tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · web view2009/02/23  · İstanbul...

76
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :54 CELSE TARİHİ :23.02.2009 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KÂTİP :BATTAL İNAL 120250 23.02.2009 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, Vatan Bölükbaşoğlu, Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, İsmail Eksik, ile bir kısım sanıklar müdafileri Sanık Kahraman Şahin müdafii Av. Süleyman Erbaşı, Sanık Hikmet Çiçek Müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan, Sanık ilhan Selçuk müdafii Av. Özgür Erbaş, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Veli Devecioğlu, Sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Hasan Basri Özbey, Sanık Hayati Özcan müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Murat Mecit, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz, Sanık Yusuf Tuncer müdafii Av. Aslıhan İnci, Sanık Hikmet Çiçek müdafii Av. Nurperi Sancak, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Kürşat Karacabey, Sanık Mehmet Adanan Akfırat müdafii Av. Sebahattin Şenoğlu, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Şenal Sarıhan, Sanık Serhan Bolluk müdafii Av. İlknur Kalan, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Osman Aydın Şahin, Sanık Hikmet Çiçek müdafii Av. Handan Gülsevilir, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Servet Bora, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Ceyhan Mumcu, Sanık Mehmet Adanan Akfırat müdafii Av. Zerrin Öztürk, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Murat Bülent Hattatoğlu’nun geldiği görülmekle huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Nusret senem huzura alındı CMK’nın147 ve 191. maddesindeki yasal hakları kendilerine izah edildi.

Upload: others

Post on 12-Mar-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :54CELSE TARİHİ :23.02.2009

BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KÂTİP :BATTAL İNAL 120250

23.02.2009 tarihli oturum açıldı.Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, Vatan Bölükbaşoğlu, Sedat Peker ve Semih Tufan

Gülaltay dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, İsmail Eksik, ile bir kısım sanıklar müdafileri Sanık Kahraman Şahin müdafii Av. Süleyman Erbaşı, Sanık Hikmet Çiçek Müdafii Av. Hüseyin

Gökçe Arslan, Sanık ilhan Selçuk müdafii Av. Özgür Erbaş, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Veli Devecioğlu, Sanık Serhan Bolluk müdafii Av. Hasan Basri Özbey, Sanık Hayati Özcan müdafii Av. Hikmet Fırat Arslan, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Murat Mecit, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz, Sanık Yusuf Tuncer müdafii Av. Aslıhan İnci, Sanık Hikmet Çiçek müdafii Av. Nurperi Sancak, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Kürşat Karacabey, Sanık Mehmet Adanan Akfırat müdafii Av. Sebahattin Şenoğlu, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Şenal Sarıhan, Sanık Serhan Bolluk müdafii Av. İlknur Kalan, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Osman Aydın Şahin, Sanık Hikmet Çiçek müdafii Av. Handan Gülsevilir, Sanık Ferit İlsever müdafii Av. Servet Bora, Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Ceyhan Mumcu, Sanık Mehmet Adanan Akfırat müdafii Av. Zerrin Öztürk, Sanık Nusret Senem müdafii Av. Murat Bülent Hattatoğlu’nun geldiği görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Nusret senem huzura alındı CMK’nın147 ve 191. maddesindeki yasal hakları kendilerine izah edildi. Avukatlarınız hazır, haklarınızı biliyorsunuz, susma hakkına sahipsiniz, tüm delilleri lehinize olan

tüm delilleri toplama hakkına sahipsiniz, bu şartlarda savunmaya hazırsınızSANIK NUSRET SENEM SORGU VE SAVUNMASINDA: Sayın başkanım, sayın yargıçlar, hukuk devleti yazılı hukuka dayanır. Sayın başkanım bu ilke

kamu hukukunda da özel hukukta da geçeli olan bir ilkedir. Ceza hukukunda kişilerin özgürlüklerine kamu düzenini sağlamak için kısıtlamalar getirilmiştir. Bu nedenle ceza hukukunda yazılı kurallara uygun davranmak, savcıların ve yargıçların en önemli görevleridir. Ne var ki, bu dava da savcılık yazılı kuralları yani kanun maddelerini açık olarak ifade edelim kanun maddelerini çiğnemiştir. Ve çiğnemeye de bu kovuşturma safhasında devam ediyor. Çok önemli olduğu için hemen bir örnek vermekle yetineyim. bu davanın 20 Kasım 2008 tarihli 16. celsesinin tutanağına bakıyoruz. 16. celsede sanıklar bilgisayarına el konulması yerine, mahallinde kopyalarının alınmasının ceza muhakemeleri kanunun 134. maddesinin emri olduğunu belirterek talepte bulundular biliyorsunuz. 16. celseye ait tutanağın 45. sayfasında sayın savcılar kopyalama işleminin fiziki ve teknik imkânlar dairesinde yapıldığını ileri sürerek taleplerin reddini isteyebilmişlerdir. Oysa ceza muhakemeleri usulü kanununda böyle bir seçenek savcılara tanınmamıştır. Kimseye de tanınmamıştır. Hüküm amir bir hükümdür, yani savcı

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:2

kanun emrini çiğnemekle kalmayıp, ceza muhakemeleri usul kanunun 134 maddesini keyfi bir şekilde hem de mahkemenizin huzurunda değiştirebilmektedir. Savcı bu yetkiyi nereden alabiliyor. Hakikaten merak ediyorum, nasıl olabiliyor bu, ben de 30 yıllık hukukçuyum. Kanunun amir maddelerini benim keyfim böyle istedi diye değiştirebilmek mümkün müdür. Değildir tabi ama böyle bir talepte bulunabiliyorlar. Rahatlıkla hiçbir beis görmeden fiziki ve teknik imkânlar yeterli olmazsa bir kanun maddesini değiştirme cüreti nerden olabiliyor. Nasıl buna tevessül edilebiliyor. Bu güne kadar savcılığın yürüttüğü faaliyet ceza muhakemeleri usulü kanunun birçok hükmünü bu şekilde çiğnediğini kanıtlamaktadır. Hukuka yasaya aykırılıkları kısaca belirterek sorguya başlıyorum, sayın başkanım. Usule ilişkin hukuk ihlallerinin kaynağı benim kanaatimce esas olarak ceza muhakemeleri kanununun 251 maddesinin baştan beri keyfi biçimde uygulanmamasından kaynaklanıyor. Bu madde bu soruşturmada, bu kovuşturmada, kesinlikle uygulanmaktadır. Adeta tadil edilmiş ortadan kaldırılmış bir madde durumundadır, 251. madde 251. madde ne diyor, özel usulleri usullerde özel usule tabi suçlarda, soruşturmayı savcı yapar. Bu davanın bütün dosyalarına bakınız, savcıların doğrudan yaptıkları bir işlem yoktur. Bütün işlemler, emniyet tarafından yapılmaktadır. Hatta o kadar emniyet tarafından yapılmaktadır ki, kimin gözaltına alınacağı, nerenin aranacağı kimin teknik takibe tabi tutulacağı bizzat emniyet mensuplarının yazıları üzerine cereyan etmiştir. Dosyadaki bütün belgeler aşağı yukarı böyledir. Bu soruşturmayı savcılar değil, emniyet yürütmüştür. Emniyetin talimatları doğrultusunda yürümüştür. Bu kadar açık söylüyorum. Bunun çok örneği var. Mesela bir tane örneğini şimdi söylemekte yarar var Hüsnü Özyiğin bu davanın sanığı değil, fakat şemada ismi var. Mitin şemasında ve Tuncay Güneyin şemasında var. Hüsnü Özyiğin’in teknik takip daha doğrusu telefonlarının dinlenilmesi yazısı, emniyetin yazısı, takdim edeyim size dosyada var bu belge. Benze bir başka işlem arama kararları ile ilgili arama el koyma kararı 12. ağır ceza mahkemesinin benimle ilgili Hikmet Çiçek ve aynı zamanda Hayati Özcan’la ilgili. Arama ve el koyma kararını talep eden makam, İstanbul terörle şube müdürlüğü, 25.03.2008 tarih ve 5239 sayılı yazı, buyurun bunu da takdim edeyim. Sayın başkanım, soruşturmanın gizliliği bakımından bu dava görülmemiş bir psikolojik savaşa sahne olan bir dava durumundadır. Bu dava aslında bir basın davasıdır. Daha doğrusu kimin suçlu olduğu kimin tutuklanması gerektiği kimin gözaltına alınması gerektiği daha önceden basında önce büyük bir kampanyayla sunulmakta, aleyhinde bir hava yaratılmakta, arkasından da hukuki işlemler yapılmaktadır. Arkasından resmen hukuki işlemler yapılmaktadır. Onunda belgeleri var, onun da belgeleri var. Fehmi Koru’nun bir yazısı üzerine demin takdim ettim, Hüsnü Özyiğin’le ilgili teknik takip kararı açıkça orda belirtiliyor, emniyetçe Fehmi Korunun yazmış olduğu iddia ettiği konular dikkate alınarak teknik takibi yapılsın diye belirtilmiş. Bu davada teknik takiplerde böyle işte. Bir psikolojik harp davasıdır bu dava, bu dava aslında bir hukuk davası bir ceza davası kesinlikle değildir. Bu kanımı güçlendirecek yüzlerce belge var. En başta İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, iddianamenin açıklandığı gün biliyorsunuz daha önce bunu ifade etmiştim, basının önüne çıktı dedi ki bu davanın kamuoyunda yansıması büyük bir rezalettir. Hatta rezalet lafını kullanmadı, ama büyük bir rezalet olduğu anlamına gelecek şekilde söyledi. Büyük bir karalama kampanyası cereyan etmiştir diye kendisi söyledi. Ertesi gün iddianamenin açıklandığı ertesi gün basın konseyi başkanı Sayın Oktay Ekşi savcıların belgeleri basına sızdırdığını anlattı biliyorsunuz. Bizim muhabirimiz de dâhil olmak üzere basın mensupları gruplar halinde çağrıldı ve iddianameyle ilgili bilgiler açıklandı. Hani yasak yasaktı bu belgeleri kamuoyuna açıklamak hani gizlilik kararı vardı. Bütün belgelerin basın bizzat savcılar tarafından basına yansımış olduğu açık olarak ortaya çıktı. Bunu her halde hepimizin güvendiği bir insan olarak basın konseyi başkanı hürriyet gazetesinin başyazarı güvenilir bir insan açık olarak söylüyor. Bizim muhabirimiz dahil herkesi çağırdılar diyor. Şimdi uygulamaya bakıyoruz, gözaltıların başladığı 12 Haziran 2007 tarihinden beri uygulamaya bakıyoruz. Uygulama da aynen böyle bütün bilgiler anında sanık vekillerinin elinde değil, sanıkların elinde değil, ama basının elinde. Burada avukat arkadaşlar sık sık örneklerini anlattılar, basın mensuplarından aldıklarını söylediler. Bunu doğrudan savcılık basına servis ediyor. Bu soruşturmanın dediğim gibi kamuoyuna yansıması da böyle olmuştur. Ve tam anlamıyla hukuk skandalı cereyan etmiştir. Sayın başkanım geçen gün adalet bakanı bir açıklama yaptı. Sayın adalet bakanı bazı belgelerin bu duruşma salonundan sızdırıldığını bazı avukatların

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:3

yaptığını söylüyor. Sayın adalet bakanı bu davadan elini çekmeli, bu soruşturmaların başladığı dönemde benzer savcıları koruyan istediklerini yapabilirler diyen açıklamalar yapmıştı. Bu davada aslında en fazla bu işe karışan makamlardan biri durumunda. oysa anayasanın 138. maddesi açıktır. Hiç kimse bir yargılama safhasında tavsiyede telkinde bulunamaz görüş açıklayamaz. Bu adalet bakanının burada kulakları var galiba, o kulakları vasıtasıyla burada cereyan eden bir avukata hangi sanığın vermiş olduğu dilekçeyi. dilekçeyi bilebilecek kadar kulakları var burada. Bu davadan sayın adalet bakanı kesinlikle bu dosyadan burnunu bir daha burnunu sokmasın bu dosyaya bir skandaldır gerçekten. yargı adına adalet bakanlığı adına büyük bir skandaldır. Aslında sirkatin söyler denen bir lafımız vardır meşhur adalet bakanı bu açıklamayı yaparken, kendi suçunu da itiraf etmiş oldu bir anlamda. Bu dava idarenin bu hükümetin doğrudan içinde olduğu bir dava başbakanın açıklamalarını artık hatırlatmayım. Cumhurbaşkanının keza aynı şekilde savcı bulun delillendirin bu davayı diye açıklamalarını da artık hatırlatmaya bilmiyorum gerek var mı bu dava bütün gücüyle hükümetin emniyetin emniyetteki Fethullahçıların kullanarak oluşturduğu bir davadır. Hiçbir şekilde asrın davası falan mertebesine yükseltmeyelim, bu davayı bu dava asrın davası falan değil, asrın komplosu asrın komplosudur. Böyle bir davayı ben 30 yıldır, 31 yıldır avukatlık yapıyorum ne duydum ne işittim ne de böyle bir iddianame gördüm. Burada bütün sanıkları dinledik herkes yapılan tertipleri anlattı size. bu tertiplerin içerisinde hükümet var, emniyet müdürlüğü var, Emniyet Genel Müdürlüğü var, istihbarat dairesi var efendim miti var, bütün devlet kurumları vatandaşlarına komplo kurmakla meşgul olmuş. Bir Komplonun ürünü olarak toplanıp buraya bir sürü belge getirmiş. Hani bir örgüt vardı. Mitin şeması ne idüğü belirsiz açıklaması bile büyük skandal yaratacak bir olay olduğu için mahkemeniz açıklamıyor. Tuncay Güney’in ifadelerini mülakattan önce ne halde olduğunu hepimiz izledik gördük. Dosyadaki belgelerde işte burada hepsi elinizde görüyorsunuz. Böyle bir örgüt yok Burada. böyle bir örgüt yok. Ama bu bahsettiğim kurumların tertipler yaparak komplolar yaparak insanları tufaya getirerek amiyane tabirle tufaya getirerek oluşturdukları bir dosya var. bu bu bir kontr gerilla hukukudur. Burada hukuk devleti hukukun uygulanması falan yok gladyo hukuku var. Gladyo hukuku ben çok düşündüm aslında buna ne ad verilir bu dosyaya böyle bir soruşturmaya böyle bir sürece ne ad verilir yani bir kavram bulmak lazım buna. Aklıma ancak bu geldi. Gladyo hukukundan başka bir kavram izah etmiyor bunu. bu bir gladyo hukukudur. Gladyonun yazılı bir hukuku yoktur da onun için gladyo hukuku diyorum. Yazılı hukuku dinlemez. 12 Mart döneminin işkencehanelerinden biliriz. Burada anayasa baba yasa geçmez burada kontr gerillanın söylediği olur işte aynen bu olmuştur. Bu davada kontur gerillanın yazılı olmayan kontur gerilla teorilerinde açıklanan hukuk uygulanmıştır. Ve uygulanmaya devam ediyor. İleriki safhalarda bunun çok sayıda örneğini açıklayacağım size. Sayın başkanım, ben işçi partisi genel sekreteriyim. Aralık 2006 kongresinde bu göreve seçildim. Görevim devam ediyor. Hiçbir başka örgüt hiçbir başka disiplin tanımam, işçi partisinin organlarının vermiş olduğu görevi yaparım. Büyük bir disiplin de yaparım. Benim hayatımda, 40 yıllık devrimci hayatımda böyle geçmiştir. Tama bir disiplinle. Ve tabir yerindeyse kelle koltukta kontr gerillaya karşı mücadele ederek geçmiş bir hayattır. Onu da örnekleriyle anlatacağım daha sonra 1978 yılında Türkiye işçi köylü partisine üye oldum. Askerliğimi bitirir bitirmez ve Ankara il başkanlığı yaptım. Genel başkanımız Sayın Doğu Perinçek’ti. 1988 yılında işçi partisine işçi partisinin kuruluş çalışmalarına katıldım. Sonra da kurucularından biri oldum. işçi partisi kapatılıncaya kadar da merkez karar kurulu üyeliği başkanlık kurulu üyeliği gibi görevler yaptım. Daha sonra işçi partisine, işçi partisi 1990 yılında sosyalist partisinin kapatılmasıyla kuruldu. O partinin merkez karar kurulu üyelikleri yaptım, genel başkan yardımcılıkları görevleri yaptım. 2006 yılında da kongrede de genel sekreterliğe seçildim. Başka üye olduğum örgütler de var, tabi Atatürkçü düşünce derneklerinin uzun yıllardır üyesiyim, onun üyeliği şerefine de aynı şekilde gururla taşıyorum. Çağdaş hukukçular derneğinin üyeliğini yaptım. Yöneticiliğini yaptım, dergisini çıkardım, İki yıl kadar. sayın başkanım, bizler 12 Mart 71, 12 eylül 80 askeri darbelerini yaşadık. Kontur gerillanın işkencehanelerini gördük. Tabir yerindeyse, yaklaşık 30 yıldır kontr gerillaya karşı mücadele ediyoruz. Türkiye sayın savcılar da dahil olmak üzere bütün Türkiye kontr gerillayı gladyoyu buna Ergenekon adını veriyorlar. Öyle bir ad öyle bir şey varsa ben olduğuna kani değilim, bütün bunları Türkiye’ye tanıtan, öğreten biziz öğretmişiz bunu. İnsanların hayatı mı gerçektir, yoksa bir iftira mı dikkate alınacak. Elbette ki hayatı, bir

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:4

yerinde insan, bütün hayatı boyunca rol oynayabilir mi, böyle bir şey olabilir mi, biz işçi partililer ömrümüzü, hayatımızı vermişiz. Cefalar çekmişiz, cezaevlerinde yatmışız, işkence görmüşüz. Bu gün amerikan emperyalizminin Türkiye’yi kontrolü altında tutabilmek için uydurduğu bir sahte örgüt ,yargılandığımız dava bu, sahte bir örgüt, bunun da düşmanıyız. Bu sahteciliği bu komployu açığa çıkaracağız kesinlikle göreceksiniz, bunun da birçok emareleri çıktı zaten bu dosyanın onlar bu kürsülerde yargılanacak. Bu komployu yapanlar kesinlikle bu kürsüde yargılanacaklar. Kontrgerilla hala bütün haşmetiyle iktidardadır. Bütün haşmetiyle, başında cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başbakan Tayip Erdoğan ve Fethullah, bütün haşmetiyle iktidardadır. Ve Amerikanın bölgemizde etkinliğinin devam etmesi ve sürmesi için can hıraş bütün güçleriyle hiçbir hukuk tanımadan devam ediyorlar. Ama onlara bu Cumhuriyet, bu Cumhuriyetin hukuku neyin ne mal olduğunu mutlaka öğretecek bundan eminim, kesinlikle hiçbir kuşku duymuyorum. Bütün bu bu salonu bu davayı da bu komplonun açığa çıkaracağı bir meydan savaşı gibi değerlendiriyor, bir mücadele arenası olarak görüyorum. Hiçbir şekilde tutukluluk falan bunlardan hiçbir kaygım yok. Kendi şahsi durumumdan da hiçbir kaygım yok. Ama bu mücadele, bizim 30 yıldır sürdürdüğümüz mücadelenin devamı olarak sürüyor ve ben olayı da böyle değerlendiriyorum. Hiç önemli değil, 11 aydır tutuklu kalmışız olabilir ben tutuklandığım gün söyledim. Bu memleketin hapishaneleri de bu memleketin bir parçasıdır, oralarda da gider gururla yatarım. Önemli değil bütün mücadelemiz vatanımız için oldu, o oralarda da gururla yatarız çıkarız. Gerçekler ortaya çıkar mutlaka ben Cumhuriyet yargısına güveniyorum. Ama Cumhuriyet yargısına gladyonun yargısına karşı bütün gücümle mücadele edeceğim. Ömrüm boyunca ömrüm yettiği müddetçe mücadele edeceğim. Ve biz kesinlikle onları alt edeceğiz. Bundan eminim. Sayın başkanım ben silahlı terör örgütüne üye olmak, kişisel verileri kaydetmek ve yasaklanan bilgileri temin iddiasıyla suçlanıyorum. Ceza kanununun 314/2,135/2–1 ve 334. maddeleri nedeni ile cezalandırılmam isteniyor. İddianamede, devletin devlete ait gizli bilgi belgeleri temin etmek şeklinde ceza kanununun 326. maddesindeki suçla ilgili olarak ara başlık konmuş, bu yanlış bu yanlış zira 334. maddede tecziyem isteniyor. 326. maddeden bir suç isnadı yok. Tutuklanmam tutuklama kararında böyle bir isnat var, o nedenle tutuklanmışım. Fakat iddianamede 334 maddeden cezalandırmam talep edilmiş, onun için 334. maddenin başlığı yasaklanan bilgileri temin şeklindedir. İddianamenin suç tevsii yanlış, onu da ifade edeyim. Başından bununla ilgili daha sonra bir skandal var, onu da anlatacağım. Hakkımdaki iddialara dayanak gösterilen ve yeterli şüphe teşkil ettiği belirtilen deliller şunlardır. Onları da tek tek sayayım. İşçi partisi genel merkezinde 21.03.2008 günü yapılan aramada, sekreter odasında girişe göre sağ taraftaki masa üzerinde elde edildiği öne sürülen 4 adet CD. En önemli delil bu bunu şimdi ayrıntılarıyla birlikte anlatacağım. Yapılan arama sırasında nerede elde edildiği belirtilmeyen iddianamede belirtilmeyen işçi partisi genel merkezinde, Ergenekon, lobi, Kemalist hareket, devletin yeniden yapılanması vs. 25.3.2008 günü avukatlık büromdan alınan başbakanlık teftiş kurulu başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanmış susurluk raporu ve mit müsteşarı Şenkal Atasagun imzalı yazı ekindeki mit raporu. Büromda bulunduğu söyleniyor, bunlar. Diğer başka bir delil, burada yargılanan partili arkadaşlarımın cep telefonlarında sim kartlarında benim telefon numaramın, benim telefonum ve sim kartlarında da onların telefon numaralarının çıkmış olması bir başka delil de bu başka bir delil daha avukatlık büromda ki aramada el konulan iki ajandanın birer yaprağında genel sekreter olduğum işçi partisinin merkez karar kurulu üyesi Adnan Akfırat’ın isminin yazılı olmuş olması, Adnan Akfırat’ın isminin yazılı olmuş olması bir örgüt iddiasının diğer suçlamaların delili gösteriliyor. İşçi partisi genel başkanı Sayın Doğu Perinçek ve ulusal kanal genel yayın yönetmeni Ferit İlsever ile yaptığım ve onların hakkındaki teknik takip sonucunda elde edilen telefon tapeleri. 8 adet telefon tapesidir. Bu da iddianamenin 1982–1989. sayfaları arasında iki kez tekrarlatmak üzere konmuş, uzun uzun da anlatılıyor. İddianamedeki üç suçlama için gösterilen deliller bunlardır. Sayın yargıç, sayın başkanım. Suç tarihi hangi tarihte, bu suçları işlemişim. bunlarla ilgili doğru dürüst bir şey yok. Açıklama yok. Suç tarihi yok iddianamede böyle bir iddianame olmaz. Bu İddianameyi heyetiniz kabul etti ama böyle iddianame olmaz. Nitekim bu işleri bilen gerçekten bu işin ilmini yapmış hocalarla şey yapıyoruz. Yazılarını falan okuyoruz. Herkes bu iddianame konusunda ortak bir kanıya varmış, böyle bir iddianameyi bugüne kadar görmedik diyorlar. Doğrudur, böyle bir iddianame bu çünkü iddianame değil

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:5

ki bu bir psikolojik harp belgesi, kontr gerillanın bir psikolojik harp belgesi bu iddianameyi savcılar yazmadı. Bu iddianamenin birçok yerinde şube müdürlüğümüzün ifadeleri var ben bunu ilk celselerden birinde talep etmiştim. Yanlış bir şekilde mahkemeniz bunun düzeltilmesi yönünde iddia makamına gönderdi. Böyle bir düzeltmede mümkün değil. Bunu kabul ettiniz. Bu iddianame resmi bir belge oldu daha artık onu değiştirmek mümkün değil. İddianamenin ancak sahteliği iddia edilebilir. Yanlışlık falan düzeltilemez o düzeltilen falan bir şey yok orda ve o düzeltildiğini de kabul etmiyoruz, hukuki değil o. Emniyetin yazdığını gösteriyor. Savcı da şube müdürlüğümü var, iddianameyi savcılık yazmamış emniyet yazmış. Psikolojik harp uzmanları yazmış, benim kanaatimce bu böyle cahillerin psikolojik harp cahillerinin yazdığı bir şey değil o ancak bu iddianame bir eğitimle yapıla bilir eğitimle yazılabilir. Psikolojik harbin eğitimini bilenler tarafından ancak yazılabilir. Hepsi bilinçlidir o karıştırmaların vs. hepsi bilinçli kesinlikle tesadüf değil bunlar onun için bir psikolojik harp belgesidir diyorum ve savcıların yazacağı bir şey değil. Hiçbir hukukçu böyle bir belgeyi yazamaz. Yazamaz yani istese de yazamaz ancak psikolojik harp eğitimi alanlar bunu yapabilirler. Onun için de bu bir gladyo belgesidir diye ifade etmekte bir beis görmüyorum. Sayın yargıcım, işçi partisinde 21 Mart günü arama yapıldı. Bu cd ler diğer bulunan belgeler falan o aramada elde edildiği iddia edilen belgeler, arama sırasında cd disket bilgisayar kütüklerine el konulmasını ve götürülmesine ilişkin bir arama kararı, bir açıklık yok. Baktım belgesi burada, okuyayım Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 ve 21. maddelerine, ceza muhakemesi kanununun 119 ve 127. maddelerine göre, yukarıda belirtilen adreslerde müştemilatlarda şüphelinin ve suç eşyalarının yakalanabilmesi amacıyla bir defaya mahsus duruma göre gece dahil arama yapılmasına bulunacak suç eşyası ve delillere el konmasına ele geçen suç eşyaları üzerinde gerekli incelemenin yapılmasına karar verildi. Böyle bir karar olabilir mi? Neyi bulursanız alın, arayın diyor böyle bir karar olabilir mi arama kararı ne arayacağınızı ne alacağınızı somut olarak söyleyerek alınır. Bütün bilgisayarlara bütün cd lere bütün evraklara el kondu. Bütün bina arandı. O binadan başka yerlerde var, ismi geçmeyen yerleri de aradılar, il başkanlığını aradılar, mesela 4. katta benim odamı aradılar. Ben o arama kararında şüpheli değilim, başka insanlar da aynı şekilde, bilgisayara el koyma kararı var mı, burada bakın ceza kanununun 134. maddesi çok açık, bir hatırlatayım sadece. ceza muhakemeleri usul kanununu pardon affedersiniz, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma da başka surette delil elde etmek imkanı bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar, bilgisayar programlarıyla bilgisayar kütüklerine arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına ve kayıtların çözülerek metin haline getirilmesine hakim tarafından karar verilir. Okudum var mı böyle bir karar, ne gerekçeyle, ne hakla hangi yetkiyle bilgisayarlara ve cd lere el konuldu. Tamamen hukuk dışı, bunu vereyim sayın başkanım. bu dosyada var, ama bilginiz olsun diye takdim ediyorum. Gece arama yapılmasını haklı kılan bir sebepte yok. Ceza muhakemeleri usul kanunu açık, hangi şartlarda gece arama yapılabileceği belli. İşçi partisi yasal bir parti kaçan yok göçen yok. İstediğiniz saatte gelip arama yapabilirsiniz. Niye gece herhalde tertip yapmak için gece başka bir izahı yok. Yasaya aykırı aramada hazır bulunması gereken kişiler içeri alınmıyor. Avukatlarımız bizler ben genel sekreterim Sayın Mehmet Cengiz genel başkan yardımcısı bizler geldik kavgayla ancak içeri girebildik. Kavgayla, kendimiz zorla nerdeyse yani yaka paça bir şeyle düelloyla ancak arama yerine çıkabildik. Aramanın başlamasından yaklaşık 40 -50 dakika sonra, 100 tane polis doluşmuş, bütün katlar bütün koridorlar tutulmuş, genel başkan kendi odasından çıkamayacak halde önüne bir de polisi bekçi gibi koymuşlar, çıktığımda manzara buydu. Her tarafı arıyorlar, böyle bir arama olabilir mi böyle bir aramaya hukuki bir arama denebilir mi? bu ancak askeri darbe dönemlerinde faşist iktidarlar döneminde olabilecek bir uygulamadır. Ve böyle bir arama yapılmıştır. Aramanın mahiyeti budur. Onun için hiçbir hukuki yanı yoktur. Hiçbir belgenin nerede bulunduğu belli değildir. Bize hiçbir belge gösterilmemiştir, 100 tane adam her taraf aranıyor. Ben ve Mehmet Cengiz’in dışında da içeri giren kimse yok. İki kişinin nezaret etmesi mümkün müdür, buna onun için hiçbir belgenin hiçbir belgenin hukuken yasal yolla elde edilmiş delil niteliği yok. Arama açısından geçerli değil. Delil olma niteliği yok. Sayın başkanım zaman zaman sayın üyemiz de soruyor. İşçi partisinin şeması ile ilgili ne nasıldır. Diye ben sadece 4. katla ilgili olarak sizlere bir şey yapayım. Göstereyim, şu krokileri göstermek mümkün müdür bunu, böyle mi çevireceğim, sadece bu değil sayfa sayfa getirmiş

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:6

arkadaşlar, şimdi elime geçti, bir bakmam lazım. Ben önce bir bakayım evet sayın başkanım şöyle göstereyim. Şurası genel başkanın şu merdiven boşluğu şurada asansör var merdiven boşluğu vc ler var. Şuradan giriyoruz, sekreterlik var genel başkan ve genel sekreterin sekreterlerinin oturduğu sekreterlik bölümü var burada burada bir masa var burada bir masa var. Burası sayın genel başkanın makam odası burası Ankara ya geldiğinde dinlendiği bir oda var orası şurası da şu kısımda benim çalışma ofisim sekreterde şurada şimdi karşı tarafta bir daire daha var burada da basın büromuz var arşiv ve genel başkan yardımcılarının oturduğu iki tane oda var. Birisi şurası birisi şurası iki tane oda var dördüncü katın esas olarak planı böyle. Şu kapıdan girdiğinizde arama kararına göre cd ler şurada oturan, şurada oturan sekreterin masası üzerinde bulunuyor. Henüz oranın bir görevlisi yoktu. O aramanın yapıldığı tarihte. Burada da yine sayın genel başkanım ve benim sekreterim birlikte şey yaptığımız sekreterimiz oturuyor. Cd ler şurada bulunmuş şu kısımda bulunmuş. İddia o yani fakat biraz büyük olsaydı daha şey yapardım. Bunu takdim edeyim yine size sayın başkanım şöyle iki tanesini takdim edeyim. Buyurun, buyurun, arama böyle dediğim gibi hukuksuz bir durum, biz bunu şikayet ettik Ankara Cumhuriyet başsavcılığına o şikayetle ilgili de basına da yansıdı, soruşturma açıldı. Aramada bulunan kişiler hakkında, bu hukuksuz durumu yaratanlar hakkında, o soruşturma Ankara Cumhuriyet başsavcılığının 2008/97349 sıra esasında devam ediyor. 2 haziran tarihinde bu başvuruyu yapmışız soruşturma devam ediyor ve polislerin ifadesine başvurmak için sanıyorum içişleri bakanlığından izin talebi oldu sayın Ankara Cumhuriyet başsavcılığının arama böyle bu aramayı kesinlikle hukuka uygun bulmak mümkün değil. İddialara konu olan cd ler, o 4 adet cd, arama tutanağına bakıyoruz, arama tutanağında kesinlikle yok. Arama tutanağında yok bu cd ler. Sayın başkanım arama kararını göstereyim arama kararı şu sayın başkanım. 30 sayfa, her sayfasına baktık burada kesinlikle iddia edilen 4 adet CD yok. Partimizde böyle bir şey bulunmamış, CD lerin benim kanaatimce, İstanbul da dosyalar açıldıktan sonra emniyetteki bütün arşiv bilgilerinin doldurulması suretiyle deliller arasına konmuş olması büyük ihtimal bu ihtimali bir sadece bir ihtimal olarak değil biraz sonra göstereceğim belgelerle bir anlamda büyük bir titizlikle inceledim. Kanıtlayacağım onu size. Emniyetin belgeleri olduğunu kanıtlayacağım. Değerli başkanım, 24 Mart günü sayın genel başkan tutuklandı, ben o gün İstanbul il binamızda bir basın toplantısı yaptım. O basın toplantısının metni burada, 24.3.2008 tarihli. Taraf ve star gazetelerinde çıkan bu CD’lerle ilgili bir kroki CD’lerin birinde bir kroki bulundu yargının süresi senemder isimli bir kroki bulundu. Dosya içerisinde bir kroki bulunduğu falan iddia ediliyor. Başka bazı iddialarda vardı. Bende bunun üzerine partiye giderek bir basın toplantısı yaptım ve o basın toplantısında aynen şunları söylüyorum. Taraf gazetesinde Yargıtay’ı vuracaklardı. Başlığı altında işçi partisinde yapılan Ergenekon aşaması Ergenekon aramasında el konulan CD’lerden birinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokisi çıktı. Polis ve güvenlik görevlilerinin bulunduğu alanlarında işaretlendiği krokinin suikast için hazırlanmış olabileceği kuşkusu uyandı. Denilmiştir. Star gazetesinde yer verilen bu uydurma haberde kah Ankara’daki genel merkez binasında kah İstanbul da Adnan Akfırat’ın evinde ona ait belgelerin içinden çıktığı belirtilen böyle bir CD bulunmuş değildir. Yapılan aramalar, tutanağa bağlanmıştır. Bu tutanaklarda böyle bir belge yoktur. Tutanağı da gösteriyorum. Görüntülü olarak gazetecilere de gösterdim. Sanıyorum, 60 civarında televizyoncu ve gazeteci vardı o toplantıda salona sığmadı, ayakta kaldı herkes bizim bu açıklama üzerine, taraf gazetesinde yayınlanan 13 mart 2008 günü o 312 425 99 76 numaralı fakstan bu belgenin İstanbul’ gönderilmiş olduğunu tespit ettiğimizi söylüyoruz, aynı şekilde burada, bu belgenin imzasız uydurulmuş bir bize bize ait uydurulmuş bir belgedir, bize ait değildir diyoruz, telefon numarası da bize ait değildir diyoruz. Sonradan araştırdık bir gün sonra bu telefon numarası taraf gazetesinin Ankara bürosunun telefonu olduğu ortaya çıktı. Bununla ilgili olarak da aynı şekilde ayın 25 inde Ankara da bir basın toplantısı yapmışım, orada da bu hususu vurgulamışım ve anlatmışım. Bunları da takdim ediyorum. Görüntüleri de vardır. Avukat meslektaşlarım avukatlarım eğer şey yaparlarsa bunu da mahkemenize görüntüleriyle birlikte takdim edebiliriz. Bu CD’lerin ifade ettiğim gibi, hah buldum, bu CD’lerin emniyette düzenlendiğini gösteren bir belge sunacağım. İşçi partisi genel merkezinde yapılan arama sırasında ele geçirilen CD’lerin incelenmesi sırasında Yargıtay isimli dosya içinde bir adet Yargıtay binasına ait krokiyle krokinin açıklaması isimli dosyada krokinin açıklaması olduğu

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:7

görülmüştür deniyor. Bu sözde bizim belgeler açıldıktan sonra delil torbaları içerisinden bu CD’lerin çıktığına ilişkin bir tutanak. Böyle bir tutanak olur mu? Kim yazmış tarihi nedir kaç kişi bunu bu şeyleri açtı. O bu belgeyi buldu. Bu tamamen komplonun emniyette yapıldığının bu belgelerin bu CD’lerin emniyette dosya içerisine konduğunun delili. Bunu takdim ediyorum. Dava dosyasının 213 numaralı klasörünün 215. dizisinde, bu belge mevcut. Bu bir tertip belgesidir, sayın başkanım, bu belgeyi dosyada unutan kişi tespit edilebilir, el yazısı belli, bu davanın emniyetteki soruşturmasına katılan polislerin listesi bir her halde yanlışlıkla unutkanlıkla burada unutmuşlar, hepsinin ismi var. O onlarda belli bu kişilerin el yazıları alındığı zaman bu belgeyi kimin yazdığı belli olur ve CD’leri bu dosyaya koyan kişi de böylece ortaya çıkmış olur. Bu kadar basittir bu, bunu da talep ediyorum sayın heyetinizden o kişilerin ifadeleri alınsın, imzaları el yazıları alınsın ve kaligrafik inceleme yapılsın talebim budur. Sayın başkanım, şimdi bu CD’leri en önemli belge olarak iddia makamı iddianamede belirtiyor. Aynı zamanda 24 Marttan bu yana bu CD’ler bizim aleyhimizde bir kamuoyu yaratmak için işçi partisine karşı bir psikolojik harp belgesi olarak sürekli yayınlandı. Adeta linç edildik. İşçi partisi Yargıtay a suikast yapacakmış. Onlarca defa, dün gece yine STV de büyük bir yalan olarak bunu yine ortaya sürdüler ben o bir anda CD’leri yakarken yakalanmışım, şimdi bana bugün o sorulacakmış bunun da belgelerini sunacağım ne kadar rezil bir durum yarattıklarını anlatmak için bunlar aslında basın veya gazete falan değil, bunlar vırakpare bunlar psikolojik harp malzemeleri, kesinlikle ne gazete ne şey bir televizyon böyle bir şeyle asla böyle bir şeye alet edilemez ama onlar onların görevi bu, bu görevi yapıyorlar. Anlıyorum onları yani. ben büyük bir düşmanlıkla Türkiye’yi savunanlara karşı büyük bir düşmanlıkla bu belgeleri marttan bu tarafa yüzlerce defa yayınladılar. Biz sayın heyetinizden bir ricada bulunduk, bir talepte bulunduk, bu oturumlar TRT’nin bir kanalında yayınlansın, ceza mahkemeleri kanununda, evet hükümler var bu duruşmaların canlı olarak yayınlanmasını öngörmeyen düzenlemeler var, ama o sanıkları korumak için, biz bu korumadan vazgeçtik. Biz yayınlansın, bütün gerçekler ortaya çıksın, ama aleyhimize yaratılan 11 aylık psikolojik savaşa karşı bunu heyetiniz bizden çok gördü. Bunu heyetiniz, bu kesinlikle yanlıştır. Tarih önünde bu davayı yürütüyoruz. Bunun yanlış olduğunu eminim bir müddet sonra sizde teslim edeceksiniz. Yanlıştır bu, yayınlanacaktı bu, bizim bir şeyden korkumuz yok, alnımız açık, yürüttüğümüz mücadeleyi anlatacaktık, bu tertipleri anlatacaktık. Kamuoyu gerçek bir şekilde bilgilenecekti, ama bunu çok gördünüz, bu kararınız yanlış, bu karardan dönmenizi tekrar talep ediyorum. Bizim savunmalarımız yayınlanmalıydı, kamuoyu öğrenmeliydi. Neyin ne olduğunu öğrenmeliydi. Hani yasaklamalarda hala her gün televizyonlarda gazetelerde aleyhimize durmadan iftiralar hala devam ediyor. Artık kanıksandı nerdeyse kimse bunlarla ilgilenmiyor nerdeyse. Kimse bunlarla ilgilenmiyor bile şimdi. Hani yasaklamalar hala var buna mahkemeniz bir zemin yaratmamalıydı. Bu mahkemeniz üzerinde de bir şaibe doğurmuştur sayın yargıçlar, tarih önünde söylüyorum. Mahkemeniz üzerinde de bir şaibe yaratmıştır bu. kanunlar öyle kazuistik şekilde öyle orda öyle yazıyor. Öyle yazıyor diye olmaz kanunların bir de ruhu vardır. Bir de eşitlik adil yargılama diye bir şey vardır. Başka hükümler de var onlarla birlikte değerlendirilecek her hüküm sadece kanun maddesinde televizyonla falan yayınlanamaz falan demesi yetmez buna bakarak karar verilemez yanlış karar verilmiştir. Evet CD’lerin içerisinde ne var şimdi onları anlatacağım. Bir nolu CD, elba marka tutanakta yok yalnız, kesinlikle yok. Bakın özelliklerini söylüyorum şimdi elba marka seri numarası m4-c524-b-r209-40 olan CD, şimdi bakın bunun içinde neler var. Yargıtay PDF dosyası ben biraz bilgisayar konusunda maalesef yeterli bilgisi olan birisi değilim, bilgisayarı eski alışkanlıkla daktilo gibi kullanıyorum. Hiç CD kullanmadım. Flaş disk, yaklaşık 2-3 aydır flaş disk kullanıyordum, ondan önce de disket kullanıyordum. Ama bu süreç bize yavaş yavaş öğrenmek mecburiyeti doğurdu ve bazı şeyleri öğrendik. PDF dosyası o taranarak bilgisayara konan bir belge. Bir bir sayfayı alıyorsunuz tarıyorsunuz dosyaya giriyor. Fotoğraf şeklinde yani, ismin üzerinde değişiklilik yapmak da mümkün değil. Bu dosya sadece dosya isminden emniyetin inceleme raporuna göre hukuk dışı ceza muhakemeleri kanunun 122. maddesine göre inceleme yetkisi yok, emniyetin sadece savcı ve hakim inceleyebilir. Ama hepsi bütün şeyleri belgeleri emniyet incelemiş ve onların inceleme raporuna göre şöyle sadece dosyada isminden dosya isminden buranın Yargıtay a ait olabileceği belirtilen bir el çizimi basit bir kroki bu şeyin içerisinde. İkinci belge, krokinin açılımı iddianamede belki 15 yerde var. 15

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:8

yerde o krokinin açılımı anlatılıyor. Emniyetin bu örgütle ilgili böyle bir örgüt soruşturmaya kadar yoktu dediği belgede de ikinci sırada sayılan belge bu belgede ne var bu belgede işte krokide isim ve harf olarak belirtilen yerler. nereye aittir nedir. Tuvalettir mutfaktır, işte merdivendir, merdiven boşluğudur vs. şeklinde bir belge, bu belgede bazı yerlerin kaçış yerleri falan olduğu yerler olduğu ifade edilmiş. Oradan çıkarak bir akıl yürütme yoluyla bu belgenin bir suikast planı olabileceği iddia ediliyor. Emniyetin yazısında da öyle. Bu belgeden böyle bir şey anlaşılmaz. Her yıl güvenlik konularını bütün devlet daireleri düzenler, işte kaçış yerleri neresidir. Neresi görünüyor neresi görünmez neresi her hangi bir saldırıya müsaittir. Neresi değildir, bunlar yazılır, rutin bir şey bu, bu belge o görevi yapan o daireleri o devlet kurumlarını koruyan birimlerin hazırladığı belgeler bunlar ancak onlarda bulunur. Emniyetin elinde bu belge var zaten bu belge var emniyetin elinde kendi elindeki belgeyi bir CD’ye koyup bize mal etmeye çalışıyorlar. Olay bundan ibaret, yoksa bu belge kesinlikle bizim bizde bulunmuş bir belge değil. Ayrıca suikastla de hiçbir şekilde anlatmaya yetecek bir belge değil. Onların yorumuna göre kullanılacak bir belge değil. Üç, Ortodoks kilisesi PDF dosyası, Bulgar Ortodoks kilisesinin kilisesi vakfının 22.6.2003 tarihli bir şeysi haberi ile ilgili, bir cevap göndermiş Ortodoks kilisesi buraya konmuş. 2003 yılında benim bizim işçi partisinin Ortodoks kilisesiyle ne alakası olabilir 2003 yılındaki belgeyi niye saklayacağım. Saçma sapan bir şey, emniyetin elinde emniyet gider izler böyle toplantıları oradan alırlar bunları bize de gelirler her toplantımızı izlerler, yaptığımız basın toplantılarının metinlerini biz de onlara veririz. Biz onların emniyetten olduğunu da biliriz. Söylerler de gizlemelerine de gerek yok, biliriz. Seyfettin çilesiz isimli bir çilesiz doc isimli bir dosya, içinde sadece bir resim varmış, bu resimdeki kişilerden birisi de Seyfettin Çilesizmiş, Seyfettin Çilesiz, neşter operasyonunda, Yargıtay’a rüşvet ve baskıyla yönlendirildiği iddia edilen Yargıtay üyelerinden 8 daire üyelerinden birisiymiş. Böyle bir dosya, ne alakası varsa. Beş, Tayip Erdoğan’ın Tayip Erdoğan PDF isimli bir dosya 1998 yılında Recep Tayip Erdoğan hakkındaki bu şiir meselesiyle ilgili yargılandığı davanın iddianamesi, bu da emniyetin elinde, bu da o ondan doğal bir şey yok. Turgut Özal PDF dosyası bu da Turgut Özal’a ANAP’ın ikinci kongresinde yapılan suikastla ilgili görüntülermiş. Yedi, Uğur Mumcu PDF dosyası bu Yargıtay dok dosyasının içerisinde bulunanlardan birisi de bu bu dosyada da sadece uğur Mumcunun suikasta kurban gittiği olayın fotoğrafı varmış. Sekiz, yargı telefon notları, Yargıtay ın şeysi isim fihristi, Yargıtay üyelerinin dairlerde bulunan görevlilerin isim fihristi. O isim fihristini koymuşlar. Bu kitapçık olarak şey yapıyor, ben onun bilgisayara konmasının bir manası yok ki, Yargıtay dan giden her isteyen üstelik biz avukatız. Yargıtay dan gider isteriz bir tane verirler Yargıtay üyeleriyle ilgili şeyi böylece biliriz. Aynı zamanda bizim barolar birliğini baro dergisi Ankara baro dergisinde de zaman zaman yayınlanır bunlar. Bunun için bir ayrıca bilgisayar bilmenin şey yapmanın falan alemi yok. Yargıtay la ilgili notlarım bu dosya çok önemli, bu dosyayla ilgili şimdi bunun emniyetten kaynaklandığını kanıtlayan belgeler sunacağım size, şimdi değil ismini söyleyip geçeyim belirtmiş olayım, sadece sonuna doğru anlatacağım. Muammer Aksoy PDF dosyası, muammer Aksoy’un öldürülmesine ilişkin Muammer Aksoy’un resmini cenazesini gösteren bir belgeymiş. Suikast iddiası var ya, içerisine her şeyi koyacaksınız. Suikasta kurban gitmiş vs. bir benzerlik yaratacak aklınca. Fethulahçı gladyonun gladyo operasyonu, bizim aydınlık dergisinde yayınlanmış bir haberi koymuşlar. On iki, polis, Fethullah Gülen, ABD doc isimli bir dosya, Fethullah Gülen örgütünün polis içerisindeki örgütlenmesini anlatan bir belgeymiş bu da. On üç, varan üç isim varan üç diye bir şey isim isim Danıştay saldırısı tertibi diye buda bizim sayın genel başkanımızın yaptığı bir basın toplantısı metni, bunu 2006 yılında almışlar ve dosyaya koymuşlar. Varan üç, bir doc isimli dosya komplolar ve suç ortakları başlıklı süper NATO, MOSSAD, AKP iktidarı emniyet içindeki Fethulahçı ekip, medya, tetikçi, başlıklı bir şema, 15, F tipi, örgütlenme 1 jpg isimli bir word dosyası burada da benim Ankara emniyet müdürlüğüne, emniyet içerisindeki Fethulahçı yapılanmayı anlatan bir belgeyi sunmam ve suç duyurusunda bulunmamla ilgili konu, oraya o olaya konu olan 4 sayfalık bir belge konmuş buraya, bu belgenin 16-17-18 numaralı şeylerde de dosyalarda da tekrarı görünüyor. İkinci CD sayın yargıcım. Princo marka seri numarası p420281107130-821 olan CD, bu CD’nin içinde neler var, onları da tek tek izah edeyim. Bu CD’de başta ifade ettiğim gibi tutanakta kesinlikle yer almıyor. Tutanakta böyle bir CD kesinlikle yok bu ilk baştaki arama sırasında biz genel sekreterlik bürosunda da genel sekreterlikle ilgili

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:9

sekreterlik bölümünde de polislerle birlikteydik. Öyle bir belge kesinlikle partimizde bulunmamıştır. Arama tutanağında da kesinlikle böyle bir belge yok. Böyle bir CD yoktur. Bunun içindeki dosyalar ADD genel merkezi merkeze Ahmet Necdet Sezer’in yardımı tif isimli bir dosya, ADD kamu yararına dernek statüsünde bir dernektir. Ben onun üyesiyim, hukuk müşavirliğini yaptım, hala vekâletnamem devam ediyor. ADD’nin merkez şeysinde, genel merkezinde ADD’nin bu paraları aldığı sır değil ki, her kongresinde ADD bunları bilânçosunda gösteriyor. Ne kadar olduğunu da söylüyor, bununla öğünüyor. Bunu koymuşlar, Ahmet Necdet Sezer’in aleyhine bir durum yaratacaklar ya, emniyetteki tele kulaklar onun için bunu da oraya koymuşlar. İkinci dosya, başbakanın danışmanları isimli bir dosya. Başbakanın danışmanları işte efendim Kürtmüş, Ondan sonra bu kişilerin niteliklerini belirlemek vs. amacıyla bu dosya konmuş deniyor. Bekir Kutmangil pdf dosyası, 23 Mayıs 1995 yılında öldürülen bir kişi bu. Günaydın, süper, Tan, Ekonomik bülten gazeteleriyle günaydın FM radyosunun sahibiymiş. Yani hiç hayatımda böyle bir ismi ne duydum, ne işittim. İlk defa bu belgeyi okuyunca duydum. Demek ki ben izlememişim, şeyimden kaçmış, dikkat etmemişim, böyle bir kişi, bir baktım Tuncay Güneyin, Tuncay Güneye ait klasörde bu isim var. Tuncay Güneyin belgeleri içerinden anladığım kadarıyla bu CD nakledilmiş. Tuncay Güneyin klasörü. 236 nolu klasör 66–75 dizi numaraları arasında bu belgeyi görmek mümkün. Bilgi notları diye bir pdf dosyası, rapor biçiminde hazırlanmış bir belge bu da sol örgütlerle ilgili bir belgeymiş. Çeşitli sol örgütlerle, sol örgütleri bizden iyi bilen biri yok. Böyle bir şey saçma sapan bilgiler olan bir belge gördüğüm kadarıyla, dinamik antitez pdf dosyası, bunu biliyorsunuz iddianamede Ergenekon örgütü belgeleri diye ifade ediyorlar, genel başkanımıza partimize karşı bir sürü iftirayı yalanı hakareti içeren bir belge bu, dinamik ulusal güç birliği pdf dosyası, bu da aynı şekilde sayın genel başkanımız biliyorsunuz ayrıntılı olarak açıkladı, partimize karşı genel başkanımıza karşı ifadeler içeren partimize düşman bir organ, birimin veya kurumun yazmış olduğu bir belge. Altı, bir tutanak var burada Ergün Poyraz 1 milyar isimli bir Word dosyası, Ergün Poyraz biliyorsunuz bu konuyu açıkladı. Jandarma genel komutanlığının hem soruşturma safhasında Sayın Poyrazın avukatına verdiği cevap var, hem de mahkemeniz tarafından bu konu jandarma genel komutanlığına soruldu gelen cevap dosyada, böyle bir para verme olayı kesinlikle doğru değil. Bu bulunan belge de imzasız makbuz. Bilgisayar çıktısı, imzasız, kimin tarafından şey yaptığı belli olmayan, uydurma bir belge. Bunun bizde bulunmasının hiçbir manası da yok. Lobi pdf lobiyi biliyorsunuz, sayın genel başkan uzun uzun anlattı. Ben şey yapmayım. Oluşum isimli belge aynı şekilde dosyanın şeyin CD’nin içerisinde var. Perinçek devletin yeniden yapılanması, bu bizim partimizin başkanlık kurulu kararı, 25 kasım 1999 tarihli, bu belgeyi de koymuşlar. Ellerinde var tabi, her tarafa dağıtılmış bir belge bu, binlerce internete konmuş ve binlerce insan bundan yararlanıyor. Bu belgeyi almışlar, bir pdf dosyası olarak bu CD’nin içerisine koymuşlar. Suç duyurusu, MC yapılmadı diye. Demek ki, bunlar bizim partimizin bilgisayarlarını internet erişimlerini de anladığım kadarıyla emniyet izliyor. O anlaşılıyor, daha hiçbir makama verilmemiş bir belge, emniyetin doldurduğu CD’nin içinde, bize mal ediyor ama, anlaşılan bizim bilgisayarlarımızı izliyorlar, o onu anlıyorum ben bundan. Ulusal medya 2001 pdf dosyası o da anlatıldı. Ulusal kanala karşı Cumhuriyet gazetesine karşı İlhan Selçuk ve genel başkanımıza karşı çeşitli saldırıları ifade eden bir belge bu da. Veli Küçük pdf isimli bir dosya var, sayın yargıcım şimdi bunu da bu da çok önemli bu aslında CD’nin emniyette hazırlandığının bir kanıtı reddedilemez bir kanıtı. O dosyaya herhalde dikkatsiz öyle ellerini bir grup dosyayı soktular, bu da oraya girmiş. Şimdi onu anlatacağım size. Daha sonra anlatacağım. Bu dosyada ekonomi lobi TSK muvazzaf subaylar ek 1 de Veli Küçük diye bir şey, ek 2, medya, siyasiler, ilişkili gruplar, silahlı mafya, jitem, uyuşturucu, gümrük, şeytan üçgeni şimdi bunlar, bunlar size ne anlatıyor. Bunlar el yazısı Tuncay Güney haham Tuncay’a sahte haham Tuncay’a ait el yazısı belgeyi hatırlatıyor. O belgede bunların hepsi var. Aynısını daktilo bilgisayar şeysi da yazılarak bu dosya içerisine konmuş böyle bir belge bizim elimizde olsa biz o belgeyi mart öncesi olduğuna göre aleyhimize olan bir belge yüzlerce defa yayınlar, bunun gereğini yapardık. Şimdi bir başka dosya yine, princo CD’nin içerisinde, VKB genel başkanı Taner Ünal’ın 20.09.2005 tarihli basın toplantısı. 14, yeni medya patronları Hülya Avşar ve Gürbüz Çapan diye de bir pdf dosyası daha var onun içerisinde, yeni yapılanma, yönetim geliştirme isimli bir belge var. Bu Ergenekon, analiz, yeni yapılanma ve geliştirme projesi isimli belge, onu da

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:10

koymuşlar. Bir enteresan bunun emniyette hazırlandığını kanıtlayan bir başka dosya daha var, Abdullah Gül Danıştay ın türban kararına tepkisi doc isimli bir dosya. Dışişleri bakanıyken Abdullah Gül’ün Danıştay’la ilgili bir karara tepki göstermiş, onu da buraya koymuşlar. 17, cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu doc isimli bir dosya 18, İstanbul belediyesi soruşturmaları isimli bir dosya 19, Teoman Alili son diye bir dosya, 20 özel kuvvetler mesajları diye genelkurmay bu mesajların sahte olduğunu mahkemenize bildirdi. Sahte düzenlenmiş, taklit edilmiş, genelkurmayın yazılış, yazım şeyleri taklit edilmiş bir belge olarak ifade ettiler. 21, illegal yapılanmalar hakkında bir rapor diye bir belge, 22 ip Türk ve Kürdü şeklinde PDF dosyası birlikte örgütleme tasarı, partimizin belgesi bu, 2000 tarihli, 23 ip Türk ve Kürdü analiz PDF diye bir dosya bu da partimizin demin ifade ettim. Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımına karşı yazılmış bir doküman. Fırat üniversite ile ilgili bir doküman var. İkinci dosya iki CD böyle, içerisindeki belgeler. 3. CD’de kısa az kaldı, fazla uzatmayacağım bunu, 3. CD caretta marka fpd 533 seri numaralı bir CD, bu CD’de hangi dosyalar var. ph 02 -2-9 misyonerlik doc isimli bir dosya Türkiye’de misyonerlik, misyoner faaliyetler hakkında rapormuş bu, 2 haber alma öd 01nis -05 doc diye ege ordu komutanlığına ait gizli ibareli resmi belgeler var böyle iddia ediyor. Genelkurmay bunun resmi belge falan olmadığını mahkemenize bildirdi. Onların bir inceleme raporu vardı. İzmir’den Hayati Özcan’ın gönderdiği belgeler isimli bir ana klasör varmış, bunun içinde de C Başbuğdan diye ege ordu gizli gider örnekleri gizli hizmetleri cari gizli hizmet giderleri geçmiş isimli belgeler varmış, 3 p01-7.pt isimli word dosyası. Genelkurmayın psikolojik hareket daire başkanlığınca propaganda analiz ve karşı propaganda kuralları haklında hizmete özel slayt olduğu görülmüş, bunun içerisinde,4 Cem Başbuğa da Başbuğa ait klasörden klasör incelendiğinde diye bir şey var, bir başka dosya var. 4. CD ye geliyoruz. Versatila 41150 411509a102b401384 seri numaralı Cd içinde koruma planı, 1990 şey 2005 yılında pardon 2005 yılında 8,5,2005 tarihinde o zamanın genelkurmay başkanı sayın Büyükanıt’ın İzmir ve Balıkesir gezilerini gösteren bir belgeymiş bu, bu belge normal olarak zaten bir vip şeysi, vip niteliğinde kişi geziye çıktığında doğal olarak oranın mülkü amirliklerine verilir, koruma amacıyla şehir içerisinde emniyette bulunan bir belge bu. Şimdi sayın başkanım, bitti CD’lerin içinde neler olduğuna ilişkin başlıklar, şimdi bu CD’lerin polis arşivinden düzenlenip konduğunu gösteren belgeleri takdim edeceğim size. Benim kanaatim kesinlikle, emniyetin istihbarat birimlerinin topladığı bilgiler nerdeyse hepsini toparlamış, 4 tane CD ye doldurmuş ve buraya koymuşlar, CD lerin içerisindeki dosyalar sadece bu saydıklarımdan ibaret değil. Emniyetin inceleme raporlarına göre, bu dosyaların içerisinde daha çok sayıda belge var, fakat seçerek bunları koymuşlar. İnceledikleri seçilerek konmuş belgeler. Belki, bunun yüzlerce daha fazla belge konmuş. Emniyetin arşivi olduğu gibi 4 CD’ye yüklenmiş yani. Şimdi sayın başkanım demin Veli Küçük isimli bir dosya olduğundan söz ettim. Veli Küçük PDF, Veli Küçük PDF dosyası şöyle bir dosya, görülebiliyor mu acaba, bilgisayarda yazılmış bir de şema var üstünde, şema şey yapılmış, bu dosya, şunu da bir gösterirseniz, bu da Tuncay Güneyin emniyette 2001 yılında ifadesi alınırken el yazısı ile çizmiş olduğu şema, arkasında da şemanın devamı var, bu iki belge birer bir aynı. İsimler, başlıklar alt başlıklar birebir aynı şimdi Tuncay Güneyin CD’leri düzenlenmiş o gün düzenlenmiş olan mülakat CD’leri bulunamadı. Orijinalleri gelmedi biliyorsunuz. Mülakat metninin de orjinanalini bulamadık arıyoruz hala mahkemeniz arıyor. Ama şu orijinal metin bulunmuş. Bunun emniyette olması lazım başka yerde olmaması lazım. Bu nasıl bulundu o belgeler yok bu nasıl var. Bir soru bu bir başka soru, aynısını emniyet bilgisayarında yazmış ve başka yerde bulunması ihtimali sıfır hiçbir ihtimali yok. Emniyetin şey yaptığı dosya. Bakın ismi de şöyle dosyanın ismi emekli General Veli Küçük’ün illegal yapılanması, şemanın altında yazıyor. İllegal yapılanması hiç birimiz bugüne kadar bu isimle Tuncay Güneyin belgelerinin emniyette olduğunu bilmiyorduk. Hep Tuncay Güney Ergenekon vs. diye mahkemeniz yazılar yazdı. Emniyetten de böyle bir belge bizde yok diye cevap geldi. Oysa bakın ismi bu bu isimle yazdığınız da bu belge gelecek. Bu belge emniyet istihbaratta, bunu nerden anlıyoruz istihbaratta olduğunu bunu da o zaman bu soruşturmayı yapmakla görevli olan organize suçlarla mücadele şube müdürü serdar Saçan’ın mahkemenize gönderdiği dilekçeden anlıyoruz. Serdar Saçan diyor ki biz onu emniyet istihbaratta emniyet genel müdürlüğüne vs. başka isimle Ergenekon belgeleri diye göndermedik. Veli Küçüğün illegal örgütlenmesi diye gönderdik diyor. Oradan anlıyoruz. Ben de onu okuyunca uyandım. Bu belgeyi

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:11

onu okuyunca anlamlandırabildim. Bu belgenin emniyetten başka bir yerde olması ihtimali yok. Bu belgenin bizim bizim partimizde bulunan CD’nin içerisinde olması ihtimali sıfırdı. Böyle bir şey olabilir mi. Bu belge o tarihte elimizde olsaydı biz bu belgeyi kamuoyuna açıklar, bunun mücadelesini yapar partimize yapılan tertibin üzerine giderdik. İşte bu belge CD’nin şeyin içerisinde, bu sadece emniyette var emniyet istihbarat ta var, başka yerde yok. Demek ki CD’leri yapan yer orası, bu bir, ikinci bir belge, emniyette CD’lerin emniyette yapıldığını ve tertip aracı olarak kullandığını gösteren ikinci belge, Yargıtay isimli dosyanın Yargıtay işte yargı Nusret Senem’den klasörünün içinde bulunan Yargıtay PDF’ dosyasının içinde Yargıtay ile ilgili notlarım isimli notlarım isimli bir dosya var, Yargıtay’la ilgili notlarım bu dosya emniyetçe incelenmiş, belgesi burda, inceleme tutanağı bu, bu tutanakta bu tutanakta, Yargıtay 8. Hamdi Yaner Aktan’a teşekkür edelim yazıyor. Şurada görünüyor. En başında avukat meslektaşım emekli albay sayın Levent Göktaş genel başkanımızın yazdığı Ergenekon ve Gladyo isimli kitabı okurken, ona bu Yargıtay ile ilgili notlarım isimli dosya sorulmuş, genel başkana sorulmuş o onun dikkatini çekiyor diyor ki bu bana da soruldu. Bakın şimdi sayın göktaşın mektubunu göstereceğim size, şunu gösterebilir misiniz? Çizili yeri okuyum efendim. Sayın Levent Göktaş şöyle diyor. Yargıtay ile ilgili notlarım isimli word belgesinde Yargıtay 8. Hamdi Yaner Aktan’a teşekkür edelim yazılıdır diyor. Şimdi efendim 21 Martta işçi partisinde bulunmuş bir belgenin içerisinde bu dosya bulunuyor. Bir ay önce tutuklanan tertiple tutuklanan bürosundaki bürosuna bazı belgeler bırakılarak tutuklanan bir kahraman askerimizin aynı zamanda meslektaşım olan bir askerimizin onun bürosuna da bırakılıyor, aynı belge. Bu iki belgeyi birleştiren bir tek yer var, emniyet, ben ne Levent Göktaş diye bir insanı tanırım, ne hayatımda görmüşüm, ne de o beni tanır ismimi bilir. Bu bu tesadüf olabilir mi, bir tek ortak yerimiz var emniyet, emniyette demek ki bu tertibi yapanlar biraz da ahmak tabi hangi belgeyi benim dosyamın içerisine koyduklarını unutmuşlar bir de Levent Göktaş’ın şeyine CD’sinin içine koymuşlar, aynı belge başlığı aynı içindekiler de aynı. Emniyetin bu tertibi yaptığının daha somut daha inanılabilir bir başka belgesi gösterilebilir mi, işte ortada. Bunu da bırakıyorum, 3. bir belge, bu CD’lerin emniyette düzenlendiğini ve bir tertiple bize mal edilmeye çalışıldığını gösteren kanıtlayan maddi olarak kanıtlayan bir başka delili daha söylüyorum size, insanlarda vicdan olacak biraz da bunlarda vicdan, inanç, hepsi sahte. Hepsi sahte, Bir tertip ocağı var emniyette emniyet aslında emniyet değil, emniyet lafı hani insanların güvenliği falan gibi algılanır ya böyle bir yer değil. Emniyet güvensizlik odağı güvensizlik odağı haline gelmiş içerisine bir mikrop girmiş mikrop, bir mikrop girmiş. Bakın şimdi o mikrobu giren mikrobu gösteren bir başka belge göstereceğim size, ben 30 yıllık avukatım bir partinin genel sekreteriyim. Böyle bir rezalet olabilir mi, bakın Liman lokantası yemeği sayın başkanım bu Yargıtay’la ilgili notlarım isimli dosyanın içerisinde liman lokantası yemeği diye bir belge var bu liman lokantası yemeği çok önemli. AKP hakkında kapatma davası açılınca bir yargıya saldırı kampanyası başladı. özellikle Yargıtay Cumhuriyet başsavcısına karşı saldırı başladı, bu psikolojik harp medyası tarafından, başbakanın emri altında hepsi bir merkezden planlanmış bir saldırı başladı, o saldırının bir parçası olarak bu belge düzenlenmiş ve CD’nin içerisine konmuş, bakın ne diyor. Ayrıca emniyetteki CD inceleme raporunu okuyorum. Ayrıca AKP dosyasını Emin Ağaoğluna iletelim, görüşünü alalım, limandaki yemeğe yetiştirelim. Yemeğe Emin Ağaoğlu dışında Ergün Poyraz ve Levent Ersöz paşa da gelecek, bu notları da söz de ben almışım. ben aldığımı da şimdi başka bir belgeden anlıyorum. Oradan söyleyeceğim bu notları sözde ben yazmışım öyle ifade ediyor. Nusret Senem den yazıyor ya dosyanın klasörün üstünde ben almış oluyorum. Bakın şimdi sayın başkanım değerlendirmelerde şöyle söz konusu belgenin oluşturma tarihine bakıldığında 02,01,2008 tarihinde oluşturulduğu, dolayısıyla Ak Ak partinin kapatılmasına kapatılması iddianamesi açılmadan yaklaşık üç ay öncesinde adı geçen şahısların bir araya gelerek ak partinin kapatılmasıyla ilgili hazırlık yaptıkları değerlendirilmektedir. Yani ne yapmışız 02.01.2008 tarihinde oluşturulan bu belge ile bu belgeden daha sonra olması lazım tabi bu tarihte oluşturulduğuna göre daha sonra olması lazım. Yani şubatın içinde veya mart ayında yemek olacak, dolayısıyla ak partinin kapatılması iddianamesini bu şahıslarla birlikte hazırlamaya çalışmışız. Şimdi sayın başkanım, Ergün Poyraz burada iddianamenin başında da Ergün Poyrazla ilgili gözaltına alınış tarihi var. Kaçmış o tarih, 27 Temmuz 2007 yani şu belgeden yaklaşık 8 ay önce gözaltına alınmış, Ergün Poyraz. Ergün Poyraz 8 ay önce göz altına alınıyor, 8 ay

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:12

sonra 2 ocak 2008 tarihinden sonra da biz Ergün Poyrazla birlikte liman lokantasında yemek planlıyoruz. Ben böyle bir şey yapmışım. Yani buna kargalar güler. Demek ki Ergün Poyraz’ın gözaltına alındığı tarihi unutmuş bunlar, emniyetçiler unutmuşlar hangi tarihte aldığını Ergün Poyrazı da oraya katmışlar. Bununla, bununla yetinmiyorum bir başka belge daha okuyacağım size bu olayla ilgili. bakın mahkemenizce ifadesi alınan Levent Ersöz, Levent Ersöz bakın ne diyor. Çok okunaksız bir şeyini aldım, bunu takdim edeceğim size bunları vermeme bilmem gerek var mı, bunları takdim edeyim efendim bunlar da size bu belgeleri de takdim edeyim. Dosyada aranıp şey yapılmasın şunlar, şimdi efendim Levent Ersöz’ün sayın generalimizin mahkemenizde verdiği ifadeden kısa bölüm okuyorum. Ömer Faruk Emin Ağaoğlu isimli kişi ile bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım. Bir kez yemek yedik tarihini tam olarak hatırlamıyorum. 2006 yılı olabilir. Ankara da liman lokantasında oldu, yemeğe ikimiz dışında Yargıtay savcısı olan Mehmet Şenay ile emekli binbaşı Hasan Özsan katılmıştı, bir nezaket yemeğiydi. Özel olarak planlanmış değildi. Bir toplantı yapılmadı, bu yemekte ak parti vs. konuşulmadı diyor. Bakın isimleriyle söylemiş. Emniyet demek ki jandarma istihbarat gruplarının başında olan generalimizi takip etmiş, devletin bir kurumu başka bir kurumunun şeyini izliyor. Takip etmiş, o yemekte kimler olduğu da biliniyor, ama ona bizi monte ederek beni ve Ergün Poyrazı da monte ederek, AKP aleyhine açılan davada savcılığı da işçi partisini suçlamak için kullanıyor. Başka bir anlam çıkmıyor bundan. Bu şahısları çağırıp lütfen dinleyin. Yargıtay savcısı Mehmet Şenay ve Hasan Özcan eski binbaşı, çağırıp dinleyelim. İşte tertibin bir başka belgesi size, inkar edilemeyecek derecede bir başka belgesi. Bununla da yetinmiyorum sayın yargıcım. bu CD rezaletini burada bitireceğiz bugün. ben gözaltına alındığım gün, sayın başkan yeni şafak, yeniçağ gazetesinde aslan Bulut’un makalesini okumuştum ve gülüp geçmiştim. Yani saçma sapan bir şey diye gülüp geçmiştim. Gözaltına alınmadan birkaç saat önce bakın Aslan Bulut şöyle yazmış diyor ki İstanbul Cumhuriyet savcısı Aykut Cengiz Engin Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında yapılan operasyon ve işlemlerin kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilişkisi bulunmadığını bildirdi. Bildirdi ama açıklamanın yapıldığı anda bayilerde olan gazetelerde AKP’yi kapatma davası ile Ergenekon arasında bağlantı kuruluyordu. Zaman gazetesinde derlenen derlenenin altını çiziyorum derlenen taraf ve star gazetesinin haberlerine göre, iddianamenin Abdullah Gül’le ilgili bölümü yargıçlar ve savcılar birliği tarafından hazırlanıp Doğu Perinçek’e verildi. İddiaya göre yarsav başkanı emin Ağaoğlu AKP’nin kapatılmasına yönelik iddianame çalışmalarını Ergenekon operasyonu kapsamında daha önce tutuklanan Ergün Poyraz jandarma istihbarat eski başkanı Levent Ersöz işçi partisi avukatı Nusret Senem ile birlikte yürüttü. Demin okuduğum şeyi demek ki gazeteler star ve taraf gazeteleri yazmış Aslan Bulut’un yazısı 25,03,2008 tarihini taşıyor. Aslan Bulut’un bu bilgiyi yazabilmesi için bir gün önceki taraf ve star gazetelerini okumuş olması lazım. Pardon bir gün önceki zaman gazetesini okumuş olması lazım. Çünkü zamandan aktarıyor. Zaman gazetesinde derlenmiş deniyor, derlenen bir gün önceki zamanı okumuş olması lazım peki bir gün önceki zamanda bir star ve tarafın haberleri derlendiğine göre o günün haberleri değil. Zamanın bir gün önce tarafla starın bir gün önceki nüshalarında yayınlanmış olması lazım. Tarih ne oluyor 23 23 mart 23 mart tarihli taraf ve star gazetelerinde bu bilgi yayınlanmış, bu bilgi bizim bu CD’nin içinde. star ve tarafta 23’ünde yayınlanabilmesi için 23 martta 22 sinde bunların elinde olması lazım. 22 sinde ellerinde olması lazım. Her ikisi de büyük bir gazetelerde değil. Tarafta star da bunlar ancak öğen 12’ye kadar olan haberleri geçerler yani bu bilgi 22 mart 2008 tarihi öğle saatine doğru taraf ve star gazetesinin elindedir. İşçi partisi ne zaman aranmış, 21 mart günü 21 mart, 21 mart gece akşam saat 18-19 ben ordaydım o civarda bitti ancak. 3-4 de arkadaşımız gözaltına alındı gençler, onların işlemleri tamamlandı ben kendi gözaltına alınışımdan biliyorum ancak o şahısların İstanbul a hareketi 22 günü 04 civarında Ankara dan hareket etmeleri mümkün. Çünkü birkaç defa doktora gidiyor geliyor vs. işlemler yapılıyor emniyette ancak o tarihte mümkün yani 22 si öğlene doğru bu kişiler bu belgeler arkadaşlarımızla birlikte götürüldüyse İstanbul a Ulaşmış oluyor. Araçla gönderildiler onlarda. Bu ne zaman açıldı ne zaman bu CD’ler bulundu, ne zaman tarafın ve starın eline geçti. Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir şey olabilir mi, işte bir belgesi de bu, bakın zamanın haberi de burada getirdim zamanın haberini aynı haber. 24 tarihli aynı haber evet 24 tarihli zaman gazetesinde yayınlanmış ve bahsettiğim olay Aslan Bulut’un kaynak yaptığı zamanın haberi de şu haber. Okuyum, ak partinin kapatılmasına

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:13

yönelik iddianame çalışmalarını Ergenekon operasyonu kapsamında daha önce tutuklanan Ergün Poyraz jandarma istihbarat eski başkanı Levent Ersöz ve işçi partisi avukatı Nusret Senem’le birlikte yürüttüğü iddia edildi. 24,03,2008 bunları da takdim ediyorum, sayın başkanım. Verebilir miyiz? Şunu da verelim, çünkü başsavcılık isimli dosya bakın orda da aynı şeyi söylüyor Aslan Bulut dosyanın ismi de başsavcılık bunu da verelim. Yargıtay la ilgili notlarım şeysini de vereyim, şunu da sayın başkanıma takdim ediyim. Evet CD’lerle ilgili fasılı burada kapatıyorum sayın başkanım. “

Mahkeme Başkanı: “bir saatimiz daha var”Sanık Nusret Senem: “ sayın başkanım failin suç kanıtlarını koyup gelin bunları bulun demesi

mantıksız, şimdi ben 11 mart günü partimizle ilgili basına yansıyan tutuklanıp gözaltına alınıp serbest bırakılan kişilerin basın mensuplarıyla yaptığı konuşmalar diyaloglar üzerine basına yansıyan işçi partisi aleyhindeki komployu biliyorum. Bu yazıldı birçok gazetede, sanıkların bir kısmı bize de intikal ettirdi. Haberimiz oldu bizim partimizle ilgili sorular sorulduğu, Tuncay Güney isimli sahte hahamın beyanları doğrultusunda emniyetin işçi partisine bir komplo hazırlığı içinde olduğunu öğrendik basından hatta sayın Adil Serdar Saçana hürriyet gazetesin geniş bir demeç verdi. Ve orada da açık açık bu konular anlatıldı. Bunun üzerine sayın savcıyı ben şikâyet ettim. Sayın Öz’ü, hakimler savcılar yüksek kuruluna partimize karşı bir tertip içerisinde olduklarını anlatarak, o dilekçeden bir kısım şeyleri okumak istiyorum. Çünkü şimdi ki iddialarla çok paralellik taşıyor olayı gördüğümüzü bu günden bildiğimizi gösteriyor. Şimdi bile bile götürüp bir belgeyi gelin bulun diye koymak, işçi partisine karşı bir tertip yapıldığını bir noktaya gelinmek istendiğini, arama yapılacağını bilebile böyle bir şey olabilir mi, bunun mantıksızlığını anlatmak için söylüyorum. Bakın şöyle demişim 11 mart 2008 yani işçi partisinin aranmasından 10 gün önce. Kamuoyunda, Ergenekon operasyonu olarak bilinen ve ceza muhakemesi kanunun 250. maddesinde belirtilen suçlarla, suçlara bakmakla görevli yetkili birim tarafından yürütülmekte olan 27536 sayılı soruşturmada görevli İstanbul Cumhuriyet savcısı yardımcısı Zekeriya Öz tarafından soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifademe ifadelerine başvurulan bazı kişilere partimizin genel başkanı Doğu Perinçek ve bazı yöneticileri aleyhinde asılsız suçlamalar yönelttiğini yöneltildiğini öğrendik. Edindiğimiz bilgilere göre, Tuncay Güney isimli kişinin 2001 tarihindeki ifadelerinde, uydurma vakaları ve kendisinden elde edildiği ileri sürülen belgelere dayanılarak 2007/1536 sayılı soruşturma kapsamında şüpheli sıfatı taşıyan kişilere yöneltilen Doğu Perinçek ve partimizin bazı yöneticileri aleyhindeki asılsız ve mesnetsiz suçlamalar şöyledir. Bilecik toplantısı iddianamede var, basında çıkmış bunlar çünkü, bir yandan sorgulama yapılıyor bir yandan da savcılık tarafından basına servis ediliyor. Aleyhe bir hava yaratmak için, bizde basından öğreniyoruz. Ergenekon temel belgelerini Perinçek yazdı. İddianamede var, lobi belgesi yazarlığı, iddianamede var. Bu iddiaların gerçek gibi kabul edilmesini ve 2007/1536 sayılı soruşturmada görevli İstanbul Cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz tarafından soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadelerine başvurulan bazı kişilere soru olarak yöneltilmesini haklı gösterecek hiçbir hukuki gerekçe bulunamaz. DGM savcılığının ihbar etmediği, itibar etmediği uydurma vakalara, 7 yıl sonra değer atfedilmeye çalışılması maksatlıdır. Suç ve suçlu imal edilme girişimidir. Bunu da görmüşüz. Suç ve suçlu imal etme girişiminde bulunuyor demişiz, savcılık soruşturmayı yürüten makam, işçi partisi genel başkanı ve bazı yöneticilere yönelik suç uydurma girişimleriyle girişimlerinde dayanılan Tuncay Güney isimli kişinin ve şikayet olunan Zekeriya Özün görevini kötüye kullandığını göstermektedir. O kişiliğe itibar ettiği için, demişiz ve anlatmışız bütün bunları ve şikayet etmişiz. Demek ki biz işçi partisine bir tertip hazırlandığını bir soruşturma hazırlığı yapıldığını biliyoruz. biliyoruz ama götürmüşüz partimizin hemen genel merkezinin sekreterlik masasının üstüne bütün bu belgeleri suç belgelerini düzenlemiş ve koymuşuz. Affedersiniz, benim alnımda enayi falan yazmıyor. Bilmiyorum belki ben görmüyorum ama yani sizler görüyorsunuz, ben 30 yıldır avukatlık yapıyorum. Ceza avukatlığı yapıyorum. Sıkı yönetim mahkemelerinde devlet güvenlik mahkemelerinde 1978 den beri ve ben o partinin genel sekreteriyim. Bizim partimizin genel sekreterliğine gelen her belge girişte kontrolden geçer, bütün belgeler açılır, kime ait oldukları ayıklanır. İlgililere gönderilir bana ait olanlar öncelikle hukuk büromuzdan geçer, sonra bana gelir. Böyle bir saçmalığa ancak komplocular akıl edebilir. Onların o küçük akılları bunu yapabilir. Bunu başka kimse yapamaz. Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Hayati Özcan isimleri yazılan üç

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:14

CD var, o CD’lerde ki eğer yazım bir incelemeye tabi tutulursa, bilgisayar uzmanı olan kişiler bilirler ben bilemem. Öyle tahmin ediyorum bir incelemeye tabi tutulursa aynı bilgisayardan çıktıklarını tahmin ediyorum. Emniyette bu komployu yapanlar bir bilgisayarda oturup bunu yazmışlardır. Eğer uygun bulursanız incelemek yararlı olabilir diye değerlendiriyorum. Sayın başkanım, tertibin zamanlaması da aslında olayın bir komplo girişimi olduğunu kanıtlıyor. Ben 29 ocak 2008 tarihinde emniyetteki f tipi örgütlenmeyi gladyoyu örgütlenmesini yasa dışı örgütlenmeyi o örgütlenmenin etkin elemanlarını 57 kişilik bir listeyi Ankara Cumhuriyet başsavcılığına şikayet ettim. Savcılık ifademde uzun uzun anlattım bunu şikayet ettim bu şahısları bu listenin başında da bu komploda bir numara olan aynı zamanda Hırant Dink cinayetinin organizatörü olan bunu da bilerek söylüyorum. organizatörü olan şimdi başbakanlık hakkında soruşturma yürütüyor o olayla ilgili. onun haber elemanları o cinayeti işledi biliyorsunuz. Bu kişi var. ismini hemen şey yapamadım. Ramazan Akyürek pardon. emniyet istihbarat daire başkanı o listenin başında ayrıca bu soruşturma da yer alan bir çok isim de var emniyetin organize suçlarla şubesi istihbarat şubesi efendim bu teknik takipleri yapan birimi mesela bunların hepsinde bunlar hakim duruma geçmiş vaziyette. bununda belgelerini sunacağım daha sonra yani emniyetin içerisinde bir suç örgütü var. bir suç organizasyonu var. bir tarikat organizasyonu var ve bu organizasyon Amerikanın NATO ülkelerinde kurduğu kontur gerillanın şimdiki Türkiye’deki nüvesi. Bunun merkezi durumunda, bunu ben söylemiyorum Graham Füller söylüyor CİA istasyon şefi Graham Füller yeni bir kitap yazdı bu organizasyonun emniyet içerisinde etkili olduğunu açık açık yazıyor, artık gizletmeye falan da gerek duymuyorlar. Ben bunları şikayet ettim, 29 ocak günü, 2 şubat günü demin söylediğim Yargı Nusret Senemden isimli dosya hazırlanmış, arada kaç gün var, arada üç gün var. Ben şikayeti yaptıktan üç gün sonra CD hazırlanmış, Yargıtay CD’si beni suçlayan, o Yargıtay şeması falan yargı notlarım şu bu hepsinin içerisinde olduğu CD hazırlanmış, pardon 5 şubat günü hazırlanmış, 2 şubat günü teknik takip kararı alınmış partimizle ilgili, 5 şubat yani arada altı gün demin yanlış söyledim arada altı gün var, CD 5 şubatta, benim şikayetim 29 şubatta, ocakta, rakamların tarihlerin dili bu, CD olayının bir tertip olduğunu, bir husumetle bana karşı duyulan bir husumetle ismimin de bir CD nin üzerine yazıldığını kanıtlıyor. Şimdi sayın başkanım, CD’lerle ilgili durumu anlattım, iddianamede sayın iddia makamı, bu CD’lerle ilgili akla hayale gelmeyecek değerlendirmeler yapmış ve kamuoyunda 11 aydır işçi partisi aleyhinde bu CD’ler kullanılıyor. Bu değerlendirmeler kullanılıyor. Nedir bu değerlendirmelerden birisi, birisi Yargıtay a suikast iddiası birisi sayın Büyükanıt’a suikast iddiası, birisi Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına suikast iddiası bunlar çarşaf çarşaf yayınlandı. Peki iddianame de işçi partisine karşı hakaretamiz ifadeler kullanarak bu değerlendirmeleri yorumları yapıyorsunuz. Peki isnat nerde, delil nerde, niye bunlardan suç talep etmediniz. Böyle savcılık olur mu, böyle iddia makamı olur mu, Cumhuriyetin hukuku size böyle mi öğretti. Hangi hakla yapıyorsunuz bu yorumları, bakın okuyacağım şimdi o yorumları, birkaç tane örnek okuyacağım, hepsini değil. Bir yorum şöyle, örgütün kısa süre içerisinde gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere bakıldığında, amaçlarına ulaşmak için gözlerini ne kadar kararttıkları, acımasızca kanlı eylemlere ne şekilde devam ettikleri, Danıştay saldırısıyla elde etmedikleri kaos ve anarşi ortamını, Yargıtay saldırısıyla ulaşmaya amaçladıkları görülmüştür. Görülmüştür. Hükmü vermiş, hükmü de vermiş, yani hiç hani delil, işte demin anlattığım delil. Böyle iddia olur mu, böyle yorum olur mu, siz işçi partisinin düşmanı olabilirsiniz, işçi partisine karşı olabilirsiniz, ama iddia kürsüsünü eğer işgal ediyorsanız, bu yorumu yapamazsınız. Bu yorumu yapamazsınız, buna hakkınız yok, haddiniz de yok. İki, bir başka yorumla, iddianame 1998. sayfada Ergenekon terör örgütü, üst düzey yöneticilerinin ak partiyi kapatma davası açılması için ciddi girişimlerde bulundukları, ele geçirilen ve kroki açılımındaki bilgilerden Yargıtay üst düzey görevlilerine suikast hazırlığı yaptıkları yapacağı göz önünde bulundurulduğunda, tıpkı Danıştay olayında olduğu gibi Danıştay la paralellik kuracak örgütün öncelikle Yargıtay başsavcılığının kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı sonraki süreçte de planlarını gerçekleştirmek amacıyla suikast için her türlü planı yaptıkları belki de söz konusu eylemler belki de söz konusu eylemler deşifre edilmemiş olsaydı, örgütün bu eylemleri gerçekleştirip sonra da bu olayı davaya taraf kişilerce yapıldığı yönünde kamuoyu oluşturup darbe zemini oluşturmayı amaçladıkları değerlendirilmektedir. Hani deliliniz, hangi delille, nasıl böyle bir yorum yapılabilir. Hani isnat, böyle bir talebiniz var mı, cezalandırma talebiniz

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:15

yok. İşte bu savcılık değil, başka bir şey, bu psikolojik harp malzemesi olarak iddianameyi kullanma girişimi böyle bir iddia olamaz. Sayın yargıcım şimdi, Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığıyla ilgili tehditler vardı. Bu tehditlerden birisi dava dosyamızda bu tehdidin bizim tarafımızdan yapıldığı imasını yapıyor savcılık. Bakın onun da belgeleri var, şimdi onları göstereceğim size hiçbir şeyi belgesiz konuşmayacağım. Her şeyi deliliyle önünüze koyacağım, sereceğim. 23 mart günü savcı öz Ankara emniyet müdürlüğüne bir yazı yazıyor. Diyor ki, şimdi karşılıklı paslaşmaya yani bakın yapılan soruşturmaya esas olmak üzere gönderilen krokinin açılım başlıklı yazı ve krokiyle ilgili olarak müdürlüğünüze bu ihbarın gelip gelmediği, bir ihbarın gelip gelmediği sanki ihbardan haberi varmış gibi ihbar gelmiş ise bir çalışma yapılıp yapılmadığı veya bu konu hakkında yapılan başka bir tahkikat veya soruşturmanın bulunup bulunmadığının araştırılması, elde edilen krokinin incelenerek nereye ait olduğunun araştırılması vs. diyor. Takdim ediyorum. Şu krokiyi de vereyim, şu krokinin açılımı, şu da kroki şunu da vereyim şu yazıda ….. sayın başkanım bu yazı üzerine emniyet bir inceleme yapıyor Yargıtay da, takdim ettiğim belgeler onlar bu da onun devamı inceleme yapıyorlar. Ve krokinin Yargıtay a ait olduğunu söylüyorlar. O yazı bahsettiğim savcılık şeysinin ekinde ve bunları, bu yazıları ayın 24’ünde İstanbul a Ankara emniyet müdürlüğü gönderiyor. Gönderdiği yazıları da bazı şeyler bazı belgeler ekliyorlar, bu belgelerden birisi şu, diyorlar ki, 19 unda ayın 19 martta bize bir ihbar geldi bu ihbarda şöyle yazıyor. Büro Emniyet müdürlüğümüz muhabere elektronik şube müdürlüğü muhabere sistemler işletme büro amirliğini 19,3,2003 tarihinde gece 00:31:23 saat aralığında 15,50,80,31,904 numarası ile kullanıcı adıyla gönderilen Yargıtay başsavcısına yönelen söyleyin Yargıtay başsavcısına söyleyin, mezarını hazırlasın, onun kafasından vuracağım şeklinde bir ihbar aldık, diyorlar. Bu ihbarı Telekom a sorduk. Telekom a sorduk, bu ihbarı, Telekom bize bu ihbarla ilgili olarak şöyle dedi diyorlar. İlgi yazıyla kullanım bilgileri talep edilen IP numarası uygun formatta gönderilmediğinden, kullanım bilgilerinin tespiti mümkün olmamaktadır. Telekom da emniyete böyle bildirmiş ve savcılık orada bırakmış işi, peki uygun formatta gönderilmedi, o zaman uygun formatta gönderin, araştırın, niye tehdit edilen kişi Yargıtay Cumhuriyet başsavcısıdır. Araştırın, niye yarıda bırakıyorsunuz. Orda bırakmaları lazım, işçi partisinin üzerine lekeyi sürecekler ya, orda bırakmaları lazım. Araştırsalar çıkacak çünkü böyle bir yanlış formatta gönderme olayı yok. Ben araştırdım sayın başkanım arkadaşların vasıtasıyla araştırdım. O uygun formatta bulunmayan adamı da buldum, tehdit edenlerin telefonunu da buldum. Buyurun şimdi okuyorum şeyini, IP numarası, IP numarası deniyor. 882501448 ihbar da belirtilen numaranın aynısı, arandığı saat 19 mart saat 00:31:23 o da doğru arayan kişi Hasan Gazi şimdi burada açıklıyorum ilk olarak, Hasan Gazi ADSL numarası 1801070651 telefon numarası 0322-323 76 59, Adana Cancan mah. Kozan cd no: 258 – B mahalle IPDC nin hakimiyetinde, iyi mi sayın savcılar iyi mi, işçi partisine hiçbir kimsenin gücü yetmez bir leke sürmeye, kimse bizi lekeleyemez. Bir ömür mücadele etmişiz, gerçek eninde sonunda galebe çalar işte iftiracıların yüzüne bir tokatta bu kim iftiracıysa, o alınsın bundan. Evet bu konuda böyle sayın yargıcım. Yalancının yanı yalanı yalan ı mumu yatsıya kadar yanar. Bir başka konuya geliyorum. Konutumda ve avukatlık büromda arama konusu, sayın başkanım bu da hukuk rezaletidir. Ben bir avukatım, avukatların bile güvencesi hiçbir güvencesi olmadığını gösteriyor bu aramalar, aynı zamanda avukat olmayanların halini varın siz düşünün ben anlatayım. Sözde benim güvencem var savcı kontrolünde benim avukatlık bürom ve evim aranıyor. Ondan sonrada büyük bir yalan kampanyasıyla linç ediliyorum. Onu da anlatacağım. Affedersiniz ceketimi çıkarabilir miyim, biraz terliyorum”

Mahkeme Başkanı: “ tabi, tabi”Sanık Nusret Senem:” konutumda ve avukatlık büromdaki aramayla ilgili 25 mart tarihindeki

aramayla ilgili şahsımın ve avukatlarımı da gerçekten üzen gelişmeler yaşandı. Evimdeki arama sayın başkanım, 25 mart günü saat 18 civarında başlıyor. Savcı Sayın savcı var Ankara dan bir savcımız var baro yöneticisi iki arkadaşımız var, fakat evdeki aramaya buradaki arkadaşlar katılamıyorlar. Büroya gitmişler, avukatlık büroma gitmişler evimde tamamen polis kontrolünde bir arama yapıyorlar. Kapıyı zorlayarak giriyorlar, 30-40 kişi eşim müdahale ediyor vs. ama imkan yok giriyorlar başlıyorlar aramaya, hemen aramadan bir müddet sonra avukat Mehmet Cengiz arkadaşım işçi partisi genel başkan yardımcısı eve uğruyor ve yaptıklarının kanunsuz olduğunu ifade ederek, büroya geçiyor.

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:16

Büroya geçiyor ve oradaki aramaya ancak nezaret ediyor, ama emniyet mensuplarını durdurmak mümkün değil aramayı büyük bir hızla devam ettiriyorlar gece saat 23 civarına kadar bitiriyorlar aramayı tutanağı da yazıyorlar. Tutanağın yazımı bittikten sonra Ankara barosunun avukatlarından değerli meslektaşım Nusret Şenaltın itirazları üzerine avukat arkadaşlar baronun mensubu avukat arkadaşlarım baro başkanını temsilen ve Cumhuriyet başsavcısı evime geliyorlar. Geldiklerinde arama bitmiş. Tutanaktan anlaşılıyor bu, evet ev ev arama tutanağından anlaşılıyor bu takdim ederim bunu size, bunu size dosyada aramayın sayın yargıcım, vereyim. Bakın ev arama tutanağında ne yazıyor. Baro temsilcisi olarak atanan avukat Hakan Akerken söz alarak, bugün saat 18:23 e kadar meslektaşımız Nusret Senem’in bürosunda, baro da görevlendirilmemiz sonunda oraya katıldık, bürodaki aramaya katıldık. Aynı saatlerde meslektaşımız Av. Nusret Senem’in evinde, evinin terörle mücadele ekipleri tarafından arandığını öğrendik. Eş zamanlı olarak konutta yapılan aramanın 23.01.2008, 5728 sayılı kanunda değişiklik yapan kanunun 52. 58. maddesi gereğince, avukat büroları ve evlerinin aranması konusundaki emredici hükme uyulmadığını tespit ettik, avukatlık kanunu madde 58. gereğince, avukatlık bürosu ve evlerinin savcının bizzat denetiminde ve baro temsilcisinin katılımıyla yapılması gerektiği belirtilmiştir. 23:15 civarında, 23:15 civarında eve gelinmesi üzerine aramanın yapıldığı sadece avukat temsilcilerinin bu nedenle katılmadığımız aramaya ilişkin sayfaları şu an delil poşeti içerisindeki eşyalarla ilgili delil poşeti üzerine imzadan imtina ediyoruz. Yani arama bitmiş, tutanaklar yazılmış, imza faslında imzadan imtina ettiğini söylüyor avukat arkadaşım, şahsi müdafii 6474 sicil sayılı av. Nusret Senem,Nusret Şenalp söz alarak ben eve geldiğimde arama tamamlanmıştı. Adaşım ve partili arkadaşım Nusret Şenalp tamamlanmıştı. Tutanak tutulmaya başlanmıştı. CMK 134 maddesi gereğince, bilgisayarlara el konulamaz, götürülemez, yükleme yapılır. Alınan belgeler, alınan kararlarla ilgili değildir. CD’lerin hiç birinin hiç birini kabul etmiyoruz. O sırada evde bulunan CD’leri olduğu CD’lerin olduğu meçhuldür, şüpheli müdafi av. Mehmet Cengiz söz alarak ben bürodaki aramaya katıldım. Önceki aramaya geldim, ben geldiğimde görevliler arama yapıyorlardı. Beş dakika kaldım, arama yapan görevlileri uyardım ve büroya geçtim, arama usule uygun değildir diyor. Devamla terörle mücadele aynı şeyi işte savcılıkta ifade etmiş, tutanağı savcı da benzer şerhi koyarak şey yapmış. Şimdi sayın yargıcım, arama kararında genel bir şey var, demin sunduğum gibi partide arama gibi genel hiçbir şekilde neyin alınacağı neyin şey yapılmadan belirtilmeden yapılan bir arama, geliyorlar evde ne varsa CD, esas dertleri CD, bunların bir CD takıntısı var. Tertip yapacaklar ya, yüzlerce CD toparlıyorlar o CD’leri götürüyorlar ondan sonra içerisinden neyi kakalarsan affedersiniz amiyane oldu ama, neyi içerisine korsan, doldurup yapıyorlar onun için bir CD takıntısıyla buralarla bu kadar hukuk dışı bir davranış söz konusu, ben işte onun için buna bir ad bulmak lazım dedim. Gladyo hukuku bu, gladyo hukuku işte gladyo hukuku bu, yazılı hükümler falan geçerli değil yazılı kurallar geçerli değil. Onların keyfi geçerli, ben bir avukat olarak 11 aydır burada tutukluyum, bu rezillikler yüzünden. Buyurun, büromdaki arama, iş yeri araması, burada sözde hukuka biraz uyulmuş, avukat arkadaşlarım başından beri aramaya katılmışlar. Kapı çilingirle açılmış, girilmiş, çilingirle açılmış bunun altını özellikle çiziyorum, biraz sonra onun ne anlama geldiğini anlatacağım. Büromdaki dava dosyalarından belgeleri çıkarmışlar, almışlar, bu belgelerden iki tane önemlisi var, iddiaya konu olan biri susurluk raporu, biri mit raporu, susurluk raporu dediğim Kutlu Savaş raporu, onun üzerinde özel olarak duruyorum, bir sebebi var, anlatacağım şimdi. Bu iki belgeyi dosyanın arasından alıyorlar. Milli savunmayla yürüttüğüm bir davanın bir silah alışı, alış verişiyle ilgili bir davanın belgelerini alıyorlar a silahı var bunun ben avukatım dava yürütüyorum sır saklamak zorundayım. Yasam öyle avukatlık yasasının 30. maddesi bana sır saklamak şeyi veriyor, görevi veriyor. Bunları toparlamışlar avukat arkadaşlar itiraz ediyor. Dava dosyasından alamazsınız diyor alacağız. Bilgisayarları alamazsınız alacağız, ajandaları alamazsınız alacağız, tüm bunlar yazılı burada, işte orda da o kadar hukuk uygulanabiliyor. Savcının önünde savcı falan geçerli değil bu davada, emniyetin iradesi geçerli. İki tane zıpcıktı Fethullahçının iradesi geçerli iki tane polisin böyle bir hukuk devleti olur mu kimin ne güvencesi olur böyle bir rezalet ortamında hiç kimsenin bir güvencesi olmaz. Onun için ben umursamıyorum tutukluluğu falan, biz zaten dışarıda olsak utanırdım, utanırdım dışarıda olsam demek oluyor ki bir şey yapmamışız acıttığımız için buradayız şimdi acıt acıtmışız bunları acıtmaya da devam edeceğiz.

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:17

Aramadaki usulsüzlükler bununla bitmiyor sayın yargıcım bakın şimdi hukuk dışılığın bir zirvesini söyleyeceğim size iddianame 14 Temmuz günü heyetinize tebliğ edildi. 14 temmuz benim evim 18 temmuz da aranıyor, tekrar tekrar hani dosya iddianame hazırlanmıştı sizin heyetinize verilmişti, benim evim nasıl aranabilir işte arama tutanağı okuyacağım, okuyacağım şimdi neler olmuş soruşturma savcısının Zekeriya Öz ile yapılan telefon görüşmesinde aramadan sonra büroda kolilerle belge ve bilgi gönderildiği konusunda yoğun ihbar yapıldığının bildirildiği, benim evime ve büroma kolilerle belge geliyormuş, yoğun ihbarlar varmış. Burada yeniden arama talebinde bulunulduğunun bildirilmesi üzerine arama yapılan adresin aynı zamanda Av. Nusret Senem’e ait olduğunun anlaşılması üzerine aramaya avukatlar nezdinde aramaya geçildi. Arama kararında adı geçen Yakup Senem, oğlum iç mimar olup aynı zamanda ailesiyle birlikte oturduğu öğrenildi. Oğlum benimle birlikte evimde oturuyor. Onun adını yazarak, bu sefer arama yapılıyor. Ve aramaya geçildi. Evin üç oda salon vs. müştemilat anlatmış, belirtilen yerde yapılan arama neticesi her hangi bir suç ve suç eşyasına rastlanılmadı. Niye yapmışlar, bu aramayı savcı Zekeriya Öz diyor ki, daireye avukat Nusret Seneme ait isimlik bulunduğu burada Yakup Senemin ait olduğu vs. deniliyor, ama arıyorlar arıyorlar şeyler aramayı yapacak olan, evet, aramaya katılan sayın savcı Zekeriya Özü arıyor diyor ki, aramayı yapacaksınız. Neden yoğun ihbarlar var, eve koliler geliyor aramayı yapacaksınız. Sayın savcıyla Zekeriya Özde diyalogdan sonra evimi arıyorlar. O da bu tutanakta belirtiliyor. Benim evim olduğu biliniyor önce arandığı da biliniyor. Savcı itiraz ediyor diyor ki böyle böyle aranmış burası, ikinci bir defa niye arayalım. Hayır koliler giriyormuş, arayacaksınız diyor. Arıyorlar. Ha bununla yetinmiyorlar, oğlumun gölbaşında bir kooperatif evi var, evi var, orayı da arıyorlar, orda ne buluyorlar. Benim bir yasal toplantıda bir bloknota 5-10 sayfasına konuşanların konuşmalarından bazı notlar almışım. Onu alıyorlar. O aramada da o , orada gidip aranıyor. Onun da belgesi, sayın yargıcım, yani Fethulahçı polislerin benimle bu kadar husumet içerisinde olduğunu doğrusu ben bilmiyordum. Yani ben hakikaten anlayabilmiş de değilim. Oğlumun evini arıyorlar, gölbaşında ki evini, ondan sonra alelacele milliyet gazetesini arıyorlar ve oğlumun evinde Ergenekon belgeleri bulunduğunu söylüyorlar. Oysa orda ufak bir blok not bulunmuş, başka da bir şey yok. Tutanakta görüyorsunuz göreceksiniz. Bakın şöyle diyorlar Nusret Senemin avukatlık ofisinde yaptığı aramada suç unsuru bulunmadı, ancak gölbaşındaki evde yapılan aramada bazı dokümanlar bulunduğu belirtildi. Ergenekon soruşturmasıyla bağlantılı olduğu iddia edilen belge ve dokümanlara tutanakla el konuldu. Hangi Ergenekon belgesi, tutanakta çıkmış bir tane bloknot içinde birkaç tane bir toplantıda alınmış isimler gerisi de boş bir bloknot. Oğlumun evine her halde gitmişim bir gün, orda müsvette gibi kullandığım bir şey oraya bırakmışım. Milliyet gazetesi milliyet gazetesinin tarihini söyleyeyim. 20.07.2008 tarihli milliyet gazetesi, bunu da takdim ediyorum, sayın başkanım. Bu aramaları yapan büromdaki usulsüz işlemleri yapan kişileri hukuki yollarla hakkımı arayarak şikayet ettim. Onun belgelerini de takdim ediyorum. Soruşturma belgelerini, aynı zamanda bir davamla ilgili dosyadaki belgeleri, basına servis eden savcılığın o servisi dolayısıyla hakkı star gazetesinde aleyhime dava dosyasıyla ilgili çıkmış haberi de takdim ediyorum. Eylül 2 Eylül 2008 tarihli, bunu da takdim ediyorum. Şimdi hakkımdaki psikolojik savaşın linç kampanyasının bir örneğini anlatacağım, sayın başkan. Benim gözaltına alınmamdan hemen birkaç gün sonra, iki üç gün sonra büromdaki bilgisayarların hard disklerini yaktığım, yakarken suçüstü yakalandığım ve bu bilgisayarların İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı tarafından emniyet İstanbul emniyet müdürlüğü krıminal laboratuarında kurtarılmaya çalışıldığı manşetlere çıktı. Ben Tabi bunları bir gün beni adli tıbba götürüyorlardı, gündüz adli tıpa giderken şöyle bir gazete bürosunun önünden geçerken bir baktım manşet ben varım orda yani şaşırdım doğrusunu sorarsanız biraz da çok da üzüldüm. Yani nasıl böyle bir şey olabilir. Olmayan bir şey falan bakın gazetelerde şöyle, avukatlarım geldiğinde öğrendim ki bir gazetede değil bütün gazetelerde manşetim. Bilgisayarı yakarken yakalanmışım. İşçi partisi bilgisayar hard diskini yakmaya çalışmış. Zaman gazetesi 27,03, zaman hard diski yakmaya çalışmışlar, vereceğim bunları, sayın başkanım. Şöyle koyayım da hepsini, polisin el koyduğu hard diskler yanık, altı tane bilgisayar varmış benim büromda , benim büromda çalışan bir tane bilgisayar var. Polis elkoymadan hard diski yaktı mı? Yeni şafak 28.3.2008, bugün gazetesi 27.03.2008 gözaltına alındıktan iki gün sonra gözaltı öncesi gözaltı öncesi altı bilgisayarı yaktılar. Benim resimlerimle devamı bilgisayarları yakmaya çalıştı. Taraf

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:18

gazetesi, 27.03.2008 Ergenekon delillerini yaktı. Mübarek örgütü de şey yapmış çözmüş, beni de çözmüş. Bunlar basın, basın mı bunlar. Sayın başkanım basın mı bunlar, ben demin onun için biraz da sitemle söyledim heyetinize, böyle linç edildik. Bu dava heyetinizin o kararından sonra büyük bir yara almıştır. Büyük bir yara almıştır. Tarih yazacak bunu, bizi bize ite kurda yem ettiniz sayın başkanım, harddiski yakamadan yakalandı. Kıskıvrak yakalanmışım. Akşam 27.03.2008, şimdi geliyorum yalanı kanıtlamaya, bu yalanları kanıtlamaya geliyorum. Bu yalanları kim servis etmiş, polis servis etmiş, işte belgesi. Bugün gazetesinin aleyhine o haberiyle ilgili dava açtım. Verdikleri cevap dilekçesi, avukatlarının verdiği cevap dilekçesini okuyorum. Dava konu yayın emniyet birimlerinden alınan bilgilerin kamuoyuna hiçbir ekleme yada değişiklik yapılmaksızın sunulmasından ibarettir. Zira söz konusu haberde, Senemi gözaltına alma operasyonuna katılan polislerin beyanlarında dile getirdikleri bilgisayarların yakılmaya çalışılması, kaybedilmeye çalışılmasına ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Dilekçenin tarihini de söyleyeyim, avukat arkadaşın ismini de söyleyeyim, cevap veren şahsın dilekçenin tarihini yazmamış, Av. Uysal Uğurlunun dilekçesi, cevap dilekçesi, dava açmışım tazminat davası, verdiği cevap yani kim kim servis yapmış, emniyet yapmış, Ankara barosu, Ankara baro başkanı 28.3.2008 tarihli bir açıklama yapmış basına, bakın ne diyor. Uzun uzun okumayacağım bir bir kısa cümlesini bölümünü okuyacağım. Arama öncesinde veya sırasında Av. Nusret Senemin bürosundaki bilgisayarların hard disklerini yaktığı yakarken yakalandığı yönündeki bilgiler gerçek dışıdır. Kaldı ki arama sırasında av. Nusret Senem bürosunda olmamakla hard diskleri yakması veya yakalarken yakalanması fiilen ve maddeten mümkün değildir. Düzenlenen iş yeri arama geçici arama ve geçici el koyma tutanağında da böyle bir bilgi yer almamaktır. Ankara barosu adına baro başkanımız Sayın Ahsen Coşar 28.03.2008 tarihinde açıklama yapıyor. Bu haber o gazetelerden ne beklenir. Madem bir yanlış yazdınız gazeteciliğin gereği olarak basın ahlakının gereği olarak basın hukukunun gereği olarak ne beklenir baro başkanı bu açıklamayı yaptığında bu açıklamayı gazetelerde yer vermek hayır efendim hiç birinde yer verilmemiş. Bir tek milliyet gazetesinde haber var bir tek milli yet gazetesi 29,03,2008 tarihli milliyet gazetesinde baro başkanının açıklamasına yer verilmiş bu açıklama aynen burada yer alıyor. 29 unda bir gün sonra uzatmayım, sayın başkanım avukatlarım vasıtasıyla bu vırakpareleri bu yalan belgelerini basın konseyine şikayet ettim. Basın konseyinin kararı şimdi takdim ediyorum size. Sayın Av. Mehmet Cengiz’in şeyiyle verilmiş, şikayet konusunu anlatıyor. Gözaltı öncesi altı bilgisayarı yaktı başlığı vs. diye gazetelerdeki başlıkları da sıralamış ve netice olarak bu gazetelerin kınanmasına karar vermiş basın konseyi, her birine belgeler göndermiş, uzlaşma teklif etmiş ne belgelerimize cevap vermişler ne de uzlaşmaya yanaşmışlar, sessiz kalmışlar ve basın konseyi bu gazetelerin tamamına kınama kararı veriyor. Bu gazetelerin yetkilileri de biliyorsunuz basın gazetesinde var, zaman gazetesinin baş genel yayın yönetmeni de o konseyin bir üyesi, ahlaksızlık bu ahlaksızlık başka bir şey diyemiyorum bi de bulamıyorum. Eğer temsilcileri buradaysa, buradaysa onlara söylemiyorum. Bu haberlere, bu haberlere, bu yalanlara bile bile, bile bile gazetelerini alet edenler ahlaksızdır. Evet akşam gazetesiyle ilgili açtığım dava sonuçlandı, tazminata mahkum oldu akşam gazetesi, diğerleri de olacaktır. Ben hiçbir saldırıyı cevapsız bırakmam. Ömrüm oldukça bunlarla savaşacağım. Bu yalanlarla savaşacağım sadece kendi şahsımla ilgili değil, partimle ilgili en başta partimle ilgili, saatimiz var mı efendim”

Mahkeme Başkanı: “isterseniz ona başlamayalım ona başlamayalım, yoruldunuz da”Sanık Nusret Senem :” peki efendim peki efendim”Duruşmaya 13.30 kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olunduBu arada tutuksuz sanık Serhan Bolluk ile bir takım sanıklar müdafileri Av. Zeynep Küçük. Av.

Mehmet Nuri Aytekin, Av. Sait Türer, Av. Nevzat Çetin’in geldiği görülmekle, huzurdaki yerine alındı. Sanık Nusret Senem huzura alındı.Sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devam olundu.SANIK NUSRET SENEM SORGU VE SAVUNMASININ DEVAMINDA:Sayın başkanım, şimdi bir başka başlık üzerinde duracağım, hakkımdaki örgüt üyeliği iddiasının

delillerinden biri olarak telefon tapelerinden söz edilmektedir. İddianamenin 1989–1991 sayfaları

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:19

arasında bu telefon tapeleri iki defa özetlenmiş, tekrar edilerek iki defa özetlenmiş. Bunlar işçi partisi genel başkanı Sayın Doğu Perinçek’le üç kez yapmış olduğum telefon konuşması, işçi partisi genel başkan yardımcısı ve ulusal kanal genel yayın yönetmeni Sayın Ferit İlsever’le yapmış olduğum beş telefon konuşmasından oluşuyor. Yani 8 telefon konuşması iddianamede hakkımdaki örgüt iddiasının delili olarak sunulmuş, bunları tarihler itibariyle de söylemem de önem anlam var, onu şey yapayım. 4 Şubat 2008 Ferit İlsever, Nusret Senem konuşması var, 6 şubat 2008 Doğu Perinçek Nusret Senem konuşması var 8 şubat 2008 Ferit İlsever Nusret Senem konuşması var, 9 şubat 2008 Ferit İlsever Nusret Senem konuşması var, 13 şubat 2008 Doğu Perinçek Nusret Senem, 26 şubat 2008 Doğu Perinçek Nusret Senem, 3 mart 2008 Ferit İlsever Nusret Senem, 10 mart 2008 Ferit İlsever Nusret Senem yani toplam 8 konuşma bu iki kez tekrar edilmiş. Bu görüşmelerin tamamı bana aittir. Doğrudur bu görüşmeler sayın genel başkanım Doğu Perinçek’le sayın genel başkan yardımcısı Ferit İlsever’in telefonlarının dinlenmesinin üzerine tespit edilmiş tapeler. Onlar dinleniyor ve benim onlarla yapmış olduğum konuşmalarda aleyhimde delil olarak buraya getirilmiş bulunuyor. Şimdi bu 4 telefon görüşmesinin ilginç bir tarihi var, o da şu 9 şubat günü, 9 şubat 2008 günü anayasada yapılması istenen türbanla ilgili değişikliğin mecliste iki kez görüşüldüğü gündür. 9 şubat, bir konuşmada 9 şubatta Ferit İlsever le yapmışız. Bu konuşmalardan 5 tanesi Ferit İlsever le yapmış konuşmanın 5 inin 4 ü. hatta 4’ü biri hariç 4’ü bu mitingle. ilgili mitingin hazırlığı ile ilgili 4 şubat 2008 deki konuşmam Ferit İlsever le, yine Ferit İlsever le 8 şubat 2008 de yapmış olduğum konuşmam yine 9 şubat 2006 da yaptığım konuşma ve sanıyorum 13 şubatta yapmış olduğum konuşma. Bunlar tamamen 9 şubattaki mitingle ilgili Ankara da mecliste görüşmenin ikinci görüşmesi yapılırken değişikliğin anayasa değişikliği meselesinin 9 şubat günü bir de 14 şubat platformu var Ankara da bu 14 şubat mitingini Ankara da düzenleyen platform onun hazırladığı bir miting var, aynı gün sıhhiye meydanında bu mitingi bizim partimizde başından sonuna kadar hazırlığına da katılarak destekledi ve sanıyorum 150 bin kişi toplandı bu alanda ve miting yapıldı. Ben bu mitingin hazırlığında Ferit İlsever le konuşmuşum genel başkan yardımcımızla meclise yürümek istekleri olmuş bazı grupların bu konuşmanın birinde ben diyorum ki meclise yürüme falan lafları var son derece yanlış böyle şeyler mitinge katılımı azaltmak için düşürülmek için katılımını zayıflatmak için provakatif amaçlarla yapılıyor gündeme getiriliyor böyle şeyler son derece yanlış birileri diyorlar ki meclise yürüyeceğiz. Hatta miting alanında burada bulunan arkadaşlarım var işte Şenal Sarıhan arkadaşımı görüyorum Cumhuriyet kadınları derneği genel başkanı kendisi, aynı zamanda meslektaşımdır. Bir zaman da büromuzu birlikte, birlikte büro arkadaşlığı yaptık, bu hazırlığın başında olan arkadaşımızdır. O da bilir, miting alanında bile bu şekilde bağıranlar oldu ve hiçbir şekilde böyle bir şeye o ne mitingi düzenleyenler ne de bizler müsaade etmedik. Böyle bir şey olamaz yani, böyle provakatif şeyler falan şey yapmaz, yüz bulamaz. Nitekim öyle oldu. Son derece barışçıl son derece demokratik istekleri dile getiren büyük bir miting oldu ve ama meclisten o gün, aynı gün o iptal olunan sonradan iptal olunan karar da çıktı. Şimdi savcılık bunu suç sayıyor. Bakın, elimde anayasa mahkemesinin kararı var mahkemenize takdim edeceğim, ufacık bir iki sayfadan bir bölüm okumak istiyorum o karardan. Anayasa mahkemesi ve Avrupa insan hakları mahkemesi kararları gözetildiğinde, anayasanın 10 ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle, laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anayasanın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu madde anayasanın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan anayasanın 148. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmemiş olduğu kabul edilemez, açıklanan nedenle dava konusu yasanın 1 ve 2. maddeleri anayasanın 2,4 ve 148. maddelerine aykırıdır diyor ve oy birliği ile iptal pardon, oy çokluğuyla iptal ediyor Haşim Kılıç ve Sacit Adalının muhalif oylarına karşı iptal ediliyor. Şimdi sayın başkanım biz Cumhuriyeti savunmuşuz, Cumhuriyetin temel niteliklerini savunmuşuz bu savunmamızı, bu mücadelemizi bir miting yaparak yasalara göre, yasal hakkımızı kullanarak, bir miting yaparak kullanmamız nasıl suçlama konusu yapılabilir. Hele bir örgüt iddiasının delili olarak nasıl kullanılabilir. Savcıların bu niteliğin başında Cumhuriyet diye yazar. Cumhuriyet savcısı, savcıların Cumhuriyeti

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:20

Cumhuriyetin değerlerini savunması gerekmez mi, ama öyle değil savcılar Cumhuriyeti savunanların değil, Cumhuriyetin temel niteliklerini ortadan kaldırmaya kalkışan şeriatçı güruhun yanında yer alıyor. Ve bizi suçluyor. Bu Cumhuriyetin nerelere geldiğinin de bir göstergesidir. Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet düşmanlarını savunuyor. Cumhuriyeti savunanlara saldırıyor. Bu belge, onun delilidir. Sunuyorum. İşte bu davayı buraya getiren iddia makamında Cumhuriyet adına bulunması gerekenlerin düştüğü trajik durum budur. Bunu sayın savcılarında bir kez oturup ellerini başları, başlarını ellerinin arasına alıp düşünmelerini temenni ediyorum. Onun için mi, ak partiyi savunma avukatı gibi davranan iddialarda bulunuyor iddianamede. demin Cumhuriyet başsavcıyla ilgili şeyi söyledim, nerdeyse ak, ak partinin avukatlığı yapılıyor. Burada Cumhuriyet savcılığı makamında oturanların bir partiyle vs. ile gönül bağları olabilir, ama bunu yazdığı belgelere yansıtamazlar. Bu hukukçulukla bağdaşmaz, iddia makamında oturan kişilerin mevkileriyle nitelikleriyle asla bağdaşmaz, bu durumu hiçbir şekilde tasvip etmek mümkün değildir. Ayrıca bu bir siyasi faaliyettir. Biz bir siyasi faaliyette bulunuyoruz. Ben o mitingde her türlü katkıyı yaptım. Örgütlerimizin Türkiye çapında bu mitinge katılması için çaba sarf ettim. İşçi partisi genel sekreteri olarak. Araçlar tutmalarını sağladım, gelmeleri için bütün imkanları kullanmalarını kendilerine genelgeler yazarak bildirdim ve herkes geldi, katıldı. Büyük bir coşkuyla o mitingi beraber tamamladık, bu bir siyasi faaliyettir. Ferit Sayın Ferit İlsever le yaptığım telefon konuşmalarından birinde örgütleri yönlendirdiğim şeklinde bir değerlendirme yapıyor, sayın savcılar diyorlar ki parti örgütlerini ve diğer örgütleri yönlendiriyor. Evet yönlendirdim. Bu benim hakkım, bunun suç olan nesi var Cumhuriyete karşı bir eylem yapılıyor meclise meclise kadar uzanmış bu eylem ve oy çokluğuyla bunu sağlayacak durumdalar ben de ona karşı bir eylem yapıyorum. Yasal hakkımı kullanarak bir eylem yapıyorum. Bunun ne sakıncası var bundan korkacak mıyım, iki tane Fethulahçı bana bunu suçtur dediği zaman korkacak mıyım bundan asla korkmam her zaman yapacağım yine yapacağım. Korksunlar eğer bir korkuları varsa korksunlar gerçekten lobi belgesinde kitle örgütlerini yönlendirmek diye bir ifade varmış, bende kitle örgütlerini yönlendirmişim. Dolayısıyla Ergenekon örgütünün üyesi oluyor muşum. Ben şimdi burada desem ki, sayın yargıçların şöyle bir durumu var yani tam Aristo mantığı, yani Aristo mantığı illiyet bağı nedir burada, ceza hukukunda illiyet bağı diye bir suç suçların unsuru sayılırken illiyet bağından söz edilir. Alaca kaptan hoca burada yok galiba olsaydı onun biz ikinci sınıfta ceza hukukuna başlarken ceza genele suçun unsurları diye ufak bir kitapçığı var onu okurdu. Orda unsurlardan birisi maddi unsur manevi unsur biri de illiyet bağıdır. İlliyet bağı nerde peki bu mantıkla herkesi suçlarsınız. Böyle hukukçuluk olur mu, hadi onu bana yapıyorsunuz, yahu ben 30 yıllık avukatım bari bana yapmayın yani, başkasına yaparsanız belki anlar yutar mutar da bana nasıl yutturacaksınız. Diğer konuşmalara geçiyorum, sayın başkanımla. Genel başkanımla yaptığım altı şubat toplan şeysi konuşması yine bu mitingle ilgili mitingin hazırlığıyla ilgili. Bana soruyor diyor ki Hüseyin Karanlık katılacaktı diyor o miting şeysine görüşmelere ne oldu diyor. Ben de ona orda bilgi veriyorum. İşte nasıl insanları bir araya getirmenin zorunluluğu falan halledilecek, nasıl birleştireceğiz onun üzerinde duruyorum, bu mitinge karşı soğuk bakanları eleştiriyorum vs. bunları anlatıyoruz aramızda efendim 9 şubatta Ferit İlsever le miting anında konuşuyoruz. Ulusal kanalın genel yayın yönetmeni olarak ulusal kanalı canlı yayın yapmış, miting alanından, o canlı yayını birileri kürsüden diğer televizyonların canlı yayın yaptığını sayıyor, ulusal kanalı saymıyor. Oda ona kızıyor diyor ki bak diyor şurada ATV yi sayıyor da ulusal kanalı saymıyor. Bu ne ulusal kanala düşmanlık falan diye bende ona hak veren bir beyanda bulunuyorum. 9 şubatta yaptığımız konuşmada bu 13 şubatta genel başkanımla güney doğuda yürütülen ağalığa karşı toprak mücadelesi yürüten köylülerin davalarını anlatıyorum. Ben onların vekiliyim aynı zamanda 2005 yılından beri Aslanoğlu köyü Bismil e bağlı Aslanoğlu köyü onların vekiliyim avukatlık görevi yapıyorum yani avukatlık görevi yapıyorum. O görevle ilgili konuşuyorum. Oda burada iddianamede suçlama konusu, hukuk departmanı diye bir bölüm var orda anlatacağım. Avukat olup bazı davaları bedava takip ediyormuşum her halde bedava takip ettiğim davalarda birisi de bu hepsi bizim partimizin üyeleri ve bir toprak mücadelesi veriyorlar ağalığa karşı şehirliye karşı savcılık kurumu Cumhuriyet savcılık kurumu orta çağ ilişkilerinden yana mıdır? Cumhuriyetten yana mıdır? Cumhuriyetten yanaysa niye bunu bir suç kanıtı olarak getirme ihtiyacı duyuyor. Tabi ki ağalığı temizleyeceğiz. Yoksa demokrasi olur mu, yoksa bağımsızlık olur mu, yoksa

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:21

kişi hürriyeti olur mu, mahkûm mu edelim köylülerimizi ağalığa şehirliye, dolayısıyla hepsi bugün bölücü örgütün militanları haline gelsin, bunu mu istiyorlar. Tabiî ki, mücadele edeceğiz. Ben o davada 2005’den beri göğsümü siper ederek bakın 4 kişi öldürüldü o köyde, bu sene daha temmuz ayında partimizin iki tane değerli yöneticisi, köy temsilcimiz, ağalar tarafından yolu kesilerek öldürüldü. Benim kaç defa yolum kesildi silahla, kimseye de söylemedim. Endişe etmesinler diye, o köye gidip gelirken Emcet Olcayto ile birlikte ikimizde bir yatıyoruz, içerde aynı odada yatıyoruz burada 5, F5’de, buna ne hakları var. Ben miting dolayısıyla siyasi bir faaliyette bulunmuşum bir, diğer konuda da avukatlık faaliyetiyle ilgili açıklamalarda konuşmalarda bulunmuşum. Her ikisini de mahalli savcıların soruşturmaya ne hakları var, ne yetkileri var. Anayasanın 68 ve 69. maddeleri, 200, 282 sayılı siyasi partiler yasasının 101, 103, 104, 106. maddeleri, bunları ancak mahalli savcılar yapabilecekleri bir şey varsa bir suç varsa Cumhuriyet başsavcılığına bildirmekle yükümlüdürler. Onun haricinde hiçbir siyasi faaliyetimizi izleyemez denetleyemezler gözleyemezle ve bununla ilgili iddiada bulunamazlar. Bu tamamen hukuk dışıdır. Bu hukuk dışı çabayı hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değil. Bunu açık olarak ifade edeyim. Son bir şey daha söyleyeceğim bu konuda, yine konuşmalardan birisi, Ferit İlsever le yapmış olduğum konuşmalardan daha doğrusu 13 ve 13 mart ve 10 mart tarihli konuşmalarım bunların her ikisi de ulusal kanalın Radyo Televizyon Üst Kurulunda yürüyen bir davası ile ilgilidir. Bu davada ulusal kanalın yurt çapında T 1 lisansı alması davasıdır. Ben gözaltına alınmadan önce Radyo Televizyon Üst Kuruluyla sürekli temas halindeydim ve T1 lisansı verilmesi için çaba sarf ediyordum. İdari yönden. Neticede reddettiler. Ben o davayı açamadan tutuklandım. O dava sonuçlandı, kararı da burada, takdim edeceğim şimdi size. 8 yıllık bir mücadelenin sonunda bu mücadelenin hukuk cephesini yüzde doksan itibariyle diyebilirim, ben yürüttüm. 8 yıldır. 7-8 tane holding televizyonuna tarikat televizyonuna bu mücadele sonucunda T 1 lisansı verildi. Ulusal çapta yayın yapma lisansı, ulusal kanalın hakkı sürekli bu iktidarın maşaları tarafından reddedildi. Ve en son yargı bu konuyu çözdü ulusal kanal geçtiğimiz ay 11, 11. ayda pardon 11. ayın 21’inde, ulusal çapta T 1 lisansı alma hakkını Ankara 10. idare mahkemesinin kararıyla kazandı. Ankara da hâkimler var. Fethullahçılar falan hiçbir şekilde yargıyı ele geçiremeyecek boşuna heveslenmesinler, onu da göreceğiz. Diyerek bütün Türkiye uyanıyor. Akıllarını başlarına toplasınlar giderek bütün Türkiye uyanıyor. Ne rezillikler yaptıklarını herkes yavaş yavaş kavramaya başladı. Sırtını Amerika’ya dayamakla Türkiye’yi kimse teslim alamaz. Bunu geçmişte deneyenler kurtuluş savaşı öncesinde deneyenler de acı şekilde bunun hesabını verdiler. Cezasını da çektiler. Bu kanunsuzlukları yapanlar da, neticede cezalarını mutlaka çekecekler. Telefon tapeleriyle ilgili söyleyeceklerim de bunlar, sayın yargıcım. Sayın başkanım şimdi, terör örgütü suçlamasının suçlamasıyla ilgili birkaç şey daha söyleyeceğim, benim silahlı terör örgütü olduğum iddiası tamamen gerçek dışıdır. İddianamenin 516. sayfasında, silahlı terör örgütünün varlığı yapılanması eylemleri ve disiplini benzer hususlar irdelenmiştir. Böyle bir örgüt var mıdır? Demin biraz değindim başta bu sorun iddianamede somut objektif şüpheye yer bırakmayan bir kanıtı yada kanıtları var mıdır? bu sorunun bunlar kesinlikle şu an için önemli ölçüde çözülmüştür diye düşünüyorum. Böyle bir şey yoktur genel başkanım savunmasında sorgusunda çok ayrıntılı olarak bu konulara girdi, ben o kadar ayrıntıya bu nedenle girmeyeceğim, emniyet genel müdürlüğünün yazısını hem savcılık sıfatında, soruşturma sıfatında, hem kovuşturma sıfatında mahkemenize geldi okuduk. Diyor ki emniyet bizim, bizim bu soruşturmaya kadar savcılık tarafından bize gönderilen CD ve belgeler haricinde bu örgütten haberimiz yoktur diyor, o belgeleri değerlendiriyor. Değerlendirme yapmaya o aşamada hakkı yok, tamamen hukuk dışı bir olay o, o değerlendirmeyi yapacak olan mahkemelerdir. Böyle bir örgüt olabilir diyor emniyet, yani soruşturma belgelerine göre, genelkurmay, genelkurmay hem soruşturma safhasında hem kovuşturma safhasında mahkemenize belgelerini gönderdi, yazılar gönderdi. Genelkurmay böyle bir örgütten silahlı kuvvetlerde böyle bir örgüt yoktur. Böyle bir örgütten bilgimizde yoktur hiçbir belge bilgi yoktur diyor. Milli istihbarat teşkilatı üç defa sanıyorum başbakanlığa, iki defa genelkurmay başkanlığına yazılar göndermiş, savcılığı da göndermiş, netice olarak milli istihbarat teşkilatı da böyle bir örgütün varlığını doğrulayan bir değerlendirmede bulunamıyor. Nitekim netice olarak sayın heyetiniz bir karar bir ara karar verdi ve dedi ki, aslında böyle bir örgüt konusu doğrulanmamıştır. Ancak buna mahkeme karar verecek, mahkeme buradaki değerlendirme sonucunda

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:22

böyle bir örgüt var mı yok mu diye bir sonuç çıkacak. Şimdi ne idüğü belirsiz olmayan bir örgütten örgütün üyeliği olabilir mi ben nerde üye olmuşum ne zaman üye olmuşum hangi tarih suçlanabilmem için bunları bilmem lazım. Kim beni üye yapmış örgütün yöneticiler kim bunlar belli olması lazım. Böyle böyle bir şey yok böyle bir olay yok bir tek haham sahte haham Tuncay Güneyin beyanıyla bir örgüt yaratılabilir mi bu Türkiye deki ulusalcı kuvvetleri Türkiye’nin bağımsızlığını toprak bütünlüğünü Türkiye’nin bölgesindeki ülkelerle ilişkilerinin eşit olması gerektiğini savunan devrimcileri Kemalistleri suçlamak için böyle bir uydurma yapılmış, bu uydurmayı değil, bu uydurmayı yapan kimdir. Bu uydurmayı bu sahte örgütü üreten, üreten hangi merkezdir, bence bunu tespit etmek lazım. Nitekim bu dava zaten bunu tespit etme mücadelesine dönüşüyor yavaş yavaş ve benim kanaatim bu örgüt kontur gerilla denen bu örgüt ortaya çıkacak. Bu biz bunu çok iyi biliyoruz. Ama heyetinizin bunu anlayabilmesi için delillerini de bulacağız getireceğiz. Bir çoğusu zaten sunuldu bu örgütü açığa çıkarması lazım Türkiye’nin aksi takdirde Türkiye’nin bölünmesi parçalanması iç istikrarlıklara sürüklenmesinden başka bir sonuca varmak mümkün değil. Nitekim kontur gerilla denen Amerikanın ürettiği CIA vasıtasıyla NATO vasıtasıyla Türkiye’ye ithal ettiği bu örgüt kurduğu bu örgüt geçmişte büyük suçlar işledi. Büyük suçlar işledi. Bakın Kahramanmaraş olayları 111 vatandaşımız öldü. Arkasından çorum olayları 1980 yılının 4 temmuzunda arkasından Sivas olayları efendim binlerce gencimizin birbirine kırdırılması, aydınlarımızın tütengillerin efendim Bahriye Üçok’ ların, Uğur Mumcuların vs. nin öldürülmesi büyük suçlar bunlar büyük suçlar işledi bu örgüt, taksim olayları 1977 34 vatandaşımızın öldüğü olaylar. Şimdi bütün bu olayları kesinlikle değerlendirmek ve ders çıkarmak lazım.Sayın savcıların böyle bir ders çıkarmasını ben umardım. Oysa iddianamenin 46-47. maddesinde ne yazıyor. NATO döneminde bu örgütün kurulduğunu efendim bu örgütün 99 yılında değişik bir formata geçtiğini ve Amerikan karşıtı olmaya başladığını, dolayısıyla yargılanması gerektiğini söylüyor değil mi. Peki 99 a kadar ki eylemleri ne olacak. Bu saydıklarım, onlar suç değil miydi? Meşru mudur onlar yoksa mantıkları bu mudur sayın savcıların böyle bir olay olabilir mi Türkiye’ye kast edilmiştir. 12 mart 12 eylül darbelerine sürüklenmiştir Türkiye o eylemler vasıtasıyla, biz de 40 yıldır, 40 yıldır o örgütle uğraşıyoruz. Mücadele ediyoruz. Savaşıyoruz o örgütle adeta, işte o örgüt ortaya çıkarılacak ve mahkum edilecek, yoksa Türkiye parçalanır. Yoksa Türkiye parçalanır. İşte Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü savunanlar şimdi yargılanıyor burada. Yani o örgütün hedef aldığı adamlar yargılanıyor. O örgüt kapanmadı, kaybolmadı bakın Kosika İtalyan cumhurbaşkanı ne diyor. Sözde o örgüt yok falan diyor ama o örgütün yok olduğu falan yok, Kosika şimdi şey tabi senetor İtalya da savcılarımız ne diyorlar, İtalya gladyoyu yargıladı da şimdi demokratik bir ülke demokratik miymiş İtalya başına getirilen başbakanına bakın Fransa’nın İtalya’nın hepsi gladyonun adamları. Hepsi gladyonun adamları şaklaban, işte Türkiye’ye de gladyo aynı şekilde Abdullah Gül’ü, Tayyip Erdoğan’ı Fethullah’ı iktidar yaptı. Şimdi iktidarlar. Gladyo iktidardır sayın başkanım iktidardır şu anda ama onlar bu, bu kürsüyü bu kürsüyü mutlaka görecekler mutlaka. Ben bundan adım kadar eminim. Eğer Türkiye kalacaksa Türkiye bölünmeyecekse, Türkiye bir devlet olacaksa, bir Cumhuriyet olacaksa bunlardan hesap sormadan olmadan olmaz bu. Bunlar yargılanacaklar. Ne hakla Tayyip Erdoğan savcı olduğunu söyleyebiliyor, ne hakla Abdullah Gül savcı bulun delillendirin diyebiliyor. Anayasamın anayasanın 138. maddesi ne der, yargı bağımsızdır. Kimse talimat bilmem ne veremez der. Ee bunlar yargıya talimat veriyorlar. Adalet bakanı dahil hepsi her gün bir hakim diyelim ki onların aleyhine bir şey mi yaptı hemen soruşturma açılıyor ertesi gün tesadüf müdür bunlar yani, bunları biz yutacak mıyız yani. Sineye mi çekeceğiz çekmeyeceğiz mücadele edeceğiz ve hukuk dışı davrananları hukuk devletine karşı olanları gladyo hukukunu uygulayanları yazılı hukuku bir tarafa atanları paspas gibi çiğneyenleri yargılayacağız. Yargılanacaklar onlar mutlaka, bundan hiçbir şüphe duymuyorum. Ben hesap sorarken bunu söylüyorum, tabi ki hesap soracağız suç işlemek var mıdır? Bunların hepsi suçtur. Bir başka ülkenin eş başkanı olmak suç değil midir? Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı başka bir ülkenin eş başkanı olabilir mi. Anayasa mahkemesinin AKP kapatma davasında delillerden biri Tayip Erdoğan’ın eş başkan olmasıdır. Amerikanın projesinin eş başkanı olmasıdır. Yani proje görevlisi, Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı olamaz o böyle bir şey söz konusu olamaz. O görevi kabul eden yargılanır. Bugün olmaz yarın yargılanır. Bugünün yarını da var, ve yargılanacaktır. Ben sadece işçi partisinin

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:23

üyesiyim, onun disiplinini tanırım, onun dışında hiçbir disiplini tanımam ve Türkiye Cumhuriyeti devletine bütün kalbimle bütün gönlümle bağlı bir vatandaşım. Bir başka başlık, sayın başkanım, bu işin kaçışı göçüşü yoktur yani, bunu söyleyeyim bugün iktidarız kimse bize dokunamaz diye hiç düşünmesin yarını var bugünün. Partide bulunduğu ileri sürülen CD ler içindeki belgelerin benimle ilgisi olmadığını yukarda anlattım. Sayın başkanım, bu CD’lerdeki bir kısım belgeler, iddianamenin 190 1958-1986. sayfalarında yine benimle ilgili olarak hazırlanmış, o belgeleri şöyle bir sayayım iddianamede yer alanları sadece, işçi partisi karargah evleri diyor, Kemalist model ulusal gençlik hareketi dinamik eylemci hat öncü gençlik 5. genel kongresinde Türkiye’nin genel gündemine ilişkin militan eylemler yapılması, bana savcılıkta da sormuşlardı bu militan eylemler meselesiyle ne kastediyorsunuz falan öncü gençliğin Osmanlıdan günümüze masonik bilderberg çetesi örgütlü faaliyetler son bilgi sağlam Teoman dan gelen Ergün Poyrazın aldığı para Fırat Üniversitesinde irticai kadrolaşma devletin yeniden yapılanması dinamik anti tez, dinamik ulusal güç birliği birleşik komim, ip Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı lobi oluşumu ulusal medya 2001 ve Ergenekon ile bir de CD içerisinde Hikmet Çiçek ulaşanlar isimli klasör ve bu klasörde bulunduğu iddia edilen belge ve o ege ordu komutanına ait olduğu söylenen belge. Şimdi bunların iddianameye baktığınız zaman, bir CD içinde mi yazılı metin mi ne olduğu anlaşılmıyor, aslında yukarda anlattım tekrar etmek ihtiyacını da bunun için duyuyorum. Aslında bunların hiç biri bir belge değil, tamamı karargah evleri hariç tamamı yukarıda bahsettiğim CD içerisinde pirinko isimli CD ve birde benimle ilgili yargı Nusret Senemden klasörü dedikleri CD içerisinde olan belgeler bunlar, şimdi efendim tek tek şöyle kısa kısa geçeyim bunları ip karargah evlerini en son anlatacağım. Kemalist model ulusal gençlik hareketi dinamik, bu iddiaya göre işte Ergenekon belgelerinden biriymiş burada Ergenekon la ilgili falan olduğuna ilişkin hiçbir şey yok fakat bunun haham Tuncay’ın belgeleri arasında çıkan bir CD olduğu bir belge olduğu anlaşıyor bir CD içerisinde. eylem cihat öncü gençlik, bu öncü gençliğin bir belgesi ifade ettiğim gibi militan eylemler meselesi açısında bunu şey yapmışlar söylüyorlar soruyorlar bize savcılık ifademde var sormuşlar bu da aynı CD’nin içerisinde bulunuyor. Bu belge öncü gençliğin şehit cenazelerinde falan yapmış olduğu mitingleri eylemleri anlatan ikinci kongresinde sunmuş olduğu bir belge. Efendim Osmanlıdan günümüze mason bilderberg çetesi bunu genel başkanım anlattı. Bir kitabında bu belgeden yararlandığını ifade etti ben tekrar uzatmayım bunu, efendim son bilgi sağlam aydınlıkta yayınlanan bir bilgi bu aydınlı bu Danıştay olayıyla ilgili Danıştay olayından sonra aydınlık Danıştay tertibinin üç mit üçlüsü diye bir kapağı var bu kapakta sayfası da 9. sayfa, 9 sayfa da bu bu belgedeki bilgi yayınlanmış demek ki ben savcılıkta falan söylüyordum bu belgeler olsa olsa ulusal kanalda aşağıda var, siz oraları ararken aldınız buldunuz karıştırdınız, öyle olmuş nitekim, ulusal kanaldan almışlar benimle ilgili CD içerisinde oldu diye iddia ediyorlar. Bakın şöyle, çocukları Danıştay saldırısının tetikçisi Alpaslan Arslan’a amca diye hitap eder, aynı bilgi o belgenin içerisinde de var. Yani ulusal kanalın kullandığı bir belge, her halde ulusal kanalın belgelerini alıp şeye CD’ye yüklediler, öyle anlaşılıyor. Emniyetçilerin yaptığı bir numara olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Fırat üniversitesi meselesi yine aynı şekilde, Fırat üniversitesindeki öğretim üyelerinin işte siyasi kimliklerini etnik kimliklerini dini kimliklerine göre sözde fişlenmesi şeklinde ifade edilmiş, o da aynı CD’nin içerisine konulmuş. Ergün Poyraz’In aldığı para, onu iki kez hem soruşturma saf hasında sayın avukat arkadaşımızın Ergün Poyraz’ın avukatı arkadaşımızın başvurusu üzerine jandarma komutanını mahkemenin savcılığa bildirmiş hem de mahkemeniz yazdı mahkemenizde jandarmanın yazısı geldi. Deniyor ki böyle bir belge biz düzenlemedik. Bu belgede ifade ettiğim gibi imzasız bir bilgisayar çıktısından ibaret bir makbuz şeklinde bilgisayar çıktısından ibaret. Yani Gerçekten bir belge olduğu da kuşkulu, devletin yeniden yapılandırılması dinamik antitez bu da bizim partimize karşı olan bir kuvvetin yazdığı bir metin orada genel başkanımıza partimizin faaliyetlerine partimizin fikirlerine karşı son derece ağır eleştiriler yöneltiliyor bizimle ilgili bir belge değil. Dinamik ulusal gençlik birliği birleşim komin bu da aynı şekilde bahsettiğim nitelikleri şey yapan bir belge. İp Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı bu bizim partimizin başkanlık kurulunun hazırladığı bir belge. Bunu genel başkanım uzun uzun anlattı. Partimizin Kürt meselesine karşı çözüm önerilerini dile getiren son derece bu günde uygulanması gereken fikirleri ihtiva eden bir belgedir. Ve bu belgenin bütün şeyimizle arkasındayız

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:24

bizim hazırladığımız bir belgedir ve Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tek bir millet olmasını millet bütünlüğü; vatan bütünlüğünü savunan bir belgedir bu hiçbir şekilde bir suçlama konusu yapılamaz. dinamik ulusal güç birliği birleşik komim onu söyledim.Lobi oluşumu demdin bahsettim Fethullahçı Gladyonun hazırlayıp çeşitli yerlere servis yaptığı internette dolaşan binlerce kişi tarafından izlenmiş okunmuş bir belge ve hiçbir şekilde bizim partimizle hiçbir bağlantısı ilintisi olmayan saçma sağan belgeden ibarettir. Ulusal medya 2001 bu da aynı şekilde Ergenekon işte o analiz denen belge Ergenekon yeniden yapılanma analiz denen belge o da aynı şekilde partimizle hiçbir ilgisi hiçbir yakınlığı hiçbir benzerliği partimizin programıyla fikirleriyle mücadelesiyle hiçbir benzerliği olmayan yine bizim partimizi bağlamayan yine Fethulahçı gladyonun hazırlayıp servis yaptığı bir belgedir bu . bu sahte örgütü yaratabilmek için 2001 yılından önce 1999 yılında düzenlenmiş işte çeşitli Fethulahçı yazarların makalelerine konu olmuş vs. böyle bir belge bunun da hiçbir gerçekle ilgisi bulunmamaktadır. Evet bu başlıkta da söyleyeceklerim bunlar, sayın başkanım. Karargah evleri dediğim gibi eksik bıraktığım şey o, en başta yazdığı için sonra anlatacağım dedim. Şimdi karargah evleri konusunu kısaca şey yapmak istiyorum. Sayın genel başkanım uzun uzun anlattı, yine sayın Hikmet Çiçek isminin o karargah evleri belgesinde bulunması nedeniyle sorgusunda o da aynı şeyleri esas olarak şey yaptı. Tekrar etti genel başkanımın şeylerini ben de kısaca değinmek istiyorum bu karargah evleri meselesine şimdi sayın başkanım önce şunu söyleyeyim karargah evleri meselesiyle ilgili olarak hava kuvvetleri askeri savcılığında bir soruşturma yürüyor, bu soruşturma sanıyorum en geç bir ay içerisinde sonuçlanır. Bütün orda ismi geçen şahısları dinlenmiş olduğunu öğrendim. Hepsi dinlendi ve bu konu çok hızlı bir şekilde sonuçlanacak diye umuyorum. Tutanağın arama tutanağının 7. sayfasında, partimizle ilgili arama tutanağının 7. sayfasında, bu belgenin yazılı bir metin olarak bulunduğu şeklinde bir değerlendirme var bu belgenin partimizde bulunup bulunmadığı konusunda bir gözlemim olmadı benim, sayın genel başkan yardımcımız Mehmet Cengiz ile arama günü orada bulunduk, benim odamın aranmasına da birlikte bulunduk, sekreterlik odasının aramasında da birlikte bulunduk diğer bir çok yerde bulunamadık, ama bu iki yerde ve genel başkanımızın odasının aranması sırasında orada bulundum. Fakat yine de zaman zamana ayrılıp başka yere gittiklerimizde oldu bizden önce bir 45-50 dakika zaten bütün ora işgal edilmiş vaziyetteydi. Yani biz oraya katıldıktan sonra aramanın başlamasından bir 40 dakika sonra ulaştık o ara hariç onun dışında esas olarak o yerlerde bulunduk. Bizden önce girmişler bakmışlar belgeleri indirmişler bunları ayrı yana koyuyorum. Ama bu belgelerin hangisinin nerede bulunduğu kesinlikle tutanaktan saptanamaz, zira tutanak akşamüzeri saat 3’den sonra yazılmaya başlandı. Orada aldıkları notlarla herkes bir birer not almış, o nota göre yazmaya başlıyorlar. Bizim şahit olduğumuz sadece o notların yazımı sırasında tutanağa geçirilmesinden ibarettir. Yoksa biz herhangi bir şeyin nereden alındığına şahit olmadık gözlem yapamadık. Almadılar çünkü zaten gelmeden önce de arama yapılmış önemli ölçüde 40-50 dakika dolayısıyla neyin nereden alındığını bilemiyorum. Benim odamda bulundu gibi çıkıyor. Ama asla öyle bir şey olduğuna şahit değilim benim odam arandığı sırada böyle bir belge bize gösterilmedi görmedik. Şu belge nedir bize denmedi. İki tane avukat arkadaş varız her birimiz 30 ar küsür yıldır avukatlık yapan insanlarız. Görsek mutlaka o konuyla ilgili bir tavır ifade ederdik. Bir şey söylerdik bir itirazda bulunurduk. Böyle bir şey olmadı kaldı ki kaldı ki, o belgenin de hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Neticede sorgulama dava sürüyor. Dava yakında sonuçlanacak, bir soruşturmanın neticesi olarak mitin gönderdiği şema ne kadar doğruysa ne kadar gerçeğe uygunsa ne kadar mahkemenizi ikna ediyorsa o da mahkemenizi ikna eder. Hatta mit ne diyor o belgeyle ilgili delil olarak kullanılmaz, ikaz istihbaratıdır diyor ikaz istihbaratı. Doğrulanmaz böyle gelen belgeler diyor. Bunun bunun istihbarata dönüşmesi başka safhalar gerektirir diyor. İkaz istihbaratı doğru dürüst bir istihbarat bile değil yani silahlı kuvvetleri karalamak işçi partisine karşı yapılan tertip dolayısıyla işçi partisini karalamak için uydurulmuş bir belgedir. Uydurulmuş olduğu adım kadar eminim ortaya çıkacak mahkemenize de getirip sunacağız onu. sayın başkanım 18 temmuz günü akşam gazetesinde karargah evleri meselesiyle ilgili bir yayın oldu, altısı genelkurmay albay, 20 si subay Ergenekon sorgusu diye, 18 temmuz 2008 akşam aynı gün genelkurmay başkanlığı o açıklama üzerine, başka açıklamayı kendi sitesine koydu. Açıklamada aynen şöyle deniyor. 18 Temmuz 2008 tarihinde bir günlük gazetede hava kuvvetleri komutanlığında uzun

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:25

süredir devam eden bir soruşturma, yeni bir olay gibi kamuoyuna yansıtılmıştır. Bu soruşturmanın basın organında iddia edildiği gibi, halen Türkiye’nin gündemindeki soruşturmayla ilgisi yoktur. Türk silahlı kuvvetleri personelinin karıştığı her türlü disiplinsizlik olayını büyük bir duyarlılıkla inceler ve kanunların kendisine verdiği yetki çerçevesinde gereğini yerine getirir. Üç sene önce vuku bulan bir olayda yani bu olay üç sene önce silahlı kuvvetlere yansımış mahkeme kararıyla ordudan ilişiği kesilen bir personelin durumu dahi bazı basın ve yayın organlarında yeni bir olay gibi kamuoyuna duyurulmaktadır. Bu tür yayınlarda kasıt aramamak mümkün değildir. Kaynağı neresi olursa olsun bu tür haberlerle Türk Silahlı Kuvvetlerine yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı yalnız Türk Silahlı Kuvvetlerinde değil, onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir. Yani bu tip Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratan eylemlere karşı milletin duyarlılık göstermesi tepki göstermesini talep ediyor Türk Silahlı Kuvvetleri, bu kadar açık ve ölçüsüz bir saldırıyla Türk Silahlı Kuvvetleri karşı karşıya geliyor. Yalan belgeler üretilerek buna milli istihbarat teşkilatı da alet edilerek. bazı CİA artığı mit içerisinde kalmış CİA artığı kontur gerillacılar tarafından gladyo tarafından onların ürettiği belgeler bunlar biliyoruz onun kim olduğunu da adını da söyleyeyim Şenkal Atasagun, onun döneminde olan şeyler bunlar hem işçi partisi düşmanı, hem silahlı kuvvetler düşmanı, bahçelinin de danışmanı, 31 temmuz 2006 günü yeni aktüel dergisinde yine aynı konuyla ilgili bir yayın yapılmış, karargah evleri tek değil. Ergenekon operasyonu üç koldan Türk Silahlı Kuvvetlerini kuvvetlerine işte girdi falan diyor. Karargah evleri tek değil bunun üzerine yine bir açıklama yapmış Türk Silahlı Kuvvetleri genelkurmay başkanlığı haftalık bir derginin 31 temmuz 2008 tarihli nüshasında karargah evleri tek değil başlığı altında bazı muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının isimleri yazılmış. Ve bunların gündemdeki soruşturmayla irtibatlı oldukları iddia edilerek adı geçen personel hakkında adeta mahkumiyet hükmü verilmiştir. Dergide ayrıca söz konusu muvazzaf personel kimliklerinin İstanbul Cumhuriyet başsavcılığınca 9 temmuz 2008 tarihinde genelkurmay başkanlığına bildirildiği ifade edilmektedir. Konu hakkında yapılan incelemede incelemişler konuyu ayrıntılarıyla a- anılan personel kimliklerinin deniz kuvvetleri komutanlığında görevli olduğu beyan eden görevli olduğunu beyan eden Serdar Cem isimli bir şahıs tarafından iki sayfalık bir ihbar mektubu ve bir adet CD ile İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gönderildiği, görüyor musunuz kaynağı kaynağı da bulunmuş bu ihbar mektubunun ihbar CD’lerinin Serdar Cem. B- deniz kuvvetleri komutanlığında halen görevli veya emekli statüsünde Serdar Cem isimli bir şahsın bulunmadığı. soruşturma kapsamında genelkurmay başkanlığına gönderilen belgelerden çoğunun Türk Silahlı Kuvvetlerinin yazışma usulleri taklit edilerek yazışma usulleri taklit edilerek veya bilgisayar teknolojileri kullanılarak oluşturulduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan yapılan adil soruşturmalarda adli soruşturmalarda kendilerine rütbeli şahıs görüntüsü veren veya kendilerini Türk Silahlı Kuvvetleriyle irtibatlı olarak tanıtan kişilerin yasa dışı yollarla menfaat temin etmeye çalıştıkları görülmektedir. Ayrıca bazı şahısların kendilerine sahte askeri kimlik düzenledikleri tespit edilmiştir vs. evet karargah evleriyle ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin şeyi bu . koca Türk Silahlı Kuvvetlerine genelkurmay başkanına inanmıyoruz sahte belge tanzim eden sahte evraklar tanzim eden Fethulahçı gladyonun taşeronlarına çömezlerine itibar ediyoruz. Olay bundan ibaret. Genelkurmay başkanının diğer yazılarını ifade etmeme gerek ifade etmeye gerek görmüyorum o yazılarda da çok açık olarak bu konu hakkında beyanda bulunulmuş mesela bir tanesinde şöyle deniliyor. 14 ocak mahkemenize gönderiyor. 14 ocak 2009 tarihli yazısında Ergenekon oluşumu isimli belgenin TSK’ ya ait olmadığı belge içine TSK ile ilgili geçen her hangi bir ifadenin TSK ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı Ergenekon tipi bir yapılanmaya ait her hangi bilgi ve belgenin bulunmadığı deniyor bu yazıya ilgi gösterilen mahkemenizin yazılarında da açık olarak Ergenekon olayı ve karargah evleri konusunda silahlı kuvvetleri ne işlem yaptığı soruluyordu. 25.12.2008 tarihli müzekkerenizde böyle ifade edilmişti. 25,11,2008 tarihli müzekkerenizde de aynı şekilde Ergenekon la ilgili karargah evleri de sorulmuştu, buna verdiği cevapta açık, gördüğünüz gibi evet karargah evleriyle ilgili söyleyeceğim budur sabredelim bir ay on beş gün bir ay yirmi gün sonra konu net olarak ortaya çıkacak. Sayın başkanım eksik bıraktım bu konuda bir şey daha söyleyeyim. İşçi partisi kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetlerde her hangi bir şekilde örgütlenmeyi reddetmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesini bozacak içinde her hangi bir başka örgütlenme biçimini asla ve asla tasvip etmiyoruz. Bunu

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:26

anlatmak için devletin yeniden yapılanması diye başkanlık kurulumuz 25 kasım 1999 tarihinde bir karar kabul etti. şimdi Ergenekon belgesiyle savcılar özel olarak bunu birbirine karıştırmaya gayret ediyorlar. boşuna gayrettir bu o belgenin hem karar öncesindeki metni hem karar metni heyetinize genel başkanım tarafından sunuldu. Ben Tekrar etmeyeceğim. O belgede çok açık olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde ikinci bir disiplini ikinci bir otoriteyi kesinlikle yanlış bulduğumuzu, zararlı bulduğumuzu Türkiye’nin birliğine bütünlüğüne aykırı bulduğumuzu açık olarak söylüyoruz ve her türlü cuntaya her türlü şeye karşı olduğumu kesin olarak söylüyoruz. Hayatımızda böyledir.40 yıllık mücadele hayatımız siyasi mücadelemizde böyledir. Bizim her hangi biçimde ordu içerisinde bir ilişki içerisinde olduğumuzun delili hiçbir zaman gösterilemez gösterilememiştir. Cuntalar olmuştur o cuntalarla birlikte yargılananlar olmuştur vs. hiçbir işçi partiliyi bu 40 yıllık mücadelede böyle bir olayın içinde kimse göstermez ve yargılanan da yoktur. Bu kadar emin ve net söylüyorum. Evet iddianamede yer alan diğer şüpheliler tanık beyanları başlığı altında bir bölüme geçiyorum. Benim örgüt üyeliğim örgüt üyeliğime iddiasına yönelik bir de böyle bir mesele gündeme getiriliyor. İddianamede savcılık tarafından iddia makamı örgüt üyesi olduğumun kanıtları arasında hiçbir tanık beyanına yer vermemiştir. Böyle bir yok hiçbir benim örgüt üyesi olduğuma ilişkin tanığın falan söz konusu değil. Ayrıca diğer şüpheliler diye ifade ettiği kişilerde sayın genel başkanım Doğu Perinçek Adnan Akfırat, Serhan Bolluk, Ferit İlsever; Hikmet Çiçek, Hayati Özcan bunlarla irtibatlıymışım dolayısıyla örgüt üyesi oluyormuşum. Ben bunlarla irtibatlıyım zaten işçi partisi genel sekreteriyim. İşçi partisinin binlerce üyesiyle irtibatlıyım binlerce yöneticisiyle irtibatlıyım. Yıllardır irtibatlıyım korkacak mıyım bunları söylemekten yani irtibatlıyım bundan ne çıkar örgüt mü çıkar bundan çıksın hangi örgüt çıkarsa çıksın ben o örgütün üyesiyim. Gündeme getirilecek konu mudur bu işçi partili üyeleriyle yöneticileriyle başkanıyla genel saymanıyla ilişki kurmam delil olabilir mi iddia konusu olabilir mi bu burada işçi partisi yargılaması mı yapıyoruz. Buna ne yetkiniz var ne de buna gücünüz yeter. Sayın savcılar için söylüyorum. Göreviniz bellidir. Eğer işçi partisiyle ilgili bir iddianız varsa bildirirsiniz Cumhuriyet başsavcılığına olay bundan ibarettir. Ama doğru buradaki bütün belgeler işçi partisiyle ilgili işçi partisinin yargılanması şeklinde cereyan ediyor. işçi partisinin faaliyetlerini yargılıyor. işçi partisinin üyeleriyle irtibatlarını yargılıyor. işçi partisinin partisinde çıkan genel başkanının sözlerini vs. yargılıyor. Genel başkanı işçi partisinin bir organ tüzüğe göre, o organın hiçbir şeyini yargılayamazsınız. Hiçbir şeyini hiçbir sözünü, bura buranın konusu değil o eğer buraya getirilmişse yapılacak iş basittir. Yapılacak işlem çok basittir. Burada bir bekletici mesele sayacaksınız, göndereceksiniz başsavcılığa bu kadar basittir bu yanlışlıkla gelmişse bunun yolu budur. Kanunlarımız böyle emreder. Bu da yapılmıyor, talebe rağmen reddediliyor. Burada mahkemenin de bir sorumluluğu var tabi irtibatlı olduğum diğer şüpheliler, demin bahsettiğim şahıslar aynı yine bir başlık iddianamede her şahısla ilgili böyle bir başlık var bu başlık irtibatlı olduğu iddia edilen diğer şüpheliler diğer şüpheliler kimmiş efendim. işçi partisi genel başkanı Doğu Perinçek işçi partisi genel başkan yardımcısı Ferit İlsever, işçi partisi basın bürosu başkanı Hikmet Çiçek, işçi partisi merkez karar kurulu üyesi Mehmet Adanan Akfırat, işçi partisi üyeleri Yusuf Beşirik, Aydın Girgin, Yusuf Tuncer, Aykut Tokal bunlarla irtibatlıymışım. Doğru irtibatlıyım bunlarla örgüt üyeliği iddiasıyla ilgili olarak sonuç olarak şunu arz etmek istiyorum ben işçi partisi genel sekreteriyim işçi partisinin disiplinini hayatımın bir parçası bir tarzı bir yaşam tarzı olarak kabul etmiş birisiyim ve işçi partisini bütün 40 yıllık faaliyetinin içindeyim. Sayın genel başkanımı 1969 yılında hukuk fakültesinde birinci sınıfa girdiğimden beri tanırım. Aile dostu olduk hepimiz o yıllardan beri birbirimizi biliriz içimizi dışımızı her şeyimizi biliriz Türkiye’nin Türkiye’nin bir müddet sonra belki herkes ölümlüdür. Netice olarak büyük bir acıyla büyük bir acıyla olduğundan farklı göstermeye çalıştığı büyük eziyetler yaptığı bir devrimciyi ancak hatırlayacağız Doğu Perinçek’le ilgili. Ben böyle görüyorum. Bizler hayatının hiçbir döneminde en ufak bir olumsuzluğa bulaşmamış pırıl pırıl insanlarız bunu bütün güvenimle söylüyorum. Her şeyle herkesin hiç ufak bir şeyini araştıramaz bizim her şeyimizi araştıra bilirler araştırmışlardır zaten yıllardır. Hiçbir şey bulunamaz bir leke bulunamaz. işçi partisinin yöneticiliği insanlar böyledir. Değil leke kimse bulamaz onun için bütün güvenimle söylüyorum. işçi partiliyim ölünceye kadarda işçi partili kalacağım başka disiplin tanımam. Şimdi ikinci suçlamaya geçiyorum. Efendim. Ceza kanunun 334 maddesinde tarif edilen yasaklı bilgileri elde etme fiili, şimdi iddianamede deniyor ki 1999. sayfada devlete ait gizli

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:27

bilgi ve belgeleri elde etmek. Böyle bir suç isnadı yok benimle ilgili, açıp bakalım iddianamenin 1999. sayfasına 1999. sayfasında böyle yazıyor, ama talep ceza kanunun 334 maddesinden 326. maddesinden değil. 334 maddesi, yani bir yıl üç yıl arasında bir ceza talep ediliyor. Çok düşündüm bu iddianın delilleri nelerdir. Savcılar hangi delilleri bu suçun delili olarak söylüyorlar. Bulamadım iddianamede kendim bir yorum yoluyla hukukçu olmam dolayısıyla kendim yorumladım. Gerçi böyle bir şeye ihtiyaç yok aslında mecburda değilim böyle bir şeye ama hakkımızdaki her türlü şüpheyi ortadan kaldırmak için bize düştü iş mecburen anlatmak durumundayız. Araştırdım, büromdan alınan Kutlu savaş susurluk raporu olabilir bunlardan birisi, diğeri milli istihbarat teşkilatının başbakan Erbakan döneminde hazırladığı susurluk meselesiyle ilgili hazırladığı ve Demirel in cumhurbaşkanı olduğu dönemde liderler zirvesi Çankaya da düzenlenen liderler zirvesi sırasında sayın cumhurbaşkanına sunduğu rapor. Bu iki rapor bir de işte cd ler, cd leri anlattım. Cd lerin içerisinde bizimle ilgili hiçbir suçlayıcı belge bulunamaz bu şeyler bizim partimizde bulunmamıştır. Tutanaklarda yoktur. Yoktur yoktur yani başka ne diyebilirim. Yok öyle bir şey tutanaklarda olmayan belgelerle suçlanmamız mümkün değil, bunlar olabilir. Bu bilgileri anlattım. Bu iki belgeyi de anlatmak gerekir diye değerlendiriyorum mit raporu ve susurluk raporu. Sayın yargıcım öncelikle şunu söyleyeyim bu belgeler benim büromdan alınmış ve savcılık görevi de hiçbir şekilde bağdaşmayacak şekilde bu belgeler parçalanmış, parçalanmış, bakın onu da size şimdi kanıtlarıyla sunayım, yani bu belgeleri mahkeme göremesin bizler göremeyelim diye dosyamdan alındığını gösteren kanıtları başka klasörlere atmışlar başka klasörlerde aylarca arattım avukat arkadaşlarımca ancak iğneyle kuyu kazar gibi bulduk onları dosyanın içerisinde bakın şu belge, ek klasör 4 savcılıktan gönderilen belgeler dosyalar savcılığın mahkemeye gönderdiği dosyalar diye bir klasörde, belgeyi okuyorum sayın yargıcım, Ankara 20. asliye hukuk mahkemesi başbakanlığa yazıyor, davacılar Muhsin Yazıcıoğlu ve büyük birlik partisi tarafından davalı nere yayıncılık limitet şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, nere yayıncılığın avukatı benim davalı vekili tarafından dayanılan yani benim tarafımdan dayanılan belgeler arasında milli istihbarat teşkilatının başbakanlığa sunulan 17.12.1996 gün ve 1101011.11.156/24746 sayılı inceleme yazısı, bulunduğu belirtilmiş ve ayrıca başbakanlık teftiş kurulu başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanıp başbakana sunulan ve kamuoyunda susurluk raporu olarak bilinen rapora dayanılmış olup bunların celbine karar verilmiştir. Ekleriyle birlikte bu inceleme yazısı ve raporun duruşmanın atılı bulunduğu 10.11.1998 dününden önce mahkemeye göndermesini rica olunur. Neymiş o iki belge işte, mahkeme yazmış başbakanlıktan istiyor. Başbakanlık mit müsteşarlığına yazmış, mit belgesini istiyor belgesi burada görünüyor mu büyütebilir miyiz? Şöyle bırakıyım, evet okuyayım Ankara 20 hukuk mahkemesinin 2,10,1998 gün 1998/103 sayılı müzekkeresi örneği ilişkide gönderilmiş olup, söz edilen inceleme yazısının duruşmanın bırakıldığı 10,11,1998 tarihinden önce mahkemesine iletilmek üzere müşavirliğimize gönderilmesini rica ederim. Mit belgesini istiyor. Takdim ediyorum bunları, dosyasını söyledim efendim. Savcının mahkemeye gönderdiği dosyalar ek 4 klasör, eğer isim yanlış alındıysa bilemiyorum. Avukat arkadaşlarım getirdi, sanıyorum, yanlışlık yapmamışlardır. Bahsettiğim mit belgesinin mit belgesinin üzerinde o zamanki mit müsteşarı Şenkal Atasagun un üst yazısı var o belgeyi hazırlayan ve cumhurbaşkanına sunan mit müsteşarı Sönmez Köksal dır. 60 sayfalık belgenin altında Sönmez Köksal ın imzası var. Ama o belgeyi biz mahkemeye istediğimiz zaman müsteşar Şenkal Atasagun du bir üst yazıyla bizim istememiz üzerine başbakanlığa gönderiyor. Sonra da başbakanlıktan mahkemeye geldi. İşte Şenkal Atasagun un yazısı, aynı şekilde ne diyor. Ankara 20 asliye hukuk mahkemesinin mahkemesince talep edilen bilgi notunun anılan mahkemeye görülmekte olan manevi tazminat davasıyla bağlantısına dair her hangi bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte söz konusu bilgi notu ip genel başkanı Doğu Perinçek’in tarafından ekim 1996 tarihli itibar ile cumhurbaşkanı sayın Süleyman Demirel e gönderilen tamamen açık kaynak bilgilerden alınan oluşan dosyanın incelenmesi yönünde vs. diyerek başbakanlığa bu belgeyi gönderiyor. Oradan da mahkemeye gönderiliyor.Bu belge nerde savcılar sağ olsunlar bu belgeyi de başka bir klasöre atmışlar neden iddianamede bunları bu belgeleri gizli belge diye gösterdiler ya beni suçlayacaklar belgelerin dava dosyasından alındığını kimse anlamasın. Bu belge nerde klasör 197 de demin ki hangi şeydeydi ek klasör 4 de, evet bu belgeyi de takdim ediyorum. Şimdi sayın başkanım gelelim bu belgelerin

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:28

içeriğine, bu belgelerin ikisi de çok önemli belgelerdir. Avukatlık büromda yapılan aramada elde edilen belgelerden biri 101 sayfalık bir ibaret önsöz ile başlayıp başbakanla ilgili soruşturmanın sonucu için yasal düzenleme yapılması karara bağlanmalıdır diye biten doküman olarak nitelenmiş iddianamede böyle niteleniyor. Sayın başkanım, bu belge başbakanlık teftiş kurulu Kutlu Savaş tarafından hazırlanmış ve klasör 171 de dava dosyası, klasör 171de bulunuyor. Doğu Perinçek isimli klasörde, bu belgenin tam metnidir. Eksik sayfalar yok bunda, şimdi eksik sayfalar meselesi var onu da daha sonra anlatacağım bunda eksik sayfalar yok bakın bu susurluk raporunun niye suçlama konusu yapıldığını anlamamıza yarayacak bir bilgi niye bu belgelerin benim büromda dosya dağıtılarak alınmış olduğunu gösteren önemli bir unsuru belgeden okuyorum şimdi size, efendim bu belgenin susurluk raporunun 8 sayfasında şöyle deniyor. Halen milletvekili sayın Hayri kozakçıoğlu, Kozakçıoğlu’nun ben olağanüstü hal bölge valisiyken yeşil kod adlı Mehmet Yıldırım’ı bölge sınırları dışına çıkarmıştım. Dediği olay her neyse bu olay her neyse bölge dışına çıkarmıştım dediği olay neyse bizimde susurluk olayından anladığımız aynı şeydir sayın Kozakçıoğlu işaret etmektedir ki yeşil adlı kişi olağanüstü hal valilik çalışmaları için yararlı değil, zararlıdır. Ama aynı kişi jandarma için mit için zararlı değil yararlı bir kişidir. Hatta o kadar yararlıdır ki, Kocaeli emniyet müdürü Hadi Özcan isimli çete reisinin, emniyet müdürü hadi Özcan isimli çete reisinin teslim olması için yeşilin aracılığına başvurmaktadır. İşe bakın emniyet müdürüyle içli dışlı mitle içli dışlı jandarmayla içli dışlı olağanüstü bölge valiliğiyle içli dışlı yeşil denen adam, devam ediyorum. Bu kişi o kadar yararlıdır ki polis tarafından yanlışlıkla veya mite gözdağı vermek için karakola götürülüp sorgulandıktan sonra gelip adamınızı alın denmekte ve serbest bırakılmakta mitte kırılan kaburga kemiklerini tedavi ettirmektedir. Susurluk olayı nedir. Kasım 1996 dan itibaren faili meçhul olaylar adeta bıçakla kesilir gibi durmuştur susurluk işte budur. Şimdi bu kaburgası kırılan adam nasıl kaburgası kırılmış nasıl mite gitmiş ve mitte ki hamisi kim şimdi ona gelelim gene Kutlu Savaş raporundan sayın Kutlu Savaşın sözleriyle aktarıyorum. Bingöl ilimizde görevli bir personel aracılığıyla 1994 haziran ayı içerisinde getirdiği bir teklifte çeşitli Avrupa ülkelerinde faaliyette bulunan ve bir grubun istenildiği takdirde bazı eylemleri taşeron olarak gerçekleştirmesi kendisi Mehmet Mahmut Yıldırım aracılığıyla sağlanabileceğini belirtmiş bu konu Mehmet Eymür e iletilerek görüşmesini sağlamasını talep etmiştir. Bunun üzerine adı geçen eylül 1994 ayında ilişkiye geçilmiştir. İlişkiye geçen Mehmet Eymür şahıs ocak 1995 tarihinde Ankara emniyet müdürü tarafından gözaltına alınmış, yapılan sorguda, kim gözaltına almış, Ankara emniyet müdürü almış Orhan Taşanlar o dönem yapılan sorguda sürekli olarak kendisinin teşkilatımızla olan ilişkileri ilişkide bulunduğu kişilerin kimler olduğu verdiği bilgilerin neler olduğu dönemin Ankara emniyet müdürü Orhan Taşanlar tarafından bizzat sorulmuştur. Sorgu sırasında adı geçen Orhan taşanlara nerede sorgulandığını bilmek istediğini Türk emniyet teşkilatına ait bir birimde Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili diğer kuruluşlar hakkında sualler yöneltilmesini yadırgadığını ifade etmiştir. Bahse konu sorgu sırasında ayrıca şahsın kendisine ait silahı silahın kullanılması suretiyle boş yere atış yapılmış, bilahare sorgucular bu atışlar sırasında silahtan çıkan kovanların gündeme gelebilecek bir eylem sonrasında olay mahallinde bırakabileceğini söyleyerek şahsı tehdit etmişlerdir. İşe bakın, Ankara emniyet müdürü mitin bir adamını ayak yerine silah sıkarak tehdit ediyor bu mermileri götürür başka yere bırakır bir cinayette seni sanık yaparım diyor. Şahsın sorgu sırasında kırılan kaburga kemiği kaburga kemiklerine geldik teşkilatımızın konuyla ilgili olarak bilgilendirmek üzere geldiği sırada tarafımızca tedavi ettirilmiştir. Adı geçen 30 kasım 1996 tarihinden itibaren irtibatımız kalmamıştır. Mitin bu yeşille irtibatı ne zamana kadarmış 30 kasım 1996 ya kadarmış, sayın yargıcım dikkatinizi çekiyorum. 3 kasım 1996 da susurluk olayı patladı yani 27 gün sonrasına kadar susurluğun yeşil mitin adamıymış bunu mit yetkilileri söylüyor. Kutlu Savaş söylüyor. Başbakanlık teftiş kurulu başkanı söylüyor, yazıyor. Mit bu mitin açıklamaları bunlardır ve oldukça ketum ve anlatıma hakim olduğu aşikardır diyor. Şimdi önemli bir şey daha söylüyor. bakın bu sayfanın altında bir alıntı var, bir dipnot var o dipnotu okuyorum şimdi size Mehmet Eymür içişleri bakanı Meral Akşener’e yazdığı 12,2,1997 tarihli mektubunda içişleri bakanı meral Akşener’e Mehmet Eymür yazmış. Hanefi Avcıyı şikayet ederken Ankara emniyet müdürü Orhan Taşanların kendisini gece 03 de arayıp yeşilin teslim alınmasını istediğini, Ankara bölgesinde kendisinin de ilgililere ilgileri olmadığını söylediğini naklediyor. Yani yeşil kaburgaları kırıldıktan sonra

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:29

kime teslim edilmiş kim teslim almış Mehmet Eymür, Mehmet Eymür ün kendi mektubunda yazılı. Yani yeşil Mehmet Eymür ün adamıymış peki Mehmet Eymür kim, şimdi savcılara soruyorum, bu davanın tanığı yani yüzlerce faali meçhul olaya imzasını atmış kişinin hamisi bu davanın tanığı susurlukçular bu davanın tanığı nasıl oluyor şimdi. Nasıl oluyor onlar tanık biz sanık, bunu bu yalanları yazan medyaya da söylüyorum. Nasıl oluyor Eymürler tanık bizde sanık. İnsanlarda hiç vicdan yok mudur? Ahlak yok mudur? Geliyorum bir başka önemli noktasına sönmez Köksal, müsteşar bakın ne diyor Kutlu Savaşın metninde siz tırnak içinde Sönmez Köksal’ın sözlerini naklediyor. Siz mitin her zaman saygın kişilerle mi çalıştığını zannediyorsunuz. Kutlu Savaşa söylüyor. Şeklinde bir soru sormuştu kendilerine açıklamaya çalışmış kendileri açıklamaya çalışmıştı sonra da kendisi açıklamaya çalışmış mit uygun kişilerden o alanı bilen kişilerden bilgi toplayacaktır. Ancak kişilerin mite hizmet etmekle saygınlık kazanma kazanmayacağı gibi mitte de o kişilerin seviyesine inmiş olmaz oysa yeşilin Mehmet Eymür e baba babacığım demesi Mehmet Eymür e baba babacığım diyormuş. Kocaeli emniyet müdürüyle Hadi Özcan ın durumunu araştırması probleminin varlığına işaret eden bir ilişkidir. İşte sizin tanığınız Mehmet Eymür evet sayın savcım Mehmet Eymür bu niye burada sanık değil. Hani susurluğu soruşturuyorduk, susurluğu kapatanlar o dönemin başbakanı, o dönemin başbakanı kim, Erbakan o dönemin başbakan yardımcısı kim Abdullah Gül, o dönemin refah partili İstanbul belediye başkanı kim Tayyip Erdoğan o zamanın adalet bakanı kim Turgut Kazan ne diyordu susurlukla ilgili fasa fiso gulu gulu dansı Şevket Kazan özür dilerim. Gulu gulu dansı mum söndürüyorlar. Alevilere hakaret etmek için evet aynı şevket kazan Sivas davası sanıklarının katillerinin avukatıydı. Nerde onlar, soruyorum nerde onlar hani susurluğu soruşturuyordunuz, nerde onlar, takdim edeyim, sayın başkanım. Aramayın, şimdi çatlıya geliyorum. Aynı belgede, hani devletin kullanıp sonra paspas gibi attığı adam. Yedi tiplinin katili bakın ne diyor susurluk raporunda, sayın Kutlu Savaş. mitin Çatlıyı sayfasını da söyleyeyim 79, mitin çatlıyı nasıl keşfettiği şüphesiz ilgi çekici bir konudur. Bu husus sayın başbakanın başkanlığında yapılan toplantıda dile getirilmişse de, bu konuda arşiv kaydının bulunmadığı ifade edilmiştir. Kayıt olmayabilir fakat bilgi vardır. Israrı da netice vermeyince çatlının 1980 yılların başında o tarihte mit mensubu olmayan Hıram Abas tarafından Haluk Kırcı, bakın siz isimlere Hiram Abas, Haluk Kırcı, ve bazı ülkücüleri organize ederek cumhurbaşkanlığının izniyle ermeni terörüne karşı yurt dışına sevk ettiği daha sonra grubun mite devredildiği mite devredilmişler iddiasını tekzip edip etmedikleri sorulunca mit müsteşar yardımcısı sayın Alpay ne diyor. Tekzip etmediklerini ifade etmişlerdir. Yani devlet mit katilleri kullanmış tekzip etmiyoruz diyor. Yurtdışına gönderdik şöyle ettik böyle ettik. Şimdi devam ediyorum sayın başkanım orda bitmiyor. kaçtıktan sonra Avrupa da kendisine yardım edecek pek çok kişi ve grup bulabilirdi ve bulmuştur da, çatlıyı önce mit kullanıyor, şimdi devamı var devamı daha önemli çünkü susurluk olayıyla olan kısmı devamı Türkiye’ye döndükten sonra sığınacak bir yere ihtiyacı vardı. Bu yer önce İstanbul emniyet, İstanbul emniyeti yerde tırnak içinde ilgililer o bilgiyi veriyor. İstanbul emniyeti, daha sonra 1993 de kesin olarak emniyet genel müdürlüğü olmuştur. Ne zaman olmuş 1993, yani susurluk olayından üç yıl önce, Emniyet Genel Müdürlüğü emniyet genel müdürlüğü kendisini planladıkları yurt dışı eylemler için güvenilir bir silah olarak korumaya almıştır. Devam ediyor, bizim üzerinde durduğumuz husus devletin sergilediği acımasız tablodur. Eğer çatlı sıkıyönetim mahkemelerinin ve Ankara sıkıyönetim komutanlığının tanıdığı hüviyetle idamla yargılanacak bir katil idi ise niçin bu hizmetlere gönderilmiştir. Soruyor daha sonrada gönderildiği hizmet bir ülke sorunu idi se niçin üç dört sene mahkum edilip cezasını çekip normal insan olarak hayata döndürülüp legalize edilmedi. Bakın bizim devletimiz katilleri de legalize ediyormuş, yurda döndükten sonra saygın bir teşkilat olan emniyet genel müdürlüğünün niçin kendisini bu şekilde istihdam etti pasaport silah vs. niçin temin edildi. Bu suallerin basit bir cevabı vardır. Herkes çatlıyı el altında bulundurmak, gerektiğinde kullanarak bir silah olarak arzusundaydı. Ölünceye kadar emniyet kullanmış yani çatlıyı, sayın başkanım ne zaman öldü 3 kasım 1996, o zaman emniyet genel müdürü kimdi, Mehmet Ağar istihbarat daire başkanı kimdi, Bülent Orakoğlu, başkan yardımcısı kimdi Hanefi Avcı, şimdi Hanefi Avcıyla,Bülent Orakoğlu bu davanın tanığı nasıl oluyor bu, nasıl oluyor. Nasıl susurlukçuları yargılıyorsunuz hani susurluk cinayetlerini işleyen çatlılar bilmem çutlular vardı. Cinayetler işliyorlardı bunlar, onları bulacak çıkaracaktınız. Şimdi katiller hamisi katilleri kullanan emri

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:30

veren bakın emri vermiş söylüyor emri veren emniyet müdürü, Edirne emniyet müdürü burada burada Sami Hoştan söyledi, ona çakal dedi hatta, ben demiyorum o dedi. O çakal dedi çatlıyla kaç defa görüştü ben bilmiyor muyum dedi. Evet Çatlının en yakın arkadaşlarından birisi tanığı Hanefi Avcı çatlıyla görüşüyor. Nerde Hanefi Avcı hani burada sanık değil o hani Türkiye’yi temizliyorduk katillerden katillere emir verenler emniyet müdürü, katillere emir verenler istihbarat dairesinin bir numaralı adamı. Kendisine kitaplar yazdırılıyor. Bülent Orakoğlu bu davada tanık. Bu manzaradan utanmak lazım ben Türkiye’ye bütün basına sesleniyorum. Bu manzaradan utanmak lazım. Bizim burada ne işimiz var katiller dışarıda bizim aleyhimize tanık olmuş biz de burada sanığız. Evet evet nasıl olur bu, bunu affedeceğimizi kimse bizden beklemesin, bunu affetmeyeceğiz bakın bunu bütün şeyiyle söylüyorum. Eğer yaşarsam eğer yönetici olursam bu alçakları mutlaka bu kürsülere getireceğiz. Göreceksiniz bunu”

Mahkeme Başkanı: “ biraz daha sakin olur musunuz sizi dinliyoruz anlıyoruz hislerinize saygı duyuyoruz ama belli bir ölçüyü kaçırmayalım lütfen lütfen”

Sanık Nusret Senem : “sayın başkanım sayın başkanım affedersiniz geçende özür dilerim size ufak bir tariz de bulundum haklı olarak çok büyük tepki gösterdiniz ben 11 aydır linç ediliyorum partim linç ediliyor. Benim zaman zaman ölçüyü kaçıracak şekilde konuştuğumu fark ediyorum özür dilerim o o o o hissime bağlayın”

Mahkeme Başkanı: “biz anlıyoruz bir birimizi de ses yükseliyor sadece “Sanık Nusret Senem :” evet özür dilerim insanız etten kemikten oluşuyor insan bazen sinirlerine

hakim olamıyor bu kadar haksızlığa isyan etmemek mümkün müdür. Evet isyan ediyorum. Susurluk dosyasını sayın genel başkanımın hazırladığı dosyayı Çiller ağır yüce divana bu dosya gönderecek diye Türkiye Büyük Millet Meclisi susurluk komisyonuna veren benim fotoğrafıyla takdim ediyorum. Sayın başkanım susurluk raporunu başbakanlıktan istedik ekleriyle birlikte gelen yazı burada mahkemenize okuyacağım onu da, kısa bir kısmını teftiş kurulu eski başkanı Kutlu Savaş tarafından tek nüsha olarak düzenlen ve dönemin başbakanı sayın Mesut Yılmaza sunulan raporun başbakanlığımızdaki mevcut nüshasının tasdikli birer fotokopisi ilişiktedir. Teftiş kurulu başkanlığı kayıtlarında söz konusu raporun başka bir nüshası bulunmamaktadır. Bilgilerinizi rica ederim. Şimdi sayın başkanım, hani bunlar susurluğun üzerine gidiyorlardı. Başbakan hep söylemiyor mu çetelerle uğraşıyoruz diyor. Peki çeteleri anlatan bir rapor var, elinde niye gizletiyorsun, niye gizletiyorsun. Gönderdiğin rapor 101 sayfa susurluk raporu 119 sayfa bak buraya yazmışlar 119 sayfa diye, 119 sayfa diye yazıyor ek 119 sayfa rapor. Gelen 101 sayfa nerde onun 19 sayfası niye gizlettiniz ben mahkemenize dilekçeyle takdim ettim. 13 tane eki var 13 tane eki var bütün suçları tek tek gösteriyor. Kimin kiminle irtibatı telefon kayıtları her şey bütün belgeler var bu susurluk raporunun değerlendirmelerine kaynaklık eden bütün o belgeler eklerde var. 13 tane sayfa sayfa söyledim. Verdim mahkemenize, sayfalarıyla gelmediği suretçe ekleriyle gelmediği surece bu başbakan bu başbakanlık kesinlikle suçları gizlemektedir. Türkiye’ye karşı yapılan cinayetleri gizlemektedir. Bunu buradan bütün dünyaya ilan ediyorum. Gizlemektedir. Bu belgeleri göndermezlerse, bunun hesabı onlardan sorulacak. Bakın burada ekleriniz saymışım hangi sayfalarda Kutlu Savaş raporunun 42. sayfasında ek 2, 52 sayfasında 3, 54. sayfasında ek 4, 56. sayfasında ek 5, 56. sayfasında ek 6, 67. sayfasında ek 7, 68. sayfasında ek 8, 74. sayfasında ek 9, 76. sayfasında ek 10, 82. sayfasında ek 11, 91. sayfasında ek 12, 109. sayfasında ek 13, 13 tane ek var, sayfa sayfa bunun getirtilmesini istiyorum eğer burada adil bir yargılama olacaksa bunlar gelecek sayın yargıcım bizleri burada tutabilirsiniz biz bir millet adına yargılama yapan bir mahkemenin önündeyiz, ama adalet isteriz. Adil olunduğunu görmemiz lazım. Bizim aleyhimizde olmadık lüzumsuz hiçbir işe yaramayan sahte belgeler üretilecek buraya sanık olarak geleceğiz ama kendimizi savunmak için istediğimiz belgeler gelmeyecek görmeyeceğiz buna adalet denir mi, bu adaleti sağlamanızı bekliyoruz mahkemenizden. şimdi efendim geliyorum mit raporu, belgelerini sundum efendim 60 sayfa yine iddianamede benimle ilgili bahsedilen suçun yasaklanan bilgileri elde etmek suçunun delili olarak sunulmuş olan diğer belgeyi yani mit raporunu değerlendireceğim, bu belge dosyada 7-8 klasörde var, 61 sayfa ama ilgili sayfalarını aldım oraya diğer sayfalarını almadım. Efendim bu sayfa bu belge genel başkanım sayın Doğu Perinçek’in

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:31

cumhurbaşkanı o zaman sayın Demirel di. Cumhurbaşkanına sunduğu susurluk belgeleriyle ilgilidirler çiller özel örgütü diye ifade edilen belgeleri sunması de kaynak alınarak hazırlanmıştır. Mit raporunda uzun bu anlatılır. O Doğu Perinçek’in sunduğu belgelerden hangileri doğrulanmış, hangileri araştırılırsa doğrulanabilir hangileri doğru çıkmamış, rapor böyle üç bölümden oluşuyor. Şimdi doğrulananlar hemen söyleyeyim. Sayayım doğrulananları, iddiadan doğrulananlar Sönmez Köksal imzalı bu belge bu belge benim 20 asliye hukuk mahkemesinden istediğim ve başbakanlık tarafından gönderilen belgedir. Belgelerini de sundum şimdi burada diyor ki doğrulananlar. Çatlının sahte kimlik kullandığı iddiası, doğrulanmış, çatlının eroin kaçakçılığı yaptığı iddiası doğrulanmış çatlının Ali Yasak ve Sedat Bucak aşireti mensuplarıyla istilaklı olduğu iddiası , çatlı ın emniyet mensupları ile ilişkili olduğu iddiası buda doğrulanmış Mehmet Ağar’ın haluk Kırcıyla ilişkisinin bulunduğu iddiası o da doğrulanmış, çatlının çünkü düğün fotoğrafları var Erzurum da vali iken, çatlı nın 12 eylül 1980 öncesi mehmet ali ağca ile ilişkili olduğu iddiası bu da doğrulanmış, çatlının kokain kullandığı iddiası doğrulanmış, bunu araştırılmasında fayda görülenler, Önemli nokta budur. Şimdi geçiyorum buraya onları saymayacağım, bir tane önemlisi var, o da şu, diyor ki raporun 11 sayfasında. Fethullah hocanın çiller in kara para aklama işinde gizli ortağı olduğu, Fethullah hocacıların CIA nın bölgemizdeki en önemli silahı olduğu, Fethullah hocacıların CIA nın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu iddiaları. Maliye bakanlığı müfettişlerinin Fethullah gülen in mali kaynaklarının incelenmesi ile içişleri ve dış işleri bakanlıklarının ilgili kuruluşlar ile yapacakları koordine sonucunda çözülebileceği değerlendirilmektedir. Şimdi gelelim olayın içine, şimdi bam teli bu. Bu bir istihbarat. Bakın karargah evleri gibi ikaz istihbaratı değil. Doğrulanmış bir istihbarat, MİT öyle diyor. Biz bir belgeyi araştırıp doğrulatmadığımız zaman istihbarat haline getirmeyi diyor. doğrulanmış ve liderler zirvesine sunulmuş, cumhurbaşkanı, başbakan, parti liderlerinin bulunduğu mekana sunulmuş. Bunların hepsi doğru peki araştırıldı mı bu hayır. Fethullah hoca olunca akan sular duruyor. O zaman dediler ki, bu raporda böyle bir bölüm yok. Peki açıyorum raporu var mı imiş böyle bir bölüm, buyurun Fethullah gülen yedi sayfa Fethullah gülen ile ilgili bölümü var peki bu bölümde ne deniyor onada gelelim. Geçenlerde Fethullah gülen in yirmi beş milyar dolarlık bir imparatorluğa hükmettiği yazıldı. Doğru belki daha fazladır. Ama araştırılıyor mu hayır, bir hiç gücü olmayan arkası olmayan biri olduğu zaman bu devlet aslan kesiliyor. Fethullah gülen olunca belgeler berhava oluyor olsa da kayboluyor belgeler bakın şimdi okuyorum. ABD deki Risalei Nur enstitüsünün çalışmaları yönlendirmek maksadı ile gizli olarak anılan ülkeye gitmiş, ardından avusturalya ya geçerek Türk öğrencilerin akademik eğitim akıl ve okul ve kaldıkları yerleri ziyaret etmiştir. 1991 yılı içersinde MÇP den ayrılarak, yeni bir parti kurma çalışması içine giren Muhsin Yazıcıoğlu nun maddi manevi olarak desteklemiştir. Ne imiş, Muhsin Yazıcıoğlu nun partisini de kurduna Fethullah imiş. Tuncay Güney bir yalanlama gönderdi Muhsin Yazıcıoğlu na seninle ilgili mülakatta bir şey söylemedim dedi.. Onun mülakattan çıkarıldığını biliyoruz. o bilgi işte burada bakın 96 yılında MİT belgesinde MİT in raporunda. Doğruymuş demek ki. Fethullah gülen ile Yazıcıoğlu nun yolları bir tek burada mı kesişmiş hayır. Gelelim hrant dink davasına yollar orda da kesişiyor. Hrant dink davasında büyük birlik partisinin eski il başkanı yeni bir il başkanı sanık. Sanıyorum İstanbul daki mahkemede yargılanıyorlar. Orda sanık ikisi de. Peki Erhan Tuncer Yazıcıoğlu Trabzon u ziyaretinde Yazıcıoğlu nun koruması arkasında resimleri yayınlandı. Peki yasin hayal iki de bir penceresine çıkıyor. Muhsin Yazıcıoğlu başkanıma selamlar diye bağırıyor. Alperen ocağının üyesi. Peki o cinayetteki yasin Hayali, Erhan Tunceli, Samast ı kullanan kişi kim, Trabzon o zamanki Trabzon emniyet müdürü şimdi ki emniyet genel müdürü Ramazan Akyürek, demek ki Fethullahçılar ve Muhsin Yazıcıoğlu nun yolu Hırant Dİnk cinayetinde de birleşmiş orda da birlikteler. Yolları Danıştay olayında da birleşmiş. Nasıl birleşiyor bakın Alpaslan Arslan burada avukat Mehmet Taşkesen anlattı. Büyük Birlik Partisinin Alperen ocaklarının üyesi Alpaslan Arslan, Danıştay davası sırasında açık bir beyanda bulundu dedi ki Fethullah Gülen den özür dilerim onu üzmüş olabilirim duruşma tutanaklarında var. Alpaslan Arslan’ın babası zaman gazetesinin müdavimi zaman gazetesine yaptığı hizmetler dolayısıyla üzüntülerini baran dergisine yazdı orda okudum ben baran dergisine, bütün aile efradı Elazığ da Büyük Birlik Partili, bakın Fethullah Gülen’in yolu ve Muhsin Yazıcıoğlu nun yolu burada birleşti. Danıştay olayında da birleşti. Fethullah Gülen Çatlı ve Haluk Kırcı bunların yolu da birleşiyor. Susurluk raporunda işte sunduğum mit

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:32

raporunda aynı örgütün adamları, peki bunlar sanık mı hayır, bunlar şimdi bu davanın bu davanın en önemli iddia sahipleri neredeyse savcı, buradaki herkesi mahkum ediyorlar. Muhsin Yazıcıoğlu ikide bir çıkar Ergenekon ile ilgili laflar eder. İlişki öyle olur. İlişki Trabzon daki ilişki gibi olur. Burada öyle bir ilişki kurabiliyor musunuz? Fotoğrafıyla üyeleriyle il başkanıyla eskisi yenisi hepsi Muhsin Yazıcıoğlu’yla birlikte Ramazan Akyürek’le birlikte neden sanık değil onlarda biz sanığız. Böyle Cumhuriyet savcılığı olur mu, burada hiç irtibat kurulamayacak meseleleri getirip irtibat var diye söylüyorsunuz, bir telefon etmiş, her şey ortada nasıl irtibat yok niye bunlar soruşturulmuyor. İşte bu dava gladyo davası olduğu için o olaylar gladyonun eylemleri olduğu için. Bazı insanları suçlamak için uydurulmuş, düzenlenmiş planlar eylemler olduğu için soruşturamıyorsunuz. Gladyo yargılanamıyor. Hala bütün haşmetiyle iktidara çömelmiş iktidarın içine girmiş ve faaliyet yürütmeye devam ediyor. Bunlar gladyonun eylemleri işte ve o eylemlerde bizlere atmaya çalışıyor. Gladyonun teorisinde bu var kendi yaptığın eylemleri başkasının yaptığını düşmanın yaptığını gösterecek şekilde provokasyonlar yapacaksın diyor. Teorisinde var onun. Onun teorisi bu, bu teorinin uygulamaları bunlar işte. Bunları kanıtlıyoruz. Bunlar şimdiden iddianamedir. Sayın yargıcım bu, bunları söylüyoruz bunlar boşa gitmeyecek bunlar iddianamedir. Bu söylediklerim ilerde bu dediğim şahısların iddianamesi olacak. Bir başka başlık beni suçlayan bir başka başlık. Ayrım yapmak amacıyla kişisel verileri kaydetmek, sayın başkanım, ceketimi tekrar çıkarmak ihtiyacındayım.”

Mahkeme Başkanı: “ yoruldunuz, bir on beş dakika mola verelim”Sanık Nusret Senem :” peki peki efendim”Mahkeme Başkanı: “duruşmaya kaldığı yerden devam olundu”Sanık Nusret Senem sorgu ve savunmasının devamında : Sayın başkanım ayrım yapmak amacıyla kişisel verileri kaydetmek şeklinde bir suçlama daha

var, iddianamenin 1999. sayfasında, bu iddiaya göre ben işte ben bu bulunan CD’ler içinde tutanakta olmadığını bir anlamda kanıtladığımı düşündüğüm CD’ler içerisinde Yargıtay üyelerinin işte kişisel durumlarını kaydetmişim, alevi, Sünni, Kürt, Türk efendim şu inançtan şu siyasi görüşte bu siyasi görüşte şeklinde iddialar var. Şimdi ben savcılıkta bunu belgeyi göremiyoruz tabi savcılıkta bu soruşturmanın gizliliği nedeniyle sanıklar bile belgeleri göremiyor. Belgeyi göremedim ama böyle şeyler olduğunu söylediler. Bir kısım Yargıtay üyelerinin isimlerini falan saydılar. Ben tanıdıklarımı tanımadıklarımı söyledim. Fakat sayın başkanım benim 40 yıllık siyasi mücadeleme baktım bu iddiaya baktım hakkaten hakaret gibi geldi bana, açıkçası bunu bir hakaret olarak addettim. Ben Ardahanlıyım kendim Türk kökenliyim bunu söylemek hiç icap etmez ama yani bu iddiaları cevaplaya bilmek bakımından bir ön bilgi olarak söyleyeyim. Benim bütün hayatım kim olursa olsun Kürtmüş, Türk’müş hiçbir şey fark etmeden inandığımı siyasi düşünce doğrultusunda mücadele etmek oldu. Mesela bakın bir iki tane örnek vereceğim şimdi genel başkanım burada 91 yılındaki Diyarbakır Batman, Silopi efendim Şırnak ondan sonra Van mitinglerini görüntülü olarak sundu heyetinize, ben o zaman sosyalist partinin başkanlık kurulu üyesiydim ve 90 yılından 92 yılına kadar Diyarbakır’da yaşadım. O bölgenin sorumlusu olarak ve o mitinglerin Cizre de, Şırnak’ta, Silopi’de olanlarını bizzat örgütledim. Diğerlerini de yine benim sorumluluğumda olan il yönetimleri örgütledi. Ve onlara da bizzat nezaret ettim. O binlerce on binlerce insanın sosyalist partinin ve Türk bayraklarının altında toplanılmasının sorumlusuyum, orda. O işleri bizzat yapan kişiyim, efendim burada yine sayın genel başkanım Aslanoğlu köylülerinin mücadelesini anlatan CD’ler izletti size, 2005 yılında ağalığa karşı başlayan mücadelenin olduğu bir köy burası ve ben bu köyün hem köye saldırı dolayısıyla ölen kişilerin yakınlarının vekili oldum, hem de o köyden bu olay nedeniyle tutuklanmış 9-10 tane köylünün Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmalarının vekiliyim ve onlarla bütün gücümle uğraştım ve o şahısların hepsi dışarıda. O köye yapılan saldırı sonucunda iki değerli arkadaşımız daha bu yıl temmuz ayında öldürüldü. Ağalığa karşı yürütülen bütün mücadelenin içindeyim, bizzat o yörelerde bulunarak içindeyim. Sonra 2004 yılında yine Bismil’in Sinan köyünde ağalığa karşı yürütülen bir mücadele oldu o mücadelenin Diyarbakır’a yansıyan bir mitingi var o mitingin başında yürüyen kişiyim. Mitingi organize eden işçi partisinin yetkilisiyim. Emniyet müdürü geldi benim yanıma Atatürk posterlerini Türk bayraklarını gördü, köylülerin coşkusunu gördü ağalığa karşı Atatürk’e sarılan bayrağa

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:33

sarılan coşkusunu gördü, gözleri yaşlı şekilde bana dedi ki, bize burada 20 yıldan sonra ilk defa Türk bayrağının göklere dikildiğini gösterdiniz. Türk bayraklarını gösterdiniz. Hakkaten ağlayarak anlattı şey yaptı söyledi bunları bana ben Urfa kapıdan istasyon meydanına kadar onların önünde yürümüş işçi partisi yetkilisiyim. O eylemi organize etmiş adamım. Binlerce benim güneydoğu da dostum var. Hala devam eden hala devam eden Cizre’de, Şırnak’ta, Uludere’de Van’da binlerce dostum var benim. Yani işçi partisinde belki de o bölgeyle ilgilenen kişilerden çok sayıda kişiden biriyim. 8-10 kişi varsa onlardan biriyim. 75 yılından beri, yeni bir şey de değil. Ve her türlü tehlikeyi göze alarak ölüm tehditlerini göze alarak, Diyarbakır’da aydınlık bürosunda birlikte kaldığımız Halit Güngen’i Hizbullahçılar öldürdüğünde de ben güneydoğudaydım. O bölge de hala görevlerime devam ediyorum. Güneydoğudan işçi partisini Türkiye’nin birliği bütünlüğü için milletimizin birleşmesi için mücadele eden devrimcileri kontur gerilla yöneticilerini katlederek süpürmüştür bir dönem, ama asla oradaki sevgiyi işçi partisine karşı orada olan ilgiyi söndürmeleri mümkün değildir. o halkın biz her şeyimizle içindeyiz ve gönlündeyiz. Ben nasıl böyle bir ayrım yapabilirim. Benim hayatım bir başka kefeye koyalım bir de şu kıytırık iddiayı bir başkaya koyalım hiç hiç ölçü kabul eder mi. Ben bütün hayatımla oralardayım zaten. Alevi Sünni ayrımı yapmışım, sayın başkanım, ben 1978 aralığında 19-25 tarihleri arasında cereyan eden Maraş olaylarının sonrasında o dönemde işçi partisi, işçi köylü partisinin Türkiye İşçi köylü partisinin Ankara il başkanıydım. İl başkanlığını bıraktım, gittim oraya bir buçuk yıl Adana’da yaşadım. O davanın duruşmalarını Adana spor salonunda bir buçuk yıl her gün gece saat 11’lere 12’lere sürecek şekilde izledim o davayı, alevi vatandaşlarımızın avukatlığını yaptım. Onlarla yatıp kalktım. 45 gün Maraş’ta keşifler yaptık, onlarla bulundum. Çorum olayının arkasından Doğan Yurdakul’la birlikte Çorum’a giderek, adeta Çorum olaylarının iddianamesini yazdım. Anlatacağım biraz sonra, ben nasıl alevi Sünni ayrımı yapabilirim. Benim hayatım bunun tam zıttı. Bütün hayatım tam zıttı. Sivas davasının avukatıyım. Oradaki müdahillerin avukatıyım. Burada Mehmet Cengiz arkadaşım, Şenal hanımla Türkiye barolar birliğiyle birlikte bir ekip olarak yürüttük, biz bu davayı. Ben nasıl din ayrımı yaparım. Gümüşhane baro başkanının avukatıyım. Öldürülen baro başkanının yakınlarının avukatıyım. Ankara’dan Gümüşhanelere taşınmışız. Ve bunlar hep kelle koltukta olan şeyler. 80 öncesini bir hatırlayın, bir davanın avukatıysanız, karşı tarafın düşmanı olurdunuz. Ölüm olayları yaşamışız yanı başımızda arkadaşlarımız öldürülmüş, bizler ölüm tehditleri almışız ölüm tehlikeleri atlatmışız. Bir hayat bir ömür bu ben bunu hakaret kabul ederim. Büyük bir hakaret, hiçbir değeri olmayan hiçbir değere hiçbir büyük ülküye değer vermeyenler ancak böyle iddialarda bulunabilir. Ben böyle lekeleri sahiplerine iade ederim. Ben böyle lekeleri kabul etmem. Kimse bana böyle bir leke atamaz. İstediğiniz cezayı verirsiniz beni asla bu yaptığım şeylerden geri döndüremezsiniz yaşanmış bir hayattı yok kimse yok kabul edemez. Reddediyorum bu, nefretle şiddetle reddediyorum. Bakın ben şimdi bir belge sunacağım size, 2000’e doğru dergisinin 21 nisan 1991 tarihli, bir ilk olduğu için bunu sunacağım Silopi Cudi dağının hemen eteğinde iki tane köy boşaltılmış köy, birisi dere başı köyü, birisi yazı köyü, ben bu köylüleri 1991 yılında Şırnak valiliğiyle içişleri bakanlığıyla mücadele ederek uğraşarak jandarmayla uğraşarak geri köylerine gönderttim. Haberi 2000 e doğru dergisinde. bu ilktir. 1991 yılında yüzlerce köy sürekli boşaltılırdı. Ben o köylüleri geri göndermişim. Aydın Aslan rahmetli oldu vali Şırnak valisi, Şırnak valisiyle cebelleşerek, Silopi’deki jandarmayla cebelleşerek, onların tehditlerine falan pabuç bırakamayarak yazmışım çizmişim yapmazsanız dava açacağım demişim ve o köylüleri almışım o kendi köylerine geri götürmüşüm. Haberi burada takdim ediyorum. Demin anlattım Sinan köylüleriyle ilgili, Sinan köylülerinin ağalığa karşı yürüttüğü mücadeleyi, hem mitingine katılmışım hem sonra ki kavgalarına destek olmuşum. Sayın Korgeneral partimizin genel başkan vekili yardımcısı sayın korgeneral Yaşar Müjdeciyle birlikte gitmişiz, köylülerle sohbetimizi gösteriyor. Aydınlık dergisinde yayınlanmış, bunu da takdim ediyorum. Böyle koyayım, şey yok, şuradan verebilirim. Yine demin anlattım, aynı köylülerin ağalığa karşı mücadele yürüttükleri bir başka nüshası aynen. Aydınlıkta böyle mücadelelerin yayın organıdır işte, terörün falan değil. Halkı savunan mücadelenin yayın organıdır, sesidir, aydınlığa da hiç kimse bir leke süremez. Üç buçuk Fethullahçının iftiraları falan sökmez aydınlığa şimdi efendim bu bahsettiğim olayla ilgili az kısaca ifade ettim şimdi Maraş davası meselesi Maraş olayı benim bölücülük falan gibi şeylerle değil tam tersine kontur gerillanın ülkemize

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:34

kastettiği bütün kitle katliamlarının olduğu dönemlerde hiçbir şahsi kaygı taşımadan can emniyeti vs falan hiçbir şeyi düşünmeden mücadele etmiş bir insanım avukatım Maraş olayı davası bunlardan birisi 19-25 aralık 78 de 111 kişinin öldüğü olay karar çok kalındı tabi kararı getiremedim. Ama karardan bazı bölümler getirdim. O davadan bir iki şey bölüm arz etmek istiyorum. Benim orda müdahil olduğumu gösteren müdahil vekillerinin falan şeyini gösteren bir kapağı ve içinde birkaç sayfa var, onu vereceğim. Sayın başkanım, bu davada hükümete karşı silahlı isyan vs. gibi iddialar var. Şimdi Maraş davası hükümete karşı isyan fiilinin işlendiği mahkemenin gerekçeli kararına geçmiş bir eylemdir. Hükümete karşı isyan fiili nasıl olur, onun da bir örneği olması bakımından belki savcılarımıza da bir esin kaynağı olabilir bu. Onun için bu karardan bir bölüm okuyacağım size. şimdi Maraş’ın il 111 kişi ölmüş bu olayda binlerce yaralı var çok büyük maddi kayıplar var, tam bir kontur gerilla eylemidir. Planlanışıyla işte ölüm olaylarıyla hükümete karşı fiiliyle propagandasıyla her şeyiyle tam bir kontur gerilla eylemidir. Amerikancı kontur gerilla, Türkiye’yi alevi Sünni diye bölmek için hükümeti devirmek için bu olayı planlayarak işlemiştir. Ve biz o olayı o tarihte böyle nitelemişiz, mahkemede de mahkemede de bu fikre mahkemede bu fikre büyük oranda katılmıştır. Onun belgelerini okuyacağım. Hükümete karşı isyan nasıl olurmuş, iki tane çocuğun vatan Bölükbaşı gibi telefon geyiğiyle hükümet falan devrilmez öyle fiille hükümete karşı isyan fiili de olmaz. Burada ne var, o ona telefon etmiş bu buna telefon etmiş geyik yapmış.Yok darbe olsunda şöyle olsun da böyle olsun da demiş. Bunla hükümet devrilir mi hükümeti devirmek böyle olur bakın okuyacağım şimdi. İl jandarma alay komutanlığı ve güvenlik görevlilerine saldırı, gerekçeli karardan okuyorum. 330. sayfası yine 23.12.1978 günü Refik Selim mahallesindeki olaylar bütün şiddetiyle devam ederken alay binasının etrafında bulunan eli sopalı baltalı ve silahlı şahıslar yakalanarak gözaltına alınmaya başlanmıştır. 24.12.78 günü şehrin muhtelif mahallerinde devriye görevi yapan jandarma müfrezelerin üzerine ateş etmek isteyen bazı şahıslar yakalanmıştır. 25.12.78 günü saat 15.45 sıralarında yine jandarma il komutanlığı binasına batı yönünden otomatik silahlarla ateş edilmiştir. Evet jandarma komutanlığına saldırı. gelelim Kahramanmaraş vilayet binasına saldırı. 24.12.1978 günü sabahleyin orman idaresi civarında oluşan elleri sopalı 1000–1500 kişilik bir topluluk Andırın Caddesi üzerinden yürümeye başlamıştır. Bu topluluk ordu ordu çok yaşa Müslüman Türkiye vali İçişleri bakanı Maraş’ı terk etsin diye slogan söylemekte söylemektedir. Bu topluluk Dumlupınar polis karakolu civarında Gaziantep 5. zırhlı tugay 2. mekanize piyade taburunun tabur komutanının ve diğer görevliler tarafından durdurulmaya çalışılmışsa da bu topluluk bu görevlileri aşarak yürümeye devam etmiş ve Kıbrıs meydanına çıkmıştır. Maraş’ın önemli meydanlarından biridir. Kıbrıs meydanı. Topluluk bu meydanı tamamen doldurmuş hatta bir kısmı arasa camiinin civarına taşmıştır. Topluluk Kıbrıs meydanında ordu millet el ele hükümet istifa valilik içişleri bakanına ölüm diye bağırarak Trabzon caddesine girmiş vilayet binasına yürümeye başlamıştır. Trabzon caddesi üzerinde bulunan Maraş vilayet binasının çevresi sabahtan emniyet altına alınmış ve vilayet binasının yanındaki adliye binasının köşesine ve Trabzon caddesinin üzerine kariyerler ve kariyerlerin önüne de askerler dizilerek yol kapatılmıştır. Biraz uzun okuyacağım, çok önemli bu niteleme bakımından çok da değil az az bir kısmı kaldı. Kahrolsun komünistler Müslüman Türkiye din elden gidiyor vali istifa içişleri bakanının kellesini istiyoruz. İçişleri bakanının kellesini istiyorlar. Şeklinde sloganlar atarak yürümekte olan bu topluluğun asker barikatı yardığı takdirde vilayete girmesi muhakkaktır. Yardığı takdirde o sırada vilayet binasında içişleri bakanı, il valisi, jandarma genel komutanı, emniyet genel müdürü, jandarma genel komutanı da var emniyet genel müdürü, 2. ordu komutanı ve diğer devlet ve hükümet ricali bulunmaktadır. Saldırgan topluluğa hükümet binasına 75 metre ve caddeyi kapatan kariyerlere 40 metre kala önce sözle dağılmaları için uyarı da bulunulmuştur. Topluluk bu uyarıyı dinlemeyerek devam etmiştir. Bunun üzerine olay yerinde bulunan 5. zırhlı tugay komutanı Tuğgeneral Mahmut Boğuşlunun emriyle önce kariyerlerdeki uçak savar ve ellerindeki piyade silahlarıyla havaya ikaz atışı yapılmıştır, saldırgan topluluk buna rağmen yine ilerlemeye devam etmiş kariyerlere 18 metre yaklaşmıştır. Bunun üzerin görevli erler piyade silahlarıyla tekrar havaya ikaz atışı yapmışlardır. Bu atışlar üzerine saldırgan topluluk duraklamış bu sırada topluluktan 5-6 kişi fırlayarak kariyerlere 7 metre kadar yaklaşmışlardır. Bunun üzerine erler tarafından yere ikaz atışı yapılmış, 80 mermiden, seken mermiden 7-8 kişi yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır. Bu sırada saldırgan

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:35

topluluktan ayrılmış olan sakallı bir şahıs yolun ortasında Tabancasını çekerek kariyerlere doğru ateş etmiş civardaki binalardan askerlerin üzerine ateş açılmıştır. Havaya ikaz atışı yapıldıktan sonra topluluktan birkaç kişi katil asker kime ateş ediyorsun diye bağırmışlardır. Hani orda ordu millet el eleydi. İkaz atışları üzerine saldırgan topluluk geriye dönerek kaçmaya başlamış ve üzerlerine kariyerler sürülerek dağıtılmıştır. Nasıl niteliyor efendim mahkeme bu durumu hukuki değerlendirme bölümünde, şimdi onu okuyalım. İşte vilayete saldırı, hükümete karşı isyan böyle olur. olay yerinde olay yerinde Türkiye’de demokratik anlamda sol çizgide bir program izleyeceğini, izleyeceğini öne süren bir siyasal kadro Türkiye Büyük Millet Meclisinde güven oyu alarak iktidar olmuştur. Bu siyasal görüşü benimseyen aşırı sağ siyasal görüşte benimsemeyen aşırı sağ siyasal görüşteki kuruluş ve kişilerin iktidarı anayasal yollarla değil de, şiddet eylemiyle zayıflatıp yıpratarak sonuçta istifasını sağlamak için sade vatandaşlar tahrik ve teşvik ettikleri bilinen bir gerçekliktir. İşte uzun süreden beri yapıla gelen bu tahrik ve teşvik sonucu Kahramanmaraş ilinde 23,12,78 cumartesi günü sabah erken saatlerden itibaren binlerce Sünni vatandaş sokaklara dökülmüş, 25,12,78 günü akşamına kadar Kahramanmaraş’ta devlet güçleri zaafa uğratılmış ve şehre sokaktaki güçler hakim olmuştur. Sokaktaki güçler Maraş’a hakim olmuş, saldırgan grup grubun eylemleri bir yandan zamanın icra organına yöneliktir bu husus özellikle saldırganlar tarafından söylenen sloganlar belirlemektedir. Sloganlar, Müslüman Türkiye komünistler Moskova ya komünistlere ölüm, milliyetçi Türkiye hükümetiniz gelsin sizi kurtarsın yaşasın Türkeş yaşasın MHP solcu evi gösterin alevi gösterin bizim ililerimiz içimizde sizinki nerede Ecevit gelsin sizi kurtarsın katil iktidar Türkeş burada Ecevit nerede, git Karaoğlan, git karaoğlanınızı çağır gelsin size yardım etsin. Biz Türkeş’imiz yanımızda kara itiniz nerede kimden medet umuyorsun Ecevit’ini çağır Türkeş karşındadır. Başbuğ Türkeş katil Ecevit Müslüman Türkiye, komünist Ecevit çık dışarı kocanı karaoğlana kurban ediyoruz. Böyle diyerek insanlar öldürülmüş, vali içişleri bakanı Maraş’ı terk etsin. Hükümet istifa valiliğe içişleri bakanına ölüm. Vali içişleri bakanının kellesini isteriz. Görülmektedir ki, saldırganlar kendilerini milliyetçi milliyetçiliği tabi kirletmek için milliyetçilikle hiçbir alakası yok, Amerikanın kontur gerillasının milliyetçilikle ne alakası var. Milliyetçilik Atatürk’ün anayasaya yazdırdığı bir devrim ilkesi, kendi görüşünde olmayanları komünist olarak kabul etmektedirler. Mevcut siyasal iktidarı hükümetiniz olarak niteleyip kendi hükümeti olarak kabul etmemektedirler. O zaman ki iktidar katil ve zamanın iktidar başı da kara it komünist ve katildir. Hükümetin temsilcisi olan içişleri bakanı ve valinin Maraş’ı terk etmesi ve istifa etmesi istenmektedir. İçişleri bakanının kellesini isteriz şeklindeki sloganlar saldırganların eylemini nereye kadar vardırabileceklerini gayet iyi gözler önüne sermektedir. İşte hükümete karşı isyan böyle olur. Böyle olur sayın yargıcım hükümete karşı isyan iki tane çocuğun telefon konuşmasıyla olmaz. Bu iddianamedeki iddialar saçmadır. Saçmadır bu iddialar. Evet biri bu sayın başkan şimdi Maraş’la ilgili olarak ben sayın gazeteci rahmetli Örsan Öymen’le bir röportaj yapmışım bu şimdi Maraş olaylarının yıl dönümü oldu mu hep televizyonlarda benim sesimle benim görüntümle gösterilir, bu sene de çok izledim cezaevindeki televizyonlardan çok bol zamanımız oluyor bütün televizyonları gezebiliyoruz. Aşağı yukarı bütün televizyonlarda benimle yapılmış bir röportaj gösteriliyor. Benim görüntülerimle, Maraş olayının kontur gerillanın bir eylemi olduğunu anlatıyor. Örsan Öymen’e de bunları anlatmışım. İnternette bu belgede geziyor. Nusret Senem yazıp tıkladığınız zaman çıkıyor. Binlerce şey var belki onun içerisinden bu da çıkıyor. Oradan bakılabilir. Bunu takdim ediyorum. Maraş kararının bu parçasını da takdim ediyorum. Şimdi Maraş olayıyla ilgili söylemişken, bir iki şey daha ilave etmem gerekir. Birincisi şu Maraş davası devam ederken sayın yargıcım, ben dedim ki bu mücadeleleri biz hep kelle koltukta yaptık bakın onun bir örneğini anlatacağım size karar henüz daha çıkmamışken, askeri savcı Kahramanmaraş olayları hükümete karşı silahlı isyandır diye niteleme yapmış mütalaası yani yayınlanmış karardan önce iddia makamı esas hakkında mütalaasını vermiş onun haberin olduğu gün benimle ilgili de bir haber var aydınlık gazetesinin 16 mayıs 1998 Cuma günkü sayısında MHP’li sanıklar Maraş davası avukatını linç etmeye kalkıştı. Bu öyle alelade bir olay değil, cezaevinde bir müvekkilimi ziyarete gittim ben duruşmanın olmadığı bir gün beni avukat odasına gardiyanlar götürmek istiyordu. Demirel hükümeti iktidarda, cezaevindeki yönetim olduğu gibi değişmiş benim de ondan pek fazla haberim olmamış duruşmaları her gün izliyoruz, her gün gitmiyorduk cezaevine o gün eskiden

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:36

bildiğim gibi cezaevine gitmeye kalktım. Cezaevi koridorundan sanıkların bulunduğu bölüme bir geçiş var, geçtim demir kapıyı gardiyan kapadı bir aa baktım önümde bütün MHP’li sanıklar ve ETKO davasının sanıkları kontur gerillanın o sahte örgütler kurun dediği olay. Şahin Boro, Muhittin İlhan hepsi önümde ben o davada da müdahildim. O davaya da giriyorum. Sabri Özkan diye Maraş olaylarının önünde bir alevi dedesini öldürmüşler işte provokasyon bombalarıyla dinamitleriyle yakalanmışlar MHP’nin bazı yerlerine bomba atmak için üzerlerine yazmışlar ve onlarla yakalanmışlar. Bunlar yargılanıyorlar bir de adam öldürmüşler bir baktım hepsi önümde geri döndüm kapı kapalı gardiyana baktım gardiyan yok. Tamam dedim buraya kadarmış her halde artık yani başka şey yok bunlar hemen benim üzerime saldırdılar. Bir kapı gördüm girdim o kapıdan içeriye koştum yani kapıdan içeri girdim baktım oradan dışardan yemek veriyorlar şu kadarcık, şu kadarcık bir yer cam orda demir yok her taraf demir ama orda demir yok. Oradan atladım ayağımdan tuttular ayaklarım ayakkabılarım kaldı içerde ellerinde kendimi attım dışarı netice olarak yani kapıyı önce tuttum baktım kapıyı tutamıyorum biraz bastım falan aldılar kapıyı elimden kaçtım ondan sonra camdan atladım. Camdan atlayıp düştüm aşağıya cezaevi binasından kaçtım yani, benim yaşamım o tarihten bu tarafa biraz kdv si oluyor yaşamanın yaşamın kdv si yani, orda o cam olmasa o açıklık olmasa her halde parça parça olmuştum orda. Gittim jandarma komutanına ben önce dışarıya çıktım gardiyanlar falan kaçtı falan sandılar. Ya durun dedim ben avukatım beni bir şey idareye kadar götürün oradan kimliğimi alayım. Neyse ayakkabımı falan istedim onları gitti getirdiler falan bir müddet onları aldım sonra gittim jandarma komutanına dedim ki ya böyle oldu jandarma komutanı bana ne derse beğenirsiniz, yahu sen deli misin kardeşim oraya niye giriyorsun biz o şeyin cezaevinin camlarının önünden geçmeye korkuyoruz. Silahla bize ateş ediliyor dedi. Ve bu da kanıtı cezaevi silah deposu gibiydi. Adana cezaevi bakın onun da kanıtını göstereceğim. Bunu veriyorum. Adana cezaevinde 3 ETKO’cu on komando kaçtı benim bu olayı yaşamamdan bir müddet sonra Adana cezaevinde jandarmayla silahlı çatışma yaparak kaçtı bunlar, şahin Bora vs. işte onun da haberi burada, tarihi 11 haziran 1980 okumama bilmem gerek var mı. Muhittin İlhan, Şahin Bora vs. silahlı çatışma jandarmayla silahlı çatışma yaparak kaçıyorlar cezaevinden bunu Adana sıkıyönetim komutanı Nevzat Börügiray kor general Nevzat Börügiray anlattı. Benim o olayımı da Nevzat Börügiray 12 eylül harekatından sonra televizyonda anlattı. Cezaevinde böyle böyle avukatı linç etmeye kalktılar dedi. Olaydan sonra çünkü beni çağırdı bir görevli vasıtasıyla bu cezaevindeki durum nedir bana anlat ne yaşadın diye gittim makamında kendisine olayı anlattım. İdarenin nasıl sanıkların eline geçtiğini tamamen nasıl eline geçtiğini anlattım. Öyle günlerde öyle günlerde biz mücadele ettik. Ben nasıl olurda ayrım yaparmışım. Bunu hakaret kabul ederim tabii. Ayrım yapanlar kendi, kendi ahlaki olmayan düşüncelerini fikirlerini bize bulaştırmaya kalkıyorlar. Buna güçleri yetmez buna hiçbir kimsenin gücü yetmez. Bu bunları nereye koyacaklar, biz bir hayat yaşamışız. Böyle bu iftiraları atanların yüzüne çarpıyoruz bunları, çorum olayı iddianamesini, yazdığımı söyledim sayın başkanım, çorum olayları olduğunun birkaç gün sonrasında çoruma gittim ben, işte Maraş’taki olayları davayı vs. bildiğimiz için orda vatandaşların haklarını almalarına yardımcı olmak amacıyla gittik çok büyük bir olay tabi. Biz olay dolayısıyla çok insanla karşılaştık, dilekçeler yazdık. Yardımcı olduk vs. baktık öyle olmayacak bunu bir dizi yapalım dedik, o zaman gazeteci aydınlık gazetesinin Ankara’daki görevlilerinden Doğan Yurdakul’la birlikte bunu bir dizi yaptık. 13 sayı aydınlık dergisinde yayınlandı bu dizi, 13 sayı hepsini şimdi takdim ediyorum. İsim isim nerede olay olmuş, kim yapmış kim nasıl saldırmış isimleriyle birlikte var burada isimleriyle birlikte. Bütün katiller yakalarından tutulup teker teker gösterilmiştir. Bunlarla ilgili yetkili makamlara tarafımdan dilekçeler yazılmış vatandaşlara yardımcı olunmuş verilmiştir. 13 dizi böyle hiç çıkarmayım böyle takdim edeyi sayın başkanıma, çorum olayıyla ilgili saygı Öztürk bunu bu olayla ilgili yaşadıklarını kitaplaştırdı. Çorum’un Çorum da olayların olduğu gün o da gazeteci olarak hürriyet gazetesinin muhabiri olarak Çorumda bulunuyor ve kendisi saldırganlar tarafından kaçırılarak sigorta hastanesine götürülüyor. Sigorta hastanesi saldırganların karargahı Üzeyir abi dedikleri birisi de karargahı yönetiyor. Başka yerlerde de karargahlar var bunların hepsi bu dizi de anlatılıyor. Kontur gerilla 80 öncesinde bütün provokasyonlarında bu kitle eylemlerinde cami camilere komünistler saldırdı. Aleviler camileri yalanını kullandı. En barizi de çorum dadır. Maraş’tadır, Maraş ulu camiyi yaktılar diye cenaze törenine katılan

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:37

binlerce insanı nerdeyse katledeceklerdi. Kahraman bir emniyet müdür yardımcısının gayretiyle insanlar cenazelerini ortada bırakarak kaçıp kurtuldular Maraş’ta, Çorumda da aynı olayların olduğu 4 temmuz günü Alaaddin cami bombalandı diye bir yalan bütün her camiye koşup söylüyorlar ve insanları sokağa döküyorlar. İnsanlar gidiyor yanan bir camii falan yok yalan ama bir kere ok yaydan çıkıyor. İnsanlar zıvanadan çıkıyor. Ve binlerce olay 34 vatandaşımız burada hunharca katledildi, bunu da takdim ediyorum. Ben o olayın iddianamesini yazmışım, sayın başkanım baktım şimdi hakkaten iddianamesini yazmışım. Çorum olaylarının davasının başladığı gün 12 eylül günüydü.12 eylül günü, ben 12 eylül günü çoruma gittim. 11 eylül gecesi sabah 4 civarında 4 saat sürüyordu o zaman Ankara’dan çorum sabah 4 sırasında indim sokaklarda tanklar il başkanımızın evine gittim televizyonu açtım darbe olmuş. Çorum da o gün mahsur kaldım ben sokağa çıkma yasağı oldu. Dava falan da olmadı çıktım geri geldim. Sonra sıkıyönetim mahkemelerinde o olayın davaları yürüdü mağdurların avukatı olarak oralarda görevler yaptık. Solcu alevi vatandaşların ben nasıl ayrım yaparmışım. Sivas davası, sayın başkanım Sivas davasının kararlarını getirdim. Kararlarını ve dava dosyasını getirdim. Barolar birliği bizim o zaman yürüttüğümüz mücadeleyi 4 ciltlik bir kitap haline getirdi. İkinci cilt’ini getirdim sadece çünkü orada kararlar var kararlardan kısa bölümler okuyacağım. Diğer bölümleri de yarın duruşma sırasında takdim ederim. Getirecektim malzeme fazlaydı getiremedim ama ikinci cilt’ini getirdim sadece barolar birliği bütün dosyayı şey yaptı, be oradaki bütün ölen aydınların 35 aydınımızın yakınlarının avukatıyım. Burada Şenal hanım var, Sarıhan o davanın kahramanlarından biri, Mehmet Cengiz var ve diğer arkadaşlarımız var, Cihan bey var hep birlikte yürüttük barolar birliğinin önderliğinde, bu davada da büyük emeklerimiz var, bakın sayın başkanım mahkeme bu olayı Sivas olayını adi suç kabul etti. Sanıkları toplantı gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefetten ve 450. madde adam öldürme 448. madde gene adam öldürme biri planlama biri işte kasten adam öldürme fiillerinden o zaman ki ceza kanunumuza göre cezalar verdi. Biz bunu kabul etmedik başından itibaren bu Cumhuriyete karşı bir kalkışmadır diye değerlendirdik. Ve mahkemede büyük mücadeleler verdik. Sonuç olarak bu dava Yargıtay’a gitti. Bizim temyizimizin ardından Yargıtay’a gitti. Bakın Yargıtay da bozma hükmünün bir bölümünü okuyorum, bir kısmını kısa bir bölüm oluşan pardon yanlış yerden, evet burada, somut olayda şu kadar bir kısa bir bölüm okuyacağım. Somut olayda, 7-8 saatlik uzun bir zaman süreci içerisinde güvenlik görevlilerince yapılmış olan çeşitli uyarılara rağmen dağılmayarak hükümet konağının önünde bulunan güvenlik görevlilerinin kurduğu barikatı da zorlayıp devlet ve hükümetin ilinde ilde temsilcisi olan valiye şerefsiz vali, vali istifa şeklinde yürüyüş ve toplanmalar sırasında Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerine aykırı bir biçimde şeriat gelecek, zulüm bitecek Cumhuriyeti burada kurduk, burada yıkacağız, yaşasın şeriat kahrolsun laiklik şeriat isteriz, dinsiz laikler sloganlarının atılması, bir kısım işyeri mesken ve araçların yakılması, yak, yak sloganları altında güvenlik görevlilerinin kurduğu barikatın cebir kullanmak suretiyle aşılıp otelin yakılması suretiyle 35 kişinin öldürülmüş ve çok sayıda kişiyle güvenlik görevlisinin yaralanmış bulunması ve nihayet Türk inkılabının temel taşlarından birisi olan buraya dikkatinizi çekiyorum. Sivas kongresinin imzalandığı ve sonradan müzeye dönüştürülmüş bulunan bina ile önündeki Atatürk heykelinin tahrip edilmiş olması, bu bina ve Atatürk heykeli tahrip edildi olaylar sırasında, sadece bir otel yakma olayı değil. Olay da kullanılan cebri bir kısım icra hareketlerinin ceza kanunu 146. maddesinde önceki ceza kanunun 146. maddesinde belirtilen sonucu yaratmaya elverişliliği ve Aziz Nesin’in düşünce ve davranışları bahane edilmek suretiyle anayasal düzenin en önemli ilkelerinden biri olan Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik bulunduğunu tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Böyle diyerek bozdu oy biriliğiyle Yargıtay 9. ceza dairesi. Demek ki Cumhuriyetin mabedine saldırmışlar işte şeriatçılık budur. İşte batıcı irtica budur. İşte bugün iktidar olanlar bunlardır. O zaman şimdiki cumhurbaşkanı refah partinin genel başkan yardımcısıydı, şimdiki başbakan refah partinin İstanbul belediye başkanıydı. Ve bunlar o olayları savundular, bütün güçleriyle, bütün güçleriyle getirelim o zaman ki gazeteleri dökelim buraya nasıl savundukları nasıl canhıraş ağzı köpürerek savunduklarını göreceğiz hepimiz. İşte biz bunlarla savaşmışız. İşte kontur gerilla budur. Kararlarını da getireceğim. Daha sonra ne oldu, Ankara DGM 1 nolu DGM direnme kararı verdi. Yargıtay 9. dairenin bu değerlendirmesine karşılık. Konu gitti Yargıtay genel kuruluna ceza kuruluna işe ceza genel kurulu kararı, işte ceza genel

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:38

kurulu kararı, şimdi onu okuyum sadece bir kısa bir değerlendirmesini okuyacağım ceza kurulunun somut olay, yukarda değinilen yasal değerlendirmeler bilimsel görüş ve değerlendirmeler ışığında ele alınıp incelendiğinde, sanıkların yasaya aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmanın ötesinde kültür şenliği için kente gelen kişilerin kaldığı otelin yakılarak 35 kişinin çıkan yangından 2 kişinin de ateşli silah yaralanmasından dolayı ölmeleri, çok sayıda kişinin yaralanması, bina araç heykel ve büstün tahribiyle sonuçlanan ve mahkemece de ceza kanununun 146. maddesinin 1 fıkrası kapsamında bulunduğu kabul edilen olayın başlangıcındaki yasadışı toplantı ve gösteriye gösteriye bölümleri halinde katılarak devlet şeklinin Cumhuriyet olduğuna, Cumhuriyetin niteliklerine ve bu hükümlerin değiştirilmeyeceği değiştirmesinin dahi teklif edilemeyeceğine ilişkin anayasanın 1,2 ve 4. maddelere aykırı sloganlar atmak, güvenlik görevlilerinin uyarılarına rağmen dağılmayan bu eylemlerini sürdürmek kurulan barikatı aşarak kültür şenliğine katılmak için gelmiş kişileri taşlamak şeklindeki eylemleri oluş ve olayın bütünü içindeki hazırlayıcı davet edici nitelikleri itibariyle taşıdıkları illi değer de nazara alındığında Türk Ceza Kanununun 146. maddesinin 1 fıkrasındaki anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçunun oluş, suçunun oluştuğu, öte yandan olayın görüntülenmesine ilişkin Video bantlarının dosyada delil olarak dosyada saklanması gerekirken, zorlanmasına karar verilmesi vs. diyerek yerel mahkeme hükmünün bu nedenden dolayı bozulmansa, direnme kararı da bu şekilde bozuldu ve netice olarak çok sayıda kişi beraat etmiş olanlar bile bazıları idam cezası aldılar. Cumhuriyete karşı bir eyleme kalkışma böyle olur, kalkışma böyle olur. Hükümete karşı kalkışma böyle olur. Bunlar tarihi belgelerdir. İşte yargı kararı bu biz bunların mücadelesini yapmışız bunları yapmışız sayın başkanım nasıl bölücü oluruz. Bölücü olanlar bu olaylarda fiilen görev alanlar. Nerde erçakmak hala kaçıyor. Aziz Nesin’in öldürülmesi olayında eliyle kitleyi harekete geçiren arabanın üstündeki adam. İşte onun da belgesini göstereyim. Aydınlık, Erçakmak İran’a kaçırıldı. Gösterebilirseniz Aziz Nesin yangın arabasıyla aşağı iniyor.Erçakmakta kitleyi coşturuyor. O zaman ki refah partisi il genel meclis üyesi belediye başkanı refah partisinden işte bunlar, buyurun, sayın başkanım son bir şey daha söylemek istiyorum. Şeyle ilgili, bakın yeni şafak gazetesi şimdi nasıl saptırıldığını bu dava dolayısıyla görün sayın başkanım Ergenekon davası dolayısıyla okudum Yargıtay ceza genel kurulunun Yargıtay kararlarının belgeleri, ne diyor, göstereyim Sivas katliamı Ergenekon işi, manşet yeni şafak gazetesi bu gazete mi, bu bir yalan vesikası, bir iftiraname, bu bir varakpare kime dayanarak söylemiş, bunu bakın bir onu da okuyum. Bir tane akıl hastası, jitem elemanlarından canımı zor kurtardım. Okuyum şimdi şurayı yıllardır büyük bir çetenin izini süren bu dava nasıl yaratılmış görün işte sayın başkanım, şu dava nasıl yaratılmış bakın bu vırakparelere bakarak bizler burada tutukluyuz. Yıllardır büyük bir çetenin izini süren salman Yüksel Ergenekon soruşturmasından sonra örgütün ismini koyduğunu söylüyor. Bu süreçte Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya’nın başına gelenler bir öğretmen olarak yaşa, öğretmen olarak yaşadığını anlatan Yüksel deli diye hastaneye kapattılar. Hapishaneye tıktılar, sürgün ettiler, jitem defalarca beni evimden kaçırıp öldürmek istedi dedi. Yüksel, Ankara çetesinin vatan kurtarma operasyonları çetenin kimliği kim bu çeteler çetenin suçüstü tutanakları adı 4. kitap bulunuyor. Bir kitap yazmış, kitaptan bu manşet çıkmış. Şu delinin yazdığı bir kitaptan şu manşet çıkmış, sahte hahamlar hırsızlar üçkağıtçılar katiller deliler deliler toplanmış Cumhuriyetin aydınlarını yargılıyor burada. Sanık yapmış onları onların şeyleriyle sanık olmuşuz hepimiz işte bakın buyurun bir belgesi de bu. Ve bu manşet atılıyor. Zaman gazetesinde her gün böyle manşetler her gün Yargıtay Cumhuriyet başsavcısına hakaret, başsavcı yardımcısına hakaret, bizlere hakaret iftira gırla gidiyor. İşte böyle bu dava böyle bir dava buyurun bunu da takdim ediyorum. Ama güçleri yetmeyecek, güçleri yetmeyecek bunu görecekler ben bundan en ufak bir kuşku duymuyorum. Bu Cumhuriyet, eğer Atatürk’ün Cumhuriyetiyse aydınlanma devrimi burada bir birikim yarattıysa biz bunların hakkından geliriz. Geliriz biz bunların hakkından, korkakları saymıyorum tabi. Korkmayanlar da var, büyük çoğunluk korkmaz. Bunlar bize vız gelir tırıs gider. Bitlis suikastı sayın başkanım benim hayatım dediğim gibi 40 yıllık hayatım hep biraz cephe önünde biraz mevzilerde geçmiş bir devrimciyim, görevim gereği işim gereği biraz mevzilerde olmam. Ve Ondan da hiçbir yüksünmem olmadı, hiçbir şahsi kaygı taşımadım bu güne kadar. Eşref Bitlis olayı Adnan Akfırat arkadaşım anlattı detayıyla ben o davanın hukuk cephesini anlatacağım. Ben o davanın hukuk cephesinde oldum. Aydınlık gazetesi bu olayın suikast olduğunu

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:39

açıkladıktan sonra olayın yakınlarından biri aydınlığa gelmiş ikinci pilotun yakınları bana gönderdiler ben de onlarla bir pazarlık yaptım önce, tecrübem dolayısıyla dedim ki bak ben bu davayla uğraşırım ama bunun için de tehlikeler var, madem böyle bir suikast olayıdır bu öyle bir basit bir olay değil. Eğer en ufak bir zorluk gördüğünüzde biz burada yokuz falan diyecekseniz hemen şimdi gidin bana falan uğramayın, ama ölümüne varsanız tamam ülkemizin 5 generalinden biri öldürüldü, ben sizin şahsi davanız falan diye bakmam buna, ben ülkemin meselesi diye bakıyorum. Eğer bunu dönmeyecek seniz tamam olur. Bana söz verdiler dediler ki tamam. Biz ölümüne sonuna kadar senin yanındayız. İyi tamam başladık, araştırdık inceledik davalar açtık Ankara 13. asliye mahkemesine dava açtım. Danıştay da davalar açtım, milli savunma bakanlığına başvurdum. Taksirli kararının kaldırılması için çabalar sarf ettim. Bütün bu çabaların sonucunda bir noktaya geldik. Ankara 13. asliye mahkemesinde açtığımız dava soruşturma dosyasının gelmesi neticesi bilirkişiye gittik İstanbul teknik üniversitesi bir rapor çıktı orda İstanbul teknik üniversitesi uçak ve uzay bilimleri bölümünden üç öğretim üyesinden biri profesör ikisi doçent bir bilirkişi raporu çıktı. O bilir kişi raporunda uçağın buzlanmadan düşmediğini pilotaj hatası olmadığı yapım hatası olmadığı sabotaj olabileceği şeklinde bir sonuç çıktı. Bakın o raporu da takdim edeyim size getirdim yanımda, raporda dosyadaki hazırlık soruşturması dosyasındaki takipsizlikle sonuçlanan dosyasındaki belgeler değerlendirilmiş ve şöyle bir sonuca varılmış, konunun uzmanı olan bay Özden bu albaydır, güvercinlikte birimin askeri birimin uçak biriminin albaylarından birisi, havacı albay doktor mert bu uçak şirketinin şeysi yetkilisi ve doktor bired diye bir zad daha dördü bir rapor hazırlamışlar. Üçü bir rapor hazırlamışlar bu raporlarda ısıya maruz parçaların incelenmesi sonucunda buzlanma neticesinde ortaya çıkması gereken her hangi bir ısı yükselmesi tehlikesi maruz kalmış parçaya rastlanmadı. Veya motorlarda çarpma öncesi fonksiyonel bozukluğa delalet edecek bir işaretle karşılaşılmadı. Aksine motorlar çarpma sırasında yüksek güç ürettikleri tespit edildiği şeklinde özetlenebilecek deliller gösterebilmektedir ki motorda sarsıntı şeklinde kendini gösteren problemin kara havacılık okulu antik heyeti müşterek kanaat raporunda kara kuvvetleri kara kızım ve kara kırım kaza kırım ve uçuş emniyet kurulu müşterek kanaat raporunda buzlanmadan kaynaklandığı yolunda tahminleri tahminler mesnetsiz kalmaktadır. Diyor ki raporlar üzerinde uçak parçaları üzerinde teknik inceleme yaptık uçağın motorlarındaki ortaya çıkan bulgular buzlanmayı göstermiyor. Buzlanma yoktur. Teknik rapor bu, biri biri Türk subayı iki tane de yabancı uçak şirketinin yetkilileri birlikte inceliyorlar. Teknik şeyi böyle ama dosyayı kapatan heyet ne diyor, buzlanmadan düştü. Yarım saatlik bir incelemede, buzlanmadan düştü diyorlar onların da bütün belgeleri var dosyada ayrıntısına girmeyeceğim. Varılan sonuç demin özetlediğim gibi buzlanma değil pilotaj hatası yok efendim teknik arıza yok suikastı değerlendirmek lazım. Rapor bu, bu raporu takdim edeyim, bu rapordan sonra uzun süre mahkeme hakimi ile cebelleştik. MHP’li bir arkadaştı, oradan da milletvekili adayı oldu.MHP den milletvekili adayı oldu. Bu arkadaşla cebelleştik, kardeşim sen niye böyle yapıyorsun dosyayı gönderiyoruz bilirkişi heyeti tespit ediyoruz o bilirkişi heyetini tespit ettiğimiz bilirkişi heyetini değiştiriyor dur bakalım niye değiştiriyorsun, kendine göre adamlar seçiyor, ben kendime göre adam seçtim falan epeyce bir mücadele oldu basına da yansıdı bunlar sonuçta hukuk galene çaldı ve mecbur kaldı bir üniversiteye daha gönderdik. ODTÜ, orta doğu teknik üniversitesi ve TAİ den bir heyet oluştu o heyet bir daha inceledi aynı gene aynı sonuç, gene aynı sonuç. Sonuçlar böyle olunca böyle çıkınca tabi kamuoyuna da olay önemli yansıdı, bu olay sonra başbakanlık bunu inceledi, başbakanlık teftiş kurulu, susurluk raporu Türkiye Büyük Millet Meclisinden mahkemenize geldi. Bir tutanak dergisi kalın bir kitapçık halinde, o raporun içerisinde bu başbakanlık raporu var. Onun için o rapor elimdeydi getirmedim, heyetinize sunmamıza gerek yok, çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinden geldiğini gördüm. mülayimlerin talebi üzerine susurluk raporu geldi. Mahkemenize şeye girdi. Bakın o raporda ne diyor, başbakanlık teftiş kurulu incelemiş konuyu, benim mücadelemle orada bir çok yerde atıf yapıyor. Benim yürüttüğüm bu dava dolayısıyla, makamlarının 18,11,96 günlü m 127 sayılı olayları ve 25,12,96 günlü işte su sayılı emirleri gereğince, sayın cumhurbaşkanımızın yazılarında belirtilen anavatan partisi genel başkanı sayın Mesut Yılmaza intikal ettirdiği hususlar, 8,11,1994 tarihli 1996 tarihli yazılar ekinde gönderilen ve işçi partisi genel başkanı sayın Doğu Perinçek’in 3,10,96 günlü yazısındaki hususlar ile Anavatan Partisi genel başkanı sayın Mesut Yılmaz’ın 22,12,96 tarihinden

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:40

sonra sayın cumhurbaşkanımıza intikal ettirmiş olduğu hususlar başbakanlık teftiş kurulu başkanı V. Osman Nuri Oduncu başbakanlık müfettişleri Muhsin Biçer vs. tarafından rapor haline getirilmiştir diyor. İnceliyorlar rapor haline getiriyorlar. Rapor, raporun 23. sayfasında jandarma genel komutanı Eşref Bitlis ve şehit olduğu uçak kazası diyor, demin anlattığım sonuçları tekrar aynı şekilde o raporda anlattığım aynı sonuçları yazıyor ve konunun milli savunma bakanlığı tarafından incelenmesi gerektiğini söylüyor. Uzatmayayım, sonuç olarak ifade ettiğim gibi başbakanlık rapordaki gerçekler doğrultusunda, Ankara 13. mahkemesinde benim açtığım davanın sonuçlanmasını takiben milli savunma bakanlığının soruşturma için yeniden emir vermesini istiyor. Rapor böyle ama emir verilmiş değil. Kapandı o konu. Askerlerimizde tabi 5 generalimizden biri silah arkadaşlığı bu mudur? 4-5 defa başvurdum ben belgelerini sunarak soruşturmayı yenileyin hayır. Belki şöyle olmuştur bilemem iki devlet arasında büyük olaya neden olur diye, Amerikalıların yaptığı ayan beyan ortada herkes biliyor. Herkes biliyor. Silahlı kuvvetler de bilmeyenler yok ben milli savunma bakanlığıyla da görüştüm herkes biliyor. Ölüler konuşmaz diyor. Nasıl olsa ölen öldü kalan kaldı konuyu kapatalım söylenen budur. Ben birkaç defa en üst yetkililerle görüştüm, hepsinin bildiğini de biliyorum bu olayın susurluk komisyonu tarafından incelenmesi ve yine o raporda var, komisyonda benzer sonuçlara varıyor. Bu belgeyi de takdim ediyorum. Aynı, aynı olay aynı sonuçları söylüyor ve konunun benim yaptığım mücadele sonucunda dava neticesinde incelenmesi gerektiğini söylüyor. o davayı esas alarak inceleme yapmış bu konunun yeniden incelenmesi gerektiğini söylüyor. Cumhuriyet gazetesi 17 eylül 2002 milli savunma bakanlığına başvurmuşum, onun şeyini gösteriyorum soruşturma yeniden açılsın diye, sabah gazetesi sayın başkanım yine 17 eylül 2002 tarihli yine benzer Cumhuriyet gazetesiyle aynı şeyi anlatıyor ve önemli bir not daha var, sabah gazetesinde emekli orgeneral Necati Özgen’in 10 yıl sonra sabaha yaptığı ABD jetleri 96 yılında orgeneral Eşref Bitlisin helikopterini düşürmek istedi, açıklaması büyük bir yankı uyandırdı diyor. Necati Özgen bunu defalarca televizyonlarda da açıkladı, kendisiyle birlikte Erbil e giderken, Süleymaniye ye giderken pardon helikopterin Amerikan jetleri tarafından düşürülmek istendiğini anlatıyor bunu da takdim edeyim. Şimdi gelelim gladyonun bu olayı saptırmasına, nasıl saptırmış 2001 yılında Tuncay Güneye bu olayı Amerikalılar yapmadı bu olayı Ergenekoncular yaptı dedirtmişler, yazdırmışlar mülakatta var işte mülakatın 125. sayfası okuyum efendim, 124-125. sayfalar Eşref Bitlis konusu Veli Paşanın çok başını ağrıtır. İlerde ama başını ağrıtır ilerde ama şimdi ağrıtmaz biliyor musunuz bir neticesinde bir elibet Şıltın yapmış, bir elizabet Şıltın yapmış ismini de bilmiyorum. Amerikan adına konsolosu elizabet Şeltın, iki, Elizebet Şıltın şıldırt pardon bir de şimdi şıldırt olmuş uluslar arası anlaşmalar neticesinde Amerika’ya geri gönderilmiş, üç, çok önemli pilot Ümit Sezginler Ümit sezginler diye biri yok, Tuğrul Sezginler, her şeyi yalan yani. Atıyor kafadan, aklına duyuyor bir bir şey geliyor söylüyor, Ümit Sezginler pilotun sezginler soyadı, kız kardeşi bilmem 30 milyar mı 40 milyar mı Türkiye Cumhuriyeti askeriyesinden para aldı, 4, eşref Bitlis paşanın oğlu devletten para aldı. Kitabın sayesinde, Adnan Akfırat’ın yazdığı kitap, her tarafı yalan, her tarafı yalan, böyle olmuş mahkeme tek tak para ödedi, kabul ödedi. Kim günah keçisi, elizabet şıltın Amerikanın CİA CİA’sının bir görevlisini aklıyor, aklıyor. Verilen görev bu, gladyo Amerikanın CIA ‘nın kurduğu gladyo kendi adamını aklama görevini vermiş. Şu haham Tuncay’a, o görevini yapıyor. Veli Paşa Eşref Paşayı öldürtmüştür Cem Ersever’i öldürtmüştür. İşte gladyo bu, işte gladyonun elemanı bu, Tuncay Güney sayın yargıcım. Nasıl her şey böyle bütün gerçekleriyle ortadan kaldırılır ve şuna inanılır. Bakın şimdi bunları da vereyim, yalanın zirvesi bunu da gösterir misiniz Bitlis Paşa ve Ersever’in ipi böyle çekildi. Yeni şafak haham Tuncay’ın şimdi okuduğum beyanlarını manşet yapmış, işte vırakpare işte Türkiye düşmanlığı onun belgesi bu, bunları unutacak mıyız? Ben unutacağımızı hiç sanmıyorum hiç sanmıyorum unutacağımızı bu bu iftiraları bu yalanları Türkiye asla unutmaz, asla unutmaz. Bitlis Eşref paşa, Ersever i Ergenekon öldürdü. Süikaste ABD’li kadına yıktılar orda ki şeylerin hepsi burada var tarihi ne zaman 22 temmuz 2008 daha dosya mahkemenize yeni verilmiş. 27 sinde kabul ettiniz iddianameyi bunları kim verdi. Kim verdi bunları varakpareye, savcılar Oktay Ekşi diyor ya gruplar halinde kabul ettik. İşte gruplar halinde kabul etmiş savcı Öz vermiş, işte yalanlar burada bunları unutacak mıyız? Ben bunları unutacağımızı hiç sanmıyorum. Bunların mutlak suretle hesabı görülür. Bunu da takdim ediyorum. Para, para yalanı sayın başkanım Danıştay kararlarını sunacağım şimdi size

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:41

30 40 milyar para aldı diyor ya 94 yılında davalar açmışım Danıştay ‘da, bu olay olduktan sonra ölenlerin yakınlarına örtülü ödenekten o zaman başbakan sayın Demirel di, birer tane ev verdi. Ama benim müvekkillerimi ayırdı. Sezginler ailesini onlara vermedi. Niye onlar gittiler aydınlık dergisine diğer basın organlarına dediler ki bu olay suikasttır. Bu olay buzlanma falan değil, 10 milyarı onlara ayırdılar diğerlerine birer tane ev verdiler. Öğrendik biz bunu öbürlerini ayırdılar hep aileler bir arada bir birlerine söylüyorlar sana da ev verdiler mi sana da bunlar bize vermediler. Onun üzerine ben dava açtım. Örtülü ödenekten her birine ev verilmiş diye, Danıştay 10. ceza dairesi karar verdi. 10. dairenin kararını okuyum. Son bölümü okuyum, çok fazla vaktinizi almayım, sayın başkanım. İhtiyaçlara cevap vermek üzere tahsis edilen ödeneğin kullanımı açısından başbakanın takdir yetkisi bulunmaktadır. Örtülü ödeneği kastediyor, idare hukuku ilkelerine göre yasal yada diğer düzenleyici tasarruflarla idareye tanınan bu yetki mutlak ve sınırsız olmayıp, anayasal ilke ve kurallar çerçevesinde kullanılmalıdır. Ayrıca idarelere tanınan takdir yetkisinin hukuka uygun kullanıp kullanılmadığı, 2577 sayılı idari yargılama usulü kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca yargısal denetime tabiidir. Yani örtülü ödenek gönül haznesi değilmiş. O zaman gönül hazinem deyip bir 500 milyarı hesabını vermemişti ya Danıştay diyor ki gönül hazinesi değil, canın istediğine veremesin bunu uygun kullanıp kullanılmadığını yargı denetler diyor. Şimdi başbakan da istihbarata kullandım diye söylüyor ya örtülü ödeneği, o da babasının malı değil. O da hesap vermek zorunda onun da hesabını soracağız. O paraların nerde gittiğini öğreneceğiz eninde sonun da öğreneceğiz. İşte bu kararı takdim ediyorum. İleride temyiz etti. Bu kararı temyiz etti, dava dairleri kuruluna gitti, aynı karar, onu da takdim ediyorum. Fakat ben bunları başbakanlığa o zaman Mesut Yılmaz’dı, arkadaş bunun paralarını öde ev ya ev vereceksiniz falan diye taleplerde bulundum, başvurularda bulundum, hayır ödemeyiz dediler. Peki o zaman gittim İstanbul da bende Eşref Bitlis’e verilen evin değerini yaptırdım, değerini tespit ettirdim. 14 milyar geldim dava açtım tekrar Danıştay a tazminat davası tazminat davasını da kazandım. O tazminat davasının kararı da bu o karar uyarınca da müvekkillerim Danıştay dan çıkan karar uyarınca başbakanlıktan parasını söke söke aldı. Para bu ne askeriyesi nerden çıktı askeriye şu haham zibidisinin neresi doğru hepsi yalan işte kararlar, bunlarla buraya geldi bu dava bu yalanlarla gelmiş oluşturulmuş bir dava işte sayın başkanım bunu lütfen heyetiniz iyi değerlendirsin. İnsanların özgürlüğü o kadar da basit değil, o kadar da basit değil. Biz burada aylardır özgürlüğümüzden yoksun kılınmışız iftiralarla yalanlarla benim mücadelem bunlardan sadece bunlardan ibaret değil. Tabi ki ben bunları şahsi yapmadım. Ben dediğim gibi partili bir devrimciyim. Bütün ömrümde böyle geçti, öğrenciliğimden beri partimin verdiği görevleri yaptım. Bu da partimin bana verdiği bir görevdi. Ölümüne yaptım, bu olayı. Doğan Öz kontur gerilla ile mücadelesi nedeniyle öldürülmüş bir savcımız. Onun davasının tanığıyım, sayın başkanım. İşçi köylü partisi Ankara il başkanıydım, 78 yılında, Doğan Öz öldürüldükten sonra katillerden birinin Hüseyin Kocabaş ailesi geldi, bana anlattı olayı. Bu şahıs o olayın içinde var diye. Biz o kaynağı tabi ki kimseye açıklamadık. Ben o belgeleri onun anlatımlarını götürdüm o zaman irfan Özaydınlı içişleri bakanıydı. İçişleri bakanı İrfan Özaydınlıya verdim. Sonra katillerden biri yakalandı. İbrahim çiftçi. İbrahim Çiftçi yargılandığı sırada ben de tanıklık yaptım. O davada, İbrahim Çirftçi 6 defa idam cezasına çarptırıldı. 6 defa en son askeri Yargıtay daireler kurulundan beraat etti. Beraat, İbrahim Çiftçi beraat ettikten sona beraat ettin kardeşim çıkıyorsun haydi dediler inanamadı adam. Beni çıkarıp öldürmek için gönderiyorsunuz, kandırıyorsunuz beni diye her şeyiyle katil olduğunun kendisinin itirafları var her belge onun aleyhine kontur gerilla bir adamını idam ettirmedi. Kurtardı, resmen evet bu da askeri Yargıtay ın bir kamburudur tabi. 12 eylül döneminin 12 eylül orç boys bizim oğlanlar yaptı denen cuntanın bir kurtarma operasyonudur bu da askeri yargının bir kamburu olarak o da Amerikancıların bir faaliyeti, işte kontur gerilla bu idam da verseniz asamazsınız, ama onu onu onu yapacak bunları yargılayacak irade oluşuyor yavaş yavaş Türkiye’de, Türkiş Federasyonu başkanı konfedarasyonu başkanı genel sekreteri pardon genel sekreteri Şemsi Denizer ben onun davasının tek şeysiyim müdahil vekiliyim. O davayı burada da nakledildi burada da takip eden tek kişiyim. Uluslararası takim meselesi Türkiye’nin gündemine geldi o zaman demokrasi platformu diye Türkiş in diğer sendikaların örgütlerin oluşturduğu büyük bir örgütlenme vardı. Genel grev yapacağız diye karar aldırdı gitti Şemsi Denizer karar aldırdığının 4. 5. günü de öldürüldü. Danıştay’ın yetkisini ortadan kaldıran uluslararası

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:42

tahkime karşı genel grev yapacağız dediği için öldürüldü. Ortadan kaldırıldı. Türkiş başkanlık kurulu üyelerinden birisi bana kardeşim biz devletin adamıyız bu olayı yaptılar biz korkumuzdan sesimizi çıkaracak durumda değiliz kusura bakma dedi. İsmini söylemem şimdi Şemsi Denizer kontrol edilemez bir adamdı onun için kaldırıldı ortadan dediler işte Şemsi Denizer olayı da budur. Ben de onun bütün süreç boyunca davasını yürüttüm. Kontur gerillanın eylemleri meşru görülemez sayın başkanım iddianame 46-47. sayfada NATO dönemindeki eylemleri meşrudur. Ondan sonrakileri ulusalcıların üzerine yık böyle bir şey yok. O gladyo hala devam ediyor ve bu davayı yarattı. Bu davayı yarattı, onun hiçbir eylemi Maraş olayı, Çorum olayı Sivas olayı aydınların öldürülmesi hiç biri meşru görülemez. Komünizme karşı mücadele sonucunda yapılmış ne oldu sonucu alevi Sünni düşmanlığı, Kürt Türk düşmanlığı Türkiye parçalanıyor. Türkiye’yi parçalayan insanları birbirine kırdıran eylemleri nasıl meşru görebiliriz. Savcılığın anlaşılmayan meşru görme anlayışıdır. İddianameye yansımıştır bu onun için hiçbir şekilde meşru görülemez. Sayın başkanım, sona yaklaşıyorum. Efendim şimdi bu davayı yaratan güç benim kanaatimce gladyonun bizzat kendisidir, başında da ifade ettiğim gibi dış işleri bakanı olduğu dönemde savcı bulun bunları delillendirin diyen Abdullah Gül var, bu davanın savcısıyım diyen başbakan var ve Fethullah Gülen var. Fethullah Gülen’İn polis içerisindeki örgütü var o örgütün kitapları alabilir miyim. Şimdi Fethullah gülen örgütünün nasıl polis teşkilatına yerleştirdiğini gösteren bir kısım belgeler kitaplar vs. bunları söyleyeceğim size, Zübeyir Kındıra eski bir polis akademisi görevlisi Ergün Poyraz kardeşimde iyi tanır 1970’lerden itibaren polis içerisinde Fethullahçıların nasıl kadrolaştıklarını isim isim anlatır burada isim isim aynı zamanda aydınlık dergisinin işçi partisinin Fethullahçıların polisteki örgütlenmesine ilişkin yapmış olduğu çalışmaları da anlatır. Bu kitabı takdim ediyorum. Graham Fuller yeni Türkiye Cumhuriyeti diye bir kitap yazdı ve sanırım bu sene yayınlanmış bir kitap şöyle diyor, Gülen hareketi mensuplarının ordu istihbarat ve güvenlik teşkilatına girmesi engellenmektedir. Ancak hareket üyelerinin dışlanmadığı polis teşkilatı içinde önemli bir etki gücüne kavuşmuş durumdadır. Bu olgu ise, askeriyeyi rahatsız etmektedir. Bu bu anlamda hareketin yer altında Türk laikliğini ve Kemalist prensipleri yıkmaya çalıştığına inanılmaktadır. Bu bir eski CİA görevlisi, Ankara’da uzun süre CİA istasyon şefliği yapmıştır. Onu da söylüyor. Onu da şöyle şey yapmış CİA’da çalışırken Türkiye’ye ilgili duymaya devam ettim Türkiye’ye ilgi duymaya devam ettim. CİA’yı terk ettikten 20 yıl sonra bu gün hala Türkiye’ye ilgi duymaya devam ediyorum. CİA’nın görevlisinin tespiti bu bunu da takdim ediyorum. Sayın başkanım ben tutuklanmadan kısa bir süre önce bura dar olduğu için pek sığamıyorum o bakımdan şey yapıyorum. Tutuklanmadan çok kısa bir süre önce partimize gelen 4 sayfalık emniyetin içindeki Fethullahçı yapılanma diyen Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki Fethullahçı yapılanma diye bir dokümanı Ankara Cumhuriyet başsavcılığına bir suç duyurusu dilekçesi ekinde takdim ettim. Şimdi dilekçe dilekçe şurada dilekçede diyoruz ki istihbarat dairesinde belgenin başında istihbarat dairesi yer alıyor. Dairenin yüzde doksansı Fethullah Gülen cemaatinin elinde olduğu belirtiliyor. Değerlendirme eğitim organize teknik personel ABC şube müdürlükleri tekop idari ve mali işler bilgi işlem Ankara İstanbul ve İzmir istihbarat şube müdürlüklerinin bu cemaatin kontrolü altında olduğu ifade ediliyor. Görev ve ünvanlarıyla birlikte isimler sıralanıyor belgede. Belgeye göre kaçakçılık ve organize suçlar dairesi de cemaatin etkin olduğu ikinci daire konumunda terörle mücadele ve güvenlik dairler kurumundaki cemaatin etkin isimleri sayılmış belgede belge de aralarında 4 daire başkanı 11 daire başkan yardımcısı 32 şube müdürü 3 baş komiser 3 öğretim üyesinin de bulunduğu 57 görevlinin adları geçiyor. Savcılığa veriyorum bu dilekçeyi, belgeyi de bu dilekçenin ekinde veriyorum ve dilekçede isimler yazmıyor, özel bunu da tabi bilinçli yapıyor. Belge burada, verdiğim belge burada dosyada çok sayıda bu belgenin şeyi var, çıkarılmış şeyleri var hatta CD’leri de koymuşlar sabahleyin anlattım. Bakın istihbarat dairesi şimdi istihbarat dairesini sayıyor. Ramazan Akyürek bir Ramazan Akyürek daire başkanı eski ö yazmış eski yazmış, Ayhan Falakalı daire başkan yardımcısı, Recep Güven Emniyet Genel Müdürlüğündeki daireden söz ediyor. Değerlendirme şube başkanı Sadettin Akgüç, eğitim şube başkanı Sabri Dilmaç organize şube, İsmail Duman teknik şube, Coşkun Çaka Personel şube Fikret Salmaner asayiş şube, Nafiz Yüksel, b şube b şubeyi tam anlayamadım Ali Fuat Yılmazer, C şube müdürü Yunus yazar tekop şube müdürü Bekir akarsu idari mali işler daire şube müdürü, Hasan Çobanoğlu vs. sayıyor, 16 kişi şuraya da bir not

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:43

düşmüş el yazısıyla teşkilatın ve ulusal istihbaratın en etkin elemanları ve cemaatin göz bebeği konumundadırlar şu isimler. Geçiyor Muharrem Çakır narkotik şube müdürü, başbakanlık güvenlik işleri daire başkan vekili Mehmet Çakar’ın kardeşidir. Böyle not düşmüştür yanına, başbakanlık güvenlik dairesi mitten bütün istihbarat teşkilatlarından istediği bir bilgiyi alabilen bir şube orası, radyo televizyon kurulu üst yasasının şeyinden biliyorum radyo televizyon sahibi olabilmek için bu daireden temiz belgesi alacaksınız. Başka türlü ortak bile olamazsınız bir televizyona. oranın Başındaki adam Murat Çetiner baş komiser cemaatin tüm işleriyle kolektif sorumlusu koordinasyonluğu yapıyor diyor. Atama işleri vs. komplo faaliyetleri bir de komplo faaliyetleri varmış, emniyetin bu raporu hazırlayan kişileri bunların komplo yaptıklarını biliyorlar. Komplo faaliyetleri müsteşar Şahabettin Harpur ile cemaatin koordinesi gerektiği zaman genel müdür yardımcıları da dahil olmak üzere talimatlandırılma talim atlandırılırlar diyor. Murat Çetiner komploların başındaymış yani şimdi bu bu davada da bir çok komplonun içinde olan adam galiba dış ilişkiler dairesi Recep Gültekin daire başkanı cemaatin en etkin üyelerindendir. Böyle devam ediyor. Bu belgeyi de takdim ediyorum. Aa şimdi geliyorum bu belgeyi kimin hazırladığına, sayın başkanım, evet belgeyi aldım şu belgeyi gösterir misiniz, biraz büyüterek gösterelim, isim okunursa doktor Necati Altıntaş emniyet genel müdür vekili, şimdi Necati Altıntaş yaklaşık bir buçuk yıl kadar emniyet müdürü ataması yapılmadığı için emniyet müdür vekili olarak emniyet genel müdür vekili olarak görev yaptı. Yani emniyet genel müdürlüğü yaptı. Bakın ne diyor, yani Emniyet Genel Müdürlüğü müdürü hazırlamış bu belgeyi, altında da imzası var belgeyi okuyorum şimdi bilgi notu üstünde mutlaka imha ediniz diye yazmış. Sayın savcım, geçen hafta yetkili arkadaşlarla bir araya gelerek değerlendirdiğimiz emniyetteki F tipi yapılanmanın etkin isimlerini gönderiyorum. Malumunuz istihbarat tamamen Fethullahçıların kontrolünde olduğundan sizden ricam listeye ilgili kurumlara gizli olarak ilettin iletmeniz bu bilgi notunu ise okuduktan sonra imha etmenizi istirham ediyorum, saygılarımla daktiloyla yazılı 4 sayfa liste, ayrıca listeyi paraf eden iki tane görevli daha var. M Akdeniz, İ selvi, imza doktor Necati Altıntaş emniyet genel müdürü yardımcısı birinci sınıf emniyet müdürü işte belgeyi yazan bu emniyet genel müdürü sayın başkanım, evet bu davayı organize eden bu davanın soruşturmasını yürüten ekibin şu Fethullahçılar olduğu ayan beyan ortada işte emniyet genel müdürü söylüyor işte ben söylemiyorum. Evet onu da hedef alıyorlar. Bakın hürriyet gazetesi benim o belgeyi savcılığa sunmamdan sonra saygı Öztürk imzasıyla bunu haber yapmış, onu da takdim ediyorum. Bu belgeyi de takdim ediyorum. Aynı zamanda Saygı Öztürk’ün bu haberi tempo dergisinde de çıkmış, o temponun ki bu da hürriyetin ki bunu da vereyim. Sayın başkanım benim emniyetteki Fethullahçılarla ilgili yapmış olduğum iş sadece bununla da bitmiyor. 30 mayıs 1999 tarihinde Fethullahçıların yine emniyetteki örgütlenmesini milli güvenlik kuruluna ve içişleri bakanlığına veren bir çalışmamız olmuş, liste, bu listede aydınlık gazetesinde haber olmuş, isim isim Fethullahçılar gösterir misiniz aydınlık gazetesini, okuyum MYK ya sunuldu 10 ocak gününü aydınlığın Fethullah’ın emniyeti ele geçirdi başlıklı kapak haberi emniyet içinde geniş tartışmalara neden oldu. İşçi partisi genel başkan vekili Hasan Yalçın Fethullah hoca cemaati ve emniyet teşkilatı başlıklı 10 sayfalık bir belgeyi gereğinin yapılması için işleri bakanlığına işçi partisi merkez komite üyesi ve Hukuk müşaviri Av. Nusret Senem de milli güvenlik kurulu genel sekreterliğine iletti. Evet o zamanda bunu yaptık 99 yılında bu haberi kim yapmış sayın Hikmet Çiçek, şimdi Hikmet Çiçek de tutuklu ben de tutukluyum. Fethullahçılarla ilgili kim ne yapmışsa cezaevini boylamış. Şu dilekçemi de takdim edeyim. Şikâyet dilekçem bu, o belgede şikayet dilekçesinin ekindeydi. Yani özet olarak söylersem, sayın başkanım benim hem parti olarak yürüttüğümüz mücadeledeki görevlerim nedeni ile hem de şahsım olarak Fethullahçılarla husumetim var, o husumetin neticesi olarak burada tutukluyum. Yargı Nusret Senem den diye bir dosyanın üzerine ismimi yazmasalar, ben bu davada yoktum. Başka örneklerde göstereceğim size, benimle ilgili akla gelmedik işler yaptı bu Fethulahçı çete polis içerisindeki bu çete birini anlattım işte büromla ilgili olan olayı anlattım sizlere, bununla yetinmemişler şu olayı da aynı şekilde bize mal eden bir şey yapmışlar. Ben bunlarla dediğim gibi davalığım 3-4 tane Ramazan Akyürek’le ilgili davalarım var. Şimdi sıraya geliyorlar buraya ifadelerimi veriyor gönderiyorum. Birisini tutuklanmadan önce 19.3.2008 günü Ankara da sayın savcı Nuh Mete Yüksel’le olan dosyaya ifade vermiştim. Onu takdim edeyim, bir de yine Cumhuriyet savcılığına verdiğim ifade var, yine Fethulahçı 4

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:44

polis bu listede olan 4 polis şikayet etmiş beni, dava açılmış iddianamesi geldi. Onun da nasıl dava açılıyorsa, savcılarımız işte böyle yani, bir de dava açmışlar benim hakkımda, o 4 kişiyi listede ismi olan kişiler ben şikayet hakkını kullanmışım, şikayet hakkımı kullanmak bile dava açılmasına yol açıyor. Ya Cumhuriyetin savcıları bu kadar korkak olur mu? Hayretler içerisinde kaldım ben bu davadan korkacak mıyım yani onu da vereyim. İnsan da bir parça vicdan olur. Evet bu görevlere devlet bizi getiriyor ama böyle bir dava açılır mı? İsim bile yazmamışım, sen benim aleyhimde dava açıyorsun bir suç örgütünü ihbar edemeyecek miyiz, tehdit mi edecekler üç buçuk Fethullahçıdan mı korkacağız. Fethullahçı grubun emniyetteki örgütlenmesinde 70’lere dayanıyor sayın başkanım işte Zübeyir Kındıra nın belgeleri sundum orada arz etmiş oldum size. Şimdi son dosyama geldim sayın başkanım bir günde bitiremem diyordum ama bitirdim biraz atlayarak yaptım tabi yoruldum sayın başkanım. Efendim tahliye konusuna değinmek istiyorum. Sayın başkanım, belki önce düşünmüyordum tahliye talebinde bulunmayı, fakat iddianame yayınlandıktan sonra o fikrimden vazgeçtim. İddianame yayınlandı iddianameye baktım dosyaya baktım ve bugün anlatmam gereken önemli bir konu var onu bugün anlatacağım. Benim tevkif müzekkerem klasör 390 sayfa 24 de var, 24’de bulunuyor. İstanbul 12. ağır ceza mahkemesi 2008/38 tutuklama müzekkeresinin şeysi, şimdi yanımda yok tabi burada olsaydı size gösterecektim son derece önemli, tutuklama kararına konu suç bölümünde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri hile ile almak, ceza kanununun 326. madde 326/1. maddesi. Sayın başkanım hemen şey yapacağım, evet 326 devletin güvenliğine ilişkin belgeler devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasi yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok eden tahrip eden veya bunlar üzerinde sahtecilik yapan veya geçici de olsa bunları tahsis olduktan oldukları yerden başka yere yerde kullanan hile ile alan veya çalan kimseye 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilir. Tutuklamamın tek şeyisi bu belgesi bu suç diğerlerinden talep edilmiş, ama tutuklama kararını sayın yargıç reddetmiş. Ona ilişkin belgede yine dosyada var, onu da söyleyeyim sayın yargıcım, yine 390 numaralı klasörün 24. sayfasında, sevk yazısında savcılık devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amaç dışında kullanma hile ile alma çalma efendim silahlı terör örgütüne üye olma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek. 135, bu üç maddeden sevk edilmişim, tutuklama hakimine fakat bu iki suçu örgüt üyeliği ve şeyi yeterli şüphe olarak değerlendirmemiş, reddetmiş, sadece 326 dan tutuklanmışım. İddianameyi aldım, baktım. İddianamede 326 dan bir suç isnadı yok. 326 dan tutuklu değilim ben, onun muadili ona benzer ama aynı olmayan 334. maddeden ceza tayini istenmiş bakın 334. maddeden 330. maddeyi okuyorum 334. maddeyi yasaklanan bilgilerin özür dilerim, yasaklanan bilgileri temin, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlerine göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Ve bu tutuklamayı gerektiren bir ceza da değil. İsnat bu iddianamede peki ben başka bir suçtan tutuklu muyum diye baktım, 135, 2 o da altı aydan 3 yıla kadar ceza oradan da tutuklanma istemi yok, sevk maddesinden biri de 135 o zaman ben niye tutukluyum, üstelik bir avukatım ben, ben niye tutukluyum mahkemenize defalarca tahliye taleplerinde bulundum, her ay incelendi, iddianame çıktıktan sonra üç ay üst üste tekrar incelendi. 54. celsedir bu, her celse talepler oluyor inceliyorsunuz benim ben şu anda ceza kanununun 109 maddesi uyarınca hürriyeti tahdit edilmiş bir kişiyim. Hürriyeti tahdit edilmiş bu suç 4 yıl 14 yıl arasında cezayı gerektiren bir suç iddia makamı iddianameyi mahkemenize sunduğunda bunu değerlendirmiş olması gerekir. Beni doğal olarak iddia makamı tutuksuz olarak yargılanmak üzere salıvermek zorundaydı. iddianamede eğer o suç tevsiinde bulunmuyorsa 326 dan bırakmak zorundaydı. Çünkü tek tutuklu olduğum madde bu, ben niye tutukluyum soruyorum, şundan tutukluyum, Türk Ceza Kanununu uygulanmadığı için, gladyo hukuku uygulandığı için, herkes böyle burada herkes derdini anlatıyor burada bir hukuk yok gladyo hukuku var, gladyo hukukunda yazmaz işte bunlar, avukatta olsanız Allah ta olsanız, tutuklanırsınız. işte gladyo hukuku bu, bunu değerlendirmenize sunuyorum, bilginize sunuyorum, teşekkür ederim, benim anlatacaklarım bunlardan ibaret. Bitirdim efendim “

Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 351 deki birinci paragraftaki savcılık ifadesi okundu soruldu. Burada savcı beyde bir ifadeniz var”

Sanık Nusret Senem : “aynı lafı yanlış ayrı lafı olması lazım, onun ayrı olması lazım “

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:45

Mahkeme Başkanı: “ aynı bir bina olmaz zaten ayrı bir binada klasör 212 dizi 351 deki 2,3,4.paragraflar okundu”

Sanık Nusret Senem : “evet” Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 350 deki savcılık ifadesindeki birinci paragraf okundu

soruldu”Sanık Nusret senem :”taraf değil de o gazetenin muhabiri haberi veren gazetenin muhabiri taraf

değil Star gazetesinin muhabiri ben yanlış kalmış aklımda star gazetesi beni Ufak Akkaya’ya veren gazetenin muhabiri”

Mahkeme Başkanı:“klasör 212 dizi 350 deki savcılık ifadesindeki ikinci ve üçüncü paragraflar okundu soruldu”

Sanık Nusret senem:” ben bu kendileri tarafından da koyulmuş ifadesini şöyle söylemiştim, şimdi tutanakta böyle bir belge yok. Ben 25’ i 24 ve 25’indeki basın toplantılarını size söyledim. Orda açık olarak diyorum ki, bu şeyler CD’ler partimizde bulunmamıştır. Tutanakta yoktur diyorum ve tutanağı da gazetecilere gösteriyorum. Burada da aynı şeyi söyledim bir başka seçenek olabilir mi falan gibi bir soru oldu böyle de olabilir belki dedim, yani böyle bir ihtimalde söyledim”

Mahkeme Başkanı: “o anlamda söylediniz “Sanık Nusret senem:” yoksa esas olarak tutanakta bu belgeler yoktur diye söyledim, fakat

kızcağız yazıyordu, biz sayın Mehmet Cengiz’le birlikte ifade veriyorduk, sanıyorum o kısmını yazmamış buraya, bizimde dikkatimizden kaçmış, biz de bu ifadeyi tam olarak okumadık doğrusu, yani biz söylüyoruz o yazıyor diye her halde yazmıştır diye düşündük, okumadık, öyle bir eksiklik olmuş burada yani tutanakta”

Mahkeme Başkanı: “ demek avukatlarda okuyamıyor, okumuyor bazen görüyorsunuz”Sanık Nusret senem:” evet olabiliyor biz okumadık tutanaklarda sayın savcım vardı bilir

kendilerine de hatta gerek yok falan dedik teyit ederler bu kısmını da söyledim ama bu kısmını kadıncağız yazmayı unutmuş “

Mahkeme Başkanı:“klasör 212 dizi 350 deki savcılık ifadesindeki 4, 5, 6, 7, 8 dizi paragraflar okundu soruldu”

Sanık Nusret senem :” evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 349’daki 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,10, 11, 12, 13, 14, 15.

paragraflar okundu soruldu”Sanık Nusret senem :” evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 349’deki savcılık ifadesindeki 16. paragraf okundu soruldu”Sanık Nusret senem :” o 20. asliye hukuk olacak yanlış hatırlamışım, 20. asliye hukuk”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 349’daki savcılık ifadesindeki 17, 18, 19, 20, 21 paragraflar

okundu soruldu”Sanık Nusret senem :” evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 348 deki ve savcılık ifadesindeki 1, 2, 3, 4, 5 paragraflar

okundu soruldu”Sanık Nusret senem :” evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 348 deki ve savcılık ifadesindeki 6 paragraf okundu soruldu”Sanık Nusret senem :”sayın başkanım Engin Poyrazla ilgili şeyleri anlattım, tekrar etmeme

gerek yok o zaman hiç bilgim yok tabi tahmini olarak böyle olabilir falan diye söyledim”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 348 deki ve savcılık ifadesindeki 7 paragraf okundu soruldu”Sanık Nusret senem :”evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 348 deki ve savcılık ifadesindeki 8 paragraf okundu soruldu”Sanık Nusret senem :” üyeyim, üyeyim demişim deyilim diye yazılmış üyeyim”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 348 deki ve savcılık ifadesindeki 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15,

16. paragraflar okundu soruldu”Sanık Nusret senem :”evet”Mahkeme Başkanı: “klasör 212 dizi 347 deki ve savcılık ifadesi okundu soruldu”

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/54... · Web view2009/02/23  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 23.02.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:54 Sayfa:46

Sanık Nusret senem :” evet doğru efendim Hayati Özcan’la ilgili söylediğim şeyde tabi orda iddia edilen diye söylemişimdir. Öyle yazılmış yanlış yani Hayati Özcan’da ele geçirilen belgeyi falan benim bilmem zaten söz konusu değil o İzmir de ben Ankara’dayım bir birimizden haberimiz de yok sormuşlar ben de öyle söylemişim iddia edilen demişim ama buraya Hayati Özcan’ ele geçirilen diye yazmışlar yanlış. Okumadığınız için bazı şeyleri gözden kaçmış”

Mahkeme Başkanı: “ klasör 390 dizi 198,197 deki Hakim ifadesi okundu”Sanık Nusret senem :” şimdi bu taraf şeyiyle ilgili bir ekleme yapmak istiyorum sayın başkanım,

evet Yargıtay’la ilgili kroki konusunda taraf gazetesinde yayınlanınca, ayın 24’ünde ben İstanbul il binamızda bir basın toplası düzenledim ve taraf gazetesinin birinci sayfada çıkan krokisini fotokopi makinesinde büyüttüm, büyütünce bir baktık üzerinde 13 Mart 1900 şey 2000, 2008 yazıyor. 13 Mart 2008 bakın şimdi işçi partisinde arama ne zaman olmuş, 21 Mart 2008 yani taraf gazetesinin elinde o CD ve o belge 8 gün önce taraf gazetesinin elinde, taraf gazetesinin Ankara bürosundaki telefondan İstanbul’a fakslanmış. Telefon numarası da var araştırdım. O gün telefon numarasının kime ait olduğunu basın toplantısı sırasında tespit edemedim, o anda çünkü öğlen saatiydi. Ve öğleden sonra tespit ettik taraf gazetesinin Ankara’daki bürosu 13 Mart, işçi partisindeki aramadan 8 gün önce, nasıl taraf gazetesinin elinde olabilir, sadece bu belge değil, demin anlattığım Aslan gazeteci Aslan Bulut’un 25 Mart tarihli yeniçağ gazetesinde yazdığı konu da, yazdığı konuda Abdullah Gül’le ilgili başsavcılık şeysi var, o da bizim princo CD’de var demek ki o princo CD’de ayın 22’sinde taraf gazetesinin elinde taraf gazetesi yazmış çünkü, taraf ve Star yazdı diye söylüyor zaman gazetesinden aktararak Aslan Bulut yani 2 tane CD Yargıtay Nusret Senem’den CD’si Elba CD’si ve bir de princo diye o başsavcılık Abdullah Gül’le ilgili konuyu anlatan CD işçi partisindeki aramadan önce taraf gazetesinin ve starın elinde evet ikisi de bu nasıl olabilir bu ancak bir şekilde olabilir. Emniyet bunları onlara servis yapmış çünkü bütün belgeler emniyet servis yaptığını kendileri söylüyor gazetelere biz de biliyoruz durum böyle bulunmadı işçi partisinde kesinlikle bunlar İstanbul da o belgelerin arasına kondu, işçi partisi aleyhinde bir basın kampanyası yapmak bir psikolojik harp kampanyası yapmak için, o 8 gün önce aynen yayınlıyor aynen Yargıtay’la ilgili şeyler aynen onların yayınladığı gibi dosyada var başsavcılık diye şey yaptıkları Abdullah Gül’le ilgili ve yemek meselesi liman lokantasında yemek meselesi başsavcılık dosyasının altında aynen yayınlanıyor ikisi de işçi partisi aranmadan önce taraf gazetesinin elinde “ Mahkeme Başkanı:“ sanığa nüfus kaydı okundu”

Sanık Nusret senem:” doğru efendim doğru evet”Mahkeme Başkanı: “ saatin 17.15 olduğu görüldü GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Oturuma 24.02.2008 günü saat 9.30 da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oy

birliği ile karar verildi. 23.02.2009

Başkan–20909 Üye–28298 Üye–37266 Kâtip–120250

46