omm bulletin eylül 2010

28
ONE MORE MILE RIDING IS A WAY OF THINKING EYLÜL 2010 – Sene 11 - Sayı 102

Upload: levent-vardar

Post on 20-Mar-2016

232 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

IMM Türkçe Bülteni Eylül 2010 Sayı 102

TRANSCRIPT

ONE MORE MILERIDING IS A WAY OF THINKINGEYLÜL 2010 – Sene 11 - Sayı 102

MOTOSİKLET YOLCUSU OLMAK.. “GİDECEĞİN YERİ BİLMEDEN”Sema BalabanEv Hanımı - ArtçıOcak 2007, İzmir

Yolculukların en keyiflisi; gideceğin yeri bilmediğin ve döneceğin yoldan gitmediğin yolculuktur.

Her yol neticede bir yere çıkar. Bazen, ilk keşfedenin sen olduğunu düşündüğün, yeri göğü inleterek sarp kayalıklardan sularını bırakan bir şelaledir yolun sonu, şelalenin yolu değil sesi çağırmıştır seni… Bazen terkedilmiş görüntüsü verdiği halde birkaç haneyle terkedilmişliğe meydan okuyan yıkık dökük bir köydür, bazen de bir dağın yamacıdır, yolların bittiği patikaların bile olmadığı sarp bir kayalıktan ibaret. Yollar bir yerlere çıkar sonunda. Ve senin ulaştığın o yer aslında seni çağıran yerdir, senin yolundur ve sadece senin için önemlidir. Karşına çıkan her terslik, terslik değildir artık. Oyundur sadece; gücün sende olduğu, tersliklere meydan okuyup “hah hah haa… bak yine alt edemedin beni” diyebileceğin, kurallarını senin koyduğun, tek oyuncusu sen olduğun bir oyun. Üzerinde durup düşünürsen çok derin anlamlar çıkarırsın oyun haline gelen yolculuğundan. Sadece doğayı değil kendini keşfetmen için de bir kaynaktır “gideceğin yeri bilmeden” çıktığın yolculuklar. Hatta bir kere yetmez bir daha alıp başını gitmek istersin kendi meçhulüne, kendi keşfini yapmak, ulaşılmamışa ulaşmak üzere. Her ne yapıyorsan kendin içindir aslında. Bir kere kırdın mı zincirini sen bile durduramazsın kendini, engelleri yol yapar vurursun kendini yollara. Çıkılacak yolda en keyifli olan şey gideceğin yeri bilmemektir bence.

Kendine bir iyilik yapıp sınırlarını zorlamışsan eğer; altında bir motosikletin ve sırt çantanda her daim bir pusulan vardır. Gideceğin yer için değil dönüşün için gereklidir o da. Eğer motosikletin yoksa öyle tesadüfî değil, tamamen bilerek ve isteyerek yolcusu olmuşsundur iki tekerli keşif aracının. Motosikletin selesindeki en fiyakalı yere de sen kurulursun. Dayanacağın kolçaklar bile vardır bazen. Olmasa da mühim değil. En rahatsızında bile hiç olmazsa partnerinin

üzerine kapanırsın var gücünle. Kimisinde sırtını dayayabileceğin bir motosiklet çantası vardır, ama hiçbir zaman fazla güvenmezsin arkanda duranlara. Arkanda bırakacak düşüncelerin de yoktur, sonraki günlerin planını yapmadığın gibi geçen zamanı da sorgulamazsın çünkü. Anı yaşarsın. Anı yakalarsın olur biter. Gideceğin yeri değil, gitmekte olduğun yoldan aldığın hazzı yazarsın akıl defterine. Dönüşü olacaksa eğer dostlara anlatılmak üzere… Motosiklet demek paylaşım demektir bir bakıma.

Keşfetmek için çıkılan yollarda seleyi paylaşan ikinci kişi olmanın hazzı da tartışılmaz. Yolun engebesiyle değil de doğanın sana sunduğu nice güzelliklerle ilgilenirsin. Her şeyin ötesinde gökyüzüne doyasıya bakmanın özgürlüğü senindir. Dünya ile iletişimin ise en zayıf noktada…

Selenin devamı senin bölgendir, oradan başlar senin yolculuğun. Ne rahatlık önemlidir ne genişlik, üzerindeki ruhlar bir olsun yeter ki. Düşüncelerin, hayallerin, yalnızlığın vardır oturduğun yerde, yüksek sesle söylenmiş bir şarkıda bir çığlıkta saklıdır kimi zaman hislerin. Kafandan atmaya çalıştığın sorunlar, planını yaptığın harcamalar yoktur artık, yollar vardır sadece. İlerisinde neyi göreceğini bilmediğin, keşfetmenin heyecanını yaşadığın uzun kısa dar geniş yollar. Yollarda çukur mu vardır, üzerinden geçene kadar fark etmezsin hiç. Etrafa derin bakışlar, tek nokta vuruşları atarsın gözlerinle. Dağdaki mağarayı ilk keşfeden sensindir, seyahatin seyrinin değişmesiyse an meselesi. Bir bakmışsın oradasın… Altında seni tanımlayan bir motosikletin varsa keşfetmek için tek ihtiyacın olan bir çift gözdür aslında.

Uçsuz bucaksız coğrafya atlasında kahverengi-yeşil-sarı gösterilen alanlarının en ideal keşif aracıdır motosiklet. Bir kere, seni yeryüzüne bağlayan iki tekerlekten ibarettir, temas noktası avuç içinde saklı… Öyle dört dörtlük değildir hiçbir şey, güveni de senin elindedir devamlılığı da. Bir kubbenin altını çok kişiyle değil sadece kendinle ve düşüncelerinle paylaşırsın. Kıpırtısız çöl sıcağında bile rüzgar sadece senindir. Bir de yolcu alabilirsin en çok aynı zevki paylaştığın… Beyninin bir yerlerinde unuttuğun keşfetme dürtünü açığa çıkartandır motosiklet. Ve en ideal keşif aracıdır…

Bir ruh seçimidir motosiklet kullanmak, kullanmak kadar yolcusu olmak da bir ruh seçimi. Özgür ruhlardır motosikleti tercih edenler, sabit bir yere, bir düzene bağlı kalmak

istemez, kendi kuralını uygular ve ısrarla meydan okur hayatın mecburiyetlerine. Hep bir kaçış vardır aklında. Gideceği yeri bilmesi gerekmez, döneceği yoldan gitmek istemez.

Keşfetmeyi, gezmeyi, paylaşımı sever motosikletli.

Dil-din-ırk ayrımı da yoktur, ortak bir tutkudur çünkü yaşadığı. Dünyanın neresinde olursa olsun herkes dosttur ona, o herkese dost. Motosikletli hayat başkadır işte. Kim ne derse desin. Motosikletle hayat bir başka…

KARAYOLLARINDA YENİ HIZ LİMİTLERİ..1 Eylül 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Yönetmelik ile karayollarındaki hız limitlerinde bazı değişiklikler getirilmiştir.

Genel anlamdaki en büyük değişiklik; “Yerleşim Yeri Dışında” olarak ifade edilen yol cinslerinin (1) Şehirlerarası Çift Yönlü Karayolları ve (2) Bölünmüş Yollar olarak ikiye ayrılması ve bu tip yollardaki hız limitlerinin farklı olması.

Özellikle motosiklet sürücülerini ilgilendiren diğer bir değişiklik ise motosikletlerin şehirdışı yolalrdaki hız limitlerinde bazı iyileşmeler olması. Nitekim eski hali ile 70km/h olan yerleşm yeri dışındaki yollarda hız limitleri 80km/h olarak yukseltilmis, bölünmüş yolalrda ise bu limit motosikletler için 90km/h olarak belirlenmiştir. Ayrıca eskiden otoyolalrda 90km/h olan motosiklet hız limitleri yeni yönetmelik ile 100km/h olarak değişmiştir.

Konu ile ilgili olarak ARA Riders grubunda yapılan yazışmalarda aşağıdaki tabloda motor cinsleri farklı olarak verildiğinden hangi limitlerin “büyük” motorlar için geçerli olduğu konusunda tereddütler gördüğümüzden Karayolları Trafik Yönetmeliğinin araç tipleri hakkındaki maddelerini de bültenimizde yayınlayarak bazı tereddütleri gidermeyi düşündük.

Çoğumuzun kullanmakta olduğu büyük cc motosikletlerin Trafik Yönetmeliği Hız Tablosunda L3 olarak belirtilen kategoriye girdiğini özellikle vurgulamak istiyoruz.

YÖNETMELİK İçişleri Bakanlığından:

KARAYOLLARI TRAFİK YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 100 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

1 Eylül 2010 Tarihli ve 27689 Sayılı Resmî GazeteYÖNETMELİKLERKarayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 100 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 100 – Karayolları Trafik Kanununda ve bu Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yol durumlarına göre römorksuz araç cinsleri için saatteki asgari ve azami hız sınırları aşağıda gösterilmiştir.

Araç CinsiYerleşimYeriİçinde

Yerleşim Yeri Dışında

OtoyollardaŞehirlerarasıÇift YönlüKarayollarında

BölünmüşYollarda

Otomobil (M1), (M1G) 50 90 110 120Minibüs (M2), 50 80 90 100Otobüs (M2-M3), 50 80 90 100Kamyonet (N1), N1G) 50 80 85 95Kamyon (N2-N3),Çekici (N2-N3) 50 80 85 90

Motosiklet (L3) 50 80 90 100Motosiklet (L4, L5, L7) 50 70 80 80Motorlu bisiklet (L1, L2, L6)Motorsuz bisiklet

30 45 45 Giremez

KARAYOLLARI TRAFİK YÖNETMELİĞİ

İKİNCİ BÖLÜM

Tanımlar

MADDE 3- 2918 sayılı Kanunda ve bu Yönetmelikte kullanılan terimlerin tanımları aşağıda gösterilmiştir.

d) Araç sınıfları (Ek.: 11.04.2003-25076)

1) L Sınıfı – İki ve üç veya dört tekerlekli motorlu araçlardır.

1.1) L1 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i, içten yanmalı motorlu ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kW’ı geçmeyen iki tekerlekli araçtır.

1.2) L2 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i, kıvılcım ateşlemeli motor ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü, içten yanmalı motorlu ise azami net gücü 4 kW’ı, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kW’ı geçmeyen üç tekerlekli araçtır.

1.3) L3 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i ve içten yanmalı motorlu ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü geçen yolcu sepetsiz iki tekerlekli araçtır.

1.4) L4 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i ve içten yanmalı motorlu ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü geçen yolcu sepetli iki tekerlekli araçtır.

1.5) L5 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i ve içten yanmalı motorlu ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü geçen, simetrik olarak yerleştirilmiş üç tekerlekli araçtır.

1.6) L6 Sınıfı: Azami hızı 45 km/s’i, elektrik motorlu araçlarda akü ağırlığı hariç yüksüz ağırlığı 0.35 tonu, kıvılcım ateşlemeli motor ise silindir kapasitesi 50 cm³’ü, diğer tip içten yanmalı motorlu ise azami net gücü 4 kW’ı, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kW’ı geçmeyen dört tekerlekli araçtır.

1.7) L7 Sınıfı: Elektrik motorlu araçlarda akü ağırlığı hariç yüksüz ağırlığı 0.4 tonu (yük taşıma amaçlı araçlarda 0.55 ton), azami net gücü 15 kW’ı geçmeyen ve L6 sınıfına girmeyen dört tekerlekli araçtır.

HAFTA SONU VİRAJLARI..Engin BalabanI.A.M.-A.R.A. Senior Observer

Uzun zamandır şöyle bol virajlı bir yol yapmadım diyorsanız, size İstanbul çıkışlı ve iki günü kapsayan önerebileceğim rotayı bu bültende paylaşmak istedim.

İstanbul çıkışlı olan bu rota bir gece konaklamalı. Bir çoğunuz biliyor olabilir ama bilmeyen arkadaşlara faydası olabileceğini düşünüyorum. Rotaya şöyle bir bakacak olursak, bildiğimiz standart Türk asfaltı. Eğer bu rotada her hangi bir çalışma yoksa, hiçbir yerinde toprak ve/veya stabilizite yol yok. Belki Sünnet Gölü’ne doğru çıkarken ki son 2-3km. Ben uzun zaman oldu gitmeyeli, belki orayı da düzeltmişlerdir.

Bu rotadaki düz yol, toplam kilometrenin sanırım %10-15’ini geçmez. Bol virajlı bir yol. Zaten bizim istediğimiz de bu değil mi? O yüzden evden çıkış saatinizi ve yoldaki mola sürelerinizi ona göre planlamanızda fayda var.

İlk günkü rota yaklaşık toplamda 370km kadar tutuyor. İlk günün sonunda Sünnet Gölü’nde veya buraya gitmem diyorsanız, Göynük’te de konaklama yapabilirsiniz.

İkinci gün rotası ilk güne nazaran birazcık uzun. O yüzden sabah kahvaltınızı erken yapıp çıkmanızda fayda var. Bu günün toplam mesafesi de yaklaşık 380km. Varış noktası ise Bursa. Buradan İstanbul’a dönüş tercihi size ve oturduğunuz yere kalmış. İster Mudanya’ya doğru bir 25km daha gidip hızlı feribot ile Yenikapı’ya (feribot kalkış saatlerine bakmayı unutmayın) geçebilirsiniz, isterseniz de bir 70km daha gidip Yalova’dan Yenikapı’ya veya Pendik’e geçebilirsiniz.

1.Gün rotasına bakış: İstanbul – Şile – Teke – Gebze – Eskihisar – Yalakdere – Boyalıca – İznik – Yenişehir – İlyasbey – Pelitözü – Vezirhan – Gölpazarı – Taraklı – Göynük – Sünnet Gölü

2.Günün rotasında bakış: Sünnet Gölü – Göynük – Susuz – Karakaya – Sarıcakaya – İnhisar – Çaltı – Söğüt – Pazaryeri – Hasanpaşa – Safa – Domaniç – Keles – Bursa

Her ay bu tip bol virajlı rotaları Türkçe Bültenlerde yayınlamaya çalışacağız. Eğer sizin de gittiğiniz bol virajlı rotalar varsa, OMM Bültenleri için paylaşabilirsiniz.

Güvenli ve Keyifli Sürüşler dilerim..

GÜVEN, YETKİNLİĞE KARŞIConfidence vs CompetenceLevent KulaçoğluOMM Üyesi

A.R.A. e-posta grubuna üye olduğum günden bu yana bir şey çok dikkatimi çekmiştir: Bir bilgi paylaşımı ve bilgi aktarımı platformu olmasına rağmen nedense üyeler tarafından nadir birkaç istisnai hal dışında neredeyse hiç amacına yönelik kullanılmamaktadır. Paylaşmayı mı sevmiyoruz, buna ayıracak zamanımız mı yoktur, yoksa “şimdi yanlış bir şey yazarım, birisi kalkar bir şey söyler, ben en iyisi kendimi hiç rezil etmeyeyim” içselliği mi hakimdir hiç bilemedim ama hem OMM hem de e-posta grubu üyesi bendeniz, her şeyi göze alarak 7 Eylül 2010 saat 11:52 itibariyle ortalığı karıştırmaya karar verdim

Eskilerin bir deyişi vardır: Delinin biri kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkartamamış, işte o misal ben de mahallenin delisi kıvamında taşı atıverdim:

From Levent KULAÇOĞLU<[email protected]>

Sender-time Sent at 11:52 (GMT+03:00). Current time there: 2:10 PM.

To [email protected]

Date Tue, Sep 7, 2010 at 11:52

Subject Confidence vs. Competence | Güven mi Yetkinlik mi?

mailed-by gmail.com

Değerli sürücü dostlar, Aşağıdaki konuda görüş ve düşüncelerinizi merak ediyor, ve bu konuda birlikte tartışalım istiyorum. Kavram karışıklığı olmasın diye, sorunun hem ingilizcesini hem de türkçesini yazacağım. Buyrun efendim: Which option do you think that works best for a rider: Confidence in Competent Riding or Competence in Confident Riding? 

Bir sürücü için en iyisi olduğunu düşündüğünüz seçenek hangisidir: Yetkin (İleri Seviye) Sürüş'de Güven mi Güvenli Sürüş'de Yetkinlik (İleri Seviye) mi? :)) Sevgilerimle,

Levent KULAÇOĞLUOMM MemberHonda VFR800A34 STV 36

Evet; e-postayı göndermiştim, lakin fark etmediğim bir şey vardı: Ramazan Bayramı arifesiydi. Bu sebepten dolayı en azından bayram sonuna kadar hiç cevap beklemezken olağanüstü bir durum oldu ve 10 Eylül 2010 saat 16:58’e kadar aralıklarla konu hakkında tam 23 adet e-posta mesajı döndürüldü: Hem de konu satırı hiç değişmeden

Bayram sonrasında bu trafiğin daha da artmasını umut ediyorum. Sadece bu konu değil, pek çok konuyu tartışalım, hep birlikte hem bilgi tazeleyelim, hem dostlukları pekiştirelim, hem birbirimizden bir şeyler öğrenelim, hem de “farklı” bir e-posta grubu olalım arzusundayım. “Yahu madem bu kadar zamandır olmamış, şimdi bu işi kotarmak sana mı kaldı birader” diyenler de olabilir, el-cevap: benim tek derdim bilgi paylaşmak ve tartışmak, bu başka güzel şeylere de kapı açabiliyorsa ne mutlu bana…

Dönelim konumuza: Güven mi yetkinlik mi sorumuza sürücü dostlarımız düşünceleri doğrultusunda cevaplar yazdılar. Şöyle bir göz atalım neler yazılmış, çizilmiş:

Deniz Geçerİleri seviye sürüş; Güvenli, Sistemli, Yumuşak, Hız kontrollü sürüş değil mi?

Güvenli sürüş de ilerleyinde İleri Seviye sürücü olmuyormuyuz?

Önce, "Güvenli Sürüş'de Yetkinlik"  kazanırız ve bu bizi bizi "İleri Seviye sürücü"yapar ki O da "güvenlidir".

Levent KulaçoğluDeniz Bey,

Sür-Kontr1: Güvenli, Sistemli, Yumuşak, Hız kontrollü sürüş yapan her sürücü sizce "ileri seviye (yetkin/competent) sürücü müdür/olabilir mi? Ne dersiniz?

Sür-Kontr2: Bu "güven" nedir? Nerden gelir? Kaynağı nedir? Neye güvendir? Kendine mi, motoruna mı, yola mı, Sistem'e mi? Nerden buluruz bu "güven"i? Çarşıda, köşedeki markette satılır mı?:))

Hakkı Orun

Güvenli sürüşte yetkinlik.

Zaten sistem de öyle çalışmıyor mu?  Önce güvenli ve sonra Güvenli sürüşte yetkinlik gelişmelerinin gözlemlediği RoadCraft’lar.

Levent KulaçoğluHakkı Bey selamlar, Size de sür-kontr :) Sür-Kontr1: Güvenli, Sistemli, Yumuşak, Hız kontrollü sürüş yapan her sürücü sizce "ileri seviye (yetkin/competent) sürücü müdür/olabilir mi? Ne dersiniz? Sür-Kontr2: Bu "güven" nedir? Nerden gelir? Kaynağı nedir? Neye güvendir? Kendine mi, motoruna mı, yola mı, Sistem'e mi? Nerden buluruz bu "güven"i? Çarşıda, köşedeki markette satılır mı?:))

Hakkı OrunHarika!  Güzel bir tartışma olacağa benziyor :))

Ben kontur çekmemiştim  o nedenle sizinkileri kontur olarak kabul ediyor ve kendi sur-kontrlarımı gönderiyorum

Sur-Kontr :  Güvenli olmayan bir sürüşte ileri sürücülükten bahsetmek mümkün müdğr?  Hayır; dolayısıyla çözüm, Güvenli Sürüşte Yeterlik olmuyor mu?

Sur-Kontr :  Güvenliği köşedeki markette ararsak, o markete gireriz değil mi?  ne de olsa baktığımız yere gitmiyor muyuz?   

Cevap veriyorum. Güvenliği, Sistemde buluyoruz, çünkü sistem bilgi havuzunda çalışan bir denizaltı gibi değil mi?  Aslında görmüyoruz ama ön-görüyoruz?

Yarışmaya Almata’dan katılıyorum.  Diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

Deniz Geçerİngilizcesinin çevirisinde anlam kaybı olmamıştır umarım.Benim anladığım şudur:"Sizce bir sürücü için en işe yarar seçenek hangisidir?:Yetkin sürüşe güvenmek mi güvenli sürüşte yetkinlik kazanmak mı?"

Soruya böyle bakınca, güvenli sürüşun tanımı kişiden kişiye değişebileceğinden "şehirlerarası yolda 90km/s hızı aşmam 70km/s hızdan şaşmam tehlikeyi göremediğim yerde çok yavaşlarım ya da kullanmam,gördüğüm yerde de yolumu değiştiririm" diyen adamın bunu içselleştirmesi de "güvenli sürüşte yetkinlik kazanmak" olabilir.

Öte yandan yetkin sürüşü öğrenmek yolun, aracın ve sürücünün limitlerini öğrenmesi açısında sistemli kullanmayı gerektirir. Bu da sürekli kendini teorik ve pratik çalışma yaparken kendini geliştirmekten geçer gökten zembille inmez, bahçelerde yetişmez, marketlerden alınamaz.

Sürücü buna güvendiğinde akıcı ve keyifli sürüşü yakalarken güvenliğinden ödün vermeyecektir. Dolayısıyla seçimim Yetkin sürüşe güvenmekten yana :)

Naçizane şahsi düşüncemdir.

Özgür Sami ÖzerBana göre önce güvenlik ve arkasından gelen yetkinlik. Sistemle alakası olmayan 10’larca Race motora binen arkadaşlarım pert oldu. Yetkinlik seviyelerine belki 30 yıl sonra bile ulaşamam. Honda 1000 RR’ı 100 m boyunca yanlayarak sürebiliyorlardı. Ancak 70 km/h hızla sağa dönen araca çarptı ve dizi açıldı. 

Levent KulaçoğluHerkese merhaba,

Öncelikle cevaplarınız için çok teşekkürler, harikasınız! Hem tek tek, hem de bireysel cevaplamaya çalışayım izin verirseniz...sürç'ü lisan edersem affola :)

Herkese cevaben:

Soruyu dikkatle incelersek, sanırım Güven/Confidence ve Güvenlik/Safety kavramlarını biraz ayırmamız gerekiyor :) Bu ayrımı yaparsak sanırım doğru yolu bulucaz gibi geliyor bana, ne dersiniz? :)

Sn. Hakkı Orun ağabey,

Ben sizlerden gelen cevapları "kontr" olarak kabul ederek "sür-kontr" demiştim :)) Size cevaben sorularım şöyle:

1.) Sizce "Güven"li süren her sürücü İleri sürücü, her ileri sürücü "güven"li sürücü müdür? :)

2.) Sür-kontr cevabınızdan bir kelimeyi hemeeen cımbızlıyorum: BİLGİ/KNOWLEDGE :) Biraz bunun üzerine gidelim mi?

Sn. Deniz Uzun,

Deniz Bey, cevabınızdaki bir cümleyi cımbızlıyorum hemen :) Çok güzel bir noktaya parmak bastınız...alıntılıyorum ve öneli yerlerin altını çiziyorum:

"...sürekli kendini teorik ve pratik calisma yaparken kendini   geliştirmekten geçer  gokten zembille inmez, bahçelerde yetişmez, marketlerden alınamaz. Sürücü buna güvendiginde..."

Sn. Özgür Sami Özer;

Size sorularım ise şöyle:

1.) Racing motor kullanan arkadaşlarınızın "pert" olmalarının sebebi bir tek "sistemsizlik" mi sizce? "Sistem" bilselerdi pert olmazlar mıydı sizce?

2.) Honda 1000 RR'ı veya herhangi bir motoru 100 m boyunca yanlayarak sürebilmek (ki yanlayarak sürebilmek ne demek inanın bilmiyorum, beni bağışlayın) sizce bir yetkinlik seviyesi yada göstergesi midir? Bu Beceri/Skill veya Kabiliyet/Talent olabilir mi?? Ne dersiniz?

3.) Son cümlenizi cımbızlıyorum müsadenizle: "...Ancak 70 km/h hızla sağa dönen araca çarptı ve dizi açıldı." Sizinle birlikte herkesi yeni bir terime davet etmek istiyorum:GEREKÇELİ TECRÜBE/REASONED EXPERIENCE :) Bu da ne ola ki şimdi? :))) Haydi bakalım...düşünelim, yoralım kafamızı....

Eveeet...sanırım tartışmamızın seyri güzel bir yöne doğru gidiyor...farklı kulvarlar da açıldı :) Haydi dostlar....bekliyorum cevaplarınızı :)

Hakkı OrunInsan beyni korkuyu nasil algilar?  Iki yarim kure arasindaki senkronu kaybedince.  Yani o an icinde bulundugu durumu degerlendirecek bilgiyi toplayamayinca, bir taraftaki yarim kure eksik sinyal gondermeye baslar ve o anki durumu algilayamayinca da korkar.  Su demek oluyor; Bilgi eksikligi!  hemen bir misal.  Karanlik korkusu gibi.  Goremedigimiz icin bilgi alamayinca beyin tehlike sinyalleri gondermeye baslar.  Ileride sana dogru duran bir demir var ve bir adim daha atarsan gozune girecek gibi...

daha once cesitli forumlarda bu konuyu islemis idim orada da yazdigim gibi beynin on lobu farkindaligimizi saglar ve burada farkindalik calsitigi surece etraftaki bilgileri de topladikca korkuyu dogurmadan adrenalini salgilamaz ve biz de korkuyu yasamayiz.

Konuzumun en onemli ogesi boylece Bilgi olarak one cikmaktadir.  Bilgi olmayinca biz kendimizi guvende hissetmiyoruz demektir.  Bilgiyi degerlendirme safhasina gelince de, daha once ogrendiklerimizle ilgili olarak, bu bilgileri degerlendiririz.  Yani yagmur yagiyor bu bilgidir. Eh bu havada motor kayabilir bu da daha onceki ogrendiklerimizden gelen bir ongorudur.

Biraz kisaltiyorum, sonra daha detay gerekirse bir kontur daha yedikten sonra tekrar girerim. Ozetle benim anladigima gore islem soyle calisiyor

Tam iste burada ingilizce devreye giriyor galiba

I do not feel confidence, if I do not have safety.  Guvenlikte olmazsam, guvenli hissetmiyorum. O zaman I am not competent 

Saniyorum buradan cikan netice Competence in Confident Riding.  Guvenli surusde Yetkinlik.  Iste o zaman suratiniz, tum sartlar uzerindeki kontrol de yeterli ve olmasi gereken olculerde sizdedir.  Bunun temeli de hem sistem hakkinda, hem motorunuz hakkinda, hem kullanimi hakkinda hem icinde bulundugumuz an ve durum hakkinda yeterli bilgiye sahip olmakla mumkundur.

Aksi olsaydi "yetkin oldugum icin guvenli" surerim gibi bir netice cikardi ki bu bizleri Ikarus sendromuna goturmektedir.  Ben bunu yasadim.  istemesem de!

Şahin N. ŞairGüvenli, Sistemli, Yumuşak, Hız kontrollü sürüş yapan sürücü 

için söylenebilecek en iyi tanım "Güvenli sürüş yapan" sürücü olduğudur.

Tabii güvenli sürüşü de çok iyi anlamak lazım. Yani sürüş hayatı boyunca sürekli risk alan ve kaza yapan bir sürücü için Güvenli Sürücü demek ne kadar doğru.Birisi diğerine "yetkin/competent sürücü" unvanını verirse "neye yetkili" olduğunu da iyi açıklaması gerekir. Ben sanki daha hızlı sürüşe ve daha fazla risk almaya yetkili diye algılıyorum.Sürüş ehliyetini alan herkes trafikte motosiklet kullanmaya yetkilidir. Bunun dışında hangi kıstas var ki yetki alıyoruz.

Bana göre Yetkin Sürücü yoktur. Güvenli Sürücü vardır. Peki "Becerili sürücü" kimdir. Aslında bu eğitimli sürücüyü biraz anlatabilir. Yani Fren

yapmayı, engelden kaçmayı, riskleri öngörmeyi, motosikletinin derdini anlamayı beceren sürücü.

O halde hedef "Güvenli ve Becerili Sürücü" olmaktır.

Aydın UralSüper yazılar...Ah Levent Kulaçoğlu, nasıl da güzel karıştırdın ortalığı... :-) Hakkı Orun'un yazısı bana çok eskiden okuduğum bir adrenalin örneğini anımsattı: taş devri insanı, ortalıkta dolaşırken ilerisindeki çalılığın içinde hareket eden bir hayvanın o çalılığı titreştirdiğini görünce pür dikkat kesilir, korkuyla kanındaki adrenalin hızla yükselmeye başlarmış; çalılığın içindekinin ne olduğunu kestiremediğinden... Çünkü o gizli yaratık, karınını doyuracağı bir av da olabilirmiş, onu yiyecek bir vahşi hayvan da... Her halukarda çok hızlı koşması gerekecekmiş o yaratığın ne olduğunu anladığı anda, yaratığa doğru ya da aksi yönde... Adrenalin de, onun daha hızlı koşabilmesini sağlarmış zaten... Şimdi, bizim için bu çok daha farklı bir konu... Motorda giderken karşılaştığımız bir durumun bizi korkutmaması, adrenalin seviyemizi yükseltmemesi lazım; gerek yok çünkü, adrenalin motorun gücüne ya da çevikliğine bir katkı sağlamıyor! Peki hangisi adrenalin seviyemizin gereksiz biçimde artmasını engelleyecek? Çok yetkin (motorun kontroluna hakim, güvenli sürüşü milimetrik olarak uygulayabilmeyi öğrenmiş) olmak mı, kendine güvenli olmak mı? Kendine güven ne dir? Nasıl oluşur? Bence, deneyimle. Ama yetkinlik pekiştirilirken elde edilen deneyimle. Hangi sürücü daha güvenlidir? Deneyimi 200,000 km, ama yetkinliği ARA puanlamasına göre 30-35 seviyelerinde bir sürücü mü, yoksa 23 puan almış ama deneyimi henüz 100,000 km seviyesinde bir sürücü mü? Bence ikincisi (250,000km deneyimi olan bir sürücü olarak söylüyorum bunu). Ama asıl kendine güven, yetkinliğini çok ileri bir düzeye taşırken (hatta puan olarak taşıdıktan sonra) yapılan km miktarının (her tür yol, hava, trafik koşulunda) artmasıyla elde edilebilecek bir şey. Ve bu da ciddi zaman ve efor vermek demek. Dolayısıyla, yetkin olmadan güvenli olunamaz. Ama esas kendine güven, her tür çalılığın içinde o çalılığı titreştirenin ne olduğunu kestirebilmekle oluşur; ki bu da yetkinliğin bilinçaltına kazındığı bir sürücünün çok km yapmış olmasıyla elde edilebilir. Piyasada satılmaz.

Levent KulaçoğluHerkese merhaba :-)

Şahin Hocam, katılımınız için sonsuz teşekkürler. Biz öğrencilerinize bir kulvar daha açtınız cevabınızdaki tanımlarla...birazdan gelicem oraya...

Sn. Aydın Ural ağabey,

Size 1nci Çinko'yu verdim gitti abi:) Süper ötesi bir saptama yaptınız!! Hemmmen cımbızlıyorum ki sürücü dostlarımız kaçırmasınlar:

"...Çok yetkin (motorun kontroluna hakim, güvenli sürüşü milimetrik olarak uygulayabilmeyi öğrenmiş) olmak mı, kendine güvenli olmak mı? Kendine güven ne dir? Nasıl oluşur? Bence, deneyimle. Ama yetkinlik pekiştirilirken elde edilen deneyimle...Ama asıl kendine güven, yetkinliğini çok ileri bir düzeye taşırken...yapılan km miktarının (her tür yol, hava, trafik koşulunda) artmasıyla elde edilebilecek bir şey. Ve bu da ciddi zaman ve efor vermek demek. Dolayısıyla, yetkin olmadan güvenli olunamaz. Ama esas kendine güven, ... yetkinliğin bilinçaltına kazındığı bir sürücünün çok km yapmış olmasıyla elde edilebilir..."

Muhteşem!! Budur :))

Aslına bakarsanız; eğitim alarak ve eğitimli sürücüler olarak OMM'den veya başka sürüş okulları ya da topluluklarından bize verilen sertıfıkalar, dereceler, I.A.M. Üyelikleri vb. bizleri sokaktaki sürücülerden daha "ehil", "yetkin/competent" kılıyor değil mi? Ama derecemiz ya da "yetkinliğimiz"in artmasına 2 ana şey sebep oluyor:

1.) Kendimize olan güvenimiz (Self-Confidence)

2.) Tecrübelerimiz (Experience)

Bu arada 2 alt baslık daha var çok önemli: Bilerek, tecrübe ederek, yol yaparak edindiğimiz:

2.a.) Bilgi / Knowledge 2.b.) Gerekçeli Tecrübe / Reasoned Experience 

Bu sürec içerisinde düşebilir, kaza yapabilir, hatta yaralanabiliriz değil mi? Olabilir (tüm yetkinliğimize rağmen hem de). Tehlikeli olan şu 3 şeyden kaçmak gerekir:

1.) Fazla Güven / Over Confidende2.) Cehalet / Ignorence 3.) Aptallık / Stupidity (=Fazla Cesaret / Over Courage...birinci madde ile doğru orantılı olarak)

İmdiiii:)

Tüm bunlardan hareketle kontra sorulaaaar (Aydın Ağabey müsadenizle biraz daha karıştırıyorum ortalığı):

1.) Yetkin Sürücü/Competent Rider olmak kolay, "Güven"li Sürücü/Confident Rider olmak zordur diyebilir miyiz?

2.) Yetkin Sürücülük/Competent Riding bir süre sonra acaba "Güven"li Sürücülük/Confident Riding'e mi dönüşüyor?

Şahin Hocam;

"Becerili Sürücü" tamlaması ile bize yeni bir kulvar açtınız, sağ olun var olun :)

Yetkin tanımı yapılması gerektiği gibi acaba "Becerili" tanımının da yapılması gerekli midir? Ne dersiniz?

Bir arkadaşımız mailinde "1000RR ile 100m yanlamasına giden" arkadaslarından bahsetmişti (yanlama gitmek ne demek bilemedim ama sanırım kastı "power-slide olsa gerek): bu "yanlama" giden sürücüler sizin tanımınıza göre "Becerili" sürücüler midir?

Aynı arkadaşımız "sistem" bilmedikleri için pert oldular beyanatında bulundu. Kendisine "sistem bilselerdi bile pert olmazlar mıydı sizce" diye sordum lakin cevap gelmedi. Sanırım buradaki sorun az evvel yukarıda "TEHLİKELİ" sınıfına soktuğum 3 madde olsa gerek diye düşünüyorum. Eğitmen, hatta Kontrol Eğitmeni olarak siz ne düşünürsünüz?

Tüm bu belagatı toplayarak, sürücü dostlarımıza bir kulvar daha açmak istiyorum:

TEVAZU/HUMILITY 

Nedir bu "tevazu"? Olmalı mı olmamalı mı? Yetkinliğimizi her yerde bangır bangır bağırmalı mı? Ne de olsa bu kadar emek veriyoruz canım...her fırsatta yetkinliğimiz irdelenmeli mi?:)

Ortalık yeterince karıştı sanırım, ben toz olayım :))

Zaman ayırıp da yorum yapan, düşüncelerini paylaşan, tartışan tüm sürücü dostlarımıza ve tabii ki değerli egitmenlerimize sevgi ve saygılarımla...

Şahin N. ŞairSevgili Levent düşünce paylaşımı konusunda emeklerine teşekkürler.

Motosikletçi için kendine güven(Self Confidence) çok gereklimidir? Yani motorcu "ben şimdi bu virajı öyle bir döneceğim ki allahın izniyle kendime de çok güveniyorum" şeklinde düşünürse sürüşüne ne katkısı olacak :) Üstelik self confidence'den(kendine güven) over confidence'e geçiş okadar kolay ki. Bunu kontrol etmek insanın tekamülü kadar zor. Motosiklet ki üzerinde öyle kolay kolay kontrol edilecek bir alet değil.

Korkularımıza karşı kendine güven tartışması ise motosiklet için değilde bungee Jumpinge daha yakındır.Oysaki Tevazu yani alçak gönüllülük...Muhteşem bir kelime.. Aslında insan olmanın ölçüsü ve bir motorcunun can simidi..

Tüm sürüş şartlarına, öngörebildiğimiz risklere, havaya, yolun durumuna, beşeri durumumuza (yani yorgunluk, görüşümüz ve fiziksel halimiz v.s) karşı tevazu içerinde olmak..Bence tecrübeli(Experience) ve iyi bir sürücünün motosiklet de ulaşabileceği en güzel nokta tevazuya ulaşmasıdır. Bunun da madalyası yoktur olmaz da.. Ama böyle bir sürücü de parıl parıl işıldar.Aslında motosiklet antenleri açık bir sürücü için çok iyi de öğreticidir. Tabii bu dersi alırken ne kadar şanslı olduğumuz da önemlidir.

Gelelim Kendini "Yetkin sürücü" olarak tasdikletmiş sürücünün göğsundeki madalyasının, tevazusuyla çakışıp çakışmayacağı konusuna. İşte bu çok uzun bir konudur ve bunu tartışmak da öyle kolay değildir...

Böyle böyle tartıştık durduk sürücü dostlarımız ve arada değerli eğitmenlerimizle. Henüz bir sonuca varmadık ve tartışmamız olanca hararetiyle devam ediyor. Tartışmamızın devamı için, Güven (Confidence) ve Yetkinlik (Competency) tanımlarıyla ilgili olarak sürücü dostlarımıza birkaç bilgi daha aktarmak istiyorum bültenimiz vasıtasıyla.

Yetkinlik (Competence), herhangi bir durumda var olan risk unsurlarının (viraj almaktan iş yürütmeye kadar) kontrol etme kapasitesi ve Güven (Confidence) ise Yetkinlik'in bizim almamıza

müsade ettiği risk seviyesinin doğru değerlendirmesidir.

Güven (Confidence) aynı zamanda Hans Heinz Dilthey'in "mükemmel sürücü" tanımının 5 altın unsurundan birisi olan "gerçekçi öz değerlendirme (realistic self evaluation)"dir. Çoğu zaman GÜVEN'i

CÜRETKARLIK ve RİSK'E DOĞRU YAPILAN ACELECİ TAVIRLARLA karıştırmamız olasıdır.

Güven (Confidence) seviyesi 3 basit unsura dayanır:

1. Gerçekçi Öz değerlendirme kapasitesi (gerçekle hayali ayırabiliyor muyuz? Ne olduğumuzun gerçekten farkında mıyız)

2. Yetkinlik Seviyesi (ne yaptığımızı biliyor muyuz ve yapabilir miyiz?)

3. Tecrübe Seviyesi (bu veya buna benzer bir durumda bulunduk mu ve öğrendik mi?)* [Gary Baldwin / Rapid Training)

Gerekçeli Tecrübe (Reasoned Experience) ise hemen edinilecek bir kavram değildir: sürücünün, mükemmel viraj ile kazaya sebebiyet veren hata arasındaki çizginin, BİLGİ ile CEHALET arasıdaki çizgiyle, HAYAL ile GERÇEL arasındaki sınırla, gerçekten ne bildiği ve ne bildiğini sandığı sınırla aynı olduğunu kabul ettiği mütevazı bir boyuttur.** (Paolo Volpara / OMM)

Yetkinlik (Competence) aslında bir öğrenme çevrimidir (Learning Cycle). Bunun için geliştirilen 4 aşamalı bir model bulunmaktadır. Bu modele göre aşamalar şöyledir:

1. Bilinçsiz Yetersizlik (Unconscious

Incompetence)2. Bilinçli Yetersizlik (Conscious Incompetence)3. Bilinçli Yetkinlik (Conscious Competence)4. Bilinçsiz Yetkinlik (Inconscious Competence)

Bu modele göre her birey 1nci aşamadan başlayarak ve sırasıyla diğer aşamalardan geçerek 4ncü aşamaya gelmektedir. Aşamalara kısaca göz atacak olursak:

1. BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK: Bu aşamada kişi beceri alanlarının varlığından yada onlarla ilgisinden habersizdir.

2. BİLİNÇLİ YETERSİZLİK: Bu aşamada kişi beceri alanının varlığından yada onunla ilgisinden haberdar olur, ancak bu alanda becerili olamayacağına kanaat getirir.

3. BİLİNÇLİ YETKİNLİK: Bu aşama kişinin kendi isteğiyle ve güvenilir biçimde o beceriyi gerçekleştirdiği aşamadır.

4. BİLİNÇSİZ YETKİNLİK: Bu aşamada beceri kişi tarafından o kadar çok tekrar edilmiştir ki, artık alışkanlık haline gelmiştir.

Bu son maddeyi okuyan sürücü dostlarımızın “yahu geçen Control eğitiminin sonunda eğitmen – bu hareketlerin sizlerde meleke haline gelmesi gerekir, o yüzden de sıkça tekrar yapmalısınız – dememiş miydi? Demek bu yüzdenmiş” dediğini duyar gibi oldum bir an…

Sevgili sürücü dostlarım;

Tüm bu yazılan, çizilen, örneklenen, tanımlanmaya çalışılan ifadelerden çıkan tek bir sonuç var: iyi bir bilgi seviyesi, açık bir zihin ve öğrenme arzusunu birbirine katarak, günlerce, haftalarca, aylarca ve hatta yıllarca çalışmak, tekrar etmek ve mütevazı tavırlarla hep gülümsemek bizleri hem “Güven”li hem de “Yetkin” sürücüler kılacaktır.

Tartışmamız kapanmadı, olanca hızıyla devam ediyor. Eğer sizler de bu tartışmaya katılmak, fikirlerinizi, bilgilerinizi bizlerle paylaşmak isterseniz lütfen A.R.A. e-posta grubundaki tartışma kervanımıza katılın. İnanın hep beraber keyif alacak ve hep beraber öğrenmenin zevkine varacağız.

Kolay Bulunmayan Bir Mil Daha Sürün…

GÖRÜNMEZ OLUN..Engin BalabanI.A.M.-A.R.A. Senior Observer

Motosiklet kullanmaya başladığımız ilk günden itibaren yine motosiklete binen herkes bizlere görünürlülüğümüzü artırmamız için birçok öneride bulunmuştur. Hem giyilen kıyafetler hem de motorda görünürlüğü artırıcı malzemeler hakkında çeşitli önerilerde bulunmuşlar

ve kendi kıyafetlerinde veya motosikletlerinde yaptıkları değişiklikler ile ilgili bilgi vermişlerdir.

Motosiklet kıyafetlerinin neredeyse tamamında görünürlüğü artırıcı reflektif malzemeler kullanılmaktadır. Üzerinde reflektif malzeme kullanılmış motosiklet kıyafetleri giymek, trafikte diğer yol kullanıcılarının sizi farketmesini/görmesini sağlayabilir. Fark ettiyseniz “sağlayabilir” diyorum. Çünkü araç ile motosikletin karıştığı bir kazada araç sürücüsünün ilk lafı genelde şu olur; “sizi görmedim”. O zaman ne kadar reflektif malzeme kullanılmış kıyafetler giysekte, motorumuzda ne kadar çok reflektif malzemeler kullansakta tamamen görünür olabilmek sanırım imkansız.

Reflektif özellikli kıyafetler giyme konusu üzerine Motosiklet Yol Sanatı kitabının bir bölümünde, şu şekilde bir cümle var. Şöyle ki; “Yansıtıcı panelleri olan parlak ve floresan renkli giysiler görünürlüğü artırır”.Görünürlüğü artırıcı bu tür ürünler kullanmanın tabi ki faydası var yok değil. Bunda da kuşkumuz yok.

Aslında ben, bu konuyu biraz farklı bir yöne çekmek istiyorum ve üzerinde durmak istediğim şey ise “görünmez olmak”...

“Sistem”i hepimiz biliyoruz. Bilgi – Konum – Hız – Vites – İvmelenme. Ayrıca 4S (Safety/Güvenlik – System/Sistem – Smooth/Akıcı – Speed/Hız) kuralını da biliyoruz. Peki sorum şu; eğer biz “Sistem”i ve “4S” kuralını tam manasıyla uygularsak trafikte görünür olmaya ihtiyacımız olur mu?

Acaba “Sistem” ve “4S” bize şunu da söylüyor olabilir mi? “yolda sürüş yaparken kimse sizi farketmesin... görünmez olun...” Yani öyle bir sürüş yapın ki trafikte sizi kimse fark etmesin... Görünmeye ihtiyacınız olmasın...

Tabi ki bu yazıldığı kadar kolay bir şey değil. Ama bence tüm bilinçli sürücülerin hedeflerinden biri olmalı, görünmez olmak. Peki, bu Tez’e göre şöyle bir sonuç çıkar mı? Veya şöyle diyebilir miyiz? “Sürüş sırasında, sizin onu fark ettiğinizden daha önce sizi fark eden bir yol kullanıcısı varsa ve yaşanması muhtemel bir tehlikeyi önlemek için sizden önce bir tepki gösterdiyse... o zaman orada yapılmış olan bir hata vardır.” Belki üzerinde biraz düşünülürse bu Tez’e “evet” cevabı çıkar gibi... Yani, o seni fark etmeden sen onu farket. Böyle bir durumda; bakış düşük olabilir, iyi bir gözlem yapılamamış olabilir, bilgi doğru alınmamış olabilir, alınan bilgiye göre yolda konum seçimi yanlış olabilir, trafiğin, yol ve hava durumunun veya şartların gerektirdiğinden daha hızlı olunabilir vs. Veya alınan bilgi doğru zamanda sürüş planına dahil edilmemiş ve geç kalınmış ya da herşey tamam ama bu seferde sürüş planı doğru uygulanmamış olabilir. Veya “Sistem”i ve “4S” kuralını henüz çok iyi bilmiyoruz.

I.A.M. – A.R.A. RoadCraft çalışmalarında genelde arkadaşlara şunu söylerim;

3 tip sürücü vardır:Bunlardan ilki gelişime ihtiyacı olan bir sürücü. Yani; çukurun, mıcırın içinden geçen (daha güvenli bir alanı olmasına rağmen), sert tepkilerde bulunan (örneğin: sağdan veya soldan çıkan diğer araçları geç görmesinden dolayı sert tepki göstermek zorunda kalan, sert fren gibi) bir sürücü.

2. sürücü ise mükemmeldir. Çukurdan, mıcırdan veya bir engelden inanılmaz derecede güzel kıvırmaca hareketiyle kaçar. Yolda onu bir sağa bir sola kıvırmaca hareketleri yaparken görürsünüz, hiçbir çukura, mıcıra vs. girmez.

Bir de 3. tip sürücü vardır. İşte bu sürücünün yolda giderken ne yaptığını anlamazsınız. Her türlü engelden veya güvenliği bozucu şeylerden öyle bir uzaklaşır ki, örneğin onun girmediği çukura siz girersiniz. Çünkü O sürücünün kaçış manevrasını fark etmemişsinizdir. Çünkü O sürücü iyi bir zamanlama ile mükemmel bir plan yapmıştır ve her hangi bir tehlikeli olayın içine girmeden çok daha öncesinden gerekli hareketi/tepkiyi uygulamaya başlamıştır. Aynı zamanda bu planı uygulamadan önce de her yönüyle değerlendirmesini yapmıştır. Yani hayalet gibidir...

Yolda görünmez olan bir sürücünün sizin önünüzde gittiği bir anda belki şunu söylediğiniz olmuştur... “bu ne zaman yolun sağına geçti ve durduk yere neden geçti?” Aslında belki O, soldan yola çıkmak için gelen bir aracı çok önceden görmüştür ve planını öyle bir zamanlama ile uygulamaya başlamıştır ki, işte onun sağa geçişinin neden olduğunu bilemezsiniz ve göremezsiniz. Aracın sürücüsü onu görmeden çok daha önce O, aracı görmüştür. Veya öyle bir tepki zamanlaması ayarlamıştır ki yavaşladığını anca kendinizi onun motoruna iyice yaklaştığınızda fark edersiniz.

Görünmez olan/olmaya çalışan bu tip bir sürücü bilgiye çok daha “aç” bir şekilde yolda gider. Etrafındaki herşeyi fark etmeye çalışır. Görünen ve görünmeyenler ile ilgili sürekli kafasında planlar kurar. Yolu okumaya çalışır. Bu sürücünün herşeyi de hassastır: Konumlanması, yaptığı hız değişiklikleri ve buna bağlı olarak vites değişimleri ve seçimi son derece doğru, yumuşak ve anlaşılmazdır. Çok iyi bir “ivme duygusu”na sahiptir. Gaz kolunu öyle bir kullanır ki, yavaşlamasını ve hızlanmasını hissedemezsiniz. Ne zaman sollamaya çıktığını bile anlamazsınız.

Gaz kullanımı ile ilgili hep kullandığım bir cümle: “Gazı sert fren yapacak kadar gereğinden fazla açmaktan da, gazı tekrar açacak kadar erken yavaşlamaktan da kaçının”. Baktığınızda her yerde olduğu gibi burada da iyi bir planlamaya ihtiyaç var.

Önünüzde giden aracı öyle bir sollayın ki (iyi bir planlama ve uygulama zamanı ile) solladığınız araç sizi fark etmesin, görünmez olun... Bu cümleyi okuyan birçok sürücü “kendimizi bu araca bir şekilde göstermemiz gerekli” diye düşünüyor olabilir. İşte bu noktada ben de diyorum ki; eğer siz “Sistem”i ve “4S” kuralını çok iyi uygularsanız, buna ihtiyacınız olmaz.

Yolda yapacağınız her hareketi öyle bir planlayın ki, sizi kimse fark etmesin. GÖRÜNMEZ OLUN...

Bir Mil Daha Sürün...

A.R.A. DEĞERLENDİRME FORMUNDANMadde 18.. Trafikte Saygı

OMM WEB SİTELERİ ve BÜLTENLERİwww.ommriders.com İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa’da yapılacak olan etkinliklerin duyurularıyla her ay güncellenmektedir. Sitede ileri sürüş teknikleri hakkında bilgilerin yanısıra, eski ve yeni OMM Bültenleri, Türkiye ve komşu ülkelerdeki sürüşler için öneriler bulunmaktadır.

Aralık 1999’dan beri düzenli olarak yayımlanan aylık OMM Bülteni tüm sürücülerin gelişmelerden haberdar olmasını sağlamak amacıyla her ay yayınlanmaktadır. İlk başlarda sürüşler ve atölye çalışmaları hakkında bilgi veren bir haberleşme aracı olarak hayata geçen OMM bülteni zamanla motor sporu hakkında bilgi veren ve bunun yanı sıra sahip olduğumuz değerleri ve ruhu yansıtmaya yarayan bir araç halini almıştır.

National RegisterOMM-ARA Yol çalışmalarına katılan ve/veya IAM gözlemcileri denetiminde gerçekleştirilen sürüşlerde (OMM, EMOK, LAMATECH, ART, GİST) yer alarak 49 ve daha aşağı puan alan sürücülerin isimleri web sitemizde bulunan National Register listesinde yayınlanmakta ve her ay güncellenmektedir..

National Register listemize web sitelerimziden ulaşabilirsiniz.

Bültendeki yazılarda savunulan fikir ve görüşler OMM’nin resmi görüşleri değildir.

OMM bültenleri her ay abonelerimizin e-postalarına gönderilmektedir.

Motosiklet kullanmak tehlikeli bir eylemdir. Eğer kullanacaksanız kendi iradeniz ve sorumluluğunuz altında kullanınız. Tüm güzel şeylerin

tehlikeli, yasak ve şişmanlatıcı etkileri olduğunu aklınızdan çıkartmayın.