osman kabadayi - tekedergisi.com±aşık paşa.pdf · anarak başlayan demİr, dilde...
TRANSCRIPT
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
“ÂŞIK PAŞA VE ANADOLU’DA TÜRK YAZI DİLİNİN OLUŞUMU SEMPOZYUMU” 1-2
KASIM 2013 TARİHLERİNDE KIRŞEHİR’DE DÜZENLENDİ
Osman KABADAYI
Ahi Evran Üniversitesi, Türk Dil Kurumu, Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediyesi ve
Kırşehir Şair ve Yazarlar Derneğinin ortaklaşa düzenlediği bilgi şöleni 1-2 Kasım 2013
tarihlerinde Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ahi Evran Konferans
Salonu’nda peş peşe oturumlar hâlinde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İSEN,
Kırşehir Valisi Özdemir ÇAKACAK, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan
KAÇALİN, Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan KARATAŞ, Ahi Evran
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kudret SAYLAM, Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar BAHÇECİ,
Kırşehir Milletvekili Abdullah ÇALIŞKAN, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr.
M. Fatih KÖKSAL yaptı. Açılış konuşmasının ardından protokol konuşmaları yapıldı ve
sempozyumun açılış bildirisini Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN sundu. ERCİLASUN
konuşmasında, Anadolu’da Türkçenin ilk büyük eserlerinin başta Kırşehir olmak üzere Orta
Anadolu coğrafyasında verilmiş olduğuna vurgu yaptı.
Prof. Dr. M. Fatih KÖKSAL Sempozyumun açılış konuşmasını yaparken
Okt., Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Türk Dili Bölümü, [email protected]
347 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
Öğle arasının ardından Prof. Dr. Kemal YAVUZ’un oturum başkanlığını yaptığı ilk
oturuma geçildi. Bu oturumda ilk konuşmayı Prof. Dr. Mehmet ÖLMEZ “Velâyetnâme-i
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî’ye Göre Kapadokya’da Yer Adları” başlıklı sunumuyla
gerçekleştirdi. ÖLMEZ, konuşmasında Türkolojinin yer adları konusunda kapsamlı çalışmalara
ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Ardından Doç. Dr. Mustafa SARI, “Garib-nâme’de et-, eyle- ve
kıl- Yardımcı Fiilleri Üzerine” başlıklı bir konuşma yaptı. Bu oturumun son bildirisini Prof. Dr.
Cihan OKUYUCU “Garib-nâme’de Felsefî Malzemeye Genel Bir Bakış” başlıklı bildirisiyle
sundu.
Sempozyumun ikinci oturumu Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN’in başkanlığında
gerçekleştirildi. Bu oturumda Doç. Dr. Aziz MERHAN “Gülşehrî’nin Türkçesi” başlıklı
bildirisinde Sultan Veled’in bazı Farsça şiirlerinde ara ara Türkçe beyitler söylediğini, bu
beyitlerin toplamda 367 adet olduğunu, bunların Anadolu’da kaleme alınan ilk Türkçe eser
denemelerinden olduğunu fakat Anadolu’da ilk Türkçe eserlerin beylikler döneminde verildiğini
dile getirdi ve Gülşehrî’nin Mantıku’t-Tayr adlı eserinden hareketle şairin bazı dil hususiyetleri
üzerinde durdu. Araştırmacı, eserin dilinin genel olarak Eski Oğuz Türkçesi özelliklerini
taşımakla birlikte çok zengin bir söz varlığına da sahip olduğuna dikkati çekti. Bu oturumdaki
diğer konuşmacı ise Prof. Dr. Mustafa ARGUNŞAH idi. ARGUNŞAH, “Garib-nâme’de
Kültürel Ögeler” başlıklı bildirisinde Âşık Paşa’nın yazmış olduğu Garib-nâme adlı eserde
Türk kültürüne ait unsurlara temas etti. Oturumdaki bir diğer konuşmacı Yrd. Doç. Dr. Mahmut
SARIKAYA ise “Garib-nâme’de Yansıyan Dil Bilinci ve Bunun Uygulaması” başlıklı
bildirisini sundu.
Sempozyumun üçüncü ve cumartesi günkü son oturumuna Prof. Dr. Mustafa
ARGUNŞAH başkanlık etti. Oturumdaki ilk konuşma Doç. Dr. Nadir İLHAN tarafından
“Garib-nâme’deki Arkaik Kelimelere Dair” başlıklı bildiriyle gerçekleştirildi. İLHAN,
bildirisinde geçen kelimelerin bugün bize arkaikmiş gibi görünen fakat o dönemde kullanımda
olan kelimeler olduğunu vurguladıktan sonra “arkaik” teriminin tanımını yaparak dilde arkaik
kelimelerin ortaya çıkışını dilin değişen bir varlık olmasına ve dilde lehçeleşmelerin oluşmasına
bağladı. Araştırmacı, Garib-nâme’de toplamda 168 arkaik kelime tespit ettiğini ve bunların
69’unun fiil, 99’unun isim olduğunu söyledi. Bu oturumdaki diğer konuşmacı Prof. Dr. M. Fatih
KÖKSAL idi. KÖKSAL, “Âşık Paşa’nın Semâ’ Risalesi Örneğinde Yazma Eserlerde Nüsha
Farklarının Önem ve Değeri” başlıklı bir sunum yaptı. Araştırmacı, Garib-nâme’nin sonunda
yer alan Semâ’ Risalesi’ni tanıtan ilk kişinin Agâh Sırrı LEVENT olduğunu söyledikten sonra,
Agâh Sırrı LEVENT’in eserin dil hususiyetlerinden hareketle bu risalenin Âşık Paşa’ya ait
olamayacağını düşündüğünü ifade etti. Semâ’ Risalesi’nin bilinen üç nüshasının bulunduğunu,
348 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
bu nüshaların aralarında aşağı yukarı yüzer yıl olduğunu, eserin en eski nüshasının Milli
Kütüphanede 320 numarayla kayıtlı olduğunu; fakat bu nüshanın Âşık Paşa adıyla değil de
ketebe kaydındaki müstensih adıyla kayıtlı olduğunu ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini
dile getirdi. Daha sonra eserin ilk tanıtımını yapan Agâh Sırrı LEVENT’in en geç tarihli
Süleymaniye Kütüphanesindeki nüshayı görmüş olduğunu, bu nüshanın da 18. yüzyıla ait
olduğunu ve dolayısıyla dil özelliklerinin de daha farklı olduğunu belirttikten sonra, ilmî
çalışmalarda bir eserin kaç nüshası varsa hepsini görmek gerektiğini ve yazarın yaşadığı
döneme en yakın, en eski nüshayı baz almak gerektiğini vurguladı. Araştırmacı, bildirisinde
Âşık Paşa’ya ait Semâ’ Risalesi’nin üç nüshasını da karşılaştırarak eserde geçen kelime ve ek
farklılıklarına dikkat çekti. Oturumdaki son konuşmacı Prof. Dr. Hatice ŞAHİN ise “Garib-
nâme’de Tasvirî Fiiller” başlıklı bir bildiri sundu. Şahin, bildirisinde söz konusu eserde
yeterlilik fiilinin olumlu şeklinin hiç geçmediğine sadece olumsuz şeklinin var olduğuna vurgu
yaptıktan sonra Garib-nâme’de en çok kullanılan tasvirî fiillerin “u-” ve “tur-” fiilleri olduğunu
ifade etti. Sempozyumun bu oturumunun müzakere kısmında “arkaik” terimi tartışıldı ve bu
terimin yeniden ele alınarak terimin anlamının TDK Türkçe Sözlük’te de değiştirilmesi
gerekliliği hususunda fikir birliğine varıldı.
Pazar gününün ilk, sempozyumun ise dördüncü oturumu Prof. Dr. Mustafa İSEN’in
başkanlığında yapıldı. Oturumun ilk konuşmasını Prof. Dr. Leylâ KARAHAN “Oğuzcanın
Anadolu’da Yazı Dili Olmasına Dair Düşünceler” başlıklı bildirisiyle yaptı. Leylâ KARAHAN,
Anadolu’da yazılan ilk eserlerde yazı dili henüz kuruluş aşamasında olduğundan ağız
özelliklerinin bol miktarda bulunduğuna dikkati çekip Anadolu’da oluşmaya başlayan yazı
diline hangi ağzın kaynaklık ettiği sorusuna cevap aradı. Yazı diline kaynaklık eden Oğuz
ağzında ünlü yuvarlaklaşmalarının yaygın olduğunu, bu durumun Harezm Türkçesinde de
görüldüğünü, belki de Anadolu’da yazı diline kaynaklık eden Oğuz ağzıyla, Harezm
Türkçesinin yazı diline kaynaklık eden Oğuz ağzının aynı olabileceğine işaret ettikten sonra,
Konya ve Kırşehir’in Anadolu’da Türk yazı dilinin oluşumunda etkisinin büyük olduğunu
söyledi. Leylâ KARAHAN’ın ardından söz alan Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN, “Eski Anadolu
Türkçesinin Yaşayan Türkiye Türkçesi Ağızlarındaki İzleri” başlığını taşıyan bildirisiyle
Anadolu’da Türk yazı dilini oluşturan ağız konusuna farklı bir bakış açısı getirdi. Gürer
GÜLSEVİN, karışık dilli eserlerin hariç tutulduğu bildirisinde yazı dillerinin bir prestij ağzına
dayandığını ve Eski Anadolu Türkçesinin Anadolu’da teşekkül etmediğini, Eski Anadolu
Türkçesini oluşturan prestij ağzının Horosan ve Harezm’de teşekkül ettiğini, Oğuzların oradan
bu prestij ağzını Anadolu’ya getirdiklerini, İstanbul’un fethinden sonra da Horosan ve
Harezm’den getirilen bu prestij ağzının yerini Osmanlı Türkçesi prestij ağzına bıraktığını
söyledi. Bu düşüncesine dayanak olarak da Eski Anadolu Türkçesinde olmazsa olmaz bazı
349 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
özelliklerin günümüzde Anadolu dışında da hâlen var olduğunu örneklerle gösterdi. Örneğin,
Eski Anadolu Türkçesinde bol sayıda bulunan iñen (çok, pek) kelimesinin günümüzde Türkiye
Türkçesinde bulunmadığını ama Türkmen Türkçesinde bulunduğunu söyledi. Gürer Gülsevin’e
koşut düşünceler içeren “Türkçenin Anadolu’da Yazı Dili Olarak Gelişmesi” başlıklı bildirisini
sunan Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN da Türklerin Anadolu’ya gelmeden önce Türkçenin
Horosan’da şekillenmiş olduğunu ve Türk yazı dillerinin birbirinin devamı niteliğinde
olduğunu, Eski Anadolu Türkçesinin de bir önceki Harezm yazı dilinin devamı niteliğinde
olduğunu belirtti. Daha sonra Prof. Dr. Mustafa KOÇ “Harezm Türkçesinden Eski Anadolu
Türkçesine Geçiş ve Anadolu’da Yazılan İlk Türkçe Eser Meselesi” başlıklı bir bildiri sundu.
Ardından Prof. Dr. Nurettin DEMİR “Dilde Çeşitlenme ve Eski Anadolu Türkçesi” başlıklı bir
sunum gerçekleştirdi. Sunumuna bir gün önce vefat eden Prof. Dr. Cem DİLÇİN’i rahmetle
anarak başlayan DEMİR, dilde çeşitlenmenin dil bilgisi, normatif bilgi ve davranış bilgisinin bir
araya gelmesiyle oluştuğunu belirttikten sonra dilde çeşitlenmenin türleri üzerinde durarak dilde
çeşitlenmeyi Eski Anadolu Türkçesiyle ilişkilendirdi. Bu oturumdaki son konuşmayı ise Prof.
Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN yaptı. ERCİLASUN konuşmasında, bu oturumda bildiri sunan
Gürer GÜLSEVİN ve Mustafa ÖZKAN’ın düşüncelerine katılmadığını ifade etti ve eldeki
somut verilerden hareketle Oğuz Türkçesinin Anadolu’da oluşmuş bir yazı dili olduğunu
söyledi.
Sempozyumun dördüncü oturumundan bir görüntü
Sempozyumun beşinci oturumu ise Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN’ın başkanlığında
gerçekleştirildi. Bu oturumda ilk sunumu Prof. Dr. Ali AKAR, “Bir Kuruluş Devri Metni
Olarak Garib-nâme” başlıklı bildiriyle yaptı. AKAR, çalışmasında Garib-nâme’nin dil ve üslûp
özellikleri bakımından kuruluş devri metni olduğunu ve bildirisinde söz konusu eserin yazım,
fonetik, morfolojik ve leksik düzeyde incelendiğini ifade etti. AKAR, Garib-nâme’nin Anadolu
350 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
Oğuzcası karakteri taşımakta olduğunu ve bu türden metinlerin Hazar ötesi Türk ağızları ve yazı
dilleriyle karşılaştırılarak çalışılmasının gerekli olduğunu vurguladı. Bu oturumda Prof. Dr.
Adem CEYHAN “Hazret-i Ali Cenknâmelerinin Tesirleri ve Yeniden Yazımıyla İlgili
Düşünceler”, Prof. Dr. İsmail Hakkı AKSOYAK da “Garib-nâme’de Nazım Dilini Oluşturma
Yolları” başlıklı bildirilerini sundular. Bu oturumun müzakere kısmından sonra Prof. Dr. M.
Fatih KÖKSAL, sempozyum salonundaki dinleyici ve katılımcılara ağ ortamındaki
“Başlangıçtan 20. Yüzyıla Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü” biyografi sitesinin tanıtımını yaptı.
Sempozyumun altıncı oturumu Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN’in başkanlığında yapıldı.
Prof. Dr. Ahmet KARTAL, “Garib-nâme ile Mantıku’t-Tayr Mukayesesi” başlıklı bildirisinde
mesnevi nazım şekliyle Kırşehir’de kaleme alınan iki eseri karşılaştırdı. Araştırmacı, İslam
öncesinde Türklerde, bilhassa Uygurlarda, şuur altında mesnevi tarzı şiir söyleme geleneğinin
bulunduğuna da dikkat çekti. “Âşık Paşa’nın Edebî Kişiliği” başlıklı bildirisiyle bir sunum
yapan Prof. Dr. Orhan Kemal TAVUKÇU da Âşık Paşa’nın şiirinde eski Türk şiirinin
etkilerinin bulunduğunu ifade ederek bir önceki araştırmacının düşüncelerini destekledi. Ayrıca
Âşık Paşa’nın Garib-nâme adlı eserini Mevlâna’nın Mesnevi’sine bir alternatif olarak
hazırlamış olabileceğini dile getirdi. Bu oturumda Doç. Dr. Beyhan KESİK “Âşık Paşa’nın
Garib-nâme’sinde Bazı Söyleyiş Özellikleri”, Prof. Dr. Ömür CEYLAN da “Anadolu Sûfîsini
Tanıma Kılavuzu I: Garib-nâme’yi Bir Sûfî Portresi Olarak Okumak” başlıklı bildirilerini
sundular.
Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN’un oturum başkanlığını yaptığı yedinci oturumda
ilk bildiri, Doç. Dr. Mehmet Mahur TULUM tarafından “Sivrihisar’da Nasreddin Hoca ve
Ailesine Dair Yeni Bulgular Işığında Eski Anadolu’da Ad Koyma Geleneği” başlığıyla sunuldu.
TULUM, mezar taşlarındaki bilgilere göre Nasreddin Hoca’nın asıl adının Nusrat, kızının asıl
adının da bilinenin aksine Fatma değil, Hatun olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kemal YAVUZ ise
“Âşık Paşa Ailesi ve Garib-nâme’nin Yapısı” başlığını taşıyan bildirisinde Türk tarihinde kültür
ailelerinin Bilge Kağan ve Yolluğ Tigin ile başlayıp Anadolu’ya kadar uzandığını, Âşık Paşa
sülâlesinin de Türk tarihine önemli hizmetleri olan bir kültür ailesi olduğunu vurguladı.
Oturumdaki diğer konuşmacı Prof. Dr. A. Deniz ABİK de “Garib-nâme’nin Söz Varlığından
Birkaç Kelime Üzerine” başlıklı bildirisini okudu.
Sempozyumun sekizinci ve bildiri sunulan son oturumuna Prof. Dr. Leylâ KARAHAN
başkanlık etti. Prof. Dr. Bilal YÜCEL, “Garib-nâme’nin İmlâsı Üzerine” başlıklı bildirisinde
eserin Süleymaniye nüshasının imlası üzerinde çalıştığını, “kef” sesini gösteren transkripsiyon
işaretlerinin yeterli olmadığını ve kendisinin bir transkripsiyon işareti teklif ettiğini söyledi.
Garib-nâme’nin söz konusu nüshasının Kıpçak Türkçesine ait izler, eski imlaya bağlı izler,
351 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
Azerice ve Türkmenceye ait benzerlikler taşıdığını dile getirerek bu nüshanın Memlûk
Kıpçakçasını kullanan bir müstensih tarafından kopya edilmiş olabileceği düşüncesini ortaya
attı. Daha sonra Prof. Dr. Fikret TURAN “Erken Dönem Türk Tasavvuf Şiirinde Dervişane
Üslûp ve Nazım Dili Tercihleri” başlıklı bildirisini okudu. Oturumdaki son bildiri ise Prof. Dr.
Ahmet GÜNŞEN tarafından sunuldu. “Dilci Kimliğiyle Âşık Paşa” başlığını taşıyan bildirisinde
GÜNŞEN, Âşık Paşa ile ilgili 3 Kasım 1935, 7-9 Haziran 2001, 24-26 Mayıs 2007 ve 1-2
Kasım 2013 tarihlerinde dört adet etkinlik yapıldığını belirterek söze başladı. GÜNŞEN,
bildirisinde Âşık Paşa’nın iyi bir eğitim almış, çok sayıda dil bilen Türkçeci bir aydın ve dil
bilimci bir bilge olduğuna vurgu yaptı. Âşık Paşa’nın bilinçli ve şuurlu bir Türkçeci olduğuna
değinerek onun kendi döneminde Türk diline ilgisizlikten nasıl şikâyetçi olduğunu Âşık
Paşa’nın beyitleriyle dile getirdi.
Sempozyumda çeşitli nedenlerle bildiri sunamayan bilim adamları da vardı. Prof. Dr.
Mertol TULUM, Prof. Dr. Zeki KAYMAZ ve Prof. Dr. Bilgehan Atsız GÖKDAĞ mazeretleri
sebebiyle programa katılamazlarken, Prof. Dr. Günay KUT ve Doç Dr. Özer ŞENÖDEYİCİ,
Kırşehir’e geldikleri hâlde program esnasındaki rahatsızlıkları dolayısıyla bildirilerini fiilen
sunamadılar.
Sunum gerçekleştiremeyen araştırmacılar ve bildiri başlıkları şunlardı: Prof. Dr. Zeki
KAYMAZ “Garib-nâme’nin Kaynakları”, Prof. Dr. Mertol TULUM “Menâkıbu’l-Kudsiyye’ye
Göre Babaîlik ve Sonrası”, Doç. Dr. Özer ŞENÖDEYİCİ “Garib-nâme’ye Göre Helalliği
Alınması Gereken Dördüncü Şahıs Üzerine”, Prof. Dr. Günay KUT “Âşık Paşa’nın İnsan Ömrü
Üzerine Düşünceleri ve Yorumları (3, 4 ve 7. Bâblarda)”, Prof. Dr. Bilgehan Atsız GÖKDAĞ
“Eski Oğuz Türkçesinde ‘Bile’ Kelimesinin Kullanımı”.
Sempozyumun değerlendirme oturumuna ise Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN,
Prof. Dr. Leylâ KARAHAN, Prof. Dr. Kemal YAVUZ, Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN ve Prof. Dr.
Ömür CEYLAN konuşmacı olarak katıldılar.
352 Osman KABADAYI
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 346-352, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/4 2013 p. 346-352, TURKEY
Sempozyumun değerlendirme oturumundan bir görüntü
Tek salonda, bir tema üzerinde gerçekleştirilen bu bilgi şöleni, dinleyicilerine ve
katılımcılarına oldukça güzel bir bilim ziyafeti yaşattı. Bilgi şöleni, Kırşehir ve çevresine
düzenlenen gezi ile son buldu.
Sempozyum katılımcılarının toplu fotoğrafı