yıl 1, sayı 1, ocak 2009 “türk kültüründe av” editörler: emine … · 2019. 12. 7. ·...
TRANSCRIPT
Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri Nalân Türkmen*
Avcılıkla ilgili inançlar, simgeler ve buna bağlı olarak yapılan tüm düzenlemeler
Türklerin yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Av sadece dinlenmek amacıyla değil, spor ve
savaşa yönelik eğitim amacıyla da yapılmaktadır. Halkla iletişim kurmak, onların dertlerini
dinlemek, gerektiği zaman teftiş yapmak için de bir vesile kaynağıdır.1 Caferoğlu, bozkır
Türk devletçiliğinin en önemli unsurlarından biri olan avcılığı “millî devlet sporu” olarak
nitelendirerek, avcılığın inanç, itikat ve geleneklerle bir kült hâline getirildiğini ifade
etmektedir.2 Altay Türklerinde de, avcılık sadece eğlence amaçlı olmayıp, aynı zamanda dinî
bir kimlik taşıdığı da bilinmektedir. Sürek avı, kutsal ruh dünyasının bir parçası olarak kabul
edilmiştir.3 Bu av esnasında atlar, avcı kuşlar özel olarak eğitilmiş çita ve pars gibi
hayvanlardan da yararlanılmıştır.4 Devletin ileri gelenleri için tertip edilen görkemli sürek
avları adeta askerî bir manevra niteliğinde olup,5 devletin yenilmezliğini, gücünü ve
muktedirliliğini gösteren avlardır.
İslâm öncesi Orta Asya’da görülen avcılık geleneği, İslâmiyet sonrası Anadolu’da yeni
bir sentezle süregelmiştir. Avcılık Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir devlet teşkilatı
hâline gelerek resmiyet kazanmıştır. Av herkese özgü bir uğraş olmayıp, istenildiği gibi
* Yrd. Doç. Dr. Nalân Türkmen, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, İstanbul. 1 Âtıf Kahraman, Osmanlı Devleti’nde Spor, Ankara 1995, s. 191-232; Ahmet Işık, Osmanlı Devletinde Avcı
Kuşu Yetiştiricilerinin Statüsü, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1986, s. 17; Ahmet Işık, “Avcı”, İslam Ansiklopedisi, C. 4, Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1991, s. 113; Metin And, “XVI. Yüzyılda Av ve Avcılık”, Hayat Tarih Mecmuası, S. 12, İstanbul 1970, s. 17; Metin And, 16. Yüzyılda İstanbul-Kent-Saray-Günlük Yaşam, İstanbul 1993, s. 154-156; Ahmet Caferoğlu, “Türklerde Av Kültü ve Müessesesi”, VII. Türk Tarih Kongresi Ankara, 25-29 Eylül 1970, C. I, Ankara 1972, s. 169-175. Gönül Öney, “İran Selçukluları ile Mukayeseli olarak Anadolu Selçuklularında Atlı Avcı Sahneleri”, Anadolu (Anatolia), C. XI, Ankara 1969, s. 121-122; Ahmet Çaycı, Selçuklularda Egemenlik Sembolleri, İstanbul 2006, s. 282.
2 Caferoğlu, agm., s. 171. 3 Gönül Öney, “Selçuklu Figür Dünyası”, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, hzl. Doğan Kuban, İstanbul 2002, s.
407; Gönül Öney, “İran Selçukluları ile Mukayeseli olarak Anadolu Selçuklularında Atlı Avcı Sahneleri”, Anadolu (Anatolia), C. XI, Ankara 1969, s. 121.
4 Yaşar Çoruhlu, “Türk Sanatında Av Sembolizmi”, Arkeoloji ve Sanat, S. 76, İstanbul 1997, s. 16. 5 Kahraman, age., s. 191, 206-207; Caferoğlu, agm., s. 172; Işık, agm. s. 113; Gönül Öney, “İran Selçukluları ile
Mukayeseli olarak Anadolu Selçuklularında Atlı Avcı Sahneleri”, Anadolu (Anatolia), C. XI, Ankara 1969, s. 121, 127.
Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av” Editörler: Emine Gürsoy Naskali, Hilal Oytun Altun
ACTA TURCICA Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi Online Thematic Journal of Turkic Studies www.actaturcica.com
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
80
avlanılamaz ve hayvan beslenemezdi. Örneğin bir avın en önemli unsurlarından olan kartal,
tazı gibi hayvanların beslenmesi yasaktı. Av bölgeleri ve hayvan türleri divan kararıyla
belirlenir, bu kararlara uyulmadığı takdirde ellerinden şahin ve köpekleri alınarak ağır cezaya
çarptırılırdı.6
Kartal, şahin, doğan, atmaca gibi yırtıcı kuşlarla avlanma önemli avlanma usulleri
arasında yer almaktadır. İslâmiyet’ten önce ve sonra Orta Asya Türk kültür tarihinde avcı kuş
ile avlanma ve bu tip kuşların yetiştirilmesi, Osmanlı döneminde düzenli ve sistemli olarak
yapılanmıştır.7 Bu bağlamda avcı kuş ve elinde yırtıcı kuş tutan avcı betimlemeleri de, çiniden
minyatüre kadar Türk sanatının her alanında sevilen bir kompozisyon olarak, Türk süsleme
programındaki yerini almıştır.
Avcı kuşlar, Türk mitolojisinin de en karakteristik hayvanlarından olup, önemli bir yer
işgal ederler. Bahaeddin Ögel, Emel Esin, Gönül Öney ve Yaşar Çoruhlu bu kuşların
sembolik anlam yükleri üzerinde incelemelerde bulunmuşlardır. Yapılan çalışmalar
neticesinde ortak bir söylemden söz edebilmek mümkündür. Örneğin Çoruhlu, bu kuşların
Orta Asya Türk topluluklarında koruyucu ruh ve asalet sembolü olarak kabul edilip,
İslâmiyet’ten önceki Türk devletlerinde hükümdarların ve devletin ileri gelenlerinin güç,
kuvvet ve kudretinin bir göstergesi olduğunu ifade etmektedir.8 Bir arma, bir totem niteliği
taşıyan kartal ve diğer yırtıcı avcı kuşları Reşid’üd-din’in Câmiü’t Tevârih ve Ebülgazi
Bahadır Han’ın Şecere-i Terakime’sinde 24 Oğuz boyunun sembolleri olarak dikkati
çekmektedir.9 Av kültürünün vazgeçilmez hayvanları olan bu kuşlar, İslâmiyet’ten sonra da
alplığın ve yiğitliğin temsilcisidirler.10 Öney bu yırtıcı av hayvanlarının nazarlık, tılsım
sembollerinin yanı sıra, bilgelik ve ariflik, kılavuzluk, hatta talih ve şans anlamlarını da
taşıdığından, bir devlet kuşu olarak değerlendirilebileceğini öne sürmüştür.11 Yırtıcı av kuşları
6 And, age., 154; Işık, agm., s. 114. 7 Ayrıntılı bilgi için bk. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Ankara 1984, s. 420-425;
Işık, agm., s. 10-37, 49-52. 8 Yırtıcı avcı kuşlarla ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Yaşar Çoruhlu, Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi, İstanbul
1995, s. 73-92; Bahaettin Ögel, “Türklerde Kartal ve Kartal Arması”, Türk Kültürü, S. 118, Ankara 1972, s. 1134-1135; Bahaettin Ögel, Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar), C. I, Ankara 1989, s. 583-600.
9 Bilgi için bk. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, İstanbul 1980; Gönül Öney, “Anadolu Selçuklu Mimarisinde Avcı Kuşlar, Tek ve Çift Başlı Kartal”, Malazgirt Armağanı, Ankara 1972, s. 166-167; Emel Esin, “<Kuşcı> Türk Sanatında Atlı Doğancı İkonografisi Hakkında”, Sanat Tarihi Yıllığı 1974-1975 / VI, İstanbul 1976, s. 421-422; Çoruhlu, age., s. 76.
10 Yaşar Çoruhlu, age., s. 88. 11 Gönül Öney, “Anadolu Selçuklu Mimarisinde Avcı Kuşlar, Tek ve Çift Başlı Kartal”, Malazgirt Armağanı,
Ankara 1972, s. 164-171.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
81
Selçuklu süsleme programında sıkça kullanılan figürler olup, özellikle her mimari yapı
biriminde farklı sembollerle hayat bulmuştur.12
Genel olarak avcı kuşların yer aldığı betimlemelerin ikonografisinde bu kuşların;
kuyruğu düğümlü, benekli bir at üzerinde oturan avcının kolunda tünediği görülmektedir.
Avcı kalın deri eldivenli kolunu belirli bir hizada öne doğru uzatarak kuşu taşımaktadır.13 Bu
tip kompozisyonlarda at ya dört nala koşar şekilde ya da adeta poz verir gibi sakin yürüme
pozisyonunda tasvir edilmiştir. Bazen de bir gurup hâlinde yol alan avcıların kolunda
betimlenmiştir. Atların benekli olması Öney’i, Orta Asya hayvan üslubunun bir hatırası
olabileceği fikrine yöneltmiştir.14 Gerçekten de atlı bozkır kültürüne mensup topluluklarda
atların üzerinde küçük nokta, virgül gibi benekler görülmektedir. Bunlar, figürü durağanlıktan
kurtaran birer hareket motifi olarak değerlendirilir.15 Ayrıca Öney bu beneklerin bir tılsım,
büyülü bir sembol olarak da kabul edilebileceğini vurgulamaktadır.16 Atların kuyruklarının
düğümleme teması ise, Türk-İslâm sanatının önemli tasvirlerinden biridir. Çoruhlu, savaş ve
ava giden atların kuyruklarının düğümlenmesi geleneğinin sembolik anlamlarını açıklarken,
bu durumun ölümü ve ölüme hazır olmayı, matemi, herhangi bir nedenden dolayı maruz
kalınan zorluklara karşı gözü pek mücadele etmeyi, yiğitliği ifade edebileceğini öne
sürmüştür.17 Görüldüğü gibi bu tasvirin uzantısı İslâm öncesi Türk sanatının kaynaklarına
kadar ulaşmakta, o dönemin dinî, mitolojik, sembolik düşüncelerinin izlerini taşımaktadır.
Geniş kanatlarıyla uzun süre uçabilme özellikleri, keskin göz ve hassas koku alma
yetenekleriyle güçlü fiziksel özelliklere sahip olan avcı kuşları, yetiştirmek uzmanlık
gerektiren bir işti. Uzun bir süreçten geçerek sabırla eğitilirdi. Bu konuda en önemli aşama
kuşun insana alıştırılmasıydı. Yetiştiricinin sol kolunda, kendi kulak hizasında, eğri
tutulmadan uzun süre tünemesi sağlanırdı. Ava çıkmadan bir gün önce aç bırakılan kuşun,
avını parçalamadan yakalama alışkanlığı kazandırılmaya çalışılırdı.18
12 Ayrıntılı bilgi için bk. Öney, agm., s. 139-172; Gönül Öney, “Selçuklu Figür Dünyası”, Selçuklu Çağında
Anadolu Sanatı, hzl. Doğan Kuban, İstanbul 2002, s. 375-381. 13 Çoruhlu, age., s. 88. 14 Gönül Öney, “İran Selçukluları ile Mukayeseli olarak Anadolu Selçuklularında Atlı Avcı Sahneleri”, Anadolu
(Anatolia), C. XI, Ankara 1969, s. 124; Nejat Diyarbekirli, “Artukoğullarına Ait Olaması Muhtemel bir Mezar Taşı”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, C. I, İstanbul 1963, s. 3-10.
15 Nejat Diyarbekirli, Hun Sanatı, İstanbul 1972. 16 Öney, agm., s. 124. 17 Yaşar Çoruhlu, “Selçuklu Sanatı’nda Görülen Kuyruğu Düğümlü At Tasvirlerinin İkonografik ve İkonolojik
Mahiyeti”, Selçuklu Üniversitesi VI. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, 16-17 Mayıs 1996, Konya 1997, s. 228-229, 239; Emel Esin, “Alp Şahsiyetinin Türk Sanatında Görünüşü”, Türk Kültürü, S. 34, Ankara 1965, s. 774; Emel Esin, “< Kuşcı > Türk Sanatında Atlı Doğancı İkonografisi Hakkında”, Sanat Tarihi Yıllığı 1974-1975 / VI, İstanbul 1976, s. 423
18 Ayrıntılı bilgi için bk. Öney, agm., s. 129 dipnot 36’dan; Işık, agm., s. 18-19.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
82
Konunun başında da belirtildiği gibi Osmanlı Devleti zamanında avcı kuş yetiştiriciliği
ve eğitimi başlı başına bir devlet politikasıdır. Bu dönemde avcılık teşkilatı en üst seviyeye
ulaşmıştır. Padişahla birlikte av yapan topluluğun başında rikâb ağalarından şikâr ağaları
bulunmaktadır. Merkezdeki kuş bakıcıları ile birlikte, Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde yer
alan tüm resmî avcı kuşu yetiştirenlerin amiri durumundadırlar. Sırayla çakırcıbaşı,
şahincibaşı ve atmacacıbaşı şeklinde gruplanmaktadır. Bunlar sarayın dış halkından (erkân-ı
bîyrun) olan avcıbaşlarıdır. Bir de sarayın içinde, enderun kısmında avcılık işlerini yürüten
sorumlusu doğancıbaşıların olduğu doğancılar koğuşu (hâne-i bâzyan) mevcuttur. Görev
alanları ve hizmet verdikleri yerler farklı olan bu iki ayrı avcı topluluğundan doğancı
koğuşundakiler sadece av esnasında görevli iken, bîrun kısmındaki ağalar yani çakırcıbaşı,
şahincibaşı ve atmacacıbaşı, saraya avcı kuş temin etmek, eğitmek ve onları korumakla
yükümlüydüler.19 Taşradaki avcı kuş yetiştiricileri sayyad (avcı kuşunu yakalamak için tuzak
kuranlar), kayacı (yuvaların bulunduğu kayalıkları gözetenler), yavrucu (yavruları eğiten) gibi
yaptıkları işlere göre çeşitli adlarla anılmaktaydı.20 Hünernâme’nin av minyatürlerindeki
kollarında avcı kuş taşıyan figürler, doğancılar koğuşuna mensup doğancılar ve şikâr
ağalarıdır. Doğancılar ocağının kışlık mekânları, Topkapı Sarayı’nın içindeki Enderun’da
bulunurken, yazlık mekânları Üsküdar’daki Doğancılar meydanıdır. Kaynaklar, doğancıların
bir bölümünün sürekli olarak kaldığı, doğanlarını besleyip eğittikleri yerlerden biri olarak,
bugün mevcut olmayan Doğancılar Sarayı’ndan bahsetmektedir. Ayrıca Doğancılar Cami
olarak da bilinen Çakırcıbaşı Hasan Cami (H. 996/M. 1558) yakınında avcı kuşların,
barındırıldığı ve yetiştirildiği kuşhanelerin mevcudiyetine de değinmişlerdir.21
Elinde avcı kuş tutan doğancı betimlemesi, Osmanlı minyatür sanatında da çok sık
kullanılan bir sahnedir. Konuyla ilgili çok sayıda örneğe, avla ilgili en zengin malzemenin
bulunduğu Hünernâme adlı eserde rastlamak mümkündür. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphanesi’nde bulunan iki ciltlik bu eser [TSMK – H. 1523/H. 1524], Türk minyatürünün
başyapıtlarından biri olarak değerlendirilmektedir.22 III. Murat zamanında, şehnameci Seyyid
Lokman23 tarafından Türkçe kaleme alınıp, başta Nakkaş Osman olmak üzere bir grup saray
19 Işık, agm., s. 11. 20 Işık, agm., s. 45-47, 114; Uzunçarşılı, age., s. 422-423. 21 Davut Hut, “Üsküdar’da Tarihî Yer Adları”, II. Üsküdar Sempozyumu Bildirileri / 12-14 Mart 2004, C. I,
İstanbul 2005, s. 166; Sadi Nazım Nirven, “Doğancılar Sarayı”, İstanbul Ansiklopedisi (Reşat Ekrem Koçu), İstanbul 1968, s. 4644-4645; Ayşe Hür, “Doğancılar”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul 1994, s. 80; Caner Akyel, İstanbul’un Semtleri-Doğancılar, Editör: S. Faruk Göncüoğlu, İstanbul 2003, s. 13; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s. 423; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, C. II, Ankara 1965, s. 16.
22 Nigar Anafarta, Hünernâme Minyatürleri ve Sanatçıları, İstanbul 1969; Zeren Akalay, Osmanlı Tarihi ile İlgili Minyatürlü Yazmalar (Şehnameler ve Gazanameler), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1972; Tahsin Öz, “Hünername ve
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
83
nakkaşı tarafından resmedilmiştir. Anafarta’nın Saray arşivinde bulduğu bir belgenin ışığında
diğer nakkaşlarda Ali Çelebi, Mehmet Bey, Veli Can, Molla Tiflisî ve Mehmet Bursavî adlı
sanatçılardır.24 Hünernâme’nin 1. cildi 48.5 x 30.5 cm. boyutunda olup, 234 yaprak ve 45
minyatürden oluşmaktadır.25 1579’da başlanıp, 1584’de tamamlanmıştır.26 Giriş kısmında,
Türk boyları ve ongunları resimlerle birlikte açıklanırken (Fotoğraf 1), Selçuklularla ilgili kısa
tarihî bilgiler ve Topkapı Sarayı hakkında açıklamalara yer verilmiştir. 1. cildin asıl konusu
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’den başlayarak Yavuz Sultan Selim Dönemi’nin
sonuna kadar, tahta çıkmış Osmanlı padişahlarının saltanat yıllarında yaşadıkları önemli tarihî
olayları, kazandıkları zaferleri, ahlaki vasıfları, avlanmaları ve bu konudaki hünerleri
hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Hünernâme’nin 2. cildi ise 0.43 x 0.30 cm.
boyutunda olup, 302 yapraklı ve 65 minyatürden oluşmaktadır.27 Bu cilt ise 1588’de
tamamlanmıştır.28 Kanunî Sultan Süleyman’ın tahta çıkışından ölümüne kadar geçen olaylar
anlatılmaktadır. Kazandığı zaferler, güzel ahlakı, yardımsever ve adaletli kişiliği, avcılıktaki
ustalığı konu edilmiştir.29
Hünernâme minyatürleri genel olarak; dönemin tarihî olaylarını, ekonomik, kültürel,
sosyal yaşamını, kent dokusu ve mimari üslubunu30 aksettiren tarihî bir belgedir. O dönemde
Osmanlı saray teşkilatında konumuz olan avcılığın ne kadar sistemli bir şekilde ele alınıp,
belirli bir düzen çerçevesinde gerçekleştirildiğini, görsel olarak izleyiciye sunan bir eserdir.
Bu minyatürlerden; padişahla birlikte ava iştirak eden devlet adamları ve solaklar, yeniçeriler,
şikâr ağaları, silahtar, ibrikdar, doğancı, zağarcı, sekban gibi her birinin vazifesi ayrı olan
saray görevlileri tespit edilebilmektedir. Bunların portre özellikleriyle birlikte, giyim-kuşamı
ve aksesuarları, atların eyer ve koşum takımları titiz bir detaycılıkla ele alınmıştır. Ayrıca ok-
yay, kılıç, mızrak, kargı, topuz gibi av aletleri, ava katılan yırtıcı avcı kuşları, çeşitli cinsteki
at ve köpekleri, avlanan hayvanları bu minyatürlerden takip edilebilmek mümkündür. 31
Hünernâme’deki betimlemelerinde gözleme dayanan, hikâyeci bir üslup vardır. Doğal
olarak bu durum av sahneleri için de geçerlidir. Av betimlemelerinde padişah atıyla birlikte
Minyatürleri”, Güzel Sanatlar, S. 1, İstanbul 1939, s. 3-14; Filiz Çağman, “Hünername Minyatürlerinde Topkapı Sarayı”, Müze, S. 1, Ankara 1989, s. 37-43; Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, İstanbul 2005.
23 Şehnameci Lokman’la ilgili olarak ayrıntılı bilgi için bk. Bekir Kütükoğlu, “Şehnâmeci Lokman”, Vekaui’nüvis Makaleler, İstanbul 1994, s. 12-13.
24 Anafarta, age., s. X-XII. 25 Filiz Çağman, Zeren Tanındı, Topkapı Sarayı Müzesi İslâm Minyatürleri, İstanbul 1979, s. 60. 26 Öz, agm., s. 4. 27 Çağman, Tanındı, age., s. 61. 28 Öz, agm., s. 9; Mahir, age., s. 58. 29 Akalay, agm., s. 98-113.; Öz, agm., s. 7; Filiz Çağman, “Hünerrnâme Minyatürlerinde Topkapı Sarayı”, Müze,
S. 1, Ankara 1989, s. 38-39; Çağman, Tanındı, age., s. 61. 30 Çağman, agm., s. 37-43.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
84
diğer figürlere göre daha büyük ölçekte olup, merkezde yer almaktadır. İzleyici adeta bu
figüre odaklanır. Devlet erkânı ve saray görevlileri, bu merkezin çevresinde gruplaşmıştır.
Padişahın arkasında, sağ omuzlarında onun kılıcını, oklarını ve tirkeşini (ok çantası) taşıyan
silahdarları yer almaktadır. Hemen onun yanında gerektiği zaman padişahın su ihtiyacını
karşılayan ibrikdarı, atının üzengisi ile meşgul olan piyadeleri bulunmaktadır.
Kompozisyonun yüzey alanına, sekson adı verilen çok iri çoban köpeklerine bakan
seksoncular, turna avlayan tazıları eğiten turnacılar, bir elinde ucu gümüşlü hezeran değnek,
diğer elinde de hılta veya halta denilen çelik tasmalı32 köpekleri tutan sekbanlar, zağarcılar ve
avcı kuş yetiştiren doğancılar serpiştirilmiştir. Atlı figürler, minyatür sanatının genel özelliği
olarak ritmik bir düzen içinde birbirini kapatmayacak şekilde ard arda, diyagonal olarak
dizilmişlerdir. Doğancılar başlarında saçlarını içine alan siyah yumuşak deriden yapılmış
tüylü başlıkları, lokmanî denilen düğmeli ya da cellanî adı verilen ferace tarzı kaftanları33 ile
genellikle sarp tepelerin ardından, tiyatro sahnesinden seyirciye bakar gibi atlı ya da yaya
olarak tasvir edilmişlerdir. Avcı kuşlar, sadece doğancılar ve şikâr ağalarının kolunda değil,
padişahın kolunda da betimlenmişlerdir. Hünkârın bu kuşları tutuş şekilleri, kendinden emin
ve bu konudaki ustalığını ortaya koyacak biçimde mağrurdur. Nitekim Hünername’deki av
teması, hünerlerin sergilendiği, padişahın bir güç gösterisine dönüşmüştür. Özellikle avcı
kuşlar, mücadelenin getirdiği o sertlikle birlikte, özgürlüğü ve yiğitliği de bir arada toplayarak
adeta padişahın kolunda hayat bulmuştur. Başka bir deyişle padişahın savaşçı kişiliği ve
asaleti ile bütünleştirilerek tek bir güç hâlinde yansıtılmıştır.
Genel olarak eserdeki av sahnelerinin hareketlilik unsuruna bakıldığında; hareketin
avın gerçekleştiği noktada toplandığı görülür. Mızrak ya da okla yaralanan hayvan acı içinde
kıvranırken, diğer av hayvanlarının canhıraş şekilde sağ sola kaçışmaları kompozisyona bir
hareketlilik getirirken, diğer kısımlarda da bir durağanlık söz konusudur. Örneğin özellikle
doğancı figürü ve padişahın maiyetinde bulunan bazı figürler, fotoğraf pozu izlenimini veren
sabit duruşları ve donuk hareketleri ile statik bir görüntü sergilemektedir. Kompozisyonların
alt bölümünde genelde yürürken tasvir edilen zağarcı ve saksoncular ise ellerindeki tazılarla
sahneye hareket katan figürlerdir.
Yırtıcı avcı kuş ve bunları taşıyan avcı tasviri, Orta Asya atlı bozkır kültürü ile önemli
bağlantılar kurabileceğimiz bir tasvirdir. İslamiyet’ten önce Türk topluluklarının düşünce ve
itikatlarının İslamiyet sonrası Türk kültür ve sanatındaki bir yansımasıdır. Osmanlı’da av 31 Işık, agm.,s. 14-17; Öz, agm., s. 9. 32 And, agm., s. 18-20.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
85
teşkilatı varlıklarını XVIII. yüzyılın sonuna kadar devam ettirmişlerdir. Zamanla ateşli
silahların kullanımıyla yırtıcı avcı kuşlar da görevlerini tamamlamışlardır.
Fotoğraflar
Fotoğraf 1. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H. 1523]. Türk boyları ve ongunları hakkında bilgi
verilmektedir. (Tahsin Öz, 1939, s. 4.)
33 İzzet Kumbaracılar, Serpuşlar, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını, t.y., s. 16; Kahraman, age., s.
194; konuyla ilgili olarak bk. Emin Cenkmen, Osmanlı Saray ve Kıyafetleri, İstanbul 1948, s. 190-195.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
86
Fotoğraf 2. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H.1523] y89b. I. Murad’ın bir av dönüşünde elindeki
bir doğanın kaçırması sahnesi. (Niğâr Anafarta, 1969; Zeren Akalay, 1972, s. 90.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
87
Fotoğraf 3. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H. 1523] y105a. Yıldırım Bayezid’in Yenişehir’de
avlanma sahnesi. (Niğâr Anafarta, 1969; Zeren Akalay, 1972, s. 90.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
88
Fotoğraf 4. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H.1523] y116a. Çelebi Sultan Mehmed’in Kızılırmak
kenarında avlanması. (Niğâr Anafarta, 1969; Zeren Akalay, 1972, s. 91.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
89
Fotoğraf 5. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H. 1523] y182b. II. Bayezid’in Filibe dolaylarında
bulunan Uzunova’da avlanması. (Niğâr Anafarta, 1969; Zeren Akalay, 1972, s. 95.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
90
Fotoğraf 6. Hünernâme I. Cilt [TSMK – H.1523] y207b. Yavuz Sultan Selim’in Küskün
deresi civarında avlanması. (Niğâr Anafarta, 1969; Zeren Akalay, 1972, s. 96.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
91
Fotoğraf 7. Hünernâme II. Cilt [TSMK – H. 1524] y53a. Kanunî Sultan Süleyman’ın su
sığırını vurması. (Banu Mahir, 2005, Res. 65; Zeren Akalay, 1972, s. 100.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
92
Fotoğraf 8. Hünernâme II. Cilt [TSMK – H.1524] y248a. Şehzade Bayezid’in ölümünden
sonra meydana gelen olaylar sırasında bazı şahısların affedilmesi. (Hesna Haral, 2006, s. 70,
277; Zeren Akalay, 1972, s. 108.)
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
93
Fotoğraf 9. Köpekli doğancı betimlemesi. Levnî. XVIII. Yüzyıl. (Süheyl Ünver, 1957, Res.
12.)
Kaynaklar
Akalay, Zeren, Osmanlı Tarihi ile İlgili Minyatürlü Yazmalar (Şehnameler ve Gazanameler),
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Enstitüsü
Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1972.
Akyel, Caner, İstanbul’un Semtleri-Doğancılar, Editör: S. Faruk Göncüoğlu, İstanbul 2003.
Anafarta, Nigâr, Hünernâme Minyatürleri ve Sanatçıları, İstanbul 1969.
And, Metin, “XVI. Yüzyılda Av ve Avcılık”, Hayat Tarih Mecmuası, S. 12, İstanbul 1970, s.
17-21.
And, Metin, 16. Yüzyılda İstanbul-Kent-Saray-Günlük Yaşam, İstanbul 1993.
Caferoğlu, Ahmet, “Türklerde Av Kültü ve Müessesesi”, VII. Türk Tarih Kongresi Ankara,
25-29 Eylül 1970, C. I, Ankara 1972, s. 169-175.
Cenkmen, Emin, Osmanlı Sarayı ve Kıyafetleri, İstanbul 1948.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
94
Çağman, Filiz, Tanındı, Zeren, Topkapı Sarayı Müzesi İslâm Minyatürleri, İstanbul 1979.
Çağman Filiz, “Hünername Minyatürlerinde Topkapı Sarayı”, Müze, S. 1, Ankara 1989, s. 37-
43.
Çaycı, Ahmet, Selçuklularda Egemenlik Sembolleri, İstanbul 2006.
Çoruhlu, Yaşar, Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi, İstanbul 1995.
Çoruhlu,Yaşar, “Türk Sanatında Av Sembolizmi”, Arkeoloji ve Sanat, S. 76, İstanbul 1997, s.
13-25.
Çoruhlu, Yaşar, “Selçuklu Sanatı’nda Görülen Kuyruğu Düğümlü At Tasvirlerinin
İkonografik ve İkonolojik Mahiyeti”, Selçuklu Üniversitesi VI. Millî Selçuklu Kültür
ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, 16-17 Mayıs 1996, Konya 1997, s. 227-267.
Diyarbekirli, Nejat, “Artukoğullarına Ait Olaması Muhtemel bir Mezar Taşı”, Türk Sanatı
Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, C. I, İstanbul 1963, s. 3-10.
Diyarbekirli, Nejat, Hun Sanatı, İstanbul 1972.
Esin, Emel, “Alp Şahsiyetinin Türk Sanatında Görünüşü”, Türk Kültürü, S. 34, Ankara 1965,
s. 769-789.
Esin, Emel, “ <Kuşcı> Türk sanatında Atlı Doğancı İkonografisi Hakkında”, Sanat Tarihi
Yıllığı 1974-1975/VI, İstanbul 1976, s. 411-452.
Haral, Hesna, Osmanlı Minyatüründe Kadın (Levnî Öncesi Üzerine Bir Deneme), Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2006.
Hut, Davut, “Üsküdar’da Tarihi Yer”, II. Üsküdar Sempozyumu Bildirileri /12-14 Mart 2004,
C. I, İstanbul 2005, s. 160-170.
Hür, Ayşe, “Doğancılar”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul 1994, s. 80-
81.
Işık, Ahmet, Osmanlı Devletinde Avcı Kuşu Yetiştiricilerinin Statüsü, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1986.
Işık, Ahmet, “Avcı”, İslam Ansiklopedisi, C. 4, Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul
1991, s. 113-115.
Kahraman, Âtıf, Osmanlı Devleti’nde Spor, Ankara 1995.
Kumbaracılar, İzzet, Serpuşlar, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını, t.y..
Kütükoğlu, Bekir, “Şehnâmeci Lokman”, Vekaui’nüvis Makaleler, İstanbul 1994, s. 12-13.
Mahir, Banu, Osmanlı Minyatür Sanatı, İstanbul 2005.
Nirven, Sadi Nazım, “Doğancılar Sarayı”, İstanbul Ansiklopedisi (Reşat Ekrem Koçu),
İstanbul 1968, s. 4644-4645.
Nalân Türkmen, “Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak 2009 “Türk Kültüründe Av”
95
Ögel Bahaettin, “Türklerde Kartal ve Kartal Arması”, Türk Kültürü, S.118, Ankara 1972, s.
1128-1146.
Ögel, Bahaettin, Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar), C. I, Ankara
1989.
Öney Gönül, “İran Selçukluları ile Mukayeseli olarak Anadolu Selçuklularında Atlı Avcı
Sahneleri”, Anadolu (Anatolia), C.XI, Ankara 1969, s. 121-138; fot. LXV-XCIV.
Öney, Gönül, “Anadolu Selçuk Mimarisinde Avcı Kuşlar, Tek ve Çift Başlı Kartal”,
Malazgirt Armağanı, Ankara 1972, s. 139-172.
Öney, Gönül, “Selçuklu Figür Dünyası”, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, (Haz.: Doğan
Kuban), İstanbul 2002, s. 401-418.
Öz, Tahsin, “Hünername ve Minyatürleri”, Güzel Sanatlar, S. 1, İstanbul 1939, s. 3-14.
Öz, Tahsin, İstanbul Camileri, C. II, Ankara 1965.
Sümer Faruk, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, İstanbul 1980.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Ankara 1984.
Ünver, Süheyl, Levnî, İstanbul 1957.