mİadi dolmayan umutisamveri.org/pdfdrg/g00180/2016/2016_mehdiuf.pdf · İslam dini ve İslam...

19
GÖNÜL FETHİNDEN ZİHNİYET TEMSİLİNE FROM THE CONQUEST OF HEARTS TO THE REPRESENTATION OF MENTALITY cilt EDİTÖR Muhammet Savaş Kafkasyali Ankara - Belgrade - Bucharest - Budapest - Chisinau - Kiev Podgorica - Sarajevo - Skopje - Tirana - Zagreb MİADI DOLMAYAN UMUT ISLAM IN THE BALKANS UNEXPIRED HOPE

Upload: others

Post on 26-Oct-2019

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

GÖNÜL FETHİNDEN ZİHNİYET TEMSİLİNEFROM THE CONQUEST OF HEARTS TO THE

REPRESENTATION OF MENTALITY

cilt

EDİTÖRMuhammet Savaş Kafkasyali

Ankara - Belgrade - Bucharest - Budapest - Chisinau - KievPodgorica - Sarajevo - Skopje - Tirana - Zagreb

MİADI DOLMAYAN UMUT

IslAM In the BAlkAnsUnexpIreD hope

Page 2: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

İnceleme Araştırma DizisiYayın No:19

BALKANLARDA İSLAMMİADI DOLMAYAN UMUT

Cilt 3: Gönül Fethinden Zihniyet TemsilineFrom the Conquest of Hearts to the Representation of Mentality

EditörDr. Muhammet Savaş KAFKASYALI

Balkanlarda İslam: Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline - From the Conquest of Hearts to the Representation of Mentality / Editör: Dr. Muhammet Savaş Kafkasyalı

Ankara: T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2016 5.c.(2902 s.) ; 16*24 cm T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı

inceleme-araştırma-dizisi; yayın no:19İçindekiler:

c.1: Muğlaklıktan Berraklığa / From Ambiguity to Clarity c.2: Türkistan’dan Balkanlara / From Turkestan to the Balkans

c.3: Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline / From the Conquest of Hearts to the Representation of Mentality

c.4: Vakti Azizden Vakti Zelalete / From Times of Glory to Times of Humilityc.5: Köprüler Yıkan Zihniyetin Yıkılışı / Demolishing Mentality Which Demolishes Bridges

ISBN: 978-605-9642-11-8 - TakımISBN: 978-605-9642-14-9 - Cilt-3

Kafkasyalı, Muhammet Savaş

RedaksiyonProf. Dr. İsmail ÇALIŞKANProf. Dr. Ahmet YILDIRIM

Proje EkibiDoç. Dr. Bahadır GÜCÜYETER

Dr. Hamza KOLUKISADr. Fatih VEYİSHasan BEKDEŞTasarım-Baskı

Karınca Creative Ajans

Adres: Dr. Mediha Eldem Sokak 56/1 Kızılay/Ankara Tel: 0 312 431 54 83 / Faks: 0312 431 54 84

http://[email protected]

Baskı Tarihi: 2016Baskı Yeri: Ankara

Baskı ve Cilt: Eflal MatbaacılıkSertifika No: 13987

© Tika YayınlarıGMK Bulvarı No:140 / Anadolu Meydanı

PK: 06570 Çankaya/ANKARATel: +90 312 939 70 00

Fax: +90 312 939 75 15-16www.tika.gov.tr

Page 3: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

9

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâmFeti MEHDIU

Prof. Dr., Priştine Üniversitesi Şark Dilleri (Arap Dili) Bölümü

ÖzetBalkanlarda İslam dininin yayılması ve yayılma şekilleri hak-

kında birçok araştırmacı çeşitli fikirler sunmuştur. Ancak bu girişimlerin aktarılma şekli, bilimsel bir tartışma konusu

olmamıştır. Bu topraklarda İslam izlerine Osmanlıdan önce rast-landığına inanılıyor. Bu sahada kalbi temiz, iyi niyetli şahsiyetlerin katkıları elbette ki göz ardı edilemez. Ancak bu katkıların mitolojik bir seviyeye çıkarılma çabası (Sarı Saltık’ta olduğu gibi) ile tarihi kanıtlar çatışma noktasına geliyor. Bu yüzden Balkanlarda ve özel-likle Arnavut bölgelerinde, 14. yüzyıldan günümüze kadarki İslam statüsünü bilim çevrelerine tanıtmayı düşünüyorum.

Kurumsal İslam’ın Arnavut topraklarında hayat buluşundan bu yana altı asır geçtiği bir gerçektir. Bunun en güçlü kanıtı 1396 yılın-da Kıraçova’da Sultan Beyazıt tarafından yaptırılan camidir.

Bu topraklarda İslam dininin yayılmasında iki farklı yoldan bahse-debiliriz:

Page 4: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

10

Birincisi: Gönüllü olarak organize edilmiş, tüccarların ve çeşitli mis-yonerlerin (bazen yasa dışı) İslam’ı yayma biçimidir. Onların izleri tarih boyunca solmuştur ve günden günde mitolojik destan haline gelmektedir.

İkincisi: İslam’ı kurumsal şekilde, yasal faaliyetler kapsamında yay-ma biçimidir ve camilerin, medreselerin yaptırılması gibi sağlam adımlarla başlar. Günümüzde bu yapıtlar, İslam dini mensupları sayısıyla orantılı bir şekilde faaliyet göstermektedir.

İslam’ı yaymanın birinci şekli, sofiler veya İslami-felsefi okullar kap-samındadır. Çağdaş düşünceye göre bunu Sivil Toplum Kuruluşla-rının faaliyetleri olarak tanımlayabiliriz. Bu faaliyetlerin katkılarını da küçümsememek gerekir.

İkinci izlenen yol ise, devlet unsuru olarak kurumsal ve tamamen yasal faaliyetleri içerir: ibadet yapıtları, okullar, temel İslam lite-ratürleri, Kur’an, Hadis vb. Bunun en doğru yol olduğu zamanla kanıtlanmıştır. Bugün de, altı asırlık kurumsal İslam sonrasında, Balkanlar’da İslam’ı yaymanın her iki biçimi de mevcuttur ve bu durumun hüküm sürdüğü hiçbir yerde dini sorunlar yaşanmaz.

Page 5: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

11

Six Centuries of Institutional Islam in Balkans

SummaryRegarding the spread of Islam in the Balkans there are given

different opinions from different scholars, for the time and forms of insight. However the status of carrier subjects of

this activity has not been subject of scientific discussion.

It is believed that the Islamic trail, here, was even before install-ing the Ottoman sultanate. We can not deny the contribution of kindhearted individuals who have provided in this area, but their tendency to raise themselves in mythological scale as is happening with Sari Sallteku, contradicts the historical facts. On this occasion I will present to the scientific opinion the social status of Islam in the Balkan region, especially in Albanian territory, starting from the 14th century until our days.

The fact is that there have been six centuries of institutional re-covery of Islam in Albanian territory. It is evidences by the Sultan

Page 6: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

12

Pajazit Mosque, built in 1396 in Kërçova (Kicevo).

There can be two ways of spreading Islam in these areas.

The First is the voluntary, through trade or different missionary journeys, sometimes illegally. Their tracks are blurred by the waves of history and day by day they are becoming legends of mythology.

The second is the institutional way, legal actions, which begins with concrete objects for religious purposes, such as mosques, madrasas, which continue to be active even now in line with the population belonging to the Islamic religion.

The bearer of the first approach is coated with the element of Islamic philosophical school -Sufism. According to contemporary practice, it can be treated as an activity of Non – Governmental Organiza-tions NGOs, whose contribution should not be underestimated.

The second way is institutional activity, which comes with state ele-ment: concrete objects of worship, schools, basic Islamic literature, Qur’an, hadith, etc., All legally. Time has proved that they were crucial.

Even today, after six centuries of institutional Islam, both forms are present in the whole Balkanic space, and where this spirit reigns there is no problem of religious nature.

Page 7: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

13

Giriş

Balkanların batı bölgesinde, özellikle Arnavutların ve Boşnakların bulunduğu Kosova, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’da, sosyalist komünist rejimin sona ermesiyle birlikte, Türklerin İslam dinini bu topraklardaki toplumları asimile et-mek amacıyla ve zorla getirdiği düşüncesi yok olmaya yüz tutmuştur. 20. yüzyılın 90’lı yıllarında bu düşünce objektif araştırmaların nefesini kesiyordu. Şimdi ise Osmanlı Devleti’nin belirli halkların1 kimliklerini koruduğunu savunan yeni bir iklim hüküm sürüyor.

Bu iklim siyasi rejimden çekinmeden, objektif olan, bilimsel bulgulara daya-nan ifade özgürlüğü için yeni bir perspektif oluşturmuştur. Şimdi belki çok bitkin tek tük sesler geçmişteki düşünceyi yansıtan melodileri fısıldamaya çalışıyorlar. Fakat o sesler de tarihî kanıtlar karşısında kesilecektir.

Kanıtların konuşmaya başladığı yerde dedikodular susar.

İslam’ın Balkanlarda “Asya işgalcileri” tarafından zorla kabul ettirildiği tezini yabancı2 ve aynı zamanda yerli3 araştırmacılar çürütmüştür. Onlar tarihî hususları tarafsız olarak inceleyenlerdir.

Objektif ve belirli siyasi ideolojilerden bağımsız olan araştırmacılar, kendi bilimsel araştırmaları üzerine, Arnavutlarda İslam izlerinin Osmanlıların bu böl-gelere gelmeden önceki yıllarda da görüldüğünü kanıtlıyorlar.4 Bu inkâr edileme-yecek ve küçümsenemeyecek bir gerçektir. Ama gerçek şu ki, Osmanlıların Bal-kanlara gelmeden önce Arnavut coğrafyasında İslam dini ilgili kamu kuruluşları tarafından desteklenmiyor, sadece iyi niyetli kişiler tarafından tanıtılıyordu. Bu bölgelerden tesadüfen geçen misyonerler veya tüccarlar gibi.5 Günümüz termino-lojisiyle ifade etmek gerekirse, İslam dininin Balkanlarda bu şekilde yayılmasına sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri olarak adlandırabiliriz.

Bu mütevazı katkıda, İslam dininin yayılması, geliştirilmesi ve bugünlere ge-liş serüveninde özellikle iki faktöre dikkat çekmek istiyorum: İlki arkasında devle-tin bulunduğu kurumsal faktördür. İkincisi ise gönüllü olarak organize edilen faaliyet faktörüdür. Bu faaliyetlerin arkasında dinî-felsefi (uygun platformda İs-lam örtüsüyle örtülmüş) tasavvuf felsefesiyle boyanmış, kısmen Hristiyan okullar vardır.6 Bu sivil toplum kuruluşları bazen devlet kurumları tarafından da destek görmüştür.

1 Hasan Kaleşi, “Arnavutların Millibasının Esas Amilleri Olarak Türklerin Balkanlar Fethi ve İslamiyetininin Yayılması”, I. Miletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul, 1979.

2 Tomas Arnold, Historia e përhapjes së Islamit, Prishtinë, 2004.3 Muhamet Pirraku,Shkaqet e kalimit në islam te shqiptarët, Hëna e Re, korrik-gusht-shtator, 1992; Emri

kombëtarë i shqiptarëve nuk është dhunë islame, Ditutria Islame, nr. 81-82, 1996, Prishtinë.4 Nexhat İbrahimi, Islami në trojet iliro-shqiptare gjatë shekujve, Prishtinë, 2000; İlmi Veliu, İslami në Ballkan

arriti para Osmanëve, Kërçovë, 2006.5 Qemajl Morina, E vërteta dhe paragjykimet për Islamin në Botë, Feja, kultura dhe qytetërimi islam,

Prishtinë, 1995.6 Shyqyri Hysi, Muslimanizmi në Shqipëri,1945 – 1950, Tiranë, 2006.

Page 8: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

14

İkinci faktörü ele alacak olursak o, en başından beri kendi içerisinde, misyo-ner ve okulların sağladığı yoğun bir tasavvuf barındırıyordu. Sarı Saltık7 ve arka-sından “gelen şeyhlerin” efsanelerinde olduğu gibi…” Bu teoriler günden güne soluyor ve yalnız kalıyorlar. Bir yandan inançlı kişilerin yazılı kaynaklara daya-narak bilinçlenmesi, diğer yandan da çürük platformların kanıt eksikliği, İslam dininin yayılması konusunda olumsuz konuşanların zayıflığını ortaya çıkarıyor. Onlar değişmez gerçekle mücadele edemezler.

Onların güç aldığı tek şey tasavvufi kaynaklarla yoğrulmuş ama doğrulan-mamış geleneklerdir. Bunlar İslam dininin temel kaynaklarıyla (Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Hadisleri) orantılı olmayan unsurlardır.

Devlet sistemine dayalı kurumsal faktör ise İslam dininin Arnavutlar ve ara-sında yayılması hususunda, altı asırdan beri, tartışmasız ve mantıken kabul edi-lebilir argümanlar sunmaktadır. Bu etmen, İslam dininin yayılmasında Kur’an’ın hem hukuki hem de ahlaki platformuna dayanıyordu.

Camiler ve tekkeler, kuruluş, hedef kitle ve fonksiyon açısından birbirlerin-den farklıdırlar. Tekkeler, adaylarını özel ve kademeli bir süreç sonucunda kabul ederler; ta ki tekke hiyerarşisinin başında duran yetkilinin elini öpünceye kadar. Cami ise cemaate girmek isteyenleri sadece Kur’an ve hadislere dayanarak kabul eder. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam dinini seçenlerden sadece Ku’an’ın birkaç bölümünü ezberlemelerini istiyordu.8 Caminin Müslü-manı olmak isteyenler “gir de gör”9 kuralına tabi tutulmuyorlardı. Onların içeri girip inceleme, düşünme ve sonra karar verme hakları vardı. Camide belli yü-kümlülükler, yeminler, iyi ameller için ödüllendirmeler, kötü ameller için uyarılar vardır. Ancak tekkede sadece yeminler ve ödüllendirmeler vardır (Kur’an’da fiziki tedbirlerin yer aldığı bazı ayetlerden kaçınarak).

İslam’ın Balkanlarda (Arnavut ve Boşnakların yaşadığı bölgelerde) yayılması ve yeşermesini iki temel üzerinde inceleyeceğiz: Kur’an ve cami. Bu iki temel hiçbir şekilde şaşırtmacalı olamaz. Kur’an, yıkıcı yaklaşımlara karşı mutlak do-kunulmazlığı olan tek kaynaktır. Böylece Hadis ile beraber tartışılmayan temeller olarak bilinirler.

Caminin meydana gelişi Hz. Muhammed (s.a.v)’in 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicretine dayanır ve Kur’an’ı Kerim esasında inşa edilmiştir.10 Tekkele-rin kuruluşu ise XII. ve XII. yüzyıllara dayanır.

Vurgulamam gerekir ki bu çalışmanın konusu, birinci planda İslam dinidir, İslam Kültürü değil.

7 Hasan Kaleshi, Legjenda shqiptare për Sari salltëkun, Përparimi, nr.1, 1967, Prishtinë, pp. 85-103.8 Sahihu-l- Buhari, 65. kitab, kitabu- l- Kur`an.9 Shyqyri Hysi, Muslimanizmi në Shqipëri... a.e.10 Kur`an, Tevbe suresi: 18, 108. Innema ja` muru….. le mesxhidun ussie alat-takva....

Page 9: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

15

Bu ikisini birbirinden ayırt etmeli ve her biri ayrı şekilde incelenmelidir. Bu durum onların zıt kavramlar olduğunu göstermez. Ancak ikisini aynı kavrammış gibi göstererek hilekârlara yol açmış oluruz. Birine atıfta bulunup diğerine göre hareket ederler. Günümüzde araştırmacı, gazeteci ve yazarlar bazen “İslam dini”, bazen de “İslam kültürü” terimini kullanıyorlar. Hatta bazen “İslam ideolojisi” di-yenler oluyor. İslam dininin ideoloji veya başka herhangi bir sıfatla karıştırılması -ki çoğu zaman İslam ideolojisi olarak karşımıza çıkar- ağır bir tespittir ve yıkıcı bir sona götürebilir.

“Fe” kavramı, Arnavutça “din” ile eşdeğerdir. Kaynağı Kur’an’dır, ki birçok yerde karşımıza çıkar. Örneğin Bakara, 153, 256, Ali İmran: 19, 83, Nur: 2, Nasr: 2 ve son olarak Kafirun: 6; Lekum dinnikum ve liye din.11 İslam kültürü ve İslam ideolojisi ne Kur’an’da, ne de Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in Hadislerinde karşımıza çıkar.

İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine dayanır. Kur’an ve Hadis tek bir halk için değil, dünyadaki bütün halklar için vardır (rahmeten lil-alemin). Şu hâlde Arap İslam dini, Türk İslam dini veya Arnavut İslam dini gibi kavramlar olamaz. Aynı şekilde Arap İslam’ı, Türk İslam’ı, Arnavut İslam’ı, Avrupa İslam’ı, Asya İslam’ı gibi ayrımlar yapılamaz. Lakin İslam kültürü başka bir kültürün unsurları ile süslenebilir. Bu, bir halkın yerel gelenekleri, iklim şartları ve tarihî ortamı ile sınırlı olmalıdır. Sonuç olarak Arnavut İslam kültüründen bahsedilebilir ama Arnavut İslam’ı gibi bir kavram hakkında asla bahsedilemez. Arap İslam kültürü, Asya İslam kültürü, Avrupa İslam kültürü, Türk İslam kültürü gibi terimlerden bahsedilebilir ama Arap İslam’ı, Asya İslam’ı, Avrupa İslam’ı, Türk İslam’ı adlandırmalarından değil.

Bu, gerçek İslam dininin iki kaynağa dayandığını gösterir, Kur’an ve Hadis’e; belli bir coğrafi bölgenin geleneğine veya ideolojisine değil. Aynı zamanda, böyle geniş bir bölgede, uzunca bir dönem daha varlığını sürdüreceğinin garantisidir.

Balkan coğrafyasında, özellikle Arnavutların bulunduğu bölgelerde, Ku-rumsal İslam 1389-1396 yıllarında başlar. Bunun en güçlü ispatı ise Türk ordu-sunun Meriç nehri (1371) ve Kosova Muharebesi (1389) galibiyetinden sonra Priştine’de Büyük Cami’nin temelinin atılmasıdır. Savaşlara devam ettikten sonra Kıraçova’da da hâkimiyetini kurar (1394) ve Kıraçova Kalesinin yamacında Sul-tan Beyazıt Camisini inşa eder (1396). Cami “Çarşı Camisi” olarak hâlâ ibadete açıktır. Cami hakkındaki bilgilere, Ekrem Hakkı Ayverdi’nin Balkanlarda İslam Kültürü yapıtları ile ilgili eserinden ulaşılabilir.12

Bu cami, İslam’ın Balkanlarda benimsenmesi konusunda ilk önemli yapıt-tır. Aynı bölgede, 1396 yılında, Yeni Pazar’ın Gluhavica madeninde Osmanlı Devleti’nin kadısı fıkıh kurumu olarak ilan edilmiş ve şeriata göre hareket etmiş-tir.13

11 Kur`an, Kafirun suresi, 6; El -Mu`xhemu-l-mufehres li afazi-l-Kur`ani-l-kerim, s.v. “din”12 Ekrem Haki Ayverdi, Avrupa`da Osmanlı Mimarı Eserleri – Yugoslavya, cilt 3, İstanbul, 1981.13 Noel Malkolm, Kosova, një histori e shkurtër, Prishtinë, 2001.

Page 10: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

16

İslam dininin Balkanlarda yayılması, sistemli bir şekilde organize edimiştir.

1385-1386 yıllarında Osmanlı ordusu İştip, Köprülü, Pirlepe ve Manastır’ı fethederek14 nihayet Arnavutluk sahillerine ulaşmıştır.15 1391 yılında Üsküp de Osmanlı hâkimiyeti altına girer. 1394 yılında ise aynı hâkimiyetin altına Makedonya’nın güneybatısındaki Kıraçova kasabası girer.16

Osmanlı Devleti, kendini büyütme ve hâkim kılma platformunu, hâkimiyeti altına aldığı halkların ahlaki değerleri üzerine kuruyordu.17 Adı geçen Makedon-ya şehirlerinin fethedilmelerinden sonra, Sultan Beyazıt’ın -Osmanlı Devletinin Tuna’dan Fırat’a kadar kurucusu- zaferlerinden sonra, ibadete açılan ilk cami Sul-tan Beyazıt Camisi’dir (Kıraçova’da bulunan Çarşı Camisi).

Sultan Yıldırım Beyazıt, kendi imparatorluğunun ahlaki değerlerini yük-seltmesi konusunda önemli bir rol oynayan camilerin inşa edilmesine büyük bir önem veriyordu. Böylece imparatorluk platformunu tutarlı bir şekilde yürütme-yi başarıyordu. Kendisi Bursa’yı aldığında, sadece camilerin kurulmasını değil, muhtemel saldırılara karşı kalenin de yaptırılmasını emretmiştir. Boğaziçi’nin Asya bölgesinde de aynı şekilde Anadolu Hisarı’nı yaptırmıştır. Kıraçova’da ise kaleyi hazır bulmuştur.18

Bu da kendisinin niye Kıraçova’yı ve bilhassa caminin kale yamacında yaptı-rılmasını istediğini gösteriyor. Şu hâlde söz konusu caminin yaptırılmasında ya-tan gerçek de ortaya çıkıyor.

Bir diğer gerçek ise Kıraçova İslam Birliği idaresinde bulunan ve Sultan Be-yazıt Camisinin 1396 yılında yapıldığını gösteren belgedir. 1984-1986 yıllarında, Caminin restorasyonu sonrasında kapının dış tarafında bulunan ve üzerinde tarih düşürülen kitabe yerinden sökülmüş, bir daha yerine konmamıştır. Bir yerlerde korunmuş olmalıdır.

Kıraçova İslam Birliği Yönetim Kurulunun arşivinde de 1.80 metrelik ilk te-mellerin bulunduğuna dair belgeler mevcuttur.

Kıraçova’daki Sultan Beyazıt Camisi’nin eskiliğini, yapımındaki İslam-Bizans mimari tarzı karışımını yansıtan karakteristik üslubu da bunu doğrular.19

Kendileri dinlerinin en doğru din olduğuna inanan coşkulu Müslümanlar, gittikleri her yerde İslam dininin vaazlarını vermeye amaçlamışlardır.20 Bu aynı

14 Istorija na Makedonskiot narod, knjiga prva, Skopje, 1969.15 Halil Inalxhik, Osmansko Carstvo, Beograd, 1974; Istorija na makedonskiot narod, Skopje, 1969.16 Halil Inalcik...a. e; Sulejman Dashi, Xhamitë më të vjetra në Shqipëri, Perla, nr. 2, 1996, Tiranë.17 Halil Inalcık, ibid.18 J.V.Hammer, Historija turskog (osmanskog) Carstva, 1, 2, 3, Zagreb, 1978; Hammer, Büyük Osmanlı

Tarihi, birinci cilt, Istanbul, Üç dal neşriyyat; Sami Frashëri, Kamusu-l-a`lam, cilt: 1-6, Istanbul, 1889-1898, s.v. İstanbul.

19 Feti Mehdiu, Nga Kërçova për Kërçovën, Kërçovë, 1995.20 Tomas V. Arnold, Povijest islama, historijski tokovi misije, Sarajevo, 1989.

Page 11: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

17

zamanda diğer dinlerdeki halkları yok etmeyip, sadece hâkimiyet kurmayı amaç-lamayan, temiz İslam cihadının platformunu oluşturur.

Camilerin yapılması -ki onların sayesinde kurumsal yapının ve güzel ahlakın kurulmasına başarıyla ulaşılır- temelinde İslam dini yatan imparatorluk platfor-munun bir parçasıdır. Osmanlı Devleti de bunlardan biriydi.

Bugün Balkanların birkaç ülkesinde (Arnavutluk, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek ve Sırbistan), kurumsal İslam adına faal olan 3200 civarında cami bu-lunmaktadır. Camiler Kur’an ve hadisi yansıtan vasıtalardır. Bunların yanı sıra İslam’ın hizmetinde olan tekkeler ve dergâhlar da bulunmaktadır. Ancak onlar Hacı Bektaş-ı Veli, Abdülkadir Geylani, Celaleddin Rumi gibi şahsiyetlere dayan-dıkları için, ideolojik karaktere sahipler.

Cami vasıtasıyla oluşan kurumsal İslam, Arnavutluk, Yugoslavya21, Bulga-ristan gibi Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonra kurulan bazı ülkeler, yok olmaya kadar giden çok riskli dönemlerden geçmiştir. Ancak Allah’ın dediği olur, çünkü Allah inkâr edenleri sevmez.

1804–1815 yıllarında, Sırp ayaklanmaları sonrası Belgrat’ta kurumsal İslamı yaşatan camilerin yıkımı başladı. 1532 yılında yapılan Battal Camii ve1549 yılın-da yapılan İmaret Camii, Sırp yönetim binalarının yanındaki “Prolece”22 kafeter-yalarına dönüştürülmüştür. Şu anda Belgrat’ta sadece Bayraklı Cami bulunmak-tadır (Gosppodar Jevremova caddesindedir).

Belgrat’ta sırasıyla şu camiler yıkılmıştır: İbrahim Bey Camii, İbrahim Çelebi Camii, Bayram Bey Camii, Çik Camii, Yeni Camii, Hasan Ali Ağa Camii, Hacı Hasan Ağa Camii, Ganiş Ağa Camii, Hacı Halil Ağa Camii, Dibag Camii, Def-terdar Camii, Reis Efendi Camii, Zeynudin Ağa Camii, Seyit Hasan Paşa Camii, Sultan Süleyman Camii (Kalamegdan’daki), Sağır Camii, Hacı Sadık Camii, Hacı Salih Camii, Abdülcabbar Camii, Ali Paşa Camii, Hacı Ai Camii, Kızlarağa Ca-mii, Gali Camii, Küçük Hüseyin Camii, Küçük Lazar Paşa Camii, Hacı Küçük veli Camii, Koski Bey Camii, Hacı Mehmed Camii, Mehmed Ağa Camii, Hacı Mahmud Camii, Sultan Mahmud Camii, Kethüda Ferhat Camii,Mustafa Çavuş Camii, Mancur Camii, Hacı Nezir Camii, Mina Camii, Habil Efendi Camii, Yahya Paşa Camii, Hacı Veli Camii.

Bu camilerin bazılarından Evliya Çelebi23 ve Muhamed Mufaku24 bahsetmiş-tir.

1912 yılına kadar Belgrat’ta mescitler de yıkılmıştır; Ebu Bekir Efendi, Baba Mahmud, Bazar Paşa, Beyazıt, Hacı Durak, Dedezade, Hacer Mescidi, Ceman

21 Serb, Hrvat ve Sloven krallığı. Yugoslavya, daha sonra: Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna ve Hersek, Karadağ, Kosova, Makedonya.

22 Divna Gjuriq – Zamolo, Kontribut për njohjen e xhamive të Beogradit, Studime Orientale, nr. 2, 2002, Prishtinë; Prilozi za Oriejntalnu Filologiju, XV-XVI, 1960, Sarajevo.

23 Evlija Čelebi, Putopis, Sarajevo, 1973, p. 85.24 Muhamed Mufaku, Tarihu Belgrad islamijje, Kuvajt, 1987.

Page 12: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

18

Hatun, Süleyman Han, Hacı Suka, Şamlı Hoca, Osman, Hacı Ali, Kazaklı, Kes-tenci, Küçük Pazar Paşa, Küçük Mustafa, Musa Paşa.

16. yüzyıl gezgini Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde25 Balkanlardaki cami-ler ve mescitler hakkında da bilgiler vermiştir. Bunların bazılarından isimleriyle dolaysız olarak bazılarından da dolaylı şekilde belirtmiştir.

Burada onlardan bazılarını ele alacağız. Sombor’da Süleyman Han Camii bulunuyordu, İlok’ta Süleyman Han ve Mehmet Ağa (yakınlarında bir hamam da bulunuyordu), Petro Varadin’de Süleyman Han -şehrin kalesi ve diğer birkaç yerinde de vardı-, Pojega’de Şerklot Camii bulunuyordu.26

Evliya Çelebi Arnavutluk hakkında da ilginç bilgiler vermektedir. Çelebi’ye göre Piskoposluk yakınında Memi Paşa Camii, Cirokastra’da Hızır Ağa Camii, Hacı Murat, Sultan İkinci Beyazıt, Memi Paşa, Memi Bey, Palortos Camisi, Skrapar’da Beyazıt Han Camii, Berat’ta Uzkurlu Camii, Gazi Murat Paşa, Hünkar Camii, Fethiye Camii, Çelebi Hüseyin Paşa Camii, Avlonya’da Sultan Süleyman Camii (949 h. -1542 m. yılında inşa edilmiştir), Memcizade Camii, Hüseyin Ağa, Tabaklar Camisi, Kavaya’da minareli dört cami vardı, Peçin’de Abdülrahman Paşa ve Hızır Zade camileri meşhurdu. Elbasan’da Gazi Sinan Paşa, Hasan Ballı Zade, Bıçakçı Zade, Sinan Bey camileri ve yaklaşık yirmi mescit vardı. Üsküp’te Hünkar Camisi, Yahya Paşa, Karlo Zade, Vardar Köprüsü, Koca Mustafa Paşa, Kırmızı Camii, İshak Bey ve İsa Bey Camilerini ziyaret etmiştir. Manastır’da İshak Efendi, köprüde Mahmut Efendi, Gazi Haydar Paşa, Hacı Bey, Sungur Çavuş camileri bulunuyordu. İşkodra’da Sultan Beyazıt, Hüseyin Bey ve Kara Hüseyin camilerine dikkat çekmiştir.27

19. yüzyıl boyunca Balkanlarda İslam’ın ezilmesi, şiddettin değişik şekillerine başvurularak günden güne daha ağır bir hâl alıyordu. Bu durum Balkan savaşları ve Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra da devam etmiştir. Sırp – Hırvat – Slo-ven krallığı, cami ve faaliyetlerini sistematik bir şekilde bastırmaya devam etmiş-tir. Ara sıra şehir planını bozduğu bahanesiyle camiler yıkılıyordu. Buna benzer kurumlarda görev yapan kişilere karşı (imam, müezzin, cami imamı) caydırıcı önlemler alınıyordu. Bu faaliyetlerin tek amacı İslam değerlerinin yayılmasını ön-lemekti. Camilerin sayısı küçümsenmeyecek ölçüde azaldı. Bazı yerlerde hiçbir cami bırakmadılar. Belgrat’ta sadece “Bayraklı Camii”28 dururken, eski Niş San-cağında durum daha da kötüydü.29

25 Evliya Çelebi, Seyahatname, 1-6 cilt, İstanbul, Üçdal Yayınlar, İstanbul, s.a.26 Evlija Čelebi, Putopis...27 Evlija Çelebi, Shqipëria para tre shekujsh, Tiranë, 1930, 2000; Evlija Çelebiu në Shqipri dhe në viset fqinje:

Kosovë, Mal i Zi, Ohër, Tiranë, 2008.28 Ibid.29 Hadžiosmanović, Husein, Glasnik VIS-a, nr. 2, 5, 1982, Sarajevo; Sabit Uka, Jeta dhe veprimtaria e

shqiptarëve të Sanxhakut të Nishit, Prishtinë 1995 ( libri 4).

Page 13: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

19

20 Ocak 1912 tarihinde, Karadağ’da Prens Nikola’nın kraliyet kararnamesi ile Murtez Karacuzoviç’i oradaki Müslümanların müftüsü olarak ilan etmesine rağmen, camilerin yıkımı devam ediyordu. Karadağ’da temelden yıkılan camiler şunlardır: Sultan Selim, Sultan III. Murat (Orta Camii) Ahmed Bey – Lonca, Şakanyeviça - TİVAR; Gradska Camii, Harem Camii – BERANE; Aşık Mahalle-sinde Bihor Camii, Handar Paşa, Fetahiya, Bioça Camii, Hacidanuşa, Haznedar Mehmet Ağa, İvany Camisi, BJELLO POJE (AKOVA); Zaton Camii, KOLA-ŞİN VE MAJKOVAÇ; Kale Camisi, NİKŞİÇ; Sultan Ahmet, Hüseyin Ağa, Ma-halle Camisi, Griliç Camisi, SHPUZ (Danillovgrad): Sultan II. Mehmet-Fatih, Sultan II. Beyazıt-Saatkule’de, Sinan Paşa, Mürteza Paşa, mescitlerden Süleyman Rama Ağa, Hacı Abdullah Ağa, Risan’daki cami, Sutorini’deki cami, Beyaz Ca-mii. HERSEK’te de hiçbir cami bırakılmamıştır. Diğer bölgelerdeki yıkılan cami-iler: Gusi: Sultan Ahmet Camii, Gül Bey Camii, Ali Bey Camii, Çosaj (Gusinye ve Vuthay arası), PLAVE: Novşiç, Turi, Nizam Camii, yüksek Rjanica; PLEVNE: Hacı Hasan Camii, Odabaşı, Mısırlı Ahmet Bey, Yusuf Kadı, Bubica, Hamidiye; PODGORİÇA: Mehmet Han Camii, Draçka, Glavatoviç, Medun’da Hadroviç Camii, Golubovci, Goriçani; STARA CRNA GORA: Jablyak, Çekliçi, Baliya, Virpazar, Staniseljiçi, Obod, Cetinye ve Dupil’deki cami, Ulçin: Denizciler Ca-misi-Rana, Meraye Camii, Meterizi Camii.30

Sırp – Hırvat – Sloven Krallığının hakimiyeti sürecinde, Üsküp’teki, Vardar Taş köprünün sağ tarafında, İslam mimarisinin sembolü olan Burmalı Camii yı-kılmıştır.

İslam kurumu olan cami İkinci Dünya Savaşı sonrasında Arnavutluk’a yerleş-tirilen komünist sistemden dolayı ağır sonuçlara maruz kaldı.31

İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra, komünist sistemin zafer kazanmasıyla birlikte Tiran yönetimi, din unsuru olan camilere karşı sistematik bir zulme baş-ladı.

1 Nisan 1967 tarihinde, Halk Meclisi Üyeleri tarafından çıkan 4262 sayılı devlet kararnamesiyle bütün dinî faaliyetleri durdurulmuş ve “… din topluluk-ların bütün menkul ve gayrimenkulleri parti topluluklarına devredilmiş veya tarım kooperatiflerine zimmetlenmiştir”.Bunlar Müslüman veya Hristiyan ayrım yapıl-maksızın 2169 dinî yapıyı kapattırdı, yıktı veya kullanım amacını değiştirdi. Böy-lece binlerce cami yok oldu.32

Dinin durdurulması için Meclis üyeleri tarafından alınan kararname, 1976 yılında Arnavutluk Anayasası’yla da birleştirildi.33 Bu durum en çok İslam’ı ve

30 Bajro Agović, Džmaije u crnoj Gori....31 Shyqyri Hysi... a.e.32 Roald Hysa, Xhamitë e Tiranës, Tiranë, 2008.33 Musa Ali Basha, Rrrugëtimi i fesë islame në Shqipëri: 1912 -1967, Tiranë, 2011, fq. 525.

Page 14: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

20

cami unsurunu etkilemiştir. Hristiyanlar Ppzar günleri tatil yaparken, Kur’an’da34 emredilen Cuma namazı, 1990 yılına kadar siyasi Arnavutluk (Londra Arnavut-luğu) sınırları içerisinde tamamen unutulmuştu.35

Öngörülen bu hareketlerin sonrasında, sadece Tiran’da şu camiler yıkılmıştır: Tabak Camisi, Dine Hoca Camisi, Met Fire Camisi, Zaymi Camisi, Stırmas Ca-misi, Karrapisi Camisi, Tetova Camisi, Bali Camisi, Vithi Camisi, Bami Mezarlığı Camisi, Bırcoli Camisi, İslam Alla, Şeh Zele, Tenekeli Cami, Küçük Şeh Camisi. Aynı kaderi Arnavutluk Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan yüzlerce cami paylaştı.36

Kosova, Makedonya, Bosna Hersek ve Karadağ’dan oluşan “Yugoslavya” dev-letinde cami gibi dini kurumlar resmî olarak ibadete açıktı ama sürekli denetim altındaydılar. Çünkü bu tarz kurumlar, devletin zorla kabul ettirdiği komünist sistemini desteklemeyen kurumlardı. Cami yıkımları, şehrin planlamasını boz-duğu gerekçesiyle devam ediyordu. Priştine’de Kosova Devlet Tiyatrosunun ya-nındaki Yunus Efendi Camii yıkıldı.37 Ayrıca Kalkandelen’de, Gostivar’ın merke-zinde buluan, Tupan cami ve Çarşı cami de yıkıldı. Şu an aynı yerde şehrin parkı bulunuyor.

Ara sıra komünist sistem için tehlike olarak görülen cami imamları, ağır ha-pis cezasına çarptırılıyordu. Örnek: Saraybosna’da Hüseyin Cozo, Tetova’da Ha-fız Süleyman Şehapi, Hafız Abdullah, Mola Garip, Kumanova’da Şaban Efendi, Prizren’de Hafız Yakup, Kırçova’da Hafız Nazim vb.38

Bu olaylar Ilija Garaşaninin, Vasa Çubriloviç, İvo Andriç gibi kişilerin, Slav olmayan unsurları yok etmek için tasarladıkları projenin senkronizasyonuydu.39 Olayların zirvesinde ise 1991-1999 yılları arasında Sırbistan’ın Hırvatistan, Bos-na ve Kosova’da yapmış olduğu savaşlar bulunuyordu.

Bosna’da 691 camiyi ve 110 mescit yakıp yıktılar. Kosova’da son savaş dö-neminde (1997-1999) 218 camiyi yakıp yıktılar.40 Hatta camileri yerle bir etme dalgası Makedonya’yı da sardı.41 Kosova’da alevlenen son savaş esnasında (1997-1999) bazı imamlar hem öldürüldü, hem de cansız bedenleri yakıldı.42

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Bakanlara yerleşen komünist sistem, özellikle Arnavutluk’ta 20 yıla kadar hapis cezası ve sınır dışı edilme gibi cezaları içeren büyük bir baskı yarattı. Bu süreçte;

34 Ibid. Fq. 429.35 Kur`an, el xhum`a surei, 9.36 Roald Hysa, ibid.37 Raif Vermiça, Kosova`da Osmanli mimari eserleri, I, Ankara, 1999( TTK Basımevi)38 Glasnik VIS-a, 1982- 1988, Sarajevo; Feti Mehdiu, Hafizët tanë, Prishtinë, 2010, fq. 206.39 .Spastrimi etnik, Tiranë, 2010.40 Serbian barbarities against islamic monuments in Kosova: February `98 yune `99, Prishtina, 2000.41 Behixhudin Shehapi, Plagët e pavdekshmërisë, Shkup, 2002.42 Ramadan Shkodra – Sadik Mehmeti – Agim Gashi, Imamët shehidënë luftën e fundit në Kosovë, 1989-

1999, Prishtinë.

Page 15: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

21

Hapis cezası alanlar: Hafız İbrahim Dallı, Hafız İsmet Dibra, Hafız Sabri Koç, Hakkı Şarofi, Yunus Buley, Veci Buharaya, İbrahim Hasnay, İsmail H. Mu-çey, Faik Q. Hoca, Hasan Tahsin Haveriku, Hafız Şerif Langu, Musa Durguti, Hafız Ali Tarya, Hafız Mustafa Varoşi, Şeh Ali Pazari vb.

Kurşunlananlar: Süçri Müftiu, Baba Hayro Progonati, Şeyh İbrahim Karbu-nara, Şeyh Çerim Delvina vb.

Sınır Dışı Edilenler: Hafız Ali Korça, Baba Reshat Bardhi, Dr. Behçet Şapa-ti, Şeyh Çazim Hoca vb. Bazıları da hapisteyken öldüler: Halil Hoca, Tropoyalı Duşa Hoca, İmam Şaban, Baba Mürteza Kruya, Nebih Novosella, Zeynel Hoca, Baba Muço vb.43

Bütün bu olanlara ve değişimlere rağmen, Kur’an platformuna göre kurulan “ussise alat-takva…..” camilerin hayatta kalmaları ve yeşermeleri devam etti ve yü-rütüldü. Şu an Kosova’da 713 cami, Makedonya’da 657, Arnavutluk’ta 694 cami, Karadağ’da 123 (1912 yılında 71 cami yıkılmıştır),44 Bosna Hersek’te 1300 cami, Preşova Vadisi ve Sancakta – Sırbistan 220 cami vardır.

Balkanlarda kurumsal İslamın direncini korumasında büyük bir rolü vakıflar ve onları kuran fedakâr şahsiyetler üstlenmiştir. Çünkü onlar vakıfnamelerinde ilgili camide yatsı namazından, sabah namazından, öğle namazından vb. sonra Kur’an okunmasını şart koşmuşlardır. Bazen okunacak sureleri ve okuma şekille-rini bile belirtmişlerdir: Yasin, Kehf, Feth vb. ek olarak Kur’an okuyacak kişinin sesinin güzel olması, tecvitle okuması istenmiştir. Alacakları ücreti de belirlemiş-lerdir.45

İslam’ın bu topraklarda yayılmasının bir diğer vasıtası da çeşitli misyonerler-dir. Onları daha sonra İslami-felsefi okulların platformunda göreceğiz. Başka bir deyişle onlar, Arnavut tarihinin İslam tarikatları olarak bildiği, sofi örgütleridir. Arnavut topraklarında, hatta bütün Balkanlarda en büyük İslam felsefesi okulu veya tarikatı, Hacı Bektaş-ı Veli’nin 13. yüzyılda Anadolu’da kurduğu Bektaşilik tarikatıdır.

Bugün Balkan coğrafyasında: Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek’te bulunan başka İslam felsefesi okulları (tarikatlar) da vardır. Bunlar: Sadi, Kaderi, Melami, Halveti, Rufai vb.dir.

Bütün bunları, siyasi-sosyal aktivitelerin çağdaş gelişimi ve tarih boyunca üst-lendikleri role göre inceleyecek olursak, İslami Sivil Toplum Kuruluşları olarak adlandırabiliriz. Kuşkusuz ki, bu kuruluşlar, yeni dinî normların kabul edilmesin-de büyük katkıda bulunmuşlardır. Böylece bu dini kabul eden kişiler, daha önce bilmedikleri bu normları görev kuşanıyordu: Bir ay oruç tutmak, günde beş vakit

43 Musa Ali Basha, Rrugëtimi … p. 427.44 Agović Bajro, Džamije u crnoj Gori, Podgorica, 2001.45 Shih: Hasan Kaleshi, Vakufnamet më të vjetra në gjuhën arabe në Jugosllavi, Prishtinë, 2012.

Page 16: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

22

namaz kılmak, haftada bir cemaatle namaz kılmak, zekât vermek vb. O zamanlar bu normları söz konusu okulların mensupları uyguluyordu.

Zamanın devlet kurumları, bu okulların faaliyetlerini takip ediyor, Kur’an ve Hadislerin (şeriatın) gerektirdiği görevleri tamamladıktan sonra, onların bir diğer üst yapısal, sosyal ayinine de izin vermişlerdir. Ancak bazı okullar, Kur’an’a göre İslam’ın şart koştuğu görevleri (oruç, namaz) göz ardı edip -veya saptırıp-, sadece kendilerinin üst yapısal faaliyetlerini gerçekleştiriyorlardı.

İslami sivil toplum kuruluşlarının bu akımları, söz konusu okulların kurucu-ları tarafından yazılmış kaynak eksikliğinden dolayı, faaliyet platformlarını sözlü geleneğe dayatıyorlardı. Böylece ortaya, Doğu felsefelerinden (ki onlara da Hris-tiyanlıktan sirayet etmiştir) gelen bazı ilke ve ibadet çeşitleri çıkmıştır. Örnek olarak, oruç tutma biçimi Hristiyanların orucuna benziyordu. Buna göre belli bir dönem süresince, yağ ve su dışında her şeyi tüketiyorlardı.

Bazıları İslam dininin temellerine bile karşı çıkmıştır. Onlar, Kur’an’a karşı:... inne ekremekum indell-llahi etkakum...46 (... Bilin ki, Allah katında en iyiniz, tak-vaca en ileride olanınızdır...)47 Hz. Muhammed (s.a.v) ve ailesinin peygamber so-yundan geldiği için ayrıcalıklı olduğuna inanarak, onun ölümünden sonra Arap halkını aynı soydan birinin yönetmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Bu girişim, siyasi hırslar yüzünden birçok savaşa ve kan dökülmesine neden olmuştur. Sözü edilen siyasi amaçlara din-İslam renkleri verip, İslam’ın değişmeyen ve tartışılma-yan kaynakları, Kur’an ve Hadisleri de oyuna dâhil etmeye çalışmışlardır.

Bu durum dördüncü halife Ali’nin (r.a) ölmesiyle başlayıp, günümüze kadar gelmiştir. Bazı yerlerde daha yoğun olmak üzere hâlâ devam etmektedir.

Bu yüzden İslam dinini ve İslam kültürünü birbirinden ayırmak gerekir. Yukarıda verilen örnek, Arap çevrelerinde meydana gelen, İslam kültürünün bir parçasıdır.

Bu yoldan gidenler, gerçek veya hayali şahsiyetlerin gölgesine sığınırlar. Ba-zıları ise İslam dininin mensupları arasında fitne yaratmak için siyasi şahsiyet-lerden güç alırlar. Sırf kendi düşüncelerini haklı çıkarmak adına bazı Kur’an ayetlerini saptırıcı şekilde yorumlarlar. Buna örnek olarak alkol tüketilmesi veya hâkimiyetin soydan birine verilmesi konusunu verebeliriz.

Burada bu farkların tarihçesine çok fazla inmedik ama bugün var olan bu farkların, Hacı Bektaş, Geylani, Muhiddin Arabi vb. sufilerin yaşadığı dönemde olmadığını düşünüyorum. İslam’ın gelişiminde meydana gelen bu farklara, kısa tanımını yapmak ve bugüne kadarki gelişimlerini anlatmak adına yer verdik.

Balkanlarda İslam’ı yaymanın bu iki yolu, varlığını hâlâ sürdürmektedir. Araştırmacıların ve sözde araştırmacıların, İslam’ın Balkanlarda (Arnavut ve Boş-

46 Kur`an, Huxhurat suresi, 13.47 Kur`an-ı Kerim ve İzahlı Meali (Türkçe Anlamı), Ahmed Davudoğlu, Çelik yayınevi.

Page 17: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

23

naklarda) bu akımlar veya felsefi okullar (onların deyişiyle tasavvufi tarikatlar) sayesinde yayıldığı düşüncesi oldukça tutarsızdır.

Hâlbuki kanıtlar, Balkanlarda (Arnavut bölgelerinde) İslam’ın yayılması ve gelişmesi, Kur’an’a dayalı olan caminin faaliyetleri sayesinde olduğunu gösterir.

Osmanlı Devleti Balkanları hâkimiyeti altına aldığı zaman, İslam’ın kaynağı olan Kur’an ve Hadislerin yaygınlaşması ve benimsenmesi adına yasal mekaniz-malara başvurmuştur. İnançlı ve güzel ahlaklı insanlar yetiştirmek için yasal şekil-de camiler yaptırmışlardır. Bunun en güzel kanıtı da 1396 yılında Kırçova Camisi yapıldığında, Yeni Pazar Kadısının hukuk kurumu olarak48 faaliyet göstermesidir.

Söz konusu kurumların sayısı gittikçe artıyor ve hiçbir ideolojinin etkisi altı-na girmeyerek çoğalıyordu. Çünkü onlar için Kur’an her zaman, her şeyden önce gelir. Hayatta, savaşta, ölümde, ölüm sonrasında…

İşte sadece bu yoldan yürüyerek, geçen 620 yıl boyunca İslam’ı aktif hâlde tutmayı başardılar. Bazen daha az, bazen daha çok. Ama asla basit insanlar tara-fından ortaya çıkan hiçbir ideolojiye boyun eğmediler. Onların geleceği sadece Kur’an’ı ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in sünnetini takip ederek parlak olacaktır.

Tarih, incelenmiş olan maddi ve manevi kanıtlara dayanmalıdır. Mitolojilere dayanırsa geleceği olmaz. Balkanlardaki halklara, sağlam bir tarih için kanıtlar yeterli olacaktır.

48 Noel Malkolm, Kosova – Një histori e shkurtër, Prishtinë, 2001.

Page 18: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

3. Cilt Gönül Fethinden Zihniyet Temsiline

24

Kaynakça

AGOVIĆ, Bajro Džamije u Crnoj Gori, Podgorica, 2001, p. 560.

ARNOLD, W.Thomas, The preaching of Islam, London, 1913; Povijest Islama – Historiski tokovi, Sarajevo, 1989; Historija e përhapjes së Islamit, Prishtinë, 2004, p. 502.

AYVERDİ, Ekrem Haki, Avrupa`da Osmanli Mimari Eserleri – Yugoslavya, cilt 3, İstan-bul, 1981.

BALA, Smajl, Institucionet Islame dhe Hoxhallarët e Shkodrës, Shkodër, 2005, p. 520.

BASHA, Ali, Nëpër gjurmët e Islamit, Tiranë, 2005.

BASHA, Ali, Rrugëtimi i fesë Islame në Shqipëri: 1912 – 1967, Tiranë, 2011.

BASHKËSIA ISLAME NË REPUBLIKËN E MAQEDONISË, Plagët e pavdekshmërisë(Wounds of eternity), Shkup, 2002, p. 84.

ÇELEBİ, Evliya, Seyahatname, 1-6, İstanbul, s.a. ( Üçdal Neşriyatı)

ÇELEBI, Evlija, Putopis, Sarajevo, 1973, p. 684.

ÇELEBI, Evlija, Shqipëria para tre shekujsh, Tiranë, 2000; Çelebiu në Shqipëri dhe viset fqinje: Kosovë, Mal i Zi, Ohër, Tiranë, 2008.

DASHI, Sulejman, Një xhami e vjetër në Berat, Monumentet 15-16, 1978, Tiranë.

DITURIA ISLAME, nr. 292/2014, (dhjetor) Prishtinë, 2014, p. 2. Xhamia Isa Beg e Mitrovicës.

DURHAM, Mary Edith, Twnty years of Balkan cangle, London, s.a.

GLASNIK VIS-a, nr. 11-12/ 1963, Sarajevo, p. 550.

GRMEK Mirko, GJIDARA, Marc, SHIMAC, Neven, Le nettoyage ethnique, Paris, s.a: ISBN:99927-820-1-3; Spastrimi etnik, Tiranë, 2010, pp. 346.

HADŽIOSMANOVIĆ, Husejn, (njësit. 1305 -1309, Glasnik VIS-a,nr. 2/1982, Defter-darova dzamija u Beogradu, nr. 5/1982, Imaret dzamija u Beogradu,v.b.

HAMMER, J.V, Büyük Osmanlı Tarihi 1-10, (Birinci Cilt), İstanbul, (Üçdal Neşriyyat).

HAMMER, J.V. Istorija osmanskog carstva, 1, 2, 3, Zagreb, 1986;

HISTORI E POPULLIT SHQIPTARË, 1, 2, Tiranë, 2006.

HYSA, Roald, Xhamitë e Tiranës, Tiranë, 2008 (The mosques of Tirana)

HYSI, Shyqyri, Muslimanizmi në Shqipëri: 1945 – 1950, Tiranë, 2006.

Instituti Shqiptar i Mendimit dhe Qytetërimit Islam, Gjenocidi serb në Kosovë, Tiranë, 29 qershor 1999, pp. 35-43, etj.

KALESHI, Hasan Najstariji vakufski dokumenti u Jugoslavii na arpskom jetiku, Pristina, 1972; Dokumentet më të vjetra të vakëfeve në gjuhën arabe në Jugosllavi, Prishtinë, 2012.

KALESHI, Hasan, Legjendat shqiptare për Sari Salltukun, Përparimi, nr.1, 1967, Prishtinë.

Page 19: MİADI DOLMAYAN UMUTisamveri.org/pdfdrg/G00180/2016/2016_MEHDIUF.pdf · İslam dini ve İslam kültürü arasındaki fark, İslam dininin Kur’an ve Hadis’e bağlı olması gerçeğine

Balkanlarda Altı Asırlık Kurumsal İslâm

25

KALESHI, Hasan, Veliki vezir Kodža sinap Paša njegove zadužbine i njegova vakufnama, Gjurmime Albanologjike, nr. 2, Prishtinë, 1965.

KIEL, Mihael, Ottoman architecture in Albania 1385-1912, Istanbul, 1990.

KRASNIQI, Milazim, Islami i keqkuptuar dhe fatkeqësia botërore, Prishtinë, 2007, p. 150.

MALCOLM, Noel, Kosovo – A short histori, London, 1998; Një histori e shkurtër, Prishtinë, 2001, p. 504.

MEHDIU, Feti, Nga Kërçova për Kërçovën, Kërçovë, 1995: Kërçova në histori, Prishtinë, 2013.

MEHDIU, Feti, Objektet më të vjetra islame -osmane në rajonin e Kërçovës, Ura, nr.7, 2011, Tiranë, 2011, p. 73-85.

MEKSI, Aleksandër, Arkitektura e xhamive të Shqipëris, shekujt XV-XIX, Tiranë, 2007, 170 fq.

OSMANLI DEVLETİ TARİHİ, 1., Istanbul, 1999.

SARIKÇIOGULU, Ekrem, Historia e feve, Shkup – Prishtinë – Tiranë, 2010, p. 650.

THE BALKAN WARS, British Consular Reports from Macedonia in the Final Years of Ottoman Empire, (botimi shqip) Shkup – Prishtinë - Tiranë, 2013, p. 440.

VERMIÇA, Raif, Kosova`da Osmanli Mimari Eserleri, I, Ankara, 1999 (TTK Basımevi)