marc auge - paganizmin dehası - dost, 1. basım, 2010.pdf

Upload: kara-kalem

Post on 12-Oct-2015

183 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

  • Paganizmin Dehas

    M a r c A u g

    DOST

  • i

    C u l t u r a

    Bu dizi Mehmet Emin zcanm ynetiminde Dost Kitabevi Yaynlan iin hazrlanmaktadr.

  • Rize 1976 doumlu. Lisans eitimini Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Fransz Dili ve Edebiyat Blronde tamamlad. Halen bir devlet kurumunda uzman olarak almaktadr. Auguste Comte un, Pozitif Felsefe Kurstan (Sosyal Yaynlar, stanbul 2001), Michel de Certeau'nun Gndelik Halatn Ke/

    isimli eserlerinin evirisini yapmtr.

    Erkan Ataay

    Paganizm in D eh as

    Marc Aug (1935)

    Fransz antropolog Marc Aug zellikle tekinin toplum iindeki yerine ilikin almalaryla nldr. Togo ve Fildii blgelerinde uzun sreli alan almalar yapmtr. cole des Hautes tudes en Sciences

    Socialesde (Sosyal Bilimler Yksek Okulu) tez yneticisidir. Kentin ve gndelik hayatn kltr tarihine ilikin ok sayda aratrmas bulunmaktadr. Kitaplar arasnda unlar saylabilir: Thorie des pouvoirs et idologie

    (Gler ve ideoloji kuram, 1975); Pouvoirs de vie, pouvoirs de mort (Yaam gleri, lm gleri, 1977); Symbole, fonction, histoire (Simge, ilev, tarih,

    1979); Un ethnologue dans le mtro (Metroda bir etnolog, 1986); Non-Uewc, Introduction une anthropologie de la surmodemit, 1992 (Trkesi: Yer

    Olmayanlar: stmodemliin Antropohjisine Girij, Kesit Yaynlar); U sen s des autres (tekilerin anlami,1994); Les formes de loubli, 2001 (Trkesi:

    Unutma Biimleri, Om Yaynevi) ; Le mtro revisit (Yeniden metro, 2008); La communaut illusoire (Yanltc topluluk, 2010).

    D

  • Auge, Marc Paganizmin Dehas

    ISBN 978-975-298*424-0 / Trkesi; Erkan Atooy / Dost Kitobevi Yaynlan

    Temmuz 2010, Ankara, 287 sayfa Antropoloji-Kltr Tarihi-Felsefe-Dinler Tarihi-Kaynoka

    P A G A N Z M N D E H A S I

    Marc Aug

    DDtatabevi

  • ISBN 978-975-298'424'0

    Gnie du paganisme M ARC AUG

    ditions Gallimard, 1982

    Bu kitabn Trke haklan Dost Kitabevi Yaynlanna aittir

    Birinci Bask, Temmuz 2010, Ankara

    indekiler

    Franszcadan eviren, Erkan Ataay

    Yayma hazrlayan, Mehmet Emin Ozcan

    Teknik hazrhky Mehmet Dirican - Dost ITB

    Bask ve cilt, Pelin O fset L td . ti.;vedik Organize Sanayi Blgesi, M atbaaclar Sitesi

    588. Sokak N o ; 28-30, Yenimahalle / A nkara Tel: (0312) 395 2 5 80-81 Fax: (0312) 395 25 84

    D o st Kitabevi Yaymlar Mqrwii)'et C ad. N o ; 37/4 Yeniehir 06420, A nkara

    Tel: (0312) 43 5 93 70 Fax: (0312) 43 5 79 02 ivwiv.dostyayinevi.com * bilgi(cPdostyayinevi.com

    Chsz

    I Din

    1 Dinin Snrlar

    2 Bireyin Yaps: Pagan nsan, Hristiyan nsan

    3 Sessizlikten Yanlsamaya: Nietzsche, Bataille, Freud

    17

    42

    74

    II Pagan Figrler

    4 Tanrlar ya da Doann Keyfilii

    5 Kahramanlar ya da Anlamn Keyfilii

    6 nsan ve kizi: Toplumsaln Gereklilii

    93

    125

    fS3

  • III

    iaretlerin Anlam

    7 Bedenin aretleri, Toplumsaln Anlam: 181

    Dsel Byc, Simgesel Byclk

    8 Anlamn tesinde; Gcn iaretleri 222

    9 Kehanet areti ya da tekilerin Tarihi 240

    Birey ve Yanlsamann Basam aklar 261

    Kaynaka 278

    nsz

    Hristiyanlk daha gzel grndnde daha m az doru olacaktr? diye kendi kendine sorar Chateaubriand, Gnie du Christianismein (Hristiyanln dehas, 1802) ilk sayfalarnda. Biz de ayn soruyu, paganizmle ilgili olarak tersinden sorma niyetindeyiz; Paganizm, daha doru grndnde daha az m gzel olacaktr?

    Batnn tekilere bak, yalnzca estetik olmaya balad iin kmseyici olmaktan kmtr. tekilere ait nesneler (ilk bata da dinle ilgili olanlar), mzelerimizi donattktan sonra, galerileri sarm ve sanat piyasasn etkilemitir. lk Fransz etnolojisi, birka cesur dnrn dnya ve insanlk ile ilgili anlaylarmn adeta temeli haline getirdikleri sona ermi sistemlerin gzelliine duyarl olmutur. Chateaubriandda, ona Hristiyanln gzelliklerini gstererek, Hristiyanlk bilincini uyandrmaya iten hareketle netice itibariyle benzerlikler tayan bu hareketin ancak tasla yaplabiliyordu: doa ve yaamla kaybedilmi bir ilikinin gemite pagan bilincinde saf ve el dememi bir biimde bulunduu kesinlikle kavranyordu; bir yaama sanat, bir grme sanat (ama batd tketicinin kaygdan uzak akln kurcalayan temel nokta bu deil midir?) ; bizi ncelikle estetik adan etkileyen tekiler rneinin gsterdii ve hl gstermekte olduu

  • ey te budur. Black is beautiful , Small is beautifulCsiyah, gzeldir , kk gzeldir): bunlarn her biri, alternatif ilerlemenin/mutluluun egzotik ifadesini, gzellik konusuna odaklayan son zamanlarn klie laflardr. Bunun, deerlerin ve kltrlerin greceliliini hatrlatmak dnda hibir doru taraf yoktur. Ksaca ya da gerekirse kkrtc olacak biimde zetlersek, ilk nce nesnelerde ya da dans figrlerinde grlen, elektronik olanaklarla oaltlm, hzlandrlm ve biimi deitirilmi, eskiden bilinmeyen ritimlerde dinlenilen tekilerin hakikati, hakikat ile kendi ilikimizin bizde uyandrd phenin glgesidir.

    Bu olgu bu kadar yeni midir? Chateaubriand, zaten, Pascalin dedii gibi kalbe duyarl Tanrnn varln, Paris salonlarnda olduundan daha ok Amerika llerinde kabullenir; ve bu ller, akas, orada bir vahiden daha fazlasyla karlatna gre o kadar da l deildir. LEssai sur les rvolutions (1797) (Devrimler zerine deneme). Gnie du Chriatianismede de bahsedilen. Amerikan gecesinin melankolik ihtiam altnda Chateaubrianda uyumun ve dinginliin bir modeli olarak grnen Kzlderili (iki kadn, st emen ocuklar ve iki savadan oluan) bir ailenin anlmasyla sona erer; savalardan daha gen olann aka pagan olan ehresinde. Chateaubriand, ilk nce, Hristiyanln, aralarn deilse bile amacn simgeledii ve bununla birlikte, ona gre, haklln gsterdii bir fethin reddini okur: Yalnz gen adam srekli bir sessizlie gmlmt; gzleri srekli zerimdeydi. Salarndaki siyah, krmz, mavi renklere, kesik kulaklarna ve burnuna asl ve onu irkinletiren inciye ramen, yznde cisimleen soyluluk ve duyarllk fark ediliyordu. Beni sevmedii iin ne kadar da minnettardm! Avrupallarn, vatanna yapt tm ktlklerin hikyesini yznden okuyabiliyordum (s. 444). Ertesi gn, bir sr sessiz karlkl ilikiden sonra (Chateaubriand, beden dilinin tm yerli uluslarda alacak derecede yaygn olduunun altn izer) herkes, yine de birbirinden memnun bir biimde, tm kalpler kar karya , ayrlr.

    Sanat, jest, gzellik; tekilerin sessiz sz. Hristiyanln paganizmle, B atnn tekilerin tmyle ilikileri ncelikle sessizlik ve yanl anlama deneyiminden geer; yankdanmayan szler, szsz jestler, sama davranlar, srprizler, hayal krklklan, kinler, aclar. Szn emperyalizmi sessizlie son verecektir; misyonerler, Kutsal Kitap, din kitabn tercme etmeyi, ne pahasna olursa olsun tercme etmeyi isteyecek kapasitede olacaklardr. A m a bu kez, tercme ve arptma ayn ey olacaktr; nk o zaman, nasd grnrse grnsn, sz konusu olacak olan, kutsal me -

    10 PAGANZMN DEHASI

    tinlerimizi dierlerine aklamaktan (bu durumda, bir tr tersine etnoloji ile dierlerine mitlerimizin okumay teklif edeceiz) daha ok teki sz daarcnn anlamn baka yne evirmek, baka bir deyile dier toplamlarn kelimelerini ve anlamlarn onlardan koparmak olacaktr. Bir pagan panteonu yesi, ona, bizim dediimiz gibi, Tanr dedirtmek iin nasd dncesinden caydrlr? Hibir eyi yerinden oynatmadan her ey nasl deitirilir? tekilerin ruhuna, teki ruhlara uygulanan yattrc tplarn ikiyzl ve ebedi sorusu. dareciler ve grevliler, kendi paylarna, zorunlu olarak tercmeye ve yorumlara bavurmann, yalnzca dolayl iaretlerini fark ettikleri yanl anlamalar ne kadar artrdn her zaman anlamamlardr.

    Bu yanl anlama, bir anlamda, sorunlar gerektii gibi zmler. Hi kimsenin kabul etmeyi arzulamad farkllklar maskeler; rk bildirilerde ya da evrimcilikle renklendirilmi bir halka ramen h a l k ln (paternalisme) yattrc szlerinde (bu szlerde iitilen yalnzca, indirgenemez farkllk, geici farkllk, farkllklara sayg duyma ya da uyum salamadr) kolaylkla dile getirilemedikleri iin deil belki de sadece farkllk olmadklar, beyazlarn dilinde saplant ya da d (ok elilik, yamyamlk, byclk, cinlenme) grnmn de aldklar iin hi kimse bu farkllklar kabul etmeyi gerekten istemez; farkllklarn cinsel ve kansal yannn altn izen bu szckler sylenir sylenmez, zamanna ve okuyana gre, fkrann, folklorun, sansasyon basnnn ya da psikanalizin sz daarcnda yerlerini alrlar. Yalnzca etnoloji, bu szcklere (tercme hatalar nedeniyle genelde bozuk olan) sosyolojik ve politik bir anlam ykler. Ama etnoloji, bunu yaparken, farklln dnsel statsn oluturmakta, daha dorusu, Chateaubriand slubunun ifade ettii u ift ynl ve eliik duyguyu aklamakta baarl olamamtr; Paganizm ile karlamada duygu hem aina bir gariplik hem de garip bir ainalktr'.

    Her eyden nce estetik duygu; yanl anlalan ey kolay alglanr. Bireysel bir izleyici iin, yaktk nesneler olarak maske ve heykelden, daha ok, bir dilin, donmu, hareketsiz ve sessiz bir jestin hibir anlam yoktur (bu anlamn bir ksm, bu nesnelerin ilevleri, mmkn olduu zaman, incelenirse, ya da bu nesnelerin dnmleri, yine ayn koulda, zellikle.

    NSZ 11

    1) Chateaubriand, paganlarn, ilk Hristiyanlar, ateizm, ensest ve rivayet edildiine gre yeni doan bir ocuun etinin yenildii baz yemek merasimlerinden dolay knadklarnn altn izer (s. 466). Bu envanterde, yanl anlam ann (niceliin kategorisi ve tanr dncesi birbirine uygun mudur deil midir) dnda dlerin stratejik rol kabul edilecektir.

  • Lvi'Straussun [1979] telkin ettii ve yapt gibi, bu nesnelere ilikin mitlerin dnmlerine kout olarak incelenirse kavranlacaktr). Ama bu nesneler, izleyicinin, kendine yneltilmeyen ve dilini anlamad, bir anlamn karl olarak algladn sand bir yapnn sadeliiyle kimi zaman bozulmu bir mesajn estetik tercmesini seyretmesine (sessizliin ve diyalog yokluunun u biimi) olanak salarlar.

    yleyse Paganizm, ncelikle Hristiyanln tam kartdr; ve rahatsz edici gcn, belki de kalcln tam da buna borludur. Deiik kip- liklerinde, Hristiyanlktan ve onun deiik versiyonlarndan en az noktada ayrlr. Dalist deildir ve ne ruhu bedenin ne de inanc bilginin karsna koyar. Bireysel ve toplumsal yaamn rastlantlarnn yanstt g ve anlam ilikilerine dsal bir kural olarak ahlak tahsis etmez. Biyolojik dzen ile toplumsal dzen arasnda, bir yandan bireysel yaamn, iinde bulunduu toplulua ztln greceli hale getiren, dier yandan da her bireysel ya da toplumsal sorunu bir okuma sorunu haline getirme eiliminde olan bir ba ilke edinir; tm olaylarn bir iaret olduunu ve tm iaretlerin bir anlam olduunu ileri srer. Kurtulu, aknlk ve gizem ona temelden yabanc eylerdir. Bunun sonucu olarak, yenilii ilgiyle ve hogryle karlar; tanrlarn listesini uzatmaya her zaman hazrdr, sentezden deil eklemeden ve mnavebeden anlar. Bu kukusuz Hristiyan misyonerlii (proslytisme) yznden yanl anlalmasnn en derin ve en kalc nedenidir; kendi adna asla bir misyonerlik pratii yoktur.

    Ve bununla birlikte, Hristiyan dininin egemen olduu uygarlklarda tam anlamyla pagan davranlarn ve pratiklerin yeri olmad kesin deildir. Baka zamanlarda, tm kltrlerde gerek Tanr ile ilgili nsezileri gsterebileceine inanan Chateaubriand, Hristiyanlarda, kendisinin adlandrd gibi popler sofuluklarn her zaman en sk geleneklerden esinlenmediini genellikle kabul eder; bizzat kendisi yeryznn tanrlarna kaplmaya olduka yakndr ve Notre-Dame des Bois (Aalarn Meryem Anas) yah akdikeninin gvdesinin ya da emenin yosunlu oyuunun bu sakini (s. 889) tartmasz bir biimde aykr dncelere dalar. Hristiyanln manevi ahenklerini yolun apraznda, topran kokularn hac yerlerinde, gerek dinin, suiistimal edilmelerini engellemekle yetindii kimi batl inanlar sava azizlerde ve aka kimi pagan kalntlarda kefeder ya da yeniden bulur. nemli olan, orada kalntlarn ya da yer deitirmelerin sz konusu olmas deil, bu yapma ya da yaama biimlerinin, Hristiyanln somut bir biimde ilemesi iin zorunlu grlmesidir.

    12 PAGANZMN DEHASI NSZ 13

    Pagan figrlerinin (tanr, kahraman, insan ve onun ifti, byc ve onun biim deitirmileri) bizi, Hristiyan gelenei Batsnn en m odern dncesinden ve pratiklerinden uzaklatrp uzaklatrmadn sorgulayacaz; ama bu soruyu sormak, bizzat paganizm ve Hristiyanlk ve bunlarn tesinde din ve ideoloji kavramlarnn nceden incelenmi olmasn gerektirir; din nerede biter, ideoloji nerede balar? Hristiyanln dehasndan bahsederken Chateaubriand, bir dinin, yalnzca kendi teolojik ieriinden ibaret olmadn hissetmiti. Paganizme gelince, paganizm terimini tm tek tanrh dinlere, onlarda ortak olduunu dndmz ilkeye younlamak iin uygularsak, paganizmin, ilk bata onu dnme eiliminde olacamzdan daha gncel bir antropolojiye denk dtn grrz. Pythagoras, Herakleitos ve Empedokles gibi Sokrates ncesi dnrler, en azndan bazdarna gre, yeniden moda yazarlar haline geliyorsa, bunun nedeni belki de, bilge dncesinin, dzeni dzensizliin, doay toplumun, inorganii organiin karsna kesin olarak koymaktan kand zaman ortak sezgi ile birlemesidir. Oysa tekil ile oulu, eril ile diili, yaam ile lm, gsterge ile gsterileni, biri ile tekini, ayn ile ztt birletirmeyi srdren bugnk paganizmler, bize, her gn dncemizde ve somut pratiimizdeki, ak bir biimde resmi kurumdan ve dorudan resmilikten bamsz olan her eyde kendilerini hissettirirler. Tanrlardan, kahramanlardan ya da byclerden bahsetmek, ok somut bir biimde bedenle, dierleriyle, zamanla ilikimizden bahsetmektir, nk pagan mantk, bir dinden en makinelemi davranlarmz, en kiisel ve en sradan ritlerimizi, en gnlk yaammz -en bilgece sezgilerimizi?- kuatan bu asgari sosyolojik anlamn oluturucusu dinden, hem daha ok hem de daha az bir eydir.

    Bize yabanc ve sonra bize benzer ynleri adm adm anlaldktan sonra geriye paganizmin ritel boyutuyla tanmlanmas kalr. Ve belki de bu boyut nedeniyle, dehas, kt dehaya dnyormu gibi grnr. Ritel etkinliin zdeletii, doa ile srekli mzakere, kukusuz bu mzakerenin hem znesi hem de nesnesi olan toplumlar srekli dzenleme, yeniden dzenleme ve yenileme etkisine sahiptir. Am a ritel etkinliin kendisi, oyuna ve taklide bal olduu iin, tm mzakere nesnelerini doaya ve zellikle simgesel olarak ele alrken, aslnda somut bir biimde ele almak istedii tm gleri doal glere dntrme eilimindedir. Tersine dn (inversion) ritellerinde ya da Binylc hareketlerde olduu gibi ritualist sapmann sonu, egemen kidelerin gsz uultusundan baka bir eyin duyulmad tarihin kmazlarna varr. Mminlerinin, rahiplerinin

  • ve peygamberlerinin durmadan dile getirdii ve (bizim kendi tarzmzla sormaktan vazgemediimiz) u zorlayc soru yine de ciddiyetini korur; tarihe, bugnn pahasna egemen olmak neye yarar? Eer tanrnn insanlara yeryznde mutluluk vermesi gerektii doruysa, bu hemen yarn olsun.

    En yanltc olan nedir; her eyi hemen istemek mi yoksa yalnzca tarihten, yani, bir canl iin, lmden hibir ey beklememek mi?

    14 PAGANZMN DEHASI

    I

    Din

  • Dinin Snrlar1

    Dinden ya da dinlerden bahsetmek, bir ift zorlukla, daha dorusu bir ift eitlilikle kar karya kalmaktr. Dinsel olgunun kendisinin, evrensellii kadar dikkat ekici olan eitlilii; dinsel olgunun kuramlarnn, yalnzca inananlarn, bu kuramlar inanmayanlarn karsna karmas anlamnda deil ayn zamanda hem dinsel kurumun ve pratiin toplumsal ya da politik avantajlarn saptamak hem de dinin derin doasn ve rnein, ezamanh gzlemlenmeleri hi de kolay olmayan sosyolojik ya da psikolojik boyutlarn aklamak iin olgularn gzleminin farkl bak alarnda gereklemesi anlamnda eitlilii. Tarih ve etnoloji bu olgunun hem evrenselliini hem de eitliliini gsterir; M ax Weber (1920-1921), ritel dinler, kurtulu dinleri, kurtarc (soteriologique) dinler (ve byc, rahip, peygamber figrleri) diye bir ayrm yapar, ama Tanrs ya da tanrlar olma- yan dinler olduunu da bilerek, dinlerin tektanrc ve oktanrc zelliini gz nnde bulundurur; ruhlar yani az ya da ok gayri ahsi ilkeler, insan yaamnn en nemli olaylarnn nedeni olarak dnlebilir ve bu sfatla bir kltn nesnesi olabilirler; din, toplumu gemiine bavurmaya ynlendirdiinden, varlk-yokluk canllarn yazgsna ar geldiinden baz kltlerin temelde llere ve atalara adandn da ekleyelim.

  • Bu eitlilik saptamas iki aklamay beraberinde getirir; birincisi, bu saptama, izine farkl dinsel sistemlerde rastlanan ve zamanda ya da uzamda tekrarlanmalar dinsel nesnenin kimliini oluturan ilkelerin ya da ritellerin analizine engel deildir; Mircea Eliade (1958) gibi bir dinler tarihisi, rnein Hindistan, Hristiyanlk ya da Eski Yunandaki treyile erginleme izlekleri, yani kltrel adan heterojen olan toplumlarda bulunan ve farkl ekillerde, toplumun, kendi kkeninin mitik zamanna yeniletirici bir geri dnn ieren, ifade eden ve artran izlekleri, bu anlayla karlatrr. kinci olarak ve birinci aklamay tamamlayacak biimde, bu eitlilik saptamasnn karmza bir tanmlama sorunu kard olduka aikardr; sonuta farkl dinsel yaplardaki, onlarn din olarak tanmlanmasna olanak salayan ortak unsur nedir? Bu unsur, erginleme gibi bir kurum ya da rahibinki gibi bir ilev olamaz nk bunlar, tm dinlerde, en azndan dorudan doruya karlatrlabilecek ekilde bulunmaz.

    1 8 PAGANZMN DEHASI

    Din ve Kutsal

    Kavramn nceden tanmlanmas ve anlalabilir hale getirilmesinin gereklilii, din zerine dnen felsefecinin gznden kamaz. Bergson (1932) bu konuda, felsefecinin, ou zaman, ortak akln daha nce bir szckle gstermi olduu bir eyi incelediini ve adeta gerein, dil tarafndan paralara ayrlmasndan yola ktn belirtir. Bu zorlua iki zm yolu nerir: kendisinin de tercih ettii birincisi, szcn incelenmesinin (ve ierdii gerein, btnlnden belki de keyfi olarak koparlmasnn) yerine, gerein szcklere karlk kavramlara blnmesiyle uramakszm , bir genel ilevin (bu durumda da masal yaratma ilevinin) incelenmesinden oluur. M asal yaratma ilevini, evrimin sonunda, varln, dsel tasarmlar zeksnda, (bu zek toplumsal dzeni bozmakla tehdit ettiinde ona kar denge unsuru tekil eden de yine bu dsel tasarmlardr) srdren igd kalnts rn olarak grr. Tmyle dnsel bir erevede ele alp, szcn kullanlan anlamna gre biraz aa biraz da yukar doru taan gereklii snrlandrarak din kelimesine daha nce verilen birok anlam, aamal olarak bu ilevin almasn analiz ederek bulur. Bu adan dnlnce by dinin bir parasdr, nk by, zeki varln kar karya kald baz tehlikelere kar doann nlemidir (s. 183). kinci hareket biimi, tersine, kullanlan

    farkl anlamlarn ortaya karmak ve ortalama bir tanma ulamak iin szckten yola kmaya dayanr. Bu hareket biimi (bu hareket biimine gre din, duayla bavurulan tanrlara tapnma dr) kukusuz yalnzca bir vokabler sorununu zer; ve by, bencil olduu, doay atn ileri srd ve insan ekline brnm tanrlarn deil de daha anonim glerin ii olduu iin uzlayla, dinden ayr bir ey olarak tanmlanabilir. Bergson, nemli olann, yaplann ne olduunu anlamak ve szcn uzlamsal anlam konusunda hemfikir olunduu zaman eyin zne sahip olunduunu dnmemek olduunun altn izer.

    Bu uyar, dinin olumsuz tanmlar yani her eyden nce onun ne olmadn (by, felsefe, ideoloji) belirlemek kaygsyla yaplm tanmlar denilebilecek eyin incelenmesine giriildii zaman faydal deildir. Masal yaratma ilevi kavramnn ereksel yanlar zerinde u an iin daha fazla durmakszn, bu metnin en banda yaplan eitlilik saptamasnn, bizi aslnda, iinde din teriminin farkh anlamlarnn yer alaca ve dinsel olgunun ilevlerini, yapsn ya da dnmlerini tanmlamaya yneUk farkl kuramsal tutumlarn bulunaca dnsel bir ereve izmeyi denemeye zorladn gstermek iin bunu gz nnde bulunduracaz.

    Bunu yaparken, zaten durmadan, Durkheimin Les Formes eiementaires de la vie religieusede (1912) (Dini Hayatn ptidai ekilleri^) zellikle de giri blmnde (Aratrmann konusu) ve ilk blmnde ("Dini olgularn ve dinin tanm) ortaya koyduu kesinlikte olmaya alacaz. Onun dncesinin nemli hatlarn iki nedenle burada hatrlatacaz. ncelikle, Durkheim, dinin toplumsal tanmn o kadar salam oluturmutur ki dinsel olgu konusunda bu yaklam biimine ncelik veren tm aratrmalar onu referans almak zorundadr. Ayrca bizzat bu tanm birbirleriyle ilikilendirme avantajna sahip olduu belirli bir sayda kavrama (gizem, doast, kutsal olmayan, kutsal, ilecilik, yasaklar, ruhlar, tanrlar...) gnderme yapar.

    Durkheimin ncelik verdii taraf dinsel olgunun btnl tarafdr. Bugn bilinen en ilkel ve en basit dini (Avustralya totemcilii) incelerken dinin bileenlerini ortaya karmay ve aklanmalarn kolaylatrmay ok ister. Bylece, Frazer, inanlarn ve kendinin incelediine benzer trdeki ritlerin dinsel karakterini tanmamakla eletirir. Bu dinsel karakterin tam olarak ne olduunu tanmlamak iin, ilk bata, dikkatli

    DIMN SINIRLARI 1 9

    2) Trke ev.: Hseyin C ah it Yaln, Tanin M atbaas, 1924. Dier bir eviri: Fuat Aydn, Dini Hayatn ilkel Biimleri, A ta Yaynlar, 2005.

  • bir biimde, genellikle dinselin tanmna kendiliinden uygun olduu dnlen iki kavramn eletirel analizini yapar.

    Birincisi doast ya da gizem kavramdr. Durkheim, Spencer ve Max Mller gibi felsefecilerin tanmlarnn ve yorumlarnn karsna, gizemin dinsel dncedeki rolyle ilgili daha esnek ve daha greceli bir kavram koyar. Bu roln, Hristiyan tarihinin farkl dnemlerinde deiiklie uradnn altn izer; XVII. yzyl inam iin, dinin hibir gizemli ve bilimle ve felsefeyle uyumaz yan yoktur. eylerin gizemine ok duyarl olan Pascal, adalan tarafndan anlalmaz kalr. Genelde, doast ve gizem kavramlar sonradan ortaya kan kavramlardr; ilkel insanlar, dourganlk ve verimlilik ritlerini yaparken hibir ekilde akld yntemlere bavur- duklan hissine kaplmazlar. Ritelin ortaya kard gler onlara tamamyla doalm gibi grnr. Durkheim, doal gler kavramnn muhtemelen dinsel gler kavramndan trediini dnr: .. .yleyse doal gler ve dinsel gler arasnda, aklc olan ile akld olam birbirinden ayran bir uurum olamaz (s. 35). Ayrca, evrensel gerekircilik kavramnn ortaya konulmad bir dnyada, eskilerin tanrlara atfettii mucizev mdahaleler onlara gre kelimenin bugn ifade ettii anlamyla mucizeler deildir (s. 36). Anlalan o ki birok ada antropologun batl olmayan herhangi bir topluma zg kavramlar, yorumlar ve analizlerde, ampirik tutuma bal olanla byye bah olan arasnda ayrm yapmadan nce Durkheimi yeniden okumas faydal olurdu. Aynca, eskilerin ya da ilkel insanlarn fiziki dnya karsndaki tutumunun, Durkheime gre, bizim toplumsal olgular karsnda takndmz tutuma ok yakn olduunu gz nnde bulundurmalar da iyi olurdu. Bu olgularn, zorunlu yasalara tabi bir doal alan tekil ettiini kabul etmeksizin, yasa koyucunun, keyfine gre, bir yap yaratabileceine ya da bir toplumsal sistemi dntrebileceine igdsel olarak inanrz. Toplumsal olgularla ilgili olarak, hl ilkel insanlarn zihniyetine sahibiz (s. 37). Bununla birlikte, toplumsal olgular gizemli eyler olarak grmyoruz; tam tersine, toplumsal olan konusunda bilinli yanlsamaya duyarl bu kadar ok ada varsa bunu nedeni, toplumsal olgularn, onlara dnyann en anladr eyi gibi grnmesidir.. . (s. 37). Son olarak, Durkheimin en son ve uyarc nitelikteki yorumuna gre, din, yenilikleri, normal olmayan eyleri ve beklenmedik olaylar aklamaktan daha ok evrenin olaan gidiatndan sorumlu olmay ve yaamn normal akm devam ettirmeyi amalar.

    Durkheim tarafndan incelenen ikinci kavram tanrsallk kavramdr. o k dar bir anlamda ele alnrsa bu kavramn tm dillerde bulunmad

    2 0 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 21

    kolaylkla grlr: Kelimenin tam anlamyla tann olmayan, llerin ruhlar, farkl tinsel varlklar, ritlerin ve hatta dzenli kltlerin nesneleridirler. Bu durumda Taylor (1871) dini, tinsel varlklara inan olarak daha geni biimde tanmlamay nermitir. Am a Durkheim, bizzat bu kavramn, insani inanlarn nesnesi olan tinsel varlklarn, insanlarn, dualar, kurbanlar ve tanr rzas iin yaplan ritler vb. yoluyla holarna gitmek ya da harekete geirmek iin bavurduklar bilinli varhklar olduklarn varsaydnn altn izer. Oysa, bu tr bir din anlaynn uygulanmasnn mmkn olmad bir yn olgu sz konusudur; Bir yanda, tanrlar ve tinsel varlklar olmayan dinler vardr; dier yanda ise, deist dinlerde bile, tanr ya da tinsel varlk dncesinden ve varoluundan tmyle bamsz ritler vardr.

    Birinci nokta ile ilgili olarak Durkheim, dnyann varoluunu bir olgu olarak aldndan insana nereden geldii ve sonu konusunda hi kayglanmamay, ama, arzuyu yok etme ve tek bana meditasyon ile zdeleen bir kurtuluu, hibir tanrnn yardm olmadan yalnzca kendi iinde bulmak iin bu kayglardan uzaklamay salk veren Budizm rneini ele alr. Budizm, tanrsal varlklarn varln yadsmasa da en azndan tannlarm var olup olmadn bilmek sorunuyla ilgilenmemesi (s. 43) anlamnda ateisttir. Tanrlara kar bu kaytszln tohumlarn Brahmanizmde bulmak mmkndr, nk Hindistan toplumlarnn tapt birok tanr gitgide, insann, duaya, kurbana ya da tanr rzas ayinlerine bavurmakszn konsantrasyon ve meditasyon yoluyla bulabildii bir eit tek, kiiler d ve soyut ilkeye dnmtr

    kinci nokta ile ilgili olarak Durkheim, ne varlk nedenleri ne de etkililikleri herhangi bir ekilde tanr ya da tinsel varlk dncesine balym gibi grnen yasaklar ve ritelleri rnek verir. ncil tarafndan konulan birok yasan (rnein, doum yapma dnemlerinde kadnn dar kmasna, bir atla bir eein arabaya birlikte koulmasna veya kenevir ile ketenin kartrld bir ceket giyilmesine ynelik yasaklar) Yehova inanyla hibir ilgisi yoktur. Yiyeceklerle ilgili, dinsel karakterleri phe gtrmeyen, saysz dinde yer alan birok yasak konusunda benzer yorumlar yaplabilir. Mkemmel bir biimde gerekletirilmesi etkililiini gvence altna ald varsaylan belirli bir saydaki rit-olum lu olanlar- konusunda da durum ayndr. Bu ekilde, veda dininde kurbanmn gksel olgular zerinde dorudan bir etkisinin olduu varsaylr, uygun ilahiler, ihtiya duyulan yamurun Tanrlara ramen yamasn salayabilir. Durkheimin hukuki ekilciliin tohumlarn tadn dnd

  • dinsel ekilcilik bu denli titizse, bunun nedeni, sylenecek formllerin ve hayata geirilecek hareketlerin kendi kendilerine etkili olduklarnn dnlmesidir

    Elbette, dncesinin o annda, karakterleri ona zorunlu olarak daha pheli grnen belirli saydaki olgunun dinsel olduunu ilan ettii iin, Durkheimin olgularda, sadece daha nce oraya yerietirdii eyi bulduu sylenebilir. Bu onu kt bir eletiri ile kar karya brakr: Aslnda, gizem ve tanr dncelerini dinsel olgularn aklanmasnda temel unsurlar haline getirmeyi, ona gre, olanaksz kdan farkh rnekleri sraladnda, bu tanm daha nceden kafasna yerletirdii, dinle ilgili kendi anlayn daha nceden oluturduu ok aktr; bu hazrlk, yine de, Bergsondaki masal yaratma ilevinden daha ampirik ve daha az soyuttur, nk grkemli ve titiz bir etnografya literatr aratrmasnn sonucudur. Tanr dncesinin hibir paynn olmad yasaklarn ve ritellerin dinsel olarak tanmlanmasn savunan, kutsal olmayan ile kutsal olann genel kartl hipotezi bundan domutur. Am a aklamann biimi kendi gereklerini iinde barndrr; Durkheim, dinle ilgili genel tanmn, kutsala yani ayrlm ve yasaklanm eylere ilikin birbirine bal inanlar ve pratikler sistemi, Kilise denilen ayn manevi camiada, bu inanlar ve pratikleri benimseyen herkesi birletiren bir sistem (s. 65) olarak bu rnekleri (sadece bu tanm nceden doal olarak ierdikleri iin gsterilen rnekler) inceledikten sonra ortaya koyar.

    Bu durumda din, kolektif ve anlam veren (expressive) bir gereklik olarak anladr Kolektiftir, nk, insanlarn tasarlad gerek ya da hayali eylerin, genelde kutsal olmayan ve kutsal kelimelerinin olduka iyi dile getirdii iki ayn terimle gsterilen kart iki snfta, kart iki biimde snflanmasn (s. 50) doal olarak ieren inanlarn tmn kapsar. Bu iki alann genilii kltrden kltre (bir tasanmlar btnlnden dierine) deiebilir ama ayrk olmalar olgusu evrenseldir. yleyse dinsel inan ve pratik zorunlu olarak ayrlr. Durkheime gre bireysel din dncesi anlamszdr (Ojibway kabilesindeki manitu, Romallardaki genius ya da Hristiyanlann koruyucu melei, onlar kapsamakla kalmayp, onlar doru yerine yerletiren ve onlara zorunlu olarak adanm kltn kurallarm belirleyen daha geni bir inanlar btnnn paralardrlar). Dnyann genel olarak dzene koyulmas olarak dnlen din, ik i bakmdan toplumsaln anlatmsaldr; hem kutsal olmayan ve kutsal olan kartlm yaratan yasaklamalar ve yarglamalar ya da bu iki kart ey arasndaki karlkl geileri dzenleyen erginleme gibi kurumlar nedeniyle hem

    2 2 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 2 3

    de toplumsal gerekliin idealletirilmi bir temsilinden baka hibir ey olmayan kutsal eylerin bizzat karakteri gerei toplumsaldr.

    Pierre Bourdieu (1971), Durkheimci tutumun bu yanna uygun olarak, bir Durkheim/Lvi-Strauss kuan, bir Marx/Weber kuann karsna koymutur: Birinci kuak dinsel kurumlarn anlam konusuna kincisi ise dinsel kurumlar tarafndan yerine getirilen toplumsal, politik, ekonomik ilevler konusuna ncelik verin Daha nce baka yerde yapma frsatn bulduumuz analizleri (Aug, 1974, 1975) tekrar ele almadan, Bourdieunn eletirisinin, Durkheimin, etkililik problemine gsterdii zeni yok saydn belirtmek istiyoruz. Dinin, az nce gsterilen farkl ilevlere indirgendiini, Makyavelci (bunun hibir ekilde Bourdieu ile ilgisi yoktur) bir maniplasyonun saf ve basit bir arac olarak tanmlandn varsaysak bile, dinin bu ilevleri yerine getirmeyi ya da onu kullananlarn niyetlerine hizmet etmeyi neden ya da nasl baardn sorgulamak gerekecektir. Etkililik problemine gelirsek, bu problem Durkheim tarafndan ortaya konulur: O na gre, toplumun normlar, dinsellik grnm altnda, herkese ve her bireye, toplanmalar ve bayramlarn yaratt zel psikolojik durum sayesinde, tam olarak dinin kolektif karakterinden dolay dayatlr. Kukusuz bu etkililik anlay tartlabilir ama bu etkililiin ilkesi, bir ilevler aratrmasnn ilkesinin tersi olamaz: Tam tersine, bu ilevler, etkililii nceden doal olarak ierir ve etkililiin mekanizmalarnn incelenmesi, g ilikileri ya da snf ilikileri konusunda hibir ekilde nyargya varmaz.

    Dinin, kolektif ve toplumsala anlam veren olarak tanmlanmasnn, be - lirgin bir biimde paradoksal olarak tanmn olumsuz kstaslarna ncelik vermeye srkledii olgusu zerinde daha fazla durmak istiyoruz. Aslnda bylesi bir tanm, hem ok belirsiz snrlarda ok geni bir gereklii din terimi ile dile getirme hem de, tersine, istisnai olarak bir analiz tipine elverili olan bir dinsel modele karlk gelme riskini tar. ki durumda da, dinsel olgunun snrlaryla ilgili bir tartma ortaya kar. Bu ekilde, Lowie (1937), Durkheimin analizlerine kar, totemciliin, Avustralya dininin sadece basit bir unsuru olduunu ve zaten, Avustralya toplu- munun bilinen en basit toplum olmadn ileri srmtr. Bu durumda, totemciliin rneklik deeri tartmaya alm bulunuyordu. Lowiein bu dncesine kar, Durkheimin en ayrntl ve en verimli analizlerinin, tek bir totemsel sistemin ele alnmasna dayanmad ve onunla snrh olmad rahatlkla gsterilebilir: Ruh kavram, ile ritleri, kurbanla ya da kutsaln ift anlamhiyla ilgili analizleri, totemsel ereveyi Avustralya

  • olgularnn iine sktrmay denese de bu erevenin ok dna taar Ayrca, Avustralya olgularn bir rnek (tam anlamyla bir hareket noktas deil) olarak almaktan kaygl olan Durkheim, bu analizlerde frsat bulduunda birok baka olgudan da bahseder; rnein ulusal olaylar kutlamak iin gerekleen dinle ilgisiz (laiques) toplamalarn (rassemblements), temelde, klansal toplamalar ya da Hristiyan bayramlar ile ayn trde olgular olabileceini kabul etmeye kadar ileri gider (buna daha sonra dneceiz). Durkheimde kutsaln kategorisinin, dinselin kategorisinin dna tat sylenebilir. Ama, ayn zamanda, Durkheimi, Avustralya dininin bir parasna, totemcilie ncelik verdiinden dolay bir ekilde yanlgya dmekle gyaben sulayan Lowienin eletirisinin yerine, dinsel ile ilgili tanmnn anlklarna ynelik bir eletiriyi koymak mmkndr. Bu durumda, farkh Avustralya toplumlarnda bulunabilecek farkh totemcilik kipliklerini (bireysel totemcilik, cinsel totemcilik, yar totemcilik, dar blge, blge, kabile totemcilii, kavramsal totemcilik, d totemcilii, vb.) tm ilkellerin kendine zg ve yegne felsefesi olarak ele almaya alan Elkine (1933), Lvi-Straussun (1962) yapt itiraz karmza kar; Elkin, totemcilii, insann ve doann, varoluun dinsel, trensel ve toplumsal yan ile ilgili olarak yaplanm tek bir btnn paralar olduu dncesine dayanan bir felsefe, yani, dinsel alana alan ve insana, birey ve toplumsal varlk olarak direnmesi ve ayakta kalmas iin gerekli olan gnlk gereksinimleri karsnda inan, umut ve cesaret veren bir felsefe olarak tanmlayarak makalesini bitirir Lvi-Strauss, bu genellik dzeyinde tm felsefelerin ve tm dinlerin birbirine karacann altn alayl bir biimde izer. Bu itiraz, Avustralya olgularnda ak bir biimde evrensel bir mekanizma arayan Durkheim iin geerli deildir ama inceledii olgunun doasn iyice aklamaya ne kadar nem verdiini anlamaya yardm edebilir; bunu yapmak iin, Durkheimin, ona gre dini tanmlayan kriterin birbirine bal o lduunu ortaya koymas gerekir; din bir sistemdir (tarihin rastlantlar nedeniyle btnlk bozulur ve sistematiklik kaybolursa, sz konusu olan bir din deil, tortul, folklorik bir klt olur) ; kutsal gerekliklere yneliktir; m anevi bir ortaklk olgusudur. Bu zellikten biri olmazsa, sz konusu olan artk bir din olmaz.

    Durkheim, bu ekilde, ilk iki kriter asndan dinle benzer olan ama nc kriter asndan dinden farkl olan byy dinden ayrr; by Kilisesi yoktur; byde olmayan ey, inananlarn tm tarafndan oluturulan manevi birliktir. Doruyu sylemek gerekirse, bazen Durkheimi

    2 4 PAGANZMN DEHASI

    okurken, bu ayrma ok nem vermedii hissi uyanr; bizzat kendisi bu ayrmn greceli olduunu dnr ve bunu satr aralarnda itiraf eder; Byy dinden bu ekilde ayrrken, ikisi arasnda bir kopukluk olduunu kastetmiyoruz. ki boyut arasndaki snrlar belirsizdir Aslnda -rencileri Hubert ve Mauss gibi- kiiler d g mananm dinin olduu kadar bynn de kkeninde olduunu kabul eder; ve yalnzca toplumsal kriterin altn izmek iin bunlar birbirinden ayrmaya ihtiya duyar ( .. .gerekli olan birbirlerinden nerede ayrldklarn bulmak olduu iin aratrmamz dinle snrlamak ve bynn balad yerde durmak niyetindeyiz) (s. 60); Durkheim, bu toplumsal kriterin artk kendi belirleyici roln oynamad yerde durma niyetindedir; ama ona gre, hibir sistematik aratrma, adlar bu derece, doru ya da yanl, bysele kan olgular arasnda seim yapmaya giriemez. nemli olan, u durumda topluluk ve birlik dncesine sk skya bal olan ve verili bir dinin iinden ya da dndan, byk bir saydaki din uzmannn, dini ncelikle ne olmadyla tanmlamak iin kulland snr dncesidir.

    DNN SINIRLARI 2 5

    By ve Felsefe Arasnda Din

    Hubert ve Mauss (1902) gibi Durkheime yakn etnologlar da, dinsel etkinlii bysel etkinlikten ayrarak dinin tanm sorununu snrlar asndan ele almaya almlardr; Onlar iin, din herkese ak ve trensel etkinliklerle, by ise zel ve gizli etkinliklerle ilgilidir; din, tmyle kurbanda, by ise kt byde (malfice) ifade olunur; ayn anlay erevesinde etnoloji gelenei, (Fransz ve daha ok ngiliz), dinin, her eyden nce dier toplumsal yaplarn anlam vereni olduunu, bynn ise dnya ve toplum zerine bir etki giriimi olduunu ama bu ekilde kurulan snrlarn belirsiz oluunu, srekli kesitiklerini ve rttklerini dnme eiliminde olmutur. Bizzat Hubert ve Mauss, Frazer tarafndan yaplan ayrm, rnein sadece bysel riti sempatik rit olarak tanmlamasn eletirirken yalnzca eilimleri karlatrmlar, yalnzca kutuplamalar gz nnde bulundurmulardr. Frazer tarafndan biimlendirilen kartln tersine, ou zaman dinsel ritin tanrlar zorladn, oysa, arac gler, dsel yaratklar ya da tanrlar zerinde de etkisi olabilen bysel ritin her zaman dorudan mekanik bir etkililie sahip olmadn da belirtiyorlard. Tm bunlar, tanmn, olumasna olanak salamas gereken kriterlerin her zaman nne getii izlenimini

  • verir, yle ki gzlemci, srpriz bir biimde, a priori dinsel olarak tanmlanm olgularda, a priori bysel olarak tanmlanm unsurlar (rnein sempatik ritler) ya da bunun tam tersi biimde bysel olgularda, dinsel unsurlar bulur; bu durumda, kurban ve kt by kutuplar arasnda ok saydaki pratii nitelendirmek ok zordur: Bunlar ne yasaklanan ne de emredilen pratiklerdir. Bireysel ve istee bal olan dinsel pratikler vardr; meru olan bysel pratikler vardr. Bunlar bir yanda bireyin kltnn rastlantsal edimleri, dier yanda da, rnein tbbi olanlar gibi, tekniklere bal bysel pratiklerdir (s. 14). Am a bu noktada, kii kavram ile tbbi etkililiin birlikte artmlmas, emay aklamaktan daha ok iinden klamaz hale getirir: Byclkle yani baz bireylerin, dierlerinin zerinde kullanabilecei kt by gcyle ilgili tm kuramlar, kii tarafndan ok iyi hazrlanm ve bireyin kltlerinden kkten bir biimde ayrlmas pek mmkn grnmeyen tasarmlarla birleir; bu ylesine dorudur ki, baz misyoner antropologlar, rnein Afrika tasarmlarn incelerken, Parrinderin (1949) Ashanti kras ile ilgili olarak yapt gibi, dierleri arasndan sivrilen ve bireysel bir kltn nesnesi olan, psiik katmanlardan birini, Hristiyanlarn koruyucu melei ile zdeletirme eiliminde olmulardr. O zaman, Hristiyanln bysel yan ya da Akan psikolojisinin dinsel z m artrlmaktadr? Tbbi etkililie gelince, bu, birok sistemde, (farkl Afrika tanrlar ok zgn hastalklar bulatrmak ya da tedavi etmekle nlenmilerdir; Walter Addison Jayne (1925) Msr, Asur, Sami, Hint, ran, Yunan ve Kelt tanrlarnn tbbi ilevleriyle ilgili nemli bir eser vermitir) psiik sistemlerin bilinmesine bal olduu kadar, kltn olaan bir biimde ilemesine de baldr; Akan tasarmnda, belirli bir sayda hastala zellikle de psiik olanlara yol at dnlen ey, ister kiisel bir hataya isterse dtan gelen bir saldrya bal olsun, kiilik ilkesi {sunsum) ve yaam ilkesinden (hra) oluan iki katmann istenmeyen bir st ste geliidir, yle ki Meyerowitz (1951) icrann roln, Freud topiindeki altbenlike benzetir, bu yaklam ok indirgeyici bulan Debrunner (1959) ise (ona gre kra kavram altbenlik kavramndan daha zengindir) sunsum kavram ile benlik kavram arasnda benzerlik kurar; hangisinin dierinin (stbenligin ya da melein) metaforu olduunu belirtmemek kaydyla koruyucu melein ok uzanda deiliz. Akan metapsikolojisi ile ilgili farkl yorumlardaki elikilere gelince, bunlar, unlann y a bunlarn yanl bilgisine, ama kukusuz daha ok kesin izgiler ekerek tanmlar yapmaya ya da baka bir deyile bilinsiz bir etnikmerkezcilik pahasna bilinmeyeni bilinene indirgeme istencinin sonucudur.

    2 6 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 2 7

    Snrlar balamnda bu ekilde ortaya konulan dinin tanmlanmas probleminin sonu her zaman, dinsel yaplarn ya da kltrlerin hiyerarik hale getirilmesine varr; bu hiyerariletirme, kltralist bir dilde dolayl bir biimde ifade edilebilir; ama biz bunu, dar anlamda konumuzun biraz uzanda, ok yakn bir zamanda Poster (1976) gibi bir antropolog tarafndan, tbbi sistemlerle ilgili olarak yaplan, personalistic mdical systems (bireysel tbbi sistemler) ve naturalistic mdical systems (doal tbbi sistemler) arasndaki ayrmda bulacaz; ilk nce bahsedilen sistemlerde (bunlar Afrikada ok yaygndr) hastalk ncelikle, insan olan ya da olmayan (byc, ata, ruh, tanr) bir etkenin etkisine atfedilir; sonrakilerde (bunlar, inde, Hindistanda, Eski Yunanda ve Romada ok yaygn bir gelenee karlk gelir) hastalklar, bedenin temel maddeleri (principes) arasndaki ya da kiilii oluturan mizalar arasndaki (scak ve souk, ya ve kuru, ying ve yang) bir dengesizlie atfedilir ve tedavinin by ve dinle hibir ilgisi yoktur; saln mizalardaki ya da yaamsal maddelerdeki bir denge olarak tanmlanmas, hastaln ceza olarak kavranmasyla, rnein byclkteki saldr kuramyla uyumaz; bir takm iyi nedenleri olmakszn, szde her trl bysel ve dinsel badan kurtulmu bat tipi laik tbbn daha etkili olduuna inandn gizlemeyen yazar, her trl dorudan pratik amatan uzak zerk dinsel sistemlere ayn ekilde byk bir deer verip vermediini bize sylemez; ama bakalar bir adm ileri gitmitir; baz Hristiyanlk dini uzmanlarnn ya da, eer denilebilirse profesyonellerinin, kimi zaman, geni bir biimde insanlarn ilerinde mdahil olan, Afrikada rastlanan tipteki dinleri, gerek dinin yetersiz bir nsezisi olarak tanmladklarn, kimi zamanda, bu dinlerin baz ynlerine (ve daha da rahat bir biimde byk dou sistemlerine), baz derslerinin, zleri bakmndan, Hristiyan retileriyle uyumas onlara gre mmkn olmayan bir felsefenin saygnln atfettiklerini grmek manidardr. Peder Tempels (1949), Bantu felsefesi dedii eyde, bir yanda Hristiyanla tam olarak uyarlanabilir bir g kuram ile tanr dncesi, dier yanda ise, fetiist bir sapma biimi yani varlklarda cisimlemi ya da nesnelerde toplanm ve maniplasyonlara elverili bir gler anlay grmesi balamnda ilk tutuma olduka yakn bir rnektir. Am a belirli bir saydaki simgesel ritin ve pratiin iermelerini, bir felsefe yani dnya dzeni ve insann yeri zerine, z, onun iin, tmyle anti-Hristiyan olan bir sistematik akl yrtme olarak gstermesi balamnda ikinci tutumdan ok da uzak deildir. Jacques Soustelle (1936), birbirini tamamlayan bu iki tutumu. Peder Schmidt vakasnda tm aklyla gzler nne sermitir.

  • Peder Schmidte gre, Pigmeler ve Avustralya yerlileri kesinlikle yeryznn en ilkel halklardr, ama eer onlarn toplumu, varoluunu, ilkel bir tektanrclk izleinin kantlad bir altn an ifadesi deilse bunun nedeni, animizmin gelimesine bal olan bir yozlamaya maruz kalm olmalardr. Baka bir deyile, bu bak asndan, Afrika dini diye bir ey kesinlikle yoktur: ya da, insanlarn ilerine ok fazla tabi klnan, ilikilerinin tanmlanmasna ve tarihlerinin ele alnmasna mdahil olan din, by seviyesine der; ya da, evren ve insanlk zerine bir dnce olarak bir felsefenin soyut saygnln kazanr. XVI. ve XVII. yzyllarda Cizvit M atteo Ricci, bu ekilde, Hristiyan doktrinin, in anlayna uygunmu gibi gstermeye alarak, ters anlamda, Vatikan, Konfyslk bir din olmadndan, inlilerin ayinlerinin baz biimlerine, -b ir ekilde tinselliklerinin dinsel tesi yann tekil eden batl inanlar knamak kouluyla- atalarn klt olarak sayg gstermekte saknca olmadna ikna etmeye alyordu. Daha greceli bir dille, Weber, Konfysclk, dnya dzenini am aktansa ona uyum salamann gerekli olduunu tleyen yasa dinleri arasnda sayacak ve yalnzca iki dinin, Yahudiliin ve slamn kesinlikle tektanrc olduunu kabul edecektir.

    Bu davada, Cizvitler, iki yzyl boyunca din, putperestlik ve felsefe arasndaki ayrmn militan kahramanlar olmulardr. Ricci 1610da lmtr. Am a modeli, ardllarn etkilemitir; ad, XVII. yzyl sonlarnda doruk noktasna varan ve hatta denilebilir ki bugn hl belirli bir biimde Vatikan ile in kilisesinin ilikilerinin gndeminde olan ritler tartm asnn merkezinde olmutur. Isabelle ve ]ean-Louis Vissiere (1979) bize Cizvitlerin iki bakmdan eletirildiini hatrlatyor: ...kilise babalar denilen kiiler, dine yeni gemi kiilerdeki, sk Katolik geleneiyle uyumaz olan Konfys ve atalar kltne hogr gsteriyorlard. Dier yanda ise. Tanr kelimesini tercme etmek iin, maddi anlamda gkyzn ifade eden ince bir terimi kullanyorlard (s. 20). Bu iki adan ortaya atlan yar putperestlik ithamlarna kar kilise babalar, Tienin Gkyz deil Gkyznn Efendisi anlamna geldiini ve atalar kltnn, dinsel olmaktan daha ok sivil olduunu gstererek savunmaya geiyorlard. En ilgin olan, bu tartmann iki olguya yol amasdr: Fransada Katolik yaamm ve daha geni biimde Latin entelektel yaamna (temel bir soruna parmak bast iin) srekli hareketlendirmitir; inli Yahudilerin ortaya kmasyla, zellikle manidar konularda ncil kkenli tektanrclklarm entelektel dayanmasna yol amtr.

    2 8 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 2 9

    Jansenistler ile Cizvitler arasndaki tartmann tam ortasnda kalan Pascal, Provinciale"deki (Tara mektuplar) beinci mektubunda (1656), Cizvitlerin yerel teamllerle uyuma biimlerinde, onlara kar iyi bir argman bulur. Bunun tersine, bir buuk yzyl sonra, Chateaubriand (1802), Gnie du christianisme'de (Hristiyanln Dehas) onlarn inceliini ve uyarlama yeteneini ver: yle yazar; Cizvitler ok arbal bir tutum sergilemiler ve insan kalbini ok iyi tandklarn gstermilerdir. inlilerin gelenek greneklerine sayg gstermiler ve bunlara, ncilin kurallarn hibir ekilde inemeden ayak uydurmulardr.. . (s. 980). Essai sur les moeurs (Treler stne deneme) adl eserinde Cizvitleri savunan ve Avrupada en nemli kurumlan tehdit eden huzursuzluk ve tartma anlayn knayan Voltaire, Chateaubriandn beklenmedik mttefiki haline gelir. Sonunda rakip olduklar grlse de tm mttefiklerin bu konuda gl olabileceklerini ve ne olursa olsun, Cizvitlerin, uzun zamandan beri inde yerlemi Yahudi bir koloninin ortaya kmasnn onlar iin simgeledii, Tarihin ve Gkyznn armaann ilk kullananlar olduunu sylemek gerekiyor (Orient philosophique'te -Felsefi dou- Etiemblee gre, Cizvitler, Nuhun Asyada soyba olan bir olunun soyundan geldikleri hipotezini yaymlardr; Isabelle ve Jean Louise Vissire, bugn kabul edilen grn, bu koloninin ortaya knn bin ylna uzand olduunu belirtirler). Peder Riccinin yaad dnemde bu topluluun var olduu oktan biliniyordu; ama, XVIII. yzyln balarnda bu halkta incelemeler yapan, sinagoglarn ziyaret eden ve branice metinleri ile ilgili onlara sorular soran Peder Gozanidir. Ayn sa Topluluundan olan Peder Joseph Suareze yazd bir mektupta (bu, farkl derlemeleri tm XVIII. yzyl boyunca Cizvitler tarafndan yaymlanan Lettres difiantes'tan -Eitici mektuplar- biridir) Peder Gozani drt nokta zerinde durur:

    1. Bu Yahudiler, Gkyznn ve Yeryznn Yaratcsna taparlar ve ona Tien derler.

    2. Yahudi aydmlar Konfys dier inlileri selamladklar gibi selamlarlar.

    3. Yahudiler, llerini, tasvirler ya da benzer eyler yasak olduu iin kullanmadklar tabletler olmakszn Tstutam'da ya da atalar salonunda onurlandrrlar.

    4. Gerek Yahudilerdir, o kadar ki yasalarn, kkenlerini, soylarn, atala- nn, kabilelerini, yasa koyucular Musay ve Tevratn ilk be kitabn bilirler

    Bundan zorunlu olarak kan sonucu, Lettres difiantesm takdimcisi yle ortaya koyuyor; yleyse, Yahudiler gibi, gerek Tanr olarak Gk-

  • yznn Efendisinden bakasn kabul etmeyen inli Mslmanlar kadar Yahudiler de, Yahudi olmayanlara, taplmas gereken Tanry anlatrken onu Tien olarak adlandrrlar, bu, Yahudi olmayan inlilerin bu isimden anladklar eyin maddi gkyznden baka bir ey olduunun kantdr... Yahudiler, Tanry ifade etmek iin oluturulmu bu terimi inde bulduklar iin onu kullanmakta hakldrlar ve misyonerlere ya da Hristiyanlara bu terimi onlardan sonra kullandklar iin sitem edilmemelidir (s. 169- 170). inlilerin, Konfyse ve llerine ynelttikleri onurlandrmalara gelince, Putperestlikten Avrupal Yahudiler kadar uzak grnen in Yahudileri, bu onurlandrmalarn tamamen sivil ve politik olduklarn inanm olmallar. Voltaire iin olduu gibi Cizvitler iin de, inlilerin filozof olduklar kukusuzdur, deist de olabilirler ama putperest deildirler.

    Snrlarla ilgili tartma bu durumda Hristiyan ya da, daha genel olarak, tektanrc olan dolambal bir yolla ifade edilir. Eer her tektan- rc olmayan din, bu tartma iersinde kaybolup byye^ ya da felsefeye dnyorsa, bunun nedeni, bu konuda hibir grelilii kabul edemeyen, zde var olan bir hogrszlk anlaydr. Batl inan kategorisi, bu tartmann silahdr, nk, tektanrc din iin, kendi pratii (batl inan taraf ve bazen de eytani taraf) iinde bolca yer alan eksiklikleri, dkntleri ya da kalntlar dar atmak, oktanrc dinlerde batl inantan baka bir ey aramaktan daha kolaydr. Ya da o zaman, oktanrc dinleri olduu gibi kabul edip bununla birlikte onlara metaforik ya da daha dorusu felsefi bir anlam ykleyerek, batl inan blmn yadsnamaz ve ayrnt olarak gren misyonerler, sergiledikleri tutumlarla inanlaryla uyumaz olduunu ak bir biimde kantladklar bir bilgeliin srrn renmeye balarlar; bu karlamann ve bu gzergahlarn mant o kadar karmaktr ki dpedz yanl anlamaya bal olabilir; Benin Krfezindeki vodu tipindeki dinler, panteonlarnn esneklii asndan olduka dikkat ekicidirler; bu esneklik, yalnzca yapsal bir srekliliin sonucu deildir (bu sreklilikte simgeletirilen, dua ile engellenen ya da egemen olunan, kozmosun ayn unsurlar -gkyz, yeryz, deniz- toplumsal ya da bireysel yaamn ayn aksaklklardr - sava, alklar salgnlar, hastalklar) ama tanrlarn kendisi, tarihsel deiimlerin ya da bireysel inisiyatiflerin yol at rastlantlarla, birbirlerine ters dmeden birbirlerine eklemlenebilirler; Hristiyan tanrs, ister misyonerlerin kendi tanrs olarak grlsn isterse yerel panteonun

    3) Bynn servenleri, mitolojinin, M. D etien n ein (1981) bize anlattklarna benzeyen servenlerini fazlasyla artrr.

    3 0 PAG/VJZMN DEHASI

    uzaklardaki tanrlarndan biriyle (Guin ve Minalarn panteonundaki Mawu gibi) zdeletirilebilen olduka belirsiz bir kendilik olarak dnlsn, totaliter bir figr olarak ortaya kmad srece, vodu mminlerinde ya da rahiplerinde dmanlk uyandrmaz; bugn, zellikle Katolik olan baz Hristiyan misyonerlerin, bu hogrden faydalandklarn ve vodu sistemini renmeye baladklarn grmek olduka dikkat ekicidir; Bu dolambal yolun ereklilii belirsizidir (ve baz kiilikler, snrlardaki bu yryte, balangtaki amalarn unuturlar - evirmeler tek bir ynde deildir) yine de bu ereklilik, ancak, by, din ve felsefe arasndaki, her yumuak politik evirme ynteminde temel olan ayrmla olas hale gelir.

    Bu ayrm tarihsel bir dneme denk der ve her zaman yaplamamtr; dinin, baka zamanlarda, hem baka dinleri kendi karanlk blgesi, kendi tanrsal gerekliinin eytanla kantlanmas haline dntrmesi, hem de pratik olarak etkili olduunu, ak by olduunu ileri srmesi ve pagan tanrlarna kendi topraklarnda meydan okumas mmkn olmutur; Paul Veynen (1977) aktardna gre, Portekizli misyonerlerin, Kongo danslarnda, arklarnda ve ritlerinde eytann varlnn kantn bulduklar zamanlar ve gerekliklerini hi tartmakszn pagan tanrlarna saldran Hristiyanlk savunucularnn bu tanrlar ekil deitirmi eytanlar olarak gsterdikleri li. yzyl kukusuz ok gerilerde kalmtr; ama, fetileri , batl inan imgelerini yakmay emreden XIX. yzyl sonunun misyonerleri, bu misyonerler arasndan, baka bir anlam ykledikleri tanrlardan en ok etkilenenlerin bir propaganda silah haline getirmekte tereddt etmedikleri dman tanrlarla bir eit gs gse savan taslan yapyorlard; Anglikan papazlarn ve Britanya ordusunun ynn izdii bir deneyimden ve zerinde tad ama okumasn bilmedii bir Incilden g alan (gerein gc ve gcn gereklii) Li- beryal peygamber Haris 1913de, yakt fetilere ve ac ektirmeden ldrdn iddia ettii byclere meydan okuyarak Fildii Sahilinin gneyini batan baa kat etmitir; zaferlerle dolu bu alev alev parkur, inanlarnn gerekliini, inanmadklar g idollerine hibir saknca grmeden meydan okuyarak gsteren, Hristiyan geleneinin sava azizlerinin parkurlarn hatrlatyor. Byk dinler, olayn iinde, kendi gereklerinin kantn ve lsn aramaya tenezzl etmezler. Freud Bir Yanlsamann Geleceiinde' ^ (LAvenir dune illusion, 1927) bize bunu yle aklar: Aziz Boniface Saksonlarm kutsal aacn kestiinde, orada

    DNN SINIRLARI 31

    4) Trkesi: H. Zafer Kars, Kaynak Yaynlar, 1985.

  • bulunan Saksonlar intikamlarn alacak korkun bir olay bekliyorlard. Hibir ey olmad ve Saksonlar vaftiz edildi .

    Sonu olarak, snrlar problemine dair anlalmas gereken ey udur: eer bir din, dier dinlerin byk bir ounluunu batl inanlar olarak gryorsa, bu, kendini dierleriyle ayn seviyede grmediindendir; phesiz misyonerler, Hristiyanln dehasna egemen olan sknty oktanrc dinlerin kkeninde bulamamaktan, ayn ekilde ilevleri, onlar iin sama ya da anlalmaz olan kltler ve ritellerde baka bir ereklilik ve baka bir anlam sezmi olmaktan kanlmaz olarak rahat- szddar. Smrgecilerin dini, smrgelerin dinini bir tek koulla dikkate alr: G deneyinin sonucundan emin olarak bu dini, anlam deneyine tabi tuttuu zaman.

    3 2 PAGANZMN DEHASI

    Din mi deoloji mi?

    Snrlar probleminin, dinlerden, dinden yola karak bahsetmeyenler asndan da anlalmas gerekiyor. Din-by-felsefe geni (dnya gr anlamnda) bilim geleneinde de (ou zaman eletirel olmayan bir yapda) kukusuz mevcuttur ama bu genin erevesinin belirsizliinin, yalnzca, Hristiyanln temas ve din deitirme retoriinde daha kesin izgileri olduunu grmtk. Felsefi ya da genel antropolojik dncede, din kavramnn karlatrld ey ideoloji kavramdr. Burada sz konusu olan, bugn lm uygun olduu biimde kutlanan ideolojiler (toplumun ve Tarihin anlamn incelediini ileri sren byk felsefi-politik sistemler) deil, Tarihin belirli bir annda ve yerinde egemen dncelerin mantna gnderme yapan kavram olarak ideoloji, bu konuda M arxa bal kalan Claude Lefortun (1978) tarihsel bir doum tarihine sahip olduunu (bu onu dinden ak bir biimde ayrr) ileri srd ideolojidir; Claude Lefort bu konuda Les Formes de lhistoireda (Tarihin yaplar) yle yazar: Bizim taslamzn hareket noktas bu anlaytr: bu anlay ideolojiyi bir toplum tipiyle snrlandnr, bu durumda terimin, egemen sylemin her zaman meruluunu akn bir dzene referanstan ald ve ne kendi iinde makul olan toplumsal bir gereklik kavramna ne de, bu adan, kendi iinde makul bir tarih ve doa kavramna izin verdii feodal, despotik ya da devletsiz bir yapya uygulanmasn kesin olarak reddeder (s. 281). Bir aknlk a ve bir ideoloji a arasnda bu ekilde biimlendirilen kartlk din kavramn iki bakmdan iin iine katar: dini, bir aknlkla

    DIMN SINIRLARI 3 3

    zdeletirerek ve bunun doal sonucu olarak da onun ideoloji statsn reddederek.

    Bu ekilde ele alnan din, devletten nceki toplumsal temelin dsal bir kaynana karlk gelen, Marcel Gauchetnin (1977), anlam borcu olarak adlandrd eyle zdeleir Din yoluyla, ilkel toplumlar, varhk nedenlerini, varolularnn kaynan kendilerinin dnda dnrler; bylece, devlet, tanrlarn yerini almaya ve bu ekilde, ilk kopuun ynn deitirmeye ve toplumun iinde egemenler ile egemen olunanlar arasnda bir ayrm yapmaya gelmedii srece, din, kutsaln kurucu borcu, toplumlar olduklarndan baka bir eye dntren ilk kopuu tekil edecektir: Devlet, toplumun daha nce yaad ve bizzat toplumsal olgunun olasl konumundan baka bir konum verildii grlmeyen bir blnmenin yeni ehresidir (s. 6). Sylemin son derece ihtirasl olmas, burada, Marcel Gauchetnin artrd, yorumlad ve eletirdii yazarlarn (Durkheim ve Lvi-Strauss) neminden kaynaklanr. Bununla birlikte, dinsel olgunun arkasnda, bizzat toplumsal olgu olasln gsterirken, Lvi-Straussa kar kmakszn, Durkheimden olduka geni biimde etkilenir. Durkheim iin dinin ilevi ak bir biimde, birey insanlara kendilerini toplum olarak dnme aracn salamak deil midir? Gauchetye gre, kutsal olmayann olasln kuran kutsaln bu dnm ve kutsal olmayann tasarm olarak kutsaln bu tanm (ayrca bu tanm, iki terimi, son haddinde, birbirinden aynimaz hale getirir nk sosyolojik olarak, kutsal olmayan bir boyutun ne olduunun, temsilinden nce ayrdna varlmaz) gereklilik emasyla yine de ok fazla vurgulanr. Durkheim, hakl olarak, dinsel olgunun bir toplumsal olgu olduunu, ama toplumsal varlkla dinin ayn tzden olduklarn o kadar ki toplumun din olmakszn var olmasmm mmkn olamayacan dnr. lkel toplumlarn dinsel-mitik yaplarnn, dncenin oluturucu zorlamalarnn ifadesi olduunu dnen Levi-Strauss ise, gereklilie daha da ok nem verir. Oysa, Gauchetnin ve birka baka kiinin, ok dikkat ekici bir erekiliin damgasn vurduu dncesine gre, dinin, bir zorunluluk deil bir seim, gce ve devlete kar bir seim olmu olmas gerekir; eer anlamn oda, anlam verdii toplumun dndaysa, bu, insanlar arasndan herhangi birinin, kolektif eyin en sonuncu meruiyeti adna ve temelin bulunduu yerden konuabilmesini - yani g kullanabilmesini (s. 20) engellemek iindir. yleyse, devletin dini kullanaca ve sonra ona kar olaca zam ana kadar (bu kanlmaz deildir), din, znde devlete kar olur. Her trl evrimcilikten kendini korusa da ve Tarihte her trl zorunluluu

  • reddetse de Gauchet, aslnda, eer yle denilebilirse, bir devlet kuram oluturmay baarr; saplant devleti, din devleti, din kart devlet.

    Bu analiz ilkel toplumlarn dierlerinden farkl biimde ele alnmasn gerektirir; bu toplumlar blnemez ve gten yoksundurlar. Blnemez ilkel toplum kavramn savunanlar, incelenmi Afrikal, Kzlderili, Ok- yanusyal... toplumlarn hepsi deilse bile ounluunun az ok belirgin birok i farkllk ve hiyerari sergilediini ileri srenlere, etnolog Pierre Clastresm makalelerinde kendine zg bir biimde biimlendirdii kar argman getirirler: ya ilkel gcn gerek bir g olmadn, kendi kendisinin, gszlnn belirtisi olduunu, ya gcn olduu yerde, devletin olduunu ve gcn grlmeye baland toplumlarn ilkel toplumlar olmadn ya da prestij hiyerarilerinin (savalara ayrcalkl bir stat salayan hiyerari gibi) g hiyerarileri olmadn (Clastres, 1977) belirtirler. Burada, daha nce yapldndan, imdinin analizinin, gemite mutlak bir referansa, gcn olmad bir sfr noktasna ihtiya duyduunu dnenler iin gerekli olan a priorileri tartmayacaz ama onlarn geliiminin kapsad dinin tanmn gz nnde tutacaz: akn, kurulan (bu anlamda din olmas mmkn olamayacaktr) ve kurucu, daha dorusu grnen ve, orada geen olaylarn hem kayna hem de anlam olan (oku eken avcdr ama okun ava ulamasn salayan avcnn dostluunu kazand ruhlardr Gauchet, s. 16^) grnmeyen olarak iki dnya kuran din, son olarak da, eylerin genel dzenini insanlarn eline almasn engellemek (s. 18) amacyla onlan tarihin ve deiimin egemenliinden yoksun brakan din; Yaadmz dnyay ve yaama biimimizi kuran, dzenleyen ve deitiren bizim gibi insanlar deil, atalar, balang zamanlarnn kahramanlar, tanrlardr; lkel dinsel dncenin temeU olan genel inkar, tekine ynelmi ortak inan budur (s. 18). lkel dinin bu tanm daha aada incelenecektir, ama u an iin dinin ne olmadyla snrlayarak oluturulan, dinin tanmlarna dair envanterimizi takip etmekle yetineceiz.

    Din ve ideoloji arasndaki ilikiler sorunsal, analizleri Marksist gelenein baka bir ynelimine bah olan Louis Althusser tarafndan farkl bir biimde ele alnmtr Doruyu sylemek gerekirse Althusser dinden daha

    5) Ayn eserin 148. sayfasnda B ergson d an u alm n yaplmtr: ...eylemi, m ekanik nedensellikten e lde edebilecei h er eyi elde eder, nk yayn gerer ve nian alr; am a akl dah a ok, oku gereken yere ulam asn salam as gereken mekanik-d nedene gider, nk, amacna kesin olarak ulam asn salayacak bir silah olmad iin, bu nedene inanc ona, daha iyi nian alm asn salayan zgveni verecektir.

    3 4 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 3 5

    ok ideolojiyle ilgilenmitir; kapitalist toplum ve devlet oluumlarnda ideolojinin (devletin ideolojik aralan tarafndan oluturulup, aklanp ve yeniden retilen ideoloji, st rtl bir biimde ve egemenlerin gdm- lemesiyle hareket eder) ayrcahkh bir rol ve bir etkililii olduunu kabul etse de, st rtl olmasnn etkileri, tarihsel olarak snflara ayrlmaya deil, znde her toplumsal oluumun ilemesine bal olan genel bir ideolojinin varim benimser. Bu ayrm, onda Durkheim sosyolojisinin izlerini alglayan ve onu temel alan anlaya kar kan eski rencisi J. Rancirein (1974) imeklerini Louis Althusserin zerine yneltmesine yol amtr; deoloji kavramnn kendi genelliinde tanmlanmas, snf atmalar kavram iin iine girmeden nce mmkn olmutur. Bundan dolay, Althusserin dinin saf biimi olup olmadn sorgulad pekl bu genel ideolojidir; Snflarn olmad ilkel toplumlardan beri, bu ban var olduu grlr ve ideolojinin ilk genel biiminde, dinin yani bu ban gerekliinin grlebilmesi bir tesadf deildir. (Bu din kelimesinin mmkn olan etimolojilerinden biridir.) (Thorie, pratique thorique et formation thorique. Idologie et lutte idologique -Kuram, kuramsal pratik ve kuramsal oluum. deoloji ve ideolojik mcadele-. Geniletilmi metin. J. Rancire tarafndan aimtlanmtr [1974, s. 232].) yleyse Althusserin dncesinde, din ve ideoloji arasnda kartlk yoktur ve bundan dolay, Lefortun dncesinden ayrlr, ama iki tip ideoloji arasndaki ayrm, ortaya ayn trden bir kartlk kanr: Althusserde din, ideolojinin masum yamacnda yer alr, asla snf ideolojisi olmayan toplumlarda olduu kadar saf deildir; ilkel toplumla ilgili bir kuram retmek gibi bir kaygs olmayan Althusser ile, bu adan Lefortun analizleriyle ayn izgide olan Gauchetninki gibi dnceler arasndaki tek fark, dinin bir seim deil bir zorunluluk (bu sz konusu ideoloji ile ileyen toplumlarn zorunluluu) olarak tanmlanmasdr. Bir kez daha Althusserin, Durkheim ile ayn eletirilere maruz kahr

    phesiz, Althusser, tpk Durkheim gibi etkililik problemlerini ortaya koymaktan kanmad iin eletirilir. Kukusuz, snf ideolojisi, somut bir biimde, genel ideoloji ile birlemezse toplumun tmnde hibir kabul grmeyecektir. Snf ideolojisinin kendisine gelince, Althussere gre de, srf gdmlerle hareket etmez. Bu anlamda, Althusserin Mark- sizmi, Makyavelizme tmyle kardr. deoloji, insanlarn, gerek varolu koullaryla srdrd gerek iliki ile dsel ilikinin stbelirlenmi (surdetermine) birliidir; deolojide, gerek iliki kanlmaz olarak dsel ilikinin iinde yer alr: bir gereklii tarif etmekten daha ok; bir

  • stenci (tutucu, konformist, reformcu ya da devrimci), hatta bir umudu ya da bir nostaljiyi ifade eden iliki (Althusser, 1965, s. 240). yleyse, ideolojinin eylemi tmyle arasal olamaz ve onu kullandna inananlarn bizzat kendileri onun tarafndan ele geirilmi olurlar, onu kullandklar ve ona kesin olarak egemen olduklarna inandklar anda onun etkisi altna girerler . Bu, snf ideolojisi iin ok ayrcalkl bir biimde geerlidir: ... Egemen snf, kendi ideolojisi olan egemen ideoloji ile birlikte, salt kar ya da kurnazla dayanan dsal ve bilinli bir iliki srdrmez (s. 241). Ve Egemen snfn ideolojisi, tam tamna bir ideoloji olduu iin, tasarmlar sistemi olarak ideoloji insanlar gelitirerek ve dntrerek, varolu koullarnn gereklerine yant vermeye hazr duruma getirdii iin ideolojinin varoluu, snflarn varoluuna bah deildir, bu, eer ideoloji yalnzca egemenlerin taktik yalan olsayd ihtimal dahilinde olurdu: Eer ideolojinin tm toplumsal ilevi, egemen snfn, smrd kiileri yanltmak iin rettii ve dardan gdmledii bir mitin (Platon un gzel yalanlar ya da modern reklam teknikleri gibi) kinizminde zetlenseydi, ideoloji, snflarla birlikte yok olurdu (a.g.y., s. 242).

    M arx inin (Pour Marx^) son sayfalarnn. Dini Hayatn ptidai ekilleri'nde tekrarlamasnda alacak bir ey yoktur. Ne Durkheim, ne de Althusser, dini ya da ideolojiyi ilk anlamyla ele almtr; bu yzden, Althusserin ideolojisinin, Durkheimin dinini olduka artrd sylenebilir. nk Durkheim, dini bir toplumsal olgu olarak reddetmese de, onun baka her trl bir varolu biimini yadsr, o kadar ki sann yaamnn en nemli tarihlerini kutlayan bir Hristiyan toplantsn, Msrdan k kudayan bir Yahudi toplantsn, ya da ulusal yaamn byk bir olayn anan vatanda toplantsn temelde ayn doaya sahip olgular olarak grr. Ayrca, her ikisinde de ilev kavramnn yavanl, ilemenin alenilii karsnda srekli yenilenen bir armayla, ksmen gizlenir. Her ikisi de, kendine ait bir neden dncesine sahiptir (daha dorusu, etkililiin nedeninin aratrlmas onlarn yaptnn tmn oluturur), am a ortak dnce ve duygular srdrme ihtiyacna dayanan Durkheim izlei ve insanlarn kendi varolu koullaryla ilikisine dayanan Althusser izlei, gelecee ynelik izdmler olarak, ayn laik inancn vurgulardr. Snfsz bir toplumda, ideoloji, insanlarn kendi varolu koullaryla ilikisinin tm insanlarn yaranna srmesini salayan arac ve bu srecin erevesi olan unsurdur diye yazar Althusser (a.g.y., s. 243).

    3 6 PAGANZMN DEHASI

    6) Trkesi: Ik Ergden, thaki Yaynlan, 2002.

    DNN SINIRLARI 3 7

    Ve Durkheim: Eer bugn, gelecekte bu bayramlarn ve trenlerin neye dayanabileceini kendi kendimize aklamakta belki biraz zorlanyorsak, bir gei ve ahlaki bir knt dneminde olduumuzdandr... Toplum- larmzn, belirli bir sre insanla klavuzluk edecek yeni dncelerin ve formllerin birdenbire ortaya kaca yaratc cokunluk anlarnn tadna bir kez daha varaca bir gn gelecek ve bu anlar bir kez yaandktan sonra, insanlar bu anlar dnce yoluyla zaman zaman yeniden yaama yani bu anlarn ansn en azndan onlarn rnlerini canl tutan bayramlar yoluyla srdrme ihtiyac duyacaklardr (s. 610).

    Dini, ideolojinin katksz biimi haline getirmek, onun btnletirici, birletirici bir rol olduunu kabul etmek, anlamn gerekliliinin altn izmek ve bir biimde, ideolojinin dinsel karakterini ifade etmektir. Ama, zaten genel olarak tarihte, zel olarak da dnce tarihinde tamamyla tersine bir anlay mmkndr; bu durumda sz konusu olan, dinin hem hatasn ve yalann, hem Kilise prenslerinin sinizmini ve ikiyzlln hem de ksaca dinin tmyle -kelimenin en dar anlamyla- ideolojik karakterini reddetmektir (dnoncer). Machiavelli (1531) Sur la premire dcade de Tite-Livein (Titus Livius tarihinin ilk cildi zerine) nc blmnde, politik sistemlerin, yneticilerinin arlklar nedeniyle, yeniden dzenlemesi ile yine ayn nedenlerle dinler tarihinin yeniden dzenlenmesi arasnda bir paralellik kurar. Machiavelli, eer Aziz Franois, Aziz Dominique ve onlarn kurduu tarikatlar, yoksullukla vnerek, sa rneini tleyerek ve, bu ekilde, inanc, olduka snm olduu kalplerde canlandrarak tepki vermeselerdi, Katolik dininin, kilise piskoposlarnn ve liderlerinin baboluuyla yok olacan belirtir.

    Bu kk pasaja gre, Makyavelik din anlaynn nereye vard sorgulanabilir: Bu anlayta kiliseyi yneten aygt, hi kukusuz, dierlerinin inancn kendi karna ve kendi zevkleri uruna kullanan bir aygt olarak betimlenir; Machiavellinin gsterdii aslnda, sk bir biimde ilediinden gzle grlr bir saygyla bahsettii tarikatlarn, kendi btnlnde Kilise aygt ile en azndan nesnel olan su ortakldr; ama, bu aygtn tmn, Fransiskenlerin ve Dominikenlerin ancak, daha zel olarak bireysel inanlarn denetim altna alnmasna adanm bir ark olabildikleri bir g makinesi olarak tasvir ederek kukusuz daha da ileri gidecektir: . . .b u tarikatlar, yoksullukta ayakta kalr; ve halk zerinde, onlar, gnah karma yoluyla, kt yneticilerin arkasndan konumann kt olduuna, onlara boyun emenin ve onlarn sularn cezalandrma iini yalnz Tanrya brakmann iyi ve faydah olduuna inandrmay ba-

  • ardklarna gre olduka etkilidirler; bylece bu ayaktakm (engeance) hi inanmad ve maruz kalmad bir cezadan kayg duymakszn, bunca ktl yapmaya devam eder. yleyse bu yenilik, dini korumu ve hl da korumaktadr (s. 610). Dinsel aygt ile g aygt arasnda artk fark olmamas noktasnda, gerek ayrm, aygta inanmayan ama onu kontrol altnda tutanlar ile dierleri yani yaamlar sahip olduklar inanla hi badamayanlarn ihtiyacna gre gdmlenen ve aldatlan insanlarn oluturduu kitle arasndadr. Bu ayrm, dnce dzleminde, bir yanda bilgi ile bilgisizlik arasnda dier yanda ise dinsel bir mesajn ierii ile bu mesajn kullananlarn felsefesi arasnda var olan ayrma gnderme yapar.

    Burada politik olanla dinsel olann tam birleme noktasndayz (ya da birleme noktalarndan birinde). Zor ekonomik koullar ile bu dnyann prenslerinin (bunlar genelde kilisenin prensleri olmulardr) grlmemi lksnn kombinasyonu ou zaman, sonu paradoksal bir biimde (ama bu paradoksta iki tarihin -bireyin tarihi ve basbaya tarih- i ie ge- meinin etkisi nasl grlmez? Bunu aada incelemeye alacaz) daha ok mistisizme varan bir bilinlenmeye yol amtr. Bu konuda, XIII. ve XIV. yzyllarn Binylc hareketleri ile XX. yzyln Nazizminin ykselii arasnda bir paralellik kuran Norman Cohn (1957), bu iki farkl dnemin aama aama douunu ok iyi anlatr. Toplumsal ve zel yaamn tm alanlarnda gerekten kabul edilen tek otorite Kilise, laiklerin tutkularn ve arzularn gizlice teki dnyadaki yaama kanalize ederek (s. 302), Binylc hareketleri durdurmaya yardm etmitir. Ama kilise, bugn olduu gibi ya da bugn herhangi bir Mslman devletin liderinin yapt gibi, dayatt kriterlere gre yargdanma riski ile kar karyayd: ilecilii, en belirgin sevabn iareti olarak gren bir uygarlk, aka Luxuria ve Avariti ile sarmalanm bir kilisenin deerini ve haklln pheye drmeye srkleniyordu (s. 302). deolojinin arlklarndan hl kurtulamam bir deiim ve sreklilik diyalektiinin ifadesi olan kurtuluu (salutistes) harekeder o gn bugndr yeniden baka bir bask biimi yaratma eili- mindedir: Yoksullarn duygusal ihtiyalar, militan toplumsal hareketlerin ... Kilisenin yerine gemelerinin, keramet sahibi ilecilerin ynetimi altndaki kurtulu hareketleri haline gelmelerinin nedenidir (s. 303). H er eyin, bu ihtiyalarn ve bu duygululuun doasna ve statsne dayand ok iyi grlyor, buna daha aada tekrar dneceiz. N e var ki, Cohnnun bak asndan, kolektif sefillikler ve skntlarla ilgilenmek, neredeyse kanlmaz olarak, bunlar hakl gstermeye ve kabul ettirmeye yarayan bir ideoloji maniplasyonunu andrr.

    3 8 PAGANZMN DEHASI DNN SINIRLARI 3 9

    Kilise kartlnn ya da militan ateizmin bugn tuhaf bir biimde biraz demode olan karakterine ramen toplumun afyonu din konusu, birok filme ve bilimkurgu romanna esin kayna olduu iin s a la m l n olduka korumu grnyor. Bu filmlerin ve romanlarn ortak ilkesi, sonu, byk bir sayda insan kitlesinin, sekinler iin gerek bir varl olmayan Tanrlara tmyle yabanclamasna varan dinsel adan bir gerileme srecinin yksek bir teknik ilerlemeye karlk gelmesidir. Bu kurgularn, bireysellik, bilin ve tarihin anlam sorularn yeniden biimlendirmeye davet eden belirli bir sayda konuya (her eyin robodamas , atom bombas patlamas sonras olanlar, gezegenlerin koloniletirilmesi, yldz savalar) ncelik vermesinde alacak bir ey yoktur. Bu kurgularda biz- 1er, farkl tarihleri ya da kolonileme ve egemenlik olgular nedeniyle eit olmayan bilgi seviyelerinde olan insanlklar ya da yar insanlklar olarak sunuluruz. Bu eitsizlikler rnein teknolojiye hkim olma ile metafizik yabanclama, pratik bilgi ile kuramsal bilgi, ve muhtemelen saygn bir gemi ile belirsiz bir imdiki zaman arasndaki kartlklarla iki katna kar. Bahsedilen bu son kartlk nedeniyle, ou zaman, gelecein evrimi, olaanst ve grlmemi bir macerann taslandan daha ok bir yeniden kavuma (reconqute) olasl olarak sunulur. Bu izlek. Maymunlar gezegeni filmi ve onun Amerikan televizyonlarndaki farkl versiyonlaryla dikkat ekici bir biimde resimlenir, ama kukusuz Isaac Asimovun byk roman Fondationda (Vakf) (1951) tm izlekler ve tm karthklar hayranlk verici bir eitlilikle fiilen bulunur. Komular Drt Krallk tarafndan ve zellikle de aralarndaki en gls ve en barbar Anac- reon tarafndan tehdit edilen Terminus gezegeninin belediye bakan Hardinin ihtiyatl ve hesap politikasnda dinin oynad rol ele alalm. Drt Kralln eskiden basit tara eyaletleri olduu Galaktik mparatorluk paralanm ve kmtr. Dier krallklarda atom enerjisinin kaybedildii takip eden dnem boyunca Hari Seldon, bir ansiklopedi oluturma bahanesiyle, gerekte ise, bin yl sonra, ikinci Galaktik mparatoduu kurmak iin Terminus gezegeninde ilk Vakf kurmutur. Bu barbarlk okyanusunun ortasnda minik bir atom gc adac olan Terminusun silah dindir. Bilimi bir din ve arlatanlk karmna dntrdnden dem vuranlara, Hardin, bilimi bir eit byclk olarak gren barbarlar bu ekilde belirgin bir biimde denetim altnda tuttuunu syler. Dier gezegenlerden alnp Terminusta yeni bir biim kazandrlan karmak ritellerin ve bir din adamlar hiyerarisinin yaratlmas dzeni tamamlamtr; din adamlar atom santralleri ile ilgilenirler ama ampirik bir bilgiden

  • baka aletleri yoktur; ... etraflarn eviren maskaralklara demir kadar salam bir biimde inanyorlard . Bylece, Galaktik Tannsnn (Esprit) gerekliine kesinlikle inanmayan Terminusun bilim adamlar, bu Tan- riya en az onlar kadar inanmayan ama kendilerini tanrsal hale getiren bilimin dinini kabul eden Drt Kralln krallarnn halklar zerindeki egemenliini salamlatrrlar. Ayn zamanda, bilim adamlar, bilimsel bilgiye sahip olmakszn Tanrya ve bilimin dinine inanan bir din adam snh sayesinde bu tanr krallar kontrol altnda tutarlar pheci ama cahil bir aristokrasi, inanla dolu ve bilimsel ritellerin iyi teknisyeni bir din adam snf, kara cahil ve inanl toplumlar; bu, bir avu Bilgi ve G kahramannn, tarih projeleriyle zdelesin diye bilinli bir biimde gdmledii dalavere topluluudur

    Buradan hi de kurgu olmayan bir tarihe geri dnmek iin. G- Bilim-Din lsnn ou zaman smrgeci istila giriimlerine fon oluturduunu belirtelim. Din, mesajna destek olsun diye, kendisiyle birlikte barbar kylara ulaanlarn (tccar, kaif, asker) bilim-teknik ko- nusundaki belirgin yeteneklerini ak ya da kapal bir biimde kullanmay her zaman ihmal etmemitir Toplum iine daha kolay sokulacak ayr bir din adam snf oluturmaya abalayan indeki Cizvitler, kendilerini, tam anlamyla, bilim adamlar olarak da tanttklarna gre bu iki rol birden stlenmilerdir. yleyse, Galaktik imparatorluk kurgusu, ruhlar smrgeletirme tekniklerinin bir rneini (indirgenmi), Avrupa smrge tarihinde bulur. Fondationun kahramanlar bir uygarlk projesinin tay- csdrlar da, bireylerden ok insanl, aralardan ok amac dnrler, ama MakyaveUst olmaktan ok Nietzschecidirler o kadar ki amalar hem entelektel hem de politiktir. yinin Ve Ktnn Otesinde'de^ (Par-del bien et mal) yle yazar Nietzsche (1886): Bizim, biz zgr ruhlarn anlad ekliyle filozof, kendini insanln tmnn evrimiyle sorumlu hisseden byk sorumluluk insan bu filozof, semek ve eitmek iin, tpk var olan ekonomik ve politik koullar kullanaca gibi dinleri de kullanacaktr... Gller, yazgs komuta etmek olan ve ona gre hazrlanm bamsz bireyler iin, egemen bir rkn aklnn ve sanatnn vcut bulduu insan- lar iin din, direnleri krmak ve egemen olmak iin baka bir aratr; efendileri ve tebaay birletiren, tebaann uurunu, itaat etmekten kurtulmay yeleyen gizli iselliini ortaya karan ve efendilere ifa eden bir bad r... (s. 75). Nietzsche, dinsel rgtlenme yardmyla, kendilerini huzur iinde krallk ilerinden daha nemli ilerine adamak iin, halk

    4 0 PAGANZMN DEHASI

    7) Trkesi: Ahmet nam, Say Yaynlar, 2003.

    in krallar atama gcn ellerine alm olan Brahmanlar rnek gsterir. Belirttii aristokratik ve felsefi gcn, belki de, hatta phesiz bir biimde Bilginin, bilinliliin gc olduunu ama bilim kurguda olduu gibi kesinlikle bilimin gc olmadn eklemek gerekir ster ateist, ister Hristiyan kart isterse ahlak kart olsunlar ileci bilginleri hakikate inandklar iin yine de eletirir. Hakikatin, Ahlakn Soyky stnede* (Genealo^ de la morale) (1887) biimlendirilen deerinin tartma konusu yaplmas az nce din kavram etrafnda kat ettiimiz parkuru adeta sona erdirir; bynn, batl inancn, ideolojinin, gcn ve bilimin anlamna dayal btnsel (toplumsal) anlam gsterilen din, uzun szn ksas, onu kullanmay bilen iin dnyann en usa yatkn ama ayn zamanda, ve her zaman, en gizemli eyi olarak grnyor; anlamdan yoksun olduu iin deil; tersine, anlam bitmez tkenmez ve deiken bir cmertlikle, toplumsal dzene, kozmik dzene, biyolojik dzene, g ilikilerine datr; ama, etkililik sorusu sorulmad srece, anlama, ya da anlamn anlamna dair son soru olduu gibi kalr; ve Neden insanlar gerekten inanmyor sorusuna cevap, inancn nesnesi sorusuna (nanan insanlar neye inanrlar?) geri dnld andan itibaren ancak mmkn olur Bizzat bu geri dn baka bir gzergh dayatr; Dini anlamann (ereki ya da sinik nemli deil) tahayyl edilebilmesine dayal olarak rgtlenen toplum kendi bana bir sorunsaldr; anlalmaz ama indirgenemez bir biimde toplumsal olduunu kefeden birey iin sorunsaldr. Oysa her din, metinlerinin edebiliinde ve ritellerinin ayrntsnda yz bireye dnk olarak da kendim gsterir Etkililiinin anahtar burada aranlabilir

    DNN SINIRLARI 41

    I Trliesi: A hm et nam , Say Yaynlar, 2003.

  • Bireyin Yaps: Pagan nsan, Hristiyan nsan

    Birey ve Din

    Bergson, Durkheimin, bireysel akl ile kolektif anlay arasnda, birinin tasarmlarnn dieri iin sergiledii anlalmaz grnm aklamak iin kurduu, ona gre ok fazla radikal olan kartl artc bulur. Bu karthkta, bireyi soyut bir varla, toplumsal kitleyi tek gereklie dntrmek gibi temelde sosyolojik olan bir hata grr. Bu, Bergsonun, bireyin toplumsal karakterine itiraz ettii anlamna gelmez; tam tersine, onun iin, insan zihni ve toplumsal yaam yaratc evrimin iki biti noktasndan biridir ve evrimin, sonu karlkl olarak zarkanatllara ve insana varan iki byk hattnn ucunda toplumsal yaam kurmu olan doann karnca yuvasndaki her karncann hareketinin ayrntlarn nceden dzenleyip, insana, davrann hemcinslerinin davranna gre dzenlemesi iin en azndan genel direktifler vermeyi ihmal etmi olmasn kabul etmeyi zor (fl.g.y., s. 110) bulur. Bergson gibi, bcekte nceden dzenlenmi olann eylemler, insan da ise yalnzca ilev olduu kabul edilse bile, bundan zorunlu olarak kacak sonu, bireysel bir zihniyete yabanc ve bundan daha da ok onun uyumunu bozmaya elverili bir toplumsal zihniyetin olamayacadr. Eer sam a batl inanlar, aklh varlklarm yaamna yn vermi ve hl yn verebiliyor ise neden, baka yerde aranmaldr.

    Bergson, din erevesinde neden deil sonu olduunu varsayd (zira romanclar ya da oyun yazarlar her zaman var olmam olsalard, hibir toplum dinden asla vazgememi olurdu) masal yaratma ilevi kavramna bu noktada bavurur ve dini, tartma gtrmez ve talepkar bir erekiliin iki kriteriyle tanmlar; din, doann zeknn ykc gcne kar bir savunma tepkisidir (zek kendi kendine braklrsa egoizme itilecektir); din, zeknn, lm kanlmaz olarak tasarlamasna kar doann bir tepkisidir (hayvann tersine, insan lmek zorunda olduunu bilir ve bu kesinlik, yaamak iin olan bir dnyada birdenbire ortaya kt iin doann amacna uygun deildir. nsan (birey), ncelikle toplumun ona dayatt skntlarla megul olsun ve yaamn devinimi insanda lm dncesiyle yavalamasn diye bir yanda dinin ona yasaklar dayatmas dier yanda da tanrlarn ona lmden sonra bir yaam vaat etmesi gerekiyordu. u durumda, din Bergsona gre, toplumsal ereklilii ve bireye uygulanmas ile tanmlanabilir. Toplum ve birey terimleri arasndaki bu pratik badan karacamz sonu, bu ban, birbirini tamamlayan ama ayrk iki perspektif iinde yer alddr; bireyin dinde ve dinle tanmlanmas; bireyin, din ve dinin ele ald konular karsndaki konumu.

    Dinsel olguyu tanmlamaya almak iin bireyden yola kmak, ilk bakta, yerleik farkl dinlere zg verileri toplayarak onlardan genel toplumsal bir anlam karmaya alan etnolojik deneyime srtn dnmektir. Daha dorusu, (nk etnologun bu ite yine bir fayda grmesi mmkn deildir) srf sosyolojik olan verinin gz nnde bulundurulmasndan gemeyen bir dizi gzergh amaktr. Birou saylabilir; Her dinde, birey ile ilgili bir dnce ya da, muhtemelen olumsuz olan bir tanm vardr; bireyin, evren, dnya ve toplum tasarmlar btnlndeki bu durumu, baz dnce sistemlerinde, ak bir biimde dierleri tarafndan kapsanm olarak betimlenir. Bu durumu ortaya karmak, onun snrlarn belirlemek, ayn zamanda, genellikle doal olarak daha nceden toplumsallam olan bir bireyin, hem ondan hem de bakalarndan bahsederek ona doumundan lmne kadar varoluunun balca olaylarnn yorumlanmasyla ilgili modeller dayatan dinsel bir yorum sistemi iinde nasl tutulmu olduunu anlamaya almaktr. Din anlaynn yaylmas sorununu ayrca yeniden ortaya karan bu bireysellik anlay zerinden, deiik din felsefeleri, zellikle de Hristiyanlk ve paganizm^ arasndaki farkllklar deerlendirilebilir

    BREYN YAPISI: PAGAN NSAN, HIRSTYAN NSAN 4 3

    9) G eneldepagan terimi Hristiyan geleneinde gerek tanrya gerektii gibi tapma- yanlara kar eletiri babnda kullanlmtr (bu terim O rtaa da M slm anlara, .bazen

  • Burada birey dncesi, dinsel olgunun bem analiz nesnesi bem de hareket noktas olarak alnyor. Bununla birlikte biz her zaman toplum' larn tasarmlaryla urayoruz. Baz fikir kahramanlar, kendi bireysel deneyimlerini, aratrmalarnn arac haline getirmeye, kendi dncelerinden ve kendi kiisel kanlarndan yola karak olgular, literatr ve bakalarn sorgulamaya kalkmlardr. Onlarn militan literatrleri, hem byk dinlere bir tanklk ve kendine zg bir bak hem de dinsel pratiin yerleik farkh antlar karsnda bir inan hareketi ve yalnz bir giriimdir. Onlar arasnda nn en azndan ortak bir yntemi vardr: soybilim (gnalogie) (bununla birlikte bu yntemi hepsi bu ekilde adlandrmaz). Nietzscheye, ac eken insanln karsna ileci din adam figrn kardktan sonra, bu figrn karsna, bilgiyi aratranlarn neeli bilimini koymasna; Freudun bireyolu ve toplumolu arasndaki koutluu yinelemek pahasna, dinsel yanlsamann nevrotik olduunu ileri srmesine; Bataillen eylerin dzeni karsna koyduu iten dzene egemen (souverain) olarak kavumasna olanak salayan soybilimdir. Bunlar ei grlmemi tanklklardr; bunun birden fazla nedeni vardr; din tarihinin eletirel ve kiisel bir yeniden okunmasndan domulardr, dinsel istein ve bu istee yant vermenin reddinin bireysel boyutunu dile getirirler, son olarak da hepsi kendi tarznda modern an bir sorgulamasn yaparlar.

    4 4 PAGANZMN DEHASI

    Birey, Dinsel na

    nsan tanrlarn huzuruna bo ellerle ve gzleri ak asla kmaz. nsann dinle ilikilerinden bahsetmenin, bu ilikilerin ancak kltrlerle birlikte deitii, daha dorusu bu kltrlerin her birinde her insan, dinle bilinli olarak en ufak bir iUkisi olmadan nce din tarafndan biimlendirildii iin kltrlerle birlikte deitii belirtilseydi somut olarak psikolojik ve sosyolojik olarak hibir anlam olmazd. nsann, toplumun, kozmosun ve tanrlarn vizyonlarnn, doum ritelleri, eitim sistemleri ve erginlemelerle skc ve zincirleme olarak adeta birletii toplumlarda ak bir biimde grdmz bu durum, laik olduu sylenen toplumlarmzn her birinde de dinsel bir eitim alm olanlar iin tam olarak byledir.

    de Yahudilere uygun grlm tr). Biz bu terimi, ilk H ristiyanlam kine ok yakn bir anlam da, srf ok tanrl dinler iin kullanacaz.

    BREYN YAPISI: PAGAN NSAN, HIRSTYAN NSAN 4 5

    o kadar ki, bu insanlarn bazen, zellikle, geriye dnp dndklerinde dinsel inanlarnn kaybolmasnn yerini doldurmu olan ne olduu belirsiz bir ey olarak grdkleri politik ileri sona erince, anlama isteinin ve anlamlarn verdii zevkin, inanma isteinin ve ocukluk anlarnn birbirine kart bir ba dnmesinin insann akln bandan alan cazibesine cokuyla -yan ve d krklklarnn da yardmyla kapldklar olur. Bu durumda nostalji, yetikini ya da yaly, ancak onun daha nce toplumsallam anlarna (images), Tanrdan ya da tanrlardan neyi bekleyebileceini veya umulabileceini, inanmann gerekli olduuna her ey olup bittikten sonra karar verdii mitik anda deil daha nce renmi olan bir varla gtrr. nanan insann iinde lm korkusu doabilir ama inanmaya balamasndan nceki gibi olmaz: ocuk, inandn veya inanmas gerektiini, lmek zorunda olduunu gerekten bilmeden nce bilir ve daha sonra bunu, muhtemelen hibir Tann dncesine artk sahip olmasa da, belirli bir insani dnce olarak muhafaza ettii sklkla olur.

    Bireysel kltlerden ya da bireyin kltlerinden bahsedilirken aslnda ou zaman, pagan kltrlerdeki, tannmad ve adlandrlmad srece tam anlamyla ne birey ne de insan olan bir varln doumundan normal olarak sonra gelen kiiliin ve kimliin aydnlatlmas ve ilk kez verilmesi ritellerinin sonularna bavurulur. u halde dinden bahsetmek gerekiyorsa -tab i ki yine de bu ite sz konusu olan hibir ekilde tanrlar deil daha ok llerin, yaayan kuan arasna geri dnmesi ya da hatta doumun gn veya doumlarn (bunlarn hepsi, rnein Afrikadaki Akan tipi uygarlklarda isim vermede rol oynayan ltlerdir) dzenidir- yalnzca bazen kiiliin kimi unsurlarna yneltilen kltn dsal iaretleri (sunaklar, ibadetler) yznden deil ayn zamanda ve daha da ok nce yeni yetme sonra yetikin olan bireyin dier insanlarla, tanrlarla, lmle srdrecei ilikinin koullar, birey bunun bilincine varmadan nce, batan yaratlm olduu iindir.

    Bu iki boyutun ifresi, Afrika ve Amerika yerlilerinin ritel pratiklerinde ve simgesel yaplarnda kolayca zlebilir. Etnoloji literatr, bize, kiinin bileenlerini birbirlerine gre dzenleyen sistemlerle ilgili bir yn aynntl tasvir sunar. Ruhlar (etnologlarn ve misyonerlerin yanl kulland -zira bylesi bir kullanm, insanla ilgili paganizme tmyle yabanc olan dalist [beden ve ruh] bir anlaya gnderme yapar- bir terim olarak ruhlar) eer u ekilde sylemek mmknse pagan ruhlar bir bireyin kiiliiyle btnleir, onu terk eder ya da lmne kadar takip eder, kendi aralannda birleir, yok olur ya da yeniden doarlar: Btn

  • bunlar, hibiri rastlantsal ya da keyfi olmayan kukusuz sonsuz sayda deike erevesinde gerekleir

    Kiisel bir klt dncesi ilk bakta artc grnebilir ama tm anlamn kukusuz insan kiiliinin karmak karakterinden alr. Eer her bireysellik, kkenleri deiik olan farkl ilkelerin geici olarak bir araya gelmesinden baka bir ey deilse, insann, bu unsurlar bileiminden (doumundan) nce gelen ve kesin zlmeden (lmnden) sonra da varln srdren her eyi kendinde kutsamas artc deildir. u halde, Ashantilerdeki kra gerek bir kltn nesnesidir; dzenli olarak dualar -ve bu ruh un sahibi, dier ruhunun (sunsum) onu rahatsz ettii hissine kapld zaman zrler- almas gerekir Bu tr psiik katmanlar ya baba yanl veya ana yanh soy bana (ayn ruhlarn dzenli olarak her seferinde yeniden doduu soy ba) ya da doum gnne ilikin olan ve iaretleriyle doanlarn karakterine yn verdikleri dnlen ruhlara gnderme yapar. Bizzat crann kendisi bazen Tanr Nyame karsnda yeryzndeki kaderini semi olarak gsterilir Yeni doan ocuun z- niteliklerini (attributs) belirleyen grmelerin (consultation) ardndan, bireysellii zgl olarak oluturan yazg paras, sklkla, ok daha net biimde antrlr; bu para ou zaman, kil topaklaryla dolu bir tabakla tasvir edildii Alladianlardaki nafi durumunda olduu gibi somutlatrlr ya da Ewe, Guin veya Fon halklarndaki iki yz elU alt temel imgeden biri olan Kpoli durumunda olduu gibi resmedilir. Roberto Pazzi (1976), bir mezin. Khinin ynlendirmesiyle Fa mucizesini nasl rendiini ve bu vesileyle iaretinin doasn nasl amladn ok iyi tasvir etmitir: kahin kutsal vadideki bu yere onun kpolisini tasvir eden hiyeroglifi yazar Bylece, kahinler ona, bu kpolinin byl mesajn syler ve onunla ilgili efsaneler anlatrlar, zira bu, bireyin kendi yaamnda izgilerini yanstmak zorunda olaca tipik ideal mgedir (s. 297). Her birey, ceninin rahim iindeki yaam boyunca plasentaya bah olduu gibi, yaam boyunca kendi Kpolisine baldr: ...yleyse Kpolisi tm yaamna yn verir Kpoliye, onu tanmaya yardm etmi olan kutsal cevizler ykanp kana bulatrlarak sunulur... {a.g.y.). Ayn biem, ocuun doumundan itibaren ebeveynlerin, ocuun yazgsna hkmeden fan n iaretlerinin babalowa, gizin ba rahibi (Fon ya da Guin halklarnda bokonya karlk gelir) tarafndan aranmasn salad Yoruba halknda da grlr Pierre Verger (1973), bu merasimi belirli bir sayda yasan pe pee aklanmasnn ve adeta ocuun derin kimliinin gzler nne serilmesinin takip edeceini ekler (s. 65). Vergerin bu konuda alnt yapt (a.g.y., s.

    4 6 PAGANZMN DEHASI BREYN YAPISI: PAGAN NSAN, HIRSTYAN NSAN 4 7

    65) Bernard Maupoil (1943) yle yazar: Bir ifa ya da Fa iaretine sahip olma, lml bir mttefike kiisel olarak balanm bir tanr ile bir ittifak olarak grlr ve insann gvenlik, emniyet ihtiyacn tatmin eder. Ona sahip olan varln bir ata olarak isel tan haline dnr.

    yleyse, doumu ve evresi, gelecein bilinli bireyini, ruhlarn korumas altna ya da ayrcalkl yazglar atmosferi iine nceden yerletirir Am a burada sz konusu olan, herhangi bir dsal ilkeye teslimiyetten daha ok, dnyevi yaam ile atalarn ve tanrlarn yaam, bugn ile gemi, ilkel ideolojilerle ilgilenen Batk felsefecilerin dedii gibi grnen ile grnmeyen arasndaki bada herhangi bir kopuu reddeden bir tanmdr: ou zaman yeni doann u ya da bu nitelii bir atann geri dnnn ifadesidir Birok yazar, rnein Yoruba halk konusunda Le Hriss, Frobenius, Maupoil, bu konudaki tanklklan bir araya getirmitir Maupoil, tanrlar (Vodun) yeniden insan olmaya, insanlar da tanrsal eylerle megul olmaya tevik eden gizU ve karlkl nostaljiyi baard bir biimde gsterir Bu tr bir karlkh sevginin sonunun, baz Yunan tanrlarnn dnyevi kadnlar kabul etmesine ve baz tanralarn yar tanrlar dourmak iin lmllerle birlemesine varabildiini biliyoruz. Bununla birlikte, cinlenme olgular (tanrnn ya da ata-tanrnn geri dn) ve llerin, ceninin sonrada yeni doann gerek bir birey olmak iin gemesi gereken aamalar tersi ynde anmsatan bir dizi aamadan getikten ancak bir sre sonra atalar olduu olgusu dnldnde, yaayanlar ve lleri, insanlar ve tanrlar ve ayn zamanda, yaam ile lm arasnda, insanlk ile tanr aras ara bir yerde olduklar varsaylan karma ya da tamamlanmam varlklar ayn merasimler boyunca, ayn kutsal yerlerde, ayn kylerde adeta bir araya getiren artc itenlie kar ancak duyarh olunabilir

    Buradan karlabilecek ilk sonu udur: Din belki bireyin ihtiyalarn karlar ama hibir birey, dini, ihtiyalarn karlasn diye benimsemez. Birey bu gereksinimleri hissetmeden nce dinseldir Bireyin dinle ilikisi problemi, lm dncesine, yaama bir anlam verme konusundaki skntya ya da gereksinime balanrsa, soyut bir problem olarak kalr; bu sorun belki dinsel olgunun kkeni zerine bir sorgulama yapmaya olanak salar ama yaayan bir bireyin din kurumu ve doktriniyle somut ilikisi ile hibir ilgisi yoktur. Sz konusu olan kabile toplumlar ve daha genel olarak pagan sistemler olduuna gre, bu toplumlarda inanmama ya da inancn kaybetme dncesinin tek kelimeyle hibir anlam olmadn eklemek gerekir u iki nedenden dolay: Birincisi, pagan sistemlerinin

  • tanrlar kiiler d tanrlardr. Jean-Pierre Vernantn (1965) Eski Yunan dinini betimlemek ve analiz etmek iin kulland tm terimler Afrika dinlerine tam olarak uygundur. nsanlar ve tanrlar arasndaki her arac ge toplumsaldr: Ev sunaklarndan kovulmu, yaad ehrin tapnandan dlanm, vatann topraklarna girmesi yasaklanm birey tanrsal dnyayla bann kopmu olduunu hisseder. Ayn zamanda toplumsal varln ve dinsel zn yitirir; artk hibir eydir. nsan statsne yeniden ulamak iin, baka sunaklarda dua ettiini gstermesi, dier evlerin ocanda oturmas ve yeni gruplarn iine girip onlarn kltne katlarak tanrsal gereklikte yerini almasn salayan ilikileri yeniden kurmas gerekir (s. 80). Bu tr politik dine Afrikada da ok rastlanr. Bylesi bir saptama, tanrlar ve insanlar arasndaki daha nce akladmz itenlik ile eliiyor gibi grnebilir. Ama bunda bir eliki yoktur, nk ne yaam ve lm ya da atalar ve tanrlar arasndaki farkl geilerle ilgili anlay, ne de Afrikann bize modelini sunduu cinlenme olgular, Vernantn ruhun dini dedii eyi oluturmaya. Eski Yunandaki Dionysosuluktan ya da gizemlerden daha ok katk yapar. airin kurgusundaki, nsanlara ancak onlarn hemcinslerine benzeyerek yaklaan, homerik tanrlarn (Aristophanesten Molieree ve Giraudouxya yzyllar boyunca Zeus, Alkmeneyi sevdii iin komedi kiisi haline gelmitir) tersine, iine girdikleri kiilerin stne binen tanrlar o kiilere yabanc kalrlar; ].-R Vernant cinlenme (possesion), birleme (communion) deildir [a.g.y., s. 82) diye hatrlatr; tanrlar bireylerin azyla konuuyorlarsa, bu, onlan tmyle ele geirmi olmalarndan daha ok onlar kiilikten yoksun braktklar anlamna gelir; hatta maske tayanlarn anonimlii, kukusuz, erginleme trenlerinin, ergin olmayanlar, kadnlar ve ocuklar nazarndaki gizemini korumay amalar, ama bu gizem her eyden nce, herhangi bir bireysel insan kimliine brnmenin. Maskeler ktnda, yol aabilecei anlamszla baldr. nsanlar ve tanrlar arasndaki iliki, insan organizmasnn en zel yanlaryla (ksrlk, hastalk) ilgili olduu zaman bile, ilevsel ve ayn lde toplumsal bir iliki olarak kalr; o zaman hastalk, tanrnn kendine bir sunak yaptrmaya ars ya da bir atann ihmal edilmi olmasnn hatrlatlmas olarak yorumlanr; her durumda, bu, tanrsal dnya ile normal bir ilikiyi yeniden kuran toplumsal bir prosedrdr: Bireysel pisizmdeki hibir deiim buna bal deildir. Bu, salgn hastalk durumunda ok daha aktr: Her zaman zel bir hastaln tanrs olan tann, yine Vemantn deyiiyle, bir kii den daha ok bir g olarak ortaya kar; ritelin (kimi zaman tersine dn riteli)

    4 8 PAGANZMN DEHASI BREYN YAPISI: PAGAN NSAN, HIRSTYAN NSAN 4 9

    gerekletirilmesi salgnn ortadan kalkmasn salayncaya kadar hastalk tedavi edilir, iddetlendirilir, maniple edilir.

    Bu durumda din, bireyin, inancndaki rastlan