problem of determinism and freedom of choice in corliss lamont

25
Corliss Lamont’ta “Seçme Özgürlüğü ve Belirlenimcilik” Problemi 128 Hakan Gündoğdu * Corliss Lamont’ta “Seçme Özgürlüğü ve Belirlenimcilik” Problemi1 Özet Bu makalede Corliss Lamont’un özgürlükçü yaklaşımı betimlenip çözüm- lenmektedir. Doğalcı bir filozof olarak Lamont, seçme özgürlüğünün, yekpare, monist ve dolayısıyla da belirlenmiş bir evrende değil, ancak potansiyellik, bireysellik ve olumsallıkla dolu çoğulcu bir evrende mümkün olduğunu öne sürer. Bir kanıt formunda ifade etmeye çalışğım ana akıl yürütmesi temelinde katı ve ılımlı belirlenimciliğe itiraz eden Lamont, seçme özgürlüğünü pozitif/kategorik bir özgürlük olarak tanımladığı için, bir öz-belirlenimcilik teorisini savunmakta ve onu bir tür bağdaşırcı açıklama olarak sunmaktadır. Bu makalede haklı olduğunu şündüğüm yerlerde Lamont’u desteklemekte, fakat böyle düşünmediğim yerlerde de eleştirmekteyim. Bunu yaparken sonuç bölümünde Thomas W. Clark’ın Lamont’un özgürlükçülüğüne yönelttiği itirazlara da başvuruyorum. Bununla birlikte bana göre, Clark, Lamont’un bazı düşüncelerini yanlış anla- makta ve hatta bazı noktalarda Lamont’un kendi ifadelerini yanlış okumaktadır; fakat Clark’ın Lamont’un kaçınmaya çalışğı düalizme düşme gibi bir sorunu olduğu şeklindeki ana itirazına da kısmen katılıyorum. Son noktada, Lamont’un öz-belirlenimcilik teorisinin kendi doğası gereği bazı güçlükleri olduğunu iddia ediyorum: Lamont ya kaçınmaya çalışğı düalizmi kabul etmelidir ya da seçme * Dokuz Eylül Üniversitesi, Felsefe Tarihi ABD Öğretim Üyesi. 1 ABD’de doğalcı ve insancı felsefenin temsilcilerinden biri olarak tanınan Corliss Lamont (d: 28 Mart 1902) felsefe doktorasını “ölümsüzlük problemi” üzerinde yapmıştır. Bu çalışması Columbia Üniversitesi’nden doktora öğrencisi olduğu John Dewey’nin önsözüyle birlikte ilk olarak 1935’te yayımlanmıştır (The Illusion of Immortality). Lamont’un bunun dışında kalan ve bu makalede atıfta bulunulan kitapları ve yazıları ise daha çok, insancı felsefe ve “özgürlük problemi” üzerinedir. Yazılarında Amerikan pragmatizminin ve Dewey’nin etkileri bulunan Lamont, Dewey ve Bertrand Russell gibi felsefeyi sadece kuramsal bir etkinlik olarak değil aynı zamanda sosyal bir etkinlik olarak da görmüştür. 1981’de kendisine Gandi Barış Ödülü verilen Lamont 1932-1954 arasında “American Civil Liberties Union”ın idaresinde bulunmuş, ölümüne kadar da (ö: 26 Nisan 1995) “National Emergency Civil Liberties Committee”nin başkanlığını yapmıştır. Bu etkinlikleriyle bağlantılı olarak bir dönem Amerika’sında özgürlüklerin kısıtlanması problemine dair kaleme aldığı Freedom is As Freedom Does (1956, 1972, 1981, 1990) adlı kitabı Russell’ın –tedbirli bir üslupla da olsa yazdığı- önsözüyle yayımlanmıştır. “Belirlenimcilik ve seçme özgürlüğü problemine” gelince Lamont sorunu değişik yazılarında ele almış olsa da, bu konudaki esas çalışması kendisinin akılcı ve nesnel sonuçlara ulaşmak için harcanan kırk yıllık bir düşünmenin sonucu olarak sunduğu Freedom of Choice Affirmed’dır (1967).

Upload: hakgun1824

Post on 18-Dec-2015

222 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Problem of Determinism and Freedom of Choice in Corliss Lamont

TRANSCRIPT

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    128

    Hakan Gndodu*

    Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi1 zet

    Bu makalede Corliss Lamontun zgrlk yaklam betimlenip zm-lenmektedir. Doalc bir filozof olarak Lamont, seme zgrlnn, yekpare, monist ve dolaysyla da belirlenmi bir evrende deil, ancak potansiyellik, bireysellik ve olumsallkla dolu oulcu bir evrende mmkn olduunu ne srer. Bir kant formunda ifade etmeye altm ana akl yrtmesi temelinde kat ve lml belirlenimcilie itiraz eden Lamont, seme zgrln pozitif/kategorik bir zgrlk olarak tanmlad iin, bir z-belirlenimcilik teorisini savunmakta ve onu bir tr badarc aklama olarak sunmaktadr. Bu makalede hakl olduunu dndm yerlerde Lamontu desteklemekte, fakat byle dnmediim yerlerde de eletirmekteyim. Bunu yaparken sonu blmnde Thomas W. Clarkn Lamontun zgrlklne ynelttii itirazlara da bavuruyorum. Bununla birlikte bana gre, Clark, Lamontun baz dncelerini yanl anla-makta ve hatta baz noktalarda Lamontun kendi ifadelerini yanl okumaktadr; fakat Clarkn Lamontun kanmaya alt dalizme dme gibi bir sorunu olduu eklindeki ana itirazna da ksmen katlyorum. Son noktada, Lamontun z-belirlenimcilik teorisinin kendi doas gerei baz glkleri olduunu iddia ediyorum: Lamont ya kanmaya alt dalizmi kabul etmelidir ya da seme

    * Dokuz Eyll niversitesi, Felsefe Tarihi ABD retim yesi. 1 ABDde doalc ve insanc felsefenin temsilcilerinden biri olarak tannan Corliss Lamont (d:

    28 Mart 1902) felsefe doktorasn lmszlk problemi zerinde yapmtr. Bu almas Columbia niversitesinden doktora rencisi olduu John Deweynin nszyle birlikte ilk olarak 1935te yaymlanmtr (The Illusion of Immortality). Lamontun bunun dnda kalan ve bu makalede atfta bulunulan kitaplar ve yazlar ise daha ok, insanc felsefe ve zgrlk problemi zerinedir. Yazlarnda Amerikan pragmatizminin ve Deweynin etkileri bulunan Lamont, Dewey ve Bertrand Russell gibi felsefeyi sadece kuramsal bir etkinlik olarak deil ayn zamanda sosyal bir etkinlik olarak da grmtr. 1981de kendisine Gandi Bar dl verilen Lamont 1932-1954 arasnda American Civil Liberties Unionn idaresinde bulunmu, lmne kadar da (: 26 Nisan 1995) National Emergency Civil Liberties Committeenin bakanln yapmtr. Bu etkinlikleriyle balantl olarak bir dnem Amerikasnda zgrlklerin kstlanmas problemine dair kaleme ald Freedom is As Freedom Does (1956, 1972, 1981, 1990) adl kitab Russelln tedbirli bir slupla da olsa yazd- nszyle yaymlanmtr. Belirlenimcilik ve seme zgrl problemine gelince Lamont sorunu deiik yazlarnda ele alm olsa da, bu konudaki esas almas kendisinin aklc ve nesnel sonulara ulamak iin harcanan krk yllk bir dnmenin sonucu olarak sunduu Freedom of Choice Affirmeddr (1967).

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    129

    zgrln ancak ileride beynin gizeminin bilimsel kefiyle aklanmas beklenilen sekler bir kanaat olarak brakmaldr. Lamonta gelince, o, bu ya-ya da seeneinden ikincisini seiyor. Anahtar Terimler: zgrlklk, z-belirlenimcilik, Kat ve lml belirle-nimcilik, Olumsallk metafizii, Belirsizlik ilkesi, Badarclk, Seme zgrl, Corliss Lamont.

    The Problem of Determinism and Freedom of Choice in Corliss Lamont Abstract

    In this paper, I first describe and then analyze Corliss Lamont's libertarian approach. He as a naturalist philosopher maintains that freedom of choice is possible only in a pluralistic universe which is full of potentiality, individuality and contingecy, not in a monolithic, monist, and determined universe. On the basis of his main reasoning, which I try to put it into the form of an argument, he objects to hard and soft determinism. Since he defines the freedom of choice as a positive/categoric freedom, he defends a theory of self-determination and presents it as a kind of compatibilist explanation. In the paper, I support his ideas where I think he is right, but also criticize him where I think he is not right. In doing so, I refer to T. W. Clark's objections to Lamont's libertarianism at the concluding section. In my opinion, however, Clark misunderstands Lamont's some ideas and even misreads his own utterances, but I partly agree with Clark's main objection that Lamont has a trouble with dualism which he attempts to avoid. At the last point, I argue that Lamonts theory of self-determination has some difficulties by its own nature: Either he must accept dualism which he tries to keep it away from his theory or he must leave the freedom of choice a secular opinion expected to be all explained only through the scientific discovery of the mystery of the brain in the future. As for Lamont, he chooses the second of the either-or options. Key Terms: Libertarianism, Self-determination, Hard and soft determinism, Metaphysics of contingency, Principle of indeterminancy, Compatibilism, Freedom of choice, Corliss Lamont.

    I. Giri Belirlenimcilik ve seme zgrl2 problemi felsefe tarihinde idealist,

    rasyonalist bir temelden hareket eden Sokrates ve Platon ile etik ve teolojik belir-lenimcilik, Zenon, Parmenides ve Stoaclarla mantksal belirlenimcilik ve Demokritosla birlikte de fiziksel belirlenimcilik eklinde balayp birok filozof tarafndan psikolojik ve bilimsel belirlenimcilik gibi farkl formlarla bugne dek tartlagelmitir. 17. ve 18. yzyldaki bilimsel keiflerden bu yana ise felsefede problem genelde fiziksel/bilimsel belirlenimcilik erevesinde ele alnmaktadr (Dray 1967: 359; Lucas: 65-66). Bu da problemin teolojik bak asnn getirdii doast bir alann varl, Tanrnn mutlak gc, bilgisi ve iradesi ile insan zgrl arasndaki

    2 (Determinism and freedom of choice)

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    130

    atma ve dalizm sorunu gibi ilave problemlere3 gndermede bulunmadan sekler bir erevede deerlendirilebilmesine yol amaktadr (Flew 1980: 148, 162; 1989: 237-238; 1999: 125-126).

    Bu erevede ele alndnda, belirlenimciliin iddias en basit ifadesiyle doada gemite olmu olan, u an olan ve ileride olacak olan her olayn zorunlu olarak kendinden nceki olaylarn sonucu olduudur. Bu iddiann altndaki varsaym, doada her eyi kuatan evrensel bir nedensellik bulunduu, dolaysyla da her olayn deimez doa yasalarna bal olarak zorunlulukla meydana geldiidir. nsan her bakmdan doal bir varlk olarak grldnde, belirlenimci iddia insann -dnme ve karar verme gibi zihinsel olanlar dhil- tm yapp etmelerinin kendisinin herhangi bir mdahalesinin olmad nceki olaylarca nedensel olarak belirlendii iddiasn da ierecektir. Bu ise insann seme zgrlne sahip olmad anlamna gelir.

    Oysa saduyumuz ve gnlk deneyimimiz bize seme zgrlne sahip olduumuz hissini vermektedir. kilem de burada ortaya kmaktadr. Bir yandan meydana gelen her eyin kendinden nceki nedenlerin sonucu olduu eklindeki belirlenimci iddiay destekleyen bilimsel bir tasavvura, te yandan da iimizde zgr olduumuzu syleyen gl bir hisse ve bu hissimizi destekleyen sradan deneyimlere sahibiz. u halde rasyonel bir insan olarak bu iki ayr inantan hangisini doru kabul etmeliyiz? Onlar birbiriyle badaabilirler mi? Acaba problem iki iddiann birbirlerini dladklar bir ya ya da problemi midir yoksa onlarn birlikte var olabilme koullaryla ilgili bir hem hem de problemi midir?

    Bu yazda problemi Amerikan felsefe evrelerinde doalc ve insanc felsefenin nemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Corliss Lamontun seme zgrl lehindeki grleri zemininde ele alacam. Amacm hem Lamontun seme zgrl lehindeki grlerini betimleyip, akl yrtmelerini aa karmak hem de bunlarn salamln tartmaktr. Bunu yaparken metin iinde Lamontu hakl bulduum yerlerde onu destekleyecek, Lamontun grlerine yneltilebilecek itirazlar ise sonu ksmnda ortaya koyacam. Bu noktada Lamont gibi doalc felsefi bir zeminden hareket eden fakat onun tersine tutarl bir doalcln seme zgrln bir sylence olarak grmesi gerektiini iddia eden Thomas W. Clarkn itirazlarn da dikkate alacam. Her ne kadar Clarka onun Lamontun grlerini yanl anladna ilikin baz itirazlarda bulunsam da, Lamontun kanmaya alt bir dalizme dt eklindeki ana iddiasnda Clark hakl bulmaktaym. Buna sonuta deineceim. imdi Lamontun zgr seim lehindeki iddiasna gemeden nce, problemin ortaya konuuyla ilgili baz snrlamalardan ve aklamalardan sz etmekte yarar var:

    Her eyden nce Lamont, problemi Tanr ve ruh gibi doast varlklara, dalist ve idealist varsaymlara atfta bulunmadan ve tamamen doalc bir zeminde zmeye alt iin (1967: 9, 91; 1988: 53, 357; 1997: 172-173) baka baz filozoflar gibi (Titus 1970: 181; Patrick 1935: 317) irade zgrl veya hr irade yerine seme zgrl ifadesini kullanmaya zen gstermektedir. O, Gilbert Ryle (1949: 62-63)

    3 Teolojik ve sekler belirlenimcilik arasndaki en nemli fark udur: Teolojik belirlenimcilikte

    yaratma retisi sebebiyle insan eylemlerinden -en azndan ksmen- sorumlu olan baka bilinli bir varlk vardr. Oysa teolojik olmayan belirlenimcilikte insan kendi eylemlerinden sorumlu deilse eer, o zaman sorumluluk alacak baka kimse de yoktur (Flew 1989: 237).

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    131

    gibi, seimde bulunan ve bu seimlerden sorumlu olan irade diye maddi olmayan bir eyin varln kabul etmediinden seimde bulunann ve seimin sonucunda eylemi gerekletirenin tm bir kiilik olduunu iddia eder. Dolaysyla irade zgrl ifadesi, onun iin, felsefe tarihinde bilinen dalist ve teolojik armlar nedeniyle uygun bir terminoloji deildir (1967: 10; 1988: 403). O nedenle Lamontun bak asn doru yanstabilmek iin bu metinde seme zgrl ifadesini kullanmay tercih ettim.

    kinci olarak Lamont iin olduu gibi (1967: 16, 31, 176-177; 1990a: 18-19) benim iin de problemin nemi, zde, insann seme zgrlnn kabulnn, kuramsal olarak, insann dier tm zgrlklerinin kendisine dayand temel varsaym olma-snda yatmaktadr. Eer tm koullar ayn kaldnda yaptmzdan baka trlsn yapamyorsak o zaman ne politik ne akademik zgrlkten, ne dnce ne de vicdan zgrlnden veya baka herhangi bir zgrlkten sz etmenin salam dayanaklar var demektir.

    Bununla birlikte problemin nemi sadece seme zgrlnn dier tm zgr-lklerin ardndaki temel varsaym olmasndan kaynaklanmyor. Bunun tesinde daha zel olan, Lamont gibi hem insanc hem de doalc olan ada bir filozofun gn-mzde seme zgrln tutarl bir ekilde nasl savunabilecei ve bunda ne lde hakl karlabileceidir. nk bana gre, o, doalc olduu iin belirlenimcilikten bsbtn vazgeemez. Aksi takdirde kargaay ve dzensizlii kabul etmek zorunda kalr ve doadaki dzenli ileyii aklayamaz (1967: 96). Yine doalc olduundan dolay seme zgrln doal olandan farkl maddi olmayan tinsel bir ben varsaym ile de temellendiremez. Ama o, tm koullar ayn olduunda yaptmdan baka trl yapabilirdim demek olan pozitif bir zgrln mmkn olduunu dnen ve Amerikan politik evrelerinde otoriter deil de zgrlk yaklamlar savunmasyla dikkat eken bir insanc olduu iin, insann, evrensel nedenselliin egemen olduu dnlen doa dnyasnda bir otomat olmasn da kabullenemez (1997: 178). Lamontun yaam boyunca hem rencisi olduu Dewey hem de kendisiyle fikir al veriinde bulunduu Russell gibi felsefenin sosyal problemlerle ilgilenmesi gerektiine inanan politik ve toplumsal bir eylemci oluu (Lamont 1988: 9; 1990b; Russel 2001: 499; 1990: x) bunun bir gstergesidir. O halde u soruyu sormak gerekiyor: Lamontun seme zgrl lehindeki iddiasnn mahiyeti ve argmanlar nelerdir?

    Ancak nce, Lamontun konumunu gerekeleriyle birlikte daha net bir ekilde ortaya koyabilmek ve temel kavramlarla ilgili deiik tanmlamalarn yol aabilecei karklklardan kanabilmek iin belirlenimcilik ve seme zgrl tartmasnda ortaya konan zm giriimlerini ana iddia eklinde ksaca betimleyip bu metinde onlarla, zellikle de lml belirlenimcilik ve zgrlklkle ne kastedildiini aka belirtmek gerekiyor.

    (1) Kat belirlenimcilik: Burada her olayn kendinden nceki olaylarca mutlak bir ekilde belirlendii, dolaysyla da saduyudan gelen tm koullar ayn kaldnda yaptmdan baka ekilde yapabilirdim eklindeki zgrlk hissinin tamamen bir yanlg olduu ne srlr. Baruch Spinoza, Arthur Schopenhauer, Paul-Henri Baron dHolbach, Burrhus Frederic Skinner, John Hospers gibi dnrlerin savunduu kat belirlenimcilik Demokritosun temel varsaymn doru kabul eder: Hibir ey kendi bana bir hareket balatamaz.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    132

    (2) Ilml belirlenimcilik: David Hume, Thomas Hobbes, John Locke ve John Stuart Mill tarafndan savunulan ekliyle lml belirlenimcilik hem belirlenimciliin doru olduu hem de zgrln var olduu iddiasdr. Bu iddia z itibaryla, znenin eylemini gerekletirirken herhangi bir dsal zorlamaya4 tabi olmamas, arzularnn gerekletirilmesi nnde engeller bulunmamas anlamndaki bir zgrlk tanmna dayanr ve bylelikle zgrln zddnn belirlenimcilik deil dsal zorlama olduunu ne srer. Demek ki lml belirlenimcilik iin zgr eylem, znenin arzularnn, isteklerinin, gdlerinin, drtlerinin, isel psikolojik durumunun etkisi altnda belirlenmi eylemken; zgr olmayan eylem de neden(ler)i znenin dnda olan eylemdir. Bundan sonra hipotetik zgrlk olarak da adlandrlan bu tr bir zgrlkten sz ederken dsal zorlamadan zgr olma (freedom from) manasnda negatif ya da pratik zgrlk (Partridge 1967: 222) terimini kullanacam.

    (3) zgrlklk5: zgrlklk kat belirlenimciliin tam bir reddi olup insann seme zgrlne sahip olduu iddiasdr. zgrlkln temelde iki ana tezi olduu sylenebilir. Bunlardan birisi belirlenimsizcilik, dieri de z-belirlenimcilik tezidir.

    (3.a.) Belirlenimsizcilik6: Epikuros, Lucretius ve William James gibi filozoflarca savunulan belirlenimsizcilik kat ve lml belirlenimciliin tersine doada mutlak bir belirlenim olmadn, en azndan ksmi bir belirsizlik bulunduunu kabul eder. Bilimsel yasalarda kesinliksizlik doada ise olumsallk7, kendiliindenlik8 ve rastlan-tya9 yer vardr. Belirlenimsizcilik duraan olmayan, olmu bitmi olmayan, bunun yerine dinamik, oulcu ve iinde birden fazla potansiyeli bulunduran olumakta olan bir dnya tasarm ngrr. Bunun anlam, insan eylemlerinin zorunlu olarak tamamen kendilerinden nceki olaylarn sonucu olmayabileceidir. Buna gre, doal varlk olan insan iin zgrlk bir olanaktr. Burada zgrln varl kat ve lml belirle-nimciliin tersine belirsizliin varlnn olumlanmasna dayandrlmaktadr.

    (3.b.) z-belirlenimcilik (Kendi kendini belirleme)10: Hem Karneades ve Thomas Reid gibi saduyu filozoflar hem de Immanuel Kant gibi rasyonalistler tarafndan savunulan z-belirlenimcilikte ise, zgrlk, znenin hem (doal koullardan veya baka insanlarn eylemlerinden kaynaklanan) dsal hem de (bilinalt drtler ve beynin biyolojik ileyi mekanizmas gibi) isel herhangi bir zorlamadan bamsz ekilde kendi kendini belirleyebilmesi olarak tanmlanr. Bundan sonra bu tr bir zgrlkten (freedom for) sz ederken pozitif ya da kategorik zgrlk (Partridge 1967: 223-224) ifadesini kullanacam. Buna gre denebilir ki, z-belirlenimcilik iin

    4 (compulsion/tazyik-icbar)

    5 (libertarianism/hrriyetilik)

    6 (indeterminism)

    7 (contingency) : ngilizce contingency szc bu metinde Trke zorunsuzluk szc

    yerine yine Trke olumsallk szcyle karlanmtr. Bunun sebebi ngilizce contingency szcnn hem olumlu bir formda olmas hem de ileride deinilecei gibi Lamontun olumsallk ve zorunluluu birbirini dlayan deil, bunun yerine karlkl olarak bir arada var olan eyler olarak tasavvur etmesidir.

    8 (spontaneity)

    9 (chance/tesadf)

    10 (self-determination)

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    133

    nemli olan soru, her eyin bir nedeni olup olmad sorusu deildir. O, her eyin neden(ler)i olduunu kabul edebilir ama esas nemli olan, dnme, karar verme, seme gibi tikel bir olayn ncel herhangi tikel bir nedeninin kanlmaz olup olmad sorusudur. Bu soruya, znenin, akl ve dnme yetenei sayesinde isel veya dsal nceki bir nedenin zorlamas olmadan karar verme ve seme ile bir eylem balatma gcne sahip olduunu syleyerek yant veren z belirlenimcilik, bylelikle, hem hibir eyin nedensiz meydana gelmeyeceini hem de mekanik belirlenimciliin yanl olduunu kabul etmektedir.

    z-belirlenimcilik ile belirlenimsizciliin birbirleriyle olan ilikisi, yle grnyor ki, yaplacak zgrlk aklamann dalist veya monist bir temele dayandrlmasna bal olarak deiebilmektedir. nk zihin-beden, ruh-madde ayrmna dayal z-belirlenimci bir iddiann savunulabilmesi iin belirlenimsizciliin kabul zorunlu deildir. Zira burada mesele, rnein Rene Descartesda olduu zere, ruhun bedene veya bedenin ruha etkide bulunmas tarznda iki ayr tz arasndaki bir etkileim ve mdahale meselesidir. Oysa monist aklamalara dayal bir z-belirlenimcilik iddias iin belirlenimsizciliin kabul zorunlu grnmektedir. nk zgrlk kelimesinin saduyuda iaret edilen anlamnda kendi kendini belirleme ancak mutlak bir belirlenimciliin bulunmad e deyile belli lde bir belirsizliin bulunduu koullarda olabilir. Sonuta belirlenimsizcilik ve z-belirlenimcilikle ifade edilen zgrlklk, sadece insan eylemlerinin nceki olaylarca belirlenmediini gstermek istemez, ayn zamanda onlarn insann kendisince belirlendiini de gstermek ister (Bok 1988: 3). Bylelikle o, bir yandan kat belirlenimcilii rtmek, te yandan da lml belirlenimciliin uygun bir badarc11 aklama olmadn ne srmek durumundadr.

    II. Lamont ve zgrlklk Nitekim Lamontun iddias da bundan baka bir ey deildir. O, ne kat

    belirlenimcilii ne yukarda betimlenen trden bir lml belirlenimcilii ne de mutlak bir belirlenimsizcilii doru bulur (1967: 42; 1988: 398; 1975: 51). Kat belirlenimcilik ister doru ister yanl olsun, neticede zgr seimi ve bylelikle de sorumluluu bir yanlsamaya indirgedii (Blackburn 1996: 106) iin Lamontun bu noktada hakl olduunu dnyorum. Dorusu, mutlak bir belirlenimsizcilik nedensiz eylemin zneye nasl balanacan aklayamazken, kat belirlenimcilik i mant gerei saduyunun iaret ettii pozitif zgrl zaten iin banda imknsz klmaktadr.

    Ilml belirlenimcilie gelince, o, zgrl bireyin iinde bulunduu koullarla bsbtn belirlenmeyen gerek alternatifler arasnda bilinli olarak seimde bulunabilmesi (Lamont 1997: 173) eklinde pozitif bir zgrlk olarak tanmlamad iin, Lamont tarafndan kabul edilebilir deildir. Lamonta gre Hume, Mill ve Friedrich Schelling gibi ou filozofun savunduu trden lml bir belirlenimcilik, zgrl negatif/pratik zgrlk eklinde tanmlayarak insann isteme, dnme, muhakeme, karar verme gibi davranlar zerindeki isel psikolojik ve biyolojik zorlamay gz ard etmekle (Lamont 1967: 114-115; 1997: 177) sorunu pratik bir el

    11 (compatibilist)

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    134

    abukluuyla geitirmeye onu bir szde soruna dntrmeye almtr. Oysa sorun, Humeun ne srdnn (Hume 1988: 76) tersine, semantik bir sorun olarak grlemez (Lamont 1967: 18). Eer byle grlecek olursa, James (2003: 149) iin olduu gibi Lamont iin de, bu, kat belirlenimciliin kabulnden baka bir ey deildir.

    Gerekten de davranlarmz zerinde grnr dsal bir zorlamann yokluu iddias zorlamann hi bulunmadn iermez. Ilml belirlenimcinin yanl, yle grnyor ki, olay ve eylem kavramlar arasndaki fark ve eylemin znde kendi kendini belirleyen bir znenin pozitif zgrlnn bulunduunu gzden karmasdr (Flew 1989: 232). Ilml bir belirlenimci tm koullar ayn kaldnda yaptndan baka trlsn yapabilir miydin? sorusuna hayr yantn verdiinde konumunu aka ortaya koymu olmaktadr (Searle 1994a: 767-768). Buna gre lml belirlenimcilik zgrl ancak grn olarak kabul etmektedir (Bok 1988: 6). O halde lml belirlenimcinin badarclnn ancak bir szde-badarclk olduunu sylemek yanl olmayacaktr.

    Oysa baka trden badarc bir aklama yapmak mmkndr. Nitekim rencisi olduu Dewey gibi gerek sorunlara gerek zmler bulunmas gerektiini dnen Lamont, belirlenimcilik ve seme zgrl tartmasnda, lml belirlenimcilie itiraz etmekle birlikte hem seme zgrlnn nesnel varln hem de belli lde makul bir belirlenimcilii kabul edip evrensel kat bir belirlenimciliin yokluunu iddia eden badarc bir aklama (1967: 169; 1975: 12; Clark 1990: 19) yapmaya almaktadr.

    Lamontun badarcl, problemi belirlenimcilik karsnda zgrlk problemi olarak deil de, belirlenimcilik ve zgrlk problemi olarak sunuuyla (1975: 55, 1980: 53) kendini gstermektedir. Ona gre kat belirlenimciliin de mutlak bir belirlenimsizciliin de hatas belirlenimcilik ve seme zgrl kavramlarn sanki ya evrensel, tmel, kat bir belirlenimcilik ya da mutlak, radikal bir zgrlk olmas gerekiyormu gibi birbirlerini dlayc kavramlar olarak ele almalardr (1988: 398; 1967: 42; 1975: 51). Ne her eyin tamamen nceki olaylarca zorunlulukla belirlendiini ne de hibir eyin belirlenmediini syleyenlerin soruna doru yaklaabildiklerini (1967: 96) ne sren Lamont iin doru olan, insan yaamndaki olaylarn bir ksmnn deitirilemez bir ekilde belirlendii bir ksmnn ise rastlantnn veya zgr seimin sonucu olduudur (1967: 42-43; 1975: 51). Birok filozofun zgrln ve belirlenimciliin, dolaysyla da olumsallk ile zorunluluun nasl olup da yan yana birlikte var olabileceklerini kavrayamadklarn (1967: 42) savunan Lamont, zgrln belirlenimcilikle mcadele ederek deil, tersine onunla birlikte hareket ederek, onu kullanarak artrlabileceini iddia eder (1990a: 18; 1980: 53; 1997: 183). Bu yzden, insann doadaki yegne zgr varlk olduunu (1967: 101-102) dnen Lamonta gre, insani varoluun hemen her yerinde hem greli belirlenimcilie hem de greli zgrle dayal ikili bir ileyi egemendir (1967: 43, 133, 170).

    O halde diyebiliriz ki, Lamont belirlenimcilik ve seme zgrl problemini bir kartlk, bir ya-ya da probleminden ok, bir birliktelik, bir hem-hem de problemi olarak grmektedir. Fakat grnen o ki, Lamont, bunu, lml belirlenimciliin yapt gibi zgrlk kelimesinin saduyudaki anlam zerinde deiiklik yaparak deil, bunun yerine, belirlenimcilik kelimesinin anlamyla oynayarak ortaya koymakta ve bylelikle hem doada belli lde bir belirsizlik olduunu iddia eden bir belirlenimsizcilik tezine

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    135

    hem de insanda kendi kendini belirleme gc olduunu ne sren bir z-belirlenimcilik tezine dayal zgrlk bir pozisyonu savunmaktadr.

    Lamontun zgrlk savunmasnda hem bir tr olumsallk metafiziine yer veren doalc evrimci bir ontolojiden, hem de faydaya, tutarl olua dayal pragmatik bir bak asndan hareket eden temel bir akl yrtmenin yer ald sylenebilir. Her ne kadar kendisi aka bu ekilde dile getirmemi olsa da, bu akl yrtmeyi daha iyi grebilmek ve deerlendirebilmek iin onu nclleri ve sonularyla birlikte bir kant formunda ifade etmekte yarar gryorum. yle ki:

    Lamont iin, gerek, pozitif anlamda seme zgrl ancak (a) doada bir olumsallk varsa ve (b) insan kendi kendini belirleyebilme yeteneine sahipse mmkn olabilir. Buna gre;

    (1) Doada olumsallk vardr ve onun varl seme zgrln mmkn klar. (2) nsann zekas, akletmesi, dnme yetenei, seimde bulunmay mmkn klar. (3) nsann zgrlk hissi ve saduyu, zgr olduumuzu syler. (4) zgrle inanmak belirlenimcilie inanmaktan daha yararldr. (5) yleyse, insan seme zgrlne sahiptir. Grlecei zere Lamontun akl yrtmesinin gc en bata olumsalln doadaki

    varl fikrine dayanmaktadr. O yzden, ncelikle onun bununla ne kastettiine aklk getirmek gerekir:

    1. Doa, Olumsallk ve zgrlk: Lamonta gre, olumsallk doada nesnel olarak var olmad srece seme zgrl imknszdr. O, olumsall Demokritos, Spinoza ve G. W. F. Hegel gibi insann neden-etki srecine dair cehaletinden kaynaklanan znel bir durum olarak deil, Epikuros, James, Dewey ve Aristoteles gibi doada var olan nesnel bir durum olarak grmektedir (Lamont: 1997: 169; 1988: 403-404; 1967: 56-57). Olumsalln varln dikkate almayan belirlenimcilik ve zgrlk tartmalarn eksik bulan Lamont (1967: 96), olumsall, doalc ontolojisinin, e deyile idealist ve antropomorfik eilimlerden uzak tutmaya alt doalc metafiziinin katego-rilerinden biri olarak kabul eder (1967: 57; 1951: 33-34). Ona gre, varln bu kate-gorileri, aralarndaki karlkl (correlative) ilikiye iaret eden kutupsallk ilkesi (principle of polarity) uyarnca, ifter ifter dzenlenmi olduklar iin rnein tz ve faaliyet, olumsallk ve zorunluluk gibi birbirlerini tamamlarlar ve birbirleriyle tutarldrlar. Buna karn, onlar birbirlerinden ya da hepsi veya bir ksm iin ortak olan herhangi bir kategoriden tretilemezler. Kendileri dndaki eyler iin aklamann ve anlalrln kayna olsalar da, kendilerinin niin var olduklarna ilikin nihai bir aklama yoktur (1997: 185-187; 1967: 57-58). Byle bir aklama aramak der Lamont, nedenselliin nedenini aramak gibi beyhude bir uratr (1997: 186).

    Nitekim tamamen maddi bir evren tasavvurunu benimseyen Lamont (1997: 126, 143; 1967: 9) ktlenin korunumu yasasna aykr bulduu iin idealist aklamalar (1997: 133) ve parsimoni yasasna yani basitlik ilkesine muhalif grd iin de dalist aklamalar ve anlaylar (1997: 138) kabul etmez. Onun kategorileri kendi deyiiyle sadece gzleme dayal tespitler ve empirik genellemelerdir. Byle empirik genelle-

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    136

    melerden biri olarak kabul ettii olumsallk, ona gre, tz, faaliyet, form, nitelik, nice-lik, sre, imdilik, nedensellik, zorunluluk, bireysellik, iliki, potansiyellik, sonulanma, birlik ve okluk (1997: 187-190) gibi varln dier temel zelliklerinden, gerekliin nihai kategorilerinden yalnzca birisidir ve ileride deinilecei zere- dierleriyle birlikte zgr seimi mmkn klar.

    Olumsallk ile rastlant kelimelerini ayn anlamda kullanan (1997: 169) Lamont iin olumsallk ve dolaysyla rastlant, aralarnda zorunlu bir nedensellik balants olmakszn birbirinden bamsz olarak balayan en az iki olayn zaman ve mekn asndan belli bir yerde bulumalardr. Lamontun dncesinde, her bir olay, meydana gelmesi iin dierinden bamsz olarak kendi iyapsndan kaynaklanan nedenlere sahip olduundan olumsallk, bsbtn nedensizlik deil sadece birbiriyle ilgisiz iki nedensel silsilenin bir noktada kesimesidir (1967: 59-60; 1975: 52).

    O halde denebilir ki, Lamont iin olumsal bir olay ile olumsal olmayan bir olay arasndaki fark, nedeni olan bir ey ile nedeni olmayan bir ey arasnda deil, zorunlu bir ardllk iinde birbirine balanabilen ve balanamayan ve bylelikle tam bir n deyide bulunulabilen ve bulunulamayan iki ey arasndadr. Olumsal bir olayn artl bir olay olduu iin olmas kadar olmamasnn da dnlebileceini vurgulayan Lamonta gre olumsallk, doada geerli bir neden-etki ilikisi balatabilse de, kendi iinde bir ey meydana getirme gcne sahip olmad gibi kendi bana belli bir amaca da ynelmez. O, yalnzca, olup olmayaca konusunda belirsizlik bulunan olaylara ver-diimiz bir isimdir (1967: 66; 1997: 169). Bundan dolay Lamont, olumsal bir olayn, belirsizlikten dolay, meydana gelecei nceden kesin olarak bilinemese de, meydana geldikten sonra artk belirsizlik ortadan kalkm olduu iin- rasyonel olarak aklanabileceini kabul etmektedir (1967: 70).

    Nasl Laplace belirlenimcilii hakl karmak iin Newtoncu klasik fizie bavuruyorsa, Lamont da belirlenimsizcilii hakl karmak iin Heisenbergin kuantum fiziine bavurmaktadr. O, Heisenbergin kuantum fiziiyle ilgili almalar sonunda ne srd kesinsizlik ilkesini (principle of uncertainity) doada tam bir belirlenim-ciliin deil de en azndan doann bir ksmnda bir belirsizliin, dolaysyla da olumsalln bulunduu grn destekleyen bir gelime olarak yorumlar. Heisenberg, kesinsizlik ilkesinden sz ederken, atom alt doada bir atomun ekirdei etrafnda dnen herhangi bir elektronun gelecek bir anda ayn zamanda hem hzn hem de konumunu bilmenin imknsz olduu tespitine dayanyordu. Halbuki Lamont Heisenbergin kesinsizlik ilkesine, kesinsizliin gzlemci konumundaki insandan yani znel bir durumdan deil, bunun yerine atom alt doadaki olaylarn kendi ileyiinden yani nesnel bir durumdan kaynaklandn dnen Capekin grne dayanarak, belirsizlik ilkesi (principle of indeterminacy) demeyi tercih eder (1967: 92-93).

    Lamontun doadaki belirsizlik unsuru ve olumsal olaylarn varl lehindeki bir dier hakl karm da, belirlenimci iddiann kendisini en basit aklayc hipotez olarak grmekle bir indirgeme yanlna dt iddiasdr: Lamont Ockhamn Usturas ya da Basitlik lkesi olarak da bilinen Parsimoni Yasasna bavuran belirlenimciliin, doadaki karmakl basitletirmeye alt iin, bireysellik, potansiyellik, oul-culuk ve eitlilik gibi doada var olan karmak birok olguyu tam olarak aklama gcnden yoksun kaldn dnr (1967: 95).

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    137

    Ona gre doa yasalar olarak tabir edilen bilimsel yasalar bile kat bir belirlenimcilii, mutlak bir zorunluluu hakl karyor deillerdir. Tam tersine, onlar doada olumsalln varlna iaret ederler (1967: 83-84; 1997: 172). nk bilimsel yasalar doadaki az ya da ok birbirinden yaltlm olaylar sistemine gndermede bulunan yle ise byle, veya A ise B eklinde ifade edilen koullu ilikileri dile getirirler (1997: 169-170; 1967: 46). Buna gre, su 100 derecede kaynar demek suyun scakl 100 dereceye ulanca kaynayacan sylemektir, ama suyun scaklnn 100 dereceye ulaacann bir garantisi yoktur (1997: 169). Bilimsel yasalar birtakm deikenlerle snrldrlar (1997: 172). Lamonta gre, mekanik veya ekonomik herhan-gi belirleyici bir sistemde Bir B olay meydana gelecektir nermesi Bir A olay meydana gelecektir nermesinin kanlmaz mantksal sonucu olabilir ama bir btn olarak doal dnyann her tarafnda bu manada kanlmazlk diye bir ey yoktur. Baz durumlarda, doal dnyada, C gibi zel bir sistemin yesi olmayan ilgisiz bir baka olay da meydana gelebilir ve bu, A olay ile B olay arasna girerek Bnin olmasn engelleyebilir. Nitekim bundan dolay bilim artk mutlak doruya ve kesinlie ulama hedefinden vazgemi olup, bunun yerine bilimsel bulgular, ndeyileri ve yasalar muhtelif olaslk derecelerinde ifade etmektedir (1967: 50).

    Bilim olumsall dikkate almakta, zorunluluu da A ise B formundaki koullu ilikilerin sonucu olarak yorumlamaktadr. Demek ki olumsall mekanizmin ve zorunluluun ztt olarak deil de doann ileyi tarzndaki temel bir nitelik olarak gren Lamont (1967: 61) iin ne zorunluluk olumsall ne de olumsallk zorunluluu doadan kaldrabilir; tersine onlar birbirlerini tamamlarlar (1988: 404; 1975: 52; 1967: 58, 66; 1997: 170). Lamont doada bir defa balad m kanlmaz sonular reten gler olduunu kabul eder, ama onlarn balamasnn bir yasa formunda zorunlu klnm olduunu kabul etmez (1967: 61). Lamonta gre zorunluluu balatan da olumsallktr (1967: 60).

    Benzer ekilde, nedensellii balatan da olumsallktr ve o, zorunluluk gibi nedensellikle de kart deildir. nk olumsalln kendisi bir neden-etki ardllna iaret eder, ama bu rnein Titanik ile buzda arasndaki arpmada olduu gibi sreklilik ve alkanlk arz etmedii iin yasallk formunda dile getirilemeyen bir neden-etki ardlldr (1967: 66). Lamonta gre, doa yasalar olaylarn ardllna ve karlkl ilikilerine iaret ederler yoksa evrende top yekn bir zorunluluk olduuna deil. Einstein gibi bir dnrle ayn kanaatte olmama riskine karn, der Lamont, unu sylemek zorundaym ki, nedensellii btn olaylarn dzenlenmi bir intizam iinde oluu ile e anlamda kullanmak ciddi bir yanltr. Bu intizam ve birlik btn olaylar ve nedenleri iin geerli deildir. Doada hem yasallk hem de olumsallk ve rastlant iin geni bir alan vardr (1967: 55). Bazlar gibi (Patrick 1935: 307; Hartshorne 1962: 170) Lamont iin de bilimsel doa yasalar evrenseller/tmeller (universals) diye de adlandrlan genelletirilmi nermeler olduklarndan ilerinde belkilere (may bes) yer verirler. Onlar birok farkl tikel olayn genel yasalar altnda rneklendii formlletirmelerdir. Lamont, buradan hareketle u yargya varr (1967: 106-107): Kat belirlenimcilik i mant gerei doada belkileri kabul edeme-yeceine gre onun kendisini hakl karmak iin bilimsel doa yasalarna bavurmas kendi kendini rtc bir teebbstr.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    138

    Dahas meydana gelen her farkl tikel olayn gerek anlamda yeni bir olay olduunu dnen Lamonta gre insan dahil var olan her eyin kendini meydana getiren nedenlerden farkl olarak kendine zg bir nitelii yani bireysellii vardr (1967: 137-138; 1997: 182). O yzden, Lamont kat belirlenimciliin insan eylemlerini sadece nedensel ncellerine gndermede bulunarak aklamakla genetik yanla dtn ileri srmektedir. Ona gre genetik yanl, nedensellik ilkesini etkinin tm nitelikleri bir ekilde nedende nceden var olmaldr diye anlamaktan kaynaklanmaktadr (1967: 136-137; 1997: 182).

    stelik Lamonta gre, nedensellik ilkesi olgusal aratrmada bulunan bilimsel teebbs iin gerekli temel bir postula olarak alnmtr ama hibir zaman kesin olarak ispatlanm da deildir. Bilimde nedensellik postulas doada tespit edilen herhangi bir olayn o olayla ilgili sonraki deneyimlerde de daha nce gstermi olduu tr ve dereceden balantlar gstereceini kabul eder. Bu ise her eyi kuatc bir zorunluluun hkim olduu birlikli, homojen bir doa tasavvurunu varsayar. Ancak bu birlikli homojen doa tasavvuru da kesin ispat bulunmayan bir postuladr (Lamont 1967: 51).

    Oysa Lamonta gre, doa heterojen olup bireysellik, oulculuk, potansiyellik ve olumsallklarla doludur. Dewey gibi doada var olan her eyin kendine zg bir birey olduunu kabul eden Lamont iin her olay ve nesne biriciktir/emsalsizdir (unique) ve bu, her yerde egemen kat bir belirlenimcilik fikrini ortadan kaldrp olumsalln doadaki varlna iaret etmektedir. Doa yasalarnn ileyiinin doadaki eylerin bireysellikleriyle tutarl olduunu dnen (1967: 86) Lamont, Deweynin u szlerine aynen katlmaktadr: Bilim tek bana eylerin bireysellikleriyle ilgilenmez, bunun yerine onlarn ilikileriyle ilgilenir. Szde-nedensel ardllnki gibi bir ebiimlilik (uniformity) ifadesi bize bir eyin doas hakknda fazla bir ey sylemez; sadece bu eyin davranlaryla baka eylerin davranlar arasndaki deimez bir ilikiden sz eder. (Lamont 1967: 86; Dewey 1988: 312) George Boasn C. B. Renouvier yoru-muna dayanan Lamont, herhangi bir varln12 ancak biriciklii/emsalsizlii ve bireysellii lsnde belirlenmemi veya kendi kendini belirleyen bir varlk olduunu ne srer (1967: 86).

    Lamonta greki doadaki olumsalln ve bireyselliin varln, evreni birleik, homojen, tek bir btn olarak kabul eden monizmin tersine onu hetorojen bir okluk olarak kabul eden oulcu evren tasavvuruyla beraber anlamak gerekir (1967: 87). Lamont oulcu bir evreni13 James gibi, iindeki her eyin birok ekilde baka

    12 Doada farkna vardmz biricikliin ve bireyselliin en karmak rnei ise insandr. nsan,

    nedensellikten, doa yasalarndan ve tekilliklerden (singularities) oluan girift ve dengeli bir sistemdir. yle ki Lamont iin sosyal bilimlerin fizik bilimler kadar kesin ve baarl sonular ortaya koyamamasnn temel ve -grnen o ki- kalc sebebi de insann bu biriciklii, bireysellii, onun d evresiyle ve hemcinsleriyle olan etkileimlerinin byk ksmnn dzenli ve dakik A ise B ardllklar ve ilikilerinden oluan bir sistem iinde deerlen-dirilemiyor olmasdr. Lamont insann bireysellii sebebiyle seme zgrlne sahip olduu kabul edildiinde, sosyal bilimlerdeki geri kaln da daha iyi anlalacan iddia etmektedir (1967: 86-87).

    13 Lamont metafiziin eski birlik-okluk problemini nihai anlamda zlemez bir problem

    olarak niteleyerek, kendisinin evreni bir okluk olarak kabul ettiini sylemektedir.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    139

    eylerle bir arada olduu ama hibir eyin her eyi iermedii veya her ey zerinde hakimiyet kurmad ve her cmleden sonra ve szcnn geldii bir evren olarak tanmlayarak, onu bir krallk ya da imparatorluktan ok federal bir cumhuriyete (Lamont 1967: 87; James 1996: 321-322) benzetmektedir. Lamonta gre doadaki varlklar arasnda hem ilikili olma hem de ilikisiz olma gerektir ki bu da deiime ve olua iaret eder. Deiim ve olu ise, Parmenidesi varlk tasavvurunda olduu gibi, var olan her eyi blnmez, deimez bir btn olarak grerek yekpare/monolitik bir blok iinde eriten klasik monizmin dnyasnda deil, ancak oulcu bir dnyada mmkn-dr. Deiim ve olu, iinde olumsalln ve seme zgrlnn mmkn olduu oulcu bir dnyann temel unsurlardr. Oysa monistik gre dayal kat belirle-nimcilik deiimin ve oluun varln inkr etmekle doann gerek oulcu mahiyetini kavramada baarsz olmaktadr (Lamont, s. 87-89; 1997: 168, 173). inde geni ve karmak bir okluk barndran oulcu bir evren, der Lamont, mutlak ve evrensel belirlenimcilii imknsz klar. (1997: 168).

    nk oulcu bir evren, iinde potansiyeller okluu barndran bir evrendir. Halbuki, kat belirlenimcilik evrenin tarihinde gelecekteki her olayn gemite ikin olduunu ve edimsel olarak meydana gelen her eyin zaten nceden meydana gelmesi mmkn olan tek potansiyellik, yani zorunlulukla edimsel hale gelecek tek potansiyellik olduunu ne srmekle potansiyellik kavramnn gerek anlamn yok etmektedir (1997: 178; 1975: 54; 1967: 170, 102). Kat belirlenimcinin insan eylemleri de dahil olmak zere evrende birden fazla alternatife yer olmadn sylemesi, grnen o ki, onun bu potansiyellik anlayna dayanmaktadr.

    Oysa Aristoteles gibi Lamont da potansiyellii, evrendeki her nesne ve olayn birok davran, faaliyet, adaptasyon, etkileim ve gelime olanana sahip olmas diye tanmlar ve onu bu anlamda temel metafizik bir nitelik olarak grr (1967: 100, 170). Bununla birlikte, her varln iindeki potansiyel okluunun da bir snr vardr. Nasl bir mee palamudu elma aacna dnemezse bir at da uamaz. Bylelikle Lamont her varln doasnn onun potansiyeliyle ilgili belirlenimci bir snr koyduunu kabul etmi olmaktadr. (1967: 104) Bu snrlar ierisinde bir dizi potansiyel varolutan hangisinin edimsel hale gelecei, Lamonta gre, bu fikirden holanlsn ya da hola-nlmasn, rastlantya, e deyile olumsalla baldr. Lamont iin rastlantnn varlnn inkr, mutlak bir zorunluluu kabul etmek olaca iin, potansiyelliin varln ortadan kaldrp onu bir yanlsama olarak grmeye de neden olmaktadr (1967: 100-101).

    Ne var ki doadaki potansiyellikleri bir yanlsama olarak grmek de imdi, gemi ve gelecein bir film eridi stndeki resim karesinin nceden belirlenmi ekilde bir dieri ardndan gsterilmesinde olduu gibi (1967: 100, 1997: 178-179) zamann meknsallatrlmas demektir (1997: 137). Bu tr bir anlayta gemi, imdi ve gelecek arasndaki zamansal iliki yok edilmitir: Gelecek imdide imdi ise gemite zorunlulukla mevcuttur. Bizim; imdi, gemi ve gelecek eklindeki ayrmlarmz snrl bilgimizden, btn gremeyiimizden kaynaklanmaktadr (1967: 35). Burada gelecek, gizli bir imdi, imdi de grnr hale gelmi gemitir; dolaysyla

    Dolaysyla onun dncesinde, soyut Evren kelimesi doadaki her eye iaret eder ama bu ondaki okluu her eyi kuatan bir birlie dntrmez. (1997: 168).

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    140

    zamann ilerlemesinde herhangi bir retkenlik ya da etkinlik yoktur. Zaman nceden izilmi bir izgiye benzedii iin (1967: 124-125; 1975: 54.) imdi ve gelecek saduyunun ngrd gibi deimeye, olua ve yenilie iaret eden gereklik statsn kaybetmi olurlar.

    Her eyi bilen bir zihnin gelecekte meydana gelecek eyler emasn ve ieriini nceden grebilecei iddiasna imkn veren kat belirlenimciliin doada kapsaml evrensel bir zorunluluk olduu fikri, yle grnyor ki, byle yanl bir zaman anlayna dayanmaktadr (1967: 138). Lamonta gre bu yanl zaman anlay, kat belirlenimcinin hem tmevarmsal akl yrtmeyi gz ard edip daha ok Aristotelesi mantn ya da Eucklidci matematiin tmdengelimli akl yrtmesine arlk verme-sinde hem de tmdengelimli akl yrtme ile tmevarmsal akl yrtme arasndaki ilikiyi yanl anlamasnda aka grlmektedir (1967: 51-52). Somut gereklik dnyasnda neden ve etkiler mantkta ncl ve sonularn iinde bulunduu trden birinin dierini iermesi manasnda zorunlu bir iliki iinde deildirler. Tmdengelim, mantksal zorunlulua iaret eder, nedensel zorunlulua deil. Tmdengelimde ncl-sonu, tmevarmda ise neden-etki ilikisi esastr. Kat belirlenimcinin hatas ise tmdengelimli bir akl yrtmede kullanlan takip eder/izler/kar (follow) kelime-sinin zamansal anlam ile mantksal anlamn birbirine kartrmasdr. Nedensel balantnn sabit, duraan deil de dinamik olan karakteri ancak bir tmdengelimin sonucu olarak tasavvur edilmediinde anlalabilir (1967: 52-53). Nitekim Lamonta gre, hem modern belirlenimciliin bilimsel yntemin tmdengelimli karakterini yeterince takdir edemeyen ve bilgide kesinlik peinde koan Descartes ve Spinozann anda ykselie gemesi hem tmdengelime nem veren Stoaclarn belirlenimci oluu hem de olumsalla ve zgrle inanan Epikurosularn tmdengelime taraftar oluu pek artc deildir (1967: 53). Kat belirlenimciliin tersine zamann, izilmi bir hat deil, izilmekte olan bir hat olduunu vurgulayan (1967: 125) ve Einsteinn grecelik kuramndan hareketle mutlak zaman anlayn reddeden (1997: 133, 179) Lamont zamann olaylar arasndaki ilikinin, srecin ve faaliyetin bir zellii olduunu ileri srer. (1967: 124-125) Ona gre, zaman maddi tzn bir faaliyetidir (1997: 191) ve deyim yerindeyse eer, zaman dnyadadr, dnya zamanda deildir (1997: 133, 180).

    O nedenle, Lamont iin, gerek olan ancak imdidir; gemi ve gelecek ise ancak imdide kurgulanan hayali kavramlardr. imdi, kat belirlenimcinin iddiasnn tersine, srf nceki nedenlerin etkisi deil, kendi bana aktif, dinamik bir nedendir (1997: 179; 1967: 122, 1975: 54). Dinamik imdi tpk kar zerinde kayan bir kayak gibi (1967: 122) ileriye doru yol almak iin gemii kullanr ve onu arkasnda brakr (1997: 180). Lamont, gemiin imdiyi, imdinin de gelecei koulladn kabul etmekle birlikte, koullanmann (conditioned) topyekn bir belirlenme olmadn ifade eder (1967: 123; 1988: 366, 403; 1997: 179). Bylece, o, koullanma ile belirlenmeyi birbirinden ayrmakla, kendi asndan, ayn zamanda hem zorunlu klma ile nedeni olma arasnda, hem de bir eyin zorunlu koullar ile yeterli koullar arasnda fark olduuna iaret etmi olmaktadr.

    Lamont, Charles Hartshorne (1962: 162-163) gibi, nedeni, bir tek sonucu mutlak olarak belirleyen, -zorunlu klan- ve bylece sonucun nceden kesin olarak bilinmesini salayan ey olarak deil; bunun yerine sonucu nceden tahmin etmeye imkn veren ve sonucu snrlayan ey (1967: 131) olarak tanmlamaktadr. Bu yzdendir ki ona

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    141

    gre, imdideki her olayn gemiten gelen nedenleri vardr, ama bu nedenler onlar zorunlu klmamtr; nk imdideki her olayn olmadan nce olup olmayaca belirsizdir, belirsizlie son veren onun imdiliidir. imdi, birok olanak arasnda duraksamaya (hesitation) son veren bir ayklamada (selection) bulunmaktadr (1967: 123).

    Demek oluyor ki, Lamont iin her bir gnn imdisi yeni varlk biimleri yaratr, bazlarn varlkta tutar ve baka varlk biimlerini de yok eder. Var olan her ey imdide var olan olaylar eklinde vcuda gelir. Dolaysyla var olmak demek zamansal imdi iindeki bir etkinlik biimi olmak demektir (1997: 179). Yaratc dinamik imdinin bir olay balatma gc vardr (1997: 180). Anda yaayan, yapan, dnen insann da kontrol altndaki doal glerle birlikte srekli (kesintisiz) bir imdi dalgas14 oluturduunu ileri sren (1967: 124; 1997: 180; 1975: 54) Lamonta gre imdinin iki temel gereklii vardr: konu15 ve eyleyen/g16. Burada Lamontun konu dedii Aristotelesin maddi neden, eyleyen dedii de etken neden dedii eydir. (1967: 125) Lamonta gre imdinin gereklii iinde bir anda konu olan bir baka anda eyleyen olabilir. Dnme ve seim esnasnda gemi sadece konu iken seimi yapan ve eylem balatma kararn veren eyleyen imdide ileyen zihindir (1967: 127). Demek ki, Lamont iin, insan, kendisiyle ilgili her eyi konuya indirgeyen kat belirlenimciliin (1967: 136) aksine, ancak zihin vastasyla doada aktif ve eyleyen bir neden olarak hareket ettiinde zgr olabilir. (1997: 181, 184)

    nsan yaamn bir satran oyununa benzeten (1967: 111, 1988: 400; 1975: 52) Lamonta gre insann fiziksel ve sosyal evresi ile gemiinin onu snrlamasna ve koullamasna ramen onu bsbtn belirlemedii bir yerde, dolaysyla da bilinli eylemle ilgili bir seimin sz konusu olduu yerde gemiin etkin olmad bir belirsizlik var demektir (1997: 174; 1967: 17) ve insan bu belirsizlik iinde seimde bulunmaktadr. zgr seim tartmasnda Karneades ve Thomas Reid gibi z-belirlenimci bir aklamay kabul ettiini syleyen Lamont iin bilinli bir eylemin meydana gelmesinin yeter koulu, kat belirlenimcinin iddia ettii gibi nceki olaylar deil, imdide faaliyet gsteren zihnin, bilinli eyleyenin katksdr (1967: 133-134). Lamont bylece insann doadaki bireysellik ve oulculuun imkn verdii ak potansiyellikler, olanaklar iinde u ya da bu olayn balamasn salayan zgr bir eyleyen olarak hareket ettiini sylemekle insan eylemleri konusunda hem kat belirlenimcilii hem de nedensizlik ve keyfilie dayal basit belirlenimsizcilii imknsz klp sorumluluu benin bilinli eylemiyle temellendirmi olmaktadr (1975: 61-62). Lamonta gre, edimselleen her zgr seim nedensiz bir seim deildir, olumsal bir olaydr (1967: 130, 133, 134) ve her zgr seim zgr bir nedene eittir (1997: 184).

    Ancak Lamont, zgr seimin kayna olan bilinli benin doadan tamamen ayr bir tz olduunu kabul etmez. Ona gre, insann dnme, dolaysyla da seme yetenei uzun evrim srecinin bir sonucudur ve o bir defa varla geldikten sonra insann kendisini nceki nedensel olaylarn kontrolnden ekip karmasn salamaktadr (1975: 62). Lamont onu, doast bir aklamaya gerek duymadan yalnzca evrende

    14 (an unceasing wave of the present)

    15 (subject matter)

    16 (agent/force: fail/g)

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    142

    var olan olumsallk, potansiyellik ve bireysellik gibi nihai bir zellik (1967: 172, 1990a: 19) olarak kabul eder.

    2. Dnce, Muhakeme17 ve Seme zgrl: Lamonta gre dnme seimde bulunmay, seimde bulunma da dnmeyi gerektirir. Dnme bir problem zme aletidir; problem zmek ise olas hipotetik zmler arasnda doru bir zm semektir. O yzden, denebilir ki, insan ncelikle semek iin dnr (1967: 41, 104; 1997: 175, 178). Zek (intelligence/anlak) kelimesi bile Latince kkeni itibaryla arasnda/inter ve seme/legere kelimelerinden oluup iki ya da daha fazla ey arasnda seimde bulunmaya iaret eder (1975: 53; 1990a: 18; 1997: 175; 1967: 33; 1988: 401).

    Seimde bulunmak iin nce seime konu olacak alternatiflerin var olmas sonra da bunlarn farkna varlmas gereklidir. Birincisinin varl seme zgrln mmkn klar ama garanti etmez (1967: 62; 130; 1975: 54; 1988: 400). Ancak ikincisi de varsa zgr eylem gerekleebilir ve ancak dnme yeteneine sahip bilinli varlklar bu alternatiflerin yani doadaki olumsallklarn, potansiyelliklerin ve farkl edimselleme olanaklarnn farkna varabilirler (1967: 170). Bu farkndalk sayesinde varolu aknn18 zamansal olarak dna kabildii (1997: 175) iin de insan doadaki yeg-ne zgr varlk olmaktadr (1967: 101-102). Doadaki dier tm varlklar kendilerine tesir eden edimsellie tepki verirken yalnzca insan dnme yetenei sayesinde hem edimsele hem de potansiyele tepki vermekte; muhakeme sayesinde tepkisini erteleyebilmekte, mevcut alternatifler arasnda seim yapabilmektedir (1967: 61-62, 101-102,105, 1975: 19; 1988: 404). Bylelikle hayvanlarn seimleri igdsel belirlenimcilie dayanrken insan igdsel belirlenimcilii aabilmektedir. (1967: 45).

    Lamonta gre Buridann eei19 adl felsef hikaye bunu aka gstermektedir. Hikayede bir eek, dnme yeteneine sahip olmad iin, kendisinden eit uzaklkta bir yere konulmu olan yiyecek ile su arasnda seim yapamayp alk ve susuzluktan lmekte; buna karn, benzer bir durumda insann zt gdlerini dengeleyip sorunu zebilecei ne srlmektedir (1967: 34). Dnme ve muhakeme ile insan (a) kendisine zihnen ak olan farkl olanaklar hayal edebilmekte, (b) onlar dile getirebilmekte ve bu da onun (c) aralarnda seim yapabilmesini mmkn klmaktadr (1997: 175; 1975: 19, 52).

    nsan dncesinin bu baars, Hartshorne (1962: 170) gibi Lamont iin de onun genel kavramlar, evrenseller/tmeller20 oluturabilme ve kullanabilme gcyle

    17 (Thought/Deliberation)

    18 (the flux of existence)

    19 Buridann Eei fabl ismini Fransz nominalist filozof Jean Buridandan (1295-1356)

    almaktadr. Buridann zgn rneinde eein nne eit uzaklkta iki saman balyas konulmu ve eek ikisi arasnda seim yapamayarak alktan lmtr. Hikaye, Spinozada (Cogitata Metaphysica) su ve samana/yiyecee iaret ederek anlatlr. Benzer bir hikaye ise Buridandan nce Aristoteles tarafndan kpek rneiyle kullanlmtr. Seme zgrl tartmalarnda zamanla Buridann rnei Aristotelesinkinin yerine gemitir. (bkz. Flew 1999: 51; Blackburn 1996: 52; Delahunty 1999: 44)

    20 (general concepts, universals)

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    143

    ilgilidir: Her genel kavram bir dizi tikeli ierir ve genel kavramlarla tikel rnekleri arasnda belirlenimci bir iliki yoktur. Genel bir kavram, rnein renk kavram rengin krmz da yeil de olabilmesinde olduu gibi, kavramn tikel rnekleri arasndaki bir kararszla iaret eder. Oysa kat belirlenimcilikte buna yer yoktur. Dolaysyla genel kavramlarn varl kat belirlenimcilii rten bir durumdur. Bunun tersine, onlarn varl insann pozitif zgrlne iaret eder. nk insann alternatiflere akl, karar vermedeki esneklii, bizim genel bir kavramn iaret ettii tikeller arasnda u ya da bu tikel eyi seebilmemize dayanr. yleyse denebilir ki belirlenmeme anlamnda zgrlk fikri rasyonel kavrayta ikindir. (1967: 106-107; 1975: 53; 1997: 176; 1988: 401)

    Lamonta gre bundan baka, insann gelecekteki bir eylemi gerekletirip gerekletiremeyecei zerine dnmesi de seme zgrlne iaret eder. Zira eer insan seimde bulunamayacana ikna olmu olsayd, gelecek zerinde ciddiyetle dnmeye gerek duymazd. (1967: 109) stelik insann dnme sayesinde nceden var olmayan zgn fikirler, teoriler oluturmas, bir eylerin lehinde ve baka eylerin aleyhinde deliller sunmas da onun kat bir belirlenimcilie tabi olmadn, kendi bana eylem balatma gcne sahip olduunu gsterirler (1990a: 19). Bu da, baz kat belirlenimcilerin iddiasnn aksine, dncenin fiziksel dnya zerinde etki sahibi olduunu, dier deyile, insan bilincinin pasif bir gzlemci olmadn ortaya koyar. (1967: 113) Ayrca Lamonta gre dnmenin ve semenin imdide yaplmakta olan bir ey olmas sebebiyle de, dnen ve seen insan kendi amalar dorultusunda eylem balatan bir zne olmaktadr. (1967: 120, 124, 171; 1975: 54)

    O yzdendir ki Lamonta gre, hem davran psikolojiye dayanan Skinnern hem de psikanalizin verilerinden hareket eden Hospersn psikolojik ve sosyal belirlenimcilik iddialar doru olamaz. Hem Skinner hem de Hospers insann bilinli seimlerinin ve akl yrtmelerinin nedensel olarak belirlenebileceini kabul ederler. Skinner da Hospers da, yle grnyor ki, bu iddialarnda belirlenimcilik ve zgrlk problemini felsefi deil empirik bir problem olarak deerlendirmektedirler.

    Zira Skinner soyut dnmenin bile bilisel bir yetinin deil, zel bir tr evrenin rn olduunu iddia etmekte (2002: 189) ve George Orwellin 1984ne benzeyen felsefi roman Walden Twoda (1962) kurgulad belirlenimci topik toplumunu bir yandan insan doasnn tahmin edilebilirlii fikrine (2002: 20), te yandan da Pavlovun koullu refleks hakkndaki almalarna (2002: 17, 76) dayandrmaktadr. Spinozann bilinli ta (1954: 204) ve Holbachn vagonda yolculuk eden sinek (2004: 39) analojilerine benzer ekilde insan zgrce hareket ettiini sanan bir yelkovana benzeten Hospers (1994: 753-754) ise bilinli dnmenin dahi son tahlilde bilinaltna yerlemi psikolojik duygularn veya ilk ocuklukta oluan nevrozlarn rn olduunu ne srmektedir.

    Lamont, Hospersn iddiasna, bu iddiann nevrozlu hastalardan gelen verilere ve Freudcu Oedipus kompleksine dayandna iaret ederek, Hospersn kabul ettiinin (1994: 758) tersine, onun normal insanlar iin geerli olmadn sylemekten (Lamont 1967: 167) te bir itirazda bulunmamaktadr.

    Bununla beraber Hospersn iddiasna baka itirazlar da yaplabileceini d-nyorum. Her eyden nce, psikanalist insann hangi arzulara sahip olacan

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    144

    seemeyeceini, dolaysyla da nihai anlamda seimde bulunamayacan sylyor (Hospers 1994: 754). Ne var ki arzunun kaynan aklamak, eylemin nedenini aklamak deildir. Eylemlerimizin temelinde arzular, istekler bulunabilir ama bu onlarn eylemlerimizin nihai nedeni olduklarn ispatlamaz. Zira insan kimi zaman gl arzularna ramen arzularnn tersine kararlar alabilmektedir. Bilinaltnn u ya da bu konuda ne hissedeceimizi belirlemesi doru olsa bile, burada meselenin ne hissedeceimiz deil, neyi seeceimiz olduunu hatrlamakta yarar var. Seimde etkili olan sadece hisler deil ayn zamanda bize alternatif eylem seeneklerini gsteren dnme yetimizidir de. Kald ki Hospersn reddettii zgr eyleyen fikrinin temelinde eer bir insann tm balang hislerini seebilmesi fikri yatyorsa, akas, bu, sadece iinde bulunduumuz aktel dnyada deil fakat her mmkn dnyada genetik ve evresel faktrlerle koullanmamz ve snrlanmamz nedeniyle olas tm mmkn dnyalarda da imknsz bir varsaymdr.

    Skinnern psikolojik ve sosyal belirlenimciliine gelince, Lamonta gre, ilkin Skinnern insann her dncesinin genetik miras (2002: 77) ve dsal evresi tarafndan (2002: 191) belirlenmi olduu iddias, Skinnern kendi kitabnn her cmlesinin de kat bir neden-etki silsilesi iinde milyonlarca yllk bir tarihle birlikte nceden belirlendii fikrini ierir ki bu Skinner kanamayaca bir sama olana indirgeme/abese irca yanlna (reductio ad absurdum) drmektedir (1975: 58).

    Lamontun hakl olarak belirttii gibi (1967: 36, 172; 1997: 178; 1975: 53) gerekten de kat belirlenimcilii savunan birisi kat belirlenimcilik lehine birtakm argmanlar sunduunda aslnda hem kendisinin hem de zgrlk taraftarnn sunduu argmanlarn kanlmaz bir nedensel silsile iinde zorunlu olarak sunulduunu kabul etmek gibi bir paradoksla kar karyadr. O, bu paradoksu zmeden kendi iddiasnn haklln ispatlayamaz. O halde denebilir ki, (kat) belirlenimci bir dnya, iinde kendi iddiasnn doruluunun gsterilemeyecei bir dnyadr; nk byle bir dnyada doruyu ispatlama sorumluluuna sahip olacak varlklara yer yoktur. (1967: 118)

    Dahas Lamonta gre, Skinnern, koullu refleksi insann btn eylem ve seimleri hakkndaki mekanik aklamalarnn ke ta klmas da tartmaldr. Koullu refleks, insann bilinli yaamnn tmn aklayamaz; nk o ancak insann yaamnda yeni olan hibir ey yoksa ve her gn bir nceki gnn ayrntl bir kopyas ise geerli olabilir. Oysa insan yaamnda srekli olarak yeni bir eyler olmaktadr (1967: 44-45). Bundan baka Skinnern insandan dsal etkilere tepki veren pasif bir varlkm gibi bahsetmesi de doru deildir. Zira insan dsal evresiyle srekli karlkl etkileim iinde olan, hatta evresini deitirip kontrol edebilen bir varlktr (1975: 58.)

    Lamonta gre insan doasnn tahmin edilebilirlii iddias da Skinnern belirlenimciliini hakl karacak gte deildir. nk insann dnmesini ve seim yapmasn salayan ana organ 100 milyar nrona (sinir hcresine) ve iki nronu birbirine balayan 10 ss 14 biyota sahip beyindir. Birka dakikalk youn dnce nronlar arasnda karlkl olarak neredeyse snrsz sayda nrotik balant ierir. nsan dncesindeki bu karmakln dardaki bir gzlemcinin bireyin neyi dnecei ya da seecei konusunda yzde yz bir tahmin yapmasn nlemesi gerekir (1975: 58). Bu da herhangi bir insann tamamen kat belirlenimcilie tabi olduunu ispatlamay imknsz klmaktadr. Belki de der Lamont, beynin karmakl iinde insandaki zgr seimin srr yatmaktadr (1975: 59). Lamonta gre Skinnern en temel hatas

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    145

    insan zgrln mutlak radikal bir zgrlk olarak tasavvur etmesidir. Oysa zgrlk koullanmay ya da snrlanmay reddetmez sadece mutlak bir belirlenmeyi reddeder (1975: 59, 12; 1988: 403).

    3. Saduyu ve zgrlk Hissi: Lamonta gre saduyumuz bize gnlk tecrbemiz iinde birok eylemimizi zgr seimle yaptmz sylemektedir. Konuurken veya yazarken kullanacamz kelimeleri sememizden herhangi bir konuda kararsz kalp yaz tura atmza kadar birok deneyimimiz aslnda seme zgrlne sahip olduumuza iaret etmektedir (1967: 33-34, 37). Aslnda oumuzun iinde zgr olduumuza dair gl bir sezgi bulunur ve seme zgrlnn varlna ilikin inanca en gl destek de bu sezgiden gelir. Fakat, elbette sezgi bilgiye eit deildir (1997: 177). O nedenle onun seme zgrlnn varl lehine kapsaml ve kesin bir kant olmadn da kabul etmek gerekir (1975: 55; 1967: 39). Ama o, dnyann dz olduuna dair baz eski saduyu inanlarmzn tersine, u ana kadar bilim veya mantk tarafndan yanllanm da deildir (1967: 169).

    Byle bir yanllama olmamas bir yana, o, ayn zamanda, d dnyann ve dier zihinlerin varl hakkndaki saduyu inanlarmz kadar gl bir sezgidir de (1967: 38). O, herhangi bir insan tarafndan ac ve haz deneyimi gibi dorudan hissedilebildii iin o kadar gldr ve insan bilincinde o kadar derine yerlemitir ki (1967: 39), kat belirlenimci tezi savunanlarn bile pratik yaamlarnda sanki zgrmler gibi yaadklar grlmektedir (1967: 40, 173). yle ki tarihsel materyalizme ve ekonomik belirlenimcilie olan inanlar nedeniyle komnizmin kanlmaz olarak her tarafa yaylacan syleyenler dahi hararetli bir ekilde amalar iin almaktan vazgememilerdir (1967: 40). Dolaysyla Lamont iin, J. P. Sartren zgr olmaya son vermede zgr deiliz sznde bir hakllk pay vardr (1967: 175; 1988: 410). O halde, zgrlk hissini zgrln varl lehine bir n varsaym olarak almak makul bir tutumdur (1967: 39).

    Dorusu Lamontun bu karmnn yerinde olduunu dnyorum. nk John Searlenin de iaret ettii gibi eer normal bilinli insan eylemlerinden sz ediyorsak zgrlk hissinin eylemde bulunma deneyimimizin asli unsuru olduunu grmezden gelemeyiz (2004: 219). Bunu beyindeki motor korteksinin uyarlmas sonucu insanda isten d hareketlerin gzlemlendii Penfield vakalaryla bilinli eylem deneyimlerimizi karlatrdmzda aka grrz. Buradaki deneyim insann bana gelen bir eyin deneyimidir, yoksa yapt bir eyin deneyimi deildir. Bunun sebebi Penfield vakalarnda, bilinli eylem deneyimlerimizde olduunun tersine, aralarnda seim yapabileceimiz farkl seeneklere sahip olma hissinin deneyimlenmemesidir (1994a: 772-774; 2004: 142, 203; 1994b: 107-108).

    O yzden, zgrlk lehindeki saduyu inancmz terk etmek, insanlarn gne merkezlilik teorisi lehinde bir kant bulduklarnda dnyann dz olduu eklindeki eski saduyu inanlarn terk etmeleri kadar kolay deildir. kincisinde nceki saduyu inanc yerine geen yeni inan nce bu yeni inanca yol aan yeni tecrbeleri, ardndan da nceki saduyu inancnn aklayamad mevcut baka birok tecrbeyi aklamaktadr. Fakat seme zgrlne olan inancmz bu trden bir saduyu inanc deildir. O, tm bilinli eylemde bulunma deneyimlerimizin temelinde yer alan ve

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    146

    onunla insann kendisini bir eylemin hem znesi hem de nesnesi olarak deerlen-direbildii bilinli varlk tasavvurumuzun merkezinde bulunan bir saduyu inancdr. Ondan kuku duyarsak eer, benlik bilincimiz de sarslacaktr.

    4. Seme zgrl ve Yarar: Herhangi bir inancn doruluk ve yanll hakknda kesin bir kant olmadnda ve aralarnda bir seimde bulunmak gerektiinde yaplabilecek makul bir davran onlarn hangisinin pratikte daha yararl olduuna bakmaktr. Seme zgrl ve belirlenimcilik tartmasnda, Lamont da, yle grnyor ki, byle pragmac bir zeminden hareketle seme zgrlne ilikin inancn kat belirlenimcilie olan inanca kyasla ok daha yararl olduunu ileri srmektedir.

    Lamonta gre, kat belirlenimci gr benimsemenin arkasnda gelecek kayg-sndan kurtulmak isteyen, karmaa ve belirsizlikten korkan, yaamda sorumluluk almak istemeyen bir psikoloji yatmaktadr (1997: 177; 1988: 407; 1967: 28-29, 76). Oysa seme zgrln benimseyenler, dnyadaki olaylar olduu gibi kabul eden ve her eyin kanlmaz bir ekilde olduuna inanan kat belirlenimcinin tersine, dnya ile daha etkin bir iliki iine gireceklerinden daha canl, enerjik, gayretli ve sorumluluk almaya istekli olacaklardr (1967: 173). Yine onlar, kat belirlenimcilerin aksine, karakteri, kiilii ve benlii genetik kaltm vs. sayesinde olmu bitmi bir ey olarak kabul etmeyip, olumakta olan bir ey olarak tasavvur ettikleri iin de yaamda anlam ve ama aray iinde olmay srdreceklerdir (1967: 143, 174). stelik genetik kaltmn seme zgrln ortadan kaldrmadn, sadece tpk bir kart oyununda oyuncunun elindeki kartlarn onun oyununu snrlamasnda olduu gibi, zgr seimi snrlandrdn dnen Lamonta gre (1967: 145) bir insann nceden nasl davranacann biline-bilir oluu, kat belirlenimcinin kabul ettiinin aksine, onun iin bir iltifat deildir. nk insan zgr, rasyonel bir varlktr ve rasyonel varlk olmak da karakterinde olmayan bir eylemde bulunabilir olmak demektir (1967: 141-142).

    Ayrca, ahlak kiinin ne olduundan ok ne olmakta olduuna balayan (1967: 143) Lamonta gre ahlak ve kiisel sorumluluk duygusunun, -Spinozann bir aziz gibi ahlaki yaam bir yana braklacak olursa eer-, seme zgrlne inananlar iin daha fazla bir anlam vardr (1967: 173). Dahas, seme zgrlne inan hem ahlak dilinde hem de gnlk dilde kullanlan kanma, saknma, pimanlk, sululuk, iyi-kt, vg-yergi, cezalandrma-dllendirme, zgecilik-bencillik, doruluk-yanllk gibi kelimeleri anlaml klmaktadr. Oysa kat belirlenimci gr doru kabul edilirse eer, szck daarcmzdaki birok kelimeyi yeniden tanmlamamz gerekecektir (1967: 150, 153-154, 172; 1980: 53). rnein kanma kelimesi seme zgrlne inanan asndan, yapabilir olduu halde bir eyi yapmaktan saknmak demekken, kat belir-lenimci asndan bir otomatn bir eyi yapmaktan zorunlu olarak saknmas demektir ki burada kelime saduyudaki zgn anlamn kaybetmektedir (1967: 146-149). Benzer bir ey keke ve pimanlk kelimelerini kullanarak verdiimiz yarglar iin de geerlidir (1967: 172). Eer gerekten tm koullar ayn kaldnda yaptmzdan baka trlsn yapamayacamz kabul edersek, pimanlk yarglarmz anlamlarn yitirir.

    Lamontun bu iddias grnen o ki Jamesin kat belirlenimcilik aleyhindeki grlerine dayanmaktadr. zgrlk inancnn yaamn devam, kalitesi, anlam ve

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    147

    gelecee dair iyimserlik iin kat belirlenimcilie inanca kyasla daha yararl bir inan olduunu dnen Jamesin akl yrtmesi u ekilde zetlenebilir: (1) Keke ve pimanlk ifadelerine yer veren yarglarla dolu bir dnyada yaamaktayz. (2) Bu tr yarglar piman olunan eyin kt olduuna iaret ederler. (3) Bir eye kt demek o eyin olmamas gerektii demektir. (4) Halbuki belirlenimcilik olan bir eyin yerine baka bir eyin olabileceini reddeder. (5) O halde belirlenimci iin evren olmas gereken bir eyin olmasnn imknsz olduu bir yerdir ki bu bir elikidir. (6) Bu durumda elikiden kanmak iin ya pimanlk yarglarmzn sama olduunu ya da belirlenimciliin yanl olduunu kabul etmemiz gerekir. (7) Pimanlk yarglarmzn sama olduunu ve belirlenimciliin doru olduunu kabul etmek bizi ktmserlie gtrr. (8) Ktmserlie dmek istemeyiz. (9) O halde, kat belirlenimcilii kabul edemeyiz. (James 2003: 159-164).

    III. Sonu Lamont seme zgrl ve belirlenimcilik problemini badarc bir aklama ile

    zmeye almaktadr. Ancak yle grnyor ki o, bunu lml belirlenimcilikte olduu gibi zgrlk kelimesinin anlam zerinde oynayp seme zgrln pratik/negatif zgrlk olarak tanmlayarak yapmamakta; onu pozitif/kategorik bir zgrlk olarak grmektedir. Bu yzden, denilebilir ki, Lamont, lml belirlenimciliin tersine, zgrl belirlenimcilikle deil, bunun yerine pozitif/kategorik zgrl merkeze alarak belirlenimcilii zgrlkle badatrmay denemektedir. Dolaysyla da onun badarcl bir z-belirlenimci badarclk olarak ortaya kmakta ve evrende kat mutlak bir belirlenimciliin de doal koullarla snrlanmama anlamnda radikal mutlak bir zgrln de bulunmadn; bunun yerine evrenin ileyiinde greli bir belirlenimciliin ve yine greli bir zgrln var olduuna iaret etmektedir. Sonuta belirlenimcilik ve zgrlk problemine mekanik fiziin penceresinden deil de doada olumsalla yer veren evrimci biyolojinin penceresinden bakan baz yazarlar gibi (Lemos 2002; Patrick 1935: 308) Lamontun da deyim yerindeyse eer, belirlenimcilii rtmekten ok onu amaya alt sylenebilir.

    Bununla birlikte Lamontun zgrlk aklamasna baz itirazlarda bulunmak da mmkndr. Clark, Lamontun sadece Philosophy of Humanism (1997) adl kitabna ve Free Choice as An Innate Power (1990a) adl makalesine dayanarak kaleme ald alt sayfalk bir yazsnda (Clark 1990: 19-24) bana gre iki temel itirazda bulunmaktadr. En temel itiraz, Lamontun tutarl bir doalcln gereini yerine getirmedii ve z-belirlenimci aklamalarnn kendisini kanmaya alt bir dalizme drddr. Yine Clarka gre, Lamontun seme zgrlnn varln savunmak iin bavurduu zgrlk sezgisi de zgrln varln kantlama gcnden yoksundur.

    leride deineceim gibi Clarkn bu iki itiraznn gcne katlsam da, onun sz konusu yazsndaki dier itirazlarndan drdnn Lamontun grlerinin yanl anlalmasna dayandn dnyorum. imdi nce bunlardan ksaca bahsedecek ve ardndan Lamontun grlerine Clarkn szn etmedii baka noktalardan da baz itirazlar yneltilebileceini gstermeyi deneyeceim.

    (1) Her eyden nce Clarkn, belirlenimsizci aklamalara dair klasik bir itiraz Lamonta yneltmesi doru deildir. Clark, Lamontun zgrl seme annda

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    148

    gemiin bir etkisinin olmad, dolaysyla da olumsalla, rastlantya dayal bir belirlenimsizliin var olduu fikrine dayandrmasnn insann iradesine gre seimde bulunmas ile badamayacan ne srmektedir: Belirsizlik nasl olur da zgrlk ile bir arada var olabilir? Eer seimlerimiz rasgele ise nasl olur da onlarn bizim seimlerimiz olduu ne srlebilir? (Clark 1990: 20) Ne var ki, Clark Lamontu yanl anlamaktadr. nk bir defa, Lamont seimlerimizin rasgele olduunu sylemiyor; onlarn bir muhakeme sonucu olduunu sylyor (1967: 109). kincisi, Lamont seme anndaki belirsizlii mutlak bir belirsizlik olarak grmyor; sadece gemiin imdiyi belirlemediini sylyor, yoksa onu koullamadn deil (1997: 179; 1988: 403; 1967: 123). yle grnyor ki, Clark, Lamontun dncesinde belirsizliin seme zgrln garanti etmediini; sadece ona imkn tandn (1967: 62; 130; 1975: 54; 1988: 400) gz ard etmektedir.

    (2) kinci olarak, Clarka gre, Lamontun zamansal imdinin her faaliyetin koullanmam kayna olduu iddias evrendeki dzen sezgimizle elimektedir. nk her imdiki an temelde koullanmam bir balatc g ierseydi eer, o zaman imdilerden oluan olaylar serisi bize gzlemlediimiz dzenden ok bir kaos olarak grnrd ki, bu da dzen fikrine dayal doa bilimiyle elimektedir (Clark 1990: 20). Sanrm Clark burada Lamontun sylediklerini doru okuma konusunda ak bir hata yapyor. nk Lamont metinde zamansal imdinin koullanmam olduunu sylemiyor; onun belirlenmemi olduunu sylyor ve daha nce belirtildii zere koullanma ile belirlenme arasnda fark gzetiyor (Lamont 1997: 179-180; 1967: 123; 1988: 366). yle grnyor ki Lamonta gre koullanma yine bir dzene imkn veriyor ama bu, tek bir potansiyelin edimsel hale geiiyle deil, farkl alternatif potansiyel dzenlerden birisinin edimsel hale geiiyle oluyor. Dolaysyla Lamont burada dzen fikriyle de bilim ile de eliiyor deildir.

    (3) nc olarak Clark, Lamontun dnmenin mahiyetinden sz ederken insann alternatif olanaklar zerinde dnmek suretiyle varolu aknn dna ktn ne srmesinin, bunun, dnen znenin ontolojik olarak maddi olmayan bir tze sahip olduu anlamna geldiini ileri srer (Clark 1990: 20). imdi burada da bir yanl anlama sz konusudur. Zira, Lamontun zgn ifadesi varolu aknn dna kmak deil, zamansal olarak varolu aknn dna kmak (1997: 175; 1975: 19; 1990a: 18) eklindedir. stelik eer Lamontun meknsallatrlm zaman anlayna kar ktn, onu olmu bitmi bir ey, dz bir izgi olarak deil de tzn faaliyeti olarak anladn, tz ise madde-enerji olarak tanmladn hatrlarsak Clarkn itiraz en azndan metinsel temelde geerliliini yitirir. Lamont dnmenin kaynann maddi olmayan bir ey olduunu sylememektedir.

    (4) Drdnc olarak Clark, Lamontun (kat) belirlenimcilikte eylemlerimizin sonuca etki yapmadn dnd iin kadercilik ile (kat) belirlenimcilii kartrdn iddia etmektedir (Clark 1990: 20). Bu iddiada da yanl bir eyler var gibi grnyor. nk (kat) belirlenimcilik gibi kadercilii de reddeden (1975: 12; 1988: 407) Lamont iin mesele, yle grnyor ki, eylemlerimizin sonuca etki yapp yapmadklarndan teye, onlarn gerekten bizim eylemlerimiz olup olmaddr. Kat belirlenimcilik eylemin sonuca etki yaptn iddia edebilir belki ama dorusu o, i mant gerei eylemin ardnda zgr seim bulunduunu kabul etmedii iin bunu ancak eylem kavramn mecazi adan kullanarak yapabilir.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    149

    O halde denebilir ki, Clarkn bu itirazlar Lamontun konumunu sarsacak gte gzkmemektedir. Ancak Lamontu parsimoni yasasn tutarsz kullan, seim ve eylem arasndaki ilikiyi aklayamay, Buridann eei rneindeki paradoksu grmezden gelii ve kesinsizlik ilkesini olumsalln varl lehine kant olarak kullanmasnn tartmal oluu gibi baka noktalardan eletirmek mmkndr:

    (1) Her eyden nce grnen o ki Lamont parsimoni yasasn tutarsz bir ekilde kullanmaktadr; nk o, bir yandan kendisi parsimoni yasasna dayanarak dalizme ve bylelikle insann seme zgrln doal snrlamadan kurtaracak tinsel bir ben fikrine kar karken; te yandan yine parsimoni yasasndan hareketle kat belirlenim-cilie itiraz etmekte ve kat belirlenimciliin, doadaki karmakl basitletirmeye alarak, bireysellik, potansiyellik, oulculuk ve eitlilik gibi doadaki baka birok olguyu grmezden geldiini (1967: 95) sylemektedir. Demek ki, Lamont parsimoni yasasnn kullanmnda seici davranmaktadr. Eer tutarl olacaksa ya belirlenimciliin sonucunu ya da parsimoni yasasndan hareketle dalizme olan itiraznn yanlln deil belki ama zayfln kabul etmelidir.

    (2) Ayrca, Lamont her ne kadar Ryle (1949: 62-63) gibi dnmeye ve hissetmeye ek olarak zihnin/ruhun maddi olmayan nc bir organ eklinde tasavvur edilen irade anlayn reddedip bazlar gibi (Patrick, s. 317) iradeyi zihinsel kontrol etkinliine verilen bir isim olarak tanmlasa ve bundan dolay irade zgrl yerine seme zgrl tabirini kullansa da, u eski sorudan kaamaz: Seim bir ey-lem midir deil midir? Eer seim bir eylemse, kendisi eylem kavramn aklayamaz; yok eer bir eylem deilse de o zaman onu eylemden ayran ey nedir? Lamont bu konuda sessiz kalmaktadr.

    (3) Bundan baka, Lamontun insann igdye dayal nedensel belirlenimcilii dnme yetisiyle atn gstermek iin verdii Buridann Eei rnei de kendi iinde bir paradoks tamaktadr. rnek seme zgrln olumlayan Descartesi bir bak as ierdii iin ispatlanacak olan iin banda doru olarak kabul etmektedir. Diyelim ki olay kat belirlenimci bir bak asndan deerlendirdik; bu durumda insan ya alk ve/veya susuzluktan lrd ya da yiyecek ve sudan birini alp hayatta kalrd. Ancak bu sefer her iki durumda da sonucun onun nedensel belirlenmeye dayal gemiinin eseri olup olmadn bilemezdik. yleyse denebilir ki, kat belirlenimcilik doru olmayabilse bile bu kadar kolay yklacak bir ey de deildir (Clark 2001: 26-27; Spinoza 1954: 196-200; Delahunty 1999: 44-45).

    (4) Lamontun doada olumsalln varl lehinde kulland kesinsizlik veya kendi deyiiyle belirsizlik ilkesinin atom alt dnyadaki nesnel bir belirsizlik durumunun kant olduu da tartmal bir konudur. Baz yorumculara gre bir elektro-nun ekirdek etrafndaki hznn ve konumunun ayn anda llememesi ve bylelikle onun gelecekteki konumuna dair kesin bir ndeyide bulunulamamas gerekte atom alt dnyada bir belirsizlik olduunun ve kapsaml, kat nedensel belirlenimin burada krldnn gstergesi olmayabilir. Belirsizlik lmde bulunan gzlemcinin yetersiz-liinden ve/veya gzlem unsurunun sistem iindeki dengeyi bozmasndan da kaynaklanabilir. O halde sylenebilecek olan sadece atom alt dnyada bize grnd ekliyle bir belirlenimsizcilik olduudur. Alglarmza gre atom alt dnyada bir belirlenimsizcilik vardr; fakat alglarmzn tesinde onun gerekten de var olup

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    150

    olmadn bilmiyoruz (Patrick, s. 321-322; Searle 1994a: 767-768; Bishop 2003: 117-118).

    O halde denebilir ki, Heisenbergin ilkesinin nihai yorumu son tahlilde kiinin felsefi tutumuna bal gzkmektedir. Ayrca eer atom alt dnyada nesnel anlamda bir belirlenimsizcilik olduu doru olsa bile bunun zorunlu olarak atom st dnyada da olmas gerekmemektedir (Searle 1994a: 766). Dahas, atom alt dnyada belirsizlik bulunmasndan insan zihninin elektronlar zerinde g uygulayarak onlar istedii dorultuda ynlendirebilecei de zorunlu olarak kmaz (1994a: 767; Hong 2003: 87; Bishop 2003: 119). Demek ki, kesinsizlik ilkesi de kat belirlenimcilii rtecek gte deildir.

    Clarkn iki temel itirazndan zgrlk sezgisinin zgrlk lehine bir kant olmayaca itirazna gelince, bu, yerinde bir itirazdr. nk Clarkn da vurgulad gibi (1990: 21) ncelikle sezgi zneldir ve bu yzden herkes iin nesnel bir kant olamaz. kinci olarak hipnoz altndayken zgrce eylemde bulunduklarn zanneden insanlar anmsanacak olursa, zgrlk hissimizin davranmzn belirlenmi olmasyla uyumsuz olmad grlecektir. Ne var ki Lamont da, daha nce belirtildii gibi, sezgiyi zaten bilgiyle edeer grmemekte ve seme zgrl lehine nesnel bir kant olarak sunmamakta sadece onun lehine makul bir varsaym olarak almaktadr.

    Clarkn, Lamontun kanmaya alt bir dalizme dt iddias (Clark 1990: 21) ise bence en gl iddiadr. Ancak yukarda da gstermeye altm gibi Lamontun kendisi byle bir eyi aka reddetmektedir ve onun ifadeleri Clarkn yapt gibi dalizme geit verecek ekilde yorumlanamazlar. Fakat yine de Lamontun z-belirlenimci aklamasnn ana problemi tam olarak burada yatmaktadr: nk o, zgrl insann nceki nedenlerden bamsz bir eylem balatma veya balatmama gc (Lamont 1990a: 18; 1975: 58) olarak grdne gre bunun ya isel, maddi olmayan ya da maddi ve doal bir ey olduunu kabul etmek durumundadr.

    Grnen o ki beynin karmakl iinde insandaki zgr seimin srrnn yattn dnen (1975: 59) Lamont, ou zgrlk aklamann ardndaki (Bok 1988: 4; Clark 1999) mekanizm korkusu nedeniyle (Lamont 1997: 178) ikincisini semekte ve onun biyolojik evrimin bir sonucu olduunu dnmekte; fakat beynin etkinliinin nasl olup da fiziksel nedenlerden bamsz kaldn da aklamamaktadr. Dolaysyla Lamontun seme zgrlne olan inanc, son tahlilde ileride beynin gizemi zldnde aklanacan umduu sekler bir kanaat meselesi olarak kalmaktadr. Denebilir ki Jamesin oulcu felsefesi gibi (Patrick 1935: 313) Lamontun felsefesi de, insann seme zgrln ispatlamamakta, sadece onun makul oluu lehinde birtakm argmanlar sunmaya (1967: 172) ve evrenin zgrle imkn salayan bir evren olduunu gstermeye almaktadr. Sonuta felsefenin birok etin probleminde olduu gibi zgr seim probleminde de lehte ya da aleyhte kesin bir kant ortaya konmu gzkmemektedir. O yzden problem imdiye kadar olduu gibi bundan sonra da tartlacak grnyor. Fakat bana yle geliyor ki zgr olduumuzu syleyen sradan deneyimimiz o kadar gldr ki pratik yaammzda onu bir yanlsama veya tartmal bir problem olarak grp kolayca bir tarafa brakamayz.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    151

    Kaynaklar

    BISHOP, Robert C. (2003) Chaos, Indeterminism and Free Will, The Oxford Handbook of Free Will, ed. Robert Kane, Oxford University Press, Oxford-New York, pp. 111-127.

    BLACKBURN, Simon (1996) Dictionary of Philosophy, Oxford. BOK, Hilary (1988) Freedom and Responsibility, Princenton University Press, New Jersey. CLARK, Thomas W. (1990) Beyond Free Will: A Naturalistic Alternative, The Humanist, vol.

    50, iss. 3, (May 1990), pp. 19-24. CLARK, Thomas W. (1999) Fear of Mechanism: A Compatibilist Critique of The Volitional

    Brain, Journal of Consciousness Studies, Vol. 6, Iss. 8-9, (August-September 1999), pp. 279-293.

    CLARK, Michael (2001) Paradoxes From A to Z, Routledge, New York. DELAHUNTY, R.J. (1999) Spinoza: The Arguments of the Philosophers, Routledge: London

    NewYork. DEWEY, John (1998) Philosophies of Freedom, Essential Dewey, vol. 2, ed. Larry A. Hickman

    and Thomas M. Alexander, Indiana University Press, Indiana. DRAY, W.H. (1967) Determinism, Encylopedia of Philosophy, vol. 3-4, pp. 359-378. FLEW, Anthony (1980) Philosophy: An Introduction, Prometheus Books, New York. FLEW, Antony (1989) An Introduction to Western Philosophy: Ideas and Argument From Plato

    to Popper, revised edition, Thames and Hudson, New York. FLEW, Anthony (1999) A Dictionary of Philosophy, Gramercy Books, New York. HARTSHORNE, Charles (1962) The Logic of Perfection and Other essays in Neoclassical

    Metaphysics, Open Court Publishing Company, Lasalle, Illinois. HUME, David (1988) An Enquiry Concerning Human Understanding, Prometheus Books, New

    York. HOLBACH, Baron D (2004) God Sense Without God, Kessinger Publishing, London. HONG, Felix T. (2003) Towards Physical Dynamic Tolerance: An Approach to Resolve the

    Conflict Between Free Will and Physical Determinism, BioSystems, vol. 68, iss. 2-3, (February-March 2003), pp. 85-105.

    HOSPERS, John (1994) Meaning and Free Will, (STUMPT, Samuel Enoch 1994, Philosophy: History and Problems, McGraw-Hill, USA) iinde pp. 752-758.

    JAMES, William (1996) A Pluralistic Universe: Hibbert Lectures at Manchester College on the Present Situation in Philosophy, University of Nebraska Press.

    JAMES, William (2003) Will to Believe and Other Essays in Popular Philosophy, Kessinger Publishing.

    LEMOS, John (2002) Evolution and Free Will: A Defense of Darwinian Non-Naturalism, Metaphilosophy, vol. 33, iss. 4, (July 2002), pp. 468-482.

    LAMONT, Corliss (1951) A Humanist Metaphysics, Humanist, vol. 11, iss.1, pp. 33-34. LAMONT, Corliss (1967) Freedom of Choice Affirmed, Horizon Press, New York. LAMONT, Corliss (1975) Voice in the Wilderness: Collected Essays of Fifty Years, Prometheus

    Books, Buffalo-New York. LAMONT, Corliss (1980) The Affirmative Ethics of Humanism, The Humanist, vol. 40, iss. 2,

    (March-April 1980), pp. 4-7, 53. LAMONT, Corliss (1988) A Lifetime of Dissent, Prometheus Books, Buffalo-New York. LAMONT, Corliss (1990a) Free Choice as an Innate Power, The Humanist, vol. 50, iss. 3,

    (May 1990), pp. 18-19.

  • Corliss Lamontta Seme zgrl ve Belirlenimcilik Problemi

    152

    LAMONT, Corliss (1990b) Freedom is As Freedom Does, The Continuum Publishing Company New York.

    LAMONT, Corliss (1997) Philosophy of Humanism, eighth edition, Amherst-New York. LUCAS, J. R. (1970) The Freedom of the Will, Oxford University Press. PATRICK, George T. W (1935) Introduction to Philosophy, Houghton Mifflin Company, revised

    edition, New York. Partridge, P. H. (1967) Freedom, Encylopedia of Philosophy, vol. 3-4, pp. 221-225. RYLE, Gilbert (1949) The Concept of Mind, Hutchinsons University Library, London. RUSSEL, Bertrand (2001) Selected Letters of Bertrand Russel, ed. Grifin Nicholas, The Public

    years:1914-1970, vol. 2, Routledge. RUSSEL, Bertrand (1990) Foreword to the English Edition [Corliss Lamont, (1990) Freedom

    is As Freedom Does, The Continuum Publishing Company New York iinde], pp. ix-xii. SEARLE, John (1994a) The Freedom of the Will, (STUMPT, Samuel Enoch 1994, Philosophy:

    History and Problems, McGraw-Hill, USA iinde) pp. 766-774. SEARLE, John (2004) Mind: A Brief Introduction, Oxford University Press. New York. SEARLE, John (1994b) The Rediscovery of the Mind, MIT Press, Cambridge. SKINNER, B.F. (2002) Beyond, Freedom and Dignity, Hackett Publishing Company Inc,

    Indiana. SPINOZA, Barauch de (1954) Determinism and Morals, [ed. Joseph Ratner (1954), The

    Philosophy of Spinoza: Selected From Hs Chief Works, The Modern Library Inc, New York] iinde pp. 191-210.