sunum etki yaratan teknikleri -...

33
Etki Yaratan Sunum Teknikleri Bir film yapımcısı gibi tasarlamanın ipuçları M.Cem Özen

Upload: others

Post on 04-Oct-2019

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Etki Yaratan

Sunum TeknikleriBir film yapımcısı gibi tasarlamanın ipuçları

M.Cem Özen

İÇERİK

EĞİTMEN HAKKINDA 3

SUNUMLARIN AMAÇ ve HEDEFLERİ 4

SUNUMUN ÖĞELERİ ve İKNA SÜRECİ 5

PRATİK BİLGİLER 9

SUNUM HAZIRLAMAK - GENEL YAKLAŞIM 13

SENARYOYU YAZMAK 14

ANALOG PLANLAMA 14

DOĞRU SORULARI SORMAK 15

MESAJI YAPILANDIRMAK 16

HİKAYEYİ İŞLEMEK 18

İLGİ ÇEKME VE KORUMA TEKNİKLERİ 20

SENARYO YAZMA YÖNTEMİ 22

FİLMİ ÇEKMEK 25

GÖRSEL TASARIM 25

GÖRSELLİK TEKNİKLERİ 26

ÖN GÖSTERİM 31

DİL TEKNİKLERİ: LİSANI MÜNASİP 31

2

EĞİTMEN HAKKINDA

Cem Özen, 1984 İstanbul Erkek Lisesi, 1989 ODTÜ İşletme

mezunudur. Türkiye’nin önde gelen kuruluşları ile çok uluslu

firmalarda satış ve müşteri hizmetleri alanında yönetici

kademlerinde görev almıştır. Çalıştığı kurumlarda bölge

müdürlüğü, ülke müşteri hizmetleri müdürlüğü, satış genel

müdür yardımcılığı gibi rolleri üstlenmiştir.

Beyaz eşya ve elektronik, bilişim, lojistik, çağrı merkezi ve

telekomünikasyon sektörlerinde profesyonel yönetici olarak çalışırken, insan

yönetimi, bütçe yönetimi ve tam kar/zarar sorumluluklarını da üstlenmiştir. Bu

sektörlerle ilaveten eğitmen ve danışman olarak, bankacılık, hızlı tüketim

malları ve sağlık hizmetleri alanlarında faaliyet gösteren firmalara hizmet

vermiştir ve vermektedir.

1998 yılında DHL de kurumun uluslararası yetenek havuzuna seçilmiş ve

firmanın iç eğitmen ve iç danışman geliştirme programına katılmıştır. O

tarihten bu yana çalıştığı kurumlarda iç eğitmen olarak rol alan Cem Özen 13

yılı aşan bir süredir eğitim faaliyetlerinde bulunmaktadır.

3

SUNUMLARIN AMAÇ ve HEDEFLERİ

Bir fikrimizi, projemizi, ürün veya hizmetimizi başkalarına aktarmak ve onları

yanımıza çekmek için sunumlar yaparız. Özetle, aşağıdaki amaçlardan biri için

sunumlar veririz:

1. Satmak

2.Eğitmek ve öğretmek

3.Bilgilendirmek

4.Paylaşmak

5.Onay ve karar almak için

Yaptığımız sunumların iki ana hedefi vardır:

1.İzleyici kitlesinin ilgisini çekmek ve korumak

2. İstediğimiz yönde bir davranış değişikliğine veya karara ikna etmek.

Bu, bir satıcı için ürün veya hizmetini müşterisine satmak, bir uzman için

projesi ve fikri için yöneticilerinin onayını almak, bir sanatçı için izleyicilerinden

alkış almak ve onlara kendini ve performansını beğendirmek anlamına gelir. Bu

açıdan bakıldığında en hayranlık uyandırıcı sunuculardan biri David

Copperfield’tir. Esas olarak bir illüzyonist olan Copperfiled seyircilerinin ilgisin

çekmek ve sonuna kadar korumakta çok sıra dışı ve olağanüstü bir performans

sergilemektedir. Daha da ilginç olan, seyircilerini aslında yapılamayacak olana

ikna etmesidir. Hepimiz onun uçmadığını biliriz ama o yine de bizi uçabildiğine

inandırır.

Dolayısıyla bir sunumun iki sonucu vardır:

RET İKNA4

SUNUMUN ÖĞELERİ ve İKNA SÜRECİ

Bir sunumun temelde dört bileşeni vardır. Sunucu, sunum, sunumun yeri ile

ortamı ve seyirciler (sunumu alan kitle). Bu dört öğe bir sunumla ilgili ikna

sürecinde belirleyici unsurlar olmaktadırlar. Bir tiyatro oyunu veya filmi bir

sunum gibi ele alabiliriz. Film veya tiyatro oyunundaki oyuncular sunuculardır.

Fiziksel görünümlerinden, rol becerileri ve sahne kabiliyetlerine kadar bir dizi

kişisel unsurları yaptıkları sunumun performansında belirleyicidir. Öte yandan,

filmin (oyunun) adı, afişleri, fragmanları, kostümleri, dekorasyonu, çekim

mekanları (tiyatro sahnesi) hikayesi ve kendisi sunumu oluşturmaktadır.

Oyunun filmin sergilendiği salonun kendisi ve yeri ortamı tanımlamaktadır. İşte

bu üç unsur son unsur olan bizlerle (seyirciler) etkileşimin ikna edici olup

olmayacağını belirleyen en önemli unsurlardır. Seyircinin kişisel ruh hali,

beğenileri, kültürel ve estetik tercihleri ile hayat tarzı ise göz önüne almamız

gereken faktörlerdir. İlk üç unsur bir arada verilmek istenen MESAJI ve

MESAJIN SUNUMUNU tanımlar. İkna sürecinin nasıl işlediği aşağıdaki şekilde

gösterilmiştir.

!"#$%$&'()*+*,&

!"#$%$&-./0#01$2,&

!#3&'#45656&789.+5,&:#*%#*&7;";6<$&

:#*%+*)&7;";6<$&

=.(.>+5)&7;";6<$&

'#45&7$90"0%0,&

:#*%#*&!"#$%

:#*%+*)&!&'$(%

!)"%*$+,'%

-./01%+2%/343-3%

?@$A&

?@$A&

B.15(&

B.15(&

5

Şekilden anlaşılacağı üzere izleyici kitlemizi ikna etmek için sunumuzu ve

mesajlarımızı yapılandırırken ve aktarırken üç önemli aşamaya odaklanmamız

gerekir: İşleme Arzusu-İşleme Kabiliyeti-İlk Algı.

Seyircimizin (Dördüncü Unsur) mesajımıza karşı ilk tavrının ne olduğunu tam

olarak bilmemiz mümkün değildir. Bu yüzden ilk olarak izleyicilerde mesajımızı

işleme arzusu uyandırmaya odaklanırız. Örneğin, sevgilisine evlenme teklif

etmek isteyen bir erkek bu yüzden romantik bir ortamda bunu yapmayı

planlar. Genel düşüncenin aksine bir kadın evlilik teklifine kolaylıkla evet

demez. Kadının bu konudaki tavrından bir erkeğin emin olması neredeyse

imkansızdır. Bu yüzdendir ki, erkek teklif için hoş bir restoran veya akşam gün

batımının izlendiği bir tepeden yapılan bir piknik organize eder. Böylelikle erkek

kadında mesajı işleme arzusunu artırmayı ve reddedilme ihtimalini azaltmayı

umar.

Aynı sebepten ötürü şirketeler seminerlerini ve toplantılarını güzel atmosferi

olan yerlerde yapmayı seçerler. Böylelikle katılımcıları cezbetmeyi hedeflerler.

İkincil safhada önemli bir soruyla karşı karşıya kalırız. İzleyicimiz mesajımızı

işleyebilecek durumda mı? Mesajımızı işleme kabiliyeti var mı? Mesajın

izleyici tarafından işlenebilmesini engelleyen iki tür kısıt vardır. İç kaynaklı ve

dış kaynaklı kısıtlar. Yine bir örnekten yola çıkarsak; Filmin fragmanları ve

afişleri muhteşem, oynatıldığı sinema evinize çok yakın, rahat ve konforlu. Baş

rol oyuncuları favori oyuncularınız. Filmi seyretme arzunuz yüksek.

Koltuğunuza oturuyorsunuz ve film başlıyor. Ancak film Çince seslendirme ve

altyazının olmadığını anlıyorsunuz ve siz bir kelime bile Çince bilmiyorsunuz.

Filmi ve detaylarını tam olarak anlama ihtimaliniz ne? Bu ne kadar zevk verir?

İşte bu bir iç kısıt. Bilgi, beceri ve ruh halimiz gibi iç kısıtlarımız mesajı

işlemeye uygun olmayabilir. Maldiv adalarında davet edildiğiniz bir geriatri

konferansı belki yerinden dolayı ilginizi çekebilir ama eğer tıpta yaşlılık ve

yaşlılık hastalıklarıyla ilgili bilginiz yoksa geriatri çok ilginizi çekmeyecektir. Yeni

aldığınız terfiinizin haberini henüz ebeveynleri kaybetmiş yakın arkadaşınızla

paylaşmamanız, arkadaşınızın ruh halinin mesajınızı işleyemeyeceğini biliyor

olmanızdandır.

6

Bu ilk iki safhayı izleyicimiz çok kısa sürede geçer ve bir ilk algı edinir. Eğer

iş mülakatlarına katıldıysanız ilk algının önemini biliyorsunuzdur. Olumlu bir ilk

algı yaratmak ikna sürecini kolaylaştırırken olumsuz ilk algı itirazların

tetiklenmesini kolaylaştırır. İlk algı bağlamında fiziksel görünüm ve kıyafetin

önemine gereğinden fazla değer verilmektedir. Çekici ve güzel insanların ikna

etmek konusunda avantajlı oldukları

b i l imsel o larak kanıt lanmış b ir

gerçektir. Ancak, ikna kiş isel

görüntüye iddia edildiği kadar dayalı

olsaydı Apple CEO’su Steve Jobs

g ü n ü m ü z ü n e n e t k i l e y i c i

sunucularından biri olamazdı. Kişisel

izlenim yaratırken kişilik profilinizin

özelliklerini öne çıkarabiliyor olmanız

daha önemlidir. Sergilediğiniz tavır ve

hareketleriniz, ses ve söz kullanımınız

sizin kişilik özelliklerinizin güçlü

yanlarını yansıtıyor olması esas dikkat edilmesi gereken noktadır. Kişilik

profilleri tamamen ayrı bir eğitimin konusu olmasına karşın aşağıdaki tabloda

özet olarak bu profiller ve nasıl davrandıkları ve algılandıklarına yer verilmiştir.

Profiller konusunda doğru yanlış yoktur. Önemli olan sunum sırasında güçlü

tarafınızı ortaya çıkarmanızdır.

7

Steve Jobs - Apple CEOʼsu

Özetle bir sunumun öncesi ve sırasında sunucu kendisini, sunum ortamını ve

sunumunu seyircide 4 temel etki yaratmak üzere kurgulamalıdır.

1.İşleme arzusu uyandırmak

2.Mesajın işlenmesini kolaylaştırmak

3. Olumlu bir ilk algı yaratmak

4. İstenilen davranışa (karara) ikna etmek.

Bu eğitim dokümanın bundan sonraki kısmında baştan çıkartıcı,

büyüleyici ve evet deditirici bir sunum hazırlamanın ve aktarmanın

yaklaşımlarına, metotlarına ve tekniklerine yer verilmiştir. Yine bu dokümanda

daha ağ ır l ıkl ı olarak bir sunumun hazırlanmasına ve mesajların

yapılandırılmasına yer verdik.

Tüm bu konulara ilgili derlemeleri yaparken sokak satıcılarından,

illüzyonistlerden, iş adamlarından, politik liderlerden, bilim adamlarından ve

sahne sanatçılarından ilham aldık.

8

PRATİK BİLGİLER

Sunumları hazırlamak ve aktarmaktan bahsetmeden önceden sunularla ilgili

bazı pratik bilgileri aktaralım. Aslında bu bilgileri sunumlarla ilgili yerleşik olası

bazı yanlışlarımızı doğruya çevirmekle ilgilidir.

A) Bir Sunumun Üç Çıktısını Hazırlayın.

1. Sunum: Powerpoint veya Key Note’da hazırladığınız slaytların

derlendiği sunum.

2. Sunucu Notları: Sunumun akışını, konuşma notlarını içeren

doküman. Kısaca 1-2 sayfalık bir zihin haritası hazırlamanız akışınızı

görsel olaraktan size hatırlatacağı için tavsiye ettiğimiz yaklaşımdır. Diğer

öneri bunları A5 boyutunda kısa notlar halinde sıralı olarak hazırlamaktır.

Öncelikle ilk iki yöntemden birini kullandıktan sonra sunum yazılımınızın

notlar bölümüne aktarım yapın.

3. Katılımcı Dokümanı: Katılımcılar için sunumunuz dışında bir

doküman hazırlayın. Günümüzde yapılan en büyük hata hazırlanan

sunumun bir çıktısını sunum dokümanı olarak katılımcılara dağıtmaktır.

Sunum slaytlarınız siz olmadan hiçbir şey ifade etmez. Katılımcılara

sunumdan sonra kullanabilecekleri bir doküman bırakacaksanız bunu

Word ve benzeri gibi yazım programında hazırlayın, Powerpoint gibi

sunum programında değ i l. Katılımcı dokümanını kesinlikle

sunumunuz bittikten sonra dağıtın önce değil. Sunum sırasında size

odaklanmalarını isterseniz dokümanlara değil.

B) 10 - 20 -30 Tekniği:

Guy Kawasaki, temel olarak bir sunumun en fazla 10 slayt barındırmasını, 20

dakikadan kısa sürmesini ve slaytlarda kullanılan yazı karakteri boyutunun en

30 punto olması gerektiğini söyler. Tekniğe körü körüne bağlı kalmanız

gerekmez. Ancak içinden alınabilecek önemli dersler var. 10 slayttan daha kısa

tutmaya çalışmak sizi daha yaratıcı olmaya itecektir. Aslında bu bir kısıt değil

9

verimli bir yoldaştır. Bir yetişkinin tam konsantrasyonla bir başkasını izlemesi

20-22 dakika ile sınırlıdır. Çocuk ve gençlerde bu süre daha da daralmaktadır.

Bir konu ile ilgili sunumunuz uzun sürecekse her 15 ile 20 dakikada bir ortamı

değiştirecek bir atraksiyon yapmanız katılımcıların ilgilerini tekrar kazamaya

yardımcı olacaktır. İlgi çekme tekniklerine daha ileride değineceğiz. En az 30

punto büyüklüğünde yazı karakteri kullanmak slaytlarınızı kelimelerle

doldurmanıza engel olacaktır. Bu aynı zamanda ifade etmek istediğiniz konuyu

az ve öz bir şekilde aktarmanıza yardımcı olur. Önemli olan tekniğe uymanız

değil ruhunu yakalamanızdır. İyi bir sunumda, izleyicileriniz kaç dakika

harcadığınızı ve kaç slayt kullandığınızı hatırlamazlar.

C) Animasyon ve Slayt Geçişi Yok!

Kullandığınız slaytlarda animasyonlar ve slayt geçişleri izleyicinin dikkatinin

dağılmasına ve konsantrasyonun dağılmasına sebep olacaktır. Özelikle

izleyiciler yöneticiler veya profesyonel yetişkinlerse bu tür animasyonları

çocukça bulmaktadırlar. Öte yandan bu animasyonların çok olması

sunumuzdaki akışınızı hatırlamanızı zorlaştıracak ve gereğinden fazla sunum

kumandanızı kullanmayı gerektirecektir.

10

Zihin Haritası

D) Madde İşaretleri (Bullet Points) Kullanmaktan Sakının!

Madde işaretleri düz bir metin yazdığınızda (bu doküman gibi) işe yarayan

unsurlardır Oysa slaytlar sizin aktarımlarınızı kolaylaştıracak ve destekleyecek

öğelerdir. Çok fazla metin ve madde işaretleyicisi kullanmak izleyicilerin

ilgisinin sizden uzaklaşıp slayttaki yazılara okumasına yönlendirecektir.

Maalesef sunum yazılımı programlarının tasarımı buna izin verdiğinden sunum

hazırlayıcılar sıkça buna başvurmaktadırlar. Mesajın sonunda bir özet vermek

istediğinizde ve kendinizi mecbur hissederseniz bu özeti yaparken madde

işaretleyiciler (3-4 taneyi aşmamak kaydıyla) kullanılabilir. Eğer böyle

yapacaksanız o zaman maddeleri birer birer animasyon halinde getirin

(animasyon kullanmayışa istisna).

E) Standart Şablonlar ve Akıllı Grafiklerden (Smart-Graphics) Uzak Durun!

Mevcut yazılım programları bunların kullanımına kolaylık sağlıyor ancak yine

yaratıcılığınızı öldürüyor. Buna ek olarak çok fazla kullanıcı bunları

kullandığından izleyiciler için bunlar ilgi çekici olmaktan uzak oluyor.

F) 3 + 1 Tekniği:

Bu tekniğin etkili olmasında yatan faktör insanların kendilerine aktarılan

konuları hatırlarken üç konuyu çabuk sınıflayabilmeleridir. Üçten fazla adımları

olan konuları hatırlamak zordur. Bu yüzden notlar alır veya başvuru

kitapçıklarını saklarız. Tekniğin özü herhangi mesajı veya akışı 3 ana parçaya

bölmek ve +1 ile (Steve Jobs’un sıkça kullandığı gibi “Son bir şey daha”)

insanlara hatırlayabilecekleri ana noktaları vermektir. Sunumunuzun üç

aşaması olsun. Bir konuda özet verecekseniz bunu üç madde ile özetleyin. Üç

kelimelik başlıklar ve sloganlar yaratın. İnsanlar üç seçenek arasında daha

kolay karar veriyorlar. 1 veya 2 seçenekleri olduğunda kendilerini kısıtlanmış

hissederler. 5 ve fazladan çok seçenek var ise seçmedikleri seçeneklerden

doğan olası kayıp korkusu, kararlarını güçleştirir. 3 veya 4 makul olarak

algılanır ve hayatımızı kolaylaştırır.

11

G) En Fazla Altı Kelime Kullanmaya Özenin!

Eğer kullandığınız görselde metin kullanmak durumundaysanız bunu en çok

altı kelimeyle yapmaya çalışın. 30 punto kuralına bağlı kalırsanız zaten bir

slaytta bundan daha fazla metin sığdırmak çok zor olacaktır.

Tüm burada verilen pratik bilgilere harfiyen uymaya çalışmak yerine bunların

ruhunu anlamanız daha önemlidir.

Özetle sunumlarınız YALIN-AÇIK-KISA ve ESTETİK olsun...

12

SUNUM HAZIRLAMAK - GENEL YAKLAŞIM

Bir sunum hazırlamanın temel de üç aşaması vardır

I. Senaryoyu Yazmak (Analog Planlama)

II.Filmi Çekmek (Dijital Uyarlama)

III.Ön Gösterim ( Prova)

Bir film çekiminde olduğu gibi bir sunumda da her şey bir senaryoyu

yazmakla başlar. Başkalarından yardım alabileceğiniz bir süreç olmakla birlikte

esasen filmin senaristi, yönetmeni, başrol oyuncusu, montajcısı ve kameramanı

sizsiniz. Senarist olarak, senaryoyu yazar, yönetmen olarak sahneleri ve

mesajları belirler daha sonrasında kameraman ve montajcı olarak filmi

(slaytları - powerpoint sunumunu) çekeresiniz. Başrol Oyuncusu olaraktan

sahne alırsınız. Önce prova çekimleri yapar ve yönetmen olarak kurgunuzu

gözden geçirir bazı sahneleri çıkarır veya yeniden çekerseniz. Son olarak bir ön

gösterimle sunumunuzu (filminizi) eleştirmelere gösterirsiniz. Aslında bu son

provadır ve baş eleştirmende sizsiniz.

13

SENARYOYU YAZMAK

ANALOG PLANLAMA

Bir sunum hazırlarken yapacağınız ilk iş bilgisayarınız kapatmak olsun.

Senaryo yazma sürecini dijital ortamda değil analog ortamda hazırlayın. İyi bir

sunum, iyi bir film gibidir. Önce en kıymetli kısmını, hikayeyi diğer ifade ile

senaryoyu oluşturmanız gerekir. Hiçbir yönetmen direkt kamerasını ele alarak

işe başlamaz. Doğrudan sunum yazılımının başına oturmak tüm yaratıcılığınızı

öldürecektir. Odağınız hikayeden kayıp aklınızdakileri bir sunum slaydına

aktarmaya yönlenecektir. Bazı şekilleri oluşturmaya başlar slaytlarınızı bir sürü

kelimelerle doldurmaya başlarsınız. Emin olun hikayesi olmayan film sahneleri

yapmak istemezsiniz. İyi bir hikaye oluşturmak için size kağıt (bazen peçete)

kalem, post-it ve beyaz bir pano (tahta) yetecektir. Bir sunum hazırlarken önce

zihninizi boşaltın ve yalnız kalabileceğiniz bir ortama gidin. Bilgisayarınız kapalı

olsun yoksa muhakkak yanıt vermeniz gereken bir e-mail düşecektir.

Mümkünse telefonunuzu kapatın veya sessize alın. Sunumun hikayesini

hazırlarken dingin olmanız yaratıcılığınızı tetikleyecektir. Yalnız kaldığınız bu

ortamda fikirlerinizi kağıda dökün. Bırakın dağınık kalsınlar. Önemli olan

aklınıza gelenleri kaybetmeyecek şekilde not etmeniz ve çizmeniz. Daha sonra

bunları işler, geliştirir veya elersiniz. KAĞIT, KALEM, POST-IT ve YALNIZLIK

başlangıçta size yetecektir. Burada fikirleri üretirken önemli olan doğru soruları

sormaktır.

14

DOĞRU SORULARI SORMAK

İyi bir sunum oluşturmak mesajlarınızı doğru yapılandırmakla ilgilidir.

Mesajlarınız aslında cevaplarınızdır. Doğru yanıtlara ulaşmak için doğru soruları

kullanın.

İşte doğru sorular!

Ne kadar zamanım var?

Nasıl bir yerde sunum yapacağım?

Günün hangi zaman diliminde sunacağım?

İzleyicilerim kim?

Geçmiş deneyimleri ve özgeçmişleri ne?

Niçin benden sunum istendi?

Ben izleyicilerimden ne yapmalarını istiyorum?

Hangi görsel araçlar bu durum ve kitle için uygun?

Sunumumun amacı ne?

Hikayem ne?

Ancak bunlardan daha önemli olan en kritik iki soru daha var. Bir başka

ifadeyle eğer izleyicileriniz sunumunuzla ilgili tek bir noktayı hatırlayacaklarsa

bu ne olmalı? İşte yanıltmanız gereken en kritik soru.

EN ÖNEMLİ MESAJIM NE? BU NEDEN ÖNEMLİ?

Bu soruların yanıtı izleyicilerin sunumdan ne elde edeceklerini belirler.

15

MESAJI YAPILANDIRMAK

En önemli mesajım ne ve bu neden önemli? Bu sorunun yanıtı temel

mesajımızı oluşturacaktır. Ancak bir sunum bir dizi mesajın birleşiminden bir

araya geldiği için önemli olan mesajları yapılandırmak gerekecektir. Aşağıdaki

satırlarda buna yönelik bir yaklaşım sunulmuştur.

Bir mesajın üç bileşeni vardır: Anafikir Kanca ve Manşet. Bunları daha

yakından inceleyelim.

Anafikir

Bir mesajın anafikri iki unsuru birden barındırır. Problemi ve çözüm önerisini.

Aynı bir filmin özet yada konusu gibi. Ünlü 24 dizisinde “kural tanımaz ajan”

Jack Bauer Amerika’yı “nükleer bomba patlamak üzere olan teröristlerden” 24

saat içinde kurtaracaktır. Dizideki tanımlanan problem şöyledir: “Kural

tanımaz” kötüleri “kural ve kanunlara saygılı” iyiler zamanında durduramazlar.

Çözüm sistemin dışına çıkmak ve “kural tanımaz” bir ajanla sonuç almaktır.

Ana fikir mesajın rasyonel kısmıdır.

Kanca

Mesajı kalıcı ve ilgi çekici hale getirmek için üzerine duygu yüklemesi

yapmak ve tema katma işlemidir. Bir sunumda bir film gibi duygulara hitap

ettiğinde izlenebilir olur. Mesajın etrafına ördüğümüz duygular mesajın

izleyicilere gitmesini kolaylaştırır Mesajı çarpıcı hale getirir. Filmimizin teması

ne? Gerilim ve Rahatlama, Üzüntü ve Mutluluk, Nefret ve İntikam mı? Yoksa

Trajedi ve Komedi mi? Temelde eğlendirerek veya endişelendirerek mi

mesajımızı vereceğiz? Kanca olarak kullanabileceğimiz bir çok ilgi çekme

teknikleri var bunlara birazdan değineceğiz. Yine’ de örnek olarak “24” dizisi

için şu soru “ Tek başınıza 24 saatte dünyayı kurtarabilir misiniz?” bir kanca

olur. Burada kanca sadece problemi dillendirerek merak uyandırmakta ve

çözüm beklentisi yaratmaktadır. Duygu tetikleyen sorular iyi birer kanca

olurlar.

16

Manşet

Ana fikrinizin özünü bir gazete manşeti (veya başlığı) gibi sınırlı sayıda

kelime ile aktardığınız cümledir. Slaytlarınızda yer alması gerekmez ancak

yeterince kısaysa yer verebilirsiniz. . Yukarıda 24 dizisi için verdiğimiz örnek

kanca manşet olaraktan kullanılabilir. “Nükleer Felakete 24 Saat! Jack Bauer’ı

Devreye Sokun”. Bu kitapçığın manşeti şöyle olabilir.”Powerpoint’la Ölüme

Çare Var: Gösteri Sunumu”. Manşetin asıl işlevi mesajınızı mümkün olduğunca

yalın hale getirmek. Manşet halinde düşünmeye çalışmak ifadenizi daha yaratıcı

hale getirmeye ve özünü (problemi ve çözümü) kısa olarak aktarmaya yardımcı

olacaktır.

17

HİKAYEYİ İŞLEMEK

Mesajları belirlediniz ve bir dizi kanca kullanarak artık hikayeyi

iş leyebil irsiniz. Akl ınıza neden hikayeleşt irmek sorusu gelebi l ir.

Küçüklüğümüzden itibaren hikaye ve masallarla büyüdük. Dost sohbetlerimizde

aslında birbirimize anlattığımız şeyler hikayelerimizdir. Hikayelerimiz duyguları

harekete geçirir. Filmleri izleriz çünkü bize bir hikaye anlatırlar. Hikayeler bizi

eğlendirir.

Prestij filminin açılış sahnesinde aktör Micheal Cane’in açıkladığı gibi

İllüzyonistlerin hazırladığı gösterilerin üç perdesi vardır.

Birinci perdenin adı VAAT’tir. Burada illüzyonist bir kutu ve örtü ile bir insanı

kaybedeceğini gösterir. Hatta kutu şeffaftır ve içini göstermektedir ve bizler

hileli hiç bir şey göremeyiz.

İkinci perde: DÖNEMEÇ. Bu aşamada sihirbaz kutunun içine birini yerleştirir

kutunun üzerine hızlıca örtü atar ve çeker. Hokus pokus kutunu içindeki kişi

kaybolmuştur. İzleyicilerin Ooh vay sesleri içinde ikinci perde biter.

Son perde en önemli perdedir. PRESTİJ veya FİNAL. İllüzyonist bu perdede

kaybettiği kişiyi geri getirecektir. Örtüyü kutunun dışında bir yerde önce bize

içini ve dışını göstererek çevirir sonra ortasından tutarak yavaş yavaş

sallandırır. Aniden örtüyü hızlıca çeker ve kayıp kişi sihirbazın yanında

beliriverir. Seyirci alkışlar. Seyirci selamlanır gösteri (sunum) biter.

Hikayenizin (Sunumunuzun) üç perdesi olsun: Vaat-Dönemeç-Prestij.

Örneğin bir ürün sunumu yapıyorsanız üç perdeyi şöyle bölebilirsiniz.

VAAT: Problemin ve çözümün ortaya konması. Tabi ki ilgili kancalamayı

unutmayın. Vaat merak uyandırsın.

DÖNEMEÇ: Ürünsüzün çarpıcı bir şekilde demosunu yapın. İzleyicide istek

uyandırın. Ürününüzün ne yapabildiğini ve avantajlarını görsün.

PRESTİJ: Ürünü hemen (yada çok yakın bir tarihte) nereden satın

alabileceğini gösterin. Veeee müthiş fiyatınızı açıklayın.

18

Hikayenize kalıcı lezzetler katmak için bazı ipuçlarına ve ilgi çekme

tekniklerini daha yakından inceleyelim.

Sunumunuzda mesajlarınızda kullanacağınız üç unsur:

1. Beklenilmeyeni yapın. Sürpriz etkisi izleyicilerde merak uyandıracaktır.

Onları bir yolculuğa çıkarın. Sigara bırakmayı öneren bir sunumun “sigara kötü

değildir” diye başladığını düşünün.... Sunucu daha sonra izleyicileri istediği

noktaya doğru seyahat ettirebilir.

2. Somut olun. Soyut, belirsiz ve üstü kapalı ifadeler yerine, açık, doğal ,

basit ve yalın kelimeler kullanın. Aynı zamanda üretkenliğimizi ve verimliliğimiz

artırmayı göz önünde bulundurmak yerine, bir taşla iki kuş vuralım diye

başlayabilirsiniz. Atasözleri de iyidir.

3. Duyguları hareketlendirin. İzmit depreminin yarattığı tahribattan ve

kayıplardan bahsederken slaydınız bir dizi metin ve rakam yerine, dehşetin

boyutunu gösteren çarpıcı bir fotoğraf yansıtsın.

19

İLGİ ÇEKME VE KORUMA TEKNİKLERİ

Sunumuzun hikayesini süslerken sürpriz etkisi yaratmak, somut olmak ve

duyguları harekete geçirmek için kullanabileceğiniz teknikleri özetle şöyle

listeleyebiliriz

Hikayeler, kişisel ve özgün bir hikayenizi mesajınız kancası olarak

kullanabilirsiniz. hikayelerin yaratığı etkilerden yukarıda uzunca bahsetmiştik.

Mecaz ve analojiler, karmaşık kavramları anlamamızı kolaylaştırırlar. Kendi

başlarına dikkat çekicidirler. Küçük bir el becerisini, bir oyunu mecaz olarak

kullanabilirsiniz. “Denizde unutulan bir gemi hızla çürür ve paslanır, aynen

kullanılmayan bir yabancı dilin unutulacağı gibi.” Mesajımı verdim diye

düşünüyorum. Çok çarpıcı olarak kullanabileceğiniz analoji problemi düşman

çözümü kahraman olarak sunmanızdır.

Mizah, iyi bir anlatıcı için hoş bir fıkra ilgiyi ve yorulan beyinleri geri

kazanmaya yardımcı olur. Hatta önemli bir hata yaptığınız sırada kendinizle

dalga geçebilmeniz size izleyici nezdinde hızla kredinizi geri kazandıracaktır.

Mizahla ilgi tek husus fazla kullanımı konsantrasyonu dağıtır. Cem Yılmaz’ın

gösterileri gibi çok gülersiniz ama aklınızda hiç bir şey kalmayabilir.

Canlandırma, sunumunuz sırasında yapacağınız küçük bir rol veya dram

kitlenin tüm ilgisinin sizde kalmasına yarayacaktır. Oscar’lı performans

beklenmiyor. Biraz cesaret yeter.

Video ve film kesitleri; yapıları gereği izlenmeleri kolaydır ve kişileri

bağlarlar. İki tane istenmeyen seçenek arasındaki seçimi yapmanın zorluğunu

anlatmak için “Sophie’nin Seçimi” filmdeki sahneden daha etkili ne olabilir ki?

Hani anne (Meryl Streep) Nazi subayının emri doğrultusunda ya oğlunu yada

kızını yanına alabilecek. Dikkat: Kesitler beş dakikayı aşmasın.

Sloganlar, akılda kalıcı çarpıcıdırlar. Reklam dünyası bu yüzden çok

kullanıyor. Pazar yerinde iç çamaşır satan satıcının sutyen yerine “ikizlere

takke” diye bağırması boşuna değil.

20

Görseller ve slaytlar, çarpıcı anlık görüntüler aklımıza kazınırlar. 11 Eylül

size ne hatırlatıyor? Gözünüzün önüne yanan ikiz kuleler geldi. Değil mi? Bu

yüzden sunumların önemli bir kısmı slaytlardan ve görsellerden oluşuyor.

Slayt ve görsellilerin hazırlanmasıyla ilgili özel ve kapsamlı bir bölümü filmi

çekmek kısmında ele aldık.

21

SENARYO YAZMA YÖNTEMİ

Sunumuzun senaryosunu diğer bir ifade ile hikayenizi dört adımda

oluşturabilirsiniz. Şimdi bu adımlara yakından bakalım.

Adım 1

Beyin Fırtınası; bu adımda sunumla ilgili olacak tüm mesajları üretmeye

başlayın. Bu aşamada önemli olduğunu düşündüğünüz tüm mesajları üretmek

için kullanın. Herhangi bir eleme yapmayın. Ürettiğiniz fikirlere sınır koymayın.

Bol bol üretin. Tercihen üç farklı renkte post-it kullanın. Birinci rengi aklınıza

gelen mesajları (konuları) yazmak için kullanın. Yaratıcı düşünme doğrusal bir

süreç değildir. Organik bir süreçtir. Bu yüzden düşünürken aklınıza bir anda

yaratıcı bir kanca (ilgi çekme tekniği) gelebilir. İşte bunu ikinci renkli post-it

kağıdına not edin veya çizin. Bunlara paralel olarak aklınıza konu ile ilgili birine

danışmak veya referans bir kitaba başvurmak gelirse bunları da üçüncü renkli

post-it kağıdına not alın. Eğer üç renk post-it bulmak zor olursa tek renk post-

it üç farklı renkli kalem kullanmakta aynı işi görür. Renk kullanımı zihinsel

aktivitenizi tetikleyecek ve aynı zamanda kağıtlarınızı boş bir beyaz bir panoya

astığınızda bunları ikinci adımda tasniflemek kolaylaşacaktır. Bu sürece bir ile

bir buçuk saat ayırmanızı öneririz. Beyin fırtınasını tek bir kerede bitirmeye

çalışmayın. İkinci hatta üçüncü seanslara ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu durumda

seans sürelerini daha kısa tutabilirsiniz.

Adım 2

Gruplama ve Belirleme; bu adımda not aldığınız tüm fikirlerinizi

benzerl ik ler ine ve yakınl ık lar ına göre gruplandırmaya baş layın.

Gruplandırmanız bittikten sonra bunların içinden en önemli mesajınızı bulmaya

çalışın. Gruplandırmanızı yaparken Vaat-Dönemeç-Prestij üçlemesini düşünerek

tüm mesajlarınızı üç ana grupta toplayabilirsiniz. Ancak bu şart değil. Daha

önce belirttiğimiz kritik sorular listenizi kullanarak fikirlerinizde elemler yapın.

Elediğiniz fikirleri atmayın belki bunlara katılımcı dokümanınızda veya kişisel

notlarınızda kullanmak isteyebilirsiniz.

Adım 3

22

Görsel Senaryo (Storyboard) ; bu adımı bir kaç farklı yaklaşımla

yapabilirsiniz. Benim size önereceğim yaklaşım post-it kağıtların özelliğinden

faydalanmak. Görsel senaryo hikayenin akışını bir çizgi roman gibi

şekillendirmektir. Post-itlerin en büyük avantajı bunları dilediğiniz gibi ileri geri

alabilir ve altlarına veya üstlerine başka post –itler yapıştırarak eklemeler

yapabilirsiniz. Buna alternatif veya bu yöntemin hemen ardından

kullanabileceğiniz diğer yöntem; sunum yazılımınızdan bir sayfada üçlü slayt ve

yanında not yeri gösteren boş çıktılardan bir kaç tane bastırarak

kullanmanızdır. Boş karelerin

içine ne tür slayt yapmak

istiyorsanız çizimler yapar ve

yanındaki yere fikirlerinizi not

alabilirsiniz. Elde edeceğiniz

çıktı bir çizgi roman taslağına

benzeyecekt i r . Bu adım

özellikle bir sunumu grup

halinde hazırlıyorsanız çok

faydalıdır.

Tüm görsel senaryoya bir

daha bakıp bir düzenleme ve

k ı s ı t l a m a i ş l e m i n d e n

geçirmenin, yani gereksizleri

b i r ke z daha e l emen in

zamanıdır.

Adım 4

Dijital Senaryo; artık dijital ortama geçebilir ve bilgisayarınızı açabilirsiniz.

Boş bir slayt yaratın. Eğer kullanmak zorunda olduğunuz kurumsal bir şablon

var ise onu ekleyin. Daha sonra bu slayttan bir dizi kopyalayın. Arzu edersiniz

bir kaç tane tampon slayt ekleyin. Tampon slaytlar orijinal şablonunuza

tamamen kontrast bir renkten oluşsun. Bu tampon slaytları bölüm başlıkları

olarak kullanabilirsiniz. Sunum yazılımınızda slayt sıralama görünümüne

23

geçtiğinizde bu kontrast slaytlar bölümleri kolayca fark etmenize yaracaktır.

Sunum yapmadan önce bu slaytları gizleyebilirsiniz ve böylece sunum sırasında

izleyicileriniz bunları görmez.

Artık basit bir dijital akış oluşturduğumuza göre slaytların içinde

görsellerimizi hazırlamaya başlayabiliriz. Sunumun ilk bölümünde temel

problemi (acıyı, derdi, düşmanı) ortaya koyuyor ve temel çözüm önerisini (ilacı,

çareyi, kahramanı) takdim ediyoruz. Daha sonraki iki veya üç bölümü temel

iddiamızı mesajımızın özünü ilgi çekici ve bilgilendirici bir şekilde desteklemeye

ayırıyoruz. Dijital senaryonuzu hazırladıktan sonra

PROBLEM: F!YAT REKABET!

F!YAT SAVA"INI KANLI

RES!MLE ANLAT

C!ALD!N

!

!KNANIN

PS!KOLOJ!S!

24

Beyin Fırtınası Post-İt Örnekleri

FİLMİ ÇEKMEK

Aslında senaryo yazmanın son adımı ile birlikte dijital uyarlama yani filmi

çekme safhasına gelmiş bulunuyoruz. Dijital senaryomuzu oluşturduğumuz

göre artık sunumuzun (filmimizin) görsellerini oluşturmaya başlayabiliriz. Artık

etkili görsel oluşturmanın temel tekniklerine ve kavramlarına daha yakından ele

alabiliriz.

GÖRSEL TASARIM

Görsellerinizin tasarımında göz önüne aldığımız temel tasarım kavramları

yalınlık, doğallık ve boşluktur. Bu üç kavram estetik, çarpıcı slaytlar

yaratmanıza yardımcı olur. Yalınlık çok güçlüdür ve daha fazla açıklık

kazandırır. Ancak ne var ki elde edilmesi o kadar kolay değildir. Yalınlık

gereksizlerin dikkatli bir şekilde azaltılmasıyla elde edilir. Estetik açıdan doğallık

abartılı ve ayrıntılı düzenlemelerden kaçınmakla elde edilebilir. Tasarımı

kısıtlamak zordur. Karmaşıklık ve detaylandırmak kolaydır ve sık rastlanır.

Başarılı görsel tasarımların içinde çok boş alan vardır. Tasarlarken eklemeler

yapmayı düşünmek yerine azaltmalar yapmayı düşünmek, gerektiği kadar

boşluk yaratmanıza yardımcı olur. Estetik, bu kavramları hayata geçirmeye

çaba harcandıkça hakkında ustalık kazanılan bir alandır.

25

GÖRSELLİK TEKNİKLERİ

Bu bölümde birbirleri ile ilgili yedi adet görsellik tekniğini ele alacağız.

Bunlardan ilk iki tanesi “Sinyal-Gürültü Oranı” ve “Resimlerin Üstünlük Etkisi”

oldukça geniş kavramlardır fakat slayt tasarımlarında çok pratik uygulamaları

vardır. Üçüncüsü “Boş Alan” tekniğidir ve bize slaytlarımıza başka bir gözle

bakmaya yardımcı olur. Son dört teknik bir araya gruplanmıştır ve bunlara

“Büyük Dörtlü Denir”: Kontrast, Tekrar, Hizalama ve Yakınlık.

Sinyal Gürültü Oranı (SGO)

SGO kavramı daha çok radyoloji ve elektronik haberleşme alanlarında ödünç

alınan bir kavramdır. Slayt tasarımında amacımız en yüksek Sinyal/Gürültü

Oranını elde etmektir. Diğer bir ifade ile arzumuz, bir slayttın içindeki ilgili

bilgilerin ve unsurların ilgisiz olanlara göre olan oranını mümkün olan en üst

düzeye çıkarmaktır. Bu bir slayttın içindeki mesajın açıkça ve mümkün olan en

az bozulmayla tasarlanması anlamanı gelir. Görsel mesajın içindeki kirlilik bir

kaç yolla meydana gelir: Uygun olmayan grafik seçimi, belirsiz etiket ve ikon

kullanımı veya mesajın özünü desteklemeyen gereksiz çizgi, şekil, sembol ve

logo vurgulamaları! Eğer görsel mesajınızdan taviz vermeyecekse bunları

azaltmayı veya toptan ortadan kaldırmayı tercih edin. Örneğin, tablolarınızdaki

ızgara çizgilerini veya çerçeve çizgilerini iyice inceletebilir veya tamamen

kaldırabilirsiniz. Eğer mesajınız daha az unsurla görselleştirebiliyorsanız öyle

yapın.

1)Grafiklerdeki artalan, çerçeve ve ızgara çizgelerini (grid lines), özet

yazıtları (legend) kaldırın.

2)Grafik artalanını slaydınızın temel zemininden farklı belirlemeyin.

3)Grafik ve tablo görsellerinize resim (çok uygun şekilde yerleştiremediğiniz

sürece) eklemeyin.

4)Grafik veya tablo slaydınızın bütününde en fazla üç renk kullanın.

5)Üç boyutlu (3D) grafikler yerine hep iki boyutlu (2D) grafikler tercih edin.

26

6)Her slaydınızda kurumsal logonuzu kullanmayın. Sonuçta her cümlenize

başlarken önce isminizi söylemiyorsunuz. Kurumsal zorunluluğunuz varsa lafım

yok. Üst resim göreceli kötü alt resimler görecili iyi örnekleri temsil ediyor.

Resimlerin Üstünlük Etkisi

Bu teknik özetle resimlerin sözlerden daha iyi hatırlandığını ifade eder. Bu

etki, özellikle kişiler bilgiye sıradan bir şekilde ve çok kısa bir süre için karşı

karşıya kaldılarsa artar. Resimlerin hatırlanma özelliğini özellikle temel

mesajlarınızı vurgulamak için kullanın. Bu etki özellikle, pazarlama iletişiminde

poster, billboard ve broşürlerde kullanılır.

Slaydınızda çok kritik mesajı yazılı özetlemek yerine resimle anlatma fırsatını

kullanın.

27

!"#$%!&

!"#$%!&

• '()*+,-.&/0/1&0(+&2(.&3/.&45.6&– !0,7+&– 859-,5:&– ;(+,*+&

Hangi slayt daha çok duygu tetikliyor?

Resimler insanlarla iletişim kurmanın güçlü ve doğal yoludur. Burada anahtar

kelime doğal. Resimlerle iletişim kurmaya programlamış gibiyiz. Minicik

çocuklara bakın bir çizim, resim veya fotoğrafa nasıl hemen yöneliverirler.

İyi resimler elde edebileceğiniz bir web sitesi: www.istockphoto.com

Boş Alan Tekniği

Boş alan (negatif alana veya beyaz alan) anlaşılması en kolay kavram olup

uygulanması en zorlardan biridir. İster bir slayt isterse bir doküman hazırlıyor

olsunlar inşaların boş alanları doldurmaya yönelik arzuları yüksektir. Oysa boş

alan zarafet ve inceliğe işaret eder.

Boş alan kullanımı. Bir görsel hazırladığınızda sunucun söyleyeceği tüm

sözleri sunuma aktarma zorunluluğu yoktur. Bundan kaçınarak bıraktığınız boş

alanlar görselinize bir aktiflik katar.

Katılımcıların bir görseldeki en önemli unsura yönlendirmek için gözleri

resimlerle yönlendirmek mümkündür. Yerleştirdiğiniz resimle izleyicinin göz

akışını yönlendirişiniz. Eğer slaydının solundaki bir yazıya yönlendirme yapmak

istersiniz kullandığınız insan figürünün bedeni , başı ve önemlisi gözleri o yöne

doğru yönelimli olsun aksi yöne değil.

Balans, bir slayt içine yerleştirilmiş unsurların dengeli ve sıralı dağılımını

ifade eder. İyi bir balansı olan bir slaytta slayda bakışınızın bir giriş ve çıkış

noktası vardır. Bu dengeyi sağlamanın iki yolu vardır. Simetri ve asimetri

kullanımı. Simetrik yerleşim izleyicilerde daha resmi ve statik (durağan) bir

28

duygu tetikler. Asimetrik yerleşimler ise daha doğal ve dinamik duygu

uyandırır.

Görselinizde dengeli bir dağlım

için kullanabileceğiniz “üçler kuralı”

var. Bu fotoğrafçıların kullandıkları

bir tekniktir. Basitçe sayıtınızı

yatayda ve dikeyde üçe bölen

rehber çizgiler yerleştirin (veya

hayal edin). Bu slaydınızı dokuz eşit

parçaya bölecektir. Tam ortadaki

parçanın köşelerine güç köşeleri

(Powerpoint yazılımı adını buradan

almaktadır) denir. Bu köşelerin üstüne veya yakınına yerleştireceğiniz unsurlar

daha etkili olacaktır. Aynı anda iki önemli unsur koymak istiyorsanız bunları

çapraz güç köşelerini etrafına yerleştirin. Genel kural olaraktan da 9 kareden

üçünü boş bırakın.

Büyük Dörtlü: Kontrast; Tekrar, Hizalama ve Yakınlık.

Kontrast, temel olarak bir slaydın içinde en fazla üç renk kullanırken

bunların birbirine kontrast renkler olmasına özen gösterin. Kontrast kullanımı

slaydınızda belli bir unsuru belirgin olarak ortaya çıkarmanıza yardımcı olur.

Her başarılı tasarımın çok güçlü bir odak noktası vardır. Kontrast kullanmak bu

odağı belirlemenize yardımcı olur. Hafif kontrastlar değil belirgin kontrastlar

yaratın. Çok açık renkler çok koyu renklerle iyi kontrast yaratırlar.

29

Tekrar ilkesi birbirileri ile ilgili unsurların ve

slaytların bağlantısını göstermek için bu

unsurların her birinde tekrar kullandığımız bir

öğeyi ifade eder. Aslında kurumsal sunumlarda

sürekli bir logo kullanılması bu duygu yaratır.

Ancak etkisi tüm slaytlarda aynı unsur

kullanıldığı için çok azalır ve sıkıcı hale gelir.

Hizalama, temel olarak bir slaydın içine

yerleştirilmiş unsurların her birinin yataydan,

dikeyden, ortadan veya kenardan diğer

unsurlarla hizalanmasını anlatır. Hizalanmalar

görselinize bir bütünlük ve estetik katacaktır.

Yakınlık prensibi, bir slayt içinde ilgili

unsurların birbirine yakın, bağımsız unsurların

birbirlerinden uzak yerleştirmesini tanımlamaktadır. İzleyiciler birbirine yakın

yerleştirilmiş unsurları birer grup olarak algılar. Birbirilerinden uzak yerleşmiş

unsurlar izleyicilere alakasızmış gibi gelirler.

Artık bu teknikleri çekerek filminizi çektiniz. Son montajı yapmadan tekrar

gözden geçirin. İyi bir yönetmenin yapacağı gibi çıkaracağınız sahneleri

(slaytları) belirleyin. Şimdilik silmeyin sadece gizleyin. Artık filmin üstüne

seslendirme yapmak ve eleştirmenlerin huzurunda ön gösterim yapma zamanı.

30

ÖN GÖSTERİM

Senaryonuz ve çekimleriniz ne kadar başarılı olursa olsun bir filmde olduğu

gibi kötü oyunculuk en iyi kurguyu ve hikayeyi bile berbat eder. Bu yüzden en

önemli üç unsur prova, prova ve provadır. Provanızı yaparken ya ayna karşında

kendinizi izleyerek yapın yada en iyisi kendinizi kameraya çekin ve izleyin. En

iyi eleştirmeniniz kendinizsiniz. Kendinizi seyredin ve dinleyin. Öncelikle neleri

iyi yaptığınızı anlayın ve bunları nasıl pekiştirebileceğinize odaklanın.

Özgüveniniz artacaktır. Tek ihtiyacınız bu. Daha sonrasında değiştirmek

istediğiniz şeylere odaklanın. Doğal bir duruş ve anlatım en etkili yöntemdir.

Prova yaparken karşınızda izleyicileriniz varmış gibi prova yapın ve

arkanızdaki slayt gösteriminize bakmamaya özen gösterin. Göz temasınız hep

onlarla olsun. Dostlarınızla hararetle bir hikaye anlatıyormuşsunuz gibi.

Sunum sırasında dilinizi nasıl kullandığınız izleyiciler üzerinde nasıl bir etki

yaratacağınızı belirleyecektir. Sesinizin tonu dalgalandırarak, temposunu

hızlandırarak ve yavaşlatarak aktardığınız içeriğe ve vermek istediğiniz

duyguya göre değiştirin.

DİL TEKNİKLERİ: LİSANI MÜNASİP

İğneyi İnceltme

Daha çok kötü bir haber vermek zorunda kaldığımızda kullanılan bir tekniktir.

Olumsuza yapılan vurguyu azaltarak olumsuz duyguları daha da

alevlendirmekten kaçınmanın yoludur. Örneğin, kullanılmış araba değil ikinci el

araba alırız. Boşanmayız, yollarımızı ayırırız. Yakınlarımız ölmez, öbür dünyaya

göç ederler.

Basit Anlatım

Kendimiz bir konuya çok hakim olduğumuz zaman işimizin yada

mesleğimizin teknik jargonlarını kullanmaya meyilli oluruz. Bu bizi daha bilgili

ve alanında otorite göstermez. Sadece karşımızdakileri kafasını karıştırır ve

ilgisini azaltır. Bana inanıyorsanız bir ilaç prospektüsü okumayı deneyin. Günlük

basit lisan kullanmanız sizi daha ikna edici kılar.

31

Rakamları Paketlemek

Özellikle iş sonuçlarınızla ilgili bir unum veya araştırma bulgularınızla ilgili bir

sunum yaptığınızda bir çok rakam paylaşmak durumda kalırsınız. Yine çok

uzman gözükmek için küsuratlı konuşmanız gerekmez. Son nüfus sayımı

toplam nüfusumuzun 25.879.633 kişi olduğunu gösteriyor. Daha iyisi:

Nüfusumuz yaklaşık 26 Milyon kişi olmuştur demek yeterli. Katılımcıların %54ü

evet demiştir yerine her 2 katılımcıdan biri kararı onaylamıştır demek daha

anlamlıdır. %50 indirim iyidir, yarı fiyatına daha da iyidir. Ama bir alana bir

bedava en iyisidir.

Dille Dans

Muhakememiz yani mantıklı beynimiz olumsuzluk eylemlerine anlam

verirken görsel beynimiz yapmayın etmeyin gibi komutları anlamaz. Örnek mi?

Pembe fili Eiffel kulesinin üstünde amuda kalkmış halde hayal etmeyin.

Etmeyin dememin hiç bir anlamı yok çünkü çoktan fili zihninizde çalıştırdınız.

Olumsuzluk komutlarının diğer bir şekli daha ilginçtir. “Nasılsınız?” sorusuna

aldığınız cevap “kötü değilim” olduğunda karşınızdakinin iyi olduğu sonucunu

çıkarır mısınız? Veya iltifat etmek için birine “güzelsin” demek yerine “çirkin

değilsin” der misiniz? Sadece matematikte negatifin negatifi pozitiftir. Konuşma

dilinde negatifin negatifi depresyondur. Bazen bu teknik hayat kurtarıcı olabilir.

Politik olmanız gereken bir ortamda rakip firma ile ilgili görüşleriniz

sorulduğunda onları yermekte istemesiniz etik olmaz övmekte istemezsiniz

firmanızın çıkarlarına aykırı olur. Ama şunları diyebilirsiniz “ Kötü olduklarını

söyleme dilim varmaz”. “ Ortak müşterilerimizin onlar hakkında şikayette

bulunduklarını duymadım”. Kötü ve şikayet çağrışımlarının farkına

varmışsınızdır.

Sessizlik İlkesi

Çok etkili bir anlam yükleme tekniğidir. Çok önemli bir mesaj vermeden önce

2-3 saniye sessiz kalarak dikkatlerin sizde toplanmasını sağlayabilir veya

mesajınızın sonunda 2-3 saniye sessiz kalıp izleyicilerin mesajı sindirmelerine

32

zaman bırakabilirsiniz. Bazen beş saniyeye kadar çıkabilirsiniz. (İçinizden bin

bir, bin iki diye sayın).

Hararetli Kelimler

Sunumunuzu aktarırken kelimelerinizin duygu ateşlemesi sağlaması için

hararetli kelimler kullanın. Muhteşem, inanılmaz, seksi, ateşli, baştan çıkartıcı,

nefes kesici, baş döndürücü, nefis, lezzetli, çok tatlı vb.

Örnek:

Düz İfade: Otorite ve ceza kullanarak insanları ancak yıldırırsınız olumlu

teşvik edici sözlerle onları motive eder harekete geçirirsiniz.

Hararetli İfade: Taş ve sopalarla insanların kemiklerini kırasınız oysa dilinizle

insanların kanlarını kaynatırsınız.

Ön gösterimde kendinizi izledikten ve duyduktan sonra yukarıdaki teknikleri

nerede daha etkili kullanabileceğinize bakın, değiştirin ve tekrar prova edin.

Sahne ve alkışlar sizi bekliyor. Başarılar diliyorum.

Teşekkürler

33