t.c. sÜleyman dem rel Ün vers tes fen bİlİmlerİ …tez.sdu.edu.tr/tezler/tf01619.pdf · iii...
TRANSCRIPT
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
OTOMOBİL ENDÜSTRİSİNDE TOZ METALURJİSİ YÖNTEMİYLE ÜRETİLEN PARÇA KULLANIMI ve
PERFORMANSININ ARAŞTIRILMASI
Engin ALEV
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nihat YILMAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ MAKİNA EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ISPARTA–2011
2
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa
İÇİNDEKİLER............................................................................................................. i
ÖZET...........................................................................................................................iii
ABSTRACT................................................................................................................iv
TEŞEKKÜR .................................................................................................................v
ŞEKİLLER DİZİNİ.....................................................................................................vi
ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................. viii
SİMGELER DİZİNİ…................................................................................................ix
1. GİRİŞ………………………………………………………………………………1
1.1. Toz Metalürjisi…………………………………………………………………...2
1.1.1. Metal tozlarının üretimi…..…………………………………………………....4
1.1.1.1. Mekanik yöntemle toz üretimi……...………………………………………..5
1.1.1.2. Kimyasal yöntemle toz üretimi…………...………………………………….7
1.1.1.3. Elektrolitik yöntemle toz üretimi……………………...……………………..8
1.1.1.4. Atomizasyon yöntemiyle toz üretimi…...……………………………………9
1.1.2. Metal tozlarının karıştırılması ve yağlayıcı ilavesi……...…………………....10
1.1.3. Tozların preslenip şekil alması (sıkıştırma)………………………..……...….11
1.1.4. Sinterleme………………………………………………………………...…..14
1.1.5. Sinterleme atmosferleri…….………………………………………………....16
1.1.6. Sinterleme sonrası işlemleri (ikincil işlemler)…….………………………….18
1.1.7. Toz özellikleri ve karakterizasyonu……..……………………………………19
1.1.8. Demir tozlarına alaşım elementlerinin etkisi…………………………………25
1.1.9. Toz metalurjisinin avantaj ve sınırlılıkları…..……………………………..…27
1.1.10. Toz metalurjisi ürünlerinin dizaynı………………...………………………..29
1.1.11. T/M uygulamaları…….………………………………………………….….30
1.1.12. Otomotiv uygulamaları için toz metal parçalar……...…………………...…32
1.1.12.1. Motor parçaları……….……………………………………………………33
1.1.12.2. Dişli kutusu parçaları….…………………………………………………..33
1.1.12.3. Şasi ve diğer parçalar….…………………………………………………..34
1.1.12.4. Daha karmaşık parçalar…..………………………………………………..35
1.1.12.5. Yüksek mukavemetli parçalar…..…………………………………………36
ii
1.1.12.6. Daha fonksiyonel parçalar…………….…………………………….…….36
2. KAYNAK ÖZETLERİ….…………………………...……………………...……37
3. MATERYAL VE YÖNTEM………………………………………………….….41
3.1. Deneyler İçin Hazırlanan Toz Karışımları ve Üretim Parametreleri……..…….41
3.2. Sertlik Ölçümleri……………………………………………………………..…42
3.3. Basma Deneyi…………………………………………………………………..43
3.4. Çekme Deneyi……………………...………………………………………..….44
3.5. Üç Nokta Eğme Deneyi……………………..…………………………...……..45
3.6. Aşınma Deneyi………...………………………………………………….…….46
3.7. Metalografik Çalışmalar…………………………………………………….….48
4. ARAŞTIRMA BULGULARI ………………...………………………………….50
4.1. Sertlik Ölçüm Sonuçları………….………………………………………….….50
4.2. Basma Deneyi Sonuçları……….……………………………………………….52
4.3. Çekme Deneyi Sonuçları………………………..………………………...……56
4.4. Üç Nokta Eğme Deneyi Sonuçları…………………………………………...…60
4.5. Aşınnma Deneyi Sonuçları………………………………………………..……64
4.6. Metalografik çalışma sonuçları…………...……………….……………………68
4.6.1. Aşnma deneyinin optik mikroskop görüntü incelemeleri…………………….68
4.6.2. Üç nokta eğme numunelerinin kırık yüzey SEM
analizlerinin sonuçları………………………………………………………..70
4.6.3. Mikro yapı inceleme sonuçları………………….…………………………….72
5. TARTIŞMA VE SONUÇ………………………………………………………...77
6. KAYNAKLAR………………………………………………………………...…81
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………...….85
iii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
OTOMOBİL ENDÜSTRİSİNDE TOZ METALÜRJİSİ YÖNTEMİYLE ÜRETİLEN PARÇA KULLANIMI ve PERFORMANSININ
ARAŞTIRILMASI
Engin ALEV
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Makine Eğitimi Anabilim Dalı
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nihat YILMAZ
Bu tez çalışmasında, otomobil endüstrisinde toz metal parça kullanımını arttırmak, doğru parça seçimi yapmak ve parçalar üzerinde iyileştirme sağlamak amacıyla tez çalışması yürütülmüştür. Toz Metaurjisi (T/M) yöntemi ile ağırlıklı olarak otomobil parçaları üretilen Mo, C, Cu, Ni, MnS gibi elementlerden değişik oranlar katılarak oluşturulmuş dört farklı toz alaşım çeşidi ele alınmıştır. T/M üretim işletmelerinde 507, 505, 53, 45 olarak isimlendirilen alaşım çeşitleri için standartlarda belirtilen deney numuneleri 50 tonluk presler yardımı ile ilk (ham) şekillendirilmeleri yapıldı ve ardından sinterleme işlemine geçildi. Sinterleme işlemi 507, 505, 45 isimli tozlar için 400 oC’de ön ısıtmalı max. 1120 oC sıcaklığında içerisinde metan gazı ortamı bulunan fırınlarda sinterleme işlemi yapılmıştır ve sinterleme süresi yaklaşık olarak 1 saat 45 dk dır. 53 isimli toz ise 750 oC ön ısıtmalı, max. 1120 oC sıcaklığında içerisinde farklı olarak amonyak gazı ortamı sağlanmış şartlar altında sinterlenmiştir ve sinterleme süresi yaklaşık olarak 1 saat 30 dk dır. Ardından basma, çekme, üç nokta eğme ve aşınma gibi mekanik deneylere ilave olarak mikro yapı incelemeleri, sertlik ölçümleri ile Arşimet prensibine göre yoğunluk ölçümleri yapıldı. Deneyler neticesinde kırılan parçaların yüzeyleri SEM görüntüleri ile incelenmiştir. Sonuç olarak numunelerdeki alaşım ve üretim parametrelerine bağlı olarak deneylerdeki sonuçlar değişkenlik göstermiştir. Her deney kendi içerisinde ve sonrasında deneylerin tümü genel olarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar genelinde karbon gibi malzemenin sertliğine büyük katkısı olan elementlerin alaşım içerisine katılması ile sertlik, aşınma gibi deney sonuçlarından iyi değerler elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Toz metalurjisi, sinterleme, otomotiv endüstrisi, mekanik özellikler, aşınma 2011, 85 sayfa
iv
ABSTRACT
M.Sc. Thesis
INVESTIGATION OF UTILISING AND PERFORMANCES OF THE PARTS
PRODUCTED BY POWDER METALLURGY METHODS IN AUTOMOTIVE INDUSTRY
Engin ALEV
Süleyman Demirel University
Graduate School of Applied and Natural Sciences Department of Mechanical Education
Supervisor: Assist. Prof. Dr. Nihat YILMAZ
In this thesis pactice, thesis practice was conducted with purpose of increasing to use powder metal component, making a choice of correct component and providing improvement on components. With particle metallurgy (T/M) method mostly four different particle compound types which were formed by adding different rates of chemical elements such as Mo, C, Cu, Ni, MnS from which automobile components are prodced were handled. In T/M production firms for compound types called 507, 505, 53, 45 first forming of experiment samples which are stated at standards were done with the help of fifty toner pressing machines and then continued with sintering process. For 507, 505, 45 particles sintering process was done in furnaces in which there is marsh gas at 400 degree Celsius preheating maximum 1120 degree Celsius and sintering period is approximately one hour forty five minutes. The participle 53 was sintered under the circumstances of 750 degree Celsius preheating at maximum 1120 degree Celsius in which there is ammoniac gas provided and sintering period is approximately one hour thirty minutes. After that, in addition to mechanic experiments such as compression, towing, bending three point and abrasion micro structure examinations, hydrotimetrie and density measurements according to Archimedean principles were done. In consequence of the experiments surfaces of broken components were examined with SEM images. After all, compounds in samples and experiment results according as production parameters varied. Each experiment in itself and then all the experiments were evaluated on the whole. Throughout the results by adding chemical elements which contributes hardness of materials such as carbon into the compound, good dignities were held from experiment results such as hardness and abrasion. Key Words: Powder Metallurgy, sintering, automotive industry, mechanical properties, wear 2011, 85 page
v
TEŞEKKÜR Yüksek Lisans çalışmam süresince bilgi ve tecrübelerinden istifade ettiğim, yapıcı ve
teşvik edici yaklaşımıyla çalışmalarımı yönlendiren değerli danışman hocam Yrd.
Doç. Dr. Nihat YILMAZ’a teşekkürlerimi sunarım. Yine çalışma süresince gerek
moral olarak gerekse de deneysel çalışmalarda katkı sağlayan değerli hocalarıma ve
arkadaşlarıma desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Deneysel çalışmalarımda önemli katkılarını gördüğüm Toz Metal A.Ş Üretim
Müdürü Yük. Metalürji Müh. Aytaç ATAŞ’a ve tüm fabrika çalışanlarına, laboratuar
imkânlarını ve bilgilerini paylaşmaktan çekinmeyen Sakarya Üniversitesi Teknik
Eğitim Fakültesi Yapı Eğitimi Bölümü Dekan yardımcısı Doç. Dr. Mehmet
SARIBIYIK’a, Metal Eğitimi Bölümü değerli hocalarından Prof. Dr. Hüseyin ÜNAL
ve Doç. Dr. Ramazan YILMAZ’a ve Arş. Gör. Murat ÇOLAK ile S.Hakan
YETGİN’e, Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü
hocalarından Prof. Dr. Fatih ÜSTEL’e, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü Arş. Gör. Nuray BEKÖZ’e ve Kocaeli/
Gölcük Tek. End. Mes. Lisesi Makine Atölyesi şefi değerli hocam Selahattin
DURAN’a teşekkürü bir borç bilirim.
Son olarak bugüne kadar yetişmemde maddi-manevi en büyük emeği olan başta anne
ve babam olmak üzere bütün aileme ve büyüklerime; saygı, sevgi ve şükranlarımı
sunarım.
Engin ALEV ISPARTA–2011
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1. Toz metalurjisi aşamaları…………………………………..…………….4
Şekil 1.2. Mekanik ufalama yöntemi…………………………………..………...…5
Şekil 1.3. Mekanik atritör…………………..……………………………..…...….. 6
Şekil 1.4. Elektrolitik hücreden metal tozlarının oluşumu……………………..…..8
Şekil 1.5. Atomizasyon Yöntemi ………………………………………...…...……9
Şekil 1.6. Santrifüj atomizasyon yöntemleri………………………..………..……10
Şekil 1.7. Karıştırıcı geometrileri……………………………………………....….10
Şekil 1.8. Toz metal parçaların sıkıştırma basamakları…………………...…...….12
Şekil 1.9. Metalürjik açıdan sıkıştırma işlemi……………………………..…..….12
Şekil 1.10. Yoğunluk – Basınç ilişkisi…………………………………………..….13
Şekil 1.11. Sinterlemede tipik bir ısıl işlem döngüsü……..………………………..14
Şekil 1.12. Serbest tozların sinterleme aşamaları………………………………..…15
Şekil 1.13. Sinterlemenin orta aşamasında yapısal değişimler…………………..…16
Şekil 1.14. Sinterleme ünitesi…………………………………………………..…..17
Şekil 1.15. Toz metalurjisinde bazı partikül şekilleri ve tanımları……………...….21
Şekil.1.16. Muhtemel partikül şekilleri ve boyut belirlemede kullanılan
parametreleri…………………………………...…………….…..……..22
Şekil 1.17. T/M otomobil parçaları………………..………………………….….…33
Şekil 1.18. T/M ile üretilmiş dişli……………………………………….……….…34
Şekil 1.19. Araçlardaki T/M parçaların gelişimi ile ilgili beklentiler…………...….35
Şekil 3.1. Makro sertlik ölçümü yapılmış numune…………….…………….……42
Şekil 3.2. Sertlik ölçme cihazı………………...………………………...….…..…43
Şekil 3.3. Basma deneyi numunesi……………...………………...…………...….43
Şekil 3.4. Basma deneyi cihazının görüntüsü………..…………...…………....….44
Şekil 3.5. Çekme deneyi numunesinin ölçüleri……...……………...…….………44
Şekil 3.6. Üç nokta eğme deneyi şematik görünüşü…………...……….…………46
Şekil 3.7. Aşınma deneyi görüntüsü………….……………………….……….….47
Şekil 3.8. Pim-disk aşınma cihazının şematik gösterimi……………......…..…….48
Şekil 3.9. Metalografik cihazlar………………….…………………………..……49
Şekil 4.1. Numunelerin Brinell sertlik ölçüm sonuçları grafiği………….…......…50
Şekil 4.2. Bazı alaşım elementlerinin çeliğin sertliğine etkileri…………….….…51
vii
Şekil 4.3. 507 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği……………………...52
Şekil 4.4. 505 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği………...…………....53
Şekil 4.5. 53 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği ……………………...54
Şekil4.6. 45 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği ……………….….….54
Şekil 4.7. Numunelerin ortalama boy azalması ve çap artışı miktarları…………..55
Şekil 4.8. Farklı ortamlarda sinterlenen T/M parçaların gerilme-uzama
eğrilerinin değişimi.………………………………………………….....57
Şekil 4.9. Numunelerin çekme deneyi grafikleri …………………………………58
Şekil 4.10. Yoğunluğun çekme mukavemetine etkisi …...…………………….…..59
Şekil 4.11. Numunelerin üç nokta eğme deneyi grafikleri………………..………..62
Şekil 4.12. Üç nokta eğme deneyi kırılma kuvveti-çapraz kırılma
mukavemeti ilişkisi…………………………………………………..…63
Şekil 4.13. Üç nokta eğme deneyi numunelerinin uzama oranları………..…..……63
Şekil 4.14. Numunelerin kayma mesafesi-sürtünme katsayısı ilişkisi…...……..…..65
Şekil 4.15. Numunelerin aşınma deneyi kayma mesafesi-sürtünme
katsayısı eğrisi…………………………………………………………..66
Şekil 4.16. Numunelerin aşınma oranları..………………..………………..……....66
Şekil 4.17. Numunelerin aşınma deneyi sonrası pim ve disk parçası
optik görüntüleri………….……..…………………………………...….69
Şekil 4.18. Numunelerin üç nokta eğme deneyi sonrası kırık yüzey
SEM görüntüleri……………..…..……………………………………...73
Şekil 4.19. Numunelerin optik mikroskop görüntüleri……………...………..…….73
Şekil 4.20. T/M malzemelere ilave edilen alaşım elementlerinin
preslenebilirliğin azalmasına etkisi..…………………………………....74
Şekil 4.21. Numunelerin dağlanmış mikroyapı görüntüleri……………………..….75
viii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 1.1. Tozların özellikleri ve üretim yöntemleri…………………….…...….23
Çizelge 1.2. Metal tozlarının ana uygulama alanları…………………………....…30
Çizelge 3.1. Deney parçaları için toz karışım oranları………………………….….41
Çizelge 3.2. Basma deneyi numunelerinin yoğunluk- bağıl yoğunluk ilişkisi.........43
Çizelge 3.3. Çekme deneyi numunelerinin yoğunluk- bağıl yoğunluk ilişkisi…….45
Çizelge 3.4. Üç nokta eğme deneyi numunelerinin yoğunluk-bağıl
yoğunluk ilişkisi....................................................................................45
Çizelge 4.1. 507 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları……..……...…52
Çizelge 4.2. 505 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları…..………...…53
Çizelge 4.3. 53 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları……..……….....53
Çizelge 4.4. 45 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları….……..……....54
Çizelge 4.5. 507 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları………………...…56
Çizelge 4.6. 505 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları………………...…56
Çizelge 4.7. 45 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları……………….…....57
Çizelge 4.8. 507 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonuçları………..…60
Çizelge 4.9. 505 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonuçları.………….60
Çizelge 4.10. 53 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonuçları…………....60
Çizelge 4.11. 45 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonuçları…………....60
Çizelge 4.12. Numunelerin aşınma deneyi sonrası ağırlık kayıpları……………......64
ix
SİMGELER DİZİNİ
T/M Toz Metalürjisi
CNC Bilgisayar sayısal kontrolü
MPIF Metal Toz Endüstrileri Federasyonu
EPMA Avrupa Toz Metalürjisi Birliği
ISO Uluslararası Standart Örgütü
TS Türk Standartı
MPa Mega paskal (basınç birimi)
HB Brinell sertlik değeri
SEM Tarama elektron mikroskobu
TRS Çapraz kırılma mukavemeti
μ Sürtünme katsayısı
μm Mikrometre
δ Yoğunluk
D Çap
F Kuvvet
γ Bağıl yoğunluk
MIM Metal enjeksiyon kalıplama
2P2S Çift pres çift sinterleme
Cu Bakır
C Karbon
Ni Nikel
Mo Molibden
Zn Çinko
Zn-st Çinko sterat
TRS Çapraz kırılma mukavemeti
P Kırılma Yükü
L Çenelerin destek noktası arası mesafesi
T Parça kalınlığı
W Parça genişliği
1
1. GİRİŞ
Demir, metal ve bunların alaşımlarından yararlanarak üretim yapan işletmelerin
sahip oldukları teknolojilerini sürekli geliştirerek parça üretimi esnasındaki proses
sürelerini en kısa zamana indirmek, az sayıda aşama ile net şekle yakın üretim
yapabilmek ve bunu yaparken üretilen parçanın mekanik özeliklerinin olumsuz
etkilenmemesini sağlamak hatta sertlik, çekme, basma, burulma gibi mukavemet
değerlerinin iyileştirilmesi istenmektedir.
Yukarıda belirtilen aşamaları sağlayarak üretim yapılmasına olanak tanıyan çeşitli
metotlar vardır ve bunlar arasında demir, metal, karbon ve bunlara benzer alaşımların
malzeme cinsi olarak kullanılan ve parçanın mekanik özelliklerinde çok iyi bir sonuç
veren metot, toz metalurjisi ile üretim diyebiliriz.
Toz Metalurjisi (T/M), çeşitli metal işleme teknolojileri arasında en farklı üretim
tekniğidir. Yüksek kaliteli ve karmaşık parçaların ekonomik olarak üretilebilmesi,
toz metalurjisi yöntemini cazip kılmaktadır. Toz metalurjisi farklı boyut, şekil ve
paketleme özelliğine sahip metal tozlarını sağlam, hassas ve yüksek performanslı
parçalara dönüştürür. Toz metalurjisi, diğer üretim yöntemlerine nispeten düşük
enerji tüketimine, yüksek malzeme kullanımına ve düşük maliyete sahip seri
üretimde verimlice kullanılır. Sahip olunan bu özellikler ile Toz metalurjisi
verimlilik, enerji ve hammadde gibi günümüzün sorunlarını ortadan kaldırır.
Bunların sonucu olarak, toz metalurjisi konusu sürekli gelişmekte ve geleneksel
metal şekillendirme işlemlerinin yerini almaktadır (Karaaslan, 2002).
Dünya T/M piyasası yıllık %12 oranında genişlemektedir. En çok kullanılan metal
tozu %85'le demir-çelik tozudur. İkinci sırada %6–7 ile bakır alaşımları gelir.
Otomotiv sektörü % 71 ile en büyük T/M parça kullanımına sahiptir (Sarıtaş, 1995).
Bu yüksek lisans tez çalışmasında özelikle otomotiv parçası üretilen demir tozu
ağırlıklı dört karışım çeşidi seçilmiş ve standartlar çerçevesinde numuneler üretilerek
çekme deneyi, basma deneyi, üç nokta eğme deneyi, aşınma deneyi gibi mekanik
2
deneyler yapılmış ve sertlik değerleri ölçülmüştür. Ayrıca numuneler optik - sem
görüntüler yardımıyla kendi aralarında bir incelemeye tabi tutulmuştur.
1.1. Toz Metalurjisi
Toz Metalurjisi ( T/M ) bilinen en eski metal şekillendirme yöntemidir. İlk insanlar
doğada saf haliyle bulduğu metalleri ergitemediğinden, onları çekiçlerle döverek
birleştirmeyi gerçekleştirmişlerdir. Mısırlılar, M.Ö. 3000 yılında sünger demirden
çeşitli el aletleri üretmiştir. Yeni Delhi Kolonu 6,5 ton ağırlığında olup, M.Ö. 414-
375 yılında sünger demirden şekillendirilmiştir (Sarıtaş, 1995).
Modern anlamda T/M yöntemlerinin ilk uygulaması ancak yüzyıllar sonra 18. ve 19.
yüzyıl Avrupa'sında değerli bir metal olan platinin işlenmesi sırasında oluşmuştur.
Platin sünger tozundan kompakt platin üretimi, modern T/M' nin başlangıcı olarak
düşünülmektedir. Toz metalurjisinin ilk ticari uygulamaları Karbon ve daha sonra
Zirkonyum, Vanadyum, Tantalyum, Tungsten'in akkor lamba flamaları için
kullanılmasıyla oluşmuştur (Ünlü ve Öveçoğlu, 1995).
İlk olarak Lewis (1755), kurşun-platin alaşımından kurşun oksidin giderilmesi
sonucu süngerimsi bir platin kütlesinin kaldığını keşfetti. Buna benzer ısıtmaya bağlı
olarak arseniğin uçurulması ile dövülerek toz haline getirilebilen, platin süngerinin
kaldığı tespit edildi. Bu gelişimi takiben Rochon (1798) ve Tilloch (1805) platin
tozlarından tam pekişmiş kompakt kütleler üretmeyi başardılar. Bu gelişmenin
devamında 1829 yılında Wollaston tarafından sıvı çözeltilerde amonyak-platin klorür
çökelmesiyle başlayan ve son olarak katı platin külçesine ulaşılan aşamalar modern
anlamda toz metalurjisi tekniklerinin ilk uygulamaları olmuştur (Öveçoğlu,1997).
T/M yönteminde modern gelişmeler 1. Dünya savaşı yıllarında başlamıştır.
Gözenekli gereçler, mıknatıslar ve emdirilmiş demir tozu parçalar bu yıllarda
üretilmiştir. Otomotiv sanayinde olan büyük gelişmeler T/M yöntemlerini birlikte
büyütmüştür. 1940'lı yıllarda T/M ürünü olarak en çok bakır esaslı kendi kendini
yağlayan yataklar üretilmiştir. 1950'li yıllardan itibaren demir ve çelik tozlarından
üretilen dişliler, kamlar ve çeşitli makine parçaları piyasaya egemen olmaya
3
başlamıştır. 1960' lı yıllarda dövme çelik parçalar, takım çelikleri ve izostatik
preslenmiş süper-alaşımlar gibi tam yoğun T/M gereçler üretilmiştir (Sarıtaş, 1995).
Seri üretimin otomotiv endüstrisine geçmesi, büyük tonajlarda demir ve bakır
tozlarının ve modern T/M' nin teknolojik birçok avantajının doğmasına sebep
olmuştur. 1940 ve 1950'lerin başlarına kadar, otomotiv endüstrisinde kullanılan bakır
tozu ve kendinden yağlamalı yataklar, toz metalurjisinin temel ürünleri olmuştur.
Özellikle uzay teknolojisinin ve nükleer teknolojinin gelişmesiyle reaktif ve refrakter
metallerin toz metalurjisi yöntemi ile üretilmesi yaygın hale gelmiştir (Karaaslan,
2002).
1970'lerin ortalarından itibaren hemen hemen tüm ikili, üçlü ve daha fazla metal
sistemlerini içine alan yeni bir metalürji dalı olan toz metalurjisi, endüstride yaygın
olarak kullanılmaya başlamıştır. Ergime döküm süreçleri ile eldesi mümkün olmayan
ve şekillendirilemeyen bu tür sistemlerde gerçekleştirilen çeşitli toz metalurjisi
yöntemleri ile tam olarak homojen, segragasyonsuz, yoğun ince taneli ve yüksek
mukavemetli malzemeleri üretmek mümkündür (Ünlü ve Öveçoğlu, 1995).
Bir son şekle yakın parça üretim teknolojisi olan Toz Metalurjisi, oldukça farklı bir
üretim yaklaşımıyla sürekli ve hızlı gelişen bir teknik olarak kullanılmaktadır.
Yöntemin başlangıç malzemesi, çeşitli tekniklerle 1mm’ den daha küçük boyutlara
ayrılmış bir katı olarak tanımlanan toz parçacıklarıdır. Çoğu durumda, tozlar metalik
olabileceği gibi, seramik ve polimer gibi diğer fazların birleştiği örneklerde vardır.
Tozun en önemli karakteristiği; hacimle orantılı relativ yüksek yüzey alanıdır
(German, 1989).
Toz Metalurjisi, metal veya metal dışı malzemelerin fiziksel ve kimyasal özellikleri
ile ilgili tüm bilgileri kullanır. Ayrıca fiziksel kimya, metal fiziği, malzeme bilimi,
şekillendirme teknolojisi bilgileri ile geometrik olarak tamamlanmış parçalarla
fiziksel olarak tanımlı ve ön şekillendirilmiş malzemelerin ve toz malzemelerin
şekillendirilmesine ısının etkisi üzerine verilerin tümünü başarılı bir şekilde sentezler
ve kullanır (Šalak, 1995).
4
Bu üretim yöntemi temel olarak; tozların elde edilmesi, tozların sıkıştırılması
(preslenmesi) ve daha sonra sinterleme yoluyla ısıl bağlanması basamaklarını içerir
(Şekil 1.1) (Orban, 2004).
Şekil 1. 1. Toz metalurjisi aşamaları Demir esaslı T/M’ nin gelişimi başlıca otomotiv endüstrisindeki gelişmelerle birlikte
tüm T/M endüstrisinin gelişiminin ölçütü olarak kabul edilir. Bu durum, T/M
teknolojisinin çoğu zaman büyük seri üretim gerektirdiğini ve T/M prosedürünün en
çok istenen yükleme şartları için ve direkt olarak kullanılan ve bu yüzden boyutsal
olarak hassasiyet gerektiren malzemelerin hazırlanmasında kullanılabileceğini
gerçeğiyle ifade edilir (Šalak, 1995).
1.1.1 Metal Tozlarının Üretimi
Toz metalurjisinde başlangıç malzemesi metal tozlardır. Bunlar doğada direk
kullanılacak halde bulunmayan ve üretim metodu nihai ürün özelliklerini büyük
oranda etkileyen bir başlangıç üründür. Böylece T/M yöntemiyle üretilen malzeme
ve parçalar için başlangıçta gerekli olan, ürünün muhtemel özelliklerini mümkün
olduğu kadar yüksek oranda sağlayacak, proses şartlarına uygun özellik aralığında
tozların üretilmesidir (Šalak, 1995).
Metal tozlarının üretimi
Tozların karıştırılması (Yağlayıcı ilavesi)
Tozların preslenip şekil alması
Sinterleme
Sinterleme sonrası ikincil işlemler
Bitmiş ürün
1 2 3
4 5 6
5
Toz metal teknolojisinin kullanımının yaygınlaşması ve buna paralel olarak yeni toz
tiplerine olan ihtiyaç sonucu, metal toz üretim teknikleri de kalite, maliyet, mevcut
performans gereksinimleri ve yeni uygulamalara cevap verebilmek için sürekli
gelişmekte ve teknik olarak iyileşmektedir. Toz üretim teknikleri başlıca dört
kategoride incelenebilir. Bunlar; mekanik, kimyasal, elektrolitik ve atomizasyon
teknikleridir (German,1984). Uygun metal toz üretim tekniğinin seçimi; üretim
miktarı, toz özellikleri, malzemenin fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlıdır (ASM,
1998).
1.1.1.1.Mekanik Yöntemle Toz Üretimi
Mekanik yöntemle toz üretimi; öğütme, talaşlı işleme, mekanik alaşımlama gibi
yöntemleri kapsar, ancak en yaygın kullanılan yöntem mekanik öğütmedir. Metaller
arası bileşikler, demir alaşımları, demir-krom, demir-silisyum v.b. gibi kırılgan
malzemeler mekanik olarak bilyalı değirmenlerde öğütülürler (Şekil 1.2).
Şekil 1. 2. Mekanik ufalama yöntemi (German, 1984)
Fakat öğütme işlemi birçok sünek metal için uygun değildir; çünkü bu metaller
kolayca kırılmazlar. Sünek tanecikler kırılma yerine birbirleri ile soğuk olarak
kaynaklanır ve daha büyük tanecik oluştururlar. Bu durumda, soğuk kaynaklanmayı
ve yapışmayı engellemek için yağlayıcılar kullanılır. (German, 1984). Bu yöntemde
kritik faktör; sürülen silindirlerin dönme hızıdır (Şekil 1.2).
6
Çok yüksek hız, malzeme ve bilyalar arasındaki santrifüj (merkezkaç) kuvvet ve
relativ hareketten dolayı, malzeme ve bilyaların, silindir duvarlarına sıkışmasına
neden olacaktır. Düşük hız ise silindirin daha düşük parçalarda önemsiz hareket
miktarıyla sonuçlanacaktır. Optimum hız, bilya ve malzemenin belli miktarının
silindirin üzerine yükselmesine ve ufalanan malzemenin aşağıya düşmesine izin
veren duruma karşılık gelen hızdır (Yılmaz, 2006).
Diğer bir mekanik yöntem de mekanik alaşımlamadır. Mekanik alaşımlama (MA),
elementel tozlardan başlayarak ticari olarak faydalı malzemelerin dengeli ve
dengesiz fazlarından sentezlemek için kullanışlı ve basit bir yöntemdir. Önemli
teknik avantajlarıyla birlikte aynı zamanda ekonomik bir prosestir. MA’ nın en
büyük avantajlarından birisi, normalde birbiriyle karışmayan elementlerin
alaşımlanması gibi diğer tekniklerle mümkün olmayan yeni alaşımları
ortayaçıkmasıdır. Bu, MA’ nın tamamen katı-durum prosesi olması nedeniyledir ve
bu yüzden sınırlılığı bu alana uygulanamayan faz diyagramlarıdır. MA alaşım
tozlarını oluşturmak için elementel tozlar ve bilyaların karışımını kullanır.
Şekil 1.3, mekanik atritörü göstermektedir. Giriş malzemesi sırasıyla, soğuk kaynak
ve kırılma adımlarını izler. Alttaki şekilde de, aşındırıcı bilyalarla tozların sürtüşmesi
sonucu mikro yapının mikroskobik olarak homojenleşmesi gösterilmiştir (German,
1984).
Şekil 1.3. Mekanik atritör (German, 1984)
7
1.1.1.2. Kimyasal Yöntemle Toz Üretimi
Hemen hemen tüm metaller kimyasal yöntemle üretilebilir. Kimyasal ve
fizikokimyasal yöntemlerle metal tozlarının üretimi, toz özelliklerinde önemli
farklılıklara izin verir. Proses değişkenlerinin ve üretim parametrelerinin çok
çeşitliliği partikül boyutu ve şeklinin sıkı kontrolüne müsaade eder (Yılmaz, 2006).
Bu yöntemde tozlar, oksitlerin indirgenmesi, çözelti veya bir gazdan çökelme, termal
ayrışma, kimyasal gevrekleştirme, hidrit çökelme gibi farklı kimyasal işlemlerle
üretilir. Bu kategoride en yaygın kullanılan proses, oksit indirgeme, ayrıştırma ve ısıl
çöktürmedir (ASM, 1998).
Oksit indirgeme, demir, bakır, tungsten ve molibden tozlarının kendi oksitlerinden
üretimi, ticari olarak oldukça iyi yapılmaktadır. İndirgeme ortamı katı, gaz ve sulu
çözelti olabilmektedir (Upadhyaya, 1996). Daha küçük ölçekte, oksit indirgeme
kobalt ve nikel tozlarının üretiminde de kullanılır. Bu yöntemle üretilen tozlar,
karakteristik olarak, sünger toz olarak isimlendirilir. Höganas yöntemi katı indirgeme
ortamlarıyla demir oksitlerinin indirgenmesiyle demir tozu üretiminde en önemli
yöntemdir. Bu yöntemde, başlangıç malzemesi yüksek saflıkta magnetit filizlerdir
(Fe3O4). Bu cevherin uygun indirgeyici ortamlarla indirgenmesiyle sünger yapılı
demir tozları elde edilir (Yılmaz, 1999).
Bu süngerimsi yapı, gözeneklerin boyut ve miktarıyla kontrol edilir ve iyi
sıkıştırılabilirlik (yüksek ham mukavemet) için kullanılır (Yılmaz, 2006).
Oldukça yaygın kullanılan diğer bir kimyasal yöntem olan ayrıştırma prosesi ile iki
kategoride toz üretimi yapılır; bunlar metal hidritler ve metal karbonillerin
ayrıştırılmasıdır. Metal hidritleme; Ti, Zr, Hf, V,Th veya U gibi refrakter metallerin
sünger formda ısıtılmasıyla hidritlenmesini içerir. Metaller talaş formunda hidrojenle
ısıtılır. Kırılgan hidritler toz haline öğütülür, daha sonra artırılmış sıcaklıkta vakum
altında dehidritlenir. Örneğin, TiH2 300–500 °C arasındaki sıcaklık aralığında
titanyumdan şekillenir. Bu hidritler, oldukça kırılgandır ve istenen incelikteki toza
bilyalı öğütülmeye hazırdır (Upadhyaya,1996).
8
Bir diğer kimyasal yöntem olan ısıl çöktürme ile hem demir hem de nikel kendi
karbonillerinin çöktürülmesiyle üretilir. Karbonil işlemi ilk olarak nikeli rafine etmek
için geliştirilmiştir. Bu yöntemde ham metal basınç altında karbonil oluşturmak için
karbon monoksit ile reaksiyona girer. Karbonil reaksiyon sıcaklığında gazdır ve
sıcaklığın yükselmesi ve basıncın azalması ile ayrışır. Aynı işlem demir için
kullanılır ve karbonil demir tozları yüksek saflık istenen durumlarda kullanılır.
Karboniller, özel sıcaklık ve basınçta süngersi metal üzerinden karbon monoksitin
geçirilmesiyle elde edilir (ASM, 1998).
1.1.1.3. Elektrolitik Yöntemle Toz üretimi
Elektrolitin kimyasal bileşimi ve mukavemeti, sıcaklık, akım yoğunluğu gibi şartları
uygunca seçerek, birçok metal sünger veya toz durumunda katot üzerinde
biriktirilebilir. Metallerin yaygın örnekleri, titanyum, paladyum, bakır, demir ve
berilyum elektrolitik yöntemle yüksek saflıkta tozlara şekillendirilebilir. Elektrolitik
yaklaşımın ana cazibesi yüksek saflıkta toz üretmesidir. Çevrim, Şekil 1.4’de
gösterildiği gibi elektrolitik hücreye uygulanan gerilim altında anodun çözünmesiyle
başlar. Bakır ve demirle ilgili anot ve katot reaksiyonları şekildeki gibidir. Elektrolit
(sülfat bazlı) içerisine taşıma katotta şekillenen tozları saflaştırmada kullanılır. Daha
sonraki işlemlerde, katot tortusu kaldırılır ve yıkama, kurutma, indirgeme, tavlama
ve öğütme aşamalarından geçirilir (German, 1984).
Şekil 1.4. Elektrolitik hücreden metal tozlarının oluşumu
9
1.1.1.4. Atomizasyon Yöntemiyle Toz Üretimi
Bu işlemde ergimiş metal, küçük damlacıklara parçalanır ve damlacıklar birbirleri ile
veya katı yüzeyle temasa geçmeden hızlıca soğutulur. Bu yöntemde, ergimiş metal
yüksek enerjili gaz veya sıvı çarpmasına, ultrason, merkezkaç veya bazı diğer
mekanik etkilere maruz bırakarak sıvı metali daha küçük parçalara ayrılmaktadır. En
yaygın kullanılan atomizasyon yöntemleri su ve gaz atomizasyondur. Sonuç olarak
bir atomize ortamda veya ilave soğuma etkisi altında hızlıca soğuyan ergimiş metal
damlacıklar halinde dağılır. Oluşan toz partiküllerinin yapısı, şekli ve dispersiyon
derecesi; sıcaklık, viskozite ve eriyiğin yüzey gerilimi, soğutma şartları ve ergiyik
üzerine etkileyen enerjinin değişimiyle geniş aralıkta değişebilir (Šalak,1995). Hava,
azot, helyum ve argon en çok kullanılan gazlardır (Şekil 1.5). Su ise sıvılar içinde en
çok kullanılandır.
Şekil 1.5. Atomizasyon Yöntemi a) Su Atomizasyon b) Gaz Atomizasyon (German, 1984)
Ayrıca, artan oranlarda uygulama alanı bulan diğer birçok atomizasyon yöntemleri
vardır. Bunlardan en önemlisi santrifüj atomizasyonudur. Ergimiş metalin
damlacıkları yüksek hızda dönen bir diskten fırlatılırlar. Başlıca iki çeşit santrifüj
atomizasyonu vardır. Bunlardan birincisinde, bir kap içindeki ergiyik metal, ergiyik
metalin damlacıklara ayrılması için uygun bir hızda düşey eksen etrafında
a) b)
10
döndürülür veya bir metal demeti dönen bir disk, kupa veya elek üzerine akıtılır veya
son olarak da dönen bir çark ergimiş metal içine daldırılarak ergimiş metali
damlacıklar halinde savurur (Şekil 1.6).
Şekil 1.6 Santrifüj atomizasyon yöntemleri a) döner disk, b) döner kupa, c) döner çark, d) döner elek (German, 1984)
1.1.2 Metal Tozlarının Karıştırılması ve Yağlayıcı İlavesi
T/M teknolojisinin toz imalatından sonraki önemli bir aşaması, homojen bir şekilde
karıştırılmasıdır. Metalik tozlar, yağlayıcılar ve isteğe bağlı alaşım elementleriyle
homojen bir karışım elde etmek için karıştırılır. Karışım, imalatı yapılacak parçanın
ağırlığına göre, % olarak karışım elementlerinin ağırlığı belirlenerek oluşturulur.
Karışım içerisine, genellikle % 0,5–1,5 arası yağlayıcı ilave edilmektedir. Yağlayıcı
olarak çinko stearat, stearik asit, metalik stearatlar ve parafin en çok kullanılanlarıdır.
Özellikle küresel tozların paketlenmesinde, parafin, polivinil alkol (PVA) gibi
bağlayıcılar sıklıkla kullanılmaktadır. Yağlayıcının temel amacı, toz taneleriyle
takım yüzeyleri ve kalıp duvarları arasındaki sürtünmeyi azaltmak, tozların
sıkıştırma sırasında kolay kaymalarını sağlamaktır (Hale, 2003). Karıştırma işlemi,
Şekil 1.7.’ de verilen prizmatik, V şekilli ve çift taraflı konik kaplar tarafından
gerçekleştirilir.
Şekil 1.7 Karıştırıcı geometrileri a)silindirik, b)döner küp, c) çift taraflı konik, d) V tipi (German, 1984)
11
Karıştırma işleminde karıştırıcı doluluk oranının, minimum % 30–40 olması tavsiye
edilmektedir. Karıştırma işleminin 20–30 d/d hızda, 20–30 dakika süreyle yapılması
tavsiye edilmektedir. Optimum karıştırma işlemi, ham yoğunluğu ve sinterleme
sonrası yoğunluğu etkilemektedir.
Uygun karıştırma yapılmazsa, partiküller arasında mekanik kilitlenme meydana
gelerek sinterleme sonrası daha büyük gözenekli yapı meydana gelmekte ve bu
mekanik özelliklerin kötüleşmesine neden olmaktadır. Yüksek hızda karıştırma
homojenliği ortadan kaldırır ve toz tanelerinde plastik deformasyon meydana
getirebilmektedir. (German, 1989).
1.1.3 Tozların Preslenip Şekil Alması ( Sıkıştırma )
Toz metalurjisindeki en önemli ve üçüncü işlem basamağı sıkıştırmadır. Metal tozlar,
özel olarak hazırlanmış kalıp içersinde basınç etkisiyle briket hale getirilir.
Sıkıştırmanın (sıkıştırma) temel amacı, toz partiküllerinin istenilen şekle
dönüştürülmesi için, yapıya kendi ağırlığını taşıyabilecek kadar yoğunluk
kazandırılmasıdır. Sıkıştırma, eksenel, izostatik ve hacim deformasyonu olarak üç
farklı yöntemde gerçekleştirilir. Eksenel sıkıştırma; tek ve çift etkili olabildiği gibi
soğuk, sıcak ve ılık sıkıştırma şeklinde de olabilmektedir. İzostatik sıkıştırma soğuk
ve sıcak olmak üzere iki farklı şekilde uygulanabilir. Hacimsel deformasyon
işlemleri ise, toz dövme, toz extrüzyon ve toz haddeleme olarak uygulanmaktadır
(ASM, 1998).
Değişik sıkıştırma teknikleri olmakla beraber en yaygın kullanılanı tek eksenli bir
kalıp ile basma işlemidir. Tek eksenli kalıp ile sıkıştırma tekniği kesintisiz üretim,
otomasyon sistemleri, yüksek miktarlarda metal ve seramik parçalar ile ilaç ve
patlayıcı endüstrisinde yaygın kullanım alanına sahiptir. Bu nedenlerden dolayı
endüstriyel uygulamalardaki çoğu T/M parçaları bu teknik kullanılarak üretilirler
(Kurt, 2004).
12
Şekil 1.8. Toz metal parçaların sıkıştırma basamakları ( Türk TM Derneği, 2006)
Çift etkili sıkıştırmada, zımbaların her ikisi de hareketlidir. Şekil 1.8.a ilk aşamadır
ve imal edilecek parçanın kalıbı daha önceden tasarlanmış olup, bu aşamada kalıp
prese montajlanır. Şekil 1.8.b ikinci aşamada, toz partikülleri kalıp doldurma
pabucundan kalıba serbest akış durumunda doldurulur. Üçüncü aşamada, kalıp
boşluğuna doldurulan toz, sistemin titreşim mekanizmasıyla sıkıştırma öncesi
titreşimli yoğunluk kazandırma işlemi yapılarak doldurulan tozun kalıpta düzgün bir
şekilde yerleşmesi sağlanır. Bu sırada da, ıstampa ile kalıp yüzeyinde artan tozlar
diğer toz haznesine itilir ve üst zımba sıkıştırmak için dişi kalıp boşluğuna yerleşir
(Şekil 1.8.c). Dördüncü aşamada, sıkıştırma işlemi gerçekleştirilir. Bu aşamada, toz
taneleri sıkıştırmanın etkisiyle belli bir değerde yoğunluk ve mukavemet kazanarak
briket hale gelmektedir. Beşinci aşamada ise mukavemet ve yoğunluk kazandırılmış
ham briket, belli bir sıyırma kuvvetiyle alt zımba tarafından kalıp boşluğundan
çıkartılır. Altıncı ve son aşamada (Şekil 1.8.f), kalıp boşluğundan çıkarılan ham
briket toz doldurma pabucu tarafından itilir ve ikinci parçanın preslenmesi için toz
doldurma işlemi gerçekleştirilir. Şekil 1.9.’ da görüldüğü gibi, sıkıştırma işlemi
metalürjik açıdan üç aşamada ele alınabilir (German, 1989; Kurt, 2004)
Şekil 1.9. Metalürjik açıdan sıkıştırma işlemi (German, 1989)
13
• İlk aşamada, sıkıştırma basıncının uygulamasından sonra, toz tanelerinin yer
değiştirmesi ve yeniden pozisyon belirlemesi sağlanır. Bu aşamada, plastik
şekillendirme yoktur, ancak bir kısım toz tanelerinde kırılma olabilir. Partikül
boyutu, şekli, toz boyut dağılımı ve taneler arası sürtünme önemli rol oynar.
• İkinci aşamada elastisite ve plastik deformasyon faktörleri baskındır.
Partiküller arası soğuk şekillendirmeye bağlı olarak bağlar oluşabilir. Ayrıca,
tanelerin mekaniksel kilitlenmeleri ve tane-tane etkileşimleri bu aşamada
gerçekleşir.
• Sıkıştırma basıncının arttığı ve sıkıştırmanın son aşamasında, toz tanelerinin
kırılması, boşlukların dolması ve toz taneleri arasında soğuk kaynaklanma
oluşmakta ve ham yoğunluk kazandırılmış olur (Yalçın, 2007).
Şekil 1.10. Yoğunluk – Basınç ilişkisi ( Toz Metalurjisi Dergisi, 2010) Şekillendirme ve sıkıştırma yöntemine karar verilirken aşağıdaki parametreler
dikkate alınır (Yalçın, 2007):
Kullanılacak tozun tipi (küresel, sünger, pul) ve toz imalat yöntemi
Bağlayıcı ve yağlayıcı kullanımı
Rijit kalıp kullanımı
Üretilecek malzemeden istenilen özellikler
14
1.1.4 Sinterleme TM teknolojisinin diğer önemli bir adımı da sinterleme ısıl işlemidir. Sinterleme
işlemi, gözenekli yapıda şekil kazandırılmış tozların, özgül yüzey alanının
küçülmesi, partikül temas alanının büyümesi ve buna bağlı olarak gözenek hacminin
küçülmesine neden olan ısıl olarak aktive edilmiş malzeme taşınımı olarak
tanımlanabilir. Tek bileşenli sistemlerde genellikle sinterleme sıcaklığı olarak
metalin mutlak ergime sıcaklığının 2/3 veya 4/5 i alınır. Ti-6Al-4V, Ti-6Al-7Nb gibi
çok bileşenli sistemlerde sinterleme sıcaklığı, bu alaşımların sinterleme sıcaklığının
ergime sıcaklığına oranı (T/TE) 0,75’ in üzerinde seçilmesi önerilmektedir
(Archbold, 1999).
Şekil 1.11. (a) Sinterleme’ de tipik bir ısıl işlem döngüsü, (b) Sinterleme’ de fırının
şematik kesiti. (Toz metalurjisi dergisi, 2010) Preslenmiş toz parçalarının arasındaki bağlantı, mekanik kilitlenme, yapışma ve
benzeri türden zayıf bağlar olup, kristal kafes sistemi içerisindeki bağ dayanımına
nazaran zayıftır. Sıkıştırılmış toz taneleri birbirine temas veya nüfuz etmiş durumda
olsa bile, her bir tane diğerinden bağımsızdır (Şekil 1.12.a). Sinterleme ile tane temas
noktalarının büyümesi sonucu özgül yüzey alanının küçülmesine, gözenek hacminin
azalması veya küreselleşmesi, yapıda oluşabilecek atom boşlukları, dislokasyon gibi
kristal hataların azaltılması sağlanır (Şekil 1.12.d.). Bu sayede, atomlar ve iyonlar
arasında fiziksel bir bağ oluşmaktadır. Oluşan bu bağ, kristal kafes sistemindeki bağa
benzemektedir (Yalçın, 2007).
15
Şekil 1.12. Serbest tozların sinterleme aşamaları (Powder Metallurgy, 2010) Sinterleme genellikle ardışık olması gerekmeyen altı ayrı aşamayı içerir. Bunlar;
Başlangıç partikül bağlanması
Boyun oluşumu
Gözenek yuvarlaklaşması
Gözenek kanallarının kapanması
Yoğunlaşma ve gözenek büzülmesi
Gözenek kabalaşması
Şekil 1.12’de görüldüğü gibi ilk aşamada, partiküller arasında nokta temas mevcuttur
ve bu noktalarda sinterlemenin ileri aşamalarında boyun oluşumu başlayacaktır.
Sinterlemenin ilk aşaması için sürücü kuvvetin analizi, kütle akışını yöneten boyun
bölgelerinde eğrilik gradyanını göstermektedir. Orta aşamada, gözenek yapısı
oldukça düzdür. Gözenekler iç bağlantılıdır ve silindirik yapıdadır. Başlangıçta, Şekil
1.12.(a)’da görüldüğü gibi gözenekler tane sınırı arakesitlerinde yerleşir. Bu noktada
durum, partiküller arası boyun gelişiminden, tane-gözenek yapısına doğru değişir.
Kompakt özelliklerinde baskın gelişmeler orta aşamada oluşur. Sürücü kuvvet, hem
yüzey hem de tane sınırı enerjisini içeren ara yüzey enerjisidir. Orta aşamanın
sonraki kısmında tane gelişimini oluşumu görülür. Bir sonuç olarak, gözenek
16
hareketi veya gözenek izolasyonu oluşur. Tane sınırları yüksek sinterleme hızını
korumak için oldukça önemlidir. Böylece tane gelişimi ve gözenek izolasyonu
olumsuz bir durumdur. Şekil 1.13.b’de görüldüğü gibi iki muhtemel gözenek-sınır
konfigürasyonu düşünülür. Gözenekler tane sınırlarında veya tanelerin içinde yer
tutabilir. Tane kenarında gözeneklerin yerleşmesinde; toplam tane sınırı alanları
gözenek tarafından azaltıldığı için sistem enerjisi daha düşüktür. Gözenek yapısının
büzülmesiyle, silindir yaklaşık %8 gözenekilikle kararsız hale gelir. Bu noktada,
silindirik gözenekler yavaşlayan tane gelişiminde etkili olmadan, küresel
gözeneklerin içine toplanır. Birçok durumda, mikroyapı tane sınırlarından ayrılmış
gözenekler gösterir. Tane içlerindeki gözeneklerin izolasyonu, yoğunlaşma hızında
etkili azalmalarla sonuçlanır. Küresel görünüm, izole gözenekler sinterlemenin final
aşamasının başlangıcına işaret eder. Final aşamasında kinetik oldukça yavaştır.
Sürücü kuvvet kesinlikle gözenek-katı arayüzey alanının elimine edilmesidir.
Gözeneklerde bir gazın varlığı, final aşama yoğunlaşmanın miktarını sınırlayacaktır
(German, 1984)
Şekil 1.13. Sinterlemenin orta aşamasında yapısal değişimler a) gözenek yapısı ve ara bağlantının diyagramı, b) gözenek-tane sınırı konfigürasyonunu iki muhtemel
durumu (German, 1984) 1.1.5 Sinterleme Atmosferleri
Sinterleme atmosferleri dikkatli seçilmelidir. T/M ürünler boşlukludurlar. Bu yüzden
teorik yoğunluğa sahip aynı malzemelere karşılık, bu ürünlerin çok daha büyük bir
alanı fırın atmosferine maruz kalmaktadır. Sinterleme sıcaklığı da ısıl işlem
sıcaklığından daha yüksek olarak düşünülebilir. Dolayısıyla, malzeme ile içinde
bulunduğu atmosfer arasında kimyasal reaksiyonlar gelişebilir. Ticari uygulamalarda
a) b)
17
sinterlemede kullanılan atmosferler; endotermik gaz, ekzotermik gaz, kırılmış
amonyak gazı, hidrojen ve vakumdur. En çok kullanılan sinterleme atmosferi
endotermik gazdır. Endotermik gaz doğal gazın yanmasıyla elde edilir.
Şekil 1.14. Sinterleme ünitesi Fırın atmosferi; azot, su buharı, karbon monoksit, hidrojen, karbon dioksit ve metan
karışımından oluşur. Fırın atmosferine hava ilavesi ile yanmanın özellikleri kontrol
edilir. Bu hava-gaz oranı çıkan yanmış gazların özelliklerini belirler. Endotermik gaz
ortamında hava/gaz oranı yaklaşık 2,4 iken ekzotermik gaz ortamında yaklaşık 9 ve
üzerindedir. Ekzotermik gaz ortamı tam yanma ile sağlanır (Başaran, 2007).
Sinterleme Atmosferi Gereksinimleri: Sinterlemede kullanılan atmosferler, aşağıdaki
fonksiyonları sağlamalıdırlar,
Havanın fırın içine girmesini engellemelidir.
Çiğlenmeyi önleyebilmelidir.
T/M ürün üzerinde oluşabilecek oksitlenmeyi azaltmalıdır.
Çelik parçalardaki karbon miktarını koruyabilmelidir.
18
Özel uygulamalarda karbonu çıkarabilmelidir.
Özel uygulamalarda soğutma esnasında oksidasyonu kontrol edebilmelidir.
Isıl verimi üniform olarak taşıyabilmelidir (Nayar,1984)
1.1.6 Sinterleme Sonrası İşlemleri (İkincil işlemler)
Çoğu uygulamalarda, sıkıştırma ve sinterlemeyle üretilen bir T/M parça her türlü
performans ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Fakat bazen de sıkıştırma ve sinterleme
kapasitesinin ötesinde, mekanik özellikler, yüzey bitirme ve/veya boyut toleransı gibi
fonksiyonel ihtiyaçlar bir veya daha fazla ikincil işlemleri gerektirir. Bu işlemler
genellikle sinterlemeden sonra gerçekleştiği için “sinterleme sonrası” işlemlerde
denir. İkincil işlemler parça maliyetini artırmakla birlikte, fonksiyonel olarak bir
katma değer kazandırması bakımından çoğu durumda zorunlu olmaktadır (Šalak,
2005).
İkincil işlemler genel anlamıyla aşağıdaki maddeleri kapsar:
1) Ölçü hassasiyetinin sağlanması
Üretilecek parçanın belirlenen değerlerdeki ölçüleri metal tozlarının ilk presleme
aşamasında büyük ölçüde sağlanmaktadır, ancak yüksek hassasiyet istenen
parçalarda ilave olarak sinterleme işleminin ardından tekrar preslenmesi söz
konusudur. Burada yapılan işlemin amacı çeşitli değerler yardımıyla seçilmiş olan
pres makineleri ile parça üzerine baskı uygulanarak en hassas ölçü değerlerine
ulaşılması sağlanır. Uygulanan bu işlemin diğer bir faydası ise sıkıştırılacak olan
parçadaki taneler arası boşluk miktarı oldukça azalacak ve sonucunda artı bir sertlik
mukavemeti sağlanmış olacaktır. Ölçülerin iyileştirilmesinde kullanılan bir diğer
yöntem ise taşlama v.b makineler yardımıyla parça üzerinden talaş kaldırmak sureti
ile yapılabilir.
2) İlave sertlik kazandırma işlemleri
T/M yardımı ile üretilen parçalarda su verme işlemi, su buharı emdirme, tuz
banyolarına batırma gibi ilave sertlik kazandırma işlemleri uygulanmak istenebilir.
19
Bu gibi durumlarda sayılan maddeler sayesinde sertlik bakımından iyileşmeler
sağlanabilir.
3) Çapak alma
Presleme ve talaşlı imalattan kaynaklanan parça üzerinde istenmeyen kalıntılar
kalmış olabilir ve T/M yöntemi ile üretilen parçalar genellikle hassas çalışması
istenen parçalar olduğu için bu istenmeyen bir durumdur. Tamburlama, taşlama,
içerisinde aşındırıcı toz bulunan sıvı ortama daldırma gibi işlemler uygulanarak
parçanın çapaklardan arındırılması sağlanır.
4) Yağ emdirme
Sinterleme işleminden sonra parçaya yağ emdirilmesi sayesinde aşınmaya ve
korozyon oluşumuna karşı iyileşme sağlanabilir. Yağ emdirme işlemi belli
sıcaklıktaki parçanın yağın içerisine daldırılarak soğuması ve aynı zamanda yağı
içerisine emmesi esasına dayanır. T/M ile üretilen kendinden yağlamalı yataklarda
özellikle yağ emdirme işlemi büyük önem taşır, bu parçalar içerisine emdirilen yağ
sayesinde aşınmaya, sıcaklığa karşı daha dayanıklı parçalar olarak kabul edilirler ve
daha zor koşullar altında çalışması istenen yerler için üretilirler.
1.1.7. Toz Özellikleri ve Karakterizasyonu
Toz metalurjisi ile imal edilen parçaların özelliklerini büyük oranda bu parçaların
imalinde kullanılan tozların sahip olduğu özellikler belirlemektedir. Bu nedenle
tozların özelliklerinin önemi ve aldıkları rolün iyi anlaşılması ve bazı uygun
niceleyici (kantitatif) karakterizasyon metotlarının uygulanması önemlidir. Toz
özellikleri iki ana bölümde ele alınabilir (Kurt, 2004).
1) Teknolojik özellikler
Toz akıcılığı
Görünür yoğunluk
Vurgu yoğunluk
Sıkıştırılabilirlik
20
2) Fiziksel Özellikler
Toz şekli
Toz boyutu dağılımı
Spesifik yüzey alanı
Safsızlık (oksijen, karbon, Na, Ca, Fe miktarı)
Toz Akılcığı:
Tozların akma yeteneklerinin belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Prensip
olarak sabit ağırlıkta (50g) alınan tozların yer çekimi etkisinde bir huni içerisinden ne
kadar sürede geçtiği tespit edilerek hesaplanır. Akış süresi, toz parçacıkları
arasındaki sürtünme, tozlarla huni yüzeyi arasındaki sürtünme, huni ağzı ve parçacık
boyutu arasındaki ilişki, parçacıkların şekli ve yoğunluğu, huninin geometrisi gibi
faktörlere bağlıdır. Bu nedenle bu test sadece mukayeseli karşılaştırma amacıyla
serbest akabilir (yapışkan olmayan) tozlar için uygulanabilir.
Görünür Yoğunluk:
Toz kütlesinin serbest düşüş sonrası tozun kapladığı hacme bölünmesi ile elde edilir.
Diğer bir değişle hacmi sabit (~25cm3) silindirik bir kabı serbest düşüş ile doldurulan
tozların kütlesi tespit edilir. Elde edilen kütle değeri toz hacmine bölünerek görünür
yoğunluk hesaplanır. Serbest düşüş sonrası toz hacmi doldurma modu, kap ölçüsü ve
titreşim gibi parametrelerden etkilenen parçacıkların paketlenmeleri ile doğrudan
ilgilidir. Bu nedenle deneyde bu parametreler sabit tutulmalıdır.
Vurgu Yoğunluk:
Görünür yoğunlukla paketlenmiş tozların düşey yönde titreşime tabi tutulduktan
sonra tekrardan ölçülmesi ile elde edilen değerdir. Titreşim sonrası toz hacmini
hassas bir şekilde ölçmek için bölüntülü ölçü silindirleri kullanılmaktadır. Tozların
titreşim esnasında paketlenme yeteneğini parçacıkların karakteristikleri (boyut
dağılımı, şekli, kütlesi, esneklik, doldurulan kap, yığılma parametreleri, vb) kontrol
eder. Örneğin mükemmel tek tip küresel parçacıkların maksimum erişebilecekleri
teorik paketleme yoğunluğu %74`tür. Aynı tozların rasgele dizilişleri ile %63`lük bir
paketleme yoğunluğu elde edilirken gelişigüzel gevşek dizilişte maksimum %60
21
paketleme yoğunluğuna ulaşılabilir. Paketleme yoğunluğu küçük küresel
parçacıkların büyük küresel parçacıklar arasında kalan ara yer boşlukları
doldurmaları suretiyle %74`ün üzerine çıkarılabilir. Metalürjik tozların
paketlenebilme (yoğunluk kazandırma) yeteneği küresel şekilden sapma ve toz
ortalama boyutundaki azalma ile birlikte düşmektedir.
Sıkıştırılabilirlik:
ASTM B 243–94 standartlarına göre metal tozun kapalı bir kalıp içerisinde tek yönlü
olarak yoğunluk kazandırılabilme kapasitesi şeklinde tanımlanmaktadır. Sayısal
olarak istenilen yoğunluğu elde etmek için gerekli basınç değeri veya verilen basınç
değeri için elde edilen yoğunluk olarak belirtilir. Yüksek sıkıştırılabilirlik, basma
(yoğunluk kazandırma) ve sinterleme (pişirme) yöntemi ile yapılan parça imalatında
birincil öneme sahip faktördür (Kurt, 2004).
Toz (Partikül) Şekli:
Toz şekli, doldurma, akış ve tozun sıkıştırılabilirliği etkileyen dağılımlı bir
parametredir. Partikül şekli toz üretimi hakkında bilgi sağlar ve birçok prosesleme
karakteristiğini açıklamaya yardımcı olur. Partikül şeklinin nicel olarak belirlenmesi
zor olduğundan, nitel tanımlamalar kullanılır. Partikül şekli, tozun üretim yöntemi
kadar toz boyutuyla da değişir (German, 1984). Şekil 1.14 değişik toz şekillerini
göstermektedir.
Şekil 1.15. Toz metalurjisinde bazı partikül şekilleri ve tanımları (German, 1984).
Toz (Partikül) Boyutu:
Partikül boyutu terimini tanımlamak zordur, çünkü yalnızca küresel şekilli partiküller
tek başına çap ölçüsüyle tanımlanabilir. Endüstride kullanılan tozların çoğu küresel
değildir. Bu yüzden, partikül boyutunu karakterize etmek için partiküllerin nicel
22
olarak ifade edilebilir, uzunluk, hacim veya kütle, yüzey veya izdüşüm alanı,
yerleşme hızı veya elektrik alanıyla etkileşim, gibi belirli fiziksel özellikleri
kullanılır. Bazı örnek partikül boyutu parametreleri Şekil 1.16’da gösterilmiştir.
Şekil 1.16. Muhtemel partikül şekilleri ve boyut belirlemede kullanılan parametreleri
(Yılmaz, 2006). Şekilden de görüleceği gibi (Şekil 1.16 a) küresel partiküller için boyut parametresi
yalnızca çaptır. Pul şeklindeki bir partikül, çap ve yükseklik gibi en az iki
parametreyle boyutu tanımlanabilir (Şekil 1.16 b). Fakat partikül şekli karmaşık
olduğunda, tek bir boyut parametresiyle tanımlamak zordur. Şekil karmaşıklaştıkça
muhtemel boyut parametresi artar. Şekil 1.16 c’de karmaşık şekil için boyut, kabul
edilen yükseklik (tesadüfî) (H), maksimum uzunluk (M), yatay genişlik (W), eşdeğer
küresel hacim, eşdeğer yüzey alanındaki bir kürenin çapı (D) gibi parametrelerle
tanımlanır (Yılmaz, 2006).
Spesifik Yüzey Alanı:
Spesifik yüzey alanı da partiküllerin önemli bir geometrik özelliğidir. Bu sinterleme
süresince toz kompaktların yüzey aktivitesi olarak isimlendirilen özelliğini etkiler ve
böylece sinterleme süresince malzeme taşınması için önemli bir sürücü kuvvet sağlar
(Scatt, 1997). Diğer bir ifadeyle direk sinterlenebilirliği etkiler. Yüksek yüzey
pürüzlülüğüne ve düzensiz şekle sahip partiküllerin spesifik yüzey alanı dolayısıyla
da sinterlenme özelliği oldukça yüksek olacaktır (Upadhyaya, 1996). Bir tozun
spesifik yüzey alanı kütlenin 1 gramı için spesifik yüzey alanıdır ve m2/g ile
gösterilir.
a) küre b) pul c) yuvarlatılmış düzensiz
d) düzensiz
23
Safsızlık:
Sinterlemede yüksek yoğunluğa ulaşıldıktan sonra genel olarak tane boyutu
büyümesi gözlemlenir. Bu durum sinter sonrası yüksek yoğunluk ve ince taneli yapı
istenmesi durumda göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumun sağlanması çoğu
zaman zor olmakla birlikte yüksek yoğunluk ve ince taneli yapı malzemenin
mekaniksel mukavemetini arttıran bir etki yapar. Dolayısıyla sinterleme süreci en
küçük tane boyutunu ve yüksek yoğunluk verecek şekilde optimize edilmelidir.
Diğer bir değişle, dayanım gözenek miktarı ve tane boyutuna bağlıdır. Bu durum
hem seramik ve hem de metalik parçalar için geçerlidir. Sinterlemede düşük
yoğunluklarda gözenekler tane büyümesini engellemektedir. Ancak tane büyümesi
daha çok boşlukların tamamen kaybolması ve tane sınırlarının artması ile birlikte
gözlenmektedir. Bu aşamaya gelinmeden önce yardımcı sinterleme elemanlarının
(inhibitörler) veya toz üretim süreçlerinden gelen safsızlıklar tane büyümesini
önlerler ve yoğunluk artışına yardımcı olurlar (Kurt, 2004).
Aşağıdaki çizelge 1.1. da tozların özellikleri, üretim yöntemleri ve kullanım alanları
verilmiştir.
Çizelge.1.1. Tozların özellikleri ve üretim yöntemleri (End. Müh. İnt. Sit., 2010)
Usuller İmalat Tozlar Tane şekilleri
Tane ölçüleri
Kullanma yerleri
a-Gevrek madenler
Mn. Cr. Sb. Bi. Co
Gayri muntazam şekiller
Sinterlenmiş çelikten makine parçaları
b-Suni olarak gevrekleştirilen sünek madenler I-Filizdeki süngerler II-Gevrek elektrolitik malzeme III-Sıcakta haddelenince gevrekleşen
—Fe —Fe —Fe, Ni
Gözenekli kristaller, Dantelâlı iğneli şekiller, Gayri muntazam şekiller
Masif nüveler, gözenekli yataklar, makine parçaları vs.
1- Mekanik usuller
a- Kaba ve ince öğütme
I – Bilyalı öğütücülerde öğütme
c-Gevrek alaşımlar
Fe-Al, Fe-Al-Ti, Ni-Al, Ni-Ti, Fe-Cr, Fe-Si
Gayri muntazam şekiller
10 – 100
Sinterlenmiş mıknatıslar, demir esaslı sinterlenmiş makine parçaları
24
II- Helisel öğütücülerde öğütme
(a),(b),(c) gibi ayrıca sünek madenler
Fe, Ni-Fe, Cu, Ag, Al, Ag-Sn
Çanak şeklinde taneler
20 – 400
Gözenekli yataklar, metalografik kömür
I-Pb, Fe, Cu, Ag Glöbüler 100 – 500
II-Al, Cd, Sn, Zn Glöbüler 250
III-Al, Cu, Fe
Kısmen Globüler, muntazam şekiller
b- Granülasyon ve pülverizasyon I- Suda granülasyon II-Sıvı metali karıştırarak granülasyon III-Hava veya su buharıyla pülverizasyon IV-Hava veya su ile santrifüj (D.F.G usulü)
Sıvı halde sünek olan madenler veya alaşımlar
IV-Fe, Cu, Ni, Al, Ag, bronz, pirinç, kompleks tozlar, Pb-Cu, Pb-Ag vs.
Kısmen globüler, Gayri muntazam şekiller
20 – 400
Metallografitik kömür, gözenekli yataklar, filtreler, sinterli mıknatıslar, makine parçaları, psödo-alaşımları, masif nüveler vs.
Ergimiş metal Zn Globüler 0,1 – 10
Ergimiş metal Pb Globüler
2-Fiziko-kimyasal usuller a-Gaz fazından itibaren I-yoğunlaştırma usulü II-buharlaştırma usulü III-karbonil usul Karbonil metal Ni, Fe Globüler
0,1 – 5
Gözenekli yataklar, metallografitik kömür, masif nüveler, sinterlenmiş mıknatıslar, saf alaşımlar, sert alaşımlar, filtreler vs.
b-Metalik kombinezonlarla yüksek sıcaklıkta redükleme
Oksitler, mineraller ve organik tuzlar
W, Mo, Fe, Ni, Co, Cu Dantelâlı 0,1 – 10
Elektrik ampulleri, vakum tüpleri, yüksek sıcaklı için fırınlar, psödo alaşımlar, sert alaşımlar, sinterlenmiş mıknatıslar, gözenekli yataklar
Ag, Au, Pt, Sn, vs. tuzları Ag, Au, Pt, Sn Dantelâlı,
iğneli 0,1 – 10 Gözenekli yataklar, elektrik kontakları malzemeleri (W-Ag) c-Redükleme
I-tuzlu solüsyonlar II-erimiş tuzlar Ta, Nb, Ti, Th,
Zr, V flüorürleri ve çifte tuzları
Ta, Ti, Nb, Th, Zr, V
Dantelâlı, iğneli 0,1 - 10
Paftalar, vakum vidaları ve kimya endüstrisi malzemeleri
Fe, Cu, Pb, Sn vs. tuzları
Fe, Cu, Pb, Sn
0,1 – 30 d-Elektroliz I-Sulu solüsyonlar II-Erimiş tuzlar Ta, Nb, Ti, Th,
Zr, V vs. tuzları Ta, Nb, Ti, Th, Zr, V
İğne şeklinde dendritik
0,1 – 10
Gözenekli yataklar, metalografik kömür, psödo alaşımları, sinterlenmiş yataklar, masif nüveler, paftalar, vakum malzemesi vs.
e-Metalloidlerle kimyasal reaksiyon
Madenler ve madensel oksitler
W, Mo, Nb, Ti vs. karbürleri,
nitrürleri, silisürleri
Kısmi aglomera 1 – 50
Sert mamüller, sert alaşımlar
Çizelge 1.1 (devam)
25
1.1.8. Demir Tozlarına Alaşım Elementlerinin Etkisi
Demir tozlarına, mukavemeti arttırmak ve daha iyi mekanik özellikler elde etmek
için çeşitli alaşım elementleri ilave edilir. Bu elementlerden bazılarının etkileri
aşağıda sıralanmaktadır (Özgün, 2007).
Toz metalurjisinde demir-karbon sistemi iki farklı amaç için kullanılmaktadır.
Birincisi parçanın karbürlenmiş durumda yüksek sertlik ve aşınma direncine sahip
olmasını ve parçanın iç kısımlarının yumuşak kalmasını sağlamaktır. Karbürizasyon
ve sertleştirme, sinterleme işleminden sonra ilave ısıl işlemlerle yapılır. İkinci amaç
ise elastik özelliğin aranmadığı durumlarda daha ekonomik olarak yüksek çekme
mukavemetine sahip parçalar üretmektir. Bu, parçanın her yerinde (yani homojen bir
şekilde) demiri karbonla alaşımlandırarak sağlanır. Bu tip malzeme üretiminin en
yaygın yöntemi demir tozuyla grafiti karıştırmaktır (Ataş, 2003).
Bakır tozu, demir tozuna temelde sinterlenmiş peletin mukavemetini arttırmak için
ilave edilir. Demir-bakır peletlerin sinterlenmesi sırasında bakır yüzdesine bağlı
olarak boyutsal değişmeler meydana gelmektedir. Saf demir parçalar genellikle
sinterleme esnasında büzülürler. Artan miktarlarda bakır tozu ilave edilerek ve
bakırın ergime sıcaklığının (1083oC) üzerinde sinterleme yapılarak bu büzülme
tersine çevrilir ve sonuç olarak genleşmeye dönüştürülür. Genleşme %8–10 bakır
ilavesine kadar, artan bakır miktarına paralel olarak artar. Bu, bakırın demir içinde
çözünebilme sınırına bağlı olup bu değerden sonra azalmaktadır. Az miktarda bakır
ilavesi ise (%1–2) saf demir peletlerin sinterleme esnasındaki büzülmelerini telafi
etmek için kullanılabilir (Höganas, 1996).
Demir tozlarına hem bakır hem de karbonun birlikte ilave edilmesiyle, bunların tek
başına ilave edilmesinden çok daha iyi mukavemet ve yüksek sertlik değerleri elde
edilir. Demir-bakır karışımlarına grafit ilave edilmesi sinterleme sırasında bakırdan
kaynaklanan genleşmeleri azaltır. Demir-karbon karışımlarına bakır ilavesi atmosfer
kalitesine bağımlılığı azaltma eğilimi de oluşturur. Diğer bir deyişle bakır ilavesi,
dekarbürleyici atmosferlerde dekarbürizasyonu önlemeye yardımcı olur (Ataş, 2003).
26
Demir-nikel karışımları yüksek mukavemet ve uzama özellikleri istenen
malzemelerin yapımında kullanılır. Demir tozuna eklenen nikel miktarı genellikle
%2–5 arasında değişir. Nikel ferritte katı çözelti sertleşmesi sağlayarak çeliğin
mukavemetini arttırır. Dayanımı arttırırken süneklikte önemli bir miktarda azalma
olmaz. Nikel, demir içine çok yavaş bir şekilde difüze olur. Bu nedenle demir-nikel
karışımlarının sinterlenmesinde yüksek sinterleme sıcaklığına ve uzun sinterleme
süresine ihtiyaç duyulur. Eğer nikel tozunun tane boyutu çok küçükse alaşım
oluşturma hızı arttırılmış olur. Bu sebeple genlikle 5μm tane büyüklüğüne sahip
nikel-karbon tozu kullanılır. Bu toz çok pahalıdır. Fakat küçük ve komple parçaların
üretiminde hammadde maliyeti bu toza kıyasla önemsiz sayılabilecek kadar düşükse
nikel karbonil kullanımı ekonomik olabilir. Sinterleme sıcaklığı en az 1250–1350 0C
civarında olmalıdır ve sinterleme süresi 1–2 saat olmalıdır. Parçalanmış amonyak bu
işlem için en uygun sinterleme atmosferidir. Demir-nikel karışımından yapılmış
peletler sinterleme esnasında büzülürler. Sinterleme sıcaklığında veya sinterleme
süresinde yapılacak en ufak değişiklikler bile büzülme miktarı üzerinde çok önemli
etkiler oluşturabilirler. Bu nedenle fırına her saat başı beslenen peletlerin ağırlıkları
dâhil olmak üzere bütün değişkenler mümkün olduğunca sabit tutulmalıdır. Aksi
takdirde, sinterleme esnasında parçaların boyutları değişiklik gösterebilir. Ticari
uygulamalarda toz üreticileri, demir tozuna nikeli alaşımlandırarak üretmektedirler.
Bu alaşımlı tozların kullanımı normal sıcaklıklarda sinterlemeye olanak
sağlamaktadır. Demir-nikel karışımlarının büzülme problemi bakır ilavesiyle
dengelenebilmektedir. Ayrıca bu yöntemle çok iyi mekanik özellikler elde edildiği
için demir-nikel-bakır karışımları toz metalurjisinde sıklıkla kullanılmaya
başlanmıştır.
Fosfor bakırdan kaynaklanan genleşmelere engel olmak amacıyla kullanılır. Eğer
fosfor, bakır ya da demir-fosfor olarak ilave edilirse sinterlemede herhangi bir
problemle karşılaşılmaz. Sinterlenmiş bir lot içindeki boyutsal değişkenlik en az
seviyeye indirilebilir. %2,5 Cu ve %2,5 Cu3P içeren bir demir tozu karışımının
1150oC’de sinterlenmesi sonucu 100–104 HB arasında değişen sertlik değerleri elde
edilmiştir (Ataş, 2003).
27
Kükürt demir tozuna temel alaşım tozu olarak ilave edilebilir. Kükürt ilavesi
genellikle %0,5 civarındadır. Son zamanlarda yapılan deneyler az miktarda kükürt
ilavesinin (yaklaşık %0,25–0,5) sinterleme sırasında açık gözeneklerin kapanmasına
sebep olduğunu göstermiştir. Bu olay birbirine bağlı gözeneklerin sorun teşkil
edebileceği kaynak, elektro kaplama ve karbürizasyon gibi ek işlemler öncesi çok
avantajlıdır (Höganas, 1996; Ataş, 2003)
Çeliklere %0,003–0,004 oranında bor katkısı tane incelmesini ve su alma
kabiliyetinin artmasını sağlamaktadır. Bor, yüksek oranda Mn, Ni, Cr ve Mo’in
sağlayabileceği sertleşebilirlik özelliğini sağlar.
Molibden kuvvetli karbür ve nitrür yapıcı elementtir. Düşük alaşımlı çeliklerde Ni ile
birlikte %0,15–0,30 arasında bulunduğunda çeliğin sertleşebilirliğini, çekme
dayanımını ve sıcağa dayanımını arttırır. Ayrıca aşınma dayanımını da iyileştirir
(Özgün, 2007F).
1.1.9. Toz Metalurjisinin Avantaj ve Sınırlılıkları
T/M yöntemi ile parça imalatının avantaj ve limitlerinin anlaşılabilmesi için önemli
altı parametrenin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bunlar, şekil boyutları, şekil
karmaşıklığı, toleranslar, malzeme sistemleri, mekanik ve fiziksel özellikler, kalite ve
maliyet olarak nitelendirilebilir (ASM, 1998). Bu parametreler değerlendirildiğinde,
T/M teknolojisinin döküm ve dövme gibi imalat yöntemlerine nazaran birçok
avantajı olmakla birlikte bazı sınırlılıkları da mevcuttur (De’garmo, 1997). Bunlar,
aşağıdaki gibi ekonomiklik ve özellik avantajı olarak nitelendirilmektedir (EPMA,
2006).
Mekanik özellikler ve ekonomiklik avantajları;
Döküm ve dövme yöntemlerine nazaran daha karşılaştırılabilir kalitede ve
ekonomik bir yöntem, başlangıçtaki tüm ham malzemelerinin %99’ un
kullanılması ile ergime kayıplarının ortadan kaldırılması,
İstenilen gözenekli yapının sağlanmasıyla kendinden yağlamalı yatakların
imal edilebilmesi, gözenekli kemik yapısına uygun implant malzemelerin
üretilebilmesi,
28
Talaş kaldırma gibi ikincil operasyonu en aza indirerek malzeme sarfiyatını
azaltma,
Küçük ve karmaşık şekilli parçaların diğer metotlara nazaran yüksek
verimlikte seri imal edilebilmesi,
Hemen hemen diğer yöntemlerle imal edilmesi imkânsız olan, ergime
sıcaklığı yüksek refrakter metallerin (tungsten, tantalyum, molibden vs) ve
sert metallerin imalatında tek ekonomik metottur,
Yüksek mukavemet, süneklik ve termal dayanıma sahip mikro kristal ve
amorf yapılar yalnızca bu yöntemle imal edilebilirler (Konstrüktif ağırlığını
önem arz eden uçak parçalarında),
İyi yüzey kalitesi ve dar boyutsal tolerans,
İstenilen mekanik ve fiziksel özelliğe göre kontrollü olarak gözenekli yapının
oluşturulabilmesi, gözeneklerin infiltrasyonu,
Kompozit malzeme üretebilme
Yukarıda bahsedilen avantajlar, özellikle kaliteli ve hızlı parça imalatının
gerçekleştirilmesinde ve gereksinimleri karşılamada toz metalurjisi tekniğini diğer
klasik yöntemlere nazaran tercih edilir hale getirmiştir. Ancak her imalat yönteminin
kendine özgü kullanım alanı olmasından dolayısıyla, T/M teknolojisinin de
avantajlarının yanı sıra bazı limitleri de mevcuttur:
Seri imalat yapılmaz ise, sıkıştırma ve sinterleme üniteleri gibi ilk yatırım
maliyetini ve ikincil yatırım maliyeti olarak tanımlanan gözenek doldurma
donanımı, kalıpların tasarımı ve imalatı maliyetlerinin yüksek olması,
Metal tozların maliyeti ingot haldeki malzemeden daha pahalıdır,
Mukavemet gerektiren parçalarda gözenek doldurma ve infiltrasyonu gibi
ikincil işlem uygulanmaz ise, diğer yöntemlere nazaran kötü mekanik
özellikler ve değişken yoğunluk değerleri,
Gözenekten kaynaklanan düşük korozyon dayanımı ve düşük plastisite
özellikleri,
Büyük hacimdeki parça imalatının yapılamaması, tasarım sınırlılıkları veya
yüksek maliyetteki yeni T/M tekniklerinin kullanılması (Yalçın, 2007).
29
1.1.10. Toz Metalurjisi Ürünlerinin Dizaynı
Toz metalurjisinin ana amacı özel mühendislik uygulamaları için kaliteli ve ekonomik
bir şekilde parça üretimini sağlamaktır. Başarıya ulaşmada ilk adım dizayn
kademesidir. Bunu malzeme seçimi ve uygun fabrikasyon takip etmektedir. Toz
metalurjisi, yönteminde parça dizaynında dikkate alınması gereken bazı ana kurallar
aşağıda özetlenmiştir:
1) Parça şekli preslemeden sonra kalıptan çıkarmaya uygun olmalıdır.
2) Parça şekli tozun, ince duvarlar ve keskin köşeler gibi küçük boşlukları
doldurulmasını gerektirmemelidir.
3) Parça şekli dayanıklı kalıp imaline müsait olmalıdır.
4) Parça şekli presleme ile elde edilebilecek kesit kalınlığı değerlerine uygun
olmalıdır.
5) Parçaların değişik kesit kalınlıkları arasındaki fark mümkün olduğunca az olmalıdır.
6) Bazı şekillerdeki parçaların toz metalurjisi dışındaki yöntemlerle üretilmesi maliyet
ve uygulama açısından mümkün olmadığından bu avantajı kullanabilecek şekilde
dizayn yapılmalıdır.
7) Parça ve kalıp dizaynı esnasında atölyedeki teçhizatların teknik özellikleri dikkate
alınmalıdır. Presleme alanı pres kapasitesi ile uyumlu olmalıdır ve kalınlık sayıları
kullanılabilir pres hareketleri sayısına eşdeğer olmalıdır.
8) Ürünlerin boyutsal toleransları dikkate alınmalıdır. Istampa ekseni veya presleme
yönüne paralel olan boyutlara (ıstampanın hareket yönü) göre radyal yöne paralel
boyutlarda daha yüksek hassasiyet ve tekrarlanabilirliğin elde edildiği gözlenmiştir.
Bu olgu dizayn esnasında mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
9) Sinterleme esnasındaki büzülme gibi preslemeden sonra boyutlarda meydana
gelecek değişimler kalıp dizaynı esnasında dikkate alınmalıdır.
Mukavemetin bütün parça boyunca homojen olması için yoğunluğun da homojen
olması gerektir. Bu sebeple parçalar üniform kesitli ve kesit boyutlarına göre kalınlık
değerleri küçük olacak şekilde dizayn edilmelidir. Dizayn, eksenleri presleme yönüne
dik delikleri içermemelidir. Delik çaplarının basamaklı olarak değişiminden, yandan
girişli deliklerden, oyuklar ve parça altında radyal boşluklardan kaçınılmalıdır.
30
Kesitlerde ani değişimler istenmez. Doğrusal çizgi formuna yakın dalgalı şekiller
kolaylıkla kalıplanabilir. Alt ve üst kalıp ıstampaları arasındaki birleşme düzlemi
silindirik veya düzlemsel olmalıdır. Bu düzlem hiçbir şekilde küresel olmamalıdır
(Çalışkan, 2000).
1.1.11. T/M Uygulamaları
Modern toz metalurjisinin kendini kabul ettirerek kullanılmaya başlanması otomotiv
sanayinde kendinden yağlamalı yatakların keşfi ile olmuştur. Boşluklu kendinden
yağlamalı yatak imali ancak T/M ile mümkündür. T/M ile belli sayıların üzerinde
üretilen yapısal parçaların maliyet yönüyle diğer üretim yöntemlerine göre üstünlüğü
de hızla kullanım alanlarının oluşmasını sağlamıştır. Sanayide üretilen parçalarda en
yaygın olarak kullanılan tozlar demir, çelik ve alaşımları, bakır ve bakır esaslı
alaşımlardır (pirinç, nikel gümüş ve bronz). Demir ve bakır tozları sanayide en çok
kullanılan tozlar olmasına rağmen tüm kullanım alanları bunlarla sınırlı değildir
(Roll, 1984).
Çizelge 1.2’de metal tozlarının en yaygın uygulama alanları ve kullanıldıkları toz
malzemelerinden bazıları gösterilmiştir.
Çizelge 1.2. Metal Tozlarının Ana Uygulama Alanları (Başaran, 2007).
UYGULAMA ALANI KULLANILAN TOZ HAVACILIK Frenleme yüzeyleri Bakır, kurşun, kalay, yüksek nikel alaşımları, grafit, demir Balans ağırlıkları Tungsten, bakır, nikel, demir Yakıt, hidrolik ve hava filtreleri Bronz, paslanmaz çelik, nikel Dış çerçeveler Alüminyum, berilyum, titanyum, demir Isı tutucular Berilyum, tungsten Isı tutucu kaplamalar Alüminyum Jet motor komponentleri Süper alaşımlar Roket yakıtları Alüminyum Kompenent tamiri Nikel-krom, Nikel-alüminyum, Paslanmaz çelik OTOMOBİL Klima Demir, çelik Alternatör regülâtörleri Platinyum alaşımları, demir Yataklar Bakır, kurşun, kalay, demir, alüminyum, grafit, bronz Filtreler Paslanmaz çelik, bronz
31
Çizelge 1.2 (devam) Yakıt pompa parçaları Demir, bakır, takım çeliği Şok sönümleyiciler Demir, alüminyum Buji gövdeleri Demir Aktarma parçaları Demir, bakır, çelik Fren balataları Bakır, demir, kurşun, kalay, grafit, çinko KARPİTLER Tungsten, titanyum, tantalyum, niobiyum DİFÜZYON KAPLAMALARI Alüminyum-titanyum alaşımları, krom, çinko, hafniyum ELEKTRİK ve ELEKTRONİK Bataryalar Nikel, çinko, gümüş, demir, kurşun, grafit Fırçalar Bakır, gümüş, grafit Motor kutup parçaları Demir, silikon- demir Baskı devreler Bakır, gümüş, paladyum, altın, platinyum Yarı iletkenler Kurşun EROZYON TEZGÂHLARI Elektrot Bakır, gümüş, tungsten ISIL İŞLEM Fırın ısıtma elemanları Platinyum alaşımları, tungsten, molibden Fırın ısı koruma kalkanları Alüminyum, tungsten Yüzey sıvama Bakır, pirinç, gümüş, manganez Therrmocapuls Platinyum alaşımları, tungsten, molibden GENEL SANAYİ Yataklar Bakır, kalay, kurşun, bronz Kesici takımlar Tungsten, kobalt Filtreler (sıvı-gaz) Bronz, nikel, paslanmaz çelik, süper alaşımlar, titanyum Alevle kesme Demir, alüminyum Sürtünme malzemeleri Bakır, kurşun, kalay, demir, çinko, grafit BİRLEŞTİRME
Sert lehim Bakır, nikel, gümüş, kobalt, altın, alüminyum, nikel-kobalt-demir-krom alaşımları, nikel-silikon-boron alaşımları
Ark kaynak elektrot örtüleri Demir, nikel, krom Direnç kaynağı elektrotları Tungsten, bakır, gümüş, molibden, manganez Lehimleme Kurşun, kalay, lehim alaşımları YAĞLAYICILAR Kaynaşmayı önleyici malzeme Bakır, kalay, kurşun, grafit Bakırlı yağlayıcılar Bakır Gresler Kurşun, grafit Yüksek sıcaklık yağlayıcıları Alüminyum, grafit T/M parçaların en yaygın olarak kullanıldığı alan otomotiv sanayidir. Otomatik vites
parçaları, hareket dişlileri, yağlama pompa dişlileri, debriyaj baskı plakaları yıllardır
T/M teknolojisi ile üretilmektedir (Başaran,2007).
32
1.1.12. Otomotiv Uygulamaları İçin Toz Metal Parçalar
Dünya otomotiv sanayi daha rekabetçi ve daha talepkar motor tasarımı, geliştirme ve
üretimi, daha iyi performans gösteren otomobil, kamyon ve ağır hizmet araçları
yaratma açısından büyük önem taşımaktadır (GKN Sinter metal, 2001).
Toz Metal sektörü aslında tek bir sektör değildir, ancak bir şekilde farklı özelliklere
sahip sektörler ile bir takım oluşur (Powdermatrıx, 2004). Her ne kadar T/M
üretiminde gelişmeler olsa da şu anki otomotiv sektöründeki yapısal parça sektörü
kısıtlı üretim yöntemlerine bağımlı durumdadır. T/M’ deki bu kaçınılmaz gelişmeler
özellikle motor, otomotiv sistemleri sektörünün geleceği için önemli bir anahtar
olacaktır.
Otomobil motor ağırlığı bakımından, güç yoğunluğu, yakıt verimliliği, emisyon,
güvenilirlik ve dayanıklılık diğer yönleri arasında son 20 yılda önemli gelişmeler
yaşamıştır. Toz Metalurjisi; alt yapı gelişmelerinin birçoğunu etkinleştiren,
kolaylaştıran, otomobil alt yapılarının bileşenlerinde üretimi önemli ölçüde olumlu
yönde arttıran bir yöntem olmuştur (PM Asia, 2009).
Otomotiv sanayinde üretilen parçalar, maddeler halinde şu şekilde sırlanabilir;
(Fujiki, 2001),
Motorlardaki çoklu valf sistemleri, subap kılavuzları, zincir dişliler
Otomatik transmisyonlar (merkez dişliler)
Direksiyon sistemlerinde kullanılan T/M parçalar
Klimalar (T/M kompresör parçaları)
Elektronik sistemler (elektrikli ön camlar), ABS (anti bloke sistem) ve hava
yastığı gibi güvenlik aygıtları
T/M fren balataları
33
1.1.12.1. Motor Parçaları
T/M teknolojisi genellikle valf oturma ekleri, valf kılavuzları, valf parçaları ve zincir
dişlileri yapmak için kullanılır. Bu teknoloji bir dizi karmaşık T/M ürünü olan zincir
dişliler, kasnaklar ve değişken zamanlama kam milleri ve kaldırma sistemleri içinde
kullanılır. Son zamanlarda toz metal parçalar gittikçe artarak kullanılmaya
başlanmıştır. Biyeller, krank milleri ve hareketli parçalar bunlara örnek verilebilir.
Bu parçaların değerlendirilmelerinde yorulma analizlerinde çok büyük olumlu
değerler alınmıştır.
Yeni motor parçaları; yakıt verimliliğini arttırmak için doğrudan enjeksiyonlu
benzinli motorlardaki ve son gelişmeler egzos emisyonlarını azaltma da da T/M
parçalara olan talebi arttırmıştır. Silindirlere giriş yapan havanın kontrolü bu
motorlar için çok önemlidir. Birçok küçük toz metal parçalar bu amaçla kullanılan
önemli parçalardır (Fujiki, 2001).
Şekil 1.17. T/M otomobil parçaları (a)T/M planet dişli taşıyıcı, (b)T/M kam mili rulman kapağı (MPIF, 2006)
1.1.12.2. Dişli Kutusu Parçaları
T/M senkronize dişliler de sürtünme katsayısı, sertlik ve düşük maliyetleri arttırmak
için üzerlerine bazen pirinç katman oluşumu gerekli görülmüştür. Sertlik katsayısı ve
düşük maliyeti arttırmak için bu şekilde geliştirilmişleri bulunmaktadır. Son yıllarda
birden fazla takım sistemler ve kalıplar gerektiren yüksek mukavemetli ve
34
yoğunluklu karmaşık merkez dişli parçaların üretimi T/M üretim yöntemi ile çok
daha basite indirgenmiştir.
Şekil 1.18. T/M ile üretilmiş dişli (Fujiki,2001). Güç iletimi için çelik kemer içeren CVT (sürekli değişken transmisyon) adındaki
yeni şanzıman son zamanlarda çok popüler hale gelmiştir. Ancak burada çok az
sayıda özel T/M parçalar kullanılır. CVT kullanımı aynı T/M yağ pompaları ve T/M
otomatik şanzımandaki parçalar gibidir. Çeşitli çalışmalar ile CVT de kullanılan
dövme parçalar yerine daha düşük maliyetli T/M parçalar alması beklenmektedir
(Fujiki, 2001).
1.1.12.3. Şasi ve Diğer Parçalar
T/M üretiminin artması sayesinde ABS (anti bloke sistem) de kullanılan rotor
algılayıcı parçasındaki paslanmaz çeliklerin kullanımı azalmıştır. Paslanmaz
çeliklerin temel alındığı yeni bir T/M parça dizayn edilmiştir, Ni kaplama yapılmış
demir alaşımları. Bu teknoloji gelişmiş bir sinterleme tekniği içerir ve sinterleme
sonrası yağ işlemleri uygulanır. Dört çekişli otomobiller için diğer T/M parçaları da
içeren bir alaşımdan yapılan açı algılayıcı sensörler üretilmiştir. Bu olay T/M
teknolojisinin özgür alaşım tasarımı ve neredeyse net şekle yakın üretim yapabilme
gibi avantajları sağladığını gösterir (Fujiki, 2001).
35
1.1.12.4. Daha karmaşık parçalar
Gelişmekte olan daha karmaşık parçaların üretimi için metal enjeksiyon kalıplama
(MIM) daha yeni söz sahibi olmaya başlamıştır. Otomobil parçaları üretiminde MIM
uygulamalarında mühendislik verilerinin, mühendisler tarafından MIM bilincinin
eksikliği nedeniyle korkulan bir üretimdir. Bu bilgi eksikliği engelleri ortadan
kaldırılmalıdır. Bu buluş bir dişli üretmek için kullanılan yeni bir yöntemdir ve bir
küçük kesme işlemi bile yapmadan parçaya istenen şekil verilebilmektedir. Karmaşık
parçaların geliştirilmesi için yeni teknolojiler sürekli geliştiriliyor olması nedeniyle,
mekanik özellikleri standardize edilmelidir. Son zamanlarda, sıcak sıkıştırma
teknolojileri de güçlü parçalar geliştirmek için kullanılmıştır. Ham parçaların
işlenmesi bu teknolojiler kullanılarak artık daha kolay ve mümkündür.
Şekil 1.19. Araçlardaki T/M parçaların gelişimi ile ilgili beklentiler (Fujiki, 2001).
Araçlar için T/M parçaların gelişimi
Daha karmaşık parçalar
Yüksek mukavemetli parçalar
Daha fonksiyonel parçalar
• MIM • CNC pres • Birleştirme, kaynak,
sinter birleştirme • Sıcak sıkıştırma, ham
aşamada işleme • İşlenebilirlik
iyileştirmesi
• Yeni alaşım dizaynları• MIM • Yüksek sıcaklık
sinterleme • Sıvı faz sinterleme • Sıcak sıkıştırma • 2P2S (çift sinter, çift
pres) • Sinterleme ve dövme
• Yeni fonksiyonel materyaller uygulaması
• Komple yapısal parçalar ve fonksiyonel parçalar
Yorulma olaylarını ve çeşitli mekanik özellikleri iyileştirmek.
• Anti burulma direnci • Temas yorulma dayanımı • Darbe dayanımı • Young modülü • Uzama
36
1.1.12.5. Yüksek Mukavemetli Parçalar
Yeni alaşım tasarımları, yüksek sıcaklık sinterlemesi, sıvı faz sinterleme, 2P2S (çift
presleme çift sinterleme) ve sinter dövme yüksek mukavemetli parçaları üretmek için
kullanılan yöntemlerdir. MIM teknolojisi ve sıcak sıkıştırma yöntemleri, yüksek
mukavemetli parçalar üretmek için yardımcı olabilmektedir. Bazı yeni teknolojiler
sayesinde aşağıdaki maddelerde geliştirilmektedir.
Yüzey yağlamaları
Sinterleme sonrası ısıl işlemler veya dövme
Eş zamanlı boyutlandırma ve ısıl işlem
Yüksek mukavemetli parçaların yorulma dayanımı, darbe dayanımı, yüksek Young
modülü, yüksek uzama burkulma gibi mekanik özelliklerinin iyi olması
gerekmektedir (Fujiki, 2001).
1.1.12.6. Daha Fonksiyonel Parçalar
Yapılabilir toz metal otomobil parçalarının çeşitliliğini arttırmak için fonksiyonel
parçalar üzerinde araştırmalar yapılmaya devam edilmektedir. Bu çeşitliliği arttırma
fikirleri ile daha önceki teknikler ile yapılamayan T/M gözenekli filtreler, sensörler
ve diğer tahrik elemanlarının üretilmesi başarılmıştır ve direksiyon sistemlerindeki
gibi fonksiyonel mekanik parçalar birleştirmiştir. Herhangi bir durumda, tasarım
mühendisleri, bazı mekanik parçaların, pratik parçaların rolünü oynayabildiğini
düşünmektedir.
T/M teknolojileri talep edilen bu ihtiyaçları karşılamak için hibrit malzemeler
üretebilmektedir. Modüler sistemlerin son zamanlarda önemi artmış ve bu sistemler
önemli tedarikçiler oluşmasını sağlamıştır. Modüler sistemler, parçaların bir alanı
daha verimli kullanabilmesi için birleştirilmesi esasına dayanır. Bu yüzden parçaların
hem mekanik özellikleri hem de işlevsel özelikleri önemli hale gelmiştir. Bu
malzemeler yakın zamanda kesme işlemlerinde kullanılmıştır ve daha ucuz bir
maliyete kavuştuğu andan itibaren otomobil endüstrisi için daha çok kullanılacağı
beklenmektedir (Fujiki, 2001)
37
2. KAYNAK ÖZETLERİ
Özellikle otomotiv alanı ile ilgili direkt olarak T/M konusunda çok fazla yayınlanmış
kaynak bulunmamaktadır, ancak başka alanlar için yapılan T/M konusundaki
çalışmalar dolaylı yoldan otomotiv alanını da kapsamaktadır. Nedeni ise toz metal
otomotiv parçalarının üretiminde kullanılan demir ağırlıklı toz karışımları ve üretim
parametreleri ile diğer farklı alan ve çalışmalardaki parçalar ile benzerlikler
taşıyabilmektedir. Bu tez çalışmasına başlamadan önce aşağıdaki kaynaklar
araştırılmış ve bu doğrultuda literatür taraması yapılmıştır.
Ünlü ve Arkadaşları (2006), demir-bakır-grafit, demir-bakır grafit-alüminyum oksit
ve demir-bakır-grafit-silisyum karbür tozlarını homojen olarak karıştırmış ve demir-
bakır-grafit tozları sabit tutulurken, alüminyum oksit ve silisyum karbür miktarlarını
%3 ve %6 oranında arttırmışlardır. Demir esaslı FeCu-C malzemesinin aşınma ve
mekanik özelliklerini incelemişlerdir. 360MPa basınçta preslenen ve 1100oC’ de azot
atmosferinde malzemeler sinterlenmiştir. Demir tozuna partikül ilave edildiğinde
malzemenin sertliğinde artış gözlenmiştir. Çekme deneyi ölçümlerinde ise ilave
edilen partikül miktarı arttıkça çekme ve basma dayanımının azaldığı görülmüştür.
Eğme deneylerinde ise ilave edilen partikül miktarı arttıkça eğme dayanımının
azaldığı görülmüştür. Aşınma deneylerinde ise, ilave edilen partikül miktarı arttıkça
aşınma dayanımının azaldığı görülmüştür.
Karaaslan (2002), bakır ve kalay tozlarını içeren ve 40-50μm çapındaki ve %50 Cu
%10 Sn karışımındaki tozlardan meydana gelen yatakların aşınma ve sürtünme
özelliklerini incelemiş hem sürtünme hem de aşınma deneylerinde T/M esaslı sinter
bronz yatakların özellikleri olan beslemesiz yani yağ emdirilmiş yataklarda çok
düşük sürtünme ve aşınma değerlerini elde etmiştir. Yapılan aşınma deneylerinden,
yağ beslemesiz deneylerde yatakların aşınma miktarları, yağ beslemeli deneylerde
yatakların aşınma değerlerinden daha büyük çıkmıştır.
Yılmaz ve Özyürek (2009), Çalışmalarında, başlangıç tozu içerisine farklı oranlarda
demir, bakır ve grafit ilave edilerek Fe-Cu-C esaslı çelik malzemeyi toz metalurjisi
(T/M) yöntemi ile üretmişlerdir. Yaptıkları çalışmada bakır ve grafit miktarının
ayrıca, aşınma testinde uygulanan kayma hızının T/M çelik malzemenin aşınma
38
davranışlarına etkisini araştırmışlardır. Aşınma deneylerinde pin on disk yöntemini
kullanmışlar ve aşınma testi yapılan numuneler 1, 1,5 ve 2 m/s hızlarda, 2000m
kayma mesafesi ve 20N’ luk yük şartlarına tabi tutulmuştur. Yaptıkları deneysel
çalışmaların sonucunda ise; farklı kayma hızlarında aşındırılan numunelerde en
yüksek aşınma kaybı düşük Cu ve C içeren numunelerde, en düşük aşınma kaybı ise
yüksek oranda Cu ve C içeren numunelerde elde etmişlerdir.
Ayrıca sürtünme katsayısı değerleri numune içerisindeki C varlığı ile oluşan fazlara
bağlı olarak değiştiği, sert fazların olması düşük hızlarda daha yüksek sürtünme
katsayısı değerlerinin artmasına neden olduğunu ve malzeme içerisindeki artışına
paralel olarak sürtünme katsayısı düşüş göstermiş, aşınma esnasında kayma hızına
bağlı olarak genelde sürtünme katsayısı düştüğü sonuçlarını ileri sürmüşlerdir.
Boz ve Kurt (2006), Toz metal fren balata malzemelerinin sürtünme-aşınma
performansı üzerine çinkonun etkisi çalışmalarını iki aşamaya ayırmışlardır. Birinci
aşamada toz metalurjisi yöntemi ile bronz esaslı fren balataları üretilmiş ve üretilen
balataların sürtünme-aşınma performansları test edilmiştir. İkinci aşamada bronz
esaslı balata tozlarına farklı oranlarda (%0,5-4) Zn tozu ilave edilerek, yeni balata
numuneleri üretilmiş ve üretilen Zn ilaveli balata numunelerinin sürtünme aşınma
davranışları belirlenerek Zn esaslı balata numuneleri ile mukayesesini yapmışlardır.
Deneysel çalışmalarının sonucunda fren balatası olarak üretilen malzemelerin
optimum sürtünme-aşınma özellikleri 350 MPa presleme basıncında ve sinterleme
sıcaklığının 820 oC olduğu; balata malzemesine ilave edilen Zn tozunun ergime
derecesinin düşük olması nedeni ile ilave Zn oranı arttıkça numunelerin sinterleme
yoğunluğunu düşürdüğü; aşınma sonrası ana malzemenin sertliği yaklaşık %100
artarken, Zn ilaveli sürtünme malzemelerinin sertliklerinde bir değişim olmadığı ve
SAE-J661 standardına göre, ürettikleri balata malzemelerinin debriyaj balatası olarak
kullanılabilir olduğunu tespit etmişlerdir.
39
Dobrzañski ve arkadaşları (2007), Ni-Mo-W çeliklerinin sinterlenmesi ve özellikleri
isimli araştırmalarında toz alaşımlarına Ni, Mo ve W tozlarının ilavesi ile parçanın
bütünündeki özellik değişimini incelemiş ve düşük karbonlu çeliklerin
mikroyapısında beynit oluşumu ile özellikle martenzitik yapının varlığını
kanıtlamışlardır. Karbon miktarının artması ile mekanik özelliklerin sonuçlarında
belirgin bir fark görüldüğünü, alaşım içerisine W ilavesinin aşınma direncini
artırdığını ve incelenen tüm malzemelerin genellikle aşınmaya karşı iyi direnç
göstermesi sebebiyle özel uygulama alanlarında kullanılmasının uygun olacağını
belirtmişlerdir.
Fujiki (2001), otomotiv uygulamaları için toz metal parçaların mevcut durumu ve
geleceği konulu çalışmasında otomobil sanayisinin T/M parçalara olan ihtiyacı, T/M
parça teknolojisinin sınıflandırılmasına odaklanarak otomobil endüstrisindeki T/M
parça kullanımı ve otomobillerde kullanılması için umut edilen yeni T/M parçaların
tasarımından da bahsetmiştir. Sonucunda T/M malzemelerin dövme malzemelere
nazaran çok daha fazla mekanik özelliklerinin bulunduğu, tozun kendisi işlenmiş
metallerden daha pahalı olmasına rağmen T/M üretim yöntemi hariç diğer tüm
yöntemlerde malzemeyi defalarca işlenmesine gerek kalmadan ve özel alaşımlar
oluşturabilme imkânının sağlanamadığı, T/M teknolojileri ve geliştirilen toz metal
parçaların benimsenmesi için anahtarın işbirliği olduğunu belirtmiştir.
Özgün (2007), yüksek lisans çalışmasında iki farklı nikel oranına sahip Fe-Ni-Cu
Mo-C distaloy toz içerisine farklı oranlarda ferro molibden, bakır, grafit ve ferro bor
tozları ilave etmiş ve T/M yöntemi ile toplamda 12 farklı kompozisyona sahip
alaşımlı T/M çelik malzeme üretmiştir ve sinterlemesini 1120 oC de, parçalanmış
amonyak atmosferinde 30 dakika süre ile gerçekleştirmiştir. İlave tozların, üretilen
alaşımlı çelik malzemelerin mikroyapı, aşınma direnci, sertlik, kırılma tokluğu ve
eğilme dayanımı gibi mekanik özelliklerine etkilerini araştırmıştır. Bu araştırmalar
neticesinde; aşınma deneylerinde düşük yük, ağırlık kaybının az olmasına, yüksek
yük ise ağırlık kaybının daha fazla olmasına neden olduğuna, genel olarak içerisinde
karbon ve daha fazla bakır bulunan numunelerin daha az aşındığı; ancak içerisinde
bor bulunan numunelerin daha çok aşındığı gözlemlerine varmıştır. Ayrıca içerisinde
40
Ni ve C oranı fazla olan A grubu numunelerin sertlik değerlerinin B grubu
numunelerine göre daha yüksek belirlendiğinin bu durumun numune içerisinde Ni, C
ve Cu miktarının fazla oluşunun sertlik değerlerini arttırıcı etki yapmasından
kaynaklandığı bilgilerine ulaşmıştır.
41
3. MATERYAL VE YÖNTEM
Bu çalışmada toz metalurjisi ile üretilen otomotiv parçalarının toz karışımları
belirlenmiş ve bu toz çeşitleri üzerinden numuneler üretilerek birçok yönden
kıyaslamaya tabi tutulup, otomotiv endüstrisindeki toz metal parça kullanımında
iyileşme sağlanması amaçlanmıştır. Yanlış parça seçimi hem üreticiye hem satın alan
kişiye maddi manevi büyük zararlar vermektedir. Sıcaklığa veya aşınmaya karşı daha
dayanıklı olması istenen bir parçanın yanlış yerde kullanılması faydadan çok zarar
verir. Bu bakımdan ağırlıklı olarak otomobil parçası üretilen dört çeşit toz
karışımından elde edilen numunelerden çeşitli mekanik deneyler ve üzerinde
incelemeler yapılarak performans değerlendirilmesi ile ilave bilgiler kazandırılması
ve doğru parça seçimi yapılabilmesi için bu tez çalışmasının kaynak olması
amaçlanmıştır. Bunun için aşağıda çizelge halinde toz karışım değerleri verilen
numuneler ile çekme, basma, üç nokta eğme, aşınma deneyleri yapılmış ve sertlik
değerleri ölçülmüştür. Ayrıca SEM (taramalı elektron mikroskobu) ve optik
mikroskop ile metalografik incelemeler yapılmıştır.
3.1. Deneyler İçin Hazırlanan Toz Karışımları ve Üretim Parametreleri Her bir deney için dört çeşit toz karışımından (505, 507, 53, 45) deney başına her toz
karışımından 3’er adet numune üretilmiş ve ortalamaları alınmıştır. Çizelge 3.1. de
toz karışım değerleri ve isimleri bulunmaktadır. Karışımlar içerisine Ni ve Molibden
ön alaşımlı, Bakır ve Karbon elementel olarak ilave edilmiştir.
Çizelge 3.1. Deney parçaları için toz karışım oranları
Toz Adı % C % Cu % Ni % Mo % MnS % Zn-st
507 0,15–0,25
1,35–1,65
1,58–1,93
0,45–0,55
0,45–0,55
------------
505 0,54–0,66
1,35–1,65
3,60–4,40
0,45–0,55
0,45–0,55 ------------
53 0,77-0,83
1,80–2,20 ------------ 1,35–1,65
------------ 0,72–0,88
45 0,72–0,88
1,35–1,65
1,58–1,93
0,45–0,55
0,45–0,50 ------------
42
Oranları belirlenen tozlar homojen olarak karıştırılmış şekilde högonas firmasından
temin edilmiştir ve boyutları 30–200μm arasındadır. Her bir toz karışımı dört farklı
deney için standartlarda belirtilen dört farklı ölçü ve şekilde üretilmiştir. 507, 505, 45
isimli tozlar 400 oC ön ısıtmalı, max. 1120 oC sıcaklığında içerisinde metan gazı
ortamı bulunan şartlarda sinterleme işlemine tabi tutulmuş ve sinterleme süresi
yaklaşık olarak 1 saat 45 dk sürmüştür. 53 isimli toz ise 750 oC ön ısıtmalı, max 1120 oC sıcaklığında amonyak gazı ortamında sinterlenmiştir ve sinterleme süresi yaklaşık
olarak 1 saat 30 dk sürmüştür. Numune parçalarının her birinin çizelgelerde belirtilen
yoğunlukları Arşimet prensibine göre belirlenmiştir.
3.2. Sertlik Ölçümleri
T/M malzemeler çok küçük toz tanelerinin bir araya getirilmesi ile oluştuğu için
parçanın genelinde her zaman porozite (taneler arası boşluk) ile karşılaşmak
mümkündür. Bu sebepten dolayı dört farklı alaşım çeşidimizin sertlik ölçümleri
sertlik ölçen ucun bu porozite alanlarına denk gelme olasılığını bertaraf etmek için
mikro sertlik olarak değil Brinell makro sertlik olarak ölçümler yapılmıştır.
Şekil 3.1. Makro sertlik ölçümü yapılmış numune
Ölçümler Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Metalürji ve Malzeme
Mühendisliğinde bölümünde bulunan Struers marka Duramin 500 model sertlik
ölçme cihazı ile gerçekleştirilmiştir ve hata payının en aza indirilmesi için Şekil
3.1’de gösterildiği gibi numune üzerinden üç farklı noktadan ölçüm yapılmıştır.
43
Şekil 3.2. Sertlik ölçme cihazı
3.3. Basma Deneyi
Basma deneyi Şekil 3.3’de ölçüleri belirtilen numuneler kullanılarak yapılmıştır.
Şekil 3.3. Basma deneyi numunesi 45, 53, 505, 507 isimli toz karışımları için 10x10mm ölçülerinde her toz karışımı için
3'er adet numune hazırlanmıştır. Bu numuneler 50 tonluk Dorst marka pres
yardımıyla sıkıştırılmış ve ardından sinterleme işlemine tabi tutulmuştur. Üretilen
parçaların yoğunluk ve bağıl yoğunlukları Çizelge 3.2.de belirtilmiştir.
Çizelge 3.2. Basma deneyi numunelerinin yoğunluk- bağıl yoğunluk ilişkisi
Toz adı Yoğunluk (g/cm3) (δ) Bağıl yoğunluk (g/cm3) (γ)
507 7,05 0,903
505 7,05 0,903
53 7,04 0,902
45 7 0,897
44
Parçaların sinterlenmesinin ardından Zwick-Roell marka 5000 kg kapasiteli basma
deneyi cihazında basma işlemine maruz bırakılmıştır. Basma işlemi yapılırken
cihazın alt çenesi sabit olup, üst çenesi alt çeneye ortalanmış olan parçaya sürekli
artan bir ivmeyle kuvvet uygulanmıştır (Şekil 3.4)
Şekil 3.4. Basma deneyi cihazının görüntüsü
3.4. Çekme Deneyi
Çekme deneyi numuneleri için ISO 2740’a göre belirlenmiş olan ölçülerde (Şekil
3.5) numuneler Högonas firması tarafından temin edilmiştir ancak, üretim sıkıntıları
sebebi ile 53 numaralı numune parçası temin edilememiştir. Temin edilemeyen bu
parçanın deney verilerinin kıyaslama eksikliği diğer yapılan deney verileri ile
giderilmeye çalışılmıştır. Numunelerin yoğunlukları Çizelge 3.3’de belirtilmiştir.
Şekil 3.5. Çekme deneyi numunesinin ölçüleri
45
Çizelge 3.3. Çekme deneyi numunelerinin yoğunluk- bağıl yoğunluk ilişkisi Toz adı Yoğunluk (g/cm3) (δ) Bağıl yoğunluk (g/cm3) (γ)
507 6,81 0,873
505 6,79 0,870
45 6,73 0,862
Çekme deneyi Toz Metal A.Ş fabrikasında bulunan Zwick-Roell marka çekme
cihazında yapılmıştır, cihazın çekme kapasitesi 5000 kg dır. Çekme deneyi cihazının
çeneleri arasına numuneler yerleştirilmiştir ve çeneler arası mesafe 20 mm dir, üst
çene hareketli olup yukarıya doğru numuneyi çekerken alt çene sabittir. Çekme
deneyinde parçaların kırılma esnasındaki max. yük, çekme mukavemeti ve kopma
kuvveti değerleri ve numunelerin kırılma tipleri de belirlenmiştir.
3.5. Üç Nokta Eğme Deneyi
Üç nokta eğme deneyi için 10x10x55 ölçülerinde pres kalıbı hazırlanmış ve dorst
marka 50 tonluk pres yardımı ile parçalar basılmıştır. İlk şekli verilen bu parçalara
ardından sinterleme işlemi yapılmıştır. Üç nokta eğme deneyi için hazırlanan
numunelerin yoğunluk ilişkileri Çizelge 3.4’de verilmiştir.
Çizelge 3.4. Üç nokta eğme deneyi numunelerinin yoğunluk-bağıl yoğunluk ilişkisi
Toz adı Yoğunluk (g/cm3) (δ) Bağıl yoğunluk (g/cm3) (γ)
507 7,07 0,906
505 6,99 0,896
53 7,11 0,911
45 7,05 0,903
Üç nokta eğme deneyi 5000 kg basma kapasiteli Zwick-Roell marka cihaz yardımı
ile yapılmıştır. Cihazın çeneler arası mesafesi, çenelerin yüksekliği Şekil 3.6’da
gösterilmiştir. Çeneler üzerine yerleştirilen deney parçalarına üst kısımından kırıcı uç
yardımıyla sürekli artan bir kuvvet uygulanmış ve deney parçası kırıldığı anda
46
kırılma kuvveti, % ve mm cinsinden uzama miktarları, çapraz kırılma mukavemeti
değerleri ve grafik çizimleri alınmıştır.
Şekil 3.6. Üç nokta eğme deneyi şematik görünüşü
Üç nokta eğme deneyinde çapraz kırılma mukavemet değerlerinin bulunması için
aşağıdaki formül uygulanmıştır.
Çapraz kırılma mukavemeti:
TRS = 3 x P x L / 2 x T2 x W (1.1)
TRS= Çapraz kırılma mukavemeti (N/mm2)
P= Kırılma yükü (N)
L= Çenelerin destek noktası arası mesafesi (mm)
T= Parça kalınlığı (mm)
W= Parça genişliği (mm)
3.6. Aşınma Deneyi
Otomotiv parçaları çalışma koşullarına bağlı olarak değişmekle beraber çoğunlukla
ileri derecede aşınma kuvvetlerine maruz kalmaktadırlar ve bu da malzeme ömrünü
oldukça kısaltan bir durumdur, bu sebepten dolayı numune çeşitlerinin aşınma
deneyleri yapılmıştır (Şekil 3.7). Aşınma deneyi için Sakarya Üniversitesi Teknik
Eğitim Fakültesinde bulunan pin disk aşınma test cihazı kullanılmıştır ve deneyin
yapılabilmesi için 6x50mm ölçülerinde her toz cinsi için silindirik numuneler
47
hazırlanmıştır. Hazırlanan numunelerin sürtünmeye maruz bırakılacağı uç kısmı
yüzey parlatma cihazında işleme tabi tutulmuştur. Malzemenin aşınma performansı
aşınma direnci olarak nitelendirilmekte ve her bir malzemenin aşınma direnci belli
yük, çevresel hız ve alınan yol (devir) şartlarında oluşan malzeme kaybı olarak
değerlendirilmiştir. Kuru aşınma deneyine tabi tutulan numunelerin sürtünme
katsayıları ve sürtünme kuvvetleri Deltar marka veri toplayıcısı ile anlık olarak
ölçülmüş ve 2000m ile nitelendirilmiştir. Kaydedilen verilerin grafikleri
oluşturulmuş ve her toz numune grubu için aşınma öncesi ve sonrası ağırlık kayıpları
1/10000 hassasiyetinde terazi ile belirlenmiştir. Aşınma deneyleri için 50 N yük
altında 238 dv/dk dönme hızı ile 33 dk süre değerleri belirlenmiştir.
Sürtünme katsayısı formülü: (1.2)
ϻ=Fs/Fn ϻ=Sürtünme katsayısı,
Fs=Sürtünme kuvveti (N),
Fn=Normal kuvvet (N)
Yukarıdaki formül sayesinde, aşınma deneyi esnasında cihazın bağlı bulunduğu
bilgisayar formülüzasyonu otomatik olarak çözümleyip aşınma oranları grafiklerini
belirlemiştir.
Şekil 3.7. Aşınma deneyi görüntüsü
48
Aşınma oranı formülü: (1.3)
K= ∆m / ρxLxP K= Aşınma oranı (m2/N)
Δm= m1-m2 (Ağırlık kaybı)
m1= Deney öncesi ağırlık (g)
m2= Deney sonrası ağırlık (g)
ρ= Malzemenin yoğunluğu (g/cm3) L= Kayma mesafesi (m)
P= Uygulanan yük (N)
Şekil 3.8. Pim-disk aşınma cihazının şematik gösterimi (Ünal; Yetgin, 2010).
3.7. Metalografik Çalışmalar
İlk olarak üç nokta eğme numunelerin farklı oranlarda büyütülmüş görüntü
incelemeleri İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Mühendisliği
Bölümünde bulunan JSM marka 5600 model Taramalı Elektron Mikroskobunda
(SEM) yapılmıştır. Sinterlenmiş dört farklı T/M alaşım çeşidinin SEM görüntüleri
yardımıyla mikroyapıları, gözenek dağılımı ve büyüklükleri, daha iyi tanımlanmaya
çalışılmıştır. Ayrıca SEM incelemesi yapılan numunelerin üç nokta eğme numuneleri
olmasından dolayı kırılma tiplerinin belirlenmesinde yapılan deneye ilave olarak
destekleyici rol oynamıştır.
İkinci olarak, aşınma deneyine tabi tutulan dört farklı T/M alaşım çeşidinin deney
sonrası numunelerin aşınan yüzeyleri ve aşındırıcı diskin yüzeyleri Sakarya
Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Metal Eğitimi Bölümünde bulunan Nikon
49
Eclipse marka L 150 A model optik mikroskop yardımı ile incelenmiştir (Şekil 3.9).
Bu inceleme sayesinde aşınma deneyinde elde edilen verilere ilave olarak daha
açıklayıcı ve ayrıntılı yorumlama olanağı elde edilmiştir. Ardından dört farklı tip
numune alaşımı, bakalite alınmış ve sırasıyla 800, 1200, 2400, 4000mm zımparalar
ve % 3 μm elmas solüsyon kullanılarak parlatılmış, ilk olarak dağlama yapılmadan
sonrasında % 2 nital ve % 4 picral çözeltileri ile dağlama yapılarak mikroyapı
incelemeleri yapılmıştır.
(a) (b)
Şekil 3.9. Metalografik cihazlar (a) Optik mikroskop, (b) Parlatma cihazı
50
4. ARAŞTIRMA BULGULARI
4.1. Sertlik Ölçümü Sonuçları
Ürettiğimiz dört farklı tip alaşım numunelerinin sertlik ölçümleri Brinell sertlik
ölçme yöntemi ile yapılmıştır ve bulunan değerler Şekil 4.1'de belirtilmiştir. En sert
malzeme 505 numaralı malzemedir ve diğer parçalar ile aralarında değer olarak çok
fazla fark bulunmamaktadır.
Şekil 4.1. Numunelerin Brinell sertlik ölçüm sonuçları grafiği 505 isimli parçanın toz alaşım değerleri C (Karbon) elementi yönünden orta
değerlerde bulunurken Cu (Bakır) elementi alaşım içinde en düşük % miktarına
sahiptir. Ancak 505 tozunun bileşim tablosuna bakıldığında bakır ve karbonun yanı
sıra Ni, Mo ve MnS elementleri ile karışım oluşturulmuştur ve 'C' oranının düşük
olmasına rağmen en yüksek sertlik değeri elde edilebilmiştir. İkinci olarak en sert
malzeme 45 numaralı parçadır, toz alaşım oranlarına bakıldığında sadece karbon ve
nikel oranları farklılık göstermektedir. 45 numunesinde 505'e göre karbon oranı
arttırılırken nikel oranı yarı yarıya azaltılmıştır, karbon oranının artmasına rağmen
sertliğinin 505'e göre daha az olması nikel elementinin de sertleşebilme kabiliyetinin
özelliğinin olmasından kaynaklanmaktadır. Hatta Şekil 4.2’ ye bakıldığında nikel
elementinin Brinell sertliğe karbon elementinden daha fazla olumlu katkısı
51
bulunmaktadır bu sayede 45 numaralı parça ile 505 numaralı parça arasında çok fazla
bir sertlik değeri bulunmamaktadır ve sadece nikel ve karbon tozlarının yüzde olarak
değiştirilmesi ile bu değerler sağlanmıştır.
Şekil 4.2. Bazı alaşım elementlerinin çeliğin sertliğine etkileri (Özgün, 2007). 53 numaralı numune ortalama 204 HB ile üçüncü sert malzeme olurken 507 numaralı
numune ortalama 188 HB ile en düşük sertliğe sahip malzemedir. 53 ve 507 isimli
parçaların toz alaşım oranlarında ise 507'de % 1,58 gibi düşük miktarda Ni
bulunmasına karşılık 53'ün içerisindeki C ve Cu oranı 507 parçasına göre oldukça
fazla miktardadır. Ni elementinin sertleşmeye katkısı bakır ve karbon'a göre daha
fazla olmasına rağmen oransal olarak bu elementlerden daha az olması sertlik
bakımından 53 numaralı parçayı daha sert yapmaktadır. Ayrıca 53 numaralı alaşımda
Mo (Molibden) elementi 507 numaralı parçaya göre yaklaşık % 1 daha fazladır ve
Şekil 4.2'de Molibden'in sertlik kazandırma yönünden azımsanmayacak kadar bir rol
oynadığı anlaşılmaktadır. Demir esaslı T/M parçalarda, düşük miktarda molibden
ilavesi, katı çözelti sertleşmesine az miktarda etki etmektedir. Buna karşılık
molibden, karbon içerisinde çözündüğünde sertleşebilme özelliğini iyileştirmekte,
dolayısıyla parçanın sertliğinin artmasına katkı sağlamaktadır (Khorsand, H.). Tüm
52
parçaların sertlik sonuçlarına genel olarak ele alındığında nikel, bakır, karbon ve
molibden elementlerinin kullanılarak veya kullanılmayarak ve oransal olarak toz
alaşım değerlerinin içerisinde fazla olması ile istenen sertlik değerleri birçok farklı
karışım ile elde edilebilmektedir.
4.2. Basma Deneyi Sonuçları
Basma deneyinde her alaşım için 3'er adet numune kullanılmıştır ve parçaların basma
deneyinde uygulanan eşit değerdeki max. kuvvet sonucu boy kısalmaları ve çap
genişleme miktarları belirlenmiştir (Şekil 4.3, 4.4, 4.5, 4.6). Bu saptanan özellikler
ayrı ayrı olarak çizelge 4.1, 4.2, 4.3, 4.4’de belirtilmiştir.
Çizelge.4.1. 507 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları
Deney öncesi boy (mm)
Deney sonrası boy ölçüsü (mm)
Boy değişim miktarı (mm)
Deney öncesi çap ölçüsü (mm)
Deney sonrası çap ölçüsü (mm)
Çap değişim miktarı (mm)
1.numune 10,07 9,82 0,25 10,06 10,21 0,15
2.numune 10,07 9,85 0,22 10,06 10,20 0,14
3.numune 10,06 9,85 0,21 10,06 10,21 0,15
Şekil 4.3. 507 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği
53
Çizelge 4.2. 505 numaralı numunenin boy ve çap değişim oranları
Deney öncesi boy (mm)
Deney sonrası boy ölçüsü (mm)
Boy değişim miktarı (mm)
Deney öncesi çap ölçüsü (mm)
Deney sonrası çap ölçüsü (mm)
Çap değişim miktarı (mm)
1.numune 9,94 9,90 0,04 10,04 10,10 0,06
2.numune 9,94 9,90 0,04 10,04 10,10 0,06
3.numune 9,93 9,88 0,05 10,04 10,10 0,06
Şekil 4.4. 505 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği
Çizelge 4.3. 53 numaralı numunenin Boy ve Çap değişim oranları Deney
öncesi boy (mm)
Deney sonrası boy ölçüsü (mm)
Boy değişim miktarı (mm)
Deney öncesi çap ölçüsü (mm)
Deney sonrası çap ölçüsü (mm)
Çap değişim miktarı (mm)
1.numune 9,92 9,90 0,02 10,07 10,07 0,001
2.numune 9,92 9,90 0,02 10,07 10,07 0,001
3.numune 9,92 9,90 0,02 10,07 10,08 0,01
54
Şekil 4.5. 53 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği
Çizelge 4.4. 45 numaralı numunenin Boy ve Çap değişim oranları Deney
öncesi boy (mm)
Deney sonrası boy ölçüsü (mm)
Boy değişim miktarı (mm)
Deney öncesi çap ölçüsü (mm)
Deney sonrası çap ölçüsü (mm)
Çap değişim miktarı (mm)
1.numune 9,89 9,85 0,04 10,06 10,08 0,02
2.numune 9,92 9,88 0,04 10,06 10,07 0,01
3.numune 9,95 9,85 0,1 10,06 10,08 0,02
Şekil 4.6. 45 numaralı numunenin boy-çap değişim grafiği
55
Basma deneyi sonrasında elde edilen boy değişim değerleri karşılaştırıldığında en
çok boy ölçüsü azalan parçanın 507 numaralı numunede olduğu en az değişimin ise
53 numaralı numunede olduğu görülmektedir. Ayrıca çap değişim oranları
incelendiğinde boyca azalmayla doğru orantılı olarak en çok çap ölçüsündeki
değişim de 507 numaralı numunede olmuştur, en az çap ölçüsü değişimi ise 53
numaralı numunede olmuştur bu parçada neredeyse hiç ölçü değişikliği olmamıştır.
Aşağıdaki Şekil 4.7’de numune çeşitlerinin boy ve çap olarak ortalama değişim
miktarlarını göstermektedir.
Şekil 4.7. Numunelerin ortalama boy azalması ve çap artışı miktarları
Basma deneyi sonuçlarında deney cihazının parçaların alın kısımlarından uygulanan
kuvvet sonucunda boy ölçüsündeki azalma ve buna bağlı olarak parçanın çap
ölçüsündeki genişleme miktarları belirlenmiştir. Şekil 4.5’e bakıldığında ölçüsel
olarak en çok değişime uğrayan parça 507 numaralı parçadır. Genel olarak
bakıldığında boy ölçüsündeki azalma miktarının yaklaşık yarı değeri kadar çap
ölçülerinde artma saptanmıştır, bu da doğal olarak deney sırasında uygulanan kuvvet
sonucu parçaların yanal şekilde genişleme yapması olarak ifadelendirilebilir. Ancak
505 numaralı parçada yaptığımız genellemeye ters düşecek şekilde boy ölçüsündeki
56
azalmadan daha fazla değerde çap ölçüsünde bir artış olmuştur. 4.6.3. kısmındaki
mikro yapı incelemelerine bakıldığında dağlama öncesi optik fotoğraflarda en az
gözenek miktarı 505 numaralı parçadır, bu sebeple diğer parçalardaki boşluk
miktarının bu parçaya oranla daha fazla olması sonucunda basma deneyinde
uygulanan kuvvetin bir kısmını sönümleyerek ölçüsel değişimi sınırlı tutması bu
boşluklar sayesindedir. 505 numaralı parçanın boşluk miktarının çok az olması
deneyde üst kısımdan uygulanan kuvvet direkt olarak yan yüzeylere uygulanarak
parçanın şişme miktarında diğer parçalara nazaran fazlalık görülmektedir. Sinterleme
sonrası katılaştırılan parçaların tekrar presleme veya dövme işlemi yapılması
suretiyle içerisindeki boşluk miktarlarının bertaraf edilerek daha sert parçaların
oluşturulması da bu anlattığımız esasa dayanmaktadır. 53 numaralı parçanın
neredeyse hiç çap ölçüsünün değişmemesi de içerisinde bulundurduğu mukavemeti
arttırıcı karbon, bakır ve molibden miktarlarının fazlalığı nedeniyle basma deneyi
esnasındaki kuvvete iyi bir direnç göstererek ölçüsel değişim miktarını çok az
düzeyde tutabilmiştir.
4.3. Çekme Deneyi Sonuçları
ISO 2740 standardında yapılan çekme deneyi numunelerinin tümü gevrek kırılma
şeklinde kırılmıştır ve deney sayesinde çekme kuvveti, maksimum yük, kopma
kuvveti değerleri belirlenmiştir.
Çizelge 4.5. 507 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları
Çekme mukavemeti (MPa)
Kopma kuvveti (MPa)
1. numune 276 276 2. numune 268 268 3. numune 267 267
Çizelge 4.6. 505 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları
Çekme mukavemeti (MPa)
Kopma kuvveti (MPa)
1. numune 330 330 2. numune 357 357 3. numune 331 331
57
Çizelge 4.7. 45 numaralı numunenin çekme deneyi sonuçları
Çizelge 4.5, 4.6, ve 4.7’e bakıldığında çekme mukavemeti, maksimum yük ve kopma
kuvveti değişkenleri bakımından en yüksek değeri 505 numaralı numune
taşımaktadır. Malzemelere uygulanan yükler ile oluşan gerilmeler, malzemelerde
elastik ve plastik değişmelere neden olmaktadır. Az karbonlu çeliklerin gerilme-
uzama eğrileri özellikle elastik sınırdan sonra doğrusal değildir. Buna karşılık toz
metalurjisi yöntemi ile üretilen metallerde, bileşim aynı olmasına rağmen gerilme-
uzama eğrileri doğrusaldır. Özakça, yaptığı bir çalışmada gerilme-uzama eğrilerini
doğrusal olarak bulmuştur ve bu eğrilerde herhangi bir akma sınırı görülmemiştir.
Ayrıca, bu çalışmada kullanılan sinterleme atmosferinin de çekme mukavemetini
etkilediği görülmüştür (Şekil 4.8). Fırın atmosferi ne kadar indirgeyici olursa; buna
bağlı olarak çekme mukavemeti de yüksek olmaktadır (Özakça, 1989).
Şekil 4.8. Farklı ortamlarda sinterlenen T/M parçaların gerilme-uzama eğrilerinin
değişimi (Özakça, 1989).
507, 505, 45 isimli çekme numunelerimizin tümü metan gazı ortamında sinterleme
işlemleri tamamlanmıştır ve ortak sinterleme atmosferi oluştuğu için kendi aralarında
bu yönüyle bir kıyaslama yapılamamaktadır. Ancak Çizelge 3.1.’e bakıldığında
Çekme mukavemeti (MPa)
Kopma kuvveti (MPa)
1. numune 314 309 2. numune 314 314 3. numune 326 326
58
çekme deneyi değerleri yüksek çıkan 505 numaralı numune çeşidinin Nikel oranının
45 ve 507 numaralı parçaların eşit oranlarına nazaran neredeyse iki katı oranında
fazlalık görülmektedir. Bilinmektedir ki nikel iyi bir mukavemetin yanı sıra yüksek
uzama özelliği kazandırılması istenen parçalarda sıklıkla kullanılmaktadır ve 505
numaralı parçanın nikel oranının bu denli yüksek olması çekme deneyi sonuçlarına
olumlu bir değer kazandırmıştır. 45 ve 507 numaralı numuneler kendi aralarında ele
alındığında ise Çizelge 3.1. de görüldüğü gibi bu iki alaşım arasındaki tek farklılık
karbon oranlarındaki farklılıktır. 45 numaralı alaşım içerisindeki karbon miktarı 507
alaşım tozuna göre % 0,60 oranında fazladır bu da elastik özelliği aranmadığı
durumlarda yüksek çekme mukavemetine sahip parçaların üretimine olanak tanır.
(a)
(b)
(c)
Şekil 4.9. (a) 507, (b) 505, (c) 45 numaralı numunenin çekme deneyi sonucu
59
Şekil 4.9’dan da anlaşılacağı gibi bakır ilavesi 45 numaralı toz alaşımının çekme
dayanımını iyileştirirken uzama miktarı çok düşüktür ve çekme numunesi
malzemelerinde Özakça’nın belirtmiş olduğu gibi akma sınırı görülmemektedir.
Ayrıca T/M parçaların gözenekli bir yapıya sahip olmaları, bu parçaların çekme
mukavemetlerini olumsuz yönde etkilemektedir (Özgün, 2007).
Şekil 4.10. Yoğunluğun çekme mukavemetine etkisi (Özakça, 1989). Çizelge 3.3’ de görüldüğü gibi çekme deneyi numunelerinin yoğunlukları birbirine
yakın değerlerdedir ve Şekil 4.10 incelendiğinde parçaların iyi bir gerilme özelliği
kazanabilmesi için en ideal 6,9 g/cm3 yoğunluk değerine çok yakın yoğunluklara
sahip olmaları sonucunda çekme dayanımlarını olumlu etkilenmiştir.
60
4.4. Üç Nokta Eğme Deneyi Sonuçları
Üç nokta eğme deneyleri ile kırılma kuvvetleri ve uzama miktarları tespit edilmiştir.
Bu deneyin yapılması sırasında 55x10x10mm ölçülerinde her alaşım için üçer adet
numune kullanılmıştır ve sonuçlar Çizelge 4.8, 4.9, 4.10 ve 4.11’de her bir numune
grubu için belirtilmiştir.
Çizelge 4.8. 507 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonuçları
Kırılma kuvveti (N)
Sehim miktarı (%)
Sehim miktarı (mm)
Çapraz kırılma mukavemeti (N/mm2)
1.numune 12800 4,7 1,25 883,2
2.numune 11500 4,2 1,12 793,5
3.numune 11200 3,8 1,00 772,8
Çizelge 4.9. 505 numaralı toz alaşımının üç nokta eğme deneyi sonuçları
Kırılma
kuvveti (N) Sehim miktarı (%)
Sehim miktarı (mm)
Çapraz kırılma mukavemeti (N/mm2)
1.numune 14700 5,1 1,36 1014,3
2.numune 14700 4,8 1,27 1014,3
3.numune 14200 4,7 1,25 979,8
Çizelge 4.10. 53 numaralı toz alaşımının üç nokta eğme deneyi sonuçları
Kırılma
kuvveti (N) Sehim miktarı (%)
Sehim miktarı (mm)
Çapraz kırılma mukavemeti (N/mm2)
1.numune 15600 4,1 1,08 1076,4
2.numune 16700 4,6 1,23 1152,3
3.numune 16800 4,8 1,28 1159,2
Çizelge 4.11. 45 numaralı toz alaşımının üç nokta eğme deneyi sonuçları
Kırılma
kuvveti (N) Sehim miktarı (%)
Sehim miktarı (mm)
Çapraz kırılma mukavemeti (N/mm2)
1.numune 10800 3,0 0,80 745,2
2.numune 11100 3,4 0,89 765,9
3.numune 10800 3,2 0,84 745,2
61
Çizelgelerde de görülmektedir ki en büyük kırılma kuvveti değeri 53 numaralı toz
alaşımındadır en düşük kırılma kuvveti değeri ise 45 numaralı toz alaşımındadır.
Ayrıca % ve mm olarak en çok uzama gösteren numune 505 numaralı toz alaşımıdır.
En düşük uzama miktarına sahip numune ise 45 numaralı toz alaşımıdır. En yüksek
çapraz kırılma mukavemeti 53 numaralı numunedir, en düşük değere sahip numune
parçası ise 45 numaralı alaşımdır.
(a)
(b)
(c)
62
(d)
Şekil 4.11.(a) 507, (b) 505, (c) 53, (d) 45 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi grafiği
Şekil 4.11’ de görüldüğü gibi üç nokta eğme deneyinde en yüksek mukavemet değeri
53 numaralı parçanındır. Numunenin deney esnasındaki kırılma kuvveti 16800 N
değerine ulaşmıştır. T/M ile üretimi yapılan bu parçaların içerisinde kullanılan veya
kullanılmayan element tozları parçaların her türlü özelliklerine çok büyük etkileri
vardır. Çizelge 3.1. tozların karışım oranlarına bakıldığında % olarak, Cu (Bakır),
Mo (Molibden) en fazla görüldüğü alaşım 53 numaralı toz alaşımıdır. Bilinmektedir
ki (C) en önemli özelliklerinden biri yüksek sertlik ve aşınma dayanımı
kazandırmaktır ayrıca (Cu), (C) ile birlikte kullanıldığında çok daha iyi sertlik ve
mukavemet sonuçları vermektedir ve bu alaşımda önemli derecede karbon da
bulunmaktadır. Tüm bunların yanı sıra (Mo) elementinin de alaşım içerisinde
sertleşebilirliğe etkisi olmaktadır. Bu yüzden 53 numaralı alaşım içerisinde bu
tozların oransal fazlalığı ile kırılma mukavemeti en iyi sonucu vermiştir.
45 numaralı parçanın kırılma mukavemeti en düşük değeri taşımaktadır (Şekil 4.12).
Bu parçada karbonun etkisini arttırıcı bakır elementinin azlığı dikkat çekmektedir ve
bu parçanın dağlama öncesi optik görüntülerine bakıldığında gözenek miktarının çok
büyük şekilli ve derin olduğu görülmektedir, büyük gözenek miktarının parça
içerisinde çatlak oluşumuna ve var olan çatlağın kolay bir şekilde ilerlemesine olanak
sağladığı düşünülmektedir (Özgün, 2007). Bu durumda da oluşan çatlak malzemenin
daha kolay kırılmasına sebep olur ve istenen mukavemet değeri sağlanamaz.
63
Şekil 4.12. Üç nokta eğme deneyi kırılma kuvveti-çapraz kırılma mukavemeti ilişkisi
Şekil 4.13. Üç nokta eğme deneyi numunelerinin uzama oranları
Üç nokta eğme deneyi kırılma kuvveti mukavemeti açısından en iyi değeri 53
numaralı parça gösterirken, uzama değeri açısından en fazla uzama miktarı 505
numaralı parçadadır (Şekil 4.13). Bunun sebebi ise 505 numaralı parçanın içerisinde
Ni (Nikel) bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ni sertleşebilirliğe olumlu bir etkisi
olurken malzemenin sünekliğini azaltmaz, içerisinde Ni elementi bulunan bir T/M
alaşımının süneklik açısından önemli bir değere sahip olacağı söylenebilmektedir.
Ayrıca karbon elementinin malzemenin içyapısının yumuşak kalmasını sağlaması
parçadaki uzama miktarına da olumlu etki yaratacağı söylenebilir.
64
4.5. Aşınma Deneyi Sonuçları
Aşınma deneyi 238 d/d boyunca 50 N yük altında 56 HRC sertliğindeki AISI 4140
çeliği aşındırıcı disk ile pim-disk aşınma deneyine tabi tutulmuş ve numuneler deney
öncesi ve deney sonrası için 2000 m kayma mesafesinin ardından 1/10000 terazi ile
ölçülmüştür. Ayrıca her toz numunesi için sürtünme katsayısı grafikleri deney
süresince ortalama değerleri olarak belirlenmiştir (Şekil 4.14). Aşınma tiplerinin
belirlenmesi için ayrıca optik mikroskop görüntüleri yardımıyla incelemeler
yapılmıştır.
Çizelge 4.12. Numunelerin aşınma deneyi sonrası ağırlık kayıpları
Numune adı
Deney öncesi ağırlık (m1) (g)
Deney sonrası ağırlık (m2) (g)
Ağırlık kaybı (g)
507 9,1115 9,0812 0,0303 505 8,8682 8,8578 0,0104 53 8,9936 8,9798 0,0138 45 9,1420 9,1367 0,0053
Çizelge 4.12.'de görüldüğü gibi en çok ağırlık kaybı oluşan parça 507 numaralı
numunedir, en az ağırlık kaybı oluşan parça ise 45 numaralı numune parçasıdır.
(a)
65
(b)
(c)
(d)
Şekil 4.14. (a).507, (b), 505, (c) 53, (d) 45, numaralı aşınma numunlerinin kayma mesafesi-sürtünme katsayısı ilişkisi
66
Kayma mesafesi-sürtünme katsayısı grafiklerinde görüldüğü üzere her alaşımın
sürtünme katsayısı değerleri başlangıçtan itibaren artış gösteren bir eğri oluştururken
yaklaşık olarak 400m kayma mesafesine ulaştığında lineer bir grafik takip etmiştir
(Şekil 4.14). Şekil 4.15’de görüldüğü gibi sürtünme katsayısı en büyük olan malzeme
507 numaralı toz alaşımıdır 505 toz alaşımı ile aralarında çok az bir fark bulunurken
53 tozu en düşük sürtünme katsayısı değerine sahip numune parçasıdır. 507 ve 505
alaşım parçaları arasında çok küçük değerler fark ettiği açıkça görülmektedir (Şekil
4.15).
Şekil 4.15. Numunelerin aşınma deneyi kayma mesafesi-sürtünme katsayısı eğrisi
Şekil 4.16. Numunelerin aşınma oranları
67
İncelemeler sonucunda en çok aşınma miktarı 507 isimli parçada oluşmuştur, en az
aşınma ise 45 numaralı parçanın aşınma oranıdır (Şekil 4.16). 507 numaralı parçanın
toz alaşım oranlarına bakıldığında karbon, bakır ve molibden gibi sertlik ve
mukavemet arttırıcı özelliğe sahip elementlerin azlığı göze çarpmaktadır ve 507
isimli parçanın aşınma oranının bu denli yüksek olmasının sebebinde payı olduğu
muhakkaktır. Aşınma oranları sıralamasına bakıldığında, aşınma oranı miktarı
düştükçe alaşım içerisindeki elementlerin parçanın karışımındaki oranlarının artış
göstermesi bu kanıyı doğrulamaktadır. En az aşınan 45 numaralı parça içerisindeki
karbon miktarının oldukça yüksek değer taşıması ve sertlik kazanımını sağlayıcı
bakır elementi ve sertleşebilirlik kabiliyetini artırıcı nikel elementinin bu numune
içerisindeki ideal oranları sayesinde aşınma direnci olarak iyi bir sonuç kazanıldığı
düşünülmektedir.
Aşınma oranları miktarları sürtünme katsayıları ile bir paralellik göstermemiştir.
Örneğin 53 numaralı parçanın sürtünme katsayısı en az iken en çok aşınma oranına
sahip ikinci parçadır. Böyle bir durumun oluşmasının parçalardaki muhtemel
gözeneklerden ve özellikle taneler arası kuvvetli veya zayıf bağların etkisi olduğu
sanılmaktadır. Ayrıca, oluşan oksit tabakası, sürtünme katsayısını düşürerek aşınma
oranının düşük olmasını sağlamaktadır (Wang, Dannınger,. 1998). Tüm parçaların
Şekil 4.15’deki optik görüntülerine bakıldığında aşınmanın abraziv ve adhesiv
aşınma türü olduğu bellidir. T/M ile üretilen parçaların aşınma durumlarında,
parçadan kopan küçük toz partikülleri yüzeyler arasına girerek daha büyük aşındırıcı
etki yaratır ve diğer toz partiküllerinin parçadan ayrılması bu sayede daha kolay hale
gelir ve bu da olumsuz bir etki oluşturarak aşınmayı hızlandırabilir veya aşınma
oranını arttırabilir.
Aşınma deneyi neticesinde en çok aşınan 507 numaralı parça bakır, karbon, nikel,
molibden gibi sertlik özelliği kazandıran elementleri içerisinde en az bulunduran
alaşım olmuştur. En çok aşınan ikinci toz alaşım çeşidi 53 numaralı parça bakır ve
karbon oranlarının 507 alaşımına göre artış göstermesine rağmen içerisinde nikel
elementinin bulunmaması aşınmaya direnci açısından alaşımın tam bir sonuç
verememesi ile sonuçlanmıştır. Ancak en az aşınan 505 ve 45 numunelerine
bakıldığında, alaşım yüzdelerindeki tek fark 45 numaralı numunenin % 0,20 lik
68
karbon miktarı fazlalığı ve 505 tozunun % 1,50 lik nikel oranı fazlalığıdır. En az
aşınan 45 numaralı alaşım olması sebebiyle aşınma deneyinde karbon miktarının
fazlalığı ile göze çarpan alaşımın diğer alaşım çeşitlerine göre önemli ölçüde iyi bir
direnç sağladığı belirlenmiştir.
4.6. Metalografik Çalışma Sonuçları
4.6.1. Aşınma Deneyinin Optik Mikroskop Görüntü İncelemeleri Pim-disk aşınma deneyine tabi tutulan parçaların ayrıca optik mikroskop görüntü
incelemeleri yapılarak aşınma türleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Aşınma
parçalarının çapı 10mm boyu ise 55 mm dir.
69
Şekil 4.17. (A) 507, (B) 505, (C) 53, (D) 45 numaralı numunenin aşınrma deneyi
sonrası pim ve disk parçası optik görüntüleri Aşınmaya maruz bırakılan pim parçalarının ve aşındırıcı disk tabakalarında oluşan
aşınma tipi ağırlıklı olarak abraziv aşınmasıdır, kısmen de adheziv aşınma izlerine
rastlanmıştır (Şekil 4.17). Parçaların toz metalurjisi ile üretilmesi dolayısıyla partikül
esaslı olması abraziv aşınma tipine daha yatkın olduğunu kanıtlamaktadır. 507
numaralı alaşım numunesinin hem aşınma oranı hem de sürtünme katsayısının en
büyük olmasından dolayı bu parçanın optik görüntülerinde aşınma yoğunluğunun ve
derinliğinin diğer numunelere göre daha ağır ve yoğun aşınma izleri taşıdığı
belirlenmiştir.
Aşınma numunelerinin optik görüntüleri aşınan pim parçaları ve aşındırıcı diskin
farklı büyütmelerdeki görüntüleri üzerinden yapılmıştır. Aşınma deneyi sonuçlarında
bahsedildiği gibi numuneler için ağırlıklı olarak abraziv aşınma türü belirlenmiştir.
70
Bu aşınma türünün oluşumunda parçaların T/M yöntemi ile üretilmesinin etkisi
büyüktür, nedeni ise her ne kadar bu yöntem küçük toz tanelerinin birbirine
bağlanması işlemi olarak uygulansa da bu taneler ileri aşınma kuvvetlerine maruz
bırakıldıklarında birbirleri arasındaki bağ kuvveti zayıflar ve birbirlerinden koparak
yüzeyler arasında sıkışır ve abraziv aşınmanın temelini oluştururlar.
4.6.2. Üç Nokta Eğme Numunelerinin Kırık Yüzey SEM Analizlerinin Sonuçları
Dört farklı tip alaşımdan oluşan numune parçalarının kırılma tipleri üç nokta eğme
deneyi ile belirlenmeye çalışılmıştır ancak kırılma tiplerinin daha iyi anlaşılması ve
taneler arası boşluk, boyun verme, gibi özelliklerin belirlenebilmesi için 10x10x55
ölçülerinde üç nokta eğme deneyi ile kırılmış parçaların kırık yüzeyleri sem
görüntüleri ile desteklemeye çalışılmıştır.
(a)
(b)
71
(c)
(d)
Şekil 4.18. (a) 507, (b) 505, (c) 53, (d) 45 numaralı numunenin üç nokta eğme deneyi sonrası kırık yüzey SEM görüntüleri
Parçaların SEM görüntülerindeki (Şekil 4.18) ‘A’ olarak isimlendirilen alanlar
yapıdaki taneler arası boşluk (porozite) kısımlarını belirtmektedir. Porozite
miktarının fazla olması parçanın yoğunluğunun düşmesine sebep olmaktadır ve
istenmeyen aşırı porozite miktarı parçanın mukavemet dayanımını olumsuz yönde
etkiler fakat porozite miktarı belirli bir değerde tutulabilinirse olumlu bir değer
olarak parçanın süneklik dayanımı kazanmasını sağlar ve bu da kırılganlığın
azalması demektir. Porozite miktarı özellikle kendinden yağlamalı toz metal
parçalarda daha çok önem arz eder. Malzeme içerisinde oluşan bu porozite alanlarına
72
aşınma esnasında dayanımı arttırabilmek amacıyla sinterleme işlemi sonrası yağ
hapsedilmektedir ve yüzeyler aşındıkça bu yağ bölmeleri açılarak sürtünen yüzeyler
arasında bir katman oluşturmaktadır. Bu sebeple kendinden yağlama özelliği istenen
T/M parçalarda bilinçli olarak porozite miktarı fazla tutulabilmektedir. ‘B’ olarak
isimlendirilen alanlar tane içi kırılma oluşmasını göstermektedir ve parçaların
birbirine bağ oluşumun iyi bir düzeyde olduğunu dolayısıyla sinterleme aşamasının
standardının düzgün bir şekilde uygulandığı anlamına gelmektedir. Numunelerin
SEM resimlerindeki ‘C’ alanları ise taneler arası kırılma bölgeleridir, kuvvet
uygulandığı esnada taneler arası birleşmenin kısmen daha zayıf olduğu kısımlarda
oluşur. Aksi halde taneler arası bağ oluşumunun çok iyi olması durumunda kopma
kısımları tane içi şekilde birbirinden ayrılmaktadır.
4.6.3. Mikroyapı İnceleme Sonuçları
Mikroyapı incelemelerinde malzemelerin gözenek miktarı ve malzemede oluşan
yapılar tespit edilmeye çalışılmıştır (Şekil 4.19). Mikroyapı incelemelerinde her
numune çeşidi için belirli büyütmelerde dağlama öncesi ve dağlama sonrası olmak
üzere görüntüler elde edilmiştir.
73
Şekil 4.19. (a) 507, (b) 505, (c) 53, (d) 45 numaralı numunenin optik mikroskop
görüntüleri Gözenek miktarının en yoğun olduğu malzeme 45 numaralı parçadır, en az gözenek
miktarına sahip malzeme ise 505 numaralı parçadır. Gözenek yapıları 45, 53 ve 507
numaralı numunelerde daha derin ve karmaşık şekilli gözenekler olurken 505
numaralı numunede gözenekler daha küçük çaplı ve nispeten küresel şekilli
gözenekler oluşmuştur.
Bakır, sıvı faz sinterlemesini sağlayan bir element olup, toz içerisine ilave
edildiğinde malzemenin sinterlenme ve mekanik özelliklerini olumlu yönde
etkilemektedir. Oluşturduğu sıvı faz ile gözenekleri doldurmakta ve taneler arası bağı
kuvvetlendirerek alaşımlı T/M çelik malzemelerin sertlik ve çekme dayanımlarının
artmasını sağlamaktadır (Yılmaz. 2005). Ancak Cu, sağladığı bu olumlu etkiye
rağmen malzemenin içerisine belli bir değerin üzerinde ilave edildiğinde, sinterleme
esnasında genleşme olacağından, yoğunluk değerinin düşük olmasına neden
olmaktadır (Lawcock, Davıes. 1990), (Zhang, v.d 2004).
Ayrıca tozun preslenebilirliği arttıkça, elde edilen malzemenin yoğunluğu da artar
(Özgün, 2007). Şekil 4.19. da alaşım içersine katılan elementlerin preslenebilme
kabiliyetini ne ölçüde etkilediği gösterilmektedir.
74
Şekil 4.20. T/M malzemelere ilave edilen alaşım elementlerinin preslenebilirliğin
azalmasına etkisi (German. 2005). Şekil 4.20’den de görüldüğü gibi preslenebilirlik azalmasını en büyük ölçüde
etkileyen element karbondur. Alaşım çeşitlerimizin içerisinde en fazla karbon miktarı
45 numaralı alaşımın içerisindedir ve şekil 4.18. de en çok gözenek miktarı 45
numaralı alaşıma ait olduğu anlaşılmaktadır. Dağlama öncesi optik görüntü
incelemesi yapılan parçalar ardından % 2 nital ve % 4 pikral çözeltileri ile dağlama
işlemleri yapılmıştır. Yapılan dağlama sonrası parçaların faz yapıları üzerine mikro
yapı fotoğrafları çekilmiştir.
75
Şekil 4.21. (a) 507, (b) 505, (c) 53, (d) 45 numaralı numunelerin dağlanmış mikro yapı görüntüleri.
76
T/M ile üretilmiş numune parçalarına bakıldığında mikro yapı görüntülerinin genel
olarak perlitik, ferritik, beynitik ve martensit yapıların oluştuğu anlaşılmıştır. 'A'
bölgesi perlitik, 'B' bölgesi beynitik, 'C' bölgesi martensit ve 'D' bölgesi ferritik
bölgelerini belirtmektedir. (Şekil 4.21.c) bakıldığında perlitik bölgenin daha yoğun
ve belirgin halde olduğu görülmektedir. 53 numaralı alaşım içerisinde nikel
elementinin bulunmamasının ve bakır, molibden elementinin diğer alaşımlara göre
en yüksek değeri bu alaşım içerisinde taşıması perlitik yapının yoğunlaşmasına
sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Nikel olarak zengin 505 elementinin dağlanmış
optik görüntülerinde (Şekil 4.21.b) ferrit bölgelerin üstünlüğü görülmektedir.
77
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
T/M numuneler üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde farklı değerler ve bu
değerlerin oluşumunda etkili olan farklı etkenler ortaya çıktığı belirlenmiştir.
Malzemelerin özellikle toz metalurjisi ile üretilmesi tozların tane büyüklüğü,
sıkıştırma basıncı, sinterleme atmosferleri ve alaşım elementlerinin çeşitliliği ve
oransal miktarları parçaların özelliklerini değiştiren önemli özellikler konumundadır.
Deneysel sonuçlar ayrıntıları ile ele alındığında;
1) Basma deneyi sonuçları incelendiğinde, 50000N kuvvet ile basılan parçaların
boylarının azalması ve çap ölçüsünün artma değerleri ile numunelerin
içerisinde bulunan alaşım elementlerinin birinci derecede etkili olmadığı
anlaşılmıştır. İçerisindeki karbon, molibden, nikel gibi alaşım elementleri
açısından % olarak en az değeri taşıyan 507 numunesi boy ve çap ölçüsü
değerleri yüksek çıkarken % olarak elementel dağılımı fazla olan 45
numunesi arasında boy ve çap ölçüsü değişimlerinde fazla fark
bulunmamıştır. Bu belirtiler doğrultusunda numuneler içerisindeki gözenek
miktarlarının oranları basma deneyinde en etkili faktör olduğu
düşünülmektedir.
2) Çekme deneyinde numuneler içerisindeki nikel elementinin % 2 fazlalığı
deneydeki kopma mukavemeti değerlerinde yaklaşık % 20 oranında artış
kazanmasını sağlamaktadır. Nikel elementinin deneyi etkileyen çok önemli
bir etken olduğu anlaşılmıştır. İkinci olarak ise alaşım içerisindeki yalnızca %
0,60 lık bakır fazlalığı çekme deneyindeki kopma mukavemeti değerine % 15
değerinde kazanç sağlamaktadır. T/M parçaların oluşumunda, içerisindeki
elementlerin nikel ve bakır oranlarını fazlaca tutularak uygun oran sağlanması
sonucunda çekmeye karşı çok iyi mukavemet değerleri sağlanacağı
düşünülmektedir. Ancak bakır ve nikel elementinin alaşım içerisindeki
miktarı belirlenirken katılacak aşırı miktarların parçaya kırılganlık v.b gibi
problemler oluşturma ihtimali düşünülmelidir.
78
3) Üç nokta eğme deneyi verilerinden yola çıkarak bakır ve molibden
elementlerinin birlikte kullanılmasıyla nikel elementinin sağladığı
mukavemet özelliklerini alaşıma kazandırılacağı görülmektedir. Özellikle
alaşım içerisinde nikel hiç kullanılmayacaksa sertlik kazanımı yönünden
bakır ve molibden’in karışım içerisindeki oranlarının arttırılması nikel’in
sağlayacağı sertlik değerlerinin yakalanabilmesine imkân verebilmektedir.
Ancak bakır ve molibden elementleri sertlik kazandırırken malzemenin iç
yüzeyinin de aynı derecede sertleşip kırılgan hale geldiği uzama
miktarlarından anlaşılmaktadır, oysa nikel elementi malzemenin iç yüzeyini
kısmen dış yüzeye göre yumuşak tutarak kuvvet karşısında kırılmaya daha
dayanıklı hale getirmektedir. Karbon elementinin ise alaşım içerisindeki
miktarı % 0,70–0,80 aralığında ve üzerinde olması kırılgan bir negatif durum
oluşturması büyük olasılıkla muhtemeldir.
4) Karbon elementi fazlalığı malzemeye kırılganlık katarken aşınmaya karşı
direnç için elementler içerisinde en önemli rolü karbon elementi
oynamaktadır. Aşınma deneyi ile kesin bir biçimde anlaşılmaktadır ki alaşım
içerisindeki karbon ve ilave olarak bakır, molibden elementleri ne kadar
fazlaysa aşınma o kadar az olmaktadır. Ayrıca aşınma için uygulanacak
yükün 50 N üzerinde olması aşınma işlemi oluşurken parçaların daha az
titreşim oluşturması sağlanabilir.
5) SEM görüntülerinde numunelerdeki porozite miktarları, porozitenin
büyüklüğü, kırılma tipi gibi özellikleri belirlenmiştir. Numunelerdeki sem
görüntüleri belirli bir kısım alanı kapsadığı için daha ayrıntılı yorumlama
yapılabilmesi için porozite, tane içi ve taneler arası kırılma bölgelerine
elementel dağılım analizleri ile daha ayrıntılı yorumlanabilme imkânı
oluşabilmektedir. İlave olarak bakır elementinin sinterleme sıcaklığı olan
1120 0C altında ergimeye başlıyor olmasından dolayı dağlanmış numunelerin
görüntülerinin SEM ile alınması faz yapıların daha iyi belirlenmesini
sağlayacaktır.
79
6) T/M malzemelere elementler yardımı ile sertlik kazandırma işlemi en basit
durumlardan birisidir. Karbon, nikel, molibden gibi elementler zaten alaşım
içerisindeki oranları ile doğrusal olarak malzemeye sertlik
kazandırabilmektedir. Bu durumda önemli olan T/M malzemeden istenen
aşınma, yorulma v.b gibi diğer özelliklerin parçaya kazandırılırken istenen
sertlik değerine ulaşmasıdır. 505, 45, 53, 507 isimli T/M alaşımlarında da
istenen sertlik değerleri bu doğrultuda alaşım içerisindeki elementlerin
oranları ile sağlanmıştır.
7) Bu tez çalışması için seçilen alaşım çeşitleri otomotiv endüstrisi için T/M
yöntemi ile üretim yapılan alaşımlar içerisinde en güncel ve sık kullanılan
alaşım çeşitlerini kapsamaktadır. Üretilecek olan otomotiv parçalarının hangi
koşullara maruz kalacağı incelenmiş ve bu şartlar altında parçalarda
oluşabilecek problemlerin bertaraf edilmesi için uygun oranlarda element
karışımları hazırlanmıştır. 505, 507 ve 45 alaşımları genel olarak yağ pompa
parçaları, dişliler, senkromej dişliler gibi aşınma, yüksek hız ve nispeten daha
fazla kuvvet altında çalışabilecek yapıda imal edilecek parçaların oluşumunda
kullanılan alaşım tipleridir. Nikel, bakır, karbon gibi elementlerin bu alaşımı
oluşturan başlıca elementler olması sebebiyle birim maliyeti daha yüksek
olmuştur. 53 isimli alaşım tipi ise içerisinde Nikel elementi bulundurmayan
bir alaşımdır, dolayısıyla birim maliyeti diğer üç alaşım çeşidine göre daha
az maliyetlidir ve otomotiv klima aparatları gibi daha basit ve rahat çalışma
koşulları için hazırlanmış bir T/M alaşım çeşididir.
T/M parçaların kullanımında birim maliyetlerinin yanı sıra kullanım ömrü gibi
dolaylı yoldan maliyeti etkileyecek etkenlerde göz önünde bulundurulmalıdır.
İlerleyen zamanlarda toz metal sektörünün gelişme sürecine paralel olarak deneylere
tabi tutulan T/M numunelerin bire bir çalışma koşulları oluşturularak incelenmesi
göz ardı edilen ya da fark edilemeyen bazı etkenlerin anlaşılıp iyileştirme yapılması
sağlanabilir. Ayrıca büyük kütle ve ebatlardaki parçaların T/M yöntemi ile
üretilebilme olanakların araştırılması sektörün daha geniş üretim yelpazelerine
dağılarak gelişme sürecinin hızlandırılması bu çalışmalar vasıtası ile gerçekleşebilir.
T/M malzemelerin üretim aşamalarının tamamlanmasının ardından da daha farklı son
80
işlemler oluşturularak malzemelerin iyileştirilmelerine katkı sağlanması
araştırılabilir.
81
6.KAYNAKLAR Agapiou, J.S., Haldin, G.W., DeVries, M.F., 1989. On the machinability of powder
metallurgy austenitic stainless steels. 125s. ASM Metals Handbook, 1998. Powder metal technologies and applications volume
7. ASM International, 1145-1146s. USA. Ataş, A., “Alaşımlı Demir Tozu Peletlerinin Sinterleme Sonrası Mekanik
Özelliklerinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü., F.B.E., 2003, İstanbul
Archbold, J., 1999. Sintering temperature effects on the mechanical properties of
porous- coated Ti-Al-4V ELI alloy, master degree of applied science, graduate department of metallurgy and material science, university of 106 s.Toronto, Canada.
Başaran, A., 2007. Toz Metal Parçalara Isıl ve Mekanik Yüzey İşlemlerinin Birlikte
Uygulanabilirliğinin Araştırılması. (Y.Lisans Tezi) 27-33s. Isparta Çalışkan, C., 2000. Toz metalurjisi , İstanbul Teknik Üniversitesi, Bitirme Projesi.
16s. İstanbul De’Garmo, E.P., 1997. Materials and process in manufacturing, prentice-hall, 1259 s.
Newyork, End. Müh. İnt. Sit. İnternet adresi. http://enm.blogcu.com/toz-metalurjisi-nedir-
2/2551975 Erişim tarihi: 01.12.2010 EPMA, 2006. İnternet Sitesi. http://www.epma.com/rv_pm/About_PM.htm. Erişim
Tarihi: 12.09.2006. EPMA, 2006. İnternet Sitesi. http://www.epma.com/publications/Metal_Injection_
Moulding.pdf. Erişim Tarihi: 12.09.2006. Fujiki, A., 2001. Present state and future prospects of powder metallurgy parts for
automotive applications. 1-9s. Japan German, R.M., 1984. Powder metalurgy science. MPIF, 278. 133-136s, USA. German, R.M., 1989, Powder metallurgy science. MPIF, 203-335s, USA. German, R. M., “Powder Metallurgy, 8. Particulate materials processing”, MPIF,
2005, 202,207s, USA. GKN Sinter Metals. 2001, Advanced engine components worldwide, 17s. England.
82
Hale, R., 2003. Powder metallurgy process and applications, AE 510 research project, University of Kansas, Lawrance, 82s. U.S.A.
Höganäs, A. B., 1996, “Production of ıron and steel powders”, chapter 2, 3-21s,
Höganas PM School Karaaslan, R., 2002. Titreşimli ve Sabit Gerilmede T/M Esaslı Radyal Yatakların
Aşınma ve Sürtünme Özelliklerinin Deneysel İncelenmesi, (Y.Lisans Tezi) 27-28, Isparta.
Kurt, A.O., 2004. Toz üretim yöntemleri ve sinterleme, Sakarya Ünv., Müh. Fak.,
Metalürji ve malzeme bölümü ders notları, 1- 25s, Sakarya. Khorsand, H., Habıbı, S. M., Yoozbashızadea, K., Janghordban, K., Reıhhanı, S. M.
S., Serajı, H. R., Ashtarı, M., 2002,”The role of heat treatment on wear behavior of powder metalurgy low alloy steels”, Materials and Desing, 23.667- 670
Lawcock, R. L., Davıes, T. J., “Effect of carbon on dimensional and microstructural
characteristics of Fe-Cu compacts during sintering”, Powder Metallurgy, Vol. 33, No 2, pp. 147–149p, 1990
Metal Powder Industrıes Federation (MPIF)., 2006. Powder metallurgy automotive
parts capture design excellence awards. 1-3s. USA. Nayar, H.S., 1984. Production sintering atmospheres. Metals handbook ninth edition
Vol.7. Powder Metallurgy, 339–350s. USA Öveçoğlu, M. L., 1997. Toz Metalurjisi :Tarihsel Gelişimi,Üretim Aşamaları ve Son
Eğilimler. 9. Uluslararası Metalürji ve Malzeme Kongresi, 449–475, İstanbul Özgün, Ö., 2007. Toz Metalurjisi ile Üretilen Alaşımlı Çeliklerin Mikroyapı ve
Mekanik Özellikleri. (Y.Lisans Tezi) 40-129s. Sakarya Özakça, M., 1989. “Mechanical Properties of Compacted and Sintered Powder
Metallurgy Blanks”, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi F.B.E. 20s. Powder Metalurgy İnternet sitesi, http:// www.git.edu/mech/images/stories/MRD/PM-2.pdf. Erişim tarihi: 30.11.2010 Powdermatrix technology roadmaps dergisi., 2004. 2-16s. PM Asia dergisi, 2009. Promoting powder metallurgy in Asia 3s. China Roll, K.H., 1984. Introduction. Handbook Ninth Edition Vol.7. Powder Metalurgy,
569–574p. USA.
83
Roll, K.H., 1984. Production of metal powders, American society for metals. Metals handbook ninth edition 7. Powder Metalurgy. 23–31p. USA.
Sarıtaş, S., 1995. Toz metalurjisi. TMMOB makine ve mühendis, cilt 36(421), 41-
47s, Ankara. Šalak, A., 1995. Ferrous powder metallurgy. Cambridge International Science
Publishing, 450, England. Šalak, A., Selecká, M., Danninger, H., 2005. Machinability of powder metallurgy
steels. Cambridge International Science Publishing, 536., Cambridge UK. Türk TM Derneği, 2006. İnternet Sitesi. http://www.turktoz.gazi.edu.tr/ttmd_tr.htm
Erişim Tarihi: 01.10.2006. Toz Metalurjisi Dergisi, İnternet sitesi. http://ie243.cankaya.edu.tr/uploads/files/Poewder%20Metallurgy.pdf. Erişim tarihi: 12.06.2010 Upadhyaya, G.S., 1996. Powder metallurgy technology. Cambridge International
Science Publishing, 7-10s. England. Ünal,H., Yetgin, S,H., 2010. Çymape ve PA-6 mühendislik polimerlerinin aşınma ve
sürtünme davranışlarının incelenmesi. Cilt,3. Sayı,2. 145-152s. Sakarya Ünlü v.d. 2006, “Partikül takviyeli demir esaslı FeCu-C malzemenin aşınma ve mekanik özellikleri” Soma MYO Teknik Bilimler Dergisi, Sayı 6, 1-8s.
Manisa Yalçın, B., 2007, Toz Metalurjisi Yöntemi ile İmal Edilen Titanyum Alaşımı
İmplantların Temel Özelliklerinin Araştırılması.(Doktora Tezi) 16-23s. Isparta.
Yılmaz , N., 2006. Demir Esaslı Toz Metal Malzemelerin Talaşlı İşlenebilirliği.
(Doktora Tezi) 13–29s, Isparta. Yılmaz, S.B., 1999. Toz Metalurjisi ile Üretilen, Bağlı Grafitli Demir Parçalarda
Kullanılan, Farklı Demir Tozu Cinslerinin Parçalardaki Mekanik Özelliklere Etkisi. Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Y. Lisans Tezi, 112s, İstanbul.
Yılmaz, R., “Fe-Cu-C kompaktlarda presleme basıncı ve toz karışım oranlarının
sertliğe ve çekme mukavemetine etkisi”, 4. Uluslararası Toz Metalurjisi Konferansı, 18–22 Mayıs 2005, 795–806s. Sakarya
Yılmaz, R., “Toz metalurjisi ile üretilen Fe-Cu-C esaslı parçaların mekanik
özellikleri ve mikro yapı karakterizasyonu”, 11. Uluslar arası Denizli Malzeme Sempozyumu 19–21 Nisan 2006, 772–776s. Denizli.
84
Zhang, Z., Sandström, R., Wang, L., 2004 “Modeling of swelling of Fe– Cu
compacts sintered at temperatures above the copper melting point”, Journal of Materials Processing Technology, 152, pp. 131–135, USA.
Wang, J., Dannırger, H., 1998 “Dry sliding behaviour of molybdenum alloyed sintered steels”, Powder metallurgy automotive parts capture design excellence awards. 49–56s. USA.
85