedim ki: "Hanımefendi! Soracağım soruya dürüstçe cevap vermenizi bekliyorum. "Bir bey size gelse ve dese ki: "Benim üç tane eşim var, sizi dördüncü eş olarak almak istiyorum." cevabınız ne olur? Dedi ki: "Ne demek beyefendil Kötü bir eş, iyi bir evliittan iyidir." Dedim ki: "Peki öyleyse neden kız kardeşinizin ikinci eş olmasım hoş karşılamıyorsunuz!?" Dedi ki: "Bu, tamamen toplumun değerlendirmesinin bir yansımasıdır."
Müslüman toplumlar, zinanın ve zinaya götürecek davranışların yasak olduğu toplumlardır. Erkekler nikah dışında bir yolla kadınlardan yararlanamazlar. Toplumlarda kadın-erkek sayısı birbirine yakındır. 1999 Türkiye'sinde kadın sayısı, erkek sayısından azdır. Yapılan son sayımda kadın nüfUsu% 47'den biraz fazla çıkmıştır. Demek ki bugün Türkiye' de erkekler evlilik dışı
yolları bırakıp evlenecek olsalar açığı kapamak için bazı kimselerin başka ülkelerden kadınlarla evlenmesi gerekecektir. B u da kadınların değerini çok yükseltecektir. Bazı erkeklerin de birden fazla kadınla evlendiği düşünülürse, o zaman kadınların ne kadar değerli hiile geleceğini düşünmek icab eder.
Ayrıca erkekler, başka kadınların vücutlarını göremeyecekleri için kendi eşierini dünyanın en güzel kadını kabUl edebileceklerdir. Ama bugün çeşitli yarışmalada seçilen
güzel vücutlu kadınlar alabildiğine teşhir edildiği için, kendi kansını onlarla kıyaslayan nice erkekler başka kadınlara yönelmekte ve bu yüzden nice aile mutsuz olmaktadır.
3-Çok Evlilik Topluma Yarar Sağlar
İnsanlar zor elde ettikleri ihtiyaçlarına çok değer verirler. Ekmeğe ve elbiseye altından daha çok ihtiyaç duyarız ama kolay elde edilmeleri sebebiyle onlara altın kadar değer vermeyiz. Erkekler kadınlara ekmek ve elbise gibi ihtiyaç duyduklan halde, İslamiyet onları altından daha değerli hale sokmuştur. bu sebeple müslümanlığın egemen olduğu hiç bir toplumda kadın horlanamaz, aşağılanamaz; erkeklerin zevk aleti, vitrinierin mankeni ve ·malların reklamında kenar süsü haline getirilemez. Kadınların ucuz işçi olarak kullanılması, kimsesiz ve sahipsiz kalması ile sözkonusu bile olamaz.
İslam toplumunda kadınların tam bir saltanat sürdükleri bile söylenebilir. Çok evlilik ise bir taraftan onların değerini artırırken, diğer taraftan erkeklere zulmetınelerini engeller. Çok evliliğin zulmü nasıl engellediği evvelce anlatıldı.
Erkeklerin onlara mehir vermek ve nafakalannı te'm1n etmek zorunda olmaları ev li kadınların bir iş yerinde çalışarak bazı kimseler tarafından rahatsız edilmelerine imkan vermeyecektir. Evinin hanımı olarak kalacakları için kendi sosyal seviyesinde olup, evli olmayan bir kadına ni s betle bir saltanat içinde olacaklardır.
-138-
KADIN
Zinanın ve zinaya götüren yolların yasak olması sebebiyle hiç bir kadın kocasız kalmayacak, birden fazla kadınla evliliğin caiz olması sebebiyle erkeklerin gözünde kadınların değeri artacaktır. Boşamanın
çok kolay olmasına rağmen, müslüman erkekler, karılarını kolay kolay boşayamayacaklardır. Çünkü karısını boşayan bir erkeğin bir başka kadını bulup evlenmesi kolay olmadığı halde, kocasından ayrılan kadın, kendisiyle evlenmek isteyen bir çok erkek bulacaktır. dumu böyle olduğu için bir ayetle iddet bitmeden nikah kıyılması yasaklanmıştır:
:W\*~~~;,~~c~'>')t ) ~ JJY; _ _, ;J-01 :lıı ~~ .ı.~t ~ ;. ~~:s-r:, t
'J 1 "u J;:.. st;; ı);; ::ı ı ~ı ~~ ~ J~ıy; 'J ~ ı_;:e-ı) ~-t~~~~~ ~? ç:.l.C.ıı E~ ı_;.;;.
~ ... c~ J~'.(;_tj ~t ,_,; (. ~ :Jıı ~t "İddet meklemekte olan
kadınlara evlenme isteğinizi çıtlatmanızda veya onu içinizde saklamanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki, nasıl olsa bunu onlara söyleyeceksiniz. Ama meşru {sözler söylemeniz dışında sakın birbirinize gizlice söz vermeyin.
Farz olan bekleme süresi dolmadan da nikah kıymaya kalkışmayın ... "1
Bu sebeple İslam hukukunda boşanma tamamen erkek aleyhinde bir işlem olarak değerlendirilmiştir.
Kadınlar çalışma ihtiyacında olmayacakları için, iş sahaları daha çok erkeklere kalacak ve işsizlik büyük ölçüde azalacaktır.
Erkeklerin arzularının gayr-i meşru bir biçimde tatınln edilmesi ve kadınların istismar edilmesiyle toplumda ortaya çıkan eğlence
sektörüne ne büyük servetierin harcandığını, insanların bu hususta zamanlarını nasıl israf ettiklerini düşünürsek eğlence sektörüne ihtiyaç olmayan toplumlarda zaman ve imkanların iyi ve faydalı biçimde kullanılması sonucu toplumun yaralannın daha kolay sarılacağı ortaya çıkar.
Yazılı basında, kadının istismar edildiği sayfalar iptal olunca, kağıt israfının büyük ölçüde düştüğü görülecek; bu istismarın radyo, televizyon ve sineniada önlenmesi ile bunun için· harcanan zaman ve imkanların faydalı bir biçimde değerlendirilmesi mümkün olacaktır.
1.Bakara, 235.
-139-