yÜksekÖÖretİmde din bilimlerİ ÖÖretİmİ...
TRANSCRIPT
1
~
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ iLAHiYAT FAKÜLTESi
· Yayın Noı3'5
YÜKSEKÖÖRETİMDE DiN BiLiMLERİ ÖÖRETİMİ
SEMPOZYUMU
21-23 Ekirtı 1987 .
SAMSUN . 1988
/
iLAHiYAT FAKÜLTELERİNDE PROGRAMLAR VE BÖLÜMLEŞME
I. GİRİŞ
DR. Mustafa ÖCAL Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Çağımızda her şeyin mümkün olduğu kadar en iyisi gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Hücrelerin bölünerek çoğalması gibi meslekler de, her şeyin daha iyisini yapabilmek maksadıyla, alabildiğine ihtisas dallarına ayrılmaktadır. Tıp, başlangıçta tek bilim dalı iken, bugün birçok dala ayrılmıştır. Mühendislik, iktisat, hukuk .•• vb. de öyledir.
İslami ilimler ise, asırlardanberi birkaç dala ayrılarak incelenegelmiştir. Bu ilimler de, ayrıca kendi içerisinde kısırnlara ayrılmışlardır. Günümüzde müstakil bir İslami İlimler Üniversitesi kurulması halinde, dini ~limlerin kendi içerisinde daha fazla dallara ayrılarak tetkiki mümkün olabilecektir. Ancak halen Türkiye'de bizim le müstakil bir üniversite olmadığına göre bugün _bizim yapabileceğimiz şey, şu anda mevcut olanİlahiyat Fakültelerimizin programlarının iyi-leştirilmesi çalışmaların
dan ibarettir. İçinde bulunduğumuz şu (1987-1988) öğretim yılında sayıları 9 a ulaşan (*) İlahiyat Fakültelerimizin
(*) TBMM.de, 18.6.1987 tarihinde kabul edilen 3389 sayılı Ka
nun, 27 Haziran 1987 tarih ve 19500 sayılı Resm1 Gaze
te'de. yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunla, Gazian
tep Üniversitesi kurulmuş ve bu üniversiteye bağlı ola
rak, Şanlıurfa'da yeni bir 11 İlllhiyat Fakültesi" açılması
kesinleşmi§tir.
171
uyguladıkları programların, yeniden gözden geçirilmesidir. Maksat, milletimizin ist~,k ve ihtiyaçlarıı:a daha iyi cevap verebilecek nitelikte Din Eğitimcileri ve Din Görevlileri yetiştirmektir.
Bu açıklamalardan sonra şimdi, ilahiyat Fakültelerinde daha iyi ve kaliteli elemanlar yetiştirilebilmesi için yapılmalarının gereğine .inandığımız tekliflerimiz ve gerekçelerine geçiyoruz :
II. T E K L İ F L E R V E G E R E K Ç E L E R İ
A. TEKLİFLER
ilahiyat Fakültelerinde
1 - Şimdiye kadar olduğu gibi; Hazırlık + Lisans ( 1+4=5 Y+l) olarak e ği tim-öğretim faaliyetlerine devam edilmelidir. Ancak Hazırlık sınıfına; İslam İlmihali (İslam Dini ve Esaslari) , Türk Dili ve Türk Din MOsıkisi
dersleri de ilave edilmelidir.
2 - Öğrenci kontenjanları yeniden artırılmalıdır.
3 - ilahiyat Yüksek Okulları açılmalıdır ve İlahi-yat Fakülteleri, Fakülte diplamasından ayrı,
Diplaması da verebilmelidir.
4 - 3. ve 4. sınıflar;
"Önlisans11
1) Din Hizmetiileri (Din Görevlileri), 2) İmam-Hatip Liseleri Meslek Dersleri Öğret
menleri, 3) Din Kültürü ve Ahlak Dersleri. Öğretmenleri
yetiştirecek şekilqe üç bölüme ayrılmalıdır.
5 - Pedagojik Formasyon Dersleri yeniden gözden geçirilerek, İlahiyat Fakülteler~nin bünyesine ve kuruluş gayesine uygun de.rslerden seçilmelidir.
172
\ / .
/
6 - Fakülte mezuniyeti sonrasında 1) Stajyer Öğretmenlik, daha ciddi bir uygula
maya tabi tutulmalıdır. 2) İlahiyat Fakülteleri mezunları, meslek ha
yatlarının ilk üç senesi içerisinde mutlaka Hizmet İçi Eğitim Kurslarından geçirilmelidirler .••
B. GEREKÇELERİ
ı - Hazırlık Sınıfları
İ lahiyat Fakülteleri, dini bilgiler ağırlıklı
derslerle öğretim yaptıran birer yüksek öğretim kurumudur. Onun ıçın, bilhassa lise çıkışlı öğrenciler ile İmam-Hatip Lisesi çıkışlı olup da, Kur 1 an-ı Kerim ve Arapça1tlan belli seviyeye çıkamamış öğrencilere, yalnızca
bu iki dersin yer aldığı programla "Hazırlık Sınıfı" okutması son derece yerindedir.
. . Ancak ~üşahedelerimize göre, Hazırlık_Sınıfı uygu-
laması başladığı 1982-1983 öğretim yılındanberi bu programa dahil olan öğrencilerden bir kısmı, yoğun Arapça programı karşısında zaman zaman sıkılmakta ve bunalmaktadırlar.
Ayrıca genel ve meslek lisesi çıkışlı öğrencilerin ortaöğrenimleri boyunca yeterince dini bilgiler ve Türk Dili bilgisi almadan mezun olduklarına da şahit olmaktayız. Fakülteye yeni gelenler arasında, ibadetlerini aslına uygun olarak tfa edemeyen öğrencilere rastlıyoruz. Ö-teyand'an, Fakültenin üst sınıfıarına gelmelerine rağmen, özel isimle cins ismi birbirinden ayıramayan, heceleri bölen birçok öğrenci karşımıza çıkmaktadır.
Bu durumda, Fakültelerin öğretime açıldığı ilk günlerde yapılan Muafiyet imtihanlarında, Kur 1 an~ı Kerim .ve Arapça 1 dan başka, İslam İlmihali ve Türk Dili 1 nden de sorular yer almalıdır. Muafiyet imtihanına girerneyen veya girip de başa~amayan öğrenciler, Hazırlık Sınıfında Türk Din Musıkisi dersinin de ilavesi ile aşağıda kredileri
173
de belirtilen 5 dersi almalıdırlar : Kur' an-ı Kerl:.m . . :"·•· ~ ..•.•••.•..••. 5 kredi
Arapça •..••.......•...••.••..••• 18 kredi • İslam ilmihali •••••.•••••••••••• 2 kredi • Türk Dili •••••••• · ••••••••••••••• 2 kredi
Türk Din Musık1si ............... ı kredi
+ TOPLA M ••••••••••••••••••••• 28 kredi •
Böyle bir programın uygul?J1ması halinde öğrenciler, bilgi eksikliklerini tamamlayacaklar ve lisans öğrenimini daha rahat bir şekilde sürdürebilecek hale geleceklerdir. (Bu teklifin benimsenmesi halinde, Lisans programları arasında okutulmakta olan Türk Dili dersleri kaldırılabilir.)
Öte yandan, yukarıda teklifi yapılan yeni derslerin hergün birer saat olarak, yoğun Arapça dersleri arasına serpiştirilmesi, öğrencilerin arada değişik hava teneffüs etmesini sağlayacak ve sıkıimalarını önleyecektir.
le n
2 - Öğrenci kontenjanları artırılmalıdır :
1984 - 1985 öğretim yılı itibariyle Türkiye'de ha-
+
4~79 ortaokul , 1221 1945 7545
lise, meslek lisesi
toplam ortaöğretim kurumu vardır. ( 1) Ayrı-ca 39 tane de "Özel Eğitim Okulu"nu bu sayıya ilave edersek}2) toplam 7584 adet ortaokul ve lise vardır. Son iki yılda açılanları ile birlikte yaklaşık 8000 civarında or-taöğretim kurumu var demektir. \.
Her ortaöğretim kurumuna bir öğretmen atandığını
düşünürsek 8000, iki öğretmen atandığını düşünürsek 116000
(1) Bkz. Türkiye İstatistik Cep Yıllığı, 1986, sh. 46. (2) Bkz. Türkiye İstatistik Yıllığı, 1985, sh. 137.
174
/
/
Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi öğretmenine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Çünkü, her ne kadar bazı okullarda öğrenci sayısı az ve bir tek öğretmen yeterli ise de, çoğunluğunun mevcudu yüzlerce ve hatta binlercedir. Bunların birçoğunda da 8-10 kadar öğretmene ihtiyaç vardır.
Öte taraftan, (aşağıda ayrıca temas edileceği gibi) Türkiye' de mevcut ellibine yakın İlkokulun, giderek çoğalan sayılarla ve hızla 8 yıllık "İlköğretim Okulları" haline dönüştürüldüklerini de burada özell'ikle hatırıatmakta fayda vardır. Eğer ·İlköğretim okullarına da İlahiyat Fakülteleri mezunları atanacaksa (ki şu anda atanmaktadırlar) daha yüzbin civarında bu fakültelerin mezunlarına ihtiyaç var demektir.
Kaldı ki, 1986-1987 öğretim yılı itibariyle okullarımızda ancak 4645 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni görev yapmaktadır. Her okula bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni atayahilrnek için bile yaklaşık üçbin (2939) elemana ihtiyaç vardır. Ortalama iki öğretmen atayahilrnek içinse, onbinden fazla ( 10523) İ lahiyat Fakültesi mezunu olması gerekmektedir. Her yıl yeniden yapılan ve kapasitesi genişletilen yüzlerce okulu ve yeni kayıt yaptıran onbinlerce öğrenciyi de dikkate alırsak, bu alandaki ihtiyaç her geçen gün büyümektedir.
Diğer yandan, 1980 yılındanberi yenileri açılmayan İmam-Hatip Liselerinde bile 600 civarında Meslek Dersleri Öğretmeni açığı vardır. Keza, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın giderek artan ihtiyacı da onbinlercedir •••
Bu kadar ihtiyaca rağmen, İl8.hiyat Fakültelerimiz-
(3) Bkz Türkiye İstatistik Cep Yıllığı, 1986, sh. 46.
(*) 1986-1987 öğretim yılı itibariyle 188 İ.H. Li~esinde 276
Meslek Dersleri Öğretmeni açığı olduğu tespit edilmiştir.
Toplam 376 İ.H.Lisesi olduğuna göre, diğer 188 İ,H.Lise
sinde de bu kadar ihtiyac;; olduğu takdirde, 550-600 civa
rında Meslek Dersleri Öğretmeni açığı var demektir. (M. Ö
CAL, İmam-Hatip Liseleri Müdürlerine Göre, İmam-Hatip Li
seleri ve İlBhiyat Fakülteleri, Yayımlanmamış bir çalışma)
175
deki öğrenci kontenjanları giderek düŞürülmektedir; İşte yıllara göre İl8h{yat Fakültelerimize kayıt hakkı kazanan öğrenci sayıları : (Bkz. Tablo: I.)
TABLO I.
ilahiyat Fak.nin bağlı Yıllara gpre kayıt hakkı kazanan ( *) olduğu Üniversite ve İl ÖGRENCİ SAYILARI
1983 1984 1985 1986 1987 TOPLAM
A.Ü. Ankara İlah. Fak. 265 284 280 200 150 1179
A.Ü. Erzurum ll ll 220 241 178 120 100 859
D.Ü. İzmir ll ll 196 220 186 150 126 878
E.Ü·. Kayseri ll ll 217 217 167 150 150 901
M.Ü. İstanbul 11 ll 217 219 221 200 202 1059
o.ü. Samsun ll ll 132 144 89 60 60 485
s.ü. Konya ll ll 210 210 191 175 175 961
u.ü. Bursa ll ll 300 331 283 250 165 1329
T O P .L A M 1757 1866 1595 1305 1128 7651
Tablo: I. de görüldüğü gibi; İlahiyat Fakültelerinin · tamamındaki toplam öğrenci kontenjanlarında yalnız
1983 e göre, 1984 te (toplam) 109 kişilik bir artış ol-
(*) Bu ~akamlardan, 1983, 1984 ve 1985 yıll·arına ait olanları, .ÖSYM'ce Fakültelere gönderilen 11 Kazana~lar Listesi"nden,
1986 ve 1987 yıllarına ait rakamlar ise "ÖSYM Ö~rençi Seç
me ve Yerleştirme Sınavı II. Basamak Sınav Kılavuzları"n
dan alınmıştır. Yaİnız D.E. (İzmir) İlahiyat Fakültesinin
1983 yılına ait olan 196 kişilik rakamı, kesin kayıt yap
tıranlardır.
176
/
muştur. 1984 ten sonra ise, devamlı gerilemeler görülmüş ve içinde bulunduğumuz 1987 yılına gelinceye kadar (4 senede) 8 Fakültenin kontenjanında toplam 738 öğrencilik
bir azalma olmuştur. Gelecek yıllarda öğrenci kontenjanları daha da azaltılacaksa, bu fakülteler yok denecek kadar az sayıdaki öğrencileri ile sembolik birer fakülte haline mi getirilmek istenmektedir? Yoksa bu fakültelerin akıbeti, 1924 te Daru'l-Füniln'da açılan İlahiyat Fakültesininkine benzetilip, ·"öğrenci yokluğu ( ! ) " gerekçesiyle kapatılma yoluna mı gidilecektir? Halbuki Fakültelerimize öğrenciler, emsali olan ve öğretmen yetiştiren diğer fakültelere göre genellikle daha yüksek puanlarla girmektedirler. İlk tercihler bakımından da Fakültelerimize olan ilgi, emsallerine göre daha yüksek orandadırJ 4 )
Yukarıda listesini verdiğimiz Fakülteleri kazananlardan, her yıl belli oranlarda kayıt yaptırmayanları,
kayıt yaptıranlardan da çeşitli sebeplerle kaydını alıp, ayrılanları da dikkate alırsak sayı daha da azalmaktadır. Dahası, 4 yılını başarı ile tamamlayamayanları olduğu gibi, mezunlardan bir kısmı da resmi göreve talip olmamaktadır.
O halde, bütün bu durumlar ve ülkemizin İlahiyat Fakültesi mezunlarına olan ihtiyacının gi9-erek artması
da dikkate alınarak, öğrenci kontenjanlarını yeniden artırmak durumundayız.
3 - İl8.hiyat Yüksek Okulları ve Önlisans Diplaması düzenlenmesi:
a) İlahiyat Yüksek Okulları açılmalıdır :
1984-1985 öğretim yılı itibariyle Türkiye'de halen
(4) Mustafa ÖCAL, Milli Kültürümüzde Öğretmenierin Yeri ve tlğretmeri Yetiştirme Meselemiz. (A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakül
tesi 1 nce düzenlenen, anc.ak henüz yapılamayan: "Milli Kül
tür Eğitimi Toplantısı" adlı toplantı için 11 Tebliğ 11 olarak
hazırlanmıştır.)
177
48533 ilkokul (Temel Eğitim Okulu) vardır.< 5 l Bu okullar, her yıl artan sayılarl~'8 yıllık İlköğretim Okulları haline dönüştürülmektedirler.
Bilindiği gibi, 1982 Anayasası'nın 24. maddesi gereği, ilkokulların 4. ve 5. sınıfıarına haftada 2 saatlık Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri konulmuştur. Temel eğitimin 8 yıl olarak Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasi halinde, çağ nüfusunun tamamı, 4. sınıftan itibaren 5 yıl süre ile haftada 2 saatlık mecburi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi alacak demektir. Bu durumda, her ilköğretim okuluna bir öğretmen atandığında yaklaşık ellibin, iki öğre~men atandığında ise, yü~bin civarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenine ihtiyaç duyulacaktır. Bu kadar öğretmeni kim yetiştirecek? •• Elbetteki biz Jetiştireceğiz. Peki, ne zamun ve nasıl yetiştireceğiz? .• Bu sorulara cevap vermeden önce, mevcut duruma bir göz atalım :
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri, ilkokullarımızda halen görev yapmakta olan öğretmenlerimizin bir kısmınca, -Şahsi gayretleri ve bilgileri sayesinde- maksadına uygun olarak ve yeterli seviyede verilebilmektedir. Ancak ilkokullarımızın çoğunluğunda, derslerden bekl~nen maksactın gerçekleştirilebildiğini söyleyebilmemiz mümkün değildir. Çünkü öğretmenlerimizin önemli bir kısmı, tahsil hayatlarında ya hiç Dinbilgisi Dersleri görmemişler veya yetersiz seviyede bilgilerle mezun olmuşlar-dır.
" Öte taraftan, hemen her sahada, her geçen gün daha
bilgili ve daha kültürlü elemanlara ihtiyaç duyulan asrımızda, şüphesiz ki daha bilgili ve kül türlü "Din Hizmetlilerine" (Din Görevlilerine) de ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir köyüroüzde, bir kasabamızdaki İlkoku~ öğretmenimiz,
en az 2 yıllık bir yüksek tahsil mezunu iken, köyün aydın iki kişisinden birisi olan İmam ve Hatibimizin ortaöğre-
\
tim seviyesindeki bir tahsille görev yapması herhalde uy-
(5) TOrkiye İstatistik Cep Yıllığı, 1986, sh.46.
178
/
/
gun değildir. O halde yapılacak iş nedir?. • Yapılacak iş; iki
rnaksatlı olarak, yani : ı) İlkokullarda Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Öğ
retmenleri, 2) Carnilerirnize İmam ve Hatip
yetiştirrnek üzere ''İLAHİYAT YÜKSEK OKULLARI" açmaktır.
Eğitim-öğretim süresi 2 yıl olabilecek olan ilahiyat Yüksek Okullarına, ÖSYM I. Basamak Sınavlarını kazanan İmamHatip Lisesi çıkışlı öğrenciler girebilrnelidirler.
ilahiyat Yüksek Okullarından mezun olacaklardan isteyenle'r, Carnilerirnize İmam ve Hatip olarak görevlendirilmelidir ler. İsteyenler de, şu anda ilkokulları~ızda
görev yapan Müzik ve Beden Eği tirni öğretmenleri gibi, belli bir sınıfa bağlı olmaksızın "okulun" veya "okulların" Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak atanabilrnelidirler.Ayrıca, Din görevlisi olarak atananlar da -kendileri istedikleri ve müracaat ettikleri takdirdeşehir ve köylerde ihtiyaç olan ilkokullarda Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Derslerine girebilrnelidir~er.
İşte böyle bir Yüksek Okul açıp, gerekli elemanları yetiştirebildiğimiz takdirde, aynı zamanda bir anayasa dersi olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri çocuklarımıza, hurafelerden, yanlış bilgi ve kanaatlardan arındırılmış olarak, daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde ve asıl maksadına uygun olarak verilebilecektir.
Bu teklifimize karşılık olarak, şöyle bir itiraz olabilir :
Eğitim Yüksek Okullarında, "Din Kül türü ve Ahlak Öğretimi" adıyla bir ders vardır. Öğretmen adayları bu derslerde, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerini de verebilecek şekilde mesleklerine hazırlanmaktadırlar. Onun için, sırf Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni yetiştirebilmek için yeni bir okulun açılmasına ihtiyaç yok-tur ••.
Böyle bir itiraza karşılık şöyle bir açıklama yapabiliriz :
179
Evet, Temel Eğitime: (ilkokullara) öğretmen yetiş--,
tirrnek maksadıyla, 1982-1983 öğretim yılından i tibaren öğretime başlayan 2 yıllık Eğitim Yüksek Okullarının 2. sınıfının 2. yarıyılında "Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi" adıyla bir ders programa konulmuştur. Ancak bu dersler, öğretmen adayları gençlerimize .gerekli olan bilgileri ve formasyonu kazandırma konusunda son derece yetersiz kalmaktadır. Şu satırların yazarı da, sözkonusu Eğitim Yüksek Okullarından birisinde 3 yıldanberi bu dersleri okutmaktadır. Gerçek durum şudur :
Dersler, 2. sınıfın 2. yarıyılında (14 haftalık ve 2 kredilik bir_ ders olarak) konulmuştur. Yarıyılın ilk haftasında, öğrenciler tatilden henüz dönmemiş oldukları için ders yapılamamaktadır. Hemen arkasından 4 hafta boyu "Öğretmenlik Uygulamaları 11 dolayısıyla dersler tatil edilmektedir. 2 hafta vi zelere ayrılmaktadır. 2 veya 3 hafta da, bazı resını veya dını bayramlar yahut da kar-kış dolayısıyla tatil olmaktadır. Yılın son haftasında da öğrenci bulmak mümkün olamamaktadır. Sonuç olarak, öğretmen adayı gençler, yalnızca 4 ila 6 hafta arasında Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi dersi alabilmektedirler. (Açıklamaya
çalıştığımız sebepler dolayısıyla, 1986-1987 öğretim yılında, yalnızca 5 hafta ders yapılabilmiştir.) Ortaöğretimden de -maalesef- yeterli bilgiler alamadan gelen öğretmen adaylarına, bu kadarc-ık zaman içerisinde ne kadar dını bilgiler verilebilir ve hangi öğretim metodları kazandırılabilir?. • Kendisi _birşey öğrenemeden mezun olan bir öğretmen, nasıl Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Ders i verebilir? •• 11 Sübhaneke11 duasını dahi ezberleyememiş, gusül abdestinin nasıl alınacağını, namazın nasıl kılınacağını bilemeyen bir öğretmen, müfredat programında mevcut olan bu. konuları öğrencilerine nas.ıl öğretecektir? Daha-. sı, öğretmen adayı gençler arasında, 11 E0zü-Besmele"yi doğru olarak okuyamayanlar bir hayli çıktığı gibi, . evli
\
ve çocuk sahibi olmalarına rağmen, gusul abdestinin nasıl alındığını bilmeyen gençlere bile -maalesef- rastlanmaktadır.
Öyle ise yapılacak iş 1 acilen ve kısa zamanda
180
/
/
ilkokullarımızdaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerini çocuklarımıza, aslına ve gayesine uygun olarak okutabilecek öğretmenler yetiştirebilmek maksadıyla, Eğitim
Yüksek Okullarının dengi "İlahiyat Yüksek Okulları" açmaktır. Konuya ancak bu şekilde gerçekçi bir çözüm bulabileceğimize inanıyoruz.
Şayet 8 yıllık İlköğretim (Temel Eğitim) okullarına da -şimdi olduğu gibi- hep İlahiyat Fakültesi mezunu öğretmenler atanması sözkonusu alacaksa, o zaman da İlahiyat Fakültelerinin kapasi telerini kısa zamanda birkaç kat artırmak gerekecektir. Kısaca hangi açıdan bakılırsa, ister iki yıllık, ister dört yıllık yüksek tahsilli din eğitimcilerinin sayılarının hızla artırılınasına büyük ihtiyaç vardır, bu ihtiyaç giderek de artacaktır.
Ancak, İlahiyat Fakültelerinden veya açılmasını
teklif ettiğimiz İlahiyat Yüksek Okullarından yetişecek
elemanların yeterli sayıya·ulaşabilmesi uzun yıllara ihtiyaç gösterecektir. Onun için, bütün eksikliklerine ve yetersizliklerine rağmen, Eğitim Yüksek Okullarında Din Kül türü ve Ahlak Öğretimi Dersleri de okutulmaya devam edilmelidir. Ancak dersler, birazcık olsun verimli olabilmesi için, 2. sınıfın her iki yarıyılına 2 kredi olarak yaygınlaştırılmalıdır.
İlkokul öğretmenleri, Hizmet İçi Eğitim Kurslarından geçirilmelidirler :
Öte yandan bu konuda acilen bir tedbir daha alınması gerektiğine kaniyiz : M.E.G. ve S. Bakanlığı Din Öğretimi Genel müdürlüğünün öncülüğünde yapılacak organize ile, Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Derslerini maksadına
daha uygun olarak okutabilmelerine yardımcı olabilmek için, şu anda ilkokullarımızda görev yapmakta olan öğretmenlerimiz, yaz aylarında Hizmet İçi Eğitim Kurslarından
geçirilmelidirler.
b) İlahiyat Fakülteleri "Önlisans" diplaması da düzenlemelidir :
ilahiyat Fakülteleri, 2547 sayılı kanunun 44. mad-
181
desinin (a) fıkrasının 3248 sayılı kartunun ı. maddesi ile değişik, a/2. fıkrasına ·göre İl8.hiyat Fakülteleri, "Önlisans Dip~oması" da düzenleyebilir.
İlahiyat Fakültelerinin ilk iki sınıfı (ilk 4 yarıyılı) Genel Mesleki ve ortak derslerin okutulduğu sınıflar olmalıdır. Bu iki yılın derslerini alıp, başarı
ile tamamlayanlar, -kendileri i'stedikleri takdirde- Önlisans Diplaması alabilmelidirler. Ayrıca 3., 4. sınıflardan (5-8. yarıyıllar) ders alıp da, başaramayanlara veya başka sebeplerle üst sı:ufları tamamlayamayanlara, ilk iki sınıfı başarı ile tamamlamış olmak şartıyla, yine Önlisans Diplaması düzenlenebilmelidir.
Önlisans Diplaması almaya hak kazananlara, bir ek programla ı. ve 2. sınıflarda almadıkları Öğretmenlik
Formasyonu ( Pedagoj ik Formasyon) Derslerini de almaları
sağlanmalıdır. Bu şekilde "Önlisans Diplomas ı •• alanlar, açılacak olan İlahiyat Yüksek Okulları mezunlarının sahip olacakları haklara aynen sahip olabilmelidiriler. Yani, hem Din Görevliliği ve hem de İlkokullarda Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği yapabilmelidirler.
4 - İl8.hiyat Fakülteleri üç bölüme ayrılmalıdır :
İlahiyat Fakültelerinde okuyan öğrenciler, iki yıllık temel dini bilgiler ile Kur 1 an-ı Kerim ve Arapça öğrendikten sonra, 3. ve 4. sınıflarda;
ı) Din Hizmetlileri (Din Görevlileri) , ."--y 2) İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenleri, 3) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenleri
olarak yetişrnek üzere üç bölüme ayrılarak öğrenimlerini tamamlamalıdırlar. (-Bhl üç madde bölüm isimleri olabilecekleri gibi, aynı maksatları gerçekleştirmek üzere, Fakül telerimizdeki mevcut bölüm isimleri de Ytıu. ~; r düzen-lemeye tabi tutulabilirler.)
i
Hem ilk iki sınıfta ve hem de bölümlerde, hangi ı
derslerin akutulacağını ve kredilerini ise, İl8.hiyat Fa-kül te lerimizin öğretim elemanlarından oluşturulacak bir komisyon belirlemelidir. Kurulacak komisyon, özellikleri-
182
/
ne göre bölümlere geçiş için, birtakım ön şartları ve bazı derslerden başarı oranlarının tesbiti gibi kıstasları da tesbit edebilmelidir.
Öğrencilerin, Fakülte öğrenimlerini tamamladıktan
sonra, bitirdikleri bölümlere uygun olarak göreve atanabilmelerinin temini için de, Yüksek Öğretim Kurumu ile Milll Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı gerekli mevzuat
. 1
1üzenlemesi yapmalıdır.
Neden böyle bir bölümleşme ? ••
Çünkü, "Giriş" kısmında da ifade etmeye çalıştığımız gibi, bütün dünyada ve Türkiye'de meslekler, alabildiğine ihtisas dalıarına ayrılmaktadır. Buna rağmen ilahiyat Fakülteleri, kuruluşlarındanberi, öğrenciliği boyunca hangi mesleğe yöneleceğine bir türlü karar veremeyen ve tek tip öğrenim yapmak mecburiyetinde kalan elemanlar yetiştirmeye devam etmektedirler. Bunun tek istisna dönemi, Fakülte haline dönüşmeden önceki Yüksek İslam Enstitülerinde 1977-1982 yılları arasındaki uygulamadır. Hatırlanacağı gibi, bu yıllar arasında Yüksek İslam Enstitülerinde; "Tefsir-Hadis", "Fıkıh-Kelam" ile "İslam Dl:ni ve Esasları" adıyla üç: bölüm vardı ve bu bölümler maksatlarına uygun olarak daha iyi elemanlar yetiştirebilmekte idi. Ancak, zamanın Milll: Eğitim Bakanlığı'nca, mezunlarının göreve atanmaları esnasında bölümleri dikkate alınmadığı için, bu dönemde de tam anlamıyla asıl maksat hasıl olamamıştır.
Bilindiği gibi, 1982-1983 öğretim yılından itibaren, Din eğitimi ye öğretimi yaptıran yüksek öğretim kurumlarında "İlahiyat Fakülteleri" adıyla isim bir ;Liğine gidildi ve program birliği sağlandı. Kanunun öngördüğü
birtakım akademik kurulların teşekkül ettirilebilmesi için de, üç tane bölüm ismi belirlendi :
1) Tefsl:r-Hadl:s Bölümü, 2) İslam Felsefesi ve Kelam Bölümü, 3) İslam Medeniyeti ve Sosyal Bilimler Bölümü. Ancak, .yine hepimizin bildiği gibi, bu bölümlerin
yalnızca adları vardır, gerçekte bölümleşme yoktur. Bütün
183
öğrenciler ortak dersler ?larak mezun olmaktadırlar. Üstelik öğrenciler Fakül telere gelirken, Din Gö:revlisi mi, öğretmen m~ olacaklarını bilmedikleri gibi, mezun oluncaya kadar da tam ve kesin karar verememektedirler. Birçoğu ancak mezun olduktan sonra, şartlara ve duruma göre ya birisine yönelmekte veya "hangisi olursa! •• 11 düşüncesi
ile her ikisine de müracaat etmektedirler. Sonuçta, atamasının yapıldığı. yere göre birisine yönelmektedirler. Fakülteden mezun oluncaya kadar hangi mesleğe yöneleceğini kestiremeden ve ona göre kendisini tam anlamıyla şartlandırarak hazırlayamadan, kararsız bir şekilde öğrenimine devam eden bir gençten, bugünkünden daha fazla başarı beklenemez.
Eğer bizim maksadımız, yüksek seviyede Din eğitimi ve öğretimi yaptıran İHihiyat Fakül telerimizde kaliteyi yükseltmekse ••• Eğer bizim maksadımız, ~illetimize ve bütün insanlığa daha iyi dini hizmetler götürecek elemanlar yetiştirmekse ••. Yapacağımız ilk işlerden birisi, öğren
cilerimizi ilerideki istihdam alanlarına uygun elemanlar olarak hazırlayabilecek şekilde Fakül telerimizde bölüm-leşmeye gitmek olmalıdır.
Böyle bir bölümleşmeye gidildiğinde, öğrenciler
öğrenimlerinin ilk iki yılında temel dini bilgilerini pekiştirmiş olacaklardır. Ayrıca, o zamana kadar Arapça, Kur' an-ı Kerim ve diğer ilim dallarından öğrendikleri
bilgiler ve ulaşabildikleri seviyeyi dikkate alarak bölüm terci.hini yapacaklardır. ····v
İşte bu şekilde bir bölüm tercihi yapacak olan İ-18.hiyat Fakültesi öğrencisi, artık öğreniminin son iki yılında yolunu çizmiş, hedefini belirlemiş olacaktır.
Kendisini, hem psikolojik ve hem de bilgi olarak mesleğine veya branşına daha iyi hazırlayabilece~tir. Bu sayede, daha kaliteli elemanların yetişmesine de imkan hazırlan-mış olacaktır.
Eğer bunu gerçekleştirebilirsek, o zaman fakUlteyi çok başarılı olarak bitiren ve istikbal vadeden bir eleman, bir İlköğretim okuluna Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğine, 4 yıllık fakülteyi 7-8 yılda ancak biti-
184
/
rebilen ve son derecede zayıf olan bir eleman da, büyükçe bir İmam-Hatip Lisesinin Meslek Dersleri öğretmenliğine
atanamayacaktır. İmam-Hatip Liseleri Müdürleri, zayıf olarak mezun olan öğretmenlerine Arapça, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi dersleri verebilmek için sıkıntıya düşmeyecekler, öğretmenler de kendilerine bu dersleri vermemeleri için müdürlerinin karşısında el ovuşturup, kişi
liklerini rencide etmeyeceklerdir.
İmam-Hatip Liseleri Müdürleri de "Bölümleşme" istemektedirler.
Esasen İmam-Hatip Liselerimizin Müdürlerinin de çok büyük bir ekseriyeti, İlahiyat Fakültelerinde bölümleşmeye gidilmesinden yanadırlar. Şöyle ki :
· 20-31 Temmuz 1987 tarihleri arasında Bursa'da yapılan Eğitim Yönetimi Semineri'ne katılan İmam-Hatip Liseleri Müdürlerine bir anket uygulamıştık.(6) Ankete katılan 188 İmam-Hatip Lisesi Müdüründen 135 (% 71.80)i, Kur'an-ı Kerim'den, 131 (% 69.68)i de Arapça'dan, İlahiyat Fakültesi mezunlarının genellikle zayıf yetiştiklerini ifade etmişlerdir. Arapçadan zayıf yetişmeleri, Arapçaya dayalı diğer meslek derslerinden de zayıf ve başarısız olmalarının asıl sebebini oluşturmaktadır ki, 32 (%
_17.02) Müdüre göre, İlahiyat Fakültelerinden yetişen 11 butün elemanlar", 138 (% 71.80) ine göre de, "bazıları",
bilhassa-meslek derslerinden beklenen başarıyı sağlayamamaktadırlar. Bu müşahedelerine dayanarak, 188 İmam-Hatip Lisesi Müdüründen 175 (% 93.08) i İl§hiyat Fakültelerinde bölümleşme taraftarı olduklarını belirtmişlerdir. Yalnız-_
ca 13 (% 6.92) ü, Fakültelerimizdeki mevcut programın aynen devam etmesi taraftarı olduklarını ifade etmişlerdir.
Ancak bölümleşmenin gereğine inanan Müdürler, bölümlerin ismi ve şekli konusunda biraz farklı kanaatlar
(6) Mustafa ÖCAL, 11 İmam-Hatip Liseleri Müdürlerine göre İmam -Hatip Liseleri ve ilahiyat Fakülteleri (Yayımlanmamış bir çalışma}
185
ortaya koymuşlardır. Şöy,le ki: 77 (% 40.96) Müdür, İl8.hi
yat Fakültesi mezunlarının, istihdam alanlarına uygun isimlerle ve 11 Teklifler11 kı,smında belirlediğimiz şekilde
üç bölüme ayrılmasının uygun olacağını ifade ederken, 68 (% 36.ı3) Müdür de, şu anda Fakültelerimizde yalnızca isimleri bulunan bölümlere fiilen işlerlik kazandırılmasının yeterli olacağını belirtmişlerdir. Bu arada ı8 (% 9,57) Müdür de, kendileri daha değişik "bölümleşme teklifleri" getirmişlerdir. Onların tekliflerini de şu şekilde tasnif ettik
ı - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapça Bölümü, 3 - İslam Dini ve Esasları Bölümü.
* * * ı - Arapça Bölümü, 2 - Tefsir ve Hadis Bölümü, 3 - İslam Felsefesi (Kela~) - Fıkıh Bölümü.
* * * ı - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapça Bölümü, 3 - Tefsir Bölümü, 4 - Fıkıh Bölümü, 5 - Hadis - Siyer Bölümü.
* * * ı Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapça Bölümü, 3 - Tefsir - Hadis Bölümü, 4 ·- İslam Dini ve Esasları Bölümü.
* * * ı - Tefsir Bölümü, 2 - Hadis Bölümü, 3 - Fıkıh Bölümü.
* * * ı - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapç~ - Hadis - Tefsir Bölümü, ş - Akaid.,- Kelam ·Bölümü.
* * *
186
/
ı - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Tefsir - Hadis Bölümü, 3 - İslam Fıkhı Bölümü, 4 - İslam Tarihi Bölümü.
* * * ı - Din Görevliliği Bölümü, 2 - Öğretmenlik Bölümü.
* * * ı - Tefsir - Hadis Bölümü, 2 - Kelam ve İslam Felsefesi Bölümü, 3 - İslam Dini ve Esasları Bölümü,
·4 - Fıkıh ve İslam Hukuku Bölümü. * * *
ı - Tefsir - Hadis Bölümü, 2 - Fıkıh - Kelam Bölümü, 3 - İslam Dini ve Esasları Bölümü, 4 - İslam tarihi ve Felsefesi Bölümü.
* * * 1 - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapça - Tefsir - Hadis Bölümü, 3 - Fıkıh - Kelam Bölümü, 4- Mesleki Bilgiler (Hitabet-Siyer-Din.Tar.) Böl.
* * * 1 - Kur'an-ı Kerim ve Arapça Bölümü, 2 - Tefsir ve Hadis Bölümü, 3- Dini İlimler (Din Kültürü ve Ahlak Bil.) Böl.
* * * 1 - Kur'an-ı Kerim Bölümü, 2 - Arapça Bölümü, 3 - Tefsir - Hadis - Siyer Bölümü, 4 - Akaid - Kelam - Din Kültürü Bölümü.
* * *
Fakültelerde okutulan derslerde müfredat birliğine gidilmelidir : ·
Sözlerimizin burasında bir de ders müfredatı ikonusundaki görüşlerimiz-e kısaca yer vermek istiyoruz.
Bilindiği gibi, Türkiye'de mevcut İmam=Hatip Lise-
187
lerinin Meslek Dersleri,: ortaöğretim kurumlarının Din Kültürü ve AhHik Bilgisi öğretmenlerini ve ayr:ı.ca D. İ. Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatı elemanlarını Fakültelerimiz yetiştirmekted~rler. Bütün Fakültelerimizde de ortak bir program uygulandığına ve bundan sonra da uygulanacağına göre, okutulmakta olan derslerin müfredatında -teferruata girilmeksizin- ana hatları ile bir birliğe gidilmelidir. Böylelikle bütün ilahiyat Fakültelerinden mezun olacak elemanlar ortak bir d1n1 kültür ve meslek1 bilgi seviyesi kazanmış olmalıdırlar.
Eğer böyle bir birıik sağlanmazsa, Fakülteler arasında, hatta aynı fakültenin değişik öğretim elemanlarının derslere girdiği şubeleri arasında bile farklılıklar olacaktır. Çünkü her öğretim-elemanı, kendisine göre bir program uygulamaktadır, uygulaması da normaldir. Çünkü, kendisini bağlayıcı bir müfredat yoktur •••
Öyle ise bu konuda yapılacak şey, yine Fakültelerimiz mensuplarınca her ders için ana hatlarıyla ve esnek bir "müfredat programı•• belirlenmesi olacaktır.· Öğretim
elemanları, derslerinin dışında yapacakları ilm1 araştırmalarında tam bağımsız olmalı, ancak sınıflarda anlatacakları derslerde müfredatı esas almalıdırlar. Müfredattaki esneklikten istifade ile öğretim elemanları, ilm1 araştırmalarında edindikleri yeni bilgileri ve gelişmeleri de öğrencilerine aktarabilme imkanına sahip olmalıdırlar.
Tekliflerimiz doğrultusunda bir bölümleşme ve müfredat birliği sağlandığı takdirde :
Şimdilik gayr-i resını ve deneme mahiyetinde, daha sonraki yıllarda, yani Fakültelerimiz yeterli sayıda öğretim elemanıarına ve diğer imkanlara sah.ip olduktan sonra, İmam-Hatip Lisesi Öğretmenliği Bölümü de, kendi içerisinde branşlara ayrılabilir. Sözkonusu bölümden mezun olup da, İmam-Hatip Lisesine öğretmen olarak atanac'ak bir elemanın kararnamesinde branş olarak : 11 Arapça, Kur • an-ı Kerım, Tefs1r, Had1s, Fıkıh, Kelam, Siyer ve İslam Tarihi"nden birisini veya hiç olmazsa, bu branşları kendi a-
188
/
/
ralar~nda gruplandırarak yazmak mümkündür. Öte taraftan, -bir defaya mahsus olmak üzere- şu
anda İmam-Hatip Liselerinde görev, yapmakta olan Meslek Dersleri Öğretmenlerinin kararnameleri de, (kendi istekleri doğrultusunda branşları belirlenerek) yeniden düzen-
/ lenebilir. İşte bu şekilde bir branşlaşma gerçekleştirilebil
diği takdirde, İmam-Hatip Liselerimizde öğretmenlerimiz
kendilerine güvenerek sınıfa girecekler ve derslerini daha seviyeli olarak işleyebileceklerdir. Böylece İmam-Hatip Liselerimizde yaptırılan din eğitimi ve öğretiminin seviyesi yükselebilecektir. İmam-Hatip Liselerimizde seviyenin yükselmesi 2/3 den fazla, hatta yaklaşık 3/4 ü İmam-Hatip lisesi çıkışlı öğrencilerin girdiği. İlahiyat , Fakültelerinde seviyenin yükselmesi demek olacaktır. Çünkü İlahiyat Fakültelerine iyi yetişmiş olarak gelen öğ:...
renciler, burada daha da seviyeli olarak yetişecekler ve tekrar İmam-Hatip Liselerine öğretmen olarak dönebileceklerdir. Bu şekilde c ereyan edecek bir devr-i daim, her iki tarafta da devamlı olarak seviyeli elemanların yetişmelerini sağlayacaktır.
5 - Pedagoj ik Formasyon Dersleri yeniden gözden geçirilmelidir :
İlahiyat Fakülteleri, hem Din Görevlisi ve hem de öğretmen yetiştiren birer yüksek öğretim kurumudur. Buna rağmen -bölümleşme ve branşlaşma olmadığından- bütün öğrenciler, öğretmenliğe hazırlayıcı "Pedagojik Formasyon Dersleri "ni almak mecburiyetinde kalmaktadır lar. Üstelik bu grup dersleri, İla.hiyat Fakülteleri mezunlarının meslek hayatlarında ne derecede istifade edebilecekleri dikkate alınmadan, daha doğrusu İlahiyat Fakülteleri hiç düşünülmeden, öğretmen yetiştiren diğer fakülteler için ha·zırlanmıştır. Biz de, "öğretmen yetiştiren bir fakülte" ·oıarak bu programı aynen uygulamak durumunda kalmışızdır. Dahası, Milli Eğitim ~akanlığı'nca, bir elemanın öğretmen
189
olarak atanabilmesi ıçın, 21 kredilik Pedagojik Formasyon DE!!rsleri almış olması yeterli görülürken, (7) bu dersler Fakül telerimizde 9 çeşit ve 27 kredi olarak okutulmak mecburiyeti ile karşılaşılmıştır. Diğer yandan, 1982-1983 öğretim yılındanberi de dersler 3. defa değişikliğe uğratılmıştır. Gerek ders adedinin çokluğu ve gerekse derslerde sık sık yapılan isim değişiklikleri, Fakültelerimizin hem genel programlarını olumsuz yönde etkilemiş ve hem de bu dersleri okutmakta olan öğretim elemanları ile öğrencileri huzursuz etm~ştir.
ll yıldanberi bu dersleri okutmakta olan bir öğretim elemanı olarak, konu ile ilgili düşünce ve tekliflerimizi şu şekiide özetleyebiliriz :
a} Pedagojik Formasyon Dersleri, ilahiyat Fakültelerinin genel programları arasında ve bu fakültelerin yetiştirmekte olduğu elemanların istihdam alanları da dikkate alınarak, aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmelidir. (Bkz. Tablo: II.}
Tablo II. I.Sm. II.Sm. im .Sm ıv.Sın
D E R S İ N A D I ı. 2. ı. 2. ı. 2. ı. 2. yy yy yy yy yy yy yy yy
Eğitime Giriş 2 İslami Türk Eğitim Tarihi 3
Eğitim Sosyolojisi 3
Eğitim Psikolojisi 4
"Rehberlik 3 Eğitimde Ölçme ve Değerlen. LJ 2 Özel Öğretim Metodları ı ' ' 4 ı i
·-·! ., __ ,J
Öğretmenlik Uygulamaları ; t
·--1~-;·--1 -T o p L AM .2 ~,4 3 2 4 -
(7) Bkz. 30 Haziran 1980 tarih ve 2064 sayılı Tebliğler Dergi
si.
190
/
/
b) Bu dersler, Fakültelerimizin "Önlisans Diploması" da düzenleyebilec~ği dikkate alınarak, yine ı. sınıf,
I. yarıyıldan itibaren başlatılmalıdır. Lisans öğrenimini tamamlayamadan, Önlisans Diploması alarak ayrılmak isteyenlere, ~kendileri istedikleri takdirde- Pedagojik Forn asy.on Derslerini tamamlayarak, İlkokullarda Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği yapabilme hakkını kazanmalarına imkan ve fırsat tanınmalıdır.
c) 3. sınıf (5. yarıyıl) tan itibaren Din Görevliliği Bölümüne ayrılacak olanlar, bu dersleri alıp-alınama konusunda ihtiyari burakılmalıdırlar.
d) Son sınıf öğrencilerine yaptırılmakta olan Öğretmenlik ve Din Görevliliği uygulamaları, daha planlı.'
ve programlı olarak ve ciddi bir şekilde yaptırılmalıdır. Öğretmen adayı gençlerin ellerine iki satır yazı verilerek, . istedikleri yerde . ve okulda öğretmenlik yapma hakkı tanınmamalı, Fakül telerin öğretim elema,nlarının devamlı
kontrolları altında, il merkezlerinde belli.okullarda önceden hazırlanan programlarla gerçekleştirilmelidir. Uygulamayı ciddiye almayanlara, "başarısız" raporu verilmeli ve herhangi bir dersten başarısız olmuş gibi, bir sonraki öğretim y~lına bırakılmalıdırlar.
6 - Fakülte mezuniyeti sonrasında
ilahiyat Fakültesinden mezun olduktan sonra, özellikle öğretmen olanlar için iki.konuda teklifimiz olacaktır :
a) Stajyer Öğretmenlik : Stajyer öğretmenlik dönemi daha ciddi bir uygula
maya tabi tutulmalıdır. Yalnız ilahiyat Fakültesi mezuhları için değil, bütün branş öğretmenleri için stajyerlik dönemi uygulaması yeni baştan gözden geçirilmelidir.
Kanaatımızca, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakan-
191
lı ğı ı nca' stajyer öğretmerÜik mevzuatında değişiklikler '·.
ve yenilikler yapılmalıdır. Yapılacak -değişiklikle, yeni mezun öğretmen adayları "stajyer öğretmen" olarak belli merkezlerdeki okullara atanmalı ve bu merkezlerde bir yıl boyunca ihtisas yapmalıdırlar. Üniversitelerdeki Yüksek Lisans Öğrencileri gibi, programları Bakanııkça belirlenecek ve yalnızca pedagojik formasyon kazandırıcı ve branş ağırlıklı derslerle, tecrübeli öğretmenler yanında. bir yıl boyunca kendilerini yetiştirmelidirler. Ayrıca
stajyerlere, bazı okullarda ve kendi derslerinde sık sık 'deneme dersleri anlattırılmalıdır. Okul müdürleri veya Bakanlık müfett~şlerince zaman zaman dinlenecek bu derslerin herbiri, standart değerlendirme formları ile değerlendirilmelidir.
Stajyerliğin son döneminde ise, bir yıl boyunca· gördükleri derslerden ciddi ve seviyeli bir testten geçirilmelidirler. Hem bu testten ve hem de uygulamalı derslerden başarılı olanların, Bakanııkça uygun görülen yerlere kesin atamaları yapılmalıdır. Başarısız olanlara ise, ikinci bir yıl daha programı yeniden takip etmeleri için bir hak tanınmalıdır. İkinci yılın sonunda da başarısız olanların görevine son verilmelidir.
b) Hizmet İçi Eğitim Kursları : İ lahiyat Fakültesi mezunu öğretmenler, özel alan
bilgileri ve öğretmenlik formasyonu yönünden yetiştirilerek daha başarı ı ı· hale getirilebilmıHeri :i. çin, ı 739 sayılı M;illi Eğitim Temel Kanunu ı nun 48. mad·:1t:s i. gereğince, yaz aylarında ve en az 3 hafta süreli, 'i<:.· .:.f:ıet İçi Eğitim
Kursları"ndan geçirilmelidirler. Hi.z.mei; C:;i Eğitim Kursıarına, ister İmam-Hatip Liselet:'ind.::::. ve -'-.S t:er diğer ortaöğretim kurumlarında görev yapan bütün i.la~iyat Fakültesi mezunları, meslek hayatlarının en geç 3. senesine kadar mutlaka davet edilmelidirler.
Ancak Hizmet İçi Eğitim Kursları, öğretmenierin
istek ve ihtiyaçları dikkate alınmadan, masa başında düzenlenen programlarla değil, gerçekçi tespitlere dayanarak düzenlenecek programlarla yapılırsa daha başarılı o-
192 .... 'v
1
1
/
/
lacaktır. Şöyle ki : Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, okullara tamim ede
ceği bir yazı ile, hem kurslara davet edilen öğretmenierin isimlerinin ve hem de öğretmenlerden, "katılacakları kurslarda ele alınmasını arzu ettikleri konuların yazılarak belirtilmesini" isteyebilir. Bu şekilde, gerçekçi olarak ve öğretmenierin ihtiyaçlarına uygun bir kurs programı belirlenmiş olur.
Hizmet İçi Eğitim Kurslarında görev alacak öğretim elemanlarının görevlendirilmelerine gelince :
Hizmet İçi Eğitim Kurslarının nerede, ne zaman, hangi branşlarda ve hangi konular çerçevesinde düzenleneceği, kursların başlama tarihinden 2-3 ay önce İlillıiyat Fakültelerine duyurularak, Kurslarda görev alabilecek öğretim elemanlarının isimleri istenmelidir. İlillıiyat Fa...:. kültelerince belirlenerek gönderilecek isimler, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nce, ihtiyaç ve düzenlenecek kursların özellikleri ve branşlar dikkate alınarak görevlendirilmelidirler. Görevlendirme yazısı ve kurslarda ele alınacak konular, (hazırlık yaparak gelebilmelerine imkan tanımak için) ilgili öğretim elemanlarına, kursların başlama tarihinden bir ay kadar önce ellerine geçebilecek şekilde kendilerine gönderilmelidir.
Hizmet İçi Eğitim Kursları hangi branş için düzenlenecekse, öncelikle branş elemanları görevlendirilmelidir. Ancak branş elemanlarının yanında mutlaka bir veya iki tane de Pedagojik Formasyon Dersleri ve Din Eğitimi Anabilim Dalı öğretim elemanlarından görevlendirilmelidir. Çünkü, bir Hizmet İçi Eğitim Kursunda Din Kül türü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerine uyguladığımız ankette, "bir başka zaman düzenlenecek Hizmet İçi Eğitim Kurslar ında" aşağıda madde başlıkları halinde sıraladığımız hususlar üzerinde daha çok durulmasını arzu ettikleri tespit edilmiştir : (8)
(8) Bkz. Mustafa ÖCAL, D.K.ve A. Bilgisi ve İ.H.Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenleri; Hizmet İçi Eğitim Kursları Hakkında Bazı Tespitler ve Teklifler, Diyanet Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 1986, c.XXII, sayı:l
193
Öğretmenierin mestek hayatlarında karşıiaştıkla
rı problemler, Derslerin amaçlari ve müfredat programları, Öğretmen - Öğrenci ilişkileri,
Ders anıatma metodları, Öğrenci problemleri ve alınacak tedbirler (Rehber lik Hizmetleri ve gerektiğinde bu görevi de üstlenebilme ••• ), Öğretmen- İdareci ilişkileri,
- Bir İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri ve bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin nitelikleri, Din eğitimi ve öğretimi ile ilgili mevzuat ••• vs.
III. S O N U Ç :
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Türkiye'de yüksek seviyede Din eğitimi ve öğretimi yaptıran yegane müesseseler, İlahiyat Fakülteleridir. Bu Fakültelerden, bu memleketin insanları ciddi, seviyeli ve doğru bilgilerle müce~ez olarak yetişmiş ve kendilerine hizmet verebilecek elemanlar beklemektedirler.
Milletimizin bu beklentisine tek tip ve klasik bir öğretim tarzı ile yetiştirmeye çalıştığımız elemanlarla yeterince karşılık vermenin mümkün olamayacağına kaniiz. Milletimizin istek ve ihtiyaçlarına yeterli ve seviyeli
.- olarak karşılık verebilmek için İ lahiyat Fakültelerinin uyguladıkları ders programlarını, bölümlerini ve hatta mezunlarının meslek hayatlarındaki başarılarının artırılmasına kadar yapılması gereken her şeyi y~ni baştan gözden geçirmek durumunday ız. Bunu da herkesten önce ve en uygun olarak ancak İlahiyat Fakültelerinin mensupları yapabilirler, yapmalıdırlar da... Çünkü, bu fakültelerin meselelerini en iyi kendi mensupları bilirler •••
* * * 194
/ "·