t.c. ankara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler...
TRANSCRIPT
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ANABİLİM DALI
İSPANYOLCA VE TÜRKÇENİN SES YAPILARININ KARŞILAŞTIRILMASI
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN : PROF. DR. İCLÂL ERGENÇ
AYGÜL ŞIKLAR ÇELİK
Ankara, 2004
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ANABİLİM DALI
İSPANYOLCA VE TÜRKÇENİN
SES YAPILARININ KARŞILAŞTIRILMASI
DOKTORA TEZİ
Tez Danışmanı : Prof. Dr. İclâl ERGENÇ Tez Jürisi Üyeleri :
Adı ve Soyadı İmzası
Prof. Dr. İclâl ERGENÇ ..........................
Prof. Dr. Güray KÖNİG ..........................
Prof. Dr. Özcan DEMİREL ..........................
Prof. Dr. Ertuğrul ÖNALP ..........................
Prof. Dr. Osman TOKLU ..........................
Tez Sınav Tarihi : Ankara, 2004
2
I
İÇİNDEKİLER SAYFA ÖNSÖZ ............................................................................................................IV 1. Giriş 1.1 Tezin Adı....................................................................................................1 1.2 Tezin Konusu..............................................................................................1 1.3 Tezin Amacı ve Önemi................................................................................1 1.4 Tezin Yöntemi ve Sınırlılıkları....................................................................3 2. Ayrımsal Dilbilim.......................................................................................7
2.1. Olumsuz Aktarım – Olumsuz Aktarım Yanlışları .....................................12 2.2. Yanlış Çözümlemesi...................................................................................14 3. Sesbilim ........................................................................................................17 3.1 Söyleyiş Sesbilimi........................................................................................19 3.1.1 Ünlüler......................................................................................................20 3.1.2 Ünsüzler....................................................................................................21 3.2 Türkçe Ses Dizgesinin Özellikleri..............................................................22 3.2.1 Ünlüler......................................................................................................26
3.2.2 Ünsüzler....................................................................................................31 3.2.3 Ünlü Kaymaları........................................................................................41
3.3 İspanyolca Ses Dizgesinin Özellikleri..........................................................42
3.3.1 Ünlüler.......................................................................................................45
II
3
3.3.2 İkili ve Üçlü Ünlü Kaymaları( Diftong- Triftong)................................51
3.3.3 Ünsüzler...................................................................................................52
3.4 Türkçe ve İspanyolca Ses Dizgelerinin Benzer ve Farklı Yönleri............................................................................64
3.4.1 Her İki Dilde Benzer Olan Ünlüler........................................................65 3.4.2 Türkçe’de Olup İspanyolca’da Olmayan Ünlüler. ...............................66
3.4.3 İspanyolca’da Olup Türkçe’de Olmayan Ünlüler..................................67 3.4.4 Her İki Dilde Benzer Olan Ünsüzler.....................................................68 3.4.5 Her İki Dilde Farklı Olan Ünsüzler......................................................70 3.4.6 Türkçe’de Olup İspanyolca’da Olmayan Ünsüzler...............................72 3.4.7 İspanyolca’da Olup Türkçe’de Olmayan Ünsüzler...............................72 3.5 Karşıtlıkların Değerlendirilmesi.................................................................73 4.Uygulama,Bulgular ve Değerlendirme.... .............................................76 4.1 Verilerin Toplanması..................................................................................76 4.2 Metinlerin Değerlendirilmesi.....................................................................78
4.3 Dikte Metinlerinin Değerlendirilmesi.........................................................84
4.4 Anket Sonuçlarının Değerlendirilmesi......................................................85 4.4.1 Anket Verileri ile Sözlü ve Yazılı Uygulamaların İlişkilendirilmesi......98 5. Sonuç ve Öneriler.....................................................................................99 5.1 Öneriler ........................................................................................................104 6. Kaynakça.....................................................................................................107 ÖZET.................................................................................................................112 ABSTRACT......................................................................................................113
III
4
SINOPSIS........................................................................................................114 EK-1 Anket Formu ........................................................................................115 EK-2 Uygulama Metni....................................................................................118 EK-3 Dikte Metni............................................................................................119
IV
5
ÖNSÖZ
Dil, istemli bir şekilde üretilen bir simgeler düzeni aracılığıyla düşünce,
duygu ve isteklerin bildirişiminde kullanılan ve içgüdüsel olmayan bir olgudur. Bu
simgeler öncelikle işitseldir ve ses organlarınca üretilirler. Dilin temeli, kesin olarak
belirlenmiş bir ses düzeninin gelişmesi, sözlü dil öğelerinin kavramlarla olan özel
bağlantılarının ve her türlü ilişkiler için biçimsel anlatım önceliklerinin
oluşturulmasına dayanır. Bütün bunlar, bilinen her dilde, kesinlikle tamamlanmış
ve dizgeleştirilmiş olarak karşımıza çıkar.
Araştırmamızda, İspanyolca ve Türkçe, ayrımsal çözümlemenin ilk basamağı
olarak görebileceğimiz sesbilim alanında karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Ayrımsal
çözümleme ve yanlış çözümlemesi birbirini tamamlayan iki yöntem olarak
görüldüğünden, çalışmamızda İspanyolcayı ikinci yabancı dil olarak öğrenen
öğrencilerin ses düzlemine ilişkin yanlışlarının çözümlemesi de yapılmıştır.
Bu araştırmanın her aşamasında destek olan, hiçbir zaman yardımlarını
esirgemeyen çok değerli hocam ve tez danışmanım Sayın Prof. Dr. İclâl Ergenç’e en
içten teşekkürlerimi sunarım.
İncelemelerim sırasında çok yakın ilgi ve desteklerini gördüğüm, bilgilerinden
yararlandığım Sayın Prof. Dr. Güray König ve Prof. Dr. Özcan Demirel’e teşekkür
ederim. Ayrıca, İspanyolca uygulama metinlerinin hazırlanma ve değerlendirilmesi
aşamalarında bana büyük yardımlarda bulunan Prof. Dr. Jose Aceña Palomar’a,
uygulama sırasında her türlü kolaylığı ve anlayışı gösteren Ankara Üniversitesi Dil
Öğretim Merkezi (TÖMER) İspanyolca okutmanlarına ve öğrencilerine, yurtdışında
bulunmam nedeniyle tezimin Türkiye’de takibini yapan babam Fevzi Şıklar ve
ağabeyim İ. Atilla Şıklar’a, manevi desteğiyle bana güç veren annem Naciye Şıklar’a,
yazım ve çizimlerdeki büyük yardımlarından dolayı eşim Hasan Çelik’e
şükranlarımı sunarım.
Aygül ŞIKLAR ÇELİK
Ankara, Aralık 2004
V
6
1. GİRİŞ 1.1 TEZİN ADI
İspanyolca ve Türkçenin Ses Yapılarının Karşılaştırılması
1.2 TEZİN KONUSU
İspanyolca ve Türkçeyi sesbilim*( fonetik ) alanında karşılaştırmak, iki dil
arasında bu alanda görülen olumsuz aktarım olgusunu saptamak tezin konusunu
oluşturmaktadır.
1.3 TEZİN AMACI VE ÖNEMİ
İspanyolca ve Türkçe ses yapılarını betimsel olarak ortaya koymak ve
karşılaştırmak tezin tümleşik amacını oluşturmuştur. Türkçe ve İspanyolcanın
eşsüremli ses dizgeleri ve her sesin özelliği belirlenerek, iki dil arasında sesbilim
alanında ortaya çıkan olumsuz aktarım olgusu incelenmeye çalışılmıştır. Bu
çerçevede aşağıda yer alan sorulara yanıt aranmıştır:
1. Sesletim açısından anadilin yabancı dile ve yabancı dilin anadile etkileri
nelerdir?
2. İspanyolca öğrenen Türk öğrencilerin sesletimde karşılaştıkları güçlükler
nelerdir ?
3. İkinci yabancı dil olarak İspanyolca öğrenen Türk öğrencilerde birinci
yabancı dilin sesletim özelliklerinin İspanyolcaya yansımaları nelerdir ?
*Çalışmamızda Fonetik teriminin karşılığı olarak Sesbilim , Fonoloji teriminin karşılığı olarak da Sesbiligisi
kullanılmıştır.
7
Roman dillerinden biri olan İspanyolca, İspanya’dan başka Brezilya
dışındaki tüm Güney ve Orta Amerika ülkelerinde, Kanarya Adaları’nda ve
Filipinler’de konuşulmaktadır. İspanyolca, XV. ve XVI. yüzyıllarda İspanya’dan göç
edip Anadolu ve Suriye’ye yerleşen Sefarad Yahudileri de dahil olmak üzere
yaklaşık 500 milyon kişinin anadilidir.
Dünyada en fazla konuşulan dillerden biri olarak Birleşmiş Milletlerin
resmi çalışma dilleri arasına giren İspanyolcanın yabancı dil olarak öğretimi,
Avrupa’da diğer dillerin öğretimine başlanmasıyla paralellik gösterir. XV.
yüzyılda başlayan İspanyolca öğretimi XX. yüzyılın başlarında büyük bir atak
yapmıştır ( Sanchez ,1992:79 ). Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok öğrenilen
yabancı dil durumundadır. Avrupa’ya bakıldığında, İspanyolcaya olan ilgi Fransa
ve Almanya’da yoğunlaşmaktadır.
Türkiye’de ise, en çok öğrenilen yabancı dil olarak İngilizce
görülmektedir. Son yıllarda İspanyolca, Rusça, Japonca gibi dillere bir yönelme
gözlenmektedir. Latin kaynaklı dillerin en önemlilerinden biri olan İspanyolca,
gerek kültürel özellikleri, gerekse en çok konuşulan yedi dil içerisinde yer
alması nedeniyle her geçen gün artan bir öğrenci sayısına ulaşmıştır. Ancak,
Türkiye’de, İspanyolca öğretimi üzerine yeterince çalışma yapılmaması, bu dili
öğrenenleri birtakım sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır.
Alanda yapılacak ilk çalışma olacak tezimizde, Türkçe ile İspanyolcayı
karşılaştırmak hedeflenmiştir. Her iki dili genelde karşılaştırmak çok uzun süren
bir çalışma olduğundan, tezin konusu sesbilim (fonetik) ile sınırlandırılmıştır.
Genel anlamda dil, sesli öğeler bütünü olarak gerçekleşir. Dili incelerken, ilk
olarak dilin fiziksel görüntüsü olan seslerle karşılaşırız. Yazı, dillerin bazılarında
anlamın, bazılarında morfemlerin, bazılarında ise seslerin birtakım sembolik
şekillerle, düz bir yüzey üzerine, iz bırakabilecek bir şekilde işlenmesidir. Ancak
8
-yazı, bir dili daima eksik bir şekilde temsil eder, hiçbir zaman dilin
kendisi değildir ( Göknel, 1974:47 ). Bu çalışma ile Türkiye’de ilk kez, İspanyolca
ile Türkçe betimsel olarak sesbilim alanında karşılaştırılmaya çalışılmıştır.
Yabancı dil öğretiminde karşılaştırmalı çalışmaların önemi yadsınamaz.
Yabancı dil öğrenilirken, dillerin kendine özgü niteliklerinin karşı karşıya
gelmeleri söz konusudur. Bu nitelikler kimi yönleriyle uyuşurken, kimi
yönleriyle farklılıklar göstermektedir. Yabancı dilin bazı özellikleri anadile
taşınabilirken, çoğunlukla anadilin özellikleri yabancı dile taşınmaktadır.
Tezimizde, İspanyolca öğrenen Türk öğrencilerin ses düzlemindeki
anadilinden veya birinci yabancı dilden kaynaklanan sesletim aktarımları
saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın vereceği sonuçlar, İspanyolca öğrencileri
kadar yabancı dil olarak bu dili öğretenlerinde daha iyi bir yöntem seçmelerine
yardımcı olacaktır.
1.4 TEZİN YÖNTEMİ VE SINIRLILIKLARI Bu çalışmada, betimsel ve tarama yöntemleri bir arada kullanılmıştır.
Tezimizde, Türkçe ve İspanyolca ses yapılarının karşılaştırılması ayrımsal
çözümleme yönteminin ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Ayrımsal
çözümleme, iki dilde aynı olguları ya da aynı olguların varlığını ve yokluğunu
ortaya çıkaran aynı yöntem izlenerek yapılan koşut çalışma olarak tanımlanır
(Pietro, 1986:21). Ayrımsal çözümleme ile, öğrencilerin karşılaşabilecekleri
güçlükler kestirilerek öğretimde yaralanmak üzere bilgi çıkarmanın ve bu
güçlükler üzerine dikkat çekmenin olanaklı olduğu savunulur ( Sanchez,1984:17).
Araştırmanın örneklemini, Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Öğretim
Merkezi bünyesindeki İspanyolca kurslarında öğrenim gören öğrenciler
9
oluşturmaktadır. Araştırma, 2001–2002 öğrenim yılında öğrenim gören
İspanyolca öğrencileriyle sınırlıdır.
Chesterman ( Payrato, 2002:19 ), ayrımsal işlevsel çözümlemenin temelini
benzerlik ilkesine dayandırmaktadır. Chesterman’a göre, karşılaştırmanın
başlangıç noktası benzerliktir ve ayrımsal işlevsel çözümleme yönteminin çeşitli
basamaklara ayırmaktadır.
Ayrımsal işlevsel çözümlemenin ilk basamağında karşılaştırma yapılacak
dillerin hangi dilsel birimleri karşılaştırılacaksa bunlar ayrıntılı olarak ele alınır.
İkinci aşamada, A dilinde bir yapının görünümüyle B dilindeki bir yapının
görünümleri arasında benzerlik sınırlılıklarını belirlenerek, karşılaştırılabilirlik
ilkesinin yerine getirilir.Üçüncü aşamada ise araştırmacı A dili ile B dili
arasındaki dilsel birimlerin herhangi birinde görülen benzerliğin gerekçeleri
ortaya koyulmaktadır. İki dil arasındaki benzerlik tanımı, araştırmacının
algılamasına dayandırılmaktadır. Araştırmacı tarafından algılanan benzerlik ilk
varsayımı oluşturmaktadır.Bu varsayım sınanmasında, hangi durumlarda
varsayımın geçerliliğinin sürdürülmekte olduğunun saptanması gerekir.İlk
varsayımın sınanması aşamasında araştırmacı kendi sezgilerine de başvurabilir
ya da başka iki dilli denekler kullanabilir. İlk varsayımlar sınandıktan sonra
ortaya konan varsayımlarla karşılaştırılan diller arasındaki benzer ve farklı yapılar
belirginleşmektedir.
Tezimizin kuramsal bölümünün ardından ortaya konan betimsel çalışma
üç basamaktan oluşmaktadır.Üç basamaktan ilki olan betimleme
aşamasında,İspanyolca ve Türkçe ses dizgelerinin birbirinden bağımsız olarak
betimlemeleri yapılmıştır.Yakınlaşma basamağında ise neyin, ne ile
karşılaştırılacağına karar verilmiştir. Betimlenmiş yapılar içinde
karşılaştırılabilecek olanlar belirlendikten sonra ayrımsal çalışma karşılaştırma
için uygun bir hale getirilmiştir.
10
İki ayrı dil arasında yapılacak bir ayrımsal çalışmada, çalışmanın
sınırlılıkları eşsüremli ve artsüremli olarak çizilebilir. Dillerin tarihsel incelenmesi
olarak tanımlanan artsürem ile herhangi bir dilin günümüzdeki kullanımının
incelenmesine dayanan eşsürem birbirinden ayrı olarak ele alınmaktadır. Bizim
çalışmamızda ise eşsüremli ayrımsal bir çalışma yapılarak Türkçe ve
İspanyolca’nın ses dizgeleri betimlenmiştir.
Ayrımsal çalışmalar yapılırken, üzerinde çalışma yapılan dillerin
karşılaştırılan öğeleri bazı yönlerden eşdeğer özelliklere sahip olabileceği gibi,
bu öğelerin bazıları da farklı özelliklere sahip olabilmektedir. Üçüncü olarak
ortaya çıkabilecek bir sonuç ise karşılaştırılan dillerin hiçbir denkliğinin
olmayışıdır. Ayrımsal çalışmanın yöntem açısından ilk basamağı olan betimleme
aşamasında her iki dilde ortak bir öğe yoksa bu dillerin karşılaştırılabilirlik
özelliği de yoktur. Tezimizi 3. bölümünde yer alan Türkçe ve İspanyolca ses
dizgelerinin betimlenmesinin ardından her iki dilde benzer ve farklı yapılara
( seslere ) rastlanmış ve görülen benzer ve farklı görünümler ayrıntılı olarak
incelenmiş ve sıralama yapılmıştır. Betimleme aşamasının ardından Türkçe ve
İspanyolca ses dizgelerinin karşılaştırılabilirlik özelliği olduğu ortaya çıkmıştır.
Betimlemenin ardından, tezimizin uygulama aşamasında özgün çözümleme
için üç bölümden oluşan bir sözlü sınama metni hazırlanmıştır. Metnin ilk
bölümünde, iki paragraftan oluşan bir okuma parçası, ikinci bölümünde beş
tümce, son bölümünde ise beş sözcük yer almaktadır. Tümdengelim yaklaşımıyla,
ilk olarak seslerin bir bütün içinde sesletiminin yapılmasına olanak sağlayan
metin ve tümce , son bölümde ise tek tek sözcükler kullanılmıştır. Sözlü sınama
metni oluşturulurken tezimizin 3.bölümünde yer alan betimsel çalışmanın
sonuçlarına göre sorun yaşanabilecek seslerin yoğun olduğu sözcükler
seçilmesine dikkat edilmiştir.
11
Sözlü sınama metni, Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Öğretim Merkezi
bünyesindeki İspanyolca kurslarında öğrenim gören 77 kişilik örneklem grubuna
uygulanmıştır. Örneklem grubumuz yetişkin, üniversite öğrencisi ya da daha üst
eğitimli kişilerden oluşturulmuştur. İspanyolca, örneklem grubumuzun tümünün
ikinci veya üçüncü yabancı dilidir. Uygulama aşamasında öğrencilerin psikolojik
etkenlerden ( heyecan, korku vb. ) etkilenmemesi için, metinleri doğal bir ortamda
sesletmeleri sağlanmış, her birinin sesi alıcıya kaydedilmiştir. Kaydedilen
sesletimler, Roma Cervantes Enstitüsünde görev yapan bir İspanyol uzman ile
birlikte tek tek dinlenerek çözümlenmiştir. Elde edilen veriler fonetik alfabe ile
yazılı dile aktarılarak, yanlış sesletimlerin hangi seslerde yapıldığı ortaya
çıkarılmıştır. Yanlış çözümlemesi yapılırken, İspanyolca ve Türkçe ses
dizgelerinin benzerlik ve karşıtlıkları temel alınmıştır.
Sözlü sınama metninin ardından, aynı örneklem grubuna, 10 adet
İspanyolca tümceden oluşan bir dikte uygulaması yaptırılmıştır. Dikte metni,
konuşma sınıflarında görev yapan anadili konuşucusu bir İspanyol okutman
tarafından okunmuştur. Uygulamadan sonra dikte metinleri, İspanyol okutman ile
birlikte değerlendirilmiş, yazım hatası yapılan sesler ortaya çıkarılmıştır.
Yazılı ve sözlü uygulamanın yanısıra, örneklem grubumuzun genel
özelliklerinin belirlenmesi ve grubun sesletim, sesletim öğretimi ve İspanyolca
sesletim güçlükleri konularındaki görüşlerini almak için bir anket uygulaması da
yapılmıştır. Araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu iki bölümden
oluşmaktadır. Birinci bölümde, örneklem grubumuzun genel görünümünü
belirleyecek kişiler bilgiler başlığı altında toplanmış sorular yer almaktadır( Ek 1 ).
İkinci bölümde ise programa ilişkin görüşler başlığı altında, öğrencilerin öğrenim
gördükleri kurumun, sesletim öğretimine bakışı ve öğrencilerin sesletim ve
sesletim güçlükleri hakkındaki düşünceleri sorgulanmıştır.
Anket uygulamalarının sonuçları, bilgisayar ortamında çözümlenerek yüzde
hesapları alınmış ve her bir sorunun yanıt dağılımı tablolarla gösterilmiştir.
12
2. AYRIMSAL DİLBİLİ M
Ayrımsal Dilbilim, iki ya da daha fazla dil arasındaki benzerlik ve farklılıkları
ortaya çıkarmaya yönelik çalışmaları içeren dilbilim dalıdır. “Bir anadiliyle bir
yabancı dili karşılaştırarak bunlar arasındaki ayrılıkları, ayrımları, karşıtlıkları
saptamak, böylece etkin yabancı dil öğretim yöntemleri oluşturulmasını sağlamak
amacını güden uygulamalı dilbilim dalı” (Vardar, 1988:30) olarak tanımlanan ayrımsal
dilbilim, 1950’lerde ABD’de yapısal dilbilimin dil öğretimine etkisiyle
yaygınlaşmıştır. 1945 yılında C.C. Fries’ın, “Teaching and Learning English as a
Foreign Language” adlı yapıtında ilk kez, yabancı dil öğretiminde ayrımsal dilbilime
duyulan gereksinim açıklanmıştır (Bayraktaroğlu,1979:3). Fries (Lourdes , 1991 : 14 ),
“en iyi yabancı dil öğretim kitaplarının ancak, anadil ile yabancı dil arasında özenli bir
karşılaştırma yapıldıktan sonra yazılabileceğini” ileri sürmüştür. Weinreich’in
“Etkileşen Diller” (1953) ve Lado’nun “Kültürler Arası Dilbilim” (1957) adlı
çalışmaları yayınlandıktan sonra, öngörülen inceleme türü olarak “Ayrımsal Dilbilim”
doğmuştur.
Ayrımsal Dilbilimin temeli şu varsayımlara dayanır (Ergenç, 1984:36) :
- Yabancı dil öğrenen herkes, esasen bir dili, kendi anadilini konuşmaktadır.
Her yeni dil, anadili temeline dayanılarak öğrenilecektir. Dolayısıyla, bu tür bir dil
öğrenim süreci, anadilini edinme sürecinden ayrılıklar gösterecektir.
- Her dilin kendine özgü yapısı vardır. Öğrenilecek dil de anadilinden az ya da
çok ölçüde ayrılacaktır.
- Öğrenici, anadilinin özelliklerini yabancı dile aktarma eğilimindedir. Dilsel
özellikler her iki dilde de ortaksa, öğrenme süreci bundan çok yararlanacaktır. Eğer
yabancı dilin özellikleri biçim açısından ayrım gösteriyorsa, anadilinden yapılacak
aktarım yanlışlara yol açacaktır.
13
- Anadilinin özelliklerinden sapma gösteren yabancı dil özellikleri, benzeyen ya
da aynı olan özelliklere oranla daha güç öğrenilir. Ayrılıklar ne denli büyükse,
öğrenme güçlükleri de o denli büyük olur.
Bu varsayımlara dayanan ayrımsal dilbilim, yabancı dil öğretimi için gereç
oluşturmayı ve yöntem geliştirmeyi görev olarak üstlenmiştir.
Fisiak (Cressey, 1989 : 24 ) ise ayrımsal dilbilimi, iki ya da birden çok dil ile ya
da dillerin kendi alt sistemleri ile ilgili olan ve bunlar arasındaki benzerlikler ile
farklılıkları araştırmayı amaç edinen dilbilimin bir alt disiplini olarak tanımlar. Bu
tanımdan da anlaşılacağı gibi ayrımsal dilbilim, her zaman hedef dil ile kaynak dil
arasındaki ayrımlara yönelik değildir.
İki ayrı dil arasında yapılacak bir ayrımsal çalışmada, çalışmanın sınırı
eşsüremli-parçacı ya da artsüremli olarak belirlenebilir.
İki farklı dil arasında yapılan çalışmalar genelde iki aşamada
gerçekleşmektedir:
- Her iki dilin betimlenmesi,
- Betimleme sonuçlarının karşılaştırılması.
Böyle bir incelemeye temel olarak anadil ile yabancı dilin tümü ya da bir
bölümü, benzer ilke ve terimler kullanılarak betimlenir. Ancak, ilk önce söz konusu
ortaklıkların bulunması zorunludur. Bu betimlemeler birbiri üzerine yansıtılarak
karşılaştırılır. Benzeyen ve benzemeyen özellikler; yapı, dağılım ve anlam
bakımlarından ortaya konulur. Ortaya konulan varsayımlara göre, öteki koşullar bir
yana bırakılırsa, yapısal ayrılıklar ölçü alınarak, anadilde bulunmayan veya
bulunup da, yapı, anlam, dağılım gibi açılardan ayrı olanlar yanında benzer yapılar da,
öğrenim güçlüğü açısından bir sıraya dizilir (Mosterin , 1981 : 154 ).
14
İki aşamalı olarak yapılan ayrımsal çalışmaları Fisiak (Cressey, 1989 : 35 ),
Trager’in ikiye ayırdığını belirtmekte ve bu ayrımı iki grupta toplamaktadır:
a. Diliçi Eşsüremli
/
\
Art süremli
b. Dillerarası Eşsüremli
/
\
Art süremli
Ergenç (1984:37) ise ayrımsal çözümlemeyi şu aşamalara ayırmıştır:
a) Karşılaştırılacak olan dillerin betimlenmesi,
b) Karşılaştırılacak olan konunun seçimi,
c) Karşılaştırma için seçilmiş olan konunun karşılaştırabilirliğinin belirlenmesi,
d) Ayrımsal karşılaştırma.
Ayrımsal çalışmalar, kuramsal ayrımsal çalışmalar ve uygulamalı ayrımsal
çalışmalar olarak ikiye ayrılmaktadır (Pietro, 1986 : 142).
Lado’ya göre (Cressey, 1989 : 47), “bireylerin; kültürlerini, anadillerindeki
anlam ve yapılarını, bunların düzenini yabancı dile ve kültürüne aktarma eğilimleri
vardır”. Bu varsayımdan yola çıkarak, ayrımsal çözümleme yolu ile bireyin anadili ve
yabancı dilinin karşılaştırılmasıyla olası olumsuz aktarım yanlışları önceden
saptanabilir .
15
Dillerin yüzey yapılarındaki kimi ayrımlar, yabancı dilin öğrenimini güçleştirir.
Öğrenici, anadilindeki bu ayrımları yabancı dile aktarma eğilimindedir. Dillerin yüzey
yapılarındaki ayrımlar ne denli çoksa, öğrenme güçlükleri de o denli çoktur (Borrego ,
1997 : 74 ).
Herhangi bir öğrenme grubunda saptanan yanlışlar çoğunlukla önceden tespit
edilebilir. Ayrımsal çözümlemenin bu yanlışları önlemeye katkıda bulunduğu ileri
sürülmektedir. Bununla birlikte, ayrımsal çalışmaları savunanlara da bazı eleştiriler
getirilmiştir. Özellikle, yanlışları önceden tahmin etmenin yararı çok tartışılmıştır. H.
Besse ve R. Porquier, bir çok yanlışın, öğrenmenin sadece belirli dönemlerinde
yapıldığını ve diğer yanlışların evrensel olduğunu söylemişlerdir (Pietro, 1986 : 78).
Diğer yanlışlar, ya öğrenenlerin doğuştan taşıdıkları yanlışlardır ya da hedef dilin
normlarından ve çeşitliliğinden kaynaklanmaktadırlar. Bu yazarlara göre, “ne ayrımsal
çözümleme ne de anadilin transferi, öğrenende rastlanan yanlışları açıklamaya
yetmez”. Gerçekten de bir yanlışı açıklamak, bu yanlıştaki tüm nedenleri ortaya
çıkarmaya çalışmak değildir.
Bu bakış açısında, birkaç yıl daha öncesinde büyük ilgi uyandıran bir kavram,
öğretimden daha çok dilbilime bağlı görülmesi nedeniyle bugün bir kenara itilmiş gibi
görülmektedir. Bu da “ aradil ” ( interlengua ) kavramıdır.
Corder’e ( Celdran, 1989 : 33 ) göre, yanlışlar anadil düzeninden gelen bir
ket vurma olmayıp, öğrencinin, yabancı dili anadilin bir benzeri gibi
görmesinden kaynaklanır. Bu yüzden öğrenci, ikinci dille ilgili kendi
varsayımlarını ortaya koyar ve bu varsayımları hayata geçirirken, anadili
öğrenirken izlediği yola benzer bir yol izleyebilir.
Bu görüşler doğrultusunda öğrenci, herhangi bir dönemde hem yabancı dil
hem de anadil kurallarını kapsayan, sürekli değişen bir aradil
kullanmaktadır (Cressey, 1978 : 92). Ayrımsal karşılaştırmacıların öne sürdüğü gibi
öğrenilmiş olanın öğrenilecek olanı etkilediği doğruysa, yalnızca anadiliyle ikinci
16
dil değil, anadili ve ikinci dil, öğrenilmekte olan yeni bilgilerle de
karşılaştırılacaktır. Öğrencinin sadece sapmalar gösteren üretimi değil, gelişiminin
her evresinde tüm dili yani aradili çalışma konusu haline gelir. Öğrencinin dili,
her öğrenme alanında, birinci ve ikinci dille örtüşmeyen, kendine özgü ancak
dizgeli dilbilgisiyle değişken bir dil, “ eksik bir dizge ” olarak görülür. Nemser’e
göre ( Pietro, 1986:37 ) eksik bir dizge, öğrencinin ikinci dili kullanırken
benimsediği, sapmalar gösteren dil dizgesidir. Öğrencinin dili yapısal olarak
düzenlenir yani bir düzen ve dizge uyumu gösterir.
Aradil, anadilden ve öğrenilen dilden bağımsız bir dil dizgesi oluşturur.
Dizgesel açıdan birinci ve ikinci dile benzer, öğrencinin oluşturduğu denenceleri
gösteren kurallarla belirlenir ( Lourdes, 1991:79 ). Basitlik açısından ikinci ve
birinci dilden farklıdır. Aradil, nitelik ve nicelik anlamında, ölçünlü dilin
küçültülmüş bir biçimini oluşturur ( Sanchez,1984:44 ).
Bu açılardan yanlış çözümlemesinin iki amacı gözlenmektedir:
a) Çeşitli öğrenim dönemlerinde öğrencinin kullandığı aradil
düzenlerini betimlemek,
b) Aradil betimlemelerini karşılaştırarak yabancı dil öğretiminde
izlenen yöntemi ortaya koymak.
Anadilin engellemesiyle yapılan dillerarası yanlışlar, anadil / yabancı dil
uyuşmazlığına bağlanırken, diliçi yanlışların ( yalınlaştırma , aşırı genelleme gibi )
aradile bağlanması, bir yapısal gelişme olan aradilin incelenmesi sonucunu
doğurmuştur.
Ayrımsal incelemeye göre, anadili edinimi ile yabancı dil öğrenimi
birbirinden ayrıdır. Bunun tersi ise anadili edinimi ve yabancı dil öğreniminin
özde aynı olduğu ya da olabileceğidir. İkinci olasılığı araştıran Dulay ve Burt,
aradil yanlışlarını yanlış çözümlemesinin, aktarım yanlışlarını da ayrımsal
incelemenin kanıtı olarak ele almışlar ve 179 İspanyol denek üzerinde yaptıkları
17
uygulamada deneklerce yapılan 513 yanlıştan % 5’nin aktarım , % 87 ’sinin aradil
yanlışlığı, geri kalanının da bireye özgü yanlışlar olduğu sonucuna varmışlardır
(Demircan, 1990:62).
2.1 OLUMSUZ AKTARIM - OLUMSUZ AKTARIM YANLIŞLARI
Anadil üzerine ikinci bir dil öğrenimi sıfırdan başlamaz. Kişi
anadilin yapısı ve bir iletişim aracı olarak kullanılmasıyla ilgili her türlü bilgi ve
beceriyi kazanmış durumdadır. Bu nedenle yabancı dil, anadili temeline
dayanılarak öğrenilir. Yabancı dil öğrenilirken anadilin bilgi ve becerilerinden
yararlanılması, anadilden yabancı dile aktarım yapılması son derece doğaldır.
Dillerin yüzey yapılarındaki kimi ayrımlar yabancı dilin öğrenimini güçleştirir. Söz
konusu ayrımlar ne denli çok olursa, öğrenme güçlükleri de o denli artar (Guitart,
1980 : 114 ). Karşılaşılan sorun ikinci ya da yabancı dilin; anadilden hangi
bakımlardan, nerelerde ve nasıl ayrıldığıdır. Bu düşünce, her dilin ayrı bir düzeni
bulunduğunu kabul eden Amerikan Yapısalcıları tarafından, özellikle ilk defa
ortaya atıldığı dönemde, oldukça benimsenmiştir.
İki dilin karşılaşması olayında, öğrenici tarafından iki ayrı düzene aktarımlar
yapılması söz konusudur. Edinilmiş olan dilsel yapılar, ikinci dili olumlu yada
olumsuz yönde etkiler. Bu etkilemeye aktarım adı
verilir. Olumlu aktarım, öğrenme olgusunu kolaylaştırırken, olumsuz aktarımı
zorlaştırır.
Öğrenim sürecinde, daha çok anadilinden amaç dile aktarımlar olduğu gibi,
amaç dilden anadiline aktarımlar da olabilmektedir.
Öğrenme psikolojisinde aktarım, öğrenilen davranışların kimi durumlarının,
yeni bir öğrenme alanında benzer durumlara aktarılması olarak tanımlanır.
Anadilinden ayrı bir düzen olan yabancı dil öğreniminde de aynı olguyu
gözlemlemekteyiz. Öğrenci, yeni bir duruma tepki göstermek yerine, anadilin
düzeniyle yabancı dilinkini bir tutma eğilimi göstermektedir.
18
“Çeşitli bilim adamları, olumsuz aktarımı farklı farklı yorumlamışlardır.
Bazı bilim adamlarına göre olumsuz aktarım, bir dilin diğer bir dile bilinçli veya
bilinçsiz sızmasıdır. Gabriell, olumsuz aktarımı daha önce öğrenilmiş ya da
anadilinden bilinen kuralların yeni öğrenilen dile aktarılması sırasında yapılan
yanlışlar olarak tanımlar. Radden ise, olumsuz aktarımı anadilindeki görünümlerin
yabancı dile aktarılması olarak tanımlar ”( Ergenç, 1984 : 43 ).
Kişisel, ulusal, sosyal, siyasal, kültürel etkenler olumsuz aktarımın derecesini
belirler. Bir yabancı dil öğreniminde anadilin etkilenmesi gözardı edilebilir. Buna
karşılık, anadilin yabancı dili etkilemesi oldukça önemlidir. Çünkü olumsuz
aktarım öğrenimi zorlaştırır. Anadilinin özellikleri, yabancı dili öğrenmede uzun
süre geçse de kaybolmadığından, yabancı dil derslerinin ana sorunu olarak yer
alır.
Olumsuz aktarımın beş türü vardır. Bunlardan üçü dillerarası, diğerleri ise
diliçi olumsuz aktarımlardır. Diliçi olumsuz aktarımlar, bir dilsel sistemin içinde
betimlenebilir. Dillerarası olumsuz aktarımlar ise ikinci bir dilsel sisteme
ilişkindir. Beş olumsuz aktarım türünü şu şekilde sıralayabiliriz (Ergenç, 1984:44-45) :
- Yerine Koyma : Yabancı dil öğrenen bir kişi, öğrendiği dildeki bir
öğenin kendi anadilinde eşdeğerli bir karşılığını bulamazsa, yabancı dildeki bu
öğenin yerine kendi anadilindeki benzer bir yapıyı koyar.
- Abartmalı Ayrımlaşma : Bu olumsuz aktarım türünde söz konusu olan,
dilsel öğelerin çok az ya da abartılmış olarak ayrımlaşmasıdır. Öğrenici, anadilinin
dilsel bir ayrımını yabancı dile uygular.
- Abartılı Kural Kullanımı : Yabancı dildeki bir konuşma ya da metnin
bütünü içinde, kullanım sıklığından bir sapma olarak kabul edilmelidir.
19
- Aşırı Genelleme : Bir biçimin ya da kuralın dildeki kısıtlamalar ve
özellikler gözetilmeksizin, ayrıcalıksız uygulaması olarak tanımlanabilir.
- Aşırı Mükemmelcilik : Dilin kimi kurallarını günlük konuşma diline
yersiz aktarmadır.
Bu sıralamadaki ilk üç aktarım dillerarası, son ikisi ise diliçi olumsuz
aktarımlardır.
Tüm yanlışlara olumsuz aktarım neden olmaz. Yanlışları değerlendirirken
olumsuz aktarıma dayananları ayırmak gerekir. Kimi araştırmacılara göre bu
konuda en sağlıklı ölçüt, olumsuz aktarım yanlışlarının, bir yabancı dili konuşan
için özgünlük taşımayıp, o dili anadili olarak konuşanların tümü için geçerliliğidir.
Bunların dışında kalan yanlışlar, kişilerin kendilerine özgü niteliğindendir.
Olumsuz aktarım yanlışlarının oranı, amaç dil ile anadili arasındaki karşıtlıklara
göre değişir. Bu alanda yapılan çalışmalarda, İngilizce ve Türkçe arasındaki olumsuz
aktarım yanlışları oranının % 70 – 80’lere ulaştığı kaydedilmektedir.
2.2 YANLIŞ ÇÖZÜMLEMESİ
Ayrımsal Dilbilim, iki yada daha fazla dil arasında benzer ve farklı yapıları
ortaya çıkarmaya yönelik çalışmaları içeren bir daldır. Karşılaştırmalar sonucunda,
anadil ve amaçdil arasında benzerlikler ve farklılıklar ortaya çıkarılarak,
öğrencilerin ne gibi sorunlarla karşılaşacakları ve dilin hangi yönlerini kolaylıkla
öğrenebilecekleri yolunda bilgilere ulaşılır. Ancak öğrenim aşamasında
karşılaşılan tüm güçlükleri anadil girişimine bağlayan dilciler, bir süre sonra
anadil ile açıklanamayan yanlışlara da rastlamışlardır. Öğrencilerin yaptıkları
yanlışların tümünün nedeni anadili girişimi değildir. Bu aşamada yanlış
çözümlemesi, ayrımsal dilbilimin varsayımlarını yoklayan, kısıtlamalarına ve
20
sorunlarına çözüm getiren, kısaca onu tamamlayan bir yöntem olarak
tanımlanabilir.
Yanlışların tanınması ve tanımlanması kolay değildir, fakat en azından veriler
somuttur, açıklama ise çok daha zordur. Yanlışların oluştuğunun farkına varmak
ve bunu ifade eden yapıları belirlemek, öğrencinin zihninde bu yanlışın oluşmasına
neden olan süreç hakkında varsayımlarda bulunmaktan daha kolaydır. İlk iki
aşamanın gerçekleri yansıttığından emin olmakla birlikte gerçekleri açıklarken
varsayımlar sunabiliriz.
Yanlış çözümlemesi, yapılan tüm yanlışların anadil girişimi olarak
açıklanamayacağını ortaya koyacaktır. Ayrımsal çözümleme, öğrenci tarafından
yapılma olasılığı olan yanlışlar hakkında bilgi verir, yanlış çözümlemesi ise bu
yanlışların varsayımlara dayalı olarak gerçekleşip gerçekleşmediği gösterir.
Varsayımların doğruluğunu sınamak için yanlış çözümlemesine ihtiyaç duyulur.
Öğrencilerin yaptıkları yanlışları, Dulay ve Burt ( Gargallo; 2003: 27-28) dört
ana bölüme ayırmışlardır:
a. Anadil girişimi yanlışları: Bu tür yanlışlar, öğrencinin anadil yapısını
yansıtan, amaç dili anadil olarak konuşanların bu dili edinimleri sırasında
görülmeyen yanlış olarak tanımlanabilir.
b. Amaç dil yanlışları : Öğrencinin anadil yapısını yansıtmaya, amaç dili ,
anadil olarak konuşanların bu dili edinimleri sırasında yaptıkları yanlışlara
benzeyen yanlışlardır.
c. Belirsiz yanlışlar: Bunlar hem anadil girişimi hem de amaç dili girişimi
yanlışları olarak görülebilen yanlışlardır.
21
d. Bireysel yanlışlar : Ne anadil ne de amaç dili yanlışları olarak
tanımlanabilir.
Amaç dil gelişimi yanlışları, öğrencinin öğrendiği dilin yapısı hakkında
geliştirdiği varsayımları gösteren yanlışlardır ( Gargallo;2003: 104 ).
a. Aşırı genelleme : Genelleme, hem yabancı dil hem de anadili öğrenenler
tarafından kullanılan bir tutumdur. Öğrenci algıladığı benzerlikleri genelleme
yoluyla, dilin kurallarını bulmaya çalışır. Kimi durumlarda ise, iki dil arasındaki
farkı ya algılayamadığından ya da öğrenim yükünü azaltma eğiliminden aşırı
genelleme yapar. İki ayrı doğru yapı için bir tek biçim kullanır.
b. Kural kısıtlamalarını bilmeme : Aşırı genellemeye çok yakın olan bu
durumda yanlışlara dilin sistemimdeki özel kısıtlamaları ayıramamak neden
olur.Bir kuralın ya da dilsel bir birimin uygulanmaması gereken bağlamlara
uygulanması sonucu yapılan bu tür yanlışlara çok sık rastlanır.
c. Kuralların eksik uygulanması: Dilsel bir görünümün veya bir kuralın
dilin tüm basamaklarına uygulanmaması sonucu ortaya çıkan yanlışlardır.
d. Yanlış kavram geliştirme: Kimi durumlarda öğrenci, amaç dildeki
farklılıkları algılamaktaki yanılgı sonucu, dilin yapısına ait yanlış kavram
geliştirebilir.
Yapılan yanlışlar, düzenli bir biçimde çözümlemek, sıralamakta güçlük
çekilse de gerek yabancı dil öğretimine gerekse uygun yöntem geliştiren
araştırmacılara, öğrencinin yabancı dili öğrenmekte karşılaştığı güçlüğün niteliği
hakkında bilgi verir. Dilin hangi yönleri üzerinde daha çok durulması gerektiğini
gösterir.Yanlış çözümlemesi verilerine göre, araştırılan görünümlerin ( benzerlik –
ayrılık) güçlük dereceleri sıralanır. Bu sıralama, ayrımsal çözümleme sonucu elde
22
edilmiş verilerden farklı olabilir.Önceden ileri sürülen varsayımların kimileri
gerçekleşmeyebilir ya da tersine yanlış çözümlemesi bu varsayımların doğruluğunu
kanıtlayabilir.
3. SESBİLİM
Dil üzerine çalışanlar, Eski Hint ve Yunandan beri, genellikle köklü bir
yöntemden uzak olarak dil seslerinin nitelikleri ve özellikleri üzerinde
durmuşlardır. Ayrımsal Dilbilimin gelişmesi sırasında, özellikle Hint - Avrupa dil
ailesinin temelleri atılırken, bu dillerdeki ses değişimleri ve bunların kuralları
üzerinde çalışılmıştır. Ancak XIX. yüzyılın sonlarında ve özellikle XX. yüzyılda,
dil seslerinin incelenmesi ayrı bir inceleme alanı durumuna gelmiş ve ayrı bir
bilim dalı niteliği kazanmıştır.
“ Sözel dilin sese dönüştürülmüş biçimi ” (Konrot, 1991: 13 ) olarak
tanımlanan konuşma, iletişim amacına ulaşmak için kullanılan bir yol, bir ifade
şeklidir. Konuşma olgusunu incelemek için nedenler ya da amaçlar olduğu sürece
farklı ses kuramlarının ortaya atılması doğaldır.
Sesbilim, dilin seslerini inceleyen bir bilim dalıdır. İnsan dilinin seslerini,
dillerin ses yönünü inceler ( Aksan, 1995 : 171 ).
Sesbilim; diller üzeri bir yaklaşımla, tüm dillerde insanların kullandıkları
konuşma seslerinin neler olduğuna, nasıl oluştuğuna, sınıflandığına, değişik
bağlamlarda ve durumlara nasıl değişim gösterdiğine, söylenen herhangi bir
sözcenin anlamını aktarmada konuşma seslerinin hangi unsur ve özelliklerinin
gerekli olduğuna ilişkin sorulara yanıt arar. Dolayısıyla, yeryüzündeki dillerde
kullanılan konuşma seslerini doğal özellikleriyle inceleyen bilim dalıdır ( Topbaş-
Kopkallı, 1994 : 313 ).
23
Ses çıkarma, genellikle soluk verilirken gerçekleşir. Ciğerlerde toplanan
hava, ses borusu ve gırtlaktan geçerek ağız veya burundan çıkar. Kapanma
veya sürünme noktaları, en başta dilin, sonra da diş ve dudakların hareketiyle
değişir. Küçük dil havanın ağız veya burundan çıkmasını ayarlar. Açık boru
halinde ağız, yuvarlak ya da düz olabilir. Ayrıca ses yarığındaki ses tellerinin
titreşmesi veya titreşmemesiyle tınlı veya tınsız sesler sağlanır. Boğumlama
noktalarına göre insan vücudunun çıkarabileceği bütün sesleri, oldukça büyük
bir titizlikle, birbirinden ayırıp özel işaretlerle yazabiliriz.
Sesler düzenli ve düzensiz olmak üzere ikiye ayrılabilir. Düzensiz sesler
söz biçiminde olmayan seslerdir. Ünlemler adını alan bu sesler, sesbilimin uğraş
alanına girmez. Sesbilim, yalnızca insanın konuşma organlarının düzenli
çalışmasıyla ortaya çıkan sesleri inceler.
“Sesbilim, ses ve konuşma fizyolojisi ile ilişkilidir. Ses ve konuşma
fizyolojisi, insanın ses ve konuşma organlarını ve bu organların konuşma
esnasındaki durumlarını inceleyen bir dal olduğundan, doğa bilimlerinin bir
kolu sayılır. Konusu gereği, konuşma sesleriyle de ilgilenir. Çünkü, incelediği ses
organlarının en önemli özelliği konuşma seslerini oluşturmasıdır. Böylece her iki
dalın, birbirine karşılıklı yardımları vardır ve birbirlerini tamamlar. Bu yönden
sesbilim, genel dilbilimin olduğu kadar doğa bilimlerinin de bir kolu sayılabilir”
( Ergenç, 1984: 12 ).
Ergenç ( 1984: 13 ), sesbilimin uğraşı alanının sınırlarını ve görevlerini
şöyle sıralar :
- Konuşma seslerinin çözümlemesini yapmak ,
- Ses zincirini, ses birimlerine ayırıp, bu birimleri söyleyiş ve
akustik özelliklerine göre sınıflamak.
24
Sesbilimin amaçlarından biri ve en önemlisi konuşmayı evrensel bir insan
olgusu olarak çalışmaktır. Sesbilim, diller üzeri bir yaklaşımla tüm dillerde
insanların kullandıkları konuşma seslerinin neler olduğu, nasıl
oluştuğu,kümelendiği, değişik bağlamlara ve durumlara göre nasıl değişim
gösterdiği, söylenen herhangi bir sözcenin anlamını aktarmada konuşma seslerinin
hangi unsurları ve özelliklerinin gerekli olduğuna ilişkin sorulara yanıt arar(
Konrot , 1991:122 ).
Bir sesbilimci, sesbilimsel bir çözümlemede örneğin, [d ] sesinin nasıl
üretildiğini, bu sesin üretiliş biçimlerini, bu sesin fiziksel dayanağını, akustik
özelliklerini, nasıl işitildiğini ve algılandığını betimleyebilir. Bu sesin üretimi, soluk
alıp vermede soluğun yönü, ses tellerinin titreşimi, sesin çıkarımı
sırasında yumuşak damağın durumu, dil kütlesinin yüksekliği gibi daha çeşitli
açılardan incelenebilir.
Sesbilim, yalnızca dilbilimci ve yabancı dil öğrencisi için yardımcı bir
araç olarak düşünülmemelidir. Bugün uygulandığı biçimiyle, fizyoloji ve fiziğin
kimi bölümlerini de içine alan, bununla birlikte kendi geçerlik koşulları, kendi
araştırma yöntemleri ve kendi teknik söz varlığı olan oldukça gelişmiş bir
bilimdir.
Konuşma sesleri çoğu zaman nesnel olarak üç açıdan betimlenebilir.
Bunlar, insan konuşma organlarınca çıkarılma biçimi açısından, konuşan ve
dinleyen arasında yol alan ses dalgalarının işitimsel özellikleri açısından ve
insan kulağı ve ilgili düzenek üzerindeki fiziksel etkileri yönünden olarak
sıralanabilir.Bu durum bize konunun söyleyişsel, içitimsel ve duyumsal biçimde
üçlü bir bölünmesini verir.
3.1. SÖYLEYİŞ SESBİLİMİ
25
Söyleyiş, konuşmayı sağlayan hareketlerin tümü olarak tanımlanabilir
( Aksan; 1980:24 ). Dar anlamda, dil seslerini çıkarma olayıdır. Dil sesinin, ses
tellerindeki titreşimle başlayan oluşumu, söyleyişin ilk aşaması olarak
görülmektedir. Dil seslerinin tek tek ele alınarak incelenmesi, yalnızca sesbilimin
çalışmalarında her birinin niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılır.Gerçekte bu
sesler, genel olarak belli kuruluşlar içinde, öteki seslerle ilişkili ve karşılıklı
etkileşme durumundadırlar. Bu nedenle tek bir sesle, aynı sesin belli bir kuruluş
içindeki nitelikleri arasında ayrımlar gözlenebilir.
Söyleyiş nitelikleri bakımından, genel olarak dil sesleri, çıkış biçimleri
gözönüne alınarak iki grupta incelenir:
a. Ünlüler ( vocales)
b. Ünsüzler ( consonantes )
3.1.1 ÜNLÜLER
Olağan konuşmada ünlüler, soluk verme yolunun üst bölümlerince
oluşturulan boşluklarda yankılanan titreşimsel seslerdir ( Vardar; 1998:51) . Bir
ünlüye özel tınısını, ağız boşluğunun oylum ve biçimi kazandırır.Ünlülerin
sesletimi aşamasında, dilin konumu, dudakların konumu ve ağzın açıklık derecesi
önemlidir.Çoğu zaman dil, ağız boşluğunun ya önünde ya da arkasında toplanır.
Önde toplandığında, kendisiyle dudaklar arasında bıraktığı hava kısıtlıdır.Eğer
aynı anda dudaklar olabildiğince geriye doğru çekilirse, dille dudaklar arasındaki
boşluk en aza iner.Tersine , dil arkaya doğru toplandığında kendisiyle dudaklar
arasında geniş bir boşluk bırakır.
Çıkış biçimi açısından ünlüler üç grupta incelenebilir:
26
a.Çene Açısının Durumuna Göre : Söyleyiş sırasında alt çenenin az yada çok
açılmasıyla ağız yolunun genişlemesi yada daralması durumunda çıkan
ünlülerdir. Geniş ve dar ünlüler olmak üzere iki gruba ayrılır.
b.Dilin Devinimine Göre: Söyleyiş sırasında, dilin önde yada arkada
tümsekleşmesi, önde yada arkada tınlama sağlayan bir ağız boşluğu
bırakmasına gire yapılan ayrımdır ( Aksan; 1980: 27 ). Kimi dillerde, çıkış
biçimi bakımından daha değişik olan, dilin ortada çok az tümsekleşmesiyle
oluşan ünlülere de rastlanır. Bu tür ünlülere orta dil ünlüleri adı verilir.
c. Dudakların Biçimine Göre : Söyleyiş sırasında, dudakların düzleşmesi
yada yuvarlaşması durumunda çıkan bu tür ünlüler, düz ve yuvarlak
ünlüler olmak üzere iki grupta toplanır.
3.1.2 ÜNSÜZLER
Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda bir kapanma ya da daralmayla
engellenmesi sonucu oluşan seslere ünsüz adını veriyoruz. Ünsüzlerin oluşumu,
ses yolunun kimi noktalarda daralması yada kapanması, ses yolundaki organların
birbirine yaklaşması yada değmesi sonucu gerçekleşir. Tüm bunlar gözönünde
bulundurulduğunda, ünsüzlerin ses yolunun değişik noktalarında oluştuğunu
söyleyebiliriz. Bu nedenle, ünsüzler çıkış yerlerine ve çıkış biçimlerine göre şu
şekilde sınıflandırılır:
a. Çıkış Biçimine Göre:
- Patlamalı ünsüzler
- Geniz ünsüzleri
- Çarpmalı ünsüzler
- Yan daralma ünsüzleri
- Sürtünücü ünsüzler
b. Çıkış Yerlerine Göre:
27
- Çiftdudak ünsüzleri
- Dudak-diş ünsüzleri
- Dilucu - dişardı ünsüzleri
- Dilucu - dişeti ünsüzleri
- Dilucu - öndamak ünsüzleri
- Dil – artdamak ünsüzleri
- Gırtlak ünsüzleri
c. Ses Tellerinin Titreşimine Göre:
- Ötümlü ünsüzler
- Ötümsüz ünsüzler
3.2 TÜRKÇE SES DİZGESİNİN ÖZELLİKLERİ
Bağlantılı diller grubuna dahil olan Türkçenin ses açısından özelliklerini
şu şekilde sınıflandırabiliriz.:
a) Ünlü sayısı çok olan Türkçenin en tipik özelliği, benzeşme adı verilen ünlü ve
ünsüz uyumlarıdır.Başka nitelikleri olan seslerin türlü nedenlerle birbirlerini
etkileyerek aynı yada yakın seslere dönüşmeleri olarak adlandırılır. Türkçe’de
görülen ses benzeşmelerini şu şekilde sınıflandırabiliriz:
1.Tüm Benzeşme :Türkçe’de en yaygın benzeşme olan tür
benzeşme,bir sesin türlü nedenlerle sözcük içindeki bir başka ses
dönüşerek ona, her yönden eşit duruma gelmesidir.
reçina > reçine ayni > aynı
2. Yarı Benzeşme : Sözcük içinde bir sesin sesletimi için yapılan
hareketin bir başka sesi etkilemesiyle seslerin kimi özellikleri
bakımından benzeşmesine denir.
kanbur > kambur sünbül > sümbül
28
3.İlerleyici Benzeşme : Sözcük içinde bir sesin sesletimi için yapılan
hareketin, daha sonraki bir sesi çıkarılması için gerekli hareketi
etkilemesi sonucunda seslerin benzer duruma gelmesidir( Aksan;
1978:20 ).
günler ~ günner yanlış ~ yannış
4.Gerileyici Benzeşme: Sözcük içinde bir sesi çıkarmak için yapılan
hareketin, daha önceki bir ses için yapılan hareketi etkilemesi ve sözcük
içindeki önce gelen sesin sonrakine benzeşmesi olayına gerileyici
benzeşme adı verilir.
künbet > kümbet inbat > imbat
5.Yakın Benzeşme ve Uzak Benzeşme : Benzeşen sesleri, sözcük içinde
birbirlerine yakın yada uzak oluşlarına göre sınıflandırabiliriz.
Benzeşen sesler yan yana bulunuyorsa yakın, uzaktaki sesler birbirini
etkiliyorsa uzak benzeşme adını alır.
o bir > öbür anbar > ambar
Ünlü uyumlarını,sözcüğün ilk seslemindeki ünlünün çıkış yeri ve çıkış
biçimi açısından taşıdığı özellikleri, sonraki seslemde bulunan ünlüye ulaştırarak
kendisine benzetmesi olarak tanımlayabiliriz ( Ergenç, 1995 : 16 ).
ko - şuş - tur - mak dev - ril - mek
Ünsüz benzeşmesi, kök ya da gövdelerin son sesindeki ünsüzün kendisinden
sonra gelen ekin başındaki ünsüzle ötüm açısından benzeşmesidir ( Ergenç ,
1995 :16 ).
ger - gin araba - da okul - da
29
b) Türkçe’de sözcüğün önsesinde birden fazla ünsüz bir arada bulunmaz. Aynı
seslem içinde önses ve sonseste birden fazla ünsüzün yer alması biçiminde
tanımlanan ünsüz yığılması, ses düzeniyle sıkı bir ilişki içerisindedir. Türkçe’de,
seslem yapısının kuralları gereği önseste ünsüz yığılması olmaz ( Ergenç,
1989:252-254 ). Sonsesinde ünsüz yığılması olan bir biçimbirime, ünsüzle başlayan
biçimbirimin eklenmesiyle içseste oluşan ünsüz yığılması Türkçe’de görülen bir
özelliktir.
kork - mak doldurt - mak
Sonseste ünsüz yığılmasını içeren sözcüklerin bir kısmı Türkçe, büyük bir
kısmı da yabancı kökenlidir. Türkçenin seslem sonunda görülen ünsüz
yığılmalarına aşağıdaki örnekleri verebiliriz :
kıvanç harç ters
c) Türkçe’de ötümsüz [t] sesini [s] sesi izliyorsa onunla kaynaşır(Ergenç,1984:81).
gitsem [ gɪssɛm ]
d) İç seste ötümlü [d] sesini akıcı ünsüzlerden [Ɩ] izlediğinde genellikle ötümsüz
[t] sesine dönüşür :
ödlek [ œtƖɛc ]
e) [v] sesi iki yanında ünlü bulunduğunda [υ] imiyle gösterilir, genellikle kaybolur
veya yarı ünlüye dönüşür ( Ergenç ,1984:87 ) :
tavuk [ tαυuk ] f) Konuşma sırasında başka dillerde olduğu gibi Türkçe’de de rastlanan ses
düşmeleri hem ünlüler hem de ünsüzler için geçerlidir. Ses düşmesi, sözcük
içinde bir sesin yitirilmesidir.
30
- Türkçe’de genel olarak - cik, -cak , - cek gibi küçültme bildiren
biçimbirimlerin eklendiği köklerdeki öndamak ve artdamak [k] sesleri
yitirilmektedir( Aksan; 1978 : 44).
büyücek ( büyük + çek ) çabucak (çabuk + çak )
- Dişeti ünsüzü [ t ]’nin sözcük içinde genellikle düştüğü görülür. Düşen bu ses,
kimi zaman yazımda gösterilir kimi zamanda gösterilmez.
üstçavuş > üscavuş rastgele > rasgele
- Türkçe’de içsesteki ünlü düşmesi genellikle sözcükler ek aldığında ortaya
çıkmaktadır.
ileri ~ ileride ~ ilerde yukarı ~ yukarıda ~ yukarda
- Önseste ünlü düşmesi çok nadiren görülür.
ısıtma ~ sıtma
- Sonsesteki ünlü düşmeleri de genellikle belirtisiz ad tamlaması biçiminde
kurulmuş bileşik sözcüklerde, tamlanan ekinin düşmesiyle gözlenir.
zeytinyağı ~ zeytinyağ dipnotu ~ dipnot
g) Türkçe’de genellikle yabancı kökenli sözcüklerde gördüğümüz ses türemesi,
ses düşmesinin karşıtıdır. Önsesteki ünlü türemelerinin nedeni, Türkçe ses
dizgesinin önemli bir özelliğine dayanır.Ünsüz yığılması adı verilen ve özellikle
batı dillerinde görülen br, st, sp, sf, sk, sl, fr, pr, gr, gl, tr, kl, kr, hr gibi önseste yan
yana gelen ünsüzler arasına ya da başlarına bir ünlü eklenerek kullanılmaktadır.
station > istasyon statistique > istatistik
Ön sesteki ünlü türemesinin bir başka nedeni ise, Türkçe [ r ] ve [ l ] gibi
seslerin sözcük başında bulunmayışıdır. Bu ünsüzlerle başlayan sözcüklerin başına
31
ünlü getirilmesi, yalnızca Anadolu ağızlarında ve kimi yerde halk dilinde görülür
( Aksan; 1978:50 ).
reçel ~ ireçel limon ~ ilimon
Sözcük içinde yan yana gelen ünsüzlerin arsına ünlü getirilerek meydana
gelen içses türemesi genellikle konuşma dilinde gözlenmektedir.
plaj > pilaj gardrop > gardırop
Ünsüz türemeleri ise çoğunlukla önses ve içseste görülür.Kimi sözcüklerde [h]
öntüremesi yazı diline geçmiştir.
öyük > höyük örgüç > hörgüç
Konuşma dilinde ve ağızlarda içsesteki türeme örneklerine oldukça sık
rastlanır.
kılıç > kılınç puan > puvan
3.2.1 ÜNLÜLER
Türkçe ünlüleri sesbirimsel özelliklerine göre, şu şekilde sınıflandırabiliriz:
a) ÇENE AÇISININ DURUMUNA GÖRE :
- Geniş ünlüler : a, e, o, ö - Dar ünlüler : ı, i, u, ü
b) DUDAKLARIN BİÇİMİNE GÖRE :
- Düz ünlüler : ı, i, a, e - Yuvarlak ünlüler : o, ö, u, ü
4. DİLİN DEVİNİMİNE GÖRE : - Ortadil ünlüsü : ı
32
- Arkadil ünlüleri : a, o, u - Öndil ünlüleri : i, e, ö, ü ⇙ ⇘
Yuvarlak öndil Düz öndil ö, ü e, i
Türkçe’deki ünlülerin özellikleri ve kullanılışları aşağıda incelenmektedir:
[ a ] : geniş, düz , arkadil ( predorsal) ünlüsü [α ] : geniş , düz , arkadil ( postdorsal )ünlüsü
Geniş ve düz bir arkadil ünlüsü olan bu sesin ağız boşluğunun önünde
öndamaksıl [ a ] ( predorsal ) ve gerisinde artdamaksıl [α ] ( postdorsal ) çıkartılan
iki türü vardır.
alamet [ αla:’mεt ] aba [ α bα ]
Önses : ak [ αk ] alkol [ alkɔl ]
İçses : tas [ tαs ] alaka [ αla:kα ] Sonses : tasa [ tαsα ]
33
*
* Ünlü ve ünsüzler bölümlerindeki resimler Nevin Selen’in Söyleyiş Sesbilimi, Akustik
Sesbilimi ve Türkiye Türkçesi kitabından alınmıştır. [ i ] : dar, düz , öndil ( kapalı ) ünlüsü [ɪ ] : dar , düz , öndil ( açık ) ünlüsü
Önses : iş [ ɪ∫ ] iade [ i αdε ] İçses : dil [ dɪl ] divan [ di:vαn ] Sonses : deri [ deɾɪ ]
[e ] : geniş , düz , öndil ( kapalı ) ünlüsü [ε ] : geniş , düz ,öndil ( açık ) ünlüsü
Önses : erat [ eɾαt ] eylem [ ε ɪlεm ]
34
İçses : bekçi [ becʧɪ ] bel [ bεl ]
Sonses : dere [ deɾε ] deve [ devε ]
[ї ] : dar, düz , ortadil ünlüsü Önses : ırk [їɾk] İçses : kız [ kїz ]
Sonses : sarı [ sαɾї] [ Ү ] : dar , yuvarlak , öndil ( açık ) ünlüsü [ y ] : dar, yuvarlak, öndil ( kapalı ) ünlüsü
Önses : üç [ Үʧ ]
İçses : güz [ ɟҮz ] tüy [ ty.ɪ ]
Sonses : ütü [ Ү tҮ ]
35
[œ ] : geniş, yuvarlak , öndil ( açık ) ünlüsü [ø ] : geniş, yuvarlak, öndil ( kapalı ) ünlüsü
Önses : ödev [ œdɛv ] öğle [ ø : lɛ ] İçses : köy [ cø.ɪ ] köpek [ cœpɛc ]
[u ] : dar, yuvarlak, arkadil ( açık ) ünlüsü
[u ] : dar, yuvarlak, arkadil ( kapalı ) ünlüsü
Önses : uç [ uʧ ] uğur [ u:ɣ ] İçses : huy [ hu.ɪ ] hurda [huɾdα ] Son ses : uyku [ u.ɪku ] uydu [ u.ɪdu ]
36
[o ] : geniş, yuvarlak, arkadil ( kapalı ) ünlüsü
[ɔ ] : geniş, yuvarlak, arkadil ( açık ) ünlüsü Önses : oda [ ɔdα ] oyma [ o ɪmα ] İçses : boy [ bo.ɪ ] boş [ bɔʃ ] Sonses : alo [ α Ɩɔ ]
Türkçe ünlüler, ünlü dörtgeninde şöyle gösterilebilir ( Ergenç,1995:19) :
3.2.2. ÜNSÜZLER
37
Ünsüzler çıkış biçimlerine, yerlerine ve ses tellerinin durumuna göre
sınıflandırılır.
a. ÇIKIŞ BİÇİMİNE GÖRE : - Patlamalı ünsüzler: b, d, g, p, t, k - Geniz ünsüzleri : m, n - Çarpmalı ünsüzler : r - Yan daralma ünsüzleri : l - Sürtünücü ünsüzler : c, ç, f, h, j, s, ş, v, y, z b. ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE :
- Çift dudak ünsüzleri : b, p, m, - Dudak- diş ünsüzleri : f, v
- Dilucu - dişardı ünsüzleri : d, t - Dilucu – dişeti ünsüzleri : n, r, s, z
- Dil-öndamak ünsüzleri : c, ç, j, ş, y
- Dilucu – öndamak ünsüzleri : l
- Dil – artdamak ünsüzleri : k, g
- Gırtlak ünsüzleri : h
c. SES TELLERİNİN TİTREŞİMİNE GÖRE : - Ötümlü ünsüzler: b, c, d, g, j, m, n, r, v, y, z - Ötümsüz ünsüzler : ç, f, h, k, p, s, ş, t
PATLAMALI ÜNSÜZLER
38
[ p ] : ötümsüz, patlamalı, çiftdudak ünsüzü Önses : perde [ peɾdɛ ] İçses : kirpi [ cɪɾpɪ ] Sonses : hap [ hαp ] [ b ] : ötümlü, patlamalı, çiftdudak ünsüzü Önses : betimsel [ betɪmsɛƖ] İçses : tabak [ tαbαk] Sonses : Ötümsüz [ p ]’ye dönüşür. [ t ] : ötümsüz, patlamalı, dilucu - dişardı ünsüzü
Önses : toz [ tɔz ]
39
İçses : ütü [ уtу ]
Sonses : süt [ sуt ] [d ] : ötümlü, patlamalı, dilucu – dişardı ünsüzü
Önses : düş [ dYʃ ]
İçses : kedi [ cedɪ ] Sonses : ad [ αd ] [ k ] : ötümsüz, patlamalı, dil – artdamak ünsüzü [ c ] : ötümsüz, patlamalı, dil – artdamak ( öndamağa yakın)
Önseste daha solukludur. İki çıkarılma yeri vardır. [k] imiyle
gösterilen ses, dil sırtının arka tarafıyla artdamak arasındadır. [c] imiyle
gösterilen ses de öndil ünlüleriyle birlikte çıkar, dil sırtının ön kısmıyla
öndamak arasındadır.
Önses : kir [ cɪɣ ] kum [ kum ]
İçses : bakla [ bαkłα ] reklam [ rɛclam ] Sonses : tok [ tɔk ] epik [ epɪc ]
40
[g ] : ötümlü, patlamalı, dil – artdamak ünsüzü
[ɟ ] : ötümlü, patlamalı, dil – artdamak ( öndamağa yakın) [g] imiyle gösterilen ses, artdamak ile dilin arka sırtı arasındadır. [ɟ ] imiyle
gösterildiğinde, öndamak ile dil sırtının ön kısmı arasında ön dil ünlüleriyle çıkarılır.
Önses : güz [ ɟʏz ] gar [ gαɣ ]
İçses : burgu [ buɾgu ] bilge [ bɪƖɟɛ ]
SÜRTÜNÜCÜ ÜNSÜZLER [ ʧ ] : ötümsüz, sürtünücü, dil – öndamak ünsüzü Önses : çöz [ʧœz]
İçses : kaçak [ kαʧαk] Sonses : saç [ sαʧ ] [ ʤ ] : ötümlü, sürtünücü, dil – öndamak ünsüzü Önses : cam [ ʤαm ]
41
İçses : nacak [ nαʤαk ]
Sonses : sac [ sαʤ ]
[ f ] : ötümsüz, sürtünücü, dudak – diş ünsüzü
Önses : fil [ fɪƖ ] İçses : tüfek [ tУfɛc ] Sonses : af [ αf ] [ v ] : ötümlü, sürtünücü, dudak – diş ünsüzü [ v ]’den önce yuvarlak sonra düz öndil ünlüsü geliyorsa veya iki yanında
düz öndil ünlüsü varsa dudak - diş ünsüzü niteliğindedir.
Önses : varil [ vαɾɪƖ ]
İçses : evet [ evɛt ]
Sonses : ev [ ev ]
42
[ s ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu - dişeti ünsüzü Önses : sargı [ sαɾgї ] İçses : kasap [ kαsαp ] Sonses : pas [ pαs ]
[ z ] : ötümlü, sürtünücü, dilucu – dişeti ünsüzü Son seste duran [ z ] sesi ötümsüz olma eğilimindedir ve [ z ] imiyle
gösterilir.
Önses : zeki [ zeci: ] İçses : beze [ bezɛ ] Sonses : kaz [ kαz ]
[ ʃ ] : ötümsüz, sürtünücü, dil - öndamak ünsüzü
43
Önses : şemsiye [ ʃemsɪјɛ ] İçses : döşek [ dœʃɛc ] Sonses : loş [ lɔʃ ] [ ʒ ] : ötümlü, sürtünücü, dil – öndamak ünsüzü
Önses : jilet [ʒɪlɛt]
İçses : ajan [αʒαn]
Sonses : bej [ bɛʒ]
[ h ] : ötümsüz, sürtünücü, gırtlak ünsüzü
Önses : havuç [ hαʋuʧ ] İçses : rahat [ rαhαt ] Sonses : ruh [ ruh ] [ ł ] : ötümlü, yan daralmalı, dilucu - öndamak ünsüzü Dilin dişlere değmesiyle [ Ɩ ], dişetlerine değmesiyle [ ł ] türü oluşur. Önses : lamba [ Ɩambα ]
44
İçses : belge [ beƖɟɛ ] balta [ bαłtα ] Sonses : bel [ bɛƖ ] yol [ јɔł ] [ r ] : ötümlü, çok vuruşlu, dilucu –dişeti ünsüzü Birkaç vuruşla yuvarlanan türü önseste bulunur, [ r ] imiyle gösterilir. İçseste bulunan tek vuruşlu türü [ ɾ ]; yuvarlanan , sürtünücü ve sonseste yer alan türü de [ ɣ ] imiyle gösterilir.
Önses : reyon [ rɛјɔn ]
İçses : kira [ cɪɾα: ] Sonses : tür [ tУɣ ]
45
[ m ] : ötümlü, genizsi, çiftdudak ünsüzü
Önses : miras [ mi:ɾαs ]
İçses : demlik [ demƖɪc ]
Sonses : çam [ ʧαm ]
[ n ] : ötümlü, genizsi, dilucu – dişeti ünsüzü [ n ] ünsüzü içseste, ön ve artdamak patlamalı ünsüzleri [ k ] ve [ g ] birlikte [ ŋ ] ’ye dönüşür.
Önses : nakış [ nαkїʃ ]
İçses : kanı [ kαnї ] yangın [ јαŋgїn ] yankı [ јαŋkї ] Sonses : tin [ tɪn ]
[ j ] : ötümlü, dil - öndamak, yarı ünlü
46
[ j ] sesi çıkış yeri bakımından [ i ] sesine çıkış yeri açısından
benzediğinden ve az bir sürtünme duyulduğundan yarı ünlü sayılır.
Önses : yat [ jαt ] İçses : niyet [ nɪjɛt ] Sonses : tay [ tα ɪ] 3.2.3 ÜNLÜ KAYMALARI Türkçe’de iki ünlünün doğrudan doğruya yan yana durması olası değildir.
Ancak, yabancı kökenli sözcükler olup bugün yazı ve konuşma dilinde kullanılan
ünlülerden söz edebiliriz ( Ergenç, 1984 : 96 ).
Türkçe ünlü kaymalarını üç grupta inceleyebiliriz : A) Bir sözcüğün içerisinde bulunan ayrı nitelikli iki ünlü arasındaki < ğ >’ nin
söyleyişte yitirilmesiyle oluşan kayan ünlüler
ağıt [ α ї t ]
Dil, arka dil ünlüsü olarak [ α ]’nın çıkışından öne doğru kayarak bir
orta dil ünlüsü olan [ ї ] durumuna geçmiştir.
47
B ) ̽ z + ü + y dizisinde oluşan kayan ünlüler
bay [ bα ɪ ] ̽ z imiyle ünsüz , ü imiyle ünlüler ifade edilmiştir.
Dil, bir arka dil ünlüsü olan [ α ] ’nın çıkışından öne doğru yükselerek düz bir öndil ünlüsü olan [ ɪ ]’nın çıkışına kayar.
C) Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin Türkçe’de zamanla değişmesiyle
oluşan kayan ünlüler
ait [ a ɪt ] sual [ su aƖ ]
Türkiye Türkçesi’nde bir de üçlü kayması vardır ( Ergenç,1984: 101) :
yığıl [ jїоuł ]
Dil, bir orta dil ünlüsü olan [ї ]’nın çıkışından arkaya doğru yükselerek
önce [ о ] ünlüsünün, oradan da [u] ünlüsünün çıkış biçimine kayar:
48
3.3 İSPANYOLCA SES DİZGESİNİN ÖZELLİKLERİ
a) İspanyolca temel ünlüler şunlardır :
a , e , i , o , u Bu temel beş ünlünün yanı sıra her ünlünün üç farklı sessel değişkesi
vardır. Örneğin [a] sesi, kapalı [ a ], artdamaksıl [ a ] ve yumuşak [ ɐ ] türevlere
sahiptir. Diğer ünlüler de kapalı [ e, i, o, u ], açık [ ę, į, ǫ,ų ] ve yumuşak [ ə,ǃ,
ɵ,ʉ] olarak ayrıma uğrarlar. Her sesin üç değişkesi arasındaki fark çok küçüktür.
İspanyolca’nın kapalı ünlüleri diğer dillerinkinden çok kapalı değildir.
b) İspanyolca’da bir ünlüyü tanımlarken şu özellikleri belirlemek gerekir:
a) sesletim şekli, b) sesletim yeri, c) damağın durumu, d) dudakların durumu,
e) şiddet ( zayıf – kuvvetli ), f) akustik özelliği.
c) Birkaç farklı ünlünün tek bir hecede toplandığı gözlenebilir. Diftong ve
triftong adını verdiğimiz ünlü gruplaşmalarına İspanyolca’da da rastlamaktayız. İki
ünlünün yan yana gelerek tek hecede diftong oluşturduğu sözcüklerde bu iki
ünlü gerek vurgu, gerekse hece bölünmesi açısından aynı değerde değildir. Çünkü
İspanyolca’daki ünlülerden a, e, o “kuvvetli”, i ve u ise “zayıf ”tır.
d) Ünsüzlerin de İspanyolca’da sessel değişkeleri vardır. Sonseste yer alan
ünsüz, bulunduğu hecede kuvvetli ya da güçsüz bir vurgulamaya sahip olabilir.
Bu durum yanındaki seslerle ilişkilidir.
49
e) < b > ve < v > harfleri İspanyolca’da aynı şekilde sesletilir. < h > harfi
yazılı dilde olmasına karşın sesbilimsel karşılığı yoktur.
f) İspanyolca’da < l > ve < m > arasında ayrı bir harf oluşturan < ll >
harfinin doğru sesletimi, dilin orta kısmı damakla tamamen birleşerek havanın
kenarlardaki dar aralıklardan çıkmasıyla < l > ve < y > karışımı olmalıdır, ancak
bugün artık pek çok yerde < y > gibi okunmaktadır. Bu özelliğe “ yeismo ” adı
verilir.
g) Anadili İspanyolca olan bir kişi için, [ b]≠ [ ƀ ] ayrımı otomatik olarak
gerçekleştiği halde bu dili yabancı dil olarak öğrenen öğreniciler açısından
oldukça zordur. İspanyolca’nın bu karakteristik özelliği ancak, çok büyük dikkatle
ve sözcüğün tümce içindeki konumu göz önüne alınarak doğru sesletilir ( Quilis ,
1997 :72 ).
[ b]≠ [ ƀ ]
- Nunca pagaba el vino que compraba - Los bandidos no volvieron .
h) [ d ] ve [ đ ] sesleri de, [ b ] ve [ ƀ ] sesleri gibi sözcük başında yer alma
durumlarına göre değişik gösterirler ( Fradejas , 1997 : 130 ).
[d] ≠ [đ]
- Vengo de parte de Daniel
- Daniel no me dio los datos que lo pedi
ı ) Genelde sözcüğün sonundaki [ m ] sesi [ n ] olarak sesletilir.
Album [ alƀųn ]
i) < nm > birlikte olduğu sözcüklerde [ n ] daha kapalı sesletilir.
50
Conmigo [ kn ]
j) [ p ]’nin [ t ]’den sonra geldiği bazı sözcüklerde bu ses sesletilmez.
Séptimo [setımo]
[ c ] ve [ s ]’ nin önündeki [ p ] daha net sesletilir.
eclipse [ eklįpse ]
Yunanca kökenli bazı sözcüklerde, [ p ] başta ise sesletilmez.
psicologia [xikɵlǫxiɐ]
Kapalı [a]’dan kapalı [ i ]’ye kadar çok sayıdaki değişkelerini de şu
şekilde gösterebiliriz:
3.3.1 ÜNLÜLER
İspanyolca’daki ünlüleri şu şekilde sınıflandırabiliriz:
a) ÖNDAMAK ÜNLÜLERİ : i, e, a
b) ARTDAMAK ÜNLÜLERİ : o, u
ÖNDAMAK ÜNLÜLERİ
51
[ i ] : kapalı(cerrada) : Dilin ucu kesici alt dişlere dayanır ve arkada
damağın her iki tarafına da dokunarak ortada
çok dar bir aralık bırakır. Fransızca vie, Almanca
sieben, İngilizce see sesletimlerine oldukça yakın
fakat daha kuvvetli olduğu söylenmektedir
(Hermina, 1980:79).
viña [binɐ] vida [biđa] (bağ ) ( yaşam) *
[ į ] : açık( abierta) : Kapalı [ i ]’ ye oldukça benzemekle birlikte, dil
ile damak arasındaki boşluk biraz daha geniştir.
Bununla birlikte İng. think, Alm. nicht sesletimleri
kadar açıklık yoktur.
rico [ rįkɵ ] sentir [ seņtįɹ ] (zengin) (hissetmek)
[ ǃ ] : yumuşak(relajada) : Oldukça vurgusuz bir sesletimi vardır. Kısa ve
yumuşak bir söyleyişe sahiptir.
timido [ timǃđo ] catolico [ katolǃko ] ( utangaç) (katolik)
[ ị ]: yarı ünlü (semivocal) : baile [ baịle ] reina [ řҿịnɐ ]
52
(dans) (kraliçe) [ j ]: yarı ünsüz(semiconsonante): piedra [ pjeđrɐ ] comercio [ komҿrθjɵ ]
(taş) (ticaret)
[ e ] : kapalı(cerrada) : Damak üzerinde şekil bulan bir sestir. Damak
ile dil arasında [ i ]’ den daha büyük bir açıklık
vardır.
pecho [ peĉɵ ] explicar [ esplǃkaɹ] (göğüs) (açıklamak)
*İspanyolca ünlü ve ünsüzler bölümünde kullanılan resimler, Antonio Quilis’in Principios de Fonologia y Fonética Españolas kitabından alınmıştır. kapalı / e / kapalı / e / [ ҿ ] : açık(abierta) : Sesletimi sırasında dil ve damak arasında büyük
bir uzaklık vardır. Özellikle dudaklar daha büyük
açılır. Hemen hemen Fr. perte, İng. let, Alm. fett
sesletimlerine benzer ( Lleo,1986 :110 ).
perro [ pҿřɵ ] verde [ bҿrđǝ ]
(köpek) (yeşil)
53
açık / e / açık / e / [ ǝ ] : yumuşak(relajada) : Günlük konuşmalarda [ e ] sesi genelde
yumuşaktır. humedo [ umǝđo ] repetir [ řҿpǝtiɹ ] (nem) (tekrarlamak)
[ a ] : orta (media) : Dudaklar oldukça açık sesletilir. Dil alt çene boşluğuna
kadar uzanır, kenarlarına değer. Dil ucu kesici alt
dişlerin biraz altındadır (Quilis, 1997 :20 ).
caro [ karɵ] gitano [ xitanɵ] (pahallı) (çingene) [ a ] : öndamak(palatal ) : ch, ll, n, y ve ai diftongunun (ikili ünlü
gruplaşması) önünde [a]’ nın sesletimi daha damaksıldır.
calle [ kalə] aire [airə] (cadde) (hava)
54
[ a ]: art-damak (velar) : Dil, ağzın ön tarafına doğru toplanır. Art-damak
üzerinde sesletilir.
causa [ kausɐ ] ahora [aora ] (neden) (şimdi) [ɐ ] : yumuşak(relajada) : ovalo [oƀɐlo ] agua [aǥwɐ ] (oval) (su) ART DAMAK ÜNLÜLERİ [ o ] : kapalı(cerrada): Dudaklar dışarı doğru uzanır. Dil, ağzın dibine doğru
toplanır. Fr. chose, Alm. Dose sesletimlerinde daha az
kapalıdır ( Duchet , 1982 :98 ).
boda [ bođɐ ] pollo [polɵ ] (düğün) (tavuk) [ ǫ ] : açık(abierta) : Dudak açıklığı daha büyüktür. Dil yine ağzın dibinde
toplanır. Fr. note, Alm. Sonne sesletimlerine benzemekle
birlikte Fr. or, İng. for sesletimleri kadar da açık değildir.
55
rosa [ řǫsɐ ] voy [ bǫi ] (gül) (gidiyorum)
[ ɵ ] : yumuşak(relajada) : Dudakların yuvarlığını bozmadan alt ve üst
çene ayrılır.
Muchacho [ muĉaĉɵ ] queso [ kesɵ ] (erkek çocuk) (peynir)
[ u ] : kapalı (cerrada) : Dudaklar daha ön tarafa doğru uzar. Dil, ağzın
arka tarafındadır. Dil ucu, arka - damak düzeyindedir.
cura [ kurɐ ] aceituna [ aθęitunɐ ] (rahip) (zeytin)
[ ų] : açık(abierta) : Dudaklar ön tarafa doğru daha az uzar . Çene daha az
kapalıdır. Alm. Gurt, Mund sesletimleri kadar açık
değildir.
arruga [ ařųǥɐ ] lujo [ lųxɵ ] (kırışık) (lüks)
[ ʉ] : yumuşak (relajada) : Dudaklar çok fazla yuvarlaklaşmaz. Daha kısa
ve yumuşak bir sesletimi vardır.
ridiculo [ řįđikʉlo] cinturon [ θįņtʉrǫn]
(gülünç) (kemer)
56
[ u] : yarı ünlü(semivocal): Alm. Laut sesletimine benzer. İngilizce
konuşan yabancılar açısından dudakların yuvarlığını
vermek oldukça güç olabilir ( Celdran , 1998 :27 ).
incauto [ įŋkautɵ] caudal [ kauđal] (dikkatsiz) (önemli) [w]:yarı ünsüz(semiconsonante): Dil ile dudaklar birbirine daha çok yaklaşır,
dil arka damağa yakınlaşır.
hueso [weso] agua [aǥwɐ] (kemik) (su) 3.3.2 İKİLİ VE ÜÇLÜ ÜNLÜ KAYMALARI ( Diftong – Triftong )
[ i ] ve [ u ] ünlüleri bir başka ses grubuyla aynı sözcük içinde yer
alarak ve fonetik bir grup oluşturarak diftong ( ikili ünlü gruplaşması ) adını alırlar.
[ i ] ve [ u ] yarı ünlü gibi sesletilirler. Diftonglarda ikinci ünlü daha baskındır.
Diftongları şu şekilde sıralayabiliriz:
AU : causa [ kausɐ ] IE : viejo [bjęxɵ] OI : hoy [ ǫį ] IO : sabio [saƀjɵ] AI : baile [baįlə] IU : ciudad [ θjuđađ] EI : aceite [aθęįta] UA : cuadro [kwađrɵ] EU : feudal [feuđal] UE : fuerza [fwęrθɐ] OU : bou [bou] UO : vacuo [bakwɵ] IA : sucia [ suθja ] UI : cuida [ kwiđɐ]
57
Bir hecede toplanmış üçlü ünlü gruplaşmaları, İspanyolca’da görülen
diğer bir ünlü kaymasıdır. [ a ] ve [ e ] hecenin ortasında yer alır. Triftongları şu
şekilde sıralayabiliriz:
IAI : despreciais [ despreθjais]
UAI : averiguais [ aƀerǃǥwais ] IEI : limpieis [ lįmpjęis] UEI : buey [ bwęi ]
3.3.3 ÜNSÜZLER İspanyolca’daki ünsüzleri şu şekilde sınıflandırabiliriz:
a) ÇIKIŞ BİÇİMİNE GÖRE :
- Patlamalı ünsüzler: p, b, t, d, k, g
- Geniz ünsüzleri : m, n, ñ
- Tek vuruşlu ünsüzler : r
- Çok vuruşlu ünsüzler : rr - Yan daralma ünsüzleri : l, ll - Sürtünücü ünsüzler : f, c, z, s, j
- Afrike ünsüzleri : y, ch
b) ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE :
58
- Çift dudak ünsüzleri : b, p, m,
- Dudak- diş ünsüzleri : f
- Dilucu - dişardı ünsüzleri : c, z
- Dilucu – dişeti ünsüzleri : s, n, l, r
- Dil-öndamak ünsüzleri : y, ch, ñ, ll
- Dilucu – öndamak ünsüzleri : l
- Dil – artdamak ünsüzleri : k, g, j - Dilucu – diş : t, d
c) SES TELLERİNİN TİTREŞİMİNE GÖRE : - Ötümlü ünsüzler: b, d, g, y, m, n, ñ, l, ll, r
- Ötümsüz ünsüzler : p, t, k, f, c, z, s, ch, j Bu sınıflandırmalar doğrultusunda ünsüzleri şu şekilde inceleyebiliriz: [ p ] : ötümsüz , patlamalı , çiftdudak ünsüzü ( sorda, oclusiva, bilabial ) Bu ses, dudakların hızlı açılımıyla havanın çıkması sonucu üretilir.
Nefes alma işlemi, bu üretim esnasında yoktur.
opera [ opera ] copa [ kopa ] ( opera) (kupa)
59
[ b ] : ötümlü, patlamalı, çiftdudak ünsüzü ( sonora , oclusiva, bilabial)
Bu sesin sesletimi sırasında dudaklar tamamen kapalıdır. Bu ses
İspanyolca’da < v > ve < b > harfleriyle yazılı dile dökülür. Her zaman sözcüğün
başında ya da [ n ], [ n ], [m] seslerinden sonra gelir.
[ v ] ve [ b ]seslerinin farksız olması, bazı sesletim sorunlarına
özellikle de yazım yanlışlarına neden olur.
vida [ biđɐ ] voz [ bǫθ ] sombra [ sǫmbɹa ] (yaşam) (ses) (gölge)
60
[ƀ ] : ötümlü , sürtünücü , çiftdudak ünsüzü ( sonora, fricativa, bilabial)
[ b ] sesi ile oldukça karıştırılan bu sesin en belirgin farkı sürtünücü
olmasıdır. Hava dışarı çıkarken dudaklar yarı aralıktır.
uva [ uƀɐ ] alba [ alƀɐ ] (üzüm) (şafak)
Normal bir konuşma esnasında aynı sözcük tek başına kullanıldığında
farklı, bir tümce içinde başka bir sözcük veya tanımlık (articulo) farklı bir
sesletime uğrayabilir ( Casas, 1980: 87 ).
vida ---- v = ( b ) [ biđɐ ] La vida ---- v = ( ƀ ) [ ƀiđɐ ]
[ t ] : ötümsüz, patlamalı, dilucu – diş ünsüzü ( sorda, oclusiva, linguodental)
Bu sesin sesletimi sırasında dil, ön kesici dişlerin iç yüzüne dayanarak
havayı kuvvetli bir şekilde dışarıya bırakır.
tarde [ tarđǝ ] pinta [ pįņtɐ ] (geç) (boya)
61
[ d ] : ötümlü, patlamalı, dilucu – diş ünsüzü ( sonora, oclusiva, linguodental ) Bu sesi sesletmek için alt ve üst çene yarı aralıktır. Dil ucu ön kesici
dişlerin alt bölümlerine dayanır. Bu ses, sözcük başında ve [ n ]ve [ l ] sesleriyle
birlikte sesletilir ( Duchet, 1982 : 104 ) .
doble [ doƀlə ] domingo [ domıŋgo] (duble) (pazar) [ đ ] : ötümlü, sürtünücü, dilucu - diş ünsüzü ( sonora, fricativa, linguodental) Bu sesin sesletimi için, dil ucu havanın çıkışını kapatmaksızın ön
kesici dişlerin duvarlarına hafif olarak dokunur. Dil hızlı bir şekilde dişlere dokunur.
Bu temas oldukça kısadır.
madera [ mađerɐ ] moda [ mođɐ ] (tahta) (moda) [ k ] : ötümsüz, patlamalı, dil – artdamak ünsüzü ( sorda, oclusiva,linguovelar)
Dilin arka tarafı havayı kapatarak artdamağa kadar yükselir. Dil ucu
alt kesici dişlerin daha altında kalır. Hiçbir nefes verme olayı yoktur.
62
Bu ses < k > ve [ a ], [ o ],[ u] seslerini takiben < c > harfiyle yazılı
dile geçer. Ayrıca ünsüz seslerle birlikte de < c > harfiyle gösterilir.
caza [ kaθɐ] cinco [θįŋkɵ] (av) (beş)
[ g ] : ötümlü, patlamalı, dil- artdamak ünsüzü ( sonora, fricativa, linguovelar)
Bu sesin sesletiminde de dilin arka tarafı artdamak düzeyindedir. Dil
ucu alt kesici dişlerin yüzeylerindedir. Havanın patlaması çabucak olur.
Bu ses sözcüklerin başında ya da [m], [n], [n]seslerinden sonra görülür.
ganancia [ gananθjɐ ] , tengo [ teŋgɵ ] ( kazanç) (sahibim)
[ ǥ ] : ötümlü, sürtünücü, dilucu - dişardı ünsüzü ( sonora, fricativa, linguointerdental)
[ g ] sesinin söylemine çok benzer. Göze çarpan fark, dil ile
artdamağın temasının tam olarak gerçekleşmemesidir. Bu ses, hiçbir zaman
sözcük başında ve [ m ], [ n ], [ n ] seslerini takiben yer almaz ( Casas , 1980 :
23 ).
rogar [ řǫgar ] cargo [ kargɵ ] (rica etmek) (görev)
63
[ g ] ≠ [ ǥ ]
- Hagas lo que hagas el gato no se despertara
- No me gustan los gatos gordos [ f ] : ötümsüz, sürtünücü, dudak – diş ünsüzü ( sorda, fricativa, labiodental)
Bu sesin sesletiminde, alt dudak ön kesici dişlerin kenarlarına
havayı serbest bırakacak şekilde dokunur .
facil [ faθɪƖ ] forma [ fǫrmɐ ] (kolay) (form) [ θ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu – dişardı ünsüzü ( sorda, fricativa, linguointerdental) [ e ] ve [ i ] seslerini izleyen < c > ve < z > harfleriyle yazılı dilde yer
alır. Sesletimi için alt ve üst çene az açıktır. Dil, havanın çıkışını tamamen
kapatmaksızın alt kesici dişlere dayanarak üst kesici dişlerin kenarlarına
temas eder.
cruz [ kruθ ] vecino [ beθinɵ ] (haç) (komşu)
64
[ s ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu – dişeti ünsüzü ( sorda, fricativa, linguoalveolar)
Alt ve üst çene hafif açıktır. Dilin yan tarafları, diş etlerine ve azı
dişlerinin iç yüzeylerine dayanır. Hava çıkışını kolaylaştırmak için dilin orta
bölümünde yuvarlak bir açıklık oluşturulur.
pesca [ peskɐ ] rosa [ řǫsa ] (balık avı) (gül) [ š ] : ötümsüz (sonorizado) < s > harfiyle sembolize edilen bu ses, genelde sözcüğün sonunda
yer alır ya da diğer ötümsüz bir ünsüzü takip eder ( Quilis, 1993:124 ).
mismo [ mįšmɵ ] asno [ ašnɵ ] (aynı) (katır)
[ s ] = [š ]
- Los estudiantes suelen suspender al menos una vez.
- Carlos es un muchacho muy esbelto .
[ ŷ] : ötümlü , afrike , dil – öndamak ünsüzü ( sonora, africada, linguopalatal)
Bu sesin sesletim esnasında, dil – damak bölgesindeki temas oldukça
geniştir.
yo [ ŷo] yema [ ŷema] (ben) (yumurta sarısı)
Bazı kişiler bu sesi sürtünücü gibi sesletirler. Bu durumda [ ĉ ] ile
aynı pozisyonda yer alır ( Lourdes, 1997:134 ).
65
[ ĉ ] : ötümsüz, afrike , dil – öndamak ünsüzü ( sorda , africada, linguopalatal) < ch > harfiyle temsil edilir. Bu sesin oluşumu sırasında çeneler hafif
ayrıktır. Dil, damağın üst kısımlarına kadar ulaşır. Hava ilk olarak hafif
püskürtülür, daha sonra hızlı bir püskürtmeyle dışarı verilir ( Sanchez , 1984 : 69 ).
ancho [ anĉɵ ] chico [ ĉikɵ ] (geniş) (çocuk)
[ m ] : ötümlü, genizsi, çiftdudak ünsüzü ( sonora, nasal, bilabial)
66
Sesletimi için damak, havanın geniz boşluğundan çıkmasına izin
verecek şekilde açılır. Dudaklar kapalıdır.
madre [ mađrə] ramo [ řamɵ] (anne) (demet)
[ n ] : ötümlü, genizsi, dilucu – dişeti ünsüzü ( sonora, nasal, linguoalveolar)
Dil ucu, havanın ağız yoluyla çıkışını kapatacak şekilde üst çeneye ve
diş etlerine dayanır . Hava geniz boşluğundan dışarı çıkar .
Carne [ karnə ] noche [ noĉə ] (et) (gece)
[ ɳ ] : ötümlü, genizsi, dil – öndamak ünsüzü ( sonora, nasal, linguovelar) Sesletim sırasında alt ve üst çeneler hafif aralıktır. Dil ucu alt kesici
dişlere dokunur. Ağız hafif kapalıdır. Hava geniz boşluğundan dışarıya verilir.
viña [ biɳɐ ] pequeño [ pekeɳɵ ] (asma) (küçük)
[ ņ ] : ötümlü, genizsi, dilucu – dişeti ünsüzü ( sonora, nasal, linguoalveolar)
67
[ t ] ve [ d ] seslerinden önce sesletilen [ n ] sesinin türevidir.
pintor [ pįņtǫɹ ] cantar [ kaņtar ] (ressam) (şarkı söylemek)
[ x ] : ötümsüz, sürtünücü, dil – artdamak ünsüzü ( sorda, fricativa, linguovelar)
Dilin art kısmı, havanın tamamen çıkışını önlemek için damağa
kadar yükselir. Dil ucu, alt kesici dişler seviyesinde kalır. < j > harfi ve [ e] , [ i ]’den
önce < g > ile yazılı dile yansır.
girar [ xiraɹ ] rojo [ řǫxɵ] coger [ kǫxęɹ ] (dönmek) (kırmızı) (binmek)
[ l ] : ötümlü, yan daralmalı, dilucu – dişeti ünsüzü ( sonora, lateral, linguoalveolar)
Dil ucu, [ ņ ]’nin sesletiminde olduğu gibi üst diş etlerine dayanır.
Hava, uzun bir açıklıkla dışarıya verilir. Hafif bir sürtünme oluşur ( Navarro,
1996:94) .
lado [ lađɵ ] selva [ sęlƀɐ]
68
(taraf) (orman)
[ ʎ] : ötümlü, yan daralmalı, dil – öndamak ünsüzü ( sonora, lateral, linguopalatal)
< ll > harfiyle yazıya dökülür. Dil ucu, alt kesici dişlere dokunur.
Damak ile geniş bir temas vardır. Hava, iki küçük yan açıklıkla dışarıya çıkar.
pollo [ poʎɵ ] cebolla [ θeƀoʎɐ ] (tavuk) (soğan)
[ l ] ≠ [ ʎ ] polo pollo legar llegar calo callo [ r ] : ötümlü, tek vuruşlu, dilucu – dişeti ünsüzü ( sonora, vibrante simple, linguoalveolar) Sesletim sırasında dilin yan duvarları, havanın dışarı çıkışını
kapatarak alt azı dişlerine dayanır. Dil ucu kısa süreli bir kapanmanın ardından
tekrar eski durumuna gelir.
69
fresco [ freskɵ ] cero [ θerɵ ] (serin) (sıfır)
[ ř] : ötümlü, çok vuruşlu, dilucu – dişeti ünsüzü ( sonora, vibrante multiple, linguoalveolar) Sesletim organları [ r ] sesinin çıkışıyla aynı durumdadır. Sadece bu
sesin oluşumunda dil, biraz daha geridedir. Dilin basınçla dişetlerine vurup geri
gitmesi birden fazla tekrar edilir. Bu da titreşim sayısının artmasına neden olur
( Guitrart , 1980 : 140 ).
tierra [ tǫřə] perro [ pęřɵ] (yeryüzü) (köpek) [ r] ≠ [ ř] cura curra pera perra pero perro
[ ɹ] : sürtünücü ( fricativa) Dilin hareketi daha yavaş ve yumuşaktır. Genelde son seste görülür. color [ kolǫɹ] salir [ salįɹ]
70
(renk) (çıkmak) 3.4 TÜRKÇE VE İSPANYOLCA SES DİZGELERİNİN BENZER VE FARKLI YÖNLERİ
ŰNLŰLER :
Türkçe ve İspanyolca’da bulunan ünlüler, yukarıda ayrıntılı bir biçimde
irdelenmiş ve her iki dilin ünlülerinin farklılıkları gözlenmiştir.Bu durum iki dilin
ünlü tablolarıyla da belirginleşmektedir.
3.4.1 HER İKİ DİLDE BENZER OLAN ÜNLÜLER [e / e] : geniş, düz, öndil (kapalı) ünlüsü [ε / ҿ ] : geniş, düz, öndil (açık) ünlüsü TÜRKÇE İSPANYOLCA
71
erat [eɾαt ], eylem [ε.ılεm ] explicar* [ esplǃkaɹ], perro [ pęřɵ] * İspanyolca sözcüklerin Türkçe karşılıkları 3.3.2 Ünlüler ve 3.3.3.Ünsüzler bölümlerinde verilmiştir.
[ i / i ] : dar, düz, öndil (kapalı) ünlüsü
[ɪ / į ] : dar, düz, öndil ( açık) ünlüsü
TÜRKÇE İSPANYOLCA iğde [ i:dɛ ], simit [sɪmɪt] sentir [ seņtįɹ ], vida [biđa]
[ a / a ] : geniş, düz, arkadil ( predorsal) ünlüsü [ α / a ] : geniş, düz, arkadil (postdorsal ) ünlüsü TÜRKÇE İSPANYOLCA anı[αnї ], laf [Ɩaf ] caro [ karɵ], calle [ kalə]
[u /ų] : dar, yuvarlak, arkadil ( açık ) ünlüsü [u /u] : dar, yuvarlak, arkadil ( kapalı ) ünlüsü TÜRKÇE İSPANYOLCA kulak [ kułαk], hurda [huɾdα ] incauto [ įŋkautɵ], arruga [ ařųǥɐ ]
72
[ o / o ] : geniş, yuvarlak, arkadil ( kapalı ) ünlüsü [ ɔ / ǫ ] : geniş, yuvarlak, arkadil ( açık ) ünlüsü TÜRKÇE İSPANYOLCA
soru [sɔɾu], oğlak [o:łαk] rosa [ řǫsɐ ], boda [ bođɐ ]
3.4.2 TÜRKÇE’DE OLUP İSPANYOLCA’DA OLMAYAN ÜNLÜLER [œ ] : geniş, yuvarlak , öndil (açık) ünlüsü [ø ] : geniş, yuvarlak, öndil ( kapalı ünlüsü örtü [œɾty] öğe [ø ɛ] [Ү] : dar, yuvarlak, öndil ( açık ) ünlüsü
[y] : dar, yuvarlak, öndil ( kapalı ) ünlüsü
ümit [үmɪt] düğme [dy:mɛ] [ї] : dar, düz, ortadil ünlüsü ısı [ ïsї ]
3.4.3 İSPANYOLCA’DA OLUP TÜRKÇE’DE OLMAYAN ÜNLÜLER [ ʉ] : ( yumuşak )
ridiculo [ řįđikʉlo]
[w] : ( yarı ünsüz) hueso [weso]
73
[ ǃ ] : ( yumuşak )
catolico [ katolǃko ]
[ j ] : (yarı ünsüz )
piedra [ pjeđrɐ ]
[ ǝ ] : ( yumuşak )
humedo [ umǝđo ] [ ɐ ] : ( yumuşak ) ovalo [oƀɐlo ] [ ɵ ] : ( yumuşak ) muchacho [ muĉaĉɵ ]
3.4.4 HER İKİ DİLDE BENZER OLAN ÜNSÜZLER :
[ p ] : ötümsüz, patlamalı, çiftdudak ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA perde [ peɹdɛ ] copa [ kopa ] [ b ] : ötümlü, patlamalı, çiftdudak ünsüzü
74
TÜRKÇE İSPANYOLCA
taba [tαbα ] vida [ biđɐ ]
[ t ] : ötümsüz, patlamalı, dilucu - dişardı ünsüzü
TÜRKÇE İSPANYOLCA toz [ tɔz ] pinta [ pįņtɐ ] [d ] : ötümlü, patlamalı, dilucu - dişardı ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA kedi [cedɪ ] domingo [ domıŋgo]
[k ] : ötümsüz, patlamalı, dil - artdamak ünsüzü
TÜRKÇE İSPANYOLCA bakla [bαkłα ] caza [ kaθɐ] [g ] : ötümlü, patlamalı, dil-artdamak ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA
karga [kαɾgα] tengo [ teŋgɵ ]
[ f ] : ötümsüz, sürtünücü, dudak -diş ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA
75
fil [ fɪƖ ] forma [ fǫrmɐ ] [ s ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu - dişeti ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA sargı [ sαɾgї ] pesca [ peskɐ ]
[ m ] : ötümlü, genizsi, çiftdudak ünsüzü
TÜRKÇE İSPANYOLCA demlik [ demƖɪc ] ramo [ řamɵ]
[ n ] : ötümlü, genizsi, dilucu - dişeti ünsüzü
TÜRKÇE İSPANYOLCA
tin [ tɪn ] noche [ noĉə ] [ Ɩ ] : ötümlü, yan daralmalı, dilucu – öndamak ünsüzü TÜRKÇE İSPANYOLCA
lamba [ Ɩambα ] selva [ sęlƀɐ]
[ r ] : ötümlü, tek vuruşlu, dilucu -dişeti ünsüzü
TÜRKÇE İSPANYOLCA
76
perde [ peɾdɛ] cero [ θerɵ ]
3.4.5 HER İKİ DİLDE FARKLI OLAN ÜNSÜZLER :
[ ʒ ] - Tr. ötümlü, sürtünücü, dil - öndamak ünsüzü
bej [ bɛʒ]
[ x ] - İsp. ötümsüz, sürtünücü, dil - artdamak ünsüzü rojo [ řǫxɵ]
[ z ] - Tr. ötümlü, sürtünücü, dilucu – dişeti ünsüzü zeki [ zeci: ] [ ʐ ] - Tr. ötümsüz, sürtünücü, dilucu - dişeti ünsüzü
yoz [ jɔʐ] [ θ ] - İsp. ötümsüz, sürtünücü, dilucu - dişardı ünsüzü
cruz [ kruθ ]
[ j ] - Tr. ötümlü, dil - öndamak, yarı ünlü
yat [ jαt ]
[ ŷ ] - İsp. ötümlü, afrike, dil - öndamak ünsüzü
yema [ ŷema]
[υ ] - Tr. ötümlü, sızıcı, yarı ünlü
tavuk [ tαυuk ]
77
[ b ] - İsp. ötümlü, patlamalı, çiftdudak ünsüzü
voz [ bǫθ ] [ v ] - Tr. ötümlü, sürtünücü, dudak - diş ünsüzü
varil [ vαɾɪƖ ]
[ ƀ ] - İsp. ötümlü, sürtünücü, çiftdudak ünsüzü
alba [ alƀɐ ]
[ ʧ ] - Tr. ötümsüz, sürtünücü, dil - öndamak ünsüzü
saç [ sαʧ ]
[ ĉ ] - İsp. ötümsüz, afrike, dil - öndamak ünsüzü
ancho [ anĉɵ ]
3.4.6 TÜRKÇE’DE OLUP İSPANYOLCA’DA OLMAYAN ÜNSÜZLER [ h ] : ötümsüz, sürtünücü, gırtlak ünsüzü rahat [ rαhαt ] [ ʃ ] : ötümsüz, sürtünücü, dil - öndamak ünsüzü
78
şemsiye [ ʃɛmsɪјɛ ]
[ ʤ] : ötümlü, sürtünücü, dil - öndamak ünsüzü
sac [ sαʤ]
3.4.7 İSPANYOLCA’DA OLUP TÜRKÇE’DE OLMAYAN ÜNSÜZLER
[ đ ] : ötümlü, sürtünücü, dilucu - diş ünsüzü
moda [ mođɐ ] [ ɳ ] : ötümlü, genizsi, dil - öndamak ünsüzü pequeño [ pekeɳɵ ]
[ ņ ] : ötümlü, genizsi, dilucu - dişeti ünsüzü
cantar [ kaņtar ]
[ ʎ] : ötümlü, yan daralmalı, dil - öndamak ünsüzü cebolla [ θeƀoʎɐ ]
[ θ] : ötümsüz, sürtünücü, dil ucu - diş ardı ünsüzü
vecino [ beθinɵ ]
79
3.5 KARŞITLIKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Türkçe ve İspanyolca’nın sesleri incelendikten sonra ortaya çıkan
karşıtlıkları şu şekilde sıralayabiliriz :
Her iki dilin ünlüleri arasındaki en büyük karşıtlık Türkçe ’de uzun ünlü
bulunmayışıdır. Örneğin, Türkçe’de İspanyolca’daki kadar kapalı ve uzun [ u ] sesi
yoktur. Bu sesin dışında [ a ]’nın da uzun türü yoktur. Uzun okunan [ a ]’ ya
<ğ>’ den önce gelen ve söyleyişte <ğ>’nin yitirilmesiyle uzayan yabancı kökenli
sözcüklerdeki [ a ]‘dır. İspanyolca’da ise uzun [ a ] vardır. Dil, ağzın ön tarafına
doğru toplanır ve art-damak üzerinde sesletilir.
Türkçe’de açık ve kısa [ɛ] türü gözlenirken, İspanyolca’da uzun, kapalı ve
schwa adı verilen, daha hafif sesletilen [ ə ] sesi oldukça yoğun kullanılmaktadır.
Türkçe’de yer alan [œ ], [ø ], [ Ƴ ], [y ], [ ї ] sesleri İspanyolca’da yoktur.
Konuşma dilinin ikinci büyük kümesi olan ünsüzler arasındaki karşıtlıkları şu
şekilde sıralayabiliriz:
Ötümsüz [p], [t], [k] ve ötümlü [b], [d], [g] sesleri çıkış yerleri ve
biçimleri açısından aynı olmakla beraber, İspanyolca’da ötümsüz sesler önseste
bulunduklarında Türkçe’dekilerden daha soluklu, ötümlüler ise daha kuvvetli
söylenmektedir.
İspanyolca’da [ b ] sesinin sesletiminde, dudaklar birbirine çok yaklaşmakla
beraber hiçbir zaman tam olarak bitişmez yani hava çok dar bir aralıktan, hiçbir
80
engelle karşılaşmaksızın devamlı olarak çıkar. Bu yüzden [ b ] sesi Türkçe’deki [ b ]
ve [ v ] seslerinin bir karışımı gibi sesletilir. İspanyolca’da < b > ve < v >
harflerinin sesletiminde hiçbir fark yoktur. Ancak < b > harfi tümcenin başında
veya, < m > veya < n > harflerinden sonra yer alıyorsa Türkçe’deki [ b ] sesi gibi
tamamen bitiştirilerek sesletilir.
taba [tαbα ] = vida [ biđɐ ] bakla [bαkłα ] ≠ alba [ alƀɐ ]
İspanyolca’da [k ] sesi, [a] , [o] , [ u ] ünlüleri ve tüm ünsüzlerden önce < c >
harfiyle ; [ e ] ve [ i ] ünlülerinden önce < u > harfiyle birlikte < q > harfiyle, çok
nadir olarak da < k > harfiyle yazılır.
Casa, comer, clave, queso, quitar, kilo
İspanyolca [d] sesinin Türkçe’deki [d] sesi gibi - dilin dişlere
dokundurulmasıyla - sesletilmesi ise yalnızca [ d ]’nin sözcüğün başında veya [ l ]
ve [ n ] ünlülerinden sonra yer aldığı durumlarda görülür.
kedi [cedɪ ] = domingo [ domıŋgo]
düş [dуʃ ] ≠ moda [ mođɐ ]
İspanyolca’da [g] sesi [a, o, u] ünlülerinden önce < g > harfiyle, [ e, i ]
ünlülerinden önce ise < u > harfiyle yazılı dile aktarılır.
gato, gusto, goma, sangre, guerra, guitarra
[ θ ] sesi İspanyolca’da yerine göre bazen < c > bazen de < z > harfleriyle
yazılır. Türkçe’de olmayan peltek bir [ s ] sesi gibidir. Dilin ucu dişlerin arasında
olmak üzere havanın çıkışı için çok dar bir aralık bırakılır ( Quilis, 1997 : 98 ).
81
cruz [ kruθ ] vecino [ beθinɵ ]
Türkçe’deki [ h ] sesi, İspanyolca’da < j > harfiyle veya [ e, i ] seslerinden
önce < g > harfiyle yazılır.
rojo [ řǫxɵ]
coger [ kǫxęɹ ] = hasta [hαstα]
Türkçe ’deki [ r ] sesi ile İspanyolca’daki tek vuruşlu [ r ] sesi birbirine
benzer. Çok vuruşlu [ r ] sesinden daha kuvvetli olan [ ř] sesi ise sözcüklerin
başında veya < n, l, s > harflerinden sonra sesletilir.
reyon [rɛјɔn] = cero [ θerɵ ]
İspanyolca’daki [ ʎ ] ve [ ɳ ] sesleri Türkçe’de yoktur. [ ʎ ] sesi Türkçe [ j ]
sesine benzemekle birlikte, dilin orta kısmı damakla tamamen birleşir ve sadece
kenarlarda havanın çıkması için dar bir aralık bırakılır. [ ɳ ] sesi ise Türkçe’de
[ n ] ve [ j ] seslerinin arka arkaya bulunması gibidir.
Türkçe’deki [ ʃ ] sesi ise İspanyolca’da yoktur.
aşı [αʃї]
4. UYGULAMA, BULGULAR VE DEĞERLENDİRME 4.1 VERİLERİN TOPLANMASI
İki dilin etkileşimi sonucu ortaya çıkan olumsuz aktarım olgusunu,
özellikle İspanyolca öğrenen Türkler açısından belirleyebilmek için sözlü dile
dayalı bir çalışma yapılmıştır.
82
Çalışmamız kapsamında yapılan özgün çözümleme için üç bölümden
oluşan bir sözlü sınama metni hazırlanmıştır ( Ek – 2 ). Birinci bölümde iki
paragraftan oluşan bir metin, ikinci bölümde beş tümce, son bölümde ise tek
bir sesle anlam değişimine uğrayan beş sözcük, anadili Türkçe olan 77 kişilik
örneklem grubuna okutulmuştur. Örneklem grubumuz; yetişkin, üniversite
öğrencisi ya da daha üst eğitimli kişilerden oluşturulmuştur (Tablo 3 ).
Deneklerimizin en belirgin özelliği ise İspanyolca’yı ikinci hatta üçüncü yabancı dil
olarak öğreniyor olmalarıdır ( Tablo 4-5). Uygulama metninin hazırlanması
aşamasında, Roma Cervantes Enstitüsü’nde görev yapan İspanyolca anadili
konuşucusu uzmanların görüşüne başvurulmuştur. Bu doğrultuda gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra uygulamaya geçilmiştir.
Uygulama aşamasında, kişinin sesletimini olumsuz yönde etkileyebilecek
heyecan ve stres gibi faktörlerden kaçınmak için öğrencilerin sesleri onların
haberi olmaksızın ses kayıt cihazına alınmış ve böylece verilerin daha doğru
sonuçlar vermesi sağlanmıştır. Her öğrencinin ses kayıt cihazına alınan sesletimi,
Roma Cervantes Enstitüsünde görev yapan bir İspanyol uzmanla birlikte
deşifre edilerek fonetik yazıma geçirilmiştir.
Öte yandan, sesletimde yapılan yanlışların yazılı dildeki etkilerini
görebilmek için, aynı öğrencilere yazılı dile dayanan bir uygulama da
yapılmıştır. Öğrencilere 10’ar tümce dikte ettirilmiş ve sözlü dille yazılı dil
arasında bir paralellik kurulması amaçlanmıştır.
Örneklem içinde yer alan öğrencilere, sesletim ve sesletimin yabancı dil
öğretimindeki yeri ve önemine ilişkin görüşlerini almak üzere bir anket
çalışması yapılmıştır. Anketler iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde,
öğrencilerin cinsiyeti, yaşları, mezun oldukları okul, bildikleri yabancı diller ve
düzeylerine ilişkin sorular yöneltilmiştir. İkinci bölümde ise sesletim ve sesletimin
yabancı dil öğretimindeki yerine ilişkin sorular yer almıştır.
83
Öğrencilere uygulanan anketler doğrultusunda elde edilen veriler,
bilgisayar ortamında çözümlenmiştir. Yanıtlar aracılığıyla oluşturulan tablolarda,
toplamlardan yüzde oranlarına ulaşılmıştır.
4.2 METİNLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ayrımsal Dilbilim, anadili ve yabancı dilin yapılarında ayrılık görülen her
yerde olumsuz aktarım yanlışlarının ortaya çıkabileceğini ileri sürer. Oysa, bu
konu üzerinde çalışmalar yapan dilbilimciler, yapılan her yanlışın olumsuz
aktarım yanlışı olmadığını ortaya koymuşlardır. Yanlışlar çok değişik
nedenlere dayanabilir (Ergenç, 1984:134):
- Anadili kullanımında da ortaya çıkabilen dilsel yanlış kullanımları, - Bilmeme, - Anadili dizgesinin yabancı dil dizgesi karşısında bilinçsizce
egemenliği.
Yanlışların nedenleri, çoğu kez birbiriyle iç içedir. Bu durumu önlemek
için özenli bir ayrımsal çözümleme yapılmalıdır. Bunu sağlamak için, bir yandan
anadiliyle öğrenilen yabancı dilin, deneyimler sonucu ya da kuramsal olarak
bilinen yanlışlara yol açabilecek alanları seçilirken, denek olarak seçilen kişilerin
bu alandaki davranışları da iyi gözlenmelidir. Bu nedenle, biz de deneklere
verdiğimiz okuma metinlerini seçerken, kuramsal açıdan yanlışlık yapılabilecek
noktaları saptadıktan sonra, bu saptamanın ne ölçüde gerçekleştiğini izledik ve
diğer yandan da yanlışların dağılımını belirledik .
Belirlediğimiz yanlışları şu şekilde sıralayabiliriz:
84
1) [ v ] → [ ƀ ] Türkçe [ v ] : ötümlü, sürtünücü, dudak - diş ünsüzü İspanyolca [ ƀ ] : ötümlü, sürtünücü, çiftdudak ünsüzü vive [ ƀibe ] → vive [ vibe ] (yaşıyor) İspanyolca’da özellikle sözcük başında yer alan [ ƀ ] sesi, yazımının da
etkisiyle deneklerin % 86 ’sı tarafından Türkçe [ v ] sesi olarak sesletilmiştir.
2) [ s ]
→ [ θ ] [ z ]
Türkçe [ s ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu - dişeti ünsüzü Türkçe [ z ] : ötümlü , sürtünücü, dilucu – dişeti ünsüzü İspanyolca [ θ ] : ötümsüz, sürtünücü, dilucu – dişardı ünsüzü
Peltek [ s ] olarak adlandırılan [ θ ] sesi, deneklerin % 96 ’sı tarafından
Türkçe [ s ] ve [ z ] sesleriyle sesletilmiştir.
Barcelona [ barθelonɐ ] → Barselona [ barselonɐ ]
agencia [axenθjɐ] → agenzia [axenzjɐ]
(acenta)
3) [ x ] → [ g ]
85
Türkçe [g ] : ötümlü, patlamalı, dil-artdamak ünsüzü
İspanyolca [x] : ötümsüz, sürtünücü, dil - artdamak ünsüzü
İspanyolca [e] ve [i] seslerinden önce gelen [x] sesi, deneklerin
% 75 ’ i tarafından Türkçe [ g ] sesi olarak sesletilmiştir.
gente [xentə] → gente [gentə]
(halk)
4) [ ŷ ] → [ h ] Türkçe [ h ] : ötümsüz, sürtünücü, gırtlak ünsüzü İspanyolca [ ŷ ] : ötümlü, afrike, dil – öndamak ünsüzü
İspanyolca [ ŷ ] sesi, deneklerin % 16’ sı tarafından Türkçe [ h ] sesi
olarak sesletilmiştir.
mayores [ maŷɵres ] → mayores [ mahɵres ]
(büyükler) 5) [ x ] → [ ʒ ]
Türkçe [ ʒ ] : ötümlü , sürtünücü , dil – öndamak ünsüzü İspanyolca [ x ] : ötümsüz, sürtünücü, dil - artdamak ünsüzü
İspanyolca [ x ] sesi, deneklerin % 29 ’u tarafından Türkçe [ ʒ ]
sesi olarak sesletilmiştir.
gimnasia [ ximnasjɐ ] → gimnasia [ʒimnasjɐ ]
86
(jimnastik) 6) [ ʎ] → [ j ]
Türkçe [ j ]: ötümlü, dil – öndamak, yarı ünlü
İspanyolca [ l ] : ötümlü, yan daralmalı, dil – öndamak ünsüzü
İspanyolca [ l ] sesi, deneklerin % 49’u tarafından Türkçe [ j ] sesi
olarak sesletilmiştir.
allegar [ alegaɹ ] → allegar [ ayegaɹ ] (varmak)
7) -- → [ h ] Türkçe [ h ] : ötümsüz , sürtünücü , gırtlak ünsüzü İspanyolca : okunmaz
İspanyolcanın yazımında yer almasına rağmen sözlü dilde
sesletilmeyen bu harf, deneklerin % 48’i tarafından Türkçe [ h ] sesiyle
sesletilmiştir.
Ha [a ] → Ha [ ha ] (haber yardımcı fiili )
8) [ f ] → [ v ]
Türkçe [ v ] : ötümlü, sürtünücü, dudak - diş ünsüzü
İspanyolca [ f ] : ötümsüz, sürtünücü , dudak –diş ünsüzü
İspanyolca [ f ] sesi, deneklerin % 9’u tarafından Türkçe [ v ] sesi
olarak sesletilmiştir.
jefe [ xefə ] → jefe [ xevə ] (şef)
87
Sesletim yanlışları, aşağıdaki tabloda hata oranlarıyla birlikte görülebilir:
HATALI SESLETİM ( TÜRKÇE )
HATA ORANI % n = 77
[ θ ]
[ s ]- [ z ]
. 96
[ ƀ ] [ v ] . 86
[ x ] [ g ] . 75
[ l ] [ j ] . 49
- [ h ] . 48 [ x ] [ ʒ ]
. 29
[ ŷ ] [ h ] . 16
[ f ] [ v ] .9
Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında 77 denek üzerinde yaptığımız
uygulama sonucunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışları, daha önce Yanlış
Çözümlemesi başlığı altında verdiğimiz , Dulay ve Burt’un ( Gargallo; 2003:27-
28 ) yanlış sınıflandırmasına uygun olarak dört ana başlıkta inceleyebiliriz :
a) Anadili girişimi yanlışları : Bu tür yanlışlar öğrencinin
anadilini yansıtan, amaç dili, anadili olarak konuşanların bu dili edinimleri
sırasında görülmeyen yanlışlardır. Bu türe örnek olarak aşağıdaki yanlışları
gösterebiliriz :
[ v ] → [ ƀ ]
88
İspanyolca’da [ b ] ve [ v ] sesleri aynı şekilde sesletilir. [ ƀ ] sesi
ise Türkçe’deki [ b ] sesinden çok az farkla ayrılır. Bu nedenle deneklerin %
86’sının [ ƀ ] sesini anadili girişimiyle [ v ] olarak seslettikleri gözlenmiştir. Bu
görüşümüzü dikte çalışması da desteklemektedir.Yazılı metinlerde de [ v ] sesi < b>
harfiyle yazılı dile geçmiştir.Yine deneklerin % 49’u İspanyolca [ l ] sesini Türkçe
[ j ] sesine yakınlığı nedeniyle [ j ] olarak sesletmişlerdir. İspanyolca’da < h > harfi
sesletilmez, ancak yazılı dilde bu harf vardır. İspanyolca’ya özgü bu özelliğe
rağmen deneklerin % 48’i < h > harfini Türkçe [ h ] sesi olarak sesletmişlerdir.
Dikte çalışmasında da [ h ] sesini duymadıklarından < h > harfini yazmamışlardır.
b) Amaç dil girişimi yanlışları : Bu tür yanlışlar öğrencinin anadili
yapısını yansıtmayan, amaç dili anadili olarak konuşanların bu dili edinimleri
sırasında yaptıkları yanlışlara benzeyen yanlışlardır. Bu tür yanlış türüne
uygulamamızda şu şekilde rastlamaktayız :
[ x ] → [ g ]
İspanyolca [ e,i ] seslerinden önce gelen [ x ] sesi deneklerin % 75’i
tarafından [ g ] sesi olarak sesletilmiştir. İspanyolca’da [ e,i ] seslerinden önce
[ g ] sesi verebilmek için < u > harfine ihtiyaç duyulmaktadır. Denekler < u >
harfiyle yazılmış gibi bir sesletimde bulunmuşlardır.
coger [ kǫxęɹ ] guerra [ geřɐ ]
c) Belirsiz yanlışlar : Bunlar hem anadili hem de amaç dil gelişimi
yanlışları olabilir. Bu tür yanlışa örnek olarak [ θ ] sesini verebiliriz:
Deneklerimizin % 96’sı tarafından İspanyolca [ θ ] sesi ( peltek s ),
Türkçe [ s ] ve [ z] sesleriyle sesletilmiştir. [ θ ] sesi Türkçe’de olmayan bir sestir.
89
Bu durumun etkisiyle de bu sesin yerine kimi zaman [ s ] kimi zaman da [ z] sesi
kullanılmıştır. Özellikle Latin Amerika ülkelerinde yaşayan anadili konuşucuları
tarafından da bu sesin [ s ] olarak sesletimi oldukça yaygındır ve bu sesletim
şekline ‘‘ seismo ’’ adı verilir.
d) Bireysel yanlışlar : Bu tür yanlışlar, ne anadili ne de amaç dil
gelişimi yanlışları olarak tanımlanabilir. Örneğin çalışmamızda İspanyolca [ ŷ ] sesi
deneklerin % 16 ’sı tarafından Türkçe [ h ] sesi olarak sesletilmiştir.
4.3 DİKTE METİNLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Örneklem grubumuzun sözlü dilde yaptığı yanlışların yazılı dile nasıl
yansıyacağını ortaya koymak için bir dikte çalışması yapılmıştır. Deneklerimize,
sorun olabileceği varsayılan seslerin yer aldığı 10’ar tümce dikte ettirilmiştir
( Ek- 3 ). Bu uygulama ile daha verimli sonuçlara ulaşmamız için, dikte metni
anadili İspanyolca olan bir okutmana okutulmuştur.
Sözlü dilde gördüğümüz bazı aktarım yanlışlarının yanısıra, İspanyolca’nın,
örneklem grubumuzun ikinci - bazı deneklerin üçüncü - yabancı dili olması
nedeniyle, birinci yabancı dilin yazım kurallarının etkileri de uygulama sonucunda
gözlenmiştir.
Yapılan yanlışlar ve oranlarını şu şekilde sıralayabiliriz :
1) gerente → jerente
İspanyolca’da [ ǥ] sesi, [ e ] ve [ i] seslerinden önce Türkçe [ ʒ ]sesine
benzer sesletilir. Bu durum yazılı dile de bir yanlış olarak yansımıştır. Hata oranı
% 61’dir.
90
2) ñoño → yoño
İspanyolca [ ɳ ] sesi Türkçe’de olmayan bir sestir. Türkçe [ n ] ve [ j ]
seslerinin bir arada kullanımına benzer . Bu durum öğrencilerin [ j ] sesini daha
kuvvetli duymalarından ileri gelmektedir. Hata oranı % 43 ’ tür.
3) zumo → sumo
Bu yanlış sözlü dil yanlışlarının içinde de yer almaktadır. [ θ ] sesinin,
Türkçe [ s ] sesine benzerliğiyle yazılı dile de [ s ] olarak geçtiği
görülmektedir. Hata oranı % 43’ tür.
4) sin → cin Olumsuz aktarım yanlışlarından aşırı genelleme sınıfına dahil
edebileceğimiz bir yanlıştır. Yapılan diktede, [ s ] sesi yazılı dile, [ θ ] sesi gibi
aktarılmıştır. Deneklerin, sözlü dilde görülen % 96 oranındaki [ θ ] sesi yerine [ z ]
ve [ s ] sesletimi kaygısına bağlı olarak, dikte çalışmasında da [ s ] sesini [ θ ] sesi
olarak yazdıkları tespit edilmiştir. Hata oranı % 52’dir.
5) planificacion → planification
Birinci yabancı dili İngilizce olan deneklerin, sesletim benzerliğini
de gözönüne alarak yaptıkları bir yazım hatası olarak görülmektedir. Hata oranı
% 61’dir.
4.4. ANKET SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
91
Tezimizin bu bölümünde örnekleme alınan öğrencilere uygulanan anket
sonuçları değerlendirilerek yorumlanmıştır. Anketimiz iki bölümden oluşmaktadır.
İlk bölümde örneklem grubunun genel bir yapısını yansıtan kişisel bilgilere ikinci
bölümde ise sesletimin dil öğretimindeki yeri ve İspanyolca’nın sesletimi ile ilgili
görüşlere yer verilmiştir. Anket dil düzeyleri gözetilmeksizin 77 deneğe
uygulanmıştır.
I. BÖLŰM ( KİŞİSEL BİLGİLER ) TABLO 1 ÖRNEKLEM GRUBUNUN YAŞ DAĞILIMI 17 ve aşağısı
18 - 23 24 - 30 31 ve yukarısı
% 5
% 57
% 26
% 12
Tablo I ’ e göre tüm grubun % 5’i 17 ve aşağısı , % 57’si 18 - 23 yaş
aralığında , % 26’sı 24 - 30 ve % 12’si de 31 ve yukarı yaşlardadır. İspanyolca’yı
yabancı dil olarak öğrenenlerin genelde 18 – 30 yaş aralığında yoğunlaştığı
gözlenmektedir.
92
TABLO 2
ÖRNEKLEM GRUBUNUN CİNSİYET DAĞILIMI
BAY
BAYAN
% 40
% 60
Tablo 2’ye göre tüm grubun %60 ’ı bayan ve % 40’ı bay öğrenciler
oluşturmaktadır. Tablodan görüldüğü gibi İspanyolcayı öğrenmek isteyenlerin
yarısından fazlasını bayanlar oluşturmaktadır.
TABLO 3 ÖRNEKLEM GRUBUNUN EĞİTİM DURUMLARI
GENEL LİSE
ÖZEL LİSE
ÜNİVERSİTE DİĞER
% 19
% 43
% 18
% 19
Tablo 3’e göre örneklem grubumuzun % 19’u genel lise ( devlet liseleri ), %
43’ü özel liselerden , % 18’ i çeşitli üniversitelerden ve % 19’u da meslek liseleri,
yurtdışı eğitim kurumlarından mezun öğrencilerdir. Bu tabloya bakarak
İspanyolcanın öğrenci profilinin yaklaşık yarısının özel liselerden mezun
öğrencilerden oluştuğunu söyleyebiliriz.
93
TABLO 4 ÖRNEKLEM GRUBUNUN BİLDİĞİ YABANCI DİLLER
İNGİLİZCE
ALMANCA
FRANSIZCA
ARAPÇA
İTALYANCA
% 97
% 26
% 12
% 1
% 9
Tablo 4’e göre örneklem grubunun % 97’si İngilizce, % 26’sı Almanca, %
12’si Fransızca, % 9’u İtalyanca ve % 1’i Arapça dillerini bilmektedir. Bu tablo
sonuç olarak bize, İspanyolca’nın tüm deneklerin ikinci yabancı dili olduğunu
göstermektedir. Bunun yanı sıra deneklerin bir kısmının birden fazla yabancı dil
bildiğini, bu yüzden de İspanyolca’nın üçüncü yabancı dil konumunda olduğunu
görmekteyiz.
94
TABLO 5 ÖRNEKLEM GRUBUNUN YABANCI DİL DÜZEYLERİ
ORTA İYİ ÇOK İYİ
İNGİLİZCE
% 13
% 40
% 47
ALMANCA
% 90
% 10
-
FRANSIZCA
% 56
% 44
-
ARAPÇA
-
% 100
-
İTALYANCA
-
% 100
-
Tablo 5’e göre örneklem grubunun %40’ı İngilizce’yi iyi, %47’si çok iyi,
%10’u Almanca’yı iyi, %44’ü Fransızca’yı iyi, %100’ü de Arapça ve İtalyanca’yı iyi
düzeyde bildiklerini belirtmişlerdir. Deneklerin, genelde, birinci yabancı dilleri olan
İngilizce’yi iyi veya çok iyi düzeyde bildikleri, ikinci yabancı dil konumundaki dillere
de orta düzeyde sahip oldukları söylenebilir.
95
II . BÖLÜM ( PROGRAMA İLİŞKİN GÖRÜŞLER )
TABLO 1
SINIFINIZDA DÖRT DİL BECERİSİNDEN HANGİSİNE
DAHA FAZLA ÖNEM VERİLMEKTEDİR SORUSUNA VERİLEN
YANITLARIN DAĞILIMI
n % KONUŞMA
37
48
YAZMA
15
19
DİNLEME
6
8
OKUMA
19
25
Tablo 1’e göre örneklem grubunun %48’i sınıfiçi etkinliklerde konuşma
becerisine, %19’u yazma becerisine, %8’i dinleme becerisine, %25’i de okuma
becerisine önem verildiğini düşünmektedir. Sesletimle ilgili bir çalışma yaptığımız için
bu durum araştırmanın sonucunu etkileyebilecek bir görünümdür. Öğrencilerin hedef
dili (İspanyolca), sınıf içinde etkin bir şekilde duydukları ve konuşmaya çalıştıkları
söylenebilir.
96
TABLO 2
DÖRT DİL BECERİSİNDEN HANGİSİNE DAHA FAZLA ÖNEM
VERİYORSUNUZ SORUSUNA VERİLEN YANITLARIN DAĞILIMI
n %
DİNLEME
2
3
OKUMA
9
12
KONUŞMA
4
5
YAZMA
28
36
HEPSİ
34
44
Tablo 2’de deneklerin %44’ünün dört dil becerisine eşit derecede, %3’ünün
dinleme, %5’inin konuşma, %36’sının yazma becerisine önem verdiğini görüyoruz.
Burada ilgi çekici bir nokta, öğrencilerin yalnızca %5’i konuşma becerisine önem
verirken %36’sının yazma becerisine önem veriyor olmasıdır. Diğer taraftan,
deneklerin çoğunluğu hedef dile tüm becerilerle sahip olma isteğindedir.
TABLO 3
97
İYİ BİR SESLETİM İLETİŞİM AÇISINDAN ÖNEMLİ MİDİR
SORUSUNA VERİLEN YANITLARIN DAĞILIMI
n %
EVET
65
85
KISMEN
11
14
HAYIR
1
1
Tablo 3’e güre örneklem grubunun % 85’i sesletimin, iletişimin kurulma
aşamasında önemli olduğunu, %14’ü kısmen önemli olduğu,%1’i de önemsiz
olduğunu vurgulamaktadır. Bu sonuç bizi,sınıfiçi etkinliklerde sesletiminde önemli
bir yer tutması gerekliliğine götürebilir.
98
TABLO 4 KONUŞMA VE SESLETİM, SİZE GÖRE AYNI TANIMDA BİRLEŞİR Mİ
SORUSUNUN YANITLARININ DAĞILIMI
n %
EVET
27
35
KISMEN
36
47
HAYIR
14
18
Yanıtların, konuşma ve sesletimin aynı tanımda birleşmesi konusunda
dağınık bir tablo oluşturduklarını görmekteyiz. Deneklerin % 35’i konuşma ve
sesletimi aynı tanımda birleştiriken % 47’lik bir grup, bu iki öğeyi kısmen aynı
tanımda birleştirmektedir. % 18’lik bir grup ise tamamen farklı tanımlamaktadır.
99
TABLO 5 İSPANYOLCA SİZCE SESLETİMİ KOLAY BİR DİL MİDİR SORUSUNA
VERİLEN YANITLARIN DAĞILIMI
n %
EVET
32
41
KISMEN
40
52
HAYIR
5
7
Deneklerin % 52’lik bölümü, İspanyolca’yı, sesletimi kısmen kolay bir dil
olarak görürken, % 41’lik bir bölümü de bu dili sesletimi kolay bir dil olarak
nitelendirmektedir.Tabloya göre yalnızca % 7’si İspanyolca’yı sesletimi zor bir dil
olarak sınıflamaktadır. Deneklerin yarısının bu dili kısmen kolay bulduğu
gözönünde tutularak , ders planlarının hazırlanma aşamasında sesletim öğretimine
de gereken önemin verilmesinin olumlu sonuçlar getireceğini söylenebilir.
TABLO 6
100
SINIFINIZDA SESLETİMLE İLGİLİ ALIŞTIRMALARA YER VERİLİYOR
MU SORUSUNUN YANITLARININ DAĞILIMI
n %
EVET
36
47
KISMEN
35
45
HAYIR
6
8
Tablo 6’ya göre, deneklerin % 47’si sınıfiçi etkinliklerde sesletim ile ilgili
alıştırmalara yer verildiğini, %45’i kısmen yer verildiğini, %8’i ise yer
verilmediğini belirtmektedir. Uygulamanın özel bir kurs ortamında
gerçekleştirildiği gözönünde tutularak, sınıfiçi etkinliklerde sesletiminde yer
aldığını söyleyebiliriz.Özellikle derslerde hedef dilin ( İspanyolca ), etkin bir
biçimde kullanılması, bu oranı etkilemektedir.
101
TABLO 7
İYİ BİR İLETİŞİM ORTAMI SAĞLAMAK İÇİN DOĞRU SESLETİM
ÖNEMLİ MİDİR SORUSUNUN YANITLARININ DAĞILIMI
n %
EVET
63
82
KISMEN
14
18
HAYIR
-
-
Deneklerin % 82’lik bölümünün, doğru sesletimin iletişim açısından önemli
olduğu düşündüğünü görmekteyiz. Bunun da, çalışmamızı destekleyen bir sonuç
olduğu söylenebilir.Yalnızca % 18’lik bir bölüm, doğru sesletimin etkin iletişim
ortamının sağlanmasında kısmen önemli olduğunu düşünmektedir.
102
TABLO 8
İSPANYOLCA ANADİLİ KONUŞUCULARINI ANLAMADA
ZORLUKLARLA KARŞILAŞIYOR MUSUNUZ SORUSUNUN
YANITLARININ DAĞILIMI
n %
EVET
61
79
KISMEN
14
18
HAYIR
2
3
Deneklerin % 79’luk bölümü, İspanyolca anadili konuşucularını
anlamada zorluklarla karşılaştıklarını, % 18’i kısmen, % 3’ü ise herhangibi bir
zorlukla karşılaşmadıklarını belirtmektedir. Bu durum, yabancı uzman eksikliğinin
bir sonucu olarak görülebilir. Bunun yanı sıra sesletim alıştırmaları ile dinleme –
anlama becerisine yönelik etkinliklerin bir arada yürütülmesi gerekliliği de
uygulamadan çıkan diğer bir sonuç olarak söylenebilir.
103
4.4.1 ANKET VERİLERİ İLE SÖZLÜ VE YAZILI UYGULAMALARIN İLİŞKİLENDİRİLMESİ
Anketimizin ilk bölümünü oluşturan Kişisel Bilgiler Bölümünün sonuçları
göz önünde bulundurulduğunda İspanyolca’yı yabancı dil olarak öğrenmek isteyen
öğrenci grubunun 18-30 yaş aralığında yoğunlaştığı ve genç bir öğrenci grubunun
tercihi olduğu söylenebilir. İspanyolca, örneklem grubumuzun tümünün ikinci
veya üçüncü yabancı dili konumundadır. Bu durum, ilk yabancı dilin bu dili
öğrenirken bazı yönlerden olumlu bazı yönlerden de olumsuz etkiler yaratabileceği
sorusunu akıllara getirmektedir. Yine anket sonuçlarına dayanarak, öğrencilerin ilk
yabancı dili konumundaki İngilizce’yi genelde iyi bildiği ve bu yabancı dilin
üstüne ikinci veya üçüncü yabancı dil olan İspanyolca’nın yapılarını kurmaya
çalıştıkları gözlenmiştir.
Sözlü sınama metninin sonuçları incelendiğinde, sesletim yönünden beliren
olumsuz aktarım yanlışlarında daha çok anadilin ses dizgesel özelliklerinin ön
plana çıktığı gözlenmektedir. Örnek olarak, peltek [ s ] olarak adlandırılan [ θ ]
sesi, Türkçe [ s ] ve [ z ] sesleriyle sesletilmiştir ( agencia [axenθjɐ] → agenzia
[axenzjɐ]). Buna karşılık yazılı uygulamada, ikinci yabancı dilin yansımalarına
rastlanmaktadır. Bu duruma örnek olarak, dikte metinlerinin değerlendirilmesi
aşamasında gözlenen planificacion → planification yanlışını gösterebiliriz. Bu
yanlış, birinci yabancı dili İngilizce olan deneklerin, sesletim benzerliğini de
gözönüne alarak yaptıkları bir yazım hatası olarak görülmektedir.
Anketimizin ikinci bölümünü oluşturan programa ilişkin sorulara verilen
yanıtlar incelendiğinde, aşağıda sıralanan verilere ulaşılmıştır:
1. Örneklem grubumuzun büyük bir bölümü, sınıfiçi etkinliklerinde, -
öğrenim gördükleri kurumun programları doğrultusunda - konuşma becerisine
önem verildiğini belirtmişlerdir. Anketin, özel bir kurs programında öğrenim
104
gören öğrencilerle gerçekleştirilmiş olmasının, böyle bir sonucun ortaya çıkmasında
etkili olduğu düşünülmektedir .
2. Öğrencilerin İspanyolca’yı, tüm dizgeleriyle birlikte ve tüm becerilere
sahip olarak öğrenme isteği yine anket uygulamasının ortaya çıkardığı bir sonuç
olarak sıralanabilir.
3. Örneklem grubumuz açısından, kesintisiz bir iletişim için, sesletim ve
sesletim öğretiminin önemli olduğu da ankette ortaya çıkan sonuçlardan birisidir.
Özellikle bizim çalışmamızın önemini de bir bakıma destekleyen bu sonuç
doğrultusunda, öğrenilecek yabancı dilin ilk önce ses dizgesi betimlenerek,
öğrencinin anadiliyle karşılaştırılması temel alınmalıdır. Karşılaştırma sonucunda ,
sorun yaşanacak sesler tespit edilerek, sorunları en aza indirecek öğretim yöntem
ve teknikleri sınıf ortamına taşınmalıdır.
4.Uygulama sonucunda ulaşılan sonuçlardan biri de örneklem grubumuzun
İspanyolca anadili konuşucularını anlamada zorluklarla karşılaştıklarıdır. Bu
sorunun çözümü aşamasında, dinleme-anlama ve sesletim – konuşma becerilerine
yönelik sınıfiçi etkinliklerinin bir arada yürütülmesi önem kazanmaktadır.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Ayrımsal Çözümleme yöntemiyle İspanyolca ve Türkçe’deki sesler tek tek
incelenerek hangi noktalarda olumsuz aktarımın söz konusu olabileceği kuramsal
olarak saptanmıştır. Deneklere uyguladığımız araştırma yönteminin sonucunda elde
edilen verilere göre olumsuz aktarımdan doğan yanlışlara rastlandığı gözlenmiştir.
Yapılan tüm yanlışları olumsuz aktarım kategorisinde incelemek mümkün
değildir.
Yanlış çözümlemesi, yapılan tüm yanlışların anadilinden aktarılan yanlışlar
olarak açıklanamayacağını da ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte ayrımsal
çözümleme, yabancı dilin hangi yönlerinde yanlış yapılabileceğini, anadili ile amaç
105
dilin hangi tür ayrılıklarının anadilinden aktarımına bağlı olacağı hakkında bilgi
verir.
Yukarıdaki açılamaların ışığı altında 77 denek üzerinde yaptığımız
uygulamadan, elde edilen sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz:
a) Uygulama metninin sonuçları :
1. [ v ] → [ ƀ ]
İspanyolca’da [ b ] ve [ v ] sesleri aynı şekilde sesletilir. [ ƀ ] sesi
ise Türkçe’deki [ b ] sesinden çok az farkla ayrılır. Bu nedenle deneklerin %
86’sının [ ƀ ] sesini anadilinin etkisiyle [ v ] olarak seslettikleri gözlenmiştir.
2. [ x ] → [ g ]
İspanyolca [ e,i ] seslerinden önce gelen [ x ] sesi deneklerin %
75’i tarafından [ g ] sesi olarak sesletilmiştir. İspanyolca’da [ e,i ] seslerinden
önce [ g ] sesi verebilmek için < u > harfine ihtiyaç duyulmaktadır. Denekler < u >
harfiyle yazılmış gibi bir sesletimde bulunmuşlardır.
coger [ kǫxęɹ ] guerra [ geřɐ ]
3. [ θ ] → [ s ] ve [ z]
[ θ ] sesi Türkçe’de olmayan bir sestir. Bu durumun etkisiyle de bu sesin
yerine kimi zaman [ s ] kimi zaman da [ z] sesi kullanılmıştır. Özellikle Latin
106
Amerika ülkelerinde yaşayan anadili konuşucuları tarafından da bu sesin [ s ]
olarak sesletimi oldukça yaygındır ve bu sesletim şekline ‘‘ seismo ’’ adı verilir.
4. [ ʎ] → [ j ]
Deneklerin % 49’u tarafından [ ʎ] sesi yarı ünlü [ j ] sesi olarak
sesletilmiştir.
5. [ f ] → [ v ] Deneklerin % 9’ u tarafından [ f ] sesi Türkçe [ v ] sesi olarak sesletilmiştir.
6. [ ŷ ] → [ h ]
İspanyolca [ ŷ ] sesi deneklerin % 16 ’sı tarafından Türkçe [ h ] sesi olarak
sesletilmiştir.
7. [ x ] → [ ʒ ]
İspanyolca [ x ] sesi, deneklerin % 29 ’u tarafından Türkçe [ ʒ ] sesi
olarak sesletilmiştir.
8. -- → [ h ]
İspanyolcanın yazımında yer almasına rağmen sözlü dilde sesletilmeyen bu
harf, deneklerin % 48’i tarafından Türkçe [ h ] sesiyle sesletilmiştir.
b) Dikte metninin sonuçları
1. [ ǥ] → [ ʒ ]
107
İspanyolca’da [ ǥ] sesi, [ e ] ve [ i] seslerinden önce Türkçe [ ʒ ]sesine
benzer sesletilir. Bu durum yazılı dile de bir yanlış olarak yansımıştır.
2. [ ɳ ] → [ j ]
İspanyolca [ ɳ ] sesi Türkçe’de olmayan bir sestir. Türkçe [ n ] ve [ j ]
seslerinin bir arada kullanımına benzer . Bu durum öğrencilerin [ j ] sesini daha
kuvvetli duymalarından ileri gelmektedir
3. [ θ ] → [ s ]
Bu yanlış sözlü dil yanlışlarının içinde de yer almaktadır. [ θ ] sesinin,
Türkçe [ s ] sesine benzerliğiyle yazılı dile de [ s ] olarak geçtiği görülmektedir.
4. [ s ] → [ θ ]
Yapılan diktede, [ s ] sesi yazılı dile, [ θ ] sesi gibi aktarılmıştır.
Deneklerin, sözlü dilde görülen % 96 oranındaki [ θ ] sesi yerine [ z ] ve [ s ]
sesletimi kaygısına bağlı olarak, dikte çalışmasında da [ s ] sesini [ θ ] sesi olarak
yazdıkları tespit edilmiştir
5. Birinci yabancı dil ( L1 ) yanlışları
İspanyolcanın, tüm deneklerin ikinci yabancı dili olması nedeniyle
özellikle yazılı dilde, İspanyolca kaynaklı olmayan sözcüklerin yazımında,
birinci yabancı dillerinin etkileri ortaya çıkmıştır (planificacion → planification).
c) Anket sonuçları
108
Uygulanan anket çalışmasının verileri doğrultusunda, genel olarak
öğrencilerin yaptıkları yanlışları dil öğretimine katkısı bakımından da üç ayrı
bölümde inceleyebiliriz:
1- Yabancı dil öğretmenine sağladığı yardım : Öğretmen, öğrencinin
yaptığı yanlışları düzenli bir şekilde çözümlerse, öğrencilerin öğretim amaçları
bakımından ilerlemelerini , öğretilmek istenenin ne kadarını algılayabildiklerini,
üzerinde daha çok durulması gereken noktaların neler olduğunu anlayabilir.
Uygulanan anket sonucunda deneklerin % 85’i iyi bir sesletimin iletişim açısından
önemli olduğunu savunmaktadır (Tablo 3) . Yine anket sonuçlarına göre, % 79’u
İspanyolca anadili konuşucularını anlamada zorluklarla karşılaştıklarını ifade
etmişlerdir (Tablo 8 ). Bu veriler ışığında, sınıfiçi çalışmalarda öğretmenlerin,
sesletim öğretimine yer vermeleri, amaç dili sınıf içinde etkin bir şekilde
kullanmaları ve imkanlar çerçevesinde anadili konuşucusu öğretim elemanlarından
yardımlar almaları gerektiği sonucuna varabiliriz.
2- Dil araştırmacısına sağladığı yardım : Dil araştırmacısı öğrencinin
yanlışlarını çözümleyerek, dilin nasıl öğrenildiğini ve yabancı dil öğretimi
sırasında öğrencinin dil gelişimini saptayabilir. Yapılan anketler sonucunda
deneklerin % 52’si İspanyolca’yı sesletimi kısmen kolay bir dil olarak
tanımlamışlardır (Tablo 5 ). Öte yandan, % 76’sı anadili konuşucusuna yakın bir
sesletimi önemli görmektedir. Bu verilerin, bir dil araştırmacısına, sınıf içinde en
iyi uygulanabilecek yöntem hakkında ışık tutabileceğini söyleyebiliriz.
3- Öğrencinin kendisine sağladığı yardım : Yabancı dil öğreniminin
herhangi bir döneminde öğrencinin yanlış yapması, öğrendiği dilin yapısı
hakkındaki varsayımlarını bir tür yoklamasıdır. Yanlış yapmak yoluyla öğrenci
yabancı dile ait varsayım ve genellemelerinin doğru olup olmadığını yoklama
olanağı bulabilir.
109
5.1. ÖNERİLER
Yabancı dil öğretiminin genel amaçlarından biri de öğrencilerin öğrendikleri
dili anlaşılır bir şekilde konuşma becerisine sahip olabilmesidir.Konuşma , bilişsel
becerilerin yanı sıra psikomotor becerilerin de gelişmesine bağlı olarak gelişen
bir beceri olarak görülmektedir. Konuşma öğretimi, yabancı dil öğretiminin her
aşamasında yapılmaktadır. Sesletim ise seslerin ve sözcüklerin söyleyiş biçimi
olarak tanımlanabilir. Dil öğrenmede, ilk basamak o dildeki sesleri çıkarmak ve
sözcükleri söylemek olarak tanımlanabilir. Yabancı dil öğretiminde de özellikle
ilk düzeydeki derslerde genelde sesletim öğretimine yer verildiği göze
çarpmaktadır.
Tezimizde yapılan uygulamaların sonuçları da gözönüne alınarak,
İspanyolca öğretiminde özellikle başlangıç düzeyinde - düzeltilmezse daha ileri
düzeylerde dahi - sesletim güçlüklerine rastlandığı gözlenmektedir.
İspanyolca öğretiminde sesletim güçlüklerini tamamen ortadan kaldırabilmek
değil fakat bu güçlükleri en aza indirgemek için uygulamaya yönelik aşağıdaki
öneriler sunulmaktadır:
1- Yabancı dil derslerinin işlenişi sırasında sesletim öğretimine, çok zaman
ayırmamakla birlikte, öğrenciler sesletim hataları yaptıklarında sesletim öğretimine
yer verilmesi uygun görülmektedir.
2- Sesleri vurgulama, tonlama ve söyleyiş hatalarını en az düzeye ulaştırmak
için görsel-işitsel araçların kullanımına ağırlık verilmesinin yaralı olacağı
düşünülmektedir.Buna paralele olarak öğrencilerin algılama düzeylerini artırmak,
kulak alışkanlıklarını geliştirmek için dinleme öğretimine de önem verilmelidir.
3- Sesletim alıştırmalarına ve oyunlara derslerde yeterince zaman
ayrılmasının, sesletim hatalarını önlemede etkin olacağı kanısındayız.
110
Unutulmamalıdır ki bir sesi yanlış sesletmekten çekinen bir öğrenci, oyun
ortamında yanlış sesletme kaygısına kapılmayacaktır.
4- Yabancı dil derslerinde, Drama – Rol Yapma, Soru – Cevap tekniklerinin,
İkili Grup çalışmalarının da yararlı olacağı düşünülmektedir. Bu tekniklerin
çekingenliği bir kenara atıp, rahat ve doğal bir ortamda düzgün ve akıcı
konuşmaya ve bunun bir sonucu olarak doğru sesletime yardımcı olacağı
beklenmektedir.
5- Yüksek sesle okuma etkinliklerinin de ağızdan çıkan sesin, kulağın
duymasıyla, sesletimi geliştirme yolunda bir adım olarak ders programlarında yer
alması uygun görülmektedir.
6- Her dil bir ses ağıdır ve sesler en küçük anlam ayırt edici özelliğe
sahip öğelerdir. Doğru sesletilmediğinde de iletişim kopukluklarına neden olurlar.
Kesintisiz bir iletişimin sağlanması ve anlam kargaşasının yaşanmaması için
sesleri doğru sesletmek çok önemli bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yabancı dil öğrenen herkes, zaten bir dili , kendi anadilini konuşmaktadır.
Öğrenilecek yabancı dil de anadilinden az yada çok ölçüde ayrılacaktır.Anadilinin
özelliklerinden sapma gösteren yabancı dil özellikleri, benzeyen veya aynı olan
özelliklere oranla daha güç öğrenilir. Anadili ve yabancı dil özellikleri konusunda
yapılacak dizgeli bir ayrımsal karşılaştırma yoluyla beklenebilecek güçlük ve olası
girişim kaynakları önceden belirlenecektir. Bu bilgiler doğrultusunda Türkiye’de
her geçen gün artan bir öğrenci sayısına ulaşan İspanyolca’nın, Türkçe ile
karşılaştırmalı çalışmalarda yer alması ve bu karşılaştırmalar sonucu ortaya
çıkacak veriler doğrultusunda, uygun ve etkili yabancı dil öğretim programlarıyla
öğretiminin yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu görüş doğrultusunda,
İspanyolca ve Türkçenin yalnızca sesbilim alanında değil, sesbilgisi( fonoloji),
biçimbilim, anlambilim gibi dilbilimin diğer alanlarında da karşılaştırmalı
çalışmalar yapılarak betimlenmesi gerektiğine inanmaktayız. Bu karşılaştırmalı
111
çalışmaların, vereceği sonuçların İspanyolcanın yabancı dil olarak öğretimi alanında
oluşturulacak yöntem ve tekniklere de büyük yarar sağlayacağı düşünülmektedir.
Tezimizle, Türkiye’de ilk kez İspanyolca ve Türkçe sesbilim alanında
karşılaştırılmaya ve İspanyolcayı ikinci veya üçüncü yabancı dil olarak öğrenen
öğrencilerin ses düzlemine ilişkin yanlışları çözümlenmeye çalışılmıştır.
Çalışmamız, bu alana bir katkı sağlama umuduyla gerçekleştirilmiştir.
112
6. KAYNAKÇA
Aksan, Doğan, Türkiye Türkçesi Gelişmeli Sesbilimi, TDK, Ankara, 1978
Aksan, Doğan, Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim. TDK, Ankara, 1995
Aksan, Doğan, Türkiye Türkçesi Gelişmeli Sesbilimi, TDK, Ankara, 1978
Alarcos, Emilio, Fonologia Español, Gredos, Madrid, 1989
Anderson, Stephen, La Fonologia en el siglo XX, ( Çev. Miguel Aparicio) Visor
Madrid, 1990
Antonio, Jóse, Elementos Fonética , Editoral Sintesis, Madrid, 2003
Bayraktaroğlu, Sinan,Yabancı Dil Öğretim Güçlükleriyle İlgili AraştırmaYöntemleri
İzlem, Sayı : 3, 1979
Benveniste, Emile, Genel Dilbilim Sorunları, Yapı Kredi Yayınları, 1995
Borrego, Nieto, Practicas de Fonetica y Fonologia , Universidad de Salamanca,
Salamanca, 1997
Casas, Monroy, Fonetica Experimental, SGEL, Madrid, 1980
Celdran, Eugenio, Analisis Espectrografico de los Sonidos del Habla, Ariel
Practicum, Barcelona, 1989
Celdran, Eugenio, Fonologia General y Española Fonologia Funcional , Teide,
Barcelona, 1989
113
Celdran, Eugenio, Ejercicios de Fonetica y Fonologia, Barcelona, 1991
Chomsky, Noam, Principios de Fonologia Generativa,( Çev:Jose Antonia Millan),
Madrid, 1979
Cressey, William, Spanish Phonoloy and Morphology, Washington, 1978
Dede, Müşerref, Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaştırmalı Dilbilim ve Yanlış
Çözümlemesinin Yeri, TDD, XLVII/ 379-380, 1983
Demircan, Ömer, Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, Elif Kitabevi, İstanbul, 1990
Demircan, Ömer, Türkçe’nin Ses Dizimi, Der Yayınevi, 1996
Demirel, Özcan, Yabancı Dil Öğretimi, USEM Yayınları, Ankara, 1993
Demirel, Özcan, Genel Öğretim Yöntemleri, Kardeş Kitabevi, Ankara, 1998
Duchet, Jean Louis, La Fonetica, Villasar de Mar, Barcelona, 1982
Ergenç, İclâl, Almanca ve Türkçenin Ses Yapılarının Karşılaştırılması, A.Ü.D.T.C.F.
Yayınları, No:345, 1984
Ergenç, İclâl, Türkiye Türkçesinin Görevsel Sesbilimi, DTCF Yayınları,Ankara,1989
Ergenç, İclâl, Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü, Simurg, Ankara,1995
Ergenç, İclâl, Yabancı Dil Öğretimi ve Olumsuz Aktarım, Papirüs, İstanbul, 1998
Fernandez, S. Interlengua y Análisis de Errores, Edelsa, Madrid, 2000
114
Fradejas, Rueda, Fonologia Historica del Español, Visor libros, Madrid, 1997
Garcia, A., El Curriculo de Español Como Lengua Extranjera, EDELSA, 1993
Gargallo Santos,İ., Analisis Contrastivo, Analisis de Errores e Interlengua,Editorial
Sintésis,2003
Göknel, Yüksel, Türkçe Dilbilgisi, Esen Yayınları, İzmir, 1974
Guitart, Jorge M., La Estructura Fonica de la Lengua Castellana, Anagrama D.L.
Barcelona,1980
Harris, James, Fonologia generativa del Español,( Çev: Avrelio Planeta), Barcelona,
1975
Hermina, Martin, La Teorica Fonologia y Modelo de Estructura Compleja, Gredos
Madrid, 1980
Hyman, Laury, Fonetica: Teorica y analisis,( Çev: Rafael Monroy Casas), Paraninfo
Madrid, 1981
İmer, Kâmile, “Toplumsal Süreçlerin Dile Yansıması”, Dilb. Araşt. 1995, s:27
Joan, Julia, Diccionario de Fonética , Edicions, Barcelona, 2003
Kıran, Zeynel, Saussure’den Günümüze Dilbilim Akımları, Onur Yayınevi, 1986
Kocaman, Ahmet, Kitle İletişiminde Dil, Dilbilim ve Ötesi, Kitle İletişim
Araçlarında Dil Kullanımı, Dil Derneği Yayınları, s: 107- 109, 1995
115
Konrot, A., Sesbilgisi Çalışmalarında Nesnellik , Dilbilim ve Türkçe, Ankara,1991
Lleo, Conxita, Algunos Problemas de la Fonologia Generativa, Barcelona, 1986
Lourdes, Barrios, Problemas Teoricas en Fonetica Generativa , Barcelona, 1991
Lourdes, Aguilar, De la Vocal a la Consonante, Universidad de Santiago de
Compostela, 1997
Lyons, John, Kuramsal Dilbilime Giriş ( Çev: Ahmet Kocaman), TDK, 1983
Macpherson, I.R., Spanish Phonology, Manchester, 1985
Martinet, A İşlevsel Genel Dilbilim, (çev:Berke Vardar),Multılıngual,1998
Mosterin, Jesus, La Ortografia Fonetica del Español, Alianza Editorial, Madrid,
1981
Payrato, Luis , Panorama Lingüistica, Editorial Ariel, Madrid, 2002
Pietro, Robert, Estructuras Linguisticas En Contraste, Gredos, Madrid, 1986
Quilis, Antonio, Tratado de Fonologia y Fonetica Españolas, Gredos, Madrid, 1993
Quilis, Antonio, Principios de Fonologia y Fonetica Españolas, Arco, Madrid, 1997
Quilis, Antonio, El Comentario Fonologico y Fonetico de Textos, Arco Libros,
Madrid, 1997
Quilis, Antonio, Curso de Fonetica y Fonologia Españolas, Madrid, 1997
Sanchez, Benedito, Manual de Pronunciacion İnglesa Comparado con la Española,
Madrid, Omnivox, 1984
116
Sanchez, Perez, Historia de la Enseñanza del Español, SGEL, Madrid, 1992
Sanchez, Perez, Hacia un Metodo İntegral en la Enseñanza de İdiomas, SGEL, 1993
Selen, Nevin, Söyleyiş Sesbilimi,Akustik Sesbilimi ve Türkiye Türkçesi, TDK
Yayınları, 1979
Tomas, Navarro, Manual de Pronunciacion Española, Madrid, 1996
Topbaş, Seyhun – Kopallı, Handan, Sesbilim ve Sesbilgisi Terimleri Üzerine,
Dilbilim Araştırmaları, S: 310-320, 1994
Vardar, Berke, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, ABC Yayınları, 1988
117
ÖZET
“ İspanyolca ve Türkçe Ses Yapılarının Karşılaştırılması ” adlı tezimizin
birinci bölümünde; tezin konusu, amacı, önemi, yöntemi ve sınırlılıklarının yanısıra
temel tanımlar, kavramlar ve varsayımlara yer verilmiştir.
İkinci bölümde, ayrımsal dilbilim konusuna değinilmiş , olumsuz aktarım ve
olumsuz aktarım yanlışları tartışılmıştır.
Tezimizin üçüncü bölümünde, sesbilim hakkında genel bir bilgi sunulmuş
ve İspanyolca ile Türkçenin ses dizgeleri detaylarıyla incelenerek ortaya çıkan
karşıt özellikler üzerinde durulmuştur.
Dördüncü bölümde, yapılan uygulama hakkında bilgi verilmiştir.
Araştırmamızda, Ankara Üniversitesi Dil Öğretim Merkezi’nde ( TÖMER )
İspanyolca öğrenen öğrencilere verilen sözlü uygulama, dikte metinleri ve
anketlerden elde edilen sonuçlar değerlendirilmiş ve İspanyolca’yı ikinci yabancı dil
olarak öğrenen öğrencilerin ses düzlemine ilişkin yanlışlarının çözümlemesi de
yapılmıştır.
Beşinci ve son bölümde ise sonuç ve öneriler yer almaktadır.
118
ABSTRACT
Our thesis is named as “ The Comparison of the Phonetic Constructions of
Spanish and Turkish Languages ” and in the first chapter; beside the subject, aim,
importance, method and limitations of this study, the basic definitions, concepts and
assumptions also are given place.
In the second chapter, contrastive linguistics is briefly discussed, negative
transfer and negative transfer errors are argued.
In the third chapter of our thesis, a general information is given about the
phonetics. Furthermore, phonetic constructions of Spanish and Turkish are
detailedly examined and opposite specialities of these two are argued.
In the fourth chapter, the implementation is explained. In our research, the
results obtained from the oral implementation, dictation and questionnaires are
evaluated, which were done with the students learning Spanish in Ankara University
Language Teaching Center ( TÖMER). On the other hand, the errors of the students
learning Spanish as a second language, related with the phonetic plane are analized.
In the fifth and last chapter , results and suggestions took place.
119
SINOPSIS En la primera parte de la tesina titulada “ La Comparación Fonética de
Español y Turco” ya están presentados los más fundamentales conceptos,
definiciones e hipótesis además de exponer el tema de la ya mencionada tesina, el
método seguido, la importa y limitaciones que tiene aquélla.
La segunda parte está dedicada a la Lingüistica Contrastiva y la transmisión
negativa y ciertos errores que existen en ésta.
En la parte tercera de la referente tesina están tratados “ la fonética ” y
hasta con más detalles los sistemas fonéticas entre los idiomas español y turco y
los consecuentes rasgos opósitos que tienen éstos.
En la siguiente parte, se da a conocer el estudio basado en analizar los
errores foneticos en oral y dictados de los cursantes que estudian el español como
segunda lengua extranjera en TÖMER ,instituto de lenguas de la Universidad de
Ankara . Y en la misma parte se hallan expuestas las conclusiones de las encuestas
ya realizadas luego está presentado el comentario.
En la quinta y última parte ocupan lugar el epilogo y ciertas sugerencias.
120
EK - 1
ANKET
I.BÖLÜM ( Kişisel Bilgiler )
Düzeyiniz : ( ) Temel I ( ) Temel 2 ( ) Temel 3 ( ) Temel 4
( ) Orta I ( ) Orta 2 ( ) Orta 3 ( ) Orta 4 ( ) Yüksek I ( ) Yüksek 2 Yaşınız : ( ) 17 ve aşağısı ( ) 18 – 23 ( ) 24 –30 ( ) 31 ve yukarısı Cinsiyetiniz : ( ) Bay ( ) Bayan Mezun Olduğunuz Okul : ( ) Genel Lise ( ) Özel Lise ( ) Üniversite ( ) Diğer ( lütfen belirtiniz ) ......................... Bildiğiniz yabancı diller : ( ) İngilizce / derecesi .................................. ( ) Fransızca / derecesi ................................. ( ) Almanca / derecesi .................................. ( ) Diğer / derecesi ................................... ( ) Diğer / derecesi .....................................
121
II. BÖLÜM ( Programa İlişkin Görüşler )
1) Size göre, sınıfınızda, dört dil becerisinden hangisine daha fazla önem verilmektedir? ( ) Konuşma ( ) Yazma ( ) Dinleme ( ) Okuma
2) Siz, dört dil becerisinden hangisine daha fazla önem veriyorsunuz ?
( ) Dinleme ( ) Okuma ( ) Konuşma ( ) Yazma ( ) Hepsi
3) Size göre, iyi bir sesletim iletişim açısından önemli midir?
( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
4) Konuşma ve sesletim size göre aynı tanımda birleşir mi ?
( ) Evet ( ) Kısmen
( ) Hayır
5) İspanyolca size göre sesletimi kolay bir dil midir?
( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
6 ) Sınıfınızda sesletim ile ilgili alıştırmalara yer veriliyor mu ? ( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
122
7) Size göre, iyi bir iletişim ortamı sağlamak için doğru sesletim önemli midir?
( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
8) İspanyolca anadili konuşucularını anlamada zorluklarla karşılaşıyor musunuz ?
( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
9) Sizin için anadili konuşucusuna yakın bir sesletim önemli midir ? ( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır
123
EK – 2 UYGULAMA METNİ
* Aşağıdaki parçayı lütfen okuyunuz
Mi jefe se llama Javier. Vive en Barcelona. Tiene cincuenta años . Su
mujer trabaja en una agencia de viaje. Tienen un gato y un perro. Sus hijos
son mayores.
Cervantes estuvo cautivo en Argel cinco años. Paso alli lo suyo. Pudo
allegar conocimientos sobre los costumbres, la politica, las miras de aquella
gente.
* Lütfen aşağıdaki tümceleri okuyunuz.
1. Vengo de parte de Daniel
2. Quien no juega es el que gana 3. Nunca paga el vino que compra 4. Ramon Ramirez se lo ha cortado
5. Voy al gimnasio los jueves
* Lütfen aşağıdaki kelimeleri okuyunuz.
1. pollo - polo
2. sueco - zueco
3. chaqueta - ancho 4. peña - pena 5. dibujo - dulce
124
EK - 3
DİKTE METNİ
1. Vivo sin vivir en mi 2. El gerente no es buen jefe 3. Los exhibiciones son de una existencia precaria 4. La planificacion del ocio es dificil 5. La cara y la nariz son dos organos del hombre 6. Aquel señor es roñoso 7. Es un niño noño 8. Ven conmigo inmediatamente 9. Los fantasmas son creaciones del pensamiento 10. En algunos naciones se consume mucho zumo de fruta
125
126
127