tedarikçi merkezi a - dogurehberi.com · sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber...

32
03 Düşün Kardeşim Devletin Sırtından! Yorum 10 Adilcevaz’da Muhteşem Festival Yorum 04 Dünya Nüfusu Arttıkça İnsan Sayısı Azaldı Yorum 26 Röportaj Güvenli Yapılar Nasıl Üretilir? 18 Esnaf Kardeş Eli Açık ve Cömerttir Ekonomi Yıl: 1 Sayı: 4 Ağustos-Eylül-Ekim 2012 www.dogununmarkalari.com Fiyatı: 2 Aylık Bölgesel Ekonomi Gazetesi “Markaların Buluşma Noktası” E K O N O M İ Devamı 5’de Devamı 16’da A macı Van’ı Ortadoğu’nun sanayi ve ticarette tedarik merkezi haline getirerek uluslar arası marka şehir yapmak olan 19. Van Asya İpek Yolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı bu yıl 3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak. Fuara Türkiye, İran, Irak, Erme- nistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Nahçıvan’dan firmaların katılması hedefleniyor. Bölgesel ve ulusal markaların da yer aldığı fuara 80 ila 100 civarında firmanın katılma- sı ve 50 bin kişi tarafından ziyaret edilmesi bekleniyor. Fuar süresince akşamları etkinlik de yapılacak… Van’ın geleneksel ekonomik değeri olan tarımı desteklemek ve ihtiyaç duyulan yenilikleri tanıtmak amacı ile aynı tarihte 2. Tarım Fuarı da düzenleniyor. 3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak olan Van Asya İpek Yolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı’nı tanıtmak amacı ile Doğu- nun Markaları Gazetesi’ne bir açık- lama yapan Ajans Asya Fuarcılık Org. Ltd. Şti. Genel Müdürü Sü- leyman Güler, “İpek Yolu Fuarları uluslar arası bir kimliğe kavuşturu- larak yerli ve yabancı kuruluşların katılımı sağlanmıştır” dedi. 3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak fuarın kentteki deprem psikolojisinin atlatılmasına önemli katkı yapacağına inandığını be- lirterek sözlerini sürdüren Güler şunları kaydetti: Bir kentin gelişimi fuarlarla mümkün olabilir fuarların başarıya ulaşabilmesi için birlik ve bera- berliğinin olması gerekir. Deprem sonrası ekonomik olarak yeni bir dönem başlatmayı hedefliyoruz. Van'da yaşanan ve yıkıcı etkileri olan depremlerden dolayı birçok firma kepenk kapatmak zorunda kaldı. Ancak ne olursa olsun hayat devam ediyor. Bizler de mücadele etmek zorundayız. İlimizde ticari hayatın canlanması için düzenle- diğimiz fuarlar ile üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışı- yoruz. Bu nedenle 3-7 Ekim 2012 tarihin- de 19. Van-Asya İpekyolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı'nı ve aynı tarihlerde 2.Tarım Fuarı'nı dü- zenliyoruz. Doğunun incisi Van’da fuarcılık geleneğini oturtmaya ça- lışıyoruz. İlimizi bu konuda marka şehir yapmaya gayret ediyoruz. 21. yüzyılda tüm pazarlarda olduk- ça yoğun bir rekabet yaşanmakta ve bu rekabet ortamında üreti- minden gelen liderlik gücü yerini pazarlama ve tanıtım çalışmala- rının başarısından gelen liderliğe bırakmıştır. İşte bu noktada firmaların yü- rüttükleri pazarlama ve tanıtım aktivitelerinin çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Böylesi bir pazar ortamında da fuarlara katılım, firmalara oldukça önemli avan- tajlar sunmakta ve hem pazarla- ma hem de tanıtım aktivitelerini bir arada yürütmelerine olanak sağlamaktadır. Fuarlar, mal ve hizmet üreticilerinin ve tüketicile- rinin belli zaman ve mekân dilimi içersinde buluştukları bir pazar niteliği taşımakta ve fuarların yeni ürünlere yönelik olması katılımcı firmalara talebi doğrudan, kısa sü- rede ve en etkili biçimde yakalama imkânı vermektedir. Bu sayede de hem satış hem tanıtım açısından önemli kazanımlar elde edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan fuarlar, tanıtım kapsamlı olmakta katılım- cıların etkili satış grafiğinin bire bir pazarlama ilişkileri ile artmasına aracılık etmektedir. Sanayici ve tüccar için çok önemli bir katkısı olan, bölgemiz için bacasız sana- yi olan 3-7 Ekim 2012 tarihinde düzenleyeceğimiz, 19.Van-Asya İpekyolu Ticaret ve Sanayi Te- darikçileri Fuarı’na ve 2. Tarım Fuarı’na herkesi bekliyoruz. Ortadoğu’nun tedarikçi merkezi 2007 ile 2008 yılında ABD’ye eğitim için giden Casim Lâçin mental aritmetik ile tanıştıktan sonra Van’da kurduğu Van Menar Mental Aritmetik merkezi ile Van’ın ve Türkiye’nin ismini Guines Rekorlar Kitabına altın harflerle yazdırdı. Kalkınma Bakanlığı’nın ‘Cazibe Merkezleri Projesi’ kapsa mında Van’da kurulacak ve Van’ı marka şehir yapacak olan tekstil kent çalışmalarının aksamadan, hızlı bir şekilde devam etmesi için VATSO Başkanı Mirza Nadiroğlu süreci yakından takip ediyor. VATSO Başkanı Mirza NADİROĞLU Van Menar’dan Dünya Rekoru

Upload: others

Post on 01-Sep-2019

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

03Düşün

KardeşimDevletin

Sırtından!

Yorum

10Adilcevaz’daMuhteşem

Festival

Yorum

04Dünya NüfusuArttıkça İnsanSayısı Azaldı

Yorum

26Röportaj

Güvenli Yapılar

Nasıl Üretilir?

18Esnaf Kardeş

Eli Açık ve Cömerttir

Ekonomi

Yıl: 1 Sayı: 4 Ağustos-Eylül-Ekim 2012 www.dogununmarkalari.comFiyatı: 2

Aylık Bölgesel Ekonomi Gazetesi “Markaların Buluşma Noktası”

EKONOMİ

Devamı 5’de

Devamı 16’da

Amacı Van’ı Ortadoğu’nun sanayi ve ticarette tedarik merkezi haline getirerek uluslar arası

marka şehir yapmak olan 19. Van Asya İpek Yolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı bu yıl 3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak.

Fuara Türkiye, İran, Irak, Erme-nistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Nahçıvan’dan firmaların katılması hedefleniyor. Bölgesel ve ulusal markaların da yer aldığı fuara 80 ila 100 civarında firmanın katılma-sı ve 50 bin kişi tarafından ziyaret edilmesi bekleniyor. Fuar süresince akşamları etkinlik de yapılacak…

Van’ın geleneksel ekonomik değeri olan tarımı desteklemek ve ihtiyaç duyulan yenilikleri tanıtmak amacı ile aynı tarihte 2. Tarım Fuarı da düzenleniyor. 3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak olan Van Asya İpek Yolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı’nı tanıtmak amacı ile Doğu-nun Markaları Gazetesi’ne bir açık-lama yapan Ajans Asya Fuarcılık Org. Ltd. Şti. Genel Müdürü Sü-leyman Güler, “İpek Yolu Fuarları uluslar arası bir kimliğe kavuşturu-larak yerli ve yabancı kuruluşların katılımı sağlanmıştır” dedi.

3-7 Ekim 2012 tarihleri arasında yapılacak fuarın kentteki deprem psikolojisinin atlatılmasına önemli katkı yapacağına inandığını be-lirterek sözlerini sürdüren Güler şunları kaydetti:

Bir kentin gelişimi fuarlarla mümkün olabilir fuarların başarıya ulaşabilmesi için birlik ve bera-berliğinin olması gerekir. Deprem sonrası ekonomik olarak yeni bir dönem başlatmayı hedefliyoruz.

Van'da yaşanan ve yıkıcı etkileri olan depremlerden dolayı birçok firma kepenk kapatmak zorunda kaldı. Ancak ne olursa olsun hayat devam ediyor. Bizler de mücadele etmek zorundayız. İlimizde ticari hayatın canlanması için düzenle-diğimiz fuarlar ile üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışı-yoruz.

Bu nedenle 3-7 Ekim 2012 tarihin-de 19. Van-Asya İpekyolu Sanayi ve Ticaret Tedarikçileri Fuarı'nı ve aynı tarihlerde 2.Tarım Fuarı'nı dü-zenliyoruz. Doğunun incisi Van’da fuarcılık geleneğini oturtmaya ça-lışıyoruz. İlimizi bu konuda marka şehir yapmaya gayret ediyoruz.

21. yüzyılda tüm pazarlarda olduk-ça yoğun bir rekabet yaşanmakta ve bu rekabet ortamında üreti-minden gelen liderlik gücü yerini pazarlama ve tanıtım çalışmala-rının başarısından gelen liderliğe

bırakmıştır. İşte bu noktada firmaların yü-rüttükleri pazarlama ve tanıtım aktivitelerinin çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Böylesi bir pazar ortamında da fuarlara katılım, firmalara oldukça önemli avan-tajlar sunmakta ve hem pazarla-ma hem de tanıtım aktivitelerini bir arada yürütmelerine olanak sağlamaktadır. Fuarlar, mal ve hizmet üreticilerinin ve tüketicile-rinin belli zaman ve mekân dilimi içersinde buluştukları bir pazar niteliği taşımakta ve fuarların yeni ürünlere yönelik olması katılımcı firmalara talebi doğrudan, kısa sü-rede ve en etkili biçimde yakalama imkânı vermektedir. Bu sayede de hem satış hem tanıtım açısından önemli kazanımlar elde edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan fuarlar, tanıtım kapsamlı olmakta katılım-cıların etkili satış grafiğinin bire bir pazarlama ilişkileri ile artmasına aracılık etmektedir. Sanayici ve tüccar için çok önemli bir katkısı olan, bölgemiz için bacasız sana-yi olan 3-7 Ekim 2012 tarihinde düzenleyeceğimiz, 19.Van-Asya İpekyolu Ticaret ve Sanayi Te-darikçileri Fuarı’na ve 2. Tarım Fuarı’na herkesi bekliyoruz.

Ortadoğu’nun tedarikçi merkezi

2007 ile 2008 yılında ABD’ye eğitim için giden Casim Lâçin mental aritmetik ile tanıştıktan sonra Van’da kurduğu Van Menar Mental Aritmetik merkezi ile Van’ın ve Türkiye’nin ismini Guines Rekorlar Kitabına altın harflerle yazdırdı.

Kalkınma Bakanlığı’nın ‘Cazibe Merkezleri Projesi’ kapsa mında Van’da kurulacak ve Van’ı marka şehir yapacak olan tekstil kent çalışmalarının aksamadan, hızlı bir şekilde devam etmesi için VATSO Başkanı Mirza Nadiroğlu süreci yakından takip ediyor.

Tekstil Kent, Van’ı Marka ŞehirYapacak

VATSO BaşkanıMirza NADİROĞLU

Van Menar’dan Dünya Rekoru

Page 2: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

14

18

22

24

08

12

13

27

28

29

31

Yeşilin Mavi İle Buluştuğuİlçe; ADİLCEVAZ

Eğitimde Başarının Adı BAHÇEŞEHİR KOLEJİ

Gençlerde İntihar

Çocuklar Okuldan Korkmasın

Vangölü Geleceğimizdir.

Avrupa ÜlkelerininGözü Türk Öğrencilerde

Ahilik İnsani Değerlerin Bilgi ve Sanatla Birleşimidir

Ağrı Dağının Tarihçesi

Sınır İllerine ÖzelKDV Düzenlemesi

Günde Yaklaşık 4 MilyonKişi e-ticaret Yapıyor

Kredi Komisyonları Bankaların Karlarına Denk

Demir EksikliğiBeyin Gelişimini Yavaşlatıyor

06

ww

w.dogununm

arkalari.com

“Markaların Buluşma Noktası”

içindekiler

Page 3: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Düşün kardeşim devletin sırtından! Ziya Türk [email protected]

Editörden..3Editör

Van Valisi Münir Karaloğlu Van’da görevine yeni başladığında, tarihi ve turistik değeri olmasına rağmen Van turizm destinasyonu içerisinde

yer alıp kültürel ve ekonomik bir değere dönüştürüle-meyen yerleri bir bir gezmeye başlamıştı. Bu gezi-leri sırasında doğal olarak Van İl Kültür Müdürlüğü yetkilileri de eşlik ediyordu. Bir gün turizmcilerle yapılan toplantıda Vali Karaloğlu “Adam Turizm İl Müdürlüğü’nde yıllardır yetkili bir şekilde görev yapıyor ancak, gittiğimiz yerlerin birçoğuna ilk kez gidiyor. Van’ın turizmine bunlar mı sahip çıkacak?” diye patlamıştı.

Vali Karaloğlu’nun bu gezileri kamuoyunda o kadar çok dikkat çekti ki, “Vali bey define arıyor” diyenler dahi oldu. Oysa Vali Karaloğlu kıyıda köşede kalmış, unutulmuş, sorumluların dahi hiç gitmediği, Van’ın tarih ve kültür hazinelerini Van’a yeniden kazandır-maya çalışıyordu…

Özelde Turizm İl Müdürlüğü’nde, genelde Van bürok-ratik yapısı içinde kurumlara yük olmaktan başka işe yaramayan böyle insan sayısı azımsanmayacak kadar çok. İşin acı tarafı bu insanların el etek öperek, siyasi merkezlere şirin görünerek, aşiret, etnik ve kültürel kimlik istismarı ile yetki kullanan yönetici düzeyine gelmesi.

Sizce, birkaç cemaat toplantısına katılarak görüntü verenler, herhangi bir seçimde seçilemeyeceğini bile bile aday adayı olup seçimden sonra makam ve ihale kapmak için kirli hesap yapanlar; topluma, kurumlara ve devlete hizmet mi eder, yoksa yük mü olur?

Mesela Van Vali Yardımcısı Atay Uslu ile görüşmek için 2012 Haziran ayından bu yana randevu almak için valilik binasındaki sekreteri arıyoruz “Atay Bey AFAD’da” diyor, AFAD’ı arıyoruz “Atay Bey burada yok” diyorlar. Cep telefonundan arıyorum, “Ziya Bey bir toplantıdayım, müsait değilim size randevu ve-receğim “diyor.. Diyoor.. Diyoor… Diyoor… Ama bir türlü görüşme gerçekleşmiyor. Atay Bey ile görüşebil-mek için acaba milletvekili aday adayı olduğu partinin

yetkililerinden mi, Van Valisi’nden mi, yoksa İçişleri Bakanlığı’ndan mı destek istemeliyiz?

2012 Mayıs ayında yayınlanmaya başlayan Doğunun Markaları Gazetesi’nin ilk sayısı çıktıktan sonra Van Valisi Münir Karaloğlu’nu ziyaret edip gazete hakkın-da görüş alışverişinde bulunduk. Çıkarken de valilik katında Atay Bey ile karşılaştık. Hal hatırdan sonra, “Hayırdır” dedi. “Gazete çıkarıyoruz” dedik. Bunun üzerine Atay Bey, “Gazete çıkarmakla hata ediyor-sunuz, Twitter başta olmak üzere sosyal medya var. Vali Bey’in şu kadar, bizim bu kadar takipçimiz var. Bir konuyu ve haberi oradan paylaşıyoruz ve çok verimli oluyor. Ayrıca gazete çıkarmak yerine otel açın, otelcilikte iş var” dedi.

Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip, basın açıklaması yapıyor? Etkinliklere basın mensuplarını neden davet ediyor? Basının gerekliliğine ve etkinliğine inanmıyorsa inan-madığı şeyi neden yapıyor? Sosyal medyadaki takipçi sayıları ve etkinliği ile övünen Atay Bey’in Van’da ve bölgede yaşayan nüfus sayısından haberi var mı? Bel-ki yazımdan sonra araştırıp, Van ve bölge nüfusunun sosyal medyadaki takipçi sayısından çok daha fazla olduğunu görür…

Van’da yaşanan depremden sonra peş peşe açı-lan otellerin fikir babası yoksa Atay Bey mi? Keşke gazete çıkarmadan önce Atay Bey ile görüşebilseydik.“Gazete çıkarmakla hata ediyorsu-nuz, onun yerine otel açın, otelcilikte iş var” parlak fikrinden yararlanıp bir otel de biz açsaydık diye hayıf-lanıyorum. Otel açma furyasını burun farkıyla kaçırdık, tüh ki ne tüh…

Kurumların yöneticilerinin yaptığı ve kurumlar ile vatandaşın arasını bozan, vatandaşı devlete karşı düş-manca tutum içerisine sokan sorumsuzluklar saymak-la bitmez ki. Ele aldığımız kurum elimizde kalıyor…

Eğitim öğretim dönemi yeni başladı velilerin en önemli sıkıntısı, deprem nedeniyle hasar gören okulların binası sağlam olan okullarda toplanması. Öğrenciler eski okullarına gidiyor, oradan servisler ile birleştiril-miş okullarına taşınıyorlar. Okul çıkışı yine eski okul-larına kadar servislerle taşınan öğrenciler, buradan evlerine dağılıyor. Öğrenciler eksi 20 dereceye varan soğuklarda servisleri nerede nasıl bekleyecek? Sağlıklı eğitim zaten yok, bir de sağlık sorunları ile boğuşmak zorunda kalacaklar.

Bu sorunun mutlaka bir çözümü vardır ve olmalı!

Dersliklerdeki öğrenci sayısı 100 civarı. Siz öğrenci olsanız uykunuz gelir, öğretmen olsanız ders anlat-mak şöyle dursun, 100 öğrenciyi sınıfta tutmak için kendinizi tüketir, mesleğinizden soğursunuz. Depre-min üzerine bir de 4+4+4 uygulamasından kaynaklı yoğunluk eklenince, Van’da öğrenci olmak gerçekten çok zor. Bir başka ifade ile mezun olacak öğrenciler, eğitim öğretim açısından kayıp bir nesil demektir.

Yıkılan okulların yerine hızlı bir şekilde yenileri ya-pılmaya çalışıldı. Ancak orta hasarlı olan okullar için güçlendirme neden yaz döneminde değil de okullar açıldıktan sonra yapılmaya başlandı? Yaz tatilinde güçlendirme yapılıp okullar eğitim öğretime hazırlana-

maz mıydı?

Ayrıca depremden sonra eğitim öğretim yapan okullardan bazılarında güçlendirme yapılıyor! Madem sağlam değildi, bu okullarda neden eğitim öğretim yapıldı? “Sağlamdı” derseniz, o halde şimdi neden güçlendirme yapıyorsunuz?

10 bin civarında depremin yaşandığı Van’da, bedeli binlerce öğrencinin canı ile ödenebilecek bir faciaya davetiye çıkarabilecek bu sorumsuzluğun sahibi kim veya kimler?

Depremden sonra eğitim öğretime devam eden ancak güçlendirme yapılan okullarda çocukları derse giren veliler dava açtıkları takdirde bunun hesabını kim nasıl verecek?

İşte bir sorumsuzluk örneği daha! Yaz mevsimini hay huyla, kişisel reklam ve bir takım yerlere şi-rin görünme gayretleri ile geçiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi… Tam eğitim öğretim dönemi başlarken yapılan açıklama ile üniversitenin eğitim öğretime başlama tarihi 30 Ekim 2012 gününe erteleniyor. Er-teleme nedeni ne diye bakıyoruz? Üniversite binala-rında güçlendirme yapılacakmış! Madem güçlendirme yapılacaktı, neden bugüne kadar beklediniz? Binaları neden yaz döneminde güçlendirip eğitim ve öğreti-me hazırlamadınız? Öğrencilerin bir yılını daha heba etmeye hakkınız var mı?

Öğrenci sayısı ile bir yılı çarpın, hem bireysel olarak öğrencilerin ve ailelerinin, hem de en büyük milli değerimiz olan bir neslin hayatını ömür boyu etkile-yecek adımları, hangi eğitim yönetimi sorumluluğu ile bağdaştırıyorsunuz? Bunun tek açıklaması var; SORUMSUZLUK!

Hükümet Van’ı önemsediği için Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı görevlendirdi. İnanıyorum ki Beşir Ata-lay Van’a seçim bölgesine gittiğinden daha çok geldi ve emek verdi. Peki, bu sorunun nedeni kaynaksızlık mı? Hayır!.. İmkânsızlık mı? Hayır!.. Yetkisizlik mi? Elbette hayır!.. Devlet ve hükümet tüm imkânları sağlıyor, ancak en önemli sorun; SORUMSUZLUK, PLANSIZLIK ve KOORDİNASYONSUZLUK!

En büyük sorun, Beşir Atalay’a “her şey yolunda, Allah sizi başımızdan eksik etmesin” diyerek kendi-sini başarılı gösterip, kendisine iyilik eden, millete ve devlete kötülük eden sorumsuz sorumlular…

Sorumsuzluğu kurumların yetkilileri yapıyor, so-rumlusu Van Valisi Münir Karaloğlu ilan ediliyor. Vali Karaloğlu’nun 7/24 başınızda nöbet tutması mı gerekiyor? Yoksa ortalığı idari soruşturmalarla, disip-lin cezaları ile kasıp kavurmalı mı? “Kork Allah’tan korkmayandan” diye boşuna dememişler…

Bu milletin, bu toplumun, bu kurumların ve devle-tin sırtında yük olmaktan vazgeçin. Devlet “millete hizmet edin” diye yetki veriyor, imkân veriyor, siz sorumsuz davranıyorsunuz, milleti devlete düşman ediyorsunuz… Bu millet size katlanmak zorunda değil… Ya işinizi doğru düzgün yapın, ya da onurlu davranıp istifa edin…

Düşün kardeşim devletin sırtından…

w

ww.dogununm

arkalari.com

“Markaların Buluşma Noktası”

www.dogununmarkalari.com

İmtiyaz SahibiSMZ GRUP

Basın Yayın Eğt. Tur. İnş. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına

Murat ÇAKIR

Yazı İşleri MüdürüZiya TÜRK

Reklam ve Halkla İlişkiler YönetmeniSema Görgülü

Grafik Tasarım SMZ GRUP

İbrahim YEŞİLGÜL

Adres: Cumhuriyet Cad. Değer İş MrkKat: 4 No: 8 VAN

Tel: 0 432 214 84 83 - 215 15 06e-mail: [email protected]

e-mail: [email protected]

Basın Meslek İlkeleri’ne BağlıdırBasım Tarihi: 10.09.2012

Baskı: Feza Gazetecilik A.Ş. İstanbul Baskı Tesisleri.

Aylık Bölgesel Ekonomi Gazetesi Yıl: 1 Sayı: 4 Ağustos-Eylül-Ekim 2012

Page 4: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Yapılar gelişmişlik düzeyini gös-teren en önemli göstergelerden sayılırlar.

Gittiğiniz ülke de ya da ilde sizi karşılayan yollar, köprüler ve binalar o ülkenin veya o ilin gelişmişlik düzeyini, gelişmişlik de medeni olmanın en önemli göstergesi olarak adlandırılır.

Bu yapıların olduğu yerlerde ya-şayan insanların çok daha mede-

ni, kibar, çevreye ve doğaya saygı bireyler olduğu varsayılır.

Tabiri caiz ise kimse kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz, kendi dünyasında kendi hayatını sürdürür…

Düşünüyorum da böylesi bir ilde bulunan bir eve çat kapı yap-sanız ve “ben geldim misafir olmak istiyorum” diye sorsanız? Ne tepki alırdınız? Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Tanımadığı-mız bir insan gelip kapımızı çalsa ve “ tanrı misafiriyim” dese ne yaparız?Korka korka şöyle sizi Süzen bir beyefendi, telaşlı gözlerle sizden çocuğunu kaçırırcasına uzaklaşan sizden kaçmaya çalışan bir me-deni beyefendi yâda hanımefendi görürsünüz. Yâda görürler…

Bir süre önce bir gezi dönüşü yolumun üzerinde bulunan bir köye uğradım.

Köy bildiğiniz klasik doğu köyü. Köye varır varmaz bir gurup eli ve yüzü kirli ancak yüreği pak

çocuk eşliğinde köye giriş yap-tım. Bir anda etrafım o masum gözlerle beni süzen, tebessüm eden, yırtık elbiseli çocuklarla doluverdi.

Cami çıkışı yanıma varan ihtiyar amcalara selam verip ellerinden öptüm. Hal hatır faslından sonra kimi aradığımı sordular. Kendi-lerine yol üzeri geçerken uğra-yıp selam vermek ve misafirleri olmak istediğimi söyledim.

Hiç çekinmeden, bir an tereddüt etmeden baş göz üstüne deyip evlerine davet ettiler.

Evde hâlihazırda bulunanlarla bir sofra hazırlandı ve beraber yemek yedik. Akşam misafir olarak kalmam konusunda ki tüm ısrarlarına rağmen kendilerine teşekkür ederek ayrıldım.

Bu olayı niye anlattın diye so-ranlara hemen cevap vereyim. Köy yıkık toprak evlerden olu-şuyordu, etraf tezek kokuyordu. Çocukların eli yüzü kirliydi, köylü amcamın ve teyzemin elbiseleri tarla dönüşü çamurluydu. Ancak tüm fiziki sıkıntılara rağmen köy buram buram insanlık, sevgi, dürüstlük kokuyordu.

Şehirleriniz çok te-miz olabilir, buram buram ace,fabiloso,bilmem bin türlü parfüm kokabilir ancak insanları-mızın yüreği pis kokuyor…

Bana sorarsanız bina olarak gelişmiş, ancak insanlık olarak küçülmüş bir yerde kalmaktansa, köhne, toprak ve yıkık bir köyde

yaşayıp ancak insanlıktan doya doya nasibini almış, insani de-ğerlerini yitirmemiş bir yerleşim yerinde yaşamayı tercih ederim.

Bizler koca koca binaları, köprü-leri, yolları yaparken sanırım in-sanlığımızı, saygımızı, güvenme duygularımızı da o koca binaların temeline gömdük.

Kendi hayatını yaşamaya çalı-şan, kendisinden başka kimseye güvenmeyen, inanmayan ve en önemlisi önemsemeyen monoton robotik bir nesil yetişti.

Bir ağabeyimin deyişi ile “Dün-yanın nüfusu arttıkça insan sayısı azaldı.”

Hastanelerimiz, okullarımız, ku-rumlarımızın binaları yükseldikçe yükseldi. Ancak içindeki insan sayısı ne yazık ki her geçen gün biraz daha azaldı. İnsana insanca değer veren,” yaratılanı severiz yaratandan ötürü”, düsturu ile insana insanca muamele eden insanlarımız azaldı.

Bırakın iyilik yapmayı, iyilikte yarışmayı, vurdumduymaz bir toplum oluverdik. Ezilen top-lumları, ağlayan anaları, açlık-tan kırılan çocukları, parçalanan bedenleri görmez olduk, işitmez olduk, hissetmez olduk. Tüm duygularını kaybeden, sadece kendisi için yaşayan egoist bir toplum oluverdik.

Sanırım insanlığımızı ve insan-

lığa ait tüm güzel duygularımızı kaybettik.

Çocuklarımıza insanlığı miras bırakamadığımız için hayvandan daha acımasız bir tür oluşmaya başladı. Fiziksel olarak insana benzeyen ancak duygusal olarak hayvandan daha zalim daha acı-masız ve duygusuz bir tür…

Bu yüzdendir ki, çocuklarımıza insani duygularımızı miras bıra-kamadığımız için, çocuklarımız; oynadığı minicik kedinin kafasını taşla ezecek kadar gaddarlaştı.

İnsani özelliklerimizi kaybedince sapkınlık çukuruna düştük. Bu yüzdendir ki 13 yaşındaki bir kıza onlarca kişi tecavüz edecek kadar sapkınlaştık.

Hayvan bile yavrusuna sahip çı-karken, analık duygusunu kaybe-den anne görünümlü yaratık, bu yüzden yeni doğan çocuğunu çöp tenekesine atıverdi.

Hayvan bile usulünce avını av-larken, insan denen yaratık kendi ırkını öldürmek için binlerce farklı sistem geliştirdi.

Giyotinler mi, elektrikli sandal-yeler mi, Çin işkenceleri mi, ateş mi, bombalar mı vb daha binlerce alet edevat….

Evet gerçek şu ki, insan nüfusu hızla çoğalıyor ancak insan olarak kalabilenlerin sayısı gittikçe azalıyor…

DÜNYA NÜFUSU ARTTIKÇA İNSAN SAYISI AZALDI Murat ÇAKIR

[email protected]

4 Yorum

Page 5: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

2007 ile 2008 yılında ABD’ye eğitim için giden Casim Lâçin mental aritmetik ile tanıştıktan sonra Van’da kurduğu Van Menar Mental Aritmetik merkezi ile Van’ın ve Türkiye’nin ismini Guines Rekorlar Kitabına altın harflerle yazdırdı.

Mental Aritmetik eğitim sistemi ile nasıl tanıştınız?2007 ile 2008 yılında ABD eği-tim için giden Casim Lâçin mental aritmetik ile tanıştım. Amacım Van’ın ve Vanlı gençlerin isimle-rini Türkiye’nin ve dünyanın gün-demine başarıları ile taşımaktı. Türkiye’ye döndükten sonra da Van Menar Mental Aritmetik Merkezini kurmak için çalışmalarımı yürüt-tüm.

Mental Aritmetik Van’da biliniyor muydu, bu konuda neler yaptı-nız?2009 ve 2010 yılında Vali Tahir Paşa İlköğretim okulunda öğrenci-lere bir eksersiz olarak 6 ay Mental Aritmetik eğitimi verildi ve başarısı tasdik edildi. Ardından merkezi Mersin’de yer alan MENAR Men-

tal Aritmetik merkezini Van’da da faaliyete sokarak Van halkıyla tanıştırdık.

Bu çalışmaları yaparken her hangi bir destek gördünüz mü?Van Menar Aritmetik Merkezi kuruluşu sırasında sonsuz deste-ğini esirgemeyen Van Valisi Sayın Münür Karaloğlu’na, Van İl Milli Eğitim Müdürü ve yardımcılarına, Van basınına, il Emniyet Müdürlü-ğü personeline, askeri persolene, Van belediyesine ve bize desteği olan herkese sonsuz teşekkür ediyorum.

Olimpiyatlara katılıyor musunuz ve dereceleriniz var mı?Van Menar Mental Aritmetik Merkezi’nin kuruluşundan itibaren yapılan çalışmalar meyvelerini ver-meye başladı. 2010 ve 2011 yıları arasında Antalya’da yapılan olim-piyatlarda Van Menar tek başına 16 kupa alarak benzersiz bir başarıya imza atı.

2011 ve 2012 yılında İstanbul MKM de yapılan ve 220 şube ve temsil-ciliğin katıldığı bu büyük yarışmada Van Menar 18 kupa alarak birinci oldu.

23 Ekimdeki tüm olumsuzluklara

rağmen eğitime devam eden Van Menar olarak kısa bir süre içinde yine olimpiyat birinciliği aldık. Ay-rıca 7 yaşındaki Van Menar öğren-cisi Ekin Demirkan 700 milisaniye hızla ekrandan geçen 25 tane 3 basamaklı sayıyı zihinden toplaya-rak, dünyada eşi benzeri olmayan bir rekora imza attı. Ama asıl sürpriz Guines Rekor-lar Kitabına Van’ ın isminin altın harfler yazdırmamız oldu. Böylece Van ve Türkiye dünya tarihindeki başarılı yerini almış oldu. Başarıla-rından dolayı Van halkı Van Menar ile gurur duyuyor.

Ailelerin Mental Aritmetik siste-mine bakışı nasıl?7 yaşındaki Van Menar öğrenci-si Ekin Demirkan, Dünya Çocuk Rekorları kapsamında 3 basamaklı 25 sayıyı 700 milisaniyede zihin-den işlem yaparak çözme rekorunu kırdı. 4 yıldır Van’da yaşadıklarını söyleyen Ekin’in annesi Serap, babası Tarık Demirkan, çocukları Ekin’in rekor kıran gösterisi karşı-sında gözyaşlarına hâkim olamadı.

Ekin’in babası Tarık Demirkan

”Ekin’in anasınıfı döneminden beri sayılara çok ilgisi vardı. Öğretmeni oğlumuzun mental aritmetik eğiti-mi alması konusunda bize yardımcı oldu.

2 yıldır eğitim alıyor. Depremde okulu yıkıldığı için annesiyle bir süre Balıkesir’de kaldılar. Oraday-ken mental aritmetik eğitimini bı-rakmadı, internet üzerinden çalıştı. Mental aritmetikle sadece işlem yapmıyor, problem çözme yeteneği de gelişti. Hesap yaparken aynı anda sohbet

de ediyor, sizinle konuşuyor. Oğ-lum bize bugün en büyük hediyeyi verdi. Gururların en büyüğünü yaşattı.” Şeklindeki sözleri ile hem duygularını, hem de elde edilen başarıda mental aritmetik eği-timinin önemini anlattı. İşte bu tablo Van Menar Mental Aritmetik Eğitim Merkezi olarak bizim gurur tablomuz.

Van’ın ve Türkiye’nin ismini Guines Rekorlar kitabına yazdıran Van Menar Mental Aritmetik Merkezi kurucusu Casim Laçin ile kısa bir söyleşi yaptık.

MENARIN KAZANDIRDIĞI BECERİLER

1. Zihinsel işlem yeteneği gelişir böylece dört işlemi kolayca zihinden yapar.2. Daha gelişmiş sol ve sağ beyne sahip olur ve ikisini aynı anda kullanmayı öğrenir.3. Dikkat ve konsantrasyonu artar.4. Algılama hızı ve öğrenme kapasitesi artar 5. Özgüveni gelişir, sosyalleşir ve rahat iletişim kurar.6. Matematik temeli sağlamlaşır. Hızlı ve doğru hesaplar.7. Sınavda başarısız olma korkularını yenmelerine yardımcı olur.8. Düzenli çalışmalarla zekâyı geliştirir ve tembelliğin önüne geçer.9. Odaklanma kapasitesi artar ve daha güçlü bir belleğe sahip olur.10. 10. Refleks becerisi gelişir.

İletişim: Hafiziye Mah. Kore Sokak Akyıl Camii Yanı No: 7-12 ( Kazım Karabekir Lisesi Karşısı ) VAN

Tel: 0 432 216 98 20 Gsm: 0 530 886 33 06www.vanmenar.com.tr

Eğitim 5

Page 6: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 20126

Deprem ile birlikte yaşanan birçok olumsuzluğa rağmen idare ve öğretmenler olarak insanüstü gayretle çalıştıklarını belirten Van Bahçeşehir Koleji Kurucusu Fırat Atlıhan, “Emeklerimizin karşılığını 2012 SBS VAN İL 1.Sİ çıkararak aldık” dedi.

BAHÇEŞEHİR AHLAKLI BİREYLER YETİŞTİRMEYİİLKE EDİNDİ2007-2008 Eğitim-Öğretim yı-lında, Y.Y.Ü kampüsünde hizmete başlayan Bahçeşehir Koleji, akade-mik yönden başarılı bireyler yetiş-tirmekle birlikte, en az bir yabancı dil bilen, en az bir enstrüman çalan, sporun en az iki dalında başarılı olan, teknolojiyi doğru ve yararlı kullanabilen, hızla gelişen dünyaya uyum sağlayıp; sosyal, özgüvenli, dürüst ve ahlaklı bireyler yetiştir-meyi ilke edinmiştir. BAHÇEŞEHİR AKADEMİK BAŞARININ ÖNCÜSÜVan Bahçeşehir Koleji yönetimi; bireysel başarıyı kutlarken, asıl başarının “Her öğrencinin yol alması” olduğunu benimsiyor. Van Bahçeşehir koleji ;SBS sınavların-da; hizmet verdiği beş yılın ikisin-de, Türkiye’deki yaklaşık 70.000 özel ve devlet okulu içerisindeki en başarılı ilk 100 okul arasına girerek, akademik başarının birinci öncülü

olduğunu ispatlamıştır.

ÖĞRENCİ BAHÇEŞEHİR’DE MUTLUAkademik başarının işin öğretim kısmı olduğunu, okulların dersha-nelerden farklı olarak, eğitim ve öğretimin birlikte yapıldığı yerler olduğunu belirten Van Bahçeşe-hir Koleji Kurucusu Fırat Atlıhan yaptığı açıklamada “Üniversite kampüsündeki okul sosyal alanlar ve teknolojik donanım açısından yetersizdi. Dolayısıyla; 2010-2011 eğitim-öğretim sezonunda ilimi-ze, gerek fiziki yapısı, gerek sosyal alanların zenginliği, gerek teknolo-jik donanımlarıyla bölgede emsali olmayan, ülkemizde çok rahat ilk 3’e girebilecek bir okul kampüsünü kazandırdık. Böylece öğrencileri-miz; kendilerini mutlu edecek, var olan stres ve elektriklerini atma-larını sağlayacak sosyal zengin-liklerle akademik başarıya daha rahat ulaşacak. Çünkü kişi mutlu olduğu yerde çok daha başarılı olur. Öğrenci bizim okulumuzda

mutlu’’dedi.

“EMEK VERDİK KARŞILIĞINI BAŞARI İLE ALDIK”Öğrencilerinin özgüvenli olmalarını çok fazla önemsediklerini belirten Atlıhan; “Birçok yetişkin, topluluk karşısında Türkçe olarak kendisini ifade edemezken, bizim öğrenci-mizin İngilizce sunum yapabiliyor olması, okulumuzun yabancı dil eğitimine verdiği önemi gösteriyor.Bilindiği üzere ilimizde 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde büyük dep-remler yaşandı. Yaşanan bu büyük felaket sonrası il dışına çıkmayı tercih eden öğrenci ve velilerimi-zin gittikleri illerdeki Bahçeşehir Kolejleri’nde ücretsiz olarak hiz-met almaları sağlandı. Öğretmen kadrosunun tamamına sahip çıkıp, hiçbir şekilde mağdur olmamaları sağlandı. Veli ve öğrenci ile sürek-li iletişim içinde olundu. 2 Ocak tarihi ile tekrar eğitim ve öğretime başlayan okul idare ve öğretmen-

leri insanüstü gayretle çalışarak 9 aylık eğitim-öğretim müfredatını 4 aya sığdırdı. Bu süreçte sürekli ek dersler, birebir ve özel derslerle öğrencilerin var olan eksikleri gi-derilip, öğrencilerin bu yıldan eksik çıkmamaları sağlandı. 8.Sınıflarla son iki ay akşam saat 21.00 a kadar çalışma yapan idare ve öğretmenler olarak bizler; 2012 SBS VAN İL 1.Sİ çıkararak emeklerimizin karşılığını aldık” dedi.

VAN’A ‘BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ’ MÜJDESİVan’daki eğitim-öğretimin öncülü-ğünü yaptıklarını belirten Atlıhan; “Amacımız ilimizde eğitim-öğretim anlayışını Türkiye standartlarına değil, Avrupa standartlarına taşı-maktır. Bu bağlamda ilimize Bah-çeşehir Üniversitesini taşımak için proje çalışmalarımızın hızla devam ettiğini tüm Vanlı hemşerilerimize duyuruyorum” şeklinde konuştu.

Eğitimde başarının adıEğitim

Fırat ATLIHAN

BAHÇEŞEHİR

Page 7: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012 7Tanıtım

Page 8: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Ders zili çaldı, okul serüveni başladı...Çocuklar okuldan korkmasın...

Okula hazırlık döneminin önemi hakkında görüşlerini bildiren Üskü-dar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Çocuk Ge-lişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş, çocukların okula hazırlık ve alışma döneminde ailelere olduğu kadar öğretmenlere de önemli görevler düştüğüne değiniyor. Psikolog Hande Ertaş ; “Pek çok yerde okula yeni başlayan çocuklar-da sıklıkla gördüğümüz bir sahnevar. Heyecanla ve sevinçle koşup sınıflarına giren çocukların yanı sıra ağlayan, annelerinin dizlerine sarılıp kopamayan, derse girse bile kaçıp gitmek isteyen, yerinde dura-mayan çocuklar oldukça fazla...Okula başlamadan önce çocukla-rımızın okul olgunluklarından yani zihinsel ve sosyal olarak okula hazır olup olmadıklarından emin olmakta fayda var. Ana sınıfları bu süreç için idealdir. Çocuklar kurallı ve öğre-tim odaklı bir yaşama geçiş süreci yaşamaktadır. Çocuklarımızın okul

öncesi süreçte bireyselleşmesinin desteklenmesi, küçük yaşlardan iti-baren özgüvenin ve sosyal iletişim becerilerinin arttırılmasınayönelik yönlendirmeler çok önem-lidir. Bu şekilde çocuğumuzu okula hazırlayabiliriz.

Okula gidiş konusunda bir önceki yaz dönemi süresince olumlu ve heyecan uyandırıcı konuşmalar, okulda yaşanacak olumlu gelişme-leri çocuklarımıza anlatmak gibi eylemler, başlangıç için faydalı ola-caktır. Öte yandan küçük yaştaki çocuklar okula gidip iyi bir eğitim almaktan daha çok yeni çanta, kalem, önlük gibi araç-gereçlerle daha çok ilgilenecektir. Bu nedenle okuma-yazma öğrenme hevesi de pekiştirilerek, ileride okuyabileceği renkli kitaplar önüne serilebilir. Diğer taraftan öğretmen ile işbirliği okulun ilk yılında çok önemlidir. Okula başlama sürecinde çocuğu-muzun korku ve kaygıları var ise, öncesinde ve sonrasında anneye aşırı bağlılık ve/veya okul fobisi

geliştiyse öncelikle bu konuda öğ-retmen ile mutlaka işbirliği yapıl-malıdır. Okul fobisi kendini göster-diğinde ve ailenin çabaları sonuçsuz kaldığında çocukta, öfkede artış, uyku, tik sorunları, alt ıslatma gibi problemler olabilir. Okul fobisi ciddi bir durumdur. Bir veya iki haftalık uyum süreci tamamlandıktan sonra devam eden sorunlarda uzma-na danışılmasında fayda vardır. Zira okul fobisinin sosyal fobiye dönüşümü olduğu bilinmektedir. Araştırmalara göre okul fobisi olan çocukların yüzde 40’ında sosyal fobi bulunmaktadır. Okula gitme konusunda sıkıntı yaşanıyorsa, çocuğun karnı ağrıyor, ağlamaları

oluyorsa, anne-babalar bu konuda net olarak kesin bir şekilde çocuğun okula gitmesini sağlamalıdır.

Çocuk okul konusunda yüreklendi-rilerek güven duygusu desteklen-melidir. Çocuğun kendine güveninin yanı sıra ebeveynlere güveni de

önemlidir. Çocuk anne-babasına geri döneceği konusunda garanti arar.Okula gitmeden önce yapılan uzun vedalaşma seremonileri çocu-ğun uzun süreli bir ayrılık kaygısını tetikleyeceğinden, kısa bir veda yeterlidir. Çocuk okula gitmek iste-memesi konusunda suçlanmamalı, durum büyük bir problem haline

getirilmemelidir. Aksine çocuğun bu korkusu paylaşılmalı, çocuk anlaşıldığını hissetmelidir. Bunun yanında çocuğa bireysel sorumluluklar verilerek özgüveni artırılabilirken, sosyal becerilerini geliştirme açısından okul dışı grup aktiviteleri de desteklenebilir. Okul fobisi geliştiren bir çocuğa okul ve öğretmenin de yaklaşımı önem kazanır. Çocuğun okulda yalnız hissetmesi engellenerek, özgü-venini geliştirme açısında basit sorumluklardan başlayarak ağır görevlere doğru gidilmelidir. Çocuk yapamayacağını düşündüğünde geri çekilecektir, bundan dolayı olumlu motivasyon ve okula özendirme çalışmaları daha yerindedir. Çocu-ğun sınıfa katılımı aşamalı olarak gerçekleştirilebilir, ancak çocuk mutlaka okula gelmelidir.”

Yeni eğitim- öğretim yılıyla birlikte taze zihinleri hayata hazır-layan bir dönem daha başlıyor. Milyonlarca öğrenci sınıflardaki yerini alırken, öğrencilere ilköğretim aşamasında kazandırılan özgüven, bilgi ve beceriler, sorumluluk sahibi sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri açısından büyük önem taşıyor. İyi bir eğitim hayatına başlangıç ise okuldaki ilk günden başlıyor. Özellikle okula yeni başlayan çocukların, hayatlarındaki bu önemli deği-şime alışmaya çalışırken yaşadığı sıkıntılar ve korkular, eğitim hayatının başından itibaren derin izler bırakabiliyor. Çocukların okula başlamadan önce hazırlanma aşamasında ise en büyük görev yine ailelere düşüyor.

Hande S

İNİR

LİOĞ

LU

8 Eğitim

Page 9: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012Tanıtım 9

Page 10: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Festivale, Adilcevaz Belediye Baş-kanı Adnan Göksoy, Ahlat Belediye Başkanı A. Mümtaz Çoban, Adil-cevaz Kaymakamı Ahmet Dilsiz, İl Tarım Müdürü Bülent Kokmaz, ku-rum amirleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Festival folklor gösterisiyle başladı.

Festivalde Açılış konuşmasını Adil-cevaz Belediye Başkanı Adnan Gök-soy yaptı. Göksoy konuşmasında belediye olarak yaptıkları icraatları anlatarak hedeflerinin Adilcevaz’ı bölgenin turizm merkezi haline ge-tirmek olduğunu ve tüm mesailerini bu yönde harcadıklarını söyledi.

GÖKSOY, “AMACIMIZ ADİLCEVAZ’I YARINLARA TAŞIMAK”Amaçlarının Adilcevaz halkına daha iyi hizmet edebilmek ve zamanın gereksinimlerini karşılayacak çağdaş belediyecilik kriterlerini yakala-yarak en iyiye ulaşmaya çalışmak olduğunu söyleyen Başkan Göksoy konuşmasını şöyle sürdürdü; “ Tabi ki yaptığımız çalışmaları yeterli görmüyoruz. Fakat tüm mesaimi-zi daha yaşanılır bir Adilcevaz için harcıyor, gücümüzü Hükümetiz ve Adilcevazlı hemşerilerimizden alıyo-ruz. Yaptığımız tüm projeleri uzun vadeli, geçiştirmeden ve Adilcevaz halkına yakışır güzellikte tesisler

meydana getirmeye çalışıyoruz. Adilcevaz Belediyesi Sayın halkımı-za ilkleri yaşatmaya devam etmek-tedir. Adilcevaz’ı yarınlara güvenle taşıyabilmek için belediye gelirleri yeterli olmamaktadır. Bu nedenle yoğun olarak proje hazırlamaktayız. Ak Parti Milletvekillerimizle ve İlçe Teşkilatımızla beraber yarınlarımı-zı kuracak projelerin geçmesi için yoğun olarak çalışmaktayız. Ak Partili Belediye olmanın avanta-jını yaşadığımızı söylemem yanlış olmayacaktır. Bizlere yetki veren sayın halkımıza teşekkür ediyorum. Çalışmalarımız artarak devam ede-cektir. Bu çalışmalarımızın ger-çekleşmesinde bizlerden desteğini

esirgemeyen başta Hükümetimize ve Bitlis Ak Parti Milletvekilleri Sn. Vahit Kiler ve Vedat Demiröz’ e şükranlarımı sunuyorum”

DİLSİZ, “FESTİVALLER BİRLİK VE BERABERLİĞİMİ TESCİLLER”Daha sonra kürsüye gelen Adilce-vaz Kaymakamı Ahmet Dilsiz bir konuşma yaptı. Dilsiz konuşmasın-da şunlara değindi; “Bu festivaller o bölge insanlarının birlik, bera-berliğine katkı sunuyor. Adilcevaz, ecdadımızın bu toprakları vatan yaptığı ilk yerleşim yerlerinden bir tanesidir. Bu festivaller, birlik ve beraberliğin tescillenmesidir. Ayrıca Adilcevaz cevizinin dünya litera-türünde dereceye girerek kalitesini kanıtlamıştır.”

DERECEYE GİRENLERE ÖDÜL VERİLDİ Yapılan konuşmaların ardından, Halk Bankası, ilçe tarım binası ve şehir stadyumunun açılışı yapıldı. Festival kapsamında, sportif branş-lar ile ceviz, ceviz reçeli üretimi, ceviz fidanı ve ceviz bahçesi yetişti-

Adilcevaz’da muhteşem festival

Adilcevaz Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Adilcevaz Ceviz Reçeli ve Kültür Etkinlikleri Festivali' coşkulu etkinliklere ve renkli görüntülere sahne oldu.

10 Yaşam

Page 11: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

riciliği dallarında düzenlenen yarış-malarda dereceye girenlerin ödülleri verildi.

Festival 1. günü 14:00 başlayan Plaj Futbolu ve 19:30 da başlayan âşıkların atışmasıyla sona erdi.

PLAJ FUTBOL TURNUVASI’NDA HEYECAN DORUKTAYDIPlaj Futbol Turnuvasında 2. gün müsabakaları yapılan 4 karşılaş-mayla sona erdi. Yapılan karşı-laşmalarda Erciş Belediye Sporla Tatvan gençlik Spor Finale kaldılar. Turnuvanın en zorlu ve en keyifli maçı olan final karşılaşması 3. Gün saat 15:00 de yapıldı.

KONSERDE HALK DOYASIYA EYLENDİ

Festival akşam 19:30 da sanatçıla-rın sahne aldığı programla devam etti. Sahneye ilk olarak pop mü-

zik sanatçısı Fatoş çıktı. Ardından Adilcevaz’ın medarı iftiharı Ahmet Baydaroğlu unutulmaz anlar yaşattı. Halk yoğun ilgi gösterdi

Adilcevaz 2. Ceviz Reçeli Festivali ve Kültür Etkinlikleri Muhteşem Bir Konserle Sona Erdi.

Adilcevaz Belediye Meydanında dü-zenlenen son gün etkinlikleri Bitlisli Sanatçı Ceylan KONAT’ ın konseri ile başladı. Halkın yoğun ilgi göste-rerek meydanı tıklım tıklım doldur-duğu konserde Başkan Adnan Gök-soy, Yemek Yarışması’nda dereceye giren bayanları cumhuriyet altını ile

ödüllendirdi. Ayrıca belediye tara-fından festivalde ve belediye hiz-metlerinde emeği geçenlere plaket verildi. Daha sonra sahne alan Arzu verdiği konserle meydanı coşturdu.

Saat 19:30 başlayan program 23:00 ‘e kadar sürdü. Meydanı hınca hınç olduran Adilcevazlılar Arzu’ya bir

birinden güzel türkülerinde eşlik ederek festivalin adına yakışır bir final olmasını sağladılar.Konser bitiminde Başkan Adnan Göksoy tarafından etkinliklere katı-

lan sanatçılara baston ve ceviz reçeli hediye edildi. Etkinlikler havayı fişek gösterisiyle son buldu.

Yaşam 11

Page 12: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 201212 Turizm

Tarihi kaynaklarda birkaç farklı yorumla karşılaşmaktayız. Bunlar; İnönü Ansiklope-

disinin Adilcevaz maddesine göre İlçenin eski ismi Arcige’dir.Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait 893 ta-rihli 1989 numaralı vakfiyenin 80. ve 454. sayfalarında, bu bölgede Zatu’l- Cevaz ( Cevizler Vadisi ) isminde bir İslam beldesinin oldu-ğundan bahsedilmektedir. Ayrıca

yine aynı vakfiyede Zatu’l- Cevaz beldesinde Yakup Han isminde halkın üzerinde hakim, Tanrının düşmanlığını tenkil ve evliyasına yardım eden bir “ İmam-ı Adil ”den bahsedilmektedir ki, bu kişinin halkın hikaye haline getirip anlattığı “Adil İmam yada Adil Kadı ” olması mümkündür.

1315 tarihli Van Salnamesinde, baştan başa ceviz ağaçlarıyla dolu olup, adeta bir ormanı andıran bu bölgeye geçmişte, “ Cevizler Vadisi ” anlamına gelen “ Vad-il Cavz” isminin verildiğinden bahsedilmek-tedir.[Adilcevaz’ın isminin kayna-

ğına dair, buraya kadar verdiğimiz tüm bilgiler içerisinde “ Vad-il Cavz ”yada “Zat-el Cavz ” kelimelerinin olma ihtimali daha kuvvetlidir.

Osmanlı İmparatorluğunda uzun süre Adilcevaz Sancağı olarak karşı-mıza çıkan bu bölge; Adilcevaz, Ah-lat ve Sarısu nahiyelerinin birleşme-sinden meydana gelmektedir. Şunu da önemle belirtelim ki, Ahlat bazen

Bitlis Sancağına, Sarısu da bazen Erciş Sancağına bağlanmıştır.Elimize geçen en eski tarihi bel-geler bizleri 1540’lı yıllara kadar götürmektedir. 1540 tarihli Tapu Tahrir defterlerine baktığımızda, Van Beylerbeyliğine tabii Adilcevaz Sancağına bağlı nahiyeler, Adilcevaz ve Sarısu’dur. 1556 tarihinde ise Adilcevaz Sancağına; Adilcevaz, Ah-lat ve Sarısu nahiyeleri bağlı olarak görülmektedir.

1534 yılında Van’ın fethedil-mesi ve bir beylerbeylik olarak teşkilâtlandırılması kalıcı olmamıştır 1540 yılında yapılan tahrirde Adil-

cevaz Sancağı, Adilcevaz ve Sarısu nahiyelerinden oluşan bir sancak olup, Ahlat, Bitlis sancağına bağlı bir nahiyedir.. Bundan dolayı 1548 yılına kadar Adilcevaz Sancağı, Diyarbakır Beylerbeyliğine bağlı bir sancak olarak taksimatta yer almıştır.

1548 yılında Van’ın ikinci kez fethinden sonra Van Beylerbeyliği kurulmuştur. Van Beylerbeyliğinin kurulmasından sonra, daha önce-leri Diyarbakır Beylerbeyliğine bağlı olan Adilcevaz ve Bitlis, Van Beyler-beyliğine bağlı birer sancak olarak idari taksimatta yer almış ve bu statüde devam etmişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin hakimi-yetine girmesinden, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar ki yaklaşık 400 senelik dönem içerisinde Adilcevaz, çoğu zaman Van Beylerbeyliğine bağlı bir sancak olarak varlığını devam ettirmiştir.

İlçe Van Gölü sahilinde Süphan Dağı eteğinde tabii güzelliğe sahip bir yerleşim yeridir. Yüzölçümü 812 ki-lometrekaredir. Denizden yüksekliği (rakımı) 1650 metre civarındadır. 28 köy 1 belde ve 8 mahalleden oluş-maktadır.

Doğusunda Erciş, batısında Ah-lat İlçeleri, güneyinde Van Gölü, kuzeyinde Malazgirt ve Patnos İlçeleri bulunmaktadır. 38-8.9 kuzey eylemleri 42-5,39 doğu boylamları arasında yer almaktadır. İlçemiz Bitlis iline 90 km. mesafeyle en uzak ilçedir.

Etrafının dağlarla çevrili olması ve güneyinde Van Gölünün bulunması nedeniyle rakımı yüksek olmasına rağmen kışları fazla soğuk olma yan karasal bir iklim görülmektedir. Yaz-ları sıcak ve kurak geçer, nem oranı oldukça yüksektir.

Adnan GÖKSOY Kimdir20.04.1954 tarihinde Adilcevaz ilçesi Yıldız Köyünde doğdu. Adnan Göksoy evli ve 3 çocuk babasıdır. İlkokulu Yıldız Köyünde okuyan GÖKSOY ,Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Mersin Öğretmen Lisesini bitirerek 19 yıl öğretmenlik yaptı.1988 yılında Açık Öğretim Fakültesinde lisansını tamamlayarak fakülte mezunu oldu.1994 yılın-da Refah Partisinden ,1999 yılında da ikinci kez seçimleri kazanarak Fazilet partisinden Adilcevaz Belediye Başkanı oldu. 2002 yılında AK Parti ilçe kurucularından oldu. 2004 yılı mahalli idareler seçimlerin-de AK Partiden aday oldu. İlçede tüm partilerin birleşerek tek aday çıkarmalarına rağmen oylarını arttırdı. Buna rağmen seçimi kaybetti. 29 Mart 2009 seçimlerinde yeniden AK Parti Adilcevaz Belediye Baş-kan adayı oldu. 29 Mart seçimini kazanan Adnan GÖKSOY Adilcevaz Belediye Başkanlığı görevine devam etmektedir.

YEŞİLİN MAVİ İLE BULUŞTUĞU İLÇEADİLCEVAZ

Page 13: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012Sağlık 13

Bu ve benzer sorunlar karşısında birçok insan endişe, üzüntü ve ümitsizlik hisseder. Ancak bazı genç insanlar, özellikle akıl sağlığı bozuk olanlar, sorunlardan kur-tulmanın tek yolunu intihar olarak algılayabilir! İntihar, insanın bilerek ve isteyerek kendi canına kıyması-dır.

Nedenler ne olursa olsun, intihar kesinlikle bir çözüm değil-dir ve kabul edilemez! Türkiye İstatistik Kurumunun 2011’de yayınladığı İntihar İstatis-tikleri çalışma raporuna göre inti-harların yoğunlaştığı bölge Orta-doğu Anadolu Bölgesidir. Yüzbinde 4.70 ölüm oranıyla Türkiye’de en çok intihar gerçekleşen bu bölge; Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari illerini kapsamaktadır. Bu rapora göre Türkiye genelin-de intihar eden kadınların 15-29, erkeklerin 15-34 yaş grubuna dahil olduğu belirlenmiştir. Kadınların yüzde 53’ünün, erkeklerin yüzde 31’inin 30 yaşından küçük olduğu da raporda bildirilmektedir.

Henüz 30 yaşına bile ulaşmadan canına kıyan genç insanların soru-nu suçluluk, utanç, öfke, üzüntü,

başarısızlık veya hastalık olabilir. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu-nun hazırladığı raporda, toplam intiharların yüzde 47’si gibi büyük bir bölümünde intihar nedeninin tespit edilemediği bildiriliyor.

Diğer intihar nedenleri şunlar olabilir: • Akli dengesizlik• Aile baskısı/Ailede geçimsizlik• Hissi ilişki ve istediğiyle evlenememe• Hastalık, yakın birisinin ölümü, boşanma, evliliğe zorlanma, kendine güvensizlik, okulda başarı-sızlık, ailede intihar (genetik) Dünyanın başka yerlerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre genç insanların amacı aslında hayatlarına son vermek değil, hissettikleri acıyı sonlamaktır. Büyük olasılıkla dep-resif, mutsuz, ümitsiz, veya bilin-meyen diğer nedenlerle çaresiz olan genç, çözümü intiharda buluyor. Yapılan çalışmalara göre intihar düşünen genç, yardıma ihtiyacı olduğunun farkında olmuyor. Bu nedenle yardım için çağrıda bulun-muyor. Ebeveynler ve çevredekiler gencin içinde bulunduğu öfke ve üzüntü gibi duyguları, gençliğe ait bir dönem olarak düşünüp üzerinde

durmuyorlar. Genç insan yardı-ma ve desteğe ihtiyacı olduğunu düşündüğünde hem çok geç oluyor hem de yetişkinlere değil, akranla-rına gidiyor.

Uzmanlar, genelde toplumların intihar işaretlerini tanımaktan habersiz olduğunu düşünmektedir. İntihar düşüncesinde olan birisini durdurmak için nelerin yapılması gerektiği de tam olarak bilinmez.

Gençler çoğu kez yaklaşmakta olan felaketi bir şekilde haber verirler ama etrafındakiler intihar işaretle-rini algılayamadıkları için bu süreç-te intihar düşünen genç, anababayı ilgisizlikle de suçlayabilir.

Anababalar gençlerden gelebile-cek ne tür işaretlere karşı uyanık olmalıdır?• Yemek yeme ve uyku alış kanlıklarında belirgin bir değişklik• Aileden, arkadaşlardan ve günlük işlerden uzaklaşma• Asi davranışlar, içki ve madde kullanma alışkanlıkları• Kişisel hareket ve davranış-larda gözle görülür farklılık• Karın ağrısı, başağrısı, yor-gunluk ve bitkinlik gibi şikayetler• Mutluluk veren, rahatlatan, daha önceden severek yaptığı akti-vitelerden uzaklaşma• “Ne farkeder?”, “Hayatın anlamı yok?”, “Şu kadar zaman sonra yaşıyor olmayacağım!”, “Bir çıkış yolu bulamıyorum.”, “Öldü-ğümde üzüleceksin!” tarzında yapı-lan konuşmalar Toplumun intiharlara ait işaretleri önceden anlayarak önleyebilmeleri için medya aracılığıyla eğitici top-lumsal mesajlar verilmelidir.

İntiharları Önlemekte Ebeveynle-rin Üzerine Ne Tür Sorumluluklar Düşer?• Genç insan iyi dinlenmeli-dir.• Anababanın çocuğu sevdi-ğini ve düşündüğünü belli etmesi gerekir. • Şüpheli aktiviteler görülü-yorsa, açık ve dürüst olunmalıdır. Gencin intihar düşünüp düşün-

mediğinin direkt olarak sorulma-sı öneriliyor. Araştırmalara göre böyle bir soru çocuğa yanlış fikir vermek yerine, sevildiğini ve ilgile-nildiğini hissettirir.• Yargılayıcı olmaktan uzak durulmalı, genç insanı anladığını hissettiren destekleyici konuşmalar yapılmalıdır.• Akıl sağlığı profesyonelle-rini alarma geçirmek gerekliyse, hiç zaman kaybetmemelidir.

Nedenler ne olursa olsun, intihar bir çözüm değildir ve kabul edilemez! Birçok intiharın önlenebileceği gerçeğinden çıkarsak, anababaların genç çocuklarıyla iletişimi sürekli açık ve canlı tutması gereklidir.

Genç insan depresif hissediyorsa

ve intihar tasarladığından bahsedi-yorsa hafife alınmamalıdır; hisle-rine saygı göstermeli, gerektiğinde profesyonel yardım almaya hazır olmalıdır.

Fatoş Şimşek, MPH

Fatoş Şimşek bir Halk Sağlığı araş-tırmacısıdır ve ABD’de yaşamak-tadır. Halk Sağlığı yüksek lisans eğitimi sırasında, halk sağlığını de-rinlemesine ilgilendiren temel ders-ler almıştır. Kendisi bilgileri güncel tutabilmek için her fırsatta Halk Sağlığı içerikli seminer, konferans ve toplantılara katılmaktadır. Fatoş Şimşek halihazırda hamilelikleri ilgilendiren ulusal bir araştırmayı yönetmektedir.

Fatoş Şimşek, MPH / Halk Sağlığı Analisti / [email protected]

intihar kesinliklebir çözüm değildir ve kabul

edilemez!

Genç Bir İnsan Daha İntihar Etti!

Gençlerde İNTİHAR

Gençlik yılları kimileri için rahat ve olaysız geçerken, kimilerine içinden çıkılmaz sorunlarla dolu ve engebeli gelebilir. Genç insan, bünyesel ve sosyal değişikliklerden geçmekteyken belki bu sü-reçte duygusal bir ilişkinin de içindedir. Belki aile içi problemlerin ağırlığıyla ezilmiştir ve bir yandan da gelecek için planlar yapmak zorundadır. Belki hayatı tehdit eden bir hastalıkla boğuşuyordur. Belki bir sevdiğini kaybetmiştir..

Page 14: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Çevre, ilk bakışta kolay tanım lanabilecek bir kavram olarak görülse de aslında tanımlan-ması zor olan kavramlardan biridir. Ancak insanla birlikte tüm canlı varlıklar, cansız var-lıklar ve canlı varlıkların tüm eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek, fiziksel, kim-yasal, biyolojik ve toplumsal nitelikteki tüm etkenleri kapsayan bir kavram olarak tanımlanabilir. Kısaca çev-re, canlı ve cansız varlıkların karşılıklı etkileşimlerinin bir bütünüdür. Bu anlamda insa-nın doğal çevresinden, insan eliyle yapılan yapay çevreden ve insanın toplumsal çev-resinden söz edilebilir. Bu yönüyle bakıldığında Vangölü doğal bir çevre, Van Kalesi yapay bir çevredir. İnsanların gerek Vangölü gibi doğal ge-rekse de daha önceki uy-garlıklar tarafından yapılmış olan kale, saray, mezar, cami, çeşme, kümbet, ev gibi bütün yapay çevre unsurlarıyla kurmuş olduğu bir toplumsal ilişki bulunmaktadır. İnsanın bu anlamda kendinden önce yapılmış olan bütün değerlere sahip çıkması ve koruması gerekmektedir. Çünkü bun-ların tamamı birer zenginlik kaynağıdır. Yalnızca turistik

kaygılardan değil, insanın geçmişine sahip çıkmasından da söz etmek lazım. O halde birinci görev, insanın doğal ve yapay çevresine sahip çık-ması ve onu korumasıdır. Bu yalnızca bilimsel değil aynı zamanda dini ve ahlaki bir görevdir. Çünkü bütün dinler insanın yaşadığı çevreye ve bu çevrenin en önemli unsu-

ru olan diğer canlı varlıklara karşı duyarlı olunması gerek-tiğini emretmişlerdir. Örne-ğin kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’de, doğanın korunması gerektiğine yönelik çok sayıda ayet bulunmaktadır. Bu ayet-lerdeki ortak özellik, Allah’ın insandan doğal çevresini ve evreni korumasını, onların

doğal ve ekolojik dengelerinin bozulmasının önlenmesi-ni istemekte olduğu; yoksa insanın bizzat bundan zarar göreceğidir. Yine Peygamber Efendimiz’in hadislerinden ve davranışlarından, ormanların korunması, sit alanlarının belirlenmesi, bitkilerin ve hayvanların korunması gibi çevreye yönelik unsurların

bulunduğunu bilmekteyiz. O halde çevrenin korunması hem dini hem de ahlaki bir vecibedir diyebiliriz. Yalnızca bizim dinimiz değil, Hıris-tiyanlık ve Yahudilikte de çevrenin korunmasına yönelik emirler bulunmaktadır.

Anayasa’da da herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevre-de yaşama hakkı bulundu-ğu hükmü bulunmaktadır. 56. maddede düzenlenen bu hükmün devamında da çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devle-tin ve vatandaşların ödevidir denmektedir. Yani sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ile bu hakkın devlet ve vatandaşlar tarafından korunması gerek-tiği anayasal bir hükümdür.

Sağlıklı bir çevrede yaşa-ma hakkı denirken yalnızca insanlar değil diğer canlılar ve cansızlar da kastedilmek-tedir. Örneğin Vangölü’nün kirlenmesi insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlal edilmesi anlamına gelmekte-dir. Aynı zamanda göl içinde ve etrafında yaşayan faydala-rını henüz tam olarak bileme-diğimiz bir yığın canlı türünün de yok olması söz konusudur. Balıklar, kuşlar, sinekler, böcekler ve daha birçok canlı bunlardan etkilenmektedir. Hatta batıda bilim adamları yalnızca insanın değil diğer canlı ve cansızların hakların-dan söz etmektedirler. Örne-ğin hayvan hakları hareketi bunlardan biridir. Kaldı ki biz de yanı şeyleri günlük hayatı-mızda sık sık dile getiriyoruz. Hayvanlara eziyet edilmesi dinimizce yasaklanmıştır. Eziyet kavramı yalnızca kötü muamele etmek değil, onların yaşama hakkını gaspetmektir. Peki biz gölü kirlettiğimizde aynı zamanda o canlıların ya-şama hakkını ortadan kaldır-mıyor muyuz? Doğal dengeyi bozmuyor muyuz?

Bu konuda aklınıza birtakım sorular gelebilir. Örneğin biz karnımızı doyurduk mu ki bu canlıları ve gölü koruyalım? Ülkenin en az gelişmiş olan ve işsizliğin en yoğun olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Çev-reyi bu şekilde gözetirsek nasıl kalkınacağız? Evet bu dünyanın az gelişmiş ülke-lerinin gelişmiş olan batılı ülkelere de sormuş olduğu bir sorudur. Üstelik bu soru-lar 1970’li yıllarda, çevrenin sanayileşmeye bağlı olarak kirlenmeye başladığı ve bir sorun olarak algılanmaya başlandığı ve gelişmekte olan ülkelerin de sanayileşmeye başladığı bir dönemde so-rulmuştur. Çoğunlukla batılı siyasetçiler ve bilim adamları tarafından dile getirilen çevre sorunları için uluslararası toplantılar yapılmış ve çeşitli raporlar hazırlanmıştır. İlk

Depremden yaklaşık bir ay önce, 28 Eylül 2011 tarihinde, Erciş Kaymakamı Ramazan Fani’nin desteğiyle, Av ve Yaban Hayatı Koruma, Geliştirme ve Tanıtma Vakfı ile Van-gölü Havzası Organik Tarım Derneğince Erciş’te bir çevre temizliği kampanyası ger-çekleştirildi. Vangölü Geleceğimizdir sloganıyla gerçekleştirilen bu kampanyanın amacı Vangölü’nün kirliliğine dikkat çekmek idi. Ayrıca kampanya kapsamında bir panel de düzenlenmişti. Bu konuyu yeniden gündeme getirmemin nedeni özellikle yaz aylarında kirliliğin boyutlarının hızla artmış olmasıdır. Bu yazıda Vangölü’nün neden korunması gerektiği konusunda kimi görüşlerimi okurlarla paylaşmak istiyorum.

Vangölü Geleceğimizdir

Menaf TuranKen

t Yaz

ıları

14 Kent

Page 15: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

toplantı Birleşmiş Milletler tara-fından Stockholm’de 1972 yılında düzenlenmiş ve toplantının sloganı “Tek Bir Dünyamız Var” olmuştur. Böylece çevre sorunlarının sınır aşan boyutlarına dikkat çekilerek, yeryüzündeki herhangi bir kirliğinin dünyanın her tarafını etkileyebile-ceği mesajı verilmiştir. 1987 yılında ise yine Birleşmiş Milletler öncülü-ğünde Ortak Geleceğimiz isimli bir rapor hazırlanmış ve sürdürülebilir kalkınma anlayışı kabul edilmiştir. Bundan sonraki toplantıların da ana teması sürdürülebilir kalkınma kavramı olmuştur. Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik kalkınma ger-çekleştirilirken çevreye zarar verecek politikalardan vazgeçilmesi, yani çevreyi gözeten bir kalkınma anla-yışıdır. Yani, bir ekonomik faaliyet çevreye zarar verici nitelikte bir fa-aliyetse, kirletici etmenlerin de or-tadan kaldırılması gerekir. Örneğin, Vangölü kıyısında yapılacak olan bir fabrika yörenin ekonomisine çok ciddi yarar sağlayabilir, istihdamı artırabilir. Ancak çevreye zarar veri-yorsa yine o bölgede turistik yatırım yapan bir oteli de olumsuz etkile-yebilir. Bu nedenle bu tür faaliyetler arasında bir denge sağlanması ve çevrenin korunarak kalkınmanın sağlanması esas ilke olarak kabul edilmektedir. Yine sürdürülebilir kalkınma ilkesinin en önemli unsur-larından biri de gelecek vurgusudur.

Bu ilkeyi savunanlar bizim dünyayı çocuklarımızdan miras aldığımızı ve o nedenle korumamız gerektiğini savunmaktadırlar.

Bir milyonu açkın insana ev sahip-liği yapan ve dünyanın en değerli varlıklarından biri olan Vangölü hızla kirleniyor ve yok oluyor. Eskiden yalnızca laboratuarlarda mikrosko-bik aletlerle gözlemleyebildiğimiz kirlilik artık çıplak gözle görülür hale gelmiş, kokusu neredeyse evleri-mize kadar ulaşmaya başlamıştır. Van-İskele güzergahı özellikle yaz aylarında Erciş’ten Van’a gidenlerin maruz kaldığı kokunun ne boyutta olduğunu göstermektedir.

Evet Vangölü dünyanın eşsiz güzel-liklerinden biridir. Vangölü geçmi-şizdir. Çünkü bizden önce birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Urartu’nun başkenti Van, mezarla-rı, kümbetleri ve Anadolu’ya açılan kapısıyla Ahlat, Ercişli Emrah başta olmak üzere çağdaş ozanların baş-kenti olan Erciş gibi güzel kentleri barındıran bir gölü korumak için bahane aramaya gerek yok. Bir an bütün bu yerlerin Vangölü ile hiçbir ilişkisi olmadığını düşünün. Sonuç tam bir felaket. Üstelik Türkiye’nin en geniş kapalı havzasıdır Van-gölü. Alansal genişlik bakımından Türkiye’nin en büyük gölü olan Vangölü, dünyadaki kapalı göller

arasında 15. sıradadır. Ancak toplam su hacmi açısından da 4. sıradadır. Dünyanın en büyük sodalı gölü de yine Vangölüdür. Ancak bu rekor-lara bir de kirliliğini eklemek lazım. Ülke genelindeki 25 akarsu havzası arasında kirlilik sıralamasında 15.

sırada yer almaktadır. Kapalı bir havza olduğu için çevre üzerindeki etkileri de fazladır ve gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle evsel ve sa-nayi atıkları Vangölü’nün kirlenme-sinin en önemli nedenleridir. Van, Erciş ve Tatvan gölü en çok kirleten yerleşim birimleri olarak tespit edilmiştir. Havza sınırları içerisin-de, Van, Erciş, Muradiye, Çaldıran, Özalp, Saray, Edremit, Gürpınar ve Gevaş ile, Bitlis’in Ahlat, Adilcevaz ve Tatvan ilçeleri bulunmaktadır. Bu, sorunun ne denli ciddi olduğunu göstermektedir. İdari olarak birbi-rinden farklı yerleşim birimlerinin bulunması farklı bir yönetim modeli ile Vangölü Havzasının yönetilme-si gerektiğini ortaya koymaktadır. Öte yandan buna bağlı olarak su ve toprak kaynaklarının yönetilmesi de gerekmektedir. Örneğin Vangölü’ne dökülen akarsuların gölün kirlen-mesinde oldukça önemli bir etkisi bulunmaktadır. Yine çöplerin su kaynaklarına yakın yerlerde depo-

lanması sonucunda ortaya çıkan sızıntılar göle ulaşmaktadır. Evsel atık suların kontrolsüz bir şekilde Vangölü’ne deşarjı, sanayi tesis-lerinde oluşan atık suların yasa-lara uygun bir şekilde göle deşarj edilememesi, katı atıkların yerüstü su kaynaklarına yakın yerlerde de-polanması, feribotlardan oluşan yağ ve benzeri maddelerin kontrolsüz bir şekilde göle boşaltılması, Van ve Erciş’teki sanayi tesislerinde oluşan suların kontrolsüz bir şekilde deşarjı kirliliğin nedenleri olarak sıralan-maktadır. Üstelik bu tespitlerin tamamı 2008 yılında Çevre ve Or-man Bakanlığı tarafından hazırlanan Vangölü Havzası Eylem Planı’nda yer almaktadır.

Bütün bu nedenlerden dolayı bir an önce, arıtma tesislerin yapılması, katı atık projelerinin Bakanlık des-teğiyle geliştirilmesi, sulak alan, su ve toprak alanlarının korunmasına yönelik düzenlemeler yapılması ve

bütün faaliyetleri eşgüdüm halinde gerçekleştirecek olan bir yönetim modeli geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Bakanlığın desteğiyle, Vangölü Havzasından sorumlu ve havzadaki bütün aktörleri temsil edecek bir Havza Yönetim Birimi-nin oluşturulması çözüm önerisi olarak sunulmaktadır. Valilikler, kaymakamlıklar, il ve bölge müdür-lükleri, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerini bir araya getiren bu yapı öncelikle Vangölü Havzası Koruma Planını hazırlamalıdır. Kuşkusuz bü-tün bu sürecin en önemli halkası göl çevresinde yaşayanlardır. Onların etkin katılımı Vangölü Geleceği-mizdir kampanyası gibi etkinliklerle sağlanmalıdır. Aksi taktirde ne göl çevresinde yatırım yapan işletme-ciler ne de Van Valiliği’nin olduk-ça başarılı ve kararlı bir biçimde sürdürdüğü Su Sporları Merkezi’nde yapılan etkinliklerin gerçekleştirile-ceği bir Vangölü olmayacaktır. Bun-dan dolayı Vangölü Geleceğimizdir.

Kent 15

Page 16: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

İstanbul’da incelemelerde bu-lunan Van heyeti, ardından da tekstil üretiminde Türkiye’de önde gelen firmaların bulun-

duğu Kahramanmaraş’taki fab-rikalarda incelemelerde bulundu. Kahramanmaraş’a giden Van Heyetinde VATSO Başkanı Mirza Nadiroğlu, Van İl Özel idare Genel Sekreteri Ferit Dağdeviren, VATSO Meclis Üyesi Şaban Gültepe, Van Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Hadi Mirahmetoğlu, İl Özel İdaresi Mimarlarından Murat Hilmi Vangöl bulundu.

Van Ticaret ve Sanayi Odası’nın organize ettiği çalışma ziyaretinde, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası tarafından ilin ekonomi-sine yön veren fabrikalar belirle-nirken, Kahramanmaraş Ticaret

ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük’ün daveti ile firma sahiplerinin katılımıyla toplantı gerçekleşti.

Van Heyetinin Çalışma ziyaretinde kendi alanında büyük üretim kapa-sitelerine sahip 7 fabrikada ince-lemeler yapıldı. Türkiye’nin tekstil üretiminde çok önemli bir yerde olan Kahramanmaraş’ta marka olmuş fabrikalarda çalışan sayısı ortalama 500 kişi. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu istihdamda sorun yaşamayan tek il Kahraman-maraş.

VAN TEKSTİL KENT AB STANDARTLARINDA OLACAK

Kahramanmaraş’ta yapılan çalışma programı ile ilgili bilgi veren VAT-SO Yönetim Kurulu Başkanı Mirza Nadiroğlu, Kalkınma Bakanlığı’nın Van’da kuracağı Tekstil Kent’in kuruluşu ile ilgili incelemeler ya-parak, “Tekstil Kent Projesini Van için bir şans olarak görüyoruz. Bu büyük projenin uzun yıllar ilimize hitap etmesi ve AB Standartların-da olması için çalışıyoruz. Tekstil Kent’in altyapı ihalesi öncesinde

yaptığımız çalışma programları ile Van Tekstil Kent’in sorunsuz ve sağlıklı başlaması ve en kısa süre-de faaliyete başlamasını istiyoruz. Bu anlamda yaptığımız araştırma-larda Kahramanmaraş Türkiye’de tekstil üretimi alanında çok iyi bir yerde. Birçok marka üretmiş bir

il. Tekstil üretimi ve yatırımları nedeniyle kentte istihdam sorunu yok. Ancak kalifiye eleman sorunu yaşıyorlar. İstihdam sorununun olmaması sevindirici bir durumdur. Bizler de Van Tekstil Kent’in bir an önce faaliyete başlaması için gayret gösteriyoruz” dedi.

VAN TEKSTİL KENT İÇİN KALİFİYE ELEMAN YETİŞTİRİLECEK

Nadiroğlu, Van Tekstil Kent’in alt-yapı çalışmaları sırasında kalifiye eleman yetiştirilmesi çalışmala-rına da hız vereceklerini, inşaat ve altyapı çalışmalarının bitmesi ile gelecek yatırımcılara eğitimle-rini tamamlamış kalifiye eleman sorunun giderilmesi için sertifikalı eğitim programları hazırlayacağız. Tekstil emek yoğunluklu bir iş

olduğu için çalışanların büyük bir bölümünü kadınlardan oluşacağını da vurgulayan Nadiroğlu, “Van’ı geleceğe hazırlamak için çaba gösteriyoruz. Van Tekstil Kent, bu anlamda çok önemli bir projedir. 50 tane fabrika binasından olu-şan, içinde eğitim salonları, sosyal

donatılarının bulunduğu, banka şubelerinin yer aldığı örnek bir proje olacaktır” dedi.

VATSO’DA TEKSTİL KENT BİRİMİ OLUŞTURULDU

Van’da yaşanan işsizlik sorununun çözümünde önemli bir fonksiyon üstelenecek olan Van Tekstil Kent projesine özel bir önem verdikle-rini belirten Nadiroğlu, “Özellikle İstihdam sorunun giderilmesinde çok önemsediğimiz bu proje Van’ın kalkınmasında lokomotif görevini alacak, beraberinde birçok sektörü de ardından sürükleyecektir. Van Ticaret ve Sanayi Odası olarak, oda bünyesinde Tekstil Kent birimi oluşturuldu. Gelen talepler odamız tarafından değerlendirilecektir.” dedi.

Tekstil Kent, Van’ı Marka Şehir Yapacak

Kalkınma Bakanlığı’nın ‘Cazibe Merkezleri Projesi’ kapsamında Van’da kurulacak ve Van’ı mar-ka şehir yapacak olan tekstil kent çalışmalarının aksamadan, hızlı bir şekilde devam etmesi için VATSO Başkanı Mirza Nadiroğlu süreci yakından takip ediyor.

16 Ekonomi

Page 17: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

VAN TEKSTİL KENTE KESİNTİSİZ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMİ

Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) Yönetim Kurulu Başka-nı Mirza Nadiroğlu’nun uğraşları sonucu 07 Eylül 2012 Cuma günü altyapı ihalesi yapılan bölgede ilk ve tek olan Van Tekstil Kenti’nin yeni-lenebilir enerji ile aydınlatılması için de proje hazırlandı. İlk etapta yakla-şık 5 bin kişiye iş imkânı sağlayacak olan Tekstil Kent’te yatırım yapacak

olan firmalara kesintisiz ve yeni-lenebilir enerji sağlamayı hedefle-yen Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ile İl Özel İdaresi, TRB 2 Bölgesi olan Van Hakkari, Bitlis ve Muş’u kapsayan Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ‘Mali Destek Programı’ kapsamında kabulü yapılan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kullanımının Özendi-rilmesi Mali Destek Programı’na başvurdu.

VATSO ve İl Özel İdaresi’nin or-taklaşa hazırladığı projenin ilk top-lantısı VATSO Yönetim Kurulu Baş-

kanı Mirza Nadiroğlu Başkanlığı’nda yapıldı. VATSO’da yapılan ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ferit Dağde-viren, VATSO Genel Sekreteri Ay-han Çekiç, VATSO Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Mahmut Köroğlu, AB Proje Danışmanı Mete Gü-nal, ABİGEM Van Direktörü Olcay

Barlas’ın katılımı ile gerçekleştirilen toplantıda gerçekleştirilecek olan proje için görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda üretilecek olan elektriğinin güç dağılımının na-sıl yapılacağı, üretilmesi planlanan 500 KW’lık enerjinin dağıtılması için bölgede bulunan altyapının yeterli olup olmadığı ele alındı.

Yenilenebilir enerji projesinin DAKA tarafından kabul edilmesiyle çok kısa bir sürede hayata geçirileceği vurgulanan toplantıda, yapım süresi

12 ay olan Tekstil Kentin hayata geçirilene kadar elde edilecek olan enerjinin ise İl Özel İdaresi’nce kul-lanılacağı kaydedildi.

TEKSTİL KENTE ÜCRETSİZ ELEKTRİK

Hazırlanan projeye güneş anlamı-na gelen ‘TUŞBA’ adının da ve-rildiği kaydedildiği toplantıda bir açıklama yapan VATSO Yönetim Kurulu Başkanı Mirza Nadiroğlu, amaçlarının Van’da kurulacak olan Tekstil Kent’te yatırım yapacak olan

işadamlarına ücretsiz enerji vermek olduğunu ifade etti. Nadiroğlu, “Bu görüşümüzü Valimiz Münir Kara-loğlu ile paylaştık. Onun da des-tekleriyle İl Özel İdaremiz ile bir-likte böyle bir proje hazırladık. Bu projemiz için AB Proje Danışmanı Mete Günal’ı Van’a davet ettik. Biz burada 500 KW’lık yenilenebilir bir enerji üretmeyi planlıyoruz. Bunu öncelikle Tekstil Kentin çevre ve sosyal mekânlarının aydınlatılması ile atık suyunun bertaraf edilmesin-de kullanacağız” dedi.

Ekonomi 17

Page 18: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Van Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından organize edilen Ahilik haftası kutlamaları çerçeve-sinde 4 günlük bir kutlama prog-ramı uygulandı. Program Atatürk Anıt’ına çelenk konması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okun-ması ile başladı.

“AHİLİK KÜLTÜRÜNE SAHİP ESNAFIMIZ DEPREMDE TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDU”

Programda günün anlam ve öne-mini belirten bir konuşma yapan VESOB Başkanı Faruk Alpaslan, “23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarih-lerinde ilimizde meydana gelen depremler neticesinde metanetli, sabırlı ve olgun bir şekilde ahilik kültürünü özümsemiş, dayanışma içerisinde ayakta durmaya çalı-şan esnaflarımız gerek bölgemiz, gerekse ülkemiz için takdire şayan davranışlarıyla örnek olmuşlardır. Van esnafı, yaşanan deprem fela-ketinden sonra kardeşliği, omuz omuza dayanışmayı, birbirlerinin yaralarını sarmak için üstlerine

düşenleri harfiyen yerine getirmeyi kendilerine görev bilmiştir. Bu gay-ret ve kültürle yaşadığımız sıkıntılı günler geride kalmış ve çok daha gerilerde de kalacaktır şüphesiz. “ dedi.

“AHİLİK; İNSANİ DEĞERLERİN BİLGİ VE SANATLA BİRLEŞİMİ-DİR”

Konuşmasında Anadolu halkının ekonomik ve kültürel hayatında önemli bir boyut oluşturan Ahilik; dürüstlüğün, sevginin, dostluğun, yardımlaşmanın, hoşgörünün ve bilginin sanat ile birleşimi olduğu-na değinen Alpaslan, “Günümüzde

Ahilik, esnafa özgü bir kavram ola-rak algılanmaktadır. Ahilik denince Esnaf, esnaf denince de Ahilik akla gelmektedir.

Ancak bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha de-rin ve geniş anlamı da vardır. Ahi Arapça’da kardeş anlamına gelen bir kelimedir. Fakat ansiklopedik sözlükte ise ahi kelimesinin eli açık, cömert anlamında kullanı-lan ve Türkçe olan Akı’dan geldiği kaydedilmektedir. Bu düşünceyi ve yaşama tarzını benimseyenlere de ahi denilmektedir. Ahi birlikleri ise ahiler tarafından kurulup geliştiri-len bir sivil toplum kuruluşudur.

Ahilik kültür ve felsefesinde, top-lumun refahı ve sosyal sorumluluk önemli ve öncelikli bir ilke olarak kabul edilmiş ve bu bağlamda yeterli ve kaliteli mal ve hizmet üretimi teşvik edilmiştir. Ayrıca mal ve hizmet üretiminde kaliteyi yükseltmede üretici ve sanatkarlar arasında dayanışma, iş birliği ve etkileşimi arttırmada önemli bir motivasyon kaynağı olmuştur” dedi.

“AHİLİK; TARİHTE OTO-KONTROL SİSTEMİNİ İLK BAŞLATAN ORGANİZASYONDUR”

Üyelerini sürekli olarak denetleyen ahilik kurumuna tarihte oto-kont-rol sistemini ilk başlatan organi-zasyon denebileceğini söyleyen Alpaslan, “Yamak-çırak-kalfa-usta hiyerarşisi bulunan ahilikte liyakat esastır. Belli bir süre, bir iş ba-

‘ Esnaf, kardeştir,eli açık ve cömerttir…’

Van’da yapılan Ahilik Haftası kutlama töreninde bir konuşma yapan Van Esnaf Odaları Birliği (VESOB) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Alpaslan, “Ahilik kavramı kardeşliği, dürüstlüğü, edepli, ahlaklı, eli açık ve cömert olmayı içinde barındıran günümüze ve geleceğe ışık tutan derin ve geniş anlamlı bir kavramdır” dedi.

Faruk ALPARSLAN

18 Ekonomi

Page 19: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

samağında kalarak olgunlaştırılan ve ehil oldukları tespit edilenler bir üst basamağa yükselebilirler. Kalfalıktan ustalığa geçiş törenle gerçekleştirilir. Ahilere has olan bu törene Şed Kuşanma töreni

denir. Yüksek rütbeli yöneticiler ile dönemin büyük ahi bilginlerinin katıldığı bu törende kalfanın beline ŞED yani kuşak sarılmak suretiyle ustalığa yükseltilir, böylelikle AHİ unvanını alır.

Ahi diye anılan kişi kesin olarak bir sanat, ticaret ya da bir meslek sahibidir. Bununla birlikte ahiler sanat ve mesleklerini öğrenirken yiğitlik, mertlik, cömertlik gibi unsurları bünyesinde barındıran ve adına fütüvvetçilik denilen kurallar

ve ahlaki nitelikleri de öğrenirlerdi. Ahiler üçü açık üçü kapalı diye nitelenen altı iyi ahlak ve insanlık kuralı benimsetirlerdi.

Kapalı olan üçü; Eline dikkat etmek, Diline dikkat etmek, Beline dikkat etmek…

Açık olan üçü; Eli açık olacak, Kapısı açık olacak, Sofrası açık olacak…

Ahiliğin kurucusu, esnaf teşkilatı-mızın ilk lideri Ahi Evran hazretle-rinin vefatının 751. Yılında şahsım ve camiam adına minnet şükran ve

rahmetle anıyor, kutladığımız ahilik kültür haftasının hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Cenabı Allah Müslüman halkımızı kıyamete kadar mutlu ve bahtiyar kılsın. Bütün âleme sevgi saygı

ve hoşgörü, dünyamıza devamlı bir barış ve huzur ihsan etsin. Bu duygularla içinde bulunduğumuz ahilik haftasının ülkemize, ilimize ve herkese hayırlı olmasını dile-rim” dedi.

“AHİLİĞE VERDİĞİMİZ ÖNEM NOSTALJİK VE ROMANTİK BİR İLGİYLE SINIRLI DEĞİL”Törende kısa bir konuşma yapan

Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdü-rü Fuat Şimşek ise Ahilik kültü-rünün ülke olarak sahip olduğu en köklü geleneklerin başında geldi-ğini ifade ederek, " Ahiliğe verdi-ğimiz önem nostaljik ve romantik bir ilgiyle sınırlı değildir. Geleneği-mizi ve geleceğimizi yeniden inşa ve ihya etmekte ahiliğin kilit rol oynayacağını düşünüyoruz. Her geçen gün önemi daha iyi anlaşılan kalite yönetimi, müşteri mem-nuniyeti, mesleki eğitim, sosyal güvenlik, örgütlenme, işbirliği ve tüketici hakları gibi birçok husus, bu topraklarda daha 12. Yüzyılda hayat bulmuş ve insanımıza hayat sunmuştur. " dedi.Daha sonra ahilik sistemi içeri-sinde önemli bir yeri olan tem-

sili Şed Kuşanma Töreni yapıldı. Ardından İlin Ahisi seçilen Çetin Karaduman’a ve diğer esnaf tem-silcilerine ödülleri verildi. VESOB tarafından mesleki ve ahlaki açıdan örnek olarak seçilen Çırak, kalfa ve ustalara ödülleri verildikten son-ra El Sanatları Sergisi’nin açılışı

yapıldı. Van Valiliği bahçesinde yapılan Ahilik Haftası Kutlamaları etkinliklerinin ilk günü Heykelt-raş Ressam Ali Akdemir’in resim sergisinin gezilmesinin ardından halka yapılan yemek dağıtımı ile sona erdi.

Programa, Van Vali Yardımcısı Hakan Alkan, VESOB Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Alpaslan, 23. Dönem Van Milletvekili Kayhan

Türkmenoğlu, Bilim Sanayi ve Tek-noloji İl Müdürü Fuat Şimşek, Van Defterdarı Yücel Özbey, Tapu Ka-dostro Bölge Müdürü Cevdet Kılıç, Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürü Veysel Aktaş, Van Ticaret Borsası Başkanı Feridun Irak, VESOB’a bağlı odaların başkanları ve yöne-

tim kurulu üyeleri ile çok sayıda esnaf katıldı.

Ahilik haftası boyunca Depremde zarar gören Fakir çıraklara giyecek yardımı yapıldı, Ahilik Kutlama Komitesi VATSO’yu ziyaret etti, Merkez Ulu Camii’nde Mevlit okutuldu, Esnaf Odaları Futbol Müsabakaları Final Maçı yapıldı ve ödül verildi.

Fuat ŞİMŞEK

Ekonomi 19

Page 20: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 201220 Tanıtım

Page 21: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012Tanıtım 21

Page 22: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

AĞRI DAĞININ TARİHÇESİAğrı ilinde dağlar, ilin adıyla özdeşleşecek kadar önemli bir yer tutar. Bunların başında Büyük ve Küçük Ağrı Dağı gelir. Ağrı Dağı, bir doğa harikası olarak, jeolojik konumunun yanı sıra, kutsal kitaplarda yer alan Tufan’dan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yaptığı inanışı dolayısıyla efsa-nevi kimliğiyle de ön plana çıkan bir dağdır. Kutsal kitaplarda adı geçen bu dağ, birçok dilde farklı adlarla anılmaktadır. Bunların başlıcaları; Ararat,Kuh-i Ruh,Cebel El Haris’tir.

Marco Polo'nun yazılarında, hiçbir zaman çıkılamayacak bir dağ diye sözünü ettiği bu görkemli dağa ilk tırmanış, kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Profesör Frederik Von Parat tarafından gerçekleş-tirildi. Türk dağcıların dağa ilk kış tırmanışı ise çok daha geç bir tarihte, 21 Şubat 1970'de Dağcılık Federasyonunun eski başkanların-dan Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. Bilindiği kadarıyla kalabalık bir ekip halinde denenen tırmanışta yalnızca Dr. Bozkurt Ergör zirveye ulaşmayı başardı. İzleyen yıllarda özellikle de 1980'li yılların ikinci yarısında başarılı kış tırmanışları gerçekleştirildi. Kış koşulları çok fazla dağcının zirveye ulaşmasına izin vermese de 1980'li yılların yaz aylarında binlerle ifade edilebilecek sayıda yabancı dağcı bu dağı ziyaret etti.

Ağrı’ya tırmanış 1990 yılın-da yasaklandı. 1998’de Dağcılık Federasyonu’nun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıl-dı. Küçük ve Büyük Ağrı Dağları Bakanlar Kurulu Kararı ile Nisan 2000 tarihinde I.Derece Askeri Yasak Bölge kapsamından çıkarılıp, II. Derecede Askeri Bölge kapsamı-

na alındı. 2004 yılında 105bin 600 hektar alanda Milli Park ilan edilen Ağrı Dağı’na çıkışlar, izne tabi olan dağlar kapsamına alındı. İzinlerin, ekip sorumlusu ve profesyonel dağcının adını mutlaka belirtmek şartıyla, Ağrı Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne yapılacak yazılı başvuru ile bir gün içinde alınması mümkündür.

Jeolojik Yapısı

Volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı bilindiği üzere ülkemizin en yüksek dağıdır. Ancak sanılanın aksine tek bir kütleden oluşmaz. Çevresi yak-laşık 130 kilometreyi bulan bu dağ 3000 metreden sonra ikiye ayrılır ve Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı olarak adlandırılır. Büyük Ağrı'nın zirvesi ve krater kalıntısı geniş buzulların altındadır. Küçük Ağrı'nın ise buzul hareketleri ve erozyonlar sonucu krater çanağı yok olmuştur. Bu nedenle 3896 m yüksekliğinde olan Küçük Ağrı Dağı oldukça sivri bir yapıdadır.

Yükseklik : 5137 m.

Konumu : Doğu Anadolu'da İran sınırları yakının-da yükselir. (Aras-Murat Nehirleri arası)

Tırmanış Zamanı : Tırmanışlar İçin En Uygun Zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tır-manışları zorlu ancak zevklidir.

Özellikleri : Ağrı dağı(5137 m.), Anadolu Yarımadası ve Avrupa'nın en yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit

lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doru-ğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır. Ağrı dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapı-sal görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile ilginç ve çekici bir görünüme sahip-tir. Tırmanışta fotoğraf makinenizi ve Kameranızı unutmayınız.

Ulaşım ve Konaklama : Trabzon-Erzurum-Tahran Uluslararası kara yolları Ağrı eteklerini dolanarak İran'a uzanır. Ankara-Ağrı arasın-da düzenli olarak hava ve karayolu bağlantısı mevcuttur. Dağa en yakın merkez Doğubayazıt’tır. Buraya Ağrı, Erzurum ve Van’ dan ulaşmak mümkündür. Kent ve çevresinde her bütçeye uygun konaklama ve lokanta tesisleri vardır. Büyük Ağrı Zirvesi ise birbirine ya-kın iki ana zirve bloğundan oluşur. Güney ve batı yüzlerinde 4800 metreden itibaren daimi buzullar

dağı kaplar. Dağın diğer yüzeyle-rinde ise buzullar daha da aşağılara kadar ilerlemektedir.

Tırmanışlar

Malzemeler : 60-80 lt. sırt çantası, 30-40 lt. tırmanış çan-tası, en az -10 dereceye dayanıklı uyku tulumu, mat, Krampon ve dağ ayakkabısı, krampon takılabilir ayakkabı, HMS karabina (bir adet), kilitli karabina (bir adet), Buz Kaz-ması, Perlon, Buz Burgusu, Emni-yet Kemeri, tırmanış kaskı, pursik ipi (2 metre), Polar giysi, Tırmanış ceketi, Gore-Tex veya benzeri giysi, bere, eldiven, tozluk, dağ gözlü-ğü, fener(yedek pil ve ampulu de olsun), güneş kremi, kişisel ilaçlar ve rehberinizin belirteceği diğer emniyet malzemeleri...Tırmanışta sürekli yanınızda şah-sınıza ait matara, termos ile yemek için çatal, kaşık, bıçak(Cam veya porselen olmasın)almayı unutma-yınız.

En ufak eksiklik sinirlerinizi gerer.

22 Turizm

Page 23: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Bunların dışında Çadır, tırmanış ipi, tırmanış için gerekli istasyon malzemeleri, telsizler, kapsamlı ilk yardım malzemelerini de dağ rehbe-rinizden veya sizi çıkarak firmadan istemeyi ve bu malzemeleri görmeyi unutmayınız.

ROTA VE ÇIKIŞLAR: Tırmanış güzergâhı için mutlaka AĞRI- DO-ĞUBAYAZIT klasik güney rotasıdır. (-5, -10º C'ye) dayanaklı uyku tu-lumu, anorak, rüzgârlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, Dağcıların çıkışları izne tabi olan Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarına tırma-nışlarında şu noktalarından hareket etmeleri zorunludur.

* Ağrı dağına çıkışlar Doğubaya-

zıt - Topçatan köyü - Eli Çiftliği güzergâhından olmak şartıyla yalnızca dağın Doğubayazıt sınırları içinde kalan cephesinden yapılmak-tadır.

* Küçük Ağrı Dağına ise yalnız-ca kuzeybatı güzergâhından çıkış yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota Klasik güney rotasıdır.

* Doğubayazıt’ta konaklayan dağ-cılar tırmanış için gerekli hazırlıkları burada tamamlayarak otomobil ile Eli köyüne ulaşırlar. Burada su ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 3200m. yükseklikteki

ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2. gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4200m. dolaylarında ikinci kamp yerine ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kayma-sı ve ip alınması zorunludur. 8-10 saatlik tırmanışla doruğa ulaşılır ve birinci kamp yeri olan 3200m. ye dönüş yapılır. Kışın ise buna kar ko-şullarına göre 2000metre civarında bir kamp daha ilave etmek gereke-bilmektedir.

Türkiye’nin Çatısına tırmanışta hafızanızda saklı tutacağınız bu-lunduracağınız önemli telefonlar numaraları…Cep telefonunuzu ve en az iki adet yedek batarya almayı unutmayınız…

Doğunun Markaları Gazetesi10 Bin Tirajı İle Doğunun İlk Bölgesel Yayını

Doğuda Bölgesel Tanıtımın Tek Adresi

Gazetemiz;* Cumhurbaşkanı, Hükümet üyeleri * Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan kurumlar, sivil toplum örgütleri, firmalar * Bölge milletvekilleri, * Van, Hakkari, Bitlis, Muş, Ağrı, Iğdır illerinin tüm ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, * 81 il valiliği, 81 il belediye başkanlığı, TOBB ve bağlı odaların tamamı, * Kayseri ve Gaziantep OSB’lerinde faaliyet gösteren fabrikalara,* Üniversite rektörleri, kalkınma ajansları genel sekreterlerine dağıtılmaktadır.

Doğunun Markaları Gazetesi Reklamlarınız İçinTel: 0 432 214 84 83 - 215 15 06

Gsm: 0 506 599 10 91 - 0 506 657 06 45e-mail: [email protected]

[email protected]

Yorum

Dinle

mek ve

Dinle

nmek

İçin...

Reklam İrtibat Telefonu0432 216 02 15

www.radyovan.com

YAYIN AKIŞI

08:00-11:00 LEVENTLE SEVGİ DUVARI

11:00-13:00 ERCAN

13:00-17:00 CANANLA HAYAT PENCERESİ

17:00-19:00 YOLCU

19:00-21:00 ERDALLA KEYFİ ALEM

21:00-23:00 CAMBAZ

Ağrı Valiliği0472- 215 10 01

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü 0472- 215 13 41

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 0472- 215 39 18

İl Jandarma Komutanlığı0472- 215 11 48

İl Emniyet Müdürlüğü0472- 215 23 56

Doğubeyazıt Kaymakamlığı0472- 312 60 03

Turizm 23

Page 24: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Yeni teşvik tedbirlerinin özellikle 6. Bölgede ve sınır illerinde etkin ola-bilmesi için sınır illerine

yönelik özel tedbirler ve muafi-yetler yanında özellikle KDV- ÖTV oranları sınır illeri için yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yeni teşvik kanunu ile teşvik önerilerini ve yeni fırsatları efektif hale getirip sıfır KDV’den bahsedebilinmeli-dir. Böylece “İllerin ve Bölgelerin Sosyo- Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması” çalışması yenilenecektir.

Bölgesel vergi ve sınır ticareti düzenlemeleriyle birlikte iktisadi hayat canlılık kazanacak, bölgede kalkınma sağlıklı bir hale gelecek böylece bölgenin refah , huzur ve barış olanakları genişleyerek bir daha ne “33 Kurşun”lar ne de “Ulu-dere” vakaları olmayacaktır.

Sınır illerinde ve 6. Bölgede Kat-ma Değer Vergisi (KDV) tahsilâtı

için Gelirler İdaresi Başkanlığı (GİB)’ınca yapılan tüm ödenek, hizmet ve masrafların toplamı tüm bu harcamalar sonucunda elde edilen KDV toplamından daha fazla olmaktadır.

Bu durum, maliye elemanları dahil herkesçe bilinen bir gerçek olmak-tan öteye gidememektedir. Hal böyle olunca, gerek Kurumlar ve Gelir Vergisi, gerekse KDV açı-sından devlet de aslen vergi kaybı yaşamaktadır.

Uygulanan KDV oranları var olan gerçekliğe aykırılık bildirmektedir. Düşük ve yüksek oranlı KDV uygu-laması eğer ki sosyal, kültürel ve gerçekçi bir amaç taşıyorsa met-rekareden başka kriterlerde olmalı diye düşünülmektedir. Bu sebepler-den dolayıdır ki hem devlete vergi kaybı yaşatmamak hem de va-tandaşı sıkıntıya uğratmamak için sınır ticareti yapan bölgelerde ve 6. Bölge illerinde KDV kaldırılmalıdır.

6,5 milyon kendi hesabına çalışan küçük esnafı ve sanatkârın mu-hasebecilere ödedikleri aidatlar, muhasebe ve evrak düzeni için har-cadıkları zaman ve emek, ödedikleri verginin 10 katı olmaktadır. Diğer bir deyişle 6,5 milyona yakın küçük girişimcinin ve küçük sanatkârın idari ve mali işler için harcadıkları zaman, kendi mal ve hizmet üretimi için harcamaları halinde ülke eko-nomisine katkıları ve verimlilikleri %300 artmaktadır. KDV istisnası ve iadesi yapılarak, sabit yatırım tutarının yüzde 50’ine kadar olan kısmı için ödenecek faiz de devlet devlet tarafından karşılanacaktır. Bu destekler bölgede yatırım yapa-cak firmalara çok büyük avantajlar sağlamaktadır.

Hükümet Yeni Türk Ticaret Kanunu (YTTK) gereğince stratejik ürünler-de KDV oranlarını düşük tutulmak-

tadır. Bir diğer maddesince ihracat-ta KDV iadesi yapılmaktadır. Sınır illerinde ve 6. Bölgedeki illerde de benzer uygulamalarda yapılması ile bu coğrafyada kalkınma ile iktisadi hayat canlılık bulacaktır. ABD’deki Delaware eyaleti ve bir diğer eyalet olan Michigan gibi teşvikli eyaletlerde olduğu gibi mal ve hizmet ticareti uygulamakta olan ve böylece KDV’de ya çok düşük oranda vergi alınan ya da sıfır yani hiç vergi alınmamakta olan bölge-lerde ülke kalkınması önemli destek sağlamaktadır.

Özellikle son 30 yılda sürmekte olan savaş nedeniyle tarım ve hay-vancılık alanları ve olanakları nere-deyse yok denecek kadar sınırlandı-rılmış olan Hakkâri ilinde, özellikle sınır köy ve kasaba nüfusunun %80 i geçimini sınır ticaretinden sağlamak zorunda kalmaktadır. Çukurca’nın köyündeki bakkaldan, Hakkâri il merkezindeki markete kadar hemen hemen tüm raflar İran ve Irak’tan kayıt dışı yollarla getiri-

len mallarıyla dolmaktadır.

Mevcut uygulamalar ve yasalar bölge halkını nerdeyse %100 kayıt dışı yaşamaya mahkûm etmektedir. Bölgeye has yasalar ve yönetmelik değişiklikleriyle mevcut kayıt dışı sınır ticareti yerine yöre halkının ve coğrafyasının lokal ekonomisine canlılık getirecek ve katkı sağlaya-cak yasal düzenlemeler ve önlemler vakit geçirilmeden tedbir alınmayı gerektirmektedir. Bu tür yörelere mahsus tedbirler ve düzenlemeler hem başta bölge ekonomisine hem de aynı zamanda ülke ekonomisine bugünküne kıyasla çok daha yüksek katkılar ve getiriler sağlayacaktır.

Örneğin düşük oranlı gümrük ve KDV uygulamaları düşük oranlı ve götürü usulüyle tespit edilen KDV ve gümrük uygulamaları ile bir yandan ticari faaliyetler görülebilir – bilinir (kayıt dışı olmayan) halde kılınacak ve kayıtlı hale dönüşe-cektir. Diğer yandan bölgede barış ve huzura çok önemli artı değerler sağlayacaktır. Aynı zamanda 100 yıllık toplumsal yaraya dönüşen usulsüz sınırsız ihlallerinin ortadan kaldıracaktır. Böylece bir daha ne yaklaşık yetmiş yıl öncesine daya-nan katliam 33 Kurşun’lar ne de yarası taze olan Uludere vakaları olmayacaktır.

Sınır illerine özel sınır ticareti ve KDV düzenlemesi getirilmeli

Yrd. Doç. Dr.Osman SİRKECİ

Öğr. Gör. Yadigar Leyla YURT

Yeni teşvik tedbirlerinin özellikle 6. Bölge’de ve sınır illerinde etkin olabilmesi için sınır illerine yönelik özel tedbirler ve muafiyetler uygulanmalı. Bunun yanında özellikle KDV + ÖTV oranlarında sınrı illeri için yeni düzenlemelere ihtiyaç var!

Lokal – Bölgesel Vergi Tedbirleri ve Sınır Ticareti Düzenlemeleri ile Ekonominin Canlanışı Mümkün Olabilir!

24 Ekonomi

Page 25: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012Tanıtım 25

Page 26: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Güvenli yapılar nasıl üretilir?Bakanlık tarafından denetlenen yapı denetim firmalarının dene-

timli yapıların oluşması için sigortalanması gerektiğini söyleyen Mimarlar Odası Van Şube Başkanı Ünsal Keser, “Yaptıkları yapa-cakları her hata sigorta firmaları tarafından karşılanacak olan yapı denetim şirketinin sigortasını yenileyebilmesi imkânsız hale gele-cek, bu da denetimin denetimini oluşturacaktır” dedi.

Röportaj / Sema Görgülü[email protected]

Ünsal KESER

Marmara depreminden sonra uygulamaya konulan deprem yönetmeliğinin

ardından yapı denetim uygulaması da yürürlüğe girdi. Van’da yaşanan depremlerden sonra ise Van’da ve Türkiye genelinde yapı güvenliği yeninde etkili bir şekilde gündeme geldi. Bu çerçevede Van’ın yapı stok’u baştan sona tarandı. Az hasarlı ve hasarsız binalar ayrıştı-rıldı. Ağır hasarlı binalar yıkılırken, orta hasarlı binalarda da karot testi ile beton ve demir yapıları gözden geçirildi. Değerleri düşük olan orta hasarlı binaların kurtarılma ihtimali olan bölümü için güçlendirme yapı-lırken, kurtarılma ihtimali olmayan binalar ise yıkılıyor. Diğer yandan da tamamlanan kalıcı deprem konutları hak sahiplerine dağıtılıyor.

İşte yaşadığımız depremler ile bir-likte Türkiye gündemini işgal eden deprem kriz yönetimi, yapı gü-venliği ve yapı denetimi konularını Mimarlar Odası Van Şube Başkanı Ünsal Keser ile konuştuk.

Mimarlar Odası olarak Van depre-mi ve deprem sonrası yaşananlar-la ilgili neler söylemek istersiniz?

* Yaşanan deprem üzerinden yaklaşık 1 yıl geçmiştir. Bu süreç ve yaşanan deprem kriz yönetimi konusunda başarısız olduğumuzu ortaya koymuştur.

Deprem sonrası yapılması gerekli bütün işler mevzuat ile önceden belirlenmiş olmalıdır. Bu amaçla önceden birbirine yardımla gö-

revlendirilmiş il yöneticileri tespit edilmelidir. Bu yöneticiler tarafın-dan deprem haberi alınır alınmaz toplanma alanları belirlenmeli ve yiyecek sıkıntısı çözülmeli deprem-den sonra kullanılması öngörülen tasarlanmış yapılar hızla incele-meden geçirilip halkın kullanımına sunulmalıydı.

Depremin yıktığı şehrimizde ko-nut sorununu çözmek adına TOKİ görevlendirilmiştir. Bu çözüm şekli yanlıştır. Konut sorunu şehrin iç dinamiklerini harekete geçirerek şehrin ticaretini ekonomisini güç-lendirerek çözülmeliydi.

Bu sebeple; Şehirde yatırım yap-mak, yapı yapmak isteyen ya da yapan yerel isteklilere mutlaka büyük oranda kredi desteği sağ-lanmalı, teşvik edilmeli, yaraları sarılmalı idi. Böylece şehrin ekono-misi de şehir yaşamı da canlanmış olacaktı. Fakir deprem görmüş bir halk kendi barınaklarını inşa eder-ken aynı zamanda üretim sürecine de katılmış olacak para kazanmış kalkınmış olacaktı. Bu anlamda inşa edilen TOKİ konutları çok önemli böyle fırsatı kaybetmemize neden olmuştur. Bu konutlar çalışamayan yardıma muhtaç bir halk yaratmış-tır. Olayın sosyolojik boyutu hiç düşünülmemiştir.

Yapı denetimi hakkında bilgi ala-bilir miyiz?

* Yapı Denetimi Kanunu ile yapı projelerini hazırlayanlar ile yapı yapımını denetleyenler birbirinden ayrılmıştır. Bu kanuna göre proje firmaları sadece proje hazırlayacak denetim firmaları sadece projenin yerinde uygulanmasını sağlayacak-tır.

Bu kanunla hangi yapının hangi yapı denetim firması tarafından denetle-neceğini yüklenici firma tarafından belirlenmektedir. Bununla birlikte

yapı denetimi firmaları kar amacı güden şirketlerdir. Yapı denetim firmalarının denetimi sadece bakan-lık tarafından yapılmaktadır. Bu çerçeveden yapı denetim kanununa bakılınca kanunun çalışmayacağı rahatlıkla görülmektedir.

Sizce yapı denetim sistemi Türkiye’de istenileni sağladı mı?

* Yapı denetim firmaları kar amacı güden şirketler olmamalıdır. Üc-retleri sabit olmalı başka bir ku-rum tarafından ücretleri ödenmeli ve bağımsız hale getirilmelidirler. Hangi yapının hangi firma tara-fından denetleneceği konusu da müteahhitlere bırakılmamalıdır. Yapı denetim şirketleri mutlaka sigor-talanmalıdır. Yaptıkları yapacakları her hata sigorta firmaları tarafın-dan karşılanmalıdır. Böylece hata yapan denetim şirketinin sigortasını yenileyebilmesi zorlaşacak hatta imkânsız hale gelecektir. Bu da bu anlamda denetimin denetimini oluşturacaktır.

Resmi kurum yapılarında yapı de-netim yerine farklı denetim meka-nizmaları kullanılması konusunda ne düşünüyorsunuz?

* Kamu ya da başka oluşumların

yapı denetimleri farklı sistemler üzerinden yapılmamalıdır. Fark-lı sistemler farklı sonuçlara yol açacaktır. Yapı denetim sistemi bir tane olup geliştirilmeli hatalardan arındırılmalı ve her yerde uygulan-malıdır.

Şehrin imar planı ve yapı ruhsat-ları ile ilgili uygulamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

* Şehirde yaşanan depremden sonra imar durdurulmuştur. Yıkıma uğrayan şehirlerde şehrin hemen imar edilmesi gerekmektedir. Artçı depremlerin bitmesinin ardından imara başlanmalı ve imar yapanlar krediler ve kanunlarla desteklenme-li, şehir ayağa kaldırılmalıdır. İmarın durdurulması devletin teşvik ve yeniden yapılanma kredilerinin olmaması yeniden yapılanma süre-cini geciktirmekte bu olay şehirde sermayenin, iş gücünün ve hemşe-rilerimizin göçüne yol açmaktadır. Şehrin ekonomisi ve çalışma hayatı bir an önce ayağa kaldırılmalıdır.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

* Gündemimizdeki önemli konuları konuşma fırsatı verdiğiniz için ben de teşekkür ederim.

26 Röportaj

Page 27: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Avrupa ülkelerinin gözüTürk öğrencilerde

25 ülkeden 150 üniversitenin katılacağı “IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarları”1-13 Ekim tarihleri arasında 7 ilde düzenlenecek

Ekonomik güçlüklerle boğuşan Avrupa üniversiteleri,sundukları eğitim imkanlarını IEFT Fuarları’nda tanıtacak

Gençleri, öğrencileri ve ailelerini yurtdışındaki eğitim kurumlarıyla buluşturan ve bu kurumla-rın sunduğu burs ve benzeri imkanları ziyaretçilere tanıtan IEFT Fuarları (International Educa-tion Fairs of Turkey) kapılarını 1 Ekim 2012 tarihinde yeniden açıyor.

Her yıl yaklaşık 50 bin kişinin ziyaret ettiği IEFT Fuarları, 1-13 Ekim 2012 tarihleri arasında Bursa, Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Antalya ve Gaziantep’te gerçekleş-tirilecek. ABD, Kanada, Avustralya ve İngiltere’den çok sayıda saygın üniversite ve kolejin katılacağı fu-arlarda, İspanya, İtalya, Yunanistan gibi ekonomik kriz yaşayan ülkeler başta olmak üzere 25 Avrupa ül-kesinden eğitim kurumları da hazır bulunacak. Gözlerini Türk öğrenci-lerine çeviren kurumlar, sundukları burs ve benzeri eğitim imkanlarını Türk öğrenci ve ailelerine tanıta-caklar. Türkiye’nin en kapsamlı “yurtdışı eğitim fuarı” olma özelliğini taşı-yan IEFT Fuarları, her yıl Mart ve Ekim aylarında çok sayıda yabancı üniversite ve kolejin katılımıyla gerçekleştiriliyor. IEFT Fuarları’nda bu dönem 25 ülkeden toplam 150 eğitim kurumunun temsilcisi biraraya gelecek. Eğitimini yurt-dışında planlamak isteyenler için ideal bir bilgilenme ve karar verme platformu oluşturan bu organi-zasyon, gençlerin okullarla birebir temas kurmasına aracılık ediyor ve her türlü imkan hakkında birinci elden bilgi alma fırsatı sunuyor. Bu özelliğinden dolayı, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da 8 ila 10 bin kişinin yurtdışında lisans, yüksek lisans, doktora, dil, staj, sertifika, diploma vb. programlara katılma fırsatı yakalaması bekleniyor. “22. IEFT Yurtdışı Eğim Fuarları”na ABD, Kanada, Batı ve Orta Avrupa, Avustralya, Balkanlar, İskandinavya, Hindistan ve Baltık ülkelerinden toplam 150 kurum

katılacak. Fuarlara gelen ziyaret-çiler, üniversite hazırlık, ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora, üniversite transfer, dil okulları, yaz okulları, sertifika-diploma prog-ramları, staj, lise eğitimi ve burslu yurtdışı eğitim konularında kurum temsilcilerinden bilgi alabilecek, ül-kelerin eğitim ortamları konusunda merak ettikleri soruları yöneltebi-lecek, ücretsiz eğitim seminerlerine katılabilecekler. Ekim Dönemi Takvimi

• IEFT Fuarları: 2 Ekim AN-

KARA (Sheraton Oteli); 4 Ekim İZMİR (Hilton Oteli); 6-7 Ekim İSTANBUL (Hilton Oteli); 9 Ekim ADANA (Hilton Oteli)

• IEFT Yurtdışı Eğitim Gün-leri: 1 Ekim BURSA (Almira Oteli); 11 Ekim ANTALYA (Divan Oteli); 13 Ekim GAZİANTEP (Grand Otel) Halka açık ve ücretsiz olarak düzenlenen fuarlar, 12:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebi-lecek. Ziyaretçiler, www.ieft.com.tr adresinden veya 0212 244 42 13 numaralı telefondan bilgi ve online davetiye alabilecekler.

IEFT Fuarları

11 yıl önce ilk kez Türk öğrencileri yurtdışındaki eğitim kurumlarıy-la biraraya getiren IEFT Fuarları, bugün sadece Türkiye’nin de-ğil Avrupa ve Ortadoğu’nun da en büyük ve kapsamlı “yurtdışı eğitim fuarı” organizasyonudur. Organizasyon bu noktaya, ulaştığı ziyaretçi ve katılımcı sayısı kadar, hizmet kalitesiyle de ulaşmıştır. Türkiye’nin değişik illerinde her yıl düzenli olarak en yüksek katılımla gerçekleştirilen ilkbahar ve sonba-har etkinlikleri, gençlerin hem kısa hem de uzun vadeli yurtdışı eğitim planlarına çözümler sunmaktadır. Her yıl binlerce öğrencinin eğitim amacıyla yurtdışına gittiği ülke-mizde IEFT Fuarları bu anlamda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Eğitim 27

Page 28: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Günde yaklaşık 4 milyon kişie-ticaret sitelerini ziyaret ediyor

Türkiye e-ticaret sektörünün yüzde 90’ını temsil eden Elektronik Ti-caret İşletmecileri Derneği (ETİD), comScore ile özel bir çalışma yaptı. ComScore’un MMX aylık panel ölçüm raporuna dayanan bu çalış-

mada perakende kategorisindeki e-ticaret siteleri aylık tekil ziyaretçi sayıları, sayfa gösterimleri, ziyaret başına geçirilen süre gibi kriterlere göre listelendi.

Toplam 730 e-ticaret sitesinin yer aldığı araştırma, günde yaklaşık 4 milyon ziyaretçi ile var olan potan-siyeli gözler önüne serdi. Ayrıca kadınların e-ticarete olan ilgisinin arttığı ve internet ortalamalarının üzerinde kadın ziyaretçiye ulaşıldığı da ortaya çıktı. 10.09.2012, İstanbul

Önde gelen 34 siteden oluşan üye ağıyla e-ticaret sektörünün büyük

bir kısmını temsil eden Elektro-nik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD), comScore ile MMX rapo-runa dayanan kapsamlı bir çalış-maya imza attı. Çalışmada pera-kende kategorisinde hizmet veren

e-ticaret sitelerine olan eğilimler; aylık tekil ziyaretçi, sayfa gösteri-mi, günlük ziyaretçi, siteye ulaşma oranı, sayfada kalma süresi, toplam ziyaretçi sayısı, ziyaretçi başına sayfada kalınan süre ve kullanıcı başına sayfayı ziyaret etme sayısı gibi veriler baz alındı.

Türkiye’den ziyaret edilen yerli ve yabancı 730’dan fazla siteyi kapsa-yan liste private shopping, online alışveriş, teknoloji ve karşılaştır-malı alışveriş alanlarında hizmet veren e-ticaret sitelerinde farklı sonuçlara sahne oldu.

Perakende kategorisinde elde edilen genel sonuçlara bakıldığında

haziran ayı içerisinde toplamda 18 milyon 319 bin tekil ziyaretçi alın-dığını günlük ortalama ziyaret sa-yısının ise 3 milyon 859 bin olduğu görülüyor. Toplam sayfa gösterim sayısının 1 milyar 901 milyon olarak belirlendiği değerlendirme sonu-cunda perakende kategorisinde faaliyet gösteren e-ticaret sitele-rinde geçirilen ortalama sürenin de 6,1 dakika olduğu sonuçlar arasında yer aldı.

Online mağazalar tekil ziyaretçilerde önde

Tekil ziyaretçi sayılarına bakıldığın-da online mağazaların hakimiyeti göze çarptı. Aylık ortalama 3 mil-yon 93 bin olarak belirlenen tekil ziyaretçi sayısının, private shopping alanındaki sitelerde 1 milyon 459 bin 875, karşılaştırmalı alışverişte 1 milyon 404 bin 500, teknolojide ise 1 milyon 343 bin 285 olduğu ortaya çıktı. Çeşitli kategorilerde hizmet veren diğer e-ticaret siteleri ise 850 bin 750’de kaldı.

Online mağazalar, sayfa gösterim sayısında da öne çıktı. Bu yönde hizmet veren e-ticaret sitelerinin aylık olarak yaklaşık 51 milyon 500 bin olan sayfa gösterim sayısı private shopping sitelerinde 40 milyon 750 bin, diğer kategorisinde gruplandırılan sitelerde 36 milyon

250 bin, teknolojide 23 milyon, karşılaştırmalı alışveriş sitelerinde ise 9 milyon 500 bin olarak belir-lendi.

En çok süre private shopping sitelerinde geçiriliyor

Araştırmada ortaya çıkan bir başka sonuç da ziyaret başına geçirilen süreydi. Private shopping sitele-ri aylık ortalama 4,96 dakika ile kullanıcıların en uzun süre vakit ge-çirdiği yerler oldu. Onu 3,07 dakika ile online mağazalar, 2,5 dakika ile teknoloji, 1,5 dakika ile de karşılaş-tırmalı alışveriş siteleri takip etti. Diğer kategorisindeki sitelerde ise geçirilen ortalama süre 6,7 dakika olarak belirlendi.

Ortalama günlük ziyaretçilerde ise online mağazaların hakimiyeti dik-kat çekti. Bu alanda hizmet veren e-ticaret sitelerinin günlük ziyaretçi sayıları aylık ortalama 213 bin 500 olarak belirlenirken, private shop-ping sitelerinde bu rakamın 151 bin 500 olduğu ortaya çıktı. Bu sayının teknoloji sitelerinde ortalama 98 bin 857, karşılaştırmalı alışveriş sitelerinde 76 bin, diğer katego-risindeki sitelerde ise 52 bin 500 olduğu da araştırmanın sonuçları arasında yer aldı.

ETID ve comScore işbirliğiyle yapılan araştırma, perakendede e-ticaret eğilimlerini ortaya koydu

28 Ekonomi

Page 29: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

11.09.2012, İstanbul

Enuygun.com’un analizine göre, nakdi ve gayrinakdi olmak üzere, bankaların kredilerden aldığı ücret ve komisyonlar 2012 yılının ilk yarısında 2.1 milyar TL’ye ulaştı. Bu rakamın yüzde 60’ı nakdi kredi-lerden, yüzde 40’ı ise gayrinakdi kredilerden alınan komisyonlar-dan oluşuyor. 2002 yılı başından 2012’nin ikinci yarısına kadar geçen sürede ise sektörün toplam kredi-lerden aldığı ücret ve komisyonlar 23 milyar TL’ye ulaştı. 2011’de yıllık bankacılık sektör kârının 19,8 milyar TL, 2012’nin ilk yarısında ise 11,5 milyar TL olduğunu hatırlatan Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, “Son dönemde Yargıtay kararı nedeni ile bankaların her türlü krediden aldığı ücret ve komisyonları 10 yıl geriye dönük olarak ödemesi gerektiği konuşuluyor. Tüketiciler hepsini geri almak için başvuruda bulunur-larsa, bankalardan talep edecekleri toplam tutar sektörün yıllık kâr rakamına yaklaşıyor” dedi

Son 10 yılda sadece bankalardan kullanılan tüketici kredilerinin 60 milyon adet olduğunu kaydeden Sungurlu, “Bunun yaklaşık 55 milyonu ihtiyaç kredisi ile diğer krediler iken, kalanını konut kredisi ve taşıt kredileri oluşturuyor. Konu

çok fazla kişiyi ilgilendirdiği için, www.enuygun.com üzerinden kredi masrafı iadesi ile ilgili çok sayıda soru alıyoruz. Başvuranların bir

kısmı bankalardan iade alabildiğini, bir kısmı ise geri çevrildiğini belir-tiyor. Konunun bankalar tarafından açıklığa kavuşturulmasının hem tüketicilerin yararına olacağını, hem de hakem heyetlerinin ve banka-ların iş kayıplarını önlemeye yar-dımcı olacağını düşünüyoruz” diye konuştu. Bankaların gerçekleştirdikleri işlemler nedeniyle ücret almaları-nın yadırganmaması gerektiğini de ekleyen Sungurlu, “Asıl tartışılması gereken konunun uygulamalar ara-sındaki farklılıklar olduğunu düşü-nüyoruz. Hakkını arayan parasını geri alıyor, aramayan alamıyor gibi bir durum yaratıldı. Örneğin, kredi masraflarının hangi şartlarda iade-sinin yapıldığının daha açık ifade edilmesi gerekir” dedi.

“İşlem masraflarının

kaldırılması kredi faizlerini yükseltebilir”

Öte yandan, kredi masraflarının ya da diğer bankacılık işlem masraf-larının tümden kaldırılmasının da çözüm olarak görmediklerini belir-ten Sungurlu, “Banka, aylık kredi faizini bir miktar artırarak almadığı masrafı faiz olarak tahsil edebilir. Şu anda da masrafsız diye pazarla-nan ama toplam maliyeti masraflı krediden farkı olmayan krediler var. Doğru karşılaştırma yapmak gerçekten önemli. Masraf ödenme-yen bir kredinin maliyeti, masraflı bir başka krediye göre daha fazla bile olabiliyor. Müşteri başına kâr marjı üst sınırı düzenlemesi getir-mek bankacılıktaki masraflarla ilgili soruna daha gerçekçi bir çözüm olabilir ama bunun denetimi için de ciddi bir altyapı yatırımı gerekir” diye konuştu.

Kredi komisyonları 10 yılda 23 milyar TL’yi buldu

Kredilerden alınan komisyon ve ücretler bankacılık sektörünün 1 yıllık kârına yaklaşıyor

Karşılaştırma sitesi Enuygun.com’un analizine göre, 2002 yılı başından 2012 yılı ikinci yarısına kadar olan sürede bankacılık sektörünün kredilerden aldığı ücret ve komisyonlar 23 milyar TL’ye ulaştı. Son 10 yıl içinde kredi kullananların ödediği ücret ve komisyonları geri alabileceklerinin konuşulduğu son günlerde, söz konusu rakam bankacılık sektörünün bir yıllık kârına yaklaşıyor.

Kredi kullandırılan kişi sayısıDönem Taşıt Konut İhtiyaç Diğer Toplam

2002 79,140 10,915 0 1,184,837 1,274,8922003 238,507 26,992 0 2,016,503 2,282,0022004 401,533 100,449 0 2,894,163 3,396,1452005 354,775 272,252 6,519,520 2,063,277 9,209,8242006 268,803 268,274 4,075,574 366,314 4,978,9652007 195,241 240,799 4,691,232 209,975 5,337,2472008 168,314 237,283 5,026,694 405,893 5,838,1842009 142,691 337,203 6,056,603 4,239 6,540,7362010 225,851 452,477 6,975,350 388,022 8,041,7002011 202,441 414,033 7,650,366 699,625 8,966,4642012

(ilk yarı) 77,488 154,432 3,707,542 355,309 4,294,771

Toplam 2,354,784 2,515,109 44,702,881 10,588,157 60,160,930Kaynak: TBB

Bet

ül S

UN

GU

RLU

Yıl

Kredilerden Alınan Ücret

ve Komisyon-lar (milyon TL)

2002 909.772003 881.582004 1142.752005 1443.322006 1725.442007 2049.712008 2517.622009 3299.162010 3293.742011 3811.81

2012 (6 ay) 2114.69

Toplam 23189.59

Kaynak: BDDK

Ekonomi 29

Page 30: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

PRODÜKSİYON

REKLAM

FESTİVAL

MEDYA DANIŞMANLIĞI

AÇILIŞ ORGANİZASYONU

PROMOSYON

nav ajans“ bakış açınız değişecek “

Cumhuriyet Cad. Değer İş Mrk. Kat: 4 No: 8 VANTel: 0 432 214 84 83 - e-mail: [email protected]

SODES - KOSGEB - DAKA FİRMA TANITIMLARI

MARKA GELİŞTİRME

MATBAA HİZMETLERİ

[email protected]

Markalar ve

Markalaşmak

İsteyenler

Bizi Tercih Ediyor...

Cumhuriyet Cad. Değer İş Mrk. No: 8 / VANTel : 0 432 214 84 83 - 215 15 06

www.dogununmarkalari.com [email protected]

ÇokYakında Yayında!

www.navtv.tv

NAVTV. tvNe Ararsan Var TV

Haberin Doğru Adresi

Okuyun Sizinde Haberiniz Olsunwww.dogurehberi.com

30 Tanıtım

Page 31: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012

Demir eksikliğibeyin gelişimini yavaşlatıyor

Bebeklik çağında görülen demir eksikliği çocukların okul performansını da olumsuz etkiliyor

Demir eksikliği, çocukların hem beyin gelişimini hem de bedensel gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Çocuklarda demir eksikliği tedavisinde geç kalınırsa hasarın da kalıcı olabileceğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan, bebeklerin sağlıklı beden ve beyin gelişimleri için ilk bir yıl doğru ve demirce zengin beslen-menin önemine dikkat çekiyor.

Bebek beslenmesi konu-sunda Türkiye’de yapılan araştırmalara göre 5 yaş

altı her 2 çocuktan birinde demir eksikliği görülüyor. Yoğun ola-rak 6 ile 36 ay arası çocuklarda yaşanan demir eksikliği, süt çocuklarında beden ve beyin ge-lişimini yavaşlatarak çocukların sosyal gelişiminin bozulmasına neden oluyor. Demir eksikliği olan çocuklarda beyin gelişiminin olumsuz yönde etkilendiği bili-

nirken, tedavi için hızlı büyüme döneminin kaçırılması halinde kaybın geri dönüşünün de müm-kün olmadığı belirtiliyor.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan, özellikle büyümenin çok hızlı olduğu 0 - 3 yaş bebeklik ve ço-cukluk döneminde bebek bes-lenmesinin, çocuğun fiziksel ve beyin gelişimi açısından hayati öneme sahip olduğunu söyledi.

Beyin gelişimi dolayısıyla biliş-sel gelişimin beslenme ile çok yakından ilgili olduğunu belirten Mocan, “Beyin, demir eksikliği-ne karşı son derece hassas bir bölgedir. İlk 6 ay bebeğe verile-bilecek en değerli besinin sadece anne sütüdür” dedi.

Anneden depolanan demirin bebeğe ilk 6 ay boyunca yeterli gelebileceğine işaret eden Mo-can, “Ancak özellikle 6. aydan itibaren anne sütü yetersizse, bebeklere litresinde 6 - 12 mg demir içeren formül mamalar ve demirce zengin olduğunu bildi-ğimiz ek besinler (et, yumurta, baklagiller gibi) verilebilir” diye konuştu. Pirinç unu, bisküvi, ekmek gibi kilo alımı dışında be-beğe faydası olmayan besinler-den kaçınılmasını gerektiğini de belirten Mocan, 1 yaşından önce inek sütünü de demir yönünden zayıf olduğu için önerilmediğini hatırlattı.

Erken çocukluk döneminde yaşa-nan demir eksikliği anemisinin, 11 - 14 yaşlarındaki okul per-

formansının düşmesine neden olabileceğine dikkat çeken Prof. Mocan, “İki yaşına kadar demir eksikliği görülen çocukların fi-ziksel ve beyin gelişimleri düşük seviyelerde gerçekleşiyor. Sonra-sında ise demir takviyesi yapıl-sa bile bunun telafisi mümkün olamıyor” dedi.

Demirden Zengin Beslenme ŞartAmerikan Pediatri Akademi Komitesi, yeni doğanların 9 - 12. ayda, prematürelerin ise 6. ayda demir eksikliği açısından taran-masını öneriyor. Süt çocuklarının demir ihtiyacının, uygun beslen-me ile kaşılanamaması halinde ‘Demir Eksikliği Anemisi’ hızla gelişiyor. Bebeklerin 6. aydan daha uzun süre ‘tek başına’ anne sütü ile ya da demirden eksik ek gıdalarla beslenmesinin demir eksikliğini kolaylaştırdığı belirti-liyor. Bunun yanında inek sütüne dayalı beslenmede, inek sütünün demir içeriğinin ve emiliminin düşük olması bebeklerde demir eksikliğinin ortaya çıkmasında etkin rol oynamaktadır.

Sağlık 31

Page 32: tedarikçi merkezi A - dogurehberi.com · Sosyal medya elbette kullanılmalı, ancak haber payla-şımı için sosyal medya yeterliyse, valilik neden basın toplantıları düzenleyip,

Ağustos - Eylül - Ekim 2012