Türk Müziği Konserleri“Türk Müziği’nde Formlar”25 Kasım Pazar 2018, 15:30

Danışman: Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin YavaşcaKoordinatör: Sinan SipahiSunucu: Osman Nuri ÖzpekelMisafir Solist: Dilek TürkanMisafir Genç Solist: Gizem Nur Copçuoğlu

Türk Müziği Konserleri“Türk Müziği’nde Formlar”

DanışmanDevlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca

KoordinatörSinan Sipahi

SunucuOsman Nuri Özpekel

Misafir SolistDilek Türkan

Misafir Genç SolistGizem Nur Copçuoğlu

Sinan Sipahi tarafından hazırlanan broşürdeki bestekâr biyografilerinde Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’ndeki broşürlerden ve www.devletkorosu.com web sitesinden faydalanılmış, programın güfte açıklamaları ve tashihi Osman Nuri Özpekel tarafından yapılmıştır. Program içindeki Türk Müziği ile ilgili bilgiler, editörlüğünü Yılmaz Uyar’ın yaptığı Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından bastırılan Alâeddin Yavaşca’nın yazmış olduğu “Türk Mûsikîsi’nde Kompozisyon ve Beste Biçimleri kitabından derlenmiştir.

Saz Sanatçıları

KanunCaner Can

NeyVolkan Yılmaz

KemanAziz Şükrü Özoğuz

KemençeLütf iye Özer

UdOsman Nuri Özpekel

Viyolonsel Volkan Ertem

Program

Nihâvend-i Kebîr Peşrev Usûl: Devr-î KebirBeste: Anonim

Nihâvend-i Kebîr Kâr Usûl: Devr-i RevânBeste: Abdülkâdir Merâgî Güfte: Emîr Hüsrev-i Dehlevî - Hâfız-ı Şîrâzî*Solist: Dilek Türkan

Güzeşt arzû ez had be pây-bûs-i tu mâ râSelâm-ı merdüm-i çeşmem ki gûyed an kef-i pâ râBîrûn hırâm demî tâ ber âverend şehâdetÇü bingerend halâyık kemâl-i sun’-i Hüdâ râKarâr u hâb zi Hâfız tama’ medâr ey dûstKarâr çîst sabûrî kudâm u hâb kucâ râ

Açıklaması:Senin ayağını öpme arzumuz haddini aştı, gözbebeklerimizin selamını o ayak topuğuna (ayasına) kim iletecek. Dışarı salın birazcık, tanıklık etsinler, el âlem görsün Tanrı’nın mükemmel yaratışını. Dostum, sakinlik ve uyku bekleme Hâfız’dan, karar nedir, sabırlı hangisi, uyku nerede.

*Gazelin ilk iki beyti Emîr Hüsrev-i Dehlevî’ye, son beyti ise Hâfız-ı Şirâzî’ye âittir.(Kaynak, Dr. Philippe Bora Keskiner, “Türk Makam Mûsikîsi Repertuarındaki Farsça Ladini Eserlerin Güftelerinin Şairleri” adı altında yayınlanan makale.) Gazel; programa notadaki şekliyle değil, Dîvanlardaki hâliyle yazılmış,açıklaması Prof. Mehmet Kanar tarafından yapılmıştır. O.N.Ö.

Nihâvend Nakş Beste Usûl: FahteBeste: Muallim İsmail Hakkı Bey Güfte: AnonimSolist: Dilek Türkan

Acıyaydı bana bir kerecik ol gonca-femimAcımazdı yüreğimde acıyan zahm-ı dilimAcı Allah için olsun ki harâb-ı aşkımRahatım aldı visâlin hevesiyle elemim

gonca-fem: Gonca ağızlı zahm-ı dil: Gönül yarasıharâb-ı aşk: Aşktan yıkılmış visâl: Kavuşma elem: Üzüntü.

Hüzzam Şarkı Usûl: Ağır AksakBeste: Selâhattin Pınar Güfte: Süheyla MorayBeste tarihi ve yeri: 1926, İstanbulSolist: Canan Sezgin Geylan

Nihâvend Yürük Semâî Usûl: Yürük SemâîBeste: Muallim İsmail Hakkı Bey Güfte: AnonimSolist: Dilek Türkan

Müstezâd

Feryâd ile yâd eyler iken ben seni her-bâr Ey âfet-i hûn-hârEyyâm-ı visâlin sürüyor zevkini ağyar Yazık sana ey yârŞevkim emelim olsa da günden güne efzûn Gönlüm yine mahzûnÜmmîdimi mahveyleyecek fitne-i esrar Yok çünkü medetkâr

feryâd: Ağlama, bağırma yâd: Hatırlama her-bâr: Dâimaâfet-i hûn-hâr: Kan içici güzel şevk: Arzu, aşırı istek efzûn: Çoğalma, artma mahzûn: Hüzünlü eyyâm-ı visâl: Kavuşma günü ağyâr: Başkaları fitne-i esrâr: Sırlarla dolu kötülük medet-kâr: İmdâda yetişen.

Nihâvend Ağır Semâî Usûl: Aksak SemâîBeste: Ali Rifat Çağatay Güfte: Enderûnî Vâsıf Efendi Solist: Dilek Türkan

Gördüm yine bir gonca-i nâ-dide edâyıKılmış turra-i zülfüne dil-beste edâyıZannetme tehî nâlemi mânende-i bülbülSevdim o gül-i âl-i hezâr işvenümâyı

gonca-i nâ-dide: Görülmemiş, emsâlsiz sevgili edâ: Tavır, davranış turra-i zülf: Saçın kıvrımları dil- beste: Gönül bağlamış tehî: Boş nâle: İnleme, ağlama mânende-i bülbül: Bülbüle eşgül-i âl-i hezâr işvenümâ: Nazlı davranışlarıyla bin hile yapan sevgili.

Açıklaması:Bugüne kadar görülmemiş derecede güzel tavırlı bir genç sevgili gördüm,O güzel tavırlı, saçının kıvrımlarına (nice) sevgililer bağlamış.Benim ağlamalarım da boşuna değil bülbüle eştir,Nazlı davranışlarıyla bin hile yapan ve bir güle benzeyen o güzeli ben de sevdim

Rast Kârçe Usûl: Devr-i RevanBeste: Münir Nurettin Selçuk Güfte: Ahmed PaşaSolist: Gizem Nur Copçuoğlu

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönülKara sevdâya yeler bî-ser ü bî pây gönülDimedim mi sana dolanma ana hây gönülVay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Bizi hâk etti hevâ yoluna sevdâ n’idelim Pây-mâl eyledi ol zülf-i semen-sây n’idelimKul edinmez ki güzeller bizi illâ n’idelimVay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

zülf-i semen-sâ(y): Yâsemin kokulu saç yelmek: rüzgâr gibi başıboş dolaşmakbî-ser ü bî pâ(y): Başsız ve ayaksız (perîşân) ana: Ona hâk: Toprak pây-mâl: Ayaklar altında olmak.

Açıklaması:Gönül, senin gül gibi olan yüzünde o yasemin kokulu saçını gördüğünden beri, perişan halde, başıboş rüzgâr gibi dolaşıp durmaktadır. Ey gönül, ben sana: Sakın o zülfe dolaşma demedim mi. Vây gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül. Ne yapalım; Sevda bizi arzu yoluna toprak etti, bu yasemin kokulu saç ayaklar altına aldı, bizi güzeller başka türlü kul edinmezlerdi, ne yapalım. Vây gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.

Dil-keşhâverân Şarkı Usûl: AksakBeste: Zeki Ârif Ataergin Güfte: Y. Sinan OzanSolist: Gizem Nur Copçuoğlu

Bir kanatlanmış alevsin rûhumda her gün sen benimAyrılık hicrân olur sînende ölmek isterimGel huzurunla sevindir gönlümü ey gül-tenimAyrılık hicrân olur sînende ölmek isterim

hicrân: Ayrılık sîne: Göğüs, bağır gül-ten: Vücûdu gül gibi güzel olan

Not: Şiirin yayınlandığı kitapta birinci mısra:“Bir kanatlanmış alevsin bak içimde sen benim”şeklinde kayıtlıdır ve vezne de böyle uygundur. Mısra, beste tekniği gereği bestekâr tarafından değiştirilmiştir ve vezin bozulmuştur. O.N.Ö.

Kaynak: Y.Sinan Ozan / “Gönülden” / İstanbul 1937

Evc Şarkı Usûl: Türk AksağıBeste: Selahattin Pınar Güfte: Mustafa Nâfiz IrmakSolist: Gizem Nur Copçuoğlu

Gözyaşlarınız kalbime toplanmış emeldiAşkımda bahar öldü hazan mevsimi geldiBirlikte geçen bir gece bir ömre bedeldiAşkında bahar öldü hazan mevsimi geldi

hazan: Sonbahar

Muhayyer Dîvan Usûl: Nîm Sofyan Beste: Anonim Güfte: DertliSolist: Dilek Türkan

Ok gibi hûblar beni yaydan yabana attılarBilmediler kadrimi ucuz bahâya sattılarNeydi vaktinde güzeller bûseler vâ’dettilerBir söz ile hâsılı şu gönlümü aldattılar

Haniya sâdık deyû methettiğin ol nev-civanDün gece ol dilberi bir bâdeye oynattılarGördüm ol hûri-sıfat ağyar ile ülfet ederHasedinden Dertli’yi toplar gibi patlattılar hûb: Güzel yaban: İnsan yaşamayan ıssız yer bûse: Öpücük hâsılı: Sonuç olarakdeyû: Diye nev-civân: Genç, güzel sevgili dil-ber: Gönül alan bâde: İçki hûri-sıfat: Cennet kızı gibi güzel ağyâr: Başkaları ülfet: Arkadaşlık, samimiyethaset: Kıskançlık.

Evc Hayâl Şarkısı (Hacivat Karşılaması) Usûl: Yürük SemâîBeste ve Güfte: AnonimSolist: Dilek Türkan - Gizem Nur Copçuoğlu

On kere demedim mi sana sevme dokuz yârSekizde safâ yedide vefa olmaya zinhâr Altı ile beş dört ile hiç başa çıkılmazÜçün ikisin terk ede gör tâ kala bir yâr

safâ: Eğlence, hayat bulma vefâ: Sözünde durma zinhâr: Asla

Uşşak Koşma Usûl: Sofyan / Serbest Beste: Anonim Güfte: DertliSolist: Dilek Türkan

Cihanda var mıdır acep böyle yârSevsen azarlar sevmesen azarlarAğlatıp gözlerim kan ile boyarSilsen azarlar silmesen azarlar

Her ne söz söylese çelmece söylerDertli derûnuma delmece söylerBu sözü bil deyu bilmece söylerBilsen azarlar bilmesen azarlar

Yârin nesi vardır yürek delmedenÇare-i vaslı yok sanki ölmedenNeler yapar kırılırsın gülmedenGülsen azarlar gülmesen azarlar

çâre-i vasl: Kavuşmanın yolu çelmece: Aldatıcı, derûn: Gönül.

Uşşak Kesik Kerem Usûl: Sofyan Beste: Anonim Güfte: DertliSolist: Dilek Türkan

Sâkîyâ câmında nedir bu esrârKıldı bir katresi mestâne beniŞarâb-ı lâlinde ne keyfiyet varSöyletir efsâne efsâne beniBakmazlar Dertli’ye algındır deyûHakikat bahrına dalgındır deyûBir saçı Leylâ’ya Mecnundur deyûYazmışlar deftere divâne beni

câm: Kadeh, esrâr: Sırlar, katre: Damla, mestâne: Yarı sarhoş şarâb-ı lâl: Kırmızı şarap (Dudak), algın: Hastalıklı, bahr: Deniz.

Karcığar Köçekçe Usûl: OynakBeste ve Güfte: Anonim Solist: Dilek Türkan

Elem çekme gönül böyle kalınmazTek başın sağ olsun yar mı bulunmazKul oldum kapında kadrim bilinmezİşte gidiyorum şurda nem kaldıKarşıki dağlarda bir tanem kaldı

Karcığar Tavşanca Usûl: AksakBeste ve Güfte: Anonim Solist: Dilek Türkan

Penceresi beş parmaktanÖldüm yâre yalvarmaktanBir dudaktan bir yanaktan

Öpsem uyanmazBu kadar uykular olmazSevsem uyanmaz

Kaşları var çatma çatmaGel güzel yalnız yatmaDerdime sen bir dert katma

Dügâh Türkü Usûl: EvferBeste ve Güfte: Anonim Solist: Dilek Türkan

Aksaray’dan geçer iken çevirdiler yolumuZaptiyeler bağladılar kolumuBalat uğramaz doğru FenerOn paraya nâne şeker

Verin benim ferâcemi giyeyimGiyeyim de Kâhtâne’ye gideyimBalat uğramaz doğru FenerOn paraya nâne şeker

ferâce: Yaşmak denilen yüz örtüsü ile beraber kullanılan ve giysi üzerine giyilen kalitelikumaşlardan imal edilen bol ve rahat elbise, yerini sonraları siyah çarşafa bırakmıştır.Balat, Fener, Kahtâne (Kağıthâne): İstanbul’un Haliç’teki mesire semtleri.

Nihavend Kanto Usûl: Semâî / Aksak / Sofyan / Nîm Sofyan Beste: Ûdî Mısırlı İbrahim EfendiSolist: Dilek Türkan

Ah şu dağlar zümrüt misâlBülbülde yoktur asla mecâlBülbül bu feryâda bahar sebepBu efgana goncalar hepBülbül niyâz eyler her anGonca şefkat etmez bir anGel ağlama ey bî-çâreBaşa geldi ah ne çâreDilber bülbül âlem senin hayranın

Rast Operet Usûl: Sofyan Beste ve Güfte: Muhlis Sabahattin EzgiSolistler: Dilek Türkan - Gizem Nur Copçuoğlu

Yandım ateşinden benim nazlı güzel Ayşe’mMerhametin yok mu hiç banaSeviyorum seni aşkımdan emin ol Ayşe’mNasıl anlatayım ben sanaSöyle söyle Ahmet Ayşe’ne sen merhamet etBenim de bir sözüm var sanaÖmrüm Ayşe’m cânım Ayşe’m bu can fedâ sanaAman Ayşe’m canım Ayşe’m gel aç şu duvağıUzat bana ateşlenen o yangın dudağı

Gelecek Konser:

23 Aralık 2018 Pazar, 15:30 “Makamdan Makama”Misafir Solist: Erol DeranMisafir Solist: Ezgi Köker

TÜRK MÜZİĞİ’NDE FORMLAR

Türk Mûsikîsi, biçim bakımından “Saz mûsikîsi” ve “Sözlü mûsikî” olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.

Saz mûsikîsi, sadece çalgılarla icra edilmek üzere bestelenmiş eserlerdir. Mûsikîmizde işlenmiş olan belli başlı saz eserlerini şöyle sınıflandırabiliriz:

Peşrev, Saz Semâîsi, Medhal, Taksim, Sirto, Longa, Zeybek, Bahâriye, Hava, Karşılama, Mazurka, Polka, Gayda, Etüd, Fantezi, Mandıra, Marş, Oyun Havası, Aranağme vb.

Sözlü mûsikî, Din Dışı Mûsikî ve Dînî Mûsikî olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.

1) Din Dışı Mûsikî

a) Klasik (Büyük Formda) Eserler: Kâr, Kâr-ı Nâtık, Kârçe, Beste, Ağır Semâî, Yürük Semâî.

b) Küçük Formda Eserler: Şarkı, Köçekçeler, Dîvan, Koşma, Kesik Kerem ve nazîreleri, Memo ve nazîreleri, Kalenderî, Mâ’ni, Semâî, Kanto, Destan, Yiğitleme, Müstezad, Yıldız, Ayvaz, Karagöz, Gazel, Marş, Operet ve benzerleri.

2) Dînî Mûsikî

a) Cami Mûsikîsi Kur’an-ı Kerîm tilâveti, Ezan, Tesbih, Mahfel Sürmesi, Temcîd, Münâcaat, Tekbir, Salât ü Selâm, Cuma Salâtı, Sabah Salâtı, Salât-ı Ümmîyye, Na’t-ı Peygamberî, Mevlîd-i Nebevî.

b) Tekke (Dergâh) Mûsikîsi (Mi’râciye, Âyin-i Şerif, Na’t, Durak’, İlâhi, Şugl ve Tevşih, Savt, Mersiye, Kasîde’, Nefes, Semah, Nevbe.

Bunların dışında bir de Mehter Mûsikîsi vardır.

Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca

1675 yılında Yavaşca Süleyman Çelebi’nin tanzim ettiği Vakıfnamesi bulunan bir ailenin mensubu olarak 1 Mart 1926’da Kilis’te doğan Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca; İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdikten sonra 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Birçok Kadın-Doğum mütehassısları yetiştiren ve Tıp alanında 54 bilimsel neşriyatı bulunan Yavaşca Hase-ki Hastanesi Başhekimliği’nden 1990 yılında emekli olup 39 yıl süren hekimlik hayatını noktalamıştır.

Meşk sisteminin son temsilcisi olan Alâeddin Yavaşca sekiz yaşındayken başladığı mûsikî hayatında; Dr. Subhi Ezgi, Zeki Ârif Ataergin, Sâdeddin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk ve dönemin birçok önemli isimlerinden yararlanmıştır.1950 yılında girdiği İstanbul Radyosu’nda solist icracı olup 1967’den bu yana koro yöneticiliği, Türkiye Radyoları ve TRT bünyesinde Danışma, Denetleme ve Repertuar Kurullarında üyelik ve başkanlık dahil önemli görevler almış, Milli Eğitim Bakan-lığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli eğitim komisyonlarında üyelik hizmeti vermiştir. Yavaşca, Türk mûsikîsinde devlete bağlı ilk konservatuarın kurucuları arasında yer alıp 1976’dan itibaren Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı’nın yönetim kurulunda ve öğretim kadrosunda çalışmış ve öğrenciler yetiştirmiştir.

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça icracılığının yanında ikisi Kâr-ı Nâtık, beşi Takım, biri Âyin-i Şerif ol-mak üzere değişik formlarda yapmış olduğu 654 bestenin yanında ayrıca on bestekâra ait 22 esere de aranağme yapmıştır. Beş filmin şarkılarını okuyup bir filmin de film şarkısını yapan Yavaşca’nın çeşitli kurumlarca çıkartılan CD’lerin yanında arşivinde yurt içi-yurtdışı verdiği birçok konserlerden ve radyo icralarından derlenen 300 civarında CD, hakkında yazılan altı kitap ve kendisinin yazdığı “Türk Mûsikîsi’nde Kompozisyon ve Beste Biçimleri” adlı kitabı bulunmaktadır.

Alâeddin Yavaşca, İstanbul Radyosu’nda önerisiyle kurulan ve onun tarafından idare edilen Klasik Türk Mûsikîsi Erkekler Korosu’nda hocaları Dr. Suphi Ezgi ve Sâdeddin Kaynak’tan aldığı ve kendis-inin geliştirdiği klasik mûsikî repertuarından faydalanmak suretiyle; bugün Sinan Sipahi tarafından 39 CD de toplanan ve 40 nadide farklı makamdan oluşan 47 klasik takımın icrâsını sağlayarak Türk mûsikîsi arşivine kazandırmıştır. Yavaşca’ya altı seçkin üniversitemizce Fahri Doktora ünvanı verilmiş, 1991 yılında Devlet Sanatçısı olarak ödüllendirilmiştir. Ayrıca çeşitli dallarda aldığı 290’ı aşkın ödülün yanı sıra Türk mûsikîsine yaptığı önemli katkılar nedeniyle 2008 yılı müzik dalında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” ile 2010 yılı sanat dalı “T.B.M.M Üstün Hizmet Ödülü de Alâeddin Yavaşca’ya verilmiştir

İstanbul’da kendi isminin verildiği sokakta ömrünü ve anılarını paylaştığı eşi Ayten Yavaşca ile ha-yatını sürdüren Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Haliç Üniversitesi Haliç Üniversitesi Öğretim Üyeliği görevinin yanı sıra san’atını da icra etmeye devam etmektedir.

Abdülkâdir Merâgî (1353-1435)

Güney Âzerbaycan’ın Merâga şehrinde doğdu. İlk hocası, kendisi gibi bir mûsikî bilgini olan ba-basıydı. Kendi çocukları da musiki bilginidir. Celâyirliler’in sarayında yetişti. Doğu Türkleri hâkanı Sultan Şahruh’un ve Osmanlı hükümdârı Sultan İkinci Murad’ın himayesinde yaşadı. Eserlerini, Herat ve Bursa’da yaşadığı yıllarda verdi. Farsça veya Türkçe yazdığı mûsikî nazariyatı kitapları, bugün İstanbul Üniversitesi, Oxford University, Nuruosmaniye ve Leiden kütüphanelerinde saklanmakta olup dünya klasikleri arasındadır. Zamanımıza ulaşabilen eserleri otuz civarındadır.

Muallim İsmail Hakkı Bey (1866-1927)

İstanbul’da doğdu. On üç yaşında Muzıka-yı Hümayun’a, yani Osmanlı sarayının müzik okuluna alınarak eğitildi. Lâtif Ağa’dan Türk Mûsikîsi ve Zâti Arca’dan batı notası öğrendi. Kısa sürede padişah müezzini oldu ve serhânende, yani baş okuyucu olarak saray fasıl heyetini yönetti. Muzı-ka-yı Hümayun’da yarbay rütbesine kadar yükseldi. Mûsikî-i Osmanî Mektebi’ni kurdu ve birçok talebe yetiştirdi. İlk konservatuarımız olan Dârülelhân’da hocalık yaptı. Günümüze, çok çeşitli makamlardan ve formlardan 500’ün üzerinde eseri ulaşmıştır.

Ali Rifat Çağatay (1867-1935)

İstanbul’da doğdu. Şark Mûsikî Cemiyeti ile Türk Mûsikîsi Ocağı’nı kurdu ve her iki kurumda çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Batı müzik tekniğini Türk Mûsikîsine uygulama çalışmaları yaptı. İsmail Hakkı Bey’in vefatından son-ra Konservatuar Tasnif ve Tetkik Heyeti’ne üye oldu. Rauf Yektâ, Ahmed Irsoy ve Subhi Ezgi ile beraber klasik eserlerin notalarını yayınladı. 1924’te ilk kabul edilen Acemaşiran İstiklâl Marşı’nın bestecisiydi. Udî İbrahim Bey, Udî Sami Bey, Mesud Cemil, Subhi Ziya Özbekkan, Şerif Muhiddin Targan ve Selâhaddin Pınar gibi müzisyenlerin hocalığını yapmış ve Mûsikî üzerine hayli makale yazmıştı. Elimizdeki eserleri 60 kadardır.

Ûdî Mısırlı İbrahim Efendi (1872-1933)

O devirlerde vilâyetimiz olan Halep’te doğdu. Asıl adı Avram Levi idi. Küçük yaşlarda ud öğrendi ve sazını ilerletmek için Kahire, Şam Halep, İstanbul gibi büyük şehirlerde sâzende olarak çalıştı. Hacı Kirâmi Efendi, Hoca Ziya Bey ve İsmail Hakkı Bey’den ders aldı. Bir ara Mehterhâne’de hocalık yapmış ve güzel sesinden ve okuyuşundan dolayı Hânende İbra-him Efendi diye de anılmıştı. Sazına hâkim ve kuvvetli bir icracı olarak tanınan bestekâr, Kemani Memduh ile birlikte fasıllar yapmış ve çok se-vilen eserler bestelemiştir. Plaklara yaptığı taksimler ve elli altı kadar eseri günümüze ulaşmıştır.

Muhlis Sabahattin Ezgi (1889-1947)

Adana’da doğdu. Babası Sultan Abdülaziz’in başmâbeyncisi Hurşit Bey, annesi Sînesâf Hanım’dır. 1904’te Galatasaray Sultânîsi’ne girdi. II. Meşrutiyetin ilânından sonra 1908’de siyasetle uğraşma-ya başladı. Devrin İktidarına devamlı muhalefeti sebebiyle İstan-bul’dan sürülmesi kararlaştırıldığından Avrupa’ya kaçmak zorunda kaldı. I. Dünya Savaşı’nın başlayacağı sıralarda siyasetle uğraşma-mak şartıyla ve özel bir afla İstanbul’a dönmesine izin verildi. Ha-yatının bundan sonraki yıllarında sadece Mûsikî ile meşgul oldu ve bu arada birçok talebe yetiştirdi. 1920-1922’de Beşiktaş Çerkez Kız Mektebi’nde Mûsikî dersleri verdi.Son devir Mûsikîşinasları arasında önemli bir yeri olan Muhlis Sabahattin asıl şöhretini bestelediği operetlerle yapmıştır. İlk Mûsikî zevkini, aynı zamanda evin-de Mûsikî toplantıları tertip etmekle tanınan babasından, piyano derslerini de annesinden aldı. Galatasaray Sultânîsi’ndeki talebeliği esnasında mektebin Mûsikî muallimi olan bir İtalyan hanım-dan aldığı piyano dersleriyle bu çalışmalarını ilerletti. Muhlis Sabahattin yirmi beş yıl içerisinde yirmi yedi adet operet, revü ve orkestra eseri ile otuz beş civarında şarkı ve bir marş bestelemiştir. Bizzat yönettiği operet toplulukları kurarak İstanbul’da ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde verdiği Mûsikîli temsillerle müzikli oyun türünün temsilcisi olmuştur. Güftelerinin birçoğunu kendisi yazmış, eserlerinin bir kısmı hayatta iken plağa alınmıştır. Muhlis Sabahattin Ezgi sahne eserlerini 1917-1920, 1921-1935 ve 1936-1942 yılları arasında olmak üzere üç devreye ayırmıştır. Bunlar arasında ilk dönem eserlerinden Çâresâz ile ikinci dönemde bestelediği Gül Fatma ve bilhassa Ayşe operetleri çok tutulmuştur. Bestekâr Neveser Kökdeş’in ağabeyi olan Muhlis Sabahattin Bey, 12 Şubat 1947 tarihinde Heybeliada Sanatoryumumda öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Sâlih Zeki Ârif Ataergin (1896 - 1964)

Zeki Ârif Ataergin 1896 yılında İstanbul’ da doğdu. Asıl adı Sâlih Zeki’ dir. Kanunî Hacı Ârif Bey’ in oğlu olmasından dolayı daha çok “Zeki Ârif” adıyla anılmıştır. Yüksek öğrenimini Mekteb-i Hukukî Şâhâne’de (İstan-bul Hukuk Fakültesi) tamamladı. Mezuniyetinin ardından bu sahada hâkimlik, avukatlık, savcılık ve baro başkanlığı gibi çeşitli görevlerde bu-lunduktan sonra tayin edildiği Fatih Noterliği’nden 1952’ de emekli oldu. 5-6 yaşlarında iken babasından sadece kanto eserler meşk etti. Daha çocukluk yaşlarında babasının himayesinde; Tamburî Cemil Bey, Kemençevî Vasilâki, Udî Nevres Bey, Hânende Hüsameddin Bey, Leon Hancıyan, Ahmed Irsoy, Bestenigâr Ziyâ Bey, Hâfız Osman gibi ünlü Mûsikî üstadlarını tanıyarak kendisini bu alanda geliştirme fırsatı buldu. Babası, Zeki Arif ’i gençlik yıllarında Hacı Kirâmi Efendi’ye götürmüş, aynı zamanda Lâmekânî Mustafa Efendi’ den de ders almasını ve Mûsikî meşkini sağlamıştır. Babasıyla birlikte devam ettiği Haydarpaşa’ daki Şehzâde Ziyâeddin Efendi’nin köşkünde düzenlenen Mûsikî meşklerinde Bestenigâr Ziyâ Bey’i tanımış, gazel icrası ve makam seyri konusunda istifade etmiştir. Ziyâ Bey o dönemde Üsküdar Mûsikî Cemiyeti’ nin şefi olmasından dolayı Sâlih Ze-

ki’yi bu cemiyete kaydederek onun şöhretinin giderek artmasına zemin hazırlamıştır. Okuyuşundaki kendine has tavrın oluşmasında Hacı Kirâmi Efendi’nin tesirinin olduğunu kendisi bizzat söyleyen Zeki Ârif Bey, Dinî Mûsikî alanında Lâmekânî Mustafa Efendi’ den bilgi ve eser meşki konusunda yararlandı. Babası Kanunî Hacı Ârif Bey’ in Yemen’ de vefatından sonra, Abdülkâdir Töre ile tanışarak istifade etmiştir. Kanunî Hacı Ârif Bey’ in kurduğu Lâleli’ deki Dâr-ül-Mûsikî İcra Heyeti ve buna müteakib şef Muallim İsmâil Hakkı Bey yönetimindeki Dâr-üt-tâlim-i Mûsikî İcra Heyeti’ nde yer aldı. Zeki Ârif Bey bestelerinde Peşrev, Saz Semâîsi, Beste, Ağır semâî, Yürük Semâî, Şarkı, Tevşih, Durak ve İlâhi formlarını tercih ederek bu manada klasizme sıkı sıkıya bağlı kalarak 160’ının notası elimizde olan 211 civarında eser bestelemiş, sağlam nota bilgisiyle eserlerini notaya almıştır. Beste ve icrasıyla birçok sanatkâra ışık tutan Zeki Ârif Bey’ in özellikle Selahaddin Pınar’da beste üslûbunun, Alâeddin Yavaşca’da ise okuyuş tavrının etkisi görülür. Kendisini yakından tanıyan ve ondan ders almış kimseler, onun duygulu, çocukluk sâfiyetinde, alçak gönüllü, gösterişten âzâde, terbiyeli, nâzik, çelebi mizaçlı, dini bütün, engin tasavvuf kültürüne sahip bir zât olduğunu söylerler. Mûsikî dışındaki yaşamı Adliye teşkilatında hâkimlik ve avukatlık yaparak geçen bestekârın aynı zamanda ressamlık yönü de vardır.

XX. Yüzyıl Mûsikîsine gerek bestekârlığı gerekse önemli Mûsikî adamı ve icracılarından faydalanarak kendine özgü tavır ortaya koyan hânendeliği ile damgasını vuran, bunun yanı sıra Tambûrî Cemil Bey’ den başlayarak Kanunî Hacı Ârif Bey’ le vücud bulan mandalsız kanun çalma ekolünün son temsilcil-erinden olan Ataergin’in, İkbâl Hanım’ la evliliğinden Nüveyre, Betül, Gönül isminde üç kızı; Sabûhî ve küçük yaşta vefat eden Nasûhî isminde iki erkek evlâdı olmuştur. Zeki Ârif Ataergin, 3 Ocak 1964 günü kalp krizi geçirerek vefat etti ve 5 Ocak Karacaahmet mezarlığına defnedildi.

Münir Nurettin Selçuk (1900-1981)

İstanbul’da doğdu. Hocası Hâfız Ahmed Irsoy’un aracılığı ile Dâr’ülel-hân’a alındı. Sultan Vahdeddin zamanında Muzıka-yı Hümâyun’a üçüncü sınıf mülâzım-ı sânî(teğmen) ile müezzinliğe tâyin edildi. Burada hem hânende olarak İncesaz Heyeti’nde hem de müezzin-i şehr-yârî(Padişah müezzini) sıfatıyla müezzinlik görevlerinde bu-lundu. Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti kadrosunda mülâzım-ı evvel (üsteğmen) oldu. Bu dönemde Atatürk’ün maiyetinde bulun-du. Özel mûsikî toplantılarında çoğunlukla Refik Fersan ve Hâfız Yaşar’ la birlikte yer almasının yanı sıra pek çok seyahatinde onun yanındaydı. 1926’da Atatürk’ten izin alarak heyetten ayrıldı ve İstanbul’a döndü. Mûsikî bilgisiniarttırmak için gittiği Paris’te bir yıl boyunca Paris Konservatuarı’nın hocalarından şan, piyano ve solfej dersleri aldı. İlk mûsikî derslerini babasından alan Selçuk’un hocaları arasında hânende Üsküdarlı Edhem Nuri Bey, Zekâizâde Hâfız Ahmed Bey, Üsküdarlı Bestenigâr Ziyâ Bey ile Kaşı-yarık Şehlâ Hüsameddin Bey ve sînekemanî Nûri Bey özellikle zikredilmelidir. Ayrıca Ali Rifat Çağatay, Hâfız Yusuf Efendi ve Rauf Yekta gibi daha pek çok üstattan faydalandı. Birçok teklifi reddederek gazinolarda hiç okumadı. İlk defa frak giyilerek, ayakta, ses tekniği kullanılarak yepyeni bir üslûpla konser disiplini içerisinde ve mikrofonsuz verdiği konserler mûsikîye saygı ve ciddiyeti getiren yepyeni bir ekolün doğuşu kabul edildi.1940’tan sonra yurtiçi-yurtdışı 1000’in üzerinde

solo konser verdi. Koro şefi olarak da yüzlerce konser yönetti. İstanbul Konservatuarı İcra Heyetişefliği, İstanbul Radyosu’nda müşavirlik ve stajyer sanatçılara hocalık, Kubbealtı Cemiyeti Mûsikî Enstitüsü’nde usûl ve tavır dersleri, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Mûsikîsi Devlet KonservatuvarıRepertuar Kurulu üyeliği ve repertuar hocalığı görevlerinde bulundu. Asıl bestekârlık çalışmaları 1940’lı yıllarda başlamış ve değişik formlarda 95 civarında eser bestelemiştir. Yetiştirdiği öğrencilerarasında, Alâeddin Yavaşça, N.Rıza Ahıskan, İnci Çayırlı ve Meral Uğurlu’yu özellikle saymakgerekir. Münir Nurettin Selçuk 27 Nisan 1981 tarihinde Nişantaşı’ndaki evinde vefat etti.1991’de Kadıköy Belediyesi tarafından Kalamış sahilinde büstü dikildi ve bir caddeye adı verildi.

Selahattin Pınar (1902-1960)

İstanbul’da doğdu.1914’te Ûdî Sâmi Bey’den ud dersleri alarak mûsiki çalışmalarına başladı. 1918-19 yıllarında Beşiktaş Musıki Kulübü’ne Şerif İçli ve ağabeyi İbrahim İçli ile birlikte devam etti. On dokuz yaşında udu bırakıp tanbura yöneldi ve bu sazda kendini kabul et-tirerek “Tanbûrî Selahattin” olarak tanındı. Sonraları Üsküdar Mûsikî Cemiyeti adını alan Dârülfeyz-i Mûsikî Cemiyeti’nin Atâ Bey (Öztan) tarafından ikinci defa teşkil edilmesi esnasında (1920) kurucular arasında yer aldı. Bu dönemde Kaşıyarık HüsâmeddinEfendi, Ûdî Sâmi Bey, Ali Rifat Bey (Çağatay), Muallim Kâzım Bey (Uz), Yûsufpaşazâde Enderûnî Celâl Bey ve özellikle Bestenigâr Ziyâ Bey’den faydalandı. Ayrıca Ali Rifat Bey’in reisi bulunduğu Şark Mûsiki Cemiyeti ve Türk Mûsikisi Ocağı kadrosunda bulundu, kısa süre Dârütta‘lîm-i Mûsikî çalışmalarına katıldı. 1923 yılında Askerî Müze Mehter Mızıkasına öğretmen yardımcısı oldu. 110 civarında eser bestelemiştir. Şarkı üslûbu Hacı Ârif Bey’den kaynaklanan geleneksel şarkı üslûbun-dan farklıdır. Eserlerinin çoğunun güftelerini Vecdi Bingöl, Fuat Edip Baksı ve yakın arkadaşı Mus-tafa Nâfiz Irmak’tan almıştır. Ayrıca Yahya Kemal Beyatlı ve Orhan Veli de onun çok takdir ettiği şairlerdendir. Aynı zamanda viyolonist olan ve aşırı derecede hassas kişiliğiyle disiplinli bir hayat süren Pınar nazik bir İstanbul efendisi olarak tanınmıştır.1933 yılında ilk kadın tiyatro sanatçımız Afife Jale ile evlendi. Bu evlilik 6 yıl sürdü. İkinci evliliğini 1939 yılında ölünceye kadar birlikte olduğu Atıfet hanım’la yaptı. Atatürk’ün de beğendiği sanatkârlardan olan ve huzurunda bulunan Selahattin Pınar 6 Şubat 1960 akşamı Kadıköy’de Todori Lokantası’nda öldü. Cenazesi Zincirlikuyu aile mezarlığına defnedildi.

Osman Nuri Özpekel

1957 yılında Erzurum’da doğdu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nden ve İstanbul Belediye Konservatuarı’ndan 1979’da mezun oldu. Lise çağlarında kendi kendine öğrendiği udu, fakülte öğrenciliği ve Üniversite Korosu’na devâmı sırasında ilerletti. 1980-1984 arasın-da Edirne Ticaret Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981-1992 arasında YesârîÂsım Arsoy ile repertuar, tasavvuf ve müzik edebiyatı konularında çalıştı. 1984-2007 arasında İTÜ TMD Konservatuarı’nda ud Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 20. YY. bestekârlarının saz eser-lerinden derlenmiş bir albümün yanı sıra, Taner Sayacıoğlu ile Reşat AysuSaz Semâîleri (2001; Kalan); Türk Müziği Ustaları-Ud /CD-kitap (2004; Kalan) ile Şerif Muhiddin Targan / Bütün Eserleri (2007; Kalan); Taner Sayacıoğlu ve Aziz Şükrü Özoğuz ile Hasret (2010; TFM Müzik) adlı albümleri yayımlandı. Klasik ve neoklasik ekolü benimseyerek bestelediği 200 kadar Beste, Ağır Semai, Yürük Semai, Şarkı Köçekçe ve Saz Eseri’nin 80 tanesiyle kendi bularak Nur-Efzâ adını verdiği makamdan bestelediği “Klasik Fasıl” TRT repertuarına alındı. Abdülkadir Merâgi’den günümüze kadar gelen önemli bestekârları zikrederek 66 makamı kullandığı ve kendi bulduğu Kâr Raksanı isimli usûl ile tamamen öğretici mâhiyet taşıyan Rast makamında bir Kâr-ıNâtık besteledi. III. Selim’in bulduğu ve iki saz eseri bestelediği Hicâz-ı Rûmi isimli makamdan bir şarkı besteleyerek TRT repertuarına dâhil etti. Osmanlı Ansiklopedisi’ne (Yeni Türkiye Yayınları) Şair ve Bestekâr Padişahlar; Cumhuriyet Ansiklopedisi’ne (Tarih Vakfı Yayınları) Cumhuriyet Dönemi Türk Müziği; İslam Ansiklopedisi’ne Yesârî Âsım Arsoy başlıklı maddeleri yazdı. 17 Aralık 2015 târi-hinde Revnak-nümâ makamında bir “Mevlevi Âyini” besteleyen Özpekel, Üç yıldır Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’ni sunmakta ve hâlen Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü İstanbul Târihi Türk Müziği Korosu’ndaki ud sanatçılığı görevini sürdürmektedir.

Dilek Türkan

1978 yılında Balıkesir de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Balıkesir’de tamamladı. İlk müzik çalışmalarına Balıkesir Halk Eğitim Merkezinde başladı.1994 yılında İ.T.Ü. Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümünü kazandı. Öğrenimi boyunca Alâeddin Yavaşça ve Tülûn Korman ile repertuar, Güher Güney ve Ferşan Başaka ile şan, Fatma Gökdel, Şehnaz Uğurel ile nazariyat çalıştı. 1999 yılında bölüm ikincisi olarak mezun oldu.1996’da TRT İstanbul Radyosuna İstisna Akitli Ses Sanatçısı olarak kabul edildi. 1999 ‘da TRT de görev yaptığı Ses Sanatçılığının yanında müzik eğitmenliğine yaptı. İstanbul ve Ankara Radyolarında, gerek televizyon, gerekse radyo programları olmak üzere çeşitli konserlerde Solist ve Korist olarak görev aldı. 2002 yılında Sezen Aksu ile Türkiye Şarkıları Projesinde Enderun Grubunda solist olarak yer aldı. Efes Antik Tiyatro ve Yurtdışında verdikleri konserler büyük ilgi ile karşılanıp 2012 de bu çalışma İmaj plak şirketi etiketi ile DVD olarak müzikseverler ile buluştu. 2003 ‘ten itibaren TRT ‘de program yapımcısı olarak çalışmaya başladı. Kudsi Erguner’in Kurduğu “İstanbul Hanımları” grubu, Yansımalar grubu ve İncesaz grubu ile yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konserler verdi. Yarkın Ritim Grubu ile “Kervansaray”, İncesaz grubu ile “Mazi kalbimde” ve “Kalbimdeki Deniz” albümlerinde solist olarak yer aldı. Yansımalar Grubu ile “Son Osmanlı Yandım Ali” filminde “sensiz” isimli şarkıyı seslendirdi, birçok film ve dizi müziklerinde yer aldı.“Sultan’s Minstrels” grubu ile 2004 yılında “Yahudi Kültürü Avrupa Günü” münasebeti ile düzenlenen gecede Osmanlı dönemi Yahudi bestecilerin eserlerini seslendirdi. 2005 yılında kurulan Cemal Reşit Rey İstanbul Türk Müziği Topluluğunda ses sanatçısı olarak çeşitli konserler verdi. 2006 yılında Hollanda’da Akdeniz Festivalinde verdiği konser Hollanda Devlet Radyosunda yayınlandı. 2008 yılında Türk Hava Yolları’nın 75. kuruluş yıldönümü münasebeti ile CRR Konser Salonu’nda Laszlo Kovacs yönetimindeki Macar Radyo Senfoni Orkestrası ile solist olarak yer aldığı konser TRT de canlı olarak yayınlandı ve konser kaydı, DVD ve albüm olmak üzere İncesaz Yollar albümü adı ile Kalan müzikten yayınlandı. Ender Sakpınar yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediye, Fahrettin Kerimov yönetimindeki Bursa Devlet Senfoni, Friedemann Riehle yönetiminde İstanbul Devlet Senfoni, İbrahim Yazıcı yönetiminde İzmir Devlet Senfoni ve Hakan Şensoy yönetiminde Bursa Devlet Senfoni orkestraları başta olmak üzere birçok orkestra konserine solist olarak katıldı. 2008 Mavi Nota Müzik Ödülü’ne dinleyicilerin oyları ile layık görüldü. İncesaz gurubu ile 16. Kral TV müzik ödüllerinde Türk Sanat Müziği özel ödülünü aldı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’nin resmi açılış programında Yekta Kara yönetimindeki İstanbul Büyüsü gösterisinde solist olarak yer aldı. Katıldığı birçok tv programlarının yanısıra 2008’de Kanal 1 TV’de 30 bölüm yayınlanan Murat Bardakçı’nın sunduğu Sahur Meclisi programında solist olarak yer aldı. İncesaz ile 2009-2010 döneminde TRT Haber’de 13 bölümden oluşan TV programı yaptı. Yaylı kuartet, piano, kontrbas ve klarnetten oluşan orkestrayla Cemal Reşit Rey Konser salonunda verdiği solo konser, 2011 yılında ilk solo albümü olarak Kalan Müzikten “Aşk Mevsimi” ismi ile yayınlandı. 2013 Türkiye Müzik ödüllerine aday olan Baki Duyarlar’ın Kemenjazz albümünde solist olarak yer aldı. 2018 Şubat’ta iki CD’lik solo albümü “An(1918-2018)” SonyMusic Türkiye tarafından çıkarıldı. 2013’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Hayrünnisa Gül’ün Portekiz’e resmi ziyaretlerinde, Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva ve eşi Maria cavaco Silva onuruna verilen resepsiyonda Foz Sarayında solo konser verdi. 2015’de ikinci solo Albümü “Suya Söyledim” Sony müzik tarafından yayınlandı ve iTunes da yılın en iyi Türk Müziği albümü seçildi. Yurtdışında ve yurt içinde solist olarak çeşitli festivallerde sayısız konserler verdi. 2006 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği korosunda görev yapan Dilek Türkan, kemençe sanatçısı Derya Türkan ile evli ve bir kız çocuğu annesidir.

Gizem Nur Copçuoğlu

1991 yılında Tokat’ta doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini tamamladığı Samsun’da yedi yıl boyunca Neyzen Dr. Turgut Tokaç’tan ud, kemençe, solfej, nazariyat ve usûl eğitimini kapsayan mûsikî dersleri aldı. 2009 yılında başladığı Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümündeki lisans eğitimini 2014 yılında tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü’nde (BÜTMK) Gönül Paçacı’nın repertuar çalışmalarından istifade etti. 2011-2012 ve 2013-2014 yıllarında BÜTMK’nin başkanlığı yaptı. Necati Çelik, Derya Türkan, Mustafa Doğan Dikmen, Nişan Çalgıcıyan ve Güzin Değişmez hocalarla çalıştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü” İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu’nda misafir solist olarak görev yapan Gizem Nur Copçuoğlu, diğer yandan İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmaları Merkezi’nde (MİAM) Performans-Ses Eğitimi bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.

Aziz Şükrü Özoğuz

10 Ocak 1977 İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konser-vatuarı Çalgı Eğitimi Bölümü’nden 2001’de mezun oldu. Öğrenciliği sırasında ve mezuniyetinden sonra İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Kon-servatuarı orkestralarında, çeşitli Mûsikî derneklerinin konserlerinde ve stüdyo çalışmalarında keman çaldı. Bakırköy Mûsikî Vakfı’nın çalışmalarında yer aldı. Aziz Şükrü Özoğuz 2006 Ağustos ayında katıldığı Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda keman sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Caner Can

08.03.1992 târihinde İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitim Lise Bölümü’nü 2010, Lisans Bölümü’nü 2014 yılında tamamladı. İlk Mûsikî eğitimine 2002 yılında Ali İl-ikan’dan kanun dersleri alarak başladı. Daha sonra Ateş Karadu-man ile çalıştı. Konservatuar eğitiminde Prof. Dr. Nevzat Atlığ, M. Doğan Dikmen, Yrd. Doç. Dr. Sinem Özdemir, Ayşegül Kostak, Adil Feridun Öney, Neşe Yeşim Altınel Çoban, Engin Baykal, Münip Utandı, Faruk Salgar’dan istifâde etti. Birçok televizyon programı ile 2012-2013 yıllarında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde ser-gilenen Afife adlı sanat gösterisinde kanun icrası olarak yer aldı. Yurt içi ve yurt dışında ekiple ve solo olarak birçok konserlere katıldı. 2015-2018 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda misafir Kanun sanatçısı olarak görev yapan ve 2015 yılı Mart ayından iti-baren Haliç Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Caner Can; 2018 Ocak ayından bu yana da Osmanlı Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (OMAR) faaliyetini sürdürmektedir.

Lütfiye Özer

İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümü’nden 1991’de, yüksek lisans eğitiminden 1993’te me-zun oldu. 1991’den itibaren mezun olduğu okulda kemençe öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1989’da öğrenciyken Devlet Korosu kadrosu-na katıldı. Birçok önde gelen solistin albüm çalışmalarına iştirak etti. Aynı zamanda Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Bach Günleri, Akl-ı Selim’in Müziği, Geleneksel Osmanlı Müziği, Mâhur ve Revnak başlıklarını taşıyan festivallerde ve projelerde yer aldı. Evli ve iki çocuk annesi olan Lütfiye Özer hâlen, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda kemençe sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Volkan Yılmaz

1 Ağustos 1975 tarihinde İstanbul’un Üsküdar semtinde doğdu. İlköğreniminden sonra 1986 yılında İTÜ Türk Mûsıkîsi Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitimi Bölümü’ne girdi.1997 yılında mezun olduğu konservatuarda önceleri Neyzen Fuat Türkelman, daha sonrada Neyzen Salih Bilgin’den Ney öğrendi.1995 yılında henüz öğrenci iken TRT İstanbul Radyosu’nda akitli Ney Sanatçısı olarak göreve başladı. Birçok grup ile yurtiçi ve yurtdışında konserlere ve CD çalışmalarına katıldı. 2007 yılında Kültür Bakanlığının açmış olduğu sınavı kazanarak İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma veUygulama Topluluğunda ney sanatçısı olarak göreve başlayan Yılmaz halen bu görevi sürdürmekte-dir. Evli ve bir kız çocuğu babasıdır.

Volkan Ertem

31 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümü’nün yüksek kısmından 2001’de mezun oldu. Birçok akademik etkinlikte ve çeşitli dernekler-in ve vakıfların konserlerinde ve radyo bantlarında viyolonsel çaldı. Gökkuşağı müzik topluluğuyla çeşitli üniversitelerde konserler verdi. Önde gelen solistlere eşlik etti. Üyesi olduğu İstanbul Klasik Türk Müziği Orkestrası’nın albüm çalışmalarında ve konserlerinde yer aldı. TRT İstanbul Radyosu’nda istisna akdiyle çalıştı. Volkan Er-tem halen, 2006’da katıldığı Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda Viyolonsel sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Sinan Sipahi

1958 Çayeli-Rize doğumlu olan Sinan Sipahi, Türkiye’nin önemli şirketlerinden birinde profesyonel yöneticilik yaptıktan sonra uzun süre ticaretle uğraştı. Müzik çalışmalarına Arif Sami Toker’le başladı. Nazariyat, usûl, repertuar ve bestekârlık dersleri aldığı Arif Sami Tok-er’in şef yardımcılığını ve asistanlığını üstlendi. Osman Nuri Özpekel (ud, repertuar), Erol Sayan (bestekârlık, repertuar ve nazariyat), Bilge Özgen (bestekârlık) gibi önemli isimlerden istifade eden Sipahi, Bilge Özgen’in ve mûsikî ile her konuda faydalandığı Prof. Dr. Selâhattin İçli’nin arşiv çalışmalarını yürüttü. Her konuda faydalandığı, ekolünü benimsediği ve adeta ruh birliği içinde olduğu Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca ile 18 yıldır devam eden arşiv çalışmalarını Yavaşca’nın danışman ve asistanı olarak sürdürmektedir. Esas olarak yazılı, sesli ve görüntülü Türk müziği arşiv çalışmalarına odaklanan Sinan Sipahi bunun yanı sıra birçok kitabın da editörlük ve düzeltmenliğini yapmıştır. Aralarında düzenleme ve tashihini üstlendiği Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın “Türk Mûsikîsi’nde Beste ve Kompozisyon Biçimleri”,Tümay Başer Üçok’la beraber yaptığı “50 Yılın Emeği- Bilge Özgen Besteleri” ile son olarak editörlüğünü yaptığı Kültür Bakanlığı’nın “Prestijli Armağan Eserler” dizisinden yayınlanan “Alâeddin Yavaşca” kitabı bunlardan bazılarıdır. Bestecilik alanında üçü mansiyon, biri Jüri Özel Ödülü, biri de ikincilik olmak üzere toplam beş ödül alan Sinan Sipahi’nin on altısı TRT repertuarında olmak üzere güftelerinin büyük çoğunluğu Özgen Bilgisel’e ait yirmi sekiz bestesi bulunmaktadır. Üniversite mezunu olan ve 2013 yılından itibaren Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’nin koordinatörlüğünü yapan Sipahi, Alev Sipahi ile evli ve iki çocuk babasıdır.

Kıymetli müzikseverler,Programlarımız ses ve görüntü olarak kayıt altına alındığından; kaydın kalitesi ve devamlılığı için, beğenilerinizin ifadesi olan değerli alkışlarınızı eser icralarının tamamen bitişinden sonra iletmenizi rica ederiz.