liberallik & demokratlık tartışması · siyasi düşünce sözlüğü,(2005) İslam, civil...

33
Liberallik & Demokratlık Tartışması Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

Upload: others

Post on 03-Nov-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

Atilla Yayla &

Etyen Mahçupyan

Page 2: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Atilla Yayla &Etyen MahçupyanLiberallik & Demokratlık Tartışması

Liberte Yayınları: 142© Liberte Yayınları, Mart 2008Tüm hakları saklıdır.ISBN: 978-975-6201-26-8

© Atilla Yayla – Etyen Mahçupyan 2008

Yayına Hazırlayan: Ezgi GürsesSayfa Düzeni: Selçuk DurgutKapak: Nilüfer KorkmazBaskı: Cantekin Matbaası

Liberte YayınlarıG.M.K. Bulvarı 108/16Maltepe/ AnkaraTel: (312) 230 87 03Fax: (312) 230 80 03web: www.liberte.com.tre-mail: [email protected]

Page 3: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Bu kitap, Mayıs 2005 ile Temmuz 2006 tarihleri arasında Zaman Gazetesi sayfalarında Atilla Yayla ve Etyen Mahçupyan'ın

liberallik-demokratlık polemiği çerçevesinde kaleme aldıkları yazılarının derlemesidir.

Page 4: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

6

Atilla Yayla

1957'de Kırşehir'de doğmuştur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden lisans (1980), yüksek lisans (1982), doktora derecesi aldı (1986). Ankara Üniversitesi Si-yasal Bilgiler Fakültesi ve Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı (1986-2000) Profesör Yayla halen Gazi Üniversitesinde öğretim üyesidir. TDV, LDT, TSİD, Mont-Pelerin cemiyeti gibi kurumlarda üyelikleri vardır. Liberal Düşünce Topluluğu kuru-cularındandır ve aynı zamanda bu entelektüel topluluğun yönetim kurulu başkanlı-ğını yürütmektedir. Yorktown Internet University ve Center for New Europe üyesidir. Britanya ve ABD'de birkaç defa farklı üniversitelerde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Çeşitli gazete ve dergilerde düzenli olarak yazıları yayınlanmaktadır.

Eserleri:Terörizm Üzerine, (1990) Liberalizm, (1992) Liberal Bakışlar, (1993) Sosyal ve Siyasal Teori, (derleyen) (1994,) Kanun ve Düzen, (F.A. Hayek'ten çeviri) (1994) Refah Partisi Üzerine, (Melih Yürüşen ile birlikte) (1996) Siyasi Partiler Araştırması, (Melih Yürüşen ile birlikte) (1996, Türkçe ve Almanca) Siyaset Teorisine Giriş, (1998) Devletçi Zihniyet ve Piyasa Ekonomisi,(2000) Demokrasiyi Koruma Kılavuzu,(2001) Piyasa Medeniyeti (2004)Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005)İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in Sosyal ve İktisadi Felsefesi, (2000)

Page 5: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

7

Etyen Mahçupyan

1950'de İstanbul'da doğmuştur. 1968'de Robert Koleji'nde lise eğitimini tamamlayan Mahçupyan, Boğaziçi Üniversitesi kimya mühendisliğini bitirdi (1972) ve aynı üni-versitede işletme alanında yüksek lisans yaptı (1974) Ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nın iktisat bölümünde,uluslarası iktisat alanında yüksek li-sans yaptı (1977) ve bu bölümde üç yıl akademisyen olarak çalıştı (1977-1980). 1980-96 yılları arasında üstdüzey şirketlerde yöneticilik ve kendi kurduğu şirketlerde işadam-lığı yapan Mahçupyan, 1996 yılından itibaren entelektüel işlerle uğraşmak üzere ticari işlerini tasfiye etti. 1996'da Radikal Gazetesi'nde köşe yazarı olarak çalışmaya başladı. 2001'de Radikal gazetesinden ayrılıp bir süre Yeni Binyıl gazetesinde yazdı. Ardından Zaman Gazetesi'nde köşe yazarlığına geçti. 2007'de bu gazeteden ayrıldı. Halen Agos gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yürütmekte ve Taraf gazetesinde düzenli ola-rak yazmaktadır.

Bazı Eserleri:Osmanlı'dan Postmoderniteye (1996) Beyin Fırtınası (Demokrası, Batılılaşma, Laiklik, Devlet, Yeni Dünya Düzeni) Ekim-Aralık 1996'da Kanal 6'da yayınlanan koordinatorluğunu Abdurrahman Dilipak'in yaptığı Beyin Fırtınası adlı programdan oluşturulan kitaba Ataol Behramoğ-lu, Taha Akyol, Abdurrahman Dilipak, Işıl Alatlı ile birlikte katkıda bulunmuştur. İdeolojiler ve Modernite (1997) Türkiye'de Merkeziyetçilik: Devlet ve Din (1998) Radikal Yazılar (1-4) (1998-2000) Batı'dan Doğu'ya, Dünden Bugüne Zihniyet Yapıları ve Değişim (2000) İkinci Tanzimat (2003) İçimizdeki Öteki (2005)

Page 6: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

İçindekiler

Önsöz 11Buğra Kalkan

Demokrasi mi, Özgürlük mü? 15Atilla Yayla

Liberallerde İnsan 21Etyen Mahçupyan

Liberalizm, Demokrasi ve Birey 25Atilla Yayla

Liberallik Zor Zanaat 31Etyen Mahçupyan

Liberallik ve Demokrasi Tartışmasının Sonunda 35Atilla Yayla

Atilla Yayla’ya Teşekkür 41Etyen Mahçupyan

Etyen Mahçupyan’dan Özür Dilerim 45Atilla Yayla

Özgürlüğün Sınırı Niçin Olsun? 51Etyen Mahçupyan

Liberalizmin Yüzeyselliği 55Etyen Mahçupyan

Özgürlük ve ‘Demokrat Zihniyetli’lerin Açmazları! 59Atilla Yayla

Liberallik ve Demokratlık 65Etyen Mahçupyan

Keçiboynuzu ve ‘Demokrat Zihniyet’ 69Atilla Yayla

Page 7: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberalizm Topluma Niçin Dokunamaz? 75Etyen Mahçupyan

Liberalizmin Krizi 79Etyen Mahçupyan

Liberalizmin İntiharı 83Etyen Mahçupyan

Reel Liberalizm 87Etyen Mahçupyan

Fikir Adamlığı ve Ciddiyet 91Atilla Yayla

Liberal Modernliğin Paradoksu 97Etyen Mahçupyan

Relativizmin İki Yüzü 101Etyen Mahçupyan

Demokratlığın İlkesel Çerçevesi 105Etyen Mahçupyan

Demokratlığın Toplum Tasavvuru 109Etyen Mahçupyan

Dizinin Sonu... 113Etyen Mahçupyan

Çelişki ‘Demokrat Zihniyet’in Karakteri midir? 117Atilla Yayla

Otoriter Sekülarizm 123Etyen Mahçupyan

Polemiğin Cazibesi Üzerine 127Etyen Mahçupyan

Demokratlık Tartışmasında Yapıcı Bir Adım 131Etyen Mahçupyan

Demokratlık: ‘Ötekini’ Kuşatan Etik 135Etyen Mahçupyan

Page 8: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

11

Önsöz

Gazetecilik tarihimize bakıldığında polemik açısından hayli zengin bir birikime sahip olduğumuz görülür. Peyami Safa, Nazım Hikmet, Aziz Nesin polemiği, Nazlı Ilıcak, Uğur Mumcu polemiği gibi ünlü polemiklerin yanında yeni tartışmaların da gündeme paralel bir şe-kilde geliştiğini görüyoruz. Genellikle ideolojik kutuplaşmaların bir sonucu olan bu polemiklerde kullanılan üslup da kolayca sertleşe-rek, çabucak hakarete varan boyutlara ulaşabiliyor. Bu polemiklerde tarafların asıl amaçlarının birbirlerini ikna etmekten çok kendilerini açıklamak ve taraflarına seslenmek olduğu görülüyor. Okuyucuların ise polemikleri ilgi çekici bulmaları polemiklere rahat bir zemin ha-zırlıyor.

2005 yılının sonlarından 2006 yılının son aylarına kadar Zaman Gazetesi okuyucuları, Türkiye’deki gazetecilik geleneğine uygun bir şekilde gelişen, ilginç ve doyurucu bir entelektüel tartışma izlediler. Türkiye’de liberalizmin öncü isimlerinden Atilla Yayla ile önemli gazeteci yazarlardan Etyen Mahçupyan arasında farklı ve verim-li bir tartışma yaşandı. Liberallik-demokratlık ve modernite-post-modernite eksininde gelişen tartışma bazı yönleriyle önceki polemik-lerden ciddi şekilde ayrışıyor. Öncelikle, Yayla ve Mahçupyan, oto-riterliğin ve demokratlığın farklı renklerinin üzerinde hareket eden Türk siyasî hayatında, faklı kutuplarda değil de aynı safta entelektüel mücadelelerini veren yazarlardandır. İkinci olarak, sertleşen üsluba rağmen tartışma hiçbir zaman sloganvari sataşmalara kaymamakta ve savunulan tezlerin entelektüel ufku gazete köşelerini fazlasıyla zorlamaktadır. Özellikle geçmişte, önemli isimlerin, polemiklerde kendilerinden beklenmeyecek şekilde yüzeyselleştikleri hatırlanacak

Page 9: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

12

olursa, Yayla-Mahçupyan tartışmasının hayli seviyeli ve doyurucu olduğu görülecektir.

Demokrasinin ne bir hayat tarzı ne de bir ideoloji olduğunu vur-gulayan Yayla, Sovyet Komünizmi'nin çöküşünden sonra demokra-siye bir ideoloji olarak yaklaşan sol entelijansiyanın liberalizm kar-şısından yeni bir mevzilenmeye giderek, eski kolektivist fikirlerinin bazılarını el çabukluğuyla demokrasilere taşıdıklarını iddia etmekte-dir. Temel değer olarak özgürlüğü benimsediğini belirten Yayla için, demokrasilerden liberalizmin ayıklanmasının sonucu kaçınılmaz olarak totalitarizm olacaktır.

Bu fikirlerin karşısında, Mahçupyan ise, günümüzde modernliğin hükmünü sürdürse de meşruiyetini çoktan yitirdiğini ileri sürerek, liberalizmin “atomist insan anlayışı” ve gerçeklik algılayışının çök-tüğüne işaret ediyor. Demokrasinin bir ideoloji değil ama yeni ve kapsayıcı bir algılayış, bir bakış açısı olduğunu belirten Mahçupyan, demokratlığın bazı temel değerlerini katılım, değişime açıklık, ortak ahlâk gibi kavramlarla açıklıyor.

Genel olarak incelendiğinde, liberal olmanın ve demokrat olma-nın anlamı üzerinden yürütülen tartışma çok farklı sorulara temas ediyor. Çağımızda liberalizm artık ölmüş müdür? Demokrasinin kendinden menkul herhangi bir değeri var mıdır? Liberal ilkeler demokratik ilkelerden kolayca ayrıştırılabilir mi? Her zaman ve me-kanda geçerli, çerçeve değerler var mıdır? Yoksa post-modernitenin ilanı kaçınılmaz mıdır? Bireysel tercihin, özel alanın sınırları nerede başlar, nerede biter? Bütün toplumsal meseleler demokratik yönetim sistemlerinde katılımla ve uzlaşmayla mı çözümlenmelidir?

Türkiye’nin otokratik siyasî sisteminde demokratik bir siyasal hayat düşleyenlerle totaliter zihniyetliler arasında sıkı ve keskin bir çizgi var. Ama bu cepheleşmenin dışında, zaman zaman özgürlük üzerine daha ince bir tartışmanın filizlenip, geliştiğini görebiliyoruz. Aynı cephede fikrî mücadelelerini yürüten, Türkiye’nin önde gelen iki yazarı Atilla Yayla ve Etyen Mahçupyan, demokratlık–liberallik ve modernite -post-modernite çizgisi üzerinde önemli bir tartışmayı

Page 10: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

13

başlattılar. Türkiye’nin çorak fikir hayatına önemli bir katkı sağlayan bu tartışmanın gazete sayfalarında kalmasını istemedik, okuyucu-nun istediğinde hepsine ulaşabileceği bir kitapta toplamayı düşün-dük. Liberte Yayınları olarak, bu kitapla Türk fikir tarihine önemli bir not düştüğümüze inanıyor, bu tartışmayı okuyucuların beğenisine sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

Buğra Kalkan

Liberte YayınlarıGenel Yayın Yönetmeni

Maltepe, 2008

Page 11: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

15

Demokrasi mi, Özgürlük mü?

Atilla Yayla

Demokrasiyle özgürlük arasındaki ilişkinin doğru kavranabilmesi, her ikisinin mahiyeti hakkında yeterli bilgiye sahip olunmasını ge-rektirmektedir. Bu olmadığında birçok kafa karışıklığı ortaya çık-maktadır.

Bu kafa karışıklıklarının en önemlileri demokrasinin belli bir ha-yat tarzıyla özdeşleştirilmesi, demokrasinin bir ideoloji olduğunun zannedilmesi ve demokrasinin özgürlükle aynı anlamda kullanılma-sı veya özgürlüğün ön şartı sayılmasıdır.

Demokrasi Bir Hayat Tarzı Değildir

Demokrasiyi belli bir hayat tarzıyla özdeşleştirmede en naif ve fakat en ısrarcı kesim sol Kemalistlerdir. Kendi hayat tarzlarını zaman za-man “çağdaş”, “modern”, “bilimsel” vs. diye vasıflandıran bu kesim

Page 12: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

16

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

mensupları, demokrasi çağrısı yaptıklarında, aslında, herkesi ken-dileri gibi olmaya davet etmektedir. Bu kafadakilere göre, gönüllü olarak onlar gibi olmayanlar devlet tarafından çağdaşlaştırılmalı, yani kendileri gibi yapılmalıdır. Demokrasi ancak bu gerçekleşirse kurulabilir. Demokrasi zaten onların zatında cisimlenmiştir. Onların dediğinin olması demokrasidir. Bunun için gerekirse hak ve hürri-yetler askıya alınabilir, otoriteryen modernleşme dönemleri yaşana-bilir. Esasen Türkiye demokrasiye erken geçmiştir. Başka bir deyişle halk kendileri gibi yapılmadan (onların seviyesine çıkartılmadan) demokrasiye geçmek vatana ihanet olmuştur. 14 Mayıs, bir mukabil devrimdir. Bu kesimle mantıklı bir tartışma gerçekleştirme imkânı yoktur. Zaten bu kesimin sözcülerinin yaptığı, daha ziyade, slogan çığrıştırma, ihbarcılık, hain keşfi ve tehdit savurmadır. Yıllardır aynı tekerlemeleri tekrarlayıp durmaktadırlar. Bir santimlik bir ilerleme bile kaydetmezler.Yazılarında ne yeni bilgiye, ne de ufuk açıcı bir yoruma, ne muarızlarını anlama ve bir ortak zemin bulma çabasına rastlanır. Kendilerini çok akıllı zannederler; ama çok irrasyoneldir-ler. İlginç çelişkiler içinde yüzerler. Meselâ, ülkenin ana sorununun siyasî partilerin tek adam partisi olması olduğunu söylerler; ama kendi çizgilerinin de tek adama atıfla şekillendiğini ve ülkenin tek adam cumhuriyeti hâline getirildiğini görmezler.

Demokrasi Bir İdeoloji Değildir

Demokrasiyi bir ideoloji zannedenler, şüphe yok ki, daha sofisti-kedir. Ancak, yazdıklarının çoğu ya temelsiz, bilgiye dayanmayan spekülâsyonlardır ya da karşı çıktıkları görüşün ana tezlerinin veya onların türevlerinin başka bir jargonla savunulmasıdır. Bu yüzden, iddialı spekülâsyonları, küçük bir iğnenin batırılmasını bekleyen balonlar gibidir. Demokrasiyi ideoloji zannetme yanılgısının azması büyük ölçüde Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Doğu Bloku’nun dağılma-sıyla olmuştur. Sol kanat entelektüellerinin önemli bir kısmî daha önce Batı’daki demokrasiyi burjuva demokrasisi diyerek reddetmek-te ve sosyalizmin kendi başına daha ileri bir demokrasi türü oldu-ğunu iddia etmekteydiler. Çöküş bunun böyle olmadığını gösterince

Page 13: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

17

bir açmaza düştüler. Dürüst davranıp liberal demokrasinin nisbi üs-tünlüğünü kabullenmek yerine yeni entelektüel cihazlar geliştirerek durumu idare etmeye çalıştılar. Bu çerçevede iki kavram onlar için özellikle fonksiyonel oldu. İlki piyasadan arındırılmış bir sivil top-lum kavramı, ikincisiyse ideoloji olarak yorumlanmaya başlanmış demokrasi kavramıydı.

Demokrasiyi ideoloji olarak yorumlamak birçok bakımdan eski sosyalistlere faydalı oldu. Bir defa, böyle yapmakla liberalizmin ideolojik üstünlüğünü kabul ve itiraf etme mecburiyetinden kurtul-maktaydılar. Onlara göre, liberalizmin sosyalizm karşısında bir zafer kazanması söz konusu değildi. Hatta, bazılarına göre, sosyalizmin çöküşü aslında liberalizmin çöküşü anlamına gelmekteydi. Artık büyük ve doğru paradigma demokrasiydi. Bu kurnazlık eski sosya-listlere aynı zamanda ideolojiye dönüştürdükleri demokrasiye iste-dikleri muhtevayı kazandırma imkânı da vermekteydi. Böylece eski kolektivist tezlerinin bir kısmını yeni kavramlarla demokrasiye taşı-yabilirlerdi. Bir yönetim biçimi, ortak bağlayıcı kararların şarta bağlı alınma ve uygulanma yöntemi olan demokrasiyi ideoloji gibi görme eğilimi batı akademik camiasını da etkiledi. Meselâ, sosyal demokrat eğilimli ve iyi bir ders kitabı yazarı olan Andrew Heywood Political Ideologies adlı kitabının bir baskısında demokrasiyi bir ideoloji ola-rak ele aldı. Ancak, bir sonraki baskısında bunun yanlış olduğunu açıklayarak hatasını düzeltti. Gerçekten, demokrasiyi bir ideoloji say-mak ve liberalizmle demokrasi arasındaki ilişkinin bütünüyle negatif olduğunu zannetmek büyük bir hatadır.

Demokrasi bir ideoloji değildir. Bu konuda entelektüel camiada hayli yaygın bir mutabakat vardır. Nitekim, demokrasi genellikle ideolojilerin cevap verdiği soruların hiçbirine cevap veremez. De-mokrasi en iyi yönetim biçiminin ne olduğu, iyi yönetimin hangi ilke ve kurallara dayanması gerektiği, adaletin ne olduğu, özgürlüğün ne olduğu gibi konularda söyleyecek bir şeye sahip değildir. Bu sorula-rın cevapları ideolojilerdedir. Demokrasilerde gruplar veya bireyler bu sorulara cevap vermek için ideolojilere müracaat ederler ve çeşitli cevaplar geliştirirler. Bu cevapların bir kısmî demokrasiyle bağda-

Page 14: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

18

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

şır bir kısmî bağdaşmaz. Bu çerçevede her ideolojinin demokrasiyle uyuşan tarafları da olabilir uyuşmayan tarafları da.

Özgürlük Demokrasiden Önce Gelir

Çağdaş demokrasilerin şekillenmesinde liberal düşüncenin etkisi-ni inkâr etmek ise tamamıyla beyhude bir çabadır. Bu etki öylesine yaygın ve derindir ki demokrasi dediğimiz şeyin asıl adı bu yüzden liberal demokrasidir. Gelmiş geçmiş en büyük demokrasi teorisye-ni kabul edilen Sartori’ye göre liberal demokrasinin liberalizminden vazgeçerseniz geriye sadece diktatörlük kalır. O yüzden, liberalizmle demokrasinin uzlaşmadığını veya liberal düşünce geleneğinin de-mokrasiye bir katkısı olmadığını söylemek için insanın ilgili litera-türden epeyce habersiz olması gerekir. Aslında, bu tür komik iddia-lar ileri sürenlerin savundukları şeyler arasında ciddiye almaya de-ğenlerinin zaten liberalizmden alındığı veya liberalizmden mülhem olduğu yüzeysel bir incelemeyle dâhi anlaşılmaktadır.

Demokrasiyle özgürlük arasındaki ilişki de ilginçtir. Bu ikisinin bazen birbiriyle özdeşleştirilmesine rağmen ne demokrasiyle özgür-lük aynı şeydir ne de demokrasi özgürlüğün vazgeçilmez şartıdır. Özgürlük bir temel değerdir, demokrasi ise bir yönetim biçimi. Öz-gürlük her zaman demokrasiden önce gelir. Özgürlük bütün insanlık tarihi boyunca temel değer olma vasfını korumuştur. Modern de-mokrasi daha ortaya çıkmamışken veya bugünkü hâlini almamışken insanlar özgürlük problemiyle yüzleşmiş ve onunla entelektüel bir mesele olarak meşgul olmuştur. Demokrasinin bugünkü siyasî sis-temler arasında özgürlükle en iyi bağdaşanı olması demokrasi ol-mazsa özgürlüğün olmayacağını göstermez. Hele özgürlükle cum-huriyet arasında hiçbir zorunlu pozitif ilişki yoktur. Cumhuriyet fikrinin özünde anti özgürlükçü, totaliter bir taraf vardır. Onda anti özgürlükçü sistemlerden farklı olan müstebit bireyin yerini, teorik olarak, müstebit toplumun, fiilen, toplumun menfaat ve taleplerini temsil ettiğine inanan/inanılan müstebit bir grubun almasıdır. Oysa, bir monarşide de insanlar pekâlâ özgür olabilirler. Olmuşlardır da. Sonuç olarak tekrar altını çizmek gerekir ki, demokrasi bir hayat tar-

Page 15: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

19

zı, bir ideoloji, özgürlüğün kendisi veya özgürlüğün ön yahut son şartı değildir. Öne almamız gereken özgürlüktür. Bunu yaparsak de-mokrasimizi de daha kolay geliştirebiliriz.

05.08.2005, Zaman

Page 16: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

21

Liberallerde İnsan

Etyen Mahçupyan

Eskiden her şey ne kadar güzelmiş... Bir yanda liberaller diğer yanda sosyalistler, dünyanın nihaî doğru ideolojilerini üretmiş olmanın kı-vancı içinde tadı hâlâ ağızda kalan bir mücadele ya şamışlar.

Modernliğin kalıcı olduğuna duyulan inanç o denli güçlüymüş ki, geçici yenilgiler iki tarafı da ideolojik olarak yıpratmamakta; hatta pozisyonun daha da güçlenmesi için vesile olmaktaymış. Ancak ha-yat fiilî güç dengeleri açısından iki tarafa eşitlikçi bir biçimde yaklaş-mamış ve sosyalist dünya çöküvermiş. tabiî liberaller bunu doğru bir ideolojiye sahip olduklarının nişanesi olarak karşılamışlar. Kimse de onlara bu yaklaşımın felsefî olarak epeyce Leninist olduğunu hatır-latmamış galiba... Her neyse, kurulmakta olan yeni dünyada hemen ‘yeni’ sağ ve solların çıkmasına karşın, liberaller kendi kimliklerini gururla taşımayı sürdürmüşler. Liberal partilerin hâlâ toplumla ger-çek bir ilişki kuramamasını ise, bu ideolojinin partileri aşan bir üst

Page 17: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

22

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

bakış olmasıyla açıklamışlar. Böylece liberalizm liberallerin gözünde neredeyse ebedi doğruları vazeden bir dinselliğe bürünmüş...

Derken ortaya garip bir akım çıkmış: Modernliğin, hükmünü sür-dürse de, ideolojik meşruiyet olarak anlamını yitirdiğini söyleyen; otoriter ve relativist yaklaşımların dışında bir zihniyete atıfta bulu-nan, kendilerine ‘demokrat’ diyen birtakım adamlar türemiş. Bunlar liberalizmin birbirine dokunmayan, atomistik bireysel temelinden hazzetmeyen kimselermiş. Bu demokratlara kalırsa, gerçeklik her za-man ve daima öznel olduğu için; bireylerin gerçeklik algılamalarını da öyle pek matah bulmamak gerekirmiş. Hatta birlikte üretilecek toplumsal gerçekliğin de öznel ve geçici olmaya mahkûm olduğunu söylemekteymişler. Tam da bu nedenle öteki ile birlikte çözüm üret-menin ve üretilen her çözümün değişime açık tutulmasının önemine vurgu yapmışlar. Onlara bakılırsa demokratlık konuşmayı, şeffaflı-ğı, katılımı ve ortak ahlâkı zorunlu tutan bir bakışmış; liberallerin sandığı gibi ilave bir ‘iyi’ değil... Bu nedenle yaşamakta olduğumuz ‘liberal demokrasi’ dışında, demokrat zihniyet içinden bakıldığında çok farklı bir demokrasi algılamasının da üretilebileceğini vurgula-mışlar. İnsanların kendilerine ‘liberal demokrat’ demekle demokrat olamayacaklarını; hatta liberal kalındığı ölçüde, farklı bir demokrasi-yi anlamakta da zorlanacaklarını ifade etmişler...

Tabii liberaller bu işe çok bozulmuşlar... Art arda zihin açıcı yazılar yazarak, asıl düşmanın niçin ve nasıl sosyalizm ve otoriter zihniyet ol-duğunu; demokrasinin bir ideoloji olmadığını; demokrasi dediğimiz şeyin asıl adının liberal demokrasi olduğunu heyecanla savunmuş-lar. Liberal demokrasinin liberalizminden vazgeçilirse, nasıl geriye sadece diktatörlük kaldığını güzelce anlatmışlar. Ama demokratla-rı ikna etmeleri mümkün olmamış: Çünkü demokratlara göre zaten demokrasi diye bir ideoloji olamayacağı gibi; liberal demokratlıktan liberalizm çıkarsa elde diktatörlüğün kalacağı da doğruymuş. Zaten liberal demokrasi tam da bu demekmiş! Yoksa liberallerin konuya göre merkeziyetçiliğe ve hatta faşizme bu denli kolay kaymaları nasıl açıklanabilir diye sormuşlar...

Page 18: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

23

Öte yanda onlara göre ‘demokrasi’ bir ideoloji olmasa da, liberal-lerin ağızlarına almamaya itina ettikleri ‘demokratlık’ sözcüğü bir ideolojiyi ima etmekteymiş; çünkü bir kamusal yapının değil, bir davranış ve algılama kalıbının ifadesiymiş... Aynen liberallik gibi... Ayrıca demokrasinin liberaller tarafından ‘ideoloji dışı’ alınmasını da biraz garip bulmuşlar. Bu tutumun kendisinin ideolojik olduğunu liberallerin nasıl görmediğini ise anlamamışlar. Yoksa diye düşün-müşler, liberallik düşünmeyi ve görmeyi engelleyici bir hâl mi?

25.09.2005, Zaman

Page 19: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

25

Liberalizm, Demokrasi ve Birey

Atilla Yayla

İki kutuplu dünyada insanların, bilhassa aydınların, kendilerine bir ideolojik pozisyon belirlemesi hayli kolaydı. Bir sosyalistler, bir de di-ğerleri vardı. Sosyalizm neredeyse bütün ülkelerde her entelektüelin gönlünde yatan aslandı. Sosyalist sistemlerin açık başarısızlığı ve akıl almaz vahşeti, ideoloji tercihini bir bilgi ve tecrübe meselesi değil, bir iman meselesi hâline getiren aydınla rın kafa gözünü de kalp gözünü de açmaya yetmedi. Onlar, ko lektivizmin en asil ve en vahşi türü olan sosyalizmi canla başla savunmaya ve sosyalist fikirleri ülkelerinin en ücra köşelerine kadar yaymaya devam ettiler. Bu, ana sosyalist model Sovyetler Birliği’nin iniltiyle çöküşüne kadar sürdü. Sosyalist siyasî ve ik tisadî teşkilâtlanma modelinin hem mutlak anlamda hem de (muarızlarına, özellikle liberal siyasî ve iktisadî teşkilâtlanma tarzına karşı) nisbî başarısızlığı sosyalist veya sosyalizmden bes lenmiş ente-lektüellerin çoğunu başarısızlık üzerinde düşünme ve ondan dersler

Page 20: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

26

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

çıkarma yerine ya geçmişe sünger çekmeye veya eski sosyalist tezleri cilalayan yeni entelektüel atraksiyonlar ge liştirmeye itti. Süngerciler, reel-ideal sosyalizm ayrımına giderek başarısızlığın aslında başarı teşkil ettiği veya asıl başarısızlığın sosyalizme değil, liberalizme ait olduğu yollu ilüzyonlar üret meye giriştiler. İkinciler ise, sosyalist geleneğin ya tam içinde ka larak veya onun yörüngesinde dolanarak yeni kavramlar ve teo rilerle sosyalist tezleri savunmaya daldılar.

Demokrasi Sizin Zannettiğiniz Şey Değil

1990’larda, bu çerçevede, öne çıkan bir akım komüniteryenizmdi. Komüniteryenler iki ana gruba ayrılmak taydı. Birinci grup, A. Etzi-oni gibi isimler tarafından formüle edilen, yumuşak komüniterye-nizmdi. Bunlar, liberal kapitalizmi ve liberal demokrasiyi tümüyle reddetmek yerine onda bazı kısmî tadilatlar talep etmekteydi. Bu-nun sebebi, liberal kapita lizmin, bireyleri, sosyal ortamdan kopartıl-mış varlıklar olarak muameleye tâbi tuttuğuna ve bu yüzden sosyal dokuyu tahrip ettiğine inanmalarıydı. Komüniteryenizmin ikinci ve Charles Taylor gibi isimlerce geliştirilen ve daha sert olan türü de özünde muhafazakârların eleştirilerini tekrarlıyordu. Ama, bun ların düşünce çizgilerinin nihaî sonucu liberal kapitalizmin ısla hını veya yenilenmesini değil ortadan kaldırılmasını gerektir mekteydi. Bir ara tozu dumana katan bu komüniteryen akımlar yeni beşerî yapılan-ma ve siyaset tarzları geliştirmede gürültüleri ile ters oranda başarı sağlayabildiler. Söyledikleri hiçbir şey, li beral kapitalizme ve liberal demokrasiye yönelik kısmî tespit ve eleştiriler olmanın ötesine geçe-medi.

Sosyalizme bulanmış bir komüniteryenizm kimi aydınların dü-şünce dünyasında hâlâ merkezî noktayı oluşturmaktadır. Bu aydın-lar, nedense, liberalizme veryansın ederken, insanlığa kan kusturan 20. yüzyıl kolektivizminin sosyalist türünün eleşti ril mesinden pek hazzetmemektedir. Bu tür eleştirileri yapanları da faşizme ve merke-ziyetçiliğe kaymakla itham etmektedir. Oysa, faşizme asıl kolayca ka-yan çizginin sosyalizm ve sosya lizmle fa şizmin kolektivist kardeşler olduğu pek çok tarihî tec rübeyle sabittir. Türkiye’dekileri bir kenara

Page 21: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

27

bırakalım, Miloseviç gibile rinin serüveni bu gerçeğin kavranmasını sağla maya yeter her hâlde.

Sosyalizm-komüniteryenizm kırması bir fikir dünyasında ge zinen bazı yazarlar, gerçeğin tekeli kendi ellerindeymiş gibi, ga zete köşe-lerinde geliştirdiklerini vehmettikleri “büyük” tezleri iğneleyenlere, samimî bir tartışma yapma heyecanıyla değil, öfke ve nefretle sal-dırmaktadır. Bu öfke ve nefret akıllarını giderdi ğinden, yazılarında hem yığınla çelişki ortaya çıkmakta hem de nezaket kuralları aşıl-maktadır. Varsın olsun, kötü söz sahibine aittir. Liberaller diyaloğa, açık sözlülüğe, müzakereye inanır. O yüzden, ben, kabalığa kabalıkla cevap vermek yerine, bazı bili nen gerçekleri belki bu sefer anlaşılır umuduyla bir kere daha tekrar edeyim.

Demokrasi bir ideoloji, bir hayat tarzı, insanî gelişimin son dura-ğı ve beşerî ilişkilerin her alanda geçerli tek, yegâne, en iyi yöntemi değildir. Sadece demokrasi değil, liberalizm dâhil, hiç bir şey, hiçbir sistem, ideoloji vs. bu özelliklere sahip olamaz. Bu hakikati kavra-maya, demokrasinin bir ideoloji olmadığını kabul etmekle başlamak sevindirici bir ilerlemedir. Demokra siyle ideoloji arasındaki ilişkiyi kavramada mesafe kaydedilmesi de sevindiricidir. Liberalizm ve demokrasi paralel biçimde ge lişmiştir ve bu beraberlikten daha çok kazanç sağlayan demok rasi olmuştur. Liberalizm demokrasinin ye-tiştiği mümbit zemini teşkil eder. İlliberal demokrasiler, demokrasi adını kullansalar bile, demokrasinin fonksiyonlarını ifa edemezler. Liberalizmsiz demokrasi, olsa olsa, evet, diktatörlük olur. Liberalizm kelime sinden çok nefret ediliyorsa, şöyle diyelim: İktidarın sınırlı ol ması ve yönetilenlere hesap vermesi, insan haklarına saygı gös-termesi, önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde işlemesi, par-çalanması ve bir kontrol ve denge sistemine yerleştirilmesi pe şinden koşulması gereken, insanlığa yararlı idealler ve pratik lerse, gidilmesi gereken adres, liberalizmdir. Laf kalabalığına ge rek yok, bunların başka bir adresini bilen varsa, söylesin, öğre nelim ve oraya başvu-ralım. Liberaller için demokrasi, barış içinde, beraber yaşama araç-larından biridir. Ama, tek araç değil dir. Bu hâliyle liberal demokrasi sahip olmamız gereken iyi bir şeydir. Otoriter veya totaliter bir yöne-

Page 22: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

28

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

tim yerine, elbette, de mokrasiyi, tercih etmeliyiz. İnsanların ve insan gruplarının bir birleriyle konuşması, müzakere etmesi, paylaşması, ortak prob lemleri beraber çözmeye çalışması iyi bir şeydir. Ama, li-beral çizgi her problemin ortak problem hâline getirilerek özel alanın daraltılmasından haklı olarak korkar; çünkü bu, otoriteryenizme vü-cut verebilir. Ayrıca, demokratik yol ve yöntemler her zaman her-kesin kabul ettiği bir çözüme ulaşma mızı sağlayamayabilir. Siyasal teoride Arrow Teoremi denilen itibarlı yaklaşım bunu ispat etmek-tedir. Demokrasi, aşırı anlam lar ve taleplerle yüklenirse ya patlar ya da demokrasi olmaktan çıkar. O yüzden, demokrasiden vazgeçmek ne kadar abesse, de mokrasiyi abartmak ve insanî varoluşu onunla özdeşleştirmek de o kadar abestir.

Bireyden Niye Korkuluyor?

Liberallerin atomize edilmiş birey tiplemesinden hareket ettiği yo-lundaki muhafazakâr-faşist-sosyalist-komüniteryen argümana siya-set felsefesinde çoktan gerekli cevaplar verilmiştir. Bireyi asıl atomize edenler kolektivist teoriler ve sistemlerdir. Bu çürü tül müş argümanı hâlâ sahiplenenler siyaset felsefesindeki son tar tışmalardan galiba habersizdir. Ben, burada geniş felsefî tar tışma lara girme imkânı bu-lamadığımdan, genelde siyasî sistem, özelde demokrasi tartışmala-rında bireyin niye esas birim kabul edilmesi gerektiğiyle ilgili bazı şeyler söyleyebilirim. Bir demok rasi temel beşerî siyasî birim olarak bireyden hareket etmek zo rundadır. Elbette demokratik sistemde gruplaşmalar, grup kim likleri ve grup davranışları olacaktır, bu yüz-den; demokrasi teori ve pra tiği bireyle sınırlı kalmaz, kalamaz, ama bireyi bir gerçek lik ola rak görmekten de ayrılamaz. Bu husus, liberal demokrasi lerde, tek ve eşit genel oy ilkesinde ve insan haklarının esas öz nesinin insan olmasında yansır. Bireyler, şüphesiz, aileden başla-yarak dı şarıya doğru genişleyen sosyal ortamlarda yaşarlar, fa kat, bu, on ların değil de, meselâ, grupların/cemaatlerin esas si yasî onto-lojik özne olduğu anlamına gelmez. Liberal demokrasi ler grupların varlığını da meşru ve gerekli kabul etmesine rağ men, bireyle grup arasında bir hak çatışması olduğunda, özel likle korunması gereken,

Page 23: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

29

bireydir. Yoksa, demokrasi denilen şey bir cemaatler mozaiğine dö-nüşür. Bazı durumlarda, ki bunlar in sanî yaşayışta çok ender karşıla-şılan durumlar değildir, grup kimliği bireyleri boğucu bir hâl alabilir. Bireyin demokrasi açı sından önemini ve yerini anlamayan komüni-teryenler demokra siyi bir gruplar/ce maatler federasyonu sanmakta-dır. Son sözüm şudur: Liberalizm, her derdin devası ve her insanî varoluşun-ya şayışın tek yolu de ğildir. Ama, liberalizmi reddetmek, insanın bilgi ve tecrübe bi rikiminin önemli bir bölümünü reddetmek anlamına gelir. Bunu yapmak kolay değildir. Nitekim, liberal lere ve liberalizme yerli yersiz saldıranların yazıp söylediklerin deki işe yarar her şeyi bir şekilde liberalizmden aldıkları gözden kaçmamaktadır.

01.10.2005, Zaman

Page 24: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

31

Liberallik Zor Zanaat

Etyen Mahçupyan

Bir süreden beri karşılıklı olarak isim vermeden Atilla Yayla ile li-beralizm üzerinde bir atışma yaşıyoruz. Bu tür zihinsel alışve rişler tarafları ve okuyucuyu yeni düşüncelere yönelttiği oranda faydalıdır. Faydadan kasıt orta bir yol bulunması veya bir tara fın diğerinin fik-rine yanaşması değil.

Kendi kulvarında yaratıcı olmak, yeni argümanlar, farklı ba kışlar geliştirmek de söz konusu faydayı üretir. Ama eğer argü manlar ken-dini tekrar etmeye yüz tutuyorsa, tartışma hem an lamsızlaşır hem de sıkıcı olur. Hele fikirleri duygusallığın için den okumaya meyle-den tepkilerin varlığında, konuyu basitçe kapamak en hayırlı yoldur. Yayla’nın Yorum sayfasında çıkan 1 Ekim tarihli makalesinde benim daha önce yazdıklarımı “öfke ve nefretle” yapılmış bir “saldırı” ola-rak nitelemesi iyice abes... Liberallerin kendi gerçekliklerinin içinde hapsoldukları için gü nümüzde yaşanmakta olan zihinsel açılımları

Page 25: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

32

Atilla Yayla & Etyen Mahçupyan

kavrayamadıkları tespiti, belli ki Yayla’yı tahminimden fazla sıkıştır-mış. Köşe ya zarlığı kimseyi üzmek için yapılmaz. Liberallerin üzül-mesini özellikle istemek için ise doğrusu pek bir sebep yok.

Dolayısıyla bu tartışmaya kendi açımdan bir nokta koymakta yarar var. Birincisi, Yayla fikrî dünyayı liberallerin tanımladığı biçi-miyle kategorize etmek istiyor. Ona göre liberaller, sosya listler, ko-müniteryenler, faşistler var ve liberaller bu aktör man zumesinde ‘iyi çocuk’ rolünde. Ne var ki postmodern dönem bunların dışında en azından bir epistemolojik konumun daha ideolojikleşmesine tanık oluyor. Demokrat bakış bugün hem li berallerin hem de Yayla’nın saydığı diğer akımların dışında. Ör neğin katılımcılık, şeffaflık, ikna gibi kavramlar liberaller için ‘olursa iyi olur’ türünden yenilikler belki; ama demokratlık açı sından olmazsa olmaz önkoşullar. Çünkü bunlar olmadan ger çekten demokrat bir kararın alınması mümkün değil.Yayla bu gelişimden pek hoşlanmıyor olacak ki, çevresini ille de liberalliği kayıran tanımlamalarla yapmak istiyor.

İkinci olarak, Yayla’nın ısrarla savunduğu ‘demokrasinin bir ideo-loji, bir hayat tarzı olmadığı’ görüşü zaten apaçık bir olgu dur. Çünkü demokrasi bir toplumsal karar mekânizması siste matiğinin adıdır ve herhangi bir zihniyet altında işlevselleşebilir. Diğer bir deyişle ken-disi bir ‘ideoloji’ olamaz, çünkü alacağı şe kil ve uygulanma biçimi onu kuşatan ideolojiye muhtaçtır. Tam da bu nedenle, modern de-mokrasinin liberalizmle birlikte tarih sahnesine çıkmış olması, onun liberalizme mahkûm olduğu so nucunu yaratmaz. Çünkü modernite öncesinde de demokrasi yaşanmış olduğu gibi; gelecekte modernite dışında bir demokra sinin yaşanması son derece doğaldır. Söz konu-su demokrasinin ‘liberal’ olma zorunluluğu ise tabiî ki yoktur; ve zih-niyetin mo dernlikten kayma yapması hâlinde bunun liberalizmden epeyce uzak düşeceği açıktır. Öte yandan bu muhtemel demokrasinin ille de totaliter olacağını sanmak, modernite ötesini algılayama yan bir vizyona muhtaçtır. Yayla’nın sözünü ettiği iktidarın sı nırlanması, kurallar çerçevesinde işlemesi gibi konular aynen ‘demokrasi’ gibi belirli bir zihniyet içinde hayata geçerler. Libe ralizmin dışındaki her zihniyetin sonuçta totalitarizme gideceği varsayımı ise ancak ‘dinsel’

Page 26: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Liberallik & Demokratlık Tartışması

33

olarak tanımlanabilir... Bu bağlamda Yayla kullandığı birey kavramı-nın ‘liberal birey’ olduğunu algı larsa kendine de faydalı olur. Belki demokratların bireye karşı olmayıp, bireyin farklı bir biçimde tanım-lanması gerektiğini söylediklerini anlar.

Gerçekten de liberallerin yazılarında bol bol demokrasi keli mesini bulmak mümkün, ama ‘demokratlık’ kavramını pek ağızlarına almak istemiyorlar. Ne yapsınlar? Kendilerine öfke duymuyoruz, sadece bi-raz daha samimî olsunlar yeter...

17.10.2005, Zaman

Page 27: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Siyasî Düşünce Sözlüğü hem öğrencilerin hem de siyasî, sosyal, iktisadî ve hukukî meselelerle ilgilenen okuyucuların ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmıştır. Sadece kelimelerin lugat anlamlarını vermekle kalmamakta, bunun ötesine geçerek, tematik bir sözlüğün bütün fonksiyonlarını üstlenmeye çalışmaktadır. Kapsadığı maddelerde, meraklı okuyuculara rehberlik yapmakta, okumalarını hangi istikamette yoğunlaştırmaları gerektiği hususunda yol göstermektedir. Bunun ne kadar gerekli olduğu her türlü izahtan varestedir. İçinde yaşadığımız enformasyon çağında, herkes muazzam bir bilgi ve haber bombardımanına tâbi tutulmaktadır. Bu, insanların, önemliyi önemsizden, özü teferruattan ayırmasını zorlaştırmaktadır. Her insanın zamanı kıt ve boşa harcanan zamanın telafisi imkânsız olduğundan, lüzumsuz veya yanlış okuma ve yoğunlaşmaların mali-yeti çok yüksek olmaktadır. Siyasî Düşünce Sözlüğü, zaman ve gayret israfını önlemek bakımından da okuyucuya çok yardımcı olabilecek bir eserdir.

4. Baskı2008, 4. Baskı, 278 Sayfa, 13x19 cmISBN: 978-975-6877-78-4

Page 28: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Birinci iktidar, bürokratik iktidardır. Bürokrasinin çeşitli şubeleri, halktan tasvip görme şansı bulunmadığı için, bu iktidarın en önemli sac ayağıdır. Bu iktidarı halk seçmez. Onun mensupları kendi kendilerini atarlar. Halktan aldıkları vergilerle varlıklarını sürdürür; ama halka tepeden bakarlar. Bürokratik ikti-dar on yıllar içinde kendine hukukî, siyasî, ekonomik payandalar edinmiş ve bir kapıkulu sistemi yaratmıştır. Elemanlarını halktan devşirir, sonra onları anne babalarına yabancılaştırır ve toplumun efendisi olduklarına inandırır. ... Demokratik süreçler bunun tam olarak gerçekleşmesine izin vermediği için demokrasi sevilmez. Bu iktidar elitlerinin dilinde demokrasi süs kelimesidir. Gönüllerinin aslanı, tek parti cumhuriyetidir. Yani totaliter cumhuriyettir.

İkinci iktidar, demokratik iktidardır. Bu iktidarı serbest seçimlerle halk belirler. Bu iktidar geçicidir. Ondan her sorunun altından kalkması beklenir. O her konu-da yetkili değil; ama her konuda sorumludur. Yani, davul bu iktidarın boynunda; ama tokmak bürokratik iktidarın elindedir. Demokratik iktidarların cumhuriyet rejimine pek itirazları yoktur, itirazları cumhuriyetin demokratik olmamasınadır. … Demokratik iktidar, demokrasilerde olması gerektiği gibi, yani kişi hak ve özgürlükleri lehine değil, bürokratik iktidarın sınırlanmasını istediği anlamda, yani bürokratik iktidar lehine sınırlı iktidardır. … Bürokratik iktidarın sahipleri ve destekçileri toplumda azınlıktır; ama medyada ve kilit bürokratik mevkilerde çoğunluktadır.

2008, 282 Sayfa, 14,5x21,5 cmISBN: 978-975-6201-27-5

Page 29: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

“Ramazanı fırsat bilip fiyatları artırdılar”, “eğitim bir mal değildir”, “herkesin bedava tıbbi tedaviye hakkı vardır” gibisinden sloganlar, piyasa iktisadı bilgisi-nin kıtlığının popüler dildeki tezahürleridir. Birçok insanı iktisadî problemlerin çözümünün devletin kaynakları “eşit”, “âdil”, “fakirlerin lehine olacak” şekilde dağıtmasından geçtiğini zannetmektedir. Devletin kısmî bir yeniden dağıtımcı rol üstlenebilmesinin piyasanın zenginlik yaratmasına bağlı olduğunu bilme-mektedir. Devletin mutlak bir yeniden dağıtımcılık fonksiyonu üstlenmesininse açlık ve sefaleti daimileştireceğinin ve sosyal çatışmaları azdıracağının farkına varamamaktadır.

Bu derlemede, günlük hayatta karşılaştığımız kimi problemlere piyasa iktisadiyatı açısından yaklaşan yazılar yer almaktadır. Yazıların hemen hemen tamamı İzmir Ticaret Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Aktüel problemleri ele almakla beraber, birçok yazı, piyasa iktisadı teorisini bir şekilde yansıtmaktadır. Bazı iktisatçıların iktisadı anlaşılmaz jargonlara boğan ve nüfuzu zor, soyut formülasyonlara kur-ban eden tarzının zıddına, meseleler açık, anlaşılır, fakat tutarlı bir üslupla tahlil edilmektedir. Kimi meselelerin irdelenmesindeki basitlik ve mantıkî tutarlılık da, kendi başına okuyucunun piyasa iktisadiyatına ilgisini artıracak mahiyettedir.

2008, 282 Sayfa, 14,5x21,5 cmISBN: 978-975-6201-29-9

Page 30: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

İslamafobya Avrupa’da hızla yükselirken medeniyetler çatışması tezleri hızla kendine taraftar toplamaktadır. Oysa çok az kişi Avrupa’da yaşayan Müslümanların ne istedikleri ve hangi sorunlarla karşılaştıklarıyla ilgilenmekte-dir. Laf kalabalıkları ve felaket senaryolarının yanında içi boş iyi niyet gösterileri zayıf kalmaktadır. Peki gerçekte Batı Avrupa’da neler olmaktadır?

Bu kitabın konusu Batı Avrupalı Müslümanların kim oldukları ve ne istedik-leri üzerinedir. Kitap, altı Avrupa ülkesinden üç yüz Müslüman lider ile yapılan röportajlar üzerine kurulmuştur. Bu ülkeler İsviçre, Danimarka, Hollanda, Büyük Britanya, Fransa ve Almanya’dır. Avrupa’daki İslamî sorun küresel savaş veya barışla ilgili değildir, bilakis kamusal hayatta ve Avurpa kimliklerinde Hıristiyanlık ve İslam’ın pozisyonundan yükselen zor sorularla ilgilidir. Avrupalı Müslüman liderler liberal demokrasiyi kaldırmak ve laik yasaları İslamî yasala-rla değiştirmek niyetinde değiller. Onlar azınlık pozisyonundadırlar.

2008 Ocak, 1. Baskı, 340 sayfa, 14.5x19,5 cmISBN: 978-975-6201-32-9

Page 31: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Antony Flew (1923-….) Dosdoğru Düşünmenin Yolu: Eleştirel Akıl Yürütmeye Giriş’te, her şeyden önce okuyucunun akılcı ve eleştirel düşünme alışkanlığını geliştirmeyi amaçlıyor. Gerçekten de eğer her gün farklı kanallardan elde ettiğimiz malumatı anlamlı kılmak ve akılcı bir zemine oturtmak istiyorsak, pratik akıl yürütme ve açık düşünme hepimiz için gereklidir. Politik, felse-fi veya dinsel görüşleriniz ne olurlarsa olsunlar, eğer önermelerinizi açıkça ifade edebiliyorsanız, onları geçerli akıl yürütmelerle destekleyebiliyorsanız ve bir hata yaptığınızda onu kabul edebiliyorsanız, insanlar sizi dinlemeye istekli olacaklardır. Sonuçta, geçerli akıl yürütmelere dayalı delilleri geçersiz olanlarından, çelişik olan iddiaları karşıt olan iddialardan, kapalı olan ifade-leri belirsiz olan ifadelerden ayırt edebilmek, çelişme ile kendi kendiyle çelişme arasındaki farkı, aldatıcı ve yanlış olan ile doğru olan arasındaki ayrımı çabucak görebilmek, açık ve eleştirel düşünen insanı kalabalıktan ayırır. Flew, elinizdeki kitapla okuyucunun bunu başarmasına yardımcı olmaya çalışıyor; bizim zayıf akıl yürütmelerle, delillerle ve doğruyu bulmakla niçin ilgilenmemiz gerektiği üzerinde duruyor.

2008 Ocak, 1. Baskı, 207 sayfa, 14.5x19,5 cmISBN: 978-975-6201-30-5

Page 32: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Editörler:Ali Rıza Çoban, Bilal Canatan, Adnan Küçük

Prusya Kralı II. Friedrick Berlin'deki Sans-Souci Sarayının görüntüsünü bozan eski bir yel değirmenini yıkmak ister. Hatta değirmenciyi tahliye konusunda bi-raz tehdit eder. Değirmencinin Kral'a verdiği vecap bütün dünyada hukuk dev-letinin mottosu haline gelmiştir: "Berlin'de hâlâ adil mahkemeler var!" (Es gibt noch ein Kammergericht in Berlin!)

Hukuk Devleti: Hukukî Bir İlke Siyasî Bir İdeal, Türkiye'deki hukuk dev-leti tartışmalarına esaslı bir katkı yapacaktır. Bu eserde, Dicey'den Hayek'e, Habermas'tan Raz'a birçok önemli düşünürün hukuk devletine ilişkin çalışmaları bir araya getirilmiştir. Ayrıca, ulusal ve uluslararası uygulamalara da geniş bir şekilde yer verilmiştir.

2008 Şubat, 1. Baskı, 636 sayfa, 16x24 cmISBN: 978-975-6201-36-7

Page 33: Liberallik & Demokratlık Tartışması · Siyasi Düşünce Sözlüğü,(2005) İslam, Civil Society and Market Economy, (derleyen) (1999, İngilizce) Özgürlük Yolu: Hayek'in

Çin'in birden bire hayatımıza girişine şaşırdınız mı? Ucuz malların "istilası" da ne demek? Pahalıya mal almamızı isteyen de kim? Mikro-kredi mucizesi diye bir şey duydunuz mu peki? Latin Amerika, piyasaların kurbanı mı olmuştur, yoksa devletin “biraz” sert eli onları sersemletmekte midir? Neden Güney Kore ekonomik büyümesine hızla devam ederken, Kuzey Kore tavşan eti üreterek açlıktan kurtulmayı hedeflemektedir? Petrol fiyatlarını da kim belirliyor? İsveç refah devleti modeli bizim için bir şans olabilir mi? Niye Google'ı bulan öğrenci ODTÜ'den değil de Stanford Üniversitesi'nden çıktı? Sör John Cowperthwaite’de kimdir?

Dünyada küreselleşme sonucu ortaya çıkan bütün bu soruların cevabını ve olup bitenleri anlamak tabi ki bilgiyi gerektirir. Bu bilgi olmadan hayatınıza devam etmek ise sizi bir kaosun ortasında olduğunuz endişesine düşürebilir. Eğer küreselleşmenin ekonomik boyutunun hayatınızı ve Türkiye'yi nasıl etkilediğini merak ediyorsanız bu eser sizin için mükemmel bir kılavuz. Basit ve akıcı bir dille küreselleşen dünyanın hikayesi bu kitapta herkes için anlatılmakta. Düny-adan kopmak ve kopartılmak istemeyenlere...

2008 Ocak, 1. Baskı, 216 sayfa, 12.5x19 cmISBN: 978-975-6201-33-9