yekta gungor ozden - ataturk bayragi.pdf
TRANSCRIPT
ATATÜRK BAYRAĞI
ATATÜRK BAYRAĞI Yekta Güngör Özden
ISBN: 978-975-6288-95-5
İLERİ YAYINLARI N o : 1 4 5
Ondördüncü Basım: Aralık 2 0 0 8
© 2007, İleri Yayıncılık Reklamcılık Tur. Nak. İriş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Kitabın tüm yayın haklan ileri Yayıncılık Reklamcılık Tur. Nak. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Yayınevinden yazılı izin almadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.
Yekta Güngör Özden'in tüm kitapları yayınevimiz tarafından yayınlanmakta olup,
Sayın Özden bu kitap baskılarından hiçbir telif geliri almamakta, bu kitapların
tüm satış geliri Atatürk gençliğinin çalışmalarına katkıda bulunmak üzere
yayınevimize kalmaktadır.
İLERİ YAYINLARI İSTANBUL irtibat: Sıraselviler Cad. No: 113 Kat: 4 (Alman Hastanesi yanı) Beyoğlu-istanbul
Tel/Faks: (0212) 292 65 26-27 Internet: www.ileri2000.org e-posta: ¡ [email protected]
Basla ve Cilt: Günaydın Ofset (0212) 482 51 11
nereden b a k s a güzel nereden b a k s a n güzel
Yekta Güngör Özden
Gençlik Andı
T ü r k Gençliği o larak
özgürlüğün, bağımsızlığın,
egemenliğin, Cumhur iye t ve
Devrimlerin yılmaz bekçileriyiz.
H e r z a m a n , her yerde ve
her d u r u m d a
Atatürk i lkelerinden
ayrılmayacağımıza, çağdaş
uygarlığı geçmek için
lüm zorlukları yeneceğimize
namus ve şeref sözü verir,
kendimizi Büyük T ü r k
l Jlusu'na adarız.
(10 Kasım 1960)
(1960'ta Milli Birlik Komitesi 'nce uygun bulunan bu And, 2004
dışında her 19 Mayıs'ta Ankara 19 Mayıs Stadyumu'ndaki törende
öğretmenler korosu tarafından okunmuştur. 2007'cle yine okun
mamıştır.)
ATATÜRK BAYRAĞI
İçindekiler
Gençlik Andı
T Ü R K S O L U YAZILARI
Ramazan Siyaseti 1
Tepkisiz Demokrasi? 2
Ufuk Turu 3
Uyduruk Aydınlar 3 '
Tuzaklar 4
Demokrasi Oyunu 5
Umuda Çağrı 6 7
Gösteriler Ne Öyle Ne Böyle
Yatırım-Batın m '
Doludizgin °
Asla! 8 ' Yönümüz ve Yolumuz {)
Maşalar 9
Toplumsal Duyarlık ' ( )
Millî Mücadele 1 0
Yine Yargı Bağımsızlığı 11
Yal akalar 11
Ne Kadar Acı 1 2 1
i.ırışıklık 1 2 6
ı .ıı ından da Sorumluyuz ' , | 1
Secim Koşusu '->6
I >iııci Kıyım ve Sürpriz! 141
I lemokrasi Oyunu '46
Siyasal Açılım ' "
ı Unsal Savaşım '63
ı etliden Merhaba '
Secim Ortamı 1 8 0
Secim mi. Geçim mi? 1 9 2
l ozan Utkusu 1 9 6
9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Neden Böyleyiz 201
Bir Seçim Böyle Geçti 205
Bugün ve Yarın 210
Hayır! Hayır! Hayır! 214
Çelişkiler 222
Yeni Dönem 228
Atatürk 232
Dinlenirken...Dinlerken 238
Anayasa Dayatması ve Polemiği 245
Siyasal Tablo 252
Curcuna 256
İ L E R İ YAZILARI
Cumhuriyette Birleşmek 265
Ulusal Savaşım 306
Atatürk İlkeleri ve Anayasa 312
S Ö Z C Ü V E G Ö Z L E M YAZILARI
Devrim Yasalarının Korunması 323
Cici Demokrasi 326
Dayatmalar 329
Diktaya Doğru 332
Olmaz, Olamaz! 335
Sıkmabaş ve İçtihat 338
Başladılar Bile 341
Şakşakçılar 344
Yurttaşlık (Vatandaşlık) 347
Yazgıcılıktan Yaratıcılığa Geçiş 350
Oyumuz Namusumuzdur! 353
Nasıl Bir Anayasa Özlemi İçindeyiz? 356
Anayasa Çalışmaları 359
Anayasa Karmaşası 362
Yekta Güngör Özden'in Özgeçmişi 365
10
TÜRKSOLU Yazıları
ATATÜRK BAYRAĞI
Ramazan Siyaseti
R amazan, AB istemlerini karş ı lamak amacıyla T B M M ' n i ı ı ikin
ci kez o lağanüstü toplanması , Papa 'n ın islâmiyete yönelik söz
leri ve Kara Kuvvetleri K o m u t a n ı ' n ı n H a r p Okulu konuşmasının
yankılarıyla başladı. Oy ve iktidar için inanç s ö m ü r ü s ü n ü yöntem
d u r u m u n a get irenler çabalarını yoğunlaştırdıktı-. İftar çadırları, ar
mağan paketler i , sözde yardımlar birbirini izlerken h e r organa, her
birime t ı r m a n a n gericiliğe ilişkin her gün yeni yakınmalar duyulma
ya başladı. H a s t a n e l e r d e koridorlar ı d o l d u r a n c u m a namazlar ı , cep
telefonlarıyla öğrenci ler ine gerici mesajlar g ö n d e r e n öğretmenler ,
adliye ö n ü n d e gericiliği öven müfettişler, dinsel içerikli broşürler,
safsata sayfalı kitaplar, neler, ne ler . . . Avrupa Birliği için yeni da
yatmalar, Kıbrıs 'ta yeni koalisyona ilişkin savlar, söylentiler. İçaçıcı
bir şey yok. Vergilerle m e m u r aylıklarına zam çalışanın belini büs-
bütün bükecek düzeyde. Sorunlar ı akla uygun, gerçekçi, bilimsel
biçimde çözüm ilgililerin u m u r u n d a değil. Verimi ar t ı rmak, üret imi
çoğaltmak, çalışanın sayısı ile doyurucu aylıkları a m a ç e d i n m e k
13
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
u n u t u l m u ş gibi. Öldürmeler , kapkaç, te rör de hız k e s m e d e n sürü
yor. Şehit babası "Vatan sağolsun d i y e m e m " diyor. Kısa z a m a n d a
nerden nereye geldiğimiz or tada . H a n e d a n övgüleri, h a n e d a n a
acımayla Ata türk karşıtlığını yayma ve art ı rma çabaları, Kemaliz-
min kökünü Osmanlı 'ya bağlama oyunları hiçbir çek inme o l m a d a n
birbirine ekleniyor. Bu o r t a m d a çağdaşlık koşusunda yer almak.
H e l e ermeni , ııım, kurt çekiciliği (!)yle T ü r k ve Türkiye düşman
lığına soyunmak. Nerdcyse ün yapmanın, dışarda tan ınmanın, ki tap
sa tmanın koşulu oldu. Böyle çelişkiler ve olumsuzluklarla günler
geçip gidiyor. Ü z ü l m e m e k e lde değil.
Dış olaylar dizisi Türkiye karşı l ıklarıyla ağırlık taşıyor. Irak' ın
kuzeyiyle d a h a doğrusu PKK'yla ilgili k o o r d i n a t ö r a tanmas ı E. Or
general E d i p Başer ' in haklı çıkışıyla da geçiştirilebilecek bir d u r u m
değil. A B D ' n i n bugüne k a d a r P K K k o n u s u n d a sözden başka bir
kıpırdanışı görülmedi . Türkiye 'ye karşı kul lanmak için avucunda
tu t tuğu bir ö r g ü t g ö r ü n ü m ü deği şmedi . I rak ' ın geçici devlet
başkanı Talabani 'dc tehditleriyle birlikte ele alınınca sanki bir ye
tersizlik varmış da o n u g idermek için ek görevliye gereksinim du-
yulmuşçasına yapı lanmaya gidildi. Bu yöntem A B D ' n i n yeni bir
oyalaması ve PKK'nın siyasallaşmasına kapı açılmasıdır. Görevde
ki asker, görevdeki bürokrat . H ü k ü m e t yetersiz de yeni organlar,
birimler oluşturuluyor kanısı veriliyor. Koordinasyonun içinde ol
masa da tarafında P K K yer alacaktır. Sakınca da hurdadır . İster
PKK olayında, ister Avrupa ülkeler ine sığınıp değişik bahaneler le
geri veri lmeyen terörist ler k o n u s u n d a , ister Yunanistan' ın havda-
laşları, deniz kötülükler i ve Trakya'da T ü r k azınlığa uygulamaları
sorunlar ında ve sözde e r m e n i soykırımını kabul etmediği için par
tiden çıkarılan H o l l a n d a ' d a k i T ü r k asıllı aday k o n u s u n d a dost
larımızın, ortaklarımızın t u t u m u n a bakınız. K i m d e n yanalar? Tala-
bani 'nin PKK'yı ateş kesmeye ikna e t m e sözü bile s a h n e l e n m e k is
tenen oyunun p e r d e l e r i n d e n biri o larak karşımıza çıkıyor. İçerdeki
kürtçülerin t u t u m u , Avrupa 'da destek aramalar ı niçin, zafer işareti
yapan eller k ime karşı? AB Anayasası sorunu ç ö z ü m l e n m e d e n ye-
]4
ATATÜRK BAYRAĞI
ni üye alamayacaklarını Barosso söyledi. Abdul lah G ü l ' ü n AB için
yazdığı söylenen, dışarda yayımlanan m a k a l e n i n içtcnlikli görüşler
o lduğunu sanmıyorum. AB'yi kandırmaya yönelik sunuşlarıdır . Ta-
kiyyc yalnız içerde değil, dışarıya karşı da s ü r d ü r ü l m e k t e d i r . AB
yetkilileri Türkiye'yi üyeliğe almayacaklarını açıktan söylemiyor,
dolaylı biçimde anlatıyor. Anlamayanlar ö d ü n l e r l e sonuç alacak
larını sanıyor. AB Dış İlişkiler K o m i s y o n u ' n d a kabul edi len rapor
b u g e r ç e k l e r i içeriyor. A B P a r l a m e n t o s u ' n d a d ü z e l t i l m e s i n e
çalışılan yönler içinden sıkmabaşın çıkartı lmarnası çabası iktidarın
içtenliksiz davranışının kanıtıdır.
H e r istediklerini almaya alışan AB' l i lcrden Komisyonun Türkiye
Delegasyonu Başkanı H a n s Jörg K r c t s c h m e r 22.9.2006 günü Anka
ra 'da Tescv'in " A l m a n a k : Türkiye, Güvenl ik Sektörü ve D e m o k r a t
G ö z e t i m " adlı yayınının tanı t ımında k o n u ş t u r u l u n c a silâhlı üzerin
de sivil kontrol sağlanmasının AB sürecinde kilit k o n u l a r d a n biri
o lduğunu söylemiştir. Şemdinli provakasyonuna dayanarak silâhlı
kuvvetleri suçlamıştı. Silâhlı Kuvvetlerin Türkiye Cumhur iye t i için
özgün yerini bir türlü kabul e d e m e m e k t e d i r l e r .
Gerici ler her ü lkede örgüt lüdür . Avustralya H a z i n e Bakanı Pctcr
( 'ostcl lo 'nun Türkiye'yi islâm dünyası için m o d e l , A t a t ü r k ' ü de li
derli feneri o larak göstermesini Avustralya'daki islâm kuruluşları
büyük tepkiyle karşıladı. Şeriatla koşul lanıp katı laşan kafaların
aydınlık düşmanlığının ilâcı yoktur.
ABD'l i emekl i genera l J o s e p h Ralston, k o o r d i n a t ö r değil, tem
silci o lduğunu söyledi ve PKK'hlar ın ateşkes çağrısını ciddiye al
madığını bildirdi. Kendin i devlet yerine koyan P K K ve yandaşları
görsünler.
AB P a r l a m e n t o s u e r m e n i soykırımını ç ıkararak Türkiye 'ye yeni
koşullar ö n e süren r a p o r u kabul etti . D a h a neler getirecekler. Yu
nanistan aramızdaki p ro tokole aykırı b iç imde göçmenler i Türkiye
kın asıllarına bırakmayı sürdürüyor, üstelik Türkiye'yi suçluyor.
D ı ı s l değil d ü ş m a n sanki. Güvenl ik ve insanlık boyutlarıyla olay
15
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
dünyaya duyurulmalıdır
İçeriye Dönersek
Dış olaylar kimi oldubitt i lerle sürerken içerde de olumsuzluklar
giderek ar tmaktadı r . Hangi yana bakılsa, hangi konu ele alınsa
üzüntü ve d ü ş ü n c e ağırlığı insanı bunaltıyor. Başbakanın konuşma
larında iktidar partisi yetkililerinin açıklamalarına u z a n a n çizgide
türlü çelişkiler ve aykırılıklar s ı ra lanmaktadır . T o p l u m u m u z ger
çekleri s a p t a m a k t a duraksamaya düşmektedir . İktidarın her yap
tığını, alkışlayıp karşı çıkışları kötüleyen yalaka yazarlar var. Aklı
ers in-ermesin, uzmanl ık a lanına girsin-girmesin, katıl ıkları ve
bağımlılıkları öyle koyu olanları var ki artık tiksindiriyor. Sırf mil
letvekili o lmak için A K P ' n e giren kimilerinin t u t u m u ve ko
nuşmas ı , kişi l iklerine gölge d ü ş ü r m e l e r i ü z ü n t ü y l e izleniyor.
Şakşakçı yazarlar içinde öyleleri var ki o n u n yüzünden gazete-der-
giyi el inizden atasınız geliyor. Haydi, ikinci dünya savaşı zamanın
da yaşlan küçüktü, algılamaları beklenemezdi , bilgileri yetersizdi.
1950 sonrasını u n u t u p tüm aykırılık ve yanlışlıkları Ata türk-İnönü
ikilisine yüklemek, günümüzdeki her sakıncanın nedenini kuruluş
d ö n e m i n e bağlamak, aşırılarla, köktcndinci lcı le, kürtçüler le bir
leşip yabancıları düşmanlar ı sevindirmek ne oluyor? İçimizdeki
sapkınlar dışardakilcri gereksiz kılıyor.
İslâmiyeltc o lmayan bir tür r u h b a n sınıfı türedi . Türkiye 'nin bir
çok yer inde r a m a z a n d a öğle namazı nedeniyle eczaneler, iftara ka
dar lokantalar kapalı idi, şimdi A n k a r a ve i lçelerinde bu yöntemi
uygulayanlar var. Çocuk, yaşlı, hasta d ü ş ü n e n yok.
C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n uyar ı la r ına saygısız karşıl ık v e r e n l e r e
KKK'nın konuşmas ına yanıt vermeye kalkışanlar eklendi. Yasasız
suç ve ceza olmaz. Yasalar, kural lar her sakıncalı, her aykırı dav
ranışı suç olarak belir leyemez. Böyle olunca da işlem konusu
yapı lamaz a m a zararı, kötülüğü açıktır. Kimi açık, kimi kapalı bi
çimde lâikliği, cumhuriyet in nitel iklerine karşı yürütülen işlem ve
16
ATATÜRK BAYRAĞI
eylemler gericiliğin iktidara kadar gelişini s o m u t biçimde ortaya
koymaktadır . İkt idar kesimi ne yaptıklarını bilmiyor m u ? Atama
lar, kadrolaşma, af yasaları, yeni kurallar, i m a m hat ip ve s ıkmabaş
direnmesi, yurttaşları azar lama, kayırmalar, ruhsat lar, içte ve dışta
aykırı e latmalar, özelleştirmeler, saymakla bi tmeyecek olumsuzluk
lar herkesin gözü ö n ü n d e oluyor. Belge, başka kanıt istemek, Cum
hurbaşkanından bildirmesini i s temek siyasal terbiyeyle bağdaşmıy
or. Gericilikle t ı r m a n a n gericiliği t ı rmandı ran iktidardır. Başba
kanlık ve Dışişleri Bakanlığı devletin k a r a r m a karşın, El-Kadı için
lemyiz başvurusunu geri çekmişlerdir. Millî Eğit im Bakanlığı 'nda
yaşananlar, kitaplar, broşürler, tarikatlar, cami cinayetleri vd. geri
ciliğin çirkin boyutunu ortaya koymaktadır . Başbakan ve Bakanlar
kişisel düşüncelerini devlete mal edemezler . Devr im Yasaları ko
nusundaki tutumlar ı bile amaçlar ının kanıtıdır.
Cumhurbaşkanl ığ ına sataşma, yargıyla, silâhlı kuvvetlerle, üni
versitelerle zıtlaşma, köktendincil ik k o n u s u n d a inat laşma, şehitleri
küçümseme, çalışanlara ve yurttaş lara seri d a v r a n m a , yargıya ciat-
ına biçiminde tu lum, şeriatçı ve tarikatçıları k o r u m a neyin göster
gesidir? İrtica iktidarda ise karşısında kim-kimler olur? Şimdiden
¡008 yılında yapılacak Rektör a tamalar ın ın hazırlığı yapıldığı açık
lanmıştır. Gereks iz ve sakıncalı uğraşlarla z a m a n ve değer yitirilir-
I ı i ı ayrılıkçı terör yandaşlarının oyalayıcı girişimlerine, imzacı ve
bildiricilerin yaygaralarına ve yalanlarına karşın kıyımını sürdür
mektedir. İğdır 'da, Van'da pat lamalar, yaralılar, şehitler her gün
•linkleri dağlamaktadır . Büyük kent lerde yasadışı örgüt ler boş
• İm mamakta , çocukları ve kadınları ö n e sürerek eylemlerini kamu
Hınçlarına zarar vererek geniş letmektedir ler . İktidarın etkisiyle
utacak etkin önlemler a l ınmamaktadı r .
Un Şeyle Oynuyorlar
Milli Eğitim Bakanlığı 'nın okullarla, öğrenci yerleşt irme ve yurt-
•iı ı burslarla oynaması yetmiyormuş gibi Kültür ve Turizm Ba-
17
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
kanlığı da Cumhurbaşkanl ığ ı Senfoni Orkestras ı ödenekler ini kes
miş, hiçbir destek vermemişt ir . Eğit im, sanat, spor bu iktidar döne
m i n d e der in yaralar almıştır. Kanımca, i l t icanın kaynağı ve gücü
olan, irticaya güven veren iktidar, eğitimi "mil l î" o l m a k t a n çıkar
maktadır . İ l t icanın kucağındaki entcl ler ve birbirinin karşılıklı
oyuncağı d u r u m u n d a k i gericilerle sözde ilericiler yumağı yoz
laşmanın s o m u t belirtisidir. Devleti iş adamlar ını yönettiği görünü
m ü n e imzacı-bildiricilerin ilişkileri ekleniyor.
D e m o k r a s i yalancıları iktidarın tek part i diktasına yönelişine il
gisiz ve tepkisiz. Tek part i iktidarını suçlayanlar sessiz. R T E ' ı n Çan
kaya'ya çıkışı yakınılan kötülükler in en beter inin yaşanması olur.
Bu yapı lanma tek par t iden başka ne olabilir? Macar i s tan Başba
kanı Fcrenc Gyuıcsany ' in karşılaştığı olayların öğretici yanı yok
m u d u r ?
Başbakanın, Rauf Dcnktaş 'a yönelik sözlerini uygun görmek ola
naklı mı? Demokrasiyi s ö m ü r e r e k değişik kökenli ve amaçlı Türki
ye karşıt larının buluştuğu-kurduğu neoliberal takım kimi pislikleri
içine sindirebiliyor.
R T E "Türkiye Cumhuriyet i 'n in Başbakanıyım" diyor. Tanık ve
kanıt is temeyen bir olgu. Ancak konuşmalar ı ve davranışları, iddia
ları ve inadı, sıfatıyla bağdaşıyor m u ?
Linç'i intihar g ö s t e r m e çabaları, kürtçii lerin eğitime, şeriatçıların
yargıya ve y ö n e t i m e yer leşme girişimleri, P K K ve yandaşlarının
tüm Türkiye'yi istediklerini gözardı e d e n aymaz aydınların ya
vanlığı, Anayasa ve yasa değişikliklerinde hukukçular ın büyük öl
çüde sessizliği kaygıları ar t ı rmaktadır . Oktay Ekşi 'nin ve Deniz
Baykal'ın o lumlu yaklaşım ve değer lendi rmeler ine karşın Diyanet
İşleri Başkanlığının camiler, kuruluştan ayrılanlar, kurslar, dene
timler, dinsel içerikli yayınlar k o n u s u n d a başarılı o lduğun u söyle
m e k güçtür. H e r sorunu, her sistemi, her gereksinimi ve tepkiyi
gerçek çözümler le değil, dinle karş ı lamak bu iktidarın işidir. Safsa
talar, hurafeler öğrenci lere parasız kitaplarla dayatı lmakta, fetva ve
18
ATATÜRK BAYRAĞI
19
ferman d ö n e m i Başbakanın yargı yer ine " U l e m a y a başvurulsun"
önerisiyle hort lat ı lmaktadır .
O r t a m ı elverişli bulan yasadışı örgütler, bu t ü r nitel iklere uyan
kimi siyasal part i ler yürüyüşler düzenliyor. P K K ve A P O lehine slo
ganları, resim ve p a n k a r t taşımayı, kolluk güçleriyle çatışmayı
olağan karşılar d u r u m a getirmişlerdir. Kimi gazete ve dergi lerde
sözde ateşkes önerileriyle tanıt ı lmak is tenen ayrılıkçılarla röporta j
lar yayımlanmakta, karşıtlıkları bilinen sözde yazarlara sayfalar
açılmaktadır.
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS-2) 'nda s ıkmabaşa o lur ve
rilmekte (17.9.2006), Başbakan başka dilleri kul landıklarını u n u t u p
"Türkçe k o n u ş a n devletler top lu luğu" ö n e r m e k t e d i r (1.9.2006). İyi
ki " M ü s l ü m a n devletler, lâiklik karşıtları ya da din devletleri toplu
luğu" dememişt i r . Başbakanın iyi konuştuğu kanıs ında değilim. Ez
berci yanıyla kendis ine verilenleri seslendiriyor. Köktendinci lcrc
uyarıda b u l u n d u ğ u n a rast lamak güç. Tarikat l iderler ine saygısını
açıklayan Başbakanın din adına, dindarlıkla bağdaşmayan eylemle
ri, cinayetleri, terör olaylarını k ınamamas ı ilginçtir. AKP'l i beledi
yelerden kimilerinin dincilik çabalar ına sessiz kalması da destek
sayılır. R T E ' n ı n vücut dili iyi olabilir a m a asıl dili bozuk.
Bu t u t u m d a n c e s a r e t a lan k ü r t ç ü l e r D i y a r b a k ı r olaylar ını
saptırmakla kalmayıp devlete yüklemek istediler, göster i ler inde
PKK ve A P O övgüsüyle zafer işaretleri yaptılar. K e p e n k k a p a t m a
vr açma olayları bilinen kişilerin buyruğuyla gerçekleşiyor. Yasadışı
IM güt gibi bir Plat form adına yapılan aç ık lamada " J a n d a r m a İstih-
lıaıat ve Terörle M ü c a d e l e Birimi suçludur. Sorumlusu kontrgcri l-
lııdır, J i t e m ' d i r " deniliyor. Devlet bu savı yanıt lamalıdır . Doğruysa
gereği yapı lmal ı , deği lse s u ç l a y a n l a r k o v u ş t u r u l m a l ı d ı r .
t 9.2006'daki sözde Barış Mitingi yine te rör ö r g ü t ü n ü n gösterisine
dönüşmüştür . D e m o k r a t i k Toplum Partisi 'nin "Barışçı çözüm ve
i yi bir Türk-Kürt birliği" çağrısı içtenlikli ve inandırıcı değildir.
I m i kökenliler neyde eşit değil ler? D ü ğ ü n l e r i n d e k i para lar k imde
I u' Ne kadar acı kimi yazarlar, kimi kuruluşlar bunlara kanıyor ve
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN
kendi varlığını, devletini kötülüyor. Kimileri de bunlar gibi çıkıp
yaptıkları belli Turgut Özal ' ı övüyor. Türkiye'ye bugünkü sıkıntıları
kim getirdi?
E k o n o m i d e büyüme sözde kalıyor. Borçlar da büyüyor. İyileşme
yurttaşlara yansımıyor. Z a m yağmuru fırtınayı geçti, kasırgaya dö
nüştü. Ata türk 'e karşı olan asla milliyetçi olamayacağı gibi gerçek
hiçbir milliyetçi ümmetçiye destek vermez, kimlik tartışması açan,
T ü r k kimliğini yadsıyan kişilere, örgüt lere oy vermez.
Tuhaflıklar
Büyük kesimiyle terör aygıtına d ö n ü ş e n medyanın zararları her
gün artıyor. Ata türk ilkelerini savunmamızı, pisliklere, haksızlıkla
ra, yolsuzluklara, ahlâksızlıklara, adaletsizliklere, düşmanlıklara,
şeriatçılığa, bölücülüğe, sapkınlığa karşı çıkmamıza kat lanamayıp
bize saldıranlar Türkiye ve Atatürk karşıtlarını, çıkar kaynaklarım
ve dayanaklarını ateşli biçimde savunuyorlar. Onlarınki anlatım
(ifade) özgürlüğü oluyor, bizim anlat ımlarımız suçlanıyor. Sözcük
ve anlatım oyunlarıyla, kendi görüşlerini başkalarına söyleterek
tanınmaya, ün yapmaya, gelir sağlamaya çalışıyorlar. Dayanışma
ları da ilginç, savunmalar ı da. Türkiye'ye ve Atatürk 'e sa ldırmadan,
düşmanlara övgü d izmeden, yalanlara başvurmadan yazı yazılamaz
mı? B u g ü n l e r d e T ü r k Ceza Yasası'nın 301. maddes inin tümüyle
kalkmasını i s teyenlerden başlayıp değişik öner i ler get irenler çıktı.
Aslında hukuk k o n u s u n u siyaset adamı Adalet Bakanı 'nın o luruna
b ı rakmamak, açık ve doyurucu kurallarla Cumhur iye t Savcısı ile
T ü r k yargıcına b ı rakmak gerekir. Hat ı r için, arkadaşlık, ideoloji
birliği ve başka yandaşlıklarla hukuk siyasete kıydırılamaz. Önceki
("eza Yasası'nın 163. maddes inin kaldırılması i lt icanın iktidara yü
rüyüşünün gücünü oluşturduğu gibi dinsel terörü azdırdı. 301.
m a d d e kalkarsa Türkiye karşıtlarını tutmak, karşıtlıkları önlemek
büsbütün güçleşir. S o r u n u n demokras iye, anlatım özgürlüğüne
bağlanması da yanlıştır. Avrupa'nın birçok ülkesinde benzer kural-
2 0
ATATÜRK BAYRAĞI
lar daha sert yaptır ımlarla yürürlüktedir . AB'n in Türkiye'yi yıprat
ma amaçlı çifte s tandardı bu k o n u d a da g ü n d e m d e d i r .
Bir de "Lâtife H a n ı m M o d a s ı " çıktı. Lâtife H a n ı m ı n küçümsen
mesine, köt i i lcnmesinc karşı o l d u ğ u m u z ölçüde abartıya, Lâtife
Hanımı övmek için A t a t ü r k ' ü aşağılayıp kara lamaya da karşıyız.
Özel yaşam özen gerektirir . Birlikteliğin ve ayrılığın dışa vurulabi
lecek yanları, nedenler i ve gerçekleri ortaya çıkarır a m a bu konuda
daha fazla ayrıntıya gerek olmadığı gibi saygı gös termek zorunlu
dur. Atatürk karşıtları, yanlı ve gerçek dışı anlat ımlara sarıldılar
a m a ne yapsalar boşuna. Atatürk her z a m a n büyük ve en büyük
Türk.
Adalet yoksa devlet yoktur. Dünyanın temeli o lan adalet i içinde
yaşatmayan ve yaşamayan çevres inde de bu lamaz. Yıllardır söyle
yip yazdıklarımızın özeti biçimindeki içeriğiyle Sayın Özt in Ak-
giiç'ün 17.9.2006 günlü Cumhur iye t gazetes inde yayımlanan " C u m
huriyet Karşıtı İç C e p h e " başlıklı yazısını her yurtseverin oku
masını, okutmasını ö n e r e r e k destekl iyorum. Bu arada dolambaçlı
sözlerle bizi suçlamayı alışkanlık d u r u m u n a get iren bir sözde yaza
ra " A r a m ı z d a Miloscviç ile S a d d a m ' a tapan o l m a m a s ı n a karşın ter
sini söyleyen alçaktır" diyerek yanıt vermek istiyorum. Yazarlara
karşı açılan dâvaları kınayanlar, anlamadıklar ı , bi lmedikleri konu
larda kalem oynatanlar, bilim a d a m l a r ı n a karşı açılan dâvalarda
i lerdedirler? Kimileri bürokrat lar ı "Bizim H a z i n e d e n geçinenler
lakımı" (31.8.2006) diye n i te lendirmekle yetinmiyor, çalışanların
büyük kesimini de "Köylülerin o luş turduğu işçi sınıfı" (1.9.2006)
olarak küçümsüyor. Bil inenlerden birisi de Ata türk d ö n e m i n i kötü-
Icyip suçladıktan sonra " B u ülkenin ihtiyaç duyduğu en son şey as-
11 i -sivil çatışmasıdır, krizdir, siyasal gerginliktir.." diyor. O l m a m a s ı
İstenilen d u r u m böyle mi anlatılır. Bunlara hiç gereks inim duyul
ma/. Atatürkçülük ve ulusalcılık adına kimse kanlı sayfa istemez.
I lukukdışılık ilkellerin işidir. Ata türk ve dâva arkadaşlar ı za
manında " . .olumsuz sonuçları b u g ü n l e r e k a d a r sarkan bazı aşırılık
• c yanlışlıkların altına atılmıştır." diyerek k e n d i n e göre aykırılıklar
21
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
sıralayarak suçlamayı sürdürmek, öğrenmesi gerekli çok şey olan
ların öç alma oyunlarıdır. Tutsaklıktan bağımsızlık ve özgürlüğe, te
b a a d a n yurttaşlığa, ü m m e t t e n ulusa, şer iat tan hukuka, kapitülâs
yonlardan eşitliğe, s ö m ü r ü d e n sahipliğe, yağma ve D ü y u n ' u Umıı-
miye 'den ulusal e k o n o m i y e , y ık ımdan dirilişe, t e o k r a t i k m o
n a r ş i d e n c u m h u r i y e t l e d e m o k r a s i y e geçiş, k u r t u l u ş , kuruluş ,
yapılanma, yeni lenme her şey, hepsi unutuluyor, u n u t t u r u l m a k is
leniyor. Osmanl ı torunu o lmanın yüklediği görevi böyle algılayan
lar türedi . Tıpkı İstanbul Emniyet M ü d ü r ü ' n ü n " G ü z e l tepki sözle
riyle d e m o k r a t i k tepki göstcrenlercsaldıranlar ı kışkırtan tanımı gi
bi. Aklını darbeyle bozan medya bozguncuları da tutarsız.
Yarası Olan Gocunur
Orgenera l Büyükaml ile Başbuğ 'un konuşmalar ı iktidar kesimini
kızdırıyor. Huysuzluklarını olur o lmaz sözlerle, ilkel tepkilerle
açıklıyor, çocukça yanıtlar vermeye çalışıyorlar. G e n e r a l l e r " D e
mokrasiyi, insan haklarını kaldırınız. İktidara başkaldır ınız" d e m e
di. İktidar, i lt icanın temsilcisi ve sözcüsü gibi davranıp yanıt verme
ye, savunmaya çalışıyor. Asıl amacı Çankaya Köşkü 'nc sıkmabaşı
taşımak olan Başbakan lâf yetişt irme çabasında. Talabani'yc, AB
sözcülerine, D e m o k r a t i k Toplum Partisi yönetici lerine, te rör örgü
tü mitinglerine yanıt verse yeter. L ü b n a n hevesine karşı çıkanları
ihanet le suçlamak beceri değil. İncirlik Üssü yerine A B D ' n e Türki
ye Üssü kul landırmak başarı hiç değil.
Bal ıkesir-Bandırma Müftü lüğü 'nün " H e r eve bir Kur 'an Meali
Projesi" k a p s a m ı n d a K u r ' a n kursuna giden 4 bin öğrenciye ve ce
zaevindeki 400 m a h k û m a da verilmesi çalışması A t a t ü r k ' ü n Büyük
Söylevi'ni bir kez d a h a anımsatt ı . Bu gereği yerine get irmeyenler
utansın. Ezanı T ü r k ç e okutamayıp bir minareye o n d a n fazla hopar
lör koyduranlara ne demel i? Yüksek ses, yüksek müslümanlığı mı
gösterir? Vicdanı, eli, dili, gözü temiz olması gereken müs lümanlar
çevre temizliğine de ö n e m vermelidir. Çocuklar, yaşlılar, hastalar
22
ATATÜRK BAYRAĞI
düşünülmelidir . C a m i avlular ından G e n e l k u r m a y Başkanı Büyü-
kanıt 'a tehdit savuran İbda-C'l i ler tutuldu m u ? Ne yapıldı? Hizbul-
lahçılara ne uygulanıyor? S o r u ş t u r m a , kovuş turma var mı bilinmi
yor. Bunlar insanımızı soğutuyor, çekindiriyor, uzaklaştırıyor. Hani
halk di l inde " D i n d e n - i m a n d a n soğutuyor lar" d e n i r ya öyle. Bu dö
n e m d e yapılanlar daha çok hristiyanların işine yarıyor. Kiliseler
açılıyor, misyonerler çoğalıyor, c e m a a t vakıfları, gelirleri artıyor,
yeni o lanaklar sağlanıyor. R u h b a n okulu ile P a t r i k h a n e n i n ckü-
menliği konuşuluyor.
Gerici medyanın yayınlan ibretlik. Televizyonları, radyoları saç
malıklarında sınır tanımıyor. Kullandıkları sözcüklerin dindarlıkla
hiçbir ilgisi yok. Saygısız d i n d a r olamaz. Yalan iftira, yakıştırma, ha
karet, gcrçckdışıhk temiz inançla bağdaşmaz. Kışkırtma, teröre
özendirme, her tür kötülüğü din için geçerli saydırma bunlar ın ka
rası.
R a m a z a n ı n adına, saygınlığına aykırı davranış lar g iderek artıyor.
Aldatıcı reklâmlar, yüksek fiyatlı satışlar, lâikliği d e l m e girişimleri,
pahalı iftarlar ve iftar gösterileri, r a m a z a n trafiği sorunu, görevden
i r k e n kaçışlar, dalgınlığı, yanlışlığı, amaçlı işlemi, sakıncalı t u t u m u ,
hızı, sinirliliği, hastalığı oruca yükleme kolaycılığı. B a y r a m d a bay
rama kahramanl ık , r a m a z a n d a n r a m a z a n a müslümanl ık . Barış yok,
kavga var. Yaralama, ö l d ü r m e , uyuşturucu kaçakçılığı, hırsızlık,
kapkaç ve d a h a niceleri. Eğitimsizliğin boşluğunu inançla doldur
manın yetersizliği. Bilgi yerine dini koymanın sonucu. Yozlaşma o
kadar artt ı ki film festivallerinde bile fatiha o k u n m a y a başlandı.
Namazda, mezarl ıkta, a n m a toplant ıs ında olsa kimse bir şey diyc-
I I H / . Kimileri yalakalığı ve yavşaklığı, yaranmayı ve yanaşmayı dini
kullanarak yapıyor. Kişiliksizlik yarışı aldı yürüdü. İkt idara ve yan
daşlarına hoş g ö r ü n m e çabası o n u r u unut turuyor . Siyaset için her
|i vı kıyılıyor.
23
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yine de T ü m olumsuzluklara karşın yılmak yok, umutsuz luk yok. Kimi
kuruluşlar, kimi kişiler, kimi sözler, kimi yazılar direncin korun
masına yarıyor. Yargıtay Başkanı 'nm lâikliğe ilişkin gereksiz, yanlış
sözünün yarattığı o lumsuz havayı, Danıştay Başsavcıl ığına Sayın
Tansel Çölaşan' ın seçilmesi giderdi. Kendisini içtenlikle kutluyo
ruz. Üniversiteleri özerk olmayan, Barolar ı bağımsız olmayan ülke
de bağımsız yargı organları, yansız temsilcileri ulusun güven duygu
sunu k o r u m a s ı n d a başlıca e t k e n d i r . Bu b a ğ l a m d a Danış tay
Başkanvekilliğine seçilen Sayın Sinan Yörükoğlu 'nu da kutluyoruz.
Çölaşan'a ve Y ö r ü k o ğ l u ' n a başarı lar diliyoruz.
Üniversitelerinin açılış törenler inde yaptıkları konuşmalar la teh
likelere karşı uyarı görevlerini yapan Rektörleri de kutluyoruz.
Türkiye, Avrupa Sosyal Şartı 'nı adaletli ücret k o n u s u n d a çekin
ce koyarak imzaladı. PKK, AB Terör Listesi 'nden çıkarılması için
başvurmuş. Ne yüzle? Avrupa Adalet Divanı karar verecek, göre
ceğiz.
Orgenera l İlker Başbuğ'un konuşmasını İngiliz T h e G u a r d i a n
gazetesi eleştiriyor. K i m d e n yanaşınız? diye sormak gerekiyor. An
lamak istemedikleri çok şey var. Bir de aynada kendi ler ine baksa-
lar ya.
TÜRKSOLU, sayı: 117, 2 Ekim 2006
2 4
ATATÜRK BAYRAĞI
Tepkisiz Demokrasi?
L âiklik vc irtica konular ında tanım istemleri ve tartışmalarıyla
günler dolarken asıl sorunlara ilişkin çözüm çabaları yine geri-
ıle kaldı. Gereks iz ve anlamsız tanım istekleri gerçekte bir oyalama
ve s a p t ı r m a d a n başka bir şey değildi. Lâikliğin ne o lduğunu bilme
yenden çok bile bile çarpı tanlar vardı. Dinsel ağırlık kişisel yönet im
düzeni olan teokrat ik m o n a r ş i d e n demokras i amaçlı cumhur iyete
geçtiğimiz, Osmanl ı 'n ın kötü yönetimiyle işbirlikçi t u t u m u karşısın
da toprak, insan, zaman, değer, kaynak vc o n u r yitirdiğimiz gerçeği
l ( '23 'den beri anlatıl ıp öğretil iyordu. Cumhur iye t le yıkılanların öz
lemini çekenler, çıkarların yoksun ka lmanın hırsıyla kin besleyen
ler, cumhur iyete yaraşır o lmayanlar boş durmadı la r . G e r ç e k din
darları mut lu kılan lâikliği din düşmanlığı o larak tanı tmaya çalışan-
I ı ı inanç sömürüsü yoluyla iktidara gelerek rejimin karakter ini
değiştirmeye soyundular. Yalanlar, yakıştırmalar, bir d i n d a r d a n as
la beklenmeyen çirkinliklerle toplumsal barışı yıktılar. Müslü
manlık taslayarak başka d inden olanlara yer açtılar. Müslümanl ığa
25
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
zarar verdiler. H u k u k u , ekonomiyi, eğitimi, h e r şeyi a raç kdarak
kendi ilkelliklerini, katılıklarını, yozluklarını dayatmaya çalıştılar.
İç düzen ve dış ilişkiler yara aldı, bozuldu. Yenilikten cumhuriyete,
bağımsızlıktan bilimselliğe, hukuksal l ıktan devrimlere h e r iyi duru
ma ve t u t u m a karşı o lan irtica, lâikliğin tam tersidir. Lâiklik düş
manıdır, insanlık düşmanıdır , din düşmanıdır . " İ n a n ı y o r u m o halde
var ım" d e m e k t e n " D ü ş ü n ü y o r u m o halde var ım" düzeyine, ü m
m e t t e n ulus düzeyine taşıyan lâiklik, cumhuriyet ve demokras in in
kaynağıdır. 80 yılı aşan bir z a m a n yaptıkları öğret ime, aldıkları
eğitime, bulunduklar ı katlara ve k o n u m l a r ı n a karşın bu kavram
ların ne o lduğunu öğrenememiş le r se b u n d a n sonra da öğrenemez
ler. H e l e b u g ü n e değin lâiklik ve irtica konular ındaki yargı karar
larını geçersiz saydıracak, kuşkulu kılacak konuşmalar, sahiplerinin
bağlantılarını, eğilimlerini yansıtan açıklamalar gerçekten üzücü
olmuştur. Lâiklik sayesinde şimdiki yerlerini edinenler in çok iyi
düşünmeler i gerekir. Asıl amacım ABD-İsrai l kaışıtlığıyla gizleme
ye çalışan radika! İslâm, yalnız O r t a d o ğ u ' n u n değil, dünyanın başı
na belâdır. Dinci t e r ö r ü n islâmiyete dayanması kötü lüğünün en
ağır yanıdır.
Uluslararası a landa ilginç d u r u m l a r yaşanıyor. Nükleer silâh gü
cüne sahip 9. ülke d u r u m u n a gelen Kim-Jong II liderliğindeki Ku
zey Kore 'n in a t o m u n a karşı G ü n e y Kore Dışişleri Bakanı Ban Ki-
M o o n BM Güvenl ik Konscyi 'nce Kofi A n n a n ' ı n yerine G e n e l Sek
reterl iğe aday gösterildi. G e n e l Kurul oylaması ile kesinleşecek.
Fransa İçişleri Bakanı, Sarkozy R e c e p Tayyip E r d o ğ a n ' a sürdüğü
üç koşul içinde Ceza Yasası 'nın 301. maddes ini soykırım tartışma
ları yasağı olarak gösterdi. Böyle bir şey yok. A m a ç l a n Türkiye
karşıt larına destek vermek, böylece Türkiye'yi uğraşt ır ıp yıprat
mak.
Batıya Bahane
Dinci terör, hiçbir d inde b u l u n m a m a s ı gereken yoketme vahşeli
26
ATATÜRK BAYRAĞI
dir. Batıda da tarikat ya da kimi aşırılıklarla kötülükler ine tanık
o lunan terörü gözardı e d e n l e r Afganistan, Mısır, Türkiye, Irak
başta o l m a k ü z e r e kimi m ü s l ü m a n ç o ğ u n l u k l u ü l k e l e r d e k i
aykırılıklara dayanarak ilişkilerini d ü z e n l e m e k t e d i r . Savaşarak ala
madıklarını ş imdilerde ckonomik-siyasal kimi ilişkilerle, d a h a da
çok A B D dayatması ve AB baskılarıyla a lmaktadır lar . A B ü ' n i n
PKK için hâlâ bir şey yapmaması , Fransa C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n söz
de e r m e n i soykırımım AB üyeliği koşulu gös termemsi , E r m e n i s t a n
ziyaretindeki anıt ziyaretleri, sözde soykırımı kabul e tmeyenlere
ecza tehdidi, AB P a r l a m c n t o s u ' n u n K o p e n h a n g ' t a sözü edi lmeyen
konuları yeni kriterler olarak ö n e sürmesi, Almanya Başbakanı 'nın
"ancak imtiyazlı ortakl ık" yinelemesi açık bir oyalama, a ldatma,
yıpratma ve yutma siyasetidir. Silâhlı Kuvvetlerimizi " D e m o k r a s i ,
AB üyeliği, e k o n o m i " duyarlığıyla arka lara i tmeye, dışlamaya
çalışanlar her şeyi bozarak yıkma o y u n u n u n kirli taşlarıdır. Ali Ba
bacan " E r m e n i soykırımını tanımaya kapalı değil iz" demiş ( N R C
I landelsblad, 9.9.2006). Kimsiniz ve ne hakla? Kürt konulu raporu
nun AB P a r l a m e n t e r Mecl is i 'ndc kabulünde T ü r k Delegasyonu ne
ye, nasıl oy verdi, incelemeye değer.
Bilinçsizlik
I lukuktan uzaklaşmak, yargıyı etki ve baskı alt ına almak, T ü r k
I (evrimi ve A t a t ü r k i lke ler ine, s a v u n u c u ve k o r u y u c u l a r ı n a
•.aldırılarak yapılan sapkınlıklar yetmiyormuş gibi açıkça te rör ör
gülünden yana çıkıp ateşkes isteyenler türedi . Ateşkes kavramının
ıitılaınını bi lmeyenlerin imza gösterisine kat ı lmalar ı bir yana terör
Örgütünün aldatılmış mil i tanlar ına " D a ğ d ı n , silâhlarınızla birlikte
h .lım o l u n ! " diyecek yerde devleti devlet o l m a k t a n çıkaracak gi-
ı ı , imlere zorlayanlar çıkıyor. D T P "Toplumsal tabanımız aynı" di-
>' t ı k yapılacak sözde siyaseti açıkladı. Terör örgütü, adamlar ı neyi
ı ıııl yollardan istediler de yanıt a lamadılar, bir yur t taş olarak bir
in izden neyimiz eksik ya da fazla? Yalanla her şey ileri sürülebi-
iiı İsledikleri ayrı bir devlet kurmak, devleti ele geçirmek, devletin
2 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yapısını ve niteliklerini bozarak kendi egemenliklerini kurmaktır .
B u n u n siyaseti kabul edilir mi ki kimileri de dağdan inip ovada si
yaset yapmalarını öneriyor. Böyle oy amaçlı, ö d ü n ağırlıklı sözlerin
seçilmek için dış destek a r a m a k t a n farkı yoktur. Başbakanın devle
tin anayasal nitel iklerine vurgu yaptığı gibi sözlerinin nereye gide
ceğini bi lmeyen muhalefet sözcüleri de yarın başka türkülere başla
yabilirler. Toplum olmayacak işlerle uğraşırken sorunlar unutulu
yor, unut turu luyor . Yalnız Fransa Başbakanı Sarkozy, e rmenis tan
değil, tüm küstahlar, t ü m sapkınlar, d ö n e k l e r ve terbiyesizler,
bağnazlar, aymazlar ve yobazlar uygar tepkilerle uyarılmalı, yanıt
larını almalıdır. Demokrasiyi d e m o k r a t l a r kazandırır ve yaşatır.
Yargıtay Başkanlar Kurulu 'nun son açıklaması u m u t vericidir.
YARSAV'ın Danıştay 'a sınavlar için başvurusu da.
Yeni T ü r k Ceza Yasası'nın 301 maddesiyle ilgili medyanın tutu
mu bir yana, yargı kararlar ı ilginç içeriklerle açıklanmaktadır . H u
kukun siyasallaşması en büyük tehlikedir. Yasaları iyi d ü z e n l e n m e
mesi haklı yakınmalara n e d e n o lurken iyileştirme yerine kötülükle
re t ü m d e n olanak tanıyacak açılımları demokras i adına dayat
manın sakıncaları da gözetilmclidir. İktidar ve yandaşları 285 mil
yon m2 yüzölçümlü 62500 taşınmazın yabancılara satıldığını, ban
kalarda d ö r t t e biri bulan yabancı ortaklığını, a r tan Kur 'an kurs
larını, yolsuzlukları, saygısızlıkları, suçlardaki t ı rmanmayı , her
a landa ve her kattaki bozulmaları ele almıyorlar. Ülkemiz için bir
çok yönden d ö n e m e ç sayılacak Cumhurbaşkanl ığ ı seçimi iktidarın
amacına kavuşması hazırlıklarıyla ve kendi kurnazlıklarıyla sonuç
landır ı lmaya çalışılıyor. 2007 'dcki genel seç imler Türk iye 'n in
yazgısını belirleyecek. M e d y a n ı n iktidar aşkı kimi üniversite ve ku
ruluşun Başbakana teşekkür ilanlarıyla geçilmek isteniyor. Lâiklik
le ve gerçekle hiçbir ilgisi o lmayan yapay " M e d e n i y e t l e r İttifakı"
dincilerin dayanışması olabilir. Medeniyet , tüm insanlığın malıdır.
G e r ç e k olsaydı Türkiye iktidarı s ıkmabaş, din dersi zorunluluğu
imam hat ip okulu ayrıcalığı, dinci kadro laşma ve lâik cumhuriyet-
Atatürk karşıtlığı inadını bırakırdı. Siyasetçinin dinlcrarası ilişkide
?8
ATATÜRK BAYRAĞI
başrole çıkması da yanlıştır.
Kötü Alışkanlıklar
"Scçi lmiş-atanmış" ayrımı, eğitim-öğretimi, bilgiyi, yeteneği, de
neyimi, süreçleri ve koşulları dışlayan bir ilkellik ve ilkesizlik belir
tisidir. Yıllarca çalışmış bir h u k u k ç u n u n , bir askerin, bir hekimin,
bir bilim adamının, meslek k a t l a n içinde birkaç seç imden gelerek
edindiği yer mi tartışmalıdır, bir seçimle alınmış milletvekilliği sıfatı
mı? Demokrasiyi ayağa düşüren, kötüye kul lanarak s ö m ü r e n kimi
leri ikide bir bu ayrılığı körükler. K e n d i n e bir şey çıkarmaya çalışır.
Oy demokras i için kutsal bir araçtır, n a m u s bil inerek kullanılırsa.
Satın alınırsa hiçbir şey değildir. Bu yolla bir yer lere gelenler yüz
süzlük yapıp C u m h u r b a ş k a n ı n a , yargı organları başkanlar ına, G e
nelkurmay Başkanıma ve Kuvvet K o m u t a n l a r ı n a nezaket le asla
bağdaşmayan sözcüklerle sa ldırmaktadır . Terbiye ve düzey sorunu
olan t u t u m medyadaki sapkın kalemler için nerdeyse alışkanlık du
rumuna getirilmiştir. Başkalarına ders vermeye kalkışan kimi ken
dini bi lmez dilin kişilik simgesi o l d u ğ u n u n ayırdında da değildir.
I ler k o n u d a her kötülüğü yapabilecek köktendinci kadın-erkcklcr
gibi medyadaki yandaşları da " insana l t ı " yapılarını yazdıklarıyla
Yansıtmaktadır. Bunlar için her şey, her yol, h e r yöntem geçerlidir.
Hugün böyle, yarın başka olabilir, hiçbir şey değişmese de kendile
ri değişir değiştirilebilir. Çalıştıkları yayın organın her şeye değin
diği için patronlar ı da her konuda eleştirilebilir. İ l iç patronlar ını ,
para musluklarını elcşlirdikleri görülmüş m ü d ü r ? Yargı kararlarını
anlamadığı, anlaması olanaksız düzeyine karşın kendi ideolojisine
\< s iyasal-patronsal ilişkisine g ö r e y o r u m l a y ı p okuyucular ı
kandıran, yanıltan mı ararsınız, C u m h u r b a ş k a n ı nın konuşmas ında
laiklik sözcüğünü kaç kez kullandığına takılan mı, devlet büyükle-
ııvle ilgili yazılarında onlar için " topal ö r d e k " benzetmesini ardar-
ılıı kullanan mı, saygıyı başkalar ına çok g ö r ü p kendilerini fildişi kü
l t k r d c tanrı gölgesi yerine koyanlar mı, ne tipler, ne cinsler? " K ü r t
N< u ununa demokrat ik ç ö z ü m " diyenleri, hukuksal ve anayasal inec-
29
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
likleri b i lmeden, Anayasamın 14. m a d d e s i n d e geçen "lâik cumhuri-
yet" lc 24. m a d d e n i n ikinci fıkrasında 14. m a d d e y e yapılan yolla
manın anlamlar ını ve amacını k a v r a m a d a n "lâiklik için özgürlükle
rin d u r d u r u l u p s ınır lamayacağını" savunan genç siyasetçileri de
bunlara ekleyebiliriz. Kimi röportaj larla terör örgütler inin kınan
ması yerine Türkiye Cumhur iye t i kınanıyor. Aykırı part i ler in ka
patılmasını ö n l e m e k için ustaca sözcükler kullanılmaya, anlat ımlar
s ıralanmaya çalışılıyor. P K K - A P O sloganlarının atılması, kürtçülük
renklerinin sal lanması, poster ler in taşınması, gece-gündüz alçakça
öldürmeler, mayınlar yurtdışı çabalar unutuluyor. İkt idarın doyu
rucu bir açıklama y a p m a m a s ı da endişe veriyor. H â l â " G ü n e y d o ğ u
s o r u n u " yerine " K ü r t s o r u n u " kul lananlar var. Tutarlılık yok. Ken
disi ya da partisi için beklenti ler le ö d ü n vermek ilkesizliktir.
Tuhaflıklar
Atatürk 'ü küçül tme çabaları değişik biçimde sürüyor. Biri de
kalkmış Valıdettin'in kızı Sabiha 'nın d ü n ü r ü Suat Hayri Ürgüplü 'ye
yazdırdığı anılara d a y a n a r a k Mustafa Kemal ' in ev lenme teklifini
geri çevirdiğini yazıyor. Ata türk kendisine böyle bir şey öneri lmişse
de kendisinin düşünmediğ in i ve uygun bulmadığını söylemiştir.
Bir kuruluşun AB desteğiyle hazırladığı A i m a n a k ' a katkı veren
ler içindeki devlet görevlileri kimlerin n e r e l e r e yerleştirildiğinin
kanıtıdır. İkt idar yandaş lar ı önemli görevlere niteliklerine bakıl
maksızm, taş ınmaktadır . Suskun üniversiteler de bu durumlar ın
dolaylı destekçisi o lmaktadı r . Hurafeler le dolu kitaplar, "millî"
kavram ve sıfatına ters tu tumlar , bilime ters bağnazlıklar, kadayıflı,
kanlı-kansız, tramvaylı demokras iden sonra abdest sulu demokrasi
yi çağrıştırıyor. Dış borç 200 milyara yaklaşmış, A B D A n k a r a Bü
yükelçisi Wilson devlet niteliğini savunan önemli uyarı lara "kaka
fonu, kuru g ü r ü l t ü " d iyormuş, Kerkük ve Kıbrıs ' tan yavaş yavaş
u m u t kesiliyormuş, sorumlular ın u m u r u n d a mı? Fetva ve ferman
dönemi hort lat ı l ıyormuş aydınlar ne ö lçüde ilgili? H e r k e s " E n ön
3 0
ATATÜRK BAYRAĞI
de ben olayım, en üste ben oturayım, ben e g e m e n ve başkan ka
layım" derse, ilke birlikteliği, geleceğe yönelik or tak tasar ımlar ve
özveri o lmasa solda birlik gerçekleşir mi? Böyle giderse pişmanlık
yarar get irmez. İyi düşünmel i , çalışılmalıdır.
TÜRKSOLU, sayı: 118, 16 Ekim 2006
31
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
Ufuk Turu
¡4 endi çıkarları için dünyayı yönetmeye kalkışan çokuluslu şirket-
X \ . lerin buyruğundaki güçlerin dayandığı yapılar çökmek üzere.
Uluslar arası ilişkilerde emperyalist dayatmalarla karşı karşıya kalan
devletleri çökertmek için ahlâkı, adaleli, bilimsel gerekleri dışlayıp
dinsel duruşlarla toplumları her şeye boyun eğen, katlanan, tepkisiz
yığınlar biçimine sokmayı bugün en uygun yöntem saydıklarından
inanç çatışmalarım körüklemekledir ler . Petrol yataklarına elkoy-
mayı akıllarına koyduklarından İrak'ta gerçekleştirdikleri insanlık
dışı olayları zorunlu uygulamalar olarak göstermektedirler. Kendi
yazdıkları senaryoyu kendileri oynamaktadır . Türkiye, AB'nin des
tekleyip yönlendirdiği para çevreleriyle ABD'nin buyruğundaki ya
bancılaşmış kesimlerin birlikte yürüttükleri çalışmaların ağır yükü
altında ezilmektedir. Ödünler le palazlanan yabancılar yine de aldık
[arını yetersiz bulmakta, Türkiye'yi sıkıştırıp her şeye razı e tmek için
her oyunu oynamaktadır lar .
Kendisi için bir günlük iş olan PKK temizliğinden A B D sürekli
32
ATATÜRK BAYRAĞI
oyalayarak kaçınmaktadır. Barzani 'nin Irak Kürdis tan D e m o k r a t
Partisi ( I K D P ) ' n i n "Kürdis tan T V ' s i n d c PKK elcbaş larmdan M u r a t
Karayılan bir saat propaganda yapabilmektedir.
Türkiye'yi ziyaret eden Federal Almanya Başbakanı Merkel ' in AB
üyeliği için söyledikleri açıktır. AB, siyasal blöfler ve korkutmalar la
her ö d ü n ü alacak ama Türkiye'yi üye yapmadan kendine sımsıkı
bağlayacaktır. A B D Başkanı'yla görüşen Türkiye Başbakanı 'nm ne
ler sağladığı, neler karşılığında hangi sözleri aldığı belli değildir. Ya
lakalığı karakter d u r u m u n a getiren kimilerinin allayıp pullayarak
yazdıklarının gerçekleşmesine ilişkin en küçük belirti yoktur.
Yabancılara karşı gereken biçimde durulmayınca onlar bildikleri
ni okumaktan geri durmuyor. AB İspanya ayrılıkçı örgütü ETA'ya
koşulsuz teslim olmayı öner irken İspanya H ü k ü m e t i m e hiçbir koşul
getirmiyor. PKK'ya ödün verilmesi için Türkiye H ü k û m c t i ' n c kimi
koşullarla kimi ödünler öneriyor. İkilcmli uygulama, P K K koruması,
Türkiye karşıtlığının kanıtıdır.
I »uğralanıyoruz
() ı tadoğu uzmanlar ından Michael Rubin, A B D ' i n "Wall Street
loıırnal" adlı gazetesinde yayımlanan "Bay Erdoğan ' ın Türkiycsi:
I ),ılıa Fazla İslâm, D a h a Az Ata türk" başlıklı yazısında Türkiye ger
il Merini anlatmış. Tanım doğru a m a ad yanlış. Türkiye, Erdoğan ' ın
Imkiycsi değil. Hayal ettiği, amaçladığı Türkiye. Bizim yalnız son
Villanla değil yıllardır değindiğimiz, belirtilerinin ve oluşumlarının
ılı mı çizdiğimiz durumları, tehlikeleri yazmıştır. Kendi yönetimini
ı l ı uyaran yazı Türkiye için anlamlı ve ağır bir dokunuş, hat tâ vu-
ı ı i ' ı i ı ı ı . İslâmiyet için Araplardan daha fazla can veren Türk ler daha
i ı l ı ıslâmiyetle bir şey kazanmaz, yitirir. Türkiye müslümanlığı kök-
> n . İ m c i , terörist sapmalara karşın örnek niteliğini korumaktadır .
Mır.Iıııuanlığı en iyi yaşayan ülke, kadm-erkek eşitliği ve lâiklikle
ıiV'lıulıgm ve uygarlığın mut lu luğunu tadan Türkiye'dir. D a h a fazla
pİAıııiyct, islâmiyetin kötüye kullanılması, yozlaşması, saldırganlığı
33
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ve yıkıcılığı anlamındadır .
İçerde en olmadık konuları g ü n d e m e getiren, bilgiçlik taslayıp
saldırarak boy gösteren kimileri bu konuda ses çıkarmamışlardır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemes i sıkmabaşlı kimliği de uygun
bulmamıştır. H e m iktidar, h e m AB yandaşları aldatılan, zorlanan
bayanlarımıza "Artık başınızı açınız" diyemiyorlar. Dilleri tutulmuş,
kalemleri körlcşmiş d u r u m d a d o n u p kalıyorlar. A m a hiç çekinme
den Türkiye'nin temel dinamiklerinin m o d e r n l e ş m e d e n yana oldu
ğunu, evhama gerek olmadığını yazıyorlar. G ö r ü n e n köy kılavuz is
temez. İrticaini! boyutlarını, iktidarı ele geçirme gücünü yadsıyan,
gerçekleri itip eskiye dönüşü, bağımlılığı, kapalılığı, siyasallaşmayı
modernleşme diye tanıtan amaçlı tutumlar sırıtmaktadır. Tarikat ci
nayetleri cin-âyetlcri oldu. Kimisi de "Millet çözüm istiyor, millet
huzur istiyor" diyerek P K K ' n m bilinen ayrı devlet kurma amacını si
yaset adıyla gerçekleştirme oyununa destek veriyor. Cumhuriyetin,
insanın sıcak bağlar ihtiyacını karşılamadığı savlarına yer veriliyor.
Cumhuriyet in 83. y ı ldönümünde bu nankörlüğe ne dense azdır.
Cumhuriyet in bizi nerden nereye getirdiğini anlamak istemeyenlerin
yalanları tiksindiriyor. Kötü siyasetçileri, kötü yöneticileri eleştire
cek yerde demokrasiyi yaşama geçiren, demokrasinin yönetimdeki
adı olan cumhuriyete saldırmak, sapmak değil sapkınlıktır. Halkı so
yanların protokolda yer aldığı, hukukun dışlandığı, kayıp teşvik so
rumlusu Bakan ve Müsteşarın caka satarak dolaştığı ülkede cumhu
riyeti yaşama geçirecek yöneticiler, yetkililer suçsuz m u ? Anayasa
Mahkemesi 'nin yasalara göre değil, Anayasaya göre karar verece
ğini, Anayasa'yı ihmal ya da iptal yetkisi bulunmadığını bilmeyen hu
kuk diplomalı köşe yazarları okuyucularını yanıltmayı sürdürüyor.
Olanlar Olacakların Belirtisidir
Terör örgütünün kimilerinin saflıkla kimilerinin amaçlı destek ver
diği ateşkesinin yalan olduğu 14.10.2006'da Hakkâr i-Çukurca 'da pi
yade teğmen Ö m e r Azak ile piyade er M e h m e t Elçi'nin şehit olması.
3 4
ATATÜRK BAYRAĞI
er Süleyman Şanverdi 'nin yaralanmasıyla iyice anlaşıldı.
İmzacı-bildirici-ileticiler amaçlarına uygun görüş açıklamayı sür
dürüyor. Sorunu temelden çözecek yansız, gerçekçi bir öneri lerine
rastlamak güç. AB'liler ne isterse yapılıyor. A B D ne isterse veriliyor,
ancak bunlara değinme içtenlikleri ve yüreklilikleri yok.
Anayasa değişikliğiyle 25 yaşını dolduranlar ın milletvekili seçilme
sine olanak, gerçek demokrat ik leşme için değil, bu yaşı tamamlayan
ların oylarıyla iktidara gelmek ya da iktidarda kalmak amacıyla
lanındı.
T B M M Başkanı, bağımsız organlara üye seçiminde Mcclis 'c bü
yük pay istiyor. Siyasal ağırlık artacak, bağımsızlık vc yansızlık azala
caktır. Öner inin yine demokrasiyle hiç ilgisi yoktur. Tümüyle siyasal
laşma çabasıdır.
Diyarbakır Belediye Başkanımın eyalet önerisini M e h m e t Ağar'ın
"ovada siyaset" önerisiyle karşılaştırmak iki yanı değer lendirmede
kolaylık sağlayacaktır.
Türk Tarih Kurumu Başkan Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu 'nun AB'ylc
ilgili sözleri uygun da "T.C.'nin sonsuza değin yaşamayıp yıkılacağı,
bunun doğal o lduğu" sözleri (Milliyet, 14.10.2006, sayfa 21) yadırga
n a c a k içerikte.
I lokunulmazlık dosyalan beklcycdursıın, Millî Eğitim Bakanı için
!«nsoru isteminin geri çevrilmesi, iktidar dayanışmasının tipik ör
neğidir. Dinciliğin birleştirdiklerini hiçbir aykırılık gerçeği birbirin
den koparamaz. Onlar için her şey geçerlidir, yaptıkları geçersiz bir
\ yoktur. Tıpkı mürteci için irticanm olmaması gibi. Diyanet İşleri
jjfttjkanlığı'ndan öbür kamu kurum ve kuruluşlarına geçen 1107
imamdan 605'inin M E B ' n a alındığı açıklandı. Bırakınız 11. sınıf Din
Küllüm ve Ahlâk Bilgisi kitabındaki bozuklukları, edebiyat kitap
larındaki anlamsız yandaşlık vc karşıtlıkları, Bakanlık internet site-
. n i ı l c yayımlananları, okullardaki" mescitleri, İstanbul Üniversitesi
İ l i ı . a l Fakültesi 'nde Çalışma Ekonomis i kitabında Kur 'an âyetlcriy-
l i hadis-i şeriflere yer verilmektedir. Önceki yıllarda bir Anayasa
3 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Hukuku kitabı da dinci anlatımlarla başlıyordu. Gazete kadroların
da ücret alarak günlük siyaset yapan, devlete, cumhuriyete, kurucu
suna saldıran öğretim üyeler inden söz ediliyor. A. Ü. Rektörü için
aykırı yollara girdiği söylenen Y Ö K Yönetimi herhalde duyarlı dav
ranır. Başkanın, Légion d ' H o n n e u r nişanını geri vermesinin yarattığı
beğeniye uygun işlemleri beklenmektedir . Bu arada önceki Bakan
lardan K â m u r a n İnan ' ın da Fransa 'n ın aynı nişanını geri vermesin-
deki davranış güzelliği de alkışlanmaya değer.
Gerici basının kural tanımazlığının sayılmayacak kadar çok örnek
lerinden biri de Alev C o ş k u n ' a saldırışıdır. Atatürk ' le, lâik C u m h u
riyetle barışık olmayan gericiler, gerçek dindarların terbiyesinden de
yoksundur.
Ressam Eugène Delacroix 'mn "Özgür lük" adlı tablosunun 7. sınıf
Vatandaşlık ve İnsan Haklar ı Eğitimi kitabından çıkartılmasının ki
mi turistik bölgelerde kadın heykellerinin bezlerle örtülmcsiylc
taşıdığı ilginç benzerlik uyarıcı olmalıdır. Kadınları dışlayan kökten-
dinci, sakat, çağdışı anlayış haremlik-selâmlık uygulamalarıyla ge
nişlemektedir.
M e m u r u n a %3 zam yapabilen iktidar, siyasal parti lere milyar
Y T L Hazine yardımında duraksamamışt ır . Kendileri de yararlana
çaktır. Anayasa M a h k c m c s i ' n i n bu yardımları aykırı bulmasını kc
sinlikle önlemek için Anayasa 'ya kural koyanlar bu büyük çelişkinin
sorumlusudur.
Diyanet İşleri Başkanlığı 'nın 2007 Bütçesi 'ndc arslan payını aldığı
yazılmaktadır. K a m u d a k i genel bütçeli 50 yönetim içinde 13. sırayı
alarak, 37 k u r u m u geride bırakmıştır. Üniversitelerin faturalı sağlık
alacaklarını ödemeyen, yeni üniversitelere gerekli olan ödenekle ı ı
vermeyen iktidarın seçim malzemesini giderek zenginleştirdiği g ö /
den kaçmamaktadır .
Günlük siyaseti değil, görevinin gereklerini konuşan askerlere yo
nelik saygısız eleştiri lerde bu lunan gerzek ve geveze takımına g u l u
n ü p geçilir. D ü n ü n askercileri bugün demokratl ık taslar a m a yarın
3 6
ATATÜRK BAYRAĞI
yine asker yanlısı kesilir. Tankla çözümü, darbeyle çözümü isteyen
kim? Kendi kafalarındakini başkalarına yakıştıran kurguculara kim
se inanmıyor.
Ramazanda gerçekdışı bahaneler le , gerekçelerle kapatı lan ye
mekhaneler, kantinler, kimi ilkel davranışlarla birleştirilince nereye
götürülmek istediğimiz ortaya çıkıyor. O r u ç tutmadığı, sigara içtiği
için saldırıya uğrayanlar var. Bir kez d a h a anlaşılıyor ki cumhuriyet,
varlığımızı, sağlığımızı da koruyor.
Kimi televizyonlarda Atatürk 'ü ve cumhuriyeti karalamaya yöne
lik izlencelerde aymaz-dönek-karşıt karışımının saçmalıklarına rast
lanıyor. Cumhuriyet i sorgulamaya ve suçlamaya yel tenen bu za
vallılara "Cumhuriyet in varsa suçu sizin gibileri yetişt irmektir" de
mek yeter. Cumhuriyet i cumhuriyet o lmaktan çıkaran ödüncüleri ,
koktcndincilcri, çıkarcıları, soyguncuları, sözde demokrat , sözde ile
rici, sözde milliyetçi, sözde aydınları bırakıp cumhuriyet i suçlamak,
değerbilmezlik ötesi kendini bilmezliktir. Lâikliği kavramamış sözde
> iğretim üyesi militan, karışık ve karanlık adamlar, her iktidarın kuy-
ıııgıı olmaya can atan şımarık, şaşkın çıkarcılar, gösterişçiler, utan
maz, arsız ve yüzsüzler her yere girip çıkarak zehirini kusuyor. 10.
\ ıl Marşı ile benzeri marşları alaya alan salak-bunak takımı da böy-
[l Yargıda, yönetimde, üniversitelerde, belediyelerde ne kadar siya-
ı l yandaş ne kadar hacıyatmaz varmış. Gerici eylemlere nasıl hoşgö-
ıııyk' yaklaşıp destek veriyorlar. Kapı larda nasıl bekleyip nasıl alkış
[Uluyorlar. Gerçeklere gözlerini kapayanların vicdanları da donuyor.
im ııuıluluk Asıldır
Mudanya Müftüsü " A n n e , eş, kız kardeşten başka bayanlarla to-
ı il ifjip öpüşmeyin" diyor. Şanlıurfa ve Konya 'dan sonra İstanbul 1 <••• ılar Belediyesi kadınlara özel park yapıyor. A n k a r a Belediyc-
ı kadınlar için özel ortamları olduğu söyleniyor. Sormak gerekir,
leye gidiyoruz? "Cübbcl i h o c a " olayları ayrı.
Stıaıntıhalefet Partisi bunlarla herha lde ilgilenecektir. A m a "Sağ
37
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
C H P ' n e geliyor" kanısı bir düşten öteye geçemez. Solun dağınıklığı
sağda yaşanmıyor. Anamuhalefe t Partisi lideri öyle sıcak, öyle içten-
likli, öyle gerçekçi, öyle özlenen sözlerle ve davranışlarla solu topla
yabilir ki Türkiye kurtulur. N e r d e o günler?
Sümerbank, Et ibank yok edildi. Adları bile güzeldi. Düzelt-
mek,daha yararlı kılmak varken Atatürk Cumhuriyeti 'ni kırpa kırpa,
budaya budaya yok etmeye yönelik çabaların birer uygulaması ola
rak yoksunlukları yaşıyoruz. Biz satıyoruz, Yunanlılar, Belçikalılar
alıyor. Yazık değil mi? Türkiye Cumhuriyet i onlardan niye geri kalıy
or?
Yargıda kararların geç alınması, gerekçeli kararların geç yazılması
büyük kusurdur. Kimi yargı organında b u n u n yaptırımı yoktur, ki
minde etkisizdir. Son zamanlarda özellikle siyasal kesim ve bürokra
si ağırlıklı kimi sanıklara ilişkin kimi dâvaların zaman aşımına uğra
masından ya da uğrat ı lmasmdan ilgili savcılar ile yargıçların sorum
lu olduğu söylenmektedir.
Kimilerinin tersini yaymaya çalıştıkları gerçeklerden biri de Büyük
Atatürk 'ün 15/20 Ekim 1927'de Gençl iğe Seslenişle biten Büyük
Söylevi'nin eşsiz değeridir. 79. y ı ldönümünü yaşadık. En büyük Türk
Devrimi Cumhuriyet in 83. y ı ldönümünü buruklukla kutlayacak,
Atatürk 'ü 68. ölüm yı ldönümünde bir kez daha anacağız. Değerli
A h m e t Taner Kışlalı'yı 7. ö lüm y ı ldönümünde yürekten andık.
Değerlerine sahip çıkmayanın hiçbir değeri olamaz. Cumhuriyetimi
zi yaşayacak ve yaşatacağız.
Okuyucularımıza gazeteci Akgün Tekin'in " T ü r k Basınında Kayan
Yıldız-Haldun Simavi'nin G ü n a y d m ' ı " adlı kitabıyla Fethi Karadu-
m a n ' m "Ata türk Dcvrimi-Çöküş ve D o ğ u ş " adlı kitabını önemle
salık veriyoruz. İkisinden de çok yararlanılacak, mutluluk duyula
caktır.
TÜRKSOLU. savı: 119, 6 Kasım 200(>
38
ATATÜRK BAYRAĞI
Uyduruk Aydınlar
M edyanın büyük bir kes iminde yuvalanan uyduruk aydınlar
Türkiye için yüzyıllardır kötü niyet besleyen Avrupa 'nın des-
iı j'.iyle yol a lmak için her şeyi çarpı t ıp saptırmayı beceri sayıyor.
Yı ııi T ü r k C e z a Yasası 'nın d a h a çok anlayış ve uygulama yan
l ı l a r ı n d a n kaynaklanan içeriğini tümüyle yadsımaktalar . " T ü r k -
hırıı a lenen aşağılama"yı b ü s b ü t ü n serbest b ı r a k m a çabaları ibret
l i izlenmektedir. Türklüğü aşağ ı lamadan konuşu lamaz, yazı yazıla
m a / kanısı usdışıdır. Ö d ü l a lmak için Avrupalı ların koşul saydığı
ı arılamayı ancak kendini, ulusunu yadsımak alçaklığına düşenler
bilinçle yapabilir. Son günlerde İ ler leme R a p o r u nedeniyle tartış
ma vıne alevlendi. G ü n ü m ü z iktidarı Avrupa 'n ın h o ş u n a gidecek
ı l ak ötesi ödünler le geri ad ım a t a r k e n AB de görüşmeler i kesip
alaı aklarını tehlikeye s o k m a k t a n s a her yana çekilebilir sözcüklerle
kıi|nvı aralık tu tmaktadı r . G e r ç e k hukuku, yaşamın gerçeklerini
ak, adaletli bir kural yer ine yine karışıklık yaratacak içerikte 1 •< ı mal getirecekler.
39
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Dış Dünyadan Dünya hepimizin a m a ülkemiz ötesini dış dünya olarak ad
landırma, anlat ım ilgileri y ö n ü n d e n bir ölçüdür. S a d d a m h a k k ı n d a
verilen idam cezasının yer ine getirilmesi olumlu-olumsuz değerlen
di rmelere n e d e n olmuştur . D a h a önemlisi I rak halkının çektikleri
dir. İşgali, ölümleri hiçbir tart ı şma u n u t t u r m a m a î ı d ı r .
Fransa Irak ' ın kuzeyinde temsilcilikler açacağını açıklamış, P K K
bürolar ı yeniden açılmış, sünni-alevi çatışmaları yaygınlaşmaya
başlamıştır.
İtalya'nın büyük medya kuruluş lar ından R C S grubu, Elif Şafak'ı
uluslararası gazetecilik dal ında ödüle yarar bulmuştur . Önceki Fla-
va Kuvvetleri K o m u t a n ı E. O r g e n e r a l Hali l İbrahim Fır t ına da
Fransa 'n ın nişanını geri vermiştir.
L o z a n ' d a tan ınmayan sözde soykırımı A B ' d e tanımak g ü n ü m ü z
iktidarının bile yapamayacağı bir hayınlıktır.
A B D seçimleri halkın uyandığına, Başkanlarını uyarıldığına ye
terli sayılacak mı? H a l k di l inde " N e şiş yansın ne k e b a p " sözüyle
anlatı lan d u r u m a uyan A B D i n l e n d i r m c - E r t e l e m c R a p o r u n a karşı
iktidar etkin bir duruş gösterecek mi? İzleyeceğiz.
Ya İçerde?
"Karş ı duruş- Aykırı t u t u m ve davranış- D i r e n m e - Bildiği doğru
yu söyleme- Dik duruş- İtaatsizlik- Eleşt i r i " sözcüklerine bağlanan
" H a k " t a n söz edi lerek kimi olumsuz, gerçekdışı k o n u ş m a ve yazılar
savunulmakta, bu terslikler d e m o k r a t i k açılımla ni te lendir i lmekte
dir. D ü z e l m e z karşıt lar diyalogu güçlüdür, dayanışmaları kap
samlıdır. Kendileri gibi düşünmeyenler i rezilce ve sefilce suçlamak
tan, ya landan çekinmeyecek k a d a r katılaşmışlardır. Gerçeği, gere
keni yazarsanız, h e m e n "milliyetçi söylem"le karalıyorlar, kendile
ri onursuz luğun ve soysuzluğun tiksindirici örnekler ini sergiliyor
lar. Bir seminerdeki doğaçlama konuşmayı orada bulunmamasına
40
ATATÜRK BAYRAĞI
karşın suçlayan, anlaması olanaksız k o n u l a r d a bilgiçlik taslayan,
Atatürk adını ağzına a lamayacak kişiler yazılar döktürüyor . Mecli
si açmasını bile " . . .görülmedik d e r e c e d e islâmî ta rzda açt ı " dedik
ten sonra sanki yaptıkları yanlışmış gibi ". . .elbet doğrular ı vardı"
anlatımıyla küçül tenler de var. Büyük A t a t ü r k ' ü n 68. ö l ü m yıldönü
mü nedeniyle d a h a neler yazılıp söylenecek göreceğiz.
Bülent Ecevit için yazılanlar doğrultuyu ve düzeyi açıklayan yeni
kanıtlardır. Ecevit ' i tanımayanlar, yanlış tanıyanlar, karşıtları yere-
göğe sığdıramıyorlar. Ö l ü m l e r e sevinenlerin insanlığı tartışılır.
< )lümler herkesi üzer. Yakınlarını acıya boğar, on lara başsağlığı di
lemek, gidenin arkas ından kötü söz söy lememek terbiye ve insanlık
gereğidir. A n c a k gerçekdışı anlat ımlarla, gereksiz övgü ve yergiler
le bir şeyler yazmış o l m a k için eline ka lem almak, ileti yayımlamak,
defterlere yazılar yazmak, z iyaret lerde b u l u n m a k ikiyüzlülüktür.
(»nccleri neler söyleyip, n e l e r yazanların şimdiki t u t u m l a r ı n a bak-
lıkça ne d u r u m l a r a d ü ş t ü ğ ü m ü z ü n üzüntüsü de ekleniyor. Ecevit
Nİyasal yaşamımızın belirgin ad lar ından biridir. Olumlu-olumsuz
birçok davranışı o lmuştur . H e p s i geride kalmıştır. Işıklar içinde
yal masını dileriz. 1953-55 aynı yönet im k u r u l u n d a çalıştık. C H P
Hinde 1979'a k a d a r süren birlikteliğimizin son 12 yılında avu
ttu tiydim, eşinin ve kendin in dâvalar ına bakt ım, h u k u k danışman
lığını yaptım. Söylenecek o k a d a r çok şey, yazacak o k a d a r çok anı
vur ki. Bugünlerde en uygunu, b a n a yaraşanı susmaktır . İki-üç dü-
ııisi gazeteci n a m u s kurtarıyor. B e n i m ikiyüzlülüğe tepkim de sus-
I mı kalmak.
Ramazan (Şeker) Bayramı trafiğinin getirdiği acılara sel yıkım
ım eklendi. Gerçekçi ön lemler al ınmadıkça, siyasal ö d ü n l e r d e n
id 11 n 11 m edikçe d a h a çok acılar yaşanır. Özellikle d e p r e m söylentilc-
ı ı I nşısında etkin çabaları e r t e l e m e k gelecekte büyük olaylara nc-
pl ıı olabilir. 17 aylık bebeğe yönelik çirkin saldırılar geldiğimiz ko
miliklerin boyutlarını gösteriyor. Kadro laşma, siz-biz ayrımı, parti-
jMllılık. köktendincilik, iktidar ve oy için her yolu-yöntemi kul lanma
hınka sakıncaların da öncüsüdür .
41
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
E k o n o m i k çalkantı sürüyor. Dış t icaret açığr büyüdü. Bütçe ger
çekçi ve içtenlikli değil, yatır ımlar düşük. I M F dayatmalarıyla sos
yal yardım, özellikle sağlık a lnında yeni yoksunluklar gelecek, yeri
vergiler, yeni zamlar bindirilecek. Çal ışanlara yeterli ek verilmez
ken siyasal part i lere kesenin ağzı alabildiğine açılıyor. Seçim nede
niyle 100 bin persone l alımı, 15 bin i m a m kadrosu, başka açılımlar
ekonomiyi b ü s b ü t ü n bozacak. Ufukta o lumlu bir belirti yok. İkti
dar ın oyalamaları, aldatıcı r a k a m l a r dışında gerçekçi bir gelişme
sağlanamıyor. "Lâikliğe sadakat la bağlıyız" diyen Başbakan (son
Ulusa Sesleniş konuşmas ı ) inandırıcı o l m a k t a n çok uzak. Sözünü
ettiği iyi leşmclcr(!) kendi ler ine özgü demokras i ve lâiklik an
layışları gibi kendi kuruntular ı . K u r ' a n kurslarındaki artış nereye
gittiğimizi an la tmaktadı r . Sürekli 4950 kurs yaz aylarında 60 bine
yaklaşıyor. Kadın-erkek ayrımıyla insanlığı bölenler, 85 yıldan beri
yaşamımızı aydınlatan laikliğin, demokrasiyi amaçlayan cumhuri
yetin değerini bi lmeyenler neyi, nasıl, ne ö lçüde iyileştirebilirler.
Yıktıkları o kadar çok şey var ki. 10 Kas ım'da d ü ğ ü n düzenleyen si
yasetçinin gerekçes ine bakınız.
Acılar nedeniyle bir araya gelip, cami lerde şehit leri uğurlarken
b u l u n u p sonra yine ayrılan, yine birbirine karşıt d u r u m a geçen ke
sim gerçek aydın niteliklerine kavuşmadıkça sorunlar sürecektir.
1960'larda askere ihtilâl-darbe çağrısı yaptıklarını yazan günümü
zün kimi iktidar palyaçoları bu tür hiçbir amacı, çabası, eylemi bu
lunmayan ancak g ü n ü m ü z d e Ata türk ilkelerini savunanlar ı şimdi
"asker yanlısı" olarak suç lamaktan utanmıyor. Askerin yerini, öne
mini, değerini bilmek, onu k u r u m olarak savunmak ayrı, onu
kışkırtmak, d a r b e yapmasını i s temek ayrı. Bunları bilmeyen, bil
mek istemeyen eski terörist bozuntular ı , eski anarşist ler bugün dc
mokrat l ık taslıyor. Fladi canım sen de... Fikir sefaleti ölanlaı
yazdıkça kınanıyor. Kimi siyasetçiler kendilerini başarılı sayıp Si
lâhlı Kuvvetlerin etkinliği ile azalan te rörü "1990' larda b i tmiş " gös
teriyor. Biten şey sürer mi? Bitirilscydi yeniden başlayabilir miydi '
Bitmemiş, azalmıştı, yine azdı, o kadar . Çünki ödünler le , verilen
42
ATATÜRK BAYRAĞI
umutlar la azdırdılar.
Toplumsal duyarlığın bel ir t i ler inden biri o lan 4 Kasım A n k a r a
yürüyüşü kimi çevrelerde konuşuluyor, tartışılıyor. H e r şeye karşın
Türk Devr imime ve A t a t ü r k i lkelerine bağlılık için, bölücülük ve
şeriatçılığı k ınamak için d e m o k r a t i k kitle örgüt ler inin biraraya gel-
mesi, .toplumsal dayanışma örneği vermeler i iyi bir başlangıç, kut
lanması gereken bir çabadır . Atatürkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i m d e n da
ha nice atılımlar* öncülükler ö r n e k t u t u m l a r b e k l e n m e k t e d i r .
Devlet Mezarlığımı C u m h u r b a ş k a n l a r ı ve Ulusa l Kurtu luş Savaşı
kahramanlar ı dış ındakilere a ç m a k yanlış o ldu. Ö l ü m l e r her z a m a n
her şeyi bitirmiyor. Kimi ö lümler yeni sorunlar yaratıyor. Ö r n e ğ i n
Ecevit'in Devlet Mezarlığı 'ndan alınıp eşinin istediği O D T Ü or
manına gömülmesi . Yeni işlem gerekecek. Yeni tören olmasa da ye
ni (aşıma ve g ö m m e olayları yaşanacak, ha lk ın iç inden a lmanın ne
•ereği var? Bu n e d e n l e d ü ş ü n ü y o r u m , Ölümler kimi z a m a n değil,
|QJhJ z a m a n da kimlerin ne o l d u ğ u n u gösteriyor. Bölücüler birlcşti-
ıiti, yıkıcılar yapıcı, kavgacılar barışçı, d ik ta tör le r d e m o k r a t , an
layışsızlar hoşgörülü, saldırganlar savunma oluyor. T ü r k Devrimi 'ni
n Atatürk ilkelerini sulandıranlar Atatürkçü, tanıtılıyor. Lâikliği
\ "/kıst ıranlar övülüyor. İhti lâl lere, darbe lere , «kötü iktidarlara ne-
|l ıı olma payı gözardı ediliyor. G e n e l d e böyledir. C e n a z e l e r d e ya-
I um (anıklık, adl iyedekinden çok olur. Kindar, inatçı, nankör , ben-
ı ıl. bilgisiz, yetersiz, t o p l u m dışı düşmüş, k imselere yararı dokun
ul m u ş birisi için bile iyilik sözleri edilir. İlkeli tutar l ı o lup ol
madıkları gözetilmiyor. Doğal , herkes te olması gereken kimi nite
li! Iı ı olağanüstü gösteril ip bir-iki uygun işine bakılıp övgüler sıra-
pilıyor. Gerçekler i k o n u ş m a k t a n hiçbir z a m a n ve hiçbir koşulda
jtvıi ka lmamak gerekmez m i ?
TÜRKSOLU, sayı: 120, 20 Kasım 2006
4 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Tuzaklar
U luslararası ailenin onurlu, saygın bir üyesi o lmanın koşulları
Ata türk z a m a n ı n d a yerine getiri lmişken, siyasal iktidarların
tutarsızlıkları nedeniyle g iderek gelişen olumsuzluklar ülkemizi
güç d u r u m a d ü ş ü r d ü . Dıştan gelen t e r ö r ü n sürmesi de durumu-
m u z d a k i k ö t ü l e ş m e l e r e d a y a n m a k t a d ı r . İçteki t e r ö r de ay
mazlıkların sonucudur . Sözde e r m e n i soykırımı savlarını pontus,
süryani, rum savlarının izlemesi boşuna değildir. E r m e n i s t a n Cum
hurbaşkanı R o b c r t Koçaryan' ın giderini G ü n e y Kıbrıs R u m Lideri
P a p a d o p u l o s ' u n karş ı layacağı s ö z d e kıyım a n ı t ı n ı n temel ini
Kıbrıs'ta atması T ü r k düşmanlar ın ın işbirliğinin yeni bir kalkış
maşıdır.
1990'lı yıllarda Türkiye 'ye gelip kürtçülere destek veren Fransız
bayanın şimdi C u m h u r b a ş k a n ı adaylar ından biri olması da düşün
dürücüdür . İkt idara gelince muhalefet teki gibi k o n u ş u l u p dav
ranılmasa da Türkiye karşıt larının giderek arttığı bir gerçektir. Dış
siyasayı Türkiye gerçekler ine değil, dinci amaçlara göre biçimlen
44
ATATÜRK BAYRAĞI
dirmck, bel i r lemek ve yürütmek, yalnızlığı koyulaştıracaktır . Lüb
nan 'a asker g ö n d e r m e k l e , İslâm ülkeleri işbirliğiyle s o n u ç alına
madığı Kıbrıs ve Irak olaylarıyla kanıt lanmışt ır .
Papa 'n ın Türkiye 'ye davet edilmesi, geliş tarihini kendisinin be
lirlemesi, Atatürk ' le ve lâiklikle ilgili beğenil ir sözler etmesi ziyaret
gerçeğini t a m yansıtmaya ve değer lendi rmeye yeterli değil. Türkiye
karşıtlığıyla İslâmiyet karşıtlığını ç e k i n m e d e n dile get i ren Papa 'n ın
ilişkileri y u m u ş a t m a çabası F e n e r R u m Patr ikhancsi 'y lc ilgili tutu
muyla açıklık kazanacaktır .
Sözcükler yanlış kullanılmakta, tanımlar yanlış yapı lmaktadır .
"Medeniyet le r ittifakı" söylemi b u n l a r d a n biridir. Uygarl ık ( m e d e
niyet) t ü m insanlığı, dinler kendi inananlar ın ı kapsar. Uygarlıkla
ılinleri bir saymak, kar ış t ı rmak yanılgıdır. Din ler keşke barışçı olsa
lardı. Din adına savaşlar, seferler, ö l d ü r m e l e r neye dayanmak
ladır? "Diya log" k o n u ş m a , görüşme, anlaşma, uzlaşma, amaçlı
karşılaşmadır. Karşılıklı sevgi, saygı, güven bu yolla sağlanıp
barışçı, insancıl bir o r t a m gerçekleşebil ir mi? L ü b n a n , Irak, Filistin,
Olayları güncel örneklerdir . Bunlar neyi g ö s t e r m e k t e d i r ? Ayrı din
i n i n karşıtlığı, aynı d i n d e n değişik m e z h e p l e r i n birbiriyle an
laşmazlıkları nedir? Bu olumsuzluklar ı g i d e r m e k kolay mıdır?
yüzyıllardır sorunlarını ç ö z ü m l e m e k u m u d u des tek lenmel i a m a
İerçekler de bilinmelidir. G ü n ü m ü z iktidarı, kendis ine o lanak
•myan lâik cumhuriyete , kurtuluş ve kuruluş felsefesinin kaynağı
Al al ürk i lkelerine karşıtlığını s ü r d ü r d ü ğ ü gibi dinci o lmayanlara,
Ata türkçülere d ü ş m a n c a bakış ını d e ğ i ş t i r m e m e k t e d i r . Nas ı l
Burulacak ayrı dinlerin birbir lerine anlayışla yaklaşacaklar ına?
hukiye Cumhuriyet i 'n in Başbakanı din lideri değil ki bu k o n u d a
11 ili olsun, M ü s l ü m a n çoğunluklu başka ü lkelere temsil etsin, on-
Ittlıı ı adına k o n u ş s u n ? Ben, B a ş b a k a n a da, Papa 'ya da inanmıyo
r u m , inanamıyorum. İçtenlikle o lduklar ından kuşkuluyum.
Kökten, t e m e l d e n başlamak, insanlığı ö n e a lmak gerekir. Din
il» ıı ıleğil, dincilikten vazgeçmek gerekir. Özgür inanç, herkesi iste-1 ı inanmakla geçerli olur. Lâikleri dinsiz ve din d ü ş m a n ı sayıp
45
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
köktcndinci ler i tu tmakla ne uygarlıklar çatışması bir leşmeye dö
nüşür ne de diyalog yararlı olur. Tuzağa düşmeyelim.
AB yolunda engebeler, engel ler s ıralanmaya başlandı.
Özetle
Gerici medya C u m h u r b a ş k a n ı n a yine çattı. Oysa söylediği sakın
calı değildi. A t a t ü r k ' ü n "Asrî o lmak ne d e m e k ? " diye soran sarıklı
bir milletvekiline " A d a m o l m a k t ı r " yanıtını yinelemişti. Ben, gö
revdeyken çıktığım bir televizyon izlencesinde "Lâiklik a d a m ol
makt ı r " dediğim için sözlü-yazılı saldırılara uğramışt ım. Kuşkusuz,
d ü ş ü n ü p konuşan insanı a m a ç l a m a d ı m . H e r k e s insandır, insan
değildir d e m e d i m . Adamlıkla, nitelikli insanı vurguladım. Anla
madıklar ı için çattı lar. G e r ç e k t e n lâiklik, düşünce ve inanç özgür
lüğünü temel alan, devletin d i n d e n bağımsızlığını, inançlar yönün
den saygın yansızlığını özet leyen bir ilkedir. Bu ilkeyi benimseyen
ler, karşı ç ıkanlara göre elbet d a h a niteliklidir. T ü m c e içinde kul
lanma yerine ve amacına göre a n l a m taşıyan " a d a m " sözcüğünü
son z a m a n l a r d a aşağı lamak için kul lanan, adamlığı tartışılan öğre
tim üyeleri de var. Bilim a d a m ı olmak için önce a d a m Olmak gerek
tiğini anımsatal ım.
Milli Eğit im Şûras ı 'nm i m a m hatipl i lere ayrıcalık etkinliği olarak
başlayıp bitmesi, " h e r şeyin başı eği t im"in yozlaştırılarak dinci di)
zeni gerçekleşt i rme amacıyla kullanıldığını bir kez d a h a doğruladı
Urfa 'da, ö ğ r e t m e n l e r günü, kadın ve erkek öğre tmenler i ayrı ayı ı
o turmaya karşın ç ıkmamalar ı , bir ö ğ r e t m e n i n anlamsız ve sakıncalı
konuşması, başka yer lerde ve başka okul larda gericiliğe yal km
ö ğ r e t m e n yönet ic i le r in varlığı, ge leceğ imize ilişkin kaygılan
ar t ı rmaktadır . 12 Eylül H a r e k â t ı m d a n sonra medya ve özellikle ki
mi üniversi telerde yuvalanan gericilerle kürtçüler birbirlerini den
tekleyerek kinlerini kusmaktadır . Buralar ı bar ınak d u r u m u gcll
renler u t a n m a d a n , ç e k i n m e d e n devlete ve kurucusuna karşı kıl
nuşmalar yapmakta , yazılar yayımlamaktadır . Demokrasiyi , in-m
46
ATATÜRK BAYRAĞI
| a k l a r ı n ı an lamayan vc kötüye kul lanan yandaşları en küçük disip
lin işlemine bile k a t l a n a m a m a k t a d ı r . Bu a r a d a kimileri de. ay
mazlıkla, düşüncesizliği d ü ş ü n c e özgürlüğü diye s a v u n u p kınamak-
lan öte bir işlemi aykırı bulmaktadır . Ünivers i te yönet imler i sorum
ludur. G ö r ü ş l e r i bil indiği için ç a ğ r ı l a n l a r ı n h e z e y a n l a r ı n d a n
çağıranlar sorumludur . Anlama-algı lama yetersizliği nedeniyle Ke
malizm'le Atatürkçülüğü birbir inden ayıran, amaçlı biçimde birbi
rine ters gös teren tarikatçı, mezhepçi , şeriatçı, köktendinci , bölücü,
yıkıcı, aymaz, bağnaz, yobaz, sapkın, saltanatçı, h a n e d a n c ı , kilâfet-
çi, kürtçü, ermenici, rumcu, pontusçu, safsatacı, varlığını borçlu ol
duğu değer lere saldırmaktadır . Kimisi de " l iberal d e m o k r a t " ol
duğu kuruntusuyla b ö b ü r l e n m e k t e , saçmalıklara destek vererek
ı,ıı kinliği eleştiri k a p s a m ı n d a savunmaktadır . 1919 koşullarını, 1923
o l u ş u m u n u , s o n r a k i a t ı l ımlar ı g ö z a r d ı e t m e k , yarat ıc ı vc
yapıcılarını yadsımak, onlar ın devrimci kişiliklerini k ü ç ü m s e m e k ,
I.ı/anılanları u n u t m a k sağlıklı beyinlerin işi o lamaz. Eği t imdeki
boşluk ve bozuklukların etkin yerlere yerleşen toplumsal mikroplar
mitinden yaşandığı d a h a iyi anlaşı lmaktadır . Y Ö K ne yapıyor?
I llıısal Kurtuluş Savaşıma karşı çıkan öğret im üyelerini kınayıp
| fo tus to e d e r e k dışlayan Darü l fünun öğrenci ler i n e r d c ? İkt idara
l'iıvıiıerek ağzını bozanlar, yaklaşan seçimlerde aday göstcrilecck-
lı ı mı umabilirler. Bunlar yeni olaylar değil. Yıllardır aynı kimseler,
yi m yetmeler ün kazanmak, t a n ı n m a k için aykırı yollar izlemekte
ki Adalet Bakanı 'n ın "Yargı yargıya bırakı lamaz. Lâiklik sloganı
Ilımlar siyasal m a g a n d a l a r d ı r " dediği ü lkede d a h a başka olumsuz-
I h M ' i ı da görülebilir. Peki böyle d ü ş ü n ü p böyle konuşanlara , böyle
0t»JJııleııdirenlere ve destekleyenlere ne ler deni l i r? B u n l a r a kız
ın ıl verine, bu düzeyde ve bu d u r u m d a olduklar ı için acımak gere
lti llaşka üniversitelerde tezleri ve sanları için k imler neler yapıy-
ı yazıyor?
* Mu o/el durumlar ı geçelim. G e n e l d e kimi ünivers i te lerde " N e d i r
i! ide bir Atatürk, Atatürk; Mustafa Kemal , Mustafa K e m a l di-
»<>ı unu/' ' A m m a da A t a t ü r k ç ü n ü z ? Ne var A t a t ü r k ç ü l ü k t e ? Bu
47
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
a d a m d a ne b u l u y o r s u n u z ? " diyen öğret im üye ve görevli lerine
ilişkin yakınmalar duyuluyor. S o r m a k gerekir: Siz kimsiniz, ne yap
tınız, necisiniz? Dilleri bozuk, kalemleri kirli. Terbiyesizlik, özgür
lük değildir. Değişik görüş, düşünce tartışması kişiliklere, kişilere
saldırı ile değil karşılıkları get i rmekle olur. Yalanla, karalamayla
farklı fikir değil, fikirsizlik sergilenir. Belli yayın organlar ında belli
gazetecilerin amaçlı röportaj ları, ı smarlama ve amaçlı anket ler le
yapılmak istenen, lâik C u m h u r i y e t ve Atatürk karşıtlığıdır. Kara
layıp suçlayarak, aşağılayıp alay ederek, değerbilmezlik ve saygısı
zlık yaparak Ata türk 'e sataşıp saldıranlarla kışkırtıcı ve destekçile
rin hepsi k ö t ü d e n de k ö t ü d ü r .
Olumsuzluklar sürüyor
• A B , görüşmeler in açılıp k a p a n m a s ı koşullarını ağırlaştırıyor.
>• Terör durmuyor . Terörist lere ilişkin çelişkili k o n u ş m a l a r izle
nirken kimileri ölü ele geçiriliyor ama şehit acısı da yaşanıyor.
v K a d r o l a ş m a hız kesmiyor. Yalnız Ç e v r e ve O r m a n Ba
kanlığıma 1103 üstdüzey yönetici atanmış, 662 k a d r o da vekâleten
doldurulmuş.
>/ Dokunulmazl ığ ın kaldırılması istemli dosya sayısı 277'yi bul
muş. Heps i d ö n e m s o n u n a bırakılıyor. Konuklar ının d ö r t silâhını
beline yerleştirip Mcclis 'c giren milletvekili için ne söylendi, m
yapılıyor? Hiç.
v Sözde kürt sorunu modas ı hâlâ revaçta. T T B bu k o n u d a çalı,
ma yapacakmış. H e k i m l e r i n d u r u m u ne, Birliğin t u t u m u ne?
• A ğ a r ' m "O ve siyaseti"nc, A K P ' n i n sıkmabaş, i m a m hatip vı
Y Ö K yaklaşımına destek veren yazarlar var. Kimisi de " Ç o k ulul
lu imparator luğun mirasçısı" o lmakla övünüyor. Türkiye Cumlıııi'i
yeti yepyeni bir yapıdır. Osmanlı l ıkla hiçbir ilgisi yoktur. Çok ılılll
çok dinli, çok ırklı, çok hukuklu karmaşık ve dinci bir yapıdan çııj
daş yapıya geldiğimizin ayırdında olmayanlar ın madrabazlığı il |
4 8
AIATÜRK BAYRAĞI
cüdiir. Osmanl ı 'n ın ufku yok edilmişti. 1919'da ne d u r u m d a olun
duğunu bi lmeyene ne denir?
^ Kimileri gereksiz tartışmayı açıyor, ağız dalaş ına döndürüyor ,
.<>nıa da "Yavuz hırsız ev sahibini bast ır ır" sözünü anımsat ı rcas ına
k indi suçlarını başkalarına yüklemeye çalışıyor. Geric i lere, sözde
drınokrat-l iberal lere bakınız.
* Baş açma zorlaması değil, baş kapatma-s ıkmabaş zor laması
.u Imna baş açma yasağı da denilebilir. Gericiliği, bağımlılığı,
|mumlarımızı küçül tüp dışlayan t u t u m u bağımsızlaşma, uygar-
11 ma, bireysellcşme olarak savunan, herkesi kendi gaibi sanan
ÎGUk kaçıklar var.
^ Yeni kuruluşlar birbirini izliyor. Keşke yazılıp tanıtıldıkları gi-
P olsalar, gençlerimiz keşke birliklerini sağlıklı kursalar. İdeolojik
l|ilııntılara düşmeseler , başka kuruluş lar ku l lanmasa, edi lgen
İ l ı ı l , elkin olsalar.
v Avukatlık Yasası 'nda sınavın kaldırı lmasına ilişkin Başbakan
Itııvıuklu değişiklik, meslek yarar ına aykırıdır. Sınavın kaldırıl-
lllıi'iiııı i s teyenler s o n r a k i y ı l larda p i ş m a n l ı k d u y a c a k l a r d ı r .
|W* I den bu yana oy nedenl i ödünler le meslek yararı itiliyor.
¥ I >ııı dersi k o n u s u n d a İstanbul 5.İdare M a h k e m e s i ' n i n verdiği
p i l MI gerçek demokras i için yararlı olacaktır kanısındayız.
1 aıgill'e af getiren yasa da hukuka aykırıdır.
İnik < 'eza Yasası'nın 3 0 1 . maddes i değişikliği öneri l i rken " u l u s "
unun kul lanılmaması yer inde saymanın belirtisidir.
ı imanlılar F i n a n s b a n k ' t a n sonra Alternat i f Bank' ı da almışlar.
Ilı l ' ıvango 'yu alınca " E l e n Piyango" adını vermesinler?
I. Vedat Ergin ' in İstanbul 9. Ağır Ceza M a h k c m e s i ' n d c k i
mada "Fethul lahçı lar la anlaştım, b e r a a t e t t i m " demesinin
ı i n d ı " / e n l e durulmalıdır . Yargı gölgelenirse hiçbir şeyin ışığı
49
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
• Sınavsız or ta öğret im yer leşt i rmesinde M E B ' n ı n 2550 öğrenci
de 1780'ini i m a m hat ip liselerinin kontenjanına aktarıldığının orta
ya çıkması geçiştirilirse hiçbir şeyin sağlıklı olması sağlanamaz.
• Af düzenlemeler iy le son altı yılda şartla salıverilen 70804 kişi
den önemli bir sayıda yeniden suç işleyenin çıkması, herkesi bir kez
daha düşündürmel id i r . Adale te siyaset etki yapmamal ı , adalet ten
etkilenmelidir.
v Ö ğ r e t m e n l e r G ü n ü m d e İğdır ve Z o n g u l d a k ' t a devlet görevli
lcrinin katıldığı kadın-crkck ayrı o turu lan toplantı larla kimi beledi
yelerin içki yasaklarını genişlettiği g ü n ü m ü z d e d ü ş ü n c e aydın
lığının ö n e m i giderek ar tmaktadı r .
• Heykel ler ör tü lür ve kaldırı l ırken T ü r k Standar t lar Enstitü
sü 'nün duvarına Osmanl ı Tuğrası yerleştiriliyor. Devlete sıkmabaş
giydirilmek istenmiyor m u ?
v Bozulmalar ve tuzaklar artıyor.
Öneri:
Atatürkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i Bulancak Şubesi, Ali Dündar ' ın
" Y ü r ü d ü ğ ü m ü z Eğik d ü z l e m d e "Kcmal izmin Yol Har i ta s ı " adlı
yapıtını yayımlamıştır. Bu yararlı kaynağı ve İleri Yayınlan'nı o k u
yııcularımıza salık vererek katkıda b u l u n m a k istiyorum.
TÜRKSOLU, sayı: 121, 4 Aralık ?,m
5 0
ATATÜRK BAYRAĞI
I >cmokrasi Oyunu
I
I ı; vc dış olaylar sürpr iz saydacak anlık değişikliklerle top lumu
I ııısıyor. Finlandiyal ı lar la görüşen yetkililerin A B ' n i yumuşat-
lllıik için önerdikler i karşılıklı l iman ve havaalanı açımının kişisel
ile yürütülmesi eleştirildi. A B D baskısıyla İngi l tere ve Hol-1 ı in i n ıülünün AB D ö n e m Başkanı Finlandiya kanalıyla gündc-
Hlı ueluilmesi, ikt idarın kararsız vc ilkesiz t u t u m u n u n perişanlığını
ı koymuştur. T B M M ve Millî Güvenl ik Kurulu karar lar ına
gylııii önerinin C u m h u r b a ş k a n ı n ı , G e n e l k u r m a y Başkanımı, Ana
lı lel Partisi l iderini, T B M M ' n i b i lg i lendirmeden batılı lara
(hivınıılıu.ısındaki y ö n t e m bozukluğu hiçbir gerekçeyle savunula
nın ' önerinin sözlü olması, sonraki teknik gel işmelere öncelik
unu düşünülmes i , d u r u m u geçerli kı lamaz. Açık-seçik yalpa-
H p l ı ıloıııış ve ö d ü n o r t a d a iken kimilerinin ilgililere bilgi vcril-
ası, k imiler inin bilgisizlik ve yetersizlik ötesi bir ay-
lıl lı ı i t a sapkınlık sayılacak şakşakçılıkla Başbakanı överek
m ı İden g i tmediğini, A B ' n e girince sorun kalmayacağını"
51
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
söylemesi üzüntüler i a r t ı rmaktadır . Kıbrıs ' ın Türkiye için önemini
bi lmeyen, Yunanis tan ile G ü n e y Kıbrıs ' ın hırsını a n l a m a y a n ,
Kıbrıs 'ın t ü m ü n ü G ü n e y i n temsil etmesiyle K K T C ' n i n silineceğinin
ayırdında olmayan, hava ve deniz l imanı açmanın Güneyi tan ımak
an lamına geleceğini kavrayamayan, AB dağılırsa Kıbrıs 'ın ne ola
cağını d ü ş ü n e m e y e n kimselerin iktidar yalakalığryla değerlendir
melere kalkışması gülünç olmaktadır . Yandaşlık, kişiliksizlik nede
niyle olunca d a h a kötü. İşlerine gelirse damlayı deniz, denizi dam
la yapıyorlar. Tıpkı kendi ler ine d o k u n m a k yasak, onlar ın saldırısı
geçerli anlayışındaki çarpıklık gibi. AB k o n u s u n d a şimdiki Dışişle
ri Bakanı A. G ü l ' ü n Refah Partili olduğu z a m a n Meclis ' tc yaptığı
konuşmalar birer ibret belgesidir. Papa olayından sonra AB olayı.
Komisyon kararını uygun karşılayan Dışişleri Bakanları açıklaması,
AB Zirvcsi 'nin de değişiklik getirmeyeceğini göstermektedir . Tür
kiye'yi avucunda t u t m a k ve daha birçok şeyi a lmak için AB oyaia
mayı sürdürecekt i r . Dışişleri Bakanları karar ına sevinenler vaı
A B ' n c girince sorun kalmayacaksa Yunanistan ile G ü n e y Kıbrıs'ın
zoru ne? Rumlar ın olasılığı güçlü saldırılarına karşı Türk ler in gii
vencesi ne? Tehlike yok m u ? Tren ve " A ç - k a p a " oyunları dışarıl.ı
demokras i oyunu içerde. D e m o k r a t o l m a d a n demokras i olur nııı
Yine Papa
Din katılığı lâikliğe karşıdır. Devletin d inden bağımsızlığını
aklın özgür lüğünü istemezler. Papamın lâikliği sulandır ıp şuurluyu
rak dinsel açılım öğüdü ya da önerisi amaçlı bir açıklamadır. Tini
İslâm Sentez iy le ılımlı islâm girişimini yeterli bulmayan ABI» ••>
AB'nin Ata türk i lkelerinden uzaklaşmış ya da arındırı lmış bir IIII
kiye'yi daha çabuk ele geçirme oyunudur . Abartılı P a p a gezisi ı l |
öğesinin, bir kültür k u r u m u niteliğini aşıp yaşamın temeli dunum
na getirilmesi dayatması niteliğindedir. Papa yapacağını yaplı «İli
Dünya bizi gördü de nc oldu? D a h a önce görmemiş miydi" l '
pa 'n ın liberallikle, liberal demokrasiyle ne ilgisi var? Atatürk'ü |
zamanını her n e d e n l e eleştirmeyi kendine iş edinmiş bir-iki ııı.ıl
52
ATATÜRK BAYRAĞI
kişi konuyu sulandır ıp yozlaştırryor. Türkiye 'n in değeri, başta lâik
cumhuriyet, A t a t ü r k ' ü n kazandırdıklarıdır . Papa'yı allayıp pullayan
mcdyatikler sinsi amacı k a p a t m a y a çalıştılar. Tıpkı O r h a n Pa-
muk'la ilgili abartılı yayın ve kendisini bile güç d u r u m d a bırakan
sakıncalı sözlerini u n u t t u r m a çabası gibi. Ağızları al ışanlar bu sakı
zları çiğnemeyi sürdürecekt i r . Söyler misiniz ne kazandık? Ya
larımız ne o ldu? Türkiye 'nin el ine ne geçti? AB t u t u m mu değiştir
di? İçtenlikli olsa bu tür geziler yakınlaşma, anlaşma, barış ve in
sanlık için yararlı olabilir. F e n e r R u m Patrikl iği 'nc cki imcnlik des
teği, Türkiye karşıtlığının en belirgin yanıdır. Türkiye 'ye saygısı ol
sa bunu yapmazdı . Patrikle imzaladığı deklarasyon yedi di lden
yayımlanırken T ü r k ç e n i n dışlanması, Patriğin T. C. Yurttaşı olması
da gözetilirse b ü s b ü t ü n iyi niyet yoksunluğudur . E r k e n seçim ö n c
ülerine saygıyla bağdaşmayan bir tu tumla karşı çıkan Başbakanın
İni konulardaki suskunluğu ilginçtir.
Kabadayılık
Seçim sistemi seçimlerle ilgili yasalarda ö n g ö r ü l m ü ş t ü r . Anaya-
< ilkeleri saptamakla yetinmiştir. Sistemi de yasalara b ı rakan
Anayasa milletvekili seçimlerinin beş yılda bir yapılacağını belirlc-
Hil'jlir ( M a d d e 77/1). Bu olağan d u r u m , kendi ler i için gerekli ne-
I ' illerle kimilerinin e r k e n seçim i s teminde b u l u n m a l a r ı n a engel
ıl'l'ilılir. E r k e n seçim is temek Anayasa'ya, hukuka, T B M M ' n e
ı ı/.lık olmadığı gibi demokras iye aykırılık da değildir. Tersine,
• t u bir demokrat ik davranıştır. Bu tür i s temlere kızmak, sinirlcn-
ttlı k. saygıyı u n u t a r a k yanıt vermeye kalkışmak ilkelliktir. H e r k e s
I inli gerekçes in i aç ık layarak tart ış ır , kavga g ö r ü n ü m ü n d e n
Mümin, Demokrat l ık b u n u gerektir ir . H e r k e s i n k o n u ş m a özgür-
ıı >ı üş açıklama serbestisi var. Terbiye dışı yaklaşımlarla bun-
l-ııa t .11 sı ç ıkmak kimseye yakışmaz. Koşul lar ve o r t a m kural
ı 'i İlklerini gerektirebilir, uygun ve haklı kılar.
I in tartışmalar değil, kalabalık-ve gürültü içinde asıl sorunlar
53
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
u n u t t u r u l m a k t a d ı r . Dinci çaba la rdan başka sorunlarla uğraşmaya
z a m a n ve fırsat bulamayan dinci iktidar d ö n e m i n d e çocuk pornosu,
bebeğe tecavüzle t ı r m a n a n ahlâksızlığın boyutu ilgilileri utandır-
malıdır. İçki ve sigara kaçağı da artmıştır. Minareyi çalan kılıfına
uydurur biçimde o r m a n yağması, imar aykırılıkları da aynı d u r u m
dadır. Kolye türü dizi dizi villâlar e d i n e n siyasetçiler yanında benim
gibi evi ve yazlığı bile o l m a y a n l a r a ne d e m e l i ? G e n ç l e r e
bağışladığım ki taplardan, yazı lar ımdan da tek kuruş a lmıyorum.
(Bu arada, varlığım olduğu, varlıklı o lduğum yolunda söylenti
çıkaranlara kanıt ladıklarını kendi ler ine vereceğimi bir kez daha yi
neliyorum. Başkalarının kullandığı 2000 model bir yerli a rabam
var, o k a d a r ) .
Açıklar
2007 başlangıcıyla d a h a güç d u r u m a d ü ş e c e k emekl i ler in
yakınmaları bir yana, câri açık artıyor. Mal vc hizmet z a m m ı dur
mak bilmiyor. Milletvekillerinin dokunulmazl ık lar ına ayrıcalıkları
ekleniyor. İç vc dış borçlar da artıyor. Seçim ekonomisi , durunm
daha ağırlaştıracaktır. Dış t icaret açığına ilişkin rakamlar ürkütücıı
Dışsatım azaldı, dışalım artt ı . Dışsatımın dışalımı karşı lama oram
Ekim 2006'da yüzde 60.4'e indi. D ü ş ü ş belirgin. T O B B vergilerim
göre k a p a n a n şirket sayısında geçen yıla göre %23.461ık artış vaı
Merkez Bankası Başkam'nın uyarısı da devalüasyon tehlikesini
ilişkin. Tarım girdilerinin artması da ayrı. Refah palavrasını k i m s i
yutmuyor. Batılılar e l ler inden gelse sularımızı bile alacaklar.
Ünivers i te ler susuyor. Etk in rektör ler sindirilmeye çalışılıyoı
Asker susturulmak, d u r d u r u l m a k , d o n d u r u l m a k isteniyor. Önı 'unh
hiçbir engel ka lmamas ına çalışan iktidarın güvencesi AB ve AHİ >
Aydınlar satın alınıp mcdyatiklcşt ir i lcrck törpüleniyor, dahası v ı
lip eritiliyor.
A n k a r a ' n ı n göbeğinde lâik cumhuriyete, hukuk devletine. Alıl
türk 'e saldırılan toplant ı lar iktidarın bilgisi içinde yapılıyor. I ' r
54
ATATÜRK BAYRAĞI
lül H a r c k â t ı ' n ı n D a n ı ş m a Meclisi 'ne soktuğu bir üye şeriatçılığını
çek inmeden yalan ve iftira azgınlıklarıyla sürdürüyor . " R e s m î ide
oloji" paranoyası da ne k a d a r çokmuş.
9 Aral ık ' ta Afyon'daki toplu açılış törenin in protokol fotoğrafı
bayan E r d o ğ a n ' ı n k o r u m a polisleri olduğu sanılan iki bayanın
dışında ö b ü r tüm bayanları sıkmabaşlı gösteriyordu. Türkiye 'nin,
AKP i k t i d a r ı n d a geldiği yap ın ın ve R T E ' n i n olası C u m h u r
başkanlığında nasıl olacağının belgesi.
Din görevlisi 87 bin, 15 bin k a d r o d a h a isteniyor. C a m i sayısı
Müslüman çoğunluklu ülkelerdeki cami t o p l a m ı n d a n da fazla, 79
bin. Kilise A lmanya 'da 8 bin, F r a n s a ' d a 9 bin. Bir üniversite profe
sörü ( H a c e t t e p e , Prof. Dr . Alpaslan Özyazıcı) t r e n d e n a m a z kıla
cak yer istiyor. Ünivers i te lerde kimlerin barındığı, seçimler için
nasıl kadrolaşıldığı, kimlerin nasıl sızdığı, ne tür ö d ü n l e r verildiği
bu örnekle d a h a iyi anlaşılıyor. Kıble tart ışmaları , t r e n d e n sonra
uçaklar, feribotlar, otobüsler için de g ü n d e m e gelecek. Ne günlere
İflldık! Pazarlamacı lar ın ulusal bankalar ı bir bir yi t irmemize seyir-
ıı kalmaları da ilginç. Acaba Yunanis tan bize bir satış büfesi verdi-
ı ıı mi? G i d e r e k t e n ar tan yabancı payı kimseyi d ü ş ü n d ü r m ü y o r m u ?
İktidar, gerici kesimin sertl ikten hoşlandığını, bilgisizlik nedeniy
le '.ıkınabaş-imam hat ip tu tkusunu bildiğinden bu konulara verdiği
İncelik ve ağırlıktan vazgeçmiyor. Gerginliği sürdürüyor . Bunda
m ı görüyor. Kendi varlığını v e b u saplantı larını T ü r k i y e ' d e n üs-
" M I ı uluyor. Bunları bıraksa n e gerginlik olur n e d e demokrasiyi çü-
• ' i i ı n başka olumsuzluklar. D e m o k r a s i savıyla, d e m o k r a s i n i n te
lin lı olan cumhuriyet i yıpratıp yıktıklarının ayırdında o lmayan ay-
ntı/kır, kurgucular, " y e n i " g ö r ü n e n "esk iden d a h a eski ler" asıl so-
fllıılaıı bırakıp biçimsel sal ınmalarla z a m a n yitiriyor. İkt idarın ne
Hılılı devlet anlayışı, ne ciddî devlet adamlığı, ne ge leneklere ve gc-
Irkl ı ie, d e m o k r a t i k y ö n t e m l e r e saygısı, ne i lkelere bağlılığı var.
ijtnıııışınalara b a k m a k yeter. İktidar, özellikle lâik cumhuriyet
fcıi i ' j i i lannı yürek lendirmekte, değişik kökenl i ve amaçlı Türkiye
titTjiııanlrğı bu n e d e n l e sınır t a n ı m a m a k t a d ı r . U m u t l a r ı n ı dış güçlc-
55
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
re bağladıklar ından A. G ü l , A B D Dışişleri Bakanı 'ndan destek ri
ca e tmektedir . Dinci lerden nasıl devlet adamı olacağı giderek d a h a
iyi anlaşılıyor. Devlet ve asker düşmanl ığ ından kendini kurtara-
mamış kimi eski DP' l i ler bu aykırılık ve olumsuzlukları övüyor.
Yazık. C H P ' n e de sıkmabaşlı lar sızıyor. D a h a neler göreceğiz.
Bu yazının yayımlandığı gün, N e c i p Hablemitoğ lu 'nu 4. ö lüm
y ı l d ö n ü m ü n d e anacağız. Suçluları bu lup yargılamayan düzenler in
hukuksal ve d e m o k r a t i k o lduğunu savunmak güçtür.
TÜRKSOLU, sayı: 122, 18 Aralık 2006
ATATÜRK BAYRAĞI
Umuda Çağrı
U m u t imanın anas ıdır" sözü, er işmek için istemeyi, başar
m a k için çalışmayı, kavuşmak için istenci anırnsatmak-
yir. Ülkemizin içinde bu lunduğu iç ve dış koşullar umutsuzluğa
llil'jiirecek düzeyde, k a r a m s a r olmayanlar ı bile kuşkulara d ü ş ü r m c -
• ••• karşın bizlere umut lu o lmak yaraşmaktadır . Umutsuz luk, sa-
JjMMiitııı baştan yit irmek demekt i r . Yönetici lerin, kimi ilgililerin ko-
pj^ıııalaıı, davranışları, kimi d ü z e n l e m e l e r ve o luşumlar düşkırıcı
• i l i k t e olsalar bile umutsuzluk, yılgınlık ve yıkıntıya götüren bir
lama, d u r a k s a m a ötesi bir çöküştür. Siyasal, e k o n o m i k ve top-
ıl kimi belirtiler 2007 yılının öncek i le rden d a h a güç geçeceği
n i önektedir . Kubilây'ın, İ smet İ n ö n ü ' n ü n ö l ü m y ı ldönümü
pliiıliklcriyle geçen Aralık ayı, T B M M ' n d e k i Bütçe görüşmeleriy-
mmış sayılır. Kurban Bayramı ve Yılbaşı dinlencesiyle 2006
'• bu akıldı, 2007 başladı.
" i l a ı ı başkanlığı seçimleri birincil tart ı şma k o n u s u olmayı sür-
| ımıtıurbaşkanlığı için adı geçenlere karşı ya da yandaş ol-
5 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
mak ayrı, bu k o n u d a hukuksal görüşleri yansızlıkla bel i r tmek ayrı.
Y ine lemekte yarar var, C u m h u r b a ş k a n ı yedi yıllık görev süresinde,
öncekileri de içerecek biçimde, v a t a n a i h a n e t t e n başka suçla
yargılanamaz. Yasama dokunulmazl ığını sözcük olarak a r a m a k
koşul değildir. C u m h u r b a ş k a n ı n ı n k o n u m u n d a k i özellik, milletve
killiği dokunulmazl ığ ından daha güçlüdür. Görev in niteliği de bu
nu gerekli kı lmaktadır. Cumhurbaşkanl ığ ı seçimli için T B M M ' n i n
Anayasamın 96.maddcsindcki çoğunlukla 184 üye ile açılması, top
lanması yeterlidir. Seçilme ilk iki turda 367, sonraki iki turda 226 oy
aranacak. Son d ö r d ü n c ü oylama üçüncü turda en çok oyu alan iki
kişi aras ında olacak.
Arrkara Üniversitesi T ıp Fakültesi konusundaki Y Ö K işlemine,
t u t u m u n a , anlayışına kat ı lmak olanaksızdır. Bilime, yönet ime bu
tür el atmalar, tepki ve karşılıklar sakıncalıdır.
Asgari ücret, sosyal güvenlik kurumlarını birleşmesinin 200/
yılının T e m m u z ayına er te lenmesi , yolsuzluk operasyonlar ı tartışma
konularının başlıcaları. A m a en üzücü olanı suç olaylarının giderek
artışı. Türkiye 'mizin ne d u r u m a getirildiğini s a p t a m a k için medya
ya bakmak yeter. Cinayet lerden ihanet le re iç karartıcı olaylar her
kesi, daha çok siyaset adamlarıyla yöneticileri düşündürmelidi ı
Özellikle öğrenci ler in ve gençler in y a r a l a m a d a n uyuşturucuya
değin giriştikleri eylemler aile yapımızın geçirdiği sarsıntıyı da gün
d e m e get irmektedir . Tecavüz ve şiddet olayları nefret toplamak
tadır.
BİT Bakışta
İktidar, AB'n in istediği ödünler i vermeye hazır o lduğunu bir kı
daha yineledi. K o n u ş m a l a r ve tu tum bunu açıklamaktadır . Zalı n
başlangıçtan beri AB dayatmalar ına açık duruşu eleştiri alın al
taydı. Paracıların örgüt lere de desteğini verince 2007 seçiminin,
daha rahat yelken açacak iktidar, zayıf muhalefet, ilkesiz muhali
fet nedeniyle peşin kolaylıklara sahip.
58
ATATÜRK BAYRAĞI
Kubi lây 'a kıyan n a k ş i b e n d i t a r i k a t ı a y a k l a n m a s ı n ı tar ihse l
kanıt lara karşın savunur biç imde sapt ırmaya yönelik yayınların
bağışlanması olanaksız içerikleri, kimlerin ne o lduğunu, neyi amaç
ladığını gösteriyor. Sarıkamış H a r e k â t ı k o m u t a n l a r ı n ı değil, şehit
askerleri a n m a k ve övmek gerekiyor. Kubilây t ö r e n l e r i n e ilgisiz ka
lan yöneticilerin Sarıkamış olayına yakınlıkları A t a t ü r k ' e uzak dur
malarının yeni bir örneğidir. Aynı tu tum İsmet İ n ö n ü ' n ü n aramız
dan ayrılışının 33.y ı ldönümündc de izlenmiştir. İ n ö n ü ' d e n çok
Menderes ' in siyasal çizgisini beğendiğini yazan m a l û m l a r var. H e r
fırsatta Ata türk ve İ n ö n ü ' y ü suçlamaya varan eleşt ir i lerde bulun
mayı beceri sanıyorlar. İs tanbul D a r ü l f ü n u n u ' n u n üniversiteye dö
nüştürülmesini "bi l ime kıyım" olarak n i te lemekten kaçınmıyorlar.
I »arülfünun hocalarının Kurtuluş Savaşı 'na yaklaşımlarını unutuyorlar.
dericil iği belirgin biri de ulusalcılarının baba ve dedeler in in Kur-
lulıış Savaşı s ırasında kaçak d u r u m d a o lduğunu söylemiş. Benim
annemin dedes i Redd-i İlhak Cemiyeti başkanı idi. A B D Başkanı
VVilson'a telgraf çekmiş, Ata türk 'ü desteklemişt i . İstiklâl Madalyası
p h i b i y d i . Siyasetçi lere yalakal ık y a p a n ş a r l a t a n l a r yalanla
İl..muıktadır.
( ümhur iyet in demokrasiyi amaçlayarak, demokras iy i yaşama ge-
İlrınck için ve demokras in in yönet imdeki adı o larak ilân edildiğini,
B Hin başarılarını gözardı e d e n Türkiye karşıtları usdışı eleştiriler
prin inektedir. Bunlara yanıt vermek bile gereksizdir.
Milliyetçiliği gerçek milliyetçiler değil, karşıtları a b a r t a r a k sııçla-
h t t k islemektedir. Ata türk milliyetçiliği çağdaş milliyetçiliktir. Ki-
fttlıkl.ııin ve satılmışların ulusalcılığı anlamalar ı , savunmalar ı ve
ılıı ılı ilan doğrulaması bek lenemez.
i Kubilây'a saldırı k o n u s u n d a devletin belgelerini, yargı karar
lın mı. laı iticilerin yazdıklarını geçersiz sayarak "işin d o ğ r u s u " n u ( ! )
I h ı m ı\.ı kalkıştığını yazanlar çıktı. Gerici l ikten kurtulamadıklar ı ,
İHi'ii yayınların safsatasına " H a y ı r " d e m e y e dil lerinin varmadığı
59
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
anlaşılıyor. Yazık.
Tümüyle gerçekdışı, amaçlı olduğu belirgin anlat ımları "Tarihî
olay, tarihçiler açıklasın" diye savunmayı hukukçular nasıl ciddiye
alır, a n l a m a k güç. AB siyaseti yargıyı da etkiliyor mu acaba?
Konya 'da e r k e k çocuğun tcstislerinin röntgenini ç e k m e k t e n
kaçınan s ıkmabaşh bayan hekimler yeni bir olay değildir. 1980'ler-
de A n k a r a ' d a k i devlet hastanes inde s ıkmabaşh hekimler in bak
m a k t a n kaçındıkları için apandist i pat layan erkek çocuğu duyul
muştu. Yine A n k a r a ' n ı n bir ilçesinde bir H ü k ü m e t Hekimi h a n ı m
sıkmabaşlıydı ve erkek hastalara bakmıyordu. İkt idara güvenerek
cüretlerini artt ırdılar. Devlet kuruluşlar ındaki s ıkmabaş yasağı ikti
dar yanlılarının çoğunluğu sağladığı yer lerde aldırışsızlıkla çiğneni
yor. Yineliyorum, bir tür açıkbaş yasağı uygulanıyor.
Geleneksel , alışılmış ve siyasal niteliği o lmayan başörtüler ine
kimsenin bir dediği yok. Dini siyasallaştıranların kullandığı sıkma-
başların lâiklik anlayışıyla bağdaşmadığı, sıkmabaşlıların lâikliğe
karşı oldukları kesin. Lâikliği partisinin simgesinde ok olarak gös
teren anamuhale fe t partisinin sıkmabaşlıları içine alması ne de
mekt i r? Lâikliği su landı rmaktan ö t e d e bu i lkeden vazgeçmeyi mi
düşünüyor lar?
Kimileri de C u m h u r b a ş k a n ı n ı n Anayasa 'n ın 104/a maddesinin
son tümces inde öngörülen T B M M seçimlerinin yenilenmesine
d o ğ r u d a n karar verebileceğini sanıyor. Bu yetkisini Anayasa'nın
116. m a d d e s i n d e k i koşullarda kullanabileceğini unutuyor lar . AKİ'
dalkavukları gibi Sezer dalkavukları da türedi . Bu tür yaklaşımlın
demokrasiyi gölgeliyor. Osmanl ı özlemcisi, Osmanl ı şakşakçısı es
kiciler de böyle.
Ne Denir?
P K K lideri turistik cezaevinden tehdit ler savurmayı sürdürüyoı
Eğitimin dinselleştirilmesi oyunlarının arttığı, kara çarşaflı kula
60
ATATÜRK BAYRAĞI
siye setleriyle de doğrulanıyor.
Ç o r u m Müftüsü "Yılbaşını kut lamayın" diyebiliyor. İçkili oruç,
abdestsiz n a m a z türü bir örneği .
D T P Belediye Başkanlar ının yürüyüşünde P K K elebaşına övgü
sloganları atılıp, büyük kent le rde korsan gösteri ler yapılabiliyor.
Devleti küçültmeyi -deneyimli ve genç çalışanları da emekliye
ayırarak- gerçekleştirmeyi ilke sayan iktidar yeni yılda en az 60 bin
kişiyi k a m u personel i o larak alacak. Seçim açılımı değil mi? Kimbi-
lir daha neler verilecek, dağıtılacak, yapı lacak?
Yeni yılı kutluyor, sağlık, mut luluk ve başarı dil iyorum.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi Üzerine
Yargıtay Onursa l Cumhur iye t Başsavcısı Sabin K a n a d o ğ l u ' n u n
( ü m h u r b a ş k a n ı seçimine ilişkin görüşleri doğrudur . Yeni bir kural
get i rmemekte, yürürlükteki kural ın nasıl uygulanması gerektiğini
bir hukukçuya yaraşır biçimde açıklamaktadır . Kızmak, kötü söz
lerle yanıt vermek, " z o r l a m a " o larak ni te lemek, hukuk siyasal-
laştırmak kimseye yarar get i rmez. Ö n e m l i olan, her işlemin ve
ulusumun h u k u k a uygunlukla gerçekleşmesi, herkes in bu doğrultu
da katkıda bulunmasıdır . Karışıklık sanırım yanlış a n l a m a d a n ve ki
mi sözcüklerin yer inde k u l l a n a m a m a s ı n d a n kaynaklanmaktadı r .
Duraksama, d a h a çok " toplant ı yeter sayısı"yla "açıl ış"ın birbirine
karıştırılmasından doğmaktadı r . T B M M ' n i n toplantı ları , o t u r u m -
l.uı Anayasamın 96. m a d d e s i n e göre g ü n d e m d e k i konuyla ilgili ku-
ı allara başka bir yöntem ya da sayı öngörü lmemişse üye tam
sayısının en az üçte biri (184 milletvekili) ile açılır. Anayasa 'da bu
dm um " t o p l a n t ı " sözcüğüyle anlatılmıştır. Yine 96. m a d d e n i n yol
lamasıyla C u m h u r b a ş k a n ı seçimiyle ilgili 102. m a d d e y e bakıldığın
da seçimin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu (367 milletvekili) ve
ı lı oyla yapılacağı açıklığı görülmektedir . C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n et
kinliği, önemi, görev ve yetkilerinin değeri k o n u s u n d a bir şey söy-
61
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
lemek gereksizdir. Heps i bellidir. O t u r u m u n genel kural 96. mad
deye göre 184 üyenin varlığıyla açı lmasından sonra seçime geçilir.
Seçimde, bir kişinin 102. m a d d e d e öngörülen en az 367 oyu alabi
leceği sayıda üyenin bulunması zorunludur . Bu sayı da seçim son
rası gizli oyların sayılmasryla anlaşılır. Bu sayıyı gösteren bir katıl
ma olmamışsa oylama ( l . t u r ) yapı lmamış sayılır. Anayasa 'nın
amaçladığı 367 üyenin oy kul lanması gerçekleşmemiştir . 367 üye
nin oylarının dağılması öneml i değildir. T ü m katı lanların en az 367
olması asıldır. O t u r u m a t ü m milletvekilleri katılsalar, hiç boş sıra
kalmasa, ama ilk oy lamada sandıktan 367'den az oy çıksa d u r u m
aynıdır, ikinci oylamaya geçilemez. Birinci oylamanın yeniden
yapılması gerekir. 367 sayısını buluncaya değin. Anayasa, milletve
kil lerinden seçimin geçerli olmasını sağlayan 367 katıl ım özenini
beklemektedir . Sonuç a lma-oluşum ilgili m a d d e d e k i koşul ve yön
t e m e bağlıdır. 102. m a d d e bu gereği ortaya getirmiştir. Böyle bir
koşul olmasaydı o z a m a n tümüyle 96. m a d d e uygulanırdı. Milletve
killeri başlangıçtaki 184'ü geçseler ya da başlangıçta 550 'dcn daha
aza inseler de a r a n a c a k sayı seçim sandığındaki 367 oydur. İkinci
oylama da böyle 367 oy aranır . A n c a k birinci oy lamadan en az üç
gün sonra oylama yapılır. Ü ç ü n c ü oylamada 276 katıl ım gerekir
Katılım 276 veya d a h a fazla olur da bir aday bunu alamazsa yine en
az üç gün sonra yapılacak d ö r d ü n c ü oylamada üçüncü oylamada en
çok oyu alan iki kişi aras ında seçim sürdürülür ve 276 oy alan ka
zanır. Aday lardan hiçbirisi bu sayıyı tu t turamazsa T B M M seçimle
ri yenilenir. D u r u m kanımca böyledir. Yalın biçimde böyle anlata
bilirim.
Seçim d ü z e n e aykırı olursa Anayasa M a h k e m e s i ' n e iptali iste
miyle götürülebilir. 1996 yılında T B M M İçtüzüğü 'nc eklenen 121
m a d d e kuralı C u m h u r b a ş k a n ı seçimlerinin Anayasa 'nın 102. mad
desi gereğince yapılacağını ö n g ö r d ü ğ ü n d e n , 102. m a d d e y e aykm
seçim İçtüzüğün eylemli değişikliği sayılarak Anayasa Mahkeme
si 'nce denet lenir .
Seçimin geçerlik koşulu 102. m a d d e d e k i koşuldur. Sabih K a n a
6 2
ATATÜRK BAYRAĞI
eloğlu da b u n a dayanmaktadı r . 367 o l m a d a n toplant ı yapılamaya
cağına ilişkin görüş yanlıştır. Sonuç alınması ve oylamanın geçerli
sayılması, ikinci oylamaya geçilmesi için, ikinciden de üçüncüye ge
çilmesi için 367 üyenin oy kul lanmış olması aranacakt ı r . Bu, kişisel
bir istem değil, anayasal ve hukuksal bir gerekliliktir.
TÜRKSOLU, sayı: 123, 8 Ocuk 2007
6 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Gösteriler
S eçim yılında iktidar ve muhalefet parti lerinin değişik biçimli ve
içerikli gösterileri iz lenmektedir . Ulusal kimliği ağzına almayıp
alt-üst kimlik tart ışmalarını açan iktidar kesimlerinin takiyye le
melli siyaseti Başbakanın Ay-yıldız'ı anımsayan afişleriylc yeni biı
ivme kazandı. A n a m u h a l c f c t lideriyle bu k o n u d a çocukça sayılacak
tart ışmaları seçim gösteri lerinin giderek artacağını anlatmaktadır
Irak ' ta yuvalanan P K K için A B D ' n i eleştirmesi, İs tanbul Ticaıcl
Odas ı 'ndaki konuşmas ında A B ' n c " A n k a r a ve İstanbul kriterle
ri"ylc alternatif göstermesi s e ç m e n e selâm türü yaklaşımlar oku ı l
değerlendiri lmelidir . Bu gidişle Irak ' ın kuzeyine yönelik bir askın
operasyon da deneyebil ir . Seçmenler i okşamak, kabadayılık vı
k a h r a m a n l ı k iz lenimi y a r a t a r a k oy t o p l a m a k için sonucunu
a ld ı rmadan askerlerimizi Irak batağına sokabilir, atabilir. Ananın
halefet lideri de yeşil ışık yaktıktan sonra bu maceraya daha kul e
girişebilir. Kerkük, P K K desteği, kürt devleti o luşumu, Irak'ın İn)
lünmesi konular ı ve A B D uygulamalar ında uslu çocuk görünüıuııv
64
ATATÜRK BAYRAĞI
lc seyirci d u r u m u n d a kalarak etkinliğini yitiren Türkiye 'n in alnına
dayan namlular karşısında bu iktidar d ö n e m i n d e doyurucu sonuç
lar alacağını sanmıyoruz.
Saddam' ın, kardeşinin ve yakın adamının idamlarıyla ça lka lanan
Irak'ta aslında İ ran yanlılarıyla karşıtları çarpışıyor. Bu Sünnî- Şiî
çatışması değil, a r a p milliyetçileriyle İ ran Şiilerinin kapışmasıdır.
I lepsi ve her şey A B D oyunudur . S a d d a m ' ı s i lâhlandır ıp saldırtan,
I lalcpçe olayını hazırlayan, 500 bir k ü r d ü bir g ü n d e Türkiye 'ye so
kan, O r t a d o ğ u projesiyle Türkiye 'ye özgü plânlar ı olan, Türkiye'yi
oyalayan, Talabani ve Barzani ilişkisini T ü r k i y e ' d e n d a h a çok
önemseyip destekleyen A B D ' d i r . İ d a m yöntemler iy le bir kez d a h a
doğrulanan insanlıkdışı yaklaşımları, A B D ve İngiliz şirketlerinin
petrolden alacakları yüksek kâr payına ilişkin d ü z e n l e m e l e r l e iyice
i ' ıra çıkmıştır. I rak 'a e l a t m a n ı n gerçek n e d e n i pet ro le clkoy-
maktır. A B D hiçbir engel tanımak i s temediğ inden İ ran ve Suriye
rnaıyolar ını g ü n d e m e a lmak üzeredir . Türkiye 'n in sırası ve günü
ıındüik belli değildir.
İktidar seçim hesapları peş inde. 215 bin geçici işçinin kadroya
alınması kararı bunu doğrulamıyor m u ? Altı çocuklu aileye devlet
I itkisi böyle değil mi? Yalnız rejimi değil, yaşamı alt-üst ediyorlar,
h iaubul 'a vize önerisi de öyle.
\hfi Cephe
Aı iantin 'den sonra A B D ' n d c y e n i atak, İki D e m o k r a t Parti ' l i Se
pilini e rmeni soykırım tasarısını Temsilciler Meclis i 'ne sunuyor,
j ıı alına ve yıldırma sürüyor. A B D ' n i n İ r a n ' a saldıracağı olasıhk-
p l ı gündemde. Türkiye 'nin olası bir sınır ötesi o p e r a s y o n u n a karşı
İlknıı A B D göstermel ik d e n e t i m l e r i " B a s k ı n " o la rak veriyor.
ıplıgı hiçbir şey yok. PKK'yı bes leme ve d e s t e k l e m e yanlışını sür-
jjjllıiıvoi'. Irak'l ı kürt l iderlerin Türkiye 'ye karşı yaklaşımları, söy-
p l h l r ı i de A B D desteğine dayanıyor. Önceler i yalvaranlar, şimdi
fHkı ııyor.
65
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
!" A B D ö n e m Başkanlığını üs t lenen Federa l Almanya 'n ın Hıristi
yan D e m o k r a t H a n s G e r t P o t t e r i n g AB'nin yeni Başkanı oldu. Al
manya Başbakanı Bn. Merke l " A B Anayasası 'nın hıristiyan temele
dayanması ö z l e m i " n d e n sözediyor.
İç Cephe
A Ke Pe iktidarı yeni yıl hazırl ıklarına hız verdi. Bütçe musluk
larının seçime elverişli d u r u m a getirilmesini, geçici işçilerin kadro
ya alınmaları, yargı karar lar ına karşı d i renme, bildiğini okuma, üni
versitelerde kadrolaşma, Kıbrıs için D e n k t a ş ' a çatma, amaçlar ına
uygun yasa düzenlemeler i izliyor. G e ç i m koşullarının giderek ağır
laşmasını, yurttaşların yaşadıkları güçlükleri gözardı edenler , eko
nomik a landa yı ldızlaşmadan, d e m o k r a s i d e parı l t ıdan söz ediyor
lar. Halkla alay ederces ine süslenen söylemler yurt gerçekleriyle
bağdaşmıyor. Adaletl i paylaşım, aylık-ücret dengesi, asgarî geçim
indirimi, ayrıcalıklı sınıflar k imsenin u m u r u n d a değil. Siyasal ger
ginlik ayrı. Seçimler yaklaşırken u m u t l a r azalıyor. Siyasetçilere gü
vensizlik g iderek yaygınlaşıyor.
Unutuyor, Abartıyoruz
H e r şeyi h e m e n unutuyor , her şeyi abartıyoruz. Övgüyü de, yer
giyi de, hoşgörüyü ve acımayı da. Yansız ve gerçekçi d a v r a n a n çok
az. İnsanları yitirince arıyor, değerli sayıyoruz. Yalancı tanıklık aklı
yürüdü. Türkiye Cumhuriyet i yurttaşı, e r m e n i asıllı H r a n t Dink'in
yazı ve konuşmalar ını , eylemlerini, yasa kurallarını ve yargı karar
larını, destekçileriyle karşıt larını, medyanın, özellikle Agos'ıın
yazdıklarını, yönet imin, emniyet in ve savcılığın t u t u m u n u , Asa
la 'nın yaptıklarını, e r m e n i lobilerinin, d iasporanın katkılarını, killi
örgütlerinin, ailelerin, köktendinci ler in, ırkçıların, kışkırtıcıların
siyasetçilerin davranışlarını, partizanlıkları unutuyoruz. Hemen
devleti suçluyor, kolaycılığa kaçıyor, sorunlar ın ö z ü n ü bırakıyorıı/
Türkiye d ü ş m a n l a r ı n a cinayetlerle, t u t u m u m u z l a fırsat, olanak ve
66
ATATÜRK BAYRAĞI
güç veriyoruz. Gösteriş i yeğliyoruz. Ö l d ü r m e k l e hiçbir şey çözüm
lenemez ve kazanı lamaz. Öldürmeyi , ö ldüreni , ö ldürtenler i , ölüm
lerden yarar lanmayı d ü ş ü n ü p isteyenleri, ö l d ü r m e l e r e engel ola
mayanları , suçluları ve dayanaklar ını bulup cezalandır ı lmalarını
sağlayamayanları kınıyorum. Ölçüsüzlükleri de .
Tabular Yıkılıyor
42 bini geçen yabancının İzmir, Antalya ve M u ğ l a ' d a 33 bine
yakın taş ınmaz aldığı, İstanbul M ü f t ü s ü ' n ü n dinsel selamlaşmayı
öğütlediği, birçok Bakanlık ve G e n e l M ü d ü r l ü k kor idor lar ında cu
ma namazın ın kılındığı, ahlâksızlık olaylarının en çirkinlerinin ga
zete sayfalarını d o l d u r d u ğ u , k a d r o l a ş m a n ı n ve part izanl ığının
yaygınlaştığı, içteki düşmanlar ın dış düşmanlar ı aratmadığı bir or
tamda MİT Müstcşar ı 'n ın k o n u ş m a s ı n d a uyarı sayılacak bölümler
iktidarı yüzünü buruş turdu. Eğrilerle doğrular ın çizelgesi sayılacak
konuşma m e t n i n d e n yarar lanacak yerde umursamazl ık la karşıla
mak iktidar kabadayılığına bağlanmalıdır . H e r k e s her şeyi kendi
işine geldiği gibi yorumluyor. Gerçekçi ve yansız olamıyorlar. Med
yanın yaklaşımı bu kanının kanıtı. İkt idar şakşakçıları insanı tiksin
diriyor. K o n u n u n ö n e m i n i n bilincinde bile değiller. P a t r o n besle
meleri kendi tclörgülerin a rkas ından bağırıp duruyor. Kurumlar,
urganlar, temsilcileri aracılığıyla, kendileriyle ilgili konuları , sorun
ları k a m u o y u n a uygun biçimde sunmakla görevlidir. Siyaset yap
mak başka şeydir. G ö r e v gerekler ine d e ğ i n m e k başka şeydir. Ger-
ijck d e m o k r a s i d e tabu yoktur. D e n e t i m ve hesap v e r m e vardır.
Karşıdevrim Atakları
Kendi aklına b a k m a d a n başkalar ına akıl vermeye kalkışan kimi
, a/ar sanlılar saçmalıklarını sürdürüyor. Türkiye 'de demokrasiyi
feda e t m e k isteyen yok. A m a cumhuriyet i feda e t m e k isteyen çok.
ı >/ıi, temeli, içeriği cumhuriyet olmayan demokras i gerçek demok-
ı ı a değildir. Kurtuluş ve kuruluş felsefesinin anıtı o lan cumhuriye-
6 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
tin tacı olan demokras i , karşıdevrimcilerin c u m h u r i y e t t e n arındır
ma çabalarıyla karar t ı lmakta, sulandır ı lmakta ve y o z l a ş t ı r m a k
tadır. T ü m kötü lükler ine karşın iktidar diktasını, Meclis ' teki sayısal
çoğunluğu " i s t ikrar" diye savunan aymazlar türedi . İs t ikrar sayıda
değil, y ö n e t i m d e olur. Bunca kötü uygulamayı, çirkinlik, soygun ve
pislikleri o lağan gösteren demokrasiyi överek ter temiz cumhuriye
ti yermek anlaşılır şey değil. Sanki Ata türk ilkeleri tümüyle, özenle
uygulanmış da aykırılıklar yaşanmış gibi "sakat bir anlayışla yak
laşılıyor. Ata türk 'ü ve cumhuriyet i anlamayan neyi anlar? Nasıl din
sömürüsüne, d i n d a r geçinenlere ve dinsizlere bakıp gerçek dindar
lar clcştir i lcmezse sahte Ata türkçülere bakıp Atatürkçülük karala-
namaz.
Kemal izm(Atatürkçülük) i irtica nitelemesiyle kötüleyen onur
suz, soysuz, akılsız, vicdansız, ahlâksız, nankör , hain ka lemler var.
Ve bunlara o r t a m ve o lanak sağlayan doyumsuz çıkarcılar var. Bir
tür alçaklık ortaklığı. Suskun kalanlar da böyle. A ahmak, a avanak,
a aptal, a şerefsiz, Kemal izm Kurtuluş Savaşı demek, bağımsızlık,
özgürlük, ulusal egemenl ik d e m e k , lâiklik, aydınlanma, insanlık, bi
limsellik, dostluk, eşitlik d e m e k . Gençl iğe Sesleniş, Bursa Ko
nuşması, 10. Yıl Söylcvi 'ndc yansıyan ruh ve anlayış d e m e k . Ahlâk
ve adalet d e m e k , n a m u s d e m e k , emperyal izme, tutsaklığa, sömürü
ye, soyguna yağmaya karşı d u r m a k d e m e k . Türkiye'yi Türkiye ya
pan düşün dizgesi d e m e k . Bunları bilmiyor, anlamıyorsanız uydusu
ve uşağı o lduğunuz çevrelere y a r a n m a k için başka uğraşlar secini/
Atatürkçülük h e r şeyden önce a d a m olmak, yurttaş o lmak demek
tir. Bir büyük oyun oynanıyor. H a n g i üniversitede, n e r d c tanınmak
için Atatürk karşıtlığını yeğleyen aymaz-sapkın varsa onu bulup bu
Iuşturııyor, konuşmalar , yazılar, röportaj larla sahneye çıkarıyorlaı
Bu oyunun maşalar ı görevlerini yerine getiriyor, birbirlerine yolla
ma yaparak saldırganlığı sürdürüyorlar . U t a n m a k , a r l a n m a k yok
B u n u n adı da d e m o k r a s i oluyor. Sahipler, yöneticiler de destekçi
Yazıklar olsun!
6 8
ATATÜRK BAYRAĞI
Değişik Yönler
İkt idar Gene lkurmay ' ! , MİT'i , üniversiteyi, yargıyı, d e m o k r a t i k
kitle örgütlerini, bilimi, h u k u k u dinlemiyor. AB'n i , A B D ' n i , tari
katları, gerici medyayı dinliyor. Gizli-saklı dinledikleri ve dinlettik
leri ise karşıt saydıkları. Bir de Kıbrıs'Iı MAT' ı dinliyor.
Solda ittifak dinsel zaaflı görülüyor. " M ü s l ü m a n sol"a ve "s ıkma-
baş"a yakın duruyor . Müslümanl ığ ın ne d u r u m a getirildiğini,
s ıkmabaşın ne amaçla kullanıldığını ve ne için kul lanacaklar ını an
layıp kest i remeyenler nasıl siyaset yapacak? Basiretleri mi bağlan
mış?
Sözde " B a r ı ş " toplantısı için kimi bek lenen tepki ler duyulmadı,
okunmadı . Yansıtmalar des tek verircesine. Kür tçü ler ve destekçile
ri nasıl kolay birleşiyor. Şeriatçı, ırkçı, bölücü yıkıcı Türkiye
karşıtlığında h e m e n buluşuyor. Eski terörist ler, eski tüfekler,
kışkırtıcılar h e m e n boy gösteriyor. Konuşmalar , yazılar, bildiriler il
ginç. " G e r i l l a " ya da " t e r ö r i s t " ne fark e d e r ? Devlete karşı ayakla
nan, a d a m ö l d ü r m e k t e n çekinmeyen silâhlı kişi ya da gruplar.
Amaçları belli. Hakl ı , geçerli ve m a s u m g ö s t e r m e k için sözcüklerle
oynuyorlar. H e l e " k ü r t s o r u n u d e m e k gereki rken te rör d e n i l e m e z "
anlayışına bakınız. Asıl ezberci, kopyacı ve taklitçi bunlar değil mi?
Icrörü yadsımanın, geçerli gös termenin, s o r u n sözcüğüyle yu
muşatıp k a p a t m a n ı n kurnazlığı. Terör de bir s o r u n d u r a m a h e r so
ru n te rör değildir. Kürtçülük t e r ö r ü sorun değil, başbelâsıdır. Si
lâhı, ö lümü, ayaklanmayı, hiçbir eşitsizlik yokken ayrı devlete uza
nan amaçlar ı sak lamak niye? Bu da bir kat ı lma, bir destek, bir sa
vunmadır.
14.1.2007'de bir gazete t a p u sorunu nedeniyle kimi köyler için
"Osmanlı köyleri" arabaşhğını kullanmıştı . Özensizlik, dikkatsizlik.
Türkiye'de Osmanl ı köyü yok. Türkiye Cumhur iyc t i 'n in köyleri
var.
C u m h u r b a ş k a n ı seçimi tart ı şmalar ı sürüyor. Ö n c e k i sayıdaki
ı l rğinmemizde direniyoruz. A K P ' n i n istediği gibi o lmazsa kriz çıka-
69
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDfcN
cağım söyleyerek felâket tellâllığına soyunanlar çıktı. Anayasa'ya
uyulsun, h u k u k a uygun olsun, geçerli olsun özeni ve duyarlığı yok.
H u k u k t a n anlamadığı belirgin kimilerinin hukukçuluk taslaması ne
kadar gülünç. A m a bizim yazarlarımız her alanın, h e r k o n u n u n , her
mesleğin ustası, uzmanı . Toplantı" 184'le açılır, başlar a m a oy
sandığ ından 367 oy çıkması gerekir. Hukuksa l gerekçeler ine, ne
denler ine, dayanaklar ına girmiyoruz. Gerisi boş lâf, Anayasa 'n ın
kötü yazılışına sığınanlar az değil.
G ö z gördüğünü, kulak duyduğuna inanır. Tanıklık, başkasının
anlatmasını i le tmek değil, kendi görüp duyduğunu açıklamaktır.
M e n d e r e s ' e prostat muayenes i yapıldığı sözleri yeni dalgalanmala
ra, gereksiz tar t ı şmalara n e d e n oldu. Anımsadığımıza göre Prof.
Dr. Sedat Tavafın da ara lar ında bu lunduğu hekimler kurulu gerek
li muayeneyi hiçbir aykırılığa s a p m a d a n yapmışlardı. Aldığımız du
yum böyle idi. Önceki günlerde de idrar y a p m a güçlüğünü gider
m e k için gerekli m ü d a h a l e d e b u l u n u p rahatsızlığın giderilmesine
çalışılmış, sonda konulmuştu . İşlemin hastalıklı d u r u m d a iken
yapıl ıp yap ı lmadığ ın ı s a p t a m a k için z o r u n l u bir m u a y e n e
yapılmışsa ya da sıkıntıyı giderip rahatl ık sağlamak amacı güdül
müşse bunu çirkin amaca bağlayıp hekimlerimizi, görevlileri suçla
mak yanlıştır. A m a ilgili kuruluşların sessizliği dikkat çekicidir.
Söylentileri ekranına taşıyan bir televizyon istasyonu spikerinin
(9.1.2007, saat 19.23) ortaya atı lan dayanaksız savlardan sonra
" G e r ç e k şu ki 27 Mayıs, demokras i tar ihinde kara bir sayfadır" sö
zü d ü ş ü n d ü r ü c ü ve üzücüdür .
H e r şeye hayasızca saldırılan bir d ö n e m yaşanıyor. Aileye, ahla
ka, devlete, hukuka, silâhlı kuvvetlere, devlet kurucular ına, tüm
değer lere, kurumlara , organlara, Bozulma ve ç ü r ü m e açık.
Acının Yıldönümü
Değerl i bilim adamı Prof. Dr . M u a m m e r Aksoy'un 17., değerb
gazeteci U ğ u r M U M C U ' n u n 14. ö lüm yıldönümleri . İki Atatın t
7 0
ATATÜRK BAYRAĞI
çüyü dc iyi duygularla anıyorum. Bu a r a d a ö l d ü r ü l m e l e r i n e tepki
leri anımsayıp günümüzdeki le r le karşılaştırıyor ve üzülüyorum.
İlgi, destek, tepki karşıt o lmakla mı bağlantıl ı? Ö l ü m l e r d e n yalnız
siyasetçiler, yöneticiler, yakınlar ve uzaklar mı s o r u m l u ? Toplumun,
tutumlarıyla suskunluğu, kışkırtıcılığı seçenler in suçu yok m u ? H e r
kes ne yapıp ne yapmadığını düşünmel i , özeleştiriyle gerçeği bul
malıdır.
Ödül Gerekmez mi?
H r a n t D i n k ' e kıyan çocuğunu güvenlik güçler ine bildiren babaya
örnek davranışı nedeniyle ödül ver i lemez mi? Ç o c u ğ u n u n çocuğu
d u r u m u n a düşenler gözeti lerek ö r n e k davranış değerlendir i lmeli
dir. K a h r a m a n yara tmadaki cömertl iği açık t o p l u m u m u z a içtenlik
ti bir öner i . Bilelim ki siyaset duygusallıkla yürütü lmez. Ö l ü m l e r
ö d ü n n e d e n i olmamalı . A B ' n e , A B D ' n c verildiği gibi E r m e n i s t a n ' a
da ö d ü n veri lmemeli, siyasetin gerekleri insanlık ve dost luk an
layışıyla yerine getirilmelidir.
' TÜRKSOLU, sayı: 124, 29 Ocak 2007
İ 71
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
Ne Öyle Ne Böyle...
S iyasal or tamın karışıklığı ikt idarın g ü n d e m değişt i rme çaba
larıyla sürüyor. T o p l u m s a l aykırılıkların giderek arttığı ger
çeğini ekonomik a l d a t m a c a l a r , seçim oyunları, partizanlık çıkışları,
siyasal oyalamalarla ö r t m e y e çalışıyorlar. G a z e t e sayfalarından
taşan suç olayları n e r d e n n e r e y e gelindiğini göstermektedir . Dış
ilişkilerin olumsuzluğu o r t a d a . İşgalcilerden yardım isteyerek T ü r
kiye'ye gözdağı vermeye ç a l ı ş a n Irak ' ın kuzeyindeki kürt parlameli
tosu, petrol ürünler in in I r a k ' a girişi için Kürtlerle görüşülmesini
öneren Irak yetkilileri, P K K v e Kerkük için tersliğini inatla açıkla
yan ABD'liler, e r m e n i y a n d a ş ı ülkeler, sözde soykırım tasardan
dıştaki sorunları y o ğ u n l a ş t ı r ı r k e n Kıbrıs'lı Rumlar ın petrol için
Lübnan'la anlaşması ve i ç e r d e k i sakıncalı durumlar , özellikle Cunı
hurbaşkanı seçimiyle g e n e l s e ç i m l e r sıcaklığını korumakta, balia
giderek art ırmaktadır . G ü n e y d o ğ u l u bir milletvekilinin şehitler ko
nusunda tartışma y a r a t a c a k a n l a m s ı z sözleri de .
Türkiye'de El-Kaidc ö r g ü t l e n m e s i n e ilişkin gözaltılarla i h a m
72
ATATÜRK BAYRAĞI
Dink olayı ilgililerinin gözal t ı lan birbirine ekleniyor. Başbakan
" D e r i n devlet" savıyla yurtdışına gidiyor. Devlet in temsilcisi böyle
konuşursa " D e v l e t n e r d e ? " sorusu haksız olur m u ? T ü m yetki ve
olanaklar e l inde olanlar kendi ler i dışında devlet ten söz ediyorlarsa
bir çarpıklık açıktır. Kanımızca böyle bir şey o lmamal ıd ı r ve yoktur.
Derin devlet olsa bunlar olmaz. Yüzeysellik o r t a d a . İşlerine gelme
yince başkalarını suçlayan, yargıyla, silâhlı kuvvetlerle, üniversitey
le kavgaya tutuşan, kendi kendisiyle savaşan devlet yetkilileri der in
devletten söz e d e m e z . Devlet i güç ve kötü d u r u m a d ü ş ü r m e sorum
luluğu kendilerinindir . Varsa geçersiz kılmak, suçluları yargıya tes
lim e t m e k görevi asla savsaklanamaz. Lâfla da geçiştiri lcmcz. H u
kuk devlet inde hiçbir olay ç ö z ü m l e n m e m i ş o lamaz.
Stadyumlara yansıyan zıt laşmalar çok d ü ş ü n d ü r ü c ü ve çok üzü
cüdür. Gerçekler i çarpıtan, sapt ıran, gösteriyi yeğleyen kimilerinin
aymazlığı ulusal yapıyı sarsacak olaylara n e d e n o lmaktadır . H e r k e
sin çok iyi düşünmesi gerekir. Ö l ü m l e r üzücü, ö l d ü r m e l e r insanlık
dışıdır. Düşünces i ve inancı için kıyılan yurttaş lara ü z ü l m e m e k ola
naksızdır. Ancak bu olayları soy nedeniyle yapılmış gös termek de
§Qk yanlış, çok sakıncalıdır. H r a n t Dink ' in e r m e n i asıllı o lduğu için
ııldiiıüldüğünü söylemek, üstelik devletin ö l d ü r t t ü ğ ü n ü ileri sür
mek doğru değildir. Şimdiye k a d a r birçok T ü r k ö ldürülmüştür .
I ><vletin ö lümlere n e d e n olacak d u r u m l a r ı ö n l e m e m e s i , yeterli ko
nuna önlemi a lmaması , suçluları kaynakları ve dayanaklarıyla bir-
İktc bulup yargıya teslim e tmemes i , etkin yaptır ım bel i r lememesi
I n urdur a m a devlete, üstelik ulusal yapıya, ulusal değer le re yöne-
lııuiKsi bir tür saldırıdır. Kanımızca amaçlıdır. H r a n t Dink, tutu-
p t ı , sözleri nedeniyle tepki çekmiştir. E r m e n i asıllı yurttaşlarla bir
Urun olsaydı, Asala 'nın diplomatlar ımızı ö l d ü r d ü ğ ü z a m a n tepki
pıtıUıilirdi. B e n de lise ikinci sınıfta e r m e n i yurttaşımızın evinde
mi iti kadaşımla birlikte pansiyoner kaldım (1948). Ata türk ve İnö-
Hii lııioğraflarını özenle koruduklar ın ı g ö r d ü m (1991). Annes i er-
JU'iu »»lan yakın arkadaşlar ımla hâlâ iyi ilişkilerimiz vardır. Kimsc-
İpMiy kökeni nedeniyle ayrı tutmadık, eleşt irmedik. Soy nedeniyle
I
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
kınama-eleşt irme insanlıkla bağdaşmaz.
Duygusallık ve yandaşlık yüklü anlatımlar, sloganlar, kimi açılım
lar için fırsat sayılıp kullanılan sözcükler tepki a lmaktadır . Yargısal
sürecin ortaya koyacağı " n e d e n " b e k l e n m e d e n devleti hedef alan
suçlamalar başlamıştır. Ölen, Türkiye Cumhuriyet i yurttaşıdır.
" H e p i m i z H r a n t ' ı z " sözüne bir şey deni lemez. A m a " H e p i m i z er-
meniyiz" sözü t a m bir ırkçılık, t a m bir ayrımcılıktır. Üstel ik Türk
lerin E r m e n i l e r e karşı düzenli ve örgütlü sayılacak bir yönelişi
sırasında değil, E r m e n i l e r i n T ü r k l e r için dünyada atı l ımlar içinde
oldukları bir s ı rada kullanılmıştır. Sakıncalı bir çağrıdır, sakıncalı
bir çığır açması güçlü bir olasılıktır. Yarın ölen ya da ö ldürü len bir
başka kökenli için de yinelenebilir. Yahudi soykırımıyla ilgisi olma
yan bir olayın saptırı lmasıdır. H e l e "1915 soykırımı sürüyor" pan
kartı görüşümüzü doğrulayan bir aşırılıktır. Kötü bir örnekt i r . Çok
T ü r k öldürüldü, çok şehit verdik. E r m e n i terör örgütleri öldürdü,
H r a n t Dink' in cenaze törenine katılan eski tüfekler, eski anarşist
ler, eski faşistler, köktendinci ler, insan hakları ve d e m o k r a s i savu
nucular ı n e r d e y d i ? Açı lan p a n k a r t l a r ı n a l t ı n d a yürüyenler
soykırımla birlikle Türkiye 'ye ve T ü r k l e r e yüklenen t ü m suçlama
lan kabul e tmiş o lmuyorlar mı? Kendi ulusuna yönelik haksız suç
lamalara katı lanlar kendilerini yadsımış d u r u m a düşmüyor lar mı?
Hepsi kötü niyetli, hepsi özel amaçlı, hepsi Türkiye Cumhuriyciı
karşıtı, Ata türk d ü ş m a n ı olmasa bile, kimi yazarların savunmakla
iki katına çıkardıkları belirgin bir yanlışlık var. İnsan, insanı incil
mez.
O kadar diplomat, yazar-düşünür, bilim adamı vc bilim kadını öl
d ü r ü l d ü ğ ü n d e " T ü r k ' ü z " diyen bir e r m e n i asıllı çıktı mı? Hangi ya
bancı C u m h u r b a ş k a n ı başsağlığı iletisi gönderdi? Hangi yabam ı
devlet adamı cenaze törenine katıldı? Hangi dış ü lkede dostlar yıl
rüdü? H a n g i yabancı devlet büyükelçisi ya da bir temsilcisi cena/ı
töreninde b u l u n d u ? Hangisi ö lenin ailesine başsağlığı, hangisimk
E r m e n i s t a n ö z ü r diledi (Asala 'nın yaptıkları için)? Aksoy'ıııı
Ü ç o k ' u n , M u m c u m u n , Dur-sun, H a b l e m i t o ğ l u ' n u n evine başsağlığı
74
ATATÜRK BAYRAĞI
ziyaretine hangi ünlü yazar lar geldi? Kimileri de herkesi kendi gibi
bildiğini sanarak iyi niyetle katılmış olabilir a m a bir halk sözüyle
t a n ı m l a m a k gerekirse "Zı rva tevil g ö t ü r m e z " denilebilir.
D ü ş ü n c e ve inanç özgürlüğü kavramlarıyla insan haklar ı ve de
mokras i k u r u m l a r ı n ı n kötüye kul lanı lma olanaklar ı , hukuk-sal
açılımlarla t a m a m l a n m a k isteniyor. Kimse h a k a r e t t e n u z a k kalma
ya çağrılmıyor, d a h a kötü yönelişler için değişiklikler öneriliyor.
Bunlar ın aras ında yeterli bilgiden yoksun olan iyi niyetliler buluna
bileceği gibi Türkiye, Atatürk, lâiklik karşıtları, Osmanl ı , h a n e d a n ,
m a n d a yandaşları, AB vc A B D uyduları, şeriatçı, faşist, bölücü vc
yıkıcılar da bulunabil ir . Disiplinsiz d e m o k r a s i isteyen sözde li
beral ler de . Ç o k özenli d a v r a n m a k gerekiyor. Siyaseti hukuksal-
laştırmak yerine, h u k u k u siyasallaştirmak tehlikesi açıktır. H a k a r e
ti marifet sayan köşctaşları bozgunculuklar ının kolaylaştırılması ça
basında. Kimisi de Ata türkçülük karşıtlığını, rektör ler in A B D ' n d c
görev almasını ihbarla sergiliyor.
A t a t ü r k milliyetçiliği çağdaş milliyetçiliktir. Asla ırkçı, t u r a n a
değildir. O k u d u ğ u n u anlayanlar A t a t ü r k ' ü n bu k o n u d a k i anlamlı
sözlerini a n ı m s a m a h d ı r . Başka ırklara (soylara, k ö k e n l e r e ) karşı
değildir. Irkçıların kimisiylc ümmetçi-şeriatçı lar dayanışma içinde
dir. Bunlar ın A t a t ü r k milliyetçiliği (ulusalcılık)ylc hiçbir ilişkisi
yoktur. Atılacak başka slogan yok muydu,,yurttaşl ık bağını, insan
lık değerini, olayın k ö t ü l ü ğ ü n ü kınayan? Ermcnic i lcr in yaklaşımı
nedeniyle Türkiye 'ye Türk ler i yadsıma vc k a r a l a m a an lamına gelen
bir ağırlık taşıyordu ki tepki ler o ldu. Toplumsal barış soy ayrım-
ı ılığıyla olmaz. Toplumsal barış olmayınca ulusal dayanışma olmaz.
Iiirkiye karşıt larının istediği de budur . Ulusallığın içinde inanç ve
'.oy ayrımı yapılmaz. A t a t ü r k ' ü n u n u t u l m a z sözünü anımsayal ım:
Türkiye Cumhur iye t i 'n i k u r a n Türkiye halkına T ü r k Ulusu denir . "
oplumbilim, felsefe, hukuk, hangi y ö n d e n olursa olsun, ne söz edi-
ıı M- edilsin ayrımcılığa, karşıtlığa yol açan kışkırtıcı söz, yazı, slo-
.111 kullanılmamalıdır. İç ve dış nice sorunla boğuşurken toplumsal
ıkıına götürecek aşırı l ıklardan, ö lçüsüzlüklerden kaç ınmak gere-
7 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
kir. G e r ç e k yurtseverler ayrımcı olamazlar . Gerçek milliyetçiler
ırkçı-turancı, faşist o lamaz, ümmetç i ve şeriatçıya des tek vermez,
Ata türk 'ün t a m bağımsızlıkçı, özgürlükçü, ulusal egemenlikçi ve
aydınlanmacı yo lundan ayrılmaz. İnsanlık yetmiyor m u ? T ü r k ol
mak çok, yurt taş o lmak az mı geliyor?
Anlamı savıınulsa bahanelerle bile
"Hepimiz etmeniyiz" sözü yakışmaz dile.
İnsanlık ve yurttaşlık gözardı edilince
Irkçlık, ayrımcılık demir atar bilince.
TÛRKSOLU. sayı: 125. 5 Şubat 2007
76
ATATÜRK BAYRAĞI
Yatırım-Batırım
Türkiye Cumhuriyet i , Kurtuluş ve Kuruluş felsefesine aykırı
kalkışmalarla, gerçekler ulustan gizlenerek karanl ığa sürük
lenmektedir . Devlet in temel niteliklerine karşı siyasal iktidar, oya
lama ve a lda tmaca ile seçimleri a t la tmak çabasına düşmüştür . İkti
darın açılımları, borç yüküyle çırpındıklarını açıklayan yandaş bele
diyelerin yardım adıyla seçmenlere dağıttıkları, yatırımları gözardı
etliği belirgin bütçeye karşın geçici işçilerin kadroya alınması, me
murluk için sınav yerine yönetmelikle torpil yo lunun açılması, batış
tehlikesinin kimi belirtileridir.
Bir Bakan, Ata türk k o n u s u n d a terbiye dışı yaklaşımları " D ü ş ü n
ce özgür lüğü" olarak nitelendirirse, bir milletvekili kıvırta kıvırta
"Yeşil d c v r i m " d c n söz ederse , Başbakan lâikliği " s ıkmabaşa ser
bestlik" düzeni biçiminde anlatırsa, bir muhalefet milletvekili kürt-
ı ulüğe yakın d u r a r a k terör örgütüne " s e l â m " anlamlı k o n u ş m a ya
pa ısa, yalnız çağrılıların katılacağı bildirilen bir toplantıyı ön sıra
larda izleyerek terörist ler için kendilerinin bile yapamadık lar ı öne-
77
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
rileri eski bir M İ T görevlisi pişmanlık duyarak açıklarsa, suçları
üzer ine yıktıkları devleti b ü s b ü t ü n k a r a l a m a k için " D e r i n devlet"
yakışt ırmalanyla değişik kesimler saldırıya geçer, başarı larının
anısı için çektiri len fotoğraftaki görevliler nedeniyle devlet kara
lanırsa yarınlarda n e l e r olacağını kes t i rmek güç değil. Yaklaşan se
çimlerde l iderlerinin l istelerde yer vermesi amacıyla ne adaylar da
ha neler yapacaklar göreceğiz.
Boş, gereksiz şeylerle uğraşıp z a m a n ve değer yit irmekte üs tümü
ze yoktur. M e d y a n ı n abartı ları resmî yalanlamalarla çöktü. Der in
devlet olsaydı kendini k o r u m a z mıydı? Böyle iktidarlar olabilir
miydi? Kanımca, d e r i n devlet ikt idardaki hukuk tanımayan ekiptir.
Soyguncu ve çıkarcılardır. Suçluları kışkırtan, destekleyen, gizleyen
ve koruyanlardır . Devlet i tanımayıp kendini devlet yerine koyan ya
da öyle sananlardır . Kimse becerikli, başarılı, etkin, saygın, güçlü vc
onur lu devlet ö z l e m i n d e n söz etmiyor. H e p devlete vuruluyor. Oy
sa devlet, ülkeyi ve ulusu kapsayan bir insan vc hukuk k u r u m u d u r
Bırakınız devlet bilincini, devletin ne o lduğunu doğru dürüst bilen
yok ya da çok az. Türk iye 'de part i devleti yok m u ?
Prof. Dr . Ö z e r O z a n k a y a ' n ı n yanlışlığına-yanılgısına değindiği
" D e m o k r a s i d e siyasal yasaklı o l m a z " görüşü günümüz iktidarını
getirdi. D e m o k r a s i anlayışındaki çarpıklık, devletinin temelini, ir/
gün niteliklerini y ıkmak için ayak lanma çağrılarını bile siyasal çalın
saymaktadır . D i r e n m e hakkı ayrı, geriye, kötülüğe, karanlığa ve hıı
taklığa d ö n m e ayrı. İkt idar part i s inde bir belediye " O s m a n l ı I la!
tası Kut lamas ı " düzenliyor, birisi kadınlar için ayrı park tan som |
ayrı o t u r m a ve toplant ı yeri açıyor. İnsanlığı bölme, kadını dışlama
çağdaşlığı vc lâikliği kemirerek geçersiz kılma oyunları alabildiğim
sürüyor.
Satırbaşları
v T o p l u m u n büyük kesimine yansıtı lmayan, medyanın da m t
deyse hiç değinmediği Petrol Yasası'nı bir d a h a görüşülmek n • •
78
ATATÜRK BAYRAĞI
C u m h u r b a ş k a n ı T B M M ' n e geri gönderd i . Bağımsızlığı, ülke çıkar
larını çok yakından i lgi lendiren bu k o n u d a siyasal part i lerin, üni
versitelerin, d e m o k r a t i k kitle örgütler inin sessizliği, d ü ş ü n d ü r e n ,
hattâ u t a n d ı r a n bir ilgisizlik. Birkaç yurtsever yazarın eleştirisi ol
masa gerçekleri kimse öğrenemeyecek . .
v Avrupalı ların yazılı buyruk verircesine e la tmalar ı gibi kimi Av
rupacı yazarlar da yeni T ü r k Ceza Yasası 'nın 301. m a d d e s i n e tak
mış d u r u m d a l a r . Yineleyelim: sakınca m a d d e n i n içeriğinde değil,
uygulanmasında. Gelişigüzel dâvaların açı lmasında " T ü r k l ü k " söz
cüğünün belirgin olmadığını yazan belirginler var. D a h a ne olsun?
Huıuı anlamayan neyi anlar? T ü r k l ü k sözcüğünün içinde doğal ola
nı k T ü r k Ulusu var. A m a T ü r k U l u s u (ya da eski dille T ü r k Mille
ti l ad ımn-tammının içinde yalnız T ü r k l e r değil, inanç ve soy köke
ni ayrı başka yurttaşlar da var. " T ü r k l ü k " baskılar ve aymazlıkla
I ürk U l u s u " n a dönüş türü lür se T ü r k l ü ğ e ve T ü r k l e r e sa ldıranlar
I u ı k Ulusu içinde yalnız Türk ler in olmadığını söylemekle birlikte
l ı ı ıklüğc h a k a r e t ederek T ü r k l e r e yine h a k a r e t edecekler , ancak
İ n i k Ulusu 'na h a k a r e t e t m e d i k l e r i n i " savunacaklar, suçun mad-
ıh tleki öğesi o luşmadığ ından kurtulacaklardır . Bu kez a r t a n tepki
dulu kolii olaylara n e d e n olabilecektir. S ö m ü r ü s ü kolay sözcüklcr-
İ! «ıılduganlara d a h a geniş alan açı lmakta, d a h a büyük kolaylık gc-
ttıİlmektedir. Azınlık ırkçılarını d a h a azdı rmak tehlikesi var.
¥ Küresel ıs ınma nedenler i aras ında ön s ıradaki karbondioks i t
| N ' i m sanayi kesimi sa lmaktadır . Son Birleşmiş Millet ler r a p o r u n a
§Oh ı i ı u o s f c r e bu gazı en çok salan 20 ülke aras ında 294 milyon
i ı I uıkiyc b u l u n m a k t a d ı r .
]ıNiyetçilikten k o r k a n , milliyetçilikle ırkçılığı b i rb i r inden
m ıv.ııılar gibi ay ı rmadan milliyetçiliğe sa ldıranlar da var. Mil-
m>||lf,ı karalayan yandaşlar ı H r a n t Dink ' in de bir milliyetçi (el-
ı İlin m milliyetçisi) o l d u ğ u n u unutuyor lar . Tıpkı d i n d a r geçi
ni l I i n n l r ı i n i n aşırı dinciliği uygun bulmayan O s m a n l ı yönetimi-
ı ı ı ı ı m u / Şimdilerinin dedesini getirt ip İ s tanbul 'da astıklarını,
\ ılı,ıhilerin katılıklarını uygun bulmadıklar ını unut tuklar ı
79
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
gibi. O s m a n l ı bile köktendincil iğe kat lanamıyordu. Balkanlardaki
T ü r k l e r e k imin-kimlcr in kıydığının, o r a d a k i T ü r k l e r i n ne ol
d u ğ u n u n unutu lduğu, e r m e n i diasporasını eleştiren kimi ermeni le-
rin T ü r k i y e ' d e kendi açılımlarının engel lenmemesi , güçlük çekme
meler i için böyle göründükler inin bilinmezliğe gelindiği gibi.
• Saçmalığa bakınız: Türkiye 'de e r m e n i milliyetçiliği serbest,
T ü r k milliyetçiliği yasak. " T ü r k ' ü m " deyince faşist oluyorsunuz,
" E r m e n i y i m " deyince ilerici ve d e m o k r a t ! H r a n t o lmak bizden bir
yurttaş o lmakt ır . A m a e r m e n i o lmak bizden olmamakt ı r . D u r u m
bu ö l ç ü d e basittir. Toplumsal birer gerçektir, T ü r k ' t e n d a h a T ü r k
e r m e n i , e r m e n i d e n d a h a e r m e n i T ü r k de vardır. Öz, ırkta değil, in
sanlıktadır. İnsanlık olmayınca hangi soydan olunursa o lunsun öne
mi yoktur.
• Y u r d u n nasıl kurtarıldığını, kul-kölelikten yurttaşlığa, ümmet
ten ulusa nasıl geçildiğini, tanı eşitlikçi bir halk demokrasis i olan
cumhuriyet in nasıl kurulduğunu, bağımsızlığı ve ulusal onur la bir
likte barışın ve dost luğun ilkesi milliyetçiliğin ne o lduğunu bilme
yen, özellikle Atatürkçülüğü kavrayamayan kimileri, ırkçı-turancı-
faşist-şcriatçı-bölücü-yıkıcı karışık kişilere bakıp milliyetçiliğin ge
ri l imden başka bir şeye yaramayacağını, sorunlara çözüm ü r e t e m e -
yeceğini söyleyerek zararlı o lduğunu yazmaktadır . Kimileri de sap
tırılmış, amaçlı, gerginlik yaratan toplantı ve yürüyüşleri eleştirecek
yerde "Bayrak mit ingler i" diye haklı tepkileri, birlik ve barış istem
lerini, ulusalcı canlanışı alayla alıp karalıyor. Uygar, barışçı, in
sanlık çağrılı etkinlikler önermiyorlar . Yatıştırıcı yazılarla sağduyu
ö z e n i n d e n söz etmiyorlar. Kışkırtıcılık, zıtlaşma, koyu yandaşlık,
kendileri gibi düşünmeyenlere düşmanl ık ve saldırı oyunu var.
Hoşgörü ve anlayış yok. Soygunu, hırsızlığı, ahlâksızlığı, adaletsiz
ligi, satılmışhğı, şeriatçılığı, mandacılığı, kaçakçılığı, faşistliği, tüm
kötülükleri bırakıp Atatürk milliyetçiliğine saldırmak usdışı biı
ka lk ı şmadır . Mill iyetçil iğin s ö m ü r ü l m e s i n i , milliyetçiliği
aykırılıklara değinip gerçek milliyetçiliği savunmayanlar çevre ül
kelere göz atmalıdır.
80
ATATÜRK BAYRAĞI
8 1
v Yassıada Yüksek A d a l e t Divanı 'na ilişkin fi lmde, yargıda hiç
geçmeyen, geçmesi olanaksız, ilgisiz d u r u m l a r ve sözlere rastlan
maktadır . Gerçeği yansıtmayan, amaçlı yayınlar- filmler yarar yeri
ne zarar getirir. T ü r k Yargısını, T ü r k Adalet ini küçük düşüren ler
bağış lanamaz.
TÜRKSOLU, sayı: 126, 12 Şubat 2007
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Doludizgin
A namuhalc fc t Part i s i 'n in "sinc-i millete d ö n m e " öneri lerine
d u d a k b ü k m e s i sonucu oldukça rahat layan iktidar, milletveki
li genel seçimlerini o l a ğ a n z a m a n ı n d a n bir iki ay ö n e aldırabileceği
izlenimini v e r m e k t e d i r . AB ve A B D baskısıyla T ü r k Ceza Ya
sası 'nın 301. m a d d e s i üzer indeki tart ışmaların g ü n d e m i n ilk sırası
na geçirilmesi, d a h a ö n e m l i ö b ü r konular ın ö te lenmes i ve ertelen
mesi demekt i r . B a ş b a k a n kıyılarda dolaşarak, sakin görünerek, ge
çiştirici ve u m u r s a m a z davranarak Cumhurbaşkanl ığ ı seçimlerim
h a z ı r l a n m a k t a d ı r . I r a k ' ı n kuzey indek i k u r t dev le t i o luşumu,
A B D ' n i n I rak 'a iyice yüklenmesi, K e r k ü k ' ü n kürt lcrc özgülenmesi,
Kıbrıs R u m k e s i m i n i n adanın t ü m ü adına petrol a r a m a k t a diren
mesi, k a d r o l a ş m a , yolsuzluk ve başka önemli olaylar bırakılım
medya ö n c ü l ü ğ ü n d e yeni ö d ü n l e r verilmeye hazır durulmaktadıı
" T ü r k U l u s u " k u l l a n ı l m a d a n yapılacak t ü m hakare t le re açık bir oı
t am y a r a t ı l m a k t a d ı r . Kimi kişiler, kimi kuruluşlar hukukçuluk tas
kıyarak öner i ler g e t i r m e k t e , kendi görüş ler inden başkasına seri
8 2
ATATÜRK BAYRAĞI
çıkışlarla karşılık vererek d e m o k r a s i d e n ne anladıklar ını or taya
k o y m a k t a d ı r l a r . Ç a ğ d a ş A t a t ü r k mill iyetçil iğini a n l a m a d a n ,
ırkçılık-turancılığa kayarak, h a t t â şeriatçılığa yaklaşarak A t a t ü r k
adını kul lananlara bak ıp Ata türkçü lüğü ve ulusalcılığı k ö t ü l e m e ça
balarını ar t ı ranlar oldu. Yargı kararıyla A t a t ü r k ' ü n olduğu gerçeği
saptanmış 6 Şubat 1933'tcki Bursa Konuşmas ı 'n ı " u y d u r m a ya da
s ö m ü r m e " biçiminde suç lamakta sakınca görmeyen karşıt lar amacı
vc an lamı da saptırdı lar . G e n e l k u r m a y Başkanımın A B D ' d c k i ko
nuşması sapkınları uyarmal ı a m a eleştirirler.
Eğit im-öğrctim boşluğu vc bozukluğu tüm aykırılıkların kay
nağıdır. Lâik Türkiye C u m h u r i y e t i m i aprat ıp yıkmayı bu yolla
başaracaklarını sananlar yı l lardan beri boş durmamış lardı r . Köy
enstitüsü rozeti taktığı, g a z e t e d e yazı yayımladığı için müfettişlik
ten öğretmenl iğe a l ınan A h m e t Nur i Macit, öğrenci ler le teması
lelılikcli görüldüğü için mes lekten çıkartılan felsefe ö ğ r e t m e n i
Nâzım Bayata, yurt gerçekler ini dile get iren "Bozuk D ü z e n " adlı
kitabı nedeniyle t u t u k l a n m a k i s tenen Ortaokul M ü d ü r ü M e h m e t
Koç, devrimci t u t u m vc davranış ları yüzünden Bakanlık e m r i n e alı
nan ilköğretim müfettişi H i d a y e t Taş, aklanmasına karşın sürgüne
gönderi len Ö ğ r e t m e n l e r D e r n e ğ i Başkanı Cemal D u r g u n , köylüye
I laik" dediği için başka okula sürülen Sait Çiltaş 1966'h yıllardan
belleğimde kalan kimileridir . Devr im tarihi kitaplarının değiştiril
mesi, resimlerle ve m e t i n l e r l e oynanması , rektör seçimlerindeki
mal, ulusal eği t imdeki geriye dönüş ler in ilginç belirtileridir. Açık
w yoğun k a d r o l a ş m a o r t a d a iken ilgililerin tersini savunmaları
\ .ı ıııı karşılaşacağımız aykırılıkların d a h a çok olacağını göstermek
ledir. Eği t imdeki bozukluk o k u m u ş , d i p l o m a almış (nası lsa) kimi-
I ı inin varlığıyla, t u t u m ve davranışlarıyla kanı t lanmaktadır . Ata
mı k'ü yadsımak, ulusalcılığa karşı ç ıkmak, karşıdevrime uşaklık et
mek yetmiyormuş gibi kimi part i toplantı lar ında T ü r k Bayrağı,
Al al ürk resmi b u l u n m a m a k t a , İstiklâl Marşı o k u n m a m a k t a d ı r .
Kimlere ve ne lere h i z m e t ett ikleri belirsiz ilgililerin hangi sözüne
lam inanır, kendi ler ine k im katı l ır? Katı lanlar, alkışlayanlar, oy ve-
83
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
rerek seçenler bu ülkenin insanı olabilir mi? Emperyal izmin yap
tıkları, yapacaklar ının öncüsü iken bunları değer lendi remeyen siya
set yapabilir mi? Yineliyorum, ulusal kimliğini inkâr eden, yurttaş
olamaz. Ata türk ve arkadaş lar ına neler borçlu olduklarını u n u t a n
lardan ülkeye ve ulusa hiçbir yarar gelmez. Vahiy programları
hazırlayan devlette görevli sözde eğitimciler at oynatıyor. İlerici
tanınan gazete lerde " H r a n t Dink ' in inandığı ve anlattığı gibi,
1915'ten i t ibaren yaşananların, ve ermeni ler in bugün hâlâ maruz
kaldıkları ayrımcılıkların sorgulanabi lmesine olanak tanıyacak top
lumsal koşulların oluşturulması gerektiğine inandığımız iç in. . . "
(aynen alıntı lanmıştır) diye yazanlar var.
Toplam borç stoku 370 milyar Y T L ' n a yaklaşmışken 10ü milyar
YTL. değişik düşürmeler le borç stoku açıklanıyor, çok az kimse il
gilenip uyarıyor. Kimi manipülasyonlar la devletin brüt borcu
azaltılmış gösteri lerek kandı rmaca yapılıyor. E k o n o m i n i n gücü
azaldıkça güven, güven azaldıkça e k o n o m i k güç azalır. Yargıtay Ya
sası değişikliği tart ışmaları önemsenmiyor .
Yalnız bunlar mı? Yasama organının doyurucu d e n e t i m yaptığı
savunulabilir mi? D o k u n u l m a z l ı k dosyaları bekleti l irken C u m h u r
başkanlığı seçimi oldubittiye getiri lmek isteniyor. Deniz Som'ım
köşesindeki "Çankaya 'y ı temiz tut, Türkiye'yi k i r l e t m e ! " çağrısı
beklenen düzeyde yankılanmıyor. G e n s o r u , soru önergeler i soniK,
suz kalıyor. Etkili olmuyor, iktidar bildiğini okuyor. Amaçladığı diı
zenc doğru doludizgin!
Azınlık ırkçıları siyasal cambazlar la birlikte, bağnazlıkla yol alıy
or. Anayasa 'nın 2. m a d d e s i n d e k i değiştirilmesi öner i lemez milliyi-1
çilik ilkesi suçlanıyor. Ulusalcılığı s indirmek ve yıkmak amaı ı
sırıtkanlıkla açığa çıkıyor. Türk lük mü önemli , yoksa birkaç kendi
ni bilmez mi, ayırdında o lunmuyor . Milliyetçiliği "ırkçı söylem
olarak suçlayanlar, bu ilkeyi kötüye kul lananları uyaracakları yenli
o r t a d a n kaldır ı lmasına çalışıyorlar. " R e s m î ideoloji" et iketini bu ıl
keye de yapış t ı rmaktan çekinmiyorlar. " T ü r k ' t e n , d a h a doğrusu ö/
türk sayılanlardan gayrisini hedef alan s logan" diyerek saldırıyın
84
ATATÜRK BAYRAĞI
lar. N e l e r e rastladık. Ata türkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i yönet imine gelip
de " A t a t ü r k ç ü l ü k " diyemeyenler in bir z a m a n l a r orta l ıkta dolaştığı
gibi. Dağınıklık en kötüsü.
Siyaset birçok şey olabilir a m a her şey o l a m a z . Siyaset için ulusal
değerlere, i lkelere, kurumlara , kazanmalara kıyılamaz. Kendi ler i
nin oy alması, ikt idara gelmesi ya da ikt idarda kalması için yıkın
tılar üzer ine anıt kurmaya çalışanlar bağış lanmaz. Son aylarda si
lâhlı kuvvetlerle yargıya yönelik saldırılar ölçü t a n ı m a z biçimde
artırılarak s ü r d ü r ü l m e k t e d i r . Bu iki gücün etkisiz, güçsüz vc geçer
siz kılınması ü lkenin tüm güvencelerden yoksun kalması demekt i r .
Kendi içinde, ö z d e n e t i m yoluyla aykırılıkları g ideren yargı ve o r d u
kesimine özen gösteri lmezse devleti ayakta tu tacak d a y a n a k kal
maz. Açık ve dolaylı sataşmalar, kurnazlık sayılan g ö n d c r m c l e r -
yollamalar, s ınır lama, kısıtlama vc e latmalar, AB baskıları, Kurtu
luş ve Kuruluş gerçeklerini u n u t a r a k a l ınmak i s tenen ilgisiz örnek
ler, gereksiz yazılar ve konuşmalar , engel lemeler, oya lama ve oyun
lar hiçbir b iç imde savunulamaz. Yanlış bir insan hakları , d a h a yan
lış bir d e m o k r a s i anlayışı, kuralsızlık, disiplinsizlik, anlayışsızlık,
sapkınlığa d ö n ü ş e n aymazlıklarla dayat ı lmak i s tenmektedi r . Jan
darmayla polisi karşı karşıya get i rmeye çalışan, Türkiye 'ye verdiği
/.ararı d ü ş ü n m e y e n milliyetçi olabilir mi, yurtsever olabilir mi?
Millî Güvenl ik Kurulu çalışmaları ve karar lar ı hukukdış ı gösteri
lerek d e m o k r a t l ı k taslanıyor. 28 Şubat saldırısı yineleniyor. Bu pc-
nşanlığa kimi emekl i ler de katılıyor. Yandaşlığı, karşıtlığı, katılığı
Udli kimseler yansız hukukçu sanılarak izlencelere çıkarılıyor. Bil
is iz l ik ü r ü n ü görüşler le k a m u o y u oluşturuluyor. Ata türkçülük le
Bağdaşması olanaksız açılımlar, söylemler, eylemler, taşkınlıklar,
Atatürkçülüğe m a l edi lemez. Milliyetçiliği sapt ı ran, çarp ı tan, şö
minen, A t a t ü r k ' ü ve Atatürkçülüğü kötüye kul lanan, k e n d i amacı
na araç kılan kimileriyle Ata türkçülük değer lendir i lemez, asla
kınanamaz. Ümmetçi-şer ia tç ı , ırkçı-turancı, faşist, bölücü-yıkıcı,
dhlâksız-çıkarcılar kimilerinin yaptıkları ve yazdıklarryla Atatürk
çülüğü suçlayamazlar. Sahte Atatürkçüler le bilgisiz ve bilinçsizlerin
85
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Atatürkçülük a n l a y ı ş l a n n d a k i sakatlıklar birbiriyle örtüşebil ir a m a
gerçek A t a t ü r k ç ü l e r i ve Atatürkçülüğü ilgilendirmez. Atatürkçülük
karşıtı öğret im üye ler i yüzkarasıdır. Yazarlar da.
Osmanlı d ö n e m i n d e başlayan, 1905'de 60 atın, 30 kişinin öldüğü
II. A b d ü l h a m i t ' c suikast girişimiyle t ı rmandırı l ıp bugünlere kadar
get ir i len e r m e n i c i l i ğ i n azgınlığı u n u t t u r u l u p s ö z d e e r m e n i
soykırımı k a r a r l a r ı y l a Türkiye yargılanıyor. T I M E dergisi dağıttığı
550 bin D V D i i e d iasporanın sözcülüğünü 'üs t lendi . Bizdeki kar
deşler (!)in h o ş g ö r ü s ü y l e "1 milyon artı bir" pankart ı da taşındı.
Gerçekler y e t e r i n c e ortaya konulmuyor, savunulmuyor, saldırı gi
derek artıyor. U l u s a l yapımıza yönelik olumsuzlukları birliktelikle
karşılayıp ö n l e y e l i m , inanç ve soy kökenine değil, yurttaşlığa ve in
sanlığa ö n e m Verelim. D a h a ne diyelim...
TÜRKSOLU, sayı: ¡27, 19 Şubat 200/
8 6
ATATÜRK BAYRAĞI
Asla!
A ta türk ve arkadaşlar ının a r m a ğ a n ı ve e m a n e t i lâik Türkiye
Cumhuriyet i 'n in içten çökerti l ip dıştan kuşatıldığı karanlık
«İnlerde o lduğumuzu, siyasal iktidarın oyalama, a l d a t m a ve dayat
malarının k iminde kuşku, k iminde korku yarattığını büyük bir
vr .mıluğun doğruladığını izliyorum. Koşul lar ın g iderek güçlcştiği,
yaklaşan milletvekili genel seçimlerini k a z a n m a k amacıyla ikti-
ılnıııı, kendi adamlar ın ın y ö n e t i m i n d e b u l u n d u ğ u belediyeler başta
olmak üzere t ü m kuruluşlarla, yandaşı varlıklı kişilerle, özellikle
' i n i ve yanıltıcı medya kesimiyle h e r yolu geçerli saydığı gözlen-
ım kirdir. Kimi üniversite h a s t a n e l e r i n e o lduğu gibi istediklerinin
p i l tısım ödeyip is temediklerini kapı dışında bıraktıkları yanlı uygu-
Hllıiiilaımın en k ö t ü l e r i n d e n birini Kanal T ü r k televizyonu ve ilgili
m i için başlattıkları araşt ırmayla sürdürmekted i r le r . Parti lerinin
jfllit yanlı biçimde beyinleri yıkanmış, karşıtlık ve yandaşlıkları be-
•jjjtı çocuklarını g r u p toplant ı lar ına alıp kendilerini alkışlatarak
p l | i i k dikleri amigo gösterisi şımarıklığın ve ş irretin n e r e l e r e ve
87
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
nasıl u z a n a c a ğ m ı n belirtilerini vermektedir . Kendi çevrelerindeki
özel sağlık kuru luş lar ın ı d o n a t m a k ve doyurmak için yeğledikleri
anlaşı lan i t r ı a j h e k i m " uygulaması, Maliye Başmüfettişi H a m z a
Kaçar ın g ö r e v d e n uzaklaştırılması, kırmızı çizgilerin yok edi lme
s inden s ° n r a I r a k ' ı n kuzeyindeki kürt yönetimini tanıyarak te rör
o ı g u t u n u s iyasal laş t ı rma anlamına gelen görüşmeler le ilişki k u r m a
hevesi, P e t r o l Yasası 'nda d i renerek kaynaklarımızı yabancılara
b ı rakma d ü ş k ü n l ü ğ ü , R T E ' n i n İsrail Başbakanıyla kabadayılık
çalımı ve s i y a S e ^ e n anlamama kanıtı sayılacak görüşme biçimi, ge
nelde k o n u ş m a düzeni, ses yüksekliği, halkımızın "esip g ü r l c m e "
n ı t c l c m c s ı y ] c y a j c ı n c ı ,ğ 1 davranışları "Yarın ne o l a c a k ? " sorusuyla
herkesi d ü ş ü n d ü r m e k t e d i r . Değişik yanıtların çoğunluğu C u m h u r
başkanlığı s e ç i m ı e r i n i n \yn- d ö n ü m noktası olacağı, or tak yanı da ka
ramsar l ığ ın v e umutsuz luğun giderek artmasıdır. A K P C u m h u r
başkanlığı s e ç i m i n e ağırlığını koyacak, sıkmabaşı bir bayrak gibi
dalgalandırmak için h e r yeri ele geçirmeyi beceri sayacaktır. Anka-
la B ü y ü k ş e h i r önceki başkanlar ından M e h m e t Altınsoy'un cenaze
t ö r e n i n d e N e c m e t t i n E r b a k a n ' a çıraklarının nasıl davrandığı görül-
dıı. E r b a k a l V l n ü r ( İ M m A ta türk 'e v e T ü r k U l u s u ' n a böyle saygılı
dcğil lcı . K ö t ü gidişleri açık seçik or tadaki iktidarın Türkiye'yi ya-
bancı lara b ı r a k a r a k kendi dinci yaşamlarını istedikleri gibi sürdür
me amaçl ı ç a b a l a r ı ne olursa olsun karamsar l ık ve umutsuzlukla bir
yere varılamaz. Yurtseverlik yılgınlıkla, yorgunlukla asla bağdaş
maz. K a r ş ı t l a r ı n ı n çalıştığı ö lçüde çalışmayanlar kazanamazlar .
Dağınıkl ık ve tembell ikle karamsarl ık ve umutsuzluk en yıkıcı has
talik, en tehlike]] düşmandır . Asla bu kötülükler in pençesine düşül
memel i .
K ı s a K ı s a
v G ü n ü m ü z Başbakanı partisinin g r u p toplant ıs ında oyların
göz d i k t i ğ i g e n ç i e r i okşamak için " G e n ç l e r boşlukta kaldı, bilgisi
yar v e r i l m e d i ğ i için uyuşturucuya alıştı" dedi . Bir kez, gençlerin
mü deği l Ujo ı ş t ı ı rucuya alışan. Sonra, kurslarda, yurt larda kökl
ı ı
en
88
ATATÜRK BAYRAĞI
dinci yetişenleri u n u t t u . D a h a sonra, son beş yılda her k o n u d a ar
tan s u ç l a n u n u t t u . Kendi ler i iyi yönetseydi t o p l u m bu d u r u m a
düşer miydi? Sıkmabaş takınt ıs ından, milli eğitimi b o z m a k t a n , kad
rolaşma ve partizanlığa ağırlık v e r m e k t e n başka ne yaptı lar? Soy
gun, gasp, kaçakçılık, hırsızlık, yara lama, ö l d ü r m e , sahtecilik,
rüşvet, ahlâksızlık, aykırı ve sakıncalı işlemler, kaçakçılık artt ı mı,
azaldı mı? Sıkmabaşlı, kara çarşaflı kadınlar toplantısı neyi an
latıyor?
v I rak k o n u s u n d a 1926 ve 1946 anlaşmalar ını göz etmediği , Ker
kük için gelişigüzel söz e t m e n i n anlamı yoktur. T ü r k m e n l e r i n sa
hipsiz d u r u m a düşürülmesi g ü n ü m ü z iktidarının politika saydığı
politikasızlık y ü z ü n d e n o l m u ş t u r . Tıpkı " Ç ö z ü m s ü z l ü k ç ö z ü m
değildir" diyerek Kıbrıs'ı gözden çıkarmalar ı gibi. Tıpkı A B D Tem
silciler Meclis i 'nc veri len sözde e r m e n i soykırım tasarısı için
yardım is tenen İsrail Başbakanı O l m c r t ' i n yanıtıyla tcıslcnildiği gi
bi.
v Tahminimiz doğru çıktı. Satıcılar, satılıklar, karşıtlar, lâik cum
huriyet karşıtları Türkiye yarar ına ne varsa tersini savunuyor. Uy
gun b u l m a d ı ğ ı m ı z k imi u y g u l a m a l a r ı n ı e l e ş t i r m e k t e n kaçın
madığımız h e r k e s için G e n e l k u r m a y Başkanı 'nı da eleştiririz. A m a
görevi gereği, ölçülü, zamanlı , haklı, gerekli, düzgün biçimde yap-
lığı A B D konuşmalar ını iktidar dalkavukluğuna soyunarak eleştir
mek çirkindir. Kendin i yazar s a n a n kimileri b ö b ü r l e n e r e k bunu
yapıyor. İlânı anayasa değişikliğiyle bile olanaksız şeriatın eylemli
hiçimde yaygınlaştığını, belediyelerden kimilerinin uygulamalarını,
Adnan H o c a (!) kitaplarıyla öğrenci ler in bilim dışına itildiğini gör
müyorlar. Bilimi inkâr e d e n aklı, aklı inkâr e d e n insanlığı ve Allah'ı
da inkâr eder . Kimilerinin Al lah 'a inandığına i n a n m a k güç. Yineli
yorum: Vatanı o lmayanın dini, aklı o lmayanın Allah' ı o lmaz.
• R T E , Irak C u m h u r b a ş k a n ı Yardımcısı Adil Abdül Mchdi 'yc
VIA uçağını verdi. I rak 'a , I rak ' ın kuzeyinde ayrı yönet im oluştu-
ıanlara, y u v a l a n a n l a r a M e r s i n ' d e n , A n k a r a ' d a n s a ğ l a n a n ko
laylıklar, göz yumulan ayrıcalıklar, zarar ı büyük hoşgörüler sürmü-
8 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yor m u ? Yakında E r m e n i s t a n için de ö d ü n l e r g ü n d e m e gelebilir.
• T ü r k Ceza Yasası yeni lenmesinde oluşturulan 301. m a d d e n i n
dış baskıyla gerçekleştir i lecek değişikliği d a h a büyük, d a h a sert, da
ha yaygın saldırılara n e d e n olacak ve pişmanlık duyuracakt ır .
Değişik bencillikler ve meslek amaçlı öner i ler gerçekçi l ikten ve hu-
kuksallıktan uzaktır. M a d d e n i n d a h a iyi d u r u m a getir i lmesi olanağı
göz ardı edi lmektedir .
•/ Tarih ö ğ r e t m e n i Abdülkadir Paksoy 'un lise 3. sınıf "Türkiye
İnkılâp Tarihi ve A t a t ü r k ç ü l ü k " dersi kitapları ince lemes i Osmanl ı
ve şeriat yanlısı kalkışmaların boyutunu g ö s t e r m e k t e d i r . Ermenis
tan C u m h u r b a ş k a n ı Koçaryan saçmalıklarını s ü r d ü r m e k t e d i r . Kimi
yayın organları e r m e n i yandaşlığını ayyuka ç ı k a r m a k t a d ı r . Tarihi
mizle yüzleşmek, Osmanl ı 'n ın yanlışlıklarını kabul e t m e k değildir.
Biz Osmanl ı değiliz. Kaldıki soykırım asla söz k o n u s u değildir.
Karşılıklı çatışma ve ermeni ler in neden olduğu k ö t ü l ü k l e r açıktır.
v Asıl derin devletin iktidar olduğu, parasıyla, AB ve A B D des
teğiyle, yandaş medya ile etkinliği savımız her g ü n d o ğ r u l a n m a k
tadır.
• Ulusalcılık, solculuğun yadsınmaz ö ğ e l e r i n d e n biridir. Solun
anarşi ve terör le, yolsuzluk ve insanlıkdışı i ş lemler le hiçbir ilgisi
yoktur. Bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, yurtseverl ik, hu-
kuksallık, bilimsellik, k a m u yararı ve insanlık d e ğ e r l e r i ülküsüdür.
Bunu bilmeyen ve bi lmek istemeyen yetersiz ve y e t e n e k s i z l e r l e ay
mazlar, milliyetçiliği sağa açılmakla suçluyor. Sağc ı l ık ırkçılık ve
faşizme kaçan, inanç sömürüsüyle des tek lenen b i r t u t u c u l u k , geri
cilik b i ç i m i n d e karş ımıza çıkıyor. M i l l i y e t ç i l i k t e n s a p m a l a r
sağcılığa kaymak olabilir. G e r ç e k milliyetçilik, ç a ğ d a ş milliyetçilik
olarak örgün bir Atatürkçülük ilkesidir. Sağcılıkla h i ç b i r ilgisi yok
tur.
«/ Başbakanın konuşmalar ı iç siyasete yönelik. D ı ş a r ı d a kendisi
ne aldıran yok. PKK'yı da kapsayacak görüşme s ö z l e r i oy toplamak
ve güneydoğulu milletvekillerini ta tmin e t m e k i ç i n olsa gerek
90
ATATÜRK BAYRAĞI
Ö b ü r siyasal part i temsilcilerinin tepkileri haklı .
v İ s tanbul 'da yüzlerce kişi PKK/Apo sloganları a tarak yasadışı
gösteri yapıyor. Heps i kaçıyor (kaçırılıyor o lmas ın?) . Böyle gösteri
ler kimi yöre lerde de oluyor, M a r t ayı içinde olabilir. E t k i n önlem
ler mi, anlamsız hoşgörü mü, ö d ü n mü göreceğiz. Eğit im, yönet im,
d e n e t i m ?
• Belç ika 'n ın yakaladığı terör i s t i F r a n s a serbes t bırakıyor.
A p o ' n u n kitabı tanıtılıyor. D o s t l u k t a n geçtik, düşmanl ık yap
masınlar.
TÜRKSOLU, say,: 128, 26 Şubat 2007
91
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yönümüz ve Yolumuz
İ ktidarı ve muhalefe t i düzenlediği söylenen dış güçler "Acaba
g ü n d e m i dc mi düzenl iyor lar?" kuşkusuna kapı lmamak elde
değil. Ne z a m a n ülkenin önemli bir dış ya da iç sorunu olsa, ne za
m a n ülkede i lkeler çevresinde der len ip t o p a r l a n m a belirtileri izlen
se hepsinin ö n ü n e geçen o lumsuz bir olay gündemi değiştiriyor.
H r a n t D i n k olayı kimi önemli dış sorunlarla içerdeki uyanışı, tepki
yi ve dayanışmayı e r te le t ip u n u t t u r d u . T ü r k Ceza Yasası'nın 301.
m a d d e s i n d e n başka bir s o r u n u m u z yokmuş gibi ağırlık bu konuya
verildi. Bi lcn-bilmcyen öneri sunmaya başladı. Amaç, lâik Atatürk
C u m h u r i y e t i m i n iyice sarsılması, yabancıların her istediklerini yeri
ne get i ren t a m uyduluğun sağlanması. Toplumsal doku bozuk
luğunun kanı t ı d u r u m u n d a k i medyada, demokrat ik kitle örgütle
r inde, ilgili o lmas ı gereken k u r u m l a r d a ve kesimlerde -bir ikisi
dışında- 3 0 1 . m a d d e y e verilen ö n e m i n binde biri kadar lâikliğe,
yargı bağımsızlığına, eğitime, işsizliğe, ithal hekim başta sağlık so
runlarına, K e r k ü k ve Boşnak kıyımına, partizanlığa, kadrolaşmaya.
92
ATATÜRK BAYRAĞI
suçların ar tmas ına, yarınımıza ilişkin yaklaşıma tanık o lunuyor m u ?
Bat ıda "Soykırım yok" derseniz hapis cezası al ıyorsunuz, Türki
ye 'de soyunuza şovenler serbest olacak. Bay P a m u k ' a bir şey söyle
seniz h a k a r e t sayılacak, ulusa, devlete saldırılsa d ü ş ü n c e özgürlüğü
diye geçiştirilecek. Dışişleri Bakanı Avrupalı ların istekleri ve tel
kinleriyle olacak, kendisini H ü k ü m e t ve Meclis yerine koyup 301.
maddeyi değişt i recekler ini söylüyor. O n u n yaşı k a d a r mes lek
yaşımız var. En az o n u n on katı özgürlükçü ve demokrat ız . Ü l k e so
runları ö n ü n d e 301 asla engel değil. Engel olan iktidarla iç ve dış
destekçileri . C u m h u r i y e t e , demokras iye Batı ile mi geçtik? Ulusal
Kurtuluş Savaşı'nı k imlere karşı verdik? Niye P K K ve Kerkük ko
n u s u n d a , Kıbrıs k o n u s u n d a sus-pus'lar? Barzani k imlere güvene
rek horozlanıyor? N e d e n güçlü bir tepki yok? Korkakl ık mı, onur
suzluk mu, bağımlılık, satılmışlık mı, nedi r? Sanıyorum bilimin,
ulusal yararın değil, AB'nin dediği olacaktır. Milliyetçiliği karala
yan da, kötüye kul lanan da milliyetsizdir.
Her Yer Karanlık
D e m o k r a t i k Toplum Partisi Diyarbakır İ l Başkanı 'nın tutuklan
masına n e d e n olan sözleri çok yanlı sakıncalar içermektedir . Yargı
sürec inde yorumlamak, değer lendi rmek istemiyoruz. Bunlar k ime
güveniyor? İkt idar gerektiği gibi dursa bu olumsuzluklar yaşan
mazdı .
22.2.2007 günü Başkent Ünivcrs i tcs i 'nde " D o ğ u Akdeniz Kıta
Sahanlığı ve Türkiye 'nin Stratejisi" konulu p a n e l d e öneml i gö
rüşler ileri sürüldü, tartışıldı, H ü k ü m e t kes iminden kimse yoktu.
Devlet keses inden u m r e d a h a çekici oluyor.
Dışişleri Bakanı A. G ü l ' ü n AB Par lamentosu üyeler inden T ü r k
kökenl i lere verdiği yemeğe katı lan PKK yanlı lar ından söz edil irken
Diyarbakır ' l ı Başkana des tek verip T ü r k Yargısını kınayanlar çıktı.
AB İletişim G r u b u ' n c a d ü z e n l e n e n Türkiye gezisi beklenenler i ve
recek mi göreceğiz? Lahey Adale t Divanı 'nın Boşnaklara soykırım
9 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
uygulayan Sırpları-Sırbistan' ı koruyan k a r a n düş kırıklığı yarattı .
Karar tartışılır.
KKTC'nin E r c a n H a v a a l a n ı ' n a d o ğ r u d a n uçuşlar için yaptığı
başvuruyu İngi l tere r e d d e t t i . H a n i İngiltere Başbakanı Blair'in,
AB'nin görüşmeleri askıya alması üzer ine Türkiye 'nin tepkisini ön
lemek için gelip " B a k a c a ğ ı z . . . " diye u m u t verdiği k o n u . Birçok so
runun ve oyunun yapımcıs ı İngilizlerdir.
Dış ilişkiler böyle b a ş t a n k a r a g iderken iç siyaset kabadayılık gös
terileriyle d a h a çok k a r a r ı y o r ve iç karartıyor. Muhalefet kesimin
deki dağınıklık, t o p l u m d a k i karamsarl ık ve tepkisizlik, ö n ü m ü z d e
ki seçimler için iyice u m u t kırıyor. Yaşanacak olumsuzlukların, kö
tülüklerin s o r u m l u s u yalnız g ü n ü m ü z iktidarı değil, muhalefet i de
olacak. Konuşmayı, ta r t ı şmayı beceremiyorlar ki anlaşmayı ve da
yanışmayı bcccrs in le r . Halka inemiyor, top lum kesimlerini hedefe
yöneltemiyor, b i r leş t i remiyor , yanına çekemiyor. İktidarın çalış
masına gerek k a l m ı y o r . Muhalefet in d u r u m u ve t u t u m u iktidar için
yeterli avantaj. 28 Ş u b a t karşıt larının safsataları da sürüyor.
Kimileri kendini A t a t ü r k ' l e karşılaştırıyor, kimileri de günümüz
yetkililerini. Sizler k i m oluyorsunuz? Atatürk kim, siz kim? Bu tür
terbiye dışı d e ğ e r l e n d i r m e l e r , sormacalar la ancak kendilerini kü
çültüyorlar. A t a t ü r k onlar la hiçbir y ö n d e n karşılaştırılamayacak
kadar büyük, eşsiz, benzers iz ve değerli. Bulvar 'dan " A t a t ü r k "
adını kaldırıp mi l le tveki l ler inin adını koyanlar da kendine gelmeli
dir. Milletvekil lerine A d n a n H o c a kitabı dağıtılırsa kimilerinin cin-
cilik yapması k a ç ı n ı l m a z d ı r .
Bu u t a n m a z l ı k l a r a II . Abdülhamit ' t en, Vahdett in 'den sonra is
yan elebaşısı o l a r a k i d a m edi len Şeyh Sait övgüleri eklendi. Said-i
Kürdî (Nursî) ç ı ğ ı r t k a n l a r ı yetmiyormuş gibi Şeyh Sait sevdalıları
türedi . Kötüye k u l l a n ı l a n d ü ş ü n c e özgür lüğünün d a h a neleri
karşımıza ç ı k a r a c a ğ ı n ı z a m a n gösterecektir . Ahlâk, karakter, yurt
sevgisi, yurttaşlık b i l i n c i olmayınca her kötülük beklenir. Kürt Dil
vc Eğitim H a r c k c t i ' n i n istekleri ne oluyor? Türkiye 'de Türkçe 'den
94
ATATÜRK BAYRAĞI
başka resmi dil o lamaz (Anayasa m a d d e s i 3 ve 4). Teröristi övmek
de suçu övmektir .
Kötülük Kötülerden Gelir
Kötülük soy ve inanç ayrımına bakmıyor. H e r k e s i m d e rast lana
biliyor. 1970'li yıllarda sağın ve solun ne o l d u ğ u n u bi lmeyenler ka
r a l a m a k amacıyla her yola başvururlardı . Örneğ in, Ata türkçü biri
ne sağcılar " so lcu" derdi , solcular da "sağcı" . D a h a ileri gidip ken
dini komünist sayanlar, Atatürkçüye "ger ic i " derdi , şeriatçı da " k o
münis t " . Ben bunları yaşadım. Kimi " k o m ü n i s t " diyerek oy" Ver
mezken, kimi dc "ger ic i" diyerek oy vermedi . İkisi bir a rada olma
yacağı gibi ikisiyle de hiçbir ilgim, ilişkim, ilintim yoktu. Atatürkçü
olmaya kat lanamıyor, Atatürkçü olanı asla bağışlamıyorlar. D a h a
kötüsü, sahte Atatürkçüler dc k a r a l a m a k t a n , k ö t ü l e m e k t e n geri
kalmadı lar . D u r u m bugün dc böyle. Ş imdi lerde ırkçılık-turancılık-
faşizmc, ümnıctçilik-şcriatçılık-gcriciliğc, cmperyal izm-sömürgeci-
lik-bağımlıhğa karşı olmamızı gözardı e d i p çağdaş A t a t ü r k milliyet
çiliğini savunmamızı "ırkçılık" diye suçlamaya kalkışıyorlar. Azınlık
ırkçılarını, dış baskıları, ulusal varlığımıza ve değer ler imize yönelik
tüm saldırıları göre göre. Biz aşırı ak ımlara karşı savaşını ver irken
bu neol iberal göstericiler doğmamışt ı . Çizgimizi hiç değişt irmedik.
Y ö n ü m ü z A t a t ü r k ' ü n gösterdiği yöndür, yolumuz A t a t ü r k ' ü n çiz
diği yoldur. Atatürk sömürüsü yapanları da kınıyoruz. Ahlâkımızı,
karakter imizi hiç bozmadık. Satı lmadık. Uydu ve uşak olmadık. Pa-
raya-pula kanmadık . Dalkavukluk yapmadık . İ h a n e t e tmedik . Ya
lan söylemedik. İkiyüzlü davranmadık . Yolsuzluk, soysuzluk, onur
suzlukla lekelenmedik.
Kendini " a d a m " sanan birisi, benim 7.3.1975'de H a c e t t e p e Üni
versitesi s a l o n u n d a Türkiye Felsefe K u r u m u m u n düzenlediği bir
s e m i n e r d e istek üzer ine yaptığım "Adliye ve Felsefe" konulu ko
n u ş m a m ı bir bağnazın gammazlamasıyla e leşt irmeye kalkışmış. Ko
n u ş m a m bir uygulamacının içtenlikli, bir katkısı idi. K u r u m yctkili-
9 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
leri beğenmişler ki 17.12.1992'de A l m a n Kültür M e r k e z i ' n d e dü
zenledikleri " A d a l e t K a v r a m ı " konulu etkinliğin açış konuşmasını
bana yaptır ıp 1994'dc K u r u m yayınlarından ayrı basım olarak
dağıttılar. Sonra da üç kez K u r u m genel kuruluna Başkan yaptılar.
Karşıtlık, gerçekleri çiğnemek, terbiye dışına düşmek, insanlıktan
uzaklaşmak, şirretlik değildir. Eleştiri düşünceye olmalı , kişi
düşüncesi için değil eylemi için clcşlirilmclidir.
Gözcü gazetesi yazar lar ından Akgün Tckin'in yitirilmesi yürekle
rimizi yaktı. Ailesine ve arkadaşlar ına başsağlığı dileriz.
TÜRKSOLU, sayı: 129, 5 Mart 2007
9 6
ATATÜRK BAYRAĞI
Maşalar
T ürkiye'mizin içten çökert i lme, dıştan kuşat ı lma çabalarıyla
karşılaşması yeni değildir. İçimizdeki elverişli kimselerin ya
bancı yatkınlığı, p a t r o n yalakalığı, para ve ün düşkünlüğü, değişik
ruhsal ve beyinsel bozuklukları, ahlâksızlıkları, yandaşlıkları, özet
le niteliksiz ve kişiliksizliği kötü a m a ç taşıyanlara güç vermektedir .
Türkiye Cumhur iyet imin kuruluş felsefesinin ayırdında olmayan,
ulusal kimliğiyle yurttaşlığını yadsıyan, yabancıların yüzyıllardır
sürdürdüğü oyunları alkışlayan, kendi değer ler ine ve varlıklarına
sahip çıkmayan, s ö m ü r ü d e n te röre her kötü lüğe araç d u r u m u n a
düşen "yarat ık" lar o ldukça sorunlar azalmayacak, artacaktır .
A B D Dışişleri Bakanı " K ü r d i s t a n " sözünü "coğrafya bölgesi"
amacıyla kullandığını söyleyerek d ü z e l t m e yaptığını sanıyor. İster
siyasî, ister coğrafî hiç farketmez. Kür t devletini yerleşim yerlerinin
altyapılarıyla birlikte o luşturduklar ını bi lmeyen kalmadı . Verdikle
ri sözleri tut tu lar mı? Terör ö r g ü t ü n e karşı, bu maşalar ı destekle
yen Irak' ın kuzeyindeki kürt ler in kışkırtıcı sözlerine karşı tepkileri
9 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
oldu m u ? Hayır.
İzmir 'de Batı Anadolu Sanayici ve İ ş a d a m l a r ı D e r n e k l e r i F e d e -
rasyonu'nun düzenlediği " M ü z a k e r e S ü r e c i ve Sivil Toplum Kuru
luşları" konulu etkinlikte konuşan T ü r k i y e - A B K a r m a P a r l a m e n t o
Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk " T ü r k Silâhlı Kuvvetlerinin
lâiklik k o n u s u n d a taraf olmaması g e r e k t i ğ i n i " söylemiş. Niçin ve
kimlere güvenerek? Cumhuriyet in t e m e l nitel iklerinden en ö n e m
lisi lâikliğin önemini ve anlamını, T ü r k i y e y ö n ü n d e n özelliklerini
bi lmemesi d ü ş ü n ü l e m e z . Amaçlar ı , T ü r k i y e ' y i karışt ır ıp avuç
larında b a l m u m u gibi biçim verecekleri yönet imler le teslim almak.
Din ve m e z h e p kavgalarının ülkeyi n e r e y e sürükleyeceği açık.
Aşiret ve tarikat etkinliğinin, k a d r o l a ş m a ve partizanlığın ne boyut
lara vardığı çok belirgin. Demokras i ve insan hakları sömürüsüyle
t ü m kötü lük ler i dayat ıp Sevr ' le a l a m a d ı k l a r ı n ı e lde e t m e y e
çalışıyorlar. İşin üzücü yanı bu ö l ç ü s ü z l ü k l e r e etkin bir yanıtın ulus
temsilcilerince verilmemesi.
Bu arada A B D Senatosu Dışilişkiler Komisyonu T ü r k Ceza Ya-
sası'nın 301. maddes inin kaldırılması ve H r a n t Dink cinayetinin
kınanması doğrul tusunda karar t a s a r ı s ı n ı görüşüyor. A B D ' n i n ken
di içinde ve dünyada yapt ık lar ı-yapmakta olduğu k ınanacak olaylar
için ne yapılıyor? Hiç.
Tersine Gidişler
Kaç kez söylendi, yazıldı, anlamak i s t e m i y o r l a r . H â l â "28 Şubat
askerî m ü d a h a l e s i " diyorlar. Lâik c u m h u r i y e t ve Atatürk karşıtları
da alanlara dökülüp 28 Şubat'ı k ı n ı y o r l a r . Hiçbir z a m a n askerî mü
dahaleden yana olmadık. 12 Mart 1 9 7 1 ve 12 Eylül 1980 için ko
nuşup yazdıklarımız, yaptıklarımız o r t a d a . Demokras iy i kötüyı
kul lananlardan da değiliz. Ancak, A n a y a s a ' n ı n 118. m a d d e s i n e gö
re toplanıp karar alma neden m ü d a h a l e olsun? Al ınan ve hükûmc
te iletilen kararların hangisi yetki ve g ö r e v dışı? Başbakan ve Kımıl
üyesi Bakanlar niye imzaladılar? S i l â h l ı Kuvvetlerin duyarlığını, il
9 8
ATATÜRK BAYRAĞI
9 9
k e l e r e özenini m ü d a h a l e sayan kafalar neyi kavrayabilir? Z o r l a im
zalatı lmadı, kurul görevini yaptı.
Yassıada Yüksek Adale t Divanı Salim Başol 'un sözlerini çarpı
tan bir gazeteci A n k a r a Asliye 2. Ceza M a h k e m e s i ' n d e ceza
landırıldı. İnce lenen tu tanak lar Salim Başol 'a yük lenmek i s tenen
a n l a m d a k o n u ş m a geçmediğini gösterdi.
A t a t ü r k ' ü n 6 Şubat 1933 Bursa konuşmas ı gerçeği A n k a r a 5. As
liye Ceza M a h k c m e s i ' n i n 1967/67 sayılı dosyasına k o n u olan dâva
da doğrulandı . Bu anlamlı k o n u ş m a n ı n amacını d e ğ e r l e n d i r e m e
yenler "Uydurma-yak ı ş t ı rma" diyerek lâiklik özenine karşı çıkıyor
lar. K o n u ş m a n ı n son tümcesi ( A n k a r a Yıldırım Beyazıt Alanı 'nda-
ki Ata türk Anıt ı 'nın duvar ında) " T ü r k G e n c i rejimin ve inkılâp
ların sahibi ve bekçisidir" açıklığıyla görevi bi ldirmektedir . Anı t
29.10.1953'te benim yönett iğim törenle açılmıştı.
A B D Dışişleri Bakanı 'nın, Barzani 'n in "Alışs ınlar" dediği gibi
alıştırmak için olacak kullandığı sözcüklere, You Tube adlı i n t e r n e t
sitesine Yunanlıların gönderdiği video görüntüler iy le sergi lenen
terbiyesizliğe, iktidar part i s inden bir Belediye Başkanı 'mn fıkrayla
yaptığı saygısızlığa bir şey demeyip fırsat saydıkları h e r d u r u m d a
Ata türk 'e ve Ata türkçülere saldırması d ü ş ü n d ü r ü c ü d ü r . A p o ' n u n
zehirlendiği yalanını yayanlara da değinmiyorlar.
12 Eylül 'de Devlet Başkanlığını üs t lenen K e n a n E v r e n d ü ş ü n m e
den, yeterli bilgileri e d i n m e d e n , sanır ım biraz da ilgi ç e k m e k ve
destek a lmak için kullandığı " E y a l e t " sözcüğünü bir öner i o larak
incelemek yanlıştır. Böyle bir söz ciddiye a l ınamaz. Anayasa 'n ın
128. maddesini , amacı başka Bölge Valiliği'ni aşan görüşler yalnız
ca Türkiye karşıt larını sevindirir. Evren' i karalayıp kötüleyenlcr in,
ağır saldırı larda bulunanlar ın şimdi "Cesaret l i , yürekli, akıllı, ileri
görüşlü, erdemli . . . " n i te lemeler in i ; hele A p o ' n u n "Asker î d e h a d ı r "
övgüsünü duyunca söylenecek söz bulmak güçleşiyor. Evren' i kim
lerin bu n e d e n l e desteklediğini, övdüğünü, alkışladığını, kimlerin
I:vren'e katıldığını görünce herkes her şeyi d a h a iyi anlıyor, bir şey
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
demeye gerek kalmıyor. Büyütmeye değmez. O n u n konuşmalar ına
ş imdilerde birinci sayfalarında yer verenler, telefon sohbet ler ine gi
renler sevdiklerinden değil, söyledikleri işlerine geldiği için yakın
duruyorlar . Bir tür karşılıklı kullanılma var. T ü r k l ü ğ ü n d e n kuşkuya
düşülecek kimilerinin h e m e n sarıldıkları söylemiyle Evrcn' in on
ların özlediği amacı taşıdığını da s a n m ı y o r u m . .
Kimi gerzekler z a m a n zaman, hiçbir şey yokken bana çatar. Bir
gazete, bir üniversite s e n a t o s u n u n bana verdiği Onursa l D o k t o r a
unvanı nedeniyle Apo'yla karşılaştırdığı için m a h k û m olmuştu.
Kendi gazete ve dergi ler inde yazanlara, neler yazıldığına bakma
yan, kimi çirkinlik ve sakıncaları düşünce özgürlüğü diye savunan
lar hiçbir karşılık bek lemeden, hiçbir bağlantım, görevim ve akçalı
ilişkim o lmadan, özgürce kendi görüşlerimi yazdığım T Ü R K S O -
L U ' n d a t o p l u m a hizmet çabamı s ü r d ü r m e m e katlanamıyor. Tü
müyle soyut " D e m o k r a t i k sol" deyişine katıl ıp T ü r k ' ü n solunu
yadırgayanlar çıktığı gibi, T U R K S O L U ' n a kızıp bana sataşanlar da
oluyor. Ben, onların yayın organlar ında yazan kimilerine kızıp sa
hiplerine ve y ö n e t m e n l e r i n e saldırmıyorum. A m a onlar u t a n m a
dan, sıkılmadan, yakınlarının özür yemeği verdiklerini, patron
larının yanında eleştiri lerime sessiz kalışlarını, 44,5 yıl devlet hiz
met inden sonra üç ünivers i tede çalıştığımı, sekiz üniversite senato
sunun onursal d o k t o r a ile ödüllendirdiğini, 50 yayında imzam bu
lunduğunu, kimi antoloji lerin bana yer verdiğini (hiçbir savım ve is
temim o l m a d a n ) , ilk şiirimi 1950'dc yayımladığımı, yıllarca tanın
mış s a n a t d e r g i l e r i n d e ş i i r ler imin -peşpeşe-, g a z e t e l e r d e
yazılarımın yayımlandığını, öğretmenliğimi, öğret im görevliliğimi,
başkanlıklarımı bilmezler, bilmezlikten gelirler. Kendi ler inde bir
şeyler bulunduğu kuruntusuyla başkalarını küçük g ö r ü p aşağılarlar.
Bunlara a ld ı rmam. 12 Eylül d ö n e m i n d e bir büyük gazeteye istekle
ri üzer ine imzasız iki başyazı yazdım. C u m h u r i y e t gazetes inde 30-
35 yıl ikinci sayfada önemli günlerde yazılarım yayımlandı. Benim
içtenlikli yurtsever davranışlarla katkıyı görev saydığım günlerde
şimdi beni eleşt irmeye kalkışanlar ya i lkokuldaydı ya da yurtiçinde
100
ATATÜRK BAYRAĞI
ve dış ında sakıncalı ilişkiler içindeydi. Bunlar İstiklâl Marş ı 'mızm
part i genel kurul lar ında söylenmemesinin çocukça gerekçeler ine,
T ü r k Bayrağı as ı lmamasının n e d e n l e r i n e , kendi yayın organ
lar ındaki Ata türk düşmanl ık lar ına ve çirkinliklere, medyaya baskı
ve sansür olaylarına, fetva ve fe rman girişimlerine, bölücülüğe,
yıkıcılığa, rüşvete, ahlâksızlığa, seçim oyunlar ına ve oy avcılıklarına
bakmazlar . H u k u k a , yargıya saldırılara, yargıçlara yönelik eylemle
re duyarlı değillerdir. Böyle kişilerle görüşmek, tart ışmak, bunlara
a ld ı rmak boşunadır . G ö r e v d e y k e n bir milletvekili sataşt ığında
" H e r havlamaya kulak versem yolda y ü r ü y e m e m " demişt im. Terbi
yesini yitirenlere, kişiliğe saygı duymayanlara, yaraşır oldukları
k ınama ve n i te leme sözcükleri benim dilime yakışmaz. Anla
madıkları karşıoyları bile yanlış yansıtıp kötü lemeye çalışıyorlar.
Neyse ki çoğunluk kimin ne o l d u ğ u n u biliyor. Ö n e m l i olanı da
halkımızın sevgisi, saygısı ve güvenidir. Başka bir şeye gereksinim
duyuruluyor. Terbiyesizler için terbiyemi b o z m u y o r u m . Kendim
den söz etmeyi sevmediğim için üzülerek ve zorunlulukla bu kadar
değiniyorum.
C u m h u r b a ş k a n ı seçimi söylemleri , siyasal part i ilgililerinin,
karşılıklı atışmasıyla sürüyor ve g iderek sertleşiyor. Türkiye Baro
lar Birliğimin konuyla ilgili etkinl iğinde de değinildiği gibi top
lantının açılışında gözeti lecek sayı, toplantı yeter sayısı ile karar ye
ter sayısı karışt ır ı lmaktadır. 184 milletvekili toplantının*başlaması
için, sandıkta 367 oy da oy lamanın yapılmış sayılması için zorunlu
dur. Bu sayı b u l u n m a d a n ikinci oylamaya, üçüncü oylamaya geçile
mez. 276 b u l u n m a d a n da ü ç ü n c ü d e n son oylamaya geçilemez.
Özet le bir kez d a h a değinmiş olduk.
Yazımı t a m a m l a r k e n gelen bir soruya verdiğim yanıtı kısaltarak
alıyorum: M ü s t e a r (başka, değişik) adla yazı yazmadım. Yazıişlcri
m ü d ü r l ü ğ ü yaptığım D e v r i m Gençl iği Dcrg i s i 'ndc (1952-1954) aynı
ad usandırıcı olmasın diye şiir ve öyküde başka adlar ı kul landım.
Yazılarımdaki " G ü n - Ö z " m ü s t e a r değil, kısaltılmış addır . Müstear-
da gizli tu tmak, t a n ı n m a m a k ya da sahibinin yeğlediği bir a m a ç
101
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
vardır. B e n i m adım da soyadım da açıktır. Bunlar b e n i m kişisel
s imgem ve o n u r u m d u r . O n u r d a n , kişilikten anlayanlar ve bu değer
leri taş ıyanlar için bir anlamı o lmak gerekir. Beni sapkınlarla
karş ı laşt ır ıp o n l a r d a n küçük görenler in ne olabileceklerini okuyu
cuların takdi r ine (özgörüsüne) bırakıyorum.
TÜRKSOLU, sayı: 130, 12 Mart 2007
102
ATATÜRK BAYRAĞI
Toplumsal Duyarlık...
D ü ş ü n m e k t e n kendimi a lamıyorum: Değ i şmeler o lumlu mu,
olumsuz m u ? Gençler in t u t u m ve davranış lar ından TV izlen
celerine, gazetecilerin yazdıklar ından siyasetçilerin düzeyler ine
değin kişisel ve kurumsal her alanı gözden geçirince neler kazanıp
neler yitirdiğimiz d a h a iyi anlaşılıyor. Toplumsal barışı güçlendire
cek, sorunlarımızın ç ö z ü m l e n m e s i n d e etkisine gereksinim duyula
cak en değerl i öğe toplumsal duyarlıktır. Özbenliği, özseverliği
aşan ölçüsüz kendini d ü ş ü n m e k bencilliktir. İnsanımız g iderek
çıkarına d a h a düşkün d u r u m a geldi. Parasal y ö n d e n olduğu k a d a r
kendini ö n e çıkarma, yarar lanma, ün ve san sağlama, bir yer lere
gelme, yükselme gibi güdüler ine tutsak d u r u m a düştü. Bir yurt
larımızın karşılaştığı olumsuzlukla i lgi lenmek insanlık gereği ol
masına karşın kendis ine d o k u n u l m a d ı k ç a kimse ilgilenmiyor. Top
lumu e t k i l e m e k l e bir l ikte k e n d i n e d o ğ r u d a n yönel ik deği lse
aykırılık ya da saldırı olsun çok kimse umursamıyor . Üstel ik uyarıcı
»«İması gereken kimi o luşumlara karşın. Örneğin, C u m h u r b a ş k a n ı
103
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Turgut Özal ' ın Körfez Savaşı 'na katı lma görüşüne karşı çıkan G e
nelkurmay Başkanı Orgenera l N e c i p Torumtay' ın görevi bırakması
kimseyi uyandırmadı . A K P iktidara gelince Diyanet İşleri Başkanı
M e h m e t Nur i Yı lmaz'm ve Milli Eğit im Bakanlığı Müsteşar ımın
ayrılmaları kimseye bir şey anla tmadı . Duyarlığını yitiren bireyler
gibi toplum da tepki göstermezse sakıncaların vc kötülükler in önü
nü almanın olanağı yoktur. T ü p r a ş önceki G e n e l M ü d ü r l e r i n d e n
Dr. M. Kemal İşık karşılaştığı bir olay nedeniyle hukuk savaşımı ve
riyor, kitap yazıyor, anlatıyor, medyamıza bakınız, nelere yer verili
yor a m a bu tür uğraşları halkın g ö z ü n d e n kaçırıyor. T E S K ' c ve G e
nel Başkanı Derviş G ü n d a y ' a karşı iktidarın saldırı nitelikli çaba lan
gereken tepkiyi görmüyor. Başkalarına yapılan kötülüklere ilgisiz
kalanlar yarın kötülüklerle karşılaştıklarında başvuracak, dayana
cak, yardım isteyecek hiçbir şey bulamazlar . 3 Temmuz 1984 günlü
Cumhuriyet gazetesinin 2. sayfasında yayımlanan " E n Tehlikeli
Toplumsal Hastalık: U m u r s a m a z l ı k " başlıklı yazımı anımsadım.
Duyarlık, öncelikle bir kişilik, eğitim, uygarlık sorunudur .
Açlıkla, hastalıklarla, savaşla, suçlarla ne ölçüde ilgileniyor ki
kadınlarımızın yaşamlarıyla, yaşadıklarıyla, haklarıyla ilgilenilsin?
Yasama organlarındaki kadın temsilci sayısına, öbür ülkelerle
karşılaştırarak, başlangıçtan b u g ü n e eğildiğimizde mutluluk duya
biliyor muyuz? Son altı yılda 1129 töre cinayetine karşın toplumsal
vc hukuksal hangi önlem alındı? Be.rdel, başlık parası, kan dâvaları
için ne yapılıyor? Aşirct-tarikat düğümler i çözülebiliyor m u ? Feo
dal yapı, şeyhlik, reislik sürmüyor m u ? Köklü bir önlem alındığını,
alınacağını söylemek güçtür.
Yanlışlıklar
İktidar, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n bir kez d a h a görüşülmek üzere yasa
ma organına geri gönderdiği yasaları düzeltecek yerde d i r e n m e yo
lunu yeğliyor. Oysa, hukuksal laşma y ö n ü n d e kendis ine bir olanak,
bir fırsat tanınmış oluyor.
104
ATATÜRK BAYRAĞI
Ö t e d e n beri sözünü ettiğimiz seçim musluklar ı açılıyor.
Cumhurbaşkanl ığ ı seçimi için " s ü r p r i z " d e n sözeden yazgıcı ke
sim anlamadığı görülen Anayasa kurallarını işine geldiği gibi yo
rumlayarak kaosa yol açıyor.
23 Nisan 'da toplanacak 4. Türkiye Öğrenci Meclis ime yine yaşlı
bir imam hat ip öğrencisi seçiliyor.
H e r organı, her birimi ele geçirmek, amaçladığı düzeni bir an ön
ce olmasa bile mut laka gerçekleşt i rmek isteyen iktidar, Yargıtay ve
D a n ı ş t a y üyel ik ler ine seçimi e n g e l l e m e k t e n ö t e d e ö n l e m e y e
çalışıyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin bu soru
nu aşmaları bekleniyor.
İ3ıı yemdeki o lumsuz ç a b a l a n yetmiyormuş gibi yargı bağımsı
zlığına tümüyle aykırılık o luş turan bir yapı peş inde koşan iktidar,
yargıç ve savcıları zorunlu üyelikle siyasal sayılacak bir yapı alt ında
toplamak, YARSAV'ı güçsüz ve geçersiz kı lmak istiyor. Olacak şey
değil.
Dünya Emekçi Kadınlar G ü n ü yine s ıkmabaş mesajlarıyla geçti.
TBiYlM dinleyici b ö l ü m ü n e şapkalı kadınların al ınmayıp sıkma-
başlıların doldurulması nere lere götürü lmek istendiğimizin kanıt
lar ından biridir.
Ü m m e t ç i siyasal partiyi milliyetçi gösteren sormacalar yayım
lanıyor. Bu etki leme büyük bir dayatma, büyük bir yanılgıdır. Bir
kez bizim için gerçek milliyetçilik, çağdaş milliyetçilik olan Ata türk
milliyetçiliğidir. A t a t ü r k mil l iyetçi l iğinden söz e t m e y i p , ırkçı
eğilimlere, özendirici söylemlere, kimi ilkel özent i lere bakıp "yıkıcı
şoven milliyetçiliği-militarizm..." ya da "bölücü milliyetçilik" sözle
rini kul lanmak çok yanlış. Bu durumlar ı milliyetçilik kapsamında
gös termeden, milliyetçilikle birlikte a n m a d a n eleştir ip k ınamak ge
rekir. Atatürk milliyetçiliği bu sakıncalı eğilimlerin hiçbirisiylc bağ
daşmaz. Bunlar milliyetçilik değil, tutuculuk, hat tâ gericiliktir.
" H a l k l a r " sözü ulus yapısı içinde " k a r d e ş l e r " sözüyle anı larak yu
muşat ı lmaya çalışılan bir bölücülüğü yansıtıyor. G e r ç e k temiz an-
105
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
l amından soyutlanıp bir ayrılıkçı vurgulama aracı o luyor . Yurttaşl ık
ve ulus kavramları yeğlenmiyor, itiliyor. Ü m m e t ç i l e r z a t e n bu
o n u r l u k a v r a m l a r ı b e n i m s e m i y o r , k ü r t ç ü l e r e , e r m e n i c i l e r e ,
azınlıkçılara, neol ibera l lere benimsetmek de güç.
Milliyetçilik düşmanlığı dışlar. Örneğin, A l m a n l a r ı n , İngil izlerin,
Amerikalı ların, Yunanlıların, Araplar ın, Frans ız lar ın, İsveçli lerin,
Danimarkal ı la r ın vs. karşısındayım. T u t u m l a r ı n a k a t ı l m ı y o r u m ,
kınıyorum a m a asla düşmanlar ı değilim. Kişiliğime y ö n e l i k terbiye
sizlikleri, saldırıları belirgin onursuz, soysuz, ahlâksız, i lkel, sapık
ve sapkın kimseleri kınarım, eleştiririm, paylarım, y a p t ı r ı m l a r l a hu
kuk içinde karş ı lanmalarını isterim a m a asla d ü ş m a n l ı k g ü t m e m ,
yıkılmalarını, yok olmalarını d ü ş ü n m e m . K ü r t l e r e deği l , Kürtçü-
lüğc; E r m e n i l e r e değil, Ermenici lere, R u m l a r a deği l , R u m c u l u ğ a
karşıyım. İnanca değil, din sahtekâr lar ına karşıyım. S a h t e Ata türk
çülere karşıyım. Tür lü ve değişik milliyetçilik o l m a z . Kimi ler in in
milliyetçiliği yanlış algılaması, yanlış y o r u m l a m a s ı , milliyetçiliğin
yükselmesini sakıncalı göstermesi, milliyetçiliğin d e ğ e r i n i ve öne
mini azaltmaz, anlamını ve niteliğini bozmaz. Mill iyetçil ik, milliyet
çiliktir. Bilmeyen öğrenmel idir Ata türk i lke ler inden b i r id i r . Milli
yetçiliğimizi "ırkçıhk-turancılık, Türk-İs lâm s e n t e z i , T ü r k - K ü ı i
sentezi, Kürt-İslâm sentez i " gibi bozukluklar la b i r l ik te g ö s t e r m e k
yabancılaşan karşıt ların oyunudur .
Nerden Nereye
Atatürk ilkelerini, lâikliği, demokrasiyi, insan h a k ve ö z g ü r l ü k k
rini, yargı bağımsızlığını, hukuk devletini, gençliği, b i l imsel l iğ i sa
v u n u p eleştiri ve öneri ler imle çağdaşlık koşusunu v u r g u l a d ı ğ ı m za
m a n beni "çok k o n u ş m a k l a " suçlayanlardan k imi ler i ş imdilerdi
"alışılmışın dışına ç ı k m a k " t a n söz ediyor. Yazar lar da " h u k u k u göı
m e k " istiyor. Geçmişi ı ı m u m a k ne k a d a r kolay, b i raz da anımsas. ı
lar ya.
106
ATATÜRK BAYRAĞI
Yine ABD
A B D , İ ran ' ın Irak sınırları içinde operasyon yapmasına, Ker
k ü k ' ü n Kürt ler le doldurulmasına, P K K ' n ı n Türkiye 'ye saldırı larına
bir şey demiyor, Türkiye 'n in P K K saldırılarını ö n l e m e operasyonu
nu istemediğini söyleyip karşı çıkıyor. K e n d i işgalini unutuyor . Sen
Irak mısın? Irak senin mi? Sınır ve toprak senin malın mı? Türkiye
senin yaptıklarını yapmayacak, işgal e tmeyecek, mikroplar ı temiz
leyecek.
Fazlası Zarar
A n k a r a ' d a protokol için cami yaptır ı lacakmış. Ç o k y ö n d e n sakın
calı dinsel s ö m ü r ü örneği sayılır.
TÜRKSOLU. sayı: 131. 19 Mart 2007
107
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Millî Mücadele
M illî Mücadele (Ulusal Kurtuluş Savaşı), müdafaa-i hukuk ru
hu ve kuva-yı milliye ateşiyle girişilen yok'tan var 'olma, ölüm-
kalım uğraşlarının utkuyu (zaferi) getiren sürecinin tarihsel adıdır.
Mustafa Kemal ve arkadaşlar ının zafer kazandıkları bir şanlı bağım
sızlık ve özgürlük savaşının belleklerimize ve yüreklerimize kazın
mış andıdır. Sürekliliği, özgün niteliğinin başlıca koşulu olan Türk
Devrimiyle yadsınmaz bir yaşam gerçeği d u r u m u n a gelen millî mü
cadelenin durması , bitmesi, kesilmesi, tamamlanması söz konusu
değildir. Lâik Türkiye Cumhuriyet imde simgelenen ulusal var
lığımıza yönelik tüm karşıtlıkları, kötülükleri, terbiyesizlikten sap
kınlığa değin tüm düşmanlıkları engelleyip geçersiz kılma çabası
olarak sürecektir. Gerici lere, bölücülere, yıkıcılara, aymazlara,
bağnazlara, numaracı lara, çıkarcılara, soysuz vc onursuzlara karşı
millî mücade le sürecektir. Nasıl Ulusal Kurtuluş Savaşı, yayılmacı
emperyalist dış güçlerle işbirlikçi iktidara karşı verilmişse bugün de
içten çökertmek, dıştan kuşatmak isteyen tüm Türkiye vc Türklük
108
ATATÜRK BAYRAĞI
karşıtlarını etkisiz kılmak için d u r a k s a m a d a n sürdürülecekt ir . G ü
n ü m ü z ü n koşullarında, kavram kargaşasının, değer yitimlerinin
yaşandığı, i lke lerden ö d ü n verildiği, gerçekler in dış lanıp var
sayımların peşinde koşulduğu o r t a m d a millî m ü c a d e l e d a h a çok
önem kazanmaktadır . Atatürkçü gençlerin kimi biçimsel hukuk güç
lüklerini gözeterek kurmaya çalıştıkları yeni yapı karamsarlığı ve
umutsuzluğu azal tmakta, gelecek için yeni muştu lar (müjdeler) ver
mektedir . Toplumsal duyarlığı sağlayıp ar t ı rmak, bir leşme ve da
yanışmayı g ü ç l e n d i r m e k , karş ıdevr im yürüyüşünü d u r d u r m a k ,
o lumsuzluklar ı ö n l e m e k , t o p l u m u aydınlat ıp A t a t ü r k i lkeleri
doğrul tusunda bilinçli ve devingen kı lmak kut lanacak bir çalış
madır. Girişimlerinin gönendirici sonuçlar vermesini diliyorum. Si
yasal parti lerin çözüm ürctemcdiklcr i sorunlar ın yaşamsal tehlike
yarattığı g ü n ü m ü z d e , siyasal yetkiyi kazandıracak bir okul niteliğiy
le yararlı olmasını umuyorum. Öğrenci l iğinden yakın z a m a n a k a d a r
dernek, vakıf, parti deneyimler inde bulunmuş, artık kişisel d u r u m u
ve koşulları nedeniyle bir destekçi o lmaktan ö t e d e katkısı söz konu
su olmayan bir yurttaş niteliğiyle gerçek Atatürkçülükten ayrılma
dan girişilecek tüm çabaları alkışlıyorum.
Bayram mı?
Bayramların anlamını ve amacını yeterince bilmediğimiz h e r bay
r a m d a bir kez daha anlaşılıyor. A t a t ü r k ' ü n armağanı olan 23 Nisan,
19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 E k i m bayramları nasıl resmî törenler le ge
çiştirilen biçimsel birer işleme dönüştürülüyor, dinsel bayramlar bir
dinin s ö m ü r ü s ü n ü n gösterileriyle dolduruluyorsa geleneksel kimi
günler de bayram yerine kavga aracı d u r u m u n a sokuluyor. Nev-
ruz 'da yapılanlar açıkça bölücülük ve yıkıcılıktır. Türkiye 'mizin bü
yük kentler inde, güneydoğuda Türkiye karşıtlığının, bölücübaşı
yandaşlığının, terör örgütü destekçiliğinin, çocukları vc kadınları
kul lanarak sergilenen kötülükler in başka anlamı yoktur. Aydın
sıfatını k e n d i n e yakıştıran kimi imzacı ve bildiriciler, sürekli devleti
suçlayarak Türkiye düşmanlığını körüklemektedir . Terörü durdur-
109
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
m a k için sınırötesi operasyona karşı çıkan bunlardır . Terör örgütü
ve yandaşlarına hoşgörü, siyasal açılım isteyen bunlardır . Etkisiz
yaptırımlara, ö n e m i yiten önlemlere karşı çıkanlar bunlardır . Türki
ye Cumhuriyet i için öz lenen söylem ve eylemlerden kaçınanlar, ter
sine yıkıcı t u t u m ve davranışlara gülerek yaklaşanlar bunlardır .
Karşıdevrimin vc düşmanlar ın koruyucu melekleri, demokras i kal
kanları bunlardır . Özel konuk gibi k o r u n a n terörist başı için açıkla
nan yalanlayıcı bilimsel bildirime karşın hâlâ "Bağımsız h e k i m " di
ye tut turanlar da bunlardır . Nevruz 'da yaşanan olayları, basının yan
sıttığı sözleri g ö z e t m e k yeter . Bu d u r u m A t a t ü r k ç ü l e r i n
dağmıkhğındaki acıyı bir d a h a duyuruyor. Birkaç yıl önce C u m h u r i
yet gazetesinde "Atatürkçülük Değil, Atatürkçüler Suçludur" baş
lıklı bir yazım yayımlanmıştı. 20 M a r t 2007 günlü Cumhur iye t ' t e
Bedri Baykam da aynı soruna değiniyordu. N e d e n , Atatürkçüler in
bırakınız binlerce imzasını, onlarca imzası b i rarada görülmüyor?
Sanırım bu bir kişilik, eğitim, terbiye sorunudur . Belki de " U z a k du
r u n u z ! " öneri vc çağrılarının sonucudur . A m a , örneğin ben kimseye
yakın d u r m a k çabasında değilim ki uzak durmaya çalışsınlar. "Ter
biyesizlik, bilgisizlikten k ö t ü d ü r " sözümü dc bu nedenle bir kez da
ha yineliyorum. Birliktelik için imza atan çok kimsenin sonraki
karşıtlık vc karaçalmacılığını, engel leme oyunlarını u n u t m a k güç.
Ölçüsüzlük
Çok şeyin tadı kaçtı. Ölçü yitirildi. Kimini göklere çıkarıyor, kimi
ni batırıyoıiar. Olumsuzlukların, bozuklukların giderilmesi için ger
çekçi, yararlı öner i ler yerine sözde demokrat l ıkla herşeyin yıkıl
masını, hiçbir ölçü getir i lmemesini, başıbozukluğu savunuyorlar.
Cezaevler inden C u m h u r b a ş k a n ı seçimine k a d a r her k o n u d a yergi
ve övgü abartması var.
14 Mart T ıp Bayramı buruk geçti. Hiçbir olumlu yanı olmayacak
dışardan hekim get irmc-getir tme çalışmaları, siyasal inatçılığın yeni
bir örneği. T ö r e n l e r e gelip hekimlerin yüzüne bakamayacak durum
da olan Sağlık Bakanı fazla parayı yabancı hek ime vereceğine ken-
110
ATATÜRK BAYRAĞI
111
di hekimler ine vermelidir. Büyük kent lerdeki yığdmayı önleyici ön
lemler düşünmelidir . Tanınmış ve iyi yabancı hek im kendi ülkesini
b ırakıp gelmez. İş bulamayan, az para alan yetersiz hekim Türki
ye'ye gelir, k o n u ş u p anlaşma güçlüğü de yararı olanaksız kılar. U c u z
ve niteliksiz hekim sağlığı d a h a çok bozar.
Medyamızdaki karşıtlar yine demokrat l ık, ilericilik gösterisini gir
diler. K e n d i arkadaşlarının bile "Ciddiye almayınız" dediği belli ka
lemler Kıbrıs T ü r k Barış Kuvvetleri K o m u t a n ı Korgenera l Hayri
Kıvr ıkoğlu 'nun haklı tepkisini haksız gös te rme çabasına giriştiler.
Yurt, ulus, bayrak, bağımsızlık, kişilik, onur, saygı kavramları oluş
m a m ı ş kişilere acınır. K K T C Başbakanı Ferdi Sabit Soycr'in asla
doyurucu olmayan savunması ve yersiz suçlaması nelerin kimlere
kaldığının üzücü bir belirtisidir.
Tüpraş ' ı bombalamaya kalkışan P K K timinin yakalandığı günler
de İs tanbul 'da Belediye otobüsleri yakılıyor. Polis, yakalamak yeri
ne kaçmalar ına fırsat tanıdığı izlenimi veren, saldırganlara hedef
oluyor. Terörün amacı hâlâ anlaşılmamış gibi aymazlık sürüyor. Bu
olayların geçtiği hafta Nevruz şölenler inde terör örgütü yandaşlığı
ayyuka çıkıyor. AB izleyicileri de sevinerek destek veriyor. AB öz
lemcileri de h e r şeye katlanıyor. Yazık.
Yayınlar
O k u n m a s ı öneri lecek yayınlar çoğalıyor. Son günlerde Cumhur i
yet S e n a t o s u Aydın üyelerinden Sadet t in Dcmirayak ' ın "Kuva-yı
Milliye'nin Aydın'da Doğuşu" , Vural Savaş'ın "Vatanın Bağrına
D ü ş m a n Dayamış H a n ç e r i n i " , Z e k i Sar ıhan ' ın "Kurtu luş Savaşı
Kadın lar ı " , M a h m u t Soydan 'ın " A n k a r a h ' n ı n D e f t e r i " adlı yapıt
larını okuyucularımıza salık veriyorum. Bahar ın güzel günler inde
d a h a umut lu, d a h a mutlu olarak T Ü R K S O L U sayfalarında bu
luşmak dileğiyle.
TÜRKSOLU, sayı: 132, 26 Mart 2007
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yine Yargı Bağımsızlığı
G ünler öyle olaylarla geçiyor ki değinseniz bir konuyu yeterli
b içimde incelemeye zaman yetmiyor, dcğinmcscniz içiniz el
vermiyor. Bu nedenle olayları değer lendirmek, u n u t m a m a k için az
da olsa söz e d e r e k t o p l u m u n ilgisini ç e k m e k isliyorum.
Dış olaylarda değişen bir şey yok. AB D ö n e m Başkanlığını alan
F e d e r a l A l m a n y a ' n ı n B a ş b a k a n ı Bn. M c r k e l zikzak çizmeye
başladı. Türkiye 'nin 50 yıl gerçekleşebilecek üyeliği, o z a m a n AH
kalırsa yine tartışılır sanıyorum. İlımlı İslâm ve Büyük Ortadoğu
karakolu dayatmalar ına eğilenler oldukça aydınlığı yaşamamız güç
tür.
K K T C ' n d c ders kitapları dehşet i , ayrıca Kıbrıs'ın işgal al t ında ol
duğuna ilişkin marşların okul larda söylendiğinin yazılması insanın
kanını d o n d u r a c a k aykırılıklar. K K T C Millî Eğit im ve Kül tür Ba
kanlığı 'nca hazırlattırı lan 6. sınıf sosyal bilgiler k i tabından Türkiye
C u m h u r i y e t i ' n d e n ve Kıbrıs Barış H a r e k â t ı ' n d a n söz edilmeyip
112
ATATÜRK BAYRAĞI
113
dinsel anlat ımlara ağırlık verilmesi ü r k ü t ü c ü d ü r . Kıbrıslı T ü r k l e r i n
yaşamlarını borçlu olduklar ı Barış H a r e k â t ı ' m n ne z a m a n , niçin,
nasıl yapıldığı, neleri önlediği bi l inmezse Kıbrıslı lar varlıklarını ko
ruyamaz.
I r a k l ı Kür t l ider lerden Barzani 'n in şımarıklığına yaraşır olduğu
yanıtı a lmaması , A B D ' n i n güvencesiyle Türkiye 'ye düşmanlığını
açıklaması, Kerkük ' tek i T ü r k m e n l e r i n düşkırıklıkları Türkiye yö
net iminin zayıflığına bağlanmalıdır .
Seçim Rüzgârı
Konuşmalar , bağırıp çağırmalar, a t ı şmalar seçim or tamının ger
gin geçeceğinin belirtisidir. A n a m u h a l e f c t Partisi l ideri, C u m h u r
başkanı seçiminde a r a n a n 367 oya ağırlık verirken, H ü s a m e t t i n
C i n d o r u k ' u n yeniden g ü n d e m e getirdiği R T E ' a milletvekili ve
Başbakan o lma yolunu açan desteğini u n u t t u r m a y a çalışıyor. Bay-
kal'ın özel desteği olmasaydı R T E işlediği ve ceza aldığı suç nede
niyle milletvekili de olamazdı, Başbakan da . Şimdi adaylık sürecine
ge lmeden milletvekilliği düşl irülmezse ö n ü n d e hukuksal bir engel
kalmayacaktır . R T E ' ı bugünkü k o n u m a get i ren Yüksek Seçim Ku
rulu kararı ile, Anayasa M a h k e m e s i ' n i n geç açıklanan k a r a r ı n d a n
önce D e n i z Baykal ' ın Milletvekili Seçimi Yasası ile Anayasa
değişikliği desteğidir. Olayın düşünce ve an la t ım özgürlüğüyle ilgi
si de yoktur. Özgürlükler i kötüye k u l l a n m a n ı n gerçeği vardır.
Seçim muslukları alabildiğine açılıyor. İşçi kadrolar ı , geri çevri
len yasaların görüşülmesinin gelecek d ö n e m e bırakılması, kimi
oluşumların C u m h u r b a ş k a n ı seç iminden sonraya er te lenmesi , kü
çük Belediyelere p a r a yardımı, önceki ler t a m a m l a n m a m ı ş k e n yeni
den 17 üniversite açmaya kalkışmak, çiftçilere indirim, i s t ihdama
vergi ve sigorta indirimi, tarımsal ü r ü n dışsat ımında iade desteği
artışı, borç ve gereksinim içindeki kuruluş lar ın görkemli açılış tö
renleri, gereksiz g ider ler . . . Bir de çocuk kandı r ı r gibi " B u n l a r se
çimle ilgili deği l" demez ler mi? Yargının geçersiz saydığı Kızılay yö-
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
nctiminin kavurma paket ler i ayrı. Takiyye sürüyor.
Karmaşa
Yediği ekmeği, içtiği suyu, soluduğu havayı, varlığını, yaşamını
yadsırcasına Türkiye düşmanlığına soyunup Barzani, Talabani ve
Apo'yu lideri ilân e d e n us lanmaz bayana bakınız.
Nevruz'u kötüye kul lanarak saldırılarını çocukları ve kadınları
kul lanarak sürdüren lere bakınız. Yanan yıkılan yetmiyormuş gibi
"309 gözalt ı" azımsanıyor. Medyanın belli kalemleri bunları kına
yacak yerde A t a t ü r k ' e ve Atatürkçülere ateş püskürüyor. Kimi Tür
kiye'yi dışlamaya, İngiltere ve AB'yc yamanmaya çalışan Kıbrıs'lı
satıcıları övüyor, destekliyor, kimi de A t a t ü r k ' ü n Büyük Söylevi'ni
yalanlamaya çalışıyor. Ata türk 'ün eleştirdiği adların neler yaptığı,
kimlerle ilişki kurduğu, sal tanat ve hilâfet yandaşlığı, cumhuriyel
karşıtlığı, yaptığı görüşmeler, verdiği demeçler yok sayılıp hak
larındaki eleştiri haksızlıkla suçlanıyor. Öylesine koşullanmışlar ki
yargı bağımsızlığı k o n u s u n d a bile iktidarın ters t u t u m u n u destekli
yarlar.
Yargı Bağımsızlığı
Önceki yılların yarattığı burukluğu silen H â k i m l e r ve Savcılaı
Yüksek K u r u l u ' n u n açıklama, çalışma vc çabaları k a m u o y u n u n il
gisini çekmekte , konuya duyarlı olanların desteğini a lmaktadır . İm
büyük, en ciddî tehlike yargı bağımsızlığının hiçe sayılmasıdır. II
aydır yapı lamayan seçimlerin savunulacak yönü yoktur. Anayasal
ve yasal kural lar y ö n ü n d e n birçok aykırılık, taş ınamaz ve yasana
maz düzeye gelmiştir. Tutum ve davranışlarıyla yargının bu duruma
d ü ş m e s i n d e n sorumlu olanlar şimdi g ü n a h çıkarmaya çalışıyor. Hı ı
yargı bağımsızlığını savunurken " Ç o k konuşuyor" diyen suskıııılaı
şimdi feryâd ediyor. 12 Eylûl 'de d u t yemiş bülbül gibi susarak
aykırılıklara destek vermiş o lanlardan yaşayanların, vicdanları vaı
114
ATATÜRK BAYRAĞI
sa, rahat olduklarını sanmıyorum. Yargıç ve Savcılar Birliği G e n e l
Sekreter i 'n in açıklamalarının kat ı lmadığım yeri şu; Yarsav yargıç
ve savcıların ilk ve tek derneği o lduğu savı. 1974'de kurulan yargıç,
savcı, yüksek m a h k e m e üyesi, noter , yönetici vd. t ü m hukukçular ı
çatısı a l t ında toplamaya çalışan, kurucular ı a ras ında bu sayılanlar
la birlikte öğret im üyeleri de olan T ü r k H u k u k ç u l a r Birliği, sanır ım
g ü n ü m ü z d e de çalışır d u r u m d a d ı r .
Bu a r a d a bir yazarımız "1980 'de yer inde ka lan b ü r o k r a t l a r " d a n
söz etti. Kimileri bilmiyor ya da yalanlara k a n ı p yanlış yazıyor. Yi
neleyeyim. Anayasa M a h k e m e s i Başkanı ile Uyuşmazl ık M a h k e
mesi Başkanı, h a r e k â t günü, K. E v r c n ' e uyarıcı yazılar gönderdi ler .
M a h k e m e üyeleri bir gün boyunca g ö r e v d e kal ıp ka lmamayı
tartıştı. U l u s u m u z u n hak ve özgürlüklerini k o r u m a k , h a r e k â t yan
daşlarının egemenl iğ ine yargıyı teslim e t m e m e k için görevde kal
mayı uygun buldular. Yalnız ben 32 yazı ile Anayasa taslağının yargı
b ö l ü m ü n ü eleşt i rdim. Büyük Türkiye Part is i 'nin Başsavcılıkça
açılan k a p a t m a davasını reddett ik . B u n u Yıldırım Avcı ile Hüsa
met t in C i n d o r u k iyi bilir. Anayasa M a h k e m e s i beklendiği, özlcn-
diği gibi d u r m u ş t u r .
" G ö r e v i b ı rakmadı la r " diye eleşt irenler ne yapıldığını ve kendile
rinin o z a m a n neler yaptıklarını anlatsa lar ya. Kimi karşıt lar da as
kerî y ö n e t i m e alkış t u t t u ğ u m u z u yazacak k a d a r yalana başvurdular.
1961 Anayasası için " A n ı t A n a y a s a " d e m e m i z e kızan Evren yeni
seçilen bir üyenin and içme t ö r e n i n e üç ay gelmedi . K e n a n E v r c n ' e
yazdığım ve H u k u k u n Ü s t ü n l ü ğ ü n e Saygı adlı yapı t ımda (Bilgi
Yayınevi 1190 ve 1996, sayfa 352, 369) yayımladığım 20.5.1981 ve
4.10.1982 günlü iki m e k t u b u m l a , z a m a n ı n Başbakanı Bülcnd Ulu-
su'ya gönderdiğ im (sayfa 347) 8.12.1980 günlü m e k t u p l a r ı m d a
yazışma terbiyesi içinde sıraladığım eleştiri, uyarı, öner i ve dilekle
ri o z a m a n l a r kim yazdı? G a z e t e makale ler im, Yankı 'daki yazılar
ayrı. Bu m e k t u p l a r ı bile o k u m a d a n ya da o k u d u ğ u n u anlamadığını
gösteren b iç imde ters ine değer lendi renler duyuluyor.
Anayasa M a h k e m e s i ' n c başlangıçta Bülent Ecevit ' in isteme-
115
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
meşine karşın beş grubun da desteğini alarak, 11 ay süren bir seçim
sürecinden sonra C u m h u r i y e t S e n a t o s u ' n c a 11.1.1979'da, 12 Ey-
lûl 'den 20 ay önce, asıl üye o larak seçildim. 25 O c a k 1979'da göre
ve başladım.
Yargı bağımsızlığı saygın bir hukuk devletinin, çağdaş d e m o k r a
sinin en gerçek göstergesidir. G ü n ü m ü z Türkiye ' s inde bu o lgunun
varlığını savunmak güçtür. Gölgeleyen d u r u m l a r a son verilmeli,
yargının siyasetçilerin eline bırakılmayacak önemli bir k u r u m ol
duğu asla unutu lmamal ıd ı r . Bilinmelidir ki yargı bağımsızlığı, bi
reylerin, u lusun en güçlü güvencesidir. Ulusal o n u r d u r . Yargıç ve
savcıların değil, u lusun yararınadır . Y i n e l e m e k t e yarar var: H u k u
ku siyasallaştırmamalı, siyaseti hukuksal laş t ı rmah ki d e m o k r a s i de
mokrasi olsun. Bağımsız o lmayan yargı, yargı değildir. Başbakanın
ve Adalet Bakanı 'n ın söylemleriyle eylemleri birbirine u y m a m a k t a ,
bu konudaki tu tumlar ı asla inandırıcı b u l u n m a m a k t a d ı r . Siyasal
bahaneler yakışmıyor. Bakal ım seçim yapacakları söylenen 15 Ni-
san'da ne yapacaklar?
Medya Çamurları
D ü ş ü n c e özgürlüğü savıyla Türkiye ve Atatürk karşıtları aranıp
bulunarak görüşmeler yapılıp yayımlanıyor. H e r pisliği d ü ş ü n c e öz
gürlüğü içinde gös tererek düşünceyi kirleten, saçmalıklara, abuk
sabukluklara, saldırılara ve sakıncalı görüşlere yer veren siyaset sö
mürücüsü, çıkarcı ve gösterişçi medya ilgilileri sütunlarını, köşele
rini kötüye kullanıyor. Sapkınlıklarla dolu hezeyanlar kitlelere
ulaştırılıyor. Ö r n e ğ i n bir kürtçü I rak ' ta mutlu olacağını söylüyor.
Öyleyse Türk iye 'de niye duruyor, t u t a n mı var? Özel ilişkileri olan
ları ya da karşılıklı gülücük attıklarını tanıtıyor, övüyor, destekli
yorlar. Geçmişini, düşüncesini, amacını, kim vc kimlerle o l u p kim
lerin el inde o lduğunu aramıyorlar . Tarihsel gerçekleri kendi ide
olojik saplantılarıyla tersine çevirmeye çalışanlarla bölücü-yıkıcıları
vitrine çıkaranlar ne yaptıklarını bi lemez d u r u m d a olsalar gerek.
116
ATATÜRK BAYRAĞI
Amaçl ı ise boşuna çaba. Boşuna çaba, boşların işidir. Ç a m u r ,
a tanın e l inde kalsa iyi, yüzüne yapışır.
Ata türk 'ü küçümseyen, alaylı anlat ımlar la değer ini azal tmaya
çalışan palyaçolar türedi . G a z e t e sahipler inden, genel yayın yönet
m e n l e r i n d e n cesaret a larak a t ıp tutuyorlar . H i ç s ıkı lmadan, çekin
m e d e n . Tarihe karşı yazılarla kendi bilgisizliklerini, düzeysizlikleri-
ni, ahlâksızlıklarını ve sapkınlıklarını ortaya koyuyorlar. Şimdi de
Ç a n a k k a l e Savaşları 'nı çocuk oyunu gibi g ö s t e r m e k çabasındalar .
Ç a n a k k a l e Savaşları kazanı lmasa Ulusa l Kurtu luş Savaşı 'na belki
de girişilemezdi. Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanı lmasa Ç a n a k k a l e
öneml i olmazdı . G ü n ü için, bugünler için, dünya için ö n e m i açıktır.
Kutsal topraklar bu iki savaşla kurtu lmuştur . Sözcük oyunları, an
latım cambazhklarıyla tarihi k ir letemezler . A m a kimlerin n e r e l e r e
yuvalandıkları, kimler taraf ından beslenip şımartı ldıkları d a h a iyi
anlaşılıyor. Bu gidişle Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı, Sal tanat ın kaldırıl
masını, Lozan' ı , Cumhur iyet in ilânını da, devrimleri de birer siya
sal m ü s a m e r c olarak tanıt ıp soy bağlarını da inkâr edebil ir ler. Ken
dilerine, yanlar ındaki kimilerine baksalar ya.
Yasamada Yasaklar
A t a t ü r k ' ü n re s imler in in ka ld ı r ı lmas ın ı i s temiş le rd i . S ıkma-
başlıları localarda ağırlayıp şapkalı bayanları dışarıya çıkarmışlardı.
Dokunulmazl ık dosyalarına d o k u n m a k , sorulara doyurucu yanıt
vermek, a raş t ı rma önerge ler in i i ş leme koymak yasak. Sayısal
çoğunluk ne derse o olacak. C H P Milletvekili Abdülkadi r Atcş ' in
g ü m r ü k l e r d e kaçakçılık ile vekâlet le yönet im için verdiği ö n e r g e
reddedi ldi . Kimi Bakanlar ın yakınlarının yüksek ücret ler le görev
almaları da savunulmaktadır . Başka şeyler de. A m a ç uygun olmaz
sa adımlar doğru olmaz. Başbakanın, lâikliği k ü ç ü m s e m e k ve kötü
lemek için dolambaçl ı anlat ımlara girmesi b u n u n bir örneğidir .
TÜRKSOLU. sayı: 133, 2 Nisan 2007
117
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yalakalar
K işilik bozukluğuyla ö z ü r l ü olanların başında yalakalar gelir.
Sağlıklı d ü ş ü n e m e z l e r . T u t u m ve davranışlarıyla gülünç ol
maktan kurtulamazlar. Ç e v r e n i n tepkilerini değer lendiremezler .
Sağduyularını ve u t a n m a duygular ını yitirmiş biçimde dolaş ıp du
rurlar. Çıkarlarına öncelik ve ağırlık verirler. Göster i yeğledikleri
yöntemdir, gösterişçilik başl ıca ustalıklarıdır. Yaranma, yanaşma
çabalarıyla ayırdcdilirler. Yanlar ına sokulmaya çalıştıkları kimse
ler, bunları daha güç d u r u m a düşmemeler i , aşağı lanmamaları için
oldukça anlamlı ve incelik taşıyan sözlerle uyarırlarsa da kaçınmaz
lar, direnirler. Birilerinin y a n ı n d a , o n d a n yana ya da onunla birlik
te görünmeye, ayrıcalıklı ilişkiler içinde olduklarını kanıt lamaya
uğraşır. Etiket d ü ş k ü n ü d ü r . M a k a m , mevki, rütbe, ün ve san
bağımlılığı vardır. Çocuklaş ı r , yüzsüzleşir, aşağılanır, kovulur, yine
aldırmaz. Karakter yapısı ç ü r ü k , o n u r duygusu, insanlık bilinci ye
tersizdir. Yüze gülmeyi, a lk ı ş tutmayı, övgülerle karşılamayı ayırde-
dilecek bir alışkanlık d u r u m u n a getirmişlerdir. İşlerine gelmezse
118
ATATÜRK BAYRAĞI
a r k a d a n konuşmayı, yermeyi, suçlamayı ve çekiştirmeyi de iyi bilir
ler. Birçok söylentinin, birçok gereksiz karşıtlığın ya da yandaşlığın
kaynağı bunlardır .
Bir z a m a n l a r o t u r t a c a k yer bulamadıklar ı , "Başımızın ü s t ü n d e
yeriniz v a r " d e d i k l e r i insanlar ı e n ç a b u k b u n l a r u n u t u r .
Çağrı larının geri çevri lmemesi, kabul edi lmesi için kapı larda bekle
yenler, gelip gelmeyeceğinizi ö ğ r e n m e k için kezlerce telefon eden
ler, geleceğiniz saat lerde kapı larda n ö b e t tu tanlar , kuruluşlarını
gezdirip bilgi v e r m e k t e n mut lu luk duyanlar, yemekler ine katılır
sanız o n u r vereceğinizi söyleyenler, sizinle g ö r ü n m e k için gölgeniz
den yakın olanlar, kalabalıkları yarıp geçenler, fotoğraf çekt i rmek
için ayakları ü s t ü n d e yükselenler, sağı solu itip k a k a n l a r siz yetkili
ve etkili o lmaktan uzaklaşınca hiç tanışmamış görüntüsü verirler.
H c k i m s c bir tür bıktırıcı b iç imde çağır ıp yardımcı olmaya
çalışanın sonra n e r d e n emir almışsa size karşı o luşumlar kurmaya
çalıştığını öğrenirs iniz. E n g e l l e n m e n i z , ö n l e n m e n i z , d u r d u r u l
manız, seçi lmemeniz için uğraştığı ortaya çıkar. O sizin bunları bil
mediğinizi, duymadığınızı sanarak yine sahte gülüşleriyle sokulur,
kendini anlatmaya, geçmişteki gibi o lmasa da u n u t m a d ı ğ ı n ı söyle
meye çalışır. Başkalar ına araç, maşa olan bu yalakalar iktidar-güç
hastasıdır. Yemekler, geziler, eğlenceler, top lant ı la r düzenler ,
değişik kes imlerden tanınmış kimseleri çağırarak h e r birine yakın
g ö r ü n e r e k kendini tanıtmaya, yerini güçlendirmeye, olası güçlük ve
sorunları aşmak için katkıları hazır lamaya çalışır. Çevresine hava
atar . Yanında çalışanlara ne ölçüde büyük ve etkin o lduğunu göste
rir. Siz uzak d u r u p katı lmayınca, çağrılarını yanıtsız bırakınca ger
çek dışı anlat ımlar la sizi karalar, kötüler . B u n l a r çokyüzlüdür, ya
lancıdır, iftiracıdır. H e r kılığa ve biçime giren düzenbazlardır . H e r
yerde, her zaman, her mes lekte böylelerine rast lanır. Şişine şişine
gezerler a m a tanınır, bilinirler. Tiksintiyle karşılanır, dışlanırlar
a m a yapacaklarını yaparlar. Sayıları az da olsa tehlikeli kişilerdir.
Bunlara inanmak, güvenmek ağır bedel ödemeyi getirir. Ahlâk kav
ramları olmadığı için her kötü lük beklenir. Lâf ebesidirler, lâf taşır,
119
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
uydururlar.
Çok değerli an lamlar taşıyan " D o s t " sözcüğünün sıcaklığı, ya
lancı dost d u r u m u n d a k i yalakaların tiksindiriciliği karşısında öne
mini ar t ı rmaktadır . G e r ç e k dost lar için " N e altın gemi, ne g ü m ü ş
gemi, dost gemis i ! " sözü anlamını ve değerini hiç yitirmedi. Eski
dost lar a ranan, öz lenen, mutluluk veren bir esenlik kaynağıdır.
Dost g ö r ü n e n yanar-döner ler birer hiçtir. Yer değiştirmeyi, görev
den ayrılmayı, emekli olmayı " d ü ş m e " sayıp uzaklaşanlar tümüyle
içtenliksizdir. Siyasct-ticaret, şeriat-tarikat ilişkileriyle bozulan in
sanlık değerleri, sarsılan toplumsal nitelikler, yıkılmasına çalışılan
ulusal ilkeler ufkumuzu karartsa da içimizdeki aydınlık, yürekleri-
mizdeki sevecenlik, beynimizdeki olumlu düşünceler le dostlukları
pekiştirecek, yalakalara ve yalakalıklara olanak tanımayacağız.
İnsanhkdış ına düşenler in yanımızda, aramızda yeri yoktur. Yala
kalık uçuk-kaçıklığın bir türüdür . Yalakalara yüz veren, ö d ü n veren
de onlar ın düzeyindedir . Şakşakçılık, dalkavukluk, maskaral ık ve
soytarılık değişik görünümler id i r . Kışkırtıcı, yanıltıcı ve h e r z a m a n
aldatıcıdır.
TÜRKSOLU, sayı: 133, 2 Nisan 2007
120
ATATÜRK BAYRAĞI
Ne Kadar Acı...
S eçimler yaklaştıkça yapay davranışlarla seçmenler i k a n d ı r m a
yarışı hızlandı. Siyasetçilerin konuşmalar ına, kükremcler inc,
kullandıkları sözcüklere, anlat ım biçimine ve içeriğine, değindikle
ri konulara, yaklaşımlarına, tutarsız ve dayanaksız sözlerine bak
tıkça insanın içi burkuluyor. Ciddî, ü z e r i n d e d u r u l u p tartışılacak,
gelecek için u m u t duyulacak, seve seve oy verdirecek anlamlı bir
konuşmaya rastlanmıyor. Siyasal, hukuksal, toplumsal ve e k o n o m i k
nice iç ve dış sorun çözüm beklerken atışma, birbirini a l t e t m c ça
bası ağırlık taşıyor. İlkeli t u t u m özleniyor. Söylemlcriyle eylemleri
birbirine uymuyor. Köklü, etkin bir önlem öneri lmiyor. Neler i nasıl
yapacaklar ına ilişkin ö n e m s e n e c e k bir görüş, tasar ım yok. C u m h u r
başkanı seçimine odaklanmış , t ü m ağırlık ona verilmiş, aldatıcı ra
kamlar, sözler ve içtenliksiz davranışlarla günler geçiriliyor. Med
yanın belirgin yandaşlığı, yansız kamuoyu o luş turma görevi savsak
lanmış, basın ahlâk yasası ilkeleri ç iğnenmiş d u r u m d a t o p l u m d a
büyük tepki topluyor. I946'da gazete muhabirl iği, 1950'den sonra
121
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
sekreterlik, yaz/işleri müdür lüğü, sahiplik, hukuk danışmanlığı,
köşe yazarlığı yapmış bir yurttaş o larak ü z ü n t ü duyuyor, k ınanacak
yönclişleriyle açtıkları onarı lması güç yaralar için ayıplıyorum.
T ü r k medyası büyük bir değer yitimi yaşıyor. Birkaç gerçek, yurtse
ver gazeteci olmasa izlemek ve o k u m a y a değer bulmak olanaksız
kalacak. Düzcysizlik dizboyu.
Dışardan İçeriye
AB'nin 50. y ı ldönümü toplant ı lar ına Türkiye çağrı lmadı. Tepki
her zamanki gibi çok cılız kaldı. Ne yapsalar, ne yapılsa vazgeçme,
ödün a lma kanısı Avrupalıları Türkiye için itici kıldı. İlişkiler k o n u
başlıkları açmakla iyileşmiyor.
Irak C u m h u r b a ş k a n ı Yardımcısı Tarık Haşimi " O p e r a s y o n için
Türkiye'ye izin vermeyiz" diyebiliyor. Terör saldırıları önlenmiyor,
ön lenmek istenmiyor. Operasyon için Türkiye 'n in I rak ' tan izin al
ması ancak A B D işgalinden sonra söz konusu oluyor.
A B D Kongres i 'n in Dışil işkilcr komisyonlar ı , sözde e r m e n i
soykırımı tasarısı bekleti l irken H r a n t D i n k olayı ile T C K . 301. mad
de için karar tasarıları kabul ediyor. Y i n e kimsenin sesi çıkmıyor.
Türkiye A B D ' n i n eyaleti mi oldu? Karşıl ık v e r m e gücümüz kal
madı mı? H i ç değilse A B D ' n i n kimi eyalet ler inde uygulanan idam
cezasının kaldırılması i s tenemez mi? I rak ' ı boşaltmaları i s tenemez
mi? Neler i s tenmez ki . . .
Sürekli ö d ü n veren, aşağılanmayı ve itilmeyi içine s indiren T ü r
kiye. Türkiye 'nin lâyık olmadığı davranış lara yine Türkiye 'ye lâyık
olmayan iktidar n e d e n oluyor. B a ş b a k a n ı n söylediklerini ve söyle
yemediklerini d ü ş ü n m e k yeter de a r t a r bi le. . . Ulus 'a Seslenişinde
ki ılımlılığı asla gerçek bulunmuyor, asla içtenlikli ve inandır ın
değil.
122
ATATÜRK BAYRAĞI
İçeride
Yanılan, a ldanan, sakıncalıların sürüklediği kimi çocuklar ın yap
tıkları gerçekten acı veriyor. Yaşamlarını borçlu olduklar ı Ata
türk 'ü "eli k a n l ı . . . " gös teren afişleri fakültelerinin duvar ına asacak
k a d a r sapkınlığa düşenler geleceğe ilişkin u m u t l a r ı karart ıyor. Ata
türk o lmasa idi ne olacaklarını d ü ş ü n m e l e r i gerekir . Bunu düşüne-
mcycnler in ne okuduklar ını d ü ş ü n m e k gerekir . T ü r k üniversitele
r inde P K K yandaşlarının, şeriatçıların ve değişik akımlar içindeki
yıkıcı-bölücülcrin işbirliği devlet i y ö n e t e n l e r i n aymazl ık lar ına
bağlanmalıdır . Seçim için, kafalarındaki d ü z e n için, uygun bulduk
ları kötü girişimleri önlemeyi bırakınız, g iderek a r tan suçları önle
meyi beceremiyorlar .
Gerici kuruluşlar, kendi görüşler ine uygun kimi tanınmış( ! ) lar ı
çağırarak onların hak ve özgürlük k a p s a m ı n d a gösterdiği yararsız,
aykırı öneri leri , kendi yapamadıklar ını saklayarak başkaları için
sıraladıkları eleştirileri dinliyorlar.
Nereler Kimlere Kaldı
Dışişleri Bakanlığı, Anayasa M a h k c m c s i ' n i n bir ctkinliğindcki
sunuşuyla tepki toplayan, konuyla ilgisiz değ inmeler i nedeniyle
Başkan taraf ından k ı n a n m a düzeyinde eleştiri len kimseyi A İ H M
yargıçlığına aday gösteriyor. Gericil iğe katkı, gericiliği t ı rmandır
ma, Atatürk karşıtlığı, sözde demokrat l ık yeterli sayılıyor. N e r e l e r
k imlere kaldı . . .
Başbakanın bursla okuyan oğlu gemi satın alıyor.
Risalc-i N u r E n s t i t ü s ü ' n ü n düzenlediği " B e d i ü z z a m a n Said-i
N u r s î H a f t a s ı " adlı k o n f e r a n s l a r d a hareml ik-se lâml ık o t u r u ş
(kadınlar ayrı ve a r k a d a ) , dinci-dinsel ağırlık, telgraf g ö n d e r e n
T B M M Başkanı, Bakanlar ve D Y P lideri Ağar, Said-i Nurs î 'n in
kim o l d u ğ u n u bile bile bu görevdeki kişilerin ilgisi ülkemizin çekil
mek istendiği karanlığı gösteriyor. Fethul lah G ü l e n ' i n her yerde
123
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
duyulan etkinliği de bu t ü r ö d ü n c ü yaklaşımlara dayanıyor, bunlar
dan kaynaklanıyor. Ve o l a n da Türkiye 'ye oluyor.
Gericilerle gerici l ikten m e d e t u m a n l a r ı n dayanışması, tutkun
luğu, yardımlaşması i ler ici ler i utandırmal ıdır . İlericiler birbirleri
nin gözlerini oyuyor. Ya lancı lara , müfteri lere, ahlâksızlara, sahte
kârlara, çıkarcılara, r o z e t ç i ve lâfçılara inanıp birbir inden uzak
laşıyor. Birliktelik o l u ş t u r a m ı y o r , dayanışma sağlayamıyorlar. Gi
derek dağılıyorlar.
Seçim üniversiteleri açı l ıyor . Ünivers i te a ç m a k için yasa çıkar
mak kolay a m a ünivers i teyi yaşama geçirmek zor. Öğret im elemanı
parayla satın al ınmıyor. Yetişt ir i lmesi z a m a n alıyor. Kimi T ı p Fa
kültelerine b o r c u n u ö d e m e y e n , üniversiteler aras ında ayrım yapan,
yargı kararlarına karşın g e r i c i öğrencileri yerleşt irmeye çalışan ikti
dar, Y Ö K ' c gözdağı v e r i y o r , h a t t â Y Ö K ' ü tehdit ediyor. Kendi ka-
fasındakileri öğret im e l e m a n ı , dekan ve rektör yapmak hırsıyla
yanıp tutuşuyor.
Medya, müze d u r u m u n a get ir i lerek açılan A k d a m a r kilisesinden
sözediyor. Biraz da ar d a m a r ı n d a n söz etseler ya.
Başka tartışılacak bir ş e y ka lmamış gibi zamanı, koşulları, oı
tamı, zorunlulukları g ö z e t m e d e n İstiklâl M a h k e m e l e r i n i tartışma
ya açıyorlar.
İktidarın hukuk karş ı t l ığ ı , h u k u k tanımazlığı Türkiye Barolaı
Birliği Başkanımın 31 .3 .2007 günlü H u k u k a Saygı konuşmasında
ayrıntılı biçimde bir kez d a h a ortaya konuldu. Bunlar mı hukul
devletini yönetecek?
Başbakan, dış g e z i l e r l e g ü n d e m i belirleyen ülke olduğumu/
savında. Meclis Başkanı da " C u m h u r b a ş k a n ı seçimine kimsenin
karışmamasını, k i m s e n i n k imsey i e tk i lememes in i " söylüyor. Hukuk
dişilik başka, e tk i leme b a ş k a . H e r yurttaşın en çok ilgilenip ko
nuşması gereken seçim bu seçimdir. H e r k e s konuşmalı , tartışmalı,
bilinçli davranmalıdır .
124
ATATÜRK BAYRAĞI
125
İ z m i r ' d e avukat lara, saldır ı lara karşı s a v u n m a y ö n t e m l e r i n i
ö ğ r e t m e k için " S a v u n m a k u r s u " açılmış. Bu d u r u m l a r a mı düşüle
cekti?
İ n t e r n e t suçlarında A t a t ü r k ' e saldırıyı ö n l e m e k t e n kaç ınan ikti
dar ın t u t u m u n a karşı C H P ' l i komisyon üyesi toplantıyı terk etmiş.
Meclisi terk edeceklerdi , geç kaldılar.
Sansürden Sonra
D o ğ a n yayın grubundaki G Ö Z C Ü gazetesi ü lkemizin çok oku
n a n ve iktidarın olumsuzluklar ına karşı en etkin muhale fe t yapan
bir-iki yayın organından biriydi. Bağımsızlığı ve yansızlığı o n u r u bi
len gazetecilerin yönet iminde gerçekten etkin yazılarla büyük
beğeni topluyordu. Yayınına son v e r m e nedenler in in hiçbirinin ger
çek olduğunu sanmıyorum. Ben, kimi d u r u m l a r sezdiğim ve kestir
diğimden, yöneticilerle yazarlarına zarar v e r m e m e k için yazı ver
meyi d u r d u r m u ş t u m . G r u b u n ö b ü r gazeteler inin d u r u m u , yöneti
mi, kimlerin hangis inde neler yazdığı bil inirken G Ö Z C Ü ' y ü kapat
mak g ü n ü m ü z iktidarına verilmiş büyük bir ö d ü n d ü r . İkt idarın yap
tıklarına karşı gözleri kapatmakt ı r . Halkıyla ters düşmekt i r . Halkı
yalnız bırakmak, halkına a ld ı rmamak, sorunlar la i lgi lenmemek,
kendini düşünmekt i r . Haksızlıklara, aykırılıklara göz y u m m a k , ses
siz kalmak, bunları paylaşmak, bunlar la or tak d u r u m a d ü ş m e k de
mektir . G Ö Z C Ü , aranacak vc anılacaktır. H e l e şakşakçılık vc yar
dakçılık tiksinti verecek düzeye gelmişken.
TÜRKSOLU, sayı: 134, 9 Nisan 2007
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Karışıklık
Cu m h u r b a ş k a n ı seçimi yaklaştıkça ilgili Anayasa kural larına
ilişkin görüş ayrılıkları daha belirginleşiyor. H u k u k u siyasal-
laştırmak yerine siyaseti hukuksallaştırmayı d ü ş ü n m e k gerekirken
kimilerinin adaylık beklentileri, kimilerinin salt siyasal amaçlarla
görüş açıkladıkları bir o r t a m d a gerçeği bu lmak giderek güçleşmek
tedir. Anayasa 'nm ilgili kural larının y o r u m u n a bakı larak yol çizil
mekte, y ö n t e m bel i r lenmektedir . 96. m a d d e n i n yollamasıyla 102.
maddeye eğildiğimizde toplantı yeter sayısına ilişkin açıklık bulun
maması nedeniyle tüm T B M M toplantı lar ının açılması için öngörü
len 184 milletvekili koşuluna d a y a n m a k a m a c a uygun değer lendir
medir. Oylama yöntemi de (sandıkta gizli oy top lanacağ ından) bi
rinci oylamanın geçerli olmasını gerekt i ren 367 oyun sonraki
katılımlarla toplanabileceğini olanaklı kı lmaktadır. Sandıkta bir ya
da d a h a çok kişiye verilmiş 367 oyun bulunması önces inde de 367
milletvekilinin b u l u n d u ğ u n u gösterecektir . Zih in lerde karışıklık
yaratan kişisel çabalar, bilgiçlik taslayarak seçimi olanaksız kılma
126
ATATÜRK BAYRAĞI
amaçlı dayanaksız değer lendi rmeler çözüm yer ine yeni sorunlar ya
ratacaktır . Tersine görüşlere kat ı lmasak da hepsinin açıklanmasını
saygıyla karşılıyor, ta r t ı şmalardan d o ğ r u n u n bulunacağını umuyo
ruz. Sonuçta sorunu Anayasa M a h k e m e s i çözümleyecek, karar ına
kat ı lmasak bile uyacağız. Yeter ki yukarda değindiğimiz gibi amaçlı
değil, yansız ve hukuksal değer lendi rmeler yapılsın. Kimlerin neler
söylediği ibretle iz lenmektedir .
Barzani'nin Tehditleri
S o n r a d a n düzelt i lmeye, n e d e n ve gerekçe göster i lmeye kalkışılsa
da Barzani Türkiye 'ye gözdağı vermeye yeltenmiştir . T B M M ' n d c
adamlar ı o lduğunu söyleyen Irak'l ı kürt l iderler, Türkiye 'deki kuy
ruklar ına güvenmektedir ler . Kür tçe davet iyelerden Nevruz 'u sö
m ü r m e , saldırı gir iş imlerine, I r a k ' a o p e r a s y o n u n Diyarbakır 'a
yapılmış sayılacağına k a d a r g ü n d e m e getiri len taşkınlıklar gereken
yaptır ım uygulanmadıkça, ağızlarının payı ver i lmedikçe ivme ka
z a n m a g ö r ü n ü m ü n d e d i r .
İkt idardaki yakın ve yandaşlar ının anlamsız vc sakıncalı hoşgörü
leri Türkiye'yi kışkırtan vc kızdıran söylemlerin kaynağıdır. Millî
Güvenl ik Kurulu duyarlı davranmışt ır .
İkt idar-muhalefet ilişkilerinin sert leşmesi de iç ve dış düşmanla
ra güç vermektedir . Türk iye 'de ne z a m a n siyaset havası bozulsa dış
baskılar vc saldırılar a r tmaktadı r . G ü n e y d o ğ u ' d a son günlerde ve
rilen şehit ler bu görüşü doğru lamaktadı r .
İkt idar herkes le kavgaya tu tuşmuştur . Dışişleri Bakanı 'nın Milli-
yet ' te yayımlanan görüşmes inde ".. .kimse cesaret e d e m e z " biçimin
deki sözleri bile küçük görme, b ö b ü r l e n m e vc bildiklerini o k u m a
alışkanlıklarını yansı tmaktadır .
Görev in i yapan C u m h u r i y e t Savcıları tehdi t edi lmekte, " H a l k
aydınına sahip çıkıyor" deni lerek eğilimleri belli kimselerin övgüsü
yapı lmakta, silâhlı kuvvetlere yönelik s indirme, çek indi rme, etkisiz-
127
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
leştirme söylemleri " s i t e m " ve " y a n ı t " adı al t ında ısrarla sürdürül
mektedir .
Azınhkçı, belli alt-üst kimlik ayrımcıları k o n u ş m a c ı o larak
çağrı lmakta, gönder i lmekte , ulusal kimliği yadsıyan ve u n u t a n bu
karıştırıcıların kimileri de A t a t ü r k ç ü l ü k taslamaktadır . A p o ' n u n
ağzıyla bildiri yayımlayan imzacılar " K ü r t u l u s u " n d a n söz e tmekte ,
kırk yıldan bu yana yer ler inde saydıklarını, değişmediklerini göste
ren eski görüşlerini yineleyerek t o p l u m u yanıltmaktadırlar. " T ü r k
U l u s u " d e m e k t e n kaçınanların, T ü r k l ü ğ e saldırılara karşı çıkma
yanların sakıncalı vurgulamalar ı herkesi düşündürmel idir . Ata
türk 'ün adını bile anmayanlar ın hâ lâ komünizm şarkıları söyleme
leri dc . Sosyalizmi de jenere e d e n uygulamalar ın övgüsüylc bir yere
va rı 1 ara ayacağı açıktır.
Cumhuriyet Mitingi
Toplumsal duyarlık toplumsal tepkiyle açıklanır. D e m o k r a t i k de
vingenlik uygar çıkışlarla ortaya k o n u l u r ve kanıtlanır. Suskun, dur
gun toplum "ölü toprağı s e r i l m i ş . . . " sözünü anımsatan bir aldırışsı-
zlığın karanlığını d ü ş ü n d ü r ü r . K i m s e n i n b u r n u n u k a n a t m a d a n ,
camını k ı rmadan tepkilerini açıklayarak iktidarları e leşt irmek her
yurttaşın en doğal hakkıdır. Z a m a n ı n d a milletvekili ve Başbakan
olmasına yol açanların etkisiz çıkışları bir yana, Atatürkçü Düşün
ce Derneğ i G e n e l Merkez i ö n c ü l ü ğ ü n d e demokrat ik kitle örgütle
rinin bir araya gelip C u m h u r b a ş k a n ı seçimi için görüşlerini miting
le açıklamaları olumlu bir gel i şmedir . İktidarın ve yandaşı med
yanın engel leme çabalar ına karş ın olumlu geçeceğini ummaktayız.
Ancak iktidarın girişimlerine, ç a b a l a r ı n a karşı etkin söylem ve yanıt
gerekirken " U z l a ş m a " d a n söz e t m e n i n anlamı ve y a r a n yoktur. Ki
minle ve ne için uzlaşılacaktır? Yasakve biçimsel yönden iktidarın
hakkı görünen olasılıklar adı g e ç e n kişiler nedeniyle ulusal bir so
runa dönüşmüştür . A n c a k k ö p r ü l e r atılmış durumdadı r . Olumsuz
lukları gözeten ve g ideren bir anlayışın öncelikle ve özellikle iktida-
128
ATATÜRK BAYRAĞI
129
ra e g e m e n olması beklenir. Toplumsal duyarlığın bir günlük miting
le değil sürekli sıcak tutulacak canlılıkla sürmesi gerekir. Sonuç
alınıncaya değin d e m o k r a t i k tepkiler en uygar biçimde birbirini iz
lemeli, g iderek büyüyüp güçlenmeli ki yararlı olabilsin. B u n u n için
de çok iyi d ü ş ü n ü l ü p düzenlenmiş , çok iyi yönet i len bir etkinlik zo
runludur . Deneyimli yöneticilerin, kuruluşlararas ı dayanışmayla,
yozlaşmayı, çizgi ve a m a ç dışına çıkmayı, sataşmayı vc bozguncu
luğu geçersiz kılıcı önlemler le , etkili k o n u ş m a ve yayınlarla ulusal
nabız tutulmalıdır . Mit ingden yarar lanıp kötü lük düşünenler in
umut lar ı kursaklar ında kalmalıdır. Yazımız y a y ı m l a n m a d a n iki gün
önce gerçekleşmiş olacak mitingin ülkemize aydınlık vc esenlik ge
tirmesini dilemekteyiz.
G e n e l Başkanl ığ ım z a m a n ı n d a iş lemler i t a m a m l a n ı p kimi
katkı lar sağlanmış A h m e t Taner Kışlalı Kültür Merkez i yapımı için
Cumhurbaşkanl ığ ın ın benim d ö n e m i m d e n sonraki yardımlar ının
aykırı hiçbir yönü yoktur. Olsa olsa D e r n e k giderleri için kullanılıp
kullanılmadığı, bunlarda kuraldışılık o l u p olmadığı ü z e r i n d e duru
labilir. Bu da yardımın yapılmasını, yapanı etki lemez, ilgilendir
mez. Derneğin sorumluluğu söz konusu olabilir, o kadar .
Asıl Aykırılıklar
C u m h u r b a ş k a n ı seçiminde iktidarı des tek lemeye kendini a d a m ı ş
medya kesiminin gözardı ettiği aykırılıklar ve çirkinlikler sürmekte
dir. Antalya İl G e n e l Meclisimin Anayasa 'ya ve lâikliğe bağlılık
andını kaldırıp s ıkmabaşa o lanak tanıyan kararıyla Kültür vc Tu
rizm Bakanımın alfabeye üç harf ek lenmesi önerisi iyi değer lendi
rilmelidir. Sakıncaları açık bu girişimlerin Türkiye Cumhur iye t imin
temel niteliklerine yönelik o l d u ğ u n u a n l a m a k için ilgilileri yeniden
ilkokula a lmak mı gerekmekted i r?
N o b c l ödüllü 53 kişinin T ü r k ve E r m e n i ilişkileriyle ilgili bildiri
si de "Sizden tazminat i s tenmesin a m a siz de soykırımı kabul edi
n i z " anlamlı içeriğiyle sözde uzlaşma-anlaşma ö n e r i r k e n kurnazca
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
bir dayatmayı y inelemektedir .
Ozankaya'nın Yeni Yapıtı
Prof. Dr . Ö z e r Ozankaya 'n ın C e m Yayınları aras ında çıkan "Top
lumbil im" adlı yeni yapıtını okuyucularımıza salık veriyorum. Ata
türkçü bilim adamımızın önceki yapıtları gibi bu çalışması da
a lanında yararı ve katkısı olacak içeriktedir.
TÜRKSOLU, say,: 135, 16 Nisan 2007
130
ATATÜRK BAYRAĞI
Yarından da Sorumluyuz
G ünler umut la değil, u m u t kırıcı olayların yarattığı üzüntüler le
açılıp kapanıyor. C u m h u r b a ş k a n ı seçimi üzer indeki tart ışma
lar sürerken asıl sorunlar erte leniyor ya da yitip gidiyor. Kimi ağır
güçlükler yaşayan halkımız kendi sorunlarını ö n e alan aymazların
y ü z ü n d e n ulusal sorunlar la y e t e r i n c e i lg i lenemiyor. C u m h u r
başkanının k o n u m u , önemi, özellikleri, değer i yadsınarak, yetki ve
görevleri u n u t u l a r a k adayların kişiliği üzer inde duru lmuyor . Türki
ye 'nin n e r e l e r e götürü lmek istendiği de yeter ince düşünülmüyor,
i n s a n hakları ve demokras in in dinselliğe b ü r ü n m e s i n i n tehlikeleri
ne aldırılmıyor. İkt idar beslemesi medya kes iminin yanıltmalarıyla
başbaşa kalan insanımı yar ınlarda neler in beklediği yansızlıkla ele
alınmıyor. Bu karışıklıktan yarar lanan Batılılar dayatmalar ın ı gide
rek ağırlaştırryorlar. A B D önceki Başkanı Cl inton I rak 'a operasyo
n u n yıkım getireceğini ö n e sürerken AB D ö n e m Başkanlığını yürü
ten F e d e r a l Almanya "Irkçıl ık ve Yabancı Düşmanl ığ ı ile M ü c a d e
le K a r a r Taslağı" hazır layarak AB ü lke ler inde "1915 olayları
131
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
soykırım deği ldir" demeyi suç sayıp cezalandıracak bir yasayı çıkar
m a k peşinde. A B D ' d e eyaletler peşpeşe sözde ermeni soykırımı ka
rarlarını kabul ediyor. İkt idar 2013 yılına k a d a r AB gereklerini
yaşama geçireceği konular ı açıklayıp yeni ödünler vermeye hazır
o lduğunu açıklıyor.
Üzücü Durumlar
Atamalardaki kayırmalar bir yana naki l lerde bile iktidar yanlısı
kimselerin arandığı yakınmaları yayılıyor. Kadro laşma tüm hızıyla
sürüyor. C u m h u r b a ş k a n ı n ı n bir kez d a h a görüşülmek üzere geri çe
virdiği yasalar k o n u s u n d a iktidar direniyor.
Birleşmiş Millet ler T ü r k Dcrncğ i 'n in kesilen ödenekler ini yargı
karar ına karşın vermeyen iktidar seçim musluklarını birer birer
açıyor.
C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n bilinenleri y inelemek olsa da öneml i uyarılar
içeren anlamlı H a r p Akademi ler i Konferansımı T B M M Başkanı
ile Dışişleri Bakanı hafife alıp eleştiriyor. Oy hakkı bile bulunma
yan, yansızlığı ilke o l m a k gereken T B M M Başkanı part izanca ko
misinalarına bir d e " . . D i n d a r Cumhurbaşkanı . . "n ı ekledi. Birçok
y ö n d e n sakıncalı bu söylemi düşün, siyaset ve hizmet düzeyini
açıklamaktadır. Dinli-dinsiz ayrımı bu t o p l u m a yapılacak cn büyük
kötü lüklerden biridir.
Cumhurbaşkanl ığ ına soyunduğu belirgin Başbakanın nabız yok
lamak ya da sandıkta bulunması gereken 367 oyu sağlamak için gö
rüştüğü iki muhale fe t partisi lideri dışındakileri yok sayması de
mökrat ik yaklaşım eksikliği k a d a r yetişme özell iklerine de bağlan
malıdır. İşin acı yanı C u m h u r b a ş k a n ı n ı n kim olacağı bir parti lide
rinin iki dudağının arasındadır . A n a m u h a l e f e t partisi de T B M M
üyelerinden birini olduğu gibi Meclis dış ından bir yurttaşı da aday
gös terme olanağını e l inde b u l u n d u r m a s ı n a karşın iktidarın olası
adaylar ından d a h a nitelikli bir aday gös te rememekted i r . Bu konu
da iktidar kes iminden d a h a düzeyli, d a h a güvenilir, gelecek için da
132
ATATÜRK BAYRAĞI
ha u m u t verici o l d u ğ u n u benimsetecek bir aday gösterebil irdi.
Sandıktan 367 oyun çıkması zorunlu luğunu bırakıp t o p l a n m a ( top
lantının açılış) sayısı üzer inde d i r e n m e n i n yanlışlığı seçimi gölgele
mektedir . 367 oyun çıkması 367 milletvekilinin b u l u n u p katıldığını
gösterir. 367 oy çıkmazsa oylama yapı lmamış sayılır. H u k u k u zorla
yarak, siyaseti ve partizanlığı, yandaşlığı ve goygoyculuğu yeğleye
rek "Yaparım-yaparız-yapılır" d e m e k doğru değil. Değişik görüşle
rin olması da doğaldır. A m a karşı görüşleri suçlayıp inatla bildiğini
uygulamak, kaçınılması gereken bir ilkelliktir. Milletvekillerini par
ti disiplini sözleriyle istençleri dışında oy vermeye çağırmak da böy
ledir. Muhalefet in kendi aras ında anlayış birliği sağlayamaması da
d ü ş ü n d ü r ü c ü d ü r . Önceki hafta Burhaniye k o n u ş m a m d a bunlara da
değindim.
Bu arada, Başbakanın cumhurbaşkanı adayı o lmasına yasal, hu
kuksal bir engel bulunmadığını , s o r u n u n ahlâkî-etik y ö n ü n ü n ağır
bastığını, bu d u r u m u milletvekillerinin düşünmes i gerektiğini, ko
n u n u n bu yanıyla Anayasa M a h k c m c s i ' n c götürülemeyeceğini , sc-
çim-oylama s o r u n u n u n götürülebileceğini söylememi yanlış anla
yan, yan tu t tuğumu sananlar çıkıyor. Başbakan ve o n u n gibilerin
aday bile o lmaması gerektiğini söyleyenlerden biriyim. Hukuksa l
d u r u m u kendi görüşümle aç ık lamam yanlışlık içerse de asla yan
lılığa bağlanamaz. Kaldı ki soru soran ajans k o n u ş m a m ı n ilk tüm
cesini veriyor, kendi yandaşl ığından işine gelmeyen sonraki tümce
yi vermeyerek yanlış an lamalara n e d e n oluyor. Medyanın ne duru
ma geldiğini bilmiyor muyuz?
Tehlikelere, şimdi yeni gibi algılanan söylemlere konu edilen du
rumlara 1992-1997 Anayasa M a h k e m e s i Kuruluş Y ı l d ö n ü m ü T ö r e
ni k o n u ş m a l a r ı m d a değinmişt im. Kaç kişi anımsıyor? Medyanın
belleği yanlı çalıştığından u n u t t u r m a y a çalışıyor. Anlayış, çizgi, ka
rakter değişikliğimiz olmadı, o lamaz. Terbiyemizi, o n u r u m u z u ,
kişiliğimizi koruyoruz. D o ğ r u l a n söylemeyi sürdürüyoruz . H a t ı r
için konuşmuyoruz, yazmıyoruz. H u k u k s a l gerekleri de -başkaları
için yanlış olsa da- kendi kanımıza göre açıklıyor, birilerinin işine
133
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yarayıp yaramayacağına bakmıyoruz. Nabza göre şerbet verenler
d e n değiliz.
Tehlike - Tehlike
Cumhur iye t Mitingi olgunluk içinde geçti ve sonuçlandı. Bu du
r u m her yurttaşı mut lu kılmalıdır. D e m o k r a t i k gelenekler in oluş
ması yarınlar için en sağlıklı güvencelerden biridir. Başbakanın
o lumsuz değer lendirmeler i yakışıksızdır. Yurttaşları oraya binler i
toplamamış, yurttaşlar kendil iğinden toplanmışlardır . Bu tür ey
lemlerin sürekli, başka k e n t l e r d e de birbirini izleyecek biçimde ol
ması daha yararlı sonuçlar getirir. Kimsenin b u r n u n u k a n a t m a d a n ,
camını k ı r m a d a n , " D e m o k r a s i Mit ingi" adıyla karşıdevrimcilerin
etkinliklerine aldırış e t m e d e n . T B M M Başkanımın engelleyici, suç
layıcı konuşmalar ı , gerici basının beklenen karşıtlığı ve değerlen
dirmeleri hiç öneml i değil. Kimi meslek kuruluşlarının iktidar yan
daşlığı ve Ata türk karşıtlığıyla kaçınmalar ı da böyle. Dini siyasal-
laştırarak demokrasiyi dinsclleştircnlcrin, cumhuriyet le demokrasi
yi karşı karşıya get irenler in " D e m o k r a s i Mit ingi" kendi ler ine uy
gun ama gerçek demokras iye aykırı olur. Yurttaşları i lkelerde ayır
m a k vc kutuplaşt ı rmak vatana ihanet sayılır. İzmit ' teki karşı göste
riye ne denir?
"Kut lu D o ğ u m Haftas ı " adıyla d ü z e n l e n e n dinsel etkinl iklerden
Denizli Müftülüğü vc Denizli AKP' l i Belediyenin birlikte gerçek
leştirdiğinde cami imamının y ö n e t i m i n d e sıkmabaşlı i lköğretim
öğrencisi kızların ilâhiler söylemesi, Vali Yardımcıs ın ın sözleri üze
r inde durulmalıdır . Bunlar A K P ikt idarında nere lere götürülmek
istendiğimizin o lumsuz bel irt i lerinden kimileridir.
Bir toplumsal bozulma yaşandığı açık. Sanırım, AKP' l i ler bile bu
ölçüde yalaka, yandaş, karakter değiştiren medya ilgilisi, yazar-çi
zer, bürokrat , dernek, vakıf, şirket olacağını u m m u y o r d u . İnancı si
yaset aracı kı lma a m a ç ve çabalar ında açık-dolaylı destek bulmaları
onları da şaşırttı.
134
ATATÜRK BAYRAĞI
C u m h u r b a ş k a n ı seçiminin ne z a m a n olacağı başta biliniyordu.
Bunu dikkate almayan muhalefet in R T E ' n ı n milletvekili ve Başba
kan olmasına verdiği destek, yargının yanlı ve geç davranması gü
n ü m ü z s o r u n u n u yaratmış t ı r kanısı yaygın. Bir leşmeler i , da
yanışmayı önleyenler de kendilerini özeleştiriye t u t u p sorgula
malıdır. G ü n ü m ü z d e k i dağınıklığı içine s indirenler yarınlarda piş
m a n olup üzüleceklerdir ama iş işten geçmiş olacaktır. Bölücüler,
karıştırıcılar, kötü duygularla anılacaktır.
İzmir Zafer İ lköğretim Okulu ö ğ r e t m e n , veli vc öğrencilerini
a r a m ı z d a n a lan taşıt kazas ın ın acısı b ü y ü k t ü r . U l u s u m u z a
başsağlığı diliyoruz. Gelecek günlerin geçen günlerden güzel ol
ması hepimizin beklentisi olduğu ölçüde de sorumluluğudur .
Malatya olayını nefretle kınıyoruz. Gerici ler in bu tür girişimleri
ni kimlere güvenerek yaptıklarını artık iyice d ü ş ü n m e k gerekir.
TÜRKSOLU, sayı: 136, 23 Nisan 2007
135
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Seçim Koşusu
S iyasal iktidar, d u d a k bükerek baktığı " E r k e n seçim" önerilerini
geri çev i rmesinden sonra Anayasa M a h k e m e s i ' n i n C u m h u r
başkanı seçimine ilişkin oylama düzenini T B M M İçtüzüğü'rtün ey
lemli değişimi sayıp ilk oylamayı iptal etmesi, ikinci oylamaya geçil
memes i için yürürlüğü d u r d u r m a kararı vermesi karşısında efelen
meler le kendisinin erken seçim önergesini T B M M Başkanlığıma
verdi. Ayrıca, olası derhal seçim (anayasa m a d . 102, fıkra 3) de mu
halefeti güç d u r u m a d ü ş ü r m e k , yeni açılımlarla oyunu art ır ıp ikti
darını s ü r d ü r m e k için de Anayasa değişiklikleriyle, C u m h u r
başkanını halkın seçmesi ve 25 yaşını tamamlayanlar ın Kas ım'dan
önce l is telerde yer alması öneri ler ini yaptı. Olağan, ö n c e d e n
d ü ş ü n ü l m ü ş gibi göstermeye çalıştığı bu öneri lerini kırgınlık ve
kızgınlıkla yaptığını Başbakan yakışıksız sözlerle açıkladı. Anayasa
M a h k e m e s i ' n i n demokras iye kurşun sıktığını ç e k i n m e d e n söyledi.
Sonra da çocuk kandır ı rcas ına anamuhale fe t partisi l iderinin mah
k e m e karar ın ı etkileyici, baskıcı sözlerine karşı söylediğini savun-
136
ATATÜRK BAYRAĞI
dıı. İkt idar kesiminin bu sakat ve sakıncalı yaklaşımı d a h a ö n c e
A d a l e t Bakanı v e H ü k ü m e t Sözcüsü C e m i l Çiçek ' in " K a r a r
tartışılacaktır. K a m u vicdanına b ı r a k m a k . . . " sözleriyle başlamıştı .
C u m h u r b a ş k a n ı adayı da yalnız kendis ine, t u t u m u n a , geçmişine,
geleceğine ilişkin olmayıp topluca anlayışlarına karşı olanlar ın
o luş turduğu mitingler için gerginliği iyice art ı r ıp çat ı şmalara da
çağrı yapacak biçimde " D a h a fazlasını toplar ız" .diyordu. Kişisel-bi-
rcysel tercihlerin devlet i lkelerinin ö n ü n e geçemeyeceğini, ü s t ü n e
çıkamayacağını, e g e m e n olamayacağını, yargı kural lar ının herkesi
bağlayacağını b i lmeden konuşuyor, öz lenen ve beklenen " E ş i m
başının açarak yanımda yer a lacakt ır" diyemiyordu. Kanımca, bu
kesim için mitinglerin önemi yoktu.' Ç ü n k ü ulusa değil, ü m m e t e
ö n e m veriyorlardı. Halk ın kendi l iğ inden toplandığı gerçeğini, tep
kileri göz ardı ediyorlardı. Bunlar için s ıkmabaş devlet ten önemliy
di. Sıkmabaşın vereceği mesajı değerl i buluyorlardı . Gerisi u m u r
larında değildi. O n u n l a oy alıp o n u n l a iktidar oluyorlardı. Bu kar
m a ş a içinde demokras imiz in üzer inde kara bulut lar oluşmaya
başladı. Hayal ettikleri düzeni gerçekleşt i rmek için her fırsatı kol
luyor, gerçekleri ters ine çevirip h e r yol ve y ö n t e m l e amaca ulaş
mayı geçerli sayıyor, uygarlık ve gerçek d e m o k r a t l ı k gereği dav
ranış lardan giderek uzaklaşıyorlardı. D u r u m u bu o lumsuzluklara
göre değer lendi rmek uygun olur:
1.Genelkurmay Başkanlığımın 27 Nisan açık lamasından gocu
n u p iyi niyetli uyarıları h e m e n " D a r b e " ve " M u h t ı r a " o larak
algılayıp eleştirenler, saldırıya geçen belli yazarlar, demokrasi ha
variliğine soyunan d e m o k r a s i sömürücüler i , silâhlı kuvvetler, Ata
türk ve lâiklik karşıtları ça lakalem kinlerini kusmaya başladı. Si
lâhlı Kuvvetlerin d e m o k r a s i dışına ç ıkmak istemediğini, C u m h u r i
yetin ilkelerini k o r u m a k duyarlık ve özcniylc, doğal görev gereğini
anlamadı lar , a n l a m a k istemediler. Bu soyu-sopu belli olanları cid
diye a lmak olanağı yoktur. Bunlar ulusal değer lere, gerçek d e m o k
rasiye, hukuksall ığa karşı o lan çıkarcı ve goygoyculardır. Silâhlı
Kuvvetleri uyarıda b u l u n m a k z o r u n d a bırakan durumlar ı kavraya-
137
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
m a y a n aymazlar o l a r a k n i t e l e n d i r m e k yeter . O l u m s u z l u k l a r a
değinmeyi, iktidarın yanlışlık, yanılgı ve kötülüklerini dil lerine
almıyorlar. ,
2.Anayasa'nın C u m h u r b a ş k a n ı seçimine ilişkin 102. maddes in in
öngördüğü 367 oyu asla kabul e tmeyen iktidara yargı Anayasa der
si, hat tâ hukuksallık dersi vermiştir.
M a h k e m e n i n toplantı açılırken de 367 milletvekilini aramasını,
olağan g ü n d e m i n bir maddes i o lan seçim için bu koşulu gözetmesi
ni, katılmayı, sandıktan 367 oy çıktıktan sonra katılımın 367 ö l 1
d u ğ u n u n anlaşılmasını yeterli saymamasını fazla bulmakla birlikte
karar ını beğeniyle karşıladığımızı, demokras iye güç kattığını, hu-
kuksallığı bir karar la d a h a vurguladığını b e l i r t m e k gerekir. Çağdaş
hukuk devletinin en sağlıklı güvencesi o lan Anayasa M a h k e m e -
si'nin kararı nedeniyle sürdürü len sataşma ve saldırılar sahiplerinin
karanlığını, tutarsızlık ve densizliğini yansıtan olumsuzluklardır .
Kararı bilimsel eleştiri lere bağlı tu tmak ayrı, uymak zorunluluğu
ayrıdır. K a r a r yasama, yargı, y ü r ü t m e organlarını, idare m a k a m
larını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. Kesindir. İtirazı, temyizi, dü
zeltmesi yoktur. Yürür lüğü d u r d u r m a karar ı ikinci oylamaya geçil
meyi önlediğinden, yanlış bu lunan ilk oylama yenilenecektir .
16 Mayıs'a k a d a r C u m h u r b a ş k a n ı seçilemezse T B M M seçimleri
derha l yenilenecek, yeni C u m h u r b a ş k a n ı seçilinceye k a d a r görev
deki C u m h u r b a ş k a n ı görevi sürdürecektir . Yani Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cumhurbaşkanl ığ ına vekaletle oturamaya-
caktır. 1982 Anayasası 'mri kural larının ve gerekçelerinin getirdiği
sonuç budur. Meclis karara uyarak gereğini yapacaktır. Bu seçim
sırasında Meclis ' in başka çalışmaları sürdürmesi yasağı yoktur. D u
r u m u G e n e l Kurul kararıyla belirleyecektir. Asla M a h k e m e ka
rarını değiştirip savsaklayamaz. Sonuçsuz bırakamaz, geçersiz kıla
maz.
Seçimin e r k e n e ahnmasındaiş lem yetkisi 2839 nolu Milletvekili
Seçimi Yasası 8 ve 9. maddeler i gereğince Yüksek Seçim Kurulu 'na
138
ATATÜRK BAYRAĞI
düşmektedi r . Meclisin belirleyeceği e r k e n seçim tar ih ine göre
olağan süreleri kısal tarak seçimin gerçekleşmesini sağlayacaktır.
3.Anayasa M a h k e m e s i , C u m h u r b a ş k a n ı n ı n uzlaşmayla, nitelikli
çoğunlukla seçi lmesine ilişkin Anayasa kura l ına açıklık getirmiş,
y a s a m a organını yanlışlıktan alıkoymuş, h u k u k u n ü s t ü n l ü ğ ü n ü yi
nelemiştir. U ğ r a ş konular ı siyasal, karar ı hukuksaldır . H u k u k a ,
adalete , yargıya güveni ve saygıyı artırmıştır . Siyaset yapmakla suç
l a m a k kendine", ulusa, ülkeye kötü lüktür . 1960 Devr imi 'n in en
öneml i kazanmalar ından biridir. 45. Kuruluş yılında h u k u k ve de
mokras i tar ihimize yeni bir hizmet eklemiştir. M a h k e m e y l e övün-
-meli, kıvanç duyulmalıdır.
4.Anayasalar ve hukuk, iktidarların seçim oyuncağı değildir. Bü
yük Ata türk bile en güçlü olduğu z a m a n l a r d a Başkanlık sistemini
istemedi. C u m h u r b a ş k a n ı n ı halkın seçmesi s istem değişikliğini ge
tirir. Anayasa tümüyle ele a l ınmadan, ilgili ö b ü r kural larla organ
ların yetküeri, organlararas ı ilişkiler, yetki ve görevler yeniden dü
z e n l e n m e d e n , denge ler gözet i lmeden, zorunlu ö n l e m l e r ve yap
tırımlar be l i r l enmeden alelacele halk da lkavukluğunu anımsatan
davranışlar ve sözlerle halkın seçmesi için Anayasa değişikliğine
kalkışmak onarı lması ve giderilmesi güç sakıncalar getirebilir. Bi
lim adamlarıyla, uygulamacılarla, t o p l u m u n değişik kesimleriyle
üniversitelerle, d e m o k r a t i k kitle örgütleriyle, silâhlı kuvvetlerle,
medya ile g ö r ü ş ü p tartışı ldıktan sonra doyurucu öneri ler le sonuca
ulaşmak gerekir. Azlık ikt idarının dayatmasıyla, aklının arkasında
ki gerçekleşt i rme oyunlar ına geçerlik tanıyarak Anayasa değiştiri
lemez. Bu Anayasa'yı "1961 Anayasası 'nın kötü bir kopyası" nitele
mesiyle e leş t i renlerden biri de biziz. D ü n y a n ı n 3-4 güzel anaya
sasından biri o lan 1961 Anayasası 'nın değer ini bi lemedik, o n u 19
yıl koruyabildik, 1982 Anayasası ikt idarların işine geldiği için 25
yıldır yürür lülükte. Değiş t i rmenin a lbaştan yapı lmasına sırt çeviri
yorlar a m a b ü s b ü t ü n kötü leşmes ine de o lanak t a n ı n a m a z . Anaya-
sa 'da köklü ve kapsamlı bir değişiklik o l m a d a n , siyasal part i ler ve
seçim yasaları değiştirilip çağdaş içeriklere k a v u ş t u r u l m a d a n de-
139
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
mokrasimizin üzer indeki k a r a bulutlar, C u m h u r i y e t karşıtlıkları
son bulmaz.
S.Türkiye karşıtları fırsatları kaçırmıyor. Kürtçüler iktidara so
run çıkartmak istemediklerini açıklarken, AB ve A B D yetkilileri ik
tidarın yaptıkları kendi işlerine geldiğinden b u n u eleştirip iyi niyet
le uyarıda bulunan Silâhlı Kuvvetleri karşı çıkıp demokras i öğüdü
vermeye kalkışıyorlar. Bush demokras is i iyiymiş gibi. Brüksel 'de
toplanan AB Adalet ve İçişleri Bakanlar ı soykırım ve savaş suç
larını kabul e tmemeyi AB düzeyinde cezalandıran yasa önerisini 19
Nisan 'da kabul etti. Sözde e r m e n i soykırımı tüm Avrupa'yı kapsa
yan bir ağırlıkla üzerimize gelecek. İktidarın yavaş ve yavan dış si
yaseti bu sonuçları bindiriyor.
ö .İktidar ve yandaşları gerçekdışı söylemlerini ç e k i n m e d e n sür
dürüyor. Hâlâ s ıkmabaş-bohçabaşı da olağan-alışılmış-gclcncksel
başörtüsü gösterip "Kadınlar ımız ın ç o ğ u n u n başı ö r t ü l ü " diye savu
nup sömürüyor.
7.Uyarılara, öner i lere " D a r b c - M u h t ı r a " diyerek bu sözcüklere
toplumu alıştırdıklarının ayırdında olmayanların, darbeyle yatıp
kalkanların darbe çığlıkları, yaygaraları, feryatları çelişkilerini orta
ya koyuyor.
S.Araplar açılmaya, İranlılar d a h a fazla k a p a n m a m a y a çalışıyor,
Türkiye 'de k a p a n m a k , k a r a r m a k isteyenler artıyor. Sakıncalar, çe
lişkiler iktidar güveni ve desteğiyle büyüyor, ağırlaşıyor. Lâikliğin
bir yaşam biçimi, bir dünya görüşü, bağımsızlık, özgürlük, eşitlik,
o n u r ve saygı anlayışı, din ve vicdan özgür lüğünün güvencesi ol
duğu unutuluyor. Bu koşul larda 19 Mayıs 1919'ıın 88. y ı ldönümü
nü kutlamaya hazırlanıyoruz.
TÜRKSOLU, sayı: 137, 7 Mayıs 2007
140
ATATÜRK BAYRAĞI
Dinci Kıyım ve Sürpriz!
Son günlerin ağırlıklı konular ı Malatya 'daki dinci kıyım ile Cum
hurbaşkanı adayının belir lenmesidir. Geçmiş te , özellikle son
bir yılda der in acıları duyulan dinci kıyımlarla iktidarların yak
laşımları gözeti l irse bu tür insanlıkdışı olaylar ın y ine lenmes i
olasılıkları yadsınamaz. Yurt, ulus, ulusallık kavramları oluşmamış,
yurttaşlık bil incinden yoksun kimilerinin milliyetçiliğe saldırarak
köktendinciliği k o r u m a ç a b a l a n üzüntüyle iz lenmektedir . Irkçılık,
turancılık-faşistlik ve gericilikle asla ilgisi b u l u n m a y a n çağdaş mil
liyetçiliği an la tan Ata türk milliyetçiliğine yönelik k a r a l a m a kam
panyası utandırıcıdır. Mala tya 'da T ü r k l e r ö ldürü lmüştür . İstan
bul 'da Türkiye Cumhuriyet i yurttaşı ö ldürü lmüştür . Ö l d ü r ü l e n l e r
ırkları nedeniyle değil, inançları, dinleri nedeniyle öldürülmüşler
dir. İncil ve Hıristiyanlık çabaları yüzünden öldürülmüşlerdir . Öl
d ü r e n l e r de dincilerdir. Bu suçu milliyetçilerin ü s t ü n e yıkmak da
bir tür soysuzluktur. Ülkemizi çok güç d u r u m l a r a d ü ş ü r e n cinayet
lerden sürekli gerçekleri değişt irmeye, ör tmeye çalışanlar da so-
141
YEKTA GÜNGÖR'ÖZD.EN
rumlüdur .
C u m h u r b a ş k a n ı seçimi y ö n t e m l e r i n e ilişkin tart ı şmalar s ü r e r k e n
Başbakan iktidarın, part is inin adayını açıklamıştır. Asl ında Türki
ye'ye özgü demokras iye uygun biç imde kendi adayını açıklamıştır.
Anayasa'ya, h u k u k a uygun seçim yapılır da aday gösteri len kişi
Çankaya'ya çıkarsa gerçekte oraya o t u r a n Başbakan R T E ola
caktır. Ad, biçim, kılık değişikliği öneml i değildir. Anlayış, a m a ç ve
t u t u m ayrılığı o l m a d ı ğ ı n d a n Başbakanın olmasıyla olmayışı arasın
da bir fark yoktur. Abdul lah Gül, R T E ve anlayışını yansıtacaktır.
Mitingler ulusun canlanmas ına, toplumsal dayanışmaya etkili ol
muştur a m a ulusa değil ü m m e t e , c e m a a t e ö n e m veren ikt idara et
kili olmamıştır . Sürekli ve yaygın olduğu z a m a n o lumlu sonuçları
izlenebilir kanısındayız. Türk iye Cumhur iyct i 'n in çağdaş görünü
mü, Cumhurbaşkanl ığ ının ö r n e k ve öncü d u r u m u olumsuzluklar
ağına düşmeyecek midir? Göreceğiz .
Sürpriz, umulan, b e k l e n e n , olasılıklar dışında gerçekleşendir .
R T E ' m sürprizinin k e n d i n d e n başkası olacağı belliydi. Geçmiş , ni
telik, kişilik benzerliği sürprizi biçimsel ve sözde bırakmıştır.
Ulusal Egemenlik
Müdafaa-i hukuk ruhu ve kuva-yı milliye ateşiyle başarı lan Ulu
sal Kurtuluş Savaşı'nın a m a ç l a r ı n d a n biri de ulusal egemenl ik idi.
20 Ocak 1921 Anayasas ı 'n ın 1. maddesiyle g ü n d e m e gelen, c u m h u
riyete yönelik bu o lgunun g ü n ü m ü z d e k i d u r u m u doyurucu ve gü
ven verici değildir. Seçim sisteminin kötü olması azlıktaki partiyi
iktidar yapmakta, part i içi d e m o k r a s i n i n yokluğu nedeniyle de lider
sultasına yol açı lmaktadır. Yeni C u m h u r b a ş k a n ı adayı bel ir lenmesi
de bu gerçeği ortaya k o y m u ş t u r . D e m o k r a s i çoğulcu, katılımcı, ku
rallar vc kurumlar düzeni o l m a düzeyine gelememiştir . Ulusal is
tenç, özgür davranışlarla y a n s ı m a m a k t a , ulusal egemenl ik de söz
den ileriye g idememekted i r . Mustafa Kental A t a t ü r k ' ü n ulusal ege
menliğe verdiği ö n e m i a n ı m s a m a n , o n u n demokras i ve ulusal ege-
142
ATATÜRK BAYRAĞI
menlik öğretisi M e d e n i Bilgiler k i t a b ı n d a n izlenmeli, dersi iyi
çalışılmalıdır. E g e m e n l i k ulusun m u d u r , bir par t in in ya da l iderinin
midir, seçimler nasıl yapı lmaktadır iyi düşünülmel id i r . 23 Nisan
1920'nin cumhuriyet in gerçek kuruluşu o lduğu asla u n u t u l m a
malıdır. 29 Ekim 1923 cumhuriyet in adının k o n u l d u ğ u gündür .
Cumhur iye t i gerçek kılan, ulusu söz, h a k sahibi rej imin vazgeçilme
si olanaksız öğesi kılması, özü ve dayanağı saymasıdır. Tek seçiciy
le, önscçimsiz, bir tür a tamal ı aday çizelgeleriyle, seçmenin isteme
yerek kullandığı oylarla ulusal cgmenlik de, d e m o k r a s i de olmaz.
Başkanlık sisteminin savunulması, öner i lmesi de yanlıştır, yanıl
gıdır. G ü n ü m ü z d e k i A B D ö r n e ğ i n e b a k m a k yeter. Ülkemizin ve
t o p l u m u m u z u n kültürel, siyasal, e k o n o m i k düzeyini gözetmek ge
rekir. Ata türk en güçlü olduğu z a m a n l a r d a bile başkanlık sistemini
akl ından geçirmemiş, u lusuna güvenerek en d e m o k r a t i k yolu seç
miştir. G e r ç e k d e m o k r a t , gerçek halk a d a m ı o l d u ğ u n d a n cumhur i
yeti taçlandıracak demokrasiyi yeğledi.
Yaklaşım Bozukluğu
Köktendinci ler in kötülükler i için Başbakan bir türlü gerçeği söy
leyemiyor. Danış tay saldırısından bu yana h e p başka n e d e n l e r e da
yanmak, başkalarının üs tüne a t m a k yolunu izliyor. M e n d e r e s bile
6187 no.lu Yasamın kabulü için "Şer ia t devleti hayali peş inde olan
l a r d a n söz etmişti. Başbakan, şeriat isteyen, bu yolda eğitilip
koşullandırı lan, barındırı l ıp bakılan aldatı lmış çocuklar ın yaptığını
söylemese, geldiği çevreyi, gözetse bile dinin s ö m ü r ü l ü p kötüye
kullanıldığını, böyle dindarl ık olamayacağını söyleycbilmclidir. Oy
ve iktidar beklentisiyle ülkeye kıyılmaktadır, asıl dinci kıyım budur .
Böyle içtcnlikli ve gerçekçi t u t u m d a n kaç ınmalar ın ın n e d e n i sanırız
u c u n u n kendi ler ine dokunacağ ı k o r k u s u d u r . Yerleştikleri, yetiştik
leri yerleri belli olan çocukların kimlerin maşas ı o l d u ğ u n d a durak-
sanamaz. Kimi kurs lardaki "yeminler" , kimi okulardaki gös terme
lik ve teftişlik A t a t ü r k fotoğrafları ile büst ler ine yapılan çirkin
143
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
salüırnar yı l lafdıryazı l ıyor. Kimlerin ne yaptığı, ne söyleyip ne
yazdığı biliniyor. Kim kimi kandırıyor? R T E h e m e n milliyetçiliği
suçlamaya çalışıyor. Biz yine yıllardır yalnız sözde milliyetçilere,
sözde d e m o k r a t l a r a , sözde ilericilere, sözde dindar lara değil, söz
de A t a t ü r k ç ü l e r e de karşı o l d u ğ u m u z u söylüyor, yazıyoruz. A t a t ü r k
milliyetçiliği çağdaş milliyetçiliktir, ırkçılık-turancılıkla, faşizmle,
T ü r k ' İ s l a m senteziyle, ılımlı İslam'la, gericilik ve tutuculukla asla
bağdaşmayan tam bağımsızlıkçı, insanlık ve o n u r anlayışıdır. H e r
tür kafatasçılığa, kafa karıştırıcılığa, kafayı torba ve bohçaya, bede
ni çuvala sokmaya, s ö m ü r ü l e r e karşıdır. İkt idarın t u t u m u kötülük
lerin y inelenmesine n e d e n olabililr. İrt icanın tehlike olmadığını sa-
"vunan, ter temiz müliyctçiliğe-ulusalcılığa saldıran aymaz, bağnaz,
çıkarcı , şakşakçı, sapkın türedi ler oyunlarını s ü r d ü r m e k t e , g iderek
genişleyen sözde e r m e n i soykırım kararlarıyla Türkiye 'ye yönelik
kuşatmayı görmezl ikten gelmektedir ler . Maşa lar da dinler ine zarar
verdiklerini görmeyecek kadar gözleri d ö n m ü ş , kararmış, kör-
lcşmiş d u r u m d a d ı r .
Öğrenci lere yönelik Kutlu D o ğ u m Haftası etkinliğinin sayısı 12
bine yaklaştı. Dincilik gösterileri Bakanlık koridorlar ında, m e t r o
geçişlerinde, h e r yerde. Y ö n e t i m ne yapıyor?
A.N.Sczer C u m h u r b a ş k a n ı iken iktidarın yaptıkları gözetilirse
kendi adamlar ı c u m h u r b a ş k a n ı o lduğunda ne ler yapacaklarını kes
t i rmek güç değildir. Kadro laşma, partizanlık, şeriat düzeni çaba
ları. Yargı başta, önemli yerleri ele geçirme, bildiğini her şeye
karşın o k u m a . Dalkavukluk ş imdiden başladı. G i d e c e k ve gelecek
olanlar için. Hakl ı övgülerse, beklentiler, di leklere bir diyeceğimiz
yok. A m a tiksindirici tutumlar ı gördükçe i lerde daha neler duya
cak, okuyacak ve göreceğiz düşüncesi yoruyor.
Kimileri Ayayorgi Kiliscsi 'nde dilek kuyruğunda. Şans, o lanak
arayan M ü s l ü m a n dilekçiler.
144
ATATÜRK BAYRAĞI
Umut Işıklan
Almanya Atatürkçü D ü ş ü n c e D e r n e k l e r i F e d e r a s y o n u G e n e l
Başkanı D u r s u n Atılgan " t e k başına o r d u " sözünü anımsat ı r biçim
de çalışıyor. Ö r n e k duyarlığı, duygu ve d ü ş ü n c e düzeyi ve gücüyle
gerçekleri dile getiriyor. O n a yet işemeyenler kıskançlıkla eleştiri
yor.
Son altı ayda üniversitedeki der s le rden ve etkinl ik lerden ayrı ola
rak Karadeniz Ercğlis i 'ndc Burhaniye 'de, M a l k a r a ' d a , Eskişehir ve
İzmir 'de, İ s tanbul 'da katıldığın panel ler, TV izlenceleri, Milli Mü
cadele Derneğ i şube açılışları, verdiğim konferans lar (özellikle
İs tanbul 'da T ü r k Gençl iğine H i z m e t Vakfı 'nda), dinlediğim ko
nuşmalar u m u t verdi. Özlemler , arayışlar sürüyor.
TÜRKSOLU, sayı: 138, 14 Mayıs 2007
145
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Demokrasi Oyunu
H erkes d e m o k r a t g ö r ü n m e y e çalışıyor. Sözcüğün anlamını kav
ramamış , bilincine yerleşt irememiş, kendini eği tmemiş kimi
leri siyasal getiriler gözeterek, kimliğini ve niteliklerini gizleyerek
gösterişl i çıkışlarla d e m o k r a t l ı k savını s ü r d ü r ü y o r . Çoğulcu,
katılımcı, kurallar ve k u r u m l a r düzeni, düzeyli bir dünya görüşü
olan demokrasiy le bağdaşmayan yaşam biçimi, t u t u m ve dav
ranışlarıyla tanınanlar bile sıkıştıkça d e m o k r a s i d e n ve demok
ratl ıktan sözediyor. H e l e köktendincil iklc, şeriatçılıkla, lâiklik,
c u m h u r i y e t ve A t a t ü r k ç ü l ü k karşıtlığıyla demokrat l ığ ın uyuş
madığını göz ardı e d i p demokrat l ık başlayanlar... Birbirinin gö
rüşüne, inancına, varlığına kat lanamayanlar ın, birlikte yaşamayı
bi lmeyenlerin, yıkma, yok e t m e ve değişik dayatmalar, zorlamalar
la s o n u ç a l m a y a ça l ı şanlar ın b ı rak ın ız d e m o k r a t l ı ğ ı n ı yurt
taşlığından kuşku duyulur. Seçim d ö n e m i n d e ne değişiklikler, ne
terslikler, ne dönekl ik ve gösteri ler izlenecek kimbilir? Terbiyesi ol
mayan asla d e m o k r a t olamaz. Yalana-dolana, saptırmaya, kara-
146
ATATÜRK BAYRAĞI
layıp kötülemeye varan çabalarıyla m e d y a d a yuvalanan kimilerinin
sözleri ve yazıları demokras in in neres inde olduklar ının kanıtıdır.
Görülenler
Bizim insanlarımızda özenti eğilimi o ldukça fazladır. Kendi ulu
sal günler imizde göstermediğimiz ilgiyi ve coşkuyu kaynağı dışarı
da olan kimi " g ü n " l e r d e gösteririz. Ulusal düzeyde etkinlik gücü
m ü z ü unuturuz . AB'n in vc A B D ' n i n s ü r d ü r d ü ğ ü günleri kut lamak
ta yarışanlar vardır. Üstel ik onlar ın bize o lumsuz, dışlayan bakışları
sürerken. Fransa 'n ın yeni cumhurbaşkanıy la elele verecek Federa l
Almanya Başbakanının AB için ö n ü m ü z e neler ç ıkaracaklar ını gö
receğiz. K ö r ü k ö r ü n e üyelik istemi, peşpeşe verilen ödünler , ezilip
büzülme karşıtlarımızı yürek lendi rmekte , dirençler ini ar t ı rmak
tadır. A B D Büyükclçisi 'nin P K K k o n u s u n d a kusurlarını açıklaması
batının y a k l a ş ı m l a r ı n d a n bozukluğun ö r n e k l e r i n d e n birinin açığa
çıkarılmasıdır.
Seçimler sırasında kürtçüler için nasıl bast ıracaklar izlenecektir.
Ş imdiden içimizdeki yandaşları bildirilerle, o r tak bağımsız aday
söylcmlcriyle bayraklarını açtılar. İkt idarın olumsuzluklarını, yan
lışlarını, takiyyelerini, değişik a lanlarda verdikleri zarar lar ı gör
mezl ikten gelen, Türkiye'yi Türkiye yapan değer ler i vc ilkeleri u n u
tan, Silâhlı Kuvvetlerin iyi niyetli ve içtenlikli açıklamasını " D a r b e -
m u h t ı r a " o larak niteleyen bu grubun k imlerden vc nasıl o luştuğunu
bilenler bilir.
Bir devlet üniversitesinde uygulamakla zorunlu olduklar ı kural
ları şeriatçıların gösterilerini yineleyerek eleşt irenleri, kürtçüler in
giysi vc ezgileriyle sahneyi dolduranlar ı savunan yönet ime ses
ç ıkarmayanlar ın bir başka ünivers i tede onlarca T ı p öğret im üyesi
varken Tıp Fakültesi için öğrenci v e r m e m e k t e d i renmesi düşündü
rücüdür .
G ö z ü k a r a iktidarın inanç s ö m ü r ü s ü değişik kat la rda sürmekte
dir. Başbakanın konuşmalar ı , iktidar parti l i lerin sözleri bu duru-
147
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
m u n giderek artacağını göstermektedir . Milli Eğit im Bakanlığı 'nın
Van Bostaniçi Lisesi 'ndeki ev düzeniyle öğret im için "Tiyatro
çal ışmaları" savunması, Konya Ilgın İ lköğretim O k u l u m u n web si
tesinde Said-i Nursi 'yc " k a h r a m a n " nitelemesi, Denizl i Yeşilköy
İbrahim Cengiz Yatılı Bölge İlköğretim O k u l u ' n d a öğrenci lere
dağıtıldığı yazılan dinsel içerikli k i tap, E r z u r u m A K P mit inginde
bir marşın " A t a m izindeyiz" b ö l ü m ü n ü n seslendir ihncmcsi ikti
darın inatçı t u t u m u n u n ve ö n ü m ü z d e k i günlerde d a h a neler le
karşılaşacağımızın belirtisidir.
Dayatmalar-Aldatmalar
Şemdinli davasına ilişkin m a h k e m e kararını Yargıtay bozarak gö
revli Askerî M a h k c m c ' y i gösterdi. " T c r t i p ' l e r bozuluyor.
Başbakan kabadayılık gösteri lerine yenilerini ekliyor. Yabancı
gazetecilerin de ara lar ında bulunduğu bir topluluk ö n ü n d e ko
nuşurken G c n e l k u r m a y ' ı n Başbakanlığa bağlı o lduğunu, sanki ken
disine partisinin bir biriminin bağlı olduğu gibi, anlatmış. Anaya-
sa'nın 117. maddes ini yeter ince a n l a y a m a m a k t a n , işine geldiği gibi
yorumlamaktan kaynaklanan bir yanlış, yanıltıcı anlat ım. M a d d e
nin dördüncü fıkrasındaki " s o r u m l u l u k " önceki fıkralar gözardı
edilip, fıkralar birbir inden soyutlanarak değer lendir i lemez. Genel
kurmay Başkanının fıkrada belirtilen görev ve yetki lerinden Başba
kana karşı sorumlu olması. Millî Savunma Bakanlığı 'nın bağlısı du
r u m u n d a olmadığının bel ir lenmesinin ilk koşuludur. Resmî düzen
içerisinde işlemler için belli bir gidişin, sıranın gereğidir. Yoksa
Başbakanın "Tak-şak" tekerlemesini an ımsatan buyruğundaki bir
k o n u m değildir. Türkiyemizin özel koşullarının, deneyimlerinin ge
reği g ü n ü m ü z d e olması gereken yapıyı o luşturan fıkranın asıl
amacı ilişkiler düzenidir . Silâhlı Kuvvetleri bu düzen içinde kendi
kabadayılık gösterisine araç kılması asla doğru değildir. Haklı bir
tepkiyi, iyi niyetli bir uyarıyı geçersiz kılmak için bu tür çıkışlar
yapılmasının demokrat l ık la ilgisi yoktur. 3 M a r t 1924'dc kabul edi-
148
ATATÜRK BAYRAĞI
lcn 429 n o . lu "Şer'iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harb iye Vekaletlerinin
Kaldır ı lmasına D a i r K a n u n " u n 9. maddes in i o lduğu gibi al ıyorum:
" C u m h u r b a ş k a n ı n a vekâleten, barış z a m a n ı n d a o r d u n u n emir ve
k u m a n d a s ı ile görevli en yüksek askerî m a k a m olarak G e n e l k u r
may Başkanlığı kurulmuştur . G e n e l k u r m a y Başkanı görevler inde
bağımsızdır." belki biri lerine bu kural bir şeyler anımsat ır , bir şey
ler d ü ş ü n d ü r ü r , yararlı olur.
Başbakanın ikinci çıkışı, önceki yıllarda kimilerinin g ü n d e m e ge
tirdiği, safsata sayılacak bir söylemi çelişkilerle yinelemesidir. "La
iklik ve din araçt ı r" sonucuyla özet lenecek k o n u ş m a s ı n d a kültür
yetersizliğini, bilgi yoksunluğunu açıklayacak biçimde "Lâik devle
ti savunma an lamında lâikim. İs lanun karşısına koyduğunuz anlam
da değilim. Kişi lâik olmaz, devlet lâik o l u r " diyerek ustalarını izle
miştir. Kimse lâikliği islâmın karşısına koymuyor . Lâiklik din
karşıtlığı, din düşmanlığı değil, inançlar y ö n ü n d e n devletin saygın
bir yansızlığı, devletin d inden bağımsızlığı, aklın özgürlüğü, vic
danın aydınlığıdır. Lâiklik dinlerin olduğu yerde vardır. Olmadığ ı
yerde yoktur. Lâik insan hangi d i n d e n olursa olsun, hangi inancı
taşırsa taşısın, başkasının dinine vc inancına kar ışmayan, toplumsal
ve devlet ilişkilerinde insanlara bu n e d e n l e r l e yaklaşmayan in
sandır. Lâik olmayan insan lâik devleti savunamaz, o gerçek vc
sağlıklı bir yönetici o lamaz. Ç ü n k ü devlet ülkeyi vc ulusu kapsayan
bir insan ve hukuk k u r u m u d u r . Y ö n e t i m i n ve yasamanın d inden
bağımsızlığı 3 M a r t 1924 günlü, 429 no.lu yasa ile, d a h a önce 20
Ocak 1921 günlü, 85 no.lu Anayasa 'n ın 1. m a d d e s i ile yaşama geç
miştir. Sözde, yapay lâiklik geçersizdir. Fransız bilim a d a m ı C l a u d c
B c r n a r d " L â b o r a t u v a r a g irerken inancımı dışar ıda b ı rakıyorum"
demiştir . Bay Başbakan dinciliğini b ı rakarak Başbakanl ık yap
malıdır. Anayasas ında lâikliği cumhur iyet in özgün niteliği o larak
kabul e d e n (mad.2), Ata türk ilke vc inkılâplarıyla lâikliğe bağlı kal
ma andı içen (mad. 81) bir Başbakanın lâikliği a n l a m a m a s ı ve siya
set için araç yapması ne kadar üzücü. R T E bir ara da " E r k e n seçim
is temek vatana ihanet t i r " demişt i . S o n r a kendi ler i istedi. Peki iha-
1 4 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
net eden kim ya da k imler?
U l u s l a r a r a s ı Basın E n s t i t ü s ü ( I P I ) ' n ü n İ s t a n b u l ' d a k i t o p
lantısında "Türkiye 'nin farkı Kemalist devr imlerdir" diyen Sur iye l i
bilim adamı Bissim Tibi'yi duymuyorlar . Tıpkı, m ü s l ü m a n çoğun
luklu ülkeler C u m h u r b a ş k a n ı ve Başbakanlar ının eşlerinin başları
açık, m o d e r n giysilerini görmezl ikten geldikleri^ibi . Anayasa M a h -
kemes i 'n in A n a y a s a m ı n 153/son m a d d e s i n e göre bağlayıcılığı
tartışılmaz karar ını u n u t u p s ıkmabaş kavgasını sürdürdükler i gibi.
İşlerine gelmeyince Anayasa'yı bile tanımayanlara nasıl güvenilir?
Seçime katı lan 21 partiye 216 milyon YTL. ö d e n m e s i nasıl işlerine
geliyor? Ç ü n k ü kendi ler i de 94 milyon YTL.yi geçen H a z i n e
yardımı alacaklar. D ö r t ayda 13 bin şirket k a p a n m ı ş ( T O B B ' n i n
açıklaması), iç ve dış borçlar çığ gibi yükselmiş, umur lar ında değil.
E k o n o m i n i n güçlü( !) o lduğu savı, yurttaşların çektikleri sıkıntılar
yadsınarak ileri sürülüyor. Dileğine, beklentis ine uygun görünüşü,
çıkışı, sonucu destekleyip alkışlamak m o d a oldu.
C u m h u r b a ş k a n ı n ı n göreve gelmesi gibi görevini belli n e d e n l e
sürdürmes i de anayasal bir süreçtir, zorunluluktur . Bu d u r u m a ne
den olan iktidarın başı kendi kusurlarını başkalarına yükleyerek,
d u r u m u aykırılık ve sakınca göstererek konuşmaktadı r . Kışkırtıcı,
sakınca göstererek konuşmaktad ı r . Kışkırtıcı, sakıncalı sözlerin
Başbakandan duyulması yadırganmasını ağır laşt ırmaktadır. Yalnız
bu m u ? Adaylık için başvuran kimi asker kökenlilerle, askerlerin
eşleri, konuşmalar ı . D e m e k ki gereksiz şerh konulan Yüksek Aske
ri Şûra kararlarıyla temizliğin yeterli düzeyde yapılamadığı an
laşılıyor.
Komünizmi, kapital izmi, liberalizmi, tüm e k o n o m i k doktr inler i
bilen, g ü n ü m ü z koşullarını bile karşılayan 17 Şubat 1923 İzmir İkti
sat Kongresi konuşmasıyla sorunlara değinip çözümler gösteren,
sanayi leşmede devlet öncülüğüyle 1930 dünya e k o n o m i k buhranını
Türkiye 'de sıkıntılara d ü ş ü l m e d e n at latan Ata türk 'ü k ö t ü l e m e k ve
kara lamak için, e k o n o m i k a landa kusurlu gös termek için çalaka-
lcm yazılar sürmektedir . 1950 sonrasına değinen, bu d ö n e m i n li-
1 5 0
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
ATATÜRK BAYRAĞI
derlerini eleşt iren kimse ç ıkmamaktadı r . Nankör lük ler in i ihanet
düzeyine çıkaranları t o p l u m iz lemekte ve g e r e k e n yanıtları ver
mektedir . Mitingleri değer lendi remeyen önyargılılar, kiralıklar,
satılıklar, dönekler, n u m a r a c ı ve mandacı lar , bilgi, ahlâk, terbiye
yoksunları tar ihe ç a m u r a t m a k t a n geri d u r m a m a k t a d ı r . Yalanları,
yakıştırmaları, yanılgıları da ayrı.
Siyasal Curcuna mı?
Bölünmeler, birleşmeler, yeni yapı lanmalar, k a p a n m a l a r d e r k e n
seçim düzlemine girilmiştir. İktidarın zor lamalany la düzeni sistemi
b o z m a oyunları anayasa değişiklikleriyle g ü n d e m d e d i r . Yıllar dır
zorunlu saydığımız, katıldığımız, önerdiğimiz Anayasayı a lbaştan
değ i ş t i rme öner i le r imize karşı ç ıkanlar, t ö r e n açış k o n u ş m a
larımızı, konferanslarımızı ve demeçler imizi duymak istemeyenler,
yazılarımızı o k u m a k t a n kaçınanlar, etki ve katkılarını u n u t t u r m a
ya, adımızı silmeye çalışanlar düzenledikler i etkinliklerle, k o n u ş m a
ve yazılarıyla yeni Anayasa i s temektedir . Şimdiye k a d a r nerdeydi-
niz? G ü n a y d ı n ! G ü n ü m ü z Anayasası t o p t a n , Siyasi Part i ler ve Se
çim Yasaları da köklü değişikliğe bağlı t u t u l m a d a n demokras i , ger
çek demokras i bir düş o l m a k t a n öteye geçemez. " M i l y o n u n c u kez
söylüyoruz" desem abart ı olmaz. Yargı karar lar ına uymayan yöne
tim geçerliğini (meşruiyetini) yitirir. İkt idarın onlarca yürütmeyi
d u r d u r m a karar ına uymadığı geçeğini yurttaş lar bilmelidir. M e d y a
bunları duyurmuyor. Tıpkı Ankara-Ta n d o ğ a n Mitingi 'ni vermeyip
sonra sayfalarını bayraklarımızla d o n a t a n kimi yayın organlar ı gibi.
Siyasette yoğunlaşma amaçlı, bir leşmek için ö r n e k ve ö n d e r o lma
çabalarıyla o luşturulan kuruluşlar nedeniyle ö n e çıkan kişileri " b ö
lücülük" le suçlayıp bu yolu imzalarıyla açanları unutanlar , asıl
kendi iç bölücülüklerini de unutuyor lar . Siyasal miras, helâl leşme
söylentileriyle t o p l u m a o lumlu iletiler verenler in önceki dav
ranışları, şimdiki tutumlar ı , gelecekte ne ler yapabi leceklerinin be
lirtisi o larak değerlendiri lmelidir . Siyasette köklü, temelden, ger-
1 5 1
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
çekçi, sağlıklı bir leşmeler yerine yapay birliktelikler, bi l imde ge
lişigüzel, kayırmak onursa l doktora lar , d e m o k r a t i k kitle örgütlerin
de hiçbir ciddî, bilimsel, anlamlı araş t ı rma ve değer lendirmeye da
yanmayan ödüller g ü n ü m ü z açılımlarının olumsuzlukları s o m u t ve
belirgin kimileridir. Seçimlerde yasama ve y ü r ü t m e çal ışmalarında
yararlanılacak nitelikleri o lanlardan çok kalabalıkların alkışladığı
isimler üzer inde d u r u l d u ğ u duyulmakta, yazılmaktadır. Ölçüler iyi
ce kaçırıldı. Lis te lerde olanlar ın da uzman, "yetenekli, ilkeli, dürüst,
çalışkan, ahlâklı, yürekli, halka inmesini, sorunlar la ilgilenip ç ö z ü m
üretmesini bilenlerin bulunmasını dileriz. Siyasal partiler, d e m o k
rasinin vazgeçilmez öğe ler inden olduklarını gösteriyle, şamatayla,
yerine getirilmesi olanaksız sözleri vermekle değil. Türkiyemize
gerçekten aşamalar kazandıracak olgun, doyurucu, güven verici tu
tumlarıyla kanıt lamalıdır . Seçmenler " F e n a hükümet le r in oylarını
kul lanmayan yurttaşlar taraf ından k u r u l d u ğ u n u " u n u t m a m a l ı , oy
larını n a m u s bilerek kullanmalı, oy için verilen a r m a ğ a n vs.nin ağır
lığını oylarını bilinçle vererek atmalıdır. Cumhuriyet in değerini
ödünsüz korumalı , çevremize ve m ü s l ü m a n çoğunluklu ülkelerin
d u r u m u n a bakmalıyız. A t a t ü r k ' ü n "Türkiye Cumhuriyet imi k u r a n
Türkiye halkına T ü r k Ulusu d e n i r " sözünü " N e mutlu T ü r k ' ü m di
y e n e ! " özdeyişini asla u n u t m a m a l ı , T ü r k o lduğunu söylemekten
kaçınan aymazlara, bu güzel sözün anlamını bilmeyen ve bi lmek is
temeyen kötü amaçlı lara, ayrımcılara karşı çıkmalıyız.
Siyaseti çıkar vc gösteri yeri değil, hizmet alanı kabul eden, hiz
m e t türü gözetmeyen, devleti, ülkesi ve ulusu için özveriden
kaç ınmayan h e r k e s çağrı b e k l e m e d e n uygun bulduğu part iye
adaylık için başvurmalıdır. U n u t m a y a l ı m ki elini alta s o k m a k t a n
kaçındığımız taşlar bir gün bizim başımızı yaralayabilir. Bunlar ı hiç
bir siyasal partiyle ilgisi, ilişkisi kalmamış, hiçbiriyle konuşmamış ,
görüşmemiş, siyasal bir amacı ve beklentisi bulunmayan, deneyim
li o lduğunu sanan bir yurt taş olarak yineliyorum.
152
ATATÜRK BAYRAĞI
Mitingler Atatürkçü D ü ş ü n c e Derneğ i 'n in öncülüğüyle başlayan mitingle
rin iktidarı etkilediğini sanmıyorum. Yurttaşlarımız bilinçlenmişler,
seslerini duyurmuşlar, toplumsal etkinliğin gücün göstermişlerdir.
Muhale fe t part i ler ine çağrılarını yapmışlardır . Katı lanları , yöneti
cilerini içtenlikle kut luyorum. Ancak, h e r mit ingde aynı kişilerin
konuşmasını , aynı şiirlerin okunmasını , şeriatçıların a r a m ı z d a n
aldıkları şehit ler imizin anı lmamasını , halkımızın kendi l iğ inden
katı lmasının kimi kuruluşlara maledi lmesini doğru bu lmuyorum.
Ayrıca uzakta kalanları, kat ı lmak isteyip gelemeyenler i dc gözetir
sek, ikt idar yanl ı lar ının akçalı ve k u r u m s a l o l a n a k l a r l a top
ladık lar ından kat kat fazla yurt taş ımızın a lanlar ı do lduracağ ı
kuşkusuzdur. Coşkunun, uygar tepkinin ve ilginin sıcaklığını sür
dürmesi , cumhuriyet bekçilerinin olumsuzlukları izleyip karşıla
ması gerekir.
Sömürü
Mustafa Kemal Üniversitesi 'nin çağrılısı o larak 10 Mayıs günü
H a t a y ' d a verdiğim, değişik kes imlerden bayanlar ın çoğunlukta din
leyici olduğu bir konferansta tarihsel gelişmeleri an la t ı rken "Siya
se tç i le rd in ve inanç s ö m ü r ü s ü n d e n vazgeçmezler. T e m m u z 1932'dc
Diyanet İşleri Başkanlığımın genelgesiyle başlayan T ü r k ç e ezan,
D e m o k r a t Parti H ü k û m e t i ' n i n programının G r u p t a o k u n d u ğ u 29
Mayıs 1950'den 17 gün sonra 16 H a z i r a n 1950'de T ü r k Ceza Ya-
sası 'nın l ' inci maddes i değiştiri lerek arapçaya çevrildi. İlk kez Bilal
Habeş i 'n in duvar üzer inden o k u d u ğ u ezan din kuralı değildir.
Ayet, Sûre, H a d i s değildir. Kutsallığı olan bir çağrıdır. Kendi dili
mizden olması daha anlamlı ve çekici olur. Ş imdi lerde ses yükselti
ci aygıtlarla çığlıklara d ö n ü ş t ü r ü l ü y o r " diyerek kimi yakınmalar ı di
le getirip ezana saygı, yozlaşt ı rmaktan uzak d u r m a çağrısı yaptım.
Ertes i gün yayımlanan ona yakın H a t a y gazetes inde bu iyi niyetli ve
içtenlikli yaklaşımıma hiçbir eleştiri ge lmedi . K ö k t e n dinci t u t u m u ,
153
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
konuşmacı lar ının kimler oldukları iyi bilinen bir TV kanal ı ko
n u ş m a m ı kimi yerlerini almayıp çarpı tarak ezan düşmanlığı yap
tığımı ileri sürmüş. O k u d u ğ u n u , dinlediğini anlamayanlara ne de
nilse azdır. Tutumlar ı bi l inen şeriatçıları! kötülemesi benim haklı
o l d u ğ u m u n kanıtıdır. Halk ın zarar ına olanları halkın yarar ına gös
ter ip a ldatan siyasetçiler gibi inanç temizliğini, dil temizliğini, unu
t u p araş t ı rmadan, s o r m a d a n , o k u m a d a n saldırıya geçen yayıncılar
la onlar ın yanılttığı kimseler ne yaptıklarının ayırdında değiller.
Ezanı iyi okuyamayanlar, ses yükselticilerle binaların tepe ler inden
yayın yapanlar çığlığa dönüştürüyor . Bu da üzücü oluyor. N e d e n
böyle olsun. Biraz özen gösterilse d a h a iyi o lmaz mı? Allah, din,
kutsal kitap, hukuk, Anayasa, ulus, devlet kavramlarıyla terbiye bi
linci o luşmamış sözde inançlılar, sözde dindar lar çirkin yazılarla,
iletilirle saldırryormuş. İyi ki izlemiyorum. Dili, kalemi, vicdanı,
düşüncesi, ruhu temiz o lmayan d indar olamaz. Bunlar insan ola
m a z ki M ü s l ü m a n olsun. Aymazlık, bağnazlık, dindarl ık ve yurt
taşlıkla bağdaşmayan terbiye ve bilgi yoksunluğu açık. Din ve ezan
karşıtlığı yapmadım. Gerçekler i tersine çevirip düşmanl ık yaratan
ların ne lere karşı olduklar ı biliniyor. Söylenenleri anlamayacak dü
zeydeki ilkellikleri sergileyenlerle, inancı s ö m ü r e n körükçüler din
cilerin işlediği cinayetlerin sorumlular ıdır . D i n d e z o r l a m a ol
madığını bi lmeyecek ö lçüde bağnazlığını yaygarayla ortaya koyan
yalancı ve sahtekâr lara ö n e m vermez, düzeylerine inmeyiz. İ n a n ç
lara saygı, insana saygı ile başlar.
D e d i k o d u sınır tanımazmış . Kimileri de benim kimi toplantı lar
için yurtdışına gittiğimi yazıyormuş. 1971'de ve 1975'dc Nato'yu
tan ı tmak için çağrılan yurttaş lar ve hukukçular topluluğu içindey
dim. Almanya, Belçika, Hol landa, Fransa ve İngiltere'ye turistik ve
günübirlik geziler yaptık. D ö n ü ş t e Dışişleri Bakanlığı 'na bir de özel
r a p o r verip Jozef Luns 'un dost luğunu, Yunanlılar için söylediği
o lumsuz sözleri aktardım.
Anayasa M a h k e m e s i ' n d e k i görevim sırasında arkadaşlarımla
Kıbrıs, Macar is tan, R o m a n y a , Bulgaristan ve Fransa 'ya gittim
154
ATATÜRK BAYRAĞI
Meslekdişı hiçbir toplantıya, kurula kat ı lmadım. 19 Mayıs 2001'de
Almanya Ata türkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i ' n i n çağrılısı o larak güftesini
yazdığım A t a t ü r k Senfonisimin dünya ilk ses lendirmes ine kat ı lmak
için Köln 'e gittim. Başka bir şey bildiğini savlayanlar kanıtlarıyla
ortaya çıkarlar. Benim Ata türkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i ' n d e yaptığımı,
başlattığım yapı lanmalar la birlikte istediği gibi gös termeye çalışan
ları ciddiye a lmam olanaksızdır. Ahlâklı, yansız ve gerçekçi üyeler
her şeyi bilir. Kimsenin övgüsüne de gereks inimim yok, savunmamı
da k e n d i m yaparım. Z a m a n hızla geçiyor. Kimler neler le uğraşıyor.
Ö n c e k i yöneticileri tart ışmak, k a r a l a m a k kimseye bir şey ka
zandırmaz. G e n e l Kurulların alkışlarla akladıklarını b ırakıp yeni
y ö n e t i c i l e r e d e s t e k o l sunlar , ö n e r i l e r , ç ö z ü m l e r get i r s in ler .
Atılımlar, başarılar sağlasınlar. Sayı çokluğu ancak böyle anlam
taşır. G e r ç e k Atatürkçü, iyi yurttaş ya lana-dolana sapmaz. Terbiye
lidir.
TÜRKSOLU, sayı: 139, 21 Mayıs 2007
155
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Siyasal Açılım
Y ürekleri yakan, acı acı d ü ş ü n d ü r e n , üzen ve u t a n d ı r a n olay
ların arkası kesi lmiyor. Yanlış bir insan hakları, demokras i ,
özgürlük ve din anlayışı her gün gazete sayfalarını, televizyon ek
ranlarını d o l d u r a n çirkinliklere n e d e n oluyor. Disiplin, terbiye,
saygı yoksunluğu, k imi kendini yazar ve aydın sananlar ın kalemle
r inden dökülen pislikler olumsuzlukları tetikliyor. Toplumsal doku
n u n bozulduğu k u ş k u m u z d a haklı ç ıkmamayı isterdik. Yaralamalar
ö n e m s e n m i y o r , ö l d ü r m e l e r , cinsel saldırılar, spor karşı laşma
l a r ı n d a n azgınlıklar Türkiye ve Türk ler hakkında amaçlı kötüle
meleri doğrulayacak biç imde giderek b ü y ü m e k t e ve yaygınlaşmak
ta. Kendil iğinden h a k a lma (ihkak-ı h a k ) deni len t ü r d e girişimler
de ayrı. Kolluk güç ler ine, devlete karşı gelenler, gündüzleri toplum
içinde g ö r ü n ü p gece ler i mayın döşeyenlere ek lenmeye başladı.
Ulusu, ulusallığı b e n i m s e m e y e n ü m m e t ç i kafanın çelişkili ve sakın
calı yaklaşımlarının s o n u c u her tür, h e r biçim terör kanlı dişlerini
gösteriyor. Yansız, e t k i n ve güçlü bir yönet im olsa bu durumlar
156
ATATÜRK BAYRAĞI
yaşanmazdı . Ö n l e m e çabası da i z lenmemektedi r . Tersine, parti
zanlık ve kadrolaşma, a m a c a uygun Anayasa değişikliği oyunlarıyla
hiçbir çek inme d u y u l m a d a n sürdürü lmektedi r . AB içişlerimize,
A B D dışişlerimize, İ M F e k o n o m i m i z e e g e m e n olmuştur . P K K ile
savaşımda özel temsilciliği sıkıntılarla yürütmeye çalışan, A B D ' n i n
tutarsızlığını eleşt iren emekli O r g e n e r a l E d i p Başer ' in görevden
a l ınmasında A B D baskısı yadsınabilinir mi? A B D ' n i n her yaptığına
kat lanıp h e r ö d ü n ü veren A K P iktidarının t u t u m u ulusal o n u r u m u
zu da yaralamıştır. Başbakanın, kimi Bakan vc milletvekillerinin
sakıncalı, kışkırtıcı, ayrımcı konuşmalar ı ye tmiyormuş gibi kimi
işlemler de dinci eksende, ulusallığa aykırı b iç imde yapı lmaktadır .
Anayasa buyruğu " d e r h a l seçim" d u r u m u d o ğ m u ş k e n , üstelik d a h a
önce erken seçim kararı al ınmışken Mcclis ' in olağan çalışmalar
yapması doğru değildir. "Yetkili o l m a k " başka, "faal o l m a k "
başkadır.
İkt idarın duruşuna, gizli-açık desteğine güvenmese ler içte vc
dışta kimse kolay kolay Türkiye karşıtlığına, düşmanl ığ ına soyuna-
maz. Seçimler nedeniyle A K P iktidarına kimlerin destek verdiğine
b a k m a k yeter. Kimi ABD'l i , kimi Fransız, kimi Alman, kimi R u m
ve de Barzani ile Talabani. İşlerine gelmese övücü k o n u ş m a yapar
lar mıydı? Bu ölçüde verici başka bir iktidar o lmuş m u y d u ? Türki
ye-AB K a r m a P a r l a m e n t o Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagcndijk
A B D gazetesine verdiği d e m e ç t e " A B ile görüşmelere lâikler engel
oluyor, h ü k ü m e t t e olsalardı görüşmeler baş lamazdı" demecini ve
rirken, bir y a n d a n da Silâhlı Kuvvetleri e leşt irmeye kalkışan AB'li-
.lerlc m e k t u p imzalamaktadır . AB'n in tutmadığı sözlere, A K P ' n i n
m o d e r n Türkiye'yi k a r a r t m a çabalar ına asla değ inmemekted i r le r .
Ankara-Anafar ta lar Çarşısı vahşeti için ü z ü n t ü açıklama yeterli
mi? PKK'yı kimler destekliyor, kimler besliyor, koruyor? Terörün
her türü h e r z a m a n kınanmak, gereken ö n l e m l e r alınmalıdır.
iktidar İkilemleri
Smırdışı operasyon için karar önceliği ikt idardadır .
157
YEKıA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Seçimler herkes in gerçek yüzünü bir kez d a h a ortaya çıkara
caktır. Vitrin süs leme peşindeki siyasal part i ler in listesine aldığı
k imselerden yönelişi belli olacaktır. İkt idar partisinin yine din ve
inanç sömürüsüylc sonuç a lma istediği açıktır. Başbakanın " O r a s ı
Tandoğan'sa buras ı V a n d o ğ a n ! " sözleri yanında kimi iktidar partisi
ilgililerinin k o n u ş m a l a r ı bu d u r u m u n kanıtıdır. T ü r k Bayraklarının
gölgesinden, yüzleri renk lendi ren aydınlığından kaçmışlardır. On
lar da bayraklarla topluluğa katılıp Türkiye'yi Türkiye yapan ilke
ler için birlikteliklerini vurgulayabilirlerdi. A m a T ü r k o l d u ğ u n u
söylemekten kaçınanlar ın, a l t ü s t kimlik tartışması başlatanların,
kucaklarını köktendinci lere açanların, kadrolaşma ve partizanlıkla
sonuç a lmak isteyenlerin böyle bir o lumlu yaklaşımı beklenemez.
O n l a r dini ve demokras iy i bir araç o larak düşünüyorlar . Siyasete
dini, dine siyaseti sokarak çıkar güdüler inde dini kullanıyorlar.
Gerçek d i n d a r olsalar bu sakıncadan kaçınırlar. Onlar için din
adına yalan söylemek de sevaptır. Kötülük yapmak da. Dini siyase
te sokarak demokras iy i dinselleştircn iktidar kesimi, seçimlerde ak
çalı açılımlarla, dinsel söylemlerle, sıkmabaşlı eşleriyle birlikte poz
vererek, Anayasa değişikUğini halkın zararına olmasına karşın yararına gösterip duygu sömürüsü yaparak, nice olanakları kullanarak çoğunluk sağlamaya yönelecektir. 19 Mayıs etkinliklerine alternatif t o p l a n t ı l a r , sakıncal ı yayınlar ik t idar ın t e b e s s ü m ü y l e
yapı lmaktadır . F u t b o l karşı laşmaları bile 19 Mayıs günü yapılmaya-
bilirdi. G ü n ü n a n l a m ı n a uygun daha coşkulu etkinlikler izlenebilir
di. H e r yıl o k u n a n Gençl ik Andı bu yıl 19 Mayıs Stadyumu'ndaki
tören içindeki etkinl ik lerde o k u n d u mu s a p t a n a m a d ı . Yazdığı ki
taptaki çağdışı görüşleri belirgin Millî Eğitim Bakanı 'n ın görevinde
tutulması anlaşılabilir bir d u r u m değildir. Tokat ' ın Niksar ilçesinde
bir profesör h e k i m i n yaptırdığı okul, ayrıca öğrenci yurdu yaptır
ması baskısı s ü r d ü r ü l e r e k öğret ime açılmıyor. A n k a r a ' d a hasta
larına sağlık h izmet i veren hekimin memleket i için özveride bulu
narak gerçekleşt irdiği yapı boş tutuluyor. D a h a nice çelişkiler. Din
ci gösteriler, d u a l a r l a yapı lan açılışlar, tekke-türbe ziyaretleri, kimi
158
ATATÜRK BAYRAĞI
ailelere göstermelik konukluk. Duyarl ık ve özeri olsa, gerçek de
mokras i ve gerçek siyaset olsa, devlet te görev veri lmesini sakıncalı
kılan sözleri davranışları olanlar, bırakınız milletvekili adayı ol
mayı, d a h a üst görevler için aday gösterilebilirler mi?
Siyasal Omlet mi?
H e r k e s işine geleni listesine alıyor. Ü l k e yarar ının gözetildiği
kanısını verecek belirtiye ras t lamak güç. Zikzak çizenler, önceleri
karşıda olanlar, ilkeleri b e n i m s e m e y e n l e r milletvekili o l m a k için
eski karşıt ına başvuruyor. O da yeni birisini k a z a n m ı ş gibi kapısını
açıyor. Düzelen, kendini bulan, yanl ış ından d ö n e n , doğruyu bulan
ile baş tan beri kendi çizgisinde ilkeli ve tutarl ı yürüyenler için söy
lenecek bir şey yok. A m a milletvekili o l m a k t a n başka bir şey düşün
meyenlerle, buyruklarını dinleyecekleri yeğleyenler için her z a m a n
söylenecek çok söz olacaktır. Aday adaylarına, d a h a sonra aday lis
teler ine bakıp kimilerinin n e r d e n nereye geldiğini görerek parmak
lar ısırılacaktır. İşbirliğini, güçbirliğini, anlaşmayı, seç imde birlikte
çalışmayı, kimi seçim yasaklarını aşarak ikt idara karşı güç kazan
m a k çabalarını " b i r l e ş m e " diye gös termek ve g ö r m e k dç yanlıştır.
G e r ç e k d u r u m seçim sonrası belli olacaktır. Lider ler in hepsi "Lâik
lik" diyor. Nasıl inanılır? H e l e iktidar başının bu k o n u d a k i sözleri
ne nasıl güvenilir? Tansu Çiller, siyasette sahne almaya çalışıyor.
Aday furyası açık. Nite l ikten çok g ö r ü n ü m , ad, ün, siyasette yarar
lanma değil halkın alkışı aranıyor.
" . .çürük y u m u r t a . . " söy lemler inin siyasal terbiye y ö n ü n d e n
değerlendir i lmesi gerekir. K ö t ü örnekler gelecek için tehlikedir.
Ç ü r ü k y u m u r t a benzetmes i yapanlar sanırız kendi ler ini sağlam yu
m u r t a olarak t a n ı t m ı y o r d u n Dini siyasete âlet e d e r e k dine saygısız
lık edenler in, bu yolu Türkiye için elverişli görenler in sorumluluk
ları ağırdır.
Tam Atatürkçü bir ikt idar o luş turmak için en çağdaş T ü z ü k ve
Programla, Atatürkçü D ü ş ü n c e Derneğ i Şube Başkanlarının der-
159
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
nekten bağımsız Kemalis t (Ata türkçü) bir part i kurulması önerisiy
le gerçekleştiri len Cumhuriyetç i D e m o k r a s i Partisi, M ü m t a z Soy-
sal'ın Bağımsız C u m h u r i y e t Partisi 'yle birleşip bütünlüşmeye ö n d e r
ve örnek olarak C H P ' d e yoğunlaşmak amacıyla yola çıkmışken ki
milerinin sözler inden dönmeler i , imzalarını yadsımalarına varan
ters t u t u m almaları ve engellemeleriyle gerçekleşmedi. Dernek ler ,
vakıflar ve benzeri kuruluşlar toplumsal bilinç için çok yararlı a m a
siyasal güç, yetki sahibi o lmadıkça sonuç almak olanaksız. Yeterli
bilgisi o lmayan kimi medya köşelileri anlamlı, soylu amacı "Bölü
cülük" diye suçluyor ve Bülent Ecevit ' in bölücülükte direnmesini
u n u t t u r m a y a çalışıyor. Kurulan yeni part i C H P ' d e n üye kopar-
madı. Partili o lmayanlar la, C H P ' y c , özellikle yönet imine karşı
olanları, duraksayanlar ı üye yaptı. C H P ' d e n üye ayırarak, bir yerle
re a t a m a yapıp görev vererek, sözvcridc bulunarak, değişik olanak
lar sağlayarak insan kandırmış , ayartmış değildir. Ö n e r e n l e r ,
katılanlar, destekleyenler aras ında sözler inden d ö n e n l e r olma
saydı, asıl birleşme d a h a ö n c e d e n olacaktı. Şimdi kimileri " A K P
2002'dcki oy oranını t u t t u r a m a z " diyor. Çoğunluğu alması bile kö
tü. Part i ağalarını, siyaset demirbaşlarını, mafya, çıkar, dincilik, ta
rikat, aşiret, sermaye, yabancı ilişkililere b a k m a d a n gerçek yurtse
verleri suçlayanlar hiç vicdanlarını d inlemezler mi? Kimler nerde,
kimler kimlerle hiç gözetmezler mi?
19 Mayıs 'ta bayrak krizine, protokol t r ibünler indcki sıkma-
başlılara kim destek veriyor, bunlar kimlere güveniyor? D ü ş ü n m e k
gerekir. Yarın Çankaya'yı ele geçirince devletin başına ne çuvallar
geçirilir, ne çoraplar örülür, ne çarşaflar giydirilir, ne peçeler örtü
lür? Olanlara bakıp olacakları kes t i rmeden uluorta yazıp çizmek,
" G e l e n ağam, giden p a ş a m " tutumuyla çalakalem kara lamak kolay.
Kimlerin kimleri niçin eleştirdiği ve desteklediğini çok kimse bili
yor, anlıyor. İmza ve bildiri a y d m l a n ( l ) boş durmuyor .
Mitingler
Bir kuruluşa malcdilmesi yanlış olan, iktidara ve destekçi lerine
160
ATATÜRK BAYRAĞI
karşı Atatürkçülüğü seslendiren, ayrılıkçılara, bölücülere çağrıda
b u l u n a n mitingler önceki yazımızda değindiğimiz d u r u m l a r dışında
olumlu karşılanmış, başarılı ve etkili o lmuştur . Özellikle oylarını
kul lanmayanlar, d u r a k s a m a içinde olanlar, karars ızlar y ö n ü n d e n
yarar getirmiştir. Kadınlar ve gençler çoğunlukta idi. Partileri, ku
ruluşları aşan yığınlar T ü r k o lmanın mutluluğu, A t a t ü r k ç ü o lmanın
kıvancıyla coşkulu idi. Yıllar önce başlattığımız S a m s u n katıl ımları
yinelenmiş, canlanmıştır . Yunanis tan 'da k indar pontusçu lar yürür,
anıt d ikerken yurttaşlarımızın ölgün d u r m a s ı bek lenemezdi . " N e
şeriat, ne d a r b e " sloganıyla Silahlı Kuvvetler karşıtlığını uygun bul
muyoruz. Kimsenin darbe istediği, beklediği yok. Tersine, olma
ması için iyi niyetli uyarıları var. Bir yanı olumlu, bir yanı o lumsuz
çıkış, anlamı yiten söz olur. Mitingleri b i t i rmek de yanlış. Nefes mi
tükendi? Karşıdaki durmayınca uyarı yine yapılmalı, coşku yine
da lga lanmak, yurttaş yine kaynaşmak, g e r e k e n l e r yine uyarıl
malıdır.
Yalan Dolan
Medyanın büyük kesimiyle te rör aygıtı gibi çalıştığını üzülerek yi
neliyorum. Anayasa M a h k c m c s i ' n i n özelleşt irmeyle ilgili bir ka
rar ındaki karşı oyun on yılı aşan bir z a m a n s o n r a bile gerçekleri
kest i rmenin, gereksinimleri ortaya k o y m a n ı n örneği iken b u n u
amaçlı biçimde eleştiren eski bir kafatasçı, h ü k ü m l ü yazar, d a h a
sonra " A t a t ü r k yaşasaydı" diyerek o n u n z a m a n ı n d a k i koşullara
karşın yaptıklarını, g ü n ü m ü z koşul lar ında ö r n e k a larak nasıl yap
m a m ı z gereğine çağırmamı yadırgamıştı . Bir süre önce de 1975'de
katıldığım bir s e m i n e r d e Adliyc-Felsefe ilişkileri k o n u s u n d a k i se
m i n e r d e bir h u k u k ç u olarak (felsefeci değil) yaptığım konuşmayı
bir felsefecinin adını kullanıp o n u n ilettiğini söyleyerek "Fiki r pe
rişanlığı" ile nitelemişti . İlettiğini söylediği yardımcı doç. dr., ko
n u ş t u ğ u m 7.3.1975 g ü n ü n d e 5 yaşında imiş. Türkiye Felsefe Kuru
m u ' n u n k o n u ş m a m a yer veren kitabını yazara gönderdiği , ne ol
duğu bilinen yazarın da o k u m a d a n , ad ıma duyduğu tepkiyle gc-
161
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
lişigüzel eleştiriye kalkıştığı anlaşılıyor. B e n h u k u k ç u o la rak
katı ldım. K o n u ş m a m ı felsefe y ö n ü n d e n değil, adliye y ö n ü n d e n ele
a l m a k gerekir . N e d e n s e kimileri A t a t ü r k ç ü l e r e kat lanamıyor .
Başka kusurumuz, k ö t ü l ü ğ ü m ü z varsa yazsınlar, düzeltel im, bile
lim. Nice kötüleri , kötülükler i bırakıp bizlere saldırmaları nereler
de ve nasıl o lduklar ının kanıtıdır. Takıntı lardan kendilerini kurta
ramıyorlar. Değişmeler i de olanaksız görünüyor. H i ç mi o lumlu bir
şey yapmadık? Katkı larımız bir gün anlaşılır, anılır.
G e ç e n l e r d e bir m u h a b i r telefonla arayarak ısrarla " d ü r ü s t dav
ranıp söylediklerime aynen yer vereceği" sözünü vererek soruları
na yanıt istedi. Yayımlanınca baktım, sözünde d u r m a m ı ş . Üstel ik
hiç gereği ve gerçeği yokken, " . .mütedeyyinleri üzen açıklama
larıyla.." diye başlamış. G ö r e v d e y k e n ü z m ü ş ü m . H a n g i gerçek mü
tedeyyini insan hakları , özgürlük, demokras i , hukuk, lâiklik, Ata
türkçülük, ulus, ulusçuluk, halkçılık, milliyetçilik, ahlâk, adalet,
barış, yargı bağımsızlığı, anayasanın üstünlüğü üzer? Dinci lere ya
r a n m a , Atatürkçüler i kara lama çabası insanı ne d u r u m l a r a düşürü
yor. Yazık!
Kimileri de kafasını "kafa"ya takmış. Yobazlığın türleri çoktur.
Takıntılar, ruhsal ve beyinsel özürleri g ü n d e m e getirir. " K a f a " ile
" B a ş " kimi z a m a n aynı an lamdadır , kimi z a m a n başka a n l a m d a
kullanılır. Bu sözcükleri içeren nice atasözleri, özdeyişler, deyim
ler, benzetmeler vardır. "Tahta kafa" b u n l a r d a n biridir. B u n u a-
n ımsatmak yeter. Üstel ik kafatasçı bir geçmişten gelenler için kafa
yı iyi ku l lanmak gerekir. Ne diyelim dilleri ve kalemleri kendileri
dir.
Milli M ü c a d e l e D e r n e ğ i yöneticileri başarılı çalışmalarını sürdü
rüyor. Peşpeşe şube açıyorlar. Kut luyorum. A m a yeterli değil. Ba
yanların ve gençlerin yoğunluğuyla halkın ilgisi gerekir.
TÜRKSOLU, sayı: 140, 28 Mayıs 200/
162
ATATÜRK BAYRAĞI
Ulusal Savaşım
Y eni yüzyıl, önceki yüzyıldan ka lan ulusal ve uluslararası sorun
larla birlikte kendi çağının sorunlarıyla boğuşmaktadı r . İnsan
lığın karşı karşıya olduğu güçlüklerin başında açlık, hastalık, savaş
ve doğa yıkımları gelirken siyasal bağlamdaki olumsuzluklar la hak
sızlıklar, inanç ve soy ayrıl ıklarından kaynak lanan karşıtlıklar, var
lığını s ü r d ü r m e çabaları h e m e n ikinci sırayı a lmakta, kimi z a m a n
boyutu vc kapsamı nedeniyle ö n e çıkmaktadır .
G e ç e n yüzyılın başlarındaki Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarını
izleyen Birinci D ü n y a Savaşı d a h a çok milliyetçi akımların, emper
yalist açılımların sonucu olarak yıkıma d ö n ü ş m ü ş , siyasal duyum
suzlukların sonucu sayılan İkinci D ü n y a Savaşı da bir tür kıyım ni
teliğiyle dünyayı sarsmıştır. İnsan haklar ı ve d e m o k r a s i özleminin
birleştirdiği güçlü devletlerin ö n c ü l ü ğ ü n d e kuru lan Birleşmiş Mil
letler, soğuk savaşı önlemeye çalışmışsa da b e k l e n e n o r t a m sağla
namamış, Sovyet Sosyalist Cumhur iyet ler i Birliği'nin dağılmasın
dan sonra bağımsızlık uğraşları ağırlık kazanınca k u t u p l a ş m a n ı n
163
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
sona erdiği sanılarak e k o n o m i k atı l ımlara öncelik verilmiştir. Kar
maşık siyasal o luşumlar ın kendi amaçlar ına uygun d ü z e n oluştur
ma girişimleri, Avrupa Birliği 'nc u z a n a n ortaklık ve uyum çalışma
ları kimi sorunları çözümlemişse de kimi yeni sorunlar ın doğması
na da kaynak olmuştur . Özellikle bölgecilik ve din bağı, birleştirici
olduğu ölçüde ayrımcı da olmuştur .
Avrupa Anayasası 'nın hıristiyan dinine dayandırı lması öneri ler i
sonuca bağlanmış değildir. A B D ' n i n diktatör lük kıyımlarını ve kit
le imha silâhlarını b a h a n e e d e r e k Irak' ı işgali, kuzeyde kürt devle
tini oluşturması, Türkiye'yi bölmeye çalışan te rör ö r g ü t ü n e destek
vermesi, İsrail yandaşlığıyla özürlü Filistin ikilemi, Büyük Orta
doğu Projesi dayatmalar ı , Afganistan uygulamaları, dost görün
düğü ve stratejik or tak saydığı Türkiye'yi oyalaması yetmiyormuş
gibi sözde ermeni soykırımı tasarılarını tehdi t aracı gibi kullanması,
çok kimsenin olasılık vermediği Ulusal Kurtuluş Savaşımı kazana
rak mucize yaratmış Türkler in, Ata türk ilkeleri t e m e l i n d e gerçek
leştirilmiş T ü r k Devrimi ile edindiği düzeyi y i t i rmeme özenini bir
yaşam andı bilerek korumasının anlam ve ö n e m i n i doğrulamak
tadır. Bu anlayış bir yaşam ilkesi değeriyle sıcaklığını ö d ü n s ü z sür
dürecektir . Bağımsız yaşamanın o n u r ve e rdemini yansıtan soylu
bir düşünce, güçlü bir duygu t ü n d ü ğ ü n ü anla tmaktadı r .
Teokratik monarş in in bozukluklarını, kötülüklerini yüzyıllarc;
dayatmış, yabancılarla işbirliğini başarı saymış, yayılmacı ve sömür
geci dış güçlerin topraklar ına yerleşmesine ses ç ı k a r m a m a k bir ya
na bu d u r u m u kurtuluş biçiminde ö n e r e r e k halkını a ldat ıp Ulusal
Kurtuluş Savaşı 'na karşı çıkmış hanedan-hi lâfet karanlığını yaşamış
bir ulusun haklar ına sahip çıkarak bağımsızlığını, özgürlüğünü, ulu
sal egemenliğini kazanıp aydınlanma gönencine kavuşması örnek
bir insanlık gerçeğidir. B u n u u n u t a r a k yitirme olasılıklarını gözardı
e t m e k olanaksızdır.
Batılıların silâhla a lamadıklar ını siyasal ve e k o n o m i k baskılar ve
oyunlarla alma çabalar ının aracı d u r u m u n a düşen kimi sapkınla ı
t ü r e m i ş , bilgiçlik tas layan, k i t a p o k u m a k t a n söz e d e n kimi
164
ATATÜRK BAYRAĞI
karşıdevrimciler Ata türk 'ü , ilkelerini, d ö n e m i n i karalayan ger
çekdışı anlatımlar, insanlık ve terbiye dışı yaklaşımlarla saldırılarını
a r t ı r a r a k cumhur iye t le a m a ç l a n a n d e m o k r a t i k yapıyı yıkmaya
uğraşmaktadır .
Özellikle 1950 sonrasının çoğunluk diktası kalkışmalar ının ürün
leri ve ardılları, kendi kusurlarını, kötü siyasetçilerin kötü yönet im
lerinin sonuçlarını Atatürk i lkelerine ve gerçek A t a t ü r k ç ü l e r e yük
leyerek Türkiye Cumhuriyet i ile A t a t ü r k ' ü n birbir inden ayrılması
olanaksız ve d ü ş ü n ü l e m e z özdeşleşmesini k o p a r ı p yıkmak istemek
tedir. Yurttaşlık bağı yerine din bağını ö n e geçiren şeriatçı-kökten-
dinci-yeni ü m m e t ç i l e r l e d in e k s e n i n d e T ü r k - İ s l â m senteziy le
ırkçılığa kayan sözde milliyetçiler, tarihsel örnekler i , gerçekleri,
T ü r k U l u s u m u n karakter ini ve yapısını u n u t u p kendi kıt akıllarının
doğru l tusunda sonuç almaya ye l tenmektedi r .
G e r ç e k milliyetçiliği, çağdaş milliyetçiliği en uygun biç imde yan
sıtan Atatürk milliyetçiliğinin, soyunun özgün değer ler ine, iyi gele
nekler ine, bağımsız yaşama ü lküsüne sımsıkı bağlı ka larak dostluk,
karşılıklı saygı ve güvenle barış içinde yaşama istenci olduğu, başka
uluslara da böyle bakan bir anlayış o lduğu bilinmelidir. Milliyetçi
lik t u t u c u l u k , üs tün lük, s o y u t l a n m a ve sa ld ı rganl ık deği ldir .
Bağımsızlık, özü ve temel öğesidir. Elbet , t am bağımsızlık!
G ü n ü m ü z d e büyük kesimiyle te rör aygıtı d u r u m u n a gelmiş med
ya; kimi üniversitelerin koruyuculuğunu ve destekçiliğini yaptığı
karşıdevrimciler; siyasal ikt idarın lâik c u m h u r i y e t ve A t a t ü r k
karşıtlığıyla yoğun kadrolaşması ; A t a t ü r k ' ü n "Türk iye Cumhuriye
timi k u r a n Türkiye halkına T ü r k U l u s u d e n i r " sözündeki anlamın
güzelliğini kavrayamamış kimi ayrılıkçı, bölücü, yıkıcılar; değişik
a lanlarda ve kat la rda Atatürkçülükle , cumhuriyetçi l ikle, milliyetçi
likle, yurtseverlikle, insanlıkla, dindarl ıkla asla bağdaşmayan sakın
calı t u t u m ve davranışlar içindeki çıkarcılar, aymazlar, sapkınlar;
hu ulara dayanan, b u n l a r d a n y a r a r l a n a n , bunlar ı ku l lanan ya
bancılar, Kurtu luş ve Kuruluş yüceliğini k a r a r t a n iç ve dış d ü ş m a n
lardır. Amaçlar ı Türkiye Cumhur iye t imi anayasal ni tel ikler inden
165
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yoksun kılıp uydu d u r u m u n a düşürmek, ulusal ilkelerin dışında ve
onlara a ld ı rmadan kendi inanç ve etnik güdüleriyle yaşamaktır . Bu
yıkım oyununa t ü m gücüyle karşı çıkarak ulusal varlığını özgün ni
telikleriyle k o r u m a k , ulusal bağımsızlığını sonsuza değin sürdür
mek, çağdaşlığın ve uygarlığın olanaklarıyla d o n a n ı p özgür, m u t l u
yaşamak ve yaşatmak kendini bu ulusun, bu topraklar ın insanı bi
len, bu değer lere yaraşır olan herkes in borcu ve görevidir. Bu ne
denle Ulusal Savaşım (Millî M ü c a d e l e ) sürmektedir , sürmelidir,
sürecektir. Bu soylu savaşımı gölgeleyen, hepsi en çağdaş Ata türk
ilkelerinin dışına çıkarak, bu anlamlı ilkeleri yozlaştırarak sakıncalı
amaçlar güden, A t a t ü r k ' ü n gösterdiği yönden, çizdiği yoldan
ayrılan karışık ve karanlık kişilerin uğraşı kargaşa ve bozgunculuk
tur. Sapmadır , sapkınlıktır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı 'nı başarıya ulaşt ıran ulusal savaşım, mü-
dafaa-i hukuk ruhu vc kuva-yı milliye ateşiyle yoğrulmuş bir istenç
tir. G ü n ü n ü n tüm olumsuz koşullarına, or tamın elverişsizliğine,
o lanaklar ın yoksunluğuna, yönet imin işbirlikçiliğinc, i d a m fet
vasının ihanet lere ve isyanlara karşın zaferle sonuçlanması, ö lüm-
kalım olgusunun "yoktan v a r c t m e " y e dönüşmes i insanlık için u m u t
ışığı sayılmıştır. Tutsak uluslar için cn belirgin örnek oluşturmuştur .
Dincilerle sarmaş dolaş eski faşistlerle yeni liberal sözde d e m o k r a t
ların kötülemeye çalıştığı d ö n e m , altın kuşağın yarattığı en gör
kemli d ö n e m d i r .
Kimilerinin açık karşıtlığını, kişisel kusurlarını, zamanın kaçınıl
ması güç e k o n o m i k buhranıyla savaş kıvılcımlarını, Osmanl ı bağım
lılarının engel lemeler ini , köktcndinci lcr in karıştırıcılıklarını gö-
zardı edip suçlamak tam bir bağnazlıktır. Serbest Fırka 'n ın kendini
kapatmasını bile sapkınca yorumlar, gerçekdışı anlatımlarla "irti
c a " n e d e n i n d e n soyutlamaya çalışanlar tarihi karar tmaktadı r lar .
B u g ü n ü n olumsuzluklar ını bırakıp kuruluş dönemini lekelemeye
uğraşmak düşüklüğün ne ölçülere vardığını ortaya koymaktadır .
A t a t ü r k ' ü n Büyük Söylevi 'ndeki gerçekleri tersine çevirmek, "res
mî ideoloji" nitelemesiyle katı lmadıkları doğallığı ve uygunluğu
166
ATATÜRK BAYRAĞI
suçlamak, sözde d e m o k r a t ve sözde araş t ı rmacının bilinen tu
tarsızlığıdır.
Siyasal amaçlı oyunlar, özellikle iktidarlar desteğindeki karşıtlık
lar, kalkışmalar, tehl ikenin g ü l ü n ü p geçi lmesine engeldir. D e m o k
rat Parti G e n e l Başkanı A d n a n M e n d e r e s de Vicdan ve T o p l a n m a
Hürr iyet ini K o r u m a Yayası (6187 no. lu) için yaptığı k o n u ş m a d a
" B u m e m l e k e t t e e lbet te mürtec i vardır. Halifeliği can landı rmak,
sal tanatı geri ge t i rmek hülya ve tasavvurları hâlâ bir takım hayalpe
restlerin kafalarında kavak yelleri gibi e s m e k t e d i r " diyerek yasa
laşmayı sağlamış a m a 29.11.1955 günlü D e m o k r a t Part i T B M M
* G r u b u toplant ıs ında "Şahs ım adına ve k e n d i m için sizden i t imat
oyu istiyorum. B e n i m sizin karşınızda d ik ta tör o l m a m a ihtimal var
mıdır? Siz g r u p olarak her şeye kadirsiniz. İsterseniz hilâfeti bile
getirebil irsiniz!" sözleriyle kötü bir çığır açmıştır.
Bugün, G e n e l k u r m a y Başkanı 'nın Washington 'daki Türk ler le
yaptığı g ö r ü ş m e d e geçen " . . . rüyalar ını kâbusa çev i rmek" sözü, ön
ceki bölümleriyle ö n e m s e n m e l i a m a b u n u n silâhlı kuvvetlerimizin
bir Ata türk Ocağı o larak yalnız başına değil ulusla bütünleşerek
ulusal savaşım biçiminde gerçekleşebileceği unutu lmamal ıd ı r .
Ulusal savaşım, savaşla sınırlı değildir. O n u da içeren bir kap
samı yardır. Savaş sonrasının sorunlar ının ç ö z ü m ü n d e de aynı is
tenç, yaratıcı gücün kaynağıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşımdan sonra
siyasal ve e k o n o m i k savaşların süreceği sözüyle 17 Şubat 1923
İ z m i r İktisat Kongrcs i 'ndeki açıklamaları A t a t ü r k ' ü n çağdaş ge
lişmeleri ulusal birlikle e d i n m e özenini kanı t lamaktadı r . L o z a n
Barış Antlaşması görüşmeler i de bir savaşımdır. Siyasal bağ lamda
bir kurtuluş savaşıdır. Cumhur iyet le birlikte başlayan aydınlanma
ve uygarlık atılımları, birbirini izleyen devrimler, anlayıştan kural
lara, i lkelerden k u r u m l a r a u z a n a n bir çağdaş laşma savaşımıdır.
Hukuksal l ık, e k o n o m i k güç k a z a n m a savaşımı g ü n ü m ü z d e de sür
mekted i r . Lâik Ata türk C u m h u r i y e t i ' n c yönelen karşıtlıkları önle-
yip g iderecek bağımsızlık ve özgürlük savaşımı, gerçek d e m o k r a s i
savaşımı iç ve dış dayatmalara karşı sürecektir . Bu savaşımların ko-
167
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
rumaya çalıştığı değer ler ve ulusal yapımız, varlığımızın özeti ve
simgesidir. Sonuç alacak güç, insanlık ve yurttaşlık yükümlülükleri
nin bilincinde gerçek yurtseverlik, gerçek Atatürkçülük, gerçek
milliyetçilik, gerçek demokrat l ık, gerçek hukuka bağlılık, gerçek
saygı, sevgi ve güvenle, ö d ü n s ü z devrimcilikle yaşama geçer. Özve
ri, çalışkanlık, ahlâk, inanç, istek ve birliktelik savaşımın koşuludur.
Dayanı şmadan yoksun, birbirine karşı barış yerine kavgayı yeğle
yen insanlarla savaşım da, savaş da yitirilir. Y ıpra tma ve yıkma ça
baları bu n e d e n l e birbir ine ek lenmektedi r .
Avrupa Birliğimin dayatmalar ı , A B D ' n i n baskıları, yeni projele
ri, uygulamaları, oya lama-aldatma vc tüm askerî ve siyasal oyun
ları, dost bildiğimiz kimi ülkelerin tutumlar ı , kimi komşularımızın
yaklaşım bozuklukları, iktidarın amaçladığı düzen, eğ i t imden eko
nomiye, özel leş t i rmeden petro le , kimlik tar t ı şmalar ından inanç sö
m ü r ü s ü n e değ in t ü m o l u m s u z l u k l a r ı , suskunluk, tepkisizlik,
yazgıcılık, çıkarcılık, şakşakçılık... her şey gözeti lmek, A t a t ü r k ' ü n
kutsal armağanı ve e m a n e t i Türkiye Cumhuriyet i her z a m a n , her
koşulda, her d u r u m d a korunmal ı , d a h a güçlü vc daha iyi kılınması
için ulusal savaşım sürdürülmel idir . Sorumluluk o n u r d u r . Tembel
likle, çıkar gözeterek, kimi beklenti ler vc partizanlıkla " a d a m l ı k "
niteliklerini yit irenler hiçbir savaşım veremezler . Yürekleri yetmez,
beyinleri çalışmaz. Türkiye sevgisi, ulus saygısı, ilkeli vc tutarlı dav
r a n m a özeni, insanlık duyarlığı, kimlik vc kişilik anlayışımız ulusal
savaşım ateşimizdir. İlerici vc d e m o k r a t g ö r ü n m e k özcntisiylc, gös
terilerle, bi iyüklenme ve y a r a n m a çabalarıyla, aşağılık duygularıyla
varlık nedenler imize, yaşam felsefemize karşı çıkanlara ö r n e k dav
ranışlarla yanıt vermeliyiz. Tam bağımsızlığımızdan, özgürlüğümüz
den, ulusal egemenl ik i lkemizden ö d ü n v e r m e d e n tüm değerlerimi
zi, kaynaklarımızı k o r u m a çabamızı artırmalıyız. Ata türk 'e yaraşır
yurttaşlar o lmak özenimizi ulusal bilincimizle güçlendirmeliyiz.
T ü m kötülere, tüm kötü lüklere , kaynaklarımızla varlıklarımızı sat
maya ka lk ı şan lara , sat ı lmış lara, s a p k ı n l a r a , soygunculara ,
yağmacılara, kaçakçı lara, diktacı lara, yalancılara, par t izanlara .
168
ATATÜRK BAYRAĞI
rüşvetçilere, soysuzlara, ahlâksızlara, ikiyüzlülere, T ü r k Devrimi
düşmanlar ına, düşünce, inanç, insan haklar ı ve d e m o k r a s i sömürü
cülerine, ayrılıkçılara, bölücü ve yıkıcılara, mandacı lara , n u m a
racılara, kışkırtıcı ve destekçi ler ine karşı ulusal savaşım. Yı lmadan,
yoru lmadan, d u r a k s a m a d a n . Eşsiz ö n d e r G a z i Mustafa K e m a l Ata
türk 'ü ö r n e k alarak.
TÜRKSOLU, sayı: 142, 11 Haziran 2007
169
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yeniden Merhaba
Yazanınız Yekta Güngör Özden 'le iyileşme sürecinde yaptığımız ilk
söyleşi:
Ö ncelikle, at latt ığım sağlık sorunuyla ilgili T Ü R K S O L U okur
lar ından aldığım "geçmiş o l s u n " dileklerine, beni sağlığa ka
vuşturan hekimler ve onlar ın yakın çalışma arkadaşlar ına, bütün
meslektaş, dost arkadaş , gönüldaş lara ve T Ü R K S O L U ' n a sizin say
falarınızdan teşekkür e d e r e k sözlerime baş lamak istiyorum.
Sağlık d u r u m u m d a h a iyi o l d u ğ u n d a önceki d ö n e m d e olduğu gi
bi, yazılarımla T Ü R K S O L U ' n u desteklemeyi sürdüreceğim.
Ç ü n k ü ben T Ü R K S O L U ' n u çıkaran arkadaş lar ın içtenliğine,
sağlıklı d ü ş ü n d ü k l e r i n e , amaçlar ının iyi o lduğuna ve çabalarının
yararına inanıyorum.
H e r n e k a d a r T Ü R K S O L U gazetes ine v e o r a d a yazanlara
170
ATATÜRK BAYRAĞI
saldıranlar varsa da hiç öneml i değil. K e n d i geçmişlerini, köklerini,
k a r a k t e r ve d ü ş ü n c e yapılarını u n u t t u r m a k için şimdi p a t r o n l a r ı n
buyruğunda, yabancıların kucağında h e r tür lü şaklabanlığı yapıyor
lar. O n d a n sonra da yazıların kişilere bağlı, onlar ın düşünceler ini
yansıtan açılımlar o l d u ğ u n u u n u t u p sanki kadroluymuş, sanki üc-
retliymiş, sanki bir örgütün e lemanıymış gibi değer lendi rmeler le
suçlayıp kendi okuyucularını aldatıyorlar.
Bunlar biliyorsunuz eski solcu geçinenler, eski şeriatçılar, bir uç
tan bir uca gidip gelenler, o r t a d a durmasını bi lemeyenler, becere
meyenler ve kötü niyetlilerdir. Kürtçü, ermenici , şeriatçı, AB'ci,
A B D ' c i , çıkarcı medya kalpazanlarıdır .
H e r z a m a n söylüyorum; T Ü R K S O L U ' n d a yazan diğer arka
daşların yazıları, tutumlar ı , birbirini bağlamıyor, kendi ler ini ilgilen
diriyor. Ö r g ü t değil, bağımsız ve özgür bireyleriz. Irkçı-Turancı,
sentezci de değiliz.
Beni i lgilendiren şey T Ü R K S O L U ' n u n çıkış yani yayım amacı...
T Ü R K S O L U ' n u n ulaştığı insanların benim duygu ve düşünceler imi
öğrenmeler i , bilmeleri. B e n sakıncalı bulduklar ımla doğru bu lup
d e s t e k l e d i k l e r i m a r a s ı n d a k i ayr ımı o r t a y a koyab i l iyorsam
yazılarımı okuyanlar ın da b u n u yapmalar ıdır . Başka a m a c ı m ve
beklent im yok.
Ben 1946 yılında gazete muhabi r i kart ını almışım; 1950'dcn son
ra değişik gazete lerde ve dergi lerde sekreterl ik, müdür lük, köşe ya
zarlığı, sahiplik yaptım.
Vatan gazetesini m a h k e m e kararıyla yed-i âdil o larak yönett im,
bir yıl.
B u n u n dışında elli biri bulan ortak ve tek başına çıkan ki taplar ım
var. A m a kendi ler inin b ü t ü n saçmalıklarını, b ü t ü n satılmışlıklarını,
bütün ikiyüzlülüklerini, b ü t ü n dönekl ikler ini ve b ü t ü n sapkınlık
larını u n u t t u r m a k için başkalarını suçlamayı marifet sayanlar bizim
özgün mesleğimizin ürünler ini de gözardı e d e r e k , yadsıyarak suçla
malarını alaylı ve küçümseyici anlat ımlar la sürdürüyor. Aşağılık
1 7 1
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
duygularını yenemiyor ve aldıkları eczaya kat lanamıyorlar . Milli
yetçiliği ulusalcılıktan ayrı ve ulusalcılık karşıtı sanan, Atatürkçü
lükle ilgisiz sözde milliyetçilerle, küreselleşmeyi anlamayıp ulu-
salcılık-ulus devlet karşıt l ığı o l a r a k s a v u n a n u lus lararas ı ya-
zar(!) l ığa soyunan yabancılaşmış sözde d e m o k r a t l a r aynı çizgiye
düşmektedir ler .
Bunlara karşı kısaca sözü yinelemek istiyorum: H e r havlamaya
başımı çevirsem yolda yürüyemem.
A r k a s ı n a b a k m a s ı n ı sevmeyen bir a d a m ı m . B u n l a r a d a
aldırmıyorum. Onlar ı da beni de toplum ve ilgililer tanıyor. Toplu
m u n yargısı önemli . Bizi tanımayıp yeni tanımaya başlayanların bil
mesi için özet le söylüyorum. Ben Atatürkçüyüm bir, ben ulu
salcıyım iki, ben Kuvayı Milliyeciyim üç. A m a ben yeni m a n d a c ı
değilim, numarac ı cumhuriyetçi değilim, p a t r o n maşası değilim, ya
bancılarla cirit a tan, onlarla d ü ş ü p kalkan bir a d a m değilim.
Ben satılmış değilim, kiralık değilim, kukla değilim ve ben kim
seden (aldığım emekli m a a ş ı m d a n başka) birşey alarak onlara hiz
m e t etmeyi onlar ın gönlünü hoş e tmeye çalışan birisi değilim. Ve
ben Atatürkçü gençlerin her z a m a n destekçisiyim, her z a m a n
yanındayım.
O bakımdan kim ne derse desin ne yazarsa yazsın hiçbirine
aldırış e t m e d e n doğru bildiklerimi yazmaya ve söylemeye sağlığım
elverdiği sürece yurttaşlık görevi sayacağım.
Toplumun gözü, kulağı, dili sayılan medyanın Türkiye 'mizin son
yıllarında içine düştüğü d u r u m u hepimiz biliyoruz.
Büyük bir kesimi üzüntüyle söylemek istiyorum, terör aygıtı gibi
çalışıyor. G e r ç e k l e r i saklıyor. Büyük bir kes imi ik t idar lar
şakşakçılığıyla t o p l u m u yanıltıyor. O b a k ı m d a n Türk iye 'de bana
göre demokras in in baş düşmanı , demokrasiyi i s temeyenler, bizim
gibi Atatürkçüler, Türkiye Cumhuriyet imi savunanlar değil, bu tür
d u r u m a düşenler, yeni mandacı lar , numarac ı cumhuriyetçi ler, in
san haklarını ve özgürlükleri, demokrasiyi ve inancı sömürenlerdir .
172
ATATÜRK BAYRAĞI
Çıkarları için her türlü ilkeyi gözardı e d e n her türlü kavramın an
lamını k e n d i n e göre değiştirip yitirten ve h e r türlü yalanı söylemek
te sakınca görmeyenlerdir .
Bakın size bir ö r n e k vereyim; a d a m ı n biri çıkıyor, " B e n adayım,
Atatürkçü değilim, lâik deği l im" diyor, bu a d a m ı m e d y a "çok par
lak isim, dört dör t lük aday" diye takdim ediyor.
Düşünebil iyor m u s u n u z ? Ata türkçü d e m e k , Türkiye 'n in bağım
sızlığını, özgürlüğünü, ulusal egemenliğini, çağdaşlaşmasını iste
mektir . Şimdi bunlar " B e n Atatürkçü deği l im" d e r k e n hepsini red
d e d e n , hele lâik olmadığını söyleyip bana göre b ü s b ü t ü n çağdışına
düşen bir adamı " Ç o k parlak bir isim, d ö r t dör t lük bir aday" diye
s u n m a n ı n anlamı ne oluyor?
"S i s tcm"in ne o lduğunu bi lmeyenler sırf Ata türk 'ü küçül tmek ve
yaptıklarını kara lamak için Ata türk 'e saldırıyor.
O n u n zamanındaki koşulları ve or tamı u n u t a r a k birçok k o n u d a
yararlı değil zararlı o lduğunu söylüyorlar. E k o n o m i k d u r u m u , zo
runlu devletçiliği akılsızca eleştiriyorlar. A m a 1950 sonras ına hiç
değinmiyorlar.
D a r ' ü l F ü n u n ' d a n üniversiteye nasıl geçildiğini, A t a t ü r k ' ü n bu
k o n u d a neler yaptığını gözardı edip üniversiteleri mahvett iğini söy
lüyorlar.
M ü d e r r i s l e r d e n ç o ğ u n u n Kurtuluş Savaşı 'mızda Atatürk ve arka
daşlarına karşıtlıklarını, Türkiye için ne kötülükler yaptıklarını
kimlerle işbirliğinde bulunduklar ını unutuyor lar .
Son z a m a n l a r d a da bunu d a h a açık yapmaya başladılar, Anayasa
yanlılığını, tüm nitelikleriyle birlikte Türkiye Cumhuriyet i yan
lılığını sakıncalı sayan aklı evveller çıktı.
Türk iye C u m h u r i y e t i m d e n yana o l m a k d e m e k b a n a g ö r e :
Akıldan yana olmak, bağımsızlıktan yana olmak, çağdaşlıktan, uy
garlıktan yana olmak, insanlıktan, d e m o k r a s i d e n , barıştan, bilim-
' n, h u k u k t a n yana olmak demekt i r .
173
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Türkiye Cumhur iyet i 'n in kimsenin bir karış toprağında gözü ol
madığını herkes biliyor.
B u n a karşın gerek L o z a n Barış Antlaşması 'yla e lde ettiği hakları ,
gerekse kendi d u r u m u n u n g ü n ü m ü z d e getirdiği olanaklar ı e lde
e d e m e m e s i n e , Avrupa Birliği'nin iç işlerimize karışmasına, Ameri
ka 'nın dışişlerimizde t a m a m e n e g e m e n olmasına ve I M F ' n i n de
e k o n o m i k d u r u m u m u z u yönetmes ine ses çıkarmıyorlar.
Soyguncular, hor tumcular , din sömürücüler i , din tacirleri de di
yebilirsiniz b u n a , yalancı lar, s a h t e k â r l a r , bölücüler , yıkıcılar,
anarşistler, dönekler , hainler hepsini unutuyor lar . Bunlara tek söz
söylemiyorlar. Benim yaptığım ve sizin yaptığınız ne imiş ki zararl ı
o lan? H e p ka lemler ine vc dillerine bizi do lamaya çalışıyorlar. Ya
lancılığı ustalık sanıyorlar.
Bir kere bir insan karşısındakini en az kendisi k a d a r saygın ve
onur lu saymazsa ben o insanın saygınlık ve o n u r u n d a n kuşku du
yarım.
Biz kimsenin kişiliğine saldırmıyoruz. B e n i m öyle bir d ü ş ü n c e m
yok; a m a insanın diline gelenleri söylemesi de terbiyesi gereği bazı
sınırlar istiyor, ben o b a k ı m d a n susuyorum. Yoksa onlar ın dedikle
rinin daha ağırını vc onlar ın yaraşır olduklar ı sözcük ve ni te leme
lerle onları karşı lamasını bal gibi becerir im. A m a bana, geçmiş
meslek deneyimler ime uygun düşmüyor, yakışmıyor.
Ayrıldığım yerlere toz konmasını , gölge düşmesini i s temeyen bir
a d a m olduğum için özet le böyle söylüyorum.
Son günlerde Anayasa M a h k c m c s i ' n e saldırmaya başladılar. Bir
kez daha söylüyorum; A t a t ü r k gibi, Türkiye Cumhuriyet i gibi, lâik
lik gibi değerlerin, k u r u m ve kişilerin b a n a göre hiçbir savunmaya
gereksinimi yoktur.
Anayasa M a h k e m e s i de öyle. 1980'li yıllarda Tarabya'da sanıyo
r u m o z a m a n ki Tercüman gazetesinin öncülüğüyle bir pane l dü
zenlenmişti . O r a d a T u r h a n Feyzioğlu Anayasa M a h k e m e s i ' n i n üç
174
ATATÜRK BAYRAĞI
kez ihtilâli önlediğini anlatmıştı .
B u n u n farkında değiller. Tıpkı asker in konuşmasının, görevi ge
reği yüklendiği sorumluluklara ilişkin açıklamalarının, öner i ve
uyarılarının ve h a t t â dileklerinin siyasal sayjlmasındaki saçmalık gi
bi.
Anayasa M a h k e m e s i Anayasayı yorumlarıyla güncelleşt ir ip yeni
leyen k u r u m d u r . Anayasa M a h k e m e s i 1961 Anayasas ından beri
Türkiye Büyük Millet Meclisi 'nin e l inden al ınan "tefsir" yetkisinin,
"Anayasaya uygunluk denet imi"y le, yasaların Anayasaya uygun
luğunu d e n e t l e m e görevinin Anayasa M a h k e m e s i ' n e verilmesiyle
bu k o n u d a Anayasa y o r u m u n d a son ve kesin sözü söyleyen or
gandır. U l u s adına karar verir, bağımsızdır.
Bir yasa Anayasa M a h k e m c s i ' n i n d e n e t i m i n d e n geçmcmişse uy
gulanır olması Anayasa M a h k c m e s i ' n i n son k a r a r ı n d a değindiği gi
bi o n u n hukuka uygunluğunu göstermez.
Ancak Anayasa M a h k e m e s i ' n e d e n e t i m e gelecek, Anayasa M a h
kemesi "Anayasaya aykırılık y o k t u r " diye r e d d e d e c e k , o z a m a n hu-
kuksallığı tartışılmaz.
Z a t e n Anayasa " u y g u n d u r " d e m e z . Niye d e m e z ? Anayasa ge
reğince on yıl sonra, eskiden d a h a azdı, yeniden aynı konu Anaya
sa M a h k e m e s i ' n e getirilebilir.
B u g ü n " u y g u n " demişse yarın aykırı diyebilir. A m a bugün
"aykır ı" görmeyebil ir yar ınki koşul larda bir aykırılık olabilir.
O n e d e n l e de Anayasa M a h k e m e s i "Anayasaya aykırıdır" d e m e
dikçe yasaların uygulanması Anayasa M a h k e m e s i ' n i n d e n e t i m i n e
s u n u l m a m a s ı yüzünden Anayasaya uygunluğunu göstermez.
Ulusal h u k u k u n kaynağı Anayasadır . Şimdi ikide bir sataşıyorlar;
" A n a y a s a M a h k e m e s i siyasal karar vermiş" . Anayasa M a h k e m e
si 'nin işlevi siyasal a m a karar lar ı siyasal değil. Tıpkı aşçıların yap
tığı yemekler i başkasına sunmas ına benzer .
Anayasa M a h k e m e s i siyasal bir m e t i n o lan siyasal görüşlerin top-
175
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
lanıp ulusa sunulması an lamını da taşıyan yasaları d e n e t l e r k e n el
bet te vereceği kararlar ın sonuçları siyasal olacaktır; a m a karalar
h u k u k s a l m e t i n l e r d i r , A n a y a s a kural ı d e ğ e r i n d e d i r . Kat ı l ıp
kat ı lmamak ayrı, uyulması zorunludur . Bilimsel yönden saygılı bi
ç imde eleştirilecektir. Karşı çıkıp saldırmak ilkellik vc bağnazlıktır.
H e l e siyasal amaçla saldırı çok çirkindir. K ö t ü örnekler g iderek
artıyor.
Bir kez Anayasa M a h k e m e s i Anayasanın 153/2. m a d d e s i n d e
yazdığı gibi "Kendis ini anayasa koyucu yerine koyamaz, yeni bir uy
gulamaya yol açacak biç imde karar v e r e m e z " sözü bile fazla. Z a t e n
veremez. Bu sağlık m e m u r u n a "sen doktor luk yapamazsın", m ü d ü
re "sen genel m ü d ü r l ü k y a p a m a z s ı n " demeye benzer. Z a t e n yapa
mazlar.
A m a Anayasa M a h k e m e s i öyle bir iptal kararı verir ki yeni du
rum kendiliğinden doğar. O n a uymak zorunluluğu d a v a r . Milletve
killeri Anayasanın 81. maddes i , C u m h u r b a ş k a n ı ise 103. maddes i
gereğince and içiyorlar. Ne için and içiyorlar? Andlar ında ne diyor
lar; Atatürk İlke vc İnkı lâplarına, ayrıca lâiklik ilkesine, hukuka
bağlılıktan, Anayasaya s a d a k a t t e n ayrı lmayacaklarına. Peki, Ana
yasamın 153. maddes in in son fıkrasında "Anayasa M a h k e m e s i ka
rarları yasama, y ü r ü t m e vc yargı organlar ında, idare makamlar ını ,
gerçek ve tüzel kişileri bağ lar" diyor. Yalnız kelebekleri bağlamıy
or.
Peki, Anayasanın 2. m a d d e s i n d e lâiklik var. Anayasa M a h k e m e
si de üniversi telerde s ıkmabaşın kullanılamayacağını 1989 kararıy
la ortaya koymuş. Karar herkesi bağlıyorsa, bu beyefendiler de
, Anayasaya bağlılık andı içmişlerse, Cumhuriyet in Anayasal nitelik
İcrinin başında da lâiklik geliyorsa nasıl o lup da lâikliğe karşı ko
n u ş u p davranıyorlar? H â l â nasıl o l u p Anayasa M a h k e m e s i karar
kırına karşın "Biz s ıkmabaşı serbest bırakacağız" diyorlar, söz veri
yorlar vc "lâiklik" d e n d i ğ i n d e de kavga çıkarıyorlar. Andlarına
bağlılar mı bunlar? A n a y a s a M a h k e m e s i , kararlarıyla toplumsal
barışı sağlıyor, Anayasa M a h k e m e s i , siyaseti ahlâk çerçevesi içinde
176
ATATÜRK BAYRAĞI
tutmaya çalışıyor. Asıl adalet budur . G e r ç e k d e m o k r a s i l e r d e , hu
kuk devlet inde Anayasa değ i şmeden Anayasa M a h k e m e s i k a r a r m a
karşı yasa çıkarı lamaz.
O b a k ı m d a n Anayasaya saldırıların t ü m ü yanlıştır. Anayasa
M a h k c m e s i ' n i n k a r a r ı n a kat ı lmadığ ım b ö l ü m ü n ü söylemişt im.
A m a saygı ile uyarım.
Bana göre Meclis 184'te toplanır . O y l a m a biçimi gizli oy ol
d u ğ u n d a n , salona girip oy vermek isteyenlere, sa londa b u l u n u p da
oy v e r m e d e n gideceklere de engel o lmak olanağı b u l u n m a d ı ğ ı n d a n
oylamanın sandıkta 367 oyla bitmesi gerekiyor. S o n u ç oyu geçerlik
için yeterlidir.
"Bu karar bizim işimize gelmiyor, bizim g ö r ü ş ü m ü z e uymuyor,
biz buna kat ı lmıyoruz" diye Anayasa M a h k e m c s i ' n i siyaset yap
makla suçlamak ve çirkin sözlerle e leşt i rmek " A n a y a s a m ı n o m u r
gası kırıldı, Anayasa siyaset yapıyor", " M u h a l e f e t başka kurumlar
dan emir alarak çalışıyor" gibi suçlamalarla t o p l u m u karış t ı rmanın,
yeni anlaşmazlıklara sürük lemenin ve gerginlik y a r a t m a n ı n hiçbir
anlamı yoktur.
Asıl bunların üzer inde durulacak vatana ve Anayasa 'ya sadakat-
la uyuşup uyuşmadığı denet lenecek, i rdelenecek o lan bu sakıncalı
tutumlardır .
İkide bir söylüyorlar; Anayasa M a h k e m e s i özel leş t i rmede şöyle
söylemiş. Anayasa M a h k e m e s i Anayasaya göre k a r a r verir, yasala
ra göre karar vermez.
Hele hiçkimsenin keyfine göre karar vermez. Tansu Çillcr'in za
manında söylemiştim, bir kez d a h a söylüyorum "Deği l Türkiye 'de,
dünyada Anayasa M a h k e m e s i n e buyruk verecek kişi ve kurum yok
u n . "
İçinde belli görüşten insanlar olabilir. İçine belli görüşte insan
ların sokulduğu savları bulunabilir; a m a kurul o larak verilen karar
lat hiçbirisini yansıtmaz, yalnızca adaleti ve Anayasayı yansıtır.
177
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Anayasa M a h k e m c s i ' n i n Anayasa 'nın 102. maddesiyle verdiği
karar doğrudur . Kaldı ki 367 sorunu yeni g ü n d e m e gelmiş değildir.
Ta E r b a k a n z a m a n ı n d a n beri 367 tart ış ı lmaktadır. Bu yeni bulun
m u ş bir şey değildir. Z a t e n Anayasa 'da vardır.
Eski Yargıtay C u m h u r i y e t Başsavcısı'nın yazısıyla yeniden ortaya
getirilmesi ve yayınlandığı yerlerin bu k o n u d a direnmesi sanki yeni
bir olay ve kuralmış gibi algı lanmasına n e d e n oldu. O n u n da ger
çekle ilgisi yoktur.
Bir de Anayasa M a h k e m e s i n e siyasi partili üye seçilemeyeceği
söyleniyor.
D e m o k r a s i l e r d e , uygar ü lke lerde her yurttaş bir d e m o k r a t i k kit
le ö r g ü t ü n ü n değil, birkaç d e m o k r a t i k kitle ö r g ü t ü n ü n üyesidir. Ve
avukatların part i üyesi olması çok doğaldır. A m e r i k a ' d a avukatlar
la yargıçlar aynı b a r o n u n üyesidir. A lmanya 'da yargıçlar parti üye
sidir.
15 yıl avukatlık yapmış birisinin kim seçerse seçsin o n u n etkisin
de kalmayacağı, özgür çalışacağı bir gerçek olarak kabul edilmeli
dir.
Ben 197(S'de başvurdum, 11 Ocak 1979'da Cumhur iye t Senato-
s u ' n d a 5 grubun oylarıyla Anayasa M a h k e m e s i ' n e asıl üye seçildim.
Seçi ldiğim z a m a n C u m h u r i y e t H a l k Par t i s i 'n in B a ş h u k u k
Müşaviriydim. Yüksek D a n ı ş m a Kurulu üyesi o lduğum için de tü
zük gereği Part i Meclisi üyesiydim.
B u n a kimse ses ç ıkarmadı . Bir avukatın part i üyesi olması doğal.
Par t i üyesi o lmayan sıradan, bu iş lerden anlamayan ilgilenmeyen
bir insan mı gelsin Anayasa M a h k e m e s i üyesi olsun? N a m u s l u ve
şerefli insanlar yalan söyleyemezler. Yalan ve iftira dışında hiç kim
se benim oyumun, falan karar ın alt ındaki imzamın, filân part iden
y a n a ya da karşı o l d u ğ u n u da söyleyemez.
Şimdi özetle söylemeye çalışıyorum. Bunlar ın tersi o lan yazıların
k i m e hizmet ettiğini değerl i okuyucularımızın saptaması, öğrenme
178
ATATÜRK BAYRAĞI
si, bilmesi gerekiyor.
D e m e k ki m e d y a büyük çoğunluğuyla iyi çalışmıyor. Anayasa
M a h k e m e s i ' n e saldırıda birleşiyorlar. İzlencelerini izlemek yeter.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç T ü z ü ğ ü ' n c aykırı biçimde al ınan
Meclis kararlar ı eylemli İç T ü z ü k değişikliği o l d u ğ u n d a n Anayasa
Mahkemcs i 'n in d e n e t i m alanına girer. Anayasa M a h k e m e s i Ana
yasa değişikliklerini öz y ö n ü n d e n değil, ancak biçim y ö n ü n d e n ve
şu üç koşulla sınırlı o larak denet ler : Teklif ve oylama çoğunluğuna
ve ivedilikle görüşülemeyeceği gereğine uyulup uyulmadığı. Bun
larda bir aykırılık yoksa başka aykırılıklar iptal n e d e n i o lamaz.
Silahlı kuvvetlere saldırıda da birleşiyorlar. O l u r o lmaz sözler
söylüyorlar. Tut turmuşlar k ö r ü k ö r ü n e AB yandaşlığı, A m e r i k a
b u y r u ğ u n d a n ç ı k m a m a , A m e r i k a ' d a n k o r k m a - ç e k i n m e , Ulusal
Kurtuluş Savaşı vermemiş tutsak o lmuş bir u lusmuşuz gibi bugün
dc bize 1919 vc 20'nin mandacıl ığını dayatmaya çalışanlar var. Bun
lar köşe başlarına yerleştikleri gazete lerde h e r şeyi söylüyorlar.
Şımarıklık ve şirretlik yoğunlaşıyor. Bu çirkinliklerin karşısında in
sanın elbet isyan edesi geliyor.
Biz a r a d a sırada duygu ve düşüncelerimizi ölçülü biçimde halka
duyurmaya çalıştığımızda kötü insan olarak tanıtılıyoruz.
Bunlar ın yaptığı hizmetler le bizim yaptığımız hizmet ler yan yana
getirilip tartılırsa s o n u c u n ne olduğu d a h a saydam biçimde görülür.
Medya böyle olmamalı . Devlet, ülkeyi ve ulusu kapsayan bir in
san ve hukuk k u r u m u d u r . Devlet düşmanlığı , ayrımcılık, yıkıcılık,
te rör karşısında duranlar ın baş ında m e d y a gelmelidir. Olanlar Tür
kiye'mize oluyor. Bil inenler de olsa, y inclcnsc de g ü n ü m ü z koşul
lar ında d e ğ i n m e k , ilk k o n u ş m a m ı z d a v u r g u l a m a k yarar l ıd ı r
kanısındayım.
Sonraki k o n u ş m a l a r d a seçimlere yer veririz.
TÜRKSOLU, sayı: 145, 9 Temmuz 2007
179
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Seçim Ortamı
Yazanınız Yekta Güngör Özdenle yaptığımız söyleşinin ikinci bölümü.
B izim demokras imizin kendimizce özgü bir biçime sokulduğu
ülkenin g ü n ü m ü z d e k i koşulları o r t a d a gerçekleriyle apaçık
belli oluyor 1924'lü yıllarda Terakkiperver Cumhuriyetç i Part imin
açılıp kapanması , d a h a sonra 1930'lar da Serbest C u m h u r i y e t
Fırkası 'nın açılıp kendini kapatması gerçekleri ortaya koyuyor ki
Türkiye 'de Ata türk başta söylediği gibi, Cumhuriyet i demokras iye
yaşama geçiş biçimi o l a r a k t a n ı m l a m ı ş ve öyle uygulamaya
başlamıştır. A n c a k o n u n özlediği ve u m u t ettiği gelişmeler siyasal
ve toplumsal a n l a m d a olmadığı için ü lkemizde C u m h u r i y e t e katla
namayanlar ın başını çektiği açık ve kapalı kalkışmalar sürdüğü için
bu deneyimler başarıyla sonuçlanmamışt ı r . Bunlar ı g ü n ü m ü z ü n
numarac ı cumhuriyetçi ler i ters ine çevirip Ata türk 'ün d iktatör ol
duğuna varacak k a d a r yalanlarla süsleyip halka anlatmaktadır lar .
Almanya dan Türkiye 'ye gelen bilim adamlar ının kendil ikler inden,
istekle Türkiye 'ye geldiğini sığınma olmadığını söylüyorlar. Halbu
180
ATATÜRK BAYRAĞI
ki ikisi de var. H e m HiÜer ' in z u l m ü n d e n A l m a n y a ' n ı n o günkü ağır
koşul lar ından kaçıp en güvenli yer o larak Türkiye'yi buluyorlar,
h e m de A t a t ü r k ' ü n istemesi üzer ine Türkiye deki ünivcrsitcl ge
lişmeyi daha da hız landırmak için Türkiye 'ye geliyorlar. Bu olaylar
1945 de İ n ö n ü ' n ü n 19 Mayıs 'taki k o n u ş m a s ı n d a n sonra parti lerin
kurulması, peş inden 1950 de seçimlerle demokras iye geçildiğinin
yaygınlaşması söylemleri b a n a göre Türkiye de d e m o k r a s i n i n ger
çekleştiğini asla kanıt lamıyor. Bir kez d e m o k r a s i bir b ü t ü n d ü r .
"Yasama organlar ında demokras i var, yargısında yok, yargısında
d e m o k r a s i var, üniversitesinde yok, ünivers i tede d e m o k r a s i var, so
kağında yok, k a r a k o l u n d a demokras i yok, has tanes inde var" gibi
konuşmalar ın, eleştirilerin hiç birisinin gerçek yanı yok. D e m o k r a
si eğer varsa ülke yaşamının her kat ında, her a lanında, h e r bağlam
da gerçekleşmesi ve o n u n yurttaşın tadına varacak biçimde de bi
lince yerleşmiş olması gerekir. E ğ e r böyle olsaydı bugün çektiğimiz
sıkıntının hiç birini çekmezdik. D e m e k ki, bana göre, Türk iye 'de
olsa olsa bir çeyrek demokras i var, gerçek d e m o k r a s i yok. Açık açık
söylüyorum.
Şjmdi b u n u n olmadığının farkına v a r m a m ı z için çok iyi i rde leme
de b u l u n m a k gerekmiyor. Açıp bakın bu g ü n ü n yönetici lerine, açıp
bakın 1950 sonras ındaki gelişmelere. M e n d e r e s ' i n önceleri " B u
m e m l e k e t t e şeriat devletini isteyen hayalperest ler var" diyerek
Toplanma ve Vicdan Hürr iyet i K a n u n u ç ıkarmas ından ö n c e Ata
türk 'ün büst lerine yapılan saldırı nedeniyle yaptığı k o n u ş m a vardır.
Sonra T o p l a n m a vc Vicdan Hürriyet i K a n u n u ' n u çıkarırken de
Meclis ' te yaptığı bir k o n u ş m a var a m a b u n d a n d a h a s o n r a da geli
yor, 1955 yılında g r u b u n u n kendisine karşı tavır aldığı kuşkusuna
düşünce ben sizin dediklerinizin tersini yapar mıyım? Siz isterseniz
hilâfeti bile geri getirirsiniz" diyor. B u n d a n sonra da "Mil le te mâ-
lolan ve mâlolmayan inkılaplar" diye yeni bir tar t ı şma konusu açıy
or. Bunlar gösteriyor ki d a h a cumhuriyet i ö z ü m s e m e m i ş olan in
sanlar, hâlâ din devletinin yakınlığını duyanlar demokras iye asla
yakın olamazlar .
181
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
O n d a n sonraki d ö n e m e geçersek... 1960'larda "Yollar yürümek
le aş ınmaz", " B a n a sağcılar a d a m ö ldürdü dedir temezsiniz", "Tes
pih çeken elle silah çeken el bir o lmaz" , " D ü n d ü n d ü r bugün bu
gündür" , "Mcclis ' in ü z e r i n d e Anayasa M a h k e m e s i , h ü k ü m e t i n
üzer inde Danıştay o lmaz" . "Bu Anayasa bize lükstür" diyenler. Oy
sa dünyanın üç d ö r t güzel anayasas ından biri Türkiye Cumhur iye-
ti 'nin 1961 Anayasası idi. O n d a n sonraki yıllarda "Kadayıfın altının
k ı z a r m a s ı n d a n sözedenler, " D e m o k r a s i y e geçiş kanlı mı kansız mı
olur", " B e n i m p a r t i m e oy vermeyenler pata tes d i n i n d e n d i r " diyen
vc din sömürüsünü başbakanlık k o n u t u n a çıkaran, şeyhlere yemek
veren Başbakanlar çıktı. O n u n arkas ından başına eşarp bağlayıp
mezarl ıklarda d u a etmeye, "Devlet dinin h izmet indedi r " diyen bir
başbakan geldi. Peşinden, kadınlarımız şeriata karşı yürüyünce
"Şeriat dindir dine karşı y ü r ü n m e z " diyenler çıktı. D a h a sonra da
açıkça söyleyeyim Bülent Eccvit ' in " G a r d r o p A t a t ü r k ç ü l ü ğ ü "
ayrımı ile " İ n a n ç l a r a saygılı lâiklik" sözü g ü n d e m e eldi. Lâiklik ba
na göre demokras in in de kaynağıdır. O halde lâikliğe karşı o lanlar
lâikliğin ancak dinlerin olduğu yerde b u l u n u p bulunmadığını bil
meyenler vc din s ö m ü r ü s ü n d e n oy alarak ikt idarda kalacaklarını
z a n n e d e n l e r demokras iye kat lanamayanlar , onu kötüye kullanan
lar o n u kat lcdcnlcrd i r .Ama Türkiye 'nin bir şanssızlığı demokras i
nin katilleri demokras i şehidi diye anı lmaktadır . Ya g ü n ü m ü z ü n
Başbakanı 'nın önceki vc şimdiki sözleri.
Türk-İslam sentezini dile getirdiler, o yürüyc yürüye nereye gel
di? Amer ika 'n ın Büyük O r t a d o ğ u Projcsi 'ndc "Ilımlı İ s lâm" dayat
masına k a d a r geldi.
Bakınız sözden söze geçiyorum demeyin.. . İsrail Filistin'e yürü
yor, istediği baskıyı yapıyor, Bakanlar ını tutuklamaya kadar, Lüb
nan' ın içine giriyor. O n a hiç kimse ses çıkarmıyor. Biz Irak ' ın içine
girmek, Kerkük 'e Bağdat 'a girmek istemiyoruz. Yalnız Irak ' ın ku
zeyinde yuvalanan te rör örgütünü, bu başbclâsını yok etmeye
çalışıyoruz ki terör d ü n y a d a herkesin başına belâdır. A m e r i k a Irak
sanki kendi toprağıymış gibi ona da m ü s a a d e etmiyor. Niye İsrail 'e
182
ATATÜRK BAYRAĞI
ses çıkarmıyor da Türkiye 'nin kendi varlığını k o r u m a s ı n a A m e r i k a
karşı çıkıyor? B ü t ü n bunlar Türkiye 'deki yönetici lerin demokras iy i
a n l a m a m a l a r ı n d a n , iyi a lg ı layamamalar ından kaynak lanan t u t u m
ların sonucudur . İşte b u g ü n ü n ikt idarına bakınız. Açıkça söylüyo
r u m eğer R e c e p Tayyip E r d o ğ a n Ata türkçü ve lâik ise ise ben deği
lim. Şimdi z a m a n z a m a n alt-kimlik üst kimlik tart ışmalarını açtılar,
" T ü r k U l u s u " d e m e k t e n kaçındılar. T ü r k olduklar ını söylemekten
kaçındılar. " T ü r k " sözcüğünü bir ırka özgü sandılar, bir devletin
yurttaşlarının t ü m ü n ü kapsayan bir kimlik o lduğunu u n u t t u l a r ve
u n u t t u r m a y a çalıştılar.
Şimdi seçimlere geliyoruz. Ne diyorlar? " S ö z milletindir, şimdi
cumhurbaşkanın ı halk seçecek"... Bunlar ın hepsi yalan. Ü m m e t ç i
a d a m "mil le t" nedir kabul e tmez. Millet, din d e m e k t i r A r a p ç a ' d a .
U l u s yapısına karşı çıkanların "Mil let in seçmesini engel l iyorlar" di
ye yaygaralarının aslı esası yoktur. Ç ü n k ü bunlar millet sözcüğüyle
bile ümmet i kastediyorlar. Nc d e m e k d e m o k r a s i l e r d e c e m a a t l e r ?
Ne d e m e k gerçek dindar lar ın olduğu yerde kendi kutsal ki tap
lar ından kendi peygamber inden başkasının peşine d ü ş m e k ? Olsa
olsa o k o n u d a açıklayıcı bilgiler veren, o dinin kutsallığını ve ilke
lerini halka daha iyi anla tan görüş sahibi ve yazarlar olur, bilimsel
çal ışmalar olur. B u n u n dışında cemaatt i r , şeyhtir, aşiret başkanı
bunlar nc d e m e k ? Bunlar ın hiçbirisinin demokras iy le ilgisi yok. Bu
g ü n ü n iktidarı da b a n a sorarsanız dünyanın h e r yer inde iktidarlar
kendi devletlerini ve düzenler ini k o r u m a k t a en öneml i ve başlıca
görev olmasına karşın Türkiye 'nin iktidarı rej ime karşıdır. Lâik
Türkiye Cumhuriyct i 'n i karşıt ları ele geçirdi. Bu da işte d e m o k r a
sinin değerini b i lmememizden kaynaklanıyor. Seçimlere dikkat
ederseniz, görüşlerimi söyleyeceğim, Siyasi part i ler d e m o k r a t i k ge
lenekleri iç yaşamlarına yansıtmış değiller. Türk iye 'de siyasetle ve
siyasi partilerle ilgili d a h a geniş açıklarsam siyasal h a k ve ödevlerle
ilgili Anayasa kuralları ö b ü r değişmesi g e r e k e n m a d d e l e r gibi al
baştan değişmeli. Siyasi Part i ler Yasası değişmeli siyasi part i lider
lerinin saltanatına, sultasına despot luğuna d ik ta tör lüğüne son ve-
183
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
rilmelidir. Seçim yasaları değişmelidir. O n a , siyasi part i ler yasasına
koşut olarak. Ve T ü r k i y e ' d e seçmenin istenci Meclis 'e olabildiğine
ve alabildiğine yansımalı. Türkiye 'de bu yok. Milletvekilleri sözde
seçimle geliyorlar, hiçbir seçim biçimsel bir seç imden başka bir şey
değil. Seçmenler gidiyor kendi ler ine hazır, seçilmiş değil a tanmış
d u r u m d a olan milletvekili çizelgesine mühür ler in i basıyorlar o ka
dar. Sizin herhangi bir ismi yazmanıza, herhangi beğenmediğiniz is
mi çizmenize o lanak tanıyor m u ? Tanımıyor. Ö n e m i de kalmıyor.
Tercih de yok biliyorsunuz. Ne yapıyorlar? Parti lerin üzer ine "Evet
m ü h r ü " basılınca o part inin önerdiği milletvekili adayı seçilmiş olu
yor. Kim öner ir onlar ı? Part i yönetimleri . Parti lerin kendi üyeleri
dc toplanıp seçiyor değiller. Ön seçimler bile lafta kalıyor. Vc o n u
da her part i ancak istediği yerde yapıyor. Bütün bu d u r u m l a r Tür
kiye'de siyasal yaşamın başlıca öğeler inden biri olan siyasal parti le
rin d e m o k r a s i d e n uzaklığının kanıtıdır. D e m o k r a s i dediğimiz za
man yalnızca part i ler yalnızca seçimler olmaz. Muhalefet le olur.
Muhalefetsiz iktidar dünyanın her yerinde, her rejimde var. A m a
asıl demokrat ik iktidarlar, muhalefet ler i özgürce çalışan iktidar
lardır. Türkiye'de bu da söz konusu değil.
Bütün partileri kapsayan bir H a z i n e yardımı var o da sakıncalı.
Niye? Ben part i ler in kendi ler ine uygun gelirlerini toplamalar ını ,
kendine uygun giderlerini yapmalar ını kendi paramla halkın, ulu
sun paralarıyla niye sağlayayım? H a z i n e yardımıyla, part i lere veri
len parayla yüzlerce h a s t a n e açılır, onlarca üniversite kurulur. Bun
lar çok sakıncalı şeyler. "Nefes ine güvenen borazancı başı o l u r " di
ye bir söz vardır .Her part i kendi üyesinden alır, çalışır vc ayağını
yorganına göre uzatır. Böylece kent ler çöplüğe, pislik d e p o s u n a
d ö n m e z kardeşim.
D e m o k r a t i k yaşam için d e m o k r a t i k yapı lanma gerekir. Çoğulcu,
katılımcı, kurallar vc k u r u m l a r düzeni olan demokras i , anlayıştan
yapılanmaya u z a n a n geniş bir a landa haklar vc özgürlüklerin en uy
gar, en çağdaş açılımını amaçlayan, özellikle azlığın haklarının
çoğunlukça güvenceye bağlandığı bir yönet im biçimidir. D c m o k r a
184
ATATÜRK BAYRAĞI
siyi yalnız siyasi part i ler le ya da seçimlerle geçerli saymak yanlıştır.
D e m o k r a s i toplumsal yaşamı tümüyle kucaklayan, yöntemler , bi
çimler, ilkeler ve kurumlar la gerçekleşen hukuksa l düzendir . Yurt
taşların duyarlık ve özeniylc güvence altına alınır. D a h a iyi yönet im
öngörülerek, paylaşımı yaygınlaştırarak, h e r yurttaşı ü lkenin h e r
varlığının sahibi, h e r s o r u n u n sorumlusu sayarak gerçekleştir i len
seçimler, ö r g ü t l e n m e özgür lüğünün kurumlar ı o lan siyasi parti ler
le sürdürülmektedi r . Anayasamın 68. maddes in in ikinci fıkrasında
siyasal partilerin, d e m o k r a t i k siyasal yaşamın vazgeçilmez öğeleri
olduğu vurgulanmıştır . D e m o k r a s i ve devlet için bu ö lçüde öneml i
sayılan siyasal parti lerin de devlete ve demokras iye yaklaşımlarının
özlenen, bek lenen içtenlikte ve gerçeklikte olması istenir. Ka
pat ı lmak z o r u n d a kalınan part i ler gözetilirse kimilerinin ters ine
çalışmalar yaptıkları üzüntüyle saptanır . Bu bağ lamda siyasal parti
lere kimi z a m a n " H a z i n e yard ımı" olarak adlandır ı lan "Devlet
yard ımı" tartışmaları g ü n d e m e gelir. Kişisel kanım bu yardımın ge
reksiz o lduğudur . Yasaların getirdiği sınırlar ve koşullar siyasal par
tilerin buldukları formüllerle her z a m a n aş ı lmakta vc sakıncalı du
rumlar için hiçbir yaptırım uygulanmamaktadı r . Belirgin, belgeli
d u r u m l a r dışında kişilerin, kurumlar ın yaptıkları yardımlar, parti le
rin sağladıkları gelirler nedeniyle bir sorumluluk yüklc ı ıcmemekte-
dir.
"Part i ler sakıncalı gelir sağlamasın, uygun olmayan yer lerden
yardım alıp onlar ın etkisine egemenliğ ine girmesin, onlar yönlen
dirmesin. ." türü düşünceler le getirilen devlet yardımı kimi devlet
karşıtı işlem vc eylemlerin kaynağını, kimi sakıncalı d u r u m l a r ı n gü
cünü oluş turmaktadır . Toplanan vergiler, ödeyenler in yöneliş vc
eğilimlerine, istek ve amaçlar ına aykırı biçimde kul lanı lmaktadır .
D e m o k r a t i k kitle örgütlerinin başında gelen siyasal part i lere üyele
ri katkıda bulunmalı, b u n u n da sınırı olmalıdır. H e r yurttaşı her
partiye yardım eder, onu destekler d u r u m a sokan devlet yardımı
gereksizdir. 22 T c m m u z ' d a yapılacak milletvekili genel seçimlerine
katılacak 21 partiye 216 milyon Y T L devlet yardımı yapılacak, ikti-
185
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN
dar partisi b u n u n 94 milyon YTL.nı alacaktır. Devlet böyle yardımı
yapmak z o r u n d a değildir. Ancak yasama organını o luş turan üyele
riyle siyasal part i ler yadımı sağlanmakta, b u n u n için birlcşmek-
te,anlaşmakta yüzlerce has tane, okul, sağlık yurdu kitaplık, yol,
üniversite, vs. için kullanılacak devlet parası bir a n l a m d a çarçur ol
makta, kent ler d e m o k r a s i çöplüğüne d ö n m e k t e d i r .
Siyasal part i lere devlet yardımı 2820no.lu Siyasal Part i ler Ya-
sası 'nın 1984'tc getirilen, 1988 ve 1999 yıllarında değişiklikler gören
EK 1. M A D D E ' s i y l c yapılmaktadır . 1961 Anayasası 'nda başlangıç
ta olmayan devlet yardımı 2.7.1971 günlü, 142lno. lu yasayla 56.
maddeye ek lenen d ö r d ü n c ü fıkra ile başladı. 1982 Anayasas ı 'nda
olmayan'devlet yardımı,23.7.1985 günlü,4121 no.lu yasanın 6.mad
desiyle Anayasa 'nın 68. maddes i değiştirilip son fıkrayla öngörüldü.
Anayasa M a h k c m e s i ' n i n 18-19/2/1969 günlü, Esas 1968/26, Karar
1969/14 sayılı kararıyla 648. no.lu Siyasal Parti ler Yasası'nın 74.
maddes indeki yardımı iptal etmesi üzer ine Anayasa değişiklikleri
yapılmıştır. M a h k e m e 2/2 1971 günlü, Esas 1970/12, Karar 1971/13
sayılı kararıyla da " D e v l e t ç e part i lere para yardımı yapılmasını ilke
olarak Anayasa'ya aykırı" bulmuştur . O l u m l u ve olumsuz kimi gö
rüşlerin olması doğaldır. Ancak konu yeniden ve doyurucu biçimde
tartışılıp değerlendir i lmelidir . Anayasa Mahkcmes i 'n in bu k o n u d a
başka kararlar ı da bulunabilir. U l u s u m u z , yurttaşlarımız siyasal
part i lere üye o larak des tek verebilir, vermelidir. A n c a k vergi yü
kümlüsü olarak böyle bir zorunluluğu olmamalıdır . Devlet in de
böyle bir görevi o lmamalıdır . Parti ler kendi e k o n o m i k güçlerini
kendileri sağlamalı,çabalarıyla kendi e k o n o m i k güçlerini kendileri
sağlamalı, çabalarıyla kaynaklar bulmalı, yurttaşlara yük olmamalı,
giderlerini de özenli biçimde yamalıdır.
• Beri y a n d a n siyasi parti lerin zaten o yasa gereğince sınırı çizilmiş
de çizilmemiş de olsa dışarıdan aldığı yardımların hile- şer'iyesi de
yapılıyor. Ben bunlar ın bir kes imine tanık o ldum. Avukatlık yap
tığım zamanki yıl lardan biliyorum. Parayı, yasanın öngördüğü
sınırın ü s t ü n d e alıyorlar. Bölüyorlar, başkalar ına bir kişinin y a p t ı ğ ı
186
ATATÜRK BAYRAĞI
yardımı on kişi yapmış görünüyor. Sanki meşruiyet sağlanıyor. Be
ri y a n d a n 2820 sayılı Siyasi Part i ler Yasası 'nın yanlış hatır lamıyor
sam 63. maddes i var. Seçimlere kat ı lmayanlara p a r a cezası veriyor
lar. O da a n t i d e m o k r a t i k bir kural. Bir başka yaptır ım getir i lmedi o
da alınmıyor. O n a da kimin yetkisi var. Kat ı lmayanlardan cezayı
alıp siyasi part i lere dağıt ıp para yard ımında bulunulabil ir . "Devlet ,
H a z i n e yardımında bu lunmazsa siyasi part i ler sakıncalı yardım alır
lar. O n u önleyel im" diye d ü ş ü n m e n i n hiç uygun bir yanı yok. Eski
dille, isabetli yanı yok çünkü za ten bilebildiğimiz k a d a r , duy
d u ğ u m u z kadar, o k u d u ğ u m u z kadar siyasi part i lere herkes iste
diğini yapıyor. O n l a r da i s tedik ler inden yardımı alabiliyorlar.
Halk ın üzer inden bu yükün kalkması gerekir.
Tabiî seçimlerde en önemli şey de yurttaşların aldatı lması. B u n u n
iki t a n e sakıncalı yöntemini söylemek istiyorum. Birincisi, siyasi
parti liderleri adayları, yöneticileri, temsilcileri, sözcüleri, yan
daşları ve onlar ın şakşakçısı olan medya, yanlış ve amaçlı sormaca
larla, " a n k e t " dediğimiz, vc onlar ın sonuçlarını yansıtarak ve bu
nunla birlikte yalanlar söyleyerek olmayacak, gerçekleşmesi ola
naksız sözveri lerde bu lunarak halkı aldatıyorlar. İkincisi, en çirkini
oyları satın a lma yöntemi hâlâ işliyor. Yazın dağıtı lan kömürler , ar
mağan paketleri , para yardımları, işe a lmalar oluyor. Bir üçüncüsü,
sizin gazetede ben yazdım. Seçim musluklar ı d a h a da açılacak diye.
İşte açılıyor. Geçici işçilerin kadroya alınması, yeniden Sağlık Ba
kanlığı ma, başka Bakanlıklara, Milli Eği t im'c on binlerce ö ğ r e t m e n
otuz binlere varan sağlık görevlilerinin alınması, Diyanet İşlerine
imam kadrolar ının açılması. Sanki bir başka z a m a n ı Türkiye 'n in
yokmuş gibi iktidarın güçlenmesi için, belediye yardımları, borç
ların er te lenmesi , değişik yollarla vatandaş ın d a h a doğrusu seçme
nin oyunun satın alınması yoluna gidiliyor. Bizim " d i n d a r " ol
duğunu söyleyen insanlarımız. Seçmenler imizin çoğu da bunu ma
alesef kabul ediyor. Halbuki oy karşılıkla veri lmez. İstediğine oy
versin a m a hiçbir karşılık b e k l e m e d e n versin. Seçmenin bekleye
ceği tek karşılık seçimden sonra seçim sırasında verilen sözleri tut-
187
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
mak, hat ta unut tuğu aklına gelmedikleri varsa yapıp başarısını
halkına ulusuna tat t ı rmaktır .
Asl ında Türkiye demokrasis ini ar ındırmak, gerçek yapısına ka
vuşturmak için yapılması gereken şeylerin, Anayasa, Siyasi Part i ler
Yasası, seçim yasalar ından başladığını söylemiştim. A m a en ö n e m
lisi anlayıştır. Benim z a m a n z a m a n eleştirdiğim, " A n a Muvafakat
Partisi" dediğim A n a Muhalefe t Partisi olmasa milletvekili seçim
yasasında değişiklik olmaz, Anayasanın milletvekili seçimleriyle il
gili kural ı d e ğ i ş m e z b u g ü n t u t u m ve d a v r a n ı ş l a r ı n d a n , yak
laşımlarından yakındığımız insan Başbakan olamazdı . Bir kez bu
nun başlıca sorumlusu A n a muhalefet partisidir. İkincisi, A n a mu
halefet partisi son günlerde yeni bir şeyi getirdi. Beş altı yıl önce or
taya çıkan D u b a i ' d e A m e r i k a l ı l a r l a yapılan anlaşmayı g ü n d e m e
getirdi. Bunu z a m a n ı n d a Yüce Divan'a g ö n d e r m e isteğiyle günde
me getirseydi o z a m a n bir anlamı olabilirdi. Kaldıki iddialarının ya
ni savlarının arkas ında da pek durmuyor lar . Önemli , sonuç alıcı et
kin girişimlerde de bulunmuyorlar . Sözle söyleyince şaşırılryor,
unutuluyor. Bir öneml i yanı da dokunulmazl ık dosyaları gündem
deyken içinde milletvekili, olmasına engel suçlar da bulunanlar ın
Milletvekili, Bakan, Başbakan olmalar ının yolu kapanmalıdır . Tür
kiye'de bu da yok. Asl ında gerçekten ter temiz bir demokras i , terte
miz d e m o k r a t l a r d a n oluşur. Ö n d e şaibeli insanlar, suçlanan insan
lar, yargıdan kaçan insanlar yargı da ak lanmamış insanlar hala suç
işlemek cesaretini gösterebil iyorlarsa işte dokunulmazl ık zırhları
nedeniyledir. Buradaki saçmalığa bakınız ki kimi part i ler bu gibi
d u r u m d a olanları k u r t a r m a k için milletvekili seçmek üzere listele
rine aday olarak alıyorlar. D e m e k ki bu da bizim partilerimizin de
mokrasiye ve devletimize saygısının yeterli olmadığını gösteriyor.
E ğ e r saygıları olsa o yola girmezlerdi. H e r k e s hesabını verir. Kim
senin yaptığı yanına kâr kalmaz. İşte demokras i budur. Z a t e n de
mokrasi gerçekte, iktidarların hesap verdiği muhalefet in de etkili
biçimde denet lediği rejimlerdir. Bunlar ın ikisi olmadığı sürece si/
" B e n d e m o k r a t ı m " deseniz ne olur? Şimdi pek çok kimsenin " B e n
188
ATATÜRK BAYRAĞI
Atatürkçüyüm-Kemal i s t im" d e m e s i n e benziyor. E ğ e r söyleyenlerin
hepsi gerçekten Kemalist yani Ata türkçü olsalardı Türkiye za ten
bu d u r u m l a r a düşmezdi .
Bir de bizi son günlerde üzen şeylerin baş ında gelen, seçim
sırasındaki değer lendirmelerdi r . Küçük ülke ler bile kendi ler ini
b ırakıp Türkiye'yi zayıf buluyorlar. İkt idarın t u t u m u işlerine geldiği
için Türkiye düşmanlar ın ın des tek lemeler ine dikkat edel im. Tala-
bani, Barzani, G ü n e y Kıbrıs Rumlar ı , Kuzey Kıbrıs T ü r k C u m h u r i -
yeti 'nin R u m yandaşı bugünkü yönetimi, I rak yönet imi, Amer ika,
İsrail... Dikkat ederseniz kendi işlerine gelen d u r u m u s ü r d ü r m e k
isteyen ülkeler bugün A K P iktidarının yanındalar . Yunanlı lar bile
A K P iktidarını tutuyorlar. A K P iktidarının içerideki başarısızlığı da
dışarıdaki başarısızlığı da açıktır. Ne Almanya, Ne Fransa 'n ın yeni
C u m h u r b a ş k a n ı n ı n engel lemeler ine, Avrupa Birliği için hiçbirisi
ne etkin yanıt verilemiyor. Bir sönmüşlük, bir sinmişlik, bir cılızlık,
bir yavanlık, yavaşlık var iktidarın t u t u m u n d a . Enflâsyona ilişkin
rakamlar la, halkı büyümeyle a ldatmaya çalışıyorlar. A m a borçların
ne kadar büyüdüğünü, açıkların ne o l d u ğ u n u ha lktan gizliyorlar.
Eğer halkın d u r u m u bu k a d a r iyi olsaydı sadaka türü seçim baha
nesiyle verilen yardımların yemekler in ne işi vardı? Eğer halkın du
rumu bu k a d a r iyi olsaydı bu k a d a r iflâslara bu k a d a r işletmelerin
kapanmasına, şirketlerin sona ermes ine gerek yoktu. Bunlar gide
rek büyüyen rakamlar . E ğ e r halkın d u r u m u bu k a d a r iyi olsaydı
m e m u r u n , işçinin ve çalışanın bu k a d a r yakınmasına gerek kalır
mıydı? Bunları açıkça söyleyelim. Bugün bu kesimlerin hepsi çok
güç d u r u m d a , Milletvekilleri herha lde kendi aldıkları yollukları ve
ödenekler i gözeterek, bunlar ın kendi ler ine verdiği güç ve sıcaklık
la başkalarının soğukluğunu ve güçsüzlüğünü d ü ş ü n m ü y o r . Bir kö-
lülük de t e r ö r ü n giderek t ı rmanması . Terör k o n u s u n d a Silâhlı Kuv
vetlerle karşı karşıya geldiğini sandığım bugünkü yönet imin bir acz
içinde bulunmasıdır . Üniversitesiyle, yargısıyla kavga e d e n , ikti
darın dünyanın hiçbir yer inde başarılı o lduğu görülmemişt i r . H e
men söyleyeyim satırbaşlarıyla, Anayasa M a h k e m e s i ' n i n son kararı
189
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN
önceki karar ına o r t a d a n kaldırmamışt ır . Cumhurbaşkanl ığ ı seçi
minde yine 367'nin a ranmas ı koşuldur. Sonraki kararı biçim yönün
den, geçen sayımızda söylediğim gibi, sınırlı ince lemede Anaya-
sa'nın 1971'deki k a r a r ı n d a n m a h k e m e olarak dönmesidir . Başka
şey düşünüyor şimdi. B u n u n c u m h u r b a ş k a n ı seçimiyle ilgisi yoktur.
Bir de b u n u n Anayasa Mal ıkemesi 'n in hatâs ını anlamış da bu ka
rarı öyle vermiş diye tanıtı lması çok çirkin. Bunlar kötü sözlerdir.
En aykırı, sakıncalı sözlerdir. Devlet a d a m ı niteliği taşıyanların
yargı kararlarını böyle uluorta, ağzından çıkanı kulağın duymaya
cak sözlerle eleştirmesi her şeyden önce rej ime çok büyük z a r a r ve
rir. Yargıya saygısı o lmayan a d a m ı n devlete saygısı yoktur. Devlete
saygısı o lmayanlar devlet adamı olamazlar . Yineliyorum devlet
adamı olmak için önce adam olmak gerekir.
Seçimlerdeki önemli bir nokta da bağımsız adayların ortaya çık
masıdır. Bunların kimilerinin Kürtçü olduğu, Ermcnic i oluğu, ya
bancı dostu olduğu. Atatürk, Atatürkçülük, lâiklik vc Türkiye düş
manı o lduğunu herkes bi lmektedir. O b a k ı m d a n başka par t i lerde
yer bu lamayanlardan kimilerinin de "bağımsız aday" adı al t ında
Türkiye demokras i s ine engel o lmak üzere, bana göre hiçbir y a r a n
olmayacak, Meclis 'e g i rme çabaları çok ilginç. Yeni yeni kendileri
ne göre ustalık vc oyunlarla sızma çabaları o larak algılıyorum. Bir
önemli d u r u m da Türkiye 'n in içinde E r z i n c a n ' d a Şırnak ' ta vs.
d ö ş e n e n mayınlar... Bunlar I rak ' tan h e m e n gelip döşeyip geri dö
nenler değil, açık açık söyleyelim bunlar Türkiye 'nin içinde hâlâ
yaşayıp " G e c e silâhlı g ü n d ü z külâhl ı" dediğimiz PKK'l ı lar ve on
ların yandaşlarıdır . Bunlar PKK'ya bal gibi hizmet ediyorlar.
Mayınları bunlar döşüyor. Asker lere karşı bunlara des tek veri-
yor,yiyecck içecek, gıda hapsini veriyorlar vc gizli gizli silâhlanıyor
lar. Silâhları da var. Benim kuşkum ve t a h m i n i m bu. Olaylar bunu
ortaya koyuyor. Ç ü n k ü üstüste uzaktan k u m a n d a l ı dediğimiz şey
lerle ya da karakol lara şehrin, ilçenin içinde ateş e d e r e k yapılan
saldırıların bir başka anlamı yoktur. H e m siz Güncydoğu 'ya yüzbin-
lerce asker yığdığınızı söyleyeceksiniz, duvar ö r d ü ğ ü n ü z ü söyleye -
190
ATATÜRK BAYRAĞI
çeksiniz, h e m o r a d a n P K K ' h l a r ı n geçmesinin, şimdilik geçmesinin
zor o lduğunu söyleyeceksiniz, h e m de içerde bu mayınların içerde-
kiler taraf ından döşenmediğ ini savunacaksınız. Böyle bir çelişki ol
maz. Yönet im eğer başarılı olsaydı, c e p h e askerin işidir. İç d ü z e n
yönet imin işidir. Bu P K K t e r ö r ü n ü önleyebilirdik. Bana göre
A K P ' n i n e k o n o m i d e , iç siyasete, dış siyasette, hukukta, bil imde,
eğit imde, öğre t imde geçim koşulları ve u laş ımda yaptığı yararlı hiç
bir şey yoktur. Göster iş t i r laftır ve hepsi de bana göre boştur.
En büyük tehlike Atatürk, lâiklik, hukuk ve bilim karşıtlığıyla
"yola d e v a m " sözünde gizlenen amaçtır .
TÜRKSOLU, sayı: 146, 16 Temimiz 2007
191
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Seçim mi, Geçim mi?
D emokrasinin varlığını kanıtlayan yapılardan biri siyasal par t i
ler, öbürü muhalefet, en önemli kurumu ya da olgusu serbest
seçimlerdir. Göstermel ik ve biçimsel bir demokrat ik işlem o l m a k t a n
öte yurttaşların istencini yansıtacak sistem ve yöntemle gerçekleşt i
rilmcsi sağlıklı ve gerçek demokras i için başlıca ölçüt sayılabilir. Ül
kemiz siyasal tarihi, Osmanl ı d ö n e m i n d e n bu yana seçimlerle ilgili
kimi o lumsuz luk lar dış ında, o l d u k ç a başarılı a ş a m a l a r ka
zandığımızı anlatır. Ancak, benini kişisel kanım son seçimlerin bü
yük bir düş kırıklığına n e d e n olduğudur. Sorulduğunda " K a r a m s a ı
bir kişi o l m a m a m a karşın umutlu değil im" yanıtını v e r e r e k gö
rüşümü açıklıyordum. Şimdi, rakamlar, karşılaştırmalar, d e ğ e r l e n
d i lmeler ve haklı-haksız kimi eleştirilerle kimi senaryolar yazı lmak
tadır. Hepsi geride kalmıştır. Ancak, geçmişten alınacak d e r s l e r ge
leceğc izi hazırlanmaya yarar. Bu nedenle seçimlere özetle d e ğ i m
eeğiın.
" G e ç i m " genelde gereksinimleri karşılayacak geliri elde e d e r e k
192
ATATÜRK BAYRAĞI
yaşamını s ü r d ü r m e k ve ilişkileri uyumla yürütmek an lamında kul
lanılır. " S e ç i m " ise en uygunu belirleyerek yeğlemektir. Ö n e alın
ması sorun olan milletvekili genel seçimleri, iktidarın kızgınlıkla
önerdiği yasa ile yapılmasına, Anayasamın 102. maddes in in öngör
düğü " d e r h a l seçim"in gözardı edi lmesine karşın C u m h u r b a ş k a n ı
seçimi için yapılmış gösteri lmektedir . E r k e n seçim öneris ine "vata
na i h a n e t " sayanların n e d e n olduğu son seçim gerçekte "geçim en
d i ş e s i n i n ağır bastığı, iktidar kanalıyla seçmene sunulan kimi ola
nakların etkisinin duyulduğu bir oldu-bitti sayılabilir.
İktidar, tüm devlet olanaklarını kullanmış, el indeki belediyelerle,
yöneticilerini atadığı ya da desteklediği k u r u m ve kuruluşların des
teğiyle seçmenleri özgür istençlerini be l i r tmekten alıkoymuştur.
Değişik güçlükler içinde bocalayan kimi seçmenler iktidarın verdik
lerini yarınlarda da vereceğini sanarak t ü m aykırılıklara, haksızlıkla
ra, yolsuzluklara, sakıncalara, şehit ailelerinin yakınmalarına, işçi ve
m e m u r u n sıkıntılarına karşın oyunu iktidara vermiştir. Sonucu, hu
kuka bağlılık ve yurttaşlık haklar ına özen y ö n ü n d e n saygıyla karşıla
makla birlikte değer lendi rme de doğal bir yaklaşımdır. Muhalefet
partilerinin kimi halk dalkavukluğuna soyunarak açık-kapalı sıkma-
baş yandaşlığı yapmış, h e m e n h e m e n hepsi seçmene umut veren ye
ni bir tasarım, yeni bir söylem, yeni bir atılım, sağlıklı ve gerçekçi ye
ni bir söz edememiş , a lanlardaki coşkuyu sandığa yansıtamamıştır .
İktidarın son yıl çalışmaları yanında muhalefet parti lerinin çabaları
sönük, yavan, cılız kalmış, halka yaklaşımlarında belirgin bir sıcak
lık ve içtenlik görülmemiştir . Seçmenin güvenini ve beğenisinin
karşılayacak adaylar yerine vitrin süslemeyi yeğlemişlerdir.
Kendi içinden ağır vc yoğun eleştiri alan, m e d y a d a her gün yeni
| i r marifeti açıklanan iktidar d ö n e m i n d e k i yolsuzluklar, soygunlar,
«uçlar, şaşkınlıklar, başarısızlıklar, yetersizlikler, çarpıklıklar, güç
lükler, bağımlılıklar, yoksunluklar, şehitler, silâhlı kuvvetlerle,
vargıyla, üniversiteyle kavgalar, hakaret ler , küfürler vs. hepsinin uy-
l u n b u l u n d u ğ u s a v u n m a s ı n a n e d e n o l a n bir s o n u ç çıktı.
Bağımsızlık, özgürlük, çağdaşlık, hukuksallık, güvenlik, e k o n o m i k
193
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
gelgitler, gözardı edildi. G ü n ü m ü z ü n müstafi Başbakanı muhalefet
için " H a l k onların hesabını g ö r d ü " diyor, % 5 0 ' d e n fazla karşıdaki
oy hiç önemsenmiyor . Bu yanlış ve yarım bir demokras i anlayışıdır.
Demokrasiyi tramvaya benzet ip kendi dinci amaçlarına araç sayan
lar için olağan görülse de sakıncalı vc tehlikelidir. Yüksek Seçim
Kurulumun 26.7.2007 günü açıkladığı rakamlar ar tan seçmen sayısı
gözetildiğinde hiçbir part inin aradığını bulamadığını ortaya koy
maktadır . Yakınanlar, karşı çıkanlar da iktidar partisini yeğlemiştir.
Yitirenlerin bile kazandığını savunduğu seçimler umut verici bir ge
lişme olmadığını doğrulamıştır.
Başta medya mafyası, iç vc dış geniş destekle, etkin olanaklarla
(değişik seçim rüşvetleri içinde) ayrıcalıklı biçimde seçime giren ik
tidar kesimi H ü k ü m e t kuracak Anayasa değişiklikleri dışında iste
diği yasayı geçirecek çoğunluğu kazanmıştır. Ancak "Yola d e v a m ! "
sloganıyla bildiklerini okuyacakları, kimi oyunlar vc a ldatmacalar la
AB'nin vc A B D ' n i n isteklerini yerine get irerek sakıncalı ve tehlike
li ka lkışmalarda bulunacaklar ı anlaşı lmaktadır . H e l e C u m h u r
başkanlığına yerleşsinler, asıl o zaman dişlerini göstereceklerdir .
Şimdi o yoldaki engelleri azaltmak ve aşmak için şirin görünmeye
çalışıp yatıştırıcı konuşmalar yapıyorlar. G e r ç e k t e Türkiye karşıtı iç
ve dış çevrelerin sevinci dayanışmalarını kanıtlıyor.
Dış etkin güçlerin Türkiye siyasetini biçimlendirme çabalarının
sürdüğünü, yeni gelişme vc girişimlerle amaçlarına uygun yapıyı
o luşturma tutkularını seziyorum. Muhalefet partileri üzer inde yeni
oyunlar tezgahlanmaktadır . Kimi aymaz vc sapkının eleştirisine
karşın ulusal-yaşamsal i lkelerden ö d ü n verileceğine inanmak iste
miyorum. Özellikle "Bağımsızlar" etiketiyle seçilen, çoğu kürt kö
kenli, kürtçü, militanı sayılacak ölçüde P K K yandaşı, tam bağımlı
kimi yeni milletvekillerinin kimlik al ımından, andiçmeden, Meclis
a lbümüne verecekleri bilgiye, önerecekler i tasarılara, kuracakları
gruba, katılacakları part i lere kadar neler yapacakları, neler ko
nuşacakları, iktidarla ilişkileri toplum yanından duyarlıkla izlene
cektir. G e n c i d e çıkarın öne çıktığı görüşü paylaşılmaktadır.
194
ATATÜRK BAYRAĞI
Neler Yapılmalı, Olmalıdır? l .Anayasa, Siyasal Parti ler ve Seçim Yasaları değişmeli, l ider sal
tanatı önlenmeli , parti lerin ve adayların gelir ve giderleri iyice de-
netlenmcli, kamu kuruluşlarının katkıları durdurulmal ıdır .
2.Scçim sistemi en çağdaş, en gerçek biçimiyle Anayasa 'da öngö
rülmeli, seçim barajı yeniden gözden geçirilmeli, seçim yasalarıyla
oynamak engellenmelidir.
3.Siyasal parti ler kendilerini özeleştiriye bağlı t u t u p sorgulayarak
y ö n e t i m d e n aday be l i r lemeye, ha lk la i l işkilere, t o p l u m s a l
bağlantılara, seçmenlere yönelişe değin ant idemokrat ik d u r u m l a r a
son vermeli, gençleşme ve yenileşme gerçekleştirmeli, değişiklikleri
güçlenme bilmeli, görevler belli sürelerle sınırlı olmalıdır. Bunlar
gerekirse yasalarla sağlanmalıdır.
4.Soy vc inanç sömürüsü, seçim rüşvetleri ağır yaptır ımlara
bağlanmalı. Anayasal i lkelerden vc cumhuriyet in nitel iklerinden
ö d ü n verilmesi önlenmelidir .
5 .Yurttaşın demokras i kültürü i lköğretim çağından başlayarak
(lokunmalıdır. Siyasal eğitime ö n e m verilmelidir. Seçmeni doyura
cak, ilgisini çekecek, seçimlere katılmasını sağlayacak tasarımlar su
nulmalıdır. Parti enflâsyonunu önleyecek anlayış geliştirilmelidir.
Daha başka ekler de yapılabilir.
İyi düşünmeliyiz. İstikrarsızlığın istikrarı sürgit mi olsun? Neyde
ısl ikrar var? Terör, olumsuz yaşam koşulları, dış baskı, ödünler , par-
ıı/anlık, kadrolaşma, eğit imde, e k o n o m i d e , yargı karar lar ının uygu
lanmasında, devlet organları arasındaki ilişkilerde, suçlarda mı?
İktidarın sayısal çoğunluğunu koruyarak sürmesine istikrar demle
me/. Kargaşa açık. İşte Cumhurbaşkanl ığ ı seçimi. Toplumsal din-
c.ıulik vc barış özlenen ölçüde var mı? H e p i m i z sorumlu vc kusurlu
yu/,.
TÜRKSOLU, sayı: 147, 30 Temimiz 2007
195
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Lozan Utkusu
Türk Mucizcsi 'nin kaynağı Ulusal Kurtuluş Savaşı 'nın Başko
m u t a n M e y d a n Savaşı 'yla s o n u ç l a n m a s ı , barışı o l m a y a n
aydınlanma-çağdaşlaşma savaşının başlangıcıdır. Büyük Atatürk ve
arkadaş lar ının işgalleri, isyanları vc ihanet ler i de etkisiz kılarak
başardıkları tarihsel olgu, tutsak uluslara örnek, özgün bir ya
rat ımdır. Güçlükler, yoksunluklar, iç vc dış engeller, Türkiye top
raklar ında yaşayan insanların birlikte karşıladıkları olumsuzluk
kırdır. Ö l ü m - k a h m savaşı verilerek, yoktan var o lmanın destanı
yazılmış, kuşatılmış, silâhları alınmış, tersaneler ine girilmiş, kalele
ri tu tu lmuş bir ulus, tam bağımsızlık, özgürlük vc ulusal egemenlik
temel inde uygarlık koşusunda ö n e çıkmıştır. Ü m m e t i n kul ve kök
d u r u m u n d a bir parçası olan insanımız, o n u r vc e r d e m saydığımı/
hak ve özgürlükleriyle kişilikli birey niteliğiyle ulusun öğesi olmuş,
t o p l u m u m u z ulus düzeyine çıkarak devletin gerçek sahipliğini üsl
lenmiştir. Tam eşitlikçi yurttaşlar düzeni, tam bir halk demokrasisi
olan Cumhur iye t kuru lmuş, A t a t ü r k ' ü n önder i olduğu T ü r k Devri
196
ATATÜRK BAYRAĞI
mi'yle ülke her y ö n d e n bayındır kılınmıştır. U l u s u m u z a özgü, ken
dini sürekli yenileyen bir yaşam felsefesi olan A t a t ü r k İlkeleri 'yle
sonsuza değin bağımsız yaşayacak Türkiye C u m h u r i y e t i birbirini iz
leyen ve tümleyen devrimlerle güçlü, gönenli , güvenli, ileri, uygar
ülkelerin başında yer almıştır. E k o n o m i k , siyasal nice sorun çözüm
lenmiş, "Yurt ta barış, d ü n y a d a bar ış" ilkesinin içtenlikle benimsen
mesi sonucu u lusumuz yaraşır olduğu aydınlığa, er ince ve mutlu
luğa kavuşmuştur. Bilim devleti o larak Türkiye Cumhur iyct i 'n in
kazanımdan, ulusal yaşamın özünü o luş turmuş, gereksinimlerini
karşı lamış, o lanaklar ın ı sağlamıştır . Eğ i t imle yazgıcıl ıktan ya
ratıcılığa geçen, us, ahlâk, yürek birlikteliğini bilgi d o n a n ı m ı ve
çalışma gücüyle etkin kılan anlayış, yaşam k o ş u l u m u z sayılmıştır.
Kurtuluş ve kuruluş evresi yenilgiye uğratt ığımız yayılmacı vc sö
mürgeci dışgüçlcrin ve destekçilerinin L o z a n ' d a imza lamak zorun
da kaldıkları A n t l a ş m a ile tamamlanmış t ı r . 11 E k i m 1922 M u d a n
ya Ateşkcs i 'nden sonra 21 Kasım 1922'dc ilk toplantısı yapılan Ant
laşma görüşmeler i 4 Şubat 1923'de kesintiye uğramış, 23 Nisan
I923'de yeniden başlayan görüşmeler 24 T e m m u z 1923'de sonuç
lanmıştır. T B M M adına Delegasyon Başkanı İ smet İ n ö n ü ' n ü n im
zaladığı Ant la şmamın h e m e n a n ı m s a n a n öneml i yönleri kapitülâs
yonların kaldırılması, Musul dışında Misak-ı Millî (Ulusal A n t ) ' n i n
çizdiği ü lkemiz s ınır larının benimsenmes i , E g e Adalar ın ın si
lahsızlandırılması, Sevr'in temel al ınmasının reddi, ülkemizin kuze
yinde ve doğusundaki r u m ve ermeni ler le D o ğ u Avrupa 'daki Türk
lerin karşılıklı değişimidir. Osmanl ı borçları onur lu bir davranış
olarak yüklenilmiş, son ödemes i 1954'de yapılmıştır. L o z a n Barış
Antlaşması, kesinleşen ulusal sınırlarımız içinde bağımsız bir devlet
o larak t a n ı n m a n ı n u l u s l a r a r a s ı h u k u k belgesidir . T B M M
23.8.1923'de 341, 342, 343 ve 344 sayılı Yasalarla Ant laşma'y ı ve ek-
Kıini onaylamıştır. 6.6.1924'de yürürlüğe giren Ant laşma, c u m h u
riyet tarihimizin anıt laşan bir hukuk yapıtıdır. G ü n ü n ü n koşulları,
ortamı ve olanaklar ı gözetilirse, sonuç gerçek bir u tkudur . İ smet
İ n ö n ü ' n ü n askerlikte olduğu gibi d ip lomaside de kanı t lanan üs tün
197
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yetenekler inin yansıdığı tarih öğretişidir. Yargı bağımsızlığı amaçlı
hukuk devletinin kurulmasını sağlayan, ulusal varlığımızı ve yepye
ni devletimizi herkese benimseten Antlaşma'ya İngiltere, Fransa,
İtalya, Rusya, Yunanistan, R o m a n y a , Sırp-Hırvat-Sloven devleti
katılmış, Rusya'nın Boğazlar için, Bulgaristan' ın Ege Denizi için
bu lunduğu çalışmaları A B D gözlemci olarak izlemiştir.
Savaş 'tan iki ay sonra başlayan görüşmelerde Türkiye 'nin aldığı
sonucu değer lendir i rken yalnız göstermelik onbir İl'i b ırakan Sevr
iyice düşünülmel idir . I M F rcçctclcriylc hazır lanan krizleri gider
m e k için yine I M F öngörüler inin A B D vc AB baskı, dayatma ve
b u y r u k l a r ı n ı n ivedi b i ç i m d e yer ine getiri ldiği, iç iş ler imize
karışıldığı, yasama organımızın yönlendirildiği gözetilirse Lozan
U t k u s u ' n u n büyüklüğü d a h a iyi anlaşı l ır . Yabancı lara övgü
yağdıran yeni m a n d a c ı yapay liberallerin sapkın ç a b a l a n etnik ve
köktendinci te röre d a y a n a n yıkıcılar, sözde e r m e n i soykırım ta
sarılarını g ü n d e m e getirerek, e k o n o m i k yönden güçlüğe d ü ş ü r e r e k
Türkiye'yi kuşat ıp yıkmaya çalışan sanal dost ların oyunları düşünü
lürse, Lozan ' ın onur la , yurtseverlikle, yüreklilikle yazılmış bir des
tan o lduğunda d u ı a k s a n a m a z . Bağımsızlığına vc varlığına son veri
lerek yeryüzünden si l inmek istenen bir ulusun Jcendisini g ö m m e k
isteyen güçler karşısında gereken yanıtları vererek aldığı sonucun
büyüklüğü, anlamı vc etkileri yadsınamaz.
Kimi yabancılar ülkemizin belli yöre ler inde at koş turmakta , cirit
a tmakta, belli kişi ve kuruluşlarla görüşerek kimi akçalı destekler
de vererek amaçlar ına uygun araçlar sağlamaya, o r t a m yaratmaya
çalışmaktadır. L o z a n ' d a kazandıklar ımızdan neler kalmıştır? Küre
selleşmeyi ve globalleşmeyi, A B ' n e üyeliği yanlış algılayanlar, ge-
rekli-gercksiz ay ı rmadan özel leşt irme vurgunu ve yağmasını gcnel-
leştirenler, yolsuzluklara bulaşanlar siyasal olanaklar la yargıdan
kaçırı lmakta, iktidar ve muhalefet aymazlığı d e m o k r a t i k düzeni
gölgelemektedir . Ulusal varlığımız için L o z a n Barış Antlaşması, en
gerçekçi, en güçlü dayanaktır . A n k a r a ' n ı n haklı ve güçlü çıkışıyla
imza evres inde kalan Sevr Ant laşması 'n ı tarihin ç ö p l ü ğ ü n d e n
198
ATATÜRK BAYRAĞI
ç ı k a r m a k i s teyenler ş i m d i l e r d e I M F d a y a t m a l a r ı y l a kol lar ını
sıvamışlardır. Eşit k o n u m a ö n e m vermeyip körü k ö r ü n e AB üye
liğine soyunanlarla iktidar uğruna ö d ü n ü s t ü n e ö d ü n verenler bir
leşerek ülkeyi Sevr ötesi d u r u m a d ü ş ü r m e k t e d i r l e r . L o z a n ' ı n
aydınlığı I M F ve AB karanl ığ ında tüket i lmekte, yit ir i lmektedir.
Bağımsız yapı, onurlu duruş, ödünsüz eşitlik, sağlıklı ortaklık, eko
nomik gerekler le eğilerek, ezilerek değil, ilkeli, inançlı, kararl ı
oluşla sağlanır ve korunur . E k o n o m i k bağımlılık da bağımlılıktır.
Teslimiyetin büyüğü-küçüğü olamaz. U y d u ve uşak yapılı, "ver kur-
tuf 'eu işbirlikçilerin utandırıcı çabaları, kutsal nitelikli t a m bağım
sızlık ilkesine ters düşmektedir .
Atatürk unut turulursa , L o z a n unutu lursa d a h a nice olumsuzluk
lar yaşanır. 1923'ün koşul lar ında başarı lanları bugün tersine çevir
mek asla bağışlanamaz. O günlerde yapı lanlar bugünlerde yapıla
mazsa umutsuzluk vc karamsarl ık gcncllcşir. 1919-1923'ün kahra
manlar ı demokrasiyi Cumhur iye t le yaşama geçirenler, ülkemizi
bayındır kılanlar, onurlu, saygın ve güvenilir bir devleti insanlığa ar
m a ğ a n e d e n l e r yozlaşmanın, aymazlığın, bağnazlığın, saygısızlık vc
aykırılığın bugünkü boyutlara varacağını düşünselerdi söylevleri
d a h a ağır o lurdu. A t a t ü r k ' ü n 1927'dc Gençl iğe Seslenişi, 6 Şubat
1933 Bursa konuşması, 10. Yıl Söylevi, O r d u l a r a Bildirisi dünya
d u r d u k ç a anımsanması gereken öner i , öğüt vc uyarılardır. Alt-üst
kimlik tart ışmaları, çoğunluktaki yurttaşları azınlık kılma çabaları,
inançlar ın en iyi biçimde yaşanmasına karşın köktendincil iğin gide
rek yaygınlaşıp siyasete e g e m e n o lma girişimleri, şeriat, tarikat,
aşiret kadrolaşmalar ı , eğitim vc öğret imi dinscl lcşt irmc oyunları
sorumluluklar ımızı bir kez daha, bin kez d a h a vurgulamalıdır . Mü-
dafaa-i H u k u k ruhu, Kuva-yı Millîye ateşi, Türkiye C u m h u r i y c -
ti 'nin yaşam gücüdür. Gereks iz kavgalarla toplumsal barışı bozan
ların, devlet düşmanlığıyla çocukları vc gençleri karanl ığa i tenlerin
istedikleri nedi r? T ü m bu sorunları d e ğ e r l e n d i r e r e k yurttaşlık gö
revimizin gereklerini yerine getirmeliyiz. Çekişmeler le , bencillik
sayrılıklarıyla bir yere varı lamaz. Tarikatçı yardımcılar ının buy-
199
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ruğuna giren kişiliksiz ve niteliksiz yönetici ler d ö n e m i n d e günü
müzdeki aykırılık, çelişki ve bozuklukları saptamalı , A t a t ü r k ' ü n
e m a n e t i n i koruyup koruyamadığımızı iyi düşünmel i , kendimizi sor
gulamalı, doyurucu yanıt lar verecek düzeye gelmeyi başlıca erek
saymalıyız.
Başta destekçi Büyük Atatürk, Antlaşma'yı başarıyla sonuç
landıran İsmet İ n ö n ü vc arkadaşlarını, anıları ö n ü n d e saygıyla
eğilerek yürekten anar, onlar ın kazandırdıklarını ödünler le e lden
çıkaranları, onlara yaraşmayanları, Türkiye ve Atatürk karşıtlarıyla
yandaşlarını kınadığımı yinelerim. 24 Temmuz'u, 30 Ağustos 'u, 29
Ekim' i coşkuyla kut lamak, bu kutsal günlere gereken ö n e m i ver
m e k ve anlamına yakışır o lmak da hakkımızdır. Lozan' la ne kadar
övünsek azdır. 84. y ı ldönümü kutlu olsun!
TÛRKSOLU, sayı: 147, 30 Temmuz 2007
2 0 0
ATATÜRK BAYRAĞI
Neden Böyleyiz
T arihi şanla dolu bir ulusun kimi evreleri, aşamaları geçtikten
sonra karşılaştığı ekonomik ve siyasal güçlükler karşısında du
raksamaya düşmesi şaşırtıcı o lmaktan ötede düşündürücüdür . Hiç
bir şeyi kalmamışken topraklarını düşmanlardan kurtar ıp sömürgeci
vc yayılmacı güçlere verdiği ders ölçüsünde, tutsak uluslara da örnek
olan Türkiye halkı, yangın kalıntıları, kül yığınları içinden yepyeni
bir cumhuriyet çıkararak ulus yapısının somut vc hukuksal kanıtını
dünyaya saydırmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı tüm güçlükleri vc
yoksunlukları yenerek kazanmış, iç ve dış düşmanlar ın umutlar ını
yıkmış, her k o n u d a tam bağımsızlık ilkesiyle özgürlük ve ulusal ege
menliğin kutsal aydınlığını tattırmıştır. Atatürk ilkeleriyle yaşama
geçen T ü r k Devrimi, lâik Türkiye Cumhuriyetimi sonsuza değin
bağımsız yaşatacak gücün bilgili, bilinçli, ahlâklı, sağlam yapılı yurt
taşlar olduğu gerçeğini herkese benimsetmiştir. Birbirini izleyen
devrimci atılımlarla çağdaşlığın tüm olanakları edinilmiş, Anayasa,
yasalar, kavram ve kurumlar, anlayışta yenilikler, kişilikli bireyi, bu
201
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yolla da cumhuriyeti kuran ulusu gerçekleştirmiştir. Ü m m e t yapısı
atılmış, tebaa bağı koparılmış, eğitim düzenindeki gelişmelerle ufku
muz açılmıştır. Halkevleri, T ü r k Tarih ve Türk Dil Kurumları, daha
sonra Köy Enstitüleri yoluyla Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş yılların
da, dünyanın önde gelen devlet lerinden birisi düzeyine yükselmiştir.
1930'lardaki dünya ekonomik buhranını, İkinci Dünya Savaşı'nı
beğeni toplayarak at latan ülkemizin çok partili düzen ve demokrasi
ye geçiş sürecinden sonra geri lere çekilmesinin başlıca nedeni
eğitimdeki yozlaşma, inanç sömürüsü, ahlâk bozukluğu ve ilkesizlik
tir. G ü n ü m ü z sorunlarının kaynağında tembellik, aymazlık, çıkar
cılık, gösteriş düşkünlüğü, yapaylık, yavanlık vc kimi yetersizlikler
yatmaktadır. Ekonomik, siyasal, hukuksal, toplumsal vs. tüm sorun
ların çözümü uscu bir yaklaşımla demokrat ik geleneklere bağlılıktan
geçmektedir. Barış içinde gönenci ve erinci yaşamak, insana ve in
sanlığa değer vermekle başlar. Bu konularda aydınların öncülüğü
doğaldır. Toplumun kişisel yolgöstericisi olacak aydınların gereksiz
tartışmalar, sakıncalı karşıtlıklar, anlamsız ayrılıklarla verdiği zararı
gidermek olanaksızdır. Birbirini dinlemeyen, anlamayan, anlamaya
yanaşmayan, ilişkileri uygarlık gereklerine değil, ilkellik sayrılıkları
na göre sürdüren, tartışmayı kavgaya dönüştüren, yalanı, karalayıp
kötülemeyi, her araç, yol vc yöntemle yıkıp yoketmeyi beceri sayan
bağnaz tutumlar aydınların karanlığıdır. Yayınlarımızı okutamıyor,
yaşatamıyoruz. Ödent i ler yatırılmıyor.
Başta öğretmenler, subaylar vc yöneticiler lâik Türkiye Cumhuri-
yeti'nin ışığını yurdun her köşesine taşıyan aydınlardır. Şimdilerde
siyasal yapı lanmada ayrı yerlerde bulunmalar ı olağan karşıtlık gereği
sayılacak biçimde bir bozukluğu yansıtmaktadır. Kişisel güdüler,
toplumsal ve ulusal özlemlerin üs tüne çıkarılmakta, çekemezlik, en
gelleme, halk diliyle "karpuz kabuğu koyma" terbiyesizliği, kişilik ve
onura saygısızlık beceri olarak savunulmaktadır. Kimi sözcük ve kav
ramlarda ayrı görüş, ayrı düşünce düşmanlık nedeni yapılmakta, an
laşma vc uzlaşmadan çekinilmcktedir. 1800'lü yıllardan bu yana ge
ricilikten çektiklerimiz, P a t r o n a İsyanı, III. Selim, Alemdar Mustafa
202
ATATÜRK BAYRAĞI
Paşa, Tanzimat Fermanı , Islahat Fermanı , 1. Meşrutiyet, 2. Meşruti
yet, 31 M a r t Olayı, Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecindeki isyanlar ve
ihanetler, Şeyh Sait İsyanı, Kubilây Olayı, Ders im Olayı, Said-i Kür
di olayı, Çorum, K a h r a m a n m a r a ş , Sivas olayları, yobaz İBDA-C,
Hizbüttahrir çeteleri ve öbür terör örgütleri, demokras i ve insan
hakları bahanesiyle verilen ödünler, inanç sömürü yapılarak sürdü
rülen dayatmalar t o p l u m u m u z u yeterince uyaramamışt ır . Gericile
rin dayanışma ve çalışma yetilerinin düzeyi, akçalı güçleri, d i r e n m e
ve amaca ulaşma çabaları aydınların tembelliği ve birbiriyle kavga
ları nedeniyle daha etkili olmaktadır . Aydınların kendi ler inden bek
lenenleri yerine getirecek biçimde çalışmaları, bir araya gelmeleri,
dayanışmaları için ülkenin yakılıp yıkılması, iç ve dış düşmanlar ın
hepimizi tutsak etmesi, bağımsızlığın tümüyle gitmesi ya da birkaç
kişinin d a h a ölmesi mi gerekmektedir? A B D pazarlamacısı, AB
oyuncusu kimi yeni mandacılarla bölücü ve yıkıcıların, gerici vc tutu
cuların, çağdaş milliyetçiliğin Atatürk milliyetçiliği o lduğunu bilme
yen ya da bilmek istemeyen ırkçıların, devlet birimlerini ele geçir
mek için her yola başvuran tarikatçı-şeriatçı sözde milliyetçi bağnaz
ların kötülüklerini izlemekle yetinen sözde aydınlar, Ulusal Kurtuluş
Savaşı vc C u m h u r i y e t l e kazanı lan değer le r in bil incine vara
mamışlardır. Karşılaştığımız bozuklukların vc yitirdiğimiz varlıkların
nelere mal olduğunu unutamayız. Terör nedeniyle katlandığımız
sıkıntıları gözardı edemeyiz. Terörü bast ırmak için yapılan giderici
ni kemizin yoksunluk içindeki bölgelerini kalkındırır, bayındır kılar,
ekonomik yönden tüm gereksinimlerimizi karşılardı. Ü n , san, unvan,
mevki, makam, imkân peşinde koşmakla, k o n u m gösterisiyle bir şey
sağlanamaz. İnsanlık değerlerini, kişilik öğelerini top luma yarar öl
çüsüyle ortaya koyamayanların etiketle öünmeler i boşunadır. Ya-
ı . H K I güçten yoksun, hiçbir ürün vermeden yaşamak boşlukla sallan
makla birdir. Yabancıların kimi öneri lerle oyalayıp avutma, buna
karşılık alacakları ödünlerle yıpratma vc yıkma oyunları başta aydın
lanıl, her yurtseverin karşı çıkacağı sapmalardır . İçine düşürül
düğümüz krizlerin alt yapısını A B D vc AB'nin oluşturduğu, ülkemi-
203
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
zi uluslararası para kurumlarının egemenliğine bağlamak istedikleri,
bir tür sömürge d u r u m u yaratma çabaları uyanık olmayı gerektir
mektedir. Kendisini düşünen sözde aydınlarla yabancıların dile ge
tirdiği 2. Kurtuluş Savaşı'nı kazanmak güçtür. Siyaset ambargolu,
varlıklar ipotekli olamaz.
Uluslararas ı ilişkilerde bağımlılıkla ü lkede ikt idarda ka lmak
düşünü görenlerin uyanması beklenemez. Ulusal egemenliği siyasal
oyunlarla anlamsız kılan, siyasal partileri Türkiye'nin partileri ol
maktan uzaklaştıran anlayış, Cumhuriyet kurumuyla bağdaşamaz.
Hepimizin o n u r u n u simgeleyen Cumhuriyet i tüm nitelikleriyle savu
nanları "Lâikçi, lâikperest" diyerek suçlayıp alaya alanların ülkeyi
satmaya çalışanlardan, soyduranlardan, yıkım ustalarından ayrılığı
yoktur. İktidar vc muhalefet boşluğundan yarar lanarak işbirlikçi-
liğinc hız verenlerin karşısında gerçek yurtseverlerin, gerçek aydın
ların, gerçek demokrat lar ın, gerçek Atatürkçülerin, cumhuriyetçi
demokrasiyi savunan içtcnlikli cumhuriyetçilerin, temiz inançlıların
örnek duruşlarla yeralmaları özlenmektedir. Siyasal partilerin neleri
amaçladıkları, neleri söyleyip yaptıkları, nelerin peşinde koştukları,
kimlerin elinde vc nc d u r u m d a oldukları gözetilirse Atatürkçc duruş
daha önem kazanmaktadır . Kuşkusuz, tartışmasız, gölgesiz, kesinti
siz tam bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, onurlu yaşamanın
vazgeçilmez vc yadsınamaz koşuludur. Bunlara yaraşır olmak, bun
lar için çalışmak vc bunları korumakla olanaklıdır. İçerden yıkma,
dışardan çevirip kuşatma, Sevr'i dayatıp kapitülâsyonları kurma, Lo
zan'ı geçersiz kılma izlenceleri suya düşürülmedikçe üzerimize gele
cekler, doymayacaklardır. İnsan vc yurttaş olmanın büyük sorumlu
luğu hepimizi göreve çağ ı rmaktadı r . Niçin bu d u r u m l a r a
düştüğümüzü, neden böyle o lduğumuzu kendimizi sorgulayarak,
özeleştiriye bağlı tutarak, özveriyi yücelme sayarak saptamalı ve ge
rekenleri ivedi biçimde yapmalıyız. Z a m a n geçmektedir . Sağgörü,
sağduyu, usyolu b u n u ö n g e r m e k t e d i r . Barışı o lmayan savaş,
aydınlanma savaşıdır. Görev, kendini bilen herkesindir.
TÜRKSOLU, savı: 147. 30 Temmuz 2007
204
ATATÜRK BAYRAĞI
Bir Seçim Böyle Geçti
O ne al ınan milletvekili genel seçimine ilişkin tart ı şmalar sür
mektedir . Muhalefet in dağınıklığı, tutarsızlık ve zayıflığı ne
deniyle yakınmalar birbirine eklenirken ikt idar yanı "Yola d e v a m ! "
diyerek bildiğini okumaya, kendi anlayıp amaçladığını demokrasiyi
gerçekleşt irmek için başladıklarını t a m a m l a m a y a çalışacağını gös
termektedir . Seçimler sırasındaki savurganlık, yardım-bağış adıyla
oy satın alma çabaları, partizanlık örnekler i birbiriyle yarışır du
rumdaydı. İktidarı destekleyen dış kaynaklara bakmak, Türkiye 'nin
n e r e l e r e s ü r ü k l e n m e k i s tendiğ ini s a p t a m a k için yeter l iydi .
I lalkımız-ulusumuz, i lkelere ve tehl ikelere hiç ö n e m vermemişçe-
Sİne oyunu iktidar için kullanmış, Türkiyemizin karşılacağı kötü
lükleri, yoksunlukları yeni mandacı lar ı sevindiren bir aldırışsızlıkla
karşı lamışt ır . O l a n l a r o l a c a k l a r ı n bel i r t i s idir . O r m a n
vaııgınlarındaki sabotaj kuşkuları g ider i lememiş, e k o n o m i k zikzak
lar d u r d u r u l a m a m ı ş , suçlar ö n l e n e m e m i ş , Yunan uçaklarının tacizi
r ı ıgel lenememiştir . Bu yazının yazıldığı gün t o p l a n a n Yüksek As-
2 0 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
2 0 6
kcrî Şûra 'n ın olası karar lar ına iktidar yetkilerinin şerh koyma
alışkanlığı bu kez de sürecektir sanıyoruz. Şûra, Anayasa'ya, Ya-
sa'ya aykırı değil, uygun karar alıyor. Şerh yerine güçlerini Anaya
sa değişikliği için kullanmalı lar. Kaldıki, iktidar part is ine yeni
katı lanlar l iderlerine y a r a n m a k , bir yer lere ge lmek ve bilmedikleri
ni biliyor g ö r ü n e r e k ad yapmak, ün k a z a n m a k için olmayacak
değişiklikler ö n e r m e k t e d i r . D e m o k r a t i k Toplum Partisi çatısı altın
da bir leşenlerle destekçilerinin neler yapacaklarını, konuşmalar ını ,
AB ve A B D güvencesiyle neler isteyip önerecekler ini izleyeceğiz.
Ö n ü m ü z d e k i yasama d ö n e m i n i n ö n c e k i n d e n d a h a sorunlu, d a h a
karışık, lâik cumhuriyet , ülke ve ulus bütünlüğü y ö n ü n d e n güçlük
lerle dolu olacağı sanı lmaktadır .
24 T e m m u z aynı z a m a n d a bas ında sansürün kalkmasının 99.
y ı ldönümüydü. Seçkin gazeteci M e t i n Tokcr, 18 Temmuz 2007 ölü
m ü n ü n 5. y ı l d ö n ü m ü n d e anıldı. Medyanın büyük kesiminin kimle
rin el inde olduğu vc nasıl kullanıldığı ibretle izlenirken değerli To-
ker ' in çabalarını u n u t m a k olanaksız. Sansürün değişik biçim ve
yöntemler le hâlâ uygulanması yurttaş olarak bize der in ü z ü n t ü ver
mektedir . Kimi köşelere yuvalanmış kimi karşıtların Atatürk, Ata
türkçülük, lâiklik, A t a t ü r k ilkeleri, cumhuriyet, demokras i , h u k u k
konular ında düşmanl ık vc sapkınlık yansıtan yazıları t iksindirmek
te, kimi bay-bayanla yapılan gazete söylcşi lcrindcki bilimdışı,
akıldışı, gerçekdışı anlat ımlar kimlerin, ne için, ne lere araç olduğu
çirkinliğini ortaya koymaktadır . Dilleriyle, kalemleriyle Ata türk
Cumhur iyc t i 'nc veryansın yarışma girenler kurtuluş ve kuruluş bi
lincinden yoksun olan gösterişçilerdir. Devletçilik ilkesinin benim
senmesi zamanının, koşullarını, Ata türk ilkelerinin kendini yenile
me ve z a m a n a uyar lama yeteneğini bi lmeyenler b u g ü n ü n ortamıy
la 1930'ların or tamını bir tu ta rak k o n u ş u p yazmaktadır (Kuran ' ı
Âli İ m r a n sûresinin 7. ayetini, m u h k e m ve müteşabih âyetleri, za
m a n a uyma gereğini de b i lmeden d indar geçinenler var) . Devletçi
lik halkçı devleti öngörüyor, devletçi halkı değil. A t a t ü r k ' ü n hangi
ilkesi aykırı, yanlış ve sakıncalı? Hiçbiri . T ıpat ıp yabancılara benze
ATATÜRK BAYRAĞI
mek, onlara ö z e n m e k z o r u n d a mıyız? Bizim özgür lüğümüz, özel
liğimiz, özgünlüğümüz yok m u ? İkinci D ü n y a Savaşı s ırasında doğ
m a m ı ş olan Başbakanın hangi koşul larda e k m e k karnesi uygu
landığını b i lmeden eleştiriye kalkışması gibi davranış lar acı acı gül
dürmekted i r . Başkenti susuzluk içinde kıvranan bir ü lkenin uy
garlık savı inandırıcılığını yitirir.
Sorunlar
Seçimlerde ilkeler bağ lamında doyurucu s u n u m l a r geçmedi .
Sıkmabaş yandaşlığı sürdü. Tacikistan'da bile s ıkmabaşı yasak
ladılar. Bircyscllcşmc, bağımsızlık ve modernl ik savlarının gülünç
lüğü de or tada . Meclisten atılmış kürt kökenli bir eski milletvekili
eyalet önerisiyle mitinge çıktı. Bağımsız deni len bağımlıların neler
isteyeceklerini göreceğiz. Türk iye 'den t o p r a k k o p a r ı p ayrı devlet
kurmak gerçek amaçlarıdır . G ü n ü m ü z d e o yolun taşlarını döşüyor
lar. T B M M üyesi o l u p Türkçcyi yabancı dil saymak ihanet sayılmaz
mı? "Milliyetçilik en fazla kendi milletine zarar ver ir" diyebilen
adaya ne demel i? Irkçılıkla milliyetçiliği-ulusalcılığı ayırmasını bil
meyen ya da özellikle ve amaçlı biçimde birlikte gösteren yabancı
kuklalarıdır. A B D ' n i n desteklediği Barzani ve Talabani de PKK'yı
destekliyor. İkt idar da A B D ' n c göre davranıyor. Böyle bir açmaz
da terör elbet ö n l e n e m e z . Arsız, yüzsüz, ş ımarık ve şirret takımının
ABD ve AB yandaşlığı bu k o n u d a büsbütün çirkin o lmaktadır . Ata
türk'ü küçültmeyi, yaptıklarını karalamayı marifet sayan yalancı,
küstah, terbiyesiz, bilgisiz, d ö n e k ve sapkın kimiler ine tan ınan ola
nakları, açılan kapıları, ayrılan köşe ve ekranlar ı gözetiniz. Kimi il
kel, kompleksli, e r k e n bunamış , ahmaklığı ve aptallığı, budalalılığı
belirgin şakşakçı da Kemal izm-Atatürkçülük ayrımryla tart ışma ay
mazlığında. U l u s devlet düşmanlar ı boş d u r m u y o r .
Kurmasa Sürüyor
Yanlışın ü s t ü n e doğru kuru lamaz.
2 0 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Siyasal part i ler aras ındaki ilişkilerin bozukluğu ve ilkelliği d e
mokrasinin açılımını ön lemektedi r . D P - A N A P birlikteliği gerçek
leşmemiş, kimi söylentiler l iderleri hakkındaki duyguları gölgele
miştir. M H P lideri " C u m h u r b a ş k a n ı n kim olacağının kendi ler ini il
gilendirmediğini, çoğunluğun istediği kimseyi seçeceğini" söyleye
rek çoğunluk doğru l tusunda oylamalar ın s ü r d ü r ü l ü p bitiri leceğine
katkısını açıklamış, seçim mit ingler indeki sözler inden d ö n m ü ş t ü r .
Belediyeler park, cadde ve sokak adlarını gericilere ağırlık ve ön
celik vererek değiştiriyor. Sıcak para girişine, yabancıların etkisine
pahalı enerjiye ses çıkmıyor. Banka satımları, dış borcun yükselişi,
seçim giderlerinin boyutları kimseyi ilgilendirmiyor. Yolsuzluk,
yoksunluk, haksızlık, adaletsizlik kimsenin u m u r u n d a değil. Borsa
da yabancılar, ucuz döviz, yüksek reci faiz, yüksek borç, uluslara
rası tekellerin ve yerli parababalar ının egemenliğine bırakılan ka
mu işletmelerine kimse aldırmıyor. Yargının clini-kolunu bağlama
girişimleri kimseyi d ü ş ü n d ü r m ü y o r . Bireycilik, çıkarcı neoliberal
eğilim, eşitlik, eğitim ve adaleti tutsak kılıyor. Kanımızca yozlaşma,
çözülme ve ç ü r ü m e giderek büyüyüp yaygınlaşıyor. K a r a m s a r ol
mamamıza karşın toplumsal bir yıkımın eşiğinde b u l u n d u ğ u m u z u
sanıyoruz.
Bu olumsuzluklar karşısında, Başbakanın Yüksek Askerî Şûra
toplantısının ilk g ü n ü n d e verilen arada Anıt Kabi l 'de saygı du
ruşuna ve Özel Dcf tcr 'c yazdıklarına inamlabilir mi?
NOT: A K P militanlarının Anayasa yapımı k o n u s u n d a k i usdışı
öneri lerini gelecek sayımızda ele alacağız. Düşünceler i yeni değil.
Şimdi "Vatandaşl ık" için bocalayanlara seçenekli bir kural önere
ceğiz. Bakalım ne diyecekler?
- Türkiye Cumhuriyet in i k u r a n Türkiye halkının oluşturduğu
T ü r k U l u s u m u n bireylerine Türkiye Cumhuriyet i vatandaşı denir.
- Türkiye halkının o luş turduğu T ü r k U l u s u ' n u n bireylerine T ü r
kiye Cumhuriyet i vatandaşı denir .
- T ü r k U l u s u ' n u n bireylerine Türkiye Cumhuriyet i vatandaşı de
2 0 8
ATATÜRK BAYRAĞI
nır.
- T ü r k U l u s u ' n u n Türkiye Cumhuriyet i uyruğundaki bireylerine
Türkiye C u m h u r i y e t i vatandaşı denir.
- Türkiye Cumhuriyet i yurttaşları " T ü r k " adıyla anılır.
TÜRKSOLU, sayı: 148, 6 Ağustos 2007
2 0 9
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
Bugün ve Yarın
O ne alınan milletvekili genel seçimlerini izleyen a n d i ç m e töre
ninde renkli g ö r ü n t ü l e r e tanık o lundu. İçtcnliksiz, yapay gü
lücükler, birbirini k a z a n m a u m u t l u clsıkışmalar, yakınlaşmanın ge
rekçesini açıklama çabaları o ldukça d ü ş ü n d ü r ü c ü ağırlık taşıyor.
Uygar ilişkilere kimse asla karşı çıkmaz. D e m o k r a s i n i n güzelliğini
kimse karalamaz. Ancak, kurnazlık vc kimi beklent i ler için or tam
hazırlıklarını kimse benimsemez. DTP' l i milletvekillerinin yasama
organı üyeliğini almaları kendi ler inden hiçbir şey esirgenmediğinin
en sağlıklı, en güvenilir kanıtıdır. Türkiye Cumhur iyet i 'n in kurtuluş
ve kuruluş felsefesine, ulus devlet yapısına aykırı b iç imde ayrı dev
let, ayrı toprak, iki ulus gibi kabulü olanaksız aykırılıkları g ü n d e m e
getirip bunları sağlamak için te rörü araç ed inenlere veri lecek hiç
bir şey yoktur. B u n u n dışında herkesi t am eşitlikle kucaklayan cum
huriyette birleşmek, yurttaşlıkta buluşmak, birlikte yaşamak ve
yarma hazır lanmak konular ında hiçbir engel b u l u n m a m a k t a d ı r .
Ne var ki daha ş imdiden anlamsız fakat amaçlı " K ü r t sorunu'
2 1 0
ATATÜRK BAYRAĞI
söylemleri başlamış, seçimlerde iktidar yandaşlığını ölçüsüz biçim
de sergileyen kimi gazeteler, AB ile A B D ' n i n desteklediği Kürtçü
leri sevindirecek yazılarla yelkeni açmışlardır. Ö d ü n l e r , s u n u m l a r
( ikram ve ihsanlar) çizelgeleri yayımlanınca ne ler içerdiğini h e p
birlikte göreceğiz. Karşıtlıkları nedeniyle T ü r k i y e ' d e kimsenin yü
züne bakamayacak olanlar arsızlıkla sırıtmaya başladılar. Kimileri
kendilerini solcu, sosyalist tanı tarak Türkiye karşıtlarıyla h e m e n
birliktelik o luş turmaya soyundu. Mustafa K e m a l A t a t ü r k ' ü dışla
m a k ve yadsımak m o d a s ı n a uyanlar siyasal par t i le rde gösteri lerini
sahneye koyuyor. D a h a önce katı ldıkları kurul larda sus-pus o l u p
gerçekçi, yansız, bilimsel öneri ler i izleyenler u l u o r t a konuşmaya,
bilimsel sanına dayanarak usdışı öner i ler s ıralamaya kalkışıyor.
Bunlardan yeni hevesliler Atatürkçülüğü A n a y a s a ' d a n ç ıkarma
uğraşına girişiyor. Patronlar ına, ağababalar ına y a r a n m a k için on
ların cesaret edemediğ i yıkıma yeşil ışık yakıyor. D a h a önce
hazır lanan, açıklanma sırasında itiraz ettiğimiz, s o n r a da yazıyla
kat ı lmadığ ımız ı b i ldirdiğimiz b ö l ü m l e r i çeren o r t a k m e t n i n
Başlangıç' ında Atatürk, ilkeleri açıkça yazılıdır. O s ırada b u n a ses
çıkarmayan kimsenin şimdi "..renksiz Anayasa. ." savına kat ı lmak
olanaksızdır. Anayasa renkli olacaktır. R e n k r u h u n u n kaynaklar ına
ilişkin, onunla sınırlıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı vermiş, dinsel ağır
lıklı kişisel yönet imden, ü m m e t d ü z e n i n d e n c u m h u r i y e t e geçmiş,
padişah-halifenin kul-kölesini yurttaşlığa yükselterek ulusu ya
ratmış bir demokras in in kurtuluş ve kuruluş felsefesini, bugünler i
kazandıran T ü r k Devrimi'yle o n u n temel ler i o lan Ata türk ilkeleri
ni yok sayması d ü ş ü n ü l e m e z . A t a t ü r k ilkeleri varlık nedenimizdir .
Dogma değildir. Devletçilik, Anayasa 'da ilke o larak geçmediği gi
bi, 1930'ların devletçiliğini g ü n ü m ü z d e , kendini sürekli yenileyen
ilkeler bağlamında devletin öncülüğü, gözet im ve d e n e t i m i ile ör
nek olması a n l a m ı n d a yorumlayıp uygulamaya da bir engel yoktur.
Ama Atatürk ilkelerinin amaçladığı düzeyi dış lamak, ılımlı İs lâm
sızmalarına kapı açmak, g ü n ü m ü z iktidarıyla destekçi ler inin öz
lemlerine o l a n a k s a ğ l a m a k için Anayasa 'y ı A t a t ü r k ç ü l ü k t e n
211
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ar ındırmak b e n i m s e n e m e z .
Aldatmaca
Meclis ' teki tuhaf selamlaşma, göstermelik clsıkışma gibi c u m h u
riyet ve lâiklik için özel defter lere yazılanlara, resmî nezaket nede
niyle "Sayın C u m h u r b a ş k a n ı m ı z " sözlerine kanılmasın. Mitingler
de, toplantı larda, sorulara yanıt larda ve kimi açıklamalarda olum
suz yaklaşımlarıyla tepki çekenler hiç kuşku duyulmasın "..yola de
v a m " edeceklerdir . Belirtiler bunu göstermektedir . Dedik le r ine
değil yaptıklarına bakılsın. H e l e bir de Çankaya'ya otursunlar , ne
ler olacağını o z a m a n göreceğiz. Kimi yandaşları, yeni Anayasa
hazırlıklarının tepkileri haksız çıkardığını yazmaktadır . Oysa 21
Ekim halkoylamasından önce Mcclis ' in seçeceği C u m h u r b a ş k a n ı
yedi yıl görev yapacak ve şimdiki yetkileri kullanacaktır. Referan
d u m , sonraki c u m h u r b a ş k a n ı için geçerli olacaktır. R e f e r a n d u m
beklenerek c u m h u r b a ş k a n ı seçimi er te lenemez, savsaklanamaz.
Sırası gelmişken söyleyelim. Mcclis ' tc önce Meclis Başkanı ve
Başkanlık Divanı seçimi yapılacak, sonra C u m h u r b a ş k a n ı seçimine
geçilecektir. Kendis ine H ü k ü m e t k u r m a görevi verilen çoğunluk li
deri , Anayasa 'nın ö n g ö r d ü ğ ü 45 günlük sürede H ü k ü m e t i n i k u r u p
C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n onayına sunacaktır . Bu sürede kim C u m h u r
başkanı ise o onaylayacaktır. O n a y d a n sonra güven oyu a lamamak
la, 45 gün içinde k u r u p onaya s u n a m a m a k seçimin yeni lenmesi ne
denidir. 6 Ağustos ' ta görevi alan Başbakan 21 Eylûl 'c k a d a r H ü k ü
meti k u r m a k zorundadı r . Bu a r a d a Meclis yeni C u m h u r b a ş k a n ı n
seçerse ona onay için sunacaktır . Scçemczse şimdiki C u m h u r
başkanına sunacaktır . A m a 21 Ekim halkoylamasını beklemek, on
dan sonra Anayasa değişikliği kabul edilirse o n a göre seçilecek ye
ni C u m h u r b a ş k a n ı n a listeyi sunmak, aykırıklıklar dizini oluşturur.
Meclis şimdi kendi isteklerine uygun bir c u m h u r b a ş k a n ı seçerse ye
ni bir değişiklik yasasıyla halkoylamasından dönebil ir ler.
2 1 2
ATATÜRK BAYRAĞI
Siyasal Terbiye Terbiye, her z a m a n kişiyi değerl i k d a n bir niteliktir. K o n u ş u p gö
rüşmesini, o t u r u p kalkmasını, n e r e d e nasıl davranılması gerek
tiğini, giyinmesini, yemek yemesini, yazmasını, susmasını vs. bi lmek
terbiye gereğidir. Siyasette görevlilere, k u r u m l a r a , devlet lere karşı
sözler inde ölçülü o l m a k da böyledir. AB ve A B D yetkilileri Türki
ye'ye karşı aldırışsızlık ve ölçüsüzlük sergilemeyi sürdürüyor . Tür
kiye-AB K a r m a P a r l a m e n t o Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagen-
dijk, iktidarı destekleyerek o r d u n u n siyasete az m ü d a h a l e etmesini
öneriyor. Ç e k i n m e d e n "Sayın Büyükanıt, lütfen politika dışında
kals ın" diyebiliyor. Bu a d a m ı terbiyeye çağırmak gerekir.
A B D ' n i n önceki Dışişleri B a k a n Yardımcı lar ından R i c h a r d Hol
brooke de Türkiye'yi ılımlı islâm demokrasis i o larak tan ımlamakla
yet inmeyip Malezya ile bir tu t tu . Bu sözler gerekli yanıtları devlet
yönetici ler inden almalı idi. N c r d e o kişiler, n e r d e o günler? Kof
luğunu, koşullanmışlığını, boşluğunu ve bozuk luğunu yansıtan
yazılarıyla köşcbaş lar ım t u t a n kimileri bu saçmalıkları içine sindi
rebiliyor.
"Devle t in çivisi ç ıkt ı" sözleri duyulmaktadır . Devlet, hukuk, ah
lâk, demokras i , din, insanlık kavramları anlamlar ı yititircesine
değişikliğe uğruyor. Bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, yurt,
devlet, hukuk, toplumsal barış endişesi yanında Irak, E r m e n i s t a n ,
Kürdistan, terör, soygun, çuval geçirme, şehit v e r m e , partizanlık,
kadrolaşma gibi sorunları olmayanlar için söylenecek bir şey yok.
Çıkar ve d in s ö m ü r ü s ü d a h a önemli . D u r u m d a n şikâyetçi olmayan
ların beklenti ler i değişik. Seçimlerde ara veren te rör yeniden
başkaldırdı. İçerdeki hain tetikçileri ö n l e m e k t e k i başarısızlık ikti
darın sorumluluğudur . B u g ü n böyle, yarın nasıl olacak, izleyeceğiz.
TÜRKSOLU, sayı: 149, 13 Ağustos 2007
213
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Hayır! Hayır! Hayır!
G örevine baş larken T B M M ö n ü n d e içtiği a n d d a bel ir lenen yü
kümlülükler i (Anayasa mad.103), yasama, y ü r ü t m e ve yargı
a lanlar ında öngörü len yetkileri nedeniyle çok öneml i bir k o n u m u
bulunan, "Devle t in başı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyet ini ve Milletin
birliğini temsil et t iğ i" vurgulanan (Anayasa mad.104) C u m h u r
başkanı k o n u s u n d a h e r yurttaşın görüşünü açıklaması, seçicilerin
büyük bir duyarlık ve özenle davranması gerekir. H e r yurttaşın
saygıyla karşılayacağı, güven ve kıvanç duyacağı, nitelikleriyle seç
kin, ö r n e k bir kişinin C u m h u r b a ş k a n ı seçilmesine çalışılması özle
n e n bir t u t u m d u r . Ulusal birliğin temsilcisinin, simge nitelikli bir
görev sahibinin anlaşma, uzlaşma, h a t t â dayanışmayla seçilmesi,
görevlerini başarıyla yerine getirmesi y ö n ü n d e n yadsınmaz bir ge
reksinim, vazgeçilmez bir dayanaktır . Siyasal n e d e n l e r e öncelik ve
rerek, partizanlıkla, inatla ve zıtlaşmayla cumhurbaşkanı seçmek
demokrasiyle bağdaşmadığı gibi ilkellik sayılacak bir tutuculuktur .
Abdul lah Gül , iktidar partisinin, cumhurbaşkanl ığ ına ikinci kez
2 1 4
ATATÜRK BAYRAĞI
aday gösterdiği bir milletvekilidir. B e n i m o k u d u ğ u m Kayseri Lise-
si'ni bitirmiş. N e c m e t t i n E r b a k a n H ü k ü m e t i m i n Bakanı o lduğu
1993'lü yıllarda C u m h u r b a ş k a n ı Süleyman D e m i r e l ' i n yabancı dev
let temsilcisi için verdiği akşam y e m e ğ i n d e so lumda uslu bir öğren
ci gibi o turuyordu. Kıbrıs Bayrak R a d y o Televizyonu yöneticileri
nin i le tmemi istedikleri bir s o r u n u kendis ine anlat t ım. İlgilene
ceğini söyledi, hiç ses çıkmadı. Başbakan o l d u ğ u n d a bir Par t i G e
nel Başkanı olarak yazıyla kut ladım, yanıt a l a m a d ı m . Toplumsal ge
reklerin dışında, ö lçüsünün dincilik o lduğu belirgin birisiydi. Başka
ras t lamadım, karşı laşmak i s temedim. Kapat ı lma dâvasının büyük
b ö l ü m ü n e katıldığım Refah Partisi 'ylc atıldığı siyasal yaşamındaki
olayları bas ından öğrendim.
Hangi tür d e ğ e r l e n d i r m e olursa olsun öze ö n e m v e r m e k ycğlcn-
melidir . Öz, biçime kıydırılamaz. Biçimsel uygunluk, özde aykırılığı
g ideremez. C u m h u r b a ş k a n ı niteliğiyle ilgili Anayasamın 101. mad
desinin aradığı biçimsel koşulların varlığı seçi lmek için yeterli
sayılamaz. H e r milletvekilinin adaylığını koyması ya da milletvekil
lerince aday gösterilmesi dışında, a r a n a n koşulları taşıyan yurt
taşların 150 milletvekilinin yazılı önerisiyle aday gösteri lmesi ola
nağı Abdul lah G ü l ' d c direnmeyi gereksiz kı lmaktadır . Ü l k e m i z d e
C u m h u r b a ş k a n ı olacak nitelikte çok kimsenin varlığı tart ış ı lamaz.
Mustafa Kemal ' in 42 yaşında C u m h u r b a ş k a n ı olduğu gözetilirse
genç bir C u m h u r b a ş k a n ı herkesi gönendir i r . C u m h u r b a ş k a n ı seçi
lince par t i s inden ayrılmak da yansızlığı için doyurucu bir kanıt
sayılamaz. Biçimsel ayrılıkların hiçbir yarar ının ve anlamının ol
madığı önceki deneyimlerle doğrulanmışt ır .
Adaylık sürec inde yaptığı görüşmelerdek i açıklamaları, basına
konuşmalar ı ve kimi demeçler i okşayıcı, yatıştırıcı, yakınmalar ı ve
kınamaları giderici sözlerdir. İçtcnlikli o l d u ğ u n a i n a n m a k güçtür.
Abdullah G ü l ' ü n gelecekte neler yapacağını kest i rcbi lmck için geç
mişte ne ler yaptığına bakmak gerekir. Yazıldı, konuşuldu, tartışıldı
ama y ine lemekte yarar o l d u ğ u n d a n özet le değiniyorum. Abdul lah
Gül, gerici çal ışmaları nedeniyle kapat ı lan R e f a h Partis i 'nin mil i tan
215
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
sayılacak yetki l i lerinden biriydi. O par t in in işlem ve eylemlerinin
ortağı olduğu A n k a r a Asliye 18. H u k u k M a h k c m c s i ' n i n 1999/618
sayılı dosyası içeriğiyle belirgin olduğu gibi dokunulmazl ık tan ya
rar lanarak Meclis ' tc bu lunduğu bir gerçektir . Kimileri A. G ü l ' ü n
profil inden s ö z e t m e k t e nerdeyse "..biçilmiş kaftan.." sözünü anım-
saürcasına övmekte, iktidar yandaşlarıyla Atatürk ve lâik cumhuri
yet karşıtları kaçırı lmaz bir fırsat sayarak reklâmını yapmaktadır .
Karşıdevrim A. Gül'ün Çankaya'ya çıkmasıyla amacma ulaşmış olacak, eksik kalan her şeyi tamamlayacaklardır. Bu u m u t , bu düş onları tutkuyla d o l d u r m a k t a d ı r . A. G ü l ' ü n T h e G u a r d i a n gazetesi
ne verdiği, inkâr etse dc belgeleri bu lunduğu yazılan demeci
(2005), Milliyet gazetesi yazar lar ından Nilgün C c r r a h o ğ l u ile
10.12.1995'de yaptığı g ö r ü ş m e d e Anayasa 'n ın 2. ve 4. m a d d e l e r i n e
karşıtlığı, 2002'de eşinin sıkmabaşı için A İ H M ' n c açılan ve Leyla
Şahin'in dâvasının reddi üzer ine geri a l ınan dâva, Fethul lah G ü l e n
cemaat i temsilcilerinin devlet p r o t o k o l u n a alınması için dış temsil
ciliklere gönderdiği yazı, 6.6.2005 ve 12.2.2006'da s ıkmabaş ve bu
nunla ilgili Danıştay kararı için olumsuz-gereksiz konuşmalar ı kim
liğini ve niteliğini açıkça ortaya koymaktadır . Lâiklik ve cumhuriye
tin ilkeleri bağ lamında gericilik, tutuculuk, köktendincil ik, parti
zanlık belirtisi sözlerin sahibi bu temel ler üzer ine kurulan c u m h u
riyeti temsil e d e m e z . Siyasal geçmişi, kökü vc karakter i bellidir.
Birleştirici olması, herkesi kucaklaması olanaksızdır. Seçim önce
s inde h o ş g ö r ü n m e k için söy lenen yapay, içtenliksiz sözler,
dağıtılan gülücükler aldatıcıdır. Seçimler sırasında " D u r m a k yok,
yola d e v a m ! " diyen iktidarın dincilikle, yardım-bağış sunuşlarıyla
aldığı oydan sonra neye devam edeceği bellidir. A. Gül b u n l a r d a n
uzak kalamaz. Başbakanın isteklerini asla geri çeviremez. Dinsel
bağlantılarını a şamaz vc yıkamaz. Böyle olunca da A t a t ü r k ' ü n yeri
nin anlamı, değeri ve ö n e m i tartışılır, niteliği bozulur.
Bunlar dışında, Anayasa 'n ın 112/1. maddes i gereğince H ü k ü m e
tin genel siyasetinin yürütü lmes inden or tak sorumluluğu olan Ba
kanlar K u r u l u ' n u n üyeler inden biriydi. H ü k ü m e t i n iç ve dış hangi
216
ATATÜRK BAYRAĞI
iş lerinden kimler m e m n u n ? İç işlerde y ö n e t i m d e n , asayişten, özel
leş t i rmeden, eği t imden, af yasalar ından, vergi ada le t inden, ücret
denges inden, partizanlık ve k a d r o l a ş m a d a n , demokras i , insan hak
ları ve inanç s ö m ü r ü s ü n d e n sorumlu değil mi? seçim gider ler inden
bilgisiz mi? O l u ş u m l a r d a etkisiz mi? Bir akımın temsi lci ler inden ol
duğu kuşkusuz. Başarılı bir Dışişleri Bakanı mı? Türkiye 'n in ö n c e
grileşip sonra renksizleşen ve b ü s b ü t ü n yiten kırmızı çizgilerinin
b a ş s o r u m l u s u değil mi? G ü n e y Kıbr ı s ' ın o y u n l a r ı n a gelen,
K K T C ' n i n bugünkü d u r u m a düşmes ine n e d e n olan AB vc A B D ile
İ M F ' n i n vc Yunanis tan ' ın gözdağları, baskıları karşıs ında ezilip
eğilen, N a t o ' n u n yanlı uygulamalar ına ses ç ıkarmayan, Avrupa G ü ç
Birliği Anlaşması 'nın dışında tu tu lmamıza kat lanan, Irak ' ın kuze
yinde yuvalanan te rör örgütü için ağırlığını koyamayan, ermcni le-
rin, rumların, pontusçular ın, kürtçüler in girişimlerine, lobilerine
gereken yanı t lan veremeyen, yurtdış ından yönelen t e r ö r e karşı ge
reken önlemler i a ldıramayan, Türkiye 'nin sözünü d in lc tcmeycn,
Türkiye'yi yaraşır olduğu biçimde temsil e d e m e y e n k im? Neyi
başarmış, kazandırmış, geliştirmiş, kotarmış? Ezik, cılız duruş, eğil
me ve gel-gitli k o n u ş m a l a r (polemik, demagoji , mugalâta, sapt ı rma
vc s ö m ü r m e ) gerçekleri geçersiz k ı lamaz ve si lemez. Ö n c e k i
bağlarından k o p u p ulusun birliğini gereğiyle temsil e d e m e z . Kendi
ni inançlı, lâikleri inançsız sayıp yurttaşların karşısına ç ıkamaz. H u
kuk devletine hukuku tanımayan, h u k u k a karşı çıkan kimse Başkan
olamaz. Yargı karar lar ının yer ine ge t i r i lmemes inde gizli kararna
melerde A. G ü l ' ü n payı yok m u d u r ? 1993'c k a d a r n e r e d e vc kim
lerle çalışmıştır? Aile bir b ü t ü n d ü r . Eşi, d i n e n zorunlu o lmayan
sıkmabaşla yanında durursa, bu Türkiye Cumhur iyct i 'n in reddi, in
kârı olur. Yanında d u r m a z s a kötü ö r n e k olur. Ulusa l ilkeler kişisel
lercihlerin ö n ü n d e ve üs tündedir . Yarım m e t r e bezi bayrak yerine
koymanın hiçbir anlamı yoktur. C u m h u r b a ş k a n ı eşi olacak bayan
Hasımı a ç a r ı m " diyebilmelidir. Kocasının istemi dışında s ıkmabaş
kullanması düşünülemez. Sıkmabaşı çıkarması bir özveri değil,
doğal bir davranış olur. A K P milletvekili vc bakanlık yapan bayan-
2 1 7
YEKTA G Ü N G Ö R . Ö Z D E N
ların başıaçık olması inançlar ından soyutlanmaları , vazgeçmelerini
mi gösteriyor? İnat lar ını sürdürecekler i , bilgisiz ve önyargılı kimi
seçmene selâm için s ıkmabaşı sürekli savunacakları Başbakanın
Lâtife H a n ı m ' ı ö r n e k göstermesi yanlışlığından anlaşılıyor. G ü n ü n
koşullarında başı kapal ı ve açık olan Lâtife H a n ı m ' l a A t a t ü r k 5
Ağustos 1925'dc ayrıldı. Şapka Giyilmesi H a k k ı n d a 671 no.lu Yasa
25 Kasım 1925'de kabul edildi. 743 no.lu önceki M e d e n i Yasa 17
Şubat 1926'da, Bazı Kisvelerin Giyilmesine İlişkin 2596 no.lu Yasa
da 3 Aralık 1934'dc. Z ü b e y d c H a n ı m da, Lâtife H a n ı m da günü
müzdeki s ıkmabaş gibi öcü d u r u m u n a sokan başörtüsü kullan
madılar. Başhekimler in çarşaflı eşlerini, yurdun değişik yöre ler inde
çarşafla dolaşanları , ülkemizin m o d e r n g ö r ü n t ü s ü n ü bozan olum
suzlukları g ö r m e k is temeyenler m o d e r n cumhuriyet in yöneticisi
olamazlar. Çankaya 'ya çıkamazlar, çıksalar da istedikleri gibi otu
ramazlar. A. G ü l ' ü hangi televizyon kanalının, gazete ve derg ide
hangi yazarın desteklediğine b a k m a k yeter. Cumhur iye t kurucu
larının düşmanlar ı , yapay vc yalancı demokrat la r , Türkiye karşıtları
k o r o s u yaygarasını ar t ı r ıyor . " A t a t ü r k i lkeler inin zor la da
yatıldığını, Ne Mut lu T ü r k ' ü m D i y e n e ! Özdeyişinin Türkiye'yi il-
kellcştirdiğini, j a n d a r m a dipçiğiyle köylülerin dövüldüğünü, Ata
türk 'ün d iktatör o lduğunu, irtica nedeniyle o r d u d a n uzaklaştırı lan
lara haksızlık yapıldığını, lâikliğin zararlı ve sakıncalı o l d u ğ u n u "
söyleyip yazan kimse Çankaya 'ya çıkabilir mi? Ata türk ilkelerini
benimsemeyen, karalayan kimse onları nasıl uygulayabilir? B u g ü n e
kadar içtikleri anda uymuşlar mı ki b u n d a n sonra uyacakları bek
lensin? Konuşmalar ın ın kitaplaştırılması, islâm ülkelerini re forma
çağırması (ki A t a t ü r k ' ü n aydınlanma devrimiyle ülkemizin öncü
lüğü gerçekleşmiştir) yeterli edinim olamaz. AKP'nin devleti ele
geçirme çabası "ılımlı islâm" görünümlü dinci devlete dönüşüm, kurucusu Atatürk'le bağlarını koparma aşamalarına geçiştir. Lâiklik ilkesi başta, cumhuriyet böyle korunamaz. " C u m h u r i y e t i n değerleriyle m u t a b ı k o l m a m a " değil, " ç a t ı ş m a " d u r u m u var. Silâhlı
Kuvvetlere karşı sözleri, olağan açıklamaları, içtenlikli öneri leri
218
ATATÜRK BAYRAĞI
eleştirmesi, kabadayılık çıkışları ayrı. İkt idar ın, başta Anayasa
M a h k e m e s i , devlet organlar ına karşı saygıyla bağdaşmayacak tutu
m u n d a A. G ü l ' ü n payı az mı? Refah Partis i 'nin kayıp trilyon da
vasıyla ilgili hakkındaki fezleke Meclis ' te bekliyor. Koyu ve katı
partili, lâik c u m h u r i y e t e karşı koşul lanmış birisi Ç a n k a y a ' d a o n u r
konuğu olamaz. Millî G ö r ü ş gömleğini sözle ç ıkarmak yetmez.
K a n ı m c a dikenleri büyük ve fazla. B a n a güven vermiyor, ina
namıyor, kabul e d e m i y o r u m . Yurtdışındaki yurttaşlarımızın, Batı
Trakya'daki soydaşlarımızın sorunları çözümlendi mi? Petrol boru
hat lar ında Rusya, Amerika, Yunanistan ' ın karşılıkları ne o l d u ? Er
menis tan ' ın istemlerine, kürtçüler in iç vc dış oyunlar ına karşı neler
yapılıyor? K e n d i organlar ımıza karşı anlamsız, gereksiz, yersiz
çıkışların hangisi sözde dost lara ve düşmanl ık taslayanlara karşı uy
gulanıyor? U z m a n l a r , b u g ü n e değin böyle başarısız dışişleri görme
diklerini anlatıyor. A İ H M için aday bi ldirme, Filistin, İsrail ilişkile
ri, Fethıı l lah G ü l c n ' i n A B D süper konukluğu gizini koruyor. R e c e p
Tayyip'in " m u t e m e t " adamı . A K P ö n d e geleni. Alkışlar nitelikleri
ne, o lmayan başarı larına değil. Dinciliğin a ş a m a kazanmasını , ama
ca ulaşılmasını alkışlıyorlar. Başbakanın " Ö z ü dc bir, sözü dc bir
dir" savunması yandaşlık övgüsüdür vc kendi gir iş imlerinde, inat
l a ş m a l a r ı n d a n duruşa ilişkindir. Kim haklı, k im doğru söylüyor,
kim d ü r ü s t t ü r ? Z a m a n gösterecektir .
Sanki A h m e t N e c d e t Sezer dinsizmiş gibi " C u m h u r b a ş k a n ı din
dar o lmal ı " saçmasözü gerçeğin ne o lduğunu ortaya koyuyor. An
laşılan, m ü s l ü m a n d in inden o lmak yetmiyor. Bunlar " D i n d a r " ı ,
"Dinci , şer iatçı" o larak algılıyor. Uzlaşma fos çıktı. İnanı lmaz ve
güvenilmez oldukları söylenip yazılmıştı. Bu bir dayatmadır .
Bu konuyu şimdilik şöyle bağlamak istiyorum: B e n inanamıyo
rum. Ben güvenemiyorum. Ben A. G ü l ' ü ve o n u n gibileri Çanka
ya'ya uygun b u l m u y o r u m . Ben yurttaş o larak bu t iplere katla
namıyorum. Ve yineliyorum: Hayır ! Hayır ! Hayır !
2 1 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Satırbaşlarıyla O s m a n l ı öz lemci le r i ve ardı l lar ı A t a t ü r k ' e ilişkin koşul
lanmışlar ından kurtulamıyor. O s m a n Mayatepek ' in açıklamaları
böyle.
Irak ' la imzalanan M u t a b a k a t Muhtıras ı kürt lcrin tepkisini çekti.
N e d e n s e kulakları çekilemiyor.
Seçimde d u r a n te rör yine azdı. Ne için ve kimler için sustu, ara
verdi? Sonra niye hızlandı? A K P milletvekilleri eş ler inden kaçının
sıkmabaşlı o lduğunu veren medya kaçının da kürt kökenli ol
duğunu anlatsa ya. Eşitlik yoktu da DTP' l i lcr nasıl milletvekili ola
bildiler?
Câri açık 33 milyar dolara yaklaştı. Seçim giderleri enflâsyonu
körükledi. A B D kaynaklı kriz borsaları sarstı, ekonomiye bakalım
tümüyle nasıl yansıyacak?
Enerj ide dışa bağımlılık sürüyor. Sermaye kaçışları tehlikeli bo
yutta. Riskler artt ıkça ö n l e m d ü ş ü n ü l m e z mi?
Zırhlı muhafazakârl ık silâhlı saldırıya u z a n a n azgınlık biçiminde
kabuk değiştiriyor. Sarsıntı geçiren kapitalist s isteme yönelik teh
ditler yayılıyor ve artıyor. K o r k a n A B D bastırıyor. D o y u m s u z ser
maye her yeri, her şeyi yutmaya çalışıyor. Terör bahanesiyle A B D
hırslarını ve hayallerini gerçekleşt irecek atıl ımlara başladı. B O P en
uygun strateji ve araç sayılıyor. Küresel leşme birçok aydını ve siya
setçiyi e tk i lemekten ö t e esir aldı.
Batı sözde ve biçimsel d e m o k r a t . Lâiklikle demokrasiyi karşı
karşıya getiren bir ülke d e m o k r a t o lamaz. Lâiklik demokras in in de
kaynağıdır.
Türkiye 'de işporta demokrasis inin, göreceli demokras in in yan
daşları daha çok m e d y a d a yuvalanmış d u r u m u n d a . Aklı bırakıp
yağmur duası, her şeyi Allah'a b ı rakma alışkanlığı öğütlüyorlar. Ki
mi de kendini bir şey sanarak katı lmadığı görüşlere karşı " B e n c e
öyle deği l" diyerek kestir ip atıyor. Anayasa hukukçusu olmayanı
2 2 0
ATATÜRK BAYRAĞI
uzmamymış gibi övüyor. " S e n k i m s i n ? " denilmiyor. Karş ıdevrim
şakşakçıları iktidarla sarmaş dolaş. Küstahl ık becer i mi sayılıyor?
G ö r ü ş l e r e değil, kişiliklere karşı ç ıkarak saldıran "sahibinin sesi"
sayısı kabarıyor.
Susuzluğun sorumlular ı sırıtıyor. Ne ki akla aykırı Tanrısal daya
nağı yoktur. Onar ı lmas ı güç ya da olanaksız d u r u m l a r ı n yaşanma
masını her k o n u için diliyorum.
Çölaşan Olayı
Soruş turu lup kovuşturulması gereken çirkin bir yayını köşes inde
eleştirdiği gün değerli gazeteci E m i n Çölaşan ' ın Hürr iye t gazete
siyle ilişkisinin kesilmesi çok anlamlıdır. Basın özgür lüğünün sözde
kaldığının en s o m u t kanı t lar ından biridir. D u r u m u açıklamaya
çalışan G e n e l Yayın M ü d ü r ü n ü n "Kişi hakları , hakaret , takıntı gibi
konularda d a h a titiz bir yayıncılık sürdüreceğ iz" sözü kendisi için
geçerli o lmasa gerek. Bu ilkeye uymadığı yargı kararıyla saptandı .
Emin Çölaşan, Hürr iyc t ' te o k u d u ğ u m birkaç yazardan biriydi. Bir
çok okuyucusu üzüntüsü ve kınamasını açıkladı. Yazılarını başka
bir gazetede sürdüreceğ inde d u r a k s a n a m a z . İkt idara hoş g ö r ü n m e
çabasının n e r e l e r e uzandığı ibretle izleniyor. Basın tarihi çok şeyle
ri sorumlularıyla anlatacaktır . Karşı görüşteki lerc dolaylı bir uyarı
nitelikli gerekçe, asla inandırıcı değil.
Öneri
.Kilide Gül izar ' ın " O n l a r da İ n s a n d ı " adlı kitabı ile O s m a n Oy 'un
Yorumsuz" adlı kitabını okuyucularımıza salık veriyorum. Ö n c e
kinde Cumhurbaşkanlar ıy la ilgili anılar, ikincisinde Atatürk ' le ilgi
li bilgiler var.
TÜRKSOLU, sayı: 150. 20 Ağustos 2007
221
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Çelişkiler
Emin Çölaşan olayıyla k a p a n a n haftayı Bekir C o ş k u n olayıyla
başlayan önceki hafta izledi. Ülkemiz çelişkiler a lanına d ö n d ü .
Birbirini tutmayan sözler, birbiriyle çelişen davranışlar, bek lenen
vc umulanlar ın ters ine oluşumlar, kişilikleri tartışmaya açan sözler,
yaraşmayan düşünceler ve görüşler, sakıncalı ilişkiler, kuşkulu var-
lıklar-cdinimlcr neler ne ler . . . Suçları, güveni sarsan durumlar ı ,
aykırılıkları, haksızlıkları da gözetirseniz iç karartıcı bir g ö r ü n ü m ,
mutsuz kılan bir yaşam ortamı karşısında irkilirsiniz. Kimler ne söy
lüyor, nc yapıyor? Yine de u m u d u m u z u yitirmeyeceğiz. Yılmak,
bıkkınlık göstermek, geri çeki lmek yok. İsterse Başbakan ko
nuşsun, bir Başbakana yaraşmayacak sözler etsin. D a h a önceleri
başka konuşmalar ı o lmadı mı? Önceki Meclis Başkanı tartışılan,
kimi çirkin sözler e tmedi mi? Eleşt ir i lere ka t lanamayan siyaset
adamlarının varlığı yalnız bizde değil. A m a bizdekiler ö lçüsünde il
kel davrananı yok. Kişiliğini, ye tenek ve deneyimlerini yetersiz bul
duğu için seçi lmesine kat lanamayan, bu nedenler le b e n i m s e m e
222
ATATÜRK BAYRAĞI
diğini açıkladığı C u m h u r b a ş k a n ı adayı için o lumsuz yazılar yazan
yazarı y u r d u n u terk e tmeye çağırmak hiç k imsenin hakkı ve h a d d i
olmadığı gibi Başbakanlığı üs t lenen bir k i m s e d e n hiç beklenmeye
cek, o m a k a m a hiç yakışmayan bir çıkıştır. G e r ç e k d e m o k r a s i l e r d e
böyle uygunsuz sözler edenler i yer ler inde bir saat bile tutmazlar .
Burası Türkiye. İşte çelişkinin en belirgin örneği . A t a t ü r k Türk i
ye'sini bu d u r u m a getirdiler. Başbakanın Bekir C o ş k u n l a ilgili söz
lerini ö n e m s e m e m e k gerekir. Kimin söylediğine bak ıp geçeceksi
niz. K ı n a m a k yeter. " K e m söz sahibine ait t i r ." sözünü a n ı m s a m a k
ve a n ı m s a t m a k yeter. Ciddiye a l m a n ı n anlamı yok. Bu ülke böyle
düşünenler in, seçimlerde oy satın a lma biçimindeki yaklaşımlarla
çoğunluğu sağ lamanın verdiği böbür lenmeyle kimlik vc kişilikleri
ne ilişkin kuşkuları doğrulayanlar ın çiftliği çöplüğü değil. Basın, ör
nek dayanışmasını gazete içinde d a h a etkin biçimde E m i n Çölaşan
olayında da göstermeliydi. Bu olayların ülkeye yarar sağlamasını
diliyorduz.
Neler Oluyor?
Dincilerin karargâhına d ö n ü ş t ü r ü l m e k i s tenen ülkemiz kimi tu
haflıkları, gariplikleri yaşıyor. Aydın geçinen n u m a r a c ı cumhuriyet
çi ve kimi dönekler in başlattığı gereksiz tar t ı şmalar değer lere zarar
veriyor. " D e m o k r a s i mi, cumhuriyet m i ? " diye gerçekdışı an-
lalımlar ve savlarla A t a t ü r k d ö n e m i n i k ö t ü l e m e k beceri sayılıyor.
Atatürk 'ün yalnızca M e d e n i Bilgiler k i tabında 53 yerde demokras i
l im söz ettiğini, cumhuriyet i t an ımlarken demokras in in yaşama
geçmesini amaçladıklar ını anlattığını unutuyor lar . S o n r a "Lâik-
ıııuslüman; Türk-kiirt; Sunnî-Alevî; Sivil-askcr; Seçilmiş-atanmış;
I Tkek-kadın" vd. H e p ayrımcılığa, kışkırtmaya yönelik, bölücülük
girişimleri. Anayasa-hukuk tart ışmasını bile açmaya çalışıyorlar.
Anayasaların ulusal hukuklar ın kaynağı o l d u ğ u n u bi lmeden. Üste
lik siyasal eğil imlere göre anayasa düzenlemeyi , bu t ü r kalkışmala
rı araç olmayı içlerine s indirerek. U l u s a d ı n a egemenl ik yetkisini
kullanmayı kaldır ıp Meclis ' i ulusal egemenl iğ in tek yansıma ve
2 2 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yaşama geçirme yeri kabul e d e r e k ve ö b ü r organları temelsiz, ege
menlikle ilgisiz bırakarak. Siyaseti parmaktak i bal gibi algılayanlar
ne ö d ü n l e r veriyor.
Gerginlik
T ü r k Tarih K u r u m u Başkanımın çarpıtıldığını savunduğu sözleri
ne ilişkin açıklaması kimi gerçekleri yansıtmaktadır . A m a h e m e n
Türklüğe ve T ü r k ' e saldırı başladı. Soyadında " T ü r k " sözcüğü olan
milletvekili bile karşı ç ıkarken T ü r k l ü ğ ü reddett i . Mustafa K e m a l
"Türkiye Cumhuriyet in i kuran Türkiye halkına T ü r k Ulusu d e n i r "
özdcyişiylc gerçeği anlatt ı . Çoğunluğun adı adımız, dili dilimiz.
Ulusun bireyleri anayasal bağlamda soy kökeni ne olursa olsun
T ü r k ' t ü r . Anayasal sözcük olarak da Türk, yurttaşları anlatır. Bu
adı r e d d e d e n kimse T ü r k U l u s u m u n bireyidir, ö n c e bu n e d e n l e
Türk ' tür . Anayasa 'n ın 80. m a d d e s i n e göre tüm ulusu temsil eden
lerden biri olduğu için T ü r k ' t ü r . Yine Anayasa 'nın 81. m a d d e s i n e
göre içtiği and gereği T ü r k ' t ü r . İçerikleri bırakıp biçime karşı çıkar
ken ne söylediğini bi lmek gerekir. T ü r k o lmaktan, T ü r k sayılmak
tan o n u r duymayanlar o soyadını taşımaz.
Kime güveneceğimizi şaşırdığımız günler oluyor. Bir Ata türkçü
bilinen yazar da kürt lerc haksızlık yapıldığını, çok ezildiklerini,
eşitlik istediklerini yazdı. Yuvarlak lâflar bırakılmalıdır. Nedir iste
n e n ? Federasyon yoluyla ayrı devlet, ayrı toprak, ayrı ulus sayılma.
Gerisi b a h a n e . Abdul lah G ü l ' e des tek koşulları bunları göstermi
yor m u ? Eşitlik yoktu da Mcclis 'c milletvekili o larak nasıl giriyor
lar? İmrah'yı nasıl Mcclis 'c taşıyorlar? Anayasal, yasal y ö n d e n yurt
taşlar arasında hangi eşitsizlik var?
Değişim
T Ü R K S O L U ' n d a k i yazılarımızda iktidar yönetici ler ine inan
madığımızı, güvenmediğimizi yazmıştık. Kanımızda bir değişiklik
224
ATATÜRK BAYRAĞI
yok. H e r gün konuşmalar ı ve davranışlarıyla bizi doğruluyorlar .
Abdul lah G ü l , öğrenci l ik g ü n l e r i n d e n beri taşıdığı anlayışını
değişt iremedi. R e c e p Tayyip de öyle. Dilleri, görünümler i , kişilikle
rini ve iç dünyalarını yansıtıyor. Deği şmek sözle olmaz. Yalnız on
lar mı? M H P ' l i l e r de, A K P ' n i n Abdul lah G ü l dayatmas ına o lanak
tanıdılar. "Demokras iy i gerçek kı lmak Meclis'i açık t u t u p çalıştır
mak, inat laşma ve zıtlaşmaya son v e r m e k için o t u r u m l a r a katıla
cağız a m a adaylarınızı göre l im" deselerdi A K P birkaç aday getire
cekti. Ö n c e d e n teslim gibi, kimilerinin korkuya, adayl ıktan göreve
dönecekler in kolaylık g ö r m e l e r i n e d a y a n a n pazarlığa bağlı bir inişe
bağladığı t u t u m doğru olmadı . Hiçbir gerekçe MHP' l i lc r in t u t u m u
nu haklı gösteremez. Kendileriyle çeliştiler.
Yazımızın başlığını gerekt i ren o luşumlardan biri dc budur .
Örnek Milliyetçi
H i ç kuşkusuz vc tartışmasız Mustafa Kemal Ata türk ' tür .
Ata türk en büyük, en gerçekçi, en çağdaş T ü r k Milliyetçisidir.
Milliyetçilik Atatürk ' le çağdaş içeriğini kazandığından, bu anlamı
vurgulamak için g ü n ü m ü z d e A t a t ü r k Milliyetçiliği o larak ad
landırı lmakta, A t a t ü r k ' ü n ulusal s imgemiz olması nedeniyle böyle
anı lmaktadır . Asla T ü r k Milliyetçiliği ile Atatürk Milliyetçiliği ayrı
kavramlar değildir. Ata türkçülükte macera , düşmanlık, ırkçılık-tu-
ı a n a l ı k yoktur. Tek milliyetçilik vardır, adı Türk Milliyetçiliği dc ol
sa Atatürk Milliyetçiliği de olsa sapt ı rmaya çalışan, karşı çıkan boz
gunculara karşın anlamını vc değerini art ı rarak s ü r d ü r m e k t e d i r .
Özlenen
Muhalefet parti leri bir leşerek Meclis içinden ya da dış ından bir
t umhurbaşkanı adayı gösterebil ir lerdi. Asıl demokras i prıltısı bu
olurdu. Seçilmesinin olanaksızlığını bile bile aday gös termenin ge
reksizliği de ger ide kalırdı.
2 2 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
A n a m u h a l c f c t partisi seçimlerde Meclis ' teki c u m h u r b a ş k a n ı se
çimlerine kat ı lmamasını iyi an la tamadı , iktidar b u n u kötüye kul
lanıp gerçekdışı anlat ımlarla s ö m ü r e r e k oya d ö n ü ş t ü r d ü , Anaya-
sa'nın, h u k u k u n , Anayasa M a h k e m e s i kararlar ının, açıklığın, de
mokrasinin, ahlâkın gereği, u lusun yararının zorunlu kıldığı t u t u m
olduğunu bel ir temediler . Anayasa değişikliğinde tutumlar ını göre
ceğiz.
Yüksek Seçim K u r u l u ' n u n , seçimlere ilişkin yakınmaları gazete
lerin açıkladığı farklılıkları g iderecek açıklaması beklenmektedir .
R a k a m karşı laştırması değil, sayım-döküm gerçeği i s tenmektedir .
Kimilerinin gözlerini dincilik öyle b ü r ü m ü ş ki, akılları ılımlı is
lâm oyunuyla şeriata öyle yatmış ki A. Gül için nc yazılsa yalanlan
mamasına karşın aldırmayıp oy veriyorlar.
Askeri rahatsız e tmemeyi ö n e r e n l e r askere saldırıyor. T ü r k Si
lâhlı Kuvvetlerimin yapısını, ırasını (karakter ini) , görev duyarlığını
kimse bozamaz vc yurtseverlik ateşini kimse s ö n d ü r e m e z .
Okullar Eylûl 'dc açılacak. Ankara Gölbaş ı 'nda bin öğrenci ve
250 ö ğ r e t m e n i n h e r C u m a n a m a z ı n d a n önceki ve sonraki ikişer
dersi b ırakarak toplu biçimde n a m a z a gittikleri ya da götürüldükle
ri, girmedikleri ders in ücret ler inin ö ğ r e t m e n l e r e ödendiği, duru
m u n sakıncasına değinenler in din düşmanlığıyla suçlanıp susturul
duğu söylentileri yaygın. Yeni öğrenim yılında da olacak mı?
T ü r k düşmanı S a d d a m ' ı n Irak Anayasası 'nı bir yana bırakıp kült
lere tanıdığı hak ve kolaylıkları T ü r k l e r d e n esirgediği, A B D vc
İngi l tere 'nin yönlendirmesiyle en büyük eziyeti T ü r k l e r e yaparak
Kerkük Vilâycti 'nin haritasını değiştirdiği biliniyor. Şimdi dc en bü
yük baskı, kıyım olayları Türk lerc-Türkmcnlere yapılıyor. Türkiye
nc diyor, sesi çıkıyor m u ?
1980 sonrası d a h a çok bozulan, emperyalist-kapitalist ülkelerin
dayatmalarıyla vc kürese l leşme bahaneler iy le yürütülen e k o n o m i k
oluşumlar, kriz olasılıkları ile ülkemizin kapısında. Borsa, kambiyo
olayları, malî piyasa açılımlarıyla sarsılan e k o n o m i gerçekçi düzen-
226
ATATÜRK BAYRAĞI
lemeler istiyor.
•
Dış Olaylar
A B D Başkanlık yar ışmalar ında yanlar Türkiye karşıtlıklarını
açıklıyor. Cumhuriyetçi ler de , D e m o k r a t l a r da benzer sözleri edi
yorlar. Temsilciler Mecl i s i 'nde bekleyen e r m e n i soykırımı ta
sarısına yahudi lobisi destek verirken, y ö n e t i m karşı çıkıyor. Bu
h e n g â m e içinde sonuç oldu-bitti biçiminde karşımıza çıkabilir.
Fransa vc Almanya'nın o lumsuz t u t u m u da sürüyor.
Öneri
Yararlı yayınlarına birisini d a h a ekleyen İleri Yayıncılığı kutluyo
r u m . A t a t ü r k ç ü h u k u k ç u l a r ı m ı z d a n Sayın E r o l E r t u ğ r u l ' u n
yazılarını toplayan " A h Benim Sorunlu Ü l k e m " adlı yapıtı bizlere
kazandırdı . Sayın Ertuğrul 'u da kutlar, yeni yapıt larını beklediğimi
zi bel ir t irken okuyucularımıza salık veriyorum.
TÜRKSOLU, sayı: 151, 27 Ağustos 2007
2 2 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yeni Dönem
G erçekte ve aslında yeni bir şey yok. Kim olduğu, n e r e d e n ve
nasıl geldiği bilinen insanların yeni bir görev üst lenmesi yeni
lik sayılıyor. Oysa yeni lenme biçimsel bir olgu çizgisinden öteye gil
iniyor. Y i n c l c m e ( t c k r a r ) d c n başka bir şey yok. Ülkemizin gerçek
yeni lenme tarihi 1923'tür. 1950 de biçimsel bir yeni lcnmedü
Yılların C H P ileri gelenleri DP adıyla sahneye çıkınca yenilenim
sanıldı ve aklanıldı. Kişiler söylem ve eylem uygunluğu, tu tum ve
davranış biçimi ve yaşam düzeniyle kendi düzeylerini kanıtlar. İki
temlerle, içte şöyle, dışta böyle zikzaklarla ancak kişiliksizlik vc tu
tarsızlık sergilerler. Bir kimseyi, yine biçimsel bir gereği yerine ge
t irmek sayılan andiçme de yenilemez. D ü ş ü n c e yapısı, duygusal dıı
rumu, eğitimi, deneyimi, önceki yaptıkları b i rden vc bir andlıı
değişmez. Dışarıya karşı o k u n a n and, kendi içlerinde "Yasal ve l>ı
çimsel zorunluluk, bunu yapmazsak asıl yapacaklarımızı yapın.ıl
olanağını kaçırırız, yapamayız, siz söze değil, öze bakınız" demli
rek savunulamaz mı? Yıllarca lâikliğe karşı çıkmış kimsenin, lâiklıl
228
ATATÜRK BAYRAĞI
üzerine andiçmesi inandırabil ir mi, güven verir mi? Lâiklik uygula
masını k e n d i n e göre tanımlayan (tarif e d e n ) kişinin bu anayasal ve
yaşamsal ilkeyi koruması , uygulaması, bu ilkeye uyumu k o n u s u n d a
haklı kuşkular doğmaz mı? Lâikliğin yeni t a n ı m a gereksinimi yok.
Özel yaşama karışan da yok. Ö n e m l i o lan kamusa l yaşamdır. Kim
senin kendi anlayışı hukukun-yargının anlayış ından üstün ve önce
likli değildir. Kişisel tercihlere değil, yargının k a r a r ı n a uyulacaktır.
Yeni C u m h u r b a ş k a n ı seçimiyle yeni bir d ö n e m başlamıştır. N e l e r
olacağını izleyip göreceğiz. Yeni olan, d ö n e m d i r .
Girişimler
İşte Anayasa değişiklik tasarıs ından sızdırılanlar. Ata türk ilkclc-
ıi. Kurtuluş vc Kuruluş felsefesinin kaynağı ve açılımı iken dışlanı
yor. Bu i lkelerden kim, ne zarar görmüş? Eği t imde gözardı cdilıuc-
ı, Osmanlı tebaası ü m m e t ç i , dinci, eyyamcı, kaderci, ırkçı, faşist,
millî görüşçü vd. yetişmesine yaramaz mı? Cumhur iye t in yurttaşı
yetiştirmek görevi savsaklanmayacak mı? G ü n ü m ü z gericileri vc lâ-
ıl cumhuriyet karşıtları eği t imdeki bozukluklar ın ve boşlukların
ıııunü değil mi? Bunlar az mı geliyor? C u m h u r b a ş k a n ı seçimini,
ı ı i k i vc terörist A B D ile çıkarcı A B ' n i n sevinçle karşılaması nc
umup ne bulduklarının kanıtıdır. Bunlar sevinirse bizim üzülmemiz
y.uılış mı o lur?
Anayasal ve yasal tanımlar ın uyulması zorunlu kuralları, ilkclcr-
| | | Hağlayıcılık işlemler içindir, özel yaşam için koşul ludur. H c r k e -
ın ( ü m h u r b a ş k a n ı m , benim c u m h u r b a ş k a n ı m " demesi zorunlu
luğu voktur ve i s tenemez. Ben Anayasa M a h k e m e s i Kuruluş Yıldö-
iı Törenlerindeki açış k o n u ş m a l a r ı m d a hep "Sayın C u m h u r -
hıi'jkaııı" dedim, " m " ekini koyarak kişisel lcştirmcdim. A n a m u h a -
|ı h ı liderinin "Karanl ığa giriyoruz" sözü duyarlık çağrısı o larak
ıllgıl.uıınalıdır. Karşı devrimciler amaçlar ına ulaşmaktadır .
Ayrıntıda tartışılacak olan Anayasa Değişiklik Taslağı, a n a m u h a -
l ı h ( in Anayasa M a h k e m c s i ' n d e dâva açmasını milletvekili sayısına
2 2 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
bağlaması, M a h k e m e y e üyelerinin önemli bir b ö l ü m ü n ü yasama
organının seçmesi, öneml i karar lar ın nitelikli çoğunlukla al ınması
zorunluluğu önerileriyle sakattır, yanlıştır, sakıncalıdır. D e m o k r a s i
iktidar partisi çoğunluğunun diktasına o lanak veren sözde bir dü
zen değildir. Anayasa 'n ın 2. maddes ini geçersiz kılacak ilgili kural
değişiklikleri de ağır hatâ olur. İkt idarın özellikle önceki d ö n e m
yetkililerince açıklanan gerici ve tutucu görüşleri, hazırlıkların
danışıklı dövüş biçiminde liderlerin isteği, part inin eğilimi doğrul
t u s u n d a o l d u ğ u iz lenimini v e r m e k t e d i r . B u n d a n y ü r e k l e n e n
DTP' l i ler Anayasa 'n ın değiştirilmesi öner i lcmez ilk d ö r t maddesi
nin değiştirilmesini istiyorlar. Acaba ihtilâl mi istiyor, bekliyorlar?
Bi l imadamı olanlar 1970'dcn başlayarak sözü edil ip 1985'lcrdc
yaygınlaştırılıp yaygarası kopar ı lan s ıkmabaşın niçin kullanıldığı,
amacının ne o l d u ğ u n u bilmezler mi? Özgürlük kavramının dinsel
amaçla sömürülmes ine, demokras in in yozlaşmasına gözlerini ikti
dar hevesiyle k a p a t a n profesörler, lâikliği suçlayan öğret im üyeleri
yapay lâik, sözde bilim adamıdır . Rejim bu gidişle gerçekten tersi
ne çevriliyor. En uygun tanımı gazeteci Cüneyt Arcayürek yaptı:
Ö z d e islâm, sözde lâik...
Aydınları, siyasetçileri güven vermeyen ü lkede kime, neye, nasıl
güvenilecek? Asıl yıkım budur . Önceki ve yeni C u m h u r b a ş k a m ' n ı n
gidiş ve gelişlerine ilişkin yazılar aydın sanılanların ne olduklarını
daha iyi göstermiştir .
Olanlara Bakılsın
C u m h u r b a ş k a n ı Başbakanı yalanladı ( C u m h u r b a ş k a n ı seçiminde
367 milletvekili koşulu için), G e n e l k u r m a y Başkanı da C u m h u r
başkanı adayını yalanladı (pazarl ık görüşmesi yapılmadığını açıkla
yarak). Kimsenin aldırdığı yok. Yalanlar sürüyor, yalancılık kınan
mıyor. H e l e yardakçı basmm-medyanın dönüşler-kıvırmalarla izle
diği tu tum ibret verici.
Din inanç sömürüsü, halkı a ldatmak, takiyye yapmak, keyfine
2 3 0
ATATÜRK BAYRAĞI
bakmak, sayı çoğunluğuyla istediğini yapmak, aykırılık ve sakınca
ları meşrulaşt ı rmak, döneklere, sapkınlara (ha in lere) yer a ç m a k
demokras i mi d e m e k t i r ? Toplum-ulus yaşamında siyasal, hukuksal,
e k o n o m i k y ö n d e n bir gelişme var mı? Dış ilişkiler ö d ü n s ü z ge
lişiyor m u ? Yalnızlığa mı itiliyoruz? F r a n s a ' n ı n AB üyeliği konu
sundaki önerisi uyarıyor mu? Almanya, Rusya ne yapıyor?
Suçlar almış başını gidiyor. Terör, o r m a n yangınları, kent lerdeki
terörist lerin mayın döşeyip uzaktan k u m a n d a y l a pat latması , beledi
ye o t o b ü s l e r i n e , polis taşıtlarıyla k a r a k o l l a r a saldırı sürüyor .
Hırsızlık, gasp, soygun, yaralama, ö l d ü r m e , yıkma, yakma, dövme,
ırza geçme vd.nin ö n ü alınamıyor. Bu m u d u r d e m o k r a s i ? Bunları
ö n l e y e m e y e c e k , e t k i n yapt ı r ımlar uygu layamayacak, yargıyı
hızlandıramayacaksınız, yargı bağımsızlığını sağlayamayacaksınız,
en kolayı Atatürk ilkelerine saldırılara göz yumacak, t u t u m u n u z l a ,
hızlandırıp artıracaksınız. Böyle demokras i o lmaz. İnsan hakları
yalnız islamcılar için değildir. İ n a n ç sömürücüler i için hiç değildir.
İstikrar, iktidar o lmak vc iktidarı s ü r d ü r m e k midir? Yakınılan kimi
Bakanların yerlerini korumaları "Yola d c v a m " ı n inat o l d u ğ u n u
gösteriyor.
Yılmak yok. U m u t s u z l u k yok. Bıkkınlık yok. Dağı lma, çözülme
yok. Gerici kes imdeki dayanışma ve uyum ilerici kesimi utandır
man, gereksiz tar t ı şmadan, kavgadan, kıskançlıktan, enge l leme ve
y ıpra tmadan vazgeçilmelidir. Tembell ikten uzaklaşt ı rmak, anlayış,
hoşgörü ve d a y a n m a gücünün ar tmas ına n e d e n olmalıdır. Söz ve
eylem gürül tüsü değil, sonuç a lma başarısı ilke edinilmclidir. Reji
me yönelik girişimler, kalkışmalar, A t a t ü r k ve lâiklik karşıtlıkları
nedeniyle buruklukla da olsa 30 Ağustos 1922 zaferinin 85. yıldö
n ü m ü n ü kutluyor vc Türkiye Cumhur iye t i 'n i kazandı ran bu tarih
sel olguya d a y a n a r a k andımızı yineliyoruz. Ö l m e k de yok, d ö n m e k
ile yok. Türkiye Cumhuriyeti 'ni sonsuza değin bağımsız yaşatacak
ve niteliklerini ö d ü n s ü z koruyacağız.
TÜRKSOLU. sayı: 152. 3 Eylül 2007
231
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Atatürk
A t a t ü r k ' ü i ş ledik t u n ç t a n y ü r e ğ i m i z e
Yurt ve d e v l e t b ı r a k t ı , h e r şeyi v e r d i b ize.
Varl ığını, y a r ı n ı O ' n a b o r ç l u u l u s u m
A t a t ü r k T ü r k l ü k iç in y a ş a m a y e n i d o ğ u m .
U z a k l a r a g e r e k y o k , b a k ı n y a k ı n ç e v r e y e
C u m h u r i y e t o l m a s a H a n g i r e r d i d e v r e y e .
Si lâh yok, c e p h a n e yok, y iyecek, g iyecek y o k
H a n e d a n , U l u s u m u n y ü r e ğ i n d e k a r a o k .
S a l t a n a t v e Hilâfet y ü z y ı l l a r ı n s o r u n u
Ö z l e y e n a y m a z , s a p k ı n , k u y r u k l a r ı , t o r u n u .
T u t u p a t t ı o m z u n d a n O s m a n l ı y ı l d ı z ı n ı
H a l k ı n ı n g ü v e n i n d e n a ld ı b ü t ü n h ı z ı n ı .
2 3 2
ATATÜRK BAYRAĞİ
Ç ı k a r m a d ı k a l p a ğ ı , ç ı k a r m a d ı ç i z m e y i
Karlar ü s t ü n d e y a t t ı , a l d a t m a d ı k i m s e y i .
Suç lu m u h e r a l a n d a d ü z e n i s a ğ l a m ı ş s a ?
0 m u s u ç l u a n a l a r i ş g a l d e a ğ l a m ı ş s a ?
Ç a n a k k a l e , Sakarya, O v a r D u m l u p ı n a r ' d a
Suç lu m u U l u s u n u b ı r a k m a d ı y s a d a r d a ?
Yıkılan c a m i l e r i y a p t ı r d ı y s a s u ç l u m u ?
Yobazı d u r d u r a n ı n s u ç l a n m a s ı d o ğ r u m u ?
Ç u v a l g ib i ç a r ş a f t a n k a d ı n ı ç ı k a r d ı y s a ,
Suçlu m u r u h l a r d a k i z i n c i r i k o p a r d ı y s a ?
Eşkıya, i syancı lar , h a i n l e r , i şgalci ler
Millî M ü c a d e l e ' n i n y u m r u ğ u n u yedi le r .
E r m e n i , r u m çete ler , i şbir l ikçi i k t i d a r
Mustafa K e m a l ile T ü r k l e r d e n d e r s a l d ı l a r
Her yer g ö l e d ö n m ü ş k e n g ö z y a ş ı n d a n v e k a n d a n
Suç m u a n a y u r d u n u t e m i z l e m e k d ü ş m a n d a n ?
Suç m u t ü m y a r a l a r ı , e lb i r l iğ iy le s a r m a k ?
'•uç m u y a ş a m ı , a d ı v e n a m u s u k u r t a r m a k ?
Atatürk, T ü r k i y e ' n i n k ı v a n c ı v e g u r u r u
su., Iıı k o r u d u y s a Bayrağı ve o n u r u ?
Sın,lıı m u s a l t a n a t ı , h i lâ fe t i y ı k t ı y s a ? 1 ı ı m h u r i y e t i k u r u p k a r a n l ı ğ ı y a k t ı y s a ?
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
M o n d r o s ' u v e Sevr ' i t a r i h i n ç ö p l ü ğ ü n e
Att ıysa s u ç l u m u d u r e y y o b a z a m a c ı n n e ?
O o l m a z s a k i m b i l i r s e n k i m d e n o l a c a k t ı n ?
H a n g i t o p l u m e z a r a k i m l e r l e d o l a c a k t ı n ?
Kutsa l t o p r a k l a r y o k t u o l m a s a y d ı A t a t ü r k
S a l d ı r a n l a r s a p k ı n d ı r , o l a m a z l a r as la T ü r k .
Yok o l u r d u k d ü ş m a n ı g e t i r m e s e y d i d i z e
G ö m m e s e M a r m a r a ' y a , d ö k m e s e A k d e n i z ' e .
Kul-köle i k e n o l d u k d e v l e t e s a h i p y u r t t a ş ,
Ü m m e t t e n u l u s k u r d u b iz ler i d ü ş ü n e n b a ş .
U y g a r l ı k o l a n a ğ ı , ç a ğ d a ş l ı k gerek ler i
N e varsa k a z a n d ı r d ı , r e n k l e n d i r d i h e r yer i .
Lâiklik, g ü v e n c e s i d ü ş ü n c e n i n , i n a n c ı n
N a n k ö r l e r v e d ü ş m a n l a r b i rer t u t s a ğ ı h ı n c ı n .
M e d y a d a k i m i k r o p l a r u t a n m a d a n s ö v ü y o r
D o s t - d ü ş m a n g e r ç e k ç i l e r y a n s ı z l ı k l a ö v ü y o r
D ö n e k , u ş a k , şakşakçı , i şbir l ikçi, ç ıkarc ı
Bağnaz, y o b a z , t e r ö r i s t b ir i b i r i n i n h a r c ı .
Sarıklar ı b e y n i n d e , n e f r e t l e ç ü r ü y e n l e r
H a n e d a n y a n l ı l a r ı , i n a n c ı s ö m ü r e n l e r .
Dil ler i , k a l e m l e r i k a p k a r a y a l a n c ı l a r ,
T ü r k iç in A t a t ü r k ' t e n d e ğ e r l i biri m i v a r ?
2 3 4
ATATÜRK BAYRAĞI
Bağımsız l ık, ö z g ü r l ü k y ü k s e l m e s e s ö z ü n d e
N e T ü r k n e d e m ü s l ü m a n k a l m a z d ı y e r y ü z ü n d e .
Suç m u a n n e , k a r d e ş i s a y g ı n k ı l m a k , s u ç m u d u r ?
A t a t ü r k ' e s a l d ı r a n k i m l e r i n ç o c u ğ u d u r ?
Kosova, İ r a n , Irak, A f g a n i s t a n d e ğ i l s e k
A t a t ü r k ' e b o r ç l u y u z , a h b u n u b i leb i l sek .
D o y u m s u z , v a h ş i Batı n i c e ü l k e y e k ı y d ı .
A t a t ü r k ' l e r i o l sa işgale u ğ r a r m ı y d ı ?
Sevr ' i y ı r t ı p a t a r a k L o z a n ' ı k a z a n d ı k b i z
Bağımsızl ık, ö z g ü r l ü k g ü ç l ü k a r a k t e r i m i z .
t - u m h u r i y e t g ü n e ş i d o ğ d u Zafer g ü n ü n d e
Fetva, F e r m a n d ö n e m i t a r i h i n ç ö p l ü ğ ü n d e .
Ata türk i lkeler i T ü r k i y e ' n i n t e m e l i
(, a ğ d a ş u y g a r l ı k y o l u ç iz iyor k u t s a l eli.
N a n k ö r l e r , h a i n l e r b i l m i y o r d e ğ e r i n i
1.11 iiı O ' n a a y ı r d ı en g ö r k e m l i y e r i n i .
i i l k e n i n g ö n e n c i O, U l u s u n k ı v a n c ı O,
I l.ıın u s u ve o n u r u , u l u s a l b i l i n c i O.
I u ı k i y e ' y i T ü r k i y e y a p a n i lkeler O ' n u n
Hu gerçek t e m s i l c i s i t a r i h l e r y a z a n s o y u n .
I Ki n ü m ü z , b u g ü n ü m ü z , y a r ı n ı m ı z A t a t ü r k
Ttlıklıık için h e r z a m a n , h e r ş e y d e h ı z A t a t ü r k .
2 3 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Y u r d u n s ı n ı r l a r ı n ı ç i z e n ş e h i t k a n ı d ı r
A t a t ü r k karş ı t la r ı T ü r k i y e d ü ş m a n ı d ı r .
Kişi deği l , k u r u m O, i lkeler a n ı t ı O,
T ü r k i y e ' n i n d o s t l a r a , d ü ş m a n a y a n ı t ı O .
Suç lu m u d e v r i m l e r l e a y d ı n l ı ğ a k o ş m u ş s a ?
S u ç l u m u T ü r k o l m a n ı n k ı v a n c ı y l a c o ş m u ş s a ?
Suçlu m u eş i t l ik le u l u s a l e g e m e n l i k
T e m e l i n d e ü l k e y e g e t i r m i ş s e e s e n l i k ?
Suç lu m u k ı z l a r ı m ı z ç ı k m ı ş s a k a r a n l ı k t a n ?
Suç lu m u d e m o k r a s i g ü ç a l m ı ş s a s a n d ı k t a n ?
D o s t l u k l a r ge l i ş t i r ip barış ı k a z a n m ı ş s a
Suçlu m u Al lah ' ı v e p e y g a m b e r i a n m ı ş s a ?
Suç lu m u M e h m e t ç i ğ i soğuk, açlık, y o k l u ğ a
K ı y d ı r m a d a n zaferle a l m ı ş s a h a y ı r d u a ?
Ata türk, T ü r k i y e ' n i n h i ç b a t m a y a n g ü n e ş i
Y ü r e ğ i m i z i n h ız ı , k a n ı m ı z ı n a te ş i .
D o l u y u z c o ş k u s u y l a b e n z e r s i z k ı v a n c ı n ı n
U l u s a l M a r ş ı m ı z l a 10. Yıl M a r ş ı n ı n .
A t a t ü r k b a ğ ı m s ı z l ı k v e ö z g ü r l ü k a n ı t ı
U n u t u l m a z L o z a n ' d a İ n ö n ü ' n ü n y a n ı t ı .
U n u t u l m a z , b i lg iy le geri l iği y e n i s i
T ü r k M u c i z e s i i le G e n ç l i ğ e ses leniş i .
236
ATATÜRK BAYRAĞI
T u t k u m u z v e ç a ğ r ı m ı z h e p T ü r k i y e diyedif ,
T ü r k i y e A t a t ü r k ' t ü r , A t a t ü r k T ü r k i y e ' d i r .
Barış ın g ü v e r c i n i , savaş ın k a r t a l ı O,
Ayyıldızl ı B a y r a ğ ı n g ö n e n d i r e n alı O .
H i ç b i r şey a y ı r a m a z bizi b i r b i r i m i z d e n
D a h a ç o k g ü ç l ü o l u r ö l ü m ü z , d i r i m i z d e n .
(Ankara, 25 Ağustos 2007)
TÜRKSOLU, sayı: 153, 10 Eylül 2007
>
2 3 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Dinlenirken...
Dinlerken...
U z u n s ö z ü n kısası, y o k e ğ r i s i - b ü ğ r ü s ü
Ü l k e m k i m l e r e k a l d ı ş a ş ı y o r u m d o ğ r u s u .
İlkesiz v e ü l k ü s ü z s iyaset m a d r a b a z ı
N e r e l e r e g e l i y o r g ü d e m e z k e n ü ç kazı .
Kimler s i m g e o l u y o r nas ı l v e n e l e r i ç i n
K i m i n d e d a l k a v u k l u k k i m i n d e t ü k e n m e z k i n .
Bir k o l t u k k a p m a k i ç i n p a r t i d e ğ i ş t i r e n l e r
Ar t t ıkça b o z u l u y o r , h i ç t u t m u y o r frenler.
S i y a s e t i n cilvesi istifa ve k a t ı l m a
P i ş m a n l ı k d u y u p d ö n m e k v e a r a d a b i r a t ı l m a .
Lidere bağl ı o l m a k baş k u r a l ı T ü z ü ğ ü n ,
E l e ş t i r e n e kışkış, a l k ı ş l a y a n a d ü ğ ü n .
Delegeler , Kurul lar , K u r u l t a y b u y r u ğ u n d a
O l u r o l m a z h e v e s l i a d a y l ı k k u y r u ğ u n d a .
K i m s e ses ç ı k a r a m a z l ider n e d e r s e o lur ,
P a r t i s i n i n kral ı , t e k seçicisi o d u r .
238
ATATÜRK BAYRAĞI
N e d e m e k " k a r ş ı h k " l a ? G ö n ü l d e n d i r (!) t rans fer ,
Yalanı, p a l a v r a y ı k i m i içer, k i m i yer.
İşte N a m ı k K e m a l ' i n d i l d e i n c e a y a r ı
Kilâb-ı z u l m e k a l a n n a / . e n d e s a h r a l a r ı .
N e r d e c u m h u r i y e t i n ç a ğ d a ş u y g a r l ı k y o l u ?
D i n c i l i k y a y g ı n l a ş t ı , y i t i r d i k s a n k i s o l u .
M o d e r n giysi y e r i n e çarşaf, s ı k m a b a ş , t a k k e
K a l a b a l ı k zav iye, t ü r b e , d e r g â h v e t e k k e .
Bir y a n d a b e z b a ğ l a y ı p m u m d i k e n d i l e k ç i l e r
Ö b ü r y a n d a t e r ö r ü n y o k e t t i ğ i bekçi ler .
G ö k l e r i n d e a l s a n c a k sevgi l i y u r d u m b e n i m
Bağımsız l ık, ö z g ü r l ü k , d e v r i m k u t s a l ü ç g e n i m .
" Ö z e l l e ş t i r m e " d i y e y a p ı l a n y a ğ m a , p e ş k e ş
N i c e u l u s a l var l ık, y a b a n a g i t t i be leş .
" K ü r e s e l l e ş m e " adl ı e m p e r y a l i z m k ı skac ı
D u r m u y o r , a c ı m ı y o r h e p sak l ıyor k ı r b a c ı .
A v r u p a Birl iği 'yle A m e r i k a baskıs ı
Barzani , T a l a b a n i , r u m , e r m e n i askıs ı .
Dizler i t i t r e y e r e k a y a k t a d u r u l a m a z ,
Yalanla, h i l e i le ilişki k u r u l a m a z .
B a t ı ' n ı n a m a c ı bir : Y ı k m a k u l u s - d e v l e t i ,
Tek e n g e l y o k o l m a l ı : A t a t ü r k i lkeler i .
" I l ı m l ı i s l â m " y e m i b ö l e c e k T ü r k i y e ' y i
Bağnaz, y o b a z , a y m a z a Sevr, L o z a n ' d a n ç o k iyi.
( i ö z d a ğ ı , d a y a t m a l a r ö d ü n l e r i a l ı y o r
Z e y t i n i d ü ş m a n yiyor, da l ı b i z e ka l ıyor .
1 9 3 0 ' u n o n u r l u T ü r k i y e ' s i
I ' ü n y a a i l e s i n i n seçkin, s a y g ı n üyes i .
N c r d e D e v r i m k ı v a n c ı , N e r d e A t a ' n ı n sesi?
Ruhlar ı ı s ı t ı rd ı O ' n u n t e m i z ne fes i .
I >ııuncu Yıl M a r ş ı ' y l a y a n s ı y a n c o ş k u n e r d e ?
Şeriat k a r a n l ı ğ ı i n i y o r p e r d e p e r d e .
Şaklabanl ık , d ö n e k l i k , şakşakç ı l ık y a r ı ş t a
2 3 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Ç ö z ü m s a n k i k a v g a d a , b u l u ş a n y o k b a r ı ş t a .
S o r u n l a r , s o r u m s u z l a r h e r a l a n ı s a r ı y o r
Aklı b ı r a k a n k e s i m d u a y l a s u ar ıyor .
Di lekle, d i l e n m e k l e bir şey e d i n i l s e y d i
T o p r a k a l t ı n , s u g ü m ü ş , a ğ a ç l a r b i rer n e y ' d i .
Aşiret re is ler i , ş e y h l e r c ir i t a t ıyor ,
M a n d a c ı v a t a n ı n ı , h e r ş e y i n i sat ıyor .
P a r t i z a n l ı k d i z b o y u , k a d r o l a ş m a s ınırs ız
Kral g ib i yaş ıyor , kat i l , s o y g u n c u , h ı r s ız .
Ö ğ r e n c i l e r u m u t s u z , m e m u r , işçi ta sa l ı
E m e k l i y e e tk i s iz s i y a s e t i n m a s a l ı .
M e d y a m a f y a s ı h e r g ü n i k t i d a r ı ö v ü y o r
Yalakalar, ş i r re t ler h e r d e ğ e r e s ö v ü y o r .
Ü m m e t ç i o l m a z as la u l u s a l c ı , y u r t s e v e r
Lâiklik " ö z g ü r l ü k l e r g ü v e n c e s i " y l e değer.
Açık, d i n s ö m ü r ü s ü v e a h l â k ç ö k ü n t ü s ü
H e r k a t a y e r l e ş i y o r gerici d ö k ü n t ü s ü .
S ı k m a b a ş l a , çarşaf la, k a v u k l a ve sar ıkla
M o d e r n g ö r ü n ü m y i t t i y i n e k a l d ı k çar ık la .
M e n e m e n , M a r a ş , Ç o r u m , D i y a r b a k ı r v e Sivas,
T a r i h l e k a r a sayfa, b e l l e k l e r d e ç ı k m a z p a s .
" B a ş ö r t ü s ü " d e n i l i p s ı k m a b a ş s a v u n u l d u
İ n s a n ı m ı z yaraş ı r y ö n e t i m i n i b u l d u .
C a m i , n a m a z , o r u ç l a k a n d ı r d ı l a r s e ç m e n i
K ö m ü r , y a r d ı m v e bağış sağ o y l a r ı n e t k e n i .
G e r ç e k t e e k o n o m i k kriz k a p ı m ı z d a d ı r ,
K a t l a n m a k v e d a y a n m a k g ü c ü y a p ı m ı z d a d ı r .
2 2 T e m m u z ' u n s o n u ç l a n a ş k ı n a
İk t idar y a n d a ş l a r ı d ö n d ü b i re r ş a ş k ı n a .
K a z a n a n y o k sayılır, b ü t ü n p a r t i l e r h a s t a
M u h a l e f e t c e p h e s i ş i m d i b ü s b ü t ü n yas ta .
V i c d a n ı c ü z d a n o l a n p a r a c ı d o y u m s u z l a r
İç in e r i y o r s a n k i k u t u p l a r d a k i buz lar .
2 4 0
ATATÜRK BAYRAĞI
Her şey onlar ın olsun, kasalar dolsun yeter U m u r u n d a m ı o n u n gün g ü n d e n d a h a beter. Biri halife olur, birisi de padişah Daha başlangıçtayız çekeceği nice ah... İş işten geçer ise geriye hiç d ö n ü ş yok Kiminde ense kalın, k imininse karnı tok. İlgisiz, nerelere sürükleniyor ülke, Yıkılmak isteniyor özgün, yaşamsal ilke. Kimi halifeliğe, kimi padişahlığa Özense de sinsice başvurup küstahlığa, Çağrılar oy yoluyla olsa da karanlığa, Düşmez Türkler çıktığı bataklığa bir daha. Ağızdan çıkanları d u y a m a y a n kulaklar Çekilmezse baş olur yalpalayan ayaklar, Atatürk'le anlaşamaz sözde milliyetçiler, Osmanhcı-İslâmcı, neler ekip biçtiler. Sözde demokratlarla sözde ilericiler Atatürkçü geçinen yozlarla birleştiler. En çağdaş milliyetçi Atatürk'ü sevmeyen Milliyetçi olamaz ırkçılığı yeğleyen, Nasıl demokrat olur sentezlerle uğraşan? Kürtçüyü ve dinciyi destekleyip okşayan? Madrabaz ve maskara, m e d y a n ı n soytarısı Yalan ve iftiradır yazdığının yarısı. Kabanın oğulları ve d e d e n i n t o r u n u Atatürk düşmanlığı ile açar sorunu. I lele dindar geçinen basının rezilliği Temizlik dürüstlükle kalmamış ilişiği. ()vgüde ve yergide h e p abartı seçildi Acem mübalâğası sekiz-on kat geçildi. Kimi demokrasi, kimi h u k u k anıt ı ()larak tanıtıldı yokken gerçek kanıtı . Tabulara, kulluğa karşı sanılanlar da
2 4 1
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
P u t l a ş t ı r d ı k i m i n i p o h p o h l a y ı p a r d a r d a .
T ü r k i y e b a h ç e s i n i n ç içek ler i b i r e y l e r
Soy v e i n a n ç a y r ı m ı çağdı ş ı , y a n l ı ş şeyler.
C u m h u r i y e t i ö z d e d e m o k r a s i y e karş ı
G ö s t e r i p k a r a l a y a n u n u t t u Mil l î M a r ş ı .
Z a m a n ı , o r t a m ı v e k o ş u l l a r ı b i l m e d e n
E l e ş t i r m e k a y m a z l ı k , s ı r a l a n ı r ç o k n e d e n . .
S ü r e m e z b u k a r g a ş a dağ ı l ı r k a r a n l ı k l a r ,
U l u s u m u n u f k u n d a A t a t ü r k g ü n e ş i var.
Ç a n k a y a A t a t ü r k ' ü n o c a ğ ı , o t a ğ ı d ı r
Bağımsız l ık, ö z g ü r l ü k , e g e m e n l i k bağ ıd ı r .
Akıl, b i l i m v e g e r ç e k a y d ı n l a n m a a t e ş i
K u r t u l u ş S a v a ş ı ' n ı n t a r i h t e y o k t u r eşi.
D e m i r a ğ l a r , k ö p r ü l e r , yol lar , oku l la r , ev ler
B a y ı n d ı r T ü r k i y e ' y i k ı s k a n ı r o l d u devler .
Des teğ i a r t ı r d ı l a r b ö l ü c ü y e , d i n c i y e
Eşitlik v e ö z g ü r l ü k , i n s a n h a k l a r ı d i y e .
T e m i z i n a n ç l ı l a r ı d i n ile k a n d ı r a r a k
Siyasal t e r ö r i s t l e r ç o ğ a l d ı s o k a k s o k a k .
K i m s e y e y a s a k y o k k e n d i n i n g e r e k l e r i n d e
Yalanla, y a y g a r a y l a a y r ı l d ı k a y n ı d i n d e .
Şer iatçı d i n ile d e v l e t i b i r l e ş t i r i p
T ü r k i y e ' n i n b o y n a g e ç i r e c e k yağ l ı i p .
İ n s a n l ı k , y u r t t a ş l ı k v e k a r d e ş l i k u n u t u l d u
Par t ic i o l m a y a n l a r h e r k a p ı d a n k o v u l d u .
I l ıml ı i s l â m ile i n a n ç l a r g ö l g e l e n d i
M e z h e p v e t a r i k a t l a g e r ç e k d i n ö t e l e n d i .
B ü y ü k O r t a d o ğ u ' n u n n a m l u s u n d a T ü r k i y e
E d i l m e k i s t e n i y o r b ö l ü n m e k l e terb iye( l ) ,
K i m s e n i n g ü c ü y e t m e z b iz i p a r ç a l a m a y a
A t a t ü r k i lkeler i u l u s u k u r a n m a y a .
A t a t ü r k ' l e d o ğ m u ş u z , A t a t ü r k ' l e y a ş a r ı z
A t a t ü r k ' ü n i z i n d e h e r e n g e l i aşar ız .
2 4 2
ATATÜRK BAYRAĞI
Atatürk Türkiyesi C u m h u r b a ş k a n ı için "Dindar" l ık önerisi nedir, d a y a t m a niçin? Kendi kendini seçer yeni C u m h u r b a ş k a n ı Çok kimsenin sıkılır bu işe elbet canı. Böyle mi olmalıydı 80'lik cumhur iyet , Kimlere kısmet oldu, kimlere iken niyet? Lâik cumhuriyet i karşıtlarına veren Önceki sorumlular u tanı r mı sahiden? Bu da bir viraj olsun, geriye d ö n ü l m e s i n Türkiye karanlığa ve kana g ö m ü l m e s i n . Ortalık geçilmiyor yalancıdan, yağcıdan Solcuyken çıkarına düşkün yeni sağcıdan. 1 Iidayete erenler(!) giderek çoğalıyor Falcı, m e d y u m , amigo koroda yer alıyor, ( i iden paşası olur, gelen elbet ağası Medya mafyası işbaz hiç değişmez doğası. Kimini pişirirler, kimini şişirirler Patron şaşı bakarsa feleği şaşırırlar. I >üşte görse inanmaz, hayal bile edemez Katlara yükselenler ağ lamadan gidemez. Kimler nasıl yükselir, nasıl gelir ve gider İçyüzünü bilenler gülümseyerek izler. Kiminin devlet kuşu konar saçsız başına I iminin su katılır zar zor pişmiş aşına. I »ünya kimseye kalmaz, gurura hiç gerek yok Kimler gelip geçecek görülecek d a h a çok. I uıkiye'yi süsleyen Çankaya tepeleri Hu gidişle korkarım düşecek d ü n d e n geri.
I ı ndini Türk bilenler Atatürk' ten hiç şaşmaz, II u k I i'ıkle bağdaşmayan Atatürk'le bağdaşmaz. İPVgl, saygı ve güven bizi yürekten bağlar, Mıi ı ı ıkTürklükle var, Türklük Atatürk'le var. 1 İnce sünnî-alevî, sonra lâ ik-müslüman
2 4 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Ş i m d i T ü r k - k ü r t d i y e r e k a y ı r a n l a r d ı r d ü ş m a n .
C u m h u r i y e t i k u r a n h a l k ı m ı z T ü r k u l u s u
S o y v e i n a n ç a y r ı m ı g ü d e n l e r i n k o r k u s u
Ç ö z ü l ü p d a ğ d d ı k ç a t e h l i k e y a k ı n l a ş ı r
V a t a n ı o m u z u n d a v a t a n s e v e r l e r taşır.
H i ç k i m s e d ü ş g ö r m e s i n T ü r k i y e c a n e v i m i z ,
Ü l k e , u l u s v e d e v l e t b ö l ü n m e z d e ğ e r i m i z .
H e p i m i z A t a t ü r k ç ü v e b i re r A t a t ü r k ' ü z ,
B u o n u r l a yaşar ız , b u o n u r l a ö l ü r ü z .
(Ankara, 27 Ağustos 2007)
TÜRKSOLU, sayı: 154. 17 Eylül 200/
2 4 4
ATATÜRK BAYRAĞI
Anayasa Dayatması ve Polemiği
©çim tart ışmaları sürerken, iç ve dış öneml i sorunlar çözümlen
meyi beklerken siyasal iktidarın siparişiylc hazırlandığı a n
ilini Anayasa Taslağı demokrasiyle bağdaşmayan biçimde yeni
jjıılara yol açacak niteliktedir. M e d y a d a k i malûmlar ın, döneklc-
| | | ı şakşakçıların us ve bilimdışı sunumlarıyla benimset i lmek iş
it m ıı laslak iktidarın sonuçsuz kalan C u m h u r b a ş k a n ı seçimine
h rınlıj'.ıyla 21 E k i m ' d c halkoylaması yapılacak olan 13. dcğişiklik-
İHi m tura geniş kapsamlı 14. değişikliktir. Kapsamlı değişiklik ve
ııı i ı l a n anayasa yapımı, kurucu meclislerin ya da çok geniş ke
simli ıı T a ş m a y l a doğal yetkilisi yasama organının işidir. Basma
'azdırılan bölümleriyle yanlı kimi hukukçular ın hazırladığı
İH'I ıl iktidar partisinin belirgin Atatürk, A t a t ü r k ilkeleri (özellikle
'• milliyetçilik), h u k u k u n üstünlüğü karşıtlığıyla siyasal simge
a getirilen s ıkmabaşa ve dinci açıl ımlara yatkınlığın belge-
Illıınııııııııdadır. Y u r d u m u z u n kurtuluşu, Türkiye Cumhur iye
t i ııin ı m ulusu hafife alınmış, " M u c i z e " sayılan T ü r k Dcvr imi 'n in
245
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
temelini o l u ş t u r d u ğ u A t a t ü r k ilkeleri tümüyle uygulanmış da
sakıncaları görülmüş gibi sapkın görüşlerle Anayasa 'dan çıkarılma
ları önerilmiştir . Kimi medya militanları yoluyla kişiler anayasaya
bağlanacak yerde anayasa kişilere bağlanmaya çalışılmakta, öneri
len içeriğiyle benimsenmes i için gerçekdışı anlat ımlarla iktidar
şakşakçılığı yapı lmaktadır . H i ç gereği yokken i lkelerden, temel
doğru l tudan arındırı lmaya girişilmiş, hukuksal gerekler gözardı
edi lerek dayatmaya kalkışılmıştır. Yürür lükteki Anayasa kural
larına göre yapılması gereken değişiklik ya da yenileme, değiştiril
mesi öncr i lcmcz kuralları da içine alarak sakıncalı biçimde genişle
tilmiştir. Anayasa tasarısı hazır laması olanaksız H ü k ü m e t ile teklif
vermesi olanaksız siyasal parti ( ikt idar partisi A K P ) hazırlattıkları
metni önler ine a larak karar vermeye, top lumu yönlendirmeye, bir
tür kabulü için ş i m d i d e n dayatmaya baş lamış lardır . A n a y a s a
değişikliğini ancak milletvekilleri nitelikli çoğunlukla önerebi l ir .
Anayasamın değişmesini i s temek h e r yurttaşın hakkı o lmakla bir
likte değişinceyc k a d a r özenle uymak da görevidir. 1982 Anaya
s a s ı n ı n geçirdiği kapsamlı değişikliklere karşın değişmesi g e r e k e n
başka kuralları da vardır. A m a yeni öner i len biçim, lâik cumhuriye
ti kâğıt üzer inde ve sözde bırakıp uygulamada yıkmaya yönelik
A K P Anayasası sayılacak yapıdadır . Yabancılara açık, kendi in
sanına kapalı çabalar ve kabulü için zor lamalar la bir d a r b e anaya
sası niteliğindedir. Özellikle ilkeleri çıkarıp zorunlu değişiklikleri
savsaklaması, dinci açılımlara o lanak verip kapı açmasıyla.
Bir AKP, Recep Tayyip ya da türban anayasası deni lecek özel
amaçlı hazırlıkları bırakıp öncelikle muhalefet parti leri ve kamu
k u r u m u niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversitelerle hukukçu
kırla görüşüp uzlaşarak Kurucu Meclis için Anayasa değişikliği
yapılmalı, sonra da en çağdaş, en doyurucu anayasası T ü r k Ulu
su 'na kazandırı lmalıdır . M e t i n açıklanınca ayrıntıda eleştireceğiz.
Ata türk ilkelerini, lâikliği, eğit im-öğretimin çağdaşlığını, Devrini
Yasalarını, h u k u k u n üs tünlüğünü, yargı bağımsızlığını, kol luk güç
lerininyansızlığını, kötüye kullanılan milletvekili dokunulmazlığını .
246
ATATÜRK BAYRAĞI
A t a t ü r k ' ü n vasiyeti ç iğnenerek T ü r k Dil ve T ü r k Tarih K u r u m
larının sahipler ine geri verilmesini, medya tekel inin önlenmesini ,
silâhlı kuvvetlerin k o n u m u n u , özgürlükler in güvenceye bağlan
masını, p a r l a m e n t e r s is teme aykırı C u m h u r b a ş k a n ı yetkilerini,
Anayasa M a h k e m e s i ' n i n etkinliğini, bağımsızlığın ve ulusal ege
menliğin vazgeçilmezliğini bırakıp başkanlık s i s temine d ö n ü ş ü m e
kapı açmanın hiçbir anlamı yoktur.
Değişiklikler yürürlükteki anayasaya göre yapılır ve değiştiri lme
si öner i lemez kural lara ilişilcmez. Kurucu Meclis birliktelikle dü
zenleyebilir. AB gözdağı, A B D baskısıyla cumhuriyet imiz karart ı la-
maz, Sevr g ü n d e m e getir i lemez, L o z a n ' d a n ö d ü n veri lemez. Türki
ye'yi Türkiye yapan anlayıştan ve i lkelerden asla d ö n ü l e m e z . O l m a
saydı neler olur, ne olurduk, d ü ş ü n m e k yeter.
Kendi bilgisizlik, düzeysizl ik ve kişi l iksizl iklerini y a n s ı t a n
kışkırtıcı ve kavgacı yazılarla ikt idar goygoyculuğu y a p a n l a r a
aldırılmamalıdır. Kimi gerzek ve gevezenin savunduğu sonraki
cumhuriyet ler asla olmayacak, Türkiye C u m h u r i y e t i sonsuza değin
üağımsız yaşayacak, irtica ve ihanet rüzgârları bir yaprak kopara-
mayacaktır. Diktayı, d e m o k r a s i diye savunan ulus devlet karşıtı
ıncdyatik amigolar yüzsüzlükleriyle başbaşa kalacaklardır . "Sivil
Anayasa" diyerek 1921, 1923, 1924, 1961, h a t t â 1982 met in ler in i
suçlayıp s ıkmabaş anayasasına alkış t u t a n aymazlar " n o r m a l l e ş m e "
İ ı/üyle kendi anormall ikler ini açıklıyor. Lâiklik ve çağdaşlığa ters
ı luşen olumsuzluklarda üç m a y m u n u oynayan u t a n m a duygusunu
vı ı irmiş kimileriyle devekuşu t u t u m u n d a k i bilmişler iktidar ya-
n.ısmalığına soyunmuşlardır . " A B için Çankaya mazeret in iz kal
ın, uh" diyen AB'ci lerin konuşmalar ı iktidarın suçu Çankaya 'ya
vııkleyip engel leme yaptığı savunmasına sığındığını gös te rmekte
dir, Geriye d ö n ü ş ve ö d ü n asla reform o lamaz. Kemal izmi (Ata-
lıııkçülük) istemeyen, silâhlı kuvvet lerden rahats ız olan Batı'yı se
vindirecek değişiklikler Türkiye 'nin yarar ına o lamaz. Ç a n k a y a bun
lu ı önlemişse iyi etmiştir. A t a m a l a r d a vekâlet ler in asıllığa çevril
im si yeni d ö n e m d e k a d r o l a ş m a n ı n yoğunlaş t ığ ın ın kanı t ıd ı r .
2 4 7
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
Karşıdevrimciler ağlarını örmektedi r . Tehlike açıktır.
Başka Olumsuzluklar
Kimi devlet k u r u m l a r ı n d a "Kendi le r ine yemek ç ıkarmak üzere
oruç tutmayanlar ın çizelgesi" isteniyor. Çizelgelerin d ü z e n l e n i p ye
rine ulaştırıldığının ertesi günü " O n a r ı m nedeniyle y e m e k h a n e ka
patı ldığından yemek veri lemeyecektir" duyurusu dağıtılıyor. O r u ç
tu tmayanlar n o t edilmiş oluyor. İşte yürür lükteki Anayasa 'ya
karşın bir kötü örnek .
Kendisini " H u k u k D u a y e n i " olarak tanı tan, demeçler i ve fo
toğrafı yayımlanınca şişinen, başkalarını bilgisizlik ya da kötü niyet
li o lmakla suçlayan, eleştiri lere kat lanamayan, t a r t ı ş m a d a n kaçı
nan, kimi sözde ricalarla, aracı larla yazı yayımlatan, bilgiçlik
taslayan etiket hukukçular ı türedi . Medya göstericileri arttı . Ana
yasa, y ö n t e m i n d e n içeriğine değin büyük özen ve ciddiyet isteyen
bir belgedir. Y i n e l e m e k t e yarar var: Ulusal yaşam andıdır .
Solculuğu Ata türk karşıtlığı, Ata türk karşıtlığını, kravat takma
mayı, posbıyık bırakmayı da solculuk sayan yapay solcular, etikel
solcuları, medya solcuları, gösterişçiler kol geziyor.
Ö d ü l a lmak için gerçekdışı konuşmalar ı tepki toplayan yazaı
"İs lamcılar demokras iye daha yakın" buyurmuş. Ciri t atacağı oı
tamı hazırlayanlara şükranlarını böyle açıklamış olacak. Ayrıca
" T ü r k Silâhlı Kuvvetleri d e m o k r a t i k tu tum içinde değil. Lâikler gü
cünü T ü r k Ordusu 'n ı ın g ü c ü n d e n alıyor" demiş. D e m e k ki ağzın
dan çıkanları kulakları duymuyor, demokras in in, o r d u n u n ne ol
d u ğ u n u bilmiyor. Lâikliği hiç an lamamış . Yazık.
Medya büyük kesimiyle top luma değil, k e n d i n e hizmet ediyoı
Anayasa k o n u s u n d a kimileri yeni uyanıyor. Yıl larca söyleyip
yazdık, ilgisiz kalmışlardı. Şimdi k ıp ı rdanma başladı . RTÜK'ün san
sürü açık. Basın için de benzer bir kuruluş o l m a d ı ğ ı n a şükretsinlı ı
Yoksa kimse gazete okuyamazdı . N u m a r a c ı cumhur iyet in İt I
248
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
ATATÜRK BAYRAĞI
lâllığına soyunan Avrupalı kucağındaki kimi ulus, ulusallık karşıtı
medya tetikçisi kendi ler inin nankör lük le karşı karşıya getirdiği
"Cumhur iye t-demokras i zıtlaşmasını A ta türk i lkelerinin suçu gös
terip Türkiye'yi Türkiye yapan T ü r k Devr imi 'n in temel ini oluştu
ran bu örnek ilkelerle kurulan cumhur iyet in demokras iy i amaç
ladığını, yaşama geçirdiğini, demokras iy le taç landır ıp sonsuza
değin bağımsız yaşamasını özendirdiğini unutuyor , u n u t t u r m a k is
tiyor. Kendi kusurlarını lâik Atatürk cumhuriyet ini savunan gerçek
Atatürkçülere yüklemek telâşı içindeler. Ağabeyleri bu şaşkınların
kulaklarını da çekse, doğrusunu da anlatsa dinleyip bildiğini oku
yan bu mızmız, hırçın çocuklara g ü l ü n ü p geçiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye Cumhur iye t i İnkılâp Tarihi ve
Atatürkçülük ki tabında A t a t ü r k ' ü n 10. Yıl Söylevi 'nc yer veri lme
mesine ses ç ıkarmadı .
Bir iş adamı bağımsızlığı, özgürlüğü, egemenliği ö n e m s e m e y i p
"önce ist ikrar" diyerek işlerine gelen çoğunluk diktasına kat
landıklarını açıkladı.
Bir gazeteci yeni Cumhurbaşkanl ığ ı G e n e l Sekreter i ile Başba
kanlık Müsteşar ını överek "... iki önemli avanta j " o larak niteledi .
Maliye Bakanlığı, yeni C u m h u r b a ş k a n ı aleyhine açılıp reddedi
len alacak dâvasına ilişkin kararı temyiz e t m e d i . Kimi vergileri af,
I-.11111' cezaları indi rme ayrıcalıkları h u k u k yollarını iz lememek biçi
minde sürüyor.
I • vIi ve iki çocuklu olmasına karşın iki ayrı kadınla ilişkisinden bi-
I ı çocuk sahibi olduğu söylenen bir Belediye Başkanı da heykeli
Hİılaksız bu lduğunu söyleyerek kaldırı lması için kampanya başlatry-
i Teni Kültür ve Turizm Bakanı da çok sayıda bilim adamının
i Ilıklığı akşam yemeğinde alkollü içki servisi yapı lmamasını kendi
linin menüye karışmadığını söyleyerek savunuyor.
2 4 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Ya Dışarıda?
H o l l a n d a ' d a Sosyalist P a r t i ' d e n S e n a t ö r seçi len D ü z g ü n
Yıldırım'ın üyeliğini geri v e r m e baskısına boyun eğmediği için par
tisinden çıkarıldığına kimse ses çıkarmıyor. Ö t e yandan T B M M ' d e -
ki yemin törenini kürtçülcr için izleyen yabancılar da yazılmadı.
AB'nin Kasım ayında açıklayacağı duyurulan İ le r leme R a p o -
ru 'ndaki dayatmalar , T B M M ' d c n geçirilmesi is tenen 9. U y u m Pa-
ket i 'ne de d o k u n a n yok. O l d u bitti lerlc bir yerlere s ü r ü k l e n m e teh
likesi açık.
Başbakana Bakınız
Başbakan üniversitelerle girdiği polemikte dayatmacıl ığının yeni
örneğini verdi. D e m o k r a t olamadığını sergiledi. Bu anlayış ve tu
tumla kotar ı lacak Anayasa öncekini dc aratacakt ır .
U y m a k z o r u n d a olduklar ı Anayasa M a h k e m e s i karar lar ına
(Anayasa mad.153/ son), ilgili Danış tay ve Yargıtay kararlarına,
kat ı lmak için can attıkları Avrupa İnsan Haklar ı M a h k e m e s i karar
larına karşın s ıkmabaşta direnmeyi açıklayan, böylece Anayasa 'nın
2. maddesini , andı içeren 81. maddes in i yadsıyan Başbakanın hu
kuktan ne anladığı, hukuk devleti yöneticiliğinin ne ö lçüde uygun
olduğu bir kez d a h a ortaya çıkmıştır. Bir d a h a yazık.
Anayasa 'da lâiklik ilkesi d u r d u k ç a Anayasa M a h k e m e s i kararına
karşı ve o karar ı geçersiz kılacak Anayasa değişiklikleri de hukuka
aykırı olur, geçersiz olur. Ustalıklı anlat ımlarla s ıkmabaşa geçerlik
tanıyan kural lar ın savunulması güçtür. Çocukları dinciliğe itmek vı
kul lanmak değil, Anayasa'ya saygıya çağırmak gerekir.
S ıkmabaş dinsel zorunlulukla kullanılsa AKP'l i bayan millelvı
killeri ve bayan B a k a n kol tuklar ına sıkmabaşla oturur lardı . Özgılı
lüklc ilgisi o lmayan d u r u m özgürlük savıyla sömürülüyor. ( )/rm
lüğün de ne o l d u ğ u n u bilmiyorlar. Sınırlanması gereklerini bilini
yorlar. Anayasa h u k u k u n u bilmiyorlar. Anayasa değişikliğindi
2 5 0
ATATÜRK BAYRAĞI
251
başlıca hedef ler in in s ıkmabaşa serbest l ik o l d u ğ u n u açıklayan
Başbakan ülkeye ne k a d a r zarar verdiğini, h u k u k u nasıl dışladığını
görmediği gibi eğitim koşul lar ından da habersiz. H u k u k tanımayan
Başbakanı kimse tanımaz. Kişisel eğilimler ve tercihler ulusal ve
anayasal ilkelerin ü s t ü n e çıkamaz, ö n ü n e geçemez. Türkiye ne sö
mürge ne de şeriat ülkesi. H u k u k devleti niteliği bozulamaz. Başör
tüsü diyerek herkes i a ldatmaya çalışıyorlar. S ıkmabaş o lağan
başörtüsü değil.
Ö n e r i : A N K A Ajansı yayınları a ras ında çıkan Prof. Dr . H i k m e t
()zdemir ' in K o m u t a n ve Evlatları ile Üç J ö n t ü r k ' ü n Ö l ü m ü adlı ki-
laplarını okurlar ımıza salık veriyor, yayıncıyı da yazarı da içtenlik
le kutluyoruz.
TÜRKSOLU, sayı: 155, 24 Eylül 2007
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN
Siyasal Tablo
A nayasa tartışmalarıyla g ü n d e m i değişt irme ustalığını bir kez
d a h a gösteren A K P iktidarı seçim sonuçlarının tartışılmasını,
özel leş t i rme zikzaklarını, soygunları, rüşvetleri, suçları, parti
zanlığı, kadrolaşmayı, kayırmaları, eğit im-öğretimdeki bozukluk
lan bir tür hasır altı e d e r e k konuşulmalar ını önledi. Oyların ne vı
rilcrck, neler yapılarak alındığına ilişkin dedikodular hâlâ sürmek
tedir. Başbakanın, rapor la askerlik yapmayan oğlunun babasının
yanında heykel gibi durduğu, başkasının çocuğu askere gitmeseydi
kıyamet koparılacağı anlat ı lmaktadır . İkt idar borazanı ve özel ı I
ram d u r u m u n a gelen-getirilen T R T ' n i n çabalarıyla p e m b e tabii ' İ n
çizimi s ü r d ü r ü l ü p önceki C u m h u r b a ş k a n ı n ı n uygun bulmadığı alıı
malar bir bir gerçekleşirken Başbakan torun t u r u n a çıkmıştır, leıül
her gün can a lmaktadır . Türkiye karşılık vermemes ine karsın, ı
v u n m a d a bulunmas ına karşın savaşla suçlanmaktadır . Halkımı iı
r ö r e tepkinin sözde k a l m a s ı n d a n der in ü z ü n t ü duymakı.ulu.
Sınırını koruyamaz d u r u m a düşürü len devletin altı oyulnıa l ı .n in
252
ATATÜRK BAYRAĞI
Anayasa değişikliğinin gizlilik içinde yürütülmesi , iktidarın bil
diğini okuyacağını, s ıkmabaş h e d e f l e n e r e k bu yola gidildiğini
açıklaması kaygıları artırmıştır.
Anayasa profesörü E. Ö z b u d u n beğeni lmese de e m e k vermiş, bir
metinin hazır lanmasına başkanlık yapmıştır . Birlikte çalıştıklarını
lâik Atatürk Cumhuriyet i karş ı t lar ından seçmesi, iktidarın sipa
rişine, amacına uygun bir taslak hazır lamayı içine sindirdiğini gös
termektedir . Kuralların son biçimiyle T B M M ' n e sunulmasına ka
dar k o n u n u n -iktidarın amacı dışında- ciddiye al ınıp ö n e m s e n m e s i
ni uygun bulmamaktayız.
H e r yazısında yansız o lduğunu ileri s ü r ü p yandaşl ıktan ve katılık-
lan kur tu lamayan bir köşctaşı, hukukçuluk taslayarak sürekli sap
tırıyor. Bilgi yoksunluğunu yansıtan ikt idar yanlısı yazılarıyla tepki
uyandırıyor. "Dinc i darbe tehlikesi o lmadığı"nı ileri süren kâhinler
türedi. En az ından Anayasa darbesi hazır.
eler Neler
Valıdettin'in vatan haini olmadığı, T B M M karar ına karşın sav
ı l d ı k t a n sonra ş imdilerde Derviş Vahdcti 'yi ak lama çabalar ına
i l . ı k ı n m a k t a d ı r .
MI İP zorunlu din derslerini savunarak iktidara desteğini sürdiir-
I ktedir.
Sıkınabaşlıların, eşlerinin kayırılması s ü r m e k t e , liyakat yerine ta
i l bağı a ranarak, bıyığa göre yakınlık kurularak m e m u r l a r bek-
i ' odalar ında tutu lmaktadır . Dinsel söylemler a r t m a k t a televiz-
ıı ı/k'iıceleri k ınanacak içeriklerle başıboşluğun boyutlarını orta-
I uymaktadır.
m kiye'nin W a s h i n g t o n Büyükelçis i N a b i Şcnsoy, Fcthıı l-
hMİ.ııın A B D Başkanı Bush'a övgüler yağdırılan iftar yemeğine
llnıakladır.
n'fkıkan'ın k ınanacak konuşmalar ın ı e leşt irecek yerde, haklı
2 5 3
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
Siyasal Tablo
A nayasa tartışmalarıyla g ü n d e m i değişt irme ustalığını bir kez
d a h a gös teren A K T iktidarı seçim sonuçlarının tartışı lmasını,
özel leşt i rme zikzaklarını, soygunları, rüşvetleri, suçları, par t i
zanlığı, kadrolaşmayı, kayırmaları, eğit im-öğretimdeki bozukluk
ları bir tür hasır altı e d e r e k konuşulmalar ını önledi. Oylar ın ne ve
rilerek, neler yapılarak alındığına ilişkin dedikodular hâlâ sürmek
tedir. Başbakanın, rapor la askerlik yapmayan o ğ l u n u n babas ının
yanında heykel gibi durduğu, başkasının çocuğu askere g i tmeseydi
kıyamet koparılacağı anlat ı lmaktadır . İkt idar borazanı ve özel ek
ranı d u r u m u n a gelen-getirilen T R T ' n i n çabalarıyla p e m b e tab lo lar
çizimi s ü r d ü r ü l ü p önceki C u m h u r b a ş k a n ı n ı n uygun bulmadığı a ta
malar bir bir gerçekleşirken Başbakan torun turuna çıkmıştır. T e r ö r
her gün can a lmaktadır . Türkiye karşılık v e r m e m e s i n e karşın, sa
vunmada bulunmas ına karşın savaşla suçlanmaktadır . H a l k ı m ı z te
r ö r e tepkinin sözde k a l m a s ı n d a n der in ü z ü n t ü d u y m a k t a d ı r .
Sınırını k o r u y a m a z d u r u m a düşürülen devletin altı oyu lmaktad ı r .
252
ATATÜRK BAYRAĞI
Anayasa değişikliğinin gizlilik içinde yürütülmesi , iktidarın bil
diğini okuyacağını, s ıkmabaş h e d e f l e n e r e k bu yola gidildiğini
açıklaması kaygıları artırmıştır.
Anayasa profesörü E. Ö z b u d u n beğeni lmese de e m e k vermiş, bir
metinin hazır lanmasına başkanlık yapmıştır. Birlikte çalıştıklarını
lâik Atatürk Cumhuriyet i karş ı t lar ından seçmesi, iktidarın sipa
rişine, amacına uygun bir taslak hazırlamayı içine sindirdiğini gös
termektedir . Kural ların son biçimiyle T B M M ' n e sunulmasına ka
tlar k o n u n u n -iktidarın amacı dışında- ciddiye alınıp ö n e m s e n m e s i
ni uygun bulmamaktayız.
H e r yazısında yansız o lduğunu ileri s ü r ü p yandaşl ıktan ve katılık
tan kurtulamayan bir köşctaşı, hukukçuluk taslayarak sürekli sap
tırıyor. Bilgi yoksunluğunu yansıtan iktidar yanlısı yazılarıyla tepki
uyandırıyor. "Dinc i d a r b e tehlikesi o lmadığı"nı ileri süren kâhinler
türedi. En az ından Anayasa darbesi hazır.
Neler Neler
Vahdettin'in vatan haini olmadığı, T B M M karar ına karşın şav
kındıktan sonra ş imdilerde Derviş Vahdcti 'yi ak lama çabalar ına
i r . ık ınmaktad ı r .
MI İP zorunlu din derslerini savunarak iktidara desteğini sürdür-
ınrkledir.
Sıkmabaşlıların, eşlerinin kayırılması s ü r m e k t e , liyakat yerine ta-
f|l ı i bağı a ranarak, bıyığa göre yakınlık kurularak m e m u r l a r bek-
I ilıc odalar ında tutu lmaktadır . Dinsel söylemler a r t m a k t a tclcviz-
I jfnıı i/lenceleri k ınanacak içeriklerle başıboşluğun boyutlarını orta-
p koymaktadır.
Ttl ıkiye 'nin Washington Büyükelçis i N a b i Şensoy, F c t h u l -
Jlllllin A B D Başkanı Bush 'a övgüler yağdırılan iftar yemeğine
l ı l ı n . ıktnchr.
I htlkan'ın k ınanacak konuşmalar ın ı eleştirecek yerde, haklı
2 5 3
YEKTA GUNGOR ÖZDEN
254
yanıtlar vererek görevlerinin gereğini yer ine getiren yargıyı ve üni
versiteyi sorumlu tutmaya çalışan akl-ı evveller var. Saygısız an
latımlarla yargıya ders vermeye, akıl öğre tmeye kalkışan kimi dö
nekler, bireylerin amaçlı çıkışlarını bırakıp devleti suçlayan m a l û m
yazarlar, bunlar ı doyuran p a t r o n l a r var.
Gazete ler , d o l a r d a n avro'ya geçen Başbakanın servetini 1 milyon
803 bin 854 Y T L olarak gösterdiğini, ayrıca önemli bir t u t a r d a ala
cağı o lduğunu bildirdiğini yazdılar. Çocukları için yaptığı giderler
d e n sonra kalanlardır . Belediye Başkanlığı, Başbakanl ıkta böyle
servet edinilmesi belirt i lmeye değer bir başarıdır.
Konya 'da Hizbul lah operasyonu yapılıyor. İrtica olmadığını sa
vunan basın mürtcci ler i türedi .
Milliyet gazetesi İngilizce K u r ' a n ' ı n müftülükçe dağıtılacağını
yazdı (23.9.2007, sayfa 13). M e a l ayrı. Niçin Türkçe K u r ' a n yok? so
rusu hak kazanıyor. Ve kimler, niçin engelliyor?
Kürtçüler in Apo'yu benimsemeler i , övgüleri ve saygıları, Anaya-
sa 'da ayrı ulus o larak değer lendir i lmeler ini istemeleri bölücülükle
rinin yansımasıdır. Apo'ya " t e r ö r i s t " değil, " l i d e r " diyenler insanlık
duyguları kararmış, tükenmiş olanlardır .
Kesinleşmiş karar ı uygulanan A p o da İ m r a h ' d a n açıklamalarını
anlamsız bir hoşgörüyle s ü r d ü r m e k t e d i r . O da hempalar ın ı doğru
layarak Anayasa değişikliğiyle P K K ' n ı n silâhı bırakacağını söyle
mektedir . Dedikler i olursa tutabilirseniz tutunuz.
Yeni C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n Y Ö K Başkanı'yla görüşmesinin ne so
nuçlar vereceğini izleyeceğiz.
A K P Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcu 'nun " D e v l e t t e n iş ala
cak kişinin eşi ö r t ü n ü r " sözü gerçeği doğru lamak y ö n ü n d e n ilginç
tir. Adım adım İ ran kestirmesi yanlış değil. Bir de Malezya eklen
di. Haremlik-selâmlık plajlar, Millî Eğit im Bakanımın sıkmabaşlı
küçük kızlara ilgisi televizyonları gazeteler i d o l d u r d u . Birkaç yıl
sonra uyanınca . . .?
ATATÜRK BAYRAĞİ
D ü k k â n k a p a t m a , k e p e n k k a p a t m a , gözlerini ve kulaklarını ka
p a t m a ile sürdükçe Türkiye'yi k a p a t m a g ü n d e m e gelebilir.
Hürr iye t ' te Ö z d e m i r İnce, ince ince uyarıyor. H a k l ı tepkilerini ve
eleştirilerini yürekli b iç imde yazıyor. G e n e l Yayın Y ö n e t m e n i de
ağız değişt irmeye başladı. İzliyoruz.
Bu a r a d a E m i n Çölaşan ' ın yeni bir ki tapla k a m u o y u n u n m e
rakını gidereceği söylenmektedir . Bekir C o ş k u n zevkle o k u n a n an
lamlı yazılarını s ü r d ü r m e k t e d i r .
Seçim sonuçlarıyla ş ımaran köktendinc i le r azmışlar, telefon
saldırılarına başlamışlardır. Terbiyesi o lmayan insan olmaz, insan
olmayan da m ü s l ü m a n olmaz.
Emin Çölaşan ' ın son yazı larından bir inde g ü n d e m e getirdiği
"alt ıok'a çirkin s a l d ı n " için bir yurttaş gerekli başvuruyu yaptı mı,
yazı gözetil ip Savcılık s o r u ş t u r m a başlattı mı, C H P ya da Atatürk
çü bir kuruluş duyarlı davranıp kovuş turma istedi mi? Çok kimse
sormaktadır .
A B D oyunlarını sürdürüyor . Türkiye'yi geri kalmış ülkelerle aynı
masaya o t u r t t u ğ u gibi Irak' ı bölerek k ü r t l e r d e n yana o l d u ğ u n u bir
kez daha ç e k i n m e d e n belli ediyor.
Dinci part i , l iberal sandığı bilim a d a m l a r ı n a Anayasa hazırlatı-
vı >ı. Açıklanan m e t i n şer iata kapı açıyor. Dincilik oyuncaklara ka
dar indirildi. Çocuklar ı küçük yaşta dinci yapacak oyuncaklar ın
leklâmı yapılıyor.
TÜRKSOLU. sayı: 156, 1 Ekim 2007
2 5 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Curcuna
U zay çağında toplumsal ilkellik belirtisi olayların içinde yüzü
yoruz. Karşılaştığımız d u r u m l a r ı n çoğu Türkiye 'mize yaraşır
o lmaktan uzak. Özellikle siyasal bağlamdaki çekişmeler, tartışma
lar ve karşıtlıklar d e m o k r a s i d e n birşey anlamadığımızın canlı gös
tergesi biçiminde birbir ine ekleniyor. İkt idarın direnmeler i , muha
lefetin iç kavgaları, halkımızın çektiği ve g ü n d e n g ü n e ağırlığını
ar t ı ran güçlükler. İkt idar yandaşlığı açık medya kesiminin yanıltıcı
çabaları gerçeğe ulaşmamızı engelliyor. Hukukçular ın değişik ne
d e n l e r e bağlı değişik görüşleri de kimseyi doyurmuyor. Bir karışık
lık, bir karmaşa sürüyor, kimse kimseyi dinlemiyor. Tayyip bülbül
lcri 21 E k i m şarkısı söylüyor.
Baskılar-Dayatmalar
Türkiye 'y i s c v m c y e n l e r - s e v c m c y c n l e r , T ü r k i y e karş ı t lar ının
çağrısı üzer ine ya da kendil ikler inden yurtdış ından gelerek yıkıcı
2 5 6
ATATÜRK BAYRAĞI
bölücüler le şeriatçı, ırkçı, darbeci Kür tçü lere destek gösteris ine gi
rişiyorlar. Sakıncalı, zararımıza ne varsa yanlar ında yabancı mili
tanlar var. Başka önemli olaylara ilgisizler. R e k t ö r , yargıç, hekim,
mühendis , işçi, öğrenci, memur, asker yargı lanırken kılları kıpırda
mayan Avrupalı lar; çözümlenmesi b e k l e n e n ö n e m l i sorunlar için
suskunluklarını sürdüren yabancılar işlerine gelen ent ipüf ten konu
larda gözlemci, danıştan denetçi kesi lerek Türkiye 'n in içişlerine
karışıyorlar. G e n e l k u r m a y Başkanımın siyaset değil görevi gereği
olan görüş ler ine karşı çıkıp Türkiye düşmanlar ın ı tutuyorlar . Si
lâhlı Kuvvetlerin siyasete müdahalesi yorumlar ını yapıp demokras i
sömürücüler in i -eleştirecek yerde- kışkırtıyorlar. K a r a Kuvvetleri
Komutanı 'y la Genelkurmay Başkanı 'nın katıldığımız görüşlerin
den rahats ız o lan sözde dostlar baskılarına, dayatmalar ına hız ver
ililer. Abdul lah G ü l ' ü Strazburg'a çağıran Avrupa Komisyonu Par
lamenter ler Meclisi Başkanı Van d e r L i n d c n "Asker in siyasal rol
üstlenmesi kabul edi lemez" d e r k e n Bn. R o t h da kürtçüler in Mcc-
lis 'ten kovulmak istendiklerini ileri sürüyor. A m a hiçbirisi biçimsel
demokras in in, lâikliği dışlayıp ya da kâğıt üzer ide bırakıp ılımlı is
lam savıyla dinci diktatörlüğe geçiş kalkışmalarını eleştirmiyor.
I l ınmct d ü z e n i , şer iat uygulamaları, R a m a z a n manzara lar ı , oruç
tutmayan ve tutamayanlar ı dövmek, kül türe l farklılık adı a l t ında ırk
w inanç ayrımcılığını t ırmandırmak, terörü yaymak, tar ikat ve ce
maat y a p ı l a n m a s ı n a çalışmak, işsizlik, üniversite özerkliği, yargı
lugımsızlığı o n l a r ı asla ilgilendirmiyor. A m a d ü ş ü n c e özgürlüğü
adı al t ında T ü r k l ü ğ e hakaretin serbest bırakılmasını istiyorlar.
Avrupa Konsey i Parlamenterler Mecl i s i 'nde k o n u ş a n Abdul lah
I ı i ı l 'ün s o r u l a r a yanıtlarındaki tutukluğu ve zayıflığı d ikkat çekici.
Avı tıpalıların iki lemleri, taraf tutmalar ı , söz ler inde d u r m a m a l a r ı ,
"yalamaları , T ü r k i y e karşıtlıkları k o n u l a r ı n d a güçlü çıkışlar, etkin
ı U stiriler y a p a m a d ı . Ödün verici b iç imde konuştu . Gezin in en
'Imnsıız yanı s ıkmabaşl ı eşini uluslararası p r o t o k o l e sokması idi.
S aluız Batı 'nın deği l , tüm dünyanın g ö z ü n d e Türkiye art ık bir islâm
' I ' \ l ı l i o larak nitelendiriliyor. Lâik ve m o d e r n Türkiye, ülkesi, ulu-
257
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
su ve devleti için beklenen davranışı göstermeyen kişiler yüzünden
yanlış tanınıyor. Özveri değil, doğal bir gereksinim cumhuriyet in
niteliğine uygun C u m h u r b a ş k a n ı eşi o larak toplum karşısında ve
içinde bu lunmakt ı r . Seksen yıllık kanıyı olumsuzluğa d ö n ü ş t ü r m e k
kimsenin hakkı ve haddi değildir. 27 Eylûl 'dc İstanbul Atatürk H a
valimanı a p r o n u n d a n a m a z kılan cüppeli ve kara çarşaflılar Türki
ye'nin yüzünü karartt ı lar . Millî Eğit im Bakanlığı 'nın sıkmabaşlı kü
çük öğrenci lere bulduğu b a h a n e gibi b u n a da bir b a h a n e bulacak
lardır. Yavaş yavaş alıştırıyorlar.
Malezya-îran-Afganistan
Asya'nın güneyinde, Türkiye 'nin yarısı büyüklüğünde, 25 milyon
nüfusunun yarıs ından biraz fazlası M ü s l ü m a n l a r d a n oluşan Malez
ya'nın ü lkemizden birçok farklılıkları olmakla birlikte e k o n o m i k
çabalarının başarıya ulaşması sonucu kimi ilerledikleri alanlar da
var. Temelde ve genelde benzeti lmesi olanaksız iki ülkenin son
günlerde Türkiye 'deki dinci açılım nedeniyle yan yana getirilmesi
dinciliğe kayış ve köktcndmci yaşam biçiminin giderek artması, din
ci baskıların yaygınlaşıp güç kazanmağıdır. Yönetici lerimizin tersi
ni savunmalar ına karşın ülkemizin Malezya ile yetinmeyeceğini
gösteren olumsuzluk belirtileri birbirini izlemektedir. Aydınları
böyle dağınık ve birbirine karşı, siyasetçileri aymaz, kimi insanları
çıkarcı ve değerbi lmez oldukça İran da olunur, Afganistan da. 21
Ekim halkoylaması bu kuşkuyu haksız çıkarırsa mutlu oluruz. Ör
nek gösteri len Türkiye niçin kötü örnek le re bağlansın?
Niye inkâr ediliyor? Giysi ve s ıkmabaş y ö n ü n d e n Malezya'yı ge
celi yıllar o lmadı mı? İs tanbul 'un kimi semtleri, giderek A n k a r a ' n ı n
cadde ve sokakları, kimi il ve ilçelerimiz kadın giyimi y ö n ü n d e n
köylerden bile geri değil mi? Malezya nüfusunun çoğunluğu Müs
lüman a m a Hintli ler, Çinliler, Pakistanlılar, başka ülkelerden olan
lar da var. Türkiye 'n in büyük çoğunluğu müs lüman. Beklenen, ana
yasal destek. O n u sağlarlarsa dincileri kimse tutamaz. Baksanıza
258
ATATÜRK BAYRAĞI
"Liberal ler A K P tabanının istemlerini evrensel özgürlükçü dile çe
virerek meşrûlaşt ır ıyor" diyen teor isycnlcr i( ! ) var. Bağımsızlığı, öz
gürlüğü, evrenselliği, modernleşmeyi , dili, meşruiyeti (geçerliği)
yozlaştıran bu amaçlı, kötü görüşler, geleceğimizin nasıl çizilmek
istendiğinin kanıtıdır. Kadınlar ımız d a h a önce dinsiz ve ahlâksız
mıydı? Ayıp.
21 Ekim Halkoylaması
I M F ile bağlarını k o p a r d ı k t a n s o n r a e k o n o m i k gelişmesi hızla ve
gerçekçi biçimde büyüyen Ar jant in yanında Türkiye dış t icaret ve
câri açıklarıyla, ikiye k a t l a n a n borçlarıyla hiç içaçıcı bir g ö r ü n ü m
vermiyor. Ustaca bir g ü n d e m değişikliğiyle en öneml i sorunlar ın
çözümü bırakılıp gereksiz bir anayasa tartışması sürdürülüyor . Ab
dullah G ü l ' ü Mayıs'ta C u m h u r b a ş k a n ı scçt i rcmcycn iktidar, Ana
yasa Mahkcmcs i 'n in karar ını çirkin biçimde eleşt irdikten sonra
kızgınlıkla bir Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmas ına ne
d e n oldu. Anayasal t ü n d ü ğ ü , ilgili organlar ın ilişkilerini, ilgili kural
larla uyumu gözardı e d e n anayasa değişikliği, seçmeni a ldatan
" D o ğ r u d a n demokras i , C u m h u r b a ş k a n ı n ı artık halkımız seçecek"
sloganlarıyla savunulup dayatıl ıyor. Halkoyuna t ü m ü sunulan 5678
no.lu Yasamın geçici 19. m a d d e s i bu yasanın k a b u l ü n d e n sonra 11.
C u m h u r b a ş k a n ı seçiminin yapılacağını söylerken, Başbakan da 12.
Cumhurbaşkanı için uygulanacağını söylüyor. Başbakanın sözüyle
Yasa kuralıyla, kabul edilirse u l u s u n istenciyle yürürlüğe girecek
Anayasa kuralı çelişiyor. İkt idar, k e n d i kusurunu Yüksek Seçim
Kuruluma ve hukuka aykırı b iç imde kaldır tmak istiyor. Oysa Ana
yasa değişikliğini ö n g ö r e n bir yasa ile çarpıklığı düzel t ip uygula
m a n ı n 12. C u m h u r b a ş k a n ı seçimi için olacağı belirti lerek z a m a n yi
t irten tartışmalara son verilebilir. B a ş b a k a n ne Meclis, ne Anayasa,
ne de yasadır. Sözü ancak k e n d i n i ve kendi gibi düşünenler i bağlar.
H ü k ü m e t ve partiler anayasa değişikliği dc ö n e r e m e z . A n a m u h a l e -
fetin uzattığı eli t u t u p anayasal s o r u n giderilmelidir. Tersine t u t u m ,
ilkelliği çağrıştıran inat ve z ı t la şma şimdi T B M M ' c c 28.8.2007'de
259
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
seçilen C u m h u r b a ş k a n ı n ı güç d u r u m d a bırakır, değişik söylemlere,
görüş lere, öner i ve eleştirilere n e d e n olur. C u m h u r b a ş k a n ı n ı n ko
n u m u , ka t ın özelliği ve saygınlığı gözeti lerek bu tutarsızlıktan
kaçınılmalıdır. A m a onlar tatili yeğliyor. Halkoylaması sonucu ye
rine get i r i lmeden o n u geçersiz kılacak hiçbir d ü z e n l e m e yapılamaz.
Sorunlar hakoy lamas ından vazgeçilerek çözümlenebil ir .
Ilımlı İslâm Gösterileri
A n a y a s a M a h k e m e s i , siyasal part i hesaplarını d e n e t l e r k e n dini
siyasete â le t e d e r e k iftar yemeği veren bir siyasal part inin iftar mas
rafı t u t a r ı n d a k i parasının H a z i n e y e gelir yazılmasına karar ver
mişti. 1961 Anayasası d ö n e m i n d e k i bu duyarlığın hukuksal daya
nağı s o n r a d a n kaldırıldı. C u m h u r b a ş k a n ı Gül, Cumhurbaşkanl ığ ı
K ö ş k ü ' n d e şehit aileleriyle gazete lere iftar yemeği verdi. Lâik bir
hukuk devlet i niteliğiyle b a ğ d a ş m a z bu tutum, şirin g ö r ü n m e çabası
kadar dinsel yandaşlık ve dinci t ı r m a n m a n ı n da bir göstergesidir.
H a k k ı n d a k i o lumsuz söylenti lerin doğru olmadığını kanı t lamak ça
basıyla A b d u l l a h G ü l ' ü n konuşmalar ı , tu tumu, eşinin sıkmabaşlı
olarak y a n ı n d a b u l u n d u r m a s ı değişmediğini, değişmeyeceğini gös
t e r m e k t e d i r . G ö n ü l a lmak için verdiği iftar yemekleri öyle. İftar ye
ineğini d ı şar ıda kişisel o la rak verebilirdi. Duygu sömürüsüylc hiç
bir yere var ı lmaz. Şehit ai lelerini ve gazilerimizi devletin temsil el
tiği katta a ğ ı r l a m a k t a n önce şehit vermeyi önleyecek çabalar g e a
kir. I rak ' l a imzalanan zorunluyu dışarıda b ı rakan a n l a ş m a ortada
S ımak kıyımı, İzmir saldırı ları yine yürekleri yaktı a m a yüzleı
k ızarmıyor bile. Ayrıca bölücü yıkıcıların adamları , kürtçüler kapalı
biçimde savunuluyor . Bu d e s t e k de sayılabilir. Başbakanın Apo'yla
bir t u t u l m a s ı n a ses çıkarı lmıyor.
On y ı ldan fazla oldu. İ s t a n b u l Barosu ile Avrupa Barolar Bu
liği'nin eski Çırağan S a r a y ı ' n d a ortaklaşa düzenlediği hukuksal el
kinliğin " L â i k l i k " b ö l ü m ü n ü n b e n d e n is tenen yöneticiliğini yapaı
ken k o n u ş m a c ı l a r d a n Cczay i r ' l i Bayan B a k a n ' ı n şu sözlerini
260
ATATÜRK BAYRAĞI
261
d e h ş e t e k a p d a r a k dinlemiştim: " İ ş t e e l imdeki dosyada size göster
diğim renkli fotoğraflar. Cezayir 'de m a s u m isteklerle başlayan kök-
tendinciliğin yaptığı kıyımlar. Siz b ü t ü n m ü s l ü m a n çoğunluklu ül
keler için örneksiniz. Size bir şey olursa hepimize olur. Lütfen çok
dikkat ediniz, dincilik lâik düzeninizi b o z m a s ı n . " Kadını ülkesine
d ö n d ü k t e n bir hafta sonra, dinciler ö ldürdü. Dinci ve azınhkçı te
rörü bir an olsun unutmayal ım ve gözardı e tmeyel im. Köktendinc i
Hırist iyan dcstckçileriylc liberal yaftalı-etiketli dönekler , sapkın ve
terbiyesizler yalanlarını ve yaygaralarını sürdürüyor . "Anayasa 'yı
i s temeyenler le Malezya örneğine değ inenler darbeci ler, askerciler,
lâikler, Ata türkçülerd i r " diyerek. Bu saldırı t a m bir ahmakl ık
çıkışıdır, gerçek yurtsever aydınlara, yargıya, üniversiteye, halkın
büyük bir kesimine hakarett i r . Ülkemizin sürüklendiği d u r u m u an
lamayanlar ın, a n l a m a k istemeyenlerin iktidar dalkavuklar ının her
kesi kendi ler i gibi sanmasının örneğidir . Avrupa organlar ının ka
rarları, Avrupalı ların kararlılıkları belli iken sıkmabaşı eğitim öz
g ü r l ü ğ ü n e enge l g ö s t e r e r e k tak ınt ı la r ın ı y ine leyenler , dev le t
yapısını, h u k u k ve yargı gereğini, eğitim özelliğini u n u t m a k t a d ı r l a r .
Askerî okullara, polis okullarına, yargıya, sağlık kuruluş lar ına (za
ten göz yumuluyor) da s ıkmabaş serbestini isteseler ya.
Not: Bu yazı son Anayasa değişiklik öneris i ver i lmeden, 3 Ekim
2007 tar ih inde yazılmıştır.
TÜRKSOLU, sayı: 157, 8 Ekim 2007
Deri Yazılan
ATATÜRK BAYRAĞI
Cumhuriyette Birleşmek
83. y ı ldönümünü yaşadığımız lâik Atatürk Cumhuriyct i 'ni yeni
den tanımlamaya, tanı tmaya ve anla tmaya g e r e k olmadığını sa
nıyorum. Anlayanlar, benimseyenler için ne söylenip yazılsa fazla
dır. Anlamayanlar ve a n l a m a k is temeyenler için de gereksizdir. Bu
kanıyla önceleri yazdığım dokuz makaleyi okuyucularımızın beğeni
sine sunuyorum. Yıllarıyla birlikte değer lendir i lmesini istiyorum,
bugün, yüzüncü yılını yaşamak endişesini taşıyanların az olmadığı
I»ilgisi içinde kimi üzüntüler le sarsılmaktayız. Cumhuriyet i cumhu
riyet o lmaktan çıkaran siyasetçi-yönetici bozukluklar ı , cumhuriyeti
sorgulayıp suçlamaya çalışan sözde aydınların aymazlık ve sapkınlı-
gıykı yarışır d u r u m d a d ı r . Yedikleri ekmeği , içtikleri suyu, soludukla
rı havayı, tüm varlık ve değerler ini borçlu olduklar ı cumhuriyet ku-
ı ulnıasaydı n e r e d e ve nasıl o lacaklar ından önce y a ş a m d a olup olma
yacaklarını düşünmeler i yeter. Uzak-yakın kimi ü lke lere bakıldığın
da otori ter-total i ter düzenler le , köktendinc i s istemlerle, biçimsel
cumhuriyetlerle neler çektikleri görü lmektedi r . Atatürk ' ler i olma-
2 6 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yan, demokrasiyi amaçlayan cumhuriyet ten yoksun kalan toplumla
rın boğuldukları karanlık katlanılması olanaksız ağırlıktadır. Cum
huriyet öncesini özleyenlerin, cumhuriyet le demokrasiyi birbirine
karşıt göstererek kuralsızlığı ve disiplinsizliği savunanların, c u m h u
riyet kazananlar ının değerini bilmeyenlerin arttığı g ü n ü m ü z d e ko
rumak ve kollamak görevinin önemi de ar tmaktadır . Kurucusu T ü r k
Silâhlı Kııvvctleri'nc yönelen iç ve dış kaynaklı saldırılar, İç H i z m e t
YasasTnın 35. maddes in in kaldırılması öneri leri demokrat ik leşme
çabalarına değil, kendi amaçladıkları cumhuriyete bağlanmalıdır.
Numarac ı lar türemiş, cumhuriyeti kâğıt üzerinde ve sözde bırakan
sözde siyasetçiler etkin yerlere gelmiş, Şeriatçı-ümmetçi militanlar
yönet ime egemen olmuşlardır. D a h a açık bir anlatımla lâik cumhu
riyet karşıtları cumhuriyet in çağdaş, değiştirilmesi bile öncri lcmez
niteliklerini yozlaştırıp yok e tmek için kolları sıvamışlardır. İrtica ik
tidardadır. Cumhur iye te en büyük tehdit ikt idardan gelmektedir.
Yurttaşlık bilinci sağlıklı herkes, bize yurt kazandıran, devlet arma
ğan eden Atatürk ve arkadaşlarının kutsal emanet in i k o r u m a k için,
canlarını adayanlara yaraşır o lmak için olanca güçleriyle çalışmak
zorundadır . Bu bir insanlık borcudur. Cumhuriyet bizim her şeyi
mizdir. Varlığındaki aykırılıkların düzeyi yaralarken bir de olma
dığını varsayalım, nelerle karşılaşacağımız kestirmek bile ürkütür.
Cumhuriyetimizin korunmasını vc savunmasını yalnız kurucusu
T ü r k Silâhlı Kuvvetleri 'ndcn beklemek büyük yanlıştır. Türklüğün
den, Türkiye Cumhuriyet i yurttaşı o l m a k t a n mutluluk ve kıvanç du
yan, övünen herkes sonsuza değin bağımsız yaşatma andıyla onur
duymalıdır. Anayasamın 4. maddesiyle güvenceye alınan- Anaya
sa 'nın 1. maddesi , 2. maddes indeki cumhuriyet in nitelikleri vc 3.
maddesi yeterli olmayıp Anayasa 'nın "İnkı lâp kanunlar ının korun
mas ı " başlıklı 174. maddesi de 4. m a d d e kapsamına al ınmalıdır
Cumhuriyet in ilkeleri, nitelikleri ve'değerleriyle yavaş yavaş budan
ması ancak böyle önlenebilir. Devr im yasalarının yalnız anayasa
aykırılığının ileri sürülememesi , T B M M tarafından değiştirilip yu
rürliiktcn kaldırı lmasına engel değildir. G ü n ü m ü z d e giyim, ya/ı.
266
öğrenim birliği, şapka kullanımı, nikâh, t a p ı n m a yerleri konusunda
ki olumsuzluklar açıktır. Yasama organı çoğunluğuna h e r şeyi bırak
manın yanlışlığı or tadadır . Çoğunluk diktasına engel o lmadıkça ger
çek demokrasiyi yaşamak da olanaksızdır.
Büyük A t a t ü r k ' ü n özgür düşünceli, özgür b i l g i l i , özgür inançlı,
beden yapısı güçlü, yüksek karakterl i cumhuriyet koruyucuları iste
mesi, tüm ö b ü r sözleri g i b i h e r gün bir kez d a h a doğrulanmaktadır ,
kğitim her o luşumun, her o lgunun kaynağı, temeli, dayanağıdır.
I iğitimdeki boşluklar ve bozukluklar toplumsal düzeyle d o ğ r u d a n il
gilidir. İyi yurttaşın, bilinçli yurttaşın yetişmesi eğitimle sağlanır,
kğitimi dinselleştirmek, insanları her şeye katlanır, suskun, tepkisiz,
uysal, g iderek uydu ve uşak d u r u m u n a get i rmek için yapılanlar iz
lenmektedir. Cumhuriyet in aydınlığını, eşitlik ve güzelliklerini yaşa
mak ve b u n l a r d a n yoksun k a l m a m a k için herkese sorumluluk
düşmektedir. Toplumsal barış, ulusal dayanışma, d i renme hakkı ko
nularında çağdaşlığın ve uygarlığın tüm yöntemleri kullanılmalı, iç
ve dış kaynaklı t ü m o lumsuz luk lara karşı çıkılmalı, anlamsız
aykırılıklara ve anlaşmazlıklara son verilerek lâik Atatürk cumhuri-
yeti için birlcşilmelidir. Cumhuriyet imizi korumakta birleşemeyen
lerin cumhur iyete yaraşır oldukları savunulamayacağı g i b i ka
zananlar ından hak ileri sürmeleri de olanaksızdır. Bağımsızlığı, öz
gürlüğü, ulusal egemenliği ve Türkiye aydınlaumasıyla çağdaşlığı
Bağrıştıran cumhuriyet, hepimizin kutsal varlığı, onurlu simgesi ve
ulusumuzun esenliğini amaçlamış Atatürk güneşidir. Hilâfet ve ha
nedan özlemiyle yanıp tutuşanlar cumhuriyet ateşiyle gönenmelidir .
helva ve ferman dönemler in i bekleyenler hukuk güvencesiyle güç-
l< Minelidir. A t a t ü r k ' ü n sesi sürekli kulaklarımızda olmalıdır. Cum
huriyeti yitirdiğimizde hiçbir şeyimiz kalmaz biz de kalmayız.
< ııınhuriyet Erdemdir
| J umlıuriyet, 29 Ekim 1998)
< ienelde ve kuramsa l bağlamda devletin siyasal kimliği, türü ve
2 6 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yönetim biçimi olarak özctlenilcbilecck cumhuriyet, uygulandığı ül
kenin ya da t o p l u m u n adıyla birlikte anılır. Yayılmacı ve sömürgeci
güçlere karşı kazandığı Ulusal Kurtuluş, Savaşımı, yurdu kurtarma
dan ötede bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenl ik ve uygarlık uğraşı
olarak gerçekleştiren Atatürk, 1905'ten beri düşündüğü düzeni
yaşama geçirerek en büyük T ü r k Devrimimi başarmış ve 29 Ekimle
ri de ulusal bayram olarak a r m a ğ a n etmiştir. Bugün yeni o luşumun
75. y ı ldönümünü kutluyoruz. Açık yürekle belirtelim ki, özellikle
195()'de başlayan, "Karş ı devr im" sayılacak gericiliklere verilen siya
sal ödünler le geçen 50 yıla yaklaşan z a m a n sonunda, cumhuriyetin
değerini b i lmemenin, ona yaraşır o l m a m a n ı n acılarını yaşıyoruz.
Yönet im sorumluluğunu yüklenen kimilerinin çelişkili, sakıncalı tu
tumları, cumhuriyet in anlam ve amacıyla bağdaşmayan davranışları,
hak lan ve özgürlükleri kötüyü kul lanma eğilimleri, bilgisizlik, yeter
sizlik ve beceriksizlikleri, yurtseverlerin, içini karar tan durumlara
neden olmuştur. Kimi kentler, kimi sokaklar, kimi alanlar, kimi kat
lar kararmış, kulluktan ve tutsaklıktan kurtararak ü m m e t t e n ulus
düzeyine çıkardığı ulusun her yönden eşit kişilikli bireyi kıldığı kimi
lerince " z u l ü m " olarak nitelenmiştir. Devletin, hukukun, düşünce
ve inancın ne o lduğunun ayudında bu lunmayan kimileri, dinsel sö
mürüyle değişik ayrımcılık ve yıkıcılığın pençesinde varlık nedenle
rini yadsıyıp ırkçılık ve A r a p milliyetçiliği çığlıkları atmaktadır .
Karşıtlığı, kendini gös terme yöntemi s a n a n ruhsal ve beyinsel öz-
gürlülerle çıkarcılar, bağnazlar, aymazlar, işbirlikçiler, ilkesizler,
sapkınlar, sözde ilerici ve sözde d e m o k r a t numaracılar, Türk, Tür
kiye ve Cumhuriyet düşmanlığını, A t a t ü r k ve Atatürkçü düşman
lığıyla özdeşleştirmişlerdir.
Oysa Atatürk, halkını karanl ıktan aydınlığa çıkarmış, dışlayıp kö-
tülencn bir top lumken ulus bilinciyle .donatmış, her yurttaşa her yo
lu açarak insan olma kıvancını tattırmıştır. "Türkiye Cumhuriyetimi
kuran halka T ü r k Ulusu d e n i r " sözüyle vurguladığı gerçek, ulusal
onurdur . Sonsuza değin koruyup savunma görevini verdiği, bilgisi,
düşüncesi, inancı özgür, yüksek ıralı (karakterl i) , sağlam yapılı Türk
268
ATATÜRK BAYRAĞI
Gençliği y ü k ü m l ü l ü ğ ü n ü n bi l incindedir. "Temeli , T ü r k kahra
manlığı ve yüksek T ü r k k ü l t ü r ü " olan Cumhur iye t ' i bir e r d e m ola
rak niteleyip gençliğin bekçiliğine bırakan Atatürk, gelecekte kimi
karşıtlıkların olasılığına değinerek uyanık kalmayı öğütlemiştir. 75.
yılda, 10. yılın coşkusu, devirgenliği, ilkeliliği, çalışkınlığı, saygınlığı
(izlenmektedir. Ulusal Kurtuluş Savaşı s ırasında ve sonras ında her
biçim ve kılıkla sürdürülen bozgunculuğa karşın cumhuriyet in gücü
nü yit irmemesi, demokras i amaçlanarak b e n i m s e n m e s i n d e , bir
yaşam felsefesi olarak özümsenmesinde ve sağlam dayanaklar üze
rinde kurulmasındadır . Ayrıntıda yönetenlere bağlanması gereken
eksiklik ve aksaklıkları cumhuriyet k u r u m u n a yükleme çabaları
boşunadır. Yabancı sözcükler, karışık ve dolambaçl ı anlatımlar, ön
yargılı, koşullanmış, özel amaçlı yüzeysel yaklaşımlarla açıklanan
düzey, d ü ş ü n d ü r ü c ü d ü r . Cumhuriyet i koruyamayanlar, değerini bi
lemezler. Cumhuriyet le demokrasiyi isteyip gerçekleşt irmek ko
laydır. Baskıcı, kişiscl-dinsel yönet imden cumhuriyet i çıkarmak, üs
tün kişilere özgü unutu lmaz bir olaydır.
Türkiye Cumhuriyet i bir bilim devleti olarak kurulmuştur . Lâik
tir. Cumhur iyet özde, ulusal egemenlik, eşitlik ve adalett ir . C u m h u
riyet, kullar değil yurttaşlar düzenidir. Cumhur iyet özgürlükçüdür,
devrimcidir, gerçek demokras inin çekirdeğidir. Cumhuriyet , anlayış
yenilikleriyle nitelikli yeni insan, yurt taş lar la yeni bir t o p l u m
oluşturdu. Kuralları ve kurumlarıyla devleti yepyeni kıldı. Bugün
her a landa bize mut luluk duyuran, kıvanç veren ne varsa cumhuri
yetin ü r ü n ü d ü r . Cumhur iyet olmasa idi, ne olacağı ıızak-yakın ülke
lerde izlenen acı ve utanç verici olaylarla anlaşı lmaktadır . Pas
lanmış, çürümüş, kokuşmuş ne varsa atılıp çağdaşlığın gerçeklerine
yönelinmiştir. Sarığı beynine, kravatı beline dolayan inanç sömürü
cüleri, bilgi, us, halk ve insanlık düşmanları , t icaret destekli aşiret-
siyaset-şeriat ortakl ığı , cumhur iye t in yüzkaras ıdır . Çctc-mafya
o luşumunun sorumlusu oy avcıları, toplumsal birliği bozarak gele
ceğimizi karar tmaktadı r lar . Devlete ve cumhur iyete güveni sarsan,
bölücü ve yıkıcılara o r t a m hazırlayıp o lanak veren, u lusumuzu cum-
2 6 9 ,
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
huriyeti "Tam bağımsız bir hukuk devlet i" olarak yaşama gönencin
den yoksun bırakan, aldatıp avutan sentezciler, uluslararası paralı
güçlere eğilerek alnımıza gölge düşürmüşlerdir . İlerici atılımlarla,
millet mektepler i , halkevleri, halkodalar ı ve köy enstitüleriyle, üni
versiteleriyle aydınlanan Türkiye, gericilik olayları, kökten dinci
kıyımlar ve bölücülükle kararmıştır . Ç ö z ü m bekleyen hukuksal, si
yasal ve ekonomik sorunlarla kimsenin cumhuriyeti özürlü d u r u m a
sokmaya hakkı yoktur.
50 yıldır kimi iktidarların, çoğunlukla vc ağırlıkla, şeriat yanlısı ol
masa da köktendinci akımlara yakın ve yatkın olmasını, tarikatçı
kadrolaşmaya ve örgüt lenmeye karşın Cumhuriyet imiz varlığını ko
ruyorsa bu olgu kuruluşundaki güce bağlanmalıdır. Halk dalkavuk
luğunu demokrat l ık, yönetim şakşakçılığını ilericilik diye dayatan
şerbetçilere alt-üst kimlik, anayasal vatandaşlık, çok kültürlülük
tartışmalarını sürdüren bilgiç(!)lerc kanılır, çok yüzlü bölücülerin
oyunlarına gelinirse cumhuriyet bir düş olur. Cumhuriyet i geçerli vc
çağdaş c u m h u r i y e t k ı lmadıkça demokras iy i gerçek anlamıyla
yaşayamayız. "Dev le t dinin hizmetindedir, şeriat d indi r " sözleri
cumhuriyetle ters düşmenin kanıtlarıdır. Ermenis tan, Kürdistan ve
Boğazlar düzenini değişt irme girişimleriyle, Sevr'i gerçekleştirme
kalkışmaları, Türkiye'yi içerden yıkma, dışardan kuşatma izlencele
ri, parçalama amaçlıdır. 75. yılda "Niçin böyle olduk, nasıl ol
malıyız?" diye kendimizi sorgulayıp özeleştiriye bağlı tutmalıyı/
Toplumsal doku, toplumsal bellek, toplumsal bilinç, cumhuriyetin
doğal ve gerçek güvencesidir. Cumhuriyet , karanlıktan aydınlığa
çıkmak, uygar, çağdaş olmaktır. Cumhuriyet , halkçıdır. Eği t imdin
çok eğlenceye, bilgiden çok inanca, bilimden çok dine, gerçektin
çok varsayıma, yaraşmaktan çok yaranmaya, h a k e t m e k t e n çok yok
etmeye, k u r t a r m a k t a n çok yıkmaya, güç vermekten çok güçlül
ç ıkarmaya, s ö y l e m e k t e n çok söylenmeye, e l e ş t i r m e k t e n ç<>!
alıştırmaya ağırlık veren bir toplum, kendini yıkar. Çakıcı-çıkıtı
hacı-bacı, baba-dayı, koca-hoca, şeyh-derviş, dergah-türbe, tckkı
zaviye düzenine d ö n ü ş m e olasılıkları herkesi uyarmalıdır. "İnaıııv"
2 7 0
ATATÜRK BAYRAĞI
r u m o halde v a n m " d a n " D ü ş ü n ü y o r u m o halde varım "la yazgıcılık
tan yaratıcılığa taşıyan cumhuriyet in değer ini bildiğimizi savuna
mayız. Tersi doğru olsaydı, yakındığımız d u r u m l a r a düşmezdik. Ö n
cesiyle karşılaştırmak, değerini bel i r lemek için yeterlidir. Anayasa
ve yasalar yamalı, lider diktalı d e m o k r a s i yaralı. İçine kimi c u m h u
riyet karşıtları doluşan yasama organı durgun. Başta üniversiteler,
toplum suskun. Tam bağımsız olmayan yargı yorgun. M e m u r , işçi,
öğrenci, emekli kırgın. Bu tablo cumhuriyet in değil, cumhuriyetçil ik
oynayanlarındır. Kat lanamadığımız d u r u m l a r ı düzel tmek, iyileştir
mek zorundayız.
Cumhuriyet e r d e m d i r ve ulusal o n u r u m u z d u r . T ü m engellerin
den arındır ıp özlenen düzeye get irmek, yurttaşlık b o r c u m u z d u r .
Türk Devrimi ve Atatürk ilkeleri doğru l tusunda çalışıp özenli ve du
yarlı davranarak gücümüze güç katmal ı , kıvancını, mut lu luğunu,
esenliğini birlikte duymalıyız. 1923'tcn sonsuza h e p göncnli, h e p
görkemli, hep yükselerek, h e p yücclerek... Kurucular ını yürekten
saygıyla a n a r a k ve bağlı kalma andımızı yineleyerek...
Tûrkiyemiz ve Cumhuriyetimiz (Popüler Bilim Dergisi, 1998)
19 Mayıs 1919'da başlayan kutsal yürüyüşün Amasya, E r z u r u m ,
Sivas, Ankara, İnönü, Sakarya, Dumlı ıp ınar dönemeçler in in örnek
haşarılarla geçilip 29 Ekim 1923'te Cumhur iye t ' l e t a m a m l a n m a s ı
yeni bir yaşamın gerçekleşmesidir. Ö l ü m fetvalarını, idam ferman
larını hiçe sayarak, tüm resmi san ve görevlerini bırakarak, bir vatan
çocuğu olarak kendini ülkesine adayan Atatürk, öğrencilik yılların
da yönetim biçimi olarak düşündüğü Cumhur iyct ' i " E n büyük T ü r k
devrimi" nitelemesiyle ulusuna a r m a ğ a n etmiştir. Halife askerleri
nin, saltanat güçlerinin ve sapkınların birlikteliğini, yurtsever arka
daşlarının dayanışmasıyla karşı ladıktan sonra kazandığı utkularla
kucaklanınca, izlediği hukuk yolundan sapmamış, yeni bir anlayışla,
kul-kölelikten kurtulan kişilikli bireylerle, ü m m e t d u r u m u n d a n ulus
271
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
düzeyine yükselen toplumla sonsuza değin yaşayacak cumhuriyeti
kurmuştur. Türkiye Cumhuriyet i , yalnız T ü r k çoğunluğun değil,
Türkiye 'de yaşayan, vatandaş-yurttaş olarak " N e mutlu T ü r k ' ü m "
diyerek kıvanç duyabilen herkesin cumhuriyetidir. Bu nedenle adı
" T ü r k C u m h u r i y e t i " değil, "Türkiye Cumhuriyet i " olmuştur. Yöne
tim biçimini belirleyen bir olgu sayılmaktan ötede, kural lardan ku
rumlara değin yepyeni bir top lumun, yepyeni bir devletin yapısal
özü olarak değerlendiri lmelidir. Dinsel ağırlıklı kişisel yönetim
yıkılmış, Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla ülke yalnız dış düşmanlardan
değil, içteki engel lerden de temizlenmiş, askeri zaferlerin ka
zanılmasıyla çağdaşlaşma, aydınlanma savaşı başlatılmıştır. G ü n ü
müzdeki ulusal varlıkların ve değerlerin kaynağı cumhuriyett ir .
Ölüm-kalım savaşının utkuyla sonuçlanması, ulusal gücün etkin
liğini doğrulamış, başarı lanlar başarılacakların güvencesini oluştur
muştur. Atatürk 'ün, temelini T ü r k kahramanlığı ve yüksek Türk
kültürü olarak gösterdiği cumhuriyeti , O ' n u n öngördüğü ereklere
ulaşarak gerçek kılmak zorundayız. Atatürk, Türkiye Cumhuriyc-
ti'ni bir bilim devleti o larak kurmuş, us ve bilimle, toplumsal barış
ve dayanışmayla uygarlık düzeyini aşabileceğimizi düşünmüştür .
Amacı da, hiç kuşkusuz, demokras i idi. Türkiye Cumhııriycti 'ni ku
ran halkı T ü r k Ulusu olarak tanımlaması, hükümetler i halk hükü
meti olarak nitelemesi, kimi çok parti denemeler i kanıt lamaktadır
ki demokrasiyi gerçekleşt irme amacını hiç değiştirmemiştir. Ö n d e r
lik ettiği T ü r k Devrimi 'nin değişik alanlardaki uygulamaları bunun
açık belirtisidir. Anayasa, yasalar, giyim, yazı, eğitim-öğretim, sanal,
aile, e k o n o m i , h u k u k k o n u l a r ı n d a k i u n u t u l m a z çabaları,
yaşadığımız aydınlığın güçlü dayanaklarıdır . Anlayıştan ilkelere, ku
rullardan kurumlara, kurtuluş ve kuruluş felsefelerine uygun yeni
den yapılanma, cumhuriyett ir . 1930 dünya ekonomik buhranı, İkin
ci Dünya Savaşı ateşleri içinden başarıyla çıkarak 75 yıllık barışı
yaşayan Türkiye 'nin 1950'lerde siyasal ödünler le başlayan sıkın
tıkırının sorumlusu, " s i s tem" değil " insan"dır . Yöneticilerin us v<
bilim yerine kendi düşkünlükleri için yeğledikleri varsayım yan
2 7 2
AIATÜRK BAYRAĞI
daşlığı, bunal ımların nedenidir . D e m o k r a t i k , lâik, sosyal hukuk dev-
lelinin, çağdaş öğelerin k iminden uzaklaşması, kimi eksiklikleri, sis-
leınin özüyle değil, uygulama yöntemiyle ilgilidir. Bağımsızlık, öz
gürlük, ulusal egemenlik, barış ve hukuksall ıkla bilim ve uygarlık te
melinde yükselen yapının yıkılmasını isteyen düşmanlar la işbirlikçi
leri, karşıdevrimcilcr her organda, her bir imde, h e r kes imde değişik
kılık ve biçimle uğraşlarını sürdürmektedi r ler . C u m h u r i y e t ' c ya-
raşmayanların kötülükleri, değişik bozukluklar la yalpalayan çıkar
cıların sapkınlıkları, aymaz, bağnaz ve yobazların çabaları, yurtse
verleri uyanık tutmalıdır. Cıımhuriyct ' i " o t o r i t e r ve d o n m u ş bir ide
oloji", cumhuriyetçileri "militarist güçler" o larak ni te lemenin "des-
potik cumhuriyetçi ler" gibi suçlamadan farkı yoktur. Kimi amaçlı ve
yapay sorunları ırk ve soy sorunu gibi göstermek, Devletin yurttaşla
ra yaklaşımı ayrıymış gibi ülkenin kimi yerler inde ayrı uygulamalar
olduğunu ileri sürmek, devlet adına yetkiyi kötüye kullananları gör
mezlikten gelip onların suçlarını devlete yüklemektir . Bir insan ve
hukuk kurumu olan devlet, ülkeyi ve ulusu kapsayan yapının adıdır.
PKK'nın kurt kökenli yurttaşlar topluluğuna dayandığını. . ." söyle
yip yazacak k a d a r sürdürülen aymazlık, aydınlarımızı d ü ş ü n d ü r m e
lidir. Cumhuriyet o n u r d u r ve erdemdir . Kendini bilen her yurttaş,
cumhuriyetin daha güçlü, daha başarılı olmasını ister. Bu, yüce Ata-
lürk emanet in i savunup korumak ve sonsuza değin bağımsız yaşat
mak, birincil ödevimizdir. Gösterişli sözlerle, bilgi yetersizliği ve
nankörlükle cumhuriyet i suçlamaktan, cumhur iyete n u m a r a l a r koy
maktan vazgeçip demokrat ik niteliğini ed inmes ine yardımcı olun
malıdır. H e r k e s kendini özeleştiriye bağlı t u t u p sorgulamalıdır,
cumhuriyet için yapıp yapmadıklar ı k o n u s u n d a . Sözde ilericilik,
sözde demokratl ıkla, tembellik ve umursamazl ıkla bir yere varıla
maz. Gerçekçi davranışlar, içtcnlikli çabalarla ülkeye hizmet edilir.
I kıyanışma olmazsa çocuklarımız bizi bağışlamaz.
kğ i t imde, s a n a t t a , asker l ikte, bayındır l ıkta h e r k o n u d a ka-
/.ındırdıklarıyla ö z ü m s e n e n bir kaynak olan cumhuriyet, çok renkli
Türkiye bahçesinin iklimidir. Bu güzelliğin bahçıvanı d ü n Atatürk
2 7 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
vc arkadaşları idi, bugün ve yarın da Atatürkçülerdir . Cumhuriyet
gelecektir ve en sağlıklı güvencedir. Ü m m e t t e n ulusa, karanl ıktan
aydınlığa, i lkel l ikten uygarlığa, bağnaz l ık tan çağdaşlığa,
kuşatılmışlıktan özgürlüğe, bağımlılıktan bağımsızlığa h e r kapı
cumhuriyete açılmaktadır. Yıllardır Atatürk karşıtlığıyla oy toplayıp
iktidar o lma oyununu sürdürenler bile Atatürk 'e övgüler yağdırıyor.
O'nu savunuyor, O 'na sığınıyor. Dünyanın benimsediği gerçeği it
menin, ona karşı ç ıkmanın olanaksızlığı açıktır. İçten ve dıştan bun
ca saldırıya d a y a n m a s ı , ne k a d a r güçlü k u r u l d u ğ u n u n kesin
kanıtıdır. U n u t m a m a l ı ki, ulusal kimliğinin bilincinde olmayanlar
ulusal varlıklarını sürdüremezler . Türkiye ve Cumhuriyet birbirin
den ayrılamaz. Demokras i , cumhuriyet in çağdaş aşamasıdır. De
mokrasiyi cumhuriyete borçluyuz. Düşüncesi, bilgisi, inancı özgür,
bedeni güçlü, yüksek karakterl i bckçileriylc Atatürk Cumhuriyeti
hepimize kıvanç veren görkemli yapısını sonsuza değin sürdürecek
tir. Yeter ki kendimizi bilelim, yolumuzu vc yönümüzü değiştirme
yelim. H e r şey, başkası olmayan Türkiye için!
Cumhuriyeti Gerçek Kılmahyız (Hacettepe Üniv. Edebiyat Fak. Dergisi; Cııııılıuriyet'iıı 75. Yılı Özel Sayısı, 1998)
Kişilikli bireylerden oluşan ulusal yapıya, barışa ve eşitliğe daya
nan cumhuriyet, gerçek bir halk yönelimidir. En büyük T ü r k D e v i i
mi bildiğimiz cumhuriyet, Büyük Atatürk 'ün 1905'ten beri düşün
düğü, 27 Eylül 1923'dc Hakimiyct-i Milliye gazetesinde yayımlanan
demecinde açıkladığı, düzenli girişimlerden sonra kendisinin ha/n
ladığı Anayasa değişikliğinin benimsenmesiyle yaşama geçmişin
1921 Anayasası 'nda, bir h ü k ü m e t biçimi iken, 1924, 1961 ye 1 9 «
Anayasalar ında devlet biçimi olarak vurgulanmıştır. Atatürk 'ün IH
Yıl söylevinde, "Temelini T ü r k kahramanlığı ve yüksek T ü r k kul lu
r ü " gösterdiği cumhuriyet devrimlerin bayrağıdır. Koruyucuları, • I
nik ve dinsel özelliklerini açıklama özgürlüğü içinde " N e mııllıl
T ü r k ' ü m " demekle kıvanç duyan her yurttaştır. 1927'deki Büylıl
274
ATATÜRK BAYRAĞI
Söylcv'iyle bilgisi, düşüncesi, inancı özgür, bedense l ve ruhsal yön
den sağlıklı, yüksek karakter l i gençlerin savunmasına ve sonsuza
değin korumasına e m a n e t ettiği bu insanlık kurumu, ülkemizin
aydınlanmasının başlıca gücü olmuştur . Ulusal kimliğimizin benim
senip özümsenmesi , böylece dünyanın o n u r l u ulusları içinde kendi
mize yaraşır yeri a lmamız sağlanmıştır. Demokras iy i amaçlayan
cumhuriyet hukuksakyönet im biçiminin adı o l m a k t a n ötede, ulusal
yaşama yön veren bir özdür. Teokratik m o n a r ş i d e n çağdaş yönet ime
geçişin, bu yolla tüm yeniliklerin, t ü m d e n yapı lanmanın kaynağıdır.
Bugün ed inmekle ö v ü n d ü ğ ü m ü z olguları ve varlıkları cumhuriye
te borçluyuz. Barışın, halkçılığın, eşitliğin dayanağı, gücü ve uy
garlığın ışığıdır. Demokras in in özgürlük, h u k u k ve insanlık olduğu
gerçeği cumhuriyet le anlam kazanmıştır. Bağımsızlık ülküsünün hu
kuksal bağlamda kurumlaşması, ulusallığın her yönüyle yaşama geç
mesi olan cumhuriyet, ulusal egemenliğin işlerlik kazanmasıdır . Bir
evrim değil, gerçek bir devrimdir. Tam bir yeniden doğuş, günü gö
zetildiğinde tam bir yeniden yapı lanmadır . Yeniliklerin, kura l lardan
kurumlara, i lkelerden topluma, insandan ulusa her yeni o l u ş u m u n
nedenidi r . Devle t y ö n e t i m i n i n halkta o l d u ğ u n u n kanıt ıdır ,
batılı laşma devingenliğinin gerçekleşmesidir. Kişiyi ve toplumu içe
ren bir siyasal kalıp değil, geleceğe tüm çağdaş gereklerle en bilinç
li akıştır.
Gerçekte 23 Nisan 1920'de kurulan, 1921'de "Egemenl ik , bağsız-
koşulsıız u lusundur" kuralıyla güçlendiri len cumhuriyet in adı 29
Ekim 1923'tc konulmuştur . Yurt ve ulus bilincinin kaynağı ve daya
nağı olan cumhuriyet, ulusal rramiza en uygun yönetimdir . G ü n ü
müzdeki kimi bozukluk, kimi çarpıklık, kimi aykırılık ve kimi sap
kınlıkların cumhur iyete değil, cumhuriyet yönet imler inde görev
alan kimi yetkililerin yetersizlik ve niteliksizliğine bağlamak gerekir.
< ümhur iyet e k o n o m i d e , hukukta, sanatta, kü l türde, sporda, siya
sette, askerlikte, bayındırlıkta, eğitim, aile ve toplum yaşamında
haşarılarını ar tarak s ü r d ü r m ü ş ve g ü n ü m ü z d e k i ulusal gücü ka
zandırmıştır. Kuşkusuz, bunlar yeterli değildir. Ancak, toplumsal
2 7 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
barışı sarsan yapay etnik ve dinsel sorunlarla cumhuriyet düşman
larının kötülükleri eksiklik ve aksaklıkların asıl nedenidir . Sistem
başarısız ve yetersiz olsaydı, içten ve dıştan bunca saldırıya dayana
mazdı. İzlenen vc 1950'lere kadar birbirine eklenen başarılar yaşan
mazdı. Yükselt ip yaşatmak yükümlülüğünü u n u t u p çıkarlarına
düşenlerin, siyasal ödünler le ilkelerin yıkılmasına yol açanların so
rumlulukları büyüktür.
Ulusal egemenliğin yaşama geçiriliş biçimi, hukuksal yönden so
mutlaşması olan cumhuriyet, demokras inin özü, demokrasiyi geti
ren görkemli bir yapıdır. Ulusal o n u r u n simgesidir. Ulusal egemen
lik dışında hiçbir gücü geçerli saymayan soylu bir anlayışın yüce
lişidir. Hukuksal , siyasal vc ulusal birliğimizin anıtlaşması, var
lığımızın vc geleceğimizin biricik temeli, en değerli kaynağımızdır.
İnsana, usa vc bilime öncelik tanıyarak uygarlık koşusunu hız
landıran cumhuriyet, gelenekçilikten hukııksallığa, yazgıcılıktan ya
ratıcılığa geçişin adıdır. Bu değerleri özetleyen cumhuriyet in bekçi
liği, Büyük Atatürk 'ün bizlere verdiği birinci görevdir. Kişilikli bi
reylerden oluşan ulusun tanı eşitlikle kucaklaşma olgusudur. Lâik
yaşam, lâik öğretim, lâik hukuk, lâik toplum vc lâik devlet aşa
masının anayasal kurumlaşmasıdır. Cumhuriyet ' i soyut bir kavram
olarak irdeleyip değer lendirmek yerine yaşama geçirdikleriylc ölç
mek gerekir. Yaşadığımız değerlerin ayırdında olmadığımız, yitirin
ce aradığımız bir toplumsal gerçektir. Yoktan varolma süreci, Ulu
sal Kurtuluş Savaşı öncesi vc sırasındaki durumlar gözetilirse cum
huriyetin değeri d a h a iyi saptanır . Özellikle, savaş, açlık, soykırım,
baskıcı düzenler içinde yaşam uğraşı veren toplumlara bakılırsa
özensiz vc duyarsız kalışın ağırlığı açıklıkla ortaya çıkar.
Şimdilerde kimi sayrıhlar, kimi özürlüler, kimi çıkarcılar, kini i
sapkınlar, kimi bağnazlar, bağımsızlık, özgürlük, egemenlik, hukuk,
demokrasi kavram vc kurumlarının ayırdında olmayan kimi bilgisiz
1er, kimi aymaz vc yobazlar o lmadık nedenler le, yalanlarla Ata
türk'ü vc Türkiye'yi Türkiye yapan ilkeleri, ulusal değerlerimizi ve
varlıklarımızı kötü leme çabalarına, yiyicilik, yıkıcılık vc bölücülük
276
ATATÜRK BAYRAĞI
eylemlerine ağırlık vererek saldırılarını art ırmışlardır . Cumhur iye
tin aydınlığından k o r k a n karışık ve karanl ık kimileri, ırkçı ve şeriatçı
kışkırtıcılar, hakları ve özgürlükleri kötüye kul lanarak çirkin oyun
larla uyduluklarını sergi lemektedirler. İnsan haklarını, lâikliği ve
Atatürkçülüğü suçlayıp yadsıyarak demokrasiyi yaşamanın toplu
mumuz için olanaksızlığı, her gün örnekler le anlaşı lmaktadır . Dinin
siyasallaşmasını, demokras inin dinselleşmcsini i s temenin ve bu tür
saplantı lara açık kapalı ödünler le destek o lmanın bağışlanması,
kendimize kıymaktır. Cumhur iyet le demokras iy i birbir ine karşı ya
da ters göstermek, cumhuriyet i ve demokras iy i an lamamakt ı r .
Cumhuriyete sahip çıkıp onu gerçek kı lmak ulusal b o r c u m u z d u r .
Kimsesizlerin Kimsesi Türkiye Cumhuriyeti (Cumhuriyet, 31 Ekim 1999 ve I Kasım 1999)
Atatürk ulusalcılığı (milliyetçiliği) en çağdaş T ü r k ulusalcılığıdır
ve en büyük T ü r k ulusalcısı da A t a t ü r k ' t ü r ! Ulusal Kurtu luş Savaşı
kahramanlar ı yaşamsal olmayan savaşa karşı, barışçı, başta toprak
bütünlüğü ülkesinin tüm kaynaklarını, varlıklarını, insanlık değerle
rini, dilini, kü l türünü koruyucu, ö b ü r uluslarlar dayanışma içinde
ulusunun özgün ve belirgin niteliklerini güçlendirici, " t a m bağımsı
zlık" ilkesi temel inde özgürlük ve ulusal egemenl ik le d o k u n a n uy
garlığı, toplumsal gönenci, erinci, tasada, kıvançta birlikteliği amaç
layan üstün bir anlayışla "kimsesizlerin kimsesi Türkiye Cumhuriye-
ti"ni kurmuşlardır . 1 Kasım 1922'de T B M M ' n i n 308 sayılı kararıyla
saltanat yıkılarak ( teokrat ik monarş iye) dinsel ağırlıklı kişisel yöne
lime son verilmiştir. Cumhuriyet , 20 O c a k 1921 günlü Anayasa 'nın
"Egemenlik, bağsız-koşulsuz u lusundur . Y ö n e t i m biçimi, halkın ge
leceğini kendisinin belirleyip yönetmes i ilkesine dayanı r " açıklığını
içeren 1. m a d d e s i n d e 20 E k i m 1923 günlü, 364 sayılı Yasa'yla
yapılan değişiklikle "Türkiye Devlet inin h ü k ü m e t biçimi, Cumhur i-
yet'tir" eklemesiyle yaşama geçmiştir. 1924, 1961 ve 1982 Anayasa
larında devlet biçimi-türü, adı o lmuştur ( m a d d e 1).
277
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yüce Atatürk, h e r yurttaşın öncelikle okuması gereken 1927'deki
Büyük Söylcvi 'nde kurtuluş ve kuruluş evrelerini anlat ı rken " C u m
huriyet sözcüğünü söylemekten çekinenlere, cumhuriyeti doğduğu
gün boğmak isteyenlere, inanç sömürüsü yapanlara, ilerici oldukları
izlenimi vermeye çalışanlara, gizli amaçlılara, bilgi, yenilik ve uy
garlık düşmanlarıyla bağnazlık ve aymazlığa" değindikten sonra
"...ulusal varlığı sona ermiş sanılan büyük bir ulusun bağımsızlığını
nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son i lkelerine.dayanan, ulu
sal vc çağdaş bir devletin nasıl kurulduğunu anlatmaya çalıştım. Bu
gün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların ya
rattığı uyanıklığın vc bu kutsal yurdun her köşesinin sulayan kan
ların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine güvenle b ırakıyorum"
vdiyerek T ü r k bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza değin ko
rumak vc savunmak görevini kendini genç bilen her T ü r k yurttaşına
vermiştir.
Kimilerinin yanılgılarla, bilgisizlikten kaynaklanan yanlış an
latımlarla özel amaçla, yıkıcı-bölücü, düşünce ve inanç sömürücüsü
yandaşlığıyla, saplantı vc sapkınlık belirtisi savlarla, sözde ilerici ve
demokratl ıkla, gösteriş düşkünlüğüyle sergilediği usdışı, hukukdışı,
gerçekdışı yaklaşım ve eleştiriler "Temeli Türk kahramanlığı ve yük
sek T ü r k kültürü o l a n " cumhuriyet in " e r d e m " s a l m a s ı n ı engelle
yemez. Kişisel aymazlıkla bağnazlığın, toplumsal, bozulmayla yoz
laşmanın k ınanarak izlenen çelişkileri, tutarsızlık ve aykırılıkları bir
temel, dayanak ve öz olan cumhuriyet dizgesini (sistemini) değil,
ona işlerlik kazandırması, onu gerçek kılmas* gereken yönetim du
rumunu, düzeni ilgilendirir. Siyasal yaşamın karmaşıklığından ya
rar lanarak Cumhuriyet ' in yönet iminde göreve getirilenler, organ
ların başına oturanlar , oturtulanlar, yaraşmadıkları kat larda kalmak
için ödünler vererek toplumsal barışı bozup bu yolla ulusal da
yanışmayı ancak doğal yıkımlarda anımsatanlar, değişmeyen vc
değiştiri lemeyenler sorumludur. Parada değer d ü ş ü r ü m ü (devalüas
yon), paranın değer yitirip fiyat yükselmesi (enflasyon) olmadan,
paramız dolara eşitken, ulusallaştırma (millileştirme) yapılırken,
2 7 8
ATATÜRK BAYRAĞI
Osmanl ı borçları ö d e n i r k e n , "Anayurdumuz demi].ağlarla örü lüp
Türkiye 'nin her yer inde bayındırlık çalışmaları hızla yürürken, sana
yide, ta r ımda, e k o n o m i d e , eğit imde, t o p l u m y a ş a m ı n d a büyük
atılımlar gerçekleş i rken heps ine kaynak-dayanak olan cumhuriyet in
bir yapı ve biçim o lumsuzluğu söz konusu değildi. Olumsuzluk,
1950'de önce köy enst i tüler inin, sonra halkevlerinin, halkodalar ının
kapatılmasıyla başlamış, gericiliğin okşanıp şımartı lması, özellikle
1980 s o n r a s ı n d a d e ğ e r l e r sömürüsü, ayrılıkçılık, bölücülük ve
k ö ş e d ö n ü c ü l ü ğ ü n a n l a m s ı z hoşgörüyle d e s t e k l e n m e s i s o n u c u
hızlanmıştır. Yapay sorunlar , gereksiz tart ı şmalar özü u n u t t u r m u ş ,
bilinçli savsaklamalar ve kötülüklerle, bilgiçlik ve özgürlükçülük
gösterileriyle, alıntı ve çalıntılarla, aktarma ve sapt ı rmalar la c u m h u
riyete, kurucular ına, d e m o k r a t i k , lâik, sosyal ve hukuksal nitelikle
rine saldırılmıştır. C u m h u r i y e t i demokrasiye karşıt gös terme, kav
ram kargaşası ve d ü ş ü n c e bulanıklığı yaratma çabalar ına girişen tü
redilerin; ırkçılıktan şeriatçılığa kayıp kimi kopyacı, koşullanmış,
önyargılı, uyduluğa s o y u n m u ş sözde toplumbil imcilere dayanarak
yeni Scvr'ci yabancı la rdan destek alan vc onlara sığınan, terbiyeyi
unutan, taşlaşmış, t u t u c u , çıkarı için ilericiler aras ında yer arayan
eski faşistlerin, gericiliğin çığırtkanı yaygaracıların beyinleri paslı,
yürekleri küflüdür. Ulusa l varlığımızın nedeni ve yaşam felsefemiz
ilkelerle Türkiye aydınlanmasının kaynağı olan, Türkiycmizle öz-
deşleşerek k u r u m l a ş a n , T ü r k Devrimi'nin önder i , Atatürk, " M e d e
ni Bilgiler" adıyla yay ımlanan yapıtta 53 kez g ü n d e m e get i rerek de
mokrasinin değişik a l a n l a r d a ayrıntılı açıklamalarını yapmıştır.
Evrensel kişilikli bu büyük insanla övünüp O ' n a yaraşır o lma ça
basıyla y a ş a m ı m ı z ı düzenleyeceğ imize, g i d e r e k y o ğ u n l a ş a n
saldırılar, tar ikat-şer iat kol laması ve kadrolaşmasıyla d ü ş t ü ğ ü m ü z
açmazı, sözler inde hiçbir sakınca bulunmayan hek im general üze
rinden Silahlı Kuvvetlcr ' i y ıpratma budalalıklarını nasıl kınadığımızı
düşünelim. D o ğ a n ı n devinimler i sonucu oluşan doğal yıkım d e p r e m
"Tanrının özgörüsü ( takdi r i ) ve kutsal u y a n " sayılırsa, T B M M " C e -
ııab-ı H a k ' t a n " bek lent i le r le yönetilirse, dinsel s ö m ü r ü olanca hızıy-
2 7 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
la sürer, hukuk ve yargı gözardı edilir, Atatürk yadsınır, Silahlı Kuv
vetlere olmadık nedenler le saldırılır, yargıçlara çirkin kara lamalar
yöneltilirse, vurgunculuk, çete-mafya güncelleşirse, bir kesimi terör
aygıtı d u r u m u n a gelen medya devletin birincil erki olmaya kalkışır
sa, ayrıcalık, aykırılık, yolsuzluk önlemez, sakıncalar gideri lemez.
Cumhuriyet, insanımızı hak ve özgürlüklerle donat ıp " inanıyo
rum, öyleyse v a r ı m " d a n " d ü ş ü n ü y o r u m , öyleyse var ım" düzeyine
getirdi. Yazgıcılıktan, yaratıcılığa yükselterek, ümmet in bağımlısı ol
m a k t a n kurtar ıp kişilikli birey niteliğiyle ulusun özgür öğesi yaptı.
Usla inancı, bilimle dini, gerçekle varsayımı karşı karşıya get i rmedi
ve eşdeğer tutmadı . Bilimi en gerçek yol gösterici alarak çağdaşlaş
ma yarışına katıldı. Soy ve inanç özelliğini özgürce açıklanma ola
nağını tanıyıp her yurttaşı ülkenin her yerinin, her şeyinin sahibi
kılarak tam eşitlikçi yurttaşlık düzeni biçiminde bilinçlerde yerleşti.
Devletin tek'liği, ülkenin tüm'lüğü, ulusun bir'liği i lkesinden bir
leşen yurttaşların koruyuculuğundan yükselen cumhuriyet anlayışı,
bireyi, toplumu, kural ve kurumlarıyla yepyeni bir devletin onurlu
yapılanmasıdır. En büyük Türk Devrimi olan cumhuriyet, ulusal gü-
neşimizdir. Cumhur iye te yaraşmayan cumhuriyet le övünemez. Bi
lim ve uzay çağma kapıyı açan cumhuriyett ir .
Koltuklara yapışan, teker lemelere yaslanan kişisel bozukluklarını
çarpıklıklarla yansıtan kimilerinin aşağılık duygularına kapılarak
böbürlenmeler i , öne çıkıp tan ınma ve alkış toplama düşkünlüğüne
bağlanacak kibir lenme, buyurma ve dikleşmeleri, kimilerinin A B D
etkisinde kabadayılık ve yiğitlenmeleri, insanlıkdışı yıkıcılığın acı ör
nekleridir. Oysa Atatürk, Cumhuriyet ' i padişahlık ve halifelik öne
rilerini geri çevirerek gerçekleştirdi. Cumhuriyet " t e k " t i r ve demok
rasiden asla soyutlanamaz, ayrılamaz. D a h a iyi olması için gereken
leri savunmak ayrı, kimi numaracı yeni mandacı maşalar gibi yık
mayı üst lenmek ayrıdır. Dinsel zorunluğuhı ve inancıyla ilgisi bulun
mayan, inatla siyasal simge ve şeriat aracı olarak kullanılıp da-
yatılmayı çalışılan sıkmabaş-bohçabaşın cumhuriyet karşıtlarının
flaması t ü r ü n d e kullanılması, sınıf, aile, kişi, din ve m e z h e p ege-
2 8 0
ATATÜRK BAYRAĞI
menliğini kaldırıp ulusal egemenliği get ir ip gerçekleşt iren cumhur i
yet yanlılarını sürekli uyanık tutmalıdır .
G ü n ü m ü z ü n baskıcıları, siyasal yıllanmışları, part i diktatörleri ,
peygamberliğe, halifeliğe, sultanlığa soyunanları , inanca ve düşün
ceye saygıyla bağdaşmayan davranışlarla halkın güvenini yitirenleri
A t a t ü r k ' ü n şu sözlerini belleklerine iyice yerleştirmelidirler. Ayrıca
" N e d e n böyle oldu, n e d e n bu d u r u m a düştük, nasıl k u r t u l u p
1930'ların ilkeli, kararlı, coşkun, saygın, onur lu, Avrupa 'nın cn gü
venilir ülkesi d u r u m u n a yeniden nasıl kavuşabil ir iz?" diye kendile
rine sormalı, yanıtını vermeli, çözüm arayıp bulmalıdırlar. Sözle,
masalla d u r u m geçiştirilip kurtar ı lamaz. Cumhuriyet in demokrasiyi
amaçladığını, onu yaşama geçirdiğini asla u n u t m a d a n :
"Kazanılan şey yaşam ve namustur. (1923)"
"Türk Ulusu'nun ırasına ve geleneklerine en uygun olan yönelim,
cumhuriyet yönetimidir. (1924)"
"Benim için bir yanlılık vardır, o da cumhuriyet, düşünce ve toplumsal
devrim yanlılığı. (1924)"
"Gençler! Yürekliliğimizi artıran ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta ol
duğunuz terbiye ve bilgi ile, insanlık niteliğinin, yurt sevgisinin, düşünce
özgüllüğünün en değerli simgesi olacaksınız. Cumhuriyeti biz kurduk,
onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. (1924)"
"Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu in
sanlar yetiştirir. (1925)"
"Türkiye Cumhuriyeti; her anlamıyla Büyük Türk Ulusu'nun öz ve
kutsal malıdır. Değerli evlatlarının elinde sürekli yükselecek, sonsuza
değin yaşayacaktır. (1926)"
"Demokrasi ilkesinin en modern, en mantıklı uygulamasını sağlayan
hükümet biçimi cumhuriyettir. (1929)"
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir.
(1929)"'
"Mutlulukla görüyorum ki Lâik Cumhuriyet ilkesinde birlikteyiz.
281
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
(1930)" .
2 8 2
"Cumhuriyet rejimi elemek, demokratik devlet biçimi demektir.
(1933)"' .
"Cumhuriyet;yeni ve sağlam ilkeleriyle Türk Ulusunu güvenli ve
sağlam bir geleceğe yönlendirdiği kadar asıl düşüncelerde, ruhlarda ya
rattığı güvenlik'nedeniyle büsbütün yeni bir yasanım müjdecisi olmuştur.
(1936)"
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi
olamaz. (1936)"
... ve d a h a niceleri. Atatürk, bugünkü d u r u m a düşmek için değil,
mutlu, güvenli, cscnlikli yaşam için cumhuriyeti kurdu. İyi düşün
meli, kendimizi özeleştiriye bağlı tutmalıyız. Atatürk 'ün 1931'deki
"Bir cumhuriyet ve rejimi k o r u m a yasası çıkarılmalı, devlet ve hükü
met otoritesi korunmal ı , saldırıya uğramalar ı önlenmel id i r " sözü iyi
değerlendiri lmelidir. Kim ne derse desin görkemli cumhuriyet,
karşıtlarlmn da güvencesi ve kucağıdır. Nasıl lâiklik demokras in in
önkoşulu ise cumhuriyet de olmazsa olmaz gereğidir. Cumhuriyet-
siz demokrasi , biçimsel demokrasidir . Cumhuriyet imiz, sözde değil,
özde cumhuriyett ir ; kentsoylular demokrasis i değil, gerçek bir halk
demokrasisidir.
Ne yazık ki, zorunlu değişiklikleri gerçekleştirip demokrasiyi güç
lendirmek yerine sözde e k o n o m i k gerekler için yabancı sermayeyi
özendirme savıyla Anayasa, siyasi parti ler yasası değişikliklerine ve
tartışmalı Af Yasası 'na gidildi. Gerici ve tutucu eylemlerle sakıncalı
açılımları destekleyen kimilerinin amaçlar ına uygun koşullar ve ol
tama yaklaşıldı. Tembellikten, bölücülük ve yıkıcılığa, yaralamaktan
öldürmeye, yüzkızartıcı davranış lardan her tür aykırılığa tüm kötü
lükler ödül lendi rmek is tenmektedir . Bağımsızlık, ulusal egemenlik,
yargı hakkı yara almış, Lozan Barış A n t l a ş m a s ı n d a n geriye gidil
mistir. İçten ve dıştan değişik nedenl i ve kökenli saldırılar sürerken,
Osmanl ı d ö n e m i n d e başlayan köktendincil ik hukukdışı örgütlerle
azgınlığını art ır ırken, ülkeyi ve ulusu kapsayan bir insan ve hukul
ATATÜRK BAYRAĞI
k u r u m u olan devleti, varlığını k o r u m a o l a n a k l a r ı n d a n yoksun bıra
kacak öneri ler i ibretle izlemekteyiz. Toprak t ü n d ü ğ ü n e ve ulusal
yapıya karşı terör le yürütü len saldırı lara karşı hiçbir devlet ilgisiz
kalamaz, savunmasız ve korumasız bırakı lamaz. Böyle bir devlet
dünyanın hiçbir yer inde yoktur. Eskiyen, etkisiz kalan, çağdışı yap
tırımlar içeren h u k u k u m u z yeni lenmedikçe yakınmalar sürecektir.
Kimilerinin i m r e n i p gerçekdışı anlat ımlarla övgüler dizdiği Anglo
sakson ülkeleriyle Avrupa ülkeler inde içinde yaptır ımları en hafif
olan ülkemiz, kötüye kullanılan hak ve özgürleri evrensel boyutla
yaşama geç i rmenin engelleri kaldırarak cumhuriyet i ereğine ulaştır-
malıdır. Sorumluluk hepimizindir.
Cumhur iyet in yadsınıp hor lanması , kara lanıp suçlanmasında söz
de aydınlar la , ö d ü n c ü s iyasetçi ler in s o r u m l u l u ğ u ağırdır.
Aldırmazlıklar, çıkar oyunları, partizanlıklar, tutarsızlıklar, sorum
suzluklar, kişisel kusurlar cumhuriyet k u r u m u n a bağlanmamal ıdı ı .
Nitelikli, yeterli siyaset adamlar ı ile işlevlerini doyurucu biçimde ve
düzeyde yerine get i ren organlar cumhuriyet imizi, h u k u k u n üstün
lüğüne bağlı, öz lenen, ö r n e k d e m o k r a t , lâik niteliğine kavuştura
caktır. B u n u n yolu da eğitim, bilim, ahlâk ve adalett ir . İlkeli olma
yanlar güven veremezler . İkt idara ge lmek ve ikt idarda ka lmak için
her olumsuzluğa kat lanıp her yolu deneyenler cumhuriyet i , devleti
koruyamazlar . D e m o k r a t olmayanlar, demokras iy i kuramazlar ,
yıkarlar. Cumhur iye t , yetiştirdiği güçlerle kendini koruyacak ve
yaşayacaktır. Çevremizdeki diktatör lükler le dinci rejimler için 'kö-
lü' ö r n e k sayılan demokrasimizi ve lâikliği, özenle ve duyarlıkla ko
rumak, ar ındırmak, güçlendirip kökleşt i rmek yaşam borcumuzdur .
( iençler imizc, u l u s u m u z u n sağduyusuna güvenle 80. y ı ldönümünü
kutluyor, kurucular ını saygıyla, bağlılıkla anıyoruz.
Atatürk Cumhuriyeti (Cumhuriyet, 29 Ekim 2003)
Halkan Savaşı 'na eklenen 1. Dünya Savaşı sonras ında Batı 'nın sö-
283
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
miirgesine d ö n ü ş e r e k büsbütün bitkin d u r u m a d ü ş e n Osmanl ı
İ m p a r a t o r l u ğ u m u n sorunlar ından kurtulup aydınlığa er işmesi için
düşünsel izlencesini gerçekleşt irmeye koyulan M u s t a f a Kemal , Şey
hül i s lamın "ö lüm fetvası"na padişah' ın " idam f e r m a n ı ' m a aldırma
dan Müdafaa-i H u k u k ruhu ve Kuva-yı Milliye ateşiyle tam bağım
sızlık, özgürlük, ulusal egemenlik ve aydınlanma a m a ç l ı Ulusal Kur
tuluş Savaşı'nı " A n a d o l u İhtilali" ile başlatmıştı. A m a s y a Genelgc-
si'nin " B u ulusun bağımsızlığını yine bu ulusun karar l ı l ık ve istenci
kur taracakt ı r " açıklığının yansıttığı atılımların özü, k ö t ü l ü k l e r e son
verecek oluşumların "Ulusa l giz" niteliğiyle k o r u n a c a k ereği ve an
layışı idi. Yurt ve ulus sevgisinin halkın inanç ve güveniy le tüm-
leşcrck kazandırdığı güç, " T ü r k Mucizes i " o l a r a k t a n ı m l a n a n
başarıyı getirmiş, bunun sonucunda da en büyük T ü r k Devrimi,
" C u m h u r i y e t " adıyla gerçekleşmiştir. Mustafa K e m a l ' i n Padişah ve
Halife olması öneri lerini geri çevirerek yeğlediği, y e n i d e n doğuş an
lamındaki Cumhuriyet in kaynağı, yayılmacı ve s ö m ü r g e c i dış güçler
le, işbirlikçi, dinsel ağırlıklı, baskıcı kişisel P a d i ş a h - H a l i f c yönetimi
ne karşı kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı'dır. 23 N i s a n 1920'de
T B M M ' n i n açılmasıyla temeli atı lan cumhur iye t in doğru l tusu, 20
Ocak 1921 Anayasa'sı ile belirginleşmiş, 30 Ağus tos 1922 'dc Başko
mutan Meydan Savaşı'yla bağımsızlığa k a v u ş u l d u k t a n sonra ka
ranlığa vc korkuya dayanan saltanatın 1 Kasım 1 9 2 2 ' d c T B M M ka
rarıyla kaldırılmasıyla da kesinleşmiştir. 24 T e m m u z 1923'de Lozan
Barış Antlaşması 'nın kesinleştirdiği sınırlar içinde 29 E k i m 1923' de
ulusun örgüt lenmesi " C u m h u r i y e t " adı konularak d ü n y a y a d u y u r u !
muştur. T B M M ' n i n açılışında en yaşlı üye, S i n o p Mi l le tvek i l i Seril
Bey'in " U l u s u m u z u n içerde vc dışarıda tam b a ğ ı m s ı z l ı k içinde
yazgısının s o r u m l u l u ğ u n u yüklenip kendi k e n d i n i yönetmeyi
başladığını tüm cihana duyurarak T B M M ' n i a ç ı y o r u m " sözleri ile
1921 Anayasası 'nın "Egemenl ik bağsız koşulsuz u l u s u n d u r . Yöne
tim biçimi halkın kendi yazgısını kendinin b e l i r l e y i p sürdürmesi il
kesine d a y a n m a k t a d ı r " içerikli 1. maddes i b i r l i k t e değerlendiril
diğindc Mustafa Kemal ' in 1905'de arkadaşlar ına, 1 9 0 8 ' d c Rus İvan
284
ATATÜRK BAYRAĞI
Malinov'a açıklayıp 1919'da E r z u r u m ' d a M a h z a r Müfit Kansu 'ya
not ettirdiği "cumhur iye t " in 1920'de kuru lup adının 1923'de konul
duğu d a h a iyi anlaşılır.
Bağımsızlık savaşının en doğal sonucu, kurtuluşu izleyen en an
lamlı, en doyurucu, cn kapsamlı kazanımı cumhuriyet , bağımsızlığın
kurumlaşması ve güvencesidir. Bireylerin yaradılışı, ulusun yapısıy
la ilgili, kültürle ilişkili, onur lu yaşam ilkesine d a y a n a n bir yönet im
biçimidir. Tam eşitlikçi yurttaşlık düzeni, gerçek bir halk d e m o k r a
sisidir. Mustafa K e m a l A t a t ü r k ' ü n " C u m h u r i y e t rejimi demek, de
mokrasi sistemiyle devlet biçim demekt i r . -Demokras i ilkesinin cn
m o d e r n , cn mantıki uygulamasını sağlayan h ü k ü m e t biçimi c u m h u
riyettir. - Cumhuriyet , yüksek ahlak değer ler ine ve niteliklerine da
yanan bir yönetimdir. Cumhur iyet e rdemdir . Cumhur iyet yönetimi
erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. - Ulusal istenç, kararlılık ve
bilincin seçkin eseri olan değerli Türkiye Cumhuriyet i , her a n l a m d a
Büyük T ü r k ulusumun öz ve değerli malıdır. Değer l i çocuklarının
elinde sürekli yükselecek ve sonsuza k a d a r yaşayacaktır" sözleri
1927'de gençliğe seslenerek verdiği k o r u m a ve savunma görevi, 10.
yıldaki Büyük Söylcvi'ndcki "Temeli T ü r k kahramanl ığ ı ve yüksek
T ü r k kültürü olan c u m h u r i y e t " anlatımı ile 6 Şubat 1933 Bursa ko
nuşmasıyla değerlendiri ldiğinde " C u m h u r i y e t , düşünce, bilim, tek
nik ve beden y ö n ü n d e n güçlü, yüksek na l ı (karakter l i ) koruyucular
ister" sözünün anlamı güncel ö n e m i ar t ı rmaktadır . 1923 Anayasa
değişikliğiyle h ü k ü m e t biçimi olan cumhuriyet , 1924, 1961 ve 1982
A n a y a s a l a r ı n d a "devlet biçimi" o larak benimsenmişt ir . 1924 Ana
yasas ının 102./son, 1961 Anayasası 'nın 9., 1982 Anayasası 'nın 4.
maddesi cumhuriyet in değiştiri lmesinin öneri lmcsini yasaklamıştır.
Yürürlükteki Anayasa 'nın anılan kuralı, aynı yasaklanmayı c u m h u
riyetin " . .demokrat ik, lâik, sosyal hukuk devleti. ." nitelikleri için de
öngörmüştür . U l u s u m u z u n gerçek sahibi bu lunduğu Cumhuriyet i
mizin kurucusu Mustafa Kemal 'dir . Evrensel değerler i ulusallaştıra-
rak yaşama geçiren, kendini sürekli yenileyip çağdaş gereklerle uyu
mu izleyen, tam bağımsızlıkçı, özgürlükçü, ulusal egemenlikçi,
2 8 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
aydınlanmacı, d e m o k r a t , barışçı, bilimci, eşitlikçi, uscu (akılcı), uy-
garlıkçı, aktörcci (ahlakçı), tüzeci (adaletçi), insanlıkçı, Türkiye'mi
ze özgü ilkeler dizgesi Atatürkçülük (Kemalizm), varlık nedenimiz,
yaşam felsefemiz ve sonsuzluk koşulumuz olarak Cumhuriyetimizin
düşün kaynağı ve itici gücüdür. Birbirini izleyen devrimlerle, ülke
mizi 10. Yıl Marş ı 'n ın destansı içeriğinde, coşkulu ezgisinde vurgu
landığı gibi çok kısa sürede karanlıktan aydınlığa çıkaran, hiçbir pa
rasal d ü z e n l e m e (enflasyon, devalüasyon vd.), borçlanma olmadan,
tersine ulusallaştırma (millileştirme) yaparak, Osmanlı borçlarını
ödeyerek kül yığınları vc yıkımları temizleyerek her yeri bayındır
kılan, uygarlığın olanaklarıyla d o n a t a n saygınlığı övülen, anlayıştan
yapıya, kura l lardan k u r u m a yepyeni bir toplum vc devlet yaratan ör
nek Cumhur iye te borcumuz sayılmayacak ölçüde çoktur. Kul-kölc
tebaayı, onur vc e rdem saydığımız hak ve özgürlüklerin tümlcştir-
diği kişiliğiyle birey-yurttaş, din toplumu ümmeti de ulus düzeyine
getirmiştir. Cumhuriyet le demokras i birbirinden asla ayrılamaz.
Demokras i , cumhuriyet in soyadıdır.
Ülkeyi vc ulusu kapsayan bir insan vc hukuk kurumu olan devle
tin sahibi, hiçbir aynın gözet i lmeden, soy ve inanç özelliğini "Türki
ye Cumhuriyet i Vatandaşlığı" bağı içinde özgürce açıklama doğal
lığı bulunan her yurttaşımızdır. Alt-üst kimlik tartışmaları cumhuri
yetle bağdaşmaz. Cumhuriyetçi olmayan da cumhuriyeti savuna
maz. Ulıısallaşmanın doğal sonucu olarak halkın egemenliğini yet
kili organlar eliyle kullandığı yönetim biçimi cumhuriyeti, Mustafa
Kemal ' in 1 Kasım 1928 T B M M ' n i açış konuşmasında "Kimsesizle
rin kimsesi" nitelemesi hepimize ışık tutan anlamlı bir uyarıdır.
Cumhuriyet , yurttaşların esenliğini, erincini, gönencini, mutlu
luğunu, devletin güçlü ve görkemli olmasını amaçlayan lâik, devrim
ci, özbenlik anıtıdır. T ü r k Ulusu 'na en yaraşır yaşam biçimidir.
Mustafa Kemal, 4 Aralık 1923'de "Cumhuriyet i kanla kürdük"
sözüyle Ulusal Kurtu luş Savaşı için göğüslenen yoksunluklar,
bastırılan başkaldır ı lar (isyanlar), sapkınlıklar ( ihanet ler) , kal
lanılan güçlükleri, çekilen acılar, verilen şehitler, yaşayan gazilerle
286
ATATÜRK BAYRAĞI
özet lenen " b e d e l " i anlatmıştı . A r a d a n , ilk on beş yılı "a l t ın d ö n e m "
olarak ni te lenen, 1950'den sonrası kimi ayrıklıklar dışında başta
inanç alanı, genelde ve çoğunlukla siyasal getiri amaçlı değişik
ö d ü n l e r l e karmaşa biçiminde yaşanan, 80 yıl geçti.
Başıbozukluk, başınabuyrukluk, düşünce inanç sömürüsü, özgür
lüklerin kötüye kullanılması, bölücülük, ayrılıkçılık, yıkıcılık, ilke
lerden ödünler le devlet düşmanlığına uzanan karşıtlıklar" g iderek
yoğunlaşmıştır. Dış baskılara boyun eğmeyi, içişlerine karışmayı,
t am bağımsızlıktan ve ulusalcılıktan dönüşü, k a z a n ı n d a n saymakla
bitmez, siyasal, hukuksal, ulusal birliğin dayanağı, aydınlanmanın
anahtar ı , inancın güvencesi lâiklikten uzaklaşmayı olağan gös teren
yanlış bir demokras i anlayışı yerleşmektedir. Yabancıların dayatma
ları, içimizdeki kimi saplantılı, sapkın, çıkarcı, aymaz ve bağnazın
yaygaralarıyla giderek daha etkin olmaktadır .
Atatürk'ü, Atatürkçülüğü, cumhuriyeti, lâikliği, ulusalcılığı (milliyetçiliği), halkçılığı, devletçiliği, de\aimciliği anlamamaktan, anlata-mamaktan; tanımamaktan ve tanıtamamaktan; unutmaktan ve unutturmaktan kaynaklanan bu durum en büyük sorunumuzdur. ABD egemenliğinin, tekelciliğinin, yayılmacmğmm ve AB dayatmacılığının aracı çıkarcılar, tutucular, karşı devrimcilerin arsızlığı ve azgınlığı her gün boyutunu artırmaktadır. Yıllardır söyleye-yaza yinelediğimiz, kimilerini bıktırıp usandıran uyan ve önerüerimizi doğrulayan olumsuzluklar, lâik Atatürk Cumhuriyeti için başlıca tehdit ve tehlike oluşturan günümüz taMyyeci iktidarının kadrolaşma, bilime el atıp kelepçe vurarak yükseköğrenimi, TÜBİTAK'ı kendi yörünge ve buyruğuna alma, sıkmabaşı yaygınlaştırma, imam hatip liselerim bitirenlere, ayncalık sağlayarak önce üniversitelere sonra askeri okullara, yönetime ve yargıya yerleştirme, Silahlı Kuv-vetler'i etkisiz duruma getirip görevi yalnız dış saldırılan savuşturmayla sınırlama, ekonomiyi tümüyle dışa bağımlı kılma, öğrenim bhüğini kaldırma biçiminde sürmektedir. Giderek, oldu bittiyle karşı devrimi gerçekleştirmeye, seçimsiz iktidarı pekiştirmeye dönüşeceğe benzemektedir. Gözdağlan, efelenmeler, baskılar, huku-
2 8 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ka direnmeler, düzeyi ve niteliği ortaya koyan aşağılayıcı, alaycı, bulunulan katlara uygun düşmeyen sözler, kötü gidişleri iyi gösterme çabasının gülünç yalanlan, partizanlık, kanıksanan belirlilerdir. Dökülen dış ilişkiler de ayn. Kürt aşiretleri, Arap Birliği'ne bize karşı tutum aldn abiliyor.
Kemalizm'le Atatürkçülüğü ayırmakla başlayan, AB ilgililerinin
Kemalizm'i engel saymasıyla ör tüşen ustalıklı, usdışı, gerçekdışı,
amaçlı girişim, Atatürk ' le Kcmaliznü (Atatürkçülük) b i rb i r inden
koparmak, Osmanlı ları kusursuz, Atatürk 'ü gereksiz, takiyyeyi ikti
dar yolunda olağan göster ip savunmakla genişleti lmiştir . Mustafa
Kemal ve arkadaşlar ının demokrasiyi amaçlayarak k u r d u k l a r ı , lâik
niteliğiyle yanlısı olmakla sakınca görmeyip ö v ü n d ü k l e r i cumhuri
yetin özünden yoksun kılınıp doğrul tusundan s a p t ı r ı l m a k , genelde
değiştirilmek istendiği açıktır. Kurucusuna, kaynağını o l u ş t u r a n tüm
değerlere ve ilkelere saldırı bu yıkıcılığın evreleridir. T ü r k i y e ' m i z l e
özdeşleşerek kurumlaşan Atatürk ' e saldırının başka a m a c ı ve an
lamı yoktur. Bugün, Derviş Vahdeti ' den d a h a teh l ike ler i , Volkan'
dan daha kışkırtıcıları, D a m a t Fcr i t 'den, A b d ü l h a m i t ' d e n , Vahdet-
t in 'den, Ali K e m a l ' d e n daha zararlıları siyaset öncelikli, m e d y a ağır
lıklı azgınlıklarıyla cirit a tmaktadır . Demokrat ik c u m h u r i y e t i n ol
mazsa olmaz öğeler inden öğrenim ve yargı kuruluşlar ı , sendikalar,
basın, özerklik, bağımsızlık, etkinlik ve gerçek nitel ikler iyle varlık
larını k o r u m a bağlamında ateş çemberi içindedir. Ç o ğ u n l u k dik
tasına yönelenler, diktatörlere öykünenler, özenenler .
Başbakan'a, Milli Eğitim Bakanı 'na bakıp d u r u m u d e ğ e r l e n d i r
menin yeterli olduğu kanısındayız. D a h a önce insanlık dışı sözlerle
benim için ö ldüğümde yapılacak uygulamayı anla tan b i r sözde din
görevlisine benzeyen yenilerinin Kubilay olmaktan, A t a t ü r k ç ü öl
inekten, lâikliği savunup inanç sömürüsüne ve k ö k t e n d i n c i l i ğ e karsı
ç ı k m a k t a n o n u r duyacaklar ını açıklayan r e k t ö r l e r için iğrenç
çağrıları kimi karanlık, belki de kanlı kalkışmaların başlangıcıdır
İrak'ın kuzeyinde devletin başına geçirilen çuvala y a r a ş ı r olduğu
yanıt verilmemiş, A B D özür di lememişken ö n c e l e r i barışçıları
288
ATATÜRK BAYRAĞI
şahinlikle suçlayan kimi m e d y a mil i tanının şahinliğe soyunup ikti
darı desteklemesiyle gizlenen tu tanak lar d ü z e n l e n m i ş , o n u r kırıcı
ağır koşullar içeren, gerçekte kurt devletine ses çıkarmamak için verilecek krediye ilişkin anlaşma imzalanmış, yurt dışına asker gönd e r m e k için hukuka aykırı karar alınmıştır. D o s t l u ğ u n a büyük ö n e m
verilen, saygın, güvenilir, onur lu A t a t ü r k Türkiycs i 'n in A B D nafa
kası, AB kapısı için düştüğü d u r u m , hepimizi k e n d i n e getirmelidir.
Cumhuriyet, dinci eğitimle vurulan kölelik uyduluk, uşaklık zinci
rini koparmış, yurttaşlık bilinciyle " i n s a n " değer in i üstün tutmuştur .
Askerlik dışındaki üç tür okul, öğrenim birliğiyle kaldırılmış, beş tür
mahkemeye, on beş tür n ikaha son verilmiş, kadın-c ıkek cşitliğiyle
toplumsal aydınlık yeğlenmiştir. 1920 o r t a m ı n d a teokrat ik m o
narşiden cumhuriyet le demokras iye geçmek; yazıda, giyside, her
a landa yenileşmeyi sağlamak; çok dilli, çok dinli, çok ırkh, çok hu
kuklu topluluktan ulus y a r a t m a k gerçek bir mucizedir . Lâiklikle ye
ni bir dünya görüşü, yaşam biçimi getirilmiştir. 1789 Fransız, 1917
Rus devrimleri yalnız içerdeki savaşımın s o n u c u iken, g ü n ü m ü z d e
kimilerinin övdüğü Sevr belâsı yırtılıp iç ve dış d ü ş m a n l a r yenilerek
işgalden bağımsızlığa, tutsakl ıktan özgürlüğe, karanl ık tan aydınlığa
çıkışın bayrağı Cumhur iye t kazanılmıştır .
Hiçbir u t a n m a duyulmadan bu ö r n e k yapı lanmayı yıkma, kurucu
su ve Atatürk ocağı Silahlı Kuvvctler'i k a r a l a m a ve yıpratma,
Kıbrıs'ı satma, A B D ve AB bağımlılığı, T ü r k i y e bahçesinin çiçekle
rini kopar ıp imam devleti o luş turma, ilkeleri ve değerleri savunan
ları " s t a t ü k o c u l u k l a suçlama, sakıncalıları ve zararlıları aflarla
hağışlama, yargıdan kaçma, tekelci sermaye, medya, siyasetçi, tari
katçı, aşiretçi işbirliğiyle h e r şeyi yitirme olasılığı yurtseverleri ür
kütmektedir. Devr im Yasaları u y g u l a n m a m a k t a d ı r . Müslümanlar ın
çoğunlukta bu lunduğu ülkeler içinde inancını en iyi yaşayanların
Türkiye'de bulunduğu, d e m o k r a s i ve uygarlığın Türkiye 'de öbürle
rinden çok çok iyi olduğu unutu lmaktad ı r . " C u m h u r i y e t i 100 yıl
yaşatabi lecek miyiz"? S o r u l a r ı n ı n sıklaştığı, bağımsızlığın
tartışıldığı, " T ü r k " yerine "Türkiye l i " deni lmes in in önerildiği, ce-
2 8 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
maatsiz camii ler in nerdcyse yanyana sıralandığı g ü n ü m ü z d e dünü,
ilk 15 yılda, üstel ik o g ü n ü n koşulları ve olanakları içinde yapılanları
nereden n e r e y e , nasıl geldiğimizi düşünmemiz gerekir. Niteliklerin
den arındır ı lmış, biçimsel bir cumhuriyet le ve sözde değişimle ulu
sumuz a ldat ı la rak iktidarın köküne, ırasına, düzeyine uygun bir or
tam y a r a t ı l m a k is tenmektedir . Cumhuriyet i koruyup kollayarak
güçlendirme ve yüceltme görevinin o n u r u n u gericilikten çekinip
korkmaya bağlayanlar, "cumhuriyet in c u m h u r u tanımasını" öne
renler, s ıkmabaş ı "ortasınıfın simgesi", Kcmalizmi "yasakçı, otori
ter, h o ş g ö r ü s ü z ideoloji" gösteren değişkenler arttı. Cumhuriyet i
anlamak i s temeyenler in düzelmesini beklemek boşuna a m a cumhu
riyetçiler, koruma andı içenler, emaneti omuzlarına alanlar, söz verenler, ona bağnhklannm gereğini içtenlikle, özveriyle, yürekli bir tutumla yerine getirdiler mi? Özenli davranılsaydı bugün yakından durumlarla karşüaşıhr mıydı? Gericilerin neler yaptığı ve neler yapacakları belli, ilericiler, ulusalcılar, gerçek Atatürkçüler ne durumda? Aynı kuru luş ta bile ilkesel değil, kişisel nedenler le, duygusal
karşıtlıklar, anlamsız ayrılıklar, gereksiz bölünmeler, dağınıklık, ko
pukluk var. " C u m h u r i y e t i n yıkılış aşamasına gcldiği"ni söyleyenler
den yakını lacağına çalışmak gerekmez mi? Cumhuriyet in koruyucu
lan, bekçi ler i 8 0 . yılı kut lamak hakkının ona yaraşır yurttaşlığa bağlı
olduğunu as la unutamaz. Türkiye halkının uluslaşarak kurduğu
Türkiye C u m h u r i y e t i , lâik ve Atatürkçü niteliğiyle sonsuza değin
yaşayacak, bil imin yol göstericiliğinde şeyhleri, tarikat bağımlılarını
köktcndinci lcr i , tüm yalancı ve sahtecileri kendi karanlıklarındı
bırakacaktır . Atatürk de, cumhuriyet de ölümsüzdür. Kusur, cıım
huriyette deği l , yönet imine gelenlerdedir. Cumhuriyet i i lkelerindi! ı
ödün v e r m e d e n d a h a gerçek, daha başarılı kılmak görevimizi a s l ı
savsaklamayız.
Bizim Cumhuriyetimiz (2003)
" N e m u t l u T ü r k ' ü m diyene ! " özdeyişinin çağdaş, birleştirici, di
290
ATATÜRK BAYRAĞI
rin içerikli anlamını özümsemiş her yurttaşın kutsal yuvası güzel
Türkiye 'mizin kurtarılışının; tam bağımsızlık, özgürlük ulusal ege
menlik, aydınlanma ve demokras i amaçlı lâik cumhuriyet in kurulu
şunun değerini bi lmeyen kimi aymaz ve n a n k ö r ü n değişik bağ lamda
birbirine eklediği sakıncalı ve saçma sözlerin duyulduğu g ü n ü m ü z
de aykırılıkların üzüntüsüne karşın ulusal yaşamımızın güneşi şanlı
cumhuriyetimiz k o n u s u n d a söyleşmek mut lu luğunu yaşıyorum.
Sapkınhklarıyla kendini içten çürüten yönetimi yıkmak, k ö k t e n
dinci ağırlığı kaldırıp aydınlanmanın yolunu açmak, yurdu ya
bancı lardan kurtar ıp tam bağımsız yepyeni bir devlet kurmak için
başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı 'ndan sonra gerçekleştiri len cum
huriyet, 23 Nisan 1920'dc açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'yle
amaçlanan düzenin adlandırı lmasıdır. Eşitlikçi yurttaşlar düzeni,
gerçek bir halk demokrasis i olan cumhuriyet, o n u r ve e r d e m i n ku
rumlaşması, ulusun yönet imde örgütlenmesidir . Temeli, Büyük Ata
türk 'ün 10. Yıl Söylevi'ndc belirtildiği gibi " T ü r k kahramanl ığ ı ve
yüksek T ü r k kül türü"dür . Cumhuriyet sonsuza yürüyüşün, çağdaş
biçimi, ulusal yaşam geçişteki yönetimidir. Kaynağı, bağımsızlık, öz
gürlük ve ulusal egemenliktir. Müdafaa-i H u k u k r u h u n u n ve Kuva-
yı Milliye ateşinin ilk kez Amasya 'da açtığı Anadolu İhtilali Bay-
rağı'nın hukuksal kimliğidir.
Mustafa Kemal Ata türk 'ün önder i o lduğu T ü r k Dcvrimi 'nin en
büyüğü, en önemlisi, en anlamlısıdır. Ulusu ve ülkeyi kapsayan bir
insan ve hukuk k u r u m u olan devleti, tüm yurttaşların en büyük var
lığı kılan yapıdır. T ü r k ulusunun gerçek kurtuluşu, yaşam felsefemiz
ve varlık nedenimiz olan Atatürk ilkeleriyle sağlanmıştır. Devletin
anayasal ni te l ik ler ini d o k u y a n cumhuriyetç i l ik , milliyetçilik,
halkçılık, devletçilik, lâiklik ve devrimcilik "Alt ıok" la özet lenen
haşlıcalarıdır. D ü ş ü n c e d e , inançta, eğit im-öğretimde, sanat ta ve
Iporda, siyasette, kül türde ve tar ihte, uygarlıkta ve sağlıkta, özellik
le bilimde tüm atılımların itici gücü olan Cumhuriyet , ulusal dcvlc-
lııı çağdaş yönet imle yücelmesidir. Savaştan sonra barışla sağlanan
Uygarlık utkuları m o d e r n devletle gerçekleşmiş, "Bağımsız Türkiye
291
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ülküsü" düş o lmaktan çıkmıştır. Kişisel e g e m e n l i k ulusun olmuş,
ulusal olmuştur. Ortaksız, tek baş ına e g e m e n l i k , bağımsızlığın
koşuludur.
Cumhuriyet i tarihsel bilgi ağırlığıyla a n l a t m a k t a n çok, " C u m h u r i
yet olmasaydı neler yaşanırdı?" O n l a r ı d ü ş ü n m e k yararlıdır. G ü n ü
müzde üzüntüyle izlediğimiz siyasal, e k o n o m i k , toplumsal, hukuk
sal ve yoğunluyla medyatik tüm olayları değer lendirdiğ imiz, günde
mi düzenleyip değiştirerek k a m u o y u n u o y a l a m a k ve yanıltmakta us
ta siyasal oyuncuları izlediğimiz z a m a n nası l k a t ı bir karanlıkta ka
lacağımız anlaşılır. Cumhuriyet in ü r ü n ü o l a n bugünkü iyi ve güzel
şeylerden yoksun kalacağımız gibi yine d inse l ağırlıklı kişisel ya da
aile odaklı bir yönet imin baskı lar ından boğulacakt ık . Karşıtlarının
söz kalabalığından başka usa vc m a n t ı ğ a u y g u n bir düzen ö n e r e m e -
dikleri cumhuriyet yalnız bir hukuk devlet i o l a r a k değil, sosyal hu
kuk devleti olarak, tek cumhuriyet o larak, b i r inci ve sonuncu cum
huriyet olarak sonsuza değin yaşayacaktır. K u r u l u ş u n d a n öngörülen
tam bağımsızlık ilkesine sımsıkı bağlı o l a r a k .
Kuşkusuz, cumhuriyet d e m o k r a t o lacakt ı r . D e m o k r a s i , cumhuri
yetin soyadıdır. Tartışmasız, "cumhur iye tç i d e m o k r a s i " olacaktır.
Yukarda değindiğimiz özellikleriyle c u m h u r i y e t i temel alan, çatısı
demokrasiyle ör tü len bir hukuksal yapı: C u m h u r i y e t ç i demokras i !
Lâik cumhuriyet imize karşı olanların, c u m h u r i y e t i m i z i biçimsellikle
suçlayanların, yöneticilerin kusurlarını d ü z e n e yükleyen, varlık ne
denlerini yadsıyan sözde demokrat lar ın, d e m o k r a s i y i demokrasiyle
yıkmaya çalışarak köktendinci ve b ö l ü c ü l e r l e bir l ikte davranan gös
tericilerin özlemini çektiği n u m a r a l a n m ı ş c u m h u r i y e t , demokratik
cumhuriyet değil. Gerçek, öz, özgün c u m h u r i y e t . İçini boşaltarak,
temelini yıkarak, ilkelerini budayarak h e r t ü r sapkınlığa açık, sözde
ve kâğıt üs tünde kalan, biçimsel c u m h u r i y e t h i ç değil, salt-yakm bir
ad, göstermelik bir kurum asla değil! H e r k e s e güven veren görkem
li bir yapı, o n u r u m u z u n simgesi, her şeyimiz.
Türkiye aydınlanmasının gerçekleşt i rme a m a c ı olan T ü r k Devri
mi 'nin düşün kaynağı Atatürkçülük, c u m h u r i y e t i m i z i n güvencesidir
2 9 2
ATATÜRK BAYRAĞI
Yurdu kurtar ıp devlet kuran Atatürk 'ün, tanınması , anlaşılması, be
nimsenmesi, izlenmesi, ilkelerin yaygınlaştırılıp kökleştiri lmesi ol
gularını içeren Atatürkçülük, u lusumuzun bağımsızlık istencini so
mutlaşt ıran Türkiye 'mize özgü çağdaş yaşam biçimidir. G ü n ü n
koşullarına uyum sağlayan, kendi kendini sürekli yenileyen katılık
tan uzak, devingen niteliğiyle d a h a yararlı, d a h a doyurucu özgün bir
düşün dizgesidir. Evrensel değerleri ulusallaştıran, biçimsel gerçek
leri üstün tutan bir Türkiye izlcncesidir. Toplumsal duyunçta (vic
d a n d a ) destek bulan ve kaynağı nedeniyle Kemal izm olarak da ad
lanıp ünlenen bu dizge, yarınları da aydınlatmaktadır . Ö d ü n verilip
savsaklandıkça, sapılıp kundaklandıkça karşılaşacağımız sakıncalar
sayısızdır. Kuralsızlığı demokrat l ık sanan kimilerinin siyasal k o n u m
larına güvenerek bu değerler d e m e t i n e ve Atatürkçülere saldırıları
kendi çirkinliklerinin dışa vurumudur . Şehitlerimizin kanıyla ka
zanılan varlıkları, aymazlık, bağnazlık, yobazlık ve sapkınlıkla yitir
meye yurttaş o lmanın kıvancını duyan hiç kimse olur veremez.
İnsan hakları ve özgürlük, bu kurum ve kavramları o r t a d a n kaldıra
cak ölçüsüzlüklere, bunların s ö m ü r ü s ü n e geçerlik tanı tamaz. Yü
kümlülüklerden kaçınılarak, görevler savsaklanarak, terörle sonuç
almak isteyenler okşanarak, dizilerle ö d ü n verilerek yozlaştırılmaya,
hukuk dışı o luşumlara ilgisiz kal ınarak kara lanmaya n e d e n o lunan
cumhuriyet, gerçek koruyucusu bilinçli yurttaşların omuzlar ında
yükselecektir. Sonsuza değin savunup koruyacağımız, en değerli
varlığımız bilerek güçlendireceğimiz, tüm karşıtlarını utandıra
cağımız cumhuriyete kendimizi adadığımıza ilişkin andımızı yinele
mek bize benzersiz kıvanç vermektedir .
Mustafa Kemal A t a t ü r k ' ü n yarattığı bilinçle, uluslaştırdığı top
lumla özdeşleşen, yepyeni bir ruhla yarınlara açılan, bilim devletinin
bayrağı cumhuriyet . Yepyeni toplum, yepyeni birey, yepyeni kural
lar ve kurumlar la yepyeni bir devletin e r d e m i cumhuriyet . T ü m çağ
daş niteliklere gerçek, geçerli ve güçlük kılmak yurttaşlık görevimiz
ve insanl ık b o r c u m u z o lan c u m h u r i y e t i n n a m u s u m u z u ve
yaşamımızı kazandırdığını asla unutmayal ım. Bireysel özgürlükleri
293
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
bireysel güvenceye bağ lama önceliğiyle "bireyci" hukuk devletiyle
top lumun esenliğine ağırlık veren " t o p l u m c u " sosyal devleti birini
ö b ü r ü n ü n varlık n e d e n i ve geçerlik koşulu, olmazsa olmazı sayarak
birleştiren "sosyal h u k u k devlet i" g ü n ü m ü z ü n özlenen devletidir.
Bu da kuruluş amacıyla ve creğiylc cumhuriyet imizden yansıya
caktır. Barışın ve uygarlığın siyasal iklimi cumhuriyetimizdedir. Ata
türk 'ün "Türkiye Cumhuriyet i 'n i kuran Türkiye halkına T ü r k ulusu
d e n i r " sözü anlayış yüceliği ile düzey yüksekliğini yansıtan, bilge
liğinin de kanıtı bir tanımdır . O ' n a ve ilkelerine karşı olanların çoğu
bugünkü konumlar ını cumhuriyete borçludurlar.
" A t a t ü r k ayrı Kemalizm ayrıdır. -Kemalizm dayatmacı, baskıcı bir
resmî devlet ideolojisidir. - Saidi Nursi 'nin yolundan gidilse bu
sakıncalar çekilmezdi- " türü safsatalar 1950'den sonraki yöneticile
rin k a r a g ü l d ü m örneği sözleriyle birlikte anımsanınca kadrolaşma,
dinsel eğitim, üniversiteleri ele geçirme, yargıya gözdağı, görevlile
re baskı, A B D buyruğu, AB kuşatması, İ M E cenderesi gözetilince
ne d u r u m d a olduğumuz, suskun kurumlar, çıkarcı sözde aydınlar ve
tepkisiz toplumla yarınlarda ne olacağımız daha iyi anlaşılır. Ata
türk ve arkadaşlar ına, lâik cumhur iyete yaraşır nitelikte iniyiz? So
rumluluğumuz yok m u d u r ? Böyle mi olacak, bu durumlara düşecek
miydik? Sorunları ve gerçekçi özeleştiri bize kendimize getirebilir.
Umutsuzluk ve karamsarl ık yaygınlaşmadan, bozuk eğit imden, bilgi
boşluğundan, ahlâk düşüklüğünden, köktendincilik, etnik ayrım
cılıkla te rörden, düşünce ve inanç s ö m ü r ü s ü n d e n demokrasiyi yan
lış algı lamaktan (hât tâ işine geldiği gibi an lamaktan) , siyasal bağım
lılıktan kaynaklanan tembellikle, ö d ü n vermekle, değerbilmezlikle,
aydın karşıtlığıyla yaşanan sorunları unut turacak yepyeni bir ortanı
yaratmalıyız. Bu ancak Türkiye bahçesinin görkemli Atatürk Cum
huriyeti olabilir.
Sevr'i yenileyerek Lozan ' ın karşılığını a lma çabasındaki Avru
pa 'nın yeni sömürgeci A B D ' n i n desteğinde dinci yönetimi gerçek
leştirmcklc uğraşan g ü n ü m ü z iktidarının doğurduğu endişe oı
tamında 80. y ı ldönümünü d a h a büyük coşkuyla yürekten k u t l a m a k
2 9 4
ATATÜRK BAYRAĞI
engin kıvancını duymalıyız. Nice yıllara, sonsuza!
En Büyük Türk Devrimi Cumhuriyet-1 (Cumhuriyet, 29 Ekim 2004)
Mustafa K e m a l ' i n Miidafaa-i H u k u k ruhu ve Kuva-yı Milliye
ateşiyle başlattığı (19 Mayıs 1919) kutsal yürüyüşün ereği, A n a d o l u
İhtilâli Bayrağı nitel iğindeki Amasya Gcnclgcsi 'yle açıklanmış (22
Hazi ra 1919), E r z u r u m ( T e m m u z 1919), Sivas (Eylül 1919) kongre
ler inden sonra Misak-ı Milli'yi (Şubat 1920) gerçekleş t i rerek tam
bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği ve Türkiye aydınlan
masını sağlayacak, Ulusal Kurtuluş Savaşı 'na girişecek T B M M An
k a r a ' d a açılarak (23 Nisan 1920) Cumhur iyet kurulmuş, a d ı 1921
Anayasası değişikliğiyle 29 E k i m 1923'te k o n u l m u ş t u r . En büyük
T ü r k ' ü n öncülük ettiği en büyük T ü r k Dcvrimi 'dir . Tam bir eşitlikçi
yurttaşlar düzeni ve halk demokrasis idir . K u r u c u s u n u n anlatımıyla
(29 Ekim 1933) "Temeli T ü r k kahramanl ığ ı ve yüksek T ü r k kültürü
dür . Demokrat ik devlet biçimi, e rdemdir . D e m o k r a s i n i n yönetim
deki adıdır ve yaşama geçiş biçimidir." Sonuçları, k a z a n ı n d a n , ön
gördüğü atılım ve aşamalar la yeniden varoluşun kaynağıdır. D i n
toplu luğundan ( ü m m e t t e n ) ulusa, kul-kölc-tebaadan o n u r ve e r d e m
sayılan hak ve özgürlükleriyle kişilikli bireyliğe, nitelikli yurttaşlığa
yükselten yapı lanmanın özüdür .
Ulusa l istençle kendini y ö n e t m e k ve geleceğini be l i r lemek
hakkının dayanağıdır. U l u s u n özgün öğesi o lan h e r yurttaşı devletin
sahibi kıldığından Atatürk, "Türkiye Cumhuriyct i 'n i kuran Türkiye
halkına T ü r k Ulusu d e n i r " özdcyişiylc somut laşan gerçeği açık
lamış, ıra (karakter) ve anlayış (zihniyet) soyluluğunu, padişahlık ve
halifelik önerilerini geri çevirerek bir kez d a h a kanıtlamıştır.
T B M M ' n i n yürürlüğe koyduğu (20 O c a k 1921) Anayasası 'nın
ulusal egemenliği içeren 1. maddesi , lâik Cumhur iyet amacının en
belirgin belgesidir. Ö l ü m fetvası, idam fermanı hiçe sayılarak, güç-
295
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Kikler, yoksunluklar göğiıslenerek, ayaklanmalar bastırılarak, sap
kınlıklar ( ihanet ler) geçersiz kıl ınarak yoktan var edilircesine T ü r k
mucizesi yaratı larak utku (zafer) kazanılmış (30 Ağustos 1922),
BaşKomutan'ın, " O r d u l a r ! İlk hedefiniz Akdeniz 'dir . İ le r i ! " buy
ruğuyla d ü ş m a n denize dökülerek İzmir h ü k ü m e t Konağı 'na T ü r k
Bayrağı çekilmiştir (9 Eylül 1922).
308 Sayılı T B M M kararıyla saltanat kaldırı ldıktan (2 Kasım
1922), Lozan Barış A n t l a ş m a s ı n d a n (24 T e m m u z 1923) sonra 364
sayılı Yasa ile yapılan anayasa değişikliğiyle h ü k ü m e t biçimi olarak
benimsenen Cumhuriyet 1924, 1961 ve 1982 anayasalar ında devlet
biçimi olarak kurumlaşmış, nitelikleriyle birlikte değiştirilmesinin
öner i lmes i bile e n g e l l e n e r e k anayasa l güvenceye al ınmıştır .
T B M M ' c c ilk Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Kemal, 1905'dc
H a r p Akademisi 'ni bitirmiş bir kurmay yüzbaşı olarak Rus gazete -
ci-Türkolog Manilov 'a söylediklerini, 1905'dc, başta Ali Fuat Cebc-
soy arkadaşlarına anlatmış, E r z u r u m Kongresi sırasında 15/16 Tem
m u z 1919'da M a h z a r Müfit Kansu'ya not ettirmiştir. " . . . Cumhur i
yet, kurulmalıdır. Lat in harfleri kullanılmalıdır. Kadınlar tesettür
den kurtarı lmalıdır ." Yepyeni anlayışla, yepyeni kurallarla, yepyeni
kurumlarla, yepyeni insanlarla, yepyeni bir toplum oluşması bu çağ
daş düşünceler in yaşama geçmesiyle sağlanmıştır.
Başarılar, atılımlar, kazanımlar, t ü m ü n ü kapsayan Atatürk ilkele
rinin kurumlaştırdığı T ü r k Devrimi olgusunun ü r ü n ü d ü r . Mustafa
Kemal, ihtilâlle inkılâbı (devrimi) A n k a r a H u k u k Okulumu açış ko
nuşmasında karşılaştırmış (5 Kasım 1925), Büyük Söylev'indc ulusal
varlığı sona ermiş sayılan Türkler in çektikleri acılarla verdikleri
yaşam savaşını ayrıntıları ve belgeleriyle açıklamış ( C H P 2. Büyük
Kurultayı, 15/20 Ekim 1927), T B M M ' y i açış konuşmasında da
" C u m h u r i y e t özellikle kimsesizlerin kimsesidir" vurgulamasını yap
mış (1 Kasım 1928), 10. Yıl Söylev'indc de yüreğini tüm sıcaklığı ve
coşkusuyla sonsuza akış içinde u lusuna nice yı ldönümlcrini kutlama
dileğinde bulunmuştur .
Kişisel baskıcı, dinsel yönet im (teokrat ik monarş i ) yerine demok
2 9 6
ATATÜRK BAYRAĞI
rasiyi amaçlayan ve yaşama geçiren C u m h u r i y e t kurulmakla çok dil
li, çok ırklı, çok dinli, çok hukuklu bir k a r m a ş a d a n ulus düzeyine ge
linmiş, yurt bilinci, bağımsızlık, özgürlük ve hak düşüncesi insanlık
niteliklerinin olmazsa olmaz koşulu sayılmıştır. Lâiklik yeni bir dün
ya görüşü, toplumsal barışın, ulusal dayanışmanın dayanağı, d e m o k
ratik yapının kaynağı olarak benimsenmişt ir . Askerl ikten siyasete,
eği t imden ekonomiye, sanat tan spora her a landa atılımlar "Yaşam
da cn gerçek yol gösterici bil imdir" özdcyişiylc yansıyan anlayışla
gerçekleşmiştir. Halkın egemenliğinin simgesi Cumhuriyet , ulusal
o n u r u m u z u n bayrağıdır. Din bağı yerine ulus bağı yeğlenmiştir. Bi
lim devleti oluşmakla, cn yüksek siyasal k u r u m u edinmekle ulusal
istenç, kararlılık ve bilincimizin seçkin eser ine kavuşmuş olduk.
Atatürk 'ün düşünce, bilim, teknik donanımlı , b e d e n e n güçlü, yük
sek ıralı koruyucular istediğini anlat ı rken düşüncesini, bilgisi vc
inancı özgür gençler yetiştirmesi gereğine değinmesi özellikle günü
müz için çok anlamlı bir uyarıdır. G e r ç e k t e n Atatürk Gençliği 'nin
ülküsü (ideali) T ü r k Dcvrimi 'ni bir tüm olarak koruyup savun
maktır. Bü duyarlık ve özen, bu sorumluluk vc yükümlülük gele
ceğimizin cn sağlıklı güvencesidir.
Mustafa Kemal Ata türk 'ün ö d ü n veri lmez ilkelerinin kaynağını
oluşturduğu Cumhuriyet , çıkarcı numarac ı la rdan, sahte Atatürkçü
lerden, tüm d ü ş m a n l a r ı n d a n k o r u m a k yurttaşlık ve insanlık borcu
muzdur. Unutmayal ım ki, ulusal varlığımızın, bağımsızlığımızın, yü
ce onurumuzun kutsal simgesidir, en büyük ulusal değerimiz vc
başlıca dayanağımızda.
Atatürk Cumhuriyeti (Ekim 2004)
Her a landa tam bağımsızlığı, demokrat ik hak vc özgürlükleri,
ulusal egemenliği, çağdaşlaşmayı amaçlayan Ulusal Kurtuluş Sa
vaşımı sömürgeci vc yayılmacı dış güçlerle içerdeki işbirlikçi gerici
yönetime karşı tüm yoksunlukları, ayaklanmaları ve sapkınlıkları
2 9 7
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
göğüsleyerek Müdafaa-i H u k u k ruhu, Kuva-yı Milliye ateşiyle ka
zanıp zaferle taçlandıran Mustafa Kemal Atatürk, n a m u s u m u z u
kurtaran o n u r u m u z u koruyan, "Temeli T ü r k kahramanlığı ve yük
sek T ü r k kül türüdür. En büyük T ü r k Dcvrimi'dir. E r d e m d i r . Kim
sesizlerin kümesidir . T ü r k U l u s u m u n ırasına ve gelenekler ine en
uygun yönetimdir. Demokras in in yaşama geçiş biçimidir ve yöne
timdeki adıdır" dediği Cumhuriyet i 29 Ekim 1923'tc dünyaya ilân
etmiştir. 2 Kasım 1922'de T B M M ' n i n 308 sayılı kararıyla sal tanat
yıkılarak dinsel ağırlıklı kişisel yönet ime son verilmiş, d a h a önce 23
Nisan 1920'dc T B M M ' n i n açılmasıyla temeli atılan cumhuriyet, 20
Ocak 1921 günlü Anayasa 'nın 1. maddes indeki "Egemenl ik bağsız-
koşulsuz Ulusundur . Yönet im biçimi halkın geleceğini kendisinin
belirleyip kendi yönetmesi ilkesine dayanır" tanımıyla kurulmuş,
ancak adı Lozan Barış Antlaşması 'nın 24 Temmuz 1923'te imzalan
masından sonra konulmuştur . T B M M ' n i n açılışını yapan en yaşlı
üye Sinop Milletvekili Şerif Beyin dediği gibi "Kendi kendini yönet
m e " olgusu cumhuriyet in başlıca özelliğidir. Kendi içinden birileri
ni seçerek yönetimi belli süreler ve belli koşullara onlara vermenin,
yetkiyi onlara bırakmanın, eşitlik uygulamasıyla tam bir halk de
mokrasisi olduğu kuşkusuzdur.
Cumhuriyet ne dış güçlerin, ne içerde kimilerinin önerisi ya da
dayatmasıyla gerçekleşmiş değildir. Mustafa Kemal' in 1908'de Rus
îvan Manilov'a, 1905-1907'dc arkadaşlar ına, 1919'da E r z u r u m Kon
gresi öncesi M a z h a r Müfit KANSU'ya açıkladığı öngörüleri arasın
da özgün bir yeri olan kutsal bir özlemdir. Mustafa Kemal, 4 Aralık
1923'tc "Cumhıır iyct ' i kanla k u r d u k " sözüyle bu aşamaya gelinceye
kadar çekilen güçlükleri, bastırılan ayaklanmaları, göğüslenen sap
kınlıkları, katlanılan yoksunlukları, verilen şehitleri, duyulan acıları,
yaşayan gazilerle özet lenen " b e d e l ' i anlatmıştı . 5 Kasım 1925'te
Ankara H u k u k O k u l u ' n u açış konuşmasıyla, 15-20 Temmuz 1927'de
Gençliğe Sesleniş'le biten Büyük Söylevi'nde Cumhuriyete ulaşan
yolu ayrıntılarıyla anlatmış, savunulup korunmasını T ü r k G e n ç -
liği'ne birincil görev olarak vermiştir. 10. Yıl Söylevi de bu kutsal
2 9 8
ATATÜRK BAYRAĞI
e m a n e t i n değerlendir i lmesini içermektedir .
O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n batının sömürgesi d u r u m u n a düşme
sinden s o n r a o n a ilişkin kalıntıları, yıkıntıları, külleri temizleyerek
A n a d o l u topraklar ı üs tünde yepyeni bir devlet k u r a n Ata türk ve ar
kadaşları , tar ihteki özgün yerlerini almışlardır. Osmanlı 'yla hiçbir il
gisi o lmayan bu yeni devlet, insanımızı önceki kul-kölelikten, o n u r
ve e r d e m saydığımız hak ve özgürlükleriyle kişilikli, nitelikle birey
likle yurttaşlığa yükseltmiş, ü m m e t d u r u m u n d a k i top lumu ulusa dö
n ü ş t ü r e r e k yurttaşları bu devletin sahibi kılmıştır. Toplum yapısın
dan yurttaşların anlayışına, kural lardan kurumlar ına değin her
şeyiyle yepyeni bir devlet, cumhuriyet in özgün yapısıdır. Asla biçim
değil, tam bir özdür. A t a t ü r k ' ü n "Türkiye Cumhuriyet imi kuran
Türkiye halkına T ü r k Ulusu d e n i r " sözündeki der in ve yüce anlam,
inanç ve soy gibi hiçbir ayrımı gözetmeyen, her y ö n d e n tam eşitliği,
toplumsal barışı ve ulusal dayanışmayı amaçlayan bir kurumlaşma
ya bağlanır ve dayanır. Adında " c u m h u r i y e t " ve " h a l k " sözcükleri
nin bulunduğu kimi devletlerin bu kavramlarla hiçbir ilgisi bulun
m a m a s ı n a karşın, Türkiye Cumhuriyet i 1930'lu yılların dünyadaki
10-12 cumhuriyet inin en ö n d e gelenlcr indendi . Bu nedenle Millet
ler Cemiyeti üyeliğine ayrık bir uygulama yöntemiyle çağrılmıştır.
Barışçı tu tumu, T ü r k Mucizcsi 'ni yaşama geçiren T ü r k Devrimi 'nin
dallarıyla sağladığı ö r n e k sonuçlar görkemli bir yapının ü r ü n ü d ü r .
Siyasal, hukuksal, ekonomik, toplumsal t ü m alanlarda, ilgili her ko
nuda atılımlarla edinilen kazanımlar dünyanın beğenisini toplamış,
12 Ocak 1934'tc Atatürk, Yunanistan Başbakanı Vcnizelos ta
rafından Nobel Barış Ö d ü l ü ' n c övgü dolu gerekçeyle aday gösteril
miştir. U N E S C O ' n u n 1963 ve 1978 yıllarında G e n e l Kurulu 'nda
aldığı kararla d o ğ u m u n u n 100. yılında t ü m üye ülkelerde törenler le
anılması A t a t ü r k ' ü n lâik ve çağdaş cumhur iye t i kurucusu ol
masındandır. Ulusu 'na "Ulusa l B a y r a m " o larak 29 Ekim g ü n ü n ü ar
mağan etmesi, " N e M u t l u T ü r k ' ü m ! " diyen herkesi düşündürmel i ,
cumhuriyet bağlamında duyarlık ve özen için sürekli bir çağrı olarak
algılanmalıdır. Ö z ü m s e n e n bir kaynaktır ve çok renkli Türkiye bah-
2 9 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
çesinin iklimidir. H e r iyiliğin ve güzelliğin kapısıdır.
1919'da başlayan, " A n a d o l u İhtilâli Bayrağı" diyebileceğimiz 22
Haziran 1919 günlü Amasya Genelgesi 'ylc bilinçli bir koşuya dö
nüşen kutsal yürüyüş, C u m h u r i y c t ' l e sonsuza değin bağımsız
yaşayacak hukuk anıtını tarihin göğsüne madalya gibi koymuştur.
Cumhuriyet lâiktir. Kaynağında ulusal egemenlik, eşitlik ve adalet
ağırlıklıdır. Kullar değil, yurttaşlar düzenidir. Özgür lükçüdür, dev
rimcidir, gerçek demokras in in çekirdeğidir. Halkçıdır. Çağdaş mil
liyetçiliğin gönencini yaşatan üstün bir insanlık anlayışına içtenlikle
bağlıdır. Bugün bize her a landa mutluluk duyuran, kıvanç veren ne
varsa cumhuriyet in ürünüdür . Lâik niteliğiyle dinci rejimlerin, dc-
nıokratlığıyla diktatörlüklerin tepkisini toplayan cumhuriyetimiz ol
masa idi ne olacağı uzak-yakm ülkelerde izlenen acı ve utanç verici
olaylarla anlaşı lmaktadır. Paslanmış, küflenmiş, kokuşmuş ve çürü
müş ne varsa atılıp çağdaşlığın gereklerine yönclinmiştir. Yönetici
lerin bağışlanmaz kusurlarına, oy ve iktidar için verdikleri ödünlere
bağlı geri lemelerle kötülükler cumhuriyete yüklenemez. Sarığı bey
nine, kravatı beline dolayan inanç sömürücüleri , bilgi, us, insanlık
ve halk düşmanlar ı , bölücü ve yıkıcılar, ticaret destekli aşiret-siya-
set-şeriat ortaklığı ile tek ve eşsiz cumhuriyetimizi numaralayarak
çıkar ağında yozlaşanlar cumhuriyet in yüzkarasıdır. Demokrasiyi
geçerli kılan cumhuriyet, ulusal varlığımızın, bağımsızlığımızın,
o n u r u m u z u n simgesi, geleceğimizin güvencesidir.
1921 Anayasa 's ında yapılan değişiklikle benimsendiğinde Hükü
met biçimi olan cumhuriyet, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında
devlet biçimidir ve değiştirilmesinin önerilmesi olanaksızdır. Yalnız
biçiminin değiştirilmesi değil, niteliklerinin değiştirilmesi de Anaya-
sa'nın 4. maddesiyle yasaklanmıştır. İnsan haklarına bağlı, demok
ratik, lâik bir sosyal hukuk devleti o larak Atatürk ilkeleri temelinde
yükselen Türkiye Cumhuriyet i , canımızı adayarak koruyup güçlen
direceğimiz en büyük değerimizdir. Yeniliklerin, atılımların itici gü
cüdür. Ö v ü n d ü ğ ü m ü z olguları vc varlıkları cumhuriyete borçluyuz.
Barışın, dost luğun gücü, uygarlığın ışığıdır. Demokras in in özgürlük,
300
ATATÜRK BAYRAĞI
hukuk, ve insanlıkla çağdaşlık o lduğu gerçeği cumhuriyet le anlam
kazanmıştır. Bağımsızlık ülküsünün hukuksal bağlamda kurum
laşması, ulusallığın her yönüyle yaşama geçmesi olan cumhuriyet,
ulusal egemenliğin işlerliğidir. Bir evrim değil, gerçek bir devrimdir.
Tam bir yeniden doğu, günü gözetildiğinde tam bir yeniden yapılan
madır. Devlet yönet iminin halkta o l d u ğ u n u n kanıtıdır. Batıl ı laşma
devingenliğinin gerçekleşmesidir. Bir siyasal kalıp değil, tüm çağdaş
gereklerle geleceği en bilinçli akıştır. Hukuksa l y ö n d e n ulusal ege
menliğin somutlaşmasıdır. D e m o k r a s i n i n özü, ulusal egemenlik
dışında hiçbir gücü geçerli saymayan soylu bir anlayışın yansıması ve
yücelişidir. Hukuksal , siyasal ve ulusal birliğimizin anıtlaşması, var
lığımızın ve geleceğimizin biricik temeli, en tanımsız kaynağımızdır.
Gelenekçi l ik ten hukuksal l ığa, yazgıcıl ıktan yaratıcı l ığa geçişin
adıdır. Lâik yaşam, lâik öğretim, lâik hukuk, lâik toplum ve lâik dev
let aşamasının anayasal canlanışıdır. Hiçbir çek inme duyulmadan
bu örnek yapılanmayı, ülkeyi ve ulusu kapsayan devletin biçimini
karalamayı, değiştirmeyi, köktendincil ik ve Türk-İs lâm Sentezi öy-
künmeleriyle yozlaştırmayı, kurucusu T ü r k Silâhlı Kuvvctleri 'ni
yıpratmayı, etkisiz kılmayı düşünenler hepimizin düşmanıdır . Ata
türkçü düşünceyle yetişmiş yurtseverler, gerçek Atatürkçüler, lâik
Atatürk Cumhuriyet imin yürekli bekçileridir. 8 1 . y ı ldönümünü kut
lama hakkını ona yaraşır yurttaşlığı bağlı ka lmakta bulunanlar Ata
türk 'ün belirlediği yönden, çizdiği yoldan asla ayrılamaz. Türkiye
halkının ordulaşarak ve uluslaşarak k u r d u ğ u Türkiye cumhuriyet i ,
özgün nitelikleriyle sonsuza değin bağımsız yaşayacak, bilimin yol
göstericiliğinde şeyhleri, ağaları, tarikat bağımlılarını, köktendinci-
Icri, tüm çıkarcı, yalancı, sahteci vc yıkıcıları kendi karanl ıklar ında
bırakacaktır. Cumhuriyet i , i lkelerinden asla ö d ü n v e r m e d e n d a h a
gerçek, daha başarılı kılmak görevini asla savsaklayanlayız. Bu, he
pimizin insanlık ve yurttaşlık borcudur . Cumhur iye te yaraşır olma
yan cumhuriyet le övünemez. Karşıt larının bile kucağı, güvencesidir.
Demokrasinin olmazsa olmaz gereğidir, geçerlik koşuludur. Cum
huriyet " t e k " t i r ve d e m o k r a s i d e n asla soyutlanamaz, ayrılamaz. Bü-
301
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
yük Atatürk 'ün cumhuriyet le ilgili sözlerini kezlcrce o k u m a k aydın
lığımızı artıracak, o n u n sıcaklığıyla yüreğimizi ve beynimizi doyura
caktır . Haksız l ık lar, kötü lük ler , yolsuzluklar, ikiyüzlülükler,
karşıtlıklar cumhuriyet le ve gerçek cumhuriyetçi lerle aşılacaktır. 8 1 .
y ı ldönümünü Büyük Atatürk ve arkadaşlarını engin saygıyla anarak,
gelecek için en iyi dileklerle kut luyorum. Nice yıllara!
En Büyük Türk Devrimi Cumhuriyet (Ekim 2005)
Mustafa Kemal ' in, gençlik yıl larından beri düşündüğü yeniden
yapılama için, Müdafaa-i H u k u k ruhu ve Kuva-yı Milliye ateşiyle 19
Mayıs 1919'da başlattığı kutsal yürüyüşün ereği, Anadolu İhtilâ-
li'nin bayrağı niteliğindeki Amasya Gcnclgesi 'ylc duyurulmuş, Er
zurum ve Sivas Kongreler ini izleyen T B M M ' n i n açılmasıyla gerçek
leşme sürecine girmiştir. Mîsâk-ı Millî doğrul tusunda tam bağımsı
zlığı, özgüllüğü, ulusal egemenliği ve Türkiye. Aydınlanması 'nı
sağlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı 'na girişecek organın toplanması,
cumhuriyetin kurulmasıdır. 1921 Anayasası 'nda değişiklik yapılıp
" h ü k ü m e t biçimi" olarak benimsenmesi , adının konulmasıdır. Tam
eşitlikçi bir yurttaşlar düzeni ve halk demokrasisi olarak en büyük
T ü r k ' ü n öncülük ettiği en büyük T ü r k Dcvrimi'dir.
Kurucusunun anlatımıyla demokras inin yaşama geçiş biçimi, yö
net imdeki adıdır. Sonuçları, kazananlar ı , öngördüğü atılım ve
aşamalarda, başarılarıyla yeniden varoluşun kaynağıdır. Anlayıştan
ilkelere, kura l lardan k u r u m l a r a k a d a r her a landa yepyeni bir
yapının dayanağı, yaratıcı gücüdür . Kul-köle d u r u m u n d a k i in
sanımızı o n u r ve e r d e m saydığımız hak ve özgürlüklerle donat ıp
kişilikli, nitelikli birey kılarak ü m m e t t e n ulus düzeyine çıkardığı var
lığın asıl öğesi, bu yolla devletin sahibi yapmıştır. Çok dilli, çok din
li, çok ırklı, çok hukuklu t o p l u m d a n "Türkiye Cumhuriyet ini kuran
Türkiye halkına T ü r k Ulusu d e n i r " diye tanımladığı görkemli ulus
yapısına kavuşturmuştur . Din bağı yerine yurttaşlık bağını yeğleye
3 0 2
ATATÜRK BAYRAĞI
rek çağdaş kurumlaşmayı akıl ve bilim t e m e l i n d e y a ş a m a geçir
miştir.
Cumhuriyet, Mustafa Kemal ' in vurguladığı gibi "Kimses iz ler in
kimscsidir" (1 Kasım 1928). O n u n c u Yıl Söylcvi 'ndc " N e mut lu
T ü r k ' ü m diyene ! " özdeyişini kıvançla aç ık lamas ından ö n c e söyle
diği gibi "Temeli T ü r k kahramanl ığ ı ve yüksek T ü r k k ü l t ü r ü d ü r . "
Yine O ' n u n anlamlı deyişiyle " E r d e m d i r . " Ulusal i s tençle k e n d i n i
yönetmek ve geleceğini bel ir lemek hakkının özüdür . P a d i ş a h h k - h a -
lifclik düzeni saltanatın kaldırılması, dinsel yönet imin dış lanması ,
lâik, demokrat ik hukuk devletinin tar ihte yaraşır yerini a lmas ı olgu
sudur. Ö l ü m fetvası, idam fermanı hiçe sayılarak, güçlükler, yoksun
luklar göğüslcncrek, ayaklanmalar bastırı larak, sapkınl ıklar geçersiz
kılınarak yoktan var edilircesine T ü r k Mucizesi y a r a t ı l a r a k ka
zanılan u tkunun doğal sonucudur .
Lozan Barış A n t l a ş m a s ı n d a n s o n r a 364 no.lu yasayla A n a y a s a
değiştirilerek ö z ü m s e n e n cumhur iyet 1924, 1961, ve 1982 Anayasa
larında "devlet biçimi" olarak öngörü lmüş, adının ve ni te l ik ler inin
değiştirilmesinin öneri lmesi bile olanaksız kılınmıştır. A n a y a s a l gü
vencesi, devrim yasalarıyla birlikte ulusal o n u r u m u z u , u lusal bilinci
mizi dokuyan özellik taş ımaktadır . Osmanl ı d ö n e m i n d e yaşanan
olumsuzlukların gözetilmesi, ülkeye bağlılık, ulusa saygı d ü ş ü n c e s i ,
soylu anlayış cumhuriyet açılımının ö n d e k i gerekçeler id ir . Mustafa
Kemal, padişahlık ve halifelik öneri ler ini geri çev i rerek 1905'te
açıkladığı, 1917'de yinelediği " C u m h u r i y e t kurulacakt ı r . L â t i n harf
leri kullanılacaktır. Kadınlar t e s e t t ü r d e n k u r t a r ı l a c a k t ı r " öngö
rüsünü, özlemini gerçekleşt irerek u lusumuza a r m a ğ a n etmişt ir .
Cumhuriyet, Ata türk i lkelerinden kaynak lanan t ü m d e v r i m l e r i n
anasıdır. Türkiye Cumhuriyet i , 1930'ların d ü n y a d a k i ö b ü r c u m h u r i
yetlerini a rkada bırakan özgünlüğüylc tanınmışt ır . O n u n c u Yıl
Marşı 'nda s ıralanan eşsiz o luşumlar ın odağıdır. Saygın, güvenilir,
devingen, devrimci, çağdaş, onur lu, güçlü Türkiye, c u m h u r i y e t l e
yükselmiş ve yücclmiştir. Büyük Söylevi 'nde sonsuza değ in bağımsız
yaşatılması, k o r u n u p savunulması T ü r k Gençl iğ i 'nc ö d e v o l a r a k vc-
303
YEKTA G U N G O R Ö Z D E N
rilcn cumhuriyet yapımıza, yaradılışımıza, ıramıza en uygun rejim
olarak uygun görülmüş, bu kanı ürünleriyle doğrulanmıştır .
Bağımsızlığın, özgürlüğün, ulusal egemenliğin, aydınlanmanın
anlam ve amacını kavrayamayan değerbilmezler, çıkarcılar, şeriat
özlemiyle yanıp tutuşan köktendinciler, lâiklikten, devletten, hu
kuktan, d inden anlamayan bağnazlar, hak ve özgürlükleri kötüye
kullanan lâik Ata türk cumhuriyet i karşıtları, yabancılar, kimi besle
me ve sapkınlar, tarihin tuttuğu ışığa karşın kanla ve karanlıkla yol
almaya çalışan yıkıcılar, bölücüler, kişi ve aile egemenliğine katla
n a n uşak ruhlular, uydular, Lozan intikamcıları, Sevr düşkünler i
cumhuriyeti cumhuriyet o lmaktan çıkarma çabalarını s ü r d ü r m e k t e
dir. Cumhuriyete yaraşır olmayanların çirkin oyunları toplumsal
barışı ve ulusal dayanışmayı yıkına düzeyine gelmiştir. H e r tür
ayrımı ve sömürüyü dışlayan cumhuriyet i göstermelik d u r u m a
düşürerek, ö z ü n d e n uzaklaştırıp biçimsel kılmaya yönelik girişimler
kimi siyasal part i lerden gelmekte, onların öncülüğünde sergilen
mektedir . Osmanlı 'nın kanlı iktidar kavgaları, ülkeyi batının sömür
gesine çeviren aymazl ık lar la işbirl ikçiler u n u t u l m u ş , T ü r k i y e
düşmanlarının istedikleri sonuca ulaşılması için yabancı yandaşlığı
siyasal m o d a niteliğine getirilmiştir. Çoğunluk diktası, dinci açılım
lar, akla ve bilime aykırı dayatmalar, ulusal çıkarları gözardı e tmek
ten öte kapitülâsyonları anımsatan sakıncalı ödünler, bağımlılık
doğuran uluslararası ilişkiler, halk dalkavukluğu, başına buyrukluk,
eğit im-öğretimde çok başlılık tehlikeleri sinsi eylemlerin kimileri
dir.
Büyük A t a t ü r k ' ü n amaçladığı "çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
ç ıkmak" ülküsü, bir toprak alanını, belli bir yapıyı değil özlenen bir
anlayış ve yaşam çizgisini geçmektir . Diktatör ler in yönet iminden
İkinci Dünya Savaşımdan yıllarca sonra kurtulan batının 1923'te de
mokrasiye geçen Türkiye Cumhur iyet ime yönelttikleri eleştirilerin
sorumlusu son elli beş yılın diktatörce davranan siyasal liderleridir.
Ata türk 'ün Büyük Söylevi'nin sonlar ında belirttiği "Bil imin ve tek
nolojinin son gerekler ine göre kurulan devlef ' in nitelikleri cumhu
304
ATATÜRK BAYRAĞI
305
riyetle edinilmiştir. Akd, bilim, ahlâk, adalet, kalkınma, toplumsal
yaşamı aydınlatan eşitlik, kadın hakları, siyasette, sanatta, sporda,
sağlıkta, çalışmada, yargıda, ö b ü r a lanlarda kurtuluş ve kuruluş fel
sefesinin izleri g iderek yitmektedir . H e r a landa t a m bağımsızlık il
kesiyle özgürlük ve özellikle ulusal egemenl ik ö d ü n s ü z bağlı kalına
cak, yaşamsal değerlerimizdir. İti lerek-kakılarak, özell iklerimizden
ve değer ler imizden soyutlanarak, kanla aldıklarımızı vererek ödün
lerle ortaklıklara girmek tutsaklıkla birdir. Eşitlikle, onur la, saygın
lıkla, kazandıklarımızı ve değerlerimizi e lden ç ıkarmadan, doğal
kaynaklarımızla ulusal varlıklarımızı peşkeş ç e k m e d e n , yabancı bo
yunduruğuna g i rmeden kurulacak birlikteliklerle uygarlık olanak
larından, çağdaşlık gerekler inden yarar lanmak, güvenlik ve esenlik
le yaşamı anlamlı kılmak, insanlığa üstünlük ve öncelik tan ımak
herkesin özlemi olmalıdır. "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilim
dir. Yurtta barış, dünyada barış" özdeyişleri, dost luğun da altın
anahtarıdır .
Ulusal varlığımızın, bağımsızlığımızın, yüce o n u r u m u z u n kutsal
simgesi cumhuriyeti numaracı lardan, takiyyecilerden, aymazlardan,
çıkarcılardan, lâiklik karşı t larından, tüm d ü ş m a n l a r ı n d a n k o r u m a k
kendini T ü r k bilen h e r yurttaşın insanlık vc n a m u s borcudur .
/ / m , Sayı 31, Ekiın-Kasım-Aralık 2006
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Ulusal Savaşım
Y eni yüzyıl, önceki yüzyıldan kalan ulusal ve uluslar arası sorun
larla birlikte kendi çağının sorunlarıyla boğuşmaktadır . İnsan
lığın karşı karşıya olduğu güçlüklerin başında açlık, hastalık, savaş ve
doğa yıkımları gelirken siyasal bağlamdaki olumsuzlarla haksızlıklar,
inanç ve soy ayrılıklarından kaynaklanan karşıtlıklar, varlığını sür
dürme çabaları h e m e n ikinci sırayı almakta, kimi zaman boyutu ve
kapsamı nedeniyle öne çıkmaktadır. G e ç e n yüzyılın başlarındaki Bi
rinci ve İkinci Balkan Savaşlarını izleyen Birinci Dünya Savaşı daha
çok milliyetçi akımların, emperyalist açılımların sonucu olarak yıkı
ma dönüşmüş, siyasal doyumsuzlukların sonucu sayılan İkinci Dün
ya Savaşı da bir tür kıyım niteliğiyle dünyayı sarsmıştır. İnsan hakları
ve demokrasi özleminin birleştirdiği güçlü devletlerin öncülüğünde
kurulan Birleşmiş Milletler, soğuk savaşı önlemeye çalışmışsa da
beklenen or tam sağlanamamış, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet ler i Bir
liği'nin dağı lmasından sonra bağımsızlık uğraşları ağırlık kazanınca
kutuplaşmanın sona erdiği sanılarak ekonomik atılımlara öncelik ve
306
ATATÜRK BAYRAĞI
rilmiştir. Karmaşık siyasal oluşumların kendi amaçlar ına uygun dü
zen oluşturma girişimleri, Avrupa Birliği'ne uzanan ortaklık ve uyum
çalışmaları kimi sorunları çözümlemişse de kimi yeni sorunların doğ
masına da kaynak olmuştur. Özellikle bölgecilik ve din bağı, birleşti
rici olduğu ölçüde ayrımcı da olmuştur. Avrupa Anayasası 'nm hıris-
tiyan dinine dayandırılması öneri leri sonuca bağlanmış değildir.
A B D ' n i n diktatörlük kıyımlarını ve kitle imha silâhlarını b a h a n e
ederek Irak'ı işgali, kuzeyde kürt devletini oluşturması, Türkiye'yi
bölmeye çalışan terör örgütüne destek vermesi, İsrail yandaşlığıyla
özürlü Filistin ikilemi, Büyük Ortadoğu Projesi dayatmaları , Afga
nistan uygulamaları, dost göründüğü ve stratejik ortak saydığı Türki
ye'yi oyalaması yetmiyormuş gibi sözde e r m e n i soykırımı tasarılarını
tehdit aracı gibi kullanması, çok kimsenin olasılık vermediği Ulusal
Kurtuluş Savaşı'nı kazanarak mucize yaratmış Türklerin, Atatürk il
keleri temel inde gerçekleştirilmiş Türk Devrimi ile edindiği düzeyi
yi t i rmeme özenini bir yaşam andı bilerek korumasının anlam ve öne
mini doğrulamaktadır . Bu anlayış bir yaşam ilkesi değeriyle sıcak
lığını ödünsüz sürdürecektir . Bağımsız yaşamanın o n u r ve erdemini
yansıtan soylu bir düşünce, güçlü bir duygu tümlüğünü anlatmak
tadır.
Teokratik monarş inin bozukluklarını, kötülüklerini yüzyıllarca da
yatmış, yabancılarla işbirliğini başarı saymış, yayılmacı vc sömürgeci
dış güçlerin topraklar ına yerleşmesine ses ç ıkarmamak bir yana bu
d u r u m u kurtuluş biçiminde önererek halkını aldatıp Ulusal Kurtuluş
Savaşı'na karşı çıkmış hanedan-hilâfet karanlığını yaşamış bir ulusun
haklarına sahip çıkarak bağımsızlığını, özgürlüğünü, ulusal egemen
liğini kazanıp aydınlanma gönencine kavuşması örnek bir insanlık
gerçeğidir. Bunu u n u t a r a k yitirme olasılıklarını gözardı e tmek ola
naksızdır. Batılıların silâhla alamadıklarını siyasal ve ekonomik
baskılar ve oyunlarla a lma çabalarının aracı d u r u m u n a düşen kimi
sapkınlar türemiş, bilgiçlik taslayan, ki tap o k u m a k t a n söz e d e n kimi
karşıdevrimciler Atatürk 'ü, ilkelerini, dönemini karalayan gerçekdışı
anlatımlar, insanlık ve terbiye dışı yaklaşımlarla saldırılarını artıra-
3 0 7
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
rak cumhuriyetle amaçlanan demokrat ik yapıyı yıkmaya u ğ r a ş m a k
tadır. Özellikle 1950 sonrasının çoğunluk diktası ka lk ı şmalar ın ın
ürünleri ve ardılları, kendi kusurlarını, kötü siyasetçilerin k ö t ü yöne
timlerinin sonuçlarını Atatürk ilkelerine ve gerçek A t a t ü r k ç ü l e r e
yükleyerek Türkiye Cumhuriyet i ile Atatürk 'ün b i r b i r i n d e n ayrıl
ması olanaksız ve düşünülemez özdeşleşmesini koparıp y ı k m a k iste
mektedir. Yurttaşlık bağı yerine din bağını öne geçiren şcr iatç ı-kök-
tendinci-yeni ümmetçi lerle din ekseninde Türk-İslâm sentez iy le
ırkçılığa kayan sözde milliyetçiler, tarihsel örnekleri, g e r ç e k l e r i ,
Türk Ulusu 'nun karakterini ve yapısını u n u t u p kendi kıt ak ı l la r ın ın
doğrultusunda sonuç almaya yeltenmektedir. Gerçek milliyetçiliği,
çağdaş milliyetçiliği en uygun biçimde yansıtan Atatürk milliyetçi
liğinin, soyunun özgün değerlerine, iyi geleneklerine, b a ğ ı m s ı z yaşa
ma ülküsüne sımsıkı bağlı kalarak dostluk, karşılıklı saygı vc güven
le barış içinde yaşama istenci olduğu, başka uluslara da b ö y l e bakan
bir anlayış olduğu bilinmelidir. Milliyetçilik tutuculuk, ü s t ü n l ü k , so
yutlanma ve saldırganlık değildir. Bağımsızlık, özü ve t e m e l öğesidir.
Elbet, tam bağımsızlık!
G ü n ü m ü z d e büyük kesimiyle terör aygıtı d u r u m u n a g e l m i ş med
ya; kimi üniversitelerin koruyuculuğunu ve destekçil iğini yaptığı
karşıdcvrimcilcr; siyasal iktidarın lâik cumhuriyet vc A t a t ü r k
karşıtlığıyla yoğun kadrolaşması; Atatürk 'ün "Türkiye C u m h u r i y c
ti'ni kuran Türkiye halkına T ü r k Ulusu denir" s ö z ü n d e k i anlamın
güzelliğini kavrayamamış kimi ayrılıkçı, bölücü, yıkıcı lar; değişik
alanlarda vc katlarda Atatürkçülükle, cumhuriyetçilikle, mill iyetçi
liklc, yurtseverlikle, insanlıkla, dindarlıkla asla b a ğ d a ş m a y a n sakın
cali tutum ve davranışlar içindeki çıkarcılar, aymazlar, sapkınlar ;
bunlara dayanan, bunlardan yararlanan, bunları kul lanan yabancı la r ,
Kurtuluş ve Kuruluş yüceliğini karartan iç vc dış d ü ş m a n l a r d ı r
Amaçları Türkiye Cumhuriyetimi anayasal n i te l ik ler inden yoksun
kılıp uydu d u r u m u n a düşürmek, ulusal ilkelerin dış ında ve onlara
aldırmadan kendi inanç ve etnik güdüleriyle yaşamaktır . Bu yıkım
oyununa tüm gücüyle karşı çıkarak ulusal varlığını ö z g ü n nitelikli
3 0 8
ATATÜRK BAYRAĞI
riyle korumak, ulusal bağımsızlığını sonsuza değin sürdürmek, çağ
daşlığın ve uygarlığın olanaklarıyla d o n a n ı p özgür, mut lu yaşamak ve
yaşatmak kendini bu ulusun, bu toprakların insanı bilen, bu değerle
re yaraşır olan herkesin borcu ve görevidir. Bu nedenle Ulusal Sa
vaşım (Millî Mücadele) sürmektedir, sürmelidir, sürecektir. Bu soy
lu savaşımı gölgeleyen, hepsi en çağdaş Atatürk ilkelerinin dışına
çıkarak, bu anlamlı ilkeleri yozlaştırarak sakıncalı amaçlar güden,
Atatürk 'ün gösterdiği yönden, çizdiği yoldan ayrılan karışık ve ka
ranlık kişilerin uğraşı kargaşa ve bozgunculuktur. Sapmadır, sapkın
lıktır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştıran ulusal savaşım, müda-
faa-i hukuk ruhu ve kuva-yı milliye ateşiyle yoğrulmuş bir istençtir.
G ü n ü n ü n tüm olumsuz koşullarına, or tamın elverişsizliğine, olanak
ların yoksunluğuna, yönetimin işbirlikçiliğinc, idam fetvasının iha
net lere ve isyanlara karşın zaferle sonuçlanması, ölüm-kalım olgusu
n u n " y o k t a n v a r c t m c " y e d ö n ü ş m e s i insanlık için u m u t ışığı
sayılmıştır. Tutsak uluslar için en belirgin örnek oluşturmuştur. Din
cilerle sarmaş dolaş eski faşistlerle yeni liberal sözde demokrat lar ın
kötülemeye çalıştığı dönem, altın kuşağın yarattığı cn görkemli dö
nemdir. Kimilerinin açık karşıtlığını, kişisel kusurlarını, zamanın
kaçınılması güç ekonomik buhranıyla savaş kıvılcımlarını, Osmanlı
bağımlılarının engellemelerini, köktcndincilcrin karıştırıcılıklarını
gözardı edip suçlamak tam bir bağnazlıktır. Serbest Fırka'nın kendi
ni kapatmasını bile sapkınca yorumlar, gerçekdışı anlatımlarla "irti
ca" n e d e n i n d e n soyutlamaya çalışanlar tarihi karar tmaktadır lar . Bu
günün olumsuzluklarını bırakıp kuruluş dönemini lekelemeye uğraş
mak düşüklüğün ne ölçülere vardığını ortaya koymaktadır . Ata
türk 'ün Büyük Söylcvi'ndcki gerçekleri tersine çevirmek, "resmî ide
oloji" nitelemesiyle katılmadıkları doğallığı ve uygunluğu suçlamak,
sözde d e m o k r a t ve sözde araştırmacının bilinen tutarsızlığıdır.
Siyasal amaçlı oyunlar, özellikle iktidarlar desteğindeki karşıtlık
lar, kalkışmalar, tehlikenin gü lünüp geçilmesine engeldir. D e m o k r a t
Parti Genel Başkanı A d n a n M e n d e r e s de Vicdan ve Toplanma Hür-
309
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
riyetini K o r u m a Yayası (6187 no.lu) için yaptığı konuşmada "Bu
memleket te elbette mürteci vardır. Halifeliği canlandırmak, salta
natı geri getirmek hülya ve tasavvurları hâlâ birtakım hayalperestle
rin kafalarında kavak yelleri gibi esmektedir" diyerek yasalaşmayı
sağlamış ama 29.11.1955 günlü D e m o k r a t Parti T B M M G r u b u top
lantısında "Şahsım adına ve kendim için sizden itimat oyu istiyorum.
Benim sizin karşınızda diktatör o l m a m a ihtimal var mıdır? Siz grup
olarak her şeye kadirsiniz. İsterseniz hilâfeti bile getirebilirsiniz!"
sözleriyle kötü bir çığır açmıştır. Bugün, Genelkurmay Başkanı 'nın
Washington'daki Türklerle yaptığı görüşmede geçen ". . .rüyalarını
kâbusa çevirmek" sözü, önceki bölümleriyle ö n e m s e n m e k a m a bu
n u n silâhlı kuvvetlerimizin bir Atatürk Ocağı olarak yalnız başına
değil ulusla bütünleşerek ulusal savaşım biçiminde gerçekleşebile
ceği unutulmamalıdır .
Ulusal savaşım, savaşla sınırlı değildir. O n u da içeren bir kapsamı
vardır. Savaş sonrasının sorunlarının çözümünde de aynı istenç, ya
ratıcı gücün kaynağıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşımdan sonra siyasal vc
ekonomik savaşların süreceği sözüyle 17 Şubat 1923 İzmir İktisat
Kongresi 'ndeki açıklamaları Atatürk 'ün çağdaş gelişmeleri ulusal
birlikle edinme özenini kanıt lamaktadır. Lozan Barış Antlaşması gö
rüşmeleri de bir savaşımdır. Siyasal bağlamda bir kurtuluş savaşıdır.
Cumhuriyetle birlikte başlayan aydınlanma ve uygarlık atılımları,
birbirini izleyen devrimler, anlayıştan kurallara, ilkelerden kurumla
ra uzanan bir çağdaşlaşma savaşımıdır. Hukuksallık, ekonomik güç
kazanma savaşımı günümüzde de sürmektedir. Lâik Atatürk Cum-
huriyeti 'ne yönelen karşıtlıkları önleyip giderecek bağımsızlık ve öz
gürlük savaşımı, gerçek demokras i savaşımı iç ve dış dayatmalara
karşı sürecektir. Bu savaşımların korumaya çalıştığı değerler ve ulu
sal yapımız, varlığımızın özeti ve simgesidir. Sonuç alacak güç, in
sanlık vc yurttaşlık yükümlülüklerinin bilincinde gerçek yurtseverlik,
gerçek Atatürkçülük, gerçek milliyetçilik, gerçek demokratlık, ger
çek hukuka bağlılık, gerçek saygı, sevgi ve güvenle, ödünsüz devrim
cilikle yaşama geçer. Özveri, çalışkanlık, ahlâk, inanç, istek ve birlik-
3 1 0
ATATÜRK BAYRAĞI
telik savaşımın koşuludur. Dayanışmadan yoksun, birbirine karşı
barış yerine kavgayı yeğleyen insanlarla savaşım da, savaş da yitirilir.
Yıpratma ve yıkma ç a b a l a n bu n e d e n l e birbirine eklenmektedir .
Avrupa Birliği'nin dayatmaları, A B D ' n i n baskıları, yeni projeleri,
uygulamaları, oyalama-aldatma ve tüm askerî ve siyasal oyunları,
dost- bildiğimiz kimi ülkelerin tutumları , kimi komşularımızın yak
laşım bozuklukları, iktidarın amaçladığı düzen, eğit imden ekonomi
ye, özel leşt irmeden petrole, kimlik tart ı şmalar ından inanç sömürü
süne değin tüm olumsuzlukları, suskunluk, tepkisizlik, yazgıcılık,
çıkarcılık, şakşakçılık... her şey gözeti lmek, Ata türk 'ün kutsal ar
mağanı ve emanet i Türkiye Cumhuriyet i her z a m a n , her koşulda,
her d u r u m d a korunmalı , d a h a güçlü ve daha iyi kılınması için ulusal
savaşım sürdürülmelidir. Sorumluluk onurdur . Tembellikle, çıkar
gözeterek, kimi beklenti ler ve partizanlıkla " a d a m l ı k " niteliklerini
yitirenler hiçbir savaşım veremezler. Yürekleri yetmez, beyinleri
çalışmaz. Türkiye sevgisi, ulus saygısı, ilkeli ve tutarlı davranma öze
ni, insanlık duyarlığı, kimlik ve kişilik anlayışımız ulusal savaşım
ateşimizdir. İlerici ve d e m o k r a t g ö r ü n m e k özentisiylc, gösterilerle,
büyüklenme ve yaranma çabalarıyla, aşağılık duygularıyla varlık ne
denlerimize, yaşam felsefemize karşı çıkanlara örnek davranışlarla
yanıt vermeliyiz. Tam bağımsızlığımızdan, özgür lüğümüzden, ulusal
egemenlik i lkemizden ö d ü n vermeden tüm değerlerimizi, kaynak
larımızı k o r u m a çabamızı artırmalıyız. Ata türk 'e yaraşır yurttaşlar
olmak özenimizi ulusal bilincimizle güçlendirmeliyiz. T ü m kötülere,
tüm kötülüklere, kaynaklarımızla varlıklarımızı satmaya kalkışanla
ra, satılmışlara, sapkınlara, soygunculara, yağmacılara, kaçakçılara,
diktacılara, yalancılara, partizanlara, rüşvetçilere, soysuzlara, ah
lâksızlara, ikiyüzlülere, T ü r k Devrimi düşmanlar ına, düşünce, inanç,
insan hakları ve demokras i sömürücüler ine, ayrılıkçılara, bölücü ve
yıkıcılara, mandacı lara, numaracı lara, kışkırtıcı vc destekçilerine
karşı ulusal savaşım. Yılmadan, yorulmadan, d u r a k s a m a d a n . Eşsiz
ö n d e r Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ü örnek alarak.
İleri, Sayı 32-33, Ocak-Şubat-Mart / Nisan-Mayıs-Haziran 2007
311
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Atatürk İlkeleri ve Anayasa
Y ayı lmacı vc sömürgeci dış güçlerle işbirlikçisi Padişah-Halife
d ü z e n i n e karşı müdafaa-i hukuk ruhu ve kuva-yı milliye
ateşiyle t a m bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği, Türkiye
a y d ı n l a n m a s ı n ı amaçlayan Ulusal Kurtuluş Savaş ını kazanan Tür
kiye Büyük M i l l e t Meclisi Ordular ı 'n ın ö n c ü l ü ğ ü n d e yalnız teokra
tik m o n a r ş i y ık ı lmamış , T ü r k U l u s u ' n u n yaradılışına, yapısına ve
ırasına en u y g u n yönet im biçimi olan cumhuriyet kurulmuştur . H u
kuk yolları i z l e n e r e k gerçekleştiri len, isyanları, ihanetleri , yoksun
lukları g ö ğ ü s l e y e r e k yoktan varolma sayılan ö lüm-kahm savaşı,
bağımsızlık ü l k ü s ü n ü n tarihsel yansımasının en yenisidir. Mustafa
K e m a l A t a t ü r k v c a r k a d a ş l a r ı n ı n T ü r k Mucizes i o l a r a k ad
landırı lan ö r n e k başarı ları tutsak ulusları yüreklendirmiş, 20.
yüzyılın a y d ı n l ı k koşusu hızlanmıştır.
Atatürk, e v r e n s e l ilkeleri ulusal laşt ırarak Türkiye 'mizin çağ
daşlık ve u y g a r l ı k yolunda i lerlemesini sağlayacak tüm atılımları
başlatmış, e v r e l e r i n i vc aşamalarını izlemiş, askerl ikten siyasete,
312
ATATÜRK BAYRAĞI
eği t imden ekonomiye, s a n a t t a n s p o r a h e r a landa akıl ve bilimin ge
reklerini e d i n m e m i z için uğraş vermişt ir . Değişik k o n u l a r d a k i öz
deyiş nitelikli sözleri bizi yar ın lara ç ıkaracak yolların ışığıdır. Yeni
den yapı lanmanın kapsamlı çabalar ı , A t a t ü r k ' ü n ye teneğ ine, bilgi
sine ve istencine d a y a n m a k t a , o n d a n kaynak lanmaktad ı r . Al ınan
olumlu sonuçlar Türk iye 'n in saygınlığını ve o n u r u n u a r t ı r a n ka
zanılırlardır. A t a t ü r k hiçbir ü r ü n ü , kazanımı k e n d i n e m a l e t m e -
diğindcn gerçekleştir i len at ı l ımlar ının heps ine T ü r k D e v r i m i denil
mektedir . Temeli, A t a t ü r k ' ü n d ü ş ü n c e ve öngörü ler i dizini o lan
A t a t ü r k ilkeleridir. H e r a l a n d a Türkiye 'yi Türkiye y a p a n , kendi
kendini yenileyen, Türkiye 'ye özgü yaşamsal i lkelerdir. K u r t u l u ş ve
Kurtuluş felsefesini, sonsuza değin bağımsız yaşama t u t k u s u n u
yansıtan i lkeler birer insanlık açıl ımıdır. Ulusal varlığımızın en güç
lü, en sağlıklı dayanağı o l d u ğ u n d a n köktendinci ler, ayrılıkçılar, bö
lücü ve yıkıcılarla yeni Scvr 'ci lcr, n u m a r a c ı cumhur iyetç i le r ta
raf ından yıkılmak i s t e n m e k t e d i r . A t a t ü r k ilkeleri yalnız C H P ' n i n
simgesi altıok'la sınırlı değildir. A t a t ü r k ' ü n ulus ve ü l k e yarar ına
düşünceler ini açıklayan sözleri, buyrukları , öngörüler i hepsi birer
altın oktur . 20. 1. 1921 günlü, 85 no.lıı T B M M A n a y a s a s ı ' n d a 29.
10.1923 günlü, 364 no.lu Yasa değişikliğiyle cumhur iye t i i lan ettik
ten sonra 20.4.1924 günlü, 491 no.lıı ilk Türkiye C u m h u r i y e t i A n a -
yasası 'nı k a z a n d ı r a n A t a t ü r k ' ü n a r a m ı z d a n ayr ı lmas ından ö n c e
5.2.1937 günlü, 3115 no.lu Yasa ile gerçekleşt i rdiğ i A n a y a s a
değişikliğinde 2. m a d d e y e a l ınan cumhuriyetçi , milliyetçi, halkçı,
devletçi, lâik vc devr imci i lkeleriyle devlet dilinin T ü r k ç e o lduğu
vurgulanması çağ değiş t i ren ü lkemiz in çağdaş uygarlık düzeyi üstü
n e çıkma ereğinin s o m u t l a ş m a s ı o l m u ş t u r . G ü n ü m ü z Anayasas ı 'n ın
81. vc 103. m a d d e l e r i n d e k i a n d l a r d a geçen " . . A t a t ü r k ilke ve
inkı lâplarına. ." deyişinin " T ü r k Devr imi ve A t a t ü r k i lkeler ine. . " ol
ması gerekir.
Türkiye C u m h u r i y e t i A t a t ü r k ' ü n cumhuriyet idir . A t a t ü r k cum
huriyetidir. Yurdu k u r t a r ı p devlet i kuran en büyük T ü r k ' ü n duygu
ve düşünceleriyle k u r u l u ş be lges inin yazılmış b u l u n m a s ı , O ' n u n il-
3 1 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
kelerini yaşama geçirmeye çalışması, O ' n u n sözlerine yollama yap
ması çok doğal, h a t t â zorunludur . İ smet İ n ö n ü ' n ü n 21 Kasım 1938
günlü Ulus 'a B e y a n n a m e s i n d e açıkladığı . . "İnsanl ık idealinin âşık
ve m ü m t a z siması eşsiz k a h r a m a n Atatürk. . " le hepimizin övünmek
te, kıvanç ve o n u r duymaktayız. A t a t ü r k ' ü n insanlık, yurttaşlık,
bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, lâiklik, devrimcilik, cum
huriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, dostluk, bilimsellik,
sanatseverlik, adalet, ahlâk, eğitim vd. hangi ilkesinin kime, ne za
rarı olmuştur. İ lkelere uyulsaydı, ilkeler gerektiği biçimde uygulan
saydı şimdi çektiğimiz sıkıntıların çoğunu yaşamazdık. H u k u k dev
letini, demokrasiyi amaçlayan cumhuriyet i kötü yönet imle yakınılır
d u r u m a d ü ş ü r m ü ş l e r s e , h u k u k devlet ini hukusuz la r ın o r t a m ı
yapmışlarsa, halkçı devleti amaçlayan devletçiliği devletçi halk biçi
m i n d e uygulayıp g ü n ü n koşullarına göre yenilememişlerse, ö b ü r il
kelerini de yozlaştırmış, soyutlaştırmış, s ö m ü r m ü ş ya da kötüye
kullanmışlarsa A t a t ü r k ' ü n ve ilkelerinin ne kusuru vardır?
Ata türk ilkeleri, T ü r k Dcvr imi 'nin açılım yollarıdır. En büyük
T ü r k Devrimi olarak nitelediği cumhuriyet in temelini T ü r k kahra
manlığı ve yüksek T ü r k kültürü olarak açıkladığı 29 E k i m 1933
Söylevi O ' n u n soylu ve ö r n e k yak laş ımlar ın ın güzel an
lat ımlar ından biridir. A t a t ü r k bizim için bağımsızlık, özgürlük, ege
menlik, aydınlanma, insanlık, dostluk, kardeşlik, barış, ahlâk, ada
let yüceliş ve yükseliş demekt i r . O bizim h e r şeyimizdir. Türkiyemi-
zin doğal ve tarihsel t ü m varlıklarının ve değer ler inin özeti ve sim
gesi, Türkiye 'mizle özdeşleşerek kurumlaşan ilkeler anıtıdır. Türki
ye Atatürk ' tür , Ata türk Türkiye 'dir .
İlkelerinin devletin temelini o luş turması Anayasa 'da anılmasını
gerekli ve yararlı k ı lmaktadır Anayasa, ulusal yaşam andıdır . Dev
letin kuruluş belgesidir. K u r u c u s u n u n ve ilkelerinin anılmasının
hiçbir sakıncası bulunmadığı gibi Anayasa'yı bu i lkelerden ar ındır ıp
her tür sakıncalı girişime açık koyacak boşluklara yer v e r m e n i n de
hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Kaldıki, değiştirilmesi öner i lemez
ilk üç m a d d e b u l u n m a k t a , milletvekili ve c u m h u r b a ş k a n ı andlar ı ile
3 1 4
ATATÜRK BAYRAĞI
58,68/4,134 ve 174. m a d d e l e r T B M M ' n i n yetki a l a n ı n d a ka lmak
tadır. A n a y a s a ' n m ruhu, doğrul tusu-amacı öneml id i r . Milletvekili
ândındaki açıklığa karş ın lâikliğe karşı veri len kavga dincilerin ne
ö lçüde içtenlikli o lduklar ının (!) kanıt ıdır . Ulusa l h u k u k u n kaynağı
olan Anayasa, ö b ü r h u k u k met in le r ine göre ulusal yapıyı d a h a özel,
d a h a belirgin biç imde somut laş t ı rmaya çalışır, n i te lendir i r ve yaşa
ma geçmesini öngörür . B u n c a o lumsuz bel ir t i lere karş ın lâik re j ime
yönelik tehlikeye "veh im ( k u r u n t u ) " diyen ikt idar şakşakçıları,
karışık ve karanl ık k imseler var. " A t a t ü r k i lkelerinin içeriği huku
ken belirsiz, ideolojik t u t u m a elverişli" diyecek ö l ç ü d e bu k o n u d a
bilgisizliği ve sapt ı rma amacı s ır ı tan eski h ü k ü m l ü l e r , milliyetçilik
le ırkçılığı birbirine kar ı ş t ı ranlar var. İlke, kural lar la yaşama geçiri
lir, hukuksal içerik verilir. İdeoloji bağımsız ve ö z g ü r Türkiye 'dir .
Neres i sakıncalı k i d o g m a sanıp kötü lüyor lar? T ü m ü y l e b e n i m s e
nip özümsense kimse bize er i şemezdi . A t a t ü r k i lkeleri, Anayasa'yı
görkemli kı lmaktadır . A n a y a s a ' n m r u h u d u r . K a n ı m c a A t a t ü r k ilke
leri cn iyi Anayasa 'dır . E lbe t devletin lâiklik, d e m o k r a t l ı k , sosyal
adalet gibi ideolojileri, ilkesi olur, Siyasal part i ler devleti y ö n e t m e
yarışına katı lan kuruluş lardır . Devlet in ideolojisini o n l a r s a p t a m a z
lar, saptanmış devlet ideolojisini gerçekleş t i rmeye, d a h a gerçekçi,
d a h a yararlı kılmaya çalışırlar. Anayasa'yı d a h a anlaml ı , d a h a güç
lü kılan ilkeleri k o r u m a k h e r yurttaş ın görevidir. A n a y a s a ' n m 174.
m a d d e s i n d e k i sekiz D e v r i m Yasası'nı a n ı m s a m a k yeter .
A t a t ü r k ' ü n benimsediği çağdaş milliyetçilik anlayışına yol lama
yapan A n a y a s a ' n m Başlangıç ' ında A t a t ü r k i lkelerinin içerikleri ad
ver i lmeden anı lmaktadır . Öncel ik le be l i r tmek gerek i r k i ü m m e t
t o p l u m u n d a n ulus düzeyine, p a d i ş a h kulu-kölesi o l m a k t a n devlet in
sahibi yurttaşlığa yükselmeyi A t a t ü r k ' e borçluyuz. U l u s yapısı Ata
türk 'ün ö n d e gelen i lke ler inden biridir. Ulusa l e g e m e n l i k de böyle
dir. A t a t ü r k ' ü n ulusal egemenl iğe verdiği ö n e m i b i l m e m e k ay
mazlıktır. A t a t ü r k i lkelerinin içeriklerini ayrıntılı b iç imde açıkla
yan, değer ler ine d e ğ i n e n yüzlerce yazı ve k i t a p vardır . Bunlar ı an
l a m a m a k ya da an lamaz l ık tan gelmek, i lkelere karşı o l m a k kimse-
3 1 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
ye bir şey kazandırmaz, yitirtir. Devrimlerin, uygarlığın, lâikliğin,
ülke t ü m l ü ğ ü n ü n , ulus birliğinin ö d ü n s ü z korunmas ın ın k ime za
rarı v a r d ı r ? G ü n ü m ü z d e çok şey bozuldu. Demokras i , d e m o k r a s i
sömi i rüsüyle bitiriliyor. Şeriatçı-tarikatlara h izmet e d e n nitelikli
a d a m o l u r mu ki bilim a d a m ı olsun? Milletvekili ya da Bakan ol
m a k için siyasete atılıp l iderine yaranma, yanaşma çabasına düşen,
g e ç m i ş i n e ihanet e d e n , ikiyüzlü, dönek, niteliksiz ve kişiliksiz çok
kimseye rast lanmışt ır . Küçülmeye, aşağı lanmaya kat lananlar, kul
lanı lmayı ve onursuzluğu içlerine s indirenler her z a m a n çıkabilir.
H e z e y a n , t e r a n e , saçma sayılacak konuşmalar ı demokras i ve bilim
sellik savıyla destekleyen yandaşları her ka t ta olabilir. Bizim ayrım
g ö z e t m e m e m i z e karş ın k e n d i l e r i n i "azınlüV' tan saydı rmaya
ça l ı şan lar kargaşayı kışkırtıp yaygınlaştırmak, devletin tekliğini yık
mak isteyebil ir . H e r d u r u m d a Ata türk ilkeleri esin kaynağı sayıla
caktır. A t a t ü r k ' ü n Büyük Söylevi, özellikle Gençl iğe Seslenişi, Bur
sa K o n u ş m a s ı u n u t u l a c a k mıdır? Bunlar anayasa değer inde değil
midir? 1924 'ün renksiz (!) Anayasas ı 'nda T ü r k Milleti (2), Türkiye
C u m h u r i y e t i (1), Türk-Türklcr (16), T ü r k Devleti (1), T ü r k Cum
huriyet i ( 1 ) , T ü r k ç e (2) kez yazılıdır. Devlet kurucusu sağ ve varlığı
g ü v e n c e sayıldığından o z a m a n ilkelerin t ü m ü n ü n geçmesi gerek
sizdi. K a l d ı k i 1924'den sonraki yıllarda açıklanan vc uygulanan il
keler g ü n ü m ü z d e k i ölçüde belirgin değildi.
1923 Anayasas ı 'n ın 1. maddes in in ikinci tümces inde "Türkiye
D e v l e t i n i n H ü k ü m e t biçimi C u m h u r i y e t t i r " deni lmektedir .
1924 A n a y a s a s ı ' n ı n 1. maddes i "Türkiye Devleti bir Cumhuriyet
tir" b i ç i m i n d e d i r . Yukarda ayraç içinde belirti len sayılarda yer ver
diği k a v r a m l a r ı n hepsi cumhuriyet in kazananlar ıdır . 1937 Anayasa
değiş ikl iyle 2. m a d d e d e yer alan Ata türk ilkeleri dışındaki yapılan
ma, k u r u m l a ş m a , hepsi Atatürk ve arkadaşlar ının katkılarıdır.
1961 A n a y a s a s ı ' n ı n Başlangıç ' ından " T ü r k Milliyetçiliğinden hız
ve i l h a m a l a r a k " (Prgf.3), "Yurt ta Sulh C i h a n d a Sulh ilkesi" ve Mil
l î M ü c a d e l e r u h u " , "..millet egemenliği . ." deyişleri, " A t a t ü r k Dev
r i m l e r i n e bağlılığın tam ş u u r u n a sahip olarak. ." deyişleri yanında
316
ATATÜRK BAYRAĞI
g ü n ü m ü z Anayasas ı 'n ın aynı 1. ve 3. maddes iy le d a h a kısa 2. mad
desi bulunmaktaydı . 1924 Anayasas ı 'n ın 102. m a d d e s i n i n d ö r d ü n c ü
fıkrasında 1. m a d d e d e k i cumhur iyet biçiminin değiştir i lmesinin
öncri lmcsinin yasaklanması gibi 1961 Anayasas ı 'n ın 9. m a d d e s i de
aynı yasağı benimsemişt ir .
1982 Anayasası 'nın değiştiri len Başlangıç ' ında " Türkiye C u m
huriyetinin kurucusu, ö l ü m s ü z ö n d e r ve eşsiz k a h r a m a n A t a t ü r k ' ü n
belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O ' n u n inkılâp ve ilkeleri doğrul
t u s u n d a " (Prgf. 1), " . .çağdaş medeniyet düzeyine u l a ş m a azmi yö
n ü n d e " (Prgf.2), " . .egemenliğ in kayıtsız şartsız T ü r k Mil let ine ait
o lduğu. . " (Prgf.3), " . .Ata türk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve
medeniyetçi l iğinin. ." (Prgf.5), " . .Yurtta sulh, c ihanda sulh arzu ve
inancı. ." (Prgf.7) açıklıkları yanında 2. m a d d e s i n d e " . .Atatürk mil
liyetçiliğine bağlı.." sözleri b u l u n m a k t a d ı r . Anayasa 'n ın 3. maddes i
A t a t ü r k özlemlerini ve gerçekler ini s ı ra lamakta, ayrıca 42/3., 58.,
68/4., 81., 103., 134. ve 174. m a d d e l e r d e A t a t ü r k adıyla birlikte ki
mi ilkeleri, ö n e m verdiği Devr im Yasaları yer a lmaktadı r .
Anayasa 'n ın 4. maddes i , 1. m a d d e s i n d e k i cumhur iye t biçiminin,
2. m a d d e s i n d e k i cumhur iye t in niteliklerinin, 3. m a d d e s i n d e k i olgu
lar ın d e ğ i ş t i r i l m e s i n i n ö n c r i l m c s i n i bi le y a s a k l a d ı ğ ı n a g ö r e
Başlangıç ile yukarda belirttiğimiz m a d d e l e r d e , özellikle 174. mad
d e d e yapılacak değişiklikle a m a ç l a n a n d a h a çok hukuksal l ık değil,
d a h a çok h u k u k dışılığa kapı açmaktır . B u g ü n yürür lükteki kuralla
ra karşın olanlar o r t a d a iken bunlar kaldırıl ınca olanları kes t i rmek
için kâhin o l m a k g e r e k m e z . Kimileri de "Acelesi n e ? " diyor. D c -
mekki z a m a n l a b ü s b ü t ü n kaldırmaya kararl ı lar. Siyasal göstericiler
s a h n e d e . Kimler le hazırlık yapıldığı b i l inmekte, hepsi, tan ınmak
tadır. Siyasal yandaş lara değil, gerçek anayasa h u k u k ç u l a r ı n a yep
yeni bir Anayasa h a z ı r l a t m a k varken " G e l e n i n gideni a r a t m a s ı " sö
z ü n ü anımsat ı rcas ına b u g ü n beğeni lmeyen Anayasa 'yı da a ra tacak
yeni kural lara kimse k a t l a n a m a z . Çoğunluk h e r şey, herşeyc yetki
l i d e m e k değildir. A n a y a s a iktidarın değil, yalnız T B M M ' n i n değil,
tüm ulusun malıdır. Ş imdi yapı lan açıklamalara, hazırlık çalışma-
3 1 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
l a n n a kimlerin des tek verdiğine bakınca ü r p e r m e m e k olanaksız.
N a b z a göre şerbet v e r e n , parayı v e r e n e ve aldığı paraya göre
d ü ş ü n c e yazıp r a p o r düzenleyen, işsahibinin beğenisini k a z a n m a k
için o n u okşayacak b i ç i m d e k o n u ş u p dilekçeler hazırlayan, l iderine
y a r a n m a k ve yerini pek i ş t i rmek için kişiliğini gölgeleyip meslek
o n u r u n u hiçe sayan ç o k kimse görülmüştür . Atatürk, Türkiye Cum
huriyet i Anayasası 'nın rengi, h e m de en güzel rengidir. O ve ilkele
r i o l m a s a Anayasa 'n ın k u p k u r u bir pro jeden, ruhsuz bir m e t i n d e n
ayrı yanı o lamazdı . Bilgiçlik taslayarak, bilimsellikten sözederek,
d a h a iyi olacağını y ineleyerek Atatürksüz Anayasa ö n e r m e k , Ata
t ü r k ' ü u n u t t u r m a n ı n , A t a t ü r k karşıtlığını e g e m e n kı lmanın, Türki
ye'yi dinci karanl ık lara s ü r ü k l e m e n i n yol larından biridir. Yapılan
ları, o lanlar ı g ö z e t m e k bu kanının doğru luğunu göstermeye yeter.
Ulusa l o n u r u n simgesi A n a y a s a bir part inin yaz-boz tahtası olamaz.
1961 Anayasası 'nın k ö t ü bir kopyası d u r u m u n d a k i 1982 Anaya
sas ı 'nın en anlamlı, en uygun kuralları A t a t ü r k ' ü n adının geçtiği,
A t a t ü r k i lkelerine yo l lama yapılan kural larla A t a t ü r k ' ü n yazdığı vc
yazdırdığı önceki a n a y a s a l a r d a n al ınan kurumlardır .
Biç im ve içerik y ö n ü n d e n başta hukukçular , ilgilenecekler için
ö r n e k , yeni bir A n a y a s a taslağı haz ı r lamak üzere Türkiye Barolar
Birl iği 'nin çağrısı ü z e r i n e katıldığım anayasa hukukçular ı kurulun
da 2000-2001 yıl larında bir-iki kez rastladığım Zafer Ü s k ü l ' ü n yeni
söylemler ini siyasal n e d e n l e r l e yaptığı açık. Barolar Birliği'nin
hazır latt ığı taslağın Baş langıç bölümüyle Anayasa M a h k e m e s i n e
ilişkin kural lar ını b e n yazdım. A n k a r a toplantıs ında kabul edilen
A n a y a s a M a h k c m e s i ' n c ilişkin kuralları b e n i m katı lmadığım İzmir
t o p l a n t ı s ı n d a m e t i n d e n çıkar ıp K a b o ğ l u ' n u n yazdığı kuralları
a ldık lar ını Birlik B a ş k a n i n ı n taslağı k a m u o y u n a sunan basın t o p
l a n t ı s ı n d a ö ğ r e n i n c e h e m e n karş ı ç ıkt ım. Ayrıca, o s ırada
Başkanl ığ ını yaptığım T ü r k H u k u k K u r u m u Y ö n e t i m Kurulu k a
rarıyla Türk iye B a r o l a r Birl iği 'ne taslağın katı lmadığımız bölünılı
rini b e l i r t e n bir yazı g ö n d e r d i m . Çoğunluk, g ü n ü n gerekler ine göre
salt h u k u k s a l bir d ü z e n l e m e yapmaya çalıştı. Katı lmadığı kurallaı
3 1 8
ATATÜRK BAYRAĞI
nedeniyle profesör lerden biri de tas laktan imzasını çekti. Şimdi si
yasal söylemlerle bir tür gösteri yapılıyor. Siyasal a m a ç l a r a h u k u k
araç kılınıyor, üstelik geriye g iderek ve gericilere yol açarak.
Ç o ğ u n u yakından tanıdığım kurul üyeleri karş ıs ında Ü s k ü l bugün
kü gibi yersiz ve gereksiz bir söyleme kalkışamazdı.
İleri, Sayı 34, Teınınıtz-Ağuslos-Eylül 2007
319
Sözcü ve Gözlem Yazılan
ATATÜRK BAYRAĞI
Devrim Yasalarının Korunması
1982 Anayasası nasıl 1961 A n a y a s a s i n ı aratmışsa, iktidar par
tisinin hazırlattığı duyulan renksiz anayasa da beğenmediğ imiz
1982 A n a y a s a s i n ı ara tacağa b e n z e m e k t e d i r . Belirti ler o lumsuzdur .
1923 değişikliğiyle demokrasiyi amaçlayan cumhur iyet i en büyük
T ü r k Devr imi o larak benimseyen 1924 Anayasası 102. maddesiyle
cumhur iye t i güvenceye almıştı. D ü n y a n ı n beğenis ini toplayan
cumhuriyet in ilânı, yıkılıp atı lan önceki yapıya, g ü n ü n o r t a m , koşul
ve o lanaklar ına karşın gerçek bir atılım, tutsak uluslara ö r n e k olan
Ulusal Kurtuluş Savaş in ın ereğinin gerçekleşmesi o larak karşı lan
mıştı. Karşı devrim çabalar ının özellikle 1950'den sonraki siyasal
ödünler le gelişmesi gözeti lerek 1961 A n a y a s a s i n ı n 9. maddesiyle
cumhuriyet için getirilen güvence, 153. maddesiy le de Devr im
Yasaları için getirilmişti.
Lâik A t a t ü r k C u m h u r i y e t i n i sonsuza değin bağımsız yaşatmak
için h e r a l a n d a k i girişim, T ü r k D e v r i m i m i n A t a t ü r k i lkeleri
temel inde açılımı ve atılımı idi. A n c a k g e n e l d e n Devr im Yasaları
3 2 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
adıyla 3 M a r t 1924 yasaları anı lmaktaydı . B u n l a r d a n 429 no.lu
" Ş e r i y y c vc E v k a f ve E r k â n - ı H a r b i y e Vekâ le t le r in in
K a l d ı r ı l m a s ı n a İ l i şk in" z a m a n ı n Siirt Mil letveki l i Hal i l Hulk i
E f e n d i ile elli a r k a d a ş ı n ı n teklifi, 4 3 1 no. lu "Hal i fe l iğ in
Kald ı r ı lmas ına v c O s m a n l ı H a n e d a n ı n ı n T ü r k i y e Cumhur iye t i
Toprak lar ı Dış ına Çıkar ı lmas ına İ l işkin" U r f a Milletvekili Şeyh
Saffet Efendi (Prof. D r . S u u t K e m a l Yetk in ' in babası) ile elliüç
a r k a d a ş ı n ı n teklifi t a r ih imizdeki o n u r l u yer in i almış, uygulanmakla
g ü n d e m d e n k a l k m ı ş t ı r . S ü r e g e l e n e ğ i t i m - ö ğ r e t i m olgusu v e
y a ş a m ı n her b ö l ü m ü n ü etk i leyecek ö b ü r y a s a l a r yürüıiüğüyle özel
ö n e m t a ş ı d ı k l a r ı n d a n a n a y a s a l k o r u m a y a a l ınmış lardır . 1982
A n a y a s a s i n ı n 4 . m a d d e s i y l e d e v l e t b iç imi c u m h u r i y e t ,
c u m h u r i y e t i n ni te l ik ler i , b a ş k e n t , bayrak, İst iklâl Marşı, resmî dil
T ü r k ç e vc c u m h u r i y e t i n nitel ikleriyle d e v l e t i n ülkesi ve ulusuyla
b ö l ü n m e z b ü t ü n l ü ğ ü n ü n k o r u n m a s ı iç in get i r i len g ü v e n c e n i n
y a n ı n d a Devr im Yasaları için dc 174. m a d d e y l e koruma sağlan
mışt ır . Lâik C u m h u r i y e t , T ü r k i y e ve A t a t ü r k karşıtları değişik
yalanlar ı , yaygara lar ı y a n ı n d a A n a y a s a m ı n 4. maddes in in değiştir
i lmesiyle o n u n g ü v e n c e y e a ld ığ ı anayasa l-u lusa l değerlerin de
değişt ir i leceğini s a n m a k t a vc s a v l a m a k t a d ı r . B u , ağır bir yanılgıdır.
D e ğ i ş t i r m e n i n ö n e r i l m e s i y a s a k l a n a n k u r a l asla değiştirilemez.
Böyle bir g i r i ş im A n a y a s a M a h k c m e s i ' n i n cumhuriyet i biçim
y ö n ü n d e n d e ğ i ş t i r m e o l a c a ğ ı n d a n d e n e t i m a l a n ı n a girer.
T ü r k t o p l u m u n u çağdaş u y g a r l ı k d ü z e y i n i n üs tüne ç ıkarma v e
T ü r k i y e C u m h u r i y e t i m i n lâiklik niteliğini k o r u m a amacı güden, ilk
s ı r a d a 3.3.1924 g ü n l ü , 430 n o . l u , Manisa Mi l le tveki l i Vâsıf Bey ve
eiliyedi a r k a d a ş ı n ı n önerd iğ i "Tevhid-i T e d r i s a t (Öğrenim Birliği)
K a n u n u " b u l u n a n sekiz y a s a n ı n A n a y a s a ' y a aykırı olduğu biçi
m i n d e y o r u m l a n ı p a n l a ş ı l m a y a c a ğ ı n ı ö n g ö r e n 174. m a d d e n i n
k o r u m a s ı , A n a y a s a ' y a a y k ı r ı l ı k l a r ı s a v ı n d a bulunulamayacağı ,
A n a y a s a M a h k c m e s i ' n i n d e n e t i m i n e s u n u l a m a y a c a ğ ı demekt i r .
Bu, yar ım b u k o r u m a d ı r . Y a s a m a organı h e r z a m a n değiştirebile
cek, i s te r se y ü r ü r l ü k t e n k a l d ı r a b i l e c e k t i r . N i t e k i m 4 . s ı radaki
324
ATATÜRK BAYRAĞI
M e d e n î Yasa böyle o lmuştur . Ö b ü r yasaların uygulanmasında da
özen göster i lmemektedir . 174. m a d d e n i n de 4 . m a d d e k a p s a m ı n a
al ınması düşünülmel i , tartışılmalıdır.
Sözcü, 23 Ağustos 2007
3 2 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
adıyla 3 M a r t 1924 yasaları anılmaktaydı. Bunlardan 429 no.lu
"Şcriyye vc Evkaf ve E r k â n - ı H a r b i y e Vekâ le t le r in in
Kaldır ı lmasına İl işkin" z a m a n ı n Siirt Milletvekili Hal i l Hulk i
Efendi ile elli a r k a d a ş ı n ı n teklifi, 431 no. lu "Hal i fe l iğ in
Kaldırı lmasına vc O s m a n l ı H a n e d a n ı n ı n Türkiye Cumhuriyet i
Toprakları Dışına Çıkarı lmasına İlişkin" Urfa Milletvekili Şeyh
Saffet Efendi (Prof. Dr . Suut K e m a l Yetkin'in babası) ile elliüç
arkadaşının teklifi tar ihimizdeki onur lu yerini almış, uygulanmakla
g ü n d e m d e n kalkmışt ı r . S ü r e g e l e n eğ i t im-öğre t im olgusu ve
yaşamın her b ö l ü m ü n ü etkileyecek ö b ü r yasalar yürürlüğüyle özel
ö n e m t a ş ı d ı k l a r ı n d a n anayasa l k o r u m a y a a l ınmış lardır . 1982
A n a y a s a s i n ı n 4 . m a d d e s i y l e devlet biçimi c u m h u r i y e t ,
cumhuriyet in nitelikleri, başkent, bayrak, İstiklâl Marşı, resmî dil
T ü r k ç e vc cumhuriyet in nitelikleriyle devletin ülkesi ve ulusuyla
b ö l ü n m e z b ü t ü n l ü ğ ü n ü n k o r u n m a s ı için get ir i len güvencenin
yanında Devr im Yasaları için de 174. maddeyle k o r u m a sağlan
mıştır. Lâik Cumhur iyet , Türkiye ve Ata türk karşıtları değişik
yalanları, yaygaraları yanında Anayasamın 4. maddes inin değiştir
ilmesiyle o n u n güvenceye aldığı anayasal-ulusal değerler in de
değiştirileceğini s a n m a k t a vc savlamaktadır. Bu, ağır bir yanılgıdır.
Değişt irmenin öner i lmesi yasaklanan kural asla değiştirilemez.
Böyle bir girişim Anayasa M a h k e m e s i n i n cumhuriyet i biçim
y ö n ü n d e n değişt i rme olacağından d e n e t i m alanına girer.
T ü r k t o p l u m u n u çağdaş uygarlık düzeyinin üs tüne ç ıkarma ve
Türkiye Cumhur iye t imin lâiklik niteliğini k o r u m a amacı güden, ilk
s ırada 3.3.1924 günlü, 430 no.lu, Manisa Milletvekili Vâsıf Bey ve
elliycdi arkadaşının önerdiği "Tcvhid-i Tedrisat (Öğrenim Birliği)
K a n u n u " bu lunan sekiz yasanın Anayasa'ya aykırı olduğu biçi
m i n d e y o r u m l a n ı p a n l a ş ı l m a y a c a ğ ı n ı ö n g ö r e n 174. m a d d e n i n
k o r u m a s ı , Anayasa 'ya aykırıl ıkları savında bu lunulamayacağ ı ,
Anayasa M a h k e m e s i n i n d e n e t i m i n e sunulamayacağı demekt i r .
Bu, yarım bu korumadı r . Yasama organı her z a m a n değiştirebile
cek, isterse yürür lükten kaldırabi lecektir . Ni tek im 4. s ı radaki
324
ATATÜRK BAYRAĞI
3 2 5
M e d e n î Yasa böyle o lmuştur . Ö b ü r yasaların uygulanmas ında da
özen gös ter i lmemektedir . 174. m a d d e n i n de 4. m a d d e k a p s a m ı n a
al ınması düşünülmel i , tartışı lmalıdır.
Sözcü, 23 Ağustos 2007
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
Cici Demokrasi
Ş imdiye k a d a r d e n e n e n yönet im biçimferinin en iyisi, en az
kötüsü olarak n i te lenen ve çoğulcu, katılımcı, kurul lar vc
kurumlar düzeni o larak anlat ı lan demokras i son yıllarda kuralsızlık
biçiminde savunulmaya başlandı. D e m o k r a s i d e n yana olduklar ını
ileri sürerek d e m o k r a t geç inenlerden ç o ğ u n u n temel öğe h u k u k u
yadsıyarak ölçüsüzlük sözcüsü kesildiği iz lenmektedir . D e m o k r a s i
bir disiplin, bir öğretidir. Soy ve inanç sömürüsüyle, siyaset adı
alt ında her tür oyun ve d ü z e n ustalığıyla, ahlâk ve adalet tan ımayan
gelişigüzellikle, çelişkilere, aykırılıklara, sakıncalara, suçlara açık
anlayış ve uygulamayla g iderek yozlaşan demokras i köktendinci-
lcrin, azınhkçıların, ağlama duvar lar ından korku duvarları kurun
tularına düşen medya militanlarının-tetikçilcrinin, d ö n e k l e r i n ve
sapkınların aracına d ö n ü ş t ü r ü l m ü ş t ü r .
K e m i k l e ş m e d e n ö t e d e çelikleşmiş biçimde katı-sert işbirlikçi,
dinci y ö n e t i m d e n c u m h u r i y e t l e d e m o k r a s i y e geçişin değer in i
bi lmeyen n a n k ö r aydınlar o r t a m ı bulandırmaktadır . C u m h u r i y e t
326
ATATÜRK BAYRAĞI
olmasaydı, emperyal ist lerin saldırısına uğrayan ülkemizin t ü m kay
nakları ve değer ler i yabancıların e l ine geçeceği gibi insanımıza
yaşam hakkı tanınmayacakt ı . M ü t a r e k e basınının yazıları ile o
z a m a n k i yabancı basının açıklamaları bu gerçeği gös termektedi r .
Tam bağımsızlığın yer ine m a n d a ya da s ö m ü r g e düzeni; özgür lüğün
yer ine tutsaklık; ulusal egemenliğin yer ine Şeyhülislâm fetvası,
Padişah fermanı; lâikliğin yerine şeriat; aklın yer ine inanç; bilimin
yerine din; gerçeğin yerine varsayım; cami yer ine kilise ve sinagog;
Ayşe'nin yerine AIis, A h m e t ' i n yer ine Alon; ulusun yerine ü m m e t ;
yurttaşın yerine b e n d e ; üniversite yer ine darül fünun; okul yer ine
m e d r e s e ; yargıç yer ine kadı olacak, çok hukuklulukla çağdışı giyim,
ilkel yaşam, uygarl ıktan uzaklık ve yalnızlık ağır basacak, din ve
m e z h e p kavgalarıyla savaş karanlığı koyulaşacaktı . Mustafa K e m a l
A t a t ü r k ' ü n "Türkiye Cumhur iyet i 'n i k u r a n Türkiye halk ına T ü r k
Ulusu d e n i r " sözüyle açıklanan en çağdaş gerçek hepimizi devletin,
dev le t lûnun( ! ) kulu-kölesi iken t a m eşitlikle devletin sahibi kıldı.
Yabancıların kışkırtması ve medya mafyasının körükçülüğü ile
"Eşit l ik ist iyoruz" diyen etnik azınlıkçı bölücüler le, " D e m o k r a s i n i n
gereğini istiyoruz" diyen dinciler cumhur iye t olmasaydı ne olacak
larını düşünmüyor lar . Ç o k dilli, çok dinli, çok ırkh, çok hukuklu
t o p l u m d a n ulus olmaya yükselmenin kıvancını duyacak yerde,
" İ n a n ı y o r u m o ha lde v a r ı m " d e m e k t e n " D ü ş ü n ü y o r u m o h a l d e
v a r ı m " çizgisine taşıyan 1923 D e v r i m i ' n e h ınç duyuyorlar. Uzak-
yakın çevreler ine bakmıyorlar. Yok' tan var 'edi lmeyi kavrayamıyor-
lar. İyi değcr lcndiremiyor lar . A t a t ü r k ' ü o lmayan ulusların, sözde
c u m h u r i y e t adını taşıyan devlet ler in d u r u m u n u g ö r m ü y o r l a r .
N e r e d e n nereye, hangi koşul larda geldiğimizin, d ö k ü l e n kanlar ın
ayırdında değiller. O k u m u y o r , okuduklar ın ı anlamıyorlar . Tarih
bilgisinden ve yurttaşlık bi l incinden yoksunlar.
D ü n y a d a k i 54-55 m ü s l ü m a n çoğunluklu ü lkedeki cami toplamın
d a n fazlası Türk iye 'de . K i m e cami, n a m a z , oruç, H a c , zekât,
kelime-i ş a h a d e t get irmek, K u r ' a n o k u m a k yasaklandı? Kimin
A t a t ü r k k a d a r din bilgisi ve saygısı var? Şimdi d e m o k r a s i masalıyla
3 2 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
her tür kötülük, boşluk ve bozukluk savunulup geçerli kılınmaya çalışılıyor. Eğitimsiz, bilgisiz, niteliksiz kimseleri egemen kılan değil, nitelikli yurttaşları etkin kılan bir düzendir demokrasi. Din siyasallaşırsa demokrasi dinselleşir, o da dinsizliğe açık dinokrasi olur. Gerçek demokrasiyi tüm çağdaş nitelikleriyle ed inme çabası yerine büsbütün cıvıtıp cici demokrasiye dönüştürmekten kaçınalım.
Sözcü, 27 Ağustos 2007
3 2 8
ATATÜRK BAYRAĞI
Dayatmalar
D inci-işbirlikçi Osmanl ı yönet iminin özellikle yıkılış sürec inde
ü lkemizi bat ı l ı lar ın s ö m ü r g e s i d u r u m u n a d ü ş ü r m e s i ,
M o n d o r a s Ateşkesi ve Sevr A n t l a ş m a s i y l a kat lanı lması olanaksız
d a y a t m a l a r ı g ü n d e m e get i rmiş t i . M u h a r r e m K a r a r n a m e s i y l e
e lkonulan gelirler, kapitülâsyonlar la t a n ı n a n ayrıcalıklar, işgale
varan saldırılarla genişlemiş, bağımsızlık yok o l m u ş t u . Yoktan
varo lma sayılacak ölüm-kal ım d i renmes i Müdafaa-i H u k u k r u h u vc
Kuva-yı Milliye ateşiyle başarı lan Ulusal Kurtu luş Savaşı adıyla tar
ih tek i ö r n e k yer ini a lmışt ı r . B ö y l e c e k ı r ı lan, L o z a n Bar ı ş
Ant laşması ve Cumhur iye t in ilânı ile b ü s b ü t ü n tersyüz edi len Batı
et iketl i emperya l izm, silâhla a lamadığ ın ı s iyasetle a l m a k için
uğraşlarını yoğunlaştırmıştır .
Kimi anlaşmalar, " y a r d ı m " adlı s o k u l m a l a r z a m a n l a kuşa tmaya
ve ç ö k e r t m e y e d ö n ü ş m ü ş t ü r . Dost luk lar sözde kalmış, siyasal ikti
dar lar ın beceriksizliği, korkaklığı ve yetersizliği nedeniy le göz-
dağları ve baskılar artmışt ır . Mustafa K e m a l ve a rkadaş lar ı yurdu
3 2 9
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
batılıların yardımıyla k u r t a r m a m ı ş , cumhuriyet i onlar ın istekleriyle
k u r m a m ı ş t ı r . T ü r k i y e C u m h u r i y e t i n i n k u r u l d u ğ u y ı l l a r d a
dünyadaki cumhuriyet in sayısı 15 bile değildi. Demokras iy i y a ş a m a
geçirmek amacıyla kurulan, kul-köle insanımızı yurttaş, ü m m e t i
ulus düzeyine çıkarıp devletin sahibi kılan cumhuriyet, t e m e l i n i
Atatürk ilkelerinin o luş turduğu T ü r k Devrimi ile nice s o r u n u
çözümlemiş, başarılı atılımlarıyla ülkemizi dünya uluslar ailesi
içinde onur lu yerine o t u r t m u ş t u r .
D o y u m s u z ve acımasız yayılmacı ve sömürgeci e m p e r y a l i s t
güçler kendi çıkarları için insanlıkla bağdaşmayan oyunlara gir
işmiş, savaşları başlatmış, kendi gereksinimleri için O r t a d o ğ u n u n
kaynaklarına e lkoymak amacıyla ülkeleri işgale, soy kökeni vc
inanç bağı nedeniy le insanları ayırıp ulus devlet leri y ı k m a y a
yönelmişlerdir. Ateş ve ö lümle sonuç almayı beceri saymaktadı r lar .
Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında birbirini izleyen isyanları
bastıran, ihanet ler i savuşturan, yoksunluk vc güçlükleri göğüs leyen
k a h r a m a n l a r ı n T ü r k U l u s u m a armağanı olan Cumhur iye t y e p y e n i
. bir yapı o l a r a k nice e k o n o m i k , siyasal, hukuksa l , t o p l u m s a l
gelişmeyi gerçekleştirmiş, nice ulusal ve uluslararası anlaşmazl ığ ı
gidermiştir. A n c a k e k o n o m i k nedenler le istedikleri her ö d ü n ü
a lma alışkanlığı amaçlar ına ulaşmak için baskılarını dayatma biçi
m i n d e ağırlaştırmıştır.
Kökü, siyasal karakter i , lâik cumhuriyet vc Atatürk karşıt l ığı
belirgin A K P iktidarı, dış dayatmalar ın A B D öncülüğünde e k o n o
mi ve dış siyaset, AB eliyle iç siyaset a lanında sürdürülmes ine ilgi
siz kaldığı gibi iç dayatmalar ı da kendisi yürütmektedir . B u n u n en
ilginç örneği, gereksiz ve anlamsız "Sivil Anayasa" tanımı a l t ı n d a
kendi amaçlar ına uygun yeni bir anayasa yapmaya kalk ışmalar ıd ı r .
I smar lanan, çoğunluk diktasına açık, ılımlı islâm d ü z e n i n e elverişl i,
kapalı kapılar arkas ında hazır lanıp biçimsel halkoylamasıyla u l u s a
dayatılacak bir met indir . Kurucu Meclis ' in yapabileceği k a p s a m l ı
değişikliği demokras i , lâiklik, cumhuriyet ve A t a t ü r k için n e l e r
d ü ş ü n ü p söylediği bilinen, ikilemleri sayısız, çelişki ve aykırı l ıkları
3 3 0
ATATÜRK BAYRAĞI
büyük, eski bir i m a m ı n eline b ı rakmak çok yanlıştır. Son söz böyle
bir kişiye bırakı lamaz. H u k u k ve anayasa bilgisi, eğit im ve öğreni
mi nedi r ki öneml i konular ı o takdir edecekmiş . A n a y a s a yalnız
siyasetçilerin el ine bırakılacak bir m e t i n değildir. İkt idar l ideri hiç
kuşkusuz kendisi gibi d ü ş ü n e n sözde birkaç hukukçuya danışacak,
onlar da siparişi yer ine get irenler gibi i s tenen görüşü ç e k i n m e d e n ,
y a r a n m a k amacıyla vereceklerdir . Devlet, Türkiye, par t i l e rden,
ulus ve ülke her şeyden ö n e m l i ve değerl idir . 1982 A n a y a s a s i n ı
b e ğ e n m e z k e n o n u d a a r a m a k d u r u m u n a düşeceğ imizden çekiniy
oruz. Ata türkçülük klâsik bir ideoloji değil, Türkiye'yi Türk iye
yapan düşün dizgesidir. Karşıt larının öğreneceği çok şey vardır.
Sözcü. 24 Eylül 2007
331
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Diktaya Doğru
n
l oğulcu, kat ı l ımcı, kura l lar ve k u r u m l a r d ü z e n i sayı lan
^ 5 demokras i , çağımız yönet im biç imler inden kusuru e n a z
olandır. Büyük A t a t ü r k ' ü n c u m h u r i y e t e ilişkin n i te lemeler inde
d e m o k r a s i n i n y a ş a m a geçir i lmesi ve y ö n e t i m d e k i adı o la rak
algılanıp yeğlendiği anlaşı lmaktadır . Prof. Dr. Âfet İnan ' ın yayım
ladığı M e d e n î Bilgiler adlı kitapta, elyazılı not lar ında, Mustafa
Kemal ' in 53 yerde " d e m o k r a s i " sözcüğünü kullandığı saptanmışt ır .
Bir dünya görüşü, bir ulusal yaşam biçimi olan demokras i , değişik
ülkelerde monarş i ler le, değişik sistemli cumhuriyet ler le varlığını
s ü r d ü r m e k t e , eski Y u n a n ' d a n bu yana ilkellikten uygarlığa u z a n a n
çizgide var l ıkl ı lar ın ayr ıca l ık la r ından h e r yur t taş ın eşitliğini
ö n g ö r e n çağdaş niteliği kazanmaktadı r .
D i k t a t ö r g ö r m e y e n çocuklar Musta fa Kemal ' i d ik ta tör lük le
suçlamakta, ö r n e k yaşamı, seçkin kişiliği, başarılı komutanl ığ ı ve
devlet adamlığıyla yaşamımızdaki özgün yerini cumhuriyet karşıt
larının gerçekdışı ve amaçlı karalamalarıyla gözardı e tmektedir ler .
332
ATATÜRK BAYRAĞI
İkinci D ü n y a Savaşı önces inde yalnız A l m a n y a ' d a n 150'ye yakın
bilim a d a m ı Türkiye 'ye gelmiştir. A t a t ü r k ' ü n eşsiz bir halk a d a m ı
o l d u ğ u n u gösteren nice anı, olay ve kanıt vardır. O ' n u n 15/20 E k i m
1927'de t o p l a n a n C H P II . Büyük K u r u l t a y i n d a 36,5 saat te , s o n u n u
" E y T ü r k Gençl iğ i ! " diye bağladığı Büyük Söylevi'ni o k u m a k ayma
zlıktan ve bağnazl ıktan k u r t u l m a k için yeter. O n u r l u , saygın ve
güvenilir Türkiye Cumhuriyet i , tutsak uluslara, ezilen insanlara
ö r n e k yapısıyla, kur tu luş ve kuruluş a şamalar ındaki çabalarıyla
tanımsız bir beğeni toplamıştır . D ü n y a e k o n o m i k b u h r a n ı ve 2.
D ü n y a Savaşı atlatıl ıp çok partili d ü z e n gerçekleştiri lmiş, 1950
seçimleriyle d o ğ r u d a n demokras iye geçilmiştir. Sonrak i yıllarda
yanlış bir d e m o k r a s i anlayışı ve C H P karşıtlığıyla o lumsuzluklar
y a ş a n m ı ş , ç o ğ u n l u k d iktas ın ı ö n l e m e k için 1960 D e v r i m i
yapılmıştır. 1971 ve 1980 yönlendirmeler i yanlış sonuçlar vermiş,
özellikle 1950'den sonra ödünler i geçen 1980 yanlışlık ve yanıl
gıları, lâik cumhuriyet in karşıt larının yönet imine geçmesine n e d e n
olmuştur .
D e m o k r a s i , lâiklik, Atatürk, A t a t ü r k ilkeleri, din ve devlet le ilgili
kavram ve k u r u m l a r hakkındaki kimisi ceza yapt ı r ımına bağlanmış
söz ve davranışları bi l inen iktidar önder ler in in, AB ve A B D yön
lendi rmes iy le , " ı l ımlı i s l â m " e t i k e t i a l t ı n d a T ü r k i y e
Cumhur iyet i 'n in ö z ü n ü değişt irmeye çalıştıkları üzüntüyle izlen
mektedi r .
K o n u ş m a l a r ı , par t i zan l ık la r ı , k a d r o l a ş m a l a r ı , ayrıcalıklı ve
ayrımcı işlemleri, bölücü ve yıkıcılarla t e r ö r e karşı gevşeklik ve
yavaşlıkları, dinci söylemleri ve açılımları, anayasa değişikliğiyle
sağ lamak istedikleri gözetilirse 1950-1960 d ö n e m i n i bile d a h a
geçerli b u l d u r a n bir diktaya gidiş hevesi sezi lmektedir . H e r şeyi
B a ş b a k a n a (iktidar partisi l iderine) b ı rakan, o n u n iki dudağı arası
na sıkıştırılan bir yönet im biçimine çalış ı lmaktadır. Danışıklı dövüş
t ü r ü n d e , karşılıklı paslaşmayla kafalar ındaki düzenin gerçekleşme
si için anayasa oyunlar ına soyunmuşlardır . Kimi bilimsel san
taşıyanların araç olurcasına katkıları, milletvekili ya da B a k a n
333
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
olmak için k a r a k t e r değiştirircesine yer değişt irmeleri üzücüdür .
Baskıyla oy, baskıyla par t i , baskıyla yasa, baskıyla Anayasa .
D e m o k r a s i , baskıyla, d a y a t m a y l a , zor la b a ğ d a ş m a z . T ü r k i y e
Cumhur iye t i Anayasası hazır lanacakt ır , A K P Anayasası değil.
Başbakanlık sistemi ya da s ıkmabaş Anayasası hiç değil.
Sözcü, 26 Eylül 2007
334
ATATÜRK BAYRAĞI
Olmaz, Olamaz!
Ü lkemizde akıl a lmaz olaylar hızla artıyor. Suç konusu davranış
çirkinliklerini gazete lerde okuyoruz. H e r t ü r vahşet, saldır
ganlık, yamyamlığa u z a n a n bozulma, çözü lme ve ahlâk çöküntüsü.
Siyaset in g ü v e n v e r m e z d a l g a l a n m a l a r ı , ö d ü n l e r , a n l a m s ı z
hoşgörüler, sansür ler , haksızlık ve adaletsizlikler, yolsuzluklar,
ne ler n e l e r . ' T o p l u m s a l doku b o z u k l u ğ u n u n belirtisi olmayı aşan
kötülükler . G e r e k s i z af yasaları, kendi ler ini k u r t a r m a amaçlı h u k u k
oyunları, sakıncalı yasa değişiklikleri, yeni leme ve iyileştirme adı
a l t ı n d a k ö t ü l e ş t i r m e . A B ' n e u y u m özent is iy le k a r m a ş a .
Aykırılıkları kanıksayan, tepkisiz bir top lum.
Bunlar k ö t ü gidişin arka sıralarında yaşanıyor. Ön sıralarda d a h a
sakıncalıları var. Anayasa 'n ın 80. m a d d e s i n e göre T B M M üyeleri
yalnız seçildikleri bölgeyi ya da kendi ler ini seçenleri değil, t ü m
ulusu temsi l e d e r . Anayasa 'n ın 8 1 . m a d d e s i n d e k i milletvekili
a n d ı n d a da " D e v l e t i n varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin
b ö l ü n m e z b ü t ü n l ü ğ ü n ü , milletin kayıtsız şartsız egemenl iğ in i
3 3 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
koruyacağıma, . . .demokratik ve lâik cumhur iyete ve Ata türk ilke ve
inkılâplarına bağlı kalacağıma... ve Anayasaya s a d a k a t t a n ayrıl
mayacağımı Büyük T ü r k Milleti ö n ü n d e n a m u s u m ve şerefim üzer
ine a n d i ç e r i m " açıklığı vardır. Ayrıca Anayasa 'nın 76. maddes i mil
letvekili seçilecek olanın T ü r k o l d u ğ u n u belirler, 68. m a d d e s i
siyasal part i ler in kaçınması gereken durumlar ı , 69. m a d d e s i de
aykırılıkların yaptır ımını öngörür . Milletvekillerinin üye o larak
katıldıkları yapının adı da Türkiye Büyük Millet Meclisi 'dir.
Kimi p a r t i l e r i n mil letveki l ler i Anayasa 'ya aykırı t u t u m ve
davranışlarıyla 2820 no.lu Siyasal Part i ler Yasas inın 78 ve sonraki
maddeler in in uygulanmasına n e d e n olabilecek d u r u m l a r içindedir.
Şeriat düzeni özleyenler, ayrı devlet, ayrı ulus savıyla te röre yandaş
olanlar iz lenmektedir . D T P milletvekil lerinden kimileri devletin,
yasama organının, kendi seçilme koşulunun bil incinden yoksunluk
la Anayasa değişiklikleri nedeniyle " E ğ e r yeniden T ü r k etnis i tesine
d ö n ü k bir tanım yapılırsa, bu bizim için Anayasanın t ü m d e n red
dine bir gerekçedi r " diyebilmekte, ayrılıkçı i s temlerde b u l u n m a k t a ,
d a h a kötüsü "Biri leri istiyor diye PKK'ye terörist diyemeyiz"
yanıtını vermekte, d a h a da ileri g iderek " K e n d i halkımıza küfrede
nleyiz" d iyerek ha lk ın ın t ü m ü n ü terör i s t g ö s t e r m e k t e ve
ayrılıkçılığı t ı rmandı rmaktadı r . Bu sözleri edenler T B M M Üyesi vc
T ü r k milletvekili olamazlar . Nerdeysc " T ü r k " ve " T ü r k i y e " sözcük
lerini Anayasa 'dan, yasalardan, k u r u m ve kuruluşların ad lar ından
çıkartacaklar. Yukarıya al ınan kimi sözlerin andlarıyla bağdaşması
olanaksızdır. D e m e k k i inanarak andiçmemişler, içtenlikli değiller,
dinciler gibi takiyye yapmışlar. Bu ö lçüde açık aykırılık ve s a p m a
başka türlü ni te lendir i lemez. Bu d ü ş ü n c e d e olanların Mecl is ' te
b u l u n m a m a s ı gerekir. Bu sözlerin d ü ş ü n c e özgürlüğüyle hiçbir
ilgisi yoktur. Tam bir karşıtlıktır. Ne yazık ki destekçileri de Türkiye
Barışı Toplantısı adıyla devleti suçlayıp te rör ö r g ü t ü n ü haklı
g ö s t e r m e aymazl ığ ını s ü r d ü r ü y o r . O l a n l a r insanımıza,
Türkiye 'mize oluyor. Amaçl ı yapay sorunlar ı " K ü r t rea l i tes i "
olarak g ü n d e m e taş ımak ve " A B yolu Diyarbakır 'dan g e ç e r " diy-
3 3 6
ATATÜRK BAYRAĞI
e r e k s e ç m e n e se lâm yol lamak kimiler ini ş ımar t t ı ve azdırdı .
Diyarbakır Belediye Başkanı T ü r k ilini k e n d i kalesi sanıyor ve
devlete savaş önerebil iyor. Patlayıcılar B a ş k e n t e k a d a r ulaşabiliyor.
Yazık...
Sözcü, 1 Ekim 2007
337
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Sıkmabaş ve İçtihat
Y azılarımızı bilimsel ağırlığa k a ç m a d a n , herkesin anlayabile
ceği yalınlıkla yazarak y a r a r l a n m a özelliğini gözetiyoruz.
Hukuksa l konular ı bir yazı içinde s o n u c a bağlamak oldukça güçtür.
H u k u k u , sözcüklerin eski l iğinden ve kimi hukukçular ın anlat ım
özellikleriyle kuralların kar ı ş ık l ığ ından, iyi yazımlamasından dolayı
an lamak güçlüğünden d a h a fazlası a n l a t m a k güçlüğüdür. Ancak,
son z a m a n l a r d a k o n u d a bilgisi b u l u n s u n bulunmasın, k o n u n u n
uzmanı olsun olmasın kimileri i ş i n e geldiği gibi kuralları yorumla
makta, bilimsel y ö n t e m ve g e r e k l e r i tersine çevirmekte, dahası
okur lar ına yanlış bilgi v e r m e k l e s a k ı n c a g ö r m e m e k t e d i r .
Anayasa, Anayasalarımız, A n a y a s a değişikliklerinin yöntemi,
değişt ir i lmesi ö n e r i l e m c z k u r a l l a r , i lkeler b a ğ l a m ı n d a amaçlı
düzenlemeler ve bunlara bağlı, b u n l a r l a ilgili öbür kurallar, hep
sinin yaşama yansıması-geçmesi k o n u s u n d a nice görüşler dinledik,
duyduk. Siyasal nedenler le , çıkar i ç i n , gösteri için, kendini en akıl
lı, en bilgili sayarak, başkalarını k ü ç ü m s e y e r e k , özellikle kimilerine
338
ATATÜRK BAYRAĞI
y a r a n m a k için izlediğimiz çelişkiler, tutarsızlıklar, boşluklar ve
bozukluklar d ü ş ü n d ü r ü c ü ve üzücüdür .
Danıştay 8. Dairesi 25.2.1974 günlü, Esas 1973/2964, K a r a r
1974/960 sayılı kararıyla B a r o d a n çıkarılması karar ın ın iptali için
Avukat E.P.A.'nın A n k a r a Barosu 'na karşı açtığı dâvayı anlamlı
gerekçeler le r e d d e d e r e k bayan avukatların s ıkmabaşla görev yap
malarının ö n ü n ü kesmiştir. Anayasa M a h k e m e s i 7.3.1989 günlü,
Esas 1989/1, K a r a r 1989/12 sayılı kararıyla A İ H M ' n i n de uygun
bulduğu gerekçelere dayanarak yükseköğrenim kurumlar ındaki
öğrencilerin s ıkmabaş kul lanmalar ına olanak veren kuralı iptal
etmiştir. D a h a sonra iktidarın d i renerek aynı amaçla getirdiği yasa
kuralı da yine Anayasa M a h k e m c s i ' n i n yorumlu red kararıyla
" Ö n c e k i iptal karar ındaki gibi uygulama yapılması b iç iminde
anlaşılacak kura l " yargısı açıklığıyla geri çevrilmiştir. Sonraki parti
k a p a t m a karar lar ında da lâikliğin ö n e m i üzer inde d u r u l m u ş t u r .
1989/1-12 sayılı karar lar yargı, bilim, hukuk çevreler inde büyük
destek görmüş, övücü d e ğ e r l e n d i r m e l e r almıştır. Gerici-tutucu
çevrelerin ü m m e t ç i tepki ler inin o lumsuzluğu paylaşı lmamıştır .
Yargıda kökleşmiş, ilke d u r u m u n a gelmiş, büyük ölçüde destek
b u l m u ş ve paylaş ı lmış görüş , anlayış, kavrayış a n l a m ı n d a k i
İÇTİHAT, değişmesi çok güç ö r n e k karar, yukarda özet lenen içerik
te oluşmuştur.
Yeni Anayasa hazırlıklarının Başbakanın sözüyle " s ıkmabaşa
serbestlik hedefiyle" yapıldığı gözetilirse k o n u n u n ö n e m i anlaşılır.
Kimileri Anayasa değişikliğiyle getiri lecek kul lanmaya elverişli bir
kuralla Anayasa M a h k e m e s i karar ının geçersiz kalacağını söyle
m e k t e , M a h k e m e n i n k a r a r ı n ı yeni k u r a l a g ö r e vereceğini ,
g ö r ü ş ü n ü z a m a n l a değ i ş t i receğ in i a n l a t m a k t a , k imiler i d e
A n a y a s a ' d a lâiklik ilkesi b u l u n s a , M a h k e m e n i n k a r a r ı n ı
dayandırdığı 2. m a d d e korunsa bile getiri lecek yeni özel kuralın
uygulanacağını ileri sürmektedi r .
Kanımızca bunlar ın ikisi de yanlıştır. M a h k e m e kararını geçersiz
k ı lacak k u r a l g e t i r m e k g e r ç e k h u k u k dev le t ine , g e r ç e k
3 3 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
demokras iye yaraşmaz. Yeni bir kura l getirilse de değiştirilmesi
öner i lcmez 2. m a d d e d e k i dayanak y a p d a n lâiklik ilkesi d u r d u k ç a
M a h k e m e n i n kararı geçersiz olmaz, geçersiz kıl ınamaz. Yeni kural,
G e n e l Esaslar K ı s ı m i n d a k i kural ların ö n ü n e geçemez. Anayasa
kuralları birbiri a ras ında genel-öznel ayrımına bağlı tutulmadığı
gibi birbir ine karşıtlıkları da söz konusu o lamaz a m a G e n e l
Esasların belirli bir üstünlüğü, ilke niteliği vardır.
Bir m a h k e m e n i n kararı, görüşü, yargısı değişebilir. A m a h e m e n ,
iktidar ya da muhale fe t yanlılığıyla, kişisel eğilimlerle, başka sakın
calı nedenler le olmaz. Z a m a n l a , kural lar ve yaşam gerekleriyle ola
bilir. Haklı gerekçelere dayanabilir. Yürür lüğü d u r d u r m a karar ının
önce reddi, sonra benimsenmes i gibi. M a h k e m e l e r i boyacı küpü
s a n a n ve anladığını s a n a r a k t o p l u m u a ldatmaya çalışan özel
amaçlı lara asla kanmamal ıd ı r . Yanlış, amaçlı yorumlar ve saygısız
anlatımlarla yargıya ders vermeye çalışanlara 12 Eylül yönet imi
Anayasa M a h k e m e s i üyeleri ö n ü n d e demokras iye g e ç m e andı
içince, doğal n e z a k e t gereği clsıkışmasını kut lama, uyarı mektu
plarını bağlılık yazısı gösteren çocuklara aldır ı lmamak, inanılma-
mahdır . Bunlar "Dinc i d a r b e " tehlikesi olmadığını söyleyip kök-
tendincileri ve yardakçılarını kışkırtmaktadır . AB ülkelerinin uygu
lamalarını da gözardı e d e r e k dinsel hiçbir zorunluluğu olmayan,
amacı belli s ıkmabaşı savunarak karanlık çağrısı yapmaktadır lar .
A n a y a s a M a h k e m e s i k a r a r l a r ı A n a y a s a kura l ı d ü z e y i n d e d i r .
Yasayla içtihat değişmez. Yeni Yasaya göre yeni karar verilir. İçti
hat değişikliği aynı Yasa yürür lükteyken al ınan değişik iki k a r a r için
söz konusu olur. Yasaya ya da Anayasaya uymak zorunluluğu içti
hat değişikliğini değil, yeni kurala göre yeni kararı anlatır.
Sözcü, 11 Ekim 2007
340
ATATÜRK BAYRAĞI
Başladılar Bile..
K öktendinci lere ve tar ikatçı lara yakın görüşleriyle de ü n l e n e n ,
Türkiye Bilimler Akademis i üyeliğine başvurusu iki kez geri
çevrilen bilimsel sanlı bir k o n u k yurttaşımızın ( d a h a çok A B D ' d c
yaşıyor) ikinci cumhuriyetçi ler safındaki bir gazeteciyle yaptığı
g ö r ü ş m e d e söylediği kimi b ö l ü m l e r " M a h a l l e baskısı" n i te leme
siyle tartışılmaya başlandı. Köktendinci le r in O s m a n l ı d ö n e m i n d e n
bu yana yaptıkları Kabakçı İsyanı, P a t r o n a Hali l İsyanı, 31 M a r t
Ayak lanmas ı , Şeyh Sait İsyanı, M e n e m e n - K u b i l â y Kıyımı,
K a h r a m a n m a r a ş , Ç o r u m , Sivas olayları, İbda-C, Hizbul lah, h ü c r e
evleri, d o m u z bağları, kendi içlerindeki hesaplaşmalar , bireysel
saldırılar, H r a n t Dink, Trabzon 'daki papaz, Mala tya 'dak i A lman ' ın
ö ldürülmesi u n u t u l m u ş olacak ki olası m a h a l l e saldırıları konuşu
luyor. Sanılıyor ki köktendinci ler uslu, m a s u m , hiçbir şey yapmıyor
ve yapmaz. Oysa hiç d u r d u k l a r ı yok. Sevap kazandıklar ını sanarak
h e r şeyi yaparlar .
Bir kez, islâm din inde k imsenin Tanrı-Allah yerine geçip yaptır ım
341
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
belir leme ve uygulama yetkisi, insanları -üstelik aynı dini m e z h e p
te iken- ayırma hakkı yoktur. Kimse Allah yer ine geçip bir
başkasının m ü s l ü m a n o l u p olmadığına, c e n n e t e ya da c e h e n n e m e
gideceğine, yokedi lmcsinc karar verip uygulayamaz. Tersine t u t u m
ve davranış sahipleri insan o l a m a z l a r ki m ü s l ü m a n olsunlar.
Peygamber bile bi ldirmekle (tebliğle) yetkili kılınmıştı. H e r yurt
taşın istediği inancı seçmesi, o n d a kalması ya da o n d a n ayrılması
kendi istencine bağlıdır. Kimse b u n u kınayamaz. Lâiklik din vc vic
dan özgür lüğünün güvencesi olarak bu d u r u m u sağlamıştır.
İktidar partisinin te rör konusundaki yavanlık vc yavaşlığı, dinci
likle i ş lenen c inayet ler in s ü r m e s i n i n , a r t m a s ı n ı n , suçlular ın
yakalanmamasının başlıca nedenidir . Yüreklenen, yakalanmaya
cağına, y a k a l a n s a da hoşgörüyle , h a t t â övgüyle k a r ş ı l a n ı p
korunacağına, kısa z a m a n d a alla dışarı çıkacağına güvenenler akıl
larına koyduklarını ya da kulaklarına üfleneni yerine ge t i rmekten
geri kalmıyorlar.
Yıllar önce oruç tutmadığı için 100. Yıl Üniversitesi Öğrenci
Y u r d u m u n 3. kat ından atı larak ö ldürülen öğrenci, ö b ü r öğrenci
kavgaları, sigara ve su içtiği için dövülen yurttaşlar, kimi il Ve ilçel
e r d e R a m a z a n ayı boyunca turist lere bile kapalı, yaşlı, çocuk, hasta
ay ı rmadan su ve simit vermeyenler, çay servisi yapmayanlar bir
yana, A n k a r a ' n ı n U l u s vc yöres inde dc benzer d u r u m l a r üzüntüyle
iz lenmektedir . İ n a n ç bağı, Allah'ıyla kendi aras ında o l u p kimseyi
i lgilendirmeyen, tümüyle kişisel bir yaklaşım olan müslümanl ıkta
başkalarını zorlayan girişimler temel inden sakattır. Geçer l i değildir
a m a tıpkı s ıkmabaş yaygınlaşması gibi yaygınlaşan bir davranıştır.
Önceler i imzasız ya da sahte imzalı, insanlık ve terbiye dışı
sözcükler, n i te lemeler le tehdit vc h a k a r e t mektuplar ı geliyordu.
A d r e s değişince kesi lmedi a m a azalmıştı. Son seçim şımarıklığı ile
yine azdılar. K o r k a k ve terbiyesiz kişiler ankesörlü telefonlarla,
gizlenen n u m a r a l a r d a n arayarak dinci söylemlerle h a k a r e t l e r e
başladılar. M a h a l l e baskı lar ından sözeden tarikat yandaşları bile
tehlikeli olasılıklara değinirken yar ınlarda kimi ö l d ü r m e yakma,
342
ATATÜRK BAYRAĞI
yıkma, b o m b a l a m a olaylarına tanık olunabileceği de gözeti lmelidir.
Ö l d ü r ü l e n l e r i n h e m e n h e m e n heps in in k ö k t e n d i n c i olmadığı ,
A t a t ü r k ç ü k e s i m d e n o l d u ğ u u n u t u l m a m a l ı d ı r . Lâ ik le r a d a m
ö ldürmez . İ n a n c a saygılıdır. Kızlarımızın, kadınlar ımızın gelenek
sel, alışılmış, hâlâ kullandıkları olağan b a ş ö r t ü s ü n e değil, k a m u d a
kullanılan, türban yalanıyla dayatı lan s ıkmabaşa karşıdırlar. A m a ç ,
özgür kul lanma değil dinsel simgenin, siyasallaşma kalkışmasının
geçerli o lmamasıdır . Mahal le baskılarını ger ide b ı rakacak olayların
belirtileri başlamıştır. Bunlar ı önleyecek, b u n l a r d a n koruyacak
olgunluk ve hoşgörü için medyanın katkısı önemlidir . İkt idarın
duruşu heps inden önemlidir . U m u t edebil ir miyiz? Sıkmabaşı
Çankaya 'ya çıkarıp devlet p r o t o k o l u n a soktuktan sonra, ulus
lararası ilişkilerde dünyaya gösterdikten sonra. Sokağa, eve kimse
k a r ı ş m a z k e n , ulusal i lkeleri gözard ı e d i p ö z g ü r l e ş m e , birey-
sellcşmc, bağımsız d a v r a n m a safsatasıyla dayatı lan s ıkmabaş ulusal
sorun yapı lmışt ı r . Yazık. B u n u n için kavganın, ö l d ü r m e n i n ,
hakaret in dinle bağdaşması akıl dışıdır.
Sözcü, 15 Ekim 2007
343
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Şakşakçılar
S on yıllarda, özellikle son aylarda nerdeyse herkes, her şeyin
ustası, uzmanı oldu. Kendinin öğrenmesi gereken çok şey
o l d u ğ u n u gözardı e d i p başka lar ına d e r s vermeye, ö ğ r e t m e y e
kalkışan, ölçüsüz, saygısız, kendini bi lmezlere bir de kendi ler ine
katı lmayanları ya da kendisi gibi düşünmeyenler i ağır, çirkin söz ve
yazılarla kınayan türedi aymazlar eklendi. Bilgi yoksunluğunu, yan
lışlık ve yanılgılarını bırakıp karş ıs ındakine zor kul lanma biçiminde
yüklenen, yalan-yanlış olsa da onu inandırmaya, kendi yanına çek
meye çalışan yeni tipler aras ında kimler yok ki. " K e n d i n i bi lmek"
diye tan ımlanan davranış düzgünlüğü, kişisel olgunluk, toplumsal
uyum, n e d e n s e a n ı m s a n m a m a k t a d ı r . Önyargı l ı , k o ş u l l a n m ı ş
o l m a k t a n ö t e d e bir tür kötü güç nitel iğinde dayatmalar izlenmek
tedir. D ü ş ü n c e ve inanç özgürlüğünü, bu güzel edinimler in kaynağı
olan insan haklarını savunanlar, h e r şeyden önce bu kavram ve
k u r u m l a r ı n a n l a m ve a m a c ı n a uygun y ö n t e m l e r i yeğler ler .
Di l ler in in ve k a l e m l e r i n i n t e m i z o l m a s ı n a ö n e m verir ler .
344
ATATÜRK BAYRAĞI
Katı lmadıkları ve kınadıkları düşünce, duygu, davranış varsa bun
ları belirtir, dahası , olması gerekeni de ekleyebilirler. A m a kişiyi,
yanlış, aykırı ya da olumsuz buldukları , yersiz, zamansız, gereksiz
gördükler i eylemleri ve düşünceler i için karalayıp k ö t ü l e m e k t e n
uzak durur lar . Oysa, medyamızın bir kesimi, t e r ö r aygıtı gibi saldırı
aracı d u r u m u n a getirilmiştir. Ö r n e ğ i n köktendinci medya, yetkili
organlar ın sorumsuzluklanyla bildiğini o k u m a k t a d i renmekted i r .
İ lerici, d e m o k r a t , ç a ğ d a ş g ö r ü n m e ç a b a s ı n d a k i k imi m e d y a
ilgililerinin de şeriatçı ve bö lücülerden pek farkı yoktur. Şimdi lerde
bunlar kendi eğil imlerine uygun, işlerine gelen t u t u m ve davranış
sahiplerinin şakşakçılığına soyunmuşlardır . Şakşakçı, b i lmeden,
a n l a m a d a n , bir uydu ve uşak tutumuyla, kiralanmış, parayla tutul
m u ş gibi başkalarını destekleyip alkışlayan, doğrulayıp kışkırtan,
böylece kimilerini de kötülüklere özendi ren soytarıdır.
Bunlar için k o n u n u n , kişinin, olayın ö n e m i yoktur. Heps i kendi
işlerine göre değerlendiri l ir . İşlerine geliyorsa yandaş görünür ler .
D ü n başka türlü davranmış olmalar ı da d ü ş ü n ü l m e z . Bugün işler
ine böyle geliyorsa davranışlarını değiştirebilirler ve bu çelişkiyi
kolayca savunurlar. Ahlâkın, adalet in, n a m u s u n , o n u r u n , gerçeğin,
insanlığın, ulusal yararın hiç ö n e m i yoktur. O n u n için önemli olan
kişisel partisel ya da eğiliminin çıkarıdır. Bu tipleri ekranlarda,
köşelerde, kimi katlarda, kürsülerde, a lanlarda, ummadığ ın ız yer
lerde görebilirsiniz. Birisi bir yere gelince, bir şey söyleyip yazınca
avuçları patlayıncaya değin alkışlarlar. Yere göğe sığdıramazlar. Siz
o kişiyi ya da kişileri tanımasanız, geçmiş d u r u m u n u bilmeseniz,
bunlar ı gerçek ve gerekli sanırsınız. Olayın özüne, kişinin düşün
yapısına bakmazlar. Ö n c e yapıp yapmadıklarıyla şimdiki t u t u m u n u
karşılaştırmazlar. İçtenlikli o lup olmadığını aramazlar . Böylece
kişileri, t o p l u m u aldatır, yanlış yönlenmeye n e d e n olurlar. K ö t ü
ö r n e k o luş turup yeni şakşakçılara yol açarlar. Bu kişi lerden, böyle
t u t u m l a r d a n kaçınmak, bunları açıklayıp u t a n d ı r m a k , etkili, yeterli
olmazsa zararlarını ö n l e m e k ve g i d e r m e k için h u k u k yollarına
başvurmak gerekir.
345
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Şakşakçılara inanılmaz, güvenilmez. Yarın kimin şakşakçılığını
yapacakları kestiri lemez. Özet le bu bir kişilik s o r u n u d u r . D a h a
acısı, şakşakçılara kanan, onlara o lanak ve o r t a m sunan, onlara
yakınlık gös tererek şakşakçılığa özendirenler in giderek çoğalma
belirtileridir. Şakşakçılık, bir hastalıktır. H a l k dil inde "goygoycu
luk, dalkavukluk" o larak da adlandırıl ır. Madrabazl ığın, maskar
alığın bir türüdür . Şakşakçılar, belki kişisel yarar sağlayabilirler
a m a u n u t u l m a m a l ı d ı r ki t o p l u m u n yüzkarasıdırlar. Bunlar için
saygınlığın, onur lu luğun, e r d e m i n hiçbir değeri yoktur. H e r ş c y
kendileri gibi değersizdir.
Sözcü, 18 Ekim 2007
346
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l
ATATÜRK BAYRAĞI
Yurttaşlık (Vatandaşlık)
İ lkel toplu luklardan uygar top lumlara geçiş sürecinin son aşa
ması devlet biçiminde örgüt lenip or tak yaşamı gerçekleşt i rmek
tir. Büyük A t a t ü r k "Devlet , u lusun örgüt lenmiş biçimidir" diyerek
ve "Türk iye Cumhuriyet in i k u r a n Türkiye halkına T ü r k U l u s u
d e n i r " tanımlamasıyla bizim y ö n ü m ü z d e n çağımızın gerçeğini vur
gulamıştır. T ü r k l ü ğ ü n anlamını b i lmeyenler değişik söylemler,
savlar ve yakışt ırmalarla ulusal değerleri y ıpra tmakta ve yıkmak
tadır . K e n d i l e r i n e g ö r e değişik ç ö z ü m l e r ö n e r m e k t e d i r l e r .
Hiçbir ine gerek yoktur.
Kül tür benzerliği ve kimi birliktelikleriyle t a n ı m l a m a l a r d a n
korkacak, dos t luk yaklaş ımlar ını geri çevirecek değiliz. A m a
emperyalist açıl ımlara kesinkes karşıyız. AB Türkiye'yi b a l m u m u
gibi avcunun içine a lmak çabasındadır . Avuçları yanabilir. Bir ara
anayasa l v a t a n d a ş l ı k gibi ö n e r i l e r o r t a y a at ı l ınca A n a y a s a
M a h k e m e s i ' n i n 32. kuruluş y ı ldönümü t ö r e n i n d e Başkan olarak
yaptığım k o n u ş m a d a b u n a da değinmişt im. M a h k e m e arşivlerinde
3 4 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
bulunması gereken basılı m e t n i n o b ö l ü m ü n ü olduğu gibi buraya
alıyorum:
" . .Temelde anayasal bir kavram ve k u r u m olan, başka türlü
d ü ş ü n ü l m e s i o lanaks ız vatandaş l ığ ı , aykırı ö r n e k l e r v e r e r e k ,
devlet i , ülkeyi ve u lusu dış layarak, ö z g ü n adın ı a n m a y a r a k
"anayasa l vatandaş l ık" b iç iminde ö n e r m e k , yanlışlıktan ö t e d e
yanılgıdır. Bireylerin o luşturduklar ı ulus, devletin kurucu öğesidir.
Türkiye Cumhuriyet i Devlet imin adını bölmeye ve paylaşmaya,
böylece etnik özellikleri siyasal ayrımlarla somutlaşt ırmaya yönelik
çabalara olur veri lemez. H e r devletin bir adı olur, yurttaşlar da
etnik kökenleri ne olursa olsun, yurttaşı oldukları devletin adıyla
tanınır, o n u n vatandaşlığını taşırlar. Türkiye Cumhuriyct i 'n i k u r a n
halk, içindeki t ü m değişik topluluklarla T ü r k Ulusu 'dur . Ü l k e m
izde uluslararası andlaşmalarkı belirti lenler dışında, özellikle müs-
l ü m a n azınlık, herhangi biçimde azınlık sayılacak ya da çoğunluk
tan çıkarılıp azınlığa indirilecek bir topluluk yoktur. Hiç bir ulus
lararası kural da böyle bir sav'a, kendi yazgısını bel ir leme hakkı
vererek ayırmaya elverişli değildir. Ü l k e m i z d e bir etnik topluluk
sorunu değil, değişik ülke sorunları içinde değişik etnik topluluklar
vardır. Yapay sorunlar la ulusal birliği bozmak isteyenlere yeni
savlar olanağı verecek, T ü r k Ulusu yapısına ve bilincine aykırı
ödünsel tanımlara gerek yoktur. Anayasa 'nın 66. maddes in in birin
ci fıkrası, ayrılık vc ayrıcalık için değil, birlikteliği vurgulamak, kimi
yersiz çekinmeler i g idererek kimliği açıklama özgür lüğünün engel
lenmediğini gös termek için düzenlenmişt i r . Bu, bir ırk belirlemesi,
vurgulaması ya da üs tünlüğü değil, vatandaşl ık adının belirti lme-
sidir. Öngörü len, "Türkiye Cumhuriyet i Vatandaşl ıği 'dır . Ayrılık
ve ayrıcalığı önleyen, birleştirici vc tümleyici tanım, vatandaşlığın
adını ö n g ö r m e k t e d i r . T ü r k U l u s u m u n bireyi v e T ü r k i y e
C u m h u r i y e t i D e v l c t i ' n i n v a t a n d a ş ı o l m a k t a n başka a n l a m a
gelmeyen, her z a m a n açıklanan etnik köken bağını kaldırmayan
anlat ım biçimi yurttaş lar aras ındaki eşitliği de vurgulamaktadır .
Irka dayalı bir tanım söz konusu değildir. Yurttaşlık niteliği ve
3 4 8
ATATÜRK BAYRAĞI
ulusal birlik vatandaşl ıkla anlatılmıştır. T ü r k U l u s u da ırkçılık
anlayışı üzer ine değil, insanlık temel i üzer ine kuru lmuştur . Bu
konu özellikle ele al ındığında aynı d o ğ r u l t u d a başka yazılış biçim
leri, görüş ve öner i ler de açıklanabilir. D a y a t m a l a r l a C u m h u r i -
yet ' in temeli o lan ulusal nitelik değiştiri lemez, ulusal yapı bozula
maz. Tekil devlete aykırı istemler ve ayrı ulus savı d in lcncmcz.
Anayasa M a h k e m e s i ' n i n siyasal par t i ler le ilgili k a r a r l a r ı n d a
yinelediği gibi k imsenin etnik kimliği, soy kökenini açıklaması
yasak değildir. Böyle bir özgürlük bulunmadığ ı savı da gerçek
dışıdır. Devlet dili T ü r k ç e o l u p özel y a ş a m d a anadi l kullanılması
yasağı da yoktur. Gizlendiği, a ş a m a a ş a m a ortaya çıkarılacağı
anlaşılan aykırı i s temlere o r t a m ve o lanak hazı r lama niteliğindeki
çabalar la yöntemler geçerli o lamaz . "
On yıl önceki bu k o n u ş m a n ı n önsezi lerden i lerde sayılacak bir
gerçekçiliği yansıttığı kuşkusuzdur. Yabancıların kol lar ında, kucak
larında, e l ler inde olanlar, yabancı vakıfların temsilciliklerini yükle
nenler, yabancı kuruluşların sponsor luğunda halkımızı a ldatanlar
tarihi, özellikle A t a t ü r k ' ü n Büyük Söylevi'ni yeniden okumalıdır
lar. Çevremize bakmalar ı yeter, anlayacaklarsa. Kürtçülüğü kışkır
tan lar son g ü n l e r d e tehlikeyi g ö r ü n c e T ü r k l ü k t e n s ö z e t m e y e
başladılar. Devlet in tek l iğ inden, ü lkenin t i im' lüğünden, u lusun
b i r l i ğ i n d e n ö d ü n v e r m e d e n herkes Türkiye Cumhuriyet i yurttaşlığı
(vatandaşlığı) k u r u m u n d a t a m eşitlikle kucaklaşarak soy ve inanç
kökenini özgürce açıklayabilir.
Sözcü, 1 Kasını 2007
3 4 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Yazgıcılıktan Yaratıcılığa Geçiş
Emperyalist dış güçlere ve işbirlikçisi yönet ime karşı tüm
güçlükleri, olanaksızlıkları, isyan ve ihanetleri göğüsleyerek
ölünı-kahm savaşını Milli Mücadeleyi Müdafaa-i H u k u k ruhu ve
Kııvay-i Milliye ateşiyle k a z a n a n Mustafa Kemal A t a t ü r k vc
arkadaşlar ının yarattığı T ü r k mucizesi; tartışmasız tam bağımsı
zlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği ve aydınlanmayı amaçlayan
örnek bir ulusal kurtuluştur . Balkan Savaşlariyla Birinci Dünya
Savaş ı 'nda yit ir i len insanlar ımız, değer le r imiz , var l ık lar ımız
nedeniyle büyük acılar çeken, yoksunluklar içinde yaşam uğraşı
veren halkımızı kurtuluş amacında birleştirmek, dağılmış orduları
toplayıp düzen içinde savaşa sokmak, silah vc c e p h a n e sağlamak,
işgal güçleri, ye tmiyormuş gibi işbirlikçi iktidarın saldırılarıyla
çıkan isyanları ön lemek, yoktan var e t m e k anlamında bir büyük
çabayı anlatmaktadır .
Z a m a n ı n koşullarını, o r tamın özelliklerini, olacakların duru
m u n u g ö z e t m e d e n Kurtuluş vc Kuruluş yıllarını değerlendirdiğini
350
ATATÜRK BAYRAĞI
sananlar, çoğu z a m a n yanlışlar ve yanılgılarla, kimi z a m a n da
amaçlı biçimde haksız eleştiri lere kalkışmaktadır . 623 yıllık bir
i m p a r a t o r l u ğ u n , kemikleşmiş padişah-halife sa l tanat ın ın kalın
tılarını temizlemek, demokrasiyi amaçlayan bir cumhur iye t kur
mak, anlayıştan kural lara, i lkelerden k u r u m l a r a değin yepyeni bir
yapıyı o luş turmak yadsınması olanaksız bir canlanıştır . Kul-köle
olan insanı o n u r ve e r d e m saydığımız h a k ve özgürlükleriyle nite
likli birey kılıp ulusun öğesi " y u r t t a ş " düzeyine yükseltmek, ü m m e t
yığınından " u l u s " d ü z e n i n e geçmek kolay başarı lacak işler değildir.
1930 Buhranı
1789 Fransız, 1917 R u s Devr imler imden d a h a önemli olan 1923
D e v r i m i k a d ı n - e r k c k eşitliği baş ta t a m eşitlikçi y u r t t a ş l a r
düzeninin, halk demokras i s in in kurulmasıdır . Bu temel üzer inde
yükselişin açılım ve atılımları toplumsal barış ve ulusal dayanışma
ile Atatürk ilkelerinin yaşama geçirilmesi a n l a m ı n d a k i . d e v r i m c i
girişimlerdir. 1930 D ü n y a E k o n o m i k B u h r a n ı kimi sıkıntı lara
karşın A t a t ü r k ' ü n devlet öncülüğündeki sanayileşme çabalarıyla
yıkıntısız atlatılmıştır. Bu s o n u ç başhbaşına bir başarıdır ve Ata türk
10. Yıl Söylcvi 'ndc b u n u ulusa duyurmuştur .
Lozan Barış A n t l a ş m a s i y l a bir tür o n u r borcu olarak üst leni len
Osmanl ı borçları, L o r d G u r z o n ' u n sözleri u n u t u l m a y a r a k d ı şardan
borç a l m a m a özeni, halkın saygı ve güvenini her gün art ır ıp onları
özveriyle çağırarak yürütülen e k o n o m i k girişimler, yansız tarihçil
erle e k o n o m i s t l e r i n yapı t lar ında değer lendir i lmişt i r . O g ü n ü n
koşul lar ında halkın ö n ü n e " C u m h u r i y e t mi-Saltanat m ı ? " , "Laiklik
mi-Şcriat m ı ? " , " D e v a m mı?-Dcvrim m i ? " sandıklar ının getir
i lmediğini söyleyen amaçlı lar, şimdi uzak-yakın M ü s l ü m a n çoğun
luklu ülkelere, kimi komşulara, kimi Avrupa, Afrika ve G ü n e y
A m e r i k a ülkeleriyle O r t a d o ğ u ülkeler ine bakmalıdır .
351
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Nasıl Bir Devletçilik?
2Ü Nisan 1924 günlü ilk Türkiye Cumhuriyet i A n a y a s a s i n d a n
ö n c e ( C u m h u r i y e t i n i lanını ge t i ren 1921 A n a y a s a s i n ı n 1923
değişikliğini ayrı t u t u y o r u m ) 3 M a r t 1924'te yürürlüğe konulan 429,
430 ve 431 no.lu Devr im Yasaları, 17 Şubat 1926'da kabul edi len
T ü r k M e d e n i Yasası C u m h u r i y e t i n altın d ö n e m i n i n hukuksa l
dayanaklarıdır . A t a t ü r k ' ü n 1931 Mayıs ' ında top lanan C H P ' n i n I II .
Büyük K u r u l t a y i n d a clyazılı not lar ında " E k o n o m i n i n temel i özel
t e ş e b b ü s t ü r " sözünü b i lmeyenler ve u n u t a n l a r l a devletçil iğin
anlamını kavrayamayanlar birbirini tamamlayacak bu iki olguyu
birbirine karşıt gös tererek nerdeyse düşmanl ık ö lçüsünde karala
maya gir işmektedir ler. G e r ç e k kişilerle özel hukuk tüzel kişilerinin
k o l a l a m a y a c a ğ ı büyük işlerle stratej ik a landaki ö n e m l i işleri
devletin yüklenmesi, devletin öncülüğü, özel kes ime katkı ve
desteği, gözet im ve denet imi bırakılıp kavgaya tutuşulmaktadır .
A t a t ü r k ' ü n İzmir İktisat Kongrcsi 'ni açış konuşması her z a m a n
anımsanmal ıdır . Kimi güçlükler, yanlışlıklar olması, kimi istenilen
sonuçlar ın a l ınamamas ı h e m e n k ö t ü l e m e n e d e n i yapı lmamalı ,
koşullar, kişiler, o r t a m ve o lanaklar gözetilmelidir. Demiryol lar ının
devlet leş t i r i lmes i , yol lar ın, k ö p r ü l e r i n , t ü n e l l e r i n , dev le t
binalarının, uçak alanlarının yapımı; sudan havagazına, tekel lere
k a d a r mi l l i leş t i rmeler ; b a n k a l a r ı n , fabr ika lar ın açıl ımı;
mahkemeler in , okulların yenilenmesi; siyasal part i ler in kurulması;
Gazi O r m a n Çiftliğimin yapılanması; yazı, ölçü, rakam, takvim
devrimleriyle ö b ü r devrimlerinin birbirini izlemesi, Millet m e k t e p
leri, Halkevleri , Kabota j Yasası anımsanmal ıd ı r . Yazgıcılıktan
yaratıcılığa geçilmiş, T ü r k gücü dünyaya bir kez d a h a kanıt lan
mıştır. Tarih, askerliği, ekonomisi , eğitimi, her şeyiyle bütünleşen
Türkiye Cumhur iyet i 'n in en sağlıklı tanığıdır.
Gözlem. 24 Man 2007
3 5 2
ATATÜRK BAYRAĞI
Oyumuz Namusumuzdur!..
C A imdilik yönet im biçimlerinin en iyisi sayılan, çoğulcu, katılımcı,
*3 kurallar ve kurumlar düzeni demokras in in koşul lar ından biri
de seçimlerdir. Anayasa 'da siyasal haklar ve ödevler k a p s a m ı n d a
kura la b a ğ l a n a n seçimler, ulusal y a ş a m ı d e r i n d e n e tk i leyen
sonuçlarıyla en önemli olguların başında ge lmektedir . Ü l k e m i z d e
siyasal parti lerin kuruluşları, d e m o k r a t i k ge leneklere aykırı çalış
maları, gelir ve gider düzeni, gereksiz H a z i n e yardımı k o n u s u n d a
tartışılacak ayrıntılar o k a d a r çok ki sayfalar yetmez. Asla unutu l
maması gereken özelliği, seçimler d e m o k r a s i n i n sınavıdır ve oy
namustur .
Seçme ve seçilme hakkını içeren seçimler gerçekte en önemli
yurt taş l ık görevidir . S i s temi yasa la ra bırakı ldığı için sürekl i
tartışılan, sık sık değişen seçim düzenimiz 298 no.lu Seçimlerin
Temel H ü k ü m l e r i ve S e ç m e n Kütükler i H a k k ı n d a k i Yasa ile 2839
no.lu Milletvekili Seçimi Yasası'yla yapı lmaktadır . Doğal o larak
2820 no. lu Siyasal Par t i le r Yasası ile ilgili ö b ü r Yasalar da
353
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
(Belediyeler, M a h a l l e Muhtarl ıkları , Köy İhtiyar Heyetler i) seçim
lerin d a y a n a k l a n n d a n d ı r .
Anayasa M a h k e m e s i n i n bir k a r a r ı n d a n al ınarak Anayasa 'nın 67.
maddesinin altıncı fıkrasını o luşturan "Seçim kanunlar ı temsilde
adalet ve y ö n e t i m d e ist ikrar i lkelerini bağdaşt ı racak b iç imde
düzenleni r " ilkesi, adalet ve istikrar kavramları nasıl işlerine geliy
orsa öyle sonuç verecek biçimde değerlendir i l ip savunulduğundan
siyasal part i lerce sömürülmektedi r .
Anayasa 'nın 67/2 m a d d e s i n e göre seçimler serbest, eşit, gizli, tek
dereceli, genel oy, açık sayım ve d ö k ü m ilkeleri gereğince yargı
yönetim ve denet imi altında yapılır. M a d d e n i n son fıkrasının
öngördüğü "Seçim kanunlar ında yapılan değişiklikler, yürürlüğe
girdiği tar ihten başlayarak bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygu
l a n m a z " açıklığına aldırış e d i l m e m e k t e , Anayasa değişikliğine
ilişkin yasalara bir geçici m a d d e ek lenerek bu sınır aşı lmaktadır.
C u m h u r b a ş k a n ı seçiminde gözlendiği gibi yasama organı çoğun
luğu kendisini her şeye etkin, e g e m e n ve yetkili sayarak kurallarla
oynamakta, parti yararını devlet yararının üstünde görmekle ,
siyaseti hükuksal laşt ıracak yerde, hukuku s iyasal laş t ı rmadadır .
Görev , yurttaşa, s e ç m e n e d ü ş m e k t e d i r . Seçim çalışmaları,
karşılıklı a t ı şmalar , s loganlar, sa taşmalar , a lanlar ı ve yolları
demokras i çöplüğüne çeviren ilkelliklerle geçmektedir .
Seçim listelerinin düzenlenmesi , adayların saptanması başlıca
sorundur . Demokrasiyle bağdaşmayan yöntemler le seçmenler oy
vermek z o r u n d a bırakı lmakta, part i yönet imler in in ağırlığıyla
demokras i sözde kalmaktadır . Listeler bir tür a t a m a çizclgesidir.
Seçimler, yurttaşların seslerini duyurma, iktidar ve muhalefet
partilerini sorgulayıp uyarma, egemenliğin ulusta olduğu gerçeğini
v u r g u l a m a ve ik t idar lar ı d e n e t l e y i p d e ğ i ş t i r m e o lanağıd ı r .
Yakınmalardan kurtulmak, kötülükler in her t ü r ü n e son vermek,
beklenti ve özlemleri gerçekleşt i rmek için, düzeni daha yaşanır ve
daha d e m o k r a t i k kı lmak için oylarını gerçekçi biçimde, n a m u s bil-
354
ATATÜRK BAYRAĞI
erek kul lanmak gerekir. Bir bozukluk ve o lumsuzluk varsa, hepimiz
sorumluyuz demekt i r . S p o r yar ı şmalar ında yan tutarcasına, hat ı r
için, duygusallık ya da kişisel ilişkiler nedeniyle, al ınıp veri len bir
şeyler karş ı l ığ ında oy v e r m e k , yur t taş l ık ahlakıyla u y u ş m a z .
Seçimlerde çoğunluğu sağ lamak için iktidar ve yandaşlar ının her
yola başvurdukları ibretle iz lenmektedir . Oyların satın al ınması ve
satı lması a n l a m ı n d a k i ç irkinl ikler d e m o k r a s i ayıbıdır. S e ç i m e
katılıp oyunu kul lanmak çağdaş yurttaşlığın gereğidir.
" F e n a hükümet ler , oylarını kul lanmayan vatandaş lar taraf ından
kuru lur" sözü yabana at ı lmamalıdır . Adayın yakınlık ya da uzaklığı
değil, nitelikleri ve neler yapacağı gözeti lmelidir. Part i ler in kimileri
hâlâ sıkmabaşla, din ve vicdan sömürüsüylc, kabadayılıkla ö n e çık
makta; ulusal i lkelere ve değer le re ö n e m v e r m e m e k l e ; siyasal,
ekonomik, hukuksal vs. ö n e m l i bir açılıma y ö n e l m e m e k t e d i r . Söz
kalabalığı vc vaat yağmuruyla seçmen a ldat ı lmaktadır .
Bu seçimler lâik C u m h u r i y e t ' i n varlığıyla ya landan ilgilidir. Bir
a n l a m d a Türkiye Cumhur iye t i oylanmaktadır . Seçmenler in sorum
luluğu ağırdır.
Demokras in in aydınlığını gerçekten yaşamak istiyorsak safsata
ları, din ve vicdan s ö m ü r ü s ü n ü , çıkar sapmalar ın ı bir k e n a r a itip
tam bağımsız, özgür, bayındır Türkiye için oylarımızı kullanalım vc
bu görevimizin, bu hakkımızın değerini bilelim...
Gözlem, 14 Temimiz 2007
3 5 5
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
Nasıl Bir Anayasa Özlemi İçindeyiz?
T artışmaları süren bir seçim sonucu yine iktidara gelen A K P ' y c
yaraşan vc yakışan; hukukçu vc hukukçu olmayan kimi bilim
adamlar ına hazırlatıldığı, sonra da partili bir kuruldan geçirilip
Başbakanca verildiği öğrenilen Anayasa değişikliğine ilişkin yasa
taslağının içeriği, alıştırılmak için olacak, basında parça-bölük yer
a lmaktadır . Asıl değer lendirmeyi tasarı ya da teklif biçiminde
T B M M ' y c sunulduğu z a m a n yapmak üzere genelde ülkemizdeki
anayasa hareket ler ine değinmeye öncelik veriyoruz:
1. Ülkemizde ilk Anayasa " K a n u n - u Esas i" adlı, 23 Aralık 1876
günlü, 119 maddel ik metindir . Abdülhamit taraf ından 1877'dc
Mcclis ' in kapatılmasıyla yürür lükten kaldırılan bu anayasa 10
T e m m u z 1908'de Mcclis-i Mcbıısan' ı toplantıya çağıran "İrade-i
S c n i y e " d c n s o n r a 19 T e m m u z 1908'de " K a n u n - ı ı E s a s i " n i n
Yürürlüğü H a k k ı n d a Hatt- ı H ü m a y u n l a yeniden yaşama geçir
ilmiş, 8 Ağustos 1909'da 24, 29 Ocak 1914'te 3, 15 Mayıs 1914'te 3,
25 Şubat 1916'da 1, 25 Şubat 1916'da 2, 7 M a r t 1916'da 1, 21 M a r t
3 5 6
ATATÜRK BAYRAĞI
1918'de 1 maddes i değiştirilmiştir.
2. T B M M 20 O c a k 1921'de 23 asd, 1 ayrı m a d d e d e n oluşan
"Teşkilat-ı Esas iye K a n u n ı i ' n u k a b u l e tmiş t i r . 1 . m a d d e s i
cumhur iye te yürüyüş ve lâiklik açılımının kaynağıdır. 85 no.lu bu
Anayasa Ulusal Kurtu luş S a v a ş i n ı n dayanağıdır . .,
3. T B M M 29.10.1923 günlü, 364 no.lu 6 maddel ik yasa ile 85
no.lu Anayasa'yı değişt irerek C u m h u r i y e t ilan etmiştir.
4. T B M M 20 Nisan 1924'dc 105 maddel ik "Tcşkilat-ı Esasiye;
K a n u n u " adlı ilk T C . A n a y a s a s i n ı kabul etmiştir. Beş kez değişik
lik g ö r e n bu A n a y a s a 10.1.1945'te 4695 no. lu yasayla
Türkçeleşt i r i ld i . 24.12.1952'dc 5597 no.lu yasa ile O s m a n l ı c a
yapılmış 491 no.lu Anayasa yeniden yürürlüğe konuldu. . "i
5. 27 Mayıs 1960 Devr imimden sonra Milli Birlik Komitesi ile
Temsilciler Mecl is imden oluşan Kurucu Mcclis ' in hazırladığı 157
asıl, 22 geçici m a d d e d e n o l u ş a n T.C. A n a y a s a s ı 9.7.1961'dc
halkoyuna sunularak kabul edildi. I969'la 1974 aras ında yedi kez
değişiklik gördü.
6. Milli Güvenl ik Konseyi ile Danışma M e c l i s i n d e n oluşan
Kurucu Mcclis 'ce hazır lanıp 7.11.1982'dc ha lkoyuna sunulan 2709
no.lu T.C. Anayasası 177 asıl, 16 geçici m a d d e d e n oluşmaktadır .
1987-2007 aras ında 13 kez değişiklik görmüştür .
Anayasa, ulusal yaşam andıdır. Devlet in yapı lanmasını sağlayan
ulusal uzlaşma belgesi, devletle yurttaşların ilişkilerini düzenleyip
hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayan temel yasadır. Anayasalar
iktidar ya da muhalefet parti lerinin, yasama organlar ının değil tüm
ulusun malıdır. Ulusal o n u r u simgeleyen, ulusal h u k u k u n kaynağı
o lan üstün kural lar dizgesidir.
Olabildiğince geniş katılımla yürürlüğe g i rmes inde sayısız yarar
vardır. Şimdi basına sızan ya da sızdırılan değişikliklerden, Türkiye
Cumhur iye t imin kur tu luş ve kuruluş felsefesi, Türkiye'yi Türkiye
yapan T ü r k Devr imi 'n in temelini o luş turan A t a t ü r k ilkeleri, insan
3 5 7
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
hakları ve gerçek d e m o k r a t i k gelişmeler için değil, iktidar par
tisinin amacına uygun değişikliklerin gerçekleşt ir i lmek istenildiği
anlaşı lmaktadır .
H u k u k y ö n ü n d e n "olabihY'lc, " o l a m a z " l a r spnra belirtilecektir.
Kimi m a d d e l e r i n değişikliği ya da tümüyle y e n i d e n anayasa
yaparak "değiş t i rme y e n i l e m e " olsun değişiklik adıyla g ü n d e m e
gelecek ve şimdi yürür lükte olan Anayasa gözeti lerek koşullarına
göre düzenlenecekt i r . Yamalarla değil, yepyeni bir Anayasa özlen-
mektedi r .
Önceki anayasaların o l u ş u m u n a yönelik tart ışmalara o lanak ver
meyen bir anlayış ve dayanışma ile, ulusal aydınlığı, hukuksallığı
daha çok art ı ran, güvenceleri daha sağlıklı bir anayasa k a z a n m a k
hepimize o n u r verir.
Devlet in saygınlığı ulusun yüceliği k o n u s u n d a yeni bir atılım
olmalıdır. Yalnızca siyasal değil, hukuksal bir ufuk değişikliği
olmalı, Ata türk ilkeleri doğru l tusunda hepimizi kucaklamak, tartış
maları sonlandı rmasa da azal tarak yaşamımıza esenlik katmalıdır .
Ayrıntılı ya da kısa olması hazır layanların yetenek ve yeterliliğine
bağlıdır. Özlü a m a gerçekçi ve doyurucu olması gerekir.
Bir d a h a Anayasa özlemi çekmemeliyiz. Hazı r lanan taslakta her
şey yanlış ve sakıncalı olmaz. Olumlulara katılırız.
Ancak, yeni Anayasamız Ata türk ilkeleri çıkarılıp dinsel açıhmlı,
bir tür R e c e p Tayyip ilkelerini yaşama geçirici bir Anayasa o lamaz !
Gözlem, I Eylül 2007
3 5 8
ATATÜRK BAYRAĞI
Anayasa Çalışmaları
11 Eylül 1980 H a r e k â t ı sonras ında oluşturulan Kurucu Mcclis ' in
hazır ladığı , h a l k o y u n a s u n u l a r a k kabul ed i len 1982
A n a y a s a s i n ı n 14. değişikliği üzer inde çalışıldığı bi l inmektedir . İkti
dar Partisi G e n e l B a ş k a n i n m "(Başbakan' ın) isteğiyle başlayan
süreç, par t i ilgililerinin toplantısıyla ikinci aşamayı geçmiştir .
K a m u o y u n a açıklanacak biçime ve içeriğe get ir i ldikten sonra
yönelti len eleştirilerle (belki) milletvekillerinin önerisi d u r u m u n a
d ö n ü ş t ü r ü l ü p T B M M ' n i n g ü n d e m i n e alınacaktır. Değişik etkinlik
lerle, başta bilim adamlar ı kimi ilgililerin açıklamalarıyla çalış
m a l a r ı n d e ğ e r l e n d i r i l m e s i i z l e n m e k t e d i r . Ü n i v e r s i t e l e r a d ı n a
yapılan uyarıcı açıklamalar, öneri ler u m u t verici, ışık t u t u c u bulun
sa da gencide H u k u k Fakülteleriyle yansız h u k u k kuruluşlar ının vc
yargı organlar ının sessiz kalması e leşt ir i lmektedir . Kanımız, yapılır
sa k a m u o y u n a açıklandıktan, h a t t â T B M M ' n e s u n u l d u k t a n sonra
ciddî eleştirilerin yapılacağı bek lenen değer lendi rmeler le eleştiri
ler in o z a m a n u l u s u n bilgisine sunulacağıd ı r . En uygun, en
3 5 9
ı'EKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
gerçekçi, en yararlı o lan yol da budur.
H a z ı r l a n m a s ı s ü r d ü r ü l e n A n a y a s a değiş ik l iğ inden ö n c e 2 1
E k i m ' d e halkoyuna sunulacak 13. Anayasa değişikliğine ilişkin
31.5.2007 günlü, 5678 no.lu " T C . Anayasasının Bazı M a d d e l e r i n d e
Değişiklik Yapılması H a k k ı n d a K a n u n " d a n sonra T B M M ' n d c
yapılan C u m h u r b a ş k a n ı seçiminin doğurduğu karmaşanın çözüm
lenmesi gerekmekted i r . Önceki C u m h u r b a ş k a n i n ı n halkoyuna
götürdüğü 5678 no.lu Yasamın geçici 19. maddesi , Yasa'nın Resmî
G a z c t e ' d c yayımlanmasını izleyen kırkıncı g ü n d e n sonraki ilk
pazar günü birinci oylamanın, ikinci pazar günü de ikinci oyla
m a n ı n yapılarak 11. C u m h u r b a ş k a n i n ı n seçileceğini ö n g ö r m e k l e
dir. 11. C u m h u r b a ş k a n ı n ı T B M M seçtiğine, sanal-yapay, ara, geçi
ci C u m h u r b a ş k a n ı olmayacağına, ancak Anayasamın 106. maddes i
gereğince vekâlet, 102. maddes i gereğince zorunlu u z a t m a olacağı
na göre; iki " 1 1 . C u m h u r b a ş k a n i ' n ı g idermek için yeni bir Anayasa
değişikliğine ilişkin yasa ç ıkarmak g e r e k m e k t e d i r . H a z ı r l a n a n
değişiklik düşünülerek 5678 no.lu yasadan vazgeçilmesi de olasıdır.
Bu yasanın boşlukta ve geçersiz kaldığı düşünülerek yürür lükte
kalması uygun bu lunamaz.
Anayasamın önemli ve tümüyle değişikliklerini yalnızca yasama
organına b ı rakmak doğru değildir. Ulusal yaşam andı, temel uzlaş
ma anlaşması-sözlcşmcsi, devletin kurucu belgesi o l d u ğ u n d a n
Kurucu Meclis taraf ından halkoyuna sunulması gerekir. Anayasa,
yasama organı çoğunluğunun, iktidar ya da anamuhale fe t par
tisinin, siyasal kesimin değil, tüm ulusun malıdır. D e m o k r a t i k kitle
örgüt ler inin, hukuk çevrelerinin, yurttaşların eleştiri ve öneri lerini
almalı, b u n u n için yeterli z a m a n tanımalı, inat laşma ve z ı t laşmadan
kaçınılmalıdır . Etkinl ikler düzenlenmel i , oy verecek yurttaş lar
aydınlat ı lmalı , tar t ı şmalar la en doyurucu m e t i n edini lmcl idir .
Gereks iz ve yanlış "Sivil A n a y a s a " tanımı bırakılmalıdır.
Ayrıca, yürürlükteki Anayasa 'nın değişt irmeye ilişkin kural lar ına
uyularak süreç t a m a m l a n m a l ı d ı r . Bu arada, yine yürürlükteki
Anayasa 'n ın değiştiri lmesi öncr i lcmcz kurallarıyla bu d u r u m u
3 6 0
ATATÜRK BAYRAĞI
ö n g ö r e n kural ına dokunulmamal ıd ı r . Biçim ve içerik değişikliği
halkoyıında kabul görse bile geçerli sayılmaz. Tartışılan Anayasanın
etk inl iğ ini ve saygınlığını s a ğ l a m a k g ü ç t ü r . T ü r k i y e
Cumhur iye t i 'n in Ulusal Kurtuluş Savaşiyla d o ğ u m u n u sağlayan
kurtuluş ve kuruluş felsefesi yadsınarak, ülke gerçekleri gözardı
edi lerek Anayasa 'da bulunması yararlı o lan i lkelerden ö d ü n ver
i lmemel i , lâik c u m h u r i y e t ve A t a t ü r k karş ı t ı s ö z d e bi l im
adamlar ın ın bilimsellikten uzak, yanlı, amaçlı, sakıncalı görüşleri
ciddiye a l ınmamalıdır . Özellikle lâiklik, ulusal egemenlik, Devr im
Yasaları, yargı bağımsızlığı, ün iver s i te özerkl iğ i , mil letveki l i
dokunulmazlığıyla yolluk ve ödenekler i , Milli Güvenl ik Kurulu,
Anayasa değişiklikleri üzer inde duyarlılık ve özen gösteri lmelidir.
Ayr ınt ıda e leşt i r imizi T B M M ' n e s u n u l a n m e t i n ü z e r i n d e
yapacağız. Asla yads ınamaz ve ö d ü n veri lemez ulusal tümlük ve
birlikte Milletvekili ve C u m h u r b a ş k a n ı andı özellikle düzenlen
melidir. Kürtçüler in içtikleri anda aykırı biçimdeki istek ve öneri
leri Anayasa konusundaki tehlikelerin belirtisi olduğu gibi dinci
lerin amaçlar ı da açıktır. Bir devletin iki ulusu o lamaz. Hilâfet ve
sal tanat geri gelemez, Cumhur iye t biçimsel kı l ınamaz. Ve asla
yıkılaınaz, yıktırmayız!
Gözlem. 22 Eylül 2007
361
YEKTA G U N G O R ÖZDEN
Anayasa Karmaşası
D i rengen kimi siyasetçiler yüzünden barış aracı o larak anlaş
mazlıkları giderecek, sorunlara çözümler üre tecek hukuk
a l a n ı n d a gereks iz bir k a r m a ş a y a ş a n m a k t a d ı r . O n b i r i n c i
C u m h u r b a ş k a n ı seçiminden önce, iktidar partisinin istediği kimseyi
sc 'çtiremcmenin verdiği kızgınlık ve kırgınlıkla, T B M M ' d c n ikinci
kez geçirdiği 13. Anayasa değişikliğine ilişkin 31.5.2007 günlü, 5678
no. lu Yasa'yı A n a y a s a m ı n ' 175. m a d d e s i g e r e ğ i n c e 10.
C u m h u r b a ş k a n i n ı n halkoyuna götürmes i kararı Yüksek Seçim
Kurulumca bel ir lenen 21 E k i m 2007 tar ih inde uygulanacaktır .
Halkoylaması yapı lacak.5678 no.lu Yasa 7 m a d d e d e n oluşmak
tadır. Cumhurbaşkanl ığ ı .süresini iki kez beşer yıla ç ıkarmakta,
seçim yöntemini d ü z e n l e m e k t e ve C u m h u r b a ş k a n ı n ı n halk tarafın
dan seçilmesini ö n g ö r m e k t e d i r . Bu temel kural lar yanında 6:
maddeyle getirilen geçici 10. m a d d e "Onbir inc i C u m h u r b a ş k a n ı
seçiminin ilk oylamasının, Yasamın Resmî G a z c t c ' d c yayımlan
masını izleyen kırkıncı g ü n d e n sonraki ilk pazar günü yapılacağını"
362
ATATÜRK BAYRAĞI
bildirmektedir. D a h a açık bir anlat ımla 21 E k i m ' d e halkoylaması-
na sunulan Yasa kabul edilirse, 11. C u m h u r b a ş k a n ı seçimi; yapıla
caktır. Bu Yasa 'dan sonra a m a halkoylamas ından önce, olağan
biçimde 1 1 . C u m h u r b a ş k a n ı yürürlükteki Anayasa kural lar ına göre
T B M M ' n c c 28.8.20()7'dc seçilmiştir. Halkoylamasıy la yeni bir
C u m h u r b a ş k a n ı n ı n seçilmesi gereğiyle seçilmiş o lanın görevinde
bulunması açık bir çelişkidir. Cumhurbaşkanl ığ ı boşalmamışl ır .
Yeni bir C u m h u r b a ş k a n ı seçimini gerekt i ren eylemli bir. d u r u m
yoktur. Ancak Anayasa kabul edilirse yerine getirilmesi zorunlu bir
anayasal buyruk vardır. Onbirinci C u m h u r b a ş k a n ı iki kez seçile
meyeceğine, " sanal cumhurbaşkanı , ara c u m h u r b a ş k a n ı , geçici
cumhurbaşkanı ve yinelenen c u m h u r b a ş k a n ı " o lamayacağına göre;
halkoylaması gereği bir C u m h u r b a ş k a n ı yeni tar t ı şmalar başlata
cak, hukuksal bir karmaşa, olumlu ve o lumsuz görüşler le büsbütün
bulanık bir siyasal o r t a m oluşacaktır.
S ıkmabaş ın serbest bırakı lması h e d e f l e n e r e k sipariş edi len
Anayasa değişikliğine yönelik tart ı şmalar yoğunlaşırken Onbirinci
C u m h u r b a ş k a n ı n ı n halkoylamasından sonra adaylığını koyacağı,
değişt ir i lmesi ö n e r i l c m c z kura l lara yönelik ç a b a l a r nedeniy le
Anayasa değişikliğinin "yok sayılması" gerektiği görüşleri yaygın
laşırken iki "Onbidi rc i C u m h u r b a ş k a n i ' n a ' y o l açacak karışıklığın
giderilmesi gerekmektedi r . Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulması H a k k ı n d a 3376 no.lu Yasa gereğince halkoyuna s u n m a
işlemlerini y ö n e t m e k ve d e n e t l e m e k l e yükümlü Yüksek Seçim
Kurulu 'nun kararı önemlidir . Sanıyoruz kimileri, özellikle iktidar
kesimi d u r u m u n çarpıklığını bile bile Anayasa değişikliğine ilişkin
yeni bir yasa ç ıkararak " O n b i r i n c i " yerine " O n i k i n c i " açıklığını
ge t i rmekten kaçınmakta, sorumluluğu Yüksek Seçim Kurulu na
b ı rakmakta, Kurul 'un halkoylaması yapı lmaması y ö n ü n d e bir karar
vermesi çok kolay o lmamakla birlikte böyle bir karar aldığında
kimi yurttaşlar dâva açmak için hazırlık yapmaktadı r .
Ayrıca, iktidar partisi milletvekillerinin ( H ü k ü m e t ve part i ler
Anayasa değişikliği tasarı vc teklifi g e t i r e m e y e c e k l e r i n d e n )
3 6 3
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
C u m h u r b a ş k a n ı kendi ler inden biri seçildiği için halkoyuna s u n u l a n
yasayı geçersiz kılacak bir teklif hazırlayacakları ya da Anayasa
değişikliğine ilişkin kural lar kabul edi ldikten sonra Onbir inc i
C u m h u r b a ş k a n ı seçimini öngören geçici 19. m a d d e n i n yürür lükten
kaldırılmasını sağlayacak bir girişimde bulunacaklar ı söylenmekte
dir. M a d d e n i n uygulanmaz, .duruma geldiği, geçersiz kaldığı görüş
leri de ileri sürülmektedir . K o n u , tartışmaya elverişlidir. Değişik
görüşler olabilir. Söylenecek çok söz vardır. Ancak demokras in in
zıtlaşma vc inat laşma değil, gerçek bir hukuk düzeni olduğu bilin
ciyle davranılması, Anayasa değişikliği yoluyla s o r u n u n çözümlen
mesi gerekir.
C u m h u r b a ş k a n ı seçimine ilişkin T B M M kararı ne ölçüde geçerli
ise o n d a n sonraki halkoylaması kararı o n u da aşan bir güç taşımak
ta, yeni olması nedeniyle uygulanması zorunluluğu savunulmak
tadır. T B M M ile halkoyımu karşı karşıya get i rmenin hiçbir anlamı
yoktur . C u m h u r b a ş k a n ı s e ç i m i n d e n ö n c e ha lkoyuna s u n u l a n
Yasamın yansıtt ığı yanlışlık düzel t i lmel id i r . Mecl i s ' tc yapı lan
seçimin halkoyuna s u n m a karar ından sonra, o n d a n yeni olduğu da
söylenmektedir . Başbakanın bu konularda hiçbir 'yetkisi yoktur.
Sözleri kendini ve kendi gibi düşünenler i bağlar. Halkoyuna s u n m a
kararı Başbakanın önerisi ya da sözleriyle geçersiz kı l ınamaz.
A n a y a s a değişikliği B a ş b a k a n ı n ya da B a k a n l a r K u r u l u m u n
kararıyla g ü n d e m d e n çıkarı lamaz. T B M M k a r a n gerekir. O da
önceki değişikliği içeren Yasa ile olur.
, Gözlem, 6 Ekim 2007
364
ATATÜRK BAYRAĞI
Yekta Güngör Özdenin
Özgeçmişi
S ivas bağlantılı, yargıç vc ö ğ r e t m e n ağırlıklı bir ailenin çocuğu
olarak 5 Hazi ran 1932'dc Tokat ' ın Niksar ilçesinde doğmuştur .
Babası ö ğ r e t m e n , annesi ev hanımı idi. ilk ve O r t a o k u l u Niksar 'da,
liseyi Samsun, Tokat ve Kayscri 'dc o k u d u k t a n sonra Sivas'ta ta
mamlamış, 1956'da A n k a r a Üniversitesi H u k u k Fakültesi 'ni bitir
miştir. Öğrencil ik yıllarında A n k a r a Üniversitesi Talebe Birliği Yö
netim Kurulu Üyeliği ile Türkiye Milli Talebe Federasyonu Yayın
Komisyonu Başkanlığıma getirilmiş, A n k a r a Üniversitesi Z i raa t
Fakültesi Levazım Şefliği ve Karayolları G e n e l M ü d ü r l ü ğ ü Perso
nel Dai res i 'nde çalışmıştır. 1956 yılında stajyer olarak katıldığı An
kara B a r o s u ' n d a değişik görevlerden sonra 1965-1966'da G e n e l
Sekreterl ik, 1972-1974'dc Başkanlık, b u , a r a d a 13 yıl or taokul
öğrctmcnliğiylc yüksekokul öğret im görevliliği yapmıştır.
Ycdcksııbaylığını 1958-1959'da İ s tanbul Boğazı M ü s t a h k e m
Mcvki-i Komutanl ığ ı M u h a b e r e Bölüğümde yapt ıktan sonra C u m
huriyet S e n a t o s u ' n d a beş g rubun oylarıyla 11 Ocak 1979'da Anaya-
3 6 5
YEKTA G Ü N G Ö R Ö Z D E N
sa M a h k e m e s i asıl üyeliğine seçilinceye kadar avukatlık çalışma
larını bağımsız biçimde sürdürmüştür . C H P m i n Ulus Gazetes i 'n in,
Sosyal D e m o k r a s i Derneğ imin, İnşaat Mühendis ler i O d a s i n ı n ,
A n k a r a Gazeteci ler C e m i y e t i n i n , O D T Ü ' n ü n d e ara lar ında bulun
duğu birçok kuruluşun; İsmet İ n ö n ü , C e m a l Hüsnü Taray, Bülent
Eccvit, Kemal. Kayacan, Salim Başol gibi tanınmış kişilerin ve bir
çok gazetecinin avukatlığını üstlenmiştir . 1960-1961'de Türkiye
Milli Gençl ik Teşkilatı ( T M G T ) İkinci Başkanlığımda bu lunmuş,
Ankara T ü r k Devr im Ocaklar ı kurucuları aras ında yer almış, Tür
kiye Baro lar Birliğimin kuruluş çal ışmalarına katılmış, T ü r k H u
kukçular Birliği Kurucu G e n e l Başkanı o lmuştur . Kuru luşunda
(1953'dc), Gençl ik K o l l a n G e n e l M e r k e z Y ö n e t i m Kurulu Üyesi
olduğu C H P ' d c n , Başhukuk D a n ı ş m a n ı ve Yüksek Danışma Kuru
lu Üyesi iken Anayasa M a h k e m e s i üyeliğine seçilmesi nedeniyle
18.01.1979'da ayrılmıştır.
2 Mart 1988'de Anayasa M a h k e m e s i Başkanvckilliğimc, 8 Mayıs
1991'de Anayasa M a h k e m e s i B a ş k a n h ğ i n a birinci kez, 25 Mayıs
1995'de ikinci kez getirilmiştir. Anayasa gereği 65 yaşını bitirdiği 1
Ocak 1998'dc Anayasa M a h k e m e s i B a ş k a n l ı ğ i n d a n emekli olduk
tan sonra da 8 H a z i r a n 1998'de Atatürkçü D ü ş ü n c e D e r n e ğ i G e n e l
B a ş k a n h ğ i n a , 1 0 Mayıs 2000 'de T ü r k H u k u k K u r u m u
B a ş k a n h ğ i n a seçilmiş, d ö n e m i n i tamamlayınca yeniden görev al
mamıştır . 19 T e m m u z 2002'de getirildiği Cumhuriyetç i D e m o k r a s i
Partisi ( C D P ) G e n e l B a ş k a n h ğ i n ı ve üyeliğini 14.02.2004'tc bıra
karak siyasal part i ler le olan ilişkisini kesmiştir.
Ulus, Barış, Ekspres gazete ler inde köşe yazarlığı yapmış, Cum
huriyet, Milliyet, Akşam, Bugün ve Yeni A d a n a gazeteleriyle Fo
rum, Yankı, N o t e r l e r Birliği, Abece, Yeni Adalet, Devinim, H u k u k
çu, S a n a t Çevresi, Mülkiyeliler Birliği, SSK, İş Bankası, D ü ş ü n , İle
ri, Türksolu, Atatürkçü D ü ş ü n c e dcrgileriyle birçok B a r o dergisin
de d e m e ç ve yazıları, başta Varlık, T ü r k Dili, Çağdaş T ü r k Dili, Ke
malist Ülkü, Antoloji, Söylem, Karşı, Aykırı Sanat, o lmak üzere ki
mi sanat dergi ler inde ve birçok antoloj ide şiirleri yayımlanmıştır.
366
ATATÜRK BAYRAĞI
1947'de Sivas - Ü l k e Gazetes i taşra muhabir l iğ inden sonraki yular
da Devr im Gençliği ve Devrimci dergileri başta kimi yayın organ
lar ında sekreterl ik, yazı kurulu üyeliği, sorumlu m ü d ü r l ü k l e r d e bu
lunmuş, 1970'lerde Vatan Gazetes i 'n i m a h k e m e kararıyla "güveni
lir kişi" seçilerek bir yıl yönetmişt ir .
1991-1995 yılları aras ında Pos-Tcl, Milli Prodüktiv i te, Türkiye
Yazarlar Sendikası (TYS), D e m o k r a s i Kuşağı, Eğit im Dünyası, <
Amfora, Arena, P a r l a m e n t o d a n , İz, P a n o r a m a , Fırt ına, H u k u k ç u ,
Yeni Günaydın, Z a m a n , Türkiye, O r t a D o ğ u , Tasvir, Yeni Yüzyıl
gazeteleriyle R e s s a m Bedri Baykam'ın İç M a n z a r a l a r ı adlı sergi
b r o ş ü r ü n d e kendisiyle yapılan röporta j lar yayımlanmıştır . 1993-
1996 yıllarında yerli ve yabancı R a d y o vc TV istasyonlarında yine
lenen röportaj ları yer almıştır.
T ü r k H u k u k ç u l a r Birliği, T ü r k H u k u k K u r u m u , Anadolu Kulü
bü, Atatürkçü D ü ş ü n c e , A n k a r a Diyabet, Dil, A . Ü . Mezunlar ı , G a
latasaray Kulübü, Büyük Kulüp, T ü r k Kanser Araş t ı rma ve Savaş
K u r u m u , T ü r k İdareci ler ile A n k a r a Filaleti dernekler in in; Acil
Yardım Trafik, Atatürkçü D ü ş ü n c e vc T ü r k Gençl iğ ine H i z m e t
vakıflarının üyesidir.
Ünivers i te lerde, Barolarda, hukuk vc eğitim k u r u m l a r ı n d a , ileri
ci d e r n e k l e r d e çağrılar üzer ine yönetici vc k o n u ş m a c ı olarak bilim
sel toplant ı lara katı l ıp konferanslar vererek ya da açış k o n u ş m a l a r ı ,
yaparak T ü r k Devrimi, Atatürk İlkeleri, Lâiklik, İnsan H a k l a n ,
D e m o k r a s i , H u k u k Devleti, Yargı Bağımsızlığı, Yargıç Güvencesi ,
Anayasa Yargısı, Anayasa, Avukatlık, Barış, Dost luk vc özellikle
H u k u k konular ında açıklamalar yapmakta, çaba larda bulunmak
tadır. Emekl i o lduktan sonra iki yıl H a c e t t e p e Üniversitesi İktisadi
vc İdari Bilimler Fakültesi K a m u Yönet imi B ö l ü m ü n d e yüksek li
sans vc d o k t o r a öğrenci ler ine, "Anayasa Sorunlar ı ve Siyasal Sis
t e m l e r " dersi vermiştir. On yıldır A n k a r a Üniversitesi Gel i ş t i rme
Vakfı Özel İ lköğret im ve Lise Y ö n e t i m K u r u l u m d a üyedir. Son
d ö r t yıldır Ufuk Ü n i v e r s i t e s i n i n H u k u k Fakül tes i 'ndc Anayasa
Yargısı dersi vermektedir .
367
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
A n k a r a ' d a iki caddeye M a h m u t Esat Bozkurt ile İ m r a n Ö k t e m
adlarının verilmesini sağlamıştır. Ekim 20GTde B a t ı k c n t ' d c Yekta
G ü n g ö r Ö z d e n Parkı Yenimahalle Belediyes ince açılmıştır. Çor
lu'da, T u r h a l - U l u t c p c ' d c birer caddeye, Ayvalık-Küçükköy'de bir
sokağa adı verilmiştir. Güftesi Ö z d e n ' i n olan 10 şarkı, 2 marş , 1
senfoni vardır.
G ö z l e m (İzmir), M ü c a d e l e (Aydın), Sorgun Postası (Sorgun-
Yozgat), Ereğli (Konya Ercğlisi), T Ü R K S O L U (İstanbul), Devr im
( Ç o r l u ) , Tokat ( İ s t a n b u l ) , Sözcü ( İ s t a n b u l ) , Tokat (Tokat) ,
Sarrzcybck ( İ s k e n d e r u n ) , Ulusalses (İs tanbul) gazeteleriyle İleri
(İstanbul), Maya (İs tanbul), Çağın Polisi (Ankara) , Tay ( K a r a b ü k ) ,
Terazi ( A n k a r a ) dergi ler inde de yazıları yayımlanmaktadır .
4 Kasım 1953'te Ata türk 'ün geçici kabr inden (Etnografya M ü z e
si) çıkarılışında bu lunmuş, b u r a d a 4 Kasını 1953'te Gençl ik N ö b c -
ti'ni yönetmiş, 10 Kasını 1953'te Anıt-Kabir 'c taş ınma sırasında
kortejin yöneticilerinin biri olduğu gibi A t a t ü r k ' ü n g ö m ü l ü ş ü n d e
hazır bu lunan on sivilden, yaşamda kalan tek kişidir. Yıldırım Be
yazıt Akmı 'ndaki Atatürk I lcykcli 'nin 29.10.1953 günü açılış töre
nini yönetmiş, Millî Birlik Komites i 'nin kabul ettiği ve ilk kez 10
Kasım 1960'ta Anıt-Kabir 'dc sonra 2004 dışında her yıl 19 Mayıs
törenler inde 19 Mayıs S t a d y u m u n d a ö ğ r e t m e n l e r korosunca oku
n a n Gençlik Andı 'n ı yazmıştır. Avukatlık Yasas indaki Avukatlık
Andı ve KKTC'nin Bağımsızlık A n d i n ı n da yazarıdır. Şimdi lerde
anılarını yazmaya çalışmaktadır.
Büyükbabası yargıç o larak 1925'tc vefat etmiştir. Büyükdcdesi
Niksar Rcdd-i İ lhak.Cemiyeti Başkanı, İstiklâl Madalyası sahibi ve
önceki Belediye Başkanlar ından Hacı M a h i r Turhan'dır . Eşi emek
li öğretmendir . Bir psikolog kızı, bir u z m a n hek im oğlu ve bu iki ço
c u ğ u n d a n biri üniversite son, ö b ü r ü i lköğretim son sınıfta iki erkek
t o r u n u vardır.
3 6 8
ATATÜRK BAYRAĞI
Yekta Güngör Özden'in aldığı ödüller
1. Gümüş Madalya (Hür Macarlar, 1963)
2. Cumhuriyetin 60. Yılında 10 Türk Hukukçusundan Biri (Balıkesir
Barosu, 1984)
3. Türk Dili Onur Ödülü (Dil Derneği, 1988)
4. Yılın Hukukçusu (Eskişehir Barosu, 1991)
5. Yılın Hukukçusu-Muammcr Yaşar Bostancı Ödülü (Yargı ve Gü
venlik Muhabirleri Derneği, 1992)
6. Yılın Atatürkçüsü (İzmir Büyükşchir Belediyesi, 6 Mayıs 1992)
7. Onursal Felsefe Doktorası (ODTÜ Senatosu, 1992)
8. Uluslararası Mcdel Of Merit Şeref Madalyası (İstanbul Kartal Li-
ons, 1993)
9. Uluslararası Mervin Jones Ödülü (İstanbul - Topağaeı Lions, 1994)
10. Lâik Cumhuriyct 'c ve Atatürk'e Bağlılık Ödülü (Urlu Ziraat
Odası, 1994)
11. Atatürkçülük Takdiri (Ankara İş Kadınları Derneği, 1994)
12. Atatürk Ödülü (Atatürkçü Düşünce Derneği Amasya Şubesi,
1994)
13. Uluslararası Rotary Paul Haris Dostluk Madalyası ve Rozeti (An
kara Rotary Kulüpleri, 1995)
14. Yılın Lâiklik Ödülü (Türkiye Ziraatçılar Derneği, 1996)
15. Atatürk Ödülü (Atatürkçü Düşünce Derneği, 1996)
16. Yılın Adamları Ödülü (Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı, 1997)
17. Onursal Doktora (Mimar Sinan Üniversitesi, 4 Nisan 1997)
18. Ayın Yıldız İsmi (Gönül Dostu Gazeteciler Topluluğu, Nisan
1997)
19. "Türkiye Cumhuriyeti ' ni vareden temel değerleri savunmada
gösterdiği kararlılıktan dolayı" (Kuva-yı Medya Dergisi, 12 Nisan
1997)
20. Atatürkçülük, Lâiklik, Hukuk Ödülü (Türkiye Ziraatçılar Der., 8
Haziran 1997)
21. Onursal Doktora (Ankara Üniversitesi, 2 Ekim 1997)
22. Onur Ödülü (Atatürk Vakfı, 17 Ocak 1998)
23. O n u r Plaketi (Türk Hukukçu Kadınlar Derneği, 3 Mart 1998)
24. Onur Ödülü (Sanat Kurumu, 24 Mart 1998)
3 6 9
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
25. Dayanışma Ödülü (Türkiye Ziraatçdar Derneği, 2 Eylül 1998)
26. Onursal Doktora (Eskişehir Anadolu Üniversitesi, 28 Eylül 1998)
27. Onursal Doktora (İstanbul Üniversitesi, 5 Ekim 1998)
28. Ankara Evrensel Değerler Kozası Cumhuriyet'in 75. Yıl Ödülü
(Evrensel Kardeşlik ve Bilgelik Derneği, 11 Ekim 1998)
29. Çağdaş Eğitim Ödülü (Çağdaş Eğitim Vakfı, 27 Ekim 1998)
30. Onur Plaketi (Türkiye Ormancılar Derneği, 30 Ekim 1998)
31. 75.Yıl Cumhuriyet Ödülü (İstanbul Üniversitesi, 31 Ekim 1998)
32. Yılın Hukuk Adamı (Ankara Genç İşadamları Derneği, 9 Kasım
1998)
33. Onursal Doktora (Hacettepe Üniversitesi, 10 Kasım 1998)
34. Onursal Doktora (Kıbrıs, Girne Amerikan Üniversitesi, 29 Mayıs
1999)
35. Bilal Köyden Basın Ödülü (Ordu Sanat Bülteni, 19 Mayıs 1999)
370
ATATÜRK BAYRAĞI
Yekta Güngör Özden'in Yayımlanmış Yapıtları ve Katkıda Bulunduğu Yapıtlar-Yayımlar
1. Dilek (Şiirleri, 1953)
2. Başvereıı Bir İnkılapçı (Fatih Rıfkı Atay'dan derleme, T M T F Yay., 1953)
3. Üniversite Dünyası (Dergi, Turgut Erdem, Zeki Dölen, Yavuz Kadıoğlu
ile birlikte, 1953)
4. İnkılâp Gençliği - Devrim Gençliği (Dergi, TMTF, Sekreter, Sorumlu Müdürü, 1952-1954)
5. Taş Ayna (Şiirler, 1960)
6. Yönlendirme ve Yönetim Denetimi (Sağlık İdaresi Yüksekokulu ders
notları, 1966)
7. Ankara Barosu Dergisi (Yazı Kurulu Üyeliği ve sahiplik)
8. Hukuk Rehberi (1967-1987, 7. Baskı)
9. TC Anayasası (1971)
10. Yargı Sorunları (Ankara Barosu adına rapor, 1973)
11. Hukukta Dil (Türk Dil Kurumunda Konferans, 1974)
12. Devrimci (Atatürkçü dergi, Sami N. Özerdim ve Rahmi Mağat ile birlikte)
13. Atatürk ve Cumhuriyet (Ankara Barosu Dergisi özel sayı, 1974)
14. Türkiye Hukuk Delgisi (4 Kitap, 1975-1976)
15. Atatürk için Şiirler (Kendi Şiirleri, Spor Toto Kültür Hizmetleri, 1981)
16. Bir Gün Belki- (Şiirler, 1981)
17. Anayasa Yargısı (Derleme, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1986-1995)
18. Atatürk ve Hukuk (Derleme, Anayasa Mahkemesi Yayını, 1982)
19. TC Anayasası, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yasası ve İçtüzüğü (Ortak Kitap, Anayasa Mahkemesi Yayını, 1987, 2. Baskı 1997)
20. Çağrı Barışa, Özgürlüğe, Mutluluğa (Şiirleri, 1991)
21. Yüreğim Güneş (Şiirler, 1991)
22. Hukukun Üstünlüğüne Saygı (Bilgi Yayınları, 1990,2. Baskı 1996)
23. Her Zaman Atatürk (Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1994),
24. TC Anayasası (Seçkin Yayınları 1994, 2007)
25. Tançiçeği (Önceki Şiir Kitaplarından Seçki, FE Yayınları 1994, Opus Yayınları, Bilgi Yayınları 4. Baskı, 1998)
371
YEKTA G Ü N G Ö R ÖZDEN
26. İnsan Haklan, Lâiklik, Demokrasi Yolunda (Bilgi Yayınlan, 1994, 2. Baskı 1996)
27. Her Zaman Atatürk'le, (Anayasa Mahkemesi Yayınlan, 1995)
28. Atatürk Sizsiniz (Bilgi Yayınlan, 1995, 2. Baskı 1996, 3. Baskı 1997, 4.
Baskı 1999)
29. Atatürk Türkiye'dir (Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1997)
30. Atatürk' ün Devrini Koşusu Günlüğü (Bilgi Yayınları, 1996)
31. Türkiye Atatürk'tür, Atatürk Türkiye'dir (Gazeteciler Cem. Yay., 1997)
32. Atatürk Ölümsüzdür (Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1997)
33. İnsan Haklan ve Temel Özgürlüklerine İlişkin Uluslararası Sözleşmeler ve Bu Sözleşmelere Yer Veren Anayasa Mahkemesi Kararlan (H. Bülent Scrim'lc ortak yapıt, Anayasa Mahkemesi Yayınlan, 1997)
34. Atatürk Şiirleri (Seçki, Opus Yayınları, 2. Baskı 1998)
35. Nereden Baksa Güzel, Nereden Baksan Güzel (Atatürk Şiirleri, Bilgi Yay. 2. Baskı 1998, 3. Baskı 1999)
36. Özlü Sözler, Sözde Sözler (Cem Ofset, İstanbul, 3. Baskı 2000)
37. Aşkımız Şiirimiz (Seçki, Bilgi Yayınları, 1999)
38. 'Türkiye Atatürk'tür, Atatürk Türkiye'dir (Cem Ofset, İstanbul. 2001)
39. Hukuk ve Demokrasi Savaşımı (Bilgi Yayınları, 2001.)
40. Cumhuriyetçi Demokrasi (Bilgi Yayınları, 2001)
41. Kendine Tutsak Yürek (Şiirler. Bilgi Yayınları 2001)
42. Siyasal Bildiriler (CDP Yayınları. 2003)
43. Atatürk ve Atatürkçülük (İleri Yayınları, 15. Baskı. 2003)
44. Lâiklik için (İleri Yayınları, 3. Baskı, 2004)
45. Kuva-yı Milliye Ateşi (İleri Yayınları. 6. Baskı, 2004)
46. Şiirlerle Atatürk (İleri Yayınları, 6. Baskı, 2005)
47. Özgün Sözler (İleri Yayınları. 4. Baskı, 2005)
48. Atatürk Güneşi (İleri Yayınları, .15. Baskı. 2005)
49. Hukuk Rehberi (Seçkin Yayınları, 9. Baskı. 2006)
50. Andımız Atatürk (İleri Yayınları, 9. Baskı, 2006)
51. Atatürk Bayrağı (İleri Yayınları, 2007)
3 7 2
I I l B l t l l İ I I 1 I p l î İ i S
• n H i l 1 « 3 ^ B • n H i l 1 « 3 ^ B </
ıleılııaplatı te.
14 baskı, 368 sayfa, 15 YTL 6 baskı, 484 sayfa, 15 YTL
mmm
3 baskı, 704 sayfa, 25 YTL 4 baskı, 128 sayfa, 5 YTL
Sabahat t in Ali. Aşık Veysel. Behçet K e m a l Çağlar, Faruk Nafiz Ç a m l ı b c l ,
Fazıl H ü s n ü Dağlarca , Ziya G ö k a l p , Atti lâ İ lhan, C e y h u n A t u f K a n s u ,
H a s a n H ü s e y i n K o r k m a z g i l , C a h i t Külcb i , Behçet Necat ig i l ,
Ü m i t Yaşar O ğ u z c a n , O r h a n Seyfi O r h o n , Yusuf Ziya O r t a ç , Yekta G ü n g ö r
Ö z d e n , N â z ı m Flikmet R a n , Cahi t Sıtkı Tarancı , M e h m e t E m i n Yurdakul. . .
143 şa i rden 2 2 8 şiir...
Yekta G ü n g ö r Ö z d e n ' i n titiz d e r l e m e s i y l e en geniş ve
en yeni Atatürk şiirleri seçkisi. . . .
6 baskı, 448 sayfa, 15 YTL
Yekta G ü n g ö r Ö z d e n ' i n m e r a k l a b e k l e n e n b u y e n i k i t a b ı n d a
T ü r k i y e ' n i n v e d ü n y a n ı n son iki y ı lda ge ldiğ i d u r u m u v e A K P ikt idar ın ın
icraat lar ını değer lendi r iyor .
Ö z d e n ' e g ö r e , T ü r k i y e ' n i n g idişat ı A K P iktidarı a l t ı n d a iyi deği ldir .
" Y ı k ı m v e y o k o l m a " n ı n eş iğ indedir . Tek k u r t u l u ş y o l u m u z ise
A t a t ü r k i lkelerine tekrar s ıms ık ı s a r ı l m a k v e A t a t ü r k ' ü n ideal ler i d o ğ r u l t u s u n d a
m ü c a d e l e etmektir . B u m ü c a d e l e d e , Ö z d e n ' e g ö r e " A n d ı m ı z A t a t ü r k " o lmal ıdır .
9 baskı, 272 sayfa, 10 YTL
Ü l k e m i z d e A t a t ü r k ç ü v e A t a t ü r k ç ü l ü k d e n i l d i ğ i n d e ilk akla g e l e n i s im
k u ş k u s u z Yekta G ü n g ö r Ö z d e n ' d i r . Bu, s a d e c e A t a t ü r k ç ü l e r i n deği l a y n ı z a m a n
d a A t a t ü r k d ü ş m a n l a r ı n ı n d a o r t a k fikridir. T ü r k i y e ' d e A t a t ü r k ç ü l ü k ü z e r i n e bir
p a n e l d ü z e n l e n e c e ğ i n d e d e , b i r a n m a t o p l a n t ı s ı d ü z e n l e n e c e ğ i n d e de,
A t a t ü r k ç ü bir derg i ç ı k a c a ğ ı n d a d a , A t a t ü r k ç ü bir d e r n e k y a d a p a r t i k u r u l a
c a ğ ı n d a d a göz ler h e m e n Yekta Bey'e çevrilir.
B u k i t a b ı m ı z d a Yekta G ü n g ö r Ö z d e n ' i n 1 9 6 9 ' d a n b u y a n a A t a t ü r k v e
A t a t ü r k ç ü l ü k ü z e r i n e y a y ı n l a n a n y a z ı l a r ı n ı d e r l e d i k .
15 baskı, 504 sayfa, 15 YTL
w w w . c i z g i l i f o r u m . c o m e n g i n e l