petrol plus dergisi 18
DESCRIPTION
oil - petrol - gas - gaz - shell - bp - total - opet - po - petrol ofisi - aytemiz - bpet - balpet - alpet -TRANSCRIPT
ITG Fortune 240x350.ai 1 30.09.2011 16:41
2 PETROL PLUS - OCAK 2010
EPDK “cari açığı azaltacağı”, yerli üretimi artırmak amacıyla 1 Ocak 2013 yılında benzin türevlerine yüzde 2, 1 Ocak 2014’ ten itibaren yüzde 3 oranında yerli üründen üretilmiş etanol ilavesinin zorunluluğunu içeren karara imza attı. EPDK akaryakıta yerli tarım ürünlerinden üretilen etanol ve biyodizel katılması kararının üreticileri rahatlatacağı, ülke için de önemli bir gelir kaynağı ve istihdam yaratılacağını iddia ediyor. Bunun yanında EPDK, biyoyakıtların, başta petrolde dışa bağımlılığın azaltılması olmak üzere, tarımsal üretimde çeşitliliğin artırılması, kırsal kalkınmayı desteklemesi ve yem sanayisine hammadde sağlaması gibi sebeplerle büyük önem taşıdığını da kaydediyor. EPDK Başkanı Hasan Köktaş’a göre karar, Türkiye’deki atıl durumdaki biyodizel tesislerinin tekrar ülkeye kazandırılmasına da katkı sağlayacak.
EPDK’nın bu kararı ile akaryakıta tarımsal ürün katkısını zorunlu hale getirirken, bu karar bir anlamda yerli biyoyakıtların üretiminin teşviki anlamına da geliyor.
Yapılan hesaplamalara göre, EPDK’nın öngördüğü şekilde benzin ve motorine %3 harmanlama yapılması durumunda, 493 bin m3 biyodizel ve 80 bin m3 biyoetanole ihtiyaç duyulacak. Bunun için de 1 milyon 233 bin ton kolza ve aspir, 945 bin ton şeker pancarı veya 223 bin 145 ton mısır üretilmesi gerekiyor.
Karar sonrasında kimi çevreler hükümetin ve EPDK’nın kendi üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirdiğini, tarım sektörü ve tarımsal sanayine yeni bir ufuk açtığını kaydederken, dünyanın gelişmiş ülkelerinin biyokütle enerjisi politikaları ile ülkemizdeki durumu paralel hale getirmesi açısında alınan kararın oldukça olumlu olduğunu dile getiriyorlar.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği ise yaptığı açıklama ile Türkiye’nin yağlı tohumlar kaleminde yaklaşık 2,5 milyon ton açığı olduğunu, yağlı tohumların katkı maddesi olarak kullanılıp cari açığı azaltma projesinin temelden yanlış olduğunu, hammadde olarak %70 dışa bağımlı olunan bu grupta, zaten yeterli olmayan üretimin bir de akaryakıtta kullanılmasının anlamsız olduğunu kaydetti. Bugün 1 litre yağın 1 litre akaryakıttan daha pahalı olduğuna işaret eden dernek yetkilileri yağlı tohumları ithal ederek yakıtın içine katılması durumunda bu kez daha çok yağ ithal etmek zorunda kalacağımızı ve dolayısıyla aynı ürüne daha fazla para ödeyeceğimizin altını önemle çiziyorlar.
Kimi çevreler ise olaya farklı bir boyuttan bakıp insan gıdası olarak kullanılabilecek ürünlerin, sanayide kullanılmasının zararına dikkat çekerek atık yağların çevreye de büyük zarar verdiğini hatırlatıyorlar.
Kimi uzmanlar ise yerli tarımsal üretimi destekler nitelikte görünse de kararın son derece yanlış olduğunu belirterek, “Dünyada 1 milyar insan açken, tarım ürünlerinin insanlara değil arabalara yedirilmesi yanlıştır. Cari açığı bir miktar azaltsa bile açlığı körükleyecektir” görüşünü dile getiriyorlar.
Alınan karar ile ilgili sektörde pek çok kesimden farklı sesler çıkmaya devam ediyor. İlerleyen süreçte bu konuda yaşananlar ile kararın doğruluğunu ya da yanlışlığını hepimizin görmesine olanak sağlayacak.
Saygılarımla…
Özay SAĞIR
Genel Yayın Yönetmeni
Editörden
İmtiyaz SahibiOdaklı Yayıncılık Tanıtım ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
Adına Nurhan SAĞIR
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ahmet [email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
Özay SAĞIR
EditörBerna SAN
Art DirektörBurak ALTUNBAŞ
Dağıtım Planlama ve KoordinasyonEthem KUT
Reklam KoordinatörüEmin ESER
Hukuk MüşaviriAv. Murat Kurt
YÖNETİM MERKEZİ
Odaklı Yayıncılık Tanıtım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Tatlısu Mah. Seyhan Sk. Elalmış Cad. No:7 D:1 Şerifali - Ümraniye / İSTANBUL
Tel: (0216) 527 32 62 Faks: (0216) 527 32 [email protected]
TASARIMODAK Tanıtım Himetleri
0216 420 20 [email protected]
Abone ve Okur Hizmetleri
BASKI ve CİLTİstanbul Basım
0(212) 454 31 71
Baskı Tarihi30.09.2011
Bu dergi tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır.
Basın Kanunu’na göre Yerel Süreli Yayın’dır.
Fiyatı: 10 TLYıllık Abonelik: 100 TL
(Fiyatlara KDV Dahildir. Yıllık gönderimlerde kargo fi yata dahil, tek gönderimlerde dahil değildir.)
“Petrol Plus Dergisi’nde yayınlanan yazı ve çizimlerin
her hakkı mahfuzdur. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez”
“Yayımlanan tüm yazılaın sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. 2 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 3
Güncel
4 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Güncelİçindekiler
Tam sayfa: 24x33 / yatay - 1/2: 24x14,5 / dikey - 1/2:12x29 / 1/4: 11,5x14,5Reklam Ebatları
Reklam İndeksi
T O R A P E T R O L . . . . . . . . . . . . . . . A . K . İ .
A Y T E M İ Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . A . K .
T I T A N I C . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ö . K . İ .
T U R K C E L L . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1
T I R S A N . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3
L A S T İ K P A R K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
K O R U R . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
E A E . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 3
O K T T R A I L E R . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 7
P O W E R W A X . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 9
I PA C K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 3 - 2 4 - 2 5
T P. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7
L Ö S E V . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 3
P E T R O L A S I S T . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 9
EPDK, yerli bioyakıtların üretiminin teşviki ve cari açığın azaltılması amacıyla, 2013 yılından itibaren benzin ve motorinde her yıl arttırılmak üzere yerli katkı yapılması zorunluluğu getirdi.
“10 Numaralı Yağ Sorununa Çözüm Getirilmesi Amacıyla Yapılan ÖTV Düzenlemesi İyi Niyetli, Fakat Eksik ve Geç Kalmış Bir Düzenlemedir”
Akaryakıta ‘Yerli
Tarım Ürünleri
Harmanlama’
Zorunluluğu Getirildi
PÜİS Yönetim Kurulu
Üyesi ve Genel
Sekreteri Güner
Yenigün:10 14
“Otomasyon konusunda yükümlülüklerin bayilerimizde olması lazım ki, sistem kusursuz bir şekilde çalışsın” diyen PETDER Genel Sekreteri Erol Metin ile sektörde yaşanan gelişmeler üzerine konuştuk.
Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Koordinatör Murat Okalin, akaryakıt sektöründeki en büyük problemlerden biri alınan yüksek vergiler olduğunu ve uygulanan politikaların adil sonuçlar doğurmadığını ifade ediyor.
“Kanundaki Ceza
Maddeleriyle
İlgili Revizyon
Gerekiyor”
“Yılsonuna
Kadar 40 Milyon
Dolarlık Yatırım
Hedefl iyoruz”20
Bölge Bayiler Toplantısı kapsamında Erzurum’da akaryakıt bayileri ile birlikte Palan Otel’de basın toplantısı düzenleyen PUİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, akaryakıt bayilerinin sorunlarına değindi.
16
Sektöre en iyi hizmeti vermek için her zaman gayret içinde olacağız” diyen Tekser Yönetim Kurulu Başkan Yardım-cısı Murat Atasoy ile sektörde sunduk-ları çözümler hakkında konuştuk.
3026
“EPDK, Petrol Piyasasının İşleyişini Yeniden Adil Bir Düzene Kavuşturmalıdır”
“Kendini Sürekli Yenileyen ve Geliştiren Bir Firma Olmaya Gayret Ediyoruz”
Haberler
Akaryakıta ‘Yerli Tarım Ürünleri Harmanlama’
Zorunluluğu Getirildi
Analiz: İki Nokta..
Analiz: PÜİS Yönetim Kurulu ve
Genel Sekreteri Güner Yenigün
PÜİS Erzurum Bayi Toplantısı
Söyleşi: PETDER Genel Sekreteri Erol Metin
Söyleşi: Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve
Koordinatör Murat Okalin
Söyleşi: Tekser Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Murat Atasoy
Söyleşi: Sertaş Genel Müdürü Sedat Besen
Söyleşi: Tora Petrol Ticari ve Endüstriyel Tesisler
Departman Müdürü Alper Buğra Şirin
Türkiye’nin LPG Tüketimi Artıyor
Fotoğrafl arla Aygaz’ın 50 Yılı
Şirket Haberleri
Makale: Benchmark Ham Petrol Fiyatlarının Yerel
Akaryakıt Fiyatları İle İlişkisine Dair Bir Çalışma
6
12
10
14
16
20
26
30
34
38
40
42
47
36
5PETROL PLUS - EYLÜL 2011
6 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Haberler
Ergaz Petrol Dağıtım Şirketi Kuruyor
“Hükümetin Yerli Üretime Destek Vermesi Çok
Önemli Fırsatlar Yaratıyor”
ERGAZ Yönetim Kurulu Başkanı
Ebubekir Yağız, petrol dağıtım şirketi
kurarak ülkeye açılma kararı aldıkla-
rını kaydetti.
Ebubekir Yağız, Yönetim Kurulu
üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında
ERGAZ olarak 10 milyon Dolar öz sermayeli petrol
dağıtım şirketi kurma kararı aldıklarını açıkladı.
Kuracakları petrol dağıtım şirketinin 2012 yılının
başında hizmete gireceğini dile getiren Yağız, bu
nedenle alt yapı çalışmalarına hız verdiklerini be-
lirtti. Hedeflerinin 2012 yılının sonuna kadar ülke
genelinde 500 şube sayısına ulaşmak olduğunu
aktaran Ebubekir Yağız, “Petrol dağıtım şirketini
hizmete sokup 3 yıl içerisinde sektörde ilk 5’e gir-
meyi hedefliyoruz. Şirketin ismi henüz
net değil. Ulusal veya uluslararası bir
isimle sektöre yeni bir heyecan ve renk
getirmek istiyoruz.” dedi.
Dünyanın aksine Türkiye’de yaşanan
istikrarlı büyümenin yatırımcı kuruluş olarak
kendilerine moral ve güç verdiğini de sözlerine
ekleyen Yağız, “Türkiye’nin ekonomisi güçleniyor.
Yatırımcı olarak korkmadan yatırım yapma kararı
aldık. Siyasi ve ekonomik istikrar bizi korkmadan
yatırım yapmaya yöneltti” dedi.
Türkiye’nin ilk 500 büyük şirketi arasında yer
aldıklarını dile getiren Ebubekir Yağız, Erzurum
merkezli LPG firması olmalarına rağmen bölgedeki
pazar paylarının yüzde 24 olduğunu kaydetti.
PETKİM Genel Müdürü Hayati
Öztürk, petrokimya ürünlerinin
ithalatının 2023 yılında 20 milyar
dolara ulaşacağını ifade etti.
PETKİM’in Türkiye petrokimya sa-
nayinin tek oyuncusu olduğunu söyleyen Öztürk,
Türkiye’nin bu alanda rekabet gücünü yeniden
inşa etmek ve azalan pazar payını artırmaya
yönelik yatırımların büyüme stratejilerini oluş-
turduğunu belirtti.
Sektördeki büyümenin her zaman ekonomik
büyümenin üstünde olduğuna işaret eden Ha-
yati Öztürk, “Türkiye’de bu sektördeki büyüme
2, 5- 3; dünyada ise 1, 5 kat olarak gerçekleşiyor.
PETKİM’in 21 yıl süren özelleştirme sürecinde, ihti-
yaç duyulan yatırımlar yapılamadığı için sektörde
ciddi biçimde yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin
bugün temel sorunu olan cari açığın enerji dışında
en önemli bileşeni, petrokimya ürünleri ithalatı. O
nedenle PETKİM’in söz konusu yatırımları Türkiye
cari açık problemi için de önemli bir çözüm aracı
olarak görülüyor. Hükümetin yeni politikaları,
ülkenin cari açık sorununa yerli üretimle destek
verme stratejileri, yeni dönemde çok önemli fır-
satları önümüze getiriyor. Dolayısıyla üretimi ne
kadar içeri çekersek cari açık ve istihdam sorununa
çözüm üretmiş oluruz” dedi.
Sektörde son 20 yılda yüz-
de 12’ye varan bir büyüme
yaşandığını dile getiren
Öztürk, Türkiye’nin reka-
bet gücünü artırabilmek
için rafineriden başlayan
petrokimya, enerji ve lojistik yatırımlarının
zamanında yapmasının zorunlu olduğuna
söyledi. Yeni rafineri kurmadaki temel amacın
buradan çıkan ürünleri PETKİM’in tesislerinde
kullanarak daha rekabetçi bir üretim yapısı
kazanmak olduğunu vurguladı. Öztürk sözlerini
şöyle sürdürdü: “Türkiye için çok kritik bir yatı-
rım. Bu değer zincirine mutlaka entegre olmak
zorundayız. PETKİM ürünlerini bugün modern
hayatın her yerinde görmemiz mümkün. Bu
ürünler hem daha çevre dostu, enerjiyi verimli
kullanan, insanlığın en temel ihtiyaçları arasına
girmiş bulunuyor.”
Petrokimya sektörünün hammadde ve pazar ba-
ğımlılığı nedeniyle oldukça dalgalı seyrettiğini
kaydeden Öztürk, petrokimyanın dünya ekonomi-
sinin çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu da
belirtti. Öztürk, “Bugün kimya sanayi 3, 5 trilyon
Dolar mertebesinde giderken bunun yüzde 35’ini
petrokimya sektörü oluşturuyor. Sektör genellikle
dünya ekonomisiyle paralel. Öte yandan dünyada
özellikle son 20 yılda sektörde yatırımlar büyük
oranda Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya kayıyor. Çünkü
hammadde ucuz, bu ülkeler petrol ve doğal gaz
zengini. Türkiye’de bu alanda pazar var ve bü-
yüyor ancak hammadde yok. Aslında PETKİM’in
Socar&Turcas ortaklığı, Türkiye için çok uygun bir
yapılanma oldu” dedi.
ERGAZ Yönetim Kurulu Ba�kan� Ebubekir Ya��z
ikle son 20 yılda sektörde yatırımlar büyük
PETK�M Genel Müdürü Hayati Öztürk
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 7
8 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Haberler
Libya Petrol Üretimine Yeniden Başladı
OPEC Gelirleri Zirve Yapacak
İtalyan enerji şirketi Eni, Libya’da iç savaştan bu yana petrol üretimine ilk kez başladıklarını, 15 kuyudan petrol çıkardıklarını ve günde 31 bin 900 varil petrol ürettiklerini açıkladı.
Eni’den yapılan açıklamada petrol üretiminin Bin-gazi kentinin yaklaşık 300 kilometre güneyindeki Ebu-Ettifel petrol sahasında başladığını, Ebu-Ettifel ve Zuetina limanı arasındaki “petrol boru hattını doldurmak için gerekli hacme” ulaşmak için diğer petrol kuyularında da üretimin yakında başlaya-cağı ifade edildi. Petrol üretimi faaliyetinin, Eni ve Libya Ulusal Petrol Şirketi ortaklığı Mellitah Oil & Gas şirketi tarafından yürütüldüğü bildirildi.
Artan petrol fiyatlarına bağlı olarak Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC)’nün gelirlerinin bu yıl 310 milyar dolar daha artması ve ör-gütün kurulduğu 50 yıldan bu yana en yüksek seviyesine çıkması bekleniyor. Küresel Enerji Çalışmaları Merkezi tarafından ya-yınlanan rapora göre OPEC, geçen yıl ham petrol ve doğal gaz satışlarından 830 milyar dolarlık gros ihraç geliri elde etti. Böylece petrol gelirleri 2010’a kıyasla 310 milyar dolar daha artmış olacak. Ayrıca petrol fiyatlarının zirve yaptığı 2008’deki 997 mil-yar dolarlık gelir rekoru da aşılmış olacak. OPEC gelirleri ise 1,1 trilyon dolar olacak.
KKTC TPAO’ya Arama Ruhsatı Verdi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Petrolleri Ano-nim Ortaklığı’na petrol ve doğalgaz arama ruhsatı verdi. Başbakan İrsen Küçük başkanlığında olağa-nüstü toplanan Bakanlar Kurulu, TPAO’ya Kuzey Kıbrıs deniz yetki alanlarında petrol ve doğalgaz arama ruhsatı verme kararı aldı.
Toplantı sonrası açıklama yapan Küçük, Kuzey Kıb-rıs Türk Cumhuriyeti’nin, adanın kıta sahanlığının tümü üzerindeki meşru haklarını korumakta kararlı olduğunu açıkladı. Küçük, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Anlaşması’nın ise her iki ülke Meclislerinde en kısa sürede onay-lanmasının beklendiğini söyledi.
10 Numara Yağın ÖTV’si ArtırıldıMaliye Bakanlığı, son dönemde kullanımı yay-gınlaşan ve 1.5 milyar liralık vergi kaybı ile çevre tahribatına yol açarak akaryakıt sektörünün en önemli sorunu haline gelen “10 numara yağ” sorununa çözümü ÖTV artışı yapmakta buldu. Yağlama müstahzarları normal teslimlerde kilog-ramda 0.3000 TL olan ÖTV tutarı, baz yağ/madeni yağların normal teslimlerindeki vergi tutarlarına paralel olarak kilogramda 1.0560 TL’ye çıktı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu vergi düzenlemesi ile piyasadaki ‘10 numara yağ’ adı altında motorin yerine yasa dışı akaryakıt satışını ve kullanımını engellemeyi amaçladıklarını söyledi.
Yasal olmayan şekilde akaryakıta karıştırılması mümkün olan ve aynı zamanda sanayicilerin üretimlerinde girdi olarak kullandıkları solvent
diye adlandırılan mallar ile baz yağ, madeni yağ, yağlama müstahzarı, tiner gibi ürünlerin tüke-timinde son yıllarda ciddi artışlar görüldüğüne işaret eden Bakan Şimşek, artışların sanayicilerin ihtiyaç duyduğu miktarlar dikkate alındığında cid-di rakamlara tekabül ettiğini dile getirdi. Şimşek, piyasada 10 numara yağ adıyla bilinen söz konusu malların ilgili mevzuata aykırı olarak akaryakıt ürünlerine karıştırılmak veya doğrudan akaryakıt olarak kullanılmak suretiyle vergi kaybına ve hak-sız rekabete neden olunduğunu söyledi.
Yapılan düzenlemenin sanayicilerin imalatlarında kullandıkları solvent, tiner, baz yağ/madeni yağlar ve yağlama müstahzarlarının girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla ÖTV mevzuatında yer alan tecil-terkin uygulamasında herhangi bir değişiklik
getirmediğine dikkati çeken Şimşek, “Yine madeni
yağ veya yağlama müstahzarları üreterek bu mal-
ları ihraç eden ya da tecil-terkin yoluyla satanlara
yapılan indirimli baz yağ teslimi uygulaması da
aynen devam ediyor. Dolayısıyla yapılan düzen-
leme sanayicilerin imalatlarında kullandıkları
solvent, tiner, baz yağ/madeni yağlar ve yağlama
müstahzarlarının girdi maliyetlerinde herhangi bir
artışa neden olmuyor. Söz konusu malları imalatla-
rında kullanan sanayicilerimize ilave bir vergi yükü
getirilmiyor. Vergi düzenlemesi ile 10 numara yağ
adı altında motorin yerine yasa dışı akaryakıt satışı
ve kullanımını engellemeyi amaçlıyoruz. Amaç dışı
kullanım ve satışı engellemek için yaygın ve yoğun
vergi denetimleri artırılacak. Düzenleme ile haksız
rekabetin önüne geçtik” dedi.
TREDER: “Türkiye’de Hiçbir Kurum ve Kuruluş, Henüz, T9 Belgesi Verememektir”TREDER, Türkiye’de T9 belgesini onaylayacak bir kurum ve kuruluş bulunmaması sebebiyle Türkiye plakalı araçlara T9 belgesinin alınmasının henüz mümkün olmadığını beyan etti.
Treyler Sanayicileri Derneği (TREDER) tarafından yapılan yazılı açıklamada, ülkemizde bu yılbaşında tehlikeli madde taşımacılığıyla ilgili olarak devreye giren ADR mevzuatına ilişkin şimdiye kadar çeşitli Bakanlıklar nezdinde yaptıkları görüşme ve ortak çalışmalarda, ADR ile ilgili alt yapı çalışmalarının devam ettiği görüldüğünü fakat bu çalışmalara ilişkin nihai sonuca varılamadığını kaydetti.
TREDER tarafından yapılan yazılı
açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“ADR’nin taşıma tanklarında uygulanması, üç kademeli bir sistemle mümkün olmaktadır. İlk aşamada, tankların ADR’ ye uygun imal edilip, belgelendirmesinin yapılması gerekmektedir. Bu aşamada, ADR belgesi yurtdışından temin edilebilmektedir. İkinci aşamada ise semitreyler uygulamalarında altyapının, kamyon uygulama-larında ise kamyonun ADR’ye uygun olması ve bunun belgelendirilmesi gerekmektedir.
Üçüncü aşamada ise tankın ve alt yapının, kam-yonun belgelerinin sunulabilmesidir. Bunların birleştirilmesi sonucunda da T9 Belgesi elde edilmektedir.
ADR regülasyonunun 9.1.3.1 maddesi uyarınca
T9 belgesinin aracın trafiğe tescil edildiği ülkedeki atanmış kurum veya ku-ruluşlar tarafından verilmesi gerekir.
Türkiye’de henüz T9 belgesini onaylayacak bir ku-rum ya da kuruluş bulunmamaktadır, bu sebeple Türkiye plakalı araçlara T9 belgesinin alınması henüz mümkün değildir. ADR’ye uygun olarak üretilen araç ile ADR belgeli araç arasındaki far-kın doğru anlaşılması gerekmektedir. Türkiye’de henüz hiçbir kurumun T9 belgesi veremediğinin bir kere daha altını çizer, tehlikeli madde taşımakla sorumlu nakliyecilerin ve tüm kamuoyunun bilgi-sine sunarız.”
10 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Güncel
AB’de Biyoyakıtlara İlişkin Süreç Nasıl Gelişmişti?
Akaryakıta ‘Yerli Tarım Ürünleri
Harmanlama’ Zorunluluğu Getirildi
Kurul Kararına göre, piyasaya akaryakıt olarak arz
edilen benzin türlerinin, 1 Ocak 2013 tarihinden
itibaren yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en
az yüzde 3 oranında yerli tarım ürünlerinden üre-
tilmiş etanol ilave edilmesi olması zorunlu kılındı.
Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türle-
rinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi
metil esteri (YAME) içeriğinin 1 Ocak 2014 tarihi
itibariyle en az yüzde 1, 1 Ocak 2015 tarihi itiba-
riyle en az yüzde 2, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle en
az yüzde 3 olması zorunluluğu getirildi.
“Yerli biyoyakıtlar enerjide dışa
bağımlılığı azaltacak”
Konuya ilişkin bir açıklama yapan EPDK Başkanı
Hasan Köktaş, aldıkları kararın önümüzdeki birkaç
yıl içinde hem cari açığın azaltılması, hem de yerli
tarım üretimi açısından çok büyük önem taşıdığını
ifade etti. Söz konusu kararı, Hükümetin yerli ürün
kullanımının teşvik edilmesi yönündeki kararı ve
bu kapsamda yayımlanan Başbakanlık Genelgesi
çerçevesinde aldıklarını vurgulayan Köktaş, şöyle
konuştu:
“Petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmının ithalat
yoluyla karşıladığımız dikkate alındığında, bu
kararımız sayesinde, yerli tarım ürünlerinden elde
edilecek biyoyakıtlar enerjide dışa bağımlılığı
azaltacak. Yerli katkının payı tedricen arttıkça o
orandaki döviz çıkışı son bulacak. Ayrıca yerli
tarım ürünlerinden biyoyakıt üretiminin teşvik
edilmesiyle belirli tarım ürünlerine olan talep
artacak ve tarım sektörü için ek gelir ve istihdam
imkânı oluşacak.”
“Harmanlama zorunluluğu
atıl biyodizel kapasitesinin
kullanılmasını sağlayacak”
Karar üzerinde çok uzun zamandır çalışıldığını
ve konuyla ilgili Maliye, Tarım ve Köy İşleri, Enerji
Bakanlığı ile rafineri, dağıtım şirketleri gibi tüm
kesimlerin değerlendirmelerini aldıklarını kay-
deden Köktaş, “Konu-
nun ülkemizin tarımsal
üretim imkanlarından,
ekonomimize katkısı-
na, fiyatlara ve vergi
gelirlerine etkisine ka-
dar tüm boyutlarını ele
alarak tedrici bir geçişi
uygun gördük” dedi.
Kararın Türkiye’deki atıl
durumdaki biyodizel
tesislerinin tekrar ül-
keye kazandırılmasına
da katkısı olacağını be-
lirten Köktaş sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de biyodizel
dünyadaki gelişme-
lerin etkisinde 2000’li yılların başında gündeme
gelmişti. Biyodizelin ilk başlarda ÖTV dışında
tutulması nedeniyle yatırımlar dünyaya paralel
biçimde hızla arttı. Bugün ülkemizde yaklaşık 1,5
milyon ton kurulu kapasite bulunduğu tahmin
ediliyor. Zamanla, petrol piyasasında haksız re-
kabet oluşturduğu iddialarının sonucunda vergi
avantajının ortadan kalkması ile biyodizel üretim
kapasitenin büyük kısmı atıl duruma düşmüştü.
Harmanlama zorunluluğu getirilmesi ile bu atıl
kapasitenin kullanılması sağlanacak.”
Avrupa Birliği 2009 yılında yürürlüğe giren
2009/28/AT sayılı yönergesi ile yenilenebilir
kaynaklardan elde edilen enerji türlerine ilişkin
yapılan tanımlamalar çerçevesinde yenilenebilir
enerji türleri içerisinde biyoyakıtları alt grup ola-
rak değerlendirilmişti. Yönergelerinde ve strateji
planlarında biyoyakıtların kullanımının artırıl-
masını hedefleyen Avrupa Birliği, 2003/30/AT
sayılı yönergede ulaştırmada kullanılan yakıtlar
içerisindeki biyoyakıtların payının 2005 yılında
yüzde 2, 2010 yılında ise yüzde 5,75 olması
yönünde bir hedef belirlemiş ancak bu hedefe
ulaşılamamıştı.
2009 yılında yürürlüğe giren 2009/28/AT sayılı
“Yenilenebilir Kaynaklardan Elde Edilen Enerji-
nin Kullanımının Teşviki” Yönergesi kapsamında
2020 yılı hedefleri belirlenmiş ve ulaştırma ama-
cıyla kullanılan yakıtın en az yüzde 10’unun ve
tüketilen tüm enerjinin de en az yüzde 20’sinin
yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ile
karşılanması hedeflenmişti. Bu hedefler doğrul-
tusunda da üye ülkelerin kendi eylem planını
oluşturması da zorunlu hale getirilmişti. Yine
yönerge kapsamında biyoyakıtlar için sürdü-
rülebilirlik kriterleri oluşturulmuş, yatırımcılara
yönelik bazı destek planları öngörülmüş ve üye
ülkelere, biyoyakıtların kullanımına ilişkin rapor-
larını 2021 yılına kadar her iki yılda bir raporlama
yükümlüğü getirilmişti.
EPDK, yerli bioyakıtların üretiminin teşviki ve cari açığın azaltılması amacıyla,
2013 yılından itibaren benzin ve motorinde her yıl arttırılmak üzere yerli katkı
yapılması zorunluluğu getirdi. Bu tarihten itibaren akaryakıta her yıl artan
oranlarda yerli tarım ürünlerinden üretilen etanol ve biodizel ilave edilecek.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 11
Güncel
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı:
“Harmanlama oranı en az yüzde 4 oranında olmalı”
PETDER:
“İlave düzenlemelere ihtiyaç var”
Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği Derneği (ALBİYOBİR):
“Zorunluluğun mutlaka cezai bir yaptırımı olmalı”
Harmanlanan ürünün yerli tarım ürünleri kullanılarak üretilmiş olması
zorunluluğunun oldukça olumlu bir çalışma olduğunu ifade eden Tarım
Bakanlığı yetkilileri, bu oranların en az yüzde 4 seviyesinde olmasının
uygun olacağı ifade ediyor.
2010 yılından itibaren oluşturdukları Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme
Modeli’nin de 2010 yılından itibaren destekleme uygulamalarının da bu
modele göre gerçekleştirildiğini ifade eden yetkililer, başta yağlı tohumlu
bitkiler olmak üzere biyoyakıt hammaddesi olarak kullanılan bitkisel ürün-
lerin üretim miktarlarında, destekleme uygulamaları sayesinde, çok ciddi
oranlarda artış sağlandığını dile getiriyor.
Biyoyakıtların akaryakıt ile harmanlama
oranının Avrupa Birliği kriterlerine uygun
haline getirilmesi kararıyla birlikte biyo-
yakıt kullanımının cazip hale geleceğini
kaydeden yetkililer, bu sayede hem biyo-
yakıt hammaddesi olarak da kullanılmak-
ta olan bitkilerin üretiminin cazip hale
geleceğini, hem çiftçinin gelir düzeyinin
artacağını, hem de biyoyakıt işleme
tesislerindeki mevcut atıl kapasitenin
değerlendirilerek istihdam ve katma değer yaratılacağını vurguluyor.
Atık bitkisel yağların ve diğer benzeri atıkların geri kazanımıyla üretilecek
biyodizelin kullanımının hileli ve kayıt dışı uygulamalara yol açmayacak
biçimde düzenlenmesi ve güçlü bir denetim süreci içine alınması gerek-
tiğini ifade eden PETDER yetkilileri, söz konusu kararın zamanla akaryakıt
piyasasında önemli bir sorun haline gelebilecek bir konu olduğuna işaret
ederek, atıklardan elde edilen yakıtların yerli tarım ürünü olarak ele alın-
maması gerektiğini belirtiyorlar.
Denetim süreçlerinde, her iki biyoyakıtın da harmanlama işlemi öncesi ve
sonrası söz konusu akaryakıt cinsinin teknik düzenlemelere uygunluğuna
yönelik özel bir dü-
zenleme gerekeceği-
ni kaydeden yetkili-
ler, “Tebliğ taslağında
yer alan akar yakıt
ürünlerinin piyasaya arzı tanımlamasının açıklığa kavuşturulmasında yarar
var. Bu çerçevede biyoetanol ve biyodizel harmanlama yükümlülüğünün
dağıtıcılarda olması ve mevzuat çerçevesinde teslim edilen ÖTV’siz yakıt-
ların tebliğ kapsamında olmaması gerekmektedir” diyor.
Arz güvenliği ve çeşitlendirilmesi, alternatif tarımın geliştirilmesi, çevresel
katkıları ve sektörün güçlenmesi halinde ihracatta AB’nin önemli tedarikçisi
olabilmesi açısından alınan kararın Türkiye adına çok önemli olduğunu ve
ifade eden ALBİYOBİR yetkilileri, söz konusu tebliğin aynen uygulanmasın-
dan duyacakları memnuniyeti dile getiriyor.
ÖTV muafiyetine rağmen 5 yıldır biyoyakıtlara destek verilmemesinin
bugün teknik düzenlemede “zorunluluk” olarak ortaya çıkmasına neden
olduğunu belirten yetkililer, zorunluluğun mutlaka cezai bir yaptırımının
olması gerektiğini, zorunluluğu uygulamayanların cezalarının oluşturduğu
fonun ise enerji tarımının geliştirilmesi
için kullanılmasının oldukça yararlı
olacağını uygulamanın ertelenmesinin
5 yıllık bir kaybın daha yaşanması an-
lamı taşıdığını ifade ediyor. ALBİYOBİR
yetkilileri ayrıca, biyodizelle alternatif
müşteri potansiyeli yaratılmasının tarıma ve çiftçiye sağlayacağı avantaj-
ların ise göz ardı edilmemesi gerektiğine de dikkat çekiyor.
12 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Analiz
Enerji Piyasas� Düzenleme Kurumu 2013 y�l�ndan itibaren Türkiye akaryak�t piyasas� ve tar�m sektörünü etkileyecek çok önemli kararlar ald�:
Buna göre, piyasaya akaryak�t olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tar�m ürünlerinden üretilmi� ya� asidi metil esteri (YAME) içeri�inin: 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az yüzde 1, 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle en az yüzde 2, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle en az yüzde 3 olmas� zorunlu k�l�nd�. Ayr�ca, piyasaya akaryak�t olarak arz edilen benzin türlerinin, yerli tar�m ürünlerinden üretilmi� etanol içeri�inin; 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle en az yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az yüzde 3 olmas� zorunlulu�u getirildi.
Önce i�in iyi taraf�ndan bakal�m, tüm dünyada ve Avrupa Birli�i’nde oldu�u gibi akaryak�t�n içinde yerli katk� koyulmas�, az da olsa cari aç���n azalt�lmas�, yerli üretimin yenilenebilir enerji kaynaklar�n�n te�viki, yeni i� imkânlar� aç�s�ndan çok faydal�d�r.
Avrupa Birli�i aç�s�ndan bakarsak, Avrupa Komisyonu’nun 2006 y�l�nda yay�nlanan strateji raporunda, biyoyak�tlara talebin art�r�lmas�, hammadde ve biyoyak�t d�� ticaret hacminin (ithalat ve ihracat) geli�tirilmesi, biyoyak�tlar�n üretim ve da��t�m kapasitesinin geli�tirilmesi, çevresel kazan�mlar sa�lanmas� gibi birçok hedef belirlenmi� durumda. Zaten, 2009 y� l �nda yürür lü�e giren 2009/28/AT say�l� yönerge ile 2020 y�l� hedefleri belirlenerek, ula�t�rma sektöründe kullan�lan enerjinin en az yüzde 10’unun ve tüketilen tüm enerjinin de en az yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ile kar��lanmas� öngörülmü�tü. Bu hedefe ula��lmas� aç�s�ndan da biyoyak�tlar�n kullan�lmas� çok büyük önem ta��yor.
Tüm dünya bu konuda y�llar önceden ba�layan çal��malar yürütmü� ve önemli bir mesafe kat etmi�ken, ülkemizde bu i�in geç de olsa ba�layacak olmas� çok sevindiricidir. Burada �unu �skalamamak laz�m, Sanayi Bakanl��� mevzuat� zaten akaryak�t�n içine belli oranlarda biyoyak�t ilavesine imkân veriyor ancak bunu iste�e ba�l� k�l�yor. EPDK’n�n son düzenlemesi ise 2013 y�l�ndan itibaren hem bir zorunluluk getiriyor, hem de bu katk�n�n ithal de�il yerli tar�m ürünlerinden yap�lmas�n� düzenliyor.
Ba�ta tar�m kesimi olmak üzere tüm sektör kademeli bir geçi�le (ilk taslak bu i�in motorinde yüzde üç ile 2012 y�l�nda ba�lamas�n� öngörüyordu) bu i�in ba�layacak olmas�n� memnuniyetle kar��land�.
Buraya kadar her �ey çok güzel görünüyor da, �imdi gelelim i�in dü�ündüren ve ciddi ad�mlar at�lmas� gereken taraf�na:
“Bu hedeflerin tutturulabilmesi için acaba ne
kadarl�k bir üretim yap�lacak?” diye sorarak cevab�n� arayal�m:
Türkiye’de 2010 y�l�nda yakla��k 13,9 milyon ton motorin ve 2,1 milyon ton da benzin tüketimi yap�ld�. Benzin ve motorinde yüzde 3’lük bir harmanlama yap�lmas�n�n zorunlu hale getirilmesi durumunda ise 493 bin metreküp biyodizel ve 80 bin metreküp biyoetanole ihtiyaç bulunuyor. Bu da Tar�m ve Köyi�leri Bakanl��� ürün verimlilikleri de dikkate al�nd���nda 493 bin metreküp biyodizel için 1 milyon 233 bin 728 ton kolza ve aspir ile 80 bin metreküp biyoetanol için 945 bin 83 ton �ekerpancar� veya 223 bin 145 ton m�s�r üretimi anlam�na geliyor. 2010 y�l� tüketimi sabit al�nd���nda bu rakama harmanlanmas� gereken biyodizel üretimi için gerekli yerli tar�m ürünlerinin üretiminin Tar�m ve Köyi�leri Bakanl��� verilerine dayan�larak 2016 y�l�nda kar��lanabilece�i hesaplan�yor.
Soru �u, bu ürünler o tarihe kadar nas�l üretilecek, bunun için ve zorunluluk ta��yan bir ürünün teknik standartlara uygun ikmal güvenli�i nas�l sa�lanacak?
Biodizel üretiminde de kullan�lan ham bitkisel ya�larda, ülkemizde üretim aç��� ve d��a ba��ml�l�k var. Etanol üretiminde kullan�lan ham maddelerden �eker pancar�, tah�llar ve m�s�rda yurt içi üretim ve tüketim ham ya�lara göre daha dengeli.
Üstelik baz� modifikasyonlar yap�lmadan saf biodizelin motorlarda verimli kullan�m� mümkün de�il. Motorlar�n saf etanolle çal��abilmesi için, modifikasyon de�il, motor dizaynlar�n�n de�i�mesi gerekiyor. Brezilya, ABD ve AB ülkelerinde E85 türü akaryak�tla çal��an motorlu araçlar bulunuyor.
Buyurun size çok daha önemli bir konu, biodizel ve etanolde yüzde 2’ye kadar harmanlaman�n vergisiz olmas� gerek uygulama gerekse de vergi kaçakç�l��� aç�lar�ndan risk yarat�yor.
Tamam, 2013 y�l�na kadar eksiklikleri tespit ettik
ve elbirli�i ile tüm denetim sistemini kurduk, üstelik ürün ikmalini de sa�lad�k diyelim, peki bu i�in fiyatland�rma boyutunda ne olacak?
A�ustos ay� itibariyle Platts bültenine oksijenlendirici (biyoyak�t) harmanlanm�� benzinin fiyat�, benzinlerin fiyat�na göre tonda 15 Amerikan dolar� daha fazla fiyatla i�lem görüyor. Ülkemizdeki biodizel ve etanol ile bunlar�n hammaddelerinin fiyatlar� dünya fiyatlar�n�n üzerinde seyrediyor. Ayr�ca akaryak�t�n etanol ve biodizel ile belirli oranlarda harmanlanmas�n�n zorunlu hale getirilmesi
durumunda g�da de�eri olan ürünlerin arz�nda k�s�tlarla kar��la��lmas�ndan ve bitkisel ya� üretimi için kullan�lan tar�m alanlar�n�n biodizel üretmek için gerekli olan ürünlerin üretimine kayd�r�lmas�, buna ba�l� olarak bitkisel ya� ithalat�n�n artmas� riski var. Ülkemizde tar�msal olarak 8 milyon hektarl�k bir alan� at�l, bu alanlara biodizel üretimi için kullan�labilecek aspir, kanola gibi ya�l� tohumlar�n ekilmesi halinde yerli tar�m üretiminde büyük art��lar beklenebilir. Bu sözle�meli tar�m ile mümkün olabilir.
Bu art�� ile birlikte motorin ile madeni ya� aras�ndaki f iyat fark� biraz daha artar, zaten sektörümüzün en büyük belas� olan araçlarda motorin kullan�m�ndan madeni ya� kullan�m�na
kay�labilir, yerli olmayan tar�m ürünlerinden elde edilen etanol ve biyodizelin yerliymi� gibi harmanlanabilir bu durum vergi kay�plar�na sebebiyet verilebilir.
O halde, tar�m ve sanayi politikalar� ile vergi ve gümrük rejimlerinin gözden geçirilmesi ve hammadde üretimin te�vik edilmesi ve bir ölçüde koruma kapsam�na al�nmas� gereklidir.
Bu iki y�ll�k süreç iyi yönetilemez ise, konunun te�vik vergilendirme, denetim, fiyatlar, araçlar�n durumu gibi tüm boyutlar� dikkate al�nmazsa, hem ürün ikmalinde sorunlar olacakt�r, hem de denetimsiz ortamda, memleket ne oldu�u belli olmayan ithal ya�lara yeni bir kap� açacakt�r.
Yine evdeki bulgurdan olmamak için petrolcü bu ad�m�n devam�n�n nas�l gelece�ini merakla beklemektedir.
Petrolcünün Gözü Tarlalarda…
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 13
14 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Analiz
Bilindiği gibi, ülkemizde oldukça uzun bir süreden
beri 10 numaralı yağ adı altında akaryakıt kaçak-
çılığı yapılmaktadır. Bu sorun bir yandan devlet
hazinesine zarar verirken, öte yandan yarattığı
haksız rekabet dolayısıyla sektörde ciddi bir kaos
meydana getirmekte ve nihayet ülkemizdeki tüm
tüketicilerin maddi ve hatta can kaybına sebep
olmaktaydı.
Önce bu ciddi sorunun doğuşunu, gelişimini ve
geçirdiği evreleri kısaca irdelemekte fayda var.
2008 yılından önce ortaya çıkan 10 numaralı yağ
adı altında yapılan kaçakçılık, 2008 yılında maksi-
mum seviyeye ulaşmıştı. Bu sorunun ana nedeni,
akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV ile akaryakıt
harici ürünlerden alınan ÖTV arasında ciddi fark
idi. İllegal kazanç peşinde olanlar, bu ciddi farkı
derhal istismar etmişler ve bunun sonucunda
sektörde çok ciddi bir haksız rekabet yaşan-
masına yol açılırken, aynı zamanda Devlet
Hazinesinin de büyük ölçüde vergi kaybına
sebep olmuştu.
Bu sorunun yukarıda da değindiğimiz
üzere 2008 yılında had safhaya ulaşması
karşısında Maliye Bakanlığının öngörüsüyle
2 Temmuz 2008’de düzenlenen Bakanlar
Kurulu Kararı, akaryakıt harici ürünlerin
ÖTV’si, motorinden alınan ÖTV ile eşdeğer
hale getirmiştir. Bunun sonucunda, sorun
derhal çözüme kavuşmuş ve iki aylık süre-
nin bitiminde ülkemizde artık 10 numaralı
yağ adı altında yapılan herhangi bir kaçakçılık
sorunu kalmamıştır.
Ancak ne yazık k i 2 ay sonra yine Maliye
Bakanlığı’nın öngördüğü 4 Eylül 2008’de düzen-
lenen başka bir Bakanlar Kurulu Kararı ile akaryakıt
harici ürünlerden alınan ÖTV oranı tekrar düşü-
rülmüştür. Nedeni anlaşılmayan bu vergi indirimi
sonucunda, bu sorun tekrar ve çok hızlı bir şekilde
artarak yeniden gündeme oturmuştur. Nitekim 2
Temmuz 2008 yılından itibaren 2 ay içinde duran
üretim ve tüketim, 4 Eylül 2008 kararından sonra
hızla artmıştır. Bu artış iki yılda %65 gibi inanılma-
yacak bir orana yükselmiştir.
Bunun üzerine Temmuz 2008 tarihli Bakanlar
Kurulu Kararı’nın çıkmasında da ciddi bir rol oyna-
mış olan PÜİS, bu sorunun çözümü için ÖTV’lerin
eşitlenmesi talebiyle yeniden harekete geçmiştir.
Konunun ancak ÖTV’yi eşitleyecek yeni bir Bakan-
lar Kurulu Kararının istihsali ile çözümleneceğini
savunan PÜİS, başta Maliye Bakanı olmak üzere,
ilgili tüm Bakanları birebir ziyaret ederek, sorunu
Sayın Bakanlara anlatmış ve hazırladığı raporları
kendilerine sunmuştur. Ayrıca, bu konuda kamuo-
yu oluşturulması amacıyla, yazılı ve görsel medya
organlarını, gerek basın toplantıları, gerekse de-
meçler vererek bilgilendirmiştir.
10 Numaralı Yağ Sorununa
Çözüm Getirilmesi Amacıyla
Yapılan ÖTV Düzenlemesi İyi
Niyetli, Fakat Eksik ve
Geç Kalmış Bir Düzenlemedir
PÜİS Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün, sektörün gündemindeki konuları Petrol Plus Dergisi okuyucuları için kaleme aldı.
PÜ�S Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 15
Analiz
Bütün bu girişimlerin sonucunda, sevinerek ifade
etmek istiyorum ki, 10 numaralı yağ sorununun
çözümü amacıyla, 14 Eylül 2011 tarih ve 28054
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu
kararı ile yağlama yağlarının ÖTV’si büyük ölçüde
arttırılmıştır.
Bu karar, her şeyden önce iyi niyetli bir karardır.
Ne var ki, yazımızın başlığında da belirttiğimiz
üzere bahse konu karar iyi niyetli olmakla beraber,
eksiktir ve geç alınmıştır.
Geç alınmıştır. Çünkü boşu boşuna tam 3 yıl
beklenilmiştir.
Bu beklenilen 3 yıl sonunda sektörde çok cid-
di haksız rekabet yaşanırken, Devlet Hazinesi
de milyarlarca lira vergi kaybına uğramıştır.
Eksik bir karardır. Karardaki tecil-terkin işlemi
yerine vergi iadesi sisteminin getirilmesi
gerekir. Ancak, daha sonra 21 Eylül 2011 tari-
hinde Maliye Bakanlığı çıkardığı 21 Seri No’lu
Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği ile
konunun mali açıdan çok daha titiz ve
sıhhatli incelenmesini sağlayacak hükümler
getirmiştir. Daha açık ifadesi ile tecil terkin
işleminin sonuçlanması için gerekli raporu
hazırlayacak yeminli mali müşavirlerin so-
rumluluğunu çok büyük ölçüde arttırmıştır.
Bunun kanayan yaranın durdurulmasında
oldukça etkin olacağı kesindir. Ancak, bu-
rada yapılacak en radikal tedbir, tecil terkin
sisteminin terk edilerek, yerine vergi iadesi
sisteminin getirilmesidir.
Bütün bunların dışında, yapılması gereken bir
diğer önemli husus ise piyasada bu konuda sürekli
ve etkin bir denetimin yapılmasıdır. Bu denetim
yapılmadığı takdirde hangi karar alınırsa alınsın,
10 numaralı yağ adı altında yapılan kaçakçılığın
tamamen önlenmesi mümkün olamayacaktır.
Ancak, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’nın
son birkaç gün içinde bu konuda denetime hız
ve daha çok önem vereceklerine dair beyanları
sevindirici ve umut vericidir.
16 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Güncel
EPDK, Petrol Piyasasının İşleyişini
Yeniden Adil Bir Düzene
Kavuşturmalıdır
23 Eylül 2011 tarihinde PÜİS Yönetim Kurulu
üyeleri, akaryakıt bayileri ve çok sayıda basın
mensubunun katılımıyla gerçekleştirilen basın
toplantısında akaryakıt bayilerinin en büyük
sorunlarının 10 numaralı yağ, petrol piyasası sis-
teminin çökmesi, bayiler aleyhine olan mevzuat
hükümleri olduğunu anlatan PÜİS Genel Başkanı
Muhsin Akalın, sorunların çözümü için hükümet-
ten destek beklediklerini dile getirdi.
Konuşmasında son yıllarda akaryakıt bayilerinin
çok büyük sıkıntılar yaşadığına değinen Alkan,
bu sorunlardan en önemlilerinin 10 numaralı yağ
adı altında yapılan kaçakçılık ve haksız rekabet,
kurulması için bayilerin çok büyük bedeller öde-
diği petrol piyasası sisteminin, dağıtıcıların etkisi
ile çökmesi, kaçakçılık ve sistemin çökmesi sonu-
cunda piyasada yapılan yüksek fiyat indirimlerin
sonucunda yaşanan kaos, bayiler aleyhine olan
onlarca mevzuat hükmünün getirdiği mağduriyet-
ler ve otomasyon kurulumu ve sonrasında yaşanan
sorunlar olduğunu kaydetti.
“Rantı ortadan kaldırmak ancak
vergi düşürmekle olur”
Sorunların sadece akaryakıt bayilerini değil, tü-
keticileri ve devlet hazinesini de yakından ilgilen-
dirdiğini söyleyen Muhsin Alkan, 10 numaralı yağ
adı altında yapılan akaryakıt kaçakçılığı nedeniyle,
bayilerin haksız rekabetle karşı karşıya kaldığını,
devletin milyarlarca liralık vergi kaybı yaşadığını,
tüketicilerin ise maddi ve manevi açıdan çok ciddi
kayıplara uğradığını ifade etti.
10 numara yağ kullanımının özellikle son yıllarda
büyük oranlarda arttığına dikkat çeken Alkan, bu
artışta petrol ürünlerinden alınan ağır vergile-
rin en büyük etken olduğunu vurguladı. Alkan,
“Akaryakıtta yüzde 65-70 oranında vergi var.
Kaçak getirildiği vakit bu para cebinde kalıyor.
Esrar eroinden daha karlı bir olay. Cezası da onlar
kadar değil. Az bir para cezası var. Akaryakıtta bu
rant olduğu sürece bunun kaçağına tevessül edilir.
Rantı ortadan kaldırmak ancak vergi düşürmekle
olur. Eğer yakıt ucuzlarsa kimse de bunun kaça-
ğına gitmez” diye konuştu.
Devletin 10 numaralı yağ sebebiyle vergi kaybının
yıllık en az 1.5 milyar dolar olduğunu ifade eden
Akalın, sendika olarak yaptıkları girişimlerin sonu-
cunda 14 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan Bakan-
lar Kurulu kararı ile ÖTV’de yapılan düzenlemenin
iyi niyetli ancak eksik olduğuna işaret etti.
“Sistemin yeniden yapılandırılması
şarttır”
Dağıtıcıların kendi işlettiği istasyonlar aracılığı ile
yaptıkları satışın toplam yurt içi pazar paylarının
yüzde on beşinden fazla olmayacağına dair mev-
zuat hükmünün yürürlükten kaldırılmasının 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na aykırı olduğunu
alınan kararın bayi kesimine vurulan çok ciddi bir
darbe olduğunu kaydeden Alkan sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Petrol piyasasında kurulan bu sistem, ülkemizdeki
akaryakıt hareketlerinin üreticiden dağıtıcıya, da-
ğıtıcıdan bayiye, bayiden de kullanıcıya yönünde
olacağını ve bu hareketin hiçbir şekilde değişe-
meyeceğini öngörmüştür. Yani örneğin üreticinin
bayiye veya kullanıcıya doğrudan doğruya bir
satışı kesinlikle olamayacaktır. Yine örneğin, bayi
Bölge Bayiler Toplantısı kapsamında Erzurum’da akaryakıt bayileri ile birlikte Palan Otel’de
basın toplantısı düzenleyen PUİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, akaryakıt bayilerinin
sorunlarına değindi. Konuşmasında ana bayilerin perakendecilik yapması halinde akaryakıt
bayilerinin işyerlerine kilit vurma durumuyla karşı karşıya kalacağını vurgulayan Akalın, “EPDK,
bayilerin de üreticilerden, diğer dağıtıcılardan ve diğer bayilerden akaryakıt almalarını serbest
hale getirecek mevzuat değişikliğini yapmalıdır” dedi.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 17
18 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Güncel
akaryakıtını sadece bağlı olduğu dağıtıcıdan ala-
bilecek, başka hiçbir dağıtıcıdan veya doğrudan
doğruya üreticiden akaryakıt alımı yapamayacak-
tır. Hatta bayi, kullanıcıya sattığı akaryakıtı iade
dahi alamayacaktır. Sistem bu şekilde kurulmuş
ve çok ciddi cezalara bağlanmıştır. Ancak sistem,
bu katılığının yanı sıra, katmanların mağduriyet-
lerini önlemek amacıyla bir takım düzenlemeler
de getirmiştir.
Bunlardan bir tanesi, dağıtıcıların kendi işlettiği
istasyonlar aracılığıyla yaptığı satışın toplam yurt
içi pazar payının %15’inden fazla olamayacağına
dair düzenlemedir. Böylece, bayilerin dağıtıcılarla
rekabet etme imkanı sağlanmıştır. İşte söz konusu
yeni düzenleme bu adil düzenlemeyi ortadan
kaldırarak, tüm sistemin yerle bir olmasına yol
açmıştır. Çünkü bahsettiğimiz %15 şartı, sistemin
ayakta durmasını sağlayan en önemli ayaklardan
birisidir. Bu ayağın yıkılması, sistemin yıkılması
ile eş anlamlıdır. Dolayısıyla, söz konusu karar
düzeltilmediği takdirde, sistemin yeniden yapı-
landırılması şarttır.
Dağıtıcıların kendi adlarına istasyon kurmalarının
%15 şartı olmaksızın serbest olacağını öngören
EPDK’nın Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde
yaptığı değişiklik eski haline getirilmediği tak-
dirde, EPDK, bayilerin de üreticilerden, diğer
dağıtıcılardan ve diğer bayilerden akaryakıt
almalarını serbest hale getirecek mevzuat değişik-
liğini yapmalıdır. Bir başka ifadeyle EPDK, petrol
piyasasının işleyişini yeniden adil bir düzene
kavuşturmalıdır”
“Yapılan kaçakçılık ve sistemin çökmesi sonucunda
piyasada yapılan yüksek fiyat indirimleri nedeniyle
yaşanan kaos önlenmezse, petrol piyasası çökecek
ve ülke ekonomisi onarılmayacak çok ciddi yaralar
alacaktır” diyen PUİS Genel Başkanı Muhsin Alkan
son zamanlarda bazı dağıtım şirketlerinin petrol
piyasasında kurulu sistemi hiçe sayarak, piyasaya
çok düşük fiyatlarla sürdükleri akaryakıtlar sonu-
cunda, piyasada bugün tam anlamıyla bir kaos
yaşandığını da belirtti.
Mevzuat hükümlerine aykırı davranışların ceza-
landırılacağı yerde Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu’nun, sistemi yıkan bu illegal girişimleri
legal hale getirecek bir karara imza atmasının da
kabul edilemez olduğunu kaydeden Alkan, “Ha-
tadan derhal dönülmelidir. Aksi halde, yaşanan
kaos, beraberinde bir piyasanın çökmesini ve ülke
ekonomisinin onarılmayacak çok ciddi yaralar
açmasına yol açacaktır” dedi.
“Bayilere tarımsal amaçlı tankerler
için ekstra bir gider kapısının
oluşturulması önlenmeli”
“Bayilerin adil olmayan mevzuat hükümleri ve
bunların uygulamaları nedeniyle yaşadıkları
mağduriyetler, yapılacak mevzuat revizyonları ile
ortadan kaldırılmalıdır” diyen Alkan İstasyon, köy
pompası ve tarımsal amaçlı tanker otomasyonu
konularında karşılaşılan sorunların da devam
ettiğini dile getirdi.
Alkan, “Özellikle, tarımsal amaçlı tankerlerde
yapılacak bir otomasyonun neyi amaçladığını
anlamak mümkün değildir. Burada önemli olan
akaryakıttaki kaçağın önlenmesi ise tankerlere
bağlanacak otomasyonun hiçbir fayda sağlama-
yacağı çok açıktır. Burada bir fayda söz konusu
ise, bu sadece söz konusu otomasyonu kuracak
birkaç şirketin cirosunun artması nedeniyle bu
şirketlere ait olacaktır. Bir başka fayda ise olsa
olsa dağıtıcıların bayiler üzerinde kurdukları
anlamsız, hiçbir işe yaramayan ve sadece bayileri
dağıtıcıların kapı kulu haline getiren birçok kararın
paralelinde, dağıtıcıların lehine sağlayacağı yanlı
bir faydadan ibaret kalacaktır. Dolayısıyla PÜİS
olarak, söz konusu kurul kararının revize edilerek,
bayilere bir de tarımsal amaçlı tankerler için ekstra
bir gider kapısının oluşturulmasının önlenmesini
talep etmekteyiz” şeklinde konuştu.
PÜİS olarak, AB ülkelerinde olduğu gibi, intifa
hakkının bayilik ilişkilerinde sözleşmelere paralel
olarak 5 yılla sınırlandırılması için büyük çaba sarf
ettiklerini ve sonunda başarıya ulaştıklarının da
altını önemle çizen Alkan, EPDK’nın verilerine göre
18 Eylül 2010 tarihinde başlayan bir yıllık sürece
bakıldığı zaman Rekabet Kurumu’nun kararının
daha rekabetçi bir petrol piyasasının oluşumuna
katkı sağladığını açıkça ortaya koyduğunu ve kara-
rın bu olumlu etkisinin, önümüzdeki dönemlerde
daha da artacağına inandıklarını beyan etti.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 19
20 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Kanundaki Ceza Maddeleriyle
İlgili Revizyon Gerekiyor
“Otomasyon konusunda yükümlülüklerin ba-
yilerimizde olması lazım ki, sistem kusursuz bir
şekilde çalışsın” diyen PETDER Genel Sekreteri
Erol Metin ile sektörde yaşanan gelişmeler üzerine
konuştuk.
Sektörün içinde bulunduğu noktayı
kısaca özetleyebilir misiniz?
Türkiye’de akaryakıt sektörü, Avrupa ülkelerinden
farklı olarak, büyüme eğilimini devam ettiren dina-
mik sektörlerin başında geliyor. Enerji piyasasında
liberal bir yapıyı korumaya, serbest ve rekabetçi bir
düzeni geliştirmeye gayret eden bir çizgi ortaya
koyması, gerçekleştirdiği uygulamalarla enerji
sektörüne rehber niteliği taşıması bakımından da
petrol piyasası oldukça önemli bir sektör.
Petrol piyasası zaman zaman kayıt dışı ve bunun
gibi nedenlerden ötürü büyüme kaybı yaşasa da
özünde baktığınız zaman Türkiye’deki büyüyen
ekonominin çizgisine paralel olarak büyüyen bir
sektör. Gelişmekte olan ülkelerde büyüyen bir
petrol piyasası rastlanan bir durumken gelişmiş
ülkelerde bu çok görülmeyen bir durumdur.
Türkiye’nin aksine Avrupa’ya bakarsanız araçların
daha verimli yakıt kullanması, farklı ulaşım model-
lerinin gelişmesi, farklı enerji kaynaklarının ortaya
çıkması nedeniyle petrol piyasasının küçüldüğünü
görürsünüz. Avrupa’nın aksine Türkiye’deki petrol
piyasası gün geçtikçe büyüyor ve büyümeye de
devam edeceği öngörülüyor.
Bir diğer önemli nokta da zaman zaman tü-
keticiler olarak fiyatlardaki artışları rahatsız
edici bulsak da akaryakıttan alınan vergiler
Türkiye’deki vergi gelirlerinin çok önemli bir
bölümünü oluşturuyor. Öyle ki akaryakıt sek-
törü senede 45 milyar TL civarında bir dolaylı
verginin çok hızlı, çok dinamik ve çok verimli
bir şekilde toplandığı bir sektör ve bu nedenle
ülkemizin ekonomisinin lokomotifi olarak da
kabul edilebilir. Bu durum muhtemeldir ki önü-
müzdeki dönem de devam edecek. Geldiğimiz
nokta itibarıyla liberalleşme, serbestleşme
sürecinde çok önemli mesafeler kat etmiş bir
sektörüz. Kısacası akaryakıt sektörü; enerji
piyasalarına yasasıyla, uygulamasıyla, şirketle-
riyle, rekabetçi ortamıyla rehber olma özelliğine
sahip bir piyasa.
Son 4-5 yılda da hizmet, kalite, sağlık, emniyet,
çevre ve rekabet anlamında da Türkiye petrol
sektörü çok önemli mesafeler kat etti. Dilerim bu
gelişme, büyüme ve ilerleme çizgisi aynı hızıyla
devam eder.
Petrol Piyasası Kanunu’nda
bazı değişikliklerin yapılması
gündemde. Size göre mevcut
kanunda sektör açısından revize
edilmesi gereken bölümler
nelerdir?
Petrol Piyasası Kanunu şu anda yedinci yılını ya-
şıyor. Bu yedi yıllık süreç içerisinde
de kanuna dair olumlu ve olumsuz
olmak üzere pek çok birikim oluştu.
Yaşanan bu birikimler kanunun
aksayan ve geliştirilmesi gereken
bölümlerini tespit etmek için önemli
bir fırsat oldu. Bunlardan en önem-
lisi ulusal marker ile ilgili olarak
kanundaki Kaçak Petrol tanımı.
Petrol Piyasası Kanunu’na göre bir
akaryakıtın “kaçak akaryakıt” olup
olmadığının belirlenmesinde “ulusal
marker seviyesi” tek başına ve doğrudan bir belir-
leyici konumda. Yapılan saha denetimleri sırasında
ulusal marker seviyesi kurumun belirlediği düze-
yin altında / ya da üzerinde çıkarsa, bu akaryakıt
kanundaki tanım gereği kaçak akaryakıt anlamına
geliyor. Yasaya göre bu akaryakıtı elinde bulundu-
ran kişi de, kuruluş da yasaların öngördüğü kaçak
akaryakıt uygulamasına tabi olmakta. Yasada bu
kadar sert bir tanım var ve bu tanım uygulamada
ne yazık ki ciddi sorunlar yaratmakta.
Esasen marker belirli kimyasal özellikleri olan
önemli bir enstrüman. Fiziki şartlar, ölçüm hatası,
operasyonel hatalar gibi pek çok teknik neden-
den ötürü kurumun belirlediği seviyenin altında
çıkabiliyor. Ya da numune alınırken hata yapılabi-
liyor veya numune alındıktan sonra bu numune
bekletildiği için farklı sonuçlar çıkabiliyor. Bu ve
bunlara benzer uygulama hataları veya tama-
mıyla operasyonel nedenlerden dolayı sektördeki
pek çok şirketin, bayinin haksız yere kaçakçılık
soruşturması ile karşı karşıya kaldığını biliyoruz.
Sektör olarak üzerinde önemle durduğumuz
nokta bu. Akaryakıt sektörünün bütün oyuncuları
ulusal marker’ın bir yakıtın kaçak veya kayıt dışı
olup olmadığının belirlenmesiyle ilgi faydalı ve
önemli bir enstrüman olduğu konusunda hem-
fikir. Ama teknik bir problemlerden, operasyonel
veya ölçümlerden kaynaklanan hatalar nedeniyle
“Akaryakıt sektörü; enerji piyasalarına yasasıyla,
uygulamasıyla, şirketleriyle, rekabetçi ortamıyla rehber
olma özelliği olan bir piyasa.”
PETDER Genel Sekreteri Erol Metin
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 21
Söyleşi
kaçakçı damgası vurulmaması gerektiğini düşün-
mekteyiz. Örneğin biz, bize verilmiş olan A tipi
cihazla ölçüm yapıyoruz. Yaptığımız ölçümlerde
oranlar kanunda belirtilen miktarlarda çıkıyor ve
biz operasyonlarımızı A tipi cihaza göre yapıyoruz.
Ancak denetimler B tipi cihazla, nihai denetimse
C tipi cihazla yapılıyor. Bende B tipi cihaz yok. A
tipi cihaz var, A tipi cihazla operasyonumu yöne-
tiyorum. A tipi cihazla doğru mu? Doğru. Bu bile
kaçak akaryakıt işlemi görüyor. Sistem mühürle-
niyor. Bu nedenlerle çok uzun süreler müherlenen
müesseseler, tank, depolar, gemiler, tesisatlar var,
var. Yapılan hukuki soruşturma ve mahkeme süreci
sonunda bir kaçakçılık olmadığı ortaya çıkıyor ama
neticede boşa geçmiş bir zaman ve zedelenmiş bir
itibar var. Sektör olarak marker seviyesine ilişkin
problemlerde; detaylı bir inceleme yapılmadan
doğrudan kaçak işlemine tabi tutulmamasını arzu
ediyor ve yaşanan bu deneyimlerden yola çıkarak
kanunda bu yönde bir değişiklik yapılmasını ge-
rekli görüyoruz.
Ulusal Marker ’in yanı s ı ra Petrol Piyasası
Kanunu’nun ceza maddesiyle ilgili de bazı prob-
lemler yaşıyoruz. Kanunda bazı cezalar çok ağır,
bazıları ise hafif. Bu anlamda ceza maddeleriyle
ilgili de bir revizyon gerektiği kanısındayız. Ek
olarak on numara yağ konusunda bazı önlemler
alınabilir, bayi dağıtıcı ilişkilerinde iyileştirme
yapılabilir düşüncesindeyiz. Ayrıca standartların
ve hizmetlerin daha da geliştirilmesi gibi idari
ve teknik konular da var. Kısacası öncelikli olarak
kanunda ulusal marker ve ceza maddelerinde bir
revizyona ihtiyaç var.
Otomasyon konusunda gelinen
noktayı değerlendirir misiniz? Sizce
verilen süre yeterli miydi?
Otomasyon Türkiye’de uygulanmasında fayda
gördüğümüz önemli denetim ve izleme yöntem-
lerinden bir tanesi. Ancak yine unutmamız gerekir
ki, aynen ulusal marker’da olduğu gibi otomasyon
da önemli bir teknik enstrümandır ve dolayısıyla
otomasyonu da ulusal marker’da olduğu gibi ta-
mamen siyah- beyaz olarak görmemek gerekiyor.
Netice itibariyle otomasyon sistemi size bir veri
veriyor. O veriyi yorumlamak gerekiyor. Gelen
verileri olduğu gibi kabul edip değerlendirme
yapmamak lazım.
Otomasyon sisteminden gelen veriler çok kıymetli
bilgiler, dolayısıyla hem şirketlerin, hem EPDK’nın
bu verileri dikkatli bir şekilde değerlendirmesi la-
zım. Neticede bunlar gri alanları da olan operasyo-
nel konular. Otomasyon yasa gereği 1 Temmuz’da
uygulanmaya başlandı. Yasaya göre Türkiye’de tüm
istasyonlarda otomasyon sistemi olması gerekiyor.
30 Eylül’e kadar da tankerlerin otomasyona geç-
mesi için süre tanındı. Bunun yanında tarım ve köy
pompalarında da otomasyon sisteminin kurulmuş
ve çalışıyor olması lazım.
Uygulama şu anda başladı. Hem EPDK, hem da-
ğıtım şirketi merkezine tanklardan tank seviyesi,
miktar, satış seviyesi v.s bilgiler anlık olarak akıyor.
Ama bu verilerin çok dikkatli yorumlanması lazım.
Diğer taraftan sahada da bir sürü problemimiz var.
Örneğin biz dağıtım şirketleri olarak bayilerimizin
de bizler kadar bu konuda sorumlu olmaları ge-
rektiğini düşünüyoruz. Çünkü otomasyon sistemi
bayii işletmesinin içinde olan bir sistem-
dir. Dolayısıyla veri kaynağı bayilerdir.
Bayilerin otomasyon sistemini çalışır ve
işler şekilde tutması bu sistemin sağlıklı
işleyişi için son derece önemlidir. Kısa-
cası otomasyon konusunda, en azından
sistemin işlerliğine dair yükümlülüklerin
dağıtıcılar ile birlikte bayilerimizde ol-
ması lazım ki sistem kusursuz bir şekilde
çalışsın.
Sektörde otomasyon sisteminin
pahallı olduğuna ve birçok
istasyonun bu sistemi
karşılamayacağına ilişkin
bir görüş var. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Tarafsız baktığınızda sağlanan sürenin gerçekçi bir
süre olduğunu açıkça görmek mümkün. Yaklaşık
3 yılı aşkın bir süre önce EPDK, otomasyon siste-
minin kurulacağını söyledi. EPDK otomasyon için
öncelikle 18 ay süre verdi. Sonra bu süreyi 6 ay
uzattı. Daha sonra 18 Eylül süreci gelince dağıtıcı
bayi anlaşmaları sonucunda şirket değiştirmeleri
oldu. EPDK bu nedenle bir kez daha bu kararı
öteledi. Bu anlamda otomasyon sistemlerinin
kurulması için aslında EPDK makul bir süre verdi.
Ama EPDK’nın otomasyon sisteminden anladı-
ğıyla sektörün otomasyon sisteminden algıladığı
arasında bazı nüanslar olduğu ilerleyen aşama-
larda ortaya çıktı. Aslında özünde zamanla ilgili
yeterince süre vardı. 1 Temmuz itibariyla eğer bir
istasyonda otomasyon sistemiyle ilgili hiçbir şey
yapılmamışsa bunu sistem pahalı, zaman kısa gibi
bahaneyle ilişkilendirmek bizce doğru değil. Eğer
istasyon yeni bir istasyonsa ve işletmeye yeni ge-
çiyorsa EPDK bunu da göz önünde bulundurarak
geçiş sürelerinde esnek davrandı.
10 numara yağ konusundaki vergi
artışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu karar sektörün beklentisini
karşıladı mı? Kesin çözüm
sağlamak adına sizce başka ne tip
enstrümanlar kullanılmalı?
Bu vergi artışının ne ölçüde caydırıcı olacağını
zaman içerisinde göreceğiz. Biz bu uygulamanın
kesin çözüm olmasını ümit ediyoruz. 10 numara
konusu sektörün, EPDK’nın, maliyenin, kamu ida-
relerinin ve bizim gündemimizi uzun süre meşgul
etti ve hepimizi bir o kadar da üzdü. 10 numara
yağ konusunda alınabilecek birkaç tane önlem
vardı. Bunlardan bir tanesi idari önlemlerdi ki
EPDK bu yönde bir iki adım attı. Bir diğeri vergisel
önlemlerdi. 10 numara yağ konusunda sektörde
vergi farklılaştırmasına yönelik bir beklenti vardı.
Bizim de temel olarak öngördüğümüz politika
bu tür teşviklerin kullanım alanına göre vergi
farklılaştırması yolu ile yapılmaması şeklinde idi.
PETDER olarak bizim önerimiz bu tür teşviklerin
veya vergisel desteklerin vergi iadesi mekanizması
ile yapılması şeklinde idi. Böylece bir tarafta gerçek
anlamda üretim ve imalat sektörüne vergi artışı
sonucu ilave bir yük gelmesi önlenecek, diğer ta-
rafta da piyasada bir fiyat farklılığı oluşturulmamış
22 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
olacaktı. Maliye Bakanlığımız geçtiğimiz günlerde
aldığı karar ile bir taraftan ÖTV tutarını arttırırken,
diğer taraftan bu vergi artışının üreticiler üzerinde
bir yük olmaması için tecil terkin uygulamasını
devam ettirmekte. Ayrıca Maliye Bakanlığımızın
yetkilileri Tecil terkin uygulamasının da ciddi bir
şekilde denetleneceğini ve bu alandaki sorunları
gidermek üzere çeşitli ilave önlemler de aldıklarını
ifade etmekteler. Dolayısıyla alınan bu kararın
sektör için ciddi haksız rekabet konusu ve aynı
zamanda çevre ve insan sağlığı için ciddi bir tehdit
unsuru olan 10 numara yağ sorununu önleyece-
ğini ümit diyoruz.
PETDER olarak on numara yağ konusunu petrol
sanayimizin ve ülkemizin geldiği gelişmişlik sevi-
yesine yakıştıramıyoruz. 10 numara yağ çevre ve
insan sağlığı içinde uygun değil, aynı zamanda
neden olduğu mali kayıplar çok ciddi oranlarda.
Alınan bu kararla bunun önüne geçebiliriz diye dü-
şünüyorum. Denetimlerle desteklendiği takdirde
önüne geçilmemesi için hiçbir neden yok.
2007 yılında Enerji Bakanlığı’nın
gündeminde ulusal stok ajansı
kurulması vardı. Ancak bu konuda
herhangi bir çalışma yapılmadı.
Bu konuda gecikme sizce neden
kaynaklanıyor? Bu gecikmenin
sektöre maliyeti nedir?
Ulusal Stok Ajansı kurulmasının 2 önemli anlamı
var. Birincisi petrol Türkiye için çok önemli 24 saat
kullanılan bir emtia. Bütün sektörlerin kan damar-
larını oluşturuyor. Eğer bir ajansa sahipseniz acil
durumlarda rezerviniz var demektir. İkincisi de
bazen tüm dünyada spekülatif bir dönem oluşuyor
ve bir bakıyorsunuz ki petrol 300 Dolara çıkmış. Bu
belki çok uç bir örnek olacak ama bu gibi durum-
larda tüketiciler de ülke ekonomisi de etkilenebi-
liyor. Bu tür durumlarda o şoka dayanabilmek için
stok devreye giriyor. Bu, tıpkı zor günler için bir
kenara koyduğunuz paraya benziyor.
Bu çerçevede bakarsak Türkiye’nin zaten yasa
gereği 90 gün stok tutması gerekiyor. Uygulama-
da fiilen 45-50 günlük stok sadece lisans gereği
tutuluyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bugün ikmali
kesilse sadece lisans gereği olarak mevcut stoklar
önemli bir güvence.
Petrol Piyasası Kanunu 2003’de çıktı. Bu 8 yıllık sü-
reç içerisinde ulusal stok ajansı kurmuş 90-120 gün
stok tutan ülkeler kaç defa ajansın stoklarına baş-
vurmuşlar? Bir kez mi? Bu anlamda ben Türkiye’nin
çok büyük bir kaybı olduğunu düşünmüyorum.
Mevcut stoklar Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşıla-
yabilecek düzeydedir. Tabii kazanın gelmesini de
beklememek lazım.
Zamanında Petrol İş Genel Müdürlüğü’nde ve
Enerji Bakanlığımızda taslak olarak ulusal stok
ajansı konusu üzerinde epey çalışıldı. Hatta bu
çalışmalara sektör olarak biz de katkıda bulunduk.
Ama belki ülkenin gündemi buna fırsat vermedi.
Önümüzdeki günlerde AB müzakereleri sırasında
da stok ajansı karşımıza çıkacaktır.
Bayiler dağıtım şirketleri istasyon
açabilecekse biz de direkt
rafineriden mal alabilmeliyiz diyor.
Bu konuya bakış açınızı öğrenebilir
miyiz?
‘Dağıtım şirketleri istasyon açabilecekse biz de
direkt rafineriden mal alabilmeliyiz’ söylemini an-
lamlı ve rasyonel bulmuyoruz. Bir kere rafinerinin
perakendeci olmadığını unutmamak gerekiyor.
Eğer rafineri perakende satış yapıyorsa ben de
tüketici olarak rafineriden arabamın deposunu
doldurayım diyebilirim. Bu dağıtım şebekesinin
yapısal unsurlarıyla tamamen ters.
Rafineri ana üreticidir. Ürün orda üretilir, oradan
büyük miktarlarda depolara gider, o depolar vası-
tasıyla da ülkeye dağıtılır ve istasyonlar üzerinden
de tüketicilere ulaştırılır. Dolayısıyla bayii istasyo-
nu aslında bir perakende satış noktasıdır. Peraken-
de satış noktasıyla ana üreticiyi buluşturmanın da
yolları vardır. Eğer bayi ben rafineriden mal almak
istiyorum diyorsa dağıtım şirketi kursun buyursun
alsın. Bugün Petrol Piyasası Kanunu gereği dağıtım
şirketi kurmanın şartı iki yıl sonra satmak üzere
60 bin ton projeksiyon vermektir. Birçok istasyon
da bu rakamı yıl içinde kolaylıkla sağlayabilecek
durumdadır. Dolayısıyla dağıtım şirketi kurmanın
önünde bir engel yoktur ve bayiler isterlerse şir-
ket kurarak da rafineriden kendi ürünlerini teslim
alabilirler. Dolayısıyla sadece adını değiştirecek,
dağıtım şirketi olarak lisans alacak. Ondan sonra
bunu yapması için
hiçbir engel yok .
Dağıtım şirketi olan
herkes de isterse
ithalat yapar isterse
de rafineriden alır.
Buna bir engel yok.
O nedenle hizmet-
leri bir bütün olarak
görmemiz lazım. Bu
perspektiften bak-
mak daha doğru ve
şunu unutmamak
gerekir petrol sektörüne bir dikey zincir dersek
o zincirin her bir halkasının önemli ve kilit bir
fonksiyonu var. O halkalardan hiçbirini çıkartıp
bir başkasını yerine koyamazsınız. Koyarsanız da
sistem yürümez.
Atık yağ konusunda PETDER ne
gibi faaliyetler gösteriyor?
Atık yağ konusunda yürüttüğümüz faaliyetler
6. yılını dolduruyor. Bu projemizin hedefi her yıl
artıyor ve daha iyi sonuçlar veriyor. Aynı zamanda
sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğümüz
çalışmamızda bu yıl, 20 bin tonluk seviyeyi aşmayı
hedeflemekteyiz. Türkiye’nin her noktasına ulaşan
ağımızda sağlık, emniyet ve çevre açısından üstün
şartlarda hizmet veriyoruz. 2 yıldır da bu projemizi
başka bir sosyal sorumluluk projesiyle birleştirme-
ye gayret ettik ve “1 Ağaç 1 Varil” adını verdiğimiz
projemizle topladığımız her bir varil yağ için bir
fidan diktik. Geçtiğimiz yıl 15.000 fidanla destek
olduğumuz Ankara Çakırlar Çiftliği (Atatürk Orman
Çiftliği)nin en kısa zamanda yemyeşil bir koru
haline gelmesini arzu ediyoruz.
PETDER’in sosyal sorumluluk
projelerinden bahsedebilir misiniz?
Türkiye genelindeki atık yağ toplama çalışmamız
ana projemiz. Tabii ki üniversitelerdeki araştırma
projelerine ve öğrenci etkinliklerine katkıda bu-
lunmaya, güvenlik sağlık ve çevre koruma oda-
ğında bilinçlendirme çalışmalarımıza da devam
ediyoruz. Örneğin 2 sene önce Trafikte 10 Bin
Hayat adlı ülke ve sektörümüz için oldukça faydalı
olan farkındalık yaratma projesine destek verdik.
Önümüzdeki dönem için
planlarınız nelerdir?
PETDER olarak bu sektördeki saygınlığımızı, öncü
kimliğimizi ve kurumsal duruşumuzu devam
ettirmek istiyoruz.
26 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Yılsonuna Kadar 40 Milyon Dolarlık Yatırım Hedefl iyoruz
Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yar-
dımcısı ve Koordinatör Murat Okalin,
akaryakıt sektöründeki en büyük
problemlerden biri alınan yüksek
vergiler olduğunu ve uygulanan poli-
tikaların adil sonuçlar doğurmadığını
ifade ediyor. Hem şirketler, hem de
bayilerin akaryakıt sektörünün yapı
taşları olduğunu her iki tarafın da haklarının gö-
zetilmesini ve sorun teşkil edebilecek alanlarda
yeni düzenlemelere gerektiğini kaydeden Okalin,
“700 bayiye ulaştığımızda ise yurt dışına açılmayı
hedefliyoruz” diyor.
2002 yılında kurulmasına rağmen sektöre hızlı bir
giriş yapan ve kısa zamanda 450 istasyona sahip
olan Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve
Koordinatör Murat Okalin ile Starpet’in sektördeki
yolculuğu ve gündemdeki son gelişmeler üzerine
keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kısaca kendinizden ve Starpet’ten
bahsedebilir misiniz?
1981 yılında doğdum. Mardin ve Diyarbakır’da
ilköğrenimimi tamamladıktan sonra Anadolu
Üniversitesi İşletme Fakültesinde lisans eğitimimi
aldım. Çalışma hayatına çok erken yaşlarda baba-
mın yanında başladım. 16- 17 yaşımdan beri çalı-
şıyorum. O yıllarda ithalat-ihracat şirketimiz vardı
ve bu sayede gümrük işle-
rini öğrendim. Sonrasında
akaryakıt sektörüne girdik.
Uzun yıllardır bu sektör-
de faaliyet gösteriyoruz.
“Starpet Garzan Akaryakıt
Dağıtım Pazarlama A.Ş”
adıyla 2002 yılında ana
dağıtım şirketi olarak, yüzde 100
yerli sermayeyle Mersin’de kurulduk.
O günden bu güne kendi markamız
olan Starpet ile ilerliyoruz.
Starpet ülke çapında
kaç istasyona sahip?
Hangi bölgeleri yatırım
anlamında stratejik
buluyorsunuz?
Starpet olarak Türkiye’nin 7 bölge-
sinde, 73 ilimizde 450 istasyona sa-
hibiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde özellikle Erzurum, Malatya, Mardin,
Şanlıurfa; Akdeniz Bölgesi’nde Gaziantep, Adana;
İç Anadolu Bölgesi’nde Kayseri, Konya, Çankırı,
Adana; Ege Bölgesi’nde İzmir, Aydın, Muğla;
Marmara Bölgesi’nde İstanbul, Bursa; Karadeniz
Bölgesi’nde Samsun, Trabzon gibi noktalarda
istasyonlarımız bulunuyor ve bu sayıyı daha da
artırmayı hedefliyoruz.
Bu ay içerisinde An-
talya Gazi Paşa’da bir
istasyon daha açacağız.
Starpet, henüz çok genç
bir firma, ancak buna
rağmen gerek bayi is-
tasyonlarımız, gerek öz
mal istasyonlarımız ve
gerekse kurumsal yapı-
lanmamız gibi faktörler
Starpet ’in her geçen
gün büyümesini sağlı-
yor. Marmara bölgesini
yatırım anlamında stra-
tejik bir bölge ve burada 25 milyon dolarlık yatırım
hedefimiz var. Toplamda ise bu yılsonuna kadar 40
milyon dolarlık yatırım hedefliyoruz.
Bayilikler verirken göz önünde
bulundurduğunuz temel
kriterleriniz nelerdir?
Aradığımız tek şart Starpet’in kalitesini vizyon ve
misyonunu anlayarak o doğrultuda faaliyetlerini
sürdürecek kişiler ile birlikte çalışıyor olmak.
Bunun yanı sıra Starpet’in kurulduğu günden bu
yana üzerinde durduğu “aile” kavramını benimse-
miş kişiler olması gerekiyor. Toplamda 40 milyon
dolarlık bir yatırım hedefledik ve Türkiye’nin
her bölgesindeki istasyon sayımızı da artırmayı
hedefliyoruz. Buna bağlı olarak istihdam olarak
sayımızda da büyük artışlar olacaktır. 2011 yılı bayi
yatırım hedeflerinde bir sınırlama yapmayacağız;
ancak en az 3 yıl geri dönüşüm sağlayabilecek ve
yüksek satış potansiyeline sahip bayi olması ge-
rekiyor. Yatırımlarımızda sınırlama yapılmayacak,
yeter ki bu şart sağlanabilsin.
“Bayilerimizle oluşturduğumuz ve her geçen gün gelişen bir kurum kültürümüz var. Bunu
müşterilerimize de yansıtıyor ve ortak bir anlayışla hizmet veriyoruz.”
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 27
Söyleşi
Starpet bayisi olmanın getirdiği
avantajlar nelerdir? Bayilere neler
vaat ediyorsunuz?
Bayilerimizle oluşturduğumuz ve her geçen gün
gelişen bir kurum kültürümüz var. Bunu müşteri-
lerimize de yansıtıyor ve ortak bir anlayışla hizmet
veriyoruz. Bayilerimizde ortak kurum kültürünü
oluşturmak için çeşitli eğitimler ve seminerler
gerçekleştiriyoruz. Tüm bu çalışmalardan karşı-
lıklı faydalar sağlanıyor. Önce kendimize yatırım
yapıyoruz ki verdiğimiz hizmet her zaman en üst
düzeyde olsun. Tüketici beklentilerinin üstüne
çıkabilelim. Starpet bayilerinin ayrıcalıklı olması
gerek, fark yaratması gerek. Buna bağlı olarak
da ortak değerler yaratmalılar. Starpet bir aile
şirketidir, bu sebeple ortak bir kurum kültürü
oluşturmak için sürekli eğitimlerle ve toplantı-
larla standartlarımızı ve kurallarımızı uygulama
nedenlerimiz üzerinde duruyor ve tam olarak
anlaşılmasını sağlıyoruz. Nedensiz kısıtlamalar
ve yasaklar kurum kültürümüze uymadığı için bu
tür uygulamalarımızı çalışanlarımızla şeffaf olarak
paylaşıyoruz. Böylece motivasyon eksikliği ya da
düşüklüğü gibi bir sorunla karşılaşmıyoruz. Kural-
ları çalışanlarımıza gerekçesi ile açıkladığımızda
onlar bu kuralları sahipleniyor ve uyulması için
çaba gösteriyorlar.
Ürün ikmali konusunda bayilere
ne tür kolaylıklar sağlıyorsunuz?
Bayiler kendi imkanlarıyla mı
ürünleri alıyorlar?
2006 yılında kurduğumuz ve o zamandan beri
faaliyet gösteren kendimize ait lojistik filomuz
var. Bayilerimiz kendi ihtiyaçları doğrultusunda
bizimle irtibata geçiyorlar. Ülke genelinde bu-
lunan tüm bayilerimize dağıtımı lojistik filomuz
gerçekleştiriyor.
Nasıl bir fiyat politikası
izliyorsunuz? Şu anda
Starpet’in pazardaki konumunu
değerlendirebilir misiniz?
Türkiye’de hâlihazırda 55 akaryakıt dağıtım şirketi
bulunuyor. Türk akaryakıt sektörünün yaklaşık yüz-
de 70’inin yabancıların elinde olduğu biliniyor. Biz
Starpet olarak akaryakıt firmaları arasında istasyon
sayısı ile sıralamada 16, satış sıralamasında ise
13.sırada yer alıyoruz. Starpet, henüz çok genç bir
firma, ancak buna rağmen gerek bayi istasyonları-
mız, gerek öz istasyonlarımız ve gerekse kurumsal
yapılanmamız gibi faktörler Starpet’in her geçen
gün büyümesini sağlıyor. Türkiye petrolün yüzde
95’ini ithal ediyor. Bu nedenle petrol fiyatlarındaki
artış, tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de olum-
suz etkiliyor. Petrol fiyatları içinde rafineri, dağıtım
şirketleri, bayi kar payı var. Bir de üreticilerin payı
var. Vergi yükü yüzde 67’tir. Bu ciddi bir rakam.
Dünyada en fazla akaryakıt vergisi alınan ülkeyiz.
Dolayısıyla en pahalı benzini biz satıyoruz bu
durumda dağıtım firmaları ve bayileri kar marjları
ciddi şekilde düşüş yaşanıyor. Akaryakıttan alınan
vergi oranları Türkiye’de alınan tüm vergilerin yüz-
de 14’ünü oluşturuyor. Eğer gerekli tedbirler alınır
ve vergi oranları düşürülürse akaryakıttaki tüketim
de artar. Yani oluşacak olan bütçe açığı da denge-
lenmiş olur. Starpet olarak sektörün tüm büyük
firmalarında olduğu gibi ürünlerimizin tamamını
TÜPRAŞ’tan satın alıyor ve uygun fiyatlarda, güven
ve kaliteli hizmet anlayışı çerçevesinde müşterimiz
ile buluşturuyoruz.
Starpet olarak, indirim günleri kampanyalarımızı
da geçtiğimiz Şubat ayı ile birlikte başlattık ve hala
Türkiye’nin çeşitli noktalarında da kampanyala-
rımıza devam ediyoruz. İndirim günleri tüketici
için de büyük avantaj. Çünkü bu özel kampanya
günlerinde, tüketici deposunu tamamen doldu-
rabiliyor. Bu, gerçekten tüketici açısından çok
anlamlı ve faydalı.
Türkiye’de ADR hakkında uzun
zamandır konuşuluyor. Sizce
firmalar ve sürücüler ADR sürecine
hazır mı?
ADR tehlikeli maddelerin taşımacılığının güvenle
yapılabilmesi ve çevreye maddi manevi zarar oluş-
turmaması için belirlenmiş olan bir takım kurallar.
Bir nevi bu işin standartlaştırılması. Bu tabi ki hem
firmalar hem de firmaların faaliyet gösterdiği çev-
re açısından çok olumlu bir anlaşma. ADR uyum
süreci Türkiye için çok önemli. Alınan önlemler ve
yapılan uygulamalar da bu sürecin olumlu yönde
geliştiğini gösteriyor. Önemli olan bunun adımı-
nın atılmış olması, çalışmaların başlamış olması.
Zaman içerisinde hem firmalar hem sürücüler bu
konuda daha da bilinçlenecek. Doğal olarak bu
zaman alacak bir süreç fakat ben gelişmeleri çok
olumlu buluyorum.
Sahada karşılaştığınız problemler
nelerdir?
Akaryakıt sektöründeki en büyük problemlerden
biri alınan yüksek vergiler. Uygulanan politika
maalesef ki adil sonuçlar doğurmuyor. Fiyatlar
belirli bir standartta kalmıyor ve tüketicide
olumsuz yargılar oluşmasına sebep oluyor. Haksız
rekabet ortamı oluşuyor. Hatta kamu güvenliğini
tehdit edecek boyutlara kadar ulaşıyor bu durum.
Akaryakıt kaçakçılığı diye bir gerçek var. Tüketi-
ciler kalitesini, markasını bilmediği akaryakıtları
alıyorlar. Bu hem kanunen yasak, hem de çok ciddi
sonuçlar doğurabilir.
Bildiğiniz üzere Lisans
Yönetmeliği’nin 34’üncü ve
44’üncü maddelerinde yapılan
değişiklikle dağıtım şirketleri ile
bayiler arasındaki “mülkiyet” ve
“işleticilik” şartları kaldırıldı. Yüzde
15 pazar payı sınırlaması, sadece
dağıtım şirketi ile aynı ticari unvanı
taşıyan bayiler için geçerli olacak.
Bunun sektöre etkilerinin ne yönde
olacağını düşünüyorsunuz?
Etkileri piyasaya olumlu olarak yansıdı. Dağıtım
kanalları önceden birkaç şirketin tekelindeydi.
Yeni yapılan düzenlemeyle artık her şirket kendi
dağıtım ağını oluşturabiliyor. Böylece dağıtımdaki
maliyetler düşüyor. Bu düşüşler tüketici yararına
oluyor. İndirim kampanyalarıyla daha uygun fiyata
akaryakıt alabiliyorlar.
28 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Sektörde 10 numara yağ sorununa
nasıl bir çözüm getirebilir.
Bu konuda sektörün önemli
oyuncularından biri olarak
neler yapılması gerektiğine
inanıyorsunuz?
10 numara yağ sorunu akaryakıt sektörünün en
önemli sorunlarından biridir. Ticari ve sınai faali-
yetlerin önemli bir göstergesi olan kırsal motorin
tüketimindeki yüzde 4,6 düzeyindeki gerileme,
kriz sonrası büyüyen ekonomi ve sınai gelişme
verileri ile önemli bir uyuşmazlık göstergesi ola-
rak dikkati çekiyor. Akaryakıt sektörü üzerinde
bulunan ağır vergi yükü doğal olarak fiyatlara da
yansıyor. Fiyatlar arasındaki tutarsızlık nedeniyle
tüketici 10 numara yağa rağbet gösteriyor. Atık
ve baz yağlardan oluşturulan 10 numara yağ
satışı hem akaryakıt sektörünün hem de toplum
sağlığının en büyük problemidir. Tüm bunlar bu
konudaki yasal düzenlemelerdeki eksikliklerin
sebep olduğu bir durum. Tabi ki yasalar tekrar
düzenlenmeli ve eksiklikler giderilmeli diye dü-
şünüyorum.
Bildiğiniz üzere Rekabet
Kurumu’nun 18 Eylül 2010
tarihinden itibaren akaryakıt
dağıtım şirketleriyle bayiler
arasındaki intifa sözleşmelerini 5
yılla sınırlandırmasının üzerinden 1
yıl geçti. Geçen süreci göz önünde
bulundurarak sizce bu süreçte
alınan karar sektörün yapısını nasıl
değiştirdi? Önümüzdeki döneme
etkilerinin ne yönde olacağını
öngörüyorsunuz? Alınan karar
beklentilere ne ölçüde cevap verdi?
Alınan karar bayiler açısından olumlu sonuçlar
doğurdu. Karar öncesinde bayi ve şirket arasında
yapılan anlaşma daha çok şirketin menfaatlerini
gözetiyordu ve adil olmayan bir durum söz ko-
nusuydu. Hem şirketler, hem de bayiler akaryakıt
sektörünün yapı taşlarıdır. Her iki tarafın da hakları
gözetilmeli ve sorun teşkil edebilecek alanlarda
yeni düzenlemelere gidilmelidir. Bu tür düzenle-
meleri Starpet olarak olumlu karşılıyoruz. Bununla
beraber rekabet kurulunda da değişim oldu.
İstasyonların yüzde 30-40’ı serbest kalmış oldu.
Buna rağmen sektörde yüzde 10 bir değişim oldu.
Bu değişimde biz 60 yeni istasyon kazandık ve 1
bayi kaybettik. Bu bizim için önemliydi. Onun için
marka çalışmalarına ağırlık veriyoruz.
Bayilerinizin eğitimi noktasında ne
tür faaliyetler yürütüyorsunuz?
Starpet kurum kültürü olan ve bu kültürü yaşayan
ve yaşatabilen bir kurumdur. Yani Starpet kurum-
sal değerler, kurumsal inançlar ve alışkanlıklara
dair her şeyi gözetmektedir. Her daim çalışanlarına
ve bayilerine normlar, kalıplar, inançlar, tutumlar
ve davranışların oluşturduğu bir değerler sistemi
ile yaklaşmaktadır. Bu nedenle Starpet olarak
kurumsal bir anayasaya sahibiz. Tüm Türkiye’ye
yayılan istasyon ağımız ile dağıtık bir organizasyon
yapısına sahip. Bu nedenle tüm görsel ve yazılı
kullanımlardaki Kurumsal Kimlik standartlarımız
yanı sıra, Temizlik ve Hijyen, İlk Yardım, Güvenlik,
Müşteri Hizmetleri, Lojistik Hizmetler, Davranış
Kuralları, Market İşletmesi ve İstasyon Yönetimi
vb konularda uyguladığımız değerler ve kurallar
sistemimiz bulunuyor. Bunları tüm bayilerimizin
uygulaması için sistematik eğitimler gerçekleş-
tiriyoruz.
Pazar payını artırmak
anlamında 2011 ve sonrası için
hedefl eriniz var mı?
Starpet kurulduğu yıldan bu yana hedeflerini çok
iyi belirlemiş ve öncelikle tüm Türkiye sonrasında
da yurtdışı açılımları için çalışmalarını sürdü-
rüyor. 2011 yılı sonuna kadar sadece Marmara
Bölgesi’nde 25 milyon dolarlık yatırım hedefliyo-
ruz. Toplamda ise 40 milyon dolarlık yatırım hedefi
belirledik ve bu konuda çalışmalarımız sürüyor.
2011 yılı için ise hedeflediğimiz cirosal rakam
650 milyon TL’dir. Starpet’in şu an Türkiye çapın-
daki istasyon sayısı ortalama 450’dir. Türkiye’de
700 bayiye ulaştığımızda ise yurt dışına açılmayı
hedefliyoruz.
Gelecek dönemde Starpet
müşterilerini ne gibi yenilikler ve
kampanyalar bekliyor?
Starpet olarak hizmet kalitemizi ve müşteri mem-
nuniyetimizi her şeyin üstünde tutuyoruz. Çalışan-
larımız, en alt kademeden en üst düzeye kadar
yenilikçi. Verimli Tüketim Hareketi kampanyamızı
devam ettiriyoruz ve tüketimde müşterilerimizi bi-
linçlendirmeyi ve doğal kaynaklara sahip çıkılması
gerektiği yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu amaçla kendi bünyemizde yenilikçi projeler
geliştiriyoruz. Müşterilerimiz ise, Starpet’te uygun
fiyata, yüksek kalitede ürün bulabiliyor. Güvenilir,
ulaşılabilir, vizyon sahibi ve şeffaf bir kurumuz.
Müşterimize yüksek kaliteli ürünü avantajlı kam-
panyalarla ulaştırıyoruz. Müşteri menfaati odaklı
olan bu kampanyalar devam edecek.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 29
30 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Kendini Sürekli Yenileyen ve
Geliştiren Bir Firma Olmaya
Gayret Ediyoruz
Tekser sektörde yaşanan teknolojik gelişmeleri
sürekli ve yakından takip eden bir firma. Firmanın
bu felsefesi ürün gamına ve hizmet kalitesine de
yansımış. “Tekser hiçbir zaman 2. olma hedefi ile
hareket etmedi. Hizmet verdiği alanın şampiyonu
olmaya çalıştı. Bu hedef, bizim bundan sonraki
felsefemizin de temelini oluşturuyor. Sektöre en
iyi hizmeti vermek için her zaman gayret içinde
olacağız” diyen Tekser Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Murat Atasoy ile sektörde sundukları
çözümler hakkında konuştuk.
Kısaca kendinizden bahseder
misiniz?
1961 yılında Trabzon’da dünyaya geldim. Eği-
timimi İstanbul’da tamamladıktan sonra 1983-
1990 yılları arasında fiber-glass yat imal eden bir
firmada yönetici olarak, 1990’lı yılların başında
da petrol sektörüne Meksan firması’nın Bölge
Müdürü olarak katıldım. Buradaki deneyimim
sonrası 1996 yılında Tekser firmasını kurduk. Tekser
kuruluşundan bu yana önemli adımlar attı, hep
büyüyerek ilerledi.
Tekser’in kuruluşundan bugüne
kadar geçen sürece ilişkin bilgi
verebilir misiniz?
Biz aslen Tekser’i bir servis şirketi olarak oluştur-
muştuk. Gayemiz Türkiye’de yer alan akaryakıt
dağıtım şirketlerinin tümüne altyapı tesisatı ve
marka farkı gözetmeksizin ekipman teknik servisi,
bakım hizmetleri vermekti.
Fakat süreç içinde müşteri taleplerimiz ve yurt-
dışı ekipman üreticisi firmalarla ilişkilerimiz bizi
biraz daha farklı geliştirdi. İlk olarak 1998 yılın-
da Dresser Wayne markalı pompaların Türkiye
distribütörlüğünü aldık ve bu ilişkiyi günümüze
kadar taşıdık. 1999 yılında Alman Hectronic tank
otomasyonu ekipmanlarının, Cimtek markalı
pompa filtrelerinin ve İtalyan Annovi Reverberi
markalı yıkama makinelerinin distribütörlüğünü
aldık. 2002 yılına geldiğimizde İsveç orijinli KPS
yer altı akaryakıt flexible boru sistemlerinin ve
Çek Cumhuriyeti’nden Semperit markalı akaryakıt
pompa hortumlarının distribütörlüğü ile tanıştık.
2004 yılında Red Jacket markalı dalgıç pompaların,
2006 yılında Husky markalı pompa üzeri güvenlik
ekipmanlarının (tabanca dahil), 2009 yılında ise
UPP markalı yer altı flexible borulama ekipman-
larının distribütörlüğünü aldık. 2010 yılında yer
altı çift cidarlı tankların ve boruların cidar arası
kaçak gözetleme sistemi olan Alman SGB firma-
sının temsilciliğini yapmaya başladık. Son olarak
bu yılbaşından itibaren Red Jacket markalı dalgıç
pompa distribütörlüğümüzün sona ermesiyle Fe
Petro markalı dalgıç pompaların yetkili satıcılığını
yapmaya başladık.
Distribütörlük ilişkilerimizin şirket bünyesine
katılması ile Tekser, yıllar içinde servis ve bakım
hizmetlerini ekipman tedariki ile birleştirerek
Türk akaryakıt sektörünün önemli bir oyuncusu
haline geldi.
Bizi bu alanda hizmet eden fi rmalardan ayrıştıran
en önemli parametre, bizim istasyonun her detayını
yapabilme, tekniğe dayalı her konusunda hizmet
verebilme kabiliyetimizdir. Dolayısıyla istasyona
yalnızca otomasyon penceresinden bakmıyoruz,
toplamına yönelik çözümler üretirken farklı bir
analitik bakış
getiriyoruz.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 31
Söyleşi
Sektöre ne tür hizmetler
veriyorsunuz?
Biz aslımızı oluşturan servis ve istasyon bakımı
hizmetlerimizi hep geliştirerek bugüne geldik.
Bugün Türkiye’nin her köşesine dağılmış 28 adet
bayi organizasyonumuz ile servis, survey ve
periyodik bakım hizmetleri, daha önce bahset-
tiğim ekipmanların tedariki, montajı ve devreye
alınması, altyapı tesisatları ve kıramadığımız
müşterilerimizin talebi durumunda anahtar teslimi
akaryakıt, LPG ve CNG istasyonu yapımı hizmet-
lerini üstleniyoruz.
Ürün portföyünüzden bahsedebilir
misiniz? Önümüzdeki dönemde
ürün portföyünüze ne türde
ürünler katılacak?
Ürün portföyümüze baktığımızda lokomotif
ürünümüzün Wayne markalı akaryakıt pompaları
olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında dalgıç
pompalar, flexible yer altı borulama sistemleri,
pompa üstü hortum, tabanca, mafsal, breakaway
coupling, tank ve pompa otomasyonu, kaçak gö-
zetleme sistemleri ana ürün portföyümüzü oluş-
turuyor. Tekser, 2002 yılında kurduğu Teksergaz
firması ile de o tarihten bu yana da sıkıştırılmış
doğalgaz (CNG) istasyonlarının ekipman tedarik-
lerini ve kurulumunu yapmaktayız.
Tekser olarak sektörün teknolojik gelişmelerini
sürekli ve yakından takip ediyoruz. Bu takip
ürün gamımıza da yansımakta. Sürekli kendi-
mizi yenileyerek ve geliştirerek yeni ürünleri
ekleme gayreti içindeyiz.
Marka konumlandırmanızı
hangi faktörleri göz önünde
bulundurarak yapıyorsunuz?
Nihai kullanıcıda doğru bir Tekser
imajı yaratabilmek için ne tip
faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Hizmetin sürekliliği, esnekliği ve koşulsuz
müşteri memnuniyeti Tekser’in en temel il-
keleri. Tekser kuruluşundan bu yana verdiği
hizmetlerle hep taahhüdünü eksiksiz ve zama-
nında yerine getiren bir profil çizdi. Tekser’den
istenen hizmet tam ve zamanında karşılığını
buldu. Müşteri profilimizi oluşturan akaryakıt
dağıtım şirketleri ve istasyon sahipleri Tekser’i
belirttiğim bu özellikleri ile hep farklı bir yerde
konumlandırdılar. Wayne pompaları ile özdeş-
leşen imajımız bu sayede hep yukarıda yer aldı.
Bizim en önemli misyonumuz uzun ve özverili
emeklerle oluşan bu imajı her zaman devamlı ve
sürekli kılmak.
Bunu sağlayabilmek için insan kaynaklarımıza,
yetişmiş personelimize ve yurtiçi-yurtdışı eğitim
programlarımıza çok önem veriyoruz. Kendini
sürekli yenileyen, geliştiren bir firma olmaya
gayret ediyoruz.
Pazar payınızı artırabilmek
için gerçekleştirdiğiniz yatırım
stratejilerinden bahsedebilir
misiniz?
Belirttiğim gibi insan kaynaklarına ve onların eği-
timine yaptığımız yatırım önemli bir yer tutuyor.
Bunun dışında lokomotif ürünümüz olan Wayne
akaryakıt pompaları ile ilişkilerimiz günden güne
gelişiyor, yenileniyor. Ortak yatırımlar planlıyoruz.
Bunun dışında bu yıl itibarıyla Tekser markalı LPG
pompa üretimine de başlamış bulunuyoruz.
Sizce şu anda sektörün en önemli
sorunu nedir? İyileştirme adına
çözüm önerileriniz nelerdir?
Sektörün türlü sorunları var elbette, bunlar değişi
platformlarda, değişik seviyelerde ele alınıyor,
görüşülüyor ama bizi ilgilendiren kısmını özetle-
meye çalışırsak:
2010, 18 Eylül miladı sektöre farklı bir boyut
getirdi. 5 yılla sınırlanan intifa süreleri sebebiyle
evvelce akaryakıt dağıtım şirketlerince yapılan
istasyon demirbaş yatırımları bayi inisiyatifine
bırakıldı. Burada istasyon sahipleri malzeme,
ekipman, ürün kalitesinden önce satın alma
fiyatları ve alım şartları ile karar veriyorlar. Kalite-
nin karşılığını bulamadığı bir süreç yaşıyoruz ne
yazık ki. Organizasyon ağı ve büyüklüğü bizimle
eşdeğer olmayan, ürün kalitesi bizden çok aşağı
segmentlerde yer alan meslektaşlarımızla aynı
kefeye konuluyoruz.
Akaryakıt şirketlerinin kendi mülkü istasyonların
önümüzdeki dönemde artacağını düşünüyoruz,
her 5 yılda bir sözleşme yenilemektense kendi
istasyonlarını oluşturacaklar. Bu konuda öncülük
yapan ve kaliteyi seçerek Tekser’le çalışan dağıtım
firmalar var. Bu sayı arttıkça sorunun azalacağını
ön görüyorum.
Tank otomasyonu konusunda da
sektöre hizmet veriyorsunuz. Sizce
bu konuda sektör yeteri kadar
bilinçli mi?
Ne yazık ki hayır. Bilindiği üzere EPDK mevzuatı
gereği tüm istasyonlar bu yatırımı tamamladılar.
Önemli bir kısmı sadece mevzuatı yerine getirme
ana fikriyle kaliteye bakmadan bu çalışmaları bitir-
diler. Bizim pazarlama ve satışını gerçekleştirdiği-
miz Alman Hectronic Markası bu alanda önder bir
üretici. Elbette farklı kalite fiyata da yansıyor. Bir
evvelki sorunuzda bahsettiğim sorun bu sebeple
bu alanda da karşımıza çıkıyor.
Satış sonrası servis
organizasyonunuz hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Konuşmamın başında da geniş bir şekilde bahset-
miştim. Tekser servis tandanslı kurulmuş bir şirket.
Başlangıçta tüm markalar için başlattığımız bu
hizmet, yıllar içinde kendi ithal ettiğimiz, temsilcisi
olduğumuz markalar için ağırlık kazandı. Koşulsuz
müşteri memnuniyeti felsefesiyle hareket eden bir
organizasyonumuz olduğu için bu hizmeti hep
esas ve ön planda tuttuk. Bugün Türkiye ve hizmet
verdiğimiz Gürcistan, Azerbaycan, Türkmenistan,
Özbekistan, Kuzey Irak, KKTC, Afganistan coğrafya-
ları da dahil olmak üzere 7/24 servis vermekteyiz.
Yurtiçinde sayıları 28’i bulan bayi teşkilatımız,
yurtdışında ise alt distribütörlerimiz üzerinden
bu hizmeti sürekli kılmaktayız.
32 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Akaryakıt otomasyonu konusunda
hizmet veren sektördeki diğer
firmalardan sizi ayrıştıran unsurlar
nelerdir?
Tekser olarak aslen biz de bu hizmeti vermekteyiz.
Ama sektör ve müşterilerimiz bizi farklı konum-
landırdıkları için bu yönümüzle yeterli hacme
ulaşamadık. Bizi yalnızca bu alanda hizmet eden
firmalardan ayrıştıran en önemli parametre, bizim
istasyonun her detayını yapabilme, tekniğe dayalı
her konusunda hizmet verebilme kabiliyetimizdir.
Dolayısıyla istasyona yalnızca otomasyon pence-
resinden bakmıyoruz, toplamına yönelik çözümler
üretirken farklı bir analitik bakış getiriyoruz.
Bu sebeplerle bizim algılama seçiciliğimiz farklı
çalışıyor, bir istasyona otomasyon amaçlı gidildi-
ğinde istasyonun HSSE standartlarından, ekipman
yelpazesine kadar her detayı görüyor ve gerekli
olanlara müdahale edebilme kabiliyeti taşıyoruz.
Önümüzdeki döneme ilişkin
hedefl eriniz nelerdir?
Tekser hiçbir zaman 2. olma hedefi ile hareket
etmedi. Hizmet verdiği alanın şampiyonu olmaya
çalıştı. Bu hedef, bizim bundan sonraki felsefemi-
zin de temelini oluşturuyor. Sektöre en iyi hizmeti
vermek için her zaman gayret içinde olacağız.
Son olarak neler söylemek
istersiniz?
Öncelikle bana bu fırsatı verdiğiniz için size te-
şekkür ederim. Devrin hesap ve ekonomi devri
olduğunu unutmuyoruz. Bu sebeple lansmanını
yeni başlattığımız yeni jenerasyon “x-flo” pompa
metrelerimize değinmeden geçemeyeceğim.
Biz Wayne pompalarımızın Türkiye’de en yaygın
kullanılan “Global Vista” ve “Global Vision” model-
lerinde bu yeni metrelerimizi kullanmaya başladık.
Tasarruf sağladığı bağımsız deneticiler tarafından
ispatlanmış bu metrelerimizin istasyon sahipleri
tarafından yoğun bir talep görmeye başladığını
ve bu talebin artacağını belirtmek isterim.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 33
34 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Petrol İstasyonlarında Lastik
Satışının En Verimli Yolu: LastikPark
LastikPark’ı ve Genel Müdürü
olduğunuz Sertaş Şirketini ve
Tatko’yu kısaca sizden dinlemek
istersek ne derdiniz?
Sektörde asırlık kuruluş olmaya merdiven dayamış
bir yapıdan söz ediyoruz, kısaca anlatmak zor der-
dim öncelikle. Tatko kültürü üzerine inşa edilmiş
şirketleriz. Temelinde temsil edilen markalara gözü
gibi bakmak olan bir anlayış. Otomotiv, özel olarak
da lastik alanında uzmanlaşmış bir yapı. Beklenti-
leri tam karşılamayı, iş hayatında devamlılığı esas
alan, güvene dayalı ilişkilerle gelişen bir dağıtım
şirketleri grubu en özet hali ile. Lastikpark ise do-
ğumunu bu yapının bizzat gerçekleştirdiği, gruba
ait en genç perakende ağı markası.
Faaliyet alanları hakkında biraz
daha detaylı bilgi verebilir misiniz?
Tatko Grubu Şirketleri; binek ve fork lift lastiğin-
den, kamyon otobüs lastikleri ve iş makineleri
lastiklerine kadar en geniş kapsamda, yeni lastik
satışı, jant satışı, kaplama üretimi, kaplama ve
tamir malzemeleri, en basitinden en karmaşığına
komple servis ekipmanları ve cihazları temini ve
bunların servisi gibi konularda hizmet veriyor.
LastikPark şehirli araç segmentlerine, yani binek,
4x4 ve hafif ticari araç lastiklerine, satış – servis
bütünlüğü içinde, üst standartlarda hizmet sun-
mak için geliştirilen, tüm Türkiye
çapında bir lastikçi servis mağaza-
ları zinciri kimliği.
Söylediklerinizden
uluslararası ilişkileri
de kapsayan, çok geniş
çapta hakimiyete sahip
bir organizasyon söz
konusu diye anlıyorum.
Doğru mudur?
Grup şirketlerimizi toplu düşünür-
sek, hepsi dünyanın alanında önde
gelenlerinden olan 50 civarında
markanın temsilciliği uzun yıllardır
sürdürülmekte. İthalat ve ihracat-
larımızın kapsamı da genel eko-
nomik yapıya bağlı olarak gittikçe
genişlemekte. Özet olarak doğru
anlıyorsunuz diyeyim.
LastikPark’ a özel olarak bakarsak
orada durum nasıl?
LastikPark 2010 yılı başında Türkiye lastik pi-
yasası ile tanışan bir marka. Dünya lideri lastik
markalarını bünyesinde
bulunduruyor. Temsil et-
tiği uluslarası markaların
yapılanmalarına bağlı
olarak Türkiye çapında tek
temsilcisi olduğu lastik
markaları ve jant marka-
ları da dahil toplam 20
markayı bayilerine sunu-
yor. 1.5 yıl gibi kısa bir
sürede Türkiye çapında
50’ye yakın ilde ve pek
çok önemli ilçede toplam
150’ye yakın bayisi i le
Türkiye lastik piyasasının en hızlı gelişen lastik
mağazaları zinciri durumunda.
LastikPark’ın bu başarısının sırrı
nedir sizce?
Bayilerin beklentilerini analiz edip, bunlar tam
karşılanmıyor, biz karşılayabiliriz diyerek yola
çıkmış olmamız. Bu bir sır değil ayrıca, henüz yola
çıkarken açık açık tüm sektöre duyurduğumuz,
“LastikPark bayileri büyüyecek, LastikPark bayileri
ile büyüyecek” şeklinde slogan olarak benimse-
diğimiz tek cümle yatıyor tüm bu yaşananların
temelinde.
Peki LastikPark ile petrol
istasyonları neden yanyana
gelmesi gereken ikililer sizce?
LastikPark öncelikle piyasada mevcut lastik satıcı-
larının beklentilerine konsantre olarak yola çıktı.
Sertaş Genel Müdürü Sedat Besen ile Grup Şirketleri ve Lastikpark üzerine yaptığımız
söyleşi, petrol istasyonlarını özellikle ilgilendiren önemli değerlendirmeler ortaya çıkardı.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 35
Söyleşi
Aslında petrol istasyonlarında lastik satışı için
gerekenleri incelediğimizde, bunların cevaplarının
da LastikPark’ta olduğu net olarak görülüyor. Bana
göre, eğer lastik bayiliklerinin beklentilerine geç-
mişte daha fazla adapte olabilen dağıtımcı yapılar
bulunsaydı, daha o günlerden petrol istasyonları
lastik perakendesinde çok daha önemli bir konu-
ma gelmiş olurdu.
O zaman LastikPark petrol
istasyonları için lastik işi
eklemlenmesini otomatik
olarak çözecek bir fırsat
diyebilir miyiz?
Karşılıklı fırsat oldukları doğru, ama oto-
matik sözcüğü gerçekci bir tanımlama
olmaz. Evet LastikPark olarak, piyasada
talebi olan tüm ebat ve markalara tek el-
den hizmet, yokluk yaşatmayan, miktara
bağlı olmaksızın hızlı sevk sağlayan lojis-
tik imkanlar, hedef kota zorunluluklarını,
stok yükünü kaldırma, verimli iş akışı için
uzman desteği verme, rekabette avan-
tajı koruyan fiyat politikası, net fiyatlı
takip gerektirmeyen faturalama sistemi,
periyodik genel ve özel kampanyalar, internet
üzerinden tüm ilişkileri takip ve kontrol imkanı ve
bunlar gibi bilinen tüm beklentilerin cevaplarını
kapsayan hizmet özelliklerini sunuyoruz. Ancak
her bir istasyona özel durumunda dikkate alınması
ve oraya özel gerekenlerin de sağlanması gereki-
yor. Bu da kendiliğinden olacak bir şey değil.
O zaman petrol istasyonlarının
verimli bir şekilde LastikPark ile
yanyana gelmesinin doğru yolu
nedir?
Bir petrol istasyonu işletmecisi gün boyunca
önünde durup kalkan araçların lastiklerine bakıp,
“Neden buradan lastik almasınlar?” diye soruyor
ise doğruya yürüyebiliriz. Petrol istasyonu işlet-
mecisinin beklentilerinin cevapları bizde, ondan
eminiz. Potansiyel lastik müşterilerinin beklentileri
nelerdir ve bunlar istasyonda nasıl en iyi karşılanır
sorularının cevaplarını ise birlikte bulabiliriz.
Un var, yağ var, şeker var iş helvayı
yapmaya kalıyor bu durumda?
Aynen öyle. Hatta daha ileri gidebili-
riz, petrol istasyonlarında lastik satışı
yapmak için nasıl bir dağıtım organi-
zasyonu olsa ideal olur diye sorarsanız
bunun cevabı LastikPark’tır. Petrol
istasyonlarının da lastik satış potansi-
yellerin olmaması imkansız olduğuna
göre, iş bu iki kıymeti doğru şekilde bir
araya getirmeye kalıyor.
Çok teşekkür ediyor ve
benzin istasyonlarında
LastikPark’ı görmek için
takipte olacağız diyorum.
Ben de teşekkür ederim. İlgilenen
işletmeciler özel ilgi alanımızda, ko-
nuyu yüzyüze görüşüp değerlendirerek çok
güzel örnekleri yakın zamanda yaşatacağımıza
inanıyorum.
36 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Söyleşi
Tora Sektöre Birçok Yenilik Getirmiş
Bir Mühendislik Firmasıdır
Tora Petrol Ticari ve Endüstriyel Tesisler Depart-
man Müdürü Alper Buğra Şirin ile Tora Petrol’ün
ticari ve endüstriyel tesislere yönelik ürettikleri
çözümler üzerine konuştuk.
Tora Petrol olarak ticari ve endüst-
riyel tesislerde ne tür faaliyetler
gerçekleştiriyorsunuz?
Endüstriyel tesislerin ihtiyacı olan periyodik ba-
kım, yeni tesisler, akışkan devreleri, otomasyon
sistemleri, PLC kontrol ve scada işleri, seviye ölçüm
sistemleri, proses kontrol sistemleri gibi birçok
konuda faaliyetlerimiz mevcut.
Bu kapsamda faaliyet göstermiş olduğumuz tesis-
lerin başında otomobil fabrikaları geliyor.
Aktif olarak Oyak Reno Bursa fabrikası, Tofaş Bursa
fabrikası, Ford Otosan Gölcük fabrikası, Hyundai
Assan İzmit fabrikası, Toyota Sakarya fabrikasında
birçok konuda faaliyetlerimiz 2000 yılından bugü-
ne kadar devam etmektedir.
Bu tesislere ek olarak Dupont Marmara Üniver-
sitesi laboratuar inşat ve otomasyon sistemleri
yapımı tamamlanmış ve akabinde periyodik
kontrolleri işlerimiz devam ediyor. Ayrıca akaryakıt
sektörü haricinde endüstrinin kimya ve ambalaj
sanayi dallarında faaliyet gösteren birçok firma
ile de sıkı işbirliklerimiz ve faaliyetlerimiz devam
etmektedir.
Ağırlıklı olarak fabrikalarda akaryakıt ve diğer
kimyasal akışkanlar konusunda çalışıyoruz.
Bu kapsamda yukarıda bahsetmiş olduğumuz
fabrikalara akaryakıt tesisleri kurduk ve her ay
periyodik bakımlarını gerçekleştiriyoruz.
Akaryakıt tesisi haricinde otomobil fabrikalarının
motor test ve deneme odalarının kurulumu ve
istenilen yakıt yağ antifriz ve diğer kimyasal akış-
kanların istenilen standartlarda prosese verilmesi
için gerekli altyapı ve otomasyon sistemlerinin
yapımı işlerini gerçekleştirdik
Faaliyetleriniz kapsamında bir
operasyonun başından sonuna
kadar nasıl bir süreç yaşanıyor?
Öncelikli olarak ihtiyaçlar belirleniyor. Tesis-
lerdeki proje grubu ile bu ihtiyaçlar üzerinde
toplantılar yapılıyor. Projeler hazırlanıyor ve
karşılıklı görüşler belirtiliyor.
Tesisteki bu proje ile ilgili departmanların gö-
rüşleri alınıyor, bu konuda teknik kişiler ve eğer
ihtiyaç olursa dış kurumların ( TSE, TUBİTAK,
Oda, Üniversite vb. ) görüşleri belirleniyor.
Tam mutabakat sağlandıktan sonra iş planları
ve uygulama aşamasına geçiliyor.
İstasyonlardaki alt yapının
sağlamlığı ve güvenliği en çok
önem taşıyan konuların başında
geliyor. Başta tank sızıntıları
olmak üzere bu alana yönelik
ürün ve hizmetlerinizden bahseder
misiniz?
Evet, bu konu gerçekten çok önemli. Tora bu-
güne kadar sektöre birçok yenilik getirmiş bir
mühendislik firmasıdır. İstasyonlardaki en önemli
ekipmanların başında yeraltı depolama tankları
gelmektedir. Bu ekipmanı gözle kontrol etme
imkanınız yok.
Tesislerde iki tip tank kullanılıyor, tek veya çift
cidarlı tanklar. Bugüne kadar çift cidarlı tanklarda
cidar arasına sıvı konulur ve bu sıvının seviyesi
bir sensör vasıtası ile kontrol edilirdi, şu anda bile
birçok istasyonda bu sistem bulunuyor ancak bu
sistemde kullanılan sıvı zamanla jelleşiyor ya da
azalıyor, sistemin kontrolü daha çok insana bıra-
kılmış bir durumda ve bu da birçok engeli ya da
hatayı beraberinde getiriyor. Sistemler bu şekli ile
sürdürülebilir bir istenilen kaliteyi sunamıyor.
Dolayısı ile biz bu konuda dünyanın bir numaralı
üreticisi ile distribütörlük anlaşması yaptık. Sıvı ile
kontrol yerine basınçlı hava ile kontrol sistemini
getirdik. Bu yeni sistem merkezi bir ünite ile tank-
lara bağlantı hatlarından oluşuyor ve istasyonlara
1 günlük bir çalışma ile kurulabiliyor. Bu çalışmalar
esnasında yakıt satışının durdurulmasına gerek
görülmüyor.
Sistem merkezi bir üniteden tankın cidar arasına
basınçlı hava verilmesi ve bu basıncın sabit tutul-
ması prensibi ile çalışıyor. Eğer basınç istenilen
aralığın dışında ise sistem alarm vererek kullanıcıyı
uyarıyor. İstenilmesi durumunda bu sistem ile
uzaktan haberleşmekte mümkündür.
Sahip olduğunuz portföyden ve bu
portföyden ağırlıklı olarak gelen
taleplerden bahseder misiniz?
Ülkemizde faaliyet gösteren tüm otomobil fab-
rikaları ile çalışıyoruz. Bizden birçok talepleri
oluyor, yeni getirmiş olduğumuz Gilbarco Horizon
pompalardan kısa bir süre sonra bir fabrikaya
kurmuş olacağız.
“Yeni sistem merkezi bir ünite ile tanklara bağlantı hatlarından oluşuyor ve istasyonlara 1 günlük bir çalışma ile kurulabiliyor. Bu çalışmalar esnasında yakıt satışının durdurulmasına gerek görülmüyor.”
Söyleşi
Bunların haricinde, elektrik, mekanik ve otomas-
yon sistemleri ile ilgili oldukça geniş bir yelpazede
talepler geliyor.
Ticari ve endüstriyel tesisler
için nasıl bir SEÇ – G politikası
uyguluyorsunuz?
Temel olarak şunu belirtmeliyim, akaryakıt is-
tasyonlarında yapmış olduğumuz çalışmalardan
edindiğimiz tecrübeler, fabrikalarda ki çalışma-
larımızda bize gerçekten çok önemi avantajlar
sağladı.
Bu tesislerdeki çalışma alanları oldukça çeşitli ve
beraberinde farklı riskleri barındırıyor. Dolayısı ile
SEÇ departmanımız fabrikalar ile sıkı bir haber-
leşme içerisindedir ve çalışma güvenliği ile ilgili
tüm tespitler ve öneriler karşılıklı paylaşılmakta
ve personelimize periyodik eğitimler ile aktarıl-
maktadır.
Bu alanlarda çalışacak olan personelimize birebir
tesiste eğitimler verilmekte ve çalışma alanları ile
riskler anlatılmaktadır.
Böyle bir alanda faaliyet göster-
mek için sahip olduğunuz sertifika-
lar neler?
Öncelikli olarak fabrikaların akreditasyonları var
tabiî. Bunun yanı sıra bağımsız kuruluşlarca verilen
sertifikalar var. Yurt dışından almış odluğumuz
eğitimci ve kullanıcı sertifikalarımız bulunuyor.
Ticari ve endüstriyel tesislere
yönelik 2012 yılı hedefl eriniz
neler?
Yeni getirmiş olduğumuz ürünleri bu tesislerde
kullanıma sokmayı planlıyoruz. Ve an az bir tesiste
daha akaryakıt sistemi kurmayı planlıyoruz.
38 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
LPG Gündemi
Türkiye’nin LPG Tüketimi Artıyor
EPDK verilerine göre toplam LPG tüketimi geçtiği-
miz yılın aynı dönemine oranla yüzde 2,4 oranında
artış gösterdi. Altı aylık süreç içerisinde Türkiye, 1
milyon 764 bin 450 ton LPG tüketti.
Verilerden yola çıkarak bir açıklama yapan
TOBB LPG Meclisi Başkan Yrd. Rasim Kahyaoğlu,
Türkiye’nin net bir LPG ithalatçısı ülke olduğunu
belirterek, 2011 yılı Ocak-Haziran döneminde
tüketilen LPG’nin yüzde 78’inin ithal edildi-
ğini dile getirdi. Fosil yakıtların Türkiye’nin
üretim yapabilmesi için gerekli ulaşım
enerjisini sağladığına işaret eden Kahya-
oğlu, toplam ithal edilen LPG’nin yüzde
70’inin otogaz olarak kullanıldığını kaydetti.
Genişleyen doğal gaz kullanımı sonucunda,
evlerde tüketilen Tüplü LPG oranında ciddi
bir azalma görülmesine karşın, toplamda LPG tü-
ketiminin artmasını otogaz kullanımındaki büyük
artışa bağlayan Kahyaoğlu, Türkiye’de hızla artan
motorlu araç sayısının, toplam LPG tüketimini
daha da arttıracağını ifade etti. Kahyaoğlu sözle-
rini şöyle sürdürdü:
“Böylesi büyük bir kullanım oranı Türkiye dış tica-
retinde çok önemli bir kaleme denk gelmektedir.
Bu nedenle de Türkiye’nin bu konuda hassas çalış-
malar yapması gerekiyor. Başkanlığını yürüttüğüm
EPDK 2011 yılının ilk iki çeyreğindeki
LPG istatistiklerini yayınladı.
TOBB LPG Meclisi Ba�kan Yrd. Rasim Kahyao�lu
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 39
LPG Gündemi
Anadolu LPG Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nde
(ANA LPG SİAD) bu konuda önemli çalışmalar hazırlıyo-
ruz. Bunları da yakında kamuoyu ile paylaşacağız.”
Tüplü LPG tüketiminin düşmesinde ise doğal gazın
olduğu kadar elektriğin de etkisi olduğunu belirten
Kahyaoğlu, LPG’deki ÖTV oranının diğer enerji türleri-
ne göre çok yüksek olduğunu bundan dolayı da enerji
tüketiminin yine ithalat yolu ile karşılanan başka enerji
türlerine kaydığını, oysa LPG’nin çevre dostu bir enerji
türü olduğunu ve diğer enerji kaynaklarına alternatif
olarak her an kullanılabilecek durumda olması gerek-
tiğini kaydetti.
40 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
LPG Gündemi
Fotoğrafl arla Aygaz’ın 50 Yılı
Petrolden gaza, elektrikten madenciliğe
enerjinin her alanında faaliyet gösteren ve
kuruluşunun 50. yılını çeşitli etkinliklerle
kutlayan Aygaz, 19 Eylül – 16 Aralık 2011
tarihleri arasında, kendi hikâyesini anlatan
sergiye ev sahipliği yapıyor.
Danışmanlığını Bahattin Öztuncay’ın, tasarı-
mını Ersu Pekin’in gerçekleştirdiği, fotoğraf
sanatçısı Murat Germen’in objektifinden
yansıyan, Aygaz ve Koç Holding koleksiyo-
nundan seçilen fotoğraflardan oluşan ve
Türkiye’nin LPG ile 50 yıllık tarihine de ışık
tutan sergi; 16 Aralık 2011 tarihine kadar
Aygaz Genel Müdürlük binasında tarih ve
sanatseverlerle buluşacak.
Fotoğraf sergisi, günümüzde Avrupa’nın
5. büyük LPG şirketi haline gelen Aygaz’ın,
kurulduğu 1961 yılından bu yana güvenli ve
güler yüzlü hizmet anlayışıyla Türkiye’de bir
ürünün adının marka ile nasıl bütünleştiğini
de gözler önüne sermiş olacak.
50 yılın yükselen enerjisi: Aygaz
Sergide, fotoğraflarla markanın ve Türkiye’de
LPG kullanımının yarım asırlık hikayesi eski
ve yeni çekilmiş fotoğraflarla anlatılmaya
çalışılacak. Sergide ayrıca, LPG’yle değişen
60’lı yılların günlük hayatı ile “iki buçuk gözlü”
gazlı ocağı; birbiri ardına açılan tesisler; 60’lı
ve 70’li yıllarda tesislerin sembolü olan beyaz
küreler; 80’li ve 90’lı yıllarda gaz ticaretinde
Aygaz’ı birinci sıraya yerleştiren deniz filosu,
LPG’yi merkezileştiren dökmegaz; 2000’lerde
bu rahatlığı otomobillere taşıyan otogaz ve
2000’li yılların Aygaz’ının, sosyal ve kültürel
projeleri sayesinde, tüketicisiyle kurduğu
kalıcı ilişki gözler önüne serilecek.
Sergide yer alan Aygaz ve Koç Holding ar-
şivinden derlenmiş eski fotoğraflar, Murat
Germen’in objektifinden yansıyan yeni
görüntülerle birlikte, Aygaz’ın 50 yıllık sem-
bollerini bir çırpıda tarih ve fotoğraf merak-
lılarına aktaracak.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 41
LPG Gündemi
Aygaz 50. Yılını Coşkuyla KutladıAygaz, 50. kuruluş yıldönümünü Four Seasons
Oteli’nde gerçekleştirilen bir davetle kutladı. İş, sa-
nat ve eğlence dünyasının önde gelen isimlerinin
katıldığı etkinlikte konuşma yapan Koç Holding
Şeref Başkanı ve Aygaz Yönetim Kurulu Başkanı
Rahmi M. Koç, “Bugün Avrupa’nın beşinci büyük
LPG şirketi olan Aygaz, üretimden dağıtıma uza-
nan enerji zincirinin tamamına hâkim olan yegâne
şirkettir. Lider olmak zordur. Ama lider kalabilmek
çok daha zordur. Aygaz bu zoru başardığı gibi,
kendine has yöntemleriyle değişime hızla uyum
sağladı ve yerli-yabancı yatırımcıların hep ilgi
odağı oldu” dedi.
Gecede konuşma yapan Aygaz Genel Müdürü
Yağız Eyüboğlu, “Aygaz olarak İstiklal Caddesi
Merkez Han’da başlayan yolculuğumuzda 50 yılı
geride bıraktık. Bu yolculuk boyunca, modern ve
temiz enerji kullanımına öncülük ettik. Ürün ve
hizmetlerimizle, milyonlarca ailenin yaşamının bir
parçası olduk. Ürünümüze adımızı verdik. Merhum
Vehbi Koç’un iş kültürü yolumuzda bize hep reh-
berlik etti.” dedi. Elli yılda pek çok şeyin değiştiğini
belirten Eyüboğlu iki şeyin hiç değişmediğini vur-
guladı: “Birincisi, Aygaz’ı Aygaz yapan tüketiciyle
olan yakın ilişkisi… İkincisi, hala köşe başındaki
bayi, evlere tüpleri taşıyan mahallenin delikanlısı
ve unutulmaz melodisi ile çocukluk hatıralarımızı
süsleyen kuvvetli marka imajı... 50 yılda Aygaz, ana
işimiz olan LPG’nin yanında, doğalgaz, elektrik
ve rafinaj alanındaki geniş iştirak portföyüyle bir
enerji devine dönüştü. Bugün ana faaliyet ala-
nımız olan LPG’de ülkemizin ihtiyacının yaklaşık
yarısını tedarik ediyoruz. 15 bin çalışanımızla tek
bir amaç için, tüketicilere daha iyi ürün ve hizmeti
sunmak için çalışıyoruz. Bu nedenle yarım asırdır
Türkiye’nin en çok tercih edilen LPG markasıyız”
şeklinde konuştu.
50. yıla özel gösteri
İtalyan sanatçıların oluşturduğu Studio Festi-
Festi Stüdyosu’nun Ay’ı gökyüzünden yeryüzüne
indirmeyi canlandıran gösterisi hafızalardan
silinmeyecek gökyüzü dansıyla geceye damga-
sını vurdu. Davetlileri büyüledi. 20 dakika süren
balon ve dans gösterisiyle davetlilere unutulmaz
saatler yaşattı.
Patrica Kaas’dan özel sahne
Aygaz’ın 50. yıl kutlamaları, Jazz sanatçısı Elif
Çağlar’ın performansı ile başladı. İngiltere’de kısa
süre önce büyük bir şöhrete ulaşan String Ladies-
Yaylı Sazlar Grubu ve İtalyan gösteri sanatçılarının
oluşturduğu Studio Festi-Festi stüdyosu göste-
rilerinin ardından bu özel geceye dünyaca ünlü
Fransız sanatçı Patrica Kaas şarkılarıyla eşlik etti.
Koç Holding �eref Ba�kan� ve Aygaz Yönetim Kurulu Ba�kan� Rahmi M. Koç
Aygaz Genel Müdürü Ya��z Eyübo�lu
42 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Şirket Haberleri
TIRSAN, Eskişehir’de ESRAY
ile Şimdi Daha Güçlü
Açılış töreni TIRSAN Treyler A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, Esray Otomotiv A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan
Yanar ve kalabalık bir protokol
katılımıyla gerçekleşti. Eskişehir
ve çevre illerden de geniş müşteri
katılımının olduğu törende DAF
Trucks N.V’den açılışa katılmak
üzere gelen Bölge Müdürü Gregor
van der Mark da hazır bulundu.
Esray Otomotiv Yönetim Kurulu
Başkanı Ramazan Yanar yaptığı
konuşmada 2009 yılında kurulan
Esray A.Ş.’nin artık TIRSAN treyler-
lerinin ve DAF çekicilerinin satışını
gerçekleştireceğini, sektörü bilen tecrübeli kadro-
ları ile bölgede önemli başarılara imza atacaklarına
inandıklarını belirtti.
TIRSAN Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu ise yaptığı konuşmada Eskişehir’in geli-
şiminin heyecanla izlendiğini vurguladı. Sürekli
gelişim içinde olan Eskişehir’in rekabetçi sanayisi
ve öncü kuruluşları ile bölgesinde önemli ve çok
değerli olduğunu dile getirdi.
Ulaştırma sektörünün ekonominin gelişimi için
çok önemli olduğunu belirten Nuhoğlu ‘Ülke
ekonomileri ulaştırma sektörü sayesinde ivme
kazanmaktadır. Pek çok sektör ve iş kolu bu sek-
törle beraber büyümektedir. Eskişehir’in de ulaşım
sektörü içindeki yeri giderek artmaktadır. Yeni tren
yolu ve karayolları yatırımları sayesinde Eskişehir
yükselen bir şehirdir’ dedi.
Eskişehir’de TIRSAN ve DAF
markalarını Esray Otomotiv Temsil
Edecek
Çetin Nuhoğlu konuşmasında Eskişehir ve çev-
resinde sektörün içinden olan ve uzun yılların
tecrübesine sahip olan Esray Otomotiv ile işbirliği
yapmaktan duyduğu gururu dile getirdi. Nuhoğ-
lu ‘Eskişehir’de Esray Otomotiv, DAF ve TIRSAN
markalarının gücüne güç katacaktır. Yurtiçi sa-
tışlarımızı arttırmak, TIRSAN ve DAF pazar payını
Eskişehir ve çevresinde yükseltme hedefimiz Esray
Otomotiv ile ivme kazanacaktır. TIRSAN’ın müşte-
rilerine daha yakın olmak ve yurtiçinde her yerde
ulaşılabilir olmak hedefi çerçevesinde Eskişehir
bizim için önemli bir noktadır’ dedi.
Çetin Nuhoğlu ‘TIRSAN her 8
dakikada bir treyler üretecek’
TIRSAN Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, Türkiye’de taşımacılık sektörü olarak
TIRSAN Treyler A.Ş., Türkiye’deki bayi ağını genişletmeye devam ediyor. Eskişehir’de 21
Eylül 2011 Çarşamba günü gerçekleşen açılış töreniyle TIRSAN ve DAF yetkili satış bayisi
Esray Otomotiv A.Ş. tüketicilere kapılarını açtı.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 43
Şirket Haberleri
gelinen noktanın gurur verici olduğunu belirttiği
konuşmasında ‘Firmalarımız gün geçtikçe daha
bilgili ve bilinçli araç satın almaları yapmaktadır.
Son 5 yıldır daha önce sadece yurt dışına sattığı-
mız araçları artık yurtiçine de satıyoruz. Can, yük
ve yol güvenliği bilincine sahip firmalar ADR’li
Kässbohrer tankerlerimizi tercih ediyorlar’ dedi.
TIRSAN’ın 2014 yılı hedefinin Avrupa’nın ilk 3
treyler üreticisinden biri olmak olduğunu belirten
Nuhoğlu, TIRSAN’ın her 8 dakikada bir treyler üre-
teceğini vurguladı. Bunun temelinde de TIRSAN’ın
müşterileriyle kurduğu güven ilişkisi olduğunu
ve TIRSAN’ın müşterilerine layık olduğu ürünler
sunmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.
Açılışda iki teslimat töreni gerçekleştirildi. Es-
ray Otomotiv’in ilk satışlarından olan ADR’li
Kässbohrer Akaryakıt Tankeri Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’e ve Türkoğlu Kerestecilik Yönetim
Kurulu Başkanı Sami Türk’e Tırsan Açık Kasa Semi-
Treyler’i Çetin Nuhoğlu tarafından teslim edildi.
DAF-TIRSAN Otomotiv Samandıra
tesislerinde düzenlenen tören ile
İsmailoğlu Nakliyat Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Halit Değer 1 adet
DAF XF105.460 Elite Edition ve 1
adet DAF XF105.460 araçlarını, satışı
gerçekleştiren DAF-TIRSAN Gaziantep
Şubesi adına DAF-TIRSAN Pazarlama
Yöneticisi Haluk Özen’den teslim aldı.
Yeni alımları ile birlikte İsmailoğlu
Nakliyat tamamen DAF araçlarından
oluşan filosundaki çekici sayısını 18’e
çıkartmış oldu.
Kuruluşundan bu yana tercihi hep
DAF ürünlerinden yana kullanan İs-
mailoğlu Nakliyat Yönetim Kurulu Baş-
kanı Mehmet Halit Değer DAF’ı tercih
etme nedenlerini şöyle açıkladı: “DAF
araçları bizim bölgemizin zor şart-
larında üstün performans sergiliyor.
İlk kullanım ömründe düşük işletme
maliyetleri sunmanın yanında, yeni-
lenmesi aşamasında da yüksek ikinci
değeri sayesinde sahibinin yüzünü
güldürüyor. Sonuç olarak DAF bizim
için her zaman en avantajlı tercihtir.”
DAF-TIRSAN Hadımköy tesislerinde düzenlenen
tören ile Aktif Nakliyat ve Ticaret Ltd. Şti adına
firma ortağı Suat Eren 4 adet DAF CF85.410
Medium Deck çekici ve 4 adet TIRSAN Perdeli
Semi-Treyleri, DAF-TIRSAN Hadımköy Şubesi Satış
Yöneticisi Onur Güldik’ten teslim aldı. Yeni alımları
ile Aktif Nakliyat filosundaki araç sayısını 52 araca
çıkartmış oldu.
Yeni yatırımlarında tekrar DAF ve TIRSAN ürünle-
rini tercih eden firma yetkilileri bu ürünleri tercih
etme nedenlerini şöyle açıkladı. ‘DAF ve TIRSAN
ürünleri konusunda tecrübemiz var, ürünleri iyi ta-
nıyoruz. Operasyon maliyetlerinin düşürülmesi ve
verimin arttırılması söz konusu olduğunda bizim
için bu ürünlerin avantajlı olduğunu gördük. Ayrı-
ca DAF-TIRSAN ile olan iyi ilişkilerimiz ve karşılıklı
güven de tercihimizde etkili oldu. Gelecekteki araç
yatırımlarımızda da ilk tercihimiz her zaman DAF
ve TIRSAN ürünlerinden yana olacaktır’ dedi.
İsmailoğlu Nakliyat DAF
Elite Edition’ı Tercih Etti
Aktif Nakliyat Filosunu DAF ve TIRSAN Ürünleri
ile Büyütüyor
44 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Şirket Haberleri
BP Türkiye ve Özyeğin Üniversitesi İşbirliği Sektöre Hukuk Uzmanları Kazandıracak
Petrol ve akaryakıt alanlarında bilgi sahibi olmak
isteyen hukukçuları ve bu sektörlerde faaliyet gös-
teren şirket çalışanlarını bilgilendirmek amacıyla
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından
öğretim üyesi hukukçuların katılımı ile BP Türkiye
sponsorluğunda “Petrol Piyasası Hukuku Seminer-
leri” düzenleniyor. Seminerler, 20 Eylül 2011 – 11
Haziran 2012 tarihleri arasında, her ay bir kez
olmak üzere 10 ay süreyle 15.00-18.00 saatleri
arasında gerçekleşecek.
Sektöre ilişkin yasal düzenlemelerin ve düzen-
leyicilerin aldıkları kararların artması ve çeşitlilik
kazanması sonucunda petrol ve akaryakıt alanla-
rında karşılaşılan hukuki sorunları bilen ve bunlara
çözümler üretebilen uzman hukukçu ihtiyacının
her geçen gün arttığını belirten BP Petrolleri A.Ş.
Hukuk Baş Müşaviri Avukat Deniz Reha Özilhan,
şirket olarak bu programa destek olmaktan dolayı
son derece gurur duyduklarını söyledi.
Özilhan, düzenlenecek seminerler sayesinde avu-
kat, stajyer avukat ve hukuk fakültesi öğrencileri;
petrol ve akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren
şirketlerin yöneticileri ve çalışanları ile konuyla
ilgilenen tüm meslek gruplarının petrol ve akar-
yakıt piyasası hukuku alanında uzmanlaşma fırsatı
yakalayacağını da sözlerine ekledi.
Avukat Deniz Reha Özilhan’ın açılış konuşmasını
yapacağı programda, petrol piyasalarında karşı-
laşılan Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Rekabet
Hukuku, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku’na ilişkin
sorunlar Rekabet Kurulu, Enerji Piyasası Düzenle-
me Kurulu, Yargıtay ve Danıştay kararları ışığında
incelenecek.
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi yetkililerinin
verdiği bilgiye göre, katılım ücretinin 500 TL oldu-
ğu program için son başvuru tarihi 12 Eylül 2011
Pazartesi saat 17.00 olarak belirlendi. Katılımcılara
program sonrasında “Katılım Belgesi” verileceği
belirtildi.
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri ve BP
Türkiye Hukuk Baş Müşaviri Deniz Reha Özilhan’ın katılımı
ile BP Türkiye sponsorluğunda “Petrol Piyasası Hukuku
Seminerleri” düzenleniyor.
BP Petrolleri A.�. Hukuk Ba� Mü�aviri Avukat Deniz Reha Özilhan
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 45
Şirket Haberleri
Klasik Otomobiller Mobil 1 Sponsorluğunda 4. Babıali Günleri’ne Katıldı
14 Eylül - 18 Eylül tarihleri arasında, Türkiye Gaze-
teciler Cemiyeti, İstanbul Valiliği ve Fatih Belediye-
si tarafından, Sultanahmet Meydanı’nda üçüncüsü
düzenlenen 4. Babıali Günleri’nde, Alman Çeşmesi
önündeki alana kurulan Mobil 1 standında, 5 gün
boyunca ziyaretçilere, motor bakımı ile uygun
yağ kullanımı konusunda teknik bilgiler verildi.
Ayrıca standa gelenler, Mobil’in Formula 1 yarış
simülatörüyle keyifli zamanlar geçirdi. Best FM’in
ünlü DJ’i Cem Arslan ise Mobil standına gelenlere
eğlenceli sorular sorarak, kazananlara Mobil 1 yağı
hediye etti.
Babıali Günleri’nin son gününe, İKOD üyeleri
de 50 klasik araçla katıldı. Bo-
ğaz gezisiyle başlayan ve dört
gün boyunca Babıali ruhunu
Sultanahmet’te tekrar yaşatan
etkinliklere katılanlarla birlikte,
Sultanahmet’teki turistler de
klasik arabalara büyük ilgi gös-
terdi.
1950’li ve 1960’lı yılların efsaneleşmiş klasik
otomobil sahiplerinin bir araya gelerek kurduğu
İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği, Sultanah-
met Meydanı’nda otomobillerini sergileyerek,
bir zamanlar medya kuruluşlarının merkezi olan
tarihi yarımadada otomobil meraklılarına geçmişi
yaşattı.
İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği, Mobil 1
ana sponsorluğu kapsamında, Çanakkale Şehitler
Anıtı, Yunanistan Selanik gezisi ve Eskişehir gezisi
düzenledi. İKOD, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda
da resmi geçit kortejine katılacak.
Dünyanın önde gelen sentetik motor yağı
markası Mobil 1’in bir yıl süresince tüm
aktivitelerine ana sponsor olduğu İstanbul
Klasik Otomobilciler Derneği, Sultanahmet’te
düzenlenen 4. Babıali Günleri’ne tarih kokan
birbirinden güzel araçlarıyla katıldı.
ExxonMobil Lubricants and Petroleum Specialties CompanyExxonMobil Lubricants and Petroleum Specialties Company dünyanın önde gelen yağ, asfalt ve özel ürünler pazarlama şirketidir ve dünyanın en büyük baz yağ üreticilerinden biridir.
Mobil 1Dünyanın önde gelen sentetik motor yağı markası Mobil 1, geleneksel motor yağlarının ötesinde performans sunan aşınma önleme teknolojisini içermektedir. Bu teknoloji, Mobil 1’in otomobil üreticilerinin en katı standartlarını karşılamasını ve normal, hatta aşırı koşullar altında motor aşınmasına karşı üstün koruma sunmaktadır. Mobil 1, kritik motor parçalarını korumak için aşırı uçlardaki sıcaklıklarda hızla akar ve motor performansını en üst düzeye çıkarmak ve motor ömrünü uzatmaya yardımcı olur. Daha fazla bilgi için www.mobil1.com.tr adresini ziyaret ediniz.
46 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Şirket Haberleri
TORA’dan SEÇ Etkinlikleri
SPEEDY’den Kış Bakımında %18 KDV İndirimi
TORA Petrol 6. Geleneksel SEÇ Haftası Etkinlikleri 5–9 Eylül 2011 tarihinde TORA merkez ofisinde gerçekleştirildi.
Tüm saha ve ofis personeli bu sene daha geniş bir zamana yayılarak 5 gün süren etkinlikler çerçe-vesinde kapsamlı periyodik sağlık taramasından geçirildi, teorik ve uygulamalı ilkyardım ve yangın eğitimleri verildi, SEÇ ve mesleki eğitimler yapıldı. Etkinlikler son gün defansif ve ileri sürüş eğitim-leriyle tamamlandı.
Periyodik Sağlık taramaları
Yunus Emre Tıp Merkezi tarafından gerçekleştirilen taramalar kapsamında tüm saha ve ofis perso-nelinin akciğer filmleri çekilip, tam kan sayımları yapıldı. Yüksek risk grubunda bulunan, akaryakıt ile yakın temas halinde olan teknisyenlere ayrıca kanda kurşun, fenol, TCA (triklorik asit) ve solunum
fonksiyon testleri yapıldı. Gürültüye maruz kalan başta inşaat ekipleri olmak üzere risk altında bulunan personele işitme testleri gerçekleştirildi. Yapılan taramalar sonucunda çalışanlarda önemli bir rahatsızlığa ve hastalığa rastlanılmadı.
İlkyardım Eğitimleri
İlkyardım eğitimleri Yunus Emre Tıp Merkezi ta-rafından teorik ve uygulamalı olarak verildi. Esen Engel, Güncen Biçkin ve Dr. Sedat Erol tarafından verilen teorik eğitimlerin ardından uygulamalar yapılarak personelin acil durumlarda yapacağı müdahaleler gerçekleştirildi.
Yangın Eğitimleri
Yangın eğitimleri de yine her sene olduğu gibi sektörün önde gelen tedarikçisi Hassa Firması
tarafından teorik ve uygulamalı olarak verildi. Eğitmen Hakan Tekin tarafından verilen eğitim-ler sonucunda tüm personel bire bir uygulamalı yangın söndürme eğitimine katıldı. Uygulamalı eğitimler TORA Yangın Tatbiki Eğitim Sahası’nda gerçekleştirildi.
SEÇ ve Mesleki Eğitimler
Bu seneki SEÇ eğitimleri 2 bölüm halinde gerçek-leştirildi. İlk bölümde TORA Kalite ve SEÇ Depart-manı tarafından verilen eğitimlerde sektörümüzde dünyada ve Türkiye’de yaşanan kazalar, emniyetsiz durum ve olaylar incelendi. İkinci bölümde ise A Sınıfı İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Çetin Ürüt tarafından İSG eğitimleri verildi ve sınavlar yapıldı. Mesleki eğitimler her departmanın kendi arasında yaptığı eğitim ve uygulamalar ile tamamlandı.
Speedy, HSBC müşterilerine özel kış için araç bakı-mında %18 KDV indirimi kampanyası başlıyor.
HSBC, MTV kampanyasında müşterilerine avantaj sunmak için tercih ettiği Speedy ile müşterilerine avantajlar sunmaya devam ediyor.
28 Eylül-31 Ekim tarihleri arasında HSBC müşte-rilerine özel olarak sürdürülecek kampanyada, HSBC kart sahiplerine araçlarının kış kontrollerini içeren check-up ücretsiz olarak yapılırken peri-yodik bakımda da %18 KDV indirim uygulaması yapılacak.
Özellikle kış aylarına girmeden önce sürücülerin
güvenlik için, silecek süpürgelerinin, cam suyu
fıskiyelerinin, antifirizin, kalorifer, cam rezistans-
larının, akü, lastik, motoryağı, filitre, bujilerin,
fren sisteminin kontrolden geçmesi gerektiğini
belirten Speedy yetkilileri, kış için yaptıkları
ekspertiz raporunu da müşterilerle paylaşarak
bilgilendirme yapacaklar. Kış için yasal olarak
bulundurulması gereken ekipmanlar konusunda
da müşterileri uyaran Speedy yetkilileri konu hak-
kında müşterilere detaylı bilgi de veriyorlar.
PETROL PLUS - EYLÜL 2011 47
Makale
Geçen ayki yazımda size, Türkiye’deki akaryakıt
fiyatlarının benchmark ham petrol ve ABD döviz
kuru karşısındaki hareketini incelediğimiz çalış-
mamızdan bahsetmiştim. O yazının temelinde,
genel olarak fiyat hareketlerindeki temel etkenleri
inceleme çabası vardı. Bu etkenlerin incelenmesi
kısmında fiyatların artış ya da azalışındaki ivmele-
rin arasında bir simetri gözlemleyemediğimizden
bahsetmiş, fiyatların azalış ya da artışlarında fiyat-
ların denge yönünde düzeltme yapması hızına
etkisinde de kıyaslamalarımızı sunmuştum.
Bu hafta işin biraz daha dikkat çekici kısmı hak-
kında sizlere yaptığım bazı incelemeleri sunmak
istedim. Dünya’daki benchmark petrol fiyatlarının
yerel beyaz ürünlerin fiyatları üzerindeki etkisini
incelemek için yaptığım bu çalışmada elde etti-
ğim sonuçları sizlerle paylaşmak niyetindeyim.
Burada en başta belirtmek isterim ki bu çalışmayı
iki zaman dilimi içerisinde inceledim. Birinci za-
man dilimi 01.03.2005-31.12.2009 tarihleri arası,
ikinci zaman dilimi de 01.01.2009-31.12.2009
tarihleri arası. Bu zaman dilimlerinin belirlenme-
sindeki nedenlerin başında fiyat değişimlerinin
(volatilitenin) yoğun olduğu zaman dilimleri
olması. 2005’ten 2008 ortalarına kadar ani
artış gösteren fiyatlar, 2009 başına kadar gös-
terdiği düşüş ile birlikte, volatilitenin en ciddi
etkilerini bizlere göstermiş oldu. Bu nedenle de
bu zaman dilimindeki benchmark petrol fiyat-
larındaki değişimi gözlemlemek ve yerel beyaz
ürün fiyatları ile kıyaslamak, bizlerin küresel
petrol değişimlerinin yerel akaryakıt fiyatları
üzerindeki değişimleri görememizde bir deney
ortamı olabilir diye düşünmekteyim.
Bu çalışmanın bir deney gibi düşünülmesi ge-
rektiğine değindikten sonra çalışmanın ayrın-
tılarına girmeye başlayabilirim. Bu çalışmanın
biraz daha net ve sade bir sonuca ulaşabilmesi
için seçtiğimiz benchmarkların sayısını düşük
tutmanın mantıklı olacağını düşündüm. Benc-
hmark petrol olarak Brent, Arab Light ve Urals tipi
ham petrollerin seçilmesindeki nedenleri şöyle
anlatabiliriz:
Türkiye, Avrupa pazarının hareketlerinden etki-
lendiği için küresel benchmark olarak Brent tipi
ham petrolün fiyatını çalışmamıza katmak mantıklı
oldu. Ham petrol ihracatımızda büyük bir orana
sahip Rus petrolleri için baz fiyat olarak kullanılan
Urals petrolü de ithal ettiğimiz ham petrolün yerel
fiyatlara etkisini göstermede önemli olacağını
düşünmek de yanlış olmazdı. Ayrıca bu fiyatın
Akdeniz’deki baz petrollerden birisi olması da
önemli bir etkendi. Yerli ham petrol üretimimizde
benchmark kullanılan Arab Medium’un da hesap-
lamalara katılması, rafinajda kullanılan yerel ham
petrolün de hesaba katılabilmesi için deneyimizde
bize yardımcı olacaktır.
Bu benchmarkların seçilmesinde kriterimiz kullan-
dığımız benchmarkların rafinaj sektörümüzdeki
paylarından daha çok, içinde bulunduğumuz co-
ğafyadaki trendlerin durumuna karşı bir kıyaslama
yapma imkanı sunması olur diye düşündüm. Bu
nedenle de yerel akaryakıt fiyatlarını, bu benc-
hmark ile kıyaslamak bilimsel olarak da makul bir
zaman serisi seçimi olacaktı. Bu benchmarkların
fiyatlarındaki temel kaynağımız Thomson Reuters
data stream oldu ancak yine de fiyatların ortala-
maları için US Energy Information Administration
- EIA (ABD Enerji Bilgi İdaresi) tarafından resmi
internet sitesindeki verileri de kullanmayı uygun
gördüm.
Yukarıda da bahsettiğim gibi bu çalışmanın amacı
yerel akaryakıt fiyatlarının benchmark ham petrol
fiyatlarından ve de döviz kurundan nasıl etkilen-
diğini göstermek olduğundan ilgili benchmarklar
ile ilgili biraz bilgi verelim. Benchmark olarak
kullandığımız ham petrollerin fiyat hareketleri kul-
landığımız zaman serisi içerisinde 50.00 ABD Do-
ları civarından başlayarak önce 140.00 ABD Dolar
seviyesine, oradan da 40.00 ABD Doları seviyesine
giden bir yol izledi. Burada yaşanan volatiliteya
rağmen aynı dönemde yıllık ortalama fiyatların
bu derece keskin bir değişim izlemediğini, yıllık
ortalamada her üç benchmarkın da 100.00 ABD
Doları’nı geçmediğini gözlemlemek ise ilginç oldu.
Aşağıdaki tabloda kullandığımız her üç benchmar-
Benchmark Ham Petrol Fiyatlarının
Yerel Akaryakıt Fiyatları İle
İlişkisine Dair Bir Çalışma
Petrol Müh. Serkan �AH�NKAHIN Enerji Dan��manl�k [email protected]
48 PETROL PLUS - EYLÜL 2011
Makale
kın 2005-2009 yılları arasındaki yıllık ortalama
fiyatlarını ve 2009 yılı içerisindeki aylık ortalama
fiyatlarını ABD Doları cinsinden görebilirsiniz. Yıllık
ve aylık ortalama fiyatlar, haftalık ortalama fiyatla-
rın ortalaması şeklinde hesaplandı. Bu tablodaki
fiyatlar EIA’nın Europe (UK) Brent Blend 380 Spot
FOB, Mediterranean Russia, Urals 320 Spot FOB ve
Saudi Arabia Medium Spot FOB 310 haftalık orta-
ma fiyatlarından alınmıştır. İncelemek isteyenler
için EIA’nın ilgili linki: http://205.254.135.24/dnav/
pet/pet_pri_wco_k_w.htm
Ttabloda da görüldüğü üzere yıllık ortalama fi-
yatlar 100.00 ABD Doları üzerine çıkmamış. Tabi
burada enflasyon etkisi gözardı edilmiş durumda,
bunu da burada belirtmek gerekir. Diğer taraftan
aynı zaman dilimindeki future fiyatları da incele-
mek faydalı olur ancak şu anki konumuz gereği
ben buna gerek görmüyorum. Yapılan çalışmanın
mantığı belirlenen tarihlerdeki benchmark ham
petrollerin fiyatlarının yerel beyaz ürünler ile ilgisi
olduğu için spot fiyatlar bizim için şimdilik yeterli
olacaktır. Çalışmanın mantığında bu benchmark-
ların ve ABD döviz kurunun %1’lik değişiminin
“95 oktan kurşunsuz” ve “motorin” fiyatlarında ne
kadarlık bir değişime yol açacağı tespiti var. Bu
çalışmamızda yine EPDK’nın yıllık sektör raporla-
rındaki akaryakıt toptan ve bayii vergisiz fiyatlarını
kullanmayı uygun gördüm.
Akaryakıt toptan fiyatlarını kullanma nedenim
rafineri çıkıştaki etkiyi saptamaya çalışmaktı,
bayii fiyatındaki neden ise son kullanıcıya satı-
şın üzerindeki etkiyi görmekti. Her iki fiyatı da
vergisiz alma nedenim, verginin etkisinin apayrı
incelenmesi gerektiğini düşünmemdir.
Ayrıca akaryakıt dağıtım fiyatını alma-
yışımıın nedeni de akaryakıt dağıtım
şirketi ve bayii karlarının değişkenlik
gösterebileceği ve bu durumun beni
yanıltabileceği endişesidir. Zaten bura-
daki çalışmanın temeli de rafinaj çıkışı
ve son kullanıcı için fiyat değişimlerini
tespit etmek olduğundan, akaryakıt
dağıtım fiyatını bu çalışmanın içine
almak gerekli olmaz. ABD Doları döviz
kuru değeleri de Merkez Bankası’ndan
alınmıştır.
Burada yine elimizdeki verileri lineer
regression yöntemi ile tespit ettik.
Logaritmik olarak karşılıklı eşleştirdi-
ğimiz bu çalışmadaki değerler kulla-
nılan benchmark ham petrolün ya da
ABD Doları döviz kurunun 95 oktan
kurşunsuz ve motorin fiyatları üzerin-
de yüzde kaçlık etki yaptığı değerleri
aşağıdaki tablolarda hem 01.03.2005-31.12.2009
tarihleri arası, hem de 01.0.12009-31.12.2009
tarihleri arası için ayrı ayrı sunulmuştur. Buradaki
değerler virgülden sonra 6 hane olacak şekilde
yuvarlanmıştır:
Aşağıdaki tablonun okunması ile ilgili bir örnek
vermek gerekirse 01.03.2005 – 31.12.2009 tarihleri
arasında Brent Blend ham petrolün ya da ABD
Doları döviz kurunun %1’lik değişimi 95 oktan
kurşunsuz benzinin toptan fiyatını %0,996235
değiştirirken, motorinin toptan fiyatını %0,974753
değiştirmekte.
Bu tablonun bize sunduğu en önemli bilgi 95 ok-
tan kurşunsuz ve motorinin fiyatlarının aynı deği-
şimlerden aynı oranda değişmediği. Bu konuda da
EPDK verilerine baktığımızda, karşımıza çıkan en
mantıklı neden 95 oktan kurşunsuzun ülkemizde
uygun miktarda rafinaj edilmesi ancak motorin
türlerinin ithalatının daha yüksek miktarda olması,
bize bir cevap verebilir. Tahminim odur ki, ham
petrol ithal ederek ürettiğimiz 95 oktan kurşun-
suzun fiyatı doğal olarak ham petrol fiyatlarından
daha fazla etkilenmekte. Motorinde is ithalatın
diğer etkenleri devreye girdiği için buradaki ilişki
95 oktan kurşunsuz kadar net olmamakta.
Dikkat çekici diğer veri ise fiyatlardaki değişimlerin
toptan fiyatlardaki etkisinin, motorin fiyatlarında
aynı miktarda olmayışı. Buradaki bilgi de bize
halkın gözündeki ciddi bir yanılsamaya cevap
olarak çıkıyor; benchmark petroldeki ya da döviz
kurundaki değişimler her ne kadar rafineri çıkış
fiyatlarına hızlı bir şekilde yansısa da son kullanı-
cıya yansıması aynı derecede olmuyor. Bu da genel
olarak fiyat değişimlerinden daha çok etkilenenin
akaryakıt dağıtım firmalarının ya da bayiilerin kar
marjları olduğunu gösteren bir delil olabilir. Bu
durumda da buradaki fiyat artışlarının akaryakıt
dağıtım bayilerinin ve bayiilerin üzerine binen bir
yük olarak görebiliriz.
Ayrıca her ne kadar ham petrol olarak ithal et-
tiğimiz miktarda etkisi yok denecek kadar olsa
da Brent Blend ham petrolünün etkisinin diğer
benchmarklardan daha fazla olması da şaşırtıcı ol-
madı çünkü hem Urals, hem Arab Medium hem de
diğer yakın çevredeki benchmarkların fiyatlarında
belirleyici rolü olan Brent Blend’in etkisi diğer
benchmarkların tersine çok daha fazla yönden
fiyatları etkilemekte. Ayrıca ithalat/ihracat olarak
Avrupa’ya bağlı Türkiye’nin Avrupa benchmarkı
olan Brent’e olan bağlılığı da şaşırtıcı değil.
Bu çalışmamızda, bir önceki sayıda yazmış oldu-
ğum çalışmamızın eksik kalan kısmı olan ülkemizi
ilgilendiren benchmark ham petrollerin etkisini
görmeye çalıştık. Özellikle dalgalanmanın çok
ciddi olduğu bu zaman dilimlerinde yaptığım
bu çalışmanın ayrıntılarına burada girebilmek
de pek mümkün değil ancak yine de şu kısıma
değinmekte fayda var ki yerel akaryakıt fiyatla-
rının değişiminde benchmark petrol ürünlerinin
fiyatlarının Brent Blend’in fiyatına göstermiş
olduğu bu bağlılık, akaryakıt sektöründeki fiyat
hareketlerinin sadece ham petrol ve döviz kuru
ile alakalı olmadığını, taşıma, iş gücü ve cari açık
gibi diğer nedenlere de bağlı olarak beklenenden
farklı bir seyir gösterdiğini bize sunma konusunda
önemli bir tespit olabilir.