psikoterapide bütünleşme dergisi · *sarah j. krueger ve carol r. glass, psikoloji bölümü,...
TRANSCRIPT
Psikoterapide Bütünleşme Dergisi www.apa.org/pubs/journals/int
http://yayin.psikoterapi.com/psikoterapi-enstitusu-yayinlari/sureli-yayinlar
23. Cilt, 4. Sayı Aralık 2013
©2013
American
Psychological Association
İ Ç İ N D E K İ L E R
Çocuklar ve Ergenler İçin Bütüncül Psikoterapi: Uygulamaya Yönelik Litera-tür İncelemesi
Sarah J. Krueger ve Carol R. Glass .................................................................................. 5
Psikoterapi ve İlişkiye Dayalı Değişim: Liderlik Meselesi
Stewart Gabel .................................................................................................................26
Psikodinamik Bilişsel Terapi: Kişilik Gelişimi ve Davranışa Katkıda Bulunan Unsurlara ilişkin Çok Boyutlu Bir Matris Çerçevesinden Çalışmak
Ioanna Georgakopoulou ............................................................................................... 44
Psikoterapide Bütünleşme ve Psikoterapi İttifakı: Kısa Süreli Psikodinamik Tedavi Modelinde Bilişsel Davranışçı Tekniklerin Kullanımı
Rachel E. Goldman and Mark J. Hilsenroth Jesse J. Owen Jerold R. Gold ................................................................................................................. 64
Sosyal Anksiyete Hastalarında Temel İnançları Değiştirmeye Yönelik Bütün-leştirici Bir Yaklaşım
Justin Macarthur ............................................................................................................83
İşlevsel Diyalektik Sistem (İDS) Tedavisi: Aile Sistemi Teorisini Diyalektik Düşünceyle Bütünleştirmek
Moshe Almagor Denise D. Ben-Porath .................................................................................................. 100
SUNUŞ
Yüz yılı aşkın süredir psikoterapi yoğun bir şekilde bilimin gündemindedir.
Yüz yıllık psikoterapi tarihinde 400’e yakın teknik yaklaşımın birtakım ruhsal
rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığına dair kanıtlar mevcuttur. Belirli kay-
naklardan beslendiğini düşündüğümüz bu terapötik yaklaşım tarzlarının her biri
diğerinden daha üstün ve etkili olduğu iddiasıyla ortaya çıkmakta, bir nevi tera-
piler savaşı diyebileceğimiz bir alan yaratmaktadır.
Bir grup bilim adamı, 30 yıl kadar önce, Amerikan Psikoloji Birliği’nin (APA)
altında psikoterapilerin bütünleşmesine yönelik araştırmalara odaklanmak üzere
bir oluşum gerçekleştirdiler. APA’ya bağlı olarak kurulan Psikoterapide Bütün-
leşme Araştırmaları Derneği (SEPI) tarafından çıkarılan elinizdeki bu dergi 30 yı-
la yakın geçmişiyle psikoterapilerde etkin olan faktörlerin kanıta dayalı bir şekil-
de ortaya çıkarılması, çok sayıda psikoterapi ekolünün özünde yatan ortak fak-
törlerin bilimsel gerçeklere dayanarak bulunmasına yönelik bir gayretin temsili-
dir.
Biz de Türkiye’de Psikoterapi Enstitüsü olarak farklı farklı psikoterapi ekolle-
rinin birbirleriyle terapi savaşı yapması yerine insana yararlı olan yönlerinin bi-
limsel kanıtlarla ortaya konması ve etkililiğin anlaşılması ve bununla ilgili karşı-
laştırmalı çalışmaların yapılması yönünde adımları teşvik etmek amacıyla Türki-
ye’deki bilim ve psikoterapi dünyasını bilgilendirmek istedik. Bu konuda en gü-
zel bilimsel köprünün SEPI dergisinin Türkçeye kazandırılması olduğunu dü-
şündük. Amerikan Psikoloji Birliği’yle zaman içinde kurmuş olduğumuz işbirli-
ğine dayalı ilişkiler, bu bilimsel yayının Türkiye’de Psikoterapi Enstitüsü bünye-
sinde yayımlanmasını sağlarken, bu süreçte aynı oluşum içinde yer alan değerli
bilim adamlarımızı atölye çalışmaları ve uzun süreli eğitimlerle enstitümüzde
misafir etme imkanına sahip olduk. Onlarla kurduğumuz yakın temaslar çerçe-
vesinde, SEPI dergisinin editörler kurulunda görev alan bu değerli bilim adamla-
rının çalışmaları bizlere ışık tuttu.
Amerikan Psikoloji Birliği ile kurmuş olduğunuz ilişkileri daha da sıkılaştır-
mak, psikoterapi ağırlıklı süreli ve kalıcı yayınları Türkçe’ye kazandırılması ko-
nusunda yaptığımız girişimleri içtenlikle teşvik eden, SEPI ve APA yönetim ku-
rullarındaki müzakereler esnasında daha önce denenmemiş olan bu projenin ha-
yat bulmasına destek veren sayın Golan Shahar, Kenneth Levy ve George Stric-
ker’a teşekkürlerimizi ifade etmek isterim.
Hem Psikoterapi Enstitüsü Derneği hem de Psikoterapi Enstitüsü Ltd. Şti. ile
yapılan karşılıklı anlaşmalar sonucunda elinize ulaşan bu derginin 2013 yılının 4.
sayısında yer alan bütüncül psikoterapiye çocuk ve ergen terapisi, liderlik, biliş-
sel terapi, anksiyete, ittifak ve sistemler teorisi açılarından odaklanan son derece
faydalı ve yenilikçi makalelerin sizlerin de ufkunu açacağına inanıyorum.
Bu derginin hazırlanmasında emeği geçen, aracılık eden tüm personelime ve
çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyor ve sizden bu konudaki desteklerinizi bek-
liyoruz.
Dileğimiz, psikoterapide gelinen son noktayı yakından takip edebilmek adına
dünyayla bağlarımızı güçlendirmek açısından diğer süreli yayınların tıpkıbasım-
larının da Türkiye’ye taşınmasıdır.
Saygılarımla,
Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü
Başkanı
Çocuklar ve Ergenler İçin Bütüncül Psikoterapi: Uygulamaya Yönelik Literatür İncelemesi
Sarah J. Krueger ve Carol R. Glass
Amerika Katolik Üniversitesi
Bu makale, çocuklar ve ergenler için psikoterapide bütünleşmeyle ilgili literatürün
sistematik bir incelemesini sunmaktadır. Tanımlanan bütüncül tedaviler; birden
fazla perspektiften istifade ederek vaka kavramsallaştırmasına ve müdahale seçi-
mine incelikli bir yaklaşım sunan kapsamlı bütüncül paradigmalar ve genellikle
belirli çocuk rahatsızlıkları için sistemleştirilen çocuk tedavi programlarını sunan
bütüncül tedavi protokolleri olarak kategorilere ayrılmaktadır. Ayrıca, esasen bi-
lişsel davranışçı terapiyle (BDT) çocuk ve ergen tedavisinde dört bütüncül eğilim
vurgulanmaktadır: birçok BDT protokolünde özümleyici (asimilatif) bütünleşme,
daha bütüncül bir yaklaşımı temsil eden “sistemik BDT”ye doğru bir hareket, kanı-
ta dayalı tedaviler arasında ortak etkenleri bulma ve tanımlama eğilimi, değişim
mekanizmalarıyla ilgili araştırmanın ortaya çıkışı. Psikoterapide bütünleşme, za-
man zaman hem araştırma literatüründe hem de uygulamada açıkça tanımlan-
mamakla ya da gelişmemekle birlikte çocuk tedavisinin merkezinde yer alır. Ço-
cuklara yönelik bütüncül tedavi yaklaşımlarının, bu yaklaşımların kaynağını aldığı
literatürlere özel bir dikkat göstererek kasıtlı biçimde yaygınlaştırılması, mevcut
kanıta dayalı tedavilerin daha zengin bir uygulamasını sağlamakla kalmayacak,
aynı zamanda umarız ki çocuklara yönelik bütüncül tedaviler hakkında gelecekte
daha fazla sonuç ve süreç araştırmasına da ilham kaynağı olacaktır.
Anahtar sözcükler: çocuklar, ergenler, psikoterapide bütünleşme
ocuk* psikoterapisine yönelik bü-
tüncül yaklaşımlar, terapistlere ge-
liş sorunlarında kullandıkları kav-
ramsallaştırmayı genişletmeleri ve bir
dizi zorlukla baş ederken farklı müdaha-
leleri stratejik olarak uygulamaları için
yollar sunar. “Saf biçim”deki perspektif-
*Sarah J. Krueger ve Carol R. Glass, Psikoloji Bölümü,
Amerika Katolik Üniversitesi.
Bu makale ile ilgili yazışmalar, Sarah J. Krueger’e
gönderilmelidir. E-posta: [email protected]
lerin sınırlamalarını kabul eden psikote-
rapide bütünleşme, geleneksel olarak
rakip şeklinde görülen kuramsal kav-
ramsallaştırmaları içine almaya çalışır
(Norcross, 2005). Hem kavramsallaştır-
mada hem de çocuk veya ergen zorluk-
larına yanıt verirken farklı perspektifle-
rin bütünleşmesi yoluyla, terapistler
müdahaleler ve bireyin özel ihtiyaçları
arasında daha iyi bir uyumu temin ede-
bilir.
Ç
6 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Aslında, psikoterapiye yönelik bü-
tüncül bir yaklaşım genellikle, çocuklar-
la ve ergenlerle çalışmanın benzersiz ge-
reklerinden kaynaklanan bir ihtiyaç ola-
bilir (Coonerty, 1993). Çocuk ve ergen
bilişsel tarzları ve kendilik kavramları
halen geliştirilmeye devam etmektedir; o
nedenle müdahaleler, ortaya çıkan bu
özelliklere uyum sağlamak üzere düzen-
lenmelidir. Ayrıca, çocuklar yetişkinlere
göre kavramsal açıdan daha bağımlı ol-
duğu için (FitzPatrick, 1993), etkili teda-
viler genelde, kendiliği düzenleyici bece-
rilerin iyileştirilmesine ek olarak geli-
şimsel açıdan uygun bir ortamın yara-
tılmasına ve pekiştirme örüntülerinin
değiştirilmesine odaklanır. Klinisyenler
örneğin, bir çocuğun sorunlu davranışı-
na, çocuğun kendi hislerini daha iyi
ayarlamayı öğrenmesine yardımcı olma-
nın yanı sıra yetersiz uykuya yönelik ola-
rak ebeveynlerin uygun uyku rutinini
uygulamasına yardımcı olarak yanıt ve-
rebilir. Bütüncül yaklaşım, klinisyelerin
dış gerçekliklerle ilgilenirken aynı za-
manda kişilerarası zorluklara da yönel-
melerine izin verir.
Bütüncül uygulamaların günümüzde
çocuk ve ergen tedavisiyle ilgilenen kli-
nisyenler arasında yaygın olması şaşırtıcı
değildir; uygulayıcı çocuk terapistlerinin
%50'sinden fazlasının tekniklerin bir ka-
rışımını kullandığı tahmin edilmektedir
(Fonagy, Target, Cottrell, Phillips ve
Kurtz, 2002). Buna rağmen, çocuklara
yönelik bütüncül terapiyle ilgili çok az
deneysel araştırma söz konusudur
(Schottenbauer, Glass ve Arnkoff, 2005);
mevcut sonuç araştırmasının büyük bir
çoğunluğu, bilişsel davranışçı yaklaşım-
ları incelemektedir. Özellikle dikkat
edilmesi gereken bir husus ise, çocuklar-
la yapılan klinik uygulamaların, etkinlik
araştırmasında değerlendirilen tedaviler-
le çok az benzerlik taşıyabildiği gerçeği-
dir (Chorpita, Daleiden ve Weisz, 2005a;
Fonagy ve ark., 2002). Bunun yanı sıra,
çocuklar ve ergenler için geliştirilen bü-
tüncül psikoterapi yaklaşımlarının genel
kapsamı büyük ölçüde bilinmemektedir;
çünkü günümüze kadar gençler için bü-
tüncül tedavinin sistematik bir incele-
mesi yapılmamıştır.
Dolayısıyla bu makalenin odak nok-
tası, umut vaat eden mevcut bütüncül
yaklaşımlara genel bir bakış sunmak, bü-
tünleşmedeki eğilimleri nitelendirmek
ve uygulama ve araştırmaya yönelik iz-
lenecek yolları önermek üzere bütüncül
çocuk ve ergen psikoterapilerini tanım-
layıp gözden geçirmektir. PsycINFO,
PsychARTICLES, PsychCRITIQUES ve
ProQuest sistematik olarak araştırılmış,
burada “tedavi” ya da “terapi”ye odakla-
nan ve yaşın belirtildiği (“çocuk,” “genç”
ve “ergen”) bütünleşmeye atıfta bulunan
terimler kullanılmıştır (“bütüncül,” “bü-
tünleşme,” “birleşik” ve “çok boyutlu”).
Araştırma literatüründe temsil edilme-
yen tedavileri bulup çıkarmak için, kü-
tüphane veritabanları ve Google Scholar
gibi arama motorları kullanılarak ilgili
kitapların, bölümlerin ve tedavi kitap-
çıklarının yerleri tespit edilmiştir. Ayrı-
ca, Psikoterapide Bütünleşme Araştır-
maları Birliği konferanslarının tümün-
den elde edilen programlar gözden geçi-
rilmiştir.
KRUEGER ve GLASS 7
Terapiye yönelik bütüncül yaklaşım-
ların tanımlanması hiç de basit bir iş de-
ğildir; çünkü “bütüncül” sözcüğü, mev-
cut incelemenin kapsamı dışındaki bir-
çok kavrama atıfta bulunabilmektedir.
Örneğin çok çeşitli boyutları birleştiren
(örn. birey ve grup terapisi ya da psiko-
terapi artı ilaç tedavisi) çocuk ve ergen
tedavi protokolleri ortak bir şekilde bü-
tüncül olarak adlandırılmıştır (Feldman,
1988; Reeves ve Bruno, 2009). Çocuk te-
rapisine özgü olarak, neredeyse tüm psi-
koterapiler belirli bir düzeyde ebeveyn
katılımını ya da eğitimini içermekte ve
bu katılım genelde “bütünleşme” olarak
betimlenmektedir (örn. Eisen, Raleigh
ve Neuhoff, 2008). Aynı şekilde, farklı
bakım sistemleri arasında çalışmak da
(evdekilerle birlikte bir okul ortamında-
ki müdahalelerin dâhil edilmesi) kimi
zaman bütüncül olarak ifade edilmekte-
dir (Cook, 2007).
Dolayısıyla bu inceleme yalnızca,
psikoterapi yönelimleri arasında bütün-
leşme sağlayan yaklaşımlara odaklan-
maktadır. Buna bağlı olarak, nesne ilişki-
leri ve kendilik psikolojisi gibi (her ikisi
de psikodinamik çerçeveye yerleştiril-
miştir) aynı temel yönelim içindeki iki
düşünce akımını kapsayan bütüncül
yaklaşımlara ya da geleneksel yönelimle-
ri kapsamayan oyun terapisine yönelik
farklı yaklaşımlara (Kenny ve Winick,
2000) yer verilmeyecektir. Ayrıca duyu-
sal bütünleşme terapisi (Ayers, 1977) ve
algısal motor zorluklarını ele almak için
tasarlanan türevleri de bu incelemenin
odak noktasının dışındadır. Ailenin has-
ta olarak tanımlandığı, terapi yaklaşım-
larını bütünleştiren müdahalelere de
(Andreozzi, 1996; Lebow ve Newcomb
Rekart, 2007; Pitta, 1995) yer verilme-
mekle birlikte bu ayrımı keskin bir şe-
kilde tayin etmek kolay değildir. Oyun
terapisi, birçok farklı yönelimde uygu-
lanması ya da bir iletişim biçimi olarak
kullanılmasıyla kendisi bir yönelim ola-
rak düşünülebildiği için sınıflandırmada
benzersiz bir zorluk sunmaktadır. Ek
olarak oyun terapisinin genelde, Anna
Freud'un (1928) ve Melanie Klein'ın
(1932) çalışmaları gibi psikodinamik
köklerden kaynaklandığı kabul edilmek-
tedir. Dolayısıyla, yalnızca psikodinamik
veya psikanalitik yaklaşımın dışındaki
farklı bir kuramsal yaklaşımla birleştiri-
len oyun örneklerine yer verilecektir.
Bu incelemede tanımlanan çocuklara
ve ergenlere yönelik bütüncül tedaviler,
üç kategoride kavramsallaştırılır. Bunlar
arasında ilk incelenecek olan, iki veya
daha fazla kuramsal yönelimi bütünleş-
tiren tedavi modelleri ve kavramsal çer-
çeveler olarak tanımlanan bütüncül te-
davi paradigmalarıdır. Sonrasında, bir-
kaç bütüncül tedavi programı sunula-
caktır; bunlar genellikle belirli rahatsız-
lıklar için kılavuzlu hale getirilen ve/ya
tasarlanan bütüncül uygulamalı tedavi
protokolleridir. Son olarak, çocuklara ve
ergenlere yönelik “saf biçimli” olduğu
iddia edilen bilişsel davranışçı terapi
(BDT) dahilindeki bütüncül eğilimler
açıklanmaktadır. Makale, çocuk ve ergen
psikoterapisinde bütünleşme ile ilgili va-
rılan sonuçlar ve izlenecek yollarla sona
ermektedir.
8 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Bütüncül Paradigmalar
Bütüncül paradigmalar, öncelikle ku-
ramsal olarak bütüncüldür ve genelde
değişim mekanizmalarıyla ilgili birkaç
kuramı kapsar, birden çok perspektifin
kullanıldığı vaka kavramsallaştırması
sunar ve çok çeşitli yönelimlerden mü-
dahaleleri seçmek için kriterleri betim-
ler. Çocukluk rahatsızlıklarıyla ilgili ola-
rak özellikle faydalıdır; çünkü uyumsuz
davranışlar ve semptomlar sıklıkla birey-
sel, ailevi ve çevresel etkenlerden kay-
naklanır. Bütüncül paradigmalar, ince-
likli, bireysel bir biçimde öncelikle vaka
kavramsallaştırması ve müdahale seçi-
mine odaklanması ve hâlihazırda kanıta
dayalı olarak temsil edilmemesi açısın-
dan bütüncül tedavi programlarından
farklıdır. Çocuklara ve ergenlere yönelik
birkaç bütüncül model, bunların ta-
mamlayıcı yapısını vurgulayacak ve bir-
likte nasıl kullanılacaklarını gösterecek
şekilde geleneksel olarak tek başına kul-
lanılan iki veya daha fazla yönelimi içine
alır.
Değiştirilen Yetişkin Paradigmaları
Kuramsal yaklaşımları çocuk tedavi-
siyle bütünleştirmeye yönelik ilk girişim-
ler, yetişkin modellerini çocuklar ve er-
genler için genişletmek şeklinde olmuş-
tur. Bireysel klinisyenler yetişkin bütün-
cül paradigmalarını şüphesiz resmi ol-
mayan bir biçimde uyarlamış olmakla
birlikte FitzPatrick (1993) iki yetişkin
bütüncül modelini, bu modelleri geli-
şimsel bir çerçeve bağlamına yerleştire-
rek ve ergenlerle kullanımları için klinik
vaka örnekleri sağlayarak ergen tedavi-
sine uygulamak yoluyla daha resmi bir
örnek sunmuştur. FitzPatrick tarafından
ergenlere uygulanan birinci model, yani
Davranışsal Psikoterapi (Fensterheim ve
Glazer, 1983), klinisyenin her vakayı bi-
reysel olarak anlamasına yardımcı olmak
üzere tasarlanan, davranışçı ve psikodi-
namik yaklaşımların ilk bütünleşmele-
rinden biridir. Tedavi; geniş kapsamlı bir
ilk değerlendirme, problemlerin psiko-
dinamik olarak anlaşılması ve davranışçı
müdahalelerin kullanımı yoluyla bilgiyle
donatılır. Buna ek olarak, Feldman'ın
(1988, 1989) ergenler için aile ve bireysel
terapi boyutlarını bütünleştirmesinde
FitzPatrick, bu yaklaşımı Davranışçı Psi-
koterapiyle bütünleştirmek yoluyla ayrı-
ca değişiklik yapmıştır. Bunun ardından
birleştirdikleri uygulamalarını ergen
hastalarına göstermek için vaka örnekle-
rinden faydalanır. FitzPatrick, klinik ola-
rak açıkça ilgili bu iki tedavi modelinin
ergenler üzerinde faydalı bir birleştiril-
mesini ve genişletilmesini sunmakla bir-
likte katkısı, uyumlu bir tedavi modeli
sunma noktasına varamamıştır.
Benzer şekilde West ve Carlin (1980),
“çocuk yönetim problemleri”ni tedavi
etmek amacıyla bir yetişkin tedavisi olan
psikodinamik davranış terapisinde (Fe-
ather ve Rhoads, 1972) değişiklik yap-
mıştır. Bu yaklaşım, çocukların davranış
problemlerini davranış değiştirme tek-
niklerini kullanarak ele alır, ancak ebe-
veynlerle uygulama güçlükleri ortaya
çıktığı için klinisyenler ebeveyn-çocuk
ilişki dinamiklerine yönelir ve çocukla-
rın davranışının anlamına dair psikodi-
namik bir anlayış geliştirir. Bu çalışma
da yine terapi prensiplerini tartışmakta
KRUEGER ve GLASS 9
ve bunları vaka örnekleriyle açıklamak-
tadır.
Yetişkin tedavi paradigmalarını ço-
cukları ve ergenleri kapsayacak şekilde
genişleten ve değiştiren daha yakın za-
mandaki çalışmalar da umut vaat et-
mektedir. Örneğin Grehan ve Free-
man'ın (2009) bütüncül modeli, Özüm-
leyici Psikodinamik Psikoterapi (ÖPP;
Stricker ve Gold, 1996) modelini ergen-
leri kapsayacak şekilde değiştirip geniş-
leterek bilişsel-davranışçı, psikodinamik
ve aile sistemleri yönelimlerini bir araya
getirir. ÖPP’nin içerdiği psikodinamik
kavramların (örn. bilinç dışı süreçler,
güdüler, çatışmalar, anksiyete ve sa-
vunmalar) yanı sıra bilişsel-davranışçı
tekniklerin kullanımını sürdürmekle bir-
likte bu ergen değişikliği, gelişimsel so-
runları ve çevresel etkenleri de daha faz-
la vurgular. ÖPP yetişkin çerçevesinde
olduğu gibi kişilik değişimi üç katman
halinde kavramsallaştırılır: (a) davranış
ve kişilerarası beceriler; (b) biliş, algıla-
ma ve duygulanım; (c) psikodinamik ça-
tışma, kendilik temsili ve nesne ilişkileri.
Ergen uyarlamasında katmanlar arasın-
da daha açık karşılıklı etkileşimler söz
konusudur ve psikodinamik kavramlar,
aile sistemlerine göre tedavi için daha
merkezidir.
Bilişsel Yapısalcı Terapi (BYT; Maho-
ney, 1995), bilişsel ve yapısalcı yönelim-
leri gelişimsel bakış açılarıyla harmanla-
yan Ronan (2003) tarafından ergenler
için uyarlanmıştır. Ronan’ın çalışması,
altında yatan bilişsel kuramı net bir şe-
kilde açıklayarak BYT’nin kuramsal te-
mellerini tarif eder. Ancak eleştirmenler,
yapısalcı destek noktalarının açıklama-
sının tam anlamıyla geliştirilmediğini
(Knell, 2004; Vitulano ve Bennet, 2004)
ve BYT tedavisinin vaka örneklerinin
doğrulanmamış davranışçı veya BYT
tekniklerini içerdiğini (Knell, 2004) be-
lirtmiştir. Ronan’ın yapısalcı yaklaşımla-
ra yer verme girişimi, alanı psikodina-
mik, bilişsel-davranışçı ve aile sistemleri
yaklaşımlarının bütünleşmesinin ötesine
genişletmesiyle göze çarpmaktadır. An-
cak birçok bütüncül paradigma gibi BYT
de, açık bir kavramsal model olmadan
klinik karar verme süreç ve girişimlerine
örnek sunma eğilimindedir.
Son olarak Clement (2011), her hasta-
nın gelişim yaşına uyarlayarak hem ye-
tişkin hem de çocuk çalışmalarını yön-
lendirmede kullandığı bütüncül modeli-
ni açıklayan bir ergen vaka çalışması
sunmuştur. Clement'in modeli, kaynağı-
nı bilişsel-davranışçı, insan merkezli ve
pozitif psikoloji yönelimlerinden alır
(Clement, 2007, 2011). Onun bütüncül
yaklaşımı, daha kapsamlı bir kavramsal-
laştırma üzerinde sınırlı ayrıntılara sahip
olmakla birlikte seansa göre örnekler ve
tedavi seyri boyunca tek tek hastalar için
terapötik değişikliğin ölçümüne dair bir
açıklama sağlayan bir vaka çalışması yo-
luyla sunulmaktadır.
Çocuklar İçin Tasarlanan
Paradigmalar
Çocuklar ve ergenler için tasarlanan
başlangıçtaki bütüncül paradigmalar
büyük çoğunlukla, gelişimsel süreçlere
farklı derecelerde ilgi göstererek davra-
nışçı ve psikodinamik bakış açılarının
10 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
dâhil edilmesine odaklanır. Buna yönelik
ilk girişimlerden biri, Gelişimsel Temelli
Psikoterapi modeli (Greenspan, 1997)
olup gelişimsel kabiliyetlere ve ortaya
çıkan kendiliği düzenleme kabiliyetine
dair anlayışı, tedavi için esasen psikodi-
namik olan bir yaklaşıma katmaktadır.
Benzer şekilde Santostefano (1998) tara-
fından sunulan hacimli bir çalışma da
yine, çocuk ve ergen tedavisinde büyük
ölçüde gelişimsel çerçeveye odaklan-
makta ve birden çok yönelim açısından
klinik vakalara dair bir tartışma sunmak-
tadır. Hem Greenspan’in hem de Santos-
tefano’nun paradigmaları kapsam bakı-
mından geniş olup terapistlere karşılaş-
tırma noktaları ve klinik öneriler sun-
makla birlikte, uygulamada açıkça ifade
edilen bir tedavi modelinden yoksundur.
Bunun yerine bütüncül tedavilere klinik
açıdan cazip örnekler sunar, yönelimler
arasında çakışma noktalarını bildirir ve
saf biçimli yaklaşımların ilgililiğini sor-
gular.
Wachtel’in (2004) tedavi modeli; aile
sistemlerini, davranışçı ve psikodinamik
yaklaşımları, çocukların ve ailelerin te-
davisi için bütünleştirir. Çocuk zorlukla-
rı, yalnızca “iç kaynaklı bir hastalık” ola-
rak değil, aynı zamanda aile etkileşimle-
rinden kaynaklandığı ve bu etkileşimler
tarafından pekiştirildiği şeklinde kav-
ramsallaştırılır. Diğer yandan tedavinin
başından sonuna kadar tedavinin odak
noktası olan bir bütün olarak aile değil,
tanımlanan hasta olarak çocuktur.
Wachtel’in çalışması ayrıca, hem psiko-
dinamik hem de davranışçı kavram ve
müdahalelere dair kısa örnekler sun-
maktadır. Klinik çalışmaya yaklaşımda
somut bir çerçeve sunmanın yanı sıra,
yaklaşımlar arasındaki çakışma ve ör-
tüşme noktalarını açıklayan bu model;
psikodinamik, bilişsel-davranışçı ya da
aile sistemleri yaklaşımlarını saf biçimde
uygulayan klinisyenler arasında bir diya-
loğu teşvik etme görevi de görebilir.
Doğru çocukla doğru müdahaleyi bir
araya getirmenin çok önemli olduğunu
fark eden Goldenthal (2005), psikodi-
namik, davranışçı ve bağlamsal kuramla-
rı bütünleştiren kapsayıcı bir model su-
nar. Ardından iki özgün strateji ve tek-
nik grubu ortaya koyar; bunlardan biri
dışsallaştırma problemleri olan çocuklar,
diğeri de içselleştirme problemleri olan
çocuklar için uyarlanmıştır. Bu çalışma
boyunca Goldenthal, değişimin merkezi
olarak terapötik ilişkiye odaklanır. Ayrı-
ca yaklaşımı, biyolojik ve gelişimsel et-
kenlere değer vererek bunları da içine
katar ve semptomları en iyi yöntemlerle
pragmatik olarak ve hızla ele alarak ön-
celik sırasına koyar. Karmaşık psikodi-
namik kavramlara, bunlara çok aşina
olmayan bir kitlenin erişimini sağladığı
için çalışması son derece ilgi çekici ve
okunmaya değerdir.
Özet olarak bütüncül paradigmalar,
hem kişilerarası güçlükleri hem de çev-
resel etkenleri kabul eden bir biçimde,
çocuk ve ergen klinik meselelerini kav-
ramsallaştırmada zengin kuramsal çer-
çeveler sunmaktadır. Bu paradigmalar
ayrıca klinisyenlerin, birçok literatürden
tedavi yaklaşımlarını ve müdahaleleri
seçmelerine ve bunları düzenli ve strate-
jik bir biçimde kullanmalarına yardımcı
olur. Bütüncül paradigmalar kısmen,
KRUEGER ve GLASS 11
birçoğu tekrar için tam anlamıyla gelişti-
rilmiş bir protokolden ziyade terapiye
yaklaşmaya yönelik bir çerçeve sunduğu
için geleneksel gruplar arası psikoterapi
sonuç çalışmasına elverişli olmamakla
birlikte, bunlar araştırmanın irdelenmesi
için yeterince gelişmiştir. Özellikle, bu
tür paradigmalarla donatılan, hasta me-
selelerini anlamak için muğlak kuramsal
çerçevelere sahip terapistlerin, tedavile-
rinin genelinde daha etkili olup olmadı-
ğını bilmek yardımcı olacaktır. Farklı pa-
radigmalar için yalnızca tedavi etkilerini
karşılaştırmak yerine, bir terapistin mü-
dahaleleri ve süreçle ilgili diğer değiş-
kenleri nasıl seçtiğini incelemek, etkili
klinik uygulamanın unsurlarını aydın-
latmada faydalı olacaktır.
Tablo 1 Çocuklar ve Ergenlere Yönelik Bütüncül Tedavi Programları Uygulamalar Tedavi Anahtar Unsurlar Deneysel destek
Geniş çapta uygulanır Etkin Çok Boyutlu Psikoterapi (EÇP) (Högberg & Hällestöm, 2008)
Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi (BDOT) (Knell, 1993)
Zihinselleştirmeye Dayalı Bütüncül Ergen Terapisi (ZDBET) (Beving-ton ve diğ., 2013)
BDT, EMDR, farkındalık, psikodrama
Davranışçı & bilişsel oyun teknikleri
Psikodinamik, BDT, oyun, kanıta dayalı teknikler
Başlangıç düzeyinde Başlangıç düzeyinde Yok
Bozukluğa özel Karmaşık travma
Çocuk Ebeveyn Psikoterapisi (ÇEP) (Lieberman & Van Horn, 2011)
Travma Sistemleri Terapisi (TST) (Saxe ve diğ., 2007)
Travmaya Odaklı Bütüncül Oyun Te-rapisi (TBOT) (Gil, 2006, 2009)
Jungcu Analitik Oyun Terapisi (JAOT) (Green, 2008, 2010)
Çocuklara Yönelik Bütüncül Yas Te-rapisi (ÇBYT) (Pearlman ve diğ., 2010)
Psikanalitik, bağlanma, sos-yal öğrenme, BDT, oyun
BDT: oyun, beceri geliştir-me
BDT, farkındalık, dışavurum,
oyun Jungcu analiz, yönlendir-
meci olmayan oyun, be-ceri geliştirme
BDT, aile sistemleri, anlatı, kişilerarası
Bir miktar Başlangıç düzeyinde Başlangıç düzeyinde Yok Yok
Sorunlu davranış Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Terapisi (EÇET) (Eyberg, 1988)
Çok Sistemli Terapi (ÇST) (Hengge-
ler ve diğ., 2009) Çok Boyutlu Tedavi Stratejisi (ÇTS)
(Drell, 1992)
Gelişimsel, bağlanma, öğ-renme, aile sistemleri, danışan merkezli, davra-nışçı
Sosyal-ekolojik & gelişimsel, geniş teknik bütünleşme
Davranışçı, psikodinamik
Önemli miktarda Önemli miktarda Yok
DEHB DEHB’ye yönelik Kısa Süreli Oyun Terapisi (KSOT) (Kaduson, 2006)
Serüvene Dayalı Danışmanlık ile Ad-lerci Oyun Terapisinin Bütünleş-mesi (Portrie-Bethke ve diğ., 2009)
Oyun, beceri geliştirme İlişkisel, içgörü geliştirme,
eğitim
Yok Yok
Anksiyete Çok Boyutlu Müzik Terapisi (ÇBMT) (Goldbeck, 2010)
Müzik, davranışçı, aile sis-temleri
Yok (deneme çalış-ması inceleme sü-recinde)
Not: Deneysel destek: Önemli miktarda = > 4 sonuç araştırması; Bir miktar = 2-4 sonuç araştırması; Başlangıç düzeyinde = 1 deneme araştırması veya vaka çalışmaları. Yok = bugüne kadar yapılmış araştırma yok.
Bütüncül Tedavi Programları
Kapsamlı bütüncül paradigmaların
tersine bütüncül tedavi programları
(bkz. Tablo 1), somut müdahale proto-
kolleri sunmaktadır. Yine bunun gibi,
birçoğu kılavuzludur ve bir kısmı da de-
neysel bir temel oluşturmaya başlamış-
tır. Bu bütüncül tedavi programlarından
birkaçı, çeşitli bozukluklar için geniş
çapta uygulanabilir olmakla birlikte, ço-
ğunluğu belirli sorunlar için tasarlanmış
gibi görünmektedir.
Kapsamlı Bütüncül
Tedavi Programları
Her biri etkinliği açısından başlangıç
düzeyinde desteğe sahip çok çeşitli te-
mel meseleye hitap eden üç tedavi yak-
laşımı tanımlanmıştır. Etkin Çok Boyut-
lu Psikoterapi (EÇP; Högberg ve Hälles-
töm, 2008), benzersiz bir bütüncül yak-
laşım, yani BDT tekniklerini farkındalık,
psikodrama ve EMDR ile bütünleştiren
kılavuzlu bir tedavi sunmaktadır. Bu
yaklaşımı geliştirenler, EÇP’nin tek bir
kurama sıkı sıkıya bağlanmadığını, onun
yerine bu yönelimler arasındaki ortak
etkenleri benimsediğini öne sürmekte-
dir. EÇP’nin amacı, çocukların ve ergen-
lerin kendilerini iyi hissetme, duygudu-
rumlarını yönlendirme ve denetleme,
olumlu ilişkileri artırma ve problem
çözme becerilerini geliştirme kapasitele-
rini artırmak için strateji belirlemede ve
uygulamada terapistlere yardımcı ol-
maktır. İntihara eğilimli çocuklarla ve
ergenlerle yapılan ilk pilot çalışmalardan
biri, katılımcıların klinisyenlerin değer-
lendirmelerine göre genel işlevlerinde
iyileşme yaşadığını göstermiştir
(Högberg ve Hällestöm, 2008).
Çocuklara yönelik ilk bütüncül teda-
vilerin biri olan Knell'in (1993) Bilişsel
Davranışçı Oyun Terapisi (BDOT), bir
oyun terapisi paradigmasının içine biliş-
sel ve davranışçı müdahaleleri katmakta
olup bunların tümü de gelişimsel bir
çerçeveyle donatılmıştır. BDOT'nin sa-
vunduğu, sorunlu davranışların uyum-
suz düşüncelerden kaynaklandığı, ancak
aynı zamanda çocuğun hislerine de eşlik
ettiği yönündedir. BDOT, terapide oyu-
na, birçok davranışçı yaklaşıma göre da-
ha fazla bir istekle yer vermekle birlikte
yine de, davranışçı ve bilişsel yönelimle-
rin kanıtla desteklenen tekniklerini de
kapsar. BDOT ilk tanıtıldığı zaman,
açıkça ifade edilen gerekçesi ve etkinli-
ğini destekleyen vaka çalışmaları ile gö-
rünüşe göre ihtiyaç duyulan bir bütün-
leşmeydi. O zamandan bu yana, küçük
çocuklara yönelik birçok BDT’de artık
oyun kullanıldığı düşünüldüğünde, BDT
alanı Knell’in görüşünü benimsemiş gibi
görünüyor.
Yakın zamanda geliştirilen Zihinsel-
leştirmeye Dayalı Bütüncül Ergen Tera-
pisi (ZDBET; Bevington ve Fuggle, 2012),
karmaşık ciddi zihinsel sağlık ihtiyaçları
olan ergenlerin tedavisi için kanıta daya-
lı farklı müdahalelerin tekniklerini bü-
tünleştirmede, geleneksel olarak psiko-
dinamik ya da “ilişkisel” açıdan kavram-
sal bir çerçeve olan zihinselleştirmeyi
kullanır. Kuramsal olarak ZDBET aynı
zamanda, zihinselleştirmenin tüm tera-
pötik yönelimler arasındaki değişimin de
esasını oluşturduğunu vurgular (Beving-
ton, Fuggle, Fonagy, Target ve Asen,
2013). ZDBET, görünüşe göre umut vaat
edici ve özellikle yeni teknolojileri be-
nimsemesi, disiplinler arası bir tedavi
KRUEGER ve GLASS 13
ekibi yaklaşımıyla gösterdiği uyum ve
yerel tedavi sağlayıcıları tarafından ger-
çekleştirilen uyarlamaları onaylaması
nedeniyle oldukça yenilikçidir. Açık
kaynaklı bir çevrimiçi tedavi kılavuzuna
uygulayıcılar tarafından ulaşılabilir.
Belirli Bozukluklara Yönelik
Bütüncül Tedavi Programları
Çocuk ve ergen bütüncül tedavi
programlarının çoğunluğu, belirli bo-
zukluklara yönelik olarak tasarlanmıştır:
travmatik stres, davranış problemleri,
DEHB ve anksiyete.
Travmatik strese yönelik tedavi-
ler. Bütüncül tedavi programlarının ço-
ğu, travmatik tepkiler, bağlanma sorun-
ları, duygusal ve davranışsal bozukluklar
ya da karmaşık yas gibi çocuğun yanlış
tedavisinin karmaşık sekelini hedefler.
Çocuk Ebeveyn Psikoterapisi (ÇEP; Lie-
berman ve Van Horn, 2011), en az bir
travmatik olay yaşamış altı yaş altı ço-
cuklara yönelik bir müdahaledir. ÇEP;
psikanaliz, bağlanma, gelişim, sosyal öğ-
renme ve bilişsel-davranışçı çerçeveleri
temel alır ve uygulamada oyundan fay-
dalanır. Bugüne kadar üç randomize
kontrollü çalışma gerçekleştirilmiş ve
yayımlanmıştır. Genel olarak, ÇEP’nin
çocukların travma sonrası stres bozuk-
luğu (TSSB) semptomlarını etkili biçim-
de azalttığı, davranış problemlerini
azalttığı, bağlanma güvenliğini artırdığı
ve anneye özgü zihinsel sağlık problem-
lerini azalttığı gösterilmiştir (Lieberman,
Ghosh Ippen ve Van Horn, 2006; Lie-
berman, Van Horn ve Ghosh Ippen,
2005; Toth, Maughan, Manly, Spagnola
ve Cicchetti, 2002; Toth, Rogosch, Manly
ve Cicchetti, 2006).
Travma Sistemleri Terapisi (TST;
Saxe, Ellis ve Kaplow, 2007), birden çok
travmatik deneyime kronik biçimde ma-
ruz kalmış 6-19 yaşındaki çocuklara yö-
nelik oldukça bütüncül bir tedavidir.
TST modeli, gelişimsel süreçleri, sistem-
ler perspektifini kapsar ve sosyal-
ekolojik çerçevelerle donatılmıştır. TST,
karmaşık travması bulunan çocukların
etrafındaki sosyal çevreyi doğrudan etki-
lemeye çalışır. TST kılavuzu herhangi bir
belirli kuramsal yönelimi doğrudan öne
sürmemekle birlikte, travma deneyimle-
rinden kaynaklanan uyumsuz inançları
ele almanın yanı sıra duygusal düzeni
iyileştirmek amacıyla, beceri geliştirme
ve bilişsel süreç becerileri gibi ortak BDT
unsurlarıyla birlikte terapötik fayda için
oyunu da kullanır. İlk açık çalışmalardan
biri, çocukların TSSB, davranış ve duygu
düzenlemesi ve sosyal çevreyle ilgili
semptomlarında anlamlı iyileşme (düşük
etki boyutu ile) sağladığını göstermiştir
(Saxe, Ellis, Fogler, Hansen ve Sorkin,
2005).
Travmaya Odaklı Bütüncül Oyun Te-
rapisi (TBOT; Gil, 2009), karmaşık trav-
ma deneyimi yaşamış çocuklara yönelik
yeni, umut vaat eden kılavuzlu bir teda-
vidir. Çocukların BDT'ye katılmak için
gelişimsel özellikleri hakkındaki kaygılar
Gil’i (2006) kısmen, dışa vurumcu tek-
nikler, yönlendirmeli ve yönlendirmesiz
oyun ve farkındalık müdahaleleriyle de-
neysel açıdan desteklenen Travmaya
Odaklı Bilişsel Davranış Terapiyi
(TOBDT; Cohen, Mannarino ve Deblin-
14 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
ger, 2006) geliştirmesi için teşvik etmiş-
tir. Yapılan bir pilot çalışmada, semptom
azaltmada TBOT ve TOBDT arasında
anlamlı bir farklılık bulunmamış ve
travma ile ilgili semptomlar, her iki te-
davi koşulundaki 33 katılımcı bir araya
getirildiğinde anlamlı bir değişiklik gös-
termekle birlikte (Achilles, Gil ve Krue-
ger, 2011; Achilles ve Krueger, 2011) daha
fazla sayıda katılımcı ile tekrar yapılması
gerekmektedir.
Gil’in (2006) yönlendirmeli ve yön-
lendirmesiz terapi yaklaşımlarını bütün-
leştiren kavramını takip eden ve bundan
faydalanan Green’in (2008) Jungcu Ana-
litik Oyun Terapisi (JAOT) modeli, cin-
sel istismar geçmişi bulunan çocuklara
yönelik benzer bir bütüncül yaklaşımdır.
JAOT’de oyun, sanat, güdümlenmiş gör-
sellik, kum tepsisi ve masallar, güvenilir,
değerlendirici olmayan bir ilişki oluş-
turmak üzere bütünleştirilir. Bu müda-
haleler yönlendirmeli olarak, uyarılmayı
azaltmak ve stresi yönetmek için kulla-
nılmaktadır. Ek olarak, oyun içeriğinin
yapılandırılmış Jungcu yorumlamalarına
yer vermekte (semboller ve arketipler,
öfke ve duygunun bilinmeyen yönleri)
ve çocuğun kendilik kavramını, olumsuz
duygularına yer verecek şekilde geniş-
letmeyi hedeflemektedir. İlaveten JAOT,
terapistin bilinç dışını çocuk terapisinin
kritik bir bileşeni olarak kapsar, çünkü
terapistin çocuğun psişik acısını taşıdığı
düşünülür. Son zamanlarda JAOT, er-
genlerle kullanıma uyarlanmakla birlikte
(Green, 2010), bugüne kadar JAOT ile il-
gili bir sonuç araştırması mevcut değil-
dir.
Yakın zamanda geliştirilen bir başka
tedavi olan Çocuklara Yönelik Bütüncül
Yas Terapisi (ÇBYT; Pearlman, Schwalbe
ve Cloitre, 2010), çocuklar ve ergenler-
deki yas ve kayıp sorunlarını ele almak
üzere geliştirilmiştir. Öncelikli olarak bi-
lişsel davranışçı temelli müdahalelerden
faydalanmakla birlikte, ÇBYT aynı za-
manda aile sistemlerini, kişilerarası ve
anlatı yaklaşımlarını da bütünleştirir.
Tedaviye gelen çocuğun klinik sorunla-
rına yönelir ve aynı zamanda ebeveyn
güçlüklerini desteklemeye yardımcı olur.
Yerleşik bir kanıt temeline sahip unsur-
ları kapsayan ÇBYT, yas tutan çocukların
ihtiyaçlarını değerlendirmek, baş etme
becerilerini güçlendirmek, semptomları
ele almak (davranışçı, depresif, endişeli
veya travma sonrası) ve esnekliği güç-
lendirmek için yollar sunar. Bu yaklaşı-
mın henüz bir araştırma destek temeli
bulunmamakla birlikte iyi araştırılmış
birçok öğeyi kullanması nedeniyle umut
vaat edici görünmektedir.
Davranış problemlerine yönelik
tedaviler. Bütüncül tedavi protokolleri-
nin ayrıca davranış problemleri olan ço-
cuklar için etkili olduğu gösterilmiştir.
Örneğin Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Tera-
pisi (EÇET; Eyberg, 1988) başlangıçta,
güçlü bir kanıt temeline sahip davranış,
duygu ve aile problemleri sergileyen kü-
çük çocuklar için geliştirilen oyuna da-
yalı ebeveyn eğitici bir programdır.
EÇET’de, bir çocuğun sorunlu davranış-
larını ele alırken, katkıda bulunan olum-
suz ebeveyn-çocuk etkileşim örüntüleri
değiştirilmeye çalışılır (Bell ve Eyberg,
2002). Tedavinin merkezinde yönlen-
dirmesiz oyun ve davranış olasılıkları
KRUEGER ve GLASS 15
bulunur ve bağlanma kuramı ve sosyal
öğrenme kuramı gibi kavramlar, tedavi
yaklaşımına katkıda bulunur (Herschell,
Calzada, Eyberg ve McNeil, 2002). Yakın
zamanda gerçekleştirilen bir inceleme-
de, davranış sorunları sergileyen çocuk-
lara sahip yüksek riskli ailelerde
EÇET’nin etkinliğini gösteren 30’un üze-
rinde randomize sonuç çalışması belir-
lenmiştir (Chaffin, Taylor, Wilson ve
Igelman, 2007).
Anti-sosyal davranış örüntüleri sergi-
leyen daha büyük çocuklar ve ergenler,
Çok Sistemli Terapiden faydalanabilir
(ÇST; Henggeler, Schoenwald, Borduin,
Rowland&Cunningham,2009). 1970’lerde
geliştirilen ÇST, kaynağını öncelikle sis-
temler ve sosyal-ekolojik kuramından
alan ve dokuz merkezi terapötik hedefi
benimseyen bütüncül bir tedavidir. Kli-
nisyenler, ÇST tedavi hedeflerine ve ço-
cuğun ihtiyaçlarına en iyi uyduğunu dü-
şündükleri kuramsal yönelimlerin her-
hangi birine ait teknikleri seçer ve genel-
likle, BDT ve yapısal aile terapisine ait
müdahalelere yer verirler. Bütünleşmeye
yönelik bu pragmatik yaklaşımın ran-
domize klinik çalışmalarda tutuklanma
oranlarını, uzun süreli hapsedilme oran-
larını, suç faaliyetlerini kendiliğinden
bildirme ve akran saldırganlığını azalt-
mada ve ailedeki uyumu artırmada ol-
dukça etkili olduğu gösterilmiştir (Bor-
duin ve ark., 1995; Henggeler, Clingem-
peel, Brondino ve Pickrel, 2002; Hengge-
ler, Melton ve Smith, 1992; Schaeffer ve
Borduin, 2005; Schoenwald, Ward,
Henggeler, Pickrel ve Patel, 1996).
Davranış sorunlarına yönelik bir
üçüncü bütüncül tedavi de Drell’in
(1992) Çok Boyutlu Tedavi Stratejisidir
(ÇTS). ÇTS'de psikodinamik, davranışçı
ve aile sistemleri perspektifleri, küçük
çocuklardaki tipik geliş sorunları (örn.
uyku, saldırganlık ve yeme sorunları) ele
almak üzere bütünleştirilir. Standartlaş-
tırılan bir biçimde uygulama için açık
olarak işlevsel hale getirilmiştir. Tedavi;
problemin netleştirilmesini, aileyle yapı-
lan görüşmeleri ve etkileşim içerikli se-
ansları içerir ve bu sırada kaynak sorun-
ların ve kişilerarası çatışmaların sahibi
aile, çocuğun geliş sorunlarının merke-
zinde olduğu şeklinde kavramsallaştırı-
lır. Bu anlayış, terapiste davranışçı mü-
dahale seçiminde kaynaklık eder. Bugü-
ne kadar ÇTS ile ilgili bir araştırma bu-
lunmamakla birlikte, çalışma yapmak
için mükemmel bir aday gibi görünmek-
tedir.
DEHB’ye yönelik tedaviler. Özel-
likle dikkat eksikliği hiperaktivite bo-
zukluğu (DEHB) olan çocuklara yönelik
bütüncül tedaviler, bugüne kadar bir
kanıt temeline sahip değildir. DEHB’ye
yönelik Kısa Süreli Oyun Terapisi
(Kaduson, 2006), oyun terapisini beceri-
ye dayalı müdahaleler ve ebeveyn eğiti-
miyle birleştirerek özel olarak DEHB bu-
lunan çocukların ihtiyaçlarını ele alır.
Kaduson bunu, çok boyutlu bir yaklaşım
içindeki deneysel olarak destekli teknik-
lerin bir kombinasyonu olarak tanıtmak-
la birlikte tedavinin esasını oluşturan
kurama dair açık, belirli bir husus sun-
mamaktadır. Görüldüğü şekliyle oyunu
sembolik bir ödül, ebeveyn koçluğu, uy-
gun disiplin stratejileriyle ilgili eğitim
16 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
(zaman aşımı, katılım) ve sosyal beceri
eğitimi gibi bilişsel-davranışçı teknikler-
le bütünleştirir. Bu yaklaşım, sonuç araş-
tırması için umut vaat edici bir aday gibi
görünmektedir.
Portrie-Bethke, Hill ve Bethke (2009)
tarafından geliştirilen DEHB’ye yönelik
bir ikinci bütüncül tedavi yaklaşımı, se-
rüvene dayalı danışmanlık (SDD) ile Ad-
lerci oyun terapisini (AOT) bütünleşti-
ren bir terapi modeli önermiştir. Tedavi
çerçevesi kaynağını öncelikle, eşitlikçi
bir ilişki geliştirme, çocuğun üslubunu
keşfetme, çocuğun içgörü kazanmasına
yardımcı olma, çocuğu yeniden yönlen-
dirme ve yeniden eğitmeye odaklanan
AOT'den almaktadır. Bu terapi, bir dış
ortamda grup yaşantısal öğrenme unsu-
runu içeren bir SDD müdahale biçimini
kullanarak uygulanır. Tedavinin merkezi
hedefi, hiperaktivite ve dürtüsellik
semptomlarını ele almak amacıyla çocu-
ğun kendilik değeri ve önemli olma algı-
sı kazanmasına yardımcı olmaktır. An-
cak DEHB ile ilgili yapılan araştırma,
DEHB bulunan çocukların uygunsuz
davranma nedenlerinin, nasıl davranma-
ları gerektiğine dair bilgi eksikliğinden
kaynaklanmadığını ve bu nedenle, önce-
likle beceri veya bilgi aktarımına daya-
nan müdahalelere iyi bir yanıt verme ih-
timallerinin çok yüksek olmadığını gös-
termektedir (Barkley, 2006). Yine araş-
tırma, DEHB bulunan çocukların düşük
kendilik değeri algısıyla mücadele etme
eğiliminde olmadıklarını da öne sürmek-
tedir; aslında tam tersine, olumlu aldatı-
cı bir önyargı sahibi olma eğilimindedir-
ler (Hoza ve ark., 2004). İyi desteklen-
miş kuramsal bir temelin yokluğu, bunu
sonuç araştırması için daha az ideal bir
aday haline getirmektedir.
Anksiyeteye yönelik tedaviler. Ço-
cuk anksiyete semptomlarına yönelik
yalnızca bir bütüncül tedavi programı
belirlenmiştir. Çok Boyutlu Müzik Tera-
pisi (ÇBMT; Goldbeck, 2010), çocuk ank-
siyete semptomlarını ele almak üzere
müzik, davranış ve aile sistemleri yakla-
şımlarının bir bütünleşmesini sunar.
ÇBMT; psiko-eğitim, gevşeme, ebeveyn
beceri eğitimi, maruziyet etkinlikleri,
davranış analizi, duygulanım düzenleme
etkinlikleri, başa çıkma ve iletişim bece-
risi oluşturmayı kapsayan yapılandırıl-
mış bir protokoldür. Müzik, bu alanların
pek çoğunda gösterim ve eğitim aracı
olarak bütünleştirilir. NIH (National Ins-
titue of Health - Ulusal Sağlık Enstitüsü)
destekli bir klinik çalışma 2009 yılında
tamamlanmış ancak sonuçları henüz ya-
yımlanmamıştır.
Özetle, bütüncül tedavi protokolleri-
nin ortaya çıkışı, bütüncül çocuk klinik
uygulaması konusunda umut vaat eden
bir gelişim alanıdır. Sonuç araştırmasıyla
gösterdikleri uyum nedeniyle, alanda
bütüncül uygulama için bir araştırma
temeli geliştirilmesine yardımcı olabilir
ve saf biçimli yaklaşımlarla daha anlaşılır
karşılaştırmalara izin verir. Anksiyeteye
yönelik özellikle bütünleştirilmiş tedavi
protokollerinin yetersizliği, bu alandaki
yenilik ihtiyacını azaltan, çocuk anksiye-
tesine yönelik bu kadar çok etkili BDT
tedavisinin varlığını yansıtıyor olabilir.
Ek olarak, depresyona yönelik tedaviler
de yetersizdir, bunun nedeni muhteme-
len çocuklarla yapılan bütüncül uygula-
KRUEGER ve GLASS 17
manın hem anksiyeteyi hem depresyonu
diğer semptomlarla (örn. travma, soma-
tik güçlükler veya davranış sorunları)
birlikte ortaya çıkıyor şeklinde kavram-
sallaştırıyor olmasıdır.
Çocuklara Yönelik BDT’de
Bütünleşme ve Mevcut Eğilimler
Farklı bütüncül tedavi paradigmaları
ve programlarının ortaya çıkmasına ek
olarak bütüncül eğilimler de BDT teda-
visinin bir parçası haline gelmektedir.
Örneğin özümleyici bütünleşme, yalnız-
ca BDT olarak tanımlanan pek çok yak-
laşımda sıkça görülmektedir. Ayrıca ço-
cuk BDT tedavileri genel olarak, bütün-
cül tedavi kavramsallaştırmalarına para-
lellik gösterdiği görülen bir “sistemler
perspektifi”ne doğru ilerlemektedir. Ek
olarak kanıta dayalı hareket (esasen
BDT) içinde, bütüncül tedavi literatü-
ründe bulunan ortak etkenler yaklaşı-
mını yansıttığı görülen bir temel unsur-
lar yaklaşımı önem kazanmaktadır. Son
olarak, çocuklara yönelik sonuç araştır-
masında terapötik gelişmeyle ilgili sü-
reçleri inceleme yönündeki ilgi artmak-
ta, bu doğrultudaki ilerleme, bütüncül
paradigmalarla da uyum göstermektedir.
Özümleyici Bütünleşme
Özümleyici bütünleşme, sabit bir yö-
nelim içinde kullanım amacıyla diğer
yönelimlerden tutum veya tekniklerin
pragmatik olarak seçilmesine odaklanır
(Messer, 2001). Özümleyici bütünleşme
çocuk tedavisinde yaygın olmakla birlik-
te, özellikle bütünleşme doğrulanmadığı
zaman tanımlanması zor olabilir. Doğru-
lanmayan birçok bütünleşme, oyun tek-
niklerinin (sanat, hareket ve kum tepsisi
gibi tüm dışa vurumcu boyutları içerir)
kullanıldığı ve kendilerini yalnızca bir
BDT yaklaşımı olarak tanımlayan güçlü
bir kanıt temeline sahip tedavilerde gö-
rülür.
Örneğin Travmaya Odaklı Bilişsel
Davranışçı Terapi (TOBDT, Cohen ve
ark., 2006); psiko-eğitim, başa çıkma be-
cerileri ve travmaya alıştırmaya yönelik
bir anlatıyı kapsayan travmaya yönelik
kılavuzlu bir tedavidir. Oyuna dayalı
teknikler, çocukların sözel kapasitelerini
sınırlandıran dil yeteneklerindeki geli-
şimsel değişkenlik nedeniyle (Cohen ve
ark., 2006) açıkça desteklenmekle birlik-
te ne yazık ki çok az kılavuzlu oyun tek-
niğini içerir. Dolayısıyla TOBDT gibi te-
davileri uygulayan klinisyenler (özellikle
genç çocuklarla), oyunun kendilik du-
rumlarını bütünleştirmek ve sembolizmi
teşvik etmek gibi terapi amaçları için
kullanılan iyi geliştirilmiş psikodinamik
oyun terapi köklerine (örn. Frankel,
1998) ve zengin oyun terapisi literatürü-
ne (örn. Kelly-Zion, Schaeger, McCor-
mick ve Ohnogi, 2008) başvurmaktan
fayda görebilir.
Bütünleşmenin daha çok amaçlandı-
ğı bir örnek de, oyunu bir BDT çerçevesi
içinde bütünleştiren çocuk anksiyetesine
yönelik Coping Cat (Başa Çıkabilen Ke-
di) tedavisinde bulunmaktadır (Podell,
Martin ve Kendall, 2009). Oyunu, bir
yakınlık geliştirmek ve duyguları yön-
lendirmeyi kolaylaştırmak amacıyla kul-
lanır ve oyun tekniklerine örnekler su-
nar. BDT ve oyunun bütünleştirilmesiyle
ilgili bir başka kaynak da, Drews (2009)
18 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
tarafından düzenlenen yakın zamandaki
bir cilt olup burada oyuna yer verilebilen
yönelim ve yolların çeşitliliğini sergiler.
Hem oyun tekniklerine yer vermeyi iste-
yen BDT terapistleri hem de çalışmala-
rını BDT müdahaleleriyle geliştirmeye
çalışan oyun terapistleri için yazılan
Drew'un çalışması, oyun ve BDT arasın-
daki bütünleşmenin açıkça ifade edilen
gerekçesini ve bütüncül bileşenlerin yer
aldığı terapilere örnekleri içerir.
BDT içindeki özümleyici bütünleş-
menin tüm örnekleri oyun içermez. Ör-
neğin March ve Mulle (1998), obsesif
kompulsif bozukluğa (OKB) yönelik bir
BDT tedavi protokolüyle anlatı teknikle-
rini bütünleştirir. Bu tedavi özel olarak,
“problemi dışsallaştırma” süreci üzerine
kuruludur ve çocuğun karşılaştığı zorlu-
ğu, hem çocuk hem de ebeveynin bir
araya gelip yenebileceği bir şey olarak
yeniden bir çerçeveye oturtmasına yar-
dımcı olmak amacıyla semptomlara kü-
çümseyici ve aşağılayıcı bir takma ed ve-
rerek başlar. Takip eden seanslarda ço-
cuk, etki etmeye başlamak amacıyla
OKB tarafından kontrol edilen alanın,
kendisinin kontrol ettiği alanların ve gri
alanların haritasını çıkarır. Sonraki ma-
ruziyet, alanın OKB’den temizlendiği
şeklinde bir bağlama oturtulur.
Sistemler Perspektifi
Genel olarak çocuklara yönelik biliş-
sel-davranışçı terapi, ilişkilerin dinamik
yapısı ve birbiriyle ilişkili etki gruplarına
dair farkındalığı kapsayan bozukluk ve
işleve yönelik bir sistemler perspektifini
benimsemeye başlamıştır (Chronis,
Chacko, Fabiano, Wymbs ve Pelham,
2004; Stormshak ve Dishion, 2002).
BDT’deki bu sistemik eğilim Mash’in
(2006) tüm BDT tedavi alanını, aile di-
namiklerini, sosyal sistemleri, eş zamanlı
hastalığı ve gelişim süreçlerini kapsadığı
şeklinde tanımladığı bir “bilişsel-
davranışçı sistemler perspektifi”ne doğ-
ru kaydığı şeklinde kavramsallaştırması-
na neden olmuştur. Mash’in mevcut
BDT eğilimlerini kavramsallaştırması
yakından incelendiğinde, BDT tedavile-
rinin artık iyi geliştirilmiş bütüncül ço-
cuk tedavisi yaklaşımlarıyla çok fazla or-
tak noktası olabileceğini önerdiği gö-
rülmektedir. Görünüşe göre sistemik
BDT, diğer yaklaşımların bir parçası olan
teknikleri ve kavramları kapsar. Dolayı-
sıyla saf biçimdeki BDT tedavileri ile bü-
tüncül tedaviler arasındaki boşluk görü-
nüşe göre daralmakta, bu makalede bir
BDT sistemleri yaklaşımı ile bütüncül
yaklaşımların bir kısmı arasında daha az
farklılık tanımlanmaktadır.
Temel Unsurlar
Çocuklara yönelik bir sistemik BDT
yaklaşımına doğru eğilime ek olarak ya-
kın zamandaki literatür, kanıta dayalı
tedaviler arasında ortak etkenleri ayırt
edip tanımlamaya başlamıştır. Çocuk te-
davisi alanında bunun en iyi örneği, saf-
laştırma ve eşleştirme modeli, kanıta da-
yalı müdahalelerin ortak unsurlarının
takdir edilmesine yol açan Chorpita’nın
çalışmasıdır (Chorpita, Becker ve Dalei-
den, 2007). Her bozukluk için etkili
anahtar unsurların tanımlanması (Chor-
pita ve ark., 2005a), klinisyenlerin geliş
sorunlarına göre tek tek hastalar için te-
KRUEGER ve GLASS 19
davi etkinliklerini seçmelerinde yardım-
cı olur. Chorpita, klinisyenlerin etkili te-
davilerin ortak unsurlarına erişebilmele-
rini ve bunları hastalarının ihtiyaçlarıyla
eşleştirmelerini sağlayan Web tabanlı bir
program olan Practice Wise adında bir
tedavi aracı oluşturmuştur. Birçok yön-
den bu ortak unsurlar yaklaşımı, prag-
matik bütüncül yaklaşımlarla sinerjik bir
etkiye sahiptir. Ancak Chorpita ve ark.
(2011), bu ortak etkenleri oluşturan araş-
tırmanın, çocuk tedavisi literatüründe
genel olarak bir sınırlandırmayı vurgula-
yan, uygulamayla ilgili değişkenleri ince-
lememesi bakımından sınırlı olduğunu
ifade etmiştir. Tedaviler genellikle, duy-
gulanım tanımlaması veya modülasyo-
nunu artırmak gibi, bir çocuğun bu kav-
ram veya becerileri öğrenmesine yar-
dımcı terapötik teknikler hakkında çok
az ayrıntıyla, anahtar unsurlardan veya
tedavi etkinliklerinden oluşur. Yine bu-
rada da bütüncül literatür, mevcut tek-
niklerin kapsamını genişletmeye yar-
dımcı olmakta faydalı olabilir.
Yakın zamanda, Weisz ve Chorpi-
ta’nın öncülük ettiği bu saflaştırma ve
eşleştirme yaklaşımı, depresyon, anksi-
yete ve davranım problemleri olan genç-
ler için bir tedavi olarak değerlendiril-
miştir (Weiss ve ark., 2012). Çocuklara
Yönelik Modüler Yaklaşım Terapisi
(MATCH) klinisyenlerin, kılavuz olarak
karar verme akış çizelgelerinin kullanıl-
dığı bir seçenekler menüsünden kanıta
dayalı prosedürleri seçmesini sağlar. Ge-
nelde, MATCH durumundaki çocuklar,
standart kılavuzlu, kanıta dayalı tedavi-
ler veya normal bakıma atanan çocukla-
ra göre anlamlı ölçüde daha dik bir deği-
şim eğrisi sergilemiştir. Bunun gibi ça-
lışmalar, bütüncül tedavilerin aslında
kanıta dayalı unsurlara göre nasıl üstün
olabileceğini göstermekte ve aynı za-
manda, karmaşık bütüncül tedaviler için
yenilikçi araştırma yöntemlerine bir ör-
nek sunmaktadır.
Değişim Mekanizmalarıyla İlgili
Araştırma
Chorpita'nın çalışması, çocuk terapi-
sinde semptom iyileşmesiyle ilgili süreç-
leri inceleme gereksinimiyle oldukça
uyumludur. Kazdin ve Knock (2003), ge-
lecekteki sonuç araştırmasının önemli
bir parçası olarak terapötik değişimin al-
tında yatan mekanizmalar hakkındaki
araştırmayı açıklamaktadır. Ancak mev-
cut sonuç çalışma tasarımlarının çoğun-
luğu, henüz bu mekanizmaları değer-
lendirmemektedir; bu nedenle, hangi
özel süreçlerin gelişmeyle ilgili olduğu
hakkında incelenecek çok şey vardır. Bü-
tüncül paradigmalar özellikle, kuramsal
süreçlerin birden çok perspektifle kar-
maşık şekilde anlaşılmasını içerme eği-
liminde olduğu için, değişim mekaniz-
malarını inceleyen araştırmacılar için
faydalı olabilirler. Bu karmaşık süreçleri
irdeleyen daha fazla araştırma ayrıca, bu
bütüncül paradigmalar için deneysel bir
destek sağlama görevi görebilir.
Özet olarak BDT tedavileri ve sonuç
araştırması, daha bütüncül bir yaklaşıma
yer vermeye başlamıştır. Özümleyici bü-
tünleşme, BDT içinde zorunlu görülme-
ye başlamakta ve BDT alanı, aslında da-
ha bütüncül olan daha “sistematik” bir
yaklaşımı benimsemektedir. Etkili teda-
20 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
vileri anlamaya yönelik ortak etkenler,
bütüncül kurama paralellik sergiliyor gi-
bi görünmektedir. Son olarak, terapötik
değişimle ilgili süreçleri irdeleyen araş-
tırma gereksinimi, terapötik gelişmeyi
karmaşık insan içi ve insanlar arası sü-
reçlerden kaynaklanıyor şeklinde bir
çerçeveye oturtan bütüncül paradigma-
larla oldukça uyumludur. Özet olarak,
BDT alanının diğer tedavi yaklaşımları-
nın bazı yönlerini bütünleştirirken bü-
tüncül tedavilerin BDT unsurlarından
sıklıkla faydalandığı merkezi bir eğilim
ortaya çıkmaktadır.
Sonuçlar ve İzlenecek Yol
Psikoterapide bütünleşme, çocuk ve
ergen tedavisinin çok önemli bir parça-
sıdır. Bütüncül hareket içinde kapsamlı
bütüncül paradigmalar, birden çok
perspektiften esinlenen vaka kavramsal-
laştırması ve müdahale seçimiyle ilgili
incelikli bir yaklaşım sunar. Kanıta daya-
lı çağdaş çocuk tedavisi (çoğunlukla
BDT), psikolojik kuramı dışarıda bıraka-
rak neredeyse sadece standartlaştırılmış
protokoller içindeki terapötik etkinlikle-
re odaklanabilir (Chorpita, Daleiden ve
Weiz, 2005b). Dolayısıyla, bütüncül pa-
radigmaların daha fazla yayılması, bu
eğilimde sapmaya yol açarak mezun öğ-
rencilerin ve klinisyenlerin hastalarını
kanıta dayalı tekniklerle daha iyi eşleşti-
rebilmeleri için geliş sorunlarına dair
daha zengin bir kuramsal anlayış geliş-
tirmelerine yardımcı olabilir. Uygulama-
ya dayalı araştırma, klinisyenin aday va-
kaları kavramsallaştırmasının tedavi et-
kinliği seçimlerini nasıl etkilediğini ve
bu eşleştirmenin toplam tedavi etkinli-
ğini nasıl etkilediğini irdelemek için ge-
reklidir. Uygulayıcı klinisyenler ve araş-
tırmacılar arasında iki taraflı bir köprü
oluşturmak için çalışmalar halihazırda
başlamıştır (örn. Amerikan Psikoloji
Derneği, 2010). Umarız bu araştırma ça-
lışmaları, bütüncül çocuk uygulamasını
kapsayarak etkili klinik uygulama unsur-
larını daha ayrıntılı olarak inceleyecek-
tir.
Yakın zamanda geliştirilen bütüncül
tedavi protokolleri, sistemleştirilen ço-
cuk tedavi programları sunmakta ve
bunların çoğunluğu, özel çocuk bozuk-
lukları için tasarlanmaktadır. Travmaya
yönelik tedaviler, bu bütüncül program-
lar arasında büyük bir farkla en gelişmişi
olup bunu davranış zorluklarına yönelik
tedaviler takip eder. Bu alanların ikisi
de, sonuç araştırması avantajına sahip
olmakla birlikte, etkinlikleri için daha
güçlü bir kanıt temeli oluşturmayı sağ-
lamak amacıyla devamlı bir klinik araş-
tırma gerekmektedir. Buna kıyasla
DEHB, anksiyete ve depresyona yönelik
bütüncül tedaviler, nitelikli bütüncül te-
davi programlarının olmaması ve çok az
sonuç araştırması nedeniyle henüz geli-
şimini tamamlamamıştır. Anksiyeteye
yönelik BDT tedavilerine yanıt vermeyen
hastaların, ebeveyn sorunlarını ele alan
bütüncül yaklaşımlara nasıl yanıt verdi-
ğini incelemek için araştırma gerçekleş-
tirilmelidir.
Özümleyici bütünleşmelere, çocuk
BDT literatüründe sıkça rastlanmakta-
dır. Ancak bunlar genellikle doğrulan-
mamış olup oyun tekniklerini içerme
eğilimindedir. “Sistemik” bir BDT yakla-
KRUEGER ve GLASS 21
şımına doğru hareket, aslında hem kav-
ramsal hem de teknik bütünleşmeye
doğru bir harekettir. Yine de sistemik
BDT’de bütünleşme amacı olmadığı için,
bütünleştirdiği kavramlardan ve zengin
literatürden tam anlamıyla faydalan-
mamaktadır. BDT tedavileri, çocuklara
yönelik kanıta dayalı tedavinin çoğunlu-
ğunu oluşturur ve dolayısıyla diğer yak-
laşımlara göre daha fazla geçerliliğe sa-
hiptir. Bu, BDT’yi destekleyenlerin ka-
zanacak çok fazla şey görmedikleri diya-
loğu geliştirme girişimlerini olumsuz şe-
kilde etkileyebilir (Krueger, Glass ve
Arnkoff, 2011).
Ancak diğer yandan, kazanılacak çok
şey vardır. Asgari düzeyde birçok BDT
tedavi protokolü, oyun ve diğer dışa vu-
rumcu tekniklerin daha açıkça işlevsel
hale getirilmiş ve tasarlanmış kullanı-
mından faydalanacaktır. Tedavi ayrıca,
bu tekniklere yönelik sabit kuramların
daha derin bir şekilde anlaşılmasıyla da-
ha iyi donatılacaktır. Bu da günümüzde
farklı tekniklerin kullanımına izin veren
ancak bunların uygulanması için açık ve
net çerçeveler sunmayan kanıta dayalı
tedavi programlarının uygulamasını ge-
liştirecektir. Klinisyenlerin oyunu, dışa
vurumcu ve diğer teknikleri bir BDT
protokolüyle nasıl ve ne zaman bütün-
leştireceğini inceleyen araştırma, bu
tekniklerin ne zaman en etkili olacağını
açıklamaya yardımcı olabilir.
Son olarak, terapötik değişimle ilgili
süreçleri inceleyen araştırma, bütüncül
literatürü tamamlar. Bu tipte araştırma-
nın kökleri, genellikle hem işlev bozuk-
luğu hem de terapinin karmaşık süreç
düzeyindeki anlaşılmasını içeren bütün-
cül tedavi paradigmalarına uzanacaktır.
Genelde birbirinden ayrı olan bu profes-
yonel uygulama alanları arasında daha
fazla diyalog olması, hem uygulayıcılar
hem de araştırmacılar için umut vaat
etmektedir.
Psikoterapide bütünleşme, iyi gelişti-
rilmiş kuram ve uygulama üretiminden
faydalanarak çocukların duygu ve dav-
ranışlarının daha derin bir biçimde anla-
şılması için bir fırsat sunar. Ancak, özel-
likle bütüncül olarak tasarlanan tedavi-
lerde kanıt temeli, BDT yaklaşımları ka-
dar hızla oluşmamıştır. Bilimsel araştır-
manın tüketicileri ve/veya üreticileri
olarak eğitime sahip psikologlar, araş-
tırmada ön planda olmaları sebebiyle
BDT yaklaşımlarına odaklanma eğilimi
gösterebilirler, ancak araştırma kapsa-
mını bütüncül tedavileri kapsayacak şe-
kilde genişletmeye devam etmek gerek-
lidir. Özellikle bütüncül olarak tasarla-
nan tedavi yaklaşımlarını, bu yaklaşım-
ların kaynağını aldığı literatürlere özen
göstererek çocukları içerecek şekilde ge-
nişletmek, mevcut bir kanıt temelinde
tedavilerin daha zengin uygulamasını
sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda
ümit ederiz ki gelecekte çocuk bütüncül
tedavileri hakkında daha fazla sonuç ve
süreç araştırmasını da teşvik edecektir.
Kaynaklar
Achilles, G. A., Gil, E., & Krueger, S. J. (2011). A
randomized controlled pilot study comparing trau-ma- focused cognitive behavioral therapy to trauma-
focused integrative play therapy. Unpublished ma-nuscript.
Achilles, G. A., & Krueger, S. J. (2011, July). A pilot
study comparing trauma-focused cognitive behavio-ral therapy to trauma-focused integrated play the-
22 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
rapy. Philadelphia, PA: American Professional Soci-
ety on the Abuse of Children.
American Psychological Association (APA) Division 12 Committee on Building a Two-Way Bridge
between Research and Practice. (2010). Clinicians’
experiences using an empirically supported treat-ment (EST) for panic disorder: Results of a survey.
The Clinical Psychologist, 63, 10–20.
Andreozzi, L. L. (1996). Child-centered family the-rapy. Oxford, UK: Wiley.
Ayers, A. J. (1977). Effect of sensory integrative the-rapy on the co-ordination of children with choreoat-
hoid movements. The American Journal of Occupa-
tional Therapy, 31, 291–293. Barkley, R. A. (2006). Attention-deficit hyperactivity
disorder: A handbook for diagnosis and treatment
(3rd ed.). New York, NY: Guilford Press. Bell, S. K., & Eyberg, S. M. (2002). Parent-child inte-
raction therapy. In L. VandeCreek, S. Knapp, & T.
L. Jackson (Eds.), Innovations in clinical practice: A source book (Vol. 20, pp. 57–74). Sarasota, FL: Pro-
fessional Resource Press.
Bevington, D., & Fuggle, P. (2012). Supporting and enhancing mentalization in community outreach te-
ams working with hard-to-reach youth: The AMBIT
approach. In N. Midgley & I. Vrouva (Eds.), Min-ding the child: Mentalization-based interventions
with children, young people and their families (pp.
163–186). New York, NY: Routledge. Bevington, D., Fuggle, P., Fonagy, P., Target, M., &
Asen, E. (2013). Innovations in practice: Adolescent
Mentalization-Based Integrative Therapy (AM-
BIT)—A new integrated approach to working with
the most hard to reach adolescents with severe
complex mental health needs. Child and Adolescent Mental Health, 18, 46–51. doi:10.1111/j .1475-
3588.2012.00666.x
Borduin, C. M., Mann, B. J., Cone, L. T., Henggeler, S. W., Fucci, B. R., Blaske, D. M., & Williams, S.
(1995). Multisystemic treatment of serious juvenile
offenders: Long-term prevention of criminality and violence. Journal of Consulting and Clinical Psyc-
hology, 63, 569–578. doi:10.1037/ 0022-
006X.63.4.569 Chaffin, M., Taylor, N., Wilson, C., & Igelman, R.
(2007). Parent-child interaction therapy with at risk
families. Washington, DC: Department of Health
and Human Services. Retrieved from http://
www.childwelfare.gov/pubs
Chorpita, B. F., Becker, K. D., & Daleiden, E. L. (2007). Understanding the common elements of evi-
dence-based practice: Misconceptions and clinical
examples. Journal of American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 46, 647–652.
doi:10.1097/chi.0b013e318033ff71
Chorpita, B. F., Daleiden, E. L., Ebesutani, C., Young, J., Becker, K. D., Nakamura, B. J., Starace, N.
(2011). Evidence-based treatments for children and
adolescents: An updated review of indicators of effi-
cacy and effectiveness. Clinical Psychology: Science
and Practice, 18, 154–172. doi:10.1111/j.1468-2850.2011.01247.x
Chorpita, B. F., Daleiden, E. L., & Weisz, J. R.
(2005a). Identifying and selecting the common ele-ments of evidence based interventions: A distillation
and matching model. Mental Health Services Rese-
arch, 7, 5–20. doi:10.1007/s11020-005- 1962-6 Chorpita, B. F., Daleiden, E. L., & Weisz, J. R.
(2005b). Modularity in the design and application of therapeutic interventions. Applied and Preventative
Psychology, 11, 141–156.
doi:10.1016/j.appsy.2005.05.002 Chronis, A. M., Chacko, A., Fabiano, G. A., Wymbs,
B. T., & Pelham, W. E.Jr. (2004). Enhancements to
the behavioral parent training paradigm for families of children with ADHD: Review and future directi-
ons. Clinical Child and Family Psychology Review,
7, 1–27. doi:10.1023/B:CCFP.0000020190.60808.a4 Clement, P. W. (2007). Story of “Hope”: Successful
treatment of obsessive compulsive disorder. Prag-
matic Cases in Psychotherapy, 3, 1–36. Clement, P. W. (2011). A strengths-based, skillbuil-
ding, integrative approach to treating conduct prob-
lems in a 12-year old boy: Rafael’s story. Pragmatic Cases in Psychotherapy, 7, 351–395.
Cohen, J. A., Mannarino, A. P., & Deblinger, E.
(2006). Treating trauma and traumatic grief in children and adolescents. New York, NY: Guilford
Press.
Cook, J. R. (2007). Systems of care and the integrative
clinician: A look into the future of psychotherapy.
Journal of Psychotherapy Integration, 17, 139–158.
doi:10.1037/1053-0479.17.2.139 Coonerty, S. (1993). Integrative child therapy. In G.
Stricker & J. R. Gold (Eds.), Comprehensive hand-
book of psychotherapy integration (pp. 413–425). New York, NY: Plenum Press. doi:10.1007/978- 1-
4757-9782-4_28
Drell, M. (1992). A multimodal treatment strategy for behavior problems in toddlers. Infant Mental Health
Journal, 13, 231–244. doi:10.1002/1097-
0355(199223)13:3_231::AID-IMHJ2280130309_3 .0.CO;2-S
Drews, A. A. (2009). Blending play therapy with cog-
nitive behavioral therapy: Evidence-based and other
effective treatments and techniques. Hoboken, NJ:
Wiley.
Eisen, A. R., Raleigh, H., & Neuhoff, C. C. (2008). The unique impact of parent training for Separation
Anxiety Disorder in children. Behavior Therapy, 39,
195–206. doi:10.1016/j.beth.2007.07.004 Eyberg, S. M. (1988). Parent-Child Interaction The-
rapy: Integration of traditional and behavioral con-
cerns. Child & Family Behavior Therapy, 10, 33– 46. doi:10.1300/J019v10n01_04
KRUEGER ve GLASS 23
Feather, B. W., & Rhoads, J. M. (1972). Psychodyna-
mic behavior therapy. Archives of General Psychi-
atry, 26, 496–511. doi:10.1001/archpsyc.1972 .01750240008002
Feldman, L. (1988). Integrating individual and family
therapy in the treatment of symptomatic children and adolescents. American Journal of Psychotherapy,
42, 272–280.
Feldman, L. (1989). Integrating individual and family therapy. Journal of Integrative and Eclectic Psyc-
hotherapy, 8, 41–52. Fensterheim, H., & Glazer, H. I. (1983). Behavioral
psychotherapy: Basic principles and case studies in
an integrative clinical model. New York, NY: Brun-ner/Mazel.
FitzPatrick, M. (1993). Adolescents. In G. Stricker &
J. R. Gold (Eds.), Comprehensive handbook of psyc-hotherapy integration (pp. 427–436). New York,
NY: Plenum Press. doi:10.1007/978-1- 4757-9782-
4_29 Fonagy, P., Target, M., Cottrell, D., Phillips, J., &
Kurtz, Z. (2002). What works for whom? A critical
review of treatments for children and adolescents. New York, NY: Guilford Press.
Frankel, J. B. (1998). The play’s the thing: How the
essential processes of therapy are seen most clearly in child therapy. Psychoanalytic Dialogues, 8, 149–
182. doi:10.1080/10481889809539237
Freud, A. (1928). Introduction to the technique of child analysis. New York, NY: Nervous and Mental Dise-
ase Publishing.
Gil, E. (2006). Helping abused and traumatized child-ren integrating directive and non-directive approac-
hes. New York, NY: Guilford Press.
Gil, E. (2009). Trauma-focused integrative play the-rapy manual. Fairfax, VA: Childhelp Children’s
Center of Virginia.
Goldbeck, L. (2010). Multimodal music therapy for children with anxiety disorders. Retrieved from
http://clinicaltrials.gov/ct2/show/NCT01062646
Goldenthal, P. (2005). Helping children and families: A new treatment model integrating psychodynamic,
behavioral, and contextual approaches. Hoboken,
NJ: Wiley. Green, E. J. (2008). Reenvisioning Jungian analytical
play therapy with child sexual assault survivors. In-
ternational Journal of Play Therapy, 17, 102– 121.
doi:10.1037/a0012770
Green, E. J. (2010). Jungian analytical play therapy
with adolescents. Journal of Play Therapy, June, 20–23.
Greenspan, S. I. (1997). Developmentally based psyc-
hotherapy. Madison, CT: International Universities Press.
Grehan, P. M., & Freeman, A. (2009). Neither child
nor adult: Applying integrative therapy to adoles-cents. Journal of Psychotherapy Integration, 19,
269–290. doi:10.1037/a0017067
Henggeler, S. W., Clingempeel, W. G., Brondino, M.
J., & Pickrel, S. G. (2002). Four-year follow-up of
multisystemic therapy with substance-abusing and substance-dependent juvenile offenders. Journal of
the American Academy of Child and Adolescent
Psychiatry, 41, 868 – 874. doi:10.1097/ 00004583-200207000-00021
Henggeler, S. W., Melton, G. B., & Smith, L. A.
(1992). Family preservation using multisystemic therapy: An effective alternative to incarcerating se-
rious juvenile offenders. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 60, 953–961. doi:
10.1037/0022-006X.60.6.953
Henggeler, S. W., Schoenwald, S. K., Borduin, C. M., Rowland, M. D., & Cunningham, P. B. (2009). Mul-
tisystemic Therapy for antisocial behavioral in
children and adolescents (2nd ed.). New York, NY: Guilford Press.
Herschell, A., Calzada, E., Eyberg, S. M., & McNeil,
C. B. (2002). Parent-child interaction therapy: New directions in research. Cognitive and Behavioral
Practice, 9, 9 –16. doi:10.1016/S1077-
7229(02)80034-7 Högberg, G., & Hällestöm, T. (2008). Active multi-
modal therapy in children and adolescents with sui-
cidality: Description, evaluation and clinical profile. Clinical Child Psychology and Psychiatry, 13, 435–
448. doi:10.1177/1359104507088348
Hoza, B., Gerdes, A., Hinshaw, S., Arnold, E., Pelham, W., Molina, B., Wigal, T. (2004). Selfperceptions of
competence in children with ADHD and comparison
children. Journal of Consulting and Clinical Psycho-logy, 72, 382–391. doi: 10.1037/0022-
006X.72.3.382
Kaduson, H. G. (2006). Short-term play therapy for children with attention-deficit/hyperactivity disor-
der. In H. G. Kaduson & C. E. Schaefer (Eds.),
Short-term play therapy for children (2nd ed., pp. 101–142). New York, NY: Guilford Press.
Kazdin, A. E., & Knock, M. K. (2003). Delineating
mechanisms of change in child and adolescent the-rapy: Methodological issues and research recom-
mendations. Journal of Child Psychology and Psyc-
hiatry, 44, 1116 –1129. doi:10.1111/1469- 7610.00195
Kelly-Zion, S., Schaeger, C. E., McCormick, J., &
Ohnogi, A. (2008). Play therapy for very young
children. Lanham, MD: Jason Aronson.
Kenny, M. C., & Winick, C. B. (2000). An integrative
approach to play therapy with an autistic girl. Inter-national Journal of Play Therapy, 9, 11–33.
doi:10.1037/h0089438
Klein, M. (1932). The psycho-analysis of children. London, UK: Hogarth Press.
Knell, S. M. (1993). Cognitive behavioral play the-
rapy. Northvale, NJ: Jason Aronson. Knell, S. M. (2004). Finding individual meaning: De-
fining cognitive constructivist psychotherapy as a
24 ÇOCUKLAR VE ERGENLER İÇİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
treatment approach for children and adolescents.
PsycCRITIQUES, 49, 732–734. doi:10.1037/
004859 Krueger, S. J., Glass, C. R., & Arnkoff, D. B. (2011).
Child and adolescent integrative treatments and the
evidence base. Psychotherapy Bulletin, 46, 7–12, 62–64.
Lebow, J., & Newcomb Rekart, K. (2007). Integrative
Family Therapy for high-conflict divorce with dis-putes over child custody and visitation. Family Pro-
cess, 46, 79 –91. doi:10.1111/j.1545-5300 .2006.00193.x
Lieberman, A. F., Ghosh Ippen, C., & Van Horn, P.
(2006). Child-Parent Psychotherapy: 6-month fol-low- up of a randomized controlled trial. Journal of
the American Academy of Child and Adolescent
Psychiatry, 45, 913–918. doi:10.1097/01.chi .0000222784.03735.92
Lieberman, A. F., & Van Horn, P. (2011). Psychothe-
rapy with infants and young children: Repairing the effects of stress and trauma on early attachment.
New York, NY: Guilford Press.
Lieberman, A. F., Van Horn, P., & Ghosh Ippen, C. (2005). Toward evidence-based treatment: Child-
Parent Psychotherapy with preschoolers exposed to
marital violence. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 44, 1241– 1248.
doi:10.1097/01.chi.0000181047.59702.58
Mahoney, M. J. (1995). Cognitive and constructivist psychotherapies: Theory, research and practice.
New York, NY: Springer.
March, J. S., & Mulle, K. (1998). OCD in children and adolescents: A cognitive-behavioral treatment ma-
nual. New York, NY: Guilford Press.
Mash, E. J. (2006). Treatment of child and family dis-turbance: A cognitive behavioral systems perspecti-
ve. In E. J. Mash & R. A. Barkley (Eds.), Treatment
of childhood disorders (3rd ed., pp. 3–62). New York, NY: Guilford Press.
Messer, S. B. (2001). Introduction to the special issue
on assimilative integration. Journal of Psychothe-rapy Integration, 11, 1–4.
doi:10.1023/A:1026619423048
Norcross, J. C. (2005). A primer on psychotherapy in-tegration. In J. C. Norcross & M. R. Goldfried
(Eds.), Handbook of psychotherapy integration (2nd
ed., pp. 3–23). New York, NY: Oxford University
Press.
Pearlman, M. Y., Schwalbe, K. D., & Cloitre, M.
(2010). Grief in childhood: Fundamentals of treat-ment in clinical practice. Washington, DC: Ameri-
can Psychological Association. doi:10.1037/12131-
000 Pitta, P. (1995). Adolescent-centered family integrati-
ve philosophy and treatment. Psychotherapy, 32,
99–107. doi:10.1037/0033-3204.32.1.99 Podell, J. L., Martin, E. D., & Kendall, P. C. (2009).
Incorporating play within a manual-based CBT tre-
atment for children and adolescents with anxiety di-
sorders. In A. A. Drewes (Ed.), Blending play the-
rapy with cognitive behavioral therapy: Evidence- based and other effective treatments and techniques
(pp. 165–178). Hoboken, NJ: Wiley.
Portrie-Bethke, T. L., Hill, N. R., & Bethke, J. G. (2009). An integrative model of adventure-based co-
unseling and Adlerian play therapy. Journal of Men-
tal Health Counseling, 31, 323–339. Reeves, G., & Bruno, A. (2009). Multimodal treat-
ments versus pharmacotherapy alone in children with psychiatric disorders: Implications of access,
effectiveness, and contextual treatment. Pediatric
Drugs, 11, 165–169. doi:10.2165/00148581-200911030-00002
Ronan, T. (2003). Cognitive-constructivist psychothe-
rapy with children and adolescents. New York, NY: Plenum Press. doi:10.1007/978-1-4419-9284-0
Santostefano, S. (1998). A handbook of integrative
psychotherapies for children and adolescents. Northvale, NJ: Jason Aronson. Saxe, G. N., Ellis, B.
H., Fogler, J., Hansen, S., &
Sorkin, B. (2005). Comprehensive care for traumatized children. Psychiatric Annals, 35, 443–448.
Saxe, G. N., Ellis, B. H., & Kaplow, J. B. (2007). Col-
laborative treatment of traumatized children and te-ens: The Trauma Systems Therapy approach. New
York, NY: Guilford Press.
Schaeffer, C. M., & Borduin, C. M. (2005). Longterm follow-up to a randomized clinical trial of multisys-
temic therapy with serious and violent juvenile of-
fenders. Journal of Consulting and Clinical Psycho-logy, 73, 445–453. doi:10.1037/0022-
006X.73.3.445
Schoenwald, S. K., Ward, D. M., Henggeler, S. W., Pickrel, S. G., & Patel, H. (1996). MST treatment of
substance abusing or dependent adolescent offen-
ders: Costs of reducing incarceration, inpatient, and residential placement. Journal of Child and Family
Studies, 5, 431–444. doi:10.1007/BF02233864
Schottenbauer, M. A., Glass, C. R., & Arnkoff, D. B. (2005). Outcome research on psychotherapy integra-
tion. In J. C. Norcross & M. R. Goldfried (Eds.),
Handbook of psychotherapy integration (2nd ed., pp. 459–493). New York, NY: Oxford University Press.
Stormshak, E. A., & Dishion, T. J. (2002). An ecologi-
cal approach to child and family clinical counseling
psychology. Clinical Child and Family Psychology
Review, 5, 197–215. doi:10.1023/A: 1019647131949
Strieker, G., & Gold, J. (1996). Psychotherapy integra-tion: An assimilative psychodynamic approach. Cli-
nical Psychology: Science and Practice, 3, 47– 58.
doi:10.1111/j.1468-2850.1996.tb00057.x Toth, S. L., Maughan, A., Manly, J. T., Spagnola, M.,
& Cicchetti, D. (2002). The relative efficacy of two
interventions in altering maltreated preschool child-ren’s representational models: Implications for at-
tachment theory. Development and Psychopatho-
KRUEGER ve GLASS 25
logy, 14, 877–908.
doi:10.1017/S095457940200411X
Toth, S. L., Rogosch, F. A., Manly, J. T., & Cicchetti, D. (2006). The efficacy of Toddler-Parent Psychot-
herapy to reorganize attachment in the young offsp-
ring of mothers with major depressive disorder: A randomized preventive trial. Journal of Consulting
and Clinical Psychology, 74, 1006–1016. doi:
10.1037/0022-006X.74.6.1006 Vitulano, L. A., & Bennet, H. J. (2004). Review of the
book Cognitive-Constructivist Psychotherapy with children and adolescents. Journal of the American
Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 43,
919–920. doi:10.1097/01.chi.0000125087.35109.2c Wachtel, E. F. (2004). Treating troubled children and
their families. New York, NY: Guilford Press.
Weisz, J. R., Chorpita, B. F., Palinkas, L. A., Scho-
enwald, S. K., Miranda, J., Bearman, S. K., Research
Network on Youth Mental Health. (2012). Testing standard and modular designs for psychotherapy tre-
ating depression, anxiety, and conduct problems in
youth: A randomized effectiveness trial. Archives of General Psychiatry, 69, 274–282. doi:10.1001/
archgenpsychiatry.2011.147
West, M., & Carlin, M. (1980). Psychodynamic beha-vior therapy in child psychiatry: An integrative stra-
tegy. Psychiatric Journal of the University of Ottawa, 5, 12–16.