tkpninsesi_08

3
TKP’nin Sesi Yerin sallanması, o binaların sorumlularının ve depremi Gölcük’te askeriyeye, Van’da Kürtlere, Erciş’te gençlere bağlayan gericilerin yanında tamamen masum. 28 Ekim 2011 Libya’da şeriat ilan edildi, Tunus se- çimlerini Müslüman Kardeşler yanlıları kazandı. TKP bu süreci devrim veya halk hareketi olarak yorumlayanları başından beri uyarıyordu. TKP Genel Merkezi bünyesinde bir Dayanışma Komisyonu oluşturuldu. Van örgütü ve destek ekipleri deprem bölgesinde yardım çalışmalarını hemen başlattı. SOSYALİSTLERİN MECLİSİ: SAĞLAM BİR BAŞLANGIÇ, ARKASI GELECEK Türkiye’de Birinci Cumhuriyetin yıkılması, Ortadoğu’da Obamalı ABD emperyalizminin “bahar” görüntüleri altında inisiyatifini güçlendirmesi gibi gelişmeler, solda derinlemesine etkiler yarattı. Aslında bunlar ilericilik adına ağır yenilgilerdir ve ağır bir yenilginin solun içine doğru etkide bulunmasında şaşacak bir şey de yoktur. Ancak AKP’li yılların demokratikleşme, Ergenekon soruşturmasının militarizmin tasfiyesi, bölge şovlarının anti-emperyalist çıkış olarak yorumlanmasına alışacak da değiliz. Türkiye’de bir yenilgi ortamında solun aklı dağılmakta, dağıtılmakta. Bu alanda bir toparlanma sağlanmadan yeni bir yola çıkılması ise imkansız. Ve Türkiye’de bu anlamda hem sorumluluğunun bilincinde olan, hem de bu sorumluluğu yerine getirebilecek birikime sahip bilim ve sanat insanlarının, aktivistlerin sayısı hiç de az değil. Sosyalistlerin Meclisi solun aklına yönelik saldırıyı geri püskürtmek için işte bu insanların bir araya gelişidir. TKP Van örgütü görevinin başında Arap Baharı’nın altından Amerikancı gericilik çıktı

Upload: tkpnin-sesi

Post on 24-Mar-2016

213 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

TKP Van örgütü görevinin başında TKP Genel Merkezi bünyesinde bir Dayanışma Komisyonu oluşturuldu. Van örgütü ve destek ekipleri deprem bölgesinde yardım çalışmalarını hemen başlattı. Arap Baharı’nın altından Amerikancı gericilik çıktı Libya’da şeriat ilan edildi, Tunus se- çimlerini Müslüman Kardeşler yanlıları kazandı. TKP bu süreci devrim veya halk hareketi olarak yorumlayanları başından beri uyarıyordu. 28 Ekim 2011

TRANSCRIPT

TKP’nin SesiYerin sallanması, o binaların sorumlularının ve depremi Gölcük’te askeriyeye, Van’da Kürtlere, Erciş’te gençlere bağlayan gericilerin yanında tamamen masum.

28 Ekim 2011

Libya’da şeriat ilan edildi, Tunus se-çimlerini Müslüman Kardeşler yanlıları kazandı. TKP bu süreci devrim veya halk hareketi olarak yorumlayanları başından beri uyarıyordu.

TKP Genel Merkezi bünyesinde bir Dayanışma Komisyonu oluşturuldu. Van örgütü ve destek ekipleri deprem bölgesinde yardım çalışmalarını hemen başlattı.

SOSYALİSTLERİN MECLİSİ:SAĞLAM BİR BAŞLANGIÇ, ARKASI GELECEK

Türkiye’de Birinci Cumhuriyetin yıkılması, Ortadoğu’da Obamalı ABD emperyalizminin “bahar” görüntüleri altında inisiyatifini güçlendirmesi gibi gelişmeler, solda derinlemesine etkiler yarattı. Aslında bunlar ilericilik adına ağır yenilgilerdir ve ağır bir yenilginin solun içine doğru etkide bulunmasında şaşacak bir şey de yoktur. Ancak AKP’li yılların demokratikleşme, Ergenekon soruşturmasının militarizmin tasfiyesi, bölge şovlarının anti-emperyalist çıkış olarak yorumlanmasına alışacak da değiliz. Türkiye’de bir yenilgi ortamında solun aklı dağılmakta, dağıtılmakta. Bu alanda bir toparlanma sağlanmadan yeni bir yola çıkılması ise imkansız. Ve Türkiye’de bu anlamda hem sorumluluğunun bilincinde olan, hem de bu sorumluluğu yerine getirebilecek birikime sahip bilim ve sanat insanlarının, aktivistlerin sayısı hiç de az değil. Sosyalistlerin Meclisi solun aklına yönelik saldırıyı geri püskürtmek için işte bu insanların bir araya gelişidir.

TKP Van örgütü görevinin başındaArap Baharı’nın altından Amerikancı gericilik çıktı

TKP’nin Sesi

“Sosyalistlerin Meclisi” ilk toplantısını 23 Ekim Pazar günü Ankara’da gerçekleştirdi. Meclis girişiminin ardındaki temel ge-rekçeyi, günümüz dünyasında, özellikle Türkiye’de, düşünen, çözümleme yapan ve üreten akla yönelik ağır baskı, hatta saldırı oluşturuyor. Bu ülkenin gündemi, düzen siyasetinin belirlediği birkaç başlığa daral-tılmak isteniyor. İnanılmaz bir yüzeysellikle ele alınan bu başlıklarda da taraflar kesin, ne diyecekleri ise aşağı yukarı bellidir. Gündemdeki az sayıdaki başlıktan önemli olanları bile, artık klişeleşmiş, bir adım bile

öteye götürmesi mümkün olmayan söylem-lerle ele alınmaktadır. Dahası, bu ülkede sosyalist aklı temsil edenler de aynı kulvara girmeye zor-lanmaktadır. İstenmektedir ki, düzenin, siyasetin ve medyanın birlikte dayattığı “ka-lıplar” ve “kutuplar” solun da aklını teslim alsın, sol da bu kalıplar ve kutuplar içinde dolanıp dursun…Sosyalistlerin Meclisi böyle bir mahkûmiyeti kabul etmeyenlerin meclisidir.

“Meclis” olmanın ötesinde bir karşı çıkışTürkiye’de sözde düşünce ve ifade özgürlü-ğü vardır.Kâğıt üzerinde olabilir; ancak fiilen var olan durum, verili kalıp ve sözde kutuplaşmala-ra oturmayan düşüncenin yok sayılması, es geçilmesi, susuş kumkumasına mahkûm edilmesidir. Türkiye’de düşünce üretim ve paylaşım platformları, örneğin medya ve yerel yönetimlerde olduğu gibi ya çok büyük ölçüde sermayenin kapalı av alanları haline getirilmiş ya da sendika ve demokratik kitle örgütleri örneklerinde olduğu gibi özel konu ve sorunlara daralmıştır. Sosyalistlerin Meclisi, öncelikle bu duruma

karşı bir çıkış, alternatif bir mecra arayışı-dır. Sosyalistlerin Meclisi, bu ülkenin dürüst, aranışçı ve sorgulayıcı insanlarına hiç üzerinde durulmayan gündemler sunmak, üzerinde durulan gündemlerde ise farklı boyutlara, açılımlara ve olasılıklara işaret etmek üzere yola çıkmıştır.Sosyalistlerin Meclisi, çoğu kez “şimdi sıra-sı mı?” diye geçiştirilen sosyalist alternatifi ve sosyalist çözümleri bu ülkenin düşü-nen insanlarına sunma, bunca hengâme ortadayken sosyalizmin tam da “sırası” olduğunu gösterme kararlılığındadır. Sosyalistlerin Meclisi bu anlamda bu ülke için bir umut ışığıdır.

Bir beslenme kanalıTürkiye Komünist Partisi, Sosyalistlerin Meclisi’ne büyük değer biçmektedir. TKP’nin biçtiği bu değerin iki ana nedeni, gerekçesi vardır. Birincisi, TKP bu ülkede sosyalist mücade-lenin geçmişine, önemli tarihsel uğrakla-rına baktığında, sosyalist düşünce ve pra-tiğin gerçekleştirdiği sıçramalarda tek tek belirli örgüt ve hareketleri aşan bir kolektif aklın önemli payı olduğunu görmektedir.

Hangi konumda yer alırlarsa alsınlar, özel siyasal tercihleri ne olursa olsun, bu ülkede namuslu kalan ve sosyalizmi düşünüp bu doğrultuda ürün vermekten geri durmayan insanların kolektif aklı, siyasal pratik ve mücadele açısından her zaman değerli ve ön açıcı olmuştur. İkincisi, sosyalist örgütlenme, mücadele ve pratik; beslendiği alanların çeşitliliğinden ve bu alanların her birinde sağlanmış olan derinleşmeden mutlaka yarar sağlayacaktır.“Kolektif aklın” ortaya attığı sorular, gün-deme getirdiği olasılıklar ve işaret ettiği seçenekler, ayakları yere basan, tutarlı ve sonuç alıcı bir siyasal hattın örülmesine katkıda bulunacaktır.Dolayısıyla Sosyalistlerin Meclisi, bu ülkede sosyalizm mücadelesi veren herkesin meclisidir.

Meclisi nasıl bir Türkiye bekliyor?AKP’nin Kürt direnişi dışında “rahat iktida-rına”, ehlileşmiş düzen içi muhalefete ve sınıf hareketinin etkisizliğine karşın Türkiye önümüzdeki 2012 yılında önemli uğraklar-dan geçecektir. Bir yanda, özellikle işsizlik ve yoksullaş-ma boyutlarıyla tüm dünyada etkilerini sürdüreceği kesinleşen, ancak özel olarak Türkiye’yi nasıl ve ne ölçüde etkileyeceği bugünden kestirilemeyecek küresel kriz vardır. Batı kapitalizminin merkezleri huzursuz kitle gösterilerine tanık olmakta, komşu Yunanistan’da sınıf mücadeleleri, bellekler-den kazınması için bunca çaba gösterilen geçmiş dönemleri anımsatmaktadır. Bölgeye yönelik politikalarında risk alma, deneme-yanılma yolunu iyiden iyiye benimsemiş görünen AKP’nin bu alanda Türkiye’yi sonu belirsiz maceralara sürükle-yebileceği ortadadır. “Kürt sorunu” konu-sunda bu kez gerçekten “sözün bittiği yere” varılmış gibidir. “Yeni anayasa” tartışmaları vesilesiyle AKP’nin yeni tasfiyelere, 1923 Cumhuriyeti’ne yönelik artçı darbelere meyletme olasılığı güçlüdür. Sınıf dinamiğinin ve sosyalist hareketin bugünkü etkisizliğine karşın bütün bunlar önemli verilerdir ve olası çarpıcı gelişmele-rin habercisidir. Böyle bir ortamda bu ülkenin, düşünen ve üreten insanların kolektif aklına mutlaka ihtiyaç vardır. Sosyalistlerin Meclisi’nin bir avantajı ken-disini oluşturan kişilerin yetkinliği ise, diğer bir avantajı da kendilerini bu yetkinliklerini sınırsızca sergileyebilecekleri bir Türkiye’nin bekliyor oluşudur.

28 Ekim 2011TKP Genel Merkezi Karanfil Sk. No: 58 Kat: 3 Kızılay ANKARA Tel: 0312 417 29 68 www.tkp.org.trBaskı: Kayhan Matbaacılık Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 244 Zeytinburnu İst.

Van Depremi’nin ardından acı çeken insanlarla dayanışmak, zor koşullarda yaşam savaşı veren-lere yardımcı olmak için gösterilen duyarlılık takdir edilmelidir.Öte yandan, kamuoyunda gündemin başına yerleş-miş olan “yardımlaşma” kampanyaları bugün hü-kümet eliyle yardımlaşma kadar önemli bir başka şeyi gündemden düşürmek için kullanılmaktadır.Devlet, sessiz sedasız sahneden çekilmekte ve bunu “toplumumuzdaki dayanışma duygularının bu düzeyde olması ne güzel” ikiyüzlülüğünün arkasına sığınarak yapmaktadır.1. Deprem gibi bir felaketin ardından asıl harekete geçmesi, enkazı kaldırması, insanları kurtarması, hayatta kalanların barınma ve yaşam koşullarını düzene koyması gereken örgüt devlettir!On yıllardır toplumu esir almış olan “devleti kü-çültme” edebiyatı, bir kez daha toplumun karşısına çıkmaktadır.2. Hem elindeki olanaklar, hem “merkezi” yapı-lanması hem de ekonomik gücü nedeniyle devlet deprem sonrası çalışmalarda temel önem taşıyan kurumdur. Oysa hükümet, bütün dikkatleri “yardım” kelimesi üzerinde toplayıp, ülke içinde ve dışında toplanan yardımlarla Van’daki acının dindirilebileceği havasını yaratmaya çalışmak-tadır.On milyarlarca dolar parayı “deprem vergisi” olarak kasasına atmış olan Maliye, Van halkı için seferber edilmiyorsa; bu aynı zamanda “vergileri sadece büyük sermayeye transfer etmek için topluyoruz”un pişkince itirafı edilmesidir.3. Partimiz, üyelerinin, dostlarının ve tüm yurttaşların yardım çalışmalarına katılmalarından mutluluk duyar. Bölgeye ulaştırılmak üzere ihtiyaç malzemelerinin toplanmasında üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Ama bu seferberli-ğimiz, hükümetin tercihlerini kabullendiğimiz anlamına gelmez.Talep ediyoruz: Hükümet deprem sonrası yapılan çalışmalarda devletin katkısını, yapılan harcamaları, ne kadar teçhizat ve personel kullandığını açıklasın.Talep ediyoruz: Hükümet devletin, başta ilgili tüm bakanlıklar eliyle kurtarma, yaraların sarılması, deprem sonrası hayatın normalleştirilmesi ve barınma koşullarının sağlanması konusunda görev ve sorumluluk sahibi olduğunu ve bunu herhangi

bir biçimde devretmeye çalışmayacağını ilan etsin.4. Depremin üzerinden henüz 72 saat bile geç-memişken, enkaz altında insanlar yaşam savaşı vermekteyken ve aradan günler geçtiğinde Van halkının soğuğun ortasında bırakılmış evsiz insan-lardan oluşacağı açıkken, Van Valiliği’nin tarikat yardımı olmayan yardımları ayıklamaya kalkışması soruşturulması gereken bir insanlık ayıbıdır.5. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Türkiye’nin yardıma ihtiyacı yok” cümlesiyle, Dışişleri Bakanı’nın garip düzeltmesi ve Hüse-yin Çelik’in çadır rezaletlerini sadece Kızılay’ın sorumluluğu gibi göstererek bir kez daha hükümeti aradan çıkarması tüm bunlar çerçevesinde not edilmelidir.6. Türkiye Komünist Partisi dayanışma çalışmaları kapsamında şunları yapmaktır:a. Genel olarak aksinin mümkün olmadığı her yerde TKP’lilerin ve dostlarımızın topladığı yardım malze-meleri ayrıştırılıp kolilenerek kargoya verilmekte ve Van’daki afet merkezlerine yollanmaktadır.b. İstanbul’da ve Ankara’da topladığımız yardım malzemeleri bölgeye topluca yardım götüren kuru-luşların ve yurttaşların kamyonlarına yüklenmekte ve bu şekilde bölgeye ulaştırılmaktadır.c. İstanbul’da bu çerçevede Perşembe gününe kadar ilçe örgütlerimizde yardımlar toplanacak, kolilenecek ve Perşembe gecesi Anadolu yakasında kamyona yüklenmek üzere Tuzla’ya taşınacaktır.d. TKP’lilerin ve dostlarının yardım paketleri, parti yetkilileri tarafından yardımı deprem bölgesine ulaştıracak olan kamyona Perşembe gecesi teslim edilmiş olacaktır. Bu kamyon Cuma sabahı yola çıkacaktır.e. Kamyon Ankara’ya da uğrayacak, buradan da vatandaşlardan toplanmış olan yardımları alacaktır.7. TKP ilçelerinde toplanacak yardımlar için öncelik şu malzemelere verilmelidir:

1. Bebek bezi2. Battaniye3. Hijyenik Ped4. Çadır5. İç çamaşırı

Türkiye Komünist PartisiVan Depremi Dayanışma [email protected]

Halktan toplanan yardımlar yaraları sarmaya yetmez

Devlet sadece gaz sıkmak için mi var?SOSYALİSTLERİN MECLİSİ: SAĞLAM BİR BAŞLANGIÇ, ARKASI GELECEK

Sosyalistlerin Meclisi, çoğu kez “şimdi sırası mı?” diye geçiştirilen

sosyalist alternatifi ve sosyalist çözümleri bu ülkenin düşünen

insanlarına sunma, bunca hengâme ortadayken sosyalizmin

tam da “sırası” olduğunu gösterme kararlılığındadır.

Sosyalistlerin Meclisi bu anlamda bu ülke için bir umut ışığıdır.

TKP Van depreminin ardından bir Dayanışma Komisyonu oluşturdu. Komisyon bütün yardım ve dayanışma çalışmalarının koordinasyonuyla ilgilenmenin yanı sıra konuyla ilgili açıklamalar da yapıyor. Aşağıda 26 Ekim’de yapılan açıklamaya yer veriyoruz.

TKP’nin Sesi

Aralık 1989 Romanya’da Nikolay Çavuşesku, Aralık 2006 Irak’ta Saddam Hüseyin, Ekim 2011 Libya’da Muammer Kaddafi... “Yeni Dünya Düze-ni” ilan edileli beri üç devlet başkanı öldürüldü. Çavuşesku ayak üstü yargılanmasından hemen sonra eşiyle birlikte kurşuna dizildi. Hüseyin işgal yönetimi tarafından güya yargılandı ve asıldı. Kaddafi’ye ise yakalandıktan sonra işkence edildi, aşağılandı ve öldürüldü.Her üç ölüm emperyalist merkezlerde alkışlar, kahkahalarla karşılandı önce. Sonra bu kadarının korkunç bir ahlaksızlık olduğunun farkına vardılar ve timsah gözyaşları döktüler birkaç damla. Ya adil yargılama konusunda kuşkuları vardı, ya da öldürülme koşulları konusunda tereddütleri. Oysa bütün tablo apaçık ortadaydı. Libya’da Kaddafi iktidarının başlangıçta uluslararası

alanda sosyalist ülkelerle iyi ilişkiler sürdürdüğünü, ancak ülke içinde solun ve emekçi hareketinin hayli güçsüz olduğunu biliyoruz. Bu rejim özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra emperyalist kuşatmayı daha fazla hissetmiş ve sorunu bir takım kirli pazarlık ve uzlaşmalarla aşmayı denemiştir. Kaddafi’nin son dönemlerinde anti-emperyalist bir yön bulmak mümkün değildir. Irak rejimi de benzer dalgalanmalar yaşadı. Bir zamanların ilerici ve Sovyet dostu Irak’ı, özellikle İran’la giriştiği savaşta tam tersi bir rol üstlendi. Solu ezmekten, Kürtlere karşı katliamlar düzenlemekten de geri durmadı. Romanya ise sosyalist ülkeler topluluğu içinde en sorunlu yerlerden biriydi. Çavuşesku’nun bir devrimin liderleri arasında yer aldığı ne kadar açıksa, ülkesinin, önderlik zaafları yüzünden sosyalizminin

yumuşak karınlarından biri olmaktan kurtulamadığı da doğrudur. Emperyalizm ve gericilik dünyayı yeniden tasarlarken çıtayı mümkün olan en yüksek noktaya yerleştiriyor, muhataplarına boyun eğdirmek istiyor ve bu yolda simge isimleri katletmekten kaçınmıyor. Olay siyasi olarak budur. Bu durum karşısında üç liderin ayrı ayrı yanlış ve eksikleri tali bir konudur. Komünistler, politik yaşamlarındaki zaafları bahane göstererek bu konuda ürkek durmazlar. Gerici cinayetlere karşı aklımız ve yüreğimiz katledilenlerin yanındadır.Olay insani açıdan da kabul edilemez. Emperyalizm ve gericiliğe karşı çıkmak veya onlarla birlikte saf tutmak bir siyasal tercih konusu olmaktan çıkmış-tır. Kaddafi’nin bu şekilde katledilişini içeren bir gelişmeyi şu veya bu biçimde olumlamak bir insanlık sorunudur. Sol her şeyden önce insanlığın vicdanıdır.

HAFTANIN SORUSU Kaddafi’nin katledilmesi ne düşündürmeli?

Van’dan mektup var: Görevimizin başındayız

Van’da, yaşadığımız, çalıştığımız, konuştuğumuz her şey otuz saniye içinde değişti. Gözümüzün önünde yıkılan binaların yarattığı korku ve acıya parti üyelerimizden haber almaya çalışmanın getirdiği “ya kaybettiysek” sancısı eklendi. Van il örgütümüz hiçbir üyesini depreme kurban vermedi, ama tek bir üyesi bile hayatta kalmış olmanın sevincini on saniyeden fazla sürdürmedi. Kriz tanımının yerine kaosun geçtiği, yardımın yerine kendi terk etme telaşının başladığı, artçı depremlerin devam ettiği ve artık kışın kara yüzünü gösterdiği Van’da partimizin görev ve sorumlulukları on kat daha arttı. Parti binamız ağır hasar gördüğünden “her yer parti binası” dedik ve çalışmaya koyulduk. Depremin ilk saatlerinde gerek basındaki gerek kentteki bilgi kirli-liğine hapsolmamak için öncelikle merkezde keşifler yaptık. Çok kısa zaman içinde Erciş’teki sağlıkçı yoldaşlarımızdan aldığımız bilgilerle buradaki durumun vahametini anladık. Ancak kötü haberler Erciş’le de sı-nırlı kalmadı. Köylerde çalışan öğretmen yoldaşlarımız durumu gözyaşları içinde aktarıyorlardı. Aslında Van merkezi depremden şimdilik ucuz kurtulmuş, Erciş’in çok katlı binaları katliam alanlarına dönmüş, köyler ise kendi kaderlerine terk edilmişlerdi.Doğa olaylarının artık birer katlima dönüştüğü ülkemiz-de, önceki deneyimlerimizden bu işin sadece ölümle sınırlı kalmayacağını, hayatta kalanların ölmekten beter hale geldiğini biliyorduk. Sorun sadece insani ih-tiyaçların ne kadarının karşılandığından da ibaret değil. Bölgede belli bir ağırlığı olan cemaat ve tarikatlere gün doğmuş olmalıydı. Meseleden ticari çıkar sağlamaya çalışacak simsarların çoktan yola düşmüş olduklarını tahmin etmek zor değildi. Devletin bıraktığı boşluğun bu güçlerce doldurulması “geride kalanlar” için ayrı bir felaketti.Partimizin Van Depremi Dayanışma Komisyonunu

kurmasıyla da birlikte, her şeyi yerinde görmek ama-cıyla üç koldan çalışmalara başladık. Van merkezinde Belediye ve KESK şubeler platformu ile dayanışma içerisine girdik. Sağlıkçı arkadaşlarımız mesaileri dışında çadırlarda bulunan hastalara yardımcı oldular. Elimize ulaşan ilk yardım paketlerini evsiz kalan insanlara ulaştırdık. Aynı gün bir ekibimiz deprem hattı üzerindeki köylere ulaştı. Bu köylerin kendi kaderi ile baş başa bırakılma hallerinin depremden iki gün sonrada devam ettiğini gördük. Kayıtlarımızı aldık ve bir kez daha geleceğimiz köylerin listesini tutuk. Çevre illerden gelen üniversiteli yoldaşlarımızın da bulunduğu bir minübüs ise Erciş’e yola çıktı. Erciş’te çadırların ilçede belli bir çevreye dağıtıldığını, onun dışındaki insanların uzun kuyruklarda olduklarını gördük. Asıl önemlisi kurtarma ekiplerinin çok geciktiği Erciş’te, birkaç nokta dışında enkazlardan ümidin

kesilmesiydi. Artık enkaz üstündeki çalışmalar görün-tüden bir an önce kurtulmaya odaklanmıştı. Erciş’teki yoldaşlarımız yanlarında bulunan kumanyaları, çocuk mamalarını ve battaniyeleri bir noktada merkezileştir-diler ve dağıtımı bu noktadan devam ettirdiler.Van il örgütü olarak, elimizde olan imkanları, tüm bölgelerden gelmeye başlayan yoldaşlarımızın ve dostlarımızın katkılarını doğrudan adrese, yani köylere, Erciş’te tespit etiğimiz evlere, Van’da çadırımıza başvuran herkese ulaştırmaya çalışıyoruz.Asıl işimizin ise “artık Van’da işimiz bitti “diyerek gideceklerin ardından başlayacağının bilincindeyiz. Acılarımızı ortaklaştırdıkça silmeyi de becereğimize güveniyoruz. TKP Van İl Örgütü 26 Ekim 2011 Çarşamba

Çabamız, depremin insanlık değerlerini de yıkmaması için

28 Ekim 2011