t · web viewyanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve...

191
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :111 CELSE TARİHİ :28.09.2009 BAŞKAN : KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE : HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :AHMET ELMALI 116766 28.09.2009 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, Ergün Poyraz ve Ümit Sayın dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler kömürcü Öztürk, Rafet Arslan, İbrahim Benli, Aykut Metin Şükre, ihsan Göktaş ile bir kısım sanıklar müdafilerinden, sanık Veli Küçük müdafii Av. Taciser Ülkü Ilıca, Av. Zeynep Küçük, sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Cengiz Ceylan, sanık Emin Gürses ve sanık Aykut Metin Şükre müdafii Av. Mehmet Taşdelen, sanık Rafet Arslan müdafii Av. Naci Gürkan, sanık Doğu Perinçek ve diğer İşçi Partililer müdafii Av. Hasan Basri Özbey, Av. Mehmet Cengiz, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Ali Cafer Baş, Av. Yusuf Türk, sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Servet Bora, sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Vahdettin Erdem, sanık hikmet Çiçek müdafii Av. Ayşegül Şahin, Aslıhan İnce, sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Vahdettin Erdem,’ın geldikleri görüldü. Huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Tutuksuz sanıklardan İhsan Göktaş huzura alındı. Sanıklar Doğu Perinçek ve Ferit İlsever müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi, verildi:” Efendim biraz zaman alacak, uygun ise sanık otursun, biraz zaman alacak efendim on beş yirmi dakika, Sayın Başkan, heyetiniz üyelerinden sayın Hasan Hüseyin Özese ve sayın Sedat Sami

Upload: others

Post on 11-Jan-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :111CELSE TARİHİ :28.09.2009

BAŞKAN : KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE : HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :AHMET ELMALI 116766

28.09.2009 tarihli oturum açıldı.Tutuklu sanıklardan Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, Ergün Poyraz ve Ümit Sayın

dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler kömürcü Öztürk, Rafet Arslan, İbrahim Benli, Aykut Metin

Şükre, ihsan Göktaş ile bir kısım sanıklar müdafilerinden, sanık Veli Küçük müdafii Av. Taciser Ülkü Ilıca, Av. Zeynep Küçük, sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Cengiz Ceylan, sanık Emin Gürses ve sanık Aykut Metin Şükre müdafii Av. Mehmet Taşdelen, sanık Rafet Arslan müdafii Av. Naci Gürkan, sanık Doğu Perinçek ve diğer İşçi Partililer müdafii Av. Hasan Basri Özbey, Av. Mehmet Cengiz, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Ali Cafer Baş, Av. Yusuf Türk, sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Servet Bora, sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Vahdettin Erdem, sanık hikmet Çiçek müdafii Av. Ayşegül Şahin, Aslıhan İnce, sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Vahdettin Erdem,’ın geldikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı.Açık yargılamaya devam olundu. Tutuksuz sanıklardan İhsan Göktaş huzura alındı.Sanıklar Doğu Perinçek ve Ferit İlsever müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi, verildi:”

Efendim biraz zaman alacak, uygun ise sanık otursun, biraz zaman alacak efendim on beş yirmi dakika, Sayın Başkan, heyetiniz üyelerinden sayın Hasan Hüseyin Özese ve sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun yasaya aykırı iş ve işlemlerde bulunmuş olmaları nedeni ile tarafsızlıklarını yitirdikleri kanaatindeyiz. Soruşturma evresinde müvekkiller sayın Doğu Perinçek ve sayın Ferit İlsever ile Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi sayın İlhan Selçuk’un ev telefonlarının üç ay süre ile dinlenmesine karar verilmiştir. Müvekkiller 24 Mart 2008 tarihinde bu soruşturma kapsamında tutuklanmışlardır. 24 Mart 2008 tarihinde üç ay tutuklanan müvekkiller hakkında verilen bu ev telefonlarının dinlenmesi kararı 30 Nisan 2008 tarihinde üç ay süre ile uzatılmıştır. İşte bu süre içinde soruşturma tamamlanmış, 10 Temmuz 2008 günü dava açılmış, hazırlanan iddianame sayın Hasan Hüseyin Özese’nin de içinde yer aldığı heyetiniz tarafından 24 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilmiş, duruşma günü tensip edilmiş, müvekkillerin tutukluklarının devamına karar verilmiştir. Dikkat buyurunuz, 24 Temmuz itibarıyla durum budur. Bu şekilde kovuşturma evresine yasal olarak geçilmiş iken davaya bakan heyetiniz üyesi sayın Hüseyin Özese İstanbul Emniyet Müdürlüğü istihbarat şube müdürlüğünün isteği üzerine 29 Temmuz 2008 günü tutuklu olarak cezaevinde bulunan müvekkiller sayın Doğu Perinçek ve sayın Ferit İlsever’ in evlerindeki sabit telefonların dinlenmesine üç ay süre ile ikinci kez uzatılmasına karar verilmiştir. Kararın daha önce mahkemenize sunduk tekrar sunacağız efendim düşününüz bir

Page 2: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:2

heyet düşününüz yargıç düşününüz ki bundan yaklaşık bir hafta önce tutukluluklarının devamına karar vermiş, tutukluluklarını biliyor tutuklu olduklarını biliyor, iddianamenin kabulüne karar vermiş, kovuşturma evresi sona ermiş ve soruşturma yasal olarak başlamış, işte bu sayın yargıç emniyet Müdürlüğünden önüne gelen bu evrak üzerine otomatiğe bağlanmışçasına ne yapıyor cezaevinde bulunan bu müvekkillerimizin evlerindeki telefonlarının dinlenmesine karar veriyor. İnsaf buyurunuz efendim, adı üstünde tutuklu ve cezaevinde. Tutuklu ve cezaevinde olan insanlar aleyhine evlerindeki kendilerinin ulaşması mümkün olmayan bu telefonların dinlenmesine karar verilmesi hem de soruşturmayı yürüten yargıç tarafından karar verilmesi kabul edilebilir bir gerçek değildir. Bunu ne hukuk ile ne akılla ne izanla bağdaştırmamıza olanak yoktur. Bu somut bir olgudur. Ve belgeye dayalıdır. Müvekkiller sayın Doğu Perinçek ve sayın Ferit İlsever’ in aylar boyunca yasaya aykırı biçimdeki evlerindeki telefon bu sayın yargıcımızın kararı üzerine dinlenmiştir. Öte yandan, ceza Muhakemesi kanununun 23. maddesinde aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hakim kovuşturma evresinde görev yapamaz denilmiş ve bu durum hakimin yargılamaya katılamayacağı durumlar arasında sayılmış iken bırakınız bundan vazgeçtik, vazgeçtik soruşturma evresinde görev yapmış bir yargıcın kovuşturmada görev almasını, vazgeçtik bundan, kanun koyucunun bile aklına gelmeyen bir aykırılık ile karşı karşıyayız. Soruşturmayı yürüten bir yargıç kovuşturma evresine tekabül eden bir işlem ile ilgili karar alıyor, hem de akılla izan ile mantık ile bağdaştırılması mümkün olmayan bir karar alıyor, efendim üstelik sayın Hüseyin Özese’nin imzasını taşıyan bu kararda ev telefonlarının dinlenmesi amacının aynı karardan okuyorum, sayın Doğu Perinçek ve sayın Ferit İlsever ve sayın İlhan Selçuk’un terör örgütünün faaliyetleri kapsamında gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilmesi olduğunu söylüyor. Soruşturmayı yürüten bir yargıç diyor ki terör örgütü kapsamında bu kişiler eylemler planlamaktadırlar diyor. Şimdi biz nasıl güveneceğiz bu kararı veren bir yargıcın adil bir yargılama yürütebileceğine burada. Bu mümkün müdür. ?bu mümkün müdür? tarafsızlığı şüpheye düşüren halin daha bundan daha somut bir örneği olur mu.? Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bakınız sayın başkanım, burada Danıştay sanıkları ile ilgili Baro avukatlar tayin etti, üç avukat, mahkemeniz neye karar verdi dedi ki bu avukatlardan bir tanesi, esas davada bir sanığın avukatıdır. Öyle ise bunun avukatlık görevini layıkı ile yerine getirmesi mümkün değildir dedi. Savunma görevini üstlenmiş arkadaşımızı buradaki vekilliğine uygun bulmadı ve reddetti. Baro’ya yeniden yazı yazdı, düşünün bir avukat daha önce bu davada herhangi bir sanığın tutukluluk evresinde şu veya bu şekilde avukatlığını üstlenmiş bir işlem yapmış olduğu için savunma görevini gibi, savunma görevi gibi layıkı ve objektif yürütemeyeceğini saptadı. Neyi konuşuyoruz biz, biz bir yargıcı konuşuyoruz bu yargıç iddianamenin kabulünden bir hafta sonra demin özetlediğim gerekçe ile böyle bir karar vermiş, avukatlar hakkında gösterdiğiniz bu hassasiyeti onda birini yargıçlardan beklemek bizim hakkımızdır. Cezaevinde tutuklu bulanan ve yaklaşık bir hafta önce haklarında iddianamenin kabulü ile kovuşturmasına başladıkları kişilerin ev telefonlarının dinlenmesi istemi, önüne gelen yargıcın o zaman yapması gereken ne idi, somut konuşalım ne idi o zaman, bir hafta kadar önce yaptığımız tensip ile bu sanıkların ikisinin tutukluluklarının devamına karar verdik, cezaevinde bulunan bu kişilerin ev telefonlarının dinlenmesinin mantıkla izanla bağdaşır tarafı yoktur demesi ve reddetmesi gerekirdi. Hadi bunu yapamadı, kovuşturmaya başlamış, kovuşturmasına başlanılmış, bir iddia ve sanıklar hakkında soruşturma yürütülmez deyip keza reddetmesi gerekirdi. Hadi buna da mı cesaret edemediniz, o zaman ben bu davaya bakıyorum, bakmakta olduğum bu dava kapsamında soruşturma işlemi yapamam bu konuda karar veremem aksi halde ihsası reyde bulunmuş olurum demesi ve evrakı geri çevirmesi lazımdı. Ama ne yapıyor demin söylediğim gerekçelerle bunlar terör örgütü mensubudur diyor, bunlar eylem hazırlıkları içindedir diyor. Bunların tespit edilmesi ve önlenmesi lazımdır diyor. Efendim bakınız şimdi bu kararı vermiş bir yargıcın yargılamayı sürdürmesi durumunda ne olacaktır, verdiği bu kararın altını doldurma gayreti ve bu psikoloji içinde yargılamayı yürütecektir. Şimdi

2

Page 3: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:3

böyle bir durum ile biz karşı karşıyayız. Gelelim sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun durumuna, bilindiği gibi 25 Ağustos 2009 günlü duruşmada tutuklu sanık eski polis memuru Aydın Yüksek mahkeme üyesi sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun seninle konuşmamız lazım diyerek kendisini odasına çağırdığını, odada mahkeme başkanı da konuşmanı istiyor, duruşmada açıklamalar yapmanı bekliyoruz, istiyoruz dediğini belirtti. Tutanaklar geçti bu beyan, bu beyan üzerine heyetinizden ve sayın Sedat Sami Haşıloğlu’ndan açıklama yapmasını istedik, konu ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Aydın Yüksek’in tehdit ve şantajına yanıt onu derhal tahliye edilmesi oldu. Daha önce savunma aksı kapsamında iddianameye ve mahkemenin uygulamalarına eleştiride bulunan sanıklar ve avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunmakta hiç tereddüt geçirmeyen mahkemeniz Aydın Yüksek’in bu somut beyanları hakkında suskun kalması bizim için son derece anlamlıdır. Bu beyan ya doğrudur ya yanlıştır. Yanlış ise bir suç işlenmiştir, doğru ise daha ağır bir suç işlenmiştir. Dolayısıyla burada savunma babında söylenmiş birkaç sözden hareketle derhal sanıklar ve müdafileri hakkında suç duyurusunda bulunan heyetinizin bu konuda bir hassasiyet göstermesi gerekirdi. Kaldı ki Aydın Yüksek’ in bu açıklaması yoruma yer bırakmayacak kadar açık, ve net bir şekilde tutanaklara geçmiştir. Mahkeme heyeti ve sayın Sami Haşıloğlu’ndan bu beyana hiçbir yanıt verilmemiş olması, bu üst son derece dikkat çekicidir sayın başkan bu üstü örtülebilecek bir ve suskunlukla geçiştirilebilecek bir olgu değildir. Aydın Yüksek’in bu açıklaması yargılama boyunca ortaya çıkan somut gelişmelerle de doğrulanmış bulunmaktadır. Aydın Yüksek’in kendisine verilen destek ve yardım ile kaldığı cezaevinde adeta bir savcı gibi, sayın Doğu Perinçek hakkında belge ve bilgi toplama çalışmaları yürüttüğünü biz daha önce de biliyorduk. Zaman zaman da mahkemeye dilekçeler vererek işçi Partisi ve Sayın Doğu Perinçek ile ilgili iftiralarda bulunmaktaydı. Şimdi bu beyan üzerine Aydın Yüksek’in son açıklaması üzerine bu çalışmaların sebebini anlamış olduk. Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun bu eylemi hakimlik mesleği ve yargılama güvenilirliği ile bağdaşmamakta güveni ortadan kaldırmakta ve tarafsızlığı hakkında ciddi kuşkular yaratmaktadır. Sayın başkanım her iki sayın hakim hakkında saptanan bu olgular üzerine 1 Eylül 2009 tarihli duruşmada bizzat ben söz alarak adı geçen üyelerin adil bir yargılama sürdüremeyecekleri konusunda kuşkularımızı dile getirdik. Ve zedelenen güvenimizi tazeleyecek açıklamalar yapmalarını istedik. Aynı hususu 9 Eylül 2009 tarihli dilekçemizde de tekrar ettik. Mahkemenize sunduk. Mahkemeniz 9 Eylül 2009 tarihli ara kararının 23. maddesinde açıklama istemimize yönelik olarak vaki talebin yasada yeri olmadığından reddine karar verdi. Konuyu ekte bir örneği sunulan belgeler ile hakimler ve savcılar yüksek kurulu’na intikal ettirdik. Adı geçen sayın hakimlerimizi hakkında şikayette bulunduk. Şimdi sunacağım o şikayet dilekçelerimizi, şikayetimiz inceleme aşamasındadır. Heyet üyesi olarak görev yaptığı kovuşturma sürdürülürken buna paralel yürütülen soruşturmada görev almak ve yasaya açıkça aykırı olduğu gibi yargılanmakta olan tutuklu sanıklar hakkında terör örgütünün legal veya illegal alanlarında faaliyet gösterdiği saptamasında bulunmak, gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilmesi için dinlemeye karar vermek gibi gerekçelerle ihsası reyde bulunulmuştur açıkça. Görmekte olduğu dava sırasında duruşma dışı ilişkiye girerek, bakınız dikkat edin, duruşma dışı ilişkiye girerek sanıkları yönlendirmeye çalışmak, adil ve tarafsız bir yargılama ile bağdaşmadığı gibi görevin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 22 ve devamı maddelerinde hakimin davaya bakamayacağı haller düzenlenmiştir. 24. maddede hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı da reddi istenebilir denilmektedir. 30. maddede ise hakimin kendiliğinden tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerle çekinmesi hali düzenlenmektedir. Tarafsızlığı konusunda şüphe doğan hakimin reddi gibi hakimin çekinmesi de usul mevzuatımızda öngörülen bir müessesedir. Sayın başkanım, bu örneklerini belki çoğaltabileceğimiz ama şu anda iki örnek ile yetindiğim bu olgular karşısında gerçekten hukukun işlemediği bir yargılama ile karşı karşıya olduğumuz inancı bizde pekişmiştir. Beşiktaş Adliyesi bakınız Beşiktaş Adliyesi kamuoyunda hukukun üstünde bir

3

Page 4: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:4

dukalık mıdır? Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Dairesi görülmekte bir olan bir davanın sanıkları ile ilgili yazı yazacak, davaya bakan yargıç demin özetlediğim kararı otomatiğe bağlanmışçasına imzalayacak devreye sokacak. Ve aylarca müvekkillerin eşleri ile çocuklarını da dahil olmak üzere tüm yakınlarını telefonları dinlenecek. Kim dinleyecek, kimin kararı ile dinleyecek burada bir yargılama yürüten ve tarafsız olması gereken bir yargıç tarafından verilmiş bir karara dayanılarak yürütecek. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu özetlediğimiz olgularda adı geçen üyelerin tarafsız bir yargılama yapamayacakları gösterilmiştir. Hakimler savcılar yüksek kuruluna yaptığımız şikayet nedeni ile de her iki yargıç ile bizlerin ve müvekkillerimiz arasında kaçınılmaz olarak bir husumet oluşmuştur. Sanık savunmaları Danıştay sanıklar için atanan avukatlar için gösterilen hassasiyetin onda birinin gösterilmesini ve açıklanan nedenlerle tarafsızlıkları konusunda yoğun şüphe oluşan mahkemeniz üyeleri sayın Hüseyin Özese ve sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca davadan çekilmelerini talep ediyoruz. Vicdanlarına bırakıyoruz. Reddi hakim talebinde bulunmuyoruz, bir yargıcın vicdanına güvenmekten başka olanağımız yoktur. Onun için 30. madde uyarınca her iki yargıcımızın bu davadan çekilmelerini talep ediyoruz. Teşekkür ederim.”

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Sanık Doğu Perinçek müdafi Av. Mehmet Cengiz tarafından bu oturumda verilen

mahkememiz üye hakimleri Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’nun davadan çekilmeleri istemine havi sözlü ve yazılı başvurusu ile ilgili her iki üye hakimi bu konuda davadan çekilmelerini gerektirir her hangi sebep görmediklerinden çekilmelerine gerek olmadığı yönünde yazılı beyanda bulundukları mahkemeye hitaben verdikleri dilekçelerde anlaşıldı. Efendim üye hakim Hasan Hüseyin Özese vermiş olduğu dilekçede mahkememizin 2008/2009 esas sayılı dosyasında bugünkü duruşmasında sanık Doğu Perinçek müdafi Av. Mehmet Cengiz bir kısım gerekçeleri ileri sürerek davadan çekilmem gerektiğini beyan etmiş ve bu konuda dilekçe vermiş ise de ileri sürülen gerekçeler CMK’nun 30. maddesinde belirtilen hakimin yasaklılığını gerektiren sebepler arasında sayılmadığından ve davadan çekilmemi gerektiren her hangi bir sebepte bulunmadığından davadaki görevimin devam etmesi gerektiği konusundaki görüşümü saygıyla arz ederim şeklinde dilekçe verdiği, yine üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu vermiş olduğu yazılı dilekçesinde gerek sanık Aydın Yüksek gerekse bir kısım diğer sanıkların şahsımla ilgili süre gelen olumsuz beyanlarının hiçbir şekilde gerçekle ilgisi olmadığı gibi düşünülemezde bu beyanlar sanık savunması kapsamında kabul edilebilecek beyanlardır, reddi hakim veya davadan çekilme sebeplerine mesnet teşkil etmek üzere sarf edilen bu sözlerin hakime hakaret kastıyla değil savunma sanatının incelikleri kapsamında ifade edildiği açıktır. Bu yüzden daha önce bu nevi beyanlarla ilgili suç duyurusunda bulunmadı gibi Aydın Yüksek’in beyanlarından dolayı suç duyurusunda bulunmamıştır. Bu itibarla CMK’ nın 30.maddesine göre gerek yasal gerek vicdani olarak davadan çekilmeyi gerektiren hiçbir husus olmadığından davadan çekilmem söz konusu değildir, şeklinde dilekçeyle mahkemeye açıklamada bulunduğu anlaşıldı.

Sanık İhsan Göktaş tekrar huzura alındı. Bu sanığın daha önceki oturumlara gelmemesi sebebiyle hakkında yakalama kararı

çıkarıldığı, 11.8.2009 tarihinde yakalandığı, o tarihte açılan oturumda kimliğinin tespit edildiği, kendisiyle ilgili iddianamenin okunduğu, müdafi istemediği, ancak savunma için mehil istediği, istediği mehil’in de kendisine verildiği ve hakkında çıkarılan yakalama emrinin geri alındığı anlaşıldı.

Sanık İhsan Göktaş 11.8.2009 tarihli oturumda tespit edilen kimliği tahtında huzura alındı. Hakkında düzenlenen iddianame sureti tekrar okundu.CMK’nun 147 ve 191.maddesindeki yasal hakları kendisine izah edildi. Mahkeme Başkanı:” Avukat istemediğinizi söylediniz, avukatsız savunma yapacağınızı

söylediniz doğru mu?”

4

Page 5: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:5

Sanık İhsan Göktaş : “Evet, doğru “Mahkeme Başkanı :” Hakkınızdaki suçlamalarla ilgili susma hakkına sahipsiniz

konuşmama hakkınız var, lehinize olan tüm delilleri toplatma hakkına sahipsiniz, bu konuda savunma yapmaya hazır mısınız?

Sanık İhsan Göktaş :” Evet, hazırım efendim .”SANIK İHSAN GÖKTAŞ BEYANLARI KARŞISINDA SORGU VE SAVUNMASINDA :” Sayın başkan değerli yargıçlar ben Kuvai Milliye derneğine üye olmaya çalışmıştım. O

vesileyle bu konuya ilinti hale getirildim. Yazılı olarak da ben ifademi vermiştim vaktinde ama tekrarlamam gerekiyorsa ben Kuvai Milliye Derneği adı altında başka işlerin yapıldığını gördüm normal bir vatandaş olarak. Ve bu derneğin adı da çok vahim bir isim Kuvai Milliye Derneği Kuvai Milliye derneğinin ismine yakışık almayan faaliyetleri gördüm dernek içinde ve haddimi aşmayarak kanuni nizamı da çiğneyerek Kadıköy’deki Narkotik dairesiyle irtibata geçtim ve polis marifetiyle ordaki bu ahlak dışı ve hukuk dışı yapılanmanın durdurulması için diyaloga geçtim. Kadıköy’deki polisler şahidimdir. Hangi polislerle görüştüm bu biliniyordur. Muhakkak biliniyordur, artı olayında basında duruşuyla ve daha önceki ilişkiyle hani bu bir basma olayı olmuştu benimle alakalı o olaydan doğru tanıdığım Sayın Mehmet Ali Önel beye diyaloga geçtim. Basından doğru da Kuvai Milliye derneğinin içindeki yapılanma ahlak dışı olayın Kuvai Milliye derneğinin kendisiyle alakası olmadığını bu isimle bağdaştırılamadığını bir kefeye konulmaması gerektiğini ortaya koymak için de ona da başvurdum. Ve polis marifetinin paralelinde de kamuoyuna bu Kuvai Milliye derneğinden bu tür yapılanmalara şahsen sebep olan kişilerin ordan ayrıldığını da dile getirmek için çaban vardı. Ve o sebeplerden o ilintilerden o şahsi faaliyetlerden dolayı işte şu an huzurunuzdayım. Ve derneğe üye olduğum yazıyı gazetede evet, üye olmak için başvurdum ama derneğin o anki sahibi veya hani sahibi olduğunu kalemi elinde tutan Hüseyin Görüm zaten kabul etmedi. Çünkü benden şüpheleniyordu başından beri şüpheleniyordu. Artı bu çeşitli programlarda da kendi tavrıyla yanına topladığı güya haşa, peygamberleriyle böyle bir sapkınlığa ortam sunan kişinin de uluslararası istihbarat başkanı olmayacağımda çok net ortadadır. Öyle bir adamında bana öyle bir görev tayini almayacağım da çok net ortadadır. Türkiye’de de bu daha önceki yurt dışındaki faaliyetlerimde doğru ve kitaba yansımış rahmetli Atilla İlhan bir millet uyanıyor onun kitabında söz konusu etmişti. Adımın geçtiği konuları, o olaylardan doğru da Türkiye’de tanımadığım ama farklı gruplaşmaların başını çeken insanlarda bir şekilde diyaloga geçmeye çalışıyorlar benimle. Veya kendi olaylarına monte etmeye çalışıyorlar. Birazda basın bunu tabi farklı değerlendiriyor. Ve şu an böyle bir karışıklığın içerisindeyiz. Hani üye değilim Kuvai Milliye derneğine, Kuvai Milliyeciyim, ama o kuruluş Kuvai Milliye dernek adı altındaki derneğe üye yapmadılar beni, birçok darp olayları oldu Hüseyin Görümün adamları tarafından artı Hüseyin Görüm de Hapishaneden doğru Necip Barbaros Hasar denen vatandaştan doğru beni vurduracağını çıktığında haberini bana göndermiştir. Artı fikir tepede vaktinde oturuyordum Kadıköy cumhuriyet savcılığında da Esas no 2009 4283 konulu vakada da yine Hüseyin Görümün adamı Yusuf Karaot tarafından evim darmadağın edildi. Ordan gitme zorunda kaldım olay savcıya yansıdı. Orda da yine hani sadece kalem tutuyorum kağıt tutuyorum başka bir şey tutmuyoruz. Yine çizgimizi bozmadık normal savcıya gittim. Ve şu an burda içerde olan Hüseyin Görümün dışarıdaki yaptırımları hala üzerimde cereyan ediyor. Ve basının da yazdığı gibi ne mafyayız ne mitiz, ne jitiz, sadece biraz ha belki asiliğimiz vardır, ama yinede oturmayı kalkmayı bilen birisiyiz. Yoksa bir fazla bir şeyimiz yok. Hani özel soru sormak daha detaylı soru sormak istiyorsanız siz sorun ben cevap vermeye çalışayım. “

Mahkeme Başkanı :” Bize anlatmak istediğiniz bunlar mı? “Sanık İhsan Göktaş :” Evet ha, dernekle “Mahkeme Başkanı :” Ne gördün gördüğünden yani, yanlış şeyler gördün faaliyetleri

yanlış gördün nedir yani, sence doğru olan faaliyet ne, yanlış olan faaliyet nedir? “

5

Page 6: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:6

Sanık İhsan Göktaş :” ben Kuranı Kerimi 30 günde bir Arap hocasında öğrenerek hatim etmiş bir insanım. Ama kendime yine de hani haddime değil İslam’ı anlatmak veya vaaz veren türlerde konuşmak lakin Kuvai Milliye derneğinde sakal bırakıp hoca tipine bürünen Hüseyin Görüm Kuran-ı Kerim’de alkolün alkol almanın veya esrar içmenin uyuşturucu madde kullanmanın haram olmadığını orda vaaz verirdi. Ve kendisine biat eden öz gurubu vardı etrafında. Zaten hakiki Kuvai Milliye duruşuyla oraya gelen o isimden ötürü oraya gelen insanları da çok kez yaka paça fiziksel şiddet kullanarak dışarı attığını gördüm. Tabi orda direk müdahale etmedim çünkü amacım tabiri caizse orda olayları tam anlayıp emniyete polise gereken birim hangisiyse oraya izlediğimi ve teknik cihazlar vardı benim yanımda, vaktinde aldığım hani, kameralı hani diyorlar düğme video çekim bunları gereken yerlere teslim ettim. Biliyorsunuz ve bu Hüseyin Görüm odasında balık masasının içinde akvaryumu üzerine kuranı Kerimi koyarak altına esrar saklardı hep kendisi. Bu esrarı da hem kullanırdı hem kullandırırdı. Benimde o zaman saçlarım fazla uzundu veya deri palto deri pantolon gezerdim beni de hani kendi nasıl deyim hani esrar kullanan birisi veya o tür olaylara eğilimli birisi zannetti kendisi. ve ebcet hesapları yaptı vs. yanında tuttuğu kişi İsa diye çıkardığı kişi haşa Hazreti. İsa diye çıkardığı vatandaş İslam Arslan adında birisi Beykoz Tokar köyden. bu kişiyi de şu an bazı birileri benim üzerime yamamak için Ergenekon’ u izliyoruz.net sayfasında orda lanse edilen Hazreti İsa’ nın benim yabancı pasaportumdaki adım İsak olduğu için kasıtla benim olduğumu iddia ederek piyasaya serpiştirmeye çalışıyorlar alakam yoktur ve yanındaki Hazreti Musa diye çıkardığı kişi de gariban iyi niyetli bildiğim kadar babası İsrailli kendisi annesi Türk Mustafa Morlevi bu vatandaşı da yanında peygamber olarak sürekli basına lanse ettiği için de ben bu adamın Kuvai Milliye Derneği adı altında isme yakışır bir faaliyet değil de tam tersine tamamen tersine güdümlü bir faaliyette bulunduğunu gördüm ve sivil vatandaş olarak da dayanamadım. ve dediğim gibi de o hazırlamaları yaptım. Bu esnada derneğin üst katında kapısında kilitli olan kapısında sahibi veya dernek başkanı olarak Fikri Karadağ ismi yazıyordu. Bu kişinin telefonunu buldum. Bu kişiyle diyaloga geçtim ve buluştum kendisiyle tape kayıtlarımda var buluşmak istediğimi kendisine rica ettim üzerine basarak. Buluştuğumda kendisine dernekte üye olmak için gittiğimi ve dernekte çok vahim şeyleri izlediğimi, hani orda tabi ben yanlarında bulunmadım ama yukarıda fuhuş olayından tutun esrar olayından esrar olayını gördüm, fuhuş olayını görmedim sadece fark ettim yukarıdaki seslerden ötürü bunları kendisine anlattım. Sokakta buluştuk bir bankta oturduk Fikri Karadağ beyle ve kendisinin bana bu konuda yardım etmesini neden derneğe gelmediğini sordum kendisi de bana çünkü dernekte hep izinde deniliyordu Fikri Karadağ izine çıktı o yüzden buraya uğramıyor deniliyordu. Ben de büyük birisi var orda onu hani sollamayım geçmeyeyim. Ondan da bilgi alayım babında araştırdım kendisini buldum ve kendisinden yardım istedim neden derneğe gelmediğini sordum. Kendisi Hüseyin Görümle küs olduğunu konuşmadığını dolayısıyla uğramayacağını söyledi ben kendisinden bana onay vermesini olayı hukuka yansıtacağımı başsavcıya yansıtacağımı bunu da eğer Hüseyin Görümün tutan birisisiyse yine de söyleyeceğimi çünkü engelleyemeyeceğini kendisine söyledim. Yani eğer Hüseyin Görüme gidip de bunları aktarırsan gene de engelleyemeyeceksin çünkü ben kafaya koydum bu dernek temizlenecektir diye de kendisine söyledim. Çünkü ismi vahim Hüseyin Görüm Derneği deseydi, ne girerdim, ne çayını içerdim ne selamımı verirdim. Esrar içene de karışmam çok sevdiğim birisi olursa belki hani kulağını çekeriz hani içme vs diye ama Kuvai Milliye Derneği adı altında bu yapılanmaya ben göz yumamadım. Ve Fikri Karadağ’da bana orayı sen temizlemeyi becerirsen be daha sonra gelir başkanlığı yaparım söylentisinde bulundu. Tabi ben hani iyi görmedim sonuçta şuan ki edindiğim bilgilere göre basından okuduğum olaylara göre vaktinde bana çok iyi doneler verebilirdi. Kuvai Milliye derneğindeki olaylar temizlenmesi için ve bu konudan doğru da yazılı açıklamada bulunduğum gibi de Nuri Vardarbaşı diye birisi devreye geçti. Ve hala tehdit var ve eğer konuşursam da beni öldüreceğini ve yurt dışına gitsem bile öldürtebileceğinin beyanını verdi hani sözlü tehditte

6

Page 7: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:7

bulundu. Tape kayıtlarında da olduğu halde Zekeriya Öz bunu neden buraya yansıtmadı merak ediyorum. Benim de telefonlarım dinleniyor ve bunu da yazımda açıklığa getirdim. Ben vaktinde ister istemez basına yansıdı yurt dışında yaptığım bir faaliyet o konularda da basından uzak durdum amacım çünkü magazin maymunu olmak değildi. Şu an burda olmam bile beni çok fena halde sıkıyor. Deşifre olduk ve olay basına yansıdı. Amerikalı örgüte Türk darbesi vesaire gibilerden. Yurt dışında da yansıdı. Rahmetli Atilla İlhan da kitap yazdı bu konu üzerine ve benim aslında şu an burda olmamam gerekiyor hele ki sanık olarak olmamam gerekiyor. Zekeriya Öz teknik takipten doğru Kadıköy’deki narkotik şube emniyetten doğru benim ordaki olayları engellemeye çalıştığımı bildiği halde neden benim 10 senemi istiyor çok merak ediyorum. Basının yalancısıyım diyeyim Zekeriya Özün de Fethullah gurubundan olduğunu hep okuyorum ve benim 2005 de Türkiye’deki gizli faaliyetlerini ortaya çıkmasına sebep olduğum Santoloji örgütü de Amerika’da Fethullah gurubuyla birebir dirsek temasında olduğunu Alman istihbaratlar kaynağından biliyorum ve bunu da gerekirse de Almanya’daki diyalog bağlantılarla ispatlayacak haldeyim. Ve o yüzden de şu an Türkiye’deki basın bazı basın işte müptezelden tutun Mitçiden tutun mafyacıdan tutun dolandırıcıdan tutun her şekilde karalamakla üzerine geliyorlar. Ve amacım hani basında maymun olmak olsaydı Con Travolta’yla Tom Kruzla yemek yiyen kişiyim vaktinde onları kullanarak basında her gün fırıl fırıl döndürüp çatır çatır para sayardım ama niyetim o değil. Basından hep geri duruyorum basından hep geri kaçıyorum. Mümkün oldukça yaklaşmamaya çalışıyorum. Ama burda olmam tamamen şey yani içeme sindiremediğim şey hele ki sanık olarak. Zekeriya Öz teşekkür etmesi gerekiyordu teknik yardımda bulundum sonuçta emniyete. Kuvai Milliye konusunda, ve ben savcıya 19’unda o ayın bu ilk operasyon yapıldı 19’da savcıya 3-4 sayfa dilekçe hazırladım, Kuvai Milliye derneğinde gördüklerimi ibraz etmek için ve o günde başka sebepten dolayı bir kulp bir suç atmadan dolayı beni trafikten çektiler ve o savunmamızı da bir gün iki gün gecikmeli verebildik. Yani o konuda da engellenmeye çalışıldım birileri beni engellemeye çalıştı bu operasyonu ben Kuvai Milliye’deki olayları dışarıya çıkarma çabamı birileri engellemeye çalıştı. Ama tabi o gücü bilmiyorum. Orası beni aşıyor zaten. “

Mahkeme Başkanı :” Bu kadar mı söyleyeceklerin?Sanık İhsan Göktaş : “Eğer detaylı sorunuz yoksa “Mahkeme Başkanı :” Bu konuda dilekçeniz de var mı?” Sanık İhsan Göktaş :” Dilekçem de var yani yazmıştım kopyasını vermiştim. “Mahkeme Başkanı :” Savunmanızı bitirdiniz mi ?” Sanık İhsan Göktaş :”Evet efendim daha detaylı sorunuz yoksa, daha fazla detaylı

sorunuz yoksa efendim benim savunmam bu kadar. Heyetinizden bir talebim olacak onu şimdi mi söylemem yerindedir yoksa daha sonra mı, şu an ben ayakta durabilmek için uluslararası tekstil sektöründe faaliyetim var yurt dışına çıkmam gerekiyor ve vaktinde de ikametgahımı olmadığı için yurt dışına çıkış yasağı verilmişti sebebiyeti bana o olarak zikredildi mahkemede ve kaçmakta niyetim yok buradayım yani diğer duruşmalara katılmama ve yurt dışına çıkma yasağımın kaldırılmasını rica ediyorum eğer sizlerde hani sizin takdirinize bırakıyorum. “

Mahkeme Başkanı " Klasör 102 dizi 187, 186, 185, 184, 183, 182, 181, 180, 179, 178, 177, 176, 175’deki emniyet ifadesi okundu soruldu

Sanık İhsan Göktaş “ doğrudur”Mahkeme Başkanı " Klasör 102 dizi 174’deki emniyet ifadesinin cevap kısmı okundu

soruldu”Sanık İhsan Göktaş “isme gereken hale getirmeye çalışmıştım daha sonrada zaten

Kuvvai Milliye derneğinin olmayacağını düşünerekten”Mahkeme Başkanı " Klasör 102 dizi 174’deki emniyet ifadesinin cevap kısmı ve 173, 172,

171, 170, 169, 168, 167 okundu soruldu”Sanık İhsan Göktaş “ doğrudur efendim”

7

Page 8: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:8

Mahkeme Başkanı " Klasör 102 dizi 192, 191’deki savcılık ifadesi okundu soruldu”Sanık İhsan Göktaş “doğrudur efendim”Mahkeme Başkanı " bunlara ekleyeceğin bir şey var mı?”Sanık İhsan Göktaş “ yok efendim”Mahkeme Başkanı " Nüfus kaydı okundu soruldu”Sanık İhsan Göstaş “ doğrudur efendim”Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bu arada tutuksuz sanık Emin Caner Yiğit ile bir kısım sanıklar müdafileri Av. Osman

Aydın Şahin, Av. Hikmet Fırat Arslan, Av. İbrahim Erdoğan, Av. Engin Kadıgil, Av. Selin Deviren Tahtabiçen, Av. Gönül Kerinçsiz, Av. Alper Yarımbıyık, Av. Murat Bülent Hattatoğlu ve Av. Vural Ergül’ün geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık İhsan Göktaş sorgu ve savunmasına devam olundu.İddia makamından soruldu.Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sayın Başkan müsaade ederseniz sanık ihsan

Göktaş’a birkaç soru sormak istiyorum, sanık İhsan Göktaş emniyet ifadenizde sizi bir kısım kişilerin tehdit ettiğinden bahsetmişsiniz, hangi konularda niçin tehdit edilmektesiniz açar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, Kuvai Milliye derneğindeki polis marifeti ile işlemi ben başka konudan engellendiğim için tam yapılamadı, daha sonra Kuvai Milliye’ye döndüğümde bu içerisi çok pis, ağır koktuğu için eski eşyaları değerlendirdik ve orayı temiz hale getirmeye çalıştık. İnşaat konusundan boya badana konusundan özellikle de tüm demir kapıları kaldırdık, demir kapılı kapalı kapılı arkasında bir şey yapılamasın diye. Ve bütün işte esrar kokan pis eşyaları çıkardık dışarıya bu esnada bir işte 45 veya 55 yaşlarında birisi geldi oraya. Aracında TBMM plakası levhası vardı camında, kendisini bana tabi ben kimliğe bakmadım gerçekte o kişi o kişi mi bilmiyorum. Ama yüzünü gördüğümde tekrar teyit edebilirim kendisinin Nuri Vardarbaşı olduğunu söyledi. Ve bizi ordan çıkarmak için geldi. Polislerle beraber. Biz de polislere orda kimliğimizi masaya koyduk, yanımızda derneğin yönetiminde olan Ceylan hanım da vardı. Dedik hani bir suçumuz yok şeyimiz yok sahip çıkmaya çalışıyoruz bu isme. Neden kovuyorsunuz diye münakaşa oldu. O gece orda polis tutanağında vardır herhalde ve bizi ordan hukuken çıkaramayacağını anlayınca tatlı dile yönlendi. Ve daha sonra sürekli gelmeye başladı bu oraya bu Nuri Vardarbaşı denen kişi. Bizi orda Faruk Melik Sınmaz ve Ceylan hanımın önünde de bazı bilgiler verdi. Ve bunları da ama söylersek başımızın çok kötü belaya gireceğini söyledi. Bunu yaparken de kendisini sürekli şu anki Başbakan’ın bacanağı olduğunu dile getirirdi. Ben internet yolu ile anca araştırma imkânım vardı başka bir imkânım yok. İşte internetten doğru bu ismi araştırdım. Ve basında da sürekli o Başbakan’ın bacanağı olarak geçtiğini gördüm. Gerçek midir değil midir, araştırmasını yaptım. AKP ‘yi aradım ve gerekli yerleri aradım, teyit alamadım yani tam araştırma yapamadım, sonuç alamadım. Bu kişi daha sonra beni telefonla arayıp tape kayıtlarında vardır ve ben Zekeriya Öz beyden o yüzden hani kırgınım veya üzgünüm veya şikayetçiyim kendisinden bu tap kayıtlarının da aslının buraya devam etmesi gerekiyordu. çünkü kendisi bize Kuvai Milliye derneğini dernek olarak kurduran kişiler ve kişi olduğunu bir çok kez zikretti. Ve şunu da ekledi, Hüseyin Görüm’ü buraya oturtan biziz dedi. Nuri Fikri Vardarbaşı’nı buraya oturtan biziz dedi ve ekledi bizim aynı istediğimizi yaptılar aynı istediğimiz şekilde yürürler tavırları her şeyi doğruydu. Ve hatta şimdi onlar içerde biz de dışarıdayız. Ve ben dedi saçımı boşuna beyazlatmadım, diye bilgiler verdi bize ve daha sonra da tabi biz bu aracında bu TBMM levhasını gördük ve geldiğinde de selamı var derdi bacanağının. Tabi garip geldi çünkü ben Kuvai Milliye derneğinin Hüseyin Görüm etrafında bir sürü işte ne deyim Jitemciydi, MİT’çi idi, bir sürü takılan insanlar vardı orda dernekte. Onu da onlardan düşünmüştüm ilk önce. Ama bu TBMM etiketini gördüm, levhasını gördüm camında ve etkin birisi olduğunu anladım. Ama

8

Page 9: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:9

onun hani hatta bizi tavlamak için de annesinin ne diyorlar vefatına çağırmıştı bizi. Ve bu vefat esnasında vesaire bu Nuri Vardarbaşı’nın fikri Karadağ ile Hüseyin Görüm’ün ağabeyleri ile çok içli dışlı olduğunu gördüm. Ve daha sonra da ben onun suyuna yönlenmediğim için telefonla beni arayıp işte yurt dışına kaçsan da seni buldurup öldürürüm o gücüm var diyerek tehdit etti. Ben o gece de şeyde Kadıköy’de iskele karakol diye bir yer var oraya gittim hemen sıcağı sıcağına şikayette bulundum. Ordaki polis arkadaş da en sonda o kişinin ismini yazma esnasında bu kişinin ismini duyunca da beni dışarıya kovdular karakoldan. Ve o suç duyurusunda bulunamadım. Aynı gün de terörle mücadeleyi aradım dedim arkadaşlar böyle böyle bir durum var benim başımda karakol beni dışarıya kovdu, bu ismi zikrettiğim an ve bu adam beni öldürmek istiyor. Lütfen bana yardım edin dedim, bana telefonda ihsan başının çaresine bak denildi. Bende telefonla kendilerine konuşmamızın muhakkak kayda geçiyordur, ben üç sene önce geldim Türkiye’ye ve devletten emniyetten koruma istedim ve şu an ben Almanya’ya ayak bastığımda 24 saat korumam hala vardır. Can güvenliğim sebebi ile bu Santoloji örgütünden doğru. Vaktinde de Türkiye’de böyle bir dilekçe yazılı vermiştim şahitlerim de Lia Limitedin Deşifre programının asistanlarıdır ve Mehmet Ali Önel beydir. Hem kuruma verilmedi bir de adam ben şunun bunun bacanağıyım diyor tehdit ediyor bunu da ciddiye almadılar beni dışarıya kovdular ve bu Nuri Vardarbaşı’nın benim telefonumu arayıp bu tehditleri de vardır. Normalde Zekeriya Öz’de bu bilgileri size aktarması gerekiyordu, ve bu tehditleri ben Nuri Vardarbaşı denen kişiden alıyorum. Artı buradaki işte tayfasından yani Hüseyin Görüm’den. Fikirtepe’ deki size dosyaya söylemiştim, olayda zaten ordaki Yusuf Karaot ile Hüseyin Görüm’ün diyalogu ortaya çıkacaktır. Telefon kayıtlarından diyaloglarından doğru orda da o tür saldırıya uğradım Fikritepe’de”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Derneğe takıldığını söylediğiniz MİT’çi ve JİTEM’ci olan kişiler kimlerdir isimlerini biliyor musunuz.?

Sanık İhsan Göktaş:” İsimlerini bilmiyorum efendim, çünkü zaten hani benim orda insanlara kimlik kartınızı çıkartın, gösterin diyecek hani şeyim yok, pozisyonum yok, “

Mahkeme Başkanı:” Mahkemeye hitaben konuşun.”Sanık İhsan Göktaş:” Özür dilerim ve yani zaten bu Hüseyin Görüm benden başından beri

şüpheleniyordu. Ama etrafına da işte bu benim adamım diye pazarlamaya çalışıyordu. Bunda zaten ben Deşifre programında dile getirmiştim. Böyle bir sapkın yolda olan bir insanın hani çaycısı da olmam, adamı da olmam imkansız. Odalara yukarıdaki toplantılara zaten bu demir kapıların arkasındaki toplantılarına beni almazlardı. Ara sıra da işte garip insanlar gelirdi gövde gösterisi yaparak biraz sindirme amacı ile bazı tavırlarda bulunurlardı. İsimlerini şahsen bilmiyorum yani Fikri Karadağ Hüseyin Görümden fazlasını tanımam. Ve oraya gelen insanların isimlerini teker teker bilmem imkansız, onu bilemem.” Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Size dernekte uluslar arası istihbarat toplama görevi verildiğini Hüseyin Görüm söylüyor siz de doğruluyor musunuz bunu?

Sanık İhsan Göktaş:” Şimdi Hüseyin Görüm’ün ben bu adamı böyle dedim hani bu konuma getirdim demesi beni pek bağlamaz. Ben ordaki o hareketleri görünce ordan dedim ya çıkacağım ama çıksam isim orda hani Kuvai Milliye ismi orda ve bu isme orda sahip çıkılmadığını gördüm yani o anki o fiziksel olarak o ortamda gördüm. Muhakkak birileri vardır takip eden isme sahip çıkan daha uzun vadede temizleyecek kişiler muhakkak vardır diye düşünüyorum. Ama orda kimseyi görmedim yani o Hüseyin Görüm’ün tayfasını ordan uzaklaştırıp veya o ismi ordan alıp götürecek kimse göremedim ve bunu da haddimi aşmayarak işte kanunlara karşı gelmeyerek sahip çıkmaya çalıştım. Elimden geldiği kadar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” siz herhangi bir istihbarat topladınız mı, örgüt Kuvai Milliye Derneği için.?

Sanık İhsan Göktaş:” Kuvai Milliye Derneği için değil Kuvai Milliye içindeki insanların ordaki o yapılanmayı o adap dışı ahlak dışı hatta İslam dışı faaliyetleri kendi bazında bu küçük

9

Page 10: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:10

bilgisayarıma not almıştım. Daha sonra polis marifeti ile daha iyi değerlendirilebilmesi için. Ama Hüseyin Görüm için hiçbir zaman bilgi toplamadım veya da Hüseyin Görüm’ün tayfası için hiçbir zaman bilgi toplamadım, toplamamda.“

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizden ele geçirilen Prikstor marka 120 GB lik harici hard disk içersinde deparmanismi.doc adlı dosyada Kuvai Milliye savunma amaçlı bilgi havuzu ile başlayan orgeneral Eyüp Kaptan, Alim tanıyor parantez içinde Başbakan ile bağlantısı var, Alim’in diye biten bir yazı ele geçirilmiş bu yazıyı siz mi yazdınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Ben İnternetten birçok bilgi topladım ve arşivime aldım. Bu bahse hani bu dosyanın ismi ile yazılmış dokümanı şu an hatırlayamıyorum, ama bana gösterildiğinde internetten nerden aldım hangi yerden aldım bunu size söyleyebilirim çünkü benim o dosyamın içinde hard diskimin içinde 600’ü geçkin dosyam var. Ortalama bu da hep bilgisayarımdan bilgisayara aktardığım için on seneye ortalama toparlayan bilgiler var içinde. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İfadenizde Kuvai Milliye Derneği’ni kendilerine devlet görevlisi süsü vermek suçundan şikayet edecektim, diyorsunuz. Kimler kendisine devlet görevlisi süsü veriyordu. Ne tür tavırları vardı açıklar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, Hüseyin Görüm bu konuşmalarında bu vaaz türü konuşmalarında kendisinin işte bazen MİT olduğunu söylerdi, bazen JİTEM olduğunu söylerdi, bende bunları ondan duydukça not alırdım. Ve zaten dediğim gibi ordaki şahsen fiziksel olarak tanıdığım Hüseyin Görüm’ ün dışında ve Fikri Karadağ’ın dışında da insanlar yok. Hüseyin Görüm bu tavırları hep üstleniyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yakalandığınız sırada Samsonite Marka çantanızda Tayyar Coşkun başlıklı el yazı bu yazının içersinde Ahmet Ergün Millet Gıdanın sahibi, Kola Zerka’nın dağıtım ortaklığını yapmış, Alparslan Arslan da iki üç yıldır berabere. Şeklinde bir not var, bu notu siz mi yazdınız, nerden aldınız bu bilgileri.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Polis marifeti ile işe yarayacak diye düşündüğüm evrakları zaten orda hep açıktaydı evrakların çoğu onları yanıma almıştım. Ve evraka bakarsam hani ben kendim mi o notu almışım, yoksa ordan topladığım evraklar mı, onu daha net söyleyebilirim size.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz.?Sanık İhsan Göktaş:” Orda tanıdığım kişi Abdülkadir Arslan diye birisi vardı Kuvai

Milliye’nin genel sekreteri idi. Ama şimdi burda bir şahıs daha var yanılmıyorsam isim benzerliği var. ben Kuvai Milliye Derneğinde genel sekreter olan Abdulkadir Alparslan’ı biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Oğuz Alparslan Abdulkadir’i tanıyorsunuz.”Sanık İhsan Göktaş:”evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”siz bir silahlı saldırı olayı ile ilgili olarak Eyüp

Jandarma Karakoluna dilekçe verdiğinizi söylüyorsunuz, nedir bu silahlı saldırı olayı açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, bu biraz öncede Fethullah grubu ile de Amerika da işbirliği yapan dediğim Santoloji örgütü Türkiye deki deşifre bu örgütün deşifresini gerçekleştirme zamanında olduğunda olay basına yansımasın diye Eyüp bu şey vardır levent Maslak yolu vardır, kemer kantry e giden o yolda silahlı saldırı oldu. Amaçları da hani bu ihsan Göktaş’ın basına veya işte Emniyete veya bazı birimlere aktaracağı bilgiler basına yansımadan önce amaçları benim toprak altı olmamdı. Ama zamanı gelmemiş yapamadılar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Eyüp Jandarma da tanıştığınızı söylediğiniz Yavuz Kara isimli şahıs kimdir, görevi nedir, size Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz’in telefon numaralarını niçin verdi açıklar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Bu levent Maslak yolundaki silahlı saldırıdan sonra o bölüme bakan orası jandarma bölgesi imiş, ordan telefon geldi benim cep telefonuma dediler jandarmaya kadar gel. Bende jandarma olduğu için gittim jandarmaya orda bana ordaki jandarma komutanlığında Yavuz arkadaş tanıştırıldı ve kendisi bana JİTEM olduğunu söyledi, kimliğini görmek istedim,

10

Page 11: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:11

kimliğini uzattı gösterdi ben daha fazla kimliğini incelemek isterken elimden kaptı aldı o yüzden isminin Yavuz soy isminin Kara devam ediyor yani Karadağ mıdır, Kara x diye devam ediyor ismi, ve bu kişinin de Jandarma’dan olduğunu biliyorum çünkü etrafımdaki insanların hitabından doğru ona selam vermelerinden doğru orda bir görevi olduğunu biliyorum. Levent deki maslak ta oto sanayinin üzerinde bir askeri nokta vardır istihbarat birimi diye biliyorum. Ordaki masa telefonundan doğru da kendisine şahsen ulaşırdım. O yüzden de hakiki ordaki vaktinde görevli birisi idi. Bu kişi kendisini bana öyle tanıttı ve diyaloga geçtik. Ama ne garipse benden hiç jandarma biriminden istihbarat biriminden olduğunu söylediği halde benden zerre kadar bir zınnık evrak bile istemedi. Daha sonra da ben kendi çabalarımla bu bilgileri devletin hükümetin önemli yerlerine ulaştırmaya çalışma esnasında da telefon açıp tehdit etmiştir. Kulağımıza geliyor o konu ile alakalı evrakları bir yerlere ulaştırmaya çalışıyormuşsun diye. Oda büyük ihtimal tape kayıtlarında vardır. Hiçbir yere dosya götürmememi o konuyu bırakmamı hatta bana onun dili gibi söyleyeceğim, huzurunuzda af dilerim, Türkiye’den siktir ol git dedi bana. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sorumuzun devamında Kemal Kerinçsiz ve sevgi Erenerol’un telefonlarını size verdiğini söylüyorsunuz. Niçin verdi o telefon numaralarını.?” Sanık İhsan Göktaş:” Evet ben kendisine amacım Türkiye de bilirkişilerle ciddi ve kamuoyunda saygın olan bir bilirkişilerle çünkü benim Türkiye’ye getirdiğim konu biraz haddinden fazla geniş yelpazesi olan bir konu, uluslar arası diğer devletlerin istihbaratının da başının dertte olduğu konu. Türkiye’de hani benim doktoram yok, profesörlüğüm yok sadece İhsan Göktaş’ım, sivil bir vatandaşım, basında eğitimlerinden mesleklerinden doğru bilirkişi olan kişilerle bir araya gelip bunu kamuoyuna aktarmak istemiştim. Ve bilirkişilerle bir formasyon yapıp bunu işte millet meclisimize, emniyete ulaştırmaktı amacım. Kendisinden dolayısıyla bu örgüt söz konusu olan örgütün de hangi kisve ile hangi taktik ile kendisini kamuoyunda kabul ettirmeye çalışacağını bildiğim için bana bu örgütün Hıristiyan olmadığını, Hıristiyanlık ile alakasının olmadığını, bilirkişi olarak dile getirecek bir arkadaş, kişi gerekiyordu. Yavuz, Sevgi hanım’ın ismini zikretti ve bana cep telefonunu verdi. Bende bunun üzerine Sevgi Hanım ile o zaman yani ta üç sene önce aradım kendisini, konuyu çok öz ve kısa telefonla aktardım, bunu yaparken de paralelde de bir avukat gerekiyordu bana bu konularda yine Yavuz denen şahıs Kemal beyin telefonunu verdi. Ağırlıkta da hem boşanmam söz konusu idi bu örgütün Türkiye deki gizli başkanı ile. Ve sevgi hanım ile kemal Bey ile zaten tanışıyorlarmış, dediler ki o zaman sevgi hanım’ın hani buluşacaksak orda buluşalım o zaman hani bir randevu ile hem aile boşanma işini konuşmuş olursun hem de tanışmış olursun dedi. Ve bu vatan Caddesindeki Kemal Bey’in ofisinde buluştuk. Kemal bey ile diyaloga geçiş sebebim odur. Sevgi Erenerol hanımı da aramamdaki sebepte bu kamuoyuna yansıdığından bir bilirkişi olarak bildiğime göre kendisi Hıristiyan’mış ve Türkiye de basın sözcüsü imiş. Yani böyle bir konumda da ben diyanet işlerindeki büyükleri gelin bu grup Hıristiyan değil deyin diyemem çünkü Diyanetin görevi İslam alanında ve o yüzden de sevgi Hanım ile veya Sevgi Hanım gibi birisini profili olan birisini aramıştım, o yüzden diyalogum oldu sevgi hanım ile. Kemal Kerinçsiz Bey ile benim boşanma işime bakacaktı, o yüzden de diyaloglarım var kendisi ile. Veya vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tam olarak ne zaman buluştunuz, tarih söyleyebilir misiniz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok tarih söyleyemeyeceğim, laptopuma bakmam lazım veya işte kendi evraklarıma bakmam lazım. Üç senedir de şu an Türkiye de işte bir yandan bu Hüseyin Görüm gibi vesaire kişilerin şeyi altındayım biraz baskısı altındayım. Evimi değiştirmek zorunda kalıyorum. Üç sene önce de koruma talebinde bulunmuştum. Dolayısıyla bu sene içinde de Türkiye’ de ikametgahımı bildirmedim. Kasıtla bildirmedim çünkü korumam yok. Bu örgütte ikametgahımdan doğru yerimi hemen bulur. Telefonlarımı bile üzerime yaptıramıyordum çünkü hemen beni bulamamaları için yaptıramıyordum. Ve o yüzden nasıl deyim hani hep sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyordum. Hukuktan kaçtığım için değil veya pisliğim olduğu için değil

11

Page 12: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:12

çünkü başımda şu an Türkiye de tam algılanmamış tam bilinmeyen çok büyük bir örgüt ile karşı karşıyayım, ve bunu da kısa ve öz şöyle tarif etmeye çalışayım. Türk televizyonu da ve alman televizyonundan Hamburg Almanya içişleri bakanlığının istihbarat biriminin basın sözcüsünden bayan Kaberta, Osla Kaberta hem alman televizyonunda hem Türk televizyonunda işte benim üzerime bu adam örgütün.”

Mahkeme başkanı:” Suale cevap verir misiniz siz. suali anladınız, suale cevap verin.”Sanık İhsan Göktaş:” O yüzden fazla hatırlayamıyorum. Şu an üç senedir çok ağır

durumlardan geçiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 3 sene dediğiniz 2006 yılı mı. 3 sene önce

dediğiniz,”Sanık İhsan Göktaş:” 2005.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 2005 yılı. Şimdi bu Sevgi Erenerol’u siz tanıyıp

tanımadığınız size sorulduğunda siz burada bahsettiğiniz gibi Santoloji örgütünün Hıristiyanlık ile ilgisi olmadığını dile getirmesi için telefonla aradığınızı sizi Kemal Kerinçsiz’in yanına çağırdığını ve burada buluştuğunuzu, Kemal Kerinçsiz’ in de orada olduğunu, Sevgi Erenerol ile Santoloji hakkında konuştuğunuzu beyan etmişsiniz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu konu Sevgi Erenerol’a sorulduğunda İhsan

Göktaş’ ı tanıyorum, bir kez Kemal Kerinçsiz’in yanına geldiğinde bende oradaydım bir kez gördüm, tanıştık. Diyor.”

Sanık İhsan Göktaş:” Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani siz Kemal Kerinçsiz’in orda iken tesadüfen

buluşmuş şeklinde bir beyanı var, daha önce konuşup anlaşıp belli bir tarih belirleyip de mi buluştunuz yoksa Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittiğinizde sevgi hanım mı geldi üzerine.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben şu an çok net hatırlıyorum, telefonla görüştük, madem oda senin avukatlığını yapıyor, orda buluşalım ne diyorlar bir toplantı hem tanışmış oluruz, konuyu anlatmış olursunuz hem de Kemal Kerinçsiz ile konuyu hani tanıdığı için kendileri birbirlerini orda buluştuk. Ama benim kemal beyin orda gittiğimde kendisini tesadüf görmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kemal Kerinçsiz’ in sizin boşanma davanıza baktığı ile ilgili şeyi bahsettiniz, kendisi mi baktı, başka birine mi yönlendirdi tam olarak açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kendisi çok yoğun olduğunu söylemişti bana. Bir hani işte tanıdığı avukata olayı devam verdi. Ve avukatın ismi de Cevat Çalık’tı hatırlıyorum. Ve o konuya Cevat Çalık bakmaya başladı. Bir mahkemeye girdik daha sonra zaten diyalogumuz koptu ve şu an zaten telefonlarıma bakmıyor kendisi. Cevat Çalık bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizin bilgisayarınızın incelemesinde Fukrtepe isimli dosya içersinde Fikirtepe Göztepe buhara iş hanı 47 son kat RA Şehremini, Avukat Cevat Orayı kullandı. Geri takibi zorlaştırmak için bana kendi adresini belirtmekten kaçındı. Her durumda, şeklinde bir yazı tespit edilmiş, bu notu niçin tuttunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu notu ben Avukat Cevat bey ile son buluştuğumda Fatih e yakın bir yerde buluştuk. O tarif ettiğim not aldığım yerde buluştuk. Ve ben kendisine hani büronuz yok mu, neden burda buluşuyoruz vesaire dediğimde de fazla cevap vermedi bana bende o tahminimi tahminlerimi o el bilgisayarıma not ettim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kendisinden niçin şüphelendiniz.?”Sanık İhsan Göktaş:” Bu biraz önce o yüzden biraz geniş aldım konuyu da anlaşılmak için

üç senedir yani örgüte o yüzden girdim ben Santoloji konusuna. Santoloji benim gibi insanın etrafına çok ağır ve büyük kumpaslar kurar. Normal bildiğimiz emniyette bunun altından kalkamaz çünkü olay biraz daha derin. Ve üç sene önce ben bunu basında hatta benim yanıma yaklaşıp hakiki yardım eden insanları öldüreceklerini de söylemiştim basında. Benim etrafımda

12

Page 13: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:13

susturamayacakları için hukuki komplo kurarak hapse attırarak susturmaya çalışacaklarını söylemiştim. Ve bu üç senedir de sürekli zaten başımda olup biten şeyler o yüzden Cevat beyden de şüphelenmiştim. O şüphemi de not olarak yazmıştım. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine Cep bilgisayarınızın incelemesinde Furkan Fakir Ahmet isimli dosya içersinde 8 furkan fakir Ahmet in ismi, Veli Küçük şapkalının ismi, istiklal Caddesi, inka, öğretmen eve tersi okulu, Vural küçük uzun bak bu dünya çok basit ya yaşarsın ya ölürsün sözün bittiği yere geldin sen, çünkü bu kararı yalnızca sen verdin. Olacaklardan sen sorumlusun ben değilim şeklinde notlar var bu notları açıklar mısınız, Veli Küçük’ü tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Veli Küçük beyi basından ismini okudum, şahsen tanımam. Basında ne yazıyorsa onları okuyabiliyorum. Tabi ki bu olayın içine burda huzurunuzdayım bunlar kimdir diye de bu kişiler kimdir diye de internetten oldukça okumaya çalışıyorum, olayları anlamaya çalışıyorum. Şahsen kendisini tanımam ve cep bilgisayarımda da el bilgisayarımda da zaten o cümleler teknik o cihazı alan arkadaşlar görmüşlerdir, hani seri halde bir cümle yoktur, hani çeşitli notları alt alta yazdığım için o belki yani bir cümle olarak gözükür ama normalde cümle olmadığı da zaten çok aşikar ortadadır yani çeşit çeşit notlarımı alıyordum. Kısa kısa.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Vural Küçük kimdir.?” Sanık İhsan Göktaş:” Vural Küçük Üsküdar da tanıdığım baya bir yaşlı bir arkadaş bey, bana ben kimliğine bakmadım gerçekten ismi Vural Küçük mü onu da bilmiyorum, ama etrafımdaki insanlarda bu kişiyi öyle tanırdı. Ve benim yanımda hani sana yardım edeceğiz. Yardım ediyoruz diye gezen birçok insanlardan ama faaliyetlerinin sonucuna bakıldığında zerre kadar yardımda bulunmayan tabiri caiz ise çantacılık bir kelime var onu öğrendim ben Türkiye’ de. Çantacılık yapan kişilerden bir tanesi, faaliyetlerinin sonuna baktığımda ben bu ifadeyi çıkarıyorum. Yani ihsan Göktaş’ın yakasından bir şekilde para çıkarmak isteyen insanlardan bir tanesi. Ama kimliğini görmedim hakiki soyadı Küçük müdür, Vural Küçük müdür onu da bilmiyorum. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” isakhimelş[email protected] internet adresi e-posta adresi size mi ait.?

Sanık İhsan Göktaş:” Bana ait efendim evet. Bana aittir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu e-postadan İ[email protected]

isimli İrfan Yıldız isimli kişi ile yaptığınız 27/12/2007 tarihli görüşmenin içersinde irfan diyor kendine dikkat et, o ihtiyar Vural dan ses var mı yoksa hala kayıp mı, siz de diyorsunuz o halen kayıp. Ama ters adama ters iş koydu gitti bu onun son oyunuydu. İrfan, valla orada zemin ıslak her an dikkatli olmak lazım. Siz de, Allah Taksiratını affetsin Vural ın yaptıklarını rapor ettim diyorsunuz, kime rapor ettiniz, açıklar mısınız ?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, ben bu küçük el bilgisayarıma ve yanımdaki dokümanlara her şeyi not ediyorum ve dediğim gibi hani rapor edebileceğim Türkiye de Türkiye Cumhuriyetinde bellidir. Emniyettir, ya vatan caddesidir yada Ankara’dır.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kime ettiniz bunları hangi resmi kuruma verdiniz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu sonuçta Cumhuriyet savcısına dilekçemizi sizde de bir nüshası olan dilekçeyi hazırladığımda bütün bu notları da vermek için tutmuştum. Ama tabi başka bir olaydan suçtan dolayı iftiradan dolayı apar topar götürülünce bu yazdığım savcıya Kuvai Milliye deki olayları yazdığım esnada bunlara birer birer ek olarak daha iyi şekilde hazırlayıp size teslim edemedim. Ama bütün tuttuğum notlarda bu sebebiyetledir. araştırmacı bir ruhum var sonuçta orda Kuvai Milliye ismi çok kötüye çekildi. Sabredemedim notlarımı tuttum, daha sonra gereken yerlere teslim edebilmem için. Ama herhangi bir gizli örgüte veya bir gizli teşkilata çalıştığım için değil.”

13

Page 14: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:14

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” size ait olan adınıza kayıtlı telefon numarası var mı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yeni aldım çünkü artık baktım ki olmayacak bu Santoloji’nin beni takibinden dolayı ikametgahımı almıyordum üç sene telefonları kendi üzerime yaptırmıyordum. Baktım ki ama bu Ergenekon iddianamesinden dolayı adresim bulunmadığı için hem savcılar hakimler karşısında kötü bir imaj ile karşılaştığımı anladım. Ve oturduğum yerde de ikametgahımı aldım. Ve şu an ki kullandığım cep telefonu da hakiki kendi üzerime kayıtlıdır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Önceki kullandığınız cep telefonları kimin üzerine kayıtlı idi, numaraları hangileri açıklayabilir misiniz?”

Sanık İhsan Göktaş:” numaraları teker teker hatırlamıyorum ama zaten sizde var, kullandığım telefonlar, bu telefonları da Türkcell dükkanlarına gidip hazır kart istiyorum dediğimde veriyorlardı. Kimlik sormuyorlardı. Ama tabi o telefon tabi dolduruyorsunuz ya kontör vs o tür telefonlardandı. Birilerinin üzerine kayıtlı mıydı onlar yoksa neydi onu bilemiyorum. Ama hazır kart alıyordum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizin kullanımınızda olan 539 872 57 88 hatırladınız mı bu numarayı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” evet şu an ama o numarayı kullanmıyorum ama o numarayı kullandım. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” kullanmış olduğunuz telefon numarası Özlem Arı üzerine kayıtlı, ve sizin aramalarda üzerinizde Özlem Arı adına düzenlenmiş kimlik kartı çıkmış, Özlem Arı kimdir, bu kimliği başka bir yerde kullandınız mı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok, Özlem Arı hanım benim Hamburg daki restoranlarımın işletmesinden sorumlu kişi idi vaktinde Hamburg’ta kendisi üzerine Pülümürlü olduğunu biliyorum. Zaza olduğunu biliyorum. Daha fazla bilgim yok ve kendisinin Sarıgazi de çatı katında bir dairesini kiralayacaktı, amcasının yanında amcasını da tanırım. Mülayim insanlardır hoş insanlardır. Misafirperver kişilerdir. Ve o daireyi daha sonra vazgeçti kiralamaktan ve kimliği ile halihazırda kontrada kaldı kendisi vazgeçtiği için onlarda sürekli hep ben bir yerde kalmadığım için tabi ki çantamın içindeydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu telefonu kimliği kullanarak mı çıkarttınız.”Sanık İhsan Göktaş:” Yok, özlem hanım Türkiye’ye geldi. Beraber bir ayı geçkin Sarıgazi de

ikamet ettik, amcalarının yanında. Ailecek kaldık orda ve o esnada özlem hanım telefon hattı almıştı Türkiye’de kaldığı için kendisi kullanmayacağı için de bana telefon numarası lazımdı o telefonu ben kullandım. O telefon numarasını.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Başka kimin üzerine kayıtlı telefon kullandınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Dediğim gibi halihazırda Türkcell dükkanlarından.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” şu anda değil, suç tarihinde. İddianameden

önce.“Sanık İhsan Göktaş:”Telefon numaraları kimin üzerine kayıtlı olduğunu bilmiyorum dediğim

gibi herhangi bir dükkana girip hazır kart istediğimi söylediğimde bana çıkarıp veriyorlardı. Şu an biliyorum kimlik soruyorlar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kaç tane telefonunuz vardı o şekilde.” Sanık İhsan Göktaş:” beş veya altı. yani sürekli değiştirmek zorunda kaldım telefonlarımı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İsak Himaştayn adına kayıtlı bir telefon kullandınız mı?

Sanık İhsan Göktaş:” Hatırlamayacağım, hatırlayamayacağım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 539 521 36 12 sizin telefonunuz mu.?”

14

Page 15: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:15

Sanık İhsan Göktaş:” şu an numarayı hatırlamayacağım ama dediğim gibi altı yedi tane telefon numarası kullandım ve neden bazen hani ismimi kaydetmek istemedim onu da açıkladım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kuvai Milliye Derneği içersinde istihbarat topladığınızı söylüyorsunuz, Kuvai Milliye 1919 derneğinin Maltepe de bulunan konteynırından haberiniz var mı.? Orada herhangi bir ekip bulunuyor muydu, o ekip ne iş yapıyordu biliyor musunuz açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kuvai Milliye Derneği içinde olduğum sürece Hüseyin Görüm bu dediğiniz konteynırı hep anlatırdı. İşte neden ilahi yönlendirmeden doğru orda bulundu vesaire oranın önemini anlatırdı. Anca o anlatmalardan doğru biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Orda bir ekip var mıydı? Hazırda bekleyen genç bir grup var mıydı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” haberim yok hatta ben anlatımlarına göre de ordan kovulduğunu ve ordan atıldığını duyuyordum Kuvai Milliye de. Yani Hüseyin Görüm’ün anlattığı versiyon vardı bir de Hüseyin Görüm’ ün etrafındaki insanların konuştuğu versiyon vardı. Ve ordan artık oraya işte gidemediklerini veya orda bir faaliyet olmadığını duyuyordum hep derneğin içindeyken. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Özel kuvvetler komisyonu diye bir komisyon kurulduğunu gördünüz mü.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hayır görmedim efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Durmuş Ali Özoğlu’nu tanıyor musunuz?”Sanık İhsan Göktaş:” Özür dilerim kimi efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Durmuş Ali Özoğlu, “Sanık İhsan Göktaş:” Yok isim olarak hatırlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İbrahim Özcan,”Sanık İhsan Göktaş:”Yok isim olarak hatırlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Durmuş Ali Özoğlu Tempo dergisine verdiği bir

mülakatta 2000 kişilik motorize bir ekip kurarak suçlularla mücadele edeceklerini, özellikle Kürt mafyası ile mücadele edileceği konusunda açıklamalarda bulunmuş, Kuvai Milliye bünyesinde siz bu konuda ne biliyorsunuz.”

Sanık İhsan Göktaş:” o dediğiniz dergiyi ben Kuvai Milliye derneğinde görmüştüm, özellikle o sayfada işaret yapmışlar ve o nokta dergisindeki o haberi okudum. O dergiden doğru biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” konuşuluyor muydu dernekte böyle bir çalışma.?”

Sanık İhsan Göktaş:”Vaktinde Hüseyin Görüm anlatırdı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ne diyordu.”

Sanık İhsan Göktaş:” Şu an sizin de söyle işte motor alınacak bu motorlar sokaktaki ne diyorlar asayişi koruyacak. Güvenlik açısından vesaire.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Mehmet Fikri Karadağ ile özellikle telefon görüşmelerinde tape no 950, 7 Aralık 2007, 961, 9 Aralık 2007 yaptığınız görüşmelerde göz göze görüşsek iyi olur, dayı diyorsunuz. Yüz yüze görüşmek istiyorsunuz. Buluşuyorsunuz. Yüz yüze ve özel konuştuğunuz konular nelerdir, bunları açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” evet, yanlış anlaşılmasını engellemek için ben benim benden büyük insanlara genelde dayı derim. Yoksa daha önceden bir tanışmışlığım yok Fikri Bey ile kendiside bunu teyit etmiştir veya umarım teyit eder. Ve kendisinin telefonunu bu Messenger den doğru benimle konuşan biraz da yönlendiren İrfan Yıldız’dan Fikri Bey in cep telefonunu aldım. Ve kendisini de o derneğin hala genel müdürü olarak kapıda deklarasyonu olduğu için kendisini bulup hani bu dernekte madem buranın hani şeyisin sahibisin müdürüsün böyle olaylar oluyor haberin var mı demek amacı ile kendisi ile buluştum. Tarif ettiği yere gittim ve bir Şişli de

15

Page 16: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:16

Türkcell dükkanına gel demişti oraya gittim. Daha sonra beni Türkcell dükkanının üstündeki kata çıkardı. Etrafı kalabalıktı o gün onun. Ve yukarıya çıkardı beni bende kendimi dedim ben ihsan Göktaşım. Dedim şu an derneğe gidiyorum ben sizin derneğinize orda sizin isminiz yazıyor kapıda. Ve orda ben şunları şunları şunları gördüm. Ve bu konuyu neden engellemiyorsunuz, niye salip çıkmıyorsunuz çünkü Kuvai Milliye yazıyor orda kapının girişinde. Hüseyin Görüm yazmıyor. Bana işte kendisinin küs olduğunu, oraya uğramadığını söyledi ve bende kendisine bana bu olayı savcıya ve hukuka götüreceğim taşıyacağım için o insanları ordan uzaklaştırmak istediğim için bana ne tür bir done verebilir yardımcı olabilir mi diye kendisine soru sordum. bu görüşmeyi de o Kadıköy den Bostancı’ya giderken bir büyük bir yol güzergahı var, şu an hatırlayamayacağım ismi nedir oranın, orda buluştuk. Dışarıda bir bankta oturduk kendisi ile. İkinci kez buluştuğumda, bana done vermedi ama. Kendisine de dedim eğer sen Hüseyin Görüm ile bu işi kasıtlı yapıyorsan bil ki engelleyemeyeceksiniz, bilin ki ben bu olayı savcıya kadar taşıyacağım, ya bu isim buradan duvardan indirilecek aşağıya yada sizler gideceksiniz diye kendisine sözlerde bulundum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Türkcell bayisinin üzeri dediğiniz yer dükkan mıydı yoksa bir ev miydi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ticari şey vardı, tekstil parçaları vardı dikiş makinesi gibi makineler vardı çok karışık ve göz kirliliği olan bir yerdi yani karışık bir dükkandı, ama ev değildi. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Başka kimse var mıydı siz görüşürken yanınızda.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Fikri bey, bilmiyorum neden hani beni tanımadığı içinde biraz hani ceketini çıkardı, belindeki silahı gördüm. Döndü beni görsün diye, benim niyetim kötü değildi zaten. Ben fiziksel hareketlerde kimseye bulunmam. Bulunmadım da. Kendisini etrafında çok yoğun sıkı toplantı vardı. Zaten ben geç gidebildiğim için Şişli’ye yolu şaşırdım. Biraz da geç vardım yanına, ama etrafında onunla toplantıya girmek isteyen dört beş tane kişi gördüm. Ama içeriğini bilmiyorum, ne olduğunu da bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” o kişiler dernekte gördüğünüz kişiler miydi başkaları mıydı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Dernekte onları hiç görmedim efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine ifadenizde dernek yöneticililerinin zaman

zaman toplantı yaptıklarını, sizi gizli görüşmelere almadıklarını beyan etmişsiniz. Ne tür gizli görüşmeler yapıyorlardı. Kimlerle yapıyorlardı açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Gelen kişiler Kuvai Milliye’nin binasının iç yapısını biliyorsunuzdur, hemen direk yukarıya çıkarlardı. Ben yukarıya izin verilmezdi zaten dediğim gibi bu demir kapıların arkasında toplantılar yapılırdı. Oraya gelen kişilerde direk yukarıya çıkarlardı. Ve Ceylan Hanım da onlara çay servisi yapardı. Ben ceylan hanım’a sorardım hani abla bir şey duydun mu neyi konuşuyorlar diye. Ama zaten kadıncağız da çay verme esnasında hiçbir şey konuşulmazmış. Bana aktardı ceylan abla. Ve kapı örtüldüğünde tabi ceylan abla da bilmiyor bende bilmiyorum içerde neler oldu neler yapılıyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ali Kutlu, Murat Çağlar ismindeki şahısları tanıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” isim olarak tanımıyorum efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizde Ali Kutlu adına düzenlenmiş Türk

Telekom faturası kapalı zarf içerisinde ele geçirilmiş. bunu özellikle mi aldınız.”Sanık İhsan Göktaş:” Bana Mustafa Morlevi arkadaş birkaç tane kart getirmişti bunları

ihsan kullanabilirsin diye. Şu an tahmin ediyorum o kartlardan bir tanesidir. ”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Mustafa Morlevi kimdir.?”Sanık İhsan Göktaş:”Mustafa Morlevi dernekte tanıdığım kişi, bana kendisi Mustafa diye

tanıştırıldı, Morlevi soy ismi olduğunu daha sonra öğrendim. Mustafa’nın kendi söyleyişine,

16

Page 17: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:17

beyanına göre de işte babasının İsrailli olduğunu biliyorum, annesinin Türk bayan olduğunu biliyorum, kendisi de bana söylediği gibi sokakta hani idame ettiriyor hayatını, ve Hüseyin Görüm de Mustafa Morlevi yi burda kalabilirsin diye yanına almış. Daha sonra da Mustafa Morlevi bana kendi haberi yok iken Hüseyin Görüm ona arka odaya geç ben seni çağırdığımda elinde Tevrat ile içeriye gir ve sağımda dur dediğini bana anlattı. Ve kendisinin o gün de oraya basın geleceğini haberi olmadığını anlattı. Daha takibi gün bir gün sonra da kendisini gazetede hazreti Musa olarak lanse edildiğini görünce çok korktuğunu ve ağladığını anlattı. Mustafa Morlevi o kişidir.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu şahsın herhangi bir tarikatlarla bir ilgisi var mıydı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kendisi zor durumlarda ve şu an hala zor durumda olduğunu biliyorum, kendisine bir çok kez de işte kardeşçe ve ağabeyce o tür yerlerden uzak dur, seni kullanırlar, veya hiç ilintili olmadığı olayların içinde kendini tekrar bulursun, öyle yerlere gitme diye bir çok kez kendisine işte kardeşçe ikazda bulunduğum kişidir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Aramalarda sizden Muzaffer Tekin, Kuddusi Okkır, Oktay Yıldırım’a ait resimler ele geçirilmiş, bu kişileri tanıyor musunuz? Resimlerini daha önce kendileri ile görüştünüz mü resimleri görmeden önce.?”

Sanık İhsan Göktaş:” hayır, kendileri ile hiçbir zaman görüşmedim, şu an kendileri de zaten o resimlerim basına yansıdığını gördüm ve o kişilerin dolayısıyla tabi şimdi artık biliyorum bu günün tarihinden itibaren hep sürekli isimleri geçen kişiler olduğunu, basından duyuyorum ama o resimlerin hani daha sonra ne kadar başka olaylarla alakası olduğunu tahmin etmemiştim ve ben sadece Kuvai Milliye derneğini hani o çerçevede olarak algılamıştım. O durumlarda daha derin bir şey olacağını ne tahmin etmiştim. Ne algılamıştım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Size kim verdi bu resimleri.” Sanık İhsan Göktaş:” o resimler dernekte açık olan odalarda vardı zaten hep dolaşıyordu oralarda. İşte konu olduğunda birbirlerine gösteriyorlardı. Ve olayı hem hani sezdim yani bu bir şeyler çıkar bunun altından diye sezdim. Ve zaten oralarda hani her yere konan resimlerde yanıma aldım daha sonra muhakkak basın, basın diyorum emniyet marifeti ile bu işler olduğunda bakın bu kişiler var işte bunlar var diye masaya koyarım tahmini ile aldığım resimler yanıma.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” dernekte bu kişiler ile ilgili ne konuşuluyordu.”Sanık İhsan Göktaş:” Tekrarlayacağım benim orda olayın sonuna doğru ben üç ay önce

oraya yaklaşmıştım Kuvai Milliye derneğine, zaten orda hakiki Kuvai Milliye ruhu ile gelen insanları sürekli kovuyorlardı ordan. Çünkü yani Kuvai Milliye Derneği çerçevesindeki bir derneğin yapması gereken toplantılar, seminerler yapılmıyordu tam tersi sapkın şekilde vaazlar verip esrar partileri düzenleniyordu. Ve o yukarıdaki toplantılarda zaten beni almıyorlardı. Ve Hüseyin Görüm de bu İslam Arslan adındaki Hz. İsa diye basına yansıttığı kişi ve onun yanındaki Doğan Özer ikisi esrar ve alkol kullanırlardı. Bu kişilerde Hüseyin Görüm’ün talimatı ile saat 3,5-4 gibi gece yarısı tape kayıtlarında vardır, hani darp ettiler beni işte boğazımı falan sıktılar. Ve bunu da dile getirmiştim. Ve tape kayıtlarında bahsetmiştim bu konularda. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kahraman şahin, Erol Ölmez, tanıyor musunuz bu şahısları. ?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kahraman Şahin ismini duydum, çünkü ben dernekten çıktığımda oraya gelmiş, hani ara sıra ben dışarıya giderdim kendi hakiki ticari ilişkilerimi koşturabilmek amacı ile. Ben orda yokken kahraman Şahin bir kere gelmiş, Hüseyin Görüm ile görüşmüş. Ama ben gelmeden önce de ordan uzaklaşmış, ismini biliyorum, basında da birkaç kere resmini gördüm ama kendilerini şahsen tanımam.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizi darp eden uzun boylu kişi kimdir.?”

17

Page 18: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:18

Sanık İhsan Göktaş:” Doğan Özer isminde olduğunu biliyorum, çok dikkatçi bir yüzü vardır, kendisi daha önce Kuvai Milliye derneğine gidip çıkan kişilerdenmiş, artı Kuvai milliye üyeliğinden dolayı da Kuvai Milliye kimlik kartı varmış yanında. Doğan Özer ile dediğim gibi İslam Arslan haşa Hazreti. İsa olarak da basına yansıtılan vatandaş o dediğim gece Hüseyin Görüm’ün talimatı ile biraz göz dağı vermek için beni orda hırpaladılar. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Erol Ölmez’i tanıyor musunuz.?”Sanık İhsan Göktaş:” İsim olarak basından duydum, ama kendisini şahsen tanımam.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizin üzerinizde bir adet Fatih Mehmet Göytak

adına tanzim edilmiş, 17.07.97 tarihli 626 milyon liralık senet ele geçirilmiş, bu senedi size kim verdi ne amaçla verdi açıklar mısınız?”

Sanık İhsan Göktaş:” Efendim dernekte dediğim gibi çok dikkat çeken evraklar vardı, üzerlerinde yüksek rakamlar bulunan ve zaten bu Kuvai Milliye Derneği adı altında bambaşka işler yürüttüklerini gördüğüm ve duyduğum için de o evraklarında daha sonra emniyetin ve savcının işine yarayacağını tahmin ettiğim için yanıma aldım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ne tür faaliyetleri vardı, bu çek senet tahsilatı şeklinde bir şey var mıydı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yani ordaki toplantılardan sonra aşağıya yansıyan konuşmanın kertiği deyim, bu tür şeylere ne diyorlar, içeriye o tür işler olduğunu duyuyordum aşağıda. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kimden duydunuz.?”Sanık İhsan Göktaş:” İsimlerini tanımıyorum ama sürekli Hüseyin Görüm’e biat eden,

yaptıkları şeyin İslam olduğunu düşünen veya Kuvai Milliye profiline uyduğunu düşünen kişiler aşağıda konuşulan ve isimlerini bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Aşağıda nezarethane diye bir yer var mıydı Kuvai Milliye nin altında.”

Sanık İhsan Göktaş:” şimdi genel anlamda zemin kat ve kiler katı çok ağır pis kokuyordu, ama nezarethane dediğine ben hani kitli bir yer, bir insanın kilitlenip kendi iradesi ile çıkamayacağı bir yer diye aklımda öyle bir fikir oluşuyor ama nezarethaneyi andıracak bir mimari iç yapı yoktu. Kuvai Milliye derneğinin altında. En azından benim o üç ay zaman içinde bulunduğum ortamda yoktu, daha öncesini bilemeyeceğim. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizin telefonunuzun hafıza kartı incelemesinde K. M. Tüzük İrfansorki.pvi şeklinde bir dosya içersinde, dernek tüzüğü ve üyelikten çıkarma ile ilgili alınmış notlar var bu notların içersinde K. M Tüzük İrfansor kim yazdı demişti, askeriyede yazıldı diye, şeklinde bir notunuz var, Kuvai Milliye tüzüğünün askeriyede yazıldığını siz nereden biliyorsunuz, nerede yazılmış.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bunu bana irfan Yıldız isminde isakhimelş[email protected] dan doğru benimle irtibatlı olan o yazışmaları biliyorsunuz o kişiden öğrendim. Onun dediği ibare ile not ettim onu askerle yazılmış ibaresini. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Nerde yazılmış, ?”Sanık İhsan Göktaş:” Bu tap messanger de İrfan beyin dediği yerde ama ismi olarak

hatırlamıyorum işte aklımda kalan askeriyede yazıldı dediğidir. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İrfan Yıldız’ın vasfı nedir yani bu şahsın

dernekle alakası nedir.?” Sanık İhsan Göktaş:” İrfan Yıldız, bu derneğe benim gitmemi işte orda işte iyi insanlar olduğunu söyleyerek bende o yüzden o derneğe gittim. Baktım görünürde hoş güzel ama işte zaten bir saat orda oturursanız olayın tamamen çığırından çıkmış vaziyette bir grup olduğunu her insan çok net görebilir orda. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine telefonunuzun hafıza kartında aufahme16.vof,17.vav,18.vav şeklinde ses dosyaları tespit edilmiş, bahsi geçen ses dosyaları incelendiğinde dosyaların birbirinin devamı olduğu ve bir toplantı ortamının kaydedildiği

18

Page 19: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:19

anlaşılmakta. Toplantıda üç erkek ve bir bayan konuşuyor, ve bu konuşanlar Kuvai Milliye derneğinin yöneticileri derneğin mevcut durumu ve gelecekte yapılması gerekenleri tartışıyorlar. Siz bu ses kayıtlarını gizli olarak mı aldınız, başka ses ve görüntü kaydı yaptınız mı? Yaptığınız bu kayıtları herhangi bir yere ulaştırdınız mı.? Açıklar mısınız?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu konuşma Oğuz Alparslan Abdulkadir’in evinde oldu. Kuvai Milliye derneğinin genel sekreteri olarak tanıdığım kişinin evinde oldu. Toplantıda Vural Küçük olarak kendini tanıtan kişi vardı, ben vardım ve Oğuz Alparslan Abdülkadir vardı. Ve Ayşe Ceylan Genç hanım vardı.burdaki toplantımızın amacı kadir çelik diye o programı yapıyor Objektif diye. Kadir çelik Hüseyin Görüm’ün bu sapkın tavırlarını veya çığrığı çıkmış tavırlarını basına yansımasına sebep olacaktı. Benim kendi şahsi derdim Kuvai Milliye isminin böyle çirkin bir şeye adapte olmaması idi. Sokulmamasıydı ve ben Abdulkadir den de kendisinden bana bu konuda yardım etmesini istedim. Hüseyin Görüm’ün çıkacaksa da Hüseyin Görüm olarak çıksın, ne yapacağı varsa o haltı da yesin ama Kuvai Milliye ismini o şekilde rencide etmesin etmesini engellemekti. O amaçla Abdulkadir bizi evine çağırdı. Moda Kadıköy taraflarında evi ordaydı. Zemin katta ve o konuşma esnasında da bu küçük Cep bilgisayarıma el bilgisayarıma o konuşmayı kaydettim ve dediğiniz gibi de o konuşmaların parça parça takibi kayıtlardır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bunları bir yere ilettiniz mi.?”Sanık İhsan Göktaş:” Bunları emniyete verecektim zaten ama zaten siz de onu elde

ettiniz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Emniyette veya başka istihbarat birimlerinde

sizin irtibatlı olduğunuz kimse var mıydı yani size böyle bir görev mi verdiler gidin çekim yapın ses kaydı yapın, görüntü kaydı yapın belgeleri toplayın şeklinde bir görev mi verildi.Kendiniz mi yaptınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bana hani ferdi olarak kişi olarak kimse görev vermedi ama ben şunu diyorum, amacım reklam yapmak da değil, kısa ve öz, hani zaten hani insan tarihinin atalarının bilincindeyse görevinin ne olduğunu çok iyi bilir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 25.11.2007 tarihinde Oğuz Alparslan Abdulkadir ile Mustafa Alpay arasında bir telefon görüşmesi var orada Oğuz Alparslan diyor ki, abi bu ihsan Göktaş ben diyor, ordu ile ordu kanalı var diyor, bende diyor bir sürü bir adam daha var adını unuttum, ben mesela bir ekip de olabilir oyunlarını bozmak istemiyorum. Eğer doğru bir yerlerde doğru kişilerse o anlamda soruyorum şeklinde Mustafa Alpay’a sizin hakkınızda soruyor, Mustafa Alpay’ı tanıyor musunuz, siz ordu ile bağlantınız olduğu şeklinde izlenim verdiniz mi kimseye bir şey söylediniz mi açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” ben İrfan Yıldız askerdir ve kendisi bana asker olduğunu söylediği için.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Mustafa Alpay,”Sanık İhsan Göktaş:” Mustafa Albayı ben tanımıyorum, şahsen tanımıyorum ve tek asker

olarak tanıdığım işte bu Yavuz Kara dediğim kişi artı İrfan Yıldız’dır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” nerde asker İrfan Yıldız?”Sanık İhsan Göktaş:” İrfan Yıldız benim bildiğim ast subay ama bu tabi bana kendisinin

söylediği bilgidir ve Heybeliada da askerlik yaptığını biliyorum. Ve konuşmalarda da asker dediğim dile getirdiğim kişilerde onlardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tape no 956 25 Aralık 2007 tarihinde Mehmet Fikri Karadağ ile yaptığınız görüşmede; valla işte bu işi temizlemeye çalışıyorum zaten az kaldı temizlenecek de. Bazı yerlerin haberleri var, bu ona Hz. İsa’yı, Musa’yı göstereceğim ben çok az kaldı. Şeklinde bir beyanınız var bu bazı yerler dediğiniz nerelerin haberi var siz kiminle irtibat halindesiniz kimlere ilettiniz bu durumları.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kadıköy’deki polis emniyet birimi narkotik ve ordaki asayiş o, artı hani bu Kuvai Milliye adını kötüye kullanarak bu pisliği yapan kişilerin de basından doğru

19

Page 20: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:20

kamuoyunda hani bu Kuvai Milliye derneğinin kendisi değildir. Burda insanlar ferdi hareketleri ile ferdi egolarını tatmin etmek için bir yapılanmadır. Kuvai Milliyenin kendisi değildir. Amacı ile basına yansıtmaktı o konuda söz ettiğim bir kişi Mehmet Ali Önel beydir. Ve bu konudan kendisine birçok kez görüşmüştüm zaten. Kamuda bu olayın ve aydınlanması berrak hale getirilmesi birincisi o kişidir, ikincisi de bu asker olarak bildiğim irfan Yıldız’dır. Onlarla paylaşıyordum. Artı emniyet bu ne diyorlar polis marifeti deniyormuş ona. Polis marifeti ile ordaki insanların suçüstü yapılması ve ordan çekilmesi idi dediğim gibi amacım ya ordan o ismi almak. İndirmek. O binanın cephesinden yada o insanları ordan polis marifeti ile emniyet gücü ile uzaklaştırmaktı. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Size bizzat bir görev veren oldu mu.gidin bunları alın yapın şeklinde görev veren oldu mu, yazılı veya sözlü görev verildi mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:”hayır efendim, benim görevi haddimi aşmayarak kendim üstlendim, çünkü orda yapılan şeylere huyum suyum göz yumamayacak kadar kesin ve net.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tape no 3378 Faruk İsimli Şahıs ile yaptığınız görüşmede, Faruk diyor ki ee şimdi, ee renkte çok hafif bir sorun var, Orjinalinin aynısını siz de abi bir boyaya geliyorsunuz abi burada telefonla konuşacak kadar aptal değilsiniz ya. Hiçbir şekilde yok hiçbir şekilde hayır. Hiçbir şekilde. Faruk da diyor ki, başka bir şey söyleyeceğim şeyi o istediğin o orjinali tutmadı. Siz de öksürüyorsunuz, tamam buraya gelin tamam buraya gelin, Faruk sabitten arayım mı, siz de yok buraya gelin hayır telefondan konuşulmaz böyle şeyler ya diyorsunuz. Bu şifreli boya orijinal şeklinde söylediğiniz şeyler nedir ve telefonda konuşamayacağınız kadar gizli olan olaylar nelerdir, Faruk isimli şahıs kimdir.bu görüşmeyi açıklar mısınız ?”

Sanık İhsan Göktaş:” Tabi, ben Faruk yanımda ikinci kez yanıma monte edildi. Bir Üsküdar da leylim kafe denilen yerde Faruk melik sınmaz benim yanıma şaklaştırıldı. O irfan Yıldız takımından dolayı. Orda onun benim masama oturulmasını istememiştim. Daha fazla insanlarla insanlarla tanışmak istememiştim. Çünkü üç sene dediğim gibi etrafımda bazı insanlar monte edilip etrafımda bazı şeyler döndürülüp ihale bana yıkılacağını biliyorum bunu da üç sene önce basınla ben yayında televizyonda söyledim. Bu olayın olduğunu o yüzden de üç kişiden beş kişiden fazla insanlarla tanışmamaya, tokalaşmamaya çalışıyorum, Kuvai Milliye zamanında ama bu Faruk Melik Sınmaz denilen arkadaş, Kuvai Milliye ye tekrar yanıma gönderildi. Kuvai Milliye de benim malım değil, benim kendi şahsi olayım değil, tabiri caiz ise. Ben tabi onu oraya gelme gitme diyemedim. Çünkü gözle görünür ahlak dışı hukuk dışı bir şeyi yoktu Faruk Melik Sınmaz’ın. O yüzden de Kuvai Milliye Derneği’ne girip çıkardı. Kendisinin bana mütahit olduğunu, bu alanda da birçok projesi olduğunu, CV olarak masaya koydu. Bende bu işlerin yanında ticari olarak ayağa kalkabilmem için Kadıköy’ de birçok boş binaların krokisini mal sahipleri ile görüşerek aldım. Yatak hesabını yaptım, amacım hotel yapmaktı. Ve ticari işlerimi de telefonda konuşup santoloji yani mal ismini öğrenerek adresi öğrenerek direk oraya gidip o olayı engelleyeceklerini bildiğim içinde ticari olaylarımı telefonda itina ile konuşmamaya özen veren birisiyim ve bu konuda da Faruk Melih’i de tembihlemiştim. Benim ticari işlerimi ticari yapacağım insanların isimlerini ve adreslerini telefonda hiçbir zaman söyleme diye birçok kez bu sebebiyetler tembihlediğim kişidir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Renk konusu nedir, rengin tutmaması, “Sanık İhsan Göktaş:”Şeyde Kadıköy ‘ de evlendirme dairesinin karşısında boş bir bina

vardı, ve onun cephesi onun cephesine yatakhane işte 5 YTL vesaire diye bir grafik çalışmamız vardı, ve burda anlaşamamıştık burda zaten ticari işi telefonla konuşmaya başladığımda ben korkum şuydu adamların orda ismini söyleyecek mal sahiplerinin adresi söyleyecek dolayısıyla benim peşimde olan santoloji örgütünün Türkiye de dedektifleri vardır. Ve teknik çalışmayı iyi yapan insanlardır ve benim telefonumu dinleyen insanlardır aynı anda. Ve orda hiçbir şekilde o konuları konuşmamasını tembih ettiğim kişidir. Cephenin şeyi vardı beyaz cephenin binanın

20

Page 21: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:21

kendisi, giydirilmiş metalik beyazdı. Ve camları güneş geçirmez cam rengiydi. Komple camdı bina ve orda söz konusu o binanın komple çok büyük bir şekilde reklam afişi ile giydirilmesi idi. ”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 3909 nolu tapede, 21/ ocak 2008 tarihinde İlkay isimli bir şahıs ile yaptığınız görüşmede göz altına alındığınızdan bahsediyorsunuz daha sonra İlkay size, çok büyük geçmiş olsun Ankara nasıl geçti, peki Ankara ‘dan sonra oldu değil mi bunlar. Diyor siz de evet evet, evet ben orda bir gün kaldım geri geldim. Fazla kalamadım yani gittik. İlkay diyor ki ne oldu anlattılar mı, ya anlattınız mı kiminle konuştunuz muhatap oldunuz mu ne oldu, siz de e isim yok, kağıt da göstermiyorlar. Zaten hep şeyde buluşuyorlar benimle siz söyleyin böyle ofisel makamda değil hani fayansçı, fayans dükkanı idi. İşte halı dükkanı idi veya bir oto galeri idi öyle şeyle götürmüyorlar hani ya hani gerçek askeriyelere götürmüyorlar yani. İlkay, ama o zaman resmi olduğuna inanmak inanmak da güç yani bunların değil mi. Şeklinde bir beyanı var. bu Ankara da kimlerle nerede hangi konularda görüşme yaptınız.? Askeriye den olduğunu söylediğiniz kişiler kimlerdir açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, askeriyeden olduğu dediğim kişi yine İrfan Yıldız ‘dır ve yanında Resul Yılmaz oda bu pantolon altında plastik kart hep onu gösterirdi tabi telefon kartı mı, yoksa ne kartı bilmiyorum, kendisinin jandarmada olduğunu söylerdi resul Yılmaz. Çankırı, Ilgazlı olduğunu biliyorum. Doğru ise. Kimliğine bakmadım, asıl adı Resul Yılmaz mı, onu da bilmiyorum. İrfan Yıldız’ ın hani sosyal çevresinden ve irfan Yıldız bana santoloji ile alakalı dosyayı Ankara ‘ya götürme konusunda yardım edeceğini söyledi. Bir yere kadar yardım etti de çünkü araba hazırladılar. Benzinimi koydular, Ankara ‘ya götürdüler beni. Ankara da da hani tabi orda da tapede geçtiği gibi de hakiki makamlarda değil de, fayans halı satılan dükkanın arkasında toplantı oldu. Oraya gelen kişiler bana işte bu santolojiyi sordular vesaire dokümanları gösterdim. Orjinalleri gösterdim. Üzerine de bu olayı hani böyle hani garip yerlerde değil de hakiki bir bilirkişilerin irdelemesini, argesini araştırmasını yapması gerektiğini söyledim. Bana dedikleri de tamam İhsan sen bu konuda konuşma, seni ilgilendireceğiz deyip İstanbul ‘ a beni geri gönderdiler ve ama daha sonra öğrendim ki çünkü Ankara da ordaki MİT ile bir görüşme oldu. Ordaki insanlar da bana sen bu insanları nerden tanıyorsun, bunları sen nerden buldun dediklerinde bende kendilerine bana kendilerini asker olarak tanıttıklarını ve beni buraya o yüzden getirdiklerini söylediğimde onlarında bana dediği dikkat et bunlar çantacıdır, o birimi o ibareyi orda öğrendim. Bunlar çantacıdır, bunlar işte bilgi getirirler para alıp giderler. Ama dikkat et dediler bana. Artı da sen Türkiye’ye on sene önce geldin, erken geldin dikkat et diye kulağımı çektiler. İlkay hanımda deşifredeki muhabirlerden bir bayandır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 3912 nolu tape 11 Mart 2008 tarihinde x şahıs ile yaptığınız görüşmede siz büyük yerde misin sen, diyorsunuz oda yo onlar küçük yerdeler, siz küçük evdeler mi, x şahıs öbür taraftalar, siz onlar toplantıda ben rabıta yapayım onlarla sen büyük yerdesin herhalde. X şahıs, ben büyük yerde değil ya ben mangaldayım, onlar öbür dükkanda. Siz, işte mangalın orasını diyorum da hani büyük yer diye. X şahıs tamam işte sende gideceksin oraya burada takılmanın ne anlamı var onların yanında olmayacan mı sen. Siz de, onlar şu an başka bir toplantı yapıyor benle bir alakası yok o toplantının. X şahıs da, ee geç orda otur bir yerde o senin toplantın başlarsa geçersin, siz de oldu tamam diyorsunuz, bu küçük yer büyük yer, mangal, toplantı nedir açıklar mısınız bu görüşmeyi kiminle yaptınız ne toplantısı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” x şahıs yine Faruk Melik Sınmaz arkadaştır, söz konusu da Bostancı da Çınaraltı diye bir restoran vardır veya mangal yeri vardır. Oranın sahibinin aynı cadde üzerinde iki yeri vardır, bir tanesi direk tren istasyonunun ordadır. Çınaraltı diye geçer bir de daha büyük yeri var söz konusu o iki yeri o iki dükkanın şeyidir. Bir tanesi gerçekten büyük, bir tanesi küçük, o tanımlama o yüzden ve bu restoranın sahibi yine irfan Yıldız’ın ekibindendir tayfasındandır. Veya sosyal çevresindendir. Yanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum, Malatyalı olduğunu biliyorum ve o Grup ta işte İhsan Senin dosyanı işte şuraya

21

Page 22: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:22

buraya götüreceğiz diye tabiri caizse kimse alınmasın çantacılık yapan gruptu. Ve beni hep oraya çağırırlardı işte ihsan gel mahkemeye gidilecek avukat senden imza istiyor gibilerden, beni hep oraya çağırırlardı ama ben biliyorum ki bu Türkiye de toprak altı hani beni toprakaltı yapmak isteyen grup ile de görüştüklerini ihaleler yapıldığını biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Göktaş gözcüsü nedir,? Siz bu cihazı satmak için herhangi bir resmi kurumlarla irtibata geçtiniz mi. Açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Göktaş Gözcüsü küçük pilotsuz bir havada durabilen uçan bir cihazdır. Bunun alt yapısını Ankara Ostim de yapabilmek için argemi yapmıştım. Bu cihaz otuz beş sene içinde Almanya da üretildi. Bu cihazın üzerinde ben modifikasyon yaparak çiplerinde değişiklik yaparak üç saat yerine on iki ay havada kalabilmesini sağlayacak şekilde argesini yaptık, yaptım ve bunu amacım TSK yani Türk Silahlı Kuvvetlerine dağ operasyonlarında işte Mehmetçikler mayına basmasın veya tabur halinde şehit olmasınlar düşmesinler amacı ile askeriyeye sunduğum bir projedir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kime sundunuz. Resmi olarak herhangi bir ihaleye girdiniz mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” İhaleye girilecek şirket profilim yok, ben şey aradım Vecdi Gönül beyi aradım, şey var kılıç ya kılıç ya çevik isminde, telefonlara bakan bayan var onla görüştüm. Olayı izah ettim. Kendisi daha sonra arayın dedi beni daha sonra aradım ben kendisini ve bana Mehmetçik koruma vakfı ile görüşmemi ordan isim telefon verip onlarla görüşmemi direktifini verdi bende orayı aradım ve bana ordaki Mehmetçik vakfındaki şahıs ismini hatırlamıyorum şu anda notlarıma bakmam lazım, bu cihazın 1 e 50 teknik krokisini özetini tarifnamesini ve bir numunesini istedi ve bu olayı ASELSAN ile yapacaklarını söylediler. Bende olaya soğuk baktım çünkü ben güvenmiyorum ASELSAN’a. Ordaki 13 tane genç göz göre göre telef edildi. Güvenmediğim için de o konuyu kapattım. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Evet, siz mi üretiyordunuz bunu, kendiniz yapabiliyor musunuz.”

Sanık İhsan Göktaş:” bu cihazı Türk Silahlı Kuvvetleri veya devlet veya hükümet birimleri şurda işte bir fabrika alanı var gelin burda üretin dediğinde en fazla altı ay vaktimi alır ve seri üretime geçebilinir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Patenti size mi ait.?”Sanık İhsan Göktaş:” patentini almadım, bu cihazın patentini aldığım an sekiz milyon tane

santoloji üyesi zaten şu an sırtımızda birde patent barosundaki yerdeki ajanlardan doğru tehlikeye girmek istemiyorum ve patentini almadım. Bu cihaz da zaten ekmek armut gibi satılacak bir cihaz değil. Bu cihazı eline geçiren kişi çok kötü niyetli kullanabilir bu cihazı çok art niyetli kullanabilir, o yüzden de bu cihazı zaten tek ve tek verebileceğim yer TSK dır başka bir yere vermem cihazı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizin kullanmış olduğunuz izakhemiş[email protected] ismi ile deleryum tremens ismini kullanan Aylin isimli kişi ile yaptığınız görüşmede; siz nerden bilsin ki kendisine düzenlenmiş suikastın bir çok kez engellendiğini, bilemez diyorsunuz. Kime suikast düzenlenmişti. Açıklar mısınız bu konuyu ?”

Sanık İhsan Göktaş:” o şimdi aslında biraz özelime giriyor ama o bayan biraz flört ettiğim bir bayandır, büyüklerimin affına sığınırım burda, yüz kızartıcı bir olay, sadece flört ettiğim bir bayandır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Burda gene devam ediyorsunuz ben bir villa içinde üç katlı arge bulunduruyorum, birçok benim yaptığım bilinmeyen işlerim var. Yanımda onun formatında kişiler var, Ankara’ya çok gidiyorum görev anla artık. Bende sağcı solcu şu bu yok az konuşup çok iş bitirenler var etrafımda diyorsunuz. Bu konuyu açar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Az konuşup çok iş bitiren kişilerin iş bitirmediğini anlamış durumdayım bu günün tarihi ve saati ile. Çantacı olduklarını biliyorum, bana kendilerini büyük

22

Page 23: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:23

ağabey gibi gösterip aslında hani üzerine kitap yazılmış bir vatandaştan kendilerine ne tür bir nemalanma çıkarabiliriz diye etrafımda toplanmış insanlar olduğunu biliyorum. Ve üç katlı dediğim yerde doğrudur. Tekstilkent de üç katlı yerde kalıyordum. Ve Kuvai Milliye derneğinde üç katlı yerde kalıyordum tabi ben bu polis marifeti ile bu iş burda bitsin temizlensin işini koştururken de. Ticari anlamda boş durmadığım için de argelerimi yapıyordum doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine görüşmenin devamında siz, önceden bilsinler ki kuracağım ekip sonradan duyup kaçmasınlar yoksa bütün ön çalışmalar boşa olur, zaten bana yiğit lazım yiğit. Özellikle dile getirdim tesadüf değildi. Bu çoğu kişiyi güçlendirecektir. Komutan var işin içinde diyeceklerdir, şaka maka kapasitem çok yüksektir benim. Ben örgütün özel konular ofisi uluslararası bölüm şefi ve üst düzey yöneticisiydim. Ben şu an dünyanın en büyük salaklığını yaptım diye devam ediyorsunuz. Nedir bu örgüt, inter kontıneyşıl para şefi ofis, for speyşın efes ceva falan diyor.

Sanık İhsan Göktaş:” internet ortamında veya ticari ortamda kişilerle bir araya geldiğim de ismimi söylüyorum sonuçta bir adım var benim, TC Kimlik numaram var. ve bu insanlara daha önceden bakın ben ihsan Göktaş’ım şu şu olaylarda adım geçiyor daha sonra hani ürküp kaçmayın diyorum. Sonra tekstil konusu olsun başka konular olsun adamlarla bir arge yapıyoruz bir fiyat araştırması yapıyoruz parkur kuruluyor işte nasıl kesilecek nerde kesilecek kumaşlar. Daha önce söylemezsem adam daha sonradan işte a sen buymuşsun zaten basın çok karalama yapıyor benim üzerime. Sen buymuşsun deyip en azından o çalışma esnasındaki iki ayımı üç ayım boşuna gitmesin diye direk başından ben buyum, hani önceden bilin ki daha sonra hani şimdi karar verin, hani basında bu şekilde kara olan bir kişi ile çalışmak istiyor musunuz istemiyor musunuz diye orda onu ibaresini kullandım o bayana karşı. Ve uluslar arası dediğim intercontinental dediğimde santoloji örgütünün hiçbir zaman kara yaklaşmayan içinde üç bin tane mürettebatı olan kıtalararası operasyon yapan gemide çalıştığım içinde onu orda öz kısa değinmiştim. Bunlar da doğrudur ve belgeleri vardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine aynı e-mail adresinde irfan Yıldız ile yaptığınız 16.12.2007 tarihli görüşmede siz kahraman geldi mi Kuvai Milliye diye irfan sorduğunda, siz bir hareket ile öldürebilme imkanım vardı onu. Ama amacım daha büyük bir iradeye hizmet etmek. Bir anlık emesyonel hareket işi ile tirmem, evet ben yok iken gelmiş ailesi ona problem yapmışlar ve gelmesini engelliyorlarmış. Burada amacım daha büyük bir iradeye hizmet etmek diyorsunuz açar mısınız bu konuyu.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Daha büyük iradeye hizmet etmek dediğim ile şu an arkanızdaki yazı ile örtüşür. Türk bayrağıdır, Türk devletidir. Ve Türk devletinin çatısı altında kurulan hükümettir. Daha büyük irade budur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine bu görüşmenin devamında abi burda İbrahim Demirhan kan diye birisi geldi, arabasında silah bulunmuş, gazeteye çıkmış ve bir kere de ayağından vurulu Kuvai Milliye’ye gelmiş diyorsunuz kimdir bu şahıs,. Kim vurmuş ayağından.?”

Sanık İhsan Göktaş:” bu şahsın bu olayların başından geçtiğini Ayşe Ceylan Gençyol hanımdan duydum. Ve o kişi Kuvai Milliye Derneğinin o kiler katında muayene edilmiş, ilk yardım görmüş. Oraya geldiğinde sanki hani bana saldıracak vuracak dövecekmiş gibi tavırlar sergiledi. Soğukkanlı durmak zorundaydım. Dediğim gibi amacım hani orda hani bir ego patlaması ile veya bir sinirden dolayı darp edilerek tamamen uzaklaştırmak değildi yani ordan uzaklaşmamaya çalışıyordum, o yüzden de zaten Doğan Özer ile İslam Arslan’ın darplarına karşı darp yapmadım, çünkü beni ordan kovmasınlar diye, yoksa emniyete bilgi veremeyeceğim veya hani o Kuvai Milliye adını kötüye kullananların pisliğini ortaya çıkaramayacağım, o yüzden de göz yumdum. Vurmalarına izin verdim veya darp etmelerine izin verdim, el kaldırmadım. Oraya gelen kişinin de kim olduğunu ismini Ayşe Ceylan Gençyol abladan öğrendim ve irfan

23

Page 24: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:24

yıldız da askerim dediği için ordan doğru yönlendirme verdiği için ona herhalde doğru adrestir diye de birebir messengerden doğru haber verdim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu görüşmenin devamında siz, İbrahim Neci ne yapar, diye soruyorsunuz. İrfan, bir yazar var Ali Özoğlu diye onunla beraber hareket eder bu İbrahim geçinmesi zor biridir diyor, siz de duruşu MHP mi nerden kitleyebilirim yani. İrfan, orayı ele geçirmeye çalışacaklardır, sol. Şimdi Ali Özoğlu ile beraber bu Ali yazar, orada kitapları vardır, ben uzun zamandır görmüyorum, valla İçerenköy’de takılıyordu ama takip etmedim. Siz devlette görevi var mı polis asker vesaire, diğer kanaldan haber verdim ben duruma göre ekip hazırlandı. İpini çekeceğim burda Mesih’in az kaldı. Diyorsunuz. İrfan da , İbrahim oralarda mı. Siz, yok kayboldu bir daha gelmedi. Şahsı siz görmüşsünüz yani, İbrahim’i . irfan, o fazla gözükmez oralarda aralarında ne problem var bilmiyorum ama bir değişiklik olursa çıkar herhalde piyasaya siz de bana onun adresini versene abi diyorsunuz, irfan da İçerenköy de yeşil kunduranın arkasında öğretmen evinin oralarda bir yerde ama adresini bilmiyorum samimi değilim onla hatta kapıştık diyor siz de anladım abi, o ulusal kanaldaki Perinçek ile ortamı var mı diye soruyorsunuz, İrfan, var. ihsan siz ne derece diye soruyorsunuz, Perinçek ihsanı iyi bilir. İrfan, ama çok bilmiş birisi kendini beğenmiş, Perinçek ile bu yazar Ali Özoğlu vasıtası ile bağlantısı var sanırım. Belki direkt olabilir orada o yazarın kitabı vardır, adı şifre çözüldü olması lazım. Siz Perinçek’in cebi cebimde abi, onunla bağlantısı varsa bu Perinçek ‘i bağlar. Diyorsunuz. Bu görüşmeyi açıklar mısınız? “ Sanık İhsan Göktaş:” Aynen bu messenger de yazdığı gibidir, irfanın bana bir verdiği bilgiler bunlardır. Ve doğu Perinçek beyi ulusal kanalına vaktinde gitmiştim ben. Santolojinin tehlikesini bilirkişilerle o kanaldan doğru da kamuoyuna duyurmak amacı ile o zamanki kanal müdürleri genel yayın müdürleri ile görüşmüştüm. İkisi ile. Ve ama tabi yayın yapılmadı. Yapmadılar. O yüzden doğru isim olarak biliyorum, Doğu Perinçek beyi daha sonra işte internette iyi kötü ne yazıyorsa onları biliyorum. Müdürlerine cep telefonu ile ulusal kanalın yapımcı müdürlerinin cep telefonları vardı bende o vakitlerde onu işte dile getirdim burda. yazdığım gibi ve oraya girip çıkan insanlar hani ne kadar tehlikeli veya neyle bağlantıları var, onu öğrenmek için de aynı orda okuduğunuz gibi İrfan Yıldız beye soru yönelttim oda ne biliyorsa bunu dile getirdi. ve orda yazdığı gibi de işte bu oraya gelen kişilere kendisinin dövüşük olduğunu dile getirdi yani mesela şu an benim dikkatimi çekti o zaman kaçmıştı dikkatimden, kendilerini hani birbirlerini tanıdı ortamı çıkıyor. oraya gelen ayağından vurulan kişi ile irfan Yıldız’ın.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizin cep telefonu cep bilgisayarı incelemenizde Hazal Kuluk isimli dosya içersinde Hazal kuluk kızlık Türkmen 4/5/98 TC kimlik no santoloji Anu casusluk yapmak, casusluk yaptırmak için çeşitli şirketler ve dernekler kurmak, avukat Nur Mürafa müdafii istenmemiş çok gerekirken, geçmişten adam hisse kaparmış ne masal şey, beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi. Tarih tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi şeklinde bir yazınız var. bu yazıyı açıklar mısınız.? Casusluk konusunda ne biliyorsunuz. ”

Sanık İhsan Göktaş:” şey Kuluk konusunda mı?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani Casusluk konusunda bir şeyler

yazmışsınız, şirketler dernekler kurmak nedir bu konular açar mısınız?”Sanık İhsan Göktaş:” biraz önce de dediğim gibi o el işte ben bilseydim ki o kendime özel

aldığım notlar böyle bir konuda irdelenecek inanın o cümleleri ayrı ayrı yazardım ki boşuna vaktinizi almayım veya kafa karıştırmayım diye, aklıma ama gelmezdi ama yeni o notlarımın böyle bir kamusal alanda ortaya çıkacağı. Yoksa o cümleleri ayrı ayrı yazardım. Türkçe birinci Türkçe kelime haznem az, bazen ifade etmek istediğimi ifade edemiyorum. O yüzden ifademe birebir uyan cümleleri gazetelerden alıp yazıyorum daha sonra güzel daha güzel Türkçe ile söyleyebilmek için. Ve bu kulu Basri kulu olayına gelince de yine irfan Yıldız’ ın sosyal

24

Page 25: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:25

çevresinden birisidir. Evinde bir veya iki gece kaldım. Ve kendi kızının lion kulubü tarafından zoraki alındığını, hukuken işlem yapmak için çaba gösterdiğini dile getirmişti ve bende belki kızını bulabilirim Türkiye de nerde saklıyorlar diye işte irfan ağabeye verdim bilgileri belki bulunur diye. O notlarımdır onlar da.şu anda kızını buldu ve beraber mutlu yaşıyorlar. ”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizin zihin kontrolü üzerine bir çalışmanız var mı? Herhangi bir şekilde uyguladınız mı? açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” bu konu santoloji örgütünde pratikte kullanılan bir yöntemdir. Ve dokuz sene içinde edindiğim bilgilerde tabi ki mevcuttur. Ve bu konuda da basında da dediğim gibi vaktinde o örgüt bir din midir, dil midir, Hıristiyan kisvesini hükümete devlete karşı kullanacağı için sevgi hanım ile bir araya gelmek istemiştim. Basında bilirkişi olarak bunun yapıp konuşması için paralelde de Prof. Dr. Şinasi Gündüz Bey kült grupları gizli grupları üzerine bilirkişidir o beyefendi ile bir araya gelmiştim. Bazı şeyleri bilirkişi olarak teyit etmesi için artı prof. Dr. Nevzat Tahran bey sağ olsun, bilirkişi olarak bu örgütün irade dışı hipnoz yöntemi aracılığı ile insanları emir zinciri komutasına alıp bulundukları ülkelerde devlete ve hükümete karşı kullandıklarını o alt yapının olduğunu ve kullanıldığını teyit etmesi için bir araya gelmiştim. Birkaç sağ olsunlar hem Şinasi Gündüz bey hem Nevzat Tahran bey sağ olsunlar bilirkişi olarak dediklerimin altını çizdiler. Ve teyit ettiler. Ve o olayda bundan ibaret değildir daha fazlası vardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” siz Merve isimli bir şahıs ile yaptığınız görüşmede şu an Ankara ‘ya çok gidiyorum, bu aralar yani Prof. Doktorlar ile özel seminerler veriyorum. Yani onlarla ben prof. Değilim ama benden öğrenmek istedikleri şeyler var, irade dışı hipnoz yöntemi konusunda. Jandarma istihbarat falan yani. Merve de İstanbul’da nerede kalıyorsun diye soruyor, sizde üç katıl askeri bölge beldesinde bir müstakil binada home ofis yani şeklinde yazışmanız var msn yazışmanız. Kimlere ne şekilde seminerler verdiniz, askeri istihbarattan kimlerle görüştünüz, üç katlı askeri bölgede kaldığınız yer neresidir açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” konuşmalarımda telefonda olsun internette olsun, biraz da kendimi korumak amacı ile sanki korumam varmış gibi yalan söylüyorum doğrudur. Alman devletindeki birim bana telefonlardan doğru Türkiye ‘ de koruman var mı dediğinde utanıyorum korumam yok demeye ve Almanya daki bayan olsla kabertaya bile bu konuda yalan söyledim dedim evet, devletim beni koruyor evet, askerim beni koruyor ama öyle bir şey yoktur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Seminer verdiğiniz doğru mudur?”Sanık İhsan Göktaş:” seminer verdiğim Nevzat Tahran ile konuşmalarım, Şinasi Gündüz

bey ile konuşmalarım veya işte bu irfan Yıldız’ın etrafındaki Ankara da asker vasfı ile ki askeri giysileri de gördüm üzerlerinde o yüzden zaten oturup konuştum kendileri ile. Onlara daha detaylı şekilde örgütün kullandığı irade dışı hipnoz yöntemi nasıl yapılır kilit noktalarını söylememek şartı ile örnekler vererek tarif ederek aktarmışımdır, doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bir kişiye zihin kontrolü vasıtası ile suç işletilebilir mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, efendim işletilebilir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Siz bunu kullanabiliyor musunuz.?”Sanık İhsan Göktaş:” Burda cevap vermesem, “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Cevap vermeyebilirsiniz. Teşekkür ediyorum.”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile tanışıklığınızın

şekli ve zamanı konusunda verdiğiniz cevaplar bir karışıklığa yol açtı. Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile siz aynı anda mı tanıştınız.”

Sanık İhsan Göktaş:” Sevgi Erenerol hanımın telefonu ve Kemal Kerinçsiz beyin telefonu bana aynı gün aynı saatte verilmiştir Yavuz Kara nokta nokta dediğim kişi tarafından. Beyoğlu‘nda İtalyan sokağı diye mi ne bir yer var böyle merdivenli basamaklı benimle orda buluşmuştu. Ve aynı gün de bana sevgi hanımın telefonunu ve kemal beyin telefonunu vermişti.

25

Page 26: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:26

Ve bende Yavuz Bey’e bu iki kişiyi ararsam haberleri var mı, ne sebebiyetten doğru arayacağım. Hani yoksa daha fazla telefonda kendimi ifade etmek zorunda mıyım dediğimde hayır ben onlarla konuştum, seni arayacağının haberleri var zaten rızaları olduğu için telefonlarını çıkardım sana verdim demişti. Bende bunun üzerine sevgi hanımı aradım. Ve telefonunu kimden aldığımı dile getirdim. Ve sebebiyetini çok hızlı geçtim oda biliyorum manasında madem buluşacağız ben bir de kendisine İstanbul ‘da fazla adres yer bilmediğimi, dolmuş yol karıştırdığımı söyleyince benim için biraz kolay olsun diye de zaten tanıdığım samimi insandır, onun bürosunda buluşalım demiştir. Ve bende o Fatih’e gittim zor şartlarda. Hem Kemal beye bu boşanmak ile alakalı sebebiyetimi dile getirdim. Boşanmak ile alakalı direk ilintisi olan da santoloji konusunu öz ve kısa anlattım. Ve bu esnada Sevgi Hanım ile tanıştım. Ve kendinden istediğimde bir bilirkişi olarak kendi dalında bu örgütün bu yapılanmanın din kisvesini kullandığının altını çizmesiydi bilirkişi olarak. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kemal Kerinçsiz size santoloji tarikatı konusunda ne gibi bir hukuki tavsiyede bulundu.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Santoloji konusunda bir tavsiyede bulunmadı çünkü yani santoloji tamam boşanmakla direk ilintisi var ama bana daha çok boşanma işlevi Türkiye’ de nasıl işliyor, nasıl yapılanıyor yani ne yapmam lazım o konuda öz ve kısa bilgi verdi ama kendisinin zamanı olmadığı için de tavsiyede bulundu şu avukatı hani o avukata git al telefonunu diye ve ben de Cevat Çalık bey ile tanıştım o vesile ile. Ve boşanma işlemini o Cevat çalık arkadaş avukat izlemişti.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Evet, burada duruşmada sizin ile ilişkisi kendisine soruldu, kendisi kendine görev cevabını verdi ve sizin belli bir maksatla yanınıza gelmiş olabileceğine dair şüphesini belirtti. Siz ne maksatla Kemal Kerinçsiz in yanına gittiniz. Anlattığınızın dışında bir amacınız var mıydı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Nasıl bir amaç olabilir ki adam avukat. Yani ben boşanmak istiyorum bir kişi ile, ve bana Yavuz’ un özellikle üzerine basa basa dediği şey şudur, kemal bey ulusalcı bir insandır, daha önceki avukatlar gibi tonlarca para karşılığında seni satmayacak bir yapıya sahiptir. Dediği için ben kemal beyin yanına gittim. Çünkü daha önce beni boşanma konusunda dosyama bakan avukatlar bellidir, hatta bu avukatın bir tanesi benim haberim dışında Hamburg’a gidip santoloji örgütünün merkez binasında o örgütün Türkiye ayağındaki gizli başkanı ile toplantı yapıp benden habersiz iş çevirdiğini bildiğim içinde her avukata veya her yere güvenemiyorum. Yani ister istemez biraz paranoyak takılmak zorunda kalıyorum. Kemal bey de bana öyle aktardı Yavuz K denilen şahıs ve o yüzden gittim Kemal Bey in yanına. Ama şimdi kemal beyin durumunu biliyorum o yüzden onunda öyle düşünmesi bence çok doğal. Ben nasıl düşünüyorsam, her avukat o örgütün gücü ve tehdidi karşısında beni satar düşünüyorsam. Kemal Bey’ in de böyle hani santoloji üzerine Atilla İlhan kitap yazmış, Almanya da basında çıkan birisinin yanına geldiğinde böyle bir şey düşünmesinden bence çok doğal. Ama amacım art niyet değildir. ”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” peki bu görüşmenin sonrasında gelişen olaylar konusunda siz de bizzat şüphe duymuşsunuz ve bunu nota dökmüşsünüz, değişik yöntemler kullanılarak olağandışı şeklinde görüşme yapıldığından bahisle şüphe etmişsiniz, nedir size şüpheye düşüren şey.?” Sanık İhsan Göktaş:” Benim bildiğim bir avukat varsa bir avukatın bürosu vardır, bir avukatın levhası vardır, kartviziti vardır, ama ben Cevat Bey’ in kartvizitini hiçbir zaman görmedim. Kendi ofisini görmedim. Ve tekrar sonuçta santoloji konusu daha detaylı irdelendiğinde Türkiye’ de bu üç sene içinde etrafımda neler yapıldı bilindiğinde benimde bu tür ister istemez şüpheli davranmamda normaldir. Kendi bürosuna gidemediğim için göstermediği için kartvizitini görmediğim için bu düşünceye sahiptim ve o tarif ettiğim yerde el notu not cihazındaki tarif ettiğim yerde benimle buluşması da şüpheliydi ve o şüphemi de not almıştım.”

26

Page 27: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:27

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Peki bu durum biraz önce size güvenilir birisi tarafından tavsiye edilen kemal Kerinçsiz hakkındaki fikirlerinizi değiştirmedi mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yalnız benim bu notlarım Cevat Çalık ile alakalı idi.”Sanık Kemal Kerinçsiz soruya itiraz ederek söz istedi, verildi:” Değerli başkanım sual

bilgiye görgüye ve duyguya ilişkindir. Ama sayın savcımız sürekli suallerinde kanaat soruyor. Ve beş dakikadır kanaat açıklıyor. İstirham ediyorum, bu suallere son verilsin.”

Mahkeme Başkanı.” Doğrudur, buyrun savcı bey.”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Size Kuvai Milliye derneğinde verilen uluslararası

istihbarat toplama görevini kabul etmediğinizi söylediniz, hâlbuki sizden üzerinde görev bölümünde uluslararası istihbarat toplama yazılı bir Kuvai Milliye kartı ele geçirildi. Daha doğrusu bu görevi yerine getirmediğinizi bunun sebebinin de Hüseyin Görüm’ ün uygulamalarını beğenmediğinizi söylediniz. Sebep olarak, eğer Hüseyin Görüm hakkında bu şeklide bir değerlendirmeniz olmasaydı siz nasıl uluslararası istihbarat toplayacaktınız bir dernekte uluslararası veya ulusal bir istihbarat nasıl toplanabilir bunu nasıl değerlendiriyorsunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben bir bilgi toplamanı suç unsuru olduğunu ilk defa duyuyorum, burda sizi yanlış anlamadıysam, bilgi toplamanın daha sonra işe yarayacak amaçlarla bilgi toplamanın suç olduğunu ilk defa burda duyuyorum. Biraz önce dediğim gibi de öyle sapkın bir çizgi çizen Hüseyin Görüm isimli vatandaş bana emir veremez veya görev altına alamaz. Ben bunu basında da söyledim. Yazılı basına da yansıdı. Televizyona da yansıdı. Böyle birisi bana kendiliğinden görev addediyor diye ben bu görevi üstlenmiş otomatik olarak olamayacağım, olmam yani. Şu an keşke almanca diyebilsem daha rahat açıklayacağım ama yani adamın birisi ben bu adamı bu tayin ettim diyor ve ben bu yüzden suçlanıyorum. Ve benim bana adamlar kimlik kartı bile vermediler şüphelendikleri için. Odalarına bile sokmadılar. Ama bir anlamda da İhsan Göktaş’ tan yararlanmaya çalıştılar.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Merakınızdan dolayı Kuvai Milliye Derneğine üye olduğunuzu söylüyorsunuz, bu nasıl olmuştur, yoldan geçerken mi gördünüz içeri girip üye oldunuz, yoksa sizi birileri mi derneğe götürdü tanıştırdı bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” İki türlü oldu, Kuvai Milliye derneğinin üç dört bina yan tarafında Hamburg da benim haberim olmadan ihale yapan Avukat Aziz kaynak diye bir avukat var, Hamburg da bu örgütün gizli başkanı ile görüşmüş olan kişi. Akıbetinde de altına son model vaktin de sıfır mercedes çekmişti kulağı çınlasın. Ve zaten oraya ara sıra bu hani o dolmuş ordan geçiyor otomatikman Aziz Kaynak’ın o Misak’ı Milli caddesi var, ordan yukarıya doğru çıkıyor. Ve irfan Yıldız ‘a da sormuştum abi burda bir dernek var Kuvai Milliye derneği. Yeni açılmış herhalde vesaire dediğimde hem ben gördüm derneği kendim Aziz Kaynak’ ın ofisinin yanında İrfan Yıldız ‘ da evet orası güzel bir yerdir. İşte git üye ol işte bak belki yardım gelir sana işte insanları tanırsın çevren genişler vesvesesi ile beni oraya yönlendirdi. Üye olmak için bu normal evrak dolduruyorsunuz ya derneklerde bu evrakları doldurdum. Aidatımı verdim hani ilk aidatımı ama üye yapmadılar ve kartta vermediler bana. Yani üyelik kartım yok, üye yapmadılar beni. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Hüseyin Görüm burda duruşmada savunmasını verirken Resul isimli bir gazetecinin sizi yanında getirip tanıştırdığını, yanında Varol veya Vural isimli birisinin daha olduğunu; Vural isimli birisinin daha olduğunu, bu kişilere güvendiğinden dolayı sizi derneğe aldığını, aslında çok da gözü tutmadığını ifade etti bu bahsettiği kişiler kimlerdir, bu beyana karşı ne diyorsunuz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Vural Küçük bahsetmiştim ne dereceden doğru tanıyorum veya nasıl tanıyorum Vural o Vural küçük’ tür. Resul dediği.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Vural Ural küçük olarak yazılan kişi midir?”Sanık İhsan Göktaş:” Evet evet efendim, Ural Küçük odur, resul de Resul Yılmaz biraz

önce bahsettiğim pantolon içinde plastik kart taşıyıp da işte bunu jandarma kartı olduğunu

27

Page 28: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:28

imasını açık açık söyleyen kişidir. Ama bu kartı ben hiçbir zaman görmedim, açığa getirmedi. O Resul Yılmaz da Üsküdar Kadıköy çevrelerinde gazeteci olarak hani kendini ilan ederdi gösterirdi. Ve Fahrettin Ormanlı diye bir basın mensubu olan bir kişi vardı, onun yanında çalışıyordu Resul Yılmaz. Ama Resul yılmaz ile yine İrfan Yıldız’ın sosyal çevresinde olan birisiydi. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye Derneği ile tanışmanız Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile görüşmenizden önceki veya sonraki tarihe mi denk gelmektedir.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, “Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Hangisi.?”Sanık İhsan Göktaş:” Daha sonra sevgi hanım ile Kemal beyden daha sonra ben Kuvai

Milliye ile tanıştım ama onlarla hiçbir alakası ilgisi yoktur. “Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kemal Kerinçsiz ve sevgi Erenerol ile görüşmelerinizin

telefon görüşmelerinizin sayısı iddianamede yazıyor, ancak burada sizin kendi adınıza kayıtlı olmayan bir çok telefon hattı daha kullandığınız ortaya çıktı, bu telefon hatları ile de kendileri ile görüştünüz mü, bunu hatırlıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Benim tüm kullandığım telefonlar sizde kayıtlıdır, dolayısıyla hani eğer şunu ima etmeye çalışıyorsanız hani bilinmeyen ortaya çıkmayan bir şey var mı diye yoktur, bütün telefonlarım sizde kayıtlıdır. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” İfadelerinizde ve huzurdaki savunmanızda sık sık Kuvai Milliye derneğinde esrar partileri verildiğinden bahsediyorsunuz. Bireysel olarak uyuşturucu kullanmak ayrı bir şey, düzenli bir şekilde Esrar partisi vermek ise ayrı bir şey bundan tam olarak neyi anlatmak istiyorsunuz bunu açıklar mısınız?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm kendi evinde bu olayları yapsa dediğim gibi benim alakam yok. Ben ahlak polisi değilim. Ama Kuvai Milliye ismini taşıyan bir binada bunların olması ve sistemli olması göz yumamayacağım bir şey. Ama dediğim gibi de orda hukuku veya polisi emniyeti sollayarak bir iş yapmadım. Benim bildiğim adres emniyet Vatan Caddesi veya işte daha yukarıdaki birimler. Burda Kuvai Milliye derneğine ne yazık ki tesettürlü gezdiği halde bir oğlu vardı ya onun İslam Arslan Hazreti İsa olarak haşa çıkarıldı. Onun annesi Gülbeyaz Arslan bu kadın tesettürlü olduğu halde Hüseyin Görüm ve oğlunun emri ile Tokat köyünden getirildiğini biliyorum. Hani ama kullanılan maddenin artık Mariana mı esrar mı işte haşhaş mı nedir bunu bilmiyorum. Çok şey hani tatlımsı kokan bir koku bunu Almanya’daki insanların kullandıkları ortamdan bu kokuyu tanıyorum. Ve orda içilen ne diyorlar hani içinde sigara formatında içilen şeyler uyuşturucu madde idi, bunu o Gülbeyaz Arslan getirirdi Tokat Köyünden Beykoz Tokat köyünden çünkü orda oturuyorlardı. Ve İslam Arslan ile Hüseyin Görüm ile bunları hem kendileri hemde etraftaki insanlara hani işte bunu kullanırsanız bazı şeyleri daha iyi görürsünüz, rahatlarsınız işte gevşersiniz diyerek de bunun da altını güya İslam da narkotik şeylerin kullanılması veya alkolün kullanılması işte haram olmadığını her vaazını verirdi.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Savcılık ifadeniz sırasında bir yıla yakın bir iş yapmadığınızı, yurt dışında restoranlarınızın olduğunu, onları sattığınızı onların parası ile geçindiğinizi söylüyorsunuz. Sizin yurt dışında restoran işyerleriniz mi bulunmaktaydı. Bunları nasıl edindiniz.açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yurt dışında Hamburg’ da polis koruma altında iken ben ordaki birimler restoran açma, zaten sabote ederler, başındakiler üşüşürler dediği halde devletten para almaktansa yine de adımı gizlemeden iki restoran açtım. İşte pizza idi kahve idi vs ve ama Almanya daki birimlerin dediği gibi de o iki restoran yoğun saldırıya uğradı taktik olarak saldırıya uğradı. Yani adam gelip adam dövmedi mobin stovkin denilen yöntem uygulandı müşterilerim kaçtı. Çalışanlarım kaçtı. Ben kendim pizza yaptım. Hamur yaptım vesaire. o restoranları da buradaki hukuk savaşımı verebilmek için gelir kaynağım olsun diye açmıştım doğrudur.”

28

Page 29: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:29

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Yaşınız dikkate alındığında yani bu edinimi nasıl kazandınız. Restoran açacak birikimi nerden elde ettiniz bunu soruyorum.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Normalde kiraladığım yerlerin kirası 8 bin,9 bin Euro iken devletin yardımı ile ben orayı 1000 Euro’ ya kiraladım. Depozito vermedim. Ve bütün bir restoranın iç mimarisini kendim bir keser ile bu obs denilen tahtalarla dolaplarımı işte ne diyorlar servis masalarının hepsini her şeyini kendim yaptım. Fotoğrafları da hala mevcuttur görmek istiyorsanız getirir teslim ederim. Yani ihale usulü ile seksen bin Euro altmış bin Euro’lar verip yaptırmadım kendi elimle yaptım ve kendime de para vermeme ve para verme mecburiyetim yok. Kendim yaptım kendim ürettim yani.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Ancak bunları sattığınızı söylüyorsunuz kiraladığınızı beyan etmiyorsunuz, satıp parası ile geçindiğinizi söylüyorsunuz.”

Sanık İhsan Göktaş:”Ben ilk önce restoranımı açtım, normal vergi levhamı aldım, işimi yaptım ama alman devletinin de dediği gibi fazla saldırıdan doğru da bu iki restoranı ayakta tutamadım. Elimden çıkardım.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” burada Kuvai Milliye Derneği ile ilgili olan sanıklar savunmalarını yaparlarken Nuri Vardarbaşı ve sizin Kuvai Milliye derneğindeki eşyaları kapı menteşelerine varıncaya kadar talan ettiğinizi, özellikle sizin çok değerli olan Atatürk’ ün negatif orijinal Cam filmlerini çaldığınızı beyan ettiler, sizin çantanızda yapılan aramada da yedi adet negatif fotoğraf ele geçirilmiş bunlar Atatürk’ ün orijinal filmleri midir.? Sanık İhsan Göktaş:” bunlar kopyasıdır bunu belgeleyebilirim, Türkiye de Atatürk‘ ün cam negatiflerin arşivlerin elinde bulunduran bir bayan var aklı ismime gelmiyor, ama cep telefonları veya irtibatları bende mevcuttur. Bunlar o tarihin kopyasıdır ve tabi değer veren kişiye göre de değerli bir şeydir ve onlar hala mevcuttur., çalınmamıştır. Ve bunları ben o arşivi.”

Sanık Hüseyin Görüm itiraz etti.Mahkeme Başkanı:” Efendim bir dakika durun dinleyelim, ondan sonra. Tamam oturun.

tamam oturduğun yerden değil. Dinle önce, önce dinle konuşma hakkı elde edilmemiş ki önce dinleyeceksin. Daha sonra söz istersin söylediklerini ortadan kaldırmak için istediğin şeyi söyleyebilirsin. Ama öyle oturduğun yerden değil. Oturun.”

Sanık İhsan Göktaş:” bu tabi ki insanın bakış açısıdır, talan mı etmişiz başka bir şey mi yapmışız. Biz derken Ceylan Hanım, Faruk veya ordaki kovulan insanlar Hüseyin Görüm’ ün grubu ordan ayrıldıktan sonra bize şunu dediler, siz buraya geldiniz ve bu binanın perdeleri ve camları hep açık ve biz içeriye bakabiliyoruz. Yani biz özellikle her sabah perdelerimizi açtık, zaten çok pis kokuyordu içerisi. Koku sürekli hava girdiği için temizlensin diye camlarımız hep açıktı zaten. Ve perdelerimiz de her sabah açardık ki içerde gizli saklı bir şey artık olamayacağını, etraftaki halk ve ahali anlasın diye bunu yaptık ve içerde hiçbir zaman bir daha kapalı demir kapılar arkasında toplantılar yapılmasın diye de o kapıları söktük. Değerlendirdik elimizde kime verdik hangi ikinci el fiyatları ile verdik. Damgası imzası her şeyi bellidir. Gizli saklı yapılmadı bunlar ve o paralarla da boya badana her şeyimizi yapacaktık, ama daha sonra da Kadıköy valisinden çağırıldık dediler ki burası el değiştirdi ve kirayı zaten ödeyemeyeceksiniz, yeni mal sahibi de çıkmanızı istiyor dediler bize biz de tabiri caiz ise pes ettik. zaten bu esnada Kuvai Milliye nin hani böyle bir isim adı altında dernek olmasının sakıncalarını ne tür kötüye kullanılacağını da Hüseyin Görüm’ ün kendisi ve etraftaki insanlardan doğru gördüğüm için de bende bunu o an ki etrafımdaki insanların yorumları ile büyüklerim, benim Kadıköy valisi benim için bir büyüğümdür. O anlamda dedim ki tamam Kuvai Milliye Derneği Türk milisidir, Türk milisinin canlanmasında devlet hükümet isterse halk sokağa dökülür. O yüzden de böyle bir Türk milisini Allah gecinden versin Kuvai Milliye yi temsilen bir dernek vahim kullanıldığı için de bir daha o ismin dernek olarak kullanılmaması için de kapanmasına da razı geldim ben kendim. Daha önce kapıları her şeyi değiştirdik ki kapalı kapılar arkasında toplantılar olmasın diye değiştirdik veya oraya yeni gelen insanların güvencini hakiki Kuvai Milliye ruhu ile duran

29

Page 30: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:30

insanların güvencini alabilmek içinde zaten bakın burada kapalı bir tane kapı var ve üç tane oda tuvaletin kapısıdır başka hiç kapalı kapılarımız yok babından oranın iç mimarisini değiştirdik. Ve Faruk arkadaş da tadilat konusunda hani ne diyorlar, pratiği deneyimi olan bir insan kollarımızı sıvadık o işi yapmak için ama daha sonra milli emlak el değiştirmiş, zaten amacımız da bu Hüseyin Görüm’ ün altında iken biriken su borçları ve elektrik borçları ve kira borçlarını toparlamak için de o tape kayıtlarında olan hani sordunuz bana nedir bu neyin rengidir diye boş bir binayı alıp yatakhane yapıp, iki üç katlı ranzalı çok ucuz fiyata yani 5 ytl ye insanların geceleyebileceği bir hotel türü açıp ordan gelecek para ile de bu binanın birikmiş kirasını, birikmiş elektriğini, birikmiş su parasını ödemek için de o tür yan faaliyetlerimiz oldu işte tape kayıtlarına yansıyan. Ve orası o anlamda hani bakış açısına bağlı. Hüseyin Görüm için tabi ki talan ettim. Ama yapış sebebim burada açık. Yapış sebebim de oydu falan olmadı yani. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Bu telefon görüşmesi size soruldu sizin dışınızda Oğuz Alparslan Abdülkadir Mustafa Alpay ile görüşüyor, Mustafa Alpay Vatansever Kuvvetler Güç birliği içerisinde yer alan bir kişi ve sizin derneğe geliş sebebinizin kendinizi ordu kanalı olarak tanıttığınızı, asker bağlantınız olduğunuzu lanse ettiğinizi söylüyor, tabi burada sorulmak istenen sizin bir asker kişiyi tanımanız değil, bir kanal nedeni ile veya size verilmiş bir görev dolayısıyla o dernekte bulunduğunuz, nitekim oğuz Alparslan Abdülkadir de bunu bu şekilde anlamış ve Mustafa Alpay’a bunu bu şekilde söylüyor. Siz irfan Yıldız isimli kişiyi bu şekilde tanıdığınızı söylediniz, irfan Yıldız sizden düzenli olarak Kuvai Milliye hakkında bilgi mi alıyordu.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Düzenli olarak bilgi alıyordu ama başka insanlar benim üzerime ne tür bir yorum yürütüyorlar onu ben engelleyemem veya yönlendiremem yani Alparslan şu an Oğuz Alparslan Abdülkadir benim üzerime nasıl bir düşüncesi var veya hayal gücü var o pek ben ne kontrol edebilirim nede etmekte istemem yani çünkü herkes benim üzerime ne düşünürse düşünsün. Yeter ki emniyet ne yaptığımı bilsin ne amaçla neyi nasıl yaptığımı bilsin. O kadar yoksa işte Hüseyin Görüm için ben hırsızım amenna okey.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Peki İrfan Yıldız size Kuvai Milliye Derneği ile bu kadar ilgilenme sebebini açıkladı mı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” İşte bu ne diyorlar Messenger konuşmasındaki olayları dile getirdi onları biliyorum daha fazlasını bilmiyorum zaten şu an irfan Yıldız da telefonlarla kendisini aradığım halde benden uzak duran kaçan birisi. Çünkü kendisinde bir ton aslında sorum olacak ama benimle görüşmekten uzak duran birisi şu an.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Mehmet Fikri Karadağ ile görüşme sebebinizi burada anlattınız, kendisinin o dönemde dernekten ayrıldığını, sizin tespit ettiğinizi olumsuzlukları kendisine aktarmak için buluşmak istediğinizi ve nitekim buluşarak bu konularda konuştuğunuzu söylediniz. Birinci olarak dernekten ayrılan ilişkisini kesen Mehmet Fikri Karadağ ile dernek konusunda neden görüşme ihtiyacı hissettiniz, bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Efendim dile getirdim tekrar dile getireyim, içerde Hüseyin Görüm bana sürekli kapıda genel başkan fikri Karadağ yazdığı için bende fikri Karadağ’ı kendisine sordum, sorumun amacı da Hüseyin Görüm’ ün ordaki yaptığı ahlak dışı etik dışı İslam dışı hukuk dışı şeyleri acaba biliyor mu, biliyorsa ne kadarını biliyor, ve bilmiyorsa da ben bunu bu adama söyleyeyim de, en azından genel başkan bu olayı engellesin diye kendisi ile irtibata geçtim, cep telefonunu irfan Yıldız dan aldım. Ve tekrar söylüyorum kendisi ile buluştum. İki kere buluştum. Ve telefonlarımı santoloji dinlediği için de telefondan fazla konuşmak istemedim kendisine sebebiyetimi. Buluştuğumda da kendisine ordaki olayları benim içime hazmetmediğini özellikle o isim olduğu için dernek olduğu için değil, Kuvai Milliye ismi orda olduğu için hazmetmediğini dernekten banane, yani ve bu konuda kendisinden yardım istedim Fikri Karadağ’dan dedim bana sen daha fazlasını biliyorsundur, ben bu kadar Almanya’dan gelmiş bir tabiri caiz ise salak alamancı bu kadarını görebiliyorsa sen fikri Karadağ daha fazlasını biliyorsundur, ben kafaya koydum. Emniyete gideceğim ve ordaki insanları ordan

30

Page 31: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:31

uzaklaştıracağım. Bana done ver dediğimde, derken de kendisi de eğer ama o grubun içersindeyse o pisliği bildiği halde göz yumuyorsa tahminime göre Hüseyin Görüm’ e koşup dikkat et ordaki İhsan şunu yapma niyetinde desen bile bunu engelleyemeyeceksin, kafaya koydum ve bu iş bitecek dedim kendisine. Kendisi daha sonra Hüseyin Görüm’e gidip dikkat et dedi demedi mi bilmiyorum, ama çok net bir somut var ortada sonuç var, bana emniyete götürebileceğim done vermedi. Ve şu an burda oturduğuna göre de bir şeyleri bilmemesi imkansız. O yüzden kendisine kızgınım ve kırgınım. Gün görmüş bir insan bana ihsan şudur evladım, git şunu da savcıya bildir diye bileceği çok şeyler olduğunu daha sonra benim çantamdan çıkarılan CD’lerde ben ve kendim televizyonda izleme imkanı buldum veya internet ortamında çantamdan çıkan CD’lerde yazıklar olsun dedim. Daha sonra işte asker kökenli olduğunu, eğitim aldığını duyunca da dedim yazık. Yani yazık gerçekten yazık. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Burada Mehmet Fikri Karadağ da beyanlarda bulundu, sizin kendisine geldiğinizde şu şekilde bir tavsiyede bulunduğunu söyledi. Hüseyin Abi ile beraber çalışın, el birliği falan dedim kendisine, bir de bizim aramızda kırgınlık dargınlık yok aramızda bir kavga oldu ondan sonra hemen barıştık şeklinde size Hüseyin görüm barışmanızı mı tavsiye etti. Bu beyanı doğru mudur sizce.?

Sanık İhsan Göktaş:” bana Hüseyin Görüm ile barış veya öyle bir şey de bulunmadı. Aksi takdirde sen orayı o kişilerden hani temizlemeyi becerirsen ben gelir tekrar ordaki dernek içindeki künyesini devam yapacağını söyledi. Tabi ben yani tabi içimden biraz büzüldüm yani hani çünkü güngörmüş bir insan dernek içindeki benim göremeyeceğim şeyleri daha derini biliyordur diye düşünüyorum. Şu anda bildiğine eminim. Done vereceğini hukuksal adımlarda daha iyi daha emin şeklide ordaki yani o isim ordan gidecekti, yada ordaki insanlar ordan gidecekti. benim tek ve tek derdim oydu. isim ordan gidecek ya ordaki insanlar ordan gidecek. Çünkü isim vahim ve bu konuda dediğim gibi bana done vermedi. Hüseyin görüm ile barış veya şöyle bir şey de yap da demedi çünkü Hüseyin Görüm o anlamda barışacak bir insan değil. Birisi islamı kötüye kullanıyorsa, birisi Kuvai Milliye’yi bu derece herhangi kadın matine programına katılarak Hz. İsa adam sanki sanayi paso peygamber çıkarıyor haşa. Yani ben böyle bir insanla neden barışayım. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Bu soru size soruldu açıklamak istemediğinizi söylediniz, ancak ben sadece evet veya hayır şeklinde sizden cevap isteyeceğim. Hüseyin Görüm sizin hakkınızda santoloji derneği içersinde dokuz yıl kaldığınızı bu tarikat pardon içersinde zihin kontrolü yapılabildiğini bir makine yardımı ile insanların zihinlerinin kontrol edilerek aynen bir robot gibi kumanda edilebildiğini kendisine anlattığını bunu sizin gördüğünüzü yaşadığınızı kendisine anlattığını söylüyor. Ve sizin de bunu yapabildiğinizi söylüyor. Bu beyan doğru mudur, Hüseyin Görüm’ ün size atfettiği bu sözler.?

Sanık İhsan Göktaş:” Yarısı doğrudur yarısı doğru değildir, ben kendisine santoloji diye bir örgüt var diye çok çok özet özet özet geçerek anlattım. Ama yani santolojinin çünkü o konuyu anlayacak kapasitede birisi değil. Ve zaten üç gün dört gün sonra da Hüseyin Görüm’ ün orda nasıl bir insanlarla çevre edindiğini, hakiki yaşı başına gelmiş hatta gazi konumunda olan insanları bile ordan yaka paça attığını görünce ben bu adamın masasına içim paralana paralana oturdum. Hüseyin Görüm’ ün masasına ve arka dişim hala kırıktır, Gülbeyaz Arslan ve oğlu İslam Arslan bir tanesi karşımda haşa Hazreti İsa diye oturdu, bir tanesi Meryem ana diye oturdu, bir tanesi Hazreti Musa diye oturdu ve ben içimden sonuçta bende bir insanım ama bunlara ben fiziksel bir şey yapmadım sadece sinirle dişimi kırdım, sıkarak.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Siz Kuvai Milliye derneğinde üç ay mı kaldınız,”Sanık İhsan Göktaş:”Üç aylık bir zaman geçirdim orda. Yönetici olarak değil, ben oraya

dediğim gibi üye olmak için kağıtları doldurdum aidat istediler zaten çok zor durumdayız vesaire dediler bende hemen verdim aidatımı. Ama Hüseyin Görüm zaten şunu biliyorum gözüne tutmadığı insanları üyelik kartı vermiyor. Bekletiyor, paralarını alıyor da kasıtla ama üyelik kartı

31

Page 32: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:32

vermiyor çünkü o insanları orada istemiyor. O yüzden de ben üye olmak için kağıtları doldurdum. Paramı da verdim. Ama hem bana Kuvai Milliye’nin o kimlik kartını plastik kartını vermediler. Hem de teknik hukuk anlamında da üye yapmadılar. Ama Hüseyin Görüm’ün de etrafındaki insanlara işte bu adam bu adamdır, işte Con Travolta, Tom Cruse reklamını yaptı orda bu adam benim işte uluslararası istihbarat şefimdir dedi. Ama onun demesi ile o iş de olmuyor tabi ki.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye derneğinde kaç bilgisayar vardı.?”Sanık İhsan Göktaş:” Yukarda Hüseyin Görüm’ ün odasında bilgisayar vardı, depo gibi bir

yer vardı hep böyle hani depolamışlar oraya bir sürü şey, orda kasalar vardı, prowader dağıtıcı merkez vardı. Ve aşağıda ben kendi kullandığım bilgisayarı kendim kullanmak için getirmiştim. Ve Kuvai Milliye derneğinin sokağa bakan kapısız odasına kendi bilgisayarımı koymuştum. Ordan doğru çalışmaya çalışıyordum yani hem bu işi kovalarken hani bu isim ya ordan gitsin ya bunlar gitsin işini kovalarken emniyet yardımı ile Narkotik yardımı ile gerçekten temiz elle çalışan basın yardımı ile paralelde de hayatta kalabilmek için ticari işlerimi kovalıyordum. O bilgisayar da benimdi, oraya getirdiğim bilgisayar.“

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Alman Vatandaşı olduğunuzu söylediniz, aynı zamanda isak himelştayn ismi ile yanılmıyorsam bu bir Musevi veya Yahudi ismi, bu isimle alman vatandaşı olmanızın sebebini açıklar mısınız? “

Sanık İhsan Göktaş:” Girmek istemediğim bir konu ama tamam, madem.”Mahkeme Başkanı:” Açıklamayabilirsiniz, “Sanık İhsan Göktaş:”efendim şimdi yani pasaportum budur, elden geçirmişsinizdir

muhakkak, gerçek pasaporttur. Gerçek isimdir, sahte değildir. Öz ve kısa ben dinlediğim camimdeki camilerdeki vaazı veya büyüklerimin vaazını en fazla üç kere dinlerim, dördüncüye dinlemem çünkü vaaz insana bir rota çizer ve o rotada insan yürür. Benim küçüklüğümden bu yana hep duyduğum şey öz ve kısa şudur, onlar aramıza giriyor, isimlerini değiştiriyor, bizden yedi kıraat daha iyi islamı biliyorlar. Daha iyi Türkçe konuşuyorlar. Doğru yoldan giden lokomotifin makinisti olup uzun bir süre gelen iyi bir yapılanmayı bozuyorlar ve sabote ediyorlar özeti buydu hep Almanya’daki Türk ocaklarında, ülkücü camiasında camilerde duyduğum öz ve özeti budur. Bende dediğim gibi ben neden sürekli otuz sene on sene aynı vaazı tekrar tekrar dinleyim. Bende ismimi de ilk önce ana pasaportunu aldım. Daha sonra küçük faaliyetlerde bulundum. Ordaki Almanya’daki konsolosluğumuza bazı bilgileri verdim. Edindiğim bilgileri verdim. Ama bu bilgileri verirken de toplarken de haddimi aşmadım, kanun hukuk çiğnemedim ve daha ileri gitmek istediğim için de pasaport alman pasaportunu aldım. Alman kimliğine geçtim, alman pasaportumda ama hala ihsan Göktaş yazıyordu ve bu ihsan Göktaş siyah kelle Türk Müslüman hala bazı yerlere sokulmuyordu. İzin verilmiyordu. Orda aklıma bir fikir geldi. Bu ismi ihsanı İsak yaptım, Göktaş’ ı da Himelştayn yaptım gök himel demektir, taş da ştayn demektir bu da Allah da oldurandır bu da gerçekten dört dörtlük Yahudi İsrail adı olarak yansıdı. Yani sonuçta alman kimliğimdeki ismim benim Türk ismimin almanca açılımıdır.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:”Başladık, başladık gene dur, dinle dur dinle, lütfen.”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” santoloji tarikatının Amerika da Fethullah Gülen grubu ile

ilişki içersinde olduğunu, bunu da alman istihbaratından teyit edecek doğrulayabilecek olanağınızın olduğunu söylediniz, bu nasıl olabiliyor sizin alman istihbaratı ile ne gibi bir ilişkiniz var ki böyle bir doğrulatma yapabilirsiniz.” Sanık İhsan Göktaş:” Birincisi santoloji bir tarikat değildir. Santoloji bir örgüttür. Tarikatın yapısı ile bir örgütün yapısı çok farklıdır. Tarikatçı en fazla üfürük yapar belki bir yerde bomba patladır ama bir örgüt millet meclisindeki milletvekillerini bile istemedikleri halde bir şeyler yaptırabilecek bir güçtedir. Farkı budur o yüzden santoloji bir tarikat değildir. Santoloji 21. yüzyılın çok tehlikeli bir örgütüdür. Ve yapılanması vardır. Bunu da sadece Almanya değil Fransa İngiltere ve Almanya istihbaratı tasdik eder, ve Almanya’ da bu örgütten hipnoz

32

Page 33: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:33

seanslarından geçmeden çıkan çok az kişi vardır bilinen bunlardan bir tanesi benim çünkü o seanslara katılmadım. Ordaki Yahudi ismi ile onlara belirli bir derece hizmet yaptım. Yapmam gerekiyordu, ve bu hizmet sayesinde bilgi edindim, vakti geldiğinde Türkiye ayağı canlandırılmaya gizliden başladılar yapılanması tetiklendiğinde direk içlerinde Türkiye deki gizli başkan basın emniyet, tarafınca lokalize edilmesin deşifre olmasın diye de tabiri caizse İsrail isimli Yahudi vatandaşı Türkiye de vitrin başkan olarak seçildi,. Ama bu vitrin hani basın veya emniyet üzerine gelemesin mantığı ile başa getirilen vitrinlik patron yapılan Yahudi isak Himelştayn da Çankırı damarı tutunca olay bozuldu. Yani ihsan Göktaş olduğum ortaya çıktı. Deşifre oldum. Üç senedir de Türkiye de korumasız geziyorum.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye derneğinde Recep Gökhan Sipahioğlu’ nu gördünüz mü kendisini tanıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” ismi basından duydum, duymadım diyemem, kendisi hani yüzünü görürsem gördüğümü, görmediğimi söyleyebilirim.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Son bir sorum olacak, Kuvai Milliye derneğine belli aralıklarla bazı kişilerin özellikle gövde gösterisi yapmak için geldiklerine dair bir beyanınız oldu. Bu nasıl bir şeydir, ne tür bir gövde gösterisi ve kime karşı yapılıyordu. Bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm bir yandan ihsan Göktaş’ ı dışarıya karşı değerlendirirken bir yandan da demek ki sezileri kuvvetli ki sezdi bir şey olacağını benim tarafımdan bir şey sezdi ki bir yandan dışarıya kovmazdı beni atmazdı. Kızdığı halde, bir yandan da ama oraya bazı insanlar isimlerini tanımıyorum gelip hani fiziksel olarak üç kişi dört kişi olarak biraz şov yaparlardı hani gerektiğinde sana çökeriz babında. Biraz önceki sorunuzda cevap vermediğim aklıma geldi. Bu Fethullah Gülen grubunun da santoloji örgütü ile Amerika dan doğru birebir koltuk temasında bulunduğunu, Almanya arşivinden sadece ihsan Göktaş değil, siz giderseniz siz de alırsınız. Özel bir vasfınıza gerek yok. İhsan Göktaş olmanıza gerek yok. “

Sanık Sevgi Erenerol söz istedi, verildi:” ihsan bey telefon görüşmesinden önce beni tanıyor muydunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Daha önce tanımıyordum, sevgi hanımı.”Sanık Sevgi Erenerol:” Sizinle ilk defa Kemal beyin bürosunda tanıştık değil mi.?”Sanık İhsan Göktaş:” Evet fiziksel olarak ilk defa orada beden olarak ilk defa orada

tanıştık.”Sanık Sevgi Erenerol :” Daha sonra görüştük mü.?”Sanık İhsan Göktaş:” şahsen görüşmedik sizi bir basın neydi, Nazein hanım HaberTürk

olacak sizden sizin telefon numaranızı ona verebilir miyim iznini almak için aramıştım sizi artı santoloji konusunda hani onların bir Hıristiyan dini olmadığını, o kisveyi hükümeti hükümet üzerinde yaptırım yapmaya çalıştıkları için Hıristiyan kisvesini kullandıkların teyit edebilir misiniz diye de sizi aramıştım.”

Sanık Sevgi Erenerol:” Evet doğrudur, demin iddia makamı benim açıklamamamın ihsan Beyin açıklamasından farklı olduğunu hissettirmek istedi, halbuki bende kendisini kemal beyin bürosunda tanıdığımı söyledim ama tesadüfen karşılaştık diye bir kelime kullanmadım. Bu bir. İkincisi benim santoloji örgütü ile ilgili aranmamın nedeni de biliyorsunuz ben misyonerlik faaliyetleri ile mücadele ediyordum. Bu yüzden bana yönlendirildi. Bu da misyonerlik faaliyetleri kapsamında Türkiye de faaliyet göstermektedir. Ama televizyon programı ne yazık ki gerçekleşmedi bunu açıklamak istedim teşekkür ederim.”

Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım müsaade ederseniz bir soru soracağım birkaç tane de ilave açıklama yapacağım, İhsan Göktaş beni dernek binasında Kadıköy deki dernek genel merkez binasında hiç görmüş mü,yoksa sadece ismimi kapıda mı görmüştür sayın başkanım.?”

33

Page 34: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:34

Sanık İhsan Göktaş:” Ben fikri Karadağ beyi dernek binasında görmedim hiçbir zaman zaten kapıda genel başkan olarak ismi olduğu için de o yüzden kendisini arama sorumluluğu hissettim, çünkü dernek içinde de hani belki.”

Sanık Mehmet Fikri Karadağ:” Tamam o açıklamaları yaptı Sayın Başkanım başka açıklama yapmasına gerek yok müsaadenizle. Sayın başkan ihsan beyin söylediği iki defa buluşma doğrudur. Birinciyi Şişli de diyor ama ben tam olarak onu hatırlamıyorum, o şişli de Türkcell bayisi olan benim arkadaşımdı kendisi ile sadece tavla oynamaya giderdim ara sıra da bu kart alırdım kendisinden. Onun üst katında normal misafirlerini ağırlamak için genellikle şey yaptı tahsisi ettiği bürosu alt kattı dükkandır üst kadında da oturulur sayın başkanım orda eğlenilir vesaire oynardık. O gün de diğer arkadaşlar gelmiş olabilir, bulunduğu yerin neresi olduğunu ben anlayamadım tekstil falan var diyor ama, olabilir. O üst katta. Bir de diyor ki karargah da gizli toplantılar var tabi ben hiç öyle bir şey hiçbir zaman yapmadık. Biz karargahta kapılarımızı hiçbir zaman kapatmadık Sayın Başkanım. İhsan Göktaş’ ın anlattığı her olay zaten ben dernekten resmen ayrıldıktan sonraki zamana denk geliyor. Benim zamanımda hiçbir şey olmadı. Benden sonra olduğunu da hiç zannetmiyorum. Hüseyin Görüm o konuda gerekli açıklamayı yapacaktır. Sevgili başkanım birinci buluşmamızda ihsan Göktaş ‘ ın dediği konuları konuştuk. Ben dedim niye beraber çalışmıyorsunuz beraber çalışın dedim. Fikrini huzurda arz ettiğim savunmamda da belirttim gibi komutanım anlamak için söylemiştim oda dedi ki bu Atatürk’ün veya Ata’nın dayı dedi bu Ata’ nın yadigardır, burayı kurtarıp yerine getirmek lazım. Bende eylül pardon aralık sonuna doğru bir genel kurul yapılacak orda genel başkan seçilir olursa olur şeklinde bir şey söylemiş olabilirim. Kesin olarak hatırlamıyorum fakat ikinci buluşmada bir bankta oturduğumuzu çok net hatırlıyorum. İki buçuk sene falan geçti başkanım, biz de artık elli yedi yaşına geldik. Orda şöyle söylemişti arkadaşlar bana, oğuz Alparslan Abdulkadir de geliyordu benle görüşmeye bu konularda dedi ki derneğimizden bütün defterlerimiz kayboldu, kim aldı acaba, Ayşe Ceylan mı aldı, başkası mı aldı, ne aldı dedim bu konuda bir bilgin var mı ihsan bey dedi ki o defterler bende merak edecek bir şey yok hepsi bende diye kendisi de söyledi sayın başkanım. Bir de değerli iddia makamı irfan Yıldız denen şahıs kimdir gerçekten asker mi değil mi, ben bir İrfan diye birisini hatırlıyorum kendisinin ast subay olduğunu söylemişti. Ama 2003 müdür, 2004 müdür bilmiyorum emekli olduktan sonra Sayın Başkanım, bu insanın asker kökenli olması iddia makamını sanki bütün örgütü çözecekmiş gibi bir şeyin peşine koşturuyor dikkatinizi çekmiştir. Sabırla dinliyorsunuz, mimiklerinize gözlerinize bakıyorum hiçbir tepki bütün herkes de bunu anlıyor çok rica ediyorum, çok rica ediyorum. On başı mıdır, er midir, koskoca Genelkurmay’ı mı temsil ediyor İrfan Yıldız nedir emekli Genelkurmay başkanı mıdır? Sanki emekli Genelkurmay başkanı silahlı kuvvetler adına işlem yapıyor, beyefendiye bilgi veriyor bu da onun vasıtası ile ordunun himayesine giriyor. Yapmayın sayın başkanım bunlara müdahale edin bu kadar basit bu kadar art niyetli iyi niyetten çok uzak bu işler. Bir de sevgili başkanım diyorlar ki Kuvai Milliye derneğinin tüzüğü askeriye de yazılmış. Bana niye sormadınız bunu, nerden geldiğini ben size açıkça söyledim. Hüsnü Merdanoğlu diye bir tane büyüğümüz Ankara’dan gönderdi. O da şeyin tanıdığı olduğu için İbrahim Özcan onu size açıklar daha önceki bir dernek tüzüğünün müsveddesini gönderdi biz de kendimize göre adapte ettik. Dernekler müdürlüğünde de uygun şekilde tadilatı yapıldı ve onaylandı. Bu kadar basit arz ettiğim halde hala soruyor askeriye de mi yazıldı. O derneğin tüzüğü askeriye de yazılsaydı ben kabul eder miydim? O zaman askeriye dernek işi ile uğraşır. Bu kadar basit şeylerin peşinde koşulmasın lütfen saygılarımla.”

Sanık Hüseyin Görüm söz istedi, verildi:” Şuradan açıklama yapacağım.”Mahkeme Başkanı:” orda dur. Orda.”Sanık Hüseyin Görüm:” Ki arkasından konuşmayalım olsun aslında yüzüne konuşmak

istiyorum da. Sorularım var ama soruların çoğunu siz sordunuz. Ve kardeşin söylediği bazı kelimelere katılıyorum, çoğuna da katılmıyorum. Birebir yalan söylediğini benden çok daha iyi

34

Page 35: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:35

sizin heyetiniz ve siz biliyorsunuz. Sayın reisim, bu kardeşim bize gelmesi, Kuvai Milliye binasına gelmesine Vural ve gazetecilik yapan Resul diye bir kardeşin referansı ile geldi. Geldiğinde şunu söyledi, dedi ki abi bu bu insanlar beni buraya gönderdi, İstanbul da bazı tehditler alıyorum. Santoloji den dolayı santoloji diye bir örgüt var amerikan örgütü bu örgüt beni öldürtecek, nereye gitti isem, polise gittim, Jitemci tanıdığım jitemciye gittim birkaç yere gittim beni hep dışladılar dedi. Bende dedim ki sevgili reisim, burası Kuvai Milliye binası buraya bu iki tane insanın referansı ile gelip gelmemen hiç önemli değil. Bak burda çok insanlar var garipler bırak dışarıda topladıklarımızı da getiriyoruz Kuvai Milliye binasında kalıyor buyur kardeşim dedim aşağıda o nezaret dediğiniz yer bizim yatakhanelerimizdir. Garibanlar yatsın diye. Aynı şekilde üstü başı da temiz olduğu için bunun dedim ki sen ikinci katta kal. Yani aslında biraz şey yaptık yani kıyakçılık yaptık. Öteki gariplere karşı aslında daha altta yatırmak lazımmış bunu. Sayın reisim, bizim tutuklanıp buraya geldikten sonra zoruma giden bazı olaylar Gazetelerde okuyorum. Gazete dedi ya hani abi çok büyük abi yaş urda söylüyor ben işte reklam yapmak istemiyorum gazetecilere bilmem nelere, bizim tutuklandığımızın ertesi günü bütün gazeteleri çağırıyor. Atatürk’ün borç ile yaptırdığımız çok güzel bir posteri vardı dışarıya asıyorduk onun altına yazdırmış müptezelleri içeriye attırdık. Ya sevgili reisim benim içim parçalanıyor bir de diyor ki Hüseyin Görüm’ ün dışarıdaki adamları tehdit ettiriyormuş. Ben bunu. Böyle bir şey yok ama ağabeyime dedim ki Yusuf ağabeyim eğer dedim sen benim ağabeyimsen adamsan bunu dedim bul yani bunu bir bul bunu. Bir sor buna. Buna ne yapmışım ne kötülük yapmışım. Gelelim isa ile musa konusuna şimdi bu isak Himelştayn’ya sevgili reisim, bu İsak Himelştayn.

Mahkeme Başkanı:” Yavaş, Yavaş sakin ol.”Sanık Hüseyin Görüm: “Tanıştırdığım Musa dediğim kardeşim o sokaklarda su tesisat işi

yapar. Babası İsraillidir. Hayım Morlevi’ dir. Annesi de Türk’tür. Ama İsrail Yahudilere bunu dışlıyorlar annesi Türk olduğu için, Morleviler de sevgili reisim İsrail için çok büyüktür. Çok büyüktür hani soyadlar vardır bizde büyük soyadlar morlevi soyadı da çok büyüktür. Morlevi olup da dünyada dünyayı yönetenle iş yapmayan adam yoktur. Dünyayı yönetirler ama bu çocuk hem İsrail Yahudi çocuğu, hem morlevi, benden daha terso sokaklarda yatıyor ama dünyanın en iyi insanı. Yağmurlu havada şemsiye satmaya çıkar yağmur yağar. Ama ben onu seviyorum. İster musa olarak görsün ister görmesin beni de hiç ilgilendirmiyor. Ha bu arada Tevratla dedi, ben Kuran’ı okuduğum kadar Tevrat ı da okuyorum, incili de okuyorum. Allah’ü tealanın vermiş olduğu bir ilimden dolayı isteyen inanır isteyen inanmaz bana o ilim gösteriyor. Gösteriyor ama ben bunu söylediğim zaman da herkes deli diyor onu da söylüyor rabbim. Sana diyor deli diyecekler alay edecekler. Ya Kuvai Milliye Kuvai Milliye diyoruz sevgili reisim Kuvai Milliye bir ruh değil mi. Allah onu da söylüyor, isra 85 diyor ki, sana ruhu soracaklar, deyin ki ruh Allah’ ın bir emrider. Kuvai Milliye davası da Allah ın bir emri, çünkü kurtuluşumuz onda. “

Mahkeme Başkanı:” Soracak mıyız başka soru.”Sanık Hüseyin Görüm:” sevgili reisim bizim cam filmlerimizi söyledi. Cam filmleri, bu

hepimizin namusu, benim sizin üyelerin savcıların namusu. çünkü Kuvai Milliye binası sizin. Sizin. Sizin olana siz sahip çıkmaz mısınız Sevgili reisim. Sizin ya ben hepsine dedim ki kardeş bak burda bir sandalye varsa senin, bir yatak varsa senin. Buradaki kapıların hiçbir tanesi burda kapanmayacak hep açık kalacak. Kuvai Milliye’nin hiçbir zaman kapısı kapanmadı sevgili reisim, bizden sonra binanın kapılarına varana kadar satmışlar sevgili reisim senin, senin bu. Ben biliyorum ki Köksal Şengün benim bildiklerimin çok fazlasını biliyor. Çünkü ben inanıyorum. Size heyetinize savcılara herkese inanıyorum burda. Çünkü buraya gelen insanların çoğu seçilmiş diyorum, davayı dinleyen insanlar dahi.”

Mahkeme Başkanı.” Bununla bağlantıyı koparmayalım, koparmayalım, “Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili reisim Kuvai Milliye ye taş ata ata buraya getirdiler. Demin

hilmiştaynı açıkladı. Bende açıklayım Himelştayn’ı taşlanan şeytan demektir. Bu iblis bunu

35

Page 36: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:36

anlatıyor burda. Sizi kandırıyor aklısıra, aklısıra sizi kandırıyor siz de yiyorsunuz, ama yemiyorsunuz gargara yapıyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı:” Bağırma, bağırmadan konuş, bağırmadan konuş bak yine anlaşamayacağız yine anlaşamayacağız. Böyle gidersen anlaşamayacağız.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili reisim teşekkür ediyorum ama, tamam bağırmadan siz gargara yapıyorsunuz bunun anlattıklarını, çünkü ben sizi ordan okuyorum. “

Mahkeme Başkanı:” Allah Razı olsun.”Sanık Hüseyin Görüm:” Okuyorum reisim okuyorum, gargara yaptığını da biliyorum. Ama

burda ne anlattı ise yemin billah ediyorum yalan şimdi esas mevzuya gelelim. Sevgili reisim, 17, Niyazi Kıyak davanın çok önemli adamı, herkes için iftira attı. Atmadığı insan kalmadı hiç düşündünüz mü acaba bu Niyazi kıyak neden dolayı bu kadar iftira attı. Adam kafayı yemesi lazım değil mi. Veli Küçük’e attı ona attı buna attı burada görülen herkese iftira attı. Hiç düşündünüz mü reisim bu acaba niye atmıştır diye. Biliyorum ki düşünmüşünüzdür ama sebebini çözememişinizdir ne savcı çözmüştür nede siz. Şimdi bir soru soruyorum ona. Dolu var da bir tane soracağım. Ayşe Ceylan Gençoğlu’ nu tanıyor musun Kıyak. Sana soruyorum.”

Mahkeme Başkanı:” Kıyak o değil, “Sanık Hüseyin Görüm:” sevgili Reisim sorar mısınız Ayşe Ceylan Gençoğlu Kıyak’ı tanıyor

mu.”Mahkeme Başkanı:” Tanıyor musunuz.?”Sanık İhsan Göktaş:” Sayın Başkanım ben Fikri Karadağ’ ın dediklerini zaten dediklerimi

teyit etti. O anlamda cevap vermek istediğim bu cümle ama basında kamuoyunda hem islamı cok ciddi şekilde.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim Nedir o “Sanık Hüseyin Görüm:” Ayşe Ceylan Gençoğlu’ nu tanıyor musun Kıyak’ı.?Sanık İhsan Göktaş:” Sayın Başkanım hukuken kendisi ile konuşmaya mecbur muyum

burda. Hukuken mecbursam.”Sanık Hüseyin Görüm:” Reisim size söylesin.”Mahkeme Başkanı.” Cevap vermemek durumundasınız. “Sanık İhsan Göktaş:” Kendisini muhatap almıyorum, cevap vermiyorum.”Mahkeme Başkanı:” vermiyorsunuz,”Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili Reisim açıklayayım tanımıyor demek ki Ayşe Ceylan

Gençoğlu. Şimdi esrar dedi değil mi sevgili Reisim hani size zimmetten dolayı da Ayşe Ceylan Gençoğlu ile ikisi beni şikayet ettirdiler Ankara şeyden Kadıköy den beraat aldıydım, size verdiydim, zimmetten hani Kuvai Milliye nin parasını zimmetime geçirmişim ki, yav zaten benim cebime ben buradan çalıp buraya mı koyacağım. Kuvai Milliye benim ruhum, evim her şeyim. Bu da esrardan dolayı attığı Ayşe Ceylan Gençoğlu’na attığı iftiradır. Onun da beraatı Kadıköy deki yargıç bana dedi ki abi dedi aynen bu şekilde, abi dedi ne söylediysen mahkemeye ilk gittiğimde aynıları çıktı dedim ki sevgili Reisim dedim ya uğraşıyorsunuz dedim ya uğraşmayın bunlar zaten gelmezler dedim ve gelmediler. Ordan bu beraat rapordum hatta bana diyor ki ya niye söylüyorsun. Dedim ki ben içtim yaz dedim yaz, geçsin kayıtlara ben yalan söylemem çünkü. İçtim ot içtim zaten bu davada takılacakları tek şey ya kafamda taktığım tüye takılacaklar dedim yahut da dedim ota takılacaklar, hiçbir suç bulamadılar bir tek ota takıldılar. Hadi soruyorum cevap vermesin. Ne suçumu görmüşler reisim ne suçunu, garipleri oraya toplayıp yatırmak mı suç. Yahut Allah’ ın kelamını anlatmak mı suç, bu güne kadar “

Mahkeme Başkanı:” Yavaş konuş yavaş konuş.”^Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili Reisim bu güne kadar bizi kandırdılar, kandırdılar, profesörü

çıktı ilahiyatçı diye bizi kandırdı. Ya bakıyorum diyorum ki ey Allah’ ım diyorum ay nasıl bizi bu insanlar kandırmış, bu kadar güzel dinimizi ne hale getirmişler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “

36

Page 37: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:37

Mahkeme Başkanı:” Toparlayın sözünüzü keseceğim. Keseceğim sözünüzü toparlayın lütfen.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Toparlıyorum sevgili Reisim bunu size arz ediyorum şimdi esas konuya gelelim, 17’ye. 17 Ayşe Gençyol Kıyak’ ın kocasıdır. Sevgili Reisim bizim defterlerimiz falan kayboldu ya kendisi de söylüyor fikri Karadağ’ a bunu hepiniz biliyorsunuz bizim o defterlerimiz falan hepsi Ayşe Ceylan Gençyol’a zimmetliydi. Bu, bu herif Ayşe Ceylan Gençyol’u hani çok dürüst ya sevgili Reisim o kadını kafaya aldı. Bu. O adamla arasının ikisinin arasının bozulmasına yol açtı bu pis herif ondan sonra sevgili reisim bütün ne kadar iftira varsa zannetti ki hani buna sahip çıkıyoruz ya ne kadar iftira varsa Niyazi Kıyak Kuvai Milliye ye ne kadar iftira atılabilecekse iftira attı. İşin özü Ayşe Ceylan Gençyol Kıyak ile bu herifin bu iblisin iblisin gitsin bana dava açsın. Her davasına gideceğim. Bu iblisin iftiralarıdır sevgili reisim. Çok teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için, sağ olun.”

Sanık İhsan Göktaş:” Basında İslamla en ağrı şekilde ve Kuvai Milliye ismi ile en ağır şekilde faaliyetlerinin sonucu olarak çok rencide eden bir kişi ile hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi, verildi:” Değerli başkanım, müsaade ederseniz önce sual sorma konusunda bir cümlem olacak, yüksek müsaadenizle. Sayın Başkanım sualler sorulurken sayın savcılarımız tarafından konu ile ilgisiz ve alakasız son derece uzun süreçte sorulan sualler bunlar hiçbir zaman meseleyi çözümlemiyor çözümlemediği gibi de emin olunuz kişilik haklarına aykırı olarak soruluyor. Bakınız sanığın isim ve soy isminin neden o şekilde konduğu soruluyor. Bir savcı sanığın kimliği adı ve soyadının neden o şekilde konduğunu sorgulayabilir mi.? Veya evet veya hayır şeklinde cevap vereceksiniz diyor böyle bir tahdide gidebilir mi. Veya benim telefonlarımla alakalı sayı vermiyor, diyor ki Kemal Kerinçsiz ile yapmış olduğunuz telefonlarla resmi tespitin dışında niye söylemiyorsunuz adil davranmıyorsunuz Kemal Kerinçsiz ile ihsan Göktaş arasında resmi kayda göre gayri resmi veya resmi, çünkü gayri resmi telefonum yok benim birdir. Ama bunu söylemiyor neden, sayın mahkemenizi şüphe yaratmak amaç. Doğru değil, lütfen sayın savcıların bu davaya yakışan sualler sormaları gerekir. Meseleyi çözümleyici sualler sorması lazım ve kin gütmeden sanıklar kin güderek sualler sorulmaz. 160. maddeyi ben sayın savcılarıma bir defa daha okumalarını istirham ediyorum. Müsaade ederseniz birkaç sualim olacak değerli başkanım. Sayın İhsan Göktaş Kuvai Milliye derneğine gittiğiniz dönemde beni hiç gördünüz mü orda. “ Sanık İhsan Göktaş:” hayır hiçbir zaman görmedim.” Sanık Kemal Kerinçsiz:” Benim büroma gelmeden önce beni herhangi bir şekilde tanıyor muydunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hayır tanımıyordum.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” Benim büroma geliş sebebiniz boşanma davası ve diğer hukuki

sorunlar ile alakalı mıdır?”Sanık İhsan Göktaş:” evet, “Sanık Kemal Kerinçsiz.” Telefonda benimle kaç kez görüştünüz.”Sanık İhsan Göktaş:” İki veya en fazla üç kere hatırlayabildiğim, üçü geçmiyordur.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” resmi kayıtta birdir efendim. Ne için konuştunuz benle ne için

aramıştınız.?”Sanık İhsan Göktaş:” söz konusu bu Ayşe Nazmiye Uca ile boşanmaydı söz konusu.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” benimle Büromda bir defa görüşmenin dışında başkaca bir

görüşmeniz oldu mu?”Sanık İhsan Göktaş:” Hayır.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bürodaki görüşmenin konusu nedir.?”Sanık İhsan Göktaş:” Öz ve kısa boşanma.”

37

Page 38: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:38

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Tamam, size işlerimin yoğunluğu nedeni ile davayı alamayacağımı ancak isterseniz bir avukat önereceğimi söyleyerek size avukat Cevat Çalık’ı önerdim mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet önerdiniz.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” Avukat Cevat Çalık ile davayı görüşüp ücret konusunda herhangi

bir anlaşmaya vardınız mı kendi aranızda bir ücret konusunda anlaşma oldu mu veya konuşma.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” Yani ben size bu davayı ücretsiz olarak bu avukat Cevat Çalık

bakacak demedim.”Sanık İhsan Göktaş:” Yok hayır Cevat Çalık Bey’e de avukatlık sözleşmemiz var hala.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” size beni öneren kim oldu?”

Sanık İhsan Göktaş “Yavuz Kara, karanın devamını hatırlamıyorum Jitem’ de Masa telefonla aradığımda çıkan kişi oldu”

Sanık Kemal Kerinçsiz “bu hukuki danışmanlık ve boşanma konusunda mı önerildim”Sanık İhsan Göktaş “O konuda önerildin, özelliklede sağlam avukattır hiçbir zaman

müvekkilini hele ki ulusal konuysa satmaz, duruşu çok sağlamdır diyerek sizi bana refere verdi”Sanık Kemal Kerinçsiz “Sayın başkanım kısa bir açıklama yapacağım suallerle netleşti

Avukat Cevat Çalık benim yazıhanemde çalışan bir avukat değildir. Yıllardır tanıdığım bir arkadaşımdır benim işlerimin yoğunluğu sebebiyle, gelen davaları bazı arkadaşlarıma gönderirim, işi olmayan arkadaşlarıma gönderirim özellikle, bir avukatlık yardımlaşmasıdır bu bunda da herhangi bir çıkar ve menfaatim söz konusu olmaz nitekim bahsi geçen kişi o jandarma denilen kişi bir müvekkil vasıtasıyla bana gelmiştir. Kendisinin de Tuzla’da bir daire satın aldığını ve içindeki kiracının çıkmadığını, kira bedellerini ödemediğini, tahliye ve kira paralarının tahsilini istemiştir bu bapta benimde işimin yoğunluğu sebebiyle bir başka avukat arkadaşıma göndermişimdir nitekim o avukat arkadaşımda söz konusu işi gerçekleştirmiştir paralarını tahsil etmiştir ve kişide bana dönüp teşekkür etmiştir. o bapta bunun ispatında da söz konusu dosyaları da sizlere sunacağım değerli başkanım teşekkür ediyorum”

Sanık Kahraman Şahin söz istedi verildi: Saygıdeğer başkan İhsan Göstaş’a ilk önce beni tanıyıp tanımadığını sormak istiyorum”

Mahkeme Başkanı " tanıyor musunuz?Sanık İhsan Göktaş “Bakabilir miyim yüzüne hani isim olarak hatırlamıyorum bilmiyorum

ismini duydum ama seni hiç görmedim yani şuan burada görüyorum”Sanık Kahraman Şahin “ Beni tanımıyor başkanım bana ne yapmak için gelmiş yani ben

oraya gelip gitmişim bir sefer diyor ki ben oraya gelip gitmiş yakalayamadım diyor İhsan Yıldız’la görüşürken”

Mahkeme Başkanı " ne için görüşmek istemiştin”Sanık İhsan Göktaş “Valla ben oraya şimdi Kahraman Şahin yakalana kadar gelmedim

kendisini yakalayacağım diye bir ibarede de bulunmadım bunda dilek sürçtüyse veya kelimenin sonunu yutuyorum ben yakalamak için “

Sanık Kahraman Şahin” Telefon görüşmenizde var sizin savcı bey sordu “Sanık İhsan Göktaş “Benim kendisiyle hiçbir bir işim olmadı ve ben ilk defa burada

görüyorum”Sanık Kahraman Şahin” Saygıdeğer başkanım bir sorum daha var bu cam Atatürk’ün cam

negatif filmleri bunlar negatiftir bunun kopyası falan olmaz kopyası olduğu zaman normal resim şekline döner bu oda pozitif olur. yani onun bir şeyi olmaz kopyası olmaz ve bu cam filmler”

Mahkeme Başkanı " Yani negatiften negatif olmaz mı?Sanık Kahraman Şahin” Olmaz başkanım cam filmin olmaz. Bu cam filmler bana bir

fotoğrafçı bir büyüğümüzün yani Türkiye çapında tanınan bir fotoğrafçı büyüğümüzün bana bir mirasıdır bu ben bunu Kuvvai Milliye ye koydum orda insanlar gelsin görsün diye. ve bunların

38

Page 39: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:39

tekrar buna verilmesi tekrar bundan çıktı diye buna verilecek mi? verilmeyecek mi nasıl olacak bu cam filmler çalmış çünkü onu ardan, saygıdeğer başkanım hepimizin yani bu bu tekrar verilecek mi buna? “

Mahkeme Başkanı " Bitirdiniz mi?Sanık Kahraman Şahin” Bitirmedim başkanı bir şey daha söyleyeceğim bunan 2 veya 2,5

ay oldu galiba deşifre diye bir programda bunun ne olduğu orda açık beyan bütün kamuoyuna açıklandı, lütfen bunu bir izlerseniz bu şahıs hakkında daha net bir bilgi alacağınıza ben hiçbir kuşku duymuyorum teşekkür ediyorum”

Sanık Erol Ölmez söz istedi verildi; sayın başkanım huzurunuzdaki İhsan birkaç tane sorum olacak eğer müsaade ederseniz daha önce beni Kuvvai Milliye de siz gördünüz mü? Şöyle bir baksanız bana bir belki görmüşünüzdür tesadüfte olsa “

Sanık İhsan Göktaş “yok görmedim”Sanık Erol Ölmez “İsmimi hiç duydunuz mu Erol Ölmez diye”Sanık İhsan Göktaş “Duymadım”Sanık Erol Ölmez “ Duymadınız peki siz hangi tarihte Kuvvai Milliye deydiniz? Hangi yıl?”Sanık İhsan Göktaş “2 saattir burada oturuyorsunuz biliyorsunuz”Sanık Erol Ölmez “Hangi yıl hangi yıl “Sanık İhsan Göktaş “Hatırlamıyorum şuan”Sanık Erol Ölmez “Hatırlamıyorsun yılını, insan hatırlamaz mı hangi yıl olduğunu”Sanık İhsan Göktaş “Hatırlamıyorum evet”Sanık Erol Ölmez “Hatırlamıyorsun, Sayın başkanım şimdi Kuvvai Milliye 1919’la İhsan

Göktaş’ın dediği gibi kapılar ardına kadar kapalıydı benim kaldığım dönemi anlatıyorum ben size böyle bir şey yoktu kapılar açıktı, camlarda açıktı, pencerede açıktı, karşı komşularda görürdü onlarda görürdü insanlarda gelirdi ihsan Göktaş’ın burada sadece asparagas yaptı sizlere sadece yalan ibarelerle buradaki sizi makamı sadece iftira atmaktan başkan bizlere başka bir şey yaptığı yok kendisi yalancıdır. Kendisini buradan kınıyorum teşekkür ederim”

Sanık Sevgi Erenerol müdafi Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz istedi verildi; İhsan bey fayansçıda, halıcı dükkanında buluştuğunuzu söylediğiniz İrfan Yılmaz isimli şahsın İhsan Yıldız isimli şahsın Fethullah Gülen cemaati bağlantılı bir sivil polis olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Sanık İhsan Göktaş “ İrfan Yıldız İhsan Yıldız değil”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“İrfan Yıldız düşündünüz mü hiç polis

olabileceğini yada Fethullah Gülen cemaati bağlantılı bu tertibin organizasyonunda görev almış biri olabileceğini hiç düşündünüz mü?”

Sanık İhsan Göktaş “değerli avukat bey tabi ki düşündüm”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” olabilir mi sizce”Sanık İhsan Göktaş “Tahminen yüksek”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Peki, şimdi Herhangi bir psikiyatri tedavi

gördünüz mü?”Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” yani orta düzeyde eğitim sahibi, orta

düzeyde algı ve muhakeme sahibi birisiniz savcılığın ısrarla size sormuş olduğu sosyal ilişkilerinizi deşifre etmeye, deşmeye dönük sorularıyla nereye varmak istediğini anlayabildiniz mi?

Sanık İhsan Göktaş “ Açıklayın lütfen anlamadım”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Savcının size sorduğu sorularla nereye

varmaya çalıştığını anlayabildiniz mi?”Sanık İhsan Göktaş “İşte siz ne anladınız onu anlamak istiyorum o yüzden açıklayın

demiştim”

39

Page 40: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:40

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” Ben sorduğu sorulardan bir şey anlayamadım savcılığın o yüzden size sordum siz bir şey anlayabildiniz mi?

Sanık İhsan Göktaş “Ben mümkün oldukça yanlış anlamayın Türkçe kelime haznem kıt sıkıntıya girdiğimde de sizleri tenzih ederim kelime haznem biraz değişime uğruyor o yüzden de fazla savcı beye de ne derler yani anlıyorum yani o sıkıntıyı bana verdiler zaten burada “

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Peki 17 numaralı gizli tanık Necati Kıyak’ın eşi Niyazi Kıyak’ın Ayşe Ceylan Kıyak ile halen birliktemi yaşıyorsunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Ayşe abla yanımdadır “Sanık Hüseyin görüm söz istemeden konuştu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı " çıkarmak zorunda kalacağım seni dışarıya”Sanık İhsan Göktaş “ kim o birlikte olmuyor musun dediği”Sanık Hüseyin Görüm “Dayanıyorum buna ya”Mahkeme Başkanı " dayanmak zorundasın burada oturduğun sürece çıkarın dışarıya

daha konuşturmayın onu çıkarın onu dışarıya”Sanık İhsan Göktaş “ Birlikte olmayan diyen kimdi efendim şuan Ceylan ablayla birlikte

olmuyor musun diyen o sözdü kimdi “Mahkeme Başkanı " dışarıya çıkardık onu”Sanık İhsan Göktaş “ Ben anamla, bacımla yatmam o lafı söyleyen kişiye oldu”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” Peki efendin teşekkür ediyorum”Sanık Muzaffer Tekin müdafi Av. Engin Kadıgil söz istedi verildi; Efendim sanığın sorgusu

yapılırken Nuri Vardarbaşı diye birinden söz etti ve bu Nuri Vardarbaşı denen kişinin yanında birkaç kişiyle gelerek Kuvvai Milliye derneğinde bir gözdağı vermek yada işte biz polis tarafından geliyoruz, yada bir yer tarafından geliyoruz şeklinde bir imaj yaratarak bir şey söylediklerinden söz etti. Ve bu Nuri Vardarbaşı denen şahsın başbakan Tayyip Erdoğan’ın bacanağı olduğunu söyledi yanlış anlamadımsa. şimdi savcılar sabahtan beri meslektaşımın dediğine aynen katılıyorum, kendisini TSK’ nın mı o derneğe gönderdiğini sürekli soruyorlar, ama ben dosyada bu Nuri Vardarbaşı hakkında hiçbir işlem yapıldığını görmedim, ben bunu sormak istiyorum, bu Nuri Vardarbaşı’nın yanında gelen kişiler çünkü geleyimi var bu kişinin polis milerdi, polis süsümü verilmişti, nasıl bir olaydı onu açıklamasını istiyorum efendim teşekkür ederim”

Sanık İhsan Göktaş “Bahsettiğim gibi aracında TBMM künyesi vardı plakası vardı aracında ve polislerle bizi oradan çıkarmaya çalıştığında biz polislere kimliklerimizi koyduk dernekten tek”

Mahkeme Başkanı " yanında polislerle mi geldi ?”Sanık İhsan Göktaş “Tabi yanında polislerle geldi. Polislerin yanında bile ben başbakanın

bacanağıyım diyor polisleri etkiledi ciddi şekilde etkiledi polisleri bende polislere hukuken bizi oradan çıkaramayacaklarını çıkarırlarsa da yine polise gidip şikayette bulunacağımızı dile getirdik ve dernekten de dernek yönetiminden de tek şuan bir kişi yanımızda olduğunu onu da Ceylan abla olduğunu dile getirdik ve bunu onu yerinde belgeledik zaten Nuri Vardarbaşı’da orda hukuken bizi çıkaramayacağını anlayınca tatlı yol çizmeye başladı etkilemeye başladı işte başbakanın selamı var vesaire diye bende Hüseyin Görüm’ün etrafındaki insanları hep böyle yani işte ilginç insanlar var Hüseyin Görüm’ün etrafında onlardan birisidir diye ismi tek yapabileceğim şey vardı google girdim internete ve orda gerçekten basında birçok yerde Erdoğan’ın başbakanın bacanağı diye geçiyordu bunun ben ters ne diyorlar tekzibini aradım internette tekzip edilmiş mi diye tekzibini göremedim ve daha sonrada işte Nuri Vardarbaşı sosyal çevresiyle o annesinin naşında etkilemek istedir etkilemediğini görünce tehditler savurmaya başladı bu Kuvvai Milliye derneğinin Fikri Karadağ Bey tarafından önceden hazırdan damgalanmış ve imzalanmış koçanlarını istemişti yok falan diye onları en azında vermedik ama Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduğumuz dilekçenin bizdeki olanın nüshasını aldı geri getireceğim diye Hüseyin Görüm ile Fikri Karadağ beyle alakalı olan evrakları ve getirmedi

40

Page 41: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:41

mesajlarımda tape kayıtlarında vardır Zekeriya Öz beyin yansıtmadığı kendisinden birçok kez mahkemenin devam sürdüğünü bu evrakların bize lazım olduğunu, bizden zaten gelip getireceğin diye aldığını ve hala getirmediğini masajla gönderdim kendisine telefonlarıma çıkmadığı için daha sonrada tehditler almaya başladım dediğim gibi karakoldaki memurlarda ismini duyunca beni dışarıya kovdular. Ciddi şekilde kovdular rica etmediler ve bunu da ben birkaç kere dile getirdim ama o kişi bacanağı mıdır? Değil midir vesaire yani ben sivil bir insanım yani bir adam bana gelip de ben şunun bacanağıyım seni şöyle ederim böyle ederim deyince diyorum ya Allah Allah yani 2009 ben normal vatandaşım ve başbakanın bacanağı neden benimle uğraşıyor. ve ben şunu biliyorum biraz önce dediğim gibi de savcı beye İhsan Göktaş olmanıza gerek yok Almanya’daki departmanların her departmanın ismi vardır Türkiye’de olduğu gibi sebebini yazı şekilde masaya konulduğunda Almanya’daki santoloji ayağıyla ilgilenen istihbarat birimlerine hele ki yetkilisiyseniz hani savcı işte MİT, vatan caddesi terör emniyet vesaire hatta benden daha fazla bilgi alınabilir, ordan Fethullah grubunun Santoloji ile birebir faaliyetleri olduğunu ve beraber çalıştıklarını ortaya koyacaktır ve bunu Türkiye’de emniyet yapmıyorsa bunu ben yapacağım “

Mahkeme Başkanı " sizin konumunuz ne?”Sanık İhsan Göktaş “Ne anlamda efendim”Mahkeme Başkanı " yani nedir bu derneğe gittiniz 3 ay kaldınız orda kaldığınızı

söylüyorsunuz üye bile yapmadılar sizi siz hale cansiperane çalışıyorsunuz, uğraş veriyorsunuz, işte gelen adamlara polislerle siz mücadele ediyorsunuz nedir bu cansiperane uğraş sadece isminden dolayı mı?”

Sanık İhsan Göktaş “Dediğim gibi orda başka bir isim yazsaydı hiç ilgilenmezdim kesinlikle ilgilenmezdim kesinlikle. Çünkü Türkiye’de başka insanlarda tanıyorum ben işte merhaba dediğim selam verdiğim onlarında dernekleri var onlarında politik grupları var”

Mahkeme Başkanı " adamlar sizi içeri almamışlar bak üye bile yapmamışlar sizi”Sanık İhsan Göktaş “çünkü şüphelendi Hüseyin Görüm şüphelendi benden”Mahkeme Başkanı " efendim yapmamışlar sizi üye bile yapmamışlar yani sonuçta oranın

üyesi de değilsiniz, hangi yetkiyle o kişilerle konuşabiliyorsunuz oranın yetkilisi yok mu? Kimsesi yok mu? Doğru veya yanlış neyse”

Sanık İhsan Göktaş “Polislerin geldiği günümü diyorsunuz Mahkeme Başkanı:” Evet.”Sanık İhsan Göktaş:” Yetkili olarak Ayşe Ceylan Gençyol hanım vardı sadece çünkü tüm

diğer dernek hukuken yetkili olanlar hepsi şeydeydi hapisteydi yani işte Fikri Karadağ olsun zaten Fikri Karadağ noterden istifasını vermişti. dernekten Hüseyin Görüm vardı Hüseyin Görüm’de orda mafyavarı herkese söz geçiriyordu bağırarak çağırarak hani burada olduğu gibi “

Mahkeme Başkanı " Peki orayı tesadüfen buldunuz yoldan geçerken bulduğunuzu söylediniz, yanınızda 3 apartman ötede birisi arkadaşınız varmış ordan geçerken falan söylüyorsunuz bulduğunuzu yani bu kadar dernek varken orayı özellikle seçim mi yaptınız yoksa sizi oraya yönlendiren birisi veya birileri oldu mu?”

Sanık İhsan Göktaş “Dediğim gibi 4-5 bina aşağıda avukat Aziz Kaynak vardı ve daha önce ordan hep geçtiğim için avukatın yüzünden o sebebiyetlere orda önce öyle bir bina yoktu. İrfan Yıldız’dan doğrudan doğru ( bir kelime anlaşılamıyor) kapandı İrfan Yıldızla benim orda Kuvvai Milliye Derneği var dikkatimi çekti dedim çünkü İrfan Yıldız la da santoloji olayını konuşuyorum ara sıra ve oda abi niyetinde bana işte şöyle yap, dikkat et vesaire gibilerden hep yanımdaydı ama benimle röportaj yapar yani bilgi alırdı ama konuştuğu halde bana hiçbir bilgi vermezdi İrfan Yıldız ve İrfan Yıldız’da bana git o derneğe üye ol güzel insanlardır işte çevre edin diye de oraya yönlendirdi beni daha sonra messenger’de burda okuduğunuz, bildiğiniz yönlendirmeleri yaptı veya bilgi almaya çalıştı”

Mahkeme Başkanı "Yani bi nevi seni oraya İrfan mı gönderdi”

41

Page 42: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:42

Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız gönderdi”Mahkeme Başkanı " Ve ordan içerden bilgi mi bana getir dedi”Sanık İhsan Göktaş “işte hem messenger’den işte yazmıştım ona, zaten biliyorsunuz ne

yazdığımı artı normalde görüştüğümüzde de işte şunlar var bunlar var der anlatırdım. sonuçta size burada ne anlatabildiysem ona da aynısın anlatırdım çünkü sonuçta kapalı kapılar arkasında beni almazlardı benim derdimde ordaki”

Mahkeme Başkanı " Türkçe bilmediğini, az bildiğinizi söylüyorsunuz bende iyi çok daha güzel Türkçe konuşuyorsunuz “

Sanık İhsan Göktaş “Ama ne kadar terliyorum bilmiyorsunuz “Mahkeme Başkanı " hepimiz terliyoruz konuşurken “Sanık İhsan Göktaş “Sıkılıyorum Türkçe yani çünkü ben burada hani sanık olarak

buradayım sanık psikolojisiyle ben sizin karşınızda duruyorum ve birileri ağır konuşuyor birileri ablamla yattın iddiasında yani şeydir bunlar bende bir insanım damarım var benimde “

Mahkeme Başkanı " tepki göstermene anlayışla karşılarız, tepki göstermek ayrı belirli şeylere muhata olunacaktır burada konuşulacaktır yani bunlara hepimizin hazırlıklı olması gerekir siz bu derneğe özel bir konumla gittiniz mi? bize onu açıklayın”

Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız git oraya üye ol orda iyi insanlar var çevre edin dedi beni oraya gönderdi”

Mahkeme Başkanı " sadece iyi insanlar mı var dedi”Sanık İhsan Göktaş “evet evet”Mahkeme Başkanı " peki gittin kötü insanları gördün anlattığın kadarıyla sonra demedin

mi ki ona beni buraya niye yolladın hala ben niye burada duruyorum, ne işim var burada niye ayrılmadın çabuk çabuk”

Sanık İhsan Göktaş “Şimdin İrfan Yıldız’ın oraya yönlendirmesi var birde tabi benim kendi iradem var ben İrfan Yıldız’ın demesiyle de yürüyen bir insan değilim o isim beni orada bağladı dediğim gibi ya o isim oraya inecekti Kuvvai Milliye ismi orda inecekti”

Mahkeme Başkanı " Kendini adadın oraya öyle mi?”Sanık İhsan Göktaş “evet efendim umarım suç değildir”Mahkeme Başkanı "değil tabi değil tabi”Sanık Nusret Senem söz istedi verildi; Ulasal kanala yönlendirildiğini söyledi oraya da

İrfan Yıldız mı yönlendirmiş kendisini bilgi toplamak üzere,? “Sanık İhsan Göktaş “İlk ulusal kanalla bu olaylarla alakalı kamuoyuna yansısın diye

diyaloga geçtiğimde İrfan Yıldız’ı tanımıyordum o yönlendirmedi ama İrfan Yıldız benimle konuşmalarında işte yemek yeme esnasında vesaire tabi ki nerelere gittiysem, kimlerle görüştüysem bunun tabiri caizse röportajını benimle yaptı ve ulusal kanalda kimlerle görüştüm, kimle ne kadar diyalogum uzun sürdü onu da bana ince ince sormuştu doğrudur”

Mahkeme Başkanı "Yani bu İrfan Yıldız’la dostluğunuz, tanışıklığınız dernekle başlamadı ondan daha evveliyatı var ne kadar evveliyatı var”

Sanık İhsan Göktaş “Ondan 2006’larda oldu İrfan Yıldızla”Mahkeme Başkanı "Ne kadar bu dernekten önce ne kadar 1 yıl var mı? Eskiye gidebilir

miyiz?Sanık İhsan Göktaş “Yani 2006’nın sonuna doğru ben tanıştım İrfan Yıldız’la “Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Biraz önce Kemal Kerinçsiz başka bir isimden bahsetti

onun vasıtasıyla Kuvvai Milliye derneğine geldiğinizi söyledi o ismi tanıyor musunuz?”Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız “Üye hakim Hasan Hüseyin Özese "Resul diye birinden bahsetti”Sanık İhsan Göktaş “Resul Yıldız yine İrfan Yıldız’ın sosyal çevresindeki insanlardan bir

tanesidir”Mahkeme Başkanı " kara soyadı eksik yazılan kişi diye söyledi”

42

Page 43: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:43

Sanık Kemal Kerinçsiz “değil onun vasıtasıyla gelmemiş efendim İrfan vasıtasıyla öyle değil mi efendim netleştirelim o suali”

Sanık İhsan Göktaş “ Yavuz müvekkilimdi vaktiyle dediğiniz hani Tuzla’da dairesi vardı dediğiniz Yavuz Kara sizin dediğim gibi tekrarlıyorum ulusalcı birisi olduğunuzu, karşımdaki santoloji örgütüyle alakalı bu gizli başkanda eşim olduğu için duruşunuzu bozmayacağınız bana söyleyerek sizin telefonunuzu verdi “

Sanık Kemal Kerinçsiz “ Yani sizi Kuvvai Milliyeye gönderen bu kişi midir? Yoksa İrfan mıdır?”

Sanık İhsan Göktaş “ Kuvvai Milliye ye yönlendiren kişi İrfan Yıldız’dır “Sanık Kemal Kerinçsiz “ tamam demi sayın üyem”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Daha önce Almanya’da yaşıyordunuz ne zaman

Türkiye ye geldiniz? “Sanık İhsan Göktaş “Buraya en son girişim 2007’de oldu bu olaylardan dolayı da adresim

bilinmediği için hani ikametgah tebligat yapılamayacağı içinde DGM’de hatırlıyorum hakim veya savcı beyde adresim olmadığı için yurtdışı çıkış yasağı vereceğini söylemişti bana ve o yüzden de yurtdışı çıkış yasağım var ve çıkmadım “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" En son geliş tarihiniz”Sanık İhsan Göktaş “2007”Mahkeme Başkanı " Kocaman bir yıl bu 2007 derken yazımı, kışımı yani öyle çok”Sanık İhsan Göktaş “2007’nin 2.aylarında gelmiştim en son ve pasaportumda giriş

damgası vardır”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Türkiye ye geldiğiniz zaman Kuvvai Milliye derneğini

tanıyor muydunuz? İsmini duyuyor muydunuz?”Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" vatanseverler kuvvetler güç birliği ismini duyuyor

muydunuz?”Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" bu isimleri ilk olarak kimden duydunuz yani Kuvvai

Milliye derneğini ilk olarak kimden duydunuz?”Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye derneğinin cephesini avukat Aziz Kaynak’ın misak-ı

milli caddesindeki dolmuştan geçerken o cadde üzerinde yeni bir bina gördüm kırmızı ve Kuvvai Milliye ismi dikkatimi çekti çok has bir isim çünkü ağır bir isim. ilk notumu oyla almıştım kendime hani kafa beyin notu olarak daha sonrada çevremde olan İrfan Yıldız’a dedim işte şuralara gittim, derneklere gittim, bu gruplara gittim ben Helikopterde düşen şehit olan Muhsin Yazıcıoğlu beyle de görüştüm 3 sene önce Kadıköy’de Acı biber restoran’ında herkesle görüşüyorum amacım santoloji örgütünün tehlikesi anlaşılması ve Türkiye de bilirkişi taraflarından bunun önü hazırlanıp engellenmesini hukuken hem işte ne gerekiyorsa benim tek ve tek derdim bu ve bu esnada herkesle ben tanıştım, görüştüm İrfan Yıldız’la etrafından bütün tanıdığım insanların hep ucu İrfan Yıldız’a dokunuyor, Yani tanıyor İrfan Yıldız hepsini ve İrfan Yıldız ama beni Kuvvai Milliye ye git üye ol orda daha çok çevre edin ve orda işte hani insan dost edinmeye çalış diye oraya gönderdi beni.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Evet bir olay nedeniyle Yavuz Karayla tanıştınız Jandarma İstihbarat subayı öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş “evet efendim”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" O tanıştıktan ne kadar süre sonra Kuvvai Milliye

derneğine geldiniz ?“Sanık İhsan Göktaş “Çok çok uzun sürdü yani ben Yavuz Karadağ 2005’lerde bana silahlı

saldırı olmuştu bu Belgrat ormanlarında olay basına yansımazın, toprak altına vereceklerdi ve Yavuz Karadağ ile o zamanlarda tanıştım Kuvvai Milliye ile direkt Yavuz Karadağ’ın bir şeyi yok

43

Page 44: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:44

hani yönlendirme yapmadı veya oraya git falan demedi de o zaman bilmiyordum bile Kuvvai Milliye derneğini”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu Yavuz Kara hem Sevgi Erenerol’un hem de Kemal Kerinçsiz’in telefon numarasını mı verdi size”

Sanık İhsan Göktaş “Evet efendim”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Yavuz Kara ile Sevgi Erenerol ile Kemal Kerinçsiz

arasında nasıl bir ilişki varmış ondan bahsetti mi size”Sanık İhsan Göktaş “Yok efendim bahsetmedi”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Nasıl tanıştıklarından bahsetti mi?”Sanık İhsan Göktaş “yok ben bizim Türkiye de ben şunu biliyorum insana tanıştığında

hemen sorarlar nerelisin vesaire diye ama ben gerçekten Almanya da doğdum büyüdüm birazda tabi bunun etkeni ver üzerimde Almanya’daysa hemen sormak çok ayıp bir şeydir hani nerelisin vesaire diye o yüzden o tür sorularda ben karşımdaki insanlara direkt soramıyorum öyle bir utandığım için soramıyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Evet biraz önce savcı beyde sordu ama tam net cevap vermediniz Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Bu ama şeydi demi Oğuz Alprslan değil demi o isimleri hep karıştırıyorum çünkü “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" O farklı”Sanık İhsan Göktaş “sadece onu tanıyorum ama Oğuz”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz?”Sanık İhsan Göktaş “Tanımıyorum efendim ama basından duydum ismini ve hep ikisinin

benzeştiği karıştırıyorum”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Doğu Perinçek’i tanıyor musunuz?”Sanık İhsan Göktaş “Tanıyorum efendim”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Nerden tanırsınız?”Sanık İhsan Göktaş “Programından yanına gittiğim ilk programa gittiğimde kendisiyle

görüşemedim toplantıya girdiği için o zaman bir müdürü vardı ismini hatırlayamayacağım ama cep telefonunda vardı onun müdürünün program yapımcısının ismi uzun boyla yakışıklı ama kafası sıfırdı ve kovboy gibi foter giyerdi güzel giyinirdi onla tanışmıştım muhatap olmuştum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Ali Özoğlu’nu tanır mısınız?”Sanık İhsan Göktaş “İsim olarak aklıma gelmiyor şuan tanımıyorum”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Siz Kuvvai Milliye derneğine girdiğiniz zaman kimleri

gördünüz, kimleri tanıdınız?”Sanık İhsan Göktaş “Direk Hüseyin Görüm, Ayşe Ceylan Gençyol orda bir ara insanlar

vardı onlara tabi onlara direkt hani girdiğim gibi hani soramadım ismin nedir? soy ismin nedir? Nerelisin soramadım “

Mahkeme Başkanı " 3 ayda orda soramadın mı? 3 ay kaldığını söyledin”Sanık İhsan Göktaş “ Zaten Hüseyin Görüm orda çoğu insanı kovardı bir çekirdek

kadrosu vardı o Mustafa Morlevi hep camiden çok ağır sular getirirdi binaya ve Hüseyin Görüm aşağıya indirir ve Mustafa Morlevi ile İslam’ı yemek var mı? ekmek getirdiniz mi vesaire onlarda hep şey isterdi yani besinlenebilmek için şey isterdi. fazla kişi yoktu orda zaten yoksa hani Ceylan hanımdan başka orda daha bir sürü zannediyorum o insan olmuş olsaydı o benim girdiğim vakitti onlarda adım gibi eminim bana yardım etmek için o ismin temizlenmesi için eminim yardım ederlerdi”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kuvvai Milliye derneğinde bir takım olumsuzluklar gördüğünüzü söylemiştiniz ve bu nedenle şikayet edeceğinizi savcılığa şikayet edeceğinizi söylemiştiniz savcılığa şikayet ettiniz mi?”

44

Page 45: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:45

Sanık İhsan Göktaş “ 4 sayfa ve 3 sayfa yazı yazdık bu yazı yazarken de bu Yavuz Yılmaz mı? Yılmaz Yavuz mu? Avukattan biraz önce bahsetmiştiniz hani nasıl yazılır böyle bir evrak nasıl yazılır çünkü şeyini bilmiyorum formatını bilmiyorum ondan yardım aldık nasıl dile getirilir diye hukuk dilini bilmiyorum onun yardımıyla yazıyı yazdık tam 19’unda kağıdımızı yazdık şey de Bostancı’da uçuşanaltı restorantta Faruk, Ceylan abla ben oturduk kağıdı tam son şeklini kontrol ediyoruz o günde zaten beni aldılar içeriye”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kimleri şikayet ettiniz ?”Sanık İhsan Göktaş “ Hüseyin Görüm’ü, Kahraman Şahin, yo biz şey verdik yani o sözde

konuşma bütün metinde bu 4 sayfalık metinde kişilerin isimlerini yazdık ama şikayet ettiğimiz kişi Hüseyin Görüm’dür”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Sizin çantanızda Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, Hüseyin Görüm, Kuddusi Okkır ve Ayşe Ceylan Gençyol’un fotoğrafları ele geçmiş bu fotoğraflar şikayetle mi ilgiliydi”

Sanık İhsan Göktaş “Onları bakın Messenger deki yazımdan dolayı oraya gelen insanları tehditvari, beden dili tavırları vesaire tabi ki beni ürkütüyordu ben rambo da değilim, filmde bakmam tabiki ürkek bir insanım dikkatli olan bir insanım dolayısıyla etrafımda bir şey olursa ve o olayın içinde o resimdeki insanlar olursa daha sonra yüz gösterebilirim diye tabi ki o resimleri yanıma aldım zaten onlarda gizli saklı yerde değildi o resimlerde”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu çantada ayrıca Remzi Hancağız ve Ayşe Ceylan Gençyol’un Kuvvai Milliye derneğinin kimlikleri ele geçirilmiş bunları ne amaçla bulundurdunuz yani fotoğraflar ve kimlikleri “

Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye kartları”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Evet:”Sanık İhsan Göktaş:” bir tanesi şey vardı Damla fotokopi diye bir şirket var damla fotokopi

diye ve Kuvvai Milliyenin kartları orda hep yapılırdı Kuvvai Milliyenin kartının grafiğini yeni dernekteki için kartın şeklini değiştirecektik ve bu Ceylan hanımın o kartını Damla fotokopiye gidip şurasını değiştirin, şurasını değiştirin babıyla bendeydi ve bundan da zaten Ceylan hanımında haberi vardı”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kuvvai Milliye derneğinde gizli toplantılar yapıldığından bahsettiniz”

Sanık İhsan Göktaş “Evet”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Ne kadar sıklıkla toplantı yapılıyor veya ayda, haftada

yani kaç kez yapılır:?”Sanık İhsan Göktaş “Zaten binanın önündeki teknik takip çekimlerinden doğru sizde

biliyorsunuzdur orda her ikinci ve üçüncü gün ya üç kişi ya dört kişi veya tek kişi gelirdi ve direkt Hüseyin Görüm’ün odasına çıkarlardı”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu gizli toplantılarda konuşulan konuları biliyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Yok ne yazık ki bilmiyorum efendim ama bilmek içinde uğraştım ama bilmiyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Sizi niye almıyorlardı o gizli toplantılara “Sanık İhsan Göktaş “Benden şüphelendi Hüseyin Görüm benim doğum tarihimi istedi

ebcet bakacağım dedi işte o kendi hesabına göre ve sen bana gönderildin sen özel birisin vesaire de beni de orda hazırlamaya başladı hani ne diyorlar hana yağlamaya başladı. hani egoma hitap ederek ve bende hatta kendisine şaka yaptım dedim ben olsam olsam Azrail olurum ama dedim ama ben peygamber değilim öyle şeyler yapma dedim kendisine, ve sadece bu konularda yukarı aldı”

Sanık Muzaffer Tekin söz istedi verildi” beni tanıyor musunuz?”Sanık İhsan Göktaş “yok resimlerden gazetelerden biliyorum”

45

Page 46: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:46

Sanık Muzaffer Tekin “ Çantanızda Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi çıktı mı?”Sanık İhsan Göktaş “nasıl”Sanık Muzaffer Tekin “Alındığında benim resmim çıkmış ta Mustafa Kemal Atatürk’ün

resmi var mıydı çantanda?”Sanık İhsan Göktaş “Tabi ki vardı “Sanık Muzaffer Tekin “Benim resmim ne arıyor çantanda teşhis içinde dedin yani bir olay

olduğu zaman tanımadığın adamı bu mu diye gösterecektin polise veya polis mi seni yönlendirdi Sanık İhsan Göktaş “Muzaffer Tekin bey sorunuzu anlıyorum ama o amaçla ve o niyetle

almadım en resimleri ben yanıma neden aldığımı ibraz ettim burada dilim yettiği kadarıyla”Sanık Muzaffer Tekin “nerden aldın o resmi?”Sanık İhsan Göktaş “Açıkta hem ikinci katta vardı resimleriniz, hem yukarıda“Sanık Muzaffer Tekin “başkanım biz anlıyoruz sizde anlıyorsunuz sağ olun”Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi; başkanım kayıtlardan da bulanabilir cümleyi tekrar

ediyorum eğer bana bir saldırı olursa etrafımda da o resimdeki insanlar olursa teşhis edebilmek için aldım dedi kelime kelime not ettim şimdi ben soruyorum sanık öncelikle beni tanıyor mu? Herhangi bir yerde görmüş mü beni?”

Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim görmedim sizi”Sanık Oktay Yıldırım “O dernekte veya herhangi bir yerde görmemiş”Sanık İhsan Göktaş “hayır efendim görmedim“Sanık Oktay Yıldırım “Peki resimdeki insanlardan bir saldırı mı bekliyor sanık? ”Sanık İhsan Göktaş “hayır”Sanık Oktay Yıldırım “Peki bulunduğu dernekte o resimdeki insanlardan bir saldırı

gelebileceğine dair herhangi bir konuşma geçmiş mi? duymuş mu böyle bir şey ?”Sanık İhsan Göktaş “hayır efendim geçmedi “Sanık Oktay Yıldırım “Peki, siz gittiğiniz herhangi bir yerde gördüğünüz resimleri ola ki

ileride bana bir saldırı olursa bunlarda olabilir ihtimali ile alıyor musunuz böyle bir alışkanlığınız var mı?”

Sanık İhsan Göktaş “Böyle bir alışkanlığım yok ama Kuvvai Milliye derneğine”Sanık Oktay Yıldırım “Peki o zaman ben bu soruyu tekrar ediyorum sayın başkanım, bu

soruyu”Sanık İhsan Göktaş “ben cevabı bitirebilir miyim?”Sanık Oktay Yıldırım “Lütfen”Sanık İhsan Göktaş “Madem soru soruyorsunuz dinleyin ve bu resimleri ben her yerde bu

huyumu yapmıyorum ama Kuvvai Milliye derneğindeki oluşumlardan dolayı sebep gördüm ve o sebepten dolayı aldım yanıma”

Sanık Oktay Yıldırım “anlamadım tekrar eder misiniz?”Sanık İhsan Göktaş “Bu resimleri bu tür tavrım her yerde yoktur ama Kuvvai Milliye

Derneği içindeki faaliyetlerden doğru bu resimleri yanıma alma gereği duydum”Sanık Oktay Yıldırım “Neden aldınız sebep nedir yani bir sebep olmalı ya bizi çok

beğendiniz, çok yakışıklıydınız o yüzden aldınız yada bir gerekçesi olmalı bunun.”Sanık İhsan Göktaş “Gerekçemi burada dile getirdim efendim.”Sanık Oktay Yıldırım “Hayır, şunu söylediniz sayın başkanım soruyu tekrar ediyorum soru

cevaplanmadı. eğer bana bir saldırı olursa, etrafımda da o resimdeki insanlar olursa teşhis etmek için aldım dedi. Bende soruyorum o resimdeki insanlardan bir saldırı mı bekliyordu da aldı. Nerden bu hareket bu güdü nerden çıktı bunun bir sebebi olmalı. ya böyle bir alışkanlığı vardır. Kleptoman gibi gittiği her yerden resim toplar, ya o dernekte bu adamlar saldırı yapabilir yolunda bir konuşma geçmiştir bizden gelebilecek herhangi bir saldırıyı düşünerek bunları bir alayım yanıma der alır. Yada bizim hepimizin bildiği, gördüğü, sizinde tespit ettiğiniz bir saikten dolayı bunu alır, şimdi soruyorum o resimleri hangi saikle almıştır yanına?”

46

Page 47: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:47

Sanık İhsan Göktaş “saik ne demek?”Sanık Oktay Yıldırım “sebep.”Sanık İhsan Göktaş “Sebebini burada açıkladım tek sebebimde odur.”Sanık Oktay Yıldırım “Düşünsel motiftir ama sebep.”Mahkeme Başkanı " tamam bitti lütfen cevap veriyor tekrar eder misiniz sebebi”Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye Derneği içindeki Hüseyin Görüm’ün adamları orda

gelip gövde gösterisi yaptığı için orda ne resim varsa hepsini aldım yanıma açık şekilde ne resim varsa aldım ama şimdi bu arkadaşı tanımıyorum görmedim de şuan ismini bile not edemedim zaten yani neden şuan bu resme bu arkadaş bu kadar yoğun üzerine varıyor onu da anlamış değilim “

Sanık Oktay Yıldırım “Sayın başkanım bakın İrfan Yıldız beyefendiyi sürekli belli yerlere yönlendiriyor. Nuri Vardarbaşı bir grup polisle işte derneği kurduruyor bir şeyler oluyor ve Hüsnü Merdanoğlu falan filen bir isimi hiçbirisini bilmem tanımam. diyor ki eğer bana bir saldırı olursa teşhis edebilmek için aldım bu soru cevaplanmamıştır. Yada o hepimizin bildiği sizinde tespit ettiğiniz saik olarak kastettiğim şey şudur beyefendi belli mihraplar tarafından özel görevlerle gönderilmiş o resimleri almış ilerde oluşabilecek herhangi bir durumda işte bunlardı diyebilmek için onları uhdesinde bulundurmuştur. Bunun başka bir açıklaması yoktur bir açıklama yapması lazım çünkü ağzıyla söyledi bana bir saldırı olursa bana bir saldırı olursa etrafımda da o resimdeki insanlar olursa”

Mahkeme Başkanı " o kendine göre o kadar açıklama yaptı”Sanık Oktay Yıldırım “ Tamam, biz ben yok desin cevabım yok desin efendim tutanaklara

geçsin”Sanık İhsan Göktaş “Ben cevap verdiğim halde niye okunuyor ki benim cevabım benim

niye okunuyor ki benim cevabım”Sanık Oktay Yıldırım “Peki teşekkür ederim”Sanık Nusret Senem söz istedi verildi; Sayın başkanım resimleri nereden almış o

resimleri nereden almış?”Sanık İhsan Göktaş “tekrar söylerim Kuvvai Milliyenin birinci katında ve ikinci katında

resimler açık şekilde duruyordu saklı resim değildi yani.”Sanık Nusret Senem ”Bu bahsedilen resimlerin orada olduğunu ifade edecek bir olgu

gözükmüyor, yani ne olduğunu bilemiyoruz bunu ifade ederek şey yapayım bir sorum daha var sayın başkanım santoloji derneğinin Türkiye’deki temsilcisi Fethullah Gülen midir? Gizli başkanı Fethullah Gülen midir?”

Sanık İhsan Göktaş “ Santoloji bir örgüttür ve santolojinin Türkiye’deki organizasyon mekanik anlamındaki gerçek gizli başkanı Ayşe Nazmiye Uca’dır”

Sanık Nusret Senem :” İsim anlaşılmadı.”Sanık İhsan Göktaş:” Ayşe Nazmiye Uca.”Mahkeme Başkanı " bu eski eşiniz diye bahsettiğiniz kişi mi?”Sanık İhsan Göktaş “ Evet ve bunu da orijinal el yazılı evraklar ortaya koyar bu konuda

ama daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim ve santoloji örgütünün direk siyoniste bağlıdır. Siyonisteler bağlıdır bunu Doğu Perinçek gibi veya diğer bilirkişilerde çok az bir araştırmayla, çok net ortaya çıkaracaklarını ben tahmin ediyorum veya şuan bile belki biliyorlardır ve Amerika’daki santolojinin de Fethullah Gülen grubuyla hani tabiri caizse tango dansı ettiğini çok iyi biliyorum”

Sanık Nusret Senem ” Eşinizin Fethullah Gülen ile ilişkisi nedir? Eski eşinizin”Sanık İhsan Göktaş “Direk ilişkisi olduğunu bilmiyorum efendim yani bağlantılı olduğunu

direkt bilmiyorum zaten santolojiyi burada Türkiye’de sadece Ayşe Nazmiye’ye bağlarsanız santolojiyi anlama imkanını kaybedersiniz, şimdi karşınızda çok büyük bir organizasyon var”

Sanık Nusret Senem ” peki teşekkür ederim”

47

Page 48: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:48

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Benimde size birkaç sorum olacak İhsan bey Almanya’da doğdunuz”

Sanık İhsan Göktaş “ evet efendim”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Kaç yaşında Türkiye’ye geldiniz?”Sanık İhsan Göktaş “9 veya 10 yaşındaydım pardon 9 veya 10 yaşında Türkiye’den

Almanya’ya geri gönderildim bebekken teslim edildim aileme.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Doğumuzun Almanya’da Türkiye ye geldiniz sonra

tekrar mı Almanya ya. “Sanık İhsan Göktaş “evet efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Fasılasız ne kadar kaldınız Almanya’da?”Sanık İhsan Göktaş “Neysiz?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Fasılasızız, aralıksız ne kadar kaldınız?”Sanık İhsan Göktaş “Sürekli ordaydım 2007’de işte giriş yaptım buraya bu yurtdışı çıkış

yasağının”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”9 yaşında Almanya’ya gittikten sonra Türkiye ye

girişiniz kaç yaşında oldu ilk kez?”Sanık İhsan Göktaş “Sürekli gidip geliyordum normal”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”gidip geliyordunuz”Sanık İhsan Göktaş “tabi tabi”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Eğitiminiz nedir Almanya’daki?”Sanık İhsan Göktaş “Eğitimim teknik çizim mimarların dediği projeleri biz Atakette çizeriz

ve olay yeri inşaatın hazırlanmasını ön hazırlanmasını organizasyonunu yaparız mesleğim odur”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Lise mi oluyor bu lise, Üniversite”Sanık İhsan Göktaş “Türkiye’deki endeks nedir onu bilmiyorum hani Türkiye’de eşdeğer

okul nedir bunu bilmiyorum”Mahkeme Başkanı " kaç yıldır kaç yıl okuyorsun o dediğin”Sanık İhsan Göktaş “15-17 yıl geçti benim orda okul mesleğim eğitim okul ve meslek

eğtiimim”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Mahkemedeki sorgunuzda Alman istihbarat örgütüne

bilgi verdiğinizden bahsediyorsunuz, alman istihbarat örgütüyle ilişkinizin içeriği ve boyutları nedir?”

Sanık İhsan Göktaş “Alman İstihbaratı bu santoloji örgütünü devlet departmanlarından doğru tehlikesini ve kendi anayasalarına ne tür taktikle saldırdığını çok iyi bildiği için ve o örgütten de hipnoz seansına girmemiş insan çok az çıkar ve Alman istihbarat birimleri de benim ordaki konumumu anladıktan sonra tabi ki bir şekilde sahip çıktılar. ve elimdeki dokümanları da hatta hani orijinalleri elimden alacaklar diye de korktum ama orijinallerini almadılar kopyalarını aldılar ve orijinallerini de Türkiye ye getirdim çünkü benim asıl derdim zaten Türkiye “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Santoloji yapılanması içerisinde kaç sene kaldınız Almanya’da?”

Sanık İhsan Göktaş “9 sene”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”9 sene “Sanık İhsan Göktaş “Evet efendim”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Alman istihbaratı örgütüne ne zaman bu konuda bilgi

vermeye başladınız?”Sanık İhsan Göktaş “Türkiye’de santoloji aktif olmak için hakiki teknik alt yapıyı

oluşturduktan sonra ve tehlike Türkiye ye geldikten sonra bu örgüt bir askeri ayağına girmek istedi, birde ticari ayağına bunları detaylı şekilde yazdım hazır, eğer bir devletin kurumu gerçekten İhsan gel buraya konuş şunları anlat dediğinde de anlatacağım ve bunu 3 senedir ben diyorum televizyonda da diyorum birisi gelip şu konuya sahip çıksın çünkü ben sivil vatandaşım

48

Page 49: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:49

ve burda hatta bu karşılar içinde de Muzaffer Tekin Bey gibi birisi tarafından da yanlış anlaşılmış durumdayım “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” alman istihbaratına bu örgüte girdikten ne kadar sonra bilgi verdiniz?.

Sanık İhsan Göktaş “ 9’ sene sonra Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” 9’ sene bu örgütün içerisinde kaldınız, ?Sanık İhsan Göktaş “ Evet efendimÜye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Bu örgütün içerisinde kaldığınız dönemde örgütü

onaylayan bir durumunuz vardı, örgütün bir elemanı mıydınız santolojinin?Sanık İhsan Göktaş “ Evet efendimÜye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Bilgi verme sebebi nedir?Sanık İhsan Göktaş “ Kime ?Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Alman makamlarına?Sanık İhsan Göktaş “ Dediğim gibi ben ismi değiştirdim vakti geldiğinde de bir Türkiye

leyine, aleyhine mi diyorlar zarar verecek Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Almanya’ya veriyorsunuz yani Türkiye’ye değil, siz

Almanya’ya bilgi akışında bulunuyorsunuz.Sanık İhsan Göktaş “Ben bu evraklarla Türkiye’de dolaştım ve bu Yavuz Kara denilen kişi

jandarmada masa telefonu olduğu halde olayı ona dilden ibraz ettiğim halde dokümanlarım var bunu bilirkişiler araştırması lazım bunu emniyetin görev düştüğü yerdeki birim incelemesi lazım ordulaması lazım dediğim halde Yavuz Kara da kara xx neyse soy ismi, bunu devam yönlendirmedi hatta yönlendirmediği için ben Ankara ulaşmaya çalışınca.

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sorum tam cevaplanmadı şimdi alman makamlarına neden dolayı bilgi verdiniz veya neden dolayı? “

Sanık İhsan Göktaş :” Türkiye’de vatan caddesine ben dilekçe verdim bakın Almanya devleti bu olaylardan doğru can güvenliğinden ötürü bana koruma verdi. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Tamam sizin can güvenliğinizi koruma verme süreci sizin onlarla irtibata veya onların sizinle irtibata geçmenizden sonra başladı. Değil mi?

Sanık İhsan Göktaş :” evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ sizin onlarla irtibata geçme sürecinizin başlangıcı

hangi olay üzerine oldu? “Sanık İhsan Göktaş :” Türkiye’deki olayını deşifre ettikten sonra Almanya’daki birimler

devreye girdi.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Türkiye’de Türk istihbaratına bilgi verdiniz daha sonra

Almanya’ya mı gittiniz verdiniz? Sanık İhsan Göktaş :” Bu yavuz Kara görevinden dolayı evet, Türk istihbaratına birim

haber verdim ama tabi o kişi görevini kötüye kullandı bunu devam vermedi. Devam vermediği için ben bu dosyayı Ankara’ya ulaştırmaya çalıştığımda da beni tehdit etti. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Alman istihbaratındaki konumuz nedir sizin? İsmi nedir alman istihbaratı dediğinizin açılımını söyler misiniz?

Sanık İhsan Göktaş :” Bir di derler detze natfin tene min lümin , Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Türkçe açılımını “Sanık İhsan Göktaş :” iki birim var orda bir de BND var Fefasunş var bunusnahşinisdins

var ve dii var. detse (3-4 kelime anlaşılamıyor ) ordaki birimdeki özellikle sadece ve sadece santoloji örgütünü 52’lerden 1952’lerden işte 2006 veya bu tarihlere kadar sıkı sıkıya takip eden departmanla bir araya geldim. Çünkü onlar o örgütün yapısını çok iyi bildiği için ben “le” demeden leblebi dediğim anlaşıldı. Veya şu an şurda bir şey diyorum beni Fethullahçı diye şuan hani sesler geliyor arkamdan.”

49

Page 50: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:50

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Alman istihbaratından her hangi bir ödeme aldınız mı?

Sanık İhsan Göktaş :” hayır efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hizmetleriniz karşılığında bir şey verildi mi bu

bilgilendirme” Sanık İhsan Göktaş :” hizmet karşılığında bana güvence verildi. Yani şu verildi işte 3 tane

adam var senin yanında sivil ve beni istediğim yere getirip götürdüler. Yani can güvenliğim var Almanya’da “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Can güvenliğinizden dolayı “Mahkeme Başkanı :” niçin ama yani bunun dışında olur mu yani bunu biraz mantıki

açıklaması var mı?Sanık İhsan Göktaş :” efendim Almanya’daki “Mahkeme Başkanı :” Allah rızası için mi yapıyorsun bu kadar işi sen nedir yani nedir bu

nedir? Hani Türkiye için yaptığını anlıyoruz anlamaya çalışıyoruz ama Almanya için niye bunu yapıyorsun? Meccani niye yapıyorsun bunu. yani gerekçe bildirme koruma altına da girme kokma da öldürme korkusu da olmasın niçin, niye?

Sanık İhsan Göktaş :” 3 senedir ben Türkiye’deyim tabirse bir Allah’ın kulu samimice yaklaşmadı bize ben eğer Almanya’daki birime o belgelerin kopyasını vermeseydim Almanya’daki içişleri bakanlığındaki bayan televizyona çıkıp da hem alman hem Türk televizyonuna çıkıp da örgüt tarafından bu adam ölüm listesine alınmıştır ve örgütün gerçek ciddi bilinmeyen bilgilerini bize vermiştir. Örgütün ölüm listesindedir diye çıkıp televizyonda bunu konuşmazdı. Ve ben ordaki bilirkişileri size diyorum ki bakın orda bilirkişiler var ben onlara bilgileri vermesem ordaki insanları size refere olarak gösteremeyeceğim. Ve Türkiye’de o konu bilinmiyor ki, Profesör Nevzat Tarhan çıkmasa televizyona demese ki eğer bu örgüt gerçekten irade dışı yöntemle hipnoz yapıyor insanları askeri kullanıyor demese siz bana inanır mısınız? Şu an benim anladığıma göre Muzaffer Tekin Bey veya o köşeden gelen gurup deyim hani onların tavırlarına göre aslında kendi yanlarındayım. Yani onların da koruduğu savaş verdiği alandayım. Ama şu an tehlikeyle karşı karşıyayım gene benim Türkiye’de abim amcam yok. “

Mahkeme Başkanı :” efendim sana sorulan sual Almanya’dasın Almanya’da bu işleri yapıyorsun ve belirli servislere bilgi veriyorsun bir konuda ne için bunu yaparlar bu belli sebepleri olur ya vatan sevgisi aşırı vatan sevgisiyle olur yahut parasal nedenlerle olur bir sebepleri olur bunun. Siz bana bir sebep söylemiyorsunuz Almanya’da “

Sanık İhsan Göktaş :” Bayım bayım iki saattir burda bir şeyler söyledim ve size dedim ki hani anlamış anlaşılması gerekiyor aslında ben vatan sevgisinden bunu yaptığımı dile getiriyorum. Ama “

Mahkeme Başkanı :” yani Alman vatandaşı olarak mı o sevgi? “Sanık İhsan Göktaş :”bakın ben daha önce İhsan Göktaş olarak Türkiye’de daha açık

konuşayım saten bir de düşman var bir de onlar eklensin Berlin de Almanya’da PKK adına yürüyen tüm kişilerin resimlerini çekip Türk konsolosluğuna teslim etmiş insanım. PKK tarafından bir çok kez darp edilmiş insanım. Ve olayı biraz daha ileri taşıdım. İsmimi değiştirdim Yahudi ismini aldım. Bir gurup içine girdim ve Türkiye’de bilinmeyen bir gurubun içine girdim. Vakti geldiğinde bunların ipini çekmek için. Ve şimdi burda ama biraz farklı algılandığımı da hissediyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz adıyla hangi gurubun içine girdiniz”Mahkeme Başkanı :” sizden açıklama açıklama istiyoruz. “Sanık İhsan Göktaş :” efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz adıyla hangi gurubun içine girdiniz ipini

çekmek üzere”Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz adıyla değil “

50

Page 51: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:51

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Dediniz ya Yavuz adını aldım ben “Sanık İhsan Göktaş :” Yahudi adını aldım,İsak Hemilştayn adını aldım “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yahudi , İsak Himelştayn. hangi gurubun içerisine

girdiniz bu isimle? “Sanık İhsan Göktaş :” santoloji gurubunun içine “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Santoloji. Alman istihbaratı sizden Türkiye veya

Türkler aleyhine de bir çalışma yapmanızı istedi mi? bilgi akışı ? “Sanık İhsan Göktaş :” kesinlikle hayır, hayır efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Peki başka Türkiye ve Türkler lehine olmayan başka

bir çalışmanız oldu mu Alman istihbaratıyla?”Sanık İhsan Göktaş :” hayır, hayır “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sadede santoloji örgütü çerçevesinde mi bir

iletişiminiz oldu? “Sanık İhsan Göktaş :” onu dokuz sene sonra alman birimleri santoloji içinde hangi

görevleri üstlendiğimi anladıktan sonra bu diyalog oldu onlarla .“Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ siz o zaman santolojiyi onaylayan bir insandınız

evliliğinizi de zaten bu örgütün bir elemanı olduğunuzdan dolayı yaptınız değil mi? öyle beyanlarınızda o var. Ayşe Nazmiye Uca ile evlilik yaptınız. Bu evliliği Alman İstihbaratına bilgi akışını sağlamak için mi yaptınız neden yaptınız?

Sanık İhsan Göktaş :” hayır hala anlatamadım. santoloji olayının Türkiye’deki gizli faaliyetlerini ortaya çıkardıktan sonra Türkiye’de de santoloji diye bir organizasyon bilinmediği için örgüt olarak da daha sayılmadığı için ve kendimi burda Türkiye’de açıklayabilmem için Almanya’daki hali hazırdaki bilirkişileri aradım, dedim ben İsak Hemilştayn şu şu bilgileri biliyorum ve ben şuan Türkiye’deyim. alman konsolosu kanalıyla beni yurt dışına çıkardılar Almanya’da uçaktan iner inmez emniyete aldılar can güvenliğinden dolayı, çünkü benim bildiğimi ne kadar neyi bildiğimi onlar çok daha iyi anlıyorlar. Şu an ben burda bunu “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayşe Nazmiye Uca ile isteyerek arzu ederek severek bir evlilik mi yaptınız yoksa bu sebeple mi bir evlilik yaptınız?

Sanık İhsan Göktaş :” örgütün yönlendirmesiyle evlilik yaptık. Çünkü gizli başkan korunması gerekiyordu Türkiye’de. ve ben örgüt tanıyor beni zaten Alman “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Almanlara bu anlamda bilgi akışına başladıktan sonra mı evlendiniz Ayşe Nazmiye ile?”

Sanık İhsan Göktaş :” Evet, yok hani alman istihbaratıyla değil Almanya’daki santoloji örgütünün yan örgütleri içinde bulunan birisiyim 9 senedir. Türkiye faaliyetleri başladığında örgüt Türkiye’deki başkanı bana tanıştırdılar Ayşe Nazmiye Uca’yı ve bütün bu yapılanmanın içinde de evlenmemiz gerekiyordu. Örgüt tarafından”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Bu sırada siz Alman istihbaratıyla ilişki için?Sanık İhsan Göktaş :” hayır hayır olay tamamen “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Evlilikten sonra mı Alman istihbaratıyla ilişki içerisine

girdiniz?”Sanık İhsan Göktaş :” evet olay patladıktan sonra istihbarat sahip çıktı bana

Almanya’daki. Çünkü onların derdi de bir Türk varmış Müslüman varmış yardım edelim değil onlar benim kafamdaki bilgileri istediler. Yoksa benim kaşıma gözüme bakmadılar yani. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İbraniceyi biliyor musunuz? Sanık İhsan Göktaş :” çok az, bir bayanla flört edebilecek kadar başka yok. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Vatandaşlığı ne zaman aldınız Almanya’da? “Sanık İhsan Göktaş :” Evraklarıma bakmam lazım ama 18’imden hemen sonra aldım.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 18 yaşını ikmal ettiğiniz de aldınız “Sanık İhsan Göktaş :” evet veya 17 esnasında falan aldım. “

51

Page 52: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:52

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hangi sebeple aldınız vatandaşlığı doğum orda doğum sebebiyle mi evlilik sebebiyle mi? edinme sebebiniz nedir vatandaşlığı? “

Sanık İhsan Göktaş :” Almanya’da asimilasyon diye bir kanun var işte yabancılar yararlanabiliyor bu kanundan daha önce ihsan Göktaş birkaç tane bilgi verdi bazı yerlere konsolosluk olsun vs. ve daha değerli daha vahim daha ciddi Türkiye cumhuriyetine karşı olan daha vahim bilgi toplama hevesiyle pasaportumu değişirdim alman pasaportu aldım. Ama alman pasaportunda hala İhsan Göktaş yazıyordu. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ isminizi ne zaman değiştirdiniz Almanya’da kaç yaşındayken ? “

Sanık İhsan Göktaş :” ve daha derin daha derin örgütlere giremediğimi anlayınca da İhsan’ı İsak yaptım Göktaş’tan da Himelştayn yaptım bu da oldu mu dört dörtlük Yahudi ismi ondan sonra da zaten ye kürküm ye demeye başladım. Yani örgütlere girmeye başladık özellikle santoloji örgütüne .“

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İsminizi ne zaman değiştirdiniz?” Sanık İhsan Göktaş :” Bir saniye tam tarih söyleyebilmem için. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yıl olarak söyleyebilirsiniz ay olarak şart değil. “Sanık İhsan Göktaş :” İşte 18 yaşımdayken 73 doğumluyum “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İsminizi 18 yaşında değiştirdiniz vatandaşlığı ne

zaman aldınız ? “Sanık İhsan Göktaş :” daha önce aldım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 18 daha önce aldınız”Sanık İhsan Göktaş :” evet evet daha önce aldım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ belli bilgi akışından yine bahsettiniz biraz önce o bilgi

akışı nedir yine Alman makamlarına bilgi akışı nedir? “Sanık İhsan Göktaş :” Alman makamları değil bakın, Almanya’daki Türk

konsolosluğumuza Almanya’da Türk bayrağı yakan ve Türkiye aleyhine sokakta yürüyen insanların şimdi burda dışarı çıkınca saten gelirler benim evime o PKK’lılar merak etmeyin ve onların yüzlerini zumlayarak Almanya’daki Berlin’deki başkonsolosumuzun posta kutusuna atan kişiyim. Kendi hani bir Türk vatandaşı olarak Türk kimliğiyle bu tür hukuku veya kuralları kanunları çiğnemeyen hasbelkader bir şeyler yapmaya çalışan bir insanım. Çünkü ben okuduğum kitaplarda bu öğretiyi gördüm etrafımdaki insanların vaazlarında veya konuşmalarında bu öğretiyi gördüm. Amacımda Türkiye aleyhine olacak önemli bir yapılanmayı keşif edip teslim etmekti. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Bu maslaktaki jandarma astsubayı olduğunu söylediğiniz Yavuz, Yavuz muydu ismi? “

Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz Kara ve “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz Kara ile hangi olay üzerine tanıştınız?” Sanık İhsan Göktaş :” Levent’te bu Kemer Kantriy denen Belgrat ormanlarındaki aile

konutuma giderken silahlı saldırıya uğradım. Jandarmaya yansıdı olay şikayet ettim yani şikayette bulundum ve o silahlı saldırıdan sonra Yavuz beni arayıp İhsan seninle görüşmek istiyoruz o saldırı olayı için dedi ve beni maslak burda Belgrat ormanlarındaki Eyüp, Eyüp diyorlar oraya Eyüp,”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ saldırı ne zaman olmuştu İhsan bey?” Sanık İhsan Göktaş :”2005’lerde olmuştu.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 2005 de saldırı oldu. Saldırıdan ne kadar sonra

arandınız?” Sanık İhsan Göktaş :” çok kısa sürdü hemen hemen çok yani 3 gün 4 gün geçmedi ve

beni jandarma yerine çağırdığı içinde hani o bölgeye jandarma bakıyor askeri bölge polis bölgesi değil. “

52

Page 53: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:53

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hatırlıyor musunuz ay olarak yani o saldırıyı? “Sanık İhsan Göktaş :” ay olarak hatırlamıyorum. Ay olarak hatırlamıyorum. Ama sonuçta

orda tutanağı da var. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sanıklardan sizi Aizek Himmelştayn ismi ile tanıyan

var mı? kimlerdir yani kimlere bu ismi verdiniz?”Sanık İhsan Göktaş :” Benim şu anda kamu oyunda bilmeyen yok Türkçe adımdansa”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sanıklardan yani bi iki sene önce “Sanık İhsan Göktaş :” Ben sanıklardan bi Fikri Karadağ beyi tanıyorum bir de Hüseyin

Görümü tanıyorum bunlara da zaten ticari alanda bile ben insanlara diyorum bakın yanlış anlamayın benim iki kimliğim var iki pasaportum var “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ sanıklardan hangisine?”Sanık İhsan Göktaş :” Hüseyin Görüm ve Fikri Karadağ’a”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ iki kişiye verdiniz başka sanıklar sizi bu isminizle

tanıyor mu?”Sanık İhsan Göktaş :” Duymuşlarsa bilmiyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 2 yıl öncesini kastediyorum. Aizek Himmelştayn

ismiyle Fikri Karadağ ve Hüseyin Görüm tanıyor sizin bilginize göre öyle mi?” Sanık İhsan Göktaş :” evet evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Türkiye’ye 2005 de geldikten sonra Almanya’ya çıkış

yaptınız mı?”Sanık İhsan Göktaş :” 2007 de gelmiştim Türkiye’ye 2. aylarında”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 2005 de oldu “Sanık İhsan Göktaş :” 2007de efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Maslaktaki çağrıldığınız ondan sonra çıktınız

Almanya’ya tekrar 2007 yılında geldiniz değil mi? “Sanık İhsan Göktaş :” he, o örgütün evet ondan sonra hep gelip gittim. Evet”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ nerede kaldınız 2007 yılında gelince “Sanık İhsan Göktaş :” çeşitli yerlerde oturdum çeşitli yerler kiralamıştım. İkametgahımı

dediğim sebeplerden dolayı alamıyordum çünkü Türkiye’de koruma talep istediğim yerine getirilmedi hani koruma talebi verilmedi. Bu yüzden de örgütü nasıl hangi yöntemle saldıracağını bilmediğim için de kendimi koruma babında ikametgah almadım sürekli yerimi değiştirdim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hakkı Bingöl kimdir? “Sanık İhsan Göktaş :” Hakkı Bingöl Beykoz Tokat köyünde onların çatı katını kiralamıştım

ve o sebeple de Hakkı Bingöl’le de tanışmıştım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ nerde tanıştınız Hakkı Bingöl’le”Sanık İhsan Göktaş :” şeyde Beykoz’un Tokat köyü denen yerde tanışmıştım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Başka bir yerde olabilir mi daha önce yani”Sanık İhsan Göktaş :” ha, daha önce daha önce tanıştığım yeri “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ evet “Sanık İhsan Göktaş :” daha önce başka bir yerde kalmıştım bi tiyatrocu arkadaşın

yanında şey vardı bu hani evlerde toplanırlar ya konuşma sohbet ederler o sohbet esnasında o tiyatrocu arkadaş beni toplantıya götürdü. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hakkı Bingöl ile nerede tanıştınız yani yer mekan olarak soruyorum.”

Sanık İhsan Göktaş :” şey bu şey var taşdelen diye bir yer var piknik alanı “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ nerde “Sanık İhsan Göktaş :”Taşdelen diye bir yer var ya “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ nerede yer olarak nerede “Sanık İhsan Göktaş :” bilemiyorum bu piknik alanı mezire yeri diyorlar ya “

53

Page 54: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:54

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ sorgudaki beyanınızda şöyle diyorsunuz Fahri Ormanlı aracılığıyla tanıdım Resul Yılmazı Fahri Ormanlı aracılığıyla tanıdım. Fahri Ormanlı ise Beykoz’da kiralamış olduğum çatı katı dairesinin sahibi Hakkı Bingöl’ün dayısı olması sebebiyle tanıdım. “

Sanık İhsan Göktaş :” evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Hakkı Bingöl’ü ise Üsküdar da çay ocağından

tanıdım. Nereden tanıdınız?”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Hakkı Bingöl’ü bu tarif ettiğim şey demiştim mezire

yeri büyük bir yer var “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Üsküdar da mı bu mesire yeri dediğiniz yer ?Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Bilemiycem ama yani şimdi yani olayı çözecekse

gideyim orayı öğreneyim tam noktayı söyleyeyim size”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Üsküdar da bir çay ocağı diyorsunuz mesire yeri

dediğiniz bu yer mi? kastettiğiniz? “Sanık İhsan Göktaş :” yok yok yok çok büyük bir piknik alanı hani insanların girişte para

ödüyorlar arabayla girip piknik yapıyorlar içerde Taşdelen mi diyorlar taşkayalar mı öyle bir şey diyorlar çok büyük bir yer İstanbul’da “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ savunma bakanı sekreteri olduğunu beyan ettiğiniz Kılıç hanımla nerden tanışıyorsunuz?”

Sanık İhsan Göktaş :” telefondan, rehberleri var gizli bir örgüt değil ki, neden arayamayım niye bulamayım telefonlarını onların internete girdiğinizde şak diye buluyorsunuz telefonlarını . “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kuvai Milliye teşkilatını Kadıköy’deki dernek binasına tarih olarak ne zaman yerleştiniz tam olarak?”

Sanık İhsan Göktaş :” Tam tarihini hatırlayamayacağım ama teknik takipte biliniyordur zaten “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yıl olarak ne zaman?”Sanık İhsan Göktaş :” 2007 mi olacak 2007’lerdeydi yanılmıyorsam. Bu olay operasyon

yapılmadan “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Gözaltına alınmadan önce orda mıydınız siz? “Sanık İhsan Göktaş :” Gözaltına alındığım vakit işte 3 ay falan dolmak üzereydi. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Gözaltına alınmadan 3 ay öncesi yerleştiniz öyle mi?Sanık İhsan Göktaş :” Hemen yerleşmedim. Kendi büroma gidip gelirken tekstilkentte

uçak havaalanına yakın bir yerde 2 saatim falan hani çok yol saat kaybediyordum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 2007’nin son aylarında oluyor yani beyanınıza göre “Sanık İhsan Göktaş :” işte yanlış hesaplamadıysa yani operasyonun işte operasyona 3 ay

gibi falan gidip gelmeye başladım ama hemen yerleşmedim Kuvai Milliye derneğine daha sonra zaman kaybetmeyim diye bilgisayarımı aldım sonra oraya yerleştim. “

Mahkeme Başkanı :” yani 1-2 ay kaldınız mı orda?” Sanık İhsan Göktaş :” 2 ay rahat kalmışımdır. Evet “Mahkeme Başkanı :” 2 ay kaldınız “Sanık İhsan Göktaş :” evet 2 ay rahat kalmışımdır orda “Mahkeme Başkanı :” ve orda yakalandınız ?”Sanık İhsan Göktaş :”yok “Mahkeme Başkanı :”orda mı yani ordayken mi yakalandınız orda kalırken mi yakalandınız Sanık İhsan Göktaş :” ha, tabi o zaman orda kalıyordum evet “Mahkeme Başkanı :” ha, orda kalırken yakalandınız”Sanık İhsan Göktaş :” evet , evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan Yıldız’la görüşmenizde msn görüşmenizde İrfan;

İbrahim oralarda mı? İhsan, yok kayboldu bir daha gelmedi. İrfan, o fazla gözükmez oralarda,

54

Page 55: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:55

aralarında ne problem var bilmiyorum ama, bir değişiklik olursa çıkar her halde piyasaya. İhsan, bana onun adresini versene abi, irfan, İçerenköy’ de yeşil kunduranın arkasında öğretmen evinin oralarda bir yerde ama adresini bilmiyordum. Samimi değilim onunla hatta kapıştık. İhsan, anladım abi o ulusal kanaldaki Perinçek ile ortamı var mı diye soruyorsunuz. İrfan, var. İhsan, ne derece? Perinçek İhsanı iyi bilir. İrfan, ama çok bilmiş birisi. Perinçek ihsanı iyi bilir, sözünü neye dayanarak söylüyorsunuz, yani sizi nasıl iyi bilir Perinçek?”

Sanık İhsan Göktaş :” ben ulusal kanala gittiğimde birkaç evrakın kopyasını vermiştim o zaman ki program yapımcı müdür arkadaşa tarif etmiştim işte yakışıklı işte saçı yok foter giyen dediğim kişiye, cep telefonu da vardı bende şuanda arşivlerde var hala veya sizin tape kayıtlarınızda vardır benim cep telefonumda çıktığı için o arkadaşa birkaç doküman vermiştim. Uzunda konuşup oturup anlatmıştım. Bende daha sonra Doğu Perinçek ‘in hangi konularla ilgilendiğini biliyorum. Olayı daha uzun derinlemesine gördüğünü biliyorum yazılarından doğru biliyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Perinçek sizi nasıl iyi biliyor? Neyinizden dolayı görüştünüz mü oturdunuz mu nedir yani?

Sanık İhsan Göktaş :” şöyle yok hayır görüştüğümüz oturduğumuz yok ha, keşke görüşseydik diyorum. Ama Perinçek şöyle İhsan Göktaşı çok iyi bilir Atilla İlhan’ın yazdığı bir millet uyanıyor onun yazdığı kitaptaki bilgiyi yani bir insan vardır okur %10’unu anlarda ben eminim ki Doğu Perinçek olayın %100’nü anlayacak kapasitede bir insandır. Ve o yüzden de İhsan Göktaşın huyunu suyunu çok iyi bileceği için iyi bilir babında söyledim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Gıyabınızda iyi bilir yani sizin fikirlerinizden dolayı?”Sanık İhsan Göktaş :” yaptığım işin sonucundan dolayı da çok iyi bilir. Çok net bir somut

var ortada “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ devam ediyorsunuz, İrfan ama çok bilmiş birisi

kendisini beğenmiş Perinçek’le bu yazar Ali Özoğlu vasıtasıyla bağlantısı var sanırım. Belki direk olabilir. Orada o kitabın yazarı da vardır. Adı şifre çözüldü olması lazım. İhsan, Perinçek’in cebi cebimde abi onunla bağlantısı varsa bu Perinçek’i bağlar. Bunu açar mısınız ne demek istiyorsunuz sizin Perinçek’in cebi cebinizde nasıl oluyor yani? “

Sanık İhsan Göktaş :” yani o dediğim program yapımcısı müdürü arayacaktım eğer öyle bir şey varsa öyle bir bağlantı varsa. ordan doğru da madem bu ihsanla hani sizin tanıdıklarınız lütfen söyleyin de burda hani darp etmesinler buraya saldırmasınlar gibisinden dost silsilesini kullanarak olayın daha vahim hale gelmesini engellemek. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ali Özoğlu’nun irtibatı konusundaki kanaatiniz nerden geliyor? Perinçek’le Ali Özoğlu ?“

Sanık İhsan Göktaş :” onu İrfan Yıldız söylüyor efendim onu ben “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan Yıldız bunu size söylüyor siz de Perinçek’in cebi

cebimde abi onunla bağlantısı varsa bu Perinçek’İ bağlar bu onunla dediğiniz şifre çözüldü nün yazarıyla mı Ali Özoğlu’yla mı açar mısınız? Açar mısınız demekten kastım burası. “

Sanık İhsan Göktaş :” Efendim İrfan Yıldız’ın dediği bir konuyu ben nasıl açayım ki, “Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu :” Hakim bey ön yargınızı döküyorsunuz Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ ön yargı değil, bu sizin lehinize de olabilecek “Sanık Doğu Perinçek :” var demiyor”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Böyle muğlâk mı kalsın beyefendi? Muğlâk mı

kalsın? Muğlâk mı kalsın?Sanık Doğu Perinçek : “önyargınızı döküyorsunuz “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ muğlak mı kalsın? “Sanık Doğu Perinçek :”bunu da zapta geçsin “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ evet geçsin “Sanık Doğu Perinçek : “ Önyargınız zapta geçsin. Varsa bir önyargınız“

55

Page 56: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:56

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ benim hiçbir önyargım yok. Çok rahatım”Sanık Doğu Perinçek : “Farazilerle üzerine soru sorulur mu? Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ çok farazi değil bir konuşmayı ben soruyorum. Çok

açık bir şey bu. Burda zabıtta olan konuşmada olan bir şey.”Sanık Doğu Perinçek :” varsa diyor varsa, var demiyor varsa . ”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Neticede varsa dediği kişiyle ilgili bir kanaati var, onu

soruyorum ben “Sanık Doğu Perinçek : Varsa sor, var mı yok mu Türkçe’yi biliyorsun “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Beyefendi sen kipiyle konuşmayınız lütfen, burda

hiçbir sanığa sen diye hitap etmedim.”Mahkeme Başkanı :” Efendim tartışma, lütfen tartışmayı zapta geçiririm tartışmayı zapta

geçiririm. Lütfen “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Her sanığa siz diye hitap ediyorum bunu ben, Sanık Doğu Perinçek:”Önce biliniz o zaman, varsa diyor.” Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Eleştirinizi nezaket ölçülerinde iletiniz. “Mahkeme Başkanı :” Lütfen, buyurun “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Durmuş Ali Özoğlu’nu tanıyor musunuz ? “Sanık İhsan Göktaş :” isim olarak bilmiyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kuvai Milliye derneğinde gördünüz mü? “Sanık İhsan Göktaş :” yüzünü görsem ismiyle bağdaştırıp gördüm diyeceğim ama ismini

bilmiyorum ve yüzünü de görmedim. Ve hani belki yüzünü görmüşümdür o ismin ona ait olduğunu bilmiyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ onunla bağlantısı var dediğiniz bu, onunla o dediğiniz kişi kimdir? “

Sanık İhsan Göktaş :” Oraya gelen birisi vardı işte bu ayağından vurulmuş tedavi olmuş Kuvai Milliyenin kiler katında. O çocuk gelip orda biraz tehdit vari davranınca bende onun ismini Ayşe hanımdan aldım. Biliyordu çünkü Ayşe Hanım o kişinin ismini bende o ismi direk orda okuduğunuz gibi İrfana sordum. İrfanın dedikleri neyse bana nasıl anlattıysa ben de onu biliyorum. Hatta hatırlamıyorum bile hani siz ordan okuyorsunuz ki, doğrudur okuduğunuz irfanın dedikleridir onlar. Ha, ben irfan ne anlamda söyledi onu bilemem ama benim bu Perinçek’i bağlar dediğimde ben şunu biliyorum. Doğu Perinçek’in kitabını okuyorum internetten konuşmalarına bakıyorum bende Doğu Perinçek gibi bir kişiye işte abi veya işte beyefendi bak burda bir kişi varmış siz tanıyormuşsunuz bunu böyle tehditvari durumlarda var hani bu çocuğu çekebilir misiniz babından tabiî ki kendisini arardım. Ve niyetimde oydu ama gerek de kalmadı. Bir daha gelmedi o kişi oraya “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan Yıldızla sizi kim tanıştırdı ilgili olan”Sanık İhsan Göktaş :” Resul Yılmaz “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Resul Yılmaz tanıştırdı? “Sanık İhsan Göktaş :” evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Resul Yılmazın nedir görevi? “Sanık İhsan Göktaş :” bu basın alanında Üsküdar Kadıköy’de çeşitli bu hani Üsküdar

gazetesi vardır ona ne derler yerel basın değil de ilçe basını mı derler hani bu ilçelerde küçük gazeteler vardır mahalli baskılarda işte reklamcılık yapar yazı yazar elimde o tür numuneler de var benim hani gazeteleri kenara koymuştum. Ve muhabirlik yapar ama bana da kendisini hep işte askerim diye hitap ederdi kendisine ve çevresindeki insanlarla da o tür de konuşurlardı. Ama hakiki asker midir onu bilemiyorum. Çünkü adamın adı Resul Yılmaz mıdır onu bile bilmiyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Şuanda irfan Yılmaz’la temasınız ilişkiniz var mı? “Sanık İhsan Göktaş :” şu an benden kaçıyorlar.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Heybeli adada oturduğunuzu beyan ettiniz değil mi? “

56

Page 57: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:57

Sanık İhsan Göktaş :” evet evet efendim “ Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Biraz önce İrfan Yıldızında Heybeli adada görevli

olduğunu söylediniz. Şu anda görüşmüşlüğünüz var mı buraya gelmede önce bir ay, iki ay, bey gün, on gün “

Sanık İhsan Göktaş :” Fikirtepe de ben otururken evim talan edildi. Evde darp edildim. Olaya yansıdı dosyanın başında söylemiştim size ibraz etmiştim burda sonuçta evime uğrayamadım sokakta kaldım ve “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Heybeli adadaki evi kim buldu size? Sanık İhsan Göktaş :” hemen oraya geliyorum efendim. Ve İrfan Yıldız beni

Küçükyalı’daki bürosuna aldı. Orda kalmaya başladım ve daha sonra bana kendisinin heybeli adada birisini tanıdığını ve orda ucuz bir kiralık ev bildiğini söyleyince bende biraz borç para aldım yine etrafımdan ve yine heybeli adada 250 YTL lik yere taşındım. Ama bu taşındığım evde de iki hafta sonra bana o evin sahibi tarafından pompalı tüfekle saldırı oldu ve karakola gittim. Ve ben şunu tahmin ediyorum İrfan Yıldız benim orda başıma ne gelebileceğini bilerek beni oraya gönderdi ki, belki de olay şey İbrahim Fazlı Yakupoğlu, Heybeliada da “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan Yıldızla Heybeli adada görüştünüz mü? Temasınız oldu mu? “

Sanık İhsan Göktaş :” Heybeli adaya bu kiraladığım evin sahibiyle beni tanıştırmak için götürdü Heybeli adaya ve orda İbrahim Fazlı Yakupoğlu’yla tanıştırdı ve o kişinin evini kiralamıştım ben. Ama tabi şimdi orda oturmuyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ ne kadar zaman önce kiraladınız Heybeliada daki evi? “

Sanık İhsan Göktaş :” 6 veya 7 ay olacak. Orda ama zaten 2 haftayı geçmedi hemen çıkmak zorunda kaldım. Çünkü İrfan Yıldızın iyi kişidir diye tanıştırdığı İbrahim Fazlı Yakupoğlu bana pompalı tüfekle saldırdı bu da orda polis kayıtlarına geçti. O zamandan bu yana İrfan Yıldız telefonlarıma çıkmıyor ve benden kaçıyor. Çünkü ben kendisine soracaktım beni vurdurmak için mi oraya gönderdiniz diye. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan, Hüseyin Görümü nerden tanıyor? Hüseyin Görüm hakkında kanaat isar ediyor beyanlarda bulunuyor nerden tanıyor?

Sanık İhsan Göktaş :” tanışıyorlarmış efendim daha öncesini ben bilemem ama tanışıyorlarmış yani İrfan Yıldız bana Hüseyin Görümü tanıdığını söylüyor ama nerden tanıdığını hani tarih tarih doküman doküman bilmiyorum. Ama bir birlerini tanıyorlar. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Fikri Karadağ’ın size teslim ettiği bir evraktan bahsediliyor. Nedir bu? “

Sanık İhsan Göktaş :” Fikri Karadağ noterden şeyini ne diyorlar ona dernekten çekilişini o pozisyondan ne diyorlar noterden tasdikli istifa o belgeden fikri beyin dediği doğrudur. Öyle “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “İrfan Yıldızla Mustafa Alpay tanışmakta mıdır? “Sanık İhsan Göktaş :” efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mustafa Alpay ile İrfan Yıldız tanışmakta mıdır? “Sanık İhsan Göktaş :” Mustafa Alpay kim efendim? “ Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Oğuz Alpaslan Abdulkadir’in sizin hakkınızda

konuştuğu şahıs. “Sanık İhsan Göktaş :” onu bilmiyorum tanışıyorlar mı ?“Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ sizden bahsediyor orda bir kanaldan mı bir bilginiz

var mı tanışıp tanışmadıkları konusunda? “Sanık İhsan Göktaş :” yok efendim.” Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ 12.5.2008 tarihli x şahısla yaptığınız bir görüşme var

şöyle diyorsunuz görüşmenizde dün, x şahıs başlıyor dün seni toplantıya çağıracaktım jandarma genel komutanlığından üst düzey bir arkadaşım geldi. Bu x şahıs kimdir? “

57

Page 58: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:58

Sanık İhsan Göktaş :” bu isminin Erhan olduğunu biliyorum soy ismini bilmiyorum. Yine İrfan Yıldızın etrafındaki sosyal çevresindeki insanlardan bir tanesidir. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ nedir yani statüsü mesleği kimliği? Sanık İhsan Göktaş :” Mavi gözlü yakışıklı bir delikanlı hani yaşına ermiş bir delikanlı ama

meslek olarak ne yaptığını bilmiyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ o dosyayı ben şeyden çıkardım maillerden onu güzel

bir ara yerleştiririm dosya halinde bir kelime anlaşılmıyor. Açamamışlar onlar onun için geldiler İstanbul’a onu verdim yalnız birkaç tane soru sordular dedim ki, bana bu şeyin dışında soru sormayın ben yüzeysel biliyorum ama hazırlarınızı bitirin o kardeşimizi dedim getiririz o şeyin başına geçiririz. Neyin başına geçirilmeniz konuşuluyor burda? “

Sanık İhsan Göktaş :” efendim bu söz konusu konuşma yine bu göktas gözcüsüyle alakalı, ben onlara CD vermiştim onun çünkü bi numunesini uçuş şeklini vs. göstermiştim onlara ve o CD’yi açamamışlar. Ankara’dan İstanbul’a geldi dediği kişi de onun deyişine göre Ankara’daki askeri birimden güya gelmişler. Ama o kişilerin şu an çantacı olduğunu tamamen biliyorum ve İrfanın etrafındaki sosyal çevreler hepsi çünkü İrfanın etrafında “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ irfan hakkında olumsuz bir kanaatiniz mi var sizin? “ Sanık İhsan Göktaş :” evet, çünkü öyle bir şey olmasa şu anda benden niye kaçsın “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ size ev tutuyor irfan onu nasıl açıklıyorsunuz? Ev

tutuyor. “Sanık İhsan Göktaş :” Tutar, tuttuğu evde iki hafta sonra bana pompalı tüfek tutuluyor

mükemmel bir şey. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ yani ev tutma süreci yeni bir süreç onu diyorum. “Sanık İhsan Göktaş :” Efendim hani eğer öyle bir şey olsaydı yani Fikirtepe de evinde

darp edilen birisiyim. Savcıya giden birisiyim o konularla eğer gerçekten öyle bir sosyal abi yapısı olsaydı gelip orda destek çıkardı. Ama ben şunu biliyorum bugünün tarihiyle tabi bunu daha öncede hissetim de İrfan Yıldız kendisini tehlikeye atmayarak bazı yerlere beni monte etti. Benden doğru alabildiği bilgileri aldı ve kullandı. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ bu Erhan’ın çağırdığı yere gittiniz mi, üst düzey bir yetkiliyle tanıştıracağım dediği yere gittiniz mi?”

Sanık İhsan Göktaş :” İstanbul’a birkaç kişi geldi. Bende kendilerine hani bunlar yani fayansçıda şurda burda buluşuyorlar benimle ben artık bunları ciddiye almayacağım diyerek reddettim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ görüşmeye gitmediniz? “Sanık İhsan Göktaş :” Görüşmeye gitmedim. Ama Erhan beyle görüştüm bi kaç kere ama

o kişilerle görüşmedim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ o çok dedim şeyle geliştirebiliyor dedim kardeşim

bana birkaç soru sordular mesela dediler ki manuel kumanda edildiğinde ne kadar mesafede kumanda edebiliyoruz. Ben dedim ki perhes olması lazım onun. Onun cevabını veremedim tabi ben. İhsan, onlar işte teferruatlı ince şeyler onlar dedim ya, x kişi, Erhan sizin beyanınıza göre ha, teknik konuları dedim bizim yeğenle konuşursunuz dedim. O şekilde şu anda dün akşam gittiler kardeş onlar. Telefon bekliyorum belki Ankara’ya gitme durumumuz var haberin olsun tamam mı kardeşim. İhsan, inşallah dayı bi yol açılsın da inşallah dayı. X kişi, sen hiçbir yere şey yapma kardeş hiçbir yere ilgilenme tamam mı gerekeni ben yapacağım. O evle de ilgilenme pek onu daha sorma. Bu ev nedir ilgilenme dediği ev?”

Sanık İhsan Göktaş :” Ev arıyordum taşınabilmek için. Yerimi değiştirmem gerekiyordu.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Niye ilgilenme dedi size yani? “Sanık İhsan Göktaş :” Ben sana ev bulacağım ben sana yardım edeceğim diye. “

58

Page 59: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:59

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yani hiç komutanın dediği gibi davran hiçbir şey bilmiyorum hatırlamıyorum. Ne demek bu hiçbir şey bilmiyorum hatırlamıyorum. Kim size bu yönde telkinde bulundu.”

Sanık İhsan Göktaş :” Erhan bey ve yani bu Erhan bey ismini soy ismini bilmiyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Erhan size diyor komutanın dediği gibi söyle diyor. “Sanık İhsan Göktaş :” Komutan dediği de Ankara’da Ertekin diye bana tanıştırdığı birisi.

Ama onun üzerine de o Ertekin ve Erhan’ın ve İrfan Yıldızın vs. onların üzerine de bana mit personeli bunlar çantacıdır, dikkat et senin soyup soyarlar seni ihale yaparlar senin haberin bile olmaz demişti ki, sonuçta zaten öyle oldu. “

Mahkeme Başkanı :” Kim o MİT personeli?” Sanık İhsan Göktaş :” onlar bana isimlerini vermezler direk Ankara’da mit binasına girip

çıkan iki tane arkadaşlar “Mahkeme Başkanı :” Yan MİT personeli diyorsun öbürünün yanına gidip konuşuyorsunuz

öyle mi? yani aynı binada mı bu adamlar?”Sanık İhsan Göktaş :” yok efendim hayır, aynı binada olur mu yok. yani şimdi ordaki

konuşmayla şey yok hani çok ters şeyler bir araya geliyor içinden ben bile çıkamıyorum bu sefer. Mahkeme Başkanı :” Bir telefon okunuyor size “Sanık İhsan Göktaş :” işte o telefondaki Erhan’ın bana derdi bu Göktaş gözcüsü kimseyle

gitmesin yani beni başka bir şirketlerle kurumlarla görüşüp bu teknik cihazın yapına başka yerden doğru girmesin bizim elimizden uçurup kaçmasın diye işte sana ev bulacağız şekeriyle sana yardım edeceğiz şekeriyle şeyler verdi hani elde tutma çabaları ama şuan hiç birisi yok “

Mahkeme Başkanı :” Ama şekil olarak anlatış olarak böyle şeker verip de kandırılacak bir kimliğiniz kişiliğiniz yok. yani çok net çok açık rahat konuşuyorsunuz yani bunları çok rahat anlayabilecek düzeyde görüyorum sizi böyle yanılıyor muyuz?”

Sanık İhsan Göktaş :” Yok yanılmıyorsunuz yani yanılmıyorsunuz.”Mahkeme Başkanı :” Niçin böyle aylarca oraya koştunuz buraya koştunuz herkesten

herkes şeker verdi size nasıl oldu bu?”Sanık İhsan Göktaş :”Telefonum insanlarda var ve beni arıyorlar bende onlara evet

diyorum veya hayır diyorum. Veya gerçekten yardımları olacak mı diye bekliyorum. Ama sonuçta Türkçe tabiriyle hepsi kofti çıktı ve çantacı çıktı o kelimeleri ben Türkiye’de öğrendim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ 7,4,2008 tarihli İlkay ile yaptığınız bir görüşmede İlkay’ın biraz önce deşifre programında yetkili bir bayan olduğunu söylediniz. İbrahim Durul jandarma istihbarat Yavuzla Ayşe arasındaki para trafiği, para trafiğinden kastınız nedir hatırlayabildiniz mi konuşmayı?”

Sanık İhsan Göktaş :” İbrahim Durul denen kişinin gerçek adı Kemal Çeliktaş’tır. Ve bu Kemal Çeliktaş etrafındaki ekiple beraber Ayşe Nazmiye Uca’ya daha doğrusu santolojiye hizmet etmektir. Yani sokak ağını ekibini oluşturmaktadır. Kemal Çeliktaş ve ekibi tarafından birçok kez darp edildim ve bir çok kez saldırıya uğradım. Bu İbrahim Durul hani bir fantezi isimdir gerçek o kişi Kemal Çeliktaş’tır. Dediğim gibi de Ayşe ile Ayşe’nin hani Türkiye’deki İhsan konuşmasın veya konuşturulmasın diye kumpasları organize eden kişinin kendisidir. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz’la Ayşen arasındaki para buradaki Yavuz kimdir? Yavuz Kara dediğiniz kişi mi?

Sanık İhsan Göktaş :” Bu Levent yukardaki askeri birimdeki masanın sahibiydi. Emekli oldu. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sizin deminden beri bahsettiğiniz Yavuzla aynı kişi mi bu ?”

Sanık İhsan Göktaş :”evet efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Nedir onların arasındaki para trafiği Ayşenle Yavuz

arasındaki?”

59

Page 60: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:60

Sanık İhsan Göktaş :” Yavuzun görevi bu dosyayı yukarıya ulaşılmasını engellemek. Ve tam tersine de dosyanın çıkacağı yere tam tersine ihsan psikolojik dengesi bozuk insandır ciddiye almayan ibaresini yukarı tarafa bildirmiştir bunu da biliyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz da mı santolojiyle irtibatlı birisi yani nedir? “Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz paraya çok seven birisi onu biliyorum. Görevini kötüye

kullanacak kadar parayı çok seven birisi. “Mahkeme Başkanı :” nerde görevli bu?” Sanık İhsan Göktaş :” Bu maslakta hani bu oto sanayi var ya maslakta “Mahkeme Başkanı :” jandarma komutanlığı var orda “Sanık İhsan Göktaş :” Evet orda vaktinde istihbarat biriminde çalışan görevliydi. Çünkü

ordaki hakiki oranın numarasıyla kendisine ulaşabildiğim birisiydi. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz’a siz güvendiğinizi biraz önce o anlama gelen

beyanlarda bulundunuz ilk kez söylediniz yani Yavuz’un santolojiyle irtibatı olduğunu santolojiyi de kendinizin can düşmanı olduğunu söylüyorsunuz. “

Sanık İhsan Göktaş :” Bakın ben insanlarla bir araya gelince hemen not veremem. Yani ben kimim ki hemen not vereyim. Şimdi yürürüm yürüme esnasında da adam ağzından çıktığını pratik edip dökerse ve bu pratiktekini de ayakta tutmayı başarırsa ben derim tamam bu adam %100 gerçek. Ben Yavuz Kara da, Yavuz Kara işte x, bana kendisini tanıttı kartını gösterdi. Ben fazla irdeleyince hemen alıp cebine soktu. Dediğim gibi o yukarıdaki görev masasındaki telefona da hep kendisi çıkardı. Ordan doğru onu zaten gerçek olduğunu o zaman anladım ben. Ve ama Yavuz ben kendisine kaç kere ya evrak istemiyorsun hani birim istihbarat birimindenim diyorsun hani ki öylesinde. Masa numaran çünkü orası ama benden evrak bile istemiyorsun. Tam tersi santoloji örgütünün adamlarının bilmek istediği soruları bana soruyorsun. Tabi buna sordum bu ne iştir diye ama sonuçta da Ankara’ya ben dosya götürmeye çalıştığımda onun kulağına geliyor oda bana.”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Siz bu kişiye güvenmişsiniz ve boşanma davasında size verdiği kişilere gitmişsiniz yani sözüne itibar etmişsiniz. “

Sanık İhsan Göktaş :” ama zamanlama farklı. Hani zamanlama farklı. Şimdi hani sonunda olayı daha öne çekip bana sorarsanız ben burda bayılırım. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayşen kimdir?”Sanık İhsan Göktaş :” kim? “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayşen, Ayşen’le Yavuz arasındaki Yavuzl’a Ayşen

arasındaki para trafiğinden bahsediyorsunuz. “Sanık İhsan Göktaş :” Ayşen Nazmiye Uca’dır o Ayşe dediğim kelimelerin sonunu

yutuyorum Ayşen Nazmiye Uca’dır ordaki kişi “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ onun arasında bir para trafiği olduğunu tespit ettiniz

öyle mi? nedir bu kimden kime gidiyor bu para?”Sanık İhsan Göktaş :” Santolojiden Ayşe’ye, Ayşe’den de Yavuz’a. Yani adam yoksa niye

görevini kötüye kullansın. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “19.3.2008 de yaptığınız bir görüşme var. İstanbul il

jandarma komutanlığı adına kayıtlı bir telefonla yaptığınız görüşme. X kişi diye geçiyor. İhsan ha, gardaş merhaba bi buluşalım senle ya, bir zaman ayır bana ya, bu x kişi kimdir?”

Sanık İhsan Göktaş :” Bu Yavuz Kara x denilen kişi emekli ayrıldığından sonra onun yerine gelen meslek kişi mesleğini alan aynı masaya oturan kişiye geçmiş cep telefonu bu böyleymiş usul böyleymiş ve ben o kişiyi Yavuz’dur diye aradım mesaj çekmiştim. O konuşmada kendisi bana Yavuz’un hani kendisinin Yavuz olmadığını ama onun telefonunu teslim aldığını dile getirdi ve ordaki okuduğunuz konuşmayı yaptık. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ x kişi, ya şöyle ben sana zaman ayırayım da ben şimdi ben bu telefonu kullanıyorum. Ben onun görevine gelmedim. Önce onu söyleyeyim. Yani o

60

Page 61: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:61

senin konunda benim de branşım da değil ondan dedim bir düşüneyim bakayım bu işlerle ilgilenen kim var onları yönlendireyim diye. Ora polis bölgesindeyse polise ve savcılıkla bir diyalog kursanız o arkadaş için daha iyi olur. İhsan valla öyle yapacağım artık çünkü beni 2,5-3 sene önce o ben şuyum buyum diye geldi buluştuk benden bırak bilgi istemeyi bir tane sayfa evrak istemedi ki, ben yurt dışında bu konuda korunuyorum. Hakikaten korunuyorum. Emniyet tarafından daha doğrusu emniyet tarafından daha doğrusu Alman istihbaratı tarafından korunan kişiyim. Çünkü öldürür çünkü onlar o örgütün ölüm listesindeyim ben hani ben bunları da evrakı bu Jandarmada görevli olduğunu söylediğiniz bir kişi bu Alman istihbaratı tarafından korunduğunuzu söylemekten kastınız nedir biraz önce bazı insanlara söylüyordum ki benim güçlü biri olduğumu düşünsünler. Netice de bir devlet yetkilisiyle konuşuyorsunuz. Neden Alman istihbaratı tarafından korunuyorum diyorsunuz ,? “

Sanık İhsan Göktaş :” Anlattım neden korunduğumu da anlattım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ sorumu anlamadınız yani bir devlet yetkilisine karşı

kendinizce bir önlem almanızın sebebi nedir? “Sanık İhsan Göktaş :” sonuçta gerçek olduğu için söyledim. Hani farklı bir şey veya yalan

bir şey söylemedim. Ben Mehmet’le de konuşsam avukatla da konuşsam savcıyla da konuşsam emniyetle konuşsam sonuçta gerçek neyse onu söylüyorum. Ve o konuşmada da olayın hatta vahimi yetini veya ciddiyetinin farkına varılsın diye de Alman istihbaratı birimi tarafından can güvenliğinden ötürü korunan birisiyim dedim. Ve bu yanlış değil dedim. Bunun da altını çizmemin sebebi hani ne diyorlar hani ciddi bir şey olmasa dediğim gibi Alman devleti neden benimle uğraşsın. Neden koruma versin ki. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ İrfan ile msn görüşmenizde Ankara’daki engelleneceğinizi umduğunuz bir dosyadan bahsediyorsunuz bu nedir bu dosya? “

Sanık İhsan Göktaş :” Ya benim boşanma dosyam Ankara’ya gitmişti çünkü bir yüksek mahkemeye gidiyor sonuca karşı “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Cevat Çalık mı takip etti boşanma davanızı ?”Sanık İhsan Göktaş :” Çok kısa bir süre takip etti. Daha sonra da işte telefonlarıma

çıkmadı kendisi irtibatımız koptu. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan ile bindiğiniz bir BMW den bahsediyorsunuz

nedir bu BMW kime ait bu BMW?Sanık İhsan Göktaş :” Benim bildiğim İrfan Yıldıza ait kendi arabası ve bu arabaya ikinci

kez Ankara’ya götürdüler beni tekrar Ertekin denen kişiyle buluşturmak için ve 2. gittiğimizde de zaten olay işte bu şey var İlkay hanımı anlatıyorum ya, fayansçı dükkânında buluştular vs. hani bunların makamı falan yok diye o konuşmayı o BMW ile gittiğimizde yapıldı. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yani fayansçıya BMW ile gittiğiniz Ankara’ya “Sanık İhsan Göktaş :” BMW ile gittik evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kahramanı nerden tanıyor İrfan?” Sanık İhsan Göktaş :” onu bilemiyorum ama tanıdığını söylüyor. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Siz tanıyor musunuz Karhamı? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok efendim Kahramanı ilk defa burda gördüm. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Tarif ediyorsunuz uzun boylu öldüreceğim falan gibi

beyanlarınız var kastınızın olup olmadığı konusunu sormuyorum hani öldürmekten bahsettiğiniz bir kişi Kahraman. “

Sanık İhsan Göktaş :” Allah Allah ben Kahraman’ı ordaki tariflere göre biliyorum işte Kahraman var uzun saçlı saten İrfan da bana diyordu Kahraman uzun saçlı senin gibi diye. Benim de saçım uzundu ama öbür türlü ben Kahramanı tanımam. Hani burda tanıştık diğer türlü tanımam. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan Yıldızın bahsettiği bir web sitesi var orda sunum yapacağınızdan bahsediyor nedir bu sunumunuz? Web sitesi sunumu?

61

Page 62: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:62

Sanık İhsan Göktaş :” efendim birkaç tane web sitem var şu an hangisi hatırlayamıyorum ama büyük ihtimalle bu göktas gözcüsünün web sayfasını konu etmiştir. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfanın kendisiyle görüştüğünü söylediği Hüseyin Görümün görüştüğü Barbaros adlı kişi kimdir? “

Sanık İhsan Göktaş :” O da Kuvai Milliye derneğinde ben görmedim kendi faaliyetini hem Ayşe hanımın hem daha sonra kendisinin bahsettiği hani Necip Barbaros Hasar isminde işte yaşına ulaşmış biraz ayağı şey ayağında problem var topallayarak yürüyor eski Almancılardan Necip Barbaros Hasar da Hüseyin Görümün derneğinde yapılanmasında uzun süre Hüseyin Görümün yanında olmuş olan kişi. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Barbaros Almancı mı dediniz?”Sanık İhsan Göktaş :” Evet Almancı. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Asker değil yani? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok canım asker değil. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kahramanla İrfan arasında bir diyalog var mı sizin

bildiğiniz? Sanık İhsan Göktaş :” Bilmiyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “9.12.2007 tarihinde Fikri Karadağ ile Fenerbahçe

ordu evinde görüştünüz mü? 9.12.2007 yani şişli de görüştüğünüz tarihten iki gün sonra “Sanık İhsan Göktaş :” Şimdi mahalle olarak ismini, bilmiyorum ama ikinci kez buluştuk ve

işte o bank hani sokak bankı vardır odundan oturulur vs. orda buluştuk. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ ordu evini bilirsiniz değil mi ne olduğunu ordu evinin? Sanık İhsan Göktaş :” ordu evi tamam “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ ordu evinde görüşme yaptığınız mı?Sanık İhsan Göktaş :” Yok biz Fikri Karadağ ile ordu evinde buluşmadık öyle bir şey yok. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “20.12.2008 tarihinde x şahısla görüşmenizde

Zeytinburnu’nda gözaltına alınma olayınız konuşuluyor ve ardından Kuvai Milliye dosyalarının dün gece kaldığınız bir kişiye teslim ettiğinizden bahsediyorsunuz kimdir bu?”

Mahkeme Başkanı :” Bir Dakka cevap versin bi cevap versin, cevap versin ondan sonra kim o?”

Sanık İhsan Göktaş :” efendim o evrak’ı tam anlayamadım nasıl bir evrak hani nedir “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ x şahısla görüşmenizde İhsan, işte suçsuzluğumuz x

şahıs size soruyor, aldın mı alındın mı ne oldu Mustafa da garip bir mesaj çekmiş İhsan, evet alındım. Allah’a şükürler olsun suçsuz olduğumuz anlaşıldı artık. Sadece birisi benim bu giyim kentte kaldığım 3 katlı büro var ortaklaşa bir şey yapmak istediğimiz ama ortak olamadığımız. 3 kere aynı projede beni dolandırmaya kalkan adamın bürosu var orada işte o aralar büromu oraya taşıyacaktım eşyalarımı işte sandalye masa dosyalarımı sayacaktım onu bu arada birden telefon geldi ben o adamın bürosunu satmaya çalışmışım evraklar düzenlemişim, yine devam ediyorsunuz x şahısla İhsan, işte suçsuzluğumuz anlaşıldı. Burada kısaca şunu söyleyeyim eşyaları alacağım iki üç gün içinde. Alacağım onları zaten saçma bir şey zaten öyle bir şey yapsam eşyalarımı neden orada bırakayım anlıyor musun? O dosyalar benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun kime teslim edildi o da şey de Kuvai Milliye de dosyalar x şahıs değil değil değil. Ya dün kaldık ya gece ha, anladın mı fazla açık konuşamıyorum dediği. Açar mısınız bu görüşmeyi?

Sanık İhsan Göktaş :” Bu santoloji örgütünün sürekli 3 senedir yanımda taşıdığım 800 sayfaya yakın orijinal evrak vardır. Orijinal yazılar orijinal imzalar orijinal antetli evraklar bu evrakları ben kaybedersem Türkiye’de her hangi bir departmana birime anlattığım şeyler hepsi havada kalır konu gerçekten vahim olduğu için de benimle alay ederler sen saçmalıyorsun diye.

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kuvai Milliye de dosyalardan kastınız ne? Kuvai Milliye de dosyalar “

62

Page 63: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:63

Sanık İhsan Göktaş :” dosyalarımın bazıları benim tekstil kentteydi bazıları da sürekli yanımda önemliliğinden dolayı yanımda taşıdığım dosyalarda bazıları da Kuvai Milliye de “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ x şahıs kimdir? Sanık İhsan Göktaş :” Konuşmayı her halde Faruk’la yaptım ben Faruk olması lazım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mustafa da garip mesaj çekmiş diyor x şahıs size

İhsan, evet alındım sonra Allah’a şükürler olsun Mustafa kimdir buradaki?”Sanık İhsan Göktaş :” Büyük ihtimalle Mustafa Morlevi “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mustafa Morlevi “Sanık İhsan Göktaş :” evet büyük bir ihtimalle odur. “Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Ali Osman Özdilek, Av. Sait Türen ve Av.

Yıldırım Çavuşovalı’nın geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı. sanık İhsan Göktaş tekrar huzura alındı Çapraz sorgusuna devam olundu. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İhsan bey Kuvai Milliye derneğinde Mustafa Çınar

Altunbaş adlı birisiyle tanıştınız mı?”Sanık İhsan Göktaş :” İsim olarak hatırlamıyorum efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mustafa Çınar Altunbaş sigorta işleriyle iştigal eden

üniversite mezunu birisi. Sigorta aracılık hizmetleri “Sanık İhsan Göktaş :” İsim olarak hatırlamıyorum, isim olarak hatırlamıyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sigorta aracılık hizmetleri tanıyorsunuz” Sanık İhsan Göktaş :” isim olarak hatırlamıyorum efendim. Yüzünü görsem görsem

gördüm derim gördüysem eğer.” Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Gizli tanık 17 ve Mustafa Çınar Altunbaş’ın

beyanında Veli Küçük’ün Kuvai Milliye derneğine geldiğinden bahsediliyor, siz böyle bir şeye şahit oldunuz mu?”

Sanık İhsan Göktaş :” Benim zamanımda Veli Küçük beyi hiçbir zaman orda görmedim efendim. “

Mahkeme Başkanı :” Tanıyor musun? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok kendisini şahsen tanımıyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mustafa Çınar Altunbaş’ın şöyle bir beyanı var

dernekte bulunduğum zaman içerisinde 2 bin kişilik motorize ekip projesi oluşturmak için bir takım çalışmalar yapılıyordu. bu projeyi Mehmet Fikri Karadağ planlamıştı. Bu ekibin oluşturulmasındaki amaç İstanbul’da suçla mücadele edecek olması idi. Oluşturulacak bu motorize ekipteki şahıslar telsizli ve Kuvai Milliye üniformalı olacaktı. Ancak merkezi Almanya Köln de bulunan Avrupa Türk Birliği isimli dernekten gelmesi beklenen finansal destek gelmeyince bu proje bir süreliğine rafa kaldırıldı. Konuyla ilgili Mehmet Fikri Karadağ neden böyle bir yapılanma yapacağı ile ilgili bir açıklama yapmadı diyor. Sizde biraz önce motorize ekiplerden bahsettiniz, bahseder misiniz açar mısınız bu konudaki bilgilerinizi?”

Sanık İhsan Göktaş :” Efendim benim bahsim bana soru üzerine olmuştur. Ve orda da zaten dernekte bulduğum nokta dergisindeki haberi okuduğum için bilgim olduğunu söyledim. Daha derin bilgim yoktur. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Haberlerden dolayı mı bir bilginiz var?”Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu:“ 7.1.2008 tarihinde Ali adlı birisiyle yaptığınız bir

görüşmede bahsettiğiniz bir Amerikalı gurup var. Nedir bu Amerikalı gurup Müslüman nabzından insanları oraya gönderip Müslüman yaptırdı dedirtmek için vs. diye bir konuşmanız var bu Ali kimdir?”

Sanık İhsan Göktaş :” Tam orayı o kareyi verirseniz hatırlamaya çalışacağım ama.”

63

Page 64: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:64

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Mustafa Morlevi olarak da bir yerde geçiyor Amerikalı bir gruptan bahsediyorsunuz 7,1,2008 tarihinde yaptığınız görüşmede.’’

Sanık İhsan Göktaş :”Büyük bir ihtimalle santolojidir çünkü ben sadece Santoloji konusunu biliyorum. Türkiye’deki daha diğer grupları bilmiyorum veya hani bilmediğim bir şey üzerine konuşmam.’’

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “İhsan Göktaş adına bir pasaporta sahip misiniz ?.’’Sanık İhsan Göktaş :”evet efendim”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Türkiye’ye hangisiyle giriş çıkış yapıyorsunuz? “Sanık İhsan Göktaş :” Almanla veya Türk’le ikisini de kullanıyorum.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ ikisiyle de yapıyorsunuz? “Sanık İhsan Göktaş :” İkisini de kullanırım evet. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Bulgaristan’da bulundunuz mu? “Sanık İhsan Göktaş :” Bulgaristan’da vaktinde buraya gelirken geçiyorduk arabayla transit

geçiyorduk. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ onun dışında yani böyle bir hafta, on gün, üç gün,

beş gün yani geçiş değil transit geçişi kastetmiyorum. “Sanık İhsan Göktaş :” Yok bu kastında bulunmadım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Alman vatandaşı olarak hangi ülkelerde bulundunuz

süreli olarak? Sanık İhsan Göktaş :” Şöyle cevap vereyim yani gitmediğim yer kalmadı. Ama”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Gezme anlamında değil bulunma mesel bir aylığına,

on beş günlüğüne, “Sanık İhsan Göktaş :” Almanya’nın her tarafında “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ efendim “Sanık İhsan Göktaş :” Almanya’nın çoğu yerinde kaldım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Dışında? “Sanık İhsan Göktaş :” Kopenhagende ve bu santoloji örgütünün gemisinde kumanda

merkezinde gemisinde “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Fatih Mehmet Göytak tanıyor musunuz bizzat bu

kişiyi? “Sanık İhsan Göktaş :” tam olarak hatırlamıyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ sadece çekmecede bulunduğunu söylediniz 626 bin

YTL 626 milyar eski parayla bu senet neye karşılık bu konuda bir bilginiz var mı? “Sanık İhsan Göktaş :” Hiç bilgim yok o evrakları ben kendim fazla okumadım bile

efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kuvai Milliyede gördüğünüz gayri kanuni bazı

olaylardan bahsettiniz resmi kayıtlara geçen bir şikayetiniz oldu mu? Resmi kayıtlara geçen şuan anda mevcut bir şikayetiniz var mı ?

Sanık İhsan Göktaş :”İşte biliyorsunuz, bir şikayetim var 4 sayfalık Ayşe Ceylan Gençoğlu Faruk Melik Sınmaz benim verdiğim bir ifade var ve artı tabi bunu Kadıköy’deki İskele Karakol’u beni dışarıya kovdu. Kuvai Milliye’yi biz kurdurduk, onları oraya biz yerleştirdik.’’

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Kayıtlara geçti mi bunlar hani ?.’’Sanık İhsan Göktaş :” Adam beni karakoldan kovdu benim daha fazla gücüm yetmez.’’Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Savcılık, müracaatınız oldu mu?.’’Sanık İhsan Göktaş :” Hayır.’’Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ yani bu tür problemleri ilettiğiniz kayıt altına alınan bir

yer oldu mu? Neticede anlattığınıza göre riskli olarak belirli şeyler almışsınız üzerinize. Araştırmışsınız bir şeyler tespit etmişsiniz beyanınıza göre”

64

Page 65: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:65

Sanık İhsan Göktaş :”Terörle mücadeleyi karakoldan kovulduktan sonra Nuri Vardarbaşı ismi geçince dışardan ankesörlüden temi aradım Terörle Mücadeleyi aradım çok geç saatlerde, saati saniyesi telefonları belli ve dile getirdim biraz önce dediğim gibi ve bana “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İnternet aracılığıyla her hangi bir şikayetiniz oldu mu?”

Sanık İhsan Göktaş :” Hayır “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Telefonla beyanda bulundunuz diyorsunuz “Sanık İhsan Göktaş :” Evet ve telefonda da hani ben hani hukukun bittiği yerde hukukun

yardım etmediği yerde ben tek başıma ne yapabilirim ki, “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Takdir edersiniz telefonla içeriyi kaydedilmeye bilir

yani onun dışında resmi bir kaydınız yok başvuru kaydınız yok öyle mi? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok, ama Tem deki arkadaşlarda bunu zannediyorum yiğitçe gelip

burda teyit edeceklerdir. Kendilerinin bana başının çaresine bak dediklerini. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Deşifre adlı programdaki beyanlarınızı kabul ediyor

musunuz? O programdaki konuşmaları beyanlarınızı size ait beyanları kabul ediyor musunuz? “Sanık İhsan Göktaş :” Son yayını ben kendim izleyemedim. Çünkü televizyon kültürüm

yoktur. Çünkü televizyon almadım bu güne kadar. Kahvehanede gelirsem bakıyorum” Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ O programa çıkan sizdiniz değil mi?” Sanık İhsan Göktaş :” Benim ama şunun özellikle altını çizeyim yani nerde kesildi nerde

monte edildi bunu bilmiyorum. Bu arada konuştuklarımı biliyorum ve orda konuştuklarımı da kabul ediyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Mahkememiz klasörleri arasında deşifre programı var buraya gelmiş durumda. Gizli tanık 17’nin beyanlarını okudunuz mu?”

Sanık İhsan Göktaş :” Hayır efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Gökhan Başoğlu diye birini tanıyor musunuz?

Başoğlu “Sanık İhsan Göktaş :” Hayır isim olarak hatırlamıyorum efendim. yüzünü görmem lazım

hani görüp görmediğimi söyleyebilmem için. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Nuri Vardarbaşı’nın sizi tehdit ettiğini beyan ettiniz

bununla alakalı her hangi bir şikayette bulundunuz mu yine resmi kayıt altına alınan?Sanık İhsan Göktaş :” Bir sefer denedim karakolda bulundum. Karakol dediğim gibi

dışarıya attı. Terörle mücadele birimi gibi bir yeri aradım. Onlar da bana başın çaresine bak dediği zaman ben daha ne yapabilirim ki, başbakana mı gideyim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Savcıya gitmeyi düşünmediniz mi?” Sanık İhsan Göktaş :” İnancım yıkıldı benim pek inanmıyorum. Pek güvenmiyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ savcılara neticede mahalli polisin etkiye açık

olabileceğini düşünmüş olabilirsiniz ama savcıya gitmeyi düşünmediniz mi?”Sanık İhsan Göktaş :” Ben Fikirtepedeki evime yapılanları Hüseyin Görümün tanıdığı

Yusuf Karaot tarafından düzenlenen saldırı için savcıya üç kere arka arkaya dilekçe verdim üç kere arka arkaya ne polis geldi ne savcı geldi. Ve buradadır ben sade bir Türk vatandaşıyım. Ve daha fazlasını “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kayıtlı mı şikayetiniz?”Sanık İhsan Göktaş :” Evet kayıtlı “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İbrahim Demirhan kimdir?” Sanık İhsan Göktaş :” İsim olarak hatırlamıyorum dediğim gibi yüzünü görsem gördüm

veya görmedim diye söyleyebilirim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayağından vurulduğundan bahsettiğiniz bir kişi

İbrahim Demirhan “Sanık İhsan Göktaş :” Ne söyleyim onu daha sorunuz.”

65

Page 66: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:66

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayağından vurulan bir kişiden bahsediniz ya biraz önce “

Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İşte İbrahim Demirhan bu kişi midir? Veya İbrahim

Demirhan’ı tanıyor musunuz? “Sanık İhsan Göktaş :” Şimdi o isim gerçekte benim Kuvai Milliyede gördüğüm kişinin

kimlikten dolayı örtüşüyor mu bilemiyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ayağından vurulan kişi hakkında bildikleriniz nedir?”Sanık İhsan Göktaş :” İbraz etmiştim ve aynısını tekrarlayacağım yani vaktinde oraya

gelmiş ama tabi gelmiş ben yoktum çünkü o vakitlerde benden daha önce olmuş bir olay. Kuvai Milliyede tedavi ilk yardım uygulamışlar ayağına. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kuvai Milliyede kimi tanıyor İbrahim Demirhan veya ayağından vurulan kişi? “

Sanık İhsan Göktaş :” Onu bilemeyeceğim kimleri tanıyor. Oraya geldiğine göre demek ki, Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Tedaviyi kim yaptı? “Sanık İhsan Göktaş :” Bilmiyorum efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Coca Cola’nın bayi ortağı olarak bahsettiğiniz kişiyi

tanıyor musunuz?” Sanık İhsan Göktaş :” Coca Cola’nın ortağı, “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Alpaslan Arslan’In isminin geçtiği kişiyle tanışıyor

diyorsunuz. “Sanık İhsan Göktaş :” Konuşmayı hatırlayamayacağım efendim. Coca Cola şirketiyle

hiçbir işim olmadı benim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ efendim “Sanık İhsan Göktaş :” Coca Cola şirketiyle hiçbir işim olmadı benim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İtalyan sokakta görüştüğünüzü söylediniz ifadenizde

de Yavuz Karayla bu görüşmeniz ne zaman oldu?” Sanık İhsan Göktaş :”2000’de Türkiye’ye geldiğimde oldu. İşte o benim şeyle Taksim’de

Garanti bankasında bekliyorum dedi. Garanti Bankasının içine girdim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Kaçta tarih dediniz?”Sanık İhsan Göktaş :” 2007 olacak yanılmıyorsam. 2007 olması lazım.”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Maslaktaki görüşmenizden sonra mı oldu? Buradaki

görüşme sebebiniz nedir?” Sanık İhsan Göktaş :” Bana mesaj çekmişti İhsan bekliyorum gel sevgiyle bekliyoruz diye

o mesaj hala mevcuttur. O telefon kasaları da hala mevcuttur. Mesajı da hani silmedim. İstanbul’a geldiğimde de kendisi bana İhsan gel koruma yeni kanunlar çıktı bu sefer seni işte koruma verebiliriz gibi beyanda bulundu. Sahip çıkacağız dosyaya diye. Ama geldiğimde de tekrar öbür tarafın işine yarayacak soruları bana sordu ve ordan beni”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sevgiyle bekliyoruz dediği kişi kim? Sevgi dediğiniz kişi kimdir?”

Sanık İhsan Göktaş :” Hani sevgiyle gel, “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Nasıl yani sevgiyle gel?”Sanık İhsan Göktaş :” Mesaj mesaj kutusunda var yani”Mahkeme Başkanı :” birisi anlamında değil sevgiyle gel öyle mi? Sanık İhsan Göktaş :” Yok kadın değil kelime babında sevgi hani. “Mahkeme Başkanı :” anladım. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ İrfan, Resul ve Yavuz’la alakalı her hangi bir elinizde

bilgi belge kayıt fotoğraf var mı?” İrfan Yıldız, Resul Yılmaz, Yavuz Kara, “

66

Page 67: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:67

Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz Kara ile mesajlaşmalarım var. İrfan Yıldız ve Resul Yılmaz’la tabiî ki fotoğraflarım var elimde. Ve bunların da nerde olduğunu şu anda biliyorum. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Bu kişilerin nerde olduğunu biliyorsunuz?”Sanık İhsan Göktaş :” evet “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Nerdedir bu kişiler?” Sanık İhsan Göktaş :” İrfan, Küçükyalı da, “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Nerde çalışıyor Küçükyalı da?”Sanık İhsan Göktaş :” Hiçbir şekilde çalışmıyor. En azından çalıştığını ben görmedim. İşte

asker olarak bana tanıttı kendini ama artık şu an bundan da bir şüphe duyuyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ne yapıyor Küçükyalı da irfan?Sanık İhsan Göktaş :” Büro ortamı var ama hani büro dediğinde işte ya uçak bileti satılır

ya nohut satılır bir şey satılır ama ortalarda görünen bir şey yok. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Emekli mi oldu?Sanık İhsan Göktaş :” Bilmiyorum onu efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yani şuanda kendini ne olarak tanıtıyor size?”Sanık İhsan Göktaş :” İrfan Yıldız işte asker. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Şu anda da?” Sanık İhsan Göktaş :” Ama inanmıyorum ben hani. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Yavuz nerde şu anda? “Sanık İhsan Göktaş :” Yavuzun nerde olduğunu bilmiyorum Resul Yılmazın nerde

olduğunu biliyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Resul nerde? Resul Yılmaz. “Sanık İhsan Göktaş :” Üsküdar da. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ne yapıyor? Sanık İhsan Göktaş :” Hala günlük işte nerde çorba orda. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Ümit Sayınla tanışıyor musunuz? Tanıştınız mı her

hangi yerde bir mecliste?”Sanık İhsan Göktaş :” İsim olarak hatırlamıyorum dediğim gibi yüz olarak da görmem

lazım. Hani bir yerde gördüm mü görmedim mi?” Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Şimdi şöyle bir beyanda bulundunuz Kuvai Milliye

benim için çok değerli bir kavramdır kaynak soy isimli avukatların bulunduğu sokakta gördüm daha sonra İrfan Yıldız’ın da iyi insanlardır demesiyle oraya gittim diyorsunuz ve belli pisliklerini ortaya çıkardım vs. gibi beyanlarda bulundunuz. Bunun dışında sizin gerçekten ismiyle uyuşmayan işler yapan derneklerde böyle pislik çıkarma gibi bir şeyiniz oldu mu hiç pisliklerini ortaya çıkardığınız başka bir dernek başka bir kuruluş vs. var mı? “

Sanık İhsan Göktaş :” Ben Kuvai Milliye derneğine”Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Niye özellikle Kuvai Milliye derneğine?”Sanık İhsan Göktaş :” Tekrar zikrediyorum isminden dolayı yoksa ben hani dernekçi bir

insan değilim. zaten hani burda mecbur olduğum için konuşuyorum fazla konuşmayı seven bir insan değilim. Ve derneklerde de dernek ortamında şey değilim hani Türkiye’deki o alt yapım oturup ne diyorlar adaba göre oturup kalka bildiğime ben şuanda seviniyorum. Hani Türk derneklerinden konulara Fransız kalırım hani konulara ince alt yapım yoktur. Almanya da büyüdüğüm için benim milliyetçiliğim şimdi senden mi soruluyor? “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Siz benimle muhatap olun. “Sanık İhsan Göktaş :” Özür dilerim efendim. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu:“Kemal Kerinçsiz’le görüştüğünüzde işlerinin

yoğunluğundan dolayı size bir başka avukat önerdiğini söylediniz. “Sanık İhsan Göktaş :” evet efendim “

67

Page 68: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:68

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Normalde boşanma davası için görüşeceğiniz bir avukat sizi neden beyanınız öyle, çünkü, gizli saklı yollardan görüşme yerine götürdü diyorsunuz. Neden böyle bir şey sordunuz mu ona?”

Sanık İhsan Göktaş :” Ama birinci cümleyle ikinci cümle şey hani ayrı. Çünkü benim gizli yerde buluşmama hani Kemal Bey organize etmedi veya onun ettiğini ben burda beyan etmedim veya öyle bir imada da bulunmadım Cevat Çalık bey”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Öyle demedim ben zaten Cevat Çalığın sizi götürdüğü beyanınıza göre sordum boşanma konusunda Cevat Çalık “

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istemeden konuştu :” Net olarak deseniz ki avukat Cevat Çalıkla bu görüşmeyi yaptınız dediğiniz zaman “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Size yönlendirdi dedim zekası onu alacak durumda “Sanık Kemal Kerinçsiz :” yo (iki kelime anlaşılamıyor)ben buradan çok rahatlıkla

anlıyorum. “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu:“Siz yanlış algılamışsınız kesin %100 yanlış

anlamışsınız isteğiniz üzerine ben tekrar soruyum burda sizinle alakalı bir problem yok. Soruyum işte soruyu işte gayet açık soruyorum.

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Çok net bir şekilde ortanın altındaki zeka seviyesinin bile anlayabileceği bir soruydu Kemal, yani anlamaması mümkün değil. Ama ben sizin ikazınız üzerine açık soruyorum.

Sanık Doğu Perinçek söz istemeden konuştu:” isimde geçmesi lazım sayın yargıç “Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ tamam teşekkür ederim ikazınıza açık soruyorum

şimdi. Sevgi Erenerol’da beni avukat Kemal Kerinçsiz ile tanıştırdı boşanma konusunda avukat Cevat Çalık’a yönlendirildim. Ancak Cevat beni gizli saklı yollardan bir görüşme yerine götürdü. Benim bir daha bu yolu bulmamı istemediğini anladım. Beyanınızı soruyorum. “

Sanık İhsan Göktaş :” Benim daha önce dediğim gibi tekrar söylüyorum Cevat Çalık’ın bana bir avukat kartviziti vermemesi ve kendi yerine götürmemesinden şüphelendim ve o anda şüphemi de oraya dip not olarak geçtim. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “anlaşıldı. “Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi :” Sayın başkanım, sayın Göktaş’a birkaç soru

soracağım öncelikle benim tanıyıp tanımadığını sormak istiyorum. hayrettin Ertekin’im ben” Sanık İhsan Göktaş :” Tanımıyorum şahsen kendisini “Sanık Hayrettin Ertekin : “ Hiçbir yerde karşılaşmadık dimi?”Sanık İhsan Göktaş :” Hayır efendim. “Sanık Hayrettin Ertekin : “ Sayın başkanım 1 saattir 1,5 saattir aşağı yukarı bir çok insan

bu nedenden dolayı tutuklanmış Kuvai Milliye derneğindeki ihsan beyin ifadelerinden tutuklanmış fakat ihsan beyin kronolojik yapısını psikolojik yapısını ve sosyolojik yapısını hiç kimse irdelememiş. Ben biraz irdeledim. O konuda bir bilgi vermek istiyorum müsaade ederseniz

Mahkeme Başkanı :” Efendim sorunuz var mı?” Sanık Hayrettin Ertekin : “ sorum sadece beni tanıma, ama bazı anlatımların açıklığa

kavuşması için müsaade ederseniz anlatayım yoksa siz bilirsiniz. “Mahkeme Başkanı :” Bunun dışında bunun dışında bir şey var mı sorunuz var mı?

efendim sorunuz? “Sanık Hayrettin Ertekin : “ Sorum yok efendim sadece “Mahkeme Başkanı :” Sorunuz yoksa buyurun, buyurun lütfen, bir sorunuz mu var? Bir

sorunuz mu var? Efendim bir sorunuz mu var? Lütfen buyurun. “Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi verildi :” Sayın Sedat Sami Haşıloğlu üyemiz tabi

iyi niyetinden zerre kadar endişemiz yok soru sorduğu zaman ihsan Göktaş’a dedi ki, senin yabancı ismini bilen kim var? Fikri Karadağ’la Hüseyin Görüm, Mehmet Fikri Karadağ olarak biz onun yabancı ismini bilmiyorum. Yabancı adını söyledi. Şimdi malum basın yandaş medya

68

Page 69: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:69

dediğimiz malum basın santoloji derneğini de Fikri Karadağ kurdu diye yazmasın diye kayıtlara geçsin diye söylüyorum sayın başkan. Saygılarla teşekkür ederim “

Mahkeme Başkanı :” Yazmayacaklar anladılar. Buyurun bir sorunuz varsa lütfen ha, bir soru varsa çünkü şey yapacağım. “

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi :” Tutanaklara geçmesi için söylüyorum. Alman İstihbarat teşkilatının adını lütfen hem Almanca olarak hem Türkçe karşılığı olarak söylemesini rica ediyorum. Kendisinin bağlantılı olduğu santoloji örgütü içinde çalışırken “

Mahkeme Başkanı :” Bilgi verdiği kurum bilgi kurum nedir?”Sanık Doğu Perinçek : “ Bilgi verdiği Alman istihbaratı teşkilatının adı ne?” Sanık İhsan Göktaş :” Birincisi 3 departman birden geldiler. Birincisi fehfahsunşut ikincisi

BND yani bundısnahrışındisnt üçüncüsü ise die derler, die detze natfü interne enet müminMahkeme Başkanı :” Türkçe açılımları bunların?” Sanık Doğu Perinçek :” Bunun Türkçelerini de söyleyelim lütfen. “Sanık İhsan Göktaş :” BND bizim MİT neyse orda odur. Sanık Doğu Perinçek : “Almanya istihbarat hizmeti “Sanık İhsan Göktaş :” Alman İstihbarat hizmeti “Sanık Doğu Perinçek : “Ferfasunşuns anayasa koruma “Sanık İhsan Göktaş :” Teşekkür ederim evet Ferfasunşuns anayasayı korur doğrudur. “Sanık Doğu Perinçek :” Evet anayasa koruma örgütü üçüncüsü die“Sanık İhsan Göktaş :” Bir de bu departmanlardan içinde birisi görevini kötüye kullanırsa o

işe bakan bir departmandır.” Sanık Doğu Perinçek :” Onun adı ne Almanca “Sanık İhsan Göktaş :” die detze natfü interne enet müminSanık Doğu Perinçek :” Peki, İkincisi bu Türkiye’de bu Resul Yılmaz, İrfan Yıldız ve Yavuz

Kara ile irtibatları kuruluyor bu bağlantılar Berlin Büyükelçiliği istihbaratı tarafından mı kuruldu? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok efendim hayır “Sanık Doğu Perinçek :” Siz Berlin büyükelçiliği istihbaratıyla çalıştım dediniz. Bilgi

veriyordunuz oraya bir takım fotoğraflar çekiyordunuz. Peki, Türkiye’de bu Resul Yılmaz “Sanık İhsan Göktaş :” Hiç alakası ilgisi yok efendim. “Sanık Doğu Perinçek :” Ben netleşsin diye söylüyorum. Peki nasıl bu Resul Yılmaz’ı İrfan

Yıldızı tanıdınız?” Sanık İhsan Göktaş :” Türkiye’ye geldiğimde sonuçta basına yansımıştı İhsan Göktaş ve

santoloji hem yazılı hem görsel basına o yüzden de sizin kanalınıza gelmiştim yayınlarınızı izleyip bu adam bundan korkmaz yayın profiline göre de korkmaz yayınlarlar diye “

Sanık Doğu Perinçek :” Yaptık biz yayın sizden bilgi almadık ama biz santoloji hakkında çok yayın yaptık. Evet ,”

Sanık İhsan Göktaş :” Ben duymadım görmedim ve çok gez oraya ayağınıza geldim sizin orijinal evrakları göstermek için ama nasip değilmiş demek ki, “

Mahkeme Başkanı :” Siz bunları nasıl tanıdınız diye soruldu size o soruya cevap vereceksiniz. “

Sanık Doğu Perinçek :” Resul Yılmaz, İrfan Yıldız, “Sanık İhsan Göktaş :” Bu kişiler benim basında tanındığım için etrafımda bir şekilde

sistemle etrafımda o insanlar kuruldu. Abi kardeş işte milliyetçi şu bu vs. ile ve şu an onların sayesinde de buradayım. “

Mahkeme Başkanı :” Yani bir anda mı geldi bu üçü? “Sanık İhsan Göktaş :” Yok canım yavaş yavaş monte edildi. “Sanık Doğu Perinçek :” Şimdi sayın başkanım bu şu bakımdan “Mahkeme Başkanı :” Başlangıçta kim geldi peki?

69

Page 70: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:70

Sanık İhsan Göktaş :” Kroki çizmem lazım ilk önce kim sonra kim kime tanıştırdı sonra kim kime tanıştırdı tamamen bir birine tape kayıtlarından dolayı telefon bağlantılarından doğru da ilişkileri çok net ortaya çıkacak insanlar. “

Sanık Doğu Perinçek :” Sayın başkanım burayı lütfen emir buyurunuz aydınlatalım. Neden aydınlatalım? Çünkü sanık açık bir şekilde şunu belirtti dedi ki, benim ulusal kanala olsun Kuvai Milliye derneğine olsun istihbarat toplama amacıyla bu şahıslar yolladı. İrfan Yolladı, İrfan’la da Resul Yolladı. Şimdi bu şahısların ne olduğu bakın bizim tezlerimizle ortaya çıkıyor. Bir örgüt var Ergenekon örgütünü kuran istihbarat toplayan bu tertibi kuran bir örgüt var. Bu örgüt ortaya çıkıyor onun için bu isimlerin bu isimlerle bağlantılarının netleştirilmesini talep ediyorum. Lütfen bu isimlerle bağlantıları bize net bir şekilde sanık anlatsın. Bu isimlerle nasıl bağ kurdu kim kurdu kimin aracılığıyla kurdu.”

Mahkeme Başkanı :” Efendim doğru söylüyorlar çünkü sokakta sokakta hiç kimse pat diye birisinin yanına yaklaşmaz. Yani bu arayı bulan onu tanıştıran ne bileyim yani onu bir araya getiren birileri bir güç olmalı birileri olmalı değil mi? yani bu kişiler sana sokakta yapışmadı. Yani seni nerden bilecekler?”

Sanık İhsan Göktaş :” Ben İrfan Yıldızı nasıl tanıdığımı söyliyim o zaman oradan başlayalım. Sokakta kalınca ev değiştirme zorunda kaldım. Çünkü santolojinin adamları benim nerde olduğumu buldukları için acil yerimi değiştirmek zorunda kaldım ve hakkı Bingöl denen yaşlı bir delikanlı o bana Tokat köyde amcasının boş bir çatı katı olduğunu söyledi ve orayı kiraladım. Orda kaldım bir ara ve Hakkı Bingöl beni ya, madem sen böyle bir kişisin bu konuyu bir Fahrettin Ormanlı diye birisi var dedi. Fahrettin Ormanlı bu konuda olayı çarpıtmadan o örgüte reklam yapmadan hani reklam taşeronluğu yapmadan bu konuda kitap da yazmak ister ve sana yardımcı olur. Demişti ve Fahrettin Ormanlı ile tanıştığımda her şey orda başladı. Fahrettin Ormanlı hemen bir kamera kurdu benimle konuşurken beni kameraya çekti. Ben engellemedim bakalım ne çıkacak hayırdır diyerek ve o esnada Vural Küçük’le tanıştım İrfan Yıldız’la tanıştım ve Resul Yılmaz’la tanıştım. “

Sanık Doğu Perinçek :” Ama nasıl kim tanıştırdı lütfen söyler misin kim tanıştırdı bu şahıslarla?”

Sanık İhsan Göktaş :” Bakın anlatıyorum Hakkı Bingöl diyorum. Sonra Fahrettin Ormanlı diyorum, “

Sanık Doğu Perinçek :” Ama nasıl tanıştınız? Nerde sokakta mı rastladınız? Sinemada mı gördünüz? “

Sanık İhsan Göktaş :” Yok efendim sebebini anlattım. Neden beni Fahrettin Ormanlı’nın yanına götürüldüğümü izah ettim. Buluştuğumuz yerde Üsküdar da bir şey var çarşı var Leylim kafenin yanında büyük bir çarşı var. Orda çınar dergisi ve gazetesi diye bir gazete çıkarıyorlar çınar gazetesi diye onların bürosunda kamerayı kurup benimle röportaj yaptılar tabiri caizse. “

Mahkeme Başkanı :” Kim getirdi sizi oraya?” Sanık İhsan Göktaş :” Hakkı Bingöl, Fahrettin Ormanlı ile tanıştırdı. Fahrettin Ormanlı da

ordaki bürosunda o çınar gazetesi denen çıkarılan gazetenin bürosunda Üsküdar’da “Mahkeme Başkanı :” Götürdü sizi “Sanık İhsan Göktaş :” Götürdü kendi bürosuymuş orda kamerayı açtı dediklerimi ben size

ne anlattıysam veya benzeri ne anlattıysam bunların çekimini yaptı bu esnada Vural Küçük ordaydı. En azından Vural Küçük adını diyen kişi ordaydı. Ve orda da Resul Yılmaz çalışıyordu.

Mahkeme Başkanı :” O gazetede mi? “Sanık İhsan Göktaş :” Evet, Resul Yılamazı zaten hemen direk İrfan Yıldıza haber verip

İrfan Yıldızla Resul Yılmaz beni Fahrettin Ormanlı’nın yanından çektiler kendi içlerine aldılar ondan sonra zaten buradayız. “

Mahkeme Başkanı :” yani o anda Resul Yılmazla diğer kişiyi birlikte tanıdın? Öyle mi oldu?”

70

Page 71: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:71

Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim. “Sanık Doğu Perinçek :” Çınarın orda tanıdın. Peki, Yavuz Kara’yı nasıl tanıdınız?”Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz Kara’yı Levent bu santoloji örgütü konu basına yansımasın

diye kendi aralarında yazışma yaptılar. Bu yazışmalar elimdedir ve mahkemeye vermiştim hala dosyada olması lazım. Santoloji örgütü ile gizli başkanı arasındaki şu konuşmalar örgüt ona diyor ki, ne yap yap onu Almanya’ya getir. Daha iyi kontrol altına alırız. Olayda Türkiye’de basına falan yansımaz diye mahkemede kayda geçmiş evrak var. Ve basına olay yansımasın diye maslak Levent Maslak güzergahında silahlı saldırıya uğradım. Dolayısıyla da birkaç gün sonra da bu Yavuz kara x dediğim kişi beni arayarak orda ki, hani o askeri bölgedeki oraya asker bakıyor, polis mıntıkası değil ormanlık olduğu için orda ki, askeri karakola çağırıp orda benimle tanıştı ve işte ne yapmaya çalıştığımı amacımın ne olduğunu vs. dinledi. Ben de kendisine izah ettim olayı ilk defa böyle böyle örgüt var ben şu kadar içinde kaldım elimde çok vahim belgeler var, bu belgeleri normal bir emniyet müdürü anlayamaz normal bir polisiye departmanı işi değil, bu ya Terörle mücadele eden birimlere gitmesi lazım veya da MİT’e gitmesi lazım diye birçok kez dile getirdim. Ve Yavuz Kara da ama o birimde olduğunu söylediği halde ama telefondan doğru o birimde olduğunu biliyorum yoksa telefona çıkmaz o kişi, ama benden dediğim gibi hiçbir şekilde evrak istemedi. Ve sorduğu sorulardan ötürü de aslında santolojinin şu anda İhsan Göktaş ne yapıyor kafalarındaki soruların bana sorulduğunu çok net Yavuzun ağzından duydum. “

Sanık Doğu Perinçek :” Peki bunların yanında bir MİT personelinden bahsetti sayın başkan o MİT personeli kimdir adı nedir? Bir mit personelini andınız “

Sanık İhsan Göktaş :” Ankara’ya götürüldüğümde bu kişiler tarafından “Sanık Doğu Perinçek :” onu kim götürdü bunları lütfen isimlerle söylerseniz Ankara’ya kim

sizi götürdü?” Sanık İhsan Göktaş :” Erhan soy ismini bilmiyorum. Erhan, telefonunu vermişti.”Sanık Doğu Perinçek :” Erhan da İrfan’ın arkadaşı değil mi? Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim “Sanık Doğu Perinçek :” Aynı ekip yani “Sanık İhsan Göktaş :” İrfanın arkadaşı ve İrfan Erhan, Resul beni iki kez “Sanık Doğu Perinçek :” örgüt bunlar “Mahkeme Başkanı :” dördünüz beraber Ankara’ya gittiniz iki kez. “Sanık İhsan Göktaş :” evet efendim “Mahkeme Başkanı :” orada bir yüksek rütbeli dediğiniz birisinden bahsediyorsunuz “Sanık İhsan Göktaş :” Ertekin isminde birisiyle tanıştırdılar. “Mahkeme Başkanı :” nerede?” Sanık İhsan Göktaş :” Ankara Ulusta bir pastanede .”Mahkeme Başkanı :” Sivil normal bir pastaneye gittiniz.”Sanık İhsan Göktaş :” evet ve bütün buraları benden tekrar anlatmamı istediler tekrar

anlattım. “Sanık Doğu Perinçek :” Peki, MİT olduğunu onun nasıl biliyorsunuz “Sanık İhsan Göktaş :” O kişiler bana, o kişiler bana dediler ki ihsan sen Ankara da

kalacaksın biz anlaşmayı yaptık askeri bölgede kalacaksın ve askeriyedeki istihbarat birimleri senden bu dokümanları altını açıklaman için ne kadar gerekiyorsa 2 ay, 3 ay, 5 ay orda kalacaksın misafirleri olacaksın ve bu konuyu hani açıklaman gerecek orda ben dedim zaten 9 sene bu yüzden koştuk seve seve diye de hatta olayı artık eninde sonunda hani anlaşılacak ve o örgüt şuan burda konuşurken faaliyetleri var engellenecek sevinciyle de büyük bir coşkuyla gittim Ankara’ya, ama daha sonra işin içinde hani beni oraya askeriyeye götürmedikleri ortaya çıktı ve bu kişilerin MİT personelinin, MİT personelinin de MİT binasına girip çıktığını kendi gözümle gördüm çünkü onların arabasına bindirdiler beni, ve MİT personeli de bana ihsan bu

71

Page 72: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:72

kişiler yani çantacıdır tehlikelidir bunları sen nerden buldun dediler. Ben de anlattım işte şu bununla tanıştırdı bu buna götürdü bu buna götürdü buradan doğru tanıyorum diye, dediler ki bunlara dikkat et ve mümkünse dediler yurt dışında durmaya çalış çünkü dediler hani, Almanya istihbaratı bu örgütü biliyor. Dolayısıyla benim bilgi havuzumdan doğru da onların işine yarayacağım içinde korumaya alıyorlar. Yoksa pek Türkü veya beni sevdikleri için değil üzerine basa basa söylüyorum. Türkiye’de de böyle bir korumam yok dilekçe verdiğim halde yok. Ve derdimi de anlatamadım. Devlet birimlerine hükümet birimlerine, dolayısıyla burda çeşitli insanların kucaklarına düştüm. Ama ben şunu da net ve açık söyleyeyim. Ben 99-98’lerde Ankara Özçelik iş merkezinde bürom vardı, reklâm sektöründe ve bu şuan Türkiye’deki o dolmuş duraklarını getiren kişi benim. Kazık yedik elimizden alındı şu an başkaları yapıyor, kimin yaptığını da yaptıklarını da o dolmuş duraklarının biliyorsunuz ve orda İhlasa uğradım birkaç patent kayıtları yaptırdım. İşte Kara kutu patenti aldım oluk mukavva patentleri aldım. Şu an Kadir Topbaş diyor ya, Taksilere kara kutu takacağız diye, o kara kutunun patenti bendedir. İhsan Göktaş’tadır. Ve orda hüsrana uğradım tekrar Almanya’ya geri gittim. Bu esnada da Özçelik iş merkezinde iş yaptığım sürece de tabi ki Ankara’da mit binası nerdedir? Mit personeli nerden giriyor nerden çıkıyor çok da iyi biliyorum. Ve ben birazda arka perdedeki fikrim şuydu 9 sene örgüt içinde kalan birisi yani bu santoloji örgütünün tehlikesi muhakkak biliniyordu Türkiye’de ama içeriği ve Türkiye üzerindeki özel taktikleri programları kimler işin içinde o bilinmiyordu.

Mahkeme Başkanı:” Çok detaya girdi, içinden çıkamayız böyle nefesiniz yetmez, siz iki defa Ankara ya gittiğinizi söylüyorsunuz. Değil mi. Üç kişi size dört kişi gittiniz ilk seferde. Bir pastanede kaldınız. Pastanede birisi geldi yanınıza öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, evet efendim.Mahkeme Başkanı:” kim bu adam nasıl tanıştırıldı size, “Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin ve soy ismini bilmediğim.”Mahkeme Başkanı.” Bir de bunlar net bu gibi.”Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin soy ismini bilmiyorum. Ertekin de beni MİT çilere pas etti MİT

çiler de bana.”Mahkeme Başkanı:”Yani Ertekin diye ne diye tanıttılar sana.bu Ertekin bu sarı çizmeli

Mehmet Ağa mı nedir yani.?”Sanık İhsan Göktaş:” Herkes ona komutan diyordu, komutan derdi herkes ona. Komutanım

diye hitap ediyorlardı.”Sanık Doğu Perinçek:” MİT’ e götürüyorlar sizi.”Mahkeme Başkanı:” Komutanım diye. Orda konuşma yaptınız bununla ilgili sonra da.”Sanık İhsan Göktaş:”Ertekin de beni asker diye tanıttığı insanlara pasladı ama bu insanlar

asker olmadı. MİT personeli olduğun anladım. “Mahkeme Başkanı:” Asker diye pasladı derken nasıl paslattı yani. Tekme mi vuruyor

adama.?”Sanık İhsan Göktaş:” Yani seni işte yok canım arabaya bindirdiler dediler ki ihsan bizden

ayrılacaksın şimdi sen bu arkadaşlarla gideceksin bunlar asker. Ve bunlar seni işte ne kadar gerekiyorsa altı ay beş ay.”

Mahkeme Başkanı:” e o zaman yanınızda başka adamlar da var.yani o Ertekin’ den başka kişiler de var. öyle mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:”Ertekin beyle tanıştırdılar Ertekin bey de beni orda MİT binasına girip çıkan personele teslim etti ama teslim ederken bunlar asker diye teslim etti. Yani bana yalan söylediler.”

Mahkeme Başkanı:” tamam, bu sırada pastanede oturuyorsun.”

72

Page 73: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:73

Sanık İhsan Göktaş:” Bakın cevabını anlatıyorum ya diyorum ya ondan sonra beni teslim ettiler iki kişiye, aynı gün efendim aynı gün. Aynı gün teslim ettiler. O kişilerde bana dediler ki aman ihsan.”

Mahkeme Başkanı: “Pastanede mi onlar seni bu adamlar ne yaptılar, “Sanık İhsan Göktaş:” Pastaneden çıktım sokaktan da direk arabaya bindim.”Mahkeme Başkanı:” direk arabaya bindin.”Sanık İhsan Göktaş:” evet efendim.”Mahkeme Başkanı:” yani o Ertekin denen şahıs bindi mi sizinle.?”Sanık İhsan Göktaş:” Binmedi efendim,”Mahkeme Başkanı:” Binmedi, siz iki kişi kaç kişi bindiniz arabaya.?”Sanık İhsan Göktaş:” iki kişi vardı arabada,”Mahkeme Başkanı:” Arabada iki kişi, siz de bindiniz, “Sanık İhsan Göktaş:” Evet, zaten ben arabaya biner binmez de ordaki kişiler de bana sen

bunları nerden tanıyorsun sorusunu sordular. “Mahkeme Başkanı:” Hemen.”Sanık İhsan Göktaş:” onlar sen bunları nerden tanıyorsun dediklerinde dedim ki eyvah

demek ki bunlar bana farklı bir senaryo anlattı ki çünkü adamlar bunları nerden tanıyorsun diye soruyorlar. Hani arada bir kopukluk var. ve bana kendileri daha sonra “

Mahkeme Başkanı.” Aldılar nereye götürdüler sizi.?”Sanık İhsan Göktaş:” Ankara da bir restoran a bir tanesi ile ben yemek yedim, o personelin

bir tanesi ile dosyaları aldı benim gözümün önünde MİT binasına gjrdi. Elini kolunu sallayarak dosyalarla beraber onların kopyasını çekti ve restoran yemek yediğimiz yere geri döndü oraya geldi biz hani tekrar buluştuk. İkinci personel ile binaya giren personel ile ve beni Ankara daki, “

Mahkeme başkanı:” binanın karşısında mı kapı gözüküyor yani sizin oturduğun lokantadan kapı falan gözüküyor öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok hayır altımızda bir araba var, iki kişi var, arabayı kullanan kişi araba ile biz devam gittik, Ankara da Batıkent de bir restorana gittik. Öbür arkadaş da çanta benim götürdüğüm dosyalarla beraber MİT binasına girdi. Kapıdan geçti içeriye, yazısı var MİT binası belli. Biz ordan arabayla devam gittik çünkü bana soruyorlar ihsan aç mısın diye.”

Mahkeme Başkanı:” yani birisini yolda giderken çantalarla beraber bıraktınız, MİT’in önüne siz devam ettiniz, “

Sanık İhsan Göktaş:” o binaya girdi, onu da ördüm, onu da gördüm biz devam gittik bir restoranta yemek yeme esnasında bana arkadaş ordaki profesyonel sorular sordu, elimden geldiği kadar cevap vermeye çalıştım. Ve daha sonra öbür arkadaş ile buluştuk ve ben hani bilmiyorum ne olacağını, beni bir yere götürecekler işte üç ay beş ay o proje anlatmam izah etmem sürecek diye düşünürken dediler ki ihsan al biz dosyaları kopya çektik teşekkür ederiz. Dediler şimdi seni nereye bırakalım. Dedim nasıl nereye bırakacaksınız dedim hani ben burda kalacakmışım altı ay beş ay. Üç ay ne zaman gerekiyorsa. Dedi onu kim söyledi sana dedim beni sizinle tanıştıran insanlar söyledi bana. Dediler onlar ihsan çantacıdır bilgi getirirler. Karşılığında para alırlar ve çeker giderler. Dediler öyle bana dediler ve dediler ki sen dikkat et sen yani bu konuyu herkese anlatamazsın anlamazlar ve on sene de erken geldin dediler.”

Mahkeme Başkanı:” bu ilk gidişiniz Ankara’ ya. Döndünüz geri öyle mi?”Sanık İhsan Göktaş:” evet. Evet. “Mahkeme Başkanı:” o adam kişilerle mi döndünüz.”

Sanık İhsan Göktaş:” yok hayır MİT benim cebimde kuruşum yok onlar beni buraya getirdi. Zaten benim imkanlarım yok Türkiye ‘ de. Ve tanıdığım kişiler de yok. Dedim ben geri gidemem buradan dedim hani kaldım burda dediler tamam beni Aşti ye götürdüler. Bilet aldılar ve ben orda otobüse bindim. Geri İstanbul a geldim.”

Mahkeme başkanı:” tarih?”

73

Page 74: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:74

Sanık İhsan Göktaş:” Evraklarıma bakmam lazım. Tarih işte bu zaten tape kayıtlarında da var. “

Mahkeme Başkanı:” o evraklarınız nerde. Şunlar mıdır evraklarınız.?”Sanık İhsan Göktaş:” yok, “Mahkeme Başkanı:” hep bakacağım bakacağım dediğiniz evraklar nerededir, o tarihe

bakacağım falan dediğiniz.”Sanık İhsan Göktaş:” o evraklar şu an İstanbul’ dadır ve mahkemeden sonra istiyorsanız

beraber gidilir. “Mahkeme başkanı:” o zaman getir bize evraklarını. Bakalım onlara. Evraklarını getir bize,

biz seninle gelemeyiz yani kusura bakma, bize getireceksin onları.”Sanık İhsan Göktaş:” Nasıl isteniyorsa nasıl uslüp ne ise 800 tane evraktan bahsediyorum

başkanım. “Mahkeme Başkanı:” Efendim işte bu sorduğumuz şeylerle ilgili evraklar yani bütün sırtına

alıpta bütün evrakları getirme bize. Bu sorduğumuz şeylerle ilgili evrakları getir. Fotoğraf varsa işte bahsettiğin fotoğraflar dedin bilmem ne dedin. “

Sanık İhsan Göktaş:” yok canım ben MİT personelinin niye fotoğrafını çekeyim. Onların fotoğrafı yok bende.

Mahkeme Başkanı:” Efendim ne ise yani, işte şu konuşmamızda bu günkü savunmanız sırasında bahsettiğiniz v yanımda belgesi var falan dediğiniz şeyleri bize getir. Bir de ikinci bir sefer olarak döndün geriye yalnız başına. “

Sanık İhsan Göktaş:” Orda bilet alındı bana Aşti de otobüse bindim geldim istanbul’a daha sonra da beni oraya götüren kişilere de biraz ağır biraz sitemkar mesajlar çektim. Dedim siz beni oraya satmaya götürmüşsünüz. Bunu para için yapmışsınız. Ulusalcıymışsınız şöyleymişsiniz, böyleymişsiniz diye de biraz hakaretlerde bulundum kendilerine. Ve sen yanlış anladın bizi, böyle bir şey yok bak bir daha götüreceğiz seni öyle olmadığını göreceksin falan diye tekrar götürdüler. Tekrar götürdüklerinde de.”

Mahkeme Başkanı:” Gönlünü aldılar.”Sanık İhsan Göktaş:” Yani hani şöyle deyim, yani emniyet içinde asker içinde emniyet

içinde birisi görevini kötüye kullanıyorsa bu insanlığa zaten insandan doğru dili yanacaktır. Yani onlar da o kervana katıldılar. “

Mahkeme Başkanı:” Aldılar yine aynı gurup mu gittiniz.?”Sanık İhsan Göktaş:” Aynı grup evet. “Mahkeme Başkanı:” Nereye gittiniz bu sefer.?”Sanık İhsan Göktaş:” Yine Ankara ‘ya yine Ertekin yanına götürdüler bu sefer de Ertekin

güya daha yüksek pozisyonlu birisi ile buluşturdu. Ve orda zaten o tape kayıtlarında da var hani diyorum ya, fayanscıda buluştuk. İşte makamlarına götürmediler vs diye orada işte o toplantıda olanları da telefondaki İlkay hanım a aktarmamdaki olaydır.”

Sanık Doğu Perinçek :” Efendim sanığın kucaklarına düştüm dediği şahıslarla ilişkisi santoloji faaliyetleri konusunda istihbarat toplama merkezli olarak yürürken birden bire bir yönlendirme oluyor. O yönlendirmeyi de aynı şahıslar mı yaptı, yani bu Kuvai Milliye ve ulusal kanala git ordan istihbarat topla diyen şahıslar.”

Sanık İhsan Göktaş:” İrfan Yıldız aynı kişi ya. İrfan Yıldız aynı kişi.”Sanık Doğu Perinçek: “ Aynı şahıs peki bu MİT in çantacılarını isimlendirelim bu MİT’ in

çantacıları dedikleriniz Sanık İhsan Göktaş:” Erhan Ertekin, İrfan Yıldız, Resul Yılmaz.”

Sanık Doğu Perinçek:” Bu MİT’ in çantacıları bu MİT’in çantacılarını isim ve soyadları ile lütfen söyler miyiz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Tabi soy isimlerini bildiklerim kadar söylüyorum. Resul Yılmaz, İrfan Yıldız, Ertekin soy ismini bilmiyorum. Erhan soy ismini bilmiyorum, “

74

Page 75: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:75

Sanık Doğu Perinçek:” Yavuz bunlara dahil mi.?” Sanık İhsan Göktaş:” Yavuz bunlara dahil değil.”Sanık Doğu Perinçek:” peki bunlar mı sizi Kuvai Milliye ve ulusal kanal dan git bilgi topla

diye yönlendirdiler. Bu isimli şahıslar mı?”Sanık İhsan Göktaş:” irfan Yıldız Kuvai Milliye ye git, orda işte dost çevre edinirsin sana

yardım ederler, dedi ve ama o esnada bende ne Kuvai Milliye deki işte o tape kayıtlarında var vesaire o tür bilgileri benden istedi bende verdim. “

Sanık Doğu Perinçek:”Bu Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin’ in fotoğraflarını da size irfan Yıldız mı verdi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok efendim, o fotoğraflar gerçekten orda açıkta idi ve ben bu fotoğrafları alırken Muzaffer Tekin beye kendime düşman olduğum için almadım veya kötü birisi diye almadım.”

Sanık Doğu Perinçek:” Sizin burda bir şeyiniz yok sizin bir sorumluluğunuz suçunuz yok, biz mesele aydınlansın diyoruz. Bu fotoğrafları size kim verdi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” O fotoğrafları tekrarlıyorum, Kuvai Milliye derneğinin ikinci katında çekmecelerde zaten daha fazla vardı onlardan ben işte bir nüshasını aldım birbirinden. Yok efendim hakiki fotoğraflar vardı. şimdi ben sizi hatırlamıyorum fotoğraftan doğru da sizi hatırlamıyorum. Ve sadece muzaffer Tekin beyi hatırlıyorum onu da basında.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu, söyledikleri anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:” Efendim bir dakika, lütfen, lütfen. konuyu dağıtmayalım.”Sanık Doğu Perinçek:” Sayın başkanım fotoğrafları nasıl seçmiş yani çoğunun içinden

bazılarını seçtiğini söylüyor sanık bunları nelerine bakarak seçmiş,?”Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm’ ün üzerinde olduğu resimleri aldım efendim, ve

zaten başka fotoğrafları da yok. “Sanık Doğu Perinçek:” Bu fotoğrafları al diyen size İrfan mı, oralardan fotoğrafları bize getir

diye.”Sanık İhsan Göktaş:” Direk fotoğrafları al demedi ama sonuçta oda irfan benim şu huyumu

biliyor çok net huyumu biliyor, yani af ederseniz bir bok böceği bok yuvarlar. Benim de huyum suyum belli. Ben Kuvai Milliye isminin çok kötüye kullanıldığı bir yerde rahat durmayacağımda belli, elime belge geçirip ispat geçirip emniyete gideceğim de belli, irfan da kendisini bana asker olarak yansıtıp benden sürekli işte bu messenger e yansımayan ama orda da yarım yamalak yansıyan bilgileri benden sürekli isterdi. “

Mahkeme Başkanı:” şimdi tüm aşamalardaki ifadelerinde diyorsun ki, bu belgeleri yani çantanda bulunan belgeler işte senet bazı kartlar kimlikler ve bunun yanında da o resimler hep o çantada bulundu. “

Sanık İhsan Göktaş:”evet efendim.”Mahkeme Başkanı:” hepsini Kuvai Milliye binasının odalarından kendim aldım çantama

koydum dedin.” Sanık İhsan Göktaş:” Evet efendim, Mahkeme Başkanı:” Bunun dışında başka ona ekleyeceğin bir şey var mı?”Sanık İhsan Göktaş:” yok efendim.”Sanık Doğu Perinçek :” sayın başkanım biz bu ara verildiği zaman Kuvai Milliye deki

görevlilerden buradaki sanıklardan sorduk, böyle bu sanıkların fotoğrafları sizin ikinci katta bulunuyor muydu gibi onlar hayır öyle fotoğraflar bizde yoktu dediler acaba bir yanlışlık mı var, yanlış mı hatırlıyor diye sordum. Hala yine bir kere daha soruyorum bir yanlış hatırlama olabilir mi.çünkü yok diyorlar bizde öyle fotoğraf.” Sanık İhsan Göktaş:” Birinci dalganın yapılmasından ortalama üç ay önce ben Kuvai Milliye derneğine girip çıkmaya başladım. Ve ordaki benden daha önceki zamanda orda girmiş görmüş arkadaşların dedikleri muhakkak doğrudur ama ben kendi zamanımdaki gördüğüm şeyleri dile

75

Page 76: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:76

getiriyorum. Bu fotoğraflar gerçi zaten Kuvai Milliye darmadağındı.yani hani ciddi karışıktı çünkü Hüseyin Görüm’ ün de dediği gibi aşağıda kalan yatan sarhoşlar yukarı çıkarlardı ve şeydi yani tabiri caiz ise çingene çadırı gibi idi. Yani karışıktı her taraf karışıktı.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu, söyledikleri anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:” Şu duruşma salonuna geldiğinde bak düzen bozuluyor. Yani her

zaman her zaman sizi dışarı çıkarmak, lütfen dinlemek zorundasın doğru söylemeyebilir, yanlış söyleyebilir, ona aittir onu terbiye edecek adam sen değilsin. Lütfen otur lütfen otur. Yanlış söyleyebilir onun takdiri size ait değil mahkemeye aittir buyrun lütfen lütfen.” Sanık Doğu Perinçek:”Sayın Başkanım, sanık mahkemeye gelmişken belki bir daha o kadar kolay bulamayız. Bu dört şahsın yani MİT’ in çantacısı dedikleri ve kendisini bu derneklere ve ulusal kanala yönlendiren Resul Yılmaz, İrfan Yıldız Ertekin ve Erhan adını verdiği şahısların adreslerini bize verebilir mi, onları da tutanağa geçirelim çünkü onları da dinlememizi talep edeceğiz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin, Erhan adresini bilmiyorum, soy isimlerini bilmediğim gibi, resul Yılmaz ın adresini çıkarabilirim elimdeki evraklardan ve.”

Mahkeme Başkanı:” Yine o evraklardan değil mi, onlardan peki artıyor işte çıkaracağın evraklar.”

Sanık İhsan Göktaş:” irfan yıldız’ ın da adresini tabi ki çıkarıp “Sanık Doğu Perinçek:” Şimdi söyleyebiliyor musunuz yoksa.”Sanık İhsan Göktaş:” Ezbere bilmiyorum efendim.”Mahkeme başkanı:” Dernekte bunları alırken bunları toplarken çekmeceden kasadan

masanın üzerinden raflardan artık nerden aldığın yanında kimse var mıydı, toparlayıp çantaya koyduğunda.”

Sanık İhsan Göktaş:” İşte bazen ceylan abla getirirdi ihsan bunlar önemli mi diye, çünkü orayı temizlerdi kadıncağız. İhsan bunları çöpe mi atalım vesaire, dedim yok abla bunlar önemli olabilir bunları atma çöpe bazen o getirirdi bazı resimleri, bulurdu çekmecelerden masanın altına düşmüş dolabın arkasına düşmüş resimleri, bazen de ben çekmecelerde gördüklerimi alır yanıma.”

Mahkeme Başkanı:” Alır yanında saklardın,”Sanık İhsan Göktaş:” evet.”Sanık Doğu Perinçek:” Bir cümleyi konuyu arz etmek istiyorum sayın başkanım şimdi

bağışlasınlar sayın yargıçlarımız bizi, Ergenekon terör örgütünü araştırıyoruz burda. Bizim hukuki menfaatimiz var, bu davanın uzamaması lazım.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim ona şüphe yok hepimiz araştırıyoruz zaten yani.”Sanık Doğu Perinçek:” ama sorulara bakıyorum, sorularda Ergenekon terör örgütü diye bir

şey araştırılmıyor, yeni ben sayın yargıcımızın sorularında Ergenekon terör örgütünü araştıran bir şey görmedim onun da zabıta geçmesini istiyorum bunlar davayı gereksiz yere uzatıyor çünkü ihsan Göktaş kendisi diyor ki ben bir takım adamların kucağına düştüm. O adamlar beni şuralara yönlendirdi. Buradan bir şey çıkan bir tertip var, o tertibi araştırmaya yönelik sorular değil sanki Ergenekon un lideri ihsan Göktaş, onun ilişkileri ile örgüt çıkaracak gibi faraziyesi yanlış olan modeli yanlış olan sorulardı. Bunu da zabıtlara geçmek üzere söylüyorum. “

Sanık İsmail Yıldız söz istedi.Mahkeme başkanı:” Bitirdik, ama lütfen yeni baştan dönmeyelim, sonunu getiremeyiz.

Bakınız hepinize sordum daha sonra yani bunun bir sistematiği var. Onu vazgeçtik bak birkaç.”Sanık İsmail Yıldız söz istedi, verildi:”Sayın Başkanım önemli olduğunu düşünüyorum, izin

verirseniz şimdi sayın savcı bir soru sordu ihsan bey, zihin kontrolü ile insana istediği yaptırılabilir mi dedi siz dediniz ki evet yaptırılabilir, ama bunu burda izah etmeyim dediniz şimdi bu dava önemli sizin verdiğiniz ifadeden sonra başka bir boyutta kazanmış olabilir. Bu davayı bir

76

Page 77: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:77

şekilde müdahale edebilirler mi mesela sayın yargıçların yada iddia makamının yada buradaki sanıkların zihni ile oynayacak bir teknoloji var mı ellerinde.”

Mahkeme Başkanı:” Onu gerçekten bilelim, hakkaten doğru mu?”Sanık İhsan Göktaş:” Keşke bende gülebilsem, sizin gibi. “Mahkeme Başkanı:” Var diyorsunuz ya, ne diyorsunuz cevap verebilecek misiniz?”Sanık İhsan Göktaş:” ben savcı olan kişilerin hakim olan kişilerin emniyette çalışan kişilerin

bazı konularla eğitim esnasında bu tür bir olay ile karşı karşıya geldiklerinde böyle bir olay ile karşı karşıya olduklarını anlayabilecek eğim seviyesinde odlularını düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı:” Yani anlaşılabilir bir şey mi bu dediğiniz, yani detayını içeriğini çok fazla bilmiyoruz ama “

Sanık İhsan Göktaş:” normal vatandaş anlamaz ama sizler de o tür bir olay ile karşı karşıya geldiğinizde anlayabilmek için bir eğitim aldıysanız anlayacaksınız. Eğitim almadıysanız anlamayacaksınızdır.”

Mahkeme Başkanı.”Yani tam olmasa bile bir bölümümüzü kurtardık öyle mi?”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Sayın başkan, konu bu aşamaya gelmişken bir sualim

olacak, izin verirseniz .”Mahkeme Başkanı:” şu şeyleri bir bitirelim isterseniz, tekrar bakınız işte tekrar ikinci seri

gidiyor lütfen. “Sanık Mehmet Demirtaş söz istedi, verildi:” Başkanım, sizin de faydanıza olacak benim

soracaklarım yine bu konu ile alakalı, “Mahkeme Başkanı.” Yüzde mi artacak, yüzde mi artacak?”Sanık Mehmet Demirtaş:” Yüzdeyi artıracağız başkanım, az önce anlattıkların emniyette

ve savcılıkta aynı bu şekilde anlatmış mı yani doğu beyin sorusuna verdiği cevapları emniyette ve savcılıkta aynı bu şekilde anlatmış mı ihsan bey.”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet yüzde 9 anlatmışımdır.”Mahkeme Başkanı:” onları okuduk, dinlemediniz mi?”Sanık Mehmet Demirtaş:” Hayır kendisi Doğu beye anlattığı şekilde anlatmış mı onu

sordum sayın başkan. Yani doğu beyin sorduğu sorulara verdiği cevapları.”Mahkeme Başkanı:” o şekilde çok detaylı bir şekilde anlatmamışsa ama o doğrultuda

açıklamaları var.”Sanık Mehmet Demirtaş:” zihin kontrolü kendisi yapılabiliyor dedi, hatta bende biliyorum

dedi. Zihin kontrolünü bende biliyorum dedi. Bunun bir bilimi var mıdır, yani bunu bilimsel olarak bir veriye dayandırabiliyor muyuz, devam ediyor sorum, uzamasın, varsa bunu kimden öğrendi okulu mu vardır, yoksa örgütten mi hani bahsettiği santoloji örgütünden mi öğrendi, örgüt bunu kullanıyor mu, bunlara cevap versin şey yapmayalım, anlamayalım.”

Sanık İhsan Göktaş:”Türkiye cumhuriyetinde bu konuda bilirkişi olarak benim bildiğim daha fazlası vardır, onlar alınmasın onları ismi olarak da tanıyorum, Prof. Dr. Nevzat Tarhan kamuoyunda çıkmıştır, “

Mahkeme Başkanı:” Kim.” Sanık İhsan Göktaş:” Prof. D. Nevzat Tarhan bey, basında çıkmıştır, ve bu örgütün kullandığı yöntemin irade dışı yöntem hipnoz yöntemi olduğunu ve bu yöntem ile insanların asker olarak kullanıldığını işte hani ne diyorlar, suikast yaptırılabileceğini vs bunun altını çizmiştir ama bu olay lütfen Nevzat Tarhan a da bağlamayın çünkü bu olayı yurt dışında da “ Mahkeme Başkanı:” Hipnoz dediğiniz şey birebir olmaz mı yani, birisini perdenin arkasında olur mu, veya öteki odada olur mu?”

Sanık İhsan Göktaş:” Efendim burda hani kimseyi eğlendirmeye gelmedim, gülüyorsunuz hoşuma gidiyor inşallah neşeniz artar bu bilimsel bir konudur, sadece hani şu an Nevzat Tarhan a fikslemeyin odaklamayın Türkiye de ben Nevzat Tarhan’ı bulabildim bilirkişi olarak, ve sağ olsun santoloji örgütünden korkmayıp bunu basında kamuoyunda dile getirdi. Ve psikolojik

77

Page 78: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:78

savaş alanında da bilirkişi olduğunu kitaplarından doğru görüyorum. Ve Türkiye Cumhuriyeti’ nde Türkiye sınırları içinde bu örgütün kullandığı teknolojiyi net bir şekilde irade dışı yöntemle hipnoz yöntemi ile insanların kullanıldığını, kullanılabileceğini bilirkişi olarak altını çizmiştir. Bunun dışında da yurt dışında İngiltere, Fransa, Almanya da yine bilirkişiler de yine aynı konuda hemfikirlerdir. “

Mahkeme Başkanı:” bir kitabı falan var mı bunun.”Sanık İhsan Göktaş:” Tabi ki efendim.”Mahkeme Başkanı” var kitabı, siz bunu kitabından mı yoksa örgüte girdikten sonra mı

öğrendiniz.”Sanık İhsan Göktaş:” Daha önce daha önce kitaplardan daha sonra da hakiki teknik

pratikteki olayları da santoloji örgütü içinde öğrendim efendim.”Sanık Mehmet Demirtaş:” Efendim niyetim kimseyi eğlendirmek falan değil sadece

bilgisizliğimden dolayı soruyorum, bu örgüt bu yöntemi kullanıyor mu, bu bahsetmiş olduğu örgü bu yöntemi kullanıyor mu?”

Sanık İhsan Göktaş:”Kullanmıyor, ben şaka olsun diye söylüyorum. Tabi kullanıyor kardeşim ya.”

Sanık Mehmet Demirtaş:” Peki kullanıyorsa kendisini öldüreceklerini söylüyorlar, yani o örgütün kendisine suikast düzenlediğini, tarattığını işte takip ettiğini söylüyor bu örgüt eğer bu işlemi kullanıyorsa yani bu yöntemi kullanıyorsa neden uzaktan kumanda ile kendisini kumanda edip istediği yere çağırmıyor işte kenara köşeye bir adrese kumanda ile çağırıp kendi işene göre kullanmıyor.”

Mahkeme Başkanı.” Başka soru var mı? “Sanık Mehmet Demirtaş:” bu kadar.”Sanık İhsan Göktaş:” Valla buradan çıkınca gidersin sonra danışmanlık yaparsın senin

yöntemini kullanırlar. “Sanık Veli Küçük söz istedi, verildi:” Sayın başkanım iki saatten fazladır tutuksuz sanığı

dinliyoruz, çok faydalı oldu, şöyle faydalı oldu, burada iki seneden beri bir geyik muhabbeti yapıp telefonla merhabalaşan kişiler tutuklu, bu dava hangi açıdan bu soruşturma nasıl yapıldığını çok açık ve net bir şekilde ortaya koydular onun için çok faydalı oldu bu. Bu arkadaşımız bu kişi tutuksuz ama bir birinden telefonla geyik muhabbeti edenler maalesef ve maalesef tutuklandılar. Teşekkür ederim.”

Sanık kemal Kerinçsiz :” Özür diliyorum değerli başkanım, ofisime geldiği tarihi tespit edememişti, sayın savcımızın sorusuna muallakta kaldı, onu aydınlatacak olan bir tape var, Sevgi Erenerol ile ihsan Göktaş arasında geçmiş bu tape 16/01/2008 birkaç satırını okuyum hatırlatmak babından tarih soracağım yalnız, konuşmanın tarihi 16/01/2008, 2008 in ocak ayı, Sevgi Erenerol efendim, ihsan Göktaş, sevgi hanım merhaba rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Sevgi hanım, estafurullah. İhsan bey, veya namı diğeri isak himeştayn, isminizi söylüyorsunuz. Sevgi hanım, anlayamadım, ihsan bey, ihsan Göktaş . sevgi hanım evet buyrun. İhsan bey, şeyin dur bakayım avukat şeyin bürosunda buluşmuştuk siz söyleyin, kemal kerinçisiz, buluşmuştuk hatırlıyor musunuz? Sevgi hanım, evet evet . ihsan bey orda buluşmuştum, sevgi hanım, evet buyrun. İhsan bey, sevgi hanım şöyle bir olay var gece aramıştım sizi bir yayın için diye devam ediyor. Kanaltürk deki yayın. Acaba bu telefon görüşmesinden kaç gün veya kaç ay önce benim ofisime geldiniz. Yaklaşık takribi olarak.”

Sanık İhsan Göktaş:” çok çok iki sene mi geçti desem bir buçuk sene mi geçti desem.baya bir zaman geçmişti çok zaman geçmişti.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Buradaki konuşmada sanki çok yakın bir tarih algılanıyor, yani yıl olarak veya ay olarak verebilir misiniz?”

Sanık İhsan Göktaş:” yani 2000,2006 ya bir buçuk sene geçmişti, ya rahat iki sene geçmişti sizin.”

78

Page 79: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:79

Sanık Kemal Kerinçsiz :” Almanya da 2007 nin şubat ayında döndüğünüzü söylüyorsunuz. “Sanık İhsan Göktaş:” Evet.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” o takdirde Almanya dasınız 2006 yılında.”Sanık İhsan Göktaş:” sizden çok çok sizin ofisinizde buluştuktan sonra çok çok sonra ben

sevgi hanım ı aradım hatta telefonda hala çaldığı içinde sevindim çünkü çok uzun bir zaman geçmişti.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Yani tarih olarak tespit edemiyoruz geldiğinizi. Söyleyebiliyor musunuz net olarak üç ay beş ay veya bir yıl önce.”

Sanık İhsan Göktaş:” bir yıl rahat bir yıl hatta daha fazla.”Sanık Kemal Kerinçsiz:” zaten konuşmamız tektir efendim o konuşmanın tarihide vardır.

Ordan belli olur. Teşekkür ederim.”Sanık kahraman Şahin söz istedi, verildi:” Başkanım Sayın Haşıloğlu bir soru sorarken

ihsan Göktaş dedi ki sayın Yıldız’ ın İrfan Yıldız’ ın benim saçlarımın uzun olduğunu söylemiş, kendisi de dedi ki benim gibi saçları uzundu. Benim o tarihte saçlarım uzun falan değildi başkanım. Bir de ikincisi bizim defterlerimizi çaldı biliyorsunuz ki benim görevim Kuvai Milliye de bu muhasebe işlerine bakmaktı. Buradan dolayı da ben suç duyurusunda bulunuyorum size. Sayın savcılara. Teşekkür ediyorum başkanım.“ Mahkeme Başkanı:” Erol nedir, soracağın bir şey mi var. Efendim başka konuda soru mu sorulacak, açıklama istemiyorum sorunuz varsa sorun. Konuşmak ayrı bir şey biraz sonra söz hakkınız var istediğiniz kadar konuşursunuz, efendim sorunuz varsa soru sorabilirsiniz, soru sorabilirsiniz, sorunuz mu var.” Sanık İbrahim Benli söz istedi, verildi:” sanık levent maslak arasında giderken silahlı saldırıya uğradığını anlatırken kemer kantry de oturduğunu söyledi, ordaki evine gittiğini söyledi. Bunu doğrulayabilir mi acaba yanlış anlamış olabileceğimi düşünerek soruyorum. Kemer kanty de oturdunuz mu.? ” Sanık İhsan Göktaş:” Doğru efendim doğru anlamışsınız evet. “ Sanık İbrahim Benli:” Ne kadar süre oturdunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Altı ay yedi ay orda tapulu kendi yerimizde oturduk. “Sanık İbrahim Benli:” Kira değil kendi yerinizde oturdunuz.”Sanık İhsan Göktaş:” evet efendim.”Sanık İbrahim Benli:” sözünü ettiğiniz kemer kantry basında milyon dolardan başlayan

fiyatlarla satılan konutların olduğu kemer kantry midir?”Sanık İhsan Göktaş:” evet efendim doğrudur.”Sanık İbrahim benli:” Teşekkür ederim.”

Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi, verildi:” bir kısa sorumuz olacak efendim, sayın İhsan Göktaş, bu santoloji derneği içersinde dokuz yıl kadar faaliyet gösterdiğinizi ifade ettiniz, ve bu derneğin bir ülkede mevcut rejimi yıkıp yerine dini esaslara dayalı bir rejim oturtmak için faaliyet gösterdiğini ifade ettiniz, ve bu meyanda da Fethullahçı yapılanma ile ilişki içersine girdiğini söylediniz, bu ilişkiyi biraz daha açar mısınız? Bu içinde olduğunuz örgüt ile Fethullahçı yapılanma içersinde kimler kimlerle görüşmüştür, nerde görüşmüştür, hedefleri nelerdir, birinci sorumuz bu, bir diğeri de santoloji derneğinin Türkiye de daha sonra faaliyet göstermeye başladığını söylediniz Türkiye deki faaliyetlerinde de bu Ergene Fethullahçı yapılanma ile birlikte mi hareket etmişlerdir, bu konuda açıklamanızı istiyoruz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Bir cümlede çok soru sordu ama elimden geldiği kadar cevaplamaya çalışayım, dediğim gibi sadece ben değil, ihsan Göktaş değil siz bile Almanya da Hamburg da sebebinizi sunarak o arşivi görmek isterseniz size Amerika daki santoloji ile gülen grubunun arasındaki faaliyetleri belge olarak bir nüsha kopyasını vereceklerdir. O yüzden lütfen artık ihsan Göktaş’ın da artık alman BND’cisi istihbaratçısı olduğu şeyi kafanızdan silin. Yoksa benim burada işim olmazdı. Ben BND’ci olsam burda işim olmaz.”

79

Page 80: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:80

Mahkeme Başkanı:” o belgeler orada mı var.”Sanık İhsan Göktaş:” o belgeler orada var ve vaktinde zaten bunu bayan oslaka berta o

bakanlıktaki koltuk sahibi Türkiye basınına da lütfen devlet mercileri bizimle irtibata geçsin. Ki bu konu da beraber çalışalım diye departmanın kamuoyundan doğru beyanı vardır. “

Mahkeme Başkanı:” Türkiye deki çalışmaları ile ilgili ikinci sorusu,”Sanık İhsan Göktaş:” Türkiye de de ben şunu biliyorum yani ben karakola gidiyorum bir

ölüm tehdidi için suç duyurusunda bulunmak istiyorum ama bu kişinin adı Nuri Vardarbaşı olduğu için ben dışarı kovuluyorum. Ve vatan Caddesini arıyorum, böyle bir adam var beni tehdit ediyor diye, vatan caddesindeki kişiler de sonuçta milleti ve kamuoyunu korumak ile görevli, ama orda telefondan da bana başının çaresine bak deniliyorsa Fethullah grubunun santoloji ile Amerika’daki bağlantısının burda üzerimde düpedüz karabulut gibi örtüldüğünü de görüyorum ve hissediyorum. Yani çok aşikar ortada olay.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz istedi, verildi:” sayın başkanım bir hususu açıklığa kavuşturmasını talep edeceğim ihsan Göktaş’ tan zihin kontrolü ile ilgili olarak tanıdığı bildiği en yetkin ismin Nevzat Tarhan olduğunu söylemişti. Nevzat Tarhanlı bilindiği kadarı ile dosyamızda tanık olarak yer alan ordudaki irticai faaliyetleriyle birlikte yaş kararlarıyla ordudan ihraç edilmiş halen Fethullah Gülen cemaatine mensup çeşitli yayın kuruluşlarında ve çeşitli kuruluşlarda da danışmanlık yapan bir şahıs dolayısıyla bu çerçevede Fethullah Gülen cemaatinin tertibi olarak ifade ettiğimiz bu davada Nevzat Tarhan’ın bu özelliği daha da bir önem taşıyor o sebeple İhsan Göktaş’tan bu Nevzat Tarhan’la ilişkisini açıklığa kavuşturmasını talep ediyorum”

Mahkeme başkanı “ ne kadar birlikteliğiniz var tanıyor musunuz? Yoksa duydunuz mu? Nedir”

Sanık İhsan Göktaş:”hayır yok, deşifre ekibiyle beraber hastanesine gittik ilk konuşmayı orda yaptık röportaj esnasında daha sonrada deşifredeki program çekimlerinde gördüm, bir seferde Kadir Çelik’in programında canlı yayında beraber bulunduk daha sonrada bir irtibatım veya diyalogum kendisiyle olmadı, ve avukat arkadaşın dediklerini de şuan ilk defa burada duyuyorum çünkü ben kendisini kim olduğunu, ne olduğunu ırdalamadım biraz öncede dediğim gibi zaten Türkiye’deki bilirkişi olarak ben onu bulabildim o kişi bu konuya çıktı basında yorum yaptı dedim ama olayı da Nevzat Tarhan’a bağlamamanızı rica ettim. çünkü yani bu konuyu sadece Nevzat Tarhan bey böyle olduğunu teyit etmiyor yurtdışında diplomaları olan profesörleri olan psikolojik alanda hipnoz sektöründe yaşı başına ulaşmış insanlarda Almanya devletinin huzurunda verdikleri bilimsel beyanlar vardır buda aynısıdır”

Sanık sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:” Efendim, iki sorum daha vardı, birincisi bu ismini söylediği MİT mensuplarının telefon numaraları kendisinde mevcut ise onu sayın mahkemeye ibraz eder mi en kısa sürede.”

Mahkeme Başkanı.” Var mı telefon numaraları.?”Sanık İhsan Göktaş:”Ankara daki hakiki iki ( iki kelime anlaşılamıyor.) onların telefonları yok

ama beni oraya götüren kişilerin telefonlarını zaten size verdim. Ve mevcuttur sizde. “Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:” Efendim bir de son bir sorum var, bu

santoloji tarikatı denilen oluşum özellikle yabancı ülkelerin güvenlik teşkilatlarınca söz gelimi Almanya’nın yada Amerika ‘nın güvenlik teşkilatlarınca bir terör örgütü olarak mı kabullenilmektedir, terör örgütü müdür santoloji örgütü,”

Mahkeme Başkanı:” Ne diye algılanıyor Almanya’ da?”Sanık İhsan Göktaş:” Almanya da örgüt diye algılanıyor.”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:” Eylemi var mı yani, “Sanık İhsan Göktaş:”Eylemleri var, ama eylemleri zaten problem de orda. Yani bunlar PKK

gibi gelip sizi şehit etmez. Şehit mertebesine ulaştırmazlar sizi. Bunlar insan kaynaklarından doğru temiz yüzlerle kravatlarla takım elbiselerle gelirler, eğitim veriyoruz diye, gençlerinizi irade

80

Page 81: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:81

dışı yöntemle girdaplarına alırlar ve şu an az önce bana güldüğünüz belki bir sene sonra anlarsınız boşuna güldüğünüzü gerçekten bu irade dışı hipnoz ile gençleri tamamen kendi girdaplarına alma operasyonu Türkiye de başlattılar. Ve sorunuza yani şimdi PKK şehit ederken, bunlar şehit etmiyor dedim yani şöyle deyim öz ve kısa hani araba trafik yokken,hani eşek varken araba trafik kaza ihlalleri yoktu, veya internet yok iken bilişim suçu diye bir şey yoktu. Ve şimdi bir tane sizi gözünüzde alman Almancı salak gelmiş, veya sizin gözünüzde BNDli salak gelmiş burda bir şey anlatmaya çalışıyor ben Türkiye ye geldiğimde zaten önüme gelen insanlara basın olsun emniyet olsun dedim ki bana inanmayın. Bir ton evrak getirdim, bilirkişilerinizi bir araya getirin güvendiğiniz bildiğiniz bu bilirkişiler bu evrakları araştırsınlar etüt yapsınlar fazla vakitlerini de almaz. Ve lütfen bu olayın önüne geçin, çünkü ben görevimi oraya kadar yaptım, daha fazlasını taşıyamam, MİT değilim, JİTEM değilim, bilirkişi değilim sadece santolojinin tehlikesini biliyorum. Santolojinin özelliği ise inşallah bu da Türkiye Cumhuriyeti’nde meclisten geçer ve suç sayılır. 21. yüzyıldayız. Ve insan üzerine edinilen bilgiler tabi ki ilerliyor yani önceden daktilo vardı veya daktilo yokken elle yazılıyordu. Teknik ilerledikçe imkanlar çeşitleşiyor daha farklı imkanlar geliyor burda birileri Mehmetçikleri eğitirken sınırları korurken birileri de yıldızlı otellerde gençlerinizi alıp hipnozdan geçirip size karşı kullanacak ve ben diyorum ki bu örgüt hipnoz yapıyor ve bu bir suç sayılması lazım. Yani Türkiye deki hipnoz alanında Profesörler bir araya gelmesi lazım, bu örgütün kullandığı hakiki teknolojiyi harfiyen ince ince irdeleyip bunun gerçekten irade dışı hipnoz olduğunu anlayacaklardır. Bileceklerdir. Dolayısıyla da böle bir örgütün ne santolojinin nede buna benzer bir örgütün Türkiye de irade dışı yöntemle hipnoz yapılması suç sayılacağından da böyle bir olayın önü kesilmiş olacaktır. Benim derdim Türkiye de bunu gerçekleştirmekti yani bu kararın meclisten çıkarılıp.”

Mahkeme Başkanı: Anlaşıldı.”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:”Santolojinin faaliyetleri yurt dışında yasaklı

mıdır efendim. Faaliyetleri yasaklı mıdır bildiğiniz kadarı ile.?” Sanık İhsan Göktaş:” Etap etap yasa getirile getirile şu an santoloji çıkmaz duruma getirildi ve şu an Türkiye deki saldırıları yani hem şahsen bana saldırılar çünkü ben konuşuyorum hala vıdı vıdı her tarafta. Benim siz burda birileri beni alman BNDsi bile şüphelenirken ben size şunu aktarayım,. Türk olduğunuz için siz de benim ailemsiniz, sevmeseniz de beni bilmeseniz de beş ay önce Almanya daki benim babamın evine girip benim babam darp edildi, eve girenler maskeli idi konuşmadılar bile. Yani babamı darp ederek bana mesaj geldi annem Almanya da tehdide uğrayarak bana mesaj geldi. Ama yani ben babamı öldürecekler diye, bu konudan da vazgeçmem.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:” Efendim son sorumu soruyorum bağışlayın, Fethullah Gülen cemaatinin santoloji tarikatı ile olan münasabeti çerçevesinde ve her iki yapılanmanın da irade dışı hipnoz teknikleri ile olan ilgisi nedeni ile acaba Fethullah Gülen cemaatinin irade dışı hipnoz ile örgütlenme modelini benimsemiş olabileceğine ilişkin bir fikriniz bilginiz var mı.?”

Mahkeme Başkanı.” Yorum yok, başka sorunuz var mı, var mı yorum bu.”Sanık veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi, verildi:” Tarık Doğan Karlıbel’ i

tanıyor musunuz.?”Sanık İhsan Göktaş:” İsim olarak duymadım efendim.”Sanık veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:” duymadınız hiçbir irtibatınız olmadı.”Sanık İhsan Göktaş:” Yüz olarak görürsem diyebilirim ama isim olarak yok.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu :” ihsan bey soracağım soruya Sevgi hanım veya Kemal

Kerinçsiz de cevap verebilir, Yavuz kara ile görüştüğünüzde sevgi Erenerol’u ve Kemal Kerinçsiz’ i nasıl ne şekilde tanıdığı konusunda bilgi verdi mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben kendisine daha önceki avukatım Almanya’daki bu örgütle buluşup benden habersiz pazarlık derdimi anlattığım için özellikle vurgulama hissinde kaldı.

81

Page 82: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:82

Kemal Beyin ulusalcı,ve hiçbir para karşısında bu davayı satmayacağını, altını çizerek söyledi. Biraz rahatladım öyle bir profil önüme sunduğu için.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu :” Nerden tanışıyormuş Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol ile.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Nasıl.”Mahkeme Başkanı:” o konuda size bilgi verdi mi?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu :”Nerden tanışıyormuş, bu konuda bilgi verdi mi size.

Falanca yerden tanışıyoruz vesaire.?”Sanık İhsan Göktaş:” yok efendim yok onu söylemedi bende sormadım.”Mahkeme başkanı:” Efendim konu anlaşıldı, lütfen.”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Bu kendisinde ele geçen resimlerle ilgili bir sorum olacak

sayın başkan, resimler sizden ele geçmekle kalmadı bütün gazetelere çıktı, siz bunları CD içersinde mi yoksa basılı resim şeklinde mi aldınız. Kuvai milliye derneğinden. CD içersinde miydi sizin gördüğünüz resimler basılı resim şeklinde miydi? ”

Sanık İhsan Göktaş:” ikisi de vardı biliyorum hem CD vardı bende aldığım hem resimler vardı. Ve bu resimleri ben sadece ve sadece terörle mücadele emniyetindeki beni sorgulayan arkadaşlara verdim diyemeyeceğim çünkü aldılar. Ama amacım zaten hani Hüseyin Görüm’ ün etrafındaki insanlarla olan tehlikeyi ortaya koyabilmek için almıştım. Ama o resimlerde Hüseyin Görüm üzerinde olduğu için almıştım. Yoksa ben buradaki oturan delikanlıları tanımam. Sadece duruşlarından doğru düşmanım olmadıklarını bilmiyorum.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” CD’leri açıp içeriklerini kontrol ettiniz Hüseyin Görüm ‘ ün olduğu resimleri seçip o şekilde mi aldınız. “

Sanık İhsan Göktaş:”yok CD’ lere çok hızlı baktım, birilerinde film olduğunu anladım, birilerinde resim olduğunu anladım ama inceleyemedim, irdeleyemedim. ırdalayamadım. Ama aldığım şeyler hem resimdi, hem CD idi. Ve bunları ben sadece TEM’e teslim ettim.”

Mahkeme Başkanı:” istediğimiz şeyleri dosyanızdan çıkarıp bize teslim edeceksiniz. “Sanık İhsan Göktaş:” Oldu efendim bir.”Mahkeme Başkanı:” Anladınız?”Sanık İhsan Göktaş:” Anladım efendim bir ricada bulunmuştum veya.”Mahkeme Başkanı:” Talepleriniz alındı, talepleriniz alındı yurt dışı çıkış yasağınız, onları mı

diyorsunuz.”Sanık İhsan Göktaş:” Evet ve hem yani hem çıkış.”Mahkeme Başkanı:” O talepleriniz alındı geçin yerinize oturun.”Mahkeme Başkanı:” Efenim söz, savunma dışında başka bir beyanı olan var mı?”

Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi:” Sayın başkanım tutanağa geçmesi açısından Kuvai milliye derneğinin üyelerinden veya o sanıklardan herhangi birisine derneklerinde o tür fotoğraf olup olmadığının sorulmasını talep ediyorum, hepsi o var mı, yok mu? Hepsi o kadar, tutanağa geçsin,

Mahkeme Başkanı " Öyle bir yok ki, efendim dediler zaten onu savunmalarında öyle bir şey yok bizim dernek’te Hasan’ın resmi, Hüseyin’in resmi, bir beyanları yok zaten savunmalarına, yok mu elinizde var o beyanlar

Sanık Oktay Yıldırım” Anlaşıldı efendim, şimdi gündeme geldiği için söylüyorum.Mahkeme Başkanı " Efendim tekrar, tekrar geçilmesinin bir anlamı yok , zaten geçmiş.Sanık Oktay Yıldırım” Tamam, anlaşıldı başkanım.Mahkeme Başkanı " Ee bitirecez işte, şu anda yani beyanda bulunmak isteyen birisi

varsa, buyurunSanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi:” Sayın başkanım bu konu ile ilgili beyan mı,

yoksa genel bir beyan mı?Mahkeme Başkanı " Genel bir beyan.

82

Page 83: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:83

Sanık Hayrettin Ertekin” Genel beyan, peki efendim. Ben tutuksuz sanık sayın Göktaş’ın bu kadar bilgiyi ile bu kadar anlatımları ile bur da kavram kargaşası yarattı. sayın mahkeme bunun içinden nasıl çıkacağını ben bir türlü anlayamıyorum. Ben bazı konulara açıklık getirmek için söz istemiştim 03. Haziran dan beri bana 1 dakika dahi söz verilmedi müsaade ederseniz bazı konulara açıklık getirerek ilerde mahkemenin ileriki Safhalarında bu konu soruldu mu? Sorulmadı mı? Bu konunun doğrusu nedir, santoloji deniliyor, santoloji’nin ne olduğu sorulmadı hangi örgüttür nedir hangi ülkelerde faaliyeti vardır. Türkiye’de daha önce bu örgütle ilgili herhangi bir çalışma yapıldı mı? Bu örgütün esas sanmarıo antoniyanı diye siyanürle 1500 kişiyi öldürdüğünü Afrika’da bununla ilgili Amerika’da yasak olduğunu bunun başkanının Almanya’da gizli saklı olduğunu bunların hepsini bildiği halde anlatmıyor bu beyefendi bu Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri bakan Hıristiyan dinini yaymaya çalışan teoloji yani Hıristiyan dininin bilim dalının adı teolojidir. Doğrumu hanımefendi bu teolojiyi yaymaya çalışan bu insanların papayla görüşen Fethullah Gülen’in gidip Fethullah Gülen’i papayla görüştüren Almanya’daki şimdiki papa Alman asıllı olduğu için onlarla irtibatını sağlayan ve Türkiye’deki bu faaliyetleri güneydoğu’daki fakir ilçeler fakir halkın üzerinde yaygın faaliyetlerde bulunan bir örgüttür bu örgütü istihbarat teşkilatlarımız başta kırsal bölgelerdeki başta jandarma milli istihbarat teşkilatı bu saydığı isimler bu söylediği isimler hepsi kod ismi bu mesela çınar gazetesi diyor, gazete değil bu yıllardır çıkar nur cemaatinin dergisidir. Haftalık çıkar bu emniyetten istenildiğinde sayıları gelir bu elden dağıtılır parayla satılmaz almış oldukları kaseti almış oldukları o bilgilerin hiç biri yayınlanmadı çünkü o cemaat bu bilgileri yayınlamaz çünkü onlarla beraber ortak konsepte girmiş bir cemaattir bunlar gizil bilgiler değildir birazcık okuyan, bırazcık gazeteleri. Televizyonları takip eden insanlar bunları bilir Nevzat Tarhan emekli albay’dır. O askeri şura kararı ile atılmadı atılacak idi hakkında emekliye zorlandı atıldı 3 tane kitabı vardır para psikoloji ve hipnoz’la ilgili 3 tane yazmış olduğu kitap vardır bu kişi Fethullah Gülen örgütünün başka bir koluyla irtibatı vardır yani akademik koluyla irtibatı vardır Sayın Göktaş’ın anlattığı bana silah çekildi, tüfek çekildi falan herkes sanıyor ki bu Göktaş’a bu konularla ilgili yani Ergenekon terör örgütünü anlatıyordum veya kuvayi milliye’yi anlatıyordum değil kendi kendinden çok büyük yaşlı yaşlanmış olan bir bayanla ayrılma meselesi yüzünden para meselesi yüzünden onu bunu kullanmaya kalkarak onun bunun evini bastırarak heybeli ada’da bir yalı dairesi tutuyor 250 bin liraya tuttum diyor değil onu tuttuğu adam Fazlı Yıldızoğlu kapalı çarşıda bir kuyumcu 750 bin lira diyor 400 bin lira ilk başta vereceğim diyor”

Mahkeme başkanı “Sizinle ilgili olan konuları anlatın yani lütfen savunma”Sanık Hayrettin Ertekin” Benimle ilgili derken bu kişinin anlattığını hepimiz dinledik”Mahkeme Başkanı” olsun dinledik te”Sanık Hayrettin Ertekin “ Ama doğru değil sayın başkanım “Mahkeme Başkanı “Efendim doğru olmayabilir onun takdiri size ait değil”Sanık Hayrettin Ertekin “ Bilmek istemiyor musunuz doğruyu sayın mahkeme”Mahkeme Başkanı "efendim doğruyu biliyor mahkeme neyin doğru olduğunu biliyor

sizden öğrenecek değil doğruyu lütfen”Sanık Hayrettin Ertekin “sayın başkanım ben bildiklerimi söylemekle mükellefim”Mahkeme Başkanı " adamı suçluyorsunuz suçluyorsunuz kendi hakkınızda konuşun

adam Büyükada da bilmem şunu yaptı bunu yaptı onlar bizim mahkememizin dışında olan şeyler lütfen ”

Sanık Hayrettin Ertekin “efendim silahla beni yaralamaya geldi diyor da”Mahkeme Başkanı " Efendim suçlandığı konularla biz burada yargılama yapıyoruz

suçlandığı konular adadaki evi tutmuş, almış, satmış o bizim dışımızda olan şeyler lütfen “Sanık Hayrettin Ertekin” Efendim bu”Mahkeme Başkanı " kendinizle ilgili konuşur musunuz lütfen kendi konumunuzu anlatacak

bir beyanınız varsa alayım onları”

83

Page 84: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:84

Sanık Hayrettin Ertekin “ Benim beyanımı anlatayım o zaman sayın başkanım bunları madem mahkeme bu konulara değer vermiyor ben anlatayım benim 21. Aydır tutukluyum 21 aydır sebepsiz yere, suçsuz yere, günahsız yere kamu vicdanı artık yaralanmıştır. Mahkemedeki sayın hakimlerin sizlerin artık bu konuyu değerlendirmesini talep ediyorum çünkü hiçbir suçum yok. Örgüt üyeliyle suçlanıyorum 85. kişiye sordum 85 kişiden beni tanıyan yok, beni bilen yok, görüşmüşlüğüm yok, kimseyle irtibatım yok sayın mahkemenize verdiğim dilekçe itirazımla ilgili tahliye talebimdeki itirazımla ilgili 14. Ağır Ceza Mahkemesine gitmiş orada bir karar vermişler tabi okumadan karar vermişler belki ordaki bir mahkemenin bir üyesi okumuş veya sayın başkan okumuş diğer üyeler dokunmamışlar kapağın üzerine hemen kıvırıp yazıyı yazmış göndermişler ama okusalardı benim hiçbir irtibatımın örgüt veya herhangi bir kişi, herhangi bir eylemim, herhangi bir faaliyetim, herhangi bir olayla ilgim en ufak bir telefon konuşmalarımda bir kişiye suçlayacak bir küfür edecek bir kelimem yok sadece ve sadece avukatıma şu suç mudur? abi iyi akşamlar en iyi Kürt ölü Kürt’tür lafıydı yani bunu sorar mısınız? Suç mudur diye yeni çıkan 301. maddeye girer mi diye sorduğum kelimeyi bana suç diye karşıma getirmişler ki ben Kürt halkını bilen, kültürlerini, tarihlini bilen koruyan onlarla ilgili her türlü müspet düşünen kardeşlik duygusu içinde düşünen ve onların işveren, onları yanına alan, onları çalıştıran, onlarla bir kardeş olduğumuzu bilen bir insan onların ölümünü veya bir şeyini düşünebilir miyim? Ben orada kim olursa olsun hiçbir insanın ölümünü düşünmem, hiçbir insanın bu ölüm kelimesi beni rahatsız eder sayın başkanım beni o konuyla ilgili yargılanmış, bana ait olmayan bir silah getirmiş ruhsatlı silahım konmuş efendim başkasına ait olan silahı kimse sahibi gelsin diyor avukatım gelen kişiyi de tutukluyorlar niye sen bu silah silah onun ben silah alacak olsam benim kuyumcu fabrikam var silah taşıma ruhsatına haizim, ruhsatlı silahım var ben niye illegal silah alayım gideyim 500-600 veya 1 milyon lira verip niçin alayım benim zaten istesem akşama kadar 100 kişi geliyor efendim ben baş komiserim silah satacağım alırsanız çok memnun olurum çok iyi silahtır efendim ben silah sevmiyorum almıyorum diye gönderiyorum istesem Makine kimyaya bir vekalet verip avukatımı gönderip silah istediğim silahı satın alabilirim. Glokta satıyorlar dı glok silahta satıyorlar 2500 dolar mı neydi alabilirim ruhsatlı ruhsatını da almaya haizim taşımaya haizim bir sabıkam yok ben bundan suçlanıyorum ve dışarıda 205 sanık var şuan bunlardan 92 kişi tutuklu şuan 27 kişi sayın mahkemeniz tahliye etti bunların içinden tam 47 kişi 47 kişi en ağırlaştırılmış 301, 302 maddeleriyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezayla yargılandırıyor ama içlerinde sadece 3 kişi tutuklu 3 kişi onun dışındakiler hepsi serbest ellerini kollarını ha tutuklansınlar istemiyorum ama vicdanlarınıza nasıl sığıyor, nasıl bir örgüt üyesi diye beni tutabiliyorsanız onlar en ağır müebbet hapisle, ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanırken 500 yıl 600 yıllık bana verseniz örgüt üyesi olsam diye sayın başkanım 5 yıl ceza vereceksiniz bunun infaz kanuna göre yatarını ben zaten yatmışım 9 ay kalmış bugün ben ona göre dışarıda olmam lazım benim işlerim, güçlerim ben bir işadamıyım ben sokakta gezen böyle sıradan bir insan değil ben bu memlekete istihdam kazandırıyorum. Ben bu memlekete ben yurt dışından para getiriyorum ben bu memlekete hizmet ediyorum, ben bu insanları çalıştırıyorum ve şuan hiçbir faydası yok benim burda olmamın sayın başkanım ben bu konuda yüce mahkemenin tekrar hakkaniyet, vicdan, hukukuna göre yeniden değerlendirmenizi istiyorum belki sizlerde rahatsız oluyorsunuzdur ama belki bizim burada kalmamızı isteyenler vardır inanın ben hükümete veya herhangi bir yere karşı olan biri değilim ben bu hükümet ve şuan ki mevcut Ak parti iktidarının yaptığı çalışmaları son derece destekliyorum, tasvip ediyorum, Amerikancı değilim başkalarının söylediği gibi ama destekliyorum ama bilinmediğini, bilinmeyen şeyleri açıklamadığı için gizem yarattığı içinde eleştiriyorum ama halkla paylaşmadıkları için paylaşamadıkları için bir takım riskler aldıklarını da biliyorum onların Bakanlar kurulunun birçoğuyla irtibatım vardır ben buraya gelmeden önce telefon tapelerime lütfen bakın hepsiyle görüşüp randevularla konuşan insanım onlarla fikir alış verişinde bulunan insanım benim burda olmamın onlarında yüreklerinin yandığını biliyorum kimse rahatsız olmaz benim dışarı çıkmamdan ben medyayı bıraktım,

84

Page 85: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:85

televizyonu bıraktım, gazeteyi bıraktım, köşe yazarlığı da yapmayacağım inanın inanın hiçbir şey yapmayacam evin kapısına girerken zile bile basmayacağım anahtarımla açacağım başkası rahatsız olmasın diye ama benim burada olmamın hangi gerekçesi var onu öğrenmek istiyorum yani ben şimdi burada bir kaosa düştüm ama hiçbir kimseye izahta bulunamıyorum niçin tutuklu olduğumu, niçin her türlü açıklamayı size yaptım bütün savunmalarımda hepsini tek tek yazılarımda sabah çıkıyorum bilgisayarın başına akşama kadar yazıyorum bütün kafamdaki, beynimdeki her şeyi yazıyorum bütün kitaplardaki hukuki terimlerin hepsini ortaya getiriyorum mahkemenizin incelemesi için burada inanın 4 kere söz almışım sayın başkanım bir savunma yapmışım ondan sonra 4 kere söz almışım diğerlerini bir bilgisayar için görüşmüşü ikisi sağlığımla ilgili görüşmüşüm üçünde de yemek ve ekmekle ilgili onların hepsi temin edildi hepsi Allah razı olsun devletten en iyisini yapıyor şuan en ufak söylenecek bir şey yok cezaevi şartları mükemmel birde buraya çay makinesi almamıza müsaade ederseniz mesele kalmayacak ama sayın başkanım bizimde insan olduğumuz, ailemizin olduğunu ve çocuklarımızın olduğunu, bizi bekleyen insanların buradaki birçok insanın perişan olduğunu ve yüce makamınıza sığındığımızı, sizlerden hukuk ve adalet adına şefkat dilediğimizi lütfen bunları kabul edin ve dosyalarımızı yeniden inceleyin ben biliyorum sizlerin yüreklerinde de bu davanın, dosyanın bir yer bulmadığını ama bu yeri lütfen bizleri de insan olarak görerek bunu cevap vermenizi talep ediyorum saygılar sunuyorum”

Mahkeme Başkanı " Alacağınızı tamamladınız mı?”Sanık Hayrettin Ertekin” Sağ olun başkanım hepsini tamamladım”Sanık Muzaffer Tekin söz istedi verildi; Sayın başkanım herhalde yarın beyanları

almayacaksınız diye yarın için hazırlık yapmıştım bugün arz edeceğim özelliklede bu beyanımı sayın iddia makamının dikkatlice dinlemesini arz ediyorum sayın başkanım değerli üyeler 13 Haziran 1878’de Almanya’nın başbakanı prens Bismark’ın açılışı yapacağı Berlin’in konferansına Avrupalı devletler büyük önem vermektedirler Avrupa devletlerin yetkilileri günler öncesinden gelip Berlin otellerini doldurmuşlardır. İngiltere başbakanı ve dısrave ve dış işleri bakanı lord Solist Bori’le katılır Fransa, İtalya, Avusturya,Rusya başbakanları ve dış işleri bakanları ile yerlerini alır özellikle Ruslar başbakan Gorçokof’un başkanlığında kurt politikacılarla boy gösterirler konferansın başlama günü ve saati bellidir bütün Avrupa Osmanlı devletinin nasıl bir heyetle konferansa katılacağını merakla beklemektedir Almanya başbakanı Bismark Osmanlı devletinin konferansa katılacak heyeti bildirmemesinden ötürü Osmanlı devletinin Almanya büyük elçisi Sadullah Paşa’yı sıkıştırmaktadır. Konferansın açılmasına çok az bir zaman kalmıştır Berlin’de Sadullah paşa telaş içindedir paşa durumu telgrafla istanbul’ a bildirir aldığı cevap özet olarak şudur. Heyet İstanbul ‘an yola çıkacaktır onlar gelene kadar sen elçilikte oluşturacağın bir heyet ile konferansa katıl. Hassas ruhlu büyük bir vatansever ve edebiyatçı olan Sadullah paşa bu vurdum duymazlık karşısında kahrolmaktadır fazla düşünmeden hemen kararını vererek tek başına konferansa katılır. Bu konferansın ilk günlerinde koskoca cihan imparatorluğunu sadece bir elçi temsil etmektedir aradan günler geçer ve Osmanlı heyeti Berlin’e gelir öyle bir heyet ki heyeti oluşturan 2’ kişidir biri Rum asıllı nafiye nazırı Alexander Karatodori paşa diğeri ise Alman Hırvat dönmesi Karl Petroit diğer takma adı Mehmet Ali paşa’dır. Osmanlı delegesi olarak Alexsander karatodori paşa’nın adı okununca toplantıyı izleyen Avrupalılardan büyük bir kahkaha tufanı kopar osmanlı’nın içine düştüğü bu durum Alman mizah dergileri günlerce alay ederler alman basını alaycı bir merakla sorar. Osmanlı niçin yunan başbakanını delege olarak Berlin’e göndermedi vatan topraklarının bütünlüğünü konuşulduğu böylesine önemli bir toplantıya Osmanlı devletini temsilen gönderilen zatlar için tek söylenecek söz maluma ilan gerekmez. Yıkılacak bir bina gibi her yanından çatlayan Osmanlı devleti ayestefonos malum Yeşilköy ve Berlin anlaşmalarıyla iyice çatırdamaya başlar 1878. Berlin büyük elçimiz Sadullah paşa çok üzgün ve perişandır vatan bütünlüğünün tartışıldığı bu kadar önemli bir konferansta Osmanlı devletinin göndermiş olduğu heyetin içler acısı durumu

85

Page 86: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:86

Sadullah paşa’yı çökertmiştir. Geniş ufuklu, ince ruhlu, imanlı ve aydın bir insan olan Sadullah paşa bu özelliğinden dolayı elçilik görevi bahanesi ile özellikle yurt dışında tutulduğu bilmektedir. Sadullah paşa o kadar vatansever ve onurlu bir insandır ki bu gafletin acısına, utancına, daha fazla dayanamaz ve sonunda intihar eder. Süleyman Askeri Bey 1. dünya savaşında kanal harekatında birliği ile çok üstün İngiliz kuvvetlerine taarruz eder, başarılı olamayınca intihar eder. Yarbay Reşat, kurtuluş savaşında söz verdiği saatte hedefteki tepeyi ele geçiremeyince intihar eder, intiharından yarım saat sonra tepe ele geçirilecektir. 100. Yıl Üniversitesinin sekreteri hapishanede kendini asarak hayatına son verir. Bakanlık yaptığı dönemde Sayın Hikmet Ulubay başına kurşun sıkarak intihar eder. Lakin “Allah istemeyince yaprak kıpırdamaz imiş”. Hayatta kalır. İnsan hayatı bazen çelik halat kadar kuvvetli bazen de pamuk ipliği kadar zayıftır, Osmanlı-Rus savaşını başlatan Sadullah paşa değildir. Yenilginin mimarı da o değildi. Kanal harekatında Osmanlı ordularını cepheye süren komutan Askeri bey’de değildi Çiğil tepenin ele geçirilmesinde meydana gelen gecikmenin bireysel sorumlusu da Yarbay Reşat değildi, Van 100.Yıl üniversitesi rektör sekreteri merhumun ve sayın Hikmet Ulubay’ın intihar nedenleri de suçlu oldukları için değildi, onurlu insanların en önemli yaşam felsefesi önce şeref, sonra hayattır. Sadece ve sadece hayatın hele hele şerefsiz bir hayatın onlar için hiçbir anlamı yoktur. Bunun içindir ki belli değerlerinden vazgeçirilmeye zorlandıklarında onlarda en önemli değerleri olan hayatlarından vazgeçerler. O karar anlık değildir, zira anlık bir karar cinnet tezahürüdür. Bence bu da bir zayıflıktır, benim anlatmak istediğim ise çok farklıdır onun içindir ki onurlu insanların davranışlarını onursuz olanlar anlayamazlar. siz hiçbir örgüt liderinin canına kast ettiğini gördünüz mü, duydunuz mu? 10. binlerce insanın hayatına mal olan kanlı örgütün eli kanlı liderinin yakalandığında canının ne kadar tatlı olduğunu bütün dünya ibretle izledi. Bir başkasının hayatına kastedenler tavuk gibi boğazlayanların hiç güzel canlarına kıydıklarına şahit oldunuz mu? bırakın canlarına kıymayı, tatlı canlarını kurtarmak için itirafçı, iftiracı olarak masum insanlara kara çalmaya çalışmışlardır. Bahsettiğim değerlere ve düşünce yapısına sahip olmayanların hangi meslek sahibi olur ise olsunlar karşı saftakileri anlamaları hele hele onlar gibi davranmaları mümkün değildir. sayın başkanım, değerli üyeler, iddianame savcıları tanık ve gizli tanığın birikim, deneyim, pedagojik formasyonundan, istifade etmek için intihar olayım ile ilgili kendisine soru tevcih etmişler, hattı zatımda sorulara hazırlayanlar cevapları hazırlayanlar da kendileridir, amaç toplumda insanlara küçük düşürmek , onları karalamak. O da bu soruya yanıt vermiş. Şöyle ki, Muzaffer Tekin bu intihar girişimi Tekin’in tamamı ile emniyet teşkilatını ve yargıyı etkilemeye kendisini masum göstermek için yaptığı bir hakarettir olayda adı geçtikten sonra bu olayın kendisini yaptırdığının anlaşıldığı ve bu olayın üzerine kalacağı endişesi içerisinde kendisini masum göstermek için ve bu işten sıyrılmak için yaptığı bir olaydır. Sayın heyet, ilk defa kendi adıma bir şey telaffuz edeceğim beni mazur görün yaptığı işin arkasında durmayan kahpedir. Şerefsizdir, alçaktır. Başkasına iftira atan ona teşne tutan kahpedir, şerefsizdir, alçaktır. Bu soru iddia makamının aciz ifadesidir, ayrıca da tertibin en büyük parçalarından olduğu delilidir. Muzaffer Tekin’i bu menfur saldırı ile ilgili hukuken kimse irtibatlandıramamıştır, irtibatlandıramazda vicdanen de hiç mümkün değildir. Olayın gerçek azmettiricisi komplo heyeti ilk gün ilk saatlerde medya destekli siyasi tertiplerine başlamışlar fakat başaramamışlardır bu gün devam ettirmek için uyguladıkları yöntem ve kullandıkları malzemeler ise içler acısıdır, insanlık vasfını yitirmiş, meslek ahlakı olmayan, gözü dönmüş bir güruhun o dönem şahsıma kurduğu tertibi ilk andan itibaren bir çuval hadisesi olarak yorumladım. özelikle asker kimliğimin devamlı gündeme getirilmesi üzerine, bu çuvalı ne başıma , ne aileme ,ne onurlu çevreme ne de geçmişte ait olduğum kurumuma geçirtmeyeceğim dedim, ne sorgudan, ne silahtan ne de düşmanın mert olanından hiç korkmadım. şu anda beni yargılayanlarında dahi bana verecekleri hesapları var. Zira inanmadıkları bir kurguyu ısrarla devam ettiriyorlar. Ama benim kimseye verecek bir hesabım yok. Korktuğum şey namertlikti, kahpelikti, onursuzluktu işte bunları defetmek için öyle davrandım. Bugün hayatta olduğum için

86

Page 87: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:87

şükrediyorum. çünkü tertipçiler zorla suç ve suçlu yaratabilmekte öylesine ısrarcı ki bu konu da ne bir kural, nede bir sınır tanımıyorlar. 3 senedir her türlü delil dedikleri uyduruk tezlerini çürütmeme rağmen hala saldırıyorlar. Bu gün hayatta olmasa idim kim bilir doğuran tanıkları ile ne tür suçları üzerime yamamaya çalışacaklardı. Değerli başkanım, değerli üyeler yaklaşık 3 yıldır hayatım didik didik edildi. İstihbarat, emniyet, yargı koordineli olarak bu konuda iş birliği içinde oldular. Ama bu iş birliği gerçek suçluları bulmak için değil, onları atlamak adına oldu her türlü iftiraya maruz kaldım ama yine de hukuken bir suç isnat edemediler, edemezler. Çünkü doku uyuşmazlığı var, bana suç yapışmaz artık trajik komik olaya ağırlığınızı koyun ve son verin. gerçek adalet gerçek suçluları bulunup yargı önüne çıkması ile tesis edilecektir. Yoksa hakkımı helal etmeyeceğim, saygılarımla.”

Sanık Oktay Yıldırım söz istedi, verildi; sayın başkanım, hem bizim bu duruşma sonunda hem de ülkenin genel anlamda geldiği nokta ortada ve bunda herkesin payı var. Bizim 2. iddianame’de duygusal devrimciler olarak adlandırıldığını eleştirdiğimiz teröristler, İran’ın bile sahip çıkmadığı bir terörist cenazesini bir mitinge dönüştürüp bir Türk silahlı kuvvetleri birliği önünde bir gövde gösterisi yapacak hale gelmişlerken İstanbul’da şehitlikte basın açıklaması yasağı getiriliyor. Amerika birleşik devletlerine giden biz daha önce moderatörler tarafından başbakanın itilip kakıldığını, dürtüldüğünü görmüştük ama Amerika birleşik devletlerine giden BOP eş başkanı Tayip Erdoğan oradan neredeyse dayak yedi uzun namlulu silahlarıyla korumalar müdahale etti. Türkiye Cumhuriyeti itildi, kakıldı. o itme kakma Türkiye’ye bizim üzerimizden Türk hukukunu yani cumhuriyetin dayandığı temel direği itme kakma olarak yansıdı televizyonlara çıkıyorlar, diyorlar ki. Millete namlu doğrultan Ergenekoncular ahlaksız adamlar. Sayın başkanım, sizin buna artık tahammül etmemeniz gerekiyor, daha önce burada Türk hukukuna deli gömleği var daha önce avukatı olmadığı halde burada ifadesi alınan bir sürü sanığı dinlediniz önce dinlemem dediniz sonra dinlediniz, şimdi bir avukat gelmedi diye ve bir avukat bir şekilde gelemiyor diye bizim esaretimiz ne kadar sürecek sayın başkan mahkeme çaresiz kalabilir mi? sayın başkan 3. defadır avukat gelmediği için mahkeme bizim o sanıkları burada dinlememizi erteleyip bizim tutukluluk süremizin uzamasına sebep olabilir mi? böyle bir adalet olur mu? Sayın başkanım, yasa herkese emretmiyor mu? Yasa baroya da emretmiyor mu? Bunu siz yazarak yasanın emrettiğini onlara tebliği etmiyor musunuz? Sözde bir örgüt kurulmuş o deli gömleği bu örgüt, sözde örgüt, sayın başkanım bu örgütün bütün liderleri 300’ yılla 10’tane müebbet hapiste yargılanırken dışarıdalar, cephanecilerini saldınız cephaneci diye adlandırılan cephaneci diye onlara iftira edilen insanları saldınız, tetikçi diye suçlanan insanları saldınız, onlar dışarıdalar biz buradayız, bu demek ki. Siz de burada bir örgüt olduğuna inanmıyorsunuz siz bunu ciddiye almıyorsunuz. Çünkü siz bunu ciddiye alsaydınız eğer ortada böyle bir örgüt var ise bu örgütün bütün icra organlarının dışarıda olması sizin bunu ciddiye almadığınızı gösterir. Ve biz ciddiyetsiz kurgulanmış örgütün artık kurbanı mı diyeyim, esiri mi diyeyim buradayız, adlı tıp kurumuna bir belge, bir cd gönderdiniz sayın başkanım, aylar oldu adli tıp kurumu önce dedi ki bunu bana usulüne uygun gönderin geri gönderdi size. siz onu tekrar usulüne uygun gönderdiniz . Üzerinden aylar geçti hala cd’den bir haber yok. Efendim Kaf dağından kar mı getirecekler bize? biz onlardan çok fazla bir şey istemedik ki. biz adlı tıp kurumundan bir tane cd’nin içerisindeki sesleri çözüp göndermesini istedik. Türkiye her gün binlerce insanın Telefonu’nun dinlendiği o dinlemelerin çözümlendiği o çözümlemelerin internete verildiği bir ülke, mahkememizde bile her gün bir ses kaydı bir sürü ayrıştırılarak tapi yapılıyor çözümleniyor ama koskoca adlı tıp her ne hikmetse aylardın beri bu işle başa çıkamamış o halde bu geciktirmenin başka bir anlamı mı? Var. Bundan başka bir mana mı, çıkartım çünkü, bu cd’nin genel durumu tersine çevirme yönünde çok önemli bir mihenk taşı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bırakın tutukluluk hallerinin devamını orda bir itiraf var çünkü bu saatten sonra da ben bu cd ile başa çıkamıyorum derlerse ben buna şaşırmayacağım sayın başkanım, bu dava özellikle sonuçlandırılamaz bir hale getirilmiş 100’binlerce sayfa hazırlanmış ne hikmetse buna

87

Page 88: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:88

öbür kurumlar da eşlik ediyorlar kendilerine gönderilen cd’leri aylarca bekleterek veya işte yazışmalara aylarca süren uzatan cevaplar vererek bir şekilde buna eşlik ediyorlar. bir deli gömleği giydirilmiş Türk hukukuna ve biz burada neyin esiri olduğumuzu bilmiyoruz. Sabahtan beri bir beyin kontrolüdür konuşuyoruz çok affedersiniz orasını, burasını kontrol edemeyen adamların bir başka insanın beynini kontrol edebildiği faraziyesi üzerinden buradan bir örgüt kurmaya bir şeyler işaretlemeye çalışıyoruz. Sayın başkanım akıl firar eder kafatasından, akıl firar eder. Avukatsız savunma dahi almayan heyetiniz ve hatta 2 sanığa 1 tek avukatı aradaki çıkar çatışmasından mütevellit reva görmeyen heyetiniz başka bir mahkeme tarafından hüküm verilmiş ve bunlar mahkemede dinlenmesi son derece önemli olan hayati önem taşıyan bir sanığı sorgusunu dahi almaksızın salıverdiniz oysa sizin daha evvelki aylarda sorgusunu almamış olmanız tutukluluğun uzamasına bir karini olarak göstermiş olduğunuz bir şeydi . O sanık serbest bırakıldıktan sonra burada hiç kimse tutulamaz sayın başkan. ve tam 2,5 yıl oldu çok kolay sayın başkanım bunu 2,5 yıl. Benim 3,5 yaşına geldi çocuğum dışarıda sayın başkanım, benim savunmamı aldınız ek savunmamı aldınız avukatsız aldınız. Avukatsız da veririm hala hiçbir şeye de ihtiyaç duymuyorum, şu ana kadar iddia makamının ileri sürüp de benim onu karşı kanıt haline getirmediğim bir tek şey yok iddia yok ortada. hiç birinden anlamazlarsa duymazlarsa diye ortaya tertibin itiraf edildiği cd kaydını video kaydını koyduk. Yüksek heyetiniz Genelkurmay başkanlığından talepte bulundular bu güne kadar ele geçirilmiş mühimmatın zimmet silsilesini sordular efendim hangi numaraları sordunuz siz?. Neye göre karar verdiniz o numaralara? her tutanakta birbirinden farklı yazıyor numaralar sayın başkanım. nasıl hükmettiniz? Birinci tutanak, ikinci tutanak yalanlıyor, ikinci tutanak üçünü tutanağı yalanlıyor. sayın başkanım, sayın heyet, ben kendimle ilgili delillerin incelenmesini talep ediyorum. Baro buraya bir avukat gönderemiyor diye beni lütfen daha fazla burada tutmayınız, benim delillerimi inceleyiniz, benim tanıklarımı dinleyiniz ve bu esarete lütfen bir son veriniz çok teşekkür ederim.”

Sanık Mehmet Demirtaş söz istedi verildi” : Efendim huzurunuza geleli 1 yıl içeri gireli de 28’ay oldu, 2 kişiyi tanıyordum 1’si tahliye oldu şimdi 1 kişiyi tanıyorum 28 ay yattım Hasbel Kader burada 10 kişiyi tanıyan insanlar var bunu mukayese edersek o zaman 280 ay yatması gerekecek 10 kişiyi tanıyan insanların. adımı ananda yok 1 yıl geçti adımı anan yok bir hafta geriye gidip peydahlanmış gizli bir tanık’tan başka baktılar ki olacak gibi değil bu adam süs gibi duruyor bari birini ismini söylesin o da ismimi söyleyip kaçtı akıl hastanesi ne gitti yani benim burada durmamı gerektirecek ne var? Bunu bir öğrenebilsek yine oturmaya devam edecez efendim ben söz aldığımda önümü ilikliyorum suç lisanı etmeyeyim diye bütün konuşmalarımı not kağıtlarına yazıp buradan okuyorum. Küfredenler cd’de, hukuk tanımayanlar o cd’ de, cd yollara düştü gelmiyor, ben bir şey demiyorum, ama ben gerekçemi istiyorum 28 ay oldu. yani ben buradan şunu mu ? Çıkarmalıyım sen ceza aldın ben ceza aldıysam o zaman cezamı söyleyin. kararımı verin ben 1 kişiyi tanıyorum 1 kişiyi tanımanın bedeli 28 ay benim kararımı verin ben gideyim ben birilerini fuzuli dinliyorum ben kimseyi tanımıyorum kimsede beni tanımıyor burada olan insanlar de burda tanımaktan mutluluk duyduğum bu ayrı bir şey, ama tanımıyorum irtibatım yok, telefon kaydım yok, bilmem neyim yok olsa da zaten suç değil, ama gerekçem yok oturuyorum. bundan sonra kaç kişi gelecek oda belli değil arkası açık gidiyor e şimdi bu duruşmalar biz 86 kişiydik, ilk dava 1 yıl sürdü 108 kişi 2. dava 2 yıl daha sürerse benim 2.5 yıldır yatıyorum 2 yıl daha sürerse 4.5 yıl efendim ben sinek öldürmedim bir yerde polis adama arkadan ateş ediyor, ölüyor adam yani ceset var adam 2 yıl hapis alıyor. ben 28 aydır yatıyorum bide çağırınca gelmişim yani şey mi yapmak lazım gelmemek mi lazım? devlet gel deyince gelmemek mi lazım? ben geldim efendim koşa koşa geldim 15 dakikada geldim 28 aydır çıkamıyorum durum budur fazla bir şey söylemiyecem, teşekkür ederim.”

Sanık Emin Gürses söz istedi verildi” sayın başkanım, benim için ve hatırladığım kadar Sevgi hanım için askeri birimlere, askeri birimlerde konferans verip vermediğimi sormak için bir

88

Page 89: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:89

karar almıştınız 4-5 ay önce anladığım kadarıyla savcılar harp akademilerine ders verdiğim için buradan bir suç üretmişler. yani bu harp akademilerine ders veriyorsa herhalde suçludur diye düşünmüşler iddianame’de hukuki bölüme koymuşlar. bir defa anlattım ama tekrar söylemek gerekiyor herhalde harp akademilerinin içeriye elini kolunu sallayarak giremez kimse. harp akademileri Sakarya üniversitesine yazı yazdı, Sakarya üniversitesi bana yazı yazdı, konuyu bildirdi o konuda bir çalışmam var mı diye sordu 3 ay sürdü benim harp akademilerine ders vermeye gitmem, yani bu yazışma. Ama herhalde yani sizin heyetiniz de herhalde akademik sistem nasıl işliyor haberiniz yok. Sizinde haberiniz yok. Şimdi ben bir demeç veriyorum Hrant Dink iyi bir insandı diyorum: savcılar diyor ki dezenformasyon yapıyorsun, ne yapayım ben şimdi ? yani ben size nasıl anlatayım Atatürk dedi ki diyorum, savcılar diyor ki halkı silahlanmaya teşvik ediyor. Atatürk’ün sözünü size getirdim burada, savunmamda söyledim buyurun dedim tamim bu tamimi de size okudum şimdi ben ne yapayım yani ben size ben adalet beklemiyorum yani burada adalet falan beklemiyorum neden beklemiyorum. Çünkü adalet yazısı arkanızda görmüyorsunuz. Hasan Hüseyin beyefendiye de söyledim bunu ben bana kızdı görüyoruz dedi. Ümit Sayın hasta olduğu için götürdüler onu tehdit etti savcı. 35 sene içerden çıkamazsın dedi kendisine bana geldi dedi ki . Ben 35 sene çıkamayacakmışım ben o kadar dayanamam o kadar ömrüm yok yani hasta çocuk bunu tehdit ediyor bir de diyor ki bu Emin Gürses çok şey biliyor diyor. Televizyonda anlatıyordu da bana niye anlatmıyor. Ben de gizli olmaz ben size söylüyorum ben söveceğim adamı televizyonda söverim. her şeyimi televizyonda söyledim şimdi hukuki değerlendirmenin içine bir profesör arkadaşım beni ziyarete gelecek ceza hukuk profesörü utandım diyor, hukuki değerlendirmenin içine vatan gazetesindeki 2.5 günlük röportajı olduğu gibi koymuşlar hukuki değerlendirmeye koymuşlar şimdi öğrencilerime bunu göstermiş çocuklar da anlayamamışlar yani röportajı hukuki değerlendirmeye terör örgütünün hukuki değerlendirmesine röportaj konur mu? yani röportaj dan 1 – 2 kelime alırsınız koyarsınız ama 7 sayfa röportaj tekrar bakın isterseniz 7 sayfa röportaj bir terör örgütü suçlamasında iddianame ye konur mu? Bu konu da o röportaj dan sonra bazı savcı arkadaşlar benden bilgi istediler nedir bu diye? Ben durumu kendilerine anlattım Hrant Dink’in öldürülmesinin arkasında Kafkasya meselesi var. bu sıradan basit bir olay değildir. ama dezenformasyon dediniz buna şimdi ben ne yapabilirim, cenaze namazındaki cenaze namazını suç unsuru olarak dosyaya koymuşlar iddianame ye koymuş kardeşimin cenaze namazını. Ben 12 Eylül de işkence gördüm ama böyle bir işkence görmedim yani cenaze namazının cenaze namazında suç unsuru aranmasını ben bir 12 eylül yargılamalarına katıldım 12 eylülde 13 gün işkence gördüm ameliyat oldum ondan sonra fakat böyle bir iddianame, utanıyorum o iddianame’yi okurken yahu kardeşim vefat etmiş genç 36 altı yaşında oraya gelen gidenin bu iddianame’nin ne işi var. niye geldiler diye Zekeriya bana soruyor bana özel bir düşmanlığı olabilir birinin Trabzon emniyet müdürü iken Hrant Dink’in öldürüleceği halde engellemeyen bana düşmanlığı olabilir. Hrant Dink’in öldürüleceği emniyetin bildiğini Sayın Şener kitabında yazdı 36 sene ile 35 sene ile yargılanıyor biliniyor Trabzon emniyet müdürü Hrant Dink’in öldürüleceğini biliyordu.11.5 ay evvelden biliyordu ben bunu televizyona söyledim emniyet birimlerine söyledim vali’ye söyledim Hranta haber gönderdik gitti vilayete Hrantı vilayetten kovdular biliyor musunuz sayın başkan? kovdular vilayetten göz göre göre öldürülmesine göz yumdular ama onlar terfi aldı şimdi bana diyorlar ki bunları nasıl biliyorsun sen anlatamıyorum herhalde ben uluslar arası güncel sorunlar dersler veriyorum. sayın başkanım dış politika analizi dersi anlatıyorum ve bütün öğrencilerim bunları bilir çöhrekani’nin İran’da ne yapmak istediğini bilir Veli paşayı Amerika kullanamadığı için kara listeye koyduğunu herkes bilir dış politika analizleri dersin de san servis aktividiyiz diye gavurca ders anlatırız yıkıcı faaliyetlerdir diye gavurca anlatırız bu dersi gavur öğrenciler de gelir bütün öğrencilerim bunları bilir 19 yaşında ama sayın savcılar bilmiyor ama sayın başkanım siz de mi bilmiyorsunuz? Bunları ben anlattım benim öğrencilerim bunları bilir yıkıcı faaliyetler Türkiye’nin etrafındaki, içindeki istihbarat faaliyetleri yıkıcı faaliyetler Hrant Dink’in öldürüldüğü zaman bizim

89

Page 90: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:90

o haftaki dersimiz yıkıcı faaliyetlerde yabancı istihbarat birimlerinin suikast girişimleridir yani biz bu ders konusudur, bu ders konusudur şimdi sayın iddia makamı diyor ki çok şey biliyor bu sayın başkan dersi ben anlatamadım herhalde benim mesleğimi ben 2 tane terör kitabı yazdım İngiltere’de terör konusunda kitap yazdığım için ülkeden atıldım ama herhalde heyetiniz de anlamadı bunları benim ne iş yaptığımı heyetiniz herhalde anlamadı ben üniversitede akademisyenim araştırma konularım Ortadoğu, Kafkasya, uluslar arası terör ben ne yapayım şimdi nasıl anlatayım derdimi Köksal Şengül bütün çocuklarından bilenler diyor ki bunları çok iyi o zaman Zekeriya mı beni burada tutuyor? ama herkes diyor ki Köksal Şengül’e sökmez bu iş Hasan Hüseyin beye dedim ki ben isminize sahip çıkın zulme ortak olmayın zulme ortak olmayın ben merak ediyorum acaba sizin elinizde başka bir belge mi var? deyin Emin Gürses sen çok gizli bir iş yaptın ben emniyette ifade verirken öğrencilerim vardı orda baş komiser emniyet amiri dedim çocuklar benim bilmediğim bir şey mi var? Bağlam yayınlarına girerim ulusal kanala program var oraya giderim Üsküdar’a Ofluların bunların bir kahvesi var oraya giderim Sakarya üniversitesine giderim, gittiğim başka bir yer mi var bir türlü seni tanımam bir türlü bulamadım meğer sevginin oraya köfte yemeye gidiyormuşum ben köfteye dayanamam şimdi başka bir bunları öğrendim burada bizim ceza hukukçu arkadaşlar dediler ki bir akademisyenin bunları yapması zaten suçtur akademik çalışmada ben size YÖK kanununu okudum YÖK kanunu diyor ki. Akademisyen araştırma yapacak, araştırmalarını öğrencilere ve halka anlatacak şimdi ben bunları yapmış mıyım? Konferanslarım var kitaplarım var vesaire ben şimdi acaba başka bir şey daha varda siz bana söylemiyorsunuz çok ağır bir iş yapmışım. deyin ki Emin Gürses ya sen çok önemli bir iş yaptın yoksa inanacağım ki Zekeriya burayı kontrol ediyor. Öyle olur adam diyor ki Ümit Sayına o emin hocaya söyle diyor. Onu ben çok daha süründürecem, Ümit Sayın geldiği zaman sorun çağırın sorun, ama şimdi o zaman bana deyin ki sen başka bir şey yaptın ben ne yaptığımı bileyim sabah akşam bunu düşünüyorum ben ne yaptım diye teşekkür ederim.”

Sanık Muhammet Yüce söz istedi verildi” Sayın başkanım 21 aydır tutukluyum benden daha ağır maddelerle yargılanan insanlar tahliye oldu ben daha buradayım sizden adalet istiyorum size güveniyorum, bir tek size güveniyorum zaten adalet istiyorum sayın başkanım. Ben diğer üyenize güvenmiyorum, açıkça söylüyorum güvenmiyorum, ben onlara bir tek size güveniyorum sizden adalet istiyorum, 21 ay oldu yeter çünkü ben ajan olmadım iftiracı olmadığım için tahliye edilmiyorum neden, iddia makamı suç isnadında bulunamaz dediği halde ben tahliye edilmiyorum bir silahı olan tetikçi olan bir kimse kişiler tahliye edildi. Ben neden tahliye edilmiyorum sayın başkanım. Son celse de durumumu izah ettim eşimin durumunu lütfen bunları göz önünde bulundurarak tahliyeme karar vermenizi arz ediyorum sayın başkanım. Size güveniyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi”: Değerli başkanım sayın üyeler. Tabi o süre konusundaki sıkıntıya başından beri muhalifim doğru olmadığına inanıyorum Avrupa insan hakları mahkemesinin kararı iç hukukun öncelikle uygulanmasını söyler ama iç hukukun kuralları bizde yoktur 202, 203,192,193, e baktığımızda iç hukukta CMK’da sizlerin sorgunun devamı babında yapılacak olan tüm savunmanın kısıtlanmasına ilişkin bir hüküm bulamazsınız böyle bir hüküm yoksa Avrupa insan hakları mahkemesinin kararlarına veya sözleşmesine dayanmasınız mümkün olamayacak kanaatini taşıyorum değerli başkanım sayın başkanım usul hürriyetin 2 kardeşi uygulandığında keyfiliğinde can düşmanıdır. Bu bapta ileri sürmüş olduğum üsuli itirazlarda geçen celsede bundan önceki celsede sayın savcımız Kemal Kerinçsiz kötü niyetlidir 11 ay sonra iddianamenin okunmadığını ileri sürmüştür ve o dönemde de okunması için fikir beyan etmiştir demiştir. oysa zabıtlar tetkik edildiğinde benim o konuda kesinlikle ve kati olarak iddianame okunmasın diye bir beyanım yoktur o yüzden sayın savcılarıma bu tür beyanlarda bulunurken lütfen dönsünler baksınlar zabıtlar bir incelesinler sayın üyem Özese’de 2. ve3. İddianamenin duruşmasında ki zannediyorum bana atfen 11 ay sonra iddianamenin okunmadığını ileri sürmüşlerdir o yüzden bu iddianameyi okutacağız konusunda bir beyanda

90

Page 91: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:91

bulunmuştur. 11.ay sonra ileri sürülmek konusunda asla kötü niyetli olduğumu söyleyemezsiniz bu şekilde düşünemezsiniz çünkü usul kurallarını bırakın 11. ay sonra siz ister 5 yıl ister 10 yıl sonra şu davayı bağladığınızda bitirdiğinizde emin olunuz ki 15 sene sonra Yargıtay bu iddianame konusunu bozacaktık yani sizin başlangıçta yapmış olduğunuz usuli hatalar 15 yıl daha önünüze dahi gelebilecektir. O bakımdan usuli itirazlarımı az önce söylediğim söz kapsamında yani keyfiliğin can düşmanı hürriyetin ikiz kardeşi olarak algılanması gerekir eğer usul kuralları başından itibaren uygun olarak CMK. Kanununa anayasaya evrensel hukuk normlarının uygun olarak uygulanmış olsaydı bu sanıklar burada olmayacaklarına inanıyorum bu bapta da benim usuli itirazlarımı kati kötü niyetli olarak değerlendirilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Sayın başkanım, burada takriben 30 dakikalık süremde Süleyman Esen tahliyesine değinmek istiyorum çünkü gerçekten Süleyman Esen’in tahliyesine karşı değilim hiç kimsenin tahliyesine karşı değilim ama benim karşı olduğum nokta sanıklar arasında ayrımın yapılarak tahliyelerinin sağlanması bu bapta bir sunumum olacaktır değerli başkanım, yüksek müsaadenizle Danıştay cinayeti sanıklarından Süleyman Esen’in mahkemece sorgusu yapılmadan tahliyesine karar verilmesi hukuk ve adalet adına endişelerimi artırmış olup verilen bu kararın hukuk izahı mümkün olmayan ve davayı ileri boyutlarda siyasallaştırıldığının bir göstergesi olarak gördüğüme ilişkin şu beyanları sunmaktayım Danıştay cinayeti sanıklarından Süleyman Esen hakkında Yargıtay diğer sanıklarla olduğu gibi bir bozma kararı vermiştir ancak söz konusu bozma kararı asla esasa ilişkin değildir. Doğrudan önce birleşmenin yapılması birleşmeden sonra birleşilen mahkemede kararın verilmesi istenmiştir. Süleyman Esen’in veya diğer sanıkların tahliyesine ilişkin veya onların esas hakkında verilen kararların usule ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Sanık Süleyman Esen hakkında dosya kapsamında ileri sürülen iddiaları alt alta yazdığımızda bu iddiaların huzurunuzda yargılanan şahsım hakkında çok küçücük bölümü dahi ileri sürülmemiştir. Bu sanık hakkında ileri sürülen iddiaların doğru olduğunu söylemek şahsım için asla mümkün değildir. buna yetkimde yoktur bir hukukçu olarak da burada bir diğer sanığın suçlamam ahlaken mümkün değildir. böyle bir fikir beyanında bulunmaya ne yetkiliyim nede buna hakkımın olduğuna inanıyorum ancak burada asıl üzerinde durmak istediğim nokta mahkemenin giderek sanıklar hakkında ön yargılı hareket ettiğini ulusalcı, Atatürkçü, Kemalist, vatan sever sanıkları baştan suçlu olarak algıladığını, çünkü fikirler yargılanıyor burada. Tarikatlar içerisinde faaliyet göstermiş sanıkları sorgulama ihtiyacı duymadan suçsuz ilan ederek koruma gayretine girdiğini gözlemekteyim, bu anlamda mahkeme adeta Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın öcünü ve hıncını alırcasına adil ve tarafsız yapması gereken yargılamanın ötesine taşarak siyasallaştığını dinci, dirdar değil, bende dindarım, Dinci görünümlü sanıkları koruyan ve bu kişileri baştan suçsuz gösteren kararlara peşin hükümlü olmak olarak imzaların atıldığı anlaşılmaktadır. Şahsım olarak kimsenin tahliyesine karşı olmadığımı ifade ettim karşı olduğum nokta sanıklar arasında siyasi fikirlerinden ötürü ayrım yapılması yasaların adil uygulanmaması yargılamanın taraflı hale getirilmesi ve giderek davanın hızla siyasal bir sürece sokulmasıdır. Süleyman Esen’in sorgusu yapılmadın birleşmenin hemen aka bininde koşar adımlarla sanki yapılacak hiçbir şey yokmuşçasına tahliye edilmesi mahkemenin bu güne kadar verdiği en talihsiz kararlardan biri olarak görüyorum. bu kararla mahkeme tarafsızlığını tümden yitirmiş iddianamedeki zihniyeti benimsediğini açıkça deklare etmiştir mahkeme aynen savcıların zihniyeti ile hareket ederek laik, Atatürkçü, Kemalist, vatansever sanıkları yargılama yapmaksızın bu devrin sabık insanları olarak gördüğünü açıkça itiraf etmiştir. Sürdürülen faaliyet bağımsız bir yargı faaliyeti olmaktan hızla uzaklaşmıştır. Heyetin ekseriyetinde hüküm iddianamenin kabulü ile verilmiş bulunmaktadır sadece şekli prosedürün tamamlanması için gösterilen bir faaliyete dönüşmüştür. Tahliye edilen Süleyman Esen hakkında verilen mahkumiyet kararı her ne kadar Yargıtay tarafından bozulmuş bir karar olsa dahi bir yargı süreci sonunda verilmiş olduğundan ve bu kişi hakkındaki şüphenin yenilmesi için yeni bir yargı faaliyetine ihtiyaç var iken ki bu şüphe yenilmemiştir hala Yargıtay

91

Page 92: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:92

kararında da şüphenin yenildiğine ilişkin bir ibare yoktur. siz yeneceksiniz ama başlamadınız o şüphenin yenilmesine o faaliyeti başlamadınız. Mahkemenin diğer sanıkların sorgularını beklemeksizin tahliye edilen sanığın yeniden ifadesini almaksızın tahliye kararı verilmesi mahkemenin açıkça taraf olduğunu gösteren burada yargılanan masum sanıklar açısından tüyler ürpertici bir karardır. Bu kararı veren bir mahkemenin şahsım hakkında asla adil tarafsız ve adalete uygun bir kararı vereceğine inanmıyorum bu inancım siyasetten verilen tahliye kararı ile beraber tamamen sona ermiştir. Ve Süleyman Esen’in kararı siyasi bir karardır. Bir mahkemenin bu ölçüde taraflı olduğunu laik ve dinci sanıklar arasında tekrar söylüyorum dindar değil, dinci din ticareti yapan sanıklar arasında ayırım yaptığını ilan eden bir kararı vermeye hakkı yoktur. bu güne kadar gerek mahkeme gerekse bazı üyeler hakkında şahsım ve bir kısım sanıklarca tarafsızlığın yitirilmiş olduğuna ilişkin bazı iddialarda bulunulmuş önemli ölçüde siyasi konjöktüre bağlanmış süreçte bu iddiaların dinlenmesi maalesef mümkün olamamıştır ancak heyet her ne kadar başta şahsım olmak üzere bir çok masum sanığın tahliyesini iktidarın yarattığı baskı ve etkileşim içerisinde hukuk dışı gerekçelerle engellemiş ise de Süleyman Esen’in tahliyesi gibi radikal ve net tavrını ortaya koyan bu ölçüde taraflı bir karara imza atmamıştır İlk karar budur. Bu kararla Atatürkçü, laik, vatanseverler baştan mahkum edilmiştir mahkemenizin sürdürmekte olduğu yargılama faaliyetinin tarafsız ve bağımsız olmadığına ilişkin bir yıldan bu yana ileri sürdüğüm iddiaların doğru olmaması düşüncelerimde yanılmam en büyük isteğimdi ilk defa bu kadar yanılmayı yanlış düşündüğümü ve ön yargılı hareket ettiğimi kabullenmeyi arzulamıştım. Ancak son karar bu güne kadar yargılamanın tarafsız ve bağımsız olmadığına ilişkin düşüncelerimin adeta tescili olmuştur. bakınız tahliye ettiğiniz kişi hakkında kesinlikle bir yargı oluşturmaksızın ve suçlamaksızın o da bir sanıktır ve adil yargılanıncaya kadar bir karar verilinceye kadar masumdur. ileri sürülen iddiaların aşağıya aynen sunuyorum gerçek veya gerçek dışı ancak yargılamayı gerektiren bu iddialardan sonra sayın heyete soracağım sualin yanıtını nasıl alacağımı çok iyi biliyorum ama nasıl vereceklerini gerçekten merak ediyorum. Şöyle ki 1. Alparslan Arslan 26/06/2006 tarihli müdafi huzurunda verdiği her türlü baskıdan ari ifadesinde Süleyman Esen’i 1994 yılından beri tanıdığını fakültede birlikte okuduklarını kendisinin lideri olduğunu, cumhuriyet gazetesine atılan bombaları kendisine Av. Süleyman Esen’in talebi üzerine evine getirip verdiğini gerek bombaların atılması gerekse Danıştay’a silahlı saldırı eylemleri konusunda gerekli açıklamaları Süleyman Esen’in yapacağını tahmin ettiğini Av. Süleyman Esen’in evinde teslim ettiği 3 adet el bombasına da 2 milyar TL. ödeme yaptığını. Av. Süleyman Esen’in kendine el bombaları neden verdiği sorulduğunda Süleyman Esen’in kendisinin lideri olduğunu bu konudaki tüm açıklamaları yapacağını ve bundan emin olduğunu, bu konularda kendisiyle yüzleşmeye hazır olduğunu Salih Kunter’in kendisinin cumhuriyet gazetesine yaptığı saldırı ve Danıştay’a yaptığı silahlı saldırı olayları ile ilgisinin de Av. Süleyman Esen’in açıklayacağını Süleyman Esen’in de Salih hocanın evine gidip gelen dini sohbet eden birisi olduğunu kendisinin Salih Kunter’in ve Süleyman Esen’in birlikte ve ayrıca kalabalık guruplar halinde sohbetler yaptıklarını bu konuda Süleyman Esen’i daha çok açıklama yapacağından emin olduğunu, başka bir şey söylemek istemediğini beyan etmiştir. müdafi Av. Ahmet Doğan’da o müdafi zorunlu müdafi ama barodan tayin edilen müdafi olmayıp kendi iradesi ile seçmiş olduğu müdafidir Alparslan Arslan’ın bu beyanlarına karşı hiçbir diyeceği olmadığını beyan ederek aynen iştirak etmiştir bu ifade savcının huzurunda maddi yada manevi hiçbir cebir altında olmaksızın iradi olarak verdiği ortadadır. 2. Alparslan Arslan Ankara emniyet müdürlüğüne verdiği 21.05.2006 tarihli ifadesinin 3. sayfasında şu anda ismini vermek istemediği arkadaşlarına kendisine iyi bir silah lazım olduğunu, bunu tedarik edebilecek kişi yada kişileri sorduğunu onlarda Maltepe civarlarında bir yerde buluşma verdiklerini kendisine 2 adet glok marka tabanca 3 adet el bombası verildiğini, aynı kaynaktan 2 adet glock ve 3 adet el bombasının verdiğini, kendisine tabancalar için 7 milyar, el bombaları için 2 milyar para verdiğini ifade etmiştir. bu ifadesinden anlaşılacağı üzere silah ve el bombaları yakın arkadaş çevresinde

92

Page 93: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:93

temin ettiği yada bu yakın arkadaşlarının teminde yardımcı oldukları ancak bu yakınlıktan ötürüde bu kişilerin isimlerini açıklamayarak koruma gayretine girdiği anlaşılmaktadır ifadesini avukat huzurunda bir baskı ve cebire maruz kalmaksızın verdiği anlaşılmaktadır. 1994 yılından itibaren süren yaklaşık 16 yıllık özür dilerim 12 yıllık bir arkadaşlığın aleni konuşulabilecek bir ortada ciddi hiçbir husumetin olmadığı da meydandadır. Alparslan Arslan Ankara Cumhuriyet savcılığına verdiği 21/05/2006 tarihli ilk ifadesinde 2 glock tabanca daha önce cumhuriyet gazetesine attığı bombaları temin ettiği kişilerin ismini vermek istemediğini ısrarla kaçınıyor ancak temiz bir şahıs aracılığı ile temin ettiğini cumhuriyet gazetesine atılın bombalar ile 2 adet glock tabancayı ve 1 adet brovning tabancayı almasında aracı olan kişi hakkında bilgi vermek istemediğini ancak silah ve bombaları bulmasında aracı olan şahsın yaptığı bu eylemlerden haberi olmadığını, burada da koruma ihtiyacı hissediyor. Bu olay sebebi ile sıkıntılar çekeceğini düşündüğünden ismini vermek istemediğini ifade ederek tanıdığı temiz bildiği kişinin ismini vermekten bu kişiyi koruma amacı ile imtina etmiştir. bu ifadede kendi seçtiği avukatı huzurunda serbest iradesi ile verilmiştir. Alparslan Arslan 11.ACM. üyesi karşısında verdiği 21/05/2006 tarihli sorgudaki ifadesinde gerek cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayında kullanılan bombaları gerekse anlatacağı Danıştay7daki olayda kullandığı ve araçta bulunan 2’si glok 3 tabancayı gerçekten tanımadığı kişilerden yine aynı kaynak silahlarda bombalarda 4 ifadede aynı kaynaktan temin ettiğini ifade ediyor. Kişilerden İstanbul’da Maltepe de para karşılığı aldığını buradaki aracıların ismini vermek istemediğini, buradaki aracıların bomba ve silahları ne maksatla aldığı konusunda bilgi sahibi olmadığını tabiri caizse Anadolu da bana silah bulunmasına yardımcı olur musunuz talebi gibi silah ve bomba bulmalarını yardımcı olmalarını istediğini ifade etmiş silah ve bombaları temin ettiği kişileri korumaya devam etmiştir. Alparslan Arslan 11.ACM. deki davanın 11/08/2006 tarihli birinci celsesinde verdiği ifade de Süleyman Esen’in nasıl liderlik yaptığı sorusuna karşılık mahkemenin Süleyman Esen’in iddianamede belirtilen olaylar ilgili olarak liderlik yapmadığını bu hususta herhangi bir talimat vermediğini sadece olay tarihinde önce Salih Kunter’in evinde Salih hoca, Süleyman abdulsultan’la birlikte namaz kılıp bu kişilerle dışarı çıktıklarını Eczacıbaşı’nın binasının oradan geçerken kendisinin bu işyerine 2 tane roket atılması gerektiğini söylediğini, Süleyman Esen’in böyle bir eyleme gerek olmadığını ve onaylamadığını söylediğini, Salih hocanın evinde birlikte sohbetler ettiklerini cumhuriyet gazetesinde domuz karikatürü yayınlandıktan sonra gazetenin yerinin tespit edip Salih Kunter’in evine gittiğini Salih Kunter’in evinde Süleyman Esen’in bulunduğunu hatırladığını cumhuriyet gazetesinin bombalanma eyleminin Salih Kunter’in evinde bulunduğu sırada anlattığını Salih Kunter bombayı atan çocuklar dikkatli olsunlar aman yakalanmasınlar dediğini Süleyman Esen’inde bomba atılma olayına bu sohbetler sırasında duyduğunu Süleyman Esen’in bomba atılıp atılmamasında bir şey söylemediğini yalnız bu konuları Salih Kunter’in yanında konuşulmaması gerektiği konusunda ikazda bulunduğunu öyle arası verildikten sonra bu defa aynı celsede Süleyman Esen’den bomba almadığını daha önce yalan söylediğini ve başkaca savunma yapmayacağını beyan etmiştir Süleyman Esen 11/08/2006 tarihli Ankara 11.ACM. ilk celsesinde verdiği ifadede Salih Kunter’in evine dini sohbetler yapmak için gittiğini Alparslan Arslan’ın üniversiteden arkadaşı olduğunu birlikte dini sohbetlere katıldıklarını tahminen 5-10 kez dini sohbet için birlikte Salih Kunter’in evine gittiklerini beyan etmiştir. yine Süleyman Esen Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği ifadede Alparslan Arslan’ın öğrenciliği yıllarından itibaren arkadaşı olduğunu birlikte milliyetçi guruplar arasında yer aldığını silahları temin ettiğini ikrar eden Aykut metin Şükre isimli şahsı öğrencilik yıllarından itibaren tanıdığını Üsküdar’daki çay bahçesine gidip geldiğini Aykut Metin Şükre’nin de buraya gidip geldiğini kendisiyle burada tanıştığını sohbet ve konuşmalarının olduğunu dostluk ve konuşmalarını aynı milliyetçi camiadan olmasından kaynaklandığını Osman Yıldırım isimli kişiyi tanımadığı bu kişiyle gözüken 11 telefon görüşmesini sebebinin zaman zaman Alparslan’ın şarjı bittiğinde kendisinin telefonunu alıp konuştuğunu Osman Yıldırım’la bu şekilde konuşmuş olabileceğini Salih Kunter’e ziyarete

93

Page 94: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:94

gittiğinde yiyecek maddeleri götürdüğünü 4-5 defa özel doktora ve hastaneye götürdüğünü Salih Kunter’in evine haftada 3-4 gün gidip sohbet ettiği olduğunu genel olarak akşamları gece vakti gittiğini ve 2-3 saat kaldığını evde cami cemaatini ve semtin insanları olduğunu Alparslan Aslan’ı 1 yıl kadar önce Salih Kunter’le kendisinin tanıştırdığını ifade etmiştir. Salih Kunter Ankara Başsavcılığı 29/06/2006 tarihli ifadesinde Süleyman Esen’in evine her akşam geldiğini bazen yiyecek getirdiğini 6 gün hastanede yattığında başında beklediğini Alparslan Aslanı Süleyman Esen’in getirdiğini Alparslan’ın para yardımında bulunduğunu bir televizyon aldığını haftada 1-2 defa eve geldiğini ırak’a gidip şehit olmak istediğini Ankara’ya gideyim mi? diye sorduğunu Teoman Ekşioğlu’nun avukat olup Süleyman Esen’in tanıştırdığını, Teoman’ın Alparslan’ı ceza evinde ziyaret edip selamını getirdiğini merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışarı çıkmazsın zaten seninde evden çıktığın yok. Diye söyleyince, bana neden ceza versinler suçum var mı ki dediğimde Teoman’ın hiçbir şey söylemeden çıkıp gittiğini Alparslan’ın kendisiyle tanışıp yanına gelip gitmeye başlamasıyla 5 vakit namaz’ını kılmaya başladığını ifade etmiştir. Necati uysal Ankara savcılığında verdiği 29/06/2006 tarihli ifadesinde Alparslan’la tanışıp samimiyeti ilerlettikten sonra bu olayda adları geçen kişilerden Teoman, Zekeriya, Süleyman, Osman ve Orhan isimli kişilerle tanıştım, demiştir. Yine aynı kişi emniyet ifadesinde Süleyman Esen, Aykut Metin Şükre, Salih Kunter’i tanıdığını Süleyman Esen ve Alparslan’ın okul arkadaşı olduğunu ifade etmiştir. Teoman ekşi oğlu Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda 03.07.2006 tarihinde verdiği ifadesinde Alparslan’ı ceza evinde ziyaret ettiğini Teoman Ekşioğlu avukat olup Alparslan’ın ve Süleyman Esen’in ortak arkadaşları. Salih hoca için MOSSAD ajanı olduğunu söylediklerini söylediğini dediğinde Alparslan Arslan’ın çok kızarak sen Salih hocayı tanımıyorsun dediğini daha sonra bir kez daha ziyarete gittiğini o ziyaretinde Teoman biliyor musun ben bu olayda yalnız değilim liderimin Süleyman Esen olduğunu git emniyete söyle dediğini ancak kendisinin gitmediğini daha sonra kafasındaki şüpheleri öğrenmek için Salih Kunter’in evine gittiğini Salih hocanın Alparslan’ı deli olarak gördüğünü süleyman’ın ve Alparslan’ın evine sık sık gelmeleri nedeniyle Süleyman ve kendi sininde alabileceklerini söylediğini ve korktuğunu kendisinin şaka yoluyla ceza evinde cezanı çekersin dediğini, evinde. kendisiyle yaptığı görüşmede Süleyman Esen’in lideri olduğunu ve emniyete söylememi istediğini demişti bu konuda akli dengesinin olmadığını ifade etmiştir. tekrar ifade etmek isterim ki tüm bu beyanlarımda ne Süleyman Esen’in nede bir başkasını kesinlikle suçlama niyetim yoktur suçu olup olmadığını mahkeme yargılama sonucunda ortaya çıkaracaktır. Bu ifadeleri bu şekilde ifade etmemin tek sebebi mahkemenin sanıklar arasında nasıl taraflı davrandığını ortaya koymaktır. Yukarı da anlattığım kurumda avukat Süleyman Esen yerine Av. Kemal Kerinçsiz olsaydı, Allah muhafaza. Mahkeme acaba yine aynı tahliye kararını verir miydi? Bu sorunun cevabını mahkeme heyetinin kendi vicdanlarında vermelerine bırakıyorum ancak yukarıda belirttiğim beyan iddia ve şüphelerden şahsım üzerinde küçücük bir parçacık olmamasına rağmen şahsım tutuklu bulundurularak Danıştay cinayeti ve gazetenin bombalanması olaylarında silah ve bomba temin ettiği iddia edilen kişilerin tahliye edilmeleri bu davada adaletin sağlanamayacağının bir göstergesi olarak görmekteyim. Şahsıma hiçbir araç suç isnat edilmemesine rağmen son derece basit, insanı, mesleki, siyasi ve sosyal ilişkilerin bahane edilerek tutuklu bırakılmama buna karşılık hakkımda mahkumiyet kararından sonra bozulma kararı olmasına rağmen araç suçların işlenmesi noktasında şüphenin yenilmesi için sorgular dahi beklenmeksizin tahliye kararı verilmesi mahkemenin sanıklar arasında siyasi ve dinsel görüşlerinden ötürü ayrım yapıldığını ve çifte standart uyguladığını göstermektedir. bütün bunlara rağmen tutukluluk halimin devamı konusundaki takdirlerinizi kullanırken sayın hakimlerin, değerli başkanımın bir kez daha vicdanlarını danışmalarını arz ediyorum, teşekkür ediyorum efendim.”

Sanık Kahraman Şahin söz istedi verildi : “ Saygı değer başkanım sayın heyet, sayın iddia makamı, başkanım yaklaşık 20 aydan beri tutuklu bulunmaktayım. Biliyorsunuz ki ben bir

94

Page 95: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:95

üniversite öğrencisiyim. Bir yılımı maalesef kaybetmiş durumdayım. Ve yeni bir öğretim yılı açılacak ve ben hala buradayım. Lütfen tahliyemi talep ediyorum adaletinize sığınıyorum sayın başkanım. Sayın heyet, sizlerin çoluğu çocuğu yok mu? Kardeşi yok mu yani, bir insanın eğitim hakkı da mı elinden alınır. Teşekkür ederim. “

Sanık Erol Ölmez söz istedi verildi :” Sayın başkanım ben şöyle biraz baştan başlayacağım tutuklandım 22 ocak 2008 tarihinden tutuklandım niçin tutuklandığımı bilmiyorum. Tutuklandım paldur küldür tutuklandım. 3 tane sandalyede yatarken aldılar getirdiler beni. Attılar cezaevine dediler ki sen Ergenekon terör örgütünün tetikçisisin aldılar cezaevine koydular. Buraya kadar geldik. Savunmalar bitti. Savunmadan sonra geldik daha ben niye tutuklu olduğumu halen bilmiyorum. Ondan önceye eğer dönersek 10 nisan 2008 tarihinde savcı Zekeriya Öz beni devşiremediği için devşirseydi eğer beni gizli tanık konumuna alsaydı ben şimdi o gün tahliye olacaktım. Ama o şekilde tahliye olmaktansa şerefli bir şekilde ölmeyi ben bunu uygun görürüm. Beni devşirmeye kalkanda devşirmek veya devşirilen insan bana göre kanı bozuk bir insandır. Şimdi sayın başkanım dilekçeyi yazdık dilekçe dernekler masasına gitti. Cevabı geldi beyan ettiniz. Her hangi bir şekilde bir derneğe veya bir partiye üye olmadığımı siz beyan ettiniz. Ondan sonra en son Amerikan konsolosu davasında beni götürdüler ifademi aldılar. Savcı Zekeriya Öz de ordaydı. İyi ki de avukatlarım gelmiş gelmeseydi aba altından sopa gösterecekti. Öyle yada böyle bu Amerikan konsolosluğu saldırısını buraya bağlamaya çalışacaktı. Ve bu da olmadı meydana çıktı. Onunla ilgili yazı yazdık beyan ettiniz geldi cevabı soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Ben hala niye tutukluyum? Benim suçum nedir? Ben bunu bilmiyorum yani tetikçi miyim? İddianamede tetikçi geçiyor yok ben istihbarat toplamışım fatih Çarşamba semtimde de yok sakal cüppe bırakmışım da bunların hepsi safsata. Bunları ben ispat edebilirim çarşambaya gitsek orda 10 tane adam var en azından. Herkes teyit edebilir. Ya, ne yaptım yani benim şu anki suçum nedir ben bunu bilmiyorum. Yatıyorum gidiyorum geliyorum yatıyorum. Ama şunu bir kere düşünmenizi arz ediyorum sayın başkanım, burası çok önemli 20 aydır ben sağ olsun burda birkaç kişi bana yardımcı olmaya çalışıyor. Benim sigara masraflarım var benim ihtiyaçlarım var. Ama benim ailem yok gelmiyor. Bana kimse gelmiyor herkes korkmuş. Benim gelenim gidenim yok ve herkes korkmuş. Şimdi 20 aydır ben buradayım. 20 aydır cezaevinde tek kişilik yerde kalıyorum ben tecvitte kalıyorum kendi arzumla isteğimle sinirli bir insanım siz de beni birkaç kere uyardınız sinirlenmeden konuş sakin konuş diye uyardınız. Bununla ilgili raporumda var heyet raporda yazdı verdi. Kısmetse bu hafta size sunacağım onu da yani şimdi sayın başkan, vicdanınızı elinize koyun siz ve heyetiniz olarak bir kere düşünün ben 20 aydır, he yok bana illa diyorsanız ki Erol biz seni tutacağız sen kışında buradasın yazında buradasın diyorsanız tamam, eyvallah ben bir şey demem ama, eğer beni tutacaksanız benim aylık masrafın en fazla 200 liradır. Burda 4 kişisiniz 50 şer liradan 200 lira para. Her ay ben bunu isterim sayın başkanım. Bu bir, ikincisi eğer beni kışın karda fırtınada tahliye edecekseniz etmeyin neden etmeyin, çünkü benim evim yok. Gidecek yerim yok. Eğer beni kışın tahliye ederseniz benim yol paramla otel paramı verin ben öyle çıkayım gideyim. Ha, bu zaman beni tahliye edecekseniz bu zamanlar ben giderim kendime bir ev bulurum yer bulurum bir bark bulurum kendimi toparlarım. Kışa hazırlık yaparım yani. Ama illa da beni tahliye etmeyecekseniz ben bileyim. Suçumu bileyim. İddia makamı çıksın desin ki Erol Ölmez sen bu suçu işledin sen bu suçu yaptın desin. Benim önüme bir somut delillerle belgelerle gelsin bana böyle bir gizli tanığın kalkıp da Erol Ölmezin yok işte Çarşambaya girmiş çıkmış da sakal cüppe yok öyle yani böyle yalanlarla dolanlarla 20 aydır cezaevindeyim. 20 ayımda bitmek üzere 21. aydan 5 gün aldım 6 gün aldım. Daha ben ne kadar tutuklu kalacağım ya, ben suçumu bilmiyorum benim suçumun ne olduğu tetikçiyi bıraktınız, istihbaratçıyı bıraktınız, silah ticareti yapanı bıraktınız, herkesi bırakıyorsunuz, peki benim suçum ne? Tabi ki benim suçum belli. Ben böyle gittim işte kendi yani dengesizliğim deyim ben size kalktım beyanlarda bulundum verdim. Ama ne yaptım beyanlarımı geri çektim. Bunlar dedim muhataba almayın diyerekten dilekçe

95

Page 96: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:96

verdim size bunun dışında başka da bir şey yok. yani bende ne var. Ha Fethullahçı gladyo diyorsanız Fethullahçı gladyo gazetesinde beni hala yazıyor. Eski gazeteleri aldım daha arkadaşlardan bir baktım yine beni yazmış. Yine yazıyor, Ergenekon’un tetikçisi Erol Ölmez olduğu meydana çıktı. Ya, bu ne Erol Ölmezmiş ben bunu anlayamadım ya. 4 tane sandalyeden aldığınız adam bir dakikada tetikçi oldu istihbaratçı oldu, örgütün en üst adamı oldu. Ya, sayın başkanım bir kere el vicdan diyorum ya beni tahliye edin bu zamanlar yok beni tahliye edecekseniz kışın diyorsanız ben yatarım. Çünkü benim ana yok baba yok benim kimsem yok ben yatarım ne olacak. Devlet bakıyor bana ekmek elden su gölden ben 3 öğün yemek yiyemiyordum normalde dışarıda yani böyleyse ben sizden rica ediyorum lütfen ayda 200 lira para istiyorum sayın başkanım. Benim ihtiyacım var teşekkür ederim. Artık kimseye yüklenmek istemiyorum. Lütfen veya beni tahliye edin teşekkür ederim. “

Sanık Selim Akkurt söz istedi verildi :” sayın başkanım ben bu tertip yüzünden işlemediğim suçlardan en ağır cezalara çarptırıldım. Yargılanmakta olduğum başka davamda kalmadı. Yani bana kurulan tertip amacına ulaştı. Artık tutukluluğumun kaldırılmasını talep ediyorum saygılarımla. “

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi :” sayın başkanım yazılı talebimde de belirttiğim gibi 14 eylül 2009 tarihinde muhtelif televizyon ve gazetelerin yapmış olduğu yayınlarda bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu ile maliye bakanlığının gelirler kontrolörlerinin yapmış olduğu bir rapordan ve çalışmadan bahsediliyor. Bunu da yine bu mevcut yargılaması devam eden iddianamenin ekindeki 10. klasördeki yine dilekçemde belirttiğim belgelere dayandırılarak odluğu söyleniyor. Ancak ben kalemden araştırdığımda bu tür çalışmanın veya raporun mahkemenize ulaşmadığını öğrendim. Mahkemenizin böyle bir belgeye ulaştığına dair bilgisi varsa bu çalışmadan bilgisi varsa bana bir kopyasının verilmesini eğer yoksa da huzurlarınızda çok açık ve aleni olan bir durumu ortaya koymak istiyorum. mahkemenizden önce bu çalışmaların basına servis edildiğini televizyonlara gazeteye servis edildiğinin açık ve bariz bir örneğidir. Bu çalışma eğer sizin heyetinizde yok da gazeteler bunu iki hafta öncesinden servis edebiliyorsa diğer bir talebim, bu şekilde iddialarla bu şekilde hukuk skandallarıyla devam 21 aylık yargılama sürecinde her türlü iddiaya cevap verebildiğime inanıyorum. Ancak her geçen gün buna benzer bir haberler heyetinizin ve kamuoyunun zihninde ve vicdanında suçluluğumuzu artıracak ve bunu devamını sağlayabilecek kanaatler yaratılmaya çalışılıyor. Bunun farkındayım başında da bunu fark etmiştim. Müteaddit defalarda beyan etmiştim bunu ben. Görüldüğü gibi ek klasördeki belge şahsıma ait belge ancak eğer mahkemeniz gerek savunmam sırasında bana bu konuda bir soru sormuş olsa cevabını verirdim. Veya iddia makamı bir soru yöneltmiş olsa cevabını verirdim. Şimdi o belgeler üzerinden bir açıklama beyanda bulunmak istemiyorum. Mahkemenizin verdiği cevaba göre gerekli açıklamayı beyanı yapacağım ancak şu var, çok açık görüldüğü gibi 21 aylık tutuklu burda daha önce de mükerrer defalar tekrar ettiğim gibi ben bir talepte bulunduğum sırada mukabele olarak karşı taraftan veya basından bu yolla bir çalışma hakkımda suçlama veya fahiş şekilde iddialar ortaya atılıyor. Bu şimdi hukuk adına bir anlam taşıyabilir mahkemenize ulaştığı anda, ancak mahkemenize ulaşmadığı anda bunun adı çok daha başka bir şeydir. Ancak mahkemenize ulaşmadığı halde bundan etkilenip bu yolla yayınlarla bu yolla haberlerle bu yolla imalarla ki, daha öncede olmuştu hakkımda ilk adım gizli tanık ifade vermişti. Bir açık tanık 28 şubatçı olduğumu söylemişti. Bunlarla benim tutukluluğumu devam ettiriliyorsa gerçekten adalete olan inancım ve güvenim azalmaktadır. 21 aylık tutukluluğum gerçekten ciddi anlamda bir birey olarak bir vatandaş olarak bana verilmeyen ama toplumun diğer taraflarına bütün dünyanın gözü önünde açılımlarla verilen toplumun bir kesimi teröre indirgenerek teröriste indirgenerek kürt dediğimiz insanları açılım hakkında teröriste indirgeyerek verilen hakların bana verilmese bile ben burada bulunduğum sürece bunun savunmaya ve istemeye çalışacağım ve devam edeceğim ben artık sizin de gözlerinin önüne serilen ülkenin genel durumu ve buna

96

Page 97: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:97

paralel olarak devam eden şu salondaki hallerimizi de göz önüne alarak tahliyeme karar vermenizi talep ediyorum. Saygılarımla “

Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi, verildi:” Şimdi reis bey şu cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay olaylarında baştan sona kadar olduğu gibi hepsini anlatacağım. Hepsini. Noktasına kadar. Nisan ayında.”

Mahkeme Başkanı:” Hepsini anlatacaksın, avukatın olacak, hepsini dinleyeceğiz seni sabret. Saatlerce dinleyeceğiz seni meraklanma.”

Sanık Tekin İrşi söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım dört seneye yakın bir senedir tutukluyum, tutukluluğumun kaldırılmasını talep ediyorum.”

Sanık Güler Kömürcü Öztürk söz istedi, verildi:” şimdi bu bir yıldır devam eden kovuşturma kapsamında sanıyorum bir ilki paylaşacağız bir suç duyurusunda bulunacağım şu ana kadar yapılmayan bir suç duyurusunu da şöyle ki açayım, ikinci iddianame 237. klasörde kıskaç ismi verilen bir gizli tanık, ifadesinin bir bölümünde şahsımın 2007 yılı nisan ayında çamlıca kız lisesinde Oktay Yıldırım, Aziz Ergen, Birol Başaran, Ahmet Ceyhan, Ayşe Asuman Özdemir, Ergün Poyraz, Kuddusi Okkır, Neriman Aydın ve de kalabalık bir grup ile birlikte bir toplantıya katıldığımı iddia ediyor ve akabinde çıkan gazete yayınlarından da görüyoruz ki bu toplantının tam tarihi 25 Nisan 2007. bu aşamada ben değerli heyetinize daha önce de sundum yaklaşık iki ay önce sundum dilekçemi kesinlikle bu şahısları tanımıyorum. Böyle bir toplantı söz konusu değildir. Şifahinin ötesinde. TİB den gelen kayıtlara baktığımızda 25 ve 26 Nisanda 2007 tarihinde tam iki gün Ankara daydım. Uçak biletleri Hilton oteli kalışı TİB kayıtlarıyla da delillendirilebilir, şimdi bu aşamada şunu söylemek istiyorum ayrıca Bekir Öztürk de önceki gün bir basın açıklamasıyla bunu yalanladı. Şifahen önemli değil, TİB kayıtları ile ve benim uçak biletim otel kayıtlarımla Ankara da olduğum, şahısları tanımadığım yine telefon kayıtları ile delillendirilmiştir. Burda ben bu tanığın kıskaç adı verilen gizli tanığın ifadesi ile toplumda mağdur ediliyorum. Yalan ifade var yalnız ilk olan şudur suç duyurusu şuanda mıdır? Yalnız ben zarar görmüyorum aynı şekilde Cumhuriyet’in 2 değerli savcısı da bu gizli tanık tarafından kandırılıyor yalan söyleniyor ve mağdur ediliyor. Yalnız ben mağdur edilmiyorum, sayın savcılar da mağdur ediliyorlar. Aynı ifadeyle yalan ifadeyle hukuk yanıltılıyor, adalet yanıltılıyor, dolayısıyla da sayın savcılar da benim gibi mağdur odlularını düşünüyorum. Ve Türkiye cumhuriyetinin iki değerli savcısına şimdi bu gizli tanık ile ilgili adaleti yanılttığı ve şahsım ile ilgili yalan söylediği için suç duyurusunda bulunuyorum. Onların da mağdur olduğuna inandığım için şayet onlar benim bu mağduriyetimi ve kendi mağduriyetlerini benim yapmamı gidip suç duyurusunda bulunmamı istiyorlarsa bunu da yapacağım. Onların da aynı şekilde mağdur olduğunu ve benimde mağdur olduğumu düşünerek değerli heyetinize bu suç duyurusunu sunuyorum. Bu anlamda gizli tanık bir gizli tanık hakkında yapılan ilk suç duyurusudur. Bunu söylemek istedim ilk bu anlamdadır. İkinci olarak da başka bir detayı paylaşmak istiyorum yine sizlerle. Diyorsunuz bu son birkaç gün içerisinde son bir hafta içerisinde basında genişçe yer aldı. Şahsımla ilgili çeşitli gazetelerde çıkan özel hayatımın gizliliğini ihlal eden konularda hukuk mücadelesi veriyorum. Birkaçını kazandım yine bir ceza davası kazandım. Burda çok dikkat çeken bir parantez açıp bir bilgiyi paylaşmak istiyorum şöyle ki, 2005 yılında çeşitli dosyalardan benzeri böyle dosyalardan haber alıp yana meslektaşlarım bazı meslektaşlarım hakkında davalar açıldı dendi ki siz bu davalarla özel hayatın gizliliğini ihlal ediyorsunuz. Bu davalardan nasıl haber alıp yayınlıyorsunuz, yaptığınız yasaktır ve bu muhabirler daha sonra beraat ettiler. Fakat çok düzgün çok doğru bir cumhuriyet savcısı dedi ki hayır beraat edemezsiniz siz gizliliği ihlal ettiniz dosyanın gizliliğini ihlal ettiniz özel hayatın gizliliğini ihlal ettiniz. Bu telefon konuşmalarını yayınlayarak şahıslara zarar verdiniz ve sizin TCK’nun 280. maddesine aykırı bir suç olarak düzenlenen maddelerden de yargılanmanızı istiyorum dedi bu değerli savcı yani dedi ki kimse kimsenin özel hayatının gizliliğini ihlal edemez. Bu dosyalardan haber alıp yapamaz. Bu değerli savcı Zekeriya Öz’ dü. 2005 yılında bu itirazı yapan bu gazetecilerin yayınlanması özel

97

Page 98: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:98

hayatın gizliliğine saygı duyulmasını isteyen Sayın Zekeriya Öz’ dü. Yorumu size bırakıyorum teşekkür ederim.”

Sanık İbrahim Benli söz istedi, verildi:” sayın başkan, bizleri siz sadece siz yargılamıyorsunuz, bizleri sizden ayrı olarak yandaş yalaka ve yobaz medyada yargılıyor. Buradaki mahkemenin çok uzun süreceği anlaşılmıştır. Muhtemelen siz ve sizden sonra gelecek birçok heyet de yargılamaya devam edecek ama hiçbirimiz bu davanın sonucunu göremeyeceğiz diye düşünüyorum. Ama yandaş yalaka ve yobaz medya hızlı bir yargılama yaparak bir çoğumuzu çoktan mahkum etti bile. Sayın başkan sayın heyet, ben sayın mübaşir ile makamınıza bir talep ve star gazetesinin 23 Eylül 2009 tarihli nüshasını da gönderdim. Bu gazetenin 12. sayfası tamamı ile Ergenekon haberleri ile dolu. Burda görülebilir en üstte Küçük’ ün mülkü yok. Kira gelirleri ise çok, danışmanı olduğu şirkete 5,6 milyon dolarlık transfer, tekel düzenli maaş ödemiş, ve gazetenin altına da gene dört sütuna manşet olarak Ergenekon’ un trilyonluk öğrencileri, başlığı altında bir ara başlık ile Ergenekon savcılarının talebi üzerine başlatılan incelemede sanıkların trilyonluk nakit para transferlerinde öğrencileri kullandıkları belirlendi. Haber de hiç ismi geçmeyen bu davanın sanıklarından sayın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu benimde bir fotoğrafım yayınlanmış, savunmamda çok özetle bütün hayatımdan bahsettim. Ve halihazırda da sanayici bir iş adamı olduğumu söyledim. Şöyle bir talepte de bulundum. Bu gazetenin sahipleri başta olmak üzere bunlar başta olmak üzere ben tüm ticari kağıtlarımı bilançolarımı ödediğim vergileri, ödediğim sigorta primlerini hiç ayrım gözetmeden her iş adamı ile karşılaştırmaya hazırım. Gözaltına alındığım 2008 yılında dahi ki işlerim çok ciddi bir şekilde azaldı. Çünkü bir terör örgütü üyesi olarak gözaltına alındım ve yargılanıyorum. Buna rağmen bağlı olduğum Avcılar Vergi Dairesi’nin en yüksek kurumlar vergisi ödeyen 19. mükellef olmam nedeni ile İstanbul Vergi Dairesi başkanı bana bir işte süslü kağıt gönderdi. Ve bu arada bir özel telefonumu da kendi cep telefonumu da bildirerek mali hukuki vesaire konularda yirmi dört saat onu arayabileceğimi falan söyledi. Ben itibarı gerçekten çok yüksek bir sanayiciyim. Bunu dillendirmek beni utandırıyor bankalardan sadece imza atıp kredi kullanan bir insanım ben yirmi yıllık sanayiciyim. Bu yirmi yılın şirketin kurulduğu ilk 1990 senesinde üç aylık bir dönem eylül ayında kurmuşuz, o dönem zarar beyan etmişim. Onun dışında 90 senesinden 2008 senesine kadar sürekli kazanç beyan etmiş ve vergi ödemiş bir şirketin sahibiyim. Bu tür haberler bu tür haberler elbette ki kredi kullandığım yada kullanabileceğim bankaların bana yönelik güvenlerini bana vadeli mal satan tedarikçilerin güvenlerini zedeler. Öte yandan benim mal sattığım yabancı alıcılar değil ki bu haberleri işyerimizdeki çalışanlarımıza yedirdiğimiz yemeğin kalitesini onların sigortalılıklarını, ayda on saatten fazla mesaiye kalıp kalmadıklarını dahi denetleyen kriterler uygularlar. Bunları bile ihlal ederseniz sizle olan ticari ilişkilerini keserler. 2007 senesinde 20 milyon doları aşkın bir ihracat yapmış bir şirketin sahibiyim, kredi borcum vergi borcum, SSK prim borcum yok, 15 müşterim var şu anda bu 2008 mart ın dan itibaren bu süreçle birlikte benim müşteri sayım ikiye indi. Şimdi bu kısa bir tanıtımdan sonra biraz kendimi anlatmak zorunda kaldım utanarak da olsa ama kusura kalmayın. Şimdi bu haberde ne diyor ben öğrencileri kullanarak trilyonluk para transferleri yapmışım ve haber de T.B isminde öğrenciyi de kullandığım belirtilmiş. İşte bu para transferlerinde ulusal kanal çalışanlarına da para havalesi yapmışım. Gazetenin T.B diye bahsettiği şahıs ha, orda şu da var. T.B o tarihte öğrencilik dışında başka hiçbir iş yapmamakta. Ve sadece benim para transferlerinde kullandığım bir şahıs olarak haberde yazılmış. T.B şirketimde 1 kasım 2007 tarihinde SSK giriş bildirgesiyle işe başlamış muhasebe departmanında çalışan Taner Bilgindir. Şimdi soruyorum size bu Taner Bilgin’i polis muhbiri mi göreyim. İddia makamının gizli tanık adayı mı göreyim. Nasıl ne göreyim yani, bu şekilde bu çocuğun ismi deşifre edilmiş. Kendisi de çağırdım kızardı bozardı neyse, dedim ben gözaltına alındığımda dahi böyle bir ihtimali dikkate almıştım ama sen çalışmaya devam edeceksin çünkü her hangi bir gocunacağım husus yok. Böyleysen de sen gerçekten de bir takım vaatlerle bir takım ikna yöntemleriyle çalıştığın şirkette

98

Page 99: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:99

benim alehime delil oluşturmasına katkı sağlayacaksan dahi bundan gocunmuyorum. Aleyhime çıkacak bir delil olmayacaktır. Bunu bile ben daha sonra yargılama safhasında lehime değerlendirmesi için zaten talepte bulanacağım dedim. Şimdi sayın başkan, burda tabi özel hayatın gizliliğiyle ilgili zaten bir şey kalmadı. Yani maalesef adalet mülkün temelidir yazısının açtığı şemsiye sizin bile üstünüzü örtemiyor. Bizimkini nasıl örtsün? Yani bir mahkemenin otoritesine bu kadar saygısız olunmaz. Basın hürdür özgürdür tabi ki yapar. Ama basın, itibar infazcısı olamaz. İftiracı olamaz. Şimdi gazetenin yayınladığı bilgiler talebiniz üzerine BBDK’ dan gelen bilgilerdir. Sayın avukatlardan Mehmet Cengiz beyden acaba dedim sayın heyetin önüne bu bilgiler gitmeden mi servis edildi. Fakat onlardan aldığım bilgiye göre bu bilgiler makamınıza gelmiş bilgiler. Bazıları da gizli damgalı, sayın başkan siz o uyduruk Ergenekon şemasını neden açıklamadınız? Hatırlıyorsunuz dediniz ki bu şemada ismi olup da davaya katılmamış dahil edilmemiş insanların şeref ve haysiyetleri onurları vs. korunmalıdır. Peki, o şemayı açıklamanızı engelleyen bir yasa maddesi var mı? Yok. Orda tamamıyla adaletli bir yargıç konumunda bir inisiyatif kullandınız. Ama bakın benim ticari faaliyetlerimi para transferlerim haber yapılması yasak. BBDK yasası bankalar yasası bunu men ediyor. 10 bin lira ile 50 bin lira arasında açıklayan BBDK görevlilerine para cezası 6 aydan başlayan da hapis cezaları ön görüyor. Ve diyor ki ne görevdeyken ne de görevden ayrıldıktan sonra mudilerin banka bilgileriyle ilgili bilgi veremez diyor. Bu şaka olsun diye mi oraya yazılmış? Peki, bu gazeteler nasıl cesaret bulup bunları basıyor yazıyor Güler hanımın kazandığı davada olduğu gibi diyor ki adam, Şamil Tayyar ya, diyor bu iddianamede var. Ya, iddianamede olması yada mahkemenin bir belgeyi talep ederek dosyaya çağırması bunun isteyen herkes tarafından yazılması çizilmesi anlamına gelir mi? ama bir şey de var bakın sayın başkan, bu konuda bu konuda sanıkların belki gayretleriyle örnek davalar sonuçlanacak belki basın o zaman kendine çeki düzen verecek. Geçen gazetelerde haber vardı, çocuk acı duygusunu bilmiyor acıma duygusunu bilmiyor dilini ısırmış kendisini yaralıyor. Bakın bizde bir kısım basında acıma duygusunu da yitirmiş ahlak duygusunu da yitirmiş her türlü ahlaki değerden uzak saldırıyor da saldırıyor insanlara. Size kısaca taleplerimi söyleyim. Bakın bu gazeteyi açın lütfen sayın üyeler orda bir resim var az önce derken adalet mülkün temelidir yazısının oluşturduğu adalet şemsiyesi ve otoritesi siz sayın heyetin üstünü örtemiyor. Hiç olmazsa hiç olmazsa otoritenizin mahkeme sınırları içinde geçerli olmasını beklerim bu davanın bir sanığı olarak. Ben en başından beri gerek iddia makamının savcıların gerekse sizlerin bu konudaki adaletine saygı duydum. Gözaltına alındığı zaman ilk serbest bırakılan insanım ben. 21 mart gözaltında, bir ordu gazeteci üstüme geldi. Dedim ki bize içerde bir açıklama yaptılar burda olan bitenle ilgili her hangi bir ifade vermeyeceksiniz bu suçtur suç işlersiniz dolayısıyla ben size her hangi bir açıklama yapmayacağım burda diğer arkadaşlarımın mahkemesine çıkmalarını umuyorum onları bekleyeceğim dedim. Ama bir çıktım ki biz içerdeyken 3 gün içinde neler olmuş. Bakın bu resim burda çekilmiş sayın başkan, bu bir ilk benim karşılaştığım bir ilk. Televizyonlarda ve gazetelerde ben mahkeme ortamının ne film ne de fotoğrafına rastlamadım. Fakat şurdaki fotoğraf sizin otoritenizin geçerli olması gereken alanlarda çekilmiştir. Onu incelemenizi ve bu disiplinsizliği bu suçu işleyen bu kanaate varacağınızı umuyorum gazetenin ve bu yayın kuruluşunun duruşmalara alınmamasını talep ediyorum. Yine dosyanıza gelen ifşası suç olan belgeleri açılayan yayınlayan gazete hakkında da suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum teşekkür ederim. “

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi :” Sayın başkan sayın üyeler, size özgün mektubu dava dosyasına konmak üzere sunuyorum. 25 nisan 2008 tarihinde yani tutuklanmamdan bir ay kadar sonra Tekirdağ 2 nolu F tipi cezaevinden bana Aydın Yüksek bir mektup yazmış. Mektup okuma komisyonu görüldü diyor. Kendi el yazısıyla 2 sayfa arkalı önlü arka sayfasında da yine okuma komisyonu görmüş yani kendi kaldığı ben 1 nolu daydım o 2 nolu da, Aydın Yüksek’in mektubu. Şimdi bu mektupta ne diyor? Sayın Perinçek ermeni soykırımı yoktur. Sizinle tanışmıyoruz sizi bir yurttaş olarak ülkemizin legal bir siyasi partisinin lideri laik demokratik

99

Page 100: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:100

sosyal hukuk devleti mücadeleniz ülkemizin bölünmez bütünlüğüne olan inancınız tam bağımsız ve onurlu Türkiye mücadeleniz Atatürkçülüğe ve Atatürk devrimine olan inancınız aydınlık ve güzel yarınlara olan inancınız ile tanıyorum. Şahsınıza ve idealinize olan saygım ve sevgim dolayısıyla hem geçmiş olsun dileklerimi iletmek hem de üzüntülerinizi paylaşmak istedim. Bu abesle iştigal Ergenekon yalanı mağdurlarından biri olarak ben de 21 haziran 2007 tarihinden bu yana tutukluyum. Nerdeyse 11 ay oldu. Gelinen bu noktadaki gelişmeler insanın akıl sağlığını bozacak türden. Ancak elimden şaşırmaktan ve beklemekten başka bir şey gelmiyor. Bu entrikanın yargı önünce nasıl bir kurgu olduğu ortaya çıkacaktır. Yeter ki bağımsız yargının huzuruna çıkabilelim. Ben meslekten ayrılan bir polis memuruyum diyor. Ve en son size sabır sağlık vs. saygı sevgi ve hep mutlu kalın. Şimdi bu mektupta ne var? Diyor ki siz bir parti liderisiniz Atatürk devrimini savunuyorsunuz Türkiye’nin tam bağımsızlığını birliğini bütünlüğünü toprak bütünlüğünü ve övgüler, şimdi Nisan 2008’de Doğu Perinçek’e bu övgüleri yazan Aydın Yüksek ne olmuştur da arada ne geçmiştir de mahkeme dosyasına sürekli Doğu Perinçek aleyhine delil toplamak üzere dilekçeler koymaya başlamış? Avukatlarım bana geldi, Aydın Yüksek sanıklardan devamlı Doğu Perinçek aleyhine bilgi belge toplamak için dilekçe veriyor. Dedim ki, güzel toplansın bizim bir şeyden korkumuz var mı? Hepsi bizim lehimize gelecek ne verirse versin. Ama tabi burda mahkemenin çok önemli bir hukuk ihlali var nedir? Hukuki yarar. Yani her talebi siz kabul etmek durumunda değilsiniz. Bir sanık hukuki yararı varsa o bilgi belgeleri toplayabilir. Yoksa savcı konumuna bir sanık geçemez. Geçirilir bir sanık savcı konumuna geçmez ama geçirilir. Öyle görünmektedir ki, Doğu Perinçek’in vatan bütünlüğü Atatürk devrimi Türkiye’nin geleceği vs. konusundaki mücadele ve kararlılığını böyle beni mahcup edecek derecede öven bir mektubun yazarı bu arada Doğu Perinçek aleyhine bilgi toplamaya ikna edilmiş. İşte size belgesini sunuyorum. Ve o sanık duruşmada çıkıyor diyor ki, üye yargıç Sedat Sami Haşıloğlu beni bana, başkan dedi ki bize bilgi ver belge topla sanıklar aleyhine. Ve bunu burda sizin huzurunuzda açıkladı. Hatta ben birden yerimden kalktım ve net bir şekilde tutanaklara geçmesini geçilmesini istedim siz de başkan olarak özellikle geçilmesini sağladınız. Şimdi bu bir manzara ben 12 martta yargılandım, 12 eylül de yargılandım, sıkıyönetim mahkemelerinde askeri mahkemelerde emin olun burda herkesin huzurunda söylüyorum ben sıkı yönetim yargısında Beşiktaş yargısına benzer hukuk ihlallerinin yüzde birini binde birini görmedim. Türk yargısı değildir bu başka bir olay. Ve yargıçların hakimlerin vs. onların da kontrolden hukukun kontrolünden vicdanların kontrolünden tamamen boşandıklarına şahit oluyorum. Diğer manzara, tutuklanmamdan sonra avukatlarım söyledi uzatmayacağım, ev telefonlarım ve Sayın Ferit İlsever dosyada tutuklu İlhan Selçuk üçümüzün ev telefonlarının dinlenmesi hakkındaki sayın üye yargıç Özese’nin verdiği karar. Bakın gerekçesi, terör suçlarının işlenmesinin önlenmesi, amacıyla iletişime müdahale, ben hapisteyim sayın başkan, hapishanede ki adam hangi terör suçunu işleyecek. En fazla hapishanede bir şiş ele geçirir ordaki bir adamı şişler. Hangi terör suçunu takip edeceksiniz? Hapishanede olan bir adamın hangi terör eylemini takip edeceksiniz? Telefonunu dinleyerek ev telefonunu dinleyerek burda bir hukuk var mı? Burada bir mantık var mı? Yani ya sayın avukatlarımın söyledikleri gerekçeleri bir tarafa bırakıyorum yani yargıcın kararı ön yargısını açıklaması düşmanlığını açıklaması hukuksuzluğunu ortaya koyması soruşturma kovuşturma hepsini bir birine karıştırma bunların hepsini bir kenara bırakıyorum. Ama bir mantık var mı? şu mu olacak yani, Şule Perinçek telefon edecek bir komutanla veya Fenerbahçe ordu evine, sayın komutan Doğu Perinçek dedi ki Kızıl Irmak’ın altına gömdüğümüz tankları artık ordan çıkarın ve Ankara’ya yürüyün. Bunu mu dinleyeceksiniz? Neyi dinleyeceksiniz? Bu neyi gösteriyor sayın yargıç, bu hukukun kalmadığını gösteriyor. Yargıçların bir nevi otomatiğe bağlandığını yukardan emir aldıklarını önlerine gelen kağıtların altına imza koyma durumuna düştüklerini bu acıdır. Çok büyük bir acıdır bu, şimdi burda akraba olduk. Benim bir kişiliğim vardır ben insanları severim. Hatta karşı karşıya geldiğim haksızlığa uğradığım insanları da severim öyle bir karakterim var. Sizlerle tanış olduk bir birimizi

100

Page 101: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:101

tanıdık. Her hangi bir tanımadığım yüzünü görmediğim bir hakim yapsaydı bunu ben bu kadar ızdırap duymazdım. Ama yüzünü gördüğüm bir birimize baktığımız karşı karşıya geldiğimiz çünkü ben buradan çok iyi biliyorum kahramanlar olarak aslanlar gibi çıkacağımızı ben çok iyi biliyorum. Sizlerin de bizi alkışlayacağınızı çok iyi biliyorum. En ufak bir küçük şüphem yok. Ve gelecekte dost olacağımızı da biliyorum. Niye bunu hançerliyorsunuz? Eşkıya Türkiye’ye hükümdar olmaz. Hani dünyayı bırakıyorum müthiş bir söz. Belki devlet teorisi siyaset bilimi açısında dünya tarihinde söylenmiş en müthiş söz. Eşkıya hükümdar olmaz. Türkiye’ye de hükümdar olmaz. Bu sözü niye hatırladım? Eşkıya gelmiş hava kuvvetleri komutanlığının nizamiyesine dayanmış eşkıya kağıt parçaları imal ediyor. Eşkıya bilmem sahte fotoğraflar üretiyor. Sahte sanıklar yapıyor. Eşkıya gidiyor hava kuvvetleri komutanlığı adli müşavirini sizin meslektaşınızı benim meslektaşımı bir takım düzmecelerle alıyor yok rüşvetçi yok fuhuş yok bu, ayıptır rezilliktir. Bunu yapan eşkıyadır. Bu sizin üzerinizde bir tehdit herkes bunu biliyor. Yok. Bilmem ne kaçıncı DVD bilmem kaçıncı DVD efendim hakimlerin çapkınlıkları sergileniyormuş ayıptır bunlar rezilliktir. Ne özel hayat kalmıştır ne Türkiye kalmıştır. Ne toprak bütünlüğü kalmıştır. Bakın göreceksiniz niyet onu hedef alınmıştır hakim albay, hani hakim teminatı vardı? Karargâh evlerinin yargıcı kurulan tertibi tespit etti. Efendim Kayseri’deki şebekeyi ortaya çıkarttı üzerine yürüdü, vay sen misin yürüyen. Bu eşkıyalıktır. Ve ayak altında kalacaklardır. Bakın şunu söyleyim, hani bu onların yanında kalmayacaktır bunu çok iyi bilelim. Türkiye’de Atatürk devrimini yıkmaya kalkmak perişan olacaklardır. Hiç kimse bir umuda kapılmasın, Atatürk devrimciliğinin sırtını yıkmak vatanseverliğin Türkiye’de sırtını yere getirmek 2,5 Fethullahçının harcı değildir. Bunu yapamayacaklardır, hiç kimse bu yapılanlara güvenerek onların yanında yer almasın veya hiç kimse bu yapılanlardan korkmasın. Bakın ben korkuyor muyum? Ben korkuyor muyum? Buradaki arkadaşlarım korkuyor mu? O Ahmet Zeki Üçok’da korkmayacak göreceksiniz. Sizde korkmayın sizde korkmayın sayın yargıçlar, bu bir memleket davası haline gelmiştir. Doğu Perinçek davası bilmem Nusret Senem davası o davası bu davası Hurşit Tolon davası, İlhan Selçuk davası değil. bu artık Türkiye’nin emperyalizmle savaş davasıdır. Ve bu Beşiktaş benim bugün en fazla üzüldüğüm sözcükler efendim yargı var, hangi yargı var? Beşiktaş’ta yargı yok. Hukuk devleti var, hangi hukuk devleti var? Baştan aşağı çiğnenmektedir hukuk devleti hukuk devleti diye diye Teyfik Fikret’in dediği gibi hukuk devleti çiğnenmektedir yargı çiğnenmektedir. Ne demektir hakimlerin bilmem ne yatak odalarına girmek oralara kameralar sokmak onları yayınlamak. Bunların hepsi kulaklarından tutulup adaletin önüne getirilip mahkum edilecektir. Bu davada en tarihi sözü Çetinbaş söyledi. Dedi ki, bazı savcılar ve bazı yargıçlar görecesiniz dedi tutuklanacak ve yargılanacaklardır. Bu kanaate kesinlikle katılıyorum. Çünkü çok açık hepsi delilli ortada, sayın başkanım, Kuvai İnzibatiye’yle karşı karşıyayız. Yasal güçlerle değil. Tarih böyle yazacaktır. Bizi buraya getiren kuvvet şu anda Kuvai inzibatiye’nin Vahdettin’in damat Ferit’in kuvvetidir. İngiliz emperyalizminin Amerikan emperyalizminin kuvvetidir. Malta’ya sürdükleri gibi, biz buradan çıkacağız duvarları yıkıp çıkacağız. Ama burda beraber olacağız. Savcıları da tekrar davet ediyorum. Eski bütün husumetleri bir yana bırakalım. Savcıları da vatanseverliğe davet ediyorum. Manzaraya bakınız Türkiye de cenazeler kalkıyor. 3 tane cenaze kalkıyor bugün. Biri Mehmetçiklerin cenazesi şehit cenazesi, ikisi, PKK’lı etkisiz hale getirilenlerin cenazeleri, Türkiye’nin %70-80’ni buraya ağlıyor bir kısmı oraya ağlıyor. Ondan sonra Osmanlı Abdulhamit’in torununun cenazesi kalkıyor. Yüzlerce sarıklı adam televizyonda gördüm. Yüzlerce sarıklı adam, ülke bölünmeye götürülüyor. Bu açılımlar falan hiç biri olmayacak ama bunun çok ağır sonuçlarını yaşamaya başladık. Bu Türkiye’yi etnik kavgalara götürme açılımlarıdır. Hiçbir şey olmayacak. Hiçbir açılım olmayacak hiçbir yenilik getirilmeyecek ama o cenazelerde yürüyen insanlar arasındaki ruh halinin bir birinden kopması bunun üzüldüğüne onun sevinmesi tasada ve kıvançta birliğin ortadan kalkması bunun bedelleri çok ağırdır. Ve Ergenekon davası burda belirleyici bir rol oynamıştır sayın yargıçlarım. Ey heyet Ergenekon davası şu Türkiye’nin yuvarlandığı karanlıklarda

101

Page 102: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:102

belirleyici bir rol oynamıştır. Ergenekon davası Türkiye’ye kurulan şu tuzağın bir nolu yargıdaki olayıdır girişimidir. Onun için sizin sırtınızdaki sorumluluk görevleriniz yalnız basit bir adalet hakkaniyet onlardan da vazgeçtik. Hakkaniyet kalmamıştır hangi hakkaniyet vardır? Ben o kadar sıkıyönetimde yargılandım. Efendim bakın 3 örgüt yöneticisiyiz değil mi, Sayın İlhan Selçuk, Sayın Alemdaroğlu, Sayın Doğu Perinçek hani biz nasıl örgüt toplantısını yönetim toplantısını yapacağız. Beni içerde tuttunuz onları dışarıda, bırakın beni gidelim örgüt toplantılarına başlayalım. Yönetim toplantılarına, ben böyle bir şey sıkıyönetimlerde görmedim. Örgütün liderleri tahliye oluyor o da olmaları lazım. Çünkü örgüt yok, örgüt yok. Sağlık sebebiyle tahliye edilmiyor. Öyle bir şey yok evrakta. Sağlık sebebiyle tahliye edilmiyor, öte yandan örgütün üyesi bile olmayan Nusret Senem, Hikmet Çiçek üyesi değil bunlar nasıl tutuyorsunuz bu insanları içerde? Diğer arkadaşlar, hakkaniyette kalmamıştır. Ama onları da bırakıyorum. Adalet hakkaniyet hepsini bırakıyorum. Bu Ergenekon davasıyla Türkiye uçurumlara götürülmektedir bunu görmüyor muyuz? Bunu görmüyor muyuz? Ha, bazı sanıklar size çok büyük roller şey yaptılar yüklediler efendim siz yaparsanız, ama çok önemli kararlar alabilirsiniz. Türkiye için bu ülkenin bütünlüğü için hak için hukuk için nasıl savaşacak Türk ordusu? Türk ordusunun yaratılan imajına bakınız, işte bir daha yeniden depreşti. Rüşvetçi otellerde fahişelerle yakalanan esrar partileri yapan teğmenler, aslan gibi teğmenler aslan gibi onlar buradan selam söylüyorum. O teğmenlerimiz aslan. Aslan gibi teğmenler, harp okulun birincileri, ikincileri, dördüncüleri, aslan gibi oldukları için içeri atılıyor. Böyle bir ordu savaşa bilir mi? oraya götürülüyor Amerika bölecek düğmeye basacak, Silopi de Eruh’ta şurda burda hükümet binaları işgal edilecek PKK bayrakları çekilecek kapıdaki polis jandarma öldürülecek ondan sonra insan hakları var. Nasıl yaptırım gücü kullanacağız? Genelkurmay da bunu tartışacak. Buraya götürülmek isteniyor. Ve bu vatan için ölünmez bu ordu ordunun imajı sürekli kirletiliyor. Ahmet Üçok meselesi değil ki, Ahmet Üçok’un da pırıl pırıl bir insan olduğundan en ufak bir şüphem yok. Pırıl pırıl olmasaydı hedef alınmaz. Namuslu olduğundan en ufak bir şüphem yok. Pırıl pırıl olmasa hedef alınmaz. Namuslu insanlar hedef alınıyor. Bakın ben bu Ergenekon tecrübesinde şunu gördüm. Namuslular dürüstler kahramanlar bunlar hedef alınıyor. Alçaklar değil. Suçlular değil, reziller değil. Onun için ben artık kim Ergenekon’dan hedef alınıyorsa diyorum ki bu namuslu insandır. Bunu hakikaten namuslu çünkü o Kayseri’deki olayın üstüne gidiyor. Korkmuyor, korkmuyor korkak değil. İşte bu gerekçelerle ve en önemlisi siz burda bir siyasi partiyi faaliyetinden yok ediyorsunuz. Başkanını genel başkanını genel sekreterini içeri atıyorsunuz böyle bir şeye yetkiniz yok. sayın yargıçlar, savcılar yolluyor paket paket dava dosyalarını temmuz 2008 de yolladılar daha sonra bir daha yolladılar daha sonra bir daha yolladılar Yargıtay’a Yargıtay başsavcılığına koskoca Yargıtay başsavcılığı Türkiye’nin en yüksek savcılık makamı. Protokolde eskiden ilk 4’ün içindeydi. Cumhurbaşkanı, meclis başkanı, hükümet başkanı, yargının başında da Yargıtay başkanı ve başsavcı, o başsavcı gönderilen bütün Ergenekon belgelerini okuyor ve işçi partisinin terör örgütü olsa kapatması lazım. Darbe işine karışsa kapatması lazım, Doğu Perinçek’e atfedilen suçlar varsa şüpheli olsa hemen dava açması lazım, açmıyor. Açmıyor o konudaki talebimiz de korkudan biz yenilemiyoruz siz hiçbir şeyden korkmuyorsunuz biz korkuyoruz. Siz ne dediniz bunun ön mesele almasını düşüneceğiz. Daha karar vermediniz aman vermeyin. Ama uyguladığınız hukuk hukuk değildir. Ortaçağ hukuku da değildir. Roma’daki kölelik hukuku da değildir. Bu bir kargaşalıktır. Kargaşalıktır şu gün Beşiktaş’ta kargaşalıktan başka bir şey yoktur. Kadılar da yoktur. Tahliyemi istiyorum sayın mahkemenizden tahliyemi istiyorum. Bana yaptığınız benim şahsıma ait değil ben yatarım çocuklarım eşim falan onlar da aslanlar gibi hiç, hayatları babalarını hapishanede ziyarette geçti. Hiç ama Türkiye’ye yapıyorsunuz. Şu gidişatta göreceksiniz en sonunda şu olacaktır, işçi partisi gel kurtar Türkiye’yi denecektir. Olacak göreceksiniz. Onun programları onun ruhu onun fedai karakteri onun devrimciliği oraya gidiyor Türkiye. Siz de bunu göreceksiniz beraber olacağız. O büyük mücadelelerde beraber olacağız. Pişman olmayın. Tahliyeme karar verin, ha korkmayın

102

Page 103: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:103

korkacak bir şey yok. Ahmet Zeki Üçok hiçbir önemi yok. Bakın 15 gün sonra Ahmet Zeki Üçok Türkiye’nin kahramanı olacak. Dursun Çiçek’e yaptılar ne oldu kağıt parçalarıyla, iki kağıt parçası da sizin için üretsinler. Kâğıt parçasından korkulur mu? Sahte belgelerden düzmece davalardan uydurma kanıtlardan korkulur mu? Bu hakimlere yapılan savcılara yapılan terör bunları hiçbir şekilde dikkate almayın. Hiçbir şey olmaz saygılarımla arz ediyorum. “

Sanık Nusret Senem söz istedi verildi :” Sayın başkanım, duruşmalar başlayalı 12 ay oldu. Bizlerin gözaltına alındığımız tarihten bu tarafa da 18 ay geçti. Bir yıllık yargılama süreci boyunca defalarca yapılan tertibi açıklayan belgeler sunduk heyetinize bir kısmı dosyadan bir kısmı mahkemenizin yazdığı tezkerelere gelen cevaplar üzerine çıkan belgelerden oluşuyordu bunlar. Defalarca ben partimizde bulunduğu iddia edilen ama asla partimizde bulunmayan 4 adet CD ile ilgili de; onun İstanbul da emniyet mensupları tarafından hazırlanıp deliller arasına konduğunu gösteren delilleri sundum heyetinize. Bizzat o belgelerin içerisinden çıkan delillerdi bunlar. Bunun üzerine 13 Haziran tarihinde heyetiniz naip hakim tayin etti ve o 4 tane CD’yi inceledi. Gelen bilirkişi raporları da dosyaya girdi. Bizim bahsettiğimiz anlattığımız dışında hiçbir emare ortaya çıkmadı. O CD’lerin partimize ait olduğunu ifade eden tek bir emare ortaya çıkmadı. İstanbul emniyetine Ankara emniyetine yazdınız parmak izi belgeler üzerinde parmak iziyle ilgili bir emare var mı diye o konuda da aynı şekilde hiçbir parmak izinin bize ait olmadığı parmak izlerinin alınmadığı ortaya çıktı. CD’lerin arama tutanaklarında olmadığı kanıtlarıyla gösterildi heyetinize sayın başkanım bütün bu deliller bir yana şahsımla ilgili bir konuyu da arz etmek istiyorum. bu bizim partimizin demin ifade ettiğim gibi bizim partimizin ve parti yöneticisi olan arkadaşların bir tertip sonucu buraya dahil edildiğini kanıtlayan delillerdi demin anlattığım ve sunduklarımız. Bir de şahsımla ilgili bir konuyu bir hukuki noktayı arz etmek istiyorum. Ben gerçi bunu birkaç defa söyledim ama anlaşılmadığı inancını hala taşıyorum. Acaba yeteri kadar anlatamadık mı? Sayın yargıcım ben tutuklandığım gün sayın savcı sevk yazısında benim ceza kanununun 326. maddesinden yani devlete ait gizli bilgi ve belgeleri hile ile elde etmek iddiasıyla tutuklanmamı istedi. Ayrıca ceza kanununun 314/2. maddesinden silahlı terör örgütü olması iddiasıyla tutuklanmamı talep etti ve bir başka şimdi anımsayamadığım bir başka iddia ile yine tutuklanmamızı talep etti ve sevk etti mahkemeye. Sayın sorgumuzu yapan yargıç sadece ceza kanununun 326. maddesinden tutuklanmamıza hükmetmiş. Ve o nedenle biz tutuklandık ben, sayın Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan sadece ceza kanununun 326. maddesinden. İddianameyi aldık sayın yargıcım 326. maddeden cezalandırılmam istenmiyor hakkımda böyle bir suç isnadı yok iddianamede bu durumda eğer hukuk varsa, ben 30 yıllık avukatım eğer hukuk varsa yapılması gereken şey savcılığın benim salıverilmemi istemesinden ibarettir. Aynı şekilde Hikmet Çiçek’in de durumu benzer aynı. Bizim ikimizin hemen aynı an salıverilmemiz gerekir. Biz örgüt silahlı terör örgütü isnadıyla tutuklu değiliz böyle bir tutuklama müzekkeresi yok. Sadece açıklanması yasak olan belgeleri bulundurmak iddiasıyla ceza kanunun 334. maddesinden hakkımızda isnat var. O da 326. maddeyi karşılamıyor. Cezası 1 yıl 3 yıl arasında o da tutuklanmayı gerektiren bir suç da değil. Asliye ceza mahkemesinin görevine giren bir suç yani sayın yargıcım ben 18 aydır Hikmet Çiçek 18 aydır hürriyeti tahdit edilmiş insanlarız. Burada hukuk var mı? Burada hukuk var mı? Hukuk yok. Hukuk tatile çıkmış. Onun için sayın yargıcım genel başkanımın o güzel konuşması üzerine başka şeyler söyleyerek ortamı bozmayım tahliyemi talep ediyorum. Saygılar sunarım. “

Sanık Hikmet Çiçek söz istedi verildi :” Sayın başkan, aslında benim söyleyeceğimi sayın Nusret Senem söyledi ben aynı konuları tekrar etmek istemiyorum. Hukuki durumumuz aynı yani biz 326. maddeden tutuklandık bu tutuklandığımızdan 4 ay sonra iddianame tanzim edildiğinde gördük ki bizler bizler hakkında bu maddeyle ilgili ceza talep edilmiyor. Bunun yerine 334. maddeden cezalandırılmamız talep ediliyor. Yani sayın savcılar dahi, durumun sanıkların lehine değişeceğine dair bir belirti gördüler ki bizim tutuklanma nedeni olan maddeden iddianamede talep edilmedi. 2. önemli nokta savcılar bizim terör örgütü üyesi olduğumuz iddiasıyla

103

Page 104: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:104

tutuklanmamızı talep etti. 12. ağır ceza mahkemesinin tutuklama yargıcı bunu da kabul etmedi. Yani biz burada terör örgütü iddiasıyla tutuklu olmayan sayın Nusret Senemle iki sanığız. İddianamede ancak bu talep ediliyor bizim terör örgütü üyesi olma iddiamız talep ediliyor. Ancak gerek iddianamenin tanzimi gerekse ilk duruşmadan bugüne kadar geçen 111. duruşmayı göz önünüze aldığımızda bu süre içinde bizim terör örgütü üyesi olduğumuza ilişkin heyetinizde yeni bir delil aleyhimize bir delil sunulabilmiş değildir. Heyetinizin kuşkusuz ne karar vereceğini bilmem olanaksız ancak bu talebi kabul etmeyeceğinize dair emare gelişme var. Nedir bu gelişme? Terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan bazı sanıkların haklı olarak suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne alarak sizin tahliye etmiş olmanız. Yani bizim de bu saatten sonra iddia makamının terör örgütü üyeliği iddiasını mahkemenizin kabul görmeyeceği yönündeki ihtimalin kuvvetli olduğu kanısındayız. Bunlar dışında sayın başkan geriye kala kala artık bizlerin her tahliye talebinde söylemekten yorulduğu işçi partisi genel merkezinde bulunduğu iddia edilen ancak arama tutanaklarında yer almayan o meşhur 4 CD kalıyor. Yani benim ve Nusret Senem’in 334. maddeden cezalandırılmamız talebi de bu olmayan CD’lere dayanıyor. Sayın başkan, o kadar çok tahliye talebinde bu CD’lerden söz ettik ki, artık sizden heyetinizden bırak Hikmet Çiçek şu olmayan tutanakta yer almayan CD’lerde diğer konulardan bahset demenizi beklerim. Çünkü aynı yerde bir yerinden kalkamayan bir araba gibi aynı yerde patinaj yapıyoruz. Bu CD’lerin durumu böyle, özetle sayın başkan 326. maddeden tutuklanmamıza rağmen bu maddeden ceza talep edilmediğini göz önüne alarak ve talep edilen 334’ünde bir asliye cezalık tutuklanmayı gerektirmeyen bir suç olduğunu ve 18 aydır da tutuklu olduğumuzu göz önüne alarak tahliyemi talep ediyorum. Saygılarımla.”

Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi verildi :” sayın başkanım, kafanız iyice şişti ama birkaç cümleyle bende durumu arz edeyim. Değerli başkanım 84. sanığı da huzurda dinledik. Tabi sadece buradaki avukatlar sanıklar ve muhterem heyet dinledi. Türk milleti burda konuşulan bizim haklı sesimizi zaten duyamıyor. Size bunu belki 5. seferdir söylüyorum sadece yandaş medya bizim aleyhimizde uygun gördüklerini yazmaya devam etmektedir. 84. sanık olarak şurda İhsan Göktaş’ı dinledik. İhsan Göktaş’ın anlattıklarıyla Kuvai Milliye 1919 derneğinin son sanığı da dinlenmiş oldu. Yarısından çoğunu tahliye ettiniz. Ortalıkta Kuvai Milliye derneğine ve onun üyelerini suçlayacak hiçbir şeyin olmadığı ayan beyan ortada. Takdirlerinize sunuldu, birkaç seferde ben size arz etmiştim. Koskoca Osmanlı imparatorluğunu yıkan Mekke kadılığını bile rüşvetle satan kadılardı. Şeyhülislamlardı bunlar yıktı maalesef. Milleti İngiliz’in, Fransızın mandasına razı edecek kadar aradıkları hiçbir mahkemede hakimde savcıda kadıda adalet bulamayacağına inanmış koskoca imparatorluk halkı gazi Mustafa Kemal olmasaydı kesinlikle onların adaletine sığınacaktı. Bugün bakıyoruz sanki o zaman hipnotize yoktu nano teknoloji yoktu, ben çok merak ediyorum sayın başkanım, sizin makam odalarınızda ne biçim teşkilat var. Buradaki veya Beşiktaş’taki, evlerinizde ne var veya savcı beylerin aynı şekilde. Acaba diyorum başta Zekeriya Öz olmak üzere bu heyet bizim bilmediğimiz bir şekilde bu hipnotize seanslarına mı tabi tutuldu sanki. Bize anlatılan Köksal Şengün’ün şurda sanki yerine başka bir kılıfa girmiş içindeki bütün kudreti gücü hakimliği bildiği elindeki o benim size defalarca söylediğim dünyanın en keskin kılıcı da sanki hepsi elinden alınmış eli ne derler kolu her tarafı budanmış kudretsiz bir heyet var sanki karşımızda ben çok merak ediyorum oraları bir kontrol ettirmenizi diliyorum. Bugün anlatılanlardan çok işkillendim ben şüphelendim acaba boyna önceki arkadaşlarımızın söylediği gibi burda adalet var mı diye soruyorlar. Ben de diyorum ki Türk milletini ve Mehmet Fikri Karadağ’ın beklediği adalet bu değil. Zerre kadar delil yok 84. sanığı dinledik ne muhterem heyetten ne muhterem iddia makamından bir tek soru yok. Bu örgüte ne zaman üye oldun bu örgütün hangi toplantısına katıldın şu örgütün şu tarihte şurda yaptığı toplantıdaki resimlerde şu sen misin? Bu imza sana mı ait en ufak bir soru sorulmadı. Hiç kimseye bir delil isnat edilemiyor. Çok merak ediyorum acaba o hipnoz seanslarından sonra buradaki insanların tamamı suçludur suçludur diye kaç seans yapıldı. Ya da sizin haberiniz

104

Page 105: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:105

olmadan boyna arabanızda giderken şurdaki makam odanızda yatak odanızda evinizde Beşiktaş’taki makam odalarınızda sanki o nano teknolojiyle boyna hipnoz seansları yapılıyormuş gibi geliyor bana, böyle bir endişem var bağışlayın. Bağışlayın adalet olsaydı bana arkadaşımın birisi Kartal’a gittiğim zaman ortaokul arkadaşımın birisi yazmış Fikri abi merak etme adalet mutlaka en kısa zamanda tecelli eder. 21 aydır bekliyorum sayın başkanım. Bana deyin ki senin aleyhinde şu kadar bir şüphem var yada Kuvai Milliye derneğinin bu örgütle bir alakası var böyle bir örgüt var mı yok mu onu hiç kimse anlayamadı. Bu konuda da tek bir soru bile sorulmadı. Allah rızası için Allah size kendini hatırlatmadan siz Allah’ı hatırlayın. Saygılarımla arz ederim. “

Sanık Hüseyin Görüm söz istedi verildi : “Sayın reisim çok kısa hemen bitireceğim vaktinizi almak istemiyorum sabrınıza da çok teşekkür ediyorum. Belki 2. baskı olacak ama insanının bir tek Türkiye’nin değil bütün insanlığın kurtuluşu bu davada. Dünyanın merkezi olan bu topraklarda tek bir çıkış var tek bir çıkış. Belki beni bazı arkadaşlar buradakilerin artık şey yapmıyorum eskiden böyle bana şey bakıyorlardı biraz triple bakıyorlardı ama şimdi görüyorum gelmediğim zaman dahi hepsi selam gönderiyor. Teşekkür ediyorum buradan o arkadaşlara, sizin üstünüzdeki yük o kadar ağır değil sayın reisim. Doğru hakimin yardımcısı da Allah’tır ben baştan beri diyorum ki 13. ağır cezada saltık bir tane adam yok. Kimse yer yüzünde ne kadar altını gümüşü pırlantayı bu adamların önüne koysalar bu adamlar satılık değil. Bazı insanlar bana kızmış olabilir. Hala da kızıyor olabilir hiç umurumda değil. Çünkü sizler bu davayı yönetmekle ki, inanıyorum ben buna yaradan Allah’ımın bir olduğu kadar inanıyorum. Sizde seçilmiş insanlarsınız. Yoksa öyle olmasa bizi yargılayamazsınız. Allah buna müsaade etmez ben böyle inanıyorum. Bir gün Muhammet Resulullah namazgâhında oturuyor, ne gülüyorsun kardeş? Kapıdan da Hz Ali İçeri giriyor. Diyor ki ya, Resulullah hep bu ileriki ümmetten bahsediyorsun kimdir bunlar? Diyor ki ya Ali çok mu merak ettin ben değil diyor bütün sahabe de merak etti. Biliyorsunuz ki, Muhammet Resulullahın sahabelerinin içinde kadını erkeği çoluğu çocuğu hepsi vardır. Namazgâha hepsini topla diyor bütün hepsi toplanıyor namazgâha Muhammet Resulullah başlıyor anlatmaya, öyle bir gün gelecek ki diyor o kadar çok cami o kadar çok kilise o kadar çok havra sinagog olacak ki içleri de hınca hınç insanlarla dolacak. Fakat diyor kalpler diyor bomboş olacak. Güneş hep diyor doğudan doğar. Yaradan diyor Rabbi lalemin Allah’ım şahidimdir ki, o İslamın güneşi bir gün diyor batının tam merkezinden doğacak. O tam merkezi de Silivri’dir. Bu lala bahçelerinden çıkacağız İstanbul’a ilk başta gülüne kavuşturacağız ondan sonra da Kabe’yi fetih edeceğiz. Bu gün arkadaşın bir tanesi bana diyor ki abi benim bir hayalim var, dedim ki hayalin ne kardeşim? İstanbul da bir evim olsun. Dedim ki ya benim de bir hayalim var, dedi ki ne hayalin, dedim ki benim de hayalim Allah’ın evi Kabe bizim olsun. Ben Allah’tan istiyorum. Sizlerin hepiniz seçilmiş insanlarsınız. Bizim buradaki tazyiklerimize üzülmeyin. Bugüne kadar bu hukukla hep hile yaptılar. Sizde şimdi bu hukukla hile yapıyorsunuz hadi diyorsunuz anlatın. Herkes de anlatıyor kafasına göre. Saygılar sunuyorum bir de ricam olacak sayın reisim beni sonuna kadar yatırın ama Mehmet Fikri Karadağ’ı lütfen bırakın teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı :” O kendisini izah etti. “Sanık Osman Yıldırım Söz istedi verildi : “ sayın başkan değerli heyet üyeleri tekrar

saygılarımı arz ediyorum. Anayasamızın 3. maddesi aynen şöyle diyor; Türkiye cumhuriyeti devletinin resmi dili Türkçe dir. Resmi dili Türkçe dir. Ben şahsınızı tenzih ediyorum. Türkçe anlamayan geri zekâlılar var. Türkçe anlamayan hayvanlar var. 4 yıldır sürekli Türkçe bir dille basının önünde kamuoyunun önünde şunu söylüyorum diyorum ki, Türkiye cumhuriyeti devletine yapılmış bir saldırının sahte faili olmak istemiyorum. Ve ben bu devlete yapılmış bir saldırıyı devletin bizzat kendi tanıklarının kendi beyanlarıyla kanıtlıyorum. Hukuken bu hukukun gereği yapılsın diyorum. Nedense bu Türkçe anlamayan geri zekâlılar bildiklerini okuyor. Bu basın bunun üzerinde durmuyor. Bu basın bu başı kesik kızın davasının üzerinde durduğu gibi durmuş olsaydı bu dava bu ülkenin kaderini ilgilendiriyor. O dava münferit bir dava, evet genç bir kızdır

105

Page 106: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:106

faili bulunsun. Ama ortada Türkiye cumhuriyeti devletinin bir yargıcı var. 50 yılda ancak yetişen bir yargıç, bunun ben bunun sahte faili olmuyorum. Türkçe anlatıyorum gelin beni ikna edin açık söylüyorum bak hep mesaj veriyordum anlamıyorlar. Açık ve net söylüyorum herkesin anlaması için anlamayan hayvanların anlaması için gelin yanıma beni ikna edin bu suikastın faili olayım asıl faili gibi davranayım beni ikna edin iktidarı devirelim. İkna edin bu cumhuriyeti birlikte felakete sürükleyelim. Ama ben sizi ikna edersem hayvanlık yapmayacaksınız. Vatana ihanet etmeyeceksiniz. Adam olacaksınız, ben 25 yıldır cezaevlerindeyim. İşlediğim her suçun arkasındayım. Ve burada da bunu işlediğim suçun arkasında durmak için suçtan kaçmadığımı bakın bu ülkenin kaderini ilgilendiren bir davadır ben şunu söylüyorum başbakan olma krizine girmiş kafası karışık çakal ajan provokatör deniz Baykal ve ekibi, gelecek buraya o ve ekibi gelecek. Aydın Doğan ve ekibi, ulusal medya kendini bana çimdikleten gazete o malum gazetenin mensupları Yarsav buraya gelecekler eğer bu cumhuriyete yapılmış bir saldırı meşru ise bu iktidarı devirmek için bu suikast meşru ise ben meşruiyete yanaşmıyorsam beni hain ilan edin. Eğer meşru değilse ben buna yanaşmıyorsam o zaman çakal Baykal’ı hain ilan edin ve buraya getirin. “

Mahkeme Başkanı :” dikkatli konuşun dikkatli konuşun orda olmayan insana karşı konuşmayın lütfen. “

Sanık Osman Yıldırım :” Ben şahsınıza ben heyetinizden özür diliyorum. Ben onun seviyesine inerek konuşuyorum. Ben hayatım boyunca kimseye saygısızlık yapmıyorum. “

Mahkeme Başkanı :” yapmayın burda da yapmayın “Sanık Osman Yıldırım :” hayır hayır ben onun seviyesine inerek konuşuyorum”Mahkeme Başkanı :” hayır hayır burda da yapmayın burda da yapmayın burda da

yapmayın. “Salonda söz almadan konuşmalar oldu. AnlaşılamadıSanık Osman Yıldırım :” Müsaade edin, konuşma lan çakal, “Mahkeme Başkanı :” Hakaret hakaret konuşmayın, hakaret etmeyin, sözünüzü kesmek

zorunda kalırım, tamam hakaret etmeyin lütfen lütfen “Salonda söz almadan sanığa karşı konuşanlar oldu. Anlaşılamadı.Sanık Osman Yılıdrım :” Kes lan. “Mahkeme Başkanı :” lütfen lütfen bak gene gene”Sanık Osman Yıldırım : “ Sayın başkan şunu açık ve net söylüyorum” Mahkeme Başkanı :” konuşurken konuşurken kimseyi muhatap alıp hakaret hami laflar

edemezsiniz burda. Bunu unutmayın “Sanık Osman Yıldırım : “Herkes konuşurken ben saygıyla dinliyorum.”Mahkeme Başkanı :” bunu unutmayın siz de saygılı davranacaksınız, size de saygılı

davranacaklar. Anladınız mı diyorum“Sanık Osman Yıldırım:” bakın, anladım anladım. “Mahkeme Başkanı :” ha, o şekilde konuşun sözünüzü keseceğim yoksa hadi devam

edin,”Sanık Osman Yıldırım :” Anladım anladım kusura bakmayın. “Mahkeme Başkanı :” Kusura bakarım böyle yaparsanız. “Sanık Osman Yıldırım :” Kusura bakmayın özür diliyorum ben şahsınızdan diyorum. “Mahkeme Başkanı :” Şahsıma biraz zor söylersin. “Sanık Osman Yıldırım :” Sizin şahsınıza demiyorum efendim yüce mahkemenizin

heyetinden özür diliyorum ben onun seviyesine inerek konuştuğumu ifade ediyorum. “Mahkeme Başkanı :” Konuşamazsınız burda o tarz konuşamazsınız.”Sanık Osman Yıldırım :” Peki o zaman “Mahkeme Başkanı :” Hangi seviyeye inerseniz inin o tarz konuşamazsınız. “Sanık Osman Yıldırım :” Peki, o zaman öyle konuşmayım tamam “

106

Page 107: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:107

Mahkeme Başkanı :” ha, tamam devam edin. “Sanık Osman Yıldırım : “ Bakın ben suçtan kaçmıyorum. Suçtan kaçtığım için bu kadar

suç işledim demiyorum. Marifettir diye bu kadar suç işledim demiyorum. Benim şahsımı kötüleyin diyorum. Buyurun diyorum size fırsat veriyorum bu kadar suç işledim beni cezalandırmanız için mademki, bana düşmanlığınız var bu düşmanlığın sebebini anlayamadım. Şimdi ben soruyorum şimdi Deniz Baykal ve ekibine, Aydın Doğan ve ekibine, Ulusal Medyaya kendini bana çimdikleten malum gazeteye, ve bunları kullanan miladını doldurmuş ve kovulmuş maceraperestlere söylüyorum. Bana bu suikastı teklif ettiniz mi? yok. Şimdi bakın”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu. Anlaşılamadı. Mahkeme Başkanı :” lütfen lütfen lütfen oturur musunuz lütfen, lütfen oturur musunuz? “Sanık Osman Yıldırım :” Şimdi herkes diyor ki, herkes diyor ki, ben Türkçe konuşuyorum

herkes diyor ki Osman Yıldırım Danıştay suikastının failidir diyor bu kadar suçtan kurtulmak için diyor şöyle böyle konuşuyor diyor. Ben bunlara cevap veriyorum. Ben de diyorum ki bana böyle bir suikast teklif ettiniz mi? hayır. Alpaslan Arslan’a böyle bir suikast teklif edilirken ben orda mıydım? Hayır. Alpaslan Arslan, böyle bir işi vermişsiniz bu suikastı yaparken yanında mıyım? Hayır. Ben buradayım değil mi? burada uyuyorum. Burası ulus selvi oteli uyuyorum. Kızılay neresi? “

Mahkeme Başkanı :” Osman bunları anlatacaksın bunları detaylı bir şekilde anlatacaksın. Bunları dinleyeceğiz “

Sanık Osman Yıldırım :” hayır hayır bunu anlamaları için söylüyorum. “Mahkeme Başkanı :” Bunları dinleyeceğiz burda çok daha rahat çok daha detaylı bir

şekilde anlatacaksın bunları”Sanık Osman Yıldırım :” Bunu anlamaları için söylüyorum. “Mahkeme Başkanı :” Bunları dinleyeceğiz bunları ikinci kez anlatmana gerek yok.

Dinleyeceğiz, baştan sona kadar tüm yapılan şeyleri açık yüreklilikle anlatacaksın. “Sanık Oktay Yıldırım : “ O zaman ben şunu söylüyorum. Bu suikast meşru mu sayın

başkan, bu suikastı aydınlatmak kim aydınlatmak için mitingi düzenledi? Yarsav sizin sesiniz mi sizin düşmanınız mı? Yarsav neci? Yarsav kimin sesi?”

Mahkeme Başkanı :” Bunların alakası yok şu anda, şu anda bunların alakası yok şu anda. Şurda geleceksin dinleyeceğiz seni. “

Sanık Oktay Yıldırım : “ Benim Üzerime yıkmayın “Mahkeme Başkanı :” Efendim senin üzerine kimse bir şey yıktığı yok. Sanık Osman Yıldırım :” Efendim yaptırım uyguluyor üzerime yıktırıyor. Benim üzerime

yıktırmayın. Benim yakamı bırakın ben de sizin yakanızı bırakayım. Bu kadar basit ben bugün kanıtlıyor muyum kardeşim yakamı bırakın ben de sizin yakanızı bırakacağım. Benden ne istiyorsunuz?”

Mahkeme Başkanı :” tamam alın tamam oturun, oturun, oturun oturun, “Sanık Osman Yıldırım :” Hukuktan bahsediyorlar. Bu hukuk mu şimdi Mahkeme Başkanı :” oturun bitti mi? oturun “Sanık Osman Yıldırım : “ Siyasi partiyi Baykal’ı kullanıyor Doğan medyasını kullanıyor

yaptırım uygulayarak üzerime yıktırıyor yargıdaki bir insanı kullanıyorlar üzerime yıktırıyorlar. “Mahkeme Başkanı :” bak hala, hala bak hala oturun dedim. Oturun dedim, oturun.

tamam bağırma öyle bağırma öyle bağırmayın. Dinlenmesini istiyorsanız dinleteceksiniz sizde dinleyeceksiniz. Tamam “

Sanık Veli Küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük söz istedi, verildi:” Efendim, öncelikle bu gün pazartesi günü itibarıyla talep toplamanızdan anladığım kadarı ile bu hafta için veya yarın itibarıyla bir duruşma arası vermeyi planlıyormuşsunuz sonucunu çıkarıyorum ben ona göre sizden talepte bulunacağım öyle mi, bu gün talep topladığınıza göre.”

107

Page 108: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:108

Mahkeme Başkanı:” Şimdi bizim bütün mahkemenin ilk anda üzerine düştüğü şey malum Danıştay olayı. Onu bir an önce ortaya koymak ister mahkeme ancak işte malum şartlar onu yarın hemen yerine getirme olanağı bulamayacağımızı gösteriyor gelen baronun yazılarından artık yardımcı olursa siz yardımcı olacaksınız artık geçen yaptığınız gibi. Bunu bulabilirsek bu hafta içersinde devam edeceğiz. Ancak yarın değil, yarın yetiştiremeyiz.”

Sanık Veli Küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük:” Bu yarın ile ilgili olarak yani yargılamanın kesintisiz ve seri bir şekilde devam etmesi açısından mesela henüz daha ifadesine başvurulmamış sorgusu yapılmamış tutuksuz sanığımız var, Fuat Turgut, onun getirilmesi ve bu aşamada da onun sorgusu ile devam edilmesi gibi bir talebim var benim. Bunun göz önünde bulundurulmasını talep ediyorum. Ara vermek yerine eksiklerimizi bu arada tamamlayalım. Çeşitli sanık ara vermek yerine benim talebim, böyle bir ara vermeksizin seri bir şekilde yargılamaya devam etmemiz.”

Mahkeme Başkanı:” Avukat hanım aklın yolu birdir. Buyrun.”Sanık Veli Küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük :” tamam diğer talebim bu basında siz de

takip etmişsinizdir, MASAK’ tan işte BDDK’dan çeşitli yayın organlarında işte çeşitli raporların olduğu mahkeme kalemine sunulduğu hatta bir gazetede de 9 Mart tarihli bir raporun sunulmuş olduğu şeklinde basından bende takip ettim. Manşetler çok çarpıcı idi işte dudak uçurtan servetlerimizden falan bahsediliyor manşetlere göre, biz buna ilişkin tabi bir beyanda bulunarak gerekli açıklamaları yapmak için ben yarım günümü kalemde geçirdim. Ne böyle bir rapora rasladım. Böyle hiçbir şey bulamadım bu konuya ilişkin bir belge bulamadım. Ha MASAK’ ın gönderdiği bir takım banka dökümlerinden kast edilen oysa onlar rapor değil onlarda çok uzun bir çalışmayı gerektirecek benim adıma, sizin mahkemenizde böyle bir çalışma yapılıp bir sonuca varıldı mı varılmadı mı onu da bilmiyorum. Benim talebim, ne ise.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim mahkeme yaptığı bütün çalışmaları sizinle beraber yapıyor.”Sanık Veli Küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük.” Tamam o zaman bir rapor yok diye tahmin

ediyorum çünkü kalemde yok. Böyle bir rapor oluşturulmuş bir rapor yok, hesap hareketlerini gösteren bir rapor yok. Buna ilişkin beyanda bulunmak için benim elimde şu anda yeterli veri yok. Neyse bu MASAK’tan gelen neyse ben bunu talep ediyorum, kalemden bulunsun yani bunların dayanağı olabilecek bilgilerin tarafıma verilmesini talep ediyorum. Bir diğer hususta bu arada biraz klasörleri tekrar gözden geçirdim delil klasörlerinde mesela 42 nolu klasörde Veli Küçük’ ün yaptığı gizli toplantılar ile ilgili bir takım teknik takipler yapılmış, fotoğraflar çekilmiş, fakat bu teknik takipler yani gizli toplantı olduğu için yapılan polis tarafından yapılan teknik takiplere gerekçe olarak ta yaptıkları telefon görüşmeleri gerekçe olarak gösterilmiş, yani ifadeye göre iki kişi gizli toplantı yapacak, ama bunu telefonla beyan etmişler öyle görünüyor. Bu gizli toplantılar Türk Dünyası Araştırmaları Vakfında yapılmış, iki tane polis takılmış, müvekkilimin ve Fikri Karadağ’ın peşine orada içeri de girmeden bana biraz polisiye komik geldi, içeri de girmeden giriş ve çıkışlarında fotoğraflarını çekmişler sonra da bir rapor yazıp demişler ki, bakın iki örgüt yöneticisi bu gizli toplantıda buluştular. İşte size arabaya binerken ve inerken ki fotoğrafları. Bir arada girmemişler, bir arada çıkmamışlar, içerde ne olup ama bunlar dosyada gizli toplantı delili olarak sunulmuş eklerde. Benim talebim Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’ na yazı yazılarak bunu yazılı olarak vereceğim size talebimi. Vakıf bünyesinde her cumartesi günü gerçekleştirilen toplantıların gizli olup olmadığını, özellikle teknik takiple fotoğraflayarak resmettikleri 10.11.2007 ve 01.12.2007 tarihlerindeki konferansların gizliliğinin olup olmadığını, söz konusu toplantılara ilişkin video veya fotoğraf kayıtlarının vakıf tarafından kayda alınıp alınmadığı, alındı ise bunların celbi, bir de bu toplantılara katılımın ne şekilde sağlandığı, bunlar çünkü her cumartesi yapılan toplantılar ve ben biliyorum ki kamuya açık. Gazetede ilanı olur ve herkes gider. Ne şekilde sağlandığı ve genel olarak bu toplantılarda kaç kişini bulunduğu hususlarının Türk Dünyası Araştırmaları Vakfına yazı yazılarak sorulmasını talep ediyorum. “

108

Page 109: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:109

Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Cengiz Ceylan söz istedi, verildi:”Müvekkilimin ve irtibatlı olduğu iddia edilen sanıkların ifadeleri alınmış, sorguları tamamlanmıştır. Müvekkilim 28 aydır tutuklu bulunmaktadır, bi hakkın tahliyesini talep ediyorum.;”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın söz istedi, verildi:” Öncelikle yeni gelişen duruma göre bir hususu tespit etmekte fayda var, duruşmamız aslında kendi içerisinde eleştirisel yaklaşımlarını da ihtiva edecek biçimde ama belirli bir nezaket içerisinde yaklaşık 120 celsedir cevap ediyordu. Ne yazık ki bu Danıştay birleştirmesi duruşmanın bu nezaket seviyesinde de belirli bir zaviye düşüklüğüne sebebiyet veriyor. Elbette ki nezaket ölçüsü olan bizim gibi hukukçular aynı zamanda insanı bazı reflekslere de sahiptir bu çok doğaldır. Deniz Baykal ile ilgili alçak ona benzer başka bir, çakal ifadesini kullandı sanıklardan Osman Yıldırım, daha sonra müdafii Av. Vural ile ilgili de aynı şeyi kullandı, burada direk ona hitap etmek suretiyle. Hitaplar karıştı siz zaten bana öyle bir şeye cesaret edemezsiniz dediniz. Haklısınız. Fakat bunun tabi çözümü şöyle bir çözümdür, belki hukuka uygun bir çözüm değildir ama eğer Osman yıldırım bu şekilde beyanlarına devam edecekse siz beş dakika müsaade edin biz de cüppeleri çıkaralım insan olalım yani yöntemi buradan da belirleyebiliriz. Müdafaa buradan eksik değil veya zapta geçin tutanak tutun sevkini yapın yani ikisinden biri olsun ki bu işte çünkü nihayetinde müdafilikte bir yere kadar burada keşke burda olsaydı o burdayken daha nitelikli konuşacaktık ifade edecektik meseleyi. Aksi halde bu yargılamanın içerisinden çıkmak mümkün değil, tabi Ankara 11.Ağır Ceza da böyle bir yargılama gördüklerini zannetmiyorum ben. Yani sanık haklarına yargılama içerisindeki konuşma hakkına son derece son yarım saat kararı hariç olmak üzere son derece önem veren.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim bir tane de eksik olsun.”Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın:” Evet efendim bir uygulaması

mahkemenin var ama bunun suiistimal edileceği bir sürece yine mahkememizin müsaade etmemesi gerektiği kanaatindeyiz efendim bunun dışında bir talebimiz iki tane talebimiz biri tahliyeye dönük, biri de bir değer gizli tanıklarla ilgili talebimiz olacak efendim kısaca onları arz edeceğim. Bu Kovuşturma sırasında yürüyen davanın sanığı olarak yargılanan kişinin gizli tanık sıfatı ile Cumhuriyet Savcılığı tarafından gizli tanık ifade tutanaklarının mahkemeye sunulması kanaatimizce 5726 sayılı yasanın 6 ve 10.maddelerine aykırı olduğundan, bu sebeple Kovuşturma süreci devam etmekte olan sanık-gizli tanıkların gizli tanıklığına kimliğin korunması ve diğer tedbirlere mahkemece karar verilmesi gerektiğinden bu kurala riayet edilmeyerek dinlenen gizli tanıkların, tanıklığının CMK 7.maddesi çerçevesinde hükümsüz sayılmasına, Gizli tanık tutanaklarının dosyadan çıkarılmasına, CMK 206.mad. kapsamında hukuka aykırı delil olarak kabul edilmesine ve bu kişilerin gizli tanık sıfatlarının reddine karar verilmesini ifade ediyoruz efendim talep ediyoruz. Bununla ilgili kısa iki tane örnekte vereceğim Suni bir örgüt soruşturmanın ucu açık hale getirilerek soruşturma aşaması kanaatimizce yapay delil üretim merkezi haline getirilmiş, devam ettirilen kovuşturma sürecine gizli tanıklar yolu ile sonu gelmeyecek şekilde delillerin yaratılması yoluna gidilmiştir. Hayali bir örgüt davasının ayakta kalmasının ve sanık haline getirilen şüphelilerin yıllarca tutuklu kalmasının tek yolu, sürekli delil yaratmaya yönelik, onlarca keyfi soruşturma dosyaları açılarak, kovuşturma aşamasına müdahalenin yolunun açık tutulmasından geçmektedir ne yazık ki. Siyasi projenin hukuk yolu ile yürütülmesi yasalar dolanarak ve kanuna karşı hile yoluna müracaat edilerek sağlanmaktadır. Hukukun kirli siyasete alet edildiği oyunu bozucu bir iradeyi maalesef mahkemede bu yönü itibarıyla görememenin üzüntüsünü yaşıyoruz efendim. bu belirttiğimiz güç odaklarının siyasi emellerini hukuk aracılığı ile gerçekleştirdiklerinin en önemli delillerinden bir tanesi gizli tanıkların dinlenme sürecinde 5726 sayılı yasanın tamamen dışına çıkılarak tam bir keyfiliğin yaşanmış olmasıdır bu konuda iki gizli tanığın dinlenmesini örnek olarak göstermek istiyoruz. Birincisi gizli tanık Anadolu'dur. Gizli tanık Anadolu'nun ismi gerek basında gerekse mahkeme huzurunda sanık ve müdafiiler tarafından defalarca zikredilmiş ve kimliği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu

109

Page 110: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:110

kişinin halen mahkeme huzurunda kovuşturma süreci devam eden sanıklardan Ümit Sayın olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, diğer sanıklara dağıtılan gizli tanık Anadolu'nun ifade tutanağının tarihi 11.4.2009'dur. Yani bu tarihte bu sanığın mahkemenizde sanık sıfatı ile yargılanması devam etmektedir. Bu durumda olan bir sanığın bir an için gizli tanık sıfatı şartlarına haiz olduğunu düşündüğümüzde dahi müracaat mercii Cumhuriyet Savcılığı olamaz. Kişi mahkeme huzurunda sanık olarak yargılanmakta, yargılandığı suç ve diğer sanıklarla ilgili iddia ettiği bir takım bilgiler konusunda gizli tanıklık yoluna müracaat etmekte ancak bu müracaatı tüm yasalar alt üst edilerek savcılıkça kabul edilmektedir. Bu konuda uygulanacak olan mevzuat 5726 sayılı yasa ve yasanın uygulanmasına yönelik çıkarılan 11.11.2008 tarihli yönetmeliktir. Yasanın gizli tanıkların dinlenmesi konusunda alınacak tedbirler 5.maddede sayılmış, bu tedbirlere karar verecek olan ve makamlarda 6.maddede belirtilmiştir. Yasanın 5.maddesinin (a) bendindeki tedbire göre gizli tanıklık kurumuna müracaat eden tanıklara ilk uygulanan tedbir, tanığın kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespiti cihetine gidilmesidir. Yasanın 6.maddesinin 1 .fıkrasında; Tanık koruma tedbir kararlarının soruşturma evresinde C.Savcısı tarafından, kovuşturma evresinde C.Savcısı veya tanığın istemi üzerine veya resen mahkemece verilir denmiştir.Ümit Sayın bu mahkemenin sanığıdır. Böyle bir müracaatı mutlak surette ortada kendisinin de yargılandığı bir kovuşturma süreci olduğundan mahkemeye yapması zaruridir. Eğer müracaatı savcılığa yapmışsa, savcılık bu müracaat üzerinde hiçbir işlem yapmaksızın doğrudan mahkemeye göndermesi gizli tanıklık kararının ve tedbirlerinin alınmasını mahkemeye bırakması gerekmektedir. Aksini düşünecek olursak terör örgütleri hakkında aynı anda aynı mahkemelerde ve savcılıklarda onlarca kovuşturma ve soruşturma süreçleri devam ettiğinden, mahkemelerin 6.maddede belirtilen yetkilerini hiçbir zaman kullanma imkânları olmayacak, gizli tanıklıkta tek yetkili mercii savcılık kurumu haline gelecektir. Yasa koyucu böyle bir sonucu asla düşünmemiş ve istememiştir. Kovuşturması devam eden bir sanığın gizli tanıklık müracaatını mahkemenin yerine savcılığa yapması, bu kişinin savcılıkça dinlenmesi 5.maddede belirtilen tedbirlerin savcılıkça alınması çok açık bir yetki tecavüzüdür.5726 Sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin çıkarılan 2751 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmeliğin 8.maddesinde bu konu ile ilgili şu hükme yer verilmiştir. Yönetmeliğin 7.maddesinde sayılan tedbirler bakımından tanık koruma talebi soruşturma evresinde ilgili cumhuriyet başsavcılığı veya kolluğa, kovuşturma evresinde ise mahkemeye yazılı ya da sözlü olarak yapılır. Diğer resmi mercilere yapılan başvurularda değerlendirilmek üzere gecikmeksizin ilgili cumhuriyet Savcılığı veya mahkemeye gönderilir" denmiştir. Bu hükümde buraya kadar iddialarımızı teyit etmiş, gizli tanık koruma talebinin kovuşturma aşamasında mutlaka mahkemeye yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Savcılığın düşüncesi benimsendiği takdirde sözde Ergenekon davasında, soruşturma süreci uygulanan siyasi proje uyarınca ilanihaye ucu açık olarak devam ettirileceğinden, onlarca soruşturma dosyası her türlü denetimden uzak olarak açılıp kimin hakkında, hangi olayın soruşturması, hangi dosyadan yürütüldüğü bilinmediğinden kovuşturması devam eden sanığın ucu açık bir soruşturma dosyasından ifadesi alınarak rahatlıkla kanuna karşı hile yoluna gidilecek, yürüyen soruşturmalar bir kılıf olarak kullanılacaktır. Bu durumda sayın mahkemenizin gizli tanıklık konusundaki müracaatın kabulü ve 6.maddede belirtilen yetkileri kullanması tamamen kaldırılmış olduğu fikrinin benimsenmesi yolunu açılacaktır. Yürüyen ucu açık soruşturmalar nedeni ile mahkemenin 5726 sayılı yasanın 5 ve 6.maddesindeki görev ve yetkilerinin kullanılmaz hale geldiğinin savunmak, kanun koyucunun iradesinin iğfali anlamına gelir. Ümit Sayın konusunda mahkeme öyle bir garabeti yaşamıştır ki kendisinin dinlediği sanığı, kovuşturma devam ederken, sanık bir başka sıfatla yeniden dinlenmesini isteyince mahkeme bu defa; Ben seni sanık olarak yargılıyorum ama gizli tanık sıfatı ile dinleyemem, bu konuda yetkili mercii savcılıktır. Savcı seni dinlesin, ifade tutanağını da delil olarak kovuşturma dosyasına ibraz etsin, diyebilmektedir. Böyle bir düşünce tarzının sözde Ergenekon davasında uygulanan

110

Page 111: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:111

hukuku ne hale getirdiğinin takdirini sayın mahkemeye bırakmaktayız.Bu durumda mahkeme gizli tanıklık konusunda savcılık kurumunu, 5726 sayılı yasayı da ihlal ederek daha yetkili olarak kabul etmekte kendi önünde yargıladığı sanığın gizli tanık olarak dinlenmesine ilişkin kararı savcılık makamına bırakmaktadır.Bu anlayış asla kabul edilemez.Yaşadığımız sürecin bu yönü ile tam bir hukuksuzluk denizini arındırdığı da izahtan varestedir. Bir kısım sanıkların yargılaması devam ederken duruşmalarda sayın heyetin huzurunda savcılığa birçok müracaatta bulundukları tüm sanıkların gözü önünde cereyan etmiştir. Bu konuda sanıkların gizli tanıklık müracaatları var ise mahkemenin usul ve yasaya aykırı olarak yürüyen bu süreci biran önce sona erdirmesi, var ise bu konudaki müracaatların savcılık tarafından derhal hiçbir işlem yapılmaksızın mahkemeye intikal ettirilmesini sağlama zarureti bulunmaktadır. Savcılık makamı 3.9.2009 tarihli celsede CMK 206, 207 ve 225.maddeleri yanlış yorumlayarak savcılığın kovuşturma aşamasında dahi sınırsız bir şekilde delil toplama hakkı olduğunu ileri sürerek CMK'nun ruhunu ve özünü iğfal etmiş, mahkemeyi bu konuda yanıltma gayretine girmiştir. Bu konuda birinci sınırlama CMK 225.mad. ile getirilmiştir. Savcılar iddianamede belirtmedikleri fiiller ile ilgili delil toplamaya devam ederek kendilerinin hazırlayıp sınırlarını çizdikleri iddianameyi de kevgire çevirmişler sanıkları hudutsuz fiil ile sorumlu tutma cihetine gitmişlerdir. Suç ile fiili birbirine karıştırmışlar isnat ettikleri suç kapsamına göre her türlü yeni fiili kovuşturma sürecine taşımaya devam etmişler ve etmektedirler. Mahkemenin bu hukuk dışı sürece müdahale etmesi gerekirken, tam tersine iddianamede olmayan fiilleri davaya dâhil etmeye devam etmektedir. Kovuşturma ve soruşturma fiil açısından tam anlamı ile ucu açık hale getirilmiştir. İddianame fiil açısından çerçeve belge olmaktan çıkarılmıştır efendim burası altını bir daha çizerek okumamız gereken bir yer. İddianame fiil açısından çerçeve belge olmaktan çıkarılmıştır. Mahkemenin bu konudaki mesuliyetinin hukuken ağır olduğunun bilincinde olması gerekir. İkinci sınırlama tanık ve bilirkişi incelemesi konusunda getirilmiş olup kovuşturması devam eden davada savcılık tanık dinleyip zaptını mahkemeye sunamayacağı gibi, keşif ve inceleme yapıp rapor ve sonuçlarını da mahkemeye ibraz edemez. İddianamede belirtilen fiil ile ilgili olarak unutup sunamadığı bir delili CMK 207 madde kapsamında sunabileceği gibi, eline geç intikal eden delili de yine bu madde kapsamında sunabilir sadece. Bu anlamda savcılık asla kovuşturması devam eden davanın tanığını dinleyip, gizli tanık dahi olsa ifadesini tutanaklarını delil ola mahkemeye sunamaz. bu konudaki ikinci örek gizli tanık gizli tanık (9) dur. Bizzat savcıların ifade tutanaklarında isim zikretmeleri sonucu bu gizli tanığın kimliği de ortaya çıkmış olup, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin sanığı Osman Yıldırım şuanda birleşen bu dosya nedeni ile yürüyen davamızın da sanık haline gelmiştir. Gizli tanık (9)'un dinlendiği tarih 12.3.2008'dir. Bu kişi hakkında birleşen dosyanın öncesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 1536 sayılı soruşturma dosyasından yürütülen bir soruşturma olmadığı gibi huzurunuzda dava açılmamasının sebebi olarak iddianamenin 472. sayfasının 1. paragrafında CMK 223/7.mad. gerekçe gösterilerek bu kişiye şüpheli ve bu davada sanık sıfatı verilmemiştir. Dinlendiği tarihte Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/158. sayılı dosyasının sanığı olup, mahkemenin verdiği karardan 28 gün sonraya bu dinleme tekabül etmektedir. Sanık yargılanması devam ederken 24.7.2006 tarihinde etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini beyan ederek 10 başlık halinde belirttiği konularda gizli tanıklık talebinde bulunmuştur. Ankara'da hukuku bu ölçüde siyasallaştırmak ve çirkin projeler kullanmak mümkün olmadığındandır ki, kanaatimiz budur, sanığın bu talepleri ciddiye alınmayarak reddedilmiştir. Gizli tanık elbette ki taleplerine yeni içerikler kazandırarak yargılanmakta olduğu mahkemeye müteaddit defalar müracaat etme imkânına sahiptir. Bu konuda yasa bir sınırlama getirmemiştir. Ancak burada uygulanması gereken en önemli usul kuralı sanığın müracaat tarihine göre ister CMK 58.maddesi ister 5726 sayılı yasanın 6.maddesi uygulansın bu kapsamdaki müracaatı mutlak surette yargılandığı mahkemeye yapmak durumundadır. Davanın karara çıkması kesinleşmediği müddetçe kovuşturma sürecini sonlandırmaz malumunuz olduğu üzere. Ankara

111

Page 112: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:112

11.Ağır Ceza Mahkemesi 13.2.2008 tarihinde karara bağlanmış olsa dahi gizli tanık (9)'un, gizli tanıklık müracaatını mutlak surette mahkemeye yapması ve karar vermesi halinde koruma tedbirlerini de gizli tanıklık programını uygulamaya karar verece, mahkemenin uygulaması zorunludur. Gizli tanık (9)'un verdiği ifadelerde yargılandığı davada işlediği suçların arkasında sadece yargılanan sanıkların değil, bu davanın bir kısım sanıkları olduğunu ileri sürmekte ve yargılandığı davayı sözde aydınlattığı iddiasında bulunmaktadır. Bu taleplerin soruşturma yürüten savcılara değil yargılandığı mahkemeye yapılması ve gizli tanıklık programının da yine sanığı olduğu mahkemece tatbik edilmesi gerekmektedir. Aksi halde karara bağlanmış tüm dosyalar sonradan ortaya çıkarılabilecek gizli tanıklar yolu ile yetkisiz savcılar tarafından istenildiği şekilde hükümsüz hale getirilebilecektir. Bu durum hakkın kötüye kullanımı olup kanuna karşı hile yoluna sapılması anlamına gelir. Savcılar açıkça burada yasayı dolanmışlardır. Gizli tanık (9)'un dinlendiği tarihte 5726 sayılı yasanın henüz yürürlüğe girmemiş olması müracaatın CMK 58.madde kapsamında mahkemeye yapılmasına engel değildir. Ortada bir yetki sapması ve görev tecavüzü vardır. CMK 7.mad. ye göre; Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür. Bu hüküm mahkemenin görevli olduğu bir işlemin savcılıkça yapılması halinde kanaatimizce evleviyetle uygulanmak durumundadır. Görevli olmayan hâkimin işlemini kabul etmeyen yasa elbette ki görevli olmayan ve mahkeme yerine işlem yapmış savcının işlemini de hükümsüz sayacaktır. nihai talebimiz şu efendim, Gizli tanık Anadolu'nun gizli tanıklık programına kabulü ile gizli tanık olarak dinlenmesine karar verilmesi, yürüyen soruşturmanın sanığı sıfatı ile 5726 sayılı yasanın yürürlük tarihi dikkate alınarak 5 ve l0.maddeleri ile 27051sayılı Resmi gazetede yayınlanan Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbirlerine ilişkin Esas ve Usuller Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesine göre mahkemeye yapılması ve mahkemece karara bağlanması gerektiğinden, CMK 7.madde çerçevesinde gizli tanık ifadesinin hükümsüz sayılmasına bu konuda görevsiz savcılığa yapılan müracaatın ve işlem dosyasının savcılıktan celp edilerek mahkemece değerlendirilmesine, Gizli tanık (9)'un müracaatı sanığı olduğu ve kovuşturma süreci devam eden Ankara 11 .Ağır Ceza Mahkemesine yapılması ve bu mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden, tanığın dinlenmesi sırasında sözde Ergenekon savcılarının kendilerine yapılan bu müracaatı Ankara 11 .Ağır Ceza Mahkemesine göndermeleri yasal zorunluluk iken, soruşturma kapsamında değerlendirmeleri dinlenme tarihine göre CMK 58.maddesine aykırı olduğundan, CMK 7.madde çerçevesinde bu tanık ifadelerinin hükümsüz sayılarak, müracaatın birleşen dosya nedeni ile mahkemenizce değerlendirilmesine, Her iki gizli tanığın beyanları kanuna aykırı delil kapsamında değerlendirilerek reddine dosyadan çıkartılmasına ve yargılama sürecinde dikkate alınmamasına, Kovuşturma kapsamında bulunan sanıklar arasında gizli tanıklık için müracaat edenler var ise bu kişilerin müracaatlarının hiçbir işlem yapılmaksızın mahkemeye tevdiinin istenmesine ve taleplerin mahkemece değerlendirilmesine karar verilmesini talep ediyoruz efendim. Diğer konum da tahliyeye yönelik birkaç cümle olacak izninizle, vakit hudutta bir sıkıntımız yok herhalde. Son günlerde okuduğum en iyi söz bizler için kaos olanın bir başkaları için kozmik alem olabileceğine ilişkindi bunun sözünü yazarı Hantingtın diye bir adam bu medeniyetler çatışması tezini de ifade eden kişi. Ben yargılamanın başında yoku ispat mükellefiyeti altında kalırsanız niçin sorusunu sorarsanız demiştim. Aslında bizim için kaos gibi gözüken şeylerin bir başka yerde kozmik bir alem olduğunu, ve bir sıralı oyun ve hesaplar silsilesi içersinde devam ederek oynandığını da bu güne kadarki yargılama tecrübemiz içersinde gördük. O gün yoku ispat mükellefiyeti altında kalmanın sıkıntısını biz kendi içimizde yaşarken gelişen yargılama sürecinde yokluğun içersinde belki yok olarak yoku ispat mükellefiyeti altından tüm sanıklar ve müdafileri başarılı bir çalışma ile bence çıktılar. Bu gün ne olduğuna ilişkin bir sorudan önce niçin burada tutukluluk hallerini devam ettiği veya tutuksuz olarak insanların yargılandığına ilişkin bir ön karat oluşturabilecek bunu çok ötesinde belirli somut delillerle de bunların velev tarih karşısında velev istikbalde kurulacak

112

Page 113: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:113

mahkemeler karşısında ispat edecek hale geldik. Şimdi sayın mahkememiz bundan sonraki süreçle ilgili aslında şöyle bir sıkıntı yükü daha gıyaben savunmaya yüklüyor o yükte şu, niçin olduğunu anladığımız bu süreç ile ilgili ne olduğunu da delillendirip ispatlandırabildik. Şimdi bu ikinci süreç birincisine göre çok daha sıkıntılı bir süreç sayın başkanım, sebebi şu, burda kimin hangi kamyon altında kalacağı, kime tırın çarpacağının belli olmayacağı ikinci bir merhaledir. bunun ön süreci Hrant Dink davasında yaşandı, Hrant dink davası ilk başladığında ordaki bütün müdafii o davanın Ergenekon ile irtibatlı bir dava olduğunu söylerken ve düşünürken ve bu konuda ilişkin basına beyanatlarda bulunurken yargılama seyri bir derinleşti ve Hrant dink’in en önemli avukatlarından biri müdafilikten çekildi ve belirli basın yayın organlarına tehdit aldığını söyledi. Çünkü orada Trabzon’daki dönemde az önce ifade edilen taltif ve takdir ile yükseltilen insanların görev yaptığı en azından ihmallerinin çok yoğun olduğu ortaya çıktı. O yargılama devam ediyor, bu gün artık bu dava ile birleşmesi avukatların dahi gündeminden kalktı orada dolaylı faillerin kimler olduğu bir araştırma konusu. Aynı noktaya vardık biz yargılama içerisinde ulusalcılığı aşırı sağ faaliyet olarak nitelendiren bir proje çalışmasının bir tezin bir dokümanın olup olmadığını sorduğumuzda bize yok dedikler akabinde posta vasıtası ile kemal beyin bürosuna yada kargo vasıtası ile bir belge geldi. Ve bu ulusalcılık brifingi olarak nitelendirilen belge idi neydi bu, yetmiş iki sayfalık İçişleri Bakanına hitaben yazılmış içinde terör örgütleri diye bir bölüm olan ve orada da ulusalcılığı aşırı sağ faaliyet olarak gösteren bir brifingdi. Biz bu belge onlara mı aittir diye mahkememizden yeniden talep ettiğimizde mahkememiz bu konu ile ilgili talebimizi reddetti. Daha önce sordu, ama bu belgeyi ek yaparak onlara ait olmadığına ilişkin talebimizi reddetti. Bu bence önemli kritik eşiklerden biri idi. Reddedilen talepler açısından efendim, ikincisi geçen birbirine bağlantılı konudur. Tuncay Özkan’ın beyanına talebine istinaden basına yansıdığı kadarı ile iki ve birleşen üçüncü iddianamelerde siz 2000 yılları ile 2009 yılları arasında Genelkurmay başkanlığı bünyesinde bir darbe icra teşebbüsü olarak nitelendirilebilecek bir davranışlar silsilesinin olup olmadığının veya tespit edilip edilmediği konusunda bir müzekkere yazmışsınız sayın başkan. Bu çok önemli ve iyi bir müzekkeredir fakat kanaatimizce tarihleri itibarıyla eksik bir müzekkeredir. Ben savunmam esnasında burda size açıkça ifade etmiştim sayın savcılara da sormuştum bu ülkede bırakınız darbe icra başlangıcı olarak olup olmadığını veya tasavvur mu olup olmadığını bu yargılama ile netleşecek bir süreci 1997 yılında postmodern bir darbe yapıldı. Bu darbe ile bir hükümet düştü. Bu hükümetin düşme sebebinde o post modern olarak nitelendirilen darbenin icracılarının hiçbiri sanık sıfatını dahi sahip değiller demiştim. Ve olamazlar dedikten sonra biz üç ay sonra içlerinden bir tanesi alındı bu gün halen sanık mı tanık mı belli değil. 4. iddianame kapsamında orgeneral Çevik Bir, olamayacaklarının sebebini de şu şekilde açıklamıştık, çünkü küresel kuvvet diyalektik kurgu yapar. 97 28 şubat sürecinin diyalektik kurgunun Natocu kanadında olan asker kanadında olanla bir operasyonunu yaptıranlar karşı kanatta da bir iktidar yolu açtılar. Her iki merkezi de tek noktadan kontrol ediyorlar demiştik. Bu gün Türkiye de bir darbe soruşturması bir darbe kovuşturması yapıyoruz, hala ne yazık ki 1997’nin 28 şubatını içine alabilecek bir darbe soruşturması veya müzekkeresi yazamıyoruz. 1998-99 da bunları hep burda söyledim, general Çevik Bir Türkiye Amerika ya güvenlik hizmeti üreten bir ülke olmalıdır diyor dedim. Aynı yıl sayın Başbakan cezaevinden çıktıktan sonra görüştüğü general budur dedik. Bunlar bizim ifadelerimiz değil ortalama tarihi gerçeklikler ama darbe soruşturmasında bu günün gittiği ismi sürece iliştirilen personele baktığımızda bunları çok ayrıntılı anlattım burda, 92-2007 arası Türk Amerikan çatışmasını ırak’ın kuzeyinde başlayan bu çatışma alanını hep bu çatışma alanında daha Milli unsurları ön plana çıkaran değişen dünyadaki tek taraflı tek kutuplu dünyadan geçişteki çok kutuplu dünyada Türkiye’nin bir kutup başı ülke olabilmesi ile ilgili kendine ait veya kurumuna ait projeler üreten insanların olduğu, ha bunların içerisinde sosyolojik analizden, zihinsel olarak bu ülke gerçeklerini tanımaktan uzak, merkezi politik bürokratik seçkin tiplerin de olduğunu, bu tiplerin sosyolojiden uzak milletin muhafazakar değerlerinden uzak tavırlarının

113

Page 114: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:114

birileri tarafından acıta edildiğini de anlattım. Şimdi çok önemli bir talebimiz şu ki efendim, bu 2000 ve 2009 yılları arasında bir darbe icra başlangıcı olarak nitelendirilebilecek hareketler olup olmadığı ile ilişkin sorunun 1995 2009 arası olarak genişleterek bir daha mahkememiz tarafından sorulmasını çok önemli olduğunu düşünüyorum. 97 28şubat ve post modern darbe denen süreç hepimizin bilincinde açık olarak var hepimizin gözü önünde var ama bunun herhangi bir yerinde herhangi bir şekilde bu soruşturmanın içerisinde yok. Efendim önemine binaen söylüyorum o dönemin başbakanı Necmettin Erbakan. Necmettin Erbakan Tevfik Diker bu sürece karşı olan insan. Milli gazetede tam sayfa beyanda bulundu dedi ki beyanında 97 28 şubatını yapanların Amerikalılarla ve NATO ile o kadar açık dirsek temasında olduklarını birinci ağızdan öğrenmiş olduğumdan dolayı o dönemde size karşı çıkmış olan ben sizden özür diliyorum dedi. Şimdi bu örnekten şurayla geliyorum, biz burda yargılamanın niçin yapıldığını anladık, savunma olarak. Ama siz bize olayın ne olduğunu da yüklüyorsanız bu dediğim gibi tehlikeli bir yoldur, bu yolda o zaman müzekkerelerimizin sonuçlarını alalım. Yani Rumsfeld mektubunu biz başbakanlıktan istediğimiz zaman siz bunun dava ile ilgisi yoktur demeyin sayın başkanım bize. Dava ile birebir ilgisi vardır çünkü Ergenekon davası 4 Temmuz 2003 yılında bu son hali ile Süleymaniye de askerin başına çuval geçirilmesi ile başlamıştır. O zaman 15’ inde yazılan Rumsfeld mektubunu 18. inde hürriyet gazetesinde içeriği bildirilen savunma bakanının başbakan a yazdığı ve başbakan ın da karışlığında ne notası müzik notası mı vereceğiz dediği o mektupta. Bu operasyonun yani çuval operasyonunun tamamen hükümete karşı olmadığı, Genelkurmay başkanına karşı olmadığı, Genelkurmay içersinde bir grup söz dinlemez subaya karşı olduğu ifade ediliyor yani şimdi niçinden ziyade neyin olduğunu ispatlamak içinde müdafaaya düşüyorsa masumiyetini ortaya koyabilmek açsından o zaman bu müzekkere taleplerimiz konusunda bu geniş açıklamaları da burada yapmak da herkes açısından belirli bir noktadan sonra belirli sıkıntılar oluşturabilecek niteliktedir ama savunma bu konuda son derece cesurdur. Sadece cesaretimizin akamete uğratılması için bu müzekkere taleplerimize destek verin. Bu niçin sorusunun ötesinde ne olduğunu da ortaya koymak konusunda biz de daha azimle çalışalım efendim, şimdi bu bizim için kaos olan bir başkaları için kozmik alem olan süreç artık bizim için de müdafaa olarak kozmik alem haline geldi. Bu çalışmayı daha da gayretli yapabilmek için tahliyeyi, bir tipik sanık hakkı olmanın ötesinde bir maddi gerçekliği ortaya çıkarabilecek cesaretle sürecin ve olayların üzerine gidebilmek için avukat Kemal Kerinçsiz açısından bir zaruret olarak görüyor, bu sebeple yüce takdirinize sunuyorum. “

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım, meslektaşım Tolga’ nın az önce Osmanım Yıldırım’a ilişkin beyanlarına aynı ile katılıyorum. Kendisi burada olmadığı için de kısaca bu hususa değinmek istiyorum. Ergenekon tertibi olarak şekillenen bu süreçte hükümetin bütün muhaliflerine karşı bu dava üzerinden saldırdığını daha önce bu salonda ben dahil birçok sanık ve müdafii defaatle ifade etmiştik. Anımsarsanız sizin şu bir türlü açıklamadığınız ama bizce de malum olduğunu ısrarla dile getirdiğimiz örgüt şemasında da Deniz Baykal’ ın dahi örgüt şemasında Ergenekon mensubu olarak gösterildiğine ilişkin iddialarımız daha sonra Taraf Gazetesi’nde ve yine bu operasyonun Psikolojik Harp boyutunu şekillendiren yandaş medyada da ifade olunmuştu. Şimdi bu çerçevede bu tertibin en büyük üç kahramanından biri olan Tuncay Güney üzerinden vakti ile TRT de hükümetin karşısındaki ana muhalefet partisine yapılan saldırılar bu kere de bu davanın Danıştay davasının Tuncay Güney’ i olan Osman Yıldırım’ın ağzından sayın mahkemenizde yapılıyor. Nihayetinde yarın hep birlikte tanık olacağız, osmanın bu beyanları üzerinden zaman Gazetesi ve Taraf Gazetesi ve bu operasyonun psikolojik harp boyutunu şekillendiren İslamcı amerikancı yayın organları Osmanım’ ın çalışması suretiyle bu vermiş olduğunuz uzun arada kendisine çalıştırılan o beyanları üzerinden CHP’ ye saldıracak, muhalefete saldıracak bu sebeple ben sayın mahkemenizden özellikle talep dahi olmayan bir beyanı da içermeyen bu tarz dezenformatif manipülatif beyanlara hiçbir suretle izin vermemesi gereken bir noktada gerekli

114

Page 115: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:115

hassasiyeti göstermesini talep ediyorum efendim. Efendim onun dışında bir kısım taleplerim var, taleplerimden biri efendim, biliyorsunuz Ergenekon terör örgütü iddiasını bir türlü bitirememiş hala soruşturmakta olan savcılık 4. iddianamede de Ergenekon örgütünün varlığına ilişkin soruşturmasını devam ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Şamil Tayyar bir gazetedeki beyanında Ergenekon terör örgütünün kendisine kalemini bırakması için güya 1 milyon dolar rüşvet teklif ettiğini söyledi bir gazeteci aracılığı ile şimdi savcıların ısrarla cansiperane çalışıp süper bir savcılık sergiledikleri bu süreçte bulamadıkları Ergenekon terör örgütü Şamil Tayyar’a ulaşmış. Şimdi savcılığın ben inanmıyorum ki bu Ergenekon örgütünün kendisine rüşvet verdiği iddiasını ciddiye alıp da şamil i çağırıp sorduklarını hiç düşünmüyorum. Çünkü şamil de nihayetinde savcılar da aynı zihniyetin mensupları dolayısıyla Şamil’ e hiçbir surette zarar gelsin halel gelsin itemeyeceklerdir o yüzden ben sayın mahkemenizden talepte bulunuyorum. Şamil Tayyar’ dan soralım, bu Ergenekon terör örgütü adına kendisine 1 milyon dolar bu rüşvet teklif eden gazeteci kimdir, bu şahıs sözü edilen örgütün hangi yetkilisi ile ne surette temasta bulunmuştur. Bu bilgilere eğer şamil Tayyar’dan öğrenecek olursak o çerçevede henüz kanıtlanamayan varlığına ilişkin hiçbir surette en ufak bir tereddüt dahi ortaya konulamayan bu güya örgütün hiç olmazsa tereddütsüz tartışmasız bir iki ismine ulaşmak mümkün olur bu çerçevede Şamil Tayyar eğer bu nokta bir açıklamada bulunmaktan kaçınacak olurda gazetecinin haber kaynağını saklama hakkından bahsedecek olursa o durumda da Şamil Tayyar hakkında sayın mahkemenizce yürütülmekte olan soruşturmayı etkilemeden suç tasniinden adli mercileri iğfalden suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum efendim gizli tanıklara ilişkin taleplerim olacak, Tolga’ nın taleplerine aynı ile katılıyorum ancak burada Tolga’nın anlatımlarının dışında kalan bir iki gizli tanığa ilişkin beyanlarım var bunlardan birisi efendim Kıskaç, kıskaç bilindiği üzere birleştirilen ikinci üçüncü iddianamenin yargılamasında beyanları ile aralarında bizim davamızın sanıklarının da olduğu bir takım şahıslar hakkında bir takım iddialar bulunmuş bir şahsiyet bu şahsiyetin ikinci üçüncü iddianamede yargılanmakta olan bir sanığın boşandığı eski eşinin şimdiki kocası olması hasebi ile bu sanıklara yada diğer davada yargılanmakta olan şimdiki eşinin eski kocası olan sanığa da tarafsız bağımsız nesnel objektif yansız yaklaşımlarda bulunup bulunamayacağı hususunun bir Naip hakim marifeti ile tespitini talep ediyorum efendim. Aynı şekilde yine bir naip hakim suretiyle dosyada gizli tanık olarak yer alan Gizli tanıkların kaçının halen terör örgütü PKK mensubu olarak cezasını çekmekte olduğunun belirlenmesini cezasını çekmekte olan bu PKK terör örgütü mensubu gizli tanıkların kaçının gizli tanık sonrasında cezalarını çekmekte oldukları cezaevlerini değiştirildiğini, ve ayrıca bu PKK hükümlüsü olan gizli tanıkların gizli tanıklıklarının bir örgütsel eylem olarak mı değerlendirilmesinin mümkün olacağını, yoksa hakikaten aralarında kendileri ile mücadeleye koyulmuş bunca kahraman askerimizin de yer aldığı sanıklara karşı hiçbir suretle tarafsız bağımsız yansız beyanda bulunup bulunamayacağı bu suretle de tanıklığına mahkemece itibar edilip edilemeyeceği hususuna ilişkin yine bir naip hakim marifeti ile tespitte bulunulmasını talep ediyorum. Efendim son olarak tahliyeye ilişkin kısa bir beyanda bulunmak istiyorum ama birinci yılını doldurmaya çok az kalmış bu yargılama sürecinde bu güne kadar müvekkillerimiz için ısrarla dile getirdiğimiz tekraren tekraren telaffuz ettiğimiz tahliye taleplerine rağmen sayın mahkemenizden hiçbir suretle tahliyeye ilişkin sayın mahkemenizin tahliyede gözettiği hususlara ilişkin bir fikir dahi edinebilme imkanımız olmadı. Efendim niçin Aydın Yüksek’ i yada niçin Adnan Akfırat’ ı yada niçin Vedat Yenerer’i tahliye ettiğinizi ama buradaki aynı konumdaki sanıkları tahliye etmediğinizi biz anlayabilmiş değiliz. Bunu bana müvekkilim Sevgi Erenerol da, annesi de, yakınları da soruyorlar ben de bunu kendimden daha iyi hukuk bilgisine sahip olduğuna inandığım meslektaşlarıma üstatlarıma sizler gibi kürsüde olan hakim savcı tanıdıklarıma soruyorum, hiç kimse ama hiç kimse bu konuda bir yanıt veremiyor, efendim geçtiğimiz günlerde Amerika da, bir sihirbaz canlı yayın sırasında loto çekilişinden hemen önce lotoda kazanacak ikramiyeleri bilmeyi başardı. Acaba biz o sihirbaza bu mahkemede tahliye sırasını kime geldiğini sorsak

115

Page 116: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:116

bilebilir mi. Bilemez efendim çünkü siz de bilmiyorsunuz ben sayın mahkemenizin burada tahliye için hangi kıstası esas aldığını hangi sanığı niye ne zaman tahliye ettiğini anlayabilmiş değilim, anlatabiliyor da değilim. Siz de bunu izah etmiyorsunuz bize. Efendim bakın Sevgi Erenerol’ u nihayetinde tahliye edeceksiniz er yada geç tahliye edeceksiniz ama tahliye ettiğiniz gün itibarıyla lütfen bana bu gün ve hatta Sevgi Erenerol için ilk tahliye talep ettiğim gündeki tahliye talebime de niçin karşılık vermediğinizi niçin bu sanığın o gün bu gün yada yarın değil de tahliye edeceğiniz gün tahliye ettiğinizin cevabını vermelisiniz efendim. Çünkü hakikaten tahliyeye ilişkin sayın mahkemenizde şekillenen uygulama tıpkı Başbakan’ ın açılıma ilişkin hazmettire hazmettire benzetmesinde olduğu gibi hazmettire hazmettire tahliye uygulamasına dönüşmüş durumda. Her uzun aradan sonra aradan geçen bir aydan sonra sayın mahkemeniz kamuoyunun ve bu salondaki sanıkların öfkesini dizginlemek dindirmek için birkaç tahliyeye gidiyor, muhtemelen bu ay itibarıyla da bir tahliye olacak. İnşallah en çok ihtiyacı olana öncelikle de küçük çocukları olan sanıklara bu tahliye söz konusu olur ama şimdi Gönül bana kızacak efendim, sakın ola ki üstadımız Kemal Kerinçsiz’ i en sona değin tahliye etmeyin efendim çünkü gördüğümüz kadarı ile Kemal’ den hepimizin sayın mahkemeniz de dahil olmak üzere usule ilişkin öğreneceği çok şey var efendim. O yüzden özellikle de kemalin anlatımları sonrasında mahkemenizdeki hukuka aykırılık her geçen gün biraz daha fazla batar oldu. Hukuka olan inancımıza. O yüzden efendim sayın mahkemenizden artık tahliye talebinde bulunmayı da anlamlı görmüyorum. Nihayetinde hukuken kendimize çaresiz olarak görüyoruz. “

Mahkeme Başkanı:” Toparlar mısınız.”Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül:” Bitti efendim.”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi, verildi: Sayın başkan sayın

heyet müvekkilim 20 ayı bulan bir süreç içerisinde tutuklu olarak yargılanmasına devam edilmektedir. Müvekkilime isnat edilen suç terör örgütü üyeliğidir sayın heyetin de şüphesiz çok iyi bildiği gibi müvekkilimin ilgilendiren bölümde iddianame de hiçbir iletişim tutanağı yoktur yani hiç kimse ile hiçbir şekilde hiçbir görüşmesi bir mesajlaşması bir araya gelmesi yoktur. Kaldı ki ortada ispat edilmiş kanıtlanmış bir örgüt de yoktur. Böylesine hiç konuşmadan görüşmeden bir örgüte nasıl üye olunur. Biz bunu kendimize de izah edemiyoruz. Soranlara da izah edemiyoruz. Onun ötesinde müvekkilime mahkemeden iade edilen disketlerden bir takım belgeler çıktığı iddiası vardır. Bu iddiada müvekkilim ilk gözaltına alınıp serbest kaldıktan sonra dokuz gün sonra ortaya konmuş bir iddiadır. İnanıyoruz ki bunu müvekkilimin tahliyesinden rahatsız olan çevreler tarafından etki altın alınarak polisçe oluşturulmuş bir kanıttır. Başka bir şey aklımıza gelmiyor, başka türlü de izah etmekte zorlanıyoruz. Müvekkilimin savunması alınmış, deliller toplanmış, ve herhangi bir şekilde delillere etki etmekte söz konusu değildir. Çok ciddi ölçüde mağdur olmuştur. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum, saygılar sunuyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz söz istedi, verildi:” Efendim ben söz almayacaktım, çünkü biliyorum tahliye etmek için müvekkilimi benim talebime ihtiyacınız yok, bu konuda sizden yardım rica ediyorum neye ihtiyacınız olduğunu bilmek istiyorum. Bilmediğim nokta bu. İstediğiniz bütün delilleri getiriyorum. Ne gerekiyorsa söyleyin onu da yapalım. Bunu bilemiyorum bu konuda yardım rica ediyorum heyetinizden.”

Sanık Doğu Perinçek ve diğer İşçi Partili sanıklar müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi, verildi:” Danıştay sanıklarının sorgularına bir türlü başlayamadık. Bu problemde sayın mahkemenizin de dahili olduğu kanısındayım. biz elimizden geleni yapmaya çalıştık. Önümüzdeki süreçte yine keza eğer bir imkanımız olursa elimizden geleni yapmaya çalışacağız ancak sizin bu konuda verdiğiniz ara kararında Danıştay saldırıları ile ilgili olarak yargılanan sanıklar ile ana dosyada yargılanan sanıklar arasında menfaat çatışması bulunduğundan diyorsunuz. Ara kararınız bu. İstanbul Baro Başkanlığına yazılan yazı bu gün kalemden aldım. Bu menfaat çatışmasını daha önceki yazılarınızda belirttikten maada bu son yazınızda Danıştay sanıklarına her birine ayrı ayrı avukat tayini talebinde bulunuyorsunuz, bu da ciddi bir sıkıntı

116

Page 117: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:117

yaratacaktır bu bir. Kanımız odur ki, sizin 150. maddeye göre ceza muhakemesi kanunu 150. maddesine göre zorunlu müdafilik konusundaki saptamanız tabi ki doğru. Bu konuda bir müdafii talep edilmesi de gerekiyor buna da katılıyoruz. Ancak müdafiinin görevlendirilmesi yetkisi tümü ile adli müzaheret bürosuna yada ilgili baro başkanına aittir. Müdafiinin görevini yerine getirmediğinde yapılacak işlem, müdafiinin görevinden yasaklanmasından ibarettir ve sadece tayin edilmiş müdafiinin görevini yapmasının yasaklanması CMK 151. maddesinde mahkemenizin yetkisine bırakılmıştır. 150. maddeyi de aynen aktarmak gerekirse, görevlendirilen müdafii duruşmada hazır bulunmaz. Bakın tahdiden sayıyor, duruşmada hazır bulunmaz, veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa hakim veya mahkeme derhal bir başka müdafii görevlendirmesi için gerekli işlemi yapar ve baro başkanlığına yazı yazar diyor. Şimdi böyle bu olaylardan hiçbirisi yaşanmış değil yani müdafii hazır bulunmamış değil, vakitsiz olarak duruşmadan çekilmiş değil, görevini yerine getirmekten kaçınmış değil, atanan üç müdafii. Peki bu atanan üç müdafiinin ana dava sanıkları ile Danıştay sanıkları arasında menfaat çelişkisi olup olmadığı noktasından görevinin yapılmasına mahkemeniz tarafından engel olunması mümkün müdür, kanımızca bu da mümkün değildir. Dikkatinize arz ediyorum avukatın vekaletten çekilmesi başlıklı avukatlık yasasının 41. maddesinde aynen, kaçınılma sebebi yani yararları birbirine uygun olan ve birden fazla şüpheli veya sanığın savunmasının aynı müdafiiye verilebileceği gibi yararları ters düşenlerinde aynı kişi tarafından temsil edilmesinin mümkün olmaması gibi bir mazeretin takdir etme yetkisi Baro bu avukatı tayin eden makama aittir. Dikkatinizi çekiyorum avukatlık yasasının 41. maddesi aynen şöyle demektedir. Kaçırılma sebebin veya haklı özrün takdiri avukatı tayin eden makama aittir. O daha önce tayin edilen üç avukat meslektaşımızı kim tayin etmiştir, İstanbul barosu tayin etmiştir. Öyle ise böyle bir meşru mazeret olup olmadığını İstanbul barosu başkanlığı yada adli müzaheret bürosu takdir edecektir, sizin yapacağınız ve yapabileceğiniz sadece böyle bir hususa dikkat çekmektir, bu hususu takdir edecek olan İstanbul barosu yönetme kuruludur, adli müzaheret bürosudur, görevlendirmeyi hangi makam yaptı ise o makama aittir. Dolayısıyla burada avukatlık yasasının ve ceza usul yasasının bu ara kararınız ve özellikle yazdığınız müzekkere ile ihlal edildiği kanısındayız. Bu sözünü ettiğim konudaki ara kararınızdan rücu etmenizi talep ediyorum. Bu avukatlık kanununun özellikle 41. maddesi tekrar incelenerek rücu edilmesini talep ediyorum ve böylece muvakkaten birleştirildiğine inandığımız bu Danıştay dosyasının bir an evvel usuli işlemlerinin tamamlanılıp tefrik edilmesinin sağlanmasını arz ediyorum. Saygılarımla. Var olan üç avukat ile yargılamayı sürdürelim, rücu ederek efendim, en pratik yolu budur.“

Mahkeme Başkanı:” Efendim Danıştay davası içerisinde birde birbiri ile kavgalı olan iki kişiye aynı avukat tayin olmuş, “

Sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi Partili sanıklar müdafii Av. Mehmet Cengiz:” Efendim bakınız sizin ara kararınız bir avukata insar etmiyor, görevlendirilen üç avukatın üçü de mahkemeniz tarafından reddediliyor ve yazdığınız yazıda her sanık için ayrı bir avukat istiyorsunuz. Yazı önümde yazıyı okuyorum ben. Ayrı ayrı müdafiiler tayin edilmesi diyorsunuz ve sizin bu menfaat çelişkisi dediğiniz bir meslektaşımız ile ilgili değil, tayin edilen üç meslektaşımız için de aynı mülahaza ile geri çeviriyorsunuz. O bakımdan kararınızın tekrar incelenerek bu karardan rücü edilmesini hassaten talep ediyorum.”

Sanık Nusret Senem ve Hikmet Çiçek müdafilerinden Av. Murat Bülent Hattatoğlu:”Müsaade ederseniz burada ekrandan yazdığım notları özet halinde kısaca arz edeceğim ondan sonra devam edeceğim sözlü olarak bir takım şeyler söyleyeceğim. Şimdi efendim zaten müvekkilimiz bir kısım izahatta bulundu, defalarca dilekçelerimizi veriyoruz, kendisi de direk savunmalarında beyan etti. Biz de dilekçelerimizde bizzat o dilekçeleri veren bendim. 24 Şubat 2009 tarihli dilekçemizde arz ettik burada efendim bakınız 5. maddesinde dedik ki müvekkilimin de arz ettiği gibi pdf sayfası 24 te tevkif müzekkeresi. 326ya 1 den tevkif

117

Page 118: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:118

ediliyor ama talepte hem silahlı terör örgütüne üye olma var, hem devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme var, amacı dışında kullanma hile ile alma çalma var, hem 335 var hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek var. Bunlardan iki tanesini reddediyor mahkeme, 326/1 den tutuklama kararı veriyor. Bu demektir ki diğer itham maddelerini varit görmüyor o aşamada bunlardan sonra bu isnatlardan tutuklu olduğunu, bu ithamlardan tutuklu olduğunu söylemek mümkün değil şimdi geçelim, bu maddede 3713 sayılı kanunun madde 3 ü de terör suçu olarak sayılan suçlardan değil.CMK madde 100/3 teki suçlardan dolayı dolayısıyla zaten nitekim tutuklama kararında bakıyoruz CMK madde 100/3 ten değil, 100/1 ve 100/2-a dan verilmiştir. Yani kaçma şüphesinin varlığı ile. Bu kaçma şüphesi noktasına tekrar geleceğim, böyle bir şeyin olmadığını zaten iddianame de söylüyor. Aynı zamanda müvekkil aleyhinde her ne kadar iddianame de yer verilmiş ise de örgüt suçlaması diye bir şeyin varit olmadığını ispat eden başka mahkeme kararları da var. Bakınız 17.06.2008 tarihinde Tekirdağ da tutuklu bulunan sanıkların görüşme tutanakları istenmiş, bu istemde İstanbul Ağır Ceza 9. mahkemesinin 2008/742 teknik takip sayısı ile 17.06.2008 de verilen karara dayanıyor kararın gerekçesine dikkat çekiyorum. Aynen okuyorum, sanıkların birbirleri arasındaki irtibatların öğrenilmesi ve örgütsel ilişkiyi ortaya çıkarabilmek için. Diyor. Sanıkların birbirleri arasındaki irtibatın öğrenilmesi ve örgütsel ilişkiyi ortaya çıkarabilmek için ne yapmak lazımmış, tutuklu sanıkların görüşmelerinin kayıtlarının incelenmesi lazımmış demek ki sanıkların birbiri arasındaki irtibatlar ve örgütsel ilişkinin bunlar tutuklandığı sırada var olmadığı örgüt üyeliği için vs için delil var olmadığı mahkeme kararı ile sabit. Kendisi bunu kabul ediyor mahkeme tutuklarken delil yok tutuklananlar hakkında cezaevinde araştırma yapılıyor. Önce asalım sonra yargılarız. Şimdi kaçma şüphesinden de bahsedeyim o dilekçemde bahsetmiştik. İddianamenin 1996. sayfasının word sayfasının 1996 daki paragrafının başında soruşturma kapsamına yani müvekkiller için söylüyor, soruşturma kapsamına kendilerinin de dahil edileceklerini tahmin edip bekledikleri diyor, iddianame ye göre müvekkil soruşturmaya kendisinin de dahil edileceğini tahmin etmiş öyle iddia ediyorlar. Tahmin etmiş ne yapmış beklemiş. O zaman demek ki kaçma şüphesi yokmuş. İddianame bunu kendisi de kabul ediyor. Ha biz tabi ispat ettik herkes biliyor artık bu aşamaya gelinmiş bu paragrafın .bütünü gerçek dışı sanal bir kurgu ama iddianame ye mademki yazmışlardır. İddia makamına göre doğrudur. O halde müvekkilimin kaçma şüphesinin olmadığını iddia makamının kabul ettiğini varsaymak durumundayız o zaman o da doğru, ha yok eğer bu paragrafın gerçek dışı olduğunu biz ispat ettik de herkes de gördü de siz de gördü iseniz bunu kabul etti iseniz o zaman suçlama gerçek dışı kaçma tehlikesi bu sefer bu sebeple yok. Şimdi burda zaten artık tartışacak bir şey bence yok. Burada bu somut delilli belgeli savunmalarımız hep reddediliyor gerekçe yok, şimdi aynı o şey. Klasik herkesin şikayet ettiği, basmakalıp ibare, dosya kapsamı, delil durumu, müsnet suçlama, vasıf ve mahiyeti gereği tutuklamayı gerektirir katalog suçlardan olması bu sihirli cümle tılsımlı efendim CMK’nun 101. maddesi binlerce kez çiğnendi. Anayasanın 38/6 maddesi çiğnendi. Anayasa ihlal edildi yani ciddi suretle ve ediliyor. Peki anayasaya ve yasalara uygulamıyorsunuz anladık o zaman insan hakları sözleşmesine bakalım. İnsan hakları kararları mahkemesinin kararlarının yüzlercesi a- tahliye talepleri reddedilirken her tutuklu için aynı ve basma kalıp ibarelerin kullanılmasını, b- bir tutuklu için verilen aynı tutuklu için verilen bu kabil kararların her keresinde aynı basma kalıp ibareleri içermesini, değişmemesini aradan geçen zamana dosyadaki duruma göre değişmemesini, c- dikkat buyurunuz, sonuçta mahkum edileceği kesin olsa ve hatta mahkum edilmiş olup da cezası Yargıtay dan usulden esastan değil, usulden bozulup tekrar yargılama yapılsa bile sanığın çok açık somut gerekçeler var olup kararda da bu açıklanmadığı halde tutukluluk halinin sürdürülmesi olgusunu, bir de tutuklamaya tutukluluğun devamına tahliye talebinin reddine dair kararlara itirazın aynı mahiyette kararlarla bu bahsettiğimiz gibi gerekçesiz basma kalıp kararlarla, basmakalıp lafını özellikle vurguluyorum çünkü her içtihatta geçiyor, reddinin de itirazın incelenmesi sürecinin göstermelik hale getirmesinin insan hakları Avrupa sözleşmesinin

118

Page 119: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:119

altıncı maddesinin ve beşinci maddesinin 3. ve 4. fıkralarının kesinlikle ihlali olarak karara bağlı. Burada bakınız örneklerde hemen sarılayım zapta geçsin diye. 2002/4461 sayılı dosya var 3 şubat 2009 bunun kararı, bu sene daha. Bu kararda insan hakları Avrupa mahkemesi söz konusu davadaki benzer sorunlar içeren davalarda sıklıkla sıklıkla, insan hakları Avrupa mahkemesi sözleşmesinin 5/3. maddesinin ihlalini tespit etmiştir diyor kararda bu ibare geçiyor, ve kararlarda bu aynı bu kararda bu cümlenin devamında 2002/19735 sayılı dosya Atıcı Türkiye davası. Solmaz Davası bahsettiği, bir tane daha başka bir dava. Efendim Derece ve Türkiye davası, 2001/77845, Taciroğlu Türkiye davası 2002/25324 sayılı kararlar. Bunları zikrediyor. Şimdi efendim, anayasa uygulanmıyor, kanun uygulanmıyor, e peki Türk kanun uygulanmıyorsa dedik insan hakları Avrupa sözleşmesini uygulayın dedik, ha belki o da Türk kanunu çünkü uygulandığı onaylandığı için kanun hükmünde oluyor oda Türk kanunu. Eh onu da belki uygulamayacaksınız o zaman bir istirhamım var hangi kanunu uyguluyorsanız onun metnin bize verin biz ona göre savunma yapalım. Dolayısıyla efendim sözü daha fazla uzatmaya lüzum yok. Daha önceki dilekçelerimizi tekrar ediyoruz, müvekkilime derhal ve derhal tahliye etmenizi talep ediyorum, saygılar sunuyorum.”

Sanık Doğu Perinçek, sanık Nusret Senem ve sanık Hikmet Çiçek müdafii Av. Hasan Basri Özbey söz istedi, verildi:” şimdi efendim gönül isterdi ki size yeni şeyler söyleyelim ama burada söylenmedik söz kalmadı, düşünüyoruz tüm meslektaşlarım tutuklu sanıklar da aynı kaygı ne söylemedik de ne eksik kaldı da hadi bu gün onu söyleyelim de mahkemenin dikkatini ona çekelim, söylenmedik hiçbir söz kalmadı. Ezberledik, karşılıklı ezberledik, onu da bir çok somut örneği ile yaşadık. Şimdi İstanbul 14. ağır Ceza Mahkemesi burası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bir de üst numaralı mahkemenin 2009/1079 Değişik iş, 23 eylül 2009 tarihli bir kararı var. bu kararda mahkeme başkanı sayın Erkan Canak 24462 sicilli sanıyorum sizle emsal belki aynı Fakülte de okudunuz meslek yaşanız da büyük ihtimalle aynı diğer iki üye yaşça gençler. Mesleki itibarıyla. Sayın Başkan şöyle bir görüş belirtiyor mahkemenizde bu mahkemede tutuklu bir sanığın tahliye talebine reddine ilişkin kararınıza yönelik yaptıkları itiraza ilişkin. Sanığın suç vasfı örgüt üyeliği olup atılı suçun vasıf ve mahiyeti sevk maddesi sanığın iki yıla yakın süre tutuklulukta kalmış olmakla beraber aynı davada daha ağır iddia ve sevk maddesi ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile yangılanan bir çok sanığın ise tutuksuz yargılanması hakkaniyete ve ceza adaletine ters düşmekle birlikte sanığın iki yıla yakın süredir tutuklu kalması dosyanın geldiği aşamada göz önüne alınarak ileride mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından bi hakkın tahliyesi görüşündeyim diyor. Şimdi meslektaşım sordu hangi hukuk, cumhuriyet hukuku bunu öngörüyor. Hukuki adil, vicdanlı, vicdani, görevinin gereğini layıkı ile yerine getiren bir karar, görüş. Maalesef diğer iki üye bu vasıflara saydığım niteliklere uygun görüşte değiller tahliyeye itiraz reddedilmiş. Şimdi artık bir karar vermemiz lazım. Biz burada hangi hukuku uygulayacağız. Beşiktaş hukukunu mu uygulayacağız. Yoksa cumhuriyet hukukunu mu uygulayacağız. Ben cumhuriyet hukukunda yetiştim. Cumhuriyet hukukunun mektebinde hukuku öğrendim. Cumhuriyet hukukunun adliyelerinde avukatlık yapıyoruz tüm meslektaşlarımız gibi. Ama burada hangi hukukun uygulandığını samimiyetle polemik yapmak adına söylemiyorum samimiyetle bilemiyoruz. Biliyoruz tespit ediyoruz üzülerek burada Beşiktaş hukuku uygulanıyor. Beşiktaş ayrı bir dükalık mı, ayrı bir cumhuriyet mi, bu açılım politikası içinde acaba oradan da özekliği mi verilecek bunu merakla bekliyoruz şimdi Beşiktaş hukuku ile neler yaşadık bunu bir anımsayalım. Kanunsuz aramalar yapıldı. Haksız göz altılar tutuklamalar yapıldı. Bir psikolojik savaş malzemesi Atatürk Cumhuriyetine Atatürk devrimine Türk ordusuna , İşçi Partisine vatanı milleti savunan yurtseverlere karşı bir psikolojik savaş malzemesinden hiçbir farkı olmayan iddianameler yazıldı. Bu hukuk sayesinde. İddianameler kabul edildi. Bu kadar hukuka aykırılıklar içeren iddianameler incelenmesi bile imkansız sürelerde doğa üstü bir hızla kabul edildi engizisyon yargılaması yapıldı. Halen yapılıyor. Ona göz yumuldu Beşiktaş hukuku buna izin veriyor. Ucu açık soruşturma halen devam ediyor. Halen sürüyor. Ucu açığa engeller

119

Page 120: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:120

çıkınca Türkiye nin yargıçları var Hakimler savcılar yüksek kurulu var, vicdanlı Yargıtay üyeleri var, onlar engelleyince kimine uyuşturucu suçlaması, kimine Arsa spekülasyonu rüşvet suçlaması ile başka adlarda yürütülüyor bu ucu açık soruşturma. Türkiye’ nin namuslu şerefli bir hakim albayı ahlaksızca bir iddia ile hapishanelere atılıyor. Ve bu Ergenekon davasının en temel unsurlarından biri olan karargah evleri soruşturmasını tamda soruşturmayı bitirdiği ve kararını açıklayacağı günün sabahı, bunların hepsi planlı hesaplı kulaklar kabarık her tarafı duyuyor çünkü. Danıştay davası leşi bu salona atıldı. O leşin nasıl yaşandığını burada görüyoruz. Beşiktaş hukuku buna izin verdi. Buna imkan tanıdı. Sözünü ettik, tutuklu cezaevindeki bir sanığın evindeki telefonu onun girişebileceği terör eylemlerini önlemek adına dinlenmesi kararının uzatılmasına sayın hakimimiz karar verdi. Yani ben sayın hakimimizin o iki paragraflık kısacak dilekçesinde aptal yerine konulduğumu düşünüyorum. Hakaret kabul ediyorum kendime. Şimdi önünüze yeniden gelse İstanbul İstihbarat şube terörle mücadele şube sayın Özese’ nin önüne böyle bir taleple gelse yeniden imza atacak mı, atacak demek ki. Atacak neden çünkü o attığının arkasında duruyor. Kutluyorum. Bir kanunsuz işlem yapılmış hiçbir şey yokmuş gibi çekilmeme sebep yok yasal dayanak yok diyor sayın hakimimiz. Teşekkür ediyoruz. Yani ama gözümüz açık aklımız da çalışıyor hukuk bilgimizle bu tavrı değerlendirmeye yeterli. Şimdi iki yolumuz var sayın başkanım, değerli başkanım ya Beşiktaş hukukunu uygulamaya devam edeceğiz. Ya Beşiktaş hukukuna boyun eğeceğiz. Boyun eğmeye devam edeceğiz ve tarihte torunlarımız torunlarınız evlatlarımız bu mahkemenin heyetini Nemrut Mustafa paşa divanı gibi anacak. Yada bu güne kadar geçmişinizde olduğu gibi geçmişinizden hareketle cumhuriyeti hukukunu kararlılıkla uygulayarak gereğini yapacağız. Şimdi Cumhuriyet hukukunu uygulamakta hiçbir zorluk hiçbir tehlike hiçbir tehdit yok. Çok basit. Şuradaki hukuksuzluğu tespit etmek hiçbir şüphenin kalmadığını hepimiz birlikte yaşadık. Bunu tespit etmek ve bunun gereğini yapmak. Yani başta müvekkiller olmak üzere tahliyeye karar vermek peki şimdi sayın 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin değerli başkanının demin okuduğum görüşünden hareketle söylüyorum, sayın Doğu Perinçek, tutuklu, 556 gündür tutuklu, siz 556 dakika bir cezaevinde kaldınız mı sayın başkanım, haksız yere iftira ile, yurdunuza vatanınıza kast edilme pahasına siz hiç hapse atıldınız mı, ben görüşe gittiğimde tahammül edemiyorum orda bir saate içim daralıyor. Bir deneyin lütfen. 556 gündür tutuklu, peki sayın ilhan Selçuk bi hakkın dışarıda. Sayın kemal Alemdaroğlu bi hakkın dışarıda. Sayın Hurşit Tolon bi hakkın dışarıda. kim aynı konumdalar fark nedir, olması gereken yerdeler dışarıdalar, peki Doğu Perinçek’ in ne farkı vardır. Bu adaletsizliği bir açıklamanız lazım bize. Açıklayamazsınız neden Beşiktaş hukukunun kriterlerini uygulamaya devam edersek açıklaması yok. Cumhuriyet hukukunu kriterlerini uygulandığı anda sayın Doğu Perinçek’ de hak ettiği yerde olacak partisinin genel başkanlık makamında oturacak. Peki yine o sayın değerli mahkeme başkanımızın belirttiği hususlardan hareketle sayın Nusret Senem, iki yıla yakın yatan Nusret Senem, olmayan bir CD’ den suçlanan tutanaklarda olmayan siz ifade ettiniz tutanaklarda yok ki dediniz haydi bulun, bakın meydan okuyorum Türk hukuk dünyasına, hangi mahkeme hangi mahkeme gelirse gelsin hepimiz yaşımız belli emekli olacağız, sizin yerinize başka heyetler gelsin. Türkiye nin bütün hakimleri teker teker gelse bu kürsüde otursun ve o CD’lerden dolayı Nusret Senem ve hikmet Çiçek’i mahkum etsin. İmkansız eğer hukuk varsa cumhuriyet hukuku olacaksa, Beşiktaş hukuk ile 556 gün değil 5556 günde yatırabilirsiniz. Ama hukuk varsa yok. Delil yok, yok. Ve ondan dolayı tutuklu. Şimdi efendim gecenin bu saatinde sabrınızı daha fazla zorlamadan bu hukuksuzluğa bu kanunsuzluğa süratle son verilmesini derhal bu akşam, sabrım yok efendim benim. Ben bütün yüreğim ve benliğimle buradaki herkes gibi Atatürk devrimine yürekten bağlı bir insanım. Hukuka yürekten bağlı bir insanım. Canımı veririm onun için, sabrım artık yarın sabaha sabrım yok. İnanıyorum ki biliyorum ki sizler de aynı sabırsızlıkla bu belayı sona erdirmek bu rezalete son vermeyi istiyorsunuz. O zaman isteğinizi yerine getirin. İsteğinizin gereğini yapın lütfen. Saygılar sunuyorum.”

120

Page 121: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:121

İddia makamından soruldu.Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sayın başkan, sanık ve sanık müdafilerince

ileri sürülen taleplerin bir kısmına ilişkin görüşümüzü ve iddia makamı olarak tahkikatın genişletilmesi taleplerimizi bildiriyorum. Sanık Muzaffer Tekin’in Beykoz ilçesi Çavuşbaşı semtinde Mahmut Öztürk’e ait evde intihara teşebbüs etmesi, Mahmut Öztürk, Mehmet Zekeriya Öztürk ve bir kısım sanıkların suçu ve suçluyu gizleme iddiası olayının Beykoz Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen soruşturmasına dair evrakın incelenip iade edilmek üzere Beykoz Cumhuriyet başsavcılığından istenilmesine, Danıştay saldırısı soruşturması sırasında haklarında bireysel silah ticareti yapmak suçundan düzenlenen soruşturma evrakı ayrılan sanıklar Aykut Metin Şükre, Necat Uysal, Selçuk Özkan, Kenan Özay ve Erkan Ayyıldız isimli kişiler hakkında Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava dosyasının incelenip iade edilmek üzere istenilmesine, Dosya kapsamına göre Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan ile olaydan bir gün önce görüşme yaptığı anlaşılan Tarkan Toper isimli kişi hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/259 esasında görülen dava dosyasının incelenip iade edilmek üzere istenilmesine, Sanık Hayrettin Ertekin’in;dosyadan evrak çıkartılması talebinin bu aşamada reddine, dilekçesinin savunma mahiyetinde dosyaya eklenilmesine, diğer taleplerinin dosyaya yenilik katmayacağı anlaşıldığından reddine, Sanık Fikret Emek’in;Talebinin kabulü ile, suç unsuru bulunan Eskişehir ilindeki Hayriye Mahallesi Dumrul Sokak No.124/5 adresindeki yapılan aramada, kamera çekimi yapılıp yapılmadığının Eskişehir Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına, Sanık Oktay Yıldırım’ın;Talebinin kısmen kabul edilerek, incelemesi tamamlanan bilgisayar hafızasının bir kopyasının çıkartılarak kendisine verilmesine, 100.duruşma sonrası duruşma tutanaklarının CD ortamında kendisine verilmesine, adli tıp kurumuna yazılan yazının akıbetinin sorularak bir an önce cevaplandırılmasının istenilmesine, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün, Talebinin kabulü ile, dosya arasına girmiş ise istediği evrakların kendisine verilmesine, Sanık Güler Kömürcü Öztürk’ün,Gizli tanık kıskaç hakkındaki suç duyurusu talebinin reddine, bizzat ilgili yere suç duyurusunu yapabileceğinin ihtarına, Sanık İbrahim Benli’nin Bir gazete hakkındaki suç duyurusunda bulunulması talebinin reddine, bizzat ilgili yere suç duyurusunu yapabileceğinin ihtarına, bu gazete muhabirinin salona alınmaması talebini karara bağlamanın ise mahkemenin taktir yetkisinde bulunduğuna, Sanık İhsan Göktaş’ın,Yurtdışı çıkış yasağının kaldırılması talebinin, hakkındaki adli kontrol tedbiri konması gerekçelerinde bir değişiklik bulunmadığı gözetilerek reddine, Sanık Veli Küçük müdafii sayın Av. Zeynep Küçük’ün Delil toplama mahiyetindeki talebinin kabulü ile dilekçesinde yazılı hususların Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorularak, dayanak belgeleri ile birlikte Mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine, Sanık Kemal Kerinçsiz müdafi sayın Av. Mehmet Tolga Akalın’ın Talepleri konusunda önceki duruşmalarda bildirdiğimiz görüşümüzün esas alınmasına, Sanık Sevgi Erenerol müdafi sayın Vural Ergül’ün; Talebinin dilekçesine ekli yazıya göre 3.9.2009 tarihli oturumunda alınan 13/C numaralı ara kararı gereğinin yeniden yerine getirilmesine, Diğer tanık dinlenmesine yönelik talebinin kabulü ile açıklamaları uyarınca Şamil Tayyar isimli kişinin tanık olarak dinlenilmek üzere duruşmaya çağrılmasına, yasal dayanağı olmayan ve yargılamaya bir yenilik katmayacağı anlaşılan diğer taleplerinin reddine, Sanık Doğu Perinçek ve bir kısım sanıklar müdafi sayın Av. Mehmet Cengiz’in;Talebi hakkında önceki görüşümüzün esas alınmasına,Sanık Muzaffer Tekin’in,Bu celse Cumhuriyet savcıları hakkındaki, açıkça sövme ifade eden sözleri suç oluşturduğundan, hakkında CMK 205 maddesi uyarınca duruşma tutanakları eklenerek Silivri Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek gereğinin takdir ve ifasının istenilmesine, Sanık Doğu Perinçek’in, Sadece basından takip edildiği kadarı edinilen bilgiye göre, rüşvet ve şantaj karşılığı sahte askerliğe elverişsiz raporu vermek gibi yüz kızartıcı suçları işlediği iddia edilen bir çete kapsamında yürütülen soruşturma ile ilgili olarak, soruşturma işlemlerini yürüten yargı mensuplarını Mahkeme huzurunda hedef alan ve açıkça suç oluşturan sözleri nedeni ile CMK

121

Page 122: T · Web viewYanlış kelimemden doğru şey yanlış anlaşılmasın, sosyal çevresindendir ve Mustafa Öztürk olacak ismi oranın sahibinin ismi, Mustafa Öztürk olarak biliyorum,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 28.09.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:111 Sayfa:122

205 maddesi nedeni ile duruşma tutanağının gereğinin takdir ve ifası için Silivri Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine, Sanık Osman Yıldırım’ın Sövme oluşturan sözleri nedeni ile CMK 205. maddesi gereğince gereğinin takdir ve ifası için duruşma tutanağının Silivri Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine, Sanık Saipir Debzlelvidze,Hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine, Bizzat veya müdafileri aracılığı ile tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar ile savunmaları da alınan diğer tutuklu sanıkların, Kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması,Yüklenen bu suçun CMK 100/3 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması,Tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması,Hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.’

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bir kısım sanıklar ve müdafileri tarafından beyan ve talepleri içeren havaleli dilekçeleri

dosyaya konulduğu görüldü.GEREĞ DÜŞÜNÜLDÜ.1-Bu dosya ile birleşen (CMK 250. Madde ile Yetkili) Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’

nin 2009/5 esas sayılı dava dosyası sanıklarından Osman Yıldırım’ a tayin olunan müdafii Av. Ramazan Zeybek, sanıklar Süleyman Esen, Tekin İrşi ve Erhan Timuroğlu’ na tayin olunan Av. Burhanettin Aktül ve sanık Alparslan Arslan’ a tayin olunan müdafii Av. Oğuz Kayıran’ ın duruşma gününün tebliğine aynı dosya sanıklarından Salih Kunter ile İsmail Sağır’ a bir müdafii tayini için İstanbul Baro Başkanlığına yeniden yazı yazılmasına, tayin olunacak müdafiinin mutlaka duruşma hazır edilmesi hususunda gerekli işlemin yapılmasına,

2-Mahkememizin 08.05.2009 tarihli oturumunda müdafii olmaksızın mahkeme tarafından sorguya çekilen sanıklardan Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Muzaffer Tekin müdafilerinin çapraz sorgu yapılan oturum ile ilgili kendilerine tebliğ edilen tutanak içerikleri doğrultusunda beyanda bulunmalarına,

3-Bu dosya ile birleşen Mahkememizin 2008/246 Esas sayılı dava dosyası sanığı Serhan Bolluk’ un bu dosya ile ilgili sorgu ve savunmasının tespiti için duruşmada hazır edilmesi hususunda yazı yazılmasına, ayrıca müdafii Av. Osman Aydın Şahin’ e duruşma gününün tebliğine,

4-Sanık Fuat Turgut’ un duruşmada hazır edilmesi için yazılmasına, müdafii Av. Doğan Yıldırım’a duruşma gününün tebliğine,

5-Sanık İlhan Selçuk’ un sorgu ve savunmasının tespiti amacı ile halihazırda sağlık durumunun ilgili yerlerden sorulmasına,

6-Bu oturumda yapılan yazılı ve sözlü vaki talepler konusunda gelecek oturumda karar verilmesine,

7-Yakalamalı sanığın yakalanmasının beklenilmesine,8-Gelmeyen yazı cevaplarının beklenilmesine,9-Tutuklu sanıkların tutukluluk durumlarının gelecek oturumda değerlendirilmesine,

Bu nedenle duruşmanın 01.10.2009 günü saat 09:30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi. 28/09/2009

BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KÂTİP 116766

122