metal İşçileri birliği - mİb

8
KOCAELİ - SAKARYA BÜLTENİ İŞÇİLERİN BİRLİĞİ SERMAYEYİ YENECEK! MİB METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs işçi sınının uluslararası birlik, mücadele, dayanışma günüdür. Bunun için her 1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanında işçi sını alanlara çıkıyor. Belini büken em- peryalist-kapitalist düzene karşı tek bir yumruk oluyor. 1 Mayıs alanlarında dil, din, mezhep, milliyet ayrımı yok. Her milliyeen, her dilden işçiler 1 Mayıs günü tek bir dilden konuşuyor. Sermayeye karşı, BİRLİK-MÜCADELE-DAYANIŞMA diye haykırıyor. ARKADAŞLAR! Bu 1 Mayıs’ta da yine alanlarda olacağız! Sermay- eye karşı işçilerin birleşğinde nasıl büyük bir güç olduğunu göstereceğiz. Bu 1 Mayıs’ta belimizi büken kölelik düzenine karşı öemizi haykıracağız! Bu kölelik düzenini katmerleyecek özel ishdam büroları, kiralık işçilik, kıdem tazmina gibi yeni yasa girişimlerine dur diyeceğiz. Kölelikten beter çalışma düzenine karşı çıkacağız. Köle gibi çalışıp üç kuruşluk ücretlere çalışmak istemediğimizi göstereceğiz, ücretlerimizin insanca yaşanılır seviyeye çıkarılmasını isteyeceğiz. Metal işçisinin kanını emen MESS’e, onun uşağı TM’ye karşı sesimizi yükselteceğiz. Geçen yıl yapğımız gibi emeğin onurlu isyanını göstereceğiz. Metal rnanın ruhuyla “Ark yeter!” diyeceğiz. Onlara diyeceğiz ki, kırdığımız prangaları bir daha ayağımıza takmayacağız Bu mücadelede işsiz bırakılan yüzlerce arkadaşımıza sahip çıkacağız. İnsanlık dışı kara liste uygulamasına son verilmesini isteyeceğiz. ARKADAŞLAR! Sadece bu kadarıyla yenmeyeceğiz. Empery- alistlerin ve işbirlikçilerin yağma ve talan uğruna dünyayı, bölgemizi ve ülkemizi savaş ve saldırganlık polikalarıyla mahvetmelerine karşı çıkacağız. Şovenizm, ırkçılık, emekçi halkların boğazlanması gibi polikalara karşı, işçilerin birliğini, emekçi halkların eşitliğini, kardeşliğini ve özgürlüğünü savunacağız. Çünkü bu polikalar işçi sınını bölüyor, parçalıyor, emperyalistlere ve sermayeye sınırsızca sömürmenin yollarını açıyor. Sömürünün, soygunun, emeğin köleliğinin olmadığı sömürüsüz bir gelecek için, güzel bir gelecek için gücümüzü birleşreceğiz. 1 Mayıs alanlarında hangi dili konuşuyorsa konuşsun, hangi milliyeen olursa olsun, emperyal- istler ve kapitalistler tarandan köleleşrilen işçilerin kardeşliğini göstereceğiz. ARKADAŞLAR! Bütün işçi kardeşlerimizi 1 Mayıs’a hazırlanmaya, birlik ve dayanışmamızı sağlamlaşrmaya, 1 Mayıs alanlarında omuz omuza yürümeye çağırıyoruz. 1 Mayıs alanlarında metal işçisinin birliğinin adresi MİB ile kenetlenmeye, sömürücü asalaklara karşı tek yumruk olduğumuzu göstermeye çağırıyoruz. Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın işçilerin birliği! Kahrolsun kapitalist sömürü düzeni! Yaşasın sermayenin hiçbir şey emeğin her şey olduğu sosyalizm! METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ Sömürücü asalaklara karşı tek yumruk olmaya, 1 Mayıs’ta alanlara! Sayı: 2

Upload: metal-iscileri

Post on 28-Jul-2016

218 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Metal İşçileri Birliği Kocaeli Sakarya Bülteni Sayı-2

TRANSCRIPT

KOCAELİ - SAKARYA

BÜLTENİİŞÇİLERİN BİRLİĞİ SERMAYEYİ YENECEK!

MİBMETALİŞÇİLERİBİRLİĞİ

1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele, dayanışma günüdür.

Bunun için her 1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanında işçi sınıfı alanlara çıkıyor. Belini büken em-peryalist-kapitalist düzene karşı tek bir yumruk oluyor.

1 Mayıs alanlarında dil, din, mezhep, milliyet ayrımı yok. Her milliyetten, her dilden işçiler 1 Mayıs günü tek bir dilden konuşuyor. Sermayeye karşı, BİRLİK-MÜCADELE-DAYANIŞMA diye haykırıyor.

ARKADAŞLAR!Bu 1 Mayıs’ta da yine alanlarda olacağız! Sermay-

eye karşı işçilerin birleştiğinde nasıl büyük bir güç olduğunu göstereceğiz.

Bu 1 Mayıs’ta belimizi büken kölelik düzenine karşı öfkemizi haykıracağız!

Bu kölelik düzenini katmerleyecek özel istihdam büroları, kiralık işçilik, kıdem tazminatı gibi yeni yasa girişimlerine dur diyeceğiz.

Kölelikten beter çalışma düzenine karşı çıkacağız.Köle gibi çalışıp üç kuruşluk ücretlere çalışmak

istemediğimizi göstereceğiz, ücretlerimizin insanca yaşanılır seviyeye çıkarılmasını isteyeceğiz.

Metal işçisinin kanını emen MESS’e, onun uşağı TM’ye karşı sesimizi yükselteceğiz.

Geçen yıl yaptığımız gibi emeğin onurlu isyanını göstereceğiz. Metal fırtınanın ruhuyla “Artık yeter!” diyeceğiz. Onlara diyeceğiz ki, kırdığımız prangaları bir daha ayağımıza takmayacağız

Bu mücadelede işsiz bırakılan yüzlerce arkadaşımıza sahip çıkacağız. İnsanlık dışı kara liste uygulamasına son verilmesini isteyeceğiz.

ARKADAŞLAR!Sadece bu kadarıyla yetinmeyeceğiz. Empery-

alistlerin ve işbirlikçilerin yağma ve talan uğruna dünyayı, bölgemizi ve ülkemizi savaş ve saldırganlık politikalarıyla mahvetmelerine karşı çıkacağız.

Şovenizm, ırkçılık, emekçi halkların boğazlanması gibi politikalara karşı, işçilerin birliğini, emekçi halkların eşitliğini, kardeşliğini ve özgürlüğünü savunacağız. Çünkü bu politikalar işçi sınıfını bölüyor, parçalıyor, emperyalistlere ve sermayeye sınırsızca sömürmenin yollarını açıyor.

Sömürünün, soygunun, emeğin köleliğinin olmadığı sömürüsüz bir gelecek için, güzel bir gelecek için gücümüzü birleştireceğiz.

1 Mayıs alanlarında hangi dili konuşuyorsa konuşsun, hangi milliyetten olursa olsun, emperyal-istler ve kapitalistler tarafından köleleştirilen işçilerin kardeşliğini göstereceğiz.

ARKADAŞLAR!Bütün işçi kardeşlerimizi 1 Mayıs’a hazırlanmaya,

birlik ve dayanışmamızı sağlamlaştırmaya, 1 Mayıs alanlarında omuz omuza yürümeye çağırıyoruz.

1 Mayıs alanlarında metal işçisinin birliğinin adresi MİB ile kenetlenmeye, sömürücü asalaklara karşı tek yumruk olduğumuzu göstermeye çağırıyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs!Yaşasın işçilerin birliği!Kahrolsun kapitalist sömürü düzeni!Yaşasın sermayenin hiçbir şey emeğin her şey

olduğu sosyalizm!METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ

Sömürücü asalaklara karşı tek yumruk olmaya,

1 Mayıs’ta alanlara!

Sayı: 2

Haklarımızı haykırmak ve direnişi büyütmek için dayanışmaya 1 Mayıs’a!

1886’da katledilerişçi önderlerinin son sözleri!

2

Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta tüm işçi arkadaşlarımı, mücadele alanlarında

görmeyi diliyorum. Bu anlamlı günde; sömürüye, baskıya, açlığa, savaşlara karşı birlik olalım. Haklarımızı

haykırmak ve direnişi büyütmek için dayanışmamızı güçlen-direlim.

Yaşamak direnmektir!Yaşasın 1 Mayıs! Toyota’dan bir işçi

Toyota’da gece mesai farkları yeniden hesaplandı

Toyota fabrikasının uzun yıllardır işçileri yoğun tempoda çalıştırıp kazandığı paralar yetmiyormuş gibi gece mesai farklarında da işçilerden paralarını kesmiş.

2006’da çıkartılan bir yasaya göre yatırılması gereken gece mesai farklarını 2006’dan beridir yatırmayan Toyota işçiler üzerinden yıllardır haksız kazanç elde ediyordu. Geçtiğimiz gün-lerde fabrikayı denetlemeye gelen müfettişler sonrası açığa çıkan olay yüzünden işçilere ücret farkları yatırıldı.

George Engel: İlk kez mahkeme önüne çıkıyorum ve cinayetle suçlanıyorum. Neden buradayım? Neden cinayetle suçlanıyorum? Almanya’yı terk etmeme yol açan aynı şey

yüzünden: İşçi sınıfının yoksulluğu ve sefaleti. (...) Vatandaş ya da değil, bir işçi olarak hiçbir hakkım yok. Bu yüzden ne sizin haklarınıza ne de yasalarınıza saygı duyuyorum. Çünkü onları

bize, işçi sınıfına karşı olan bir sınıf yaptı ve yönetiyor. Benim suçum ne? Çoğunluk sefalet içinde yüzerken, birilerinin milyonları istifleyemeyeceği bir toplumsal sistemi getirmek için uğraştım.

August Spies: Eğer bizi asarak işçi hareketini ezebileceğinizi sanıyorsanız -ki o hareket haksızlığa uğramış milyonların, yokluk ve sefalet içinde çalışan ve yaşayan milyonların,

ücretli kölelerin hareketidir- eğer, böyle düşünüyorsanız, asın bizi! Bir kıvılcımı söndüreceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda, her yerde alevler parlayacak. Bu bir yeraltı yangınıdır. Ondan kurtulamazsınız. (...) Gerçeği söylemeye cesaret edenleri bir kez daha ölüme gönderecekseniz, ben de diyorum ki; gerçeği söylemenin bedeli ölüm cezasıysa eğer, onurla ve cesaretle bu bedeli ödem-eye hazırım. Çağırın cellatlarınızı!

Albert R. Parsons: Ekmek özgürlüktür, özgürlük ekmek. Zenginlerin sarayları yoksulların kulü-belerini gölgeliyor ve biz de Victor Hugo gibi diyoruz ki, zenginin cenneti yoksulun cehenne-

minden doğar. Adolph

Fischer: Ölüme mahkum edilmemi protesto ediyorum, çünkü burada cinayetten suçlu bulunmadım. Ancak, eğer anarşist olduğum için, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik istediğim için

ölmek zorundaysam, buna itiraz etmeyeceğim. Eğer ölüm, insanlığa duyduğum sevginin cezasıysa, o zaman hayatımdan hemen vazgeçerim.

“1 Mayıs’ta alanlardaolmaya çağırıyorum!”

“1 Mayıs’ta alanlarda

Arslan Bey Organize Sanayi’den bir metal işçisi3

Biz kadın işçiler fabrikada, evde, sokakta yaşamın her yerinde bir

dizi sorunla yüz yüze kalıyoruz. Fabri-kada kat be kat fazla çalıştırılıp, her işi

yapmamıza karşın emeğimizin tam karşılığı verilmiyor. Her zaman patronlarımız bizlerden daha fazla özveri ister ama hak alma için ses-imiz yükselttiğimiz de ise ya kapı gösterilme-kte ya da susturulmak için tehdit ediliyoruz. Maalesef bu tarz çalışan tüm kadın işçilerin karşılaştığı durumdur.

Ama bizler işçi sınıfı tarihine baktığımızda mücadelenin de yarısıyız. Çünkü çifte bir sömürüye tabi tutuluyoruz. Patronlarımız bizleri ucuz iş gücü olarak görüyor. Ama sömürü çifte olunca bizlerinde öfkesi hesabı da çifte oluyor.

Önümüzde biz işçilerin baharı var. Bahar ayları mücadele günleridir. Yani 1 Mayıs işçilerin ve patronların en keskin anlamında karşı karşıya geldiği gündür. Biz kadın işçilerin ‘Eşit işe eşit ücret’ talebini en tok bir şekilde alanlarda haykırma zamanıdır. Tüm erkek sınıf kardeşlerimizle mücadeleyi ilmek ilmek örmek için alanlarda olma zamanıdır.

1 Mayıs Türkiye ve Dünya işçi sınıfının mücadele günüdür. Tüm işçiler tek yürek tek yumruk olarak 1 Mayıs’ta alanlarda olmaya çağırıyorum.

Ne kuralın ne de kanunun olduğu Arslanbey OSB’de işçiler hep kaybeden tarafta. Gece gündüz demeden çalışıyoruz, gerekirse fazla mesailer yapıyoruz. Fakat gel gör ki

aldığımız para hiçbir şeye yetmiyor. Asgari ücret zammından sonra umutlandık bir şeyler olur maaşlar yükselir diye, olmadı. Her zaman ki gibi hükümet veya hükümet olmaya aday partiler

yine vaatleri ile bizi aldattı. Her gün iş kazası, her gün birinin bir tarafı kullanılmaz hala geliyor. Servislere bindiğimizi

kafamızı kaldıracak halimiz kalmıyor. Birde servisler dünyanın yerini gezerek canımıza okuyor. Sırf iki kuruşluk kar için bir tane fazla servis bile koymuyorlar.

Yani sorunlar saymakla bitmeyecek, bitirilemeyecek kadar fazla. Kime dokunsan bin ah işitirsin gibi. Ve bu sorunların en büyük kaynaklarından biri de biz işçileriz. Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Eğer susarsak, sinersek, en meşru olanı dahi istemezsek patronlar bizi düşünsün. Ağlamayana mama yok demiş bizden büyükler. Aynen de öyle. Bu böyle gelmiş ama böyle gitmez. Gitmeyecekte. O zaman bizler birlik olarak hareket edersek bunu kendi lehimize çevirebiliriz. Bunu kendimiz için değil, çocuklarımız onların çocukları ve daha sonrasını düşünerek yapmalıyız. Çünkü bizden öncekilerde korkutuldukları, sessiz kaldıkları için biz bu haldeyiz. O halde birlik olmalıyız!

Kocaeli’den bir kadın metal işçisi

Geçtiğimiz günlerde Metal Fırtınası’nda binlerce işçi ile

15 gün süren şanlı bir direnişe imza atan Ford Otosan işçilerinin davası

Yargıtay’da sonuçlandı. Yargıtay’dan çıkan karar açık bir şekilde bir kez daha göstermiştir ki var olan hukuk burjuva düzenden kopuk değildir ve burjuva hukuk, burjuva düzenin bekçiliğini yapan temel mekanizmadır.

Bürokrasi labirenti içinde hak almayı neredeyse imkansızlaştıran hukuk yolları yerine, sınıf mücadelesi yasalarına uygun fiili-meşru mücadele yolu ile hak alma yolu-na giden metal işçileri geçtiğimiz yıl destansı bir direnişe de imza attılar. Metal işçilerinin böylesi bir ayağa kalkışı, sermaye düzeninin baskı ve korku üzerine kurduğu sömürü düzenine büyük darbe vurmuş ve burjuva kodamanlara tarihin en büyük korkusunu yaşatmıştı.

İşte bundandır ki sermaye işçi sınıfı üzerinde ki şiddetini ve tahakkümünü kat be kat arttıracak kölece çalışma koşullarını getirecek yasak düzenleme-ler çıkartılmakta, bunun yanında en temel hak eylemi yasadışı görülerek devletin kolluk kuvvetleri devreye sokulmakta, işçiler bu düzenin mahkemelerinde keyfice yargılanabilmekte, işçi sınıfının elinde ki son kırıntı haklar dahi sadece kağıt üzerinde kalıp keyfi yargı kararları verilebilmektedir.

Bunun için Ford Otosan davası da bu anlayışla verilmiş bir ka-rar olmakla birlikte ve özünde burjuva düzenin bekasını korumak için verilmiştir. Yargıtay verdiği kararında açıklamasında “Davalı iş yerinde 13 gün süreyle toplu iş bırakma eyleminin zamanlaması, katılımcı sayısı ve süresi değerlendirildiğinde ölçülü olmaktan uzak olduğu görülmektedir. Bu nedenle davacının da işi bırakmak suretiyle destek verdiği toplu eylemin, iç hukuk ve bağlı bulunduğumuz uluslar arası mevzuat çerçevesinde hukuka uygun olduğundan söz edilemez ve işverenin haklı fesih hakkının varlığı kabul edilmelidir.” sözleri bunu doğrulamakta ve işçi sınıfının iradi eyleminin karşısında olduğunu açıktan belirtmektedir.

Ancak sermaye devletinin tüm bu çabaları boşunadır. Gerek Ford Otosan işçileri gerekse de metal işçilerinin öfkesi dinmiş değildir. Çünkü geçen bu süreçte metal işçisini ayağa kaldıran nedenlerde en ufak bir değişiklik olmamış, hatta çalışma ve yaşam koşulları ve daha da katlanılmaz hale gelmiştir.

Bu yüzden işçi sınıfı tüm baskı ve şiddete rağmen yine direnişlerde yerini alacaktır. Sömürü üzer-ine kurulu olan bu kapitalist düzeni er ya da geç yıkacak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı kuracaktır.

Kocaeli Metal İşçileri Birliği

Ford Otosan’da Yargıtay süreci sonlandı

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

4

Hyundai’de neler olduneden oldu?

5

Hyundai İşçileri

Dytech’te işten atma saldırısı!

Tüpraş’ta işcinayeti!

Metal fırtınasında Türk Metal’den istifa ederek kurtulmayı başaran

Dytech fabrikasında işçilerin seçtiği temsilci Ferdi Karaca işten çıkartıldı. Kendisine işten

çıkartılma bilgisi noterle bildirilen Ferdi Karaca bu durumu protesto etmek için fabrika önünde açıklama yaptı.

Açıklamadan kaynaklı kapıdan kalkan servisler fabrika bahçesine çekildi. Açıklama da; kendisinin arkadaşlarının haklarını savunduğu için işten çıkartıldığını belirtirken, kimi Dytech işçilerinin de işten atmak ile tehdit edildiğini vurguladı. Son

olarak mücadeleden vazgeçmeyeceğini ifade ederek açıklamayı sonlandırdı.

Körfez İlçesi’nde bulunan Tüpraş İzmit Rafinerisi’nde yangın çıktı.

Tüpraş’ın itfaiye ekiplerince yaklaşık 1 saat süren çalışmalar sonucunda

söndürülen yangında 1 işçi öldü, 4 işçi de yaralandı.

Hyundai’de yaşanan yemeğe gitmeme olayının perde arkasında geçmişten

kaynaklanan sorunlar ve sıkıntılar etkili olmuştur. Bilinmelidir ki; bu olay o anda

gelişen bir hareket değildir. Geçen yıl herkese avansı kadar prim verilmesi olayı (bu da tam bir komedidir) bu işin başlangıç noktasıdır. Bizler yeni personeller her zam açıklanmasında eskilerle aynı oranda zam almaktayız (kimsenin ekmeğinde gözümüz kesinlikle yoktur).

Bizim isteğimiz ortalama 2000-2500 TL maaş alan personelle 1500-1750 TL maaş alan personelin aldığı ücretin eşit olmasıdır. Bu zam oranında eski personel ortalama 150 TL yeni personel ise 120 TL gibi komik zam almıştır. Bu da işçiler arasındaki maas farkını günden güne arttırmaktadır. Yaşam şartları ve standartları günden güne kötüye gitmektedir.

Yine yemeğe gidenler ve gitmeyenler incelendiğinde hatlarda çalişan yeni işçiler yemeğe gitmemiş rahat yerlerde çalışan işçiler ise yemeğe gitmiştir. Buradan bir ders çıkarılmasını ve ger-ekenin yapılacağını umuyoruz.

Bizler tepkimizi verirken her şeyi göze aldığımızın bilinmesini isteriz. Bu tempo ve çalışmayla bu sağlığımızın daha fazla iyi olacağını düşünmüyoruz. Bu günden sonra yapılacak zamlar herkese. Adil eşit olacak şekilde olmalıdır. Gerektiğinde gerekli yerlere gerektiği gibi mesaj vermesini gayet iyi biliyoruz.

Sendika menfaat yuvası olmuş. Herkes bir köşe kapma, koltukları

bırakmama derdinde. Yalan, iftira, boş vaatler her yola başvuruluyor.

İşçinin hakkı olan, anki bir lütuf gibi sadaka dağıtırcasına kullanılıyor. Sendika sadece emek sömürüsünün yanında vicdan, vatan millet sömürüsü de yapılıyor.

İşçiye en büyük kötülüğü yine işçi yapıyor. Bir yerlere gelebilmek adına üç kuruşluk menfaat için dün küfür eden, en önde olan-lar bugün aynı masada oturabiliyorlar. Bu nasıl bir karakter nasıl bir genişlik diyecek söz yok. Sanıyorlar ki her şey unutulur süreç böyle geçer ve eski düzen yine gelir. Ama bu yalancı bahar; O 2017de gelecek her şey tek tek sorulacak. 2017’de işveren artık yanınızda olmayacak, her sözleşme öncesi çıkan sipariş yoklar, ücretsiz izinler. İşten çıkarmalarda sizleri de kurtaramayacaksınız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Geçen sürede erzaklar dağıtan, geziler düzenleyen, yemekler düzenleyen bu Tırt’a bugüne kadar neredeydin diyebilen yok. Daha önce bayramdan bayrama gördüğümüz sendika yöneticileri ile her hafta tokalaşır olduk. Atölyeye gelmeye üşenen gerek duymayan temsilciler dibimizden ayrılmaz oldu. Yıllardır kapısından içeri giremediğimiz otellere davet ediliyoruz artık.

Her işlerinde bir samimiyetsizlik, başka hesaplar, kötü niyetler var. Gezi düzenliyor propaganda yapılıyor. Kadın kolları kuruluyor amaç Tırt’a üye ve sempatizan kazandırmak. 2015 Eylül’de Türk Metal kadın kolları kuruluyor, daha önce neredeydiniz? Baş temsilci ‘nasıl en çok oyu aldı bunlar’ ona takıldı. Tabi ki kadın dayanışması, kadın kolları başkanı nasıl yapıldı herkes biliyor. Çalıştıracak adam bulamadıkları için ve devlet-işveren politikalarına göre hareket ediyorlar. Yoksa ne anlarlar eşitlikten, pozitif ayrımcılıktan? Daha önce ağır sanayi olamadığınız için çalıştırılan kadınlar şimdi de grev önleyici olarak kullanılmak isteniyor. Niyet daima kötü ve hesapları başka!

Pevrul’un ve diğer yöneticilerin malvarlığı, oğula damada eşe dosta peşkeş çekilenler, işçinin alın terinden çalınarak kurulan saltanatlar ne hikmetse hiçbir Tırt metalli tarafından sorgulanmıyor. İşçi hakkı falan kalmadı. Tırt’lı metalli olmak bir dezavantajmış bunu anladık. Hiçbir şekilde duruşu olmayan her şeyin işveren inisiyatifinde olan bu sendika neden var? Yıllarca çalışma saatlerinin kısaltılması, ağır çalışma koşullarının giderilmesini vs. konuşmamız gerekirken ücretlerde tıkanıp kaldık. İşte bu sendikanın var olma, var oldurulma amacı budur. Diğer sendikaların da pek bir farkı yok, o zaman biz işçiler yeni oluşumlara açık olmalı destek vermeliyiz.

2 yıldan fazla sözleşme kabul edilemez. Kayıplar geri alınmalı, her şeye şimdiden hazırlıklı olmalıyız. Sendikalı olmalıyız. Evet, ama bu ağalık düzeni menfaat yuvası olmamalı, her kademede işçiler olmalı, işçiler konuşmalı, işçiler sendikayı yönetmelidir. İşçi araştırmalı, bilgili donanımlı olmalı,

doğruyu kendisi bulmalıdır ve en önemlisi sınıf olduğunun bilincinde olmalı her an mü-cadeleye hazır olmalıdır.

Sınıf olduğumuzun bilincinde olmalı, her an mücadeleye hazır olmalıyız!

6 Ford Otosan’dan bir işçi

Sınıf olduğumuzun bilincinde olmalı, her an mücadeleye hazır olmalıyız!

7

Başkurt Motor ve Kablo Sanayi A.Ş. işçileri

grevdeler!

TOMİS kurucusu işe iade davasını kazandı!

Bu günler de çok daha fazla anlam taşıyan bir kelime. Geçtiğimiz süreçte ülkemiz, diğer ülkeler ve Dünya’da

yaşanan olumsuz hava. Bir yanda ülkede yaşanan savaş, bir yanda yanı başımızda; Suriye’de yaşanan iç savaş. Dünyamız

karmaşa ve kaos içerisinde. Her yer kan gölü, ölüm ve gözyaşının yanı sıra dramlarla doluyken; bizlerse ekran veya gazeteler başında bütün bu olayları takip etmeye çalışıyoruz.

Her hangi ülke veya şehirde bir bombalı saldırı olduğunda; ölen kişi alevi, suni, Kürt, Türk veya kadın, erkek, çocuk; hiç ama hiç ayırt etmeden sadece insan kimliğiyle bu hayattan alıp götürüyor. Bir başka ülkede yaşanması bizlerin üzülmemesine veya sevinmesine sebep olabilir mi?

İnsan olan için bunu söylemek mümkün değil. Bütün bu olayların altında yatan ister; dış güç, isterseniz ülke içi nifaklar deyin ama asıl sebep maddiyat yani para. Sizler hiç bütün bu olaylarda zenginlerin başına bir şeyin geldiğini gördünüz veya duydunuz mu? Bazı çevreler(para baronları)bütün bu olanları tezgahlıyor olamaz mı? Toplumu siyasal, etniksel veya dinsel yönden böl ve birbirine kışkırt. En son Paris’te yaşanan saldırıda ne yazık ki bazı çevreler; bombalı saldırıyı ne yazık ki sevinç nidalarıyla karşılamışlardı.

“Gülme komşuna, gelir başına” atasözü gerçekleşti bizim başımıza da geldi, fazlasıyla. Bizler bizi ayıran özelliklerimizin dışında insan olma özelliğimizle yaklaşmış olsak, çevremize bu bilinci yaysak bu olayların gerçekleşmesine gem vurmuş oluruz. Bizler zengin ve alt tabaka insanlar; zenginlerin doymak bilmez kar hırsı, insanları ölüme açlığa ve çökmüş bir ahlaka sevk ediyor ki adamlar isteklerine kolayca ulaşabilsin. Bizler kendi sınıfımızın farkına varıp; bütün ayrımlarımızı aşabilirsek bu adamların hırsının önüne geçebili-riz. İşte bu noktada insan olarak kardeşçe yaşamasını öğrenmemiz gerekmekte; her birey kendine düşen görevi gerçekleştirmeye çalışsın. Bunun yolu ise kendi sınıfımız saflarında kendi taleplerimizin etrafında birleşebilmekten, bir vücut olabilmekten geçmektedir. Karşılık beklemeksizin bir selam, bir iyi niyet; çok zor

olmasa gerek.

Sakarya 1. Organize Sanayi bölges-inde kurulu olan Başkurt Motor ve

Kablo Sanayi A.Ş’de Çelik-İş sendikasına üye 100’e yakın işçi 29 Mart’ta greve

başladı. Görüşmeler sonucu 4 aydır süren sözleşme sürecinin uyuşmazlıkla sonuçlandı.

Hala grevde olan Başkurt Motor işçilerinin grevini kırmak için patronun İş-Kur aracılığıyla yeni işçi alımı başlattı. Çelik-İş ise suç duyuru-sunda bulundu.

TOMİS

Kurucularından ve Ford Otosan’da işten

atılan Murat Celep bugün görülen işe iade davasını kazandı!

Kocaeli 6. İş Mahkemesi’nde bugün görülen davada mahkeme Murat için sendikal nedenle atıldığına

kanaat getirerek işe iadesine ve 12 ay sendikal ve 4 ay işsizlik olmak üzere toplam 16 ay bürüt maaşa hükmetti.

Ford Otosan’dan bir işçi

Şanlı 1 Mayıs tarihi!Tüm dünya da işçilerin “birlik,

mücadele ve dayanışma günü” olan 1 Mayıs ilk olarak 1856’ta yoğun sömürü koşulları altında çalışan Avustralya’da 8 saatlik iş günü talebi

etrafında bir araya gelen işçiler tarafından parlamento binası yapılan bir yürüyüşle başladı. Sömürü ve baskının cenderes-inde yaşam mücadelesi veren işçiler bu coşkuyu her yıl sürdürmek adına adımlar attılar.

Sonra aynı taleple bu kez de1 Mayıs 1886 yılında Amerika’da işçiler tarafından dile getirildi. 8 saatlik iş günü için Şikago’da yarım milyonu aşkın bir katılımla büyük bir işçi buluşması gerçekleştirdi. O dönem siyah-beyaz ayrımının olmasına rağmen işçiler kol kola girerek asıl ayrımın ten veya ırk değil, patron-işçi ayrımı olduğunu da göstermiş oldular.

Kapitalist üretim koşullarının ağırlığı karşısında bu eylemler ertesi günlerde çeşitli kentler geniş bir şekilde yayılmaya devam etti. Tüm eylemlerin arasında fab-rikada da grevler sürüyordu. Bir fabrikada grev kırıcılar fabrikadan grevdeki işçiler tarafından çıkartıldı. Bu esnada işçilere ateş eden polisler 4 işçinin ölümüne sebep oldu. Bu durumu protesto etmek için Haymarket adı verilen alanda 4 Mayıs günü bir miting düzelendi. Bir çok fabri-kadan işçilerin katılımı ile güçlü bir miting gerçekleştirildi.

Mitingin bitmesinin ardından işçiler alandan ayrılırken bir bomba patlatılarak işçilerin yakalamış olduğu birlik provoke edilmek istenir. Bu patlamanın ardından binlerce işçi asılsız iddialarla tutuklanır. Ve tutuklanan işçiler arasından öncü pozisy-

ondaki 8 işçi için idam cezası istenir. Bu 8 işçinin 4’ü (Albert R. Parsons, August Spies, Adolph Fischer, George Engel) idam edilir.

Aynı dönemlerde Avrupa’da da işçi sınıfı hareketlidir. Kendini grevlerle, geniş ey-lemlere ifade etmektedir. Azgın koşullara karşı işçiler artık tek tek fabrikalarında değil, il il hatta ülkeler arası işçilerin birliğini kurmak için caba harcamışlardır. Uluslararası planda yan yana geldikleri 1889 yılında Enternasyonel’in 2. Kongres-inde bir Fransız işçi tarafından 1 Mayıs tüm işçilerin dünya da “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması önerir ve kabul edilir.

O günden beridir işçi sınıfı her ülkede yaşadıkları sorunlar karşısında 1 Mayıs’ta alanlara çıkarak taleplerini haykırmıştır.