sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek...

28
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK OKULU PARK VE BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BAHÇE BİTKİLERİ EKOLOJİSİ DERSİ DERS NOTLARI HAZIRLAYAN: DOÇ.DR.ÖMER BEYHAN ŞUBAT 2012

Upload: others

Post on 29-Aug-2019

29 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK OKULU PARK VE BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ

BAHÇE BİTKİLERİ EKOLOJİSİ DERSİ

DERS NOTLARI

HAZIRLAYAN: DOÇ.DR.ÖMER BEYHAN

ŞUBAT 2012

Page 2: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

EKOLOJİ

Ekoloji: Organizmaların kendi aralarında olduğu kadar , ortamları ile de olan karşılıklı ilişkilerini

araştıran bir bilim koludur şeklinde tanımlanabilir.

Hayatın canlı ile ortam arasında ancak madde ve enerji alış verişi ile devam edebileceği düşünülecek

olursa, herhangi bir canlının yaşaması ve yaşantısını sürdürebilmesi için uygun bir ortama ihtiyacı

vardır. Canlılar içinde bulundukları bu ortamda karşılıklı bir işbirliği halindedir. İşte organizma ile ortam

arasında mevcut bu karşılıklı ilişkiler biyolojinin önemli kollarından biri olan ekolojinin esasını teşkil

eder. Eskiden ekoloji sadece tarım alanında bitkilerin üretim ve verimini incelerken bugün tüm

canlıların çevreleri ile olan ilişkilerini araştıran büyük bir bilim kolu halinde gelmiştir .

Bugünkü ekolojistler ;

1-Ortam faktörleri ve bunların canlılara olan etkilerini

2-Canlıların bölgesel ve coğrafik dağılışlarını

3-Canlıların varlığında, miktarında ve dinamizminde görülen geçici değişimleri

4-Populasyonlarda görülen içsel ve dışsal ilişkileri

5-Organizmaların ortamlarına olan morfolojik ve fizyolojik adaptasyonlarını

6-Doğa şartlarında organizmaların davranışını

7-Populasyon dinamiğini

8-Doğadaki madde ve enerji alışverişlerini

9-Canlılar ve ekosistemlerini incelemektedir.

Ekoloji biyolojinin önemli kollarından biridir. Biyolojinin diğer kollarından olan morfoloji ve fizyoloji ile

de ortaklaşa konuları vardır.

Diğer canlılarda olduğu gibi bitkilerin yaşamını oluşturan büyüme ve gelişme ile ilgili olaylar genetik

yapı ve çevre koşulları tarafından yönlendirilmektedir. Herhangi bir yörede genetik yapıları farklı olan

bitkilerden, o yörenin çevre yani ekolojik koşullarına uyum sağlayabilenler yaşama şansına

kavuşmaktadır. Bir diğer deyişle bitkisel üretimin çeşitliliği büyük ölçüde çevreyi (ekolojiyi) oluşturan

İklim ve toprak koşulları tarafından belirlenmektedir.

İKLİM FAKTÖRÜ

Yeryüzünün değişik yörelerindeki atmosferik olayların değişimini inceleyen ve ortalama değerler olarak

ifade eden üzerindeki bilimsel çalışmalar, klimatoloji bilim dalının konusudur.

İklim, türlerin dağılım sınırlarını belirlemektedir. İklim, su yüzeyleri, rüzgar yönü, atmosferdeki CO2

düzeyinden etkilenmektedir.

Örneğin; Su buharı ve CO2 molekülleri, güneş tarafından yayılan sıcaklık dalgalarını tutarlar.Yapılan

çalışmalar fosillerin parçalanması sonucu atmosferdeki CO2 miktarının 1 ppm / yıl oranında artmakta

olduğunu göstermiştir.

İklim sadece bitkilerin yetişmesini sınırlamaz, aynı zamanda verim ve kaliteyi de etkiler.

Bir çevrenin iklim koşulları altında senenin beklenen bütün değişim ortalamaları vegetasyon süresi

uzunluğu, toplam sıcaklık, en düşük ve en yüksek sıcaklıklar, ışık, nisbi nem, yağış miktarı ve dağılışı,

Page 3: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

rüzgar durumu ele alınır. Böylece sıralanan faktörlerin tek tek veya beraberce etkileri o bölgenin

iklimini verir ve bize yapacağımız çalışmayı planlatır. Dolayısıyla bu faktörlerin tek tek ele alınıp nasıl

etki meydana getireceğini sırasıyla inceleyelim.

1.SICAKLIK FAKTÖRÜ

Bitkilerin temel fizyolojik yaşam olayları üzerine en etkili iklim faktörü sıcaklıktır. Daha düşük ve daha

yüksek sıcaklıklarda gelişmelerini sürdürebilen bitkiler bulunmasına rağmen genellikle bu sınır 5-36oC

arasında değişmektedir.

Ancak tüm bitkisel üretim dallarında amaç en yüksek verim ve kaliteyi sağlayacak sıcaklık rejiminin

sağlanmasıdır. En yüksek verim ve kalitenin alındığı bu sıcaklığa optimum sıcaklık denir. Doğal olarak

söz konusu edilen bu optimum sıcaklık sınırı bitki tür ve çeşitlerine göre büyük ölçüde farklı olabileceği

gibi bitkilerin içinde bulundukları gelişme devrelerine de büyük ölçüde bağlıdır. Bu devreler: çimlenme,

sürme, çiçeklenme, döllenme ve olgunlaşma gibi devrelerdir. Bu yüzden, bitkilerin değişik gelişme

devrelerinde mümkün olduğu kadar en yüksek fotosentez olayı (özümleme) sağlayacak, buna karşılık

respirasyon (solunum) yoluyla enerji kaybını en aza indirecek sıcaklık rejimlerinin belirlenmesi, her

ekolojide en iyi sonuç veren bitkilerin yetiştirilmesini mümkün kılacaktır.

Herhangi bir bitkinin belirli bir gelişme evresini tamamlaması için belli bir sıcaklık enerjisi toplamına

ihtiyaç vardır. Buna da toplam sıcaklık denir. Bunu hesaplamak için belirli bir temel sıcaklığı (minimum

gelişme) üzerindeki günlük sıcaklık derecelerinin toplamı alınmaktadır ve birimi gün-derecedir.

Sıcaklık Faktörünün Bitkiler Üzerindeki Etkileri 1. Sıcaklık tüm biyokimyasal olayların başlaması, devam etmesi, hızı ve süresi üzerine etkili en önemli

ekolojik faktördür. Her kimyasal olay için bir sıcaklık eşiği vardır. Başta fotosentez ve solunum olmak

üzere tüm biyokimyasal olaylar sıcaklığa bağlı olarak ortaya çıkarlar ve devam ederler. Sıcaklık arttıkça

fotosentez hızı ve solunum hızı artar.

2. Fotosentez ürünlerinin bitki bünyesinde kullanılmaları yine sıcaklığa bağlı olarak değişir. 3. Bitkilerin topraktan su ve besin elementinin alımları sıcaklığa bağlıdır. Ayrıca kök hücrelerinin faaliyeti ve kök oluşumu sıcaklığa bağlıdır. 4. Bitkinin bünyesine alınan suyun iletim demetleri sayesinde bitki bünyesindeki taşınımları transprasyon yoluyla bitki bünyesinden su kaybı yine sıcaklığa bağlıdır. 5. Transprasyon hızı ve miktarı sıcaklığa bağlıdır. 6. Sıcaklık toprak yüzeyinden su kaybını etkiler. Bu su kaybı olayına evaporasyon denir. 7. Bitkilerin vejatatif ve generatif faaliyetleri sıcaklığa bağlı olarak ortaya çıkar. Yüksek sıcaklıklar bitkilerin kısa süre içerisinde generatif faza dönmesine sebep olur. Bütün bitkilerin bütün faaliyetlerini düzenli bir şekilde yürütebileceği optimum sıcaklık dereceleri vardır. Bu dereceler o bitki için en uygun sıcaklık dereceleridir. Aynı zamanda her bitkinin dayanabileceği en düşük ve en az sıcaklık dereceleri vardır. Bunlara maximum ve minimum sıcaklık dereceleri denir.

Page 4: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Optimum sıcaklık isteklerine göre bitkiler 3 gruba ayrılırlar 1.Sıcak İklim Bitkileri: Tropic ve ya Subtropic bitkiler kışın 16-20c, yazın 18-25c optimum sıcaklığa ihtiyaç duyan bitkilerdir. Ör: Ananas, Diffenbachia, Musa, Marantha. 2.Serin İklim Bitkileri: Kışın 5-8c , yazın 15-18c sıcaklığa ihtiyaç duyan bitkilerdir. Ör: Nephrolepis (aşk merdiveni., Aloe, Apove, Fuchia. 3.Ilıman, Nötr Bitkiler: Her iki sıcaklık şartlarınada uyum gösterebilen bitki türleri. Ör: Çam, Sedir, Cedrus, Juniperus, Pinus Optimum Sıcaklık isteğinin Altında Sıcaklığa Maruz Kalan Bitkilerde Meydana Gelebilecek Olumsuzluklar 1. Fotosentez yavaşladığından dolayı bitki gelişimini olumsuz yönde etkiler. 2. Sıcaklık yetersiz olduğu zaman kök faaliyetleri yavaşlar. 3. Gerek yapraklarda gerekse gövdedeki bitki dokularının olgunlaşması gecikir. Bundan dolayı bitkinin hastalıklara ve olumsuz iklim şartlarına dayanıklılığı azalır. 4. Bitkilerin generatif döneme geçişi gecikir. Özellikle çiçekli bitkilerde çiçek tomurcuğu oluşumu, çiçek açma, tohum bağlama gecikir veya gerçekleşmez. 5. Bitkilerde madde birikimi ve depolanması yavaşlar. Bunun sonucu olarak meyvelerde olgunlaşma gecikir. 6. Çiçek açan bitkilerde çiçeklerin renk ve iriliğinde azalmalar ve çiçeklerin bitki üzerinde kalma süreleri azalır. 7. Dekoratif yapraklı bitkilerde yaprak renklerinde solmalar, yaprak ayasında zayıflamalar söz konusu olur. 8. Sıcaklık yeterli olmadığı zaman boğum aralarında uzama gözükür. 9. Sıcaklık yeterli olmazsa bitki vejatatif gelişmeye eğilim gösterir. Optimum Sıcaklık isteğinin Üstünde Sıcaklığa Maruz Kalan Bitkilerde Meydan Gelebilecek Olumsuzluklar 1.Fotosentez hızı artar. Buna bağlı olarak madde birikimi artar, bitkinin generatif döneme geçişi hızlanır. 2.Boğum aralarında kısalmalar meydana gelir. 3.Yaprak alanı küçülür. 4.Sıcaklık arttığından transprasyonla su kaybı artar. 5.Aşırı sıcaklıklarda çiçek tomurcuğu dökülmesi artar. NOT: Sıcaklık faktörünün etkileri diğer çevre faktörlerine bağlı olarak ortaya çıkar. Sıcaklığın bitki üzerindeki etkilerini ortaya koyan yıl içerisinde de vejetasyon süresini etkileyen bir takım değerler vardır. Bu değerler; 1.Max-min sıcaklıklar. (Her bitkinin dayanabileceği maksimum bir sıcaklık değeri vardır).. 2.Toplam sıcaklık.(1 yıl içerisinde veya vejetasyon süresi içinde istedikleri sıcaklık değerleri toplamıdır) 3.İlkbahar son donları 4.Sonbahar ilk donları

Page 5: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Sıcaklığın bitkiler üzerine etkileri başlıca şu faktörlere bağlıdır

1. Bitkinin tür ve cinsine bağlıdır.

2. Bitkinin gelişme dönemine bağlıdır.(Genç bitkiler sıcaklık değişimlerine karşı daha hassas, yaşlı bitkiler sıcaklık değişimlerine daha toleranslıdırlar) 3. Bitkinin biyokimyasal yapısı. 4. Sıcaklığın derecesi. 5. Sıcaklığın süresi. 6. Sıcaklığın düşme hızı. 7. Bitkinin düşük sıcaklıklara adaptasyon yeteneğine bağlıdır. Peyzaj bitkileri üzerinde etkili düşük sıcaklıklar ortaya çıktıkları döneme göre 3’e ayrılırlar. 1.Kış soğukları. 2.Sonbahar ilk donları 3. İlkbahar son donları Kış Soğukları Her bitkinin kış mevsimi içerisinde dayanabileceği minimum sıcaklık değerleri vardır. Bir bitkinin bir bölgede yetişmesini belirleyen en önemli sıcaklık kriterlerinden birisidir.Bu bakımdan bir bitkinin bir bölgede yetişebileceğine karar vermek için o bilgenin uzun yıllar ortalaması olarak maksimum ve minimum kış sıcaklıklarına bakmak gerekir. İlkbahar Geç Donları

Herhangi bir ekolojide erken ilkbahar döneminde sürmenin, çiçeklenmenin başlamasından sonra hava

sıcaklığı sık sık 0o C ye yada altına düşüyorsa, o ekolojide ekonomik anlamda meyvecilik,bağcılık veya

iç mekan çiçekçilik yapılması tehlikelidir.Çünkü ülkemizin iç bölgeleri ile geçit yörelerinde bitkiler sık sık

ilkbahar geç donlarından zarar görmektedir.Geç don tehlikesi olan yörelerde ocak ve özellikle şubat

aylarında havaların normalin üzerinde sıcak geçtiği yıllarda , tomurcuklar zamanından önce aktif hale

geçtiklerinden , çiçeklenme döneminde zararlanma ihtimali artmaktadır.

İlkbahar geç donları iç bölgeler ile geçit yörelerinin yanısıra Ege bölgesinde Manisa ve İzmir ovalarını

çevreleyen yüksek dağlardan esen soğuk rüzgarlar bazı yıllarda önemli ürün kayıplarına neden

olmaktadır. İlkbahar geç donlarından korunmak için fidanlıklarımızı don tabanı oluşturan vadiler ve

çukur alanlar yerine , meyilli arazilerde kuzeye bakan yöneylerde kurulması, soğuk havanın akıp gitmesi

için Sıraların düzgün oluşturulması gerekmektedir. Bunun yanı sıra , geç don tehlikesinin söz konusu

olduğu günlerde bahçelerde ateş yakarak sıcaklığı yükseltme , dumanlama , sisleme , vantilatörlerle

havayı karıştırma , yağmurlama ve örtü altına alma gibi doğrudan etkili uygulamalarla da ilkbahar geç

donlarından korunmak mümkün olabilmektedir veya gül ağaçlarında budamayı geç yaparak (şubat

sonuna bırakarak ) zararlanmaları asgariye indirmek mümkündür.

Sonbahar Erken Donları

Ülkemizin özellikle iç ve Doğu Anadolu Bölgelerinin yüksek kesimlerinde gelebilecek erken donlardan

korunmak için, erkenci çeşitleri yetiştirmek meyilli alanlarda dengeli bir sulama ve azotlu gübre

uygulaması yapmak gerekir. İlkbahar geç donlarından korunmak için alınan önlemlerin aynısını

uygulayabiliriz.

Page 6: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Yüksek Sıcaklığın Etkisi

Bitki yetiştiriliciliğinde düşük sıcaklıklar kadar optimumun üzerindeki yüksek sıcaklıklar da, sıcaklığın

derecesine, süresine, bitkinin gelişme dönemine bağlı olarak zararlı etkide bulunur.Yüksek sıcaklıklar

bitkide fotosentez ve solunum arasındaki dengenin bozulmasına yol açar.Bunun sonucu olarak,

bitkilerde büyümenin yavaşladığı, toprakta hızla artan su kaybını karşılayacak düzeyde su bulunmadığı

durumda ise bitkilerin sararma,solma, kıvrılma ve sonuçta kuruyarak öldüğü gözlenmektedir.

Yüksek sıcaklıkların etkisi daha önce de belirtildiği gibi bitkinin gelişme dönemine göre farklılık gösterir.

Genç bitki döneminde (fide ve fidan) zararlanmalar daha şiddetli olur. Çiçeklenme ve döllenme

zamanında meyve tutumu, meyve tutumundan sonraki meyvenın irileşerek olgunlaşmasını olumsuz

yönde etkiler. Olgunlaşma dönemindeki yüksek sıcaklıklar ise düşük sıcaklıklarda olduğu gibi meyveda

rengin açılmasına, tadın azalmasına, yaprağı tüketilen türlerde yaprakların sararmasına, pörsümesine,

tüylenmesine, kalınlaşmasına sebep olur.

Bununla birlikte bazı sebze ve meyve türlerinde olgunlaşma sırasındaki optimumun biraz üzerindeki

sıcaklıklar rengin, tadın ve kokunun oluşmasını olumlu yönde etkiler.(Örneğin: kavun, karpuz, şeftali,

kayısı).

Bitki tohumlarının çimlenebilmesi içinde her türe ve çeşide göre değişen minimum ve maksimum

sıcaklıklar vardır. Yere düşen tohum belli bir sıcaklık olmazsa diğer şartlar uygun olsa bile çimlenmeye

başlayamaz.

Bitkilerin düşük sıcaklıklardan zarar görmesini engellemek için başlıca şu hususlara dikkat edilmeli. 1.Sıcaklıkların düşük olduğu yerlerde soğuklara dayanıklı bitki yetiştirmek. 2.Aşırı sulamalardan kaçınarak bitki dokularının olgunlaşmalarına imkân sağlamak. 3.Aşırı azotlu gübrelerden kaçınmak. Ayrıca bu gübrelerin geç dönemde verilmemesine dikkat etmek. 4.Fosforlu-Potasyumlu gübreleri zamanında ve eksiksiz olarak uygulamak gerekir.

2.IŞIK FAKTÖRÜ Yeryüzündeki enerjinin kaynağı solar radyasyon dediğimiz güneş enerjisidir. Işık farklı dalga boylarındaki elektromanyetik dalgaların bir araya gelmesiyle oluşur. Yeryüzüne gelen ışığın büyük bir bölümü atmosfer tabakasında absorbe (emilim) edilir. Emilen ışınlar genellikle canlılar için zararlı olan uzun veya kısa dalga boylu ışınlardır. Dalga boylarına göre ışınların gruplandırılmasına IŞIK SPEKTURUMU denir. Işık yeşil bitkilerin yetişme ve gelişmelerinde etkili temel faktördür.Yeşil bitkiler sahip oldukları klorofil yardımı ile ışık enerjisi bulunduğu sürece, havanın karbondioksiti ile bünyesindeki suyu birleştirerek karbonhidratların oluşumunu sağlarlar.

Bitkilerin büyüme ve gelişmelerinde, ışığın farklı renklerde dağılımı, ışık yoğunluğu, günlük ışıklanma

süresi ve gelişme boyunca toplam ışıklanma süresi gibi faktörler etkilidir.

Güneş ışıkları dünya üzerine iki yoldan gelir:

1:Direkt güneş ışıkları: Bulutsuz günde güneşin yolladığı ışıklardır. Bitkiler en çok direkt güneş

ışıklarından yararlanırlar.

Page 7: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

2:Difüzyon güneş ışıkları :Kapalı günde bulutlar arasından yansıyarak dünyaya gelen ışıklardır.

İkisinin toplamına global ışık denir. Endüstri bölgelerinde, hava kirliliğinin bulunduğu yerlerde global

ışığın büyük bir bölümü havada asılı partiküllerce tutulur. Atmosfere giren ışığın ancak %30-40’ı

yeryüzüne ulaşmaktadır. Böyle alanlarda yetiştirilen bitkiler güneş ışınlarından yeteri kadar

yararlanamazlar. Güneş farklı dalga boylarına sahip ışınlar yayar.

Güneş ışıkları:

1:Kısa dalgalı ışınlar: Dalga boyları 360 milimikrondan küçüktür. Mor ötesi (Ultraviole) ismi verilen bu

ışıklar gözle görülemez.Bitkilerde mutasyon meydana getirir.Bitkilerde renk oluşumunu ve büyümeyi

engeller, diken oluşumu cüceliğe neden olur.Kuantum kuralına göre kısa dalga boyuna sahip bir ışık

yüksek enerjiye sahiptir.Dalga boyu 280 nm. Olan UV ışınları bütün canlılar için öldürücüdür. Hastane,

süthane vs yerlerde dezenfeksiyon işleminde kullanılır.

2:Orta dalgalı ışınlar: Dalga boyları 360-760 milimikron arasında olan ışınlar, görünür ışık enerjisidir.

Orta dalgalı ışıklar bir spektrolinden geçilirse farklı dalga boylarındaki ışıklara ayrılır.Orta dalgalı ışınların

renk prizması sonucu dalga boyu en küçük olandan en büyüğüne doğru şöyle sıralanır:

mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızı. Bu farklı renkte ortaya çıkan ışınların birlikte yaptığı etkiler

değişiktir.

Örneğin: mavi ışık bitkilerin boylanarak gelişmesini sağlar. Mavi ışığın bulunmadığı yerde bitki yaşamaz.

Kırmızı ışığın yokluğunda ise gelişme engellenir, çiçeklenme gecikir.Yeşil ışık ise bitkilerin gelişmesini

engelleyici bir özelliğe sahiptir.

Yani bu soğuk ve sıcak renkler arasındaki denge bitkilerde büyüme ve gelişme ritmini ayarlar.

3-)Uzun dalgalı ışınlar: Dalga boyları 760 milimikrondan büyük olan ışınlar, gözle görülmeyen ışıklardır.

Bunlara Enfraruj (Kızıl ötesi)ışıklar denir.Güneş enerjisinin % 55-60’ ını oluştururlar.

Sıcaklığı temin ederler ve dünyamızı ısıtırlar. Bitkide biyokimyasal reaksiyonların meydana gelmesine

hizmet ederler.

Buna göre ışınlar 3 gruba ayırmak mümkündür; 1.Mor ötesi ışınlar: Dalga boyları 390 nm altında olan ışınlara denir. Görünmez ışınlardır. Enerji bakımından yüksek uzun dalga boyuna sahip ışınların kırılmasıyla ortaya çıkarlar. 2.Ultraviole (Kızılötesi ışınlar: Dalga boyu 760 nm, olan ışınlardır. Canlılar üzerinde olumsuz etkilere sahiptirler. 3.Görülebilir ışınlar veya faydalı ışınlar: Dalga boyları 390 ile 760nm arasında olan ışınlardır. Bu ışınlar canlıların yaşam faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları ve ayrıldıklarında ışığın 7 rengini oluşturan farklı dalga boylarındaki ışınlardır. Bu ışınlar başlıca şu gruplara ayrılırlar. 1.Mor ışınlar 390-435nm. 2.Mavi ışınlar 435-490nm. 3.Yeşil ışınlar 490-575nm. 4.Sarı ışınlar 575-595nm. 5.Turuncu ışınlar 595-626nm. 6.Kırmızı ışınlar 626-760nm arasındaki ışınlardır.

Page 8: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Yeryüzüne gelen ışığın büyük bir bölümü absorbe edilir. Bunların içerisinde görülebilir ışınlar (Faydalı ışınlar bitkilere kadar, canlılara kadar ulaşır. Fotosentezde kullanılan ışınlar mavi ve sarı ışınlardır. Diğer ışınlar ise bitkinin çeşitli fizyolojik faaliyetinde direkt veya dolaylı olarak kullanılır. IŞIĞIN BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: 1.Yapraklarda klorofil hücrelerinin oluşmasında yer alır. 2.Yapraklarda bulunan stoma hücreleri yapraklardan su kaybı ve yaprak içerisine gaz girişini ışık sayesinde gerçekleştirir. Stoma hücrelerinin faaliyeti tamamen ışığa bağlıdır. 3.Fotosentez olayında ışık direkt olarak görev yapar. Işığın içerisindeki enerji sayesinde karbondioksit su ile birleştirilerek karbonhidratlar oluşturulur. 4.Bitkilerin üretmiş oldukları metabolik ürünler fotosentezin tersi olan solunum olayı ile parçalanarak bitki tarafından kullanılır. Bu olay karanlık (ışıksız. ortamda cereyan eder) 5.Bitkilerin bünyesindeki bazı biyokimyasal olayların başlatılmasını ve seyrini (hızını etkiler). 6.Işıklanma süresi ve şiddeti bitki bünyesindeki enzim ve hormon faaliyetlerini etkiler. 7.Yapraklarda ve ürünlerde renk oluşumunu önemli derecede etkiler. (Özellikle Antosiyanin gibi renk pigmentlerinin birikimi. Işığın bitkiler üzerindeki etkileri başlıca şu özellikleri ile ortaya çıkar. 1.Işığın şiddeti: Birim alana birim uzaklıktaki ışık kaynağından gelen ışık miktarına denir. Birimi lüks’tür. Fotosentez faaliyetinin başlaması için 20000 lüks şiddetinde ışık yoğunluğuna ihtiyaç vardır.Işık şiddeti arttıkça fotosentez hızı da artar. Işık şiddetinin etkisindeki fotosentez artışı belli bir noktaya belli bir noktaya kadar devam eder. Işık şiddetinin fotosenteze etkisi başlıca şu faktörlere bağlıdır; 1.Bitki tür ve çeşidi. 2.Sıcaklık. 3.Nisbi nem (oransal nem). 4.Bitkinin gelişme dönemi 5.Hava bileşimi Işık şiddetine göre bitkilerin gösterdiği reaksiyonlar farkı farklıdır. 1. Bazı bitkiler yüksek oranda ışınlanma şiddetine ihtiyaç duyarlar. Bu bitkilere HELİOPHYTA (ışığı seven bitkiler. bitkiler adı verilir. 2. Bazı bitkiler ise yüksek ışık şiddetinden hoşlanmazlar daha çok gölge ve yarıgölge ortamları severler. Bu bitkilere de SCİOPHYTA (ışığı sevmeyen. Gölgeyi seven bitkiler denilir.Bu bitkiler ( sciophyta . maximum. Fotosentez hızına ulaşmak için çok kısa süreli ışık şiddetine ihtiyaç duyarlar. 3. Bazı bitkiler ise her iki ortamda da yetişebilirler ( MESOPHYTA) 2.Işıklanma Süresi: Her bitkinin gün içerisinde belirli bir süre ışıklanmaya ihtiyacı vardır. Bitkilerin ışıklanma süresine karşı göstermiş oldukları reaksiyona FOTOPERYODİZM denir. Bitkilerin ışık kaynağına doğru gösterdikleri yönelme reaksiyonuna da FOTOTROPİZM denir.

Page 9: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Günlük ışıklanma süresine göre bitkiler 3 gruba ayrılır. 1. Uzun gün bitkileri: Günlük ışıklanma ihtiyacı 12 saatin üzerinde olan bitki türlerine uzun gün bitkileri denir. Özellikle sıcak iklim bitki türleri çiçek açıp meyve bağlayan çoğu bitki türleri bu grup içerisinde yer alır. Örneğin; domates, biber, kabak, tagetes (kadife., impatiens (camgüzeli), palergonium (sardunya) ve yüksek yapılı bazı ağaç ve çalı türleri). 2.Kısa gün bitkileri :Günlük 10 saat ve altında ışıklanma süresine ihtiyaç duyan bitkilerdir. Gelişimleri için kısa süreli ışıklanmalar yeterli olabilmektedir. Örnek; Marul, lahana, ıspanak, anthrinium (aslanağzı), viola (hercai menekşe), primula (çuha.) gibi... 3.Nötr gün bitkileri: Her iki ışıklanma süresinde de rahat yetişebilen bitki türleridir. UZUN GÜN BİTKİLERİ KISA GÜN ŞARTLARINDA YETİŞTİRİLDİĞİNDE BAŞLICA ŞU DURUMLAR ORTAYA ÇIKAR:

1.Vejatatif gelişme süresi uzar. Generatif faaliyetler geri kalır. Işıklanmanın yetersiz olduğu durumlarda yapay ışıklandırma ile bitkinin ihtiyacı olan ışığın karşılanması gerekir. 2.Bitkilerde yaprak sayısı, çim bitkilerinde kardeş sayısı artar. 3.Kuvvetli kök teşekkülü görülür. 4.Çiçeklenmede azalma ve gecikme söz konusu olur. Çiçek tomurcuğu oluşumu zayıflar. Açan çiçeklerin bitki üzerinde kalma süresi azalır. 5.Çiçeklerin ve yaprakların çeşide özgü renklerin bozulmasına sebep olur. 6.Boğum araları uzar. Gövde cılız ve dayanıksız olur. Odunlaşma gecikir. 7.Yaprak ayaları genişler. 8.Yaprak kalınlıkları azalır. (incelir. 9.Yaprak renkleri açık yeşile doğru döner. KISA GÜN BİTKİLERİ UZUN GÜN ŞARTLARINDA YETİŞTİRİLDİĞİNDE BAŞLICA ŞU DURUMLAR ORTAYA ÇIKAR:

1.Yaprak ayaları küçülür. Yaprak kalınlaşır. 2.Vejetasyon süresi (bitkinin ömrü. kısalır. Rozetleşme: Kısa gün bitkileri fazla güneşe maruz kalmasıyla boğumlar arası kısalır. Yapraklarının çıkış noktalarının sıklaşması. 3.Bitkinin generatif faaliyete geçişini hızlandırır yani çiçeklenme zamanının kısalması ve çiçek miktarının artmasına sebep olur. 4.Çim bitkilerinde kardeşlenme ve yaprak oluşumunda azalma olur. 5.Kök gelişiminde yavaşlanma görülür. 6.Boğum araları kısalır ve rozetleşme ortaya çıkar. Bitki Gelişiminde Işığın Fizyolojik Etkileri: 1. Çimlenme Olayında Işığın Etkisi: Çoğu bitkilerin tohumlarlında çimlenme esnasında ışığa mutlak ihtiyaç duyulmaz.Yalnız ilk gerçek yaprakların fotosentez yapmaya başlamasıyla ışığa ihtiyaç duyulur. 2.Gen Aktivitesi: Bazı bitkilerde bir takım genlerin aktif hale gelebilmesi için ve görevlerini yapabilmeleri için ışığa ihtiyaç duyarlar. 3.Transprasyon: Transprasyon faaliyeti stomalarla gerçekleştirilir. Stomaların faaliyeti ışığa bağlıdır. 4.Fotoperyodizm: Süreye göre 5.Fototropizm: Bitkilerin ışık şiddetine karşı gösterdikleri reaksiyondur.Yani yaprakların ışık kaynağına yönelmesidir.

Page 10: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

IŞIĞIN BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BAŞLICA ŞU FAKTÖRLERE BAĞLI OLARAK ORTAYA ÇIKAR:

1.Sıcaklık 2.Nem: Toprak nemi: Hava nisbi nemi: 3.Ortamın hava birleşimi: (Karbondioksit ve oksijen miktarı. 4.Bitkinin gelişme dönemi: 5.Günün farklı saatleri: 6.Bitkinin tür ve çeşidi: 7.Bulunduğu yöney (çok önemli)

3.NEM FAKTÖRÜ: Bahçe bitkileri yetiştiriciliği açısından nem faktörü, hava oransal nemi ve toprak nemi olarak

incelenmektedir.

Hava oransal nemi:

Belirli bir sıcaklık derecesinde havada bulunan su buharı miktarının aynı sıcaklık derecesinde 1m3

havanın doygun hale geçmesini sağlayan su buharı miktarına oranıdır.

Bahçe bitkilerinin büyük çoğunluğu dokularında % 40-95 oranında su bulundurdukları için, yetiştiricilik

yapılan yerin hava oransal neminin %60-70 arasında olmasını isterler. Seralarda yetiştirilen bitkiler ise

daha yüksek düzeyde nemden hoşlanırlar Hava oransal neminin normal sınırlarda olması durumunda,

terlemenin düzenli olması nedeniyle bitki sıkıntıya girmeden topraktan besin maddelerini alabilir ve

fotosentezde kullanılır. Bu nedenledirki hava neminin yüksek olduğu durumlarda bitkilerdeki yaprak

alanı daha fazla artış gösterir.

Hava nemi sadece gelişme üzerinde değil, meyve ve yaprak kalitesi üzerinde de etkilidir. Hava oransal

neminin yüksek olduğu durumlarda bitkinin vegetatif aksamı özellikle yapraklarının albenisi artar.

Nemin azalması durumunda sıcaklığın artışına paralel olarak terleme ile kaybolan su kaybı artacağından

büyüme ve gelişmede azalmanın yanında, topraktan suyun karşılanamaması durumunda bitkide

pörsüme ve solma görülür. Çiçeklenme döneminde dişicik tepesinin kuruması nedeniyle tozlanma ve

döllenme aksayacağından meyve ve tohum alınamaz.

Buna karşılık yüksek hava nemi, stomaların kapanmasına, böylece terlemenin azalmasına, sonuç olarak

da büyüme ve gelişmenin yavaşlamasına neden olur. Ayrıca aşırı nem durumunda külleme, mildiyö, küf

ve çürüklük hastalıklarının yoğunluğu artar. Bunun yanında sürgün uçlarında kuruma, yapraklarda

saydamlaşma gibi fizyolojik hastalıklarda görülebilir.

Hava oransal nemi çoğunlukla kış, ilkbahar ve sonbahar aylarında yaz aylarına göre nisbeten daha

yüksektir. Nemin düşük olduğu dönemlerde, sulama yapılarak nem arttırılabilir. Böylece düşük hava

neminin ortaya çıkardığı sorunlar ortadan kaldırılabilir.

Toprak Nemi

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde hava oransal nemi kadar, topraktaki nem de önemlidir.Yetiştiricilik

sırasında ,toprak nemi yağışlar ve sulama ile sağlanır.Topraktaki nem azlığı çimlenmenin azalmasına

,kök gelişmesinin sınırlanmasına ,bitkinin kökleriyle yeterince besin maddesi alıp gövde kısmına

ulaştırmasının engellenmesine ,böylece bitkinin verim ve kalitesinin düşmesine neden olur.

Page 11: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Toprak nemi eksikliği, bitkinin solması ve zayıf gelişmesinden anlaşılabilir. İleri eksiklik durumlarında ise

bitkilerde ölüm olayı görülür.Topraktaki nemin fazla oluşu ise, toprak parçacıklarının arasındaki hava

boşluklarının dolmasına, böylece toprağın havasız kalmasına neden olur. Buda kök gelişmesini ,köklerin

besin maddelerini almalarını engelleyerek bitkinin gelişmesini aksatır,aşırı nem toprak kökenli hastalık

etmenlerinin gelişmesini hızlandırır.Toprakta fazla nemin tutulması toprağın yapısal özellikleri ile

ilgilidir.

4.ATMOSFER FAKTÖRÜ

Atmosferin Bitkiler Üzerine Etkileri Başlıca Şu Özellikleriyle Ortaya Çıkar:

1.Atmosferin bileşimi

2.Atmosferin sahip olduğu basınç

3.Atmosferdeki hava hareketleri

ATMOSFERİN BİLEŞİMİ :

% 78 N, % 21 O2, % 1 diğer, % 0,03 CO2

Atmosferin Bileşimine Etki Eden Başlıca Faktörler Şunlardır:

1.Denizden yükseklik yükseklik artınca oksijen oranı düşer.

2.Topoğrafya (yeryüzü şekilleri)

3.Hava hareketleri

4.Endüstri ve yerleşim yerlerine yakınlık

Atmosferin bileşiminde bulunan azot bitkilerin direkt olarak kullanmadıkları bir gazdır. Havadaki asal

halde bulunan azot bir takım etkenler sayesinde toprağa intikal ettirilir ve buradaki dönüşümler

sayesinde nitrat formuna dönüşerek bitkilere yarayışlı hale getirilir.

Oksijen solunum olayında karbonhidratların parçalanması için gerekli bir elementtir. Organik

materyallerin oksidasyon yoluyla parçalanarak farklı formlara dönüştürülmesinde kullanılır. Ayrıca

oksijen bitkilerde direkt besin elementi olarak da kullanılmaktadır.

Bir bitkinin % 42 - % 46’sını oksijen oluşturur. Karbondioksite bağlı olarak alındığı gibi molekül olarak da

alınabilir. Kullanılan oksijen yerine fotosentez sonucunda ortama oksijen verilerek denge sağlanır.

Karbondioksit gaz halinde bir bitki besin maddesidir. Fotosentezde direkt olarak kullanılır.

Karbonhidratların yapısına girer. Karbondioksit oranının düşük olması fotosentez hızını

yavaşlatır.(Karbondioksit oranı yükselince fotosentez yükselir. Kapalı alanlarda kesme çiçek

yetiştiriciliğinde ortamın karbondioksit oranı arttırılarak, yani karbondioksit gübrelemesi yapılarak

bitkinin gelişimi ve elde edilen ürün miktarı arttırılabilir. Örtü altında karbondioksit oranını arttırmak

için bir takım uygulamalar yapılmaktadır.Bunlar;

Page 12: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

1.Çürüme esnasında ortama karbondioksit veren bitkilerin sera içerisinde üretilmesi.

2.Ayrışma esnasında ortama karbondioksit gazı veren gübrelerin kullanılması.

3.Ortama direkt olarak karbondioksit gazı verilmesi.

4.Bir takım petrol türevlerinin ortamda yakılması suretiyle karbondioksit oranının arttırılması.

Bu bileşikler dışında atmosfer bünyesinde belirli konsantrasyonların üzerinde bulunduklarında bitkiler

zararlı etki yapan faktörler vardır. Bunların içerisinde;

1.Gazlar: Bitki gelişimini en çok etkileyen gaz kükürtdioksit gazıdır (SO2 ). Özellikle sanayi bölgelerinde

ve kış döneminde kömürlerin yakılmasıyla ortaya çıkan SO2 bitki bünyesindeki fizyolojik faaliyetleri

durdurur. Fotosentez zehiri olarak da adlandırılır. Fotosentez hızını yavaşlatır.

Bir diğeri karbonmonoksit gazıdır.(CO). Bu gazda katı veya sıvı yakıtların yanması sonucu ortaya çıkar.

Bir diğeri hidroflor gazıdır. (HF). Özellikle bitki bünyesindeki enzimatik faaliyetleri durdurur veya bloke

eder. NH3 (amonyak) gazı stoma faaliyetlerini engeller ve enzim faaliyetlerini yavaşlatır.

2.Atmosferde bulunan duman ve sisler.

3.Tozlar ve diğer metal bileşikleri.

2. Atmosferin Basıncı: Bitki gelişiminde önemli bir faktördür. Fotosentez, transprasyon, evaporasyon

faaliyetlerini direkt olarak etkilediği gibi rüzgar ve yağışların oluşumu ve toprak nemi gibi bitkiyi

etkileyen diğer çevre faktörlerine de etkili olan bir faktördür.

3. Hava Hareketleri: Hava hareketi bitkinin bulunduğu ortamın hava bileşimini etkiler. Transprasyonu

ve evaporasyonu etkiler. Ortamın nisbi nem miktarını etkiler. Ayrıca hızı belli birimleri aştığı takdirde

mekanik etkiler yapar. Özellikle hava, basınç farklarından meydana gelen rüzgarlar bitki gelişimi

üzerinde oldukça etkili faktörlerdir.

SU FAKTÖRÜ Bitkilerin gelişiminde etkili olan en önemli çevre faktörlerinden biride su faktörüdür. Bitkinin tüm

hayatsal olayları suyla yakından ilgilidir ve biyokimyasal faaliyetler tamamen sulu ortamlarda cereyan

eder.

Bitki Bünyesinde Suyun Başlıca Görevleri Şunlardır.

1.Taşıma: Suyun bizzat kendisi bir besin maddesi olarak bitki tarafından kullanılır.

2.Fotosentez: Fotosentezde Su Co2 ile birleştirilerek karbonhidratların üretimi sağlanır. Yani su

fotosentez olayında kullanılır.

3.Bitki bünyesinde cereyan eden biyokimyasal olaylar için ortam oluşturulur.

4.Su birtakım kimyasal maddelerin çözücüsü özelliği taşır.

5.Topraktaki besin maddelerinin kökler vasıtasıyla bitki bünyesine alınmasını sağlar.

6.Besin elementlerinin aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağı taşınması iletim demetleri içerisinde suyla

gerçekleştirilir.

7.Bitkinin turgor halinin muhafaza edilmesini sağlar.

Bitkiler tür ve çeşidine göre bünyelerinde çok farklı oranda su ihtiva ederler. Çimlenme oranında direkt

etkili bir faktördür. Ayrıca bitki bünyesinde farklı organlarda farklı oranlarda su ihtiva eder. Yapraklar,

kökler, kabuklar, meyveler, tohumlar birbirinden farklı su oranlarına sahiptirler. Sebze türlerinin

Page 13: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

çoğunluğu %80-%95 oranında su bulundururlar. Ayrıca gelişmenin farklı dönemlerinde bitkilerin

bünyelerindeki su oranları farklı farklıdır. Dinlenme döneminde, ağaçlardaki su oranı %40 a kadar

düşmektedir. Elma, armut, turunçgiller gibi meyvelerde su oranı %75-%90 arasında değişirken;

kurutulmuş sert kabuklu meyve türlerinde bu oran %5 e kadar düşmektedir.

BİTKİLERİN KULLANDIĞI SUYUN BAŞLICA 4 ANA KAYNAĞI VARDIR:

1. Hava nisbi nemi.

2.Yağışlar.

3. Sulama suyu

4. Toprak suyu

Hava Nisbi Nemi; Direkt olarak bitki gelişimi ile ilgili olmayıp bitkinin diğer ekolojik faktörlerle

birlikte gelişimini etkileyen önemli bir faktördür. Belirli sıcaklık derecesinde havada bulunan su buharı

miktarının, aynı sıcaklıkta ‘’1m3 havanın doygun hale geçmesi için gerekli olan su buharı miktarına

oranıdır ve % olarak gösterilir. Hava nisbi neminin bitkilerde, su dengesinin sağlanmasında çok önemli

bir görevi vardır.

1) Hava Nisbi Neminin Düşük Olması durumunda ortaya çıkacak olumsuzluklar

Nisbi nem düştüğünde stomalar kendilerine göre birtakım tedbirler alırlar. Bu tedbirler;

1. Bitkiye su temin eden topraktan evaprasyonla su kaybı daha yüksek olur. Bunun sonucu olarak

sulama sıklığı artar.

2. Bitkilerin yapraklarında ve gövdesinden transprasyonla su kaybı fazla olur.

3. Nisbi nem düştüğünde bitkiler bünyesinden su kaybını en aza indirmek için stoma hücrelerini

kapatırlar. Bundan dolayı yaprak içerisine gaz girişi yavaşlar ve dolayısıyla fotosentez faaliyeti de

yavaşlar. 2. Nisbi Nemin Yüksek Olması Durumunda Ortaya Çıkacak Olumsuzluklar:

1.Güneş ışınlarının fotosentetik etkileri azalır.

2.Ürünlerin ve yaprakların kendine özgü, renk, şekil ve büyüklüklerini alamamalarına sebep olur.

3.Boğum ararlında uzamalar ve yapraklarda irileşmeler görülür.

4.Çiçeklenme döneminde tozlanma ve döllenme olayları, meyve tutumu ve olgunlaşma gecikir.

5.Bitkiler sürekli vejatatif gelişmeye başlarlar. Generatif faaliyetler gecikir.

6.Özellikle mantari hastalıkların yayılmasına sebep olur.

2-Yağışlar: Atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak katı veya sıvı halde yeryüzüne inmesine yağış

denir. Su buharı sağlayan kaynaklarda atmosfere karışan su buharı basınç farkından dolayı üst

tabakalara yükselir. Burada soğuk hava ile karşılaştığında yoğunlaşarak kar, yağmur veya dolu şeklinde

yeryüzüne döner.

Yağışlar Bitki Açısından Başlıca Şu Hususlarda Önem Arz Ederler:

YAĞIŞ REJİMİ

Yağışların yıl içerisinde aylara göre dağılış şekline yağış rejimi denir. Tamamen iklim faktörlerinin

etkisiyle ortaya çıkan bu durum yeryüzünde farklı yağış rejimlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Page 14: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

1.Ekvatoral yağış rejimi

2.Tropikal yağış rejimi

3.Muson yağış rejim

4.Akdeniz yağış rejimi

5.Kontinental (Karasal. yağış rejimi)

YAĞIŞ ŞİDDETİ

Belirli bir süre içerisinde belirli bir yüzeye düşen yağış miktarına yağışın şiddeti denir. Üzerinde

bulunan bitkilere faydalılığını ortaya koyar. Bu bakımdan yağışın şiddeti 2 hususta önemlidir.

1.Yağış Şiddeti Yağış Sularının Toprağa İntikalini Etkiler:

Kısa süreli şiddetli yağan yağışların toprağa intikali daha azdır. Yağışın büyük bir bölümü toprak

yüzeyinden yüzey akışı şeklinde kaybolur.

2.Yağış Şiddeti Toprak Akışkanlığını Etkiler:

Şiddetli yağışlar toprağın üst kısmında bulunan verimli tabakanın erozyonla uzaklaşmasına sebep olur.

Yağış şiddeti birim olarak 3 şekilde gösterilir.

1.m3/m2

2.3 saat içerisinde m2’ ye kg olarak düşen yağış miktarı

3.mm

Şiddetine göre yağışlar 3’e ayrılır.

1.Sağanak yağışlar

2.Seylâp yağışlar

3.Çisenti yağışlar.

Tarımsal yönden yağışlar 4’e ayrılır.

1.Uzun süreli az yağışlar.

2.Uzun süreli bol yağışlar.

3.Kısa süreli az yağışlar.

4.Kısa süreli bol yağışlar.

NOT: Bitki yetiştiriciliği açısından en verimli yağışlar Uzun Süreli Az Yağışlardır.

En tehlikelisi ise kısa süreli bol yağışlardır.

YAĞIŞ ŞEKLİ

Atmosferde bulunan su buharının yoğunlaşarak yeryüzüne düşüşleri farklı şekillerde olmaktadır.

1.Yağmur

2.Dolu

3.Kar

4.Kırağı

5.Çiğ

Page 15: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

3.SULAMA SUYU: Bitkiler ihtiyaç duydukları su çoğu zaman yağışlarla yeterli miktarda karşılanamaz,

özellikle tarımsal alanlarda kontrollü şartlarda yetiştirilen bitkiler yağış sularına ilaveten sulama

sularıyla takviye edilir. Yetiştirilen bitkinin tür ve çeşidine, yetiştirme mevsimine, toprağın yapısına,

arazinin şekline göre farklı sıklıkta farklı sulama metotlarıyla toprağa su verilir. Sulama suyuyla ve

yağışlarla bitkiye verilen su, başlıca şu şekillerde kullanılır.

Şekil: Bitkilerde Su Bütçesi.(Suyun kullanımı)

Yağışlarla veya sulamayla toprak yüzeyine gelen suyun bir kısmı henüz toprak içerisine nüfuz

etmeden yüzey akışı şeklinde kaybolur. Kaybolan suyun miktarı veya hızı yağışın şiddetine, sulama

suyunun miktarına ve bitkinin bulunduğu toprağın yüzey şeklerine bağlı olarak ortaya çıkar. Eğim fazla

ise yüzey akışı daha fazla olur. Tarımsal alanlarda yüzey akışının fazla olması istenmez. Çünkü toprağın

üst tabakasında bulunan verimli kısımlar yüzey akışı ile taşınır. Bu bakımdan tarımsal alanların eğiminin

% 2’yi geçmemesi gerekir. Peyzaj alanlarında yüzey akışlarını önlemek için yer örtücü veya kuşatıcı çalı

grubu veya yayılıcı bitkiler eğimli alanlarda kullanılırlar. Çoğu yerlerde ise çim alanlar yüzey akışını

engelleyici

bir önlem olarak kullanılırlar.

EVAPRASYON: Toprak yüzeyine gelen suyun bir kısmı toprak yüzeyinden su buharı şeklinde kaybolur.

Buna evaprasyon denir.

Suyun bir kısmı toprak içerisine nüfuz eder bu suya infiltre su adı verilir. Suyun toprak bünyesine

infilitrasyonu etkileyen bir takım sebepler vardır.

Page 16: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Bu sebepler:

1.Toprağın Tekstürü:Kumlu topraklar killi topraklar göre daha az su tutarlar. Kumlu topraklarda

infiltrasyon hızı daha yüksektir.

2.Toprağın Strüktürü:

3.Topraktaki Organik Madde Miktarı: Organik madde miktarı arttıkça su geçirgenliği (infiltrasyon hızı

artar.

4.Toprağın Havası: Toprakta hava boşluklarının miktarı arttıkça inflitrasyon artar.

5.Eğim: Eğim arttıkça suyun toprağa nüfusu azalır yüzey akışı şeklinde topraktan su ayrılır.

NOT: Toprak içerisine nüfuz eden suyun bir kısmı kökler tarafından bitki bünyesine alınır. Bu su toprak

bünyesi içerisinde 0-10 Atm. basınçlık bir kuvvetle tutulur. Ve ihtiyaç durumunda kökler tarafından

rahatlıkla kullanılabilir. Bu suya faydalı su adı verilir.

Kökler tarafından bitki bünyesine alınan suyun bir kısmı fotosentez faaliyetinde kullanılarak

karbonhidratları oluşturur. Bir kısmı bitkilerin doku ve organlarının yapımında kullanılır. Geri kalan

kısmı ise (taşımada kullanılan kısmı ise) transprasyonla su buharı şeklinde havaya karışır.

TRANSPRASYONU ETKİLİYEN FAKTÖRLER

*Sıcaklık yükselirse transprasyon da yükselir.

*Nisbi nem yükselirse transprasyon düşer.

*Fotosentez yükselirse transprasyon da yükselir.

*Işıklanma şiddeti yükselirse stomalar açılır

*Topraktaki su miktarı

*Bitkinin tür ve çeşidi

*Bitkinin gelişme dönemi

*Günün saatleri

Toprak içerisine giren suyun bir kısmı toprak zerreleri tarafından 10 Atm. basıncından daha kuvvetli bir

şekilde tutulur. Bu sudan bitkiler faydalanamazlar. Bu suya higroskobik su adı verilir.

Suyla doymuş olan toprakta suyun bir kısmı yer çekiminin etkisiyle taban suyuna kadar sızar. Bu suya

kaybolan su denir. Toprak içerisinde belirli bir derinlikten sonra yağış ve sulama suyunun sularının

toplandığı toprağın suyla doymuş halde bulunduğu bir tabaka vardır. Bu tabakaya taban suyu seviyesi

adı verilir. Tarımsal faaliyetlerde taban suyu bitki yetiştiriciliğini olumsuz etkileyen en önemli faktördür.

Transprasyon Katsayısı: Bir kg kuru madde oluşturma için bitkilerin sarfettiği su miktarına

Transprasyon katsayısı denir. Bitkiler bünyelerine almış oldukları suyun yaklaşık %95’lik kısmını

transprasyonla kaybeder. Geriye kalan kısım ise bünyesinde madde yapımında kullanır. Her bitkinin

transprasyon katsayısı farklıdır. Ayrıca, transprasyon katsayısı bitkinin morfolojik yapısına gelişme

dönemine bitkiye uygulanan kültürel işlemlere yörenin iklim faktörüne göre farklılıklar gösterir.

Transprasyon katsayısının düşük olması arzu edilir.Transprasyon Katsayısının düşük olması için;

1.Dengeli gübreleme

Bitkilerde Gübreleme 3 amaçla yapılır.Bunlar;

Page 17: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

N : Vejatatif gelişim: Kök ve gövde oluşumu.

P : Generatif gelişim :Çiçek tomurcuğu oluşumu.

K : Bitkideki hücrelerin kuvvetli olmasını sağlar.

2. Toprağın su durumu; Toprak suyu yükseldiğinde Transprasyon Katsayısı da yükselir

3.Havanın Nisbi Nemi: Hava Nisbi Nemi düştüğünde Transprasyon Katsayısı da yükselir.

4. Bitkinin sağlığı: Hastalıklı bitkilerde transprasyon katsayısı yüksektir.

5.Bitkinin gelişme dönemi: Genç bitkiler daha fazla su kullanır.

Ortamda suyun fazla olması durumunda

1.Bitki vejatatif olarak gelişmeye ağırlık verir

2.Boğum araları uzar

3.Yaprak boyutları artar

4.Yaprak kalınlığı azalır, rengi açılır

5.Bitki dokularının zayıf kalmasına, odunlaşmanın gecikmesine sebep olur

6.Ortamda bitki hastalık ve zararlılarının artmasına ve bitkinin bunlara dayanıklılığının azalmasına

sebep olur

7.Toprak gözeneklerinin aşırı derecede suyla dolması ve dolayısıyla köklerin çürümesine sebep olur

8.Taban suyunun yükselmesi sonucu, PH yükselir ve kök faaliyetleri düşer. Hatta bitkinin ölmesine

sebep olur.

SU İHTİYAÇLARINA GÖRE BİTKİ ÜÇ GRUBA AYRILIR

1.Hidrofit Bitkiler (Hdyrophyta). :Suyu seven bitkiler. Süngerimsi dokulara sahiptirler. Ortamdaki su

fazlalığına oldukça dayanıklıdırlar.

2.Mezofit Bitkiler (Mesophyta). :Orta derecede suya ihtiyaç duyan bitkiler.

3.Kserofit Bitkiler (Xerophyta). :Çok az derecede suya ihtiyaç duyan bitkilerdir.

RÜGAR FAKTÖRÜ

Rüzgarlar basınç farklarından oluşur. Bitkiler üzerinde oldukça etkili bir çevre faktörüdür.

Rüzgarların bitkilere olumlu etkileri şunlardır;

1.Atmosfer içerisinde karbondioksit oranının homojen bir şekilde dağılımını sağlar. Bitki seviyesindeki

havanın bitkilerin isteklerine uygun içerikte olması sayesinde gerçekleşir.

2.Bitkilerde tozlaşma olayının gerçekleştirilmesini sağlar.

3.Özellikle ilkbahar döneminde ıslak olan toprağın su kaybederek kuruması ve ıslanabilecek duruma

gelmesi hava hareketleri sayesinde olur.

4.İlkbahar döneminde soğuk hava tabakalarının belirli yerlerde birikmesiyle engelleyerek soğuk

havanın dağılmasını sağlar.

5.Atmosfer havasının toprak içerisine nüfusunu kolaylaştırılır.

6.Nemli bölgelerde bitkilerin transprasyonla su kaybını kolaylaştırır.

7.Durgun olan havalarda mantari hastalıklarının çoğalması, fazlalaşması. Rüzgar faktörü ortaya girerse

mantari hastalıklar azalır.

Page 18: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Rüzgarın olumsuz etkileri şunlardır:

1.Hava nisbi neminin düşük olduğu durumlarda hızı yüksek olan rüzgârlar bitkilerin transprasyonla su

kaybını arttırırlar.

2.Toprak yüzeyinden evaprasyonla su kaybı artar özellikle kurak olan bölgelerde esen rüzgârlar su

kaybını olumsuz yönde arttırır.

3.Bazı rüzgârlar bitkilerde uç sürgünlerin gelişimini engelleyerek bodurlaşmalarına sebep olur.

4.Kurak esen bazı rüzgârlar bitkilerde gövde yapılarının zararlanmasına sebep olmaktadır.

5.Hızı 60km/saat ‘ten daha fazla olan rüzgârlar bitkilerde mekanik zararlanmalara sebep olmaktadır.

6.Taşımış olduğu toz duman gibi maddelerin bitkilere zarar vermesine sebep olur.

7.Rüzgâr erozyonuna sebep olur.

8.Kış döneminde kar örtüsünün düzensiz taşınmasına sebep olur.

NOT: Bitkiler için en yararlı hava hareketi hızı 18-35 km/saat olan rüzgarlardır.

Bitki yetiştiriciliğinde rüzgarın bitkilere olumsuz etkileri başlıca şu özelliklerine bağlıdır.

1.Rüzgarın hızı

2.Rüzgarın sıcaklığı

3.Rüzgarın süresi

4.Rüzgarın esme zamanı

5.Rüzgarın taşıdığı toz ve gazlar.

YER VE YÖNEY FAKTÖRÜ

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde önemli etkiye sahip olan diğer bir ekolojik faktörde yerdir.

Yer, coğrafi bir bölge içinde bahçe kurmak amacıyla seçilen bir alanı ifade etmektedir. Bahçe bitkileri

yetiştiriciliği yapılacak bir yerin özellikleri verilirken onun topoğrafyası, yani alanı ve yüksekliği, derinliği

ve buna benzer özellikleri ile toprak yapısı belirtilmelidir.

Bir yörenin dünya üzerinde bulunduğu yere göre belirli iklim özellikleri vardır. Örneğin: Kuzey

Yarıkürede, kuzey bölgeler daha soğuk olup güneye doğru inildikçe sıcaklık artarken, güney yarıkürede

bunun tersi söz konusudur. Ancak genel iklim özelliklerini değiştirebilen birçok faktör bulunmaktadır.

Örneğin: Deniz seviyesinden olan yükseklik, deniz, nehir, göl geniş su yüzeylerine yakınlık veya uzaklık,

hakim rüzgarlar genel iklim özelliklerini değiştirebilmektedirler.

Genellikle yüksek yerler aynı enlem derecesindeki alçak yerlerden daha serindirler. Yükseklik her 100 m

arttığından sıcaklık 0.6- 1o C azalır. Bu nedenle yaprağını döken bazı meyve türleri düşük enlemlerde,

tomurcuklar için gerekli soğuklama ihtiyacını karşılayabilmek için ekonomik anlamda yalnız yüksek

yerlerde yetişebilmektedirler.

Yüksekliğin etkisi geçici sıcaklık değişimleri veya geniş su yüzeylerinin etkileri ile değişebilmektedir.

Geniş su yüzeylerinin bulunduğu bölgelerde iklim daha ılımandır.

Page 19: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

Yetiştiricilik yapılacak alanlar için yer seçimi yaparken aşağıda belirtilen faktörlerin göz önünde

bulundurulması gerekmektedir.

1-Yetiştirilmesi düşünülen bitkinin türü

2-Toprağın erozyon durumu ve tipi

3-Hava akımı

4-Yöney

1.Yetiştirilmesi Düşünülen Bitkinin Türü

Her ekolojinin kendine özgü bitki türleri vardır. Ancak süs ve bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde özel

ekipmanlar ve özel yetiştirme teknikleri yardımıyla ekolojiye uygun olanlar dışındaki türleri de

yetiştirmek mümkün olmaktadır. Örneğin: sıcak iklim türleri kış sezonunda seralarda

yetiştirilebilmektedir. Genellikle bitkiler düz yerlerde zorunlu olduğu durumlarda da hafif meyilli (%1-2)

yerlerde yetiştirilirler. Böyle toprak işleme, sulama, hasat işlemleri ve diğer kültürel uygulamalar düz

yerlerde kolaylaşmaktadır.Geniş düzlüklerin yakınında göl ve nehir gibi doğal olarak donları koruyan

faktörler varsa ve iyi bir hava drenajı sağlanıyorsa buralarda süs bitkileri yetiştiriciliği için uygun yerler

olabilir.Tepeler ve sınırlar genellikle hem rüzgar hem de aşınmış toprak nedeniyle amaca uygun yerler

değildir.

2.Toprağın Erozyon Durumu ve Tipi

Toprak erozyonu tarımda toprak verimliliğinin kaybolmasında etkili en önemli sorunlardan birisidir.

Toprak erozyonu su veya rüzgar nedeniyle oluşmaktadır. Neden hangisi olursa olsun, süs ve bahçe

bitkileri yetiştiriciliğinde erozyonu önleyecek önlemlerin mutlaka alınması gereklidir. Rüzgarlar toprak

erozyonuna neden oldukları gibi bitkiler içinde zararlı etkiler meydana getirirler. Rüzgar hızını azaltarak,

aşındırıcı etkisi önlenebilir. Bunun için örtü bitkilerinin yetiştirilmesi ve rüzgar kıranların yapılması

gereklidir.

Su erozyonlarında özellikle sağanak halinde yüksek yağış alan ve bitki örtüsü zayıf olan bölgelerde

şiddetli olmaktadır. Suyun akış hızını azaltacak teraslama, kontur dikim, örtü bitkisi yetiştirilmesi gibi

önlemler alınmalıdır.

3.Hava Akımı

Havanın yüksek kısımlardan daha alçak alanlara akmasıdır. Soğuk hava dağ ve tepelerden, hafif bir

rüzgar sayesinde sıcak hava ile karışmadıkça, daha küçük vadilere doğru akarak vadi içlerinde ve yakın

kısımlarında birikir. Bu nedenle yüksek yerler daha sıcaktır. Hava hareket halinde olduğunda don

imkanı oldukça azalır. O yüzden bahçelerde yeterli bir hava drenajı sağlanarak, soğuk hava

uzaklaştırılmalıdır. Bu nedenle bahçe kurmadan önce o yerin don zararları dikkatle incelenmelidir.

Bunun yanı sıra bahçe yeri seçiminde ağaçlık ve orman alanlarına yakınlıkta dikkate alınmalıdır. Çünkü

ağaçlık yerler soğuk havanın biriktiği yerlerdir ve özellikle ilkbaharda orman ağaçları iyi bir hava

drenajını önleyerek don cepleri oluşturabilirler. Bu nedenle tesisler orman alanına 25 metreden daha

yakına kurulmamalıdır. Yine rüzgar kıran bitkiler ile asıl bahçe bitkisinin su, besin maddeleri ve güneş

ışığı yönünden rekabete girmeyeceği yerler seçilmelidir.

Page 20: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

4-Yöney

Yöney eğimin yönünü belirtir ve bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde önemli rolü vardır. Genellikle güney ve

doğu yöneyleri, daha erken ısındığından erken sürme ve çiçeklenme ile ürünün erken olgunlaşmasını

sağlarlar. Bu nedenle erkencilik ekonomik öneme sahipse, güney yöney tercih edilmelidir. Ancak bu

yöneyde ilkbahar donlarından zararlanma imkanı yüksektir ve arazinin hava drenajı bu zararın düzeyini

belirler. Güney ve batı yöneyler bazı soğuk kış rüzgarlarını alabilirler ve ayrıca ağaçlarda yazın güneş

yanmaları görülebilir. Çünkü günün en sıcak zamanı öğleden sonra güneşin güneybatıda olduğu

zamandır. Bu dönemde güneş ışınları ağaca dik olarak geldiğinden, ısı emilir ve kambiyum büyüme

aktivitesine girer. Güneş battığı zaman soğuk hava ağaç gövdesindeki sıcaklığı azaltır. Bu olay gövde

kabuğundaki hücrelerde ölümlere neden olur. Buda ürünü oldukça azaltır. Kuzey yöney çiçeklenmeyi

geciktirir ve dolayısıyla bu yöneyde geç ilkbahar donlarından zararlanma imkanı daha azdır. Ayrıca

kuzey yöney, yüksek ışık şiddetine sahip bölgelerde güneş yanıklarına karşı ağaçları korur. Ancak hakim

kış rüzgarları kuzeybatıdan esiyorsa kuzey ve batı yöneyler bu soğuk rüzgarlara en fazla maruz kalan

yöneyler olacaktır. Bu durumda bahçede dayanıklı çeşitlere gerek vardır. Ayrıca böyle yerlerde doğu ve

güney yöneylerin tercih edilmesi yararlıdır.

TOPRAK FAKTÖRÜ (Edaphic Faktör)

Toprak, bitki yetiştiriciliğini sınırlayan bir ekolojik etmendir. Yer seçiminde incelenmsi gerekli en önemli

faktör topraktır. Toprak, bitkiye mekanik olarak destek olmanın yanında, ona su ve besin maddeleride

sağlamaktadır. Bitki ve toprak arasında yakın bir ilişki vardır. Toprak, mineraller, organik madde ve canlı

organizmaların kompleks bir biyofiziksel karışımı olup içinde değişen oranlarda su ve hava

bulundurmaktadır. İyi bir toprak yapısını oluşturan ana faktör uygun bir havalanma ve su tutma

kapasitesidir. Toprağın toplam hacminin yaklaşık %50’sini oluşturan gözenekler değişen oranda su ve

hava ile doludur. Verimli bir toprak gerçekten canlıdır. Her ne kadar böcek ve solucanlar toprak içindeki

canlı varlıkların gözle görülenleri ise de, toprak organizmalarının büyük bir kısmı bakteriler, mantarlar

ve diğer mikroorganizmalar oluşturmaktadır. Toprağın organik maddesi, yalnız parçalanmış bitki ve

hayvan dokularında değil, mikroorganizmaların bizzat kendilerinden de meydana gelmektedir. Hayvan

ve bitki artıkları topraktaki bu mikroorganizmalar tarafından parçalanmaktadır.

Toprak Tipleri

Topraklar, parçacıklarının iriliklerine, farklı irilikteki parçacıkların oranına, organik veya inorganik

madde miktarlarına göre sınıflandırılır. Mineral ve Organik olmak üzere 2 temel toprak tipi vardır.

Mineral Topraklar

Mineral maddelerden meydana gelen ve bünyesinde %10’dan daha az oranda organik madde

bulunduran topraklardır. Mineral topraklar, bünyelerinde bulundurdukları taş, çakıl, kum, mil ve kil gibi

farklı büyüklükteki parçacıkların oranlarına göre sınıflandırılmaktadır. Buna göre mineral topraklar 4

grupta incelenir.

Page 21: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

1.Taşlı ve Çakıllı Topraklar

İçlerinde %80 oranında taş ve çakıl,%20 oranında ince toprak bulundururlar. Bu toprakların su tutma

kapasiteleri düşüktür. Bitkiye destek olur ve drenajı hızlandırırlar. Besin maddelerince de fakir olan bu

topraklarda eksiklerin karşılanması koşulu ile kayısı, armut, asma ve kiraz gibi meyve türleri

yetiştirilebilir. Kayalıklar da çoğu zaman bu topraklar arasında sayılır. Kayalıklar arasındaki boşluklarda

çürüntü veya toprak bulunuyorsa bu tip yerlerde antep fıstığı, badem, zerdali, alıç, armut, incir ve dut

yetiştirilebilmektedir. Taşlı ve çakıllı topraklarda %50’ye yakın toprak bulunuyorsa, bu topraklar çabuk

ısınmaları ve iyi havalanmaları nedeniyle erkenci domates, kabak, hıyar, biber ve patlıcan

yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan taşlı topraklara Akdeniz bölgesinde Antalya

taraflarında rastlanmaktadır.

2.Kumlu Topraklar

Kaba yapılı ve su tutma kapasitesi düşük, nisbeten verimsiz ve çok asit topraklardır. Bu topraklar

%80-95 oranında kum, %5-29 mil ve kil ve %0.1-1 organik madde içerirler. Yüksek oranlardaki kum; hızlı

drenaj, havalanma ve organik maddenin çabuk parçalanmasını sağlamaktadır. Kumlu topraklar çabuk

ısınır ve kururlar. Bunlar iyi havalanmaları nedeniyle sıcak topraklardır ve erkencilik açısından

değerlendirilebilirler. Ancak birçok kumlu toprakta bazı bitki besin maddeleri özellikle Ca, Mg

noksanlıkları görülmektedir. Kumlu toprakların verim kapasiteleri, asitliğin azaltılması, noksan bitki

besin maddelerinin sağlanması ve organik madde kapsamının arttırılması ile yükseltilmelidir.Bu tip

topraklarda genellikle sık sulama zorunludur.Kumlu topraklar iyi bir düzenleme ile (sulama+ organik+

inorganik gübreleme) fidancılık erkenci sebze yetiştiriciliği ve köklenen türlerin çeliklerinin

köklendirilmesinde genellikle kullanılan ortamdır.Meyve türlerinden şeftali, üzümsü meyvelerden

ahududu, sebzelerden kuşkonmaz, hıyar, karpuz ile kökleri yenen sebzelerden tatlı patates, havuç,

turp kereviz ve pancar bu tür topraklarda iyi ürün verirler.Kumlu topraklarda ( % 60 kum bulunan)

filoksera böceği yaşamadığından, amerikan asma anacı kullanılmadan yerli bağcılık yapılabilmektedir.

3.Tınlı topraklar

Tarımda kullanılan en geniş toprak grubunu oluşturmaktadır. Tınlı topraklar bünyelerinde bulunan,

kum, mil, kil ve organik madde miktarına göre adlandırılır. Örneğin: Kumlu tınlı topraklar fazla miktarda

kum (%50-80) düşük oranda mil, kil (%20-50) ve % 1-4 organik madde ihtiva ederler. Buna karşı killi tınlı

topraklar yüksek oranda kil (% 20-30) ve mil(%20-60) ile % 1-8 organik madde, buna karşın düşük

oranda kum (% 20-50) ihtiva etmektedir. Fazla miktardaki mil ve kil drenaj ve havalanmayı azaltmakta,

buna karşın su tutma kapasitesini arttırmaktadır. Tınlı toprakların özellikleri, yapılarında bulunan

maddelerin oranlarına göre değişiklik göstermektedir. Kumlu tınlı topraklar, killi tınlı topraklardan daha

iyi drene olurlar. Havalanmaları daha iyidir. Tınlı topraklar su ve besin madde tutma kapasiteleri kumlu

topraklardan daha fazladır.Tınlı topraklar bahçe bitkileri yetiştiriciliği açısından en uygun olan

topraklardır.Üzümsü meyveler, şeftali, erik sert kabuklu meyveler, bütün sebzeler ve özellikle ıspanak,

hıyar, kuşkonmaz ve bezelye bu topraklarda iyi yetişirler.Ancak mil ve kil oranı yüksek olan tınlı

topraklarda, yüksek verim için drenaj ve havalanma önemlidir. Örneğin: Konservelik domates ve tatlı

mısır daha çok bu tip topraklarda yetiştirilmektedir. Aynı şekilde mil ve kil oranı yüksek olan tınlı

Page 22: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

topraklar taze kökleri için yetiştirilen sebzeler ve meyve ağaçları için toprakaltı iyi drene edilip, köklerin

gelişmesine izin verilmedikçe pek uygun değildirler.

4. Killi Topraklar

İçerisinde %50 den fazla kil içeren topraklardır. Çok küçük parçacıklardan oluşurlar ve yüzey

toplamları fazladır. Çok küçük gözeneklere sahiptirler. Bünyelerindeki kum oranı düşüktür. Bu topraklar

fazla miktarda organik madde ile karışmadıkça birçok bahçe bitkisi için uygun değildir. İlkbaharda zayıf

havalanma ve düşük ısı tutma özelliği nedeniyle soğuk, yavaş ve kuruyan ve geç tava gelen topraklardır.

Bu tür topraklarda yağmur veya sulama sonrası kaymak tabakası oluşur. Islak olarak işlendiğinde

tabanda işlenmeyen sıkı bir yapı oluştururlar. Killi toprakların söylenilen bütün bu olumsuz özelliklerine

rağmen kolloidal bir materyal olarak bitki gelişimi için gerekli besin maddelerini tutmaları, serbest

bırakmaları ve iyi bir toprak yapısı sağlamaları nedeniyle birçok toprak tipinde kil karışımları arzu edilir.

Islah edilmiş killi topraklarda lahana, pırasa, domates ve enginar gibi çok su ve azot isteyen sebzeler

yetiştirilebilir. Sıcak yerlerde alt tabakası su geçirir olmak şartı ile killi topraklar iyi bağ toprağıdır.Yine

killi topraklarda yüzlek köklü meyve ağaçları (elma,ayva,erik gibi) daha iyi yetişir.Derin köklü ağaçlar bu

tür topraklardan hoşlanmazlar ayrıca fazla nemli olursa sert çekirdekli meyve türlerinde zamk hastalığı

görülür.

Organik Topraklar

Bu topraklarda mineral toprakların aksine %20-80 oranında organik madde bulunur. Organik

topraklar kısmen veya tamamen parçalanmış bitki artıklarından meydana gelirler. Bu nedenle daha çok

bataklıklarda, sığ su birikintilerinde ve nehir yataklarında rastlanır. Organik toprakların olgunlaşmaları

zaman içinde devam eder. Bu toprakların rengi kırmızımsı kahverengi ile siyah arasındadır.

Olgunlaşmanın artışıyla renkte siyaha dönüşür. Bitki yetiştiriciliğinde olgunlaşmasını tamamlamış

toprakların kullanılması tercih edilir.

Organik toprakların su tutma kapasiteleri yüksek, havalanmaları iyi azot yönünden zengindirler. Bu tip

topraklar doğrudan kullanım yerine, diğer toprakların yapılarını iyileştirmek amacıyla kullanılırlar.

Bununla birlikte fide harçlarının hazırlanmasında, örtü altı tarımında topraksız yetiştiricilikte doğrudan

kullanılabilmektedirler. Organik maddece zengin topraklar, soğan patates, havuç, kabak ve marul gibi

sebzelerle üzümsü meyvelerden yaban mersini gibi türlerin yetiştiriciliğinde kullanılır.

1-Turba ( Peat)

Organik madde kapsamı %50 nin üzerinde, hatta bazen %95’e kadar yükselir. Bu tip topraklar

kırmızımsı kahverengi ve ham topraklardır. Renk kahve-siyah ise parçalanmanın daha ileri aşamada

olduğunu gösterir. Yüksek oranda organik madde nedeniyle oldukça fazla su tutma kapasitesine

sahiptir. Turba aynı zamanda iyi havalanan ve azot yönüyle zengin topraklardır. Bu nedenle özellikle

sebze yetiştiriciliği için uygundur. Çünkü fazla miktardaki azot etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Soğan,

patates, havuç, kabak ve marul bu tür topraklarda çok iyi yetişir. Turba yine seralarda tohumların

çimlendirilmesi, çileklerin köklendirilmesi ve kaplı fidan üretiminde saf ve karışım halinde yaygın olarak

kullanılmaktadır.

2-Tam Parçalanmış Organik Topraklar (muck)

İçerisinde %20-50 oranında organik madde ihtiva eden bu toprakların içinde turbaya göre daha fazla

mineral toprak bulunur. Özellikleri bakımından turbaya benzer, fakat verimliliği daha düşüktür. Su

Page 23: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

tutma kapasitesi daha az ve havalanması daha sınırlıdır. Bu topraklar organik ve inorganik toprakların

avantajlarını kombine etmişlerdir. Bitki gelişiminde toprağın bir takım özellikleri etkilidir.

Bu özellikler şunlardır;

1.Toprak Tekstürü

2.Toprak Strüktürü (Agregat yapısı).

3.Toprak derinliği ne kadar derinse kök gelişimide o kadar derindir

4.Taban suyu.

5.Toprağın bileşimi organik ve inorganik materyallerin dağılımı.

6.Toprağın mineral besin maddesi içeriği.

7.Toprak PH’ sı.

Bitki Yetiştiriciliğinde İçin Uygun Bir Tarım Toprağının Başlıca Şu Özelliklere Sahip Olması Gerekir;

1.Üzerinde yetiştirilen tür ve çeşidine göre uygun ve yeterli bir derinliğe sahip olması gerekir.

2.Bitkinin kök gelişimine uygun olmalıdır.

3.İşlenebilir özellikte olmalıdır.

4.Zararlı maddeler veya hastalık etmenleri ihtiva etmemelidir.

5.En az %5 oranında organik madde oranında ihtiva etmelidir.

6.Toprak PH’si nötr veya nötre yakın olmalıdır. Veya üzerinde yetiştirilen bitkinin PH isteklerine uygun

olmalıdır.

7.Bitkilerin ihtiyacı olan oksijen girişini kolaylaştıracak düzende proziter (gözenekli) yapıda olmalıdır.

8.Toprak içerisinde organik materyallerin bitkiye yarayışlı hale dönüştürülmesini sağlayacak düzeyde

mikroorganizma miktarına sahip olmalıdır.

9.Bitkilere zararlı olabilecek hastalık ve zararlardan temiz olması gerekir.

10.Toprak su geçirgenliği iyi olmalıdır.

1.TOPRAK TEKSTÜRÜ:

Toprağın bünyesindeki mineral maddelerin oransal olarak dağılımını ifade eder ve toprağın başlıca şu

özellikleri üzerinde etkili olur:

1.Toprağın su tutma kapasitesini etkiler.

*Kumlu topraklar su tutma kapasitesi daha az

*Killi topraklar su tutma kapasitesi yüksektir. Yüzey alanlarının daha fazla olmasından kaynaklanır.

(Kumlu topraklara göre. Su molekülü (Eksi kutupludur. Su tutma kuvveti yüzey alanından kaynaklanır.

Sulama sıklığını etkiler.(Kumlu ise daha sık sulanmalı, killi topraklara göre..

2.Toprağın organik madde miktarını etkiler. Serin topraklar olduğundan dolayı ayrışması yavaştır. Killi

topraklarda daha yüksektir. Killi topraklar havasız ıslak topraklardır. Kumlu toprakların ayrışması

çözünmesi kaybolması daha hızlıdır. Çünkü kumlu topraklar sıcaktır.

Page 24: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

3.Toprağın havalanması: kumlu topraklar gözenekli olduğundan dolayı daha fazladır. Havalanma iyi

olduğundan daha sıcaktır.

4.Besin elementlerinin elverişliliğini etkiler. Kumlu topraklarda besin elementlerinin elverişliliği daha

yüksektir.

5.Toprak sıcaklığı: kumlu topraklarda gözenekli yapı daha fazla olduğundan daha çabuk ısınır ve sıcak

topraklardır. Bu topraklar erken ısınır ve erken soğurlar. İlkbaharda daha erken tava gelirler.

6.Mikroorganizma aktivitesi: Killi topraklarda mikroorganizma sayısı daha fazladır. Killi topraklarda

organik madde daha fazladır.

7.Toprağın PH sı: Killi topraklarda PH yüksektir. Baziktir. Çözünmüş maddeler daha fazladır. Kumlu

topraklarda PH düşüktür. Asidiktir. Yıkanmayan kumlu topraklarda PH daha yüksektir.

8.Kök gelişimi: Kumlu topraklarda kök gelişimi daha yüksektir.

9.Bitkilerin tutunma kuvveti: Killi topraklarda daha yüksektir. Kumlu topraklarda besin maddesi

organik madde bakımından zayıf olduğu için aşağı doğru kök gelişimini hızlandırır. Bu yüzden bazen

killiye göre daha yüksek olur.

2.TOPRAK STRÜKTÜRÜ:

Bitki gelişimi için önemlidir.

Toprağı meydana getiren mineral maddelerin bir takım etkenler ve birleştirici unsurlar vasıtasıyla bir

araya gelerek oluşturdukları yapılara agregat veya strüktür adı verilir. Bitki kök gelişimi ve toprak tavını

etkiler.

3.TOPRAĞIN DERİNLİĞİ:

Toprak üstü = Toprak altı

Toprak derinliği yeterli değilse toprak altında değişiklik olur.

Taban suyu, ana kaya toprak derinliğini etkiler.

Taban suyu içerisinde kök gelişimi olmayacağı için kök kendini yanlara doğru salar.

Bitkiler için şu bakımlardan önemlidir;

1.Derinlik arttıkça toprağa tutunma artar.

2.Topraktaki besin elementlerinden daha fazla faydalanabilme imkânı sağlar.

3.Kök faaliyetlerinin daha kuvvetli ve etkin olmasını sağlar.

4.Bitkilerin topraktaki sudan daha fazla istifade etmelerini sağlar.

5.Toprak sıcaklığının olumlu etkisi olarak kökler kış döneminde de faaliyetlerini sürdürürler.

4.TOPRAK SUYU:

Toprağın bünyesinde %25 oranında bulunan su bünyesinde çözünmüş halde bulunan besinlerin kökler

tarafından alınmasını sağlarlar. Bitki gelişimini etkileyen en önemli faktör toprak suyudur. Bitkilerin

toprak suyundan istifadesi çeşitli çeşitli faktörlere bağlıdır. Sıcaklık, PH, toprak textürü gibi faktörler

Page 25: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

bunların başında gelir. Bitki gelişimini olumsuz yönde etkileyen faktör ise taban suyudur. Mevsimlik

çiçekler için taban suyu seviyesinin 20-50cm, çalı ve çalı grubu bitkiler için 50-100cm, yüksek yapılı

bitkiler için 4-5m derinliğinde olması gerekir.

Taban suyu yükseldikçe;

1.Toprağın pH’ si yükselir.

2.Kök faaliyetleri olumsuz yönde etkilenir.

3.Topraktaki mikroorganizma hareketlerinin faaliyeti olumsuz etkilenir.

4.Toprağın agregat yapısı bozulur.

5.Toprağın tava gelmesi gecikir.

5.TOPRAĞIN BİLEŞİMİ:

İdeal bir tarım toprağı %25 hava, %25 su,%45 mineral madde,%5 organik madde ihtiva etmelidir.

6.TOPRAĞIN MİNERAL MADDE İÇERİĞİ: Toprakta bitkiler için gerekli olan besin elementleri ikiye

ayrılır;

a.Makrobesin elementleri (majör) b.Mikrobesin elementleri.(Minor)

a.Makrobesin elementleri (majör): Bitki gelişimi için mutlaka zorunlu olan, eksikliğinde bitkide

birtakım arızaların oluştuğu besin elementidir. Bunlar başlıca C,H,O,N,S,P,K,Ca,Mg.elementleridir.

b.Mikrobesin Elementleri(minör): Bitki gelişimi için gerekli olan fakat çok düşük oranlarda etkili

olabilen elementlerdir. Fe, Mn , Cu, Zn, Mo, B, Cl, Na, Br. gibi elementlerdir.

7.TOPRAK PH sı : Topraktaki hidroksil iyonlarının negatif olarak Logaritmasıdır. Bitkinin gelişimini

önemli derecede etkiler. Toprak PH sı 0 ile 14 arasında değişiklik gösterir

8.ORGANİK MADDELER : (Organik madde miktarı. Toprakta organik kaynaklı (menşeyli. topraklar ikiye

ayrılır.

a.Canlı organik materyaller.

b.Cansız organik materyaller.

ORGANİK MADDENİN TOPRAK İÇİNDEKİ ETKİLERİ

1.Organik madde su tutma kapasitesini arttırır.

2.Toprak ısısını ayarlar. Porozite arttıkça organik madde artar toprak daha sıcak olur.

3.Mikroorganizma faaliyetini düzenlerler. Topraktaki organik madde nekadar çoksa, mikroorganizma

miktarı da o kadar çoktur.

4.Köklerin topraktaki besin elementlerinden yararlanmasını arttırır.

5.Toprağın havalanmasını arttırır.

6.Toprağın strüktürünü düzeltir.

Page 26: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

COĞRAFİK (TOPOĞRAFİK FAKTÖRLER)

1.Arazinin Yeri ve Pozisyonu: Ova, vadi, eğim özelliklerine bakılır. Arazinin konumuna göre flora

farklılıklar gösterir.

2.Arazinin Denizden Yüksekliği: Bitkinin çeşitliliğini etkiler.

3.Arazinin Yöneyi: Kuzeye, Güneye, Batıya veya Doğu bakan bitkilerin gelişimi farklı olur.

4.Arazinin Eğimi: Eğim Yüzdesi artarsa, bitki florası da değişir.

YER VE YÖNEY FAKTÖRÜ

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde önemli etkiye sahip olan diğer bir ekolojik faktörde yerdir. Yer, coğrafi

bir bölge içinde bahçe kurmak amacıyla seçilen bir alanı ifade etmektedir. Bahçe bitkileri yetiştiriciliği

yapılacak bir yerin özellikleri verilirken onun topoğrafyası, yani alanı ve yüksekliği, derinliği ve buna

benzer özellikleri ile toprak yapısı belirtilmelidir.

Bir yörenin dünya üzerinde bulunduğu yere göre belirli iklim özellikleri vardır. Örneğin: Kuzey

Yarıkürede, kuzey bölgeler daha soğuk olup güneye doğru inildikçe sıcaklık artarken, güney yarıkürede

bunun tersi söz konusudur. Ancak genel iklim özelliklerini değiştirebilen birçok faktör bulunmaktadır.

Örneğin: Deniz seviyesinden olan yükseklik, deniz, nehir, göl geniş su yüzeylerine yakınlık veya uzaklık,

hakim rüzgarlar genel iklim özelliklerini değiştirebilmektedirler.

Genellikle yüksek yerler aynı enlem derecesindeki alçak yerlerden daha serindirler. Yükseklik her 100 m

arttığından sıcaklık 0.6- 1o C azalır. Bu nedenle yaprağını döken bazı meyve türleri düşük enlemlerde,

tomurcuklar için gerekli soğuklama ihtiyacını karşılayabilmek için ekonomik anlamda yalnız yüksek

yerlerde yetişebilmektedirler. Yüksekliğin etkisi geçici sıcaklık değişimleri veya geniş su yüzeylerinin

etkileri ile değişebilmektedir. Geniş su yüzeylerinin bulunduğu bölgelerde iklim daha ılımandır.

Yetiştiricilik yapılacak alanlar için yer seçimi yaparken aşağıda belirtilen faktörlerin göz önünde

bulundurulması gerekmektedir.

1-Yetiştirilmesi düşünülen bitkinin türü

2-Toprağın erozyon durumu ve tipi

3-Hava akımı

4-Yöney

1.Yetiştirilmesi Düşünülen Bitkinin Türü

Her ekolojinin kendine özgü bitki türleri vardır. Ancak süs ve bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde özel

ekipmanlar ve özel yetiştirme teknikleri yardımıyla ekolojiye uygun olanlar dışındaki türleri de

yetiştirmek mümkün olmaktadır. Örneğin: sıcak iklim türleri kış sezonunda seralarda

yetiştirilebilmektedir. Genellikle bitkiler düz yerlerde zorunlu olduğu durumlarda da hafif meyilli (%1-2)

yerlerde yetiştirilirler. Böyle toprak işleme,sulama,hasat işlemleri ve diğer kültürel uygulamalar düz

yerlerde kolaylaşmaktadır.Geniş düzlüklerin yakınında göl ve nehir gibi doğal olarak donları koruyan

faktörler varsa ve iyi bir hava drenajı sağlanıyorsa buralarda süs bitkileri yetiştiriciliği için uygun yerler

olabilir.Tepeler ve sınırlar genellikle hem rüzgar hem de aşınmış toprak nedeniyle amaca uygun yerler

değildir.

Page 27: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

2.Toprağın Erozyon Durumu ve Tipi

Toprak erozyonu tarımda toprak verimliliğinin kaybolmasında etkili en önemli sorunlardan birisidir.

Toprak erozyonu su veya rüzgar nedeniyle oluşmaktadır. Neden hangisi olursa olsun, süs ve bahçe

bitkileri yetiştiriciliğinde erozyonu önleyecek önlemlerin mutlaka alınması gereklidir. Rüzgarlar toprak

erozyonuna neden oldukları gibi bitkiler içinde zararlı etkiler meydana getirirler. Rüzgar hızını azaltarak,

aşındırıcı etkisi önlenebilir. Bunun için örtü bitkilerinin yetiştirilmesi ve rüzgar kıranların yapılması

gereklidir.

Su erozyonlarında özellikle sağanak halinde yüksek yağış alan ve bitki örtüsü zayıf olan bölgelerde

şiddetli olmaktadır. Suyun akış hızını azaltacak teraslama, kontur dikim, örtü bitkisi yetiştirilmesi gibi

önlemler alınmalıdır.

3.Hava Akımı

Havanın yüksek kısımlardan daha alçak alanlara akmasıdır. Soğuk hava dağ ve tepelerden, hafif bir

rüzgar sayesinde sıcak hava ile karışmadıkça, daha küçük vadilere doğru akarak vadi içlerinde ve yakın

kısımlarında birikir. Bu nedenle yüksek yerler daha sıcaktır. Hava hareket halinde olduğunda don

imkanı oldukça azalır. O yüzden bahçelerde yeterli bir hava drenajı sağlanarak, soğuk hava

uzaklaştırılmalıdır. Bu nedenle bahçe kurmadan önce o yerin don zararları dikkatle incelenmelidir.

Bunun yanı sıra bahçe yeri seçiminde ağaçlık ve orman alanlarına yakınlıkta dikkate alınmalıdır. Çünkü

ağaçlık yerler soğuk havanın biriktiği yerlerdir ve özellikle ilkbaharda orman ağaçları iyi bir hava

drenajını önleyerek don cepleri oluşturabilirler. Bu nedenle tesisler orman alanına 25 metreden daha

yakına kurulmamalıdır. Yine rüzgar kıran bitkiler ile asıl bahçe bitkisinin su, besin maddeleri ve güneş

ışığı yönünden rekabete girmeyeceği yerler seçilmelidir.

4-Yöney

Yöney eğimin yönünü belirtir ve bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde önemli rolü vardır. Genellikle güney ve

doğu yöneyleri, daha erken ısındığından erken sürme ve çiçeklenme ile ürünün erken olgunlaşmasını

sağlarlar. Bu nedenle erkencilik ekonomik öneme sahipse, güney yöney tercih edilmelidir. Ancak bu

yöneyde ilkbahar donlarından zararlanma imkanı yüksektir ve arazinin hava drenajı bu zararın düzeyini

belirler.

Güney ve batı yöneyler bazı soğuk kış rüzgarlarını alabilirler ve ayrıca ağaçlarda yazın güneş yanmaları

görülebilir. Çünkü günün en sıcak zamanı öğleden sonra güneşin güneybatıda olduğu zamandır. Bu

dönemde güneş ışınları ağaca dik olarak geldiğinden, ısı emilir ve kambiyum büyüme aktivitesine girer.

Güneş battığı zaman soğuk hava ağaç gövdesindeki sıcaklığı azaltır. Bu olay gövde kabuğundaki

hücrelerde ölümlere neden olur. Buda ürünü oldukça azaltır. Kuzey yöney çiçeklenmeyi geciktirir ve

dolayısıyla bu yöneyde geç ilkbahar donlarından zararlanma imkanı daha azdır. Ayrıca kuzey yöney,

yüksek ışık şiddetine sahip bölgelerde güneş yanıklarına karşı ağaçları korur. Ancak hakim kış rüzgarları

kuzeybatıdan esiyorsa kuzey ve batı yöneyler bu soğuk rüzgarlara en fazla maruz kalan yöneyler

olacaktır. Bu durumda bahçede dayanıklı çeşitlere gerek vardır. Ayrıca böyle yerlerde doğu ve güney

yöneylerin tercih edilmesi yararlıdır.

Page 28: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ PAMUKOVA MESLEK YÜKSEK …content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/78647/29828/çevre_fak._notları.pdf · sakarya Ünİversİtesİ pamukova meslek yÜksek

BİYOTİK FAKTÖR

(Canlı faktörler, Canlıların birbirleriyle olan ilişkileri)

Biyotik Faktörler (Canlı faktörler.: Canlıların birbirleriyle olan ilişkileri 2’ye ayrılır;

a.Simbiyotik (direkt ilişki. : Bitki ve hayvanların direkt ilişkilerini ifade eder.

b.Asimbiyotik (dolaylı ilişki. : Dolaylı ilişkileri ifade eder.

Bitkilerle bitkiler, Bitkiler ve hayvanlar arasındaki ilişkiler değişiktir. Sosyal ve beslenme ilişkileri olmak

üzere 2’ye ayrılırlar.

Beslenme ilişkileri de 2’ye ayrılır.

1.Antagonistic etki: Bitkilerin bünyesindeki yaşayan parazitlerin bitkilere olan ilişkisi. Örn:

Nematodların (zararlı) hayatı bitkilere bağlıdır).

2.Resiprocal etki: Her iki canlının birbirine muhtaç olması. Örn: Algler, Mantarlar, Bakteriler...

REKABET FAKTÖRÜ:

Ortamdaki bitkilerin ihtiyaç duyduğu çevresel faktörlere ulaşmakta gösterdiği rekabettir.

Rekabetin başlıca sebepleri şunlardır:

1.Ortamdaki besin elementlerine karşı rekabet (Kemotropizm.

2.Suya karşı rekabet (Hidrotropizm.

3.Işığa karşı rekabet (Fototropizm.