wikileaks

2
Wikileaks WikiLeaks'in Çinli muhaliflerin yanı sıra ABD, Tayvan, Avrupa, Avustralya ve Güney Afrikalı gazeteciler, matematikçiler ve şirket teknologları tarafından kurulduğu belirtilmiştir. Avustralyalı gazeteci ve internet aktivisti Julian Assange, organizasyonun görünen yüzüdür. İtalyan filozof Umberto Eco, “Wikileaks olayı”ndan söz ediyor, örneğin: Eco’ya göre, bu olay her şeyden önce, devlet, vatandaş ve medya arasındaki ilişkilerde iki yüzlülüğü göstermesi bakımından bariz bir skandal. Skandal olmanın dışında, uluslararası düzeyde derin değişiklikler yaşanacağının da göstergesidir. Eco, her kültürlü bireyin, İkinci Dünya Savaşı sonundan bu yana diplomatik temsilciliklerin aslında “casusluk merkezi” olarak kullanıldığını bildiğini, ancak “bunu açıkça dile getirmek ikiyüzlülük ödevini ihlal edeceği için” bundan kaçındığını söylüyor. İktidarların her vatandaşı kontrol ettiği, ama her vatandaşın da en azından “hacker”lar iktidarların sırlarını öğrenebildiği bir devirde yaşandığını da söylüyor Eco. Günümüz teknolojisiyle telefonda gizli ve özel ilişki sürdürmenin artık mümkün olmadığını belirtip, gelecek için bir tür geriye dönüş senaryosu çiziyor. ‘Hükümet memurlarının, kontrol edilemeyen güzergahlar kullanarak, sadece ezbere bilinen ya da en fazla bir ayakkabının topuğuna yazılmış mesajları aktarmak için gizlice bir yerden başka bir yere gittiklerini hayal etmek zorundayım. Daha önce teknolojinin yengeç biçiminde, yani geri geri giderek

Upload: web-tasarimamp-grafik-tasarim

Post on 26-Jul-2015

59 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Wikileaks

WikileaksWikiLeaks'in Çinli muhaliflerin yanı sıra ABD, Tayvan, Avrupa,

Avustralya ve Güney Afrikalı gazeteciler, matematikçiler ve şirket teknologları tarafından kurulduğu belirtilmiştir. Avustralyalı gazeteci ve internet aktivisti Julian Assange, organizasyonun görünen yüzüdür.

İtalyan filozof Umberto Eco, “Wikileaks olayı”ndan söz ediyor, örneğin: Eco’ya göre, bu olay her şeyden önce, devlet, vatandaş ve medya arasındaki ilişkilerde iki yüzlülüğü göstermesi bakımından bariz bir skandal. Skandal olmanın dışında, uluslararası düzeyde derin değişiklikler yaşanacağının da göstergesidir.

Eco, her kültürlü bireyin, İkinci Dünya Savaşı sonundan bu yana diplomatik temsilciliklerin aslında “casusluk merkezi” olarak kullanıldığını bildiğini, ancak “bunu açıkça dile getirmek ikiyüzlülük ödevini ihlal edeceği için” bundan kaçındığını söylüyor. İktidarların her vatandaşı kontrol ettiği, ama her vatandaşın da en azından “hacker”lar iktidarların sırlarını öğrenebildiği bir devirde yaşandığını da söylüyor Eco. Günümüz teknolojisiyle telefonda gizli ve özel ilişki sürdürmenin artık mümkün olmadığını belirtip, gelecek için bir tür geriye dönüş senaryosu çiziyor.

‘Hükümet memurlarının, kontrol edilemeyen güzergahlar kullanarak, sadece ezbere bilinen ya da en fazla bir ayakkabının topuğuna yazılmış mesajları aktarmak için gizlice bir yerden başka bir yere gittiklerini hayal etmek zorundayım. Daha önce teknolojinin yengeç biçiminde, yani geri geri giderek ilerlediğini yazmıştım. Bugün hızlı trenle Roma’dan Milano’ya üç saatte gidiliyor. Halbuki uçakla, havalimanına gidişler de dahil bu süre üç buçuk saati buluyor’.

Umberto Eco, basının konumu konusunda ise, “Eskiden basın büyükelçiliklerin içinde neler döndüğünü anlamaya çalışırdı, şimdi büyükelçilikler gizli bilgileri basından istiyor” gözleminde bulunuyor.

Ancak inkarcılık, komploculuk ve söylentilerin yayılması gibi her türlü ölçüsüz söylemin de rasyonel görünüme bürünebileceği konusunda uyarıyor. Medyanın dünya işlerinin yönetiminde hükümetler kadar söz sahibi olmaya başladığını savunan Roudinesco, “gizlilik gereksinimi ile ciddi habercilik arasında denge için saydamlığına karşılık verilmesi gerektiği” çağrısında bulunuyor.

Batuhan Alaoglu