ll •• ltesi • lll isi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d02042/2000_1/2000_1_atalayt.pdf ·...

30
Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi No. 4 1!1 •• a ll LTESI lll ISI CiLT: ll DiYARBAKlR 2000

Upload: others

Post on 19-Jul-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yayınları No. 4

1!1 •• a

ll LTESI • lll

ISI

CiLT: ll

DiYARBAKlR • 2000

Page 2: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Fethinden 1959 yılına kadarki dönemde

KIBRIS'TA VAKlF- EGİTİM İLİŞKİSİNE GENEL BİR BAKlŞ

Talip Atalay·

Kelime ve Kavram Olarak Vakıf

Vakıf kelimesi Arapça va- ka- fe kökünden gelen bir isimdir. Sözlük anlamı; bir şeyi daima durdurmak, hukuken bir malı mülkiyetten çıkarıp, sürekli' olarak bir hayır yoluna tahsis edip, saklamaktır. Yine sözlük olarak durdurmak anlamının yanı sıra alıkoymak anlamı da vardır. "V akıf'ın çağulu 'Evkaf olup manası manevi kurbiyet; yani Allah'ın rızasına nail olmak emeliyle malın rapt ve hapsedilmesi ve alıara devir ve tirağının men'i anlamına gelmekte ve 'dedication' e tekabul etmektedir. 1

Vakfın bir çok tanımı vardır. Fakat en genel olarak 'ne olursa olsun insanlığa yarar her han~i bir şeyi , Hak uğrunda durdurmak ve halkın hizmetinde bulundurmak ' şeklinde tarif edilebilir.

Ali Himmet Berki "menafıi insanlara ait olur vechiyle bir aynı,

Allah'ın mülkü hükmünde olmak üzere temlik ve temellükten haps ve men etmektir"3

, diye tarif eder.

Büyük alim Ömer Nasuhi Bilmen ise "bir mülkün menfaatini halka tahsis edip aynını Allah Taala'nın mülkü hükmünde olarak temlik ve temellükten ala vechi 't- te 'b id (eb edi olarak) kavlen haps ve menafiini tasadduk yahut dilediğine sarfetmektir"\ şeklinde tanımlar.

Vakıf; tanımlardan da anlaşılacağı üzere yapıldığı takdirde vakfeden için dönmenin artık mümkün olmadığı, dini bir esasa dayandınlarak, sadece Allah rızası için belli bir amaca matuf olarak gerçekleştirilen bir eylem çeşididir. Sağlam dayanaklara sahip olan vakıf kurumu; sürekliliğini bu esaslara borçludur. Aynı zamanda vakıf; toplumların sadece insan için değil, yaşayan, varlığını sürdüren her türlü canlı ve cansız varlık için

• D.Ü.İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Araştınna Görevlisi. 1M. Kemal Dizdar"Kıbrıs Evkafı", Milletler Arası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi(l4-19 Nisan ı 969), Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştınna Enstitüsü Yayınları, Ankara ,ı97ı, s.ı95 2 Mustafa Özdamar, "Vakfetmek", Vakıflar Dergisi, XIX, Ankara, 1985, s.5. 3 Ali Himmet Berki, Vakıflar, İstanbul, ı 940, s.40. 4 Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-i İslamiyye ve ıstılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, 1969, c:IX, s.284

Page 3: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

274 Talip Atalay

yaşatan, koruma sağlayan bir sığınak, bir korunak olarak inanan insanın ebediyete intikal edecek hayırlar çerçevesinde düşündüğü ve bu yolla ebedi hayata intikalinde de dünya durdukça, vakfı yaşadıkça amel defterine hayır yazılacağı inancıyla, yaşarken öte alemde kendine korunak olmak üzere yaptığı bir yatırım düşüncesiyle oluşturduğu gerçeğini göz önüne alarak bu devasa kurumu anlamak ve anlamlandırmak gerekmektedir.

Kıbrıs'ta Osmanlı Döneminde Vakıflar

Kıbrıs adası 1571 yılında fethedildikten sonra, Türkleri'n iskanından günümüze Türk kültürü kesintisiz olarak var olagelmiştir. Zira Osmanlı devletinin bu yeni iline göç eden aileler Anadolu'dan göç etmişlerdi.

Dolayısıyla bu insanlar şelenek, örf ve adetlerini de oraya taşımışlar ve onlara bağlı kalmışlardır. Vakıflar konusunda da gerek Osmanlı idarecil eri, gerekse zengin hayırsever halk fetihten itibaren ülkenin diğer yerleşim

birimlerinde olduğundan farklı davranmamış, mevcut vakfetme geleneğini adada da sürdürmüştür.

Nitekim fethettiği bütün beldelerde olduğu gibi; Osmanlılar Kıbrıs'ta da aynı gelenek uyarınca vakıflar kurdular. Bu gelenek Osmanlı idaresinde kaldığı aralıksız üç yüz yıl boyunca devam etti. Gerçekten bu zaman zarfında kurulan vakıf eserlerini adanın her yanında adım başı görmek, onlara rastlamak mümkündür.6 Kıbrıs'ta vakıflar konusunun en önemli uzmanı olan değerli araştırmacı M. Haşim Altan'ın ifadesiyle: "Kıbrıs Fetih Harekatı'yla Anadolu'dan Kıbrıs'a ayak basan Türk Toplumu'nun beraberinde getirdiği bu kutsal ve ayrılmaz kurumun Kıbrıs'ta başlangıç tarihi 97911571 olarak gösterilmelidir".7 Kıbrıs'ta ilk vakıfları kuranlar, vakıfların temelini atanlar; Padişah II.Selim, başkomutan Lala Mustafa Paşa, Arap Ahmet Paşa, Pertev Paşa, Ağa Cafer Paşa gibi devlet erkanından olan hayırsever kişilerdir. Bir fetih geleneği olarak Osmanlı, yeni fethettiği yerlerin iman ve orada şehit olmuş olanların ailelerinin de İstifadesi için fethedilen yerde çalışan görevlileri aracılığıyla vakıflar kurardı. Kıbrıs'ta da

5 bkz. Halil İnalcık, Kıbrıs ve Türkler, Ankara, 1964, s.27,28; Naci Kökdemir, Dünkü ve Bugünkü Kıbrıs, Ankara,1956, s.87,88. <..

6 Beria Remzi Özoran, "Kıbrıs Adasında Bekir Paşa Vakfı", Vakıflar Dergisi,XVI, Ankara, 1982, s.27 7 M. Haşim Altan, Kıbrıs Türk Vakıflar Tarihi(l571-1974), Kıbrıs Vakıflar İdaresi Yayınları, Kıbrıs, 1986, s.76. '

Page 4: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

_K_ıb_r_ıs_'m __ ~_ak~if---E~ğ~u_im~ll~~~ki~si_ne_G~en~e_IB_i_r~B~ak~cy~----------------------215

bu nevi vakıflara rastlamak mümkündür. Yine Kıbrıs'la coğrafi bir alakası olmamakla birlikte; adada yapılacak her türlü hayır işlerinin yürütülmesinde kullanılacak geliriere sahip, ada dıŞında kurulmuş vakıflar olduğu gibi, Kıbrıs'ta kurulmuş olup, gelirinin bir bölümü Anadolu'da bir yöreye veya Mekke-Medine' ye harcanmak üzere vakfıyesine kayıt düşülmüş çeşitli

vakıflar da yapılmıştır. Bu tür vakıflara en güzel örnek olarak gösterilebilecek vakıflardan Celaliye vakıfları; Konya- Lefkoşe bağlantılı

numune vakıflardandır. Bu bağlantı aynı zamanda Osmanlılarda tek merkezden yönetilen vakıflann, niçin tek merkezden yönetildiklerinin de gerekçesini oluşturmaktadır. Nitekim 1571-1878 arasında adanın

İngiltere'ye kiralanınasına kadar Kıbrıs vakıflannın yönetimi İstanbul'a bağlı olarak; Evkaf-ı Hümayun tarafından atanan bir muhasebeci tarafından i cra edilmektey di. 8 Başlangıçta bu atama daha çok vakıflann kontrolü şeklinde gerçekleşen bir icraat idi. Zira her vakıf kendi mütevellisi tarafından idare olunurdu. Sonralan Osmanlılar tarafından padişahlar ve vezirler gibi tevliyeti bi'l-fıil idare edemeyen kimselerin vakıflarını idare etmek için EvkafMüdürlükleri ilidas edilmişti.9

EvkafNezareti, 1826 yılında oluşturulana kadar Kıbrıs Vakıflan, nazır ve mütevellileri tarafından yönetilmiş; nazırlar, müfettişler aracılığıyla her yıl vakıf hesaplanm, mütevelliler aleyhindeki şikayetleri incelemeye devam etmiş, mütevellilerinin nesilleri tükenmiş olan vakıflann mütevellileri ise nazırlar tarafından tayin edilmek suretiyle söz konusu vakıflar işlerliğini sürdürmüştür. Bu tetkikler sonucunda zaman zaman Kıbrıs'ta gerek sultanlarca yapılan vakıflarda, gerek şahıslar tarafından yapılrmş vakıflarda ve gerekse Mekke-Medine hayrına vakfedilmiş Harameyn vakıflarında

çeşitli ünitelerde baş gösteren bazı idari aksamalar ve bazı mütevellilerce yapılan yolsuzluklar, bu vakıflann Vakıflar İdaresi 'nce zaman zaman yeniden düzenlemelere ve idari olarak yeniden yapılandırmalara tabii tutulmasına neden olmuştur. Tüm bu değişiklikler Merkezi Anadolu Vakıftarım olduğu kadar yerel ve taşra evkafım da ayın şekilde etkilemiştir. Belirli teftiş dönemleri olmakla birlikte, her hangi bir şikayet nedeniyle teftişte bulunan müfettişlerin, düzenledikleri yazılı raporların bir suretini Kıbrıs Muhassıllığı'na verdikleri, bir suretini de Merkez Evkaf Nezareti

8 Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Rakamlarla Gerçekler, Lefkoşa, 1978, s.l6 9 Altan, age, s.97.

Page 5: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

276

Müfettişliği 'ne ulaştırdıkları eldeki vakıf

anlaşılmaktadır. 10

İngilizler Döneminde Vakıflarm Durumu

Talip Atalay

teftiş belgelerinden

Kıbrıs'ın 1878 yılında yapılan Berlin Anlaşması'yla İngiltere'ye devredilmesiyle birlikte, " Evkaf-ı Hüınayun Nezareti Celilesi tarafından cezire-i mezkure için bir memur tayin olunacaktır. Bu memur İngiltere Hükümeti tarafından tayin edilecek bir memur ile bilittifak cezire-i · mezkurede bulunan cevami ve rnekahir ve medaris-i İslamiye ve müessesat-ı saire-i mezhebiye'nin emlak ve arazi ve emvalini idare edecektir". ı ı şeklindeki anlaşma maddesi uyarınca, Kıbrıs Evkafı birisi İngiliz diğeri Osmanlı olmak üzere iki ınınalıhas tarafından yönetilmeye başlandı. Fakat vakıf geleneğine uygun olmayan, bir gayrı müslimin tamamıyla dini bir kurum olan vakıf yönetiminde ınınalıhas olarak görev alması halkı rencide etti. Yukarıda belirtildiği gibi bu anlaşmaya göre biri Türk, birisi İngiliz olan iki Evkaf Muralıhası olması lüzumu vardı. Bu durum ise vakıfların tarihinde görülmüş bir şey değildi. Aslında anlaşmada muralıhasların yetkileri açık olarak tayin ve tespit edilmemişti. V akıflara dair daha önceki kanun ve nizarnlar da aynı şekilde muhafaza edilmiş, bir değişiklik

yapılmamıştı. Ancak ilgili muralıhasların yekti ve salahiyetlerinin yalnız vakıf mallarımn idaresinin teftişiyle sınırlı olacağı hissini vermesine rağmen uygulama öyle olmamıştır. Açık bir yetki dağılımı olmamasına karşın;

İngilizlerce bu maddenin vakıfları kontrol ve idare edebilecekleri şeklinde yorumlanarak, bu yönde bir uygulamaya gidecekleri belli olmuştur. ıı

Nitekim İngiltere adaya ayak bastığında, Osmanlının genel vilayetlerinde vakıftarla ilgili rutin uygulaması Kıbrıs'ta da yürürlükteydi. Lefkoşe'de bu işlerden sorumlu bir Evkaf Müdürlüğü vardı. Müdür de Ahmet Hulusİ Efendi isimli bir şahıstı. İngiltere, Kıbrıs Evkaf Muhasebecİsİ Ahmet Hulusİ Efendi 'ye evkaf mallarımn, cami ve mezarlıkların, İslam okullarının ve bunlarla ilgili işlemlerin yönetilmesinde ve sürdürülmesinde yardımcı olarak, 4 Haziran 1878 Antlaşmasına dayanarak, M.B. Seager isimli bir memUnın.u "British Delegate" (İngiliz Delegesi) oı'arak atadığım 8 Kasım 1881 tarihli res::ni gazetede ada halkına ilan etti. Bu yeni görevine

10 bkz, Altan, age, s.l 08. 11 Türkgeldi, age, s.lOl, 102. 12 Dizdar, age, s.198.

Page 6: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K~zb~rz~s~'ta~Va~k~if-~-E~ğ~li~im~l~lz~Şk~~~m~e~G~e~n~e/~B~~~B~a~k~cy------------------------211

eski uygulamalar ve mevcut bütün kayıtları incelemeye alıp, ayrıntılı bir rapor hazırlamakla başlayan Seager ; sonraki uygulamalarda temel alınan ve kendi adıyla anılan ünlü Seager Report'u ortaya koymuştur: Bu çalışma daha sonra İngiliz Hükümeti'nce Türk Toplumu'nun ekonomik ve siyasi hayatında yapılabilecek değişikliklerde vakıfların rolünü ortaya koyması açısından önemlidir. Gerçekten de bu rapor ekseninde Evkaf kurumunun idaresinde bir takım yeni uygulamalara gidilmiştir. İngilizlerin doğrudan müdahaleleri Türklerce hoş karşılanmamış, vakıf mallarımn idare ve salahiyetlerini evkaf murahhaslarının üzerlerine almalarına rıza

gösterilmemiştir. Kavanin Meclisi Türk azalan, başlarında daha sonra Kıbrıs Müftüsü olacak olan Hacı Hafız Ziyai Efendi olduğu halde, hükümeti protesto edip idareyi doğrudan kontrol edecek olan Evkaf Reisi 'nin halife tarafından tayin edilmesini ve Kıbrıs Kadısının Evkafın Reisi addedilmesini talep etmişlerdi. Kadı da, vakıfların idaresini alınağa teşebbüs etmiş, ancak sonuca gidememiştir. 13

Bütün çabalara rağmen kadımn yönetimine geçmesi sağlanamayan vakıflar, çeşitli siyasi yaptırımlar yoluyla Kavanin Meclisi'ne üye olan, sonra da buradan vakıfların yönetimine sıçrayan İrfan Bey döneminde çok ciddi sorunlar yaşamış, İrfan Bey'in vakıflardaki uygulamaları toplumu bölmüş, kamplaştırmıştır. İngiliz idaresine yaslanarak İngiliz Evkaf delegesi ile ortaklaşa idare ettikleri Kıbrıs Vakıfları'nda göz yumulamayacak usulsüz uygulamalarda bulunrnuşlardır. Hatta hakkında pek çok şikayet Babıali nezdinde de yapılmış 14, azli için pek çok uğraşlar verilmiş olmasına rağmen bir sonuca varılamamıştır.

Evkaf Murahhası adadaki en önemli ekonomik ve sosyal güce sahip Türk kaynağının başındaki adam olması hasebiyle önemli bir nüfuz ve liderlik fonksiyonuna haizdi.

1914'te Osmanlı'mn İngiltere karşısında I. Dünya Savaşı'na katılmasıyla İngiliz idaresi adayı tek taraflı olarak işgal etti. Bu işgalin sonucu olarak da Evkaf Dairesi adeta İngiliz Hükümeti 'nin resmi dairesi gibi muamele görmeye başladı. 1915 yılında Emval-i Diniye-i İslamiye Kanunu'nu15 çıkardılar. İngilizler, bu kanundan önce valafları kendi tayin

13 Türk İşleri Ara Raporu, 1949, "EVKAF", Lefkoşe, 1950, s.28 14 bkz. İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru Musa İrfan Bey Aleyhine Şikayetler, no.36-37. 15 Ceride-i Resmiye-i Kıbrıs, no.1208, 30 Aralık 1915, Letkoşa.

Page 7: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

278 Talip Atalay

ettikleri bir yerli müdür ve ona yardımcı olmak üzere atadıkları kendilerinden bir murahhas yoluyla yönetmek kararı almışlardı. Evkaf Dairesi Büyük Harbe kadar da bu vaziyette ve Osmanlı İmparatorluğunun istekleri de göz önüne alınarak idare olundu. Fakat Büyük Harpte Türkiye'nin İttifak Devletleri yanında harbe girmesi üzerine durum değişti. Evkaf Dairesi fiilen Hükümetin resmi daireleri kapsamına alındı. Bu şartlar altında da söz konusu kanun çıkarıldı. 16 Bu kanunla vakıflar tamamıyla bir İngiliz devlet dairesi hüviyetine büründü. Bu fermandan sonra uygulamada belirgin bir değişiklik gözükmemekle birlikte özde önemli bir aşamaya girilmiştir. Kıbrıs'ın tek taraflı ilhakı üzerine ilan edilen bu ferm~ her şeyden önce fiili olarak vakıflar üzerindeki Osmanlı yetkisini tanımıyordu. Yine baştaki gibi bir Türk ve bir İngiliz murahhas tarafından yönetilmesille devam edilmekle birlikte; artık hem Türk hem de İngiliz murahhasların her ikisi de tamamen İngiliz Hükümeti 'ne karşı sorumlu iki memur konumillıda olacaklardı. Gerçekten de bu tarihten itibaren daha önce de kendisinden çeşitli şikayetlerin olduğu İrfan Bey, tamamen bir İngiliz memuru gibi onların baskısı altında görev yapmak zorunda kalmıştır. Sonraki Türk murahhasları da İngiliz Hükümeti'nin direktiflerine göre vakıfları yönetmek zorunda kalmışlardır. 17 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antiaşmasında Kıbrıs'la ilgili alınan kararlar, genel olarak Kıbrıs'ın özelde de vakıflar başta olmak üzere bütün Türk varlığının idaresinin İngiltere'ye bırakılmasının resmen Türkiye tarafından da kabulü ile sonuçlandı.

Lozan'ndan sonra Türkler için yepyeni bir süreç başlamış, toplumun en önemli öz kaynağı olan vakıfların kontrolü aracılığıyla; hem din hem de eğitimle ilgili hayati kararlar alan İngilizlere karşı çok uzun soluklu bir mücadele safbasma girilmiştir. Bu mücadele vakıfların devriyle ilgili girişimlerin sonuç vermesiyle, 22 Temmuz 1955 tarihinde, İngiliz Hükümeti'nin "Evkafın Türk Cemaati'ne Teslim Edilmesine Yönelik Kanun Levhası" adı altında Kıbrıs Resmi Gazetesi 'nde yayınlanarak hayata geçirilen, devre yönelik kararla birlikte sona ermiştir.

16 İsmet Konur, Kıbrıs Türkleri, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938, s.40. 17 Vehbi Zeki, Kıbrıs Tarihi, Halkın Sesi Matbaası, Lefkoşe, 1970, s.104.

Page 8: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

_K_ıb_r_~_~a __ Va_k~if---E~ğ~ft_im_l~n~Şk_~~i~ne~G~e_n_el_B_i_rB_a_k~~~----------------------279

KIBRIS'TA V AKIFLAR-EGİTİM İLİŞKİSİ Osmanlılar Döneminde Vakıflar- Eğitim ilişkisi:

Osmanlı döneminde son dönemlerde kurulan askeri ve teknik okullar dışında kurulan bütün eğitim-öğretim faaliyetlerine dair hizmetler ve dini kurum ve kuruluşların finansmanı vakıflar aracılığı ile yapılıyordu. Bu hem örgün eğitim kurumları olan medreseler hem de yaygın eğitim kurumları olan başta camiler olmak üzere, tekke ve zaviyeleri de içine alan bütün dini nitelikli eğitim veren kurum ve kurÜiuşlar için geçerliydi. ·

Vakıfların çapını ve gücünü anlayabilmek için, 18. Yüzyılda Osmanlı vakıflarımn toplam devlet bütçesinin yarısı kadar gelire sahip olduğunu bilmek yeterlidir. O yüzyılda bu gelirlerin %30'u ibadet hizmetlerine ( yaygın eğitim de yapan kurumlar olan cami, tekke ve zaviyelere ), %28'i ise örgün eğitim kurumları olan medresdere ve diğer örgün eğitim kurumlarına harcanıyordu18 • Yine 19. Yüzyılda kurulan vakıfların tahlil edilen vaktiyelerinden anlaşıldığına göre bütün vaktiyelerin %75'i din hizmetleri ile ilgili olan mabedierin yapımı, yaşatılması ve orada hizmet veren görevlilerin maaşıyla ilgilidir. Aym dönemde kurulan vakıf gelirlerinin %27,12'si o dönemde kurulan ve daha önce kurulmuş olan örgün eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunan kurumların işletilmesi için harcanmıştır. Bu dönemde toplam gelirlerin dörtte birinden fazlası harcanan eğitim kurumlarımn başında medreseler gelmektedir. 19

Osmanlılarda örgün eğitim çerçevesinde medreseler dışında Sıbyan Mektepleri, Tıp Medreseleri, Dam'I-Hadisler ve Daru'l-Kurralar inşa

edilmiştir. Bu okulların bina, yapım ve onarım giderleri, öğretmen ücretleri, öğrencilerin zorunlu giderlerinden onlara verilen harçlıklara kadar, tüm giderler vakıflar tarafından karşılanıyordu.20

Yaygın eğitimde faaliyet alanları olan Camiler, Mescitler, Tekkeler, Namazgahlar ve Kütüphaneler de tamamen vakıflar aracılığı ile kuruluyordu. Camilerde belirli günlerde önde gelen alimierin cemaati dini

18 İbrahim Ateş, Sadi Bayram, Kerim Erdoğan," Vakıflar ve VakıfHizmetlerimiz",Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1978, s.16. 19 Nazif Öztürk, Türk Yenileşmesi Çerçevesinde VakıfMüessesi, D.İ.B. Yayınları, Ankara, 1995, s.51 ,52. 20 İbrahim Ateş, "Vakıflarda Eğitim Hizmetleri ve Vakıf Öğrenci Yurtları", Vakıflar Dergisi, Sayı:XIV, Ankara, 1982, s.31,32.

Page 9: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

280 Talip Atalay

konularda aydınlatması, iyi yetişmiş imam yetiştirilmesi için gerekli maddi desteği sağlamak üzere vakıflar kurulmuştu. Ayrıca önemli yaygın eğitim .merkezlerinden birisi olan kütüphane ve kitaba vakıflardan daha fazla değer veren bir kurum yoktu. Öyle ki Osmanlı döneminde açılan her eğitim kurumunun yanına mutlaka bir kütüphane kurulmuş, cami ve mescitlere yüz binlerce kitap vakfedilmiştir.21

Yine başka bir önemli yaygın eğitim kurumu olan tekkelerin özellikle yeni alınan topraklarda yaşayan insanların Müslümanlaştırılmalarındaki rolü bilinmektedir. Müslümanlığı yaymak amacıyla kurulan tekkeler22 daima etkin ve önemli yaygın eğitim kurumları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu kurumların hassaten seyahat ve mübadele işleri açısından devlet tarafından tehlikeli addedilen yerlerde ve Rum memleketlerinde açılması· teşvik edilmiştir. Tekke ve zaviyelerdeki dervişler, civardaki halka İslaıİı'ı tanıtıyor ve bulundukları yerlerde müessir olarak yeni yerleşim birimlerinin çekirdeği vazifesini görüyorlardı.23 Bu kurumlar kuran kişilerce vakfediliyor ve vakıf olarak nesilden nesile faaliyetlerine devam ediyordu.

Vakıflar Osmanlı' da gerek örgün eğitimin gerekse yaygın eğitimin önemli motor gücünü oluşturmuş, her türlü eğitimi finanse etmiş ve yaşamasını, yaygınlaşmasını sağlamıştır. Öyle ki; Osmanlı eğitim-öğretim tarihirıde vakıfların rolünü aniatmale için Osmanlıda eğitim-öğretim tarihi, aynı zamanda vakıflarda eğitim-öğretim tarihidir denilebilir, geneHemesini yapmak mümkündür. Özellikle yenileşme hareketlerine kadar durum budur.

Osmanlılar Döneminde Kıbrıs'ta Vakıflar ve Eğitim-Öğretimde Rolü Osmanlılar döneminde, Kıbns'ın fethiyle birlikte başlayan vakıftaşma

faaliyetleri Kıbns'ın Osmanlı idaresinde kaldığı son dönemlere kadar sürmüştür. Bu vakıflaşmıCfaaliyetlerinde kurulan vakıfların -diğer Osmanlı vilayetlerinde olduğu gibi- çoğu dini hizmetler ve eğitim-öğretime dairdi. 19. Yüzyıla kadar Osmanlılarda sivil halk eğitimi bir hayır işi olarak görüldüğünden devlet bu konuda kendisinden bir şey yapmaz, fakat başta

_padişah olmak üzere yüksek rütbeli devlet ricali ve zenginler vakıflar kurmak suretiyle destekledikleri okullar açarlardı. Bu vakıfl~ çoğu zaman

21 Ateş, age, s.69. 22 A. Yaşar Ocak, "Zaviyeler", Vakıflar Dergisi, Sayı: XII, Ankara, 1978, s.262. 23 Ömer Lütfi Barkan, " Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler 1", Vakıflar Dergisi, Sayı:2, Ankara, 1942, s.294,297.

·~

Page 10: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs 'ta Vakıf-Eğitim İlişkisine Genel Bir Bakış 281 ~------~~--~------------~-----------------------

öğrenci tahsisatı, öğretmen maaşları, ve okul hademelerinin ücretlerini karşılayacak ve okulun devamını yüzyıllarca sağlayacak kadar büyük olurdu. Devletin rolü, yapılan bu vakfıyelerin, memur statüsünde olan kadılar tarafından tescil edilmesinden ibarettir. Ancak bu vakfıyelerin

idaresinde her hangi bir suistimal mevzu bahis olursa, devlet, yine kadıları vasıtasıyla işe müdahale ederdi. Bunun dışında devletin ister Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun hiçbir kültür müessesine direk müdahalesi olmazdı. Okullar ise birer hayır müessesesi telakki edildiğinden her seviyedeki halkın çocuklarına açık ve eğitim meccaniydi. Buna mukabil eğitim mecburiyeti yoktu .. Bu yönde de ilk adım İkinci Mahmut'un fermanıyla(l824) atılmış olacaktı.24 Değerli Kıbrıslı ilim adamı Ali Süha'nın ifade ettiği söz konusu genelierne Kıbrıs için de geçerli olan; genel olarak Osmanlı topraklarındaki geleneksel uygulamayı ifade etmektedir. Yani eğitim-öğretİrnde adadaki Osmanlı uygulaması diğer beldelerde olduğu gibidir.

Osmanlılar Döneminde Kıbrıs'ta Vakıfların Örgün Eğitim Kurumları

Osmanlılar döneminde Kıbrıs'ta yaygın eğitim kurumları olarak görülebilecek başlıca · iki okul vardır. BUnlar Medreseler ve Sıbyan

Mektepleri'dir. Bunların pek azı dışında çoğu vakıfları olan veya vakıflarca desteklenen okullardır.

Medreseler: Kıbrıs'ta kaydına rastlanan medreseler ve medreselerin yaşamasını

sağlayan kayıtlarda muhafaza edilen vakfedilmiş kaynakları şunlardır:25

1- Büyük Medrese: Sultan Selim Medresesi ve Sultan Medresesi adıyla da anılan bu medrese; fetihten bir müddet sorıra Lefkoşe'de Sultan Mahmut Kütüphanesi yanındaki fakirhanenin bahçesinde yaptırılrnış, dershane ve yatı yerinden oluşuyordu. Bu medresenin kaynakları şunlardı:

a) Menteşzade Belkıs Hanım'ın medreseye destek olmak üzere yılda 1 000 akçe verilmesi için yaptığı vakfı ye kaydı,

24 Ali Süha, "Kıbrıs'ta Türk Maarifı", Milletler Arası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) Türk Heyeti Tebliğleri, TKAE Yayınları, Ankara, 1971, s.221,222. 25 Buradaki kayıtlar için bkz. Hasan Behçet, Kıbrıs Türk MaarifTarihi ( 1571-1968 ), Lefkoşe, 1968, s.32, 33, 34, 34, 35, 36.

Page 11: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

282 Talip Atalay

b) Menteşzadelerden Hacı İsmail Ağa - Hacı Ramazan Ağa Vakfiyesi'nden müderris maaşlarına günde 10, talebelerine de günde birer para verilmesi için vakfiye yapıldığına dair kayıt,

2- Küçük Medrese: Mustafa Paşa Medresesi veya Müftü MedTesesi de denilirdi. Lefkoşe' de Bayraktar Kolej i bahçesinin kuzey kesiminde 98711578 tarihinde inşa edilmiştir.

Bu medresenin finansmanı için kayıtlarda görülen vakıf eski Kıbrıs müftülerinden Sadettin Efendi Zade Ahmet Efendi Neyzen Çiftliği

V akfiyesidir. 3- Piri Paşa Medresesi: 989-1003/1580-1584 yıllan arasında Kıbrıs

Beylerbeyi olmuş olan Piri Paşa'nın Lefke'de yaptırdığı medresedir. Bu medreseyi finanse eden vakıflar Piri Paşa tarafından İstanbul' da

bulunan mallarından yapılmıştır. Bu nedenle aidatlar İstanbul'dan gelmekteydi. -

4-Arap Ahmet Medresesi: Hamidiye Medresesi de denilen bu medrese Lefkoşe'de Arap Ahmet Camisi avlu ve bahçesinde 117811764 tarihinde kurulmuştur.

İlk inşaatı Şeraipzade Osman Efendi tarafından yaptınlan bu medresenin 6 oda yatakhanesi ve bir oda dershanesi vardı. Her bir hocasına altışar ve her bir talebeye de günde bir para verilmesi, müderrislerinin Meclis-i ŞerTde sınava girip başanlı olmuş ehil kimselerden olması şartı vakfiyesinde kaydedilmişti.

Bu medteseye destek olan başka vakıflar da vardı. Bunlardan birisi 18 1 5 tarihinde Lefkoşe' de oturan Lefkeli, Baflı ve Lürricinalı tüccar ve zenginlerden toplanan bağışlarla oluşturulan bir vakıftı. Bir diğeri ise 1820'de Kıbrıs Muhassılı Ahmet Raşit Bey'in yaptığı bağışlarlarla kurulan vakıftı. Ahmet Efendi oğlu Mustafa Hatip'in Hamidiye Medresesi'ne destek olmak üzere yaptığı birvakfında kayıtlarına rastlanmaktadır.

5-İskele Medresesi: Tuzla iskelesinde gümrükçü olan İbrahim Ağa tarafından 1232/1816 tarihinde Larnaka'da kendi yaptırdığı 8 alt ve bir üst odadan ibaret evini medrese olarak vakfetmesiyle kuruldu. Üst odası dershane alt odalan da evsiz ve yatılı çocukların hannmalan için yurt olarak kullanılmak üzere vakfedilen medresedeki her hocaya 20 para, yatılı

öğrencilere de günde 5 para verilmesi vakfiyede belirtildi. 6-Limasol · Medresesi: Leymosunlu Köprülü Hacı .... İbrahim Ağa

tarafından 1241/1829 yılında, Kubbeli Çeşme meydanlığına bakan 7 alt oda ve bir üst odadan ibaret olarak yaptınlan medresenin alt odaları yatakhane, üst odası dershane olarak vakfedildi. Müderrise ayda 45 kuruş, yatılı

Page 12: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K~ıb~r~ıs~1a~Va=k~if-~-E3ğ~ü~im~l~lıcyh=·=si~ne~G~e=n=el~B=i~r=Ba=k~cy~ ______________________ 283

talebelere de ayda birer okka zeytin yağı verilmesi için de bir vakfiye düzenlendi.

7-Baf Medresesi: Baflı müderris Hoca İbrahim Sıtkı Efendi'nin tamamen kendi gayretleri ile 1268/1850 tarihinde kurduğu özel medresedir. Bu medresede 35 yıl müderrislik ettikten ve Bafın mümtaz şahsiyetleriyle imam öğretmenlerini yetiştirdikten sonra 1885 yılında öldüğünde, ilminin ve şahsiyetinin büyüklüğünden dolayı halk tarafından bir veli olarak görülen İbrahim Sıtkı Efendi'nin cenazesi Cami-i Kebir'in içine gömüldü. Ölümünden sonra yerine geçen damadı HacıHafızAli Efendi aynı binada müderrisliğe devam etti. HafızAli Efendi de 1926'da ölünce, daha sonraları Kıbns Müftülüğü yapacak olan Mehmet Dana Efendi müderrislik vazifesini üstlendi.

Başlangıçta bir dershane olan medrese zamanla üç dershaneye yükselmiştir. Ayrıca on tane de yatakhaneye sahip olan bu medrese o dönemdeki diğer medreselerden eğitim kalitesi olarak farklı bir konumda değerlendirilmiştir.

Bununla birlikte Baf Medresesi'ne destek olan vakıflar çok güçlü değillerdi. Bu vakıflar şunlardı:

a) Baf kazasında Ayvarvara'dan Yusuf Ali tarafından vakfedilen; vakfeden şahsın değirmeninden alınan gelirin senede 1 00 kuruşunun Baf Medrese'si müderrislerine verilmesine dair yaptığı vakıf,

b) Baf Evretusu Köyü'nden Mulla Ahmet Hacı Mehmet Efendi'nin kendisi hayatta olduğu sürece ve ölümünden sonra da mütevellisince verilmek üzere; Baf müderrisine yılda bir İngiliz Lirası verilmesini şart koşarak yaptığı vakıf,

c) İskeleli Hacı Emin Kadın Hacı Hasan'ın hem kendisi hayatta iken ve hem de öldükten sonra Baf müderrisine yılda bir İngiliz Lirası verilmesini şart koşarak yaptığı vakıf,

d) Poli'de oturan Yalyalı Ayşe İbrahim Çavuş'un vakfettiği; mallarımn gelirinin üçte birinin Baf Medresesi müderrisine verilmesini şart koştuğu vakfı.

8- Peristerona Medresesi: 1940 tarihine kadar yaşayan ve sonrasında diğer medreseler gibi tarihe karışan bu medresenin ne zaman kurulduğuna dair bir kayıt bulunamamıştır. Ancak bu medreseye yapılan kimi vakıflann yardımları bilinmektedir. Bunlardan birisi 1875 tarihli bu medreseye bağışta bulunulduğuna dair bir kayıt, diğeri ise Denyalı Ahmet oğlu Osman'ın 1908

Page 13: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

284 Talip Atalay

tarihinde Peristerona Medresesi'nin tamirine yılda iki sterlin verilmesini şart koştuğu vakfıdır.

Vakıf Sıbyan Mektepleri Örgün eğitim kurumu olarak en yaygın bir şekilde varolan okullar

Osmanlı dönemi boyunca Sıbyan Mektepleridir. Bütün Osmanlı ülkesinde olduğu gibi Kıbns'ta da en yaygın örgün eğitim kurumları bu okullardır. Bir çeşit ilkokul olan bu okulların da çoğu vakıflarca kuıulmuş, yaşarnası için vakıflardan destek görmüşlerdir. Kıbns'ta vakıflarca desteklenen bu okulların kaydına rastlananları ve bu okulları destekleyen vakıftarla ilgili elde edilen bilgiler aşağıdadır: ·

1- Ayasofya Sıbyan Mektebi: Ayasofya Camii avlusunda şadırvanla yol arasına yaptınlan bu okul; 1884-86 arası maarif encümeninin aldığı kararla Haydarpaşa Camii avlusundaki arsada yeniden ve 80 kişi kapasiteli bir okul olarak yeniden yaptınlmasına karar verilenekadar yaşamıştır. Daha sonra ismine Ayasofya İbtidaisi denilmiştir. Okulun destekçiterinden Menteşzadelerden Hacı İsmail Ağa Hacı Ramazan Ağa 1143/ 1872 yılında, bu mektebe destek olmak için muallimine günde 3 para verilmek üzere bir vakıf yaptı.

Mesut Hasbi oğlu LütfuHalı Kazafana isimli bir hayır sahibi de 128811872 tarihinde, vakfettiği mallarının gelirinin bir kısmının Ayasofya Sıbyan Mektebi'ne verilmesini vakfıyesinde şart koştu.

1- Balıkitre Sıbyan Mektebi: Balıkitre'de devlet tarafından

mazbuta vakıflardan yaptınlmış sıbyan mektebi olup mualliminin maaşını devlet öderdi. Aynca Hacı İsmail Ağa Hacı Ramadan Ağa bir destek olmak için Balıkitre Sıbyan Mektebi muallimine günde 2 para verilmesi için 1143/1730'da bir vakıf yaptı.

2- Aysuzomeno Sıbyan Mek'iebi: Aysuzomeno'da mazbuta vakıflardan devlet tarafından yaptınlmış sıbyan mektebi olup mualliminin maaşını devlet öderdi. Bu mektebi de Balıkitre Sıbyan Mektebi'ni destekleyen vakıf destekliyordu.

3- Tahtelkale Sıbyan Mektebi: Tahtelkale Camii bitişiğinde yine mazbuta vakıflardan yaptınlmış olan bu okulun mualliminin maaşı da devlet tarafından ödenmekteydi. Şer' iye kayıtlarında bu mektebe 100311594 yılında Hatip Mehmet Çelebi'nin tayin edildiği geçmektedir. Bu okula 1225/1810 tarihinde Abdi oğlu Elhaç bakkal Hüseyin Mustafa tarafından muallime ayda 15 kuruş verilmek üzere bir vakfıye yapıldı. Yine Kıbns

..

Page 14: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs'ta Vakıf-Eğitim İlişkisine Genel Bir Bakış 285 --------~~--~------------~-----------------------

muhassılı Esseyd Elhaç Mehmet Ağa ı242/ı826'da eskiyen camiyi de 'mektebi de yeniden yaptırdı. Ayrıca muallimine de ayda 2 kuruş verilmesi için bir vakfıye düzenledi.

4- Larnaka Zuhuri Sıbyan Mektebi: Larnaka' da mazbuta vakıflardan yaptırılmış olan bu sıbyan mektebinin muallimin maaşı da diğer mazbuta vakıflarca masrafı karşılarran okul muallimleri gibi devletçe ödenmekteydi. Bu okulu Hacı Ebubekir Paşa İbrahim ı ıo2/ı690'da yeniden yaptırıp muallimine günde 20 akçe, kalfasına da 8 akçe verilmesi için vakfıye yaptı. Yine Sultan IL Mahmut ı24511828'de, binası eskiyen Zuhuri Sıbyanı yeniden inşa ettirerek mualliminin aylığına 80 kuruş ekledi.

5- Ömeriye Sıbyan Mektebi: Fetih esnasında Venediklilere ait bir Katalik kilisesi olan Ömeriye, Lala Mustafa Paşa tarafından ıslah edilerek camiye çevrildi. Yanına bir minare ile bir de sıbyan mektebi yaptırdı. Sıbyan muallimine günde 5 akçe, kalfaya da 3 akçe verilmesi için de bir vakfıye yapıldı. Bu vakfiyeyi yapan kişi aynı zamanda sıbyan

mektebinde okuyan yetim çocukların her yıl elbise ve ayakkabı satın alması için de ayrıca bir vakfıye yaptı. Yine hayır konusunda son derece duyarlı olan Menteşzade ailesinin bir üyesi olan Hacı İsmail Ağa Hacı Ramazan Ağa da ı 730'da yaptığı bir vakfiye ile sıbyan mektebi muallirnine günde 3 para verilmesini şart koştu.

6- Mağusa Sıbyan Mektebi: Mağusa'da kışla yanındaki

mescidin bitişiğinde Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırıldı. Sıbyan mektebi muallimine günde 3 akçe verilmesi için ı 578 yılında bir vakfıye düzenlendi. Aynı mektebe Abdullah Paşa tarafından yapılan bir vakıfla; muallimine yılda 30 kuruş verilmesi ve 40 öğrencisine her yıl elbise ve ayakkabı alınması, bayramlarda ise talebeye birer kuruş bayramlık verilmesi şart

koşul du. 7- Girne Sıbyan Mektebi: Girne lİmanına yakın, cami ve camiye

bitişik sıbyan mektebini Kıbrıs Beylerbeyi Ağa Cafer Paşa yaptırdı. Paşa yaptığı vakfın vakfıyesine, imarnın aynı zamanda muallimlik de yapması durumunda 7 akçe, müezzinin ek olarak muallimlik yapması durumunda 5 akçe verilmesine dair kayıt düştü.

8- Baf Kasabası Sıbyan Mektebi: Baf kasabasında yine Venediklelere ait olan ve fetihten sonra boş kalan kiliseyi Baf Sancak Beyi Mehmet Bey Ebubekir Camii adıyla camiye çevirdi. Gelenek olduğu üzere camii avlusunda bir de sıbyan mektebi inşa ettirdi. Bu mektebin yararlandığı vakıf şartlarına göre; sıbyan mektebi muallimine günde 3 akçe verilmesi,

Page 15: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

286 Talip Atalay

mektepte okuyan 1 O yetime, her sene Şaban ayında iç çamaşın, Ramazan Bayramı'nda da elbise ve potin yaptınlması şart koşuldu.

9- Pir Paşa Sıbyan Mektebi: Lefke'de Yukarı Camii'nin avlusunda olan bu mektep, cami ile birlikte Beylerbeyi Piri Paşa tarafınaan 988/1589 tarihinde yaptınldı. Pir Paşa bu cami ve mektebin ayakta kalmasını sağlamak gayesiyle İstanbul' da bir vakıf kurdu. Onun dışında Elhaç Hasan Efendi oğlu Osman mektebin muallimine yılda 40 kuruş verilmek üzere 124411828 'de başka bir vakıf kurdu. On yıl sonra aynı şahıs muallirne ı O kuruş daha verilmesi için ek bir vakfı ye daha düzenledi.

ı 0- Minareli Köy Sıbyan Mektebi: Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1865 tarihli mazbuta vakıflar kaydında adı geçmektedir.

ll- Peristerona Sıbyan Mektebi: Bu mektebin de kuruluş tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak 1875 evkaf hesaplarında kaydı bulunduğu bilinmektedir. Aslında bu okul daha önceki bir tarihte kurulmuştur.

12- Yeni Cami Sıbyan Mektebi: Yeni Cami'ye Cami-i Cedid de denir. Bu mektep 1153/1739 tarihinde yapılmıştır. Bu mektebin yaptıncısı yine Menteşzadelerdir. Onların dışında Mehmet Ağa kızı Emine Ana sıbyan mektebi muallirnine ayda 3 O kuruş verilmek üzere 1231/181 7 tarihinde bir vakfıye kaydı yaptırdı.

13- Piskobu Sıbyan Mektebi: Piskobu Camii ile birlikte Hacı Ahmet Ağa tarafından yaptırılan bu mektep şer'iye sicillerinde geçmekle birlikte vakfıyesi bulunamamıştır. Ancak bu mektebe 1292/1875 tarihinde Muslu Çavuş tarafından da bir vakfıye yapıldı. Bu vakfıyede Lefkoşe'de yapılan mekteb-i ilmiyeye bu vakıftan 150 kuruş verildiği yazılmaktadır.

14- Sarayönü Sıbyan Mektebi: Larnaka'da Sarayönü camii avlusunda yıkılmış olarak bulunan bu mektep; Hacı Ebubekir Paşa İbrahim tarafından 112111709 yılında yenilendi. Hocasına günde 20 kuruş verilmesi için de bir vakfıye yapıldı. Mektep; 1888 yılında Kıbrıs'ta kara tahtayı ilk kullanan hoca olarak bilinen Tarakçı Hasan Basri Efendi'nin muallim olarak görev yaptığı okul olarak da bilinmektedir.

15- Kara Nikola Sıbyan Mektebi: Lefkoşe bayram yeri civarında Abu Kavuk Mehmet Paşa tarafından yaptınldığı bilinmekle birlikte vakfıyesi bulunainayan bu mektebin adı; 1157/1743 tarihli siciliat-ı atika defterinde geçmektedir.

Page 16: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs 'ta Vakıf-Eğitim ilişkisine Genel Bir Bakış 287 ~~----~~~~~~~----~~---------------------

16- Debbağhane Sıbyan Mektebi: Aynı adlı mescit ile birlikte Ruznameci Mahmut Efendi tarafından yaptınlan mektebin vakfiyesi bulunmamaktadır. Ancak kayıtlarda adına rastlanmaktadır.

17- Çulhane Sıbyan Mektebi: Lefkoşe'de Saraçlar sokağında

bulunan çulhanede Kıbrıs muhassılı Esseyd Mehmet Emin oğlu Esseyd Mehmet tarafından yaptınlan bu mektebin hocasına günde 20 akçe verilmesi için 1241/1842 senesinde bir vakfiye düzenlenmiştir.

18- Nevbethane Sıbyan Mektebi: Lefkoşe'de Nevbethane mescidi bitişiğİndeki sıbyan mektebinin inşa tarihine dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak Debbağ Dana Elhaç Hasan bin Hüseyin tarafından sıbyan muallimine verilmek üzere Meniko Köyü'ndeki tarlası ile 30 zeytin ağacımn yıllık gelirinin yansım 1243/1826 tarihinde vakfettiği kaydedilmektedir.

19- Fethiye Sıbyan Mektebi: Turunçlu'da Fethiye camisinin sokağında, Osmanlı döneminde Mertek Pazarı denilen yerde, Kıbrıs Muhassılı Esseyd Elhaç Mehmet Ağa; Lapta camisi, Tahtelkale camisi, Mağusa'da Kutup Osman Mescidi ve Fethiye Sıbyan Mektebi binalarını yenilediği gibi; sıbyan muallimine de 2 kuruş verilmesi için 1243/1825 tarihinde bir vakfiye yaptı.

20- Laleli Sıbyan Mektebi: Lefkoşe'de Abdi Çavuş mahallesindeki Laleli Camisi minaresi ile birlikte Kıbrıs Muhassılı Ali Ruhi Efendi tarafından yaptınlan bu mektep için kurduğu 124311826 tarihli vakfın vakfiyesinde; sıbyan mektebi muallimine 16 kuruş verilmesini şart koştu.

21- Malya Sıbyan Mektebi: Limasol'da bulunan Malya Köyü'nden Elhaç Hüseyin Ağa bin Süleyman tarafindan kendi köyünde yaptırılan bu mektebin hocasına yıllık 50 kuruş verilmesi için 126311846 tarihinde bir vakıf kurulmuştur.

22- Argaca Sıbyan Mektebi: Mektebin kimin tarafindan ve ne zaman kurulduğuna dair bir kayıt bulunamamakla birlikte geliri mektebin muallimine verilmek üzere; Horoz Ali Efendi oğlu Elhaç Hüseyin Efendi tarafından vakfedilen 5 zeytin ağacının vakfediliş tarihi olan 1859, mecburen kayıt tarihi olarak kabul edilmek durumundadır.

23- Kasaba Camii Sağİr Sıbyan Mektebi: Aşağı Cami de denilen bu cami Bafta bulunmaktadır. Bitişiğinde bulunan mektebin inşa taribi ise bilinmemektedir. Ancak güçlü bir vakıf geliri olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu mektep için yapılmış bir vakıf gelirinden 1874 tarihinde Lefkoşe'deki İlıniye Mektebi'ne 480 kuruş bağışta bulunulduğu kayıtlarda vardır.

Page 17: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

288 Talip Atalay

24- Omorfo Sıbyan Mektebi: Aynı adlı cami ile birlikte yapıldığı sanılmakla birlikte; yapılış tarihi tam olarak bilinmeyen mektebin varlığı yine ilmiye Mektebi'ne 1875 tarihinde vakfından yapıldığı kaydedilen bağışla bilinmektedir.

25- Lapta Sıbyan Mektebi: Bu mektebin de kuruluş tarihi bilinmemektedir. Ancak 1875 tarihli muhasebat kayıt defterlerinde adı geçmektedir.

26- Kazafana Sıbyan Mektebi: Kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte; bu okulun vak:fiyesinden de ilmiye Mektebine bağış yapılmıştır. Yine bu sıbyan mektebi Mesut Hasbi Efendi tarafından 1872 yılında

yenilenmiş ve masrafları için de bir vak:fiye düzenlenmiştir. Aynı şahıs Kazafana'da ilim tahsili için gelenlere tahsis edilmek üzere; 4 yatakhaneli bir misafirhane yaptırıp vakfetti. Bu vakfın vak:fiyesine, bu misafirhanenin masrafları için de yıllık 500 kuruş verilmesi kaydı düşüldü.

27- Malatya Sıbyan Mektebi: Baf kazasında Hirsofu N ahiyesi'ne bağlı Malatya Köyü'nde Bafi Elhaç Ahmet Efendi tarafından 1294/1876 tarafından yaptırılmıştır. Muallimine .yılda 50 kuruş verilmesi için de bir vakıf kurulmuştur.

Kıbrıs 'ta Osmanlı Döneminde Vakıflara Bağlı Yaygın Eğitim Kurumları

Cami ve Mescitler Bilindiği gibi cami ve mescitler İslam dini mensuplarının başlangıçta

örgün, sonrasında da yaygın eğitim kurumları olarak kullandıkları ve bu özelliklerini sürdürmekte olan başlıca mekanlardır. Bütün Osmanlı yerleşim birimlerinde olduğu gibi halkın en çok devam ettikleri ve en çok kitleye ulaşan dersler diyebileceğimiz nasihatler buralardan yapılmıştır. Üstelik bu dersler kesintisiz olduğundan cami ve mescitlere devam edenler için ömür boyu faydalanabilecekleri bir imkandı. Kıbns 'ta, geçmişte camiierin bu yönde önemli bir fonksiyon icra ettilderini, imamlık yaparıların çoğu zaman aynı zamanda öğretmenlik de yaptıklarını biliyoruz. Ancak bu camilerden bazılarında sadece nasihatler değil, namazlardan sonra düzenli bir şekilde, adeta örgün eğitime eş bir çeşit dini eğitim de yapılmaktayd'l'.hemen bütün Osniarılı vilayetlerinde bulunan belli başlı camilerde yapılan bu derslere 'ders-i am' denilmekteydi. Bu camilerde ders verenler seçkin, belli bir sınavdan geçmiş, yeterliliği tartışılmaz kabul edilen kişilerdi. Kıbns 'ta

Page 18: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K=ıb~rı~s~'ta~Va~k2if-~-E3ğ~ft~im~J~hLŞk~~~m=e~G~e=n=el~B~~~B~a~k~~------------------------289

büyük şehir camilerinde yapılan söz konusu halka açık dersleri veren müderrisler için vakıflar kurulmuş veya kurulu vakıflardan ilgili derslerin devamı için, ilgili kişilere ve yerlere harcanmak üzere çok önemli tahsisatlar aynlmıştır. Kıbrıs'ta halka açık düzenli derslerin yapıldığı camiler şunlardır:

ı- Ömerye Camii Müderrisliği: Lefkoşe Ömeriye Camisi'nde namazdan sonra Hadis, Mantık ve Meani gibi dersler okutacak müderrise günde ı O akçe verilmek üzere Mustafa Paşa tarafından 98711578 tarihinde bir vakfiye yapılmıştır. Buna ilaveten ıı5711592 tarihinde bu camide Tefsir ve Hadis dersleri verecek olan müderrise verilmek üzere Hüseyin Ağa kızı Fatma Hanım tarafından günde ı o para vakfedildi.

2- Baf Kasabası Camii Kebir Müderrisliği: Baf Sancak Beyi Mehmet Bey ıl3811592 yılında, camide namazdan sonra dini ders verip imam yetiştirecek müderrise günde 1 O akçe verilmesi için vakfiye yaptı. Ayrıca vakfiye şartlarımn yerine getirilmesine nezaret edecek olan Baf kadısına günde 2 akçe verilmesini de şart koştu.

3- Bayraktar Camii Müderrisliği: Bayraktar Camisini ıı38/ı725 yılında yaptıran Silahtar Mehmet Ağa, namazdan sonra cami içinde ders-i am okutacak müderrise verilmek üzere,· ayda 60 akçe vakfiye yaptı.

4- Ayasofya Camii Müderrisliği: Lefkoşe'de, Ayasofya Camisinde, namazdan sonra müderrislik edip genel ders okutacak müderrise; Kıbrıs Muhassılı Esseyd Elhaç Mehmet Ağa 1242/ı825 tarihinde yaptığı vakıfla ayda 70 kuruş verilmesini temin etti.

5- Mağusa Kutup Osman Mescidi Müderrisliği: Esseyd Elhaç Mehmet Ağa bu mescidin müderrisine ders vermesi karşılığında ayda 30 kuruş verilmesi için 124211825 tarihinde bir vakfiye düzenledi. Onun dışında Kıbrıs Muhassılı Ali Ruhi Efendi de, 1245/1828 tarihinde ayın mescidin müderrisine bu dersler karşılığında ayda ı O kuruş verilmesi için vakıf yaptı.

6- Haydarpaşa Camii Müderrisliği: Lefkoşe'de Haydarpaşa

Camisi müderrisliğine 1243/1826 yılında beratla Yusuf oğlu Hasan'ın getirildiği kayıtları vardır.

Bu camiler kayıtlarda bulunanlardır. Bunların dışında bir de yalnız belirli camilerde değil de, umumi olarak camilerde ders veren müderrislere verilmek üzere vakfedilen vakıflar vardır. Fakat tüm vakıfların bunlardan ibaret olmadığı da bir gerçektir. Bir şekilde kaydı kaybolmuş vakıfların da olduğu düşünülmelidir.

Page 19: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

290 Talip Atalay

Kütüphaneler Yaygın eğitim kurumlarının en önemlilerinden birisi de

kütüphanelerd.ir. Özellikle de matbaanın olmadığı ya da yaygın kullanım alanının bulunmadığı dönemlerde kütüphanelerin önemi daha çok anlaşılır. Nitekim İslam Eğitim tarihinde, özellikle kütüphanelerin özel bir yeri ve anlamı vardır. Zira matbaanın olmadığı dönemlerde, yazma yoluyla çoğaltılan eserler hem az, hem de çok pahalıydı. Bu durum ilim öğrenmek isteyen fakir kimseleri zor durumda bırakıyordu. Bunun üzerine maarif perver zenginler; kitapları toplayıp, ilim isteklilerine açtıkları kütüphaiı.eleri kuruyorlardı.26 Müslümanların ilme verdikleri önem nedeniyle İslam dünyasında kütüphanecilik gelişmiş, tüm İslam memleketlerinde olduğu gibi; Osmanlı'da da özellikle vakıflar aracılığı ile genişlemiş,

yaygınlaşmıştır. Anadolu Selçuklularının vakıf ve kültür mirasçısı olan Osmanlılar, bu kurumları yani kütüphaneleri, gerek başşehir İstanbul'da gerekse diğer vilayetlerinde, özellikle medreselerin içinde ya da aynı külliye dahilinde kurmuşlardır. Yani bir Selçuklu eseri olan medreseler, bu mirası devralanlarca da içlerinde kütüphanelerin kurulması uygun görülen ilk ve en önemli mekanlar olarak görülmüştür.27

Kıbns'ta da, diğer Osmanlı vilayetleri gibi vakfiyeler ve sultan fermanlarıyla kurulan kütüpha.."leler vardır. Bunlardan özellikle Sultan II. Mahmut tarafından kurulan kütüphane, bugün bile zenginliğini muhafaza etmektedir. Bu kütüphanede Kuran, Tefsir, Hadis ve Tarih konularına dair çok kıymetli eserler mevcuttur?8

Vakıflar ve fermanlar la desteklenen kütüphanelerin adiarım ve kuruluş tarihleriyle, kuranları yine kıymetli eğitimci-araştırmacı Hasan Behçet'in eserinden nakledeceğiz. Bunlar :

1- Lefkoşe'de Ayasofya içinde Muradiye Kütüphanesi 2- Mağusa Ayasofya Kütüphanesi 3- Şeyhü's-Seb'a Aziz Efendi Tekkesi Kütüphanesi 4- Arab Ahmet'te Hatip Ahmet Efendi 'nin kurduğu kütüphane 5- Tireli Ömer Efendi'nin Lefkoşe'de kale içinde kurduğu

kütüphanesi

26 Ahmet Çelebi, İslam'da Eğitim-Öğretim Tarihi, s.l33-134. 27 Behçet Ünsal," Türk-Vakfı İstanbul Kütüphanelerinin Mimari Yöntemi", Vakıflar Dergisi, Sayı::XVIII, Ankara, 1984, s.96. 28 Gürsoy, İnalcık, Kuran, Alasya, age, s.90.

Page 20: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs'ta Vakıf-Eğitim İlişkisine Genel Bir Bakış 291 --------~~--~----------~~---------------------

6- Mevlevihane Kütüphanesi 7- Mağusa'da Kutup Şeyh Osman Fazlullah Kütüphanesi 8- Müftü Medresesi Kütüphanesi ( Küçük Medrese ) 9- Sultan Mahmut Kütüphanesi ve Kütüphane-i Amire ı 0- Ömeriye Camisi Kütüphanesi

Vakıflar aracılığı ile desteklendiği bilinen kütüphaneler ve ilgili vakıflar şunlardır:

ı- Ömerye Camisi Kütüphanesi: Karakaş Elhaç Osman Hacı Mustafa isimli şahıs, ll 4111728 tarihinde, cami içindeki dolaplara kitap satın alınıp konması, fakat kitapların tetebbu için dışarıya verilmemesi şartıyla bir vakıf kurup, vak:fiye düzenledi.

2- Arab Ahmet Kütüphanesi: Ahmet Efendi bin Hatip ı24ı/1826 yılında bir vakıfkurarak bu kütüphaneyi destekledi.

3- Sultan Mahmut Kütüphanesi: Kıbns'ın Osmanlı dönemi boyunca kurulmuş en meşhur kütüphanesi hiç kuşkusuz bu kütüphanedir. Sultan II. Mahmut adına Kıbns Valisi Ali Ruhi Efendi tarafından 1245/1829 yılında Selimiye Camisinin doğusunda yaptınlmıştır?9 Kütüphanenin sorumluluğuna ilk olarak 50 kuruş aylıkla ulemadan Hasan Hilmi'nin nazır olarak atandı. Saraçzade Hacı Mustafa da 40 kuruş aylıkla hafız-ı kütüp tayin edildi. Kütüphanenin yıllık masrafları 1640 kuruş olarak belirlendi. Kitap satın alınması için de 40000 kuruş ayrıidı. Ayrıca Kıbns Naibi'nden de kütüphanenin ferman mucibince devam ettirilmesille nezaretçi olması istendi. İstekliler kitapları kütüphanede mütalaa edebilecekler, fakat dışarıya kitap verilmeyecekti.

Daha sonraları, 1267/1850 tarihinde, Elhaç Ömer Efendi Sultan II. Mahmut Kütüphanesi bekçilerine günlük 20 kuruş ve müdavimlere yılda bir kere 400 kuruş sarfıyla pilav ve zerde ziyafeti yapılması için bir vak:fiye düzenledi. Yine Kıbns Muhassılı Ali Ruhi 1245/1828 yılında bir vak:fiye düzenleyerek; Sarayönü'nde bir kahvehanenin aylık icarımn 20 kuruşunu Sultan Mahmut Kütüphanesi'nin bekçi ve bakıcılarına vakfetti.30

29 Abdusselam Uluçam, "Kıbrıs'ta Türk Eserlerinin Mimari Özellikleri", a.g sempozyum, s.I84. 30 geniş bilgi için bakınız. Behçet, age, s.41-42.

Page 21: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

292 Talip Atalay

Tekkeler Tekke; Farsça dayanma, güvenme anlamına gelen tekye sözünden

bozma olup; tarikat erbabının barındığı ve ayin yaptığı yer manasınadır.31

Zaviye ise daha çok tekkelerin küçüklerine verilen bir isimdir. Bu kurumlar her ne kadar Osmanlı 'nın son zamanlarında yozlaşmış bir görüntü çizsel er de değerli araştırmacı Ö. L. Barkan'ın deyimiyle "hali ve tenha yerlerde, boş topraklar üzerinde Orta Asya'lı muhacirler tarafından kurulan bir nevi Türk manastıdan olan zaviyelerle, yeni bir memlekete gelip yerleşen kolonizatör Türk dervişleri"32 özellikle geniş halk kitlelerine ulaşınada ve onlara dini bir yapı içinde sufı gelenek çerçevesinde hizmet etmede çok önemli rol oynamışlardır. Tabii İslamiaştırma ve iskanda da bu nevi kurumların rolü· büyüktür.

Nitekim "tekke ve zaviyelerin, Osmanlı fütuhatını kolaylaştırdıklarını biliyoruz. Osman Oğullarıyla birlikte, bir çok şeyh gelip Anadolu'nun Batı tarafına yerleşti. Bu yeni gelen derviş muhacirlerin bir kısmı, gazilerle birlikte memleket açmak ve fütuhat yapmakla meşgul oluyor, bir kısmı da o civardaki köylere veya tamamen boş· ve tenha yerlere yerleşiyorlardı. Köy ve boş arazilere yerleşen şehyler, bu yerlerde müridieri ile birlikte ziraat ve hayvan yetiştirmekle uğraştılar. Bunlar özellikle boş topraklar üzerinde zaviyeler kuruyor ve buralar kısa zamanda din, kültür ve imar merkezleri haline geliyordu". 33

Yukarda da zikredildiği gibi tekkelerin bir çok fonksiyon icra ettiği bilinmektedir. Kuruldukları bölgede yaşayan insanların her türlü manevi ihtiyaçlarını karşılayarak çevrelerindeki insanlara tam anlamıyla kucak açıyorlardı. Onların gönüllerini kazanıyor, kalplerini İslam'a ısındmyorlardı. Kuran'da istenildiği gibi hikmet ve güzel öğütlerle insanlan dine çağmyor ve bunda da gayet başarılı oluyorlardı. Ayrıca temel inanç ve kanaatleri halk arasında yayması ve muhafaza etmesi de tekleenin bir başka özelliğiydi. Bu da halkın biri birine kenetlenmesine neden oluyordu. İrşat ve telkin yoluyla da insanların manevi özelliklerini kazanma ve korumada vazgeçilmez bir önem taşıyorlardı. 34

31 Ahmet Yaşar ocak, "Zaviyeler",Vakıflar Dergisi, Sayı:XII, s.255. 32 Ömer Lütfi Barkan, "Vakıflar ve Temlikler I", Vakıflar Dergisi, Sayı:2, Ankara, 1942, s.284. 33 Ziya Kazıcı, İslami ve Sosyal Açıdan Vakıflar, Marifet Yayınları, istanbul, 1985, s.111-112. 34 Mustafa Kara, Tekkeler ve Zaviyeler, İstanbul, 1977, s.120-128.

Page 22: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K~ıb~r~ıs~·ıa~Va~k~if-~-E~ğ~ft~im~I~lııŞk~~~m~e~G~e~n~el~B~~-B_a_k~cy ________________________ 293

Gerçekten de tekke ve zaviyeler, bu özellikleriyle bir tasavvuf ağırlıklı bir talim, tatbik ve yayma merkezleri durumundaydılar. Örgün eğitim kurumları olan medresderin ulaşamadığı köylerin ve göçebe muhitinin dini hayatını ayarlama görevi, Selçuklu ve Osmanlı dönemi boyunca bu kurumlarca yerine getirilmiştir. A. Y. Ocak'ın dediği gibi; "gerek kullanılan metot, gerek köylük yerde yaşayan halkın şehirlerde

olduğu gibi ulema ile temas imkanının çoğu defa bulunmaması, bulunsa da ulemanın o seviyeye inernemesi yüzünden dini hayatta doldurolması

gereken bir boşluk meydana geliyordu. İşte bu boşluğun· zaviyeler tarafından; devrine ve yerine göre müsbet veya menfı bir şekilde

dolduiulduğu görülüyor". 35

Kıbrıs'ta fetihle birlikte -fethedilen diğer beldelerde olduğu gibi­girişilen İskan faaliyeti sonrasında doğal olarak gelen insanlar arasında özellikle tekkelerle ilişkisi olan kimseler de vardı. İlk göçlerin Konya ve civarından olması, ilk elde Mevlevilik ve Mevlevi dergahına bağlı tekkelerin varlığını akla getirmektedir. Nitekim Kıbrıs'ta bu yönde kurulmuş çeşitli tekkeler vardır. Bunlardan bilinenler şunlardır:

ı- Hala Sultan Tekkesi: Hala Sultan rivayetlere göre Allah Rasulü'nün süt teyzesidir. Adına ait pek çok rivayet olmakla birlikte daha çok "Ümm-ü Haram" üzerinde ittifak edilmektedir. Hala Sultan Ensar'dan Neccar Oğullarından Milhan'ın kızıdır. O'nun Kıbrıs'a gelişiyle ilgili rivayetlerden en yaygınına göre: Sık sık yaptığı gibi, bir gün Allah Resülü Ümmü Haram'ın evine gitmiş ve orada uyuyakalmıştır. Bir süre uyuduktan sonra bir tebessümle uyanmış ve bir grup Müslüman'ın bir deniz seferine çıkacağını , Ümmü Haram'ın da bu seferde olacağını bildirmiştir. Nitekim Hz. Osman zamanında Kıbrıs'ın fethi gerçekleşti.36 Bu fetih esnasında orduda Ümmü Haram da vardı. Adaya çıktından sonra Tuzla' da Cenevizlilerin saldırısı sırasında bindiği katırdan düşerek şehit oldu. Böylece deniz şehidi olan ilk kadın oldu. Şehit olduğu yerde, bugünkü tekkenin bulunduğu yere defiıedildi.

ı 57ı yılında adanın fethinden sonra, Osmanlılarca yapılan ilk İcraatlardan birisi Ümmü Haram'ın mezarının bulunduğu yerin bir türbe olarak düzenlenmesi oldu. Sonraları ziyaret yeri haline gelince, ek olarak bir tekke ve bir şadırvan ile ardından bir de cami yapıldı. Bugünkü türbe ise 1174/1760 yılında Şeyh Hasan tarafından yapılmıştır. Son olarak ı210/1795

35 Ocak, agrn, s.267. 36 Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, Kayıhan Yayınları, c: I, İstanbul, 1985, s.330.

Page 23: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

294 Talip Atalay

yılında yapılan tekke ve şadırvandan soma burası, Hala Sultan Tekkesi adıyla anılmaya başlanmış, yönetimi de şeyhlere bırakılmıştır.37 ·

Hala Sultan Tekkesi Osmanlı döneminde son olarak 1798 yılında tamir edilmiştir. Tamiri için zaman zaman İstanbul'dan Kıbrıs Evkaf Müdürlüğü'ne emirler verildiği ve bu tamirler için tahsisat ayrıldığı

bilinmektedir. Mesela 1 865 yılında buranın tamir giderleri için 445 kuruş ayrıldığına evkaf kayıtlarında rastlanrnaktadır. 38

1- Mevlevi Tekkesi: Anadolu'dan iskanlar sırasında Kıbrıs'a

özellikle getirilen nüfusun çoğunluğu Konya merkez olmak üzere, Karaman, İçel ve Alaiye yani bugünkü Alanya ve Antalya çevresinde yaşayan insanlardan oluşmaktaydı. Doğal olarak bu bölgede yaygın olan, merkezi de­Konya'da bulunan Mevlevilik; bu göçlerle birlikte gelenlerce Kıbrıs'a

taşınmıştır. Kıbrıs'ta merkez Lefkoşe olmak üzere Mağusa, Limasol, Baf ve Aşağı Bafta Mevlevi tekkeleri kurulmuş, bunlar doğrudan Lefkoşe Mevlevi Şeyhi'ne bağlanmışlardır. Bunlarla ilgili oluşturulan vakıflar da "Celaliye V akıfları" bünyesinde toplanarak; tasarruf ve tevliyatı Konya 'nın kontrol ve denetiminde olmak kaydıyla, merkez Lefkoşe Mevlevi Şeyhi'ne

bırakılmıştır. Celaliye adı ise Kıbrıs Mevlevihaneleri'ne yapılan vakıfların yönetim ve tevliyatının ilgili tekkelerin şeyhlerine bırakılması ve onların da Mevlana Celaleddin Rumi'nin kurucusu olduğu Mevlevilik'e kendilerini atfetrneleri ve bu yüzden de ona nispet olarak Celaliye adını uygun görmeleri nedeniyledir. Aynı zamanda aynı nedenlerden dolayı bu vakıfların her türlü tevliyet ve tasarrufu şeyhliğin uhdesinde bulunmakla birlikte asıl kontrol ve murakabesi Konya'ya aitti.39 Kıbrıs'ta bulunan en önemli Mevlevi tekkeleri şunlardı:

a) Ahmet Paşa Mevlevihanesi: Lefkoşe'de Ahmet Paşa

tarafından 1002/1593 yılında yaptırılan Mevlevihane'dir. Gime Kapısı'na çok yakın bir yerde olan bu Mevlevihane paşanın kendi özel mülkü üzerine yapılmıştır. Halen bina içinde hem Ahmet Paşa'nın hem de bazı Mevlevi şeyhlerinin ve buraya bağışta bulunmuş kimselerin mezarı bulunrnaktadır.40

b) Ferhat Paşa Mevlevihanesi: XVI. Yüzyıl belgelerinde Haşim Altan'ın ifadesine göre Ahmet Paşa Mevlevihanesi olarak bilinen Mevlevihane uzun süre bakımsız ve atıl kalması sonucu harap olmuştur. XVII. Yüzyıl başlarında Ferhat Paşa tarafından eski tenıslieri üzerinde

37 Altan, age, s.502-503. 38 A.C. Gazioğlu, Kıbrıs'ta Türkler, CYREP Yayınları, Lefkoşe, 1994, s.413. 39 Altan, age, s.868-869. 40 Gazioğlu, age, s.408.

Page 24: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K~ıb~r=~~~a~Va=k~if-~-E~ğ~li~im~ll2~k=i~si~ne~G~e=n=e~!B=i=r~Ba=k~cy~ ______________________ 295

yeniden yaptınlmıştır. Bu nedenle adı Ferhat Paşa Mevlevihanesi olarak değiştirilmiştir. 4 1

1593 yılı, aynı zamanda Kıbrıs Celaliye Vakıflan'nın da başlangıç tarihidir. Bu tarihten sonra Mevlevilik yoluyla Kıbrıs ve Konya arasında güçlü bağlar başlamış ve devam etmiştir. Mevlevi zikirlerinin yapıldığı yerlerin en önemlilerinden birisi Lefkoşe Girne Kapı Mevlevihanesi olurken; diğeri de Mağusa'da Kutup Osman Efendi'nin adım taşıyan küçük bir yapıda sürmüştür. Ayrıca Limasol' da Piri Dede dergahında, B afta Mehmet Bey Ebu Bekir Camisi'nde ve Aşağı Bafta Hacı Baba T-ekkesi'nde icra edilmiştir. Adada Mevlevilik; en önemli, en yaygın ve 1963 yılına kadar da varlığım sürdürebiten bilinen tek tarikat ve tekke özelliğine sahiptir.

Kıbrıs'ta Mevleviliğin bu denli yaygınlığının en önemli nedenlerinden birisi; Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa'mn bir Mevlevi olmasıyla açıklanabilir. Daha sonraki kayıtlarda rahatlıkla gözlenebileceği gibi; adada Mevleviliğe dair vakıf ve bağışiann başka hiçbir tarikat ya da tekkeye nasip olmayacak derecede çok olduğu gözlenmektedir.

2- Kırklar Tekkesi: Lefkoşe'nin 10 km. uzağındaki Timbo Köyü sınırlannda olan Kırklar Tekkesi adadaki Nakşibendi Tarikatı'na ait tekkelerdendir. Tekke; vakıf arazisi üzerine kurulmuştu ve masraflan vakıflar tarafından karşılanmaktaydı.42 Maalesef tekke ve kuruluşu ile ilgili çok detaylı bilgiler bulunmamaktadır.

İsim olarak daha başka tekkelerin de adına rastlamakla birlikte, bunlar hakkında elimizde yeterli bilgilerin olmaması nedeniyle onlan zikretmemiz mümkün olmadı. İlgili kayıtlardan anladığımız; tekkelerin adamn her yamnda varolduklan, onlara ait vakıfların bulunduğu, halk arasında da önemli ölçüde etkin olduklarıdır. Yani diğer Osmanlı vilayetlerinde yaşayan halk için tekkelerin yeri ve fonksiyonu neyse Kıbrıs'ta yaşayan Türkler için de o olmuştur, denilebilir. Gerek irşat ve gerekse sonrasında bir çeşit ziyaret fonksiyonunu icra eden bu yapılar, bazen hem Türk, hatta hem de Rumlar için şifa bulmak ve dilekierin gerçekleşmesi umuduyla ziyaret edilen yerler olmuşlardır.

İngilizler Döneminde Kıbrıs'ta Vakıflar Eğitim-Öğretim ilişkisi Kıbrıs'ın 1878 yılında İngilizlere kiralanmasıyla başlayan süreçte,

yapılan anlaşmamn özellikle vakıftarla ilgili kısmındaki bu kuruıniann iki

41 Şer'i Mahkeme Sicili; N0.3, s.92-93-132-133 42 Gazioğlu, age, s.406.

Page 25: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

296

idarecisinden birisinin İngiliz olması ile ilgili madde, Kıbrıs Türkleri 'nin tarihine damga vurmuş en önemli karar olmuştur, denilebilir. Çünkü bu madde, o günden bu güne baktığımızda, gerek Türklerin yeniden elde etmek için mücadele ettikleri, gerekse hükümet açısından Türk tebanın

kontrolünün kendisi vasıtasıyla yapıldığı bir dayanak olmuştur. Burada akla gelen soru her halde bu madde neden bu denli büyük bir öneme sahiptir, sorusu olacaktır. Tabii sorunun cevabı söz konusu maddenin vakıfların kontrolüyle ilgili olması, vakıfların da gerek mali, gerekse kültürel bazda Türklere ait en önemli kurum olması gerçeğinde yatmaktadır. Vakıflar,

adadaki Türkler'in varlığını garanti eden en önemli ekonomik dayanaktı. Bu ekonomik dayanak aynı zamanda toplumun din ve eğitim başta olmak üzere bir çok temel kurumlarının birinci, hatta yegane parasal kaynağıydı. Bu nedenle adada vakıfların kontrolünü ele geçirmek demek toplumun maddi dayanaklarını büyük ölçüde kontrol etmek demekti. Nitekim uygulamalar da bunun böyle olduğunu ortaya koymuştur. İngilizler döneminde vakıfların kontrolü sonucu özellikle din eğitimi ve öğretimine yönelik olumsuz tesirler de genel çerçeveden bağımsız olmaksızın görülmüştür. Doğrudan bu işlevi yerine getiren kurumların vakıfların kontrol edilmesi vasıtasıyla yapıldığını görmekteyiz. Büyük ölçüde vakıflara bağımlı olan dini kurum ve faaliyetler de vakıfların kontrolüyle doğal olarak kontrol edilmiş oluyordu. Nitekim ilk olumsuz tesir, öncelikle örgün eğitim yapılan okulların yönetimlerine yapılan müdahalelerde görüldü. Ardından en önemli yaygın eğitim kurumu olan din işlerinin düzenleyicisi Müftülük Makamı 'na yapılan doğrudan müdahalelerde görüldü. Zira Müftülük konusu aynı zamanda bir liderlik konusuydu da. Müftülüğün ilgası aynı zamanda Türk Toplumu'nun lidersiz kalması anlamına geliyordu. Tabii diğer kurum ve kuruluşlar da vakıfların genel gidişatından etkilendiler. 43

İngilizler Döneminde Yaygın Eğitim Ve Vakıflar

Adanın İngiliz idaresine geçmesiyle birlikte eğitim öğretİrnde yeni düzenlemelere gidilmeye başlandı. İngilizler 1880 yılında bir Protestan Papaz olan Rev. J. Spencer'i Kıbrıs Okulları Müfettişliğine atadı. Bu atama gerek Kıbrıs Türkleri arasında gerekse İstanbul' da hükümet nezdinde endişe ile karşılandı. Yine aynı yıl içinde İngiliz idaresinin adadaki üç Türk ilkokulunu kapatması, çocukların okulsuz, hocaların ise işsiz ve parasız

43 Geniş bilgi için bakınız: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Din Eğitimi, Talip Atalay,

;

Page 26: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs 'ta Vakıf-Eğitim İlişkisine Genel Bir Bakış 297 --------~~--~----------~-----------------------

kalmaları yine Spencer'in Lefkoşe'de Türk mahallesinde İngilizce eğitim veren bir okul açmasının yanında adadaki tüm okulların denetiminden sorumlu olması nedeniyle bu ağırlığım iyiden İyiye hissettirmesi endişeleri daha da arttırdı.44 Bu endişelerle hareke geçen Türkler gerek İngiliz, gerekse İstanbul nezdinde girişimlerde bulunmuşlar, özellikle İstanbul'un kapatılan Türk okullarına karşılık bir prestij mahiyetinde üç okula karşılı on iki okul açmasıyla girişikler son bulmuştur.

Osmanlıların yardımları dışında, geleneksel olarak en önemli destek kuruluşu olan vakıfların da bu dönemde yardımları sürmüştür. ·İngilizlerin adaya geldiklerinde kendilerine verilmiş olan vakıflar listesinde çoğu vakfın ya yaygın eğitim, ya da örgün eğitimle ilgili, özellikle dini hizmetlere yönelik vakıflar olduğu görülür. Bu vakıflardan konuyla ilgili olanlar aşağıdakilerdir:

1- Lefkoşe'de çocuk eğitimi ve Kur'an tilaveti için vakfedilen Abdulkerim Zade, Hacı Hasan Ağa vakfı.

2- Lefkoşe'de Ayasofya Camisi şerifi yakırunda Menteşzade Kapucubaşı Hacı İsmail Ağa Medresesi.

3- Lefkoşe Minareliköy'de Kain Halil Paşa Cami Vakfı. 4- Lefkoşe'de Ayasofya mahallesinde Abdülaziz Efendi (zaviye)

Tekkesi. 5- Morfu Nahiyesi'ne bağlı Cira Çiftliği (gelir fazlası- Straka

Çiftliği) ve Emine Haturı Vakfı gallesi Kıbrıs'ta Mevlevihane Dervişlerinin elbise ve iaşesine tahsis olunmuştur.)

6- Lefkoşe'de Karamanzade Mahallesinde Tevfik Paşa Camisi 7- Lefkoşe'de Arap Ahmet Camisi 8- Karasofu Nahiyesi'ne bağlı Alvadia Köyü'nde kain Molla Osman

Bin Mustafa Camisi 9- Aynikola Köyü'nde Halil Paşa Camisi

10- Kıbrıs'ta Karpas Nahiyesi'ne bağlı Kuri Köyü'nde Hüseyin Cami Vakfı

11- Karpas Namyesi'ne bağlı Ayantroniko Köyü'nde Ayantroniko Camisi vakfı

İngilizler Kıbrıs'a geldiklerinde faaliyette bulunan vakıf okulları da dahil mevcut okullar şunlardı:

44 Gazioğlu, age, s.282.

Page 27: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

298 Talip Atalay

İbtidailer a) Lefkoşe'de bulunan İbtidailer: 1- Laleli 2- Sarayönü 3- Tabakhane 4- ArabAhmet 5- Tahtelkale 6- Ayaso:fya 7- Ömerye 8- Turunçhı (Fethiye) 9- Minareliköy 10- Ka yınaklı ll- Deftera 12- Dizdaköy 13- Abohor 14- Peristerona 15- Lefke Orta Camisi 16- Lefke Pir Paşa 17- Gönyeli 18- Omorfo 19- Ambeliku 20- Orunda 21- Lin u 22- Angolem 23- Ayakehir 24- Vuda 25- Tatlısu 26- Lefkara 27- El ye 28- Petre 29- Argaca 30- Mora

b) Mağusa' da bulunan İbtidailer: 1- Mağusa

2- Galatya 3- Kaleburnu 4- İstroncilo

Page 28: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

~K~ıb_n~s'_w_~_a~kif-~-~Eg~-i_t~~~~ş~_s_m~e_G_e_ne_l_B_~_B_ak~cy~--------------------299

5- Konedra 6- Yenağra

7- Vadili 8- Ayantroniko

c) Limasol 'daki İbtidailer: 1- Limasol 2- Piskobu 3- Evdim 4- Malya c) Baftaki İbtidailer: 1- Kasaba Cami-iKebir 2- Kasaba Cami-i Sağir 3- Malatya 4- Hirsofu 5- Poli 6- Aşağı Arodez 7- Aynikola 8- Hulu 9- Yalya 10- Antroliku ll- Tera 12- Ayyanni

d) Larnaka'da bulunan İbtidailer: 1- İskele Zuhuri 2- İskele Cami-i Kebir 3- Tuzla 4- Köfünye 5- Dohni

e) Gime'de bulunan İbtidailer: 1- Gime Lapta 2- Kazafana 3- Templos 4- Vasilya Bu ilkokullar adanın devrinde yaşamakta olan okullardı.

Page 29: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

300 Talip Atalay

İngilizlerin K.ıbns'ı kiralamasından sonra, Müslüman Türk Cemaati'ni her yönüyle kontrol ettiklerini görmekteyiz. 1978' de İngilizler adaya geldiklerinde Kıbns Türkleri 'nin sahip oldukları Sıbyan Mektepleri, Medreseler ve Rüştiye, yani bütün mevcut Türk okullarının idaresi evkaf tarafından yürütülmekteydi. Murahhaslardan birisinin İngiliz olması, evkaf tarafından yürütülen Türklerin eğitim-öğretimiyle ilgili konularda en baştan İngilizler söz sahibi yaptı. O dönemde dini karakteri ağır basan Türk okullannda yapılan eğitim-öğretİrnde ve diğer konularda, sonraki yıllarda yapılan bir dizi değişiklikle İngilizler etkin olmuşlardır. Özellikle uzun vadede iyi yönetilmeyen ve yeterince gözetilmeyen vakıf mallarının gelirlerinin düşmesi, vakıfların mali gücünü zayıflatrnıştır.45 Bunun sonucu Türkler güçlü eğitim-öğretim kurumlarına sahip olamamışlar, bu hem genel eğitimde, hem de din eğitim-öğretiminde yetersiz kalmalanna yol açmıştır.

İngilizler özellikle 1928'de Müftülük kurumunu kaldınp, yerine Fetva Ernirıliği makamını Evkaf İdaresi'ne bağlı bir memurluk olarak kurduktan sonra, yaygın eğitim-öğretim merkezleri olan camiler ve idaresi tamamıyla ev kafa bağlı olduğundan,. okul dışı din eğitim-öğretimi de bu ölçüde orılann kontrolüne geçmiştir. Ekonomik olarak yeterli ücret alamayan imamlar ve imamsız kalıp bakımsızlıktan harap olan bir çok caminin de sorumluluğu Evkaf İdaresi 'ne dolayısıyla vakıfları kendi kurumu haline getiren İngiliz idaresine aittir.

Nitekim 1956'da vakıflar Türklere tamamen teslim edildiğinde,

özellikle dini müesseselerin ve görevlilerinin içinde bulunduğu durumdan ötürü vakıfların gelirlerinin de yetersiz olması nedeniyle, Evkaf Yüksek Meclisi'nce "Din Vergisi" konulması kararlaştınlmak zorunda kalınmıştır. Bu zorurıluluk vakıfların yıllar yılı iyi idare edilmemesinden kaynaklanan gelirlerinin düşmesinin zorurılu sonucudur. İngilizler döneminde gerek örgün ve yaygın eğitimde vakıflann görevini yaptığı söylenemeyeceği gibi, gittikçe zayıftadığı ve fonksiyonunu kaybetme noktasına geldiği acı bir gerçek olarak tarihin sayfalan arasında yerine almıştır.

45 Hasan Şanlı, Kıbrıs 1878-1924, Güney Matbaacılık TAŞ, Ankara, 1967, s.79.

·.

Page 30: ll •• LTESI • lll ISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02042/2000_1/2000_1_ATALAYT.pdf · İrfan Bey ile ilgili şikayetler için; KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru

Kıbrıs 'ta Vakıf-Eğitim ilişkisine Genel Bir Bakış 301 ----------~~~--~----------------~-----------------------------

BİBLİYOGRAFYA A.C. Gazioğlu, Kıbrıs'ta Türkler, CYREP Yayınları, Lefkoşe, 1994. Abdusselam Uluçam, "Kıbrıs'ta Türk Eserlerinin Mimari Özellikleri", Kıbrıs'ın Dünü­

Bugünü Uluslararası Sempozyumu, KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi ve T.C. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yayınları, 1991.

Ahmet Çelebi, İslam'da Eğitim-Öğretim Tarihi, (çev. Ali Yardım), Damla Yayınları, İstanbul, 1976

Ahmet Yaşar ocak, "Zaviyeler'',Vakıflar Dergisi. Sayı:XII Ali Fuat Türkgeldi, Mesail-i Mühimme-i Siyasiyye, Yayma Hazırlayan: Bekir Sıtkı Baykal,

Ankara, 1964. Ali Himmet Berki, Vakıflar, İstanbul, 1940. Ali Süha, ·'Kıbrıs'ta Türk Maarifı", Milletler Arası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19

Nisan 1969) Türk Heyeti Tebliğleri, TKAE Yayınları, Ankara, 1971. Behçet Ünsal," Türk-Vakfı İstanbul Kütüphanelerinin Mirari Yöntemi", Vakıflar Dergisi,

Sayı:XVIII, Ankara, 1984. Beria Remzi Özoran, "Kıbrıs Adasında Bekir Paşa Vakfı", Vakıflar Dergisi, Sayı:XVI,

Ankara, 1982. BİBLİYOGRAFY A Ceride-i Resmiye-i Kıbrıs, no.l208, 30 Aralık 1915, Lefkoşa. H. Fikret Alasya, Kıbrıs ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1964 Halil İnalcık, Kıbrıs ve Türkler, Ankara, 1964 Hasan Behçet, Kıbrıs Türk MaarifTarihi ( 1571-I 968 ), Lefkoşe, 1968. Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, Kayıhan Yayınları, c:1, İstanbul, 1985, Hasan Şanlı, Kıbrıs 1878-1924, Güney Matbaacılık TAŞ, Ankara, 1967. İbrahim Ateş, "Vakıflarda Eğitim Hizmetleri ve Vakıf Öğrenci Yurtları", Vakıflar Dergisi,

Sayı:XIV, Ankara, 1982. İbrahim Ateş, Sadi Bayram, Kerim Erdoğan," Vakıflar ve VakıfHizmetlerimiz", Vakıflar

Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1978. İsmet Konur, Kıbrıs Türkleri, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938. Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Rakamlarla Gerçekler, Lefkoşa, 1978. KKTC Milli Arşivi, MAFE II, EvkafMemuru Musa İrfan Bey Aleyhine Şikayetler, no.36-37. M. Haşim Altan, Kıbrıs Türk Vakıflar Tarihi(1571-1974), Kıbrıs Vakıflar İdaresi Yayınları,

Kıbrıs, 1986. M. Kemal Dizdar, "Kıbrıs Evkafı", Milletler Arası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi(14-l9

Nisan 1969), Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1971. Mustafa Kara, Tekkeler ve Zaviyeler, İstanbul, 1977.

Mustafa Özdamar, "vakfetmek", Vakıflar Dergisi, Sayı:XIX, Ankara, 1985. Naci Kökdemir, Dünkü ve Bugünkü Kıbrıs, Ankara, 1956. Nazif Öztürk, Türk Yenileşmesi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi. Ömer Lütfi Barkan, "Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskan ve Kolanizasyon Metodu Olarak

Vakıflar ve Temlikler I", Vakıflar Dergisi, Sayı:2, Ankara, 1942.

c: IX. Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-i İslamiyye ve ıstılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, 1969,

Şer' i Mahkeme Sicili; N0.3 Talip Atalay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Din Eğitimi, Basılmamış Tez, Konya, 1995 Türk İşleri Ara Raporu, 1949, "EVKAF", Lefkoşe, 1950 Vehbi Zeki, Kıbrıs Tarihi, Halkın Sesi Matbaası, Lefkoşe, 1970. Yaşar Ocak, "Zaviyeler", Vakıflar Dergisi, Sayı: XII, Ankara, 1978 Ziya Kazıcı, İslami ve Sosyal Açıdan Vakıflar, Marifet Yayınları, İstanbul, 1985.