yemek kültürünün sürdürülebilirliğini kadınların ... · yemek kültürü ve bu...
TRANSCRIPT
731
Yemek Kültürünün Sürdürülebilirliğini Kadınların Demografik Özellikleri Etkiliyor
Mu? (Does the Demographic Characteristics of Women Effect the Sustainability of Food
Culture?)
* Çetin AKKUŞ a
a Kastamonu University, Faculty of Tourism, Department of Gastronomy and Culinary Arts, Kastamonu/Turkey
Makale Geçmişi
Gönderim
Tarihi:31.01.2019
Kabul Tarihi:17.04.2019
Anahtar Kelimeler
Yemek kültürü
Sürdürülebilirlik
Yerel kadınlar
Kastamonu
Öz
Yemek kültürünün gelişmesine etki eden en önemli faktörler yaşanılan çağ, coğrafi bölge,
kullanılan malzemeler vb. olsa da bu yemeklerin tarih boyunca devamlılığını sağlayan en
önemli etken kadın olmuştur. Kadının aile hayatındaki yeri, daha çok ev içi işler ile
özdeşleşmiş ve yemek kültürünün toplumun en küçük yapı taşında korunmasını sağlayan
kadın olmuştur. Ancak günümüz dünyasında kadının ev içindeki rolü devam etmesine
rağmen, gelenek haline gelmiş yemeklerin unutularak azaldığı gözlenmektedir. Kadının
çalışma hayatına atılmasıyla ilişkili olduğu düşünülen bu durumun farklı demografik
özellikler ile de bağlantılı olabileceği öngörülmektedir. Bu araştırmada, Kastamonulu
kadınların zorluk derecelerine göre sınıflandırılmış yöresel yemekleri ne ölçüde duyduğu,
bildiği ve yaptığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte kadınların bildiği ya da
yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile demografik özellikleri arasında anlamlı
farklılıklar olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda, kadınların
yemek yapma devamlılıklarında yemeklerin zorluk seviyelerinin etkili olmadığı tespit
edilmiş ve kadınların demografik özellikleri ile yöresel yemekleri yapma durumları arasında
anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir.
Keywords Abstract
Food culture
Sustainability
Local women
Kastamonu
Makalenin Türü
Araştırma Makalesi
The most important factors affecting the development of food culture are the era, geographical region,
materials used. Although the most important factor in the continuation of these meals throughout the
history of women has been. The place of women in family life is mostly identified with domestic
works and it is the woman who ensures that the culture of food is preserved in the smallest building
of society. However, although the role of women in the home continues in today's world, it has been
observed that the traditional food has been lost. This situation, which is thought to be related to the
expulsion of women, is also thought to be related to different demographic characteristics. In this
study, the extent to which local women living in Kastamonu have been informed according to their
degree of difficulty, they know, know and do it. However, it is aimed to determine whether there are
any significant differences between the difficulty levels and demographic characteristics of local
foods that women know or do. At the end of the research, As a result of the research, it was determined
that the difficulty levels of the meals were not effective in the continuity of cooking of women and
significant differences were found between the demographic characteristics of women and their local
food production.
* Sorumlu Yazar.
E-posta: [email protected] (Ç. Akkuş)
Makale Künyesi: Akkuş, Ç. (2019). Yemek Kültürünün Sürdürülebilirliğini Kadınların Demografik Özellikleri Etkiliyor Mu?. Journal of Tourism and
Gastronomy Studies, 7 (2), 731-750.
DOI: 10.21325/jotags.2019.389
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
732
GİRİŞ
Fizyolojik ihtiyaçlar arasında yer alan beslenme, insan hayatının ve neslinin devamlılığı için elzemdir. Nesiller
boyu tüm toplumlar kendilerine özgü bir yemek kültürüne sahip olmuşlardır. Bu kültürün farklılaşmasının en önemli
nedeni yaşanılan çağ ile coğrafi ve ekonomik yapı olarak görülmektedir. Ancak pişirme teknikleri ve araçları,
saklama yöntemleri ve kullanılan malzemeler gibi birçok unsur da yemek kültürünü etkilemiştir. Özellikle
sanayileşmenin artmasıyla birlikte yemek kültürü hızla değişmeye başlamıştır. İnsanların çalışma ortamında çok fazla
zaman geçirmesi, özellikle kadınların da iş hayatına dâhil olmasıyla kolay ve pratik yiyeceklere olan talep artmıştır.
Fazla vakit harcamadan dakikalar içinde hazırlanabilen konserve gıdaların her geçen gün daha fazla çeşidi üretilmiş
ve bu gıdalar günlük hayatta sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum yapılması zahmet ve zaman gerektiren
geleneksel tariflerin giderek daha az yapılmasına, hatta büyük şehirlerde hiç yapılmamasına ve sonuç itibariyle ev
yemeklerinin arka planda kalmasına neden olmuştur. Bu durumun nedenlerinin başında kadınların iş hayatına adapte
olmasının yanı sıra, restoranların insan hayatına girmesi, popüler kültürün bir dayatması olan fast food yiyeceklerin
özellikle gençler tarafından daha modern olarak algılanması ve tercih edilmesi, bazı kesimlerin mutfaklarda önemli
yeri olan hayvansal ürünlerin sağlıksız olduğunu düşünmesi ve bu kaygıyla tüketmemesi gelmektedir. Tüm bunların
ötesinde artık evden çıkmadan da dışarıdan temin edilen yemeği tüketilebilecek bir ortam yaratılarak internet
üzerinden yemek siparişi verebilme olanağının artması tencere yemeklerine olan ilginin iyice azalmasına neden
olmuştur.
Hazır gıdaların birçok çeşidi bulunsa da besin değeri ve sağlık açısından ev yemeklerinin yerini tutması olası
değildir. Bu sebeple özellikle Kastamonu gibi yöre halkından kadınların iş hayatına büyük şehirlerde olduğu kadar
yoğun katılımının olmadığı bölgelerde yöresel yemeklerin unutulmaması oldukça önemlidir. Aksi takdirde elde kalan
kültürel miras öğeleri birçok yörede olduğu gibi burada da unutulup gidecektir. Ancak daha önce bahsedildiği gibi
kadınların sadece iş hayatına girmeleri sebebi ile geleneksel yemek kültürü değişmemiştir. Bu çalışmada
Kastamonulu olup hem çalışan hem de çalışmayan kadınların geleneksel yemekleri ne ölçüde bildikleri ve yaptıkları
irdelenmeye, kadınların yöresel yemekleri yapma ve bilme durumlarının demografik özelliklerine göre herhangi bir
farklılık gösterip göstermediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Literatür Taraması
Yemek kültürü ve bu kültürün sürdürülebilirliği ile kadınların buna katkısına yönelik daha önce herhangi bir
araştırma yapılıp yapılmadığını tespit edebilmek amacıyla literatür taranmıştır. Yerli yazında özellikle kadınlar
özelinde yapılmış herhangi bir araştırmaya rastlanmamış ancak yemek kültürünün sürdürülebilirliğine değinen çokça
araştırma tespit edilmiştir.
Karaca, Yıldırım ve Çakıcı (2014) çalışmalarında yemek kültürünün sürdürülebilirliği kapsamında Girit yemek
kültürünü derinlemesine incelemişlerdir. Girit yemek kültürünün genel özellikleri, kullanılan malzemeler ve pişirme
tekniklerinden bahsedilerek, Girit mutfağına dair yemekler derlenen ikincil veriler aracılığıyla sunulmuştur. Kaşlı,
Cankül, Köz ve Ekici (2015) ise Eskişehir mutfak kültürünün sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla gastronomik
miras niteliği taşıyan yöresel lezzetleri saha araştırması yoluyla ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. 150 köyde yaklaşık
500 kişiye ulaşarak açık uçlu görüşmeler gerçekleştirilmiş ve elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
733
Araştırma sonucunda bamya, düğün, arabaşı çorbalarının, kelem dolması, kuzu sorpa gibi yemekler ile pomak
baklavası ve met helvası gibi tatlıların köylerde hala yapıldığı tespit edilmiştir. Ancak bununla birlikte Eskişehir’in
çok daha zengin olan gastronomik mirasına ilişkin birçok ürünün unutulduğu anlaşılmıştır.
Yönet Eren ve Ceyhun Sezgin (2017) gastronomi turizmi açısından Mersin yöresi mutfak kültürünün
sürdürülebilirliğini ele aldıkları çalışmada, Mersin mutfak kültürünü inceleyerek yöreye ait cezerye, kerebiç, tantuni,
batırık, içli köfte ve sıkma gibi yöresel lezzetlere ilişkin bilgiler sunmuşlardır. Aynı yıl yaptıkları bir diğer çalışmada
ise gastronomi turizminin sürdürülebilirliği açısından Gümüşhane’nin yöresel ürünlerinden olan pestil ve kömeyi ele
almışlardır. Çalışmada pestil ve kömeye ilişkin detaylı bilgi verilerek, bu yiyeceklerin gastronomi turizmi açısından
önemi kavramsal olarak ele alınmıştır (Ceyhun Sezgin ve Yönet Eren, 2017).
Babat, Gökçe ve Varışlı (2017) Hatay mutfak kültürünün sürdürülebilirliğinde, yöresel yiyecek üreticilerinin
rolünü incelemiştir. Üreticilerin yöresel yiyeceklerin üretiminden satışına kadar geçen süreçte ürünün özünü
koruyarak devamlılığını sağlamaya ne denli özen gösterdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda
Hatay mutfak kültürünün devamlılığı için tarımdan mevzuata kadar birçok bileşenin güçlendirilmesi gerektiği, aksi
takdirde mutfak kültürüne dair pek çok değerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu tespit edilmiştir. Benzer
şekilde Coşkun, Künç, Çelik ve Acar (2017) da Siirt mutfak kültürünün önemli bir değeri olan büryan kebabının
sürdürülebilirliği konusundaki üretici görüşlerini değerlendirmiştir. Araştırmada Siirt mutfak kültürüne ve büryan
kebabına dair çeşitli bilgiler derlenmiş ve Siirt'te yer alan Büryan salonu işletmecileri ve ustalar ile görüşülmüştür.
Araştırma sonucunda büryanın sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için kullanılan hayvanın yaylak olması, doğru
besicilik tekniklerinin kullanılması, kuyunun içi ve çevresine dikkat edilmesi ve büryan ustası yetiştirilmesi gerektiği
tespit edilmiştir.
Akdemir ve Selçuk (2017) mutfak kültürünün sürdürülebilirliği açısından yöresel yiyeceklerin menülerde yer
alma düzeylerine değinmiştir. Araştırmada Taraklı’da bulunan yiyecek içecek işletmelerinin menüleri içerik analizi
aracılığı ile incelenmiştir. Sonuç olarak, bölgedeki yiyecek içecek işletmelerinin menülerinde o yörenin geleneksel
yiyeceklerine yer verdiği ve özellikle keşkeğin ön planda olduğu tespit edilmiştir. Ayyıldız ve Kargıglıoğlu (2018)
da Safranbolu tarihi konak işletmelerinde sunulan yöresel yemeklerin neler olduğunu tespit edebilmek amacıyla
betimsel analizden yararlanmıştır. Araştırma sonucunda konaklarda en çok peruhi, yöresel erişte, oturak fasulye
yemeği, etli yaprak dolması, Safranbolu bükmesi, güveç, ev baklavası ve zerde yöresel yemeklerinin sunulduğu tespit
edilmiştir. Ayrıca konaklarda yemek yapımında kullanılan gıda maddelerinin yerli pazarlardan temin edildiği
belirtilmiştir.
Yemek kültürünün sürdürülebilirliğinin sağlanmasında en önemli etken yöre halkının bu konuda bilinçlenerek,
yöresel lezzetlerine sahip çıkmasıdır. Özellikle ev kadınlarının bu yöresel yemeklerin unutulmaması üzerinde önemli
bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Ayaz ve Güllü (2018)’nün yaptığı araştırmada, yerel halkın yöresel yemekler
konusunda bilinçlendirilmesine dayalı bir Avrupa Birliği projesi çıktıları değerlendirilmiştir. Projede, Tokat’ın Zile
ilçesindeki yöresel yemeklerin sürdürülebilirliği ve somut kültürel miras öğelerine dönüştürülmesi amaçlanmıştır.
Bu amaca binaen herhangi bir işte çalışmayan 25 ev kadınına yöresel mutfak eğitimi verilmiştir. Bu sayede ilçedeki
turizm işletmelerinin ihtiyaç duyacağı kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması hedeflenmiştir.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
734
Türkçe yazında yemek kültürünün sürdürülebilirliğine dayalı araştırmaların daha çok yöresel yiyeceklere ve
bunların yapılışına ilişkin detaylı kavramsal bilgilerin derlenmesi ya da yerel halkla yapılan görüşmeler yoluyla
ortaya konduğu tespit edilmiştir. Bazı araştırmalarda ise yöresel yiyecek üreten ve sunan işletmelerin, mutfak
kültürünün sürdürülebilirliğine katkı sağlama açısından bu tariflerin aslına ne kadar uyduğu ya da menülerinde bu
yemeklere ne kadar yer verdiği araştırılmıştır. Ancak özellikle kadınların yemek kültürünün devamlılığını sağlayan
bir unsur olarak değerlendirildiği herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Yalnızca Ayaz ve Güllü (2018) bir AB
projesi kapsamında ev kadınlarının istihdamına yönelik verilen yöresel mutfak eğitimlerinden bahsetmiştir. Bu
projenin yöresel yemeklerin sürdürülebilirliğini sağlamada oldukça önemli bir adım olduğu bir gerçek olmakla
birlikte, kadınların bu kültürün sürdürülmesi açısından nasıl bir katkılarının olduğu tartışılmamaktadır. Ancak
yabancı yazında yemek kültürüne dair araştırmaların çoğunun kadınlar, özellikle göçmen kadınlar üzerine olduğu
tespit edilmiştir.
Beoku-Betts (1995) yemek kültürünün oluşumunda ve devamlılığında kadınların rolünü ele almıştır. Araştırmanın
kapsamını Georgia ve Güney Carolina Denizi Adaları’ndaki Gullah kadınları oluşturmuştur. Jonsson, Wallin,
Hallberg ve Gustafsson (2002) İsveç'te yaşayan Bosna-Hersekli mültecilerin savaş öncesi Bosna’daki yiyecek
tercihleri ve yemek kültürlerini tanımlamayı amaçlamıştır. Burns (2004) Avustralya’da mülteci olarak yaşayan
Somalili kadınların beslenme alışkanlıklarının göç sebebiyle değişip değişmediğini incelemiştir. Mellin-Olsen ve
Wandel (2005) de Oslo’da yaşayan Pakistanlı göçmen kadınların beslenme alışkanlıklarında ne gibi değişimler
olduğunu tespit etmeye çalışmıştır. Benzer şekilde Garnweidner, Terragni, Pettersen ve Mosdøl (2012) Afrika ve
Asya'dan gelen kadın göçmenlerin ev sahibi ülkenin yemek kültürünü nasıl algıladıklarını, korunmasının önemli
olduğunu düşündükleri orijinal yemek kültürlerinin özelliklerini belirlemeyi ve bunları nasıl koruyacaklarına dair
birtakım açıklamalar getirmeyi amaçlamıştır.
Vallianatos ve Raine (2008) küçük bir Kanada kentinde yaşayan Arap ve Güney Asyalı göçmen kadınlarla
yaptıkları odak grup görüşmeleri sonucunda kadınların hem kendilerinin hem de ailelerinin yiyecek seçimini ve
beslenme alışkanlıklarını belirlediği tespit edilmiştir. Vue, Wolf ve Goto (2011) 5 yaşın altında en az bir çocuğu olan
Hmong1 kadınlarının yemek kültürleri, beslenme alışkanlıkları ve sağlık ile ilgili bakış açılarını değerlendirmeyi
amaçlamıştır. D’Sylva ve Beagan (2011) Toronto, Kanada'daki Goan2 kadınları için yemek ve yemek yapmanın
anlamını ve gıdaların açıkça cinsiyetlendirilmiş etnik kimlikler yaratma ve sürdürmedeki rolünü incelemişlerdir.
Kastamonu Yemek Kültürü
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460 yılında Osmanlı topraklarına katılan Kastamonu’da, Hititler, Frigler,
Lidyalılar, Persler ve Gaska Türkleri olmak üzere birçok farklı medeniyet yaşamıştır. Karadeniz Bölgesi’nin Batı
Karadeniz Bölümü’nde yer alan ilin komşuları Sinop, Çorum, Çankırı, Karabük ve Bartın illeri olup, toplam 20 ilçesi
bulunmaktadır. İlin yaklaşık %75’i dağlık ve ormanlık alanlardan, %21’i plato ve %4’ü ovalardan oluşmaktadır.
Genellikle engebeli arazilerden oluşan ilin kuzeyinde Karadeniz sahiline paralel uzanan Küre Dağları, güneyinde
1 ABD –Vietnam savaşında ABD’yi destekleyen Vietnam yerli topluluğu. Savaş sonrasında ülkede gördükleri baskıdan dolayı ABD’ye
yerleşmelerine izin verilmiştir. Değişime kapalı tutucu bir topluluk olarak bilinirler. 2 Goanlar, şu an Batı Hindistan topraklarında olan bir bölgenin Portekiz kolonizasyonundan doğan Katolik bir kimliktir (D’Sylva & Beagan,
2011: 279).
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
735
doğu-batı yönünde uzanan Ilgaz Dağı bulunmaktadır. Gökırmak’ın bir kolu olan Karaçomak Deresi Vadisi’nde
kurulu bulunan Kastamonu’nun denizden yüksekliği 775 metre olup, toplamda 89 adet çay ve deresi bulunmaktadır.
Ekonomisi tarıma dayalı ilin başlıca tarım ürünleri kendir, sarımsak, tahıl ve meyvedir. Dağlık bölgelerde hayvancılık
ve ormancılık yapılan şehirde, orman ürünlerine dayalı sanayi gelişmekte olup, sunta, süt ve şeker fabrikaları başlıca
sanayi kuruluşlarıdır (Yıldız, 2013: 2).
Kastamonu birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması hasebiyle binlerce yıllık kültür birikimini yemek
kültürünün zenginliğinde de göstermektedir. Kastamonu mutfağında geçmişten gelen birikim ile birlikte bugünkü
kaynaklara göre 812 çeşit yemeğin olduğu tespit edilmiştir. Bunların içerisinde 51 çeşit ekmek ve 38 çeşit çorba
bulunmaktadır. Bu çeşitlilik yemek kültürünün ne kadar zengin olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak bu
yemeklerin yaklaşık olarak 500 çeşidinin diğer bölgelerde bilinmediği tespit edilmiştir (Kültür ve Turizm Bakanlığı,
2018).
Kastamonu mutfağı üzerine yapılan derleme ve çalışmaların 1950’li yılların başına uzandığı bilinmektedir. O
tarihlerde arkeolog Ahmet Gökoğlu’nun yaptığı bir çalışma sonucunda tespit edilen yemek türlerinin tümünün yer
aldığı bir yayın çıkarılamamıştır. Ahmet Gökoğlu’nun yalnızca “Kastamonu Ekmekleri” ve “Kastamonu Çorbaları”
adlı iki makalesi bulunmaktadır.
Kastamonu yöresinde özellikle hamur işleri ve hamurdan yapılan yiyecekler tercih edilmektedir. Hamurdan
yapılan yiyeceklerin başında etli ekmek, banduma, İnebolu ekmeği, serme, köy ekmeği, ıspanaklı ve patatesli ekmek,
kadınların yine Kastamonu’ya ait olan simitten veya ekmekten yaptıkları tirit, talaş böreği, mantarlı börek ve mantı
gelmektedir. Bunların içinde en meşhuru olan etli ekmek hamurun ince bir şekilde açılıp içine baharatlı kıyma
harcının konulmasıyla sacda pişirilir. Etli ekmeğin dışında banduma aslında hindi eti ve yufkayla yapılmakla birlikte
hindi etinin bulunmaması durumunda tavuk etinden de yapılabilmektedir. Bu yemek, Azdavay ve köylerinde
“ıslama” olarak bilinmektedir. Tirit ise Kastamonu simidi ve Taşköprü sarımsağının verdiği aromayla ziyarete gelen
turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.
Resim 1. Banduma Resim 2. Tirit
Çorba bakımından zengin olan Kastamonu’nun en meşhur çorbası tarhanadır. Kızılcık tarhanası, kiren tarhanası
ve yaş tarhana gibi çeşitleri vardır. En yaygın yapılanı yaş tarhana olup en önemli özelliği kurutulmadan yapılmasıdır.
İçinde süzme yoğurt, taze nane, fesleğen, domates, biber ve kuru soğan bulunmaktadır. Bu tarhananın olmazsa olmazı
dereotunun ‘darak’ denilen kalın sap kısımlarıdır. Tarhananın mayalanmasını ve hafif ekşi tadını vermesini sağlar.
Pişirilirken içine baharat ve kıyma eklenebilir. Tarhanaların dışında; Ecevit çorbası, keşkek çorbası, oğmaç çorbası,
ana kız çorbası ve daha birçok çorba çeşidi bulunmaktadır. Mevsim yeşilliklerinden ve bulgurdan yapılan ekşili pilav
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
736
ise yörenin en önemli ve en çok yapılan pilavıdır. Ala pilav, ana kız pilavı, üçürdüm ve Siyez bulgur pilavı Kastamonu
pilavlarından sadece bazılarıdır.
Resim 3. Ekşili Pilav
Meşhur kuyu kebabının kökeni Kastamonu’dur. Ancak bu yörede kuyu kebabına “Biryan” ve “Püryan kebabı”
da denilmektedir. Kuyuda pişen kuzunun kuyunun dibindeki tepsiye damlayan yağlarından yapılan pilava ise “Biryan
pilavı” denir ve genellikle kebabıyla birlikte tüketilir. Tatlılardan Devrekani yöresine ait olan “Cırık tatlısı”
kızartılmış hamur parçalarının üzerine şerbet dökülerek yapılmaktadır. “Güllaç baklavası” da şerbetli bir tatlı olup,
güllaç yufkalarına ceviz ve bal karışımı sarılarak kızartılması ve şerbetlenmesi yoluyla yapılır. Devrekani yöresine
ait olan bir diğer tatlı ise “Köle hamuru”dur, yağlı suda haşlanarak tepsiye dizilen hamurların üzerine kızdırılmış
tereyağı ve pekmez dökülerek servis edilmektedir.
Kastamonu’nun yumurtalı yemekleri de oldukça meşhurdur. Paça ve mıklama sıkça yapılan yumurtalı
yiyeceklerdir. Paça; patates ve kabak gibi sebzelerin yoğurt ve yumurta ile karışımından yapılmaktadır. Mantılardan
Küre mantısı, pirinçli ve patatesli mantıları vardır. Topraktan yapılmış caba adı verilen kaplarda yapılan güveç ile
Kastamonu pastırması ve Küre fasulyesiyle fırında yapılan fasulye yemeği yine Kastamonu’ya özgüdür.
. Resim 4. Caba Güveci
Genel olarak ekmekler, çorbalar, et yemekleri, hamurlu yemekler, sebzeli yemekler ve tatlılar olarak ayrılan
Kastamonu yemeklerinin en meşhurları etsiz sebze yemekleri, yumurtalı yemekler ve hamurlu yiyeceklerdir.
Kastamonu; elması, Üryani eriği, Tosya üzümü ve pirinci, İnebolu kestanesi ve kirazı, İhsangazi siyez bulguru,
Azdavay armudu, Araç ceviz ve kızılcığı, Taşköprü eriği ve sarımsağı ve Türk lokumuna yeni bir tat olarak eklenen
meşhur çekme helvasıyla oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Sıralanan bu lezzetlerden bazıları coğrafi işaretli
ürünleri olup, birçoğu tescillenmeyi beklemektedir.
Ancak Kastamonu’da bulunan konak veya bedesten konseptli restoranlarda yapılan yöresel yemekler içerisinde
genellikle yerel halkın, turistlerin ve öğrencilerin bildiği veya duyduğu başta etli ekmek olmak üzere, banduma, tirit
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
737
ve kuyu kebabı gibi yemekler sunulmaktadır. Daha çok ilçelerde yapılan Ecevit çorbası, ekşili pilav ve üçürdüm ise
işletme mönülerinde genellikle yer almamaktadır. İldeki restoranlarda herkes tarafından bilinen yemeklerin
bulunması ve daha az bilinen yemeklerin göz ardı edilmesi, geleneksel yemeklerin unutulmaya yüz tuttuğunun
önemli bir göstergesidir.
Resim 5. Çekme Helva
Servis ve saklama kapları bakımından da oldukça zengin olan Kastamonu özellikle Küre ilçesinden çıkan bakır
madenini işleyerek mutfak kültürüne yansıtmıştır. Yöreye ayrı bir zenginlik katan bakır servis ve saklama kapları,
sahan ve siniler oldukça spesifik bir tarz yaratmıştır. Bunların dışında geniş ormanlık arazilere sahip olması sebebiyle
yaslağaç (hamur açmak için kullanılan alçak ahşap masa), bisleğeç (yapılan ekmeği sacın üzerinde çevirerek pişirmek
için kullanılan araç) ve oklağaç (oklava, merdane) gibi birçok mutfak aracında da ahşap malzemeler sıkça
kullanılmıştır (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2018).
Araştırma
Araştırmanın Amacı
Yemek kültürünün gelişmesine etki eden en önemli faktörler yaşanılan çağ, coğrafi bölge, kullanılan malzemeler
vb. olsa da bu yemeklerin tarih boyunca devamlılığını sağlayan en önemli etken kadın olmuştur. Kadının aile
hayatındaki yeri, daha çok ev içi işler ile özdeşleşmiş ve yemek kültürünün toplumun en küçük yapı taşında
korunmasını sağlayan kadın olmuştur. Ancak günümüz dünyasında kadının ev içindeki rolü devam etmesine rağmen,
gelenek haline gelmiş yemeklerin unutularak azaldığı gözlenmektedir. Yemek türlerindeki bu azalma, değişen hayat
koşulları, gıda ürünlerindeki çeşitliliğin artması ve pişirme yöntemlerindeki teknolojik değişikliklere bağlı olmakla
birlikte mevcut durum, bu koşullara bağlı olarak gelişen azalmadan daha fazla olduğunu göstermektedir. Kadının
çalışma hayatına atılmasıyla ilişkili olduğu düşünülen bu durumun farklı demografik özellikler ile de ilişkili olduğu
düşünülmektedir.
Bu araştırmada, Kastamonu’da yaşayan yerli kadınların zorluk derecelerine göre sınıflandırılmış yöresel
yemekleri ne ölçüde duyduğu, bildiği ve yaptığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte kadınların bildiği ya
da yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile demografik özellikleri arasında anlamlı farklılıklar olup
olmadığını belirlemek amaçlanmıştır.
Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları
Araştırmanın kapsamını yerli halktan kadınlar oluşturmaktadır. Bunun sebebi özellikle Anadolu’da yemek
kültürünün devamlılığında kadınların erkeklere göre daha etkili bir rolünün olduğunun varsayılmasıdır. Erkeklerin
çalışma hayatında özellikle aşçılık mesleğini kadınlardan daha çok tercih ettiği gözlenmesine rağmen, toplum
nezdinde evdeki yemek yapma rolünün yine kadınlarda olduğu söylenebilir. Bu sebeple özellikle ev yemeği
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
738
anlamında geleneksel yemek kültürünün sürdürülebilirliğine kadınların daha çok katkı sağladığı düşünülerek
araştırma kapsamına kadın katılımcılar alınmıştır. Araştırma yemek yapma yetkinliğine sahip 18 yaş üstü kadınlar
ile sınırlandırılmıştır. Zaman ve maliyet açısından tüm ilçelerdeki kadınlara ulaşmak mümkün olamadığı için,
araştırma ulaşılabilirliği daha kolay olan Kastamonu Merkez, Devrekani, Bozkurt, Abana ve Taşköprü ilçelerinde
yaşayan kadınlar ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca araştırmanın bir diğer kısıtı, kadınların yemek yapmayı bilenlerden
seçilmesidir.
Geliştirilen Hipotezler
Araştırmanın amacı doğrultusunda geliştirilen hipotezler aşağıda sunulmuştur:
H1: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile demografik özellikleri arasında anlamlı
farklılıklar vardır.
H1a: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile eğitim seviyeleri arasında anlamlı
farklılıklar vardır.
H1b: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile yaş grupları arasında anlamlı farklılıklar
vardır.
H1c: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile medeni durumları arasında anlamlı
farklılıklar vardır.
H1d: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile meslek grupları arasında anlamlı
farklılıklar vardır.
H1e: Kadınların bildiği ve yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile gelir grupları arasında anlamlı
farklılıklar vardır.
Veri Toplama Yöntemi
Araştırmada nicel bir tasarım benimsenmiş ve anket tekniğinden faydalanılmıştır. Öncelikle Kastamonu’nun
yöresel yemeklerine ilişkin ikincil veriler derlenmiştir. Yöresel yemekler kapsamında çorbalar, pilavlar, tatlılar ve
börekler yer almıştır. Bunlar içerisinden toplam 43 yemek anket formuna alınmıştır. Seçilen yemeklerde dikkat edilen
hususlar, farklı zorluk seviyelerinde olması ve ilin kültürel değerlerini yansıtmasıdır. Yemekler, yapılış sürelerine ve
tekniklerine göre zorlukları açısından üç gruba ayrılmıştır. Gruplama yapılırken yerel halk tarafından bilinen ve sıkça
yapılan yemekler ile görünürlüğü daha az olan yemekler tercih edilmiştir. Görünürlüğü daha az olan yemekler,
geçmişte daha fazla yapılan ve yaş ortalaması bakımından ileri yaşlardaki kadınların daha fazla bildiği veya duyduğu
yemeklerdir. Zorluk derecelerine göre yemeklere dair oluşturulan gruplar şu şekildedir;
1. Seviye Yemekler: 0-45 dakika arasında yapılan yemekler
2. Seviye Yemekler: 45 dakika-1,5 saat arasında yapılan yemekler
3. Seviye Yemekler: 1,5 saat ve üzerinde yapılan yemekler
Katılımcılara öncelikle yemek yapmayı bilip bilmedikleri sorulmuş ve bilen kadınlar ile anketler yüz yüze
doldurulmuştur. Anket formunun ilk bölümünde demografik özelliklere ilişkin bilgiler sorulmuştur. Ardından
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
739
belirlenen her bir yemeğe ilişkin dört seçenekli sıralı ölçek sunularak tercih yapmaları istenmiştir. Katılımcıların
yemek yapma eyleminde bulunan kişilerden oluşması nedeniyle kararsızlık bildiren seçenek eklenmemiştir. Ölçek
maddeleri “1=hiç duymadım, 2=duydum ama yapmayı bilmiyorum, 3=yapmayı biliyorum fakat yapmıyorum,
4=yapmayı biliyorum ve günlük hayatta yapıyorum” şeklinde sıralanmıştır. Oluşturulan ankette seçeneklerin tamamı
aynı form üzerinde ve seçenekler arasındaki ayrım net olarak görülebilecek biçimde hazırlanmıştır.
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Kastamonu Merkez, Devrekâni, Bozkurt, Abana ve Taşköprü ilçelerinde yaşayan yerel
halktan kadınlar oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılması imkân dâhilinde olmadığı, maliyet ve zaman
açısından sıkıntı yaratacağı göz önüne alınarak örnekleme yoluna gidilmiştir (Özmen, 2009). 2017 yılı itibariyle
Kastamonu’da yaşayan kadınların sayısı merkez ilçede 74.060, Devrekani’de 6.082, Bozkurt’da 4.644, Abana’da
1.878, Taşköprü’de 19.547 olmak üzere toplamda 188.084 olarak tespit edilmiştir (TÜİK, 2018). %95 güven
aralığında ulaşılması gereken katılımcı sayısı 384 olarak hesaplanmıştır (Yazıcıoğlu ve Erdoğan, 2004). Araştırmanın
gerçekleştirildiği bölgeler göz önüne alınarak kotalı örnekleme yoluna gidilmiştir. Anketler Mart 2018-Haziran 2018
tarihleri arasında toplam 411 kadına uygulanmıştır. Eksik ve yanlış doldurulan anketler elenmesi sonucu 407 veri
analiz edilmiştir.
Ön Çalışma
Araştırma için kesin anket formu hazırlanıp veri toplanmasına geçilmeden önce ikincil veriler sonucu derlenen ve
zorluk derecelerine göre sınıflandırılan yöresel yemekler Kastamonu halkından 15 kadına sorulmuş ve yemeklere
ilişkin belirlenen zorluk derecelerine katılıp katılmadıkları teyit edilmiştir. Ön çalışma neticesinde bazı yöresel
yemekler elenmiş ve anket formuna son hali verilmiştir.
Verilerin Analizi
Demografik Özellikler
Cevaplayıcıların tümü Kastamonu’da yaşayan yerel halktan kadınlardır. Kadınların %82,1 gibi büyük bir oranının
evli olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaş grupları incelendiğinde, en büyük çoğunluğu %33,4 oran ile 36-45 yaş
aralığı oluştururken, onu %28,7 ile 25-35 yaş aralığındaki kadınlar izlemektedir. En düşük oranı ise %3,4 ile 65 yaş
ve üzeri grubun oluşturduğu tespit edilmiştir. Kadınların %52,8 ile büyük çoğunluğu ilköğretim mezunu iken, bunu
%28 ile lise mezunu olan grup takip etmiştir. En düşük oran %0,7 ile lisansüstü mezunu olan katılımcılardır.
Çalışmayan kadınlar %59,7’lik bir orana sahipken, çalışan kadınların oranı %40,3’dür.
Tablo 1. Katılımcıların Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular
Frekans (f) Yüzde % Frekans (f)
Yüzde
%
Meslek Medeni Durum
Ev Hanımı 243 59,7 Evli 334 82,1
Çalışan 164 40,3 Bekâr 73 17,9
Yaş Eğitim Durumu
18-24 37 9,1 İlköğretim 215 52,8
25-35 117 28,7 Lise 114 28,0
36-45 136 33,4 Önlisans 38 9,3
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
740
Tablo 1. Katılımcıların Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular (Devamı)
46-55 68 16,7 Lisans 37 9,1
56-65 35 8,6 Lisansüstü 3 0,7
65> 14 3,4
Günlük Süre Gelir
0-30 dk 48 11,8 0-1499 241 59,2
30 dk- 1 saat 138 33,9 1500-2999 119 29,2
1-2 saat 158 38,8 3000-4999 39 9,6
2 saat ve üzeri 63 15,5 5000 ve üzeri 8 2,0
Toplam 407 100 Toplam 407 100
Meslek grupları ayrı olarak incelendiğinde %59,7’si ev hanımı iken, %40,3’ü çalışan kadınlardan oluşmaktadır.
Gelir açısından %59,2 gibi büyük bir oranın aylık geliri 0-1499 TL, %29,2’lik kesimin 1500-2999 TL’dir. Günlük
yemeğe ayrılan sürede çoğunluk %38,8 ile 1-2 saat seçeneğini seçmiş, katılımcıların %33,9’u ise 30 dakika-1 saat
olarak belirtmiştir. Yemek yapmaya en az vakit ayıran grubun frekansı ise en düşük orandadır.
Ölçeğe İlişkin Ortalama ve Standart Sapmalar
Kastamonu yöresel yemeklerine ilişkin katılımcıların değerlendirmelerini gösteren frekans analizi Tablo 2’de
verilmiştir. Buna göre birinci seviye yöresel yemekler içerisinde en bilinen ve yapılan yemek 3,60 ortalama ile ekşili
pilav olmuştur. Bunu sırasıyla siyez bulgur pilavı, mıklama ve tirit izlemiştir. Birinci seviye yemekler içerisinde
hakkında en az bilginin bulunduğu ve yapıldığı yemek 1,31 ortalama ile üçürdüm olmuştur. Devamında keşnaş 1,54
ile en düşük bilinirliğe sahip yemek olmuştur. Birinci seviye yemeklerde en ilginç sonuçlar tarhana çorbası
çeşitlerinde ortaya çıkmıştır. Katılımcıların önemli bir çoğunluğu, Kastamonu tarhanası ve kiren tarhanası gibi
yöresel tarhana çeşitlerine ilişkin değerlendirmelerinde sadece %15 dolaylarında bu yemekleri bilip yaptıklarını ifade
etmişlerdir.
Tablo 2. Yöresel Yemeklere İlişkin Frekans Analizi Sonuçları
Hiç
Duymadım
Duydum ama
Yapmayı
Bilmiyorum
Yapmayı
Biliyorum
Fakat
Yapmıyorum
Yapmayı
Biliyorum ve
Günlük Hayatta
Yapıyorum
Ort.
Std.
Sapma
f % f % f % f %
1.
SE
VİY
E Y
EM
EK
LE
R
Üçürdüm 337 82,8 37 9,1 11 2,7 22 5,4 1,31 0,770
Siyez Bulgur Pilavı 24 5,9 44 10,8 41 10,1 298 73,2 3,51 0,907
Tirit 17 4,2 52 12,8 66 16,2 272 66,8 3,46 0,870
Keşnaş 303 74,4 39 9,6 16 3,9 19 12,0 1,54 1,026
Paça (Patates-Kabak) 33 8,1 59 14,5 62 15,2 253 62,2 3,31 0,997
Mancar Yemeği 128 31,4 76 18,7 80 19,7 123 30,2 2,49 1,219
Oğmaç Çorbası 49 12,0 80 19,7 72 17,7 206 50,6 3,07 1,087
Mıklama 24 5,9 40 9,8 51 12,5 292 71,7 3,50 0,896
Ana- Kız Çorbası 73 17,9 110 27,0 84 20,6 140 34,4 2,71 1,120
Keşli Erişte 164 40,3 76 18,7 42 10,3 125 30,7 2,31 1,281
Ecevit Çorbası 114 28,0 106 26,0 48 11,8 139 34,2 2,52 1,223
Kiren Tarhanası 129 31,7 128 31,4 62 15,2 88 21,6 2,27 1,125
Hasude 135 33,2 61 15,0 71 17,4 140 34,4 2,53 1,267
Biryan Pilavı 110 27,0 143 35,1 49 12,0 105 25,8 2,37 1,137
Kastamonu Un Helvası 25 6,1 49 12,0 56 13,8 277 68,1 3,44 0,926
Köle Hamuru 51 12,5 63 15,5 54 13,3 239 58,7 3,18 1,101
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
741
İkinci seviye yemeklere ilişkin sonuçlar incelendiğinde, etli ekmek, tavuklu ıslama ve bandumanın en bilinen ve
yapılan yemekler olduğu görülmüştür. Bu yemekler hali hazırda Kastamonu ilinde yöresel yemek sunan işletmelerin
menüsünde en çok bulunan yemeklerdir. Ayrıca ıspanaklı ekmek, caba güveci ve ala pilav da büyük ölçüde bilinen
ve yapılan yemekler içerisinde yer almıştır. İkinci seviyenin en az bilinen yemeği ise etli ekmek dolması olmuştur.
Etli ekmeğin Kastamonu ili için bilinirliği dikkate alındığında türevlerine ilişkin bilgi düzeyinin düşüklüğü dikkat
çekici bir başka sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üçüncü seviye yemekler incelendiğinde kadınlar tarafından en çok bilinen ve yapılan yemekler karalahana
sarması, pastırmalı küre fasulyesi, keşkek ve lokma olmuştur. Bardak kebabı ve sütlü sarma gibi yemek ve tatlılar
ise en az bilinirliğe sahip yöresel yemekler olarak tespit edilmiştir. Zorluk seviyeleri bakımından yemeklerin genel
ortalamaları incelendiğinde grupların birbirlerine çok yakın ortalamalara sahip olduğu görülmüştür. Birinci seviye
için 2,76 ikinci seviye için 2,89 ve üçüncü seviye için 2,79 ortalama ölçülmüştür.
Üç farklı zorluk seviyesine göre ayrılan yöresel yiyecekler ölçeğinin genel Cronbach Alfa değeri 0,879 olarak
ölçülmüştür. Bu değerler birinci seviye yemekler için 0,777, ikinci seviye yemekler için 0,655, üçüncü seviye
yemekler için ise 0,663 olarak bulunmuştur. Değerlerin sosyal bilimler açısından güvenilir düzeyde olduğu
söylenebilir (Hair vd. 2010: 92).
Hipotezlerin Test Edilmesi
Kastamonulu kadınların duyduğu, bildiği ya da yaptığı yöresel yemeklerin zorluk dereceleri ile kadınların
demografik özellikleri arasında anlamlı bir farklılık bulunup bulunmadığını tespit edebilmek amacıyla, elde edilen
verilere t testi ve ANOVA uygulanmıştır. Testten önce verilerin normallik dağılımı incelenmiş ve parametrik testler
Cırık Tatlısı 31 7,6 89 21,9 71 17,4 216 53,1 3,16 1,015
Tarhana Çorbası 122 30,0 143 35,1 52 12,8 90 22,1 2,27 1,114
Ekşili Pilav 17 4,2 39 9,6 35 8,6 316 77,6 3,60 0,827
2.
SE
VİY
E Y
EM
EK
LE
R
Tavuklu Islama 31 7,6 39 9,6 52 12,8 285 70,0 3,45 0,948
Etli Ekmek Dolması 255 62,7 56 13,8 25 6,1 71 17,4 1,78 1,159
Keşkek Çorbası 75 18,4 106 26,0 61 15,0 165 40,5 2,78 1,165
Ana-Kız Pilavı 113 27,8 74 18,2 49 12,0 171 42,0 2,68 1,271
Ala Pilav 54 13,3 43 10,6 57 14,0 253 62,2 3,25 1,095
Caba Güveci 34 8,4 50 12,3 55 13,5 268 65,8 3,37 0,991
Talaş Böreği 117 28,7 121 29,7 57 14,0 112 27,5 2,40 1,170
Güllaç Baklavası 163 40,0 72 17,7 45 11,1 127 31,2 2,33 1,285
Ispanaklı Ekmek 29 7,1 41 10,1 50 12,3 287 70,5 3,46 0,938
İnebolu Etli Ekmeği 94 23,1 79 19,4 58 14,3 176 43,2 2,78 1,226
Pırasa Dolması 135 33,2 115 28,3 73 17,9 84 20,6 2,26 1,128
Banduma 17 4,2 43 10,6 45 11,1 302 74,2 3,55 0,843
Etli Ekmek 13 3,2 47 11,5 44 10,8 303 74,4 3,57 0,819
3.
SE
VİY
E Y
EM
EK
LE
R
SE
VİY
E Y
EM
EK
LE
R
Sütlü Sarma 222 54,5 72 17,7 31 7,6 82 20,1 1,93 1,194
Pirinçli Mantı 89 21,9 77 18,9 66 16,2 175 43,0 2,80 1,208
Keşkek 39 9,6 88 21,6 61 15,0 219 53,8 3,13 1,060
Pastırmalı Küre Fasülyesi 47 11,5 59 14,5 71 17,4 230 56,5 3,19 1,067
Küre Mantısı 89 21,9 65 16,0 55 13,5 198 48,6 2,89 1,230
Eyşi 52 12,8 106 26,0 65 16,0 184 45,2 2,94 1,106
Bardak Kebabı 242 59,5 81 19,9 33 8,1 51 12,5 1,74 1,054
Kiren Ekşisi 40 9,8 116 28,5 58 14,3 193 47,4 2,99 1,075
Kara Lahana Sarması 23 5,7 53 13,0 62 15,2 269 66,1 3,42 0,919
Biryan Kebabı 56 13,8 203 49,9 51 12,5 97 23,8 2,46 1,002
Lokma 32 7,9 77 18,9 53 13,0 245 60,2 3,26 1,021
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
742
için uygun olduğu tespit edilmiştir (Hair ve diğ., 2009: 73). Bu nedenle H1a hipotezini test etmek amacıyla ANOVA
uygulanmıştır. Ayrıca gruplar arasındaki farklılığının kaynağını tespit etmek amacıyla Post-Hoc Tukey testi
kullanılmışır.
Tablo 3. Yöresel Yemeklerin Bilinirlik ve Yapılabilirlik Durumu ile Eğitim Seviyesi Arasındaki Farklılıklarına
İlişkin ANOVA Test Sonuçları
p<0,001*
Post-Hoc tablosu incelendiğinde yemeklerin bilinirlik ve yapılabilirlik durumu, ilköğretim ve lisans eğitimine
sahip kişiler arasında değişiklik göstermiştir. Lisansüstü katılımcılar sayıca yetersiz olduğu için teste dahil
edilmemiştir. Sonuçlar incelendiğinde birinci seviye yemeklerde ilköğretim ve lisans eğitimine sahip kadınlar
arasında anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. İkinci seviye yemeklerde ise farklılıkların arttığı ve ilköğretim ile
ön lisans ve lisans düzeyi arasında ve ayrıca lise ile lisans düzeyi arasında anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiştir.
Yine üçüncü seviye yemeklerde ikinci seviye yemeklerle aynı eğitim seviyelerinde farklılıklar tespit edilmiştir.
Ortalamalar açısından bakıldığında eğitim seviyesinin artması ile birlikte özellikle zorluk seviyesi yüksek yemeklere
ilişkin bilme ve yapma durumunun azaldığı gözlenmiştir. Katılımcıların verdiği yanıtlara göre yöresel yemeklerin
zorluk derecelerine göre bilinirlik ve yapılabilirlik durumu ile eğitim seviyesi arasında farklılık olduğunu iddia eden
H1a hipotezi kabul edilmiştir.
Kastamonu’da yaşayan yerli kadınların yaş grupları ile Kastamonu yöresel yemeklerin yapılabilirlik ve bilinirlik
durumu arasında fark olup olmadığını incelemek için ANOVA kullanılmıştır.
Tablo 4. Yöresel Yemeklerin Bilinirlik ve Yapılabilirlik Durumu ile Yaş Grupları Arasındaki Farklılıklarına İlişkin
ANOVA Test Sonuçları
p<0,001*
Bağımsız
Değişken
Bağımlı
Değişken
Kareler
Toplamı
S.D Ortalama
Kare
F Sig. Tukey
Eğitim
Seviyesi
1. seviye
yemekler
5,553
83,038
90,590
4
402
406
1,388
0,212
6,563 0,000* 1-4
2. seviye
yemekler
7,199
86,637
90,590
4
402
406
1,800
0,216
8,351 0,000* 1-3,4
2-4
3. seviye
yemekler
6,760
97,326
104,086
4
402
406
1,690
,242
6,981 0,000* 1-3,4
2-4
Bağımsız
Değişken
Bağımlı
Değişken
Kareler
Toplamı S.D
Ortalama
Kare F Sig. Tukey
Yaş
1. seviye
yemekler
11,924
78,666
90,590
5
401
406
2,385
0,196
12,157 0,000* 1-3,4,5,6
2-3,4,5,6
3-4,5
2. seviye
yemekler
8,873
84,962
93,836
5
401
406
1,775
0,212
8,376 0,000* 1-3,4,5,6
2-4,5
3. seviye
yemekler
8,586
95,500
104,086
5
401
406
1,717
0,238
7,210 0,000* 1-3,4,5
2-3,4,5
3-4,5
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
743
Post-Hoc tablosu incelendiğinde 18-24 yaş grubunda olan katılımcılar ile 25-35 yaş grubunda olan katılımcılar
arasında fark olmadığı, 18-24 ve 25-35 yaş gruplarının tüm üst yaş grupları ile arasında farklılık olduğu tespit
edilmiştir. 65 yaş ve üzeri kadınlar, bilgi düzeyi en yüksek ortalamaya sahip grup olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaş
grupları küçüldükçe yöresel yemekleri bilme ve yapma ortalamasının dramatik bir şekilde düştüğü görülmektedir.
Bu durum, yaş grupları arasında kültürel aktarımın giderek zayıflığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu
sonuçlar ışığında, ‘Kastamonu yöresel yemeklerinin yapılabilirlik ve bilinirlik durumu kadınların yaş gruplarına
göre farklılık gösterir.’ şeklinde kurulan H1b hipotezi kabul edilmiştir.
Kastamonulu kadınların yöresel yemekler bilme ve yapma durumları ile medeni durumları arasında farklılık olup
olmadığını test etmek amacıyla bağımsız örneklem t testi uygulanmıştır.
Tablo 5. Yöresel Yemeklerin Yapılabilirlik ve Bilinirlik Durumu ile Medeni Durum Arasındaki Farklılıklara İlişkin
t Testi Sonuçları
Medeni Durum N X Std. sapma t p
1.seviye
yemekler
Evli 334 2,81 0,454 4,762 0,000*
Bekar 73 2,53 0,485
2.seviye
yemekler
Evli 334 2,95 0,451 5,222 0,000*
Bekar 73 2,63 0,529
3.seviye
yemekler
Evli 334 2,83 0,484 3,231 0,001*
Bekar 73 2,62 0,568
p<0,001*
Sonuçlar incelendiğinde her üç gruptaki yemeklerin bekâr olanlara nazaran evli olan katılımcılar tarafından daha
fazla bilindiği ve yapıldığı görülmüştür. Evli kadınların yemek yapma hususunda diğer aile bireylerine karşı
sorumluluk hissetmesi, bu farklılığın gerekçelerinden biri olabileceğini düşündürmektedir. Buna göre yöresel
yemeklerin bilinirlik ve yapılabilirlik durumu ile medeni durum arasında farklılık olduğunu iddia eden H1c hipotezi
kabul edilmiştir.
Bölge kadınlarının meslek grupları ile yöresel yemeklerin yapılabilirlik ve bilinirlik durumu arasında fark olup
olmadığını incelemek için t testi yapılmıştır.
Tablo 6. Yöresel Yemeklerin Yapılabilirlik ve Bilinirlik Durumu ile Meslek Grupları Arasındaki Farklılıklara İlişkin
Bağımsız Örneklem T Testi Sonuçları
Meslek N X Std. sapma t p
1.seviye
yemekler
Ev Hanımı 243 2,83 0,4498 3,803 0,000*
Çalışan 164 2,65 0,4859
2.seviye
yemekler
Ev Hanımı 243 2,96 0,4098 3,637 0,000*
Çalışan 164 2,79 0,5550
3.seviye
yemekler
Ev Hanımı 243 2,87 0,4503 3,893 0,000*
Çalışan 164 2,67 0,5608
p<0,001*
Sonuçlar incelediğinde yöresel yemeklerin bilinirlik ve yapılabilirlik durumunun ev hanımı ile çalışan kadınlar
arasında anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre ev hanımları yöresel yemeklere çalışanlara göre
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
744
daha aşina olup, yemek kültürünün sürdürülmesinde daha fazla sorumluluk almaktadır. Bu durumda katılımcıların
verdiği yanıtlara göre H1d hipotezi kabul edilmiştir.
Yöre kadınlarının yöresel yemeklerin zorluk derecelerine göre bilinirlik ve yapılabilirlik durumu ile maddi
gelirleri arasında farklılık olup olmadığını test etmek amacıyla ANOVA kullanılmıştır.
Tablo 7. Yöresel Yemeklerin Yapılabilirlik ve Bilinirlik Durumu ile Gelir Arasındaki Farklılıklarına İlişkin ANOVA
Test Sonuçları
p<0,05*
Tablo 7’de yer alan sonuçlar incelendiğinde katılımcıların gelir seviyesinin üçüncü seviye yemeklerde belirli bir
fark yaratmadığı görülmüştür. Birinci ve ikinci seviye yemeklerde ise 1500-2999 TL ile 3000-4999 TL arası gelire
sahip olan grupların neredeyse aynı ortalamaya sahip oldukları görülmüştür. Her iki seviyede farklılığın kaynağını
ise 5000 TL ve üzeri gelire sahip olan kişiler oluşturmuştur. Fakat bu gelir grubunda yer alan kişilerin sayısının azlığı
nedeniyle parametrik teste uygun bulunmadığından değerlendirme dışı bırakılmıştır. 0-1499 ve 1500-2999 TL gelir
seviyesi için bir ve ikinci seviye yemek gruplarında farklılık görülmüştür. Üç farklı gelir grubu için katılımcıların
verdiği yanıtlara göre yöresel yemeklerin bilinirlik ve yapılabilirlik durumu ile maddi gelir arasında farklılık
olduğunu iddia eden H1e hipotezi kabul edilmiştir.
Sonuç ve Tartışma
Kültür denince öncelikle insanların aklına dil, din, ırk ve tarih gelmektedir. Bunların dışında bir ülkenin kültürünü
oluşturan en önemli faktörlerden biri de mutfak yani yemek kültürüdür. Ülkenin beslenme biçimi bir nevi yaşam
tarzını yansıtır. Ancak ülke içerisindeki her bölgenin hatta her ilin ve ilçenin beslenme biçimi farklıdır. Bu farklılık,
Türk mutfak kültürünün zenginliğinin ve bolluğunun da bir göstergesidir. Yerel mutfak kültürü ise bu zenginliğin
oluşmasında bütünü oluşturan önemli bir parçadır. Bu sebeple yerel mutfak kültürünün devamlılığı ulusal yemek
kültürünün korunmasında büyük önem taşımaktadır. Bu gerçeklerden hareketle, yerel mutfak kültürünün
devamlılığında büyük bir katkısı olduğu düşünülen kadınlar çalışma kapsamına alınmıştır.
Araştırma sonuçları yerel mutfak kültürünün devamlılığında yerel yaşayış tarzlarını muhafaza eden kadınların
daha etkili olduğunu göstermiştir. Zira evde geçirilen sürenin artışına bağlı olarak söz konusu yemeklere ayrılan süre
de artmakta ve çeşitliliğin korunması sağlanmaktadır. Bununla birlikte kadınlar için en önemli parametrelerin birini
de yaş gurupları oluşturmuştur. Bu durum aslında bir önceki parametre ile de doğru orantılıdır. Orta yaş üstü
kadınların önemli bir kısmı herhangi bir işte çalışmamakta ve yemek için daha fazla süre ayırmaktadır. Yaşlı
kadınların yemek konusunda gösterdikleri hassasiyet nesiller arasındaki ilişkiler ağının da bir destekleyicisi
Bağımsız
Değişken
Bağımlı
Değişken
Kareler
Toplamı S.D
Ortalama
Kare F Sig.
Tukey
Gelir
1. seviye
yemekler
5,478
85,112
90,590
5
401
406
1,096
0,212 5,162 0,010*
1-2
2. seviye
yemekler
5,554
88,282
93,836
5
401
406
1,111
0,220 5,045 0,041*
1-2
3. seviye
yemekler
5,312
98,775
104,086
5
401
406
1,062
0,246 4,313 0,107
-
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
745
olmaktadır (Sered, 1988:129). Fakat tek gerekçenin çalışmak olmadığı da açıktır. Özellikle 18-24 yaş grubundaki
kadınların herhangi bir işle meşgul olmamasına rağmen yöresel yemeklere ilişkin bilgi ve zaman ayırma durumu çok
düşük düzeydedir. Bunun günümüzde kadınlara dair geliştirilen söylemlerle ilişkisi olduğu söylenebilir. Özellikle
yemek yapma faaliyeti yıllarca feminist bilginler tarafından toplumsal cinsiyet baskısı alanı olarak yorumlanmıştır
(D’Sylva ve Beagan, 2011: 279).
Bazı araştırmalarda kadınların yemek yapması, kültürel cinsiyet rolleri nedeniyle üstlendikleri bir rol olarak
görülmekle birlikte kadınların yemek yapmayı aile ve daha büyük topluluklar içinde gücü kullanmak için bir platform
haline getirdiklerinden bahsetmektedir. Yani aslında kadınlar feminist düşünürler aksine yemek yaparak hem aile
hem toplum nezdinde çok daha güçlü hale gelmektedir. Özellikle aileden miras kalan geleneksel tarifler ile yemek
pişirme, kadınların yemek yaparak ulaştığı duygusal gücü gözler önüne sermektedir (Avakian, 2005: 274). Baskıcı
kültürel uygulamalar sebebiyle yemek pişirmenin cinsiyet eşitsizliği ve evdeki kadın itaati ile ilişkilendirilmesine
rağmen, kadın ve yemek arasındaki ilişkinin özellikle marjinalleşmiş kültürel gruplarda bir gelenek sağlanması ve
bunun sürdürülebilirliği bakımından daha önemli bir konu olarak görülmesi gerekmektedir. Ancak sosyoloji bilimi
içindeki sosyal organizasyon çalışmalarının bu yönü ihmal ettiği söylenebilir (Beoku-Betts, 1995: 535).
Sonuç olarak; yöresel yemeklerin unutulması ve yok olması kadınların çalışma hayatında daha fazla bulunmasına
ve eğitim durumunun yüksek olmasına bağlanmamaktadır. Dünyanın değişimi ve gelişimine bağlı olarak ortaya çıkan
söylemler yemek yapmanın toplumdaki birleştirici yönünü göz ardı edip olumsuz kavramlarla ilişkilendirilmektedir.
Bu nedenle kadınların sürdürülebilir yemek kültürünün korunmasındaki gücünün daha belirgin bir şekilde
hissettirilmesi sağlanmalıdır. Çünkü yemek, evle bağlantıların korunmasında ve diasporik topluluk üyeleri arasında
etnik kimliğin gösterilmesinde merkezi öneme sahiptir (Vallianatos ve Raine, 2008: 355).
Kastamonu’nun yerel mutfak kültürünün sürdürülebilirliği ve yerel kadınların demografik özelliklerinin
ilişkilendirildiği bu çalışma, bölgenin yerel mutfak kültürünü tanımlamak için tek başına yeterli değildir. Bu sebeple
özellikle farklı jenerasyonların davranış biçimlerinin odak görüşme yoluyla incelenmesi ve bölgeye ulusal ve
uluslararası düzeyde gerçekleşen göçlerin yemek kültüründe sebep olduğu değişimlerin incelenmesi, bölge ile ilgili
önemli bilgiler sunacaktır.
TEŞEKKÜR
Bölgeye dair bilgisi ile verilerin elde edilmesinde katkı sunan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm
ve Otel İşletmeciliği bölümünden 2018 yılında mezun olan öğrencim Tuğba YENİCE’ye teşekkürlerimi sunarım.
KAYNAKÇA
Akdemir, N. ve Selçuk, G. N. (2017). Mutfak Kültürünün Sürdürülebilirliği Bakımından Yöresel Yiyeceklerin
Menülerde Yer Alma Düzeyi: Taraklı Ölçeğinde Bir Araştırma, 1st International Sustainable Tourism Congress,
November 23-25 2017, (ss. 793-801), Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ISBN: 978-605-
4697-14-4
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
746
Avakian, A.V. (2005). Shish kebab Armenians?: Food and the construction and maintenance of ethnic and gender
identities among Armenian American feminists. In: A.V. Avakian and B. Haber, eds. From Betty Crocker to
feminist food studies: critical perspectives on women and food. Boston, MA: University of Massachusetts Press,
257–280.
Ayaz, N. ve Güllü, M. (2018). Yerel Halkın Yöresel Mutfak Konusunda Bilinçlendirilmesi Üzerine Bir Ab Projesi
Değerlendirmesi, Gastroia: Journal of Gastronomy and Travel Research, 2(1), 11-21. ISSN: 2602-4144
Ayyıldız, S. ve Kargıglıoğlu, Ş. (2018). Konaklarda Sunulan Yöresel Yemeklerin Sürdürülebilir Gastronomi Turizmi
Bakımından İncelenmesi; Safranbolu Konakları Örneği, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6(79), 367-381.
Babat, D., Gökçe, F. ve Varışlı, A. (2017). Hatay Mutfak Kültürünün Sürdürülebilirliğinde, Yöresel Yiyecek
Üreticilerinin Rolü, 1st International Sustainable Tourism Congress, November 23-25 2017, (ss. 816-830),
Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ISBN: 978-605-4697-14-4
Beoku-Betts, J. A. (1995). We Got Our Way of Cooking Things: Women, Food, and Preservation of Cultural Identity
among the Gullah, Gender and Society, 9(5), 535-555.
Burns, C. (2004). Effect of Migration in Food Habits of Somali Women Living as Refugees in Australia, Ecology of
Food and Nutrition, 43(3), 213-229.
Ceyhun Sezgin, A. ve Yönet Eren, F. (2017). Yöresel Ürünlerin Gastronomi Turizminin Sürdürülebilirliği
Bakımından Değerlendirilmesi: Pestil ve Köme Örneği, 1st International Sustainable Tourism Congress,
November 23-25 2017, (ss. 198-206), Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ISBN: 978-605-
4697-14-4
Coşkun, K., Künç, S., Çelik, S. ve Acar, S. (2017). Siirt İlinin Gastronomi Açısından Sürdürülebilirlik Analizi:
Büryan Örneği, 1st International Sustainable Tourism Congress, November 23-25 2017, (ss. 391-397),
Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ISBN: 978-605-4697-14-4
D’Sylva, A., & Beagan, B. L. (2011). “Food is culture, but it”s also power’: The role of food in ethnic and gender
identity construction among Goan Canadian women. Journal of Gender Studies, 20(3), 279–289.
doi:10.1080/09589236.2011.593326
Garnweidner, L. M., Terragni, L., Pettersen, K. S., & Mosdøl, A. (2012). Perceptions of the Host Country’s Food
Culture among Female Immigrants from Africa and Asia: Aspects Relevant for Cultural Sensitivity in Nutrition
Communication. Journal of Nutrition Education and Behavior, 44(4), 335–342. doi:10.1016/j.jneb.2011.08.005
Hair, J. F., Black, W. C., Babin, B. J. ve Anderson, R. E. (2009), Multivariate DataAnalysis, 7. Baskı, USA: Prentice
Hall.
Jonsson, I. M., Wallin, A.-M., Hallberg, L. R.-M., & Gustafsson, I.-B. (2002). Choice of Food and Food Traditions
in Pre-war Bosnia-Herzegovina: Focus Group Interviews with Immigrant Women in Sweden. Ethnicity &
Health, 7(3), 149–161. doi:10.1080/1355785022000041999
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
747
Karaca, O. B., Yıldırım, O. ve Çakıcı, C. (2014). Girit Yemek Kültürü ve Sürdürülebilirliği, Journal of Tourism and
Gastronomy Studies, 3(1), 3-13.
Kaşlı, M., Cankül, D., Köz, E. N. ve Ekici, A. (2015). Gastronomik Miras ve Sürdürülebilirlik: Eskişehir Örneği,
Eko-Gastronomi Dergisi, 1(2), 27-46. ISSN: 2148-404X
Mellin-Olsen, T. & Wandel, M. (2005). Changes in Food Habits among Pakistani Immigrant Women in Oslo,
Norway, Ethnicity and Health, 10(4), 311-339. doi: 10.1080/13557850500145238
Özmen, A. (2009). “Örnekleme”.Ali Fuat Yüzer (Ed.).İstatistik (ss. 167-194).Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını
No: 1448, Açık öğretim Fakültesi Yayını No: 771.
Sered, S. S. (1988). Food and Holiness: Cooking as a Sacred Act among Middle-Eastern Jewish Women,
Anthropological Quarterly, 61(3), 129-139.
T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Ne yenir.
http://www.kastamonukultur.gov.tr/TR-168435/ne-yenir.html Erişim Tarihi: 17.08.2018
TÜİK, https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr Erişim Tarihi: 25.08.2018
Vallianatos, H., & Raine, K. (2008). Consuming Food and Constructing Identities among Arabic and South Asian
Immigrant Women. Food, Culture & Society, 11(3), 355–373. doi:10.2752/175174408x347900
Vue, W., Wolff, C., & Goto, K. (2011). Hmong Food Helps Us Remember Who We Are: Perspectives of Food
Culture and Health among Hmong Women with Young Children. Journal of Nutrition Education and Behavior,
43(3), 199-204. doi:10.1016/j.jneb.2009.10.011
Yazıcıoğlu, Y. ve Erdoğan, S. (2004). Spss Uygulamalı Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Detay Yayıncılık.
Yıldız, T. (2013). Kastamonu Merkez İlçe Analizi, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı.
https://www.kuzka.gov.tr/Icerik/Dosya/www.kuzka.gov.tr_16_PO2G10AN_kastamonu_merkez_ilce_analizi.p
df Erişim Tarihi: 15.08.2018.
Yönet Eren, F. ve Ceyhun Sezgin, A. (2017). Gastronomi Turizmi Açısından Mersin Yöresi Mutfak Kültürünün
Sürdürülebilirliği, 1st International Sustainable Tourism Congress, November 23-25 2017, (ss. 161-170),
Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ISBN: 978-605-4697-14-4
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
748
Does the Demographic Characteristics of Women Effect the Sustainability of Food Culture?
Çetin AKKUŞ
Kastamonu University, Faculty of Tourism, Kastamonu/Turkey
Extensive Summary
Although there are many varieties of ready-to-eat foods, it is no possible for them to replace home food in terms
of nutritional value and health. For this reason, it is very important not to forget the regional dishes, especially in the
regions where local women, such as Kastamonu, do not participate in business life as much as they do in the big
cities. Otherwise, the remaining cultural heritage elements will be forgotten here as in many regions. In this study, it
has been tried to study to what extent both working and non-working women in Kastamonu know and cook traditional
foods and to determine whether the women's making and knowing of local dishes shows any difference according to
their demographic characteristics.
Situated in Turkey's Black Sea Region, Kastamonu has thousands of years of culture due to having hosted many
civilizations. In Kastamonu cuisine, together with the accumulation from the past, 812 kinds of food have been
determined according to the current sources. There are 51 kinds of bread and 38 kinds of soup among them. This
diversity reveals the richness of the food culture. However, it has been determined that approximately 500 varieties
are not known in other regions.
In this study quantitative design was adopted and the survey technique was utilized. Firstly, secondary data of
Kastamonu's regional dishes were compiled. Soup, pilaf, dessert and pastries fell within the scope of local dishes.
Among them a total of 43 meals were included in the questionnaire. The important points to be considered in the
selected dishes are that they have different levels of difficulty and reflect the cultural values of the province. Meals
are divided into three groups according to cooking time and techniques. When grouping, the dishes known and
cooked frequently by local people and the dishes with less visibility were preferred. Dishes with less visibility are
the dishes cooked more in the past and the dishes that women of older age than average known or have heard.
According to the degree of difficulty, groups of meals are as follows;
1. Level Meals: meals made between 0-45 minutes
2. Level Meals: meals made between 45 minutes and 1.5 hours
3. Level Meals: meals made over 1.5 hours and more
Participants were asked if they knew how to cook and surveys were completed face to face with those who knew
it. For each determined meal, the four-choice sequential scale was presented to make a choice. Scale items are listed
as follows. "1= I have never heard, 2 = I heard but I don't know how to cook it, 3 = I know how to cook it, but I don't,
4 = I know how to cook it and I cook it in daily life." In the survey, all of the options were prepared on the same form
and in such a way that the distinction between options can be seen clearly.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
749
The population of the study consisted of women living in the districts of Kastamonu, Devrekâni, Bozkurt, Abana
and Taşköprü districts.The number of participants to be reached in the 95% confidence interval has been calculated
as 384. Quota sampling was made considering the regions where the study was conducted. The surveys were applied
to 411 women between March 2018 and June 2018. As a result of the elimination of missing and incorrectly filled
surveys, 407 data were analyzed.
It is seen that 82.1% of women are married. When the age groups of the participants are examined, the majority
of the participants are 36-45 years old with a ratio of 33.4%. While 52.8% of women were primary school graduates,
28% of them were high school graduates. While women who do not work have a ratio of 59.7%, the ratio of working
women is 40.3%. In terms of income, the monthly income of 59.2% is 0-1499 TL and 29.2% is 1500-2999 TL. In
the time allocated to the daily meal, the majority of the participants have chosen the choice of 1-2 hours with 38,8%
and 33.9% of the participants stated 30 minutes-1 hour.
At the end of the research, in the first level local dishes, the dish that women know most and cook is sour rice
with an average of 3.60. This was followed by bulgur pilaf, mıklama and tirit, respectively. In the first level meals,
üçürdüm, with an average of 1.31, was the dish about which the least amount of information is available. When the
results of the second level dishes were examined, it was seen that the most common and cooked dishes were meaty
bread, chicken ıslama and bandumann. These dishes are the most common dishes found in the menu of in the
institutions offering local food in Kastamonu province. In addition, spinach bread, caba stew and ala rice are also
among the largely known and cooked dishes. The least known dish of the second level was bread stuffed with meat.
Considering the familiarness regarding the meaty bread in Kastamonu province, the low level of knowledge regarding
its derivatives is another remarkable result. When the third level dishes were examined, the dishes most known and
made by women were stuffed black cabbage, pastrami küre beans, keşkek and lokma. Foods and desserts, such as
Bardak kebab and milky wrap, were identified as local dishes with the least familiarness. In terms of difficulty levels,
when the average of food was examined, it was observed that the groups had very close averages. tFor the first level,
the average of 2.76, for the second level 2.89 and for the third level 2.79 were calculated.
In order to find out whether there is a significant difference between the difficulty levels of the local dishes that
women in Kastamonu heard, know or cook and the demographic characteristics of women, t test and ANOVA were
applied. Recognition and applicability of dishes varied between individuals with primary and undergraduate
education. There is no significant difference since the number of graduate participants is insufficient. It was
determined that there was no difference between the participants in the age group 18-24 and the age group 25-35
and there were differences among all upper age groups of the age groups 18-24 and 25-35. We see women who are
65 years of age and older are the group with the highest level of knowledge. It is observed that the average of knowing
and cooking local foods has decreased dramatically as the age groups become younger. This situation can be
considered as an indicator of the weakness of cultural transmission among age groups.
It was seen that the food in each of the three groups was more known and cooked by the married participants
compared to the single ones. The fact that married women feel responsible about cooking for other family members
makes us think that it can be one of the reasons of this difference. It was determined that there was a significant
difference between housewife and working women in terms of familiarness and practicality of local dishes.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 7/2 (2019), 731-750
750
According to this, housewives are more familiar with local foods and take more responsibility in maintaining the
food culture. It was seen that the income level of the participants did not make a difference in the third level meals.
In the first and second level meals, it was seen that the groups having the income between 1500-2999 TL and 3000-
4999 TL had almost the same average. The source of the difference at both levels was composed of people with
income of 5000 TL or more. However, due to the low number of people in this income group, it was excluded from
the evaluation since it was not considered to be suitable for parametric testing. Significant differences were found in
all levels of difficulty between the time devoted to cooking and the familiarness and applicability of local dishes. It
was seen that the familiarness and applicability of the local dishes divided into three groups differentiated among the
participants who spared 0-30 minutes to the daily meal and 30 minutes-1 hour, 1-2 hours and 2 hours. There was no
difference between the participants who spared 30 minutes-1 hour and the ones who spent 1-2 hours for daily meals,
however, significant differences were determined between the participants who had time between 0-30 minutes and
2 hours and more. There are significant differences between the participants with the choice of 2 hours or more and
all groups.