prof. dr. levent meteyazdý. sayfa 2’de baþlayan ve … saðlýk hizmetini alabiliyorlar. - aktif...

8
Pek çok hekim yerinden edilecek 15 Kasým 2006 Sayý 147 “... Linç eylemlerini ve linç at- mosferini, karþýt düþüncede olanla- ra çevrilmiþ bir silah, kontrolsüz ki- þileri bu silaha sürülen birer mermi gibi kullanýyorlar. ...” Prof. Dr. Levent Mete yazdý. Sayfa 2’de c m y k STED Fotoðraf Yarýþmasý sonuçlandý Suç ve ceza Prof. Dr. Cem Terzi yazdý 2. Sayfada 3. Sayfada 8. Sayfada 7. Sayfada 8. Sayfada TTB Merkez Konseyi Baþkaný Prof. Dr. Gençay Gürsoy Füsun Sayek Türkiye’de özellikle 1980’den beri saðlýk alanýný piyasa- ya teslim eden anlayýþa karþý açýlan mücadele bayraðýný taþýyan yoldaþ- larýmýzdan biriydi. Onun býraktýðý noktadan bu mücadele sürecektir. Dr. Tülay Kansu Füsun’la birlikte beynimizden ve yüreðimizden bir parça da birlikte gidiyor. Dünya daha renksiz, hayat daha zor görünüyor. Onu yakýndan tanýmak bir ayrýcalýktý. Gülen yüzü- nü, zekice esprilerini unutmak mümkün deðil. Onu çok özleyece- ðiz. Prof. Dr. Þükrü Hatun Biz senden anlayarak ve iyi sevmeyi öðrendik. Öyle ki sen TTB’ye geldi- ðin zaman yüreðimiz hafiflerdi. Bizi sen birleþtirirdin. Aslýnda bu ülkenin her yerindeki tabip odalarýný TTB haline getiren sendin. Seninle erin- meden, kolayca yola çýkmayý öðren- dik. Prof. Dr. Cem Terzi Füsun Abla günümüzün prototipi in- sanlardan biri deðildi. Hem kendi hayatýna hem öteki hayatlara saygý, sevgi, özen, duyarlýlýk, özveri ile yaklaþýrken bir yaþama sanatý geliþ- tiren biriydi. Yaþamý, Murathan Mungan þiiriyle sýmsýký tutardý. DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi Füsun Sayek yalnýz doktor deðil, bir mücadele insanýydý. Hem saðlýk so- runlarýna hem Türkiye sorunlarýna duyarlýlýðý ile kendisini tanýdýk. Sað- lýk sorunlarýndan Türkiye’nin temel sorunlarýna, daha iyi yaþam mücade- lesinde önderlik yaptý. KESK Baþkaný Ý. Hakký Tombul Füsun Abla saðlýk ortamýnda yaþanan tüm sorunlara karþý iyi insan, iyi he- kim ve bu ülkenin yurttaþý olarak her zaman duyarlýydý. Sendikalaþma ça- lýþmalarýnýn baþýnda hemen bizimle mücadeleye baþladý. Tüm Saðlýk Sen- dikasý’nýn kurucu üyelerindendi. Saðlýk Muhabirleri adýna Yýldýz Yazýcýoðlu Basýn mensuplarýnýn da Füsun Ablasý olmuþtur. TTB’nin bir eylemi ya da basýn toplantýsýna gelmek hiçbir za- man basýn mensuplarý için eziyet ol- mamýþtýr. Her zaman onun tarafýndan içten bir güleryüzle karþýlandýk. SES Baþkaný Köksal Aydýn Biz bugüne kadar herkese eþit, nite- likli ve ücretsiz saðlýk mücadelesinde görevdeydik. Bugün de burada görev- deyiz. Yarýn da görevde olmaya de- vam edeceðiz. Devamý sayfa 4 ve 5’te bitmeden susarsa bitmiþ gibi türküsü biliyorsanýz eðer siz sürdürünüz solarsa çiçeði vaktinden önce anýlarda yaþatýn kalsýn ölümsüz... Baþlayan ve bitmeyen... * * Þiir Eray Canberk Maliye Bakanlýðý Ýlaç Genelgesi… TTB Ýlaç Danýþma Kurulu, Maliye Bakanlýðý’nýn Eylül ayýnda ya- yýmladýðý ikinci ilaç genelgesine iliþkin bir rapor hazýrladý. Ýlaç Da- nýþma Kurulu, Maliye Bakanlýðý’nýn hiçbir gerekçe göstermeden aldýðý kýsýtlama kararlarýnýn “özürlü” olduðunu kaydetti Sayfa 3’te “Kararlar özürlü” Lübnan ziyareti sonuçlarý basýn toplantýsý ile duyuruldu “Saðlýk barýþa giden köprüdür” TTB heyetinin Lübnan ve Suriye ziyaretinin sonuçlarý, 1 Kasým 2006 günü Ýstanbul’da düzenlenen bir basýn top- lantýsý ile kamuoyuna duyuruldu. Heyet, bölgede sürekli iþgal edilme ya da bombalama tehdidiyle yaþayan insan- lar için, saðlýk hizmetlerine ulaþmadaki sýkýntýlarýn ne ya- zýk ki daha önemsiz hale geldiðini tespit etti Sayfa 2’de gündem ... Prof. Dr. Gençay Gürsoy Füsun’dan bize kalan… B u, Füsun Sayek’in kö- þesinde benim imzamla çýkacak ikinci yazý. Birincisini yazarken “O” sadece görevini devretmiþ, zorunlu dinlenmeye çekilmiþti. devamý sayfa 3’te PDC toplantýlarý… ODSH Güneydoðu’daydý Güneydoðu sele teslim oldu Güneydoðu Anadolu’da günler süren yo- ðun ve etkili yaðýþ nedeniyle, Diyarbakýr, Bat- man ve Siirt’te pek çok ev ve iþyerini su bastý, çok sayýda kiþi yaþamýný yitirdi. TTB Olaðan Dýþý Durumlarda Saðlýk Hizmetleri Kolu bölge- de incelemelerde bulundu Sayfa 3’te TTB, hizmet puaný üzerinden cetveller oluþ- turarak, valilere saðlýk personelinin görev yer- lerini deðiþtirme yetkisi veren Saðlýk Bakanlý- ðý’na tepki göstererek, yürütülen toplantýlarýn, bakanlýðýn yanlýþýna ortak olmak anlamýna ge- leceðini açýkladý Sayfa 7’de aradabir... TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoðlu : “Savaþ insanlýðýn en büyük utancý” Füsun Sayek UEMO’da anýldý TTB eski Baþkaný Prof. Dr. Nusret Fiþek anýldý

Upload: vantu

Post on 08-Jun-2018

224 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Pek çok hekimyerinden edilecek

15 Kasým 2006 Sayý 147

“... Linç eylemlerini ve linç at-mosferini, karþýt düþüncede olanla-ra çevrilmiþ bir silah, kontrolsüz ki-þileri bu silaha sürülen birer mermigibi kullanýyorlar. ...”

Prof. Dr. Levent Mete yazdý. Sayfa 2’de

c m y k

STED Fotoðraf Yarýþmasýsonuçlandý

Suç ve cezaProf. Dr. Cem Terzi yazdý

2. S a y f a d a

3. S a y f a d a

8. S a y f a d a

7. S a y f a d a

8. S a y f a d a

TTB Merkez Konseyi BaþkanýProf. Dr. Gençay GürsoyFüsun Sayek Türkiye’de özellikle1980’den beri saðlýk alanýný piyasa-ya teslim eden anlayýþa karþý açýlanmücadele bayraðýný taþýyan yoldaþ-larýmýzdan biriydi. Onun býraktýðýnoktadan bu mücadele sürecektir.

Dr. Tülay KansuFüsun’la birlikte beynimizden veyüreðimizden bir parça da birliktegidiyor. Dünya daha renksiz, hayatdaha zor görünüyor. Onu yakýndantanýmak bir ayrýcalýktý. Gülen yüzü-nü, zekice esprilerini unutmakmümkün deðil. Onu çok özleyece-ðiz.

Prof. Dr. Þükrü HatunBiz senden anlayarak ve iyi sevmeyiöðrendik. Öyle ki sen TTB’ye geldi-ðin zaman yüreðimiz hafiflerdi. Bizisen birleþtirirdin. Aslýnda bu ülkeninher yerindeki tabip odalarýný TTBhaline getiren sendin. Seninle erin-meden, kolayca yola çýkmayý öðren-dik.

Prof. Dr. Cem Terzi Füsun Abla günümüzün prototipi in-sanlardan biri deðildi. Hem kendihayatýna hem öteki hayatlara saygý,sevgi, özen, duyarlýlýk, özveri ileyaklaþýrken bir yaþama sanatý geliþ-tiren biriydi. Yaþamý, MurathanMungan þiiriyle sýmsýký tutardý.

DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi Füsun Sayek yalnýz doktor deðil, birmücadele insanýydý. Hem saðlýk so-runlarýna hem Türkiye sorunlarýnaduyarlýlýðý ile kendisini tanýdýk. Sað-lýk sorunlarýndan Türkiye’nin temelsorunlarýna, daha iyi yaþam mücade-lesinde önderlik yaptý.

KESK Baþkaný Ý. Hakký Tombul Füsun Abla saðlýk ortamýnda yaþanantüm sorunlara karþý iyi insan, iyi he-kim ve bu ülkenin yurttaþý olarak herzaman duyarlýydý. Sendikalaþma ça-lýþmalarýnýn baþýnda hemen bizimlemücadeleye baþladý. Tüm Saðlýk Sen-dikasý’nýn kurucu üyelerindendi.

Saðlýk Muhabirleri adýna YýldýzYazýcýoðlu Basýn mensuplarýnýn da Füsun Ablasýolmuþtur. TTB’nin bir eylemi ya dabasýn toplantýsýna gelmek hiçbir za-man basýn mensuplarý için eziyet ol-mamýþtýr. Her zaman onun tarafýndaniçten bir güleryüzle karþýlandýk.

SES Baþkaný Köksal Aydýn Biz bugüne kadar herkese eþit, nite-likli ve ücretsiz saðlýk mücadelesindegörevdeydik. Bugün de burada görev-deyiz. Yarýn da görevde olmaya de-vam edeceðiz.

Devamý sayfa 4 ve 5’te

bitmeden susarsabitmiþ gibi türküsübiliyorsanýz eðersiz sürdürünüz

solarsa çiçeðivaktinden önceanýlarda yaþatýnkalsýn ölümsüz...

Baþlayan ve bitmeyen...*

* Þiir Eray Canberk

Maliye Bakanlýðý Ýlaç Genelgesi…

TTB Ýlaç Danýþma Kurulu, Maliye Bakanlýðý’nýn Eylül ayýnda ya-yýmladýðý ikinci ilaç genelgesine iliþkin bir rapor hazýrladý. Ýlaç Da-nýþma Kurulu, Maliye Bakanlýðý’nýn hiçbir gerekçe göstermedenaldýðý kýsýtlama kararlarýnýn “özürlü” olduðunu kaydetti Sayfa 3’te

“Kararlar özürlü”Lübnan ziyareti sonuçlarý basýn toplantýsý ile duyuruldu

“Saðlýk barýþa giden köprüdür”TTB heyetinin Lübnan ve Suriye ziyaretinin sonuçlarý,

1 Kasým 2006 günü Ýstanbul’da düzenlenen bir basýn top-lantýsý ile kamuoyuna duyuruldu. Heyet, bölgede sürekliiþgal edilme ya da bombalama tehdidiyle yaþayan insan-lar için, saðlýk hizmetlerine ulaþmadaki sýkýntýlarýn ne ya-zýk ki daha önemsiz hale geldiðini tespit etti Sayfa 2’de

gündem ...Prof. Dr. Gençay Gürsoy

Füsun’dan bize kalan…

B u, Füsun Sayek’in kö-þesinde benim imzamla

çýkacak ikinci yazý. Birincisiniyazarken “O” sadece görevinidevretmiþ, zorunlu dinlenmeyeçekilmiþti. devamý sayfa 3’te

PDC toplantýlarý… ODSH Güneydoðu’daydý

Güneydoðu seleteslim oldu

Güneydoðu Anadolu’da günler süren yo-ðun ve etkili yaðýþ nedeniyle, Diyarbakýr, Bat-man ve Siirt’te pek çok ev ve iþyerini su bastý,çok sayýda kiþi yaþamýný yitirdi. TTB OlaðanDýþý Durumlarda Saðlýk Hizmetleri Kolu bölge-de incelemelerde bulundu Sayfa 3’te

TTB, hizmet puaný üzerinden cetveller oluþ-turarak, valilere saðlýk personelinin görev yer-lerini deðiþtirme yetkisi veren Saðlýk Bakanlý-ðý’na tepki göstererek, yürütülen toplantýlarýn,bakanlýðýn yanlýþýna ortak olmak anlamýna ge-leceðini açýkladý Sayfa 7’de

aradabir...

TTB MerkezKonseyi üyesi

Dr. Ali Çerkezoðlu :

“Savaþ insanlýðýn en büyük utancý”

Füsun Sayek UEMO’da anýldý

TTB eski Baþkaný Prof. Dr. Nusret Fiþek

anýldý

“Savaþ insanlýðýn en büyük utancý”

“Saðlýk barýþa giden köprüdür”

Týp Dünyasý - ÝSTANBUL - TTB heyeti-nin Lübnan ve Suriye ziyaretinin sonuçlarý, 1Kasým 2006 günü Ýstanbul’da düzenlenen birbasýn toplantýsý ile kamuoyuna duyuruldu.

Ýstanbul Tabip Odasý’nda düzenlenen ba-sýn toplantýsýnda, TTB’nin uzun zamandýrkomþu ülkelerde yaþanan savaþ, iþgal ve in-san kýyýmýna karþý, insan yaþamýný esas alanbir programla, maðdurlarýn yanýnda yer ala-rak dayanýþma çabalarýný sürdürdüðü, bu a-maçla da yakýn zamanda büyük bir yýkým ya-þayan Lübnan ve sürekli tehdit altýnda tutulanSuriye halkýyla dayanýþma duygularýný pay-laþmak üzere bir ziyaret gerçekleþtirildiði be-lirtildi.

Heyetin, kýsa süre önce raporlaþtýrýlan zi-yaretinin sonucundaki tespit ve gözlemleriþöyle:

- Lübnan’ýn güneyinde sürekli iþgal edil-me ya da bombalanma tehdidi ile yaþayan in-sanlarýn nitelikli bir saðlýk sistemine sahip o-lup olmadýklarý, doðal yaþamlarýnda saðlýkhizmetine ulaþma konusundaki sýkýntýlarý neyazýk ki ikincil öneme sahip durumda.

- Yaþama haklarý sürekli tehdit altýnda ol-duðundan, saðlýk hizmetine ulaþma hakký,yaþamýný sürdürebilme hakkýna indirgenmiþdurumda. Ölmeden yaþamýný sürdürebiliyorolmak baþlý baþýna bir “kazanç” kabul edile-bilir.

- Zorunlu yaþanan sürekli ya da kýsmi göç-ler sonrasýnda doðal yaþam alanlarýndan fizi-ken ve sosyal olarak koparýlan insanlarýn bir-çok zorluk yaþamasý kaçýnýlmaz.

- Lübnanlýlar’ýn çok iyi organize ettiði da-yanýþma iliþkileri sayesinde saðlýk hizmeti

aksatýlmamýþ olsa da, özellikle sýnýr bölgele-rinde yaþayan Lübnanlýlar ciddi sorunlarlakarþý karþýyalar.

- Ülkesi bombalanýrken yaþamýný sýðýnak-larda geçirmiþ olmak tüm Lübnanlýlar için sý-radan ve kanýksanmýþ olaylar biçiminde akta-rýlsa bile bu gibi durumlarýn insan ruh saðlýðýaçýsýndan “doðal” kabul edilemez olgulardýr.

- Saðlýk sistemi neredeyse bütünüyle para-lý ve özel saðlýk sektörü üzerine kurulu olan

Lübnan’da parasý olanlarýn bu sistemdensaðlýk hizmetine ulaþýrken, yoksul vegüvencesiz olanlarýn Lübnan’ýn doðalyapýsýný oluþturan dinsel ya da etnik “ce-maat”lerin dayanýþma iliþkileri sayesinde as-gari saðlýk hizmetini alabiliyorlar.

- Aktif bir saldýrý yaþamayan bir ülke ola-rak Suriye ise her an iþgal edilme ve Irak’tayaþanmakta olan katliamlara maruz kalabil-me duygusunun toplumun bütününe yayýlmýþ

olarak yaþýyor.- Bu tür iþgal ve saldýrganlýklara karþý baþ-

ta komþularý olan bizler olmak üzere dünyakamuoyunun desteðini çok önemsedikleri,gerek Suriye Tabip Birliði yöneticileri gerek-se Suriye Saðlýk Bakaný tarafýndan açýklýklaifade edildi.

- Kamu-devlet aðýrlýklý, kýsmi zorluklarýolsa da herkesin ulaþabildiði bir saðlýk siste-mi bulunan Suriye’nin, olasý bir saldýrýyamaruz kalmasý durumunda baþta dezavantajlýkesim olan yoksullar ve Filistinli göçmenlerolmak üzere toplumun bütününde ciddi birsaðlýk krizi yaþamasý kaçýnýlmaz görünüyor.

- Türk Tabipleri Birliði barýþa giden yolunsaðlýktan geçtiðini, saðlýk çalýþanlarý ve he-kimlerin doðal barýþ elçileri olduðunu esas a-larak, komþularýmýzda, bölgemizde ve tümdünyada bir an önce barýþýn egemen olmasýyönünde çabalarýný arttýrarak sürdürmeye ka-rarlýdýr.

Týp Dünyasý - ANKARA -Türk Tabipleri Birliði’nden bir he-yet, 1-4 Ekim tarihleri arasýnda Ýs-rail saldýrýsý altýndaki Lübnan’dave komþusu Suriye’de inceleme-lerde bulundu. Saðlýðýn ve hekim-lerin barýþa giden bir köprü olduðugerçeðinden hareket eden heyet,bu ziyaretlerde savaþýn doðrudanve dolaylý etkilerinin yaný sýra, Su-riye ve Lübnan’daki saðlýk siste-mini, hekim örgütlenmesini, he-kim özlük haklarýný ve halkýn sað-lýk hizmetine ulaþma sürecini in-celedi.

Lübnan ve Suriye ziyareti sýra-sýnda yürütülen temaslarý ve böl-geye iliþkin tespitleri TTB MerkezKonseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoðluanlattý. Çerkezoðlu’nun Týp Dün-yasý’nýn sorularýna verdiði yanýtlarþöyle:

- TTB heyeti Lübnan’a neamaçla gitti?

Zaman zaman ülkemizde yakýnkomþularýmýz gündem olur. Bun-lar genellikle ya orada yaþanmaktaolan trajediler ya da ülkemizle ya-þanan siyasi krizlerle ilgilidir.Türk Tabipleri Birliði uzun za-mandýr kapý komþumuz ülkelerdeyaþanan savaþ, iþgal ve insan kýyý-mýna karþý insan yaþamýný esas a-lan bir programla maðdurlarýn ya-nýnda dayanýþma çabalarýný sürdü-rüyor. Baþta saðlýklý yaþama hakkýolmak üzere en temel insani hakla-rý ayaklar altýna alan Amerika’nýnsaldýrgan politikalarýna karþý, Irak,Filistin, Lübnan ve Suriye halkýy-la dayanýþma duygularýmýzý bu ül-kelerin tabip birlikleri aracýlýðý ileyaþatmaya çalýþýyoruz. Son aylar-da ise Amerikan emperyalizmininOrtadoðu politikasýnýn kolaylaþtý-rýcý etkisiyle, Ýsrail yýllardýr Filis-tin üzerindeki pervasýzlýðýný Lüb-nan’a da uygulamaya baþladý. Biz-ler de savaþ karþýtý tepkiler vermekve iþgalcileri kýnamaktan öte birþey yapamaz hale geldik. Oysa buyaz Lübnan ve Filistin’de yaþananve hala yaþanmakta olan trajedi bi-

ze çok yakýn. Suriye kendini sü-rekli tehdit altýnda hisseden bir ül-ke konumunda. Sonrasýnda sýranýnkime geleceði ise hiç belli deðil!Tüm bu nedenlerle komþularýmýz-la iliþkilerimizi geliþtirebilmek i-çin saðlýðýn ve hekimlerin barýþagiden bir köprü olduðu gerçeðin-den hareket ettik. Hekimlerin hiçbir önyargý taþýmadan komþularlailiþkilerimizin geliþmesinde kata-lizör rol oynayabileceðini düþün-dük. Kurumsal, bilimsel ve sosyalyönü olmasýna önem verdiðimizbu ziyaretlerimizde savaþýn doðru-dan ve dolaylý etkilerinin yaný sýraSuriye ve Lübnan’ýn saðlýk siste-mini, hekim örgütlenmesini, he-kimlerin özlük haklarýný ve halkýnsaðlýk hizmetine ulaþma süreciniinceledik.

- Ziyaret ne kadar sürdü,kimler katýldý?

Geziye TTB Merkez konsey ü-yelerinden benim dýþýmda, Dr. Er-kan Kapaklý, Dr.Hülya Biriken,TTB Yüksek Onur Kurulu üyesiDr. Þefik Zan, Ýstanbul Tabip O-dasý Baþkaný Prof. Dr. ÖzdemirAktan, Mersin Tabip Odasý Baþ-kaný Dr. Özkan Özdemir, AdanaTabip Odasý Baþkaný Doç. Dr. Os-man Küçükosmanoðlu, Gazian-tep Tabip Odasý Baþkaný Prof. Dr.Kemal Bakýr, Hatay Tabip OdasýGenel Sekreteri Dr. Selim Mat-kap, Yönetim Kurulu üyesi Dr.Ýbrahim Tartýcý ve Dr. Yunus So-vukluk katýldý. 1-4 Eylül 2006 ta-rihlerinde gerçekleþtirdiðimiz buziyaretimizin 2 günü Suriye’de, 2günü Lübnan’da geçti

- Ziyaret sýrasýnda nereleregittiniz, hangi temaslarda bu-lundunuz?

Suriye sýnýrýný geçtiðimiz anda(ki gece saat 01.30 olmasýna rað-men) Suriye Tabipler Birliði (Sen-dikasý)’nýn Ýglib þehrindeki yöne-ticileri bizleri karþýladý. Gümrük-teki hekim odasýnda ilk görüþme-miz gece 02.00’de gerçekleþti. Su-riye’nin baþkenti Þam’da ise Suri-ye Tabipler Sendikasý baþkan veyöneticilerinin yaný sýra, saðlýkmerkezi ve hastanelerde doðrudanhizmet sunan hekimlerle ve SuriyeSaðlýk Bakaný ile görüþmelerimizoldu. Ayrýca Þam’daki TürkiyeKonsolosluðunu da ziyaret ettik.Lübnan’da da Lübnan TabiplerBirliði (Sendikasý) bizi karþýladýve gerek bombardýmanla yerle biredilmiþ bölgeleri gerekse saðlýkkurumlarýný ziyaret etmemizi sað-ladý.

- Lübnan ve Suriye ziyareti-nin çýktýlarýný gidiþ amacýyla i-liþkilendirerek deðerlendirirmisiniz?

Suriye ve Lübnan ziyaretininTTB’nin bu günü kadar karalýlýklasürdürdüðü savaþ karþýtý ve barýþýsavunan tutumunu pekiþtirdiðinidüþünüyoruz. Bu ziyaretle dayaný-þa duygularýmýzý uzaktan ulaþtýr-maya çalýþtýðýmýz Suriye ve Lüb-nan halký ve hekimlerine duygu vedüþüncelerimizi doðrudan ifade e-debilme þansýmýz oldu. Bu duygu-larýn karþýlýklý olduðunu görmekbu ziyareti yapmakla ne kadardoðru bir iþ yaptýðýmýzý bizlere birkez daha gösterdi. Bu ülkelerde

hekim ücretlerinin düþük tutularakgelirlerini arttýrabilmek için ek o-larak özelde çalýþmak dýþýnda birseçenek býrakýlmamýþ olmasý biz-lere çok tanýdýk geldi. Yine de ge-rek Suriye de gerekse Lübnan’da

ortalama olarak hekimlerin gelir-lerinin iyi olduðu ve saygýnlýklarý-nýn yüksek olduðu bariz olarak an-laþýlýyordu.

- Savaþ ortamýnýn Lüb-nan’da günlük yaþama ve sað-lýk ortamýna etkisine dair göz-lemlerinizi aktarýr mýsýnýz?

Savaþ insanlýðýn en büyük u-tançlarýndan biri. Ýnsan yaþamýnýortadan kaldýrmayý amaç edinenbu saldýrýlar beraberinde alt yapýyýve insanlarýn duygu dünyasýný tah-rip ederek onarýlmasý güç hasarlaroluþturuyor. Doðal olarak her za-man ve yerde olduðu gibi en deza-vantajlý olanlar, yani yoksullar vegöçmenler ( ki bunlarýn çoðunlu-

ðunu Suriye ve Lübnan’da yaþa-yan Filistinliler oluþturuyor) busüreçlerden en büyük zararý görü-yor.

- Lübnan’da yaþanan orta-ma dair genel izlenimleriniziaktarabilir misiniz?

Lübnan savaþ ve saldýrganlýðýakut bir olgu olmaktan çýkarmýþ.Olayý kronik bir durum olarak iç-selleþtirmiþler. Her kronik hastagibi bu ortamda yaþamaya alýþmýþ-lar ve savaþ “olaðan” bir durumhaline getirilmiþ. Þehrin her tara-fýndaki köprülerin bombalarla yer-le bir edilmiþ olmasý bizim dýþý-mýzda herkesin olaðan karþýladýðýbir görüntü. Açýklýkla söyleyebili-riz ki Lübnanlýlar tüm bunlara rað-men “neþesinden” hiçbir þey yi-tirmeyen insanlar. Yaralarýný sar-maktaki olaðanüstü baþarýlarýný datakdir etmek gerekiyor. Gölcük’te1999 depreminden hatýrladýðýmýzyerle bir hale gelen yüzlerce apart-

manlý bir mahalle ile Avrupa’nýnlüks bir caddesini andýran bölgesiarasýnda 1-2 kilometrelik mesafeolmasý Lübnan’a özgü bir þey olsagerek. Gezimize çýkarken yaptýðý-mýz basýn toplantýsýnda söyledik-lerimizi gezimizin sonunda dahada pekiþtirerek yineleyebiliriz.Lübnan dahil dünyanýn her yanýn-da savaþý olaðan bir durum olmak-tan çýkarmamýz gerekiyor. Masuminsanlarýn tepesine bomba yaðdýr-manýn affedilmez bir insanlýk suçuolduðunu da söylememiz. Bu ko-nuda hekimlerin ve hekim örgütle-rinin söyleyeceði ve yapabileceðiçok þey olduðunu düþüyoruz.Çünkü “saðlýk ve hekimler barý-þa giden köprüdür”.

15 Kasým 20062

aradabir...Linç eyleminin sorumlularý

Prof. Dr. Levent Mete*

c m y k

TTB Heyeti Ýsrail saldýrýsý altýndaki Lübnan’da incelemelerde bulundu

1-4 Ekim tarihleri arasýnda gerçekleþen ziyarette, savaþýn doðrudan ve dolaylý

etkilerinin yaný sýra, Suriye ve Lübnan’ýn saðlýk sistemi, hekim örgütlenmesi, hekimlerin özlük haklarý ve halkýn

saðlýk hizmetine ulaþma süreci de incelendi.

TTB heyetinin Lübnan ve Suriye ziyaretinin sonuçlarý, 1 Kasým 2006günü Ýstanbul’da düzenlenen bir basýn toplantýsý ile kamuoyuna duyu-ruldu. Heyet, bölgede sürekli iþgal edilme ya da bombalama tehdidiy-le yaþayan insanlar için, saðlýk hizmetlerine ulaþmadaki sýkýntýlarýn neyazýk ki daha önemsiz hale geldiðini tespit etti

Hepimiz insanýz, hepimiz hayvanýzdolayýsýyla. Uzak yakýn etobur akra-balarýmýzýn genetik kodlarýyla dolu-

yuz. Saldýrmaya, paralayýp kan dökmeye hazýrbir yanýmýz olduðu ortada. Ýçimizde volkan gi-bi kaynayan dürtüleri uygarlýk adý verilen ka-bukla denetleyip yumuþatýyor, insan içine çýka-cak hale getiriyoruz. Koyunu bacaðýndan tutupaltýmýza almýyor, sokak ortasýnda boðup parala-mýyoruz örneðin. Mezbaha, kasap, lokanta ma-rifetiyle iþlemden geçirilip hazýrlanmýþ eti, ma-saya oturup, çatal býçakla küçük lokmalar hali-ne getirerek yiyoruz. Gözümüze kestirdiðimizkiþiyle hemen çiftleþmeye kalkmýyor, diðerhayvanlardaki benzerlerinden çok daha karma-þýk ve incelikli bir flört sürecine yöneliyoruz.Adalet duygumuzun tatmini de ayný þekilde ay-rýntýlý ve sabýr gerektiren yollarda yürümemizigerektiriyor. Mahkeme, hukuk, yargýç, avukat,yasa, polis vb. kurumlar, kurallar, meslekler ka-rýþýyor iþe. Zanlýyý, intikam almaya niyetlenenkiþilerin ya da gruplarýn eline býrakmýyoruz.

Ancak ne yazýk ki bazýlarýmýzýn üzerindekiuygarlýk kabuðu daha ince ya da içlerindekiþiddet eðilimi daha yüksek. Kendilerini dahagüç kontrol ediyor, kolay galeyana geliyor, sal-dýrýyor, vurup kýrýyor böyleleri. Dolayýsýyla,kendilerinin ve baþkalarýnýn baþýný derde sok-mamalarý için kollanmalarý gerekiyor, çevrede-ki sakin ve dengeli kiþilerin, aile büyüklerinindesteðiyle, onlarýn gözetimi altýnda bir hayatsürüyorlar. Olayýn, biyolojik yapýyla ve erkençocukluk yaþantýlarýyla iliþkili bir yatkýnlýk ze-mini var, ama yoksulluk, eðitimsizlik, haksýzlý-ða uðrama, aþaðýlanma, küçük düþme gibi et-kenlerin söz konusu durumu aðýrlaþtýrdýðý bili-niyor. Linç adý verilen ‘hayvanlýðýn’ azdýrýpmeydana sürdüðü kalabalýklarda ateþi en fazlakörüklenen, eli kurbana en önce uzanan adam-lar bunlar dolayýsýyla. Yine yukarýda sayýlannedenlerle, toplumun kriz ve bunalým dönemle-rinde çizgiyi geçenlerin, çizgiyi geçmeye yak-laþanlarýn sayýsý artýyor. Gazetelerdeki nefretkarelerinde, azgýn mimikler, inip kalkan eller,kollar, sopalar, satýrlar arasýndan kendilerinigösterenlerin ve özellikle öldürücü darbeyi vu-ran, eðer iþin üzerine gidilirse yakalanýp cezae-vini boylayanlarýn büyük bölümü bu tür insan-lardan oluþuyor.

Linç eyleminde son darbeyi vuran bu kiþile-rin sorumluluðu var elbette. Ancak asýl sorum-lularýn fotoðrafçýnýn karesine hiçbir zaman gir-meyen, derli toplu, kontrollü, toplumda saygýnve korunaklý yerler edinmiþ kiþiler arasýnda ol-duðunu düþünüyorum. Evlerinin, çoluk çocuk-larýnýn, akrabalarýnýn yanýndan geçmesini bileistemeyecekleri saldýrgan ve kontrolsüz kalaba-lýðýn dizginleri bir biçimde ellerinde çünkü. Ki-mi zaman doðrudan mafyatik ya da siyasi bað-lar söz konusu olsa da, genellikle verilen de-meçler, açýk ya da dolaylý tahrikler, görmezdengelmeler, savsaklamalar yoluyla etkiliyorlaronlarý. Linç eylemlerini ve linç atmosferini,karþýt düþüncede olanlara çevrilmiþ bir silah,kontrolsüz kiþileri bu silaha sürülen birer mer-mi gibi kullanýyorlar.

Dolayýsýyla, toplumun fikir önderleri, partiyöneticileri, üst düzey memurlarý arasýnda bu-lunan bu kiþiler, politik mücadeleyi yasalarlave genel ahlak kurallarýyla belirlenmiþ alandatutmanýn yararýna ikna olmadýkça linçleri önle-mek mümkün deðil. Silaha sürülecek mermiçok çünkü. Yaþadýðýmýz dünyanýn umut kýrýk-lýklarý ve belirsizliklerle dolu ortamýnda sayýla-rý hýzla artýyor üstelik. Ýntihar bombacýsý bul-makta güçlük çekmeyen bir dünyada, hoþunagitmeyenleri linç ettirmekten kolay ne var?

* Ýzmir Atatürk Eðitim ve Araþtýrma Hasta-nesi, psikiyatri bölümü

Dr. Ali Çerkezoðlu

TTB Heyeti Suriye Saðlýk Bakaný ile görüþtü

Sýk sýk görüþemesek bilearamýzdaydý. Bu yüzden yaptýðým, onun yerine“nöbet raporu”nu yazmak gibi bir þeydi.

17 Ekim günü, arkasýnda daha þimdiden sev-gili Füsun Abla’larýnýn gülen yüzünün özleminiduyan binlerce hekim býrakarak sonsuzluðadoðru uzun yolculuðuna çýktý.

Ýtiraf edeyim ki, bu kez bu köþe için yazar-ken, onun býraktýðý sýcaklýðý ayný kývamda sür-düremeyeceðimi bilmenin tedirginliðini yaþýyo-rum.

Dr. Füsun Sayek’in kiþiliðini, duygu ve dü-þünce dünyasýný, uzun yýllar birlikte çalýþtýðý ar-kadaþlarý kadar yakýndan tanýma fýrsatým olma-dý. TTB Merkez Konseyi’nin Ýstanbul’da bulun-duðu yýllarda, farklý bir dönemin farklý faaliyetalanlarý ve doðal olarak üslup bakýmýndan fark-lý kiþilikleri ön plandaydý. Mesleki ve özlük hak-larýmýzý savunma stratejisi ve ülkenin saðlýk so-runlarýna bakýþ açýsý bakýmýndan izlenen anadoðrultu kuþkusuz bugünkünden pek farklý de-ðildi ama dediðim gibi üslupta farklýlýklar vardý.

Ýstanbul Tabip Odasý baþkaný olarak görevyaptýðým yýllarda, Füsun’la ve TTB yönetimindeçalýþan arkadaþlarla ancak toplantýlar ve ortakeylemler sýrasýnda birlikte olabildik. Bu kýsa sü-reli gözlemler biriktikçe, TTB’ye eski yýllarda-kinden oldukça farklý bir “ýlýman” iklimin ege-men olduðu izlenimini edinmeye baþladým. Buiklim, izlenen siyasetin ya da çalýþma yöntemi-nin özüne deðil, üslubuna, dýþa yansýyan rengi-ne iliþkindi. Bu özellik TTB çevresinde kullaný-lan konuþma diline bile, belli bir sýcaklýk kazan-dýrmýþtý: “Ne güzel!..”, “Burada biz bir heye-tiz!..”, “Birlikteliðimiz çok kýymetlidir!..”,“Duygu katsayýsý yükseliyor!..”… vb. vb.

Yine itiraf edeyim ki, baþlangýçta hayli yadýr-gadýðým bu dolgu ifadeleri, bana hem vakit kay-bý hem de, söylenenlerin gerçek anlamlarýný rö-tuþlayan yapaylýklar gibi gelirdi. Ama o çevreyidaha yakýndan tanýdýkça fark ettim ki, bu konuþ-ma üslubu belki bir oranda vakit kaybýna ve an-lam kaymalarýna yol açýyor ama ayný zamandasöylenenlerin sertlik etkisine karþý da bir tür süs-pansiyon iþlevi görüyor.

Mucitleri kimlerdi bilemem ama bu üslup ençok o sevecen ve iyimser gülümsemesiyle Fü-sun’a yakýþýyordu. Baþbakan’ýn ünlü “Ben dok-torlara iðne bile yaptýrmam!..” mealindeki i-fadesini yanýtlarken kurduðu cümle tam Füsun’agöreydi: “Caným Baþbakan’a iðne yapmak is-tiyor!..”

Daha sonra “ýlýman iklim” diye ifade etti-ðim bu sýcaklýðýn, Füsun’un özel kiþiliði ile be-zenmiþ bir “kadýnlýk” kimliðinden beslendiðinifark ettim.

Türkiye’de hemen her tür siyasi çevrede, bir-kaç istisna dýþýndaki hemen tüm sivil toplum ör-gütlerinde, devlet bürokrasisinde, iþ dünyasýnda,sokakta, camide, okulda ve çoðu evde eksik o-lan bu “kadýnlýk iklimi”dir. Savaþýn, þiddetin,acýmasýzlýðýn, kavgacýlýðýn, töre ve namus cina-yetlerinin, trafik canavarlýðýnýn, sivil silahlan-manýn nedeni, tümüyle deðilse bile büyük oran-da bu iklimden yoksun kalmamýzdýr.

TTB’ye Füsun’dan miras kalan bu ikliminhiç bozulmadan sürdürülebilmesi umuduyla…

“Ýþsizlik ve Saðlýk”Toplum ve Hekim’ingündemindeTýp DDünyasý - AANKARA -Toplum ve Hekim Dergisiyeni sayýsýnda “Ýþsizlik veSaðlýk” konusunu günde-mine aldý. Ýþsizlik ve saðlýkiliþkisinin çeþitli yönleriyledeðerlendirildiði dosyada,Metin Çulhaoðlu “Kapita-lizm’de Ýþsizlik”, Gaye Yýl-maz “Marx’ýn ‘Yedek Ýþgü-cü Ordusu’ KavramýnaGünümüz Kapitalizmi Ta-rafýndan Getirilen ‘Bilim-sel’ Gerekçe: NAIRU”,Cem Somel “Çevre Ülkele-rinde Ýstihdam ve ÝþsizlikSorunu”, Mustafa Yalçýner“Ýstihdam Sorunu ve Sos-yalizm”, Yüksel Akkaya “Ýþ-sizlik Üzerine”, MustafaSönmez “Türkiye’nin Ýþsiz-leri Kimlerdir? Cinsel,Coðrafi, Eðitimsel Profil”,Özlem Özkan “Ýþsizlik veSaðlýk Ýliþkisinde YöntemSorunu”, Ata Soyer “SaðlýkPersoneli Ýþsizliði”, Burha-nettin Kaya ve Tolga Bin-bay “Akýl Saðlýðý Pencere-sinden Ýþsizlik”, Hakan Tü-zün “Ýþsizliðin Saðlýk So-nuçlarýný Gözden Geçir-me” konularýný ele aldýlar.Toplum ve Hekim’in yenisayýsýnda ayrýca Hans Ul-rich Deppe ile Küreselleþ-me, Avrupa Saðlýk Reform-larý ve Hekimlere Etkilerikonusunda yapýlmýþ söyleþive “Temel Saðlýk Bakýmý”baþlýklý bir çeviri yer alýyor.

MSG’nin yenisayýsý çýktýTýp DDünyasý - AANKARA -Mesleki Saðlýk ve EðitimDergisi’nin yeni sayýsý çýktý.Derginin bu sayýsýnda Fik-ret Baþkaya’nýn “Türki-ye’nin Emperyalizmle U-yumlandýrýlmasýna Dair”,Mustafa Kahya’nýn “Savaþve Barýþ”, Yüksel Akka-ya’nýn “12 Eylül 1980: 26Yýl Önce, 26 Yýl Sonra,Deðiþen Ne?”, Onur Ba-kýr’ýn “Küresel Rekabet,Haksýz Rekabet ve EmekPiyasalarý/Emek RekabeteFeda mý Olsun?” baþlýklýyazýlarý ile “Pazarda Çalý-þan Çocuklarýn ÇalýþmaKoþullarý ve Saðlýk Durum-larý”, “Bir Kamu Bankasýn-da Örgütsel Stres Düzeyive Etkileyen Faktörler” ile“Ankara’da Çalýþan TrafikPolislerinin Bazý ÖzellikleriÝle Çalýþma Koþullarý ve BuKoþullara Ýliþkin Görüþleri”baþlýklý araþtýrmalar yer al-dý.

STED’in yeni sayýsýçýktýTýp DDünyasý - AANKARA -Sürekli Týp Eðitimi Dergi-si’nin yeni sayýsý çýktý.STED’in bu sayýsýnda Dr.Sevim Buzlu ve Nihal Bos-tancý’nýn “Ýstanbul’da BirSaðlýk Ocaðýna BaþvuranKadýnlarýn Genel SaðlýkAnketine Göre Ruhsal Du-rumlarýnýn Deðerlendiril-mesi” baþlýklý çalýþmasý,Serap Bulduk, Dr. Nihal E-sin ve Nihal Umut’un “A-dölesanlarýn HIV/AIDS Bil-gi Düzeyleri ve HastalýðaKarþý Sosyal Önyargýlarý”nýkonu alan incelemesi, Dr.Zeliha Öcek, Dr. MeltemÇiçeklioðlu ile Dr. MeralTürk’ün “Birinci BasamakSaðlýk Hizmetlerinde KapýTutuculuk Nedir? Türki-ye’de Uygulanabilir mi?”baþlýklý yazýlarý ile Dr. Ol-cay Semiz, Dr. CaferiyeSözeri, Dr. Reyhan Ceva-hir, Dr. Sevil Þahin ve Dr.Sibel Serin Kýlýçoðlu’nun“Sakarya’da Bir Saðlýk Ku-ruluþuna Baþvuran Gebe-lerin Sigara Ýçme Duru-muyla Ýlgili Bazý Özellik-ler”in tespit edildiði araþ-týrmasý yer alýyor.

15 Kasým 2006 3

gündem...Prof. Dr. Gençay Gürsoy

baþ tarafý sayfa 1’de

Týp Dünyasý - ANKARA -Türk Tabipleri Birliði Ýlaç Danýþ-ma Kurulu (ÝDK), Maliye Bakanlý-ðý’nýn 12 Eylül 2006 tarihinde ya-yýmladýðý ilaç kýsýtlama genelgesi-ne iliþkin bir rapor hazýrladý. Geridönüþüm kapsamýndan çýkarýlanya da yeniden kapsama alýnan ilaç-lar için hiçbir gerekçe gösterilme-diðine dikkat çeken TTB ÝDK, buaçýdan kararlarý “özürlü” olarakniteledi.

Maliye Bakanlýðý’nýn Temmuzayýnda yayýnladýðý ilaç genelgesi-nin ardýndan bir rapor hazýrlayarakgenelgenin bilimsel temele dayan-madýðýný açýklayan TTB ÝDK, Ma-liye Bakanlýðý’nýn 12 Eylül tarihin-de yayýmladýðý ikinci ilaç kýsýtlamagenelgesini de incelemeye aldý. Ýn-celemesini tamamlayan ÝDK, bu i-kinci genelgenin de ilki gibi bilim-sel bir temele dayanmadýðýný, han-gi ilacýn neden listeden çýkarýldýðý-nýn, hangi ilacýn neden listeye gerialýndýðýnýn hiçbir þekilde gerekçe-lendirilmediðini vurguladý. Bunun,alýnan kararlarý iyice tartýþmaya a-çýk hale getirdiði kaydedildi.

ÝDK’nýn Eylül tarihli ilaç kýsýt-lama genelgesine iliþkin tespitleriþöyle:

- Maliye Bakanlýðý’nýn 12 Eylültarihli genelgesinde, daha öncekideðiþikliklerde belirtilen geri öde-me komisyonundan hiç söz edil-memektedir. Bu durum, sözü edi-len komisyonun varlýðýna ve etkin-liðine yönelik bir belirsizliðin sür-düðü anlamýna gelmektedir.

- Liste etkin madde ya da endi-kasyon temelinde hazýrlanmýþ de-ðildir. Bu nedenle tutarlý ve doðrubir yaklaþým olduðunu söylemekolanaksýzdýr.

- “Maliyet-etkililik” analiziyapýlmamýþtýr. Geri ödeme kapsa-mý dýþýna çýkartýlma gerekçeleribulunmamaktadýr. Bu durum ka-rarlarý “özürlü” hale getirmekte-dir.

- Yalnýz “tasarruf” diye yolaçýkýldýðý anlaþýlmaktadýr. Ancak ta-

sarrufun aranmasý gereken yer baþ-kadýr. Sadece kutu üzerindeki fiya-ta bakarak tercih yapmak doðrudeðildir. “Ucuz ilaç deðil, ucuz te-davi” daha doðru bir yaklaþým ola-caktýr.

- Yapýlmasý gereken bütünlüklübir deðerlendirmedir. Önceliklerinbelirlendiði, ilkeler üzerinde uzla-þýldýðý, gerekçelerin açýk seçik ifa-de edildiði, eþitsizlik ve haksýzlýðayol açmayacak, halký ve hastalarýtedirgin etmeyecek açýklýk ve yu-muþaklýkta bir çalýþma yapýlmalý-dýr.

- Bu listeler üzerinden fiyat pa-zarlýklarý yapýlmak isteniyorsa buahlaki deðildir. Fiyat belirleme ko-nusunda ilgili kurumlarýn yetkile-rini doðrudan kullanmalarý dahadoðru bir yaklaþýmdýr.

- En gerçekçi ve kalýcý çözüm a-kýlcýlýktadýr. Akýlcý ilaç kullanýmýkonusunda hekimlerin, eczacýlarýnve hastalarýn eðitilmesi gerekir. Bueðitimler için bütçeden ya da sos-yal güvenlik kurumlarýnýn kullana-caðý fonlardan kaynak ayrýlmasý ö-nemlidir.

TTB ÝDK’nýn raporu, “Öden-meyecek: Ýlaç- Yazan:IMF/AKP/Unakýtan” adýyla birkitapçýk haline getirildi.

Týp Dünyasý - DÝYARBA-KIR/BATMAN - Güneydoðu A-nadolu Bölgesi’nde günler sürenyoðun ve etkili yaðýþ nedeniyle Di-yarbakýr, Batman ve Siirt’te pekçok ev ve iþyerini su bastý, çok sa-yýda kiþi yaþamýný yitirdi. TTB O-laðandýþý Durumlarda Saðlýk Hiz-metleri Kolu (ODSH) sel felaketi-nin en çok etkisini hissettirdiði Di-yarbakýr ve yöresinde incelemele-rini yaptý. Buna göre, sel felaketin-den etkilenen toplam nüfus 100 bincivarýnda. Bölgede insani yardýmagereksinim bulunuyor.

Dr. Adem Avcýkýran, Dr. Me-likþah Ertem ve Dr. Günay Sa-ka’da oluþan heyet Diyarbakýr ci-varýnda Kasým günü yaptýðý incele-melerde, Diyarbakýr’a baðlý Çýnarilçesinin 6 köyünün (Aðaçsever, E-kimveren, Meydan, Yaprak baþý,Aþaðý Konak, Ballý Baba) seldenetkilendiði, Çýnar merkezde 329haneden oluþan Cumhuriyet Ma-hallesi’nde 60-70 hanenin hasargördüðü tespit edildi. Mahallenintümüyle boþaltýldýðý, mahalle sa-kinlerinin yakýnlarýnýn yanlarýnayerleþtirildiði öðrenildi.

Bismil karayolunun 3 noktadaselden etkilendiði, sele kapýlan birminibüsün içindeki 13 kiþinin ya-þamýný kaybettiði tespit edildi.Çevrede yaþanan diðer can kayýp-larýyla bu sayýnýn 21 olduðu belir-lendi (gazetemiz yayýna girdiði sý-ralarda bu sayý 39’a yükselmiþti).

293 nüfuslu, 30-40 haneli Bis-mil’in Meydanlý köyünde 10 hane-nin selden etkilendiði, köy dere ya-taðýnda kurulduðu için felaketin et-

kisinin büyük olduðu kaydedildi. Batman’da da, 43 mahalleden

35’inin selden etkilendiði bildiril-di. Çok yüksek mal ve can kaybý-nýn yaþandýðý Batman’da, tahriba-týn en önemli nedenlerinden biri o-larak Batý Raman Daðý’ndan gelensularýn kente doðru akmasý göste-rildi. Etkilenen mahallelerin ço-ðunlukla kenar mahalleler olduðuve yoksul insanlarýn yaþadýðý belir-tildi.

Batman’da yapýlan incelemelersonucunda, bölgede selden 100 bi-nin üzerinde nüfusun etkilendiði,

alýnan önlemlerin yetersiz olduðutespit edildi. Bölgenin acil insaniyardýma gereksinimi bulunuyor.

TTB’den açýklama Ýncelemeler sonucunda hazýrla-

nan Acil Durum DeðerlendirmeRaporu, ilgili kiþi ve kuruluþlarlada paylaþan TTB Merkez Konseyi,konuya iliþkin bir de basýn açýkla-masý yaptý.

Dünyada en sýk görülen doðalafetin seller olduðuna dikkat çeki-len açýklamada, tüm “doðal ne-denli olaðandýþý durumlar”a

baðlý mal kayýplarýnýn yüzde40’ýnýn sel nedeniyle olduðu bildi-rildi. Sellerin sayýsý ve olumsuz et-kisi artsa da, ölüm sayýsý yýldan yý-la azaldýðý bilgisine de yer verilenaçýklamada, “Ancak yine de tümdünyada ‘doðal nedenli olaðan-dýþý durumlara’ baðlý ölümlerinyarýsýndan fazlasý sellere baðlý-dýr” denildi.

Açýklamada yer verilen bilgile-re göre, Türkiye’de ölüme yol açandoðal nedenli olaðandýþý durumlararasýnda seller ikinci sýrada yer alý-yor. Seller, yol açtýðý toplam mad-di zarar açýsýndan da doðal nedenliolaðandýþý durumlar arasýnda yineikinci sýrada yer alýyor.

Bölgede yapýlmasýgerekenler

Selden yoðun biçimde etkile-nen Güneydoðu Anadolu Bölge-si’nde selden etkilenen evlerde ya-þayanlarýn her gün ziyaret edilereksaðlýk sorunlarýnýn izlenmesi, böl-gedekilere günlük ihtiyaçlarý kadartemiz suyun mutlaka saðlanmasýve þehir sularýnýn sürekli dezenfek-siyonunun saðlanmasý gerekiyor.Kaynaðý bilinmeyen sularýn kulla-nýlmasýndan özellikle kaçýnmakgerekiyor. Yapýlmasý gereken en ö-nemli þeylerden biri de aþýlamahizmetlerinin aksatýlmadan sürdü-rülmesi. Özellikle gebe ve çocuk-larýn rutin aþýlarýnýn aksatýlmama-sý, sel sýrasýnda toprak, çamur vb.ile kirlenmiþ, derin yarasý olanlarada tetanos baðýþýklamasý yapýlmasýgerekiyor.

Týp Dünyasý - ANKARA - Vefatýyla yakýn-larýný, sevenlerini ve Türk Tabipleri Birliði ca-miasýný yasa boðan TTB’nin önceki baþkaný Dr.Füsun Sayek, Avrupa Genel Pratisyenler Birli-ði’nin (UEMO) 20-21 Ekim tarihlerinde Ýs-veç’in Upsala kentinde düzenlenen toplantýsýn-da anýldý.

Füsun Sayek’in, daha önce çeþitli toplantý veetkinliklerde bir araya geldiði UEMO BaþkanýDr. Christina Fabian, Sayek’in vefatýndan bü-yük üzüntü duyduðunu söyledi. Fabian konuþ-masýnda þunlarý kaydetti:

“Hayatta bazý özel anlar ve bazý özel in-sanlar vardýr. Bugün benim için, çok özel birinsaný kaybettiðimizi öðrendiðim, özel birgün. Dr. Sayek gerek sýcaklýðý ve içtenliði, ge-rekse Ýstanbul’da yaptýðýmýz UEMO toplan-týsýnýn açýlýþ konuþmasý ve toplantý sonrasýn-da ortak yaptýðýmýz basýn açýklamasýnda iz-leme þansý bulduðum güçlü kiþiliði ile beniçok etkilemiþti. Vefatý tüm hekimler için birkayýptýr.”

Dr. Füsun Sayek’in mesleki ve örgütsel kim-liði ile ilgili bir fotoðraf sunumunun da payla-þýldýðý toplantýda, Sayek’in anýsýna saygý duru-þu yapýldý.

TTB Ýlaç Danýþma Kurulu, Maliye Bakanlýðý’nýn Eylül ayýnda yayýmladýðý ikinci ilaç genelgesine iliþkin bir rapor

hazýrladý. Ýlaç Danýþma Kurulu,Maliye Bakanlýðý’nýn hiçbir gerekçe

göstermeden aldýðý kýsýtlama kararlarýnýn “özürlü” olduðunu kaydetti

“Kararlar özürlü”

Maliye Bakanlýðý’nýn 12 Ey-lül tarihinde yayýnladýðý ilaç ge-nelgesinin ekinde 3 ayrý liste yeraldý. Bu listelerden ilki “Geri Ö-demesi Durdurulan Ýlaçlar”,diðeri “Yeniden Geri ÖdenecekÝlaçlar”, bir diðeri de “Geri Ö-denmesi Ýçin Bazý Düzenleme-ler Yapýlan Ýlaçlar”dan oluþtu.Raporda bu listeler ayrý ayrý de-ðerlendirildi:

Geri Ödemesi DurdurulanÝlaçlar: Toplam 35 ilacýn geri ö-demesi durduruldu. Listede yeralan bu 35 ilacýn 17 tanesini ço-ðu B vitamini olmak üzere kar-ma preparatlarý oluþturdu. Bu i-laçlarýn neden Temmuz ayý liste-sinde çýkarýlmadýðý, neden þimdiçýkarýldýðý belirsiz. Ýçeriðinde ra-beprazol bulunan Pariet ticariadlý ilaç da liste dýþý býrakýlanlararasýnda yer aldý. Raporda, ra-beprazol içeren baþka bir ilacarastlanmadýðý ve bu ilacýn nedenliste dýþý býrakýldýðýnýn mutlakaaçýklanmasý gerektiðine dikkatçekildi. Listede geri kalan ilaç-lardan 4 kalemi gargaralar, Me-foksin adlý antibiyotik, Seralin,Sermion, Reminyl ve basýnda dageniþ þekilde yanký bulan Neu-pogen adlý ilaç oluþturdu. Neu-pogen’in neden liste dýþý býrakýl-dýðý ve sonra neden yeniden lis-teye alýndýðýnýn da gerekçelendi-

rilmesi istendi. Yeniden Geri Ödenecek Ý-

laçlar: Temmuz ayýnda listedençýkarýlan 100’e yakýn ilacýn yeni-den geri ödenmesine karar veril-di. Daha önce neden listeden çý-karýldýðý bilinmeyen bu ilaçlarýnneden yeniden kapsama alýndýðýda bilinmiyor. Bu gruptaki ilaç-lar, antibiyotikler, antihipertan-sifler, diyaliz solüsyonlarý, anes-tezi sýrasýnda kullanýlan ilaçlar,radyoopaklar, antidepresanlar,antiepileptikler, antidiyabetikler,lipid düþürücüler vb.’den oluþu-yor.

Geri Ödenmesi Ýçin BazýDüzenlemeler Yapýlan Ýlaçlar:Bu listede yaklaþýk 80 ilaç yer a-lýyor. Anti-D immünglobini, an-tibiyotikler, analjezikler, kalsi-yum tuzlarý, antidepresanlar, an-tikoagülanlar, antihipertansifler,sempatomimetikler, radyoopak-lar, antiemetikler, üriner antisep-tikler, SSS uyarýcýlarý, hormon-lar, antisikotikler, antihistami-nikler, parasetamol ve antifun-galler bu listede yer alýyor. Ra-porda, bu listenin bu kadar geniþbir yelpazede tutulmasýnýn, tu-tarlýlýk konusunda soru iþaretleriyarattýðýna dikkat çekildi ve önü-müzdeki dönemde bu ilaçlar içinde yeni sürprizler olabileceði u-yarýsýnda bulunuldu.

Yeni ilaç “sürprizleri” olabilir

Güneydoðu sele teslim olduGüneydoðu Anadolu’da günler süren yoðunve etkili yaðýþ nedeniyle, Diyarbakýr, Batman

ve Siirt’te pek çok ev ve iþyerini su bastý, çok sayýda kiþi yaþamýný yitirdi. TTB Olaðan

Dýþý Durumlarda Saðlýk Hizmetleri Kolu bölgede incelemelerde bulundu

Füsun Sayek UEMO’da anýldý

Vefatýyla yakýnlarýný, sevenlerini ve TürkTabipleri Birliði camiasýný yasa boðan

TTB’nin önceki baþkaný Dr. Füsun Sayek, Avrupa Genel Pratisyenler Birliði’nin 20-21 Ekim tarihlerinde

Ýsveç’te düzenlenen toplantýsýnda anýldý

15 Kasým 20064

Biliyorsun ben abla, abi deme-yi severim; ama þimdi düþünüyo-rum her gün yüreðimde hissetti-ðim üç beþ tane abim var (Mah-mut abi, Selim abi, Ömer abi, Ýs-kender abi, þimdilerde Akýn abigibi) ama biraz da þaþýrarak görü-yorum ki senden baþka ablam yok.Bugün Selin’den öðrendim þimdisen bir hastane yataðýnda hep uyu-yarak yatýyormuþsun; anladým kisenle artýk hiç konuþamayacaðým.Bu sabah bunu düþünüp odamdakimse duymadan aðladým. Yanisensiz kalacaðýmý anladým FüsunAbla. Biliyorsun Nazife sana“kendim için deðil de arkamdansevdiklerim çok acý çekeceklerdiye üzülüyorum” demiþti. Þimdibiz Füsun Abla, her sabah seninyokluðunla da içimiz kavrularakuyanacaðýz. Güneþin ayný güneþ,gökyüzünün ayný gökyüzü oldu-ðunu bileceðiz ama içimizdekiboþluk duygusu hiç geçmeyecek.Mesela ben yazdýðým yazýlarý artýksen okuyamayacaðýn için ayný is-tekle yazamayacaðým; ya da aklý-ma bir duygu, bir düþünce geldi-ðinde seni arayamayacaðýmýn sýzý-sý ile dolacak içim. Hatýrlýyor mu-sun senle sondan bir önceki buluþ-mamýzda uzun uzun yaþamdan veadýný anmadan ölümden konuþ-muþtuk; ben de sana “Füsun Ablabiz Nazife’nin hastalýðý sýrasýn-da insanýn güzel yaþamasý kadarbaþýna gelenleri güzel karþýla-masýnýn ne kadar deðerli bir þeyolduðunu öðrendik. Sen de gü-zel, çok güzel yaþadýn. Þimdi deiþte hep beraber bu zorluðu dagüzel yaþayacaðýz” demiþtim.

Sen de o güzelim iyimserliðinlegülmüþ “Doðru söylüyorsunÞükrü. Þimdiye kadar ne iste-diysem yaptým; çok güzel yaþa-dým. Þimdi de sakinim aslýnda a-ma daha bir yaþýný yeni doldu-ran torunum Can’ý düþününcekendimi tutamýyorum” demiþtin.Senle konuþtuk mu yeterince bil-miyorum ama ikimizi birleþtirenþeylerden birisinin çocuklar oldu-ðunu düþünüyorum þimdi ben. Be-ni biraz da çocuk doktoru oldu-ðum için sevdiðini bilirdim. O gü-zel Ankara yýllarýnda beni ne ka-dar desteklemiþtin; diyabetli ço-cuklar için dertlerimi gelip sanaanlatýr sonra da þaþýrýrdým nasýl bukadar yürekten anlýyorsun her þeyidiye. Bazen heyecanla Saðlýk Ba-kanlýðý’ndaki odana gelirdim ken-dimle dolu, aklýmda bir sürü fikir.Sen benden daha çok heyecanla-nýrdýn. Hatýrlýyor musun biraz dabu duygularla Atina’ya DünyaSaðlýk Örgütü’nün düzenlediði birtoplantýya gitmiþtik birlikte; diya-betli çocuklar için bir þeyler yapa-bilir miyiz diye. Ne kadar iyi vakitgeçirmiþtik; orada biriken duyguve bilgilerle bir çok iþ yaptýk bili-yorsun dönüþte.

Füsun Abla, anlatacak o kadarçok þey var ki; hem anlatacak hemde coþku duyulacak çok þey. ÝnsanFüsun Abla sonradan çok seveceðiinsanlarý önce uzaktan sever, için-de büyütür; sonra bir gün onlarlakarþýlaþtýðýnda her þeyin tam um-duðu gibi olduðu sevinci ile dolariçi. Benim ki de böyle oldu. Saný-rým senle ilk kez -1984 yýlý olma-lý- her sabah yürüyerek, düþüne-

rek, hayaller kurarak gittiðim Adý-yaman 2 Nolu Saðlýk Ocaðýn’a ge-len Türk Tabipleri Birliði HaberBülteni’nde yayýmlanan bir röpor-tajýnda karþýlaþtým. Soyadýný hoca-mýz Ýskender Sayek’ten biliyor-dum; senin de çok baþarýlý bir gözdoktoru olduðunu duymuþtum. Buakrabalýk duygularýyla ama en çokröportaj metninin içine serpiþtiril-miþ fotoðraflardaki akýllý ve du-yarlý yüzünü aklýmda tutarak veetkilenerek okuduðumu hatýrlýyo-rum o röportajý. Sonra Ankara yýl-larýnda sanýrým 1990’larýn baþýnakadar pek karþýlaþmadýk seninle;ya da karþýlaþtýysak da yakýn-laþmadýk. Sonra biliyorsun bizihangi rüzgar yan yana getirdidiye hep þaþýrdýðýmýz onlarcainsanla (Selim Ölçer, Ata So-yer, Ali Süha Çalýkoðlu, Ok-han Akhan, Eriþ Bilaloðlu,Mehmet Kitapçý, Kürþat Yýl-dýz, Alirýza Tiryaki, Zuhal A-mato, Cem Terzi, MahmutOrtakaya, Ümit Kartoðlu,Necdet Ýpekyüz, daha bir çokinsan iþte) gönlümüzü Türk Ta-bipleri Birliði’ne yatýrdýk; amabir o kadar da birbirimize yatýr-dýk Füsun Abla. Senin TunalýHilmi Caddesi’ndeki muayene-hanene Kürþatla geldiðimiz gü-nü hatýrlýyor musun; Türk Ta-bipleri Birliði’nde yeni þeyleryapmak isteyen insanlar olarak se-nin bize ne kadar lazým olduðunuanlatmaya çalýþmýþtýk sana. Sen debizi yüreklendirerek uðurlamýþtýnodandan. Sana söyledim mi bilmi-yorum ben bu ilk görüþmeyi hiç u-nutmadým Füsun Abla; yani sanabir insan olarak baðlandýðým o za-mana hep sadýk kaldým. Sanki seniTürk Tabipleri Birliði’nde çalýþ-maya biz zorladýk diye senin üze-rine hiç toz kondurmamak için eli-mizden geleni yaptýk sonraki yýl-larda. Gerçi sen, seni biraz yaban-cý gibi gören birçok arkadaþý son-

raki hayatýn ve yaptýklarýnla utan-dýrdýn ama biz sana yapýlan hertürlü haksýzlýkta senden de dahaçok etkilendik. Ben yine de sanaen büyük haksýzlýðýn Saðlýk Ba-kanlýðý’nda çalýþýrken yapýldýðýnýdüþünürüm. Ne kadar duyarlý ol-duðunu ve ne kadar üzüldüðünüHashimato tiroiditis’i olarak gös-termiþtin.

Sonra iþte biliyorsun 1990 Ha-ziran ayýndan itibaren -16 yýldýrneredeyse- sembiyotik olarak ya-þamaya baþladýk; Türk TabipleriBirliði’nde yeni bir dönem baþla-týrken yaþamlarýmýz da kaynaþtý.

Evlerimiz, çocuklarýmýz, eþleri-miz, arkadaþlarýmýzla yeni bir ha-yat kurmuþtuk sanki. Ama en çoksizin Çankaya Basýn Sitesindeki e-vinizin gecekondulara bakan bal-konunda yüreklerimiz birleþirdi.Sen ne güzel ev sahipliði yapardýnFüsun Abla; bilmem sana söyledikmi, belki biz (Mahmut abi, Selimabi, Nazife, Eriþ, Pýnar, Ali, Ýs-kender abi ve daha bir çok insan)sonraki yýllarda hep o balkondageçen zamanlarý özledik. Bizi bir-leþtiren ve yücelten dostluk duy-gusunu hiç unutmadýk. Ýskender a-

binin üst kattan yavaþça iniþini, se-nin neþenle hafifleyen ruhlarýmýzýda. Yalnýz Füsun Abla bizi ne bir-leþtirdi sorusuna bir çok ortak ce-vabýmýz olabilir ama sanýrým iki-miz de bizi en çok Sürekli Týp E-ðitimi Dergisi’nin birleþtirdiðini,yüreklerimizin, beyinlerimizin or-tak yönlerinin o dergide hayat bul-duðunu düþündük daha sonrakiyýllarda. En çok pratisyen hekimkongrelerinde mutlu olduk; binler-ce hekimle birlikte umutlarýmýzýdiri tutmayý baþardýk o kongrelersayesinde.

Konuþmayý severim bilirsin; a-ma salonda sen olduðunda as-lýnda biraz da senin için konu-þurdum. Senin beni yüreðinleanladýðýný, sevdiðini, destekle-diðini hissederdim kürsüde,mutlu olurdum. En son seni dü-þünerek konuþtuðum da ise sensalonda yoktun; kürsünün arka-sýndaki perdeye senin o birazhýnzýr gülüþlü fotoðrafýn yansý-yordu. Ben ise yüreðimde bin-bir acý o eski güzel günleri sa-vundum bütün ruhumla; dostolduðumuz kürt arkadaþlarýmý-zý, içimiz yanarak izlediðimizölüm oruçlarýndaki tutumuzu,son 15 yýlda savunduðumuz he-kimlik deðerlerini ama en çokda aramýzdaki su katýlmamýþdostluðu savundum senin beni

duyduðunu düþünerek.Bana sorsalar Füsun Abla en

çok ne zaman mutlu oldun, ne za-man yaþama en çok katýldýn diye,Türk Tabipleri Birliði’nde Selimabinin Baþkan, senin ikinci baþ-kan, benim genel sekreter oldu-ðum 1992-1994 yýllarý arasý za-mandý derim. Yaþamýmdaki en gü-zel üçlüyü oluþturmuþtuk o za-man; gerçi siz Selim abi ile dahayakýndýnýz ve bazen size uzaktanimrenirdim ama aranýzda, ortanýz-da olmak beni sonsuz mutlu eder-di. Çok çalýþýrdýk biliyorsun; gece

yarýsý eve döndüðümde Nazife ba-na kýzmazsa sevinir, güzelce uyur;sabah Hacettepe’ye giderdim bi-limsel düþler kurmaya. Ali’yle sa-na uðrardýk, aklýmýzdaki projelerisana anlatýrdýk; bizi hep yüreklen-dirirdin, severek, anlayarak yapar-dýn bunu. Çok heyecanlýydýk amasen hiçbir defasýnda geçiþtirmedinbizi. Bunu sana söylemiþtim amayeniden söylemek isterim; TürkTabipleri Birliði’nin bütün mekan-larýný, belki de Ankara’yý bize evi-miz gibi yaþatan sendin FüsunAbla. Ankara’dan göç ettiktensonra biraz da seni görmek için ge-lirdim Ankara’ya; göremeyince ü-zülürdüm.

Ýzmit’e geldikten sonra da he-men her hafta konuþurduk senle;senin sevgini o kadar yüreðimdehissederdim ki senin gerçek ablamolduðunu düþünürdüm. Sen de ba-na bir süre sonra “Þükrüm” de-meye baþladýn anam gibi. Senlekonuþunca yüreðim ýsýnýr, zihnim-deki düþünceler güçlenirdi. Sankisenle konuþtuðumuz her þeyi ya-pabiliriz gibi gelirdi bana. Sonrabiliyorsun bir perþembe akþamý a-radým sizi ve Ýskender abiyi. Nazi-fe hasta olmuþtu. Herkesin sanabenzettiði Nazife. Senin sesin, Ýs-kender abinin “hemen gelin Þük-rü” sözü biraz rahatlatmýþtý beni.Hacettepe Hastanesinin ameliyat-hanesinin bekleme salonunda senvardýn yanýmda, o zor cumartesigünü senin omuzlarýnda aðlamýþ-tým. Sonrasýný biliyorsun iþte amaben bir öðlen radyoterapi için kal-dýðýmýz evin karþýsýndaki “Akde-niz Akdeniz” lokantasýnda oturu-þumuzu, Nazife’yi senle geçirdiðisaatlerin ne kadar güçlendirdiðinihiç unutmadým Füsun Abla. O zorzamanlarýn sen ve Ýskender abi sa-yesinde dayanýlýr hale geldiðinide. Nazife’nin son yolculuðundabir kardeþ gibi konuþtun onun ar-kasýndan; ama senle bizim köye

Nazife’nin mezarýný ziyarete gide-medik.

Biliyorsun sen aramazsan benseni arardým; benim henüz hiçbirþey bilmediðim, senin içine kapan-dýðýn haftalarda da seni arka arka-ya aradým ama her defasýnda evde-kiler farklý cevaplar verdiler bana.Ýçime bir kurt düþtü ama pek kötübir þey düþünmedim. Sonunda evi-nizin emektarý Lale’ye sordum,“Füsun Ablanýn bir þeyi mi var”diye. O da bana “Ben bir þey söy-leyemem Þükrü bey” deyince he-men Metin’i aradým. “Metin...Füsun Abla…” sözcükleri çýktýaðzýmdan. Cümlemi tamamlama-dan anlamýþtým sana bir þey oldu-ðunu.. Sonrasýný sen tahmin eder-sin. Önce niçin biz yanýnda olama-dýk diye düþündüm; yani ben An-kara’da olsaydým belki böyle ol-mazdý dedim safça ve çocukça.Sonra kendimi alýþtýrdým iþte herþeye... Günler sonra senle konuþa-bildim... “Ýlk kez aile dýþýndasenle görüþüyorum Þükrü” de-din... Sana sarýlabildim mi hatýrla-mýyorum. Çok uyarmýþlardý çünküsakýn aðlama diye. Sarýlýrsam að-larým diye düþünüp sarýlamadýmbelki. Ama bir defa sen otururkenellerini sevmeme izin vermiþtin...O duygu kaldý hep içimde.

Sana en son Sevser’le gelmiþ-tik; onu taný istemiþtim. Vücudunyorgundu ama ruhunla bizi yürek-lendirdin, sevgini hissettirdin. Bizikapýya kadar geçirmiþtin dik dur-maya çalýþarak.

Belki artýk sana itiraf edebili-rim o gün içimden vedalaþmýþtýmsenle.

Sevgili Füsun Abla, biz Nazi-fe’den sonra þimdi senin de sevgi-ni açacaðýz her sabah senin sevdi-ðin çiçekler gibi; senden kalan bü-tün duygularý koruyacaðýz yaþamý-mýzýn sonuna kadar. Zaten sen debaþka bir þey istemezdin bizden.

12.10.2006

Son görüþmemizde, hastane o-dasýnda gene gülümseyerek baký-yordun çevreye. Doðrusu biraz çe-kinerek girmiþtim, çünkü kapýda,“Hastanýn saðlýðý açýsýndan gir-meyin” türünden bir þeyler yazý-yordu. Kapýda imza için bir deftervardý. Ama Selin girebileceðimisöyleyince yanýna gelmiþtim. Çoksevinmiþtin. Ancak adýmý söyle-medin. Acaba unuttu mu diye dü-þündüm, çünkü sen tanýdýðýn kiþi-lerle kesinlikle adlarýyla konuþur-dun. Ýletiþim konusunda bir ustay-dýn. Bir süre sonra ben kalkmak is-teyince, “Ne olur gitme, biraz da-ha otur” dedin. Nedense içim bur-kuldu… “Tabii otururum” diye-rek bir süre daha oturdum. Geridebýraktýðýmýz TTB Kongresi’ni an-lattým biraz. Son görüþmemizböyle oldu…

Seni tanýdýðýmý sanýrdým. Yýl-lar boyunca o kadar çok þeyi bir-likte yaþadýk ve paylaþtýk ki… Oy-sa seni Arsuz’a uðurladýðýmýz o tö-rende, yaþamýnda ne çok tanýmadý-ðým özelliðin olduðunu gördüm.Örneðin, uluslararasý etkinlikleri-nin ve görevlerinin bazýlarý; örne-ðin, önce anestezi uzmanlýðý almýþolman; örneðin Ýskender’e “Be-nim Kralým” demen, ve daha baþ-kalarý… Törende dostlarýn anlattý-ðý kimi anýlar ve yaþanmýþlýklar,doðrusu o kadar çok yönlü yaþa-maya nasýl zaman bulduðun konu-sunda beni þaþýrttý. Zaten sen benihep þaþýrtýrdýn…

Bunlarý fark etmek benim acýve öfkemi daha da artýrdý. Herkesiaðlattýn. Törende gözyaþlarý birbi-rine karýþtý. Herkes birbirinin om-zunda aðladý. Sen arkandan aðlan-masýný istemezdin belki ama bizaðladýk. Çünkü öylesine çaresiz-dik. Ölüm karþýsýndaki çaresizliðitüm acýmasýzlýðýyla duyduk ve is-yan ettik…

Senin böylesine gerekli oldu-ðun bir dönemde aramýzdan ayrýl-man ne büyük haksýzlýk… Ayrýl-madýn, aramýzdasýn, senihep yaþatacaðýz gibi klasiksözler söylemek beni avut-muyor. Bizi býrakýp gitmenbüyük bir boþluk yaratacak.Yaratýcý düþünce ve eylem-lerini; duygulu, sevecen in-san iliþkilerini; iyimserliði-ni, herkese deðer veren duy-gusal ve yürekli konuþmala-rýný içimiz yanarak özleye-ceðiz…

******

Sevgili arkadaþým FüsunSayek özgün nitelikleri olan bir in-sandý. Ýnsaný insan yapan özellik-lerden uzaklaþtýran herkesle ve herþeyle savaþmayý görev bilirdi. Ýn-sanlar arasýnda eþitlik olsun, her-kes insanca, saðlýklý koþullarda ya-þasýn isterdi.

Herkese eþit, ulaþýlabilir, ücret-siz saðlýk hizmeti istemimizin yü-rekli savunucusuydu. Bu istemi ül-ke sýnýrlarýný da aþtýðý için, mesaj-larýnda hep dünyadaki duruma davurgu yapardý. Ama önceliði herzaman ve hiç kuþkusuz Türkiye i-di. Bu nedenle, yaþam onu toplum-cu ve kamucu öðretiyle buluþtur-du. Bu süreç Füsun’da öylesineyumuþak ve doðal iþledi ki belkikendisi de bunu zaman içinde farketti.

“Eðer özlediðimiz düzenin a-dý buysa, ben de bunu severekkabul ediyorum” demiþti.

Füsun, kendisini Türk TabipleriBirliði ortamýnda en mutlu ve hu-zurlu hissettiðini belirtmiþti. Hak-sýzlýklar ve eþitsizlikler karþýsýnda-ki kararlý ve mücadeleci tutumu,arkadaþ ve dost ortamlarýnda onutanýyanlarýn çok iyi bildiði yumu-þak, sevecen, barýþçýl ve birleþtiri-ci yaklaþýmlara dönüþürdü. Bu ne-denle, sorunlarýn dostlukla çözüle-mediði, tartýþmaya dönüþtüðü, baþ-ka bir deyiþle kendi yöntemleriningeçersiz kaldýðý TTB ortamlarýn-dan hoþlanmazdý. Böylesi durum-larda çok üzüldüðünü biliyorum.Sonunda kendisine göre bir çözümbulmuþtu: Dost insanlarýn birbirle-riyle tartýþýp birbirlerini kýracaðýnýtahmin ettiði toplantýlardan ola-naklar ölçüsünde uzak kalmayýyeðledi. Böylece kendisi için acýve üzüntü kaynaðý bir süreçten ko-runmaya çalýþtý belki.

Uluslararasý toplantýlarda, sýk-lýkla onu sorarlardý. Katýldýðým birtoplantýda, uluslararasý tütün kong-resinde konuþmasýyla herkese dersverdiðini söylemiþti katýlýmcýlar-

dan birisi. Tütün Çerçeve Anlaþ-masý için, Cenevre’de Dünya Sað-lýk Örgütü toplantýlarýnda sigaratekelleriyle yapýlan kýran kýran sa-vaþtaki çaba ve katkýlarý, sigarakarþýtý mücadele içinde olanlarýnhala belleklerindedir.

Onunla ne çok þey paylaþmýþýz.Sigara sorunu, kadýn haklarý veTTB’de kadýn meslektaþlarýmýzýntemsiliyeti, bireysel silahlanma,barýþ savaþýmý, gericilikle savaþ,pratisyen hekimlik, temel ilaç ça-lýþmalarý ve, ve… Her biri ayrý biryazý konusu olabilir. “Hekim veSigara” kitabýnýn yazýmý ve basý-mý konusundaki beni yüreklendi-ren desteðini anýmsýyorum. Sonragenel pratisyenlik meslek eðitimive Genel Pratisyenlik Enstitüsü sü-recine katýlmam… Beni bu alanlabuluþturan da Füsun oldu. Pratis-yen hekimlere bu alana ilgi duydu-ðumu ve konu üzerinde çalýþtýðýmýduyurmuþ, onlar da beni çalýþmagrubuna çaðýrmýþlardý…

Aramýzdan ayrýlýþýnýn üçüncügününde onunla ilgili nesnel birdeðerlendirme yapmaya çalýþýyo-rum. Kolay olmuyor. Anýlar gözlerönünde. Ama nesnel olmalý ve yaz-malýyým. Bu ona karþý görevim.Yapmamýz gereken önemli iþler, o-na boçlu olduðumuz görevler var.Onun istediði ve bizim elimizde o-lan bazý iþleri hemen baþarabiliriz.Örneðin,

*Kadýn meslektaþlarýmýzý dahayoðun olarak TTB saflarýna çaðý-rabiliriz.

*En büyük hayallerinden biriolan, TTB ortamlarýný sigarasýz ya-pabiliriz. Sigara içen hekimler ol-maktan vazgeçebiliriz.

*Hepimiz onunla ilgili anýlarý-mýzý yazarak onun kiþiliðinin veyaþamýnýn daha iyi anlaþýlmasýnýsaðlayabilir, sonunda tüm söyle-nenlerden oluþan bir “FüsunSayek kitabý” çýkarabiliriz.

*Özgün yazý ve konuþmalarýnýbir araya getirip kitaplaþtýrabiliriz.

Ve en önemlisi,*Onun boþ býraktýðý yerin dol-

durulabilmesi için, hepimiz dahaçok çalýþabiliriz.

*Onun hoþgörülü, barýþçýl, ik-naya yönelik, birlikten yana yakla-þýmlarýný benimseyerek bu doðrul-

tuda uðraþ verebiliriz.*Barýþ için, eþitlik için,

herkese insanca yaþam veücretsiz saðlýk hizmeti içinsavaþmaya hýz verip ülke-mizi karanlýklara boðmakisteyenler karþýsýnda saflarýsýkýlaþtýrabiliriz…

Sevgili Füsun… Seniþimdiden çok özlüyorum.Onurlu yaþamýný saygýylaselamlýyorum.

18 Ekim 2006

Sevgili Füsun Abla,

Prof. Dr. Þükrü Hatun

Sevgili Arkadaþým Füsun

Doç. Dr. Özen AþutDDrr.. FFüüssuunn SSaayyeekkBir güzel annenin MMüübbeerrrraa

HHaannýýmm’ýn, bir güzel babanýnDDrr.. AAllii TTeekkeeþþiinn’in ilk çocuklarýDDrr.. FFüüssuunn SSaayyeekk… Kendi ifa-desiyle; doktor olmak dýþýndaseçeneði yoktu… Herkesinsandýðýnýn aksine; babasýdoktor olduðu için deðil…Topluma yararlý olma isteði,toplumsal sorumluluk duygu-suydu onu doktor olmaya yön-lendiren. Hatta iki sevgili kar-deþi SSeerraapp ve OOkkttaayy’ý da…

1963’te Hacettepe Üniver-sitesi Týp Fakültesi’ne girdi. Týpfakültesindeki eðitimin aðýrlýðýyaþamýn güzelliklerini görmek-ten ve göstermekten uzaklaþ-týrmadý onu… Saçýndan ya dabeyaz önlüðünün yakasýndankýr çiçeklerini eksik etmedi hiç.

Ayný yýl kendi deyimiyle““kkrraall””ýný buldu. 1971’de ev-lendi.

1970’de týp fakültesindenmezun olduktan sonra,ABD’de anestezi ihtisasý yaptý,1977-1981 yýllarý arasýndagöz hastalýklarý alanýnda uz-manlýk eðitimi aldý. Her or-tamda ““ggöözzccüü”” iken ““ttoopplluu-mmuunn ggöözzccüüssüü”” olmaya kararverdi. Bu nedenle Londra’daÇocuk Saðlýðý Enstitüsü’nde““TToopplluumm GGöözz SSaaððllýýððýý”” konu-sunda eðitim aldý.

Edindiði birikimi, kamucugörüþleriyle birleþtirerek toplu-ma aktarabileceði en iyi yol-lardan birinin Saðlýk Bakanlý-ðý’nda görev yapmak olduðu-nu düþündü ve bu nedenle1987 ve 1996 yýllarý arasýndaSaðlýk Bakanlýðý’nda danýþ-manlýk ve Tedavi HizmetleriGenel Müdür Yardýmcýlýðý yap-tý.

Hayalindeki saðlýk ortamý-na kavuþmada ve toplum sað-lýðýnda özlenen düzeye gele-bilmede yalnýzca üniversiteler-de ve Saðlýk Bakanlýðý’nda ya-pýlan çalýþmalarýn yeterli ola-mayacaðýný gördü. Meslekisorumluluk ve toplumcu bakýþaçýsýyla meslek örgütlerindeçalýþmanýn zorunluluk olduðu-na inandý. Bu düþünceyle1984’te Ankara Tabip OdasýYönetim Kurulu’na aday olduve seçildi.

1984-1988’de Ankara Ta-bip Odasý Yönetim Kurulu üye-liði, 1990-1994 arasýnda TTBÝkinci Baþkanlýðý ve ardýndan1996-2006 yýllarý arasýndaTTB Merkez Konseyi Baþkanlý-ðýný üstlendi. TTB için hissettik-

lerini 2001’de dostlarýna gön-derdiði yeni yýl mesajýnda:““TTüürrkk TTaabbiipplleerrii BBiirrlliiððii’’nnii,, bbiirr aa-vvuuçç ggöönnüüllllüü,, ggüüzzeell iinnssaannllaa üürree-ttiiyyoorruuzz,, ppeekk ffaazzllaa dduuyyuurrmmaassaakkddaa iiyyii iiþþlleerr yyaappýýyyoorruuzz.. BBaazzeenn ddeebbeeððeenniillmmiiyyoorr,, zzaammaann zzaammaannmmaahhkkeemmee mmaahhkkeemmee ddoollaaþþýýyyoo-rruuzz.. TTüümm bbuunnllaarraa kkaarrþþýýnn iiþþiimmii-zzee ssaayyggýý vvee hheeyyeeccaann dduuyyuuyyoo-rruuzz”” biçiminde ifade etmiþti.

Mücadeleci yönünü, 2004yýlýnda yaptýðý bir konuþmadaen iyi kendisi anlatýyor:

““eenn aaððýýrr ssýýnnaavvddaann eenn ssaaff oo-llaann ggeeççeerr,,

ööddeerr ggeeççeerrddiiyyoorr þþaaiirr.. BBiizzlleerr ddee ttüümm

ssaaffllýýkk vvee iiyyii nniiyyeettiimmiizzllee,, hheerrggüünn hhaassttaallaarrýýmmýýzz kkaarrþþýýssýýnnddaa,,hheerr ggüünn aakkssaakk bbiirr ssaaððllýýkk ssiissttee-mmii iiççiinnddee ssýýnnaavvddaann ggeeççiiyyoorr vveebbeeddeell ööddüüyyoorruuzz.. AAnnllaattmmaammaaggeerreekk yyookk;; bbuu bbeeddeell eerrkkeenn öö-llüümmlleerr,, ttüükkeennmmiiþþlliikk vvee mmeesslleekkhhaassttaallýýkkllaarrýýyyllaa ssoonnuuççllaannýýyyoorr.. ÝÝ-kkiinnccii iiþþlleerr,, üüççüünnccüü iiþþlleerr ppeeþþiinnddeekkooþþttuurruulluuyyoorr,, hheerr ggüünn rreeppee-ttee’’yyllee,, iillaaçç rreeççeetteelleemmee eennggeellllee-rriiyyllee,, vveerrggii kkoonnuullaarrýýyyllaa oonnuurruu-mmuuzz kkýýrrýýllýýyyoorr,, yyaarraallaannýýyyoorruuzz..SSaaffýýzz,, iiyyii nniiyyeettlliiyyiizz.. KKaammuu YYöö-nneettiimmii TTeemmeell yyaassaallaarrýý,, ssöözzlleeþþ-mmeellii ppeerrssoonneell,, ppeerrffoorrmmaannssaaddaayyaallýý ddöönneerr sseerrmmaayyee uuyygguullaa-mmaassýý …….... ddaahhaa nneelleerr nneelleerr,, üü-zzeerriimmiizzee yyýýððýýllýýyyoorr..

hhaayyaattýýnn aaððýýrrllýýððýýyyllaa üüttüülleennddiikktteemmiizz vvee uusslluunnee zzaammaann kkýýmmýýllddaassaakkoonnllaarr yyoolluummuuzzuu kkeessttii,, aayyddýýnn-

llaannddýýkkBBuu oolluummssuuzz oorrttaammýý ddeeððiiþþttii-

rreebbiillmmeenniinn tteemmeell bbeelliirrlleeyyiicciilleerriioolldduuððuummuuzzuu ddaahhaa ççookk ffaarrkk eett-ttiikk.. KKoollaayy ddeeððiillddii,, bbaaþþaarrddýýkk vvee

bbuuggüünn hheerr þþeeyyee rraaððmmeenn,, ttüümmeennggeelllleemmeelleerree rraaððmmeenn ççöözzüü-mmee yyaakkýýnnýýzz..

BBiirr hhaallkkýýnn ooððlluu oollmmaakk,, oonnaaiilliiþþkkiinn nnee vvaarrssaa bbiillmmeekk ddeeððiillmmiiddiirr??

AAnnllaattaabbiillmmeekk ddeeððiill mmiiddiirr,,nnee vvaarrssaa yyaaþþaaddýýððýý,, ddüüþþlleeddiiððii??””

Üretkenliði yalnýzca ulusaldüzeyde deðil, ayný zamandaüstlendiði uluslararasý görev-lerde de kabul gördü, ispat-landý. Dünya Bankasý 1. SaðlýkProjesi Eðitim Sorumlusu, Av-rupa Birliði Türkiye Saðlýk Uz-maný Komitesi Raportörü, Av-rupa Birliði Biomed Projesi Da-nýþmaný, Ulusal Körlükleri Ön-leme Komitesi Baþkaný, Avru-pa Konseyi Saðlýk KomitesiBaþkaný, Avrupa Konseyi Sað-lýk Komitesi Ülke Temsilcisi, U-luslararasý Körlükleri ÖnlemeKomitesi Ülke Temsilcisi, Dün-ya Saðlýk Örgütü Avrupa Böl-gesi Saðlýk Araþtýrmalarý Da-nýþmaný olarak da görev yaptý.

Ama en büyük tutkusu TTBoldu. Bu tutkunun en önemlinedenlerinden biri kendi deyi-miyle ““TTTTBB’’nniinn eenn öözzggüürrccee ççaa-llýýþþttýýððýý oorrttaamm”” olmasýydý. O he-kimlerin Füsun Ablasý’ydý.TTB’de pratisyen hekimlikten,Sürekli Týp Eðitimi Dergisi’ne;mezuniyet öncesi týp eðitimin-den, týp eðitimi buluþmasý top-lantýlarýnýn düzenlenmesine,mezuniyet sonrasý eðitime, sü-rekli mesleki geliþime; hastahaklarýndan, insan haklarýna,kadýn haklarýna kadar ulaþangeniþ bir yelpazede öne çýkart-maya çalýþtýðý baþlýklarýn hep-sinde uðraþtý, ürünler verdi.

Ayrýmcýlýðý hiç sevmedi. A-ma kadýnlar için pozitif ayrým-cýlýktan yana oldu. Savaþa hepkarþý oldu, bireysel silahlan-maya, mayýnlara karþý, insanhaklarý konusunda yürüttüðüçalýþmalarda, bir aydýnýn so-rumluluðunu hep taþýdý. Doð-rularý ve inandýklarýný her dü-zeyde, her platformda dile ge-tirdi. Meslektaþlarýna SaðlýkBakaný tarafýndan ““eelliinniizz hhaass-ttaallaarrýýnn cceebbiinnddee”” suçlamasý yö-neltildiðinde, kürsüye fýrlayýp,bunu asla kabul etmediðini vebu sözlerin geri alýnmasý ge-rektiðini haykýracak kadar yü-rekliydi.

Bir hekimin sözleriyle ““ee-þþiimmllee oolldduuððuummddaa iiþþiimmddeenn,, ii-þþiimmddee oolldduuððuummddaa eeþþiimmllee ooll-mmaamm ggeerreekkeenn zzaammaannddaann ççaallýý-yyoorrmmuuþþuumm”” diye düþünürdü.

Her zaman sevgili kýzlarý SSeelliinnve AAyylliinn ile gurur duydu. Herzaman ailesini en ön plandatuttu, zaman ayýrdý. Ama yinede bunun yeterli olmadýðýn-dan yakýnýrdý. Neyse ki LLaallee’siona hep destekti. Bir hekimyakýný olmanýn güçlüklerini1996’da Týp Dünyasý’nda yaz-dýðý ““BBiirr CCeerrrraahhllaa YYaaþþaammaakk””adlý yazýsýnda þöyle ifade ede-cekti:

““TTýýpp mmeesslleeððii hheekkiimmiinn kkeenn-ddiissii iiççiinn zzoorrlluukkllaarrllaa ddoolluudduurr..BBuu zzoorrlluukkllaarrýýnn yyaakkýýnnddaakkiilleerreeyyaannssýýmmaassýý iissee bbeellkkii ddee ddaahhaayyooððuunndduurr.. BBuu yyaakkýýnnddaakkiilleerr bbiirraannaa-bbaabbaa,, yyaaþþaamm aarrkkaaddaaþþýý yyaaddaa bbiirr ççooccuukk oollaabbiilliirr.. KKýýzzllaarrýýmm““hheekkiimm ççooccuuððuu oollmmaannýýnn zzoorr-lluukkllaarrýýnnýý yyaa ddaa ggüüzzeelllliikklleerriinnii((aazz oolldduuððuunnaa iinnaannýýyyoorrllaarr)) zzaa-mmaann zzaammaann ddiillee ggeettiirriiyyoorrllaarr vveeaarrkkaaddaaþþllaarrýýyyllaa ppaayyllaaþþýýyyoorrllaarr……AAnnccaakk tteemmeellii sseevvggii oollaann bbiirrmmeesslleekk ssaahhiibbii iillee yyaaþþaammaannýýnnggüüvveenncceessiinniinn kkeeyyiiffllii yyaannllaarrýý ddaappeekk ççookk.. HHeekkiimmlliikk aaddýýnnaa kkaa-mmuuooyyuu yyaarraattaaccaakk,, mmeesslleeððii ttaa-nnýýttaaccaakk,, ssoorruunnllaarrýýnn ççöözzüümmüünneekkaattkkýýddaa bbuulluunnaaccaakk eenn öönneemmlliiggrruubbuunn yyaaþþaamm aarrkkaaddaaþþllaarrýý ooll-dduuððuunnuu ddüüþþüünneerreekk ttüümm hheekkiimmyyaakkýýnnllaarrýýnnýý ddeesstteekk oollmmaayyaa vveebbiizziimmllee ppaayyllaaþþmmaayyaa ççaaððýýrrýýyyoo-rruumm..””

Ve Füsun Sayek hasta oldu.““KKiiþþiisseell ggüünnddeemm””ini ““HHaayyaatt bbiizzbbaaþþkkaa pprrooggrraammllaarr yyaappaarrkkeennbbaaþþýýmmýýzzaa ggeelleennlleerrddiirr”” diyerekpaylaþtý.

O döneme ait hislerini DD..CChhoopprraa’nýn ifadeleriyle, ““ÇÇoo-ððuummuuzz hhaayyaattýý bbiirraazz kkoorrkkaarraakk,,bbiirraazz ggeerrggiinn vvee bbiirraazz hheeyyeeccaann-llýý yyaaþþaarrýýzz.. SSaakkllaammbbaaçç ooyynnaayyaannççooccuukkllaarr ggiibbiiyyiizz aassllýýnnddaa,, bbuu-lluunnmmaammaayyýý uummaarraakk vvee bbuu bbeekk-lleeyyiiþþ iiççiinnddee ttýýrrnnaakkllaarrýýmmýýzzýý yyiiyyee-rreekk bbuulluunnmmaakk iissttiiyyoorruuzz ççüünnkküü..BBuu ffýýrrssaatt ççookk yyaakkýýnnllaaþþttýýððýýnnddaaeennddiiþþeelleenniiyyoorr vvee kkoorrkkuu bbiizziiyyeennddiiððiinnddee ddee ggööllggeelleerriinn ddee-rriinnlliikklleerriinnee iiyyiiccee ssaakkllaannýýyyoorruuzz””diye aktardý.

O dönemde en büyük des-teðini “canýma can katanCan” dediði torunundan aldý.

Füsun Abla sen bize CCaannYYüücceell’in dizeleriyle

““ççaarreessiizz ddeerrttlleerree ddüüþþttüümmyyookk mmuu bbuunnuunn ççaarreessii??vvaarr::yyaaþþaammaayyýý öölleecceekk kkaaddaarr sseevv-

mmeekk”” diye seslenmiþtin. Öðüdü-

nü tutacaðýz. Seni çok seviyo-ruz.

15 Kasým 2006 5

Baþlayan ve bitmeyen...

TTB Merkez KonseyiBaþkaný Prof.Dr. Gençay Gürsoy:

Bugün bir sevgili dostumuzu,mücadele arkadaþýmýzý, yaþýmýzkaç olursa olsun sevgili “FüsunAbla”mýzý sonsuzluða gönderi-yoruz. Füsun Sayek, yarým yüz-yýlý aþkýn devrimci hekim hare-ketinin en önemli, en önde gelen,en yiðit taþýyýcýlarýndan biriydi.Onun en önemli özelliklerindenbiri öfkeyi bile sevgiyle ifade et-mesiydi. Füsun’un yüzüne bak-mak bu eþsiz özelliði görmek i-çin yeterlidir. Füsun Sayek Tür-kiye’de özellikle 1980’den berisaðlýk alanýný piyasaya teslim e-den anlayýþa karþý açýlan müca-dele bayraðýný taþýyan yoldaþlarý-mýzdan biriydi. Onun býraktýðýnoktadan bu mücadele sürecektir.Ta ki bu anlayýþ deðiþinceye ka-dar. Bundan kimsenin kuþkusuolmasýn. Hepimize baþsaðlýðý di-liyorum.

Dr. Tülay Kansu: Sevgili Füsun’umuzu kaybet-

tik, acýmýz çok büyük, kelimeleranlamsýz ve yetersiz kalýyor. Fü-sun, biz dostlarý için vazgeçile-mez bir bað, bir neþe kaynaðý idi.Hayat doluydu, adeta ölümsüzgibiydi.

Mezuniyet yýllýðýmýzda onuniçin þöyle yazýyor: “Etiyolojisiaydýnlanmamýþ diyabet vaka-larýndan biridir. Tatlýlýðýnýndoðuþtan mý, yoksa sonradanmý olduðu týp çevrelerince sýktartýþýlan bir konudur. Anne-sinden gülerek ve konuþarakdoðduðu, içine girdiði toplu-luklarýn bu vakanýn etkisiylegülmeye baþladýklarý bilinir.Neþeli olmanýn ömrü uzattýðý-na olan inancý yüzünden, öm-

rünü uzatmak için ancak mut-lu bir azýnlýðýn uygulayabildiðibu eski tedavi metodunu kulla-nýr...” Maalesef bu tedavi iþe ya-ramadý ve biz sevgili Füsun’u-muzu çok erken kaybettik.

Bugün ebediyete uðurladýðý-mýz bu güzel insanýn, dolu ve ba-þarýlý bir yaþamý oldu. Yaþama enbüyük katkýlarýndan birinin Selinve Aylin gibi çok deðerli çocuk-lar yetiþtirmesi olduðunu düþü-nüyorum. Sevgili eþi Ýskender,kardeþi Serap ve Oktay, annesiMüberra haným yaþamý ve has-talýðý süresince en büyük desteðioldular.

Bu ebedi yolculukta, Füsun’labirlikte beynimizden ve yüreði-mizden bir parça da birlikte gidi-yor. Dünya daha renksiz, hayatdaha zor görünüyor. Onu yakýn-dan tanýmak bir ayrýcalýktý. Gü-len yüzünü, zekice esprilerini u-nutmak mümkün deðil. Onu çoközleyeceðiz.

Sevgili arkadaþýmýza, gittiðiyerde huzur, ailesine ve tüm se-venlerine baþsaðlýðý ve sabýr dili-yorum.

Prof. Dr. Þükrü Hatun: Sevgili Füsun Abla, burada

seni, Ýskender Abi’yi, Selin’i,Aylin’i seven yüzlerce insanlaberaberiz. Ýçimizdeki her þeyisöylemek imkansýz. Ben birkaçtanesini söylemeyi deneyeceðim.Aslýnda Füsun Abla, hepimizinyürekleri ayný. Ama biz sendenanlayarak ve iyi sevmeyi öðren-dik. Öyle ki sen TTB’ye geldiðinzaman yüreðimiz hafiflerdi. Bizisen birleþtirirdin. Aslýnda bu ül-kenin her yerindeki tabip odalarý-ný TTB haline getiren sendin. Se-ninle erinmeden, kolayca yolaçýkmayý öðrendik. Bize büyükyolculuklar küçük adýmlarla baþ-lar, bunu öðrettin. ÖrneðinSTED, örneðin uzmanlýk eðiti-mine iliþkin çalýþmalar ve birçokþey. Ve biz seninle konuþtuðu-muz zaman -ben bunu çok hisse-derdim, yaþardým- sanki duygu-larýmýz akar, düþüncelerimizgüçlenirdi. Her þeyi yapabilirizgibi gelirdi.

Ülkemizin zor dönemlerindehep beraber mücadele ettik. Þim-di o vandal erkekler topluluðu,Saðlýk Bakanlarý, müsteþarlar,genel müdürler… Nerede onlar?Kabalýkla TTB’ye ve Türkiye’de

eþitlikçi, insancýl bir saðlýk hiz-meti deðerine -aslýnda FüsunSayek’e- saldýrýrken onlarýn buülkede hiçbir izinin kalmayaca-ðýna ben eminim. Füsun Abla i-çin rahat olsun. Çünkü senin aný-larýn ve kiþiliðin binlerce heki-min ve týp öðrencisinin kalbindeyaþayacaktýr. Seni sonsuza uður-ladýðýmýz bugün biliyoruz ki biz,bundan sonra her sabah seninsevgine açacaðýz; senin sevdiðinkýr çiçekleri gibi. Ve söz veriyo-ruz senden kalan bütün duygula-rý, düþünceleri ve fikirleri yaþa-mýmýz boyunca koruyacaðýz. Sende bizden baþka bir þey istemez-din.

Prof. Dr. Cem Terzi: Füsun Abla, günümüzün pro-

totipi insanlardan biri deðildi.Kendisini toplumdan ayrý olaraktanýmlayýp, kendi çýkarlarýný top-lumunkinden farklýlaþtýrdýðý öl-çüde; ortak mekanizmalarýn dý-þýnda duran ve kendi dar çýkarý-nýn gereðini bir ahlaki kaygýyayer vermeden kollayan insanlar-dan biri deðildi. Güce tapan birideðildi.

Çýkarcý bireycilikten hep uzakdurdu. Hem kendi hayatýna hemöteki hayatlara saygý, sevgi, ö-zen, duyarlýlýk, özveri ile yakla-þýrken bir yasama sanatý geliþti-ren biriydi. Vandal maddi getiri-ler uðruna kiþiliðini, kimliðini, o-nurunu gözden çýkarmayý aklýn-dan geçirmeyen bir insandý. Ya-þamý, Murathan Mungan þiiriy-le sýmsýký tutardý. Neslini tüket-mekte olan insanlardan biriydi.Yiðit bir toplumcuydu. Umut vekývýlcým doluydu. Türkiye’nin“meçhul aydýn anýtýnýn altýna”bir yiðit toplumcuyu veriyoruz.Ruhu þad olsun... Baþýmýz sað ol-sun. Baþýmýz dik olsun.

DÝSK BaþkanýSüleyman Çelebi:

Yalnýz doktor deðil, bir müca-dele insanýydý. Hem saðlýk so-runlarýna hem Türkiye sorunlarý-na duyarlýlýðý ile kendisini taný-dýk. En moralsiz dönemimizdebize moral veren ve mücadele az-mimizi çoðaltan önemli bir ön-derdi. Saðlýk sorunlarýndan Tür-kiye’nin temel sorunlarýna, dahaiyi yaþam mücadelesinde önder-

lik yaptý. Mücadeleyi berabersürdürdük. Bu anlamda yerininçok zor doldurulacaðýný biliyo-ruz. Ama önemli olan; hepimizedüþen görev, onun onurlu duru-þunu, onurlu mücadelesini sür-dürmek, onun taþýdýðý bayraðýbirlikte dalgalandýrmaktýr. Önün-de saygýyla eðiliyorum ve müca-delemize katkýsýndan dolayý te-þekkür ediyorum.

KESK Baþkaný ÝsmailHakký Tombul:

Sevgili Füsun Abla; ablamýz-dý. Ben de bir meslektaþý olarakiyi hekimlik deðerlerini FüsunAbla’dan öðrendim. Saðlýk orta-mýnda yaþanan tüm sorunlarakarþý Füsun Abla iyi insan, iyihekim ve bu toplumun insaný, buülkenin yurttaþý olarak her zamanduyarlýydý. Sendikalaþma çalýþ-malarýnýn baþýnda hemen bizimlemücadeleye baþladý. Tüm SaðlýkSendikasý’nýn kurucu üyelerin-dendi. Biliyorduk ve söylüyor-duk ki; iyi hekimlik mücadelesisadece hekimlerin özlük sorunla-rý mücadelesi ile bir tutulamaz.Ancak saðlýk ortamýnda nitelikli,ücretsiz ve tüm yurttaþlarýn eriþe-bileceði bir saðlýk hizmeti saðla-nabilirse iyi hekimlik yapýlabilir.Füsun Abla’nýn bu deðerleri he-pimize ýþýk tutuyor. En zor aný-mýzda, çeþitli eylemlerde hemenyaný baþýmýzda Füsun Abla’nýnsýmsýcak gülüþü ve bizi rahatla-tan ifadeleri hepimize mücadeleazmi taþýyordu. Sevgili FüsunAblamýz rahat uyuyacak. Onundeðerleri, TTB’nin KESK’in de-ðerleri dalga dalga bu toplumayansýyacak, yayýlacak. O zamanFüsun Abla yerinde daha rahat u-yuyacak. Anýsý önünde saygýylaeðiliyorum.

TMMOB Eski BaþkanýKaya Güvenç:

Ben de hepiniz gibi, Füsun ar-kadaþýmýzla bir dönem hayatýpaylaþma mutluluðuna eriþmiþinsanlardan biriyim. Yoðun birmücadele döneminde, birlikteyaþadýðýmýz o çalkantýlý dönem-lerde, çok çalýþtýk, çabaladýk. Za-man zaman kahrýmýzdan öldük,zaman zaman öfkelendik, zamanzaman çocukça açan bir çiçeðigörür gibi sevindik. Ama müca-deleyi, kararlýlýðý, öfkeyi, sevgiy-le birlikte götüren bir insan vardýaramýzdý. O da Füsun’du. SevgiliFüsun iyi ki vardýn. Ýyi ki bazýþeyleri paylaþabildik.

Prof. Dr. Berna Arda: Bu hayatta ne yaþarsanýz ya-

þayýn, ne yaparsanýz yapýn; geri-ye bir tek þey kalýyor aslýnda… Ý-yi bir adla anýlýp anýlmadýðýnýz.Füsun Sayek, iyi bir adla anýlma-yý sonuna kadar hak eden bir in-sandý. Nur içinde yatsýn.

Milliyet GazetesiSaðlýk Muhabiri YýldýzYazýcýoðlu:

Sayýn Füsun Sayek’le biz deçok þey paylaþtýk. Sadece ben de-ðil, benden önceki kuþaklar veyaþasaydý sonraki saðlýk muha-birleri kuþaðý da ondan çok þeyöðrenecek ve paylaþacaktý. Ön-celikle yazýlý mesajýmýzý okumakistiyorum: “Herkese eþit ve üc-retsiz saðlýk hizmeti ilkesini be-nimseyen ve Türk Tabipleri Bir-liði çatýsý altýndaki tüm politikaüretimi ile eylem çizgisini basýnaher anlatýþýnda bu ilkeyi vurgula-yan Dr. Füsun Sayek’in kaybýn-dan dolayý derin üzüntü duymak-tayýz. Sayýn Sayek basýn men-suplarý olan bizler ile kurduðu i-liþkisinde hep içtenlikli ve sorun-larý her zaman yanýtlamaya hazýrtutumu ile saygý duyduðumuz bir

meslek örgütü baþkaný olmuþtur.Saygýyla uðurluyoruz.”

Kendisi basýn mensuplarýnýnda Füsun Ablasý olmuþtur. TürkTabipleri Birliði’nin bir eylemiya da basýn toplantýsýna gelmekhiçbir zaman biz basýn mensup-larý için eziyet olmamýþtýr. Çünkübiz her zaman onun tarafýndaniçten bir güleryüzle karþýlandýk.Ankara’daki saðlýk muhabirleriolarak saygýyla uðurluyor ve te-þekkür ediyoruz.

Türkiye Ýnsan HaklarýBaþkaný Yavuz Önen:

Ben de hem Emek Platformusürecinde hem de Türkiye ÝnsanHaklarý Vakfý çalýþmalarý sýrasýn-da Füsun Sayek’in yakýnýnda bu-lunma þansýna ermiþ bir arkada-þýnýzým. Þu anda eksikliðini his-sediyorum. Eminim ki hekimlikortamý da, Türkiye de eksilmiþtir.Böylesi deðerlerin aramýzdan yi-tip gitmesi büyük bir kayýp ol-muþtur. Anýsý mücadelemize ýþýktutacaktýr. Rahat uyusun.

Dr. Eriþ Bilaloðlu: Füsun Abla ile kýsa deneme-

yecek bir zaman diliminde bera-ber çalýþtýk. Çalýþmak denebilir-se. Çünkü aslýnda buradaki bir-çok arkadaþým, dostum gibi ça-lýþmadýk; biz zamaný beraber ya-þadýk Füsun Abla’yla. Onun de-ðerine, önemine, TTB’ye ve orta-mýmýza katkýsý üzerine sanýrýmartýk çok vaktimiz olacak konuþ-mak için. Ben bir iki duygumu i-fade etmek istiyorum.

Füsun Abla ile biz tarz olarakfarklý insanlardýk. Kýzdýðým birtarzý vardý. Randevularýna tamzamanýnda ya da biraz gecikerekgelirdi. Ýsterdim ki bir 3-5 dakikaönce gelsin, 10 dakika önce gel-sin. Bütün randevularýný bilirdimben Füsun Abla’nýn. Bütün ran-

devularý Sultan’ýn defterinde ya-zýlýydý. Bana þakayla karýþýk;“Beni izle, yanlýþ yapmayayým”derdi… Ben bu randevuyu bilmi-yorum! Sultan, senin defterindeyazýyor mu bu toplantý? Senindefterinde böyle bir randevu varmýydý? Ben izleyemedim FüsunAbla’yý. Yanlýþ yaptým. Kýzgý-ným. Tarzým deðil ama isyan duy-gusu taþýyorum.

Füsun Abla bir akarsu gibiy-di, kaynaktý, bir özdü. Pýnar gi-biydi, pýnarýmýzdý bizim. Sevinçkaynaðýmýzdý. Enerji kaynaðýydý.Küçük küçük þirinliklerdi, birçýðlýktý. Kimi zaman pratisyenhekimlik alanýnda, kimi zamaninsan haklarý, hekim haklarý, has-ta haklarý alanýnda farklý bir çýð-lýktý. Bazen neþe taþýyan, sevinçtaþýyan bir çýðlýk. Bazen aynýçýðlýk öfke taþýyan bir tarzdaydýFüsun Abla’da. O çýðlýklarýn ö-nemli bir kýsmý, fark ettiðimizdebir uyarýydý aslýnda.

Füsun Abla; bizim için pýnarolma özelliðini yýllar içinde tü-kettiysem özür diliyorum. Eðersevinç kaynaðý olma özelliðini a-zalttýysam özür diliyorum. Eðerbir çýðlýk olduðunda sesini kýs-týysam hem senden, hem burada-ki herkesten özür diliyorum. A-ma artýk sen benim için, bizim i-çin hiç azalmayacak, hep artacakbir þey oldun: Özlem oldun.

Dr. Mahmut Ortakaya: Sizler eþinizi, kardeþinizi, an-

nenizi kaybettiniz. Diyarbakýr’lýhekimler ise en yakýn dostlarýnýkaybettiler. Dost kolay kazanýl-maz. Biz, en çok ihtiyaç duydu-ðumuz zamanda en yakýn dostu-muzu kaybettik.

SES Baþkaný KöksalAydýn:

Sendikal mücadelemizin ku-rucu unsuru, herkese eþit, ulaþýla-bilir saðlýk mücadelesinin bir ne-ferini kaybettik. Herkesin baþýsaðolsun. Halk arasýnda bu türtörenlere son görev derler. Göre-vin baþka anlamýný Füsun Abla-mýzýn sayesinde onunla birlikteöðrendik. Ben son görev tanýmý-ný kabul etmiyorum. Biz bugünekadar herkese eþit, nitelikli veücretsiz saðlýk mücadelesindegörevdeydik. Bugün de buradagörevdeyiz. Yarýn da görevde ol-maya devam edeceðiz.

Ýyi hekimlik deðerleri için ve saðlýðý piyasaya

teslim eden anlayýþakarþý uzun yýllardýr mücadele veren ve

son 10 yýldýr Türk Tabipleri

Birliði’nin MerkezKonseyi Baþkanlýðýný

yürüten Dr. FüsunSayek, bir süredir

tedavi görmekte olduðu kanser

hastalýðý nedeniyle yaþamýný yitirdi.

Törenden...

Týp Dünyasý - ANKARA - Ýyi hekimlikdeðerleri için ve saðlýðý piyasaya teslim edenanlayýþa karþý uzun yýllardýr Türk TabipleriBirliði ortamlarýnda mücadele veren ve son 10yýldýr Türk Tabipleri Birliði’nin Merkez Kon-seyi Baþkanlýðýný yürüten Dr. Füsun Sayek,16 Ekim 2006 Pazartesi sabahý, bir süredir te-davi görmekte olduðu kanser hastalýðý nede-niyle yaþamýný yitirdi. Hekimlerin “FüsunAbla”sý Sayek için, 17 Ekim Salý günü TürkTabipleri Birliði önünde tören düzenlendi. Ay-ný gün Maltepe Camii’nde kýlýnan namazýn ar-dýndan, eþi Prof. Dr. Ýskender Sayek’inmemleketi Ýskenderun-Arsuz’a götürülen Sa-yek, 18 Ekim Çarþamba günü de burada dü-zenlenen törenin ardýndan topraða verildi.

Hekimlik ortamýna katkýlarý ve ülke de-mokratik ortamýna iliþkin olarak gösterdiðiçabalarla olduðu kadar, daima güleryüzlü, ya-pýcý, birleþtirici ve duyarlý kiþiliðiyle tanýnanSayek’in vefatý, hekimler, yakýnlarý ve dostla-rý arasýnda büyük üzüntü yarattý.

Sayek’in vefatýnýn ardýndan Türk TabipleriBirliði önünde düzenlenen törene Sayek’in a-ilesi ve dostlarý, milletvekilleri, sendika, mes-lek ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri,

tabip odalarý ve TTB yöneticileri ile çok sayý-da hekim ve týp fakültesi öðrencisi katýldý. Sa-yek’in anýsýna saygý duruþuyla baþlayan tören,yaþam öyküsünün okunmasýyla devam etti.Ardýndan, yakýnlarý Füsun Sayek’i anlattýlar.

Konuþmalarýn ardýndan, Sayek kýr çiçekle-ri ve gözyaþlarý eþliðinde Maltepe Camii’negötürüldü. Maltepe Camii’nden de alkýþlar a-rasýnda Arsuz’a uðurlandý.

Dr. Füsun Sayek için, 18 Ekim Çarþambagünü de Arsuz’da bir tören düzenlendi. Arsuzkent meydanýnda yapýlan törene, yine katýlýmbüyük oldu. Sayek’in ailesi, yakýnlarý, mes-lektaþlarý ve Arsuzlular’ýn yaný sýra, þehir dý-þýndan gelen çok sayýda dostu da buradaki tö-rende hazýr bulundu. Saygý duruþunun ardýn-dan, Akrabasý Tevfik Sayek, Arsuz BelediyeBaþkaný Fuat Süme, Prof. Cem Terzi, Gazi-antep Tabip Odasý Baþkaný Dr. Kemal Bakýr,Hatay Tabip Odasý Baþkaný Dr. AbdülmesihHurigil’in Sayek’e iliþkin konuþmalarýna ge-çildi. Kýzý Selin Sayek de acýsýnýn büyüklüðü-nü dile getirdi. Kýlýnan cenaze namazýnýn ar-dýndan Sayek, sevenlerinin gözyaþlarý arasýn-da Arsuz Mezarlýðý’nda topraða verildi.

Ç ocuklarýmýz ölüyor sýrasýz þekilde.Kayseri’de, Konya’da, Zongul-dak’ta... Daha iyi yaþasýnlar diye

götürdüðümüz saðlýk kurumlarýnda olmayacakhatalar yüzünden küçücük yaþamlar son bulu-yor.

Zonguldak’ta göz ameliyatý olmak için has-taneye yatan 3,5 yaþýndaki çocuk anestezide ya-þanan bir hata sebebiyle yaþamýný yitirdi. Ailesive kamuoyu haklý olarak bu derece “pisi pisi-ne” ölümü kabullenmedi. Basýnda birkaç günyer bulabildi bu olay isyan yanýyla. Olayý bir debirlikte deðerlendirelim.

Basýnda çýkan haberlere göre, baþhekim ola-rak görev yapan tek anestezi uzmanýnýn bulun-duðu Zonguldak Devlet Hastanesi’nde 10 ame-liyathane bulunmaktadýr. Anestezi teknisyeni-nin yetkisinin anestezi uzmaný kontrolünde, a-nestezi uzmaný tarafýndan saptanmýþ anestetiði,yine anestezi uzmaný tarafýndan saptanan yön-temle hastaya uygulamaktýr. Bu durumda, tekbir anestezi uzmanýnýn bulunduðu bir saðlýk ku-rumunda 10 ameliyathane bulunmasý anlamýnýyitirmektedir.

Saðlýk Bakaný’nýn bu olayla ilgili yaptýðý a-çýklamada Saðlýk Bakanlýðý’nýn çok büyük sa-yýda saðlýk çalýþaný ile hizmet veren büyük birsektör olduklarýný belirterek “Böyle bir hizmetalaný içinde zaman zaman yanlýþ uygulama-lar olabilir. Önemli olan bu meseleye hassa-siyetle yaklaþmaktýr. Biz bu hassasiyeti herzaman gösterdik, bundan sonra da göstere-ceðiz” dedi.

Bu açýklamanýn ikinci kýsmý önemli. SaðlýkBakanlýðý tarafýndan bu tür olaylara gösterilenhassasiyet derhal müfettiþ görevlendirip sorum-luyu tespit etmenin ötesine geçmekte midir aca-ba? Ya da soruyu baþka açýdan soralým: Bu has-sasiyet sorunlarýn yeniden yeniden yaþanmasýnýneden engellemiyor?

Son yaþanan olayda da Saðlýk Bakanlýðý mü-fettiþleri derhal Zonguldak Devlet Hastanesi’negiderek hastanedeki incelemelerine baþlamýþ-lardýr. Bunun gerekli olduðuna kuþku olma-makla birlikte yeterli olmadýðýný saptamalýyýz.Bir yandan Müfettiþ soruþturmasý, öte yandanSavcýlýk soruþturmasý ile sorumlular mutlakasaptanacak ve cezalandýrýlacaktýr. Bunlarla neölenin geri getirilmesi mümkün olacak ne de butür olaylarýn tekrarlanmasý önlenebilecektir.

Yapýlmasý gereken, sorumluyu deðil çözümüarayan, hatanýn sebebini sorgulayan bir incele-me yaparak bireylerin hata yapmalarýna sebepolan etmenleri ortadan kaldýrabilecek önlemlerialmaktýr. Bunu yapmadýktan sonra, kusurlularýbulup cezalandýrmak, zarar görenlere tazminat-lar ödemek ne iþe yarar ki...

Sorulmasý ve çözümü bulunmasý gerekenhusus ‘10 ameliyathanesi olan bir yerde ne-den tek bir anestezi uzmanýnýn bulunduðu’olmalýdýr? Bu sorunun yanýtý verilmediði süre-ce anestezi uzmanýnýn katýlýmý olmaksýzýn ame-liyat yapmayý reddeden cerrahlara; anestezi uz-manýnýn görmediði, anestezisini planlamadýðýhastalara anestezi vermeyi reddeden anesteziteknisyenlerine kim ne diyebilir ki...

15 Kasým 20066

Avukat Mustafa Güler

hukukköþesi k

Ne yapmalý?

Soldan Saða1- Eski Türklerde kutsal sayýlan he-

kimler için kullanýlan sözcük - “Hadi verellerini/Ufkumdan esen ...... yellerine”(Behçet Necatigil). 2- Bodrum ilçesinebaðlý turistik bir belde - Bir gösterme sýfa-tý. 3- Telli bir çalgý - Gemide yelkenlerinaçýlmasý için verilen komut - Kaðýtlarý birarada tutmaya yarar çengel. 4- Ayakkabý,çanta yapýmýnda kullanýlan parlak deri -Osmanlý donanmasýnda ve kýyýlarýndagrev yapan asker sýnýfý. 5- Bir düþünce ya

da karara karþý çýkma - Roman-ya’nýn plaka iþareti. 6- Eski dildebulut - Bir cetvel türü - “Elif kaþ-larýný çatar/........’si sineme batar”(Karacaoðlan). 7- Sürkeli - Ley-lak rengi, açýk mor. 8- Üzeyr Ha-cýbekov’un üç perdelik müzikligüldürüsü. 9- Tevfik Fikret’in,Ýstanbul’a lanetler yaðdýrdýðý ün-lü þiiri - ÝÇimde renkler uçu-þur/....... yanar, yeþil tutuþur”(B.R.Eyüboðlu) - Tavlada “üç”sayýsý. 10- “Hürriyet Þairi” ola-rak da bilinen, Tanzimat dönemi-nin ünlü þair ve yazarý. 11- Ke-miklerin yuvarlak ucu - Motorlutaþýtlarda direksiyon ile tekerlek

arasýndaki baðlantýyý saðlayan mil - Fazlabön, avanak. 12- Birine dokunsun diyesöylenen söz - Katolikler’in büyük per-hizden önceki eðlence ve þenlikleri.

Yukarýdan Aþaðýya1- Hindu týp bilimi - Kýsa yazý. 2- Es-

kiden Karagöz oynatýlan kahvelere veri-len ad - Güzel kokulu, yapraklarý yemek-lere konulan nane ve kekiðin ortak adý. 3-Aldatma iþi, hile - Teþebbüs. 4- Dilbilgi-sindeki sözcük türlerinden biri - Afrika’dabir ülke. 5- Boðanotundan çýkarýlarak he-

kimlikte kullanýlan zehirli bir madde - Birkömür cinsi. 6- Büyük demiryolu duraðý -Bir nota - Divan edebiyatýnda gazel ve ka-sidenin son beytine verilen ad. 7-Düden-den daha geniþ olan çukurluklara verilenad - “Ya þevk içinde harab ol ya aþk için-de gönül/Ya ....... açmalýdýr göðsümüzdeyahut gül” (Yahya Kemal). 8- Sodyumunsimgesi - Bir cins küçük taneli muþmula -Bir þeyin yapýlmasýný yasaklama. 9- Þarapmahzeni - Balýk avlamakta ya da yük taþý-makta kullanýlan büyük kayýk. 10- Sularý-nýn tedavi edici özellikleri bulunan kaplý-ca - Püskürtü. 11- Siyah, sert ve aðýr birtahta - Ýskambilde bir kaðýt - Þaþma belir-ten bir ünlem. 12- Yumruk, tokat - Gire-sun’un bir ilçesi.

Hazýrlayan: Sedat Yaþayan

Ýki hamlede mat

Satranç...Satranç...Satranç...Satranç...Satranç Bulmaca...Bulmaca...Bulmaca...Bulmaca...Hazýrlayan: Dr. Avni Dayýcan

1-e4 c52-Af3 Ac63/d4 cxd44/Axd4 a65/Ac3 e66/Fe3 Fb47/Fd3 Age7

8/0-0 Fxc39/bxc3 0-010/f4 f511/exf5 Axd412/Fxd4 Axf513/Fc5 Af614/g4 b6

15/Ff2 Ae716/Fh4 Kf717/Vf3 Kb818/Vh3 g619/f5 exf520/gxf5 d521/Vg3 Kb7

22/fxg6 Kg723/gxh7+ Þh824/Vxg7+ Þxg725/Ff6+1 0

1-d4 d52-c4 c63-Af3 Af64-Ac3 a65-a4 e66-Fg5 a57-e3 Fe78-Fe2 Aa69-0-0 0-010-Vb3 Ab4

11-Kc1 b612-cxd5 Axd513-Ff4 Axf414-exf4 Fd615-g3 Fb716-Fc4 c517-d5 Fxf418-Kd1 b519-axb5 Fd620-Kd2 a4

21-Vd1 e522-Ke1 a323-bxa3 Kxa324-Vc1 Va825-Ag5 Kd826-Ae4 Ka527-Vb1 h628-Axd6hxg529-Axf7 Þxf730-Vf5 Þg8

31-d6 Fd532-Fxd5 Axd533-Ve6 Þh734-Kxd5Kxb535-Kxe5Kf836-Kxg51 0

Unutulmaz oyunlar Chigorin - Ascharin 1877

Çözüm:1.Fc7 tehdit Ka51……Fc3/c52.Kb31……Fd22.Vxc21……Fa32.b31……Fa52.Kb61……Axb52.bxa8V

Yeni oyunlar Nielsen, P (2668) - Bacrot, -E (2729) 2005

Çocuklarýn ölümünü düþündükçe, evrene geliþ biletini iade etmek istiyorum.

(Dostoyevski-Karamazov Kardeþler)

Uluslararasý çevre örgütlerin-den Dünya Doðayý Koruma Fonu(WWF), insanlýðýn Dünya’nýnkaynaklarýný hýzla tükettiði uyarý-sýnda bulunarak, 2050 yýlýndakitalebi karþýlayabilmek için bir de-ðil iki gezegen gerekeceðini sa-vundu.

Örgütün iki yýlda bir yayýmla-dýðý Yaþayan Gezegen (LivingPlanet) raporunda dünya kaynak-larýnýn yerine yenisinin konmasý-nýn mümkün olmadýðý bir hýzdatüketildiðine dikkat çekildi.

Örgüt, doðal ekolojik sistem-lerin görülmemiþ bir hýzla yok ol-duðunu; bu hýzla gidilirse siste-min yüzyýlýn ortalarýnda çökebile-ceðini bildirdi.

Raporda ekolojik sistem üze-rindeki etki nüfusa oranlandýðýn-da, kiþi baþýna en büyük etkiyiBirleþik Arap Emirlikleri ve Ame-rika Birleþik Devletleri’nin yaptðýkaydediliyor.

Raporun yazarlarýna göre, ö-

nümüzdeki 50 yýlda tüm dünyavarolan koþullarda yaþýyor olursa,bile, iki gezegenlik kaynaða ihti-yaç duyulacaðý kaydediliyor.

Rapor, beþ senaryo geliþtirdi.En kötümser senaryo hiç bir þeyindeðiþmediði öngörüsü ile en iyim-ser senaryo sürdürülebilir toplumyapýsýna geçiþin saðlandýðý varsa-yýmýyla hazýrlandý.

En kötümser senaryoda yazar-lar 2050’de insanlýðýn ihtiyaçlarý-nýn Dünya’nýn saðlayabilecekle-rinden iki kat fazla olacaðýný ön-görüyorlar.

Sürdürülebilir toplum yapýsý-na yönelmek için ise enerji üreti-mi, ulaþým ve konut gibi alanlardaþimdiden kaydadeðer ve etkili a-dýmlar atýlmasý gerektiði vurgula-nýyor.

Bu yýlki Yaþayan Gezegen ra-poru, 1998 yýlýndan bu yana ya-yýmlananlarýn altýncýsý.

(BBC Türkçe - 24 Ekim 2006)

haberler...Dünyadan haberler...Dünyadan

Avrupa Birliði’nin en etkili ü-yelerinden biri olan Almanya’dasosyal devlet anlayýþý bir kez dahasorgulanýyor. Hükümetin “kemersýkma” politikasý çerçevesindehazýrlanan yeni bir yasa tasarýsý,iþsizlik ödeneklerini düþürürken,yardýma muhtaç olanlarýn kira vesigorta ödeneklerine de kýsýtlamagetiriyor. Tasarýda, iþsizlik ödene-ði alanlar içerisinde araba sahibiolanlarýn arabalarýna göz dikildi.

Alman hükümetinin kemersýkma politikasý bundan böyle ençok sosyal yardýma muhtaç insan-larý vuracak. Almanya’da sosyalyardýmlar, getirilecek yeni düzen-lemelerle sertleþtiriliyor. Hazýrla-nan önlemler paketinin bugün a-çýklanmasý bekleniyor. Önlemlerarasýnda kira yardýmýnýn düþürül-mesi de bulunuyor.

Hükümetteki Hýristiyan BirlikPartileri (CDU/CSU) ‘Ýþsizlik Pa-rasý-II’ ile geçinen sosyal yardýmamuhtaç insanlara kýsýtlamalar ge-tiriyor. Hükümetin diðer ortaðýSosyal Demokratlarýn da önlem-ler paketine destek verdiði belirti-liyor.

Hazýrlanan yeni önlem pake-tinde, sosyal yardýma muhtaç in-sanlar için ödenen kira yardýmla-

rýnýn düþürülmesi hedefleniyor.Mevcut yasada olduðu gibi metrekare yerine, yardýmý alan kiþileri-ne ikamet ettikleri evin genel ki-rasý göz önünde bulundurulacak.

Önlem taslaðýnda, iþsizlik pa-rasýyla geçinenlerin kullandýklarýarabalarý içine sindiremeyen Bir-lik Partileri, araba kullanan iþsiz-lerin arabalarýný satmasý istene-cek. Hazýrlanan taslakta yardým a-lan bir iþsizin en fazla 10 bin Eu-ro’luk araba kullanmasýna izin ve-riliyor. ‘Part time’ çalýþan sosyalyardýma muhtaç insanlarýn yar-dýmlarýnýn kesilmesi ve ödenensigortalara kadar birçok kýsýtlamagetirilmesi bekleniyor.

Öte yandan hükümetin diðerpartisi SPD içerisinde de farklýsesler geliyor. Birlik partileriningetirdikleri önlemler paketinidoðru bulduðunu ima eden kimipolitikacýlara karþýn, SPD’nin o-luþturduðu çalýþma grubu, uzunvadeli iþsizlik parasý ile geçinen-lerin çalýþmaya motive edilmesigerektiðini söylüyor. Federal Ça-lýþma Bakaný ve Baþbakan Yar-dýmcýsý Franz Müntefering önder-liðinde çalýþmalarýna baþlayanSPD’nin çalýþma grubu, yardým a-lan insanlara daha fazla iþ imkaný-

nýn tanýnmasýný savunuyor. Gru-bun baþkanlýðýný yapan FranzMüntefering, “Ýnsanlarýn dahafazla çalýþarak daha fazla kazana-caklarý bir nabýz yoklamasý yapa-lým” diyor.

Bu arada Birlik partilerin iþsiz-lik parasý ile geçinenlere getirmekistediði ‘araba yasaðý’nýn yanlýþolduðunu söyleyen SPD’li Fede-ral Ulaþtýrma Bakaný WolfgangTiefensee, yardým alan insanlarýnaraba hayallerinin yok edilmeme-sini savunuyor ve araba alabile-cek bir iþe yönlendirilmesi gerek-tiðine dikkat çekiyor.

Diðer yandan kemer sýkma po-litikalarý sonucu Birlik partileri-nin gündeme getirdiði önlemlerpaketine Sol Parti/PDS’ten tepkigeldi. Partinin Brandenburg Eya-let Meclisi Milletvekili ChristianGörke, önlemler paketinde uzunvadeli iþsizler için öngörülen si-gorta ve yaþlýlýk sigortasý kýsýtla-malarýný eleþtiriyor. Getirilmek is-ten önlemlerle yardýma muhtaçinsanlarýnýn hiç birisinin yeni iþimkaný bulamayacaðýný belirtenGörke, Birlik partilerinin iþsizlikyerine iþsizlerle mücadele ettiði-nin altýný çiziyor. (05 Ekim 2006 - ANF News Agency)

Uluslararasý Özgür SendikalarKonfederasyonu, “yoksulluðakarþý ayaða kalk; dünya rekorudenemesine sendikal katýlým” slo-ganýyla yeni bir eylem hazýrlýðýn-da.

15-16 Kasým 2006 tarihlerindetüm dünyada yoksulluða karþý engeniþ emekçi kitlesinin katýlýmýy-la yapýlmasý planlanan eylemleGuinnes Dünya Rekoru kýrýlmasýhedefleniyor.

24 saat sürmesi öngörülen ey-lemle;

- Sendikal deðerlere saygý gös-

terilmesi, Sosyal ve ekonomik a-daletin saðlanmasý, Bütçe kesinti-lerinin durdurulmasý gibi bazý ta-leplere dikkat çekilmesi düþünü-lüyor.

Yoksulluða karþý küresel ey-lem, 15 Kasým, saat 11.00’de baþ-layacak ve 16 Kasým, saat11.00’de sona erecek.

ICFTU’dan yapýlan açýklama-ya göre eylemlerin iþyerlerindenbaþlayarak deðiþik biçimlerde ye-rel düzeyde belirleneceði belirtili-yor.

(BBC Türkçe - 26 Ekim 2006)

Amerikalý bir grup doktor,McDonald’s ve Burger King res-toran zincirlerinin California’dakirestoranlarýnda sattýðý kýzarmýþtavukta kanserojen madde tespitetmelerini takiben bu iki zincirhakkýnda dava açtý.

Doktorlar grubu, Los Ange-les’ta mahkemeye yaptýklarý baþ-vuruda, hýzlý yemek zincirlerinesahip þirketlerden, kýzarmýþ tavukyiyen müþterilerini kanser riskinekarþý uyarmalarýný istiyor.

Gruptan yapýlan açýklamada,California’daki 7 restorandan alý-nan kýzarmýþ tavuk örneklerinde,PhIP adý verilen kanserojen mad-deden tehlikeli oranda bulundu-

ðunun saptandýðý, PhIP’nin, etinkýzartýlmasýyla ortaya çýkan birheterosilik amin olduðu belirtildi.

Açýklamada, ‘’Kýzarmýþ tavukkansere neden olabilir, tüketicile-rin de saðlýklý denilen bu yiyece-ðin aslýnda kendileri için kötü ol-duðunu bilmeye haklarý var. Ký-zarmýþ tavuklu salata bile baþtameme ya da prostat kanseri olmaküzere kanser türlerine yakalanmariskini artýrýyor’’ denildi.

California eyaleti yasalarýnda-ki ‘’lokantalarýn, müþterilerini u-yarmak zorunda olmasýný’’ öngö-ren yasa uyarýnca dava açan dok-torlar grubunun baþka lokantazincirleri hakkýnda da dava açtýðý

belirtiliyor. Lokanta sahipleri ise doktor-

larýn dava açmasýný siyasi neden-lere baðlayarak bir tavuk budundaaz miktarda bululan PhIP madde-sinin insan saðlýðýný tehdit ettiði-ne dair bir kanýt olmadýðýný savu-nuyor.

McDonald’s’a patates kýzart-malarý ve sütlü mamulleri yüzün-den bu yýl bir dizi dava açýlmýþtý.

McDonald’s’ýn New York bor-sasýndaki hisselerinde yüzde 0,58bir gerileme olurken BurgerKing’in hisselerinde deðiþiklikolmadýðý da belirtiliyor.

(29 Eylül 2006 - sendika.org)

Ekolojik çöküþe 44 kala

Yoksulluða karþý eylem rekoru denemesi

Almanya’da sosyal haklar budanýyor

Mcdonald’s ve Burger King’e kanserojen davasý

Týp Dünyasý - ANKARA - A-ralarýnda Türk Tabipleri Birli-ði’nin de olduðu 18 meslek örgütüve uzmanlýk derneði “Ruh SaðlýðýPlatformu Türkiye/2006” adýylabir araya geldi. Ýnsanlarýn en azbeþte birinin ruh saðlýðý sorunu ol-duðunu açýklayan platform; Birey-lerin ve tüm toplumun ruh saðlýðýdüzeyinin yükseltilmesi, ruh saðlý-ðýný koruyucu önlemlere aðýrlýkverilmesi, ruh saðlýðý tedavi hiz-

metlerinin nitelik ve yaygýnlýðýnýnartýrýlmasý, ruh saðlýðý tedavi hiz-metlerine herkesin kolay eriþebil-mesinin saðlanmasý, ruh saðlýðý re-habilitasyonu önündeki engellerinkaldýrýlmasý, ruhsal sorunu olanla-rýn damgalanmasý ve dýþlanmasý-

nýn önlenmesi, toplumun ve yöne-timin ruh saðlýðý duyarlýlýðýnýn ar-týrýlmasý, bütün dünyada var olan,ancak Türkiye’de bulunmayan“Ruh Saðlýðý Yasasý”nýn çýkarýl-masý taleplerini dile getiriyor.

Platform, Türkiye Psikiyatri

Derneði, Türkiye Sinir ve RuhSaðlýðý Derneði, Çocuk ve GençlikRuh Saðlýðý Derneði, Türk Psiko-loglar Derneði, Türk Tabipleri Bir-liði, Ýstanbul Tabip Odasý, Pratis-yen Hekimlik Derneði, PsikiyatriHemþireleri Derneði, Halk Saðlýðý

Uzmanlarý Derneði, Türk Nöropsi-kiyatri Derneði, Türkiye ÞizofreniDernekleri Federasyonu, ÝstanbulÞizofreni Dostlarý Derneði, Ýstan-bul Dünya Þizofreni Derneði, Ýs-tanbul Þizofreni Gönüllüleri Daya-nýþma Derneði, Ýzmir ÞizofreniDayanýþma Derneði, Ankara Þi-zofreni Hastalarý ve Yakýnlarý Der-neði, Cinsel Eðitim, Tedavi, Araþ-týrma Derneði, Manisa Þizofreniy-le Yaþam Derneði’nden oluþuyor.

Ruh Saðlýðý Platformu oluþturuldu

Bildiðiniz gibi üniversiteler aklýnve bilimsel deðerlerin geçerli olduðuöðretim kurumlarýdýr. Ama ne yazýkki bugün üniversitemizde, üniversite-lerimizde üniversiter deðerlerle bað-daþmayan bir süreç iþlemektedir vebu süreç Dokuz Eylül Üniversite-si’nde “amirini küçük düþürmek”suçundan Prof. Dr. Ýzge Günal’ýn ü-niversitedeki görevine son verilerekcezalandýrýlmasýna kadar dayanmýþ-týr.

Bilim insanlarýný düþüncelerini i-fade ettikleri ya da eylemleri için ce-zalandýrma çabalarý hep süregelmiþ-tir.

Bertrand Russell, Cambridge’deöðretim görevlisiyken, savaþa karþýçýkmasý ve barýþçý görüþleri savun-masý yüzünden 1961’de görevindenayrýlmak zorunda kalmýþtý. Üstelik,resmi makamlar kütüphanesine de elkoymuþtu. Ama Russell hayatý bo-yunca, inanç ve ifade özgürlüðünüsavundu ve savaþa karþý çýktý.ABD’nin Vietnam’da iþlediði suçlarýmahkum etmek için uluslararasý birmahkemenin kurulmasýna öncülüketti. Bu mahkeme onun adýný taþýdý.Doksan küsur yaþýnda, sokaklardayapýlan savaþ karþýtý gösterilere ve o-turma eylemlerine katýldý.

Bir baþka atma denemesive örnek evrensel tavýr

Prof. Edward Said, 2000 yýlýndaLübnan sýnýrýndaki bir Ýsrail karako-luna taþ atýnca, Columbia Üniversite-si’ndeki öðretim üyeliðine son veril-mesini isteyenler olmuþtu. Bunun ü-zerine Rektör Jonathan R. Cole, a-kademik özgürlük çerçevesinde Sa-id’i savunan bir yazý kaleme almýþtý.

Bu yazýdan bazý kesitlerle rektörünbu zor duruma nasýl yaklaþtýðýný a-nýmsayalým:

“(...) Akademik özgürlükten ka-sýt, bütün öðretim görevlilerinin,sýnýflarýnda konularýný tartýþýrkenözgür olmalarýdýr; bu özgürlük, a-raþtýrma ve bu araþtýrmalarýn so-nuçlarýný yayýmlama özgürlüðünüde içerir. (...) Öðretim görevlileri fi-kirlerini ifade etmelerinden veya ö-zel ya da kamusal alanda kurduk-larý iliþkilerden dolayý üniversitetarafýndan cezalandýrýlmaz. (...)Kýsacasý, üniversite, bir görevlisi-nin fikirlerini açýklamasýna veyadavranýþlarýna karþý, bunlar yargý-nýn alanýna girse bile müdahale et-meyebilir. Karþýlýðý, hal ve þartlarbelirler. (...) Bir üniversite için, bi-reyin siyaseten baskýn bir ideoloji-nin titreten-felç edici etkisindenkorkmaksýzýn, görüþünü ifade et-mekte kendisini özgür hissetmesi-nin güvence altýnda olmasýndandaha temel bir ikinci þey yoktur.(...)Fikirler, sýnýf içinde veya dýþýn-da kamusal ifade buldukça anlamtaþýr; bazý fikirler bize çirkin gele-bilir, ‘doðruluk’ mefhumumuzaaykýrý düþebilir, yargýlarýmýza veyakabullerimize meydan okuyabilir,ama ne olursa olsun akademik dü-zenimizin temel yapýsýný tehdit et-medikçe güvence altýnda olmalarýgerekir. (...) Bu nedenle, Said’in et-rafýnda süregiden son tartýþma dabizi rahatsýz etmemelidir; yeter kitartýþma özgür fikir alýþveriþinezincir vurma veya Profesör Said’eyaptýrým uygulama çanlarýný içerirhale gelmesin. Hepimizi ve akade-mik özgürlüðü tehdit eden iþte tamda Said’in ifade özgürlüðünü ya da

eleþtirilerini sýnýrlama düþüncesi-nin kendisidir. Öðretim üyelerimi-zin görüþlerine yönelik bu tür kýsýt-lamalarn, bu üniversitenin saygýnbir özelliði açýsýndan uzun süreli o-lumsuz etkileri olabilir: Bu özellik,çoðunluðun kabul edilemez görebi-leceði fikirlere karþý hoþgörü gös-termektir.”

Bu örnek, akademik özgürlüðünkorunmasý için harekete geçen ve Ed-ward Said’in üniversitede kalmasýnýsaðlayan bir rektörün ibretlik sözle-ri...

Üniversitede otoritariyenzihniyet

Biz de ise üniversiter yaþamdakiotoriter, merkeziyetci, keyfi ve bazenbaskýcý yönetim, 12 Eylül rejimininYÖK yasasýnýn armaðanýdýr. 1402 sa-yýlý yasa ile binlerce öðretim görevli-sini görevden uzaklaþtýrma faciasýbelleklerimizde yerini almýþtýr. Yük-seköðretim Yasasý yayýnlandýðý 1981yýlýndan bu yana defalarca deðiþtiril-mesine karþýn antidemokratik ve bas-kýcý özellikleri korunmuþtur. Üniver-sitelerde tüm yetki tek bir kiþiye; rek-töre býrakýlmýþtýr. Disiplin yönetmeli-ði, yapýlan deðiþikliklerle öðretim ü-yelerine yasal þiddet uygulanmanýnbir aracý haline getirilmiþtir. Yükse-köðretim dünyasý, bilimsel örtülü o-toriter zihniyetin egemenliði altýnda-dýr. Üniversiteler mutlak yönetim gü-cüyle donanmýþ tek bir kiþinin adetaþahsi iktidarý ile yönetilmektedirler.Mutlak iktidar peþinde koþanlar bunuasla elde edemezler. Mutlak iktidar,doðasý gereði imkansýzdýr. Üniversi-tede aþýrý merkeziyetçi ve hiyerarþikyapýlanma yaratýcýlýk ve özgürlüklebaðdaþmaz. Üniversite ötekine ta-hammüllün garanti altýna alýndýðýyerdir aslýnda.

Önce iþçiler atýldý sonraProf. Dr. Ýzge Günal

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör-lüðü’nün paravan þirketi -taþeron þir-

keti-, Güzel Ýzmir, DÝSK üyesi Ge-nel-Ýþ sendikasýnda örgütlenen iþçi-lerden 213’ünü geçtiðimiz Aðustosiþten çýkardý. Temizlik ve taþýma gibiaslýnda süreklilik arz eden, geçici ol-mayan ve saðlýk hizmetinin bir par-çasý olan bir iþte çalýþan bu iþçiler, iþgüvencesi saðlamak adýna sendika-laþmýþlardý.

Asgari ücretle geçinmeye çalýþanbu insanlarýn çalýþma koþullarýnýn i-yileþtirilmesi ve iþ güvencesi saðlan-masý için sendikalaþmasý kadar doðalve haklý bir çaba olamaz.

Topluma öncülük etmekle görevliolan, toplumsal barýþýn saðlanmasýnave toplumun geliþmesine katký sun-mak için kurulmuþ olan üniversite,iþçisinden örgütlenme hakkýný esirge-memeliydi ve onunla mahkemelik ol-mamalýydý ama oldu...

Prof. Dr. Ýzge Günal’ýn atýlan iþçi-lerin geri alýnmasýný talep eden4000’e yakýn destek imzasýný rektöreiletmek isterken seçtiði yol, “amiriniküçük düþürmek” suçlamasý ile üni-versiteden atýlmasýna yol açmýþtýr.

Ceza, isnat edilen suç ile orantý-sýzlaþtýkça, bir güç gösterisine dönü-þür ve adalet duygusunu rencide eder.

Prof. Dr. Ýzge Günalkimdir?

Prof. Dr. Ýzge Günal alanýnda çoksayýda bilimsel yayýna sahip olan biröðretim üyesidir. Günal’ýn ortopedialanýnda yurtdýþýnda üniversitelerdeeðitim kitabý olarak kullanýlan bir ki-tabý vardýr. Birçok yerli ve yabancýbilimsel derginin hakem kurullarýndagörev almýþtýr. Çalýþmalarý yurt için-de ve yurtdýþýnda birçok ödüle lâyýkgörülmüþtür. Mesleðini maddi kazan-ca tahvil etmek yerine üniversiteninkamusal nitelikte bir bilim ve eðitimkurumu olarak kalmasý için yüreðin-den geleni inatla savunmuþtur. Ayrýcaülkemiz akademik dünyasýnda maa-lesef var olan bilimsel etik kaygýsýzlý-ðýna direnmiþ, bilim etiðini savunma-yý kendisine iþ edinmiþtir.

Üniversitelerde ne oluyor?Prof. Dr.Ýzge Günal bu özellikleri

ile emekten ve emekçiden yana birtavýr alýrken son yýllarda üniversite-lerimizde neler olmaktadýr? Devlettarafýndan finanse edilen yüksek öð-retim kurumlarý, Özal döneminden i-tibaren adým adým piyasa güçleri ileyüz yüze gelmeye ve serbest giriþi-min rekabetçi ruhunu benimsemeyezorlanmýþlardýr. Kamu kurumlarýna“iþletme kültürü”nün yerleþmesinisaðlamak amacýyla bu kurumlarýnbütçelerinden kesintiler yapýlmýþtýr.Üniversiteler kendi yaratacaklarý dö-ner sermaye gelirlerine baðýmlý halegetirilmiþtir. Bu kurumlara yapýlanmerkezi desteðin korkak bir baðýmlý-lýk kültürü yarattýðý insanlarýn bilinç-lerine yerleþtirilmiþtir. Bir kýsým aka-demik camia bu deðiþime direnmekyerine iþletme kültürünü kucaklamýþve gönüllü bekçisi olmuþtur. Özal’ýntohumlarýný ektiði serbest piyasa po-litikalarýna zayýf da olsa direnen top-lumsal muhalefet 2001 ekonomikkrizinin etkisiyle iyice kýrýlmýþ vetoplumun zihin dünyasýna “piyasametaforu” yerleþtirilmiþtir. YÖK’ünde üniversiteler için hazýrladýðý veuyguladýðý proje, bu metafora uyumprojesidir. Bu proje üniversiteleri ‘te-ori’ye ev sahipliði yapmaktan piya-saya teslim etme sürecidir: Adý, giri-þimci üniversitedir, para kazanan ü-niversitedir, kendi baþýnýn çaresinebakan üniversitedir, piyasa yönlen-dirmeli üniversitedir, talep merkezliüniversitedir, piyasa dostu üniversi-te’dir... Kamu yararý kaygýsý olmayanbir serbest giriþimciliðin ve parasý o-lanýn yüceltilmesi projesidir.

Ýkinci öðretim programlarý, yaz o-kullarý, sertifika programlarý, tezsizyüksek lisans uygulamalarý, projeci-lik - döner sermaye uygulamalarý,kampüslerin ticarileþtirilmesi, öðren-ci harçlarýnýn öðrenci baþýna cari hiz-met ödeneðinin yarýsý seviyesine çe-kilmesi gibi uygulamalar, YÖK’ün ü-niversiteleri ticarileþtirme çabalarý-

dýr.Öte yandan, kurulduðundan bu

yana süregelen siyasi ve örgütsel ola-rak merkeziyetçi otoriteryenliðin sür-dürülmesinden asla vazgeçilmemek-tedir.

Akademik özgürlükOysa, akademik özgürlük, her-

hangi bir kimse tarafýndan cezalandý-rýlma korkusu olmaksýzýn inandýðýnýöðretme, akademik veya akademikolmayan konularda çoðunluðun pay-laþmadýðý görüþleri savunma ve ken-di anladýðý þekliyle bilgi ve fikirleregöre hareket etme hakkýdýr.

Düþünceleri yolunda eyleme ge-çenler genellikle yalnýz kalýrlar, amabazen yalnýzlýk, mevcut duruma hoþ-görü göstermekten ya da haksýzlýðauyumculuktan çok daha iyidir.

Prof. Dr. Ýzge Günal ise yalnýzkalmayacaktýr. Çünkü kendisine ve-rilen ceza, isnat edilen suç ile orantý-sýzdýr, bir güç gösterisidir ve adaletduygumuzu rencide etmektedir.

Prof. Dr. Ýzge Günal’ýn hiçbir fik-rine katýlmayabilirsiniz. Hiçbir dav-ranýþýný onaylamayabilirsiniz ama o-nun üniversiteden koparýlmasýna se-yirci kalmak sizin de içinde olduðu-nuz üniversiter yaþamýn daha da ota-ritaryen olmasýna izin vermek demekolacaktýr.

“Küçük düþürücü” olan Prof.Dr. Ýzge Günal’ýn toplanan imzalarýsunma biçimi deðil, üniversiteleriniþletme kültürüne ve piyasa deðerle-rine teslim olmasýdýr. Üniversiteninotoritaryen zihniyetle yönetilmesidir.‘Küçük düþürücü’ olan, bir üniversi-tenin çalýþanlarýnýn ve bu çalýþanlarý-na sahip çýkan öðretim üyelerininsözlerine kulak asmamasýdýr.

Prof. Dr. Ýzge Günal görevine ge-ri dönmelidir.

Bu Günal’dan çok eþitlikçi, de-mokratik ve özgür üniversite ideali i-çin gereklidir.

15 Kasým 2006 7

c m y k

Suç ve ceza Prof. Dr. Cem TerziDEÜTF Genel Cerrahi AD

Týp Dünyasý - ANKARA - SaðlýkBakanlýðý’nýn, Valiliklere saðlýk perso-nelinin il içi görev yeri deðiþikliði yapa-bilmesi için hizmet puanlarý üzerindenhazýrladýðý “Personel Daðýlým Cetveli”(PDC) ile ilgili olarak tabip odalarý vediðer meslek odalarýnýn katýlýmýyla yak-laþýk 1 aydýr yürüttüðü toplantýlar sürü-yor. Saðlýk Bakanlýðý’nýn amacýnýn Tür-kiye’de hekim daðýlýmýnda yaþanandengesizliði düzeltecek çok yönlü çö-züm önerileri geliþtirmek deðil, PDC’debelirlenen hekim sayýsý üzerine bir türrakam pazarlýðý yapmak olduðunu bildi-ren TTB, bu toplantýlarýn Saðlýk Bakan-lýðý’nýn yanlýþýna ortak olmak anlamýnageleceðini açýkladý.

Saðlýk Bakanlýðý, Atama ve Nakilyönetmeliði’nin 28. maddesinde yaptýðýdeðiþiklikle Valiliklere saðlýk personeli-nin il içi görev deðiþikliðini resen yapa-bilme yetkisini tanýmýþtý. Bu deðiþiklik-lerin yapýlabilmesi için de, hizmet puan-larý esas alýnarak PDC oluþturulmuþ vekamu saðlýk kurumlarýnda “ihtiyaca”denk düþen hekim ve saðlýk personelisayýsý belirlenmeye baþlamýþtý. Ancakbu süreçte, hizmet puanlarýnýn hesaplan-masýnda kullanýlan kriterlerin hizmetinniteliðine denk düþmediði, yanlýþ ve ek-sik hesaplamalarýn olduðu ortaya çýktý.Saðlýk Bakanlýðý’nýn bu yanlýþlýklarýndüzeltilebilmesi için tanýdýðý süre ise ay-rýca maðduriyetlere yol açabilecek dü-zeyde oldu.

TTB’den tepki Bu maðduriyetleri dikkate alan TTB

Merkez Konseyi, tabip odalarýnýn baþ-kan ve temsilcilerinden oluþan bir he-yetle birlikte Saðlýk Bakaný Recep Ak-dað ile bir görüþme yaptý. Bu görüþme-nin sonucunda PDC’nin uygulanmasý-nýn 18 Aralýk tarihine ertelendiði açýk-landý.

Ardýndan Saðlýk Bakanlýðý, PDChakkýnda bir dizi toplantý yapmak üzeretabip odalarýný ve diðer saðlýk meslekbirlikleri ile sendika temsilcilerini davetetti. 4 Ekim 2006 tarihinde baþlatýlantoplantýlar 21 Kasým 2006 tarihine kadarsürecek. Bugüne kadar gerçekleþtirilentoplantýlara tabip odalarýnýn temsilcilerikatýldýlar ve görüþlerini aktardýlar.

TTB Merkez Konseyi, bugüne kadargerçekleþtirilen toplantýlara katýlan tabipodasý temsilcilerinin aktardýklarý bilgilerdoðrultusunda, Saðlýk Bakanlýðý’nýn a-macýnýn Türkiye’de hekim daðýlýmýndayaþanan dengesizliði düzeltecek çokyönlü çözüm önerileri geliþtirmek deðil,PDC’de belirlenen hekim sayýsý üzerinerakam pazarlýðý yapmak ve PDC’yi ya-þama geçirmek olduðunun görüldüðünüaçýkladý.

TTB Merkez Konseyi’nin, toplantýsüreci ve PDC’ye iliþkin olarak tabip o-

dalarýna gönderdiði genelgede þu tespit-lere yer verildi:

Sadece nüfus ve polikliniksayýlarý deðerlendirildi

PDC salt baðlý bulunan nüfus ve po-liklinik sayýlarý göz önüne alýnarak ha-zýrlanmýþtýr. Önerilen rakamlara bakýldý-ðýnda 1994 yýlýnda yayýmlanan “SaðlýkBakanlýðý Taþra Teþkilatý Yatak veKadro standartlarý Yönetmeliði” yoksayýlarak ihtiyaç duyulan hekim sayýla-rýnda ciddi azaltmalara gidildiði görül-mektedir. Bu þekilde bazý bölgelerdefazla hekim olduðu görüþü yaygýnlaþtý-rýlarak bu yerlerde görev yapan hekim-lerin baþka yerlere kaydýrýlmasý günde-me getirilmek istenmektedir. Bu yakla-þýmýn bilimsel bir temeli yoktur. Hizme-tin ihtiyacý sadece nüfusa bakýlarak sap-tanamaz. Öyle görünmektedir ki SaðlýkBakanlýðý’nýn bu uygulama ile üzeriniörtmeye çalýþtýðý baþka bir amacý dahavardýr.

Pek çok hekim yerindenedilecek taþeronlaþtýrmayagidilecek

PDC’nin hayata geçirilmesi duru-munda pek çok hekim ve saðlýk perso-neli yerlerinden edilecektir. Çalýþan sa-yýsý azaltýlan kamu saðlýk kurumlarýndaise bir süre sonra hizmetin sürdürülmesisýkýntýya girince bu kez sözleþmeli ya dataþeron þirketlerden hizmet alýmý yolunagidilecek bu arada ise kadrolaþmaya ya-rayan atamalar yapýlabilecektir. Sonuçtaamaç Saðlýk Bakanlýðý’nýn yürütmeyeçalýþtýðý “Saðlýkta Dönüþüm Progra-mýna” uygun olarak birinci basamaktaaile hekimliðine geçiþ, ikinci ve üçüncübasamak kamu saðlýk kurumlarýnýn ise“iþletmeleþtirilmesine” uygun kadro veçalýþma biçimini gerçekleþtirmek ol-maktadýr.

Saðlýk Bakanlýðý ile PDC toplantýlarý…

TTB, hizmet puaný üzerinden cetveller

oluþturarak, valileresaðlýk personelinin

görev yerlerini deðiþtirme yetkisi

veren Saðlýk Bakanlýðý’na tepki

gösterdi. TTB, SaðlýkBakanlýðý ile bu

konuya iliþkin olarak yürütülen toplantýlarýn,

bakanlýðýn yanlýþýna ortak olmak anlamýna

geleceðini açýkladý

Pek çok hekim yerinden edilecekBehçet AysanÖdülü AhmetErhan’ýnBehçet Aysan 2005 Yýlý Þiir Ödülü, “ÞehirdeBir Yýlký Atý” adlý kitabýyla Ahmet Erhan’averildi. Ödül töreni 17 Kasým 2006 Cumagünü, Ankara’da

Týp Dünyasý - ANKARA - Türk Tabipleri Birliði BehçetAysan 2005 Yýlý Þiir Ödülü, “Þehirde Bir Yýlký Atý” adlý ki-tabýyla Ahmet Erhan’a verildi. Ödül töreni 17 Kasým 2006Cuma günü, Ankara’da Ekin Sanat Merkezi’nde düzenlene-cek.

Türk Tabipleri Birliði’nin 2 Temmuz 1993’te Sivas’taMadýmak Oteli’nde yakýlarak öldürülen þair Dr. Behçet Ay-san ve 36 kiþinin anýsýna her yýl þiir ödülü veriyor. Bu yýl onikincisi verilen ödüle baþvuran eserleri deðerlendirmek üze-re, Seçici Kurul 14 Ekim 2006 günü toplandý. Arif Damar,Emin Özdemir, Ahmet Telli, Ali Cengizkan, Doðan Hýzlan,Cevat Çapan ve Ataol Behramoðlu’ndan oluþan Seçici Ku-rul, yaptýðý deðerlendirme sonucunda, Ahmet Erhan’ýn “Þe-hirde Bir Yýlký Atý” adlý eserini ödüle deðer buldu.

Ödül töreni, 17 Kasým 2006 günü saat 19.00’da Anka-ra’da Ekin Sanat Merkezi’nde gerçekleþtirilecek.

Týp Dünyasý - ANKARA -Türk Tabipleri Birliði SürekliTýp Eðitimi Dergisi’nin(STED) her yýl düzenlediði Fo-toðraf Yarýþmasý sonuçlandý.Yarýþmaya Kocaeli’nden katýanDr. Ahmet Remzi Tülüce’nin“Iþýk Oyunlarý” adlý fotoðrafý2006 STED Fotoðraf YarýþmasýBüyük Ödülü’ne deðer bulun-du.

TTB STED Fotoðraf Yarýþ-masý’nýn fotoðraf sanatçýsý Ýb-rahim Demirel, fotoðraf sa-natçýsý Hafize Kaynarca, Dr.Mehmet Beyazova, Dr. Meh-met Özen, Dr. Mehmet Göka-ðaç ve Özlem Akdað’dan olu-þan Seçici Kurul 13 Ekim 2006günü TTB Merkez Konseyi bi-nasýnda toplanarak deðerlendir-mesini yaptý.

Yarýþmaya bu yýl 47 kiþitoplam 210 adet fotoðrafla ka-týldý. Deðerlendirme sonucunda40 fotoðraf sergilenmeye deðerbulundu. Sergiye deðer bulu-nan bu 40 fotoðraf içinden,STED’in 2006 yýlý kapak resmiolacak 12 fotoðraf seçildi. Bun-lar arasýnda da 6 fotoðraf Bü-yük Ödül, Baþarý Ödülleri veJüri Özel Ödülleri’ne deðer bu-lundu.

Ödül daðýlýmý þöyle: - Büyük Ödül: Ahmet

Remzi Tülüce’nin “Iþýk Oyun-larý” adlý fotoðrafý

- Baþarý Ödülü: NursimaYenice Gündür’ün “Vertigo”

adlý fotoðrafý - Baþarý Ödülü: Ýmran

Þan’ýn “Eve Dönüþ” adlý fo-toðrafý

- Baþarý Ödülü: Ali CansuBozacý’nýn “Ufaklýk” adlý fo-toðrafý

- Jüri Özel Ödülü: SalihYýlmazgül’ün “Zýp Zýp” adlýfotoðrafý

- Galeri Sanat Yapým Ödü-lü: Ali Cansu Bozacý’nýn “Do-ku” adlý fotoðrafý

Fotoðraf Albümühazýrlýðý

2001 yýlýndan bu yana ger-çekleþtirilmekte olan TTB-STED Fotoðraf Yarýþmalarýnýnbu yýl altýncýsý gerçekleþtirilmiþoldu. Fotoðraf sanatý hakkýndatoplumsal bilinçlenme açýsýn-dan taþýdýðý olumluluk kadar,hekimlerin ve saðlýk çalýþanla-rýnýn bu alandaki baþarýlarýnýnda gün yüzüne çýkartýlmasýný a-maçlayan yarýþma, giderek da-ha geniþ kitlelere ulaþýyor. Buyýl, bugüne kadar STED Fotoð-raf Yarýþmasýnda dereceye gi-ren, sergi ve kapak ödülü alantüm fotoðraflarýn bir albümdetoplanmasý da amaçlanýyor.

Týp Dünyasý Dergisi Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü:Türk Tabipleri Birliði adýna Prof. Dr. Gençay GürsoyGenel Yayýn Yönetmeni Mutlu SereliKatkýda bulunanlar: Dr. Þenol Avcý, Dr. Altan Ayaz, Dr. Ali Çerkezoðlu, Dr. Nadir Sevinç, Dr. Semih Tatlýcan, Dr. Mustafa Vatansever

Yayýnýn Türü: Yerel, süreliYýl:10 Sayý: 146 Tarih: 30 Eylül 2006Yayýmlayan: Türk Tabipleri BirliðiYayýn Ýdare Merkezi :GMK Bulvarý, Þehit Daniþ Tunalýgil Sok. No: 2 Kat: 4 Maltepe/Ankara Tel: (0312) 231 31 79 (pbx) Faks: (0312) 231 19 52- 53 [email protected] http://www.ttb.org.tr

Týp Dünyasý Dergisi, Türk Tabipleri Birliði tarafýndan 15 günde bir yayýnlanýr. Ücretsizdir. Bir yýllýk posta ücreti olan 6 YTLkarþýlýðýnda abone olunabilmektedir. 30.670 adet basýlmaktadýr.Hesap Numarasý: Türkiye Vakýflar BankasýMaltepe Þubesi Hesap No: 00158007281178784Baský Öncesi Hazýrlýk : GEO Tanýtým ve Reklam Hizmetleri Kubilay Sokak 23/8 Tandoðan Ankara Tel: (0312) 229 09 85 Faks:(0312) 229 09 86 [email protected]ým yeri ve tarihi : Ýhlas Gazetecilik AÞ. Turgut Özal Bulvarý Demirciler Sitesi 1. Cadde No:68 Siteler Ankara 353 29 61 / 8 Kasým 2006

Týp Dünyasý Gazetesine www.ttb.org.tr adresinden ulaþabilirsinizc m y k

Týp DDünyasý - AANKARA -Türk Tabipleri Birliði Ýlaç Da-nýþma Kurulu’nun, MaliyeBakanlýðý’nýn 12 Eylül 2006tarihinde yayýmladýðý ikinci i-laç kýsýtlama genelgesine iliþ-kin olarak hazýrladýðý raporkitapçýk haline getirildi. TürkTabipleri Birliði Yayýnlarý ara-sýndan çýkan kitapçýk “Ö-denmeyecek: Ýlaç - Çok Per-deli Komedi - Yazan:IMF/AKP/Unakýtan” adýylaçýktý. Kitapçýk, Maliye Bakan-lýðý’nýn Temmuz ayýnda ya-

yýmladýðý ilk ilaç kýsýtlamagenelgesinin ardýndan hazýr-lanan raporun bir devamý ni-teliðini taþýyor. Kitapçýkta,genelgeye iliþkin genel de-ðerlendirmenin yaný sýra geriödemesi durdurulan ilaçlar,yeniden geri ödeme kapsa-mýna alýnan ilaçlar ve geri ö-demesi için bazý düzenleme-ler yapýlan ilaçlar ayrý ayrý in-celeniyor. Kitapçýk, konuylailgili olarak TTB Ýlaç DanýþmaKurulu’nun tespit ve önerile-rini de içeriyor.

Kitap...Kitap...Kitap...Kitap...Kitap...Kitap...

Türk Tabipleri BirliðiSürekli Týp Eðitimi Dergisi’nin her yýl

düzenlediði Fotoðraf Yarýþmasý

sonuçlandý. Dr. Ahmet Remzi

Tülüce’nin “Iþýk Oyunlarý”

adlý fotoðrafý Büyük

Ödül’e deðer bulundu.

Büyük Ödül,

Tülüce’nin “Iþýk Oyunlarý”na

TTB eski Baþkaný Prof. Dr. Nusret Fiþek anýldý

Yaþamýný saðlýk hizmetlerinin tüm topluma yaygýnlaþtýrýlmasýna adayan TTB eski Baþkaný Prof. Dr. Nusref Fiþek,

ölümünün 16. yýldönümünde anýldý. Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi’nde Nusret Fiþek büstü açýldý.

TTB Merkez konseyi Baþkaný Prof. Dr. Gençay Gürsoy, “Nusret Fiþek,saðlýk alanýnýn en büyük devrimcilerinden biriydi” dedi.

Týp Dünyasý - ANKARA -Danýþtay, Maliye Bakanlý-ðý’nýn, 1 Temmuz’da yayýmla-dýðý “Tedavi Yardýmlarý Uy-gulama Tebliði” içinde yer a-lan “ayaktan tedaviye vaka ba-þý ücret ödeme” uygulamasýnýdurdurdu.

Tebliðe göre, birinci basa-mak resmi ve özel saðlýk kuru-luþlarýna baþvuran hastalar i-çin (diþ ve 112 acil saðlýk hiz-metleri hariç) farklý tutarda,vaka baþýna ödemede bulunul-masý öngörülüyordu. Vaka ba-þýna ödeme, resmi saðlýk kuru-luþlarýnda 11 YTL, özel saðlýkkuruluþlarýnda ise 13.2 YTL

olarak hesaplanmýþtý. Hasta-nýn diðer bir saðlýk kurumunasevk edilmesi durumunda isevaka baþýna ödeme 5 YTL ola-rak öngörülüyordu.

Türk Tabipleri Birliði’nin,

Maliye Bakanlýðý’nca 1 Tem-muz 2006 tarihli Resmi Gaze-tede yayýmlanan Tedavi Yar-dýmlarý Uygulama Tebliðininiptali ve yürütmesinin durdu-rulmasý istemiyle açtýðý dava-nýn ilk aþamasý sonuçlandý.

Dava, iki dairenin de görevalanýna girdiði için Danýþtay11 ve 5. Dairelerinin ortak he-yeti, yürütmenin durdurulmasýistemini karara baðladý. Ortakheyet, tebliðin yürütmesinidurdurdu. Davalý Maliye Ba-kanlýðý karara itiraz ederse, iti-razý Danýþtay Ýdari Dava Dai-releri görüþecek.

Týp Dünyasý - ANKARA- 224 sayýlý Saðlýk Hizmetle-rinin SosyalleþtirilmesineDair Yasa’nýn mimarlarýndan,TTB eski Baþkaný Prof. Dr.Nusret Fiþek ölümünün16’ncý yýldönümünde TürkTabipleri Birliði ve HacettepeÜniversitesi Týp FakültesiHalk Saðlýðý Anabilim Da-lý’nca düzenlenen çeþitli et-kinliklerle anýldý.

Nusret Fiþek için, ölümyýldönümü olan 3 Kasým sa-bahý mezarý baþýnda ailesi vehekimlerin katýlýmýyla bir tö-ren düzenlendi. Törenin ar-dýndan Hacettepe Üniversite-si Týp Fakültesi Halk SaðlýðýAna Bilim Dalý giriþinde Fi-þek anýsýna yapýlan büst tö-renle açýldý. Büst açýlýþýnýRektörlük Binasý’nda yapýlananma töreni izledi.

Törende konuþan Hacette-pe Üniversitesi Týp FakültesiHalk Saðlýðý Ana Bilim Dalý

Baþkaný Prof. Dr. Zafer Öz-tek, “Nusret Fiþek’ten ilkdersimi aldýktan sonra halksaðlýðý uzmaný olmaya ka-naat getirdim. Nusret Hocahalk saðlýðýný Türkiye’yesevdiren, aþýlayan bir he-kimdi” dedi. Fiþek’in aynýzamanda iyi bir organizatörolduðunu, aile planlamasýkavramýný Türkiye’ye yerleþ-tirdiðini ve demografi alanýn-da önemli çalýþmalar yaptýðý-ný kaydeden Öztek, “Onundeðerlerini sürdüreceðiz, o-nun ilkelerini genç kuþakla-ra aktaracaðýz” diye konuþ-tu.

Türk Tabipleri Birliði(TTB) Baþkaný Gençay Gür-soy ise “Nusret Hoca saðlýkalanýnýn en büyük devrim-cilerinden biriydi. Son de-rece zor bir görevi üstlendi.Herhalde saðlýk hizmetleri-nin sosyalleþtirilmesini on-dan baþkasý baþaramazdý”

diye konuþtu. Fiþek’in müca-delesini sürdüreceklerini vur-gulayan Gürsoy, saðlýk hiz-metlerinin temel yapý taþý o-lan saðlýk ocaklarýný kapattýr-mayacaklarýný ifade etti.

Konuþmalarýn ardýndanNusret Fiþek anýsýna düzenle-nen ödül törenine geçildi.Nusret Fiþek Halk SaðlýðýHizmet Ödülü’ne Dr. ÝsmailHakký Kurt ile Dr. ÝsmailSancak, Nusret Fiþek SaðlýkOcaðý Ödülü’ne ise Lülebur-gaz Evrensekiz Saðlýk Ocaðýlayýk görüldü. TTB SürekliTýp Eðitimi Dergisi’nin dü-zenlediði fotoðraf yarýþma-sýnda dereceye girenlere deödülleri verildi.

Ardýndan, Prof. Dr. Ýzzet-tin Önder’in konuþmacý ol-duðu “Saðlýkta DönüþümünEkonomik Politik Deðer-lendirmesi” baþlýklý konfe-ransa geçildi.

“Vaka baþýna ödeme”ye Danýþtay engeli Danýþtay, Maliye

Bakanlýðý’nýn 1 Temmuz’da yayýmladýðý

“Tedavi Yardýmlarý Uygulama Tebliði”

içinde yer alan “ayaktan tedaviye vaka

baþý ücret ödeme” uygulamasýný

durdurdu

“Vertigo”

“Eve Dönüþ”

“Doku”“Zýp Zýp”

“Ödenmeyecek: Ýlaç - Çok Perdeli Komedi” çýktý