turkish studies - arastirmax...yrd. doç. dr. erhan yoska this article was checked by ithenticate....

18
Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 12/26, p. 153-170 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.12590 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY Article Info/Makale Bilgisi Referees/Hakemler: Prof. Dr. Hava SELÇUK Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİNDEKİ RÖLÜ * Mehibe ŞAHBAZ ** ÖZET Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda büyük rolleri olan İlk Türk beylikleri 1071 Malazgirt Savaşı’nın hemen akabinde Sultan Alp Arslan tarafından Anadolu’nun fethiyle görevlendirilen komutanlar tarafından kurulmuştur. Bu beylikler Anadolu’nun Türkleşmesinde, Türk İslam Kültür ve Medeniyetinin yaygınlaşmasında çok büyük etkileri olmuştur. Bu beylikler genellikle kurucuların isimleriyle adlandırılmaktadır. XI. asrın son çeyreğinde tarih sahnesine çıkmışlar, yaklaşık olarak iki asır boyunca bölgenin kaderinin belirlenmesinde etkili olmuşlardır. Bu zaman dilimi içerinde her beylik hâkim oldukları coğrafyada günümüz Türkiye’sinin yaratılmasında da katkıda bulunarak büyük bir değişimi başlatmışlardır. Bölgede kurulan ilk Türk beylikleri doğuşlarını Selçuklulara borçlu olmakla beraber varlık sebepleri ve dayandıkları etnik unsur şüphesiz Oğuz Türkleri olmuştur. Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerin Anadolu’ya Türk mührünün güçlü bir şekilde abideleriyle, âlimleri ve eserleriyle vurulmaya başlandığı dönemin kapısını açmışlardır. Bu Türk beylikleri döneminde bilhassa âlimler ve düşünce adamlarına büyük önem verilerek himaye edilmiştir. Bu âlimler döneme damgalarını vurarak diğer beyliklerin düşünce yapılarına etki etmişlerdir. Bu dönemde inşa edilen mimari eserlerde uygulamış oldukları tarz Türklerin sanat zevkini yansıtmış ve sonraki dönemlere model olmuştur. Mimari ustaların yetiştirdikleri öğrencileri bu mimari üslubu gittikleri bölgelere taşımışlardır. Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri bir taraftan yaptırmış oldukları imar faaliyetleriyle bir taraftan da bilim ve kültüre vermiş oldukları önemle bugünkü Türkiye’nin şekillenmesinde katkı sağlamışlardır. Anahtar Kelimeler: Beylikler, Fetihler, Selçuklu, Anadolu, Mimari. * Bu Makale, 18-24 Eylül 2017 tarihleri arasında Malaga (İspanya)’da düzenlenen Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresinde sözlü olarak sunulan aynı isimli tebliğin genişletilmiş metnidir. ** Okt. Dr., Çukurova Üniversitesi, El-mek: [email protected]

Upload: others

Post on 28-Feb-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

Turkish Studies

International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 12/26, p. 153-170

DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.12590

ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY

Article Info/Makale Bilgisi

Referees/Hakemler: Prof. Dr. Hava SELÇUK –

Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA

This article was checked by iThenticate.

İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

TÜRKLEŞMESİNDEKİ RÖLÜ*

Mehibe ŞAHBAZ**

ÖZET

Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Büyük Selçuklu Devleti’nin

kuruluşunda büyük rolleri olan İlk Türk beylikleri 1071 Malazgirt

Savaşı’nın hemen akabinde Sultan Alp Arslan tarafından Anadolu’nun

fethiyle görevlendirilen komutanlar tarafından kurulmuştur. Bu beylikler

Anadolu’nun Türkleşmesinde, Türk İslam Kültür ve Medeniyetinin yaygınlaşmasında çok büyük etkileri olmuştur. Bu beylikler genellikle

kurucuların isimleriyle adlandırılmaktadır. XI. asrın son çeyreğinde

tarih sahnesine çıkmışlar, yaklaşık olarak iki asır boyunca bölgenin

kaderinin belirlenmesinde etkili olmuşlardır. Bu zaman dilimi içerinde

her beylik hâkim oldukları coğrafyada günümüz Türkiye’sinin

yaratılmasında da katkıda bulunarak büyük bir değişimi başlatmışlardır. Bölgede kurulan ilk Türk beylikleri doğuşlarını Selçuklulara borçlu

olmakla beraber varlık sebepleri ve dayandıkları etnik unsur şüphesiz

Oğuz Türkleri olmuştur. Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerin

Anadolu’ya Türk mührünün güçlü bir şekilde abideleriyle, âlimleri ve

eserleriyle vurulmaya başlandığı dönemin kapısını açmışlardır. Bu Türk beylikleri döneminde bilhassa âlimler ve düşünce adamlarına büyük

önem verilerek himaye edilmiştir. Bu âlimler döneme damgalarını

vurarak diğer beyliklerin düşünce yapılarına etki etmişlerdir. Bu

dönemde inşa edilen mimari eserlerde uygulamış oldukları tarz Türklerin

sanat zevkini yansıtmış ve sonraki dönemlere model olmuştur. Mimari

ustaların yetiştirdikleri öğrencileri bu mimari üslubu gittikleri bölgelere taşımışlardır. Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri bir taraftan

yaptırmış oldukları imar faaliyetleriyle bir taraftan da bilim ve kültüre

vermiş oldukları önemle bugünkü Türkiye’nin şekillenmesinde katkı

sağlamışlardır.

Anahtar Kelimeler: Beylikler, Fetihler, Selçuklu, Anadolu, Mimari.

* Bu Makale, 18-24 Eylül 2017 tarihleri arasında Malaga (İspanya)’da düzenlenen Uluslararası Sosyal Bilimler

Kongresinde sözlü olarak sunulan aynı isimli tebliğin genişletilmiş metnidir. ** Okt. Dr., Çukurova Üniversitesi, El-mek: [email protected]

Page 2: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

154 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

THE FIRST TURKISH PRINCIPALS FETISH, ROLE IN SOCIAL AND CULTURAL WORKS AND ANATOLIAN TURKEY

ABSTRACT

The first Turkish principals were established by the commanders

assigned by the conquest of Anatolia following the Battle of Malazgirt.

These principals are very influential in the spread of Turkish Islamic

Culture and Civilization in the Turkification of Anatolia is generally known by the names of the founders. XI. In the last quarter of the century

they became the stage of history, and for almost two centuries they were

effective in determing the fate of the region. These long periods of time,

which can not be counted as long, have begun a major change in the

geography where each rule is dominant, contributing to the creation of today’s Turkey. With the birth of the Turkish principals owing to the

Seljuks, the reasons for their existence and the ethnic base they depend

on are undoubtedly the Oghuz Turks. The Turkish principals established

in Anatoliaopened the door to the period when the Turkish seal was

strongly hiy by Anatolia with their friends, scholars and their works.

During this period of Turkish rule, especially scholars and thinkers were given great impotance and patronized. These scholars hit stamps of

revolution and influenced the minds of other principals. The architectural

works built during this period reflected the taste of the art of the Turks

they had applied and became a model for later periods. The students who

were educated by architectural masters carried this architectural style to the regions where they were going. The first Turkish principals

established in Anatolia have contributed to the formation of today’s

Turkey with the importance they have given to science and culture on the

one hand by the zoning activities that they had built from one side.

STRUCTURED ABSTRACT

The great Seljuk State carried out the beginning of the invasion and

conquest movements of Anatolia and the completion of these conquests

between 1015 and 1243. During this period, the Seljuks fought against

the Byzantine state with great enthusiasm and determination to make Anatolia a homeland. This struggle continued with great determination

until the Anatolian became a Turkish citizen. Turkmen who came to

Anatolia brought the elements of culture and civilization of the regions

they had lived before. The Seljuk’s settled the large Turkmen masses from

Turkistan and Horasan in various regions. Setting the Turkmens was often a big problem for the Seljuk Sultans. In 1040, the Seljuk State won

the Dandanakan war between the Gaznelians and the Seljuks, and they

established and independent state in Khorasas. These conquests carried

out under the leadership of Tugrul and Cagri Seignior are very important

both in terms of world history and Middle East History. Tugrul Seignior

sent the Seljuk princes, orders and Turkmen Seignior for the conquest of the western countries. The Turkmen bearers who successfully completed

the conquest of these regions took part in the Battle of Malazgirt. In the

sources, experienced orders such as Afsin, Savtekin, Sunduk,

Demlecoglu Mehmet, Duduoglu, Aytekin, and Tarankoglu were

Page 3: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 155

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

constantly present beside Alparslan in the Battle of Malazgirt. Beside these, Suleyman, Mansur, Devlet, Alpilek, Artuk, Danismend, Saltuk,

Mengucek, Tutak, Cavli and Porsuk were also among the Kutalmis’s

orders from Seljuk’s, who were very experienced and well-versed in the

war technique. Later on, after the Alparslan Malazgirt Victory, these

commanders gave dominion over the regions named by their names,

subject to being to Seljuks. From now on, these orders opened the gate of Anatolia to the time when the Turkish invasion began to be strongly

hit by his friends, scholars and artifacts. Especially during the first

Turkish seigniory established in Anatolia, scholars and thought men

were given great importance and patronized. Scholars such as Abu Tahir,

Mayyafarikin, Seyh Mubarek Ibnu-lEzrak, Zahid, Kadi Bahauddin, Cemaluddevle and Bahaudevle B. Nisan, who owns a million copies of the

book, have stamped their seal marks. At the same time, they influenced

the thought structures of other principals. The architectural works built

during this period reflected the taste of the art of the Turks they had

applied and became a model for later periods. We also see that the

students who are educated by architects later spread to the surrounding regions and carried this architectural style to the regions that are going.

Today we see that the folkloric and ethnological richness, which reflects

the nomadic spirit carried to the region by the bards and poets of the

Caspian and the Turkish, continues to be influenced even today. The

first Turkish baths in Anatolia are primarily the four baths in Mardin, which were built during the first Turkish rule. The best medical book of

the day, XII at the beginning of the 20th century, books on sports and

virtues in Anatolia were prepared. The first Turkish established in

Anatolia were found to have successful struggles in the regions where

they ruled either with the Byzantine or the Crusaders, especially with

Seljuks and other Turkish principals. Turkey as a result of this principality activity towards setting up the unity of the Turkish Anatolian

Seljuk Sultan thing of the past. However, the length and tribes attached

to the first principality are scattered in various regions of Anatolia. In

fact, a significant part of them were sent to Rumeli and placed in the

structure of today’s states. First Turkish work, it is a work of medical science called “Tuhfe-iMübarizi” which was taken by Judge Bereket in

the province of Danismend in Amasya in the beginning of the 13th

century. Caka Seignior took over the coastal cities like Urla and Foca by

bringing them to a navy consisting of over 40 closed ships and conquered

Midilli, Sakiz, Sisam, Kos, Rhodes and other islands. He is a good

organizer and sailor, has brought the first Turkish navy to the Aegean coast. In addition to providing the first Turkish settlement to Izmir and

its vicinity, it also provided the ground for conquest of the region by

Turkmen seigniory in later periods.

Turkish seigniory founded in Anatolia, which is called Tavaifi

Mülük in some sources, were found in the service of Sultan Alp Arslan after Malazgirt Victory and to conquer the regions where they were judged

by Alp Arslan. These beacons, which have been assigned to make

Anatolia into Turkish territory, have established the first Turkish

principalities founded in the name of their founders in the regions they

obtained. These principals were initially formally affiliated to the Great

Seljuk State. Melik Shah, the disintegration of the state led to the

Page 4: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

156 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

emergence of the principalities. The first Turkish seigniory established in Anatolia played a very important role in the conquest of Anatolia and

Turkish. The first Turkish principalities pioneered the spreading of Islam

to the lands of Anatolia by protecting the lands they ruled against the

Crusaders. These principals had to fight the Byzantine and the Georgians

for their dominance in the region. The principalities established new

towns and villages in the regions where they were principality They have made very important contributions to the Turkish settlement of the

region by primarily giving Turkish names to these settlements they have

built. They have left this spirit as inherited by the Anatolian Seljuks State

and the states established after them by patronizing the Turkism

movement and the Turkish culture. Because it is possible to evaluate Anatolia as a Turkish homeland in three phases. First semester, XIV. It

is the Seljuk period that continues until the beginning of the century. The

second period is the homeland of the Western Anatolia and Thrace in the

period of the principals under the rule of the Seljuks. The third period

continues until the completion of the conquest of the Black Sea coasts of

the Ottoman period, until the ashes of the republic. These phases continued in line with this ideality that these principals inherited from

us. Principalities have built their country with social facilities by building

city and town palaces, almshouse, caravansary, bridges where they live.

The starting point of Turkish art at that time was XII. Beginning in

Anatolia in the 16th century, almost every inhabitant showed a rich and bright development. For example, the dome problem that started in the

Uighurs and continued in the Seljuks was especially conveyed to the

magnificent monumental works which were not similar in the world

during these periods of the principalities. Thanks to countless scholars,

thoughts, ideas, artists and commanders who have been educated, they

have contributed to the Turkification of Anatolia by bringing many works to Anatolia. The first Turkish principals established in Anatolia led the

nomadic Turks who came from the east to lead the way to adapt to the

region they were living in. while the first Turkmen principalities tried to

make the region into a Turkish citizen by conquering movements from

one side; they started scientific activities in Anatolia for the first time. The indigenous people living in the region have been culturally influenced by

approaching with deep tolerance. The first Turkish principalities have

built medallions in the regions where they are ruling in Anatolia and gave

great importance to the knowledge and the other regions came to the

region. These principals contributed greatly to the development of the

Turkish-Islamic civilization in the Anatolian region. The artifacts which are as high as the day to day artistic value of the first Turkish principals

are the precious wealth of today. To protect these artifacts, which are a

kind of tapestry of Anatolia, falling to us, is to best protect and convey

this spirit to the next generation. İt is also to encourage research on this

area by emphasizing the period of the First Turkish Emirates established in Anatolia, Which has not yet attained enlightenment.

Keywords: Principalities, Conquest, Culture, Anatolia,

Architecture.

Page 5: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 157

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

GİRİŞ

Doğu Anadolu bölgesine Türkmen harekâtı 1040 yılında Dandanakan savaşından sonra

(Agacanov, 2006: 95) Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşu ile başladığını söyleyebiliz. Bu tarihten

itibaren Türkler Aras nehrini kullanarak Arran üzerinden Anadolu’ya girmişlerdir. Malazgirt

Zaferi’nin kazanılmasıyla göç dalgaları daha da hızlanmıştır. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Ovasında

Bizans ordusunu yok ettikten sonra Mengücek, Artuk, Tutak, Danişmend, Saltuk gibi ünlü Türkmen

beyleri ile Kutalmışoğlu Alp İlek, Devlet ve Süleyman Şah gibi şehzadeler büyük Türkmen

kitleleriyle birlikte Anadolu’da fetihlere başladılar (Sevim, Merçil, 2014: 72). Erzurum ve civarında

Saltuklular, Erzurum ve Kemah bölgesinde Mengücekler, Yeşilırmak havzasında Danişmendiler,

Van gölü ve civarında Sökmenliler, Diyarbekir bölgesinde İnaloğulları, Dilmaçoğulları, Mardin ve

Hısn-ı KeyfaArtukluları, Elazığ yöresinde de Çubukoğulları ve ardından Harput Artuklulkarı, XI.

asrın son dönemlerinde tarih sahnesine çıkmışlardır (Sevim, Yücel, 1989: 44). İki asır boyunca bu

beylikler bölgeye hâkim olmuş ve bölgenin kaderini değiştirmişlerdir. Bu zaman dilimi içinde her

bir beylik hâkim oldukları bölgede günümüz Türkiye’sinin yaratılmasında da katkıda bulunarak

büyük bir değişimi başlatmışlardır. Anadolu’ya yaptırmış oldukları sosyal ve kültürel eserleriyle

damgalarını vurmuşlardır. Büyük Selçuklu Sultanları güçlü olduğu dönemlerde (Yinanç, 1944: 35)

Anadolu’daki Türkmen emir ve beylerini kontrol altında tutmayı başarmışlardır. Sultan Melikşah’ın

sağlığındayken başlayan parçalanma faaliyetleri bu fatihlerin bağımsızlık isteklerini daha da

güçlendirmiştir. Esasen idari mekanizmada feodaliteye zemin hazırlayan ikta sistemi ve Anadolu’ya

hâkim Türkmen beylerinin işini kolaylaştırmıştır. Sultan Alp Arslan döneminde kurulan

Danişmedliler, Saltuklular ve Mengücekliler ile beraber bölgenin siyasî oluşumu tamamlanmış ve

yaklaşık iki asır sürecek yeni bir devir başlamıştır. Bu süre içerisinde Doğu Anadolu Bölgesinde

istikrar sağlandı. Türkmen beylikleri bu dönemde birbirleriyle iyi geçindiler (Ersan, Alican,

2014:15) diyebiliriz. Bütün güçlerini halkın refahı ve gelişimi için harcadılar. Birçok Türkmen’i

bölgeye yerleştirerek yerli halkla beraber yeni bir soysal ve kültürel gelişmeyi başlattılar. Bölge her

anlamda sanat değeri oldukça yüksek eserlerle donatıldı. Beylikler hâkim oldukları bölgelere

medrese, cami, çarşı, yol, kervansaray, imaret, zaviye, hamam ve kümbetler inşa ettirdi. XII. asrında

Anadolu bir Türk ülkesi haline gelmeye başladı. Türkmen beyleri kendi aralarında büyük bir

dayanışma göstererek, batıdan Bizans ve Haçlılara (Runciman, 1987:59), kuzeyden Gürcülere,

güneyden de Eyyübi saldırılarına karşı bulundukları bölgeleri savundular (Turan, 1993:14).

1.Anadolu’nun Türkleşmesinde Önemli Rolleri Olan İlk Türk Beyliklerin Faaliyetleri

1.1. Saltuklular

Sultan Alp Arslan’ın komutanlarından olan Ebul Kasım Saltuk Bey tarafından Malazgirt

Savaşından sonra Erzurum başkent olmak üzere Bayburt, Tortum, Micingerd, Tercan, İspir, Pasinler,

Oltu il, ilçe ve kalelerini içine alan geniş bir coğfafyada Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı olarak

kurulmuştur. 1071-1202 yılları arasında hüküm sürmüş, Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden

biridir (Turan, 1993:16). Beyliğin kurucusu Ebü’l Kasım İzzeddin Saltuk Bey’dir. Ne yazıkkiEbü’l

Kasım İzzeddin Saltuk Bey’in daha önceki hayatı hakkında yeterince bilgi bulunmamaktadır

(Yinanç, 1944: 345-346). Anadolu’nun fethinde büyük hizmetleri olduğu için bu beyliğe

hizmetlerinden dolayı ikta olarak Kars, Erzurum, Pasinler, Tortum, Tercan, Bayburt, ŞebinKarahisar,

İspir, Oltu ve yöreleri verilmiştir. Selçuklu topraklarının sınırları içerisinde yer alan Erzurumun

kendisine ikta olarak verilmesi, Saltuk Bey’in diğer beylerden daha önemli bir pozisyonda olduğunu

göstermektedir (Özaydın, 2016:91). Saltukluların Oğuz boyuna mensup olduğunu bazı Gürcü

kaynaklar yazmaktadır. Büyük Selçuklu Devleti’nin kendi aralarındaki iç sürtüşmelerinden ve Haçlı

istilalarından faydalan Gürcü kralı David, Türklere karşı saldırıya geçince Selçuklu devleti’nin

Sultanı, Artukoğlu İlgaziyi, Gürcülere karşı yapılacak olan cihada memur etti. Gürcülerle yapılacak

Page 6: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

158 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

olan bu savaşa SaltukluEmirî Ali de katıldı (Bar Hebraeus, 1950:99). SaltukluEmirî Ali öldükten

sonra yerine oğlu Ziyaeddin Gazi geçti. Ziyaeddin Gazinin dönemi Gürcülerle mücadeleyle geçmiştir

(İbnü’l-Esir, 1987:65). Nasıreddin Muhammed döneminde Gürcülerle mücadele içerisinde geçmiş

ve onun ölümünden sonra Saltukluların başına kız kardeşi Mama Hatun geçmiştir. Mama Hatunun

iktidarlık dönemi yeğenleriyle mücadele içerisinde geçmiştir. Alâeddin Melikşah daha sonraki

dönemlerde Mama Hatundan sonra beyliğin başına geçmiştir. Saltuklular ilk önce Büyük Selçuklu

Devletine tâbi olmuş, sonra da Azerbaycan atabeglerine, Irak Selçuklularına ve son olarak da Türkiye

Selçuklularına tâbi olmuştur (Cahen,1992:69). Saltuklular Akdeniz limanlarından ve Suriye’den

başlayarak Konya, Kayseri ve Erzincan yoluyla Azerbaycan’a, İran’a giden yahut Türkistan’dan

Erzurum’a gelip aynı yoldan Akdeniz’e veya Trabzon limanlarına kadar ulaşan büyük bir yolun

kervan güzergâhında olduğu için ticari hayat bu bölgede son derece canlıydı. Bu yüzden Saltuklular

döneminde Erzurum bölgesi iktisadi ve ticari bakımdan oldukça gelişmişti. Saltuklular Erzurum

bölgesinde (Sümer, 1990:158) hükümdarlığı 130 yıl sürmüştür. SaltukluEmirî Ziyaeddin Gazi

döneminde Erzurum’da Kale cami ile Tepsi Minare gibi sanat değeri oldukça yüksek olan mimari

yapılar inşa edilmiştir. Bu mimari eserlerin varlığı bölgenin Saltuklular tarafından Müslüman Türk

mührünü vurduğunu göstermek açısından dikkat çekmektedir (Sevim,Yücel,1989:149-151).

Ulucami’de 1179 yılında Nasıreddin Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Bölgede inşa ettirilen Üç

Kümbetlerden biri Saltuklulara aittir (Öngül, 2002:463). Bir dönem Saltukluları yöneten Mama

Hatun Tercan da bir kervansaray, hamam, cami ve türbe inşa ettirmiştir. Ebu Mansur tarafından

Micingerd Kalesi inşa ettirilmiştir. Becen Kalesi olarak da bilinen bu kale oldukça önemlidir (Sümer,

1971:52). Saltuklular hâkim oldukları Doğu Anadolu bölgesinde birçok kale, cami, türbe, hamam,

kervansaraylar inşa ettirmişlerdir. Bununla da yetinmeyip bölgede var olanları da onararak bir

kısmının günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır (Aslanapa,1989:110). Saltuklular devri mimari

eserler özellikle Erzurum ve yakınlarında inşa edilmiştir. Başlıca bu eserler Kale Cami, Tepsi

Minare, Üç Kümbetler, Ulu Cami, İspirdeki Kale Cami, Tercandaki Mama Hatun Kervansarayı,

Artvindeki İki kümbetler, Üç Kümbetler gibi yapıtlar inşa ettiren Saltuklular bölgenin

Türkleşmesinde önemli katkı sağlamışlardır. Ayrıca da eserlerindeki uygulamış oldukları tarz

Türklerin sanat zevkini yansıtarak sonraki dönemlere model olmuştur (Aslanapa, 2007:111). Bugün

dahi etkisini devam ettiren Hazar ve Türkistan’dan ozan ve şairlerce bölgeye taşınan göçebe ruhunu

yansıtan folklorik ve etnolojik zenginlik Saltuklular zamanından gelmiştir. Edebiyat, müzik, ilim

alanında tâbib Ekmeleddin, Dariri, Recebb. Karaca, Muhammed b.Hüseyin gibi büyük üstadları

yetiştirmişlerdir (Turan, 1993:21).

1.2. Mengücüklüler

Mengücük Gazi (Sümer, 1971:321) Sultan Alp Arslan ile birlikte Malazgirt Savaşına

katıldıktan sonra Sultan tarafından Yukarı-Fırat (Karasu) ve Çaltı ırmakları boyunca fetihler yapması

için görevlendirildi. Büyük bir başarı ile bu yörelerin fetihlerini tamamlayan Mengücük Gazi,

Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar şehir ve kalelerine hâkim olarak tarihe kendi adıyla

geçen Mengücüklü Beyliğini kurmuştur. Selçuklular döneminde XI-XIII. yüzyıllarda Anadolu’da

kurulan bu beyliğin hangi Oğuz boyundan geldiği bilinmemektedir. Türkiye Selçuklu devleti’nin

kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın beylerinden olduğu bilinmektedir (Sümer, 1990:4). Ancak

Kemah kasabasının kuzey batısındaki Kara Su civarında bazıları harap durumunda olan birçok

kümbetler vardır ki, bu kümbetlerde Melik Gazi’ye atfedilerek kümbette sonradan yazılmış Farsça

bir kitabede; Mengücük Gazi hakkında Erzurum, Erzincan, Kemah ile Diyarbekir vilayetlerini ve

bunların kalelerini aldığından bahsedilmektedir (Sevim,Yücel, 1989:28). Mengücüklüler Divriği

kolu ve Kemah Erzincan kolu olmak üzere iki şekilde anılmaktadır. Ancak varolan kayıtlarda sadece

Divriği kolunun adı geçmemektedir. Bu kolun varlığını Mengücüklerin Divriği’de yaptırdıkları

mimari eserlerin varlığından anlıyoruz. Bilhassa Şehin Şahın Divriği Hisarındaki yaptırmış olduğu

Kale Cami’dir. Caminin kitabesinden Şehin Şahdan yoksulların ve mazlumların babası olarak

Page 7: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 159

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

bahsedilmiştir. Yine kitabede o dönemin tüm sultanları ve beyleri tarafından kullanılan yabgu, uluğ,

tuğrul, alp gibi Türkçe ünvanlar kaydedilmiştir. Mengücüklü Beyliğinden tarihte çok az

bahsedilmesinin nedeni benimsemiş oldukları fetih politikalarından yani hâkim oldukları alanla

yetinmelerinden kaynaklanmaktadır. Mengücüklü Beyleri hüküm sürdükleri bölgelerde birçok imar

faliyetlerinde bulunmuş, sanat abidesi olan eserler vücuda getirmişlerdir. Kemahta birbirine oldukça

yakın kitabesi tahrip olan birçok harabe halinde eser bulunmaktadır. Mengücüklülerin XII. yüzyılda

Erzincan ve civarını gazilere yurt yaptığı da bilinmektedir (Turan, 1965:21).Selçuklu yöneticileri

arasında Erzincan kökenli yöneticilere oldukça sık rastlanılmaktadır. Bu durumun ana nedeni de

Erzincan’da Behram Şah tarafından başlatılan ilim ve kültür faaliyetleridir. Ancak Erzincan’da

Mengücüklülere ait cami, medrese, han ve hamam gibi mimari eserlerin günümüze kadar

gelememesinin nedeni ise şehrin o zamandan günümüze kadar geçirmiş olduğu depremlerden

kaynaklanmaktadır. Beyliğe ait mimari eserler genellikle Divriği’de bulunmaktadır. Bu eserlerde

birkaç türbe, bir hastane ve iki camiden ibarettir (Aslanapa, 2007:27). Ahlâtlı Hürremşah’ın

mimarlığını yaptığı Ulucami kaleye yakın olup camide on altıdan fazla tonoz bulunmaktadır.

Mihrabın üzerinde kubbe bulunmaktadır. Taş mihrap ve niş yerleştirilmiştir. Barok palmetler ve onu

çevreleyen silmelerle eşsiz bir eser olarak günümüze kadar gelmiştir. Mimarinin sanat değerini

abanoz minber, rumiler ve kıvrık dallarla işlenmiş panoların hendesi yıldızlar halinde

sıralanmasından almıştır. Cami ile bitişik darüşşifa mekâna ayrı bir huzur vermektedir. Melek

Hatun’un mimariye bitişik türbesi de ayrı bir güzelliktedir (Aslanapa, 2007:28). Mimari tamamen

çinilerle kaplıdır. Lahitler ve altın yaldızlı firuze çinilerle süslenmiştir. Mengücüklü mimari yapıları

kendilerine has bir özelliğe sahiptir. Ayrıca Anadoluda inşa ettirilen ilk Türk eserleri arasında olması

bakımından önemlidir. Muzaffer al Din Muhammed Kırşehir’de oturmuş ve burada bir medrese

yaptırmıştır. Yine bu şehirde bulunan türbesi ise Türk çadır örneğine göre yapılmış kümbetlerin en

güzel numunesi olarak dikkati çekmiştir (Sevim,Yücel, 1989:152-154). XII ve XIII. asırda inşa

ettikleri mimari eserler, ilim, kültür, sanat eserleriyle medeniyetin gelişmesine büyük katkıları

olmuştur. Bu devirde inşa ettirilen Divriği Kale Cami ve Şifahanesi, Mengücüklü Beyliğine ait en

eski eserdir (Aslanapa, 2007:27). Mengücüklülerin hâkim olduğu sahada hatırı sayılır miktarda

Hristiyan unsurunun yaşadığı bilinmektedir. Hristiyanlar daha çok şehirlerde oturmaktayken

Türkmenler ise köy ve kasabalarda yaşamaktaydı. Daha sonraki dönemlerde şehirlerde Türk nüfusu

artarak bölgeye Türk mühürü her alanda vurulmuştur. Bilhassa Divriği’de sanat şaheserleri yaratan

Ahlâtlı Türk ve Müslüman ustalar olmuştur. Ayrıca Ünlü Türk lügatcisi Fahreddin Muhammed Hoca

ve SiraceddinAhmed’in eserleri bu bölgede oluşturulmuş daha sonra da başta Suriye olmak üzere

birçok bölgeye yayılmıştır.

1.3. Sökmenliler (Ahlatşahlar)

Sökmenliler, Ahlatşahlar veya Ermenşahlar adıyla anılan bu Türk beyliği, Alp Arslan’ın

yeğeni olan Sökmen el-Kutbî tarafından 1110 yılında kurulmuştur (Sümer, 1989:27). Sökmen, Sultan

Melikşah’ın ölümünden sonra şehzadeler arasında baş gösteren saltanat çatışmalarına karışan

efendisi Kutbeddin İsmail’in öldürülmesi üzerine, onun oğlu Mevdud’a tâbi olmuş ve hizmetine

girmiştir (Merçil, 1993:79). Mervanlı yönetiminde bulunan Ahlât halkı, şehir yöneticilerinin zulme

varan davranışları üzerine Sökmen’i gizlice şehre davet ettiler. Ahlât’a gelen Sökmen, Mervanlı

yöneticilerini şehirden kovarak burada Mevdud’a tâbi olarak Sökmenliler Beyiliğinin temelini atmış

oldu. Saltanat çatışmalarında Muhammed Tapar’ın yanında yer aldığı için Selçuklu Sultanı olmayı

başaran Muhammed Tapar, başarılı hizmetlerine karşılık Sökmen’e Van gölü havzasını dirlik (ikta )

olarak verdi. Böylece Sökmen, Sökmenliler beyliğini 1110 yılında resmen kurmuş oldu. Daha

sonraki yıllarda Sökmen, Tebriz, Muradiye (Bergiri), Ahlât, Adilcevaz, Malazgirt, Eleşkirt, Van,

Tercan, Silvan, Muş, Bitlis, Erzen il ve ilçelerini beyliğin sınırlarına kattı. (Eser, 2014: 192). Sökmen

Beyliğini kurduktan sonra tekrar Muhammed Tapar’ın hizmetine girdi. Muhammed Tapar’ın

Page 8: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

160 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

Haçlılara karşı vermiş olduğu savaşta birlikte mücadele verdi (Sevim, Yücel,1989:155-158). Saltanat

mücadelelerinde Tapar’ı destekledi. Sökmenliler (Ahlatşahlar) tıpkı diğer beyliklerde olduğu gibi

hâkimiyet sahalarına giren bölgelerde insanların maddi ve manevi refaha kavuşmasını kendilerine

amaç edinmişlerdir. Ahlât, Muş ve Bitlis’te cami, hastane, hamam, medrese köprüler yaptırmışlardır.

Hâkim oldukları alanları korumak için savunma tedbirleri almışlardır. Ahlatşahlar döneminde; Ahlât

kimya, felsefe, astronomi, tıp, bilhassa da dini bilimlerde altın bir dönem yaşamıştır. Van, Ahlât ve

Hani civarında devrine damgasını vuran ve hala eserleriyle günümüze kadar gelen birçok din

bilginleri yetişmiştir. Beyliğin bölgede sağladığı güven ortamı sayesinde Ahlât’ta sanat, ticaret ve

İslami bilimler oldukça gelişmiştir. Bundan dolayıdır ki dönemin yazarları Ahlâta “Kubbetü’l İslam”

ünvanını vermişlerdir (Koca, 2011:78). XII. asırda Ahlât ve Van Gölü bölgesi en ihtişamlı dönemini

yaşamıştır. Beylik bu dönemde doğu batı ticaretini ele geçirerek, Ahlâtı açık bir pazar haline

getirmişlerdir (Turan,1974:121). Ticaret canlılığına rağmen Ahlatşahlar döneminden günümüze

mimari eserler kalmamıştır. Hâlbuki Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Emirhan Cami’sinin

duvarındaki bir yazıtı okuduğunda Ahlâtta sadece iki bin medresenin olduğunu yazmıştır (Günay,

2007:301). Ahlatşahların Anadolu’nun Türkleşmesindeki en büyük katkısı eğitim ve kültür alanında

olmuştur. Beyliğin yöneticileri emirleri altında olan halkın eğitimine büyük önem vererek özelikle

de dinlerini iyi bir şekilde öğrenmeleri için üstün özelliklere sahip din adamları yetiştirmek için

medrese ve dergâhlar açmışlardır. Bu medreselerde yetişen âlimler ve sanatkârlar Anadolu’nun

çeşitli bölgelerine dağılarak Türk İslam kültürlerini yaymışlardır (Turan, 1965:123-129). Ahlât;

âlimlerin ve mücahid gazilerin yurdu olarak tanınmıştır. Safiyüddin Ebu’lBerekat, Şeyh

Mü’minedDarir, Muhammed bin Melik- dad, Yahya bin Ahmed Huda Dad gibi büyük âlimler

yetişmiştir. Ahlatşahlar’ın devlet adamları da bizzat sanatla uğraşarak sanatçıları büyük bir titizlikle

korumuşlardır. Bektimur’un tezhip sanatına önem verdiği ve elinde çok kıymeti örnekler olduğunu

bilmekteyiz. Ayrıca Ahlâtlı âlimlerin ünlerinin Anadolu’nun dışına çıkarak Suriye, Irak ve Mısır gibi

bölgelere kadar yayılmıştır. Ahlatşahlar, sanat ve mimari alanda da büyük gelişmeler göstermiş ve

yetişdirdikleri Ahlâtlı ustalar daha sonra Anadolu’nun her bir yanına dağılarak sanat değeri oldukça

yüksek eserler vererek Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük etkileri olmuştur. Selçuklu devleti

dönemi eserlerinden olan Divriğ Ulu Cami, Tercan Mama Hatun Türbesi ve Kervansarayı,

Harzemşah el- Ahlati ve Hacı Ahlati gibi Ahlatşahlar Beyliğinin yetiştirdiği ünlü Türk

mimarlarlarının yapıtlarıdır. Taş işciliğinin bir örneği olan Alat Mezar Taşları günümüze kadar

gelebilen eserlerdendir. Türkmen esnaf ve sanatkârları arasında bir dayanışma sonucu olarak doğan

Ahilik teşkilatı Ahlatşahlar zamanında teşkilata dönüşerek Anadolu’ya yayılmıştır.

1.4. Demleç (Dimleç, Dilmaç) Oğulları

Bitlis, Erzen ve çevresinde üç yüz yıldan fazla bir zaman hüküm süren Demleçoğulları,

Sultan Alp Arslan’ın kumandanlarından Demleçoğlu Mehmet Bey tarafından 1085 yılında

kurulmuştur (Sevim- Yücel, 1989:152). Demleçoğlu Mehmet Bey, Diyarbekir ve yörelerinde hüküm

süren Selçuklu vasalıMevanoğulları Emîrliğinin Büyük Selçuklu Devleti sınırlarına alınması

harekâtına katılmıştır. Selçuklu ordusu başkomutanı Fahruddevle, Bitlis ve yöresini ele geçirdikten

sonra burasını Mehmet Bey’e dirlik (ikta ) olarak verdi. Böylece Demleçoğulları Beyliği, Büyük

Selçuklu Devleti’ne tâbi olarak kuruldu (Sevim, 1994:301). Diğer Anadolu Beyleri gibi

Dilmaçoğulları da Anadolu’yu istila eden Timur’a tâbi olmak zorunda kalmıştır. Nihayet üç yüz yıl

gibi uzun bir dönem hüküm sürmüş olan Demleçoğulları Beyliği Akkoyunlular zamanında ortadan

kaldırılmıştır. Anadolu’da en eski ve en uzun ömürlü Türkmen beyliği olan Dilmaçoğuları Bitlis ve

civarında hüküm sürmüşlerdir(Yinanç,659). Beyliğin kurulduğu alan coğrafi açıdan oldukça dağlık

olduğu için tarıma elverişli değildir. Diğer Türkmen beyliklerinde de olduğu gibi Dilmaçoğulları da

hâkim oldukları sahalarda imar faliyetlerinde bulunarak, halkına en iyi hizmeti vermeyi

amaçlamışlardır.1150 yılında yaptırdıkları Bitlis Ulu Cami Anadolu’da Dilmaçoğulları tarafından

yaptırılan Türk mimari sanatının ilk ve en muhteşem örneklerinden biridir. Yol inşaatına büyük önem

Page 9: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 161

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

verilmiş yollar üzerine çok sayıda köprüler inşa ederek Mescid-i Üveys’den Bitlis’e kadar ünlü

“Bitlis Geçidini” inşa ettirmişlerdir(Yinanç,6).

1.5. İnal (Yinal) Oğulları

Selçuklu Sultan Melikşah’ın ölümü üzerine Suriye ve Filistin Selçuklu hükümdarı olan

Tutuş; saltanatı ele geçirmek amacıyla mücadeleye başladığı sıralarda, Diyarbekir ve çevresine de

hâkim olmuştu. Bölge valiliğine emirlerinden oğlu Dukak’a atabek yaptığı Tuğtekin’i atamıştı. Fakat

Tutuş’un başarısızlığı ve ölümü üzerine, Diyarbekir ve çevresinde birçok küçük beylikler kuruldu

(Turan,1965:126). Bu arada Türkmen Emirlerinden Sadr da Âmid eski Diyarbekire hâkim olmuştu.

Sadr’ın ölümünden sonra yerine beyliğe adını veren oğlu İnal (Yınal) geçti. Onun ölümünden sonra

da oğlu İbrahim; tahta geçti ve Dımaşk Selçuklu devletine tâbi oldu. İbrahim, Haçlılara karşı

hazırlanan orduya katılarak Gürboğa komutasında Antakya’yı onlardan kurtarma harekâtına katıldı.

Bir süre sonra Gürboğa, Âmid’i kuşattı. Bunun üzerine İbrahim, Artukoğlu Sökmenden yardım

istedi. Her iki taraf arasında yapılan savaşı Gürboğa kazanmışsa da şehri ele geçiremedi. Bu olaydan

sonra İnaloğlu İbrahim, saltanat mücadelesine girişen Muhammed Tapar’a tâbi olup onunla birlikte

hareket etti. Daha sonra Türkiye Selçuklu sultanı I. Kılıç Arslan’a tâbi oldu (Sümer, 1990:43).

Sultan’ın ölümünden sonra İbrahim, bir süre bağımsız olduysa da 1109 yılından sonra Ahlât hâkimi

Sökmen’e tâbi oldu. Aynı yılda da öldü ve yerine oğlu Sâduddevle Ebû Mansur İlaldı, İnaloğulları

tahtına geçti. İlaldıSökmenlilere ait olan birçok köyleri ele geçirdi. İlaldı, ayrıca Haçlılara karşı

düzenlenen Selçuklu askerî hareketlerine katıldı. Eyyubî hükümdarı Salahaddin, Bağdat Abbasî

halifesi Nâsır Lidinillah’tan izin alarak 1183 yılında, Hasankeyf ArtukluEmîri Bağdat Abbasî halifesi

Nâsır Nureddin Muhammed’le birlikte Âmid’i şiddetli bir kuşatmadan sonra ele geçirdi ve şehri

Bağdat Abbasî halifesi Nâsır Muhammed’e verdi. Böylece İnaloğulları Beyliği tarihe karışmış oldu

(Sevim, Yücel, 1989:162). İnaloğulları zamanında Âmid bölgesinde her alanda büyük gelişmeler

olmuştur. ÖylekiDiyarbekir bölgesinin diğer kentlerinin önüne geçmiştir. İnaloğulları zamanında

Âmid imar görmüş ve birçok eser yapılmıştır. Ulu Cami inşa edilmiş ve kentin surları da tamir

edilmiştir. Âmid ile Diyarbekirin diğer kentleri arasında kültürel, sosyal ve ticari ilşkiler sağlanmıştır.

Bilhassa Âlimler ve düşünce adamlarına büyük önem verilerek himaye edilmiştir. O dönemin dikkati

çeken simaları arasında Ebu Tahir, Meyyafarikin, Şeyh Mübarek İbnü’lEzrak, S.Zahid, Kadı

Bahaüddin, Cemalüddevle ve bir milyon cilt kitabın sahibi olan Bahaüddevleb. Nisan’ı gibi âlimler

döneme damgalarını vurarak diğer beyliklerin düşünce yapılarına etki etmişlerdir.

1.6. Artuklular

Oğuzların Kayı ve Döğer boyundan oldukları başlangıçta kesinlik kazanmayan Artukluların;

daha sonra yapılan araştırmalardan kendi adlarına kestirilen paralarda görülen Oğuzların Döğer

boyuna ait damga, beyliğin Döğer boyuna mensup olduğunu ortaya çıkarmıştır. Üstelik Artukluların

kestirdikleri paralar ve inşa ettikleri mimari eserlerde de Döğer boyunun ongunu olan kartal motifinin

kulanılması bu görüşü desteklemektedir (Yaşa, 2016:51). Artuklular bu adı ataları olan ünlü Selçuklu

komutanlarından EksükoğluArtuk’tan almıştır (Sevim, Yücel, 1989:164). Artuk Bey, Malazgirt

Savaşın önce Sultan Alp Arslan'ın hizmetinde bulunmuş ve daha sonrada Malazgirt Savaşına

katılmıştır. Melikşah döneminde Artuk Bey emrindeki kuvvetlerle İzmit’e kadar ilerleyerek Bizansın

iç mücadelelerine karıştı (Yaşa, 2016:51). Bizans’a karşı Frank başbuğu Ursel’i imparatorla

anlaşarak bertaraf edip tutsak almıştır. Sonrasında da Melikşah tarafından kendisine ihtisas edilen

Hulvan bölgesine çekildi. Daha sonra Şii kökenli Ahsa ve Bahreyn Karmatilerinin Abbasi halifesine

karşı başlatmış olduğu ayaklanmada görev almış ve bu ayaklanmayı başarı ile bastırmıştır. (Yaşa,

2016:52). Sultan Melikşah döneminde Diyarbekir bölgesi, Selçukluya bağlı olmasına rağmen

vasallık statüsüne aykırı bir siyaset takip ediyordu. Melikşahvasallar arasında çıkabilecek bir

ayaklanmayı önlemek için Diyarbekir’i kuşattı. Bu kuşatmada Artuk Bey Melikşah’a yardım etti.

Page 10: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

162 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

Ancak Diyerbekir’in kuşatmasında Selçuklu ordusuna kumandanlık eden Fahrüddevle Cehir ile

aralarında anlaşmazlık çıkmıştır. Ayrıcada Sultan Melikşah’a kırgın olmasından dolayı

Tutuş’unhizmetine girmiştir. Kendisine dirlik olarak Tutuş Kudüs’ü ikta olarak vermiştir (Yaşa,

2016:52). Kudüs’ün hâkimi olarak Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurcusu Süleyman şah ile Tutuş

arasında gerçekleşen savaşta Tutuşun yanında yer aldı. 1091 yılında Kudüs’te vefat de eden Artuk

Bey’in yerine geçen oğulları Sökman ve İlgazi geçti. Artuk Bey’in ölümünü fırsat bilen Fatimiler,

Filistin ve Suriye’deki siyasi etkilerini arttırmak için Kudüs’ü kısa zaman içerisinde kuşattılar. Daha

sonra Sökman ve İlgazi Kudüs’te çok durmayarak faaliyetlerini Kuzey-Suriye ve (Âmid)

Diyarbekir’de (Sümer, 1990:164) yoğunlaştırmışlardır. Ancak Kudüsten Halep meliki Rıdvan’ın

yanına gelen Sökmen ( Ayan ve Özen, 2017:43) Şam Meliki Dukak ile Halep Meliki Rıdvan

arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak daha evvelden Tutuş tarafından kendisine ikta olarak

verilen Suruc’u aldı. Haçlıların Antakya’yı işgalleri (Demirkent,1995:87) üzerine şehri kurtarmak

için kuşatan Gürboğa komutasındaki Selçuklu ordusunda Sökman’da bulunuyordu (Sevim, Yücel,

1989:165). Fakat Türk komutanlarının kendi aralarındaki anlaşamamaları kuvvetleriyle birlikte geri

çekilmelerine neden oldu. Bu durum üzerinede Sökman’da ayrılmak zorunda kalmıştır. Antakya’nın

düşmesi, daha sonra şehir önlerinde Selçuklu ordusunun da yenilmesi, Fatımîlerin Kudüs’ü

kuşatmalarına sebep oldu. Yaklaşık kırk gün süren kuşatmadan sonra Sökman, şehri anlaşma yoluyla

Fatimî komutanı Efdal’e teslim etmek zorunda kaldı. Böylece Artuklu ailesinin Kudüs’teki

hâkimiyeti 1098 yılında sona erdi (Sevim, Yücel, 1989:165). Artuklular, bundan böyle üç kol halinde

bölgede hâkimiyetlerini sürdürdüler.

1. Hısnıkeyfa Kolu (1102-1232)

2. Mardin Kolu (1106-1409)

3. Harput Kolu(11-1124 ve 1185-1233)

Musul Emirî Gürboğanın ölümünden sonra Sökmen Hısn-ı Keyfeda hâkimiyetini sağladı.

Sonrasında da beyliğin durumunu sağlamlaştırmak için Büyük Selçuklu Sultanı olan Muhammed

Tapar’a bağlılığını bildirdi. Artukluların Mardin kolunda da kurucusu olan Necmeddin İlgazi

Kudüs’ün Fatimiler tarafından alınmasından sonra Bağdad bölgesine gelerek Büyük Selçuklu

Sultanına bağlılığını bildirdi. Artukluların Harput koluda Belek bu bölgede hâkimiyetini kurmuştur.

Kudüs ve civarını Fatimilere terk etmek zorunda kalan Artuk Bey’in oğulları İlgazi ve Sökmen daha

önce babalarına verilen Diyarbekir bölgesine gelerek bölgede ayrı ayrı beylikler kurmuşlardır. Ne

yazık ki tek bir devlet olamamışlardır. Haçlılara karşı yapmış oldukları mücadelelerden dolayı İslam

âleminin hayranlığını alan İlgazi ve yeğeni Belek kısa bir süreliğine Artukluları kendi otoriteleri

altında toplamayı başarmışlar isede ne yazık ki bütünlük oluşturacak hukuki bir devlet yapısını

oluşturamamışlardır.

Üç kol halinde hüküm süren Artuklular’ın içtimai ve iktisadi hayatları hakkında bilgiler ne

yazık ki çok azdır (Köprülü, 1997:623). Artuklu Beyliği’nin de mali ve adli teşkilat yapısı

Selçukludaki devlet yapısının küçük bir örneğidir diyebiliriz. Kuzey Mezopotamya’yı Anadoluya

bağlayan yollar Artuklu Beyliğinin hâkim olduğu coğrafyadan geçmekteydi. Bu ticaret yollarından

geçen kervanlar,sadece komşu devletlere mal taşımıyordu. Aynı zamanda bilim ve kültür

alışverişinin yapılmasınıda sağlıyordu. Artuklular yoğun ticaret potansiyeline sahip olmakla birlikte

ticari güvenliği sağlamak içinde yoğun tedbirler aldı. Hizmet amaçlı han ve kervansaraylar inşa

ettirdi. Komşu devletlerden gelen malların pazarlanması için büyük pazar yerlerini kurdurdu. Bu

pazar yerine en güzel örneklerden biri Kayseri sınırları içinde olan Pazarören’de kurulan Yabanlu

Pazarıdır. Artuklu Beyliği iktisadi ve ticari imkânlarının büyük bir kısmını ülkelerinin imarlaşması

için kulandıkları bilinmektedir. Artuklu Beyleri ticari ve içtimai hayatı canlı tutmak için

kervansaraylar, köprüler, çarşılar, camiler medreseler yaptırmışlardır. Bu dönemde inşa ettirilen bu

Page 11: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 163

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

eserler ilim ve kültürün bölgede gelişmesine katkı sağlamışlardır. Artuklu Beyliğini komşu ülkelerle

kıyaslandığında halkından çok az bir oranda vergi aldığı bilinmektedir. Bu yüzden civar bölgelerden

beyliğe göç edenlerin sayısı oldukça fazladır. Ayrıca vergilerin azlığı da halkın hayat seviyesinin

yüksek olduğunu göstermektedir (Ataoğlu,1994:724).Ticaret yollarının güvenliği için daha çok

köprü yapımına önem verdiklerini bilmekteyiz. Hasankeyf’teki Dicle Köprüsü ile Bitlis Diyarbekir

yolunda yaptırılan Malabadi köprüsü tek gözlü büyük açıklık kabartmalarıyla ve Deve geçidi suyu

köprüsü de çok gözlü yapısıyla dikkat çekmektedir. Hüsameddin Timurtaş, 150m. Uzunluğunda

Batman ırmağı üzerinde büyük bir köprü yapımına başlamış ise de bu köprü oğlu Necmeddin Alp

zamanında bitirilip faaliyete geçmiştir (Köprülü, 1997:618). Fahreddin Kara Arslan’da ticareti

canlandırmak için ve ulaşımı hızlandırmak için Malatya, Birecik ve Kal’atürrüm ‘da köprüler

yaptırmıştır (Turan, 1993:133). Bazı hayvan figürlü kabartmalarıyla Diyarbekir surları’ da

Artuklular’dan kalma en nadide eserlerdendir. Ulu beden, Yeşil kardeş burçları askeri ve mimari

alanda Artuklular’ın ulaştığı noktayı göstermesi bakımından oldukça önemli yapıtlardır. Artuklular’a

ait mimari yapılarda çok sayıda usta ve mimar adına rastlamaktayız. Öyleki bu mimar ve ustaların

yetiştirdikleri öğrencilerin daha sonra çevre bölgelere yayılarak bu mimari uslubu gittikleri bölgelere

taşımışlardır. Beyliğe ait mimari yapıtlarda taş süslemeler ve figürlü plastik yanında Artuklu

sikkelerinde kartallı armalar ve insan figürlerine rastlanılmaktadır. Oğuzlara ait kayı boyu

damgasının yanı sıra kabartmalı figürler de kullanmışlardır. Artuklulara ait maden sanatı da bugün

Türkiye ve dünya müzelerine dağılarak o dönemin iktisadi ve içtimai yapısı hakkında bize bilgi

vermektedir. XIII. yüzyıla ait olduğu bilinen ve Artuklu Beyliğine ait eserler diye tanımlanan kakma

maden işleri, birçok teknikler kullanarak meydana getirilen ünlü kapı tokmakları, taslar, ayna ve

güğümlerle bilinmektedir. Tüm bu eserlerde Musul, Atabegler ve Selçuklu maden üslüplarıyla yakın

benzerlikler görülmektedir (Aslanapa, 2007:13). Timurtaşın yaptırdığı diğer eserlerden biri de

Hüsamiye Medresesidir. Aynı zamanda kitap bakımından oldukça zengin sayılabilecek bir

kütüphane kurdurduğunu kayıtlardan anlamaktayız. Mardin Kolu ArtuklularındanArtuk Arslan

Koçhisar’da Ulu Cami, Mardin kentinde Hatuniye Medresesini ve Harizm’ de de Şeyh

TaceddinMesud Medresesini inşa ettirmişlerdir (Altun, 418). Ayrıca Muzafferüddin Kara Arslan

Muzafferiye Medresesi’nin yanı sıra II. Necmeddin Gazi döneminde ise seksen odalı Şehidiye

Medresesi yapılmıştır. Zinciriye Külliyesi Mardinin en büyük abidesi olarak Artuklular döneminden

günümüze gelebilen mimari eserlerdendir. İnşa ettirilen bu medreselerde İslami ilmlerin yanı sıra tıp,

riyaziye ve felsefe derslerinin okutulduğunu çeşitli kaynaklardan öğrenmekteyiz. Artuklu

medreseleri ve camilerinin yapı tipleri açısından erken dönem Anadolu Türk sanatındaki gelişmeleri

bakımından önemlidir (Aslanapa, 2007:6). Mihrap önünde kubbesi bulunan enine gelişmiş geniş avlu

cami tipi önceleri Artuklulara özgü bir üslüp olarak kalmış, daha sonraları XIV. yüzyılın sonlarında

bilhassa beylikler döneminde tekrar ortaya çıkmış ve Anadolu mimarisini dolaylıda olsa etkilemiştir

(Altun,418). Büyük Selçuklu cami mimarisi ile Zengi sanatının etkisi altında Artuklu ustaların

yaratıcı gücüyle ortaya çıkan Artuklu camileri, Anadolu mimarisinin abidevi öncüleridir. Anadolu’da

iki tip özellikde gelişen medreselerin açık avlulu olanları ilk defa Artuklular tarafından yapılmıştır.

XII. yüzyılın üçüncü çeyreğinde inşa edilen Mardin Hatuniye Medresesi iki katlı olup, revaklı avluya

sahip iki eyvanlı Anadolu medreselerinin erken dönem mimari yapısı olarak günümüze kadar

gelmiştir. Artuklu sanatının en önemli eserlerinden biri Diyerbekir’de 1961-1962 yıllarında yapılan

kazılarla ortaya çıkmış olan saraydır. Bu saray Evliya Çelebinin de eserinde vurguladığı

Artuklulardan kalma bir saray kalıntısıdır. Saray 1201-1222 Artukoğlu el- Mlikü’l Salih

NasırüddinMahmud b. Muhammed zamanına ait olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Saray dört

eyvanlı şemaya sahip olup divanhanesinin güney eyvanında yer alan zengin mozaik ve çini süslemeli

bir selsebile ek olarak çini döşeli kanallarla eyvanların ortasında bir fıskiye, mozaik ve çinilerle

kaplanmış sekizgen havuz bulunmaktadır (Yaşa, 2016:79). Anadolu’da Türk mimarisinde ilk defa

görülen renkli taş ve küp cam mozaikler yapıda geometrik motifler oluşturmakta ve motifler arasına

Page 12: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

164 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

balık ve ördek motifleri serpilmiştir. Mardin Firdevs, Harput, Harizm, Rişmil ve HısnıkeyfaArtuklu

sarayları içerisinde çok iyi bilinmektedir. Anadolu’da ilk Türk hamamları öncelikli olarak

Mardindeki dört hamamdır ki bu hamamlar Artuklu dönemine aittir. Doğu ve Güney Doğu Anadolu

bölgesinde hüküm süren Artuklular döneminde bu bölge en ihtişamlı bir dönem yaşamıştır.

Madencilikde çok ileri bir dönem yaşamışlar ve çeşitli maden yataklarını keşfederek maden ticareti

yapmışlardır. Madenciliğe paralel kendilerine ait para sistemini oluşturarak madeni sikke

basmışlardır. Artuklular madenciliğin yanı sıra dericilik ve el sanatlarınıda geliştirmişlerdir. Marco

polo, İbn Battuta, el-İdrisi gibi alanında uzman olan bilginler Artukluların hüküm sürdüğü bölgelerin

o dönem ki İslam beldelerinin en ihtişamlısı olduğunu eserlerinde belirtmektedirler (İbn Battuta,

1983:43).

1.7. Danişmendiler

DanişmendAhmed Gazi, Malazgirt Zaferi sonrası Sivas’a gelmiş şehri harap bir halde

bulmuştur. Çünkü Bizans İmparatoru Malazgirt seferi sırasında şehri harabeye çevirmişti

(Ocak,479). Danişmend Gazi şehre girdiğinde ciddi bir direnişle karşılaşmadan ele geçirmişti.

Sivas’ta Danişmendli Beyliğini 1071 yılında resmen kurdu (Kesik, 2006:109). Daha sonraki

dönemlerde Ahmet Gazi şehri bir üs olarak kullanıp Çavuldur, Tursan (Turasan), Kara Doğan,

Osmancık, İltegin ve Kara Tegin adlı emîrleriyle birlikte Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı,

Elbistan, Develi ve Çorum’u alarak Danişmendli Beyliğinin sınırlarına kattı (Yinanç, 1982:58).

Malazgirt Savaşı’nda gösterdiği hizmetlerinden dolayı Sultan Alp Arslan’ın bizzat Danişmend

Gazi’ye Sivas, Niksar, Elbistan, Malatya gibi şehirleri ikta olarak onun idaresi altına vermiştir

(Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, 2001: 128). Sultan Alp Arslan bu toprakları vergiden muaf

tutmuştur(Yinanç,468-479).Doğu Roma İmparatorluğu’ndan alacağı yerlerin de DanişmendAhmed

Gaziye verileceğine ve sultanın ailesinden hiçbir kimsenin EmîrDanişmend’in ülkesine saldırıda

bulunmayacağına dair taahhütte bulunmuştur (Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, 2001 :128).

Danişmend Gazi’nin hayatı cihâd ve fetihlerle geçmiştir. Onun ölüm tarihi kesin olarak

bilinmemektedir (Solmaz, 2001:45). Süryanî Mikhail onun 1085’te Kapadokya’ya hâkim olduğunu

söylemektedir (Özaydın, 1994:51). Danişmend Gazi’nin oğlu ve halefi Gümüştegin Gazi’nin

Türkiye Selçuklu hükümdarı Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Anadolu’daki bazı yerleri ele

geçirdiğine dair bilgiler ve ona ait sikkeleri (Ahmed Tevhid, 1321 :84-85) dikkate alırsak Danişmend

Gazi’nin 477’de (1085) vefât ettiği söylenebilir (Özaydın, 1994:467).

Danişmend Gazi’nin Sivas'ta Urfalı Mateos (Özaydın, 1994:225) 23 Şubat 1104–21 Şubat

1105 tarihleri arasında Ebu'l-Ferec ile Müneccimbaşı ise 1105–1106 yılında öldüğünü

eserlerindekayıt etmektedirler. Mezarı Niksar'da olup türbesinde kitabe bulunmamaktadır. Tokat'ta

Garipler Cami olarak bilinen caminin de onun tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Danişmend

Gazi zahit ve muttaki bir emir olup çok iyi bir insandı. Devamlı halktan yana bir tavır sergilerdi (İbn

Bibi,1996:48). Hatta Hristiyanlar dahi ondan övgü ile söz ederlerdi. Ülkesini mamur ve müreffeh

bir hale getirmek için çok çalıştı. Kapadokya havalisinde kurulan Danişmendli Türk Emareti, yerli

ahali ile kısa sürede kaynaşmayı başarmıştı. Nitekim Danişmend Ahmed Gazi öldüğünde, Ermeni

toplumu kendi dinî liderlerinden birisi ölmüş gibi çok üzülerek yas ilan etmişlerdi (Demir, 2005:19-

24). Danişmendoğulları, Türk kültürüne ve Türkmencilik ülküsüne büyük bir önem vermişler ve bu

ülküyü ülkelerinde bunu yerleştirmeye ve yaymaya çalışmışlardır. Danişmendoğlu Melik Ahmed

Gazi ve beraberindekilerin kahramanlıklarını dile getiren "Danişmend-nâme" adlı eser Danişmend

ilindeki kültürel anlayışın mahsûlü olmuştur. Türk Kültürünün temel yapıtlarından olan "Dede

Korkut Hikâyeleri" de (Hazar, 2008:23) XIV. asırda Amasya'da derlenmiştir. Melhameciliğin

(Destan Kültürü)’de Danişmend ilinde oldukca yaygın olduğu görülmektedir (Kırzıoğlu, 1987:915).

Bundan dolayıdır ki Anadolu'da melhameciliğe dair ilk eserler Danişmend ilinde kaleme alınmıştır.

Danişmendoğulları dönemindeki takip edilen bu kültürel politika sonucu, Danişmend ili üstün bir

Page 13: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 165

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

kültürel yapıya sahip olmuştur (Olcay,1996:41). Selçuklular ve Osmanlılar zamanında da bu beylik

aslî karakterini hiç bozmamıştır (Wittek, 1943:58). Amasyalı Hekîm Bereket "Tuhfe-i Mubârizî" adlı

eserinde bu eserini evvela "Lubâbu'n-Nuhâb" adıyla Arapça olarak yazdığını, sonra bunu "Tuhfe-i

Mubârizî" adıyla Farsça'ya tercüme edip Emir Mübarizü'd-din Halifet Gazî'ye sunduğunu

söylemektedir. Halifet Gazî'nin, eseri çok beğendiğini ve bu eser Türkçe olarak yazılmış olsaydı

paha biçilmez bir eser olacağını belirttiğini, bir müddet sonra da onun isteği üzerine bu eserini

Türkçe'ye tercüme ettiğini belirtmiştir. Bu Emîr Mübarizü'd-din Halifet Gazi, Sultan I. Alâeddin

Keykubâd'ın Amasya valisidir (Ahmed b.Mahmud, 1977:64).Türbesi halen Amasya'dadır (Hüseyin

Hüsameddin,1927:59). Amasya'da kurduğu medresenin vakfiyesi 622 (1225) tarihlidir (Turan,

1965:131). Bu emîr ve ecdadının “Danişmend-nâme”nin kahramanları arasında adlarının anılmış

olması, bu ailenin Türklük ülküsüne hizmet etmiş olmalarının ve hakim oldukları Amasya yöresinde,

Türkmencilik hareketini ve Türk kültürünü himaye etmiş olmalarının sonucudur. Danişmend-

nâme'nin bu emîr ve ailesinin çabalarıyla yazılmış olduğu tahmin edilmektedir ki bu eserde Türk mili

kültürünün en güzüde eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Görülüyor ki, Anadolu'da ilk

olarak Türkçe eser yazma geleneği Amasya'da yani Danişmend ilinde başlamıştır. Hekîm Bereket,

"Tuhfe-i Mubarizî"adlı eserinden sonra “Hülâsa der İlm-i Tıb” ve “Tâbiat-nâme” isminde iki Türkçe

eser daha yazmıştır Tâbiat nâme’yi manzum olarak kaleme almıştır.

“Uluğ Sultan”(Büyük Sultan) diye andıkları I.Alâeddin Keykubâd'ın, kültürel politikasının

etkileri, Danişmend ilinde çok daha etkili olmuştur. Ayrıca Selçuklular zamanında Tokat ve Amasya

yöresinde Ahiliğin de çok yaygın ve kuvvetli olduğu görülmektedir. Turhal ve çevresinde kabri

bulunan evliyanın ve kurdukları tekke, zaviye gibi müesseselerin (Wittek,1943:582) bu bölgede

Türkmen ilim ve fikir adamlarının ne kadar güçlü olduklarını açıkça göstermektedir. Danişmendli

Beyliğinin hükümdarları ilme çok önem vermekteydi. Danişmendliler bir taraftan medreseler

kuruyor bir taraftanda İslam coğrafyası’nın dört bir tarafından bilim adamlarını kendi ülkelerine

davet ediyordu (Bayram, 2005:132). Danişmendlilerin kurulduğu bölge Türk İslam kültürünün

kökleştiği ilk bölgelerdendir (Bayram, 1994:81). Tokatlı Nasırü'd-din Vaiz tarafından ilk defa ka-

leme alınan “Ahi Fütüvvet-nâmesi”de Anadolu topraklarında yazılmıştır. Anadolu'da Türkçe eser

yazma geleneği Karamanoğulları Beyliğinin Türkçe'yi resmi dil olarak ilan etmeleriyle başlamış

değildir. Anadolu'da Türkçe eser yazma geleneği ilk olarak Danişmend ilinde ve

Danişmendoğulları'nın yarattığı fikrî ve kültürel ortamda başlamıştır. En son kayıtlara göre Anadolu

toprağında telif edilen ilk Türkçe eser XIII. yüzyılın başlarında Danişmend ilinde Hekîm Bereket

tarafından kaleme alınan "Tuhfe-i Mübarızi" adlı tıp ilmine dair olan eserdir. Hekîm Bereket daha

sonra yine tıp ilmine dair iki risale daha Türkçe olarak kaleme almıştır. Eserini Danişmendli

emirlerden olan Tereken şah'ın oğlu Mübarizü'd-din Halifet Alp Gazi'ye sunduğunu kaynaklardan

anlamaktayız (Wittek,1943:582). Hekîm Bereket Danişmendli geleneğinden gelen Halifet Gazi'nin

Türkçe eserler yazmayı devamlı surette teşvik ettiğini de kaydetmektedir.

Osmanlı tarihçisi olarak bilinen Paul Wittek, Timur'un Anadolu'yu istilası sonrasında

parçalanan Osmanlı Devleti'nin, tekrar siyasi birliğini Amasya’da şehzâde olan I. Mehmed Çelebi

tarafından yeniden sağlamış olmasını, Mehmed Çelebi’nin Amasya bölgesinde

Danişmendoğulları'ndan intikal eden millî şuur ve gazilik ruhu içinde yaşayıp (Wittek,1943:583)

yeniden olgunlaşmasına bağlamaktadır. Hiç şüphesizki bu bilgi doğrudur. Buna Türk ruhuna uygun

olan ve yine Danişmendliler'den gelen dinî duygu ile donanmış fetih ruhu ve millî irfanın rolünü de

eklemek gerekir. Danişmendlilerin Anadolu bölgesinin Türkleşmesinde en fazla katkı sağladığı

bölge Amasya olmuştur. Danişmendliler Amasya’da önemli derecede imarlaşmaya ve arazilerde

yeni düzenlemeler yapmıştır. Danişmend Ahmed Gazi’nin torunu, Nizameddin Yâğıbasan tarafından

düzenlemesi yapılan Hicrî 560, Milâdi 1164 tarihli Danişmenli Vakfiyesinde belirtildiğine göre

(Hüseyin Hüsameddin,1927:59) Danişmend Ahmed Gazi şimdiki Gökmedrese Mahallesi’nde bir

Page 14: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

166 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

saray yaptırmıştır. Yine bugünkü Yörgüç Paşa Camii önünden başlamak suretiyle, Kuş Köprü ile

Bayezid Paşa Camii önüne kadar Yeşilırmak yatağının her iki yakasını surlarla çevirttirmiştir.

Böylelikle Yeşilırmak yatağının kirlenmesinin ve çevresinde çarpık yapılaşmaya müsade

etmemiştir. Yeşilırmak boyunca şehrin alt başından sonuna kadar (Yörgüç Paşa Camii ve Hamamı

ile Sultan Bayezid Camii arasında kalan yerler) olan arazilerde bahçeler yaptırarak koruma altına

aldırdı. Bu bahçelere “Altı bahçeler” ismi verilmiştir. Daha sonra bu Altıbahçeler’i vakfederek halkın

hizmetine açtı. Yoksul halkın bahçe tarımı yapmalarına imkân tanındı. Danişmendli Hâlifet

tarafından Hâlifet Gazi Türbesi yaptırılmıştır.Türbe Eski Şamice, bugün Gökmedrese Mahallesi

Torumtay sokakta yer alır. Selçuklu türbeleri tipinde bina edimiştir.

Hilafet Gazi iyi bir asker, iyi bir devlet adamlığının yanı sıra, ilme ve spora gösterdiği yakın

ilgisiyle tanınmaktadır. Döneminin en iyi tıp kitabı, XII. yüzyıl başında Anadolu’da yapılan sporları

ve faziletleri anlatan kitaplar hazırlatmıştır. Hâlifet Gazi Harezm asıllı Hekîm Bereket, İbn-i Sina’nın

“el-Kanun fi’t tıp” adlı eserinden faydalanarak yazmış olduğu “Lubabu’n-Nu-hâb” adlı tıp kitabını

onun emri üzerine “Tuhfe-i Mubarizi” adlı ile önce Farsça’ya sonra da Tükçeye çevirdi. Hilâfet Gazi

için “Kitab-ı Hulasa der ilm-i Tıb” adında ayrı bir eser daha yazmış olan Hekîm Bereket, eserinde

Anadolu’daki sporların faziletlerini anlatmıştır (Atıf, 1995:111). Türkiye’de kurulan ilk beyliklerin

en büyüğü ve kudretlisi olan Danişmendli Beyliği, bir dönem Türkiye Selçuklu Devletine’de hâkim

duruma geçmişti (Anonim Selçukname, 1952:61). Danişmendli hükümdarları, gerek Bizans gerekse

Haçlılara karşı başta Selçuklu olmak üzere, diğer Türk beylikleriyle birlikte başarılı mücadelelerde

bulunmuşlardır (İpşırli,465). Türkiye Selçuklu sultanlarının Anadolu Türk birliğini kurma yolundaki

etkinlikleri sonucunda tarihe karışan Danişmendlilere bağlı boy ve oymaklar, Anadolu’nun çeşitli

bölgelerine dağılmış hatta bunların önemli bir kısmı da Rumeli’ye gönderilip yerleştirilmişlerdir

(Atıf, 1995:110).

1.8. Çaka ve Tanrıbermiş Beylikleri

İzmir ve çevresinde Çaka ve Tanrıbermiş Beyler tarafından Selçuklu devletine tâbi olararak

bağımsız iki Türk beyliği kurulmuştur(Baykara, 1974:33). Çaka Bey, Batı-Anadolu içlerinden

topladığı Türk kuvvetleriyle İzmir’i Bizanslılardan almayı başarmıştır (Şahin, 2016:131). Çaka Bey

İzmir’i Türk egemenliğine alarak, bölgenin Türkleşmesini sağlamıştır. Ege bölgesinde denizcilik

faaliyetlerinde bulunan ilk Türk beylerindendir. Mevcut kaynaklarda Çaka Bey hakkında çok az bilgi

bulunmaktadır. Çaka Bey’in kim olduğu ve hangi boya mensup olduğu hususunda değişik görüşler

bulunmaktadır. Bilhassa Bizanslıların kendisine verdiği değere bakılacak olursa Çaka Bey’in

Bizans’ı hedef alan Türk boylarından olduğu anlaşılmaktadır. Çaka Bey bir taraftan Ege Denizinde

Türk hâkimiyetini sağlamanın (Demirkent,1996:54) yanı sıra İzmir ve civarında 40 üstü kapalı

gemiden oluşan ilk açık deniz donanmasını meydana getirerek urla, Foca gibi kıyı kentlerini ele

geçirerek Midilli, Sakız, Sisam, İstanköy, Rodos ve diğer adaları hâkimiyeti altına aldı (Sevim,

Yücel, 1989:171). Bizans’tan kalan tersaneleri daha da geliştirdi. Bundan dolayıdırki 1081 yılı Türk

tarihi için önemli bir tarih olup Türk Deniz kuvvetlerinin kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. Çok

iyi bir teşkilatcı olmasının yanı sıra iyi bir denizcide olan Çaka Bey Ege sahillerinde ilk Türk

donanmasını meydana getirmiştir (Aslanapa, 1974:68). İzmir ve civarında ilk Türk yerleşmesini

sağlamasının yanı sıra bölgenin daha sonraki dönemlerde Türkmen beylikleri tarafından

fethedilmesine de zemin hazırlamıştır. İlk Türk denizcisi( İlk Türk Amirali) olarak bilinen Çaka Bey

Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesindeki en önemli rolü Bizansa karşı yapmış olduğu fetihleri

ve o dönemin en modern savaş gemileriyle oluşturmuş olduğu donanmasıdır( Kurat, 1966:23). Diğer

taraftan Tanrıbermiş (Tanrıvermiş) adlı başka bir Türk beyi’de Efes (Ephesos)’i fethedip burada

Çaka’dan ayrı bağımsız bir Türk beyliği kurmuş idi.( (Kurat, 1966:21).

Page 15: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 167

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

SONUÇ

Bazı kaynaklarda Tavaif-i Mülük ismiyle anılan Anadolu’da kurulan Türk beylikleri,

Malazgirt Zaferinden sonra Sultan Alp Arslanın hizmetinde bulunmuş ve Alp Arslan tarafından

hüküm sürdükleri bölgelere fetihler yapması için görevlendirilmişlerdir. Anadolu’yu Türk toprakları

haline getirmek için görevlendirilen bu beyler elde ettikleri bölgelerde genellikle kurucularının adıyla

kurulan ilk Türk beyliklerini kurmuşlardır. Bu beylikler ilk başlarda biçimsel olarak Büyük Selçuklu

devletine bağlıydılar. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra devletin parçalanması beyliklerin ortaya

çıkmasına neden oldu. Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri, Anadolu’nun fethedilmesinde ve

Türkleşmesinde çok önemli rol oynamışlardır. İlk Türk beylikleri hâkim oldukları toprakları

Haçlılara karşı koruyarak İslamiyet’in Anadolu topraklarına yayılmasında öncülük etmişlerdir. Bu

beylikler bölgedeki hâkimiyetleri için Bizans ve Gürcülerle savaşmak zorunda kalmışlardır.

Beylikler hüküm sürdükleri bölgelerde yeni şehir, kasaba ve köyler kurarak imarlaşmayı

başlatmışlardır. Kurmuş oldukları bu yerleşim yerlerine öncelikli olarak Türkçe adlar vererek

bölgenin Türkleşmesine çok önemli katkıları olmuştur. Türkmencilik hareketini ve Türk kültürünü

himaye ederek bu ruhu kendilerinden sonra gelen Türkiye Selçuklu Devleti ve sonrasında kurulan

devletlere miras olarak bırakmışlardır. Zira Anadolu’nun Türk vatanı haline gelmesini üç safhada

değerlendirmek mümkündür. Birinci dönem; XIV. yüzyılın başlarına kadar devam eden Selçuklular

dönemi, ikinci dönem; Selçukluların hâkimiyetinde Beylikler döneminde Batı Anadolu ve

Trakya’nın vatanlaşması, üçüncü dönem ise Osmanlı dönemindeki Karadeniz sahillerinin de fethinin

tamamlanmasıyla Cumhuriyet’in başındaki hadiselere kadar devam eden dönem bu beyliklerin bize

miras olarak bıraktıkları bu ülkü doğrultusunda devam etmiştir. Beylikler yaşadıkları şehir ve

kasabalara saraylar, imarethaneler, kervansaraylar, köprüler, yaptırarak ülkelerini sosyal tesislerle

donatmışlardır. Türk sanatında o dönemde oluşturulmaya başlanılan temeller XII. yüzyılda

Anadolu’da başlayarak hemen hemen her alanda çok çeşitli zengin ve parlak bir gelişme göstermiştir.

Örneğin Uygurlulardan başlayıp Selçuklularda da devam eden kubbe problemi bilhasa bu beylikler

döneminde dünyada bir benzeri olmayan muhteşem abidevi yapıtlara ulaştırılmıştır. Anadolu’da

kurulan ilk Türk beylikleri bir taraftan yaptırmış oldukları imar faaliyetleriyle bir taraftan da bilim

ve kültüre vermiş oldukları önemle bugün Türkiye’nin şekillenmesinde katkı sağlayan sayısız âlim,

düşünce, fikir, sanatçı ve komutanlar sayesinde Anadolu coğrafyasında sayısız eserler meydana

getirerek Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Anadoluda kurulan ilk Türk

beylikleri doğudan gelen göçebe Türkleri yerleşik hayata geçirerek bulundukları bölgeye uyum

sağlamalarında öncülük etmişlerdir. İlk Türkmen Beylikleri bir taraftan fetih hareketleriyle bölgeyi

Türk yurdu haline getirmeye çalışırken bir taraftan da ilk defa Anadolu’da ilmi faaliyetleri

başlatmışlardır. Bölgede yaşayan yerli halka derin bir hoşgörü ile yaklaşarak onları kültürel olarak

etkilemişlerdir. İlk Türk beylikleri Anadolu’da hâkim oldukları bölgelerde medreseler inşa ettirerek

ilime büyük önem vermişler ve diğer bölgelerdeki ilim adamlarının bölgeye gelmesini

sağlamışlardır. Bu beylikler Anadolu bölgesinde Türk-İslam medeniyetinin gelişmesine çok büyük

katkılar sağlamışlardır. İlk Türk beyliklerinden günümüze kadar gelebilen sanat değeri oldukça

yüksek olan eserler günümüzün en kıymetli zenginlikleridir. Bize düşen Anadolu’nun bir nevi tapusu

olan bu eserleri en iyi bir şekilde korumak ve bizden sonraki nesillerede bu ruhu aktarmaktır. Bilhasa

da yeterince aydınlığa kavuşmamış olan Anadolu’da kurulan İlk Türk Beylikleri dönemine vurgu

yaparak bu alanda araştırmalar yapmayı teşvik etmektir.

Page 16: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

168 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

KAYNAKÇA

Agacanov, Sergey Grigoreviç. (2006), Selçuklular, (Çev. Ekber N.Ahmet- R.Annaberdiyev), Ötüken

Neşriyat, İstanbul.

Ahmed b. Mahmud. (1977), Seçuk-Name, II, (Haz. Erdoğan Merçil), İstanbul.

Ahmed Tevhid. (1321), Meskûkât-ı Kadime-i İslâmiyye Kataloğu, İstanbul.

Anonim Selçukname.(1952), (Ter. Feridun Nafiz Uzluk), Ankara.

Ara, Altun. “Artuklu Sanatı”, TDVDİA, C.III, s.418.

Aslanapa, Oktay.(1974), Türk Denizciliği ve Selçuklu Tersaneleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara.

Aslanapa, Oktay.(2007), Anadolu’da İlk Türk Mimarisi Başlangıç ve Gelişmesi, Atatürk Kültür

Merkezi Yayını, Ankara.

Ataoğlu, Remzi. (1994),“Kaynaklara Göre Artuklu Devlet Teşkilatı”, XI. Türk Tarih Kongresi, TTK.

Yayınları, Ankara.

Atıf, Kahraman. (1995), Osmanlı Devletinde Spor, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.

Ayan, N., Özen, F., (2017). Tarihsel Süreç İçinde Selçuklular Devrinde Halep Kalesi,Turkish Studies

International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/1,p.33-54, ISSN:1308-2140,www.turkishstudies. net, DOI Number:

http//dx.doi.org/ 10.7827/Turkish 11302, ANKARA- TURKEY

Bar Hebraeus.(1950), Abu’l-Farac Tarihi, II, (Trc. Ömer Rıza Doğrul),TTK Yayınları, Ankara.

Baykara, Tuncer. (1974), İzmir Şehri ve Tarihi, Ege Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü Yayınları,

İzmir.

Bayram, Mikail. (1994), Selçuklular zamanında Anadolu’da Bazı Yöreler Arasında Farklı Kültürel

Yapılanma ve Siyasal Boyutları, Konya.

Bayram, Mikail.(2005), “Danişmend Oğullarının Dini ve Milli Siyaseti,” Türkiyat Araştırmaları

Dergisi, S.18,Konya.

Claude, Cahen. (1992), Türklerin Anadolu'ya İlk Gelişi, (Trc. Yaşar Yücel- Bahaeddin

Yediyıldız),Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

Demir, Mustafa.(2005), Türkiye Selçukluları ve Beylikler Devrinde Sivas, “Danişmendli Emaretinin

Kurucuları,” Sakarya.

Demirkent, Işın.(1995), "1101 Yılı Haçlı Seferleri", Fikret Işıltan'a 80.Doğum Yılı Armağanı, Dünya

Yayıncılık, İstanbul.

Demirkent, Işın.(1996), Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I.Kılıç Arslan, TTK Yayınları, Ankara.

Ebu’l-Ferec (Bar Hebraeus). (1987), Abû’l-Farac Tarihi, (çev. Ömer Rıza Doğrul), TTK Yayınları,

Ankara.

Ersan, Mehmet, Alican, Mustafa. (2014), Türklerin Kayıp Yüzyılı, Beylikler Devri, Türkiye Devri,

Timaş Yayınları, İstanbul.

Günay, Umay Türkeş. (2007), Türklerin Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara.

HAZAR, M.,(2008). Artukoğulları Zamanında Dedekorkut Kitabı’ndaki Kişi Adları, Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Page 17: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

İlk Türk Beyliklerinin Fetihleri, Sosyal ve Kültürel Eserleri İle Anadolu’nun… 169

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

Volume 3/1 Winter 2008, p.22-33, ISSN:1308-2140, www. turkishstudies. net, DOI

Number: http//dx.doi.org/ 10.7827/Turkish 255, ANKARA- TURKEY.

Hüseyin Hüsameddin.(1927), Amasya Tarihi, III, İstanbul.

İbn Battuta.(1983), Seyahatname (Tuhfetu’n- Nuzar Fi Garaibi’l-Emsar), (sad. Mümin Çevik),

Ankara.

İbn Bibi, el-Evamirü’l-Alaiyye fi’l Umuri’l-Alaiyye, I, (1996), (Ter. Mürsel Öztürk),Kültür Bakanlığı

Yayınları, Ankara.

İbn’ül-Esir.(1987), el-Kamil fi’t-Tarih, X-XII, (Ter. Abdülkerim Özaydın),Çağrı Yayınları, İstanbul.

İpşirli, Mehmet. “Danşmend”, TDVDİA, VIII, ss.464-465.

Jonathan, Riley-Smith.(2005), Haçlılar Kimlerdir, (Çev. Berna Kılınçer) Bileşim Yayınları, Ankara.

Karavazlı Mustafa Efendi, Amasya Tarihi hahkındaki eseri“Amasya Bayezid Umum Kütüphanesi”

(el yazma eser)

Kesik, Muharrem.(2006), Danişmendliler Zamanında Sivas (1071-1175), Selçuklular Döneminde

Sivas Sempozyumu Bildirileri, (29 Eylül-1 Ekim 2005) Sivas 2006, ss.108-120.

Kırzıoğlu, F.(1987),”Millî Destanlarımızdan dede Korkut Oğuz-nâmelerinin Tarih Belgesi

Bakımından Değerleri”, Belleten, Ankara, S.198, I, 915.

Koca, Salim. (2011), Selçuklu Devri Türk Tarihinin Temel Meseleleri, Berikan Yayınları, Ankara.

Köprülü, Fuat. (1997),“Artuk Oğulları” İA, C.I, ss.617-618.

Köprülü, Fuat.(1996), Anadolu’da İslâmiyet, Ankara.

Kurat, Akdes Nimet. (1966), Çaka Bey İzmir ve Yakınındaki Adaların İlk Türk Beyi,1081-1096,Türk

Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara.

Mecit, Songül. (2017), Anadolu Selçukluları, Bir Hanedanın Evrimi, İletişim Yayınları, İstanbul.

Merçil, Erdoğan.(1993), Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara

Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah. (2001), Câmiu’d-Düvel Selçuklu Tarihi II Anadolu Selçukluları

ve Beylikler, (Trc. Ali Öngül), İzmir.

Ocak, Ahmet Yaşar. “Danişmendname”, DİA, VIII, ss. 478-480.

Olcay, Osman Fevzi. (1996), Amasya Tarihi zeyli “Amasya Bayezid Umum Kütüphanesi” el (yazma

eser), YayınlanmamışYüksek Lisans Tezi, Amasya.

Öngül, Ali.(2002), “Saltuklular”, Türkler, VI, (Edt. Hasan Celal Güzel- Salim Koca vd.),Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara.

Özaydın, Abdülkerim. (1993), “Danişmend Gazi” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,

C.VIII, İstanbul.

Özaydın, Abdülkerim.(1994), Vekayinâme, II, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi, İstanbul,

VIII, 51.

Özaydın, Abdülkerim.(2016), Anadolu Beylikleri El Kitabı, (Edt. Haşim Şahin), Grafiker Yayınları,

Ankara.

Page 18: Turkish Studies - arastirmax...Yrd. Doç. Dr. Erhan YOSKA This article was checked by iThenticate. İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN FETİHLERİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ESERLERİ İLE ANADOLU’NUN

170 Mehibe ŞAHBAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/26

Runciman , Steven.(1987) Haçlı Seferleri Tarihi, C.I, (Trc. Fikret Işıltan), Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara .

Sert, M., (2014). Selçuklular Döneminde Muş ve Çevresi, Turkish Studies-International Periodical

for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/1 Winter

2014,P.185-207,ISSN:1308-2140, www. turkishstudies. net, DOI Number: http//dx.doi.org/

10.7827/Tukish 6087, ANKARA- TURKEY.

Sevim, Ali, Yaşar Yücel. (1989), Türkiye Tarihi, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Çağ Yayınları,

Ankara.

Sevim, Ali. "Artukluların Soyu ve Artuk Bey'in Siyasî Faaliyetleri", Belleten, XXVI/101, ss. 121--

145.

Sevim, Ali. ( 1994 ),“Dilmaç Oğulları”Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, s.301.

Solmaz, Sefer.(2001), Danişmendliler Devleti ve Kültürel Mirasları, Yayınlanmamış Doktora Tezi,

Konya.

Sümer, Faruk. (1952),”XVI. Asırda Anadolu’da, Suriye ve Irak’da yaşayan Türk Aşiretlerine Umumî

Bakış”, İktisat Fakültesi Mecmuası, XI/I-4.

Sümer, Faruk. (1971), “Saltuklular”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, Ankara.

Sümer, Faruk. (1989), “Ahlatşahlar”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.II, İstanbul, s.27.

Sümer, Faruk. (1990), Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk beylikleri, Türk Tarih Kurumu,

Ankara.

Sümer, Faruk.(1992), Oğuzlar (Türkmenler),Tarihleri- Boy-Teşkilatı-Destanları, Türk Dünyası

Araştırmaları Vakfı, İstanbul.

Şahin, Haşim.( 2016), Anadolu Beylikleri El Kitabı, (Edt. Haşim Şahin), Grafiker Yayınları, Ankara.

Turan, Osman. (1974), Selçuklular Zamanında Türkiye, Siyasi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye

(1071-1318), TODAİE Yayınları, İstanbul.

Turan, Osman. (1993), Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul.

Turan, Osman.(1965), Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, İkinci Baskı, İstanbul.

Wittek, Paul. (1943),“ Ankara Bozgunundan İstanbul Zaptına", Belleten, Ankara, VII, 582.

Yaşa, Recep.(2016), Anadolu Beylikleri El Kitabı, (Edt. Haşim Şahin), Grafiker Yayınları, Ankara.

Yinanç, M.Halil. “Danişmendliler”, İA, III, ss.468-479.

Yinanç, M.Halil.”Bitlis”, İA, II, ss.659-660.

Yinanç, Mükrimin Halil.(1944),Türkiye Tarihi Selçuklular Devri I.Anadolu’nun Fethi, Burhaneddin

Matbaası, İstanbul.

Yinanç, Refet. (1982), “Selçuklu Medreselerinden Amasya Halifet Gazi Medresesi ve Vakıfları”,

Vakıflar Dergisi, S. 15, Ankara.