tdv dia - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · kemal Ümmi'nin yaşadığı ve öldüğü yer...

2
KEMAL TAHiR KEMAL TAHiR (1910-1973) Tarihi ve sosyal Cumhuriyet devri ve fikir 1 reter, Karagöz gazetesinde ( 19 35- 1936). Tan gazetesinde müdürü oldu. 1937'de Fatma ev- lendi. L 13 Mart 191 O 'da istanbul'da Vezneci- ler semtinde ismail Kema- lettin'dir. Önceleri Tipi ve Benerci soyad- da 19SO'den sonra Demir'- de karar deniz yüzba- ve ll. Abdülhamid'inyaverlerinden Tahir Bey, ma- rangozhanesindeki özel zaman zaman pa yap- bir Abaza ailesinin olan annesi Nuriye sa- raya Naile Sultan Ta- hir Bey' le evlendirildi. Tahir Bey, 1908'de ll. takip eden günler- de ittihat- rütbesi indi- rilerek emekliye sevkedildL Balkan ve 1. Dünya yeniden askere Çanakkale'de geri hizmete verildi. Kemal Tahir'in seferberlik ve Milli Mücadele geçti. ilk mini birlikte Mütareke'den son- ra ailesi istanbul'a dönünce daki Cezayirli Hasan girdi. 1923'te bitirerek Galatasa- ray Mekteb-i Sultanisi'ne kaydoldu. Onun- cu iken annesinin ölümü üzerine okuldan ve evden hayata Avukat ve Zonguldak Kömür ambar ( 1928-1932 ) istanbul'a dönerek Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde musahhihlik, röportaj ve Yedigün ve Karikatür dergilerinde sek- Kemal Tahir 228 19 1938'de Yavuz is- yan üzerine Bahriye da- Hikmet'le birlikte askeri isyana etmekten suçlu bulunarak on hapse mahkum edildi. Çe- hapishanelerde sonra 1950 genel serbest 19SS'teki 6-7 Eylül isyana ay tutuklu Bir süre izmir Ticaret Gazetesi'nin is- tanbul telif ve çeviri anlatan bir kitap dizisinin 19S7'de Aziz Nesin'le birlikte birkaç ya- bu on dört ayda bitti. Kemal Tahir bundan sonra edebiyat yetindi. 1968'de Sovyet Yazarlar davetiisi olarak Sovyetler ziyaret etti. 1970'te kanser sonucu 21 Nisan 1973'te istanbul'da öldü ve did gömüldü. Yahya Kemal olan ve Kemal Ta - hir'in ilk Abdullah Cevdet'in etihad ( 1931) . Edebiyat ciddi olarak ise Yakup Sabri. ismail Sa- fa ve Arif Nihat Asya ile birlikte Geçit dergisiyle oldu ( 1933-1934). ve Ses'te (Cemalettin Ma h ir ve Kemalettin sosyal içe- rikli Daha sonra 1929'da Hikmet'le son- ra fikirlerinde ve sanat önem- li ölçüde oldu. ilk adaptasyonlarla ( 1935-1940). Bu Kemal Diyorlar ki 1936) ilgiyle 1938'de layan ve için verimli olan hapis- hane boyunca önem- li malzeme ilk hikayeleri 1941' de Tan gazetesinde Cemalettin Mahir Bunlar Göl 1955) ki- tap haline getirildi. daha sonra bütün hikayelerini de sonra- ki ( 1969) . yi Son Posta ve Esir Yeni gazetelerinde tefrika et- tirdi. Bu arada bir dizi dedektif ve mace- ra veya çevirdi. tak- ma adlar kullanan yazar, kendisine 19SS'ten sonra ve Tahir Kendisinden önceki Türk ve yerlilikten kopuk olmakla suçlayan Kemal Tahir ka Körduman 1957). Yedi 1958) , Köyün Kam- buru 1959) ve Kelleci Meh- met 1962) gibi Anadolu insan tipini kendi ve özgün hayat felsefesi içinde Rahmet Kesti'de tanbul 1957) konusu çevresinde halk motifini Esir 1956). Esir Mahpusu 1962) ve Yorgun 1965) Milli Mücadele döneminde halk ile ordu men- milli bilinç ve milliyet- çilik Boz- Çekirdek ve Kurt Kanunu 1969) da Cumhuriyet Halk Partisi idaresinin ve ekonomi Yine Kurt Kanunu ve Yol 97 olgu- suyla tabu haline getirilen iç ve kan- dönemin siyasi mücadeleleri, devrimierin ve mesinde bürokrasinin tutum ele Türk sorumlu- luk En fazla üzerinde Devlet Ana*da 967) feodal bir sahip ol- mamakla top- lumunun ve idari göz- ler önüne serilmeye Üslüp ve da önem veren yazar özellikle D evlet Ana'da destan, masal ve halk hikayelerinden gelen Dede Korkut ve Ev- liya Çelebi üslubundan Yorgun 1967-1968 Yunus Nadi ödülü, Devlet Ana'ya 1968 Türk Dil Kurumu ödülü roman- da Büyük Mal 970), Na- musçular ( 97 4), 97 4), Haremde Dört (senaryo, 1974). H ür ( 1976). Dam ( 1977) . Kemal Tahir, dan esas olarak Marksist çevrelerdeki temsil etmektedir. önce Hikmet'in Sovyet modeline daha sonra ortala- Fransa'da Marksist çevrelerce be- nimsenen Asya Tipi Üretim büyük ölçüde etkilendi. Fa- kat onlardan adeta bir sos-

Upload: others

Post on 28-Oct-2019

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TDV DIA - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Kemal Ümmi'nin yaşadığı ve öldüğü yer hakkındaki bilgiler de birbirini tutma maktadır. Latifi ve Ali Mustafa Efendi onun Karaman'ın

KEMAL TAHiR

KEMAL TAHiR (1910-1973)

Tarihi ve sosyal muhtevalı romanlarıyla tanınan

Cumhuriyet devri yazarı ve fikir adamı.

1 reter, Karagöz gazetesinde başyazar ( 1935- 1936). Tan gazetesinde yazı işleri müdürü oldu. 1937'de Fatma İrfan'la ev­lendi.

L

13 Mart 191 O' da istanbul'da Vezneci­ler semtinde doğdu, asıl adı ismail Kema­lettin'dir. Önceleri Tipi ve Benerci soyad­larını da kullandı, 19SO'den sonra Demir'­de karar kıldı. Babası. alaylı deniz yüzba­şısı ve ll. Abdülhamid'inyaverlerinden Şe­

binkarahisarlı Tahir Bey, Yıldız Sarayı ma­rangozhanesindeki özel çalışmalarında zaman zaman pa dişaha yardımcılık yap­mıştır. Adapazarlı bir Abaza ailesinin kızı olan annesi Nuriye Hanım küçükyaşta sa­raya alınarak Naile Sultan vasıtasıyla Ta­hir Bey'le evlendirildi. Tahir Bey, 1908'de ll. Meşrutiyet'in ilanını takip eden günler­de padişaha yakınlığı dolayısıyla ittihat­çılar tarafından rütbesi mülazımlığa indi­rilerek emekliye sevkedildL Balkan ve 1. Dünya savaşlarında yeniden askere alındı .

Çanakkale'de savaşırken yaralanınca geri hizmete verildi.

Kemal Tahir'in çocukluğu seferberlik ve Milli Mücadele yıllarında geçti. ilk öğreni­mini babasıyla birlikte bulunduğu çeşitli şehirlerde tamamladı. Mütareke'den son­ra ailesi istanbul'a dönünce Kasımpaşa'­daki Cezayirli Hasan Paşa Rüşdiyesi'ne girdi. 1923'te burayı bitirerek Galatasa­ray Mekteb-i Sultanisi'ne kaydoldu. Onun­cu sınıfta iken annesinin ölümü üzerine okuldan ve evden ayrılarak hayata atıldı. Avukat katipliği ve Zonguldak Kömür işletmeleri'nde ambar memurluğunun ( 1928-1932 ) ardından istanbul'a dönerek gazeteciliğe başladı. Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde musahhihlik, röportaj yazarlığı ve tercümanlık yaptı. Yedigün ve Karikatür dergilerinde sek-

Kemal Tahir

228

19 Mayıs 1938'de Yavuz zırhlısındaki is­yan teşebbüsü üzerine açılan Bahriye da­vasında Nazım Hikmet'le birlikte askeri isyana teşvik etmekten suçlu bulunarak on beş yıl ağır hapse mahkum edildi. Çe­şitli hapishanelerde yattıktan sonra 1950 genel affıyla serbest bırakıldı. 19SS'teki 6-7 Eylül olayları sırasında halkı isyana teşvik suçlamasıyla altı ay tutuklu kaldı. Bir süre izmir Ticaret Gazetesi'nin is­tanbul temsilciliğini yaptı, telif ve çeviri yazılar yayımladı. Osmanlı padişahlarını

anlatan bir kitap dizisinin neşrini başlat­tı. 19S7'de Aziz Nesin'le birlikte kurduğu Düşün Yayınevi'nde birkaç romanının ya­yım lanmasının ardından bu ortaklık on dört ayda bitti. Kemal Tahir bundan sonra edebiyat çalışmalarıyla yetindi. 1968'de Sovyet Yazarlar Birliği'nin davetiisi olarak Sovyetler Birliği ' ni ziyaret etti. 1970'te yakalandığı kanser sonucu 21 Nisan 1973'te istanbul'da öldü ve Sahrayıce­did Mezarlığı'na gömüldü.

Başlangıçta Yahya Kemal hayranı olan ve yazı hayatına şiirle başlayan Kemal Ta­hir'in ilk şiirleri Abdullah Cevdet'in neş­rettiği İ etihad mecmuasında çıktı ( 1931). Edebiyat dünyasına ciddi olarak girişi ise Yakup Sabri. Ertuğrul Şevket, ismail Sa­fa ve Arif Nihat Asya ile birlikte çıkardık­ları Geçit dergisiyle oldu ( 1933-1934). Varlık'ta ve Ses'te (Cemalettin Ma h ir ve İ sma il Kemalettin imzalarıyla) sosyal içe­rikli şiirler yazdı. Daha sonra şiiri bıraktı. 1929'da Nazım Hikmet'le tanıştıktan son­ra fikirlerinde ve sanat anlayışında önem­li ölçüde değişiklikler oldu. Romancılığa doğru ilk adımı adaptasyonlarla attı ( 1935-1940). Bu sırada yayımladığı Namık Kemal İçin Diyorlar ki (İstanbul 1936) adlı kitabı ilgiyle karşılandı. 1938'de baş-layan ve yazarlığı için verimli olan hapis­hane hayatı boyunca romaniarına önem­li malzeme topladı.

ilk hikayeleri 1941' de Tan gazetesinde Cemalettin Mahir imzasıyla çıktı. Bunlar Göl İnsanları (İstanbul 1955) adıyla ki­tap haline getirildi. daha sonra yazdığı bütün hikayelerini de aynı kitabın sonra­ki basımında topladı ( 1969). Sağırdere'­yi Son Posta ve Esir Şehrin İnsanları'nı Yeni İstanbul gazetelerinde tefrika et­tirdi. Bu arada bir dizi dedektif ve mace­ra romanı yazdı veya çevirdi. Çeşitli tak­ma adlar kullanan yazar, kendisine asıl

şöhret kazandıran romanlarını 19SS'ten sonra ve K~mal Tahir adıyla yayımlamaya başladı.

Kendisinden önceki Türk romanını Batı kopyacılığı ve yerlilikten kopuk olmakla suçlayan Kemal Tahir Sağırdere'den baş­ka Körduman (İ sta nbul 1957). Yedi Çı­narYaylası(İstanbul 1958), Köyün Kam­buru (İ sta nbul 1959) ve Kelleci Meh­met (İstanbu l 1962) gibi romanlarında Anadolu insan tipini kendi yaşantısı ve özgün hayat felsefesi içinde yansıtmaya çalışmıştır. Rahmet Yolları Kesti'de (İ s­tanbul 1957) eşkıyalık konusu çevresinde halk kahramanlığı motifini işlemiş; Esir Şehrin İnsanları (İstanbul 1956). Esir Şehrin Mahpusu (İstanbul 1962) ve Yorgun Savaşçı'da (İstanbul 1965) Milli Mücadele döneminde halk ile ordu men­suplarının ilişkileri, milli bilinç ve milliyet­çilik anlayışı konularını irdelemiştir. Boz­kırdaki Çekirdek (İ stanbul1967) ve Kurt Kanunu (İstanbul 1969) adlı romanların­da Cumhuriyet Halk Partisi idaresinin eğitim ve ekonomi politikaları eleştiril­miştir. Yine Kurt Kanunu ve Yol Ayrı­mı'nda (İstanbul ı 97 ı) Batılılaşma olgu­suyla tabu haline getirilen iç ve dış kan­dırmalar. dönemin siyasi mücadeleleri, devrimierin amaçları ve bunların yerleş­mesinde bürokrasinin takındığı tutum ele alınmış. Türk aydınının taşıdığı sorumlu­luk vurgulanmıştır. En fazla üzerinde duruıan romanlarından Devlet Ana*da (İstanbul ı 967) feodal bir yapıya sahip ol­mamakla Batı'dan ayrılan Osmanlı top­lumunun yapısal ve idari özgünlüğü göz­ler önüne serilmeye çalışılmıştır. Üslüp ve aniatımda da yerliliğe önem veren yazar özellikle Devlet Ana'da destan, masal ve halk hikayelerinden gelen bazı anlatım kalıplarını kullanmış, Dede Korkut ve Ev­liya Çelebi üslubundan yararlanmıştır. Yorgun Savaşçı'ya 1967-1968 Yunus N adi ödülü, Devlet Ana'ya 1968 Türk Dil Kurumu ödülü verilmiştir. Diğer roman­ları da şunlardır: Büyük Mal (ı 970), Na­musçular ( ı 97 4), Karılar Koğuşu (ı 97 4), Haremde Dört Kadın (senaryo, 1974). H ür Şehrin İnsanları ( 1976). Dam Ağa­sı ( 1977).

Kemal Tahir, düşünce yapısı bakımın­dan esas olarak Marksist çevrelerdeki yerlileşme çabalarını temsil etmektedir. önce Nazım Hikmet'in Sovyet modeline yakındı, daha sonra 1960'1ı yılların ortala­rında Fransa'da Marksist çevrelerce be­nimsenen Asya Tipi Üretim Tarzı tartış­malarından büyük ölçüde etkilendi. Fa­kat onlardan farklı şekilde adeta bir sos-

Page 2: TDV DIA - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Kemal Ümmi'nin yaşadığı ve öldüğü yer hakkındaki bilgiler de birbirini tutma maktadır. Latifi ve Ali Mustafa Efendi onun Karaman'ın

yal bilimci gibi yoğun araştırmalar yapa­rak kendi bağımsız düşünce sistemini kurmaya çalıştı. Başlangıcından itibaren Osmanlı tarihi boyunca Anadolu'nun sos­yal ve ekonomikyapısını Asya Tipi Üretim Tarzı modelinden faydalanarak değerlen­dirirken yer yer onu eleştirmekten de çe­kinmedi. Yaygın tarih görüşünün dışında kalan bazı önemli fikir adamlarının eser­lerini dikkatle inceledi. Hayatı boyunca te­peden inme bir Batıcılığa karşı çıkarak bunun üst yapıyla halkın arasını açtığını söyledi ve rastgele Batılılaşma hareketle­riyle kendi tarihimizden uzaklaş m ayı sert biçimde eleştirdi. Yerli düşüneeye yönel­mekle beraber tahlillerinde din olgusuna hemen hiç önem vermedi. Eserlerinde dini kurumları, özellikle dejenere olmuş din adamlarını olumsuz bir faktör olarak gösterdi. Ancak gerek bir kısım romanla­rında ve çeşitli yazılarında gerekse soh­betlerinde Türkiye'nin yıllardır bir nevi ta­bu haline getirilmiş, tartışılmaktan sakı­nılan Osmanlı tarihi, Türkiye'nin Batılılaş­ma macerası, Cumhuriyet'in doğruları ve yanlışları, halkçılık meselesi gibi birtakım tarihi ve sosyal meselelerini cesaretle tartışma ortamına getirmiştir. Bu davra­nışıyla Kemal Tahir bazı çevrelerce aşırı şekilde övülmüş, bazılarınca da sert bi­çimde eleştirilmiştir.

Ölümünden uzun bir süre sonra yayı­rnma başlanan ve sohbetleriyle kitap ha­line getirilmemiş notlarından hazırlanan on beş cilt hacmindeki "Notlar" dizisinde Sanat Edebiyat (1, ll, III, I 989; IV, I 990);

1950 Öncesi (I, ll , I 990); Roman Notlan (I, 1990; ll , III , 1991) ; Osmanlılık/Bizans

(1992); Batılılaşma (1992); Çöküntü (I 992); Sosyalizm, Toplum ve Gerçek (I 992); Kitap Notlan (I 993); Mektup­lar ( ı 993) adlı kitaplar çıkmıştır.

BİBLiYOGRAFYA :

Kemal Tahir'den Fa tma İrfan 'a Mektuplar, İstanbul 1979; Mustafa Baydar, Edebiyatçtları· mLZ Ne Diyorlar, İstanbull960 , s. 183- 187 ; Beş Romanet Tarttşıyor(haz. Turhan Tüke!). İstanbul 1960; Tahir Alangu. Cumhuriyet'ten Sonra Hi· kayeve Roman, İstanbull965, lll, 445-499; Nazım Hikmet, Kemal Tahir'e Mahpusaneden Mektuplar, İstanbull968; Türk Romanı: Açıko· turum (haz. Mehmet Seyda), İstanbul 1969; Na· ci Çelik, Romanda Hesaplaşma, Ankara 1971, s. 64-67, 124-129; Aytek.in Yakar. Türk Roma­nında Millf Mücadele, Ankara 1973, tür. yer.; M. Hulüsi Dosdoğru, Batı Aldatmacılığı ve Put­lara Karşı Kemal Tahir, İstanbul 1974; İsmet Bozdağ , Kemal Tahir 'in Sohbet/eri, İstanbul 1979; İskender Özsoy, Kemal Tahir Kaynakça­sı, İstanbull979; Ramazan Kaplan. Cumhuriyet Dönemi Türk Romanında Köy, Ankara 1988, tür. yer.; Behçet Necatigil, EdebiyatımLZda İsim­ler Sözlüğü, İstanbul 1989, s. 188-189; Cevdet

Kudret. Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, İstanbull990, lll , 152-185; Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İ stanbul 1990, ll, 130-181; Kemal Kahraman. Türkiye 'nin Bo­yun Ağrıları, İstanbul 1990, s. 57-67; Taner Ti­mur, Osmanlı-Türk Romanında Tarih, Toplum ueKimlik,İstanbull991, s. 174-193, 199-207; Halit Refiğ, Gerçeğin Değişkenliği, İstanbul 2000, s. 9-37; a.mlf.- Mustafa Kutlu, "Demir, Kemal Tahir" , TDEA, ll , 231-235; "Kemal Tahir İ çin ", Türkiye Defteri, sy. 6, İstanbull974 ; Ra­mazan Gülendam, "Batılılaşma Karşısında Yerli Bir Romancı : Kemal Tahir", Dergah, IX/109, İstanbul 1999, s. 9-11, 22; a.mlf .. "Geleneksel Anlatım Tarzının 'Devlet Ana'daki Yansımala­rı", a.e., IX/lll ( 1999), s. 8-10, 22; Atilla Özkı­rımlı, Türk Edebiyati Ansiklopedisi, İstanbul 1983, lll , 742-744; "Kemal Tahir" , ABr., XVIII, 353-354; "Kemal Tahir", Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçı/ar Ansiklopedisi, İ stanbul 2001, ll , 495-498 .

L

~ KEMAL KAHRAMAN

KEMAL ÜMMI (~IJW)

(ö. 880/1475)

Mutasawıf - şair. _j

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Asıl adı İsmail olup tahsil görmeden yetiş­tiği için şiirlerinde üm mi Kemal mahlası­nı kullanmıştır. Şeyh Mehmed Bedred­din'in dervişlerinden ve Cemal-i Halveti'­nin tekke arkadaşlarından olduğu rivayet edilir. Bazı metinlerde Kemal Bey olarak da zikredilen şairin m ensuplarına Kema­liler denir. Divanındaki bir şiirinden Hal­veti tarikatına mensubiyeti ve şeyhinin Ubeydullah Hamid olduğu öğrenilmekte­dir. Necla Pekolcay bu zatın samuncu Ba­ba diye bilinen Ebu Hami d Aksarayi oldu­ğunu bildirir ("Yazma Bir Mecmua", TM, lll [İstanbul 19531. s. 356-357) . Kemal Üm­mi diğer bir şiirinde Hace Ali Sultan'dan söz eder ki M. Fuat Köprülü, bu zatın Cemaziyelewel 83Z'de (Şubat 1429) ölen Şeyh Alaeddin Ali Erdebili olduğunu be­lirtmektedir (Türk Edebiyatı Tarihi, s. 36 ı). Latifi ise onun . N esimi gibi Sultan Şüca Tekkesi şeyhi Baba Sultan'ın beddu­asını alarak asılmak suretiyle idam edii­diğine dair bir rivayet nakleder ( Tezkire, S. 286)

Kemal Ümmi'nin yaşadığı ve öldüğü yer hakkındaki bilgiler de birbirini tutma­maktadır. Latifi ve Ali Mustafa Efendi onun Karaman'ın Larende kasabasından olduğunu. müridierinden menakıbını ya­zan AşıkAhmed ise Horasan'dan geldiği­ni söyler (bk. bibl.) . Diğerlerine nazaran daha eski olan bu kaynağa göre Kemal Ümmi. Anadolu'ya gelince Bolu çevresin-

KEMAL ÜM Ml

deki Aladağ ve Bozarmut civarında ya­şamış. Bolu halkını irşada çalışmış. Hacı Bayram-ı Veli'nin sevgi ve ilgisine mazhar olmuştur. Aşık Ahmed, Kemal Ümmi'nin Bolu'da medfun bulunduğunu ve üç oğlu olduğunu bildirerek bunlardan Cemal ve Sinan ile alakah hikayeler de anlatmıştır. Onun Bolu ile ilgisi M üstakimzade Süley­man'ın yanı sıra zamanımııda Ali Vahit, William Hickman ( Turcica, XIV [I 9821, s. I 55-167) ve İsmail Ünver tarafından da söz konusu edilmiştir. Öldüğü yer ve me­zarı hakkında başka rivayetler de vardır. Sursalı Mehmed Tahir. Karaman ile birlik­te Manisa'da da Kemal Ümmi adına bir mezar olduğunu kaydeder. Abdülbaki Gölpınarlı. Muğla'da tekkesj ve mezarı bulunan Seyyid Kemal ile onun aynı kişi olması ihtimalini düşündürecek bir kay­da dikkat çekerse de (Divan Şiiri, XV.-XVI. Yüzyıl, istanbul 1954, s. 1 I) daha sonra Nihad Sami Sanarlı gibi Niğde Mevlevi­hanesi'nde gömülü bulunduğu rivayetine temas eder (Mevlana Müzes i Yazmalar Kata/oğu, Ankara 1972, lll, 270). Anado­lu'da, sevilen mutasawıfların çeşitli yer­lerde kabirierinin bulunduğu inancına ve geleneğine bağlanarak Kemal ümmi'nin adına da birçok makamın izate edilmesi tabiidir. Ancak şeyhinin Larendeli olması dolayısıyla da bir süre burada kalmış ol­malıdır. Son durağının ise Bolu olduğu yapılan araştırmalar neticesinde anlaşıl­mıştır.

William Hickman. Hacı Bayram ve Eş­refoğlu'yla beraber Kemal Ümmi'nin de Safiyyüddin-i Erdebili'nin (ö. 735/1 335)

kurduğu tarikatın Anadolu'daki takipçileri olduğunu öne sürmekteyse de (Turcica, XIV 1 1982 ı. s. 155-167) eserlerinde bunu açıkça destekleyen unsurlara rastlanma­maktadır.

Şiirlerinde Sünni al<idenin dışına çıkma­yan Kemal Ümmi'nin manzumelerini iki grupta toplamak mümkündür. Birinci grupta tevhid, münacat ve na'tlar. ikinci grupta ise nutuk tarzı dini ve tasawufi telkinlerde bulunan şiirler yer alır. İkinci gruptaki şiirlerde temel düşünce mutlak yaratıcıya kavuşmaktır. Bunun yolu olarak da "ölümden önce ölmek" prensibi göste­rilir. Kemal Ümmi'nin şiirlerindeki dil ve ifade tarzında da yine bu iki grup şiirine göre farklılık vardır. Birincilerde Arapça ve Farsça sözlerle yüklü ağır bir dil kulla­nılmışken ikinci grup manzumelerde Türkçe kelimeler ve sade bir söyleyiş ha­kimdir. Onun bazı beyitleri hikmetler ve özdeyişler. bazıları da nazma çekilmiş atalar sözü halindedir.

229