temmuz-aĞustos2010 yas marchive.ismmmo.org.tr/yayinlar/yasam/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. ·...

66
YAS M 5 YIL 27 SAYI A DURMA DANS ET İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 DOSYA: DEPREM ‘GELİYORUM’ DİYOR GAZETECİ YAVUZ SEMERCİ İLE SÖYLEŞİ SANATÇI LEVENT YÜKSEL: MADDİ KAYGILARLA MÜZİK YAPMIYORUM İSTANBULLU AVUKATLARIN AVUKATI: MUAMMER AYDIN BALKANLARIN KEŞFEDİLMEMİŞ İNCİSİ: MAKEDONYA GEZGİN MALİ MÜŞAVİR: CANAN DURMAZ

Upload: others

Post on 14-Sep-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

YAS M 5

YIL

27SAYIA

DURMADANS ET

İ S T A N B U L S E R B E S T M U H A S E B E C İ M A L İ M Ü Ş A V İ R L E R O D A S I İ K İ A Y L I K Y A Y I N I

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

� DOSYA: DEPREM ‘GELİYORUM’ DİYOR � GAZETECİ YAVUZ SEMERCİ İLE SÖYLEŞİ � SANATÇI LEVENT YÜKSEL: MADDİ KAYGILARLA MÜZİK YAPMIYORUM� İSTANBULLU AVUKATLARIN AVUKATI: MUAMMER AYDIN � BALKANLARIN KEŞFEDİLMEMİŞ İNCİSİ: MAKEDONYA � GEZGİN MALİ MÜŞAVİR: CANAN DURMAZ

Page 2: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

lkemizde kalp hastal›klar› tüm ölümnedenleri içinde ilk s›rada yer al›yor.

Araflt›rmalara göre en s›k görülen sebepise “ani kalp durmas›”. Ani kalp durmas›;kalbin, beynin ve vücudun ihtiyac› olankan› pompalayamaz hale gelmesi olaraktan›mlan›yor. Kalp krizi, bo¤ulma,travma, elektrik çarpmas›, solunumundurmas›, afl›r› stres, ani duygusalde¤ifliklikler ve afl›r› fiziksel aktivite gibinedenlerden kaynaklanan ani kalpdurmas›, sa¤l›kl› görünen birinin bilehiç beklenmedik bir anda bafl›nagelebiliyor. Bu durumda tek etkilimüdahalenin derhal elektroflok veril-mesi ve kalp masaj› ile suni solunumuygulanmas› oldu¤u belirtiliyor.

CardiAid OED, hastay› yaflamadöndürebilecek elektroflokun; ambulansgelene kadar, olay yerinde ve ilk birkaç dakika içinde uygulanabilmesini sa¤l›yor. Kullanmakiçin sa¤l›k profesyoneli olman›n gerekmedi¤i CardiAid, ilkyard›m bilgisine sahip kiflilertaraf›ndan güvenle kullan›labiliyor. Kullan›c›y› sesli ve görsel komutlarla yönlendirencihaz›n kullan›m› son derece kolay. Kalp ritmini analiz ederek hastan›n elektrofloka ihtiyac›olup olmad›¤›n› belirliyor. Gerekli oldu¤u durumlarda otomatik olarak floku haz›rl›yorve dü¤meye bas›lmas› ile uyguluyor. fiokun gerekmedi¤i durumlarda ise kesinlikle flokuygulanam›yor.

‹flyerleri, siteler, al›flverifl merkezleri ve fabrikalar›n yan› s›ra ani kalp durmas›na sebepolan olaylar›n yaflanma ihtimalinin yüksek oldu¤u spor merkezleri, yüzme havuzlar›, dal›flmerkezleri gibi yerlerde bulundurulacak bir CardiAid OED, birçok hayat kurtarabilir.

“Ani kalp ölümlerinin %70’i ritim bozukluklarındanoluflmaktadır. Ülkemizde yeniden canlandırmakurslarının yaygın olmaması nedeni ile böyle birdurumda olan bir insana etrafında bulunanlarınyardımcı olmaları ço¤unlukla mümkün olmamakta veprofesyonel ekipler gelene kadar yaflam için çokde¤erli olan dakikalar kaybedilmektedir. Batıülkelerinde topluluk bulunan her yerde yenidencanlandırma ifllemini yönlendiren ve gerekti¤i taktirdeflok vermek üzere programlanmıfl olan cihazlarbulunmaktadır. Özel bir e¤itim gerektirmedenkullanılabilen bu cihazların ülkemizde topluluk olanher yerde bulundurulması, belediyeler veya sa¤lıkbakanlı¤ı tarafından ruhsatlandırma sırasında zorunluhale getirilmelidir.”

Prof. Dr. Bingür SönmezMemorial Hastanesi, Kalp veDamar Cerrahisi Bölüm Baflkan›

Ü

Her yerde bulundurulmal›

CardiAid’le her yerdekalbiniz güvende

Evinizde, iflyerinizde veya her

hangi bir yerde yaflanabilecek

ani kalp durmas› vakalar›nda

ne yapabilirsiniz?

CardiAid Otomatik Eksternal

Defibrilatör (OED) ile ani kalp

durmas› geçiren kiflilerin, an›nda

müdahale edilerek hayata

döndürülmesi art›k mümkün. Hayat kurtaranteknoloji

‹SMMMO ÜYELER‹NE ÖZEL KAMPANYA

CardiAid Cihaz Ölçüleri: 301x304x112 mm A¤›rl›k: 3 kg.

CardiAid ve Tafl›ma Çantas› CardiAid Duvar Ask› Aparat›

KAMPANYA KOfiULLARI: •Kampanya 15.04.2010 - 15.07.2010 tarihleri aras›nda geçerlidir ve stoklarla s›n›rl›d›r.•Kampanyadan yararlanmak isteyenlerin 0 212 290 30 20 nolu CardiAid Ça¤r› Merkezi’ni aramalar› ve “CDSM10”kampanya kodunu belirtmeleri gerekmektedir. •Ürünler ödeme yap›ld›ktan sonra en geç 5 ifl gününde kargoya teslimedilecektir. •Ödemeler havale yoluyla ya da kredi kart› ile yap›labilir. •Taksitli sat›fllar; Garanti Bankas›, Finansbank,HSBC, Yap› Kredi Bankas› ve Akbank kredi kartlar›na uygulanmaktad›r.

1620 YER‹NE

Duvar ask›aparat› hediye

12x12x

CardiAid, kalp krizi ve ani kalp durmas› vakalar›nda,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun, olayyerinde ve ilk birkaç dakika içinde uygulanabilmesiiçin özel olarak gelifltirilmifl, ilk yard›m e¤itimi alm›flherkes taraf›ndan kullan›labilen, tafl›nabilir kalp flok

cihaz›d›r (otomatik eksternal defibrilatör).

Bubi

rila

nd›r.

Bunlar› biliyor muydunuz?• ABD ve Avrupa’da oldu¤u gibi

Türkiye’de de kalp hastal›klar›, ölümnedenleri içinde birinci s›rada yeral›yor. Türkiye’de tüm ölümlerin %43’ükalp hastal›klar› nedeniyle gerçeklefliyor.

• Kalp ile ilgili ölümlerin %50’den fazlas›ani kalp durmas› fleklinde gerçeklefliyor.

• Ani kalp durmas› geçiren kiflilerin %95’ihastaneye ulaflt›r›lamadan yaflam›n›yitiriyor.

• Yap›lan araflt›rmalara göre, elektroflokuygulanmadan geçen her dakika ilehastan›n yaflama dönme flans›yaklafl›k %10 azal›yor.

(Kaynak: T.C. Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Amerikan KalpDerne¤i verileri)

Page 3: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

Sevgili İSMMMO Ailesi,Bu yaz oldukça sıcak geçiyor. Bu sıcak yaz günlerinde meydanlar da ısınmış durumda. 12 Eylül’de yapılacak referandum ne-

deniyle iktidar ve muhalefet partileri, ‘evet’ ve ‘hayır’lar için ciddi bir mücadeleye girdi. Bizim dileğimiz, bu süreçte toplumda kutuplaşmayaşanmaması ve sağduyunun hakim olması.

Siyasetin ve ekonominin üstümüzdeki ağır yüküne rağmen, yaşam devam ediyor. İSMMMO Yaşam da hayatın renklerini sizmeslek mensuplarımıza yansıtmayı sürdürüyor. Kapak konumuzu çoğumuzun hayatında çok fazla yer teşkil etmeyen bir konuyaayırdık… Konumuz, dans… Dans eğitmenleri, dansın bedensel ve ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini anlattılar. Kavga edece-ğimize dans etsek sanırım birçok sorun da kendiliğinden çözülecek.

Dosya konumuzda ise -zaman zaman gündemimizden çıksa da- her 17 Ağustos’ta hatırladığımız ‘deprem’ gerçeğini işledik.Özellikle de “İstanbul depreme hazır mı?” sorusuna yanıt aradık. Yanıtın bizler gibi sizleri de çok fazla memnun etmeyeceğinidüşünüyorum. Merkezi ve yerel yönetimlere depreme hazırlık konusunda baskı yapmak, İstanbul’da yaşayan her vatandaşıngörevi olmalı… Yoksa çok geç olacak.

Zirvedekiler sayfalarımızda, meslek odalarının başkanlarıyla görüşmeye başladık. Bu kapsamdaki ilk konuğumuz İstan-bul Barosu Başkanı Avukat Muammer Aydın. Yargının içinde olduğu çıkmazları İSMMMO Yaşam’a anlatan Aydın, tüm meslekmensuplarını da odalarına sahip çıkmaya çağırdı.

Gazeteport’un kurucusu, Habertürk Gazetesi’nin köşe yazarı Yavuz Semerci, medyanın değişen dengelerini dergimizeanlattı. Eli taşın altında bir gazeteci-patron olarak Semerci’nin “Yanlı habercilikte kantarın topuzu kaçtı” mesajı dikkate değer.

Eğitim sayfalarımızda, İSMMMO Akademi’nin yeni dönem eğitim programı üzerine kapsamlı bir haber bulabilirsiniz. Mes-lek mensuplarımızın ‘uzmanlaşması’ için başlattığımız proje, başarıyla devam ediyor. Her geçen gün daha fazla meslek men-subumuzun uzmanlık eğitimine aracı olacağımıza yürekten inanıyorum. Tabii siz değerli meslek mensuplarımızın desteği vegüveniyle…

Gezi sayfalarımız aracılığıyla hem dünyayı hem de Türkiye’yi gezmeye devam ediyoruz. Kara elmasın başkenti Zon-guldak’a bu kez misafir olduk. Balkanlar’ın yeni keşfedilen ülkesi Makedonya’ın tarihi ve doğal güzelliklerini de sizlere yan-sıtmaya çalıştık. Kültür-sanat, kitap, sinema, moda sayfalarımızla da yaşamın nabzını, İSMMMO Yaşam’da tutabilirsiniz. Hu-zurlu ve sağlıklı bir yaz geçirmeniz dileğiyle…

Sağlıkla ve sevgiyle kalın dostlar…

Yahya Arıkan

başkandan

YAYINA HAZIRLAYANLARHasan S. Keseroğlu, Ayşegül Emir,Defne Doğan, Gülşen Kandemir

[email protected], [email protected]

GÖRSEL YÖNETMENOrçun Dora Özkü

�� DANIŞMA KURULUYahya Arıkan, Yücel Akdemir, Ali Altun, Nazlı Ardak, Metin Başer, Metin Bayar, Kenan Buğa, Ayla Büyükhan, Rıza Çalasın, Adem Çalışkan, Vedat Çiftçi, Volkan Demir, İrfan Demirci, Erol Demirel, Burhan Eray, Ertuğrul Erdem,Mehmet Eren, Hüseyin Fırat, Tayyar Güler, Haluk Gülsoy, Adnan Gün, İlhan Güven, Ayşin Hangül, Hasan Ilır, Hüseyin Kaleli, Turgay Kanarya, Turan Kaşıkçı, İlhan Kırcaoğlu, Şenol Kokal, Coşkun Kolso, Cemile Kuzu, Hacı Reşit Küçük,Kazım Mermer, Arif Mert, Muhammed Öncül, Erol Öngen,Gülgün Öztürk, Veysel Karani Palak, Bahriye Payal, Orhan Sarıgene, Fehmi Soyakça, İbrahim Fevzi Tacer, Nurettin Tan, Feyzullah Tanyer, Ali Haydar Tunç, Mustafa Uğurlu, Ahmet Uzuntepe, Mehmet İhsan Yalçın,Hüseyin Yerli, Recep Yüksel, Serpil Zorbozan

YAS MAİSMMMOTemmuz-Ağustos 2010

SAHİBİİstanbul Serbest Muhasebeci Mali MüşavirlerOdası Adına Yahya ArıkanKurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBULSORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜZehra Yılmaz IşıloğluKurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL

�� BASILDIĞI YER:Tor Ofset Sanayi ve Ticaret Limited Şirketiİmam Çeşme Caddesi No 26/2 Ayazağa-Şişli/İSTANBUL Telefon: (0212) 332 08 38(pbx), Faks: (0212) 332 08 [email protected]�� Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam,kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel süreliyayındır. İki ayda bir yayımlanır, 12.000 adetbasılır ve İSMMMO üyelerine ücretsiz gönderilir. Dergimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. �� Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114, Şişli- İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00, Faks: (0212) 343 47 80

Page 4: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İÇİN

DE

KİL

ER

İstanbullu avukatların avukatıİstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, meslekmensuplarının sorunlarını yakından takip etmek için cübbesinisırtından çıkarmıyor. Avukat Aydın, “Adliyelere gittiğim zamansorunları yerinde tespit ediyorum” diye konuşuyor.

Z İ R V E D E K İ L E R

Deprem geliyorum diyorMarmara depreminin üzerinden sadece 11 yıl geçti... Acılar hâlâ taze, yüreklerhâlâ endişeli… Şimdi İstanbul’da da büyük bir deprem bekleniyor. DPeki, önlemalıyor muyuz? Uzmanların yanıtı, ne yazık ki olumsuz.

D O S Y A

10

14

24

Haydi dansa!Onunla flört ediyor, kur yapıyor, doğumları,ölümleri ve dünyada yaşanan her şeyi kutluyoruz.Geçmişi insanlığın varoluşu kadar eski. Hareket veesneklik katıyor, vücudu forma sokuyor ve stresattırıyor. İlginin son yıllarda arttığı danskonusunda Türkler genel olarak yetenekligörülüyor. Ama özellikle erkeklerin bu konudakiönyargılarından kurtulmaları şart. Haydi dansa!

K A P A K

Page 5: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

K A R İ Y E R

Çelebi Canan

Gazeteport’un sahibi Yavuz Semerci,Türkiye’deki ender gazeteci patronlardan…Semerci, “Artık ekonomi yayıncılığı işdünyası için yapılıyor” diyor.

G Ü N D E M İ N S E S İ

‘80 yaşıma kadar yazacağım’

Az ve öz albüm yapan Levent Yüksel,kasımda yeni bir albüm daha çıkarmayahazırlanıyor. Albümünün prodüktörlüğünü dekendisi yapan Yüksel, müzik anlayışınıİSMMMO Yaşam’a anlattı.

Y A Ş A M I N P O R T R E S İ

Maddi kaygılarla müzik yapmıyorum

R E N K L İ Y A Ş A M

Yanlış yönetilen ve aşırı uzatılan toplantılar yarardan çok zarar getiriyor. Toplantıların, verimsiz,zamanı çalan, platformlara dönüşmemesine dikkat etmek gerekiyor. İşte, verimli veetkin toplantının sırları...

20

30

28

İ S M M M O H A B E R 8

E Ğ İ T İ M

E V İ M E V İ M 44

L E Z Z E T 46

G E Z İ - D Ü N Y A 48

G E Z İ - T Ü R K İ Y E 52

K Ü L T Ü R - S A N A T 56

S İ N E M A - D V D 58

K İ T A P 60

T E K N O - Y A Ş A M 62

M İ Z A H 64

Canan Durmaz, iflah olmaz bir gezgin…Arkadaşları ona ‘Çelebi’ diyor… Mali MüşavirCanan Durmaz, “Beni Batı’dan çok Doğuülkeleri çekiyor. Bundan sonraki gezi rotamdaDoğu ülkeleri var” diyor.

Fırça atma toplantılarına son

6 2 . G Ü N 6

36

34

Page 6: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

62

. G

ÜN

TEMMUZ - AĞUSTOS 20106 � İSMMMO YAŞAM

Türkiye Temmuz ayını adeta diken üstünde geçirdi. İnegöl ve Dört-yol’da yaşanan gerginliğin ardından pek çok ilden de korkutucu haberlergeldi. Hatay’ın Dörtyol ilçesinde 4 polis memurunun şehit edilmesindensonra başlayan olaylarda çok sayıda yurttaş yaralandı, işyerleri hasar gör-dü. BDP’nin binasına yapılan saldırıyı yeni olaylar takip etti. Zaman za-man yükselen tansiyonla ilçeye hakim olan korku ve gerilim, Türkiye’depek çok yere sıçradı. Her şehit haberinin ardından gerilim tırmanırken il-çeyi ziyaret etmek isteyen BDP heyetinin buraya girişine izin verilmedi. An-cak bu da ilçedeki korku dolu günlerin bitmesini sağlamadı. Dikkatler, he-men her gün bir yürüyüş, protesto ya da saldırı girişiminin olduğu Kürt kö-kenli yurttaşların yaşadığı Dörtyol’daki Mezbahane Mahallesi’ne çevrilmişkenbir olumsuz haber de Erzurum’dan geldi. BDP’li Iğdır Belediye Başkanınınarabasının önü kesildi. Arabanın camları kırıldı. Olayın büyümesini emniyetmüdürü gençleri öperek durdurdu.

Sağduyu çağrılarının her kesimden yükseldiği bu gerginlikler ya-şanırken 12 Eylül’de yapılacak Anayasa değişikliği oylaması için geri sa-yım başladı. Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne bağlı Kapıkule,İpsala ve Hamzabeyli Sınır Kapılarında oy verme işlemi başladı. Sınır ka-pılarında 1 sandıkta başlayan oy verme işlemi, sırasında sadece TürkiyeCumhuriyeti pasaportuna sahip yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatan-daşlar, sınır kapılarından giriş - çıkış yaparken oy kullandı.

NEYİ OYLAYACAĞIZ? Muhalefet partileri ile bazı sivil toplum örgütlerinin açıkça ‘hayır’

oyu verilmesi yönünde yaptığı çağrı Anayasa değişikliği oylamasıyla ilgi-li bazı çekinceler şöyle:

� Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi durumunda bunun etkive sonuçlarını toplumsal gerilimi artıracak. Aynı zamanda 1982 Anayasası’nınruhu pekişecek. Özgürlükçü ve demokratik, eşitlikçi ve sosyal yeni bir Ana-

yasa beklentisi toplumun gündeminden çıkarılmış olacak. � 2010 Anayasa değişikliği “partiler arası uzlaşma süreci” işletil-

meden yapıldı. 17 Mart günü Başbakan başkanlığında toplanan AKP kur-maylarının çalışmaya başlamasından 12 Mayıs günü Cumhurbaşkanı ta-rafından onaylanmasına kadar geçilen aşamaları damgalayan özellik, ana-yasa değiştirme yöntemi ve uzlaşma söylemi ile bağdaşmıyor.

� Kamu görevlilerine tanınan toplu sözleşme hakkın kullanımın-da son söz, Hakem Kurulu’na ait. Bu Kurulun oluşum tarzı ise, anayasalgüvenceden yoksun. Grev hakkı tanınmıyor.

� YAŞ ve HSYK kararlarına karşı yargısal denetim konusunda kapıaralayan değişiklik paketi, Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlem-ler ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameler üzerindeki yargı de-netim yasağına dokunmuyor.

� 2010 düzenlemesi, Anayasa Mahkemesi’nin yapısında TBMM’yiyetkilendirme, üye olma yaşını, 40’tan 45’e yükseltme ve üyelik süresini12 yıl ile sınırlama gibi 1982 Anayasasına göre olumlu üç yeniliğe yer ver-mektedir. Bununla birlikte, olumsuz öğeler ağırlıkta. Yüksek Mahkemeler,1982 metnine göre ikinci plana atılmakta; bunun yerine, doğrudan ve do-laylı olarak Cumhurbaşkanı ve Yürütme, belirleyici bir konuma geçmek-tedir. Daha nitelikli uzmanlar yerine, siyasal eğilimi öne çıkan adaylar üyeolarak seçilebilecektir.

� Belirleyici konuma getirilen Cumhurbaşkanı ve genel olarak yü-rütme, 1982 anayasasına oranla Anayasa Mahkemesi’nin üyelik yapısını,siyasal eğilimleri doğrultusunda şekillendirme olanağını elde ediyor. Ana-yasa Mahkemesi’nin görev alanı genişletilerek yeniden yapılandırılma sü-recinde 1982 Anayasası’nın koymuş olduğu yasaklara hiç dokunulmuyor.

� HSYK’da yürütmenin etkisi ileri derecede arttırılıyor. HSYK’da ikiüye yerine bundan böyle ( hükümetten veya dolaylı olarak yürütme tarafındanbelirlenmiş olan) 6 üye bulunacak.

Türkiye üstündegözler referandumda

Page 7: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 7

62

. GÜ

N

Census of Marine Life grubuna bağlı bi-lim adamlarının 10 yılı aşkın bir süredir devameden çalışmaları sonuçlarını verdi.

Okyanusların altındaki yaşamı inceleyen360'a yakın bilim adamı, 230 bin civarında can-lı türü keşfetti. Konuyla ilgili şu ana kadar ya-pılmış en geniş çalışmanın sonuçları, birçok tü-rün yok olmak üzere olduğunu da gözlerönüne seriyor. Okyanus nüfus sayımı sonrasındaortaya çıkan türlerden biri de ejderha balığı oldu.Avustralya’da bulunan tür, Okyanusun en so-ğuk ve karanlık kesimlerinde yaşıyor.

Castro KübaDevrimi’nianlatıyor

Sağlık sorunları nedeniyle 4 yıl önce iktidarı kardeşine dev-reden ve uzun süre halkın karşısına çıkmayan Küba’nın efsanevi li-deri Fidel Castro, bu dönemde boş durmadı. 84. yaş gününü kutla-maya hazırlanan Castro, sıra dışı yaşamını, Küba Devrimi’ni ve 50yıl süren iktidarını “Stratejik Zafer” adlı kitapta anlattı. 800 sayfa-lık kitapta diktatör Fulgencio Batista’ya karşı yürütülen silahlı mü-cadeleye ilişkin fotoğraflar, haritalar ve planlar da yer alıyor. 4 yılaradan sonra ilk kez geçen ay yeniden halkın karşısına çıkmaya baş-layan ve hızla iyileştiği gözlenen Castro, kitabının tanıtımı sırasın-da “Amerika Birleşik Devletleri 50 yıldır devrimi yıkmaya çalışmaktanbıkmadı... Bu daha ne kadar sürecek?” dedi.

İngiliz bilim adamlarının geçen ay gün-deme getirdikleri araştırma sonuçları, herkesişaşırttı. Bilim adamlarının tespitine göre, dün-yanın en büyük 6’ncı nehri, Karadeniz’de akı-yor ve bu nehrin yatağı İstanbul Boğazı’nınaltında.

Leeds Üniversitesi uzmanları, Kara-deniz’in derinliklerinde nehir keşfetti. Uz-manlar, ilk kez robot bir denizaltı aracı kul-lanarak çalışma yaptı. Bulgulara göre, İs-tanbul Boğazı’ndaki ilk denizaltı nehri, Ka-

radeniz’e doğru akıyor. Akdeniz’den gelençok tuzlu su İstanbul Boğazı’ndan geçip dahaaz tuzlu olan Karadeniz’e girerken nehri oluş-turuyor. Nehrin akış hızı saatte 6.5 kilometre,debisi ise 22 bin metreküp olarak ölçüldü.Yani dünyanın debisi en yüksek 6’ncı büyüknehri.

Sualtı nehrinin tortu oranı, Lon-dra’daki Thames nehriden 350 kat daha faz-la. Nehrin, şimdiye kadar bulunan tek aktifsualtı nehri olduğu da belirtiliyor.

Boğazda dev nehir

Okyanusunderinliğindeilk nüfussayımı

Page 8: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 20108 � İSMMMO YAŞAM

İSM

MM

O H

AB

ER

İSMMMO, perde arkasına baktıToplumsal araştırmaları ve sosyal yaralara işaret eden çıkışları ile

önerileriyle yıllarca gündem belirlemeyi başaran İSMMMO yine Türki-ye’de 7’den 70’e herkesin konuştuğu bir konuya dikkat çekti. Dizi Ekono-misi araştırmasını ekonomik krizin etkileriyle güncelleyen İSMMMO,kitlelerin gönül verdiği dizi sektöründe 20 liraya çalışanlar olduğunugündeme getirdi.

Dizi Ekonomisi- Mayıs 2010 raporunda, dizilere ilgi ile işsizlik ara-sındaki ilişkiye dikkat çekilirken, krizin sektöre etkileri de incelendi.Buna göre, tüm hareketliliğe karşın sektör 2008’e göre yüzde 30 ora-nında küçülerek 1 milyar TL’den 700 milyon TL’ye geriledi. Sektör, kriznedeniyle her üç diziden birini kurban verdi. Eylül 2008’de 11 ulusal ka-nalda yayınlanan yerli dizi sayısı 63 iken, Mayıs 2010 itibariyle bu sayı 7ulusal kanala ve 42 yerli diziye indi.

Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren İSMMMO Başkanı YahyaArıkan, Türk ekonomisinin önemli dinamolarından biri olmaya aday olan

dizi sektöründeki tıkanıklığın sürdüğünü belirterek, “Ekonomik kriz veazalan reklam gelirleri, televizyon kanallarını diziler konusunda iktisatyapmaya itti. Bu da sektörde hem ciro hem de istihdam açısından küçül-meye neden oldu” açıklamasını yaptı. Türk dizilerinin çevre ülkelere yük-sek bir ihracat potansiyelinin bulunduğunu söyleyen Arıkan, “Dış TicaretMüsteşarlığı başta olmak üzere ilgili kurumlar, dizi sektörünü destekle-yecek tedbirler almalı. DTM’nin bazı iyi niyetli girişimleri olduğunu bili-yoruz. Bunların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekir” dedi. Diziekonomisinin boyutlarını ve çevre ülkelerde gördüğü ilgiyi ilk kez kendi-lerinin 2.5 yıl önce gündeme getirdiğine dikkat çeken Arıkan, “Biz buaraştırmamızda ihracat potansiyeline dikkat çekmiştik. Bu çalışmamız-dan sonra hem ilgili sektör otoriteleri hem de devlet yetkilileri konuyuele aldı. Bu çalışmaların sonuçlandırılmasında büyük yarar var. Diziler,izlendikleri ülkelerde Türkiye’nin reklamını da yapmakta, tanıtımınabüyük katkı sunmaktadır” dedi.

Hanımın Çiftliği beğenilen dizilerden.

Page 9: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 9

İSM

MM

O H

AB

ER

Asım Bezirci anısına...

Ruhsat sevincini paylaştık

Yaz sıcaklarının kavurduğu günlerde İSMMMO’da ruhsat sevincipaylaşıldı. 27 ve 28 Temmuz 2010 tarihlerinde İSMMMO Hizmet ve Kül-tür Binası’nda gerçekleştirilen ruhsat törenlerinde onlarca meslek men-subumuz tanışma ve kaynaşma olanağı buldu. Ruhsat törenikutlamalarına meslek mensupları aileleri ile katıldı. Oda yöneticileri ve

temsilcileri yanı sıra yüzlerce üyenin katıldığı ruhsat törenlerinde,İSMMMO Yönetim Kurulu sorunları dinleme ve eleştirileri değerlendirmeolanağı da yakaladı. Meslek yasasında yapılan düzenlemelerin ardın-dan çok sayıda serbest muhasebeci meslektaşın, serbest muhasebecimali müşavir olmasıyla törenler oldukça renklendi.

Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği (MMMBD) 2 Tem-muz 1993 yılında Sivas olaylarında kaybettiğimiz muhasebe sevdalısı,edebiyatçı yazar Asım Bezirci anısına “Mesleğin Bağımsızlığı Ve NispiTemsil Usulünün Getirdiği Sorunlar’’ paneli düzenledi. Açılış konuşma-sını MMMBD Genel Başkanı Süleyman Bilge’nin yaptığı etkinlikte“Sivas Olayları 17. Yıl Asım Bezirci Anma’’ konulu söyleşi büyük ilgigördü. Şair Yazar Cengiz Gündoğdu ile Şair Yazar Berrin Taş’ın katıldığısöyleşide Azım Bezirci’nin hem sanatçı hem de mesleki yanı aktarıldı.

Oturum başkanlığını İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan’ın yaptığı‘‘Mesleğin Bağımsızlığı Ve Nispi Temsil Usulünün Getirdiği Sorunlar’’

panelinde TÜRMOB Genel Sekreteri Yücel Akdemir, İstanbul YMMO Baş-kan Yardımcısı YMM Sabri Tümer, Ordu SMMMO Başkanı Ertuğrul Yük-sel, Bursa SMMMO Başkanı Mesut Topçu, İzmir SMMMO BaşkanıFeyzullah Topçu, Sivas SMMMO Başkanı Bahattin Eren de konuşmacıolarak yer aldı. İSMMMO Konferans Salonu’nda yapılan etkinliğe mes-lek mensupları ilgi gösterdi.

Page 10: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201010 � İSMMMO YAŞAM

ZİR

VE

DE

KİL

ER

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Avukat Muammer Aydın, İstanbul’daki 26 bin avukatın avukatı… Onların haklarını osavunuyor, sorunlarının çözümü için çaba sarf ediyor. 132 yıllık köklü bir geçmişi olan İstanbulBarosu’nun başkanlığını 24 Ekim 2008’den beri yürütüyor. Geçmişte İstanbul Barosu’nda 6yıl yönetim kurulu üyeliği, 4 yıl saymanlık yapan Aydın, Kasım ayında yapılacak seçimli ge-nel kurulda, başkanlığa ‘yeniden’ aday olduğunu açıkladı. Cübbesini sırtından çıkarmaya-rak halen davalara giren Avukat Muammer Aydın, meslek mensuplarının sorunlarını da ya-şayarak takip ediyor. Adliyelerin fiziki sorunlarının yetersizliğinden iş yoğunluğuna, dava-ların uzun sürmesinden avukatların devletten haklarını alamamasına kadar birçok sıkıntı-nın olduğunu anlatıyor, Aydın. Türkiye’de icra dairelerindeki dosya çokluğu ve eleman ye-tersizliği nedeniyle çalışılamaz hale geldiğini belirten Aydın, “Hacze gitmek için birçok yer-de icra memurları, avukatlara 10 gün sonrasına randevu vermekte. İhtiyati haciz kararları

İstanbul Barosu BaşkanıMuammer Aydın, meslekmensuplarının sorunlarınıyakından takip etmek içincübbesini sırtından çıkarmıyor.Avukat Aydın, “Adliyelere gittiğimzaman sorunları yerinde tespitediyorum. Çözülebileceklerin birkısmını da orada çözüyoruz”diye konuşuyor.

İstanbullu avukatların avukatı

Page 11: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

ZİRVEDEKİLER

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 11

maalesef çabuk yerine getirilmesi gereken acele ka-rarlardan olmasına rağmen, bu kararlar zamanındayerine getirilemiyor” diyor.

İstanbul Barosu Başkanı Avukat Muammer Ay-dın ile hukukun ve Türkiye’nin sorunlarını konuştuk.

Muammer Bey, masanızın üstüevraklarla dolu… Çözülecek çok konuvar galiba…

İstanbul’da 26 bin avukat var. 26 bin avukat-tan bize onlarca evrak, mail, faks, dilekçesi geliyor.Ve ben başkan olduğumdan beri kapımı hiç kapat-madım. Geldiklerinde üyelerimiz rahatlıkla benimlegörüşebiliyor, sorunlarını aktarabiliyor.

23-24 Ekim 2008’de baro seçimleri oldu. Baş-kan olarak 21 ayı geride bıraktım. Ben genellikle ofi-sime çok az zaman ayırabiliyorum. İstanbul Barosu’ndaben 6 yıl yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım.Bir dönem 4 yıl saymanlık yaptım. Başkan olduğumdönem dahil halen duruşmalara giriyorum. Her güncübbemi sırtıma geçiriyorum. Duruşmam olan adli-yelere gidiyorum. Bundan asıl maksadım şu… Adli-yelere gittiğim zaman sorunları yerinde tespit ediyorum.Çözülebileceklerin bir kısmını da orada çözüyoruz…

Avukatların öncelikli sorunlarınedir?

Türkiye’de yargının sorunları, mesleğin so-runlarından ayrılamaz. Türkiye’de yargı sorunu de-nilince, öncelikle adliyede yaşanan fiziki yer soru-nundan tutun da, adliyede avukat ve hakim stajyer-lerine yer ayrılamamasına kadar birçok sorun var.

İstanbul Barosu’nda 2 bin 200 civarında staj-yerimiz var. Türkiye’de 60 civarında hukuk fakülte-si var. Bunlarda 24 bin civarında öğrenci eğitim gö-rüyor. Her yıl 4 bin 500-5 bin civarında mezun ver-mekte. Bu mezunların yüzde 50’si de İstanbul Baro-su’na müracaat ediyor. Bu yıl kontenjanlar artırıldı.Her yıl fakültelere 6 bin öğrenci alınıyordu. Bu yıl 9bin öğrenci alınıyor. Bu kabul edilebilir bir sayı de-ğil. Açılan fakültelerde öğretim üyesi yokluğu nede-niyle yeterli eğitim yapılamıyor. Nitelikli lisans öğrenimisonrasında yetişecek nitelikli hakim, savcı ve avukataihtiyaç var. Türkiye genelinde 70 bin avukat var. Bu-nun 26 bini İstanbul Barosu’nda… Bu da avukatlarınyüzde 42’sinin İstanbul’da bulunduğunu gösteriyor.

AİLE BOYU HUKUKÇULARMuammer Aydın, 9 Haziran 1953 İstanbul doğumlu… İstanbul Pertevniyal

Lisesi mezunu… İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1977’de mezun olanAydın, avukatlık ruhsatını 1 Mart 1979’da aldı. 32 yıldır da serbest avukatlık ya-pıyor. Genellikle ticaret hukuku ve ceza hukuku davalarına bakıyor.

Avukat Muammer Aydın, hem hayatını hem de bürosunu eşi Avukat Zey-nep Aydın ile paylaşıyor. Aydın çiftinin iki çocuğu var. İkisi de anne-babaları gibiavukat olmayı tercih etmiş. Kızı Gözde Aydın Coşkunsu ile yakında avukatlık ruh-satını almaya hazırlanan oğlu Murat Can Aydın da aynı büroyu paylaşıyor. Aileboyu hukukçu olduklarını söyleyen Muammer Aydın, “Mesleğin tabii ki bazı sı-kıntıları var. Ama biz çocuklarımıza mesleğin iyi taraflarını gösterdik. Kötü taraflarınıbiraz işe girince gördüler. Mesleğimizi sevdiğimiz için onlara da sevdirdik. Dola-yısıyla tercihleri böyle oldu” diyor.

Muammer Aydın’ın 2.5 yaşında Poyraz Coşkunsu adında bir torunu var. Ay-dın, “Kimbilir o da belki hukukçu olur” diyerek gönlünden geçeni belirtiyor.

Adliyelerde iş yoğunluğunun olduğunu biliyoruz. Bu sizinçalışma şartlarınızı nasıl etkiliyor?

Evet, adliyelerin en büyük sorunlarından biri, iş yoğunluğu… Birçok mahkeme du-ruşmaları aynı saatlere vermektedir. Saat 9.00- 9.30 gibi saatlere 10’ar tane duruşmakoymaktadır. 3 dakikada da duruşma bitmediği için sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunlarındeğiştirilmesi için çeşitli temaslarda bulunulmasına rağmen ne Adalet Bakanlığı ne HSYKbu sorunları çözme şansına sahip olamadı. “Duruşmaları biz idare ederiz, mahkeme ida-resi bize aittir” dedikleri, sadece kendilerini düşündükleri ve birden fazla adliyede du-ruşması olan avukatları düşünmedikleri için ortaya böyle sorunlar çıkıyor.

Page 12: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

ZİR

VE

DE

KİL

ER

12 � İSMMMO YAŞAM

Tabii iş yoğunluğu ve dosya sayısı fazla olduğu için hakim ve sav-cılar dosyalara yeterli zamanı ayıramamakta. Bu da sağlıklı kararla-rın çıkmasını engellemekte. Çıksa da uzun süre çıkabilmekte. Karar ve-rilse bile kararların yazılmasında büyük sorun var. Adliye personelininyoğunluğu nedeniyle icra dairelere çalışamaz durumda. Mahkeme ka-lemlerinde personel yokluğu nedeniyle işler tam olarak yapılamaz du-rumda. Ayrıca icra dairelerinde bir sürü şikayet olmasına rağmen avu-katların tapu kayıtlarıyla, oto kayıtlarına icra dairesi kanalıyla ulaşmasıgerekirken, bunlar dosya çokluğu ve eleman yetersizliği nedeniyle ya-pılamamakta. Şu anda hacze gitmek için birçok yerde icra memurlarıavukatlara 10 gün sonrasına randevu vermekte. İhtiyati haciz kararlarımaalesef çabuk yerine getirilmesi gereken acele kararlardan olması-na ve insanlar bunlar için teminat yatırıp paralarını oraya bağlamalarınarağmen bu kararlar zamanında yerine getirilemiyor.

İcra dairelerindeki sorunlar ne zamandır de-vam ediyor?

Bu sorun yaklaşık son 2 yıldır devam ediyor. Bu konu bakanlı-ğa defalarca bildirilmesine, “Personel alınacak, verilecek, çözülecek”denilmesine rağmen sorun çözülemedi. İstanbul’da 34 adliye var. Tah-min ediyorum İstanbul genelinde 70-80 icra dairesi var. Bir icra dairesinde30 bin- 60 bin icra takibi vardır. Bu dosyaların ne bitenlerini ne devamedenlerini koyacak yer bulmaktadırlar. Yani arşiv sorunu var. Ayrıca dos-

yaları koyacak yer bulamadığınızda avukat da icra dairesinde çalışa-cak yer bulamıyor.

Yargının iş yükü konusunda neler söyleye-ceksiniz?

Türkiye’de yargının iş yükü inanılmaz boyutlarda. Davalaruzun sürüyor. Davalardan dolayı Yargıtay’a giden temyiz dosyaları yıl-lar sonra ancak dönebiliyor. Hele ceza dosyaları 2005’ten beri gidiyor,geliyor bitirilemiyor. Yani hakimler-savcılar hafta sonları dinlenmele-ri gerekirken maalesef evlerinde dosya çözmek zorunda kalıyor.

CKM’da (Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu)görev alan avukatların sorunları çözülebildi mi?

Adli yardımda çok fazla sorun gözükmüyorsa da CMK’da görevalan yaklaşık 6 bin avukatımız devletten paralarını alamamaktadır. Geceyarısı dahil 7 gün 24 saat esasıyla çalışan avukatlar, karakola, jandarmaya,mahkemeye giderek görev yaptıkları halde bu yaptıkları taksi giderleri,fotokopi masrafları bakanlıkça kendilerine ödenmemekte. Ödenmemesibir tarafa 2008’de ödenen masraflardan dolayı, vergi daireleri avukatlara“Aldığınız bedellerden dolayı KDV ve stopaja tabisiniz” deyip vergi cezaihbarnameleri göndermekte. Bu ilk kez oluyor. İstanbul’da CMK’da gö-rev yapan avukatların devletten 5 milyon TL masraf alacağı var.

Bu durum ilgili bakanlığa yazılı ve sözlü iletilmesine rağmen, Ada-let Bakanı ile geçen sene haziran ayında bu konularla ilgili görüşme

SPORU BIRAKTIKİLO ALDI

Avukat Muammer Aydın’ın en büyük sorun-larından biri son yıllarda aldığı 10 kilo. 52 bedenden56 bedene çıkan Aydın’ın kilo almasının nedeni spo-ru bırakması… Sporu bırakarak en büyük hobisindenvazgeçtiğini söyleyen Aydın, şöyle konuşuyor: “ Enönemli hobim, spor yapmaktı. Haftanın birkaç günüspor yapma imkanım oluyordu. 14 yıl halı sahada fut-bol oymadım. Haftada en az iki gün maç yapıyordum.Hafta sonları da yürüyüş yapardım. Küçüklüğümdenberi iyi yüzücüyümdür. Fırsat buldukça yüzerdim. Amayaş ilerleyince halı sahayı yasakladılar, futbol oy-namayı dört senedir bıraktım. Yürüyüşleri de yo-ğunluktan dolayı azalttım. Şimdi ise boş zamanlarımdakitap okumaya çalışıyorum. Siyaset, hukuk felsefe-si ve sosyolojisiyle ilgili kitaplar okuyorum.”

Page 13: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

yapmamıza rağmen Adalet Bakanlığı hala bu konuları çöz-medi, çözemedi. CMK’da görev alan avukatlar bu konuyu mah-kemelere bildirdiler. Buna rağmen Bakanlık; “İstanbul Ba-rosu’na “Neden avukatları göreve göndermediniz?” diye so-ruşturma açtı. Asıl soruşturmayı kendileri açmaları lazım. 9ay boyunca bütün bu sorunları biliyorlardı ve neden çöz-mediler? Adalet Bakanlığı avukatlarla ilgili şikayetlerde hersoruşturmaya ‘olur’ vermekte ve hiç özenli davranılmamakta.Oysa hakimler ve savcılarla ilgili şikayetler yapıldığında ke-sinlikle ‘olur’ verilerek soruşturmaya ve kovuşmaya bu şi-kayetler dönüşmemektedir. Netice olarak yargı reformunaihtiyacı olan bir ülkeyiz. Anlatamadığım binlerce sorunun çö-zülmesini beklerken siyasi iktidar ‘yargı reformu’nu “Ana-yasa Mahkemesi’nin değiştirilmesi, Hakimler Savcılar Yük-sek Kurulu’nun kendi istedikleri doğrultuda değiştirilmesi”olarak anlamakta ve ona yönelik Anayasa değişiklikleri yap-maktadır. Kısacası siyasi iktidarın buradaki gerçek niyeti biryargı reformu yapmak değil, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yıkendinden bir yapıya kavuşturmaktır.

12 Eylül’deki Anayasa referandumu ileilgili tavrınız nedir?

Tavrımızın neden ‘hayır’ olduğunu hem meslektaşla-rımıza hem de halkımıza anlatmak durumundayız. Önü-müzdeki günlerde neden hayır olduğunu çok anlaşılabilir birdille bütün vatandaşlarımızla basın yoluyla paylaşacağız.

Türkiye Barolar Birliği’nin başkanlı-ğına da aday olmuştunuz. Seçimleri kaza-namamanız sizi şaşırttı mı?

Açıkçası Türkiye Barolar Birliği’nde seçimin lehimizeolmasını bekliyorduk. Ancak bu seçimde İstanbul Barosu ken-di delegelerinin karşı tarafa destek olması nedeniyle seçimikaybetmiştir. Asıl bu beni şaşırttı. İstanbul’un 81 delegesi var-dı. İstanbul kendi delegelerinin tamamının desteğini alsay-dı, bu seçimde öne geçmesi işten bile değildi. En az 20 de-legemiz karşı tarafa maalesef karşı tarafa oy verdi.

İstanbul Barosu seçimleri de yaklaştı.Tatile seçimlerden sonra mı çıkacaksınız?

Ağıustos içinde koşullar elverirse biraz tatil yaparız. Amabiz asıl tatili seçimden sonra birkaç gün olarak planlayabi-liriz. Biliyorsunuz; bu sene İstanbul Barosu’nda seçim yılı. 6-7 Kasım’da İstanbul Barosu’nun seçimli genel kurulu var. Se-çime yönelik olarak diğer gruplardaki meslektaşlarımız ça-lışıyor. Bizde Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu olarak bizde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 13

ZİR

VE

DE

KİL

ER

‘MESLEK ODALARIYLA DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ’

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın İSMMMO’nun çalışmaları-nı yakından ve ilgiyle takip ettiğini söylüyor. “Yahya Bey ile düşünce yapı-larımız ve siyasi bakış açılarımız aynı. Dolayısıyla bu anlamda hem oda ola-rak, hem de yönetim kurulu olarak İSMMMO’nun çalışmalarını ilgiyle takipediyoruz” diyen Aydın, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: “Cumhur-başkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurumu’nca meslek odalarıyla ilgilihazırlanmış ve odaların gelecekte zaptu rapt altına alınmasıyla ilgili bir ça-lışma vardı. O çalışmayla birlikte ortak bir zemin bulabilir miyiz diye İSMM-MO ve diğer meslek odalarıyla görüşmelerimiz oldu. Şunu özellikle söyle-mek istiyorum. Türkiye’nin demokratikleşmesini istediklerini söyleyenler, hertarafta kendi isteklerini hayata geçirebilmenin planlarını yapmaktadırlar.Bu kimsenin hakkı değildir. Demokratikleşme özgürlükleri genişleterek, oözgürlükleri anayasal sınırlar içinde tutarak olur. Başkasının özgürlük alan-larına el uzatmadan olur. Onun için ben Türkiye’de odaları ve yaptıkları ça-lışmaları önemsiyorum. Dolayısıyla hangi siyasal görüşte olursa olsunlar, oda-ların yaşaması demek, oda mensuplarının yaşaması demektir. O yüzden İSMM-MO’nun da bu yöndeki çalışmalarının önemli olduğunu düşünüyorum.”

Page 14: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201014 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

Haydidansa!

Onunla flört ediyor, kur yapıyor,doğumları, ölümleri ve dünyadayaşanan her şeyi kutluyoruz. Geçmişiinsanlığın varoluşu kadar eski.Hareket ve esneklik katıyor, vücuduforma sokuyor ve stres attırıyor.İlginin son yıllarda arttığı danskonusunda Türkler genel olarakyetenekli görülüyor. Ama özellikleerkeklerin bu konudakiönyargılarından kurtulmaları şart.Haydi dansa!

Page 15: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 15

KA

PA

K

G A Y E D E L E N

Kadınla erkek el ele tutuşup, adımlarını ileri geri atarak eşli dan-sı başlatıyor. Müziğin ritmine göre kadın geri adım atarken erkek ile-ri, erkek geri adım atarken kadın ise tersini yapıyor. Bir yandan da vü-cutlarını müziğe göre sallıyorlar. Erkek, kadını eliyle döndürürken, ye-niden adımlarına geri dönüyorlar. Hoş Latin ezgileri arasında bu figürlerionlarca kez tekrar ediyorlar… Dünyada en çok beğenilen ve yapılan La-tin danslarından biri olan Salsa’da dansın ritmi böyle ilerliyor.

Salsa, cha cha, merenge, rumba, flamenko, tango, vals, mam-bo, twist, çarliston, mazurka, polka, modern dans, folklor, oryantal vedaha onlarcası. İnsanlar bu danslarla bedenlerini ifade ediyor. Sevgi venefretini, neşe ve kederini dışarı vuruyor adeta. Tanrılara ve doğaya ya-karıyor. Flört ediyor, baştan çıkarıyor… Kısacası insanoğlu; doğumla-rı, ölümleri ve dünyada yaşanan her şeyi dansla kutluyor.

Dans, sosyal eğlencenin en estetik araçlarından biri. Geçmişi in-sanlığın varoluşu kadar eski. Yaşam tarzının temel bir öğesi. Uzman-lara göre aslında dans ve hareket, evrenin doğasında bulunuyor. İnsanbedeni de hareket için tasarlanmış. Hareket; dengeler, iyileştirir,uyandırır ve enerji verir. Dans, sezgiyi ve man-tığı bir araya getirerek, beynin iki yarısınıbirbirine bağlar. Dansın sosyal bir eğlenceve sosyalleşme sağlaması dışında fayda-ları da bulunuyor. Vücut kondisyonunugeliştirir, düzgün bir fiziğe sahip olunması-nı sağlar. Zihinsel, fiziksel ve ruhsal anlam-da kişinin kendini mutlu ve huzurlu hisset-mesine zemin hazırlar.

TÜRKLER YETENEKLİDans kültürünün tarihi birçok ülkede

olduğu gibi Türkiye’de de çok eskilere gi-diyor.

Koreograf, eğitmen ve Style Gymdansının yaratıcısı Tuncay Vural, dansı, ken-di coğrafyasına uygun ritimlerle ve fi-gürlerle, kutlamalarda, düğünlerde ve öykücanlandırmalarında hüznün bedenle an-latılarak dile getirilmesi sanatı olarak ta-nımlıyor. Bugün salsa ve tango danslarınınpopülerliğini sürdürdüğünü aktarıyor, Vu-ral. Ama popüler gibi görünse de bu dans-ları yapanların oranı yüzde 2’yi geçmiyor.Diğer dans edenlerse halk dansları,

oyun havaları tarzındaki danslarla dans ihtiyaçlarını karşılıyor.Vural, Türk toplumunu dans konusunda kesinlikle kabiliyetli ama

çok çekingen buluyor. Yapmaktan çok izlemeyi, öğrenmekten çok baş-kalarına ısrar etmeyi seviyoruz. Tuncay Vural, “Erkeklerin karizma en-geli ve benzeri konulara takılmalarına karşın bu konuda Türk toplumugenel olarak yetenekli. Kişiliğe göre de danslar var. Kişinin karakteri,dans tarzında birebir görünür. İçe dönük, dışa dönük, sakin, agresif.Kişinin hangi dansı yaptığının hiçbir önemi yok. Ama yaptığı figürlertemel karakterini birebir sergiler. Ve o karakter sadece o kişiye aittir.Tıpkı parmak izi gibi” diyor.

ÇEKİNME, DANS ETPeki, hangi dansın kendimize uygun olduğunu nasıl anlayabili-

riz? Vural, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Hangi tür dans müziğini dinlerkenfigürlerini bilmese bile içinden dans etme isteği geliyorsa ve o anda par-maklarıyla ya da ayağıyla ritim tutarak o müziğe katılıyorsa işte o danstürü o kişinin kendisine uygun dans türüdür. “

Dans yetenek de gerektiren bir sosyal olgu olarak görülüyor. Vu-ral’a göre dansta yeteneksiz insan yok. Yeteneğini fark edemeyen in-

sanlar var: “Fiziksel an-lamda engeli olmayan herinsan dans edebilir. Kişiler,

çekingenlik, yapamamakorkusu, bende kötü

durur kaygısı ve tümbunların yerine kul-landıkları ‘yete-neksizim’ kelime-

sinin arkasına sı-ğınarak farkına bile

varmadan kendileri-ni engelliyor. Profes-

yonel anlamda ilerlemek için küçükyaşlarda dansa başlamak gere-kir. Fakat sosyal dans etmek adı-na dansın yaşı yoktur.”

Spor amaçlı dans ko-reografisi Style Gym’in de ya-ratıcısı olan Vural, şu bilgileri

veriyor:“Bu, temeli dansa dayalı

spor akımı. Amaç dans edeme-yeceğini düşünen insanların bileaslında dans edebildiklerini gör-

Page 16: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201016 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

DANS VE İKİ KURALGüzel dans etmek için de yapılması

gerekenler var elbette. Dans, kolayca öğ-renilebiliyor. Kendi kendine öğrenilmesiyanında eğitmenlerden yardım almak eniyisi. İyi dans için iki nokta bulunuyor:

� Ritimleri algıla: Dans de-yince akla önce 'ritim' gelmeli, çünkü rit-me uymadan yapılan dans pek de este-tik görünmüyor. Ritmi algılamak için iyibir kulak, bu refleksi geliştirmek içinsebol bol dans müziği dinlemeniz gerekiyor.

� Konsantrasyona dik-kat: Yapılan figürle vücudun uyumuve yüz ifadesi çok önemli. Bedeni gelişi-güzel kullanmak yerine ritme uyarsanızfigürler çok daha güzel görünür. Bununiçin de konsantrasyon çok önemli.

melerini ve bu esnada tüm eklem ve kaslarını çalış-tırarak spor yapmalarını, aynı zamanda zihinsel veruhsal olarak da huzur bulmalarını sağlamaktı.Style Gym, ‘Hayalinizdeki Spor’ sloganıyla geniş kit-lelere duyurduğumuz spor aktivitesidir. Şu andaAmerika dahil birçok ülkede DVD ve VCD olarak da sa-tışa sunuldu.”

ERKEKLERİN ÖNYARGISI Dansçı ve Dans Eğitmeni Cem Hakan Hatunoğlu

ise, Türkiye’de dans konusunda erkeklerde önyargıolduğunu hatırlatıyor: “Dans bizi bozar diye düşü-nüyorlar. Ama içine girdikten sonra ne kadar yanlışdüşündüklerini görüyorlar. Hobiden öte hayatlarınınbir parçası haline geliyor. Dans günümüzün en güzelsosyal etkinliği. Aktivite var, psikolojik olarak kafa-nızı boşaltıyor. Ciddi dostlukların doğmasını sağlıyor.Latin dansları da son on yıldır yaygınlaşmış durum-da. Sosyal Latin denen dans türü Türkiye’ye geldik-ten sonra hızlı şekilde yaygınlaştı. Özellikle kadınlardaha sonra da erkekler ilgi gösterdi. Hobi dansı ol-duğu için çok tercih ediliyor. Güç, disiplin, devamlı tek-rar gerektiren bir dans türü değil. İşyerinden çıktık-tan sonra insanlar yapabiliyor. İş hayatının stresini böy-le atıyorlar.”

Hatunoğlu da Türkleri dans konusunda çok ye-tenekli buluyor. Kendini yeteneksiz görenlerin dansetmeden bunu anlayamayacağını düşünüyor. Dans-ta şu sıralar en popüler olan da düğün dansları. Ev-lenme mevsimi olması dolayısıyla düğün dansları içinders alanların sayısı artmış durumda. Cem Hakan Ha-tunoğlu, “Evlenenler düğünlerde sağa sola sallanmakyerine birkaç dersle herkesin karşısında düzgün figürlerçıkarıyorlar. Kendileri bile inanamıyorlar. Bu neden-le sadece bu dans üzerine yoğunlaşan eğitmenler var”diyor.

Hatunoğlu, piyasada genel olarak dans ders-lerinin de saatinin 100-190 TL’den başladığını akta-rıyor. Dans derslerinin pahalı olduğu algısı bulunsada hiç öyle olmadığını belirtiyor.

Ama dans kursu seçerken, sertifikası ve ruh-satının olmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Antrenörbelgesine de bakılmalı. Hatunoğlu, kursa yazılmadan

Page 17: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

KA

PA

K

iyi araştırma yapılmasını öneriyor.Dans etmenin yaşı da yok. 10 yaşından, 84 yaşına kadar her-

kes yapabiliyor. Ama Türkiye’de yoğun olarak dansla ilgilenenlerin yaşaralığı 23-40 arasında. Kadınlar da erkeklere oranla Latin danslarınadaha fazla ilgi gösteriyor.

Hatunoğlu’na göre erkeklerde önyargı halen var: “Ben kıvırmamdiyorlar. Oysa Latin dansında erkeğe düşen maço bir görüntü. O yön-

lendirir. Dans eden erkeksayısı az olduğu için

de kadınların il-gisini çok kolay

çekebilirler.”Dansın sos-

yal faaliyet olmasıdışında sağlıkta da

kullanımı sözko-

nusu. Drama ve hareket, sorun ve sıkıntılarla baş etmek için kullanı-lan yöntemler arasında. Dans ve hareketin de tedavi edicilik özelliğibulunuyor. Dans engel gruplarının tedavi edilmesinde kullanılan yön-temler arasında. Görme, işitme fiziksel engelilerin ve otizm tedavisindekullanılıyor. Engeli olanları canlandırmak, harekete geçirmek ve etkinolmasını sağlamak için dansla duyularının geliştirilmesi hedeflenir. Dansterapi çalışmaları engellilerin rahatlaması ve boş vakitlerini değer-lendirmelerinde önemli bir yöntem. Basitten zora, içten dışa doğru biryol izlemesi gereken bu çalışmalarla engelli çocuk ve gençlerin dahaiyi bir sosyal gelişim sağlamaları da mümkün oluyor. Müzik ve dansıberaber tedavide kullanan hastaneler de bulunuyor. Fizik tedaviden,rehabilitasyona, nörolojiden, kalp damar cerrahisine kadar birçok branş-ta hastalara müzik ve dansla terapi uygulanıyor. Müzikle terapi seanslarıney, ud, rebap, çeng gibi otantik Türk müziği çalgılarıyla yapılıyor. Binyıl önce Orta Asya'da temelleri atılan müzikle ve dansla terapi uygu-lanırken su sesinin rahatlatıcı etkisinden de faydalanılıyor. Aktif ve pa-sif olmak üzere iki aşamadan oluşan müzikle terapi seansları yakla-şık iki saat sürüyor.

DANSLA TERAPİUzmanlara göre, Orta Asya hekimleri müzik ve dansı, tedavide

kullanıyorlardı. Kazakistan, Kırgızistan, Al-tay, Moğolistan ve Sibirya bölgelerin-de bu halen devam ediyor. Bu dans te-rapisinde kol, omuz ve baş hareketle-riyle faaliyete geçen ruhi enerjinin bü-tün vücudu sarması ile elde edilentrans hali sonucu hastaların rahatlamasıamaçlanıyor. Bu terapideki amaç, duy-

gu durumlarını değiştirerek hastaları ra-hatlatmak ve kendilerine gü-

venlerini kazanmalarınayardımcı olmak.

İSMMMO YAŞAM � 17

Page 18: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201018 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

ÇENGİ VE KÖÇEKTEN, VALS’E GEÇİŞOsmanlı toplumu, kadın ve erkeğin birlikte

müzik eşliğindeki modern dansları ile 19.yüzyılınson çeyreğinde gayrimüslim burjuvası, levantenve yabancı misyonlar kanalıyla tanışmış.

� Çengi ve köçek oynatan bir toplumdanvals yapan bir topluma geçiş, eğlence kültürününiçeriğini büyük ölçüde değiştirmiş. Osmanlı insanıbaşkaları tarafından eğlendirilen edilgen bir ka-raktere sahipken, Cumhuriyet insanı kendisininkatılımına imkan veren modern eğlence anlayışınıbenimsemiş ve dans pistine çıkma cesaretini gös-termiş.

� Cumhuriyet, eğlence hayatımıza kadınve erkeğin aynı ortamda birlikte eğlenmesi ve eğ-lencenin çeşitlenip, kitleleşmesi gibi iki önemlideğişikliği getirmiş ve bu eğlence tarzı meşruti-yetini Cumhuriyet Baloları ile ispatlamış. Ata-türk’ün özel isteği ile Türk kadınlarının da dan-setmesi hedeflenmiş, dansa adeta ‘devlet teşvi-ki’ uygulanmış.

� Bu dönemin ilk yıllarında tango, res-mi baloların, düğünlerin ve eğlencelerin asri dan-sı olmuş. Kendine güvenen ‘modern’ genç hanımve beyler gösteri mahiyetinde fokstrot yapsalarda, balolar vals veya tango ile düğünler ise mut-laka ‘La Comparsita’ ile açılmış.

� 1930’lu yıllara doğru bütün dünyayısaran çarliston salgını Beyoğlu’na kadar uzan-mış, çeviklik isteyen bu yeni dans, kısa süredegenç, yaşlı herkes tarafından benimsenmiş.

� İstanbul'da derslerin verildiği‘dan-sing’lerin ortaya çıkışı, Beyaz Rus göçmenlerinsavaş sonrası kente yerleşmeleri ile başlamış.1920’de Rusya'dan gelen zenci Thomas, Şişli'deİstanbul'un ilk dansingini açmış ve daha çok su-bayların tercih ettiği seçkin bir mekan olmuş.

� Günümüzde dansa yönelik ilgi yenidencanlandı. Çok sayıda dans aktivite ve geceleri dü-zenli olarak gerçekleştirilirken, sıklıkla yurtdı-şından yabancı dans eğitmenleri atölye çalışmalarıiçin gelmekte, çeşitli organizasyon, kurum ve ku-ruluşlar faaliyete geçiyor.

HALK OYUNLARIYLA STRES ATIYORUZ

Türkiye’nin heryöresinin ayrı bir tar-zı bulunan halkoyunları da son yıl-larda iş hayatınınstresini atmak iste-yenler tarafından birhayli ilgi görüyor. İs-tanbul Folklor Derne-ği Başkanı TuncayAkar, yöresel gele-neklerini devam ettir-mek isteyen ve iş ha-yatını stresini atmakisteyenlerin halko-yunlarına ilgi göster-diğini söylüyor: “Ençok halay tarzı oyun-

lara ilgi var. İkinci sırada Karadenizoyunları, üçüncü sırada da zeybek geli-yor. İnsanlar kendi kültürlerini ve başkabölgelerin kültürlerini öğreniyorlar. Hemstres atıyorlar hem de kondisyonlarını dasağlıyorlar. Özellikle çalışan insanlardançok talep var. Her yaş grubundan ilgi var.22-55 yaş arasındakiler gelip oynuyor.Burada yetenek diye bir şey yok. İyi bireğitmenle herkes oynabilir. Halk oyunla-rının kültürel unsuru da var. Herkes ken-di memleketini ve oyununu daha iyi tanı-yor. Fiyatlar da çok pahalı değil. 50 TL’yekadar kurslar var. Yurtdışı etkinliklerinekatılıp Türkiye’yi temsil edenler bile var.”

Page 19: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 19

KA

PA

K

Flamenko: Sırt, kol ve bacak kaslarının esnekleşmesini sağ-lar.

Ceroc: Bir eşle yapılan bir çeşit rock’n roll dansıdır. Eğer ge-rektiği gibi uygulanırsa mükemmel bir aerobik egzersizi ye-rine geçer ve vücut kaslarının tümünün esnekliğini artırır.

Latin Amerika dansları: İki kişiyle yapılan dansların hep-si gibi bu dans da çok eğlencelidir. Vücudu güçlendirir, kas-

ları esnekleştirir. Tap: Geleneksel tap dansı kalçaları inceltir. Modern Amerikan tap dansı: Tüm vücut hareket ha-

linde olur. Özellikle bacaklar ve kalçalar için yararlıdır. Göbek dansı: Bu dansı uygulayabilmek için çok çalışmak

gerek. Gövdenin belden üst kısmında kasların esnekleşmesinisağlar, kol, bacak ve mide kaslarını güçlendirir.

HANGİ DANSIN NE YARARI VAR?

� Dans vücudun hareket ettirilmesi için büyük birfırsattır. � Dans ederken vücudunuzdaki serotonin değerleriyükseldiği için genel olarak kendinizi daha iyihissedersiniz. � Adımlarınıza, partnerinize ve müziğin ritmineodaklandığınız için günlük stresinizi atar verahatlarsınız. � Sosyal olarak birçok değişik yaş ve kültür grubundaninsanlarla tanışır ve sosyalleşirsiniz. � Hareketliliğinizi ve esnekliğinizi arttırır.� Vücudunuzun esnekliğini ve çevikliğinizi arttırır. � Dayanıklılığınızı arttırır.

� Genel olarak fit olmanızı sağlar. � Gücünüzü ve kas yapınızı arttırır. � Koordinasyonunuzu arttırır. � Stresinizi azaltır. � Uyku kalitenizi arttırır. � Kilo vermenizi sağlar. � Eklem yerlerinizin daha iyi çalışmasını sağlar. � Bedenin genel duruşunun daha iyi ve hizadaolmasını sağlar. � Kontrol yeteneğinizi arttırır. � Hızınızı arttırır. � Kalçalardan, omuzlara kadar sallandığınız içinkardiyovasküler sisteminize faydalıdır.

F İ T O L U N , K A S Y A P I N

Page 20: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201020 � İSMMMO YAŞAM

ND

EMİN

SES

İ

G A Y E D E L E N

Tesadüfen başladığı gazetecilikte neredeyse çalış-madığı dergi, gazete kalmadı. 25 yaşında istihbarat şefi, 36yaşında ekonomi müdürü oldu. 3 yıl önce de Türkiye’nin ilkinternet gazetesini kurarak ‘patron’ oldu. Evet, Gazeteport’unsahibi Yavuz Semerci’den bahsediyoruz. 2005 yılında VatanGazetesi’nde yaptığı yayın yönetmenliği görevinden ayrıla-rak Türkiye’de ilk internet gazetesini çıkarmak için kolları sı-vadı. Semerci. 2007 yılında da Gazeteport okuyucularına ‘mer-haba’ dedi. Gazeteport’u bağımsız bir yayın kuruluşu ola-rak geleceğe taşımaya çalışan Yavuz Semerci, haftada beşgün Habertürk’te köşe yazıyor. Habertürk TV’de yaptığı eko-nomi programını Bloomberg’de yapmaya devam eden Semerci,bir gazetecinin mesleğini sürdürme olanağı bulduğu sürece

emekli olmayı düşünmeyeceğini dile getiriyor. “Herhalde 80yaşına kadar Gazeteport’la ilgileneceğim, yazı yazacağım”diyen Semerci, kitap yazmayı da hedefliyor. Yavuz Semer-ci, gazetecilik serüvenini İSMMMO Yaşam’a anlattı.

İktisat öğrencisiyken gazeteciliğe baş-ladığınızı biliyoruz. Neden gazetecilik?

Üniversitede okurken arkadaşlarım ve o dönem kız ar-kadaşım gazetecilik yapıyordu. Onların gazetecilik yapma-sının benim bu mesleği seçmemde büyük etkisi oldu. Bir desol çizgide hareket eden siyasi bir yapıdan geldiğimiz için sis-temle barışık gençler değildik o dönemlerde. Zengin olmak,iyi yaşamak, çok para kazanmak gibi ideallerimiz yoktu, top-lumsal duyarlılığa sahiptik. Bu da bizi özgür kılacak, kendimiziifade edecek mesleklere yönlendirdi. Bu noktada da gaze-tecilik bizim için oldukça ideal bir meslekti.

‘80 yaşıma kadar yazacağım’Gazeteport’un sahibi YavuzSemerci, Türkiye’dekiender gazetecipatronlardan… Habertürkgazetesinde köşe yazan,Bloomberg TV’de ekonomiprogramı yapan YavuzSemerci, “Artık patronlarekonomi yayıncılığını okuriçin değil iş dünyası içinyapıyor” diyor.

Page 21: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İlk çalışma yeriniz neresiydi?1983 yılında 22 yaşında, Ulusal Basın Ajansı’nda (UBA) ga-

zeteciliğe başladım. UBA’da istihbarat servisinde muhabir olarakçalıştığım bir yıllık süreç benim için çok öğretici oldu. İş idaresive iktisat gibi konulara yatkın olmam nedeniyle ekonomi ilgimiçekiyordu. O dönemlerde Şeref Özgencil Ekonomide Diyalog adın-da bir dergi çıkarıyordu. UBA’da çalışırken Şeref Özgencil’den odergiyi çıkarma teklifi aldım. Ve UBA’dan ayrılarak EkonomideDiyalog dergisinde yöneticilik yapmaya, ekonomi yazıları yazmayabaşladım. 1980’li yılların başında ekonomi muhabirliği ve ga-zetelerde ekonomi sayfaları çok yaygın değildi. Bir tek Dünya Ga-zetesi ekonomi gazetesine dönüşmüştü…

Yolunuz Dünya Gazetesi’yle kesişti…Ekonomi gazeteciliğinde benim için asıl okul Dünya Gazetesi

oldu. Dünya Gazetesi’nde ilk 1984 yılının sonlarında çalışmayabaşladım. Aralıklarla toplamda 6 yıl orada çalıştım. Birkaç yıl ça-lıştıktan sonra istihbarat şefi oldum. Dünya Gazetesi’nin kurucusuNezih Demirkent bence Babı-ali’de yetişmiş en iyi gazetecilerdenbirisiydi. Biz haberleri hazırlardık, Nezih beyin odasına inerdik.Nezih bey bize hergün gazetecilik dersi verdi. Habere bakış, ha-ber kaynakları ile ilişki, haberin veriliş tarzı. Haberin dilinin ne-den soğuk olması gerektiği ve neden haberi yaparken mutlakahaber kaynakları ya da habere muhatap olan kişi, kuruma yö-nelik empati yapma gereğini her seferinde farklı örneklerle an-lattı. Bu üç yıl devam etti. Bence Türk ekonomi basınının gelişi-minde Nezih Demirkent’in özellikle Dünya Gazetesi’nin bu çizgisiçok etkili oldu. O yüzden de benim için Dünya Gazetesi hep say-gın bir gazete olarak kaldı.

Hürriyet’in Çetin Emeçli yılları nasıldı?Sonra 1989 yılının sonunda Çetin Emeç’in başında olduğu

Hürriyet’te çalışmaya başladım. Önceden Dünya Gazetesi’nde eko-nomiye hep makro bakardık. Ben haberciliğimle, özellikle eko-nomi alanındaki haberciliğimle mikro konulara kaymaya başladım.O zaman Hürriyet’in ekonomi müdürü Meriç Köyatası’ydı. O dö-nem gazetelerde borsa rüzgarı esmeye başlamıştı. Ben Dün-ya’dayken İMKB’nin Cağaloğlu’ndaki küçük bir binasında borsayıtakip ederdim, dolayısıyla Hürriyet gazetesinde de finans muhabirliğiyapmaya başladım. Yaklaşık iki yıl Hürriyet’te finans muhabir-liği yaptım. Sonra yavaş yavaş Meriç Köyatası’nın yardımcılığınıyapmaya başladım. Hem haber hem editörlük yapıyordum. NeşeDüzel, Zeynep Göğüş, rahmetli Gülçin Telci, Sezai Babakuş (son-ra gazeteciliği bıraktı) ile birlikte çalıştık. Hürriyet maceram yak-laşık 3 yıl sürdü; Meriç Köyatası Star TV’ye geçince 1992’nin ba-şında ben de oradan ayrıldım.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 21

ND

EMİN

SES

İ

G A Y E D E L E N

Tesadüfen başladığı gazetecilikte neredeyse çalış-madığı dergi, gazete kalmadı. 25 yaşında istihbarat şefi, 36yaşında ekonomi müdürü oldu. 3 yıl önce de Türkiye’nin ilkinternet gazetesini kurarak ‘patron’ oldu. Evet, Gazeteport’unsahibi Yavuz Semerci’den bahsediyoruz. 2005 yılında VatanGazetesi’nde yaptığı yayın yönetmenliği görevinden ayrıla-rak Türkiye’de ilk internet gazetesini çıkarmak için kolları sı-vadı. Semerci. 2007 yılında da Gazeteport okuyucularına ‘mer-haba’ dedi. Gazeteport’u bağımsız bir yayın kuruluşu ola-rak geleceğe taşımaya çalışan Yavuz Semerci, haftada beşgün Habertürk’te köşe yazıyor. Habertürk TV’de yaptığı eko-nomi programını Bloomberg’de yapmaya devam eden Semerci,bir gazetecinin mesleğini sürdürme olanağı bulduğu sürece

emekli olmayı düşünmeyeceğini dile getiriyor. “Herhalde 80yaşına kadar Gazeteport’la ilgileneceğim, yazı yazacağım”diyen Semerci, kitap yazmayı da hedefliyor. Yavuz Semer-ci, gazetecilik serüvenini İSMMMO Yaşam’a anlattı.

İktisat öğrencisiyken gazeteciliğe baş-ladığınızı biliyoruz. Neden gazetecilik?

Üniversitede okurken arkadaşlarım ve o dönem kız ar-kadaşım gazetecilik yapıyordu. Onların gazetecilik yapma-sının benim bu mesleği seçmemde büyük etkisi oldu. Bir desol çizgide hareket eden siyasi bir yapıdan geldiğimiz için sis-temle barışık gençler değildik o dönemlerde. Zengin olmak,iyi yaşamak, çok para kazanmak gibi ideallerimiz yoktu, top-lumsal duyarlılığa sahiptik. Bu da bizi özgür kılacak, kendimiziifade edecek mesleklere yönlendirdi. Bu noktada da gaze-tecilik bizim için oldukça ideal bir meslekti.

‘80 yaşıma kadar yazacağım’

KANTARIN TOPUZU KAÇTIYavuz Semerci gazetecilik macerası Türkiye’de kesintiye uğradığın-

da soluğu eşiyle Amerika’da almış. Hatta 1996’da Amerika’ya gittiğinde eşiile birlikte halı dükkanı bile açmış. Ancak yine gazeteciliği özleyip geri dön-müş. Yavuz Semerci, gazeteciliğin geldiği noktadan pek memnun değil” di-yen Semerci, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Türkiye’de son yıllarda yanlı habercilikte kantarın topuzu kaçtı di-yebilirim. Özellikle AKP iktidarının, kendisine haksızlık etmeyecek bir med-ya arayışının kendisine biat eden bir medyaya döndüğünü görüyorum. Biriktidarın kendisine haksızlık etmeyecek medya arayışının içinde olması nor-maldir; zaten bu hep böyleydi. Ancak Erdoğan hükümeti bile, kendisine bukadar bağımlı bu kadar biat eden bir yapının oluşacağını hayal etmiyordu.Ben gerektiği yerde iktidarın eleştirilmesi taraftarıyım. Bugün Sabah, Ta-raf, Yenişafak gibi gazetelerin çok cesur oldukları için değil yanlı oldukla-rı için böyle davrandıklarını düşünüyorum.”

Hürriyet’in ardından Sabah macerası mı başladı?Evet Hürriyet’ten ayrılınca Sabah’a geçtim. Sabah Gazetesi 1993 yılın-

da pembe ekonomi sayfaları çıkarmaya başlamıştı. Can Ataklı başındaydı. Er-can İnan, Şelale Kadak, Nedim Özkan gibi arkadaşlar da ekipteydi. Benim oekiple dokum uyuşmadı, çok sevmedim. Bana göre orada ekonomi haberlerifazla çekiştiriliyordu.

Öyle olunca Sabah’tan da ayrıldım. Aynı yıl evlendim ve yılın ikinci ya-rısında Amerika’ya taşındım. Orada dil kursuna gittim. 1995 yılının başındaydısanırım Meriç Köyatası bir ekonomi dergi çıkarmayı düşündüğünü benim debu derginin başına gelmemi istediğini söyledi. Türkiye’ye döndüm, yaklaşık6-7 ay Not adında haftalık ekonomi dergisi çıkardık. Bağımsız bir dergi olmasınarağmen 7 bin satıyordu.

Sabah Grubu’na tekrar dönmem 1997 yılında oldu. Sabah Grubu Tay-fun Devecioğlu’nun başında olduğu Liberal Bakış adında bir ekonomi gazetesiçıkarmaya başladı. Ben de gazeteciliği özlediğim için Amerika’dan döndüm veorada yazı işleri müdürlüğü yaptım. O gazete de tutmadı, ekonomi müdürü

Page 22: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201022 � İSMMMO YAŞAM

ND

EM

İN S

ES

İ

olarak Sabah’a geçtim. İlk ekonomi mü-dürlüğü görevine 36 yaşında getirildim. Biryıl çalıştıktan sonra Sabah’ta ayrıldım veyine işsiz kaldım. Bir buçuk yıl işsiz kaldıktansonra 2000 yılında Yeni Binyıl gazetesininekonomi müdürlüğünü teklif ettiler. 2001yılında ekonomik kriz patlayınca gazete ka-pandı. Tekrar Sabah’a geçtim. Orada 2005yılına kadar ekonomi müdürlüğü yaptım.

Vatan Gazetesi ayrılığın-da neden Sabah’ta kaldınız?

Sabah’tan Vatan’a geçmeyen üçservis vardı, ekonomi de bunlardan biriy-di. Dinç Bilgin de kalmamı rica etmişti. Tur-gay Ciner, Sabah’a ortak olmuştu. Ben dekalmaya karar verdim. Vatan ayrılığındansonra Doğan Grubu’nun Sabah’a karşıyayınları artmaya başladı. Biz ekonomi ser-visi olarak bir yandan Sabah Gazetesi’ninvarlığını devam ettirme mücadelesi verir-ken bir yandan da Doğan Grubu’nun eko-nomik faaliyetlerini sorgulayan yayınlar yap-maya başladık. Yeniden kurtuluş mücadelesiverilen bir süreçteydik. Sabah’ta o dönemçok keyifli bir 3-4 yıl geçirdim. İlk köşe ya-zarlığına da 2002 yılında Sabah’ta başla-dım.

2005 yılında Sabah’tan istifa ettim;Vatan’a geçtim. Sabah’ta çalışırken Hürri-yet’ten Fatih Altaylı ile atışıyorduk. Ben Va-tan’a geçince Fatih Hürriyet’ten, Sabah’ageldi. Yani daha önce eleştirdiğimiz ku-rumlara geçip yer değiştirdik. Vatan’da daekonomi müdürlüğü yaptım. Bir süre son-ra yayın yönetmeni oldum. Daha sonra ar-tık patronlardan talimat almaktan sıkıldı-ğımı gördüm ve kendi işimin patronu ol-maya karar verdim. Vatan’da köşe yazmayadevam ederken Gazeteport’u kurma ça-lışmalarına başladım.

Gazeteport gibi bir in-ternet gazetesi kurma fikri nezaman doğdu?

Aslında 1990’lı yılların sonunda in-

ternet gazetesi kurmak istemiştim ama yük-sek maliyetler yüzünden bu fikrimi haya-ta geçiremedim. 2006 yılına geldiğimizdeinternet artık önünde durulamaz bir nok-taya gelmişti. Durum böyle olunca Türki-ye’nin ilk internet gazetesini kurmaya ka-rar verdim. Amerika’dan fon aldım, kendibirikimlerimi kullandım ve gazeteyi kurdum.2007 yılının mayıs ayında yayına başladık.Buranın tanıtımı için Gazeteport’ta yazdı-ğım köşe yazılarımı Akşam Gazetesi de ya-yınladı.

Bu arada Sabah’a el konuldu, Tur-gay Ciner medyanın dışına çıktı. Basında-ki mal varlıklarına el konuldu. Turgay Ci-ner’in durumu ile ilgili bir platform oluş-turduk. Fatih Altaylı bir süre Gazeteport’tayazmaya başladı. Ve biz Gazeteport’takamuoyunu etkilemeye, yönlendirmeyehem ekonomi hem spor olan bir gazete gibiörgütlenmeye çalıştık. Gazeteport günlükgazete sistemi ile yayın yapan bir internetgazetesi. İlk çalışmaya başladığımızda60’a yakın çalışanımız vardı ama şimdi yak-laşık 30 kişi ile çalışıyoruz.

Ekonomi-politika ağırlıklı, magazi-nin de olduğu bir tarzımız var. Mizanpajı-mız gazete tarzında, gazete gibi ciddi ha-berler veren bir olmaya özen gösteriyoruz.Tıklama üzerine değil etki üzerine hareketeden bir yapı kurduk. Ekonomiyi, finansıiyi takip ettik, doğru haberler yaptık, tık-lanma sayımızı artırmak için kadın cin-selliğini sömüren bir yayıncılık yapmadık.Üç yıl içinde trafiğimiz çok daha iyi olabi-lirdi ama bazı teknik ve ekonomik sıkıntı-lar yaşadık. Burası kendi yağı ile kavrulanbir yer, gelir elde edersek varız, edemez-sek sıkıntıya düşeriz, daralırız. Son dönemdebizi yaşatacak sağlam kanallar oluşturmayabaşladık.

Gazeteport, Türkiye’de bu tarz in-ternet gazeteciliği yapan ilk gazetedir.Haber siteleri vardı elbette ancak onlar di-

‘İSMMMO SAYGINBİR KURULUŞ’

Semerci’ye söyleşimizde İSMMMO ile ilgili de-ğerlendirmelerini de sorduk. Semerci, hem bir siviltoplum kuruluşunun nasıl olması gerektiğini anlattıhem de İSMMO ile ilgili görüşlerini şöyle açıkladı:“ İSMMMO gibi sivil toplum kuruluşları; bağımsız,güçlü, görüşlerini dile getirebilen, herhangi bir si-yasi odağa bağımlı olmayan ve herhangi bir siya-si odağın sözcülüğünü üstlenmeyen, tamamenmeslek grubunun taleplerini ekonomik taleplerinive sosyal problemlerini dile getiren bir yapıda olmalı.Aynı zamanda toplumsal olaylara, ekonomik ge-lişmelere elbette kendi penceresinden bakabilmelive pozitif yaklaşımları ön plana çıkarabilmeli. Hiçkuşkusuz, İSMMMO da bu yapıda. Bir odanın bu an-lamda olumsuz bir yaklaşımını duymuyorsanız, ba-şarılı demektir. Ben İSMMMO ile ilgili olumsuz birdavranış duymadım, hissetmedim. İSMMO oldukçasaygın ve başarılı bir sivil toplum kuruluşu.”

Page 23: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İSMMMO YAŞAM � 23TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

ğer gazetelerde çıkan haberleri alan, sağdan soldan haber toplayan biryapı ile hareket ediyordu. Biz muhabirle çalışan kendi servisleri olan tümservislerin içerik ürettiği ilk yapıyız.

İnternet gazeteciliği yakın zamanda gazete-lerin, TV’lerin önüne geçer mi?

Gazetelerin reklam gelirlerinden aldığı pay dünyada olduğu gibibizde de giderek düşüyor. Ama internetin ve televizyonların aldığı payise artıyor. Türkiye’de de önümüzdeki birkaç yıl içinde gazetelerin top-lam yüzde 27 olan reklam pastasından aldığı pay yüzde 10’lara gerile-yecek. Ama içerik üretmek son derece önemli olacak. Gazeteler ölmeyecekama internete taşınacak. Yani Hürriyet’in internet sitesi reklamdan dahafazla pay almaya başlayacak. Biz Gazeteport olarak internetin reklampastasından önümüzdeki beş yıl içinde yüzde 5-7 arasında bir pay ala-bilecek bir yapı kurmak istiyoruz.

Bugün Türkiye’deki ekonomi gazeteciliğini na-sıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de ekonomi gazeteciliğinde yeni bir trend gelişti. Artık pat-ronlar ekonomi yayıncılığını okur için değil iş dünyası için yapmaya baş-ladı. Ve Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerde ekonomiye ayrılan sayfa sa-yıları çok arttı. Bu ekonomi yayıncılığı yapan gazetelerin önüne set çek-ti. Böyle bir gelişme olunca ekonomi gazeteleri siyaset de vermeye baş-ladı. Buna ‘ekonomi politik’ dediler. Kültür sanat, spor, hafta sonları ek-leri vermeye başladılar. Dolayısıyla gazetelerin ekonomiye ağırlık vermeleriekonomi gazetelerinin önünü tıkadı, onların bozulmasına neden oldu vemelez bir yayıncılık doğdu.

Krizde son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?Bu krizin öyle kolaylıkla atlatılabileceğini düşünmüyorum. Türki-

ye tabi ki krizden etkilendi ama ben Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın‘teğet geçtiği’ yönündeki düşüncesine katılıyorum. Yunanistan gibi mak-ro göstergeleri bizden daha iyi olduğunu sandığımız ülkelere baktığımızdaTürkiye’nin bu krizde çok sağlam durduğunu düşünüyorum. Bunda ikti-darın payı olduğu kadar 2001 krizinden sonra alınan bankacılık ve finanslailgili önlemlerin de etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.

Fakat reel kesimde sıkıntılar devam ediyor. İşsizlik en büyük so-run; hâlâ çözülemedi. Biz bile burada sıkıntı yaşadık, daraldık, bir sürüarkadaşımızı işten çıkardık, maaşları düşürdük. Bu kriz devam edecek,ekonomisi ihracata dayanan Türkiye’de en büyük ihracat pazarı Avru-pa daraldığı için krizden etkilenecek. Bana göre Türkiye bu krizi avan-taja çevirecek bir özelliğe sahip. Esnek çalışma modellerine geçebilir-sek, bazı bölgelerde asgari ücreti serbest bırakabilirsek, bazı bölgelerdeucuz iş gücünü, bazı bölgelerde yetişmiş elemanları ön plana çıkarırsak,güvenli liman arayan yabancı sermayeyi çekebiliriz. Bunları yapabilirsek-ve büyük bir hata yapılmazsa- Türkiye’nin bu krizden daha güçlenerekçıkacaktır.

ND

EM

İN S

ES

İ

‘HOBİM KÖŞE YAZMAK’30 yıla yaklaşan meslek hayatında çok yoğun tempo ile çalış-

maya alışkın olan Yavuz Semerci, Gazeteport’a geçtikten sonra ken-disine ve ailesine daha çok vakit ayırabildiğini söylüyor. “Aslında bençalışarak dinlenen bir insanım” diyen Semerci, dinlenmek için kitapokuyor. Gazeteport’daki odasında bir bilardo masası olan Semerci, bi-lardo oynayarak hem dinleniyor hem de kafasını dağıtıyor. Köşe ya-zarlığını hobi olarak yaptığına dikkat çeken Semerci, “Bazen sıkılıyorumyazmıyorum ama benim büyük keyif olarak yaptığım şey, köşe yaz-mak” diyor. Gazeteport’un da kendisi için çok büyük bir eğlence olduğunubelirtiyor. Şimdi kendi işinin patronu olduğu için fiziksel olarak yo-rulduğunda gidip yattığını dile getiren Semerci, boş zamanlarında 16yaşındaki kızı ve 10 yaşındaki oğlu ile vakit geçiriyor, tatile gidiyor.

Page 24: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201024 � İSMMMO YAŞAM

DO

SY

A

Deprem diyorMarmara depreminin üzerinden sadece 11 yılgeçti... Acılar hâlâ taze, yürekler hâlâ endişeli…Şimdi İstanbul’da da büyük bir deprembekleniyor. Depremin yıkıcı etkisinin de büyükolacağı biliniyor. Peki, önlem alıyor muyuz? Busoruya uzmanların yanıtı, ne yazık ki olumsuz.Uzmanlar, deprem sonrası için, afeti yönetmeyedönük olarak bazı önlemler alınsa da hasarıazaltmak için dişe dokunur çalışmalaryapılmadığının altını çiziyor ve uyarıyor:Kaybedecek bir dakika bile yok!

F E R İ D E A Y

Kaba tahminle 52 bin ila 87 bin arasında insan ölecek. 135 binkişi ağır yaralanacak. 59 bin 176 bina yıkılacak, 128 bin 47 bina orta,272 bin 953 bina hafif hasar görecek. Kısaca binaların yüzde 60’ı ha-sar görecek. Marmara Denizi’nin tabanı ve güney Marmara’daki şehir-ler batıya doğru hareket edecek. Çevre kentlerin hepsi etkilenecek. 7.5büyüklüğünde açığa çıkacak enerji miktarı 11 bin terrajoule (bir ener-ji birimi) olarak hesaplanıyor. Bu Hiroşima’ya atılan 175 atom bombasınınçıkardığı enerji miktarına eşit… 17 Ağustos 1999’da nasıl tren rayları,ağaçlar, batıya doğru 4 metrelik bir kayma gerçekleştirdiyse ki uzmanlarbuna ‘atım’ diyor, Marmara Denizi’ndeki depremde de denizin tabanıbatıya kayacak… Bu yeni olası atım Marmara Denizi çevresindeki bü-tün kentleri ilgilendiriyor. İzmit Körfezi’nden Tekirdağ’a kadar uzanan

Page 25: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 25

DO

SY

A

fay hattı kırılınca kentler de yerinden oynaya-cak… Bütün bunlar sinemada heyecan ve me-rakla izleyebileceğimiz bir film senaryosundandeğil.

Bilim kurgu filminden olmadığı gibi ha-yal ürünü de değil. Bu korkunç senaryo, İs-tanbul’da her an beklenen depremin doğal so-nucu! Aslında Türkiye bu tabloya benzer bir tab-lo ile daha önce karşılaştı da… Hatırlayın, herşey sadece 45 saniyede oldu. Yer kükredi, ha-yatlar yıkıldı... Yer kükredi, yarınlar dünde kal-dı... Her şey sadece 45 saniyede bitmişti... Res-mi rakamlara göre 17 bin 480 kişi yaşamını yi-tirmişti. 25 bin kişi yaralanmıştı. 300 binin üze-rinde konut ve işyeri hasar görmüştü.

Her şey sadece 45 saniyede oldu. Amaöyle bir 45 saniye idi ki bu 11 yıldır sürüyor. Karagünün adı: 17 Ağustos 1999... Üzerinden 11 yılgeçti. Acılar hâlâ taze, sanki dün olmuş gibi…Yürekler hâlâ endişeli, sanki yarın yeniden ola-cakmış gibi. Ama ne yaşayanın ne de uzaktaolanın unutabileceği gibi değil. Zaten depremlerAnadolu’nun gerçeği... Doğusundan batısına fayhatları bir ağ gibi sarmış ülkemizi. O nedenlebilim adamları “Deprem gerçeğiyle yaşamak zo-rundayız” diyor her fırsatta. 11 yıldır İstanbuliçin uyarıda bulunuyorlar... “Tehlike yakın vebir an önce önlem alınmalı” diyorlar... BüyükMarmara depreminin 11. yıldönümünde “İs-tanbul ve deprem gerçeği”ni İSMMMO Yaşamokuyucuları için araştırdık...

İNCELEMELERDE ÇARPICI SONUÇİnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube

Başkanı Cemal Gökçe, 17 Ağustos 1999’daki bü-yük depreminin ardından İstanbul için yapılanuyarılara yöneticilerin yeteri kadar kulak as-madığına dikkat çekerek, “11 yıl uçtu gitti” yo-rumunda bulunuyor.

“Türkiye’de Deprem Gerçeği Raporu” ha-zırlayan TMMMOB İnşaat Mühendisleri Odası'nınsaptamaları ve İstanbul Şube Başkanı Gökçe'ninpaylaştığı inceleme sonuçları insanı tedirgin ede-cek ölçüde olumsuz. Buna göre;

BİZLER DE ÖNLEM ALMALIYIZ� Evinizde bir pilli radyo, el feneri ve ilk yardım çantası bulundurunuz ve bunların nerede

saklandığını evde yaşayanlara mutlaka öğretiniz. Evinizde yedek pil bulundurunuz.� İlk yardım uygulamalarını mutlaka öğreniniz.� Evinizin; elektrik sigortasının, su ve gaz vanalarının yerlerini öğreniniz ve evde yaşayanlara

bunları nasıl kapatacaklarını öğretiniz. Yakında bu iş için kullanılabilecek bir kurbağa-cık anahtar bulundurunuz.

� Yüksek raflara ağır cisimler koymayınız.� Ağır beyaz eşyayı ve ağır mobilyayı döşemeye veya duvara bağlayınız. Örneğin, mutfak

raflarını ve kitap raflarını vida ile duvara sabitleyiniz.� Deprem sırasında aile fertlerinin birbirinden ayrılmaları halinde yeniden nerede bulu-

şabileceklerini planlayınız.� Olası bir depremde, nasıl davranacağınızı planlayınız (Bir, acil durum planınız olmalı).

� Deprem yönetmeliğine uygun olaraküretilen proje sayısı son derece az. Belediye-lerden ruhsat alan üç projeden ikisi deprem yö-netmeliğine uygun olarak üretilmedi. Yeterli de-netim hizmeti almadan yapı üretim süreci baş-lıyor.

� Okullar, hastaneler ve diğer kamu bi-nalarında deprem güvenliği yok. İstanbul'da-ki tarihi ve kültürel varlıklar büyük bir risk al-tında.

� Yine aynı şekilde pek çok işyerininde deprem güvenliği bulunmuyor. Bir yandansürekli olarak gündeme getirilen kaçak yapı-ların affedilmesi anlayışı diğer yandan, plan-

lı alanlarda ruhsat alarak üretilen imar mev-zuatına aykırı ve denetimsiz yapı stoku İstan-bul da deprem açısından büyük risk alanları.İnşaat sektörü ve imar rantları, siyaseti finanseetti. Bugüne kadar ortaya çıkan can ve mal ka-yıplarının nedeni zaman zaman sesli olarak so-rulsa da, gereği yapılmadı.

� TMMMOB İnşaat Mühendisleri Oda-sı'nın raporuna göre, beklenen İstanbul dep-reminde yaklaşık 70 bin bina ağır ve 200 binbina orta hasar alacak. 400 bin ailenin acil ba-rınma ihtiyacı olacak. 160-200 bin yaralı insanınhastane ihtiyacı doğacak. 70-150 bin kişi ha-yatını kaybedecek.

Page 26: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

DO

SY

A

TEMMUZ - AĞUSTOS 201026 � İSMMMO YAŞAM

� Kimya, tekstil, otomotiv, demir-çelik gibialanlarda endüstriyel kayıplar olacak. Tuzla Tersa-nesi ve heyelan bölgesinde olan Ambarlı tesisleri dedepremden ciddi boyutta etkilenecek. Ancak en çokzararı, 1999 depreminde de olduğu gibi küçük işyerlerigörecek.

� 2008 yılından itibaren İstanbul’daki okulve hastane binaların durumuna gelince... 3 bin oku-lun 300'ü yeniden güçlendirildi. Ancak okulların çokbüyük bir bölümü gibi 450 hastane binasının da yüz-de 1’ine dahi dokunulmadı.

NELER YAPILMALI?17 Ağustos 1999 depremi sonrasında İnşaat

Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak 20-25 yılsürecek stratejik bir plan yapılması ve yılda 1 mil-yar dolar harcanması önerisinde bulunduklarını be-lirten Gökçe, “Her yıl, İstanbul’un depreme hazır-lanması için 1 milyar lira ayrılsaydı, bugün depremgüvenliği olmayan yapı stokunun en az yarısı sorunsuzhale getirilmiş olurdu. İstanbul Büyükşehir Beledi-yesi, dışarıdan hiçbir katkı almadan kendi imkanlarıyla

bile bu kaynağı yaratabilirdi. Ayrıca, 1 milyar lira-nın her yıl, dışarıya ödenen 52 milyar kredi faizininbir haftalık karşılığı olduğunu da unutmamak lazım”diyor. 1999 depremi sonrası getirilen ve bazıları ka-lıcı hale dönüşen deprem vergilerinden toplanan 25milyar liranın depreme hazırlanmak için harcan-madığını ifade eden Gökçe, bu paranın ne olduğu-nun ve nereye harcandığının mutlaka açıklanmasıgerektiğini belirtiyor.

YENİ DENETİM YASASI GEREKLİGökçe'ye göre alınması gereken önlemlerden

bazıları şöyle: � 2001 yılında çıkarılan yapı denetim yasası,

mesleki yetkinlik yerine 12 yıllık hizmet süresi dik-kate alınarak çıkarıldı. Oysa mühendislerin sadecediplomaları ve hizmet süreleri değil, mesleki yetkinlikve meslek etiğine bağlı olma kuralı dikkate alın-malıydı. Bu bağlamda yeni bir yapı denetim yasasıçıkarılmalı.

� İstanbul’da, deprem güvenliği olmayan yapıstokunun deprem güvenlikli hale getirilmesi için, par-

TSUNAMİ İÇİNHAZIRLIK

İstanbul Büyükşehir Beledi-yesi Afet Koordinasyon Merkezi'nin(AKOM) çalışmaları hakkında TBMMDeprem Araştırma Komisyonu 'nabilgi veren Mahmut Baş, İstanbul'unen riskli 10 ilçesi için farklı şiddet-lerde deprem senaryoları ile 5.5 met-relik tsunami senaryosunun hazır-landığını ve bu doğrultuda tedbiralındığını söyledi. Baş, 100 heli-kopter pisti yaptırıldığını, hasta-nelerdeki pistlerin de afetlerden son-ra kullanılabilecek duruma getiril-diğini, sahilden iç kısımlara kolay-lıkla ulaşılabilmesi için 'güvenliyol' güzergâhları planlandığını bil-dirdi.

Page 27: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

DO

SY

A

çacı ve ranta dayalı proje öncelikli uygulamalar yerine,İstanbul’un bütününü kapsayan bir planlamaya ve uy-gulamaya ihtiyacı var. Deprem güvenliği olmayanokulların, hastanelerin ve diğer kamu binalarının güç-lendirilmesi gerekir.

� Akaryakıt dolum tesisleri, benzin istasyonla-rı, yanıcı ve patlayıcı madde bulunduran yerleri, risk ala-nı dışına çıkarılmalı. Teknik kaygı; her türlü ticari, si-yasi, aşiret ve tarikat kaygısının ve çıkarının önünde tu-tulmalı, yeni imar uygulamaları ve imar hakkı artırımıkararlarından kesinlikle vazgeçilmelidir.

� Herkesin müteahhit olabilmesi anlayışısona ermeli. İnşaat yapım sürecinde bulunan herkesineğitimli ve sertifikalı olmasının sağlanması gerekir. Ay-rıca konutunu güçlendirmek isteyenlere uzun vadeli, dü-şük faizli kredi sağlanmalı.”

EN AZ HASAR İÇİN HEMEN ÖNLEM İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölü-

mü eski öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan da bekle-nen İstanbul depreminin en az hasarlı atlatılabilmesi için4 öneri sunuyor. Ercan, öncelikli olarak kötü yerde ya-pılmış, çok katlı yapılar, gökdelenler, iş hanları, hastaneler,okullara vb. binalara sarsıntı sönümleyicilerin yerleş-tirilmesini öneriyor. Buna göre, bu gibi yerlerde yapı te-meli ile üst yapı ilişkisi kesilerek arasına sönümleyici-ler yerleştiriliyor. Deprem dalgası geldiğinde, sönüm-leyiciler sarsıntıyı çok küçülterek üst yapıya aktarıyorve yapı zarar görmüyor. Prof. Ercan’ın ikinci önerisi isebeklenen büyük depremi karşılayabilecek şekilde bi-nalarda güçlendirme yapmak. Prof. Dr. Ercan, çarpık,projesiz yapıların ise doğrudan yıkılarak yeniden ya-pılmasını öneriyor.

Ercan, “Projesiz yapılara güçlendirme yapılma-sı ve sönümleyici konulması anlamsızdır. Çarpık yapı-lar İstanbul alanının 3/4'ünü kaplarken, bunların ba-rındırdığı insan sayısı düzenli yapılara göre 5 kat dahaazdır. Deprem en çok bu yapıları etkileyecektir” diyor.Prof. Dr. Ercan, son olarak ise araç trafiğinin yer altı-na alınmasını önererek şunları söylüyor: “Deprem sı-rasında, yoldaki araç ve yıkıntılardan ötürü kurtarmahizmeti vermek çok zor olabilir. Depremden en az et-kilenen yapılar, yeraltı yapılarıdır. İstanbul’un tepele-ri, yeraltı yolları ve yeraltı garajları için çok uygundur.”

AFET SONRASI DEĞİL, KORUNMAK ÖNEMLİ

Prof. Dr. Naci Görür de olası İstanbul depremi için yeterince önlem alınıp alın-madığı yönündeki soruya yanıt verirken depremden korunmak için değil, daha çokafet sonrasını yönetmek için devlet kurumlarınca önlem alındığının altını çiziyor.

Öncelik sorunu olduğunu belirten Görür, “Deprem Şurası uygulamaya ko-nulmadı. Bugüne kadar yerel yönetimler, özellikle Marmara Bölgesi’nde depremehazırlık olmak üzere birtakım deprem yönetim merkezleri kurdular, deprem kur-tarma ekipleri oluşturdular. Bu ekipler zaman zaman kendi aralarında tatbikat-lar yapıyor. İstanbul Valililiği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, deprem olduğundaafeti yönetebilmek için, göçük altındaki insanları çıkartabilmek için, su yiyecek te-dariki yapabilmek için birtakım önlemler alıyor. Ama depremden korunmak içinçok fazla bir şey yapılmadı” diye konuşuyor.

Prof. Dr. Görür'e göre asıl önemsenmesi gereken 'korunmak' olmalı… Gö-rür, bu gruptaki önlemler konusunda ise şunları aktarıyor: “Afetten zarar görmemekiçin, riskleri önceden belirleyip bu riskler risk haline, tehlike haline dönüşmedenbir şeyler yapmak gerekir. Bunun için bir şeyler yapmak gerekiyor ancak yapılanlarson derece sınırlı. Devlet, binaları, birkaç viyadükü, yol ve boğaz köprüsünü güç-lendirme ile sınırlı faaliyetler yürütüyor. Depremden bu yana 10 yıl geçmesine rağ-men yapılan işler bu. Sadece mevcut olan bunlar değil ki. Bugün İstanbul’da, Mar-mara Bölgesi’nde, Türkiye’nin büyük bir nüfusu yatıyor. 15 milyon kadar insan-dan söz ediyoruz. Bu insanların yerleşim alanlarını, depreme karşı güvenli halegetirmedikçe, büyük ölçüde depreme hazırlamadıkça, bu insanların hayat güvencesi,garantisi yok demektir. Bunu göz önüne alırsak, depremden yani 1999’dan bu yananeler yapıldı dersek, bir şeyler yapıldı ama yapılanlar yapılması gerekenlerin ya-nında son derece sınırlı ve yetersiz.”

İSMMMO YAŞAM � 27

Page 28: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201028 � İSMMMO YAŞAM

REN

KLİ

YAŞA

M

I L G I N Ş E N Y Ü Z

Yaz ayları gelince içimizdeki ‘gezgin’ tatile çıkmak ister. AncakEvliya Çelebi ruhu taşıyanlar yaz, kış yerlerinde duramaz. Her fırsatta,hatta fırsat olmadığında bile gezmek, görmek ister. Canan Durmazda iflah olmaz bir gezginci ruha sahip. Çevresindeki lakabıysa zaten‘Çelebi’… Gezmeye, görmeye, yemeye düşkün olan Canan Durmaz,‘Çelebi’ lakabına yakışır şekilde, dostlarına da gezilerinde adeta uzak-tan rehberlik yapıyor. İki yıldır Türkiye Gezginler Kulübü Derneği Yö-netim Kurulu Üyesi olan Canan Durmaz, İSMMMO’nun da Sosyal İş-ler Komitesi Üyesi…

Canan Durmaz’ın gezme aşkına geçmeden mesleki geçmişi-ne bir göz atalım. 1970 İstanbul doğumlu olan Durmaz, Beyoğlu Ti-caret Lisesi’nden ‘parlak bir öğrenci’ olarak mezun oldu. Uludağ Üni-versitesi İşletme Fakültesi’ni kazanan Durmaz’ı babası ‘tek kız’ ol-duğu için Bursa’ya göndermedi. O ise yılmadı; hem çalıştı hem de Ana-

Çelebi CananCanan Durmaz, iflah olmaz birgezgin… Arkadaşları ona ‘Çelebi’diyor… Türkiye Gezginler KulübüDerneği Yönetim Kurulu Üyesi deolan Mali Müşavir Canan Durmaz,“Beni Batı’dan çok Doğu ülkeleriçekiyor. Bundan sonraki gezirotamda Doğu ülkeleri var” diyor.

Page 29: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 29

REN

KLİ YA

ŞA

M

dolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşlet-me Fakültesi’nde okudu.

İş hayatına Çemberlitaş’ta bir mat-baada ön muhasebe sorumlusu olarak başlayanDurmaz, 4 yıl burada çalıştı. Üniversiteden me-zun olunca Mehmet Aydemir Mali Müşavirlik’testajını yapmaya başladı. 1997’de de ‘mali mü-şavir’ belgesini aldı. İSMMMO Üyesi Durmaz,20 yıl bağımlı olarak çalıştıktan sonra 2 yıl önce4. Levent’te kendi bürosunu açtı.

Durmaz tüm meslek mensupları gibi yo-ğun bir çalışma temposuna sahip. Buna rağ-men gezmekten görmekten vazgeçmiyor.Meslektaşları, ona ‘Hangi arada geziyor-sun?” yerine “Hangi arada çalışıyorsun” diyesoruyor.

Peki Durmaz’ın gezme tutkusu nasıl baş-ladı? O, bu sorunun yanıtını verirken daha ço-cukluk yıllarına gidiyor. Annesinin onu sürekliparka, babasının en ufak boş zamanlarındasık sık pikniğe, İstanbul çevresindeki yakın bel-delere götürmesinin gezginciliğini ateşlediği-ni anlatıyor. Durmaz, “Biz Çanakkale Bi-ga’lıyız. Memleketimize giderken bile ba-bam her defasında bizi farklı yollardan gö-türürdü. Kimi zaman adalara uğrar gezerdik.Sanırım gezmeyi bize’ babam aşıladı” diyor.

Durmaz, ilk bağımsız gezisini 1994’teyavru vatan KKTC’ye yapmış. Yunanistan’danFransa’ya, Avusturya’dan Tunus’a onlarcaülke gören Durmaz, 2000 yılına yani milen-

yum’a Paris’te giren şanslı gezginlerden biri…Türkiye’deki illerin büyük bölümünü ge-

zen Durmaz, Karadeniz’in küçük bir bölümüyle,Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı illerihenüz göremediğini söylüyor. İlk fırsatta bu-raları da görmek istediğini belirten Durmaz,“Ben İstanbul’un çevresindeki kolay ulaşıla-bilecek yerlere de sık sık giderim. Her haftasonu Kıyıköy’den Karaburun’a kadar yakın böl-gelerde her anımı değerlendiririm. Bir iş ye-meği yiyeceksem bile Rumeli Feneri’ne gitmeyitercih ederim” diyor.

Durmaz, tarihi ve kültürel güzelliklerigörerek adeta yenileniyor. Selçuklu mimarisinehayran olduğunu anlatan Durmaz, bir gün bü-yük bir evi olursa da Selçuklu mimarisindenesinlenerek dekore etmeyi de arzu ediyor. Tambir balık tutkunu olan Durmaz, yöresel tatla-ra da meraklı: “Gittiğim yörenin en güzel ye-meklerini mutlaka yerim. En pahalı resto-ranlarına giderim. Bölgenin kültürünün mut-fağa yansımasını görürüm. Çok gezen mi, çokokuyan mı bilir demişler… Bence çok gezen bi-lir. Yemeklerin tadını okuyarak öğrenemez-siniz.”

Durmaz’ın yolu Mali Müşavir arkadaşıMürşide Okumuş vasıtasıyla Türkiye Gezgin-ler Kulübü Derneği ile kesişmiş. “Gezen in-sanları görmek güzeldi” diyen Durmaz, der-nek üyelerin yaptığı saydam gösterilerini çokyararlı buluyor. Durmaz, “Bu saydam göste-

KEŞKE BİR LOKALİMİZ OLSA!Durmaz’ın tekstil, kablo, müzik ve alü-

minyum gibi farklı sektörlerden müşterileri var.Ekonomideki sıkıntıları “Firmaların en büyüksorunu satış ve karlılık” diyerek açıklıyor. Ca-nan Durmaz’a Oda’nın çalışmaları hakkındakigörüşlerini de soruyoruz. Değerlendirmeleri şöy-le: “Odamız iyi bir noktada. Faaliyetleri dahagelişebilir. Sosyal İşler Komitesi’nde müzik, ti-

yatro çalışmaları yapmak, dans kursu dü-zenlemek gibi projelerimiz vardı ama hayatageçiremedik. Kendimize ait bir sosyal lokali-miz olursa bu etkinlikleri daha kolay yapabiliriz.Ben dans kursuna odamız çatısı altında gitmekisterim. Bunların hayata geçirilmesi için yö-netimden tüm üyelere kadar her birimize so-rumluluk düşüyor.”

rileri sayesinde hiç gezip görmediğimiz yerle-ri gezmiş kadar oluyoruz. Doğrusu benim ak-lıma İran’ı görmeyi istemek gelmezdi. Seyret-tiğim bir saydam gösterisi sonrasında İran’a git-meye karar verdim. İlk fırsatta da gideceğim.Derneğimiz 10-15 günlük çok güzel gezi prog-ramları organize ediyor” diyor. Okumuş bun-dan sonraki gezi rotasını şöyle açıklıyor:

“Beni Batı değil Doğu daha çok çekiyor.Hindistan, İran, Suriye gezi rotamda… Türkiye’degezilecek çok güzellikler var. Türkiye’nin her yeribir açık hava müzesi gibi. Bu ülkeyi kalkındırmayatek başına turizm sektörü yeter.”

Page 30: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201030 � İSMMMO YAŞAM

YAŞ

AM

’IN

PO

RTR

ESİ

‘Maddi kaygılarla müzik yapmıyorum’Levent Yüksel, Türkiye’ninen iyi erkekyorumcularından biriolarak kabul ediliyor. Azve öz albüm yapan Yüksel,kasımda yeni bir albümdaha çıkarmayahazırlanıyor. Albümününprodüktörlüğünü dekendisi yapan Yüksel,müzik anlayışını İSMMMOYaşam’a anlattı.

Y A Ğ M U R D E M İ R

Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Levent Yük-sel… Bu üç sanatçının ortak özelliği Sezen Aksu’nunyetiştirdiği yorumcular olmaları… Levent Yüksel, yıl-larca Sezen Aksu’nun arkasında ‘bas gitar’ çaldı.Önce Aksu’nun konserlerinde bir-iki şarkı söyledi;ardından da onun yüreklendirmesiyle 1993’de ilkalbümü ‘Med Cezir’i yaptı. Geçen 17 yılda 6 albü-me imza attı. İkinci single’ı ‘Aşk Mümkün MüdürHâlâ’yı geçtiğimiz günlerde çıkaran Yüksel, şimdide Kasım ayında yeni bir albüm çıkarmaya hazır-lanıyor. Türkiye’nin en iyi erkek yorumcularındankabul edilen Levent Yüksel, son albümünde sanatçıSezen Aksu’nun da desteğini aldı. Aksu, albüme

bir parça yazdı, üç yeni parça da yolda… MüzisyenLevent Yüksel ile müzik hayatını konuştuk.

Yeni albümünüzü hayranlarınızdört yıldır bekliyor. Neden albüm ye-rine önce single çıkardınız?

Bu aralar herkes single çıkarıyor çünkü al-büm yaptığınızda maksimum iki şarkıya klip çe-kiyorsunuz. Diğer sekiz şarkı direk çöp oluyor. Ay-rıca dört yıllık ara az değil. Öyle insanlar var ki altıayda bir albüm yapıyorlar. Ben albüm yaparkençok hassas davrandım. İyisi olsun diye bu kadar sürebekledim. Sezen Aksu'yla albüm hazırlarken, be-ğendiğim iki şarkıyı single olarak çıkarmaya kararverdim.

Peki dört yıllık süreç içinde ne

Page 31: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

YAŞAM’IN PORTRESİ

yaptınız? Müzikten biraz uzak mı kaldınız?Hayır, hep müziğin içindeydim. Konserler verdim. Kon-

serlerim dolu ve çok güzel geçti. Dört yılı dolu dolu yaşadım di-yebilirim.

Yine de single'da söylediğiniz şarkılarla'Eski Levent Yüksel geri döndü' denildi? Bu yo-ruma ne diyeceksiniz?

Ben bu single’da müzik bilgimi ortaya koydum. Üstündeyaşadığımız topraklarda o kadar fazla çeşitlilik var ki… Ben debu çeşitliliği single ve albümüme yansıtıyorum. Şarkılarda ‘ala-turkamsı bir lezzet’ de var. Beş şarkıyı yaptık; single’da yer alaniki şarkıyı da albüme koyacağız. Albümde. Hayri Koçak, Sıla’nınyazdığı bir şarkı var. Soner Kabadayı’dan bir şarkı aldık.

Sezen Aksu da albüm çalışmalarınıza des-tek veriyor mu?

(Gülüyor). Sezen Aksu’dan bir şarkı var. Albümün ta-mamlanması için üç şarkı kaldı. Onu da Sezen Aksu’dan bekli-yorum. Onlar bittiğinde albüm çıkacak.

Söz Sezen Hanım’a gelmişken… Sizin mü-zik yaşamınızda kendisinin önemli bir yeri ol-duğunu biliyoruz. Bir de sizden dinleyebilir mi-yiz?

Sezen Aksu, müzik hayatımı değil yalnızca benim haya-tımın tümünü etkileyen bir sanatçı. Biliyorsunuz, ben Sezen Ak-su’nun arkasında bas gitar çalıyordum. Konserlerde bir-iki şarkısöylemek derken iş albüm yapmaya kadar gitti.

Aşk Mümkün Müdür Hâlâ’nın sözlerişair Murathan Mungan'a ait. Kendisiyle yo-lunuz nasıl kesişti?

Murathan Mungan’ı ve şiirlerini 1997’de tanıdım. Süperbir şair, süper bir anlatımı var. Şarkı sözü yazması enteresan. Ya-şar Gaga 'Bende bir şarkı var dinler misin?' dedi. Dinledim ve 'AşkMümkün Müdür Hala'yı çok beğendim. Murathan Mungan’la datanıştık ve çok sevdim. Acayip bir dili var; çok etkilendim. Bu şar-kı, Taner Ayan’ın bestesi... Dört sene kadar önce ‘Dilemma’ de-nen bir grup varmış. O grupla birlikte dizi müziği olarak yapmışlarşarkıyı. Sonrasında Murathan Mungan bir gün, şarkıyı alıp üze-rine söz yazmış. Ortaya muhteşem bir şey çıkmış.

Sizin için de aşk mümkün mü hâlâ?70 yaşındaki insanlar bile bana 'Tabii ki mümkündür' de-

diler. Aşk her daim mümkündür. Şarkı da dediği gibi "Kimbilir hangi kalpte yanar sırça köş-

kün lambasıdır bu. Işığını gören gözlere kaderin hediyesidir bu’.O kadar güzel tarif etmiş ki, başka söze gerek yok.

BAS GİTAR ÇALARAK BAŞLADILevent Yüksel, 21 Ekim 1964 Antalya doğumlu… İlk ve orta öğrenimini

Antalya'da tamamlayan Levent Yüksel, Antalya Lisesi'nden mezun olduktan son-ra şimdiki adı İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı olan Belediye Kon-servatuarı'nın kontrbas bölümünü bitirdi. Konservatuar'da okurken birçok gecekulübünde bas çaldı ve birçok sanatçıya eşlik etti. Askerlikten sonra bir gece ku-lübü orkestrasında Fatih Erkoç ve Sertab Erener'le birlikte çalıştı.

Aykut Gürel aracılığıyla Sezen Aksu'yla tanıştı ve Aşkın Nur Yengi'nin ilkalbümü olan Sevgiliye'de bulunan Bile Bile şarkısına Harun Kolçak'la birliktevokal yaptı. En sonunda 1993 yılının Haziran ayında Med Cezir albümünü çı-kardı. Bu albümle adını duyuran Yüksel, 2 yıl sonra ‘İkinci Albümü’ adını ta-şıyan albümünü çıkardı. 1996 yılının Kasım ayında çıkardığı Bi Daha single'ıylao yılın en çok satan şarkıcısı oldu. 15 Kasım 1997 tarihinde çıkardığı Adı Me-nekşe albümünde bekleneni veremedi ve kariyerinin en kötü albümünü yaptı.Bu albümden sonra 3 yıl ara verdi ve 26 Eylül 2000 tarihinde Aşkla albümüy-le geri döndü. 27 Mayıs 2004 tarihinde Uslanmadım albümünü çıkardı ve bualbümde Orhan Gencebay'ın şarkısı Yarabbim'i okudu. Kadın sanatçıların ses-lendirmiş olduğu eski şarkıları yorumladığı 26 Mart 2006 tarihinde Kadın Şar-kıları albümü büyük beğeni topladı. Yüksel halen Aşk Mümkün Müdür Hala al-bümünün hazırlıklarını sürdürüyor.

İSMMMO YAŞAM � 31

Page 32: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201032 � İSMMMO YAŞAM

YAŞA

M’I

N P

OR

TRES

İ

Sertab Erener ile evlilik yaptığınızı biliyoruz.Ufukta yeni bir evlilik var mı?

Ben diğer sanatçılar gibi yaşamayı ve özel hayatımı konuşmayı sev-miyorum. Daha çok şarkılarımı söylemeyi ve ortadan çekilmeyi tercih edi-yorum. Yine de sorduğunuz için yanıt vereyim. İki yıldır güzel bir ilişkimvar. Evlilik için de ‘kısmet’ diyorum.

Bir arada da Sıfır KM adıyla bir grup kurdunuz.Neden?

10 yılı aşkındır arkadaşlarım olan Volkan Öktem ve Ant Şimşek'lebirlikte 'Sıfır KM' adlı bir grup kurduk. Aslında gurubun kurulması benimfikrimdi. Bas gitar çalmak istedim ama meşhur olduktan sonra hiçbir yer-de çalamadım. Evde çalışıyordum kendi kendime; ancak bunu müzikseverlereulaştıramadıktan sonra nereye kadar diye düşündüm. Zihnimde grup fik-ri oluştu. Zaten Ant ve Volkan 10 yıldır birlikte çalıştığım arkadaşlardı. Pro-

va yaptık ve çok zevk aldık, ondan sonra da çalmaya başladık. Aslında bah-settiğim olay 2005'te oldu. Biz bir arada çaldıkça grup çok beğenildi. Çev-remizdekiler illa bir albümünüz olsun diye diretti. Ayşe Barın'dan da böy-le bir istek gelince bir albüm yapmaya karar verdik. Çok beğenildi. İkin-ciyi de yapmayı düşünüyoruz ama ne zaman olur bilemiyorum.

Grubun ismi nereden geliyor?Grup fikri oluştuğunda biz isim düşünmemiştik. Sürekli müziği dü-

şünüyorduk. Grubun isim babası müzisyen ve tasarımcı Selim Demirdelen'dir.Grubu çok beğendi ve ismi Sıfır KM olsun dedi. Ant Şimşek, 'K' ile bitiyor.Volkan Öktem de 'M' ile bitiyor. Bu durumda ben de sıfır oluyorum. Sıfırkilometreyiz yani…

Müzik dışında neler yapıyorsunuz?Valla bütün hayatım müzik. Müzik olmadan kendimi düşünemiyo-

rum. Evde oturup internette dolaşmak falan olabilir, ama o sırada da mü-

Page 33: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 33

YAŞAM’IN

POR

TRESİ

zik açıktır. Kulağıma hep bir şeyler gelir. Her daim müzik var. Günün 24 saati müzik yap-tığım zamanlar oluyor. Müzik benim için nefes almak gibi bir şey. Müzik öyle bir şey ki, “sa-bah sekiz - akşam beş” işleri gibi düşünemezsiniz. Bu iş sizin bir parçanız, hayatınızın takendisi çünkü. Zaten ben maddi kaygılarla yapmıyorum müziği, ticari kafam yok denecekkadar azdır. Ama Sezen Aksu’dan öğrendiğim bir laf var “Biz işimizi iyi yapalım, para na-sıl olsa gelir” Ben de bu sözden yola çıkarak hep iyi iş yapmaya çalışıyorum ve çalışaca-ğım.

Kendi albümünüzün prodüktörlüğünü yapıyorsunuz. Böylesidaha mı iyi?

46 yaşına girdim. 30 yaşındayken ‘Med Cezir’i çıkarmıştım. 16 yıl içinde ne yakışı-yor, ne yakışmıyor onlar kafamda oturmaya başladı. Artık prodüktör aramıyorum. Şarkı se-çiminden tutun, şarkıların nasıl yapıldığına, nasıl olması gerektiğine karar veren kişi ola-rak bu albüme imza attım.

Bu prodüktörlük işi devam edecek mi. Başka isimlere albümyapmayı da düşünüyor musunuz?

Fırsat olursa ve iyi bir ses olursa neden olmasın. Bir röportajınızda “Şöhreti değil de sevilmeyi” tercih etti-

ğinizi söylemişsiniz. Şöhret bu kadar kötü mü?Şöhret basamağını tırmanıp tekrar geri inmek çok acı bir şey. Ben ilk kasetim Med

Cezir ile şöhreti yakalamıştım. Aynı çizgide kalmayı başardım. Ama benim için asıl mese-le sevmek ve sevilmek. Sokakta insanlar bana, selam verdiklerinde mutlu oluyorum. Önem-li olan insanların seni ne kadar sevdiği...

Gençler şöhret olan insanları örnek alıyor. Bu sanatçılarayaşamlarında önemli bir sorumluluk yüklemiyor mu?

Evet sanatçıların ağır bir yükü var. Bu yüzden hayatımıza dikkat etmeliyiz. Ben özelhayatıma dikkat etmeye çalışıyorum. Gençler tarafından örnek alınıyoruz. Nükhet Duru “Biz-ler sanatçıyız ve deliyiz, onun için bizi örnek almayın” demişti. Aslında gençlerin de birazböyle bakması gerekir.

LEVENT YÜKSELTARZI MÜZİK

Levent Yüksel müziğin farklı alanlarından da bes-lenmesini bilen bir sanatçı. 2007 yılında çıkardığı ‘Us-lanmadım’ albümünde Orhan Gencebay'ın şarkısıYarabbim'i okumuştu. Pop albümünde arabesk parçaokuduğu için de eleştirilmişti. Geçmişteki bu eleştiri-yi kendisine hatırlattığımızda şu değerlendirmeleri ya-pıyor: “ Eskiden arabeske iyi gözle bakılmazdı. Amabu da bizim müziğimiz. Bizim müziğimiz dediğimdebirçok tür akla geliyor. Şimdi piyasadaki kasetlere bak-tığımızda mesela Türk Halk Müziği deniyor ama alıpdinlediğinizde batı altyapısının üstüne çalınmış Türksazlardan oluşuyor. Türk sanat müziğini alıyorsun ondada aynı şey söz konusu. Bu durumda popüler müziköyle bir yere geliyor ki katiyen türler arasında ayrımyapamıyorsunuz. Bunlarda ayrım yapmak içinde ye-gane kriter sestir. Sesini kullanabiliyorsan eğer, fan-tezi söylüyorsan tarzın fantezi oluyor ancak aynı ses-le pop söylüyorsan pop oluyor. Benim yapmaya ça-lıştığım şey ise bütün bu müziklerin karmaşası biraz-da. Bütün müzikleri birleştirdiğin zaman LeventYüksel tarzı ortaya çıkıyor. Yani popüler müzik, hal-kın seveceği müzik. Bu açıdan arabeske kaymak diyoruzama zaten arabesk bizim içimizde.”

HAYATA BAKIŞI DEĞİŞTİYüksel talihsiz bir hastalık da geçirdi. Bu hastalık onun

hayatında dönüm noktası oldu. Yaşadığı hastalığın hayatave insanlara bakışını değiştirdiğini söyleyen Yüksel, şöyle ko-nuşuyor: “Ben hastalığımın öncesinde insanların duyguları-nı tam olarak anlayamıyordum. Ancak hayat çizgimin üstündeböyle bir kırılma noktası yaşayınca insanlara farklı bakma-ya başladım. İnsanların her birini dinlemeye ve ne demek is-tediklerini anlamaya başladım. Bu durumda çok pozitif ola-biliyorsunuz. Ben hayatıma dikkat etmeye başladım. Öğ-rendiğim en önemli şey ise insanların sadece maddi değil birtakım manevi ihtiyaçlarının da olduğuydu. Bu manevi ihti-yaçlara da önem vermek gerektiğini düşünüyorum.”

Page 34: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

KA

RİY

ER

34 � İSMMMO YAŞAM

Fırça atma toplantılarına son

Yanlış yönetilen ve aşırıuzatılan toplantılar yarardançok zarar getiriyor.Toplantıların, verimsiz, zamanıçalan, bezdirici platformlaradönüşmemesine dikkat etmekgerekiyor. İş hayatında pek çokçalışan verimsiz toplantılardanşikayetçi. İşte, verimli ve etkintoplantının sırları...

A Y Ş E G Ü L E M İ RUzun süren toplantılar, iş olsun diye bir araya gelmeler, üst üste toplantılardan dolayı

yetiştirilemeyen işler, zamanı alıp götüren konuşmalar, ne zaman aransa toplantıda olanlar…İş hayatının vazgeçilmezi, elbette toplantı yapmak… Belirli bir yer ve zamanda insanların biraraya gelerek fikir alışverişinde bulundukları, kararlar aldıkları toplantılar, bilgileri paylaşmak,iş ve aksiyon plânları hazırlamak, değerlendirmek ve yorumlamak gibi gerekçelerle düzenleniyor.Şirket, dernek ve kurumlar için hayati bir önemi olsa da toplantılar iyi yönetilmediğinde ve-rimsizliğe neden olabiliyor. Oysa toplantıların, zamanı çalan, bezdirici, verimsiz platformlaradönüşmemesine dikkat etmek gerekiyor.

İş hayatında pek çok çalışan verimsiz toplantılardan şikayetçi... Bazen toplantıların çoksık aralıklarla yapılmasından bazen de işe yaramamalarından yakınılıyor. Peki toplantı enflasyonuyaşanan kurum ve kuruluşlarda toplantılar nasıl verimli kılınır ve yönetilir?

Stratejik Eğitim ve Danışmanlık’tan Yönetim Danışmanı Ahmet Levent Öner, toplantıla-

Page 35: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

rın topluca bilgi vermeye yaradığını ve yöneticilerin bilgileri takımarkadaşlarına yüz yüze iletmesi ve diyalog ortamı yaratılması işlevigördüğünü söylüyor. Daha etkili olması için önemli haber ve geliş-melerin çalışanlara ya da birim yöneticilerine birebir iletilmesindeönem taşıyorlar. Ama doğru kullanılmayan ve yönetilmeyen toplantılardemotivasyon yaşanan platformlara dönüşebiliyor. Öner, toplantılardayapılan en büyük hatalardan birinin kötü haber verme ve ‘toplucafırça atma’ aracı olarak kullanılması olduğunu belirtiyor:

“En etkili ve yeterli toplantılar, her sabah 20 dakika ile 30 da-kika süren, ‘dün ne yaptık, bugün ne yapıyoruz’ başlıklı koordinasyontoplantılarıdır. Geliştirme çalışmaları için yapılan topluca çare bul-ma toplantıları da verimlidir. Ama diğer amaçlı toplantıların üzerindedüşünmek gerekir. Bu toplantılar genelde gereksiz olabiliyor. Aylıkveya en fazla üç aylık genişletilmiş koordinasyon toplantıları yararlıolur. Ama bu toplantılarda da toplantı adabına ve gereklerine uyumaranmalı. Aksi halde onlarca kişinin vakit kaybına neden olunur.”

VAKİT ÖLDÜRMEYİNToplantılarda yaşanan en önemli sorunlardan biri ‘ego’ ya-

rıştırma arenasına dönüştürülmesi. Ahmet Levent Öner, böyle bir du-rumda başkan ve yönlendiricinin ikaz ederek çatışmayı önlemesi ge-rektiğini anlatıyor. Öner, toplantılarda yapılan hatalarla ilgili şunlarısöylüyor:

� Bazı kişiler, sazı alıp susmazken, bazıları da adeta oradayokmuş gibi sessiz ve hatta ilgisiz kalabiliyor. Oysa yönlendirici, mut-laka her katılanın dengeli bir şekilde konuşmasını sağlamalı, her fik-rin değerli olduğu sürekli hatırlatılmalı.

� Katılanların, vücut dili ve yüz ifadeleri gözden kaçıyor. Yüzifadeleri ve söylenemeyen şeylere ilgisiz kalınmamalı. Başkan veyayönlendirici, katılan grubu açık olmaya davet ve teşvik etmeli.

� Bazı katılımcılar, özellikle toplantıya başkanlık eden kişi‘ebeveyn egosu’ kullanabiliyor. Oysa bu durum ya çatışmalara veyadaha da fazla olmak üzere, sessizlik ve fikirsizliğe yol açar. Bununkullanılmamasına dikkat edilmeli.

� Farklı yaklaşım ve fikirler, adeta doğmadan boğulabiliyor.Her fikir, hatta sivri görünen fikirler bile dikkatle ele alınmalı. Top-lantıların bu insani ve iletişimle ilgili yönü, çok daha önemli olup,verimliliği doğrudan etkiliyor. Bu nedenle toplantılarda deneyimli bir‘yönlendirici’ bulunması yararlı olur.

� Toplantıların teknik yönleri, insani ve iletişim yönleri ge-rektiği gibi değilse verimsiz geçebilir. İç ve dış müşteriye verilmesigereken zamanı çalan, bezdirici ve ‘iş olsun diye’ vakit öldürülen plat-formlar olarak, işletmelere doğrudan zarar verebiliyorlar. Toplantı-ların amacı verimi artırmaya yönelik olmalı.”

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 35

KA

RİY

ER

ÜÇ SAATTEN FAZLA TOPLANTI OLMAZ� Gereksiz kişiler toplantıya çağrılmamalı. Az sayıda, doğrudan ilgili ki-

şiler çağrılmalı. � Toplantı bildirimi yeterli zaman verilerek yapılmalı.Özellikle rutin dışı toplantılarda mutlaka en az bir hafta önceden ha-ber verilmeli. � Toplantı konusu ve gündeminin çağrıda belirtilmesigerekir. � Toplantılar zamanında başlatılmalı. Türkiye’de en sık gö-rülen üst düzey yöneticinin geç kalma durumudur. Bunun olmamasıgerekir. � Toplantı başlarken gündem mutlaka yazılarak açıklanmalı.� Toplantı başkanı, yazmanı ve varsa yönlendiricisi toplantının başındabelirlenmeli. � Gündem ve ana akışa ilave yapmak isteyenler olup,olmadığı sorulmalı. Gündem maddelerinin, yaklaşık ne kadar görüşüleceğisorulmalı. � Gündem akıp giderken, zamana uyulmalı ve başkan yada yönlendirici tarafından, öngörülen zaman ve kullanılan zaman ko-nusunda uyarı yapılmalı. � Toplantılar saatlerce sürebiliyor. Bir top-lantı 3 saati ve her bir oturumu da birer saati aşmamalı. Eğitim ve se-miner toplantılarınınsa 6 saati aşmaması öneriliyor. � Toplantılar, ba-zen başka önemli bir toplantının öncesinde yapılıyor. Oysa çok kısa olsabile daha önemli bir başka toplantının öncesine toplantı konmamalı.� Toplantılarda görevlendirilecek kişilere görevleri yazılı ve ilgili ki-şiye özel verilmeli. � Her toplantı sonunda, toplantı amacı ve elde edi-len sonuçlarla, açık ve sonuçsuz kalan noktalar net olarak belirtilip özetyapılmalı. � Toplantı sonuçları ve görüşülenler, en geç 24 saat için-de yazman tarafından tüm katılımcılara ve ilgililere ulaştırılmalı. �Birsonraki toplantı olacaksa, herkes oradayken tarih belirlenmeli. İleri-de belirsiz bir tarihe bırakılmamalı. Herkes oradayken ajandalara ba-kılıp, en uygun gün belirlenip, daha sonra da değiştirilmemeli.

Page 36: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201036 � İSMMMO YAŞAM

İTİM

Ö Z D E N T İ M U R

İSMMMO Akademi, meslekte uzmanlaşmanın yo-lunu açtı… Yeni dönemde ‘uzmanlaşarak’ meslek men-supları arasında farklılaşmak isteyen serbest muha-sebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirler, ge-leceğe İSMMMO Akademi’de hazırlanıyor. Resmi açı-lışı 5 Aralık 2009’da yapılan Akademi, şimdi yeni dö-neme hazır… 5 farklı uzmanlık programıyla meslekmensuplarını bekliyor. Bağımsız Adli Muhasebe Uz-manlığı Programı ile ilgili eğitimlerin 2 Ekim’de baş-laması planlanırken, Strateji Yönetim Muhasebesi Uz-manlığı Programı eğitimleri ise ekim sonunda başla-yacak. Yabancı Sermayeli Şirketlerde Muhasebe Uz-manlık Programıyla ilgili yeni bir sınıfın ocak ayındaaçılması hedeflenirken, İç Denetim Uzmanlığı Prog-ramı, Şirket ve Marka Değerleme Uzmanlığı Progra-mı eğitimleri de yeni dönemde devam edecek.

İstanbul Gayrettepe’deki Dedeman İş Merke-zi’ndeki merkezinde eğitimlerini sürdüren Akademi’dedersler, cumartesi-pazar günleri saat 10.00 ile 17.00

arasında yapılıyor. Eğitimler için Akademi’de toplam8 sınıf var. İSMMMO Akademi Sorumlusu Dilek Ada-lı, “Yeni dönemde ilk etap için tüm dallarda toplam150 kişinin eğitimlere alınması planlanıyor. İkinci dö-nemdeyse toplam 90 kişinin daha eğitime alınması-nı hedeflemekteyiz” diyor.

İSMMMO Akademi’deki uzmanlık eğitimlerikendi alanlarında yetkin akademisyenler ve meslekmensupları tarafından veriliyor. İşte İSMMMO Aka-demi’deki uzmanlık programları ve meslek mensup-larına katacağı artılar…

BAĞIMSIZ ADLİ MUHASEBE UZMANLIĞI PROGRAMI

Programın koordinatörlüğünü Prof. Dr. Nejat Boz-kurt yapıyor. Halen Marmara Üniversitesi İktisadi İda-ri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi olan Bozkurt, üni-versitede muhasebe, muhasebe denetimi konuların-da dersler veriyor. Profesör Bozkurt, 14 yıldır da iş-letmelerde yapılan hile ve yolsuzluklar üzerine ça-lışmalar yürütüyor. Adli muhasebe ile ilgili Türkiye’de

İSMMMO Akademi,meslekmensuplarınıgeleceğe hazırlıyor.Dünyada da geçerliolan 5 farklıuzmanlık alanındasöz sahibi olmakisteyen meslekmensuplarına, yolgösteriyor. Bu yıl ikidönemde 240meslek mensubuna‘uzmanlık’kazandırmasıhedefleniyor.

olun

Page 37: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İSMMMO YAŞAM � 37

İTİM

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

ilk yayının sahibi olan Boz-kurt, “Batıda çok bilinen amabizde pek bilinmeyen ve yenigelişen ‘adli muhasebecilik’diye bir meslek var. Bu mes-lek ‘hile araştırmacısı’ olarakda biliniyor” diyor. Prof. Dr.Nejat Bozkurt’a göre Türki-ye’de işletmelerde çok ciddiboyutta yolsuzluklar, hilelerve suistimaller var. Bu konu-da normal denetim eğitimi al-mış olanlar çoğunlukla ba-şarısız oluyor. Bu yüzden deayrı bir uzmanlık eğitimialınması gerekiyor. Bu prog-rama katılanların meslekigelişimlerinde nasıl bir farkyaratabileceklerini ProfesörBozkurt şöyle anlatıyor: “Buprogramda temel hile teorisi,işletmelerde çalışanların yap-tıkları hilelere yönelik eği-timler, mali tablolarda yapı-lan hilelere yönelik eğitimler,belge sahteciliğine yönelik,ceza hukuku ve kriminolojiyeyönelik eğitimler, soruşturmateknikleri ve hile sorgula-ması, iz sürme, bilişim suçlarıgibi konularda eğitimler ve-riliyor. Bu sertifika programınıbaşarıyla bitirenler, hizmetverdikleri işletmelere çok de-ğerli geri bildirimlerde bulu-nup, danışmanlık yapabilir.Bugüne kadar işletmesinde biryolsuzluk, bir hile şüphesi du-yan işverenler nereye nasılbaşvuracaklarını pek bilmi-yorlardı. Artık bu uzmanlıkalanı geliştikçe bu konuda da-nışılabilecek uzmanların dasayısı artacak. Önemli da-

İSMMMO Akademi, İSMMMO bünyesinde faaliyetgösteren bilimsel, idari ve mali özerkliği olan bir ku-ruluş… İSMMMO Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Arı-kan İSMMMO Akademi’nin de başkanlığını yürütüyor.Başkan Yahya Arıkan’ın verdiği bilgiye göre, İstanbulSerbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (İSMM-MO), sağlam temeller üzerine kurulmuş, bugüne ka-dar da mesleğin ulusal ve uluslararası gerekleridoğrultusunda hizmet vermiş bir kurum. Arıkan,İSMMMO Akademi’nin kuruluşuna uzanan sürecişöyle anlattı: “2010 yılında 20’inci yılın kutlayanOda’mız, büyük özverilerle mesleğin gelişiminde dedaima öncü oldu. 2009-2013 Stratejik Planımızda yeralan ‘meslek mensuplarımızın gelişimine yardımcı olma’amacında da belirttiğimiz üzere, uluslararası stan-dartlarda hizmet verebilecek, uzmanlaşmış meslek men-suplarımızın yetişmesine katkı sağlamak amacıylaİSMMMO Akademi’nin kurulması kararlaştırıldı. Ku-ruluş prosedürü tamamlanan Akademi’nin önce or-ganları oluşturularak kuruluş süreci tamamlandı. Bu-nun yanında Dedeman İş Merkezi’nde bir kat tümüylekiralandı ve gerekli düzenlemeler yapıldı.”

Başkan Yahya Arıkan, İSMMMO Akademi’de eği-timleri verilen 5 programın amacının 3568 Sayılı Ya-sa’ya göre unvan almış; serbest muhasebeci, serbestmuhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin,meslek öncesi, meslek içi eğitim ve gelişimlerini sağ-lamak olduğunu belirtiyor. “Öncelikle tüm dünyada

muhasebe ve denetim alanında yeni bir uzmanlık ola-rak yerini almış bağımsız adli muhasebenin iş haya-tında yerini alması amacıyla ciddi bir adım attık. Bukonuda ciddi bir öğretim kadrosu ve uzmanlık konu-larını içeren sertifika programıyla eğitimlere başladık”diyen Arıkan bu programla ilgili değerlendirmelerinişöyle sürdürüyor:

“ABD’de Al Capone’u yakalayan meşhur adli mu-hasebeci örneğinde olduğu gibi, Türkiye’de de işlet-melerde hilelerin önlenmesi ve ortaya çıkarılmasınayönelik çalışma örneklerinin çok yakında görülmeye

başlanacak. Bu programı tamamlayan uzmanlar; mah-kemelerde şahitlik, dava destek danışmanlığı, taraf-lar arasında oluşan sorunları çözme gibi hizmetler ve-rebilir. Dünyanın şirket skandalları ve krizlerle çal-kalandığı bir konjonktürde, bu hizmetin ülkemiz iş ha-yatında da vazgeçilmez bir biçimde hayat bulacağınainanıyorum.”

İSMMMO Akademi’nin her yıl 300 kişiye uz-manlık belgesi vermeyi hedeflediğini vurgulayanBaşkan Arıkan, zaman içinde akademiyi enstitüye dön-üştürmeyi planladıklarını sözlerine ekliyor.

ARIKAN: UZMANLAŞMADA ÖNCÜ OLDUK

Page 38: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201038 � İSMMMO YAŞAM

İTİM

valarda hâkimler bu konudaki uzman arkadaşlara başvurabilecekler.”

İÇ DENETİM UZMANLIĞI PROGRAMI

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Cömert, İSMM-MO Akademi’nin İç Denetim Programı’nın Koordinatörlüğünü yapıyor. Aynızamanda “iç kontrol ve iç denetim standartları” derslerinin teorik altyapısınıanlatıyor. İç denetim uygulamalarına yön veren uluslararası standartlarbu programda katılımcılara öğretilirken, eğitimlerin yüzde 80’e yakınıtamamen uygulamaya yönelik. Derse uygulamacılar getirilerek nitelik-li iç denetimin pratiğine yönelik uygulamalar, örnekler üzerinden anla-tılıyor.

Prof Dr. Nuran Cömert’in verdiği bilgiye göre; muhasebecilik mes-leği defter tutma ve mali müşavirlikten ötesinde denetim konusunu daiçeriyor. Sermaye piyasası mevzuatına, sigortacılık mevzuatına tabii şir-ketlerde bağımsız denetim, genelde büyük kadrolarla çalışan dört büyükdenetim firmasının tekelinde yürütülüyor. Oysa, İSMMMO Akademi, 80bin meslek mensubunu bu denetim hizmetlerine talip olabilecek yetkinlikteyetiştirebilecek nitelikte. Prof. Dr. Nuran Cömert, “Büyükler büyük şir-ketlere hizmet verirken meslek mensupları Akademi’mizde eğitim aldıktansonra en azından küçük şirketlerin iç kontrol sistemlerinin yapılandırıl-ması, iç denetim hizmet ihtiyaçlarının karşılanması gibi hizmetlere ta-lip olabilirler. Meslek mensuplarının sadece vergi danışmanlığı yapmaktansıyrılması gerekir. Meslek mensupları iç işleyişlerle, iç sistemlerle ilgilifaaliyetlerin etkili olması, verimli olması, finansal verimlilik, işletmelerdeçalışan yolsuzluklarının, kayıpların azaltılması gibi konularda da müş-

terilerine yararlı hizmetler verebilirler. Meslek mensupları KOBİ’lere da-nışmanlık yapabilirler. Daha büyük işlerde ise bir organizasyonun par-çası olarak çalışabilirler.”

ŞİRKET VE MARKA DEĞERLEMESİ UZMANLIĞI PROGRAMI

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İngilizceİşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Osman Gürbüz, üniversitede işletme finansı ve sermaye piyasası ders-leri veriyor. İSMMMO Akademi’deyse Şirket ve Marka Değerlemesi UzmanlığıProgramı’nın koordinatörlüğünü yapıyor.

Program yaklaşık 20 farklı dersten oluşuyor. Bu derslerin içinde;finansal matematik, temel finansal tablolar analizi, klasik ve modern an-lamda şirket değerlemesi, marka yönetimi ve marka değerinin ölçülmesi,değerlemede standartlar, uluslararası standartlar çerçevesinde maddi vegayrimaddi hakların değerlemesi, gayrimenkul değerlemesi, müşteri te-melinde değerleme ve bütün bu konulara ilişkin uygulamalar yer alıyor.Hem şirket hem de marka değerlemesi konusu örnek olaylar üzerindentamamen pratiğe yönelik uygulamalarla katılımcılara anlatılıyor.

Prof. Dr. Gürbüz, Türkiye’de ilk defa açılan bu programından mes-lek mensuplarının eğitim almasını tavsiye ediyor. Gürbüz, dersin öneminive içeriğini şu şekilde özetliyor: “Programa katılan adaylara şirketin vemarkanın önemini kavratmak, finansal ve fiziki varlıklar alanında de-ğerlemenin esaslarını öğretmek, maddi ve gayri maddi hakların değer-lemesi hususunda uzmanlık sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.Özellikle şirket devralma ve birleşmelerinde, özelleştirmelerde ve şirketlerin

Prof. Dr. Osman Gürbüz, Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Nuran Cömert, Prof. Dr. Cemal İbiş, Doç. Dr. Volkan Demir

Page 39: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

İTİM

halka açılmalarında sağlıklı değerlerin belirlenebilmesi ko-nusunda fayda sağlayan bir eğitim. Programın ülkemizdebu kadar kapsamlı başka bir alternatifi bulunmuyor. Bu yüz-den de program sayesinde bu konudaki ciddi eleman açı-ğının biraz olsun kapatılması amaçlanıyor.”

YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLERDE MUHASEBE Programın koordinatörlüğünü Fikret Sebilcioğlu ya-

pıyor. 12 yıl PWC’de çalışan Sebilcioğlu, 2009 yılının başındayine kendisi gibi uluslararası denetim firmalarında çalışanarkadaşlarıyla birlikte Cerebra Muhasebe Denetim Vergi veDanışmanlık şirketini kurdu. Sebilcioğlu, akademisyen de-ğil ama uygulamanın içinden geliyor. Dolayısıyla programada bu özelliğini yansıttıklarını söylüyor. Yabancı Sermaye-li Şirketlerde Muhasebe Uzmanlığı Programı, 240 saatlik bireğitimden oluşuyor. Mayıs ayında başlayan ilk programınikinci bölümünün 18 Eylül’de başlayıp Aralık ayında ta-mamlanması planlanıyor. Program içeriği, “Yabancı sermayelibir şirket meslek mensuplarımızdan ne tür hizmetler ister”sorusunun yanıtı üzerine oluşturulmuş. Muhasebe, vergi vedanışmanlık olmak üzere üç ana konu üzerinde odaklananprogramın ilk bölümünde daha çok UFRS üzerinde durul-du. KDV, kurumlar vergisi ve vergi ile ilgili problemler gibibölümler programda yer verilirken; meslek mensuplarınınşirket alım satımlarında her türlü danışmanlık hizmetini ve-rebilecek seviyeye getirilmesi de programın diğer amaçla-rından. İSMMMO Akademi’de meslek mensupları arasındakihaksız rekabeti ortadan kaldıracak, onlara uzmanlık ala-nı sağlayacak bir program oluşturmaya çalıştıklarını belirtenFikret Sebilcioğlu, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “ Sonyıllarda yabancı sermaye hızla artıyor. Meslek mensupla-rımızın çoğu bu şirketlere hizmet verecek tecrübe ve bilgiseviyesine sahip değil. Özellikle Kara Avrupa’sı ve Amerika’dangelen şirketler, UFRS dediğimiz gelişmiş muhasebe sistemlerinikullanıyor. Ancak meslek mensuplarımız bu şirketlere ye-terince hizmet veremiyor. Onların konuştuğu muhasebe di-lini konuşamıyorlar. Amacımız bu program tamamlandığındameslek mensuplarımızı yabancı sermayeli şirketlere tam hiz-met verir haline getirebilmek.”

STRATEJİK YÖNETİM MUHASEBESİ UZMANLIĞI PROGRAMI

Doç. Dr. Volkan Demir, Galatasaray Üniversitesi’ndeyönetim muhasebesi, uluslararası muhasebe, finansal ra-

İSMMMO YAŞAM � 39

Prof. Dr. Cemal İbiş MarmaraÜniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerFakültesi İngilizce İşletme Bölümü Mu-hasebe-Finansman Ana Bilim Dalı Öğ-retim Üyesi. Türkiye Muhasebe Uz-manları Derneği Başkanı da olan İbiş,üniversitede denetim, ileri denetim,uluslararası finansal raporlama stan-dartları, banka muhasebesi, ban-kalarda denetim, iç kontrol sistemidersleri veriyor. İSMMMO Akade-mi’nin Genel Koordinatör’ü olanProf. Dr. Cemal İbiş, Adli Muhase-becilik Programı’nda mali tablolaranalizi dersini de veriyor. İSMMMOAkademi’nin ‘meslekte uzmanlaş-mayı’ sağlamak için kurulduğunu söy-leyen İbiş, “Türkiye’de bugüne kadarbu meslekte kimse tarafından ya-pılmayanı yapmaya çalışıyoruz. Bunedenle Akademi kurulduğu günden bugüne bütün dikkatleri üstüne topla-dı; birçok ilde örnek alınmaya çalışıldı” diyor.

Akademi’deki uzmanlık eğitimlerini dünyadaki benzer uzmanlık alan-larını dikkate alarak belirlediklerini söyleyen Prof. Dr. Cemal İbiş, eğitimle-rin uygulamaya yani pratiğe dönük olduğunun da altını çiziyor. “Temel amaç,buradan mezun olanların profesyonel olarak da kazanç sağlayabilecekleri birdüzeye ulaşmaları” diyen İbiş, stajyerleri ve meslek mensubu olmayanları bueğitimlere kabul etmediklerini söylüyor. Meslek mensuplarının istenen uzmanlıkdüzeyine gelmeleri için bilgilerinin sürekli güncelleneceğini açıklayan İbiş,değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: “Eğitimin sonunda girilen sınavlardabaşarılı olanlara sertifikaları verilecek. Sonrasında da Akademi ile bağları kop-mayacak ve her yıl verilecek sürekli eğitimlerle uzmanlaştıkları alandaki bil-gileri güncellenecek. Eğer meslek mensupları uzmanlaştıkları alandaki de-vam eden güncelleme eğitimlerini başka bir kurumdan aldılarsa, bu eğitimialdıklarını ispat etmeleri istenecek. İspat edemezlerse aldıkları sertifikalargeçerliliğini kaybedecek. Diğer hedefimiz de verdiğimiz sertifikaların ulus-lararası düzeyde akreditasyonunu sağlamak… Uzun vadede de bu akademininyüksek lisans ve doktora dereceleri veren bir enstitüye ya da bir üniversite-ye dönüşmesi hedefleniyor.”

‘MEZUN BİLGİLERİ SÜREKLİ GÜNCELLENECEK’

Prof. Dr. Osman Gürbüz, Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Nuran Cömert, Prof. Dr. Cemal İbiş, Doç. Dr. Volkan Demir

Page 40: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201040 � İSMMMO YAŞAM

İTİM

Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı Programı: 2 Ekim’de baş-lıyor, iki sınıf ve 60 öğrenci olması hedefleniyor. 360 saat süren, 7 aylık bir eğitim.Önceki dönemde 72 kişi bu programı bitirdi. Mezunlar, sertifikalarını alabilmeleri içineylülde sınava girecek.

Stratejik Yönetim Muhasebesi Programı: Yeni program Ekimsonunda başlıyor. İlk etapta 30 kişilik bir sınıf açılması, yıl içinde buna ikinci bir sı-nıfın da eklenmesi planlanıyor. 120 saat süren 3,5 aylık bir eğitim. Önceki dönemdebu program 23 kişiyle tamamlandı.

İç Denetim Uzmanlığı Programı: Yeni dönemde ilk etapta 30 ki-şilik bir sınıf açılması ve yıl içinde de ikinci bir sınıfın açılması planlanıyor. İkinci sı-nıfın açılış tarihi henüz belli değil. Toplamı 108 saat süren 2,5 aylık bir eğitim verili-yor. Önceki dönemde bu program 23 kişiyle başladı ve hepsi programı tamamladı.

Şirket ve Marka Değerleme Uzmanlığı Programı: Yeni dö-nemde 30 kişilik bir sınıf açılması planlanıyor. Toplamı 90 saat süren iki aylık bir eği-tim. Önceki dönemde bu program 9 kişiyle başladı ve tamamlandı.

Yabancı Sermayeli Şirketlerde Muhasebe UzmanlıkProgramı: Sınıflardan biri temmuz ayında açıldı ve halen eğitime devam ediyor.Ocak ayında yeni sınıf açılması planlanıyor. Toplamı 240 saat süren beş aylık bir eği-tim veriliyor. Bu program şu anda 13 kişiyle devam ediyor.

İSMMMO AKADEMİ’DEKİ PROGRAMLAR

porlama teknikleri derslerini veriyor. Akademi’deStratejik Yönetim Muhasebesi Uzmanlığı Programı’nınkoordinatörlüğünü yapıyor.

Doç. Dr. Volkan Demir, “yönetim muhasebesi”ni,işletme içerisinde üretilen tüm sayıları kullanma tek-nikleri ve yöntemleri olarak tanımlıyor. Demir, 120 sa-atlik eğitimi programlarken, bu alanda dünyadaki ba-şarılı kurumlardan biri olan İngiltere’deki Yönetim Mu-hasebecileri Enstitüsü’nü (CIMA) örnek aldıklarınıaçıklıyor. Demir, “CIMA’daki program çok geniş, için-de 20’den fazla kitabı ve üç farklı düzeyi var. Bu prog-ramı Türkiye boyutuna daha küçülterek uyarladık. Ama-cımız meslek mensubunun kendine daha farklı bir bo-yut katmasıydı” diye konuşuyor. Bu programı 13 aka-demisyen ile hayata geçirdiklerini anlatan Demir, gö-rüşlerini şöyle özetliyor. “İş hayatında özellikle orta öl-çekli KOBİ’lerde artık yöneticiler karar verirken ken-dilerine yardımcı olacak mekanizmalar arıyor. Stratejikyönetim muhasebesi burada devreye giriyor. Bu prog-rama katılanlar sadece çıkan verileri patrona rapor-lamayacak; çıkabilecek rakamları, bütçeleri, gelecek-teki durumu, işletmenin stratejisini de ortaya koyup,nasıl bir yol yürümek gerektiğini ortaya koyacaklar.”

Page 41: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İSMMMO YAŞAM � 41TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

İTİM

� Nejat Namık Bocnak: "Kürüm Hol-ding'de Mali İşler Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi olarakmeslek hayatımı sürdürmekteyim. Adli muhasebecilikprogramına katıldım. Bilirkişiliğin bir üst kademesi ola-rak gördüğüm bu alanda uzmanlaşmak istedim. Eğitimbaşarılı ve yeterliydi. Sayıların ön yüzü ile uğraşan bizmuhasebeciler, bu meslek ile birlikte sayıların arkadakalan dünyasına bakmaya başladık."

� İbrahim Işık: “42 yıllık meslek mensu-buyum, mali müşavirim. 2000 yılından beri yabancı müş-teri almaya başladım. 11 Alman firma müşterimdi. Bun-ların bazıları benden kaçmaya başladılar. UFRS’yi öğ-renmek ve bu kaçışı önlemek için İSMMMO Akademi’deyabancı sermayeli şirketlerde muhasebe uzmanlığı eği-timlerine katıldım. Halen de eğitimlerimiz sürüyor. Bi-zim mesleğimiz sürekli kendini yenilemeyi gerektiriyor.Faydasını şimdiden görmeye başladım.”

� Tuncay Soyaltın: "Marka değerleme eği-timine katıldım. 12 yıldır meslek mensubuyum. Seneyeyeminli olmayı hedefliyorum. Bu programa katılmamınnedeni uzmanlık alanına sahip olmaktı. Programın ken-dini sürekli geliştireceğine inanıyorum. 90 saatlik eği-time katıldım. Yeni dönemde 120 saate çıkarılırsa,özellikle uygulamaya yönelik eğitimlere de daha çok za-man ayrılabilir.”

� Tevhide Emirze: “10 yılı aşkın süredirbütçe, finans, muhasebe alanında çalışıyorum. Mali mü-şavirlik belgemi bir yıl önce aldım. İSMMMO Akademi’destratejik yönetim muhasebesi eğitimlerine katıldım. Ka-riyerimi bu alanda yapmayı planlıyorum. Bu programınİngilizce olanına hazırlanıyorum. Türkçe olarak böyle bireğitimin verildiğini öğrenince de katılmayı tercih ettim.”

� Songül Öner: “Kars’ın Ardahan ilçesin-den bu eğitime katıldım. Her hafta sonu İstanbul’a gel-dim. Ben İSMMMO’nun çalışmalarını takip ederim.İSMMMO Akademi’den böyle haberim oldu. İç denetimeğitimine katıldım, çok memnunum. 2005’ten berimesleğimi sürdürüyorum; mali müşavirim. Uzmanlık ala-nımla ilgili eğitimlerini daha da ilerletmek istiyorum.”

EĞİTİM ALANLARNE DİYOR?

Page 42: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201042 � İSMMMO YAŞAM

MO

DA

Zamandan ötesini

gösteriyor

Saatler artık erkekler için kişisel imajın bir parçası oldu. Bir saat alıp, ömür boyu kullanma devribitti… Spor yaparken, işe giderken ya da gece çıkarken farklı saatler kullanılıyor.

İki yıl önce saat modellerine eklenen pembe altın saatler artık çelik ve altın kadar yaygın. Geçen yılın sonlarında başlayan beyaz saat modası bu yıl da sürüyor.

Page 43: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İSMMMO YAŞAM � 43TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

MO

DA

GÖZ ALICI MODELLER

Casio’nun Edifice serisinin hız vezeka konseptinden yola çıkılarak hazır-lanan EFE 500D yarış otomobillerindekiibrelerden esinlenerek hazırlanmış. Kro-nometre, alarm, tam otomatik takvimözelliklerine sahip modellerde aynı zamanda dünya saatleri fonksiyonu bulunmakta.

Nacar’ın “Rose Gold” saatleri kasa ve kordonun uyumu ile ön plana çıkıyor. Sportif mo-dellerin yanı sıra özel akşamlarda tercih edebileceğiniz şık ve taşlı modeller koleksiyonun ilgi

çeken ürünleri arasında. Asaletin renkleri siyah ve kırmızı Movado’nun yeni saati Red

Label’da buluşuyor. Bu unisex model, timsah derisi kayışı, som çe-likten üretilmiş kasası ve safir kristal arka kasasıyla dikkat çekiyor.Takvim diskiyle donatılmış iç haznesi etkileyici bir görünüm yaratı-yor.

Swatch’ın Full Blooded White modeli kristal taşlarla süslü kad-ranı beyaz renk paslanmaz metal kayışıyla dikkat çekiyor. Bunun yanısıra Swatch bu yılki saat tasarımlarında keçeyi aksesuvar olarak kul-lanarak çizgi roman tadında plastik kayışlı saatler da tasarlamış...

Guess’in modellerinde metal ve altın renkli kasaları olan ta-sarımlar dikkat çekiyor.

Diesel, saatlerinde genellikle büyük çaplı ve geniş kordonlu mo-dellere yer veriyor. Saatlerin hemen hemen tamamı unisex olarak dakullanılabiliyor. Saatlerin büyük bir kısmı deri kordonlu olarak üre-tilmiş.

Tommy Hilfiger, klasik ve spor tarzındaki saatleri rengini logosundan alıyor. Saatlerdekırmızı ve lacivert ön plana çıkıyor.

Pierre Cardin koleksiyonunda saatler farklı renklerde metal ve deri kordon alternatifle-rinin yanı sıra kasa tasarımında kulla-nılan gümüş, altın ve rose gold renk se-çenekleriyle her zevke hitap eder nite-likte.

Yoğun bir iş temposu içindeysenizve yurtdışı bağlantılı çalışıyorsanız Jac-ques Lemans’ın Liverpool GMT modelitam size göre… Koleksiyonda yer alansaatler Dual Time ve Greenwich MeanTime ayarı ile zamanı her yerden takipetmenizi sağlıyor.

C A N K I Z I L D A Ğ

Saat, özellikle erkekler için en te-mel aksesuvar... Cep telefonları ‘zamanbilgisi’ vermeye başlayınca saatlerintahtının sarsılacağını düşünenler yanıl-dı. Saatler artık zamanın ötesine geçti.Özellikle erkekler için saatler; markası,kasası, şekli, kullanılan materyal verenkleri ile artık kişisel imajın bir parçasıoldu. Saat bir ihtiyaç olmaktan çıktı, sta-tü sembolü olarak görülmeye başlandı.

Giysileri tamamlayan en önemliaksesuvarlardan birinin artık saatler ol-duğu tartışma götürmüyor. Bu nedenlede eskiden sadece bir iki saati olanlarınşimdi kıyafetlerine veya gideceği yere göredeğişen birçok saati var... Bugünün saatmodasını, en trendi saatlerini sizler içinaraştırdık...

İki yıl önce saat modellerine ek-lenen pembe altın saatler artık çelikve altın kadar yaygın. Erkekler pem-be altın modellere ilgi gösterirken si-yah, gri ve beyaz saatler de erkeklerinvazgeçilmezi. Artık saatlerde kadın-erkekayrımı azalırken kadınlar, her geçengün erkek saatlerini severek ve rahatlıklakullanıyor. Özelikle dikkat çekmek iste-yen kadınlar iri kasalı saatleri tercih edi-yor.

Saatlerdeki görsel zenginlik, ka-saların yanı sıra kadran yapılarında daön plana çıkmaya başlıyor. Daha hare-ketli ve büyük boyutta rakamlar, standartformların dışında ibreler, özgün alt kad-ranlar dikkat çekiyor. Lüks markalarınyeni gözdesi ise içleri seramik kaplı sa-atler. Önümüzdeki dönemlerde hem ka-dın hem de erkek saatlerinde seramiğinyanı sıra polikarbon kullanımının da art-ması bekleniyor. Yani büyük kasa saat-ler kolunuzda ağırlık yapmayacak amaparlaklığı sayesinde dikkat çekecek...

Naca

r

Movado

Casio

Page 44: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201044 � İSMMMO YAŞAM

Değmesin boyaE

VİM

EV

İM

Bu sezon, evinde boya hazırlığı yapanlar açık veyumuşak renkleri tercih ediyor. Teknolojiyle‘akıllandırılan’ boyalar da ilgi görüyor. Işıkla veyağmurla kendini temizleyen, teflonlu ve silikonluboyalar konutlarda daha fazla tercih ediliyor.Bunların koruyucu ve dekoratif olmanın yanındaortam havasını temizleme, antibakteriyel ve yangıngeciktirici gibi özellikleri de bulunuyor.

G A Y E D E L E N

Yaşamımızın büyük bölümünü duvarlara baka-rak geçiriyoruz. Baktığımız yerin güzel olmasının psi-kolojimiz üzerinde de olumlu etkileri olacağı kesin… Yaniboyalara çok iş düşüyor. Nisan ayında boya mevsimiaçıldı. Halen evinizin boyasını değiştirmediyseniz, ka-sıma kadar vaktiniz var.

Eğer biraz modayı takip edeyim diyorsanız; busezon eviniz için, sarı, turuncu, kırmızı, pembe, mavi,mor ve yeşiller renklerinden birini seçmelisiniz. Açık veyumuşak tonlar revaçta. İç mekanlarda tek renk yeri-ne kombinasyonlu boyama moda. En çok tercih edilenrenkler ise kum beji, lila, fildişi, şampanya, vanilya çi-çeği, mum ışığı, buz beyazı, şeker pembe, fıstık ve limonçiçeği…

Boyalar da son yıllarda teknolojiden nasibini alı-yor. Silinebileni, küf ve mantara dayanıklı olanı, anti-bakteriyali de bulunuyor. Nanoteknolojik boyaların, mik-ropları yok etme, havayı temizleme gibi özellikleri bu-lunuyor.

AÇIK VE YUMUŞAK RENKLERMarshall Boya Satış ve Pazarlama Müdürü Gök-

han Erel, konutlarda farklı odalar için farklı renkler ter-cih edildiğini anlatıyor. Mobilya rengine bağlı olarak otur-ma odası, çocuk odası, yatak odası için renk tercihlerifarklı olsa da genelde açık ve yumuşak renklere ilgi var.Erel, bu sezon iç mekanlardaki boya rengi trendleri hak-kında şu bilgileri veriyor: “Oturma odası evin en önem-li yeri. Burada boyanın rengi daha çok mobilyaya göreşekilleniyor. Ama ağırlıklı olarak açık ve yumuşak ton-lar tercih ediliyor. Krem, şampanya, kum beji, beyaz,kül grisi, açık sarı, açık kahve, açık yeşil ve fildişi renk-leri oturma odalarında kullanışlı oluyor. Tüketicilerin ençok tercih ettiği ilk on renk ise, kum beji, lila, fildişi, şam-panya, vanilya çiçeği, mum ışığı, buz beyazı, şeker pem-be, fıstık ve limon çiçeği. Bu renkler farklı kombinas-

UYGUN BOYAYI SEÇİNYÜZEYİ HAZIRLAYIN

� Önce beklentinize uygun boyayı seçin. Dekorasyon-da hakim olan ya da olmasını istediğiniz renkleri belirleyin.

� Boya uygulamasına gitmeden yüzeyi hazırlayın,parlak yerleri zımparalayın.

� Boya öncesi mutlaka astar kullanılmalı. Astar, yapış-ma gücünü artırdığı gibi yüzeylerin daha düzgün olmasını sağ-lıyor.

� Boyanın ambalajında önerilen miktarda inceltmeyapılmalı. Önerilen miktarda boya uygulanmalı ve önerilensüreler kadar boyaların katları arasında beklenmeli.

� Boyada düzensiz kuruma ve yayılma olmaması için uy-gulama boyunca kapı ve pencere kapalı tutulup, uygulamadan3-4 saat kadar sonra açılmalı.

� Genelde geniş yüzeylerde rulo ile çalışmak dahahızlı ve kolay. Ahşapların boyanmasında fırçaya her zamanihtiyaç olduğunu unutmayın.

Page 45: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 45

EVİM EVİM

yonlarla kullanılarak mekanları sıradan ol-maktan çıkarıyor. Çocuk odalarında isehâlâ kızlar için pembe, erkekler için mavitonları tercih ediliyor. Ayrıca yeşil, beyaz,lila, mor ve lacivert de çocuk odalarında yo-ğunluklu olarak kullanılıyor.”

Türkiye’de konut sahipleri ise ter-cihlerini genelde mobilyalarının renklerinegöre yapıyor. Boyanacak alanın büyüklüğüve ışık açısı da seçimdeki diğer önemli et-kenler. Eş, dost ve akrabaların evlerini nerenge boyadığı, TV dizileri, renk trendlerive reklamlar da renk seçiminde önemli. Er-kekler ise tercihte daha çok maliyete odak-lanıyor.

AKILLI BOYALARBoyada maddenin yapısına müdahale

anlamına gelen nanoteknoloji kullanılarakgeliştirilen 'akıllı' boyalara da talep artıyor.Su bazlı, ultraviyole ışınlarına dayanıklılı-ğı yüksek, ışıkla veya yağmurla kendikendini temizleyen, teflonlu ve silikonlu bo-yalar konutlardaki yeni tercihler arasındayerini alıyor. 'Akıllı boyalar' olarak bilinennanoteknolojik ürünlerin koruyucu ve de-koratif olmanın yanı sıra ışıkla kendi ken-dini temizleme, ortam havasını temizleme,antibakteriyel ve yangın geciktirici gibiözellikleri bulunuyor. Fiyatları klasik ürün-lere göre yüzde on daha fazla olmasına kar-şın nanoteknolojik ürünlere de talep gös-teriliyor. Bu tarz boyalar hem iç, hem de dışcephede kullanılabiliyor. Teknoloji ilerledikçe,boya sektöründe de yüksek teknolojikürünlere doğru bir yönelme var. Gelecektedaha silinebilir, daha dayanıklı, daha ko-lay uygulanabilir, daha renk çeşitliliği içe-ren ürünlerin talep göreceği tahmin edili-yor. Boya sektörü yetkilileri, enerji depo-layan ve ışıkla renk değiştiren boyaların ge-leceğin nanoteknolojik ürünleri arasında yeralacağını aktarıyor.

HANGİ RENK NEYİ İFADE EDİYOR� Fiziksel gücün, hareketin rengi olan kırmızı başlangıçları teşvik ediyor ve ça-

lışma isteğini artırıyor. Çocuk odaları, dans stüdyoları ile diskotekler gibi top-luma açık olan alanlarda kullanılmalı.

� Turuncu da kırmızı gibi dışa dönük ve heyecan verici hatta kırmızıdan dahayapıcı. Mutfakta, çocuk, yemek odası ile koridorlarda, neşe ve mutluluk ver-mesi istenen her ortamda kullanılabilir.

� Sarı, parlak, neşeli ve sevecen bir renk. Umut aşılar ve ilham verir. Zihinselkarışıklığa da yol açabilir, bu yüzden çalışma odalarında kullanılmamalıdır.Mutfak için çok uygundur.

� Turkuaz da değişimin ve dönüşümün simgesidir. Dikkati ayakta tutar. Ban-yolar, yatak odaları ve çalışma odalarında kullanılabilir.

� Mavi ise barışı, sevgiyi ifade eder. Hayalperestlik ve aşırı duygusallık yara-tabilir. Yatak odalarında, meditasyon mekanlarında açık tonları uygundur.

� Asaleti ve kendine güveni temsil eden mor, yaratıcılık ve hoşgörü uyandırırken,unutkanlık ve sabırsızlık yaratabilir. Lavanta, leylak ve orkide tonları yatakve çalışma odalarında kullanılır,

� Beyaz enerji sistemini dengeler, yaratıcılık duygularını açığa çıkarır. � Siyah, gri ve kahverengi yoğun ve ağır bir enerjiye sahiptir. Siyah, aşırılık-

ları dengeler ancak tek renk olarak kullanılmamalı. � Kahverengi de sosyal dengeyi ve toplum içinde rahatlığı sağlayan bir etki-

ye sahiptir.

Page 46: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Ne başka bir İstanbul, ne de başka bir Galata Köp-rüsü var. Meraklılarının söylediğine göre, iki tarafı denizolan, köprü altı restoranların sayısı -bırakın Türkiye’yi dün-ya da bile- parmakla gösterilecek kadar az… Böylesine özelbir konuma sahip Olympos Restaurant’tayım… Tarihi Ga-lata Köprüsü’nün Karaköy tarafında bulunan Olym-pos’tan doyumsuz bir İstanbul manzarasını seyrediyorum…

Akşam yavaş yavaş Marmara’nın sularıyla buluşuyor.Karşımda Boğaziçi Köprüsü… Gözlerimi köprüden ayırıpbu kez de Kız Kulesi’ne odaklıyorum. Sonrasında da kar-şı yamaçlardaki doyumsuz güzelliklerde dolaşıyor ba-kışlarım. Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı, Ayasofya, Sü-leymaniye Camii… İstanbul’un tüm simge eserleri adetageçit töreni yapıyor…

Uzunca bir süre sonra bu büyülü manzaradan zo-raki ayrılıp, yakın çevreme şöyle bir göz atıyorum. Masalarbirer birer dolmaya başlamış. Rakılar kadehlere dolmuş

ve ‘Hoş geldin’e çoktan kaldırılmış. Ben de masayı pay-laşan dostlara bir ‘Merhaba’ sarkıtıp, “Garson’un size neyaptırayım?” sorusuna yanıt düşünmeye başlıyorum.Aklımdan levrek, çipura, barbun, tekir yani bil cümle ba-lıklar geçerken ‘istavrit’te karar kılıyorum.

MARMARA’NIN LACİVERDİBalıkları beklerken mezelerin geçidi başlıyor bu kez…

Patlıcan ezme, çoban salata, haydari, pilaki gibi klasik me-zelerimi seçiyorum. Özellikle patlıcan ezme, nefis… Son-ra çıtır çıtır kalamarlar geliyor masaya… Balıklar gelenekadar onlarla oyalanabilirim. Ben mezelerle ve sohbetlemeşgulken birden bire manzaranın değiştiğini fark edi-yorum. Maviden laciverde dönüvermiş Marmara… Sonra...Birdenbire şehrin bütün ışıkları yanıyor. Şimdi Boğaziçi ışılışıl... Ahmet Haşim geliyor aklıma... İstanbul’u geceleri dahaçok sevenler için bulunmaz bir manzara karşımda duru-yor.

Galata Köprüsü’ndeki Olympos Restaurant fark edil-

TEMMUZ - AĞUSTOS 201046 � İSMMMO YAŞAM

LE

ZZ

ET

- M

EK

AN

Galata, rakı, balık

GalataKöprüsü’nünKaraköytarafındakiOlymposRestaurant’ta balık yemeninkeyfi bir başka…BoğazKöprüsü’ndenTopkapı Sarayı’nakadar birçokİstanbul simgesi,balıkların lezzetineeşlik ediyor.

Page 47: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

meyecek gibi değil. İsmine yakışır şekilde, Likya medeniyetinin enönemli antik şehirlerinden biri olan Olympos’tan esinlenerek dekoreedilmiş. Duvarlardaki boyamalar ve Tanrıça heykelleri, İstanbul’unçok kültürlülüğünün bir ifadesi gibi… Köprü altındaki en büyük res-toranlardan biri olan Olympos iki salonda hizmet veriyor. Kapalı ala-nı 180 kişilik… Açık alanda ise 250 kişiye kadar hizmet verebiliyor.

Olympos, yeni kimliğine 2.5 yıl önce yapılan restorasyonla ka-vuşmuş. Ancak buranın yeni Galata Köprüsü’nün ilk restoranların-dan biri olduğunu ve Ağustos 2001’de Galatelia adıyla hizmet ver-meye başladığını belirtelim. Bu mekan, restoran işinde deneyimli isim-lerin güç birliğiyle kurulmuş. İstanbul Balat’taki Ottoman Balık Res-taurant’ın sahibi Cevdet Kaya ile Metin Sancı, Galatelia dönemindenberi ortaklar… Son olarak Kumkapı’daki Afrodit Restoran’ın sahibiİsmail Avşar da aralarına katılmış ve restoran yeni adına, yeni kim-liğine kavuşmuş.

‘FİYATLARIMIZ UYGUN’Restoranda işletmenin başında Ali Kaya duruyor. Kaya da za-

ten Mc Donald’s’ta restoran müdürlüğüne kadar yükselmiş bir isim.Ali Kaya, yeğeni İSMMMO Üyesi, mali müşavir Umut Yıldız ile birliktebize Olympos’u anlatıyor. Umut Yıldız’ın annesi de restoran kuru-lurken kişisel birikimlerini kardeşlerine teslim etmiş. Bu yüzden UmutYıldız hem bir müşteri hem de dolaylı bir ortak olarak bu restoranıseviyor. Mesleki yoğunluğundan bunaldıkça da soluğu yine mes-lektaşlarıyla burada aldığını anlatıyor.

Olympos Restaurant’ta müşterinin yüzde 70’i yerli müşteri,yüzde 30’u ise turistler… Ali Kaya, “Galata Köprüsü’ndeki en şık de-korasyona sahip olmamız nedeniyle restoranımız zaten hemen farkediliyor. Ancak yerli müşterilerinin bazılarının ‘pahalı olabilir’ diyedüşündüklerini ve girmeye çekindiklerini biliyoruz. Fiyat politikamızdiğer restoranlarla aynı… Bunun özellikle bilinmesini arzu ediyorum.Kişi başı ortalama 50 TL’ye keyifli bir yemek yemek mümkün” di-yor.

Olympos Restaurant’ın en önemli spesiyali, tuzda balık… Ba-lıkları günlük olarak yine Galata’daki balıkçılardan alıyorlar. Pala-mut, lüfer, cinekop, tekir; yok yok. Temmuz ayında daha çok istav-rit, çupra ve levrek yenildiğini, küçük balıklardan tekirin tercih edil-diğini vurgulayalım. Olympos’ta balık; ızgara ve tavada yapıldığı gibi,tuzlama, buğulama, güveç, kavurma olarak da yapılıyor. Balığın ko-korecini bile burada bulabileceğinizi belirtelim. Olympos bir balıkrestoranı ama balık yemeyenler için mönüde alternatifler de var. Köf-te, tavuk şiş de bulabileceğiniz bazı alternatiflerden…

Olympos Restaurant’ta hafta içi her gün gece 8.30’da fasıl baş-lıyor ve 12.30’a kadar da devam ediyor.

İSMMMO YAŞAM � 47

LE

ZZ

ET

- ME

KA

N

TUZDA BALIK TARİFİOlympos Restaurant’ın spesiyallerinden biri tuzda balık. Restoranın İşletme

Müdürü Ali Kaya, tuzda balığın nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor: “Biz tuzda balı-ğı genelde deniz levreği ve mercandan yapıyoruz. Önce balığın içi temizleniyor.Karides, patates ve soğandan oluşan bir garnitür hazırlanarak balığın içine dol-duruluyor. Balığın dışı için kaya tuzu, iki yumurta ve biraz su eklenerek harç ha-zırlanıyor. Bu harçla balığın dışı kaplanıyor. Balık 45 dakika fırında pişiriliyor. Son-ra da afiyetle yeniliyor. Bir kiloluk balığın fiyatı yaklaşık 100 TL. Bu balığı da dörtkişi yiyebiliyor.”

BELEDİYE TANITMALITarih boyunca Haliç’in iki yakasını Galata köprüleri birleştirmiş. Bizans ta-

rihçileri, Haliç üzerindeki ilk köprünün I. Justinianus (altıncı yüzyıl) devrinde yapıldığınıyazar. Osmanlı döneminde ilk Galata Köprüsü, 1845 yılında, Sultan Abdülmecid za-manında annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yaptırıldı. Sonrasında birçokkez yenilenen köprü 1991’de yangın geçirdi. Bu yangından sonra köprüdeki restoranlar10 yıl kapalı kaldı. 2001 yılında ise köprüdeki restoranlar yeniden çalışmaya baş-ladı. Köprüdeki restoranları İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihaleyle kiraya verdi. AliKaya, Galata Köprüsü’ndeki restoranların yeterince tanınmadığından yakınıyor: “Ga-lata Köprüsü’nün üstünden insanlar geçiyor ama altta restoran olduğunu bilmiyorlar.Köprünün üstünde bir tanıtım tabelası bile yok. Biz belediyeye kira ödüyoruz. Be-lediyenin bize daha çok tanıtım desteği vermesi lazım.”

Ali Kaya Umut Yıldız

Page 48: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201048 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

NY

A

Balkanlarda keşfedilmemiş inciOhri, Üsküp, Manastır,Kalkandelen, Resne…Balkanlar’ın incisiMakedonya’nın her köşesindentarihi ve kültürel zenginliklerfışkırıyor. Etnik zenginliğinkültürel zenginliğe dönüştüğübu ülkede, Roma, Osmanlı veSovyet izlerini taşıyan eserlerhalen varlığını koruyor.

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Balkanların adını biliriz de kaçımız do-yasıya görmüştür… Doğrusu ben de Balkanla-rın birçok yerini görmüş değilim. Ama vizesizolduğunu da öğrenince ‘Makedonya turuna çı-kayım’ dedim…

Ne de olsa son yıllarda Balkan turları po-püler… Özellikle de Elveda Rumeli dizisindensonra birçok insan Balkanlar’ı adeta yeniden keş-fetti. Eskiden kan bağı olanlar Balkan ülkele-rine gitmeyi tercih ederken şimdi yıldızı parlayanyeni destinasyonlardan biri oldu. Bu yıl paket

turlarla 20 bin kişinin Türkiye’den Balkan tur-larına katılması bekleniyor. 2009’da rakamınbunun yarısı olduğu düşünülürse, sanırım ilgidaha net anlaşılmış olur…

Bu kadar girizgah yeter… 19 Mayısgünü Kosova’daki Priştina Havaalanı’na uçağımızindiğinde ‘gariban’ bir ülkeye ayak bastığımı-zı anlamam zor olmuyor. Dünyanın en genç cum-huriyeti olan Kosova’da iki saatlik kara yolcu-luğu yapıyoruz. Amacımız, Makedonya’ya karasınırından girmek. Yolculuğumuz, keyifli… Biran ‘Acaba Karadenizde’yim?’ diye düşünüyorum.Karadeniz’in yeşili, kıvrımlı yolları, tepeleri, dağ-

Page 49: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

ları adeta burada yeniden hayat bulmuş. Bu yüzden yol boyunca ye-şille gözlerimi dinlendiriyorum ve yolculuğun nasıl geçtiğini anla-mıyorum.

Makedonya’ya girdikten sonra yol boyunca ‘gelincik’ler bizeeşlik ediyor. İlk kez bir tarla dolusu gelinciği bu yolculuğum sırasın-da gördüğümü itiraf etmeliyim. Türkçe bilen şoförümüz, Elveda Ru-meli dizisindeki müziklerden derlenmiş bir CD’yi çalmaya başlıyor.Balkan havaları eşliğinde yolculuğumuz daha da keyifli oluyor.

GÖL MANZARALI OTELMakedonya’da Ohrid’de kalacağız. Bazılarının Ohri olarak da

adlandırdığı şehirde, göl manzaralı otelimize yerleşiyoruz. Ohrid,1979’dan beri UNESCO tarafından koruma altına alınmış bir şehir. Ay-nen Karadeniz’de olduğu gibi temmuz-ağustos aylarında cıvıl cıvıl olangöl kenarında boş plaj şemsiyelerini odamdan görebiliyorum. Ancaktemmuz ayından sonra bu otellerde yer bulmanın mümkün olmayacağıkesin.

Ohrid, Büyük Ohrid Gölü’nün kıyısına kurulmuş olan cıvıl cı-vıl, Bodrum gibi eğlencesi bol bir şehir. Sahil şeridinde restoran ve ka-feler yaz, kış, canlı. Arnavut kaldırımlı sokakları, sevimli tek katlı ev-leri olan bu şehri gezerken, Sovyetler’in ruhunun halen yaşadığını his-setmek mümkün. Geniş binalar ve adım başı karşımıza çıkan Sovyetlerdöneminden kalma Zastava ve Yugo marka otomobiller, o günlerintanığı gibi…

OHRİD’DE OSMANLI İZLERİOhrid’de ilk günümüzde şehre tepeden bakan kaleye çıkaca-

ğız. Kaleye çıkış güzergahımızda gördüğümüz mahalle, Arnavut kal-dırımları, ahşap, cumbalı evleriyle Osmanlı sivil mimarisinin en gü-zel örnekleri olarak yaşıyor. 17. yüzyıldan kalma bu Osmanlı evlerindeşimdi zengin Makedonlar yaşıyor. Çoğu butik otel olarak kullanılanbu evler UNESCO’nun kültür mirası içinde ve koruma altında.

Evleri seyrederek yürüyoruz. İlk hedefimiz, Küçük Ayasofya Ki-lisesi’ne ulaşmak. Bu kilise, İstanbul’daki Ayasofya’dan esinlenerekyapılmış, dünyadaki beş Ayasofya Kilisesi’nden biri… Yapımına5’inci asırda başlanan kilise, 9’uncu asırda tamamlanmış. Fotoğrafçekimine izin verilmeyen kilisedeki 11’inci yüzyıldan kalma sfenks-leri kafamıza nakşedip, yürüyerek Sveti Jovan at Caneo Manastırı’nagidiyoruz. Şehre tepeden bakan kayalıkların üzerine kurulmuş bu ma-nastır, ülkenin sembol yapılarından… 13. yüzyılda inşa edilen manastırınöyle bir manzarası var ki, manastırın kendisini mi yoksa şehir manz-arasını seyredeceğimizi şaşırıyoruz. O manzarayı fotoğraf makine-lerimizle ölümsüzleştirdikten sonra, 15 dakikalık bir yürüyüşten son-ra Samoil’in Kalesi’ne ulaşıyoruz. Milattan önce 3. yüzyılda yapılan

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

GE

Zİ-D

ÜN

YA

İSMMMO YAŞAM � 49

Sveti Jovan atCaneo Manastırı

Resneli Niyazi’ninKonağı

Ohrid Çarşısı

Page 50: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201050 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

NY

A

kalenin etrafındaki arkeolojik kazılar halen de-vam ediyor. Az aşağıda da Sveti Kliment Pan-telejmon Kilisesi tüm heybetiyle duruyor. Bukiliseyi dışarıdan görmekle yetinip, kaleden Oh-rid Sahili’ne yürüyerek iniyoruz. İçinden geç-tiğimiz koruluk gerçekten keyif verici…

SARI SALTUK’UN MEZARI Vakit öğleni geçmiş… Eski Türk evleri-

nin bulunduğu bölgede ‘salaş’ bir balık res-toranına gidiyoruz. Burada, yalnızca Ohrid Gö-lü’nde yaşayan sarı benekli alabalık yiyoruz.Balık nefis… Yöresel kırmızı şarapla birlikte deiyi gidiyor doğrusu… Yemekle biraz ağırlaşsakda, Ohrid Gölü gezi planımızı ertelemiyoruz.Hava biraz rüzgarlı ve soğuk olsa da sıcak kah-velerimizle ısınıp, gölden şehrin görünüşünüizleyerek yol alıyoruz.

Ohrid’deki tekne ile yaptığımız bir sa-atlik yolculuğumuz bizi St. Naum Manastırı’naulaştırıyor. El değmemiş yeşillikler içindeki bumanastır 910 yılında yapılmış ve Ortodoks dinadamı Sveti Naum’a adanmış. Aslında Müs-lümanlarsa burayı Bektaşi erenlerinden SarıSaltuk’un mezarı olarak ziyaret ediyor. Müs-lümanlığı bu bölgede Anadolu Bektaşileriyaymış. Halen zaten Bektaşiliğin dini başkanlığıArnavutluk’ta bulunuyor. Sarı Saltuk’un da böl-gede kimi zaman keşiş, kimi zaman bir Bek-taşi ereni olarak yaşadığına inanılıyor.

St. Naum’un bahçesine vardığımızda yağ-mur başlıyor. Kra Drim Nehri kıyısındaki bu ma-nastırın bahçesi tavus kuşlarıyla dolu… Amabahçedeki kadar ağaçta da olduklarını görünceşaşırıyoruz. İlk kez ağaçta tavus kuşları gö-rüyorum. Öylesine kamufle olmuşlar ki aslındayapraklar arasında onları ayırt etmek zor.

Bu manastırdaki en ilginç olaysa şu…Manastırın içinde küçük bir kilise var. Kilise-nin içinde de Sveti Naum’un mezarı bulunuyor.Sanduka şeklindeki bu mezara kulağınızı da-yadığınızda bir kalp atışı duyulduğu söyleni-yor. Ben de dinledim ama duyamadım… Kalpatışı sesini duyduğunu söyleyen arkadaşları-

mın olduğunu belirtmeliyim. Manastır’ın için-de bir de butik otel var. Burada bazı ünlü Türkişadamlarının kaldığı söyleniyor.

ELENİ VE MUSTAFA AŞKIBu gezi biter bitmez de kendimizi Oh-

rid çarşısına atıyoruz. Bir hediye almalıyız dost-lara ama ne?.. Burada en güzel hediye seçe-neği; öğlen yediğimiz balığın pullarından ya-pılan Ohrid incisinden takılar ya da sedefler-le süslü sandıklar almak… Ben takıları tercihediyorum. Elbette gerçeği hangisidir diye birbilene sorarak. Gerçek inciler değerli çünkü 30kiloluk balıktan ancak bir inci elde edilebili-yor.

Yoğun geçen bir günün ardından ken-dimi de Ohrid gecelerine akma gücü bulamı-yorum ve odama çıkıyorum. Doğan yeni günbizi Bitola’ya götürecek. Bitola yani Manastır,Atatürk’ün Askeri İdadi’yi okuduğu şehir. Birzamanlar Osmanlı’nın bölgedeki başkenti ol-duğu için oldukça gelişmiş bir şehir. Oh-rid’den üç saatlik yolculukta şehir merkezineulaştığımızda önce bugün müze haline getirilenAskeri İdadi’yi geziyoruz. Burada Rum güze-li Eleni’nin Atatürk’e yazdığı aşk mektubunubir arkadaşımız yüksek sesle okuyor. Anlıyo-ruz ki, Eleni yıllarca Mustafa’yı unutmamış. Amazengin bir tüccar olan babası bu aşkın arası-na girmiş. Buradan çıkıp Manastır Çarşısı’ndayürürken Eleni Karinte’nin evini de görüyoruz.

Sonrasındaysa Sveti Dimitrija (Dimitri)Kilisesi’ne gidiyoruz. Muhteşem ikonalarınolduğu bu Ortodoks Kilisesi’nde de resimçekmek yasak. Kilisede komünyon ayinine (Hz.İsa’nın ölümünü anmak için ekmek ve şaraplayapılan ayin) rast geliyoruz. Ayindekiler bizigüler yüzle karşılıyor.

Manastır’da görülmesi gereken yerler el-bet bunlarla sınırlı değil. 19. yüzyılda Osmanlılartarafından yaptırılmış bir saat kulesi, 16.yüzyılda inşa edilen Yeni Camii ve Romalılar’dankalma Heraklia Antik Kenti’ni bunlar arasın-da sayabiliriz. Ortodoks dünyasının ilk kilise-

DÜNYANIN ENSÜSLÜ CAMİİ

Yağmurlu bir gün olduğuna aldırmadanManastır’a yakın Tetova (Kalkandeler) Kasa-bası’na gidiyoruz. 8 bin nüfuslu bu kasabadaönce Harabatı Tekkesi’ne gidiyoruz. Harap in-sanlara yardım eden bu Bektaşi Tekkesi’nde Dün-ya Bektaşiler Birliği Başkan Yardımcısı EdmonBaba bizi konuk ediyor.

Tekke’nin ardından belki de dünyanın enilginç camilerinden birini görüyoruz. Teto-va’daki Paşa Camii’yi 1495’de Abdürrahim Pa-şa’nın kızları Mensure ve Hurşide kardeşler yap-tırmış.

Paşa Camii, aynen bir kilisede olduğu gibiboyamalarla süslü. Caminin duvarlarında çicektasvirlerinden İstanbul tasvirlerine kadar birçokboyamayı görmek mümkün. 833 yılında yan-gın geçiren Paşa Camii’ni Debreli ustalar bo-yamış. Doğrusu muhteşem bir iş çıkarmışlar.

Page 51: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 51

GE

Zİ-D

ÜN

YA

sinin kalıntılarının bulunduğu Herak-lia’da dünyanın yekpare en büyük mo-zaiğinin de olduğunu belirtelim.

MANASTIR’IN İKİ YAKASIOhrid, Manastır, Tetova derken,

son günümüzü ise Üsküp’te geçireceğiz.Ohrid’teki otelden ayrılıp bir gece ka-lacağımız Üsküp’e geliyoruz. Diğer birdeyişle Skopje’ye… Bu şehri VardarNehri’ni ikiye ayırıyor. Nehrin iki ya-kasında iki hayat var adeta… Müslü-manların yaşadığı yaka, adeta İstan-bul’daymışsınız izlenimi veriyor. Za-ten Osmanlı burayı çok önemsemiş. Av-rupa’ya giden ticaret yolu üzerindekurulduğu için şehir Osmanlı döne-minde de geliştirilmiş. Üsküp’te tipik birOsmanlı çarşısı var. Adı, Bitpazarska. Bu-rada tabelalar bile Türkçe… Kuyumcudükkanları, kahvehaneler tanıdık. Bu-rayı gezdikten sonra Fatih Sultan Meh-met’in hocası Murat Hüdavendigar’ınyaptırdığı ‘Taşköprü’den geçerek şehrindiğer yakasına geçiyoruz. Burada kar-şımıza Arnavut milliyetçiliğinin ateşle-yen isimlerden Küçük İskender’in anı-tı çıkıyor. Fatih’in çocuklukta da arka-daşı olan Küçük İskender, sonrasın-daysa yıllarca Balkanlar’da Osmanlıyakök söktürmüş bir komutan. Şehrin buyakası, daha gelişmiş ve modern bir şe-hir görünümünde. Burada daha çok Hris-tiyan nüfus yaşıyor. Lüks mağaza ve ka-felerin bulunduğu Mareşal Tito Cadde-si, Ploştad Meydanı geziyoruz. Ak-şam’da alışık olunduğu üzere soluğu birgece kulübünde alıyoruz. Zaten Kuzeyve Batı Avrupa Makedonya’nın gece ha-yatına akıyormuş.

Balkanlar’daki bu kısa gezide bilepek çok bilgi biriktirdim. Burada gö-rülmesi ve keşfedilmesi gereken çok şeyvar, çok…

TÜRKLERİN NÜFUSU YÜZDE 5� Makedonya’da Kiril alfabesi kullanılıyor. Manastır’da Kiril alfabesinin mucidleri olan Orto-

doks rahipleri Kiril ve Metodius’un anıtları bulunuyor. Zaten iki rahip alfabeyi bu ülkede geliştirmiş. � Para birimi Makedon dinarı (MAD). 1 euro, 60 MAD ediyor. � Makedonya, 1991’de bağımsızlığını ilan etmiş genç bir cumhuriyet. � Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni oluşturan 6 cumhuriyetten biri… Tito’nun ‘bir-

birine muhtaç ederek’ bir arada tutmayı başardığı bu cumhuriyetler, kurucularının 1980’de ölümü-nün ardından ekonomik ve etnik bir buhran geçirdi. Makedonya da bundan nasibini aldı. Savaşı, ölü-mü gördü.

� Halen Makedon, Arnavut, Sırp, Türk ve Çingeneler bir arada yaşıyor. Yüzde 66’sı Makedonolan ülkedeki Arnavut nüfusunun oranıysa yüzde 22’lerde. İstitastikler sağlıklı olmasa da yüzde 5’ininTürk olduğu belirtiliyor.

RESNELİ NİYAZİ’NİN SONUBalkanlar’ın incisi Makedonya’dan ayrılmadan önce Resne’ye

gidiyoruz. Asıl amacımız İttihat Terakki liderlerinden Resneli NiyaziBey’nin izini sürmek. 2. Abdülhamit tahtan indirilince İttihat ve Terakkibirbirine düşmüş. Bunun üzerine Niyazi Bey, memleketi Resne’ye dön-müş. Burada adeta bir hükümet konağı görünümünde bir köşk yap-tırmış. Yapımına 1908’de başlanan bu köşkün dışı ancak 1913’de bi-tirilebilmiş. Resneli bu köşkte hiç oturamamış çünkü Arnavutluk’takiAvlonya Limanı’ndan İstanbul’a gidecek gemiyi beklerken, koruma-sı (İttihat ve Terakki Fırkası tarafından gönderilen) tarafından öldü-rülmüş. Resneli Niyazi cinayeti hala çözülememiş. Günümüzde de kul-lanılan, “Ne şehit oldu ne gazi, pisi pisine gitti Niyazi” özdeyişindebahsedilen Niyazi’nin kendisi olduğu da vurgulayalım.

Ohrid Gölü

Page 52: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201052 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

RK

İYE

Taşı toprağa kara elmasZonguldak, kara elmas yani kömürle özdeşleşmiş.Günümüzde Kara Elmas Üniversitesi, kömür işletmelerive limanıyla öne çıkan şehir, doğal güzellikleriyle debüyülüyor. Batı Karadeniz’in gelişmiş illerindenZonguldak, zengin tarihi geçmişi, göz alabildiğinceuzanan yeşili, bin yıllık mağaraları, doğal ve tarihigüzellikleriyle görülmeye değer…

A Y Ş E G Ü L E M İ R

Güneşli bir günde Masmavi göreceğiz Karadeniz'i Balkaya'dan Kapuz'a kadar, Karış karış biliriz bu şehri; Eki'nin çiçekli bahçeleri, Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla; Paydos saatlerinde yollara dökülen, Soluk benizli insanlarıyla.

Siyah akar Zonguldak’ın deresi Yüz karası değil, kömür karası Böyle kazanılır ekmek parası

ORHAN VELİ KANIK

Page 53: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 53

Şair Orhan Veli Kanık, bir şiirinde emek ve kömür şehri Zongul-dak’ı böyle anlatır. Dimdik iki dağın arasında kalmış bir vadi boyuncaşehre girerken, şairin bu dizelerini hatırlıyorum. Şehre yaklaştığımız-da kömür diğer adıyla kara elmasla özdeşleştirilmiş Zonguldak’ın do-ğal güzellikleri karşısında şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Karşımdaki dağ-lar ve yemyeşil görüntü bu şehrin kömürüyle ünlü olduğunu unutturuyorbana. Karadeniz’in hırçın coğrafyası içinde bir koy boyunca uzanan şeh-rin merkezine varınca kömürün varlığını hissediyorum. Kömür karası-nı ve tozlarını soluyorum adeta. Şehir merkezinde rengi kara akan de-renin şairin bahsettiği dere olduğunu anlıyorum. Merkezi geride bıra-kınca Karadeniz’in sert rüzgarında alabildiğine uzanan maviliği seyredalıyorum. Sarp kayalar, dik yamaçlar ve gözün görebildiğine dağla-ra kadar uzanan ev sıraları…

DAĞLARIN SAKLADIĞI ŞEHİRZonguldak, deniz kenarında limanı ve kömürüyle ünlü Batı Ka-

radeniz’in modern şehri. Zengin tarihi geçmişi, göz alabildiğince uza-nan yeşili, bin yıllık mağaraları, doğal ve tarihi güzellikleriyle görül-meye değer illerden biri. Kuzeydoğusunda Bartın, doğusunda Karabük,güneyinde Bolu ve batısında Düzce illeriyle çevrili. Çok engebeli araziyesahip. Şehrin alanının yüzde 56’sı dağlarla, yüzde 31’i platolarla ve yüz-de 13’ü ovalarla kaplı.

Tarihinde ise Frigyalılardan başlayarak, Lidyalılar, Persler, Bizans,Selçuklu, Osmanlı imzası bulunuyor. TBMM Hükümeti, 20 Nisan1920’de; Devrek, Ereğli, Mudurnu, Bartın, Göynük ve Zonguldak’ı, BoluBağımsız Mutasarrıflığından ayırarak, Kastamonu vilayetine bağlamış.

Zonguldak isminin verilişi de çeşitli rivayetlere dayanıyor. Saz-lık ve kamışlık anlamına gelen zongalıktan, sıtmanın titremesini tari-fen zonklamaktan ve bir başka rivayete göre de, sisli bir havada gemisiyleburaya giren kaptanın sis kalktıktan sonra “Burası Zongalıkmış” de-mesinden kaynaklanıyor.

KARA ELMAS ÜNİVERSİTESİBugün, şehre Kara Elmas Üniversitesi, kömür işletmeleri ve liman

damgasını vurmuş görünüyor. Kömürü ilk bulan kişi olarak ünlenen UzunMehmet ve taş kömürü havzasında iş kazalarından dolayı yaşamını yi-tiren maden işçileri anıtı da ilgimi çekiyor. Temiz havanın ve yol yor-gunluğunun da etkisiyle acıktığımı hissediyorum. Liman çevresinde de-niz kenarı boyunca dizilen kafelerden birine ilişiyorum. Tercihim tabiiki ızgarada taze balık oluyor. Manzarayı doyasıya seyretmek istiyorumama hızlı bir yemek faslının ardından ayaklarımı sürüyerek de olsa tek-rar yola koyuluyorum. Doğal güzelliklerinin hepsini görme isteğinde-yim. Koyları, kumsalları, her biri ayrı doğa harikası olan mağaraları,orman içi dinlenme tesisleri…

Madenci Anıtı

Ereğli

ZONGULDAK Yüzölçümü: 8.629 kilometrekareNüfus: 1.073.560 (1990)İl trafik numarası: 67İlçeler: Alaplı, Çaycuma, Devrek, Ereğli ve Gökçebey.

GE

Zİ-T

ÜR

KİY

E

Page 54: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201054 � İSMMMO YAŞAM

BİN YILLIK MAĞARA Hızlı da olsa hepsiyle ilgili bir fikir ediniyorum. Altı tane

mağara bulunuyor şehirde. En çok bilineni Gökgöl… Ben de bu-raya gitme niyetindeyim. Zonguldak’ın bir kilometre dışındaki Dev-rek yolu üzerinde bulunuyor, bu mağara. Keyifli bir yürüyüş yolu,çeşit çeşit sarkıt ve dikit manzarasını izlemeye doyamıyorum. Ma-ğarada birbirinden ilginç jeolojik oluşumlar ve kaynak suları bu-lunuyor. Biraz nefes almada güçlük çeksem de doğanın bu hari-

kasına hayranlık duyuyorum. Yorgun ve tık nefes bir şekilde dı-şarı çıkarken geldiğime değdiğini düşünüyorum.

Havanın kararmaya yüz tuttuğu sarp yollarda şehre geridönüyorum. Merkezdeki otele vardığımda günün yorgunluğunuher hücremde hissediyorum. Ertesi gün gezmeyi planladığım şeh-rin en güzel ilçelerinden biri Ereğli’yi düşünerek uykuya dalıyo-rum.

Sabah güneşiyle uyanırken, perdeleri aradığımda mavi vehırçın Karadeniz’le güne tazelenmiş şekilde başlıyorum. Hızlı birG

EZİ-

TÜR

KİY

E

Page 55: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

kahvaltının ardından vakit kaybetmeden yola koyuluyorum. Batıya doğru, Ereğli tarafına gidiyorum. Zonguldak’ın en

önemli ilçelerinden birini görmeden şehri tam tanıyamayacağımıdüşünüyorum. Düzgün yerleşimiyle bir Avrupa şehri görünümünde,Ereğli. Modern ve temiz görünümlü. Şehre damgasını tabii ki Er-demir vurmuş. Ereğli’nin ortasında devamlı duman çıkan bacalarıylaher şeyin merkezinde bu fabrika… Evlatlarını kucaklayan bir annemisali dur durak bilmeden çalışıyor. Devasa demir çelik fabrika-sını hayranlıkla izliyorum. Ereğli’de batıya gittikçe büyük tersa-nelere rastlıyoruz. Sahil boyunca güzel plajlar ve tesisler de var.Doğal seyir terasları da muhteşem deniz manzarasıyla büyülüyor.

İSMMMO YAŞAM � 55

Ağır sanayi şehri Zon-guldak’ın ekonomisi kömürebağlı. Ancak son yıllarda dev-letin izlediği kömür politikası veTürkiye Taşkömürü Kurumu’nun(TTK) küçültülmesi şehrin eko-nomisini önemli oranda etki-lemiş. Ekonomisi giderek kü-çülen şehirdeki muhasebeci vemali müşavirlerin de işleri birhayli etkilenmiş. ZonguldakSerbest Muhasebeci ve MaliMüşavirler Odası (ZSMMMO) Başkanı Zeki Dirlik, TTK’nın küçültülmesi, Ereğ-li Demir Çelik’in, Çaycuma’daki kağıt fabrikasının ve ateş tuğla fabrika-sının özelleştirilmesinin şehrin ekonomisini önemli oranda etkilediğini söy-lüyor. Şehrin ekonomisinin devamlı geriye gitmesinden yakınan Dirlik, şun-ları anlatıyor: “Oda olarak 368 üyemiz var. Son on dört yılda üye sayı-mız sadece yüzde 28 artabildi. Bartın ve Karabük’ün şehirden ayrılmasıda ciddi etkiledi. Zonguldak ağır sanayi şehri idi. Kömürün merkezi ol-duğu için birçok fabrika kuruldu. Ancak kömürün ithal edilmesi günde-me geldi, ocaklara yatırım yapılmadı. Eskiden Zonguldak, İstanbul’dansonra en çok göç alan ildi. Ama şu anda göç verir hale geldi. Yeraltı ma-denciliği terk edilirse bunun geri dönüşü yüzyılı bulur. İnsanlar eskidenocaklara Jandarma zoruyla girmişlerdi, mükellefiyet yasası çıkartılmış-tı. O zamanlar korkulduğu için bu işe girilmek istenmemişti. Ama bugüngönüllü giriyor herkes, çünkü işi ailesinden öğreniyor. Özelleştirmeler son-rasında fabrikalar küçüldü ve eleman çıkartıldı. Yeraltı zenginlikleri ne-deniyle şehirde tapu verilmemesi de önemli sorun. Yatırımcı bu nedenlegelmek istemiyor. Tapusuz arsaya kimse yatırım yapmak istemiyor. Alt-yapı sorunlarımız çok. Havaalanımız yeterli değil, demiryolumuz tek hat.Doğalgaz yok, liman yetersiz. Karayolu düzgün değil. Yatırım çekilmesiiçin de altyapının iyileştirilmesi lazım. Özel sektörün gelişmesi zamanındadevlet eliyle önlendi. Bölge halkı ocakta çalışmaya mahkum edilmiş. Şim-di ise yatırım çekilmesi gerekiyor. Şehre teşvik de verilmiyor. Oda olarakşehrin somut durumuyla ilgili araştırma başlattık. Ama devlet altyapıyıyapmadığı sürece önerilerin, araştırmaların bir anlamı yok.”

Kömür sanayi de küçüldü şehir de

Mutfağı unlu yemeklerden Zonguldak’ın mutfağı ağırlıklı olarak buğday ve mısır unun-

dan yapılan yemek türlerinden oluşuyor. Su böreği, kabaklı börek,bazlama, cizleme, gözleme, kömeç ekmeği, pide türleri, tarhana çor-bası, uğmaç çorbası, göce çorbası, malayı yöresel yemekler arasın-da. Ereğli pidesi, Osmanlı çileği, Çaycuma yoğurdu, Devrek çöreği vesimidi ile Zonguldak ormanlarında yetişen kuzu kestanesi yöreninadıyla özdeşleşmiş yiyeceklerden. Devrek bastonu, elpek bezi ma-denci heykelcileri de Zonguldak’tan alınabilecek hediyelik eşyalar.

Page 56: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İslam medeniyetinin 1000 yıllık tarihi süreçte, dünya bi-lim ve teknolojisine yaptığı katkının interaktif olarak aktarıl-dığı 1001 İcat-Bilim ve Teknolojinin 1000 Yıllık Serüveni adlıserginin Londra'dan sonraki durağı İstanbul oluyor. SultanahmetMeydanı'nda, 1000 metrekarelik kapalı alanda yer alacak olansergide, bilim tarihine ışık tutacak birçok eserin yanı sıra geç-mişe uzanan sanal tarihi yolculuklar da yapılabilecek. İslammedeniyetindeki kültürel ve bilimsel mirasın aktarıldığı sergi,17 Ağustos'tan itibaren, 5 Ekim'e dek görülebilecek. 1001 İcat-Bilim ve Teknolojinin 1000 Yıllık Serüveni sergisi, 7. yüzyıldanbaşlayarak 17. yüzyıla uzanan bilimsel mirası gözler önüne seriyor. Sergi alanı ev, alışveriş,okul, hastane, şehir, dünya ve evrenin temsil edildiği yedi ayrı bölümden oluşuyor.

Ücretsiz olarak gezilebilecek sergi kapsamında ayrıca konferanslar da düzenlenecek.Londra'da açık kaldığı süre zarfında 400 bin kişi tarafından ziyaret edilen sergi, ALJ SosyalSorumluluk'un global sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Vakfıtarafından gerçekleştirilen 1001 İcat sergisi İstanbul'dan sonra New York'ta da bilim merak-lılarına sunulacak.

TEMMUZ - AĞUSTOS 201056 � İSMMMO YAŞAM

LT

ÜR

-SA

NA

T

UNESCO, İstanbul'unDünya Mirası Listesi'nden çı-karılarak Tehlike AltındakiDünya Mirası Listesi'ne alın-ması talebini reddetti. UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nun Brezilya’dakitoplantısından korkulan karar çıkmadı. Türkiye'nin de taraf olduğu,1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Söz-leşme'nin uygulanmasını öngören Dünya Miras Komitesi, İstan-bul'un Dünya Mirası Listesi'nde kalması kararlaştırdı. Komite, 'İstanbul'unTarihi Alanları' ile ilgili gündem maddesini, 2011'de Bahreyn'de ya-pılacak olan 35. toplantısında tekrar ele alacak.

UNESCO uzmanları ve Dünya Miras Komitesi, tartışmalı HaliçMetro Geçiş Köprüsü'nün yapılmasına itiraz etmediklerini, hatta köp-rünün tarihi yarımadadaki trafiği azaltmak bakımından yararlı ola-

bileceğini ifade ediyor. Ancakuzmanlar, projeye göre 65metre olan köprü direkleri-nin 'dünyada en iyi korunan

tarihi - kültürel manzara' olarak niteledikleri İstanbul'un tarihi yarı-madasının manzarasını zedelemesinden endişe duyuyor. Komite, bunedenle Türkiye'ye üç ödev verdi. Buna göre Türkiye, Haliç Metro Ge-çişi Köprü Projesi'nin başta Süleymaniye Camii olmak üzere, tarihi ya-rımadanın görüntüsünü zedeleyip zedelemeyeceğinin tespiti için ba-ğımsız bir değerlendirme yaptıracak. Tarihi alanların korunması içinhazırlanmakta olan 'Yönetim Planı'nı bir an önce bitirecek, büyük öl-çekli altyapı projelerini uygulamadan önce kültür mirası üzerindekietkilerinin değerlendirecek ve Osmanlı ahşap evlerinin korunması içinbir plan geliştirecek.

İstanbul çok sevindi

1001 özel icat geldi

Page 57: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 57

LT

ÜR

-SA

NA

T

Çağdaş modanın önde gelen tasarımcılarından Hüseyin Çağlayan’ın Tür-kiye’deki en kapsamlı sergisi, 15 Temmuz - 24 Ekim 2010 tarihleri arasında İs-tanbul Modern’de düzenleniyor. İTKİB’in organizasyonu ve İstanbul 2010 Avru-pa Kültür Başkenti Ajansı’nın katkılarıyla düzenlenen sergi, İstanbul Fashion Week2010, İstanbul Moda Akademisi (IMA) ve Design Museum işbirliğiyle gerçekle-şiyor. Daha önce Londra Design Museum ve Tokyo Museum of Contemporary Art’dasergilenen sergi, sanatçının son 15 yılda ürettiği çalışmalarının bir seçkisi nite-liğini taşıyor. Küratörlüğünü Londra Design Museum’dan Donna Loveday’in yap-tığı sergide, Hüseyin Çağlayan’ın 1994 ile 2009 yılları arasında ürettiği modakoleksiyonları, enstalasyon ve filmleri bir araya geliyor. Sergilenen çalışmalarÇağlayan’ın yaratıcı yaklaşımını, esin kaynaklarını ve genetik, teknolojik ilerleme,yer değiştirme, göçmenlik ve kültürel kimlik gibi alanlardaki fikirlerini ortayakoyuyor. İngiltere’de iki kez “Yılın Tasarımcısı” seçilen Hüseyin Çağlayan, günümüzdemoda alanında çalışan en ilerici isimlerden biri olarak tanınıyor.

Kısaca, Hüseyin Çağlayan

Bir yaz gecesi rüyası

Tiyatro Kedi, William Shakespeare'in Bir YazGecesi Rüyası'nı sahnelemeye devam ediyor. Hale Soy-gazi, Tamer Karadağlı, İsmet Üstekin gibi isimlerinrol aldığı Bir Yaz Gecesi Rüyası, yönetmen Hakan Al-tıner'in uyarlaması ve şarkı sözlerini yazan İpek Al-tıner'in yorumuyla 'rock tadında' bir müzikale dö-nüşmüş. Yönetmen Altıner, "Shakespeare'e ve onunmuhteşem hayal gücüne bir kez daha hayran oldum.Her oyun yeni bir heyecandır ama bu ufkumu açanoyunlardan biri oldu" diyor. Bir Yaz Gecesi Rüyası'nınbütün şarkılarını yeniden yazan İpek Altıner ise, "Sha-kespeare oyunda gene ciddi laflar etmiş. Aynı onundiğer oyunlarındaki gibi söyleyecek çok sözü olan birmetinle karşı karşıyayız. Bunu ön plana çıkarmayaçalıştık" diye konuşuyor. Oyun 26 ve 28 Ağustos'taYıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nde görülebilir.

30. yıla özel konser

Folk/post-punk akımının temel taşlarından olan kült grupNew Model Army, otuz yıllık serüvenini bir turneyle kutluyor. Grup,turnenin Türkiye ayağında 1 ve 2 Ekim’de İstabul ve Ankara’dakonser verecek. Yaklaşık 2.5 saat sürecek bu konserlerde, iki fark-lı set çalacak. 30 seneyi, 13 albümü kapsayan dev bir repertua-rın, daha sakin, akustik şarkılarından oluşan birinci set, ardındangrubun tüm dünyaya yayılmış efsanevi takipçi kitlesini istisnasızateşleyen, sert, enerjik klasiklerinden oluşan ikinci set. 1980 yı-lında Justin Sullivan liderliğinde kurulan New Model Army’nin kon-seri 1 Ekim’de İstanbul’da Ghetto’da saat 22.30’da başlayacak.

Page 58: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

Orijinal adı: The A-Team, Tür: Aksiyon, Gerilim, Komedi, MaceraYönetmen: Joe Carnahan, Senaryo: Skip Woods, Michael Brandt, Stephen J. Cannell, DerekHaas, Oyuncular: Jessica Biel, Liam Neeson, Bradley Cooper, Patrick Wilson, Sharlto Copley

� 80'lerin efsanevi dizisi A Takımı yeni oyuncularıyla sinemaya uyarlandı. Başrollerinde Liam Neeson, Bradley Cooper, Jessica Biel vePatrick Wilson’un rol aldığı aksiyon-komedi-macera türündeki A Takımı, işlemedikleri bir suçla suçlanan bir grup ‘özel kuvvetler’üyesinin, bir araya gelip özel yeteneklerini kullanarak asıl suçluyu bulma çabalarını konu alıyor. Dizi, Vietnam'dan kaçan askerlerinhikayesini anlatıyordu. Filmde ise kahramanlarımız Irak savaşından kaçıyor...

TEMMUZ - AĞUSTOS 201058 � İSMMMO YAŞAM

SİN

EM

A-D

VD

A Takımı

Orijinal adı: CenturionTür: Aksiyon, Macera, DramYönetmen / Senaryo: Neil MarshallOyuncular: Michael Fassbender, Dominic West, Olga Kurylenko, NoelClarke, David Morrissey, JJ Feild, Axelle Carolyn� M. S. 117 yılında Roma İmparatorluğu Mı-

sır’dan İspanya’ya kadar, Doğu’da da Kara-deniz’e kadar genişlemiştir. Fakat Kuzey Bri-tanya’da fetihler gerilla taktikleriyle yenil-mez bir düşman haline gelen Pict’ler tara-fından durdurulmuştur. Romalılar'ın İngilte-re’yi işgali sırasında geçen film Pict saldırı-sında geriye kalan son savaşçı Quintus Diasadında bir adamın öyküsünü anlatıyor. Ge-neral Virilus'un efsanevi 9. Lejyonuna katı-lan genç adam Pict ırkını ve liderleri Gorla-con'ı yer yüzünden silmek için ordusuyla be-raber kuzeye doğru yöneliyor. BaşrollerindeMichael Fassbender, Dominic West ve OlgaKurylenko’unun rol aldığı filmin yönetmeniise, ülkemizde The Descent filmlerinin yö-netmeni olarak tanınan Neil Marshall.

Son Savaşçı

Page 59: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 59

SİN

EM

A-D

VD

Orijinal adı: Going the DistanceTürü: Romantik Komedi, Yönetmen: Nanette Burstein, Senaryo: GeoffLaTulippe, Oyuncular: Drew Barrymore, Justin Long, Christina Apple-gate, Ron Livingston, Kristen Schaal, Charlie Day, Kelli Garner, Pey-ton List, Jason Sudeikis, Natalie Morales

� Seni Uzaktan Sevmek, iki ayrı şehirde yaşamak zorunda kalan bir çiftin ilişkilerikonusunda romantik bir komedi filmi… Erin ve Garrett, birbirleri ile iyi vakit geçi-ren, oldukça uyumlu bir çifttir. Erin işi nedeniyle San Fransisco'ya dönmek zorundakalır ve ardında yine işi nedeniyle New York'ta kalmak zorunda olan Garrett'ı bıra-kır. İlişkileri her ne kadar iyi gitse de, aradaki mesafeden dolayı bu aşkın bite-ceğini düşünmektedirler. Ancak bekledikleri gibi olmaz, birbirleri olmadan geçenanlamsız altı haftadan sonra aradaki mesafeye rağmen ilişkilerini yürütmeye ka-rar verirler. Oysa ilişkileri aradaki mesafeden değil, yanı başlarındaki dostlarındandolayı zora girecektir...

� BrothersSam Cahill, Afganistan dağlarında terörle savaşmak üze-

re gönderilmiş bir Amerikan askeridir. Eşi Grace ve çocukla-rının yanına erkek kardeşi Tommy taşınır. Tommy kardeşinin

ailesini korumak için onların yanındadır ama değişken karakterive tuhaf alışkanlıkları aile içinde sorun yaratır. Zaman geçtikçeTommy ve Grace birbirlerini daha iyi anlamaya ve birbirlerindenhoşlanmaya başlarlar. Sam'in Afganistan'da yaşadığı trav-malarla birlikte eve dönmesi ise bütün dengeleri değiştirir.

� Zaman Yolcusu'nun KarısıAudrey Niffenegger'in 2003 tarihli aynı adlı romanından uyar-

lanan The Time Traveler’s Wife adlıfilm, Chicago’da kütüphaneci olanHenry DeTamble'ın (Eric Bana ) sa-hip olduğu genetik bir bozukluk ne-ticesinde istem dışı olarak zaman-da yolculuk etmesini ve Clare Abs-hire (Rachel McAdams ) adındaki birressama aşık olmasını anlatıyor. Fan-tastik bir aşk hikayesini konu alanfilmde Henry ve Clare'in her şeyerağmen ilişkilerini ayakta tutma ça-baları ön plana çıkıyor.

D V D S E P E T İ

� Zindan Adası“Departed-Köstebek” ile Oscar ödülü kazanan yö-

netmen Martin Scorsese’in yönettiği “Shutter Island-ZindanAdası”ndaki hikaye, Massachus-sets sahili açıklarındaki bir ada-da suç işlemiş akıl hastalarının te-davi edildiği hastanede geçiyor. Buhastanedeki bir katilin esrarengizşekilde kayboluşunu soruştur-makla iki polis görevlendirilir.Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio)ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adlıiki polisin baş döndüren hikaye-sini izleyebilirsiniz.

Seni Uzaktan Sevmek

Page 60: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

60 � İSMMMO YAŞAM

KİT

AP

İstanbul Hatırası� Yazar: Ahmet Ümit � Yayınevi: Everest Yayınevi� Sayfa sayısı: 590 Bab-ı Esrar'la iki yıl önce oldukça yoğun ilgi görenAhmet Ümit yeni kitabı İstanbul Hatırası ile geri döndü. Romanlarında zenginarka planı polisiye kurgu içinde vermekteki ustalığı ile bilinen Ahmet Ümit'inbu romanı da yine peş peşe işlenen cinayetlerin çevresinde kurgulanmış.İstanbul Hatırası, çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir araya getirerek içindebarındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Tutucusundan modernine,eski İstanbullusundan yeni göç etmişine, milliyetçisinden gayrımüsliminevarana dek İstanbullu diye adlandırılabilecek herkes bu kitabın içinde kendi

öyküleriyle birlikte İstanbul'un devasa çarklarının dişlilerini dile getiriyor.

Ejderha Dövmeli Kız� Yazar: Stieg Larsson � Yayınevi: Pegasus Yayınları� Sayfa sayısı: 646 İsveçli gazeteci-yazar Stieg Larsson 2004yılında 50 yaşındayken öldü... Kitaplarının 30 dile çevrildiğini, 41ülkede yayımlandığını, dünya çapında ünlü bir yazar olduğunugöremedi... Larsson'un zihne kazınacak sahneler, çarpıcı ve canlıkarakterler, okurları adeta yerlerine çivileyecek sürükleyici birkurgu ile her sayfasını ağır ağır ve dokuyarak yazdığı Millenniumserisinin ilk kitabı Ejderha Dövmeli Kız'ı okuduktan sonra, GefleDagblad gibi “Bundan daha iyisi yapılamaz” diyebilirsiniz...

Serinin ikinci kitabı da "Ateşle Oynayan Kız" geçtiğimiz günlerde raflarda yerini aldı.

Ölü Ruhlar Romanı� Yazar: Jean-Christophe Grangé � Yayınevi: DoğanKitap � Sayfa sayısı: 460 Jean-Christophe Grangé'ın sonkitabı Ölü Ruhlar Ormanı, gerilim sevenleri oldukça memnunediyor... Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç JeanneKorowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansısayesinde Paris'te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerinfailini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilinpeşine tek başına düşmek zorundadır. Böylece Guatemala,Nikaragua ve Arjantin'de soluk soluğa ve kanlı bir takipbaşlar. Jeanne Korowa tek bir hata yaptı. Katili ormanda

arıyordu. Oysa orman katilin içindeydi...

EN ÇOK SATANLAR

ŞİİR

� Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer

� İçindeki Gücün Sırrını Keşfet� İstanbul Hatırası� Zeytindağı� Mahrem� Tuhaf� Seçme Sapan Şeyler� Ejderha Dövmeli Kız� Bıkma Yaşa� Dukan Diyeti �

Rem

zi Kit

abev

i (Ha

ziran

2010

)

Sevde Bir Ateş Buldu SendeSevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seniArtık kimse denizi bilmiyor

Dirseklerini masaya koyuşundan belliGelip geçen bir günü bitirmek istemediğiniSevda bir umut buldu sende

Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayanArtık kimse gözlerini bilmiyor

Şunu imzalaBir mektup, bir telgraf alındısı değilUnutulmuş bir sevdadır kapısını çalanVe sevimsiz bir terlik gibi duran odanKimse artık bir şey giymek istemiyor

Sonra bir pencereden kendineAyışığı gibi vuran senNe sana ne başkasına benziyor

Ve işte bir dip balığı su boşluğundaÇırparaktan yüzgeçleriniHiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor

EDİP CANSEVER

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

Page 61: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

İSMMMO YAŞAM � 61

KİT

AP

KİT

AP

Dikkat Falsolu TopYazar: Silke MoritzYayınevi: Çitlembik YayınlarıSayfa sayısı: 96

Muhabir Oskar çok heyecanlıydı:Çalıştığı gazete adına DünyaKupası'nı izleyecekti! Ancak iş çokda zorluydu: Gizli antrenmannerede olacaktı? Oskar'ın röportajyapacağı kaleci eşi hangisiydi?Takım otobüsü stadyuma nasılgidecekti? Taraftarların alışverişyaptığı dükkândaki sorun neydi?Kitapta futbolseverler için 40bulmaca yer alıyor.

PrenseslerinAğaçeviYazar: Louise Comfort, Maggie BatesonYayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Yaratıcı çocuklar için 3 boyutluağaçevi, karton oyuncaklar veeğlenceli bir öykü... Yaz tatilinigeçirmek için bir ağaç evindendaha eğlenceli bir yer olabilir mi?Taçyaprağı, Gelincik veMeşepalamudu`nun ÇınarKrallığı`ndaki tatiline siz dekatılın. Karton bebeklerle birlikte gökkuşağında kayın,salıncakta sallanın.

Beyninİyileştirme Gücü� Yazar: Tanju Sürmeli � Yayınevi: Nobel TıpKitabevi � Sayfa sayısı: 560 Psikiyatrist Tanju Sürmeli, "Beynin İyileştirmeGücü"nde dikkat eksikliği, hiperaktivite, otizm hatta zeka geriliği gibi rahatsızlıklarıntedavisinde kullanılan neurofeedback (nöroterapi) yönteminin önemine dikkat çekiyor.Sürmeli, bu tedaviyle birçok hastanın hayatının değiştiğini savunuyor. Sürmeli “Buyöntemde özel testler yardımıyla beyindeki hasarlı kısımları tespit ederek, beyne düzensizbeyin dalgalarını düzeltmeyi öğretiyoruz. Ayrıca beyin dalgalarına yapılan bu uyarılarbeynin gücünü artırıyor, doğru karar alabilme yeteneğini geliştiriyor. Bu nedenle sporcu,eğitimci ve müzisyenler de neurofeedback’ten faydalanıyor” diyor.

Eşimle TanışmayıUnutmuşuz� Yazar: Sema Maraşlı � Yayınevi: Popüler Kitaplar� Sayfa sayısı: 158 Aynı evi ve aynı yatağı paylaştığınız kişiyine kadar tanıyorsunuz? Sizinle yaşamak, onun damağında nasıl birtat bırakıyor? Tatlı, tuzlu, acı, ekşi, kekremsi... Hangisi biliyormusunuz? Kadınlar ve erkekler birbirlerinden çok farklıdırlar. Bufarklılıkların keyfini mi çıkarıyorsunuz? "Eşimle TanışmayıUnutmuşuz" farklılıkların keyfini çıkarmak isteyenler için, ipucu hikayeleri sunuyor.

Mösyö İmam� Yazar: Mehmet Oyan � Yayınevi: Doğan Kitap � Sayfa sayısı: 236Ursula Markham iş eğitimi ve personel danışmanlığıkonusunda uzun yıllar görev yapmış ve bu alanlarda pek çokyapıt vermiş uzman bir yazar…"Söz kabadayılığına nasılkarşı durulur, eleştirilerle nasıl başa çıkılır? Etkili iletişimkurmak, hayır demeyi öğrenmek. Başkalarını motive etmek,çatışmalar sırasında ortaya çıkan stresi azaltmak" gibikonuların irdelendiği kitapta zor insanları tanıma ve onlarakarşı uygulanabilecek davranış yöntemlerini belirlemekonusunda pratik tavsiyeler yer alıyor.

ÇOCUKLARA ÖZEL

KİTAPLAR

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

Page 62: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

A Y Ş E G Ü L E M İ RYaz anılarını ölümsüzleştiren fotoğraf

makineleri de yeni teknolojiden nasibini alıyor.Televizyonlardan sonra üç boyutlu fotoğraf ma-kinesi de teknoloji severlerin ilgi odağı oluyor.Fotoğrafçılıkta çığır açacak bu teknolojiyle fo-toğraflar çıplak gözle üç boyut-lu görülebiliyor. Fuji, bu tekno-lojinin ilk makinelerinden birini,Türkiye’ye getirdi. Fuji FinepixReal 3D W1 fotoğraf makinesi,farklı açılardan çektiği iki görüntüyü aynı mer-kezde birleştirerek resimlere üçüncü boyutu ka-zandırıyor. Kompakt tasarımında 10 mega-piksellik iki ayrı objektifi var.

Fotoğraf makinesi, çok yüksek kesinlikteçalışan objektif hizalama düzenlemesi sayesindesağ ve sol objektifle çekilen resimleri makinedebirleştiriyor. Bu şekilde oluşan üç boyutlu veçarpıcı resimlerin, 7 santimetre çapındaki ge-niş ekranda ve özel bir gözlüğe gerek duyul-madan, rahatlıkla izlenebilmesini sağlıyor. Ay-rıca her bir objektife ve ışık algılayıcıya fark-lı işlevler yükleyerek aynı anda iki farklı resim

çekme olanağı da sunuyor. Son dönemde pi-yasaya çıkan diğer fotoğraf makineleri fark-lı özellikleriyle de dikkat çekiyor.

Casio’un Exilim serisinin yeni üyesiZ550, 14 megapiksel çözünürlükte minik birdev adeta. Bu ürün, Exilim serisinin diğer ürün-

leriyle karşılaştırıldığında yeni-lenen Engine 5.0 görüntü iş-lemcisi ile ön plana çıkıyor. Önplana çıkan diğer bir özelliğiyse‘dinamik photo’. Bu özellik sa-

yesinde fotoğraf tutkunları bilgisayara ihtiyaçduymadan hareketli görüntüleri makine üze-rinden düzenleme ve birleştirme işlemini ger-çekleştirebiliyor. Küçük boyutlarıyla tek elle dahirahatlıkla kullanılabilen ürün,5 farklı renk seçeneği ile kul-lanıcıların beğenisine sunu-luyor.

Casio, üründe 2.7 inçbüyüklüğünde TFT LCD ekranayer verdi. HD (yüksek çözünürlükte) video kay-dı da yapabilen Z550, 4x optik, 4x dijital zoom,HD video çekimlerinde ise maksimum 27x zoom

yapabiliyor.Samsung da yüksek zumlu dijital fo-

toğraf makinesi serisi WB’ye yeni bir modeldaha ekledi. 12 megapiksellik WB650, genişaçılı 24mm Schneider lens içeriyor, ancak te-leobjektif özelliğinin kapasitesini 10X optik zum-dan 15X optik zuma çıkararak, etkileyici bir op-tik performans sunuyor. Ayrıca WB650, net veberrak görüntü sunan 3.0 inç genişliğinde AMO-LED ekranla çekilen fotoğraflara otomatik coğ-rafi etiketleme yapabilmek için yerleşik GPS(konum belirleme) teknolojisi içeriyor.

BİR YIL SUDA KALDISuya ve darbelere dayanıklılıkta da fo-

toğraf makineleri birbiriyle yarı-şıyor. Olympus’un Tough maki-nesi, kaza sonucu düşürüldüğüdenizde bir yıl hayatta kalmayı ba-şardı. Estonya’nın kıyılarında dal-maya giden bir dalgıç Olympus 720

SW’yu gördüğünde şaşırdı. Bir yıl önce sahibienkazda dalış yaparken kaybolduğundan berioradaydı. Makine halen çalışıyordu.

‘Üç boyutlu’ gülümseyin

TEMMUZ - AĞUSTOS 201062 � İSMMMO YAŞAM

TE

KN

O-Y

AM

Üç boyut, televizyon vebilgisayarlardan sonra fotoğrafmakinelerine de girdi.Fotoğrafçılıkta çığır açacak buteknolojiyle fotoğraflar çıplak gözleüç boyutlu görülebiliyor. Fotoğrafmakinesi, farklı açılardan çektiğiiki görüntüyü aynı merkezdebirleştirerek resimlere üçüncüboyutu kazandırıyor. Megapikseligiderek artan ve suya, darbeyedayanıklı fotoğraf makineleri dediğer ilgi çeken yeni modellerarasında. İşte, fotoğraf makinesi veteknolojideki yenilikler.

Page 63: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

Tarzını yaratCanlı, parlak renk seçenekleri ve değişik

modelleriyle her çeşit kıyafetinizle uyum içindekullanabileceğiniz Philips SHL 8800 ve SHL8805 kulaklıklar, müzikseverler için farklılıkoluşturmaya aday. İki kulaklık, ergonomisi ilerahat bir kullanım sunmasıyla birlikte, kapalıyapısı ile de arka plan sesini büyük ölçüde az-altıyor. Bas notaları güçlendiren akustik ayarlıhava kanalı sayesinde gerçekçiliğe sahip seslerdinlemenizi sağlıyor. Farklı model ve seçenekle-riyle kıyafetiniz ve tarzınızla özdeşleşmeyeaday kulaklıklar, güçlü bas sesinin yüksek seskalitesi ile bütünleşiyor. Kulak yastıklarınınözel şekli ve kullanılan malzeme kalitesi saye-

sinde mükemmel uyum ve maksimum konfor sağlamasıyla birlikte sını-fında iddialı. Saatler sürecek rahatlık için tasarlanmış yumuşacıkderiden kulaklıklar ve kafa bandına sahip olan Philips SHL 8800 ve SHL8805 net ve kesintisiz müzik keyfi için ideal fırsatlar yaratıyor.

Playstation’dakarting oyunu

Sony, yaratıcılığını ve hayal gü-cünü geliştirerek, vaktin eğlencelibir şekilde geçirebilmesi için PSP’ler(PlayStation Portable) ile beraberözel bir hediye paketi olarak hazır-lanan ModNation Racers karting oyu-nunu sunuyor. Oyun, Sony'nin son dö-nemde sunduğu en eğlenceli oyun-lardan biri. ‘Oyna, geliştir, paylaş’ slo-ganıyla geliştirilen oyun, kullanıcıların kendi dünyalarını diledikleri gibiyaratmalarına ve diğer oyuncularla paylaşmalarına izin veriyor. 7’den70’e tüm karting ve PlayStation severlerin rahatlıkla oynayabileceği Mod-Nation Racers, karakterinizi, yarış aracınızı hatta kendi yarış parkurunuzubile kendiniz yaratarak, online platformda diğer oyuncularla paylaşa-bileceğiniz çılgın bir yarış deneyimi sunuyor. Sadece bir yarış oyunu ol-maktan öteye giderek, oyuncunun yaratıcılığını konuşturabileceği ve ge-liştirebileceği eğlenceli bir macera sunan, açık-uçlu sosyal paylaşım oyu-nu PSP’ler yanında PlayStation 3’te de oynanabiliyor.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010 İSMMMO YAŞAM � 63

TE

KN

O-Y

AM

Su geçirmezkamera

Sanyo’nun su geçirmez Full HD dual ka-merası DMX-CA100 pazara sunuldu. Firma, dualyani fotoğraf ve video çekebilen kamera konseptiyanında kullanıcılara su altında da fotoğraf ve vi-deo çekebilme keyfi vaat ediyor. DMX-CA100, sugeçirmez tasarıma ve cazip renklere sahip. DMX-CA100; siyah, sarı ve pembe renk seçenekleri vesu geçirmez tasarımıyla, sadece havuzda, denizdeveya okyanusta yüzerken değil tüm yıl boyu açık hava koşulla-rında ve yağmurda çekim yapabilme imkanı sunuyor. Şnorkel-le yüzme ve sörf yapma gibi deniz sporları hatta kayak ve snow-board gibi kış sporları sırasında da çekim yapmak için ideal. PCve internet ortamına veya televizyona kolayca aktarılabilecek uy-gunlukta bir video formatı bulunuyor. Kullanıcıya görüntü ya-kalama, izleme, kaydetme ve kaydedilen görüntüleri sosyal pay-

laşım sitelerinde veya diğer multimedya sitelerinde kolaycapaylaşabilme fırsatı sağlıyor.

LG’den akıllıtelefon

LG’nin yeni telefonu LG Optimusakıllı telefon deneyimini yaşamak isteyen-lere hitap ediyor. Kullanıcılarına çeşitli An-droid uygulamalarının yanı sıra hesapları-nı Google mobil hizmetlerinin tümüyle otomatik olarak sen-kronize etmenin keyfini yaşatıyor. Aynı zamanda güçlü mul-

timedya özellikleri ile zenginleştirilmiş sosyal ağ iletişimi imkanlarısunuyor. SlideME (uygulama mağazası) özelliği ile yüzlerce uy-gulamayı kolayca indirebiliyor. Böylece kullanıcılar telefonları-nı kendi zevklerine göre zenginleştirerek kişiselleştirebiliyorlar.LG Optimus’un güçlü multimedya özellikleri, telefonun kullanı-mını çok daha eğlenceli kılıyor. Gelişmiş medya oynatıcı kulla-nıcıların DivX ve Xvid videoları ayrı bir kodlama olmaksızın doğ-rudan seyredebilmelerine olanak tanırken, 3D fotoğraf galeri-siyle multimedya dosyaları taramak keyifli oluyor.

Page 64: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201064 � İSMMMO YAŞAM

MİZ

AH

� K O M İ K R E S İ M L E R

ÖZLÜ SÖZLER� Dünyada birçok yetenekli kişiler, küçük bir cesaret sahibi olamadıklarıiçin silinip gitmişlerdir. Sydney Smith� Bir insan başarısızlıkları için başkalarını suçluyorsa, başarılarının şere-

fini de başkalarına vermesi iyi bir fikirdir. Howard Neewton� Düşüncelerini tam ve yerinde kelimelerle ifade edemeyen insan, yanlıştartılarla tam iş görmeye çalışan satıcıya benzer. Jolfang Wolfgangvon Goethe� İsteklerimizin bazılarını elde edememek, mutluluğumuzun ayrılmaz bir

şartıdır. Bertrand Russell� İki insanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmalarıyla değil, bir-birlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır. A. Toqueville� Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez ama her söylediğinidüşünür. Aristoteles� İnsanlara yapılacak en büyük iyilik, onlara akıllarını kullanmayıöğretmektir. Molliere� Sevmek güzeldir. Bir daha sevmemek daha da güzeldir. Paul Geraldy� Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir. Jolfang Wolfgang von Goethe� Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma vardır, duygulan-manın da temeli aşktır. Sigmund Freud� Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ör-dükleri için yalnız kalırlar. Newton� Kadın olsun, kitap olsun, cildine aldanmayıp içindekilere ba-kılmalıdır. Cenap Şahabettin� Erkekler şaraba benzer, geçen yıllar kötülerini eskitir, iyile-rini olgunlaştırır. Cicero � İstemek yetmez, amacımıza ulaşmak için şiddetle arzulama-mız gerekir. Ovidius� Yaşam yokuşunu tırmanırken rastladığımız kişilere iyi dav-ranalım. Çünkü inişte yine onlara rastlayacağız. Cicero

Page 65: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

MİZ

AH

TEMMUZ - AĞUSTOS 2010

� İNTERNETTE BUNLAR VAR :)

NE ZAMAN AT DİYORLAR?Birinci sınıf öğrencisi okuldan

dönünce annesine:- Bugün öğretmen bize atlardan söz

etti. Ama ben atın ne olduğunuhâlâ anlayamadım, dedi.

- ‘Neden’ diye sordu annesi. - Öğretmen ‘Atın yavrusuna tay,

dişisine kısrak, erkeğine aygır’dendiğini söyledi.

- Bunda anlaşılmayacak ne varçocuğum?

- Peki anneciğim, ne zaman ata atdiyorlar?

ÇOCUKBİLMECELERİ1-Yük üstünde yünlü yumak2-Eğri çınar yerden alır, gökte yer3- Elemeden yoğurur, gün aşırı doğurur4- Dağdan gelir sekerek kuru üzüm dökerek5-Kapıyı açar, kopmadan kaçar6- Çık çık eder nalçacık, iş bitiren akçacık7- Çarığı çattım bacaya attım8- Elsiz ayaksız, kapı açar9- Sarıdır sallanır, dalında ballanır

Cevaplar1-Kedi2-Deve3-Tavuk4- Keçi5- Rüzgar6- Para7- Terazi8- Anahtar9- Portakal

� K O M İ K R E S İ M L E R

KADININ AKLIBir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışır-

lar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiçyara almaz. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adamabakıp:

- “Çok ilginç! Sen erkeksin, ben de kadın. Arabalarımız mahvol-du ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dostolup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamıziçin bir işarettir” der. Müthiş heyecanlanan adam:

- “Evet, galiba haklısın” diye cevap verir. Kadın şaşkınlıkla:- “Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam.

Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız” der-ken, şarap şişesini adama uzatır. Adam şişeyi alır, açar ve ya-rısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapa-tıp adama geri verir. Bunun üstüne adam sorar:

- “Sen içmeyecek misin?” Kadın cevap verir:- “Hayır, ben polisi bekleyeceğim!”

YANLIŞ E-POSTAAdamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğin-

de masada bir bilgisayar görür ve karısına e-posta atmaya ka-rar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir ad-rese gönderir.

Tam bu sırada farklı bir yerde bir kadın, kocasının cenaze törenindenevine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki e-postayı görür, ar-kadaşlarından geldiğini düşündüğü postayı okuyunca olduğuyere yığılıp kalır. Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ek-randaki mesajı görür.

Kime: Sevgili karımaKonu: Yeni ulaştım. Tarih: 16 Mayıs 2004. Benden haber aldığına şaşıracağından emi-

nim. Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-posta gönde-rebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Her şeyyarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış. Seninlebuluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorun-suz bir yolculuk geçirirsin.

Not: Burası çok sıcak...

İSMMMO YAŞAM � 65

BU PARAYA GÜRÜLTÜ YAPILMAZ!Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir li-

senin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğininilk birkaç haftasını huzur içinde geçirir amasonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün,dersten çıkan öğrenciler, yollarının üzerindekiher çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekme-lerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaş-lı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yak-laşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur:

"Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz.Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Bende sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültülerçıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi ha-tırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçerve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar ve-receğim" der.

Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürül-tüyü sürdürürler.

Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önü-ne çıkar ve onlara şöyle der:

"Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başla-dı, bundan böyle size sadece 50 sent verebi-lirim."

Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam eder-ler gürültüye. Aradan birkaç gün daha geçerve yaşlı adam yine karşılar onları:

"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım, bu yüz-den size günde ancak 25 sent verebilirim, ta-mam mı?"

"Olanaksız bayım" der içlerinden biri, "Günde25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanızyanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."

Page 66: TEMMUZ-AĞUSTOS2010 YAS Marchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/27yasam.pdf · 2018. 2. 9. · CardiAid OED,hastay› yaflama döndürebilecek elektroflokun; ambulans gelene kadar,

TEMMUZ - AĞUSTOS 201066 � İSMMMO YAŞAM

K A R E B U L M A C A

SSOOLL DDAANN SSAA ⁄⁄AA 11.. Vur gun cu, da la ve re ci - Ta h› l›n tar la da ki ad›. 22.. XVI II.yüz y›l da Fran sa’da ge çer li olan be ze me üs lu bu - Ta h› l›n tafl ve top rak la ka -r› fl›k ka l›n t› s›. 33.. Bir sa y› - As l› pik rik asit olan pat la y› c› mad de. 44.. Bir ül ke -nin is ke le ve li man la r› ara s›n da ge mi ifl let me ifli - Es ki M› s›r’da gü nefltan r› s›. 55.. Bir ili miz - Ha re ke te ha z›r, te tik te. 66.. Kar n› doy mufl olan - Bir türde ri - Kal ça ke mi ¤i. 77.. Aç›k la ma lar - Sa y› la r› gös ter mek için kul la n› lan ifla -ret ler den her bi ri. 88.. Lan ta n›n sim ge si - Tes pih te pe li ¤i. 99.. Da ya n›k l› l›k sa¤ -la mak ama c›y la, ayak ka b› la r›n al t› na ça k› lan, iri bafl l› de mir çi vi -Mer ca na da. 1100.. Öy kü - Bay ram - Bir no ta. 1111.. Utan ma duy gu su - Olum suz -luk ve ren bir önek - Me saj. 1122.. Çar dak - T›r nak bo ya s›. 1133.. Pay la ma - Ku -mar oy na t› lan yer. 1144.. Ke sin - ‹n ce ur gan - Neo nun sim ge si. 1155.. Ti ta n›nsim ge si - K› s›r l›k, ve rim siz lik.YYUUKKAARRIIDDAANN AAŞAAĞIIYYAA 11.. Hofl ko ku lu - ‹m pa ra tor, ka an. 22.. Be lir li bir ifliçin ge rek tik çe har can mak üze re ay r› l›p ifl le ti len pa ra - Bir ila c›n bir de fa -da ya da bir gün de al›n ma s› ge re ken mik ta r› - Bir mey ve. 33.. ‹la ve - Ha mam- bö ce ¤i - Ak de niz bit ki ör tü sü. 44.. Ede bi ya t›n bir da l› - Bir Kü ba dan s›. 55.. Ja ponçi çek dü zen le me sa na t› - De ¤er li ma den le rin saf l›k de re ce si - Tan ta l›n sim- ge si. 66.. Bir ki fli ta ra f›n dan söy le nen ya da ça l› nan mü zik par ça s› - Es ki Ara-p la r›n Re cep ay›n da kes tik le ri kur ban - Ho roz te pe li ¤i. 77.. Pay la ma,azar la ma - Fas’›n pla ka ifla re ti - ‹s te ni len ni te lik le ri ta fl› yan. 88.. ‹fl le ti len pa -ra n›n fa iz ka t›l ma m›fl bü tü nü - ‹let mek ifli. 99.. Ma dal ya üze rin de ki in san res -mi - Bir ifli yap ma ya ha z›r - Ye flil aba no zun di ¤er ad›. 1100.. Giy si ler de ta k›m -Yos ma - S›k göz lü a¤. 1111.. ‹rid yu mun sim ge si - ‹tal ya’n›n bafl ken ti - Kö ken.1122.. Emi le Zo la’n›n bir ro ma n› - ‹fl çi - Ger çek lefl ti ril me si za ma na ba¤ l› is tek.

KARE ÇÖZÜMSSOOLLDDAANN SSAA⁄⁄AA:: 1. Aferist-Ekin. 2. Rokoko-Afara. 3. On-Melin-it. 4. Kabotaj-Ra. 5. Adana-Apiko. 6. Tok-Napa-Oma. 7. ‹zahat-Rakam. 8. La-‹mame. 9. Kabara-Atol. 10. Hikaye-‹d-Re. 11. Ar-Na-‹leti. 12. Kameriye-Oje.13. Azar-Bitirim. 14. Kati-‹p-Ne. 15. Ti-Akamet.YYUUKKAARRIIDDAANN AAfifiAA⁄⁄IIYYAA::1. Aromatik-Hakan. 2. Fon-Doz-Kiraz. 3. Ek-Kakalak-Maki. 4. Roman-Habanera. 5. ‹kebana-Ayar-Ta. 6. Solo-Atire-‹bik. 7. ‹tap-Ma-‹yi. 8. Anapara-‹letim. 9. Efiji-Amade-‹pe. 10.Kat-Koket-Tor. 11. ‹r-Roma-Orijin. 12. Nana-Amele-Emel.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12123456789

101112131415

S U D O K UZ O R

Bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3X3’lük her kutuya, 1’den 9’akadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3X3’lük kutu

bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.

K O L A Y

K O L A Y

Z O R

HAZIRLAYAN: İLKER MUMCUOĞLU