t€¦  · web viewbir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse...

163
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :186 CELSE TARİHİ :22.05.2012 BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :FATİH MEHMET USLU 40244 ÜYE :NİHAT TOPAL 41981 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 KATİP :OSMAN İŞCİ 127253 Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 22 Mayıs 2012 günü saat 09:30’da Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk, Hikmet Çiçek, Levent Ersöz, Osman Yıldırım, Hurşit Tolon, Hasan Iğsız, Mehmet İlker Başbuğ, Serdar Öztürk, Erkan Ayyıldız, Ergün Poyraz, Mustafa Levent Göktaş, Sedat Peker, Oğuz Bulut, Hasan Atilla Uğur, Hayrettin Ertekin, Fikret Emek, Boğaç Kaan Murathan, Bora Ballı, Mehmet Fikri Karadağ, Hulusi Gülbahar, Ziya İlker Göktaş, Mehmet Eröz, Mustafa Dönmez, Mehmet Otuzbiroğlu ve Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıklar ile başka suçtan tutuklu sanık Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri görüldü. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Sanık Muhterem Bağcı ile müdahil vekili Danıştay Başkanlığı vekili Av. Perihan Özcan ve bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan, Sanık Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Levent Göktaş ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Dilek Helvacı, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Kaan Oral, Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. İbrahim Erhan Kara, Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan, Sanık Murat Uslukılıç müdafii Av. Metin İslamoğlu geldikleri görülmekte. Huzurdaki yerlerine alındı.

Upload: others

Post on 12-Jan-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2009/191CELSE NO :186CELSE TARİHİ :22.05.2012

BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :FATİH MEHMET USLU 40244ÜYE :NİHAT TOPAL 41981C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954KATİP :OSMAN İŞCİ 127253

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 22 Mayıs 2012 günü saat 09:30’da Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk, Hikmet Çiçek, Levent Ersöz, Osman Yıldırım, Hurşit Tolon, Hasan Iğsız, Mehmet İlker Başbuğ, Serdar Öztürk, Erkan Ayyıldız, Ergün Poyraz, Mustafa Levent Göktaş, Sedat Peker, Oğuz Bulut, Hasan Atilla Uğur, Hayrettin Ertekin, Fikret Emek, Boğaç Kaan Murathan, Bora Ballı, Mehmet Fikri Karadağ, Hulusi Gülbahar, Ziya İlker Göktaş, Mehmet Eröz, Mustafa Dönmez, Mehmet Otuzbiroğlu ve Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıklar ile başka suçtan tutuklu sanık Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri görüldü.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanıklardan Sanık Muhterem Bağcı ile müdahil vekili Danıştay Başkanlığı vekili

Av. Perihan Özcan ve bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan, Sanık Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Levent Göktaş ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Dilek Helvacı, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Kaan Oral, Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. İbrahim Erhan Kara, Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan, Sanık Murat Uslukılıç müdafii Av. Metin İslamoğlu geldikleri görülmekte.

Huzurdaki yerlerine alındı.Açık yargılamaya devam olundu.Tanık yoklaması yapıldı.Tanık Recai Birgün’ün hazır olduğu görüldü.Eski kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.Mahkeme Başkanı: "Avukat Hanım buyurun, mikrofon uzatalım Avukat Hanıma.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı söz istedi verildi: “Sayın Birgün dün

tanıklığınızın son bölümünde Rahşan Hanımla dargınlığınızın siyasi görüş faklılığından kaynaklandığını ve bunun Anayasa ile ilgili görüşleriniz ve Ergenekon soruşturma sürecindeki açıklamalarınızdan kaynaklandığını söylemiştiniz, doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Doğrudur efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şimdi gerek Rahşan Hanımın gerekse

sizin bu süreç içerisinde verdiğiniz ifadeye bakıldığında sizin Bülent Ecevit’e Başkent Üniversitesi Hastanesinde yanlış bir tedavi yapılmadığını, ancak uzun süreli istirahat önererek, siyasi açıdan yıpratılmaya çalışıldığını söylediniz ve bu beyanlarınızda Rahşan Hanımın iddialarıyla uyumluydu, ancak Sayın Bülent Ecevit her ikinizin de iddianızın doğru olmadığını

Page 2: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:2

CNN Türk’ün kamera arkası görüntülerinde belirtti. Bunu hep birlikte izledik. Şimdi siz Sayın Rahşan Ecevit’le aynı iddialarla ortaya çıkmanıza rağmen niçin Ergenekon sürecinde verdiğiniz bu ifade nedeniyle sizinle görüş ayrılığına çıktı, bunu açıklayabilir misiniz?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim bu konuyu tabi ki, birçok kez Sayın Rahşan Ecevit’le evde konuştuk ve tartıştık kendisi Ergenekon adı verilen operasyonların iktidar partisinin kontrolünde ve güdümünde yürütüldüğüne inanan birisiydi, ben tam aksini savunuyordum bütün ayrılığımız buradan kaynaklanıyordu.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Anayasayla ilgili görüşlerinizde mi aynı şekilde iktidar partisine aynı paraleldeydi?”

Tanık Recai Birgün: “Ben Anayasa değişikliğinin Türkiye’de yeni bir süreç başlatacağına inanıyordum o da yine bu Anayasa değişikliğindeki bazı maddelerin iktidarın gücünü artıracağını ve işte yargı kurumunu özellikle ele geçirmek için hazırlamış bir plan olduğunu düşünüyordu. Bende yargıdaki kast yapısının çözülmesi Türkiye’de olağan bir yargı sisteminin kurulması için yapılan bir Anayasa değişikliği olarak olduğuna inanıyordum ve Türkiye’nin biraz daha demokratik bir ülke haline gelinebilmesi için bu Anayasanın evet olarak geçmesi gerektiğine inanıyordum, aramızdaki fark buydu.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Rahşan Hanım farklı düşünüyordu.”Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şimdi Rahşan Hanım sizin bu

Anayasayla ilgili görüşlerinizi açıklamanızın arkasından aranızdaki ihtilafın bundan kaynaklanmadığına ilişkin kamuoyuna şöyle bir açıklama yapmış; Recai Birgün’ün evet ya da hayır demesi kendi bileceği iş, ancak onca yıl Ecevit’le birlikte olup da dürüst ve ilkeli siyaset yapılmasını öğrenememiş olmasına da hayret ediyorum. Recai Birgün’ün ilkeli bir siyaset yapış tarzı yok, Bülent Ecevit’ten bunları öğrenememiş, bu kişinin manevi oğlumuz olduğuna yönelik iddialarda gerçekdışıdır. Recai Birgün ile hiçbir irtibatım kalmamıştır. Ayrıca yine Sayın Ecevit’in size bağışladığı evi kiraya vermeye kalkışmanız üzerine de Ecevit’in düşünce ve inançlarıyla bu kadar ters düşen bir kimsenin orada yaşaması hoş gelmiyor, evi ona Bülent Ecevit değil ben bağışladım ancak Recai Birgün’ün bu hareketi karşısında evin tapusunu da geri alacağım diyor. Buradaki tartışmaların konusu sizin siyasi açıdan ilkeli davranmamanız ve Ecevit’in dünya görüşüne ve ilkeli siyaset anlayışına aykırı davranışlarınız olarak gösteriyor, diyor ki, görüşleri önemli değil ama tarz olarak dürüst değil, ilkeli siyaset yapmıyor diyor, ne diyorsunuz?”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım başkalarının görüşlerini burada sunuyoruz, ileri sürüyorsunuz Tanığı yargılama durumuna geçiyorsunuz bu mümkün değil.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Bu kabul edilemez efendim, dava dışı bir beyandır burada Tanığı

yargılamıyoruz, sizin sorduğunuz üzerine anlattı Sayın Rahşan Ecevit’le görüş ayrılığını belirtti, onun dışında diğer sorular şahsi ilişkilerini ilgilendiren bir konudur başka bir soru sorun lütfen.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım başka soruya geçeceğim sadece.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun buyurun efendim açıkladı.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Rahşan Ecevit’le.”Mahkeme Başkanı: “Görüş ayrıcalıklarını açıkladı. Buyurun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Anlattığı birbiriyle bağdaşmıyor onu

belirtmek istiyorum. Sayın Birgün siyasete atılmayı Ecevit’in koruması olduktan sonramı karar verdiniz?”

Tanık Recai Birgün: “Kesinlikle hayır.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ne zaman düşünüyordunuz, siyasete

ne zaman atılmaya karar verdiniz?”

2

Page 3: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:3

Tanık Recai Birgün: “1985 yılında bizim hukuka giriş dersimize gelen Sayın Ahmet Mumcu isminde bir hocamız vardı. Bize göre milletvekilleri çok önemli, şahsiyetli, kültürü ve milletvekili olmayı hak etmiş kişiler olarak hep algılıyorduk. Bunun tartışmasını yaptığımızda bize size öyle geliyor, bir izleyin görün aslında sizlerinde milletvekillerinden bilgi birikim olarak bir eksiğiniz yok gibi bu çerçevede konuşmalar olmuştu o tarihten sonra ben meclisteki milletvekillerini izlemeye başladım baktım ki, gerçekten onların bizden üstün bir tarafı yok, farklı bir tarafları yok. 1985 yılında yakın arkadaşlarım da bilirler ki, ben hep söylerdim ileride ben de gideceğim mecliste bu görevi yapacağım diye çünkü bizlerde bu göreve layığız diye onun için Sayın Ecevit’in yanına geldiğimde almış bir karar değildir. Ancak Sayın Ecevit’in yanına gelmiş olmam süreci olduğundan daha kısa bir zamana, daha erkene olmasına sebep olmuştur milletvekilliğinin.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sizin 1984 yılında gene bir 2007 tarihinde Milliyet Gazetesine yaptığınız açıklamada Beyefendi’nin koruması olarak göreve başlayalı 5, 6 ay olmuştu ki, bir gün meclis müdürlerinden Zekai Çaban ile sohbet ediyorduk tam iktidar kulisinin koridorlarındaki koltuklarda ben bu Meclise bir gün geleceğim diye yazdım o günün tarihini de attım. Öyle bir yere yazdım ki, halen durur. Şimdi de kafama yazdığım başka bazı şeyler diyorsunuz bu doğru mudur?”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım burada Tanığı yargılamıyoruz. Milletvekilliği seçilmek

istemek her vatandaşın bir amacı da olabilir, Tanık şu veya bu sebeple milletvekilliği seçilmeyi amaçlamış olabilir lütfen burada Tanığı yargılar mahiyette sorular sormayalım.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım. Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “İddialarla ilgili Merhum Bülent Ecevit’in rahatsızlığıyla ilgili soruları

soralım burada Tanığı yargılanmıyor yani daha öncede söyledim mükerrer hatırlatma olmasın, buyurun başka soru sorun efendim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım o hassasiyeti gösteriyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Elimden geldiği kadar sadece hani

milletvekili seçilmek bir haktır ama müvekkilimde milletvekili ve tutuklu onu da üzerine vurgulamak istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim açıkladı açıkladı.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şunu söylemek istiyorum Sayın

Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Tarihini açıkladı şu tarihte düşünüyordum falan dedi.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sizin takdirinizdir.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Bir şeyi açıklayım. Şimdi bu Tanık

siyasi bir komployla Ecevit’in Başbakanlık görevinden ayrıldığını iddia ediyor. Buna karşılıkta bir grupta diyor ki, Recai Birgün’ün bu iddiaları ortaya atması hep seçim dönemlerinde olur, kendisine siyasi arenada yer edinmek için bunları yaptı diyor. Bir grupta bunu söylüyor ve gazetelerde de bu yer aldı. Bu tanığın hangi amaçla buraya tanıklık yapmak için geldiğini ortaya koymamız lazım. Hepimiz maddi gerçeğe ulaşmak istiyoruz sorularım da bu çerçevede tanığı sorgulamak için değil ama beyanlarının samimi olup olmadığını ve hangi gerekçeyle hangi sayıkla bu ifadeleri verdiğini ki, dün doğru olmadığını da kanıtladık.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Tanık Tanık söyledi zaten.” Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “O nedenle de.”Mahkeme Başkanı: “Daha önce düşündüğünü söyledi.”

3

Page 4: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:4

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Devam etmiyorum o soruyu tamam, ben cevabımı aldım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Siyasi çizginizi sosyal demokrat olarak

mı değerlendirir siniz?”Tanık Recai Birgün: “Hayır.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Nedir şimdiye kadar ki, önce bildiğim

kadarıyla DSP’den.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Aday milletvekili seçildiniz değil mi ilk

olarak?”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım bu sorularınız.”Tanık Recai Birgün: “Demokrat...”Mahkeme Başkanı: “Tanığı kişiliğini, düşüncelerini sorgular mahiyette.” Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım aslında Tanığa itiraz

olursa.”Mahkeme Başkanı: “Efendim burada düşünceleri yargılamıyoruz burada maddi olguları

araştırmak için.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Doğrudan soru sormamız

engelleniyor.”Mahkeme Başkanı: “Araştırma yapıyoruz lütfen bu anlamda bu amaçla sorular soralım

lütfen.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki efendim. Peki, şimdi siz bu siyasi

arenadan bu hastalığı bahane edilerek Başbakanlık görevinden uzaklaştırıldığını söylediniz. Bundan faydalanan kişiler veya partiler kimlerdi, ne şekilde yorumluyorsunuz bunu?”

Tanık Recai Birgün: “Uzaklaştırılmaya çalışıldığını söyledim çünkü biliyorsunuz uzaklaştırılamadı ve en son seçim kararı alındı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Seçim kararından sonra sandıktan çıkan oy sonucunu bütün Türkiye

biliyor iktidar partisi bugünkü birinci parti olarak çıktı Cumhuriyet Halk Partisi de ana muhalefet partisi olarak çıktı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Yani Ak Partinin iktidara geldiğini söylüyorsunuz.”

Tanık Recai Birgün: “Evet seçimde öyle oldu.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şimdi Ecevit’in bu rahatsızlığı

döneminde Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan 2002 tarihinde Dünya Gazetesinde şöyle bir açıklama yapmış Ecevit bugün siyasetten çekilirse siyaset dünyasının ve Türkiye’nin dünyanın yıkılacağını zannediyor. O yüzden siyasete sımsıkı sarılıyor, toplum ve insanlığa yararlı olabilmek için değil kendini ayakta tutabilmek için sarılıyor sımsıkı siyasete, kişisel hırsı uğruna topluma ve milletimize kıymaktan çekinmiyor siyasetten çekilmesini bilmiyor diyor. AKP Grup Başkan Vekili Hüseyin Çelik yine aynı tarihlerde Mecliste yaptığı bir toplantıda Sayın Ecevit ve onun takatsiz bedeninden medet umarak onu orada tutanlar bilmelidir ki, ülkeye ihanet ediyorlar. Başbakan Ecevit ve ortakları bu malul hükümeti koltuk sevdasıyla sürdürerek halkın sabrıyla adeta alay ediyorlar. Asıl insafsızlığı bu duruma sebebiyet veren ve ülkeyi 3. bir krizin eşiğine getiren Sayın Ecevit ve onun iktidar hırsı açısından Kösem Sultanlara rahmet okutan Rahşan Ecevit yapıyor. Sayın Ecevitlere sesleniyorum Hüseyin Çelik söylüyor bunu; sizi incitmemek için özenle seçilmiş kelime ve cümlelerde mi sizin gerçeği görmenize yardımcı olmuyor Emek Platformu, Türkiye Odalar Borsalar Birliği, TÜSİAD hep bunları söylüyor artık çekilin. O tarihteki Genel Başkan Yardımcısı Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de Ecevit’in

4

Page 5: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:5

şahitliği bile kabul edilemez, Başbakanın YAŞ toplantısına katılmasını kimse istemiyor demiştir. Bu açıklamaları yapmamın sebebi şu; siz ifadenizin sonunda Savcılıkta verdiğiniz ifadenizde ve bugün dün verdiğiniz ifade de Ergenekon’un siyasi partileri bölüp yönetip girişimlerini engellendiğini ve antidemokratik bir sürece geçilmesini sağlamaya çalıştığını daha sonradan öğrendiğinizi ve buna inandığınız için de tanıklığa başvurulduğunu söylediniz. Burada huzurda yargılanan kişiler şu andaki iktidarı ortadan kaldırmaya teşebbüs iddiasıyla bir terör örgütü kurdukları iddiasıyla yargılanıyorlar. Ancak bakıyoruz, Ecevit’in sağlık durumuyla ilgili çeşitli spekülasyonların yapılmasının ardından bunu en fazla kullanan iktidar partisi ve aynı şekilde iktidara gelmiş bu sürecin sonunda. Sizin bu beyanlarınızla bu sanıklara isnat edilen fiilin hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs olduğu dikkate alındığında ikisi birbiriyle çelişki teşkil etmiyor mu, bu konudaki açıklamanız nedir?”

Tanık Recai Birgün: “Bu konuda bir açıklamam yok açıkçası. Ben daha önce de söylemiştim o dönemde Sayın Ecevit’in dışarıda verilmeye olan, verilmeye çalışılan görüntüsü çalışamaz, iş göremez bir Başbakan okuyamayan, yürüyemeyen, yönünü bilmeyen bir Başbakan imajı vardı. Ve bu süreçte de Sayın Ecevit’e çekil baskısı hemen hemen tüm kesimlerden geliyordu. Bu kesimlerin bir kısmı belki bilinçli bir kısmı da bu kamuoyu yaratılan kamuoyunun etkisiyle böyle bir sürece girmişti o dönemde çekil baskısı yapmayan hemen hemen hiç kimse yoktu. Söyleyeceğim bu kadar efendim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ama bu çelişkiyi açıklayamıyorsunuz sizde.”

Tanık Recai Birgün: “Efendim çelişki bende değil, ben gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlatıyorum. Çelişki bu taraflarda olsa gerek, bende bir çelişki yok. Ben çünkü 2001 sürecinde Sayın Ecevit’in yayına geldikten vefatına kadar daha doğrusu neyi gördüm, neyi duydumsa, neyi biliyorsam onu anlatmaya çalışıyorum, bu konuda çok dürüst ve samimi olduğuma inanıyorum.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Evet bir tek siz inanıyorsunuz, çünkü belgeler tersini gösteriyor.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım lütfen yorumunuzu daha sonra alırız.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “1 Temmuz 2002 tarihinde. Ayrıca

beyanda bulunacağım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tanığın beyanı konusunda. Siz doğrudan sorunuzu sorun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şimdi siz Başkent Üniversitesi

Hastanesinde yani bir duyum niteliğinde olduğunu iş göremez raporu verileceğini tarih olarak 11 Temmuz mu demiştiniz siz?”

Tanık Recai Birgün: “Ben tarih vermedim efendim tarihler konusunda çok net şu an hatırlamıyorum sadece böyle bir duyumun evde bizlere iletildiğini söyledim. Benim böyle bir iddiam yok, böyle bir iddia eve getirildi ve konuşuldu söyledim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Bu iddia bir belgeye dayalı olarak değil duyumdan ibaretti değil mi?”

Tanık Recai Birgün: “Bize gelen söylenti öyleydi evet duyum olarak gelmişti.” Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Evet. Şimdi Başkent Üniversitesinin

sizin söylemleriniz karşılaştırıldığında bunun 11 Temmuz’da olduğu basına yapılan açıklamalar, Emrehan Halıcı’nın açıklamaları ki, o da duyumdan ibaret olduğunu Haberal’ı ve Başkent Üniversitesini kesinlikle suçlamadığını beyan etmiştir. 11 Temmuz’da olmasına rağmen bu olayların bu duyumların Başkent Üniversitesiyle aslında rapor boyutunda ilişik kesmesinin 1 Temmuz 2002’de olduğunu görüyoruz ve 2002 tarihli dosyadaki durum bildirir rapora baktığımızda Ecevit’e istirahat önerilmediğini, tekrar muayeneye çağrılacağı konusunda hiçbir açıklamanın olmadığını sadece ilaç tedavisine devam etmesi gerektiği korse takması ve travmaya maruz kalmaması önerisinde bulunulduğu görülmektedir. Mehme… Başkent Üniversitesinden Ecevit’in tekrar muayeneye çağrılmasına yönelik bir talep oldu mu bu rapor

5

Page 6: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:6

dışında, yoksa periyodik olarak sadece Ecevit’in rutin olarak belli periyotlarla kendi isteğiyle bir muayeneye gitme süreci mi söz konusuydu bu raporda tekrar muayeneye çağrılacağı belirtilmiyor. Ve istirahatta önerilmiyor. Son rapor bu ve bunun bir suretini gene siz teslim almışsınız, bir sureti de Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar’a teslim edilmiş bu rapor.”

Tanık Recai Birgün: “Efendim daha önce söylediğim gibi ben yaşananları söylüyorum 1 Temmuz’da böyle bir rapor yazılmışsa daha sonra 11 Temmuz’da sizin söyleminizle Sayın Emrehan Halıcı neden böyle bir şey söyleme gereği duydu? Demek ki, bize böyle bir talep gelmiş ki, gelin ki, geldi bana geldi çünkü böyle bir talep son bir kati rapor vermemiz lazım bir daha bir kontrol etmemiz lazım diye talepler geldi. Bu talepler sonucu böyle bir duyum olduğu bu nedenle gitmemiz gerektiği söylendi. Zaten bu konuda da bir basın açıklaması yapıldı doğrudur bende burada zaten hiç kimseyi suçlamıyorum sadece yaşadıklarım ve duyduklarımı anlatıyorum. Eve eğer hastaneye giderseniz böyle bir rapor düzenlenecek duyumu var gitmeyin talebi geldi, yani sizin 1 Temmuz’dan sonra bu olay gerçekleştiğine göre demek ki, böyle bir konuşma, böyle bir talep geldi ondan sonra böyle bir toplantı yapıldı evde.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ancak bu talep geldi mi, doğrudan koruma müdürü olduğunuz için size yönelik, siz dediniz ya benim dışımda kimse görüşemezdi herkes beni arardı. Üniversiteden size kati rapor için gelin mutlaka diye bir talep mi geldi, yoksa böyle bir duyum mu parti tarafından size iletildi?”

Tanık Recai Birgün: “Telefonla böyle bir talep bana geldi efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Kim telefon etti efendim?”Tanık Recai Birgün: “Sayın Mehmet Haberal etti.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Kati rapor konusunda mı?”Tanık Recai Birgün: “Kati rapor değil efendim, bizim bir kontrole daha gelmemiz lazım,

tekrar bir check-up’dan geçmemiz lazım gibi kati rapor tabirini tam hatırlamıyorum açıkçası.” Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Bu sizin yorumunuz anladım. Siz gene

bu ifadenizde 29 Nisan 2009 tarihli ifadenizde ve huzurda verdiğiniz ifadenizde.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı. Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Siz tekrar söz hakkı alacaksınız o

konuda. Ben Ergenekon’un siyasi partileri bölüp yönetme girişimlerini iddianamelerde açıklanan belgelerden sonra daha iyi anladım. O tarihlerde gizli bir organizasyon olduğunu fark ediyordum ancak işin boyutlarını tam olarak çözemiyordum. Ergenekon’a ait olduğu iddia edilen belgeler basına yansıyınca bu konuda geçmişte yaşadığımız şüphelerde ve korkularda haklı olduğumuzu bugün daha net anladığım için Türk siyasi tarihinde daha önce görülmedik bir şekilde Başbakanın görevini yapmaması için her türlü psikolojik baskı ve entrikanın uygulandığını fark ettim. Araştırdığımda bu şüphelerimde haklı çıktığımı Savcılık Makamı da anladı. Ben bir milletvekili olarak Türkiye Cumhuriyeti Demokratik sistem ile yönetilip demokrasinin gereğinin yapılması için siyasi mücadelemi şu anda da vermekteyim olay hakkındaki bilgim bundan ibarettir diyorsunuz. Şimdi burada yargılanan kişilerle Ecevit’in siyasi görüşüne baktığımızda siz Ecevit’in Irak’a Amerika’nın yapacağı müdahaleye karşı çıktığı için siyasi sahneden silinmek istendiğini gene Kıbrıs’ın bağımsızlığını savunduğundan dolayı çeşitli çevrelerin dünya görüşüne ters olduğu için siyasi sahneden silinmek istediğini çeşitli beyanatlarınızda ve dünkü beyanınızda belirttiniz doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Bu aslında sadece benim beyanım değil, doğrudur buna benzer beyanlarım oldu. Bu daha önce de söylemiştim henüz daha Irak işgali söz konusu değilken Sayın Cengiz Çandar’ın bir tespitidir bu. Sayın Fikret Bila’nın yazdığı ismi yanlış hatırlamıyorsam Irak Ankara’da Kuzey Irak Savaşları diye.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim müdahale etmeyiniz.”Tanık Recai Birgün: “Burada da(bir kelime anlaşılmadı) o zaman ki.”

6

Page 7: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:7

Mahkeme Başkanı: “Oturduğunuz yerden Tanık ne biliyorsa onu anlatsın.”Tanık Recai Birgün: “Yine o zaman ki, medya köşe yazarları olsun, haberlerinde olsun

bunun çok net ifade edildiğini görebiliriz eğer o günkü medyayı takip edersek.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ancak.”Tanık Recai Birgün: “Yani sadece benim kanaatim değil.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ancak bu konuda elinizde somut bir

belge var mıydı?”Tanık Recai Birgün: “Hayır efendim yaşadıklarım benim için bir belge olarak öyle yani

yaşadıklarım sonucu bu, bu sonuca vardım, yaşadıklarımdan dolayı, gördüklerimden duyduklarımdan dolayı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki burada yargılanan kişilerin genel dünya görüşlerine bakıldığında ki, dosyada bunu tevsik eden belgelerde var ayın şekilde Ecevit’te paralel olarak Irak’ın Amerika’nın müdahalesine karşı çıktıkları Kıbrıs’ın bağımsızlığını savundukları anlaşılıyor. Yani buradaki siyasiler ve aydınların ortak görüşü, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmak, aynı şekilde Amerika’nın Irak’a müdahalesine karşı çıkmak, Kıbrıs’ın bağımsızlığını savunmak Annan planına karşı çıkmak. Şimdi siz diyorsunuz ki, bu kişiler bir örgüt oluşturdular iddianız bu ve Ecevit’i aynı görüşte olan Ecevit’i siyasi sahneden silmek istediler. Bu kendi içinde bir çelişki oluşturmuyor mu, bu konuyu nasıl açıklıyorsunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Ben tekrar ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım.”Tanık Recai Birgün: “O zaman ki.”Mahkeme Başkanı “Avukat Hanım sanıklar hakkında böyle bir iddiası yok, yani sanıklar.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Efendim ben o Ergenekon’la ilgili

efendim bunu söylüyorum ben ifadesini okudum.”Tanık Recai Birgün: “Evet tam onu söyleyecektim efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”Tanık Recai Birgün: “Benim asla böyle bir iddiam yok dünde çok net olarak söyledim ben

o zaman böyle bir yapılanma olduğunu düşünüyorum ama o yapılanma bu mudur, başka bir yapılanma mıdır, bu konuda benim kesin bir bilgim yok bunu söylüyorum. Ben burada mahkeme huzurunda bulunan sanıkların Ecevit’e dair bir şey yaptığını asla iddia etmedim sadece 2001 yılında Ecevit hükümetini yıkmak için bir organize faaliyet yürütüldüğünü bununda birtakım kurum ve kuruluşlar tarafından yapıldığını, bunun bir yapılanma sonucu derin bir yapılanmanın organizesiyle yapıldığını iddia ediyorum halende ettim, halende ediyorum. Ama o yapılanma bu yapılanmadır diye hiçbir yerde söylemedim dün de söylemediğimi burada mahkeme huzurunda da açıklamıştım.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki siz yani bugün anladığım kadarıyla sizin 2 gündür beyan ettiğiniz olaylar genel olarak şahsi kanaatleriniz ve bunda da sürekli olarak çeşitli gazetecilerin veya yazarlarında bu görüşünüzü desteklediği yani yorumlarınızı siz burada belirtiyorsunuz elimde somut bir delil yok diyorsunuz doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Yorumdan çok bildiklerim, gördüklerim ve yaşadıklarımı söylüyorum ben.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ama bunun bir belgeye dayalı olmadığını da söylüyorsunuz değil mi? Bu konuda bir sivil darbe yapıldığına dair elinizde somut bir belge olup olmadığını sorduğumda belge yok duyumdan ibaretti diyorsunuz doğru mu? Belge var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Belge yok, bildiklerim var, yaşadıklarım var sadece.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sizin için Avastürk.com isimli internet

sitesinde AKP’nin en bağımlı olduğu vekil, Anayasa değişiklik paketinin Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmesi için AKP’liler en fazla umutlarını bağımsız milletvekili Recai Birgün’e

7

Page 8: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:8

bağladılar. AKP’lilerin Recai Birgün’e bu kadar ümitle kapılmalarındaki sebep hem sohbette edindikleri olumlu izlenim, hem de Ergenekon davasında ifade vermesi olarak değerlendiriliyor. Bildiğimiz üzere daha önceden Ecevit’in doktorluğunu yapan arkadaşınız Mücahit Pehlivan da istifa ederek AKP’ye geçmiş bir dönem milletvekilliği yapmıştı. Sizin daha önceki siyasi çizginizde önce DSP’den milletvekili seçip daha sonra istifa ettiniz, çünkü merkez disiplin kurulana sevk edildiniz. Arkasından Cumhuriyet Halk Partisine üyelik başvurusunda bulundunuz kabul edilmedi ve arkasından da Mücahit Pehlivan AKP’ye o süreç içerisinde aday milletvekili oldu ve sizden AKP’nin en bağımlı olduğu vekil olarak bahsediliyor, bunu neye bağlıyorsunuz sizinle ilgili niçin bu tip yorumlar yapılıyor?”

Tanık Recai Birgün: “Bunu ben açıkçası o sitenin kendi yorumu olarak düşünüyorum doğrudur ben Demokratik Sol Partiden daha doğrusu Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisinin ortaklaşa vardığı bir anlaşma sonucu CHP listelerinden İzmir’den milletvekili seçildim. Bir sene sonra Sayın Rahşan Ecevit’in DSP yönetimiyle ters düşmesi sonucu Sayın Rahşan Ecevit’e bağlı olarak birlikte hareket ederek DSP’den istifa ettim, son 3 sene bağımsız kaldım ve daha sonra da iktidar partisinin hem bu Ergenekon operasyonlarına, yani bu tip derin yapılanmaları açıkçası verdiği destekten ve Anayasa referandumundaki inandığımdan dolayı destek verdim. Açıkçası bu konuda siyasi hiçbir ikmal beklemedim burada da ilk defa açıklayacağım sanıyorum iktidar partisi tarafından ben milletvekili adaylığı için davet edildim ancak bunu etik bulmadığım için de kabul etmedim. Eğer öyle bir beklentim olsaydı bunu kabul ederdim ve şu anda muhtemelen de Meclis’teki milletvekillerinden birisi olurdum. Ben sadece inandıklarımı, bildiklerimi burada açıklamaya çalıştım ve bu açıklamalarım benim 2002’den beri devam eden açıklamalardır, herhangi bir seçim döneminde siyasi dönemlerde yapılan bir açıklama değildir.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki buna rağmen Cumhuriyet Halk Partisi niye üyelik başvurunuzu kabul etmedi.”

Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım.”Tanık Recai Birgün: “Özür dilerim ben cevap verebilirim buna efendim eğer müsaade

ederseniz.”Mahkeme Başkanı: “Ben soru sormanızı kesmek istemiyorum ama bu siyasi bir dava

değil, bu hukuki bir dava burada yürütülen bir dava.” Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ama siyasi komployu yargılıyoruz

efendim (bir kelime anlaşılmadı).”Mahkeme Başkanı: “Lütfen sanığın şahsi görüşlerini, siyasi görüşlerini kişiliğini yargılar

mahiyette sorular sormayalım. Bakın birkaç defa ikaz ettim lütfen sorgunun amacına uygun sorular soralım iddialarla ilgili, iddianameyle ilgili sorular soralım.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım iddia siyasi komplo olduğu için.”

Mahkeme Başkanı: “Burada defalarca söylüyorum Tanığı yargılamıyoruz.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Benimde öyle bir amacım yok

efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tanığın şahit olduğu, yaşadığı olaylar iddialarla ilgili varsa onları

soralım.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Kendisi açıklama istedi efendim itiraz

olursa Başkanın doğrudan soru yöneltmeye müdahale hakkı var. Cevap vermek istiyor.”Mahkeme Başkanı: “Efendim tanığı yargılar mahiyette sorular soruluyor o nedenle uygun

değil, usule uygun değil.”

8

Page 9: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:9

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım doğrudan soru yöneltmede ancak Başkan itiraz olursa soruyu değerlendirebilir itiraz yok, tanık cevap vermek istiyor.”

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim burada tanığı yargılamıyoruz.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “201 açık.” Mahkeme Başkanı: “Sizin sorduğunuz sorulardan o anlaşılıyor.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki efendim.”Mahkeme Başkanı: “Burada tanığın siyasi görüşlerini, şahsiyetini yargılamıyoruz.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım peki. Ecevit

GATA’daki tedavi sürecinde orada yaşamını yitirdi değil mi?”Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Hangi tarihte?”Tanık Recai Birgün: “6 Kasım 2006.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Bazı kayıtlarda 5 Kasım olarak

geçiyor, koruma müdürü olarak görev yaptığınız için 6 Kasım olarak mı sizin bilginiz?”Tanık Recai Birgün: “Şimdi tarihler konusunda dediğim gibi dünden beri burada sizin

sorularınıza muhatabım tarihler konusunda çokta iyi olmadığımı başta söylemiştim dünde ben arz ettim bildiklerimi söylüyorum, itibar etmiyorsunuz, bazı şeyleri bilmediğimi söylüyorum koruma müdürüsünüz nasıl bilmiyorsunuz diyorsunuz. Bende bu çelişkiyi algılayamıyorum bildiklerimi cevap veriyorum, emin olduklarımı emin olmadıklarım konusunda da özellikle tarihler konusunda emin olmadığımı söylüyorum.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Birgün siz klasik bir koruma müdürü olarak görev yapma…”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım 5 Kasım veya 6 Kasım 2006.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Peki efendim, hayır şunu söylemek.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun bunlar iddialarla doğrudan ilgili değil. Buyurun sorun devam

edin.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım şunu belirtmek

istiyorum Sayın Birgün klasik bir koruma müdürü olarak görev yapmadım, her dakika yanındaydım ilaçlarını takip ettim, doktora ben götürdüm dedi. 2000, 2002 arasında Hacettepe’de tedavi gördüğünü bilmediğini söyledi ben bu çelişkiyi ortaya koymak için sordum. Klasik koruma müdürü olarak görev yapmadığınızı siz söylediniz. Siz Behiç Kılıç’ın sadece gazeteciler arasında Ecevit’in yapılan bu komployla ilgili çeşitli yayınlar yapmaya cesaret ettiğini diğerlerinin tam tersi yayınlar yaptığını söylediniz. Behiç Kılıç ne tür haberler yapmıştı?”

Tanık Recai Birgün: “Ben yanlış hatırlamıyorsam öyle söylemedim. Sayın Rahşan Ecevit eve gelen her gazeteciye bizim yaşadıklarımızı anlatmaya çalışıyordu her ortamda, ancak Sayın Ecevit buna hep engel oluyordu, konuyu kapat Rahşan şimdi yeri değil, zamanı değil diyordu. Ancak Behiç Kılıç bunlardan birisiydi geldiğinde bu konuyu sonuna kadar götürdü, çok ilginç çapraz sorularla hanımefendiden almak istediği her şeyi aldı ve yanılmıyorsam Akşam Gazetesi yayınladı dedim yoksa cesaret edemiyorlardı sadece Behiç Kılıç cesaret ediyordu diye bir şey kullandığımı hatırlamıyorum dünkü ifademde.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Behiç Kılıç’ın ve bu Ergenekon iddia edilen terör örgütüne üyelik veya yöneticilik iddiasıyla bu davanın şüphelileri arasında soruşturulduğunu biliyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim ben o zamanki yapıyla şimdi şu an yargılanan yapının aynı olmadığını olmaya bileceğini bu konuda fikrim olmadığın beyan etmiştim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Evet bu davanın şüphelileri arasındaydı yani siyasi kaos yaratarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs iddialarının şüphelisi iken yaşamını yitirmesi

9

Page 10: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:10

nedeniyle İstanbul Savcılığınca hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Yani bu da bu iddialarla taban tabana zıt olan bir kişinin de bu bir taraftan Ecevit’in kurulan siyasi komployu iddia edilen siyasi komployu ortaya koyacak beyanlarda bulunduğunu ama buna karşılık bu siyasi komployu kurduğu ileri sürülen yapılanmanın içerisinde yer aldığını ortaya koyuyor bu da çok büyük bir çelişki. Bir şey daha soracağım GATA’daki tedavi süreciyle ilgili de bir olumsuzluk veya tereddüt ettiğiniz bir dönem oldu mu, yoksa bu tedaviyle ilgili bir iddianız veya duyum yok mu?”

Tanık Recai Birgün: “Kesinlikle olmadı sadece Sayın Ecevit orada yattığı komada olduğu dönemde bir resmi basına yansıdı, bu konu bizi çok üzmüştü. Yoksa belki başka bir hastanede olsaydık daha erken vefat edecekti ancak çok iyi bakıldığını hepimiz gördük, şahit olduk çünkü her gün ziyarete gidiyorduk o konuda ne bir duyum, ne bir şüphemiz hiç olmadı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım benim sorularım bu kadar sayın müvekkilime vereceğim onun bazı soruları olacak.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Mehmet Bey.”Sanık Mehmet Haberal söz istedi verildi: “Teşekkür ederim Sayın Başkanım Türkiye

Cumhuriyetinin Başbakanının tedavi etmekten ve onu sağlığına kavuşturmaktan her zaman gurur duydum bugün de gurur duyuyorum. Bu tedavi periyodu içerisinde benim muhatabım hiçbir zaman bugün burada tanık olarak bulunan koruma müdürü olmamıştır. Benim muhatabım her zaman Sayın Rahşan Ecevit olmuştur ve Sayın Başbakanın kendisi olmuştur.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Mehmet Bey size soru sormanız için söz verdik, sorularınız varsa buyurun alalım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Teşekkür ederim. Şimdi sorum şu, son olarak şunu söyledi benim kendisine telefon ettiğimi söyledi acaba tarihini, belgesini elinde herhangi bir belgesi var mı? Ben şu tarihte kendisine telefon ettim ve dedim ki, Sayın Başbakan kontrole gelmelidir, acaba elinde herhangi bir belgesi var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Yok efendim.”Mahkeme Başkanı: “O tarihlerde kullandığınız cep telefon numarası nedir, 2002 yılında?” Tanık Recai Birgün: “0532 6528219 efendim.”Mahkeme Başkanı: “Başka telefonunuz var mı?”Tanık Recai Birgün: “Bu telefonla irtibat kuruyordum çünkü bu Başbakana ait bir

telefondu.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”Sanık Mehmet Haberal: “Şimdi tabi bir iddia ediyor şimdi Tanık iddia ettiğine göre bunu

ispat etmesi lazım eğer elinde belgesi yoksa tabi bunun takdirini tamamen makamınıza bırakıyorum. İki, Sayın Başbakanın Kanal B televizyonuna 5 kez konuk olduğunu, başka kanallar Sayın Başbakanı kabul etmediği için Kanal B’yi kullanmak zorunda kaldık diye bir ifadede bulundu, dün acaba ben onu doğru mu algılamışım?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim dün de arz etmiştim Kıbrıs konusunda özellikle çok yoğun bir dönemdi o dönem ve Sayın Ecevit yaptığı açıklamalar hiçbir basında yer almıyordu hiçbir basında. Bu da Sayın Ecevit’i çok rahatsız ediyordu o dönemde Vakit Gazetesinden bir talep geldi herkes bilir ki, Sayın Ecevit’in siyasi duruşu ve görüşü Vakit Gazetesinin siyasi duruşu ve görüşüyle çok farklıdır ve bugüne kadar hiç ben verdiğini görmemiştim, duymamıştım. Ancak söylediği tabir şuna yakın bir tabirdi Recai Bey, Kıbrıs konusunda bizim sesimizi kimse duyurmuyor söylediklerimizi kimse dikkate almıyor, bu fırsatı değerlendirip orada bir şeyler söylersek faydamız olur, Kıbrıs’ın faydasına olur demişti o şekilde buraya beyanat vermişti. Yine aynı dönemde yine ismini hatırlamıyorum ama Kanal B’nin sorumlusu olan Beyefendi aradı ve Kıbrıs konusunda bir program yapmak istediğini söyledi. Bende bu konuyu Beyefendi’ye ilettim ki, şunu da altını çizmek istiyorum benim zaten Sayın Haberal’a ve o kuruluşlara karşı kişisel bir husumetim olsa bana gelen bu telefon irtibatını Sayın Beyefendi’ye iletmezdim ve hiçbir şekilde

10

Page 11: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:11

Beyefendi’nin haberi de olmazdı. Ben görevim gereğiydi aynı zamanda ilettim Beyefendi’ye, Beyefendi evde Rahşan Hanım Ben ve Beyefendi’nin olduğu bir ortamda üçümüzün olduğu bir ortamda talebi ilettim. Biraz bir tartışmadan sonra Beyefendi yine aynı şeyleri söyledi, Rahşan dedi Kıbrıs benim için bizim için çok önemli Türkiye için çok önemli. Bu konuda nerede sesimi duyurabiliyorsam orada çıkıp konuşmam gerekir dedi. Ve biz ilk Kanal B ile mülakatımızı, irtibatımızı bu şekilde sağlamış olduk, daha sonra 4, 5 sayısını hatırlamıyorum bu görüşmeler devam etti ve her görüşmeden sonra da Sayın Ecevit, Sayın Haberal’a saygılarımı iletin lütfen mesajını iletti ben buna da şahidim evde. Bu kadar efendim.”

Mahkeme Başkanı: “O kanala katıldı mı, o Kıbrıs görüşmeleriyle ilgili o programıyla ilgili o programa katıldı mı?”

Tanık Recai Birgün: “Evet evde geldi ve evde yapıldı o televizyon çekimleri efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet tamam.”Sanık Mehmet Haberal: “5 kez Sayın Başkanım 5 kez Sayın Ecevit Kanal B televizyona

çıktı. Yani Tanık şunu mu söylemek istiyor; Sayın Başbakan bizleri teşekkür ettiği zaman ya bu hani onun nezaketi gereği yapılmış oluyor, ama siyasi olarak Kanal B’yi veyahut da Başkent Üniversitesinin bir siyasi organ olarak kullandı onu mu demek istiyor acaba. Ben Sayın Bülent Ecevit’i yakın ciddiyetiyle tanıyan bir kişiyim, Sayın Başbakan Bülent Ecevit’in bir şekilde bir tavır içerisinde olacağını düşünmüyorum, acaba onu mu ifade etmek istiyor yani Bülent Bey bizleri takdir ettiği zaman bir nevi gerçeği söylemiyor Tanık o şekilde belirtmeye çalışıyor. Ama buna karşın Başkent Üniversitesinin bir kuruluşu olan Kanal B’yi de kendi amaçları doğrultusunda rahatlıkla kullanabildi onu mu demek istiyor acaba?”

Tanık Recai Birgün: “Ben tabi tam olarak onu demek istemiyorum Sayın Ecevit nezaketi gereği en kızdığı kişiyi bile görse yani onunla ilgili bir sohbet geçse kişi ayrılırken saygılarını her zaman gönderirdi buna bir örnek daha vermek istiyorum müsaade ederseniz. Dün söz konusu olmuştu Sayın Emin Çölaşan’ın yaptığı bir haber vardı. O haberden sonra evde yaşanan infiali ben yaşadım evde neler oldu, neler konuşulduğunu fakat zaman geçti belli bir süre sonra TRT 2 veya TRT 3’te yine bir program talebi geldi. Konukların kimler olduğunu sorduğumda konuklarından birinin Sayın Emin Çölaşan olduğunu öğrendim bunu Beyefendi’ye ilettim şahsi kanaatim herhalde Beyefendi katılmaz bu programa çünkü yani böyle bir haber yaptı ve evde konuşulanları biliyorum, sohbeti biliyorum ilettiğimde efendim böyle böyle bir program daveti var. Ancak konuklardan birisi Sayın Çölaşan iki kişisiniz hani katılır mısınız, katılmaz mısınız Beyefendi o programa katıldı ve Sayın Çölaşan’la gayet iyi de sohbet etti ayrılırken de saygılarını iletti Sayın Çölaşan’a çokta benim açıkçası beklemediğim bir diyalog yaşandı orada.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Mehmet Bey’in bir beyanı oldu, 5 kez katıldığını söyledi Merhum Bülent Ecevit Kanal B’nin programına 5 kez katıldığını söyledi, böyle bir şey söz konusu mu kaç defa katıldı hatırlıyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim sayı olarak gerçekten hatırlamıyorum ancak bu katılımlar Başbakanlık Beyefendi’nin ikametinde oldu ikamette bu görüşmeler gerçekleşti biz Kanal B’nin binasına gitmedik, onlar bizim evimize geldiler sayı olarak bilemiyorum ayrıca bütün bu konuşmalara rağmen Kanal B’nin programına bende katıldım 2002’den sonraki bir dönemde. Bende Kanal B’nin programına katıldığımı çok iyi hatırlıyorum ben kendim gitmiştim hem de binada bu konuda bir röportaj yapmıştık.”

Sanık Mehmet Haberal: “Yani Tanık şunu mu demek istiyor ben öyle anladım. Sayın Başbakanımızın ve bizim Başkent Üniversitesine ve onun kuruluşlarına karşı herhangi bir husumetimiz yok biz kendi ideal veyahut da kendi görüşlerimiz doğrultusunda hareket ettik ve bu doğrultuda Kanal B’nin yayınlarına katıldık. Ki, bu Kanal B’ye katılan yayınlardan bir tanesi Kıbrıs’la ilgili diğerleri tamamen iç siyasetle ilgilidir Sayın Başbakanın o dönemde Kanal B’nin programına katılmış olması. Onu mu demek istiyor yani Sayın Bülent Ecevit ve bizim yani

11

Page 12: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:12

Rahşan Ecevit ve Tanığın bizim herhangi bir husumetimiz yok, sadece biz bu dönem içerisinde aldığımız duyumlar doğrultusunda hareket ettik onu mu demek istiyor acaba?”

Tanık Recai Birgün: “Ben efendim bu konuda söyleyeceklerimi söylemiştim, daha önce de arz ettim o tabi Sayın Ecevit’in takdiridir yani hangi ben kendi şahsi kanaatimi söyledim hangi sayıkla sebeple bu tedavi sürecinden sonra bu irtibatı kestiği yıllardır görüştüğü Sayın Haberal’la artık görüş… onu bilemiyorum ben kendi kanaatlerimi arz ettim. Kendi şahsi düşüncesini bilemiyorum. Daha sonra bütün bunlara rağmen neden Kanal B’ye katıldı, o da yine dediğim gibi ben kendi kanaatimi arz ettim Sayın Ecevit’in ne düşünerek bu böyle bir adım attığını bilemiyorum.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başbakan 4 Mayıs 2002’de Başkent Üniversitesi hastanesine acil olarak yatırıldı, tedavisi yapıldı, ertesi gün taburcu edildi ve bu dönem içerisinde de herhangi bir açıklama yapmadı basına açıklama yapmadı doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “İlk bir gün kaldıktan sonra evet yapmadı.”Sanık Mehmet Haberal: “Evet. Sizin dün söylediklerinize ki, ben tabi öğleden sonra ancak

bu duruşmaya katılabildim sağlığım nedeniyle. Arkasından yaptığı basın açıklamasında dediniz ki, kendisine endoskopi yapıldı, bu nedenle Sayın Başbakan işte konuşamadı bu yapmış olduğu açıklamadan sonra Sayın Başbakan ki, o zaman kendisine herhangi bir endoskopi yapılmıştı acaba nereye gitti? Bu açıklamayı yaptıktan sonra Sayın Başbakan evine mi gitti, yoksa Başbakanlık konutuna mı gitti, nereye gitti Sayın Başbakan?”

Tanık Recai Birgün: “Eve gittik efendim.”Sanık Mehmet Haberal: “Ne kadar evinde istirahat etti ve daha sonra ne zaman Başkent

Üniversitesi Hastanesine geldi?”Tanık Recai Birgün: “Yani onu şimdi tam dediğim gibi ama 2, 3 gün herhalde kaldık, sonra

işte tekrar bir sırtta bir yanma bir sıkıntıdan bahsetti Beyefendi. Tekrar geldik o geldiğimizde de yanlış hatırlamıyorsam işte omurga çökmesi tespit edildi.”

Sanık Mehmet Haberal: “Peki gelmesi siz mi geldiniz yoksa benim veyahut da bir başka arkadaşımın talebi üzerine geldi?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır biz geldik şikayetimizden dolayı.”Sanık Mehmet Haberal: “Efendim.” Tanık Recai Birgün: “Şikayetimizden dolayı biz geldik rahatsızlığımızdan dolayı.”Sanık Mehmet Haberal: “Yani biz ben veyahut da bir başka arkadaşım sizi illa Başkent

Üniversitesi Hastanesine gidin diye herhangi bir şekilde talepte bulunmadı.”Tanık Recai Birgün: “Evet bulunmadı.”Sanık Mehmet Haberal: “Siz geldiniz kendiniz geldiniz yani kendi yani Sayın Başbakan

kendi isteğiyle Başkent Üniversitesi Hastanesinde tedavi olmak üzere geldi doğru mu?”Tanık Recai Birgün: “Tabi bu baştan beri böyle oldu, biz kendimiz geldik.”Sanık Mehmet Haberal: “Evet. Evet, tabi Başkent Üniversitesi Hastanesinin de bizlerin de

görevi ülkemizin Başbakanını tıbbın bütün imkanlarını kullanarak tedavi etmekti ve biz de bunu başarıyla yaptık ve gösterdik, daha sonra Sayın Başbakan 26 Mayıs’ta hastaneden taburcu oldu doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Yani tarih olarak emin değilim ama doğrudur Mayıs aylarında.”Sanık Mehmet Haberal: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Ortalarından sonraydı.”Sanık Mehmet Haberal: “Evet peki bu Sayın Başbakan o gün o tarihte taburcu olduktan

sonra acaba nereye gitti, bu konuda bir bilginiz var mı?”Tanık Recai Birgün: “Yani 11 sene önceden bahsediyoruz ama eve gittik muhtemelen

hastaneden çıktıktan hemen sonra ilk genelde hep eve gidiyorduk.”Sanık Mehmet Haberal: “Çünkü Sayın Başbakan taburcu olduktan sonra gitti Başbakanlık

konutunda bir basın toplantısı yaptı yani Başkent Üniversitesinin yapmış olduğu tedaviyle

12

Page 13: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:13

gerçekten sağlığına kavuşmuştu ki, Sayın Başbakan gitti bir basın toplantısı yaptı bu basın toplantısı çok önemli bir basın toplantısı idi. Çünkü bütün basın mensupları Sayın Başbakanı Başbakanlık konutunda bekliyorlardı. Dolayısı ile yani o tarihte Sayın Başbakanın ne denli sağlıklı olduğunu ve Başkent Üniversitesinin doktorlarının yapmış olduğu bu tedavinin ne kadar etkili olduğunu herhalde göstermiştir doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim şimdi siz söyleyince hatırladım biz oradan oraya gittik Başbakanlık konutuna hatta bu açıklamayı bizim yapmamamız gerektiğini riskli olduğunu bu kadar uzun süre oturamayacağımızı böyle bir olaydan sonra doktorlar söylemişti. Ancak Sayın Ecevit ben bu açıklamayı yapacağım sadece siz bana nasıl yapmam gerektiğini söyleyin benim açıklama yapmamı sağlayın çünkü biz o zaman bütün köşe yazarlarını davet etmiştik, bütün kameralar bütün medya oradaydı. Biz oraya gittik doktorlar da yine Başbakanlık konutunda ayrı bir odada herhangi bir riske karşı hazır beklemişlerdi hatırladım efendim evet.”

Sanık Mehmet Haberal: “Peki bu tarihten sonra Sayın Başbakan Başkent Üniversitesi Hastanesine ne zaman geldi veyahut da getirildi bu konuda bir bilginiz var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Çok net hatırlamıyorum ama bir kere daha biz tekrar bir MR işte röntgen bunlar için geldiğimizi hatırlıyorum o 3 aylık dönemde bir kere geldik hatırlıyorum Başbakanla, Başkent Hastanesine.”

Sanık Mehmet Haberal: “Peki yine dünkü konuşmanızda Sayın Başbakan taburcu edileceği zaman dediniz ki, Sayın Haberal’ın da bulunduğu bir ortamda Sayın Başbakana 8 aylık bir istirahat önerildi. Daha sonra da bunu değiştirdiniz, dediniz ki; bu 8 aylık istirahat 3 aya indirildi, acaba bu öneriyi hangi ortamda çünkü Başkent Üniversitesinin konumu belli, inşaatı belli yapısı belli. Sayın Başbakanın yattığı yerde Başkent Üniversitesinin en son katında 8, 4, 9 numaralı odası orada yatıyordu Sayın Başbakan acaba bu söylediğimiz şeyleri kime hangi ortamda ne zaman söyledik ve bu konuda elinizde bir belgeniz var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim söylediğim gibi bunlar hep bizim sohbette ve konuşma karşılıklı konuşmalar sırasında şahit olduğum olayları ben burada söylüyorum. Ayrıca ben 7, 8 aylık tedavi süreci 3 aya indirildi demedim 3 ay sonra böyle bir olay geliş… olaylar gelişince biz kendiliğimizden başka bir doktor devreye sokarak bu tedavi sürecini sonlandırdık buna benzer şeyler söyledim. Bize söylenen şeyde dün Sayın Rahşan Ecevit’in de kamera arkasında söylediği gibi Rahşan Ecevit ben ve sizin de olduğunuz bir otamada yanlış hatırlamıyorsam Sayın Turgut Zileli bu iş herhalde 7, 8 ay gibi sürebilir efendim beyanları olmuştu. Bu beyanlar üzerine biz burada 7, 8 ay kalmayalım, burada eğer bir tedavi yani özel bir tedavi ilaç vesaire kullanılmayacaksa evimize gidelim bu nekahet dönemini evimizde geçirelim yönünde Sayın Rahşan Ecevit’in talepleri oldu. Bu talepler üzerine biz eve gittik ve evde bu nekahet dönemini geçirmeye başlamıştık.”

Sanık Mehmet Haberal: “Yani Sayın Başbakan Sayın Rahşan Ecevit’in talebi üzerine mi taburcu edildi. Onu mu söylemek istiyorsunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Evet yani olup olamayacağı konuşuldu eğer kurallara uyarsak evde de bu dönemin geçirilebileceği söylendi bizim talebimiz üzerine.”

Sanık Mehmet Haberal: “Kim söyledi? Kim söyledi ve bu sizin biraz önce söylediğiniz şu ortam dediğiniz yer acaba hastanenin neresindeydi? Ve bunu ispat edecek elinizde bir belgeniz var mı evet Mehmet Haberal da buradaydı şu Doktor Rahşan Hanım ve şunların huzurunda bu şekilde bir teklifte bulundu diye bir belgeniz var mı elinizde bunu ispat edecek bir şeyiniz var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim yok yani bugünleri yaşayacağımı bilseydim ve o günlerden ben bu günleri görebilseydim kamerayla gezerdim herhalde gerçekten süreci kameraya almayı çok isterdim ama ne yazık ki biz sonradan bunların ne olduğunu hissettik ve farkına vardık. Onun için yapılan karşılıklı görüşmelerden başka kişilerin kendi söylediklerinden başka elimde herhangi bir belge yok. Herhangi bir bilgi de yok.”

13

Page 14: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:14

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım ben dün buraya geldiğimden beri Sayın Tanığın söylediklerinde bir şey çok dikkatimi çekiyor hep duyum aldım, olabilirdi, ortamda, elimde bir belge yoktu tabi bunlar makamınızın takdirine ben sunuyorum. Eğer bir şey belgeye dayanmıyorsa birisi bir İddia Makamı ya birisi bir şey iddia ediyorsa elbet ki onu ispat etmek o iddia yapan kişinin görevidir onu yapması gereklidir.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, sorunuz varsa onu alalım daha sonra değerlendirmenizi yaparsınız.”

Sanık Mehmet Haberal: “Evet, evet, evet, evet şimdi şunu sormak istiyorum; ben Sayın Başbakanımızın taburcu olmasına karar verildiği zaman arkadaşlarımız raporlarını hazırladılar Sayın Başbakanımızın artık muayyen periyotlarla görevinin başına dönebileceğine karar verdiler, raporlarını hazırladılar, taburcu olma kararını veren Başken Üniversitesinin kendisini takip eden doktorlar heyetidir ve bu heyetin hazırlamış olduğu raporun birisini ben Sayın Rahşan Ecevit’e, birisini de doğrudan kendim Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar’a verdim. Acaba bu raporları benim Sayın Şağar’a elden kendim tarafımdan verildiğim hakkında bilgisi var mı tanığın?”

Tanık Recai Birgün: “Doğrudur o konuda bilgim var efendim. Hatta daha sonra o raporları ben Sayın eve ilettim Sayın Şağar bana iletmişti bende eve ilettim ancak dediğim gibi dünde raporları açıp dosyalar içinde ne var ne yok gibi okumadım. Ancak biz eğer gerçekten raporda yazıldığı gibi periyodik zamanlarda kontrol edilmek şartıyla görevimizin başına dönebileceğimiz söylendiyse o zaman biz niye 3 ay evden hiç dışarı çıkamadık neden her sabah doktorlar evimize gelip doktorlar kontrol ettiler bunu da aslında cevabını herhalde bulmak gerekiyor. Dediğim gibi bize söylenenleri ben söylüyorum bu konuda en ufak bir riyakarlığım veya konuları saptırma gayreti içerisinde değilim öyle bir düşüncem de yok. Ben sadece yaşadıklarımızı anlatıyorum. Bize söylenen buydu kağıtta ne yazdığını bilemem ben. Ama kağıtta öyle bir şey gerçekten yazıyorduysa biz 3 ay neden dışarıya çıkamadık neden her sabah 9:30 gibi doktorlar rutin kontrollerini 3 ay boyunca yaklaşık devam ettirdiler. Sayın Ecevit dışarı çıkmayı bu kadar istediği halde niye çıkamadı o zaman. Yani rutin görevimizi yapabilecek durumda idiysek bizi evde tutan neydi o zaman onun cevabını herhalde aramak lazım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Acaba biz 3 ay takip etmedik Sayın Başbakanı bu bir onu nereden biliyorlar bizim zaten Başbakanı takip ettiğimiz dönem belli. Biz Sayın Başbakanı 4 Mayıs’tan itibaren takip etmeye başladık ve daha sonra da Temmuz itibariyle de Sayın Başbakan ki doğal olarak Sayın bir hastanın hakkıdır ya takibi kabul eder etmez doktoru kabul eder etmez o tamamen hastanın hasta haklarına göre bir hakkıdır. Bunu kullanmıştır biz de kendisine takdir etmişizdir karar tamamen Sayın Başbakanındır. Dolayısıyla şimdi bir 3 aydır şimdi bir 8 aydır konularını bir defa belgelemediği sürece takdiri yine Sayın Makamınıza bırakıyorum. Diğer bir konu, şimdi tanık diyor ki, Sayın Başbakanla rapor verdiler ben bu raporları okumadım ama kendi bildiğimi bir ülkenin Başbakanını yönlendirdim sağlık yönüyle yönlendirdim. Acaba bir koruma müdürünün eğer gerçekten görevi koruma müdürü ise eline aldığı raporu bir okumak burada ne yazıyor ona bakmak görevi değil midir? Acaba neden o raporu okuma gereğini duymadınız da ülkenin Başbakanına gizli gece adeta böyle kaçırırcasına doktor getirerek eve seyyar röntgen cihazı getirerek bir ülkenin Başbakanını yani Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını kendiliğinizden tedavi etmeye kalkıştınız böyle bir şeyi hangi cesaretle ve hangi tıbbi bilgilerinize dayanarak yaptınız?”

Tanık Recai Birgün: “Arz etmiştim o zaman Sayın Ecevit’le ilgili en ufak bir haber medyada abartılı ve yanlı olarak yansıyordu. Ve bir haber çıktığı zaman ertesi gün diğer gazeteler bu haberi alıp daha da çok büyüterek kamuoyuna yansıtıyorlardı. Bu nedenle 24 saat de kapımızda gazeteciler vardı gece gündüz kapımızı resmen kayıt altına alıyorlardı. Arz etmiştim yaşadığımız süreç de bizi bir alternatif doktor arayışına götürdü birisinin daha fikrine ihtiyaç duyuldu be benim şahsen verdiğim bir karar değildir. Bu Sayın Ecevit’in Sayın Rahşan

14

Page 15: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:15

Ecevit’in de verdiği katıldığı bir karardır. Bu karar üzerine yine doktor olduğunu bildiğiz başka bir arkadaşımızı çağırdık ayrıca normalde bir koruma müdürünün görevi Sayın koruduğu kişinin sağlık raporlarını okumak değildir tabi ki kendi doktoru vardır ancak öyle bir dönem yaşadık ki o dönemde Başbakanlıkta Sayın Ecevit’in doktoru olarak görev yapan kişiyle dahi bir diyalogumuz irtibatımız yoktu. Bütün irtibatımız Başkent Hastanesiyleydi. Zaten orada da bir bizi endişelendiren bizi sıkıntıya sokan durumlar ortaya çıkmıştı bizim kendi yaşadıklarımızdan kaynaklanarak. Bu nedenle biz Sayın Ecevit’e yani hastanın ve hastanın eşinin de ortak olduğu bir kararla dışarıdan 3. bir doktor veya farklı bir doktorun fikrine ihtiyaç duyduk. Buna da en uygun kişi bendim. Çünkü dediğim gibi Sayın Ecevit’lerin dışarıyla olan irtibatlarının çoğunu ben sağlıyordum ben de böyle bir tanıdığım olduğunu söyledim ve o tanıdığım kişiyi eve getirdik gizli olmasının gerekçesi de bunu herhangi bir yerden herhangi bir kişiden kimseden saklamak değil medyadan saklamaktı. Çünkü medya böyle bir faaliyeti gördüğü zaman nasıl bir haber yapacağını kestirmek mümkün değildi o dönemde. Tek gerekçemiz ertesi gün Türkiye’nin ekonomisini sıkıntıya sokacak yönetimde yeniden bir zafiyet varmış bir şeyler yaşanıyormuş imajı oluşturmayacak sessiz sedasız bu işi halletmekti. Nitekim onda bence de başarılı olduk o dönemde kimse de duymadı bunu.”

Sanık Mehmet Haberal: “Başkent Üniversitesi Hastanesiyle itilaf olduğunu söylüyor acaba o itilaf neydi itilaf Sayın Başbakanımızı tedavi edip taburcu etmek miydi acaba o itilaf neydi açıklar mı?”

Tanık Recai Birgün: “İtilaf şu efendim. Şimdi dediğim gibi ben raporları okumadım ancak sizin beyanınıza göre raporlarda bizim ara ara kontrol olmak şartıyla normal günlük yaşamımıza ve hayatımıza devam edebileceğimiz yönünde olduğunu söylediniz ama bizim evdeki durumumuz sizin söylediğinizin tam tersiydi. Dün de arz ettim. Yaklaşık bir buçuk metre mesafede olan lavaboya dahi kalkmaya iznimiz olmadan sürekli bir yatak istirahatı önerilmişti bize. Ve bu yatak istirahatını yaptığımız dönemler içerisinde Sayın Ecevit’in çok önem verdiği 3 toplantıya katılma talebi de çok da kabul görmedi sağlık gerekçesiyle ve bu toplantılara ilk önce Sayın Ecevit’in ısrarı sonucu evet katılabilirsiniz bir sıkıntı görünmüyor. Sabah bir kontrol edelim dendi bu tekrar katılma izninin geri alınması var tabi son kararın yine Sayın Ecevit’e verilmesi Sayın Ecevit’le yapılan bu iknalardan sonra peki biz de çünkü baskı yapıyorduk. Bunları birkaç kere yaşayınca ayrıca yine arz ettim her sabah eve bir doktorlar ordusunun gelmesi dışarıda bunun haber yapılması bu evde de biraz sıkıntı yaratmıştı. Yaşadığımız birtakım olayları birleştirince yeniden bir doktor başka bir doktorun bakmasının daha faydalı olacağı konuşuldu evde, ondan sonra bu adımlar atıldı.”

Sanık Mehmet Haberal: “Şimdi Başkent Üniversitesinin sağlık heyetinin elimde raporu var. Burada Sayın Tanığın söylediklerinin tam aksine Sayın Başbakanımıza birtakım önerilerde bulunuyor ve o öneriler çerçevesinde de görevini yapabileceğine dair belge bu. Yani Başkent Üniversitesinin resmi belgesidir. Eğer Sayın Tanık zahmet edip bu belgeyi okumuş olsalardı o zaman ne Sayın Başbakanımızın 3 kez bu taburcu olduktan sonra düşmesine sebep olurlardı. Ne de bugün gelip burada görevini yapmış olan bu ülkenin bir üniversitesi ve onun yöneticilerini itham etme durumuna düşebilirlerdi ve bunlar belgesi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Mehmet Bey daha sonra değerlendirmenizi yaparsınız. Tanığınıza tanığa sorularınızı alalım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Şimdi sorum şu sorum şu Sayın Başkanım. Sorum şu Başkent Üniversitesine saygı duyarım. Sayın Başbakan ve Sayın Rahşan Ecevit diyebilir ki biz Başkent Üniversitesindeki doktorların bizim takip etmesini istemiyoruz. Ülkenin Başbakanı Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı, o zaman o Sayın Başbakanın beraberinde onunla beraber olan yöneticilerin ki bu Sayın Tanık onların başında gelmektedir. Birinci görevi Sayın Başbakanı bu ülkenin en etkin kuruluşlarından birine götürüp ve orada tedavisini sürdürmek değil midir? Yoksa

15

Page 16: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:16

böyle gizli kapaklı gece vatandaşlardan yok basından kaçırırım bahaneleriyle bir ülkenin Başbakanının yaşamıyla oynamak hakkına haiz midir bir konuma müdürü?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim ben tekrar etmekte fayda görüyorum kimseyi itham etmiyorum sadece yaşadıklarımızı anlatıyorum bu yaşadıklarımızın hangi sebeple gerçekleştiği konusu benim takdirim değildir.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Mehmet Bey mükerrer bir soru daha önceden soruldu niçin Mücahit Pehlivan Bey’e müracaat ettiklerini anlattı.”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Başka bir soru sorun efendim.”Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Haberal: “Bu aslında mükerrer soru değildir ben bu soruyu daha önce

sormadım çünkü tanık beni ve Başkent Üniversitesini almış olduğu birtakım duyumlarla itham etmeye kalkıştı ve ben size teşekkür ediyorum sağlık durumum müsaade etmemesine rağmen zatıalinizin beni çağırması nedeniyle bende doktoruma gittim ne pahasına olursa olsun ben mahkemeye gitmek durumundayım dedim ve geldim size gerçekten teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “İşte böyle rahat rahat soru sorabilesiniz diye sizi çağırdık.”Sanık Mehmet Haberal: “Çok teşekkür ediyorum çok teşekkür ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun rica ederim.”Sanık Mehmet Haberal: “Dolayısıyla bizim görevimiz ülkenin Başbakanını en etkin bir

şekilde tedavi etmekti. Başka bir şey daha söyledi tanık dedi ki Sayın Haberal çok sık gelip Sayın Başbakanı ziyaret ediyordu. Evet, bu benim görevim bir o kurumun en üstünde oturan yönetici olarak Sayın Başbakanı her dakika tedavi edip bir an önce görevine dönmesini sağlamak benim görevimdi acaba bunu yapmak hata mıydı onu mu söylemek istiyordu yani sayın?”

Tanık Recai Birgün: “Tam tersine efendim ben dün Sayın Haberal’ın sürekli bizimle ilgilendiğini çok yakın ilgide bulunduğunu söyledim. Bence bu bir hata değil bir görevdi kendisinin de söylediği. Ben bunu bir yanlış bir şey yap olmuş gibi de arz etmedim bunu.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım Başkent Üniversitesi Hastanesi Sayın Başbakanın sağlığına kavuşturdu ve görevinin başına dönderdi. Sayın Tanık birtakım iddialarda bulundu bu iddiaları ne zaman gündeme getirdi. Sayın Başbakanımız Başkent Üniversitesi Hastanesinde yatarken acaba kendisine herhangi bir bilgi verilip o bilgileri gitmesi gereken iletmesi gereken herhangi bir kuruma iletti mi yoksa ne zaman bu konuları gündeme getirdi?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim bu konular daha önce de arz etmiştim Sayın Rahşan Ecevit Sayın ve Sayın Bülent Ecevit’le hep konuşulan konulardı. Bu hep üçümüzün arasında kaldı ancak daha sonra parti yetkilileriyle yapılan toplantılarda etrafımda kimle konuşuyorsak herkes benimle aynı şeyleri bugün burada neler arz ediyorsam hepsi benimle hem fikirdi yani herkes bunların aynen söylediğim gibi hatta dedim buna benzer basına açıklamalar yapıldı. Partinin üst yöneticileri partililer hemen hemen herkes benimle hem fikirdi. Sayın Ecevit’e karşı ve tabi ki hükümetine karşı bir iç ve dış mihrakların ortaklaşa yürüttüğü bir operasyon olduğunu, bu operasyonun aşama aşama gerçekleştiğini, biri bir adım bir operasyon yapılıp o olmayınca ikinciye geçildiğini herkes hem fikirdi. Fakat ne yazık ki bugün bunu sadece söyleyen ben tek olarak kaldım bunun birinci şahitleri bile artık susmuş durumdalar. Bunu ben koruma müdürü olarak sorumlu olduğum kişi Sayın Ecevit’tir.”

Mahkeme Başkanı: “Bu ne zaman gündeme getirildi ne zaman konuştunuz bu durumları?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim kamu görevlisi olduğum için zaten bunu benim alenen kamuoyuyla paylaşmam memur olduğumdan dolayı sakıncalıydı. Ne zaman ki ben milletvekilliği adaylı için mesleğimden istifa ettim aday olmak için o zaman gündeme getirmeye başladım

16

Page 17: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:17

rahatlıkla çünkü kamu görevlisi değildim. Daha sonra zaten seçimlerde kazanamayınca tekrar mesleğime döndüm ve bu şeh… bir daha hiç konuşmadım yine kamu görevlisi olduğum zaman olduğum için. Ta ki 2007 yılında milletvekili seçildim tekrar bu konuları kamuoyunda paylaşmaya başladım. Suskunluk dönemi benim sadece devlet görevlisi olduğum dönemdir. Diğer bütün dönemlerde dilimin döndüğü kadar ulaşabildiğim yerlere kadar ben bunu hep gündemde tutmaya çalıştım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım kamu görevlisi olduğunu söylüyor. Sayın Tanık. Esas kamu görevlisi olduğu için değil midir ki bu duyumları aldığı zaman derhal ilgili makamlara bildirip onu belgelemesi gerekmiyor mu ve bu şekilde acaba bile bile suç mu işledi Sayın Tanık?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim arz ettiğim gibi ben konuları Sayın Başbakana iletiyordum ve Sayın Rahşan Ecevit’e onlar takdir ediyorlardı ne yapılması gerektiğini. Ben onlara karşı sorumluydum koruduğum kişiye karşı sorumluydum.”

Sanık Mehmet Haberal: “Şimdi bu şu demektir acaba onu mu söylemek istiyor Sayın Tanık ben bile bile şimdi eğer Sayın Başbakan Başkent Üniversitesinde tedavi olduğu periyotlar içerisinde kafasında herhangi bir şüphesi var idi ise veyahut da bizim yapmış olduğumuz tedaviyle ilgili herhangi bir soru işareti var idi ise duyum aldı ise bunu bildirmemekle bir bakıma eğer öyle diyorsa bu kadar uzun süre bekleyerek Sayın Başbakanın diyelim ki sağlıyla acaba bir ciddi sorunları mı yaşatmak istedi Sayın Başbakana ki o zaman getirip söylemedi. Aksi halde zaten biz gösterdik ki Sayın Başbakanla ilgili yaptığımız tedavi yerindedir. Nitekim gizli olarak getirmiş olduğu doktor da Başkent Üniversitesinde yapılanlar doğrudur ki Sayın Tanık Savcılığa vermiş olduğu ifadede bunu açık olarak belirtmiştir. Demiştir ki; evet Başkent Üniversitesinde yapılan tedavi doğrudur zaten hastalık da iyileşmiştir ki orada bile Sayın Başbakanın hastalığını ifşa etmekle de ayrıca herhalde Sayın Tanık suç işlediğinin farkında değil.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim.”Sanık Mehmet Haberal: “Şunu belirtmek isterim eğer Sayın Başbakanla veyahut da Sayın

Rahşan Ecevit’ten izin alıp bunu yaptıysa saygı duyarım ama aksi halde bu konuda da suç işlediğinin acaba farkında mı?”

Tanık Recai Birgün: “Yani ben hemen hemen attığım her adımdan hem Sayın Rahşan Ecevit hem Bülent Ecevit’e hayatta olduğu sürece sürede her adımdan bilgi verdim yaptığım bütün açıklamalardan bütün konuşmalarımdan kendilerinin onayı vardır. Ha şimdi tabi bu onayın belgesi var mı diye sorulursa bu onayın belgesi yok efendim.”

Sanık Mehmet Haberal: “Bu kadar uzun süre bekleyip Başkent Üniversitesinin ve beni bu şekilde adeta itham ederek gündeme getirmesinin amacı ne maksadı ne? Çünkü Başkent Üniversitesi ve ben görevimi yapmışız Sayın Başbakanı bir an önce Başbakanlığa göndermişiz 7 ay Başbakanlık yapmış ve dört buçuk sene yaşamış ondan sonra da bir beyin kanamasıyla aramızdan ayrılmıştır. Acaba amaç neydi yani bu kadar uzun süre bekledikten sonra gelip beni ve Başkent Üniversitesini sadece duyumlarla şunu tekrar belirtmek istiyorum elinde bir belgesi var mı? Benim elimde belgeler var. Ben diyorum ki Başkent Üniversitesinin raporları bunlar elinde bir belgesi var mı ki evet ben şu kadar zaman beklemek durumundaydım veyahut da şu belgelere dayanarak ben bunları yapıyorum ve şu kadar uzun süre bu nedenle bekledim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkanım, bu soru en az 20 defa

soruldu, mükerrer sorular duruşmayı uzatmaya yönelik sorular lütfen izin vermemenizi talep ediyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet daha önceden soruldu Mehmet Bey mükerrer soru lütfen tekrarlamayalım zamandan tasarruf etme açısından.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cevap verildi 2002 yılında açıklama yaptığını söyledi.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım tekrar değil.”

17

Page 18: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:18

Mahkeme Başkanı: “Sorulmadık sorulmadık soru varsa onları soralım. Bazılarını avukatınız sordu.”

Sanık Mehmet Haberal: “Ha bu tek mükerrer değil.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Haberal: “Sayın İddia Makamının söylediği gibi mükerrer değil. Ben şunu

öğrenmek istiyorum; eğer bizim herhangi bir hatamız veyahut da bizimle ilgili herhangi bir problem var idi ise neden Sayın Başbakanı takip ettiğimiz dönemde gündeme getirilmedi de Sayın Başbakan iyileştirilip taburcu edildikten sonra ve Sayın Başbakanın bana ve hekimlerinize defalarca teşekkür etmesi, takdir etmesinden sonra kasıtlı bir şekilde herhangi bir bilgiye belgeye dayanmadan bu konuları gündeme getirdiler. Ve beni mazur görünüz lütfen bu Ergenekon’la bu konunun ilgisi neydi? Yani acaba hangi maksatla bu konu gündeme getirildi. Bunun cevabını verebilir mi?”

Tanık Recai Birgün: “Efenim tabi bunun cevabını ben veremem ben sadece 2001 yılında yaşadıklarımızı anlatmak Sayın Savcımız Mahkeme Savcılığı beni davet etti siz bir şeyler söylüyorsunuz 2002’den beri bunları bir de bize söyler misiniz? Bende olanları anlattım bildiklerimi ve yaşadıklarımı anlattım. Ayrıca tekrar altını çiziyorum asla ve kesinlikle ne sizi ne hastanenizi ben töhmet altında veya iddia herhangi konuda iddia etmiyorum. Töhmet altında bırakacak iddiada bulunmuyorum sadece sizin elinizde bir belge var hastane raporu olduğunu söylediniz bu raporda görevimize devam edebileceğimiz uygun aralıkla kontrolleri sürdürdüğümüz sürece yazılı. Ancak bütün Türkiye biliyor ki biz 3 aya yakın o evden dışarıya çıkamadık. Bu çelişki bende değil yaşanan olaylarda çelişki. Rapor böyle diyor fakat biz bu rapora rağmen bütün Türkiye’nin gözü önünde 3 aya yakın bir süre evde kaldık. Demek ki bize yapılan bir tavsiye vardı evde kalın tavsiyesi vardı. Şimdi bu tavsiyenin belgesi tabi ki yok ama ben evde bunları yaşadım. Bunlar bize tavsiye edildi evde kalmamız hatta bizde doktorlarla birlikte olarak Beyefendi’ye bu istirahatını yapması gerektiği yönünde baskılar yaptık. Sonuçta 3 aydan sonra da söylediğim gelişmeler oldu. Ben burada bir art niyet bir kasıt aramıyorum. Sadece bu çelişkinin sebebi neydi? Biz 7, 8 ay gibi bir istirahat dönemi tavsiye edilmişken 3 ay sonra başka bir doktor devreye soktuğumuzda bu doktorun bize bir sorun kalmamış iyileşmişsiniz dışarı çıkıp günlük hayata devam edebilirsiniz demesindeki çelişkiyi ben sadece mahkemeyle ve huzurunuzda paylaştım. Burada benim asla kimseyi şu art niyetle böyle hareket etmişlerdir bunların niyeti buydu kasıt buydu demedim. Benim söylediğim şeyi Sayın Ecevit’i ve dolayısıyla hükümeti yıkmak Sayın Ecevit’i siyasetten uzaklaştırmak için bir dizi operasyonlar uygulamışlar. Bu operasyonda da hastalığı da bahane edilerek çabuklaştırılmıştır bütün amaç Sayın Ecevit’i siyasetten Türkiye’den silmek ve yerine başka bir oluşum oluşturmaktı. Bunun için sadece hastalık dönem değil Sayın Ecevit’in her türlü hareketi abartılarak yanlı bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmıştır ve sonunda da Sayın Ecevit hasta konuşamaz yürüyemez sağını solunu bile bilemez bir insan olarak topluma lanse edilmiştir. Bu sadece dediğim gibi hastaneyle ilgili bir iddiam değildi benim. Ben bunları anlatıyorum burada kimin hangi niyetle hareket ettiği Sayın Mahkemenin takdiridir benim takdirim değildir ben fikirlerimi bildiklerimi açıklıyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Bey lütfen mükerrer sorular sormayalım bunlar daha önceden sorulan sorular. Sizin belki olmadığınız bölümde de dillendirilmiş olabilir. Lütfen başka sorunuz varsa sorulmadık sorunuz varsa onları alalım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım mükerrer soru sormuyorum ben ben şunu ben şunu söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim hepimiz şahidiz burada hangi soruların sorulduğu hangi soruların so… gayet iyi biliyoruz. Lütfen sorunuz buyurun tartışmayın efendim. Sorunuzu sorun.”

Sanık Mehmet Haberal: “Sayın Başkanım. Sorum şu.”Mahkeme Başkanı: “Başka sorunuz varsa onu alalım buyurun.”

18

Page 19: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:19

Sanık Mehmet Haberal: “Tekrar ediyorum sorum şu tekrar soruyorum. Biz ben o dönemde şu anda Cumhuriyet Halk Partisinin Zonguldak milletvekiliyim ama Cumhurbaşkanlığını bir onur olarak kabul etmeyerek parlamentoya bu işi yükleyerek kabul etmeyen ama şu anda Cumhuriyet Halk Partisinin bir milletvekiliyim o dönemde ben siyasetçi değilim. Bizi bir siyasi kurulu organizasyonların içine çekmenin hangi gerekçelere dayandığını açıklamak durumunda, çünkü hekim olarak Başkent Üniversitesi görevini yapmıştır. Sayın Başbakanı sağlığına kavuşturmuş tekrar Başbakanlığa göndermiştir. Dolayısıyla bunu birtakım duyumlara dayanarak Başkent Üniversitesini belgeye herhangi bir belgeye dayanarak mı yapıyor? Yoksa bu kadar uzun süre neden bekleyerek bekledi ve bu konuyu tam bu Ergenekon davası döneminde gündeme getirdi, bunları cevaplamak gayet tabi ki tanığın görevidir. Çünkü bir yerde beni ve Başkent Üniversitesini adeta bu siyasi bizim tamamen dışımızda olan bizimle ilgisi olmayan birtakım organizasyonların adeta sanki bir onlarla ilişkisi olmuş veya olacakmış gibi birtakım yorumlara getirecek şekilde bir konuşması var, Sayın Tanığın bunu da açıklamak zorundadır. Çünkü belgeye dayanmayan bunu tekrar belirtmek istiyorum gerçek ben belgelerle konuşuyorum. Belgeye dayanmayan bir iddianın elbet ki ispat edilmesi iddia sahibine aittir. Bunun da takdirini ben zatıalinize bırakıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Burada tanık belgesinin olmadığını söyledi. Sizin sorduğunuz sorularla ilgili Savcılıkta beyanı var bu mükerrer bir soru efendim başka bir soru sorun efendim.”

Sanık Mehmet Haberal: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Başka bir soru sorun lütfen.”Sanık Mehmet Haberal: “Sorum şu Sayın Başbakan bizden taburcu olduktan sonra evine

gitti ve evinde istirahatını yapıyordu o esnada Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılamadığını söyledi Sayın Tanık. Acaba o toplantıya neden katılamadı? O konuda bir bilgisi var mıydı?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim o da mükerrer bir soru.”Tanık Recai Birgün: “Dün cevaplamıştım efendim.”Sanık Mehmet Haberal: “Evet, evet evet.”Mahkeme Başkanı: “Bir gün önceden doktorların katılabileceğini söylemesine rağmen

ertesi sabah geldik kontrol ettiklerinde katılamayacağını söylemişler. Bu konuda soru soruldu cevap verildi. Başka sorunuz varsa onu alalım.”

Sanık Mehmet Haberal: “Bütün bunların ötesinde Sayın Başbakanın bizimle ilgili söyledikleri veyahut da bizimle gerek benimle ilgili gerekse kurumumuzla ilgili söylediklerinin adeta işte hani nezaketine bağlı olduğunu söylüyor. Sayın Başbakan çok nazik bir insandı onu biliyorum ama zaman zaman da özellikle parlamentoda da yapmış olduğu bazı reaksiyonlarla tabi yerinde karar verdiğini Sayın Başbakan göstermiştir. Şimdi bu kadar Sayın Başbakana yakın çalışan bir kişi olarak herhangi bir gün Sayın Başbakandan bizim tedavimizle ilgili bizim aleyhimizde herhangi bir şey işitti mi acaba veyahut da konuştu Sayın Başbakanla?”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Açıkçası konuşmadı hatta biz bunu Hanımefendiyle konuştuğumuz

zaman onun yanında konuyu hep kapatmamızı istedi. Bu konuyu büyütmenin uzatmanın bir anlamı yok olan oldu, bunu siyasi tarihçiler araştıracaklar bu konuyu fazla karıştırmayın derdi. Hiçte konuşmadı daha önce de arz etmiştim yine bu konuda da aynı soru yine gelmişti. Tam olarak böyle geçiyordu. Yani Beyefendi olumsuz bir şey söylemediği gibi biz konuştuğumuz zaman da sohbet anlamında Hanımefendiyle şöyle olmuştu böyle olmuştu şunu nasıl hallettik gibi konuları konuştuğumuzda Beyefendi bu konuların hemen kapatılmasını isterdi.”

Sanık Mehmet Haberal: “Yani biz Başkent Üniversitesi olarak Sayın Başbakanı tedavi etmişiz Başbakanlığa göndermişiz ve yaşamına devam etmiş. Daha sonra da Başkent Üniversitesinin ve bizlerin herhangi bir etkisi olmadan Sayın Başbakan aramızdan ayrılmış doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”

19

Page 20: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:20

Sanık Mehmet Haberal: “Tamam teşekkür ediyorum Sayın Başkan teşekkür ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Avukat Hanım yani lütfen tekrar tekrar sorular soruluyor, gerek

müvekkiliniz gerek siz.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı söz istedi verildi: “Başkanım tekrara

sebebiyet vermeyeceğim şu andaki beyanları karşısında bir iki sorum daha var.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun 1, 2 soru alabiliriz buyurun.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Evet. Şimdi Savcılıkta ve dün

mahkemede verdiğiniz ifadeniz sırasında Başkent’ten taburcu olacağı sırada içeride bir konuşma zorluğu yaşamadığını ancak dışarı çıkınca konuşmakta güçlük çektiğini bu derece yorgun bir kişinin basın açıklaması yapmasının doğru olmadığını söylediniz. Engellemeye çalıştım dediniz Rahşan Hanımla birlikte kabul etmediğini arka kapıdan çıkartmak istediğinizi bu sırada Haberal’ın da 1, 2 kelime söyleseniz iyi olur dediğini ve Ecevit’in sorularım üzerine bunu söylediniz. Kendi iradesiyle serbest iradesiyle basın açıklaması yaptığını söylediniz. Bunda hem fikir miyiz tekrar?”

Tanık Recai Birgün: “Tabi son kararı her zaman Beyefendi verirdi bizler ve etrafındaki fikirleri söylerdi.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Ama o neye doğru olduğuna gerekli olduğuna inanıyorsa onu

yapardı. “Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki hem Savcılıkta hem dün

mahkemede verdiğiniz ifadenizde bugün müvekkilim size hatırlatana kadar niçin ayın gün Başbakanın Başbakanlık konutuna giderek 2. kez basın açıklaması yaptığını gizlediniz?”

Tanık Recai Birgün: “Gizlemedim efendim soru gelmediği için atlamışımdır veya o anı hatırlamamışımdır. Gizlenecek bir şey yok bu çünkü yine söylüyorum benim bu anlattığım her şey kamuoyunun gözü önünde olan olaylar bunlar ben sadece şahidi olarak burada bulunuyorum. Anlattığım hiçbir şey kamuoyundan gizli olan bir şey değildir sadece bu işte röntgen cihazının ve doktorun başlarda gelmesi gizli bir olaydı o da zaten daha sonra yine kamuya mal oldu. Basıncı arkadaşlar doktorumuzu eve girerken yakaladı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “(birkaç kelime anlaşılamadı).”Tanık Recai Birgün: “Bunlar da ifşa oldu sonradan. Yani benim anlattığım her şey zaten

basında yansıyan şey. Ben sadece perde arkasını burada şahidi olduğum için arz ediyorum. Yoksa hiçbir şeyi gizlemiş değilim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki Savcılıkta verdiğiniz ifadenizde her cevabınızı Savcı sordu da onun üzerine mi verdiniz? Size konuyla ilgili bildikleriniz soruldu mahkemede de aynı şekilde oldu ama siz Başbakanlıktaki basın açıklamasını nedense orada da burada da söylemediniz yani soru cevap şeklinde mi oldu? Zekeriya Öz size soru sordu siz soruya siz soruya mı cevap verdiniz?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır aynen burada olduğu gibi Sayın Başkanımın arz ettiği gibi söylediği gibi bildiklerimi anlattım daha sonra sohbet sırasında burada yaptığımız gibi bir görüşmeler geçti ama ben aklımdakileri ve bildiklerimi anlattım.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Demek ikisinde de Başbakanlıktaki çok önemli bir şey çünkü iddianız Haberal’ın da bir nevi emri vakisiyle basın açıklaması yaparak bitkin bir Başbakanın kamuoyu önüne çıkartıldığı şeklindeydi. Sonunda benim sorularım üzerine hayır bu kararı Başbakan verdi dediniz. Şimdi de Başbakanlıkta 2. kez basın açıklaması yaptığını söylüyorsunuz. Burada da engellemediniz mi koruma müdürü olarak. Bu görüşleriniz belirtemediniz mi? Niye orada da mı Haberal illa Başbakanlıkta da basın açıklaması yapın diye zorladı?”

20

Page 21: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:21

Tanık Recai Birgün: “Dün yanlış hatırlamıyorsam burada Başbakanlıkta böyle bir açıklama yapıldığını doktorların da hemen Başbakanlık içindeki Başbakanlık konutunda beklediğini.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Hayır söylemediniz Sayın Birgün.”Tanık Recai Birgün: “Söylemiştim efendim dünde.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Bugün de unutmuştum şimdi

söylüyorum dediniz bunun altını çizerek söylüyorum dün unutmuştum dediniz.”Tanık Recai Birgün: “Hayır Sayın Haberal Sayın Haberal hastaneden sonra nereye gittiniz

dedi? Bende eve gitmişizdir dedim. Sayın Haberal basın açıklamasını hatırlatınca evet şimdi hatırlardım o gün eve gitmedik direkt basın açıklamasına gittik dedim efendim.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Evet. Şimdi siz.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Avukat Hanım kısa bir ara verelim.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki efendim.”Saatin 10:45 olduğu görüldü.Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki efendim.”Tanığın beyanının alınması sırasında birleşen dava sanıkları tutuklarından Ulaş Özer,

Okan İşgör ve Hüseyin Yanç ile tutuklu sanıklık Özkan Kurt’un cezaevinden getirildikleri görüldü.Bağsız olarak huzurdaki yerine alındı.Ayrıca bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Demet Reçber, Av. Zeynep Küçük ve Av.

Taner Serim’in geldikleri görüldü.Bugünkü oturumda Bedirhan Şinal Sanık Bedirhan Şinal Mahkeme Başkanı Hasan

Hüseyin Özese hakkında reddi hakim talebinde bulunduğu görüldü.Bu konuda görüşü sorulan İddia Makamı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan Sanık Bedrettin Şinal 22 Mayıs

2012 havale tarihli dilekçesinde Mahkeme Başkanı Sayın Hasan Hüseyin Özese hakkında hakimin reddi talebinde bulunmuş ise de sanığın isabetsiz yorumlarına dayanan Ceza Muhakemesi Kanununun 22, 23 ve 25/1. maddesindeki hakimin davaya bakamayacağı hal ile tarafsızlığını şüpheye düşecek nedenlerden birisinin bulunmaması şeklindeki yasal dayanaktan yoksun ve aynı yasanın 31/1-c maddesinde ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa hakimin reddi istemi geri çevrilir hükümleri gözetilerek reddi hakim talebinin geri çevrilemesine karar verilmesi kamu adına mütalaa olunur.”

Aynı konuda görüşü sorulan müdahil vekili.Danıştay Başkanlığı Vekili Av. Perihan Özcan söz istedi verildi: “Bizde şey Savcı Bey’in

şeyine katılıyoruz, mütalaasına katılıyoruz”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Reddi hakim talebi incelendi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Her ne kadar sanık Bedirhan Şinal’ın Mahkememize bugünkü oturumda verdiği

22.05.2012 havale tarihli dilekçesinde Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese hakkında reddi hakim talebinde bulunmuş ise de, daha önce yaptığı reddi hakim taleplerinde de ortaya koyduğu iddiaların soyut içerikte bulunup bir hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek nitelikte bulunmadığı CMK 31. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı, duruşmayı uzatmaya yönelik ve hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, bahsedilen madde uyarınca bu sanığın vaki talebinin geri çevrilmesine,

Bu karara karşı CMK 250. maddesiyle yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine 7 gün içerisinde itiraz hakkı bulunduğu konusunda bu sanığa bildirimde bulunulmasına oybirliğiyle kara verildi.

21

Page 22: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:22

Açık yargılamaya devam olundu.Tanık Recai Birgün eski kimliği ve yeminli tahtında huzura alındı.Mahkeme Başkanı: "Avukat Hanım 1, 2 sorumuz var demiştiniz onu da tamamlayın bu

şekilde tamamlamış olalım.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı söz istedi verildi: “Tekrara sebebiyet

vermeyeceğim Sayın Başkanım tanığın dün ve bugün verdiği beyanlarla bilhassa bizim tarafımızdan ve müvekkilim tarafından sorulan sorular çerçevesinde Başkent Üniversitesinde yanlış tedavi yapılmadığı, buradaki tedavi sürecinin sağlığına kavuşturulduktan sonra neticelendirildiği, taburcu edildiği. Bu durumun Mücahit Pehlivan’ın gizlice sokulan röntgen cihazıyla yaptığı muayene neticesinde de tevsik edildiği. Aynı şeklide Mehmet Haberal’ın basın açıklaması yapması konusunda Sayın Ecevit’i zorlamadığı buna ilaveten aynı gün Başbakanlık konutunda da ikinci bir basın açıklaması yaptığı. İş göremezlik raporu verileceğine yönelik iddiaların da somut bir delile dayanmayıp sadece bir duyumdan ibaret olduğunu tanık beyan etti bu konuda soru sormayacağım bu konu açıklığa kavuştu. Şimdi tartışmalı olan son durum Sayın Ecevit’in Başkent Üniversitesinden taburcu olduktan sonra eşiyle birlikte Mehmet Haberal’a teşekkür mektubu göndermesi Radikal Gazetesine açıklama yaparak muayeneyi ertelemesinin tek nedeninin medyada yalan yanlış haberlere yol açacağı endişesini taşıması ve şimdiden bunu şöyle diyor aynen şu aşamada Başkent Hastanesine muayeneye gidersem bunun medyada yalan yanlış haberlere yol açacağını hastane yetkililerine belirttim. Nitekim şimdiden bunun işaretleri görülmeye başlandı. Bu nedenle muayeneyi ertelediğimi söyledim ancak bir kez daha belirtmek isterim ki Başkent Üniversitesi Hastanesi uzmanlarına ve yöneticilerine teşekkür ediyorum, onların değerli katkılarıyla sağlık durumum çok iyidir açıklamasında bulunmasına ve dört buçuk yıllık yaşamı süresince tam 5 kez konutunda Kanal B’yi Başkent Üniversitesinin bir kuruluşu olan Kanal B’yi kabul ederek röportaj vermesine rağmen gerçekte Mehmet Haberal’la sorunları yaşamaya devam edip etmediği, kendisine hürmetlerini iletmesinin bir nezaket gereken üslubu çerçevesinde olduğu konusunda bir netlik kazanamadık. Biz diyoruz ki sosyal ilişkileri devam etti. Emrehan Halıcı’da bunu gazetecilere verdiği açıklamasında ölümüne kadar Haberal’ın Sayın Bülent Ecevit’le sosyal ilişkisi devam etmiştir bir sorunları yoktur şeklideki açıklamasıyla çeliştiğini söyledik. Şimdi size şunu soracağım. Sayın Ecevit’in siyasi açıdan kendisine yapılan yanlışlar karşısında tepkisiz mi kalırdı, hep alttan mı alırdı kendisine haksızlık yapanlara bunun hesabını sormaz mıydı? En yakın tanıyan kişilerden biri olarak bunu soruyorum size. Hep herkese hürmet mi iletirdi yanlış yapan kişilere? Sayın Birgün size yönelttim bu soruyu.”

Tanık Recai Birgün: “Soru tekrar alabilir miyim efendim?”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Sayın Ecevit çok nazik bir üslubu

olduğunu biliyoruz ancak bir haksızlığa uğradığında bunun hesabını sormaz mıydı umursamaz mıydı? Alttan alırdı hep hürmet mi iletirdi ne yapardı bir haksızlığa uğradığında bir saldırıya uğradığında?”

Tanık Recai Birgün: “Ben açıkçası yanında bulunduğum süre içerisinde kendisine medya yoluyla olsun başka türlü olsun saygısız ifade ve harekette bulunanlara karşı bir cevap vermediğine muhatap olmadığına böyle intikam veya hesap duygusuyla içinde olmadığına şahit oldum.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Buna da Emin Çölaşan’la olan ihtilafına rağmen kendisine hürmet iletmesini söylediniz. Yani tepki vermezdi haksızlığa uğrasa dahi diyorsunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Ya ben ben bildiklerim anlattım efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki Merve Kavakçı’nın Türkiye Büyük

Millet Meclisindeki yemin krizi sırasında Sayın Bülent Ecevit’in açıklamalarını size hatırlatmak istiyorum. Bülent Ecevit şöyle diyor. Türkiye’de hanımların giyim kuşamına başörtüsüne özel

22

Page 23: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:23

yaşamlarına hiç kimse karışmıyor. Ancak burası hiç kimsenin özel yaşamı mekanı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildirin diyerek kürsüden indirmiştir. Bunu bir hanıma karşı nazik olmasına rağmen doğru bulmadığı yanlış bir davranış olarak değerlendirdiği harekete anında tepki veren gerektiğinde de çok sert tepkiler veren bir liderdir. Bu açıklamam çerçevesinde aynı şeyi de Bülent Ecevit’in hiçbir tepki vermediğini ki kamuya yansımış çünkü siz hep açıklamalarınızda kamuoyunda başkaları da böyle diyordu diye hep savunmanızı ve beyanlarınızı teyiden söylüyorsunuz. Bu açıklama karşısında halen daha bu iddianızı devam ettiriyor musunuz? Haksızlığa hiç tepki vermezdi hep susardı hürmet iletirdi konusundaki beyanlarınızı tekrarlıyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Tabi kişisel konular hariç siyasi konular hariçte ancak bu verdiğiniz örneğin birde devamı olacaktı aynı Sayın Ecevit Merve Kavakçı’nın evini baskın yapan kolluk kuvvetlerine ve o günkü Ankara'daki Savcının hareketini de yadırgadığını, bir milletvekili hanımın evine gecenin o saatinde baskın yapmanın doğru olmadığını söyleyerek de Sayın Merve Kavakçı’ya yapılan o davranışı da hoş görmediğini açıklamıştı. Yani mecliste konuşan Ecevit’le Sayın Merve Kavakçı’ya karışı gecenin bir saatinde yapılan baskını da eleştiren yine aynı Ecevit’ti.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Ama ikisi de yanlış bulduğu hareketleri eleştiren bir Ecevit tepki veren bir Ecevit.”

Tanık Recai Birgün: “İşte şahsına karşı değil yani.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “O yüzden sizin söylediğiniz pardon

Sayın Birgün siz haksızlığa uğrasa bile susardı nezaketi gereği diyorsunuz. Şu anda ise bildiği doğrular arkasında mücadele veren polisin yaptığı yanlış hareketi eleştiren bir Ecevit’i söylüyorsunuz ikisi birbiriyle çelişiyor hangisi doğru?”

Tanık Recai Birgün: “Dediğim gibi ben yine bildiklerimi söylüyorum Sayın Ecevit’in haksızlığa karşı sessiz kaldığını söylemedim, sadece şahsına karşı yapılan sözlü saldırı olsun yazıyla olsun yapılan saldırılara karşı nedense muhatap almamayı, yok saymayı tercih ederdi şahsına karşı olanları kastettim ben böyle gördüm onu söylüyorum burada.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Ancak burada şahsına.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım lütfen.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkan: “Mahkeme Başkanı: “Lütfen başka soru sorun hep aynı yerde aynı yerde takılıyoruz.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Aynı etrafa (bir kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Efendim sorunun cevabını verdi başka soru sorun.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki koruma müdürlüğü göreviniz

dışında Ecevit’in koruma müdürlüğü görevinizi yaparken emniyet görevlisi olduğunuz için soruyorum emniyet teşkilatının size verdiği başka görevleri de yürüttünüz mü?”

Tanık Recai Birgün: “Özür dilerim Ecevit.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “t’in koruma müdürlüğü görevi yaptığınız

dönemde kendiniz bir emniyet görevlisi de olduğunuzdan dolayı emniyet teşkilatınca size verilen başka görevleri de yürüttünüz mü diyorum?”

Tanık Recai Birgün: “Bana emniyet teşkilatı herhangi bir görev tebliğ etmedi korumalığın dışında.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki bu konutunda yapılan ziyaretler sırasında Başbakanlık görüşmeleri kayıt altına alınır mıydı ya da notlar tutulur muydu?”

Tanık Recai Birgün: “Bildiğim kadarıyla hayır.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Konuşma içerikleri.”Tanık Recai Birgün: “Konut. Baş başa yaptığı görüşmeleri mi kastediyorsunuz?”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Evet.”

23

Page 24: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:24

Tanık Recai Birgün: “Hayır bildiğim kadarıyla bir kayıt sistemi yoktu.”Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki Oran’daki konutuna devlet

erkanında gelen veya özel görüşmeleri konusunda ziyaretçi defteri tutulur muydu bu kayıtlar düzgün olarak koruma müdürü olduğunuz için soruyorum tutulur muydu?”

Tanık Recai Birgün: “Onlar zaten benim görevim içerisine girmiyordu. Ancak sadece medya mensuplarının yaptığı görüşmeler kendilerinin getirdiği cihazlarla kayıt altına alınıyordu. Diğer hiçbir görüşme kayıt altına alınmazdı.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Peki siz ifadeniz sırasında Başbakanın devlet erkanından yaptığı kişilerle olan görüşmelere hep şahit olduğunuzu belirtiyorsunuz. Bir koruma müdürü olarak bu kadar yakın olarak toplantılara bire bir katılmanız doğru bir şey midir normal bir uygulama mıdır?”

Tanık Recai Birgün: “O benim değil Sayın Ecevit’in takdiriydi öyle uygun görüyordu bende katılıyordum gerektiği zaman.”

Sanık Mehmet Haberal müdafi Av. Dilek Helvacı: “Siz ifadeniz sırasında tarihle ilgili konularda somut sorularıma hep ben iyi hatırlamıyorum tarihten emin değilim şeklinde geçiştirmeli cevaplar verdiniz. Ancak istikrarlı biçimde dün de bugün de hep dediniz ki eğer Ecevit sağlığına kavuştuysa niçin 3 ay boyunca evde istirahat önerildi, daha doğrusu şöyle söylediniz. Sağlığına kavuşmuştu ama ona rağmen Başkent Üniversitesindeki doktorların istirahat önerileri çerçevesinde evde dinlenmeye devam etti. Niye 3 ay boyunca eve hapsoldu, doğru mu?”

Tanık Recai Birgün: “Yani 3 ay, 2 ay, iki buçuk ay zamanlar dediğim gibi bu 3 ay olarak yerleşti genelde kamuoyunda.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Bütün medyada da böyle bizde de alışkanlık olabilir, tek tek

hesaplandığında bu belki 2 ay değil iki buçuk ay olabilir, 2 ay 15 gün olabilir, 3 ay olabilir. Dediğim gibi zamanlar konusunda ufak tefek de olsa yanılgıyı kabul ediyorum.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Burada pek ufak tefek değil de şeyi soracağım size, Başkent’ten sonraki tedavisi Mücahit Pehlivan ve diğer doktor arkadaşları tarafından mı yürütüldü?”

Tanık Recai Birgün: “Dün bu soruya cevap vermiştim efendim. Beyefendi’nin tedavi olacak bir şeyi zaten pek kalmamıştı bildiğim kadarıyla, sadece ilaçları düzenlendi, Sayın Mücahit Pehlivan yanımızda geziyordu sadece.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Daha sonraki süreçte GATA’ya yatırıldığı raporlarıyla sabit, orada Parkinson’a ilaveten diğer rahatsızlıkları nedeniyle 2 kez, ayrıca kaburgasındaki kırık nedeniyle tedavi olduğu belli. Ben size şunu söyleyeceğim, belgelerle kanıtlandığı üzere 3 ay değil, Başkent Üniversitesinden 27 Mayıs’ta taburcu olmuş, son rapor 01 Temmuz, yani sadece 1 ay boyunca evdeki istirahatı Başkent Üniversitesiyle bağlantılı olabilir. O zaman 2 aylık tedavi sürecine Mücahit Pehlivan’ın önerisi ile mi evde kaldı?”

Tanık Recai Birgün: “Bu konuda söylemiştim efendim, açık izahatta bulunmuştum hatırlıyorsam.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Tekrar ben hatırlayamıyorum efendim, zabıtlar da olmadığından tekrarlar mısınız? Yani Başkent Üniversitesindeki tedavi süreci bittikten sonra 01 Temmuz’da, Mücahit Pehlivan tarafından verilen öneriler doğrultusunda mı evde teda… istirahat etmeye devam etti?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır Mücahit Pehlivan geldikten sonra hangi tarihse o tarihten sonra biz dışarı çıkmaya başladık, günlük hayatımıza devam ettik.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Yani bir ay boyunca sadece.”Tanık Recai Birgün: “Dediğim gibi.”

24

Page 25: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:25

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Başkent Üniversitesi bir ay evet, Bülent Bey hastaneden çıktıktan sonra da gerek siz de söylediniz. Hem parti toplantılarına, hem de Milli Güvenlik Kurulu toplantısına daha sonradan iştirak etti dediniz, değil mi sağlığına kavuşarak, bu konuda da hem fikiriz.”

Tanık Recai Birgün: “Hastaneden çıktıktan sonra değil de işte evdeki o nekahet döneminden sonraki dönemlerde normal günlük yaşantımıza başladık.“

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Yani bir ay sonra.”Tanık Recai Birgün: “Zaman olarak şimdi söyleyip net bir şey söylemek istemiyorum, ama

ben 2 ay diye biliyorum, iki buçuk ay diye biliyorum.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ama işte şu an ben hatırlatınca sürekli

önce 3 ay diyorsunuz, sonra iki buçuk olur, iki olur hani ayağımız alışsın bire kadar indik ama kayıtlarda bir ay. Bunu 3 ay olarak gösteriyorsunuz, bu da doğru değil.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım tanığın cevabını tartışmayalım lütfen, sorunuzu sorun.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım aldığım yanıtlar zaten tanığın somut hiçbir delile dayanmadığını.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam onları sonra değerlendireceğiz, onları sonra değerlendirirsiniz.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Yazılı beyanda da bulunacağız gerekirse, teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan buyurun, sorusu olan buyurun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Pardon, pardon, pardon bir şey var,

Sayın Başkanım dün tanık Başkent Üniversitesindeki Başhekim yardımcısının ke… çeşitli gazetecilere el altından bilgi vererek Ecevit’le ilgili olumsuz haber yayınlattığını söylemişti. O kişiye danışarak onayını aldıktan sonra ismini verebilirim dediğini söylemişti. Birincisi CMK’ya göre böyle bir hakkı yok, çünkü yemin ederek tanıklık süreci başladıktan sonra eğer tanıklık konusunda bildiklerini söylemezse CMK 60’a göre Sayın Mahkemenizin kendisini önce yargılama giderleri, ardından disiplin hapsine hapis cezasıyla cezalandırılması gerekir. Eğer böyle bir teamül başlarsa bütün o zaman tanıklar CMK’nın dışına çıkarak yazılı beyanda bulunur. Bir sorayım tekrar geleyim izin verirse denir, bunun CMK kapsamında kabul edilmesi mümkün değildir. Tanıktan tekrar soruyorum gazetecinin ismi nedir?”

Mahkeme Başkanı: “O madde hükmü ancak zorunlu hallerde tanıklık yapmazsa, yani sorulan soru zorunlu bir soru ise cevap verilmesi zorunlu bir soru ise o madde uygulanabilir.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım okuyabilir miyim maddeyi?”

Mahkeme Başkanı: “Zorunlu olup olmadığını şu anda.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Maddeyi okuyabilir miyim Sayın

Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda, şu an için.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Zorunlu diye bir şey yok CMK 60’ta.”Mahkeme Başkanı: “Efendim zorunlu olup olmadığı konusunda şu anda herhangi bir şey

yok, durum yok. İsterse tanık cevap verebilir, ne diyorsunuz.”Tanık Recai Birgün: “Ben cevap vermek istemiyorum efendim, böyle bir hakkım varsa bu

hakkımı kullanmak istiyorum.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Yok efendim, Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Tartışmayalım efendim.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım CMK’ya göre söylü…”Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim tartışmıyoruz lütfen, şu anda cevap vermek

istemiyorum dedi bu da bir cevaptır.”

25

Page 26: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:26

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım özür dilerim hangi maddeye istinaden.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım lütfen başka sorunuz var mı?”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Sayın Başkanım siz o zaman bu

konuda ara kararı verin, onu talep ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun, buyurun oturun.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Tanıklıktan çekinme hakkı yasada

sınırlı olarak belirtilmiştir. Hangi maddeye istinaden ismini vermekten imtina hakkının olduğuna.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Şimdi ara kararı verin talep ediyorum

efendim.”Mahkeme Başkanı: “Recai Bey tanıklığınıza başvururken gerçeği söylemeniz gerektiğini

hatırlattık. Burada maddi gerçeği bulmamız için sizin doğruyu söylemeniz gerekiyor. Bütün bunlar hatırlatılarak eğer sorulan soruya cevap verme durumunda iseniz, cevap vermek istiyorsanız buyurun cevap verin, cevap vermek istiyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet cevap vermek istemiyor, buyurun oturalım.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı: “Ara kararı verin lütfen Sayın

Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım lütfen, tamam değerlendiriyorum buyurun, talebiniz

değerlendirildi buyurun oturun, buyurun Demet Hanım.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber söz istedi verildi: “Recai Bey burada

bulunma gerekçeniz iddia edilen örgütle ilgili olarak bilgi ve görgünüzün araştırılması, bizim de amacımız maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için size birtakım sorular sorarak sizin bilginizin kayıtlara geçmesi. Bu anlamda size bende bazı sorular soracağım, eski Ankara İl Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ı tanır mısınız?”

Tanık Recai Birgün: “Evet tanırım.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Tanışıklığınız ne zamana dayanır,

samimi misiniz?”Tanık Recai Birgün: “Meslekten benim çok üst devremdir, ayrıca bir kere İstanbul’da

kendisiyle tanıştım, İzmir’de emniyet müdürüyken İzmir Milletvekili olduğum vesilesiyle görüşmelerimiz oldu. Daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne geldi, oradan tanışıklığım var.”

Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Yakın tanışıyorsunuz yani.”Tanık Recai Birgün: “Çok yakın denemez işte bir, benden çok büyük olduğu için mesafeli

bir ilişkimiz vardı.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Anladım üst devreniz mesafeli bir

ilişkiniz var, tanışıyorsunuz. Recep Güven, Ali Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu, Nuray Başaran, Faruk Demir, ABD Büyükelçisi Siyasi Müsteşarı John Kunstadter’ı tanıyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Saydıklarınızdan şu an Nuray Başaran’ı hatırlıyorum medyadan.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Hı.”Tanık Recai Birgün: “Akşam Gazetesi köşe yazarıdır.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Yok birebir tanıdıklarınızı soruyorum,

medyadan değil, şahsen tanışıklığınız olanlar. İsimlerini tekrar sayabilirim arzu ederseniz.”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Recep Güven, Ali Fuat Yılmazer, Mutlu

Ekizoğlu, Nuray Başaran, Faruk Demir, ABD Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı John Kunstadter.”Tanık Recai Birgün: “Şu an eğer isim benzerliği yoksa Recep Güven polis akademisinde

bizim öğretim görevlimizdi. O olabilir ya da bir Recep Güven vardı istihbarat daire başkanı yine benim bir üst devrem, ama isim benzerliği de olabilir dediğim gibi, şahsen.”

26

Page 27: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:27

Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “İstihbarat daire başkanı olana Recep Güven’i soruyorum.”

Tanık Recai Birgün: “Evet onu okuldan tanıyorum.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Okuldan tanışıyorsunuz.”Tanık Recai Birgün: “Evet, çünkü benim bir üst devremdi, 7 sene aynı okulda okuduk.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Tanıdığınız Amerikalı var mı?”Tanık Recai Birgün: “Hayır.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Behçet Oktay’ı tanır mısınız?”Tanık Recai Birgün: “Çok iyi tanırım.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Ne sık… yani çok sıkı görüşüyordunuz.”Tanık Recai Birgün: “Evet vefatına kadar.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Behçet Oktay’ın öldürüldüğü gece bazı

emniyet mensuplarıyla yemekteymiş, siz de o yemeğe katılmış mıydınız?”Tanık Recai Birgün: “Hayır.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Behçet Oktay’ı öldürüldüğü gece hiç

telefonla aradınız mı?”Tanık Recai Birgün: “Hayır.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Peki, Behçet Oktay’ın öldürüldüğü gece

aynı gün bir televizyon programına katılarak Behçet Oktay intihar etti. İstanbul’da AKP’li bir bakan define arıyor, yakında onu açıklayacağım diye bir beyanatta bulundunuz. Gelinen aşamada Behçet Oktay’ın intihar etmediği, öldürüldüğü iddiasıyla ilgili olarak yeniden dava açıldı. Açıklamanızın devamında, yani bir kere çok yakın görüşüyorum diyorsunuz. Daha intihar mı, cinayet mi o belli değil ve aynı gün gece çıkıp televizyonda intihar etti diyerek belli bir yöne kanalize ediyorsunuz durumu, devamında da hiç alakasız bir şekilde bir bakan İstanbul’da define arıyor, yakında onu açıklayacağım şeklinde bir beyanınız var. Bu bakanı daha sonra açıkladınız mı?”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım bunları sormanızın sebebini açıklar mısınız?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Efendim bir.”Mahkeme Başkanı: “Yani tanığı yargılar duruma düşmeyelim, buyurun.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Tabi açıklayayım, tabi Sayın Başkan

hemen açıklayayım şimdi tanıkta dedi ki, evet bende bir yapılanmadan, bir örgütten bahsediliyordu. Buradaki kişilerle öyle ilgili olarak ve öyle bir iddiada bulunmuyorum ama bir yapılanmadan bahsediliyordu. Bizim de müvekkilimin ve diğer sanıkların da bir yapılanma olduğu konusunda iddiaları var. Ama bu yapılanma buradaki insanlardan oluşturulmuş bir yapılanma değil. Buradaki insanların iddiaları ya da şahsımız, müvekkilim adına konuşayım bizim iddiamız da evet gerçekten bir örgüt olduğu ve buradaki insanların bir komploya, belli bir siyasi amaca pusuya düşürülerek ya da farklı kanallardan gidilerek bir örgüt varmış gibi bir hava oluşturularak siyasi içerikli bir dava oluşturulduğu yönünde. Dolayısıyla bu örgütün tanığın da dahil olduğu bir örgüt olup olmadığını araştırmak zorundayız. Sonuçta evet tanığı yargılamıyoruz ama o da kabul ediyor bir yapılanma var diyor. Biz de diyoruz, bir yapılanma var, bunların ortaya çıkması için, maddi gerçeğin ortaya çıkması için biz de yardımcı olmaya çalışıyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım tanık hakkında doğrudan somut bir iddianız var mı?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tanık hakkında yani şu sanı… şu kişi tanığa şöyle talimat verdi,

şöyle yönlendirdi, şunu yaptırdı diye bir iddianız var mı?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Var tabi ki.”Mahkeme Başkanı: “Söyler misiniz?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Var tabi ki.”Mahkeme Başkanı: “Kim, kimdir o açıkça soruyu sorun ona göre cevaplasın.”

27

Page 28: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:28

Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Sanığın, sanı… tabi, tabi soracağım, tabi, tabi yani sanığın, tanığın affedersiniz doğru söylemediği, yönlendirildiği ve bu örgüt tarafından yönlendirildiği iddiasını ortaya çıkarmaya çalışıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam kim yönlendirmiş onu söyleyin.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Efendim biraz önce kendisi AKP’den

milletvekili adaylığı için kendisine teklif geldiğini belirtti. Sayın Başbakanda ben bu davanın Savcısıyım demişti. Daha önceki söylemlerinde de defalarca bu davanın arkasında durduğunu ve Savcıların bu olayın üzerine gitmesi gerektiğini, çetelerle mücadele ettiğini defalarca belirtti. Dolayısıyla böyle bir bağ olabilir, kendisi yönlendirilmiş olabilir, bunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim olabilir diyorsun, bunlar varsayım ve tahmin başka sorunuz var mı?”

Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Efendim tanıkta olabilirlerle konuşuyor.”Mahkeme Başkanı: “Başka sorunuz var mı efendim.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Şimdi şunu soracağım sadece kendisi,

ayrıca soruma da cevap vermedi Sayın Başkan müdahale ettiğiniz için, kendisi Sayın Ecevitlerin çok yakını olduğunu dışarıyla bağlantıyı kendileri aracılığıyla sağladığını hatta belirtti. Ama bir sağlık raporunu okumuyor ve koruma müdürü olarak bu sağlık raporunu okumama, okumanın kendi görevi olmadığını belirtiyor. Oysa kendisi yakın koruma, yakın koruduğu kişinin sağlık sorunlarını bilmesi gerekmez mi, bu kendi görev alanı içerisinde değil mi kendisinin?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim bana eve teslim edilmek üzere verilen bir belgeyi açıp okumak benim kesinlikle görevim değil, bu belge sağlıkla ilgili olabilir.”

Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Recai Bey size.”Tanık Recai Birgün: “Devletle.”Mahkeme Başkanı: “Efendim bu mükerrer soru cevabını bu şekilde veriyor, başka

sorunuz var mı?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Hayır efendim, bu konu, bu konu.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım başka sorunuz var mı?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı: “Bu mükerrer bir soru cevabını da verdi şu anda.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Açıklamak istiyorum, tamam

açıklamasın ama ben bunu size izah etmek istiyorum, açıklamak istiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Efendim onun değerlendirmesini daha sonra yaparsınız, tanığın

değerlendirmesini daha sonra yaparsınız.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Kabul ederse… Sayın Başkan

kendisi…”Mahkeme Başkanı: “Tanığın beyanlarına, Avukat Hanım başka sorunuz var mı onu

sorun.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Sayın Başkan ben bunun cevabını

alacağım ki diğer sorularımı sorabileyim lütfen.”Mahkeme Başkanı: “Efendim bu daha önce sorulmuş bir soru, mükerrer bir soru, şu anda

cevabını da verdi.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Ama cevabını vermedi, cevabına

ulaşamadık biz bu sorunun.”Mahkeme Başkanı: “Efendim bu konu kapandı, başka sorunuz var mı onu sorun?”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Yok efendim ne sorayım artık.”Mahkeme Başkanı: “Peki, avukat arkadaşlardan buyurun Avukat Bey, isim alalım önce.”

28

Page 29: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:29

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan söz istedi verildi: “Recai Bey 2002 Temmuz ayında MİT Ergenekon şemasını Başbakana sunduğunu ifade ediyor. Siz hiç böyle bir şeye tanık oldunuz mu ya da böyle bir şemadan haberdar mısınız?”

Tanık Recai Birgün: “Ben soruyu anlayamadım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tekrarlar mısınız?”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “2002 Temmuz ayında MİT bu

davaya konu Ergenekon şemasını Başbakana sunduğunu söyledi. Siz böyle bir şeye tanık oldunuz mu?”

Tanık Recai Birgün: “Olmadım efendim.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Peki Sayın Ecevit’in bu konuda

bahsettiğini, bu konu ile ilgili konuştuğunu duydunuz mu?”Tanık Recai Birgün: “Hayır efendim.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “MİT müsteşarı o dönemki Şenkal

Atasagun’la bir görüşmesine şahit oldunuz mu ya da bununla ilgili bir bilginiz var mı?”Tanık Recai Birgün: “Efendim o görüşmeler Başbakanlık konutunda olmaz, Başbakanlık

resm… Başbakanlık binasında olurdu. Baş başa odasında görüşürdü, sadece Şenkal Atasagun’la görevden ayrıldığı zaman veda ziyaretini evde yaptığı zamandan ben o konuşmaya şahit oldum, o da nezaket konuşmasıydı ziyaretiydi, veda ziyareti. Başbakanlıktaki hiçbir görüşmede ben Sayın Ecevit’in yanında olmazdım.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Sayın Ecevit’in bu tür bir yapılanmadan bahsettiğini, yani adını zikretmemiş olabilir ama ordu içinde ya da vesaire bir derin devletten, bir Gladio’dan bahsettiğini hiç tanık oldunuz mu?”

Tanık Recai Birgün: “Evet kendisi eski tecrübeleri de vardı bu konuda iç ve dış mihraklar tarafından bizim hükümetimiz yıkıldı diye zaten hem evdeki sohbetlerde hem kamuoyunda bunu paylaşmıştı. Ama detay olarak işte şu askerler, şu kesim bu kesim diye bir konuşma olmamıştı.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Sizin görev yaptığınız dönemde yani koruma müdürü olarak bahsettiği oldu mu? Yani o döneme ilişkin 2001, 2002 yılları.”

Tanık Recai Birgün: “Evet daha sonra Başbakanlıktan indikten sonra konuştuk bunları, dediğim gibi iç ve dış mihrakların bir oyunuydu bizim iktidardan yıkılmamız, iktidardan uzaklaştırılmamız. Yüzde 22’lerden yüzde 1’e düşmemiz, sadece geniş çerçevede konuşurdu.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Dış mihraktan kastı açık olarak ifade etti mi?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Peki o dönemki Genelkurmay

Başkanı siz Hüseyin Kıvrıkoğlu sizde bahsettiniz Amerika’nın Irak işgaline zemin hazırlamak dolayısıyla böyle bir tertip düzenlendiğini düşünüyorum dediniz. O dönemki Genelkurmay Başkanının bu işgalle ilgili tavrı neydi, ona hiç tanık oldunuz mu ya da biliyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır olmadım efendim.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Ecevit’le görüşmeleri, ona ilişkin

bir konuşma, sizin tanık olduğunuz?”Tanık Recai Birgün: “Dediğim gibi resmi görüşmelere zaten ben tanık olmuyordum, evde

yapılan görüşmede sadece evde tanık oluyordum. Diğer Başbakanlık konutunda, Cumhurbaşkanlığında veya Başbakanlık binasındaki görüşmelere şahit olmuyordum, sadece ayaküstü sohbetlerde sürekli Sayın Ecevit’in yanında olduğum için ayaküstü sohbetlere ben şahit oluyordum efendim.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan: “Teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan başka sorusu olan yok. Benim de sorularım

olacak Recai Bey. Şimdi 2000 yılında koruma müdürü olarak görev yaptığınızdan, görev yapmaya başladığınızı söylüyorsunuz zannediyorum, bu Hindistan gezisinden, Sayın Başbakan

29

Page 30: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:30

Bülent Ecevit’in 30 Mart 2000 tarihinde yapılan Hindistan gezisinden sonra görevinize başladınız koruma müdürü olarak. 2002, 2000 ile 2002 yılları arasında Sayın Ecevit’in bu Parkinson hastalığına sahip olduğunu, Parkinson hastası olduğunu biliyor muydunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Nereye muayene olmuştu Parkinson hastalığıyla ilgili olarak bilginiz

var mı?”Tanık Recai Birgün: “Efendim ben geldiğimde muayene olmuştu, ilaç kullanmaya

başlamıştı.”Mahkeme Başkanı: “Kontrollere gidiyor muydu, yani herhangi bir muayene olduğu doktor

var mıydı?”Tanık Recai Birgün: “Sadece arz ettiğim gibi Sayın Turgut Zileli bazen eve gelirdi, bazen

biz onun evine giderdik ama böyle düzenli bir doktor hastane ziyareti hatırlamıyorum. Burada Sayın Avukatların da söylediği gibi Hacettepe’ye gittiğimizi hele hele hiç hatırlamıyorum, ama dediğim gibi ben belki olmadığım zamanlarda gitmişsek de onu bilemiyorum ama ben şahit olmadım efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Peki bu Parkinson hastalığı davranışlarını etkiliyor muydu, mesela hareketlerinde yavaşlama, hareket kısıtlılığı gibi bir, herhangi bir durumu var mıydı Merhum Ecevit’in?”

Tanık Recai Birgün: “Evet efendim vardı.”Mahkeme Başkanı: “Vardı.”Tanık Recai Birgün: “Evet, yani.”Mahkeme Başkanı: “Şimdi ifadeniz.”Tanık Recai Birgün: “Mesela bazen ilk adımı atmakta zorlanırdı, bana doktor arkadaşlar o

zaman sen efendim atın adımınızı dediğiniz zaman otomatik olarak atmaya devam eder derdi. Böyle ufak tefek şeyleri zamanla öğrenmiştim zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Ama dışarıdan herkesin fark edebildiği bir şey olduğunu

sanmıyorum, yürüyüşte biraz sıkıntı (bir iki kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Peki Parkinson hastalığıyla ilgili olarak kaç tane ilaç kullandığını

biliyor musunuz, dozajını, ilacını biliyor musunuz?”Tanık Recai Birgün: “Yok hayır efendim.”Mahkeme Başkanı: “Bilmiyorsunuz.”Tanık Recai Birgün: “Yani miktar olarak bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Şimdi Savcılıktaki ifadenizde şöyle demişsiniz, 04.04.2002 tarihinde

bir rahatsızlık geçirdi demişsiniz rahmetli Ecevit için, Nisan olarak yani 4 Nisan 2002 olarak geçmiş.”

Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Savcılıkta ifadenizde, bu tarih doğru mudur, resmi kayıtlarda 4 Mayıs

2002 tarihinde Başkent Üniversitesine başvurduğu şeklinde bir belgeler var, raporlar var.”Tanık Recai Birgün: “Evet, dört dört değil 4 Mayıs olacak efendim o.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Zaten bu 3 ay olarak benim sürekli söylemem de herhalde Mayıs,

Haziran, Temmuz olarak algıladığım için 3 aya yayıyorum, sadece ev dönemi değil. Belki orada bir şey, ama 4 Mayıs olacak efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, peki Başkent Üniversitesine başvurduğunuz zaman Parkinson hastalığından bahsedildi mi?”

Tanık Recai Birgün: “O zaten.”Mahkeme Başkanı: “Yani şikayet sebebi o muydu, diğer, başka bir sebep var mıydı?”Tanık Recai Birgün: “Hayır efendim, ilk bizim Başkent Hastanesine gidişimiz, yani.”

30

Page 31: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:31

Mahkeme Başkanı: “4 Mayıs 2002 tarihinde öyle mi?”Tanık Recai Birgün: “Benim başında olduğum o, beraber gittiğimiz o ve sırtta bir acıyla

gittik biz, yani bir sancı vardı, onunla gittik. Nitekim daha sonra bunun bağırsak iltihabı olarak yazıldı zaten raporlarda.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “O vesileyle gitmiştik.”Mahkeme Başkanı: “Parkinson.”Tanık Recai Birgün: “Parkinson’la ilgili.”Mahkeme Başkanı: “Hastalığı gündeme getirildi mi yani o müracaatta, o ilk gidişinizde,

muayenenizde?”Tanık Recai Birgün: “Efendim zaten bizi karşılayan doktorumuz biliyordu, Sayın Turgut

Zileli haberleşerek geldiler, ilgilendiler hasta geçmişi bilinen bir yer olduğu için zaten biz oraya gitmiştik, yani Sayın Ecevit’in Parkinson hastalığı olduğunu zaten gittiğimiz hastane biliyordu efendim, yetkilileri.”

Mahkeme Başkanı: “Biliyorlardı.”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Peki Başkent Üniversitesine o başvurudan sonra bir günlük bir tahlil

yapılmış, daha sonra ayrılmışsınız.”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Ve ondan sonraki dönemde Parkinson hastalığında bir iyileşme oldu

mu?”Tanık Recai Birgün: “Efendim zaten evde.”Mahkeme Başkanı: “Yani Başkent Üniversitesinin tedavisiyle ilgili olarak veya genel

olarak bir iyileşme oldu mu?”Tanık Recai Birgün: “Yani sadece o rahatsız döneminde bir gerileme oldu, ondan sonra

tekrar normale döndü, bir ilerleme, yani bir iyileşme olmadı, genelde stabil olarak devam etti. Yani yine bazen yorgunluktan veya ilaçları zamanında alamadığından programlardan dolayı ufak tefek gerileme oluyordu ama bunlar bir anlık gerilemelerdi. Ama genelde o ilk harekette bir sıkıntı yaşardı Beyefendi. Yani yürümeye başlarken ilk hareketi genelde sıkıntılı olurdu.”

Mahkeme Başkanı: “Peki o hastaneden sonra hareket kısıtlılığı daha mı arttı, daha mı azaldı? Yani Merhum Ecevit’in o dönemde yani hastaneye başvurduktan sonra hareket kısıtlılığının da davranışlarında bir değişiklik, olumlu veya olumsuz o konuları açık anlatır mısınız?”

Tanık Recai Birgün: “İşte o dönemde efendim o yani müracaat ettikten sonraki dönemde bu işte müdahalelerde ilaçlar falan tam düzenli verilememişti. Eve geldiğimizde yorgunluktan dolayı biraz gerileme olmuştu ama daha sonra her şey eski haline gelmişti. Yani düzelme başladı, bir sıkıntı olmadı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Konuşmasında, yürümesinde bir sıkıntı yoktu.”Mahkeme Başkanı: “Doktor Mücahit Pehlivan’ın bir müdahalesi olduğunu söylüyorsunuz,

Mücahit Bey müdahale ettiği zaman Başkent Üniversitesinin verdiği ilaçlar kesilmiş mi… kesildi mi yoksa onlar o müdahaleden sonra yani Mücahit Bey’in tedavisine başlandıktan sonra Başkent Üniversitesinin verdiği ilaçlar devam edildi mi?”

Tanık Recai Birgün: “Edildi efendim Mücahit Bey’in yaptığı tek şey eve geldiğinde evet bir omurga çökmesi oluşmuş ama o da iyileşmiş, yani yatmanıza gerek yok. Çıkıp normal günlük hayatınızı devam ettirebilirsiniz lafı, yani Mücahit Bey’in sonradan eklediği ve iptal ettiği ilaç yok, sadece ilaçlarda bir düzenlemeye gitti bir müddet sonra, bunu da kendi bilgilerine göre mi yoksa doktor arkadaşlarına mı danıştı bilemiyorum. Bu Mücahit Bey’in bildiği bir şey, ama ilaçlarda yeni bir düzenleme yaptığımızı biliyorum. Daha sonra iyileştikçe mesela miyasteni ile ilgili ilacı

31

Page 32: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:32

kestiğimizi biliyorum, onun yerine takviye birtakım doğal ilaçlar kullanmaya başladığımızı biliyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Yani sabahları ben.”Mahkeme Başkanı: “Şimdi.”Tanık Recai Birgün: “Belki 8, 9 tane ilaç veriyordum Beyefendi’ye her sabah.”Mahkeme Başkanı: “Mücahit Bey ortopedist, yani kendi branşıyla ilgili herhalde

tavsiyelerde bulundu, ilaç verdi.”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Onun dışında Parkinson hastalığıyla ilgili muayene oldu mu, yani

Doktor Mücahit Bey’in yanında tanıdığı bir bu konuda uzman bir doktor getirildi mi?”Tanık Recai Birgün: “Efendim geldi ama doktorların branşlarını açıkçası bilmiyorum yani

çünkü bir arkadaş geliyordu doktor, bir şekilde muayeneler yapıyordu. Daha sonra biz bir müddet sonra İstanbul’dan bir doktora ulaştık, Emre Bey’di Doktor Bey’in ismi, soyadını hatırlamıyorum. Türkiye çapında bir doktordu, bir müddet o bizim Parkinson tedavimizle ilgilendi, ilaçlarımızı tekrar düzenledi, çünkü bu öğrendiğimize göre bu aşamada bu hastalık, hastadan hastaya değişen miktarda ilaç, yani kimi hastaya bir vereceksiniz, kimisine yarım, bunu zamanla öğrendik ve telefonla artık doktoru arıyorduk biz Emre Bey Beyefendi şöyle oldu. O zaman bir yarım ekleyelim, sonra şöyle oldu o zaman bir yarımı çıkaralım şeklinde böyle bir tedavi süreci devam etti. Beyefendi’nin Başbakanlığından sonra, daha sonra GATA’ya gittiğimizde GATA’daki bu sefer nörologlar konuyu takip ettiler. Yani sürekli bir doktora devam etme imkanımız olmadı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi Başkent Üniversitesi doktorları dışında işte Mücahit Bey muayene etmiş, onun dışında başka muayene eden doktorların isimlerini hatırlıyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Bir Emre Bey’i biliyorum efendim ben İstanbul’dan bir doktorumuzdu o da nörologdu, soy ismini hatırlamıyorum efendim ama Türkiye çapında bir doktor, yani medyanın bildiği bir doktor. En azından o zamanlar medyada çıkmıştı. Bu konuda uzman bir Doktor, GATA’da da zaten GATA’nın resmi nörologları vardı, isimlerini hatırlamıyorum ama o dönemde orada çalışan.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Bu konuyla ilgili doktorlarımız konuyla ilgilendiler.”Mahkeme Başkanı: “29 Nisan 2009 tarihli Savcılıkta ifadenizde şöyle diyorsunuz, eve

geldikten iki, üç gün sonra evde dengesini kaybedip sırtını koltuğa vurmuş, bir iki gün de sırt acısıyla durmuş. Bana söylediğinde hemen hastaneye götürelim dedim. Bu olay ne zaman oldu, yani ilk müracaatlarınızdan sonra mı?”

Tanık Recai Birgün: “Sonra efendim.”Mahkeme Başkanı: “Yani 4 Mayıs 2002 tarihinde bir müracaat etmiştiniz.”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Eve geldikten sonra diyorsunuz.”Tanık Recai Birgün: “Eve geldikten sonra.”Mahkeme Başkanı: “Ondan sonra mı oldu?”Tanık Recai Birgün: “O zaman 2. katta bir evde oturuyorlardı orada böyle bir şey ortaya

çıktı.”Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi bu diyorsunuz ki bir iki gün de sırt acısıyla durmuş, yani

hastaneye niye gitmemiş. Acısına rağmen evde kalmış.”Tanık Recai Birgün: “Yani onu bilemiyorum daha doğrusu, çünkü.”Mahkeme Başkanı: “Yani, tamam peki.”Tanık Recai Birgün: “Daha sonra bana söylendi, böyle şu gün düşmüştü, o gündür bu

gündür acıyor burası diye söylendi.”

32

Page 33: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:33

Mahkeme Başkanı: “Evet, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 19 Ocak 2011 tarihli raporu var. Bu rapordan edindiğim bilgileri size aktarmak istiyorum. 2000 yılında hipertansiyon ve Parkinson hastalığı olduğu söyleniyor Merhum Ecevit’in, 2001 yılında da miyasteni hastalığı teşhisi konmuş, işte 04 Mayıs 2002 tarihinde de Başkent Üniversitesine başvurulmuş. 17 Mayıs’ta tekrar müracaat edilmiş, 27 Mayıs 2002’de 11 gün kaldıktan sonra hastaneden ayrılmış. 28 Mayıs 2002 tarihinde ev muayenesine gelen Başkent Üniversitesi doktoru var mıydı? Yani 27 Mayıs 2002 tarihinde Merhum Ecevit üniversite hastanesinden, Başkent Üniversitesi hastanesinden tedavi taburcu edilmiş. Ertesi gün başka bir doktor geldi mi üniversite hastanesinden?”

Tanık Recai Birgün: “Onu hatırlamıyorum efendim, yani biz çünkü gittik, bir gün sonra zaten tekrar yanlış hatırlamıyorsam hastaneye döndük, bu omurgada bir ağrı, sırtta bir ağrıdan dolayı.”

Mahkeme Başkanı: “Bu konunun açıklığa kavuşması için bahsettiğim Adli Tıp raporunun sonuç kısmını okumak istiyorum. Başkent Üniversitesi hastanesine 17 Mayıs 2002, 27 Mayıs 2002 tarihlerinde trombofilit en sol 9. kaburga kırığı, pulmoner, trombo embolü, embolü Parkinson hastalığı, miyestanya gravis brefarit osteoporoz kontrole hipertansiyon tanılarıyla yatırıldığı, önerilerle taburcu edildiği. 28 Mayıs 2002 tarihinde evde yapılan kontrolde 7. ve 8. vertebra hizasına ödemli paspasyonla ağrılı olduğu, çekilen filmlerde t8 komprasyon kırığı saptandığı, korseyle fikrasyon ve mutlak yatak istirahatı önerildiği. Evde kontrollere devam edildiği, 12 Haziran 2002’de gece evde düştüğü belirtildiği, muayenede omurilik zedelenme bulgusu olmadığı, ısrarla yatak istirahatı ve korse gerekliliği önerildiği. En son 2 Temmuz 2002 tarihli ev ziyaretine ait muayene bulguları olduğu, 30 Mayıs 2003, 11.06.2003, 28 Temmuz 2003 tarihlerinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesinde anemi açısından ayakta takip ve tedavisi yapıldığı. 28, 22 Ağustos 2003, 29 Ağustos 2003 tarihlerinde aynı hastanede yataktan düşme, kasılma, bilinç kaybı nedeniyle yatırıldığı. Yapılan tetkiklerde epilepsi tanısı konulduğu ve en son 1 Mayıs 2006 tarihinde intraventriküler kanama sebebiyle hastaneye yatırıldığı, takip ve tedavisi sürerken 5.11.2006 tarihinde vefat ettiği bildirilen Bülent Ecevit adına düzenlenen Adli Tıp ve belgelerde bulunan veriler birlikte değerlendirildiğinde şöyle bir sonuca varılmış. Kişinin Başkent Üniversitesi Hastanesinde 17 Mayıs 2002, 27 Mayıs 2002 tarihleri arasındaki yatışında sol 9. kaburga kırığı, trambofit pulmoner trombo emboli yönünden değerlendirildiği, uygulanan tedavinin tıbben uygun olduğu, miyestanya gravise de uygun tedavi verildiği. Fakat Parkinson hastalığı açısından hastane ve evdeki tıbbi kayıtlar ve takiplerde tutulan notlarda eksiklikler dikkati çektiği, Parkinson hastalığının düzeyi komplikasyon, unutkanlık, hipertansiyon, uyku problemleri gelişip gelişmediği, ilaç kullanımıyla ilgili sorunların olup olmadığının not edilmediği. Bunlardan dolayı hastanın son, son muayene bulgularının düzenli olarak değerlendirilmediği ve detaylı olarak bildirilmediğinden hastanın kliniğine göre dop aminenjik tedavi ve tedavinin dozlarının yeterli olup olmadığı hakkında kesin bir yorum yapılmamakla birlikte, evdeki takipte düşmelerin en ön planda olduğu. 2 taraflı Parkinson hastalığı olan olgunun orta ve ileri orta veya ileri evre fön and year skorlaması sonucu en az 3 Parkinson hastalarında görülebilen bir durum olduğu. Bunu destekler biçimde GATA tarafından yapılan takipte ilaç dozunun yükseltilmiş olması ve klinik bulgularının daha iyi olduğunun not düşülmesi düşünüldüğünde dop aminenjik tedavinin yetersiz kaldığının kabulü gerektiği oyçokluğuyla kabul edilmiş. Bir de buna ilişkin bir muhalefet şerhi var, yani 27 Mayıs 2002 tarihinde taburcu edildikten sonra hastaneden ev muayeneleri yapılmış. Bir tanesi de 12 Haziran 2002’de, pardon 2 Temmuz 2002 tarihinde muayene edilmiş, bu muayeneleri hatırlıyor musunuz, yani evlere kimler geldi, üniversiteden kimler muayene etti?”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim.”

33

Page 34: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:34

Tanık Recai Birgün: “Efendim arz ettiğim gibi her sabah gelen bir doktorlar heyeti vardı, o gelen de muhtemelen yine doktorlar heyetiydi yani isim isim sadece Sayın Turgut Zileli’yi isim olarak biliyorum. Çünkü bütün doktorların başında gelirdi o, diğer de işte konuyla ilgili hemen hemen işte o sekiz dokuz doktordan aşağı gelmezdi. Onun için isimlerini tam olarak bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, bu muhalefet şerhinde diyor ki Parkinson hastalığı ile ilgili belirtilen ayrıntılar ev muayenelerinde kayıt edilmemiş olsa da bulgularında değişiklik olmadığı, ifadesine dayanarak ilaç dozunun yükselmeye gidilmemiş olmasının eksiklik olarak değerlendirilemeyeceği. Daha önceden tanısı konmuş Parkinson ve meyasteni gravis hastalıklarında hastaneye müracaatının önceki süreçte olduğu şekilde aynı dozda tedavi uygulanmasının tıp kurallarına uygun olduğu belirtir şekilde bir muhalefet şerhi verilmiş.”

Tanık Recai Birgün: “Söyleyecek bir şeyim yok efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet, daha sonra GATA’da tedavi görmüş, 2003 yılında, bu

tedavilere ilişkin bir bilginiz var mı? Yani bu Parkinson hastalığıyla ilgili olarak yapılan tedaviler, sonuçları, olumlu sonuç mu, olumsuz sonuç mu verdi onları anlatır mısınız, bilginiz var mı?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim ilk defa bizim GATA’ya gidişimiz, dün de arz etmiştim Sayın Rahşan Ecevit’in rahatsızlığından dolayıydı. Bayındır hastanesine götürmüştük Sayın Rahşan Ecevit’i, orada yapılan tetkiklerde patolojik rapor yani bir parça alındı, orada kanser olduğu söylendi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Bunu yapabilecek, tedavisini yapabilecek 2 hastane vardı, birisi

Hacettepe’ydi birisi GATA’ydı.”Mahkeme Başkanı: “Onları söylediniz, onları söylediniz.”Tanık Recai Birgün: “Onlar efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Yani onu biliyorum, hazır Hanımefendi yatmışken de Beyefendi de

işte nörolojik rahatsızlıkları vardı, bir kan tahlili, yani genel bir check-up’tan geçti ve orada nörologlarla tanışmış olduk. Ondan sonra nörologlar ara ara verdikleri ilaçları biz telefonla söylüyorduk şu durumu, ona göre bazen artırıp bazen eksiltirlerdi. Bir ara Beyefendi GATA’ya yine diş için gitti, yani hatırladığım bunlar efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, rahmetli Bülent Ecevit’in bu 7 aylık, 7 veya 8 aylık yatak istirahatını kim tavsiye etti, kim telkin hatırlıyor musunuz o dönemde Üniversite Hastanesinde?”

Tanık Recai Birgün: “Benim hatırladığım efendim, işte Sayın Turgut Zileli vardı, Hanımefendi, ben, ben Sayın Haberal’ı da hatırlıyorum. Yani bu süre bu kadar sürebilir, çünkü ne kadar böyle devam eder diye Hanımefendi sordu. Yedi sekiz ay sürebilir tabiri orada söylendi, sonra eve geçtik biz konuşmalar sonucunda evde bu nekahet döneminin geçirilmesine karar verildi, ortak olarak bu karar alındı. Tek şart doktorların sabahları gelip bu kontrole devam etmesi ve söylemlere riayet etmesiydi Beyefendi’nin.”

Mahkeme Başkanı: “Kim söyledi, yani Turgut Zileli mi söyledi yoksa Mehmet Haberal mı söyledi?”

Tanık Recai Birgün: “Şimdi efendim onu da çok net şu söyledi dersem yanıltabilirim ama bu konu konuşulduğunu biliyorum orada.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi Can Dündar’ın rahmetli Bülent Ecevit ve Rahşan, halen sağ olan, yaşayan Rahşan Ecevit’le yaptığı bir televizyon programı var, burada şu şekilde bir konuşma geçiyor. Can Dündar, yanlış tedavi uygulandığına hiç inanmıyordunuz. Rahşan Ecevit, hayır orada bir, hiçbir yanlış tedavi uygulanmadı. Can Dündar, bütün bu süreçte yani hiçbir. Rahşan Ecevit, hayır hiçbir yanlış tedavi uygulanmadı, zaten hiçbir doktor onu yapamaz ama. Can Dündar, ya bilerek değildir ama yani. Rahşan Ecevit, hayır hayır hiç öyle bir şey olmadı, bu sadece dediğim ama ona da izin yok, o izin yok. Rıdvan Akar, peki efendim. Rahşan Ecevit, 7 aylık telkin hikayesi evet. Can Dündar, peki. Bülent Ecevit, ilk defa duyuyorum bu 7 aylık telkini.

34

Page 35: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:35

Rahşan Ecevit, ama Bülent öyle söyledi. Bülent Ecevit, hayır kim söyledi. Rahşan Ecevit, Zileli söyledi. Diyor, Bülent Ecevit yok, Rahşan Ecevit öyle söylediler üstünde çok durdu onun. Bülent Ecevit, hayır. Rahşan Ecevit ve o kadar üstünde durdu ki biz bunaldık ve ayağa kalktım. Bülent Ecevit, hayır. Rahşan Ecevit, evet. Bülent Ecevit, benim bunalışımın sebebini biliyorsun, o gazeteciler yine beni yanlış yakalayacaklar evin önünde, sizde evin önündeymişsiniz diye devam ediyor. Burada 7 aylık telkinin Zileli tarafından yapıldığını söylüyor, ne diyorsunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Olabilir efendim, dediğim gibi yani Sayın Zileli’yi ben çok iyi hatırlıyorum. Sayın Haberal da oradaydı, ama hani bu teklif, daha doğrusu bu sürenin bu kadar sürebileceği tedavinin çok net hatırlamıyordum. Sayın Rahşan Ecevit Zileli olduğunu beyan ediyor, olabilir, yani.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, bu programda konuşma şöyle devam ediyor. Rıdvan Akar, efendim Emin Çölaşan’ın yazısıyla ilgili sizin yorumunuz nedir diye soruyor. Bülent Ecevit, efendim çok çirkin bir yazıydı, tabi Rahşan haklı olarak tepkisini söyledi ve tabi üniversitede hastaneden verilen dışarı sızdırılan birtakım şeyler, söylentiler, iddialar o da ayrıca çirkindi. Kimler yaptı, kimler yapmadı onu bilemiyorum tabi neyse ama biraz fazla bu konu üstünde durduk. Rıdvan Akar, nasılsınız bugün efendim, sağlığınız nasıl diye konuyu değiştiriyor. Yani burada Merhum Bülent Ecevit’in beyanı var ve tabi üniversitede, üniversite hastaneden verilen, dışarı sızdırılan birtakım şeyler söylentiler, iddialardan bahsediyor.”

Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Bunu hatırlıyor musunuz, nedir, bilginiz var mı?”Tanık Recai Birgün: “İşte ben arz etmiştim efendim, yani bu şekil muhabirlere bilgi akışı

sağlanıyordu, ancak muhabirler de bunu yukarı söylemiyordu. Çünkü Sayın Ecevit’e karşı çok büyük saygısı vardı orada kapıda bekleyen muhabir arkadaşların. Çünkü gerçekten Sayın Ecevit’te onları çok düşünürdü, yağmur olduğu zaman içeride beklesinler ben bir şey olursa haber veririm gibi, çok hassastı o konuda, çünkü kendisi de gazetecilikten gelmişti. Gazeteci arkadaşlar da bunu bana aktarmışlardı, böyle böyle zaten bizim içeride bir istihbarat ağı kurmuştuk hastanede kendi personelimizden, onlar da bu tip şeyleri takip ediyorlardı. Bize gelen bilgiler bu yöndeydi, ben bu bilgileri de Sayın Haberal’la paylaşmıştım böyle bir konu var diye. Sayın Ecevit’e de ben aktarmıştım, bu tip konular oluyor bilginiz olsun diye, belki kendisine başka yerden de bilgi ulaşmış olabilir bilmiyorum ama bu konu Sayın Ecevit tarafından dile getirildiği için benim söylediğimi de onaylamış oluyor herhalde.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, bu Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılamadığını belirtmişsiniz, hangi tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısı hatırlıyor musunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Hayır efendim ama yine gazetelere bakılırsa çünkü çıktı medyada.”Mahkeme Başkanı: “O tarihte 30 Mayıs 2002 tarihinde bir Milli Güvenlik Toplantısı

yapılmamış, yapılmış, zannediyorum katılamamış Bülent Ecevit.”Tanık Recai Birgün: “Evet hatırladım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Yani tam o işte 27 Mayıs 2002 tarihinde taburcu olduktan sonra

yapılan bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı.”Tanık Recai Birgün: “Olabilir efendim, yani zaman olarak dediğim gibi ama bu üç tane

toplantıyı biliyorum ben, Beyefendi’nin katılmak için ısrar ettiğini, ama sonradan vazgeçtiğini.”Mahkeme Başkanı: “Evet, bu Pamukbank davasıyla ilgili o dönemde BDDK’nın

Pamukbank’a el koymasıyla ilgili bildiklerinizi anlatır mısınız? Yani Bülent, Merhum Bülent Ecevit’ten ne isteniyordu?”

Tanık Recai Birgün: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Konum, Pamukbank’ın durumu neydi?”Tanık Recai Birgün: “Tabi ben Pamukbank’ın durumunun ne olduğunu açıkçası o dönem

bilmiyordum yani medyadan okuduğumuz kadarıyla biliyordum. Yalnız bir gün bir bürokrat evde nekahet döneminde olduğumuz bir dönemde yanlış hatırlamıyorsam yine, bir evrak getirdi. Bu

35

Page 36: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:36

evrakı Beyefendi’ye götürdüm ben imzalaması için, evrakı okuduğunda bunun BDDK tarafından, yani Beyefendi, Başbakan olarak BDDK’ya bir tavsiye mektubu olduğunu gördü. Yani Pamukbank’a el konulması ekonomik açıdan gerekçelerle bir tavsiye niteliğinde bir mektuptu, Beyefendi’nin BDDK’ya yazdığı.”

Mahkeme Başkanı: “Peki o yazıyı hazırlayan, talep eden makam kimdi?”Tanık Recai Birgün: “Bürokrat ama kim olduğunu bilmiyorum efendim.”Mahkeme Başkanı: “Bürokratlardan biri bu şekilde yazı getirdi.”Tanık Recai Birgün: “Geldi evet, Maliye Bakanlığından, Maliye Bakanlığından geldiğini

söyleyen bir bürokrattı.”Mahkeme Başkanı: “Yani Başbakanlığın bir tavsiye yazısı mıydı?”Tanık Recai Birgün: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “BDDK’nın Pamukbank’a el koyması konusunda bir tavsiye yazısı

mıydı?”Tanık Recai Birgün: “Evet yani.”Mahkeme Başkanı: “Bu.”Tanık Recai Birgün: “Başbakan BDDK’ya tavsiye ediyor, yani bunu böyle yaparsanız iyi

olur anlamında bir yazı.”Mahkeme Başkanı: “Yani BDDK, şey Pamukbank’a el koyun diye tavsiyede bulunuyor

öyle mi?”Tanık Recai Birgün: “Evet, evet.”Mahkeme Başkanı: “Baş…”Tanık Recai Birgün: “Beyefendi ben, çok kızda yani bana böyle bir yazıyı nasıl getirirler

dedi. Çünkü BDDK özerk bir kuruluştur, bu özerk kuruluşa benim Başbakan olarak talimat verme, tavsiye etme, yönlendirme yetkim ve hakkım zaten yok. Bunu götürün dedi, böyle bir yazıyı görmemiş olayım. Ben tekrar getiren bürokrat arkadaşa teslim ettim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Yazı imzalanmadan.”Mahkeme Başkanı: “Yani bu Pamukbank, Pamukbank hakkında o dönemde bildikleriniz

bu mu, başka bildikleriniz var mı?”Tanık Recai Birgün: “Bir de Sayın Mehmet Emin Karamehmet Başbakana ulaşamadı,

yani ulaşamıyormuş.” Mahkeme Başkanı: “Niçin ulaşmak istiyordu?”Tanık Recai Birgün: “Efendim tam bu Pamukbank konularının olduğu dönemdeydi,

herhalde konuyu izah etmek istiyordu. Ulaşıp bilemiyorum ne için, yani onunla ilgili bir sıkıntıydı galiba, bana birisi ulaştı ve dedi ki ya Mehmet Emin Karamehmet Başbakana ulaşamıyormuş. Randevu istiyor, cevap, dönüş olmuyormuş, sen iletebilir misin, bir görüşme talep ediyoruz dedi. Hani bir gelip sıkıntılar var, bunları paylaşmak istiyor. Ben de Beyefendi’ye arz ettim bunu, tarihini yine hatırlamıyorum ama Başbakanlık resmi konutunda Sayın Karamehmet’le yaklaşık bir bir buçuk saatlik bir görüşme yaptılar. Sonra Sayın Karamehmet ayrıldı, ama ne konuştular bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet bu konuyu Savcılıktaki ifadenizde söylemişsiniz, bu, bu 1 saati aşkın sürede ne konuştular.”

Tanık Recai Birgün: “Hiçbir fikrim yok.”Mahkeme Başkanı: “Konuyu biliyor musunuz?”Tanık Recai Birgün: “Hiçbir fikrim yok efendim. Ben çünkü orada değildim, dışarıdaydım,

yani yanlarında değildim.”Mahkeme Başkanı: “Peki Merhum Başbakan Bülent Ecevit o konuşmadan sonra size

görüşme hakkında herhangi bir şey söyledi mi?”Tanık Recai Birgün: “Yok hayır efendim.”

36

Page 37: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:37

Mahkeme Başkanı: “Mücahit Pehlivan şu anda nerededir, ne iş yapar?”Tanık Recai Birgün: “O da emekli milletvekili ama nerede ve ne iş yaptığını bilmiyorum

efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet, bu yedi sekiz aylık istirahat konusunu Emre Halıcı’da duydu

mu, Emrehan Halıcı?”Tanık Recai Birgün: “Neyi efendim özür dilerim?”Mahkeme Başkanı: “Bu yedi sekiz ay istirahat etmesi konusundaki durumu.”Tanık Recai Birgün: “Yok o dönemde, yok yanımızda değildi Sayın Emrehan Halıcı.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün: “Yani yedi sekiz aylık dönemi o bilmiyordu efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet, siz koruma müdürü olarak görev yaptığınızı söylüyorsunuz,

yani korumanızla, koruma yapmakla bu görevinizle ilgili olarak işte bağlı bulunduğunuz kuruma, şube müdürlüğüne rapor veriyor muydunuz? Yani bugün şunlar yapıldı, bunlar yapıldı. Şunlar görüşüldü, şunlarla görüşüldü gibi yazılı rapor veriyor muydunuz?”

Tanık Recai Birgün: “Yok yazılı veya sözlü herhangi bir bilgi veya rapor verme gibi söz konusu değildi. Böyle bir usul yok çünkü bizde yani böyle bir adet gelişmiş bir usul yok yapılması için.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, beyanlarınıza ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Recai Birgün: “Ben efendim bu vesileyle 2001 yılında yaşananlarla ilgili bilgisi,

belgesi olan herkese bu konuda büyük cesaretle çıkıp veya Mahkemenize, Yüce Mahkemenize gelip açıklamalarını bekliyorum, ümit ediyorum. Gerçekten Sayın Ecevit’e azıcık içinde sevgisi olanlar, o gün yakınında, çevresinde olanların yaşadıklarını, konuştuklarını, o gün konuşulanları gelip yarısını herhalde bu Mahkemede sizinle paylaşsalar büyük katkı sağlayacaklar, başka da söyleyeceğim bir şey yok.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Recai Birgün’ün beyanı alınması bu şekilde tamamlandı.Saatin 12:13 olduğu görüldü.Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu sırada tutuklu sanıklardan Hasan Atilla Uğur’un cezaevinden getirildiği görüldü,Bağsız olarak huzurdaki yerine alındı.Tanık yoklaması yapıldı.Tanık Mehmet Emin Karamehmet’ın duruşma salonu dışında hazır olduğu anlaşıldı.Huzura alındı.Kimliğinin tespitine geçildi. TANIK MEHMET EMİN KARAMEHMET: “Mehmet Kemal oğlu, Ülcaz’dan olma, 1944

doğumlu, Yeniköy Hattat Villaları 16 numara adresinde ikamet eder, Serbest çalıştığını, Cep telefonu numarasının 0532 2221818, iş telefonunun 0212 3701220 olduğunu beyan eder.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Bu dosyada sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım ve diğer sanıklar iddianamedeki iddianamelerdeki diğer sanıklar var olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve iddianamedeki diğer suçlardan dolayı yargılanıyorlar, bunlarla bir akrabalığınız düşmanlığınız var mıdır?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Mahkeme Başkanı: “Bu dava konusu suçları iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluları

kayırmaktan veya delilleri yok etmekten dolayı hakkınızda açılmış soruşturma veya dava var mıdır? Evet, sizin hakkınızda.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”

37

Page 38: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:38

Mahkeme Başkanı: “Size sorulacak sorulardan sizi ve yakınlarınızı ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına uğratabilecek sorulara cevap vermekten çekinebilirsiniz. Maddi gerçeği bulmamız açısından sizin doğru söylemeniz çok önemli. Aksi takdirde yani doğru söylemediğiniz konusunda beyanlar olduğu takdirde, iddialar olduğu takdirde hakkınızda yalan tanıklıktan dolayı soruşturma veya dava açılabilir, birazdan yemin edeceksiniz. Söylediğim yemin metnini aynen tekrar edin. Bildiklerimi dosdoğru söyleyeceğime.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bildiklerimi dosdoğru söyleyeceğime.”Mahkeme Başkanı: “Namusum ve vicdanım üzerine.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Namusum ve vicdanım üzerine.”Mahkeme Başkanı: “Yemin ederim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yemin ederim.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Evet, iddianamedeki olaylarla ve sanıklarla ilgili bildiklerinizi

anlatır mısınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Benim fazla bir olaylarla ilgili bilgim yok, bana sorulan,

Savcılık tarafından sorulan suallere cevap verebilirim, ama onun haricinde iddianameyle ilgili bilgim yok.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Levent Ersöz’ü tanır mısınız Hasana Atilla Uğur’u?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İsim olarak tanımıyorum sonradan öğrendim. Hasan

Atilla Uğur’u da Kürşat Bey ismiyle Kürşat Albay ismiyle tanıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Tuncay Özkan’ı tanır mısınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanırım.”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Özkan bir dönem sizin Çukurova Holdingde Medya Grup

Başkanı olarak görev yapmış, o konuda bildiklerinizi anlatır mısınız, yaşadıklarınızı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey.”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Özkan Bey’in ayrılışıyla ilgili?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey’in ayrılışıyla ilgili bildiklerim şöyledir;

arkadaşlar Show TV ve basına bakan arkadaşlar kendisiyle konuşmuşlar, fiyatı yüksek olduğu için belli bir dönem sonunda fiyat indirimi istemişler. Tuncay Bey’de kabul etme, kabul etmemiş ve ben ayrılırım demiş. Ben geldiğimde yani döndüğümde ayrılmıştı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Tuncay Bey’in işte medya grup başkanlığından ayrılmasıyla ilgili olarak Levent Ersöz’le veya Hasan Atilla Uğur’la görüştünüz mü?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben telefonla görüştüğümü hatırlıyorum. Benden tekrar geri alınması için istediler, ricada bulundular, fakat yeri dolmuş olduğu için organizasyonda alamayacağımızı söyledim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Bunu telefonda mı söylediler yoksa yüz yüze mi görüştünüz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben telefon hatırlıyorum ama yüz yüze de olabilir ama

telefon hatırlıyorum ben.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Mehmet Şener Eruygur’u tanır mısınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “E tabi tanıyorum Jandarma Genel Komutanıydı.”Mahkeme Başkanı: “Bu Tuncay Özkan’ın ayrılışıyla ilgili Mehmet Şener Eruygur’un

herhangi bir telkin ve tavsiyesi oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır şahsen hiçbir şey olmadı. Olmadı.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Başka anlatacaklarınız bir şey var mı, beyanlara ilave

edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok, soracağınız bir şey varsa cevap vermeye

hazırım.”Mahkeme Başkanı: “Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden

237. klasörün dizi 383, 386. sayfaları arasında yer alan 17 Şubat 2009 tarihinde Savcılıkta vermiş olduğunuz ifadeniz var, o ifadenizi okuyorum.”

38

Page 39: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:39

Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 386’daki ifadesinin 1 ve 2. paragrafları okundu soruldu.

Mahkeme Başkanı: “Paragraf paragraf okuyorum ki, belki değiştirilecek bir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Yönü vardır. Eksik kalan yönü vardır. O nedenle size tekrar

soruyorum. İlave edeceğiniz bir şey var mı bu paragrafla ilgili olarak?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bunları değiştirme yani bu paragrafı değiştirmemi mi

istiyorsunuz?”Mahkeme Başkanı: “Evet yani bir ilave edeceğiniz bir beyanınız varsa onlar zapta

geçsin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok, temel olarak doğrudur.”Mahkeme Başkanı: “Peki.”Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün

dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 386’daki ifadesinin 3 ve 4. paragrafları okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru yalnız bu Hasan Atilla Uğur’u ben demin de ifademde söyledim. Kürşat Albay diye tanıyorum. Onun için sorulunca hatırlamamış olabilirim geçen ifademde.”

Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 386’daki ifadesinin 5. paragrafı ile dizi 385’teki ifadesinin 1, 2 ve 3. paragrafları okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru efendim. Bu şek… yani buna benzer şekildedir. Doğru istiyorsanız, biraz açıklayayım. Kendisin ben ücretimi arkadaşlar indirmek isteyince ben ayrılırım demiş ve ayrıldı. Ondan sonra da yerine yeni arkadaşlar geldi. Levent Bey ve öteki arkadaş Kürşat Albay telefonda rica edince, ben telefonda hatırlıyorum, ben de kibarca olamayacağını söyledim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet bu biraz önce okuduğum görüşme metni telefonda mı yapıldı yoksa yüz yüze bir görüşme miydi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben telefonda hatırlıyorum. Çok seneler geçti ama yüz yüze de olabilir ama ben telefonda hatırlıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Başkan olarak belirtilen şahıs kimdir? Görüşme metnindeki Başkan olarak belirtilen şahıs.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Başkan olan?”Mahkeme Başkanı: “Yani Başkan ile sizin aranızda bir geçen bir konuşmayı okudum,

biraz önce. Başkan diye denilen şahıs kimdir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum. Bilmiyorum Başkan denilen şahsı.”Mahkeme Başkanı: “Peki.”Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün

dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 385’teki ifadesinin 4 paragrafı ve dizi 384’ün tamamı ile dizi 383’teki ifadesinin 1 ve 2. paragrafları okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru, evet.”Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün

dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 383’teki ifadesinin 3, 4, 5 ve 6. paragrafları okundu soruldu.

39

Page 40: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:40

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: "Doğru yalnız sonradan öğrendiğime göre, bu arkadaşlar Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bize davetiye veyahut bir kitap satmak için gelmişler.”

Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 383’teki ifadesinin 7. paragrafı okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Söylemediler kelimesi yanlış orası, söylediler olması lazım, tahmin ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Ödediğini söylemediler öyle mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ödediğini söylemediler evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet ödediğini söylemediler.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ödenmemiş yani.”Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün

dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 383’teki ifadesinin 8. paragrafı okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet doğrudur.”Tanığa Mahkememizin 2009/85 esas sayılı birleşen dosya klasörlerinden 237. klasörün

dizi 383–386. sayfaları arasında yer alan 17.02.2009 tarihli Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinin dizi 383’teki ifadesinin 9. paragrafı okundu soruldu.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet bu Savcılık ifadenize ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok, altında imzam var.”Mahkeme Başkanı: “Evet o imza size mi aittir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, Savcı Bey, sorunuz varsa alalım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle Tanık Mehmet Emin

Karamehmet’e birkaç soru yöneltmek istiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcı Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz Çukurova Holding Yönetim Kurulu

Başkanısınız. 2002 yılında Çukurova Medya Grup Başkanlığına Tuncay Özkan’ı getiriyorsunuz. Bu şahsı getirmeden önce herhangi bir kişiyle bu konuda bir görüşme yaptınız mı, bir istişarede bulundunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, kimseyle görüşme yapmadım zaten Tuncay Bey’i bizim gruba getiren de bende değilim, tanıdık bir arkadaş getirdi, ben geldikten sonra haberim oldu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim getirdi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O zaman Ersin Bey diye bir arkadaş vardı o

zannediyorum getirdi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soy ismini hatırlayabiliyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ersin Pamuksüzer.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önce böyle bir grup başkanlığı var mıydı

ilk defamı ihdas edildi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yoktu böyle bir grup başkanlığı o zaman böyle

anons edildi bizim daha öyle açıklandı bizimde haberimiz sonradan oldu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan’ın Ankara’daki Jandarma

Genel Komutanlığında veya Türk Silahlı Kuvvetlerinde görüştüğü generaller, albaylar vesaire subaylar var mıydı, biliyor muydunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bunlardan hiç haberim yok.”

40

Page 41: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:41

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size bu konuda herhangi bir şey paylaştı mı şu kişiyle görüştüm, bunu yaptım bunu yapmadım vesaire gibi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “16 Aralık 2003 tarihli bir çözüm tutanağı var

sanıklardan bazı sanıklardan ele geçirilen bir çözüm tutanağı. Burada sanıklardan Levent Ersöz o dönemin İstihbarat Jandarma İstihbarat Başkanı, bir de Teknik Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur ile Tuncay Özkan arasında geçtiği iddia edilen bir görüşme metni var, bu metnin çözüm tutanağı dosyamızda yer almakta, bunun benzeri sizinle yapılan 17 Aralık 2003 tarihli çözüm tutanağı var. İşte Nuray Başaran’la 23 Aralık’ta yapılan çözüm tutanağı, Turgut Altınok’la vesaire. Birçok kişiyle Jandarma İstihbarat Başkanlığında yapılmış olan görüşmelerin çözümleri çıkartılmış burada diğer tanıklar ve sanıklar.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu, anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “(bir kelime anlaşılmadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşme tutanaklarını kabul ettiler. Ancak

Sanık Ahmet Tuncay Özkan ısrarla bu görüşmeyi yapmadığını işte kesinlikle böyle bir şey olmadığını bunu işte medyadan vermiş olduğu röportajlardan vesaire toparlayarak birilerinin hazırladığını savunmasında savunma olarak geliştirdi. Buradaki görüşme tutanağından ben size bazı konular okuyacağım bunları size soracağım. 16 Aralık 2003 tarihli Tuncay Özkan’la Başkan arasında geçen görüşmeler çözümlenmiş şöyle diyor.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu: “Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika soruyu bir alalım ondan sonra.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Soruyu bir dakika efendim soruyu bir alalım tamamlasın.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı. Mahkeme Başkanı: “Zapta geçmiyor efendim zapta geçmiyor.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan diyor ki(bir kelime

anlaşılmadı).”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu: “Bakın.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Savcı Bey bir.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz istedi verildi: “Ceza

Muhakemeleri Yasasına göre sorulan sorularla ilgili de belli özellikler taşıması lazım. Sayın Savcının sorduğu soru yanıltıcı ve gerçekleri yansıtmayan şekilde. Bir, bu çözüm tutanağı olarak iddia ettiği belgede dahi Hasan Atilla Uğur’un ismi yok, böyle bir görüşmeye katılmamış, zaten burada da yok yani, tutanakta yok. İki, bir çözüm tutanağı dedi, hayır bu çözüm tutanağı değil, bu bir bilgisayar çıktısı eğer çözüm tutanağı derseniz, hazırlık soruşturmasında söylediğiniz gibi ortada resme dayanan ya da sese dayanan bir kayıt olur o kayıttan bir şey çözersiniz. Bu sadece bilgisayarlardan çıkma farklı bilgisayarlardan müvekkilimde olmayan başka kişilerde bulunan bilgisayarda metin olarak da değişik olan bir çıktı, Word belgesi bu. Çözüm tutanağı dediğiniz zaman aynen hazırlık soruşturmasında Erdal Şenel’e yapıldığı gibi sanki bir görüntü bir ses kaydı var, oradan bir şey çözüyormuşsunuz gibi olursunuz, tanık ya da sanıkta yönlendirildiği ve aldatıldığı için farklı ifade verilir.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Ben bunun için İddia

Makamının sorduğu soruyu benim anlattığım ve dosya içerisinde bulunan şekil ve hususlar dahilinde sorması gerektiğini eğer kendisi sormazsa da Sayın Mahkemenin bu soruya bu şekilde müdahale etmesini istiyorum.”

41

Page 42: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:42

Mahkeme Başkanı: “Evet. Savcı Beyin sorduğu soruda 16 Aralık 2003 tarihinde Tuncay Özkan ile yapılan görüşme metni olarak geçiyor, dosyalar arasına girmiş bir metin, buyurun Savcı Bey devam edin, sorunuzu tamamlayın.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Yani bu 16 Aralık görüşmesi dediğimiz zaman bu kapsamda sormuş oluyoruz, baştan açıklamamı yapmış olayım. Burada diyor ki; sizin isminizin geçtiği konular var. Mehmet Emin Karamehmet zora düştüğünde en büyük desteği silahlı kuvvetlerden gördü. Bunun 3 tane nedeni var. Birincisi, ulusal bir sermayeyi temsil etmesi, doğruluyor musunuz bunu. Yani siz zora düştüğünüzde en büyük desteği silahlı kuvvetlerden görmüşsünüz doğru mudur?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben bu konuşmadan bu görüşmeden haberim yok, Sayın Savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben içeriğini soruyorum, görüşmeden haberiniz olup olmadığını sormuyorum.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şöyle söyleyebilirim en büyük destek dediğiniz hadise zaten Kürşat Albay ve ismini hatırlayamıyorum, Eruygur diyorum hayır şey, Ersöz, Ersöz’le.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim, soruyu cevaplıyor.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim, sizinle ilgili bir konu yok, burada.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun Serdar Bey, sizinle ilgili bir konu yok, buyurun, buyurun.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu, anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun bir dakika efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soru cevaplanıyor şu anda buyurun. En büyük

desteği Kürşat Albayla.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kürşat Albayla görüşmem, ilk görüşmem.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamukbank’ın, Pamukbank hakkında sorduk.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu,

anlaşılmadı. Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, bir dakika.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim Tanık Tanık cevap veriyor burada.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, müdahale etmeyin efendim.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, bir dakika buyurun Hasan Atilla Bey buyurun.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi verildi: “(bir kelime anlaşılmadı) yönlendirici bir soru

soruyor.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun mikrofona girsin kaydınız. Sanık Hasan Atilla Uğur: “(birkaç kelime anlaşılmadı) buradan bir şey çıkartılmaya

çalışıyor, Hasan Atilla Uğur, Sayın Başkan, Savcı Bey’in sorduğu soruların hepsine itiraz ediyorum. Neden? Çünkü yönlendirici bir soru soruyor, 16 Aralık görüşmesini var kabul ederek, Mehmet Emin Bey’e baskı yapacak ve yönlendirecek şekilde bu doğru mudur diye görüş soruyor. Buna itiraz ediyorum.”

42

Page 43: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:43

Mahkeme Başkanı: “Evet. Tuncay Bey’in o konuda beyanını söyledi, kabul etmediğini söylemişti, itirazınız kabul edilmedi.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey, lütfen lütfen.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim, Tuncay Özkan’ın savunmasını okudu, o görüşmeyi kabul

etmediğini söyledi.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun zapta geçsin efendim.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz istedi verildi: “Bundan önce

bir tanık dinlendi tanığın kişiliğiyle ilgili her sorulan soruya bir kere müdahale ettiniz, dediniz ki, burada tanık yargılanmıyor. Şimdi burada da tanık yargılanmıyor, tanığın şirketinin nereden destek aldığının, Tuncay Özkan’ın ya da bunun suçla bir ilgisi yok ki. Bir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne katılan, bu Savcılığın bulunduğunu iddia ettiği dosya içindeki bir Word belgesi eğer soru burada yazan kitaba uygun sorulacaksa, bunun İddia Makamı tarafından varlığı iddia olunan görüşmedir diye sorulması lazım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Sordurulmadığı takdirde tanık

ya da sanıkla yönlendirilir. Bunu söylüyorum (bir kelime anlaşılmadı) devam ediyor.”Mahkeme Başkanı: “Evet o şekilde anlamak lazım tamam o konuda doğru iddia olunan

görüştüğü, yaptığı iddia olunan bir metinden bahsediliyor buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun.”Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey buyurun. İsterseniz Savcı Bey tekrar etsin

sorusunu.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “En büyük desteği silahlı kuvvetlerden

gördüğünüz iddia ediliyor. Kürşat Albay dediniz, Kürşat Albay buradaki sanıklardan hangisi bakar mısınız şöyle, tanıdığınız birisi mi, şöyle arkanıza dönüp bir bakar mısınız Kürşat Albay burada mı, Kürşat Albay olarak tanıdığınız kişi burada mı şu anda? Tek tek bakarsanız.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben burada göremedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle geriye doğru yürüyebilirsiniz, mikrofon

varsa elinizde.”Mahkeme Başkanı: “Dolaşabilirsiniz Mehmet Emin Bey dolaşabilirsiniz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Salonun kenarında yürüyebilirsiniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gerek yok ama burada Hasan Atilla Uğur denen Bey

galiba.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangisi buradaki sanıklardan teşhis edebilir

misiniz hangisi olduğunu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Demin ayağa kalktı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Demin ayağa kalkan mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet sizle konuştu.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu anlaşılmadı.Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Orada evet, tamam.”

43

Page 44: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:44

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kürşat dediğiniz Albay.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir bir kişi daha söylediniz görüştüğünüz diğer

kişi kimdi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O da zannediyorum, Levent Ersöz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. Ne zaman görüştünüz bu kişilerle?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok eski 2002 senesinde falan, bir kere görüştük.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Neydi konu neydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Konu Pamukbank’la ilgili o tarihte bana sual sordular.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne sordular, nedir konu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamukbank BDDK’ya devredilmek üzereydi, daha

edilmemişti, burada ne oluyor falan gibi sual sordular, bende cevaplamıştım o zaman.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zaten bir kere orada tanıştım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi mi davet ettiler?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereye çağırdılar yer olarak söyleyebilir

misiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannediyorum Jandarma Genel Komutanlığının

Sosyal Tesisleriydi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimler vardı Kürşat Albaydan başka?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Başka kimse yoktu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tek başına mıydı Kürşat Albay?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bu Levent Ersöz Bey’de vardı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Levent Ersöz’ü görseniz tanır mısınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani çok seneler geçti bilmiyorum (bir kelime

anlaşılmadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Üniformalı olarak mı geldiler oraya?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet ikisi de üniformalıydı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi çağırdılar, Pamukbank’la ilgili sorular

sordular, neydi o zamanki durumu Pamukbank’ın?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamukbank o tarihte rasyoları tuttu tutmadı

münakaşaları yapılıyordu o konuda bilgi istediler ben de verdim. Yani tanışmam öyledir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha sonra ne zaman görüştünüz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ondan sonra pek fazla görü… yani pek fazla görüşme

hiç görüştüğümü yani çok az görüştük belki telefon bu şeyi telefon görüşmesi olarak hatırlıyorum burada belki yüz yüze gibi geliyor, ama ben telefon görüşmesi hatırlıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Telefon görüşmesi Mehmet Şener Eruygur’la da görüştünüz mü?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İşte bu Tuncay Bey’le ilgili olan görüşmenin telefon görüşmesi olduğunu hatırlıyorum ben fakat.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kiminle yaptığınızı hatırlıyor musunuz o telefon görüşmesini?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Herhalde Levent Ersöz’le.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Net olarak hatırlamıyorsunuz ama.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamı...”

44

Page 45: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:45

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Levent Ersöz’le telefonda bu konuları konuştum diyorsunuz öyle mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben telefonda hatırlıyorum evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Size nasıl bir destek verdiler

Pamukbank’la ilgili?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ne oluyor diye sordular yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu herkes sorabilir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir haksızlık bir şey var mı falan diye sordular.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani destek olarak ne yaptılar, ne yardımları

oldu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Destek olarak ben başka bir şey hatırlamıyorum.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sadece sual sordular.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim buyurun Avukat Bey.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan söz istedi verildi: “Sayın Başkan,

birincisi 16 Aralık görüşmeyle başladı ki, Savcı tarafların kabul etmediği bir görüşmeden, görüşmeyle ilgili sorulara başladı ve arkasından orayı geçti. Pamukbank’la ilgili konumuzla alakalı olmayan geçen günkü çapraz sorguda, Nuray Başaran’a sorduğunuz ve sizin konumunuzla alakalı olmayan soruları sormayın dediğiniz sorulara geçti Sayın Savcı. Öncelikle Sayın Savcının sadece konuyla alakalı sorular sormasını talep ediyorum bir. Bir ikincisi yönlendirerek soru soruyor, ne gibi destek verdi diye destek verilip verilmediği, verildiğine ilişkin herhangi bir tapelerde herhangi bir kayıtta yok. Bir üçüncüsü, Sayın Karamehmet notlarına sadece tarih vesaire gibi durumlarda tanığın notlarına bakmasının usulü vardır, mümkünse sadece bilgilerine dayalı beyanlarda bulunsun, notlarından kopya çekerek değil, görgüsüne bilgisine başvurulduğunu hatırlatarak sadece bu kısımda cevap versin, ama Sayın Savcının yönlendirme sorusuna lütfen müdahale ediniz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Yönlendirme yapmadan soruyu anlamak lazım sormak lazım Savcı Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hiçbir şekilde yönlendirme yapmıyoruz.”Mahkeme Başkanı: “Bir kısım sanıklar ve avukatlar için bir dakika efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkanım hiçbir şekilde yönlendirme

yapmıyoruz.”Mahkeme Başkanı: "Bir dakika Savcı Bey, Savcı Bey bir dakika.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada yazılı olan metindeki tabirleri okuyarak

bunların doğru olup olmadığının teyidini yapıyoruz.”Mahkeme Başkanı: “Tamam. Ben.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada yönlendirme vesaire sabote etme

tanığa sorulan soruları soğutma anlamı taşıyan itirazları da hiçbir şekilde İddia Makamı olarak kabul etmiyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet tamam yani.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı. Mahkeme Başkanı: “Efendim bütün taraflar sanıklar, avukatlar bir dakika efendim.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Avukatlar, Savcılar ve herkes.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet gürültüye boğup ortalığı (bir kelime

anlaşılmadı).Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim söz hakkı vermedik buyurun.”

45

Page 46: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:46

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanığı dinletmiyorsunuz.”Mahkeme Başkanı: “İtiraz ettiniz, değerlendiriyoruz.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim oturun.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu: “Sabote

etti diyor (bir kelime anlaşılmadı).”Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim oturun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aynı aynı metot.”Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir yönlendirme yapmadan soruyu sormak gerekiyor

Pamukbank iddiası iddianamede yer alıyor, bu nedenle soru sormasının bir mahsuru yok, itirazınız kabul edilmedi buyurun. Mehmet Emin Bey buyurun cevap verin.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet avukatın o beyanına bende katılıyorum herhangi bir nota vesaireye bakmadan tamamen tanıklığınız neyse bilginiz, görgünüz maddi gerçek hakikat neyse mahkeme huzurunda yemin verdiniz, bu yemine uygun olarak doğruları sadece doğruları söylemenizi İddia Makamı olarak biz de talep ediyoruz.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sorduğunuz suale cevap vermek için ben.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Benden sadece izahat aldılar ne oluyor diye onun

haricinde bir yardım yapılıp yapılmadığını yapılmadığı da ortada, yapıldığını bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Park ihaleleriyle vesaire ile ilgili Nuray

Başaran’ı gönderdiniz mi Jandarmaya?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ne ihaley…”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Park ihaleleri?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ha… ha…”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Park.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, bizim Jandarmayla bir ihaleyle ilgili hiçbir işimiz

olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte birtakım oralardan Türk Silahlı

Kuvvetlerinden de yazı alınması gereken Jandarma Genel Komutanlığına yazı alınması gereken konular oldu mu ihalelerle ilgili?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Biz Jandarmayla ihaleye girmedik öyle bir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Girmediniz ama işte birtakım yerlerin güvenliği

açısından Jandarmadan da yazı alınması gereken konular oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatır…”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nuray Başaran’ı sizden önce dinlendik

burada.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Bazı konuların hızlı yürüdüğünü

Jandarmada beyan etti. Bunun 3 tane nedeni var diyor, Karamehmet zora düştüğünde en büyük desteği silahlı kuvvetlerden aldı. Birincisi diyor ulusal bir sermayeyi temsil etmesi, ikincisi bizim içinde bulunmamız ve yakınlığımız, üçüncüsü Mehmet Emin Karamehmet’in söylemi, Mehmet Emin Karamehmet’in söyleminde çok ulusalcı Türkiye’yi gösteren bir adam portresi çiziyor. İçeri girdiğimiz onun o kadar güçlü olmadığını gördüm, ama başına gelen şeyden, kendisini kurtaran bir şeyi vardı. Ben ona bazı ilişkiler sağladım, silahlı kuvvetler destek oldu dışarıdaki ilişkilerle birlikte. Tuncay Özkan sizin Çukurova Medya Grup Başkanlığına geldikten sonra silahlı kuvvetlerdeki bir kısım kişilerle ilişki sağla… ilişki kurmanızı sağladı mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir çalışma oldu mu?”

46

Page 47: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:47

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devamında şöyle deniyor; burada Cüneyt

falan gibi siyasi şeylerin yanında birde şu an ekonomik olarak bulunduğu bir nokta var. Onun Ankara’daki yaptığı görüşmeler, onu bir açmaza doğru sürükledi, biz bir yerde kurtarıcı bir yerde onun için artık baş belası olmaya başladık ve o son dönemde yaşadıklarını da şey olarak değerlendirmeye başladı. Yani o kadarda güçlü değilmiş, konuşmalarımızda sohbetlerimizde işte görüyoruz ne oldu işte 10 yıl daha iktidarda istediğini yapıyor, kimse sesini çıkartamıyor bende diyorum ki, devlet bu değildir. Devlet sizin dediğiniz gibi olmaz, devlet için 10 yılın, 20 yılın hiçbir önemi yok hiçbir şey yapmadan bekler, ama bir gün her şey değişir ya da bugün bir aksiyon bekliyorsanız bu aksiyonu böyle beklemeyin. Bu farklı olur. Bu şekilde aranızda Tuncay Özkan'la yaptığınız görüşmelerde bu tür konular konuşuldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bunların benle hiçbir alakası yok. Bu benle alakası olmayan başka şahıslarla yapılmış bir konuşma herhalde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi de ilgilendirdiği için söylüyorum.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama benim hiç haberim yok. Benle böyle bir şey

bahsedilmedi ve Tuncay Bey benle böyle hiçbir şey konuşmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyor bu görüşmenin içerisinde en son

Ankara’ya gelip gitmelerinden sonra son bir hafta içinde baktım epeyce değişik bir havası var. Cüneyt Ağabeyle hafta sonu bizim yaptığımız program, bundan önce 5 kez kaldırılmasını istedi Tayyip. Cüneyt Abi dediği burada kimdir biliyor musunuz? Tuncay Özkan'ın program yaptığı kişi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilmiyorum Cüneyt Cüneyt Abi dediği herhalde bir gazeteci.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soy ismini biliyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilemiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “5 kez kaldırılması Başbakan tarafından istendi

mi bu programın?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Başbakan bizden böyle hiçbir şey istemedi. Ne

program kaldırılması, ne başka bir şey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 yıl içerisinde 5 kez bize geldi bunu

kaldıracaksınız diye bizde kaldırdık ben kaldırdım. Daha doğrusu baktım ki çok büyük bir baskı var. Cüneyt Abiye dedim ki 2 hafta tatil yapalım programı kaldırdım. 2 haftalık tatil ayarladım. Böyle bir program yapılıyordu daha sonra kalktı mı? Böyle bir şey oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bize yani bana şahsen böyle hiç böyle bir baskı falan hiçbir şey gelmedi. Kaldırıldı, kaldırılmadı hatırlamıyorum devam etti kaldırılmadı hangi program olduğunu da pek bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Cüneyt Arcayürek ile Tuncay Özkan'ın yaptığı bir program var mıydı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “(1 kelime anlaşılamadı) Vardı zannediyorum evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vardı. Bu program belli bir süre sonra

yayından kaldırıldı mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kaldırılmış olabilir (bir kelime anlaşılamadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaldırılma nedeni konusunda bir bilginiz var

mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hiçbir bilgim yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kemal Yavuz dava sanıklarından eski

paşalardan.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şahsı tanıyor musunuz, Kemal Yavuz’u?”

47

Page 48: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:48

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanıyorum gazetede yazı yazıyordu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Akşam Gazetesinde yazı mı yazıyordu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Akşam Gazetesinde yazı yazıyordu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Show Televizyonunda yayın yapıyor muydu

program yapıyor muydu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannetmiyorum bilmiyorum. Zannetmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan'la program yaptı mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yapmış olabilir bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilmiyorsunuz. Ondan sonra yine başladım

Kemal Yavuz Paşayla. Yavuz’la yaptığımız program çok büyük rahatsızlık vermeye başladı. Onunla ilgili olarak Recep Tayyip Erdoğan epeyce bir şikayetlerini iletmeye başladı ve bunların hepsini Cüneyt Zapsu getirdi bizimkilere. Ankara'ya getirdik geldiklerinde burada bizim Ankara temsilcimiz var Nuray, Nuray Başaran isminde. O Tayyip şikayetlerini iletiyordu. Böyle bir şikayet geldi mi size işte hükümet tarafından veya Sayın Başbakan tarafından bu programlar rahatsız ettiği şeklinde.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bize bize böyle bir şikayet gelmedi. Şikayet olarak hiçbir şey gelmedi ama serzenişte falan bulunulmuş olabilir, bilmiyorum, ama şikayet gelmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz 17 Aralık tarihinde Levent Ersöz ve Kürşat olarak bildiğiniz dava sanıklarından Hasan Atilla Uğur’la bir görüşme yapıyorsunuz onun öncesinde evveliyatında Mehmet Şener Eruygur’la bir yerde yüz yüze yan yana görüştünüz mü? Tuncay Özkan'ın işten ayrılması konusunu konuştunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, hayır görüşmedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani 16 Aralık tarihinden de önce görüştünüz

mü?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır görüşmedim ben, ben zannediyorum tek bir

defa tebrike gittim, onun haricinde görüşmedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereye gittiniz? Tebrik için.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Genel Jandarma Genel Komutanı olduğunda

Ankara'da tebrike gittim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim kim gittiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla randevu aldık hatırlamıyorum ama belki Ankara

temsilcisiyle gitmişimdir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani normali Ankara temsilcisiyle gitmeniz

değil mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ancak.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zaten onlardan geldi yani adettir şeye gidilir diye

tebrike gidilir diye.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım dava dosyası 178. klasör 126 PDF

255 dizi de Sayın Komutanın Eylül 2003 faaliyet programı diye bir çizelge var, şu şekilde Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’a ait olduğu iddia edilen görüşme gönlük randevu listesi var.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “(bir kelime anlaşılamadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunun 30 Eylül tarihli sayfasında Salı günü

sabah 10:30’dan itibaren görüşmeler başlıyor 16:30’da da Tuncay Özkan ve Mehmet Emin Karamehmet’in ziyareti diyor. Bu ziyareti mi kastediyorsunuz hayırlı olsun ziyaretinden kastınız bu mu? 30 Eylül 2003 tarihli ziyaretten bahsediliyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla ben çok sene çok seneler geçtiği için hatırlamıyorum ama yani jandarma komutanı olduğun olduğu tarihlerde olduktan sonra ziyaret.”

48

Page 49: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:49

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 ay sonra filan mı? Olduktan ne kadar süre sonra?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tam hatırlamıyorum olduktan sonra randevu alıp gittik. Yani 10, 15 dakikalık bir konuşmaydı. (bir kelime anlaşılamadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O görüşmede Tuncay Özkan var mıydı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan var mıydı o görüşmede?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum yok zannetmiyorum. Nuray Başaran

olabilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Tuncay Özkan'la Mehmet Şener

Eruygur’u birlikte ziyaret ettiğiniz başka bir ziyaret oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada şöyle bir ibare var. Başkan yani

Levent Ersöz olduğu iddia edilen şahıs. Komutanımız Karamehmet’le görüştü. Görüşmede son derece bitkin bir vaziyette konuşması var. Sizin kendinizin ayrılacağınızı, yani kendisini ayrılmak istiyor gibi ifadesi var diyor. Yani böyle sanki aranızda Şener Eruygur’la siz görüşmüşsünüz o görüşme burada aktarılıyor şeklinde anlaşılıyor. Mehmet Şener Eruygur’la bitkin bir vaziyeti vardı. Kendisi ayrılmak istiyor gibi ifade etti diyor. Böyle bir diyalogu hatırlıyor musunuz, geçti mi aranızda?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır böyle bir diyalog olamaz bana göre. Çünkü ben daha önce de izah ettim ifademde de var. Ayrılması kendi isteğiyle oldu daha sonra daha sonra dönmek istediği zaman onu da yerine başkaları geldiği için reddettim. Bu yani çok açık böyle bir görüşme olduğunu da hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devamında şöyle deniliyor. İstifa ettiği söyleniyor. Tuncay Bey istifasını verdi vermediniz mi diye soruyor. Tuncay Özkan'a izafeten şöyle deniyor. İzah edeyim şimdi şöyle ilginç bir şey var. Kendisinin ikinci bir adamı var. Kendi konuşmadığı ve söylemediği için ikinci adamı devreye sokuyor. Bu işten ayrılma konusunda siz direkt kendisine Tuncay Özkan'a ayrılmasını mı söylediniz. Başka birisiyle mi görüştürdünüz? Kendisi gelip ben ayrılacağım diye size mi başvurdu ne şekilde oldu onu mahkemeye açıklar mısınız?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sayın Savcım bu ayrılma Show TV şirketinden Show TV televizyonundan oldu. Show TV’nin başında başka arkadaşlar var. İşte Bülent Bey var Serdar Çaloğlu var daha önce bahsettim. Bütün bu görüşmeler onlarla oldu. Ben Tuncay Bey’in ayrıldığında yurtdışındaydım döndüğümde, döndüğümde öğrendim, fakat yerine de başka ve ayrılma da sadece ekonomik sebeplerledir. Bahsettiğim gibi ücreti çok yüksek gelmiş şirket ödeyemiyordu o şekilde oldu. Yani istifası ve.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Baştan siz alırken bilmiyor muydunuz yani yüksek olacağını yüksek olduğunu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır işte onu söylüyorum onu onu bilmiyorduk hani ücreti de zaten ifademde de var, başka bir şirketten ödeniyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka şirket dediğiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Başka bir şirket dediğim bu Ersin ar Ersin Bey’in

şirketi galiba onlardan ödeniyordu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz ödemiyor muydunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir kısmını da biz ödüyorduk ama yani toplam paket

olarak yüksek bir rakamdı bu tek kişilik bir ücrette değil bir, bir haber ekibi falan yani beraberce toplam bütçe.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç kişi geldiler Kanal D’den transfer diyelim? Transfer olduysa.”

49

Page 50: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:50

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum ama yani bir ama bir ekiptir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç kişi olarak geldiler?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani ekiptir ve bahsettiğim ücrette aşağı yukarı işte

orada hatırladığım kadarıyla 9 milyon Dolar civarındaydı paket olarak, tek kişi değil.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne kadar dediniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “9 milyon Dolardı 9 milyon Dolardı paket olarak ama

tek kişi değil yani bir ekip halinde gelmişlerdi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayı vermediler mi işte 50 kişi 60 kişi 70 kişi

gibi vesaire?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilmiyorum yani bana gelmedi öyle sayı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrılırken de siz ücretlerde indirime gitme

durumunuz oldu.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Oldu o arkadaşlarda Tuncay Bey’le yahut yahut biraz

sonra ayrıldılar. Ki Kemal Bey mesela bahsettiniz, gazetede yazı yazan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kemal Yavuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay’la açılınca Kemal Yavuz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O da bende ayrılıyorum dedi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O da ekibin içinde miydi yani birlikte geldikleri

geldiği (bir kelime anlaşılamadı) ekibin içinde miydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır şey diye bu televizyon ekibinde değildi

hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O daha sonra geldi öyle mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O gazetede yazı yazıyordu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gazetede yazıyordu televizyonda program

yapmıyor muydu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla onu bilmiyorum katılmış olabilir 1, 2 programa

ama yani öyle maaşlı katıldığını zannetmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan'la düzenli programlar

yapmıyorlar mıydı haftalık programlar? Siz takip etmiyor muydunuz televizyon yayınını?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O kadar takip etmiyorum yani direkt benim baktığım

bir şey değil Show TV.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi bilgilendirmezler miydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama Çukurova Holdingin bir parçası ama direkt

ilgilenmiyordum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. Devam ediyor Tuncay Özkan izah

edeyim şimdi öyle ilginç bir şey var. Kendisinin ikinci bir adamı var kendi konuşmadığı ve söylemediği için 2. adamı devreye soruyor 300 kişi var 200’ünü işten atacağız maaşların hepsini yüzde 50 indireceğiniz senin maaşını da dedi. Böyle bir konuşmadan haberiniz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin 2. adamınız diye atfedilecek bir kişi var

mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Belki orada Show TV’deki çalışan arkadaşları

söylüyor. Bülent Bey olabilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bülent Büyükakın mıydı neydi soy ismi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bülent Ergin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bülent.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ergin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ergin.”

50

Page 51: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:51

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İdare heyetindedir. Show TV’nin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, böyle bir şey konuşmadan haberiniz var

mı? İşte 300 kişi var 200’ünü ayıracağız işte maaşları yüzde 50 indireceğiz falan gibi.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır hayır hayır yok böyle bir konuşmadan

haberim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Haberiniz yok. Dedim ben parasız çalışırım

yani böyle bir teklif götürüldüğünde parasız çalışırım gibi bir şey söylemiş mi Tuncay Özkan'ın duydunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır öyle bir çalışırım parasız çalışırım diye de bir şey dediğini zannetmiyorum. Yalnız telefon görüşmesinde belki bana parasız çalışırım demişler olabilir ama hatırlamıyorum yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir yaklaşımla yeniden benim para.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yeri dolduğu için geri almayacağım pardon yeri

dolduğu için geri almayacağımız için yani ne olursa olsun fark etmiyordu bizim için.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl geri almayacağınız yani.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey ayrıldıktan sonra yerine başka.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrılmadan önce bu konuşmalar geçti diyor

yani. Buradaki anlatım 300 kişi var 200’ünü işten çıkaracağız diye 2. adamı geldi diyor. Maaşların yüzde 50’sini indireceğiz senin maaşını da yüzde 50 indireceğiz dedi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yok o kadar.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bende maaşsız da çalışırım dedim diyor.

Böyle bir diyalog.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O kadar 300 kişi falan ayrıldığını yani belki söz gelişi

söylemiştir ama 300 kişi falan ayrılmadı oradan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama bu insanları işten atma konusunda

oturun konuşalım nihayetinde bunu sen yapacaksın dedim adamları da atalım dedi. Burada soruyor Başkan, kendi ekibinizden mi Show TV’den mi bahsediyor. Başkan, o zaman kapatsın televizyonu diyor. Razı etmek için diyor Tuncay Özkan parasız çalışmayı kabul ediyorum. Adam atmayı kabul ediyorum. Maaşları indirmeyi de kabul ediyorum dedim. Ya yapma Allah’ını seversen ne olursun gelme artık üstümüze artık ya dedi. Sen git diyor siz kararınızı verin ben giderim dedim. Yani yalan, en son Cumartesi günü ben sizi arayacağım Tuncay Bey dedi. Ne diyorsunuz ne karar vereceksiniz diye sordum aramadı beni. Aradan bir hafta geçti aramadı beni ben özellikle öylesine istifa mektubu vermedim özellikle öyle bir söyleme girmedim ki orası bana göre çok önemli bir karar. Biz orada çok şey yaptık bundan sonra da çok şey yapma imkanımız var. Herhangi bir şekilde sizlerin karşısına çıkarıp koyabileceğim tarihsel bir belge olmasını istedim çünkü kendisini bu güne kadar buraya gelmesini silahlı kuvvetlere ve bana borçludur. Sizden bahsediyor buradaki konuşmada.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim soruyu alalım bir dakika bir dakika soruyu alalım.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bugün yaptığı şey zannediyor ki Tayyip siz

olayın gerçek nedenini biliyor musunuz Tayyip’in onu sıkıştırma şeyini BDDK ile 5,5 milyon Dolarlık bir kredi görüşmesi var böyle bir şey söz konusu oldu mu hiç?”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Tuncay Bey Tuncay Bey buyurun itirazınızı alalım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “5,5 milyon Dolar.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bahsettiğiniz konuşma benle olmuş bir konuşma değil

bu benim haricimde olan.”Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey bir dakika efendim. Mehmet Emin Bey bir dakika.

Bir dakika efendim buyurun Tuncay Bey.”

51

Page 52: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:52

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz istedi verildi: “Efendim tekrar tekrar belirtmeme karşı Sayın Savcı hep bunu yapıyor. Bu metindeki kelimeler cümleler dahi bana ait değildir ve Sayın Savcı metni okuyup Tuncay Özkan'ın söyledikleri diyor. En azında iddia edilen derse bu soru sorma uslübunu düzeltebiliriz diye düşünüyorum teşekkür ederim efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, (bir kelime anlaşılamadı) Avukatınızın itirazı üzerine zaten o konuları karar bağlamıştık yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet onu baştan sorularım bu kapsamda diye genel olarak söyledim. Her seferinde söylemeyeceğimi de beyan etmiştim buyurun.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim. Buyurun Mehmet Emin Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soruyu lütfen dağıtmayalım. BDDK’yla 5, 5

milyon Dolarlık bir kredi görüşmesi söz konusu oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu bizim, bizim 5,5 milyar dedik herhalde bizim erken

ödeme yaptığımız bir kredidir.”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey lütfen Tuncay Bey bir dakika efendim. Ne biliyorsa ne

biliyorsa ne hatırlıyorsa onu cevaplasın. Efendim buyurun efendim okudu metni aynen okudu Savcı Bey. Tuncay Bey lütfen.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey izin verilmedi buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun sorumu sordum buyurun.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu 5,5 milyarlık bir görüşmemiz bizim yani kendi

içimizde tabi oldu ve erken ödedik. Ama bu konuşmada konuşmadan yani bu yapılan konuşmadan onlarla ilgili bir şey değil, bu bizim Çukurova Holdingle TMSF arasında olan bir görüşmedir. 5,5 milyar veyahut da 6 milyar civarındaydı. Onu erken ödedik,”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşme içerisinde yine Tuncay Özkan'a atfen söylediği iddia edilen bir bölüm var. Bu uluslararası bir güç olarak karşımıza çıkar ve siz Türkiye’nin elinde Ulasal bir değer olarak bulunan hem Yapı Krediyi, hem de Türkcell’i kaptırmış olursunuz. Çok yanlış bir şey olur. Onun üzerine bu dişlerini gıcırdattı Ankara'ya geldi ve Başbakanla görüştü. Başkanla görüşmesinde Başbakan kendisine Mehmet Emin kardeşim hep sen istiyorsun hep talep ediyorsun biz senden bir şey istedik yapmadın hala Tuncay Özkan hala sende yönetici ve program yapıyor demiş onun üzerine hızlandı. Böyle bir diyalog geçti mi aranızda. Sayın Başbakan ile sizin aranızda.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir görüşme geçtiği iddia ediliyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır böyle hiç böyle bir duruş.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hep sen istiyorsun Tuncay Özkan hala

program yapıyor yönetici şeklinde söyledi diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır öyle hiçbir şey geçmedi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Yine devamında bu görüşmenin Recep

Tayyip beni gördüğü anda şeytan görmüş gibi oluyor. Bir programda şeytanın avukatlığını yapayım size bir soru sorayım dedim. Bana ne şeytanın avukatı kardeşim şeytanın ta kendisinin dedi. Sen derin devlet misin dedi. Keşke bu ülkenin devleti olsa ben gider onun derini olurum dedim. Böyle bir şey duydunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biz programlarda çok tartışırız. Şimdi bu

hakaret içeren bir şey var. Adam bunu anlamıyor bunu anlama kapasitesi yok. Bunun etrafında da bunu okuyabilecek bir tek Osman Berkmen var. Zaten Mehmet Emin’le çok kavga ediyor anladığım kadarıyla. Tanıyor musunuz bu şahsı Osman Berkmen şahıs isimli şahsı?”

52

Page 53: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:53

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanıyorum 30, 35 senedir beraber çalıştığım bir arkadaştır. Osman Berkmen.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yakın arkadaşınız mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İş arkadaşım, evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İş arkadaşınız anladım. Yine görüşme

içerisinde şöyle ibareler var. Nuray Başaran’ın adı çok geçiyor diyor Levent Ersöz. Tuncay Özkan 2 yıl önce gelindiğinde bana Genelkurmay Adil Müşavirliğinden Erdoğan Şener Paşa telefon etti. Erdoğan Şener diye Adli Müşavir yok. Dava sanıklarından Muhittin Erdal Şenel var. Tanır mısınız kendisini?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hiç tanımam.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben kendisini tanımam. Diğer komutanları

tanıyorum da kendisini hiç tanımıyorum. Bu Tuncay Özkan’a atfen söylenen sözler. Dedi ki Tuncay Bey sizinle konuşmak istiyoruz, ben geldim Tanju Güven Albay’la. Tanju Güven diye geçilmiş buraya. Tanju Güvendiren diye yeni bir sanığımız var tanıyor musunuz Tanju Güvendiren?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onu DGM’den tanıyorum emekli oldu, 2 sene

öncesinden bahsediyorum. Yani bu görüşmenin 2003 yılında yapıldığı iddia ediliyor. Bu görüşmenin olması da 2 yıl öncesi dediğine göre 2001 yıllarına tevafuk ediyor. 2 sene önce Fethullahçılar, ben Hizbullah’la Fethullahçıların hedefiyimdir. İstanbul’daki Çağdaş Eğitim Vakfıyla ilgili bir organizasyon yaptılar, organizasyon içerisinde Nuh Mete Yüksel’in kasetleri çıktı. Bunlar çok sıkışınca beni aradılar, oradaki vakıfta komutanlar da yer alıyordu. Duydunuz mu ÇEV vakfı diye bir vakıf duydunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Duydum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çağdaş Eğitim Vakfı.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tabi, tabi, tabi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada komutanlar filan da üyeymiş veya işte

orada yer alıyormuş.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konuda bilginiz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilgim yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben bunun aleyhinde bir yayın kampanyası

başlattım, o kasetlerin montaj olduğuna dair jandarma belgelerini falan yayınlayarak. Bütün Fethullahçılar benden nefret ettiler, o sırada tanışmıştık Tanju Albay ile. Geldiler bana dediler ki biz oturduk, J başkanları toplantısında bu konuya el attık. Bu grup ulusal bir grup ve bizden yardım istedi, sizin gruptan bahsediliyor, Çukurova grubundan, herhangi bir şekilde Erdal Şenel vesaire Türk Silahlı Kuvvetlerinde J başkanı olarak bildirilen kişilerle sizin bir yardım talebiniz oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hiçbir yardım talebiniz olmadı.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sen Doğan grubundasın, benim Doğan

grubunda herhangi bir sıkıntım yok. Doğan grubunda en iyi adamlarından biriyim, Türkiye’de Doğan grubunun tahlilini yap, ben dedim ki ulusal açıdan Doğan grubunun tahlilini yapacak olursam Doğan grubu Türkiye’ye zararlıdır. Mutlaka alternatifin oluşturulması gerekir, benim mesleğim, benim hayatım ya da benimle ilgili bir değerlendirmenin hiçbir önemi yok. Doğan grubuna, hele o dönemdeki Doğan grubuna baktığınız zaman Türkiye’ye zararlı, ben bunu Aydın Bey’e anlatıyorum dedim. Ama Aydın Bey Amerikalılarla ilişkilerini geliştirdi, borçlarını erteletmek için, onu da konuştuk. Bana dediler ki sana bir teklif gelecek, sen bu teklifi kabul et. Bir olay

53

Page 54: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:54

anlatıyor, diyor ki 2 yıl öncesi diyor. 2003 yılının Aralık’ın 2 yıl öncesinden, sana bir teklif gelecek bu teklifi kabul et. Kimlerden gelecek, Türkiye’de öyle bir grup yok ki dedim, kendi kendime. Yani öyle bir grup yok, bana gelse ben memnuniyetle kabul ederim. Ben Türkiye’de alternatif bir medya yaratılmasını, o medyanın ulusal duruşunun güçlendirilmesini memnuniyetle desteklerim. Bir hafta sonra gruptan bana teklif geldi, yani burada grup dediği sizin Çukurova grubu, böyle bir görüşme geçtiğini beyan ediyor. Erdal Şenel J komutanlarıyla toplandıklarını, böyle bir karar aldıklarını, size bir gruptan teklif gelecek dediğini, kendisine o zaman Kanal D, Doğan grubunda çalıştığını ve bir hafta sonra da bir teklif geldiğini söylüyor. Onun için biraz önce size sordum, yani siz Tuncay Özkan’ı bu kanala, işte bu medya grubuna almadan önce kimlerle istişare ettiniz, diyalogda bulundunuz diye onun için sordum. Size kim önerdi, işte Tuncay Özkan’ı getirelim, bu kanalın başına geçirelim düşüncesi nereden çıktı, onun için sordum.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sayın Savcım şöyle cevap verebilirim, Tuncay Bey gruba geldikten sonra yahut girdikten sonra haberim oldu. Bu, buna belki Osman Bey’de dahildir, Ersin Bey o zaman bizle çalışan bir arkadaştı ve o organize etmiş olabilir, hatta.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ersin Bey size açmadı mı, yani şundan dolayı bu adamı alalım, almayalım vesaire.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır zaten yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz neticede yönetim kurulu başkanısınız,

sizin onayınız olmadan grubun başına bir insan getirilebilir mi? Yani muhabir alabilirler belki ama yani önemli bir grubun başına bir eleman getiriyorsunuz, yani bu patron sizi temsil edecek.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yani daha, daha ziyade geldikten son… önceden böyle bir, bir teklif yapılsın falan filan diye bizim gruptan önceden haberi olan bir şey olduğunu zannetmiyorum. Ama o tarihte Ersin’de bizle çok sıkı çalışıyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ersin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ersin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Show TV’de olan mıydı, neydi görevi neydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Show TV’de değildi öyle yani bizim grupla beraber

çalışıyordu, beraber çalışıyordu. Daha ziyade Türkcell’de falan beraberdik Ersin’le.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Tuncay Özkan’ı tavsiye ettiği dönemde

görevi neydi sizin şirketlerde?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O zaman zannediyorum Türkcell’de, Türkcell’deydi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Türkcell’in başında mıydı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Türkcell’deydi, evet kendisi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soy ismi neydi, Ersin?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamuksüzer.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Pamuksüzer.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O mu önerdi Tuncay Özkan’ı çağıralım,

grubun başına getirelim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Öner… öner… önermeden daha söylemek istediğim

öner… önermeden de öteri yani gruba transfer etmişti, yani anlaşmıştı Ersin şeyle.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size sormadan mı yaptı bu işlemleri?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet onu söylüyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Dolayısıyla benim o önceki konuşmalardan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bir baktınız Tuncay Özkan grubun başına

gelmiş, haberiniz yok.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Dolayısıyla önceden yapmış olduğunuz

konuşmalardan benim haberim yok. Demin bahsettiğiniz konuşmalardan benim haberim yok.”

54

Page 55: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:55

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz Tuncay Özkan’ı bir baktınız grubun başında gördünüz, yani öncesinden bu kişiyi nasıl getirelim.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika, bir dakika.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Getirelim mi filan gibi size sorulmadan getirildi

öyle mi, anlaşmalar yapıldı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Transfer ücretleri ödendi.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani Tuncay Bey’le anlaşmışlar, öyle geldi,

zannediyorum anlaşan da Ersin Bey’dir, tahmin ediyorum, tahmin etmiyorum aşağı yukarı öyle.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama siz Mehmet Bey bir işadamısınız yani,

belli bir miktar para ödenecek, yüksek miktarlarda diyorsunuz, bunlara şey ödeniyordu, para ödeniyordu.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yani arkadaşların yetkisi vardır bu konularda yetkileri vardır, dolayısıyla Ersin Bey’de o tarihte yetkili olarak yapmıştır. Bizim bi bir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz sordunuz mu siz bunu niye yaptınız bana sormadan diye bir şey geçti mi aranızda diyalog?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok sormadım, sormadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, devam ediyor, ben bunun üzerine çok

rahatsız oldum, ya bunlar batıyor, git bat diyorsanız batayım. Ama nereye gideceğim, bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz sen merak etme dendi. Ben onun üzerine girdim, girince tabi diğer komutanlarla görüşme fırsatım oldu. Herkes ulusal bir gruptur, desteklenecektir mesajını verdi. Bu mesajı alınca ben burada fark etmişsinizdir ilk günden itibaren bir ulusal duruş, ona uygun olarak hemen televizyonu boşalttım. Uygun programları koydum, gazeteyi boşalttım, gazetede uygun bir çizgi yarattım ve grubun çizgisi oluştu. Bu konuda bilginiz var mı, Tuncay Özkan medya grup başkanı olduğunda televizyonda önemli değişiklikler yaptı mı elemanlar üzerinde, gazetedeki elemanlar üzerinde?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tabi geldiğinde televizyonda olsun, gazetede olsun bazı değişiklikler oldu, normaldir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyor benim kendilerine söylediğim, benim o gruba anlatmaya çalıştığım şey şu, bakın sizi bugüne kadar taşıyan güçler var, bu güçlerle ittifakımızı güçlendirelim ve o güçlerin gücünü kullanarak ayakta kalmayı başarabilirsiniz. Eğer bunu yapmazsanız başkalarına teslim olursunuz ama namusunuzu teslim etmeyin dedim. Yani gidin onlarla konuşun, onlarla sohbet edin, onlara eğilin, bükülün ama namusunuzu teslim etmeyin. Çünkü eğer siz namusunuzu teslim ederseniz, hain pozisyonuna düşersiniz. Hain pozisyonu dahi bir mertebedir, dikkat edin hainlikten de aşağı noktalar vardır, zavallı olursunuz dedim. Hain olursanız bir yeriniz olur, ama zavallı olursanız hiçbir yeriniz olmaz dedim şeklinde beyanlar var, böyle bir şey duydunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size veya sizin yönetiminizde olan

arkadaşlarınız ilettiler mi? Tuncay Özkan’a atfen böyle bir şey söyledi veya söylemedi şeklinde?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bize böyle bir, böyle bir şeyden bizim haberimiz yok,

ama arkadaşlara onları bilemem, arkadaşlara söylenip söyle… ama benim böyle bir şeyden haberim yok. Böyle biş… böyle bir konuşmadan da haberim yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devamında işte sıçrama yaptırdım diyor, işte tirajları artırdım, televizyonu şuradan şuraya getirdim, gazeteyi buradan buraya getirdim vesaire gibi konuşmalar var. Devamında sorun ben değilim sadece, sayın komutanın kendisini aramış olması, yalan söylemiş olması diyor. Yani 16 Aralık’ta yapıldığı iddia ediliyor bu görüşme, sizi aradığını komutanın sizin de işte kendisinin maaşı beğenmediğinden ayrılacağını söylediğinizi

55

Page 56: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:56

iddia ediyor. Böyle bir görüşme geçti mi aranızda? Maaşı beğenmediğinden dolayı kendisinin ayrılmak istediğini, yani buradaki sorun, yani televizyondan, medya grup başkanlığından ayrılma nedenini Sayın Hüküme… Başbakanın, hükümetin sıkıştırması, sizi işte birtakım kredi anlaşmaları vesaireden dolayı, zor durumda olmanızdan dolayı hükümetin baskısıyla kendisinin işten ayrılmak zorunda bırakıldığını iddia ediyor bu görüşmede.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu bizle yapılan bir görüşme değil Sayın Savcım, bizim, bizim şeyimiz maaş, maaş ve paketi diyeyim çok yüksek olduğu için, şirket de bunu kaldıramadığı için indirmeyi istemiş arkadaşlar, o da indirmeyi kabul etmediği için istifa ediyorum, gidiyorum demiş. Yani bizdeki, bizim, bizim tarafımızdaki şeysi bu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz bu bilgileri Jandarma Genel Komutanına söylediniz mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bu bilgileri, şu anlattığınız konuyu, maaşı

beğenmediğinden ayrılıyor dediniz mi? Jandarma Genel Komutanı Sayın Mehmet Şener Eruygur o dönemdeki, ona dediniz mi biz yani.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben Jandarma Genel Komutanıyla bu konuda konuşmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Demediniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, bu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şu 17 Aralık görüşmesi var, Levent Ersöz’le,

orada mı söylediğinizi söylüyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben böyle Jandarma Genel Komutanıyla böyle

bir şey konuşmadım, konuştuğumu da hatırlamıyorum. Böyle bir, ben sadece tebrik için gittiğimi hatırlıyorum. Onun haricinde bir görüşme olmadı, bu görüşme zannediyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Telefonda da olabilir, yani bu görüşme belki telefonda da gerçekleşmiş olabilir.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Telefonda olmuş olabilir evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam ediyor, onun gelmesiyle komutana

ben arz ettim, gelmeniz iyi oldu, yarın yurtdışına gidiyor komutanımız. Bugünde Cumhurbaşkanlığında bir görüşmeleri var, yoksa o sizinle görüşmeyi çok arzu ediyorlardı, diyor Levent Ersöz Tuncay Özkan’a hitaben. Sağ olsun çok saygılarımı, selamlarımı iletin lütfen, ben kendisine de gelirim sonra, şimdi Jandarma Genel Komutanının kendisini aramış olması bugüne kadar sığındığı, yaşamasına neden olan her şeyi bırakması, şimdi beni bırakıyor. Bundan önceki dönemde hiçbir yaşama şansı yoktu, ben geldiğimde içeri alınmak üzereydi, bizim yaptığımız şey şu, biz insanlara dedik ki, biz burada bir kale inşa edeceğiz ve bu kale Türkiye’de ulusal duruşun bir kalesi olacak. Ben o kaleyi bir buçuk ayda inşa ettim, orası tıkır tıkır çalışan bir yer oldu. Tayyip bundan çok korktu, Tayyip’in en büyük korkusu bunları bana karşı kullanır, Aydın Doğan’ı susturdu, Turgay Ciner’i susturuyor, tehdit ediyor, herkes önünde eğiliyor, eğilmeyen tek yer burası. Ben kendisinden bir tek randevu bile talep etmedim, kendisi hakkında açılan 42 davanın 42’si de benim kalemimden çıkmıştır. Bu konuda bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kale inşa ettik diyor, burada diyor ulusal

duruşun kalesi, sizin medya grubundan bahsediyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu ama yani bizle yapılan bir konuşma değil Sayın

Savcım, bu herhalde başkalarıyla yapılan bir konuşma, benim bundan haberim yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri o

dönemdeki Tunçer Kılınç, tanır mısınız kendisini?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet tanıyorum.”

56

Page 57: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:57

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Görüşmeleriniz oluyor muydu Ankara’ya gittiğinizde vesaire?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tunçer Kılınç Paşayla bir kere iftara gittim, komş… bulunduğu yer komşumu, komşumuz olduğu için iftara gittim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereye, Milli Güvenlik Kuruluna mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ankara’da Türkcell tesislerinin yanındaki yer Tunçer

Paşanın bulunduğu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Makamı mı, lojmanı mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Makamı evet, evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Oraya iftara gittiniz, hangi tarihlerde?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum ama işte 2002’de falan olabilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2002 yıllarında, yine bu görüşme içerisinde

şöyle diyor Tuncay Özkan, mal varlığı her şeyiyle birlikte ortaya koyduk, çokta umurumda değil. Jandarma komutanımızın devreye girmesi, bu adamın da bugüne kadar aldığı, örneğin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli olan Tunçer Kılınç’tan aldığı bir destek var. Biz o zaman gittik Tuncay Paşayla bunu çok konuştuk. Yani böyle birlikte gittiğiniz oldu mu, Tuncay Özkan’la Tunçer Kılınç’ın yanına, kendisinden bir destek alma durumunuz oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla işte o iftara gittiğimde, iftara gittiğimde olabilir, bera… ama hatırlamıyorum. Yani tek onunla da gitmiş olabilirim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yalnız da gitmiş olabilirim diyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok şeyle de gitmiş, Nuray Başaran’la da gitmiş

olabilirim. Yalnız git, yani Ankara’ya ben gittiğimde hiç yalnız gitmiyordum yanımda muhakkak birisi oluyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben gruba gelirken benimle konuşmalarında dediler ki 2 kişi var Ankara’da birinin adı Nuray Başaran, birinin de İsmail Küçükkaya, bu ikisi bizim işlerimizi takip eder Ankara’da. Bu Mehmet, Karamehmet’in ricası, ikisine dokunmayın dedi bana. Tuncay Özkan’la aranızda böyle bir diyalog geçti mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla hatırlamıyorum, zannetmiyorum yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsmail Küçükkaya ve Nuray Başaran

Ankara’da işlerimizi takip eder onlara dokunmayın diye bir ricanız oldu mu kendisinden?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, şimdi bu 17 Aralık 2003 tarihli görüşme,

Sayın Başkanım size ifadenizi okurken bir bölümünden bahsetti. Siz telefonda görüşmüş olabilirim diyorsunuz ama 9 sayfalık bir çözüm, gördünüz mü bu çözümü? Şu şekilde göstereyim size.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şimdi bugün, bugün, bugün gördüm.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çözümü gördünüz mü, çözüm, baştan itibaren

neler yazdığından haberiniz var mı? İfadeniz değil, ifadenizin içerisindeki belli bir bölümü var, yani Mehmet Emin Karamehmet ile 17 Aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmenin çözümü diye.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çözüm tutanağı yapılmış, bu sanıklardan ele

geçirildi. Yani bunun gibi Bedrettin Dalan’la var, işte İsmail Yıldız’la var, Turgut Altınok’la var, aklınıza gelebilecek birçok kişiyle görüşmeler var, Cem Uzan’la var, Nuray Başaran’la var. Yani bir görüşme yapılırken kayıt altına alınmış, bunlar da çözümü yapılıp tape haline getirilmiş, böyle yazılı metin haline getirilmiş.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben bunu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz Levent Ersöz’le görüşmeye giderken.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben bunu şimdi.”

57

Page 58: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:58

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kürşat Albay daha önce tanıyordunuz, Levent Ersöz’le daha önce görüşmüş müydünüz, bir şekilde daha önce bir araya gelmiş miydiniz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bahsettim yani jandarma sosyal tesislerinde bana sual sordular.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zaman görüşmüştünüz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamukbank’la ilgili o zaman görüştüm evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Pamukbank’la ilgili sorular sormuşlardı o

zaman.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşme muhtemelen makamda yapılmış,

çünkü orada bir teşkilat kurulmuş anlaşılan, sesler, bazılarının da görüntüleri var mesela Mustafa Ali Balbay’la ilgili hem ses, hem görüntü olarak var. Yani oradaki görüşmeler birebir kayıt edilmiş, onlar tabi ki hepsi ele geçirilemese de bir kısmı sanıklardan ele geçirildi. Burada sizin görüntünüz yok, ancak çözüm tutanağı var, size işte bu konuşmayı biz kayıt altına alacağız, haberiniz olsun vesaire dediler mi böyle bir şey duydunuz mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben bunu ilk defa görüyorum, böyle bir şey demediler hayır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte burada çözüm tutanağına baktığımız zaman bir başkan yazıyor, bazı yerlerde de d. başkan yazıyor. Mesela 6. sayfada bunu görebilirsiniz, pardon 6, evet 6. sayfada, 5. sayfada, bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedinci paragrafta görüyor musunuz d. başkan?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buraya kadar olan bölümde sizin işte

borçlarınız, harçlarınız vesaire işte iş durumunuz, BDDK ile ilgili konular, petrol kuyuları vesaire yani bu 5, ilk 5 sayfada sizin normal ekonomik durumunuz, ticari hayatınızla ilgili görüşmeler var. Bu 5. sayfada d.başkanı dediğimiz bu Hasan Atilla Uğur olarak çözümünü yapıyoruz. Yani sizin Kürşat Albay dediğiniz şahıs, teknik işler daire başkanı o zaman Jandarma Genel Komutanlığının.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyor, bu konuda size arz ettiğim gibi

Mehmet Bey’le 2 senedir tanışmışlığımız var. Yani eğer jandarma tesislerinde birlikte görüşmüş iseniz, Levent Ersöz’de bunu biliyor olması gerekir, yani biraz önce söylediğiniz ibareyi ben doğrulatmak için diyorum. Yani kendisi daire başkanı dediğimiz Hasan Atilla Uğur, başkanı olan Levent Ersöz’e böyle diyor. Bu konuda size arz ettiğim gibi Mehmet Bey’le 2 senedir tanışmışlığımız var. Bazı konuları bize gelip anlatmışlardı, özellikle genel komutanımız konuya müdahil oldu, hep bize söyledi. Milli sermayenin gittiğini görüyorum, hep beraber altında boğulacağız, lütfen konuya eğilin diye bizden talebi olmuştu. Biz de jandarma genel komutanımız ile eski hükümet döneminde bazı çalışmalar yaptık, gördünüz mü bu bölümü?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gördüm evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hatırladınız mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kürşat Albay olarak belirtilen Hasan Atilla

Uğur bunu söylüyor, yani Levent Ersöz zaten 2 yıl önce de orada sizinle görüşmüşse ilk görüşmemiz diyorsunuz. Jandarma, Anıt tepe’deki jandarma sosyal tesislerinde, o zaman bunu söylemesine gerek yok, yani Levent Ersöz’ün bilmediği bir konudan bahsediyor sanki.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu ama yani oradaki bir konuşma olamaz, olamaz ki.”Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Belki bilmiyorum, hatırlamıyorum.”

58

Page 59: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:59

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey eğer inceleyeyim derseniz ara verelim, daha sonra beyanda bulunun.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir bakabilirsem.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buradan birkaç sorum daha olacak, lütfen

inceleyip o zaman aradan sonra Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Saatin 15:07 olduğu görüldü.Duruşmaya 15 dakika ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Mehmet İpek’in geldiği görüldü. Huzurdaki yerine alındı.Mahkeme Başkanı: “Tanık Mehmet Emin Karamehmet eski kimliği ve yemini tahtında

huzura alındı. Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu. Savcı Bey buyurun. Mehmet Emin Bey

okudunuz değil mi, okuyabildiniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet, zaten bir kısmı imzalı ifademde de var.”Mahkeme Başkanı: “Savcılıkta sorulmuş size evet. Buyurun Savcı Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet burada Daire Başkanı olarak yazılan o

dönem Teknik İşler Daire Başkanı olan Sanık Hasan Atilla Uğur, bu konuda size arz ettiğim gibi Mehmet Bey’le 2 senedir tanışmışlığımız var diye başlıyor. Burada tabi Başkan olarak hitap edilen İstihbarat Başkanı olarak Sanık Levent Ersöz’e hitaben beyan ediyor. Mehmet Bey’le 2 senedir tanışmışlığımız var diyor. Yani sizin bahsettiğiniz eğer Jandarma Sosyal Tesislerinde birlikte bir görüşme var ise bu ifade uygun değil o anlamda soruyorum siz daha önce Jandarma Sosyal Tesislerinden önce de Kürşat Albay olarak bildiğiniz Hasan Atilla Uğur’la başka yerlerde görüşmeler yaptınız mı 2001 yılından itibaren?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Eski hükümet döneminde?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır Pamukbank’ın bu şeysi 2002 senesinde

oldu, 2002 senesinin biraz belki Mart ayında falan oldu zannediyorum, ondan biraz daha erken olabilir ama 2002 senesini geçmez geriye gitmesi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşmede Levent Ersöz’le ikisi vardı dediniz tek başınıza görüşmeniz oldu mu, Levent Ersöz olmadan?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben hatırlamıyorum hayır olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özellikle Genel Komutanımız konuya müdahil

oldu. Bazı konuları bize gelip anlatmışlardı diyor, ne anlatmıştınız ve Genel Komutan hangi konularda müdahil oldu?”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu: “Sayın Başkan konunun açıklığa kavuşması için hem Savcı Bey’de faydası olur bu söyleyeceğimin, müsaade eder misiniz?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanığı bölmeyelim lütfen.”Mahkeme Başkanı: “İtirazınız bu şekildeki bir beyanınız yönlendirme yönelik olabilir o

şekilde değerlendirilebilir.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Ama itiraz varsa soruya itiraz varsa alalım.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu.Mahkeme Başkanı: “Yani açıklama açıklama siz not alın daha sonra açıklamanızı

yaparsınız soru sorarsınız size sıra geldiği zaman. Buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet soruyu anladınız.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir daha tekrar eder misiniz?”

59

Page 60: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:60

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bazı konuları bize gelip anlatmışlardı, özellikle Genel Komutanımız konuya müdahil oldu diyor yani anlattığınız konu neydi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Anlattığım konu daha önce söylediğim gibi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zaman ki, Genel Komutan kimdi, müdahil

olan kişi kimdi yani o zaman Mehmet Şener Eruygur mu Genel Komutandı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önceki komutan kimdi Fevzi Türkeri

miydi, başka birisi miydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum ben benim Jandarma Tesislerinde

bana sordukları Pamukbank’la ilgili suallerdi Pamukbank neden böyle falan şeklinde orada izahat verdim, onun haricinde bir şey bilmiyorum yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Genel Komutanımız, eski hükümet döneminde bazı çalışmalar yaptık diyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ondan benim haberim yok hayır bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Yine bu görüşme içerisinde Başkan

Levent Ersöz komutanımızın size selamı var diyor, burada komutan olarak kastedilen Sanık Mehmet Şener Eruygur Jandarma Genel Komutanı onun size selamı var diyor. Kendisi yurtdışında zaten biraz önce okumuş olduğum 16 Aralık görüşmesinde de yarın yurtdışına gidecek şeklinde bir ifade geçmişti, belki dikkatinizden kaçtı. Kendisi yurtdışında diyorlar siz 17 Aralık’ta yani Tuncay Özkan’la görüşüldüğü iddia edilen 16 Aralık’tan bir gün sonra bu görüşmeyi gerçekleştiriyorsunuz. Kendisi yurtdışında diyorlar bu sefer, kendisiyle görüşmemiz esnasında şunları size iletmemizi istedi. Tuncay Bey’le ilgili bunu Mehmet Bey’den beklemezdim dedi, kendisi çok üzüldüler 1, 2 yıllık sıkıntıları paylaşmış, sizlere yardımcı olmuş bir insan. Yani burada da Genel Komutan olarak belirttikleri, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un size yardımcı olduğunu söylüyorlar, hangi konularda yardımcı oldu, şahsınıza veya şirketlerinize?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilemem hangi konularda yardımcı olduğunu bilemem ama bahsettiğim gibi benim Jandarma Sosyal Tesislerinde görüştüğüm Pamukbank’ın durumuydu, Pamukbank’ın durumuyla da ilgili yani neticesi belli yani o kadar büyük bir yardım olduğunu zannetmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha sonra yargıdan döndü mü bazı konular?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yargıda yürütmeyi durdurma kararı çıktı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O ne şekilde çıktı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Nasıl ne şekilde çıktı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bu konuyla ilgili olarak.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Danıştay Dairesin… Danıştay’daki.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nuray Başaran ifadesinde şöyle bir şey

kullandı Kemal Derviş hataydı dedi diyor, bir röportaj yaptım o röportajı da dilekçemize ekledik ve böyle bir karar aldık şeklinde beyanı oldu. Böyle bir gelişme oldu mu haberiniz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilmiyorsunuz. Yani net şekilde yardımcı

olduğu konusunu bilmiyorsunuz öyle mi komutanların?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bazı çevrelerden bazı kişilerden size birtakım

şeyler gelmiştir. Geldiğini de biliyoruz, sonuçta bu bir vefadır yani bazı çevrelerden bazı kişilerden size birtakım şeyler gelmiştir, geldiğini de biliyoruz diyorlar. Nedir bu size gelen, bazı çevrelerden gelen şey nedir, vefa gösterilecek olan?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bana bazı çevrelerden hiçbir şey gelmedi ama zannediyorum anlatmak istedikleri anlatmak istedikleri tahminime göre yani hükümetten yahut

60

Page 61: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:61

Başbakandan yahut vekillerden yahut birisinden bu konuda baskı geldi mi manasına söyleniyor. Bende orada hayır kimseden, hiçbir yerden baskı gelmediğini söyledim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam ediyorlar sonuçta bu bir vefadır ama bütün bunlara rağmen karşılıklı olarak iyi niyetin göstergesidir. Bu söylediğim konu yerine gelsin Mehmet Bey beni hiçe saydı bu konuyu kendisine aktar umarım bu konunun telafisini yapar dedi diyor. Bu konuşmayı Levent Ersöz mü yaptı hatırlıyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu hatırlamıyorum efendim yani telefon.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu söylediğin konu yerine gelsin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben ben çok şeyi bir sürü şeyi hatırlamıyorum yani

telefonda konuşuldu diye zannediyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Fakat şuradaki verdiğiniz kağıtlardan da okuyorum ki,

bir görüşme olmuş, çünkü buradaki cümleler benim cümlelerim.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Yani 17 Aralık 2003 tarihindeki.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet ama ben hatırlamıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Görüşme metni diye söylenen belgedeki.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Söylenenlerdeki yazılar şey cümleler benim

cümlelerim ama ben hatırlamıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Telefonla mı görüştünüz yoksa yüz yüze mi görüştünüz

hatırlamıyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben telefonda diye hatırlıyorum ama bu yani pek

hatırlamıyorum seneler geçti.”Mahkeme Başkanı: “Evet evet.”Tanığın beyanı alınması sırasında tutuksuz sanıklardan Münür Kemal Yavuz’un geldiği

görüldü,Huzurdaki yerine alındı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcı Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşme 17 Aralık 2003 tarihinde yapıldığı

iddia ediliyor çözüme göre ve 16 Aralık 2003 tarihinde de Sanık Tuncay Özkan’la görüşüldüğü iddia ediliyor. Siz 16 Aralık günü neredeydiniz? Hatırlayabiliyor musunuz yani bu Jandarmaya gitmeden önce, bu görüşmeyi yapmadan önce bir gün öncesi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilmiyorum (bir kelime anlaşılmadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İstanbul’da mıydınız, Ankara’da mıydınız,

yurtdışında mıydınız o konuda bilginiz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şu sırada bilmiyorum ama geriye dönüp

baktırabilirsem belki bulabilirim şu anda bilmiyorum 16 Aralık 2003’te nerede olduğumu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “16 Aralık 2003 tarihli Tuncay Özkan’la

yapıldığı iddia edilen görüşme metninde şöyle deniyor; Karamehmet nerelerde şu anda diyor Levent Ersöz. Tuncay Özkan: Ankara’da olması lazım, bugün veya yarın Türkcell toplantısı var. İstanbul’a dönebilir, ama buralarda. Burada bir yöntem olarak da şunu tavsiye ediyorum çünkü ben çok fazla girmek istemiyorum sonuçları açısından yoksa ben karşısına dikilir kendisini çokta güzel azarlar ve terbiye ederim. Buradaki en önemli sorunumuz şu; nankörlük etmenin kendisine bedeli olacağını öğrenmesi lazım, ciddi söylüyorum. Buralara gelmesindeki en büyük etken TSK’dır benim buraya gelmemdeki en büyük etken TSK’dır, bu Türkiye için bir görev olarak verilmiştir. Yani burada sizin o günlerde Türkcell toplantısı olduğunu, İstanbul’a dönebileceğinizi ama Ankara’da olabileceğinizi söylüyor. Hatırlayabildiniz mi Ankara’da mıydınız, Türkcell’in o günlerde toplantısı var mıydı?”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadıMahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim buyurun.

61

Page 62: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:62

Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. İlkay Sezer söz istedi verildi: “Sayın Başkanım şimdi demin verilen arada bizde bir değerlendirme yaptık. Şöyle bir soru takıldı aklımıza bu soruya Mehmet Emin Bey Ankara’daydım derse, bu görüşmenin içeriği doğrulanmış mı olacak? Yani buradan sanki bu içeriğinin konuşmanın içeriği teyit edilmek ya da varlığı ispatlanmaya çalışılıyor, ama bu soruyla olmaz. Bu nedenle bu şekilde soru sorulmasından vazgeçilmesini talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet itiraz kabul edilmedi bunu Mahkeme değerlendirecek buyurun Mehmet Emin Bey. Sorulan soruyu cevaplayın.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Soruyu cevapladım Sayın Hakimim ben o tarih… yani çok zaman geçtiği için ayın 16’sında 16 Aralık 2003 tarihinde Ankara’da olup olmadığımı şu sırada bilmiyorum ama bakıp belki bulabilirim ama şu anda bilmiyorum, hatırlamıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Ama burada bulunmasının Türkcell’in,

Yapı Kredi’nin, Pamukbank’ın buralarda olmasının kendisinin içeri girmemesinin tek şeyi var Türk Silahlı Kuvvetleri ve ben. Bütün bunları Tayyip böyle istedi, hayır Tayyip buna istediğini vermeyecek bu görüşmelerden sonuç alamayacak. Şimdi siz sorsanız ne oluyor bu görüşmelerde, bu fon nereden çıktı, bu elinizdeki şeyleri nasıl veriyorsunuz deseniz bittiler. Yapabileceklerini de yapamazlar. Yarın MGK’da paşa sorsa ya kardeşim sen iki buçuk milyon Dolar ıskonto yapacağım diye devletin elindeki şeyleri vereceğim diye işte ettirmişsiniz. Böyle bir siyasi saldırı Türk basın dünyasını korkutur, Türkiye’deki özgür basını susturdu dese ne yapacak? Tayyip ne diyebilir, ne o işe evet diyebilir ne de başka bir şey yapabilir. Ben yapmadım falan filan deyip susmak zorunda olur. Bütün bunları bilmesi lazım ki, Karamehmet’in bu işler yoluna girsin ben altını çizerek söylüyorum iki görüşme yaptık. Sizi görüşme, size görüşmeleri de anlatayım. Cuma günü Kıbrıs’a gidiyordum, Perşembe günü Bülent Ergün Bey çağırdı, Bülent Ergün grubun medyadaki adamı. Gittim üslubundan belli rahatsız konuşamıyor. İşte dedi çalışanların dörtte üçü, maaşlardan yüzde 30 indirim senin maaşından yüzde 50 indireceğiz dedi. İyi dedim ben maaşsızda çalışırım dert etme bunu kendine dedim. Ya ama grubun her şeyi profesyonel falan dedi, yani sen şimdi bana git mi demek istiyorsun, dedim yani evet falan giderim dert etme dedim. Dedim ki, bu adam şöyle bir şey söylüyor 1 Ocak’ta git falan diye, ben onunla görüşürüm siz merak etmeyin dedi. Peki dedim ben Kıbrıs’a gittim, böyle bir görüşmeden bilginiz var mı? Bülent Ergün’le aralarında bir görüşme geçtiği daha sonra Kıbrıs’a gittiği konusunda bir bilginiz var mı Tuncay Özkan’ın?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Maaşlarda yüzde 30 indirim kendi maaşında

yüzde 50 indirim konusu var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır benim haberim yok bundan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 Ocak’a kadar kalabilirsin şeklinde geçen

görüşmeden bilginiz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ondan da haberim yok hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yok diyorsunuz. Cumartesi öğleden sonra

odasına girdim dedim ki, ne oldu, ben sizi Pazar günü mutlaka arayacağım dedi. Dedim ki, Mehmet Bey ben parasız çalışırım, ekonomik anlamda da hiç sıkıntı olmaz, ben her şeyi hallederim dedim. Kendisiyle bu konuda görüştünüz mü Cumartesi öğleden sonra diyor sizin odanızda Pazar günü mutlaka arayacağım demişsiniz böyle bir görüşme geçti mi Tuncay Özkan’la?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Netice olarak şunu diyor yani.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “(bir kelime anlaşılmadı).”

62

Page 63: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:63

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Olay budur ekonomik veya ticari anlaşmazlık diye bir şey yoktur olay sadece Başbakanın baskısıdır. Bunu saklamak için ellerinden geleni yapıyor diyor. Bu konu doğru mudur?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Daha önce ifademde belirttim ne Başbakandan, ne başka birisinden en ufak bir baskı gelmedi bu konuda.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu tamamen bizim arkadaşların ekonomi, ekonomi

ekonomik olarak yaptıkları bir iştir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konu size aktarıldığında 17 Aralık 2003

tarihli ve kendi cümlelerimdir, bu görüşmeyi ben yapmışımdır dediğiniz biraz önce beyan ettiğiniz daha önceki ifadenizi de teyit ettiğiniz beyanınızda şöyle diyorsunuz. Ben bu konuyu size şöyle anlatayım. Tuncay Bey’in bizimle bir kontratı var, bizimle değil de ayrı bir şirketle biraz önce bahsettiğiniz.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir şirket dediniz bizimle değil diyorsunuz ama

sizin medya grubunda çalışıyor, Tuncay Bey’e çok baskılar geldi. Ben öyle baskılara şey yapacak değilim. Ne tür baskılar geldi Tuncay Bey’e bu dönem içerisinde ve sizde baskıları şey yapacak değilim diyorsunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey’e hangi sayfada efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aynı bu bahsettiğim 6. sayfada biraz önce

okuduğum Başkanın sorusu üzerine söylemeleri üzerine kendileri size komutanın selamı var diye söylüyorlar. Sizde cevaben ben size bu konuyu şöyle anlatayım diyorsunuz. 6. paragraf 6. sayfanın 6. paragrafı.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben bu konuyu size şöyle anlatayım diye

başlayan bir paragraftı 6. sayfa. En üstü sayarsanız 7 K. Mehmet iki nokta üst üste Kara Mehmet.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu sayfada ben bulamadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “6. sayfa yani normal (bir kelime anlaşılmadı)Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “6. sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “4, 5, 6, 7 K. Mehmet diye başlıyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kendi kabahati olmayabilir diye başlayan şey o mu

orada o var.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Acaba sayfalar mı farklı.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “1, 2, 3, 4, 5, 6 başkan diyor insanlar nereden geldim

ne oldum demesi lazım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayfalar karışmış olabilir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayfalar karışmış olabilir sizinkinde.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “112 dizi farklı sayfalardan çekilmiş olabilir,

henüz tıpkı şeyle el yazısıyla 112 yazıyor sayfa, birkaç yerde var dosyanın belki sizdeki farklı bir nüshası olabilir.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bende bulamadım.”Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey bakabilirsiniz Savcı Bey’in yanına gidip bir

bakabilir misiniz?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şuradan bakınız, şuradan.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet gördüm.”

63

Page 64: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:64

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Okudunuz mu, evet. Tuncay Bey’e çok baskılar geldi ben öyle baskılara şey yapacak değilim diye başlıyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu da yani baskı gel… Tuncay Bey’e baskı geldiğini yani öyle ne diye öyle söylemişim bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başbakan bizim televizyona hiç gelmedi. Çok

söyledik ama olmadı beyanat vermiyor. Buna rağmen biz Tuncay Bey’e bir şey yapmadık borçlarımız var kısıtlamaya gitmemiz lazım. Onun maliyeti vergiler dahil 9 milyon Dolar bu televizyona geliyor, bundan önce 7 milyon Dolardı arkadaşlarla konuşurken bunları biraz indiremez misiniz demişler, o da ben ayrılıyorum demiş. Ben yoktum Cuma günü geldim Türkiye’ye. Hatırladınız mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet şimdi söyleyince hatırladım şöyle söyleyeyim; demin söylediklerimle aynı bir maliyet meselesi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hı, hı.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben yoktum Türkiye’ye geldim dedim herhalde

yurtdışındaydım dönüp öğrendim manasına söylemişim. Yani ayrıldığını döndükten sonra öğrendim manasına söyledim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. Yani Cuma günü Türkiye’ye geldiğinizi söylüyorsunuz yani bu görüşmede o Cuma, Cumartesi, Pazar’dan sonraki bir günde yapıldığı anlaşıyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim sonra

siz telefon açtınız konuştum, biz anlaştık ayrılıyoruz. Ücretini kesmedik, program ücreti devam ediyor, yerine kimseyi almadık. Ondan sonra ne Başbakan ne bakanlardan teklif gelmedi. Yine söylüyorum yerine de hiç kimse alınmadı. Burada ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim sonra siz telefon açtınız diyorsunuz. Bir telefon görüşmesinden bahsediyorsunuz bu görüşmeyi kiminle yaptınız, kim telefon açtı, ne konuşuldu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannediyorum işe işe geri alınması için gelen bir telefon konuşması onu kastediyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte o konuşmayı kiminle yaptınız? İşe alınmasıyla ilgili burada da işe alınmasıyla ilgili bir konuşma.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O konuşmayı ta ya ya Kürşat Albayla yapmışımdır veyahut Levent, Levent, Levent Bey’le.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Levent Ersöz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama hatırlamıyorsunuz. Ne dediler size orada

işe al mı dediler tekrar?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben bakın tekrar ben bir telefon görüşmesi olduğunu

hatırlıyorum işe alamayacağımı söyledim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sebebi de medya başkanı diye birisini almadık ama

televizyonun ve gazetenin başına başka arkadaşlar yerine gelmişti onun için yeri dolduğu için yani alamayacağımı söyledim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu görüşmenin devamında 7. sayfada Başkan diyor ki, siz bir kez daha düşünün gerekirse o vatandaşı bir kez daha çağırın nedir bu diye kendisini sever veya sevmezsiniz siz kendisiyle hiçbir şeyim yok, kendisi ben ayrılayım dedi kendisine sorabilirsiniz diyorsunuz. Başkan: Ben kendisinin ayrılma gibi bir düşüncesi olmadığını öğrendim diyor.”

64

Page 65: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:65

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben kendisinin ayrılma gibi bir düşüncesi

olmadığını öğrendim diyor Levent Ersöz nereden öğrendiği konusunda bir bilgi verdi mi size?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hiç bilgim yok, hayır söylemedi bana nereden

ayrıldığı, öğrendiğini.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Söylemedi.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yani tabi tekrar işe gelsin diyorlar bende olmaz

diye kibarca söylemeye çalışıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bu görüşmenin içerisinde yine aşağı ki,

kısımda 7. sayfanın Daire Başkanı olarak Hasan Atilla Uğur Sanık ama Mehmet Bey, tabi bu arada şu da var komutanım bana bunu ilettiği zaman genel komutanımızla birlikte ben sizin samimiyetinizi bildiğim ve sizi herkesten daha iyi tanıdığım için rahatlıkla şunu söyledim. Yani burada Hasan Atilla Uğur sizi diğer komutanlardan daha yakinen tanıyor ve samimiyetiniz olduğunu beyan ediyor, yani sizin samimiyetinizi bildiğini söylüyor. Yani bu yakınlık sadece Levent Ersöz’le aynı yerde görüştüyseniz daha sonrada bu görüşmede beraber olduysanız sizi daha yakın görmesi farklı bir samimiyet sizin samimi olduğunuzu söylemesi.”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu: “(bir kelime anlaşılmadı) soruya itirazım (bir kelime anlaşılmadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani başka bir yerde de görüşme yaptınız mı yani.”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi herkesten dahi iyi tanıdığım sözüyle.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi verildi: “Evet. Samimiyet derken kastedilen o

samimiyet değildir yani yağlı ballı börekli olmak değildir. Sorunun bu şekilde sorulması bu anlamda sorulmaktır. Samimi olduğu Mehmet Emin Bey’in samimi bir insan olduğunu bildiğim için söylüyorum çünkü daha önce 2001’de onu da anlatacağım zaten biraz sonra bir emir verildiği için kendisi de MGK’ya haber bir rapor hazırlamak amacıyla Pamukbank’la ilgili yanımızda da Levent Ersöz değil Kaçakçılık Daire Başkanı Albayın başkanlığından görüşmüş idik. Mehmet Bey onu hatırlamadı ama buradaki samimiyet yağlı ballı börekli samimiyet değildir bunun için soruya itiraz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Savcı Bey görüşme metnindeki o kelimeyi okudu o samimi kelimesini okudu ondan ne anlıyorsunuz onu soruluyor. Buyurun Mehmet Emin Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet herkesten daha iyi tanıdığını söylüyor sizi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben o konuşmayı tabi yani yakınız yakınızı yanlış anlamayın görüştük falan bu, bu komutanın ricasını yerine getir manasında söyledi herhalde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Komutanım çağırırız Mehmet Bey gelir oturur konuşuruz ve açıklıkla konuşacak bir insandır dedim. Hakikaten de öyle oldu. Komutanımız hakikaten kırılmış hassas bir insan, tekrar çağırıp da Tuncay Bey’le konuşursanız kendisini de mutlu edersiniz. Siz diyorsunuz ama komutanım tabi bazı yapamayacağım şeyler de var diyorsunuz. Şimdi bu noktada şunu da sormak istiyorum. Yani siz bir işadamısınız medyanızın başına istediğiniz adamı getirirsiniz istediğiniz adamı getirmezsiniz. Burada Jandarma Genel Komutanlığındaki bir albay veya Jandarma Genel Komutanı işte sizin işten çıkardığınız bir adamı tekrar çağırın konuşun, onu yeniden işe alın demeleri siz buna karşılık olarak ne dediniz yani ben medya patronuyum bu Jandarma Genel Komutanını niye ilgilendirir ister alırım ister atarım gibi bir şey söylediniz mi?”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu: “Görüş sorusu (birkaç kelime anlaşılamadı) bu görüş sorusu sordu. (bir kelime anlaşılamadı).”

65

Page 66: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:66

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika sordunuz mu diye soruyor yani öyle bir şey sordu mu sizi niye ilgilendirir sordunuz mu diye soruyor. Levent Ersöz’e yani sizi sizi ilgilendiren konu mu diye herhangi bir şey sordunuz mu diye soruyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, öyle hayır öyle öyle bir şey hayır öyle bir şey söylemedim. Zaten nezaket olarak da.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Tamam, sormadınız yani.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu laf söylenmez.”Mahkeme Başkanı: "Buyurun, buyurun Savcı Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizin başka bir grupta diyelim Türkcell’in

başındaki insan veya işte başka bir işte petrol şirketinizle ilgili bir insan işe alınıp işten atılması durumunda hep böyle sizi çağırıp da işte bunu niye almıyorsun bunu niye atmıyorsun, bunu niye şuraya koyuyorsun diyen başka bir kurum kuruluş var mıdır? Resmi kuruluşlar her seferinde size müdahale ederler mi bu konularda?”

Mahkeme Başkanı: “Böyle bir şey oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Resmi kuruluşlardan olmasa da yakınları falan bazı

çıkan arkadaşların yakınları falan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yakınları olabilir yani. Ekmeğiyle niye

oynuyorsun diyebilir ama bir Jandarma Genel Komutanlığında Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında bir grup kurulduğu iddianamede iddia ediliyor. Bu grubun çalışmaları olarak da işte medyanın yönlendirilmesi işte medya patronlarıyla görüşülmesi işte Tuncay Özkan televizyon kurması vesaire görüşmeler. Mustafa Ali Balbay’ın görüşmeleri.”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte Cumhuriyet Gazetesinin kışlalarda

satılması vesaire okuduysanız iddianamede bu tür iddialar var. Yani burada.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu: “Yok iddianamede.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani burada var hepsi var Tuncay Bey.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim bir dakika müdahale etmeyin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yakın oturup arkadan bir şeyler söylemeyin.”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey soruyu tamamlasın da bir dakika efendim bir dakika

itirazınızı alırız.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu: “Yanlış soruyor efendim.”Mahkeme Başkanı: “Lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin sizin bir medya patronu olarak holding

sahibi olarak bir işadamı olarak Tuncay Özkan'ın işten atılması veya alınması konusunda çağırılıp huzura çağırılıp ayağınıza gelip makamınıza gelip de tavassutta da bulunulmuyor. Bir yere çağırılıyorsunuz ve orada size deniyor ki.”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz almadan konuştu: “Yönlendiriyorsunuz. Tanığı yönlendiriyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim bir dakika bir dakika efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve orada size deniyor ki.”Mahkeme Başkanı: “Hasan Atilla Bey lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu tekrar çağırın tekrar görüşün yani

demiyor musunuz yani Tuncay Özkan'ın alınması atılması sizi niye ilgilendiriyor.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun Tuncay Bey verelim mikrofonu.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz istedi verildi: “Efendim bir Cumhuriyet Çalışma Grubu

notları. Tuncay Özkan. 1, Cumhuriyet Çalışma Grubu notları oradır. Cumhuriyet Çalışma Grubunun bir tek kelime geçmektedir. Tuncay Özkan ve diğer 7 gazetecinin işinden kovulmuş

66

Page 67: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:67

olması 1. Kurulması murulması bunların hepsi Savcı Bey’in şu anda çok özür dileyerek şu anda yarattığı şeyler. İkincisi çok önemli bir şey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İddianamede olan şeyleri söylüyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Savcı Bey Savcı Bey bir dakika efendim.”Sanık Ahmet Tuncay: “Efendim iddianamede yazan şey. Savcı Bey Savcı Bey

iddianamede Cumhuriyet Çalışma Grubu notları diye yazan şey. Tuncay Özkan ve 7 tane gazetecinin görevinden uzaklaştırılmasına dair bir dönem notunda yer almasıdır. Başka bir şey yok. Yazdığınız iddianame, sizin söylediğiniz kısım sizin yazdığınız şimdi yarattığınız şey. İkincisi efendim Tuncay Özkan'ın alınması atılması falan bu nereden çıktı. Tuncay Özkan alınırken nasıl alındığı belli nasıl geldiği belli. Bu alınmasıyla ilgili şey alınması atılması yaşaması da eklerseniz sonuna her şey Jandarma Genel Komutanının talimatları altında geçmiş olur. Olmadığını var saydığımız bir şeyle ilgili olarak burada Savcı Bey tamamen yaratarak ve tamamen yönlendirerek. Şimdi bizde soru soracağız Mehmet Emin Bey’in söylediklerine bizde soru soracağız. Savcı Bey’in bu tür şeylerden kaçınarak soru sorması gerçeğe ulaşmak açısından önemlidir efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam buyurun, buyurun.”Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi verildi: “Sayın Başkan İddia Makamı soru sorarken ben

öncelikle şunu söylemeye çalışıyorum. Ben 1000 kişiye yakın adamı sorguladım. Abdullah Öcalan dahil ben sorgunun ne olduğunu çok iyi bilirim.”

Mahkeme Başkanı: Efenim buyurun yani.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Efendim şöyle anlatayım diyor ki İddia Makamı diyor ki tamam

özür dilerim.”Mahkeme Başkanı: “Yani kimseye. Buyurun.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Diyor ki çağırıldınız emir verildi geldiniz huzura şimdi bir tanığa

bu şeklide soru sorulursa tanık baskı altına alınır. Onun için bu şekildeki sorulara itiraz ediyorum. Biz kimseye emir vermedik kimseyi çağırmadık kendisi de burada duruyor. Jandarma Genel Komutanı emir vermiş efendim maddi gerçek değil mi ortaya çıkması gereken. Mehmet Emin Bey’de gelmiş ziyaret etmiş bizi ve kendisine bunları söylüyoruz. Ama soruş şekli çağırdınız huzura getirdi siz medya patronusunuz nasıl onlara bunu demediniz şeklindeki soruya itiraz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Efendim Cumhuriyet Gazete Cumhuriyet Çalışma Grubunda da medyanın yönlendirmesi konusunda iddialar var. Savcı Bey Levent Ersöz’e beni niye çağırıyorsunuz bu işle ilgileniyorsunuz şeklinde soru sorup sormadığını soruyor. Buyurun Mehmet Emin Bey Cevap verin.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben kibarca o arzının yerine gelemeyeceğini ifade ettim şeye, gerekli arkadaşlara yahut bana suallere. Niye soruyorsunuz falan şeklinde söylemek de istemedim.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Levent Ersöz’ün ilgilenmesini, niçin ilgilendiğini sordunuz mu kendisine?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır sormadım.”Mahkeme Başkanı: “Bu konuyla ilgili niçin ilgilendiğini sordunuz mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır sormadım, bu sizi alakadar etmez falan gibi

hiçbir şey söylemedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim soruyu sordular, soru kapandı, bitti efendim.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim soru sormadı, o soru bitti, başka bir soruya geçeceğiz o

konuda, efendim yeni sorulacak sorulara itiraz var onları alalım, lütfen bir dakika efendim.”

67

Page 68: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:68

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey söz vermedim lütfen, daha sonra size de sıra gelecek,

Savcı Bey şöyle soru sordu ben de böyle soru soruyorum şeklinde kendiniz de soru sorabilirsiniz, lütfen not alın, efendim lütfen, lütfen, buyurun Savcı Bey devam edelim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biraz önce size 16 Aralık tarihli görüşmeyi anlatmıştım. Pazar günü konuşacağız sizinle, Pazar günü ip koptu şeklinde Tuncay Özkan’ın beyanları vardı. Sizin buradaki beyanlarınızda da benim elimdeki nüshada 8. sayfada şöyle deniliyor. Siz, biz zaten kendisiyle konuşmak için Pazar günü sözleşmiştik, kendisini arayacaktım, ama işte Ankara ‘ya geldiğim için görüşemedik. Ama çağırırız Osman Bey her gün görüşüyor, kırgınlığımız yok diyorsunuz. Böyle bir buluşma aranızda kararlaştırılmış mıydı, Pazar günü görüşelim şeklinde?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla çok seneler geçti hatırlamıyorum, muhtemeldir, muhtemel değildir bilmiyorum, çok sene geçti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, şöyle diyorsunuz, şimdi tabi ama komutanım adam medya başkanı, ertesi gün ayrıldı deniyor. Orada tabi herkesin aklına acaba baskıyla mı ayrıldı sorusu geliyor. Ben 2 şey söyleyebilirim komutana, bir tanesi hiç kimseden ama hiç kimseden en ufak bir şey gelmedi bir, iki onunla konuşan o gruba bakan arkadaşımız ya çok erkek adammış, iki dakikada ben ayrılıyorum dedi şeklinde takdirlerini de söyledi. Hatta bu ayın sonu da söylenmişti, hatta bu ayın sonu diye söylenmişti. Sonra 1 Ocak diye kendisi düzeltti, ama benim bunun dışında da söyleyecek bir şeyim var, benim hiç haberim olmadı diyorsunuz. Biraz önceki 16 Aralık görüşmesini size okumuştum, Tuncay Özkan’ın kabul etmediği, orada da buna benzer ifadeler geçiyordu. Bu beyanlar size mi ait, yani 1 Ocak diye ayın kendisi düzeltti, erkek adammış 2 dakikada ben ayrılıyorum dedi şeklinde bu ifadeler size mi ait?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bu ifade Bülent Ergin’e ait, erkek adammış sözünü dediği Bülent Ergin’e ait.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O size aktarmış yani bu görüşme tutanağındaki ifadeler size mi ait diyorum, siz bu şekilde mi anlattınız komutana hitaben, komutana 2 şey söyleyebilirim diyorsunuz. Hiç kimseden baskı gelmedi, iki o gruba bakan arkadaşımız erkek adammış 2 dakikada ayrılıyorum dedi diyor, takdirlerini söyledi diyorsunuz. Hatta ayın sonu dedi, 1 Ocak diye de kendisi düzeltti diyorsunuz. Bu ifadeler mi size ait diye soruyorum?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Herhalde bana ait evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, yine bu görüşmeyle ilgili 17 Aralık

görüşmesiyle ilgili son bir soru yöneltip duruşma tutanaklarından bazı konular soracağım size, bu tutanağın son sayfasında daire başkanı, yani Hasan Atilla Uğur şöyle diyor. Bu arada komutanım da buradayken belirtmek istiyorum, Türkcell ile ilişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum, aşağıdaki arkadaşlarla da gayet iyi ilişki içerisindeyiz, diyor. Hatırladınız mı bu görüşmeyi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamadım ama evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Türkcell ile ilişkilerimiz çok güzel devam

ediyor diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Türkcell’le Jandarma Genel

Komutanlığının nasıl bir ilişkisi vardı? Veya da teknik daire başkanlığının ne tür işleri vardı, çok iyi gidiyor diyor?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O tarihlerde olsa, olsa yani bilmiyorum ama Türkcell’le olmasa bile jandarma komutanlığının veyahut diğer ünitelerin dinleme talepleri vardı, onlar, onlarla ilgili olabilir. Ama Türkcell bu dinlemeyi yapamaz, yapmaz yasaktır yani.”

68

Page 69: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:69

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl yapamaz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl yapamaz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yasak.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hakim kararıyla serbest.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hakim kararıyla da olsa, Hakim kararıyla da olsa onu

yani Türkcell yapmıyor, kendisi yapmıyor.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O tarihte GSM şirketleri kendileri yapıyorlardı,

daha sonraları TİB kuruldu yani, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı daha sonra kuruldu.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, hayır benim bildiğim kadarıyla GSM şirketleri

yapmıyor, onları yapan şey ayrı bir ünite.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir talep geldi mi hiç siz duydunuz mu

işte şu telefonların dinlenmesi vesaire.” Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben hayır duymadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bize yardımcı olun şeklinde bir şey geldi mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır duymadım, a eskiden geliyordu, ama.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl teklifler geliyordu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İşte mesela İstanbul ne bileyim MİT Başkanlığı

geliyordu bize ama hep müsaade de edemiyorduk, çünkü lisansa aykırı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dinleme talep ediyorlardı siz kabul

etmiyordunuz öyle mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet sonra onların hepsi kendileri tahmin ediyorum

kendileri aletler aldılar falan filan, yani biz, bizle Türkcell’le veya telefon şirketleriyle alakası yok dinlemelerin.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zaman Türkcell’in başında kim vardı sorumlu kişi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Muzaffer Akpınar.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Muzaffer Akpınar vardı, alttaki kişiler diyor,

altta kimler vardı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok, çok insan var yani, çok insan var yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çok çalışan var bilemiyorsunuz. Duruşma

sırasında da birtakım beyanlar oldu, sanık Hasan Atilla Uğur 14. celsede şöyle diyor. Mehmet Emin Karamehmet’le yapılan görüşme jandarma genel komutanı tarafından altını çizerek söylüyorum, jandarma genel komutanı tarafından emredilmiş ve Tuncay Özkan’ın yeniden işe alınabilip alınamayacağı konusunda kendilerinin ricalarını iletmek için yapılmıştır. 15. celsede Sanık Ahmet Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur’a soru yöneltiyor, uzunca bir soru sonunda şöyle diyor, benimle ilgili 16 Aralık 2003 ve benimle ilgili tanıyıp tanımadığına dair sözlerinden sonra Mehmet Emin Karamehmet’le ilgili görüşmeyle ilgili de birkaç soru sormak istiyorum diyor. Öncelikle o tarihini belirttiği görüşmenin olup olmadığını soruyor size diyor. Sanık Hasan Atilla Uğur: Sayın Başkanım benim malumunuz dün de savunmamda da ifade ettim. Ne emniyette ne de Savcılıkta ifade vermedim. Sayın Savcıya böyle bir şey söylemem mümkün değildir. Ancak sorgu sırasında dün ifade ettiğim gibi birçok kişiyle görüşmem arasında Tuncay Özkan’da sehven yazılmıştır. Sanık Hasan Atilla Uğur sorgu sırasında Hakim huzurunda bu kayıtlar soruluyor kendisine Karamehmet’le, Turgut Altınok’la işte Bedrettin Dalan vesaire bu görüşmeleri yaptınız mı diye Tuncay Özkan’la bu görüşmeleri yaptığını söylüyor ama duruşma sırasında bunları inkar ediyor. Ben diyor Tuncay Özkan’la görüşmedim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama sizi Tuncay Özkan’la görüşmedim diyor

burada huzurda, ama oradaki Hakim huzurunda görüştüm diyor. Burada görüşmedim diyor.

69

Page 70: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:70

Sizde gittiniz orada huzurda onlarla beraber görüştünüz Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’la burada size söylenen yani komutan emretmiş, işte Karamehmet’le görüşün Tuncay Özkan’ı yeniden geri alsın diye görüşün denilmiş kendi beyanları bu. Size dediler mi, Tuncay Özkan bize geldi işte böyle böyle bazı şeyler anlattı aslında işte hükümetten baskı geliyormuş vesaire ondan dolayı işten atmışsınız onu tekrar işe alınız bu şekilde kayıtlara girmeyen bir görüşme oldu mu aranızda?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum benle görüşmeleri Tuncay Bey’in geri alınmayı istediği şeklindeydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan kendisi mi geri alınmak istemiş yani onu gidip kime söylemiş ne şekilde açıkladılar size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey’in geri alınmayı istediği hatta yani ayrılmaktan vazgeçtim falan şeklindeydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu gelip size söyleyemez miydi yani.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ve o da o da olmayınca komutanımızın ricası böyle

şeklinde söylendi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “E bunu gelip size söyleyemez mi işte ben

yüzde 50’ye de çalışırım, şunu yaparım bunu yaparım beni çalıştırın diyemez mi yani niye gidip Jandarma Genel Komutanına söylüyor sizi çağırttırıyor. Orada bu işi (bir kelime anlaşılmadı).”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu onu ben bilemem yani niye Jandarma Komutanlığına gitti çağırdı bilemem ama kendisi de belki söylemiştir hayır demişizdir, yani bilmiyorum o şekilde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizinde başka Jandarma Genel Komutanı emriyle Levent Ersöz ve Kürşat Albay dediğiniz Hasan Atilla Uğur dışında sivil kişilerde Tuncay Özkan’ın yeniden işe alınması yönünde görüşme yaptığınız kişi oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dava sanıklarından İlhan Selçuk var, tanıyor

musunuz Merhum.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onunla bu konuda bir görüşme geçti mi

aranızda?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum yok yani biz ben İlhan Selçuk’u

tanıyorum ama öyle çok konuştuğum çok görüştüğüm bir insan değildi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. 28. Celsede Sayın Cumhuriyet Savcısı

Nihat Taşkın Sanık Levent, Ahmet Tuncay Özkan’a şu şekilde bir soru yöneltiyor; Sizi tanımayan beyanınıza göre, birkaç kez veya birkaç kez gördüğünüz Levent Ersöz, patronunuz olan Mehmet Emin Karamehmet ile görüşüyor. Bu görüşme Mehmet Emin Karamehmet tarafından içeriğiyle doğrulanmış durumda. Bu görüşmenin ağırlıklı konusu sizin işiniz. Siz bundan haberiniz olmadığını savundunuz. Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur sizin bir yakınınız, akrabanız değil. O tarihte özel bir dostunuz olmadığını da söylüyorsunuz. Yine kendilerinden bir talepte bulunmadığınızı da belirtiyorsunuz. Bu kişiler kendi kafalarına göre mi sizin patronunuz olan Mehmet Emin Karamehmet’i makamlarına çağırarak sizin işinizi konuşmuştur. Bunu daha sonra merak edip, araştırıp sordunuz mu? Bu konuyu açıklar mısınız diye Sayın Savcımız Ahmet Tuncay Özkan’a yöneltiyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın cevabı aynen şöyle; İçeri aldınız. Siz merak edip, araştırıp, soruşturacaksınız. Benim görevim değil ki bu. Siz soracaksınız. Çağırın Mehmet Emin Bey’i sorun, çağırın Levent Ersöz’ü sorun, çağırın Hasan Atilla Uğur’u sorun. Bana niye soruyorsunuz. Ben içerideyim. Beni 15 aydır mahpus tutuyorsunuz mahpus. Cumhuriyet Savcısı devam ediyor siz bir talepte bulunmadan. Ahmet Tuncay Özkan: Asla bir talebim yoktur. Cumhuriyet Savcısı: Sizin işiniz hakkında bir girişimde bulunduklarına göre sizin için bir şey düşündükleri, sizden bir beklenti

70

Page 71: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:71

içerisinde oldukları düşünülebilir. Siz böyle bir izlenim edindiniz mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz diyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayır edinmedim efendim. Tanımıyorum zaten ikisini, ikisini tanımadığım için bir izlenimim olmadı, diğer kişiden de edinmedim efendim diyor. Yani bu Ahmet Tuncay Özkan’ın Ahmet, Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur’la bir tanışıklıkları, görüşmeleri olup olmadığı konusunda bilgiye sahip misiniz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır değilim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir yakınlıkları, bir akrabalıkları Mehmet

Şener Eruygur’la özel bir diyalogu, yani neyi ilgilendiriyor da Mehmet Şener Eruygur hiç durup dururken bu şahıs için girişimlerde bulunuyor, hatta kendiside yurtdışındayken emri altındaki komutanları görevlendiriyor, sizinle görüşmesi için. Özel bir yakınlığı olup olmadığı konusunda bilginiz var mı bu kişilerle?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilmiyorum, bir yakınlığı var mı yok mu bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine Sayın Savcımız devam ediyor; Jandarma Genel Komutanı ve emrindeki rütbelilerin gazetelerin veya televizyonların durumu, siyasi eğilimlerine göre yayın politikalarıyla ilgilenmeleri, bu konuda girişimde bulunmaları görevleri kapsamında değildir. İddianamede bu yönde elde edilen bir kısım delillere dayanılarak bu kişilerin seçilmiş hükümeti yıpratmak, planlanan bir askeri müdahale için kamuoyunu, kamuoyu zemini oluşturmak ve müdahaleye de taraftar bulmak için bu şekilde davrandıkları iddia ediliyor. Sizden sahip olduğunuz ya da çalıştığınız basın yayın kuruluşları içerisindeyken bu yönde bir talep olmuş mudur, gelmiş midir, açıklar mısınız diyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Olmadı efendim diyor. Yine devamında Sayın Savcımız Hale Gönültaş’la ilgili bir soru soruyor, bu kişiyi tanıyor musunuz Hale Gönültaş?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Akşam Gazetesinde bir manşet atılması olayı,

işte atılmaması, Aytaç Yalman’la ilgili, bu konuda sizin bilginiz oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok, ilk defa duyuyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “YAŞ öncesinde Aytaç Yalman darbe yapacak

veya Aytaç Yalman’ın mavi akımla ilgili yeğeninin yolsuzlukları var vesaire diye bir haberden haberiniz oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, hayır, hayır, hayır ilk defa, şimdi ilk defa hayatımda duyuyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişiyi işten atmışlar ondan haberiniz var mı? Hale Gönültaş’ı Tuncay Özkan işten atmış, bu konuda bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese 28.

celsede şöyle soruyor, Ahmet Tuncay Özkan’a, peki Şener Eruygur ile makamında görüştüğünüz zaman yalnız mıydı başka yanında kimseler var mıydı? Sanık Ahmet Tuncay Özkan, yoktu efendim. İşte bir seferinde söylüyorum Osman Berkmen, ben Mehmet Emin Karamehmet yani Çukurova grubu olarak hani yılda bir kere falan böyle gidiyorsunuz herkesi geziyorsunuz. Ankara da Binali Yıldırım Bey’e gitmiştik, Cemil Çiçek Bey’e gitmiştik, o gittiğimizde pek çok bakana gittik. Burada sadece Şener Eruygur’u makamında ziyaret ettiğinizde yanınızda başka kimse var mıydı sorusu soruluyor. Tuncay Özkan bakanlara filan da gittiğini sayarak sizin de olduğunuzu söylüyor. Osman Berkmen, Mehmet Emin Karamehmet üçümüz diyor, başka bakanlara da gittik. O arada Şener Eruygur’a gittik şeklinde bir beyanı var, hatırlıyor musunuz bu görüşmeyi, beraber gittiniz mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani komutanı ziyaret ettik, ben hatırlıyorum ama kimle gittik hatırlamıyorum, Osman Berkmen olabilir bilmiyorum. Ama ben.”

71

Page 72: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:72

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama bu normal bir şey değil yani herkese gidilmiş de ona da uğranmış yani, mesela Binali Yıldırım’a gidilmiş.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cemil Çiçek’e gidilmiş, Kuvvet Komutanları

gezilmiş, onlardan bir tanesi de Şener Paşaymış bu şekilde diyor, 15’er dakika gittik diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani saydığınız isimlerden ben 2 kişiyi söyleyebilirim

ziyaret ettiğimiz, bir tanesi Aytaç Yalman Bey’di o da Kara Kuvvetleri Komutanı olmuştu aynı gün. Bir tanesi de Sayın Şener, Şener Bey’di, o da jandarma komutanı olmuştu. Ben öyle hatırlıyorum onları teb… öteki şeylerde gidemedik çünkü randevu alamadık. Ama bakanlara ziyaret etmişizdir onu bilemiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bütün kuvvet komutanlarını gezdik diyor, yani Cemil Çiçek’e gittik, Binali Yıldırım’a gittik.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır biz sad… be…”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Beraber gittik diyor, aynı minvalde söylüyor

bunları.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben, be… benim hatırladığım biz sadece 2

kişiye gittik, bir tanesi Aytaç Yalman.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aytaç Yalman ve Şener Eruygur’a gittiniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam ediyor, onlardan bir tanesi de Şener

Paşaydı. Yani diğerlerinde de baş başa görüştük ama bunlar 15 dakika böyle bir çay kahve nezaket dışında bir şey değil. Bir de işte öğlene denk geldi yemeğe çıktık. Öyle bir yemek olayı siz biliyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben yoktum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz yoktunuz onda.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben yani bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ha o görüşmelerde ne konuşulur. İşte o

görüşmelerde güncel olayları konuşuruz hep, örneğin Irak meselesi falan bu tür şeylerdir konuşulan, yani güncel olaylar neyse o günkü onu konuşmuşuzdur efendim. Yine üye hakim soruyor, tarihleri söyleyebilir misiniz bu görüşmelerin, tarihlerini ay ve yıl olarak. Üç, dört defa görüştüm dediniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan, efendim 2002’nin sonu 2003’ün ortasında bir görüşme Osman Bey beraber gittiğimiz ya da 2003’ün sonuna doğru ama böyle bir kesin tarih vermem mümkün değil efendim. Siz tarih konusunda biliyor musunuz, ne zaman gittiğinizi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani atandıklarının hemen akabinde olabilir.”Mahkeme Başkanı: “Mikro… mikrofona yakın konuşalım Mehmet Emin Bey zapta geçsin

söyledikleriniz, mikrofona yakın konuşun.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tamam, atandıklarının akabinde, yani yakın bir

zamanda olabilir, hatırlamıyorum ne zaman şey olduğunu, ama yani ata… yeni atanmışlardı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz ifadenizde biraz önce Başkanım okudu, bir

konu sorulmuş size, dosyada mevcut şüpheli Mehmet Şener Eruygur’a 60, 51 nolu 19 Mart 2008 tarihli telefon görüşmesi soruldu. Hatırlamıyorum ancak telefon numarası Çukurova Holdinge aittir, ben sekreterimden görüşüp görüşmediğimi öğrenip bu konuyu size söyleyebilirim. Görüşme içeriğindeki Soma’ya gitme konusu doğrudur, ben geçen yıl kömür madeni için Soma’ya gitmiştim. Ukrayna’ya da sürekli giderim, ayrıca sekreterime sordum, ben Mehmet Şener Eruygur’a telefonla görüşmüşüm, 28’inde de Bülent Büyükakın ve Zühtü Haldun Songün Atatürkçü Düşünce Derneği olarak gelmişler, ancak yine de ben bu şahıslarla görüşmemişim. O tarihlerde Tuncay Özkan Kanaltürk’ün Digitürk’te bulunan haklarıyla alakalı olarak uydu parasını ödemiyordu, muhtemelen bu borcu ortadan kaldırılması için gelmiş olabilirler, şeklinde beyanınız var. Bu beyanlarınız doğru mu?”

72

Page 73: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:73

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Olabilir.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biraz önce Başkanım size okudu bu

beyanlarınızı, size soru yöneltti.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buna ilişkin olarak duruşmada Sayın Üye

Hakım Sedat Sami Haşıloğlu şöyle diyor, sizin bu.”Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey bir dakika bir itiraz var onu alalım, buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Henüz sorumu sormadım Başkanım.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz istedi verildi: “Sanık,

sordunuz, bu beyanlar size mi ait diye sordunuz. Sanık huzurda dedi ki bu kısımla ilişkin, sanık Tuncay Özkan vekili Av. Ahmet Çörtoğlu, tanık huzurda dedi ki, bu ifadeyi okuduğunuzda Sayın Başkan, şu kısmında dedi Atatürkçü Düşünce Derneği için gelmişler dedi. Meğer dedi, onlar dedi böyle bir şey, onların böyle bir talebi olmayacakmış, başka bir yönde talebi olacakmış, bunu bu şekilde, bu kısmını böyle düzeltirim diye heyete sordu. Şimdi de Savcı bu beyanına rağmen bu ifade size mi aittir ve doğru mudur diye soruyor.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Yani tanık bunun ne olduğunu

Sayın Mahkemeye söyledi, söyledi, Savcının bunu söylemesine gerek yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanığın yerine geçerek.”Mahkeme Başkanı: “Evet, Avukat Bey, Avukat Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkanım tanığın yerine geçerek.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, bir dakika.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık müdafiinin bu tür.”Mahkeme Başkanı: “Önce bir itirazı neticelendirelim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama itiraz değil bu tanığın yerine geçiyor.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Savcı Bey.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Hayır tanık söyledi, ben tanık

yerine geçmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey bir dakika lütfen efendim. Ben okuduğum zaman

cevapladı, biraz önce Savcı Bey sordu cevabını verdi ve cevabı bu şekilde verilmiş oldu. Yani sizin itirazınız cevap, cevaptan sonra geldi efendim, buyurun.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Ama bakın şimdi, hayır.”Mahkeme Başkanı: “Devam edin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet burada diyorsunuz ki.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Tanık ifadesini değiştirdi, başka

şey söyledi.”Mahkeme Başkanı: “Efendim sizde, siz de sorarsınız orada öyle dediniz, burada böyle

dediniz, hangisi doğrusu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “28’inde.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Tanık huzurda.”Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sorumu sormadım.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Serdar Bey oturduğunuz yerden konuşmayın lütfen.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Sayın Başkanım bakın bir şey

söyleyeceğim ama bugün bir dakika.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Avukat Bey bir dakika oturur musunuz efendim.”

73

Page 74: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:74

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Ya ben otururum, tamam otururum, atarsınız da, siz dışarıya bir şey söyleyeceğim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, efendim.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılamadı.Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Bizler hep mi yanlış

söylüyoruz, hep mi yalan söylüyoruz, biz hep mi hiçbir, hiçbir itiraz bir şey kabul olmaz mı? Ya diyorum ki bu tanık bu huzurda geldi ifadesinde dedi ki, ben şu kısmını değiştirdim, şu kısmını da dedi burada bütün heyet üyeleri de vardı, böyle dedikten sonra değiştirdi.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun, buyurun Avukat Bey, itirazınız zapta geçti, tanık beyanda bulundu, cevabını verdi, siz de not alın, böyle bir durum, efendim not alın size de sıra gelecek. Savcı, Başkana okuduğu zaman böyle cevap verdi, Savcı Bey sorduğu zaman böyle cevap verdi, işin doğrusu nedir diye sorabilirsiniz efendim, buyurun Savcı Bey, Savcı Bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Meriç kıyılarında.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey buyurun sorunuza devam edelim.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey, Tuncay Bey lütfen, lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Diye başlayan.”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak

için İddia Makamı her türlü soruyu sorar. Ama bir avukat, bir müdafii yargıya yardımcı olması gereken.”

Sanık Muzaffer Tekin söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Muzaffer Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanığın yerine geçerek cevap verirse

Başkanım biz bu şekilde soru soramayız yani.”Mahkeme Başkanı: “Evet devam edin.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim lütfen, lütfen, lütfen, lütfen efendim, itiraz hakkı vardı,

Avukat Bey’in itirazını aldık, Savcı Bey sorularına devam ediyor lütfen, buyurun Savcı Bey devam edelim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim tartışmayı bitirdik, tartışmayı bitirdik lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bunu size okudum, 28’inde büyük.”Sanık Serdar Öztürk söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Serdar Bey konuşmayın oturduğunuz yerden lütfen. Bakın ikaz

ediyorum dışarıya çıkaracağım, lütfen, buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “28’inde de Bülent Büyükakın ve Zühtü Haldun

son gün Atatürkçü Düşünce Derneği olarak gelmişler diyorsunuz, bunu kimden öğrendiniz, Atatürkçü Düşünce Derneği olarak geldikleri konusunu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Savcı Bey sordurdu o zaman aşağıya indik, girişteki kayıtlara falan bakıldı, oradan öğrendik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani ziyarete gelenler listesine mi baktınız şirketin.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet kapıdan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Binaya giriş yapanlar olarak.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kapıdan girerken.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orada ADD mi yazmışlar?”

74

Page 75: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:75

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ADD diye mi yazıyordu, ne diye yazmışlar.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak geldiklerini nereden biliyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla bir emekli, emekli bir adamdı, ona sorduk

Atatürkçü Düşünce Derneği, ama zaten onlar çok, onlarda olmasa da başkaları Atatürkçü Derneğinden çok gelir, pek o zaman şey yapmayız, zannediyorum, yani öyle hatırlıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani şunun için soruyorum, yani sanığın lehine soruyorum aslında farkında değiller. Yani ADD mi yazmışlar, Atatürkçü Düşünce Derneği mi yazmışlar, siz bu konuda net bilgi edindiniz mi? Ben sanık lehine sorular soruyorum, farkında değil müdafisi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ne yazıldığını, Atatürkçü Düşünce Derneği diye biliyorum ama ne yazıldığını aşağıda bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, devamında diyorsunuz ki o tarihlerde Tuncay Özkan Kanaltürk’ün Digitürk’te bulunan hatlarıyla alakalı olarak uydu parasını ödemiyordu, muhtemelen bu borcu ortadan kaldırılması için gelmiş olabilirler. Atatürkçü Düşünce Derneğindeki kişilerin Tuncay Özkan’ın, Kanaltürk’ün vesaire Digitürk’e olan borcuyla ne alakası olabilir?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu düşünce, düşünce sorusu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bağlantıyı nereden (bir iki kelime

anlaşılamadı).”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O söylediğim zannediyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz hangi bilgiye dayanarak bunu söylediniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannediyorum diyorum ama zannediyorum demişim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama o bir zan, ama esasında zannediyorum

hatırladığım kadarıyla bir kitap veyahut reklam satmak için geldiler diye hatırlıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konu duruşma sırasında.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bunu çünkü arkadaşımız Osman Berkmen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İyice araştırdı, aşağıya soruldu, çünkü Savcı Bey de

sormuştu, kayıtları da var.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Görüntü, görüntü kayıtları da var.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden isteyebiliriz o kayıtları?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şeyin.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tam adresini verir misiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Binanın girişinden.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şirketin ismini, adresini vesaire verir misiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet Yapıkredi plaza, A blok orada girişteki emniyet

şeyden.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ziyaretçi kayıt defteri mi var orada?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Var evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orada kaydı var, bir de kamera kayıtları var

diyorsunuz gelen kişilerin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kamera kayıtları var.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, bu duruşmada 28.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yani bu 2000.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Epeyce seneler oldu.”

75

Page 76: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:76

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu çok fazla değil, 2008 yılında.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “2008 yılında evet ama.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin ifadeniz de zaten 2009 yılında alınmış,

yaklaşık 1 yıl sonra.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Baktıklarına, baktıklarına göre yani sekreterlerim dahi

biliyor isimlerini.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım bu soru olarak yöneltilmiş Sayın Üye

Hakim Sedat Sami Haşıloğlu tarafından sizin ifadenizden bahsedilerek, Sanık Tuncay Özkan diyor biraz önceki şeyde de bu konu geçmişti efendim. Mehmet yanılıyor, bu sorulursa kendisini düzeltecektir benim. Üye Hakim, Savcılık ifadesi onun sizin adınıza diyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan, tamam efendim ben onu biraz öne Nihat Bey sorunca söylemiştim zaten, tekrar ediyorum, benim Digitürk’te para vermeden bir saniyelik yayınım yoktur. Benim o ADD Digitürk’ün reklam finansman şirketi ADD’dir. Barter işte reklam karşılığı yaptığımız şeyi söylüyorum, ADD’dir ve Bülent Büyükakın’ın bu konuda bir tek kelime söz dahi etmesi mümkün değildir. Bu tamamen o dönemde Digitürk icra kurulu toplantısında falan diyorlardır, yav Kanaltürk gene parasını ödemedi, ne yapacağız hatta bana ihtarları var, seni kesiyoruz artık diye. Üye Hakim soruyor, Bülent Büyükakın’ın Kanaltürk televizyonuyla ilgili bir bağı var mıdır? Sanık Ahmet Tuncay Özkan, hiçbir şeyi yoktur, şahsen kurumsal olarak hiçbir şekilde hiçbir bağı yoktur. Evet, bu şahsın gelip Digitürk’le ilgili borçlarından bahsediyorsunuz, böyle bir borcu var mıydı Kanaltürk’ün veya Ahmet Tuncay Özkan’ın?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilmiyorum yani o tarihteki şey, yani sorarsanız baktırmam lazım, bilmiyorum şimdi borcu var mıydı, yok muydu?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, ADD diye başka bir şirket var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “ADD.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şirket bu.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “ADD diye bir şirket var.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Digitürk’ün reklam finansman şirketi var mı

öyle?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Var evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani onunla bir ilgisi var mı bu kişilerin?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Digi… ADD Digitürk’ün Show TV’nin reklamlarını

satan bir şirket, vardır böyle bir şirket.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben size ilk soru yönelttiğimde Ahmet Tuncay

Özkan’ın sizin kanala, daha doğrusu medya grup başkanlığına alınmasıyla ilgili ne şekilde olduğunu sormuştum. Siz de Türkcell Genel Müdürü olan o dönemki Ersin.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Genel müdürü değil hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne dediniz Türkcell’in?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Türkcell’de çalışan, Türkcell’de çalışan dedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Türkcell’de çalışan Ersin Pamu…”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamuksüzer evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Pamuksüzer isimli şahsın her şeyi

ayarladığını, siz yurtdışından geldiğinizde Tuncay Özkan’ı medya grubunun başında gördüğünüzü söylediniz, doğru mudur?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Aşağı yukarı evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Olay böyle oldu, siz herhangi bir telefon

görüşmesi, mektup, faks vesaire, Tuncay Özkan’la bir görüşme yaptınız mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırla…”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önce, alınmadan önce.”

76

Page 77: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:77

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Alınmadan önce zannetmiyorum, ama alındıktan sonra görüşmüşümdür.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet şunun için soruyorum, 28. celsede Avukat Ahmet Çörtoğlu, biraz önce konuştu, tanıyor musunuz kendisini?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Avukat.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan’ın müdafii 28. celsede şöyle

diyor, Tuncay da muhalif olduğu için burada. Kanal D’de yayın kurulu üyesi icra kurulu üyesi böyle muhteşem bir tane koro içinde villada kalıyor, astığı astık kestiği kestik dava için geldiğimiz zaman İstanbul’un en iyi otellerinin özel dairelerinde kalıyoruz. Vay devri iktidarında çok yaşadık Sayın Başkan. Ondan sonra Show TV’ye ben böyle bir transfer teklifini bizzat da şahit oldum. Murat Saygın’ın Kanal D’ye genel müdür olduğu gün Mehmet Emin Karamehmet Tuncay’a kendi televizyonuna gelmesini, bana benim yanımda iki üç kelime anlaşılmamış, aradı niye şöyle bir şeyle konuşuyordu, kulaklıkla kulaklıktan duydum sonrada söyledi. Sonra çok büyük bir transfer ücreti kendisi söylediği için söylüyorum 60 küsur bin dolarlık aylık bir para, bununla bir televizyon kanalına bir medya gurubunun başına gidiyorsunuz, ondan sonra o paranız o varlığınız varken vesaire devam ediyor. Burada Avukat Bey kendisi müdafilik yaparken bir tanıklığına da Mahkeme huzurunda paylaşıyor. Sizin aradığınızı, onun da kulaklıktan bu transfer teklifini duyduğunu, hatta 60 bin dolarlık aylık para teklif ettiğinizi söylüyor. Hatırladınız mı bu konuşmayı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum, böyle bir şey, böyle ben bir konuşma yapmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim sizin beyanınızı okuyor.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey, Avukat Ahmet Bey yani duruşmadaki zapta geçen

beyanınızı okudu, tamam.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Bakın o zabıt öyle değil ama

yönlendiriyor diyorum o (bir iki kelime anlaşılamadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada ne yazıyorsa onu okuyorum, bir daha

okuyayım isterseniz.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey zabıttan okuyor yani (bir iki kelime anlaşılamadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Okuma, eğer dinlemede bir kusurumuz varsa

tekrar okuyayım.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz almadan konuştu

anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tamam verin mikrofonu, mikro…”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu söz istedi verildi: “Bakın şimdi,

celse arasında aynı bu konuyu Tuncay’la paylaştık, Tuncay dedi ki karşısında Kanal D’nin bir otel var, Murat Saygın’ın Show TV genel müdürlüğünden geldiği gün. Ben hep duruşmada söylüyorum, Tuncay dediğim, Tuncay benim aynı zamanda arkadaşım, dostum. Üst katta, otelin üst katında ne oteldi Tuncay Bey? Kont otelin üst katında yemek yiyoruz. Oradayken Murat Saygı’yı bunlar dışarıdan geldiği için Kanal D’nin içindekiler, herhalde teknik nedenlerle Show TV’nin dışından gelmiş bir adamı istemiyorlar, kendi içlerinden başka birisini istiyorlar genel müdür olarak. Burada biz öğlenleyin yemeğe çıktık, orada da konuşuluyor konu, öğlenleyin yemeğe çıktığımızda Tuncay’ın telefonu çaldı, kulaklıkla konuşuyor. Detayına kadar hatırlıyorum, konuştu, konuştu, konuştu ben ne Sayın Mehmet Emin Karamehmet’i tanırım, ne Sayın Mehmet Emin Karamehmet’in sesini bilirim.”

77

Page 78: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:78

Mahkeme Başkanı: “Kiminle konuşmuş?”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Ne de hiçbir şeyini bilmem,

Tuncay’la konuştuğumda bu duruşma sırasında söylediğimde neydi dedim, aynen konuşmada şöyle geçiyordu. Orada Tuncay’lar dışarıdan gelmiş, Show TV’den gelmiş, Show TV Mehmet Emin, tanığın, huzurdaki tanığın şirketi.”

Mahkeme Başkanı: “Telefonda kiminle konuşmuş Tuncay Bey?”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Ha telefondan geldiğinde

bende dedim ki burada, orada hiç konuşmadık, ben Mehmet Emin Karamehmet’ti dedi. Burada, şurada celse arasında dedim ki o dedi Mehmet Emin Karamehmet değildi dedi, Ersin Pamuksüzer’di dedi.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “O gün Tuncay zaten ne maaşı

belli, ne bir şeyi belli. Tuncay oradaki ifade o, Show TV’ye gittiği zaman Tuncay Özkan bu maaşlarla çalıştı. Zaten tüm ifadeler birbiriyle örtüşüyor, aylık 60 bin Dolar, üstüne yaşadığı çok iyi Türkiye standartlarının üstünde bir ev, zaten tanık da huzurda söylüyor. Buradaki bütün (bir kelime anlaşılamadı) aşırı maliyeti nedeniyle şirketten o maliyeti düşüreceğiz diye ayrılmış. Bunların hepsi birbiriyle örtüşüyor, yani burada yok müdafii Avukat Ahmet Çörtoğlu işte Tekirdağ’dan Edirne’ye kadar bütün haklar ondan sorulur, sabote etti gibi filan buradaki insanları bu duruma düşürmek için özel bir gayret içinde olarak soru sormak hoş değil, İddia Makamına yakışmıyor.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim anlaşıldı, buyurun.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Şurada bir cümle daha

söyleyeyim kapatayım lütfen affınıza sığınarak, demin bir soru sordu tanığa Sayın Savcı böyle bir görüşme var mıydı, yok muydu diyecek, bu sonundaki sorduğu soru. Ama bir metin okudu, o hayali metin içinde Sanık Tuncay Özkan, Sanık Tuncay Özkan Tanık Mehmet Emin Karamehmet Bey’e gıyabında hayali, kabul etmediğimiz, hiç kimsenin kabul etmediği metinde bir anlamda küçük düşürücü birçok söz söylüyor. Bu soruyu sorarken tanığın sözde söylediği bunları gerçekliği, maddi gerçekliği sabit olmadan bunları anlatmasının hiçbir gereği yok.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu: “Bunları söylüyor, bunlara dikkat

etsin yani yeter o.”Mahkeme Başkanı: “Anladım, buyurun efendim. Efendim Tuncay Özkan’ın Show TV’den

ayrılmasıyla ilgili hususlar gündeme geldi, iddialar var. Tanıklar ve beyanlarda da diyor ki, deniliyor ki işte maliyeti fazla olduğu için Tuncay Özkan oradan ayrıldı, bu nedenle aynı konu kapsamında sorulan bir soru. Zaten sizin de duruşmada verdiğiniz bir beyan var, o beyanlar soruluyor, buyurun Savcı Bey sorunuzu alalım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Ergün Poyraz’ı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişinin sizin medya grubundan maaş alıp

almadığı konusunda bir bilginiz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımadığım için hayır yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Levent Ersöz huzurdaki beyanları

sırasında sizinle yapılacak görüşmede Ergün Poyraz’a yardımcı olup olamayacağınızı öğrenmek için sizi davet ederek konuşmanızı, konuşmalarını Mehmet Şener Eruygur’un kendilerine emrettiğini söylüyor. Bu konu size bir şekilde ulaştı mı, daha sonra Nuray Başaran’la yapılan görüşmede gündeme geliyor. Nuray Başaran veya başka bir kişi Ergün Poyraz’a ödenen paralarla ilgili herhangi bir şey söyledi mi size jandarmanın bir bu yönde talebinin olduğu yönünde?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır söylemedi.”

78

Page 79: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:79

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizinle paylaşmadı mı bu konuyu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz ifadenizde Ergün Poyraz’ı tanımıyorum,

bu kişiye para ödenip ödenmediğini bilmiyorum, resmi olarak arkadaşlarıma sorduğumda böyle bir paranın ödenmediğini söylemediler. Yani burada yanlış yazılmış da olabilir, bu konuyu araştırdınız mı bizzat sordunuz mu? Yani ödenmediğini söylemediler, belki yanlış yazılmış da olabilir, ödenmediğini söylediler mi dediler, ne şekilde?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O şahsı tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Resmi olarak ödenmemiş olabilir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bizde çalışıp çalışmadığını da bilmiyorum, bir para

ödenmediğini de, yani ödenip hiçbir para ödenip ödenmediğini de bilmiyorum. Ödenmemiştir yani tahmin ediyorum, bizde çalışmadığına göre.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ancak Tuncay Özkan kendiliğinden bir ödeme yapmışsa ben bunu bilemem diyorsunuz, böyle bir şey mümkün olabilir mi, size sormadan çalışmayan, medya grubunda görevli olmayan birisine para ödenebilir mi, böyle bir şey olabilir mi?”

Mahkeme Başkanı: “Böyle bir şey duydunuz mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Herkes yani kendi ödemişse ben bilemem tabi yani

onu bilemem ama bizim gruptan ödenme yapılmadığı bir gerçek, yani çalışmadığı, tanımıyorum adamı daha doğrusu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim sorunun cevabını verdi.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsmail Yıldız isimli şahsı tanıyor musunuz?”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim lütfen kesmeyelim, beyanı tamamlayalım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsmail Yıldız, Sesar diye bir şey duydunuz

mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kim efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sesar.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır tanımıyorum, duymadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sesar konuşulduğunu biliyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Duymadım, duymadım, duymadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım sorularım

şimdilik bu kadar.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim cevabını verdi, tanımıyorum dedi.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun, efendim o konuda tekrar tamam anlaşıldı.”Saatin 16:40 olduğu görüldü.Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Tanık Mehmet Emin Karamehmet eski kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.Mahkeme Başkanı: "Buyurun.Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi verildi: “Benimde Sayın Mehmet Emin Karamehmet

Bey’e çok yorduk kendisini ama bazı sorularım olacak ondan önce İddia Makamının söylediği bir konu var, açıklama değil.”

79

Page 80: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:80

Mahkeme Başkanı: “Efendim o konular kapandı, sorular soruldu, itirazlar yapıldı.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Hayır şu açıdan söylüyorum.”Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim doğrudan daha sonra beyanda bulunursunuz o

konuda.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Açıklama değil Sayın Başkan açıklama değil söyleyeceğim

açıklama değil.”Mahkeme Başkanı: “Tamam sorunuz varsa alalım efendim, şu anda soru cevap şeklinde

cevap edecek buyurun.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Ama onu lütfen söyleyin.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Sayın Başkan açıklama yapmayacağım.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Açıklama değil. Savcı Türkiye Cumhuriyet Savcıları ve Türk

Hakimleri Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunda.”Mahkeme Başkanı: “Efendim bu da bir açıklamadır, lütfen herkesin görevi görev ve

sorumlulukları bellidir, lütfen efendim.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Yani öyleyse çok büyük saygı duyuyorum.”Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim tamam mesele yok o zaman.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Bizde bunun için savaştık.”Mahkeme Başkanı: “Mesele yok herkesin görev ve sorumlulukları belli buyurun sorunuzu

sorun.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Evet. Sayın Başkan önemli olan burada maddi gerçeği ortaya

çıkartmak.”Mahkeme Başkanı: “Evet hepimizin amacı o zaten.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Buradaki sorulardan Sayın Mehmet Emin Karamehmet biz

sizinle, sizde kendiniz de beyan ettiniz. Pamukbank’la ilgili dediniz, 2002 yılı dediniz. Bunun tam tarihin hatırlayabiliyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tam tarihini hatırlamıyorum ama 2002 yılı yani Nisan falan olabilir.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Evet. Orada siz Pamukbank’la ilgili sıkıntılar, çeşitli yolsuzluklar şunları, bunları anlatırken hiç medyadan biz ya da siz bahsettiniz mi yani Akşam Gazetesi ya da televizyon vesaire gibi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum Pamukbank’ın problemlerini sordunuz.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Evet. Şimdi 2002 yılındaki biraz önce Sayın Başkana da söyledim 2002 yılındaki hadisede Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur değil. Onu İddia Makamı da size sordu. 2002 yılında Sayın Aytaç Yalman Jandarma Genel Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı MGK’ye gidecek yani Milli Güvenlik Kuruluna giderken bu tür çalışmalar yaparlar bende şarktan yeni gelmişim, tayin olmuşum Cengiz Eryılmaz ismini veriyorum efendim Cengiz Eryılmaz ismindeki bir albayımız Kaçakçılık Daire Başkanı Jandarma Genel Komutanlığının görev ona verilmiş Harekat Başkanlığı hazırlıyor bu notları ve beni de yanına çağırmış bende iki kişi Levent Ersöz değil yani Cengiz Eryılmaz Albay Kaçakçılık Daire Başkanı Cengiz Eryılmaz’la sizinde bir kez orada görüşmemiz olduğunu sizde kendinizde beyan ettiniz. Şimdi devam ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tanıyor musunuz efendim Cengiz Eryılmaz’ı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum bugün öğrendim, ben yani iki tane

subayla görüştüm isimlerini bilmiyordum.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Birisi bendim efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun buyurun devam edin.”

80

Page 81: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:81

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kürşat Albay.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Birisi benden ben söylüyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam efendim.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Şimdi diğer konu 2000, düzeltiyorum 17 Aralık 2003 tarihinde

İstihbarat Başkanı Sayın Levent Ersöz’ün odasında yapılan görüşmede İddia Makamı size sordu bu D Başkanı kim diye ben zaten onu kendim söylüyorum evet bendim, ben de konuştum sizinle. Ben sizi hiç tehdit ettim mi, Sayın Mehmet Emin Karamehmet?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Peki Tuncay Özkan’ı alacaksın almazsan şöyle olur çok özür

dilerim ama amiyane konuşmak zorundayım, iyice maddi gerçeğin ortaya çıkması için böyle bir şey söyledim mi size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Söylemedim. Peki, sizin ifadenizi 2009’da mı verdiniz efendim

bu ifadeyi Savcılığa.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Savcılığa ifademi 2009’da.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “17 Şubat 2009’da verdiniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Bu soruya geçmeden öncen şunu tekrar teyit ettirmek için

söylüyorum yani beni Pamukbank’la ilgili bilgi verdiğiniz zaman gördünüz, bir de 17 Ocak düzeltiyorum 17 Aralık 2003 tarihli Levent Ersöz Paşanın makamında gördünüz doğru mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet ben onu telefon zannediyordum, ama herhalde orada görmüştüm.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Şimdi biraz önce yine gündeme geldiği için söylüyorum açıklığa kavuşması lazım ben sizi telefonla arayıp siz demin Kürşat Albay aramış olabilir diyorsunuz ama bizim sizinle görüşmemiz orada tape edilmiş bir görüşme, ben sizi telefonla arayıp Tuncay Özkan’ı işe alacaksınız gibi bir şey söyledim mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır alacaksınız diye bir şey yani bir emirvari bir şey söylemediniz ama görüştüğümüzde komutan bunu yaparsa memnun olur falan şeklinde.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Evet o tapelerde zaten var ben şimdi dün de söyledim Recai Bey’in şeyinde de Nuray Başaran Hanımın şeyinde de iyi ki, bunlar kayıta alınmış ki, şimdi başka şeyler iddia edilemiyor. Peki, efendim ifadenizi Savcı Bey mi aldı direkt olarak, 17 Şubat’taki ifadenizi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Savcı Bey de vardı birisi daha vardı ama o onu bilmiyorum.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Yani ifadeniz Savcı Bey tarafından alınmadan önce Emniyet Müdürlüğü…”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Savcı Bey benim ifademi alırken.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İfademi aldı ondan sonra odadan başka bir ifade için

çıktı orada öteki arkadaşla devam ettik.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Anladım.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ondan sonra tekrar Savcı Bey geldi.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Yani öğrenmeye çalıştığım emniyet personeli de var mıydı

yayınınızda Savcı Bey’in yanında?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Siz bilmiyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sivildiler.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Peki. Son sorularıma geliyorum. Size Savcılıktaki ifadenizde

herhangi bir tehdit oldu mu?”

81

Page 82: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:82

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Herhangi bir baskı yaptılar mı size?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Baskı yapmadılar hayır.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Ergenekon davasında tanıklık yapmanız gerekiyor diye söylendi

mi size?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben ifademi istediğimde siz tanıksınız onun için

ifadenizi vermiyoruz dediler. Sanık olsaydınız ifade verir, ifadeniz yani bu yazılı ifadeyi verebiliriz dediler.”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Anladım. Sayın Başkan maddi gerçeğin ortaya çıkması önemlidir. Bunun Heyetinizin aklında da hiçbir şey kalmasın diye 2002 yılının Mehmet Emin Bey söyledi bende tam tarihini hatırlamıyorum benim şarktan yeni döndüğüm zamandı. Pamukbank’la ilgili MGK konusunda bir rapor hazırlanması üzerine Cengiz Eryılmaz ismindeki Albayın yanında beni de yardımcı olarak göndermişlerdi o görüşmeyi hatırladı Mehmet Emin Bey ondan sonrası da 17 Aralık yani mahkemenizin kafasında burada bir şey otursun diye bunu söylüyorum. Tekrar.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Cengiz, Cengiz Eryılmaz Pamukbank konusunda bir rapor mu hazırlayacaktı izah edebilir misiniz?”

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Efendim şöyle Aytaç Yalman Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Yusuf Soybaş hep değişik isimler ve İstihbarat Başkanı Halil Helvacıoğlu’nun zamanında bende şarktan yeni döndüğüm zaman daha ortada Teknik İstihbarat Dairesi yok efendim, arz etmiştim Teknik İstihbarat Dairesi daha sonra TÜBİTAK’la birlikte çalışarak yapılmış idi, kurulmuş idi. Ben o sırada böyle işsiz gibiydim yani Şube Müdürü olarak tayin olmuşum Teknik Daireye ve orada yeni de albay olmuştum mümtaz terfiim vardı bir sene Cengiz Eryılmaz Albaya Harekat Başkanlığına bağlıdır o Kaçakçılık Daire MGK ile ilgili çalışma yap bu konularda bize bilgi getir diye emir verilmiş o da beni çağırdı kendisi de hayattadır, hala ölmedi emeklidir ve bende Sayın Mehmet Emin Karamehmet’in bulunmuş olduğu bir toplantıda ki, Eşref Bitlis Kışlasındaki Sosyal Tesislerinde doğru hatırlıyorlar kendileri. Orada bu konuda bir görüşme olmuştur ve daha sonra bu görüşmelerden yani benimle ilgisi olmayan bu görüşmelerden öyle diyeyim yardımcı olarak katıldığım Cengiz Eryılmaz Albayım bir rapor hazırlayıp bunu Kurmay Başkanına sunmuştur Plan Prensipler Daire Başkanlığı da MGK dosyalarını hazırlayan Daire Başkanı da sanırım bunu Aytaç Paşaya vermişlerdir. Ayrı bir konu Türkcell’le ilgili benim İddia Makamı okudu Türkcell’le ilgili iyi ilişkilerden kastım şudur; biz Teknik Daireyi yeni kurmaya çalışıyoruz yeni kurmuşuz o zaman. Birincisi 2002 görüşmesi 2003’teki görüşmede yeni kurmuşuz ben hem Telsim hem o zamanki adıyla Aycell hem de Türkcell’deki hukuk birimleriyle işlerimiz çabuklaşsın diye çeşitli irtibatlardayım mahkeme kararlarıyla telefon dinlemelerini yapmaya başlayabildiğimiz tarihtir ve ben şunu önce de size söyledim, bizim orada bulunduğumuz dönemde tabi ki, Türkcell dinlemiyordu, tabi ki, Telsim dinlemiyordu Mehmet Emin Bey onu doğru hatırlıyor MİT kendi birimi varsa mahkeme kararını götürüp Türkcell’e ibraz ediyordu, Türkcell hat veriyordu, bu protokol gereği o hatta göre kaydı ilgili birim yapıyordu Emniyet, MİT ya da Jandarma biz Jandarma olarak yeni başladığım için bunu kastederek kendisine bunu söylemiştim. Samimiyet anlamındaki konu ise biraz öncede arz ettim, Mehmet Bey’in samimi bir insan olduğunu ben 2002 yılındaki Pamukbank’la ilgili konuda bize anlatırken yani samimiyet benim onunla aramdaki.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Hasan Atilla Uğur: “Can ciğer şey değil efendim.”Mahkeme Başkanı: “Bu konudaki değerlendirmenizi daha sonra alalım.Sanık Hasan Atilla Uğur: “Onu arz etmek istiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

82

Page 83: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:83

Sanık Hasan Atilla Uğur: “Peki teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun Tuncay Bey.” Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz istedi verildi: “Merhaba Mehmet, nasılsınız.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “(bir kelime anlaşılmadı).”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Hoş geldiniz daha doğrusu buraya hoş gelinmez ama işte

geldiniz. Şimdi efendim tabi süreçle ilgili sorular ve yanıtlar gerekiyor, bazı sorular soruldu bende birkaç soru sormak istiyorum bu arada birkaç soruyu da tekrar sorarak sizi yoracağız ama daha netleşmesi açısından bir iki soruyu da bu son dönemde bir şey oldu onu yöneltmek istiyorum. Efendim 2002 yılının 1 Temmuz’undan itibaren sizinle çalışmaya başladım. Yirmi iki 1 Temmuz’dan son hafta Cumartesi, Pazar günü demek ki, 2002 yılının 1 Temmuz’u siz, ben, Ersin Pamuksüzer ve Bülent Bey oturduk, konuştuk, sizinle görüşmemde tamamen medya ve medya etiği üzerine konuştuk. Grubun medyadan ne anladığını anlattık, birlikte konuştuk, Pazartesi günüde geldim ben başladım gruba, ben geldiğimde Pamukbank’a el konulmuş muydu, konulmamış mıydı 2002 yılının 1 Temmuz’u?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Konulmuş olması lazım.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Konulmuştu. Peki, ben gruba geldiğimde sizinle Bülent

Bey’le, Ersin Bey’le görüşürken Ergenekon diye bir örgüt adı veya bir herhangi bir baskı grubu ya da silahlı kuvvetlerden şunlar ya da bunlar beni gönderdiler, ben de onun için görevlendirildim şimdi geldim sizi kurtaracağım sizi kurtarmak için geldim gibi bir kelime ettim mi ben size efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Ben sizinle görüşürken sizin bankalarınıza el konulmuş siz

ekonomik olarak çökmüşsünüz, bitmişsiniz ben sizi kurtarmaya geldim gibi bir lafım oldu mu efendim benim size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Siz benden medya grubundaki görevim dışında ticari

herhangi bir şey istediniz mi? Yani bizi kurtar, bize şöyle yap, böyle yap diye bir şey söylediniz mi efendim bana?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Ben böyle bir talimat ne sizden ne grupta herhangi bir

kimseden almadım efendim ve böyle bir çalışmam asla olmamıştır. Eğer benim böyle yaptığıma dair bir çalışma biliyorsanız tutanaklara geçsin söyler misiniz efendim böyle bir çalışmamı biliyor musunuz? Yani ben grubu kurtarmak için bir ticari faaliyet yürüttüm mü?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Ergenekon adını, Ergenekon diye bir

örgütün varlığını ne zaman öğrendiniz efendim? İddianame çıktıktan sonra mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Ondan önce böyle bir örgütün varlığı konusunda benimle

çalışırken yaklaşık 2 yıl birlikte çalıştık herhangi bir şüpheniz, herhangi bir emare, herhangi bir kuşkunuz oldu mu efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Benim gruba ben gruba gelmeden önce o

dönemin koalisyon ortaklarından Devlet Bahçeli ki, benim okuldan da hocamdır ve ilişkim iyidir. Mesut Yılmaz ki, ilişkim iyidir. Bülent Bey ki babamı tanır, kendisiyle ilişkim çok iyidir, Rahşan Hanım da beni ki, şahsen tanır. Bu 3 lider sizi arayıp Tuncay Özkan’ı işe alın diye bir telkinde bulundu mu efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”

83

Page 84: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:84

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Sizi o dönemin Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları veya herhangi bir asker kişi arayıp Tuncay Özkan’ı alıyormuşsunuz duyduk, çok iyi olur aman iyi yapıyorsunuz Mehmet Bey bizde desteğimiz sizedir, diye bir şey söylediler mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Mehmet Bey ben ayrıldıktan sonra biz

ben ayrılırken siz yoktunuz ve biz sizinle görüşmedik. Ben hiçbir şekilde Bülent Bey’in size aktardığı gibi ceketimi alıp çıktıktan sonra bir gün olsun size ben dönmek istiyorum Mehmet Bey, ben döneceğim Mehmet Bey araya insanlar koydum onları kırmayayım Mehmet Bey, ben geri gelmek istiyorum Mehmet Bey diye bir şey söyledim mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Gruptan herhangi bir kişiyle size herhangi

bir haber gönderip ben döneceğim benim yerimi hazırlayın, görüşüyorlar deminki sorumun yani gruptan herhangi bir kişiden duydunuz mu efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır duymadım.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Size benimle ilgili biraz önce Hasan

Atilla, Sayın Hasan Atilla Uğur ve Levent Ersöz’le görüştüğünüzü söylediniz, o görüşmenin randevusunu size kendileri telefonla mı bildirdiler, nasıl ulaştılar size efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Benim hatırladığım kadarıyla beni gelip aldılar Akşam’ın Ankara tesislerinden bu sosyal Jandarma Sosyal Tesislerine.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “O randevuyu sizden telefonla mı aldılar, nasıl ulaştılar size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır esmer bir arkadaş geldi, sivildi sizi götüreceğiz dedi şeye Jandarma Tesislerine sual soracağız dedi.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Sual soracağız dedi. Peki, bu görüşmeden size daha önce herhangi bir şekilde haber veren kimse oldu mu, gelecekler sizinle görüşecekler falan diye?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum olmadı galiba.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Evet teşekkür ederim. Size bir olay hatırlatmak istiyorum

İlhan Abiyi sordukları için ben grupta iken Tercüman Gazetesini kurduk biliyorsunuz, Tercüman Gazetesinin yayın hayatına geçmesini sağladık, bir de ben gene gruptayken Cumhuriyet Gazetesinin bir şirketinden hisse alımı söz konusu oldu, böyle bir hisse alımı sonrasında orada. Yönetim kurulu temsiliyeti olayı ortaya çıktı. Ben yönetim kurulu sizin tarafınızdan lütfettiniz Cumhuriyet Gazetesine Yönetim Kuruluna benim o şirketin yönetim kuruluna benim girmem için teklif götürdünüz, bildiğim kadarıyla bana söylediğiniz kadarıyla benim hatırladığım kadarıyla bu teklif reddedildi değil mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bunu hatırlamıyorum ama olabilir ama hatırlamıyorum.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Bu benim reddedilmemden sonra oradaki temsiliyeti Serdar Çaloğlu arkadaşımız mı üstlenmişti hatırlıyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır orada Osman Berkmen.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Osman Bey var.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Osman Bey girdi (bir kelime anlaşılmadı).”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Peki teşekkür ederim efendim. İlhan Selçuk size Tuncay

Özkan gelsin, burada yönetim kurulunda görev alsın diye bir şey söyledi mi efendim?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır zaten çok konuştuğum bir adam değildi.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Evet teşekkür ederim. Mehmet Bey toplam yıllık 9 milyon

Dolarlık bir haber merkezi bütçemiz vardı Show TV’de.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Bülent Bey bana bu bütçenin indirilmesini söyledi bende bu

şey üzerine görevden ayrıldım. Yıllık 9 milyon Dolarlık bütçe üzerinden yaptığımız bu

84

Page 85: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:85

görüşmede, şey size Bülent Bey size Tuncay Özkan parasız da çalışırım ne olacak aman beni göndermeyin falan gibi bir şey mi söyledi yoksa sizin buraya tutanaklara geçtiği gibi ceketini aldı ve gitti burada söylediğiniz gibi erkek adammış mı dedi. Hangisini söyledi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Burada bahsettiğim gibi.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Mehmet Bey biraz önce beni de çok

utandıran bir şey oldu. Sizinle biz 2 yıl kadar çalıştık. Benim size karşı en küçük bir saygısızlığım olmuş mudur efendim? Size karşı herhangi bir şekilde size hakaret etmek gibi ki, böyle bir şeyden kendimi uzak tutarım, benim size hakaret etmem size saygısız davranmam hem yaşınız, hem konumunuz itibariyle böyle bir şey söz konusu olmuş mudur efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim efendim. Şimdi sizinle görüşülürken

buradan kısacık Sayın Başkanım 4 satırlık bir şey okumak istiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun yani sorunun anlaşılması için okumanız gerekiyorsa okuyun

buyurun.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Tamam peki. Daire Başkanı burada size diyor ki, Show TV

Akşam Gazetesi şu anda milli duruşa ihtiyaç olan çok kritik bir dönemden geçiyoruz sizde orta… sizde biliyorsunuz Kıbrıs meselesi Kuzey Irak’taki yapılanma devlet hadisesi içinde bulunduğumuz ortam çok önemli. Bu durumda adam gibi bir medya adam gibi bir basın lazım. Şimdi biz bugüne kadar Akşam Gazetesi ve Show TV’de hep bunu gördük, aynı şeyleri yine göreceğimizden şüphemiz yok ama tabi birtakım baskılardan şimdi size anlatmak istedikleri şey benim gruptan ayrılmamla grubun çizgisinin değişeceği konusundaki bir endişe midir efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu benim anladığım tabi memleketin aleyhine bir yayın yapılmasına müsaade etmeyin şekildeydi.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Evet. Mehmet Bey.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama sizin çizginiz de o şekilde olduğuna göre belki o

manaya gelebilir.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Mehmet Bey ben grupta çalışırken hiç grubun genel yayın

politikalarına Türkiye’nin ali menfaatlerine kanunlarda ve yasalarda, Anayasada belirtilen normların dışında bir yayın yaptığımıza ve bu konuda beni uyarmak gibi bir durumla karşı karşıya kaldığınıza tanıklık ettiniz mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır etmedim.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Benim görevde olduğum dönemin yarısı ben geldiğimde

koalisyon hükümeti seçim kararı almıştı Kasım ayında seçim oldu. O zamana kadar koalisyon hükümeti vardı o dönemden sonra da Sayın Abdullah Gül’ün Başkanlığındaki AKP hükümeti vardı. Seçime kadar olan süreçte koalisyona karşı medya grubumuzda bir kampanya bu koalisyon yıkılsın veya kalsın şeklinde herhangi bir kampanya yaptığıma tanıklık ettiniz mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “AKP iktidarı Abdullah Gül hükümeti düşsün, devrilsin diye

herhangi bir kampanya yaptığıma tanıklık ettiniz mi efendim?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır etmedim.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Böyle bir şeyin olmasına grup içerisinde hem siz, hem diğer

benim üstündeki yöneticiler böyle bir kampanya düzenlenmesine izin verir misiniz efendim televizyonunuzun ya da olanaklarınızın böyle kullanılmasına böyle saldırgan biçimde hükümete tutum takınılmasına izin verir misiniz efendim yalan, yanlış şeyler yapılmasına izin verir misiniz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yayın politikalarına çok karışmamakla birlikte böyle bir şeye tabi müsaade etmeyiz, etmezdik.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Ben ayrıldığımda efendim benden benimle birlikte gelen arkadaşlardan 3 kişi daha gruptan ayrıldı. Toplam 24 kişi gelmişti

85

Page 86: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:86

televizyona gelmişlerdi 3 kişi de Serdar Turgut, Nurcan Akad ve ben gazeteye gelmiştik. Gazetedeydik, beni saymazsak Serdar’la Nurcan var. Benden sonra bildiğim kadarıyla Nurcan Hanım devam etti bir süre daha yaklaşık bir yıl daha. Ondan sonra da gene benle gelen arkadaşlardan Serdar Turgut Bey devam ettirdi galiba, benden benimle birlikte sadece 3 kişi ayrıldı televizyondan ayrılanlar içinde Kerimcan Kamal, Havvacan Göksü ve Adnan Bulut var onun dışındaki kadrolar aynen kaldılar ve çalışmaya devam ettiler. Benden sonra çalışmaya devam eden arkadaşlarla ilgili olarak herhangi bir bu konuda demin size sorduğum yani bir görüşe dönük kampanya yapma bir propaganda yayıncılığına dair herhangi bir şey oldu mu efendim grupta benden sonra. Kalanlar iktidara karşı savaş ilan ettiler mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bildiğim kadarıyla yok.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Levent Ersöz ve Sayın Hasan Atilla Uğur,

Sayın Levent Ersöz ve Sayın Hasan Atilla Uğur’la yaptığınız görüşme sırasında benim gruba alınmazsam sizin işlerinizin kötüleştirileceği, size karşı bir hakaret ya da size karşı bir kampanya olacağı ya da bir böyle bir tehdit, şantaj şeyi hissettiniz mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır çünkü zaten dökümleri var orada öyle bir şey.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Mehmet Bey burada Nuray Hanım ifade verirken benim

Kanal D’nin arşivini getirerek Show TV’ye 500 bin Dolar karşılığında sattığım gibi bir iddia öne sürdü. Hatırlatmak isterim biz bu konuyu Ersin Pamuksüzer bana iletmişti bende sizden bir muhakkik tayini konusunda görüşmüştüm ve Barış Tümay o zaman Show TV’nin muhakkikiydi bir araştırma yaptı bir soruşturma yaptırmıştık. O soruşturmayı hatırlıyor musunuz efendim sonuçlarını?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Bu kaset alınma şeyini hatırlıyor musunuz efendim?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu da hatırlamıyorum.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Peki teşekkür ederim. Benim ayrılmamdan önce görevden

ayrılmamdan önce sizinle benim aramda bir fikir ayrılığı bir kavga, bir tartışma yaşandı mı efendim hatırlıyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yaşanmadı.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Benim ayrılışımın bir siyasi yönü var mı

efendim, herhangi bir benimle ilgili bir siyasi sorun nedeniyle mi benim ayrılışım gerçekleşti?”Mahkeme Başkanı: “Tuncay Özkan’ın ayrılma sebebi nedir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ekonomik olarak olduğunu söyledim.”Mahkeme Başkanı: “Onun dışında başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onun dışında da hiçbir baskı, hiç herhangi bir şey

olmadığını da söyledim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Daha önceki ifademde var.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Ben Ergün Poyraz’ı tanımıyorum sizin de biraz önceki

ifadelerinizden Ergün Poyraz’ı tanımadığınızı görüyorum. Benim dönemimde hiç çalışmadı bizim grubumuzda Ergün Poyraz yoktu. Sizde sordurmuştunuz yok diyorlar ben herhangi bir ödeme yapmadım kendim bir ödeme yapacak durumum yok hiç tanımıyorum çünkü sadece burada gördüm kendisini o anlamda sizin de tanımadığınızı ve gruptaki arkadaşlara sorduğunuzda da ifadenizde yer aldığı gibi herhangi bir ödeme yapılmadığına dair bilginiz olduğunu söylediniz doğru mudur efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru evet.”

86

Page 87: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:87

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Teşekkür ederim. Mehmet Bey Nuray Hanım burada ifade verirken bizim kendisiyle yaptığımız bir tartışmayı atıfla Hüsamettin Özkan, Mesut Yılmaz ikilisinin yaptığı bir görüşmeden sonra siyasi bir görüşmeden sonra benim haber için gazeteye koyduğum bir şeyle ilgili olarak Hüsamettin Özkan’la görüştüğünü, Hüsamettin Özkan’dan aldığı bilgiler üzerine sizi aradığını, sizinde beni aradığınızı ve manşeti değiştirttiğini dile getirdi. Bu olayı hatırlıyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Peki. Mehmet Bey size gelen kişiler Digitürk’ün bu

Büyükakın, Bülent Büyükakın ve Atatürkçü Düşünce Derneğinden gelen kişiler geldiğini söyleyen kişilerle Digitürk’ün ADD şirketinde çalışan kişiler aynı kişiler midir, farklı kişiler midir efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şimdi o kişiler ADD şirketinde çalışsalar zaten bana gelmezler, şeyden Atatürkçü Düşünce Derneğinde çalışıyorlar ki, onlar geldiler yoksa ADD’de bizim şirkette çalışan çocuklar bana gelmezler bu konuda.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Evet. Bu kişilerin niçin geldiği konusunda Osman Bey ve siz bir araştırma yapmışsınız, niye geldiklerini tekrarlar mısınız efendim kayıtlara geçmesi için söylüyorum yani benim borcumu erteletmek için mi gelmişler yoksa ADD adına başka bir kampanya için mi gelmişler Atatürkçü Düşünce Derneği adına mı gelmişler?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu bunu biz Sayın Zekeriya Öz’ün sorduğu zaman hemen sorduk, bir sürü adam geliyor. Aşağı kayıt şeylerine girdik, isimlerini öğrendik, oradan öğrendik benim hatırladığıma göre ama zaman zaman zaten Atatürkçü Düşünce Derneğinden çeşitli şahıslar gelip işte ya davetiye satarlar, ya kitap satarlar onun gibi şeyler oluyordu, bu da onlardan bir tanesiydi. Tahmin ediyoruz öyle bulduk, arkadan bulduk yani şeyi gelenlerin isimlerini falan.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey soru soruyor şu anda. Buyurun.” Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Mehmet Bey son sorum sizin bu görüşme tutanaklarınız

burada, bu görüşme tutanaklarında biz Tuncay Özkan’la görüştük bunları söyledi gibi bir şey yok ama ben şunu öğrenmek istiyorum. O görüşmeye girerken ya da o görüşmeden sonra biz Tuncay Özkan’la görüştük, o zaten böyle böyle söylüyor diye size bir şey söylediler mi efendim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tekrar eder misiniz?”Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Yani şimdi ben sizin görüşme tutanaklarınızı okuyorum

Nuray Başaran’ın da görüşme tutanaklarını okuyorum, Hasan Atilla Uğur ve Levent Ersöz herhangi bir şekilde Tuncay Özkan’la görüştük demiyorlar, ama komutanın böyle bir şeyi, Şener Paşanın böyle bir isteği var onun üzerine görüşüyoruz diyorlar. Ben tutanaklarında ötesine geçerek tutanaklarında dışında siz oraya gelirken tutanaklara girmeyen kısımda sizi uğurlarken arabaya bindirirken kapıda herhangi bir yerde biz Tuncay Özkan’la görüştük o dönmek istiyor onu alın gibi bir şey söylendi mi efendim size. Yani bu içerdeki görüşmelerin dışında benimle ilgili böyle bir görüşme oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bu görüşmelerin dışında hatırladığım kadarıyla yok hiç öyle bir şey olmadı.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Peki teşekkür ediyorum efendim kusara bakmayın yorduk.”Mahkeme Başkanı: “Sanıkların herhangi bir yazılı sorusu yok. Avukat arkadaşlardan

buyurun Avukat Bey.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Pardon, evet Sanık Ali Özoğlu’nun sorularını içerir yazılı dilekçe

verdiği görüldü. Tanık olma sürecini açıklar mısınız diye soruyor, Sanık Ali Özoğlu, Tanık olma sürecini açıklar mısınız yani siz mi tanık olmak istediniz yoksa Savcılıktan bir davet mi geldi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Savcılıktan davet geldi.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Türk Silahlı Kuvvetleri veya komuta kademesi.”

87

Page 88: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:88

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Affedersiniz Savcılıkta yanlış bize telefonla telefonla nereden geldiğini bilmiyorum, telefonla davet geldi, Savcılık mı değil mi bilmiyorum yalnız.”

Mahkeme Başkanı: “Peki kimin aradığını biliyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla bilmiyorum sekreterimi aramışlar.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Ali Özoğlu’nun diğer bir sorusu, Türk Silahlı Kuvvetleri veya

komuta kademesinden herhangi bir şöyle yayın yapın ya da siyasi iktidarı yıpratıcı talimatı aldınız mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır almadık.”Mahkeme Başkanı: “Hala mevcut olan siyasi iktidar televizyon ve gazetelerinizdeki haber

program politikanızdan dolayı dolaylı veya açık baskı gördünüz mü?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır görmedik.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zaten programlarımız çok siyasi değil yani bilmiyorum

takip ediyorsanız, Show TV biraz eğlence kanalı sadece haberlerde falan belki oluyor, onun haricinde yok hiç yani bir bir siyasete pek girmiyoruz, onu söylemek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Ali Özoğlu’nun diğer bir sorusu, yayın politikanız nedeniyle ticari ilişkilerinizde aksama ve zarar gördünüz mü diye soruyor?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Yayın politikanız nedeniyle ticari ilişkilerinizde aksama ve zarar

gördünüz mü?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok hayır görmedik yani görmedik.”Mahkeme Başkanı: “Şirketlerinizde gizli bir yapılanma ele geçirdi mi diye soruyor, böyle

bir yapılanmadan haberiniz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şirketlerimizde affedersiniz.”Mahkeme Başkanı: “Şirketlerinizde gizli bir yapılanma ele geçirdi mi diye bir sorusu var?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gizli bir.”Mahkeme Başkanı: “Evet gizli bir yapılanma.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Mahkeme Başkanı: “Nuray Başaran Türkcell’de yasadışı dinleme yerleri olduğunu

açıkladı, abonenizi istediğiniz an dinleyebilir misiniz diye soru soruyor Ali Bey.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır dinleyemeyiz lisans anlaşmasında lisansın geri

alınması maddesidir, biz böyle bir dinlemeyi yapamayız Türkcell olarak.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Diğer bir soruda siz dinleme yapıyor musunuz diye soruyor Ali

Bey, siz dinleme yapıyor musunuz diye soruyor, evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yapamayız. Yapamadığımız gibi ben Başkan

olarak kimin dinlenme kime dinlenme yapıldığını bile öğrenemem.”Mahkeme Başkanı: “Evet diğer soruların doğrudan bağlantısı olmadığından sorulmadı.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey buyurun.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafii Av. Taner Serim söz istedi verildi: “Suali talebi var

Münür Kemal Yavuz’un.”Mahkeme Başkanı: “Ha pardon, Kemal Bey buyurun, Kemal Yavuz Bey. Tanığın sizin

hakkınızda beyanları vardı.”Sanık Münür Kemal Yavuz söz istedi verildi: “Sayın Karamehmet, iki ufak sorum olacak

size. Birincisi iddianameye göre siz ifadenizde beni tanıdığınızı beyan etmişsiniz burada da aynı şeyi ifade ettiniz. Kullandığınız tanımak kelimesinin hangi boyutta ve ne ağırlıkta anlam taşıdığının Sayın Mahkemenin bilgisine sunmak üzerine tarafınızdan açıklanmasını rica edeceğim. Hatırlayacağınız, hatırladığım kadarıyla ve sizinde hatırlayacağınız gibi sizinle hayatımızda sadece iki defa ve tamamen tesadüfen karşılaştık, birincisi Sayın Tuncay Özkan

88

Page 89: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:89

bürosunda yanınızda 4, 5 kişi ile beraber ve tesadüfen oldu, el sıkışıp birkaç nezaket kelimesi dışında ve başka hiçbir konuşma yapmaksızın en çok 5 dakika bir arada bulunduk. İkinci karşılaşmamız gazetenizin verdiği yemekte vuku buldu. Aynı büyük masada bulunduk ve hiç konuşmadık.”

Mahkeme Başkanı: “Kemal Bey sorunun cevabını verir şekilde oluyor, şöyle soralım.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Ama efendim bu konuda.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, bir dakika tamam.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Hangi ifadeyi verdiğimi belirtmek için belirtiyorum efendim bu

ifade.”Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı Münür Kemal Yavuz Bey’i tanıyor musunuz,

nereden tanıyorsunuz buyurun?”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Hangi boyutta tanıyorlar beni efendim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Aynen bildirdikleri gibi tanıyor musunuz gazetede

çalıştığı için ismen tanıyorum. Dediği gibi çok az zaten gazeteye falan yani çok karışmam, çok az gördüm doğrudur ama ismen tanıyorum tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Gazeteye Tuncay Özkan Bey’le beraber mi geldiler nasıl oldu yazarlığa başladığı Münür Kemal Bey’in?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannediyorum beraber geldiler. Aynı zamanda geldiler.”

Mahkeme Başkanı: “Görüşüyor muydunuz yazarlığı sırasında? Kemal Yavuz Bey’le?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok işte böyle tesadüfen 1 kere 2 kere görüşmenin

haricinde görüşmedik ama tanıyor muyum dediği zaman yani (bir kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Nerelerde, nerelerde gördünüz hatırlıyor musunuz Kemal Yavuz

Bey’i?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir kere zannediyorum gazete kokteyl gibi bir şey

vardı orada görüştük. Bir kere daha nerede bilmiyorum başka bir yerde öyle ama ismen tanıyorum tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Yazılarını okuyor muydunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bazen yani çok fazla gazetede zaten okumam.’Mahkeme Başkanı: “Evet Kemal Bey buyurun.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Evet 2. konu mühim zira Sayın Savcının bana yönelik

suçlamalarının en önemlilerinden birini teşkil ediyor. İddianameye göre, siz Sayın Tuncay Özkan'ın gazete yönetiminden ayrılmasından sonra sizin büyük ısrarlarınıza rağmen ki bunu biraz önce de ifade ettiniz burada benim de gazeteden ayrıldığımı ifadenizde beyan etmiştiniz. Buna karşılık ben kendi inisiyatifimle değil gazetenizin 4 imzalı yazısı ile gazeteden uzaklaştırıldığımı mahkemeye sunduğum 2 ayrı hukuki dokümana dayanarak açık bir şekilde kanıtlamıştım. Bu dokümanlar halen Mahkememizin dosyalarında da mevcuttur. Hukuki yazılı dokümanlar. Şimdi sizden rica ettiğim husus şu, anılan beyan biraz önce ifade etmiş olmanıza rağmen yine aynen soruyorum. Anılan beyan size ait ise ve siz bu beyanın beyanınızı halen kabule devam ediyorsanız, bu çok ısrarınızı bana ne zaman nerede hangi şarlar altında ve nasıl yaptığınızla ilgili hukuki kanıtlarınızı lütfen mahkemeye açıklar mısınız?”

Mahkeme Başkanı: “Münür Kemal Yavuz Bey’in gazeteden ayrılmasıyla ilgili bildiklerinizi anlatır mısınız? Sorusunu da dinlediniz.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ya ben ısrar ettiğimi ısrar ettim yani ısrar ettim diye bir şey söylemiyorum, ama Tuncay Bey ayrıldıktan sonra kendisinin de gazeteden ayrıldığını biliyorum. Ama yazı verilmiş verilmemiş onu bilemem.”

Mahkeme Başkanı: “Bir konuşma geçti mi o, o dönemde yani ayrıldı ayrıldı ayrılacağınız dönemde Kemal Yavuz Bey’le bir görüşmeniz oldu mu?”

89

Page 90: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:90

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hayır ben hayır ben bir sorduğumda ne oldu ne oldu dediğimde ayrıldı dediler yani şeysi o.”

Mahkeme Başkanı: “Yani.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Benimle görüştünüz mü bu konuda çok ısrarıma rağmen

dediğinize göre benimle görüşmüş olmanız lazım?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır sizle görüşmedim.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Evet. Gazetenin bana gönderdiği ve mahkemeye de sunmuş

olduğum gazeteden uzaklaştırılma yazısı altında 4 tane de imza var. Mahkemeye de sundum ben gazeteden, gazetenin beni uzaklaştırması suretiyle ayrıldım hiçbir şekilde Sayın.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam onu sorarız efendim onu soralım. Münür Kemal Yavuz Bey’in gazeteden ayrılma sebebini biliyor musunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilmiyorum. Ya sorduğumda ayrıldığını öğrendim. O şeklide biliyorum”

Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi Münür Kemal Yavuz Bey’in Tuncay Özkan'ın medya grup başkanının ayrılmasıyla bir ilgisi var mıdır yani Münür Kemal Yavuz Bey de mi Tuncay Özkan ayrıldıktan sonra ayrıldı? O, o konuda bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Aşağı yukarı o tarihlerde ayrıldı öyle biliyorum.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Ayrıldım mı, ayırdılar mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Veyahut ayırmışlar yani onu bilemem ben ayrıldı

biliyorum. O tarihlerde.”Mahkeme Başkanı: “Peki ayrılığı Münür Kemal Yavuz Bey’in ayrılıp ayrılmaması

konusunda herhangi birileri görüştü mü sizin grubunuzdan şirketinizden holdinginizden yani size herhangi bir şey aktarıldı mı? İşte Münür Kemal Yavuz Bey böyle diyor.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben sorduğumda, sorduğumda ayrıldı dediler onu oradan biliyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sadece o kadarını mı biliyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet, evet.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun. Kemal Bey buyurun sorunuz var mı başka?”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Evet, Sayın Karamehmet’in biraz önce de burada da ifade

ettiği gibi benim gazeteden ayrılmam kendilerinin çok ısrarına rağmen bahis konusu olmamıştır. Çünkü bu konuda kendisiyle değil çok ısrarla kendisiyle görüşmem bile bahis konusu olmamıştır. Size de sunduğum şekilde. Size de sun…”

Mahkeme Başkanı: “Efendim o konuyu da soralım. Münür Kemal Yavuz Bey’e bir tebligat gönderilmiş. Gazeteden ayrılmanız gerektiği. Gazeteden ayrılması gerektiği konusunda o konuda bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Ama bu bilgiye rağmen kendisi de biraz önce ifade ettiler,

çok ısrarıma rağmen ayrıldı dediler. Bu çok ısrar sözü acaba.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok ıs…”Mahkeme Başkanı: “Efendim görüşmediğini söylüyor. Herhangi böyle bir ısrar yaptınız mı

Kemal Bey’e ayrılmaması konusunda?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Nerede bu, bunlar nerede hayır nerede nereden

nerede bu çok ısrar kelimesi nerede acaba.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Efendim ifadenizde de var. Biraz önce ifade okunurken de

bizzat beyan ettiniz. Herhalde bir ifade yanlışlığı olsa gerek.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Son cüm… son cümlesinde mi dediniz?”Salonda söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Evet.”

90

Page 91: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:91

Sanık Münür Kemal Yavuz: “Buradaki ifadenizde de aynen söylediniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet öyle yazılmış, ama yani bilmiyorum onu ısrar

ısrar ısrar şeysi yanlış.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Münür Kemal Yavuz: “Evet yanlış peki çok teşekkür ederim efendim. Bunun

aydınlanmasını istedim Sayın Başkan ilginize teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam tamam. Avukat Bey önce Levent Bey’in avukatına söz

vermiştik buyurun.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan söz istedi verildi: “Müvekkilim Levent

Ersöz Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un talimatıyla hatta emriyle Mehmet Emin Karamehmet’le bir kez görüştüğünü ve görüşme konularından birinin Tuncay Özkan'ın neden ayrıldığını, ikincisi Ergün Poyraz'a verilen geçmişten beri verilen ücretin konusu. Levent Ersöz’le görüştüğünüzde Levent Ersöz’ün Tuncay Özkan'ın işe alınmasına ilişkin Şener Eruygur Paşadan ilettiği talebi esnasında size herhangi bir baskı tehdit geldi mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır gelmedi.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Levent Ersöz’ün size karşı bir hakareti

oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Görüşme nezaket kuralları içerisinde

mi geçti?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Fakat Ankara temsilciniz bu konuda

Nuray Başaran’ın bu konuda kendisine karşı da bir tehdit vesaire olduğunu söyledi. Şunu söylemek istiyorum. Levent Ersöz ve Atilla, Hasan Atilla Uğur Bey bu ikisinin size karşı ya da bir başkasına karşı kendi makamında görüştüğü kişilere karşı tehdit hakaret unsuru içerek kelimeler sarf edecek tipte karakterde insanlar olduğunu olduğu izlenimine kapıldınız mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bana karşı yani başkalarına karşı dediğiniz için onu bilemem ama bana karşı böyle bir şey olmadı.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Sizin bünyenizde çalışan kişilerden bahsediyorum. Böyle bir duyum aldınız mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu da bilmiyorum ama bana karşı böyle bir şey olmadı.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Ankara temsilcisinin görevi nelerdir? Nuray Başaran’ın görevi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gazetenin Ankara temsilcisi olduğu gibi.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Sizin iş takipçiliğinizi yaptı mı hiç?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zannetmiyorum.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Kendisinin ki biz de zannetmiyoruz

kendisinin sizin iş takipçiliğinizi yaptığını iddia ediyordu bu doğru mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilemem ama bizim iş bizim işimiz.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Böyle bir talimat verdiniz mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bizim işte Ankara’daki mesela gazete işlerinden

bahsediyorsanız. (birkaç kelime anlaşılamadı)”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Hayır hayır şirket işleri.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gazeteyle televizyonla ilgili işlerden bahsediyorsa iş

takibi olabilir ama.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Onlar değil Mehmet Bey.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bizim diğer işlerimizle ilgili bir takip yaptığını

zannetmiyorum.”

91

Page 92: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:92

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Şirketin özel işleriyle ilgili sizden bir talimat ya da siz ona bir talimat verdiniz mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Belki randevu al, şuradan bir randevu alabilir misiniz demişimdir o doğru ama iş takibi diye bir şey olamaz bizim şirketlerin iş takibi diye bir şey olamaz.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Kendisi iş takipçiliği evrak evrakların ya da işlerin hızlı çıkması şirketinizle olan ilişkilere ilişkin geniş bilgi verdi. Nuray Başaran’ın görevinin sonuçta sizin tarafınızdan verildiği iddiası var.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben benim yani benim şahsi şekilde söylediğim şunu takip et bunu takip et diye bir şey olamaz, ama yani bir iki tane randevu randevu al demiş olabilirim.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Teşekkür ederim. Hayır, hayır randevudan bahsetmiyoruz zaten.

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Peki, hükümetle o tarihlerde

hükümetle aranız nasıldı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok sıcak değildi.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Yani hükümetin, sorum şu Tuncay

Özkan'ın işten ayrılmasından şirketinizden ayrılmasından hükümet çok ama çok sevindi mi?”Mahkeme Başkanı: “Efendim bu uygun bir soru değil.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Nuray Başaran’ın bu konuda beyanı

var. Sonuçta Nuray Başaran geçen gelip müvekkilim Tuncay Özkan Sayın Tuncay Özkan ve müvekkilim hakkında olmayan şeyler uydurdu, eğer bu şirketin Ciosu hatta pardon sahibi bu konulara daha fazla hakimdir. Kendisi hükümetle bir şekilde diyalogları var, ticari ilişkilerde bulunuyor. Hükümetin bakanları müsteşarları vesairelerle bağlantıları var. Tuncay Özkan’ın işten ayrılmasından çok sevindiğini ileri sürmüştü. Sonuçta hükümetle birebir diyalog kuran bir kişi en azından kulağına böyle bir şey gidebilir. Sayın Başkanım. Beyanların sonuçta Nuray Başaran’ın.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim hükümet hükümet herhangi böyle bir baskı yapmadığını söyledi.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Hükümetin Tuncay Özkan'ın ayırması konusunda herhangi bir baskı

yapmadığını söylediniz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet söyledim. Sade hükümet değil hiç kimseden

baskı gelmedi.”Mahkeme Başkanı: “Evet tamam.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Hayır kendisi çok sevindiğine ilişkin

bir duyum aldı mı? Kendi beyanıyla diğer tanığın beyanları da aslında çürümüş olacak bir şekilde.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun cevap versin ama zaten o bir görüş düşüncedir yani öyle Nuray Başaran öyle yorumlamış sevindi diye yorumlamış.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Efendim Nuray Başaran hükümetle görüşmüş.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim tamam soralım buyurun Mehmet Emin Bey söyleyin buyurun bilginiz var mı bu konuda?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Benim bilgim yok, hayır.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun Avukat Bey.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Evet. Yine Nuray Başaran’a Ankara

temsilcisi Nuray Başaran’a güveniniz tam mı? Şunu sormak istiyorum, müvekkilim Levent Ersöz

92

Page 93: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:93

kendisi de irtibat ya da bir irtibat gerektiğinde irtibat kurulacak biri sorulduğunda Nuray Başaran’ın ismi değil de, Ankara'dan Serdar Çaboğlu’nun ismi veriliyor. Bunun nedenini sorabilir miyim?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O belki biraz yanlış anlama oldu Serdar Çaloğlu televizyonla ilgili kısmın başında bir arkadaş veyahut o kısımla ilgilenen bir arkadaş. Bülent Ergin de televizyonla ilgili bir arkadaş, o isimleri vermemin sebebi ikisi de televizyonla ilgili olduğu için Tuncay Bey de o sıralarda televizyonla daha fazla yani gazetede vardı ama televizyonla daha fazla ilgili olduğu için o isimleri vermişimdir.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Sorum şundan kaynaklanıyor, Mehmet Bey, Nuray Başaran bu görüşmeden sizin müvekkilimle olan görüşmenizden 1 hafta 10 gün sonra kendisi gidip müvekkilimle görüşüyor ve sizin şirketinizin detaylarıyla ilgili bilgiler veriyor. Ekonomik durumuyla ilgili BDDK’yla olan sorunlarınız borçlarınız vesaireyle ilgili. Siz kendisini oraya gönderdiniz mi bu konuya ilişkin olarak?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ne…”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Nuray Başaran’ı görevli olarak

Jandarma İstihbarat Başkanlığına şirketinizle ilgili bilgi vermesi için gönderdiniz mi siz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır göndermedim.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Yine Nuray Başaran sizin şirketinizin

daha doğrusu gazetenizin Ankara temsilcisi, kendisinin kimliği belirsiz kişilerce takip edildiğini söyledi bu konuya ilişkin bir duyumunuz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Böyle bir durum olsa sizin haberiniz

ya da sizin alt birimlerinizin haberi olabilir mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kendisi söylemezse olamaz biz İstanbul’dayız.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Hayır Ankara'daki sizin

yetkililerinizden bahsediyorum.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ankara’da gazetedeki arkadaşları bilebilir. Yani bizim

İstanbul'da bilgimiz.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Ya bu konuda hiçbir şuyu oluştu mu

hiçbir şaye ortaya çıktı mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben bilmiyorum.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Teşekkür ederim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani takip edildiğini de bilmiyorum. Tehdit edildiğini

de bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Nuray Başaran size kendisinin veya kızının takip edildiğinden

bahsetti mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hatırlamıyorum bahsetmedi. İlk defa ben geçen

hafta buradaki ifadesinden sonra şey yaptım.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’la

görüştüğünüzde bu görüşmenin bir terör örgütü mensuplarıyla yapılan görüşme izlenimine sahip oldunuz mu? Çünkü kendileri evet.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şimdi görüştüğüm şahıslar Türk ordusunun mensupları nasıl terör yani öyle bir şey düşünemem tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey lütfen görüş sormayalım. Yani bir olgu olgu var mı bilgi var mı onu soralım.”

Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Sayın Başkan hayır kendisi.”Mahkeme Başkanı: “Efendim tartışmayalım lütfen lütfen tartışmayalım devam edin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sayın Başkan sorularımı.”

93

Page 94: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:94

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim devam edin.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Ergün Poyraz'a çünkü Nuray

Başaran’la yapılan müvekkilimin Nuray Başaran’la yaptığı görüşmede Ergün Poyraz’a ücretin daha önceden ödendiğini ve bu ücretin devamına ilişkin de bu ücretin konusuna ilişkin bir görüşme yapıldığı yaptığı tapelerde var. Sizin bu konuda bir bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ergün Poyraz’ı tanımadığım beyan ettim. Bir ücret.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Ödemelerin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ödenip ödenmediğini de ödendiğini de bilmiyorum

ödendiğini de zannetmiyorum ama bilmiyorum çünkü adamı tanımıyorum.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Zeynep Gönenç Karamehmet bu isim

size neyi ifade ediyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kardeşimin kızı.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Yeğeniniz yani.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Kendisine yapılan bir baskı saldırı

hakaret vesaire de durumdan haberiniz olabilir mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Olmadı şimdiye kadar.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Yine Nuray Başaran’ın beyanlarına

göre Zeynep Gönenç Karamehmet’e Tuncay Özkan'ın sözlü tacizde bulunduğu ve kendisinin sürekli ağladığı yönündeydi. Bu konuda bir duyumunuz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hiçbir duyumum yok.”Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Murat Nebi Ayhan: “Teşekkür ederim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bana da böyle bir şey söylemedi Zeynep”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun Avukat Bey.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim söz istedi verildi: “Sayın Başkanım,

önce müvekkilimin sorgusu sırasında şirketler bakımından bir tereddüt doğdu gibi geldi bana. Bunu açığa kavuşturmak için izin verirseniz bir sual sormak istiyorum. Aslı Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. Akşam Gazetesini yayınlayan şirketiniz midir?”

Mahkeme Başkanı: “Tekrarlar mısınız Aslı?”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Aslı Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.”Mahkeme Başkanı: “Sizinle ilgili bir şirket midir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bizimle ilgili bir şirkettir evet ama.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Akşam Gazetesinin yayınlayan

şirket midir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Akşam Gazetesinin yayınlayan şirket mi değil mi şu

anda bilmiyorum.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Şunun için sordum müvekkilimin

biraz evvel söylediği kendisini işten çıkarttıklarına dair yazı.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tamam onu sunmuştunuz Kemal Bey sunmuştunuz, yani Aslı

Gazetecilik.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Aslı Gazetecilik ve Matbaacılık A.

İzin verirseniz.”Mahkeme Başkanı: “İsimli şirket tarafından bir Münür Kemal Yavuz’a işten ayrılması

konusunda bir yazı gönderilmiş değil mi evet?”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Yazı şimdi efendim izin vereniz

hafızasının tazeleyebilmek bakımından müsaade ederseniz şu yazıyı kendisine (bir kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: “Münür Kemal Bey’den alalım o belgeyi.”

94

Page 95: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:95

Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Herhalde o işten ayrılmanız konusunda gönderilen yazı değil mi?

Gösterelim.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Yazılan yazı yani şahit bunu görsün

evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Evet aynı yazı aynı yazı.”Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Bey bakar mısınız?”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Oradaki imzalara da bir bakarlarsa.”Sözü edilen yazı fotokopisi Avukat Bey tarafından ibraz edildi.Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Buradaki imzalardan bir tanesi, bir tanesi ama.”Mahkeme Başkanı: “Mikrofona yakın konuşun.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tam bilmiyorum.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Ben imza sahiplerini sormadım

efendim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ya.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Sadece işe alan ve işine son veren

şirketin bu şirket olup olmadığını sordum. Müvekkilim Akşam Gazetesinde yazıyor idi.”Mahkeme Başkanı: “Şöyle.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Nitekim bu yüzden de bu şirket adı

söylenince zatıalinizde de bir tereddüt doğdu ne bakımdan gibi. O bakımdan bunu teyit etmek istedim. Akşam Gazetesi Akşam Gazetesinin işvereninin orada çalışanların işverenin Aslı Gazetecilik olup olmadığı konusunu açıklığa kavuşturmak istedim.”

Mahkeme Başkanı: “Aslı Gazetecilik midir evet?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yazıyı yazan burası olduğuna göre belki bu

şirketin bordosundadır. Sayın Kemal Bey ondan buradan yazılmıştır. Aslı Gazetecilikte şu sırada hatırlamıyorum ama Akşam’ın logosuna bakarsak Akşam’ın çıkartan gazetenin.”

Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “(bir kelime anlaşılamadı).”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Akşam’ın şirketi olup olmadığını anlarız.”Mahkeme Başkanı: "Evet bu soruyu.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tepesinde çünkü Türk Medya diye şirket var holding

var onun altındadır bütün bu şirketler gazeteler değişik değişik şirketlerin ismindedir. Holdingin altında.”

Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Peki.”Mahkeme Başkanı: “Bu soruyu değişik bir şekilde soralım Mehmet Emin Bey. Akşam

Gazetesinde çalışacak yazarları almaya yetkili kimdir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yüzde 90 yüzde 90 yani ben bilmediğim için yani ama

yüzden 90 Aslı Gazetecilik Akşam’ı çıkartandır.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun Avukat Bey.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “İfadesine geçiyorum. Biraz evvel

müvekkilimin suali üzerine ben böyle bir beyanda bulunmadım dediler, yani kendisine çok ısrar etmişsiniz. Ayrı bun rağmen ayrılmış şeklindeki ifadesi ki aynen şöyle. Medya yapılanması ve siyasi partilerin bölünmesi konusunda bilgim yoktur. Kemal Yavuz’u daha önce tanırım. Tuncay Özkan medya gruba geçince kendisi de bizzat gelip yazı yazmaya başladı. Tuncay Özkan ayrıldıktan sonra çok ısrar etmeme rağmen benim gazetemde yazı yazmadı, ayrıldı gitti. Şimdi ifadesindeki bu beyanın doğru olmadığını biraz evvel kendileri beyan ettiler. Şunu öğrenmek isterim. İfadelerindeki bu beyan doğru olmadığına göre, bu ifadelerine bu beyan ne şekilde yazılmış olabilir altında imzaları var. Yani bir başkası tarafından ifadeyi yazan kaleme alan kişi tarafından bu yazıldı da okumadan mı imzaladınız?”

95

Page 96: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:96

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Herhalde çok dikkat etmedim, öyle olabilir.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Sizin dikkat etmemeniz normal ama

söylemediğiniz bir şeyin bu ifadeye girmiş olmasını nasıl izah edersiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İzah edemiyorum nasıl izah, edemiyorum.”Sanık Münür Kemal Yavuz müdafi Av. Taner Serim: “Teşekkür ederim başka sorum yok.”Mahkeme Başkanı: “Başka sorusu olan yok. Mehmet Emin Bey benim de sorularım

olacak. Tuncay Bey sordu ancak daha da açıklığa kavuşması için ben tekrar sormak istiyorum. Tuncay Özkan'ı ben Akşam Gazetesinde çalışırken daha sonra Doğan Grubundan ayrılıp Çukurova Grubu medya grup başkanı getirildi. Nuray Başaran’ın bu Savcılık ifadesi oradan okuyorum. Gelirken de Kanal D’ye ait arşivden bahsetmiş. Geldiği gün yalan bir manşet haber yüzünden tartıştık, gece haberin yalan olması sebebiyle ben değiştirdim ve Mehmet Emin Bey’i aradım. Ertesi gün bana telefon açarak sen kim oluyorsun da haberi gece yarısı çıkarttırıyorsun dedi. Arkasından da ben şimdi Ankara'ya geliyorum dedim. Sonra İstanbul'dan Ankara'ya geldi. Odamın kapısını tekmeleyerek içeriye girdi, bende kendisini kovdum. O günden sonra kendisiyle irtibatım olmadı. Mehmet Emin Bey’e durumu aktardım. Akşam Gazetesinin Ankara Büro, Ankara Bürosunu bürosuna girmesini yasakladım diyor. Bu Nuray Başaran’ın beyanı Savcılık beyanı duruşmada da zannediyorum bunu doğruladı ne diyorsunuz? Bu konudan haberiniz var mı yani Nuray Başaran böyle bir konudan bahsetti mi size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zaman zaman tabi bu çalış… hayır, ama şöyle anlatayım. Zaman zaman çalışanlar arasında bu tip böyle çekişmeler oluyor. Bu da onlardan bir tanesi benim çok fazla bir haberim yok bundan.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Zannediyorum. Nuray Başaran’ın şöyle bir beyanı oldu. Mehmet Emin Karamehmet mümkün olduğunca medya yayınlarını izlerdi grubun yayınları diye öyle bir takip ediyor muydunuz ya Show TV’de yayınlanan Akşam Gazetesinde yayınlanan yazıları programları?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla vakit buldukça tabi insan seyrediyor Show TV yahut başka kanalları. Gazeteyi de her akşam geldiği için şöyle bir okuyoruz tabi ama bütün köşe yazarlarını falan okuyacak vaktim yok.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Bu yayınları hazırlamada yayına koymada tek yetkili kimdi o dönem.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Medya grup başkanı olarak Tuncay Özkan mıydı yoksa başka biri

miydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tuncay Bey varken Tuncay Bey ama gazetede de o

gazeteyi yapan bir arkadaşlar var. Yani belki istikamet veren Tuncay Bey’dir ama altında gazeteyi yapan bir sürü insan var.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çünkü bayağı emek isteyen bir iş. Aynı şey

televizyonda var aynı şey diğer gazetelerde var.”Mahkeme Başkanı: “Evet size bazı fotoğrafları göstereceğim bakar mısınız? Açık değil mi

burası? Onu ekranda yansıtalım.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Buradan görüyorum.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz şahıs kimdir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Ekranda gördüğünüz gösterilen şahıs Hurşit Tolon.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Çevir çevirelim. Tanıyor musunuz bu şahsı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz Sanık Mustafa Koç.”

96

Page 97: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:97

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Mustafa Koç.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Duydunuz mu böyle bir isim?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır. Mustafa Koç ismini duydum tabi de.”Mahkeme Başkanı: “O Jandarma Genel Komutanlığında.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ha bunu tanımıyorum hayır.”Mahkeme Başkanı: “Zamanında çalışmış bir muvazzaf subay.” Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bu şahsı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz şahıs Cihandar Hasanhanoğlu.

Cihandar Hasanhanoğlu dosyamızda sanık olarak yargılanıyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz şahıs sanık Levent Ersöz. Duruşmada

savunmasının alınması için telekonferans vasıtasıyla çekilen bir görüntü. Tanımıyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet çevirelim bir sonraki (bir kelime anlaşılamadı). Şu anda ekranda

gördüğünüz sanık Hasan Atilla Uğur tanıyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Korkut Bey diye tanıdım.”Mahkeme Başkanı: “Korkut mu, Kürşat mıydı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kürşat affedersiniz.”Mahkeme Başkanı: “Evet Kürşat olarak tanıyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kürşat. Kemal, Kemal Bey.”Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz monitörde gördüğünüz Münür Kemal

Yavuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kemal Yavuz Bey. Bunu da tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz Muhittin Erdal Şenel. Tanıyor

musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Kimdir tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda monitörde gördüğünüz Sanık Tunçer Kılınç Tunçer Kılınç

evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Yakınlaşabilirsiniz yani iyi göremiyorsanız, yakından bakabilirsiniz.

Mikrofonu alın.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet belki olabilir. Belki olabilir tamam Tunçer Kılınç.”Mahkeme Başkanı: “Nereden tanıyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bir kere bahsetmiştim iftara, iftara gitmiştik

Ankara'da.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun değiştirelim. Ekranda gördüğünüz şahsı tanıyor

musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz şahıs sanık Tanju Güvendiren.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tanımıyorsunuz. Bu şahsı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gösterilen şahıs Sinan Aygün.”

97

Page 98: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:98

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Sinan.”Mahkeme Başkanı: “Sinan, Sinan Aygün.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ha Sinan Aygün. Sinan Aygün’ü tanırım, ama bu

resminden tanıyamadım.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Çevirelim. Bu şahsı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Emin Şirin.”Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz şahıs.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Emin Şirin.”Mahkeme Başkanı: “Sanık Emin Şirin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Nereden tanıyorsunuz Emin Şirin’i?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Emin Şirin Bey bizim Cenevre’deki şirketin uzun

müddet müdürlüğünü yaptı, oradan tanıyorum sonra ayrıldı bizden ama bu 1980’le 84 senesi arasında.”

Mahkeme Başkanı: “Evet görüşüyor muydunuz daha sonra?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok zamandır görüşmüyorum. Aşağı yukarı şöyle

söyleyeyim yani bu dava açıldığından beri görüşmüyorum kendisi aramıyor bizi.”Mahkeme Başkanı: “Kullandığınızı söylediniz bir telefon numarası var. 532 2221818 nolu

bir telefon. Bu telefon size mi aittir.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “532 2221818 bana ait evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Bu Emin Şirin’e ait olduğu değerlendirilen 532 2626884 nolu

telefonla sizin biraz önce söylediğiniz telefonla görüşmeler var, 2006 yılında 28 Ocak 2006 Şubat’ta görüşmüşsünüz. Mart’ta görüşmüşsünüz, 2006 yılında görüşmüşsünüz.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet. Çünkü oğlu Cenevre’de bizim iştirakimiz olan bir bankada çalışıyor.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Mehmet Bey, Mehmet Şirin.”Mahkeme Başkanı: “Bu görüşmenin mahiyetini hatırlıyor musunuz, 2006 yılındaki

görüşmenizin?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok ama yani eskiden sık sık görüşürdük ama işle

ilgili değil.”Mahkeme Başkanı: “Evet değiştirelim. Tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz şahıs Sanık Ergün Poyraz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ergün Poyraz tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam. Tanju Güvendiren’le de bir görüşmeniz var 06.07.2002

tarihinde.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kimle?”Mahkeme Başkanı: “6 Temmuz 2002 tarihinde Tanju Güvendiren.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum ki ben.”Mahkeme Başkanı: “Tanju Güvendiren’in kullandığı değerlendirilen 532 2282848 nolu

telefonla sizin kullandığınızı söylediğiniz 532 2221818 nolu telefon arasında 6 Temmuz 2002 tarihinde görüşme var.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kim kimi aramış. Ben tanımıyorum Tanju.”Mahkeme Başkanı: “O sizi aramış zannediyorum o sizi aramış.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben tanımıyorum çünkü.”Mahkeme Başkanı: “Çevirelim. Bu şahsı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gördüğünüz Alparslan Arslan tanımıyorsunuz.”

98

Page 99: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:99

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Çevirelim. Bu şahsı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: “Süleyman Esen.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Süleyman?”Mahkeme Başkanı: “Süleyman Esen. Dosyada sanık olarak yargılanıyor, Süleyman

Esen.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyor tanımıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Bu Pamuk olayı Pamukbank el konulması olayından kısaca

bahsedir misiniz hangi tarihte el konuldu nerelerde dava açıldı? Ortakları kimlerdi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pamukbank’ın büyük ortağı Çukurova Holdingdir.

Gerisini de.”Mahkeme Başkanı: “Yani BDDK herhalde 2000?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “2002’den hemen önce hemen işte 2002’nin Nisan

ayında falan zannediyorum BDDK şey yaptı.”Mahkeme Başkanı: “Ortakları kimlerdi hatırlıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Büyük ortağı Çukurova Holdingdir, yüzde 90 küsur.

Geresi de 1700 tane ortağı vardır ama küçük küçük.”Mahkeme Başkanı: “Dinç Bilgin ortak mıydı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, hayır ortak değildir.”Mahkeme Başkanı: “Kimlerdi ortakları?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şirket olarak Çukurova Holding büyük ortağı odur.”Mahkeme Başkanı: “Şirket dışında, şirket dışında başka kimlerdir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ondan sonra gerisi küçük yani toplamı zannediyorum

1700, 1700 kişi falan daha belki de azalmıştır ama yani toplamı 1700 kişiydi.”Mahkeme Başkanı: “Peki BDDK’nın bu Pamukbank’a el koymasının sebebi nedir? Yani

sizin ticari ilişkileriniz şirket ilişkilerinizi öğrenmek bakımından değil de iddiada geçtiği için soruyorum. Kısaca anlatır mısınız?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Anlatayım. Anlatıyım şimdi bizim Pamukbank’ın biliyorsunuz BDDK bir ikişer tane in the pendant o şey firmasına denetleme firmasına o 7 tane büyük firmalardan bankaları denetlemesi için görev verdi. O görev sonucunda Pamukbank’ın rasyoları iyi çıktı. Bizi Ankara’ya çağırdılar, nasıl oluyor bu dediler? Şeyi izah ettik. BDDK Ankara'da akşam denetleme kuruluna telefon etti, raporunuzu vermeyin dedi. Ondan sonra ertesi gün bir tane karar, bir tane genelge çıkarttılar. Verilen teminatlar, bütün teminat ne kadarsa tek bir şirkete sayılır, sayılmayan şirketler, öteki şirketlerin yani teminatları sayılmaz diye rasyomuzu düşürdüler. Bunun üzerine mahkemeye gittik. Mahkeme de bizi haklı buldu, fakat o arada geçen zaman da bankanın durumunu, yeni idare çok kötüye götürmüştü. Bunun üzerine bize 30 sene, BDDK 30 sene size kredi verelim, libor artı yarımla ki Türkiye’nin şeysi o zaman 16’ydı, arkadaşlar da devletle şey olmaz bunu kabul edelim falan dediler. Tam imzalarken IMF bastırıyor 15 seneye indirdiler 15 sene onu da kabul ettik. Zaten de basın falan baskısı yüzünden aşağı yukarı 20, 20. ayın sonunda bütün hepsini ödedik BDDK’ya, Pamukbank’ın durumu bu.”

Mahkeme Başkanı: “Biraz önce Merhum Bülent Ecevit’in Başbakan Bülent Ecevit’in koruması koruma müdürü olarak görev yapan Recai Birgün’ü dinledik onun şöyle bir beyanı oldu. Bürokratlar veya o dönem kim görev yaptıysa Başbakanlık olarak BDDK’ya bir tavsiye mahiyetinde yazı hazırlandığı, işte Pamukbank’a el konulması konusunda böyle bir yazı hazırlandığını söyledi. Ancak bu yazının kaybolduğunu söyledi, bu konudan haberiniz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O konudan haberim yok ama ben Sayın Baş… Sayın Başbakanla görüştüm, Sayın Ecevit’le.”

99

Page 100: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:100

Mahkeme Başkanı: “Nerede görüştünüz, ne zaman görüştünüz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Şeyde, konutta görüştüm.”Mahkeme Başkanı: “Yalnız mıydınız, yanınızda başka birileri var mıydı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır baş başa görüştük.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bana kendisini aldattıklarını söyledi, ben size

Pamukbank’ın niye alındığını da anlatabilirim ama Mahkemenin mevzuu mu değil mi onu istiyorsanız.”

Mahkeme Başkanı: “Kim tarafından alındı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır neden bu duruma geldiğini de anlatabilirim.”Mahkeme Başkanı: “Kısaca, yani çok az bir şey bahseder misiniz, çok az bir şey

bahseder misiniz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Çok kısa anlatayım, 1 sene önce BDDK yahut

bürokratlar bankaların isimlerini koymayarak bu bankaların durumları şey diye IMF’ye rapor vermişler. İsim yok, fakat IMF tabi aptal değil, bilançolara bakınca isimde olmasa hangisinin bilançosu hangisi olduğunu anlıyor. Oradan mim koymuş, illa Pamukbank’ı içeri alacaksınız diye, bilançosu ondan sonra çok düzelmiş olmasına rağmen IMF bastırdığı için bürokratlar da mecburen bir şey bulmak zorundalar. İşte bu geriye dönük kararnameyi çıkarttılar, kararname diyorum genelgeyi çıkarttılar. O şekilde Pamukbank’a el konuldu, bunu da Danıştay görünce yürütmeyi durdurma verdi.”

Mahkeme Başkanı: “Hangi daire verdi, neresi verdi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Genel kurulu.”Mahkeme Başkanı: “Evet ondan önce hangi dairedeydi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Onu bilmiyorum ama genel kurulu, hatta 27 kişiden 25

kişinin müspet oyuyla geçti.”Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi birleşen 1. dava klasörlerinden 321. klasörün PDF

sayfası olarak 31. sayfa, normal sayfa olarak da 350, 350. sayfasında bir belge var. Bu belgeye göre bir e-mail çekilmiş, Ümit Sayın’dan Mehmet Perinçek’e.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kime?”Mahkeme Başkanı: “Şöyle başlıyor değerli Mehmet ve Doğu Bey, aşağıda uluslararası bir

operasyon yapılması ile ilgili bazı telefon bant kayıtlarını yolluyorum. Bunların JİT tarafından kayıt edildiği iddia ediliyor. Bu konuda Ağustos 2003’te Aktüel’de bir açıklama yapmıştım, ilgilenirseniz Aydınlık’a imzasız bir makale yazarım başlıklı bir e-mail, e-mail’in içerisinde bir görüşme var. Ali Ural ve Mr. Anderson diye biriyle yapılıyor, iki kişi arasında, Citybank baş danışmanı Mr. Anderson, 18 Haziran 2002 tarihli bir görüşme, telefon görüşmesi, Mr. Anderson şöyle diyor, hayır hayır lütfen Pamukbank konusunda her şey yolunda öyle mi. A.V: evet merak edecek bir şey yok. Mr. Anderson: biliyorsunuz temsil ettiğim insanlar var ve onların beklentilerini boşa çıkaramam. Mr. Anderson, Engin Bey’le az önce konuştum. A.V: evet. Mr. Anderson: tüm planlar yolunda gidiyor mu diye devam ediyor. Mr. Anderson: bir ülkenin tekrar yapılanması kolay değildir, derin sancılar çekilir, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum budur. Sizin gibi bürokratlar ve vatanseverler sayesinde çok çabuk ve dinamik bir şekilde Derviş ve ekibiyle ayağa kalkacaktır. A.V: sağ olun efendim diyor. Mr. Anderson: konuştuğumuz olay bir ülkenin tekrar yapılanmasıdır ve bu holding başımıza ileride bela olabilecek kadar büyüdü ve iştah kabartır hale geldi. Temsilcisi olduğum insanlar durumdan rahatsız, dolayısıyla muhtemel ve beklenen bir ölümden sonra her şeyin konuştuğumuz gibi olması gerekmektedir. Bu arada ortaya çıkacak sinerjiyi çabuk ve dikkatli olarak boşaltmamız gerekir. A.V: biliyorum efendim. Mr. Anderson: şirket planladığımız gibi dağıtılacak, ama bir sorun var, birleşmek istedikleri yolundaki talep yazıları gelmiş olmalı, bu konuyu biraz daha sürüncemede bırakacaksınız bildiğim kadarıyla, diye devam ediyor. Bu mail’in sonunda da bir notlar başlığında bir şey var, beklenen

100

Page 101: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:101

ölümden kasıt Bülent Ecevit’in, Mehmet Haberal’ın Başkent Üniversitesine gitmesiyle başlayan tedavi süreci neticesinde hesap edilmiş bir ölüm. Yani Ecevit’in tedavi ile öldürülmesi, Ecevit gibi Kisinger’in rahle-i tedrisatından geçmiş bir adamın dahi öldürülmesi söz konusu ise eğer, Mr. Anderson’ın temsilcisi olduğu şahısların nezdinde kendilerinden ve gayelerinden başka korunacak insan olmadığı anlaşılabilir. Listemizdeki yazarlarımızın muhtelif makalelerinde bu mesele anlatılmıştır. 18.06.2002 saat 08:30 diye bitiyor. Böyle bir mail’den haberiniz var mı, bu konuda ne diyorsunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O ikinci kısmı değil de, birinci kısmını basında da veyahut bir yerlerde çıktı, okuduk, tamamen Pamukbank’ın içeri alınmasıyla ilgili bir hareket.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama Ecevit’le kısmını bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Öbür tarafı yalnız bizim elimize de geldi, bir gazetede

çıktı veyahut bir yerde çıktı.”Mahkeme Başkanı: “Alparslan Arslan ve Süleyman Esen’in bir dönem Türkcell’de çalışıp

çalışmadığından haberiniz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kim efendim?”Mahkeme Başkanı: “Türkcell’de Alparslan Arslan ve Süleyman Esen çalışıp çalışmadığını

biliyor musunuz, çalışmışlar mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bilmiyorsunuz, beyanlarınıza ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Beyanlarınıza ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır yok efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcı Bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın soru

yöneltmesi sırasında bir konu gündeme geldi, onunla ilgili ve devamında sorular sormak istiyorum. Cumhuriyet gazetesinden hisse alınması söz konusu olmuş, bunla ilişkin olarak Ahmet Tuncay Özkan aracı oldu yanılmıyorsam, böyle bir şey söyledi, onu açar mısınız, nasıl oldu sizin hisse alma durumunuz?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Cumhuriyet Gazetesinde hissemiz yok da, Cumhuriyet Gazetesinin üzerindeki bir holdingin yahut bir şeyde Yeni gün yayıncılık diye.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yeni gün yayıncılık diye orada bize gazetenin kötü

durumda olduğunu, bir kısım hisse alırsak işte yaşayacağını söylediler. Biz de eski bir gazete diye, köklü bir gazete diye yardım konu… yardım etmek için yüzde 10 hisse aldık, ama hiç karışmadık. Şey öyle biz hiç gazetenin içine falan girmedik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim dedi size zor durumda olduğunu, hisse almanızı kim söyledi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla Murtaza Bey diye Osman Bey’in tanıdığı bir zat vardı o so…”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soy ismi nedir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Soy ismi nedir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Murtaza Çelikel.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ahmet Tuncay Özkan’ın bu konuda bir girişimi

oldu mu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gazete, hisse alınması konusunda mı?”

101

Page 102: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:102

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hisse alınması konusu?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olmadı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yönetim kurulunda vakıf mütevellisinde yer

alması konusunda bir soru yöneltti size, o konuyu açar mısınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O konuyu, soruyu hatırlamadım, buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz yüzde 10 hisse aldığınıza göre orada

bir temsilciniz olması gerekmiyor mu? Vakıf mütevelli heyetinde veya holdingde, şirkette?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır olması gere… olması gerekmiyordu. Onlar

istediler, onun için zannediyorum Osman Berkmen arkadaşımız girdi, öyle hatırlıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konu sizden önce tanıklık yapan Tanık

Nuray Başaran tarafından da gündeme getirildi. Kendisinin 23 Aralık 2003 tarihinde, yanılmıyorsam bir görüşmesi var. Bu görüşme içeriğinde aynı sizin gibi Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’un bulunduğu bir ortamda Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığında şöyle bir görüşme geçiyor. Nuray Başaran diyor ki, medya tabi çok sesli olabilmeli, o başarı da çok önemli, biliyorsunuz Cumhuriyet gazetesi maddi açıdan çok şeydi, işte bu çok şey öğrendik dememin nedenlerinden bir tanesi de o benim için. İşte Pamukbank olayında çok zorda olmamıza rağmen biz oraya mali kaynak sağladık. Başkan soruyor, Cumhuriyet’e mi? Nuray Başaran, yüzde 40 hissesini aldık biz Cumhuriyet Gazetesinin fakat yönetimine ve işleyişine müdahale etmiyoruz. Zaten orası bir vakıf, bu noktada Tanık Nuray Başaran’a ben şunu yönelttim haklı olarak, yani siz bir medya grubusunuz, Akşam gazetesi, Show TV, Skytürk vesaire yayın yapıyorsunuz ki aynı işi yapan şirketler arasında, ticari şirketler arasında bir rekabet olur. Yani biri diğerini geçmeye çalışır, böyle bir ortamda Pamukbank olayında zorda, sıkıntıda, ticari açıdan borçları olan, hacizler gelmek durumunda olan bir pozisyonda olan medya grubunuzun yüzde 40 Cumhuriyet Gazetesine destek olmak için hisse alması neye dayanıyor diye sorduğumda, bunu Mehmet Karamehmet’e sorun şeklinde bir cevabı oldu.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bizim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu soruyu onun için size yöneltiyorum.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama yani haciz geliyor falan diye bir şey yok, öyle.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hayır zor durumda olmanıza rağmen işte,

ticari açıdan zor durumda, ama başka bir gazeteye bu destek veriliyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır aldı yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buda.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O tarihlerde böyle bir zor durumumuz yok idi, ikincisi

biz Cumhuriyet Gazetesine yaptığımız ilk yardım da değil, daha önce Yapıkredi bankasında da banka, banka olarak biz değil ama banka o tarihte bu gazetenin ayakta kalması için epeyce, epeyce yardımda bulunmuş. Bizde ama bizden başka da bir sürü ortak var burada, hiçbir tanesi de yönetime karışmıyor, karışmadı. Zaten biz de hissemizi şu sırada devrettik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gürbüz Çapan’ı tanıyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Gürbüz Çapan’ı tanımam, ama bizim hisse ondan

alındı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gürbüz Çapan’ın hissesini aldınız ama o sizi

tanımıyor, siz onu tanımıyorsunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tanımıyorum evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl gerçekleşti?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır tanımıyorum hiç görmedim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir araya gelmeden.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hisseleri alıp sattınız.”

102

Page 103: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:103

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, yine.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Alıp satmadık, ondan satın aldık.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Satın aldınız o da satmış ama sizi tanımıyor

galiba, bir ara gelmedik diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz Ahmet Tuncay Özkan medya

grubunuzdan ayrıldıktan sonra, kendisiyle bir araya gelip görüştünüz mü, herhangi bir şekilde?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırladığım kadar bir kere ofise geldi, ama

televizyonu, kendi televizyonu falan vardı. Bir konuştuk gitti.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onu satmak için mi geldi size?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne için geldi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Tam hatırlamıyorum ama reklamlarla falan ilgili bir

şey olabilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Destek vermeniz için mi reklam desteği

vesaire?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Olabilir evet olabilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av.

Ahmet Çörtoğlu duruşma sırasında 28. celsede Ahmet Tuncay Özkan’a birtakım sorular yöneltilmesi sırasında şöyle bir söz alıp diyor ki, 17 Şubat 2009 tarihli Mehmet Emin Karamehmet’in tanık sıfatıyla verdiği ifadenin 380 nolu sayfasında yaklaşık olarak 7. paragrafın son cümlesi diye başlayarak bir konudan bahsediyor. Siz Ahmet Tuncay Özkan medya grubunuzdan ayrıldıktan gel bizim gazetede yazı yaz, medyada görev yap dediniz mi tekrar?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır demin bahsettiğim gibi Tuncay Bey o zaman televizyon.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendi televizyonu vardı diyorsunuz o zaman.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Kendi televizyonu vardı, o yaptığımız beni ziyarete

geldiğinde de.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırladığım kadarıyla reklam, yani reklam desteği

falan yahut ona benzer şeyler konuşuldu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “7. paragrafın son cümlesi, müvekkilim Sanık

Tuncay Özkan’ın böyle bir talepte bulunmadığının, böyle bir talebi olmadığının, gelişen eğer var ise kendisi gelişen olayların tamamen gıyabında olduğunun açık bir belirtisidir. Yani burada birtakım sorular yöneltiliyor sanıklara işte siz mi söylediniz Levent Ersöz’e işte Şener Eruygur’a Mehmet Karamehmet’le görüşün beni geri alsın şeklindeki sorularda gıyabında gelişmiştir diyor, böyle bir şey yoktur diyor. İfade açıktır, aynen Mehmet Emin Karamehmet Ahmet Tuncay Özkan ayrıldıktan sonra çok ısrar etmeme rağmen benim gazetemde yazı yazmadı, ayrıldı gitti. Eğer Tuncay Özkan’ın böyle bir talebi olsa Şener Eruygur ya da başka bir yapıdan bunlar da Mehmet Karamehmet’e söylenmiş olsa, Mehmet Emin Karamehmet’in bunlardan dolayı ya da harici bir şeyden dolayı bu kadar ısrarına rağmen Tuncay gider orada yazı yazardı diyor. Yani siz ifadenizde anladığım kadarıyla Kemal Yavuz’la ilgili bir beyanınız var. Tuncay Özkan’la ilgili bir beyan yok, avukatın da bu şekilde beyanı var ne diyorsunuz bu beyana, böyle bir ısrarı oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ben avukatın beyanına bir şey söyleyemem ama benim öyle bir beyanım yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine 27. celsede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’a soru yöneltiyoruz 16 Aralık 2003 tarihinde ilişiğinizi kesmiş miydiniz kanaldan, medya

103

Page 104: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:104

grup başkanlığından diye. Cevaben diyor ki, hayır ilişiğim kesildi, yani şöyle size şunu söyleyeyim ben ceketimi aldım çıktım, hala istifa dilekçem yoktur. Doğru mu bu beyanları?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilmiyorum ama bizden ayrıldı, yani çok oldu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ceketimi aldım çıktım, istifa dilekçem de

yoktur diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Bilemiyorum onu, ama bak yani şu sırada bilmiyorum

var mı yok mu?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyor, geri dönme şansınız vardı değil

mi hala diye soruyorum ben Cumhuriyet Savcısı olarak, kendisi şöyle diyor, hayır efendim Beyefendi tekrar anlatıyorum, Mehmet Emin Karamehmet bu görüşmeler, bu görüşmeler falan sonrasından okuyacağınız metin bir tek kere bana geri dön demedi. Siz kendisine geri dön dememişsiniz, doğru mudur?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben bir tek kere geri dönmeyi düşünmedim,

yav Richard Pearl ile Paul Wolfovits istemiyor. Ülkenin Başbakanı bu adam gidecek diyor, niye geri dönüyorsunuz, parası pulu yok, Yapıkredi görüşmesini başlatmam diyorlar adama, neye geri dönüyorsunuz. Çocuklar aç, işte Adnan 6 ay maaş alamadılar, parayı musluğu kesti. Para gelmiyor, 50 bin Dolarlık şeyi size anlattım, Mehmet Bey göğsünü dövüyor, ah bir 50 bin Dolarım olsa diyor. Ya bir alet alıp takacağız ki reklamı dönerken üzerine yazı bindireceğiz diye, nereye dönüyorsunuz, kim nereye dönüyor. Böyle bir şey yok, bunların hepsi yalan, kim nereye dönmüş, kim nere, kim kiminle görüşmüş. Ben Mehmet Bey ile bu olaydan bakın uzun yıllar sonra benim kanalım zorda, ben bunu satıyorum, bunu alın başkasının eline geçmesin diye görüşmeye gittim, görüştüm ya. Evet, böyle bir şey oldu mu, yani kanalım başkasına gitmesin alın diye gittim görüştüm diyor sizinle?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Valla tam hatırlamıyorum ama benim bildiğim reklamlarla ilgili belki kanalı da öyle söylemiş olabilir mi bilmiyorum, hatırlamıyorum, ama hatırlamıyorum yani, ama benim hatırladığım reklamlarla ilgili bir şeydi. Çünkü bu ADD denilen firma o kanalın da reklamlarını satıyordu zannediyorum, onunla ilgili bir görüşme olabilir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine devam, biz soruyoruz, şimdi şöyle bir görüşme geçti mi aranızda, Karamehmet’in 2. bir adamı olduğu, kendi konuşmadığı ve söylemediği için 2. adamı devreye soktuğu, bu şekilde Karamehmet ile siz direkt ayrılma konusunda görüştünüz mü? 2. adam dediğiniz başka birisiyle mi görüştünüz diye sorduğumuzda şöyle diyor, yok öyle bir şey olur mu, Mehmet Emin Karamehmet Amerika’ya gitti, Nuray, Mehmet Emin Karamehmet, Ersin Pamuksüzer gittiler. Dönüşte Ersin bana dedi ki, Richard Pearl ile Paul Wolfovits konusunda sıkıntı var. Bende bunu, bakın bende bunu bir tek yerde anlattım, bir tek kişiye anlattım. Böyle Amerika’ya gidişiniz oldu mu Nuray Başaran, siz, Ersin Pamuksüzer birlikte gittiniz mi?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani Amerika’ya gittik tabi çok, çok gittik Amerika’ya ama.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrılmadan önce yani son Tuncay Özkan kanaldan ayrılmadan önce.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “(bir iki kelime anlaşılamadı) evet bana bir mükafat vereceklerdi onun için Washington’a gittik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dönüşte diyor Ersin.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Ama.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Birkaç kişi sadece o arkadaşlar değil, başka birileri de

vardı, epeyce insan vardı.”

104

Page 105: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:105

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ersin Pamuksüzer diyor Richard Pearl ile Paul Wolfovits yani yanlış da okuyor olabilirim isimleri.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru, doğru Richard Pearl.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunlar konusunda sıkıntı var dedi diyor, bu

konuda bilginiz var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır o konuda bilgim yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve bu konuyu diyor sadece ben bir yerde

anlattım diyor, anlattığı kişi de Önder Amca dediğim sünnetimde bulunmuş Önder Sav’ın odasında, Önder Amca’ya anlattım. Dedim ki Önder Amca, Önder Sav benim sünnet düğünümde bulunmuş bir insan, babamın dostu, CHP genel, Önder Amca dedi ki bana nereden, neden gittin. Bende dedim ki Önder Amca Ersin Pamuksüzer geldi bana dedi ki Richard Pearl ile Paul Wolfovits’i tanır mısın? Ben de dedim ki tanımam, biliyorum adamları ya bunlar senin gitmeni istiyorlar dedi. Bu kişiler Tuncay Özkan’ın gitmesini mi istedi, yani Ersin Pamuksüzer böyle söyledi diyor, sizin bundan bilginiz var mı?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır, daha önce de izah ettiğim gibi yani Tuncay Özkan’ın gitmesi sadece ekonomik sebeplerdedir bizim açımızdan, Richard Pearl ile Wolfovits’in de o işe karışacağını tahmin etmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam ediyor, sana bir olanak yaratalım, sen buradan çık dedi, bende buna inanmadım gittim Mehmet Emin Bey’i çağırdım gece yarısı, böyle bir şey oldu mu Ersin Pamuksüzer kendisine bunları anlatınca gece yarısı sizi kanala çağırmış Ahmet Tuncay Özkan?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum çok eski.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gece yarısı yani unutulacak bir şey değil.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum çok eski.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizin çalışanınız patronunu gece yarısı

kanala çağırıyor, unutulacak bir şey değil.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hatırlamıyorum, bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, kanala geldi adamcağız, direkt gece

yarısı gündüz evine gidebilirim, evime gelebilir, kanala gelebilir. Ya ne demek bir yerde ben medya grup başkanıyım, Mehmet Bey ile görüşemeyeceğim, böyle bir şey olabilir mi, mümkün mü böyle bir şey. Ben bunu bir tek Önder Amca’nın odasında anlattım, git dediler ya Amerikalılar istemedi, Irak savaşındaki tutumum nedeniyle git dediler. Başbakan da çağırdı gidecek kardeşim dedi, yani ben Mehmet Emin Bey’i zora mı soksaydım. İstifa mektubu yazmadım Sayın Başkanım. Dönsem dönerim filan diye şey yapıyor, devam ediyor. Yav adamcağız beni aramadı, ben adamcağızı aramadım, ben niye ayrıldığımı biliyorum, adam benim niye gittiğimi biliyor, konuşmadan olur. Olur, mu ya, Mehmet Emin Bey’le konuştum, Osman Berkmen benle konuştu, Bülent benle konuştu, Serdar Çaloğlu benle konuştu, yav mesai arkadaşlarımız Mehmet Bey’i tanımıyorlar, Mehmet Bey saat yedi buçuktan sonra şeye gelir oturur gazeteye, saat 1’e kadar ya, illallah demiştik bir ara yani. Üstelik puro, kola, kola ve hamburger yiyor, ya dedim parası benden patron kalk Allah’ını seversen sen bir kuru fasulyeciye götürelim, orada kuru fasulyeci vardı. Kaldırdım gecenin bir yarısı oraya götürdüm, bir günde balık yemeye götürdük ya adam öyle bir adam, şimdi bu ilişki her gün birlikteyiz, her Allah’ın günü birlikteyiz. Batırmışlar adamcağızı, yok etmişler adamcağızı, tükenmişti, ceketimi aldım çıktım. Bunlar Ahmet Tuncay Özkan’ın Mahkeme huzurunda 27. celsede huzurda söylemiş olduğu ifadeler, yani o kayıtlar, bu kayıtlar değil. Bu konuda ne diyorsunuz, bu mülakat aranızda görüşme geçti mi? Gece yarısı sizi çağırıp bu konuları konuştunuz mu, işte Amerika istemiyor, Irak konusundaki görüşlerim doğru değil, Başbakan istemiyor vesaire gibi görüşmeler geçti mi?”

105

Page 106: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:106

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Amerika istemiyor falan konusunda hiçbir yani ilk defa şimdi duyuyorum böyle bir şey yok. Akşam çağırdığında belki evim yakındır, belki gitmişimdir Show TV olabilir, ama diğer konuşmalar kendi şeyleri tabi ben bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir konuşma geçmedi aranızda öyle mi? Yani sadece siz ayrıldıktan sonra 2 defa görüştünüz.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hiç gittiniz mi diyorsunuz, çağırmış gitmiş olabilirim ama yani hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hatırlamıyorsunuz anladım.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Belki çok yani Show TV’nin binasıyla benim evim

arasında çok fazla mesafe yok, gitmiş olabilirim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, yine 27. celsede Sanık Ahmet Tuncay

Özkan şöyle diyor, dünyanın üç şirketinden biri Newyork’da Kote ulusalcılığın kalesini inşa etmişim yok ya. Adamın alnının çatına vurur yatırırlar yere ne diyorsunuz böyle bir şey olabilir mi, kapitalizmde kale inşa neyin kalesini inşa ediyorsunuz. BDDK anlaşması, tahtaya yazdı Mehmet Emin Bey çok sevdiklerim az sevdiklerim. Mehmet Emin Bey’e BDDK anlaşmasını zorla ben imzalattım. Neye imzalatmamış. İmzalayacaksınız dedim, gecenin bir yarısı. Nuray itiraz ediyordu. Çık dışarı dedim çık. Böyle bir şey oldu mu?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hat… böyle bir şeyi hatırlamıyorum hayır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size yeminle söylüyorum bir Çukurova grubu

diye bir uluslararası bir grupta bu söylediklerinizin falan esamesi okunmaz, esamesi okunmaz. Ben Mehmet Emin Karamehmet Bey’le ceketimi alıp çıktıktan sonra bir kez olsun görüşmedim. Taa ki yav Kanaltürk’ü al başkasına gitmesin patron diyene kadar. Ne ben gittim, ne o beni aradı, yok böyle bir temas sıfır temas, sıfır temas, diyor doğru mudur?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Doğru, demin de bahsettim işte ama ben onu Kanaltürk değil de şey diye hatırlıyorum, reklam görüşmeleri falan diye hatırlıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Fakat Ahmet Tuncay Özkan’ın telefonları Hakim kararıyla dinleniyor. 22 Eylül 2008 tarihinde Elif Yıldız isimli bir bayanla yaptığı telefon görüşmesi var, saat 18:42’de. Hal hatır sorduktan sonra Tuncay Özkan: ya bu seninkiler şu kanalı, bizi, Kanal Biz’i bir Dsmart’a almadılar lan diyor, 2800 Dolar da şey veriyoruz be, ne Allahsız herifler bunlar ya, bir b nokta neymiş Dsmart’a almıyorlar. Elif: hemen aldıralım. Tuncay, ya almıyorlar ya. Elif: ya hayır Digitürk’e para veriyor mu diye soruyorlar. Tuncay Özkan: ya vermiyorum, niye vereyim şeyde nedir, o şeyden nedir onun adı, ADD’den alıyorlar parasını onlar kendileri. Elif: ADD ne ya. Tuncay Özkan: ya onların şeyleri var ya reklam barto şirketleri, hı. Tuncay Özkan: reklam barto şirketlerinden alıyorum, para alıyorlar, para ben para verir miyim Digitürk’e, deli mi onlar. Elif: tamam tamam yok koydururuz. Tuncay: şu 26 ile 27 ile 27–28 arasına koysunlar da kanal Samanyolu’yla Kanal 7’nin arasına koysunlar da gavur nokta nokta olsun, gülüyor. Elif: tamam. Tuncay: şunlara bir söyle Allah’ını seversen ya. Elif: tamam tamam merak etme. Tuncay: ulan bir gün yaralı parmağa ne yapsınlar ne olur be. Elif: ne istersek yaptırıyoruz, deli misin nesin ya. Tuncay Özkan şöyle diyor, ulan şunları söylesinler bak, sana yeminle söylüyorum Mehmet Emin var ya bir dediğimi iki etmiyor, bunlar Allahsız yani, tamam. Yani burada size bir dediğini iki etmediğinizi beyan ediyor, bu görüşmede 22 Eylül 2008 tarihinde yapılmış bir görüşme.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nedir bu bir dediğini iki etmediğiniz konusu

nedir, yani bir defa size kanalı al diye gelmiş yani başka bir şey ki bu konu nedir?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır o konuşmadan benim anladığım kadarıyla ADD

şirketi daha önce de söylemiştim zannediyorum Kanaltürk’ün reklam işlerini, reklam satışlarını da yapıyordu. Demek ki Digitürk parasını o reklam satışlarından aldığı paradan alıyormuş öyle anladım. Onun harici, ondan.”

106

Page 107: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:107

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bir dediğimi iki etmiyor diyor, görüşmüyorsanız, aranızda bir şey yoksa hiçbir şey yoksa.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “O Tuncay Bey’in kendi düşünceleri, onlara ben bir şey söyleyemem.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz görüşmediniz yani. Yine duruşmalar sırasında.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Görüşmedim değil efendim söyledim, bir kere şeyden sonra bir kere görüştük onu hatırlatıyorum. Yani bu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani reklam istemeye geldi diyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Reklam istemedi de.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O da kendisi kanalı satacaktım ona satayım

diye gittim diyor.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet olabilir, yani o bir kere o zaman görüştüm evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir dediğimi iki etmiyor dediğine göre başka

bir konu sanki onu kabul etmemişsiniz, almamışsınız.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır başka yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kanalı almamışsınız, onun için sordum. Yine

dava sanıklarından Fatih Hilmioğlu İnönü Üniversitesi rektörüydü tanıyor musunuz kendisini?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayıt tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Fatih Hilmioğlu 72. celsede şöyle beyanlarda

bulunuyor, Aydın Doğan’la görüşülmüş neden sanık değildir? Eski BDDK başkanı Akça Koca kimse neden sanık değildir? Ayrıca Süleyman Demirel bunlara fikir vermiş Süleyman Demirel neden sanık değildir? Süleyman Demirel’in ayrıca bir suçu var; Mehmet Haberal’ı yolcu etmeye gelmişti havaalanına. Bakın bu da bir örgütsel irtibatı gösterir neden sanık değildir? Yine bu çerçevede Mehmet Emin Karamehmet’le görüşülmüş ve Mehmet Emin Karamehmet’e deniliyor ki Levent Ersöz Show TV’deki durum aynen devam etsin Levent Ersöz’de o da diyor ki aynen devam edecek ve Levent Ersöz iddianameye diyor ki Şener Paşanın size bazı direktifleri var diyor. O da neyse anlatıyor direktifleri ve kesinlikle diyor şeyi yapmayacaksınız diyor işte Show TV mutlaka o şeyinde devam etsin diyor ve peki Mehmet Emin Karamehmet neden sanık değil Sayın Başkan? Şeklinde beyanları var, ne diyorsunuz bu beyanlara, sizinle görüşüldüğünü söylüyor, sizin niçin sanık olmadığınızı söylüyor ve direktifler verildiğinden bahsediyor. Bu şekilde direktifler verildi mi size?”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır ben yani ifadelerimde söyledim, böyle bir bana kimse bir direktif vermedi, sadece Tuncay Bey’in geri alınması için bir ricacı oldular, onu da kabul etmediğimi defalarca söyledim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Cevapladı efendim, soru cevaplandı efendim yani itiraz, itirazı

zamanında yapsanız dinlerdik.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun, tamam zapta geçsin buyurun, bir dakika efendim.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan söz istedi verildi: “Müvekkilim Levent

Ersöz, müvekkilim Levent Ersöz kimseye direktifte bulunmamıştır, kimseye emir talimat vermemiştir. Sadece Şener Eruygur’un beyanını nakletmiştir.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Burada Sayın Savcının beyanıyla

sanki bir direktif verilmiş gibi (bir iki kelime anlaşılamadı).”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Savcının beyanı değil, hayır Hilmioğlu’nun

beyanını okuyor Savcı lütfen Avukat Bey dinleyiniz.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Pardon Savcı Bey.”

107

Page 108: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:108

Mahkeme Başkanı: “Fatih Hilmi… efendim, Avukat Bey Fatih Hilmioğlu’nun beyanını.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Fatih Hilmioğlu’nun beyanını,

biliyorum efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Beyanını okuyorum.”Mahkeme Başkanı: “Duruşmada söylediği beyanını söyledi.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Evet ama Savcı Bey sanki bu

beyanın Levent Ersöz söylemiş gibi bir zan ortaya çıkartarak söylüyor.”Mahkeme Başkanı: “Yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zannı ya.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey zaten söyledi yani başlarken.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Ama efendim.”Mahkeme Başkanı: “Fatih Hilmioğlu bu şekilde söyledi diyor, öyle bir.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Hayır en baştan Fatih Hilmioğlu’nun

beyanı demiyor, uzun uzun okuduktan sonra Levent Ersöz böyle direktif verdi, diye.”Mahkeme Başkanı: “Tamam beyan, beyandaki itham şeyde iddiaları, iddialara göre o

soru soruldu.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Soru sorma tekniği.”Mahkeme Başkanı: “Yani beyandan alakalı bir soru.”Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan: “Ben.”Mahkeme Başkanı: “Ama yani öyle bir iddia anlamamak lazım, Fatih Hilmioğlu böyle

diyor, ne diyorsunuz şeklinde bir soru, buyurun Fatih Bey.”Sanık Fatih Hilmioğlu söz istedi verildi: “Teşekkür ederim Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “İsim alalım.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Fatih Hilmioğlu.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Sayın Başkanım benim orada söylediğim her şey birebir

iddianameden alınmıştır. Benim bunu söylememin sebebi, buradaki iddianamedeki çelişkiyi vurgulamaktı. Ben diyorum ki siz diyorsunuz ki bana Jandarma Genel Komutanlığındaki yemek, Sarıkız, Ergenekon Terör Örgütünün Sarıkız darbe planı kapsamında bir toplantı diye bir iddia ediyorsunuz. Özür dilerim, iddia ediyorsunuz, halbuki bizim o Şener Eruygur’la görüşmemiz Sarıkız darbe planı iddianameye göre kurulmadan iki buçuk ay önceydi. Sarıkız darbe planı kurulduğu iddia edilen tarihten sonra, çünkü orada şey Özden Örnek’in günlüklerinde diyor ki, basını ele geçirmeye çalışacaktık 06 Aralık galiba ve buna Sarıkız darbe planı diyor. Ve diyor ki bu tarihten sonra şey basın mensuplarıyla görüşecek, işte o basın mensuplarıyla görüşme içerisinde bir Mustafa Özkan var, kimdir bilmiyorum. Aydın Karamehmet var, Mehmet Karamehmet var.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Emin Karamehmet.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Artı Doğan medya, Aydın Doğan var, bende diyorum ki iddianame

bakın henüz Sarıkız darbe planı oluşturulmadan bir yenilen bir yemeği Sarıkız darbe planına sokuyor ve ondan sonra onu bir örgüt toplantısı olarak gösteriyor. Halbuki iddianameye göre Sarıkız darbe planı oluştuğu iddia edilen tarihten sonra birtakım basın mensuplarıyla yapılan görüşmeleri yapan insanlar burada sanık değil.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Bu iddianame nasıl bir.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Ben çelişkiye vurgu yapıyorum, o.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, anlaşıldı.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “O bütün söylediklerim Sayın Başkanım iddianamenin kendi

içerisinden aldığım şeyler.”

108

Page 109: T€¦  · Web viewBir, ikincisi ben ilk kısmında da söylemiştim, eğer burada söyleyecekse gene müdahale edilmelidir, bunu bu belgeyi kimse kabul etmiyor, ne konuşan, ne

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 22.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:186 Sayfa:109

Mahkeme Başkanı: “Tamam çelişkiyi vurgulamak için söylemişsiniz.”Sanık Fatih Hilmioğlu: “Evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım sorularım

bu kadar.”Mahkeme Başkanı: “Ekranda görünen şahsı tanıyor musunuz, bakar mısınız? Yakından

bakabilirsiniz, göremiyor olabilirsiniz, ekrana verelim.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Pek tanımıyorum kim?”Mahkeme Başkanı: “Tanımıyorsunuz, ekranda gördüğünüz şahıs Gürbüz Çapan sanık

olarak yargılanıyor dosyamızda, Gürbüz Çapan’dan hisse aldığınızı söylediniz değil mi Cumhuriyet Gazetesi hissesini.”

Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Cumhuriyet Gazetesine nasıl hissedar olduğunu biliyor musunuz

Gürbüz Çapan’ın, o konuda kendisinden herhangi bir şey duydunuz mu veya başka bir yerden?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır hiç bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Ne zaman almıştınız hissesini, ne kadar hissesi vardı, tamamını mı

almıştınız hissesinin?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır biz zannediyorum onun elindeki hissenin yarısı

kadarını aldık.”Mahkeme Başkanı: “Ne zaman aldınız?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “İşte 8, 5, 10 sene oluyor, yani epeyce oldu.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yani şeyden sonra Pamukbank’ın şeye girdikten

sonra aldık.”Mahkeme Başkanı: “Gürbüz Çapan bu Cumhuriyet Gazetesindeki hissesiyle ilgili

herhangi bir sorun yaşamış mı onu biliyor musunuz?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bilmiyorsunuz.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Zaten tanımıyorum, yani hiç görmedim de.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, satın alırken hissesini yüz yüze gelmediniz mi,

görüşmediniz mi?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hayır gelmedik, biz yani avukatlar falan şey yapıyor,

biz şey yapmadık.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Hisseleri de görmedik.”Mahkeme Başkanı: “Peki.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Üstelik Murtaza Çelikel Bey’in tavsiyesi üzerine aldık.”Mahkeme Başkanı: “Peki, beyanlarınıza ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”Tanık Mehmet Emin Karamehmet: “Yok efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Tanık Mehmet Emin Karamehmet’in ifadesi alınması bu şekilde tamamlandı. Saatin 18:59 olduğu görüldü.Oturuma bugüne mahsus olmak üzere son verildi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Oturuma 24 Mayıs 2012 günü saat 08:45’te kaldığı yerden devam edilmek üzere ara

verilmesine oybirliğiyle karar verildi.22.05.2012

BAŞKAN 28298 ÜYE 40244 ÜYE 41981 KATİP 127253

109