uluslararasi hz. nuh ve dagi sempozyumu ...isamveri.org/pdfdrg/d227311/2014/2014_kutluayi.pdfhz. nuh...
TRANSCRIPT
ULUSLARARASI HZ. NUH VE CUDİ DAGI SEMPOZYUMU
International "Noah and Judi Mountain" Symposium
27-29 EYLÜL 2013 ŞIRNAK
Editörler
Doç. Dr. Harndi GÜNDOGAR
Yrd. Doç. Dr. Ömer Ali YILDIRIM
Yrd. Doç. Dr. M. Ata AZ
Hz. NUh ve TUfanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri
İbrahim KUTLUAY*
Özet
Kur'an'ın açık beyanı, arkeolojik, jeolojik ve diğer ilmi bulgular, NUh tUfanının gerçekleştiğinde şüphe bırakmamaktadır. Ayrıca bu hadise, bütün ilahi kitaplarda yer aldığı gibi, NUh tUfanı pek çok din ve kültürde yer alan müşterek fenomenlerden biridir. Bu bağlamda, hadis mecmualarında pek fazla olmasa da bilhassa İslam tarihi ve tefsir kaynaklarında Hz. NUh ve tUfan kıssası hakkında çok sayıda rivayet yer almaktadır. Söz konusu rivayetler, Hz. Nuh, Tufan Hadisesi, Nuh'un Gemisi ana başlıkları altında toplanabilir. Bu tebliğde, öncelikle bu konudaki rivayetlerin tahric ve tasnifi yapıldıktan sonra bunların hadis tekniği açısından değeri üzerinde durulacak ve rivayetler değerlendirilecektir. Bu sebeple Tevrat'taki verilerle İslam tarihi ve tefsir kaynaklarında ve hadis mecmualarında geçen rivayetlerin mukay.esesi yapılarak mezkılr rivayetlerde İsniiliyat'ın ne ölçüde etkili olduğu tespit edilmeye gayret edilecektir. Benzerliklerin din ve kültürlerin birbirlerinden etkilenmelerinin yanında, tUfan örneğinden hareketle bir gerçekliğin pek çok dinde yer alıp almadığı sorusuna cevap aranacaktır.
Giriş
Ayetlerde1 açıkça ifade edildiği üzere tUfan, tarihi bir gerçektir. Ayrıca coğrafi veriler ve bazı arkeolojik bulgular, tUfanın gerçekleştiğine delil teşkil etmektedir.2 Bu sebeple tUfan bir mit değil, gerçekleşmiş bir hadisedir. Hz. NUh'un kavminin inanç yapısı, Hz. NUh'un kavmi ile mücadelesi, tebliğ metodu ve tUfanı hazırlayan sebepler,3
NUh kıssası ve tUfan konusunda pek çok çalışma yapılmıştır.4
İslam tarihi ve tefsir kaynaklarında Hz. Nuh, tUfan ve NUh'un gemisine dair çoğu
Doç. Dr., Şırnak Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi, Hadis ABD. Müminıln, 23/27); NUh 71/ı-28, .tınıf 7/59-64, Hıid 11/25-44, Mü'ıninıln 23/23-30, Kamer 54/9-ı5, Ankebut 29/13-ı4.
2 Harman, "Kitab-ı Mukaddes ve Diğer Diniere Göre Hz. Nuh ve TUfan~ s. ı4. "TUfan, Ur şehrindeki tepenin altında bulunan, insanlık tarihindeki iki yerleşme devresini ayıran balçık tabakasının mümkün olan tek izahı tıifandı. Deniz, balçığa gömülmüş deniz hayvancıklarıodan ibaret şüphe götürmez izlerini bırakmıştı:' Maksudoğlu, "Nuh tUfanı", s. ıo6; ayrıca bk. Mallowan, "Noah's Flood Reconsidered~ s. 74-77. O bu çalışmasında tıifanın gerçekleştiği söylenen yerlerdeki tUfan iz ve kalınıdan ile ilgili bulgulan ve yapılan bazı çalışmalan değerlendirir.
3 Yılmaz, "Kur'an-ı Kerim ve Tefsirlerde Hz. NUh ve Tıifan~ s. 2ı-29. Mallowan, "Noab's Flood Reconsidered~ (s. 62-82) başlığını taşıyan makalesinde "değişik din ve kiiltürlerdeki tıifan kıssalannı ele alır.
4 Mesela bk. Lewis, "Noah and the Flood: In Jewish, Christian, and Muslinı Tradition" The Biblical Archaeologist, c. 47, no. 4 (Dec., ı984), s. 224-239; Mallowan, "Noab's Flood Reconsidered~ s. 62-82<l.e değişik din ve kiiltürlerdeki tıifan kıssalannı ele alır. Biz diğer çalışmalarıo bir kısmını kııynakçada zikrettik. Kendisiyle konuyu müzakere inıkanı bulduğunı lslô.m Tarihi Kaynaklanna Göre Nuh Tufanı ve Cüdi Dağı adlı kitabın rnüellifi değerli dosturn Hüseyin Güneş'e özellikle teşekkür etınek istiyorum.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDI DAGI
SEMPOZVUMU
295
Hz. Nuh ve TUfanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 111
İsrailiyat5 kaynaklı rivayetler mevcutsa da hadis kaynaklarında -sarulanın aksine- bu
konuda muteber pek fazla rivayet bulunmamaktadır. Biz kaynaklarda yer alan bu
konudaki rivayetlerin önce bir dökümünü verecek, kaynaklarını zikredecek ve sıhhat
durumları hakkında tebliğ sınırları çerçevesindekısa değerlendirmelerde bulunaca-.
ğız. Evvela rivayetlerin atıfta bulunduğu Kitab-ı Mukaddes'teki ifadelere ve sübutu
kati olan Kur'an ayetlerine kısaca işaret etmek ve konuyu temellendirmek istiyoruz.
Ardından hadis, tabakat ve İslam tarihi kitaplarındaki rivayetleri, kendi ifadelerimiz
le ve konu bütiinlüğü olması bakırnından -kitap türü ayırımı yapmaksızın- bir arada
zikredeceğiz. Böylece kaynaklarda hangi konularda ne tür rivayetlerin yer aldığını
toplu olarak ve aynı konu altında görecek, rivayetlerin sonunda genel bir değerlen
dirme yapacağız. Ayetler ve rivayetler arasındaki benzerlik ve farklılıkların daha iyi
anlaşılabilmesi için -asıl konumuz olmamakla beraber- önce konunun ilahi kitaplar
da nasıl geçtiğine çok kısa da olsa işaret etmek istiyoruz.
I. İlahi Kitaplarda Hz. NUh, TUfan ve Gemi
Kitab-ı Mukaddes tUfan hadisesine geniş bir şekilde yer verir.6 Öyle ki Tevrat'ın
Tekvin bölümünde, 6. babtan 9. babın sonuna kadar tUfan olayı anlatılır? İlgili bö
lümde Tanrı Yahve, insanların kötü olmaları ve devamlı kötiilük düşünmeleri sebe-
296 biyle orıları helak edeceğini8 ifade etmiştir. Tek:vin'de Hz. NUh'un üç oğlu olduğundan
söz edilmiş9 ve gerniniri boyutları verilmiştir.10 Hz. NUh'un kendisi, eşi, üç oğlu ve
NUh'un gelirıleri dahil olmak üzere bütiin ailesiniri gerniye bindiği, 11 diğer canlılardan
kuşlar, sığırlar, sürüngerıler, her carılı türünden erkek ve dişi olmak üzere birer, eti
yenilen hayvanlardan ise yedişer çiftin gerniye alındığı belirtilmiştir. 12 Ayrıca tUfan
öncesinde kırk gün kırk gece yağmur yağdığı13 ifade edilmiştir. Tillan başladığında
Hz. NUh'un yaşının 600 olduğu zikredilmiş,14 tftfanın yeryüzünün her yerini kapsa
dığı ve ikinci ayın on yedinci günü başladığı, ıso gün sürdüğü15 ve gerniniri yedinci
5 Yıilıudi kaynaklann dan, geniş manada Hıristiyanlık ve diğer kültürlerden islama giren her türlü bilgiye İsrailiyat denmektedir. Aydeınir, Tefsirde İsriiiliyat, s. 29; İsrailiyatın türleri ve taksimatı ile ilgli olarak bk. A. ınlf. a.g.e. s. 29-33; 34-42.
6 Lewis, "Noah and the Flood: In Jewish, Christian, and Muslim Traditiorl, s. 224 vd. 7 Tevrat'taki tUfan hadisesinin sonradan kitaba eklendiği ve bunun M.Ö. Vlll asra tarihlendiren Yahvist rivayet ile
M.Ö. VI. asra kadar tarihlendiren Ruhban rivayetten müteşekkil olduğu iddia edilmiştir. Harman, "Tıifarl, DİA, 4ı/320; ayrıca bk. Açmaz, MuhtelifDinlerde tufan, Erciyes Ü.S.B.E. (Yayıınlanmamış doktora tezi), Kayseri, 1991, s. 11-19.
8 Tekvin 6/5-13. 9 Tekvin 6/9- 10. 10 300 arşın uzunluk, SO ,genişlik, 30 yükseklik şeklindedir (Tekvin 14/16). ll Tekvin 7/1,7. ·· 12 Tekvin 7/2-3. Bu, Yahvist metne göredir; Ruhban metninde ise her türdeki kuş, evcil hayvan, sürüngenden erkek ve
dişi olmak üzere iki hayvan alınması emredilmiştir. Tekvin 6/19- 20. 13 Tekvin 7/7, 12. 14 Tekvin 7/6. ıs Tekvin, 8/3.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPO:lYUMU
111 İbrahim Kutluay
ayın on yedinci günü Ararat dağına oturduğu kaydedilmiştir.16 ıso günün sonunda sular çekilmeye başlamış, onuncu ayda dağların zirveleri ortaya çıkmıştır. Kırk gün sonra geminin kapısının açıldığı, 17 yeryüzündeki bütün insanların NUh'un oğulları Sam, Ham ve Yafes'ten18 çoğaldığı vurgulannııştır.19 Tevrat'taki bilgilere göre -gemiye alın~ar hariç- diğer canlılar helak olmuş,Z0 sular yeryüzünde ıso gün kalmıştır. 21 Bu hadise, tfrfanın başlamasından sonra yedinci ayın on yedinci gününe denk gelmiştir. 22
Tevrat'ta yer alan bilgilere göre, Hz. Nıih'a gemiyi nasıl inşa edeceği hususunda Allah tarafından detaylı bilgi verilmiştir. 23 Tillan bitiniinde geminin yerleştiği dağa gelince Tevrat'ta bunun Ararat (Ağrı dağı) olduğu ifade edilmekte24 ise de Kur'an bunu Cıidi
dağı şeklinde zikreder. 25
İnciller'de Tevrat'ta anlatılanlara atıfta bulunulmuş26 ve tfrfana "ibret maksadıyla'' kısaca temas edilmiştir. Matta İncili'nde27 tufan öncesinde insanların gaflet içinde oldukları, Luka İncili'nde28 tfrfanın isyan ve gaflet içinde olanların hepsini yok ettiği, I. Petrus'ta29 ise sudan kurtulmanın vaftizin bir simgesi olduğu, II. Petrus'da (2/S) 30 Tanrı'nın Nıih'u ve onun dışındaki yedi kişiyi tUfandan kıırtardığı, İbramiere'de31
NUh'un ev halkının kıırtuluşu için gemi inşa ettiği belirtilmiştir. Kyr'an'da ise NUh kıssası ve tUfan, NUh 71/ı-28, A'raf7/S9-64, Hud ll/2S-44, Mü'minfrn 23/23-30, Kamer S4/9- ıs, Ankebut 29/13- ı4'de fazla detaya girilmeden anlatılmaktadır. Kur'an'ın bu hadiseden -farklı sfuelerde farklı bağlamlarda tekrar edilmekle birlikte- özet halinde yarım sayfa ile bahsetmesi ve asıl hadiseye ve neticeye dikkat çekmek isteme- 297
si, onun ayrıntılarla fazla ilgilenmediğini gösterir.
Gemi ile ilgili olarak Kur'an'da ifade edilen yegane husus -ileride ayrıca değinileceği üzere- sadece geminin ahşaptan olduğu ve yapımında çivi kullanıldığıdır.32 Bununla birlikte İslam tarihi kaynaklarında Kitab-ı Mukaddes'teki bilgilerle benzerlik arz eden, geminin eni ve boyu hakkında muhtelif rivayetlerde bizi Kur'an'ın kıssayı
16 Tekvin, 8/4, 5. 17 Tekvin, 8/6. 18 Tekvin, 7/12. 19 Tekvin, 9/18. 20 Tekvin, 7/24. 21 Tekvin, 7/24. 22 Tekvin, 8/24. 23 Geminin uzunluğu, genişliği, yüksekliği, geminin hangi ağaçtan ve ne şekilde olacağı Allah Tea.Ia tarafından Hz.
Nıih'a bildirilmiştir. Bk. Tekvin. 6/14-21; 7/22. 24 Televin 7/1-3; ayrıca bkz. Tabatabili, el-Miztln, X, 271. 25 Hıid 11/44. 26 I. Petrus, 3/20-21; Harman, "Tüfan~ DİA, 41/321. 27 Matta, 24/37-38. 28 Luka, 24/37-38; 17/27. 29 I. Petrus, 3/20-21; II. Petrus, 2/5; İbnini!ere, 11/7. 30 II. Petrus,2/5. 31 İbniniler e, II/7. 32 "Nuh 'u da tahtalardan yapılmış, çiviler/e çakılmış gemiye bindirdi/c. İnkılr edilmiş olana (Nuh 'a) bir mükılfat olmak
üzere gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu. Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok ıiıudur?" (el-Kamer 54/13-15).
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
298
Hz. Nuh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve ~u Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 1111
zikretmedeki asıl maksadrndan uzaklaşbran, bilmemizin çok da gerekli olmadığı birtakım detaylar yer almaktadır. EbU Şehbe'nin de vurguladığı gibi, aslında "Hz. NUh'un marangozluğunun olup olmadığı, gemiyi hangi ağaçtan yaptığı, geminin eni ve boyunun ne kadar olduğu gibi soruların gereksizliği ortadadır:'33 Nitekim Kur'an, kıssayi ibret alınması amacıyla ayrıntıya girmeden özünü vererek zikretıniştir.
II. Hadis, İslam Tarihi ve Tabakat Kitaplarında Hz. Nuh ve TUfanla İlgili Rivayetler
Bu konudaki rivayetleri Hz. Nuh, Tufan, Gemi ve Yerleştiği dağ: Cudi başlıkları
altında toplayıp inceleyeceğiz.
"İbn Sa'd, tUfan olayını sadece İbn Abbas rivayetine dayanarak anlatmış, Kur'ana ve Tevrat'a bir atıfta bulunmarnışbr.34 İbn Kuteybe (ö. 276/889) iseel-Mearif adlı eserinde Vehb b. Münebbih rivayetinin yanında Tevrat'tan da iktihaslarda bulunmuştur.35 Taberi (310/922), Tarih'inde genel olarak Kur'anı esas alarak konuyu işlemiş, yer yer Tevrat'a atıflarda bulunmuş; İbn Abbas' ın, diğer sahabilerin ve tabiinin görüşlerine de yer vermiştir.36 Ya'kubi (284/897) ve Mes'udi (346/957) kaynak zileretmeden hadiseyi nakletınişlerdirY İbn Asakir (571/1175) Tarihu medineti Dımaşk adlı eserinde tUfan hadisesini geniş bir şekilde incelemiştir.38 İbnü'l-Cevzi (597/1200)/9
İbnü'l-Esir (630/lı32)40 ve İbn Kesir (774/1372)41 bü}jik ölçüde önceki kaynaklarda geçen bilgileri tekrar etınişlerdir:'42
Şimdi hadis, İslam tarihi, tefsir ve tabakat kitaplarında Hz. NUh ve tUfan kıssa. sının nasıl yer aldığını, Hz. Nuh, Nuh Tufanı ve Gemi başlıkları altında ele alacağız.
A. Hz. NUh ile İlgili Rivayetler
I. Peygamberlerin Seyyidlerinin Beş Peygamber Olduğu
Kur'an'da belirtildiğine göre, Allah tarafından seçilmiş43 ve kendisine vahyedilmiş44 ;olan Hz. NUh, ülü'l-azm peygamberlerden45 biridir. Nitekim hadis kaynak-
33 Ebiı Şehbe, e/-lsrailyyılt ve'/-mevduılt, s. 210; Aynca bk. Yılmaz, "Kur'an-ı Kerim ve Tefsirlerde Hz. Niıb ve Tiıfan", s.'24.
34 İbn Sa'd, et-Tabakıltü'l-kübrıl, IX, I 23-29. 35 İbn Küteybe, el-Meılrif, s. 21-24. 36 et-Taberi, Tılrihü ümem ve'I-mü/uk, I, 179-193. Taberi, Hz. Nıih'un tiıfan sırasında 350 yaşında olduğu, tUfandan
sonra 500 sene daha yaşadığını naklettikten sonra, bu konuda farklı rakamlan içeren rivayetleri de zikretmiştir. Bk. Taberi, Tarihü ümem ve'/-müluk, I, 179.
37 Yakubi, Tarihu Yakubi, I-ID, I, ı0-14. 38 İbn Asfikir, Tılrihu medineti Dımaşk, LXII, 240-288. 39 İbnü'l- Cevzi, el-Muntazam fi tarihi'I-müluk vel-ümem, Beyrut, I, 239-252. 40 İbnü'l-Esir, el-Kılmil fi'tılrih, I, 54-58. 41 İbn Kesir, el-Bidılye ve'nihılye, I-XXI, 2997, I, 237-282. 42 Geniş bir değerlendirme için bk. Güneş, Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, s.ı6-19. 43 AI-i imran 3/33. 44 en-Nisa 4/163. 45 el-Abzab 33/7; el-Abkaf 46/35.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDI DAGI
SEMPOZVUMU
111 İbrahim Kutluay
larında el-Ahzab 33/7; el-Ahkaf 46/35'e mutabık olarak Hz. NUh'un en hayırlı beş
kişiden biri olduğu46 belirtilmiş, ayrıca bu durum "Peygamberlerin seyyitleri beştir: Muhammed, Nuh, İbrahim, Musa ve İsa" 47şeklinde ortaya konmuştur.
ı. Hz. NUh'un Tam Olarak Tebliğde Bulunduğu
Kıyamet gününde NUh'un (a.s.) çağrılarak kendisine Allah'ın emirlerini üm
metine tebliğ edip etmediğinin sorulacağı, onun "Evet, tebliğ et:ı:inf' cevabı üzeri
ne kavmine aynı sorunun yöneltileceği, onların ise kendilerine tebliğde bulunan ve
kendilerini ahiret azabından korkutan bir peygamberin gelmediğini iddia edecekleri nakledilmektedir. Hadisin devamında Hz. NUh'tan şahit isteneceği, onun da "Mu
hammed ümmeti benim tebliğde bulunduğuma şahitlik eder" diyerek onları şahit göstereceği, Ümmet-i Muhammed'in Hz. NUh'un tebliğ vazifesini yerine getirdikleri
ne dair şahitlikte bulunacağı belirtilmektedir.48
EbU Said el-Hudrfnin Hz. Peygamber'den naklettiği bu müsned hadiste, Hz.
NUh'un kendinden çok sonra yaşamış olan Ümmet-i Muhammedöt;.n tebliğ vazifesini hakkıyla yerine getirdiğine dair tanıklık yapmasını istemesi, yoruma muhtaç bir
husustur.49 Ümmet-i Muhammed'in muhtemelen Kur'an'da Hz. NUh'un bu görevini
yerine getirdiğine ilişkin ayete50 dayanarak böyle bir şahittiği yapacakları SÖylene-bilir. Nitekim İbn Hacer, bu hadisle ilgili olarak ashabın ve ümmetin '~ah ResU.lü 299
bize NUh, Hud, Salih, Şuayb ve diğer resU.llerin vazifelerini yaparak tebliğde bulunduklarını haber verdi, biz de onu tasdik ettik'' diyecekleri yorumunda bulunmuştur. 51
Allah Tealanın bunu bildiği halde NUh'tan şahit getirmesini istemesi, inkarcı kavme tutunacakları hiçbir gerekçe bırakmamak olarak izah edilebilir.
İbn Ömer'den gelen başka bir hadiste, bütün peygamberlerin kavimlerini deccale
karşı uyardıkları, Hz. NUh'un da kendi kavınini deccale karşı uyardığı haber verilmiştir.52 !abiin nesiinin önde gelen müfessirlerinden Ebü'l-Haccac Mücahid b. Cebr
el-Mahzumiöen (103/721) İbn Asakir'in kaydettiği rivayette Hz. NUh'un davet süreci
46 Muttald, Kenzü'l-ummal, XI, 483, no: 32282. 47 Hakiın'e göre bu hadis her ne kadar Ebu Hüreyreilen mevküf olarak nakledilmişse de isoadı sahibti.r. Zehebi de
Hlliı:n'in bu görüşüne katılmaktadır. Bk. Hi.kim, el-Müstedrek, II, 595, h. no: 4007. 48 Buhfui, "Tefsirü's- sı1re" 2/ı43; Tirmizi, "Tefsirü's- sı1re" 2/8; Müsned, III, 32; V,ll, ı23; İbn Mii.ce, "Siyam" 32. 49 Şeker, "Hz. NUh (a.s.) İle İlgili Hadislerin Değeri ve Yorumu~ s. 503-sıı. so AI-i lınmrı 3/146. sı İbn Hacer, Fethü'l-biiri, IX, ıs. 52 Buhfui, "Megazı~ 77; Müsliın, "Fiten ve eşrati's-saa" 95; Ebu Davı1d, "Sünne" 26; Müsned, II, ı49. Diğer bir rivayet:
"Nüh'tan sonra deccale karşı kavmini uyarmayan hiçbir peygamber gelmemiştir" şeklindedir. Bk. Ebu Davı1d, "S ünne" 25; Tirmizi, "Fiten~ 55; Müsned, I, 195; Hakim, Müstedrek, N, 585, h. no: 8630. Bazı hadislerde ise deccMi.n özellikleri sıralanmış ve onun fitnesine karşı Kehf sı1resinin okunınası tavsiye edilmiştir. bk. Buhfui, "Enbiya" 3, 77; "Fiten~ 26; Müsliın, "Fiten" 95. Decciile işaret ettiği iddia edilen ayetlerin yorumu ve bu konudald hadislerin problemli olduğu ve sahib olanların ise tevil edilerek onun tek bir şahsiyet ve insan alınaktan çok, "her dönemde şerri temsil eden bir tip" olarak anlaşılınasının daha doğru olacağı şekliodeki yoruınlar ve kaynaklan ile ilgili olarak bk. Santoprak, "Decciil~ D lA, IX, 69-72.
ULUSLARARASI HZ.NUHveCUDIDAGI
SEMPOZ\'UMU
300
Hz. Niıh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 111
içinde uğradığı sıkıntılar uzun uzadı ya zikredilıniştir. 53
Kaynaklarda Mücahid'den Hz. NUh'un dokuz yüz elli sene boyunca kavınine davette bulunduğu, önce gizli bir şekilde, daha sonra açık bir şekilde Allah'a davet ettiği, ancak halkın onu dövdüğü, bayılana dek boğazını sıktığı, buna rağmen NUh'un (a.s.) "Allak'ım, halkımı bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar ... " dediği nakledilıniştir.54
3. Hz. NUh'un Bütün İnsanlığa Gönderildiği
Kur'ıillda Hz. NUh'un ancak kendi kavınine peygamber olarak gönderildiği55 ifade edilmekle beraber, bazı kaynaklarda tılfanın umumi olduğu iddiasının bir sonucu olarak onun kendi zamanında yaşayan bütün insanlara gönderildiği ondan öncen bütün insanlara gönderilen başka peygamber olmadığı ileri sürülmüştür.56 Ancak bi'setin umumi olması, sadece Hatemü'l-enbiya olan ResUl-i Ekrem'e mahsus bir özelliktir. Bu bakımdan pek çok müfessir Hz. NUh'un küfürde inatları sebebiyle kafirlere beddua etmişse de57 arzın hepsine gönderilmediği kanaatindedir.58
Son tahlilde tılfanın umumi olması meselesi ileride de ele alınacağı üzere tartışmalı olduğundan Hz. NUh'un bütün insanlığa gönderildiği görüşü isabetli değildir.
4. Kıyamet Günü İnsanların Şefaat İçin Hz. Nôh'a da Başvuracaklan
Şefaat hadisine göre, kıyamet günü insanlar Hz. Adem'den sonra Hz. NUh'a gelerek "Sen yeryüzüne [Hz. Adem'den sonra] gönderilen Ilkelçisin (insanlığın atasısın)", Allah seni çok şükreden bir kul olarak nitelendirdi ... " derler. O i~e· Allah Tealft'nın o gün çok gazaplı olduğunu, daha önce hiç bu kadar gazaplanmadığını belirterek, ken
. disinin bir dua hakkının olduğunu, onu ise dünyada iken küfürde inat eden kavmine beddua ederek kullandığını59 ifade eder. Bu hatası sebebiyle insanların şefaat için başka bir peygambere, Hz. İbrahim'e gitmelerini tavsiye eder.60 Rivayetin devamında insanlar sırasıyla Hz. İbrahim, Musa ve İsa ya ( a.s.) giderler .. Ancak hepsi bir gerekçe
53 İbn Asiikir, Tarih u m edineti Dımaşk, LXII, 248-249; İbn Kesir, III, 552_ Aslana humma hastalığı verildiği ile ilgili rivayet mevkUftur. Bk. İbn Kesir, el-Bidaye, I, lll.
54 Bu rivayet Ebü'l-Berekat el-Enmati > Ebü'l-Fadl b. Hayrfuı > Ebü'l-Kiisım b. Bişriin >Muhammed b.· Ahmed b. H.asan > Muhammed b. Osman b. Ebi Şeybe > Müncab, Ebıi Amir el-Esedi > Abdullah b. Mücihid: isnadıyla nakledilmiştir. " .. .Rivayet edi/diğine göre tandır; Küfe'de mescidin birkiişesinde bulunmakta idi .. Tandım taştığını görünce Hz. Nüh, Allah'ın kendisine enzrettiği üzere mürninleri ve bazı hayvanlan gemiye almaya başladı ve "Yıl Rabbi! Erkek ve dişi aslan la erkek ve dişi fiile nasıl baş edeyim?" diye sordu. Allah Teıllıi, "Onlara humma hastalığı vereceğim de başlannı kaldırmayacaklar buyurdu. Hz. Nüh, ailesini, oğullannı, kızlannı ve gelinlerini gemiye aldı. Dışanda kalan oğlunu da çağırdı; ancak oğlu(Kenan) babasının davetine icabet etmedi ... • İbn Asiikir, Tılrihu medineti Dımaşk, LXII, 250. Aynca bk. Güneş, Nuh Tüfanı ve Cüdi Dağı, s. 67-68.
55 eş-Şuarii 26/106. . . 56 Tahavi, Müşkilü'l-ılsiir; )Qv, 3Ş5, no: 385. 57 Nıih 71/26. ~-
58 Alıisi, Tefsir; XXIII, 132-133; Elmalılı, Tefsir; VI, 4060. 59 Hz. Nıih'un kavmine azap göndermesi için Allah'a dua ettiği ile ilgili bk. eş"Şuarii 26/118-119; Nıih, 7111-28. 60 Buhm, "Tefsirü's- sıire" ı7/5; 2/1; "Rikak" 5ı; "İ'tisam" 19; Müslim, "Imann 327; Tirmizi, "Sıfat-ı kıyamet" 10;
"Tefsirü's- sıire" 17/18; İbn Mace, "Zühd" 37; Dfuimi, "Rikak" 84; Müsned, I, 4, 187, 190 281, 290; ll, ı49, 170, 435; rv, 116, 244, 248; krş. İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, 60/13):18/353 .
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
111 İbrahim Kutluay
ileri sürerek şefaat edemeyeceklerini belirtirler. İnsanlar en sonunda ResUl-i Ekrem'e başvururlar; bunun üzerine o Allah Tealarlan şefaat talebinde bulunur.61
5. İnsan Nesiinin Hz. NUh'un Üç Oğlu Ham, Yam, Yafes İle Devam Ettiği
Doğrusu insanlığın tUfandan sonra sadece gerniye binip tUfandan kurtulan Hz.
NUh'un oğulları ve kadınları yoluyla mı yahut da bunların yanısıra gerniye binen az sayıdaki müminlerin neslinden mi devam ettiği meselesi müfessirler62 ve diğer alimler arasında tartışmalıdır.
Bu konudaki görüşleri iki ana grupta değerlendirmek mümkündür: İnsan nes
Iinin sadece Hz. NUh'tan devam ettiği görüşünü benimseyenler, "Biz sadece Nuh'un soyunu kalıcı kıldık" mealindeki ayeti63 esas alınışlar ve ayrıca bu görüşü destekleyen bazı hadisiere dayanrnışlardır. Mesela Müsned'de ve Tirmizi'nin Sünen'inde64 Semftre
b. Cündeb'e dayandırılan ve yukarıda zikredilen ayetin açıklaması sadedinde nakledilen rivayette "Sam Arapların, Yafes Rumların, Ham da Habeşlilerin atasıdır"65
denilmektedir. Hakim'in bu konudaki rivayeti "Nuh'un üç oğlu vardı: Ham, Sam ve Rumların atası olan Yajes" şeklindedir.66 Zayıf olarak değerlendirilen l)ir rivayete göre Arap, Faris (Fars) ve Rıimlar SamClan; Türkler, Sakalebe ve Ye cü c ve Mecüc Yafes'ten;
Kıbtiler, Sudanlılar ve Berberiler Ham'ın soyundan gelrnişlerdir.67 Kurtı1bi'nin İbn Abbas'a dayandırarak naklettiği rivayete göre "Hz. Nuh ve beraberindekiler tufan bi-tip gemiden çıktıklarında Nuh'un çocukları ve kadınları hariç diğer mürninler vefat 301
6ı Buhari, "Tefsirü's- sıire" ı7/5; 2/ı; "Rikak" 51; "İ'tisam" 19; Müslim, "Iman" 327; Tirmizi, "Sıfat-ı kıyamet" ı o; "Tefsirü's- sıire" 17/18; İbn Mace, "Zühd" 37; D3rimi, "Rikak" 84; Müsned, I,4, ı87, 190 281, 290; II, 149, ı7o, 435; N, 116, 244, 248; İbn Kesir, Tefsir, s. 1104.
62 Taberi, (Tefsir, XXIII, 67) Ebıi Hayyan el-Endelıisi, Nesefi (Tefsir, ıv, 22) Fahreddin er-Razi, (Razi, Tefsir, VII, 129; krş. VI, ı90). İbn Kesir (Tefsir, s. 1104) ve Hazin'in de (Tefsir, VI, 24) içinde bulunduğu pek çok müfessir bilhassa Saffat sıiresinin 77. ayetine, ayrıca Katade'den ve diğerlerinden nakledilen "Arap Sam evladından, Sudan Ham evladın dan, Türk ve bazı halklar Yılfes evladındaıı" şeklindeki rivayeteve benzer diğer rivayetlere dayanarak Allah Tea!a'nın sadece NUh'un soyunu ibkıl. ettiğini ifade etmişlerdir. Öyle ki Fahreddin er-Rıl.ıi, İbn Kesir, Hl.zin gibi müfessirler, Satfat sıiresinin 77. ayetindeki "hüm" zamirinin hasrifade ettiğini belirterek tüfan sonrası insan nesIinin sadece·Nüh eviadı ile devam ettiği, gemiye binip krırtulan müminlerin ise çocukları olmadan kısa zamanda vefat ettikleri görüşünü benimsemişlerdir,
63 es-Saffat 37/77. 64 Tirmizi, "Tefsir sıire-i Saffat~ 37/4. Sernureye dayandırılan diğer rivayette ise "Sam Araplann, Yafes Rumlann,
Ham da Habeşlilerin atasıdır"bilgisi yer almaktadır. Tirmizi, "Tefsir Sıire-i Saffat" 37/4. Tirmizi bu hadisle ilgili bir değerlendirme :yapmaz.
65 Hadisin isnadı Abdülvehhab > Said > Katade > Hasan > Semure b. Cündeb > Nebi (a.s.) şeklinde olup "Sam Araplann, Yılfes Rumlann, Ham da Habeşlilerin atası dır" diye geçmektedir. Müsned, V, II; Tirmizi, ""Tefsir Sıire-i Saffiit~ 38. Bu rivayetler esas alınırsa bütiin insanlar Hı. NUh'un soyunundandır. Nitekim Tirmizi, Taberi, İbn Ebi Hatim; Said b. Beşir> Katade > Hasan> Semıire b. Cündeb > Nebi (a.s.) isnadıyla kaydettikleri rivayette "Biz sadece Nuh'un soyunu kalıcı kıldık" (es-Saffat 37/77) ayeti "Ham, Y'am ve Yafes" diye açıklanmaktadır. (Tirmizi, "Tefsirü sıireti's-Saffat~ 38). Tirmizi'nin isnadı Beşir b. Muaz el-Akadi > Yezid b. Zürey' > Said İbn Ebıi Urve > Katade şeklindedir. Ancak Tirmizi bu son hadisin "hasen-garib" olduğunu Said b. Beşir'in rivayeti dışında tanınmadığını kaydetmektedir. Ayrıca bk. İbn Kesir, Tefsir, s. ı588.
66 Her ne kadar Şeyhan tahtic etmesler de bu rivayet sahihtir demekte, Zehebi de onu onaylamaktadır. Bk. Hıi.kim, Müstedrek, N. 509, h. no: 8429; Muttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 264 h. no: 32394, 32395.
67 İbn Sa'd, et-Tabaktltü'l-kübrıl, I, 26. Muttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 264, 295, h.no: 32397,( İbn Asakiröen naklen) İbn Kesir, Tefsir, s. ı588. İbn Kesir, Vehb b. Münebbih'ten de benzerinin nakledildiğini kaydeder. Aynı yer. Bu hadisin isoadında zayıflık bulunduğunu kaydeder. İbn Hacer, Fethü'l-bari, XIII, 107.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZ\'UMU
302
Hz. Nfih ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayet! ere İsrailiyat'ın Tesiri 11
etmişlerdir. "68 Dolayısıyla bu rivayerlere göre insanlık sadece Hz. NUh'un soyundan
devanı etmiştir.
Bununla birlikte "Ey Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın zürriyeti!"69 ile " .. .
Bugün Allah'ın rahmet ettikleri hariç O'nun azabından korunacak hiç kimse yoktur ... " mealiiıdeki ayetlere70 dayanarak insan nesiinin NUh'un üç oğlunun yanı sıra diğer
müminlerin soyundan da devanı etmiş olabileceğini muhtemel gören müfessirler71
bulunmaktadır.
6. Hz. NUh'un Oğlu Hfun'a Beddua Ettiği
Yukarıda bazı kaynakl:rda siyah tenlilerin Harnın neslinden geldiğinin nak
ledildiğini ifade etmiştik. Ham'ın siyah tenli olması, İbn Mesud'a atfedilen mevkfıf
bir rivayette Hz. NUh'un yıkanırken oğlu Ham'ın kendisine baktığını görmesi üze
rine ona 'Ben yıkanıyorken bana bakıyorsun. Allalı yüzünü karartsın' diye beddua
etmesine bağlanmıştır. Bu sebeple Ham'ın yüzü siyalılaşmış ve o Sudanlıların atası
olmuştur.72 İbn Cüreyc (150/767) ise Ham'ın siyalılaşmasını başka bir sebebe bağlar/3
Kanaatinıizce bir peyganıberin oğluna bu şekilde beddua etmesi sonucu bütün siyah
tenlilerin renginin sırfbuna bağlanması doğru değildir. Nitekim Hakim'in ilgili riva
yeti mevkuf olduğu gibi isnadda mecnlh raviler74 bulunmaktadır.
7. Nôh'a Eman Verildiği
Tevrat'ta "eman''la ilgili ifadeler bulunduğu gibF5 bazı hadis kaynaklarında da
gök kuşağının Hz. NUh'tan sonra yer ehli için suda boğulmanıa konusunda bir eman
68 Taberi, Tarih, I, 192; Kurtıibi, Tefsir, XV, XVI, 80. 69 el-İsrıi 17/3. Kurtıibi bu ayette hitabın yeryüzünde olan herkesi kapsadığı bilgisine yer verdiği gibi, Maverdi'den
naklettiği görüşe göre, hitab Hz. Mıisa'ya ve İsrail oğullarınadır. bk. Kurtıibi, Tefsir, X, 188. 70 Hud 11143. 71 Mesela Alıisi ise insan nesiinin Nıih'un üç oğluna hasredilemeyeceğini ifade eder.(Tefsir, XXIIl, 132);Keza Ebu
Hayyan ei-Endelıisi ve "Ey Nüh ile beraber gemide taşıdıklanmızın çocuklani (ei-İsra, 16/ 3) ayetini "Nıih'un maiyyetinde gemiye bindirip tUfandan kurtardığıınız birkaç müıniuin zürriyyeti" şeklinde açıklayan Elınalılı, bütün insanların Nıih'un neslinden gelmemiş olabileceği görüşünü savunur. (Eimalılı, Tefsir, V, 3154; krş. VI, 4059-4Q60).; aynca bk. Yılmaz, "Kur'an-ı Kerim ve Tefsirlerde Hz. Nıih ve TUfan", s. 27.
72 Hakim, ei-Müstedrek, II, 596, h. no: 4008; İbn Asakir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII/278; Seh<lvi, Makcisidu'lhasene, I, 215, h.no: 259. Hakim bu hadisi İbn Mesud\:lan mevküf olarak tahriç etmiş, "Her ne kadar Şeyhan Sahih'lerinde tahriç etmesler de bu hadisin isnadı sahihtir" demiştir. Zehebi de Hakime bu görüşünde katılınışsa da isnadda yer alan rıivilerden V eki İbn Ebi Lebibe diye tanınan Muhammed b. Abdurrahman, altıncı tabakada yer alan bir ravi olup Ebu Davud, N esai ondan hadis tahric etmişlerdir. Ancak hakkında "kesirü'l-irsru" denilerek bu rıivi cerh edilmiştir. Bk. Buhan, Tarihii'l-kebir, I, 159; İbn Hacer, Tehzibii't-tehzib, IX, 301; İbn Hacer, Lisanii'lmizan, VII, 366.
73 ~ .. Ham, gemide eşiyle ili§Tj:iye girmişti. Nüh da ona nutfesinin değişmesi bedduasında bulunmuştu. Onun için çocukian siyah ten/i doğmuştur." (Taberi, Tarih, I, 188). Tevrat'ta da Harnın eşiyle cinsi münasebette bulunduğıı ifade edilir. Bu ve diğer örnekler için bk. Lewis, "Noah and the Flood: In Jewish, Christian, and Muslinı Tradition~ s. 233.
74 ilivayetin isnadı: Ali b. İsa el-Hayri> Mıisedded b. Ku tn> Osman b. Ebi Şeybe >V eki İbn Ebi Lebibe (Muhammed b. Abdurrahman) > Dedesi > İbn Mesıid şeklindedir.
75 Eski Ahi d, "Te/evin", 8-9, s.11-12; Harman, "Nıih~ DİA, XXXIIl, 225.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
111 İbrahim Kutluay
olduğu/6 suda boğulmayacağı konusunda Hz. Nılh'a Allah Tealadan eman verildiği nakledilmiştir.77 Suda boğulmama ile kastedilen "toplu olarak helak edilmeme" de
nebilir.
8. Nuh'un ve Geminin Kab e' yi Tavaf Ettiği
Bazı tefsir ve hadis kaynaklarında Hz. NUh'un Kab e' yi tavaf ettiği/8 ayrıca NUh'un
gemisinin de sular altında kalan Kabe'nin etrafında dönerek onu yedi defa tavaf et
tiği, tôfanda sular altında kaldığından Kab e' nin sadece temellerinin harap olmaktan
kurtulduğu, Hz. İbrahim zamanında, "önceki temeller üzerine" yeniden inşa edildiği
nakledilmektedir.79 Ayrıca Muhammed b. İshak'ın kaydettiğine göre Urve b. Zübeyr
(94/713) Hôd ve Silih dışında bütün peygamberlerin Kabe'ye gelip hac ziyaretinde
bulunduklarını ileri sürmüştür.80 Bazı rivayetlerde ise Kabe'nin tôfanda sular altında
kalmaktan korunduğu nakledilmiştir.
Netice itibariyle her şeyden evvel Kabe'nin Hz. NUh zamanında mevcudiyeti
ilimler arasında tartışmalıdır.81 Ayrıca yukarıda geçen rivayetler arasında tenakuz
bulunmaktadır. Birinci ve ikinci derece hadis kaynaklarında geçmeyen bu tür zayıf
rivayetlere dayanarak geminin tavaf ettiğini ileri sürmek pek isabetli değildir.82 Ka
naatimizce Hz. NUh'un tôfan hengamesinde Kabe'yi tavaf etmesine, geminin Harem
çevresinde yedi kez tavaf etmesine ilişkin rivayetler problemlidir. Sular altında kal- 303
mış bir bölgede Kabe'nin yerini tespit etmek, geminin rotasını buna göre ayarlayabil-
mek pek güçtür. 83
9. Hz. Nôlfun Ömrü
Hz. NUh'un kavmi arasında 950 yıl kaldığı Kur'anda beyan edilmiş olmakla be
rabeı-84 tôfan öncesi ve sonrasında ne kadar yaşadığı konusu tartışmalıdır. Tevrat'ta
NUh'un tôfan sırasında 600 yaşında olduğu85, tUfandan sonra 350 yıl daha yaşadığı
ve 950 yaşında vefat ettiği belirtilmektedir. 86 Hadis kaynaklarında Kur'anda haber ve
rildiğine benzer şekilde Hz. NUh'un kavmi arasında 950 sene kalıp onları dine davet
76 İbn Abdilberr, et-Temhid, VI, SO; Muttaki, Kenzü'l-ummal, II, 565, H.No: 4740; Münavi, Feyzü'l-kadir, h. no: 1612. 77 Muttaki, Kenzü'l-ummal, II, 565, no: 4740; İbn Asllir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 268-269. 78 Taberiıni, Mu'cemü'l-kebir, XI, 276, h. no: 11723. 79 Abdurrezzak, el-Musannef, V, 66-68, no: 9153, 9155; Taberi, Tefsir, ıv, 8. 80 İbn İshıik, es-Siretü'n-Nebeviyye, I, 27. 81 Bk. Kutluay. Mukaddes Zaman ve Mekan lar, s. 173. 82 Ebıi Şehbe geminin Kıi.be'yi tavaf etmesini akla aykın bulur. Ebıi Şehbe, İsrailiyyat ve'l-mevduat, s. 212. 83 Geniş bir değerlendirme için bk. Ebıi Şehbe, İsrailiyyat ve'l-mevdıiat, s. 211-212. 84 el-Ankebıit 29/14. Bu siirenin tıifana kadar olan siireyi mi yoksa bütün ömrünü mü kapsadığı konusunda iki
farklı görüş bulunmaktadır. Bk. Harman, Nıih~ DİA, XXXIII, 226. Beyzavi Hz. Nıih'a kırk yaşında peygamberlik verildiğini, kavmi arasında 950 sene kalarak oulan dine davet ettiğini, tUfandan sonra aitnuş yıl daha yaşadığım belirtmiştir. Bk. Beyzavi, Tefsir, II, 229; krş. Muttaki, Kenzü'l-Ummal, XI, 264, h. no: 32396.
85 Tekvin, 7-6. 86 Tekvin, 9/28-29.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOıYUMU
304
Hz. Nuh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri ııı
ettiği, 87 tUfandan sonra 60 sene daha yaşadığı, nihayet insanların çoğalıp yeryüzüne
yayıldıkları nakledilmiştir.
Başka bir rivayette de Hz. NUh'un uzun bir ömür yaşadığına, "Aşare-i
mübeşşere'den birinin Allah Reslliü'nün yanında savaşırken yalnız yüzünün tozlan- ·
masıİıın dahi herhangi bir kimsenin NUh (a.s.) kadar uzun bir ömür sürüp bu ömür
içinde işleyeceği arnellerden daha hayırlı olduğu" şeklinde işaret edilmektedir. 88
Bazı kaynaklarda Hz. Adem'le NUh arasında 100089 veya 1000-1200 yıl olduğu,90
Hz. Adem'le ResUl-i Ekrem arasında ise 5800 sene geçtiği kaydedilmekte,91 Hz. NUh
ile İbrahim arasında ise 10 asır geçtiği şeklinde bilgiler yer almaktadır.92 Hz. NUh'un
yaşı ile ilgili olarak İbn Asakir, Hz. NUh'un kavmine gönderildiğinde 250 yaşında
olduğıınu, onların arasında 950 sene yaşadığını, tUfandan sonra 250 sene daha ömür
sürdüğünü, ölüm meleğinin "Dünyayı nasıl buldun?" diye sorduğırnda ona "Bir ka
pısından girip biraz bekledikten sonra diğerinden çıkmış gibi" dediğini ihtiva eden
rivayetleri zikretmiştir.93
İbn İshak'ın, ehl-i kitaba mensup alirnlerin ve bazı ilim erbabının görüşü olarak
naklettiğine göre Allah TeaJ.a, Hz. Adem'in yeryüzüne inmesinden 2256 yıl sonra ve
NUh'un örnründen 600 sene geçince tUfanı göndermiştir.94 Tevrat ehlinin iddiası
na bakılırsa Hz .. :tı"ılh, gemiden indikten sonra 348 s~ne daha yaşamıştır. Buna göre NUh'un örnrünün tamamı yaklaşık 950 sene olmuş olur.95 İbn Sa'd, Taberi, İbn Asakir,
Qo' ••••
İbnü'l- Cevzi ve İbn Esir'in kaydettiklerine göre, 40 yaşından sonra peygamber ola-
. rak gönderilen Hz. NUh, kavmi küfü.rde inat edip onların iman etmelerinden hiçbir
ümidi kalmayınca Allah TeaJ.anın emri ile gemiyi yapmış, 600 yaşında iken gemiye
binmiş, ttifanda sonra 300 sene daha yaşamıştır.96 Bununla birlikte tUfandan sonra
87 Hakim, el-Müstedrek, II, 596, h. no: 4010. 88 Ebiı Daviıd, "Kitabü's-sünne~ 7, 8; Müsned, I, ı87. 89 Hakim, el-Müstedrek, II, 288, h. no: 3039; II, 596, h. no: 4009. 90 Ta~eri, Tefsir, II, 34; XIX, 99. 9ı İbn Esir, Camiu'l-ıısUI, XII, 802, no: 2245. 92 Hakim, el-Müstedrek, II, 599, h. no: 40ı6; II, 654, h. no: 4172; Tabenlııi, Mu'cemü'l-kebir, VIII, 118; Heysemi,
Mecmaü'z-zevaid, I, ı96; II, 596; VIII, 2ıo. Muttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 249, h.no: 32274. Mesela bir rivayette "Allah Tea/d Nuh'u kavmine peygamber olarak gönderdiğinde o 250 yaşında idi. Kavmi arasında 950 sene yaşadı. Tufandan sonra 250 sene daha yaşadı. Kendisine ölüm öliim meleği Azrail gelip 'Ey Nuh, nebilerin büyüğii, uzun ömürlü, dualan makbul olan! Dünya hakkında ne dersin?' diye sordu. Hz. Nılh 'dünya sanki bir kişiye iki kapılı bir ev yapılmış, o evin bir kapısından girip diğer kapısından çıkmış gibi bir şey' diye cevap verdi" diye nakledilm ektedir. Suyiıti, Camiu'l-ehddis, XVIII, 32, h. no: ı8785.
93 Ebü'I-Ferec Gays b. Ali> Ebıi Bekir Ahmed b. Ali el-Hatib > Ebıi Mansıir Muhammed b. Ali b. İshak ei-Katib > Ahmed b. Bişr b. Said,ei-Haremi > Ebıi Ravk Ahmed b. Muhammed b. Bekr ei-Hezzfuıi > Ebıi Hatirn es-Sidstani, İsmail b. Ebi Ziyad > y~ Eban b. Ebi Ayyaş el-Abdi> Enes b. Malik> Resıilullah (s.a.v.) isoadıyla nakledilmiştir. İbn Asakir, Ttirihu medineti Dımaşk, LXII, 281. Bk. Muttaki, Kenzü'l-Ummal, III, 235.
94 Taberi, Tarih, I, 189. 95 Taberi, Tarih, I, 191. 96 İbn Sa 'd, et-Tabakdt, I, 23-24; Taberi, Tarih, I, ı79-ı80, ı82, ı85, ı87, ı89, 19ı; İbn Asakir, 'larihu m edineti Dımaşk,
LXII, 245-247; İbn Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'l-Esir, el-Kfimil, I, 57-58; Muttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 32396.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZTIJMU
111 İbrahim Kutluay
6097 veya 350 sene98 daha yaşadığına ilişkin görüşler vardır. Allah Teala, Hz. NUh'u yaşı 482 iken onlara peygamber olarak göndermiş, o da peygamberlik görevi çerçevesinde 120 sene onlara davette bulunmuştur.99
Görüldüğü gibi bazı rivayetlerde Hz. Adem'le NUh arasında 1000 yıl, bazılarında tılfanm olduğu zamana kadar geçen süre de dahil edilirse 1250, 1656 yıl gibi farklı
zamanlar zikredilmiştir. TUfan sırasında 250, 600 yaşında olduğu, tUfandan sonra altmış, 250 ve 350 yıl daha yaşadığı şeklinde farklı rakarnlar telaffuz edilmiştir. Netice olarak bütün bunlar gaybi hususlardır. Dolayısıyla bunları bir nass olmadan kesin olarak bilmekmümkün değildir. Hz. NUh ve tUfanla ilgili olarakİslam tarihi kaynaklarında geçen yukarıda kaydettiğimiz rivayet ve ifadelerin ise genel olarak tabiine ve daha sonraki dönenilerde yaşamış şahıslara atfedilen İsrailiyat kökenli bilgiler ya da onların kendi görüş ve tahmirıleri olması muhtemeldir; bu bakımdan bunlara ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Hz. NUh'un uzun bir ömür sürmesine gelirıce o dönemde insanların az, ömürlerinin ise uzun olduğu anlaşılmak:tadır.100 Nitekim hadiste insan ömrünün zamanla kısaldığı ifade edilmiştir. 101
B. NUh TUfanı İle İlgili Rivayetler
Yukarıda da zikredildiği üzere vukuu kesin olmakla beraber tManın bütün dünyayı mı kapsadığı veya belli bir bölgeye mi mahsus olduğu meselesi alinıler arasında tartışmalıdır. Hz. NUh kavıninirı küfürde inat ettikleri ve NUh'un onları azapla korkutmasına aldırmadıkları ve tUfanı unıınadıkları, NUh'la alay ettikleri, 102 tUfandan
97 İbn Asakir, Ttirihu medineti Dımaşk, LXII, 279. ilivayetin isnadı: Ebıi Muhammed Abdülcebbar > Ali b. Ahmed b. Muhammed > Ömer b. Ahmed b. Ömer ez-Ziüıid > Abdullah b. Muhammed b. Abdülvahhab es-Süfi > Muhammed b. Eyyıib > Hedbe >Hammad b. Selerne >Ali b. Zeyd> Yusuf b. Milıran >İbn Abbas şeklindedir. Biı hadisin isoadında zayıf riiviler bulunmaktadır. Mesela Yusuf b. Mihrıi.n'dan Buhar!, Tirmizi bu riividen hadis tabric etinişlerse de onun leyyinü'l-hadis olduğunu belirtmiş, bu riividen sadece İbn Ca'dan'ın rivayette bulunduğunu kaydetmiştir. Buhiiri, Tarihü'l-kebir, VIII, 375; İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, II, 424; İbn Ebi Hatim, el-Cerlıu ve't-ta'di~ IX, 962; İbn Hacer, Listinü'l-miztin, VII, 448; Zehebi, Mizanü'l-itidal, rv; 474; Diğer bir riivi Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Ebi Müleyke, Ali b. Zeyd b. Ca'dan ismiyle tanınır. Dördüncü tabakadan zayıf bir riividir. Bk. Buhari, Tarihü'l-kebir, VI, 275; İbn Hacer, ı:ehzibü't-tehzib, VII, 322; İbn Ebi Hatim, el-Cerhu ve't-ta'di~ VI, 1021; İbn Hacer, Listinü'l-miztin, VII, 311; Zehebi, Mizanü'l-itidal, III, 127; Muhammed b. Feda!e b. Ebi Umeyye yedinci tabakadandır. Ebı'ı Davud, Trimizi, İbn Mace bu riividen hadis tabric etinişlerse de zayıfbir ravidir. Buhiiri, Tarihü'l-kebir, V. 405; İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, X, 273; İbn Ebi Hatim, el-Cerhu ve't-ta'di~ VIII, 1460; İbn Hacer, Listinü'l-miztin, VIII, 396; Zehebi, Mizanü'l-itidal, rv; 169; Ubeydnllah b. Ali b. Ebıi Rati altıncı tabakadandır. Ebıi Daviıd ve Tirmizi bu riividen hadis rivayet etmişlerdir. Ne var ki Leyyinü'l-hadis denilerek cerh edilmiştir. İbn Hacer, Tehzibii't-tehzib, VII, 37; İbn Ebi Hatim, el-Cerhu ve't-ta'dil, V. 1549; İbn Hacer, Listinii'l-miztin, VII, 297; Zehebi, Mizanii'l-itida~ III, 14.
98 Nasr b. Ali el-Cabdami'nin Nülı b. Kays'tan rivayet ettiğine göre Avn b. Ebi Şeddad şöyle demiştir: ·~Ilah Tetilti Nuh'u, üç yüz elli yaşında iken kavmine peygamber olarak göndermiştir. Dokuz yiiz elli sene aralannda kalmış ve ondan sonra da üç yiiz elli sene daha yaşamıştır." Taberi, Tarih, I, 179, 191. Aynca b k. İbnü'l-Esir, el-Kiimi~ I, 55.
99 İbn Sa'd, Tabakilt, I, 23-24; aynca bk. Taberi, Ttirilı, I, 179-180, 182, 185-185, 187, 189, 191; İbnü'l-Kelbi, Kittibü'lAsntim, s. 53, 54; İbn Asiikir, Ttirihu medineti Dımaşk, LXII, 245-247; İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'I-Esir, el-Kiimi~ I, 57-58; İbn Kesir, el-Bidilye, I, 260.
100 Münavi'nin de naklettiğine göre "Hz. Nuh zamanında insaniann ömrii bin sene, boylan ise altmış zira idi." (Feyzii'lkadir, rv; 644, h. no: 6052).
101 Buhiiri, "Enbiya"!. 102 Hıid, 11/38.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
305
306
Hz. Nfıh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 111
kurtulabileceklerini sandıkları açıktır. Aşağıda tılfana giden süreç, tManın sebepleri ilgili rivayetler değerlendirilecektir.
1. Niı.h Kavminin Küfürde inatlan ve Uyanlan Umursamadıkları . .
'I'aberi ve İbn Asakir Tarih'lerinde Hz. Nılh'un tebliğine karşılık bulamadığına,
hatta kavminin kendisiyle alay edip onu darp ettiklerine ve gemiyi nasıl yaptığına, Nılh kavminin ileri gelenlerinin tUfanı ummadıklarına, tUfan gerçekleşse bile bun
dan kaçıp kurtulacaklarını sandıklarına/03 ancak tUfandan mürninlerden başka kurtulan olmadığına ilişkin rivayetleri zikretmişlerdir.104
Muhammed b. Ka'b el-Kurezi (117/735), mü'min erkeklerin sulbündekileri ve
mü'mine kadınların raluİıindekilerini Allah Teala kurtardıktan sonra Hz. Nılh'a "Kavminden şimdiye kadar iman etmiş olanların dışında artık kimse iman etmeyecek. Onların yaptıklarından dolayı üzülme!"105 diye vahyettiğini belirtmiştir.106 Hatta bazı . rivayetlerde geçtiğine göre, Allah Teala, tUfandan 40 yıl önce Nılh kavminin erkeklerini kısırlaştırmış, bu sebeple onların 40 sene çocukları olmamıştır. Hz. Nılh, davet
te bulunduğu günden itibaren doğan çocuklar ise bu süre zarfında günah işieyecek kadar büyümüşler ve artık Allah'a karşı bir mazeretleri kalmamış ve tılfana duçar
olmuşlardır.107 Ancak sünnetullaha pek uygun düşmeyen bu rivayete ihtiyatla yaklaşmak gerekir. _
2. Tenniır'un Mahiyeti, Kaynaması ve Bulunduğu Yer
Ayette108 geçen "tennılr" ile neyin kastedildiği müfessirler arasında tartışmalıdır: Razi'nin belirttiğine göre109 İbn Abbas, Hasan el-Basri, Mücahid gibi ilk müfessirlerin de içinde bulunduğu müfessirlerin ekseriyeti bunu "ekmek fırını"110 diye zahiri anla
mında alarak ;~1 ;1.9 tabirini ise "suyun yükselip ekmek fırınına kadar yükselmesi" diye yorumlaınışlardır. Tennılr kelimesini bunlardan farklı anlamda anlayanlar da vardır. Razi, Arabın yeryüzünü "tennılr" diye adlandırdığını belirtmiş, bazılarının ise
"yefyüzünün en şerefli yeri"ne tennılr dendiği, bu kelimenin "sabah vakti" ya da "işin zorluğu" anlamında kinaye olduğu, "kavmin helak edileceğinin alameti" manasma
103 Rivayetin isnadı: Ebü'l-Hasen Ali b. Berekat b. İbrahim > Ahmed b. Ali b. Sabit > Ebü'l-Hasen b. Rızkeveyh > Osman b. Ahmed ed-Dakkak ve Ahmed b. Sindi >Hasan b. Ali b. Sabit> İsmill b. İsa> İshak b. Bişr >Abdullah el-Ömeri ve Na.fi > İbn Ömer şeklindedir. İbn Asa.kir, Tarih u medineti Dımaşk, LXII, 252.
ıo4 Taberi, Tarih, I, ı80; İbn Asa.kir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 253-254. 105 Hıid, 11/36. ıo6 Müfessir Kurezi'ye ,atfedilen rivayetin isnadı: Ebü'l-'İzz Ahmed b. Ubeydullah > Ebü'l-Hüseyin b. Hasemin >
Ebü'l-Hasen ed-Daı;ekutni > Ebıi Bekir en-Nisabıiri > Yunus > İbn Vehb > Muhammed b. Müslirn > Eyyıib b. Müsa >Muhammed b. Ka'b el-Kurezi şeklindedir. (İbn Asa.kir, Tarih u medineti Dımaşk, LXII, 249-250}. ·
107 Abdullah b. Ziyad b. Semanın bazı kimselerden naklettiği bu görüşü Ebıi Ravk nakletmiştir. (İbn Asa.kir, Tilrihu medineti Dımaşk, LXII, 249). Ancak sünnetullaha pek uygun düşmeyen bu rivayete ihtiyatla yaklaşmak gerekir.
ıo8 Hıid 11/40. 109 Razi, Tefsir, Hıid 11/40. 110 Beyzavi, Tefsir, I, 562.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPO:lYUMU
11 İbrahim Kutluay
geldiği görüşlerini de zikretmiştir. Razi'nin naklettiğine göre Ezheri, bu kelime
nin Arabın daha önce kullanmadığı yabancı kelimelerden olduğunu ifade etmiştir.111
Razi kelimenin zahiri manasma alınmasının daha uygun olduğunu belirtmiştir.112 Bu
ifadenin mecazen '~ah Teruel'nın gazabı iyice arttı" manasma geldiği, hakiki anla
mında ise "suyun fırından kaynaması" demek olduğıı belirtilmiştir. 113
Tablinin önde gelen müfessirlerinden Mücahid, "Tandırdan su çıkınca Hz.
NUh'un karısının bunu ona hemen haber verdiğini ve bu hadisenin Kfrfe taraflarında
olduğunu ifade etmiş, 114 Şa'bi de (104/722) Allah'a yemin ederek "tandırın Kfrfe ta
raflarında taştığı"nı ileri sürmüştür. 115 Beyzavi onun Kfrfe'de, Hind taraflarında veya
Cezire bölgesinde olduğıı şeklindeki farklı görüşleri nakletmiştir. 116
Hasan-ı Basri'den nakledildiğille göre "tandır taştan'' yapılmıştır. Aslında o,
Havva'ya ait olup sonradan Hz. Nılh'a geçmiştir. Tandırdan su fışkırmaya başlayınca
Hz. Nılh'a, ashabıyla birlikte gemiye binmesi emredilmiştir.117 Elmalılı ise tennılrun
gemiyi harekete geçiren bir kuvvet olabileceği, bu durumda tennılrun gemide su top
lanan bir kazan olma ihtimali üzerinde durarak geminin buharla çsllişan bir gemi
olabileceği yorumunda bulunınuştur.U8 Şu hususu da belirtelim ki Kur'an'daJ~I Jü
şeklinde bir kez zikredilen tennılrla ilgili İslam tarihi kaynaklarında yer alan bilgile
rin çoğıı İsrailiyat kaynaklıdır.119
3. Tıifanın Süresi ve TUfanı Gören Birinin Şahitliği
Ayette "Bardaktan boşanırcasına dökülen bir suyla göğün kapılarını açtık. Yerden de pınarlar fışkırttık. Takdir edilmiş bir iş için sular bir araya gelmişti"120 şeklinde tfrfanın nasıl meydana geldiği anlatılır. Bu ayetten anlaşılan suyun bir kısnu gökten,
bir kısnu da yerdendi. Ancak bu noktada rivayetler devreye girmiştir. Bunlara bakı
lırsa sular, yeryüzündeki en yüksek dağın on beş arşın üstüne çıkmıştı. Gemi, altı ay
boyunca herhangi bir şeyin üzerinde durmadan içindekilere yeryüzünün tamamını
gezdirmiş ... Gemi, altı ay sonra Cıldi'ye oturmuştur. Altıncı ayın sonunda "Zalimler topluluğu yok olsun!"121 buyurulmuş, gemi Cıldi'ye oturduğunda da "Ey yer, suyunu
lll Razi, Tefsir, Vl, 189; Alüsi, Tefsir, XI, 350. 112 Razi, Tefsir, vı, 189. 113 Reşid Rıza, Menar, XII, 63. 114 Rivayetin isnadı: Hans >Hasan> Halefb. Halife> Leys > Mücihid şeklindedir. (Taberi, Tarih, I, 187). Aynca bk.
İbnü'l-Esir, el-Kamil, I, 56; Beyzavi, Tefsir, s. 233 (Hud 11/40). 115 Hans > Kasım > Ali b. Sabit> Sım b. ismau > Amir b. Şurabil eş-Şabi. 116 Beyzavi, Tefsir, s. 233 (Hud 11/40); Aiüsi, Tefsir, XI, 350. 117 Rivayetin isnadı: Yılkiılı b. İbrahim> Hüşeym > Ebu Muhammed> Hasan-ı Basri şeklindedir. Bk. Taberi, Tarih,
I, 186-7. Aynca bk. İbnü'l-Esir, el-Kamil, I, 56; Razi, Tefsir, XV, 318. 118 Elmalılı, Tefsir, IY, 539-540. 119 Geniş bilgi için bk. Aydeınir, Tefsirde lsrailiyat, s. 352; Reşid Rıza, Tefsirü'l-menar, XII, 64. 120 el-Kamer 54/11-12. ı21 Hud 11144.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDI DAGI
SEMPOZI'UMU
307
308
Hz. Nfıh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Ri vayetiere İsrailiyat'ın Tesiri 11
çek ve ey gök sen de tut!"122 diye emredilmiştir.123
Taberi ve İbn Asakir'in İbn Abbas'tan naklettiğine göre, havaruer Hz. İsadan tUfanı görüp yaşanıış birini diriltip konuşturmasını talep etmişler, bunun üzerine İsa, Ham b. NUh'un kabrinin başına gelerek-Allah'ın izniyle- onu diriltmiş ve o, orada bu- . lunatılara tUfan hadisesinden bahsetmiş, tekrar mezarına dönmüştür. 124Aydemir'in de belirttiği gibi bu rivayet İsrailiyat menşelidir.125 Hz. İsanın bir mucize eseri olarak Allah'ın izniyle ölüleri dirilttiği sabit ise de geçmişte yaşanmış bir olayı ispat etmek için onu yaşayan birini diriltınesine ihtiyaç olı:ıp olmadığı üzerinde düşünmek gerekir.
4. Mürninlerden Başka TUfandan Kurtulan Olmadığı
Müminlerden126 başka tUfandan kurtulan olmadığı kesin olmakla beraber, t:Ufanın genel ya da bölgesel olduğu meselesi tartışmalıdır.127 Biz bu tartışmalara girecek değiliz. 128 O gün iman etmeyenlerin helak olduklarını haber verme sadedinde Taberi'nin Tarih'inde ve bazı tarih kitaplarmda nakledilen ve zayıf olarak değerlendirilen 129 bir rivayette, tlıfanm giderek yükselen sularından bebeğini korumak için çaba
122 Hiıd 11/44. 123 Rivayetin devamında "Böylece yeryüzü, suyu içine çekmiş, gökten yağan yağmur sulan ise yeryüzündeki denizlere
dönüşmüştür" denilmektedir. (İbn Sa'd, Tabakat, I, 25). İbn Abbas'ın farklı mekan ve zamanlarda anlattığı tiıfiın hikayelerinden müteşekkil olduğu anlaşılan rivayet, Taberi tarafındıw farklı yerlerde parça parça nakledilmlştir. (Bk. Taberi, Tarih, I. 179-180, 182, 185-185, 187, 189, 191). Ayrıca bk. İbnü'l-Kelbi, Kitabü'l-asnam, s. 53, 54; İbn Asllir, Tarilıu medineti Dımtıjk, LXII, 245-247; İbnü'l-Cevzi, ei-Muntazam, I, 239-244;-İbnü'l-Esir, el-Kamil, I, 57 -58; İbn Kesir, ei-Bidaye, I, 260; Beyzavi, Tefsir, I, 562.
124 Taberi, Tarih, I, 181-182; İbn Asllir, Tarihu medineti Dımtıjk, LXII, 265-266, 267; İbn Kesir, ei-Bidaye, I, 271-272. 125 Aydemir, Tefsirde İsrailiyat, s. 356. 126 Tevrat'taki bilginin aksine Kur'an'a göre, gemiye Hz. Niıh'un iman etmemiş olan eşi ve oğlu Kenan binmemiş ve
boğulanlardan olmuşlardır. Bk. Beyzavi, Tefsir, I, 563. TUfandan sonra [çok geçmeden] oğullan ve gelinleri dışındaki diğer mürninler ( soylan devam etmeden) ölmüşlerdir. Bk. Beyzavi, Tefsir, II, 327.
127 Tevrat'ta tiıfanın bütün yeryüzünü kapladığı kaydediise de (Tekvin, 7/18-24) Kur'an'da bu konuda bir netlik yoktur. Her hayvan çiftinden alınmasının ernredilmesi vb. deliller sebebiyle tiıfanın genel olduğunu savunanlar olduğu gibi Kur'an'daki ayetlerde verilen bilgilerden tiıfiının sadece Niıh kavmini ilgilendirdiği, ayrıca bir kavme peygamber gönderilmedikçe azap edilmeyeceği ilkesinden, jeolojik ve coğrafi verilerden hareketle bunun bölgesel olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür ki bu görüş daha ağır basmaktadır. Harman da bölgesel olduğu görüşünü. savılııur. bk. Harman, "Tiıfan'; DİA, 1/322. Ancak "Yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık" (es-Satfat, 37/77) ayetini esas alarak bunun aksini savunanlar da yok değildir. Bk. Elmalılı, Tefsir, rv, 2784.
128 Geniş bilgi için bk. Harman, "Tiıfan", DİA, 1/322. 129 Silih b. Mismar el-Mervezi ve Müsenna b. İbrahim > İbn Ebi Meryem> Müsab. Ya'kiıb > Ubeydullah b. Ali b. Ebi
Raft > Ubeydullah b. Ali b. Ebi Raft'nin mevlası Frud > İbrahim b. Abdurrahman b. Ebi Rebia >Aişe > Resıilullah (a.s.) isnadıyla nakletiine göre Resıil-i Ekrem şöyle buyurmuştur: ~ .. Nüh geminin inşasını bitirince tandır ttişmaya ve sokaklarda sular çoğalmaya btıjladı. Bir çocuğun annesi, çok sevdiği çocuğu için korkuya kapılıp dağa doğru kaçtı. Anne, dağın üçte birine çıktı. Sular, ona ulaşınca dağın üçte ikisine çıktı. Sular, yine ona ultıjınca dağın zirvesine kadar çıktı. Sular yükselmeye devanı etti, nihayet annenin boynuna ultıjtığında çocuğu elleriyle kaldırdı ve sonunda sular çocuğuJve annesini] alıp götürdü. İşte, Allah Hz. Nuh'a inanmayanlardan birisine rahmet etseydi, [bıı çocuğa ve] bu çocuğuıı. annesine rahmet ederdi .. ." (Taberi, Tarih, I, l80; ayrıca bk. İbn Asllir, Tarih u medineti Dımtıjk, LXII, 253-254; İbn Kesir, el-Bidaye, I, 266. Bu rivayetin isnadında Hakim gibi bazılannın tevsik ettiği, Ali b. Medini'nin ise zaifü'l-hadis ve münkerü'I-hadis diye nitelendirdiği Miısa b. Ya'kub bulunduğundan hadisin isnadı tenkit edilmlştir. Miısa b. Ya'kub yedinci tabakadandır. Buhm Edebü'l-müfred'de, Ebu Daviıd, Tirmizi, N esai, İbn Mace sünenlerinde bu raviden hadis tahtic etmişlerdir. Sadük ve seyyiü'l-hıfz denilerek zayıf bir ravi olduğuna dikkat çekilmiştir. Buhm, Tarihü'l-kebir, VII, 298; İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, X, 378, Zehebi, Mizanü'l-itidaı rv, 227 İbn Hacer; Lisanü'l-mizan, VII, 405; Salilı b. Mismar el-Basri hakkında "makbıil" denilmiştir. Kütüb-i Tıs'a
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
1111 İbrahim Kutluay
harcayan bir annenin mücadelesi anlatılmakta130 ise de bu rivayet tUfan öncesi bulılğ
çağına ermemiş kişinin kalmadığı belirtilen rivayetle131 çelişmektedir. Nitekim İbn Kestr, isnadında problemler olan bu rivayeti "garib hadis" olarak değerlendirmiştir.
Rivayette geçen ifadeler, Ka'bü'l-Ahbar gibi kişilerin kendi görüşleri olmalıdır.132
5. Kab e' ye Beyt -i Atik Denmesi ve Kab e-TUfan Münasebeti
Pek çok ismi olan Kab e' ye Beyt -i atik denmesi, onun düşman hakimiyetinde kal
mamış olmasına bağlandığı gibi, 133 tılfanda suya gark olmaması ile de ilişkilendiril
miştir. Nitekim "Kabe Beyt-i atik'tir; zira o yeryüzünde ibadet için yapılan ilk evdir ya da o Nuh tufanında suya garkolmaktan yahut da zorbaların tasallutundan azat olduğu için ona atik denmiştir"134 diye nakledilmiştir.
İbn Asakir'in Mücahid'e dayandırarak naklettiğine göre, gemidekiler dışında o
giin yeryüzündekiler yok olmuş, Harem'e ise tUfandan bir şey girmemiştir.135 İbn
Cüreyc'e atfedilen rivayete bakılırsa Hz. NUh'un gemisi, Allah Tealanın su altında
kalmaya karşı yükselttiği Kabe'den geçmiş ve bir hafta onun etrafında dolaşınıştır.
Daha sonra Yemen'e gelmiş, ardından da dönmüştür:'136 Açıktır ki Hz. NUh'un ve
geminin tavaf ettiğini belirten bu rivayet, Kabe'nin tılfanda harab olduğunu, sadece
temellerinin kaldığını ifade eden rivayetlerle çelişmektedir. Ayrıca tılfanın Yemen'e
kadar etkili olduğu tartışmalıdır.
C. Hz. NUh'un Gemisi ve Geminin Oturduğu Dağ: Gıidi ile İlgili Rivayetler
Hz. Nılh, tılfan kıssası ve NUh'un gemisine dair İslam tarihi ve tabakat kaynak
larında Vehb b. Münebbih'e (114/732)137 nispet edilen ve İbn Kuteybe ve İbn Asakir
gibi müellifler tarafından kaydedilen birtakun rivayetler bulunmaktadır.138 Hemen
musannifleri bu r.l.viden hadis tahric etmemişlerdir. Bk. Buhfui, Tarihü'l-kebir, rv; 289; İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, rv; 403; İbn Ebi Halim, el-Cerhu ve't-ta'dil, rv; ı823; İbrahim b. Abdurrahman b. Ebi Rebia el-Mahziımi üçüncü tabakadan bir r.l.vi olup Buhfui, Müsliın, N esai ve İbn Mace kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. "MakbUl" diye nitelendirilıniştir. Bk. Buhari, Tarihü'l-kebfr, I, 296; İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, I, 138; İbn Ebi Halim, el-Cerhu ve't-ta'dil, IT, 330; Diğer bir r.l.vi olan İbn Ebiı Meryem el-Basri için bk. İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, XII, 310.
ı30 Bk. Berzenci, Muhammed b. Tahir, Sahihu tarihi't-Taberi, I, 215-217. 131 İbn Asakir, Tiirihu medineti Dmiaşk, LXII, 249. ı32 İbn Kesir, el-Bidaye, I, 266. 133 Geniş bilgi için bk. Kutluay, Mukaddes Zaman ve Mekan/ar, s. 99. 134 Aliısi, Tefsir, rv; 5; Taberi, Tefsir, XVII, ısı. 135 İbn Asakir, Tarihu medineti Dım aşk, LXII, 250. 136 Taberi, Tarih, I, ı90; Hakim, el-Müstedrek, IT, Sı4, h. no: 3764. Sahihayn'da tahric edilrnese de Hıikim'e göre bu
hadisin isnadı sabihtir. Abdurrezzak, süre vermeksizin NUh'un gemisinin Kabe'yi tavaf ettiğine yönelik rivayeti tahric eder. Abdurrezzak, el-Musannef, V, 68, no: 9159.
137 İran asıllı bir aileye mensnp olup ehl-i kitabın rivayetlerini bilen ve önceki milletierin ilmine vakıf biridir. 138 İbn Sa'd, et-Tabaktitü'l-kübrti, I, 25. İbn Kuteybe tarafından nakledilen bir rivayette Hz. NUh'un şemilli, tiıfanın
sebebi, süresi ve geminin Ciıdi'ye inmesiyle tiıfanın son bulması anlatılmaktadır. Gemidekilerin sayısı ise NUh'un ailesi dışında kırkı erkek ve kırkı kadın olmak üzere seksen kişi şeklinde verilmektedir. Hz. NUh'un toplam yaşı ise bin sene olarak gösterilmiştir. (İbn Kııteybe, el-Mearif, 23-24). İbn Asakir'in kaydettiği rivayette ise daha önce zikredildiği gibi artık bir daha tiıfan göndermeyeceğine dair Allah TeManın vermiş olduğu emana, tUfandan sonra Hz. Niıh'la şeytan arasında geçen bir konuşmaya, tiıfan müddetince gemidekilerin nasıl beslendiklerine ve NUh'un
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZY'UMU
309
310
Hz. Nfih ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve _Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 1111
belirtelim ki NUh'un gemisinin ölçüsü, gemiye alınanlar ve geminin tUfan sonrası yerleştiği dağ gibi konular tarbşmalıdır. Şimdi bu konulardaki rivayet ve görüşleri müstakil başlıklar halinde ele almak istiyoruz.
!•.Geminin Ölçüleri, Yapıldığı Malzeme ve Yer
Genel özelliği olarak Kur'an, en can alıcı bilgileri zikredip gereksiz tafsilata yer vermez. Geminin yapısı ile ilgili aynı prensip geçerlidir. Kur'an'da gemiye dair zikredilen Allah Tealanın Nıih'a gemi yapmayı erniettiği, 139 ''Nuh'u tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik. İnkar edilmiş olana (NCıh'a) bir mükafat olmak üzere gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu"140 ayetinden ibarettir. Bu ayette geçen "düsür" ~·) kelimesine Çeşitli anlamlar verilmişse de141 öne çıkan anlamı "demir çiviler"dir. 142
Geminin ölçüleri, yapıldığı malzeme, yer vb. malumat Tevrat'a dayanmaktadır. 143
İslam tarihi kaynaklarında bu konudaki rivayetler İbn Abbas, Selman el-Farisi gibi sahabilere ve Hasan el-Basri, İbn Cüreyc, Katade ve Mücahid gibi tabün müfessirlerine atfedilmiştir. Mesela İbn Cüreyc'e ve Katade b. Diame el-Basri'ye (117/735) göre geminin uzunluğu, Hz. NUh'un arşınıyla 300 arşın, eni 50 arşın ve yüksekliği
30 arşındı.144 Su yüzeyinde kalan kısmı ise altı arşındı. Gemi çok katlıydı; onun için biri diğerinin altında bulunan üç adet kapı yapılmıştıY5 Hasan-ı Basri (110/728) ise geminin uzunluğunu bin 200 arşın, enini ise 600 arşın olarak,vermiştir. 146 Selman el-Fansi'den (36/656) nakledildiğille göre Hz. NUh, gemiyi 400 senede yapmıştır .
. Geminin ana malzemesi sac ağacı olup147 40 senede büyümüştür. Uzunluğu ise 300 arşındır. 148
NUh'un gemiyi Nevz dağında149 inşa ettiği nakledilmiştir. Hz. NUh gemi yapma ernrini alınca yanında çalışacak iki marangoz kiralamış, ağıılları Sam, Ham ve
zühdüne işaret edilmiştir. (İbn Asakir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 268-272). 139 Hi\d 11/40. 140 el-'Kamer 54/13-14. 141 Ragıb el-Isfehıi.ni "düsür" kelimesinin çiviler anlamına geldiğini, d-s-r kökünün "bir şeyi zorla, şiddetli bir şekilde
itroek" manasında olduğunu belirtmiştir. Bk. el-Isfehıi.ni, Müfredat, d-s-r md. Beyzavi, Tefsir, II, 479; Elmalılı ise bu kelimenin "tahta levhaları birbirine bağlayan bağ, halat ve çivi" anlamlarına işaret etmiştir. Bk. Elmalılı, Tefsir, VIII, 3484.
142 Taberi, Tarih, I, 184. Ayrıca bk. İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 240, İbnü'l-Esir, el-Kıimil, I, 56. 143 Tekvin, 6/14-16. Aydemir, Tefsirde İsrailiyat, s. 352. 144 Taberi, Ttirih, I, 180, 190. 145 İbn Sa'd, et-Tabakıit, I, 23-25; Taberi, Tarih, I, 179-180, 182, 185-185, 187, 189, 191; İbnü'l-Kelbi, Kitabü'l-asnam,
s. 53, 54; İbn Asakir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 245-247; İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'l-Esir, el-Kıimil, I, 57-58; İbn.;l<esir,.ei-Bidaye, I, 260; Beyzavi, Tefsir, I, 562.
146 Taberi, Ttirih, I, 181. Ayrıca bk. İbnü'l-Esir, el-Kıimil, I, 56. 147 Taberi, Tarih, I, 180; Beyzavi, Tefsir, I, 562. 148 Rivayetin isnadı İbn Ebi Mansıir >Ali b. Heysem >Müseyyeb b. Şerik >Ebu Rairk > Dalıhak şeklindedir. Tab eri,
Tarih, I, 180-181. Ayrıca b k. İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 240. Arşın parmak ucundan omuza kadar uzunluktur. 149 Nevz (>,_;), Hindistan'da Serendib adasında bir dağ olup Hz. Adeın'in cennettenindirildiği yere yakındır. (Y'aküt,
Mul:emü'I-büldan, III, 215-216; V, 310).
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
11 İbrahim Kutluay
Yafes de onunla birlikte çalışmıştır. Sonunda, gemiyi uzunluğu 600 arşın, eni 330
arşın, yüksekliği (su yüzeyinden) yere doğru 60 arşın, yukarı doğru. ise 33 arşın ola
cak şekilde tamamlamış, içine ve dışına da Allah'ın yerden fişkırttığı zifti sürmüştür. 150
NUh, gemiyi bitirince ·yan taraflarına üç kapı yapmış ve üstünü kapatmıştır. Yabani
hayvanları ve kuşları ikinci kata yerleştirip üzerierini kapamış, kırk erkek ve kırk ka
dından oluşan mürninleri ise üst kata yerleştirmiştir. TManın alameti olan tennılrun
taşmasını b eklemiştir. 151
Görüldüğü gibi geminin yüksekliğinin 30 arşın olduğu görüşü öne çıkmakta ise
de geminin uzunluğu rivayetlerin çağıında 300 arşın olarak verilmektedir; bununla
birlikte farklı rakamlar zikredenler de vardır. İkinci olarak bütün bu rivayetler sahih
hadisiere yer veren güvenilir kaynaklarda yer almadığı gibi üçüncü ve dördüncü de
rece hadis mecmualarında da geçmemekte, ancak İslam tarihi ve tabakat kitaplarında
kendilerine yer bulmaktadır. Dolayısıyla bu hususta kesin bir hüküm vermek müm
kün gözükmemektedİr.
2. Gemiye Alınan İnsan, Hayvan ve Bitkiler
Tevrat'a göre gemiye Hz. NUh, eşi, üç oğlu ve gelinleri binmiştir.152 Kur'an-ı
Kerim'de "Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir"153 buyrulmuştur. Gemide kaç müminin olduğu 311
konusu da ihtilaflıdır. Bu konuda birbiriyle çelişen farklı rivayetler bulunmaktadır.
': .. Beraberinde iman eden pek az kişi vardı" ayetinide154 sayı zikredilmeyerek gemide
az kişinin olduğu ile iktifa edilmişse de bu konuda birtakını tahminlerde bulunul
muştur. Mesela İbn Cüreyc'e (150/767) göre Hz. NUh, üç oğlunu, onların üç hanınıı-
m ve kendi karısını gemiye almıştır. Böylece onlar eşleriyle birlikte sekiz kişi idiler.
Bazı rivayetlerde ise Hz. NUh ve beraberindeki oğulları, gelinleri ve ona inanmış olan
Şitoğullarından yetmiş üç kişi gemiye binmiş olup gemide toplam seksen müminirı
bulunduğu nakledilmiştir.155 İbn.İshak'ın (151/768) öncekilerden naklettiğine göre
bu ayette156 sözü edilen "aleyhinde hüküm verilen kişiler" Hz. NUh'un eşi Valika ve
ıso İbn Asakir, Tıirihu medineti Dımaşk, LXII, 248-249; Güneş, Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, s. S9; Tevrat'ta da benzer ölçülerin verildiği ile ilgili olarak bk. Tekvin, 6/14-ı6; Harman, "Tıifan~ DİA, 41/320.
ısı İbn Asakir, Tıirihu medineti Dımaşk, LXII, 248-249. 1S2 Tekvin 6/14-21; 7/2. İlgili kısımdan öğrendiğimize göre, diğer canWardan kuşlar, sığırlar, sürüngenler, her canlı
türünden erkek ve diş olmak üzere birer, eti yenilen hayvanlardan ise yedişer çift gemiye alınmıştır. ıs3 Hud 11140. 154 Hud ıı/40. 15S Hemen bütün mıifessirler, tabiin müfessirlerinin bu konudaki farklı görüşlerini eserlerinde zikretmişlerse de tanı
sayıyı tayin etmek ve bununla ilgili kesin bir hüküm vermek mümkün değildir. İbn Sa'd, et-Tabakıit, I, 23-25; Taberi, Tarih, I, 179-180, 182, 185-18S, 187, 189, 191; İbnü'l-Kelbi, Kittlbü'l-asnılm, s. S3, 54; İbn Asakir, Tıirihu medineti Dımaşk, LXII, 24S-247; İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'l-Esir, el-Kılmi~ I, S7-S8; İbn Kesir, el-Bidıiye, I, 260; Gemide sekiz, on, seksen veya yetmiş sekiz gibi farklı rakamlar verilmiştir. Zemahşeri, Keşşaf, II, 379; Beyzavi, Tefsir, II, 229.
ıs6 Hud 11140.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDI DAGI
SEMPOZVUMU
312
Hz. Nuh ve TUfanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 111
oğlu Kenfuı'dır.157 Doğrusu eşini gerniye alınadığıdır ki eşinin 158 ve oğlunun 159 gerniye binmedikleri Kur'an'da açıkça ifade edilmektedir. İbn İshak'ın ifade ettiğine göre Hz. NUh; üç oğlu Sam, Ham ve Yafes ile bunların eşlerini, ona inananlardan altı kişiyi gemiye almıştır: Bunlar, NUh ve oğulları ile birlikte toplam on kişiydiler ... 160 Taberi'nin kaydettiğine bakılırsa gemide NUh, eşi, üç çocuğu ve bunların eşlerinden başka kimse yoktu; toplam sekiz kişiydiler. 161 Hz. NUh'un Allah'ın ona emrettiği şekilde her cinsten birer çifti gerniye alırken Hz. Adem'in naaşını da gerniye aldığı, onu kadınlarla erkeklerin arasına koyduğu ve gerniden indiğinde Beytülmakdis'te defnettiği nakledilrniştir.162 Ancak Hz. NUh'un Hz. Adem'in naaşını Beytü'l-Makdis'e defnetınesi, problernlidir. Niçin sadece onun naaşını almıştır? Peygamberlerin vefat ettikleri yere defnedildiideri bilinmektedi.r, bu dururnda başka yere taşınması bu usule aykırıdır.
İlgili ayette her cins canlıdan birer çiftin gemiye alınması emredilrniştir. Ancak bu konu, yoruma açıktır. Hz. NUh'un yaşadığı bölgede mevcut hayvan ve bitkilerden belli oranda birer çiftin alınması mümkünse de her cinsten alınması ve bunların gemiye sığdırılması inıkansızdır.163 Rivayerlere bakılırsa İbn Abbas'a atfedildiğine göre Hz. NUh'un gerniye aldığı ilk hayvan küçük kırmızı karınca olup son aldığı merkeptir.164 Hz. NUh, "Ya Rabbi, bunları gemiye bindirdim; peki vahşileri, yırtıcıları, kuşlan ve şu hayvanları ne yapacağım?" diye sormuş Allah Teala onları Hz. NUh'un etrafına toplayacağını belirtmiş, o da Allah'ın emrettiği sayıda hayvanı gerniye alınıştır ... 165
Buna göre geminiiı üst katında kuşlar, ortasında insanlar, altında ise yırtıcılar vardı. 166
Bazı rivayetlerde Hz. NUh'un cennetten gelen acve hurması da diDıi.loütün ağaç çeşitlerinden birer numuneyi gerniye aldığı kaydedilrniştir.167 Bu rivayet cem türü önceki kaynaklarda168 geçmemek.tedir. Bu ayrıntılara dalınamak gerekir.169
ı57 İbn Asllir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 252-253; NUh'un gemiye binmeyen oğlu Yılın diye de geçmektedir. ı58 et-Tahrim 66/10. ı59 Hud 11/43. 160 Taberi, Tarih, I, 191. 161 Taberi, Tarih, I, 188. 162 İbn Sa'd, et-Tabaktit, I, 23-25; Taberi, Tarih, I, 179-180, ı82, 185-185, 187, 189,191. Ayrıca bk. İbnü'l-Kelbi, s. 53,
54;;İbn Asllir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 245-247; İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'l-Esir, elKtimil, I, 57-58; İbn Kesir, el-Bidaye, I, 260.
163 D.amızlık olması için Hz. NUh'un çiftliğinde ve muhitindeki evcil hayvanlardan birer çiftin gemiye alınmış olması daha makul dür. Esed, Kuran Mesajı, s. 432.
164 Taberi, Tarih, I, 184-185. Krş. İbn Asllir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 257-258. Rivayetin isnadı İbn Humeyd > Selerne > İbn İshak> Hasan b. Dinar > Ali b. Zeyd > Yusuf b. Milıran > İbn Abbas şeklindedir. Krş. Muttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 264 h.no: 32392.
165 İbn Asllir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 252-253. 166 Tab eri, Tarih, I, 190. Seyyid Kutub'un dediği gibi bu konuda da pek çok İsnüli rivayet vardır, bunların peşine düş
mernek gerekir. SeyyidE:utub, Fi ziliıl, VIII, 163. 167 Bu rivayetin isnadı: Eb~'J-Haşen Ali b. Berekat >Ebu Bekir el-Hatib > Ebü'l-Hasen b. Rızkeveyh >Osman b. Ah
med> Ahmed b. Sindi > Hasan b. Ali> İsmail b. İsa> İshak b. Bişr >babası > Ca'fer b. Muhammed> babası> Ali b. Ebi Talib > ResUluilah şeklindedir. bk. İbn Asllir, Tarihu m edineti Dımaşk, LXII, 261; Müttaki, Kenzü'l-ummal, XI, 264 h. no: 32392.
168 Bk. Suyuti, Cem'u'l-cevami', ıv, 631. . 169 Nitekim Razi, gemiye şeytamn da bindiği rivayeti ile ilgili olarak " 'Cinlerden, havai ve ateşten bir varlık olan
şeytamn suda boğulması nasıl mümkün olur?' denirse buna daimamak gerekir" diye cevap vererek bir yorum
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDi DAGI
SEMPOlYUMU
111 İbrahim Kutluay
3. Geminin Oturduğu Dağ
TUfanla ilgili problemli konulardan biri de geminin oturduğu dağ meselesidir. Tevrat'ta her ne kadar Ararat ismi zikredilmişse de bu kesin değildir. 17° Kur'an'da ise geminin Cudi'ye oturduğu açıkça zikredildiğinden Tevrat'taki bilgi tashih edilerek geminin oturduğu dağın Cudi isminde bir dağ olduğu daha fazla ağırlık kazanmışsa da171 bu konuda da tartışmalar vardır. Mesela söz konusu dağın Kur'an'ın inzal edildi-ği dönemde ashab ve dönemin insanları tarafından bilinen bir dağ olarak gerçekten Cezire bölgesinde bir dağ diye bahsedilen Şırnak civarındaki Cudi mi olduğu, yoksa bir dağ silsil esinin 172 veya aynı ad daki başka bir dağ olup olmadığı, 173 Cu di isminin muayyen bir dağın değil mutlak olarak herhangi bir dağ mı demek olduğu şeklinde farklı görüşler bulunmaktadır. 174 Hadis kaynaklarında, Medine'de yaşayan Yahudi-lerin tılfan sonrasında geminin yerleştiği dağ olarak Cudi'yi bildikleri zikredilmek-tedir. Hz. Peygamber bir kısım yahudilerin yanlarına gitıniş, onların oruçlu olduk-larını öğrenince bu ne orucu diye sormuştur. Onlar da "Bu gün Allah Tealanın Hz. Musa'yı ve İsrail Oğullarını suda boğulmaktan koruduğu ve Firavun'un boğulduğu, Hz. NUh'un gemisinin Cudi dağına oturduğu, bunun üzerine Hz. Ntıh ve Musanın Allah'a şükür ifadesi olarak olarak oruç tuttukları gündür" diye cevap vermişlerdir. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ben Hz. Musa'ya daha yakınıın; öncelikle benim oruç tutınam gerekir' buyurmuş ve ashabına da oruç tutınalarını emretıniştir.175 Bütün bunlardan Nıilı'un gemisinin Şırnak yakınlarında yer alan Cudi dağına oturduğu gö- 313
rüşü daha ağır basmaktadır.
Diğer yandan İbn Cüreyce göre gemi, Recep ayından on gece geçtiğinde Cuma günü, Aynülverdöen kalkınış ve Aşıira günü Cudi'de durmuştur.176 Hz. Nıilı'un Recep ayında gemiye bindiğine, Muharem ayına kadar altı ay boyunca geminin yüzdüğllne ve Aşıira günü Cudi üzerine oturduğuna ilişkin rivayetler bulunmaktadır.177 Yine
yapmaktan kaçınmaktadır. (Razi, Tefsir, VI, 196). 170 Tanyu, "Cudi Dağı~ DİA, VIII, 79. Tanyu'nun kaydettiğine göre, "Rrt" kelimesi Kitab-ı Mukaddes yazarlannca
yanlış seslendirilmesi sonucu Ararat keiİrr!esi ortaya çıkmıştır. Bu yanlış yorum sonucu NUh'un gemisinin Ararati Ağn dağı olduğıı yorumuna gidilmişse de bu gerçeğe uygun değildir. Tanyu, a.g.m, aynı yer.
171 Ermenistan'dan başlayıp Cudi Dağı'nın bulunduğıı Şırnak vilayetine kadarki dağ sUsilesinin aynı olduğıı göz önüne almırsa Ararat denilen Ağn Dağı da bu sUsilenin bir parçasıdır denebilir. Müfessirlerin kıihir ekseriyeti Cudi'nin nerede olduğıı hakkında farklı görüşleri zikretmişlerse de "Cezire bölgesindeki Cudi dağı" (Ril.zi, Tefsir, VI, 196} olduğıı şeklindeki görüş ağırlık kazanmıştır.
172 Tabatab:ü, el-Mizan, X, 220. 173 Beyzavi, "Musuliia, Şam'da, Babiliie bir dağ olduğıı" şeklinde farklı görüşleri zikreder. Bk. Beyziivi, Tefsir, II, 229. 174 Razi, Tefsir, VIII, 86; Elmalılı, Tefsir, IV; 2784; Ayrıca bk. Streck, M., "Cudı'"', İA, III, 223-225; Özel bir dağ ismi değil
Mü'minün sıiresinde bahsi geçen Münzelen mübareke tabirinden hareketle bereketli bir yer anlamında olduğu tarzında yorumlar da vardır. Münzelen mübiireke ifadesinde münzel'ini gemi ya da gemi dışındaki mekan olarak yorumlayanlar bulunmaktadır. (Razi, Tefsir, VIII, 86 ), Bereketli, mümbit biryer anlamında olduğıı ile tartışmalar için bk. Sarıkçıoğlu, "Kur'anı Kerinı ve Arkeoloji Işığında Nıih Tıifiını~ s. 32.
175 Müsned, II, 360. Hadisin isnadı Abdullah b. Ahmed b. Hanbel> Ahmed Ahmed b. Hanbel> Ebu Ca'fer > Abdüssamed > Babası> Şebil >Ebu Hüreyre şeklinde olup Resıil-i Ekrem'in kendi ashabına Aşüra orucunu enıretmesini Ebıi Hüreyre nakletınektedir.
176 Taberi, Tarih, I, 190. 177 Taheri, 1arih, I, 180.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDI DAGI
SEMPOZ\'UMU
Hz. Nuh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 1111
Taberfnin kaydettiği başka rivayette Recep ayında hareket eden gemi, 150 gün suda kaldıktan sonra Muharrem ayında Cıidi'ye oturmuştur. 178 TUfandan sonra Hz. Nıih'un indiği köye Suk Semanin adı verilmiş ve insanlar orada çoğalmışlardır. Semanın köyü onlara dar gelmeye başlayınca göç edip Babil şehrini kurmuşlardır.179
Sonuç
Nıih kıssası ve tUfan hadisesi ayetlerle sabit olmakla beraber bu konuda hadis kaynaklarındaki sahih rivayetler sınırlıdır. Bu konuyu ele alan İslam tarihi ve tefsir kaynakları, çoğunlukla İsrailiyat'la ilgili rivayetlerin kendilerine nisbet edildiği İbn Abbas'a, tabiinden Mücahid, Dahhak, İbn Cüreyc gibi müfessir ve ravilere dayanmaktadır. Hz. Nıih kıssası ve tUfanla ilgili ayetlerin Tevrat'tan alınan bilgilerle ve ehl-i kitaba mensup alimlerin aktardıklarıyla zenginleştirildiği, ayrıca rivayetlerin içine Recep, Muharrem, Kabe ve Cıidi gibi İslami motifler de ilave edilerek bilgilerin detaylandırıldığı anlaşılmaktadır. Hz. Nıih'tİn gemisinin ölçüleri, tennıirun kime ait olduğu, gerniye binenler ve sayıları, Nıih'un tUfan öncesinde ve tUfandan sonra ne kadar yaşadığı gibi rivayetlerin çoğu İsrailiyat menşelidir. Yahudi metinlerinden nakledilen rivayetlerin çoğunun aslı yoktur. Nıih tUfanı ve gemi ile ilgili ayet ve merfıl hadislerde yer almayan ayrıntılar ya ehl-i kitaptan nakledilmiştir ya da tahmin ve yorumdan ibarettir.180 Bunları bilmemiz bize çok fayda sağlamaz. Ayrıca Nıih ve tUfan
314 kıssası, Nıih'un gemisi ile ilgili rivayetlerde birbiriyle-tezat teşkil eden görüşler bu-lunnıaktadır. ., .....
İbn Abbas'a nispet edilen bütün bu rivayetlerin gerçekten ona ait olduğunu ve onun konuyla ilgili fikir ve düşüncelerini yansıttığını söylemek zordur; zira onun ismi bilhassa geçmişe dair olaylarla ilgili olarak istismar edilmiştir. İbn Abbas'ın topladığı bilgileri, Kur'an ve Sünnet süzgecinden geçirdikten sonra aktarmış olması muhtemel ise de bu konuda ihtiyatlı olmak gerekir. Abdullah b. Abbas'ın (68/687), bu konularda ehl-i kitabın yanı sıra, özellikle Ka'bü'l-Ahbar (32/652) gibi yahudi asıllı mühtedilerden çokça istifade ettiği belirtilmiştir. İbn Abbas ve Vehb b. Münebbih'e atfedilen rivayetlerde anlatılanlar, Tevrat'ta yer alan Nıih kıssası ve tıifanın başlama tarihi, süresi ve kapsamı, geminin ölçüsü gibi konularda büyük ölçüde benzerlik arz etmektedir. Ona atfen birtakım rivayetlerin uydurulmuş olması, ona nispet edilen bilgilerin değerini zedelemektedir.181 Ayrıca İslam tarihi kitaplarında kullanılan bazı
178 "Recep ayınınonuncu gününde gemi on/an alıp götürmüş ve yüz elli gün suda kaldıktan sonra Cıidi Dağı'nın üzerinde durmuş ve orada bir ay kalmıştır. Hz. Nıih, Muharrem ayının onunda, Aşıira günü gemidekileri indirmiştir." Taberi, Tarih, I, 190. , .
ı79 İbn Sa 'd, Tabakat, I, 23-~5. Ayrıca bk. Tab eri, Tarih, I, ı79-180, ı82, ı8s-ı85, ı87, ı89, 191. Ayrıca bk. İbnü'l-Kelbi, Kitabii'l-Asnam, s. 53, 54; İbn Asakir, Tarihu medineti Dımaşk, LXII, 245-247; İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam, I, 239-244; İbnü'l-Esir, el-Kıimil, I, 57-58; İbn Kesir, el-Bidaye, I, 260.
180 Aydemir, Peygamberler, s. 47-55. 181 Bk. İbn Sa'd, Tabakat, II, 314-321; Akbıyık, Ali, Abdullah b. Abbas Hayatı ve Şahsiyeti, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmaroış ruksek Lisans Tezi, Konya 2007, s. 52-57; Hıdır, Özcan, Yahudi Kültürü ve Hadisler, İnsan Yayınlan, 2. bs., İstanbul2010, s. 283-299.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDi DAGI
SEMPOZY'UMU
111 İbrahim Kutlııay
isnadlarda yer alan Yusuf b. Mihran, Ali b. Zeyd b. Cüd'an, İbn Cüreyc, Dalıhak b. MUzahim ve Mukatil b. Süleyman tarikierinin de güvenilmez olduğu kaydedilmiştir. 182
Geminin ölçüleri, gemidekilerin sayısı, Hz. NUh'un tUfan öncesinde ve tUfandan sonra ne kadar yaşadığı gibi konulardaki rivayetler arasında açık çelişkiler ve aynı raviye nisbet edildiği halde birbirini tutmayan görüşler vardır. Rivayetlerin çoğu hem isnad hem demana bakımından problernlidir. Bütün bunlarla beraber, söz konusu rivayetler, dönemin yaygın tUfan algısını anlamak açısından bize bir fikir vermektedir. Öte yandan hemen bütün din ve kültürlerde mevcut olan tUfan rivayetlerinin kaynağının bir olduğu düşünülebilirse de farklı kültürlerde mevcut olan üıfana dair rivayetler, Kur'an'da ve Kitab-ı Mukaddes'te anlatılanlarla örtüşmemektedir.
NUh ve tUfan kıssası Kur'an'da geçmekle beraber o, kıssayı nakletmedeki amacı doğrultusunda tafsilata girmemiş, işin özüne, ibret alınınası gereken esasa işaret etmiştir. Ayetlerde ve sahlh hadislerde kıssa ile ilgili verilen bilgiler, maksadın tahakkuku için yeterli olup daha fazlasına dalmak bizi asıl konudan uzaklaştırır. Seyyid Kutub'un dediği gibil83 NUh ve tUfan kıssasına çok sayıda İsrailiyat karışmıştır; hadise gaybi olduğırndan bize bildirildiğinden başkasını bilmemiz mfunkün değildir. Ravilerin hayallerini ve kendi görüşlerini kıssaya karıştırmış oldukları söylenebilir. Gazzali'nin ifadesiyle "İlimlerde ilimler sayfalarda, kitaplarda yazılanlara ve başkalarından işittiklerine değil basiretlerine, idraklerine ve kalplerinin safiyetlerine dayanmalıdırlar. Eğer kişi bir konuda denilenleri ezberlemekle yetinirse ilim değil ancak ilim kabı olur:'184 Bu sebeple kayııaklarırnızda yer alan rivayetler basiretli ve dikkatli bir şekilde tahkik edilip yorumlanmalıdır.
Kaynakça
Abdurrezzak, EbU Bekir Abdürrezzak b. Hernınarn es-Sanam, el-Musannef, (I-XI) (thk. Eyrnn Nasrüddin el-Ezheri) Darü Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2010. Açıkalın, Bünyamin, "Tefsir Literatüründe NUh (a.s.) Kıssası': Uluslararası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, edit. M. Nesim Doru, Ankara 2010, s. 35-40. Açmaz, Halil İbrahim, MuhtelifDinlerde Tufan, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayunlanmamış doktora tezi, Kayseri 1991. Ahmed b. Hanbel (241/661), Müsned, I-VI, nşr. Müessesetü Kurtuba, Kahire ty. Aksoy, Bilal, Çağdaş Bilimlerin Işığında Nuh'un Gemisi ve Tufan, İnsanlık Yolu Yayınları, Ankara 1987. Alusi, Mahmud, Ebü'l-fazl, Ruhu'I-meani tefsiri Kurani'l-azim ve sebü'l-mesani (1-:XX:X), Darü İhyai Türasi'l-Arabi, Beyrut, ty.
ı82 Bk. İbn Hacer, Ebü'l-Fadl Ahmed b. Ali el-Askalaru {852/1448), Telhisu'l-Habir fi Tahrici Ahıidisi'r-Rtifiiyyi'l-Kebir, ıv, 480-481; Çakan- Eroğlu, İsmail Lütfi- Muhammed, u Abdullah b. Abbas'', D lA, İstanbul1988, I, 77.
183 Seyyid Kutub, Teftir, VIII, 162. 184 Münavi, Feyzü'I-kadir, I, 4: u!...,).>,...,..,.;:. .:ro·~ Lo .,ı.:. ır9 .,..:.s:.ı19 ~~.,ı.:. ır "*'.,ı.; ,u...._,9 ~'ı•!9 ~,.,.....,.,ı.:. p,ı...ll.,... ,ı...ı...ıı ,1...;..<.1 .:ı~ .:ıl~" u .llL:o ır ,.,.wı ,~ .:ıts JU., Lo ~......,SI
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZl'UMU
315
Hz. Nfih ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve ~u Rivayetlere İsrailiyat'ın Tesiri 111
Aydemir, Abdullah, Tefsirde İsrailiyat, Beyan Yayınları, İstanbull992. -----------, İslami Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Daiyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1992, s. 47-55. Belazüri, Ahmed, b. Yahya (279/892), Fütuhu'l-büldan, thk. A. Enis et-Tabba- ö. Enis etTabba: Müessesetü'l-Mearu, Beyrut 1987. Berzeı:ici, Muhammed b. Tahir, Sahihu tarihi't-Taberi, Daru İbn Kesir, Dımaşk-Beyrut 2007. Best, Robert M., Noah's Ark and the Ziusudra Epic, Enlil Press, Florida 1999. Burgess, Gelett, The Ma.xims ofNoah, The Ballentyne Press, London 1913. Cevheri, İsmail b. Hammad (393/1003), es-Sıhah, thk. Ahmed A. Attar, Dfuü'l-İlm li'lMelayin, 4. bs., Beyrut 1990. Cohn, Norman, Noah's Flood: The Genesis Story in Western Thought, Yale University Press, London 1999. Çimen, A. Emin, "Hz. NUh'un Yaşam Süresi Üzerine': II. Wuslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, editOktay Belli, İstanbul2009, s. 223-231. Dartma, Bahattin, "Nfıh (a.s)'un Gemisini Demiriediği Yere Dair': Kur'an Mesajı: İlmi Araştırmalar Dergisi, 1999, cilt: II, sayı: 13,14,15, s. 140-146. -----------, "Nfıh TUfanının Zamanı ve Zemini': II. Wuslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, editOktay Belli, İstanbul2009, s. 151-162. -----------, "Tevrat'ın Nfıh Tıifanına Dair Verilerinin Bilimsel Değeri Üzerine': III. Wuslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, edit Oktay Belli, İstanbul201 1, s. 447-456. ----------, Dini, Tarihi ve Arkeolajik Veriler Bağlamında Nuh Tufanı, Rağbet Yayınları, İstanbul 2005. EbU Şehbe, Muhammed b. Muhammed, el-İsrailyyat ve'l-mevduat fi kütübi't-tefsir, Mektebetü's-
316 sünne, Kahire, 142672006. '· Eroğlu, Ergin, Kutsal Kitaplardaki Tufan Olayı'nın. Tarihi Temelleri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayırnlanmaınış Yılksek Lisans Tezi), Ankara 2007 .
. Esed, Muhammed, Kur'an Mesajı, (çev. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk) İstanbul2001, s.432. Gezer, Arif, "Hadis Edebiyatında Nfıh ve TUfan': III. Wuslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, edit Oktay Belli, İstanbul201 1, s. 549-560. Güneş, Hüseyin, İslam Tarihi Kaynaklanna Göre Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, İlahiyat, Ankara, 2013, s.l4-19. Hakim, Muhammed b. Abdullah en-Nisaburi, el-Müstedrek ala's-Sahihayn (I-IV) (thk. Mustafa Abdülkadir Ata), Dfuü Kütübi'l-İlmiyye, 1411/1990. Harman, Ö. Faruk, "Kitab-ı Mukaddes ve Diğer Diniere Göre Hz. Nfıh ve Tıifan': Hz. Nuh'tan Günümüze Cizre Sempozyumu, edit. M. Sait Özervarlı, İstanbul 1999, s. 13-20. -----'------, "Nfıh': DİA, İstanbul2007, c. XXXIII, s. 224-227. -----------, "Tıifan': DİA, İstanbul2012, 41/319-322. Hazin, Alaüddin Ali b. Muhammed, Lübabü't-tevil fi meani't-tenzi4 Dfuü'l-fikr,Beyrut, 1399-1979. Heidari, Rıza, "Historical and Cultural Visage of Ararat in İrarf, II. Wuslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, edlt. Oktay Belli, İstanbul2009, s. 58-61. Heller, Bernhard, "NriJı': İA, MEB, İstanbul 1964, c. IX, s. 344-346. . İbn Asfıkir, Ebü'l-Kasım Ali b. Hasan (571/1175), Tarihu Medineti Dımaşk, I-LXXV; thk. İbn Hacer, Ebü'l-Fadl Ahmed b. Ali el-Askalani (852/1448), Telhisu'l-habir fi tahrici ahadisi'rra.fiiyyi'l-kebir, I-IV; (thk. Adil A. Abdülmevcud ve Ali M. Muavviz), Dfuü'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, 1998. İbn Hibban, Muhammed b. Hibbfın (354/965), Kitabü's-sikat, I-X, (thk. M. Abdülhamid Han),
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZ\'UMU
11 İbrahim Kutluay
Dairetü'l-Mearu el-Osmaniyye, Haydarabad 1983, VII, 281. İbn Kesir, Ebü'l-Fida İsmail b. Ömer (774/1372), el-Bidaye ve'n-nihaye, I-XXI, (thk. Abdullah b. Abdülhanıid et-Türki), İmbabe 1997. -----------, Tefsiru'l-Kurani'l-azim, 1-VIII, (thk. Sami b. Muhammed es-Selame), Daru Taybe, 2. bs., Riyad 1999. İbn Kuteybe, EbU Muhammed Abdullah b. Müslim (276/889), el-Mearif, (thk. Servet Ukkaşe), Kahire 1981. İbn Sa'd, Muhammed (230/845), Kitabü't-tabakati'l-kebi (I-XI), (thk. Ali Muhammed Ömer), Kahire 2001. İbnü'l-Cevzi, Ebü'l-Ferec Abdurrahman b. Ali (597/1200), el-Muntazam fi tarihi'i-müluk ve'l-ümem, I-XVII, (thk. Muhammed Abdulkadir Ata- Mustafa Abdulkadir Ata), Daru'lKütübi'l-İlmiyye, Beyrut ty. İbnü'l-Esir, Ebü'l-Hasen Ali b. Muhammed (630/1232), el-Kamilfi't-tarih, I-Xl, (thk. Ebü'lFida Abdullah el-Kadi), Beyrut 1987. İbn Kesir, Ebü'l-Fida İsmail, (774) el-Bidaye ve'n-nihaye, Riyad 1966. Köksal; M. Asım, Peygamberler Tarihi, TDV Yayınları, 16. bs., Ankara 2012. Kutluay, İbrahim, Mukaddes Zaman ve Mekanlar, Rağbet Yayınları, İstanbul2009. -----------,Sünnete Göre Kutsiyet, Çıra Yayınları, İstanbul, 2010. Lewis, Jack P., A Study of the Interpretation of Noah and the Flood in Jewish and Christian Li-terature, E.J. Brill, Leiden 1978. • -----------, "Noah and the Flood: In Jewish, Christian, and Muslim Tradition" The Biblical
Archaeologist, c. 47, no. 4 (Aralık 1984), s. 224-239. Maksudoğlu, Mehmet, "NUh (a.s.) TUfanı': Diyanet nmi Dergi [Diyanet İşleri Başkanlığı Dergi-si], Ankara 1974, cilt: XIII, sayı: 2, s. 105-109. 317
Mallowan, M. E. L. "Noah's Flood Reconsidered': Iraq, c. 26, no. 2 (1964), s. 62-82. Mes'udi, Ali b. Hüseyin (346/957), Mürilcü'z-zeheb ve Meadinü'l-cevher, 1-IY, (thk. M. Muhyiddin Abdülhanıid), Daru'l-Fikr, 5. bs., Beyrut 1973. Muttaki, Alaeddin Ali b. Büsameddin el~Hindi (975/1567), Kenzü'l-ummal fi süneni'l-ekval ve'l-efal, I-XVIII, (thk. Bekri Hayyani ve Saffet Sa.kka), Müessesetü'r-Risale, 5. bs., Beyiut 1985. Münavi, Zeynüddin Muhammed Alıdürrauf b. Tacilarifin b. Ali, Feyzü'l-kadir, Mektebetü Mısr, 1424/2003. N es efi, Ebü'l-Berekat Abdullah b. Alımed b. Mahmud, Tefsir, (I -IV) (thk. Mervan Muhammed eş-Şiar) Daru'n-nefrus, Beyrut 2005. -Özkan, A. Rafet, "Vahiyde NUh'un Ayak izleri': I. muslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu (Doğubeyazıt, 2005), (edit. Oktay Belli), İstanbul2007, s. 230-237. Razi, Fahreddin, Muhammed b. Ömer (604), Mefatihu'l-gayb, I-XXXII, Daru'l-Fikr, Beyrut 1981. Reşid Rıza, Muhammed b. Reşid Ali Rıza, Tefsirü'l-menar (I-XII) El-Heyetü'l-Mısriyyeti'lAmmeti li'l-kitab, 1990, XII, 75-76. · Rouse, M. Luther, Noah's Flood in Geology and History and the Brief Antiquity of Mankind, The Maynes Press, Toronto 1909. Sarıkçıoğlu, Ekrem, "Kur'an ve Arkeoloji Işığında Hz. NUh ve TUfan Olayına Yeni Bir Yaklaşım': İslami Araştırmalar Dergisi, Ankara 1996, cilt: 9, sayı: 1-2-3-4. -----------, "Kur' an ve Arkeoloji Işığında NUh TUfanı': muslararası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, (edit. M. Nesim Doru), Ankara 2010, s. 25-33. Sehavi,Abdurrahman, Makasidu'l-hasene, Dam Kütübi'l-Arabi, Beyrut ty., I, 215.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDİ DAGI
SEMPOZVUMU
Hz. Nuh ve Tufanla İlgili Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu Ri vayetiere İsrailiyat'ın Tesiri 11
Seyyid Kutub, Fi ziliili'l-Kuran, (çev. Heyet) Hikmet Yayınları, İstanbul ty. Streck, M., "Cudi", İA, MEB, İstanbul 1977, c. III, s. 223-225. -----------, "Ağrı Dağı", İA, MEB, İstanbul 1978, c. I, s. 152-153. Suyuti, Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebi Bekr (911/1505), Cem'u'l-Ceviimi', I-XXV, (nşr. el-Ezherü'ş-Şerif), Da.rü's-Seade, Kahire 2005. ------!----, Ciimiü'l-ehiidis, XVIII, 32, h. no: 18785. Şeker, Necmettin, "Hz. NUh (as) lle ligili Hadislerin Değeri ve Yorumu': III. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, (edit. Oktay Belli), İstanbul2011, s. 503-511. Şevkani, Fethu'l-kadfr, Beyrut 1983, V, 113. Tabatabru, Muhammed Hüseyin, el-Mfzanfi tejsfri'l-Kuran, Beyrut 1417/1997. Taberi, EbU Ca'fer Muhammed b. Cerir (310/922), Tiirfhu'l-ümem ve'l-müluk, I-XI, (thk. M. Ebü'l-Fadl İbrahim), Darü'l-Mearif, 2. bs., Kalıire 1969. -----------, Tejsfrü't-Taberf (I-X), Daru'l-fikr, Beyrut 1405. Taberaru, Tejsfru'l-kebfr (thk. Hişam Bedrani), Daru Kütübi's-sekafi, Ürdün 2008. Tahavi, Ebu Cafer Ahmed b. Muhammed, Şerhü müşkfli'l-iisiir (thk. Şuayb Arnavut), 1494-1415, Müessesetü'r-risa.Ie, xıv, 385, no: 385. Tanyu, Hikmet, '1\ğrı Dağı", DİA, İstanbul 1988, I, 481-482. -----------, "Cudi Dağı': DİA, İstanbul 1993, VIII, 79-80. Thompson, Bert, The Global Flood ofNoah, Apologetics Press, 2. bs., Montgomery 1999. Tirmizi, Muhammed b. İsa, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992. Ya'kılbi, Ahmed b. Ebi Ya'kılb b. Ca'fer (284/897), Tiirihu'l-Ya'kubf, I-III, thk. M. T. Houtsma, Matbaatu Brill, Leiden 1883. YakUt, Ebu Abdilialı YakUt b. Abdilialı el-Hamevi (626/1228), Mu'cemü'l-büldiin, Dam Sadır,
318 Beyrut 1977. '' Yılmaz, M. Kazım, "Kur'an-ı Kerim ve Tefsirlerde Hz. NUh ve Tılfaıi:<Hz.Nuh'tan Günümüze Cizre Sempozyumu, (edit. M. Sait Özervarlı), İstanbul 1999, s. 21-29. Zehebi, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed (748/1374), Siyeru a'liimi'n-nübelii, I-XXV, (thk. Ş. el-Arnavftd, vd.), Müessesetü'r-Risa.Ie, 2. bs., Beyrut 1982. --------, Mfzanü'l-itidiil fi nakdi'r-riciil, Mısır, 1963/1382. Zemalışeri, Ebü'l-Kasım Carullalı Mahmud b. Ömer b. Muhammed, Keşşiif an hakaikı gavamizi't-tenzil ve uyuni'l-ekavil fi vücuhi't-te'vil, (thk. Muhammed Abdüsselam Şahin), Darü Kütübi'l-ilıniyye, Beyrut, 2009.
ULUSLARARASI HZ. NUH ve CUDl DAGI
SEMPOZVUMU