yeni devir edition 107

28
Campbellfield Factory 362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061 T: (03) 9357 9922 w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u Smallgoods / Kebab / Meat Necmi Kul (Managing Director) 20 EYLÜL 2011 Sayı: 107 İlim Koleji’nde yabancı diller haſtası çerçevesinde bir haſta boyunca adeta Türkçe ile yaldı, Türkçe ile kalkıldı. Haſtaboyu yapılan etkinliklere hem ilkokul hem de ortaokul bölümü kaldı. Fesval şeklinde geçen haſtada Başkonsolos Aydın Nurhan da ziyaret edildi AVUKAT SEYİT ERCİYAS ZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS * Ev alım-sam işlemleri * İşyeri alım-sam işlemleri * Aile hukuk ve boşanma davaları * Vasiyetname ve vekalet hazırlama * Hukuki danışmanlık vb. davalar Shop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046 Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222 Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u 0407 309 008 Haberi Sayfa 4 ve 5’te ILIM’DE TURKCE FESTIVALI . . .. . . . Mustafa Okur 0418 315 161 EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİM Shop 1, 55 Paringa Blvd Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400 Email: [email protected] Bakan’dan Türkçe’ye güvence SAYFA 9’da Galatasaray ‘Arena’da siftah yaptı Lige İstanbul Büyükşehir Belediyespor mağlubiyeyle başlayan Galatasaray, Türk Telekom Arena’daki ilk maçında Samsunspor’u 3-1 ile geç ve ligdeki ilk puanlarıyla tanış. Sarı kırmızılı ekibin golleri Melo, Elmander ve Selçuk İnan kayde. Haberi Spor’da

Upload: yeni-devir

Post on 24-Mar-2016

274 views

Category:

Documents


13 download

DESCRIPTION

Turkish Newspaper

TRANSCRIPT

Page 1: Yeni Devir Edition 107

12 0 EYLÜL 2 0 1 1

Campbellfield Factory362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061

T: (03) 9357 9922

w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u

Smallgoods / Kebab / Meat

Necmi Kul (Managing Director)

20 E

YLÜL

201

1 S

ayı:

107

İlim Koleji’nde yabancı diller haftası çerçevesinde bir hafta boyunca adeta Türkçe

ile yatıldı, Türkçe ile kalkıldı. Haftaboyu yapılan etkinliklere hem ilkokul hem de ortaokul

bölümü katıldı. Festival şeklinde geçen haftada Başkonsolos Aydın Nurhan da ziyaret edildi

AVUKATSEYİT ERCİYASZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS* Ev alım-satım işlemleri* İşyeri alım-satım işlemleri* Aile hukuk ve boşanma davaları* Vasiyetname ve vekalet hazırlama* Hukuki danışmanlık vb. davalarShop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046

Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u

0407 309 008

Habe

ri Sa

yfa

4 ve

5’te

ILIM’DE TURKCE FESTIVALI

. . ... . .

Mustafa Okur0418 315 161

EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİMShop 1, 55 Paringa Blvd

Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400

Email: [email protected]

Bakan’dan Türkçe’ye güvence SA

YFA

9’da

Galatasaray ‘Arena’da siftah yaptı

Lige İstanbul Büyükşehir Belediyespor mağlubiyetiyle başlayan Galatasaray, Türk Telekom Arena’daki ilk maçında Samsunspor’u 3-1 ile geçti ve ligdeki ilk puanlarıyla tanıştı. Sarı kırmızılı ekibin golleri Melo, Elmander ve Selçuk İnan

kaydetti. Haberi Spor’da

Page 2: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 12

TÜKENMEZ KALEM

Mustafa [email protected]

Hazır beton bölümümüz açılmıştır

GÜNCEL

Ağabeylik mi, pastadan pay kapma mı?

Arap Baharı’nı başlatan üç Kuzey Afrika ülkesi, geçtiğimiz hafta bu ülkeler üzerinde söz sahibi olmak isteyenlerin liderlerinin akınına uğradı. Kuşkusuz en büyük ilgiyi Başbakan Erdoğan gördü. Zira Erdoğan’ın ziyareti, Sarkozy ve Cameron gibi sadece Libya’ya değil, üçüne de gerçekleşti.

Diktatörlerini devirerek, son yıllarda hayli aşınan Arap imajına ‘devrimci’ bir ruh kazandıran bölge halkının Türkiye Başbakanı’na ilgi göstermesi tabii ki şaşırtıcı değil. İlginin asıl sebebinin İsrail ile olan ilişkilerin, Erdoğan döneminde üst üste gelişen olaylar sonrası en

alt düzeye indirilmesi olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca geçtiğimiz hafta yapılan ziyaretlerde Erdoğan’ın 3 ülke seçmesi buna karşılık İngiliz ve Fransız liderlerin gezilerini Libya ile sınırlaması, bölge liderlerinin bakış açılarını göstermesi

açısından iyi bir veri. Belli ki Fransa ve İngiltere, Libya petrolünden pay kapmanın savaşında. Ayrıca tekrar istikrara kavuşması durumunda ülke çapında çok büyük yatırım patlaması yaşanabilir. Bu iki ülke, zor durumda olan ekonomilerini Libya’nın atıl durumda olan kaynakları ile kurtarma peşinde.

Aslında Libya Türkiye için de ekonomik açıdan hayati öneme sahip. Belki petrolünden pek yararlanamıyoruz ama ülkede satılan mallar, iş yapan firmalar hep Türk menşeli idi. Fakat özellikle Başbakan Erdoğan için ekonomik açıdan çok, İslam dünyasında yakaladığı rüzgarın daha hızlı estirilebilmesi için sıradan vatandaşın kalbini fethetmek daha önemli gibi görünüyor.

Katar Kökenli ama İngiliz etkisinin daha fazla hissedilmeye başlandığı El-Cezire’deki bir yorum, Erdoğan ile ilgili ilginç bir iddia ortaya attı. Kanalın web sitesinde yayınlanan yoruma göre Erdoğan, kendisine gösterilecek sevgiyi katlamak için bilinçli bir şekilde İsrail ile olan ilişkileri gerdirdi.

El Cezire’nin yorumu bana göre biraz acımasız olmuş. Ancak Erdoğan’ın İslam dünyasında elde etmek istediği liderlik rolünden büyük keyif aldığını söylemek heralde kehanet sayılmaz. Halkın kalbini kazanmak için Arapça ifadeler kullanıyor, gençlere yine kendi dillerinde övgüler diziyor. Erdoğan’ı İslam ülkelerinde izlerken, sanki Konya’da Elazığ’da veya Kayseri’de bir seçim mitinginde

olduğu düşünüyorsunuz. Artık ‘İsrail’e dokunan yanar’

komplo teorisi de O’nu korkutmuyor gibi. İşte bence asıl üzerinde durulması gereken nokta bu. Başbakan’ın İsrail’e karşı daha dik durabilmesinin temel nedeni Mısır faktörüdür. Zira geleneksel olarak ABD’nin bölgedeki en önemli

iki müttefikinden biri olan Mısır, Mübarek’in devrilmesi ile birlikte kendisine farklı bir rota çizmek istiyor. ABD’nin diğer önemli müttefiki olan Türkiye’nin, Mısır’ın teslimiyetçi tutumu nedeni ile İsrail’e uzun süre kafa tutması veya ileri gidebilmesi zordu. Fakat şimdi durum değişti ve yeni Mısır artık ABD-İsrail uşaklığını kabul etmiyor. Bu da Türkiye’nin eline önemli bir koz vermiş durumda.

Zaten Libya, Mısır ve Tunus devrimleri arasında siyasi açıdan Türkiye’yi en fazla sevindiren Mübarek’in gitmesi olmuştur. Libya’nın deli lideri Kaddafi zaten ekonomik açıdan Türkiye’ye kapıları açmıştı. Tunus ise, Müslümanlara yapılan baskının sonlandırılması nedeni ile Türkiye’yi sevindirmiş

olmalı. Ama ne Libya ne de Tunus devrimleri, siyasi ve diplomatik açıdan Mısır kadar değerli değildir.

Yukarıdaki yazımdan yola çıkarak, Türkiye’nin sadece ağabeylik, diğerlerinin ise pastadan pay alma derdinde olduğu yargısı çıkarılmasın. Evet onlar pastadan pay almak istiyor ama Türkiye daha da fazla istiyor. Ekonomi ve yatırım kökenli bakanlar ile bölgeye gidilmesi bunun en açık göstergesi. Türkiye hem siyasi hem de ekonomik açıdan bölgeye hakim olmak istiyor. Fransa’nın Libya’daki direnişe ilk desteği vermesi nedeni ile bu ülke Libya kaynaklarından pay sahibi olmak için öne çıktı. Her ne kadar halk Türkiye’den yana olsa da, yeni yönetim kendisine yardım eden özellikle NATO üyelerini ihya etmek zorunda kalacaktır.

* * *

Jalal Abdallah Huseyin Kuset Shefki Zeqaj0425 778 166 0418 992 527 0432 121 047

Butun Emlak Ihtiyaclariniz Icin Lutfen Guvenebileceginiz Isimleri Arayin!

Page 3: Yeni Devir Edition 107

32 0 EYLÜL 2 0 1 1

Allah, “insana şah damarından yakın olan”dır. Bu yüzdendir ki O, insana, nefsinin neleri hangi gerekçelerle fısıldadığından haberdardır.

Bu nedenle kurban, Allah’ın insana yaklaşmasını değil, insanın Allah’a yaklaşmasını ifade eder. Şahdamarından uzak olan, Allah’dan haydi haydi uzak olur. “Şahdamarından uzak olmak” demek, kendinden uzak olmak demektir. Kendine yakın olmak ise, “Allah’a yakın olmak” demektir.

İnsana şahdamardan daha yakın olan, tüm damarların kendisine açıldığı kalptir. Kalp, daha içeride, daha merkezdedir. Şahdamar, ona açılan “yol”dur. Allah “yolda” değildir, “yolcu” değildir. Merkezdedir; hayatın ve varlığın merkezinde. Yolda olan, yolcu olan insandır. Uzaklaşır ve yaklaşır. Yasa gereği O’ndan gelmiş ve O’na dönecektir.

İnsan damardan uzaklaştığında, “dem-i mefsuh” (atık kan) hükmünü alır. Hayatın ve sağlığın sebebi iken, ölümün ve hastalığın sebebi olur. Kalbe, yani yolculuğunun anlamını bulduğu yere dönmelidir. Kalbe dönüş, kendine dönüştür. Kalpten uzaklaşma, kendinden uzaklaşmadır. Şahdamar, kanın “sırat-ı müstakimi”dir. Dosdoğru yola giren insan da, manevi bedenin kalbine giden yola girmiş demektir.

Kur’an’da “kurban” teriminin kullanıldığı nadir yerlerden biri olan Maide 27. ayet, Adem oğullarından ikisinin kurbanla sınanmasından söz eder. Bu, neyi gösterir? Birincisi, Kurban ibadetinin insanla yaşıt, hatta insanın ilk ibadeti olduğunu. İkincisi, insanın cevherle cürufunun sınanmadan denenmeden ayrışmadığını. Üçüncüsü, kişi ne kadar kendinden ve Allah’tan uzaksa, mülkiyet tasavvurundaki çarpıklığın da o kadar vahim olduğunu.

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in sınavı anlaşılmadan, kurban ibadeti anlaşılamaz. Bu yüzden ilahi vahiyler bu örnek olaydan söz ederler. Kur’an Saffât suresinde, konuya ayrıntılı olarak yer verir. Buna göre, Hz. İbrahim, Nemrud’a karşı verdiği tevhid mücadelesinde can sınavından geçer. Sınavını başarıyla verir. Bu kez sıra “can yarısı” sınavına gelmiştir. Bir gece rüyada, kendisini, uzun bir mahrumiyetten sonra kavuştuğu oğlunu boğazlarken görmüştür.

“Bu oğul kimdir?” sorusu, sadet haricidir. Kur’an açıkça isim vermez. Yahudiler, bu oğlun İshak olduğunda ısrarcıdırlar. Daha birinci kuşaktan itibaren bu tezi destekleyen bir çok otorite bulmak mümkün. Yahudiler, bu seçimi “kutsal ırk” tezi üzerine oturturlar ve hem yabancı hem de cariye olan bir annenin oğlu olan İsmail yerine, Sare’den olma İshak’ın “zebîh” olmaya daha layık olduğunu dile getirirler.

Tüm veriler bu oğlun ilk oğul olduğunu gösterir. İlk oğlun İshak olduğunu söylemek, Hz, İbrahim’in hayatı hakkındaki tüm bilinenleri yok saymak anlamına gelir. Hacer’in, Sare’den uzaklaştırılmasının nedeni onun çocuk sahibi olmasıdır. Kurban edilenin ilk oğul olduğunu, Hz. İbrahim’im Kur’an’da dile getirilen duasından anlıyoruz: “Rabbim bana Salihlerden olacak bir (evlat) bağışla” (37:100). Bu duanın, çocuk hasretinin ardından geldiği açık. İlk çocuğun da İsmail olduğu tarihsel olarak kesindir. Kurban edilen, “aşk modunda” yapılan bir duanın mahsulü olan işte bu çocuktur.

Mustafa İslamoğlu

Kurbanı anlamak - I

GÜNCEL

Page 4: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 14 AVUSTRALYA

GÖRÜŞ

M.Ali Özcan

Bahar yaşadığı söylenen Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki devrik devlet başkanları müslüman olduklarını ve dinleri İslamı unutmayıp İslamın emrettiği gibi müslüman topluluklar arasında tesis edilmesi gereken kardeşliğe, birlik ve beraberliğe yatırım yapsalardı , bugün bulundukları durumdan farklı bir konumda olurlardı. Canlarından ve mallarından olan müslüman ahali de zillet ve acı içerisinde kıvranır bir duruma düşmezdi. Ama bu diktatörler sultan olmanın, emir olmanın, devlet başkanı olmanın büyüsüne kapılarak tamamen islamın emirlerini gözardı ederek kendilerine destek veren emperyalistlerle aralarının açılacağını hesap etmeden hareket etmeyi,

davranmayı seçtiler. Gün geldi hesap döndü. Emperyalistler size sırtlarını döndüler. Siz feryat ettiniz, İslam kardeşliği dediniz ama çok geç kaldınız. Elinizdeki kılıcın iki tarafı da keserken ağalığı, beyliği kimseye bırakmadınız. Diğer İslam ülkeleriyle alış veriş yapmadınız. Fakir müslüman halklara kucak açmadınız. Kendi halkınıza bile rahat yüzü göstermediniz. İdare ettiğiniz insanların ensesinde boza pişirdiniz. Bugün itibariyle bir kısmınız devrildi, bir kısmınız korkulu rüya görürüm diye belki yastığa başını bile koymuyor. Emperyalistlerin sizinle işi bitti. Şimdi onlara başka piyonlar lazım. Asyayı, Ortadoğuyu, Afrikayı yeniden dizayn ediyorlar. Yeni dünya düzeni üzerinde çalışıyorlar. Bop ya da Bip projeleriyle meşguller. Emperyalizmin bu oyununu bozmak için bütün müslüman ülkelerin liderleri, hükümetleri, emirleri hemen içinde bulunulan dağınıklıktan kurtulunmalıdır. İslam ülkelerinin her türlü güçleri birleşmelidir. Derhal her konuda birliktelik akitleri imzalanmalıdır. Savunma, ekenomi, kültür v.s. her konuda

birlik olunmalıdır. Müslüman halklar arasında kardeşlik tohumları atılıp, İslam kardeşliği rüzgarı esmeli. Müslüman ve müslüman olmayan halkların kölelikten kurtulmaları için, açlıktan ve yoksulluktan kurtulmaları için, gerçek adalet anlayışının tesisi için, yeni bir dünyayı İslam ülkeleri kurmalıdır. Yeni bir dünyanın kurulması eğer emperyalistlere bırakılırsa yeryüzü tekrar ifsada uğrayacaktır. İnsanlığın ve bilhassa müslümanların dünyayı sadece emperyal zihniyete bırakma lüksleri olmadığı gibi yarın Allah katında da mesul olacakları katidir. Allah müslümanlara dünyayı ıslah görevi vermiştir. Bu görev iman sahibi herkesi bağlar. Bu aşamada Asya, Ortadoğu, Afrika ülkelerindeki dizaynda genelde bütün müslümanlar, özelde devletler üzerine düşeni yapmaktan çekinmemelidir. Yarının dünyasında söz sahibi olmak isteniyorsa bugünki gelişmelere kayıtsız kalınmamalıdır. Aksi halde geç kalınmış olunabilir.

* * *

İlim Koleji ilkokul öğrencileri, hem ailelerine hem de öğretmenlerine Türkçe Gecesi yaşattı. İlahilerin söylendiği, şarkıların seslendirildiği gecede yapılan konuşmalarda, Türkçe dilinin

yaşatılabilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı

Miniklerden Türkçe gösterisi

Yabancı Diller Haftası mü-nasebeti ile İlim Koleji’nde düzen-lenen gecede minikler, Türkçe seslendirdiği şarkı, ilahi, şiir ve konuşmalar ile, kolejin yeni modern salonunu dolduran 350 kişiye unu-tulmaz bir gece yaşattı. İlim Koleji ilkokul bölümünün hazırladığı programa okulun öğretmenleri, ve-liler, öğrenciler, dernek, cemiyet\ vakıfların yöneticileri ile Melbourne Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hüseyin Koç katıldı.

Bir ilkokul öğrencisinin okuduğu Kur’an-ı Kerim, diğerinin ise mealini okuması ile başlayan program, toplu olarak İstiklal Marşı’nın seslendirilmesi ile de-vam etti. Gecede bir konuşma yapan İlim Koleji Müdür Veki-li Aynur Şimşirel, programın hazırlanmasında emeği geçen başta Koordinatör Eren Kayıkçı olmak üzere öğretmenler Ayşe Kuşçu, Mu-rat Karadağ, Saliha Günsay ve diğer tüm emeği geçenlere teşekkür etti. Şimşirel sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Avustralya’da Türkçemize sahip

çıkan nesiller yetiştirmek, burada bulunan herkesin özlemi ve beklen-tisidir. Ancak bu beklentinin sadece dilek ve temennilerde kalmaması için hepimiz tarafından büyük bir özveri gösterilmesi gerekmekte-dir. Avustralya’da anavatanımızdan uzak bir diyarda çocuklarımızın Türkçe sevgisi, ana dili duygusu, dil bilinci ve duyarlığını geliştirebilmek gerçekten kolay bir iş değildir. Buna elbirliği ile ulaşabiliriz’.

Avustralya’daki Türk Toplumu’nun en önemli problem-lerinden birisinin kimlik problemi olduğunu söyleyen Şimşirel, ‘Bunu önlemek için Türk medeniyetinin değer ve yargılarına sahip ve saygılı, dilini, dinini, örfünü ve ade-tlerini bilen, aynı zamanda yaşadığı ülke Avustralya’nın da değer yargılarını göz ardı etmeyen, bunlara saygılı olan yani kendi kimliği ve kültürü ile yaşadığı ülkeye uyum sağlayan, yaşadığı ülkenin kanunlarına saygılı, gelişimine elinden geldiği kadar katkı yapan, çalışkan, başarılı örnek bir birey

yetiştirmekten geçiyor’ ifadelerini kullandı.

Avustralya Milli Görüş Teşkilatları ve İlim Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Celal Varsan ise Türkçe’nin müfredat-tan kaldırılmaması için yapılan çalışmalara ve toplanan imzalara

dikkat çekti. Bu konuya toplumun sahip çıkması gerektiğini söyleyen Varsan, velilerin ve toplumumuzun okula destek vermesi gerektiğini söyledi.

Melbourne Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hüseyin Koç da değerlerin iki şeyle ay-akta durduğunu ve bunların dil ile din olduğunu söyledi. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki Türk köken-li kavimler ile ilgili bilgi veren

Koç, dil ve inanç birliği olmadığı için bu toplulukların kimliklerini bulamadığını belirtti.

Minikler sahnede Kürsüde yetkililer Türkçe’nin

yaşatılması ile ilgili bolca öğüt verirken, gelecekte Türkçeler’i tartışılan minikler ise sahnede bu sorunun yaşanmayacağını kanıtlarcasına performans ortaya koydular. 2. Sınıf öğrencileri grup halinde İstiklal Marşı okurken, 1 ila 6. sınıflar arasında okuyan öğrenciler oyunlar oynadılar ve tiyatro gösteri-

mini sahnelediler. Minik Dualar Grubu’nun ilahilerini seslen-diren minikler, ezgiler, şiirler ve şarkılar ile renkli bir gece yaşattılar.

Türkçe gecesi, Türkiyem türküsünün müziği ile sona

erdi.Bu arada kulislerden sızan

bilgilere göre partililerin, Peter

Beattie’nin kabul etmesi halinde tıpkı LNP’nin daha önce Queens-land Eyaleti’nde uyguladığı strateji gibi, seçilmesini beklemeden Peter Beattie’yi lider ilan etmeyi dahi düşündüğü belirtildi. LNP daha önce seçilmediği halde Campbell Newman’ı parti lideri olarak tayin etmişti.

Beattie’nin daha önce elde ettiği başarılar, adının lider adayı olarak ön plana çıkmasını sağladı. İşçi Partililer, anketlerde iyice dibe vuran partinin ancak Peter Beattie gibi bir aday ile yeniden yükselişe geçebileceğine inanıyor. Beattie’nin önümüzdeki günlerde farklı etkin-likler ile toplum karşısına çıkması bekleniyor.

Page 5: Yeni Devir Edition 107

52 0 EYLÜL 2 0 1 1

AVUSTRALYA AVUSTRALYAİlim Koleji’nde yabancı diller haftası çerçevesinde bir hafta boyunca adeta Türkçe ile yatıldı, Türkçe ile kalkıldı. Haftaboyu

yapılan etkinliklere hem ilkokul hem de ortaokul bölümü katıldı. Festival şeklinde geçen haftada Başkonsolos Aydın Nurhan da ziyaret edildi

HAFTABOYU TÜRKÇEYabancı Diller (LOTE)

Haftası’nı en kapsamlı bir şekilde kutlama kararı veren İlim Koleji, geçtiğimiz haftayı Türkçe ve Arapça ağırlıklı etkinlikler ve programlarla geçirdi. İlim Koleji İlkokul Türkçe Bölüm Koordinatörü Eren Kayıkçı’nın organizes-inde başlayan etkinliklerde Salı günü Nasrettin Hoca rüzgarı esti. Geleneksel kıyafeti ile sınıfları tek tek dolaşarak öğrencilere kendisini tanıtan Nasrettin Hoca, fıkra anlatmayı da ihmal etmedi. Hoca’nın dağıttığı şekerlere büyük ilgi gösteren ilkokul öğrencileri, sıradışı anlar yaşadılar.

Çarşamba günü ise yabancı diller haftası çerçevesinde tem-sili olarak Türkçe ve Arapça okul töreni düzenlendi. Türkçe törende Kur’an-ı Kerim ve Türkçe meali okundu. İstiklal Marşı’nın okunduğu, Türkçe konuşmanın yapıldığı törende

sınıflarında başarı gösteren ilkokul öğrencilerine serti-fikalar dağıtıldı.

Haftanın en geniş kapsamlı Türkçe töreni ise halkın da katılımı ile Perşembe günü yapıldı (bu haberin detaylarını gaze-temizde görebilirsiniz).

İlkokul öğrencilerinin Cuma günkü programı ise okulun rengarenk olmasını sağladı. Zira öğrenciler, kültürümüze ait yöresel kıyafetler ile okula geldiler. Program çerçeves-inde Türk mutfağı da unutulmadı. Cuma günü minikler, kend-ilerinin veya aileler-inin yaptığı yem-ekleri okula getirerek hem arkadaşları hem de öğretmenleri ile

paylaştılar. İlkokul bölümünün

başarılı organizasyonları Eren Kayıkçı koordinatörlüğünde gerçekleşirken, okul öğretmenleri Ayşe Kuşçu, Özlem Çalışkan ve Mu-rat Karadağ, etkinliklerin hazırlanmasında öncü rol oynadı. İlkokul bölümü, çalışmalarına verdiği destekten dolayı Aynur Balcı ve Nurhan Sezgin’e de özel teşekkür etti.

Ortaokul bölümünden anlamlı ziyaretler

Yabancı Diller Haftası çer-çevesinde birçok etkinlik yapan ortaokul bölümü ise ziyaretlere özel bir önem verdi. Ortaokul Türkçe Bölüm’nün organiz-esinde Çarşamba günü Mel-bourne Başkonsolosu Aydın Nurhan’a yapılan ziyaret, öğrencilerin yoğun ilgisini çek-ti. Yabancı Diller Haftası nedeni ile Türkçe’nin konuşulabilmesi

için ortam hazırlanması ve başkonsolosluğun v a t a n d a ş l a r a sağlamış olduğu im-kanlar konusunda bilgi alınmasını he-defleyen ziyarette öğrencileri Kon-solos Muavini Va-

hit Özdemir karşıladı. Sıcak karşılama ile bir anda tedir-gin halleri değişen öğrenciler; emekli olabilme şartlarından askerlik konularına, tapu işlemlerinden pasaport ve cüzdan yenilemeye kadar farklı konularda yetkililerden bilgi aldılar. Tek tek birimleri gezen öğrenciler, konsolosluk per-soneli tarafından güleryüzlü bir şekilde karşılandı.

Daha sonra çay içmek için Başkonsolos Aydın Nurhan’ın ofisine geçen öğrenciler, aynı ilgiyi Nurhan’dan da gördü. Öğrencilere, personeli ile ilişkileri konusunda bilgi veren Nurhan, ilk yaptığı toplantıda onlara yönelik hiçbir zaman yüksek sesle konuşmayacağını, kızmayacağını ve ithamlarda bulunmayacağını söylediğini ancak bunun karşılığında aynı yaklaşımın halkına da göster-ilmesi isteğinde bulunduğunu söyledi.

Öğrencileri ile sohbet ya-pan Nurhan, bir 11. Sınıf öğrencisinin, ‘Siz çok başarılı birisiniz, bugünlere gelmek için kendinizi nasıl motive et-tiniz?’ sorusuna, ‘Hiçbir zaman hırslı olmadım, sadece kendi içimde yarıştım, okumayı çok seviyorum ve kitaplarımla çok fazla vakit geçiriyorum’ cevabını verdi.

Öğrencilere nasihatlerde bulunan Nurhan, çok değerli bir millete, dine ve dine sahip olduklarını hatırlattı ve bunlara sımsıkı sarılması gerektiğini öğütledi. Bu arada sohbet esnasında öğrencilere çikolata ikram eden Nurhan, çocuklar ile fotoğraf da çektirdi. Nurhan, halen başkonsolosluğa ait bir ev yapıldığını ve 29 Ekim’de de öğrencileri orada ağırlamak

istediğini söyledi. Geziden hayli memnun ka-

lan öğrenciler, bu memnuni-yetlerini, ’29 Ekim’de de gidi-yoruz, değil mi hocam?’ sorusu ile ifade etmekten çekinmedil-er.

Büyüklere duygusal ziyaret Ortaokul öğrencilerinin

Perşembe günkü durağı ise Osmanlı Yaşlılar Evi oldu. Sekizinci sınıf öğrencilerinin katıldığı ziyarete öğretmenler Murat Karadağ ile Sinem Saka eşlik etti. 33 kişinin bakımının yapıldığı Yaşlılar Evi’nde büyüklere güller dağıtan öğrenciler, duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Zi-yaretlerin devamlı olması dileğinde bulunan görevliler ve büyükler, İlim Koleji’ni de ziyaret etmek istediklerini be-lirtti.

Bu arada hafta çerçeves-inde 7-10. Sınıf öğrencileri arasında Türkçe Kupası Futbol Turnuvası düzenlendi. Cuma günü son iki ders saatinde

yapılan turnuvayı çekişmeli maçlar sonunda 10. Sınıf kazandı.

Türkçe için geceledilerOrtaokul bölümünün bir

başka ilginç etkinliği ise okul-da öğrenciler ile kamp yap-mak oldu. Yaklaşık 20 öğrenci, Murat Karadağ, Fatih Çiftçi ve Emre Bey nezaretinde unu-tulmaz bir gece yaşadı. Akşam namazı ile birlikte başlayan kamp programı, akşam yemeği ile devam etti. Pizza yedikten sonra yatsı namazını müteakip Ahmet Eroğlu Hoca’nın soh-betini dinleyen öğrenciler, kapalı spor salonunda top oynadı. Gecenin ilerleyen saatlerinde film izleyen, soh-betler yapan öğrenciler, geceyi uyuyarak geçirmek istemedil-er. Geç saatlere kadar çerez eşliğinde sohbetler yapan kamp sakinleri, sabah namazını da cemaatle kıldı. Öğrenciler kısa bir uyku sonrası sabah 8’de okuldan ayrıldı.

Miniklerden Türkçe gösterisi

Page 6: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 16 MELBOURNE

İlim Koleji`nin isim babası olan başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, yıllar önce, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına giden süreçte ``vefa`` duygusu ile ``çalışma aşkı``nı oldukça canlı tutmayı başarabilmişti. Bugün halen hayatta olan muhterem Mahmut Efendi`nin de ziyaretine giderek nasihat ve duasını almayı ihmal etmemesi, buna bir örnektir. Seçime ramak kala yapılan bu özel görüşme üzerine bu muhterem zatın ağzından dökülen ``Tamam İnşallah`` sözünü, teberrüken, hemen o seçim gecesinde, Refah Partisi gençleri ve teşkilatları aracılığıyla İstanbul`un bütün sokaklarına afişlerle bezetmişti sayın Erdoğan. Ayrıca susuzluktan kırılan İstanbul`un suya kavuşması için onlarca projenin yanısıra İstanbul`da yaşayan salih kulların, Fatih Camii`nde yağmur duasına çıkmalarını istirham ederek aracılık etmişti. Ertesi günkü Cumhuriyet vb. gazetelerin manşetinden bu yağmur duası hareketi, ``Tayyip`in işi Allah`a kaldı`` denilerek alaya alınmış ve küçümsenmişti. Ama Rabbimiz, kendisine samimiyetle açılan çabaları ve elleri hemen o günden başlamak üzere yağmura tebdil etti. Yıllardır suya susayan İstanbul barajları sularla doldu. Allah`ın güzel kullarıyla alay eden zavallıcıklar ise mahcubiyet yaşadılar. Bunları şunun için anlatıyorum: Vefa duygusu, Allah dostları ile irtibatı canlı tutmak, hedefini iyi bilmek, dost-düşmanı iyi ayırt edebilmek, umudu yitirmemek, zorlukların üstesinden gelebilmek için canla başla harekete geçmek, yol yordam bilmek, danışarak iş yapmayı zül addetmemek, yapılacak maddi-manevi hiç bir görevi aksatmamak ve belki de hepsinden önemlisi; ``riyaset gömleği``nin farkında olmak ve ağırlığını hissetmek...Çünkü bu gömlek, kişinin sevabını da, günahını da katmerleştiriyor. Başta başbakanımız olmak üzere müslümanların işlerini üstüne alan herkese Allah kolaylıklar ihsan eylesin.

Sayın başbakanımızla yazımıza başladık, yine ondan ilham ile sürdürelim. Belediye başkanı olduğu günlerde alelacele yakalandığı koca İstanbul`un dağ gibi sorunlarının üstesinden gelebilmek için çözüme giden yolda rehber edindiği bir sözü hala aklımdadır: ``Başarılı yönetim için iki şeyi iyi yapmamız gerek: 1-İnsanı iyi idare etmek. 2-Parayı iyi idare etmek.`` Sayın başkan, o zaman adama göre iş değil, işe göre adam prensibiyle her daim “ehliyet” ve “emniyet”e riayet etmeye çalıştı. Türkiye`nin ne kadar gözde danışman ve uzmanı varsa onlarla iş tutmayı bildi. Daralan ve daraltan değil, genişleyen ve genişleten bir yönetim anlayışını hakim kıldı. Belediyecilikteki işbilirlik, bugünlerin de anahtarı oldu. İşi bilene, parayı da güvenilene tevdi edince; emin ellerde bir idare, emin ellerde bir halk-yönetim iletişimi ve barışı yaşandı.

Osman Gazi`ye Şeyh Edebali`nin nasihatini de unutmayan başbakanımız, insanı yaşatınca devleti de yaşatacak kişi olarak siyasette yıldız bir karakter haline dönüştü. Bugün kaynayan İslam ülkelerine yaptığı geziyi de dikkate aldığımızda bu tanımlama pek de abartılı olmasa gerek.

Bütün bunları kadirşinaslıkla ifade etmekteyim. Fakat bütün bu güzellikleri perdeleyecek bir gelişmeye de değinmeliyim. Bizim insanımız, o kadar hamleden sonra tam gol atacakken rakip takımın formasını giyme kolaylığı ve gafletine tevessül edebiliyor. Sayın başbakanımızın, bir çıkış ve çözüm arayan İslam ülkelerine tavsiye ve nasihatlerde bulunurken kendisini gündeme oturtan Laiklik önerisi, inşallah bu tür bir başkalaşma ve yabancılaşmaya işaret değildir. İslam`ın ruhsat-azimet sarkacında bu öneri, nereye oturur, herhalde düşünmeye değer. Çünkü müslümanları temsil makamında olan hiçbir insanın, yeni nesli ve İslam medeniyet sütunlarını, “takiyye” yaparak sarsmaya ve sınamaya hakkı yoktur. Elbette sevgi selinin de bir haddi ve hesabı vardır. Bu yüzden içimizdeki sevgi, sevdiğimiz birinin yol ve istikamet alırken yapmakta olduğu yalpalamaları da görmezden gelecek kadar safdilliğe varmamalıdır.

Milli Görüş geleneği, boğulan ve bir umut ışığı arayan dünyamızda daha yıllarca siyasetin, eğitimin, hayatın gündeminde kalacağa benziyor. Bütün sır, bu geleneği, karınca kararınca temsil etme becerisinde. Bu beceri de elimizdeki emanet ve görevleri, en az kendi öz iş ve işyerimize göstereceğimiz titizlik kadar titiz idare etmeye dikkat etmekten geçiyor.

Her müslüman şu hakikati adı gibi bilir; İslamsız bir saadet asla olmayacaktır. Çünkü dünyanın doğu ve batısının mevcut tecrübesi şunu öğretmiştir ki; İslam`ın ötesindeki bütün arayışlar, kesinlikle çıkmaz sokaktır.

Bütün bunların üzerine; Avustralya`da yaşayan ve İngilizce eser okuyarak dinini öğrenmeye çalışanlara acizane bir önerim olacak: Prof.Dr. Muhammed Hamidullah`ın `Introduction to Islam` adlı kitabı. Bu eserin hem Türkçe, hem İngilizce ve hem de Fransızcası mevcut. Tam da müslümanların, kendi dinleri olan İslam`ın kapsam alanı, muhteva ve mahiyetine dair ``kafa karışıklığı`` yaşadıkları bugünlerde; bu kitabın okunması hararetle tavsiye edilir.

AHMET EROĞLU

Başbakanımızın Yürüyüşü USD 1.7790 EUR 2.4515 AUD 1.8480DÖVİZ KURLARI

MİLLİ GÖRÜŞ

MUSLIM FUNERAL SERVICE(Müslüman Cenaze Servisi)

15-17 Hudson Circuit, Meadow Heights, VIC 3048Ph: (03) 9302 3030 Mob: 0403 356 173

İRTİBAT

Avustralya’nın en büyük dört bankasından biri olan NAB (Na-tional Australia Bank), Merkez Bankası’nın resmi faiz oranını Mayıs değil, 2012 Kasım ayında arttıracağı öngörüsünde bulundu. Tahminler-ini yenileyen banka, bu değişikliği Merkez Bankası’nın tüketici fiyatları endeksini hesaplarken yöntem değişikliğine gitmesine bağladı.

Sonuç olarak NAB, çekirdek en-flasyonun 2013 yılının sonuna kadar yüzde 2.5 ile 2.75 arasında olacağını tahmin etti.

Bu tahminin, daha önceki tah-minlerine göre çok daha yumuşak olduğunu açıklayan NAB, 2013 yılında yüzde 3’den fazla olması beklenen enflasyon nedeni ile Kasım 2012 tarihinde bir faiz artışının ger-ekli olacağını öne sürdü.

Bu arada Avustralya İstatistik Bürosu, Haziran çeyreği enflasyon

oranını yeniden düzenleyerek, yüzde 0.9’dan yüzde 0.6’ya düşürdü. Böylelikle yıllık enflasyon yüzde 2.5’de kalarak, Merkez Bankası’nın hedefi sınırları içerisinde kaldı.

Öte yandan küresel mali pi-yasalardaki zayıflık ve iç piyasadaki işsizlik sorunu nedeni ile Merkez Bankası’nın faizi düşürebileceği

dahi öne sürülüyor. National Aus-tralia Bank tarafından yapılan yazılı açıklamada özellikle işsizlik oranının yüzde 5.5’in üzer-ine çıkması durumunda Merkez Bankası’nın faiz indirimini gün-demine alabileceği belirtildi.

Ağustos ayında işsizlik oranı yüzde 5.3 olarak açıklanmıştı.

Tüketici fiyatları endeksinin hesaplamasında yöntem değişikliğine gidilmesi sayesinde faiz oranlarının bir süre

daha artmaması gündeme geldi

Hesap değişikliği ile faize fren

Page 7: Yeni Devir Edition 107

72 0 EYLÜL 2 0 1 1

SORUMLULUKLARIMIZ

Kılıç Aslan Öz

Allahın varlığına ve birliğine inanıp, Hazreti pe-ygamber Muhammed Mustafa vasıtasıyla bize göndermiş olduğu kitabı Kuranı Kerime iman etmiş bir müslüman toplum olarak içinde bulunduğumuz durumdan ve müslümanlar olarak yapmış olduğumuz davranışlar neticesi yüce dinimizin yeryüzündeki varmış olduğu noktadan hepimiz sorumluyuz. Tabiiki bu sorumluluk payı insandan insana veya kitleden kitleye farklılık gösterebilir. Bazı insanlar imkan ve ilimlerinden dolayı daha fazla sorumludur. Bazıları da bu tarz imkanlarının eksik olması dolayısı ile daha az sorumlu olabilir. Ama yine de müslümanların içinde bulundukları ayrılıkçı düşüncerinden , güçsü-zlüklerinden , sömürülmelerinden. Fakirliklerinden ve bilhassa sömürülmeye razı duruşlarından dolayı hepsinin sorumluluk mesuliyeti vardır. Her ne kadar müslüman toplumların her alandaki eğitimlerinden

başlarındaki idareciler mesul görünse de o idarecilere razı olan yine kendileridir. Bilhassa serbest seçim net-icesi iş başına getirilen idarecilerin iktidarından onları seçen müslümanlar mesuldur. Genel olarak müslü-manlar içinde bulundukları duruma kendi inandıkları dinlerine uzak kalmalarıyla, dini emir ve yasaklarını dikkate alma konusunda zayıf olmalarıyla gelmişlerdir. İşin daha vahim tarafı ise toplumların içine düştükleri zillet durumuna islamdan uzaklaştıklarından dolayı düştüklerinin farkında olmamalarıdır. Oysa İslam müs-lümanlara dinlerini en iyi şekilde öğrenmeyi emreder. Çünkü müslümanlar islamı öğrenmedikçe her geçen zaman daha fazla zillete düşeceklerini vehmetmiyor. Emperyalizmin cenderesine sıkışmış müslümanlar ne kadar fazla emperyalistlerle yanyana olurlarsa o ka-dar zilletten kurtulabilecekleri zehabına kapılmışlardır. Halbuki İslam dini izzet ve şerefin Allah katında olduğunu söylüyor. Genelde İslam dünyası özelde de en küçük bir İslam toplumu İslamın emir ve yasaklarına ne ölçüde uyarsa o ölçüde kurtuluşunu sağlayacaktır. Kendi öz kimliğini kazanacak, itibarını geri alacaktır. Şu anda müslümanların içinde bulundukları durum-dan kurtulabilmelerinin en büyük sorumluluğu alim-

lerin boynundadır. Devlet ölçeğinde emperyalizme yağdanlık yapan idarecileri uyarması gereken ilk gurub İslam alimleridir. Ancak maalesef bırakalım müslüman idarecileri uyarmayı aksine emperyal-izme uşaklığı kendisine görev edinmiş idarecilere destek veren İslam alimleri bile vardır. Küçük müs-lüman toplumların içindeki alimlere bakacak olursak, bunların bir kısmı kendi içlerinde bile anlaşamıyor ki diğer müslümanlara faydası olsun. İstisna olan ve hakikaten İslam toplumuna samimiyetle hizmet etmeyi kendisine vazife edinmiş alimler var. Bu gu-rup alimleri yukarıda saydığımız gurupta kesinlikle saymıyoruz. Bu ilim insanları hem içinde bulundukları toplum tarafından hem de inşallah Allahın indinde takdir vesaygı görmektedir. Bizim burada mesul gördüğümüz alim sınıfı kendisiyle barışık olmadığı gibi içinde yaşadığı toplumun fertleriyle de barışık olamayanlardır. Son olarak demek istediğimiz içinde bulunulan durumdan herkesin bir mesuliyeti vardır. Herkes evvela islamı öğrenecek ve öğrendikleriyle amel etme yetisine sahip olacak ki müslümanlar olarak zilletten izzete terfi edebilelim.

* * *

Careful Removals0422 401 680

Hasan SamurP.O.BOX: 442DALLASVIC. 3047

BOOKINGS & INFORMATIONS

[email protected]

Çanakkale Geli-bolu Yarımadası’ndaki Arıburnu (Anzak) Savaş Alanları’nda geçen yıl ilk kez yapılan Türkiye, Avustralya ile Yeni Zelanda’nın Ortak Tarihsel ve Arkeolojik Araştırma Projesi’nin 2011 çalışmaları başladı. Kazı Başkanı

Yrd. Doç. Dr. Atabay, ‘Çalışma sonunda döne-min yolları ve diğer yapılarıyla ilişkisi olan tüm özelliklerin ko-numunu net bir şekilde gösteren iki boyutlu kartografik harita ve planlar çizilecek. Ayrıca toprak altında kalan tarih de gün yüzüne

çıkartılacak” dedi. Kazı çalışmalarına

Türkiye’den 8, Avustralya’dan 8 ve Yeni Zelanda’dan da 1 öğretim görevlisi katılacak. Proje Başkanı Yrd. Doç. Dr. Atabay, yaptıkları çalışmayla siper, tünel, patika ile mezarlıklar ve sınır işaretleri de dahil ol-mak üzere savaşla ilgili tüm görünür materyalin yerinin belirleneceğini kaydetti. Atabay, ‘Savaş esnasında Türk, Avus-tralya ve Yeni Zelanda orduları için önemli olan tüm bölgeleri tanıtmak, siper, tünel, patika ile mezarlıklar ve sınır işaretleri de dahil ol-

mak üzere, savaşla ilgili tüm görünür materya-lin yerini belirlemeyip durumunu kaydetmeyi hedefliyoruz. Tüm önemli bölgelerin tar-ihsel bağlamı, yeri ve durumunu tespit edecek raporlar hazırlayacağız” diye konuştu.

Proje, sahadan elde edilen tüm verilerin, özel olarak tasarlanan saha defterlerine Türkçe ve İngilizce olarak kaydedilmesiyle dik-kat çekiyor. Sistemli çalışma sayesinde, 1915 siper planlarıyla bulu-nan siper kalıntılarının karşılaştırı labilmesi sağlanacak.

Gelibolu’nın röntgeni çekilecek

Kazı başkanı Atabay, çalışma sonunda döne-min yolları ve diğer yapılarıyla ilişkisi olan tüm özelliklerin ko-numunu net bir şekilde gösteren iki boyutlu kar-tografik haritayla planlar çıkartılacağını söyledi.

Toplanan tüm veri, har-ita, plan, saha notları, fotoğraf ve çizimlerin Coğrafi Bilgilendirme Sistemi kullanılarak değerlendirileceğini be-lirten Atabay, ‘Arıburnu alanının ayrıntılı ve kapsamlı üç boyut-lu arazi şekli ortaya çıkartılacak” dedi.

MELBOURNE

Avustralya, Türkiye ve Yeni Zelanda’nın ortak çalışması ile

yapılan arkeolojik çalışmalar başladı. Çalışmalar sonunda bölgedeki tarihin

gün yüzüne çıkarılması bekleniyor

Tarih, gün yüzüne çıkarılıyor

Reklam, ilan ve duyurularınız için 0435 414 112 arayabilir veya

[email protected] e-mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

Page 8: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 18

İfadeye çağrılınca Avustralya’ya kaçtı

Papua Yeni Gine eski plan-lama bakanı Paul Tiensten, sahtecilik ve yolsuzluk ile il-gili iddialar üzerine ifadeye çağrılınca Avustralya’ya kaçtı. Doğu Yeni Britanya Bölgesi’nde bulunan Kokopo’nun polisinin de adının karıştığı yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturması çer-çevesinde eski bakan da bazı sorulara cevap vermesi için ifad-eye çağrıldı. Tiensten’in seçim bölgesinde 4.4 milyon dolarlık bir yatırımın usulsüz bir şekilde kullanıldığı iddia edildi.

Ancak ifadeye çağrıldıktan bir gün son-ra PNG’in başkenti Port Moresby’den uçak bileti alan Tiensten, Brisbane’a geldi. Papua Yeni Gine’nin yolsuzlukla mücadele birimi başkanı Sam Koim, Tiensten’in Brisbane’a gittiğini ama ortadan kaybolduğunu ve kendisin-den haber alamadıklarını

söyledi. Koim, Tiensten’in bir centilmen

ve lider olduğunu düşündüklerini ve kendisinin polise gelip ifade vereceğine inandıklarını söyledi. Koim, Avustralya Hükümeti ile konuyu yakından görüştüklerinin de altını çizdi.

Somare Hükümeti’nin bir parçası olarak Tiensten, Exxon ile yapılan ve 16 milyar dolar değerindeki sıvı doğal gaz projesinde arabulucu görevini

Papua Yeni Gineli bakan, yolsuzluk iddiası ile ifadeye çağrılınca Avustralya’ya kaçtı

AVUKAT MOHAN YILDIZ

Degerli okuyucularimiz. Kisa bir araliktan sonra tekrar beraberiz.Bu haftadan itibaren siz okurlarimiza son zamanlarda halkimizin

sikca karsilasdigi Ayrilik, Bosanma ve Aile sorunlarini sizlere aciklamaya calisacagim.

Avustralya kanunlarina gore ayrilma bir ciftin beraber yasamaya son vermesidir. Avustralya’da ciftler ayni cati altindada ayrilabilirler. Avustralya’da ayriligin olusmasi icin bir esin oteki esden izin almasi gerekli degildir. Ayrilmak icin mahkemeye veya hukumet kurumlarina basvurmak yada form doldurmanizda gerekmez.

Ayrilan kisilerin Centrelink, Child Support Agency ve Medicare gibi kurumlara ayrildiklarini bildirmeleri tavsiye olunur.

Aile evinden ayrilmakla kisiler mal, mulk ve esyalariyla ilgili haklarini kaybetmezler. Aile eviden ayrilan kisi tekrar evlerine donebilir. Kisiler herseyden once kendi ve cocuklarinin guvencelerine oncelik vermelidirler.

Evinden ayrilan kisilerin ayrilirken butun yasal ve mali belgeleri almalari tavsiye olunur. Kisiler ayrica kendi ve cocuklarinin nufus kagitlarini, vasiyetname, pasaport ,banka cuzdani ve belgelerini yanlarina almalidirlar.

Aile evinden ayrilan kisiler cocuklarida yanlarinda goturebilirler, yalniz cocuklari beraberinde goturen kisi cocuklarin her iki ebeveyni ile iliskisini surdurmesini ongoren kanunu goz onunde bulundurmalari gerek.

Avustralya kanunlarina gore bosanabilmek icin ciftlerin 12 ay ayri kalmalari ve tekrar birlesme olasiligi kalmamis olmasi gerek. Iki yildan az evli olan ciftler bosanma basvurusu yapmadan once bir aile danismanina gitmeleri gerekir.

Yukardaki paragraphda belirtildigi gibi bosanmak icin gerekli olan 12 ay ayri kalma sureci ayni cati altindada olabilir. Yalniz bireyler kari-koca ve aile iliskisi olmayip bu 12 ay icinde ayri yasam surdurmeleri lazim.

Bosanmak icin Federal Magistrates Mahkemesine basvuru yapilmasi gerek. Bosanmaya basvuru yapan kisinin veya esinin Avustralya vatandasi veya Avustralya’da devamli oturma izni olmasi gerek.

Bosanan ciftlerin cocuklari varsa bosanma karari vermeden once mahkeme cocuklarla ilgili ebeveynlerin uygun duzenleme yapmis olmalarini sart kosar.

Ayrica tum okuyucularimizin gemis Ramazan Bayraminida candan kutlar ve nice saglikli ve mutlu bayramlar dilerim.

Ayrilik, Bosanma ve Aile Sorunlari-1

yürütmüştü. 2008 yılında da Singapurlu bir işadamı, Tay-van mahkemesine, aralarında Tiensten’in de bulunduğu 6 kişilik PNG yetkilisinin 20 milyon dolar rüşvet aldığını söylemişti. PNG ile Tayvan arasında diploma-tik krize yol açan olay ile ilgili Tiensten, Tayvanlı yetkililer ile görüştüğünü kabul etmiş an-cak yolsuzluk iddialarını sert bir şekilde ret etmişti.

AVUSTRALYA

Rudd’ın vegemite savaşıMeksika’nın başkentinden New York’a giden Dışişleri Bakanı

Kevin Rudd, potansiyel sıvı tehlike ihtiva ettiği gerekçesi ile küçük vegemite kavanozunu havaalanında güvenlik güçlerine kaptırdı.

Rudd, vegemite’ı alabilmek için Dışişleri’nden yardım istediHavaalanlarında sıvı mad-

delerini kaptıranlar kervanına Avustralya Dışişleri Bakanı Kevin Rudd da katıldı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için Meksika’nın başkenti Mexico City’den New York’a gitmek isteyen Rudd, havaalanında Avustralya’nın ge-leneksel yiyeceği sayılan bir ka-vanoz vegemite’ı zor kurtardı. Mexico City Havaalanı yetkili-leri, sıvı madde olması nedeni ile tehlike oluşturma potansiyeli

bulunduğunu iddia ettiği kava-noza el koydu.

Rudd, olayı tweeter mesajı ile duyurdu ve kavanozunu geri ala-bilmek için dışişleri bakanlığının devreye girmesine ihtiyacı olduğunu yazdı. Dışişleri Bakanı Rudd’ın ofisi de yaşanan olayı doğruladı. Yapılan açıklamada Rudd’ın vegemite kavano-zunu alabilmek için, kendisine havaalanına kadar refakat eden Meksika Dışişleri Servisi’nden yardım talep ettiği belirtildi.

Page 9: Yeni Devir Edition 107

92 0 EYLÜL 2 0 1 1

HABER

www.imageonehomes.com.au k.ahmet@ymail .com

Manager Director:Ahmet Kurtoglu: 0412 171 546

Victoria Çokkültürlülük İşleri ve Vatandaşlık Bakanı Nicholas Kotsiras, İlim Kolejini ziyaret etti ve eyaletinde Türkçe’nin yaşatılacağı mesajını verdi

İlim Koleji’ne bir ziyaret gerçekleştiren Victoria Çokkültürlülük İşleri ve Vatandaşlık Bakanı Nicholas Kotsiras, okul yöneticileri ile yaptığı sohbette hem Türk Toplumu’na hem de diğer etnik kurumlara sıcak mesajlar verdi. Kotsiras’ın ziyaretinde İlim Koleji’nde müdürlüğe vekalet eden Aynur Şimşirel, müdür yardımcıları Selim Kayıkçı ve Doğan Akın, Satın-Alma Müdürü Abdurrahman Kuzucu ile Ortaokul Bölümü Türkçe Koordinatörü Murat Karadağ da hazır bulundu.

Sıcak bir ortamda geçen ziyarette okul ile ilgili bilgi alan Bakan Kotsiras’a, İlim Koleji’nin 25 farklı etnik gruptan öğrenciyi barındırdığını ve bu yapısı ile tam bir çokkültürlü okul olma özelliği taşıdığı belirtildi.

Yöneticiler ile koyu bir sohbete dalan Kotsiras, Türk Toplumu’nun son dönemdeki en önemli gündem

maddesi olan Türkçe’nin geleceği ile ilgili de umut verici açıklamalar yaptı. Türkçe’nin ulusal müfredatın taslağında öğretilecek yabancı diller arasında görünmemesinin kendileri için önemli olmadığı mesajını veren Kotsiras, Victoria Hükümeti’nin Türkçe’yi öğretmeye devam edeceğini açıkladı.

Kotsiras’ın değindiği bir başka önemli konu ise eyalette farklı kültürler arasındaki dayanışmanın geliştirilmesi oldu. Özellikle farklı kültürlerin birbirleri ile ortak organizasyonlar yapmasını çok önemsediklerini belirten Kotsiras, bu tür etkinliklere 100 bin dolara varan yardımlar yapılabileceği müjdesini verdi.

Bu arada Bakan Kotsiras, okulu gezerek öğrenciler ve öğretmenler ile sohbet etti. Çokkültürlülük Bakanı’na hediye verilirken, ilkokul öğrencileri de bakan için küçük bir program hazırladı. Devlet korumasında ölüm

Çocuk Güvenliği Komiseri Bernie Geary, yıllık raporunda 35 olay ile ilgili incelemesini tamamladığını ve raporu Victo-ria Çocuk Ölümleri Araştırma Komitesi’ne yönlendirdiğini söyl-edi. Ofisinin ev dışında koruma altında olan gençlerin karıştığı kritik olayları analiz ettiğini kaydeden Geary, bu gençlerin yarısından fazlasının fiziksel ve cinsel taciz endişesi taşıdıklarını söyledi.

Geary’e göre fahişelik vak’alarında ciddi bir düşüş yaşandı. Buna rağmen çocukların maruz kaldığı yüksek riskli davranışlar ile ilgili endişeler devam ediyor.

G e a r y ’ n i n raporundaki en çarpıcı sonuç, Haziran 2010 dönemine kadar olan bir yıllık dönemde 27 çocuğun çocuk koruma ser-visi güvences-inde olmasına rağmen hayatını k a y b e t m i ş

Victoria’da çocuk koruma servisinde bulunan 27 çocuk, bir yıl içerisinde hayatını kaybetti

olması oldu. Raporunu eski Yük-

sek Mahkeme Hakimi Philip Cummins’a sunan Geary, komit-eye devlet korumasında olan çocuklar için toplum ziyaretçileri programı kurulmasını önerdi. Raporun Kasım ayında hükümet tarafından da inceleneceği belir-tiliyor.

Bu arada çocuk koruma çalışanları, 2010-2011 döneminde hemen müdahale gerektiren olayları dikkate alıp değerlendirme konusunda istenilen başarıyı yakalayamadılar. Çalışanlar, böylesine acil durumlara iki gün

içerisinde cevap vermek du-rumunda. Geçtiğimiz yıl olay-lara 2 yıl içerisinde müdahale etme oranı yüzde 94.1 oldu. Ancak hükümet kaynaklarının belirlediği hedef oran yüzde 97.

Öte yandan görevlendirilmiş bir bakıcısı olmayan çocuk sayısı geçtiğimiz yıldan bu yana yarı yarıya düştü. 30 Kasım 2010 ile bu yılın 30 Haziranı’na kadar olan dönemde görevlisi olma-yan çocuk sayısı yüzde 14.6’dan yüzde yüzde 7.8’e geriledi.

Kuzey ve batı metropolitan bölgeleri, resmi görevlisi olma-yan çocukların en fazla olduğu

yerler olarak öne çıkıyor. Gippsland’da oran yüzde 9.6 iken, Hume’da bu oran yüzde 6 civarında.

Victoria’da 30 Haziran’a kadar olan dönemde ko-ruma altında olan çocuk sayısının 55 bin 137 olduğu be-lirtildi. Yaklaşık 15 bin çocuğun bakımı ile il-gili inceleme yapılmak durumunda kalındı.

* * *

Bakan’dan güvence

Püskevit Avustralya’da

12 Haziran seçimi öncesi MHP Lideri’nin kullandığı ve bir fenomen haline gelen ‘püskevit’, marka

haline getirilip piyasaya sürüldü. İki bisküvit arası lokumu ‘püskevit’ markası ile üreten Konyalı firma,

Avustralya’ya da 100 bin adet gönderdi.

12 Haziran seçimleri öncesi MHP Lideri’nin bisküvit demeye çalışırken ‘püskevit’ demesi ile başlayan espriler, ‘püskevit’i Avustralya’ya kadar ihraç edilen bir dünya markası haline getirdi. Konya’da bir lokum üretim firması tarafından seri üretimine başlanan ve “Püskevit” olarak adlandırılan iki bisküvi arası lokuma büyük ilgi gösterildiği bildirildi.

Senye Lokumları İşletme Sahibi Mustafa Şipleme, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1972 yılında 90 metrekarelik bir dükkanda şeker ve lokum üretimine başladıklarını belirtti.

Bugün ise 2 bin 800 metrekare kapalı alana sahip işletmelerinde günde 4 ton lokum üretimi ve birçok ürün çeşidiyle piyasada yer aldıklarını ifade eden Şipleme, yurt içinde ve yurt dışında söz sahibi bir firma olma yolunda çalıştıklarını bildirdi.

Konya’dan Avustralya’ya “PÜSKEVİT” geliyorÜrünün tamamen doğal lokum malzemelerinden yapıldığını dile ge-

tiren Şipleme, gerekli şartlarda muhafaza edildiği takdirde 4 ay boyunca tazeliğini koruduğunu dile getirdi. Şipleme 10, 24 ve 32’li paketler halinde ürünü tüketiciye sunduklarını, tekli fiyatı 35 kuruş olan püskevitleri Türkiye’nin dört bir yanına gönderdiklerini bildirdi.

Özellikle söz, nişan gibi özel günlerde misafirlere “ağız tadı” olarak “püskevit” ikram edildiğini anımsatan Şipleme, “Halkımızın özel günleri için de bir kolaylık sağladık. Ürüne olan ilgi büyük. Şu an tam kapasiteyle çalışıyoruz. Üretimimizin büyük bir kısmını Avustralya, Azerbaycan, Sin-gapur ve Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. En son Avustralya’ya 100 bin adet gönderdik” diye konuştu.

Page 10: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 110 TÜRKİYE

Rahmetli Necmettin Erbakan, Susurluk toplantısında kendisine MİT ve Başbakanlık ve Teftiş Kurulu’ndan gelen ön raporların kamuoyuna yansıyanlardan çok vahim olduğunu

söylemiş

Ömer Lütfi Topal dosyasından, Çankaya’daki Susurluk zirves-inin tutanakları çıktı. Savcı, Erbakan’ın bu zirvede bahsettiği ‘2. MİT raporu’nu istedi.

Radikal gazetesinin haber-ine göre, eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın’ın ifadeleri ile genişleyen fail meçhul cinayetlere ilişkin soruşturmada önemli bir adım daha atıldı. Savcı, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın talimatı üzerine Susurluk konu-sunda hazırlandığı belirtilen ‘2. MİT raporu’nu istedi.

Özel yetkili Ankara Cum-huriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen ve Ayhan Çarkın ifadeleri üzerine genişletilen fail meçhul cinayetler soruşturması sürüyor. Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal cinayetine ilişkin dava dosyası kısa bir süre önce İstanbul Savcılığı’nca istenilmişti. Gelen Topal dosyasından, 22 Aralık 1996 tarihinde Cumhurbaşkanı Süley-man Demirel’in başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan tarihi ‘Susurluk zirvesi’nin 75 sayfalık tutanakları çıktı. Buna göre, dönemin Başbakanı Nec-mettin Erbakan, toplantıda Susur-luk kazasında ortaya çıkan polis-mafya ve siyasetçi ilişkilerinin ‘vahim noktada’ olduğunu ve bunun araştırılması için MİT’e talimat verdiğini anlatıyor. Ortaya

çıkan bu bilgi nedeniyle soruşturmayı sürdüren savcılardan Hakan Yük-sel harekete geçti. Yüksel, MİT’e yazı yazarak ‘2. MİT raporu’ olarak bile-nen raporu istedi.

D ö n e m i n Cumhurbaşkanı Demirel, iktidar ve muhalefet lid-erlerin bir araya geldiği toplantıda, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü

Kemal Yazıcıoğlu’nun görevden alınmasına ilişkin tartışmalar bulunduğu da öğrenildi. Öte yandan, tanık olarak ifades-ine başvurulan Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nun Azerbaycan ile ilgili 15 sayfalık bölümünün, ‘Uluslararası ilişkiler gerekçesiyle’ rapordan çıkartıldığını anlattığı öğrenildi.

Zirvede liderler neler söyledi?Cumhurbaşkanı Demirel: Elin-

izde ne kadar mahrem bilgi varsa burada açıklayın.

Başbakan Necmettin Erba-kan: Bana MİT ve Başbakanlık ve Teftiş Kurulu’ndan gelen ön raporlar, şu ana kadar kamuo-yuna yansıyanlardan çok va-him. İki önemli olay var. Bunları

savcılar kapatmışlar. Biz yeniden soruşturma açtırıyoruz. Bunlardan bir tanesi Gaziantep’te Yaprak Televizyonu sahibinin kaçırılması olayı, diğeri ise Söylemezler olayı. Şu anda kamuoyuna yansımayan olaylar da var. Maalesef bazı si-yasilerin yakınları da bu olay-lara karışmış. İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu bana gelip Ömer Lütfü Topalı üç özel tim görevlisi polisin öldürdüğünü söyledi.

Süleyman Demirel: İstanbul’a gittiğimde vali ve emniyet müdürü yanıma geldi. Yazıcıoğlu bana da üç özel tim görevlisinin Topal’ı öldürdüğünü söyledi.

Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller: Biz Yazcıoğlu’nu Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na bilgi verip bize bilgi vermediği, elindeki bilgileri savcılığa iletmediği için görevden aldık. Sayın Yılmaz bir çok şey söylüyor. Siz Abdullah Çatlı’yı tanımıyor musunuz? Senin kongrende senin için çalışmadı mı? Seninle birlikte çekilmiş fotoğrafları var.

ANAP lideri Mesut Yılmaz: Biz buraya polemik yapmaya gel-medik.

‘Yeni Anayasa’ için start veriliyor

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ‘’Yeni Anayasa’’ için hukukçu aka-demisyenlerle bir araya gelecek.

Çiçek, yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte Meclis gün-demine gelecek Anayasa çalışmaları öncesinde 24 anayasa profesörünün görüşünü alacak.

TBMM Anayasa Komisyonun-da gerçekleşecek olan toplantıya, Anayasa hukuku alanında çalışmaları bulunan çeşitli üniver-sitelerden davet edilen 27 akad-emisyenden 24’ü katılacak. Davet edilen anayasa hukukçularından üçü toplantıya katılamayacağını bildirdi.

Çiçek’in açış konuşmasıyla başlayacak toplantıda, akademisy-

enler yeni Anayasa konusunda görüşlerini ifade edecek. Yeni Anayasa konusunda izlenecek süreç ve uygulanacak yöntemlere, dikkat edilecek ilkelere yönelik görüş ve önerilerin paylaşılması amaçlanıyor.

Yarın saat 10.30’de başlayacak toplantının akşam saatlerine kadar sürmesi planlanıyor. Toplantıya öğle yemeği için ara verilecek. Çiçek ve akademisyenler, öğle yemeğini TBMM Mermerli Salon-da birlikte yiyecek.

Toplantıya, TBMM Genel Sekreteri Sadettin Kalkan ile yasama bürokratları da katılacak. Toplantı basına kapalı olarak yapılacak.

Susurluk tutanakları savcıda

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa çalışmaları öncesinde 24 anayasa profesörünün görüşünü

alacak.

“Esas kriz AB ile Türkiye arasında olur”

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kıbrıs müzakereleri olumlu sonuçlanmaz ve Avrupa

Birliği de (AB) dönem başkanlığını 2012’de Kıbrıs Rum kesimine verirse, esas krizin AB ile Türkiye arasında olacağını belirterek ‘’Çünkü biz AB ile

ilişkilerimizi donduracağız’’ dedi.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, KKTC'den ayrılmadan önce Bayrak Radyo Televizyonunda canlı yayına katılarak soruları yanıtladı.

Atalay, Kıbrıs Rum kesiminin 2012'de AB dönem başkanlığının ''kriz anı'' olarak nitelendiğinin hatırlatılarak, görüşünün sorulması üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz'da KKTC'yi ziyaretinde konuyu gündeme getirdiğini anımsatarak, şunları söyledi:

''Kuzey Kıbrıs için daha büyük bir kriz beklemiyoruz. Belki oradaki, eğer müzakereler olumlu sonuçlanmazsa ve AB de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs'a verirse, esas kriz Türkiye ile AB arasında olacaktır. Çünkü biz AB ile ilişkilerimizi donduracağız o zaman. Bu açıklamamızı yaptık, hükümet olarak bu kararımızı verdik. Bizim AB ile ilişkilerimize büyük bir sekte vuracaktır bu. Tabi hata en başta, buradaki sorunlar çözülmeden Kıbrıs Rum tarafının AB içine alınması, o kendi tercihleri ama AB'yi de felce uğrattı o. Halen o huzursuzluk devam ediyor.''

Konuştuğu her konunun hükümet bakışı olduğunu belirten Atalay, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili bir soru üzerine, Türkiye ve KKTC'nin tercihin Annan Planı'nda bu yana değişmediğini kaydederek, şunları söyledi:

''Burada, adil, iki tarafı da memnun eden bir anlaşmanın olması, bu adada barış içinde huzurla yaşanması... Dileğimiz bu. Biz, bu müzakerelerin başarılı olması için, yani şu anda Kuzey Kıbrıs'ın liderliğini yapan Sayın Eroğlu'nun görüşmelerini sonuna kadar destekliyoruz. Onun verimli gitmesi için elimizden gelen her çabayı gösteriyoruz. Türkiye'nin önceliği budur.''

Page 11: Yeni Devir Edition 107

112 0 EYLÜL 2 0 1 1

WERRIBEE’DE TARLA İŞLERİNDE ÇALIŞACAK

ELEMAN ARANIYORBROCCOLI, MARUL, ÇAPA

Cumhurbaşkanı Ab-dullah Gül, MİT ile PKK arasında olduğu iddia edilen

Gül: Amaç terörü bitirmektirMİT ile PKK arasındaki ses kaydıyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Amaç terörü

bitirmektir. İstihbarat teşkilatı da bu çerçevede üstüne düşeni yapar’’ diye konuştu.

görüşmeye ilişkin, ‘’İstihbarat teşkilatımızın, Türkiye’nin en önemli meselesi olan böyle

bir konuyla uğraşıyor olması, bunun içinde olmasından daha tabii bir şey olamaz’’ dedi.

Gül, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un davetlisi olarak Berlin’e gitmeden önce Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi.

Bir gazetecinin ‘’PKK ve

MİT görüşmelerine ilişkin in-ternetteki haberlerle ilgili nel-er düşünüyorsunuz?’’ sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Her devletin bu tür süreçler-le ilgili, görüşmelerle ilgili kurumu vardır. Bu da istih-barat teşkilatıdır. Dolayısıyla, İstihbarat teşkilatımızın, Türkiye’nin en önemli mese-

lesi olan böyle bir konuyla uğraşıyor olması, bunun içinde olmasından daha tabii bir şey olamaz. Amaç, terörü bitirme-ktir. Terörü bitirmenin bütün yöntemleri bir strateji çer-çevesi içerisinde yürütülür. İstihbarat teşkilatı da bu çer-çevede üstüne düşeni yapar’’ dedi.

BDP, 1 Ekim’de Meclis’te olacak

Diyarbakır’da yapılan toplantıda, blok milletvekilleri 5 saatlik tartışma sonrası dört ret,

iki çekimser oya karşı büyük çoğunlukla 1 Ekim’de Meclis’te olma kararı aldı

BDP’nin yılan hikâyesine dönen ‘Meclis’ serüveni, önce-ki gün Diyarbakır’da karara bağlandı. Blok milletvekilleri 5 saatlik tartışma sonrası dört ret, iki çekimser oya karşı büyük çoğunlukla 1 Ekim’de Meclis’te olma kararı verdi.

Radikal Gazetesi’nin haberine göre, DTK içindeki uç grupların

baskısı nedeniyle Meclis’e geri dönüş kararı alamayan BDP, bu kez sadece Meclis grubu olarak Diyarbakır’da toplanarak tartışmaya son noktayı koydu. Kulislere yansıyan bilgiye göre, yaklaşık beş saat süren grup toplantısının kapalı kısmında mil-letvekillerinin büyük bir kısmı ‘Meclis’e dönüşü’ savundu. An-cak küçük bir grup bu dönüşün ‘koşulsuz olmaması’ ve geri adım atılmaması gerektiği konusunda diretti. Bu grup, “Başbakan ‘Tıpış tıpış gelecekler’ diyerek haka-ret ediyor, CHP’nin durumuna düşeriz. O nedenle dönülse bile bir protokol imzalamak lazım” dedi.

Başta BDP lideri Selahattin Demirtaş olmak üzere Altan Tan, Hasip Kaplan gibi isimler ise bu grubu ikna etmeye çalıştı.

Tan, “Başbakan Erdoğan, bize de CHP ile ilgili söylediği gibi ‘Tükürdüklerini yaladılar’ derse, biz de çıkar ‘Sen de tükürdüğünü yaladın’ deriz. Polemikse biz de

polemik yaparız” dedi. AKP ile pro-tokol konusunda ise “Protokol im-zalamak, Meclis’in sahibi AKP’dir görüşünü kabul etmek anlamına ge-lir” görüşü benimsendi. Oylamada, dört kişi ret yönünde görüş bildi-rirken, iki kişi de çekimser kaldı. 26 milletvekili ise dönüşe destek verdi. Hafta sonu Diyarbakır’da topla-nacak ‘Türkiye Kürt Kongresi’nin

sonuç bildirisinde “Meclis’e dön” çağrısı yapılacak. BDP de tabanın talebinin bu yönde olduğunu açıklayacak.DEMİRTAŞ İDDİAYI YALAN-

LADI; AMA...Genel Başkanı Selahattin

Demirtaş, Meclis’e dönmeyle ilgili bir kararlarının henüz olmadığını iddia etti ancak Meclis’e dönmek için parti içinde bir tartışmanın varlığını kabul etti.

Meclis’e dönecekleriyle il-gili haberleri eleştiren Demirtaş, “Bizim veya grup başkanımızın açıklamadığı hiç bir karar bizim kararımız değildir. Bu haberin kaynağı nedir onuda bilmiyoruz” dedi.

Demirtaş sözlerine, “Meclis’e dönmeyle ilgili tartışmalarımız ha-len sürüyor. Bu konuda cezaevin-deki arkadaşların görüşü alınacak. Halk toplantılarımız ise halen de-vam ediyor. Halkımızın bu konuda-ki görüşleri bizim için çok önemli. Henüz meclise dönmeyle ilgili bir kararımız yoktur” diye devam etti.

TÜRKİYE

Libya’da Türk yardım uçaklarına saldırı

Libya’da paraşütlerle yardım malzemesi atan Türk yardım uçaklarına uçaksavarla saldırı düzenlendiği bildirildi

Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait iki kargo uçağı Libya'da iki ayrı bölgeye paraşütle 14 ton gıda malzemesi bıraktı. Yardım uçaklarına uçaksavarlarla ateş açıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya ziyareti sırasında kararlaştırılan Libya'ya havadan gıda yardımı ulaştırılmasına başlandı.

Ankara Etimesgut Askeri Hava Üssü'nden dün Hv. Plt. Bnb. Hilmi Kadir Kavuncu ve Hv. Plt. Bnb. Murat Mocan sorumluluğunda havalanan C-130 ve C-160 tipi iki kargo uçağı,

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Havada İkmal Bakım ve Depo Komutanlığı ekipleriyle beraber dün akşam saatlerinde Bingazi'ye geldi.

Burada Ulusal Geçiş Konseyi askeri yetkilileriyle toplantı yapan Türk yetkililer, yardımların güvenlik nedeniyle sabah gün doğumu sırasında Sirte'nin güneyindeki Waddan yerleşim yeri ve Nijer sınırında belirlenen bölgelere atılmasını kararlaştırdı.

Uçakların hareketinden önce Bingazi Askeri Havalimanında Hv. Plt. Bnb. Murat Mocan, Libyalı yetkililerle yaptıkları

müzakerede güvenli hareket için sabah erken saatlerinin belirlendiğini söyledi.

221 ve 222. filo komutanlığı olarak 18 personelle atışı icra edeceklerini belirten Mocan, "Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra yurtdışında ilk defa atış icra etmenin gurur ve mutluluğu içerisindeyiz" dedi.

Mocan, Libyalı yetkililerin toplam 22 tonluk malzeme talep ettiğini bu atışta bu miktarın 14 tonunu atacaklarını ifade ederek, müteakip günlerde de atışların yapılmasının planlandığını anlattı.

Çalışma saatleri: SABAH - ÖĞLEN ARASI

CONTACT:CUNEYT: 0410 070 665 ŞAHİN: 0410 439 044

Servis araçları aşağıdaki bölgelerden mevcuttur:Roxburgh Park, Meadow Heights,

Dallas ve Campbellfield

Page 12: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 112

Muammer Kaddafi her zaman olduğu gibi yine meydan okudu.

Merkezi Suriye’de bulu-nan uydu kanalı Arrai’den alt yazı şeklinde mesajı yayınlanan Kaddafi, yandaşlarına ‘direnişe devam’ çağrısında bulundu.

‘’Sesimi duymasanız bile direnişe devam edin’’ diyen Kaddafi, NATO ve muhal-ifler arasında fikir ayrılıkları bulunduğunu öne sürerek ‘tes-lim olmayacağını ve savaşı sürdüreceğini’ söyledi.

Libya’da muhaliflerin Trablus’un kontrolünü ele geçirmesinden sonra nerede

olduğu bilinmeyen Muam-mer Kaddafi, televizyon kanalı tarafından daha sonra sesli olarak yayınlanacağı duyrulan mesajında şunları keydetti:

“Savaşmaya devam edeceğim. Teslim olmayacağım, uzun bir savaş olacak ve Libya alevler içinde kalacak. Pes etmeyeceğiz, biz kadın değiliz.”

Bu arada muhaliflerin Kaddafi’yi bulma çabaları da sürüyor. Muhalifler, Muammer Kaddafi’nin başkent Trablus’un 150 kilometre güneydoğusundaki çöl kasabası Beni Velid’de saklandığını tahmin ediyor.

Bu arada Muammer Kaddafi yandaşlarının, Mısır ve Cezayir’e kaçtıkları bildirildi.

El Arabiya televizyonunda yayımlanan habere göre, Libya Ulusal Geçiş Konseyi, Kaddafi’ye bağlı üst düzey yetkililerin, Mısır ve Cezayir’e kaçtıklarını açıkladı.

Haberde, ülkeden kaçan yet-kililer arasında Libya Petrol Bakanı Omran Abukraa ile El Tayyip El Safi adında bir yetkilin-in de bulunduğu belirtildi. Tunuslu resmi bir kaynak, 20 Ağustos’ta Abukraa’nın Tunus’ta olduğunu bildirmişti.

* * *

DÜNYAPakistan’da, Ağustos ayının son günlerinden bu yana etkili olan muson yağmurlarının yol açtığı sel nedeniyle 230’dan fazla kişi yaşamını yitirdi.

Filistin Lideri Mahmud Abbas, her şeye rağmen Filistin’in tam devlet olması için BM

başvurusunu yapacaklarını söyledi

Abbas meydan okudu

Filistin lideri Mahmud Ab-bas, ABD ve İsrail’den gelen baskılara rağmen gelecek hafta Filistin’in 1967 sınırları kabul edilerek Birleşmiş Milletler’e tam üyeliği için başvuracaklarını açıkladı.

Abbas, kararının canlı yayınlanan konuşmasında “BM Güvenlik Konseyi’ne gidiyoruz... İnanmıyorsunuz değil mi? Ama biz bunu yapacağız. Dünya artık bizi tanısın” diye duyurdu.

BM Genel Kurulu’nun yarın başlayacak açılış toplantıları tar-ihi bir girişime tanıklık edecek. Filistin lideri Mahmud Abbas, 23 Eylül günü Genel Kurul’da yapacağı konuşma sonrasında bağımsız Filistin Devleti’nin BM’nin 194’üncü üyesi olarak kabul edilmesi için başvuru yapacağını resmen açıkladı. Filistin’in bu talebini BM’ye taşımaması için uzun süredir Abbas’a baskı yapılıyordu. ABD, net bir şekilde bu talebi veto edeceğini açıklamış, İsrail tarafı ise “ağır sonuçları olur” tehdidini savurmuştu. AB ise Filistin’i BM’deki statüsünün “gözlemcilik”ten “üye olmayan tüzel yapı”ya terfi ettirilmesiyle yetinmesi için iknaya çalışıyordu.

‘DEVLETİ GERİ KAZANACAĞIZ’

Ancak Abbas, önceki gün katıldığı toplantıda “tam üye-lik” talebinden geri adım atmayacaklarını ilan etti. Abbas, akşam 1967 yılındaki sınırlar esas alınarak ve Doğu Kudüs’ün başkent olması öngörülerek BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruda bulunacaklarını açıklayarak, “Artık dünya bizi tanısın” dedi. Abbas, Kudüs’ün önceden de Filistinlilerin başkenti olduğunu, başkenti Kudüs olan Filistin dev-letini “geri kazanmak istedikler-ini” belirtti.

126 ÜLKE TANIDIFilistin lideri şöyle konuştu:

“BM Güvenlik Konseyi’ne gidi-yoruz... İnanmıyorsunuz değil mi? Ama biz bunu yapacağız. BM üyesi ülkelerden 126’sı

Filistin’i tanıdı. Destek veren tüm ülkelere teşekkür ediyorum. BM’deki konuşmamda da Filis-tin halkının 63 yıldan fazladır çektiklerini aktaracağım. Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri yasal değil. İsrail’le yıllardır müzakereler sürdürülürken Fil-istinlilerin toprakları küçüldü.

‘MÜZAKERELER SÜRECEK’

BM’den çıkacak sonuç ne olursa olsun, bu konuda ne kadar engelleme bulunursa bulunsun, İsrail’le müzaker-eler devam etmeli. Bundan sonra girişeceğimiz bütün hareketler de barışçıl olacaktır. Bazılarının beklediği gibi, bu yolda bazı tuzaklara kesin-likle düşmeyeceğiz. Aksi du-rumlar davamıza zarar verir. Tüm Filistinlileri birlik olmaya çağırıyorum... “

‘VETO DÜNYAYI DEĞİŞTİRİR’

Filistin’in yapacağı bu başvuru ABD’yi de oldukça zor bir duruma sokuyor. Zira tam üyelik başvurusunun ka-bul edilmesi için 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi’nin onayı gerekiyor. Konseyde veto hakkına sahip beş üyeden biri ise ABD. Bugüne dek konsey-deki İsrail karşıtı tüm kararları veto eden ya da çekimser kalan ABD, bağımsız Filistin dev-letine karşı oy kullanırsa bu kez Arap müttefikleri ile arası açılacak. ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden Suudi Arabistan’ın Washing-ton Büyükelçisi Prens Turki El Faysal da New York Times’ta yazdığı makalede “Bir devleti veto edin ve bir müttefik kay-bedin. ABD, veto ederse bir-çok alandaki Suudi-Amerikan ortaklıklarını riske atar. Irak, Afganistan, Yemen ve Kör-fez de bunlara dahil” uyarısı yaptı. Etkin Amerikan haber si-tesi Drudgereport da “dünyayı değiştirebilecek veto” yoru-munu yaptı.

Suriye’de Beşşar Esad’a bağlı güçlerin ülke genelinde düzenlediği operasyonlarda 47 kişi katledildi. Bir diğer diktatör Ali Abdullah Salih’in yönettiği Yemen’de ise askerler yönetim karşıtı protestocuların kampına

ateş açtı, saldırıda 8 kişi yaralandı.

Suriye ve Yemen’de oluk oluk kan akıtılıyor

Yönetim karşıtı protestoların altı aydır devam ettiği Suriye’de diktatör Beşşar Esad’a bağlı güçlerin ülke genelinde düzenlediği operasyonlarda 47 kişinin katledildiği bildirildi.

El Arabiya’nın haberine göre aktivistler, Esad güçlerinin cuma namazından sonra Hama, İdlib, Humus, Cebel El Zaviye’de yönetim karşıtlarına karşı ope-rasyonlar yaptığını belirtti. Katliamlarda dün ölenlerin sayısı en son 18 olarak verilmişti.

Lübnan 3580 Suriyeliye ev sahipliği yapıyor

Öte yandan Lübnan’a, Suriye’de meydana gelen hükümet karşıtı gösteriler ned-eniyle 3580 kişinin geldiği açıklandı. Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı tarafından yapılan açıklamaya göre, mart ile eylül ayı arasında hükümet karşıtı gösterilerin ardından Suriye’den Lübnan’a geçenlerin sayısı 3580’e ulaştı.

Bunlar arasındaki 600

kişinin, 1-7 Eylül tarihleri arasında Lübnan’a yasal yoldan giriş yapan-lar olduğu belirtildi. Açıklamada, son iki haftada Lübnan’a gelenler-in Tal Kala, Humus ve çevredeki köylerden olduğu belirtildi.

Yemen askerleri dehşet saçtıBu arada Yemen’in başkenti

Sana’da askerlerin, yönetim karşıtı protestocuların kampına ateş açtığı, 8 kişinin yaralandığı bildirildi. Kamptaki bir dok-tor, “Değişim Meydanı” olarak adlandırılan kamp alanında yarala-nanlardan birinin durumunun ağır olduğunu söyledi. Askerler

ise Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’i protesto eden binlerce kişinin yaklaşık 8 aydır kamp kurduğu bölgede, protestocuların daha geniş bir alana yayılmasını önlemek için havaya ateş açtığını belirtti. Öte yandan Sana’nın kuzeyindeki Hasaba bölgesi sakin-leri, muhalif yanlısı aşiret üyeleri-yle güvenlik güçleri arasında çatışmalar çıktığını, topçu ateşi sesi duyduklarını ifade etti. Çatışmalarda ölen ya da yarala-nan olup olmadığına ilişkin henüz kesin bilgi bulunmuyor.

* * *

Pakistan’da sel 230 can aldı

Page 13: Yeni Devir Edition 107

132 0 EYLÜL 2 0 1 1

’den $25 ve üstü alış veriş yapan herkese benzin’in litresinde ¢4 indirim vardır

770 Pascoe Vale Rd. GlenroyTel: (03) 9304 25 80

25 Keilor Melton Hwy, Tailors LakeTel: (03) 9390 90 00

OPEN 24 HOURSCONVEINCE STORE FOR ALL NEEDS

ÖMER GÜLTEKİNMEHMET YILMAZ

795 Mt Alexander RdMoonee Ponds VIC 3039

İbrahim AYGÜNDirector

P.O.BOX 435 SOMERTON, VIC. 3062Tel: 0419 001 797 Fax: (03) 9305 1515

Email: [email protected]: http://www.ıaelectrıcs.com.au

Page 14: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 114

ASYA MUTFAĞININ SEÇKİN ÖRNEKLERİ:

* Her çeşit noodle* Teriyaki* Satay* Çorba çeşitleri* Deniz ürünleri* Asya Pilavı* Salata çeşitleri

Ürünlerimiz HELAL’dır.

ÇİN VİETNAM TAYLAND MALEZYA MOĞOLİSTAN

Broadmeadows Alışveriş Merkezi’nde, Coles ve

Hoyts Cineması’nın arasındayız.

The Taste Of LebanonCountry Style

Meadow HeightsClassic

Lebanese Bakeryph: 9309 8206

19/A Meadow HeightsShopping Centre

Pre-Order Pick Up

Page 15: Yeni Devir Edition 107

152 0 EYLÜL 2 0 1 1

55 Paringa Blvd. Meadow Heights Shopping Centre, Meadow Heights,

VIC 3048Tel: (03) 9309 8012

Necmi UysalShop 14C, 560 High StEpping VIC3076Tel:(03) 9401 5999 Fax: (03) 8401 4666

Shop 3, 22-36 Reservoir Drv.Coolaroo VIC 3048Tel: (03) 9308 6533

Email: [email protected]: http://www.nuliving.com.au

Page 16: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 116

Page 17: Yeni Devir Edition 107

172 0 EYLÜL 2 0 1 1

GENÇLİK

Popülizm ve Gençlik

Muhammet Yıldız

“Popstar yarışmalarına gençliğin büyük ilgi göstermesi, ön elemelerde İzmir’de yarışmaya katılmak için 4 bin kişinin sabaha kadar kuyrukta beklemesi, son yıllarda gençliğin değer yargılarındaki değişimi tartışmaya açtı.” Yukarıdaki yazı Zaman Gazetesi’ndeki bir haberden alıntı. Üzerinde durulan konu: Gençliğin değerlerinin değişmesi. Yazının devamında şu ifadeler yer alıyor: “Gençler üzerinde 1980’den bu yana yapılan anket çalışması, Popstar yarışmasına gösterilen ilginin daha önce “dev-genç” sonra “sevgenç” olan gençlik profilinin 2000’li yıllarda “bengenç” (paracı ve egoist) şeklinde değişmesinden kaynaklandığını ortaya koydu.”

Yapılan anketlere göre uzmanlar, daha önceki genç kuşağın toplumsal değerlere, vatana, millete sahip çıkan, bilinçli ve sorumlu, eşitliği ön planda tutan bir yapıda olduğunu ifade ediyorlar. Günümüz gençliğine baktığımızda zamanının çoğunu tv ve bilgisayar karşısında geçiren bir gençlik karşımıza çıkıyor.

Yeni teknolojiler ve eğlence endüstrisi aile yapısını değiştirmiş durumda. Günümüzde gençler ve çocuklar daha çok yalnızlık içinde kalıyor; çünkü evdeki tv, bilgisayar ve internet, giderek konuşma ortamını kaldırıyor. Bu durum da gençlerimizi sosyal bir yaşamdan uzaklaştırmış oluyor.

Dolayısıyla sosyal değerleri gençlere aktarmada problem yaşıyoruz. Gençler de sosyal değerler konusundaki bu boşluğu internet ya da televizyonlardaki olumsuz yayınlarla doldurmaya çalışıyorlar. İnternet ya da televizyonlardaki bu olumsuz yayınlar gençlerin psiko-sosyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor.

Neler Yapılabilir?Öncelikle konuyla ilgili değer kavramını netleştirmeye

çalışalım: Değerler; ideal davranış biçimlerini veya yaşam amaçları hakkındaki inançlarımızı, davranışlarımıza yön veren standartları ifade eder. Değer toplumdan topluma ya da kültürden kültüre farklılık gösterebilir, zaman içinde de bir toplumda ya da kültürde değişime uğrayabilir. Hayatımızda bizleri yönlendiren pek çok değer türü vardır: güzel-çirkin gibi estetik değerler, iyi-kötü gibi ahlaki değerler, sevap-günah gibi dini değerler, doğru-yanlış gibi mantıksal değerler... hayatımızın her yerinde, her zaman -çoğunlukla bilinçli olmasak da- zihnimizdeki çeşitli değerleri davranışa dönüştürürüz. Örneğin; büyüklerimize göstermiş olduğumuz saygı, misafirperver davranışlarımız bizim değerlerimizi yansıtır.

Değerler; sosyal yaşamı düzenler, bireyler arası bağlılığı arttırır. Farklı değerlere sahip kişiler arasında veya kuşaklar arasında oluşan farklı değerlerden kaynaklanan çatışmalar ortaya çıkabilir.

Değerlerimizi Gençlere Nasıl Aktarabiliriz?Değerlerin öğrenilmesi, sosyal bir öğrenmedir. Bir çocuk

ya da genç değerler bilincini internet, bilgisayar veya tv karşısında istenilen seviyede öğrenemez. Belirli bir düzede öğrenme gerekleşebilir; fakat bu durumda da toplumun benimsemediği, gençlerin psiko-sosyal gelişimi açısından olumsuz yayınlardan etkilenme durumuyla karşı karşıya kalınabilir. Dolayısıyla değerlerin aktarılabilmesi için sosyal bir ortam şarttır.

Peki sosyal bir ortamı nasıl sağlayabiliriz? Öncelikle bilgisayar, internet ve tv konusunda dengeli olmak gerekir

“Yeni nesil gençliği önceliği paraya veriyor, sevgi ikinci sırada geliyor.”

diye düşünüyorum. Aile bu konuda çocuğuyla konuşarak dengeyi sağlamaya çalışmalıdır. Tabi bu konuda uygun bir dil kullanılmalıdır; çünkü özellikle ergenler emir cümlelerinden pek hoşlanmazlar.

Ergenlik döneminde, arkadaş çevresi önemli bir değer sistemi oluşturur. Bu dönemde gençler duygusal olarak aileden uzaklaşıp arkadaşlarına daha yakın olurlar. Örneğin; çocuk, sırrını aileyle paylaşır, ergen ise bu konuda daha çok arkadaşlarını tercih eder. Burada aile bu uzaklaşmayı olumlu karşılamalıdır. Fakat arkadaş seçimi konusunda gençlere yardımcı olmak gerekebilir.

Ergenlik döneminde, aileler, değer sisteminin gelişmesinde çocukları üzerindeki etkileri azaldığından dolayı, sahip oldukları değerlerini çocuklarına yeterince aktaramadıklarını düşünebilirler. Bu konuda önemli bir sosyal kurum olan okullar devreye giriyor. Sosyal bir ortam olan okullarda çocuklar davranış ve tutumları sonucunda çevrelerinden gelen tepki ve yorumlarla değerlerini geliştirirler.

Değerlerin aktarılması ve çocukların sosyalleşmesi adına öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Örneğin; öğretmenler grup ödevleri vererek bu konuda çocuklara yardımcı olabilirler. Yine okul gezileri, piknikler öğrencilerin sosyalleşmesini sağlayabilir. Ayrıca hoşgörü, sevgi, işbirliği, önyargısız yaklaşma, dürüstlük saygı gibi değerler, tarihten örneklerle aktarılabilir. Örneğin; sevgi konusu Mevlana’dan örneklerle tiyatro, doğaçlama ya da sözel anlatım yoluyla öğrencilerimize aktarılabilir.

Gençlere değer aktarımı konusunda öğretmenlere, anne-babalara ve diğer yetişkinlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çünkü gençler ve hatta çocuklar dünyadaki değişmelere bizden daha önce erişip, bu değişmelerden daha çabuk etkilenmektedirler. Dolayısıyla bizlerin de dünyadaki değişmeleri, yeni gelişmelerden nasıl etkilendiğini fark etmemiz gerekmektedir.

TÜRKMEN SOFRASINezih ortamı ve eşsiz damak tadıyla hizmetinizdeyiz

0431 767 446

Page 18: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 118 SAĞLIK

Jelatin Gerçeği ve Helal GıdaHayat nizamlarını helâl merkezli kurmakla

yükümlü olan Müslümanların gıda tüketimi hususundaki ihmalleri, onların fizikî

yapılarına ve mâneviyatlarına menfî tesir etmektedir.

“Ömer: Çocuklara şu şekerlemelerden alalım mı?

Ali: Bunlardan almasak iyi olur Ömer: Ama çok seviyorlar.Ali: Ömer, muhtevasında jelâtin

yazıyor; ama menşeini belirtmiyor. Kuvvetle muhtemel ki domuz jelâ-tini.

Ömer: Neee, gene mi domuz! Aklım almıyor. Şüpheli olana yaklaşmamak gerek, almayalım.

Ali: Kesinlikle.”

Ne yazık ki günümüzde yukarıdaki konuşmaları yapan kişiler kadar şuurlu tüketicilere rastlamak bir hayli zor. Bu sebeple çok ehemmiyetli bir hakikat ihmal ediliyor. Hayat nizamlarını helâl merkezli kurmakla yükümlü olan Müslümanların gıda tüketimi hu-susundaki ihmalleri, onların fizikî yapılarına ve mâneviyatlarına menfî tesir etmektedir. Haram veya şüpheli olan gıdaların tüketimi konusu, Kur’ân-ı Kerîm’de1 ve Hadis-i Şerîflerde çok zikredilir. Her Müslüman, gıdaların helâl veya haramlığı hususunda gereken hassasiyeti göstermeli ve ‘jelâtin’ benzeri gıda katkı maddelerinin menşeini soruşturmadan, onları asla tüketmemelidir.

Müslümanların gıda ihtiyaçları, çoğu zaman gıda üretimi ya-pan firmalar tarafından maalesef dinî vecibeler dikkate alınmadan karşılanmaktadır. Helâl olmayan katkı maddeleri kullanan yabancı birçok firmaya, maalesef, ye-rli şirketler de rahatlıkla ortak olabilmektedir. Dünya genelinde takriben iki milyara yakın Müslü-man yaşamaktadır. Müslümanların helâl gıda ihtiyaçları kayda değer bulunmazken, nüfusu 30–40 mily-onu bulmayan Musevilerin ve bun-lardan daha az olan vejetaryenlerin talepleri karşılanmaktadır.

Jelâtin memelilerin dokularında,

hususiyetle kas¬ları kemiklere bağlayan yerlerde ve derilerde bulunan kollajenden çıkartılan bir proteindir. Kollajen su ile kaynatıldığında jelâtin olarak bilin-en, suda çözülür proteine dönüşür. Soğutulduğunda, çözelti kollajene dönüşmez; fakat jel hâline gelir. Jelâtin başta domuz, sığır ve çok az olarak da balık gibi hayvanların deri, kemik ve bağ dokularının kaynatılması ile üretilir. Bu madde, güçlü şekil alma kabiliyeti, şeffaf jel oluşturması, esnek film hâline gelmesi, hazmının kolay olması, sıcak suda eriyebilmesi ve kolayca şekil alması gibi hususiyetleri sebe-biyle gıda üretiminde pek çok sa-hada kullanılmaktadır.

Günümüzde jelâtin üreti-minde genelde domuz ve helâl

tarzda kesilmemiş sığır derisi kullanılmaktadır. Gıda üretiminde kullanılan jelâtinin hammadde kaynağı ise domuz derisidir. Elde edilme safhasında ekstraksiyon öncesi, ön işlemlerin kısa sürede tamamlanması ve oluşan atık su-yun asgari seviyede olması, domuz derisinin kullanılmasını cazip kılmaktadır. Ayrıca domuz derisin-den jelâtinin elde edilmesi, bir hay-li ucuzdur. B i r nevi protein olması sebebiyle jelâtin üreticileri, jelâtinin günlük hayatın

her safhasında kullanılabilmesi için yoğun gayret göstermiştir.

Jelâtin nedir?

Domuz derisi en çok kullanılan jelâtin kaynağıdır

Menşeinin ciddi bir şekilde araştırılması gereken bu katkı mad-desinin hemen hemen her alanda yaygın bir şekilde kullanılması, inanan insanlar için son derece endişe vericidir.

Ürünlerde jelleştirme, koyulaştırma, sırlama ve kapsül-leme maddesi olarak, jelâtin yaygın bir kullanım sahasına sahiptir: Pek çok pasta ürününde, yoğurtta, dondurmacılıkta, eritilmiş peynir ve kaşar üretiminde, margarinde, salam, sucuk sosis, jambon gibi et ürünlerinde, şekerlemelerde, reçel, marmelat, helva, pekmez ve ta-hin gibi gıdalarda, fındık ve fıstık ezmelerinde, meyve sularında, sakızlarda, ilâç endüstrisinde, ka-psül, film ve tablet yapımında, kan verme ürünlerinde, krem, losyon, şampuan, parfüm gibi cilt ve kozme-tik ürünlerinde, hayvan yemlerinde, fotoğrafçılıkta ve karbonlu kağıt yapımında jelâtin kullanılmaktadır.

Hayvan menşeli olması sebebi-yle bütün Müslü¬manları yakından ilgilendiren bir katkı maddesi olan jelâtinin takriben % 99’u, Müslü-man olmayan ülkeler tarafından üretilmektedir. Yılda 380.000 ton kadar üretilen jelâtinin 150.000

tona yakını Müslümanlar tarafından tüketilmektedir.

Bunun yanında etiketlerde –nadir görülse bile- ‘sığır jelâtini’ yazması da bu hayvanların kesi-minin İslâmî metotlarla yapılmamış olması sebebiyle ayrı bir problem teşkil etmektedir.

Jelâtin üretiminin yapıldığı ül-keler şunlardır: Almanya, İtalya, Fransa, Kolombiya, Kore, Japonya, Kanada, ABD, Brezilya, Hindistan, Çin ve Pakistan. Dünyadaki jelâtin üretiminin büyük bir payına sahip Avrupa Jelâtin Üreticileri Birliği’nin üyesi pek çok ülkenin temsil-cileri ve dağıtıcıları, Türkiye’de bulunmaktadır. Pakistan ise helâl sertifikalı jelâtin üreten Müslüman ülke konumundadır. Pek çok katkı maddesinde olduğu gibi jelâtin üretimi ve tüketiminde de helâl sertifikasının aranması ger-ekir. Sadece balıktan veya İslâmî kurallara göre kesilmiş hayvan-lardan elde edilen jelâtin, Müslü-manlar tarafından gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Jelâtin, gıda ambalajları üzerinde E441 tarzında kodlanmaktadır. Ürünün etiketinde kaynağı hakkında hiçbir açıklama yoksa, jelâtin büyük ihtimalle,

domuz veya sığır derisi ve onun ke-miklerinden üretilmiştir.

Etiketleme hususunda ‘net’ bir etiketleme ve kontrol mekanizmasının devreye sokulması gerekmektedir. Diğer yandan Mu-sevilerdeki helâl gıdayı tanımlayan Kosher sertifikası veren kuruluşlar, her türlü jelâtinin kullanılmasına izin vermektedir. Kosher sertifikası veren kuruluşlar, jelâtini, et bileşeni olmayan nötr bir kimy-evî madde olarak kabul etmekte, domuz jelâtinini bir haram gıda olarak görmemektedir.

Jelâtine benzer fonksiyon göster-ebilecek bitki kaynaklı maddeler bulunmaktadır. Jelâtin yerini ala-bilecek maddeler şunlardır: agar, karajenan, pektin, ksanthan gum ve gluten. Türkiye’nin bitki kaynaklı jelâtin üretimine en kısa zamanda başlaması büyük bir mecburiyettir. Çünkü hem ülkemiz firmaları hem de hâlihazırda üretim yapan yabancı firmaların Müslümanların dinî has-sasiyetlerini hesaba katmaları, hem müşteri hakları hem de memnuni-yeti açısından son derece önemlidir.

Jelâtinsiz ürün neredeyse yok

Jelâtin yerine kullanılabilecek maddeler

21. yüzyılın en büyük sağlık sorunu ruhsal hastalıklar

Avrupa nüfusunun nere-deyse yüzde 40’ının ruhsal ve nörolojik hastalıklarla mücadele ettiği açıklandı.

Almanya merkezli bir araştırma, Avrupa ülkeler-inde yaşayanlardan 165 mi-lyon kişinin her yıl depr-esyon, anksiyete, uykusuzluk, şizofreni, bağımlılık, epilepsi, parkinson veya bunama gibi rahatsızlıklarla mücadele ettiğini ortaya koydu.

Bu hastalıklara yakalananların sadece üçte birinin tedavi veya terapi gördüğünü ortaya çıkaran araştırmaya göre, Avrupalıların ruhsal hastalıkları, kıtaya her yıl yüzlerce milyar avroyla ölçülen ekonomik ve sosyal yük getiri-yor. Bunun nedeni ise hastaların çalışamayacak durumda olması ve kişisel ilişkilerin çökmesi.

Araştırmayı yürüten bilim adamları, zihinsel bozuklukların Avrupa’da 21. yüzyılın en büyük

sağlık sorunu olduğunu söyledi. Almanya’nın Dresden Üniversi-tesinden Hans Ulrich Wittchen, bu tür hastalıklara yakalanan kişilerin sadece çok küçük bir kısmının iyi tedavi alabildiklerini ancak bu te-davilerin de çok geç başladığını belirtti.

Sonuçları Avrupa Nöropsiko-farmakoloji Koleji tarafından yayımlanan araştırma, 27 AB üyesi ülke ile İsviçre, İzlanda ve Norveç’in dahil olduğu 30 Avrupa

ülkesinde 3 yıllık bir çalışmanın sonunda ortaya çıktı. Bu ülkel-erde yaklaşık 514 milyon kişi yaşıyor.

Bu tür bir araştırma en son 2005 yılında yapılmış ve 301 milyon yetişkin Avrupa ülkesi vatandaşının yüzde 27’sinin ruh-sal bozukluk yaşadığı, bunun da her yıl 386 milyar avroluk bir ekonomik yüke neden olduğu açıklanmıştı.

Page 19: Yeni Devir Edition 107

192 0 EYLÜL 2 0 1 1

TEKNOLOJİ

Ali Bedir Hoca ile ‘Avustralya’ söyleşisi

Bilgisayarlar Özürlülerin

Avusturya’nın Tirol bölgesinde bulunan “Elisabethinum Özürlüler Merkezi”nde bulunan bu sistem sayesinde kafa sallamak suretiyle lamba yanıp sönmekte, kirpikleri açıp kapamakla müzik çalmaya başlamakta, bir seslenmekle model tren durmaktadır.

Bu odada bir şey yapmak için hemen hemen sadece istemek yeterli olmaktadır. Ancak bu merkezde insanın mutlak gücünün

hülyası pratiğe geçirilmeyip, sadece, yeni bilgisayar destekli yardım sistemi sayesinde özürlü insanın acizliği bir nebze olsun giderilmeye çalışılmaktadır. Özürlü kişi bu suretle, kendi başına, karmaşık el hareketleri yapmadan elektronik cihazları çalıştırabilmekte, ışığı yakıp söndürebilmekte, telefonu kullanabilmektedir.

Sistemin en ilginç bölümü, aşırı duyarlı alıcı cihazların, daha önceden kullanıcının ihtiyaçlarına göre hazırlanabilen ekrandaki menü arasındaki ahenkli yapıdır.

Ağır bir şekilde özürlü olanlar, yeni bir bilgisayar sistemi sayesinde günlük hayatımızda yer alan cihazları ufak bir hareketle uzaktan

kullanmaya başlamışlardır.

Bu sistem nasıl çalışmaktadır?

Kısa bir cümle ile diyebiliriz ki, elektroniğin kinematiğin (hareketin) yerini almasıyla bu sistem çalışmaktadır. Özel uyarlanmış sensörler, basit hareketlerle etkilenmekte ve bunu taşınabilir bir bilgisayara iletmektedirler. Bu bilgisayara enfraruj verici aracılığıyla ilgili cihazlar bağlanmıştır. Paul Panek ile birlikte projeyi yürüten Viyana Teknik Üniversitesinden Christian Flachberger, “başkalarına yük olma, özürlülerin en büyük problemidir” diyerek konunun önemine işaret etmektedir. Çalışmayı yürüten mühendisler, bu sistem sayesinde ağır özürlülerin normalde ancak yardımcı bir kişi ile yapabildikleri işleri, bizzat kendilerinin yapabilecekleri ümidini taşımaktalar. Bizzat bir iş becerebilme duygusu özürlüler ve bakıcılar arasındaki muhtemel gerginlikleri de azaltacak

Ekranda yer alan çeşitli semboller ve “ışığı aç” veya “ışığı kapa” ve “pencereyi aç” veya “pencereyi kapa” gibi ibareler üzerinde sürekli bir işaret gezmektedir. Özürlünün kabiliyetine göre bilgisayara farklı sensörler bağlanır. Mesela soluğu kaydeden küçük bir boru, göz kırpma veya başın eğilmesi ile etkilenen sensörler gibi. Flachberger, prensipte her bir özürlü durum için bir sensör

uyarlanabildiğini ifade etmektedir. Böylece kol hareketiyle çalışan sensör veya yastığın içine yerleştirilmiş şalter vasıtasıyla özürlü kişiler, kendilerini yaralamadan “vurmak” suretiyle sistemi çalıştırabilirler. Meydana gelen bu darbe, bilgisayarın maus tıklaması gibi etki yapar: Ekranda gezen işareti istenilen yerde durdurur ve böylece duruma göre oda aydınlatılır veya bir alt programı çalıştırır: Tek bir hareketle kullanıcı bilgisayar sisteminde adeta dolaşır ve çevresinde bilgisayara bağlanan

cihazları kullanır.Mühendisler sisteme aynı

zamanda “seslendirme” entegre etmişler: Ekranda harflerin üzerinde gezen özel işareti nerede durdurursa, o durdurulan harfler kombine edilir ve seslendirilir. Böylece konuşma özürlü olanlar bile çevresiyle iletişim kurabilir ve örneğin telefon edebilir.

Ağır özürlü on genç üzerinde şu sıralarda yeni bir teknik test

edilmektedir. Bazıları uzaktan kumanda kullanabildiği gibi bazıları, model treni çalıştırabilmekteler. 25 yaşındaki felçli ve dilsiz olan özürlü bayan, “Artık benim özürüm bana bir problem oluşturmuyor” demektedir. Burada bu özürlü bayan, elektroniğin sağladığı yardım ile lise öğrenimini bitirmeye çalışmaktadır.

Yakın bir gelecekte sisteme evi temizleyen veya yemeği pişiren ev aletleri de bağlanabilecektir. 1997 yılında, elektrikli

sandalyeye monte edilebilen “otonom” ismindeki bilgisayar sisteminin taşınabilir versiyonu piyasaya sürülecektir. Uygun bir şekilde donatılmış evde elektronik, enfraruj impulslar vasıtasıyla çalıştırılabilecektir. Ancak finansman problemiyle karşılaşılmaktadır. Zira sigorta şirketlerinin böyle bir sistemin masrafını karşılayıp karşılamayacakları henüz belli değildir.

Flachberger, konuya son noktayı koymaktadır: “Bu sistem

Hizmetinde

insanlar arası yardımlaşmanın yerini almadan ziyade bilâkis bunu tamamlamaktadır.” Evet, vücudumuzdaki küçük bir noksanlığın bile telâfisi mümkün olamamaktadır. Ancak çok yüksek maliyetli ileri teknolojiler ile bir ölçüde eksikliği giderilmeye çalışılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) hasta olmadan sıhhatimizin kıymetini bilmemizi ve şükretmemizi tavsiye eder. Gerçekten de sağlamken pek değerini d ü ş ü n m e d i ğ i m i z vücudumuzun basit bir fonksiyonunun dahi tam mânâsıyla yerine konması mümkün o l a m a m a k t a d ı r . Şükredeceğimiz o kadar çok şey var ki...

Radyasyon fırtınası

gezegeni eritti!

Dünya’dan 880 ışık yılı uzaklıktaki Corot-2b gezegeni, kendi yıldızında meydana gelen bir X-ray patlamasının ardından adeta “eridi”. Büyük bir bölümü yok olan gezegenin, Dünya’ya Güneş’ten gelen X-ray ışınlarının 100 bin kat fazlasına maruz kaldığı bildirildi.

Gözlem, NASA’nın uzaydaki Chandra X-ray uydusu ve Avrupa Güney Yarımküre Astronomik Araştırmalar Organizasyonu (ESO)’ya ait olan Şili’deki VLT teleskopu ile gerçekleştirildi. Elde edilen verilere göre, Kartal takımyıldızındaki Corot-2 yıldızından ansızın yayılan yüksek enerjili radyasyon fırtınası, yörüngesinde dönmekte olan Corot-2b gezegeninden her saniye 5 milyon ton maddeyi buharlaştırdı. Dünya’dan yaklaşık bin kat daha büyük olan dev gezegen, kendi yıldızına, yerkürenin Güneş’e olan mesafesinden 10 kat daha fazla uzaklıkta bulunuyordu.

Fransız Uzay Ajansı’na ait Corot uydusu tarafından 2008’de keşfedilen bu yıldız ve gezegen, 100 ila 300 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilen bir güneş sisteminin unsurları.

Bilim insanları, böylesi yüksek bir enerjiye maruz kalan gezegenlerin kavrularak yok olacağını belirtiyor. Almanya’daki Hamburg Üniversitesi’nden Sebastian Schroeter, “Gezegen, kesinlikle kendi yıldızı tarafından kızartılıyor. Böylesi ağır bir X-ray fırtınası bizim güneşimizden yeryüzüne ulaşırsa nasıl bir etkisinin olacağına tam olarak emin değiliz. Ancak Corot-2b’nin başına gelenler, bizim fikir edinmemizi sağlıyor” dedi.

Araştırma sonuçları, ESO’nun bilim dergisi Astronomy and Astrophysics’te yayınlandı.

Page 20: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 120 KADIN - AİLE

Yeni Devir Sofrası

Bismillahirrahmanirrahimİç Baklalı Enginar

MALZEMELER

5 adet enginaryarım kg iç bakla2 soğan1 su bardağı zeytinyağı1 limon1 kesme şeker1 demet dereotutuz

YapılışıSoğanları ince

doğrayın ve yağda hafifçe çevirin. Temizlenmiş ve tuza batırılmış, yarım limonla ovulmuş enginarları sıralayın. Tuz, şeker ve yarım limon sıkın., üstünü örtecek kadar su koyun.

Tencerenin ağzını önce yağlı kağıtla, sonra kapakla kapayın, ateşe bırakın.

Yarı pişince iç baklaları ekleyin. Tamamen pişince ateşten alın. Enginarları servis tabağına dizin, ortalarına baklaları doldurun ve bol miktarda kıyılmış

dereotu serpin.

Çocuklarda kıskançlık duygusu

Afiyet Olsun

İnsanın doğasında kıskanma potansiyeli var ancak bu durum eğitimle kontrol altına alınarak sorun olmaktan çıkar. Kıskançlık hasede dönüştüğünde ise, yıkıcı olabilir ve büyük tahribatlara yol açarak kişinin hayatını etkileye-bilir. Bu nedenle aileler çocuklarına temel alışkanlıklar kazandırırken, insanların başarılarını, tebrik et-meyi ve bundan mutlu olmayı öğretmelidirler. Hazreti Peygam-ber hasedin getirdiği tahribatı şu hadisiyle ifade ediyor. “Hased-den kaçının, çünkü hased iyilikleri ateşin odunu yediği gibi yer”

Kıskançlık, kişinin iç huzu-

İnsanın doğasında kıskanma potansiyeli var ancak bu durum eğitimle kontrol altına

alınarak sorun olmaktan çıkar. runu tükettiği gibi, çevresindeki insanlarla arasına soğuk duvarlar örer. Eğer çocuklar küçük yaşlarda eğitilmezlerse, kıskançlık duygu-su onlarda kuvvetlenir ve hasede dönüşebilir.

Kıskançlık çocuklarda iki yaşlarında, kardeş kıskançlığı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte çocuk anne babanın desteğiyle, yaşadığı sorunu atlatmalı ve kardeşiyle birlikte oyunlar oynamalıdır. Aksi du-rumda, çocuğun kardeşine karşı beslediği kıskançlık ve öfke ileride arkadaşına ya da çevresindeki in-sanlara yönelecektir.

İki yaş dönemi ve sonrasında ortaya çıkan kıskançlık duygusu, daha ziyade, kardeşe, ebeveyn-lere ve eşyalara karşı gelişen bir kıskançlıktır. Çocuk burada yoğun bir kaybetme duygusu yaşamakta ve öfkeyi biraz kendine biraz kardeşine yansıtmaktadır. Burada anne baba tutumu oldukça önemlidir. Ebev-eyn bu süreçte çocuğu cezalandırır ya da kardeşinden uzaklaştırmaya kalkarsa sorun daha da içinden çıkılmaz bir hale gelebilir. Burada çocuğun yaşadığı en yoğun du-ygu kaybetme korkularıdır. Daha birkaç ay öncesine kadar, evde ilgi odağı olan çocuk eve yeni bir

bireyin katılmasıyla pabucunun dama atıldığını düşünmektedir. Aileye yeni biri katılmıştır ve anne babanın sevgisine ortak olmaktadır. Oysa anne babanın ilgisi çocuğun her şeyidir. Ve çocuk, anne babanın ilgisini kaybetmekten ve bundan yoksun kalmaktan korkmaktadır. Bu duygusunu da, sevgisine ortak olduğunu düşündüğü kardeşine vu-rarak ya da onu cezalandırarak or-taya koymaktadır. Bu tür durumlar-da bazı anne babalar “biz kardeşini hiç sevmiyoruz, seni seviyoruz, o kötü biri sen iyisin” türünden yönlendirmelerle yaşanan sorunu daha da içinden çıkılmaz hale ge-tirebiliyorlar. Çocuk bunun asılsız sözlerden ibaret olduğunu anlar ve

kardeşine karşı geliştirdiği öfkeyi daha da büyüterek ona vurabilir. Yaşanan kıskançlık durumunda ebeveynler sağlıklı ilişkiler kurarak bu sorunu ortadan kaldırmazlarsa, çocuk yaşadığı kıskançlığı, öfke, uyum bozukluğu, söz dinlememe, kendine acıma, intikam alma şeklinde ortaya koyabilir. Ayrıca buna, alt ıslatma, parmak emme gibi durumlar eşlik edebilir.

Her şeyden önce, anne baba çocuğun bu davranışının altında yatan nedenin kaybetme endişesiyle ilişkili bir durum

olduğunu bilmelidirler. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek için çocuğa hiçbir şekilde, “biz seni daha çok seviyoruz” tarzında ifadeler kullanmamalı bunun yerine ona olan sevgi ve ilgilerinden hiçbir şeyin eksilmeyeceğini çocuğa davranışlarıyla hissettirmelidirler. Anne baba çocuğa vakit ayırmalı ve duygularını aktarmasına fırsat tanımalıdırlar. Ayrıca yeni bebek doğmadan önce anne baba çocuğa bebekle ilgili bilgi vermeli ve bu konuda onu rahatlatmalıdırlar. Ebeveynler, kardeşine zarar ver-ir düşüncesiyle çocuğu ondan uzaklaştırmaya çalışmamalı bunun yerine, birlikte bir şeyler yapmaya ve paylaşım içinde olmaya teşvik et-melidirler. Ayrıca anne baba çocuğa

vakit ayırmalı, onunla konuşmalı, onu dinlemeli ve kardeşin doğsa da sana olan sevgimizden ve ilgimizden hiçbir şey kaybetmedik duygusunu ona vermelidirler.

Anne babalar unutmamalıdırlar ki, çocuklarda ortaya çıkan sorunların erken yaşta giderilm-esi ileride doğacak büyük prob-lemlerin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Tüm bu tutum ve davranışlarınıza, yarattığınız uyumlu ortamlara karşın çocuğunuzda aşırı kıskançlık be-lirtileri mevcut ise, kendine ve çevresine zararlı bir durum arz et-meye başladığı zaman çocuğunuzu bir uzmana götürün.

* * *

Peki anne baba ne yapmalı?

Kaybetme duygusu

Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vedat Çakır ve Yrd. Doç. Dr. Vesile Çakır tarafından, 556 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre, Türk insanının yüzde 10’u televizy-

on bağımlısı ve günlük ortalama 4 saatini televizyon başında geçiri-yor. Televizyonda izlenen program türlerinde ise 1. sırayı haber bülten-leri, 2. sırayı diziler ve 3. sırayı ise dini programlar alıyor.

Çakır, araştırmanın, Türk insanlarının televizyon bağımlılığı konusunda Avrupalı ve Amerikalı halkla benzerlik gösterdiğini söyl-edi. Çakır, “Televizyon izleme

süresi arttıkça bağımlılık düzeyi de artıyor. Bağımlılık ile yalnızlık düzeyi arasında doğrusal bir ilişki var. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin madde bağımlılığı ölçeğini kullanarak araştırmamızı gerçekleştirdik. Deneklerimiz üz-erinde yaptığımız araştırmaya göre, günde 14 saat televizyon izleyen bireyler dahi bulunmakta.” dedi.

Çakır, “ Televizyon bağımlılığı televizyonun özellikle kimi zaman baş edilmeyen sorunlardan, rahatsız edici olumsuz düşüncelerden ve

uzaklaşmak istenen or-tamdan kaçışı sağlayan bir araç, kimi zaman da kaçış yeri olma özelliği ile madde bağımlılığına son derece benziyor.” diye konuştu.

Araştırmadaki diğer sonuçlar ise şöyle: Kadınlar, erkeklerden daha fazla televizyon seyredi-

yor. Araştırmaya katılanların nere-deyse yarısı toplum içerisinde kendisini yalnız hissediyor. Yaş ve yalnızlık duygusu arttıkça televizy-on izleme süresi de artıyor. Gelir ve eğitim düzeyi arttıkça ise televizyon izleme süresi azalıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 65’i, televizyo-nun bağımlılık yaptığına inanıyor ama kendini televizyon bağımlısı olarak değerlendirmiyor

Türk insanının yüzde 10’u televizyon bağımlısı

Page 21: Yeni Devir Edition 107

212 0 EYLÜL 2 0 1 1

AİLE - HAYAT

Fatma Tuncer

Kompleksli biri

“29 yaşında bir ablam var. Şu an işi yok evde dikiş fi-lan dikiyor. Ama aşırı kompleksli biri. Biz kendi aramızda konuştuğumuzda bile kompleks yapıyor. Annem mükem-meliyetçi bir kadındır bizi başkalarıyla kıyaslamaya bayılır. Ablam bundan da çok etkileniyor, annemin gözüne girmek için yalan bile söylüyor. Kendini hep başkalarıyla mukayese ediyor. İki kere nişanlandı bu huyları yüzünden ayrıldı. Kompleksinden kendisinde olmayan şeyleri varmış gibi göstermeyi pek seviyor... Etrafındaki insanların kend-ini beğenmediğini eleştirdiğini düşünüyor. Bundan sonra evlenebileceğine hiç inanmıyor. Ablamın huyları bizi çok rahatsız ediyor. Bu nereye kadar gidecek bilmiyorum. “

Kompleksli kimseler eleştiriye karşı aşırı hassastırlar. Bunu kişisel bir saldırı olarak algılarlar ve tepkisel davranırlar. Bu nedenle onun bu yanlarını ifade ederek sağlıklı ilişkiler kuramayacağınız gibi, hepten kendinizden uzaklaştırabilirsiniz... Kompleks sıradan ilişkilerimizde

sıkça kullandığımız bir kavramdır. Genel olarak, kompleks, kişinin çevresindeki kişilerden daha üstün ya da düşük se-viyede olduğunu hissetmesiyle ilgilidir. Oysa sağlıklı olan, kişinin kendini, olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte ka-bul etmesidir. Kompleks duygusunun temeli küçük yaşlarda atılır ve bu daha ziyade kişinin yetiştirilme tarzıyla alakalı bir du-rumdur. Aile içinde sürekli başkalarıyla kıyaslanan, değer ölçüsü başarı ya da maddi imkanlar bazında ele alınan, değer verilmeyen, yerilen, hataları yüzüne vurulan çocuk-lar ileriki yaşlarda bu tür duygulara sahip olabilirler. Kompleksli kişi, arkaplanda, nefret ve kıskançlık duyuları barındırır ve insanlarla ilişkilerinde önyargılıdır. Karşısındaki kişiye karşı üstünlük sağlayabilmek için de zaman zaman yalan konuşabilirler. Anladığıma göre bahsettiğiniz sorunun aile içindeki ilişkinin rengi-yle yakından ilgisi var. O nedenle ablanızın hatalarını yüzüne vurarak onu karşınıza almak yerine anlamaya çalışın ve kendine inanması noktasında destekleyin. İyi şeyler gördüğünüzde takdir edin, ilişkilerinizde poz-itif olun ve onunla konuşmalarınızda “Herkesin kendine özgü olduğunu ve kendisinin de birçok olumlu taraflarının olduğunu ifade edin..” Ayrıca sosyal aktivitelere yön-lendirin, arkadaş edinmesine ve duygularını paylaşmasına

yardımcı olun. İki kere nişandan ayrılmış olması onda bir düş kırıklığı ve güven kırılmasına sebebiyet vermiş ola-bilir. O nedenle bir psikoterapiste yönlendirerek yardım almasını sağlayabilirsiniz.

Bir yıldan beri uyuyamıyorum. Kocam kahvede çalıştığından eve geç geliyor. İki kızım da şehir dışında üniversite okuyor. Evde yalnızım ve çok mutsuzum. Bir amacım olsun istiyorum ama nerede ne yapacağımı bilemiyorum. Tavsiyelerinizi bekliyorum. M.K“

İki kızınızın şehir dışında olması ve eşinizin eve geç gelmesi bahsettiğiniz sorunları tetikliyor olabilir. Bu ned-enle sorunlarınızı yeniden tanımlamaya ve hayatınızda bazı değişiklikler yapmaya ihtiyacınızın olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce kızlarınızın kendiler-ine ait bir hayatlarının olduğunu kabul etmeniz gerekir. Bununla beraber hayatınıza pozitif anlamlar vermeniz ve bazı hedefler seçmeniz anlam boşluğuna düşmenizi engelleyecektir. Bu nedenle kendinize değerli hedefler seçin ve size faydalı olacak arkadaşlar edinin.

Eleştirmek kolay anlayabilmek zorBu gibi durumlarda gençler

de haklı olarak “onlar hiç mi bu türden çatışmalar yaşamadılar? Hiç mi bazı kararlarını kend-ileri vermek istemediler? Hiç mi tasvip etmedikleri şeyleri yapmadılar? diye sorarlar ve bu-nun sonucunda da çatışma uzar gider... Ebeveynler, çocukları yerden yere vurmak yerine, kendilerinin de aynı yoldan geç-tiklerini ve o dönem en fazla anlaşılmaya ihtiyaç duyduklarını düşünseler yaşadıkları sorunları daha rahat ortadan kaldırabilirler. Fakat nedense büyüklerimiz geç-tikleri bu kargaşalı yolları unuta-rak çocuklarıyla içinden çıkılmaz bir çatışmanın içine giriyorlar. Her şeyden önce büyüklerimiz bunun bir süreç olduğunu bilme-lidirler. Çünkü bu süreçte gençler fiziksel duygusal ve zihinsel bazı değişimlerden geçmektedirler. Buna çocukluktan geçiş sürecinin zorlukları da eklenmektedir. Bir yandan kimliğini oluşturma mü-cadelesi veren genç, diğer yandan seçeceği mesleği, arkadaşlarını, okulla ilgili başarılarını ve to-plumun kurallarına adapta olmanın yollarını aramaktadır. Gençler, özerklik için giriştikleri bu yolculuklarında sadece aileyle değil, toplumla okulla da çatışma sürecinden geçmekte ve kimlikler-ini oluşturabilmek için bu çatışmayı olumlu bir şekilde sonlandırmak istemektedirler. Bir yerde gençler bağımlılıktan kurtularak çevresi tarafından beğenilen takdir edilen biri olmaya gayret etmektedirler.

Zorlu bir yolcuğa çıkan genç her şeyden önce, anne babasından farklı özelliklere sahip bir birey olduğunun farkına varır ve buna bağlı olarak kendisine de çevresine de eleştirel bir yaklaşım içinde olur. O güne kadar anne babayı kusursuz birer varlık olarak görmekteyken,

Çocuklarda kıskançlık duygusu

Eleştiriye karşı hassastır

Bir amacım olsun istiyorum

Değerli hedefler seçin

Büyüklerimiz gençleri acımasızca eleştirirken, “söze, bizim zamanımızda diye başlarlar ve kendi hayatlarından örnekler verirler...

Birey olduğunun farkına varır

bu dönem anne babanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünür ve onları eleştirebilir. Hat-ta anne babada kusurlar bulabilir, onların beğenmediği tasvip etmediği özelliklerinin olduğunu düşünebilir. Diğer yandan ebeveyn çocuğun büyüdüğünü hiçbir şekilde kabul-lenemez ve onun çocukluk döne-minde olduğu gibi kendisine bağımlı kalmasını ister.

Fiziksel ve duygusal değişimlerine ayak uydurmaya çalışan genç çocukluk çağından çıktığını hissetmekte ve kendi-sine engel olan anne babaya olan yatırımlarının bir kısmını geri çekmek istemektedir. Yani genç, bağımsızlığını elde edebilmek için geçici bir “değersizleştirme” yoluy-

Bu dönemde ebeveyn ile arasına mesafe koyar

la kendini bulmaya çalışır. İki ne-sil arasında vuku bulan çatışmanın temelinde de aslında bu vardır. Yani, genç bu döneme kadar sadece ebeveynini model almış ve onun gibi olmayı istemişken bu dönem geçici olarak onlarla arasına mesafe koymakta ve onların da kusurları olabileceğini düşünmektedir. Bura-da anne baba bu sürecin geçici bir durum olduğunu bilerek onlarla çatışmamalı aksine iletişim kurma-ya ve onları anlamaya çalışmalıdır. Özcan Köknel kuşak çatışmasının en büyük nedeninin iki kuşağın da birbirlerine gönderdikleri iletileri doğru olarak anlayıp çözümleyem-emeleriyle ilgili olduğunu ifade eder. Bu anlamda her iki tarafın da birbirl-erini anlamaya ihtiyaçları vardır. Ancak yaşları ve konumları itibari-yle ebeveynlerin daha hoşgörülü ve daha anlayışlı olmaları beklenir. Bu

Çocuklar arasında adaleti gözetin

hafta bizlere annesiyle yaşadığı çatışmayı yazan Ş. de mektubu-nun sonunda bu sorununu şu di-zeleriyle ifade etmiş..

Enes bin Malik anlatmıştır: “Bir kadın hazreti Aişe vali-demize geldi. Aile ona üç hurma verdi kadıncağız iki çocuğuna bir hurma verdi ve bir hurmayı da kendisine ayırdı. Çocuk-lar hurmalarını yedikten son-ra dönüp annelerine baktılar. Kadıncağız dayanamadı elindeki hurmayı ikiye bölüp her birine yarım hurma verdi. Çok geçme-den Peygamber Efendimiz geldi. Durumu ona arz ettiğinde şöyle buyurdu: “Seni hayrete düşüren nedir? And olsun ki, Allah o kadına çocuklarına olan rahmeti sebebiyle rahmet etmiştir”

Çocuklara karşı duyulan sevgiyi ifade etmenin en yaygın olanı, onları kucaklamak, sevdiklerini sözel olarak da ifade etmektir. Üsame İbni Zeyd demiştir ki, “Peygamberimiz

beni bir dizine torunu Hasan’ı öteki dizine oturtur ikimizi eliyle kucaklar ve Ya Rab, şu yavrulara rahmet eyle buyururdu.”

Numan bin Beşir şöyle anlatmıştır: Babam benim elimden tutarak Resulullah Efendimize ge-tirdi. Doğrusu ben bu oğluma bir bağışta bulundum, bir köleyi ona hediye ettim dedi. Bunun üzerine Resulullah ona her çocuğuna bu-nun mislini bağışladın mı? dedi. O da hayır dedi. Efendimiz, o halde verdiğini geri al buyurdu. Diğer bir rivayette ise, Hazreti Peygamber ona bunu diğer çocuklarına da verdin mi diye sordu o da, hayır dedi. Efend-imiz, Allah’tan korkun çocuklarınız arasında adaleti gözetin buyurdu. Bunun üzerine Beşir dönüp verdiği bağışı geri aldı.

Bir fincan pozitif enerjinin kırk yıl

hatırı varAmerika’da yapılan araştırma,

iyi komşuluk ilişkilerinin insan sağlığını olumlu etkilediğini ortaya koydu.

İyi komşuluk ilişkilerine sahip olmanın ödünç tuz-şeker alabilme-kten çok daha fazla faydası var. Sorunsuz devam eden komşuluk ilişkileri sağlığa iyi geliyor.

Missouri Üniveristesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, kişinin komşusuna güven duymasıyla kendini iyi hissetmesi arasında or-tak bir nokta var. Yapılan araştırma ‘Social Science ve Medicine’ isimli dergide yayımlandı.

Asistan Eileen Bjornstrom’un çalışmasına göre, daha yüksek gelir sahibi olanlar, komşularına güvenmede zorlanıyor. Fakat ge-lir seviyesi, eğitim durumu ve yaş gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, komşusuna güvenen insanların sağlık durumlarının ortalamaya göre daha iyi olduğu belirlendi.

Eğer kişinin maddi durumu diğerine göre düşük kalıyorsa, bu durum strese, husumet, utangaçlık ve şüphecilik gibi olumsuz hissi-yata sebep olabiliyor, bu da sağlık sorunları olarak ortaya çıkıyor. Birçok insan güven duygusunun kendilerini nasıl etkilendiğinden habersiz yaşıyor; ancak güven duy-gusu aslında kişinin tüm sağlığını etkiliyor.

Page 22: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 122 BULMACA

Haber Servisi : Mustafa SALİH, Yücel ErbaşıReklam Sorumlusu: Tahir SOLAKSpor : İlyas ÇiçekAile – Sağlık : Gülşah ÇiçekKültür - Edebiyat : Hasan GÜREŞEN

Sahibi: Diyalog pty. ltd.

Yazıların yasal sorumluluğu sabihine aittir

Adres : P.O.Box 200 Dallas, Vic. 3047Telefon : (03) 9302 3030 Fax: (03) 9302 2929 Reklamlariniz icin: 0435 414 112’yi arayabilirsinizE-mail: [email protected]

Genel Yayın YönetmeniMurat KARADAĞ

Kolay

Labirent

Nasıl Oynanır?Sudoku'nun kuralları son derece basittir; kuralları anlamak için matematikçi olmanıza gerek yok. Zor Sudoku'ların çözümü bazen uzun sürmekle birlikte, zorluk derecesi ne olursa olsun

çözüm yöntemi hep aynıdır.Toplamda 9 x 9 = 81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, 3 x 3 = 9 kareden oluşan bloklarda da sadece bir kez

bulunabilir.Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldur-malısınız ki dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1'den 9'a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. Bazı rakamlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar

kolaylaşır.

Kare Bulmaca

SOLDAN SAĞA: 1. Yele karşı, çok yel alan yer...2. Eksik, tamamlanmamış, bitmemiş...Duvar temeli...3. Çaput aygıtı...Yunanca acayip, yabancı anlamlarına gelen ön ek...4. Dizginin ağza geçen demir kısmı...Üç katlı bir balık ağı...5. Razı olmak, kabül etmek...Giyimli maymun...6. Litrenin kısa yazılışı...Beyaz...Abla, büyük kız kardeş...7. İrlanda Cumhuriyeti...İçine akarlar konan kap...8. Afrika Kalkınma Bankaları Birliği...9. Döllenmiş yumurtanın döl yatağının endometriyum tabakasına tutunması...10. Baston...Güğüm, ibrik...

YUKARDAN AŞAĞI: 1. Yılana benzeyen bir çeşit sürüngen...Dokuma tezgâhlarının altına yığılan kıl artıkları...2. Karidesler...3. Tayin...Güzel, göze hoş görünen...4. Çamaşır kazanı...Kısa solunum...5. Amerikyum elementinin simgesi...Doğu Anadolu kırmızısı sığırı...Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi...6. İnce, narin...Koyun, keçi gübresi...7. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu...Çocuk dilinde büyük abdest...8. Doğu Afrika Kalkınma Bankası...Avuç içi...9. Toprak evlerin üstünde, haziranda biten, yapraklarında un gibi bir madde olan bitki...Trabzon iline bağlı ilçelerden biri...10. Kanal, açıklık...Büyük kerpiç...

SUDOKU ZOR SUDOKU KOLAY

Page 23: Yeni Devir Edition 107

232 0 EYLÜL 2 0 1 1

MİZAH

Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler.

Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine hoca:

-”Ben balığın sadece başını yiyecem” der.Hancı bunun nedenini sorar, hocada:-”Balık başı zekayı arttırır, balık başı yiyen insan akıllı

olur” der.Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve hocaya:-”Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek

istiyorum” der.Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini hoca

yer ve bir güzel karnını doyurur, diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve sonra hocaya seslenir:

-”Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben sadece kafayı yedim aç kaldım” der.

Hoca da bunun üzerine:-”Bak nasıl akıllandın”

FIKRABak Nasıl Akıllandın

Peşin ParaNasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı

gelmiş.-”Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin.” demiş.Nasrettin Hoca’da;-”şu görüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer.

oraya bir tel örgü takıcam,takılan koyun yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim.”demiş.

Adam da haklı olarak gülmüş. Nasrettin Hoca buna karşılık adama;

-”Ne oldu köftehor. Peşin parayı görünce gülersin demii!” demiş.

Baamm!Büyük bir savaş çıkmış. Bütün dünya bizim

Trabzonlular’a karşı... Derken herkes kendilerine siper kazmış. Trabzonlular ayrı bütün dünya ayrı. Ve savaş başlamış. Trabzonlular bir bir öldürülüyormuş bu işe bir çare bulalım demişler.

Temel: -Uşaklar herkes eğilirse bizi vuramazlar.Derken herkes eğilmiş. Diğer taraftan da düşman

kuvvetleri buna çare olarak plan yapmış ve başlamışlar: -Temel kim? oradan bir ses: - Benim ula... baamm Temel ölmüş! Bir ses daha gelmiş: -Dursun kim? - O da benim ula.... bammm Dursun da ölmüş!! Neyse Trabzonlular da akıllanmış ve bu sefer onlar

başlamış: -Hans kim? Ses yok! -Maykıl kim? Yine ses yok! Derken bir ses: -Hans’a kim seslendi? -Ben ula... BAAAMM!

KOMİK KARELER

ÖZLÜ SÖZLER• İyilikyapmasinibilmiyorsan,hiçolmazsakötülükyapma.(Hüsrevdehlev)• Nekadarbilirsenbil,söylediklerinkarşındakininanlayabildiğikadardır.(Mevlana)• Gülsunanbireldedaimabirmiktargülkokusukalir.(Çinatasözü)• Ölümünbizineredebekledigibellidegil,iyisimibizonuheryerdebekleyelim(Montaigne)

Page 24: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 124 SPOR

12 Dev Adam Litvanya’ya takıldıA Milli Basketbol Takımı, Eurobasket 2011’deki üçüncü maçında ev sahibi Litvanya ile karşılaştı. 12

Dev Adam, NTV Spor’dan canlı yayınlanan karşılaşmayı 75-68 kaybetti.Avrupa Şampiyonası’na

iyi bir başlangıç yapan ve oynadığı iki karşılaşmadan farklı galibiyetlerle ayrılan 12 Dev Adam, grubundaki üçüncü maçında ev sahibi Litvanya ile karşılaştı.

Grubun görece zayıf ekipleri Portekiz ve Büyük Britanya karşısında zorlanmayan ve üçüncü güne lider giren A Milli Takım maça Tunçeri, Ömer Aşık, Ersan, Hidayet, Ömer Onan ilk beşi ile başladı.

Karşılaşmadaki ilk basketi bulduktan sonra hücumda sorun yaşamaya ve geri dönmekte zorlanmaya başlayan milli takım ilk dört dakikayı 8-4 geride geçti. Kalnietis’in üçlükleri ile skoru yukarıya taşımaya devam eden ev sahibi takıma Kerem ve Ersan’ın üçlükleri ile cevap veren kırmızı-beyazlılar ilk çeyreğin bitimine üç dakika kala 11-11’lik beraberliği yakaladı. Ömer Aşık da boyalı alandaki mücadelesiyle milli takıma hücum ribaundu ve sayı istatistiklerinde katkı sağladı ancak savunmada istenilen performansı gösteremeyen Milliler bu çeyreği 19-17 geride kapattı.

İkinci periyotta Ender, Oğuz, Enes, Emir ve Cenk beşiyle başlayan Türkiye, 12. dakikada 23-21 öne geçti. Jasikevicius’un üst üste yaptığı hatalar ile skor üretmekte zorlanan Litvanya, rakip pota altında da etkinliğini yavaş yavaş yitirmeye başladı. İlk yarının bitimine beş dakika

kala Milliler 27-21 öndeydi. İyi savunma ile farkı sekiz sayıya kadar çıkartan Türkiye, hücumda bocalayınca ev sahibi takım farkı iki sayıya kadar indirdi.

Ömer’in üçlüğü Milliler’e nefes aldırırken, Jasaitis’in son üçlüğü ilk yarının skorunu belirledi. Türkiye 35 - 32 Litvanya.

Üçüncü çeyrekte Emir’in harika performansına rağmen Hidayet’in oyuna girememesi ve yapılan basit top kayıpları

neticesinde son çeyreğe milli takım 51-49 geride girdi.

Litvanya dördüncü ve son çeyreğe de basketle başladı. Türkiye’de Ersan ve Hidayet’in sayıları skoru 56-56’lık beraberliğe getirdi. Üstünlüğü uzun süre elinde götürüp üçüncü çeyreğin sonunda kaptıran kırmızı-beyazlılar bitime yedi dakika kala tekrar öne geçti. Maçın bu bölümünden sonrası başa baştı. Son dört dakikaya 61-61 eşitlik ile girilirken, Ömer

Aşık ve Emir’e Kalnietis ile cevap veren Litvanya son dakikaya 1 dakika önde girdi.

Sportmenlik dışı faulden yalnızca bir sayıyla dönen Türkiye, bitime 30 saniye kala maçın en iyilerinden Emir’in büyük hatası sonucu topu kaptırmasıyla geri dönme fırsatını kaçırdı ve müsabakadan 75-68 mağlup ayrıldı. Karşılaşmanın en skorer ismi 20 sayı kaydeden Ersan İlyasova oldu.

TÜRKLER 12 DEV ADAM’I YALNIZ

BIRAKMADI 2011 Avrupa Basketbol

Şampiyonası Finalleri ilk tur A Grubu’nda üçüncü maçında ev sahibi Litvanya ile karşılaşan Türkiye’yi yaklaşık 200 Türk taraftarı destekledi.

Litvanya ile yapılacak önemli maç için başkent Vilnius’ta yaşayan Türkler ile öğrenci değişim programı nedeniyle burada bulunan Türk öğrenciler, karşılaşma için organize olarak Panevezys’e geldi.

Tribünde formalarıyla yerlerini alıp, Türk bayrakları açan taraftarlar, milli takıma destek verdi.

Litvanyalı taraftarların arasında karşılaşmayı izleyen Türk taraftarlar, ev sahibi taraftarların yoğun tezahüratları nedeniyle zaman zaman seslerini duyurabildi.

SALON DOLDU Takımlarının maçlarında

salonda boş yer bırakmayan Litvanyalı taraftarlar, Türkiye maçında da salonu doldurdu.

Karşılaşmadan yaklaşık 1 saat önce gişelerde uzun kuyruklar oluşturan ev sahibi ülke taraftarları, tezahüratlara maçtan önce başladı.

Takımlarını hiç susmadan coşkuyla destekleyen Litvanyalı taraftarlar, Türkiye hücumlarında da ıslıklarla baskı yaratmaya çalıştı.

Göztepe - Karşıyaka maçıBank Asya 1. Lig’in 2. haftasında oynanan Göztepe - Karşıyaka karşılaşmasının ardından her iki

takımın teknik adamları açıklamalarda bulundular.

Bank Asya 1. Lig’de Karşıyaka ile 1-1 berabere kalan Göztepe’nin teknik direktörü Özcan Kızıltan, ‘’Kazanmaya yakın taraf bizdik’’ dedi.

Kızıltan, maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında, karşılıklı gollerle berabere biten müsabakada daha fazla gol atıp, kazanan taraf olmak istediklerini ancak bunu başaramadıklarını söyledi.

Karşıyaka teknik direktörü Reha Kapsal ise oyunun dengeli başladığını, daha sonra final paslarını iyi değerlendiremedikleri dönemde çok basit bir gol yediklerini söyledi.

‘’Devre biterken yüzde yüz gol kaçırdık. Yeni oyuncularla 1-0’dan geri dönmenin zorluğunu yaşadık. 2.

Avni Aker’de ışık yok

yarıda maç 3-1, 4-1 olabilirdi. İkinci yarıda 6 tane pozisyonumuz var, geçen hafta 8 tane kaçırmıştık. Gol pozisyonu yaratıyoruz. 2. yarıda Göztepe kenar ortalarıyla duran toplardan şuursuzca pozisyon üretmeye çalıştı. Karşıyaka bu değil, yeni bir takımız, zamanla daha iyi olacağız. Daha farklı oynamak için 7-8. maçı bulmalıyız. 2 haftadır maçı forse ettiğimiz zaman gol yiyoruz. 2 haftadır ilk golü biz bulamadık. İlk golü bulsak takımın güveni gelecek, daha rahat oynayacak. Şu an için oynadığımız futbolla yüzde 50-60’lardayız. Bütünlüğü sağladıktan sonra ilerideki maçlarda çok daha farklı bir takım ortaya çıkacak.’’

Page 25: Yeni Devir Edition 107

252 0 EYLÜL 2 0 1 1

SPOR

Timsah sonradan açıldı!

Şampiyonlar Ligi’nde İnter’i İtalya’da devirerek tarih yazan Trabzonspor, Süper Lig’e tatsız döndü. İlk hafta Galatasaray’ı

yenen İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u ağırlayan Bordo-Mavililer, iki kez direğe takıldığı zorlu maçta Webo’nun golüyle mağlup oldu; rakibine ligde ilk

kez kaybetti: 0-1. Müsabaka, stat ışıklarının sönmesi sebebiyle yaklaşık 10 dakika durakladı.

A Milli Basketbol Takımı, Eurobasket 2011’deki üçüncü maçında ev sahibi Litvanya ile karşılaştı. 12 Dev Adam, NTV Spor’dan canlı yayınlanan karşılaşmayı 75-68 kaybetti.

Avni Aker’de ışık yokDünya ikinciliği, Çebi’nin yüzünü

güldürmedi

Başarılı güreşçi, üçüncü kez üst üste dünya şampiyonu olma başarısını gösteremediği için büyük üzüntü yaşadığını belirtti. Bayanlar serbest stilde dün mindere çıkan Elif Jale Yeşilırmak, Emriye Musta ve Leyla Metin istedikleri performansı sergileyemedi. Londra Olimpiyatları vizesini alamayan sporculardan 63 kiloda Elif Jale Yeşilırmak, ikinci turda Çek rakibi Michala Spoustova’ya tuşla yenildi. 55 kiloda Emriye Musta ise ilk turda Japon rakibi Saori Yoshida’ya 1 dakika 17 saniyede tuşla boyun eğdi. Rakibinin finale çıkmasıyla bronz madalya şansı doğan Emriye, repesaj mücadelesini de kaybederek bu şansını yitirdi. Serbestte 59 kiloda mindere çıkan Leyla Metin de İsveçli rakibine çeyrek finalde tuşla mağlup oldu. Metin, rakibinin final oynamasını iyi değerlendiremedi ve Moğol Narmandakh’a kaybederek madalya şansını yitirdi. Bugün serbestte 55 kiloda Ahmet Peker, bayanlar 67 kiloda Burcu Örskaya, bayanlar 72 kiloda da Simge Yılmaz mindere çıkacak.

Dünya Güreş Şampiyonası’nda

grekoromen stil 74 kiloda dünya ikincisi

olan Selçuk Çebi, kaçan üçüncü dünya

şampiyonluğuna yanıyor.

Spor Toto Süper Lig’in ikinci haftasında Trabzonspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u konuk etti. Avni Aker Stadı’nda oynanan mücadeleyi deplasman takımı 1-0 kazanarak sürpriz bir sonuca imza attı. Müsabakanın tek golü Pierre Webo’dan geldi. Zorlu 90 dakikada Trabzonspor’un iki, İBB’nin bir topu direkten döndü.

Stat ışıklarının 2. dakikada bir anda sönmesi sebebiyle karşılaşma duraklatıldı. Mücadele yaklaşık 10 dakika durduktan sonra yeni jeneratörün devreye sokulmasıyla yeniden başladı. Zorlu 90 dakikanın ilk bölümlerinde iki taraf da orta alanı kalabalık tuttu. Orta

sahada birbirlerine üstünlük sağlamak isteyen Trabzonspor ve İBB’nin bu anlayışı, gol pozisyonu olarak kısır bir ilk yarı geçmesine yol açtı. Trabzonspor, Henrique ve Adrian ile atak yaparken; İBB Webo ile gol yollarında etkili olmaya çalıştı. İlk devrenin sonlarında Karadeniz temsilcisi daha etkili taraftı. Volkan Şen’in ceza yayı üzerinden sert plasesi ise direkten döndü.

İkinci yarı Trabzonspor istekliydi. 59. dakikada Adrian’ın yerine oyuna giren Alanzinho, 5 dakika sonra mutlak bir gol şansından oldu. Ceza alanı içinde oluşan karambolde meşin yuvarlak ceza sahası dışına doğru gitti. Alanzinho’nun 18 yayı

üzerinden çok sert şutu yan direğe çarparak oyun alanına geri döndü. Halil’in seken topu ayağının altından kaçırması atağı sonlandırdı. İkinci 45 dakikada ender gelişen İBB atağında Doka’nın şutu üst direğe takıldı. Şenol Güneş’in öğrencileri gol ararken, kalesinde golü gördü. 87. dakikada sol kanattan hareketlenen Doka, ceza sahasında Webo ile topu buluşturdu. Boş durumdaki forvet, Trabzonspor savunmasının ofsayt diye durakladığı anda meşin yuvarlağı ağlara gönderdi ve skoru tayin etti: 0-1. GÜNEŞ: BİZE YAKIŞMADI. Trabzonspor

Teknik Direktörü Şenol Güneş, alınan sonucun kendilerine yakışmadığını söyledi. Güneş, “Kazandığımız İnter maçının moral olarak katkı yapacağını düşünüyorduk. Konsantrasyon eksikliği oldu. Manisa ve bu mücadeleye bakıldığında kazanmaya yakınken kaybettik. Oyunu taşımadık ama gol yiyecek bir pozisyon da yoktu.” dedi. Tecrübeli hoca, gereken tedbirlerin alınacağını dile getirdi.

TOLGA YIKILDIBelindeki sakatlık nedeniyle

iğne ile sahaya çıkan kaleci Tolga yediği gol sonrası büyük üzüntü yaşadı.

Bursaspor, deplasmanda Mersin İdman Yurdu karşısında maçın başlarında yenik duruma düşmesine rağmen sonradan bulduğu gollerle rakibini 3-1 mağlup ederek ligde ikinci

maçından da galibiyetle ayrılmış oldu.Ev sahibi takımda teknik

direktör Nurullah Sağlam, Ankaragücü maçındaki savunmasını bozmamış ve kalede Hakan Arıkan, sağda Erhan Güven, solda Mustafa Keçeli, ortalarında ise İbrahim Kaş ve Joseph Boum'a şans vermişti. Önlerindeki ikilide Zurita ve Ben Yahia, önlerindeki üçlüde sağda Nduka, ortalarında Moritz, solda Kamanan, ileri uçta ise tecrübeli Nobre'yi sahaya sürdü.

Bursaspor'da ise teknik direktör Ertuğrul Sağlam,

kalede Scott Carson, savunmanın sağında Basser, solda Vederson, ortalarında İbrahim Öztürk ve Vederson, önlerinde ise Ndiaye ve Adem Koçak, önlerindeki üçlüde sağda Turgay Bahadır, ortada Batalla, solda Ozan İpek, tek forvet olarak da Bangura'yı oynattı. Sağlam, Kayserispor maçının onbiriyle sahada yeraldı.

MERSİN İDMANYURDU: 1 - BURSASPOR: 3

Mersin İdmanyurdu: Hakan Arıkan, Boum, Nduka Ozokwo,

Zurita, Moritz, Nobre, Ben Yahia (Dk. 73 Hakan Bayraktar), Mustafa (Dk. 88 Çağdaş), Erhan, Kamanan (Dk. 62 Amoah), İbrahim

Bursaspor: Carson, Chretien, Serdar, Gökçek, Turgay, İbrahim Öztürk, N'diaye (Dk. 90 Ramazan), Ozan, Adem, Batalla (Dk. 77 İnsua), İbrahim Bangura (Dk. 72 Tagoe)

Goller: Dk. 4 Nduka Ozokwo (Mersin

İdmanyurdu), Dk. 14 Boum (kendi kalesine), Dk. 47 İbrahim

Bangura, Dk. 90 4 Turgay (Bursaspor)

Page 26: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 126

Lige İstanbul Büyükşehir Belediyespor mağlubiyetiyle başlayan Galatasaray, Türk Telekom Arena’daki ilk maçında Samsunspor’u 3-1 ile geçti ve ligdeki ilk puanlarıyla tanıştı. Sarı kırmızılı ekibin golleri

Melo, Elmander ve Selçuk İnan kaydetti.

Galatasaray ‘Arena’da siftah yaptıSPOR

Spor Toto Süper Lig’in ikinci haftasında Galatasaray, Samsunspor’u 3-1 mağlup etti.

Bu sonuçla Galatasaray puanını 3’e çıkartırken, lige Gençlerbirliği galibiyetiyle başlayan Samsunspor ise 3 puanda kaldı.

Karşılaşmanın 9. dakikasında Galatasaray gole çok yaklaştı. Sabri’nin ceza sahası içerisinde yerden pasında Baros topla buluştu. Penaltı noktasının gerisinden yaptığı vuruşu Samsunspor kalecisi Ahmet köşeden çıkardı.

Galatasaray aradığı gole 17. dakikada ulaştı. Orta sahadan paslaşılarak kullanılan serbest atışın ardından, Brezilyalı Melo yaklaşık 30 metreden topu rakip kaleye gönderdi. Kaleci Ahmet, bu vuruş karşısında çaresiz kalırken Galatasaray, rakibi karşısında 1-0 öne geçti.

Kalan dakikalarda önemli pozisyon olmadı ve ilk yarı 1-0 Galatasaray’ın üstünlüğüyle tamamlandı.

54. dakikada Baros’un düşürülmesiyle Galatasaray ceza yayının hemen önünden Reira ile frikik kullandı. Riena’nın vuruşunda top direğin üstünden dışarı gitti.

Bu tehlike pozisyonun ardından Samsunspor, karşılaşmanın 55. dakikasında Mustafa Sarp ile eşitliği sağladı. Gökhan Zan’ın hatasında Galatasaray defansını eksik yakalayan Samsunspor’da Mustafa Sarp, kaleci Muslera ile karşı karşıya kaldı. Musfafa’nın vuruşunda top filelerle buluştu ve skora eşitlik geldi.

60. dakikada Galatasaray’da sakatlanan Emmanuel Eboue yerini Johan Elmander’e bırakırken, Samsunspor’da da golün sahibi Mustafa Sarp da Murat Yıldırım’la değişti.

67’de ise Milan Baros, Sercan Yıldırım ile değişirken, 71. dakikada Samsunspor’da Ekigho Ehiosun çıktı, oyuna Simon Zenke girdi.

72. dakikada Galatasaray bir oyuncu değişikliği daha yaptı. Kazım Kazım oyundan çıkarken, Engin Baytar oyuna dahil oldu.

D e ğ i ş i k l i ğ i n hemen ardından Galatasaray, oyuna sonradan dahil olan Elmander’in golü ile öne geçti. Sercan Yıldırım’ın ceza yayı üzerinden topuğu ile verdiği pasta, Elmander topa gelişine sert vurdu. Kaleci Ahmet golü engel olamazken Galatasaray 2-1 öne geçti.

Dakikalar 74’ü gösterirken, Galatasaray penaltı kazandı. Bir pozisyonun ardından top Samsunspor kalecisi Ahmet’te kaldı. Ceza alanı içerisinde oyunu kurmak için hareketlenen Ahmet, Elmander ile çarpıştı. Bu pozisyonu penaltı olarak yorumlayan hakem Kuddusi Müftüoğlu, penaltı noktasını işaret etti ve kaleci Ahmet’e kırmızı kartını gösterdi.

Kaleci Ahmet Şahin’in kırmızı kart görmesinin ardından oyundan Alvaro Dominguez çıktı, yerine ikinci kaleci Mahmut Ertuğrul dahil oldu.

Oyuncu değişikliğinin ardından penaltı noktasında duran meşin yuvarlığı Selçuk İnan filelere gönderdi ve skoru 3-1’e getirdi.

Kalan dakikalarda başka gol olmazken, Galatasaray, kendi saha ve seyircisi önünde Samsunspor’u 3-1 mağlup etti.

GALATASARAY: 3 - SAMSUNSPOR: 1Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Gökhan Zan,

Ujfalusi, Hakan Balta, Melo, Kazım Kazım (Dk. 72 Engin Baytar), Eboue (Dk. 61 Elmander), Selçun İnan, Reira, Baros (Dk. 67 Sercan Yıldırım )

Samsunspor: Ahmet Şahin, Pal Lazar, Kemal Tokak, Bahia, Ergün Teber, Fink, Mustafa Sarp (Dk. 61 Murat Yıldırım), Selim Teber, Dominguez (Dk. 76 Mahmut Ertuğrul Taşkıran), Ekhigo Ehiosun (Dk. 71 Zenke), Bance

Goller: Dk. 18 Melo, Dk. 73 Elmander, Dk. 76 Selçuk İnan pen. (Galatasaray), Dk. 54 Mustafa Sarp (Samsunspor)

Kırmızı Kart: Dk. 74 Ahmet Şahin (Samsunspor)

Gaziantep deplasmanında 3 puan 3 golle!

Fenerbahçe puanını 6’ya yükseltirken, Gaziantepspor puanla tanışamadı. Sarı lacivertli ekip, lig tarihinde üst üste 10. galibiyetini alarak, deplasmanda en çok kazanan takım unvanının sahibi oldu.

Mücadelenin 28. dakikasında Olcan Adın’ın şık golü ile 1-0 geriye düşen Fenerbahçe, 35. dakikada skoru eşitledi. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 sona ererken, 54’te sahneye bir kez daha Alex çıktı ve takımını

öne geçirdi: 1-2 Sarı lacivertli forma ile 300. maçına çıkan Alex de Souza, 70. dakikada penaltı atışından yararlanamadı. Topu direğe nişanlayan Alex hat-trick yapma şansını kaçırırken, 81. dakikada Henri Bienvenu’nun golü ile Fenerbahçe skoru 3-1’e getirdi.

Sarı-lacivertli takımda, kaburgasında kırık olduğu açıklanan Gökhan Gönül’ün yanı sıra, tedavi ve çalışmalarını takımdan ayrı sürdüren Emre,

Serdar ve Orhan ile bir-likte Özer de bu mü-cadelede forma giyem-edi. Gaziantepspor’da ise Muhammed Demir ve Murat Ceylan, sakatlıkları nedeniyle oynayamadı.

F e n e r b a h ç e karşılaşmaya Volkan Demirel, Reto Ziegler, Bekir İrtegün, Fabio Bilica, Joseph Yobo, Alex, Caner Erkin, Selçuk Şahin, Mehmet Topuz, Cristian Baroni ve Semih Şentürk 11’yle

başlarken; Gaziantepspor da Zy-drunas Karcemarskas, Ivan De Souza, Emre Güngör, Serdar Kurtuluş, Dany Nounkeu, Ive-lin Popov, Giiles Binya, Orhan Gülle, Olcan Adın, Wagner Dos Santos ve Cenk Tosun 11’yle sa-hadaki yerini aldı.

GAZİANTEPSPOR: 1 - FENERBAHÇE: 3

Stat: Kamil OcakHakemler: Bülent Yıldırım,

Cem Satman, Muhittin GürsesGaziantepspor: Karce-

marskas, Emre Güngör, Ivan, Wagner (Dk. 50 Bekir Ozan), Dany Nonkeu, Serdar Kurtuluş, Gilles Binya, Olcan (Dk. 50 Sosa), Orhan (Dk. 72 Alper), Popov, Cenk Tosun

Fenerbahçe: Volkan, Zie-gler, Bekir, Yobo, Baroni, Me-hmet Topuz (Dk. 34 Uğur Boral (Dk. 81 Sezer Öztürk), Bilica, Selçuk, Caner, Alex, Semih (Dk. 57 Bienvenu)

Goller: Dk. 28 Olcan (Ga-ziantepspor), Dk. 34 ve Dk. 53 Alex, Dk. 80 Bienvenu (Fener-bahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 69 Dany Nounkeu, Dk. 75 Serdar Kurtuluş (Gaziantepspor), Dk. 25 Alex, Dk. 32 Semih, Dk. 52 Uğur Boral, Dk. 82 Sezer Öz-türk (Fenerbahçe)

KARŞILAŞMADAN NOT-LAR

Spor Toto Süper Lig’de Gaziantepspor ile Fenerbahçe, ligin 2. haftasında, zorlu puan

Sezona Orduspor galibiyetiyle başlayan Fenerbahçe, eksik oyuncularına rağmen Gaziantepspor’u deplasmanda 3-1 mağlup etti. Sarı lacivertli takıma galibiyeti getiren golleri Alex (2) ve Bienvenu

kaydetti. Ev sahibi takımın tek sayısı Olcan’dan geldi.

mücadelesinde karşı karşıya geldi.

Lige, Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki seyircisiz oynanan mücadelede Orduspor’u 1-0 yenerek 3 puanla başlayan Fenerbahçe, Gaziantepspor deplasmanında da galibiyeti hedeflerken, kırmızı-siyahlı ev sahibi ekip de maçı kazanmak amacıyla sahaya çıktı.

2 BİN FENERBAHÇE TARAFTARI MAÇI İZLEDİ

Karşılaşmayı yaklaşık 2 bin Fenerbahçe taraftarı izlerken, yaklaşık 10 bin kadar Gazi-antepspor taraftarı da tribün-lerdeki yerini aldı. Kamil Ocak Stadı’nın kale arkalarındaki tribünlerde ise boşluklar olduğu görüldü.

“PANKART STADA ALIN-MADI”

Öte yandan, karşılaşma önc-esi sarı-lacivertli taraftarların Kamil Ocak Stadı’na asmak istediği ve üzerinde ‘’Arma namusumuz, forma kefenimiz, alnımızın teri bizim şerefimiz’’ yazılı pankart, güvenlik güçleri tarafından stada sokulmadı.

Page 27: Yeni Devir Edition 107

272 0 EYLÜL 2 0 1 1

OSTEK GLASSOSTEK GLASSOSTEK GLASSOSTEK GLASS

Commercial & Domestic

Windows | Showerscreens | Wardrobes | Doors | Mirrors

Insurance Work | Same Day Replacement Service

All Types of Glass Replacements

Call Osman 0422 119 266

or Tel/Fax 9308 5509

Page 28: Yeni Devir Edition 107

2 0 EYLÜL 2 0 1 128

TTFM

4

FULL-CERAMIC BURNER UNIT

CHAIN-FREEDIRECTDRIVE

MOTOR SYSTEM

HOT SPECIALS!!!

$15904 - BURNER

KEBAB MACHINE

Individual Flame-outThermocouple Sensor

on every burner

Durable and ReliableBattery Operated

Spark Igniter

Innovative Swing-inDesign gets close

to kebab

Safe & DurableStainless-Steel

Corrugated Gas Lines

www.kebabmachine.com.au

TTFM- SERIESKEBAB MACHINES

TTFM

3

TTFM

5

Showroom: 695 Sydney Rd, Coburg 3058 , Melbourne - Victoria, AustraliaTel: +61 3 9350 2943

Factory: 26~28 Glenbarry Road, Campbellfield 3061, Victoria AustraliaTel: +61 3 9357 0855

Email: [email protected]

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TTFMVerticalBanner2050by81250.pdf 8/16/2010 9:54:58 AM

Branches in Sydney, Canberra, Adelaide & Darwin.

CHICKEN DONER YAPRAK All our kebabs are gluten free!

♦ SUCUK ♦ PASTIRMA ♦ FRANKFURT ♦ PIZZA TOPPING

COMING SOON ! Ph: 03 8339 0951 Web:www.ozlem.com.au