manzum bİr menkibe: hİkÂye İ ŞÂh hamÎd bünyamin tan...
TRANSCRIPT
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014, p. 1395-1426, ANKARA-TURKEY
MANZUM BİR MENKIBE: HİKÂYE-İ ŞÂH HAMÎD*
Bünyamin TAN**
ÖZET
Menâkıb-nâmeler, İslâm kültürü içerisinde tasavvuf akımının
anlatı geleneğinin önemli bir koludur. Çoğu zaman okuyanlara
tasavvufi terbiye verme amacının yanısıra içinde bulundukları
tarikatların şeyhini yüceltmek ve diğerlerinden daha üstün olduğunu ispatlamak amacıyla da yazılmışlardır. Türk Edebiyatında pek çok
menâkıb-nâme yazılmıştır. Elvan Çelebi’nin Menâkıbü’l-Kudsiyye fi
Menâsibü’l-Ünsiyye’si, Velâyet-nâme-i Hacı Bektaş Veli, Velâyet-nâme-i
Otman Baba, Menkıbe-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn’ler, kadın evliya menkıbeleri,
Menkıbe-i Sultân Murâd, Eşrefoğlu Rûmî’nin menkıbeleri vb. pek çok menkıbe ve menâkıb-nâme yazılmıştır. Makalemizde konu edindiğimiz
Hikâye-i Şâh Hamîd de onlardan biridir.
Eserde Bağdat melikinin küçük oğlu ile iki büyük oğlu ve melikin
başından geçenler anlatılmaktadır. Küçük kardeşin faziletleri sonucu
ilahi aşka erme yolunda sarf ettiği çabaların yanında diğer iki kardeşin
yaptığı günahlar konu edinilmiştir. Bu iki durum çerçevesinde okuyucuya temiz bir insan ruhunun onu nasıl yücelttiği ve kötü bir
insan ruhunun insanı nasıl felâkete sürüklediği anlatılmaya çalışmıştır.
Fakat eser tamamlanamamış bir eserdir.
Makalede öncelikle menkıbenin ve menâkıb-nâmenin tanımı
yapılmıştır. Daha sonra makalede konu edinilen eserin nüsha tavsifi
yapılmış olup şekil ve içerik özellikleri üzerinde değerlendirme yapılmıştır. Hikâyenin özeti verilmiş olup bazı motifler üzerinde
değerlendirmelere yer verilmiştir. Sonuç kısmında eserle ilgili genel bir
değerlendirme yapılmıştır.
Metin transkripsiyonlu olarak sunulmuştur. Metin içerisinde yer
yer yöresel söyleyiş özellikleri de görülmektedir. Ayrıca bazı beyitlerde vezin problemi de bulunmakta olup metnin orijinalliğini korumak için
metin tamiri yapılmamıştır.
Anahtar Kelimeler: menkıbe, menâkıb-nâme, mesnevî, Şah
Hamid, Klasik Türk Edebiyatı.
*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir. ** Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi, El-mek:
1396 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
A VERSE MANQIBA: TALES OF THE SHAH HAMİD
ABSTRACT
Manaqibnamahes are a current narrative tradition arm Islamic
culture in sufism. Most of the time those who read the export sufi
training, as well as the purpose of their orders seyhini glorify the
superior than others in order to prove that they are written. Turkish
literature was written many manaqib-namah. Elvan Çelebi's
Manaqıbu’l-Qudsiyye fi Manasibu'l-Unsiyye, the Velayat-namah-i Haci Bektas Velayat-namah-i Otman Baba, Manqıba-i Cihan-Yar-i-Guzin,
women saints, the legends, Manqıba-i-Murad, Esrefoglu Rumi's epics,
and so on. The story we get in our article topics Hikaye-i Shah Hamid is
one of them.
In the story, the Maliq of Baghdad with his young son and his eldest sons the beginning of the last two are described. As a result of
the merits of his little brother on the path of divine love sooner the
efforts made by the two brothers as well as other sins was discussed.
Within the framework of these two cases to the reader how it elevates
the human spirit is a clean and how bad the human catastrophe that
the human spirit has tried to be explained. But the work is a work that is not completed.
In article, primarily manqiba and manaqib-namah are definited.
Later in the article, the subject of the work acquired copies of the
classification of writting shape and is made on the properties of the
content of the plan. Evaluations are included in some of the motifs on the summary of the story is given. At the conclusion of works made a
general evaluation.
The text is presented in transcription. From place to place in the
text are shown in local utterance features. In addition, some of the text
is available in couplets rhythm preserve the authenticity of the text in
order to repair the problem there has not been.
Key Words: manqiba, manaqib-namah, mathnawi, Shah Hamid,
Clasiccal Turkish Literature.
1.Giriş:
Menkıbe, övünülecek güzel iş, hareket, vasıf, erdem ve davranış anlamına gelmektedir.
Tanınmış veya tarihe geçmiş kişilerle ilgili anlatılan olağanüstü hikâyelere verilen isim de
menâkıb-nâmedir.1 Menâkıb-nâmelerde çoğunlukla bir veli, bu velinin etrafında toplanmış
müritlere ait olağanüstü hikâyeler söz konusu olmakla beraber diğer insanlara örnek teşkil edecek
hayat hikâyeleri de sunulmaktadır. Bu genellikle o şeyhin müritleri tarafından kendisine üstünlük
kazandırmak için kaleme alınmaktadır.2 İskender Pala, bu eserlerin mensur, manzum ve manzum-
mensur karışık yazıldıklarını da ifade etmektedir.3
1 Mustafa GÜNEŞ, Klasik Türk Edebiyatında Menakıpnameler ve Menâkıb-ı Akşemseddin, Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 16, Kış 2011, s.166. 2 Mehmet AÇA vd., Başlangıçtan Günümüze Türk Edebiyatında Tür ve Şekil Bilgisi, Kriter Yay., İstanbul, 2009, s. 341. 3 İskender PALA, Divan Edebiyatı, Ağaç Yay., İstanbul, 1992, s. 101.
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1397
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
İskender Pala, bu eserlerin tarihî verilerle de uyum gösterdiğini belirtip kronolojik eserler
olmaları üzerinde de durmaktadır. Konu edinilen veliler hakkında güvenilir birer kaynak
olabileceklerini de ifade etmektedir.4 Mehmet Aça da menâkıb-nâmelerin tarihî, sosyal, kültürel ve
manevî hayatımıza ışık tutan eserler olduğunu belirtmekte olup5 anlatıda bahsi geçen kişinin
yaşadıkları dönemde veyahut ölümlerinden sonra kaleme alındıklarını belirtmektedir.6
Mustafa Güneş, menâkıb-nâmelerde Hz. Muhammed, Hızır, kırklar ve yedilerle görüşmek,
tayy-i mekân ve tayy-i zaman gibi motiflerin yanısıra zihinden geçeni okuyup anlamak, acı
çekmeden ölmek, kendi ölümünü tayin etmek, ölüyü diriltmek, diriyi öldürmek, göğe yükselmek ve
yaratılanlara hükmetmek gibi çeşitli olağanüstü unsurların da bulunduğunu belirtir.7 Bununla
beraber üzerinde çalıştığımız eserde olduğu gibi devler, periler ve bilinmeyen mekân unsurları da
yer alabilmektedir.
Üzerinde çalıştığımız menâkıb-nâmede Abbasî halifeliği döneminde Bağdat meliklerinden
birisi ve onun en küçük oğlu Şâh Hamîd’in başından geçen olağanüstü bir olay anlatılmakta olup
hem tarihî açıdan bir kronolojik eser olup hem de söz konusu kişilerin üstün vasıflarla anlatılması
açısından geleneksel menâkıb-nâme türü içerisinde yer almaktadır.
2.Menâkıb-nâmenin Nüshası:
Kütüphanelerde yaptığımız katalog taramaları sonucu yalnız bir nüshaya ulaşılmıştır.
Eserin tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır:
Hikâye-i Şâh Hamîd – Hüsrev Paşa Bölümü
Demirbaş Numarası: 00505
Yaprak Sayısı: 11 (Son yaprak boştur)
Satır Sayısı: 17-18 bb.
Yazı Tipi: Ta’lik
Eserin müstensihi ve istinsah tarihi kayıtlı değildir.8
3.Menâkıb-nâmenin İncelenmesi:
Eserin giriş kısmında mensur bir dibace yer almaktadır. Anlatılan menkıbe çeşitli
bölümlere ayrılmış ve her bir bölüm ayrı ayrı başlık altında verilmiştir. Bu başlıklar ile bazı söz
başları kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Eser 290 beyit ihtiva etmektedir. Aruzun fâ‘ilâtün / fâ‘ilâtün
/ fâ‘ilâtün / fâ‘ilün vezni ile mefâ’îlün / mefâ’îlün / mefâ’îlün / mefâ’îlün vezni kullanılmıştır. Giriş
kısmında besmele, tevhid, münacat, naat vb. bölümler yer almamaktadır. Dili oldukça sade olup yer
yer yöresel söyleyiş özellikleri de görülmektedir. Örneğin: dinne, şennik vb. Eser içerisinde zaman
zaman Şâh Hamîd’in ve babasının, bu iki karakterin duygularını anlatmak ve monotonluğu kırmak
için, ağzından gazellere de yer verilmiştir.
4 PALA, a.g.e., s. 101-102. 5 AÇA, a.g.e., s. 343. 6 AÇA, a.g.e., s. 341. 7 GÜNEŞ, a.g.m., s.166. 8 T.C. Kültür Bakanlığı, Süleymaniye El Yazma Eserler Kütüphanesi, Katalog Tarama Sistemi, ibmsrv/yordam.htm,
[Erişim Tarihi: 17.10.2013].
1398 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Eserin dibace kısmında müstensih Abbasi Devleti’nin döneminde Bağdat’ta yaşayan Şâh
Hamîd isimli bir zatın hikâyesinden bahsettiğine değinmektedir. Bu kişinin Abbasi halifesinin oğlu
olduğunu belirten müstensih bulunduğu bir mecliste kendisinden bir hikâye anlatması istenilmesi
üzerine bu hikâyeyi kaleme aldığını belirtmektedir. O da Arapça okuduğu bir hikâyeyi anlatmaya
koyulur. Eserinin mensur değil manzum yazılmasının istenildiğini belirten müstensih okuyanların
ve dinleyenlerin anlayabilmesi için Türkçe yazdığını da ifade etmektedir. Böylelikle müstensih
eserinin dibace kısmında sebeb-i telif kısmına yer vermiş olur. Ayrıca bu dibace kısmının sonunda
505 sayısı yazılmıştır. Muhtemelen Hicrî 505 tarihi verilmiştir. Miladi 1111/1112 tarihine denk
gelmekte olup muhtemelen eserin yazım tarihini vermektedir.
Hikâyede anlatılanlara göre Bağdat meliklerinden birinin iki oğlu vardır. Fakat ikisinin de
kendisinden sonra tahta geçmesini istemez. Bu sebeple Allah’tan kendisine bir oğul daha
bahşetmesi için dua eder. Eğer duası kabul olursa yedi gün yedi gece yağ ve bal dağıtacaktır. Duası
kabul olan melikin bir oğlu daha olur. Adını Şâh Hamîd koyar. Gün geçtikçe bu oğluna olan sevgisi
daha da artmaktadır. Bu sebeple diğer iki oğlu bu kardeşlerini kıskanmaya ve ona haset etmeye
başlarlar. Şâh Hamîd, on yaşına bastığında bir rüya görür. Rüyasında ihtiyar bir derviş ona yaklaşır
ve aşk yolunun çilesinden bahseder.
Şâh Hamîd, rüyasında manevi âlemin sırlarıyla uğraşırken diğer iki kardeşi başka
diyarlarda gezip eğlenmektedirler. Bir handa oda kiralayıp zevk v eğlence âlemine dalarlar. Her
türlü kötü işe bulaşan bu iki kardeş oğlanlarla beraber olmaktan da geri durmazlar. Günlerini içki
âlemiyle geçirmektedirler. Yöre halkı da onların bu kötü işlerinden dolayı hayrette kalırlar ve o
diyarın tıpkı onlar gibi eğlenceye düşkün bazı kimseleri bunu fırsat bilirler. Onları bağ evindeki
içki âlemleri ve oğlanlarla kandırıp her gün içki ve eğlence meclislerine ortak ederler. Ellerindeki
tüm varlıklarını bu eğlencelere yatırmalarını sağlayıp günlerini gün etmektedirler.
Rüyasında gördüğü ihtiyar dervişi Şâh Hamîd bir türlü aklından çıkaramamaktadır. Onun
bu kederli halini gören babası nesi olduğunu sorar. Oğlu da ona rüyasını anlatır. Bundan çok
etkilenen melik de ihtiyar dervişin halinden çokça etkilenir ve onu görmeyi ister. Hasretinden
gözleri kör olur. Bu durumu Bağdat şehrine yayılır. O aralar şehre yaşlı bir derviş gelmiştir ve
melikin durumundan haberdar olur. Kendisini melikin katına iletmelerini, belki derdine bir derman
bulabileceğini söyler. Bunun üzerine onu melikin katına götürürler. Meliki görüp durumunu anlar
ve onun yalnızca peri kızı gülüyle iyileşebileceğini söyler. Bunu duyan oğulları hemen yolculuk
için hazırlıklara başlarlar. Fakat babası Şâh Hamîd’in gitmesini istememektedir. Diğer iki kardeşin
ona olan kinlerini bilmektedir ve ona bir zarar vermelerinden korkmaktadır. Fakat o babasını ikna
eder ve diğer iki kardeşiyle beraber peri kızı gülünü aramak için yola çıkar.
Akşamüzeri bir çeşmenin önüne varırlar ve yiyip içtikten sonra iki kardeş uykuya dalar.
Şâh Hamîd de onları beklemeye başlar. Dolaşırken çeşmenin diğer tarafında bir yazı okur. Bu
yazıya göre ileride yol üçe ayrılmıştır ve orta yol ile üst yoldan gidilmesi tembihlenmektedir. Daha
sonra kardeşlerinin yanına döner. Onları uyandırır ve kendisi uyur. O uyurken yazıyı gören
kardeşleri bir plan yaparlar. Ertesi gün yola çıktıklarında Şâh Hamîd’i alt yoldan gitmeye mecbur
bırakırlar. Uykusunda yine o yaşlı dervişi görür. Yaşlı derviş ona babasına adağını yerine
getirmesini söyler ve Şâh Hamîd geri döner. Babasına olanları anlatır ve o geceyi babasının
yanında geçirir. Ertesi gün melik adağını yerine getirir ve yedi gün yedi gece Bağdat’ta yağ ve bal
dağıtır. Daha sonra Şâh Hamîd lalasıyla birlikte yola çıkar. Yolda gezerlerken bir kadına rastlarlar.
Kadın çeşmeden testi doldurmaktadır. Şâh Hamîd testiyi ciritiyle kırar. Bunun üzerine kadın ona
peri kızının aşkıyla yanıp kül olması için beddua eder. Ne yapsalar da kadın bu duasını geri almaz.
O gün akşamüzeri saraya dönerler.
Bu arada diğer kardeşleri yine o tanıdıkları kişilerle zevk ve eğlence âlemine dalmışlardır
ve elde ne var ne yoksa bitip tükenmiştir.
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1399
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Babasının iyileşmesi için tekrar yola çıkan Şâh Hamîd alt yoldan gider. Üç gün üç gece yol
alır. Yanında getirdiği azığı da tükenmiştir. Yol soracak kimseler dahi bulamaz. Dördüncü gün yola
devam ederken uzakta bir çadır görür. Çadıra gider ve içine girer. İçeride mükellef bir sofra vardır.
Fakat ortalarda kimseyi göremez. Sofra başına oturup yemek yemeğe başlar. Bu arada bir dev onu
görür ve naralar atarak yanına kadar gelir. Devden korkmayan Şâh Hamîd atına biner ve ciritine
davranır. Bir hamlede devi yere devirir. Azık ve su alıp yoluna tekrar devam eder. Yine suyu ve
azığı biter. Yolda giderken meyve ve sebzelerin dolu olduğunu bir bağ görür ve bağa girer. Orada
yiyip içtikten sonra uykuya dalar. Uykusunda yine o yaşlı dervişi görür. Dervişe olanları anlatınca
derviş ona geri dönmesini nasihat eder. Fakat o bunu dinlemez ve babası için bu gülü bulmaya
azmettiğini söyler. Ayrıca peri kızına da âşık olduğunu söyleyince yaşlı derviş ona Hızır olduğunu
ve zora düştüğünde kendisini çağırmasını söyler. Şâh Hamîd o ara uykusundan uyanır ve tekrar
yola koyulur. Yine üç gün üç gece yol gittikten sonra bir büyük kale görür. Kalenin üzerinde kırk
dev görür. Onlara görünmeden arkadan dolanıp kaleye girmek ister. O arada devlerden biri onu
görür ve diğerlerine haber verir. Bunun üzerine Şâh Hamîd’in üzerine varırlar. O da Hızır’a seslenir
ve onları Hızır’ın yardımıyla alt eder. Kalenin içine girdiğinde silahlarla döşenmiş bir kat ile içerisi
çok güzel döşenmiş bir mekân bulur. Bu mekânın içinde çok güzel bir kıza rast gelir. Kız onun
görünce sonunda bir insan yüzü gördüğü için duyduğu sevinci dile getirir.
Hikâye bu kısımda sona ermektedir ve yarım bırakılmıştır. Eserde menâkıb-nâmelerde
görülen rüya, üstün ahlâk ve davranışlar, dev ve peri motifleri görülmektedir. Ayrıca melikin
gözünün kör oluşu ve kerametin peri kızının gülünde aranılması da menâkıb-nâmede görülen bir
başka olağanüstü motiftir. Bununla beraber eserde tarihî bir şahsiyetten bahsedildiği belirtilmekte
olup zaman unsuru olarak da Abbasî halifeliği dönemi verilmektedir. Olay da Abbasî halifeliğinin
hükümranlığı altında olan Bağdat şehrinin meliklerinden biri ve onun oğulları başından geçen ibret
ve ders verici niteliği olan bir menkıbedir.
4. Sonuç:
Hazırlanan bu makalede menâkıb-nâmelerin mahiyetinden bahsedilmiş olup incelenen
eserin Eski Türk Edebiyatı literatüründeki menâkıb-nâmeler arasındaki yeri belirtilmiştir. Eserin
şekil incelemesinin ardından içerik özelliklerinde yer verilmiş olup menkıbenin özeti ve menkıbede
görülen motifler belirtilmiştir.
5.Menâkıb-nâmenin Metni:
(1a) İşte benim sa‘ādet-mendim zamān-ı sābıķda dil-tengimüzde yārān-ı ŝafā ol nāver-i
Baġdād sittü‘l-bilād būruc-ı evliyā ammā Baġdād diyüp-de geçmeyelüm anda da var mekteb-i
‘irfān. Nādir ‘ilm-i mūsíķíde āşinā oķur yazar. Ĥānedān-ı muģibb-i fuķarā çelebí ādemler anda da
var imiş. Vardıġım yer degil varanlardan dinleyüriz. Bir tāríĥde Baġdād’a ĥulefā-yı Bení ‘Abbās’ın
zamān-ı sa‘ādetlerinde lā-‘ale‘t-ta‘yín bir ĥalífeye vüfū[d] eylemiş. Bu menķıbe el-‘ahdetü ‘alā er-
rāví imdi biz daĥı günlerde[n] bir gün tāríĥ-i ‘Arabiyet’de nažar-ı ‘ibretden bu ‘acíb menāķıba rāst
gelüp maģabbet idüp żabt eyledik. Bir zamāndan-ŝoñra bir meclisde biraz aĥbāb ile cem‘ olup bize
ricā idüp didiler ki ey ģāfız ġarā‘ibden bir şey naķl eyle istimāġ idelüm. Biz daĥı bu ġaríb ģikāyeti
naķl idüp cümlesi ĥıfż idüp ŝafā kesb eyledikden-ŝoñra ol meclisin ŝāģib-i kibārdan bir kimse idi.
Her kimin var ise Ĥudā’ya emānet on iki yaşında bir ŝāģib-cemāl henūz yetişmiş bir oġlı olup
uşaġın ism-i pāk dervíş beg dimeyile meşhūr ķaş yāya cemāl aya beñzer bir ķarış gerdān bū sürme
1400 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
benler šopuġlar dolma ķabaġı gibi bud dökme ķaynaķlar lödük9 ķar gibi iki cānibe burcı vuruķ
‘uşşāķ bí-dād iden maģbūb zamān-ı fettān-ı cihān āfet-i devrān sulšān-ı ĥūbān ser-firāz-ı maģbūbān
ģüsn-i Yūsuf’dan virir nişān. Medģinde lāl olur lisānı olan. Şíve-kārlardan olup hemān yerinden
pertād idüp bir kerr[e] boynına ŝarılup biñ nāz u şíve ile ve niyāz u (1b) ‘işve ile bir ģikāyet bizden
istendi ve menśūr elfāž rāžı olmayup manžūmen yazıldı. İmdi biz daĥı nāz u edā güftārına ģüsn ü
cemālin nāzına dayanamayup Türkíce elfāž ile ‘Arabiyet’den Türkí’ye ķalb idüp nažm eyledik.
Fārisí ve ‘Arabí elfāžın nādir getürdik. Zírā dervíşim küçükdür ki annasun içün. 505
Meclisü‘l-Evvel fí Bediyü‘l-Hikāyet
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
1 Rāví-i aĥbār ider Baġdād mülūkunuñ biri
İki oġlı oldı illā taģta geçmedikden beri
2 ‘Ahd idüp ol-şāh didi-kim birde virirse Ģamíd
Ol-civānuñ ismini ķosam gerekdir Şāh Ģamíd
3 Neźirim olsun yedi gide yedi gün daġıdam
Yaġdanıdan çeşmelerden yaġ ile bal aķıdam
4 Çünki bu niyet şehā geldi o-şāhın ķalbine
Ba‘de-zen lušf irdi o-şāhın ŝulbine
5 O-kerem-kānı Ģudā-vend-kim ‘ašā ķıldı aña
Bir lašíf ŝāhíb cemāl şāh-źāde geldi ol sene
6 Bu melik ‘ahd u vefā çün ķodı ismi Şāh Ģamíd
Gün-be-gün ilķā olurdı ķalbine ģubb-ı şedíd
7 Dem-be-dem ‘āşıķ gibi ‘aşķ-ı cedíd baġlar idi
Bir daķíķa görmese mecnūn gibi inler idi
8 İki oġlundan ziyāde meyl idüp dirdi aña
Şāh Ģamíd seni Allāh neźir ile virdi baña
9 lödük: loduķ (Metinde).
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1401
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
9 Çünki bu rütbe melik bunı sever söyler idi
İki ķardaş dā‘imā buña ģased eyler idi
10 Dir idi birbirine ķardaş leźźet ķalmadı
Şāh Ģamíd doġdı doġalı bize ‘izzet ķalmadı
11 Bunları daĥı melik ģālí sevedi bí-gümān
Lākín ol küçük şirín ġāyet güzel-idi nev-civān
12 Ģāŝılı ol nāzenínin on bile baŝdı ķadem
Bir gice düşde görür dervíş ķıyāfet bir ādem
(2a) 13 Şāh Ģamíd didi aşaġı yol bize oldı ‘ayān
Bir daĥı gitdiñ bu yola ‘aşk elinden el-amān
14 Şāh ģamíd gitsün bu yola ŝoñra tafŝíl eylerüz
Meclis-i śāní içinde hālini ĥoş söylerüz
15 Sözümüz gelsün bu iki ķardaşın aĥvāline
Ķavl-i fi‘line muģālif yaramaz ešvārına
16 İmdi bunlar her biri ayrı yola gitdiler
Aģşām oldı birbirin üninde illā bitdiler
17 Merģabā ķardaş nicesin söyledi birbirine
Der-‘aķıb bir memleket geldi bunların önine
18 Girdiler ol-memleket içre mücāvir ķaldılar
Vardılar ģānıñ birinde pāk bir oda aldılar
19 Bundan öte gitmeyüz kimler çeker bu miģneti
Şāh Ģamíd’i ġā‘ib itdik bunda bulduķ rāģatı
20 Bu kelāmı birbiriyle söyleyüp ne işlediler
Söyleyem dinne sefāģatlerine başladılar
1402 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
21 Dürlü dürlü ķalmadı fısķ u fücūr hep itdiler
Olmadık evzā‘ idüp şeri‘ate muģālif gitdiler
22 Bir gice źevķ ile ‘işret tāze oġlan ķaldırup
Bir gice źenneyle ŝoģbet dürlü çalķı çaldırup
23 Bunların šavr u edāsı şehr içini doldırur
Memleket ĥalķı ķalup ĥayretde bunlar kimdür
24 Dinne imdi ol şehrde var idi üç nā-bekār
Dālķāvuķ ‘ayyār-nām her dem arar böyle āşikār
25 Bir gün ošurmış üçi bir yerde ģālin söyleşir
Başbaşa virmiş kediler ‘ādetā bir dilleşir
26 Biri der mírāś yedi ba‘de memleket ķalmadı
Hem ‘ibād çoķdan berü ġayr-ı diyārdan gelmedi
27 Kārımız ķalmadı maķtel ģālimiz nice olur
Ey refíķler bir mírāś yedi bir mecnūn kim bulur
28 Birisi didi durın mücde vireyim ben size
Ben bu gün bir şey işitdim eyü av10
gelmiş bize
29 Mālı çün Baġdād elinden iki ķardaş geldiler
Źevķ u ‘işret pek severler bunda ģāna ķondılar
30 Siz varın bāġın birinde ‘ālí köşkde ošurun
Altı ‘işret ķadeģ mey ‘araķ hep götürün
(2b) 31 Bir iki körpe ķuzu kesüp kebāba şişleyin
Köşk içinde def çalınur ince ŝāza başlayın
10 av: ‘av (Metinde).
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1403
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
32 Hem iki tāze civān oġlan berāber getürün
Sāķí-i meclis ola raķs idesiz hep bitürün
33 Ben varayım anları bir ģāl ile aldadayım
Bir šarafdan çaların aķlın ki ģayrān ideyim
34 Ķalķıñuz bāġ seyrine getüreyim direm sizi
Götürüp yoldan giçerken çaġırın siz de bizi
35 Ben biraz nāzınlarım müsāfirim var gelmez
Siz baña ibrām idin kim gelmeyince olmaz
36 ‘Āķıbet baġdan içerü aluruz biz bunları
Źevķ ile oġlan ile aldadıruz biz anları
37 İmdi bunlar bu işe bir ĥoşça terkím virdiler
İkisi işin görüp doġrı o bāġa vardılar
38 Bu işi tertíb iden ‘ayyār bir oġlı var idi
Nāzenín tāze civān ‘işve ile ‘ālem zār idi
39 Vardı ĥoş gey didi ķuşandı ol oġlanı hemān
Bir ‘acā‘ib āfet oldı cānā maģbūb zamān
40 Ardına aldı varup ol ģāna girdi giderek
Ĥān içinde gezinüp oġlıyla ŝoģbet iderek
41 Şāh ģamíd’üñ nā-gihān ķardaşları bunı görür
İkisi yā hū çeküp oġlan içün bir dem [u]rur
42 Çaġırup cānım baba içerü gel bir görelüm
Müşkilimiz ķatı çoķdur bārí senden ŝoralım
43 Bu daĥı girdi içerü ne dilersiz ey ķuzum
Didiler bizler ġaríbüz kederimiz var bizüm
1404 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
44 Bu diyārda mecma‘-i nās var mı bir seyr idecek
Bāġ u bostān gibi yerler bir maģal gezecek
45 Didi hāy-hāy var efendim bir bāġım gem gidelüm
Buyuruñuz siziñle źevķ-i ‘işret idelüm
46 Bunların cānına minnet didiler her birisi
‘Ayyārın oġlına vuŝlat dileyür hem ikisi
47 Bunları ĥāndan ayırup ardına almış gider
Dürlü dürlü dil ile bunlar içün cilve ider
48 Giderek yollarda sırrın birbirine açdılar
Meşveret itdikleri bāġın önünden geçdiler
(3a) 49 Pederi bir kāġıda bir dürlü taŝvír eylemiş
‘Aķl-ı insān šañılur ne-dürlü taģrír eylemiş
50 Dili bülbül saçı sünbül ĥāli fülfülden siyāh
Ķaş siyāh müjgān siyāh gerdān beyāż gül yüzi māh
51 Sím-i ġabġab ķara-tenü pür-çeşm-i nergiz la‘l-i leb
Zülf-i ‘anber bili ince kendi perí pür-edeb
52 Nāzenínim ķarşu durmuş şaķıyup güftār ile
Şāh Ģamíd’in medģin eyler bu ketm-i işmār ile
Şi‘r-i Berí Şāh Ģamíd’e Eśnā-i Rü‘yāda
Mefā‘ilün / mefā‘ilün / mefā‘ilün / mefā‘ilün
53 Şehā ķalbimi esír itdiñ bulup hicrin ile ķa‘líl
Ķız oġlanlara benzersin olursun birle temśíl
54 Ŝalınursın ayın on dördi kemāl’nde šolunmış
Żiyā kesb eylemiş ‘ālem kemāl-i ģüsn ile temśíl
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1405
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
55 Ģicābından güneş her ān bu ‘ālemde ģacíl olmuş
Bu şāhın milśine cānā inüp biri ider taķlíl
56 Kim olma mübtelā cānā bir oġlan ‘aşķ-ı cedíd
Anı merkeb maķāmında şu‘arā eylemiş tenzíl
57 Rāví-i aĥbār ider düşden uyandı Şāh Ģamíd
Mest-i lā-ya‘ķıl olup bürümüş ‘aşķ-ı cedíd
58 Dād idüp ŝadrın geçirdi bir kezin āh eyledi
Benim içün şíve-kārım daġları rāh eyledi
59 ‘Acebā daĥı bārí gösterir mi yüzini
Gözüme sürme çekeydim iki pāyın šozını
60 Ģasretinden dürüşüp nālān u efġān eyledi
Biri ķızın ‘aşķına bu beyt-i cānān söyledi
Beyt-i Şāh Ģamíd
Mefā‘ilün / mefā‘ilün / mefā‘ilün / mefā‘ilün
61 Ŝafā-i ģāšırım yoķdur cigerde tāze dāġım var
Bu gice bārí seyr itdim bu dünyādan feraġım var
62 Baña terk-i diyār itmek evvel müşkil idi ammā
Düşeli ‘aşķ-ı yārim-ile ki daġ üstünde bāġ var
63 Bubası geldi ķuzum didi yine ne oldı saña
Derdini digil efendim firķatin söyle baña
(3b) 64 Sırrını ketm eyleyüp ‘aşķın şarābı šutdı hem
Yüreginde nār-ı ģasret aršar idi dem-be-dem
1406 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
65 Böylece ķaldı bu ģālde gör ne oldı ba‘dezin
Bir ķażāu‘llāh irişdi bu melike dinne sen
66 Gözleri a‘mā olup taķdír-i Ģaķ irdi buña
Bunların ģāli şehā beyān ideyim ben saña
67 Çoķ ģakím ķa‘ín olındı çoķ šabíb itdi devā
Bir ‘ilāc itmez ķabūl ģikmetlerin oldı hevā
68 Ba‘dezen āĥır düyādan geldi bir dervíş hele
‘Azm idüp Baġdād elinde bir zamān anda ķala
69 Nā-gihān çünki işitdi melikin aģvālini
Şehr içinde melik içün söylenen aķvālini
70 Çünki dervíş bir ‘acāyib ģāźıķ šabib idi
Ģikmeti çün dār-ı dünyāyı gedā vü ġaríb idi
71 Vardı ol dervíş didi ba‘żı melik aŝģābına
Ya‘ní ol şāhın muķarreb olacaķ aĥbābına
72 Beni şāhın ķatına siz iletin bir göreyim
Gözlerine bir ‘ilāc belki olursa vireyim
73 Aldılar dervíşi şāhın yanına getürdiler
‘Ādetā el baġlayup cümle ayaķda šurdılar
74 Bir kezin ķıldı nažar imān ile şāh yüzine
Didi kim olmaz ‘ilāc illā bu şāhın gözine
75 Perí ķızın gülüni ol gül olur ise olur
Ol gül olmazsa ķabūl itmez ‘ilāc böyle ķalur
76 Ķalķdı ol dervíş çıķdı yine gitdi işine
Bu melikin iki oġlı düşdi gülün peşine
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1407
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
77 Birbirine meşveret hem eylediler ol-zamān
Perí ķızın gülini bulup getüririz hemān
78 İki oġlan bu kelāmı böyle tertíb itdiler
Şāh Ģamíd’i anca yoldan ya‘ní terġíb itdiler
(4a) 79 Şāh Ģamíd imdi işitdi bunların tetbírlerini
Dumayup yanlarına geldi göre taķrírlerini
80 İki ķardaşına dedi-ki siz gidersiz ben daĥı
Gidüp ol-perí gülün bulup getürüriz ey aĥı
81 Bunlar eydir babandan iźin iste gidelüm
Biz daĥı andan iźinsiz varamayuz n‘idelüm
82 Vardı ol-dem melike didi baba dine beni
İki ķardaş ile ben yoluna ķoduñ bu teni
83 Bir iźin vir bize sen perí güli biz buluruz
Yedi iķlími gezüp yoluna seyyāģ oluruz
84 Döndi ol-dem babası didi ey ķuzum ķoman seni
Göremezsem seni bir dem miģnetim boġar beni
85 İki ķardaşın giderse iźin olsun anlara
Seni benden ayırup ben ŝalmam çöllere
86 Şāh Ģamíd didi baba başın içün ben giderim
Annıma yazdı Ĥudā ben ġazāyı iderim
87 Ol-melik bildi bunuñ başķaca olmış işlerin
Didi oġlum seni sevmez ķorķarım ķardaşların
88 Şāh Ģamíd itdi beni Ģaķķ’a emānet eyle sen
Var iken du‘ān benimle bana şey olmayuban
1408 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
89 Bunların üçi berāber yola azıķ gördiler
Her biri aš u pūsāt ĥaylice altun aldılar
90 Elvidā‘ eylediler ĥayli zamān aġladılar
Cümlesi ķavm u ģışım hicr özine daġladılar
91 Şāh Ģamíd babasına verüp temennā eyledi
Ķucaġında ošurup daĥı bu beyti söyledi
Beyt-i Şāh Ģamíd Babasıy-Çun Eydür
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
92 Elvidā‘ oldı edāmız ey baba cānım baba
‘Işķ elinden Şāh Hamíd’üñ ‘āķıbet giydi ‘abā
93 Ķorķımı al ģālimi ŝor oġlunın ģāli nedür
Ne-šarafdan eser ise saña ol ríĥ-i ŝabā
(4b) 94 Ba‘dehū ašlanup ol yola revān oldı üçi
Çıķup ikindileyin gitdi ŝafā geldi güci
95 Bunların büyükleri yigirmi beş yaşındadır
Gelelüm oršancası o da yigirmisindedir
96 Sevdigim Şāh Ģamíd ammā on ile üçündedir
Māridinli ģāfız ol en küçüklerine bendedir
97 Çünki bunlar bí-vaķit Baġdād içinden çıķdılar
Vara vara aģşām bir araya irdiler
98 Ol arada nā-gihān bir çeşme anda buldılar
Varup ol çeşme önünde atlarından indiler
99 Birbirine didiler ķardaş bunda ķalurız
Aģşām oldı bu gice çeşme önünde yaturız
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1409
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
100 Ġurbet elin bilmeyüz hem oršalıķ tepe dere
Ŝubģ ola ĥayr-ıla rencimüz ne göstere
101 Pek güzel olur deyü ašlarına yem aŝdılar
Ŝu virüp ŝabāha-dek ašlar da yemi yendiler
102 Kendiler ķahve pişirdi yemek anda yediler
Birbirine söyleşüp hem bu kelāmı didiler
103 Bu gice nöbet ile kim yašurız her birimiz
Bir ģarāmí ĥoş gelüp incitmeye birbirimiz
104 Şāh Ģamíd dir siz yašun ben sizleri bekleyeyim
Yarı giceden ŝoñra sizler ķalķın ben yašayım
105 İki ķardaşları yašup Şāh Ģamíd bekler idi
Hem bu şi‘ri söyleyüp kim anları eyler idi
Şāh Ģamíd’üñ Şi‘r-i Ġurbeti
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
106 Gitme cānım gitme gel yoķ iķtiżāsı ġurbetin
Olma daĥı šıfıl iken sen iştirāsı ġurbetin
107 Çekerem miĥnetlerin binden birin dimem saña
İdemem taķrír çoķdur hem belāsı ġurbetin
108 Nesin daĥı açılmadıñ nevresnesin yazıķ saña
Ŝoldurur gül rūĥların cevr-i cefāsı ġurbetin
(5a) 109 Ol gice tā ŝabāģ olınca babaları aġladı
Şāh Ģamíd’üñ ‘aşķına hem iki beyit söyledi
1410 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Beyt-i Melik Şāh Ģamíd
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
110 Elvidā‘ itdi baña nāzlı ķuzum vāh el-amān
Zārı efgān iderim bülbül miśāli el-amān
111 Firķatinden şimdi bí-mārım ķuzum dön gel baña
Ķanda gitti nāzenínim nev-civānım gül fidān
112 Hicr elinden Şāh ģamíd’in cigerim çün oldı hep
Beni ģasretle bıraķma bilmezem ne oldı sebeb
113 Hep vücūdım oda yandı firķatinden bí-šaleb
Ķanda gitdi Şāh Ģamíd’im nev-civānım el-amān
114 Ba‘dehu anlar uyurken Şāh Ģamíd andan ķalķar
Çeşmeniñ ešrāfına hem gezinür bir kez baķar
115 Bir ŝašır yazı yazılmış çeşmeniñ üst šaşına
Bu yazı oķumayanıñ vāy gerekdir başına
116 Yazıyı oķudı illā Şāh ģamíd im‘āni‘llāh
Fehm idüp budur me‘āli ol güzel im‘āni‘llāh
117 Bundan öteye gidenler yol önünde üç olur
Aşaġı yola giden dönmez ve ģāli güç olur
118 Orša yola üst yola ġayrı gidene ĥoş ŝavuşur
Aģşām ol ķonaķ yerinde birbirine ķavuşur
119 Çünki yarı gice oldı Şāh Ģamíd geldi yaķın
Didi ķardaşlarına ben yašayım sizler ķaķın
120 İmdi ķardaşları ķalķdı kendi yašup uyudı
Birbiriyle söyleşüp sözleri ammā bu idi
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1411
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
121 Didi ķardaş birbirine Şāh ģamíd’i ne eylerüz
Öldirelüm biz bunı hem öldi deyü söylerüz
122 Zírā bu oġlan hele dünyāya geldikden berü
Hep maģabbet eyledi biz ‘āķıbet ķaldı[ķ] girü
123 Bundan ey furŝat olmaz sözleri bir itdiler
Şāh Ģamíd’iñ ķatli içün ķaŝd-ı himmet itdiler
(5b) 124 Hep kelāmı iki ķardaş itdi tertíb öylece
Biri ġāyet ŝuŝadı çeşmeye vardı ŝu içe
125 Baķdı gördi çeşmeniñ üstinde ‘ayān11
bir yazı
Hem firíb elfāž-ıla yazmış yazan her bir sözi
126 Oķıdı ol yazıyı çün annadı mefhūmını
Çaġırup ķardaşına gel didi hem oķu şunı
127 Varup ol-daĥı oķudı yazıyı a‘lā didi
Şāh Ģamíd öldürmedikse bu yola yolla didi
128 Ŝabāĥ olsun varalum ol üç šaríķın başına
Her birimiz bir yola gitmek gerekdir işine
129 Sen büyüksin yuķarur yol hem münāsibdir saña
Bende orša orša yola giderim diriz aña
130 Sen daĥı küçüksün aşaġı yola git söylerüz
Bir ‘inād eyler ise ķatl içün sa‘y eylerüz
131 Çünki bunlar birbiriyle meşvereti ĥoş ķurup
Ŝabāģ oldı Şāh Ģamíd’i uyķusından ķaldırup
11 ‘ayān: ayān (Metinde).
1412 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
132 Orada āb-dest alup cümle namāzı ķıldılar
Ķahve altı eyleyüp pāk ašlarına bindiler
133 [Y]üridiler biri ŝaġda biri orša biri ŝol
Ģadd-i źātından bulundı orada üç oldı yol
134 [E]n büyük ķardaş buyurdı didi ey ķardaşlarım
Bir naŝíģat eylerem diner misiz sırdaşlarım
135 [D]idiler söyle efendim dinnerüz bizler seni
Didi bir kez dürelüm siz ĥoş güzel dinen beni
136 [D]idi bizler ne içün çıķdı[ķ] diyār-ı ġurbete
Perí ķızı güli içün illā düşdik miģnete
137 [Ü]çümüz birden gezince biz bu güli bulmayuz
Her birimüz bir diyāra gitmeyince olmayuz
138 [Ö]ñümüze geldi üç yol her birimiz bir yola
Ben yuķaru yola gitdim işiñiz ķolay ola
139 Çünki ķardaşın biri gitdi üç yolun düzine
Geldi nevbet orša ķardaşa hele baķ sözine
140 [O]rša ķardaş orša yola bende gitdim ey gözüm
Ģaķ Te‘ālā’ya emānet eyledim seni ķuzum
(6a) 141 Didi ol dervíş buña Şāh Ģamíd söyle bu gün
Ol baba neźri vefāsın saña ķalsun [b]u gün
142 Yedi gice yedi gün neźr itdigi bārí ola
Baġdād’ıñ çeşmelerin yaġ ile bal cādí ola
143 Şāh Ģamíd düşden uyandı baķunır ŝūrete
Babası dir ey ciger kūşem ķuzum ne oldı sene
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1413
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
144 Ey baba didi baña rü‘yā ‘acíb oldı ‘ayān
Yanıma dervíş ķıyāfet bir ādem geldi hemān
145 Didi oġlım babaña di neźrine itsün vefā
Elde furŝat var iken eyle adaķlıma cefā
146 Ey ķuzum didi melik yarın ŝubģdan başlayam
Dervíş hep didügi merāmıñ üzre işleyem
147 Çünki ŝabāģ oldı emr itdi melik kim yedi gün
Yedi gün bir donanma eyleyüp ‘ažím dügün
148 Yaġ-ıla balı ‘uyūndan cādí itdi selsebíl
Her alan yavıp virir yine biñ ecr-i cezíl
149 ‘Āleme kesb ü ‘aceb oldı feraģ źevķ-i sürūr
Melike ģāŝıl olup şād-ıla envā‘-i ĥubūr
150 Bir gün ey dir Şāh Ģamíd babasına ey pederim
Başım aġrır veca‘ından var ziyāde kederim
151 Olayım tebdíl efendim lālam ile bir kezin
Çıķayım ‘ālemi seyrān ideyim virirsen iźin
152 Ol melik dir ey ķuzum ne ola kelāmın olmaya
Melik ‘ırāķ begi be‘lik ‘ālemiñ olmaya
153 Emr idüp tebdíl olındı lālasıyla Şāh Ģamíd
Ašına bindi civān destine aldı bir ciríd
154 Çıķdılar Baġdād içinde seyr-i seyrān eyledi
‘Ālemi māh yüzine cümlesi ĥayrān eyledi
155 Nā-gihān uġradı bir çeşme ki öninden geçer
Baķdı bir ‘avret durur küple andan ŝu içer
1414 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
156 Destiyi elden ķomuş šaş üstüne nişān gibi
Kendi ošurmuş ‘aceb diz üstüne šavşan gibi
157 Çeşmeden yaġ ile bal ġāyet bitmiş idi
Zírā ‘ālem anı öyle süpürüp silmiş idi
(6b) 158 Çünki ol ‘avret şāha yolınuķ ile ŝorar idi
Destiyi ŝıķup yine şaķí ĥacer eder idi
159 Şāh Ģamíd ašı šoldurdı ciríd ašı hemān
Destiniñ oršasına ķondı cirídi ol-zamān
160 Desti biñ pāre olup ŝuķūšı çıķup ģāķ eyledi
Döndi ‘avret buña baķdı hem bir beyit söyledi
Beyt-i ‘Acūze
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
161 Destiyi ķırdın efendim dilerem yād olasan
Düşen ‘aşķ odına ber-bād olasan
162 Bed-du‘ā eylemem ammā ki Ĥudā’da umaram
Düşen perí ķızın ‘aşķına nā-şād olasan
163 Aġazını šut kedi? Cāźū döndi didi lālası
Seni şešše ider ilķā ger duyarsa babası
164 Sözini redd ide gör saña ben altun vireyim
Seni illā dív iseñ güneş önünde göreyim
165 Did[i] ‘avret ki tükürdüm tükürügüm yalamam
Ne ķılarsan ķıla gör sözimi girü alamam
166 ‘Avreti anda ķoyup hem lālasıyla geldiler
İçerü yine sarāyın ķapusına geldiler
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1415
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
167 Şāh Ģamíd dir lālasına ey lāla cānım lāla
Yapamasan söyleme bu ĥāšırımı al ele
168 Lālası dir baş içün söylemem bu vaģşeti
Deli oldum efendim söylemem bu dehşeti
169 Geldiler binek šaşına yanaşup indirdiler
Çizmesin çeküp ģużūr-ı melike gönderdiler
170 Vardı ol-dem babasın elini öpdi ol-civān
Oda šutdı yüzün oydı? Baġrına ŝardı hemān
171 Didi oġlım nirelerde cevelān itdin bu gün
Seni görmedim ey oġlum hicr ile oldum źebūn
172 Sırrını naķl idüp anda gülüşüp söyleşdiler
Melikin ‘aķlı gelüp ĥayli zamān ķaynaşdılar
173 Ģāŝılı šūl u rāz itmeyelüm ģikāyetim
Ķašı çoķdur Şāh Ģamíd’iñ elinden şikāyetim
174 Çünki on üç yaşına baŝdı ķadem ol şíve-kār
Yine rü‘yāda görüp dervíş oldı āşikār
(7a) 175 Ol iki ‘ayyār daĥı çün bunları gözler idi
İkide bir de hemān bāġ önini izler idi
176 Bunları gördükde baġın ķapusına geldiler
Buyurun Meģemmed Aġasız ĥoş geldiñ didiler
177 Bir sašır ķonuşalum çoķdan berü ķonuşmadıñ
Ögsedik seni efendim çoķ zamān görüşmediñ
178 Bu daĥı nāza çeküp müsāfirim var gelemem
Bu ‘azíz aģbābların ģāšırların ben ķıramam
1416 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
179 ‘Afv idin āĥır vaķit görişiriz sizler ile
Siz daĥı dosluġuñuz bāķí bilin bizler ile
180 Zor idüp bunlar daĥı olmaz hele Meģemmed Aġa
Bu müsāfirler bizim sende bizim girin bāġa
181 Źevķ ‘işret idelüm sizler ile bāġda bu gün
Bu da bir demdir a dostum her zamān olmaz dügün
182 Bu daĥı didi müsāfirlerine gel varalum
Bu ķadím aģbābların ģāšırların biz ŝoralum
183 Bir ‘aceb źevķ ü ŝafā ŝoģbet ‘işret eylerüz
‘Ālemi dünyāda bundan ġayrı leźźet ne eylerüz
184 Bunları aldı o bāġın köşkine çıķdı hemān
İnce ŝāz alup raķsa başladılar ol-zamān
185 Bir fażl-ı meclisde sāķí el ķadeģ devre eyleyüp
Cümleye bir bir içirdi mest-i medhūş eyleyüp
186 Bir daĥı doldur a sāķí didiler vir içelüm
Meclisin ‘aşķı içün cān ile serden giçelüm
187 Didi sāķí ey ġaríbān ķalmadı ĥamrım ebed
Meclis-i ‘işreti içün sizden ola begi meded
188 Şāh Ģamíd’iñ tiz hemān ķardaşalrı dāl-kís olup
Sāķiniñ ‘aşķı içün hem üç altun virüp
189 Var didiler meclis-i ‘işret içün bize görün
İķtiżā iden ‘avārıż cümlesi bize görün
190 Gün-be-gün meclis sizindir biz daĥı geldik size
Yarın bu meclis bizimdir buyurun siz de bize
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1417
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
191 Çünki da‘vet yarına ķaldı yine bunlar içün
İmdi ol Meģemmed Aġa ‘ayyār nām didi n‘içün
192 Ya‘ní gizlü söyledi Şāh Ģamíd’iñ ķardaşına
Var gör aġlar yolınur ēarb ider hem başına
193 Ŝayısız altun aķıtdım virdiñiz nā-ģaķ yere
Baña bir danışmadan özin çalar yerden yere
(7b) 194 Ŝūret-i Ģaķ’dan gelüp gūyā naŝíģat bunlara
İki yüzlü bir münāfıķ sevķ ider bu yollara
195 Çoķ vir az itmeyelüm irtesi gün ŝabāģ olur
Yine bunlar cem‘ olur ol bāġda birbirin bulur
196 Ķurdılar ‘işret ošaġın uydı raķķās sesine
Sāķí-i meclis-i ķadeģ nūş itdürüp cümlesine
197 Yine bunlar mest-i lā-ya‘ķıl olup maĥmūr durur
Meclise kesb-i ŝafā idenlere altun virüdür
198 Didiler yarın yine meclis bizimdir ey ĥvān
Burada cem‘ olalum cānım siziñle her zamān
199 Böyle günde meclis dürlü ‘işret itdiler
Sím ile altun dükendi aš u maĥtı ŝašdılar
200 Bir zamāndan ŝoñra bir şey bulmayıp ki ŝašalar
Ellerinden ĥān-da gitdi ķalmadı yer yašalar
201 Böyle oldı bir fūlosı aĥmere muģtāc olup
Bir gün ammā ġāyetde ikisi hem aç olup
202 Birbirine didiler kim varalum yārānlara
Her zamān bizler iderdik ĥoş żiyāfet anlara
1418 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
203 Bu gün anlar bir żiyāfet yapa görsün bizlere
Ķaŝd idüp aĥbābların ikisi düşdi yollara
204 Çünki ol ‘ayyār fenā didiler kim bunların
Bir beresi ķalmayup yoķ oldı çün mālların
205 İnzivāya çekdiler bunlardan idüp ictināb
Gözedirdi bunları kim vire bunlara cevāb
206 Bir daĥı anı görüp bunlar ikisi geldiler
Buyurun bāġa gidelüm ne-durursız didiler
207 İmdi bunlar önlerine baķup söylediler
İşimüz var gelmeyüp hem cevāb eylediler
208 Bu iki ķardaş oradan ģüzn-ile dönderdiler
İkisi birden bu beyit söyleyüp ķondurdılar
Beyt-i Dāver Şāh Ģamíd Yārānlar[ı]
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
209 Leźźet-i dünyā ŝanurdum ŝoģbet-i yārān imiş
Vāh ki leźźet ķalmamış yārān dimek yalan imiş
210 Šoġrısı yalan degil bār olur ammā binde bir
Šab‘-ı insān muģtelifdür ŝanma hep yeksān imiş
(8a) 211 Müşkil imiş bir muvāfıķ dost bulmaķ hem begim
Ŝanmayıñız her kişiyle dostlıķ āsān imiş
212 İmdi bunlar lā-‘ilāc oldı hele ne işlediler
‘Āķıbet ĥayrān ķalup kār itmekle başladılar
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1419
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
213 Birisi kebābcı oldı etine ģile ķašar
Birisi ĥoş-ābcı oldı ķarşusında ŝu ŝatar
214 Çünki bunlar burada ģāli tamām oldı şedíd
Burada dursun ikisi tā gelince Şāh Ģamíd
215 Meclis-i evvel tamām oldı hele yārān içün
Meclis-i śāní şehā bed idelüm ‘irfān içün
El-Meclisü‘l-Śāní fí Keyfiyeti Şāh Ģamíd
Fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilātün / fā‘ilün
216 Çünki aşaġı yola ġayrı yöneldi Şāh Ģamíd
‘Aşķ-ıla gice vü gündüz seyri der rāhí vü medíd
217 Üç gün üç gice yürüdi görmedi bir ins-i cān
Kimseler gitmiş degil yoķdur bu yolda bir nişān
218 Ķuş daĥı uçmaz bu yolda bir ayaġın izi yoķ
Bir ‘acā‘ib yola düşdi heybet ü dehşeti çoķ
219 Azıġı ġāyet dükendi ašına yem bulmadı
Kendi ‘ašşān ašı zaġmān bir içim ŝu bulmadı
220 Düşünüp kimseyi görmedim deyü itdi keder
Bir āmed yol ŝorup bu yol ‘aceb nire gider
221 Baķdı üç günden-ŝoñra bir çādır uzaķ görinür
Hā didi buldum selāmet anda insān bulınur
222 Vara vara çādırın öte šurdı kimse yoķ
İndi ašından aşaġı baķdı ’met ķašı çoķ
223 Girdi içerü görür nāzik döşenmiş bir ta‘ām
Ŝu da çoķ şükr didi hem müstecāb olmış du‘ām
1420 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
224 Çādırın dört ešrāfında dolanur yoķ bir āmed
Ne uçar ķuş ne yürür ĥoş ins ü cin yoķdur ebed
225 Ne-ġaríb ģāldir bu didi ŝāģibi yoķ bir mekān
Ŝofra döşenmiş ķaşıķ etmek düzülmüş yoķ beyān
226 Çeküp ašın ĥoş ŝuvardı başına aŝdı yemen
Kendi ol-yemek başına çöküp ošurdı hemen
227 Bir iki loķma alup bir daĥı baķdı ne görür
Šozı šumana ķašup bir dívdir nāra12
urur
228 Bir gelişle geliyür kim yer gök titrer hemān
Gele gele çādırın önine šurdı ol-zamān
(8b) 229 Bir duraġı yere degmiş bir fevķinde durur
Ünneyüp köpük ŝaçar kim heybetinden daġ erir
230 Şāh Ģamíd anı görince ģaķ belā virsün didi
Bu yerin ŝāģibi var ise budur la‘net gidi
231 Bir kezin bir çaġırup didi bu yere kim anar
Ošurup benden iźinsiz bu yemege el ŝunar
232 Er-isen meydāna çıķ illā seni didi yirem
‘Avret isen ardına yaš illā varın uram
233 Şāh Ģamíd pādişāh oġlı bulanmış ol perí
Çoķ du‘ā var bilesince daĥı ‘uşşāk nažarı
234 Ben didi er oġlı erem ey zebāní ŝūretí
Yetişüp Ģaķ šarafından evliyālar himmeti
12 nāra: nāġra (Metinde).
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1421
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
235 Ķorķmayup aŝlā dívin šuru öninden hele
Ŝıçrayup ašına bindi aldı mızrāķın ele
236 Çıķdı meydāna şehā dív ile bir ģayli zamān
Uġraşup bir daĥı şāhım nire vardıysa hemān
237 Ēarb ol-dívin ķulaġı šozına gelmiş meger
Yıķdı ol-dívi aşaġı zaģm ile teker meker
238 Şāh ģamíd ol ġazāmız çoķ şükr dívdir didi
İndi adšan aşaġı ol yemegi ĥoş yedi
239 Oldı rāģat heybeye azıķ alup yaġlı yavān
Ašına bindi yine o yollara oldı revān
240 Yine üç gün üç gice gitdi bu yolda yoķ ādem
Gūyā bín yıldır bir insān baŝmamış yitmiş çidem
241 Azıġı bitdi yine ŝuyıda ķalmadı elbed
Didi yā Rabbí ‘acā‘ib yola düşdik el-meded
242 Bir ādem híç görmedik bir yol ŝoralum bí-ta‘ab
Nireden gelür bu yolum nireye gider ‘aceb
243 Baķdı dördünci güni bir bāġçe geldi önine
Hā didi el-ģamdüli‘llāh sürüdi gitdi yanına
244 Uġrarum şennik yere bu bāġçeniñ ŝāģibi-vān
Ġālibā ŝāģibsiz olmaz gül ma‘mūrı mekān
245 Girdi ol bāġçe içerü bir de baķdı ne görür
Sürüdüp eflāka dallar serví aġaçlar ĥoş durur
246 Deste deste dökülür nāzik ĥavżı ŝu çaġlaşur
Dallarında bülbül öter dürlü ķuşlar ötüşür
1422 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
247 Dürlü dürlü meyveler yerlerde ķalmış yoķ yiyen
Bir kezin ses eyledi yoķ sesini bir dinneyen
(9a) 248 Sünbül rūzgār eserdi gül ü reyĥān ķoķusı
Ya‘ní ol ŝūdlar sesiyle geldi hemān uyķusı
249 Var-ıdı ĥayli zamān kim yašmışdı ol civān
Baġladı ašı ķolına uyudı biraz zamān
250 Düşine geldi ‘aceb bir iĥtiyār pür-nūr ādem
Hep libāsı ben-beyāż kim mine‘r-re‘s ile‘l-ķadem
251 Şāh Ģamíd’e didi oġlum ins ü cin yoķ şurada
Ķuş uçup fülān yürimez ne ararsın burada
252 Nažar itdi Şāh Ģamíd kim şol píre ĥayrān ķalur
Ķolların ĥoş ŝıġamış ol ģavżdan āb-dest alur
253 Döndi didi Şāh Ģamíd ol iĥtiyāra ey peder
Şāh-ı Baġdād oġlıyam ben pāyıma irdi keder
254 Gözleri a‘mā olup bir dürlü dermān ķalmadı
Cümlesi oldı hevā bu derde dermān bulmadı
255 Sen gibi āĥıre yārdan? Bir ģekím geldi vuŝūl
Gözine baķdı didi kim bir ‘ilāc itmez ķabūl
256 İllā perí ķızınıñ güli olursa ol olur
Ol gül olmazsa eger görmez ebed böyle ķalur
257 İmdi ben daĥı iki ķardaş ile çıķdıķ13
yola
Babam içün üçümüz araruz bu güle
258 İki ķardaş ayrılup benden yalıñız ķalmışam
Geze geze bu cihānı şimdi bunda gelmişem
13 çıķdıķ: çıķdık (Metinde).
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1423
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
259 Didi kim ol iĥtiyār Şāh Ģamíd’e dine ķuzum
Geldigin yola girü dön ey civān dušgil sözüm
260 Perí ķızın gülini sen bulamazsın ey aĥı
En büyük parçan ķulaġın ķadar olursa daĥı
261 Şāh Ģamíd didi beyābanda bu yoldan dönmezem
Serimi ķodum bu yola ölmeyince gelmezem
262 Yalñız bir gül degil göynümdeki olan keder
Ķız içün ben ‘āşıķam vuŝlat dilerem ey peder
263 İĥtiyār didi ey oġlum ben merāmıñ anladım
Çünki yoldan dönmeyürsin ĥoş kelāmıñ dinnedim
264 Var yire belki düşersen bir nidā itgil baña
Ģażret-i Ģıźır diyesin ulaşıram ben saña
265 Uyķudan bir ŝıçradı düşden uyandı Şāh Ģamíd
Ne ādem var ne de pír var yalñız kendi vaģíd
266 Bu düşe fikir eyledi didi ĥoş-mıdır ĥayır ola
Ašına bindi şehā yine revān oldı yola
(9b) 267 Yine üç-gün üç gice gitdi bu yolda durmadı
Bir uçar ķuş bulmayup ferd-i āĥer híç görmedi
268 Baķdı üç günden-ŝoñra bir yüce ķal‘e görünür
Hā didi inşā‘ Rabbí bunda kimesne bulınur
269 Ķal‘eye bir kez nažar itdi içinde var mı iv
Bir daĥı baķdı diżilmiş būrıcına ķırķ dāne dív
270 Ģaķ cezā virsün didi ben bunlara ne-yapayım
Üstüne varamam didi bārí bu yoldan ŝapayım
1424 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
271 Bunı ol-dívler görince birbirinden söz alur
Bizlere bir er göründi ašına binmiş gelür
272 Bir daĥı anı gördüler Şāh Ģamíd yoldan ŝapar
Başları emr eyledi birine var beri apar
273 İndi dívlerden biri biri didi beri baķ
Şāh Ģamíd ol-dívi itdi ķılık ile iki şāķ
274 Ķal‘eden dívler görünce birbirine girdiler
Çün helāk oldı refíķin gözleriyle gördiler
275 İndiler ķırķı-da Şāh Ģamíd’iñ üstüne
Şāh Ģamíd’dir niresin muģkem šušundı destine
276 Ģāšırına Ģażret-i Ģıźır görindi inide
Ol ģabíbe istiġāse Eyledi ķıldı nidā
277 Girdi dívlerin içine vurdı birin yüzine
Birisi ķulaķ šozından biri daĥı gözine
278 Bir ŝaġından vurup ve biri ŝolda yašurup
Bir āĥer ķurtulmayup vādí-i fenāya göçürüp
279 Şāh Ģamíd didi bu dívler cümlesi buldı fenā
Çıķayım bu ķal‘eye seyr edeyim naŝıl binā
280 Vardı çıķdı girdi ķal‘eniñ içine ne görür
Aşaġı ķāš dopdolu aš u ķašır merkeb bulur
281 Orša ķašda pür-silāģ cep-ģāne bārūd ķurşun
Üst ķatı nāzik döşemiş ŝaya çoķ miśl-i ĥūn
282 Dívlerin ol nehb ü šālān itdügi māl u melāl
Cümlesi ol ķal‘ede yoķ ġayrı yerde bir hilāl
Manzum Bir Menkıbe: Hikâye-i Şâh Hamîd 1425
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
283 Cümlesi seyr idüp kesb-i ŝafā çün Şāh Ģamíd
Bir daĥı baķdı ki bir meydān durur ‘ažím medíd
284 Meydānıñ orša yerinde baķdı bir ķaya durur
Ķırķ dāne dív ķuvvetiyle ķaldırup ve indirüp
285 Vardı baķdı ķaya hem bir ķuyu aġzında durur
Yapuşup ķaldırmaya imkānı yo k aġır görür
286 Ģażret-i Ģıźır’a nidā itdi devirdi bir meye
Merdivān gördi ķuyuda var ayaġı ķırķ dāne
(10a) 287 İndi aşaġı ne gördi bir ķız ošurmış cenān
Aya dir doġma doġayım böyle bir šıfl-ı zamān
288 Ķaşları beñzer hilāle gözleri ‘ayne‘l-ģayāt
Dişleri incü miśāli lebleri ķand-i nebāt
289 Dili bülbül saçı sünbül ģāli fülfülden siyāh
Gül yanaġın ġamzesi gūyā ki bir cellād-ı şāh
290 Ķız bunı gördük de didi ģamdüli‘llāh dem-be-dem
İbn-i ādem yüzini gördüm bu gün itmem elem
6. KAYNAKÇA
AÇA, Mehmet vd. (2009). Başlangıçtan Günümüze Türk Edebiyatında Tür ve Şekil Bilgisi,
İstanbul: Kriter Yay.
DEVELLİOĞLU, Ferit (2005). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara: Aydın
Kitabevi.
DİLÇİN, Cem (2009). Yeni Tarama Sözlüğü, 2. Baskı, Ankara: TDK Yayınları.
GÜNEŞ, Mustafa (2011). Klasik Türk Edebiyatında Menakıpnameler ve Menâkıb-ı Akşemseddin,
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 16, s.165-171.
PALA, İskender (1992). Divan Edebiyatı, İstanbul: Ağaç Yay.
Türk Dil Kurumu, www.tdk.gov.tr Web Adresi, Büyük Türkçe Sözlük, Türkiye Türkçesi Ağızlar
Sözlüğü.
1426 Bünyamin TAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
T.C. Kültür Bakanlığı, Süleymaniye El Yazma Eserler Kütüphanesi, Katalog Tarama Sistemi,
ibmsrv/yordam.htm.