maad tarafindan sayisal ortama …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/mayıs...kova...
TRANSCRIPT
İDAREMECİDİYE
SOKAK 11-13 TE L : 2824
BASIMEVİGİRNE YOLU
LEFKOŞE TE L: 73838
SAHİBİ: HİKMET AFlF MAPOLAR F İAT I: 15 MU
ılo n ia
:ktown
ıllenic
la v ı a 3 - 2
Fuventııs 6 -0 ;o llin g w o o d 2-0
fılliamEtown 1-1
o rio 7 - 1
IHilt 2 - 1 C oburg 1 - 0
M exttnder 1 - 4
s tr ia 1 - 2 i B rig h o n 2 - 2
te stin a 0 - 3
v Ferntre.: 0 ^ | Dandenorfe ^
l y s w a t e r 2 -1
Lpest 2 - 4L a 0 - 0
[oria 2 ' 22 - 0us
lıberland 1 -|t. Adelaido 5 - 2
■
lsorlizabethîirk at'.a
P e rth
kvan Vall«v 3evTricolore
A zzuri L ju v en tu s
L City lttes!oeL a r v v o o d
sonra aynı zevat saat 10.15 de Genel Kurmay Balkanını, saat 10.40 da da Anayasa Mahkemesi Başkanını makamların da ziyaret edecektir.
Saat 9.30 dan itibaren Anka- ranın muhtelif semtlerinde bandolar eşliğinde askeri birlikler, gençlik teşeKkülleri, öğ renciler ve izcilerin me>dana getireceği kortejler hipotro- ma doğru yürüyüş yapacaklar ve en geç saat 10.45 te hipot- romda olacaklardır.
Hipotromdaki tören saat 11.00 de İstiklâl Marşı ile baş-, lıyacak, Hürriyet ve Anayasa şehitleri için 2 dakika saygı duruşunda bulunulacaktır-
Yapılacak çeşitli konuşmalardan sonra bando eşliğinde Dağ Başını Duman Almış ve 27 Mayıs marşları söylenecektir. öğleden sonra ise şehrin muhtelif yerlerinde bandolar marşlar çalacaklar ve folklor ekipleri millî oyunlar oynayacaklardır.
İktisadi teşekküller, çeşitli demekler ve bankalar törene
Devamı Sayfa fi da
Ankara, 26 (Basııı - Yayın): Hürriyet ve Anayasa Bayramı bugün Türkiyenin her tarafında törenle kutlanacaktır.
27 Mayıs günü ilk tören An kara’da saat 9.30 da Anu Kabirde yapılacaktır. Büyük Ata ile Hürriyet ve Anayasu Şehitlerinin ziyaret edilerek kabirlerine çelenk konulnıasıyle başlanacak törene Cumhuıbaş kanı, Cumhuriyet Seı atosu Başkanı, Türkiye Büyük M illet Meclisi Başkanı, Başbakan Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Genel Kurmay Başkanı, Ba kanlar Kurulu üyeıeri, Cumhu riyet Senatosu ve M illet Meclisi Başkan Vekilleri, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Kuvvet ko mutanları, Jandarma komutanı, Ankara Sıkı Yönetim K omutanı, Rektör ve Dekanlar, Ankara Valisi, Siyasî Partiler Başkan ve vekilleri, tabii Sena, törier, Senatör ve M il'etvekil- leri, askeri ve mülkî erkân, ba sın ve yüksek öğrenim teşekkülleri ve çeşitli demekler ka tılacaklardır.
Anıt Kabir’deki töı enden
27 Mayıs Anayasa ve Hürriyet Bayramı münasebetiyle, Kıbrıs CumhurbaşKan Yardım cısı Dr. Fazıl Küçük, Türkiye Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Başbakan İsmet tnönü iie Kıb rıstaki Türk Silâhlı Kuvvetleri Kumandanı A lbay Necdet Üruğ’a telgraflar göndermiş
tir. Dr. Küçük bu telkrafların- da Kıbrıs Türkünün 27 Mayıs devrimlerine bağlı ve Anavatanın izinde olduğunu belirtmiştir. Gönderilen telgrafların metinlerini aşağıda aynen veriyoruz:Sayın Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı
Ankara Atatürk İnkılâplarının sat '.iv
bekçileri kahraımn oıdun u- zun 27 Mayıs 1960 simü j .ı- rattığı kansız ihtilâl hiç şüp yoktur ki vazife ve mesuliy i ni takdir edebilen şuurlu ! Y ordunun meydana getirebil :-
Dovnmı Sayfa fi r*»
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
Sayfa 2
Menderes YakalanmıştıDüşük Başbakan Kaçmak istemişti Fakat!
Düşük Başbakan 27 Mayıs ihtilâlinden sonra yakalanışı da çok enteresand.r.
Menderesi yakalayan Albay Süleyman Demet, Mendeıesin Kütahyadan Ankaraya gelişini Albay Muhsin Ertur ve diğer görevliler şöyle anlatmaktadırlar :
MUHSİN BARUT AN LAT IYO R :
“ Bilindiği gibi 27 M ıv ıs gecesi en önemli nokralar Anka ra, Eskişehir ve Istanoul idi. Eskişehirdeki harekâtı basatma görevi, İstanbuida bulunan iki yarbaya, A li Şen ile Hulû- si Kaymakamlı’ya verilmişti. Bu iki yarbay, harekât, Ankara ve İstanbuida vazifeli subaylara açıklanmadığı şuada, yani saat tam 20 de Eskişehir hava üssü 11. nci Gurup Ku
mandanı olan beni evimde bul dular, Yarbay Şen ve Kayma- kamlı misafirliğe gelmişe benzemiyorlardı. Nitekim hemen konuya girdiler. İstanbul ve Ankarada Milli Birlik harekâtı için plânlan olduğunu gerek Hava Kuvvetleri o ’.arak, gerek se Menderes Eskişehi» de bulunduğundan harekete geçme mi istediler. Durumu d ifer ku mandanlara açıklamamız lâzımdı- Birinci Üs kumandanı general Tulga’ ı, Dördüncü Üs Kumandanı Albay Azakiı'} ı ve Uçaksavar alayı kumandanını evime çağırdım. Kararımızı an latarak kabul edip etm'yecek- lerini sorduk. Kabul etmeleri bir dakika bile sürmedi Anlaş nııştık. Hemen tetbir ' olmağa başladık. Bir saat içinde iki ha va üssü ile Uçaksavar alayın-
£>utı»l. yayını :
0* 29 Açılış
(,(•.30 İstik lâ l Y it r i l Bayram tebriki program lar
(6.34 Mar$lar 0C-.45 Ü ç sirto
07.00 Haber btf/teni
07.15 Yurttan «< ler 07.40 M an la r
08.00 Büyükelçi D r. Ma/har
Özko]*un konuşması08.0S M arşlar08.20 Kahramanlık türküleri
Ch.45 Hürriyet .İ fr len ()’> 00 M arşlarC9.IC Radyo <<aıatkâr>arı bir
arada
10.00 Kapanış.
Ö ğle yayını :İ i . 59 Açılış ve program
l*.00 Türküler ve oyun
havaları
12.30 Zek i Mttr-.*n’ den şarkılar 13-00 Beraber e solo şarkılar
13.30 Haber bülteni
)3.45 Kapanış.
/ k *rm Yayın ı :
16.59 Açılış ve , rograıu
'J i .00 Ö ze l çocuk program ı 18.M) Popü ler piyano müziği
I t . l f* Küçük K ıro ’ dan «arkı
ve köçekçeler
18.45 Zeybekler
i9.00 Konuşma .e müteakiben
marşlar
19.15 Serhat Türküleri
11.30 Haber bülteni
19.45 N ey lerle m z eserleri
2i .00 27 M ayıs Töreninden
röportaj 20.3») Tem sil saati:
Büyük Ü n ıjt
21.30 Necdct C ir i’ den şarkılar 27 .01! Haber bülteni
22.15 İncesazdan Mahur faslı 22.45 M arşlar 22.57 İNtiklâl Marşı 23.00 Kapanış.
A M E R İK A N IN SESİ
P R O G R A M L A R I
M A Y IS A Y I P R O G R A M I
Pazaı : Haberler - Basın derle
mesi - Am erikada Üniversite lıayatı.
Pazartesi : Haberler - Radyo
Mecmuası 1) Spor haberleri
2 ) M ülakat ve röportaj.Sg lı : Haberler - Haoer yorumu - Tarım programı.
Çüişamba : Haberler İn g iliz
ce dersleri (Konuşulan İngiliz
ce Serisi)Perşembe : Haberler - Haber
yorumu - Panorama.
Cuma : Haberler - Haber yo- n m u - San’ at dünyası.
Cum artesi : Haberler - llerli-
l i , 31 m. kısa dalga Günlük yayım : 19.30 • 20.00
19, 31. 41, 49 m- kısa 238 m.
orta dalgaYay ım ın tekrarı : 20 .-v0 - 21.00
yen ilim - Haftanın olayları.
,• * ^ V ı l.d ı L f a I ı v
m
K O Ç B U R C U : (21 M art - 20 N isan) — A leyhin izde sin
si faaliyete girişmiş iki ki?jnın teşebbüsleri l i akamete uğ
ratmak fırsatını bulacaksınız.B O Ö A B U R C U : (21 Nisan - 21 M ayıs ) - Düıünmeden
sarfetm i* o ldu junu ı bir s flı veya bir davranırım ı, sizi bi
r is jy le ihtilâfa dfiyürmüy. barısınız.İK İZ L E R B U R C U : (22 M ayıs • 21 Haziran) - Ö nem li
bir haber beklediğiniz kimsenin sizi ihmal eıtifci bir ger
çek. Dostlarınızı jy i seçmeniz gerekiyor.Y E N G E Ç B U R C U : (22 Haziran - 23 Tem -nuz) - • Basi
ret ve itidal istiyen bir i j le kar»ı|acaksın z. Baskılarının
tesirleri altında kalmanız yanlı*.A R S I.A N B U R C U : (24 Temmuz - 23 A J ıiitos ) — Sizi,
c&zip gösterilecek bir j*e ikna edecekler var. Onlann ter
tiplerine dürmeyiniz, zarar edersiniz.B A Ş A K B U R C U : (24 Agustoı - 23 Eyl-il) — Y a aile çev
renizde veya size yakın olanlarla ilg ili n jr ’ ıabere üzülme
niz muhtemel. Fakat geçicidir.T E R A Z İ B U R C U : (24 Eylül - 23 Ekim ) - Bazı kimselerle olan münasebetlerinizi yeniden gözden geçjrm eniz-
de m enfaatleriniz olacak. Aldanabilirsiniz.A K R E P B U R C U : (24 Ekim - 22 Kasım ) — U ıı ır.adıiı-
nız bir tesadüfün yaratacağı heyecana kaoıhnadan tundan
istifadeniz l»z ım . lh tjya tlı ve makul olun.Y A Y B U R C U : (23 Kasım - 22 A ra lık ) — Hazı sebepler
sizi kararınızdan vazg*çm e«e zorlaşa bile, tesirlere muka
yem elinizde avantajınız fazladır.O Ö L A K B U R C U : (23 A ra lık - 20 Ocak) - K erk ile r iy
le hiç münasebetiniz o lm ad ıjı halde durum ı-ıuzdın fay-
dalanmak jstiyeceklere karsı uyanık bulunan.K O V A B U R C U : (21 Ocak - 19 Şubat) — Açık 'e rm e
nizi bekliyen fırsatçı iki kitinin hareketlerini dikkatle ta-
kip ediniz. Onları »a f dışı edeceksinjz.B A L IK B U R C U : (20 Şubat - 20 M art) - A lacağın ız bır
haberin, dedikoduya dayanması da muhtemel. Bu bakım
dan ciddi kaynaklara değer vermelisiniz.
daki birlikler silâhlandı İstanbul radyosunun yayını
nı beklemeğe başladık. Zaman geçmiyordu sanki. Saat 4.22 de radyo yayını başladığından yüzlerce yılı geride bırakmıştık sanki. Bir yerden endişe et miyorduk. Sabık Başbakanın bulunduğu şeker fabrikası ve şehir bildirilmiş kıtalar tarafından emniyet altına alınmıştı.
MENDERES’İ TEVKİF TEŞEBBÜSÜ
Saat 4.45 idi. Sabık Başbakan ile sabık Maliye Bakanı Hava kuvvetleri ile irtibat temin etmek istediler. N? istediklerini sorduk, cevap verme diler. Biz de irtibatı temin etmedik- Saat 5.10’a doğru A lbay Azaklıya Şeker fabrikasına giderek Menderesi ve yanındakileri hava meydanına ge
1 2 3 4 5 6 7 8 9 □ □ □ □ □ □ □ □ □
Soldan Sağa :1. Sürüngendi 2 Sesle
niş, eskiden gece kullanılırdı 3. Çocuk yemişi 4. Barınak, alçak 5 Arı yapar, çocuk doğurtan 6. hayvanda bulunur, inle- ma 7. Kırmızı, buîmaya çalışır 8. Yaslanmak 9. Si yah olana denir, üyedir, yiş, ters okunursa otur-
Yukandan Aşağıya :1. Yazın içer 2 Alet, u
tanma 3. Ters okunursa eğlence yeri, büyük kız- kardeş 4. Harf okunuşu,
ters okunursa kasaplar kullanır 5. Ters okunursa istenilen yere 6. kızarmış et, lâkin 7. boyuna değil, demir yom 8. Harf
tirmek vazifesi verildi Fakat Azakiı ve maiyetindekiler fabrikada yaptıkları biitün arama ya rağmen Menderesi bulamadılar. Kaçmıştı.
NASIL KAÇTILARŞeker fabrikası, ana cadde
nin bir yanındadır. Caddenin öteki tarafında fabrikaya ait lojmanlar vardı... Menderes’in kaçmasını önlemeK için cadde nin iki ucuna askeri barikatlar kurulmuştu. Bu durumda sabık başbakanın caddeden kaçmasına imkân yoktu. O halde Menderes fabrikanın içinden gizlice ilerlemiş ve kenar mahallelerden kaçmıştı. Kaçtıklarını öğrenince dördüncü üsse ait jetleri havalandırıp durumu tahkik ettik. Sab'klann konvoyu Kütahyay.» 10 dakika uzaktaki bir mevkide tesbit e- dildi. Bunun üzerine beşînci Üs kumandanı general Tulga Kütahyayı telefon l ı aradı ve er eğitim tugayı kumandanı
bıklan tevkif etmelerini emret ti.
Radyo dinlemediğim için o- laylardan hiç haberim 5 oktu,
okunuşu, ters ckurursa Saat 6.55 de belediye Reisi Se
berce tugaya giderek laburu alacağımızı ve Eskişehir yoluna çıkacağımızı söyledim- Ben emir subayı ve yarbay Fera- muş, işenin önüne geldiğimizde, hükümet konağının önünde farslu bir Panel gördüm. Arkasından sonradan numarasının 008 olduğun'i farkettim. Bir kırmızı plâkalı otomobil i- le iki jeep geçiyordu Benim a rabamda da fors olduğu için durdular. Biz de durduk. Panelden Menderes ile Polatkan indiler. Kırmızı nlaklı arabadan da Tahsin yazıcı ile Zihni Üner çıktı. Tahsin Yazıcı ho- camdır. Nerede birıbirımizi görsek sarılırız. Fakat bu defa öyle olmadı. Elimi dahi sıkmadı. Şaşkın şaşkın yüzüme bakı yordu. Rengi sapsarı oantolo- nu ütüsüzdü, perişandı Jeepler den çifte tabancalı 10 aciet po lis çıktı. Benimse yanımda çakı bile yoktu. Kendilerine hü kûmet konağına girmelerini ri ca ettim. Bir şey söylemediler
Albay Süleyman Demece Sa- Ve beni takip ettiler. Vali o sırada Kütahyada değildi- Kapı yı hademe açtı.
giden su 9. kuvvet birimi kışın yağar.
Dünkü Bulmacanın 1 H a lle d ilm iş Ş e k l i 1Soldan Sağa :1. Amatör; fa 2. Dana;
ayan 3.Ahır; ye 4. Put; Maç. A f (tersi); Çen en 6 Keramet 7. Akile; Fa 8. Ririmek (tersi) 9 Irak; kere.
Yukarıdan Aşağıya :1. Adapazarı 2. Mahuf
kir 3. Anıt; Kira 4. Tar (tersi); çelik 5. Verem 6. Ra; Mâ; ek 7. Yemen; kettersi 8. Fa; Anef (tersi) 9. Anaç; Tane.
zai telefon etti. Bngvek*’ geliyor dedi- O sırada traş oluyordum. Acele ettim. Malûm, sabıklar nereye gitse kendilerini karşılamak isterler. Tam kapının önüne çıkmıştım. Merkez kumandanı Reşat Ağan geldi. “Hükümet Silâhlı Kuvvetlerin eline geçti” dedi. Bir şeyler sormama fırsat kalmadan hanım, telefonda çağrıldığımı söyledi. Yukarı çıktım. Askeri yargıç Alâettindi ‘ ‘Geliyorum hükümet ordunun elindedir” diyordu. Durumu açıktı. Menderes Eskişehirde olduğundan Eskişehir yolunda tetbir almamız gerekirdi. Talimgah taburu Kumandanı Yarbay Feremu şu bulup yola çıkmağa karar verdim. Tesadüf ordu evinin önünde kendisine rastladım, ve arabama aldım. Bu sırada saat 7.30 idi. Kendisine bera-,.
KURŞUNA DİZİLİRStNİZValinin odasına girdiK. Tam
bu sırada merdiven altında sanntraldan beni acele çağırdı lar. Eskişehirden Hava Albayı Azakiı ile Birinci üs komutanı General Tulga arıyordu. General aynen .söyle dedi :
— Başvekili kaçırdığınız takdirde kurşuna dizilirsiniz. Gözünü dört aç. Şu anda mukadderat senin elinde.
Ben de karşılık olarak A lbay Azaklıdan derhal meydana uçak göndermesini istedim. Yukarı döndüğüm zaman hepsi ayakta idi. Menderes odanın içinde mütemadiyen gidip geliyor ve vali muavinirrn elinde ince pembe bir kağıt vardı, bir şey okuyordu. Şu cümleyi duydum. “Hükümet kaçmağa karar vermiş.” O sırada Başve kil iki elini çaresizlik içinde açmış, “ Hükümet biziz” diye
Devamı Sayfa 5 te
YAKUTÜMİT DENİZ
Meğer kız, beni vurmak için değil, çözmek için hançerini kaldırmıştı. Beni hep öpüyor, hem de sessiz ağlıyordu. Ellerim pek kavnya cak kudrette doğild- ama, kollarımın bütün gücü ile beline sarılıp, onu kendime çektim.
Ayaklarım nâlâ b ığ lı olduğu için, pek rahat değildim. El yordamı ile karyolanın baş tarafında ııançeri aradım. Bileklerimi kesen ip ler, temas hislerimi de körletmişti. Avucuma bittiği zaman, ancak hançeri deminden beri sıkmakta oldu ğumu anladım. Kızı Dirkaç kere daha öpüp
— “ Bir dakika canım!” dedim.
Bıraktığım yerde kaldı. Hafif hafif hıçkırdığını duyuyordum. Hemen doğrulup, ayaklarımı karyolaya bağlıyan ipleri kesmeğe baş ladım. Bıçağı kullanmakta çok güçlük çekiyordum. Sanki bu eller bana ait değildi. Kısa sayılnııyacak bir uğraşmadan sonra, ayakları mı da kurtardım. Heyhat ! Emektar silâhım.n yerinde yeller esiyordu!.-.
Beni ter içinde bırakan ce ketimi çıkarıp, karyolanın a yak ucuna savurdum ve tek rar yatağa, güzel kadının ya nına uzandım.
Dönüşümü beklemiyordu galiba... Büyük bir hasretle tekrar boynuma sarıldı. A rtık ben de dış dünya ile alâ
kamı kesmiştim. Vahşî hayvanlar gibi, birbirimizin üze rine kapandık..
Şimdi Jalenin hıçkınkları, yerini zevkli ve sürekli bir iniltiyle terketmişti.
•
Aynı karyolada arkaüstü yatmış, sigara içerek dışarı dan akseden çocuk seslerini dinliyorduk. Jale, pencere, kafes ve perdeleri açmış, i- çeriye gözle gör llür bir hale sokmuştu. İkimiz de yarı çıplak, tarif edilmez tatlı bir yorgunluk içindeydik.
— “ Şimdi ne yapmayı dü şünüyorsun, Murat?”
Allah şahit ki, ben de ne halt edeceğimi şu anda bilmiyordum. Ses çıkarmadım.
— “Beni polise teslim e- decek misin?-..’ ’
Bu kadın benim hayatımı kurtarmıştı. Eğer o olmasaydı, burada açlık ve susuzluktan ölüme mahkûmdum. Zira Yusuf - evet, benim ense kökümde kuvvet denemesi yapan herif, Ab- dürrezak Paşaların şoförü Yusuf Coşar’dan başkası de ğildi . Jale’ye, Duradc kendi sini beklemesini söylemişti. Eğer fazla gecikecek olursa, kız, benim ağzıma bir tıkaç koyup, çıkıp gidecekti. Ondan sonra da cesedin kokup komşular polise haber vere ne kadar buraya kimsecikler ayak basmıyacaktı. Ken di kendime kurtulmamın im kânı yoktu. Zira, ellerimi ve ayaklanmı Dakron iplerle
Tefrika No. 29
ve gemici düğümü ile bağla mışlardı. - Hani paşayı astıkları cins iple - ..
Kız, bunları ağlıyaıak itiraf ederken, ürpermekten kendimi alamamıştım Haki katen bu kadar hunhar câni leri kriminoloji tarihleri bile ender kaydetmişti. Bütün tertiplerini önceden almışlardı. Aslında burası, Yusuf un bir arkadaşının evı>di. O şoförün annesi, bundan iki ay evvel ölmüş, adam da bir daha burada oturmak is temiyerek, eşyasiyle beraber evi Yusuf’a devretmiş- Herif, burasını karargâh g ibi kullanıyordu.
Nitekim bugün de burada toplantı vardı. Fakat kapıyı çaldığımı görünce, bir plân kurup, beni temizleme ğe karar vermişlerdi- Eğer son A li ile gizlenmişler ve kalayıp öldüreceklerdi. İçeri girişim, onlar için fırsat olmuştu. Jale’yi yatağa sokup, kapının arkasına garson Aui ile gizlenmişier ve sonunda beni, bildiğiniz hale getirmişlerdi.
Jale, ben sorana kadar garson A li’nin mevcudiyetin den bahsetmemişti. Heriflerden çok korkuyordu. On ların arasına karışacak kadın değildi ama, morfin belâsı, boyun eğmeğe mecbur kalmıştı.
Beni gergef gibi yatağa gerdikten sonra, ikis; çıkıp patronu görmeğe gitmişler, Jale’yi de başıma gözcü bı-
MAA
rakmışlardı. Sekize kadar dönmezlerse, Jale de çıkıp gidecek, çıkarken de evdeki bütün parmak izle» ini si lecekti.
Fakat nedense o, ben ayı- lana kadar beklemek istemişti. Ben, mesleğimden do layı iyi tanıyordu. İçtri gire ne kadar kim oliuğumu bile bilmiyordu. Hergeleler benden hep “ Herif” diye bahsediyorlarmış... işin aslı nı (iğrenince pişman olmuş ama, ne yapsın ki. bir kere ok yaydan çıkmış hrunmuş
— “Cevap vermedin Mu rat? Beni polise te ilin* e- decek misin?”
Sigaramı yarbayındaki komodinin üstündeki tablaya bastırıp, bu güze! kızdan yana döndüm. Ellerini artık eski kuvvetini Kazanmıştı. Yan doğrulup çıplak omuzlarından kavradım ve kendime doğru çektim Gırtlağı gerilmiş olduğu halde, ses çıkarmadan gözlerini bana
Devamı var.
27 MAYIS VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİM. KANSU
“27 Mayıs’da herşey tertemiz. F. BAYKURT”
------------- DEVRİM 27 Mayıs, 1963
Çok karanlık günler çökmüştü yurdumuzun üstüne Sırtlan sürüleri gibi saldırmışlar yurdumuza neden? Kokmuş etml vardı? Hayır! Bir millet padişahının tekmesiyle bir kenara atılıp kaderi ile başbaşa bırakmıştı. İşte bu kenara kilen, İşte bu istenmiyen öküz millet Anadolu halkıydı, Anadoluydu. Ne Sırtlı Anadoluya üşüşmüşlerdi.
Ama ölmiyecekti, düşmanlarının iğrenç çi; altında çiğnenmiyecekti Anadolu. Bu millet ölmezdi,. Bir güneş doğdu sonra Samsun’dan. Anadolu’yu bağ. rina bastı,o da Anadolu’yu. Anadolu, yeniden dirilme nin heyecanı ile doğruldu ; silâhsız, kurşunsuz, katık sız yurduna giren sırtlanlara saldırdı. Türk askeri yi- ne devleşti, yine bulutlar parçalandı, şimşekler çaktı \e yine tarih sayfalarının anlattığı gibi düşman Türk’ <vn korktu, Türk’e ezildi.
Yurt düşmanlarından ayıklandı. Türkiye’de özgürlüğün kanatları çırpınmaya başladı, öyle ama uygarlık yönünden ne denli geri kalmıştık. Hantal bir kağ- nı gibiydik. Gerilik, bir çeşit özgürlüğü yitirmek gibi göründü, işte o zaman yine Samsun’dan doğan güneş koştu, çırpındı, söyledi, öğretti...
“Türk milleti asildir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.” diyordu. O zaman aydın kişileri ve gençleri kötü günlerin acısını çok iyi tatmışlar kİ sotı hızla çalışmıya girmişler. Softası, yobazı, üfürükçüie ri dinlememişler, insanca yaşama, Türkü yükselıniye and içmişler. Ve her gün, bir daha güzel güne açıyordu
Sonra devlet mekanizması el değişti. Bu değişmeyi halk istedi. Halk oy verdi, onlar da iş başına geldi. Halk oy verdi ama tutsaklığı dilemedi ki... Geriliği kö tü günleri, uçurum kenarlarını istemedi ki.. Çünkü bunların acılarını çok iyi biliyordu, iktidar bilmiyordu bunu. Sözler verdiler birçok konularda. Bu »özlerini tutmadılar. Artık her gün, bir daha karanlık güne açılıyordu. Yine gençler, aydın kişiler, analar, gök ler ve Anıt Tepe’deki ATA tedirgin olmıya başladılar Bu işler böyle gidemezdi. Bir avuç gözüaçın ekmeği olamazdık. Tutsaklığına kara giysilerini giyip sokak sokaklarda Türkü söyliyemezdik.
Hayır!.. Hayır!.. Türk mUleti özgürlüğünü yitire- mezdi. O, kimseye iğilmedi; kimsenin tozlu ayaklan- nı, kirli ellerini öpmedi.Bunları O’ndan bekleyemezdik... Türk gençliği kaynıyordu. Hertaraf sessizdi önce. Birşeyler olacaktı belli.
Ve bir gün, bir genç üniversiteli ellerini gökyüzüne kaldırdı, göğsünü şişirdi, bir aslan gibi ağzını havaya dikti: HÜRRİYET !.. HÜRRİYET!., diye uludu. Bu ulumanın arkası kesilmedi de. Bir anda Anadolu’nun her yerinde ayni gün ayni genç ses çınladı, yükseldi.
27 Mayıs, Türk gençliğinin gür sesinden, tutsaklığa öfkesinden, nefretinden, geriliğe olan hıncından başka nedir ki... 27 Mayıs. Türk gençliğinin, Tl'rk aydınının ortık gericilikle bir işbirliği kalmadığın: duyu yoruz, görüyoruz. O’nu kolundan tutup geriye çek! Seni tuzla buz eder. Artık hiçbir politika Türk Gençliğinin yolundan çeviremez. Çünkü Türk Gençliğinin yrl;j. ATATÜRK’ün çizdiği mutlu yoldur.
İşte 27 Mayıs, 21 Mayıs 1963 ile bunu anlıyoruz.. Menderes bize “Tavuk” demişti, biz ona “Pis Köpek” diyoruz.
•Şfcss< „ 8r b ir y i
P ° I İ Ü İ n a s i l W ^ o i m
k a d a,10 asırmenıa'
len T Z m tanVl“ DP,d inlolâb
27 May® ınl«lsi,etinin asa'et,--
in i*" \b irk e re d a h a is p a t
Bu kan»2 ih t i lâ l
milletine d ü s y a a n
andaki ş e r e f l i y e n n ı kazand ırm ıştır
Bu b ü yü k h a r e k e t Cum huriyetin in y e n i
noktası o lm u ş . ™ müthiş b ir s i lk in iş le b ü v e t i b ir a n d a ü7 atarak p a r la k u fu N a r
v^^ v*^uv*vwvvvs<vvwwvvv</vwwywvwvwvywvvvw»vywwWW*
YILDIZ TEMİZLEME EVİMüfti Ziyai Efendi Sokak No. 32
L E F K O Ş A Modern tesislerimizde en ileri teknikle
ELBlSE TEMİZLEME işleri deruhte edi'ir.Her bakımdan teminatlı olan işlerimiz
deki özellik, müşterilerimizi daima tatmin etmektir.
SÜR’AT, UCUZLUK, TEMİZLİK PRENSİBİMİZDİR.
Tek bir tecrübe iddialarımızı ispat bakımından yeterlidir.
y a başlam ıştır.Bu m u h teşem v e c
mtll d evr im i d a h a i y i
bilmek iç in D P ’n m 10 iktidar s a lta n a t ın a b i ı
talim.B ilin d iğ i g i b i M
1950 y ılında y a p ı f o n s e sonunda m i l le t k e n d is n riyet, refah, s a a d e t v s a D P jf tek p a r t i l i O â y » ‘.< tuimak a rzu su n u n d a t t işbaşına g e t i r m i ş t i r mokratJar id a r e y i O tesfim a lır a lm a z i l k iş < tadan son rak i t a tm a n ın , d a h a d o » r , ı
lebet ik tidarda K a lm a m n
t a h a z ır la m a y a k o v
k - H a lk p a r t is in in h a !d * e k s e ç im le r d e n b ® I K ah ram an İ N Ö N Ü motoatlann b a ş ın d a
S * W t s e ç im le r d e n t İW rçey d ü ş ü n m e y e n t -M en d e re s ş ir k e t i v a r r i
- M e n d e re s o r a " « le k e t t e o y n a n a n o n 5
* ® ” ha? a k t ö r l e r i c « . İWebet ik t i d a r d a I - » 111 * Ş«, olam |s,:Kli
S ? * * C e p h e * ^ » ' k a h r a m a , a s < - r
. A ’ A T O rİ ismet Pasavı «
k a ld ı r m a k l a ' “ “ duydular Evo, h<tt asker M h ut e - * kar5*S 'n d a j W s maceraperest b ir i m „ ; , k l
lideri
dilerleri-Hıın uydun i.
SERGİYE DAVET
Atatürk Enstitüsü Müdür ve öğreı
Yeni İşhanı binasının en üst katındaki, Kız nik Bölümü salonunda açılacak ve 2 Haziran Pazar akşamına kadar, açık bulundurulacak olan 0 kul sergisine, teşriflerinizi sayın halkımızdan ederler.
Serginin açık bulunacağı zamanlar :30 Mayıs 1963 Perşembe ö.s. 9.00 - ö *. 1.00 - ö.ı. 4-00 *31 Mayıs 1963 Cuma ö.s. 9.00 - ö.t. 100 - O.t. 4 M •1 Haziran 1963 Cumartesi ö.e, 9.00 - ö.*. 1.00 - Ö.1. 4-0.'» •2 Haziran 1963 Pazar ö j . 900 - ö.s. l.OO - ö n. 408*
i
Buzlu «GfiNEŞ» limonatası içiniz
!Hv*
İ l
!V,*S N ;c s £ :l î k N « « m
v* t ,
'■ » .İ Iu N h '
’ /Ş“ ^ k ^ % {* * :*< f * * * » * -
■t K u rş u n s u t ka f ,
d,> « E ş e k l e r Çakt
S ib l « “ «m an
T ü r k iy e ’de özgür.
ık H eamaUy8ar- »k. Hantal bi.rkaö; ^ “ » w ™ e k 2 ' |
d a n d o §an güneş
t l ç a l ‘ ^ a . , d , r>Türk1 a yd m kişi|eri Veİyi tatm,şlarkison
yobazı, üfürükçüle , Turku yükseİMi,. ı güzel güne açıy0t.
X? DEVRİM 27 Mayıs, 1963 ■Sayfa » »v/.i
27 M ayıs'tan ö n c tk f Türk Gençliği HareketeOlur mu
BugUn büyük ve eşsiz bir ihtilâlin, tarihi bir devrimin yıldönümünü kutlamak ay ız.
Körpe Tlirkiye Cumhuriyetini mahvedebilmek iç i ı son gayretlerini sarfeien şuursuz politikacılar, bir yıl fince bu gün, yapılan asil hareket sonunda alaşağı olmuşla: ve millete 10 asır kadar uzun ge len tamamen menıaat'en örülü DP idaresi tarihe karışmış tı. 27 Mayıs inkılâbı Türk milletinin asalet, sabır ve kah ramanlığın dünya efkârına bir kere daha ispat eti 'iştir. Bu kansız ihtilâl a-jil Türk milletine düsya camiası arasındaki şerefli yerini \euiden kazandırmıştır.
Bu büyük hareket Türkiye Cumhuriyetinin yeni dönüm noktası olmuş. Tilrk milleti müthiş bir silkinişle 10 yıllık rehaveti bir anda üzerinden
eğişti. Bu değişmeyi
da ‘5 başına geldi, medi ki... Geriliği kö İstemedi ki , _________i u tir t iri . .. . V atarak Parlak ufuklara nurlu
1 ar bilmiyor- âtiye doğru yeniden yoî olmakonularda. Bu söık
Varanlık dm kişiler, analar, gök irgin olmıya haşladılar
vuç gözüaçın ekmeği liysilerini giyip sokak |ik. i
i özgürlüğünü yitire. msenin tozlu ayaklan- O’ndan bekleyemez- ,
ı. Hertaraf sessizdi b j
teli ellerini gökyüzüne ;lan gibi ağzım havayı ı 'E T !.. diye uludu. Bu Bir anda Anadolu’mu ses çınladı, yükseldi
Ur sesinden, tutsaklı- iliğe olan hıncından
t gençliğinin, Türk ay- j rliği kalmadığın! duyu an tutup geriye çek! ir politika Türk Genç- inkü Türk Gençliğinin I tlu yoldur.
Ue bunu anlıyoruz» .1, biz ona “Pis Köpek”
ME EKİjkak No. 32
en ileri teknikle deruhte edi’ir.
atlı olan işlerimiz-i daima tatmin et-
I TEMİZLİK
'D IR - 1 ilanınızı ispat M'
t -
ya başlamıştır.Bu muhteşem ve cihanşü
mul devrimi daha iyi anlayabilmek için DP’nın 10 yıllık iktidar saltanatına biı göz a- talım.
Bilindiği gibi 14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimler sonunda millet kendisine Hür riyet, refah, saadet v a a j eden DP’yi tek partili n a y n t fa n kur tulmak arzusunun da tesiriyle işbaşına getirmiştir. Demokratlar idareyi C f P ’den teslim alır almaz ilk iş olarak bundan sonraki s e ç im le r i de kazanmanın, daha doŞrıisu île lebet iktidarda K a lm a m ı p lâ n
larını hazırlamaya koyuldular. Halk partisinin başında gelecek seçimlerden başka milli Kahraman İNÖNÜ; demokratların başında ise,
gelecek seçimlerden başka hiçbirşey d ü şü n m e y e n Bayar — Menderes ş ir k e ti vardı. Ba yar — Menderes ortaklığı memlekette o y n a n a n oıı yıllık facianın baş a k tö r le r i oldular, ilelebet ik t id a r d a k a l m a
nın ilk şartı olarast ls t:Kİâl Sa vaşımızm Garp Cephesi kumandanı kahrama 1 a s k e r , m u
. halefet lideri A ^ A T Ü R K ’ün temsilcisi İsmet Paşayı siyasi pazarlardan kaldırmak lüzumunu duydular. Evet hır büyük asker karşısında iki sefil maceraperest biri milli kahra man, diğerleri uydum a kahraman karikatürleri biri bir okyanus, diğerleri o n u n yanında bir tükürük bile değil. Birinin güneşi y a n ın d ı diğer
sönük” biri istiklâl savaşını bilfiil yaşıyarak topun namlu sundan seyretmiş, diğerleri sı cak kuş tüyü yataklarında o da belki ancak rüyalarında görmüşler.
İşte Bayar — Mendeıes şir keti onların ortaklan memlekette A T A T Ü R K ruhunu tem sil eden bu büyük adanı karşısında aşağılık duygularının tesiriyle korkunç bir paniğe kapılarak yavaş yavaş zıvana dan çıkmaya oaşlanııs.!ardı En kusurlu tarafları da kusur ve kabahatlerini kabul et meyişleri, en basit bir siyasi olgunluğa bile sahip olmayış lan idi. Basit baya lı vu çiğ bir ruha sahiptiler
Yavaş yavaş akraba, eş dost tarikatlariyle her biri birer ballı petek kaparak memleket sathına serpilmeye başladılar. Demokrasi onlara gö re belirli bir zümrenin karınlarını tıka basa doydukları büyük bir ziyafet sofras.vdı.
T evfik Fikret’in sesi tarihten onlarla alay f-Jiyo du sakın düşünmeyin, yiyin, yutun hapır hapır yiyin, efendiler yi yin, Evet, yediler, ve nihayet kendi başlarını da yeailer.
Birbirlerine vridelorinden sımsıkı bağlanm şlar, kenetlenmişlerdi. Sefillerin en pes payesi, Türklük için utanç ve silesi idiler. Adiliğin kendisin den daha adiydiler fikirle u- laşamadıklan yeriere jumuk la uzanıyordu. Vicdanlarının yerinde de birer mide taşıyor lardı, herkesi kör, ale.m sersem zannetmek gafletine düş tüler. Hesap kitap, ilini, irfan okul öğretmen plân ve iz ’an- dan tamamen yoksun idiler.
Bizleri bir arpa boy;, yolda yıllarca koşturdular durdular uğretim davamızı perişan ettiler.
İlmin gözünü oydular; sana tın kolunu, bacağını kırdılar. Din mevzuunda da korkunç ahlâksızlıklara tevessül ettiler. Ankara barlannda bayağı hareketler yaptılar dansöz lerle beraber göbek attılar.
Konyada ise din uleması ke sildiler. Dini vaazlar verdiler Abdestsiz namazlar kıldırdılar- Uydurma bir dindarlığın bütün görünüşlerini taklit ettiler.”
Kendilerinden başka her şe y i inkâr ediyorlardı.
Cumhuriyet devrinde boy atan Türk endüstrisi, düşman işgalinden kurtarılarak yeniden kurulan şehirler, ıaacele-
9den modem okula teokratik devletten lâik devlete, Cumhu riyete geçişi; Osmanlı lmpa- ratorluğupndan Kalan borçla rın ödenmesini yurdun cemi- rağlaria örülmesini kapütilâs- yon artığı yabancı müessese- lerin millileştirilmesin5, ağır sanayi muazzam rakamlara ulaştırılan deniz ticaret filo muzu kabul etmezler kabul et mek istemezlerdir.
Kendi pislikleri ;çinde kendilerine hayrandılar. Kendi al kışlariyle kendilerini uşarla- dı.
Memlekete iyilik yerine kö tülük zenginlik yerine sefalet ilim yerine cehalet ali ce- naplık yerine alçaklık, neşe yerine hüzün, kuvvet yerine zaaf getirmişlerdi.
Fakat her şeye rağmen asil m illetim iz onlara 1954 seçimlerinde bir şans daha tanımak tan çekinmedi.
Ancak onlar T ıhk m illetinin bu asaletini anlayacak ya
Limasol TUrk Kadınlar Birliği’nden
ÇAĞRIbirliğimizin yıllık genel
kongresi, 8 Haziran 1963 Cumaertesi günü öğ.s. saat 3’te Limasol Halkevi sa lonunda yapılacaktır.
Bütün üyelerin teşrifi ri ca olunur.
Yönetim Kurulu GÜNDEM
1-Yıllık faaliyet raporu nun okunması ve müzake resi.
2- Murakkıplar raporunun okunması ve eâ.u yönetim kurulunun ib-ası.
3- Yeni yönetim kurulunun seçimi.
4- Dilekler 1
Olur mu ?..ratılışta değillerdi ki Anlıyan larda zaten ipin ucunu iyiden iyiye kaçırmış olduklarından yumağı toparlıyamıyacak durumda idiler.
Artık işleri kâmilen çığrın- dan çıkardılar. Kendilerini tamamen ihtiraslarının seyrine terkettiler. Kendi saadetlerini milletin felâketini de ırıyorlar dı madrabazlık eden erbabı zekadan sayıyorlardı. Kendilerini zafer alaylarına para ile tutulmuş uşakları taşıtıp, alkışlatıyorlardı.
Para ile tuttukları yobaz sü rülerini, memleketin istikbalini bağladığı kimselere karşı dinsiz, Allahsız diye bağırttırıyorlardı.
Onlardan küfür işitmek insan için bir şerefti. Memlekette bir ızdırap abidesi kurmuşlardı. Herşeyin para ile alına- bilineceğine kani idiler- Eli ka lem tutan elsize, biraz muhale fet yapanı dinsize çevirmişlerdi.
Yaptıkları kötülüklere rağmen utanmadan sıkılmadan
leri cılız bir mum ışı#! kadar- den müsbet hukuka, m edrese_
SE YAH AT EDECEKLEREOtomobilleri ile Türkiye
veya Avrupaya seyahat edeceklere Trafik Sigorta poliçe lerinin gidecekleri memleket lerde muteber olması için Sigorta Acenteliğim iz tarafından istenilen müddet için “ GREEN CARD ” verildiği
“ RÜSTEM SİGORTA ACENTELİĞ İ”
Londra Sokağı, Tel: 4334 Lefkoşa.
------------------------ — ı
Geleceğin fabrikası
ı k v e 2 ola», tdu ru laca* p
mal* * :f - ö * 10 0
o - l - £M*. 10 0
AOC-1*
Bu İki kail, plâstik bina İngiltere’de jatminghamMa jon g^ ^ e n W
Çekici yapısı olmuş ve gelecekteki endüstri bl" a gdUelen bu bina, reçi- Yapt endüstrisinde önemli bir adım olarak kab , tır
ne» levha, cam elyafı ve fenolik köpükten faydalanılarak yapılm -
Pek sağlam olan binada boşluk yoktur.
bir de kalkınmadan dem vurur lardı.
Böyle insan döküntülerinin, tımarhane kaçkınlarının iş başında bulundukları bir memlekete kalkınma olabi'lim iydi hiç. Hayıronlarınki kalkınma değil yıkmma ; zirve d iğil zırvaydı. Bütün zilletlere dalmışlardı. Kepazelikleri boylarını aşmıştı. Foyaları ne ip tutuyor du ne de imbik. Hiç bir şeyden utanmamak, sıkılmamak derekesine inmişlerdi.
AHAHHir"MİLLİ OYUNLAR, MÜZİK ve EĞLENCE GECESİ
2 Haziran mMttttM-iallİa 29)il9fİSaat 8 de, Tatlısuda
h ^ V A T U S U , u n s a
TAŞKENT,KALAVASOtf" l*l°Ü T * * A ^•o* ov TTT •» ı ucfuJiiTi: / Tvlysçııd Iij^b (i0i 9İnuı)
cnt{i:l'»l ifwMwPAfi î{ iım ıbcfcY fcb«bı: liri iüvlyüd dınuıGEÇİTKALE î Yutıu?ıo'{inc<! im yoııid lululunı.
İLKOKULLARININ iştirakiyle. ,ibı. G iri*: 10ü Mil,: *£iQi£? >1/1 tfCV£*i İ)İ£bnınnhv*jtn i *j ııı ıın llA l’JJ iIltl&Jİti
| mı bil ;îc) Lbnulov imtae n/teb iiXiıın£İcftiöii‘iğu mtiT' viniyjiJ KAYNATMA TOiLARJNIN KRALI rn ,«ı,h -idI .difnigımug i? A K nuelo ül {olm uj - ite
KAYNATMA ve ÇAMAŞJft.TOZU/.ny/ Mru; -litılijob /kIoJ ienca «sıaıncü sıııaıo^ııifi? oK
’Cİod
SAYIN HALKIMIZA LEFKOŞA TÜRK KAD INLAR BİRLtGt
Tarafından SAYIN SÜHEYLA KÜÇÜK’ÜN
Himayelerinde 29 Mayıs 1963 Çarşamba günü Saat 10.30 - 19.00 arasında
A TATÜ RK M EYDANINDAKİ LOKALİNDE Fakir öğrenciler yararına tertiplenen
YEMEK, TATLI, DİKİŞ, ELİŞİ, MEŞRUBAT, ÇlÇEK ve binbir çeşit köşelerden müteşekkil
P A Z A R ’ I Z İYARET EDERSENİZ
Hem muhtaç öğrencilere yardımda bulunacak hem de arzunuza uygun YİYECEK ve EŞYAYI en müsait şartlarla almak imkânını elde edeceksiniz.
H ıH IH ) l l l l l l l l lh i l l l l l l l l lN I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I IH I I im ıH l l lM I I I1 l l lU I I I I I I I I I I I I I I I I I I|m i l l l l l l « l l l l , l l l l i r '
İ DEVRiM'in |1 BİRİNCİ AY SONU HAMLELERİ
29 MAYIS’TA BAŞLIYOR
| 1) İstanbul Nasıl Zaptetildi? jI - Şimdiye kadar neşredilmemiş bir hikâyesi - 1 NACİ SEREZ’in “DEVRİM” için özel bir şe- |İ kilde hazırladığı bu yazı serisi şimdiye kadar |
hiçbir yerde yayınlanmamıştır. Fethi bütün | cepheleriyle anlatan bu seri bir hafta devam i
| edecektir.
{ 2 ) Yağmur Ağaçları= *!
Roman Yazan : FİKRET DEMİRAĞ
Her okuruna her ay bir roman vvren | “DEVRİM”in ikinci romanı, memleketimizin |
| yetiştirdiği ozanlardan FlKRET DEMlRAĞ’ın || ilk romanı : YAĞMUR AĞAÇLARI. Başarılı |İ bir yapıt. İlk fasikülü 8 sayfa olarak sunulacak |
İ 3) Adnan Akın’ın Hazırladığı ( üzel Röportaj Serisi
Göksel ArsuyTürk perdesinin başarılı sanatçısı GÖKSEL j
ARSOY bu röportaj serisinde her soruya, en küçük bir tereddüt göstermeden cevap veriyor.
4) Taklit Edilmemesi için Dördüncü Knnuyu
AÇIKLAMIYORUZ
29 Mayıs'ıBekleyiniz
^ ,,ı i ı , ı - ı ı , .u«.nnfHiıı.ııı..ıı.i!.i!iıı-ııiii>ıi'«nirıuıt.uiH»..l |,i itfn ifiı..w tJ|..|.n ı,|uıı.»|w , i|,||i |,l i |,ii
9xinijii29lid9'(ib mı^r/tcıjı:^ n^HAKPAK e lb ise le r in ia k fia y re t^ tp ^ ^ ^ te tp ^ J f^ ,,,, A K PA K ellerinize veya e lb is e le r »W «!? «» ft iy fJ f^ .. AKPAK ev hanımlarının elaBBa-biffArlttjdas^ır,!^.. j
'h9V9«l&nc<> -)luao? mrJnJıit.
KULLANIŞ TARtet15 okka iyi kızmış suyun içine 6<çoıiba«ikjişıtUıe-
lelâde çamaşır tozu ve yarım paket AKPAKıkoyaeak eritiniz. Bunlar eriyince, elbiseleri ıslak vesyaıfcurur '"dürülmemiş şekilde) suya koyunuz ve 20 - 25 dakika kaynaması için bırakınız. Sonra çıkarınız ve temiz su ile biraz yıkadıktan sonra seriniz.
BAŞKA ŞEKİL KULLANIŞISuyu kızdırınız ve çamaşır tozu ile A K P A K ’ı su
da eritiniz. Elbiselerinizi suya koyunuz ve 1 - 2 saat bıraktıktan sonra çıkarınız ve seriniz.
İmalâtçıları :Ahmet Kasap ve Rasim Adil
T e l : 5436 - Lefkoşa.i
Na z /h , İ»C £ Ça m a ş m l a r jn iz;/(T/A/ CjÜVfMı: E TEMİZ
K u l l a n /n /z . •
TEMİZ/ J e f ? ş e y '/ '
T e r tem /z
Yik a rDİK KAT: Her Uç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardağı
HEDİYE verilir.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
SAYFA•4
MERHABA
DEVRİM 27 Mayıs, 1963
Herkes Gider Mersin’e..Bener Hakkı Hakeri
NE sanıyorsunuz siz, sanat kolay mı yani ?Günlerce değil yıllarca birşeyler yaratmağa çalışmak ve so
nunda böylesl bir adada yaşadığınız İçin kaybetmek kolayına unutulur birşey mi sanıyorsunuz ?
Tam kendinize güvendiğiniz ve ortaya göğsünüzü gere gere bir eserle çıktığınız zaman er meydanındaki savaşı hiç çarpışmadan kaybetmek üzüntü vermez mi diyorsunuz ?
Tüm uğraşmalarınıza rağmen daha sanat yolunda tek adım ilerlememişlere methiyeler yazıbrken bunca yıllık emeğiniz bir • kaç cümleyle olsun söz konusu edilmesi gücenginlik, kırgınlık vermez mi yoksa ?
Ne sanıyorsanız sanınız, sanat kolay değildir.Sanatçı olmaksa hiç sandığınızca erişilebilecek bir kolay
meslek değildir.Her yayınladığınız eserin baskı tutarını karşılamağı düşüne
ceksiniz : kâr etmeği düşünmeden.Ben sanatçıyım diyebileceğinize güvendikten ve inandıktan
sonra her konuşuşunuzda susturacaklardır s iz i : Sanatçı olmak da ne demek diyerek.
Üstelik birisi çıkacak sanattan hiç mi hiç anlamadığı halde, birtakım çocuk- sanatseverlerden sanatçı diye sözederek yazılar donatacaktır: Ve siz susmak zorunluğunda kalacaksınız.
Halbuki bunların hiçbirisi sanatı sevenlerin, sanatçıyı koruyanların çokça olduğu iddia edildiği bir toplumda olmamalı. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeli, Neronlara değil.
Kahraman T. Ordusunun Radyodan Yükselen Sesi
Bütün bunlara karşılık batı ülkelerinde sanatçının durumu çok değişiktir. Ona verilen değer bizimkinden daha, ama yer den göğe kadar çok daha farkhdır. Cumhurrelsleriyle konuştu rulanlar, televizyon programlarında yer alanlar, kitap yayınla dıklan zaman hakkında bir siyasa adamına yazılmayanların
yazıldığı olağandır.Batıda sanatçılar baştacı edilir ; bizdeyse ayaktozu değiller.
Rodyo bizde bu adanın sanatçısını tanımaz, batıda programları düzenleyen sanatçılardır çok kez. Üstelik radyoda çalışanla- nmızın çoğu sanattan anladıklarını sanırlar.
Tüm bunlardan ötürüdür ki sanat bu adada kolaydır sanılı
yorBu sam herkes gider Mersin’e örneğine benziyor- Böyle değilse nasıldır ? Söyler misiniz lütfen.
27 MAYIS 1960
Bir gül açıyorsa şimdi Türkiye’de Aşk’la ümitle açıyor Adsız unutulmuş her bahçede Bir gül tomurcuklanıyorsa Sabaha karşı gecede Açmak için tomurcuklanıyor Aşkla ümitleSevinçle yaşamak için tomurcuklanıyorKanın aktığı yerdeGöz yaşının aktığı yerdeKaranlığı içinden kahınnGüller açıyor işteGüller ışık, aydınlık içindeGüller bütün güller bu sabahBir ağızdan şarkı söyler gibi açıyor her bahçedeGeceler gündüze dönüyor işteKaranhk ışığa dönüyor işteKahır sevince dönüyor işteAkan yaş dökülen kanGüle dönüyor işte,Hasetsiz korkusuz, kinsizBinlerce Güller açıyor işteDargın kardeşe dönüyor işteUtanç onura dönüyor işteArtık yaşamak bütün Türkiye’deBir ağızdan söylenen türküye dönüyor.
Necati CUMALI
Zulüm ve istibdat idaresinin girişilen hareketler olan 27 Ma yısı küteakip Milli Birlik komitesinin yapmşı olduğu tarihi teb liğ ler:
BİRİNCİ TEBLİĞ Sevgili vatandaşlar
Dün gece yarınından itibaren bütün Türkiyede Kara, Ha va, Deniz “Türk silâhlı kuvvet leri” elele vererek memleketin idaresini ele almıştır- Bu hareket Silâhlı kuvvetlerimizin mUşterek iş birliği sayesinde kansız başarılmıştır.
Sevgili vatandaşlarımızın sükûn içinde bulunmalarını bo
zucu bütün hareketler ne o- lursa olsun hiç kimsenin sokağa çıkmamasını rica ederiz.
Türkiye dahilindeki bütün garnizonlardaki garnİ7on kumandanları o yerin mülkî ve askerî idaresine el koyacaklar ve vatandaşların .ıer hususta emniyetlerini sağlıyacaklardır.
İK İNCİ TEBLİfiSilâhlı kuvvetlerden tebliğ
edilmiştir.Ankara’da Silahlı Kuvvetle-
rimizce muhafaza altına alınmış bulunan Devlet ve Hükümet mensuplan şunlardır:
1 -- Sayın Reisicumhur, Mec lis Reisi, Dahiliye Vekili, Millî Müdafaa Vekili, Nafıa Vekili Ticaret Vekili, Gümrükier Ve-
• kili, Erkânı Harbiye Reisi, Kara Kuvvetleri Kumandanı, Örfi idare Kumandanı, Jandarma Umum Kumandanı.
2— Yurttaki bütün idare a- m irleri: Vali Kaymakam Ve Nahiye Müdürleri, mahallî askeri Kumandanlıkların emrindedir. Askeri Kumandanlıklar emrindeki hükümet azalannı muhafaza altına alacaklardır.
Her askeri bölge kumandanlığı mıntıkalarındaki Kara ve Hava trafiğini sıkı bir kontrol altına alacaklardır.
Yurt dışına herhangi bir vasıta ile çıkış sureti katiyede Silâhlı kuvvetler mensuplan hariç diğer resmî Devlet dairelerinde özel teşekkül ve müe seselerde vazifeliler ikinci bir emirle vazifelerine başuyablle çeklerdir.
Vatandaşların günlük ihtiyaçları ile her tünü sağlık tesisi, servisleri kumandanlığın kontrol ve murakabesi altında normal hizmetlerine devam e- deceklerdir.
Amme, asayiş ve nizamı bo zucu bütüs hareketler her türlü siyasî parti katiyetle men e dilmiştir.
Bu gibi fiillere teşebbüs eden ler ağır şekilde ceza landıracaklardır.
COŞKUNCA ALKIŞLANAN BU MERT SESİ BÜTÜN MİLLET BEKLİYORDU
Vazifeli bütün askeri şahısların verecekleri emirlere itaat edilmesi Silâhlı küvetlerimi zin başardığı bu milli inkılâp hareketinden asla endişe etmemelerini, huzur ve sükûn i- çinde müteakip tetbirlere inti zar etmemeleri rica olunur.
ÜÇÜNCÜ TEBI.1G Sevgili Vatandaşlar Bu günden itibaren silâhlı
kuvvetlerin en kısa zamanda milletin seçime götüreceği bir kurucu meclis tesis maksadıle idareye el koymuş bulunmaktadır.
Silâhlı kuvvetlerimizin mille tin yabancı dostlarımızın emniyetlerini tekeffül etmiştir.
Müteakip tebliğe kadar askeri şahıslar hariç kimsenin sokağa çıkmaması ve bir karışıklığa meydan vermemesi re- ca olunur-
DÖRDÜNCÜ TEBLİĞ D ikkat! D İKKAT Muhterem Vatandaşlar : Radyonuzun başına geçiniz,
güvendiğiniz Silâhlı Kuvvetlerinizin sesi bir dakika sonra sîzlere hitab edecektir.
Sevgili Vatandaşlar,Bir gün demokrasimizin içi-
essif hadiseler dolayısıyle ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadı ile Türk Silâh lı Kuvvetleri memleketin idaresini eline almıştır.
Bu hareketle Silahlı Kuvvet lerimiz partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zaman da adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun seçi mi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır. Girişilmiş olan bu teşebbüs hiç bir şahsa veya zümreye karşı değildir. 1da remiz hiç kimse hakkında şah siyet müteallik tecavüzkâr bir fiile tabi edilmesine de asla müsamaha etmiyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun^ her vatandaş kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir.
Bütün vatandaşların partilerin üstünde, aynı milletin aynı soydan gelme evlâtları olduklarını hatırlıyarak ve kin gitmeden birbirlerine karşı hür-
ne düştüğü buhran ve fon mü metle ve anlayışla muamele
27 MAYIS SABAHINDA
Büyürsün dalgalarında denizlerin Muhtaç olunca ulus yardımına Çıkıp gelirsin bir atılışta Düzenlersin işlerimizi yeniden.
Yönümüzsün kötü karanlıklarda Kalmasını istemezsin ellerimizin Böğrümüzde taş taş Bunun için başımızdasm her an.
Öelki de çıkacak el uzatanlar Devrimlerine hiç utanmadan İşte bu anda güvendiğin ulus Kıracaktır o kirli elleri.
Bize güvendiğini biliyoruz Gözlerimizde tap taze umudun Yurdumun üstünde gene sen varsın Bir korkusun gericilerin içinde.
Bu sabah 27Mayıs’ın şenliği Dalga dalga Atatürk Girne Caddesi, İnönü meydanı Bak işte resimlerinle süslü.
Senin adınla yeşerttik özgürlüğü Gerilikleri kökünden söktük Otuz milyon 120 bin Türk şimdi O devrimini kutluyoruz ulusça.
İlter VEZİROGLU
etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve Milli varlığımızın selâ meti için zaruri görür-nekte- lerin Türk Silâhlı Kuvvetlerine sığınmalarını rica ediyoruz Şahsî emniyetleri kanun temi natı altındadır.
Müteffiklerimize, komşulan miza ve bütün dünyayı hitap ediyoruz. Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasasına ve insan haklan prensiplerine tanıamıy le riayettir. Şüyük ATATÜ RK Un
“ Yurtta Sulh, CihanJa Sulh’ prensibi bayrağımızdır.
Bütün ittifaklarımıza ve taa hhütlerimize sadıkız. N A T O ’- ya ve CENTO’ya inanıyoruz ve bağlıyız.
Tekrar ediyoruz, düşüncelerimiz (Yurtta Sulh Cihanda. Sulh'tur)
BEŞİNCİ TEBLİĞ“ Silâhlı kuvvetlerden tebliğ
edilmiştir: ,1— Sayın Kordiplomatiğin i-
kinci bir tebliğe kadar şehirde dolaşmamaları tebliğ olunur.
1— Şehir gerek, dahili gerekse enerji kaynaklarından dir.
Kabineye mensup sahsıyet .gelen ceryanlannm kesilmesi halinde mes'ullerin en ağır şekilde tecziye edilecekleri karar altına alınmıştır-
Halkın iaşe ihtiyacı için ilği li makamlar firarlara yeteri kadann tevziatına derhal baş- lıyacaklar ve fırınlara ekmek
‘ istihsaline devam edilecektir.Önemle tebliğ olunur
ALTINC I TEBLİĞ1 - Türk ordusu bir keredaha
tarihi bir vazife karşısında bu lunuyor, Bu vazife dahilinde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı poli- tikacılann elinden kurtulmaktadır.
2— Devletin bütün idaresini ve bütün Türk Silâhlı kuvvetlerinin emri ve kumandasını deruhte ettim. j
Arkadaşlanmdan ve vatan- | dallarımdan yardım ve müza- haretlerini beklerim.
CEMAL GÜRSEL
LİMASOL TÜRK OCAĞININ
Ç A Ğ R IKulübümüzün Y ıllık Genel
Kurul toplantısı 1 Haziran, 1963 Cumartesi ö.s saa; 5’te kendi lokalimizde yakılacağından sayın üyelerin iştiraki özlenir.
GÜNDEM :1. Bir yılık faaliyet raporunu
okunması;2. Veznedar ve Müfettişlerin
raporunun okunması;3. Yeni Yönetim Kurulu ve
Müfettiş seçimi .”
Hikâye:
AşkMektublan
iVM*v’
0
y it 4 te« İtil»"m*
Biran bulunduğa yerle 1- ren’in evi arasındaki mesafeyi düşündü. Buradan tekrar yukanya çıkmak, sonra sağa saparak surlar istikametinde yokuş aşağıya inmek, bostanlardan geçerek İren’e
ulaşmak lâzımdı.Acaba bu gidişi yaya ola
rak mı, yoksa atla mı yapma lıydı ? Ne kadar sür’ at, ne ka dar çabuk hareket ederse maksadına o kadar ulaşacaktı. Zaten şehirde halk da, BizanslI askerler de, veniçeri- le de kör bir döğüş halindey
di.Nitekim yokuşu bitirdiği
zaman sokaklardan bir sürü Bizanslı insanın hâlâ konuş- tuklannı gördü.
Hemen atını bıraktığı yere seğirtti, hayvanın üzerine bir sıçrayışta çı ttı ve mah- muzladı. Çok hızlı, çok çabuk gitmeğe çalışıyordu. Ba- zan halk kafileleriyle, bazen yeniçeri gruplarıyla karşılaşı yordu. O zaman hızını kesmeden hayvanın başını sağa veyahut sola çevireıek bu kafilelerin veya solundan siy rılıp gidiyordu. Halk bu şimşek gibi uçan atlıdan kendini korumak istiyor, yeniçeriler ise küfürler savurarak, hey- kırıp yumruklannı salnyarak kılıçlarıyla tehdit ederek dur durmağa çalışırlardı
Bir sokak, bir sokak daha. İşte Halicin suları görünmeğe başladı. Yokuşlardan aşağıya iniyordu A z sonra tekrar yokuşlar önüne çıktı. Nı-_ hayet küçük bir meydana ge
BiZANS'LI BEYAZ GÜVERCİN
Tefrika No. 30
linçe az ileride, bir çınar ağa cinin dibinde görünen eve baktı: Oh, çok şükür henüz hiçbir bayrak asılmamıştı bu
raya..Ham a bey kapının önün
de hayvanının dizginlerini de li gibi çekerek yere atladı ve kapıya koştu. Elbiselerini de ğiştirirken avucunun içine sı kı.sıkı sakladığı anahtarla kapıyı açtı ve içeriye daldı. Merdivenleri bir solukta, hız la çıktı, boğuk bir setle :
— İre n ! diye bağıldı, İren ben geldim I Neredesin İren?
Bu sessiz evin içinde Ham za beyin sesi, sanki dıvarlan yırtmış gibi, yankılaı yaptı. Birden aa üst kattan bir inil ti duyuldu. Sonra kesik bir
kadın sesi:_ Leon ! diye inledi.— İren ben geldim, çabuk
çık 1 yukanda mısın? Geliyo
rum oraya !Evin tavan arasına ve tara
sına çıkan kısa merdiveni bir solukta tırmanarak bodur ka pınm topuzunu çevirdi ve ka nâdt açtı. O zaman bir ka-
Rağıp Şevki YEŞİM
dm vücudu hemen kucağına düşüverdi.
— Leon, oh Leon: geldin mi ?
— İren, korkma artık !. Ben varım !.. Gel bana !.- Korkm a!
Üzerine devrilen vücudu kucağına aldı ve merdivenlerden aşağıya indirerek oda ya soktu, yataklardan birinin üzerine koydu.
Yapılacak şey o kadar ö- nemli idiki, genç kadının sap sarı yüzüne, yarı baygın hali ne bakmadan hemen koştu, evvelce lren’in sıkı sıkı gizle diği Türk elbiselerinin bulun duğu sandığı açtı, en alttan bu elbiseleri, bir çekişte, çıkardı. Sonra hızla soyundu, aceleyle bu elbiseleri giydi. Eline geçirdiği bir havluyu bir tas suda ıslatarak yüzündeki karaları sildi.
Öylesine sür’atli, öylesine çabuk hareket etmişti ki, bütün bunlan sanki birkaç sani ye içinde yapıvermiş gibi, ra hat bir nefes alarak döndü, iren’e baktı:
Genç kadın uzandığı yerden doğrulmuş, ona bakıyordu. Korku ve dehşet gözlerin de yer etmişti. Göz altları simsiyahtı. Göz bebekleri irileşmiş ve karanlıklaşmıştı. i- nanamıyordş, inanamamış gri bi Hamza beyin yüzüne bakı yordu.
Hamza bey koşup diz çökerek onun iki elini de avuçtan içine alarak :
— Çok korkmuşsun. Artık geldim, korkma I Be.ı varım!
İren’in boğazından bir hıç- kınk fışkırdı;
— Oh-, ölecektim I eon I... Şehir düştü I Bak, duyuyor- musun ? (Pencerelere korku ile bakıyordu) Dışarda Türk- lerin sesi duyuluyor I
— Bana güven İren.. Ben varken sana kimse dokunamaz.
— Ama herkes kaçıyor, limana kaçıyor. Biz burada ka lacakmıyız ?
— Kalacağız. Kimse bize bir şey yapamaz.
— Seni.. Böyle.. Türk elbiseleriyle görürlerse. lnanır-
sen
larmı ?— İnanmaları lâzım,
üzülme..— Oh Leon korkuy rum
çok korkuyorum 1Dışardan, sokaklardan se
vinç haykırmaları ile grup grup yeniçeriler geçiyordu Günlerden beri şehrin kubbe lerini çınlatan çan sesleri durmuştu artık... Şehir halkı nin feryadlan da kesilmişti. Zaman zaman taa uzaklardan veya pek yakından bir kadın çığlığı duyuluyor, sonra yine sessizlik başlı^ or. o- nun arkasından da yeniçerile rin haykırışlan yankılar yapıyordu.
Hamza beyin avuçları için de kaybolmuş iki eli oe buz gibi soğuk, ürpertiler içinde duran İren, titremeğe başlamıştı. Gözleri hep penceredeydi. Bir yaban kedisi gibi büzülüyor, yarı açık ağzından anlaşılmaz kelimeler dökülüyordu.
Hamza bey ;
— Sana, korkma diyorum, dedi. Geldim artık I Bak yanı başındayım I
İren ilerlemiş gözlerini Hamza beyin gözlerinde, yüzünde saçlarını gezdirerek :
— Babam., diye kekeledi. Babam
» » ♦ ♦ » » ♦ ♦ » ♦ » » » ♦ ♦ . » . I . » » . » » » » » » » » » » ,
LİMASOL D. T. B. ’NİN TİYATROSU 27 - 28 MAYIS GECELERİ
İSİMSİZ KAHRAMANLAR — Milli Piyes —
İZCİ KOLU’NUN FAALİYETİ OLARAK Fiyatlar: 3/- ve 4/-
Satış yeri: Said Faraç.
Mösyö... Mktubuma nasıl bağlıyacağımı ve ba şıma gelen hâdiseyi size nasıl anlatacağımı pek bilmiyorum... S'zin için bir yabancıyım . Bununla beraber, zannedersem, her şeyi başından e’ e alıp anlatmam daha iyi olacak.
Dün akşam, işten çıkmış, o saatte kalabalık yolda, dikkatle yürüyordum. Daha sakin ve daha havadar bir yere çıkmak için adımlarımı sıklaştırdım. Birdenbire yerde u-
-fak bir paket gözüme iliş ti ve hızl ageçen birinin ayağı ile üç metre ileri fırlattığını gördüm. İyi bağlanmamış olduğundan açıldı; mavi bir kurdele farkettim.
"O!.. Aşk mektupları!” İlk aklıma gelen fikir bu oldu. Hemen eğ'lip buruş muş, tozlu kâğıt demetini topladım. Düşeli her halde pek fazla bir zaman olmamıştı. Etrafıma bakıp, dikkatsizlikle düşürdüğü bu kıymetli paketi ariyan kederli veya endişeli bir genç kız aran dım, ama böyle kimse yoktu. Bunun üzerine pa keti alıp yürüdüm Böyle yapmam belki doğru değildi ama aş kdolu oldu ğunu tahmi nettiğim bu mektupları nehre de atamazdım ya!
Eve geldim, odama girer girmez onları masa - mn üzerine bırakıp mutfağa yemek hazırlığına koştum. Aklım fikrim hep bunlardaydı. Bence aşk mektuplarını ancak bir kadın böyle güzelce, itina ile bağlar, muhafaza ederdi. Peki ama düşü ren kadını nasıl bulacaktım? Neyse, alelâceît! yemeğimi yiyip mavi liyon- gu çözdüm. Bir adres, bir isim bulurum ümidiyle mektupları gözden geçir meğe başladım. İlk gözüme çarpan, tahmin ettiğim gibi, mektupların bir erkek tarafından yazıldığı oldu. Nihayet bir yerde sizin adresinizi buldum.Mademki bu güzel mek
tuplan düşüren kadını bulmam imkânsız, onları size, yazana göndermeyi münasip buldum. Bir iki satırından sonra hu asil, samimî ve heyecanlı hislerle dolu mektupları tamamen okumaktan ken - dimi bir türlü alamadığım için de beni affetmenizi bütün samimiyetimle rica ederim.
Kimbilir nişanlınız bu güzel hâtırayı kaybettiği için ne kadar üzülrr üştür Bunlan, sizin vasıtanızla yeniden ona ulaştırabile ceğim için çok bahtiyarım.Elimde almıyan b>r say
gısızlıkla mahremiyetinize karışmış bulunuyorum. Bu işin hayranlığıy la sona ermesini bütün kalbimle diler, Lu vesiley le hürmetlerimin kabulünü rica ederim.Florence Berckel
Florence BerckelMatmazel,Gönderdiğiniz mektu
bu ve paketi şimdi aldım. Nazikâne hareketinize ve mektuplara karşı gös
terdiğiniz samimi alâkaya candan teşekkür ederim. Yalnız onlardan anladığınız derin aşkını ar tık unutmağa, içime göm meğe mecburum Size ha kikati yazmaktan kendimi alamıyorum.
Zannettiğiniz gibi Su- zanne bu mektuplara kavuşmakla memnun olmı- yacak; daha doğrusu bun lar artık onun eline geç- miyecek. Zira, zaten onları bana geri vermek istiyordu. İstikbalime güve nemediğinden, art1k nişanlı kalmamızın Ve hele evlenmemizin *:ir çılgınlık olacağım ileri sürdü. Ben ise bir müddet daha sabretmesini söyleyince de artık beni sevmediğini, şimdiye kadar ramimi bir arkadaştan başka bir şey olmadığını iddia ettiği Bili ile evleneceğini bil dirdi.
Ben filârmonik orkestrasında küçük bir keman cıydım. Bili ise zengin bir müessese sahibinin oğluydu, işin ucunda para olduğu için, haliyle onu tercih ediyordu.
Bunlan size açıkça yaz dığım için kusuruma bak mayın. Uzun zamandan beri Suzanne’ın yavaş ya vaş benden uzaklaştığını hissediyordum, ama böy le bir şey yapacağı aklıma hiç gelmiyordu Böyle ufak bir surat asma devresinden sonra tekrar eskisi gibi derin bir sevgiyle bana döneceğini U- mit ediyordum. Daha i- şin başından beri evlenmemizi isterdi. Halbuki ben iki seneden evvel bir yuva kurup onu rahat ettirecek imkânlan elde e- demezdim. Bunu biliyordu da. Belki bu derece sevdiğim müziği bırakıp başka bir iş edinmem lâ- y
zımdı. Ama böyle bir feragati benden nasıl istiye bilirdi? Müzik, herhalde anlarsınız, bu benim bütün hayatım demektir. Belki günün birinde ben de takdir edilen bir beste ci olacağım.. Neden olma sın değil mi? Çalışma saatlerimin dışındaki boş zamanlarımı hep bu hususta ilerlemiye hasrettim.
İşte size, bana tamamen yabancı olduğunuz halde, Suzanne la hiç ko nuşamadığım şeyleri yaz dım. Onunla daima kendi hoşlandığı mevzulardan konuşurduk, mesleğimle müziğimle alâkadar bile olmazdı.
Kendi dertlerimle sizin de vaktinizi aldım, kusura bakmamanızı ve hürmetlerimin kabulünü rica ederim.
Marc Velbert
■Florence aynanın karşı
sında oturmuş, dalıp git" mişti. Pencere erdır.a kadar açık; ilkbaharın havası ve kuş cıvıltıları iÇe" riye doluyordu. Bugün
kendini daha canlı vekuvvetli hissediyordu a- ma içinde de müphem bir heyecan vardı. Ay|>a
II**
z d i . A v .
S'
"Cv.»"'1» *rind rkestra Ç*1»
ç a k t ı - Florence
d o s t a n e m e k t u p l a r a
o n u t a t m i n e t m e z o l
İ ç i n d e m e ç h u l cg ı n a y ı t a n ı m a k ı ç m b ı i$ b i r a r z u v a r d ı . U z u n m d ü ş ü n m ü j t a ş ı n m ı ş
j ı y î t o n u b u s u r e t l e
fS f f lp t a n ı m ı y a toto* ( d i n i ş t i . A m a b u t o p l a n tıya g i d e c e ğ i n d e n M a r c ’ -
ı ı b i b e r i y o k t u , o ı ı a b i l - j j ı ı e n ı i ş t i . A c a b a b u k a r j | p M a r c ’ ı n ü z e r i n d e
( " i l b i r t e s i r b ı r a k a c a k - i Y o l b o y u n c a b u n u
f ş l o d i i .S i n a n u ı ö n ü n e g e l i n c e |
M ı b i r a n l ı k t e r e d d ü t : m n ı n ı i ç e r i v e , s a l o n a , S f f l v e e n ö n s ı r a d a - i l i j t r i n e o t u r d u ; G ö z ü i - i
m e s ı r a ü y e l e r i n i t r t - J
i t e k o y u l d u . K e m a n c ı - j - - « t a e n t a n ı d ı . E v e t , I
W y o k t u , M i r e a n o t k e n d i n i ü m a m e n i * t f v e r m i ş g ö r ü n e n . , » a n ş m g e n ç o l a b i l i r d i ." k h o ş b i r a d a m d ı . ■
^ p r o f i l d e n i y i c e j p y o r d u . Y ü z ü n d e i
W W v e m ü t e -
l i r i f a d e v a r d ı ,
ç e n e s i -
d u n ı ş u n d a n - |
Hingözünü ayır
0 n u s e y r e d i y o r d u
kıyama-
JJiyoniu. y"«iıııın t
* .b h
%
%tita
b ' i t a t l ı * s i r ' d i r « s i n d i
^evumlı '
^ " y l e m i d i r \
kChMaro'üıba <^ blr müddet ç
Sandl- Son- fc daldı r
^ bir İtij"1 çdur' C
«■siniz) n, *
""ma s,. I k
•J ri"
■O:
b
k
n t
8s k
« S ' ^ b i r Uya baktı, gözlerinde ı ^ * nirn*- j '1diye kadar alışkın olma- ^ A y Jdığı bir pınltı farketti. ^tinayla taranmış V
Devamı Sayfa 51* M ^ ıT ."y*W«* 9 9 * 9 9 ■> 9 »? » ■ > ♦ ♦ » » » * ______________
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
S i , P e k i !
Hk
27 Mayıs, 1063
MektuplarıSayfa 4 ten kalan
san saçları, ince kıvrık dudakları, muntazam par lak dişleriyle pek hoş bir kızdı. Ama kendine sorar sanız ağzı kocamandı; burnu, hele burnu hiç ho şuna gitmezdi. Aynaya son bir defa dana dikkat le baktıktan sonra memnun, yerinden kalktı. Her halde bu sefer kendini hiç de öyle zannettiği g ibi çirkin bulmamıştı. Sık beyaz blûzunun tilerine gri tayörünü giydi ve pür neşe evi terketti.
O günkü pazar konserinde Marc Valbert’in bu lunduğu orkestra çala - çaktı. Florence işte oraya gidiyordu.
Uzun zamandan beri birbirlerine yazmağa devam ettikleri gittikçe daha heyecanlı, daha sami-
Birlikte sigara .salonuna çıktılar. Gelinine haki katen memnun görünüyor, dostça bir tavırla ko nuşuyordu. O ana tvadar endişe içinde kalan Florence bir parça ferahladı yavaş yavaş o da açıldı ve oradan buradan hayli gevezelik ettiler. Ama ne yazık ki zaman dolmuştu bile. Marc birden saatine baktı, kaşlarını çatarak, hakikaten bariz b ir üzün tüyle :
— Aksi şeytan! dedi. Ara bitti işte. Haydi küçük Flo, şimdilik hoşça kalın! Bundan sonra artık biribirimizi teki ar gö rebileceğimizi ümit edeyim değil mi? İnşallah çok yakında aruk bol bol görüşürüz.
Bir parça heyecanlı g ibiydi. Florence'ın elini a-
Menderes Nasıl YakalandıS A Y fa : 5
mi, ama son derece cidd î! lıp hafifçe sikti; sonra or ve dostane mektuplar ar, kestradaki yerini almaktık onu tatmin etmez ol
Hnuştu. İçinde meçhul ke mancıyı tanımak için bü yük bir arzu vardı. Uzun uzun düşünmüj taşınmış nihayet onu bu suretle görüp tanımıya kadar vermişti. Ama hu toplan
S tıya gideceğinden Marc’- ın haberi yoktu, ona bildirmemişti. Acaba bu kar şılaşma Marc’ın üzerinde
iıl bir tesir bırakacaktı’ . Yol boyunca bunu
’C V e lb e rt
anın karşı dalıp git-
i'rdır.a katların ha- ıltılan içe-
Bugün:anlı ve liyotdu a- müphem rdı. Ayna- rinde şim-* ikin olma- Ürkeni, i- ıiş dalgalı
fa 8*0
Binanın önüne gelince durdu, bir anlık tereddüt te nsonra içerive, salona süzüldü ve en ön sıradaki yerine oturdu. Gözü i- le orkestra üyelerini tetkike koyuldu. Kemancıyı hemen tanıdı. Evet, şüphesi yoktu, Marc ancak, kendini tamamen müziğe vermiş görünen şu sarışın genç olabilirdi. Ne de hoş bir adamdı. Florence profilden iyice görebiliyordu. Yüzünde bi^arça sert ve müte - hakkim bir ifade vardı Belki bu, kemanı çenesine dayayıp durgundandı.
Florence gözünü ayır madan onu seyrediyordu Şimdiye kadar anlıyama dığını zannetiği bu tatlı
/ müziği içine sindire sindi re dinliyordu. Devamlı bakıgımn tesiriyle inidir nedir, bir ara Marc'ın ba 5mı kaldırıp bir müddet ona baktığını sandı. Sonra yeniden müziğe daldı. Bu bakış genç «cıza cesaret verdi, kalemini çıkardı, ufak bir kâtfıt üzerine: "Bilmem beni tanıyabilecek misiniz? Buraya geldiğime kızmudınızsa arada yanıma gelmenizi rica edeceğim...” diye yazdı, imza atmadan yer göstericiye verip ’ r'yole- nisti işaret ederek arada kendisine vermesini rica etti,
Bir çeyrek saat sonra Marc karşısındaydı. Samimî bir tavırla elini u- zattı:
~~ Merhaba Florence! dedi. Sizi görmek ne büyük bir sürpriz! Böyle bir teşebbüste bulunmak la n« iyi ettiniz; artık bir
ıp tanıma- zaten Aynı iım , pek
aynı ol-
Hiçmu?...
için alece uzaklaştı.Florence konserden çı
kınca yol boyunca rüyada gibi yürüdü. Geııp geçeni fark bile etmiyor, hep o anı yaşıyordu Hakikaten Marc kendisini çok iyi karşılamış, onu hayal kırıklığına uğratmamıştı. Şimdi onu daha fazla sevdiğini hissediyordu. Evet onu, teselli ve kuvvet verici candan, fakat daima çekingen bir tavırla yazdığı mektupla rmdan dolayı sevmiş, bu mektuplar geldikçe de farkına varmadan sevgisi kuvvetlenmişti.
Ama o? Acaba o kendisi için ne düşünüyordu? Bu tanışmadan o da muhakkak çok memnun kal mış, sevinmişti. Halinden belliydi bu. Hattâ Flören ce, bir ara bakışında, o tatlı görür gibi olmuştu..
Kalbi ümit doluydu. Mantığı münasebetleri - nin arkadaşlıktan ileri gitmemesini söylerken, kalbi, muhayyilesi aşk di yarına doğru uçup gidiyordu.
Bütün gecesi kabuslar ve kesik rüyalarla geçti. Hep M arcia uğraşmış, o- nu meşhur olmuş görerek sevinç ve heyecan i- çinde uyanmıştı.
Kalktı, hazırlanmağa başaldı. Kalbi kendisinin de bilmediği bir ümitle çırpınır gibiydi. Annesi, bazı unutulmaz hSJisele rin olacağı gümer : “ Bu-; gün hayırlı bir şeyler ola cak gibi kızım ' ” dedi. İçinden durmadan bu sö zü tekrarlayıp duruyor du. Giderken aynaya bakıp, sırım söylemek ister gibigülümsedi.
■Bir mektup aldı,
k a p ı y ı ( a Ç t ıbir iki basamak indi, bir kaç dakika böylece geçmişti. Yavaşladı, zarfı aç tl ve beşinci basamağa gelince durdu. Kâğıda ba kıyor, fakat heyecandan bir şey görem iyor Satırlar gözünün dnün*.e reşiyordu. Nihayet çoktan beri, bilhassa iün ak şamdan beri, bütün vari ğ ıyle beklediği kelimeleri okuyabildi. Mektup • a mm sevgilim!.. d.>e bas
lıyordu.
cevap verdi.
™ Z“ sararm'5tı. Bitkin ve
ün * 1; Bİr sUre Zihni. ' telefonla konya ve İz
m it’i aradı. Bunun üzeıine ben andarma yarbay! Hakkıya : Şimdi PTT yi zan:edip bu ko
nuşmayı keseceksiniz” diye e mır verdim- Bu esnada binba- 5 i Sahabettin Ünal göründü. Radyodan durumu öğrendiğini inzibatları harekete geçirdiği, " i söyledi. Fakat bu kâfi değil dı. Tam emniyet için taburun gelmesi lâzımdı. Taburdan ise henüz ses yoktu. Başvekille ya mndakılere şu teklifi yaptım ; Meydana gidelim, tugay ka
rargahında her türlü teminat altında istirahat buyurun.”
M E YD A N A GİDİŞMenderes hiç itiraz ekmeden
kabul ve yanındakiler tasvip etti. Vilâyetin önünde bulunan Panele, önde ben, arkamda Pol atkan Menderes ve Yazıcı olmak üzere bindik. Arkadaki, er yerine de tabancalı olan Binbaşı Sahabettin oturdu. E- mir subayınız muhafız polisler le birlikte olmak üzere kafile tugaya geldik. Odama çıkarken emir subayına sabıklara duyurmıyacak şekilde şu telsi zi çekmelerini emrettim.
Hava Kuvvetleri komutam Eskişehir.
Menderesi derhal tevkif ettim. Emirlerinizi”
Bu telsiz emri nalen kasamda mahfuzdur. Bu sırada saat tam 8.30 idi. Odada Menderes, bir acı kahve bulundurmamı İstedi- Kahveyi ısmarladığım sırada tabur 300 t-r’le gelmiş, karargahı sarmışbıılunuyordu. Erlerin kabara seslerini duyan sabık Başvekil, pencereye g idip dışarı baktı ve hemer, döne rek koltuğa oturdu. Ayak ayak üstüne atarak, (Bu esnada Kütahya vilâyet jandarma komutanı A lbay Hamdi de odaya girmişti.) Polatkana sordu : “ Bir vaziyet münakaşası yapa İım. Evvelâ sana sorujorum. durumu nasıl görüyorsunuz?”
Polatkan - birkaç çaplucu tarafından radyo evi işgal edil m'iştir. Bütün Türkiye sükûnet içinde. Biraz sonra her şey duracaktır, yolumuza devam edelim” diye cevap verdi.
BÜTÜN YO LLA R ATEŞ A LT IN D A
Menderes soruyu Tahsin Ya zıcı ve Zihni Üner’e tevcih e- dince onlar da Polatkan gibi düşüncelerini söylediler. Bu de fa Menderes bana dönerek Çok manalı bir şekilde ; “A lbayım senin durumun bize kar şı nedir ? Açık lam ışın ız ?” de di. Daranm kati idi. En küçük bir karşı koymak ve kaçmaya teşebbüs halinde her tetbire baş vuracaktım. Elimden kaçı rıp kurşuna dizilecek değildim ya! Cevabım şu oldu : “ Bütün yollar ateş altına alınmış ve a- teş emri verilmiştir. Jet’ler de bu ateş hattında sizi takip e- dip ateş edeceklerdir. Bu durumda mevkuf Dulunuyorsu- nuz.
Sayfa 2 den kalan
Sözlerimi Albay Hamdi’de başı ile tastik etti- O sırada gö züm Polatkan’a ilişti. Koltukta tir tir titriyordu. Menderes de sapsarıydı. Sesine güç hakim olduğu anlaşılıyordu. “A lbayım yolların kesıldiğ'ni, je tlerin ateş açacağını ne biliyorsunuz ?” diye sordu.. Kütahya ya kaçtığı sırada yolun serbest olduğunu ima ediyordu. Kendi sine : “ Size ilk rasladı^ım anda meydana bir uçak inerek bu bilgiyi vermiştir. Bana mer kez kumandanı söyledi.” dedim. Tam bu anda Menderes’i ve yanındakileri götürecek C- 47 tipi bir nakliye uçağı pist’e inmiş, ilerlemekteydi. Aşağı indi yirmi adım ilerledi, uçak durunca, tugay binasından u- çak kapısına kadar erleri birer adım sıra ile dizdik. Uçaktan halen Kütahya valisi A lbay Muhsin Batu vererek, benden, mevkuf bulunan Menderesi teslim almaya geldiğini söyledi.
Bizde ve Batıda Sanat
— m —
BİR DOKUN
Kirpis Adası
A LB A Y MUHSİN BATU DE VAM EDİYOR
“Albay Süleyman demet’in odasına girdiğim zaman içeride Adnan Mende.-es, Haşan Polatkan, Tahsin Yazıcı ve Zihni Üner’i gördüm Selâm verdim, ben ve yanımda makineli tüfek taşıyan bir subay gayet nazik hareket ediyordu- Kendilerini Eskişehire götürmekle vazifeli olduğumu söyledim. Menderes, “ ben> tevkif
mi ediyorsunuz ?” dedi. Büyük bir kriz geçirdiği her halinden belli idi. Aramızda şöyle bir konuşma geçti •
— Hayır sizi emniyet altında Eskişehir’e götüreceğim.
— Suçum ne ?— Ben size suç izafe etmek
le vazifeli değilim.— Müsade ederseniz ben ar
kadaşlarımla istişare edeyim.— Buyurun edin.Odadan çıkmamızı istediler.
Biz burada kalabiliriz dedim. Bunun üzerine konuşrr aktan vaz geçtiler. İçinde bulundukları şaşkınlık devam ediyor, durumu henüz ka aramamakta idiler. Uçağa binecekleri için silâhsız olmaları gerektiğini' söyledim- Yüzbaşı Suat üslerini aradı. Silâh çıkmadı. Aşağı inerek orada muhafaza edilen sekiz muhafız polisi silâhtan teçrîk ettik. Sabıklar uçağa bindirilinceye kadar hiçbir itirazda bulunmadılar."
Çifte silâhlı muhafız polisler hariç, Sabıklar C- 47 nin karşılıklı sıralarına oturdukları sırada Polatkan’n titremesi devam ediyordu. Menderes limon renginde ve düşünceli bir yüzle bekliyor, durmadan siga ra içiyordu. Tahsin Yazıcı ve Zihni Üner ‘Bu harekâtın başında kim var?” diye sordular. Albay batu bilmediğini söyledi. Uçak Eskişehire ind: İçeriden sadece Muhsin Batur çıktı ve General Tulgan ile beş dakika görüşerek döndü. Sonra hedef Güvercinlik. Daha sonra da Ankara-.
eleştirmeciler onlarla. So nunda tuttukları yoldan şaşmıyarak güneylerini parlattı Monetler Manet- ler Picassolar, Sisley Renoir’ler.
Bugün inanmıyorum us dışına çıkarlara Bu görgü bende Kusetoğlu gibi kesin değil. Bilgi eksikliğinden olsa. Hem bu gün daha küçüğüm ne de olsa! Bu değişebilir. Bunu başaracak ozanların fikirlerini beklerim. Yalnız fiskosla olmaz bu iş. Fikir lâzım. İnançla olmaz. Kafama girmeli fel-
f sefeler varsa.Sonra yine konuşaca
ğım Devrim’de. Gelecek hafta size “ BENER HAK F İ HAKERİ” nin akıl erdiremediği sanat niye desteklenmiyor? ‘ KIB - R ISTA” konusunu gün ı- şığına gerçeklerle çıkara cağım.
Bir de Batıdan şiir tercüme ettim. Fikirlerimi açıkladığı için onu gönde ıiyorum. LONG FEL- LOW ozanı 1807 de doğdu. 1862 de Cambıidge’- de öldü. Amerikan t-air ve Filozofudur.
“ H A Y A T ŞARKIS1” Ozanı; Henry W- Longfellow
Çeviren : V e li Yusuf Lâo
Karanlık çizgiler p.östev meyin
bana
Hayat bomboş bir rüya
Uyukhyan bir ruhun öli'sün
de bile
Tür varlıklar gün ış ık lın d a n
uzakta
Hayat bir gerçek, havai bir
kazanç
Toprak altı sonu değil haya
tın
Tanrım! Tozlu Sanat dalların
da dönüşlü yolda
Konuşulmuyordu ölümsüzlük
ten yana
Ne neşe, ne de hüzün değil
Yolumuzun kesin sonucu
Uzanarak tüm ayrı yayınlar
da
Bizi bulursunuz bugünıerden
uzakta
Sanat yolu sonsuzdur. Gel
gör ki zaman bitmeli
Yüreklerim iz sağlam dinç da
yanıklı
Tıpkı kürk içre davullar gibi
vuı makta
Mart aylarının Cenazesi me
zarlıkta
Evrenin savaşlı geniş tarla
sında
Hayat cilvesinde
E'avul olma, benzeme jo l a l
mış hayvan sürüsüne
Bir kahraman ol Doğada
Ümitsizlenme..! Geleceğe na
sıl olsa sevjmli ölmüş geçmişi brak, yak anı
larını.
- 1 2
Devamı Sayfa 6 da
Ş. BAŞARAN TiCABET VEiC z e a û İ
m
LEFKOŞA SU ENCÜMENİ Müzayede İle Satış
Kullanılmış Makineler, Tulumbalar, Elektrik Motorları i- şe yarayan veya yaramayan Demir Su Hazneleri, Hurda de - mir parçalan ve Mangiz (Brunzo) parçalar, Lefkoşa Su Encümeninin Strovolo - Bye - Pass’ı üzerindeki Su Haznesinin bulunduğu mevkii içerisinde, 12 Haziran, 1963 Çarşamba günü sabah saat 10 da müzayede ile satış yapılacağı umumun ma
lûmuna sunulur.Eğer ayni gün satış bitmiyecek olursa, devri gün a/ni sa-
aıta satışa devam edilecektir.Parçaları alanlar, ödemeyi ayni yerde yapacaklar (Veya
ziraıı, 1963, Pazartesi ve Salı günleri sabah saat 10 ile ö.s. sa
at 1 arasında görülebilir.Olduklan gibi satılacak olan parçaiann kullanışlı olacak
ları hakkında hiçbir teminat verilm iyecektir.Prçaları alanlar, ödemeyi ayni yerde yapacaklar (Veya
mukavele yaparak) ve bu parçaları aldıkları günden kadar oradan kaldırmak mecburiyetindedir'er.
I efkoşa, 25 Mayıs, 1963.
Beklemekte Olduğu Deniz Malzemelerinin Vasıl Olduğunu
« f l
Sayın Müşterilerine Müjdeler
üç güne
LEFKOŞA SU ENCÜMENİ.
SADIKOĞLU TEMİZLEME EVİ
Yavuz Selim Sokak No. 6, 7, 9
♦ z ı
Modern Tesislerimizde, her sınıf halkımı- her bakımdan tatmin etmenin huzuru için
deyiz.Uzun Yılların, önemli çalışmaların sonucu
I edindiğimiz büyük tecrübe, sanatımızın ge- f üşmesinde ciddi bir rol oynamaktadır.* Bu bakımdan SADIKOĞLU TEM İZLE
ME EVİNİ tercih ediniz. Güvenebileceğiniz bir servise sahip olduğunuzu iftiharla söyli- yebiliriz.
DENİZ YATAKLARI, DENİZ AV TÜFEKLERİ, BALIK BIÇAKLARI, GRESSİ MARKA GÖZLÜK VE PALETLER, ERKEK MAYOLARI, PLÂSTİK KAYIK LAR, ÇOCUKLAR İÇİN CANKURTARAN SİMİTLE Ri VE DAHA BİRÇOK ÇEŞİTLER.
Bir ada vardı sakin bir denizin ortasında... Birkaç defa denizin dibine dalmış; tatlı bir çehreye bürünerek tekrar çıkmıştı. Hep öyle temiz ve güzel kaîacağa benziyordu. Ondan “Denizlerin İncisi” diye bahsediliyordu. Çeşitli ırkların kaynaştığı bir sekenesi vardı. Sonradan müşterek bir kültür seçmek lüzumunu duy muş olacaklar ki, zamanın modalarından birine kendilerini uygulamaya çalıştılar. Zamanla bu yeni moda ya kendilerini okadar kaptırdılar ki, “Kraldan fazla Kıralcı” göründüler. Artık bu modanın yaratıcılarının soyundan geldiklerine tamamile inanmışlardı.
Aradan yıllar geçti. Bu küçük ada, çeşitli istilâlara uğradı. Esasen dünyanın bu bölgesinde, yalnız başına yaşaması doğru değildi. Kendilerini çoktan adapte etmiş ve büyük emellere adamış ada sakinleri, rüya içinde bulunuyorlardı. Bir gün uzaktaki atalarının geleceğine inanıyorlardı. Halbuki, çeşitli milletler a- daya giriyor; onlar bir türlü gelemiyorlardı. Nerede kaldı ki, adadaki müstevliler, etraf memleketlere zarar getiren hareketlerden imtina etmiyorlardı. Kuvvetli bir devlet bunu hoş karşılıyamazdı. Ada zaten tekrar kirlenmiye, manevî bir pislik içinde bulunmı- ye başlamıştı. Bu komşu devletin adayı alması, bir taşla iki kuş vurmak demekti. Nitekim öyle oldu: Hem, adayı kurtardı; hem de denizlerde güvenin sağlanmasına yardım etmiş oldu.
Adaya gelen yeni sahipler iyi niyetlerini göstermekte gecikmediler. Yalnız kendi ırkdaşlarına değil, adada bulunan diğer topluluklara da haklar tanındı. Halbuki yüzyıllardan beri bu hakları ellerinden alınmıştı. Adada refah, huzur ve temizlik başladı.
Ama bu böyle devam etmiyecekti. Adına uygun yola yönelecekti yine... Nitekim, bu nimetten faydala nan ada sakinleri, başlarında din adamları olduğu hal de, nankörlüklerini göstermiye başladılar.
Aradan uzun bir müddet daha geçti. Adaya hürriyet verildi. Eh, artık rüyaları nbir kısmı hakikat olmuştu. Bu sevincin verdiği bir baş dönmesi ile, ilk za manlarda durum iyiye yönelir gibi oldu. Adadaki top lumlara karşı demokratik anlayışla hareketi gerektiren kanunlar vazedildi. Manevî temizleme yeniden başlıyordu. Hatta bu güzel hareketin tatbik sahasına konabilmesi için adaya örnek eksperler getirildi.
Böyle olduğu halde, adanın gözü doynııyarı grubu tatmin edilemiyordu. Küller altında saklı iğrenç düşünce ve hareketler tekrar ortaya çıkarılıyordu. Et rafa çatmak istiyorlardı daima. Bu, içlerinde yer etmişti. Karşısındaki iyi niyet sahibi toplulukları s ö
mürmek istiyorlardı. Bunun için de demokratik m e
kanizmayı bozmak lâzımdı. Az zamanda bu mekanız mayı çalıştıranlar adadan çıkarıldı. Artık bütün iyi müesseseler kapatılabilir; ada bir korsan yatağı haline getirilebilirdi. Vicdanın, ahlâkın gülünç bir duruma düşürülmesi hiçtendi.
Kıbrıs adası, yine kirler içinde yüzm«ye başlamıştı. Ada, kirden ağırlaşmıya başlamıştı.
Ve bir gün, yeniden arınabilmek için, denizin dibine battı.
BİN AH DİNLE.*»*+•>>•> * » 4 i » » f r * » » . » » »t» » » 4, »
i FERRUH DERVİŞ Tuhafiye Mağazası i
ATA TÜ R K M EYDANI 56 - 58, Girne Caddesi |
T E L : 5785 |LEFKOŞA — KIBRIS %
*Her zevke uygun giyim eşyası £* Kadın elbiseleri X,
* Etek, caket, blûz, ve twin setler İA
* Zengin kolye ve parfüm çeşitVri •{.* Erkek spor caket ve pantolonları
* Her kalitede gömlek ve kravat i* Trençkot ve kabardinleı- İ* Kadın, erkek ve çocuk mayo X
ve iç çamaşırları Jl* El çantaları ve seyahat va- *
lizleri £
* Battaniyeler, yatak çarşaf- |lan %
* vs. vs. vs. vs. %
FİYATLAR REKABET KABUL ETMT.Z t
<• <•*?• •> •>*
KİTAP SARAYI ADANIN EN BÜYÜK TÜRK KİTAPLIĞI
Mecidiye Sokak 11-13 Lefkoşa.
Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet etmekte olan K İTAP SA R A Y I beğeneceğiniz telif ve lercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt arasından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.
K İTAP SA R A YI aynı zamanda Türkiye’nin belli başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlarından birine sahiptir.
K İTAP SA R A Y I her zaman için emrinizdedir. Her istediğinizi, her aradığınız yalnız K İTAP S A R A Y I’n- da bulabilirsiniz.O KU YACAĞ IN IZ K İTAPLAR I KALİTELİ SEÇEBtL-
MEK İÇİN K İTAP S A R A Y IN A BAŞVURUNUZ.Kitap Sarayı
Tel. 2824.« £ « £ S i t
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
Sayfa 6 DEVRİM 27 Mayıs,
Çetinkaya Gücü'nü
Gençlik Eledi 3 -1
Hakemin idaresi ZayıftıDEN VERDİĞİMİZ
M ARKLARÇetinkaya : Ahmet 5, Ah
met 6 , Özer 6 , A li fi, Ergün 5, Yılmaz 5, Veli 6 , l>han 6 , So- nal 5, Ayhan 6, ö zer 5.
Gençlik Gücü : Şefik 5, Salih 6 , Mesut 4, Aytaç *>, Haşan 6 , K. HUseyin 6 , Ahmel 6 , R ıza 5, HUseyin 4, Ertoğrul5( Ha san 5.Hakemler : lzz i Tü rke l: 2 Göral Mustafa : 5 A li Kâni : 7
M AÇIN TAFSİLÂTI Para atışı yapıldıktan sonra
hakem oyuncuları etrafına çağırarak konuştu.
Kısa konuşmasmdan sonra
başladı.10 dakika karşılıklı akmlar-
la geçen maçta önce her iki takım da üstünlük kuramadılar. Maçın ilk tehlikeli akınım Gençlik Gücü B. Hüseyin vasi tasiyle yaptı. Bu oyuncu 9 çiz gisinin hemen dışında kaleci ile karşı karşıya kaldığı halde topa vuruş yapamıyarak bu de ğerli fırsatı kaçırdı.
Maçın en önemli olayı 17 nci dakikada cereyan etti- Şefiğin degaj yapmıya çalıştığı topa Sonal müdahale etti. Ve Şefik ta mdegajını yaparken Sonal Şefiğe doğru çıkış yaptı. İkisi birden düştü. Ve bu anda bir ara Şefik Sonalın a- yaklarını ayaklarıyla kıstırdı.
oyun Çetinkayanm vuruşuyla! 18 çizgisinin sağ köşesinde ce-
LOZANLOZANOtobiis
ve RAŞiT Servisleri
LEFKOŞA — MAGUSA ARASINDA 1 Haziran 1963 Cumartesi gününden itibaren günlük seferlerine başlıyacaktır.
HAREKET SAATLARILefkoşa’dan Mağusa’ya Mağusa’dan Lefkoşa’ya
ö.e. 7.30 ö.e. 10
ö.s.2 ö.s. 5.30
ö.e. 7.30 ö.e. 10
ö.s. 2 ö.s. 5.30
NOT:
Gidiş: 150 Mil.Gidiş - Geliş : 250 Mildir.
Tel. 5281 LEFKOŞA MAĞUSATel. 3927 LEYMOSUN RAŞÎT CAFERTel. 2391 BAF A LT IN TAB YA N o. i 1Tel. 222 Girne Tel. 326!
ADRES : İNÖNÜ MEYDANI Mevlevi Tekke No. 38
LEFKOŞA.
--------- -----------------
GÜNEŞ Sigorta Ltd. Şti.MAL VE CANINIZIN KORUYUCUSUDUR
GÜNEŞ SigortaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTİR
reyan eden bu hadiseden sonra hakem, seyircileri hayrette bırakan bir kararla penaltı cezası ile Şefiği cezalandırdı. Hâlbuki bu anda top orta çizgiden de ötedeydi. Hakem bu hareketi nihayet bir çift vuruş verebilirdi
Penaltı atışını Ayhan yaparak topu Şefiğin sulunuan ağ lara gönderdi.
Çetinkayanm galibiyeti ancak beş dakika sürdü. 22 nci dakikada kaleci Ahmet’in yum rukla uzaklaştırdığı top G.G. solaçığı Hasan’a geldi Bu o- yuncu da topu boşta bulunan Hüseyin’e gönderdi. Kaleci Ah met, Hüseyin’e doğru çıkınca, bu oyuncu topu G.G r.ağaçığı Ahmet’e geçirdi. Bu oyuncu da topu sol direkle biı, gole çevirdi-
Durum 1 - 1 olmuştu, ama halâ hiçbir takım bir üstünlük kuramamıştı.
İlk devrenin belirtilmeye de ğer son olayı 30 uncu dakikada solaçık özerin üş, kişiyi çok güzel geçerek köşe yanından yaptığı enfes orta idi.
Fakat diğer forvet elemanları uzakta kaldıkları için bu fırsat tehlikeli olmadı
İK İNCİ DEVRE İkinci devrenin ilk >ki akını
Ahmet ve HUseyin vasıtasıyle G.G. tarafından yapıldı. Neticesiz kalan bu aklilardan sonra Çetinkaya bastırmaya başladı.
Beşinci dakikadı Mesut’un topa vuramama hatasından faydalanan Veli harika bir şut la Şefiğin sağından Çetinkaya nm ikinci golünü attı
Beş dakika sonra Çetinkaya üçüncü golünü kaydetti. Yıl- maz’m arkalardan uzattığı topa Veli hakim oldu. Kafa ile topu Orhana aktardı. Bu oyun cu da 18 çizgisine girdikten sonra attığı sıkı şutla Şefiği mağlup etmesini bildi
ilter Sami Tek Erkekler
ampiyonu Oldu, Toplumumuzu iftihar edeceği tenisçimiz İlter Sami dün kü maçta rakibi Yuannis’i İki sette yenerek bu yıl da tek erkekler şampiyonu olmuştur.
İki setin di: 6 - 1 , 6
sonuçlan ‘ öyley- 1 .
Dünkü NeticeleriK A R ŞIYAK A : 3 KASIM PAŞA : 3
G ALATASARAY : 3 GENÇLERBİRLİGİ : 2
DEMİRSPOR : 4 İSTANBUI.SPOR : 1
İZMİRSPOR : 3 HACETTEPE:2
i Lig
A LTA Y : 1 i FENERBAHÇE : 0
Yılın Sporcusu Ve HakemiAnketimiz ilgi ile
Devam EdiyurYılın sporcusu ve hâkemini meydana çıkar
mak için açtığımız anketin bugün 20 nci kuponunu yayınlıyoruz.
Büyük ilgi gören hediyeli anketimizin kuponlarını 10 defa daha yayınlıyacağız.
Yılın sporcusu seçilecek olan sporc u ve hakeme gazetemiz birer değerli kupa verecektir.
Ayrıca ankete katılacak olan okuyucularımız arasında kura çekilecek ve 40 kişiye, cep radyosu, kol saati, gömlek, kravat, kitap gibi değerli hediyeler dağıtacağız.
İstediğiniz kadar kupon doldurup aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz.
Hürriyet ŞehitlerineEy insan haklarının aslanca şehitleri!O eski palabıyık dev gibi şehitleri I Dal gibi bedenlerle imrendiren çocuklar l Ey toprağın koynuna güvey giren çocuklar! Hürriyet kızı size gözyaşı dökmektedir; Kanınızdan bu yurdun şafağı sökmektedir. Mürekkep insan kanı, kalem insan gövdesi • Beyazit meydanına “Hürriyet kasidesi" Kızım birtanem, gülüm, hürriyet olsun adın ; Kardeş kaatillerinin alnını damgaladın Siyah iskarpininin sivri topuğu ile sen!Bir zaptiye atının boynuna atılırken.Vur alnına mührünü o alçalmış kopuğun: Mührü Süleyman kadar azizdir o topuğun. Vur o temiz topuğu o alçalmış alna vur!.. Yere dökiilse bile kan olur başa vurur:U.. .
İSİM ■İŞTİRAK KUPONU
ADRES
BEĞENDlGÎNtZ SPORCU
BEĞENDİĞİNİZ HÂKEM ■ NOT : KUPONLARINIZI,
Dr. Küçük’ün Gönderdiği Telgraflar
Sayfa 1 den kalan ği muazzam eserdir. Nesilden nesüe teslim edilecek olan bu meş’alenin ışığı altınd.. Türk Milleti daima nurlu «ollarda terakki ve teali imkânlarını bulacağına hiç şüphe yoktur.Yarın gelecek olanlar kendilerine salim bir istikbal hazırlayan tnkilâp kahramanlarını minnet ve şükran He şadedecek ve izlerinden ayrı'madan vatan! ve milli vazifesini yerine getirmeği bir borç rayacak tır. Hürriyet ve Anayasa Bay - 1 R V f -- ---ramınızı candan kutlar, A n a -f Ecel şerbeti değil, hürriyet şarabı bu ;
Deli’nln oyuk oyuk meydanı dolu dolu,İç o kutsal şaraptan. İç iç iç de hadi sız: yirminci baharına yeni basmış güzel kız!Dudağın ruj görmeden, ko alnına kan olsun; Saçının her teline bir yezit kurban olsun ;Yaya bir sürü Hüseyin, atlı bir sürü Yezit; Hürriyet cihadı’nın kerbelâsı Beyazit!Sen ey bu badireden sağ çıkan yiğit çocuk Allah’a hürriyet’e Atatürk’e yolculuk..Yılma ki düzlük yakın, sonu yokuşun, yürü! Kulağının dibinde vızlasın kurşun yürü Önünü görmek için elbette gözün teri,İleri biraz daha, biraz daha ileri!...
Behçet Kemal ÇAĞLAR
DEVRİM GAZETESİ (Anket Servisi)P.K. No. 363 LEFKOŞA
adresine postalayınız.
Çetinkaya 3 - 1 galip duruma yükselmesine rağmen bir üstünlük kuramıyordu.
Nitekim G. Gücü de arada sırada tehlikeli oluyordu. Maçın 70 inci dakikasında kornerden gelen topu yeşil beyaz lıların orta hafi Haşan, kaleci Ahmet’in üzerinden geçirmeyi becerdi. Top gole giderken
Çetinkaya sağbeki Ahmet topu uzaklaştırmasını bi'di-
Bu dakikadan sonra oyunda belirtilmeğe değer başka birşey olmadı.NOT : Maçtan sonra iki tarafın bazı oyuncuları bir ara bir birine girdiler. Fakat kulüp i- darecilerinin müdahalesiyle bir anda kavga yatıştı.
ÜLKÜ YURDU’NU VE GENÇLİK GÜCÜNÜ ELEYEREK FİNALE KALANÇ E T İ N K A Y A
vatanımızın terakki ve tealisi refah ve saadeti biz Türk Cemaatının emel ve gayesi olduğunu belirtir, sonsuz hürmetlerimin kabulünü reca ederim.
Dr. Fazıl Küçilk Cumhurbaşkan Muavini
Sayın İsmet İnönü Başbakan Ankara
Asırlarca savaş meydanlarında vatanının ve bayrağının şerefi için kahramanca döğüş- mesini bilen kahraman ordumuzun ve gençliğin 27 Mayıs 1960 günü yarattığı InKİlâple ölümsüz atalarının eseflerini ebediyete kadar müdafaa ve muhafaza etmek vazitesini müdrik olduklarını tarih önün de isbat etmişler ve kendilerinden sonra geleceklere de va zifelerinin Demokrasi ve Hürriyet için savaşmak olduğunu öğretmişlerdir. Hürriy et ve A- nayasa Bayramınızı candan kutlar, büyük M il’.etlmize saadet ve refah dilerim- Sayın Necdet Ürufi
Dr. Faz:l Küıük Cumhurbaşkan Muavini
Kıbns Türk Alayı Kumandanı Lefkoşa
Kahraman Türk Ordusunun Millete hediye ettiği Hürriyet ve Anayasa Bayramınızı candan kutlar silâh arkadaşlarınıza Kıbrıs Türk Cemaatının sev gi ve İtimadını iletmenizi reca ederim.
Dr. Fazıl Küçük Cumhurbaşkan Muavini
Dr. Küçük“Yarınımızdan Emin Değiliz,, Dedi
Tür
Yuf
YENİCAMİ’Yİ VE DOGAN’I ELEYEREK FİNALE KALAN KÜÇÜK KAYMAKLI TÜRK SPOR KULÜBÜ
Kıbns Mümessili:CAN KARDEŞLER LTD. ŞTİ.50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa.
5668 P.K. 885Te l: 6351-
ŞUbeler:M AGUSA: Otello Seyahat Bürosu. Tel.
4481LÂRNAKA : JET Sevahat Bürosu. Tel 2381
3101, 3170.BAF: 2310.
P A Z A R G Ü N Ü K A R Ş IK A R Ş IY A
Ankara ve Kıbrıstaki Türen
Sayfa 1 den Kalankatılacaklar, hazırlanan çiçek korteji şehrin anayollaı mı takiben saat 17.30 da Zafer Mey dam’ndan geçecektir.
Gece de Garnizon Kuman- danlığmca fener alayları düzenlenecek, folklor ekipıeri ve zeybekler belirli yerlerde milli oyunlar oynayacaklardır. Türkiye Radyoları Anıt Kabir ve Hipotromda yapılacak törenleri naklen verecektir
27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı bugün Türkiye- de olduğu gibi Kıbrıs’ta da törenlerle kutlanmaktadır. Bu münasebetle sabahleyin saat 9 da Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında bir tören tertib edilmiştir. Bu merasimin her yıl kinden daha başarılı olacağına inanılmaktadır.
BEY ARMUDU ;0 DUMLUPINAR : 0
Dün oynanan Beyaz Grup lig maçında Beyarmudu ile Dumlupınar 0 - 0 berabere kal mışlardır. Bu maçla her iki ta kimin puanları 20 şer olmuştur. Yalnız Beyarmudunun ma çı eksik olduğundan şampiyon luğu kazanması mümkündür.
AÇ IKLAM A
Bugünkü Gençlik Gticü - Çe tınkaya maçından sonra, saha dan ayrılırken iki takını oyun cuları arasında cereyan eden söz düellosunu vesile ederek Çetinkaya Kulübü Raşnanının Gençlik Gücü Camiasının şere fini rencide eder ş<?kilde uluorta sözler sarfedip, Gençlik Gücünün antronör ve sporcu larını tahkir etmesini sayın başkana yakıştırmadığımızı a- çıklar; Gençlik Gücü camiası nm, velevki galip de gelince galip gelen kulüp başkanı ta rafından bu şekilde muamele ye lâyık görülmesini esefle karşıladığımızı bildiririz.
Ada’dan adam sürdürmek ve istediği zaman istediği maçı almak iddia ettiği yibi sa yın başkana kalmışsa vay hâlimize!...
MAADTARAIRNBAN
Sayfa 1 den kalandiği intibayı anlatmıştır. Bilhassa Almanyadaki işçilerin nezaret edilmeden vazife görmekte olduklarından sitayişle bahseden Reisicumhur Muavini, “ işçi, cemiyette en mühim rolü oynayan, bir m illetin kalkınmasında omuzlarında en ağır yükü alan önemli bir kitledir" diyen bir Alman firması müdürünün sözlerini iktibas etmiştir.VAR IND AN EMİN DEĞİLİZ
“Türk işçisi ve Türk köylüsü her bakımdan vazifesini ye rine getirmiştir” diyerek sözle rine devam eden Dr Küçük, bilhassa geçmiş devirde müstemleke hükümetinin yaptığı baskının tahammül edilmez olduğunu hatırlatmış ve o zaman herkesin kendi batına ha reket etmekte olduğunu söyle miştir- Dr. Küçük, ezcümle şunları söyledi:
“Daima ihtiyatlı hareket etmek ve bugün bizim her dava mızla alâkadar olan Büyükelçilik erkânı ile görüşmelerde bulunmadan işçi arkadaşlarım dan ricam, birkaç kişiye uyup hemen bir müesseseyi baltalamaya, hemen bir müesseseyi imhaya gitmesin, önümüz teh likelerle doludur. Yarınımızdan kimse emin değildir. Y a rınımızı emniyette bulundurmak ancak artık bizirr elimize kalmıştır. Yarın doğacak tehlikeleri boğabilmek, yalınız bir sınıfın, birkaç kişir.ın yapacağı iş değildir. Ancak yüz yirmi bin Türk’ün el ele vererek tehlikeleri önlemesini bile cek tarzda hareket etmesiyle mümkündür. Ölüm, belki yarın için mukadderdir Bunu da şimdiden göze almak lâzımdır. Diğerlerinin giriştiği birçok entrikalar vardır. Olacaktır. Fakat bunlar karşısında, yalınız bizim sövliyeceğimiz ve bileceğimiz, ölüm, insanlar içindir. Ölmesini biimiyenler, yaşamasını bilemezler. '
Sözlerine son verirken, herkesin ödevinin tonlumun kalkınması olduğunu hatırlatmış olan Reisicumhur Muavini, Ge nel Kurula başarılar dilemiştir.
TÜ RK İYE ’DE tŞÇl FA A LİYE T İ
Daha sonra Türkiye İşçi Sen
dikaları Konfederasyonu ikinci başkanı Burhanittin Asutay söz alarak Genel Kurulu se
lâmlamış ve uzun bir i onuij- ma yapmıştır.Bundan senra Faaliyet ve mali raporlar üzerindeki konuşmalardan sonra gündendn tüzük tadilleri kısmına geçilmiş ve bir tüzük tadili ttifakla^rarlaştırılmıştır.
Gündemin Genel Sekreter seçimi ile ilgili kısmında Necati aTşkın teklif edilmiş ve ittifakla seçilmiştir. İdare Kurulu Genel Kurul tarafından tasvip olunmuş ve böylece Ge nel Kurul çalışmalarnı saat 16.00 da bitirmiştir-
Genel Kurul, aynca Türk işçisinin Anavatana olan bağlılı gını ve 27 Mayısa karşı güvenini bildiren bir telgrat çekilmesini ittifakle kararlaştırma tır. Federasyon SeırreteM Taşkın TC. Kıbrıs Büyükelçisine dün alınan karar gereğince bir telgraf çekmiştir. _______
BİZDE ve BATIDA SAN’AT 6-
Sayfa 5 ten kalanUzan, uzan iştahla hayatın
meyvelerine
Yürekle, inançla sevg:; ie I-
nan 1 anrıya
“ BÜYÜK AD AM ” yaşantıları^
yol gösterT bize
Renk verebiliriz Nimet iie ha
yata
Ve bırakabiliriz yıkık yaşantı
lan ardımızda
Ayak izleri kum yığınlarında
zaman
Bambaşka ûmutlarda şu ayak
izleri
Iiir donanma gibi dolaşmakta
bayat
Batmış, Mahvolmuş her 8em
karda?
Bak! Nasıl yeniden hayat almakta
Bırakın peşimizi, çalınalım
yükselelin1
Sağlam bir inançla kuşkusu* Parlak zaferler bilimdir diye
lim
Çalışmayı öğren, beklemeyi
öğren duıakta
SON
27 Mayu Hürriy* yasa Bayramı münaı dün sabah Kıbns Türk leri Alayında yapıla pek pırlak olmuş ve kişi tarafından takibed İstiklâl Marşından som ft Alay Komutanı 4Jh det Ünığ’un günlil * em «ustur. Emirde, Türk «dünyadaki yeri anlı Elliyetçllik ve Milli Mi * ile Atatürk Divn/
Türk Silâhlı Kuvı ain her türlü müdahalec » « bulunduğu ifade t j » * * » "Hürriyet se
tazimle ıfcljnz*«ipir.
ûarin okunmasından Necdet
** ^e r” ve "Nasır ;
!£ ? «■ »'- * *ol cevabm, ,
Km
** - e r
a s :Kuvvetler
. - ^ , 27 *,yu, 23 Nic 7 *% ıs ın
S i » - »i
Isk • Ya
C : > * ı l n
: ŞL S i f i t i t i tS B S Ö S tS flS fi
Seni Yalnız SeniBir aydanberi büyük bir ilgiyle takibbettlglnU Pa- .
klze B AŞARAN ’ın “ SENİ, Y A L N IZ SENİ” adb rom»- | nının son faslkülünü dün okurlarımıza takdim ctml? bulunuyoruz. . .*.ı
Romanın kapakları birkaç güne kadar hazırlanma ; olacaktır. Kapakların kırılıp, parçalanmaması düşün- cesiyle, tevzi edilmemesine karar vermiş bulunuyoruz. t
SENİ, Y A L N IZ SENİ romanının faslktllieriııl şak-1 lamış olan okurlarımız, bunları ciltletmek için, ya d °»j rudan doğruya İdarehanemize, yahut da kazalaıdaK bayllerimize teslim edebilirler. Romanlar teslim alındıktan engeç bir haftaya kadar ciltlenip, sahiplerinin adreslerine gönderilecektir.
İK İN C İ RO M ANIM IZ nP _I Memleketimizin yetiştirdiği ozanlardan FİKRET u a f. M İRAG ’ın “ DEVRİM” için hazırladığı “ Y k
Jt. AĞ AÇ LAR I” romanı 28 Mayıs’tan itibaren okurlarımı im• - za faslkül halinde sunulacaktır-
% l,y* «J ? 1 «I-