kur'an'da ŞÜkÜr ka vrami -...
TRANSCRIPT
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KA VRAMI
Dr. Durak Pusmaz*
Şükür; iyiliği bilip yaymak', iyiliği anıp sahibini övmek, iyiliğe karşı söz ve dav
ranışlarla minnettarlık göstermek, iyiliği iyilikle .anmak gibi anlarnlara gelir2•
Hamd de övmek anlarnındadır. Ancak hamd; bir nimet karşılığında olabileceği gi
bi, nimet karşılığında olmaksızın da olur. Mesela Allah'a; vermiş olduğu nimetlerin
den dolayı şükrederiz. Nimet verse de vermese de her halükarda hamdederiz. Buna
göre hamd daha geneldir. Şükür ise daha husus! bir anlam ifadeeder3.
Bir de hamd, sadece dil ile olur. Şükür ise dil ile olduğu gibi, kalp ve azalarla da
olur. Bu bakımdan dahamddaha husus!, şükür ise daha umum1 bir anlam ifade eder.
I- Şükrün Nevileri
Biraz önce ifade ettiklerimizden şükrün üç nevi olduğu ortaya çıkar. Şükür dil ile
olur, kalp ile olur ve diğer azalarla olur. Buna "amel ile olan şükür" diye bir dördün
cüsünü eklememiz de mümkündür. Şimdi sırasıyla bunları biraz izah edelim:
a- Dil ile Şükür
Dil ile olan şükür; nimeti vereni dil ile övmek ve nimeti anmaktır. Nitekim
Kur'an-ı Kerim'de: "Rabbinin nimetini elinden geldiğince anlat" buyrulur4. Pey
gamber Efendinıiz'de: "et-Tehaddüsü bi ni'meti'lHihi şükrün ve terkühii küfrün" Al
lah' ın nimetini söylemek şükür, söylememek ise nankörlüktür" buyurmuştur5 .
* Haseki Eğitim Merkezi Müdürü. bk. lbn Manzur, Liswzü'l-Arab, VI, 92.
2 Muhammed SaHibi Şükrü: "Görülen nimet ve ihsanın kadr u kıymetini bilip sena ve dua ile neşretmek" şeklinde tarif ettikten sonra şöyle devam eder: "Şükür; veeiiib-i atiyeye riayetle meşruttur:
Mü n' ı m ve muhsine karşı h uz il' ve ibtihal göstermek, Mahabbetle sena ve dua edip görülen nimeti ikrar ve işaa eylemek, Mün'ımın verdiği nimeti hoşlanmadığı surette sarf ve isti'malden çekinmektir."
3 b k. Ib n Cüzey, Kitabü 't-Teslzi/, Kahire, L~ .• I, 3 I. 4 Duha Silresi: 93/1 I. 5 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 278, 375.
65
DIY ANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SA YI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999
Hz. Aişe validemizden rivayet edildiğine göre Resı11ullah (s.a.s.): "Kime bir iyilik yapılnuş ise karşılığını versin, buna gücü yetmezse onu ansın; çünkü onu anan, ona şükretmiş olur" buyurmuştur<'.
b- Kalp ile Şükür
Kalp ile olan şükür; nimeti ve her türlü iyiliği Allah'tan bilri1ek, Allalı'ın vemtiş olduğu nimetlerinden dolayı sevinç duymakla olur. Her ne kadar görünürde nimeti· veren başkası ise de bu, sebep değil, vasıtadır. Asıl nimeti veren Allah'tır. Yüce Rabbintiz Hz. Davfid'dan şükretmesini isteıniş7, bunun üzerine Davfid (a.s.):
"- Ya Rabbf! Sana nasıl şükredeceğim, şükür senin tarafından balışedilen bir nimettir." deyince, Yüce Rabbiıniz:
"- Nimetin benim tarafımdan veriliniş olduğunu bilince şimdi şükretmiş oldun." buyurmuşturs.
Hadis-i şeriflerde de kalbin şükrüne işaret edilıniştir. Peyganıber Efendimiz bir hadfs-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Dört şey vardır ki kime verilııtişse ona dünya ve ahiretin en hayırlı şeyleri verilııtiş olur. Bunlar:
1- Allah'ı zikreden dil,
2- Allah'ın veriniş olduğu nimetiere şükreden kalp
3- Bela ve musibetlere sabreden bir beden,
4- Nefsini, kocasını ve malını koruyan bir zevce."9
c- Azatarla Şükür
Azalarla şükür, bütün organların Allalı' aitaat etmesi, O'na asf olınaktan sakınmasıyla olur. Hiç şüphesiz ki bedemınizde bulunan bütün organlar Allah'ın bizlere balışetmiş olduğu birer nimettir. İnsanın, vücudunda bulunan bütün organlann Allalı tarafından kendisine bahşedilntiş birer nimet olduğunu bilmesi ve niçin yaratılnıışsa o istikanıette kullanması da şükürdür. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bu hususa işaret edilerek şöyle buyurulur: "Alla/ı sizi annelerinizin kamuu/an hiçbirşey bilmediğiniz bir halde çıkardı. Size şiikredesiniz diye kulak/ar, gözler ve kalpler verdi !O." "0, sizin için ku/aklar, gözler ve göniilleri yaratwıdır. Ne de az şiikrediyorswıuz1 ı." Demek ki sahip olduğumuz kulaklannıız, gözleriıniz, kalplerimiz ve diğer organlannıız Yüce Allah' ın bizlere bahşetmiş olduğu birer nimettir. B unlardan dolayı Yüce Yaratana
6 Ahmed b. Hanbel, Miisned, VI, 90. 7 bk. Sebe' Sfiresi: 34/13. 8 İbn Kesir, Tefsir, V, 535. 9 en-Nebhani, el-Fetlıu'l-Kebfr, I, 158. 10 Nahl Sfiresi: J6ns.
ll Mü'minfin Sfiresi: 23n8; aynca bk. Secde Sfiresi: 32/9; Mülk Silresi: 67/23.
66
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KAVRAMI
şükretmemiz gerekir. Fakat insanoğlu genellikle nankördür, verilen nimetierin kadrini bilmemekte, Cenab-ı Hakka hakkıyla şükretmemektedir. Oysa insan bir nimete kavuştuğu zaman o nimeti verene şükretmesi gerekir.
Bir başka ifadeyle azalada şükür; nimeti verenin, yani Allah'ın nzasına uygun hareketlerde bulunmak, nimeti O'nun nzasına muhalif işlerde kullanmamakla olur.
d- Amel ile Şükür
Yukandaki izahlardan anlaşılacağı üzere şükür sadece dil ile: "Ya Rabbi çok şükür, verdiğin nimetiere bin şükür" demekten ibaret değildir. Nitekim Sebe' Silresinin 13. ayetinde: "Ey Drıvtul {ii/esi! Şiikiir için çalışm. Kullarımdan çok şükredenler azdır" buyrulmuştur. Demek ki şükür yalnız dil ile yapılan bir amel değildir. Kendisine nimet veren kimseye karşı minnettarlığını sadece sözü ile ifade edip, bu nimetleri, nimeti verenin isteği dışında kullanan kimsenin sözlerinin bir değeri olmasa gerekir. Öyle ise sadece dil ile yapılan şükür yeterli değildir. Asıl şükür; insanın, nin1eti verene karşı minnettarlığını hem sözü ile ifade etmesi, hem de o nimeti, nimeti verenin isteği doğrultusunda kullanmasıyla olur.
Al-i İnıran Silresinin 123. ayetinde şöyle buyrulur: "Siz zayıf ve güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir savaşında yardım etmişti. Öyle ise Allah'tan korkun ki, şükretmiş olasınız." Demek ki Allah'ın emirlerine karşı gelmekten korkan kimse O'na şükretmiş olur, O'na şükreden de Bedir gavzesinde olduğu gibi ilahi yardıma mazhar olur.
Muhanımed b. Ka'b el-Kurazi şükrü tarif ederken: "Şükür Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakınmak ve salih ameldir." demiştiri2.
II- Allah Nimetlerine Şükretmemizi Emrediyor
Yüce Allah A'raf silresinin 144. ayetinde Hz. Musa'ya hitaben: "Ey Musa! Ben seni verdiğini peygamberlik görevi ile ve konuşmamla insaniann üzerine seçkin kıldın1. Öyle ise sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol, dedi." Allah Hz. Musa'ya peygamberlik venniş ve vasıtasız olarak onunla konuşmuştur. İşte ayet-i kerimede ona verilen bu nimetler haurlatılarak şükretmesi isteniyor.
Başka ayet-i kerimelerde de bizlere balışedilen diğer nimetler haurlaUlarak şükretmenriz isteniyor.
a- Rızık bir nimettir.
Rızık kendisiyle intifa olunan yiyecek, içecek gibi şey demektirl3. Bütün canlılara nzkını veren Yüce Allah'ur. Kur'an-ı Kerim'de bu hususta şöyle buyrulur: "Hiç
12 lbn Kesir, age., V, 535. 13 Muhammed SaHilıl, Kilmils-i Osmiinf, IV, 449.
67
D lY ANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SA YI: 3 • TEMMUZ-AÖUSTOS-EYLÜL 1999
bir canlı hariç olmamak üzere hepsinin nzıklannı Allah verir" 14. Canlılar hayatlannı ancak nzıkla sürdürebilirler. Onun için nzık hayati' önem taşıyan büyük bir nimettir. Bu sebeple insanlar kendilerine enva-i çeşit nimetleri balışeden Yüce Yaratan'a şükretmelidirler. Kur'an-ı Kerim'de muhtelif ayetlerde bu hususa temas edilir:
"Rabbinizin nzkından yiyiniz ve O'na şükrediniz15."
"Eğer siz Allah' a kulluk ediyorsamz, Allah 'ın size helal ve temiz olarak verdiği azıklardan yiyin ve O'nun nimetlerine şükredin16."
"Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki Allah' ı bırakıp da taptıklannız size nzık v~remezler. O halde nzkı Allah katında arayın. O'na kiılluk edin ve O'na şükredin. Ancair O'na döndürüleceksinizi7."
"Hani bir zamanlar sayınız azdı, yeryüzünde zayıftınız. ınsanlar;_-ı sizi esir olarak kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Şükredesiniz diye Allah size yurt verdi, yardııru ile sizi destekledi ve size tenıizinden nzıklar verdi 18."
Görüldüğü gibi mealieri kaydedilen bu ayetlerde Yüce Rabbimiz insanlara balışetmiş olduğu birtakım nimetlerini hatırlatıyor, sonra emir kipiyle kendisine şükredilmesini istiyor.
Bazı ayetlerde bir takım nimetler zikredildikten sonra "umulur ki şükredersiniz19."
"Şükretıneniz gerekmez nıi?2D"
"Hala şükretmiyorlar ıru?2I"
Yüce Rabbinizin bizlere lütfetmiş oldUğu nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. Onun için: "Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız, onlan sayamazsıruz22" buyrulmuştur. Kur' an-ı Kerim' de bunlardan bazılan hatırlatılarak şükretınenıiz isteniyor. Şöyle ki:
b- Hayvanlar Birer Nimettir
Etinden, sütünden, yününden, derisinden ve gücünden istifade ettiğimiz hayvanlar bizim için birer nimettir, bu nimetler bizlere şükretmemiz için verilmiştir. Hac Su-
14 Hı1d Sı1resi: 11/6. , 15 Sebe' Sı1resi: 34/15.
16 Nahl Sı1resi: 16/114.
17 Ankebı1t Sı1resi: 29/17.
18 Enfal Sı1resi: 8/26.
19 Bakara Sfiresi: 2/52, 56, !ll5; Ali lmran Suresi 3/123; Milide Sı1resi: 5/6, ll9; Enfal Sı1resi: 8/26; Nahl Sı1resi: 16114, 7ll; Hac Sı1resi: 22/36; Kasa~ Sı1resi: 28n3; Rum Sı1resi: 30/46; Fiitır Silresi: 35112; Casiye Silresi: 45112.
20 Viikıa Sı1resi: 56no. 21 Ya~in Sı1resi: 36/35, 73. 22 Nahl Sı1resi: 16/18.
68
KUR' AN' DA ŞÜKÜR KA V RA MI
resinin 36. ayetinde kurbanlık deve ve sığırlardan bahsedildikten sonra: "Onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacım gizleyen, gizlemeyen fakiriere yedirin. İşte bu
hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik" buyrulur.
Yasin suresinde de şöyle buyurulur: "Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdir
dik. İşte o hayvanların bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yiyorlar. Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Yine de şükretmeyecekler mi?23"
c- Gece ve Gündüz Birer Nimettir
Muhtelif ayetlerde gece ile gündüzden bahsedilir ve bunların birbiri ardınca gelip
gidişinde temiz akıl sahipleri için Allah'ın varlığına delalet eden nice delillerin oldu
ğu belirtilir24. Gece ile gündüzü biz insaniann emrine anıade kıldığını belirten25 Yü
ce Rabbimiz gündüzü çalışmanuz için26, geceyi de dinlenmemiz için27 yaratmıştır.
Çalışmaya da ihtiyacmuz vardır, dinlenıueye de ihtiyacmuz var; bir başka ifade ile
geceye de ihtiyacmuz var, gündüze de. Bunlar birer nimettir, bu nimetleri bizlere ih
san eden Yüce Allah' a şükredilmelidir:
"Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz,
gündüzün O'nun fazlu kereminden nzkıruzı arayasınız ve şükredesiniz28."
"İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur29."
d- Rüzgar Bir Nimettir
Atmosfer içerisinde yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru meyda
na gelen hava akınuna rüzgar diyoruz. Rüzgar, bu basınç farkının azlığı ve fazlalığı
nisbetinde hızlı veya hafıf eser. Şiddetli esen rüzgarlar bora, kasırga, fırtına gibi isimler alıp etrafı yakıp yıkarlar. Bunlar uzun müddet devam etseydi halinliz nice olurdu?
Meltem ve saha rüzgarları gibi hafif esenler ise insanlara ferahlık verir. Rüzgarlar şe
hirlerdeki pis havayı alıp götürür, kırlardaki ve ormanlardaki güzel havayı d~ şehirle
re getirir, böylece hava kirliliğinin giderilmesine sebep olur.
Aynca yağmur yüklü bulutların hareket etınesi de rüzgar sayesinde olur. Yüce Al
lah suların buharlaşmasıyla oluşan bulutlan rüzgar vasıtasıyla istediği bölgelere gönde
rir. Yağmurun müjdeeisi olan bu rüzgarları insanlar esmesinden tarurlar ve sevinirler.
23 Yasin Silrcsi: 36n2-73.
24 bk. Al-i lmran Silresi: 3/190. 25 Ihrahim Silresi: 14/33; Nahl Silresi: 16/12.
26 Nebe' Silresi: 7~/11. 27 En'am Silresi: 6/96; Yilnus Silresi: 10/67; Nemi Silresi: 27/'136.
2~ Ka~as Silresi: 2~173. 29 Furkan Silresi: 25/62.
69
' ~ i
-;
DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999
Diğer taraftan yelkenli gemilerin su üzerinde gitmesi de rüzgar sayesinde olur. İnsanlar bu genrilerle uzak yerlere seyahat ederler, yüklerini taşırlar. Bütün bunlar Allah'ın nimeti olup şükredilmesi gerekir. Onun için Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "Rüzgarlan yağmurun müjdeleyicileri olarak göndermesi de Allah'ın kudretinin delillerindendir. O bunlan, rahmetinden size biraz tattımıası, enıriyle genillerin
yürümesi, O'nun lütfundan nzkımzı aranıanız ve verdiği nimetiere şükretıneniz için gönderir3o."
e- Yağmur Bir Nimettir
Yağmur da insanlara ve bütün canlılara Allah'ın bir lütfu ve nimetidir, canlılar
için hayati önem taşıyan bitkiler onunla yetişir, tabiat onunla canlarur. Onun için Al
lah'ın bu nimetine şükretıneliyiz. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Ölü toprak da onlar için bir delildir. Biz ona yağmuda hayat verdik ve ondan dane çıkardık.İşte onlar bundan yerler. Biz meyvelerinden ve kendi ellerinin yaptıklanndan yesinler diye orada humıa ve üzüm bahçeleri yarattık. Arkalanndan ırmaklar fışkırttık. Onlar hala şükretıniyorlar mı?31"
"Şimdi bana ektiğinizi haber veriniz? Onu siz nri bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz
nriyiz? Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. "Doğrusu borç altına girdik. Daha doğrusu biz yoksul kaldık" derdiniz. Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? Buluttan onu siz nri indirdiniz, yoksa indiren biz nriyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretıneniz gerekmez nri?32"
f- Deniz Bir Nimettir
Dünyamızın üçte ikisini kaplayan denizler de insanlar için bir nimettir. Şöyle ki:
Deniz ürünlerinden faydalanınz: "Hem size hem de yolculara faydalı olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı.33"
Denizden çıkarılan inci mercan gibi süs eşyalarından yararlanınz: "İçinden taze et
(balık) yemeniz ve takacağınız bir süs eşyası çıkarınanız için denizi emrinize veren
O'dur. Genillerin denizde sulan yara yara gittiklerini de görüyorsun. Bütün bunlar
O'nun lütfunu aramanız ve nimetine şükretıneniz içindir34."
"Şu iki deniz bir olmaz. Bu tatlı, kandıncı ve içinri kolaydır. Şu da tuzlu ve acı
dır. Her birinden de taze balık eti yersiniz, takındığınız süs eşyası çıkanrsınız. Genn-
30 Rum Silresi: 30/46. 31 Yasin Silresi: 36/33-35. 32 Vakıa Silresi: 56/63-70. 33 Mil.ide Silresi: 5/96. 34 Nahl Silresi: 16/14.
70
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KAVRAMI
lerin o suları yara yara gittiğini görürsünüz. Bu da Allah'ın lütfundan nzık aran1anız ve şükretmeniz içindir35."
Bu ayette belirtildiği gibi denizler, üzerlerinde akıp giden gemiler vasıtasıyla ula
şım ve yük taşıma açısından da yararlıdır. Bu ve benzeri faydalanndan dolayı deniz
ler de Allah'ın insanlara bir nimeti olup şükredilmesi gerekir:
"Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde
yürüdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için
İbretler vardır36.
"Gemiler emriyle içinde akıp gitsin, siz de lütfundan nasibinizi arayasınız ve şük
rede<>iniz diye denizleri sizin hizmetinize veren Allah'tır37."
g- Kur'an Bir Nimettir
İnsanıann karanlıklardan aydınlığa, sapıklıktan hidayete çıkanlması için gönderi
len38 Kur'an-ı Kerim de büyük bir nimettir. Yüce Rabbimiz bizlere Kur'an gibi ev
rensel bir kitap göndererek onda dünya ve ahiretimiz için yararlı olan hükümleri açık
lamıştır. Bundan dolayı Allah' a şükredilmelidir: "Allah, şükredesiniz diye ayetlerini
size böylece açıklıyor39."
h- Hikmet Bir Nimettir
Lokman süresinin 12. ayetinde: "Andolsun ki biz Lokman'a "Allah'a şükret" di
ye hikmet verdik." buyrulur. Demek ki hikmet bir nimettir ve bu nimet karşılığında
Allah' a şiikredilmelidir.
Kur'an-ı Kerim'de hikmet çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. Büyük müfessir
Mukatil (ö. 150/767), hikmetin Kur: an' da dört türlü tefsir edildiğini söyler. Bun
lar:
1- Kur'an'ın öğütleri: "Allah'ın size verdiği nimeti, öğüt vermek için size indir
diği kitabı ve hikmeti düşünün. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bi
lif40" ayetindeki hikrnet bu anlamdadır.
2- Anlan1ak ve bilmek: "Andolsun ki biz Lokman'a hikmeti verdik"4 1 ayetinde
bu manayadır. Yani ona anlan1a ve bilme yeteneği verdik, demektir.
35 Fiitır Süresi: 35/12. 36 Lokman Süresi: 3 l/3 I. 37 Casiye Sılres: 45/12. 3g lbriihim Süresi: 14/l. 39 Miiide Süresi: 5Jg9. 40 Bakara Süresi: 2/231. 41 Lokman Süresi: 31/12.
71
DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999
3- Nübüvvet/peygamberlik: "Gerçek şu ki, biz İbrahim soyuna kitap ve hikmeti verdik42", "Allah Davud' a hükümdarlık ve hikmeti verdi43" ayetlerinde bu anlamadır.
4- İnce sırlan ile Kur' an: "Rab b inin yoluna hikmetle davet et44", ay eti ile Bakara Suresinin 269. ayetlerinde bu anlamadır45.
h- Diğer Nimetler
Allah'ın nimetleri bunlardan ibaret değildir, sayılan1ayacak kadar çoktur. Onun için Kur'an-ı Kerim'de: "O size istediğiniz herşeyi verdi. Allah'ın nimetlerini sayacak olsanız sayamazsınız"46 buyrulmuştur. Bu sebeple şair, Allah'ın vermiş olduğu bunca nimetierin şükrünü eda etmenin imkansızlığına dikkati çekerek şöyle der:
Ger tenim üzre kılım cümle zeban olsa dahl
Edemem şükrünü eda nimetinin binde birin.
Tabiinin büyük alimlerinden Hasan Basri şöyle münacat ederdi: "İHihl, bana nimet verdin, şük.redemedim. Bela verdin sabredemedim. Şük.redemediğim için nimetini keseceğine eksiltmedin. Sabırsızlığımdan bana bela vereceğine vermedin. Ya Rab! Bu ancak sana mahsus bir kerem ve inayetten başka bir şey değildir47." ·
ID- Hz. Peygamber'in Şükrü
Yüce Rabbimiz Peygamber Efendimize hitaben: "Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol"48 buyurmuştur.
Hiç şüphesiz ki insanların Cenab-ı Hakka en çok şükredenleri, onlara şükrün mana ve mahiyetini öğreten Peygamberlerdir. Peygamberler sadece dilleriyle değil, fiilIeriyle de Allah'a çok şük.rederlerdi. Sevgili Peygamberimiz geceleri kalkar, ayaklan şişinceye kadar ibadet ederdi. Hz. Aişe validemiz kendisine:
"- Ya Resfilellah! Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde neden böyle kendine eziyet edip uzun süre ibadet ediyorsun?" deyince, Kainatın Efendisi:
"- Ya Aişe, şük.reden bir kul olmayayım nu?" diye cevap venııiştir49.
Demek ki namaz bir şükürdür, hatta en büyük şükürdür. Onun için: "Namaz şükrün bütün kısımlarını içerisinde toplan1aktadır." denilmiştir.
42 Nisa' Suresi: 4/54. 43 Bakara Siircsi: 2/25 1. 44 Nahl Siiresi: 16/125. 45 bk. M. Harndi Yazır, age:., II, 217. 46 lbrahinı Siiresi: !4134; aynca bk. Nahl Süresi: 16/HL 47 San Abdullah Efen:'i, Semeratii'I-Fuad, Isı. 1967. s. 161. 4ıl Zünıer Siiresi: 39/66. 49 Buhaıi, Tefsir, 4ıl.
72
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KAVRAMI
Diğer ibadetler de birer şükürdür. Nitekim Tasavvuf büyüklerinden Ebu Abdurrahman es-Si.ilemi diyor ki: "Namaz şükürdür, oruç şükürdür ve Allah nzası için yapmış olduğun her hayır şükürdür. Şükrün en faziletiisi de el-hamdü lillah demektir5°."
IV- Diğer Peygamberlerin Şükrü
Diğer Peygamberler de Allah'ü Tefila'ya çok şükrederlerdi. Yüce Rabbimiz bu Peygamberlerden ikisinin; Hz. İbrahim ve Hz. Nuh'un kendisine çok şükrettiğim Kur' an-ı Kerim' de bizlere belirtmektedir. "İ/mı/ı im Allalı 'a boyun ei[ en ve O 'na yö
nelen bir önderdi. Allalı 'a ortak koşanlardan değildi. Rabbinin nimetlerine şükreder
di. Rabbi de onu peyt.:amberliife seçti ve ona doğru yolu t.:österdi51 ."
"Ey Nuh ile birlikte t.:emide taşıdığımız kimselerin soyundan t.:elenler! Şüphesiz ki
Nulı çok şiikl·eden bir kuldıı52."
Yani Nuh (a.s.) sizin gibi nankör değildi. Onun ve beraberdekilerin tufandan kurtulmalan çok şükretmeleri sayesinde idi. Fahreddin er-Razi' nin dediği; bir kulun şekur/çok şükredici olması her nimetin Allah'ü Tefila'nın lütuf ve ihsaİııyla meydana geldiğini iyi bilmesiyle, yani tam muvahhit olmasıyla mümkündür53.
Süleyman (a.s.) da bir takım iliihllütuflara mazhar olunca, Allah'a dua ederek kendisini şükretmeye muvaffak kılmasını isteıniştir: "Nihayet kannca vadisine geldikleri zan1an bir kannca seslenip: "Ey kanncalar! Yuvalanmza girin. Süleyman ve ordulan farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi. Süleyman onun sözüne gülümsedi ve: "Ey Rabbim! Bana ve anama-babama verdiğin nimetlerine şükretmeıni ve senin razı olacağln salih bir amel işlememi bana ilham et, beni rahmetinle salih kullann arasına kat" dedi54.
V- Şükür Nimeti Arttırır
Şükür nimetin artmasına vesile olur. Onun için Yüce Rabbiiniz Kur'an-ı Kerim'de şükredenlerenimetini artıracağını, nankörlük edenler için de azabmm şiddetli olacağını beyan ederek: "Andolswı ki, şiikrederseniz sizin için nimetlerimi w1tırının. Nankörlük ederseniz şüphesiz ki benim azabım çok şiddetlidir"55 buyurmuştur.
Bu ayetin tefsiri sadedinde Hz. Ali'nin sözünü nakletmek istiyoruz. Hz. Ali demiştir ki:
a- Allah şükür kapısını açıp da nimet kapısını kapan1arnış,
50 bk. lbn Kesir, Te.fsir, Beyrut, 1966, V, 535. 51 N ahi Su resi: 161120-121. 52 lsrii Sfiresi: 17/3. 53 Hasan Ba,ri Çantay, Kur'an-ı Hakim ve Me{ıf-i Kerim, ll, 509 (dipnot: 6). 54 Nemi Sfiresi: 27/ll:l-19. 55 lbrahiın Silresi: 14n.
73
DIYANET ILMI DERQI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999
b- Dua kapısını açıp da kabul kapısını kapamanuş,
c- Tevbe kapısını açıp da mağfiret kapısını kapamanuş.
Allah'ın kitabından bunun delillerini okuyayım:
\_ "Eğer şükrederseniz elbette size nimetimi arttıracağım." (İbrahim Süresi: 14/7)
b- "Bana dua edin kabul edeyim." (Gfifir Süresi: 40/60), "Siz beni anın ki ben de sizi anayım." (Bakara Süresi: 2/152)
c- "Kim bir kötülük yapar, yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı çok yargılayıcı ve esirgeyici bulacaktır." (Nisa Süresi: 4/110)56•
Yüce Allah, bunca nimetlerine karşı nankörlük edenlerin cezasını hem bu dünyada vereceğini, hem de ahirette vereceğini belirtmektedir: "Alla/ı bir şehri örnek verdi: Halkı güvenlik ve hımır içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allalı 'm nimetlerine nankörliik etti. Böylece Allalı yaptıklarma karşılık olarak onlara açlık ve korku elbisesini tattırdı57."
Bu, onların dünyadaki cezalarıdır. Ahiretteki cezaları ise daha ağır olacaktır. Şöyle ki: Mekke müşriklerinin ileri gelenleri, Resülullah'ın davetini kendileri kabul etmemekle kalnuyor, kavim ve kabilelerinin de islam dinine girmelerine engel oluyorlardı. İslam nimetiyle şereflenip Allah'a iman edecekleri yerde nankörlükte bulunuyorlar, putlara tapınakta israr ediyorlar, kendileriyle beraber kavimlerini de ateşe sürüklüyorlardı. İbrahim süresinde bu husus şöyle belirtilir: "Allah'ın nimetini nankörlükle değiştirenleri ve kavimlerini helak yurduna, yani girecekleri cehenneme sokanları görmedin mi? Orası ne kötü karargahtır58 ."
Kavuşulan nimete şükretmemek insanın tabiatındaki bozukluktan ileri gelir. Şair Vehbi bunu ne güzel ifade etıniş:
Şükür eder nimeti gayet efzi'ın
Ka4r-i nimet olur pek mel'i'ın.
Arap bir dörtlükte de bu husus ne güzel ifade edilmiştir.
Anlanu şöyledir:
Bir nimet içerisinde olduğun zan1an, kadrini bil, şükrünü eda et.
Çünkü masiyetler nimetin yok olmasına sebep olur.
Allah' a şükretmeye devan1 et.
56 M. Yusuf Kandehlevi, Hadisler/e Müslümanlık (terc. A. Muhtar Büyük Çınar ve diğr.), Isı.. 1975, Ili, 1203.
57 N ahi Sı1resi: 16/1 I 2. 58 lbriihim Suresi: 14/28-29.
74
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KAVRAMI
Şüphesiz ki Allah'ın azabı çok şiddetiidir.
Mevlana Hazretierine göre nankörlüğün azabı iki türlüdür. Biri bu dünyada olur, diğeri ahirette. Dünyadaki azap sahip olunan nimetierin elden gitmesidir. Bilhassa mal, makam ve mevki hastası olanlar için bundan daha kötüsü düşünülemez59.
VI- Şükredenlere Azab Edilmez
Yüce Rabbimiz kulları içerisinde kinlin kendisine şükrettiğini, kinlin nankörlük ettiğini elbette en iyi bilir ve ona göre anıelinin karşılığım verir. "Alla/ı şiikredenleri en iyi şekilde h ilm ez mi ?6°" "Eğe 1: şükredip inamrsamz, Allalı size neden azap etsin?
Allalı şiikredenin miikqf'aatmı verir ve yaptıktarım bifü-61."
"Lut kavmi de kendilerini uyaran Peygamberleri ya/anladılar. Biz de üstlerine taş
yağdıran bir jil1uıa gönderdik. Ancak Lat ailesi miistesna. Katumzdwı h ir nimet ola
rak onları selıer vaktinde kw1ardık. Biz şiikredeni işte böyle miikafaatlandmrız62."
"Kim dünya menfaatını isterse kendisine ondan veririz. Kim de alıiret sevabmı is
terse kendisine ondan veririz. Şiikredenleri nıiikq(aatlandıracağız63."
VII- İnsanlar İki Kısım
Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğinrize göre insanlar, kendilerine Yüce Rabbimiz tarafından verilen nimetiere şükredip-etmeme açısından iki kısımdır. Ya Rablerinin vermiş olduğu nimetiere şükrederler, ya da nankörlük ederler. İnsan Süresinin üçüncü ayetinde şöyle buyrulmuştur: "Şüphesiz ki hiz insana doğru yolu gösterdik. A11ık o ister şükl·eden hir kul olsun, ister nankör."
Allah insana doğruyu, eğri yi, hakkı, batılı anlaması için akıl vermiş, fikir vermiş,
bununla da kalmayarak peygamberler göndemuş, onlar insanlara hak yolu göstermiştir. İnsanların kimi doğru yoldan giderek rabbine şükretmiş, kimi de eğri yoldan gitmeye devam ederek nankörlük etıniştir.
Yüce Rabbimiz bizlere vemuş olduğu helal ve tenriz nzıklardan yenıemizi, kendisini annıarnızı, kendisine şükretınenuzi, nankörlük etmememizi emrediyor: "Ey iman edenler size nzık olarak verdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yeyin. Eğer siz sadece Allah' a kulluk ediyorsanız O'na şükredin64." "Öyle ise beni anın ki ben de sizi anayını. Bana şükredin, nankörlük etıneyin65."
59 bk. Celal Yıldınnı, Kur'an-ı Kerim ve Meali, 257. 60 En'anı Süresi: 6/53. li I N isa Süresi: 4/!47. 62 Kamer Süresi: 54/33-35. 63 AI-i İnıran Süresi: 3/145. 64 Bakara Süresi: 2/l72. 65 Bakara Süresi: 2/152.
75
DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AÖUSTOS-EYLÜL IYY9
VIII- İnsanların ÇoğuŞükretmezler
Daha önce mealini kaydettiğimiz Sebe' Suresinin 13. ayetinin sonunda: "Ey
Dtıvt?d c/ilesi! Şiikiir için çafışm. Kullarundan çok şükredenler azdır." buyrulmaktadır.
Ayetin metninde geçen şekur; çok şükreden demektir. Demek ki Yüce Rabbinlizi
kulları içerisinde çokça şükredenler azdır.
Rivayet edildiğine göre Hz. Ömer bir adanun: "Allah'ım beni azlardan kıl" diye dua ettiğini işitir ve: "Bu nasıl dua!" diye çıkışır. Adam: "Allah'ü Teaia'nın: "Kulla
rundan çok şükredenler azdır. "66 buyurduğunu işittim; beni de bu az olanlardan kılması için dua ediyorum." deyince. Hz. Ömer: "İnsanların hepsi Ömer'den daha iyi
bilmektedir" diye hayretini ifade eder67.
Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde: "Fakat insanların çoğu şükretmezler"68 , "Fakat
onların çoğu şükretmezler"69 buyrulur.
Bazı ayetlerde de: "Ne kadar da az şiikrediyorswwz?O_" buyrularak şükredenlerin de az şükrettikleri bildirilir.
IX- Şükreden Kendisi İçin
Aslında bir nimete kavuşunca o nin1eti verene teşekkür etmek bir insanilk görevidir. O bakınıdan az olsun, çok olsun, şükreden kendisi için şükretmiş olur. Allah insanların şükrüne muhtaç değildir. O, her şeyden nıüstağnidir. Nemi Suresinde Süleyman (a.s.) ile bir kıraliçe (Belkıs)'dan bahsedilir. Süleyman (a.s.), kıraliçe gelmeden önce tahtının getirilmesini ister. Olayın son bölümünü Kur'an'dan dinleyelim: "Nez
dinde kitaptan ilim bulunan biri: "Ben onu sana xöziinii açıp kapamadan önce geti
reeeltim" dedi. Süleyman tahtı yanında yerleşnuş görünce: "Bu, Rabhimin liitjimda
dır. Şiikür mii edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek istiyor.
Kim şiikrederse ancak kendisi için şiikretmiş olur, kim de nwıkörliik ederse bilsin ki,
Rabbim hiç bir şeye muhtaç değildir, büyük bir ikram sa!zihidir." dedi11."
Demek ki Yüce Rabbinliz bazen insanları denemek için kendilerine çeşitli nimet
ler vermektedir. Aslında şükreden kendisi için şükretnuş olur, çünkü şükrünün sevabını alacak olan odur. Nankörlük eden de kendi aleyhine nankörlük eınuş olur. Zira Cenab-ı Hakkın kimsenin şükrüne ihtaycı yoktur. Kur' an-ı Kerim' de şöyle buyrulur:
66 Sebe' Silresi: 34/l3.
67 bk. !smail Hakkı Bursev!, Rfilıu'/-Beyiin, lV, 325.
6X bk. Bakara Silresi: 2/243; Yusuf Silresi: 12/38; Gafir Silresi: 40/61. 69 Yunus Silresi: 10/60; Nemi Silresi: 27fi3.
70 Araf Sil resi: 7n 10; Mü'nıiniln Silresi: 23fiX; Secue Silresi: 32/Y; Mülk Suresi: 68/23. 71 Nem! Silresi: 27/40.
76
KUR'AN'DA ŞÜKÜR KAVRAMI
"Andolsun ki biz Lokman' a hikmet verdik ve "Allalı 'a şiikret" dedik. Kim şükreder
se ancak kendisi için şükreder. Kim de nankörlük ederse, şiip!ıesiz ki Allalı müstaffnidir, lıiç birşeye muhtaç deffildir, övülmeye layıktır12."
"Kim xönliinden koparak bir !ıay1r işle1:çe kw~çıliifuu xöriil: Çünkü Allalı lıe1~çeyi lwkkl)'Ül bilir ve şiikriin karşılıffuu verir73. "
"Şiiplıesiz Allah, çok baifışlayıcı, şiikriin karşılıffmı bol bol verendir74."
"Kim bir iyilik işlerse onun sevahım fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah çok bağışlayan ve şükriin karşılığını bol bol verendir75."
"Allah şiikrün karşılıifmı bol bol veren ve ceza vemıekle acele etmeyendir76."
X- Rahat ve Bollukta Şükür
Bazı insanlar işleri yolunda gittiği, rahat ve bolluk içerisinde oldukları zaman Allah'ı ve nimetlerini unuturlar, kulluk görevlerini yerine getirınezler, verdiği nimetle
re şükretmezler. Ama sıkıntı içerisinde oldukları, başlarına bir felaket geldiği ve baş
ka kurtuluş yolu da bulamadıkları zaman Allah'ı hatırlarlar, O'na samimiyyetle dua
ederler, şayet o bela ve musibetten kurtulurlarsa Allah' a şükredeceklerine dair söz ve
rirler. Fakat o sıkıntıdan kurtulunca yine eski hallerine dönerler, yine Allah'ı unuturlar, verdikleri söıü yerine getirmezler, yer yüzünde azgınlık ve taşkınlık yaparlar. On
ların bu ruh hallerini yüce Rabbimiz şöyle belirtir:
"Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Sizin içinde bulunduğunuz bir gemi, için
dekileri hoş bir riizgarla götürdüğü ve bununla sevindikleri bir sırada, gemiye şiddetli bir kasırga gelip, her yerden dalgalar kendilerini sardığı ve tamamen kuşatıldıkları
rn sandıkları zaman, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na şöyle dua ederler: "Eğer
Sen bizi bu tehlikeden kurtarırsan andolsun ki, şükredenlerden olacağız." Ama Allah
onları kurtarınca hemen yer yüzünde taşkınlık yaparlar77.
XI- Allah Nankörlüğe Razı Olmaz
Yüce Rabbirniz insanları şükretme, ya da nankörlükte bulunma hususunda serbest
bırakmıştır, kimseyi istemediği birşeyi yapınaya zorla icbar etmez. Şu kadar var ki Yüce Rabbimiz şükre razı olur, nankörlüğe razı olmaz. "Eğer inkar ederseniz/vermiş olduğu bunca nimetlerine karşı nankörlükte bulunursanız şüphesiz ki Allah sizden
müstağnidir. Bununla birlikte kulları için küfre/nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükre-
72 Lokman Siiresi: 3!1!2. 73 Bakara Siiresi: 2/!58. 74 Fatır Siiresi: 35/30. 75 Şiira Siiresi: 42/23. 76 Tegabun Siiresi: 64/!7. 77 Yunus Siiresi: !0/22-23.
77
DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999
derseniz sizden razı olur. Hiç bir günahkar başkasının günahını çekmez. Sonra sizin dönüşünüz yalnız Rabbinizedir. O size yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir. Şüphesiz ki O, kalplerde bulunanı hakkıyla bilir78."
XIT- Şeytan Şükürden Meneder
Araf Süresinin baş tarafında Hz. Adem'in yaratılışından, meleklere ·ona secde etmeleri için emir verilişinden, bütün meleklerin secdeye kapanmalarından, sadece İblis'in secde etınediğinden, bu yüzden Allah'ın rahmetinden kovuluşundan bahsedildikten sonra, İblis'in insanlan doğru yoldan sapıtınak ve Allah' a şükürden alıkoymak için olanca gücüyle çalışacağı şöyle ifade edilir: "İblis dedi ki: Andolsun ki beni azdırmana karşılık ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerinde oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım. Sen de onların çoğunu şükredici bulanuyacaksın 79." Demek ki şeytan insanları şükürden alıkoymak için elinden geleni yapar. İnsanın şeytana karşı koyması, Allah'a şükürden geri durmaması gerekir.
xın- Ana-Babaya Şükür
Kur'an-ı Kerim'de iki kimseye şükürden bahsedilir. Bunlar Allah ve ana babadır. İnsan önce Allah' a şükretıneli, sonra da ana ve babasına. Yüce Allah şöyle buyurur:
"Biz insana ana ve babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olıııuştur. Onun için biz insana şöyle öğüt verdik: "Hem bana, hem de ana ve babana şükret. Son dönüş yalnız banadıı·BO."
"Biz insana ana ve babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Anası onu zahmet! e karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilıııe otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp kırk yaşına geldiğinde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama İhsan ettiğin nimetlerine şükretınenıi ve senin hoşnud olacağın siilih anıel işlememi bana ilham et. Benim nesiimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim ve ben gerçekten müslümanlardanını8 1."
Mealierini kaydettiğimiz bu iki ayet-i kerimede önce Allah'a, sonra da ana babanuza şükretınenıiz emredilıııektedir. Bizi yarattığı ve her türlü nimetle donattığı için Allah'a şükrederiz. Dünyaya gelmemize vesile oldukları ve bizi büyüttükleri için de ana babarnıza şükrederiz. Allah'a şükretınek; O'nu tanımak ve O'na kullukta bulunmakla olur. Ana babaya şükretınek ise onlara iyilikte bulunup hizmet ve itaat etınekle olur.
7ll Zümer Siiresi: 39n. 79 Araf S ii resi: 7117. 80 Lokman Siiresi: 31114. 81 Ahkaf Siiresi: 46/15.
78