İnsanoÖlu ayaÖa kalk! -...
TRANSCRIPT
DAVID ICKE
İNSANOÖLU AYAÖA KALK!
İnsanoğlu, artık dizlerinin üzerinden kalk: Aslan artık uyumuyor!
/J � DESTEK
�lJa,ın&an
DESTEK YAYINLARI: 531 ARAŞTIRMA: 144
© Millennium Universal Copyright Convention {hgün Adı: Human Race Ger Off Your Knees: The Lion Sleeps No More
İNSANoGLU AYAGA KALK/ DAVID ICKE
Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.
İmtiyaz Sahibi: Yelda Cumalıoğlu Genel Yayın Yöneı:meni: Ertürk Akşun Yayın Koordinatörü: Erol Hızarcı Editör: Arzu Akgün Son Okuma: Kemal Kırar Kapak Tasarım: İlknur Muştu Sayfa Düzeni: Cansu Poroy Kitap içi resimler: Neil Hague
Destek Yayınları: Şubat 2015 2.Baskı: Mart 2015 3.-5.Baskı: Nisan 2015 6.Baskı: Mart 2016 7.Baskı: Ekim 2016 Yayıncı Sertifika No. 13226
ISBN 978-605-9913-37-9
© Destek Yayınları Abdi İpekçi Caddesi No. 31/5 Nişantaşı/İstanbul Tel.: (O) 212 252 22 42 Faks: (O) 212 252 22 43 www.destekyayinlari.com [email protected] facebook.com/Destek Yayinevi twitter.com/destekyayinlari instagram.com/destekyayinlari
Deniz Ofset - Nazlı Koçak Sertifika No. 29652 Maltepe Mah. Gümüşsuyu Cad. Odin İş Mrk. B Blok No. 403/2 Zeytinburnu / İstanbul
DAVID ICKE
• v
INSANOGLU v
AYAGAKALK!
İnsanoğlu, artık dizlerinin üzerinden kalk: Aslan artık uyumuyor!
Çeviri: Esin Akan
/j � DESTEK
t.�··· ... )yayınları
İÇİNDEKİLER
NEIL HAGUE ............................................................................................... ...... 8
Teşekkür ............................................................................................................... 9
1. Ben David leke değilim! ................................................................................. 19
2. Duvardaki Tuğla Olmamak ............................................................................. 32
3. "Dave, oğlum, neler oluyor?" ... ............................................................... ........ 42
4. "Sadece ipuçlarını izlemen gerekiyor!" ........................................................... 60
5. Örümcek, sineğe, "Evime buyur!" dedi. .......................................................... 76
6. Örümcek Adamlar .......................................................................................... 93
7. Zion Çerçeve .................................................................................................. 112
8. "Film/Senaryo" nasıl satılıyor? ........ .. ............................................................. 144
9. "Film/Senaryo" Nasıl Satılıyor? (2) .............................................................. 180
10. Anlamadım, onlar "ne" dedin? ................................................................... 210
11. Yılana Tapma ......... ...................................................................................... 247
12. Şifrelenmiş Gerçek ....................................................................................... 281
13. Peki; şimdi neredeler? .................................. ................................................ 303
14. Uzay Gemisi Ay ... ............................... ................ . ........................................ 317
15. "O" Ses ........................................... .............................................................. 339
16. Sanal Gerçek "Oyunu" .................................................................. , ............. 350
17. Kozmik İnternet ........................................................................................... 383
18. Realitenin Deşifre Edilişi .............................................. ............................... 408
19. Ay "Matriks"i ............................. ................................................ .................. 427
20. Oyun Planı ( 1 ): Sağlığı Bozma .................................................................... 463
21. Oyun Planı (2): En "İyi"lerin Ayıklanması ................................................. 481
22. Oyun Planı (3): Zihin ve Bedene Açılan Savaş .......................................... 505
23. Oyun Planı (4): Farklı Maske-Aynı Yüz ...................................................... 526
24. Oyun Planı (5 ): "Dünya" Her şey ....... ..... .................................................... 554
25. Oyun Planı ( 6 ): Özgürlüğe Saldırı ............................................................... 580
26. Oyun Planı (7): Çocukların Çalınması ....................................................... 604
27. Oyun Planı (8): İşe Yarayan Ahmaklar ....................................................... 615
28. "Büyü"nün Bozulması. .................................................................................. 635
29. Başkaldırış ....... ............................................................................................. 656
EK l - Fabian Cemiyeti'nin, London School of Economics/Londra Ekonomi Okulu'ndan
Mezun Makam Sahipleri ....................................................................................... 682
EK lI - Bir Satanistin İtirafları .................................................... .......................... 698
DAVID ICKE ..................................................................................................... 712
DAVID'e,
Rehberliği.n için bütün minnettarlığımla •••
Ve .•.
Sevgili Belkıs' a
Büyük bir öten ve özveriyle yapmq olduğu redaksiyon için,
sonsut teşekkürlerimle •••
Bu kitabın orijinal resimleri Neil Hague tarafından yapılmıştır.
NEIL HAGUE
İngiliz ressam Neil, bütün çalışmalarını "Gerçek'in Tıtreşimleri"ne adamıştır. 15 yılı aşkın bir süredir çalışmaları dünyanın birçok ülkesindeki kitapların kapaklarında yer almış, İngiltere'nin birçok yerinde yüksek hayal gücünü yansıtan resimlerinden oluşan sergiler açmıştır. Neil'in verdiği konferanslara katılmış olanlar, onun çalışmalarını Neo Şamanik, yürekten ve şifa verici olarak tanımlarlar. İlk resimli grafik romanı olan Kokoro-Yeni Kudüs
& Gerçek İnsanın Yükseli�i'nden başka üç kitap daha yazmıştır. Kitapları, konferansları, baskıları, atölye çalışmaları ve orijinal resimleri için web sitesini ziyaret ediniz.
www.neilhague.com
TEŞEKKÜR
Olağanüstü Linda'ya, her fırtınada tutunduğum "kaya"m ... Muhteşem Yeva'ya, müthiş dostum, ben bu kitabı yazarken bizi bırakıp gitti... Kerry, Gareth ve Jaymie'ye, her ne pahasına olursa olsun, verdileri destek için ... Carol Clarke ve Linda Smith'e bulunmaz destekleri için ... Credo Mutwa'ya, dostu olmaktan gurur duyduğum ... Dostum Neil Hague'e ... Hayatıma girip, beni destekleyeceklerini iddia ederek sağlığıma, işime ve mali durumu
ma son derece zarar vermiş olan saplantılı ve kendine zarar veren insanlara ... Size rağmen yapacağımı yaptım ve yapmaya devam edeceğim ama siz hayatınızın sonuna kadar, hatta daha da ötesinde bu azapla yaşayacaksınız. Kim olduğunuzu biliyorsunuz, ama "bilinç"siz
' olduğunuz için belki de bilmiyorsunuz ...
David leke
David lcke'ın Kitapları:
Küresel Komplo ve Buna Bir Son Verilmesi İçin David leke Rehberi (The David leke Guide to ehe Global Conspiracy (And How to End lt)
Tek Gerçek "Sonsuz Sevgi", Gerisi Hep "İllüzyon" (Infinite Love is the Only Truth, Everything Else is lllusion)
Zaman Döngüsü'ne Dair Hikayeler (Tales From the Tıme Loop)
Alice Harikalar Diyannda ve Dünya Tıcaret Örgütü Felaketi (AUce in Wonderland and the World Trade Center Disaster) Maı:riks'in Çocuklan (Children Of The Maı:rix)
En Büyük Sır (The Biggest Secret)
Ben Benim, Ben Özgürüm (I Am Me, I Am Free)
Ve Gerçek Sizi Özgür Kılacak-21. yüzyıl baskısı (And The Truth Shall Set You Free-21 . Century Edition)
Gerçeği Örten Tül' ün Kaldınlması (Lifting The Veil)
Robotlann Başkaldınsı (The Robots' RebelUon)
Dünyayı İyileştirin (Heal The World)
"Gerçek"in Tıtreşimleri (Truth Vibrations)
Böyle Olması Gerekmiyor (It Doesn't Have To Be Like This)
DVD'ler
Wembley Arena, Kim Olduğunuzu Hatırlayın (Wembley Arena, Remember Who You Are)
The Lion Sleeps No More (Aslan Artık Uyumuyor)
Keskin Kenann Ötesi-Gerçek Olduğunu Sandığımız Düşler Dünyasının Açıklanması (Beyond The Cutting Edge-Exposing The Dreamworld We Believe to Be Real)
Özgürlük ya da Faşizm: Seçim Zamanı ( Freedom or Fascism: The Time to Choose)
Matriks'in Sım (Secrets of the Matrix)
Hapishaneden Cennete (From Prison to Paraıl.ise)
Gidişatın Yön Değiştirişi (Tuming of the Tule)
Özgürlük Yolu (The Freedom Road)
Bir Tannçanın İfşaatı (Revelations of A Mother Goddess)
Çekinmeden Konuşurken (Speaking Out)
Sürüngenlerin Gündemi (The Reptilian Agenda)
Peru'ya Dönüş (Retum to Peru)
Ayrıntılar, kitabın sonunda ve David leke web sitesinde görülebilir. www.davidicke.com
Aslanlar Gibi Doğrulun!
Alt edilmez sayılarla,
Doğrul, uykudan uyanan bir aslan gibi!
Sen uykudayken üzerini kaplamış çiyleri
Dünyaya doğru şakırdat, bir zincir gibi!
Siz sayıca çoksunuz,
Onlar ise, neredeyse yok gibi!
Percy Bysshe SheUey
Eğer ...
Çevrendeki herkes itidalini kaybetmiş seni suçlarken
Sen başını dik tutabilir,
Herkes senden şüphe ederken sen kendine güvenebilir, ama
Onların bu güvensizliklerine de hak verebilirsen;
Beklemesini bilip beklemekten yorulmaz,
Sana yalanlar söylendiği halde yalanla iş görmez,
Senden nefret edildiği halde nefrete kapılmaz
Hep çok iyi görünmez ve çok bilgece konuşmazsan;
Düşler görüp, düşlerinin esiri olmaz,
Düşünüp, düşüncelerini ihtiras edinmez,
Zafer ve çöküşle karşılaşıp
Bu iki aldatıcı kavrama da aynı şekilde davranabilirse�;
Söylediğin gerçeklerin sahtekarlar tarafından saptırılıp,
Aptalları tuzağa düşürmek için kullanıldıklarını duymaya dayanabilir,
Ya da hayatını vermiş olduğun her şeyin yıkıldığını görüp sonra
Kırık dökük aletlerle yeniden inşa edebilirsen;
Bütün kazancını, tek seferlik bir yazı tura oyununda riske edip
Her şeyini kaybettikten sonra yeniden başlayabilir
Ve kaybın hakkında tek bir söz bile söylemeyebilirsen;
Çoktan yitip gitmiş olan kalbini, sinirlerini ve kaslarını
Sana hala hizmet etmeleri için zorlayabilir,
İçinde "Dayan!" diyen azminden başka hiçbir şey kalmadığı zaman bile
Ayaklarının üzerinde durabilirsen;
Kalabalıklarla konuşup erdemlerini,
Krallarla yürüyüp, alçakgönüllülüğünü koruyabilirsen;
Düşmanlarına da,
Seven dostlarına da darılmayıp,
Sana gösterilen ya da gösterilmeyen saygıyı,
Aynı olgunlukla karşılayabilir,
Taviz vermeyen her bir dakikayı,
Altmış saniyelik bir mesafe koşusu ile doldurabilirsen;
Dünya ve üzerindeki her şey senindir,
Dahası, "Adam" olursun oğlum!
Şimdi biliyorum sanıyonım
Yıldızlı yıldızlı gece, Paletine mavi ve gri koy Yaz gecesine, Bilen gözlerle bir bak Ruhumdaki karanlık Dağlardaki gölgeler, Ağaçların ve nergislerin Resmini yap, rüzgarı Ve karlı toprağın üzerindeki kış soğuğunu yakala.
Şimdi anlıyorum Bana ne söylemek istediğini; Akıl sağlığın için ne kadar çok sıkıntı çektiğini, Onları özgürlüklerine Ne kadar çok kavuşturmak istediğini. Dinlemediler. Nasıl olduğunu bilemediler, Belki artık şimdi dinlerler.
Yıldızlı yıldızlı gece, Alev alev yanan çiçekler Nasıl da parlak ışıldıyorlar Mor pusun içinde fır dönen bulutlar, Vincent'in mavisini yansıtıyorlar Bal rengi başakların sabah tarlası Hepsi de acı içinde sıraya dizilmiş, ama Ressamın sevecen elinin altında Bütün acıları dinmiş.
Şimdi anlıyorum Bana ne söylemek istediğini; Akıl sağlığın için ne kadar çok sıkıntı çektiğini, Onları özgürlüklerine Ne kadar çok kavuşturmak istediğini. Dinlemediler, Nasıl olduğunu bilemediler, Belki artık şimdi dinlerler.
DonMcLean
"İnsan"ın Hikayesi
Bir sürü koyunu olan çok zengin bir sihirbazın anlatıldığı bir doğu masalı vardır. Bu sihirbaz aynı zamanda çok da cimridir. Ne çoban tutar ne de koyunların otladığı yere
çit yaptırır. Koyunlar, çoğunlukla ormana gider, bazen hendeklere düşer, bunlar yetmezmiş gibi, sihirbazın, onların etini ve postunu istediğini bildikleri için de sık sık kaçarlar.
Sonunda sihirbaz bir çare bulur. Koyunlarını hipnotize eder ve onlan önce ölümsüz olduklarına, hiç zarar görmeyeceklerine, derileri yüzülürken hiç canlarının yanmayacağına, hatta bunun onlar için çok yararlı ve hoş olacağına, kendisinin de sürüsünü çok seven iyi bir "efendi" olduğuna inandırır. Sonra onları çok sevdiğini, onlar için her şeyi yapmaya hazır olduğunu, başlarına bir şey gelse bile, bunun hiç endişe edecek bir şey olmadığını söyler. Hatta iyice abartıp koyunlarını, koyun bile olmadıklarına, bazılarının aslan, bazılarının kartal, bazılarının insan, bazılarının da sihirbaz olduklarına ikna eder.
Ondan sonra koyunlarla ilgili bütün endişeleri sona erer. Koyunlar hiç kaçmaz, sihirbazın, onların etine ve postuna ihtiyacı olduğu zaman da sessizce sıralarını beklerler.
İşte bu hikaye, şimdi insanların içinde bulunduğu pozisyonu çok güzel anlatır.
P. D. Ouspensky'nin , Mucizevi Olanı Ararken adlı kitabında G. l. Gurdjiefften yapmış olduğu alıntı. ( 1 949)
Hiçbir şey imkansız değil! - Eğer öyle düşünürsek!
Duvarların içinden geçebileceğinizi bir düşünün! Kapıları açıp kapatmakla uğraşmayacak, içlerinden geçeceksiniz. Giriş kapılarını bul
mak için binaların çevresinden dolaşmayıp, yapılara duvarlarının içinden geçerek gireceksiniz. Dağların arasından geçiş yolu aramayıp, doğrudan içlerinden geçivereceksiniz. Acıktığınız zaman buzdolabının kapağını açmadan içine girecek, arabanız yanlışlıkla kilitlendiği zaman doğrudan içine girebileceksiniz.
İstediğiniz zaman kaybolup, istediğiniz zaman görünebileceğinizi düşünün!
Okula ya da işe gitmek için, araca bineceğiniz yerde, bir anda sınıfta ya da ofiste olabileceksiniz. Uzak yerlere gitmek için UÇ2ğa binmeye gerek kalmayacak, kaybolup istediğiniz yerde yeniden materyalize olabileceksiniz.
X-ışınlannızın olduğunu düşünün!
Kazaları uzaktan görebileceksiniz. Bir anda kaza yerinde yeniden metaryalize olabilir, altta kalmış ya da gömülmüş kurbanları görebilirsiniz.
Bir şeyi açmadan içine girebileceğiniz düşünün! Portakalı kesmeden ya da soymadan içini görebileceksiniz. Deriyi kesmeden, acıyı azal
tıp, enfeksiyon riski olmadan hastayı iyileştirecek bir usta cerrah olabilirsiniz. Kişinin bedeninin içine geçip hassas ameliyatlar yapabilirsiniz.
Bu güçlerle, bir suçlunun neler yapabileceğini düşünün. Kasaların içindeki değerli şeyleri görebilir, nöbetçilerin veya muhafızların mermilerinden kurtulabilir. Bu güçlere sahip hiçbir suçlu hapishanede tutulamaz. Hiçbir sır kalmaz, hiçbir hazine saklanamaz. Hepimiz mucizeler yaratabilir, ölümlülerin anlayışının çok ötesine geçebiliriz. Yenilmez oluruz.
Peki, böylesine Tanrısal bir güce kim sahip olabilir? Cevap: Yüksek boyuttan bir varlık.
Kuantum Fivkçi Prof. Dr. Michio Kaku Hiper Uzay: Paralel Evrenler Arasından Bilimsel Bir Yolculuk kitabının yazan.
İnsanlık bir yol ağzında ve artık hangi yöne gideceğimizi kestirmek için haritaya baka
cak halimiz kalmadı. Zor bir seçim yapacağız.
Yolun birisi, düşüncelerimiz de dahil olmak üzere bütün hayatımızı kontrol edecek olan
fa�lst bir diktatörlüğe götürüyor. Diğer yol ise özgürlüğe gidiyor ve bizim bildiğimiz dünyada
hiç yaşanmamış bir özgürlük ve potansiyel taşıyor.
Zor değil mi?
Hapishane ile cennet arasında bir seçim.
Vay be! Kararlar, kararlar, kararlar ...
Kafanızı kuma gömmek için dizlerinizin üzerine çökmeniz lazım?
Eğer bir hortum geliyorsa en etkili hareket ne olur? Başınızı kuma gömüp, kendinizi
onun gelmediğine inandırmaya çalışırsınız değil mi?
Bu geçici bir çözüm olabilir, ama hortum hala geliyor ve bacaklarınız hala açıkta ... Bil
memek iyi bir çare gibi görünebilir, ama sonuç?
En iyisi hortumun geldiği gerçeğini kabullenip ayağa kalkmak ve göğüslemek. Bunu ya-
parak durumu kontrol altına alıyor, felaketten korunmak için kendinize güç veriyorsunuz.
Bugün insanoğlunun seçimi bu olacak.
Unutmayın, bilmemek geçici bir çözüm olabilir, ama sadece geçici bir çözüm ...
Tak, tak, tak ...
"Kapı vuruluyor, sevgilim, gecenin bu saatinde kim gelmiş olabilir?"
19
1
Ben David leke değilim!
"Bence dünyadaki tek egemen, hala küçük olan o 'ses'tir."
Mahatma Gandhi
Oldukça garip bir hayat yaşadım, gerçi bu kişiden kişiye göre değişir, ama artık bana garip gelmiyor, oysa bir zamanlar geldi tabii ki. Bir an saygıdeğer bir televizyon sunucusu iken, birdenbire İngiltere tarihinde en çok alay edilen şahsiyet oldum. Sonra ne oldu? Uyandım.
Bütün dünya benim "deli" olduğumu düşünürken, ben akıl sağlığımı geliştirmekle meşguldüm, "Bilinç"leniyordum.
Aslında burada "ben" derken, bu, o anlamda değil. Bu, "David leke" denilen bir yaşam deneyi, dolayısıyla "deli" niteliği, benim insan kişiliğim veya deneyimime konuldu. İnsanoğlu, ger�k "benlik" - "ebedi varlık" ile beden/akıl/kişilik arasındaki farkı anlamakta çok zorlanıyor. Ebedi varlık kim olduğumuz, diğeri ise dünyada deneyimlemekte olduğumuz şey. Bu şaşkınlık milyarlarca kişinin, sahte kişiliklerini, asıl benlikleri sanmalarına neden oluyor. "Ben Ethel Brown . . . Ben Charlie Smith . . . Burada doğdum ... Burada çalışıyorum ... Tatillerimi İspanya'da geçirmeyi seviyorum". Dolayısıyla kendilerini bu sınırlamalar i�risinde görüyorlar. "Hiçbir şey yapamam, ben önemsiz biriyim, halktan küçük Joe ... Hiçbir gücüm yok ... " İşte bu da tam, global kontrol ve kandırma sisteminin ekmeğine yağ sürüyor; çünkü yüksek bir bilinç/yüksek bir varlık olduğunu bilmeyen ve kendilerini önemsiz olarak gören insanların bunu kabullenmeleri, kontrol mekanizmasının daha kolay işlemesini sağlıyor. Biz bedenlerimiz değil, ebedi "bilinç"iz, ama dünyada bedenlerimiz aracılığı ile bir deneyim yaşıyoruz.
İnsan bedeni, Sonsuz Bilinç'imizin sadece tek bir seviyesi. Biz bedenimiz değiliz, bu, görünürdeki gerçek evren için bir deneyim aracı.
20 Davül leke il İnsanoğlu Ayaga Kalk
Bu kitapta, nerelerden nerelere geldiğimi, hangi yollardan geçtiğimi en başta anlatıyorum, çünkü okuyacağınız her şey buna bağlı olarak gelişiyor. "Matrix" sinema filmindeki gibi "görünürdeki gerçek" bir evrende yaşıyoruz, ama tabii olay onun çok daha ötesinde ... Bedenlerimiz değiliz, hatta akıllarımız bile değiliz. Bunlar, bizim görünürdeki gerçek evrende deneyimlemekte olduğumuz birer araçtan ibaret. Buna çok gelişmiş bir İnternet versiyonu da diyebiliriz. İnternet erişiminiz varsa, onun size sağladığı olanakları deneyimlemek istediğiniz zaman "kayıt" oluyorsunuz. Arada bir "ara birim" var ve o sizin "online" olmanızı sağlıyor, bu arabirim de bir bilgisayar. "Görünürdeki gerçek" evren de aynı şekilde çalışıyor, ama tabii ki sonsuz düzeyde bir-gelişmişlik sözkonusu. Bu, sayı boncuğu ile uzay gemisi arasındaki kıyaslama kadar sonsuz düzeydeki bir gelişmişlik ...
Asıl "benlik/varlık/bilinç/öz" sonsuz durumunda. Sadece bir öz. İntemetteki arabirimin bilgisayar olması gibi, buradaki arabirim de, "Öz"ün kullandığı insan vücudu. Beden müthiş bir bilgisayar, bu beden bilgisayarının iletişim sistemi ise akıl. Senin, benim, onun aklı, ama aslında tek bir "akıl" var. Akıl, öz ile görünürdeki gerçeklik arasındaki arabirim oluyor. Yani şöyle özetlersek, bilgi-İnternet-bilgisayar üçlemesini; "öz-vücut-akıl" şeklinde yorumlayabiliriz.
Yeni Çağcı'dan, Wall Street bankerine kadar herkeste aynı tek "Akıl"ın farklı halleri var. Sadece farkındalığa ulaşıp kendilerinin bu beden ve akıl olmadığını anlamaları gerekiyor, ancak ondan sonra akıllarını "Öz"e açıp, gerçek benliklerinin farkında olacaklar. Buna, "kendi gerçek özümüz" diyebiliriz.
İnsanların çoğu, beden akl.mı kendi sanıyor, zihinlerini daha yüksek farkındalık seviyelerine kapatm4 oldukları için bu da onları beş duyu aleminin rruılıkumu haline getiriyor. Beni�
veya yumurta kabuğu dediğim şeyin içinde hapis durumdalar.
DaWl leke il İnsanoğlu Ayağa Kalk 21
Zihinlerimizi açtığımız zaman yüksek benliğimize ka�ur, daha gelişmiş anlayq seviyelerine u�ırız. O zaman dünya, halit "köpük" ün içinde olanlann gördüğünden çok daha farklı görünür.
Ben kimim?
Çok az kişi bunu anlayabiliyor, çünkü kendilerini "akıl"ları ve "beden"leri olarak görmek üzere kandırılmış ve baskılanmışlar. Aynaya bakıp, kafalarındaki sonu gelmeyen aptalca gevezelikleri dinliyor ve "bu benim" diyorlar. Oysa "ben" dedikleri, o "ben" değil. Bu, gerçek "ben"in -bilinçlilik- bu realiteyi deneyimlemesi için bir araç. İnsanlar, pek çok düzeyde ve birçok şekilde "ben''i, akıl ve bedenle tanımlama konusunda oyuna getirilmiş durumdalar. Bu sahte kimlik, dikkatimizi ve farkındalığımızı akıl ve bedene çekip gerçek "ben"den, yani "bilinçlilik"ten koparıyor. Asıl ben, bu gerçeği yaşamakta olan "öz" yani "bilinç" ... Bunu anlamak veya bilmek; bu dünyadaki yaşamımız/deneyimimiz ve çok farklı perspektiflerden kolektif olarak, yani birlikte yarattığımız dünya açısından çok önemli. "Bilinç" her şeyin "tek" olduğunu biliyor, oysa "akıl" her şeyi ayırım ve bölünme olarak görüyor. Akıl, "bilinçlilik"in bir hizmetkarı olarak iyi, zaten yapması gereken de o. Problem, akıl ve bedenimizin "biz" olduğunu sandığımız zaman başlıyor. "Akıl" bu şekiller diyarında titreşimsel gerçeği, "zaman", "yer" ve "fiziksellik" gibi illüzyonlar/algı yanılması veya yanılsamalar halinde deşifre ediyor. Bu, bir bilgisayarın, bilgiyi bir diske, metin ve grafikler şeklinde deşifre ederek ekrana aksettirmesine benziyor. Zaman, yer ve fiziksellik, görsel birer olgu olup, aslında yoklar. Bunları, "akıl" ve "beden"in deşifre etme sistemi nedeniyle yaşıyoruz veya deneyimliyoruz. Bürün hepsinin nasıl çı.lıştığını, fiziksel gerçeğin bizim düşündüğümüzden ne kadar farklı olduğunu anlamak da çok kolay. Fiziksel gerçek olarak "dışarıda" gördüğümüz şey, sadece beynimizde var. Saçma mı? İmkansız mı? Hayır, sadece gerçek ...
Gözlerimizle değil, beynimizin deşifre etme sistemi ile görüyoruz. Gözler, titreşimsel bilgiyi, elektronik sinyallere çeviriyor, beyin de bizim "fiziksel" gerçeğimizi deşifre ediyor. Her şey farklı formdaki aynı bilgi. Bu, titreşimsel, elektriksel veya kimyasal olabilir. İletişim yöntemi farklı, ama bu, farklı formlardaki aynı bilgi. Bir benzetme yapılacak olursa, takım elbiseli bir
22 DaWl leke il İnsanoğlu Ay�a Kalk
adam, bir kağıt parçasını, elbiseli bir kadına, kadın da tişön giymiş bir adama uzatıyor. İletişim araçları farklı görünebilir, ama bilgi aynı. Aynı prensip, bilgiyi titreşimsel, elektriksel, elektromanyetik ve kimyasal olarak deşifre edip ileten beden bilgisayarı için de sözkonusudur.
Bivm algılı:ıd.ığımız şekliyle fivksel dünya, beden/beyin tarafından kafamızdaki illüz:yonsu
fivkselliğe deşifre olan, titreşimsel ve elektriksel bilginin dışında mevcut değildir.
Bakmakta olduğunuz kitap, şu an sadece beyninizin içindeki "fiziksel form" görünümünde mevcut. Çok uzakta gibi görünen Güneş, Ay ve yıldızları da kapsayan, gördüğünüz her şey de öyle. Tüm görüntü, ses, dokunma, koku, tat, renkler, ısı ve uzaklık deneyimi, katılık,
hatta hareket bile, tümü, fizikselliğin "dışarıda" imiş gibi algılatan bir illüzyonunun içinde, beyin ve beş duyu yoluyla deşifre edilen titreşimsel bilgiler veya dalga boylarıdır.
· İşin aslı, sözkonusu fiziksel dünya ise, "orada-dışarıda" diye bir şey yok. Bu kitabı fiziksel olarak elinizde tutuyor gibisiniz, ben de klavyenin tuşlarına vuruyorum, ama ellerimiz kitaptan ve klavyeden gel�n titreşimsel bilgiyi elektrik sinyallerine dönüştürüyor, bunu da beynimiz, kitabı "foiksel" olarak tutuyor veya klavyedeki tuşlara vuruyor gibi algılıyor. Sayfalar ilerledikçe bu konuyla ilgili daha fazla ayrıntıya gireceğim.
Bu dünyada gerçekten "ne" olduğunu anlamak çok derin bir konu. Vereceğim bilgiler birçok kişi için son derece olağandışı, ama elinizdeki kitabı bile fiziksel olarak tutmuyor olmanızdan daha olağandışı ne olabilir ki! Dünya, düşündüğümüzden biraz farklı olmaktan çok öte, hiç ama hiç düşündüğümüz gibi değil. "Bu leke delinin biri!" diyen yorumları duydukça gülümsüyorum, çünkü iş deliliğe varınca, bu yorumlar gerçek ile aynı kareye bile girmiyor. Demek leke deli, öyle mi? Peki, soluduğunuz, hava mı sanıyorsunuz?
"Akıl" veya "zihin" gerçeği, bölünmüşlük, yapı, dil, hiyerarşi, kanunlar, zaman, yer ve kişilik olarak algılar. Görevi budur; bilinçliliğe böyle şeylerin bir deneyimini getirir. Problem şu ki, insanlar, algılama duygularını ve her şeyi, tümüyle "zihin" veya "akıl" ile tanımlıyor, bu yüzden de yaşadıkları deneyimleri kendileri zannediyorlar. Bu, tıpkı, kişinin, bilgisayarın önünde oturup, elindeki mouse ile, bilgisayarın gördüğü her şeyi görmesi gibi bir şey oluyor. Birden bütün
DaWl leke // İnsanoğlu Ayağa Kalk 23
özelliğimiz ve yaratıcılığımız, bilgisayarın ardındaki evrensel yazılımda kaybolup gidiyor. İnsanlar, akıl ve bedenleriyle, gerçek ve sonsuz doğalarını unutuyorlar. Aslında sadece unutmakla da kalmıyorlar. Nesillerden beri birbirleriyle birleşerek kanlarını sürdüren soylu aileler, yani manipüle eden kontrol sistemi, insanları manipüle ederek her şeyi unutmalarını sağlıyor. Benim gölge insanlar diye adlandırdığım bu kişiler, bizim nasıl gerçek yarattığımızı biliyorlar. Amaçları, bizi, "bilinç"imizin dışında, yani "akıl"da tutmak. "Akıl" durumunda olunca, kitleler halinde kontrol altında tutulabiliyoruz. Bizim algılamamız, "akıl-beden bilgisayarı" içine hapsolunca, onlar da bilgisayarın gerçeği algılama özelliğini programlayıp, "bilgi" ve "elektrokimya" etkisini kontrol edebiliyorlar. Sayfalar ilerledikçe açıklamasını sürdüreceğim.
İnsanlar, "bilinç" ve "bilinçaltı" akıldan bahsederken, "bilinci geri almak" veya "bilinçliliği tekrar kazanmak" gibi ifadeler kullanıyorlar. Bense "bilinç"i farklı bir şekilde ifade ediyorum, çünkü "bütün bilinç/öz", kendisini çeşitli şekillerde gösteren "tek bir öz/tek bilinç"tir. "Öz" veya "bilinçlilik" dediğim zaman, bizim sonsuz ve ebedi tek durumumuz olan, "farkındalık" seviyesini kastediyorum. Her şeyi bilmek, bütün imkan, sonsuz tek bilinç, yani öz veya bilinçlilik .. . Her şey, tek bir "öz"ün, "bilinçlilik"in ifadeleri. Ancak her şey "tek bir farkındalık" halinde olmuyor. Burada "akıl" köyün delisi, kişisel farkındalık ise, kişinin kendi farkındalığını bilmesi. Öz'ü; kişinin kendi farkındalığı, yani kendi varlığının frakında olması şeklinde tarif ediyorlar, ancak ben buna katılmıyorum.
Kişinin kendi farkındalığı, kendi varlığının farkında olması anlamına gelebilir, ama benim burada kullandığım şekilde "bilinç veya öz" anlamına gelmez. Akıl'ın kendi farkındalığı vardır, ama bu tıpkı, Ethel Brown veya Charlie Smith gibi sahte veya yanlış kişiliktir, zaten hayat hikayesi v.s. öyle gider. Ancak eğer "akıl", birçok kimsede olduğu gibi, kapalı devre gibi kapalı bir akıl ise, "Sonsuz Bilinç/Öz" veya "Ebedi Bilinç/Öz" olamaz. Eğer bu konuya yeni iseniz, ilerledikçe noktaları birleştirerek daha kolay anlayabilirsiniz.
"Akıl" insan/an, hatta hemen hemen her şeyi beş duyu açısından görür, böylece fivksel dünyanın illü:cyonlannın tuzağına düşer. Bu da, onların çok kolay manipüle edilip kontrol altına alınabilmelerini sağlar. Bilincine açılmış olan insanlar, yüksek benlikleriyle bağlantıda kaldıkça
her şeyi çok farklı açılardan görürler. Bu dünyadadır/ar, ama bu dünyadan değillerdir. "Akıl" insanları, çoğunlukla bilincine açılmış olanlara, realitelerinin farklı açılan nedeniyle
"deli" ya da "tehlikeli" derler.
24 Datıiı:l lcke il iruanoglu Ayağa Kalk
"Büyük Akıl"lar veya "zihin"ler, aynı düşünür.
(Aslında çok da büyük düşünmezler.)
Akıl, düşünce yoluyla bir iletişim sürdürür. Durmadan düşünür. İnsanlar düşünmeye bağımlıdırlar, çünkü "Akıl"a bağımlıdırlar ve kendilerinin sadece "akıl"larından ibaret olduklarını düşünürler. Bunun sonucu olarak, düşünceler duygulara dönüşür, bu sefer insanlar duygulara da bağımlı olur. Duygusal bir karşılık almak için bir şeyi doğrudan yaşamaya bile gerek yok, sadece düşünmek yeterli. Dünya "akıl insanı" ile dolu. "O müthiş 'akıl' lıdır!" "İnanılmaz bir 'aklı' var!" "Ne kadar parlak bir 'akıl' !" Akla dayalı olan bu gerçekte, "akıl" her şey. Modem dünyada bütün her şey, "akıl"a odaklı. Saptırılmış beyinlerimize göre, entelektüel veya akademik olmak, "akıllı veya kurnaz" kavramı ile teyit ediliyor. Oysa "akıllı/ kurnaz" kavramı, yaklaşıma göre değişir. Sözlükte; "hızlı düşünen" anlamına geliyor. Yani bu, "akıl"ın rolü. Düşünce yolu ile problemi çözüyor. Peki orijinal olarak mı? Hayır. Orijinallik, bilinçten geliyor, akıldan değil. Parlak zeka? Parlaktan kasıt nedir? Hafızada birçok gerçeği tutabilmek ve gerektiğinde bunu kullanmak, o da yine "akıl" oluyor. Kurnazlık/zeka, "akıl"dan geliyor, oysa bilinç/akıl, "bilinç"ten geliyor. Bilinçsiz akıl, dünyanın en tahrip edici ve zararlı gücüdür. Örneğin; atom bombasını yapmak akıl/zekadır, ama bilinçli akıl, atom bombasını hiç yapmamak veya kullanmamaktır. Bir sürü zeki insan var, ama bilinçli akıllı yok, çünkü insanların algılaması sadece akıl yoluyla, yani bilgisayar benzeri bir yorumcu ile oluyor, varlığının "gerçek kendisi" ile değil.
20 yılı aşkın bir süredir 50 ülkeden insanların oluşturduğu kalabalıklara konuşuyorum. Ve çok ilginç, "akıl kutusu"nun içinden hiç çıkamayanlar, sadece entelektüeller ve akademisyenler. "Akıl"a o kadar mahkumlar ki, "bilinç"in verdiği farkındalık ve bilgiyi algılayamıyorlar. Bu, onlara göre yabancı bir dünya. Oysa akılları nedeniyle enstitüleri kontrol edenler ve toplumu yönlendirenler de hep onlar. "Akıl" sistemi, "akıl robotları" üretiyor. Onlarca yıldır bu böyle devam etmiş, hala da ediyor. "Akıl" düşünce yolu ile iletişim kurarken, "bilinç" bize "bilgi" sağlıyor. Buna "içgüdü" de denilebilir. Onu düşünemiyorsunuz ama hissediyorsunuz ve biliyorsunuz. Bu içgüdüye belirli bir sınıra kadar sahibiz. Bir şeyi bildiğinizi hissediyorsunuz, ama neden bildiğinizi bilmiyorsunuz. "Bu insanı görmem lazım!", "Oraya git!", "Orada ol!" gibi ... Bu bilişi a�ıklamak için kelimeler yok, bilgi içimizden, çok derinlerden geliyor. Evet, "bilinç"ten ... Kapılar, gerçeklik konusunda içgüdüye kapatılıyor, çünkü duygularımızı takip edersek, o zaman akıl kontrolden çıkacak, dolayısıyla varlığını koruması için de savaşması çok doğal. Kimbilir kaç sefer içgüdünüz sizi bir şeyi yapmaya yöneltmişken, akıl beyninizin içinde "bıcır-bıcır" bir şeyler konuşur durur; "Bunu yapamazsın, ailen ne der, ya komşular, ya ofistekiler? Bu sorumsuzluk olur, senin sorumlulukların var, işin var, peki ya kariyerin? İnsanları zor durumda bırakamazsın, öyle sazan gibi atlanmaz, mantıklı değil!" vs.
Evet, mantık. Peki mantık nedir? Sözlükte, "mantık" şöyle ifade ediliyor: "Mantıklı, rasyonel ve analitik düşünce, akıl, doğru karar verme, normal bir akıl durumu, akıl sağlığı" Akıl, akıl, akıl... İlk kısmına "tamam" diyelim, peki ya doğru karar verme? Hangi kıstasa göre? Aklın üstün tutulduğu gerçeğimizde, her şey akıl yoluyla tarif ediliyor. Köyün delisi doğru karar verdiğini söylerse, sorgusuz sualsiz onun dediğine göre mi yaşayacağız? Bu deli-