Özet - tavsiyeediyorum.com · günümüzün önemli hastalıklarından biri olan otizmin ve bu...
TRANSCRIPT
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
ÖZET
Otizm çocukluk yıllarında görülmeye başlayan bir hastalık olmakla birlikte tedavisinde çok
yönlü disiplinlerin kullanılması gerektiren bir hastalıktır. Bu hastalığın sağaltımında tıbbi
tedaviye ilaveten ailesi, okuldaki eğitmeni ve öğretmeni ile iş birliği halinde tedaviye katılma
zorunluluğu vardır. Otizmli bir çocuk için en büyük desteği sağlayan kişi ailesi, özellikle de
annesidir. Bu yüzden bu çalışmada annelerin endişe düzeyleri araştırılmak istenmiş ve bu
kapsamda otizmli çocuğa sahip anneler ile normal çocuğa sahip annelerin arasındaki endişe
düzeyi araştırılmıştır. Araştırmamız tarama yöntemi kullanılarak yürütülmüştür. Tarama
yöntemi; soru listesi, görüşme gibi tekniklerden yararlanarak, belirli özelliklere sahip olan
insanları ilgilendiren ya da olayı, o an ki durumuyla saptama amacı güden bir araştırma
metodudur. Otizmli çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri, normal çocuğa sahip annelerin
endişe düzeylerinden anlamlı bir şekilde daha yüksektir. Otistik çocuğa sahip olmak,
annelerin endişesinin fazla olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Otizm, endişe, anneler, otistik çocuklar, normal çocuklar
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
ABSTRACT
Autism an illness which is seen at childhood, can be treated with multi-disciplinary
methods. Apart from medical curement for this illness, patient's family, educator and teacher
at school have to be included cooperatively at the treatment period. For an autistic child, one
of the greatest support come from her/his family and especially her/his mother. Therefore
mothers' anxiety levels are decided to be researched and within this scope, the anxiety level
between mothers who have autistic child, and on the other hand who have not autistic child,
are studied. Our research was executed with screening method. Screening method: By
benefiting from techniques such as question list and interview, it is a research method that
shows which things attract certain kind of people or shows those certain kind of people's
condition at that certain moment. Anxiety levels of mothers who have autistic child are
meaningfully higher than mothers who have not autistic child. It is seen that having an autistic
child increases mothers' anxiety.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Keywords: Autism, anxiety, mothers, autistic children, normal children
İÇİNDEKİLER
Özet 1
Abstract 2
Tablo Listesi 5
Şekil Listesi 6
BÖLÜM I
GİRİŞ 7
1. 1 Otizm 8
1.1.1 Sınıflandırma 8
1.1.1. 2 Asperger Sendromu 9
1.1.1. 3 Çocukluğun Dezentegratif Bozukluğu 9
1.1.1. 4 Rett Sendrom 9
1.1.1.5 Atipik Otizm 9
1.2. Otizmin Nedenleri 10
1.3 Görülme Sıklığı 11
1.4 Hastalığın Belirtileri 11
1.4.1. Sosyal Etkileşimdeki Yetersizlik 11
1.4.2. Dil Ve İletişim Gelişiminde Ve Sembolik Gelişimde Normalden Farklı Olma 11
1.4.3. İlgilerin sınırlı sayıda olması 12
1.5 Otistik Çocukların Özellikleri 12
1.5.1 Duyusal Özellikler 12
1.5.2 Motor Gelişim Özellikleri 13
1.5.3 Sosyal Gelişim Özellikleri 13
1.5.4 Dil ve İletişim Özellikleri 13
1.5.5 Zihinsel Gelişim Özellikleri 14
1.5.6 Davranış Özellikleri 14
1.5.6.1 Duygusal Tepkiler 14
1.5.6.2 Davranış Problemleri 14
1.6. Otizme Nasıl Tanı Konur 14
1.7 Otizmin Tedavisi 17
1.8 Erken Tanının Önemi 18
1.9 Otizm Ve Eğitim 18
1.10 Otizm Ve Aile 18
1.11 İlgili Araştırmalar 20
1.11.1 Otizmle İlgili Yapılan Çalışmalar 20
1.11.1.1 Türkiye’de Yapılan Çalışmalar 20
1.11.1.2 Yurtdışında Yapılan Çalışmalar 21
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
BÖLÜM II
YÖNTEM 23
2.1 Araştırmamızın Modeli 23
2.2 Evren ve Örneklem 23
2.3 Veri toplama Araçları 23
2.3.1 Kişisel Bilgi Formu 23
2.3.2 Ölçek 24
2.4 Verilerin Değerlendirilmesi 24
2.5 Veri Analiz Yöntemi 25
BÖLÜM III
BULGULAR 26
3.1 Örneklemin Genel Yapısına İlişkin Bulgular 26
3.2 Otistik çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri ile normal çocuğa sahip annelerin endişe
düzeylerinin karşılaştırılmasına ilişkin bulgular 27
3.2.1 Endişe ölçeğinin maddelerine ilişkin betimleyici istatistikler 27
3.2.2 Annelerin endişe düzeylerinin karşılaştırılmasına ilişkin bulgular 28
BÖLÜM IV
Sonuç ve Tartışma 32
KAYNAKÇA 33
EKLER 35
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
TABLO LİSTESİ
Tablo 1. Örneklem grubunun demografik özellikleri
Tablo 2. Annelerin endişe ölçeğinin ifadelerini algılama düzeylerine ilişkin ortalama
puanlar ve standart sapma değerleri
Tablo 3. Endişe ölçeği normallik testi
Tablo 4. Çocuğu normal ve otistik olan annelerin endişe düzeylerinin karşılaştırılmasına
ilişkin t-testi
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil 1. Normal çocuk annesi toplam endişe puanı dağılımı
Şekil 2. Otistik çocuk annesi toplam endişe puanı dağılımı
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
BÖLÜM I
GİRİŞ
Otizm çocukluk yıllarında görülmeye başlayan bir hastalık olmakla birlikte tedavisinde çok
yönlü disiplinlerin kullanılması gerektiren bir hastalıktır. Bu hastalığın sağaltımında tıbbi
tedaviye ilaveten ailesi, okuldaki eğitmeni ve öğretmeni ile iş birliği halinde tedaviye katılma
zorunluluğu vardır.
Günümüzün önemli hastalıklarından biri olan otizmin ve bu hastalığa sahip olan
çocukların annelerinin bu konudaki endişelerinin ne yönde olduğu araştırmacılar tarafından
merak konusu olmaktadır. Bu bağlamda bizde otistik çocuk annelerinin endişe düzeylerini
incelemeyi uygun bulduk.
Otizm, üç yaşından önce başlayan ve kendini özellikle sosyal alanda ve iletişim alanındaki
bozukluklarla gösteren, davranışlarda sınırlılıklara yol açan ve çocuğun gelişimini olumsuz
yönde etkileyen nöropsikolojik bir rahatsızlık olarak bilinmektedir. Otizm, çeşitli nedenlere
bağlı olarak çocukluğun ilk üç yılı içinde iletişim ve sosyal beceri yetersizliği ile sınırlı ilgi,
takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlarla ortaya çıkan, ileri derecede ve karmaşık bir gelişimsel
bozukluktur. Otizm, bir yelpaze gibi ağırdan hafife giden çok farklı şiddetlerde olabilir.
Otistik çocukların tanımlanmasında kullanılan özelliklerin hepsi eşzamanlı ve eşit olarak
otistik çocuklarda bulunmaz; kimi çocuğun sosyal ilişkileri diğerine nazaran bozukluk
gösterirken, kimisinde iletişim yetersizliği daha yoğundur ( Özbay, Çetin, 2005).
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Ayrıca belirtiler zamanla değişime uğrayabilir. Yaş ilerledikçe birçok davranış değişir
veya söner. Örneğin, sosyal ortamlardan kaçan çocuk, zamanla insanlara yakınlık gösterebilir
ve insanların arasına katılabilir ( Özbay, Çetin, 2005).
Endişe, görünüşte var olan bir neden olmaksızın oluşan kavrayış, anlama şekli olarak
tanımlanır. Endişe genellikle, bir insanın güvenlik ve huzurunu rahatsız edecek, bozacak anlık
bir tehlikenin olmadığı, fakat bu duygunun kendini hissettirdiği veya birey tarafından
hissedildiği durumlarda ortaya çıkar. Endişe, insanın var olan durumdan kaçarak kurtulmak
istemesine sebep olabilir. Kalp hızla atmaya başlar, vücut terlemeye başlar. Ve bunu da,
midede oluşabilecek kasıntılar ve midenin içinde uçuşan kelebekler hissi izleyebilir. Bununla
yanı sıra, çok az miktarda oluşabilecek endişe, aslında insanların tetikte ve odakta kalmalarına
yardımcı olabilir ( Hipnoz Tedavisi, 2010).
Engelli bir çocuğa sahip olduklarını öğrenmelerine bağlı olarak, ailelerin ruhsal
durumlarında bazı değişiklikler ortaya çıkmaktadır. İlk aşamada aile böyle bir çocuğu olduğu
kabul etmemekte ve çocuğun normal olduğuna ilişkin kanıtlar aramaktadır. Bu dönemde
aileler, eğitimi ve tıbbi tedaviyi reddedebilirler. Uzmanlara karşı kızgınlık ve tepki
duyabilirler ( Fazlıoğlu ve Yurdakul, 2005: 117), ( Akt. Demir, 2009).
Otistik çocuğa sahip anneler tanı konulmadan önce genellikle, dünyada
kendilerininkinden başka kimsenin çocuğunun böyle tuhaf davranışlarının olmadığını
hissederler. Tanının konulmasıyla başkalarının bulunduğunu öğrenince rahatlarlar. Annelerin
otistik bozukluğa ilişkin bilgileri arttıkça, çocuğun ilk yıllarında yaşadıkları duygusal
soyutlanmışlık duyguları azalır ama yok olmaz ( Demir, 2009).
1.1 OTİZM
Yaygın gelişimsel bozukluk gruplamasında en çok görülen en temel alt gruptur. Otizm,
çocukları üç temel alanda ciddi bir şekilde etkilemektedir; sosyal uyum zorluğu, konuşma ve
iletişimde bozukluk, sınırlı ve takıntılı ilgiler ile tekrarlayıcı davranışlar olarak belirtilir
( Özbay, Çetin, 2005).
1.1.1 SINIFLANDIRMA
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
DSM-IV yaygın gelişimsel bozukluğu beş alt grup olarak ele almaktadır:
1: Otizm
2: Asperger Sendromu
3: Çocukluk dezentegratif bozukluk
4: Rett Sendromu
5: Atipik Otizm
1.1.1.2 Asperger Sendromu
Asperger sendromunda zekâ düzeyi normal veya normalin üzerindedir. Dil gelişimi
oldukça iyidir. En belirgin özelliği, sosyal uyum ve iletişim yetersizliği, ilgi alanının sınırlı
olması ve sembolik oyun oynama becerisinin olmamasıdır. Bu belirtiler, Asperger
sendromunun otizmle olan ortak özellikleridir. Asperger sendromlular, çok sınırlı ilgi
alanlarıyla bilinirler; bütünüyle bir konuya odaklanır ve sürekli o alanla ilgili araştırmalar
yapar. Örneğin, yılanlara ilgi duyan Asperger sendromlu birey, yılan çeşitleri ve yılanların
tüm diğer özellikleriyle ilgili uzmanlaşır ( Özbay, Çetin, 2005).
Katı prensiplere sahiptirler. Birçok yönden normal çocuklarla benzerlik gösterirler, bu
nedenle çoğu kez fark edilmezler. Arkadaş ilişkileri de çok sınırlıdır; ya bir iki arkadaşı vardır
ya da hiç yoktur. Empati kuramama ve soyut olay ve kavramları anlayamama gibi özellikleri
vardır. Motor gelişimi genellikle normal görünür ama oldukça beceriksizdir. Fazla dikkat
çekmeyen tekrarlayıcı davranışları vardır ( Özbay, Çetin, 2005).
1.1.1.3 Çocukluğun Dezentegratif Bozukluğu
Çok nadir görülen bir bozukluktur. Heller hastalığı olarak da isimlendirilir. Çocuk, en az
iki yaşına kadar normal bir gelişim gösterir. Daha sonra aniden bir gerileme olur ve var olan
becerilerini yitirir, orta ve ağır düzeyde zihinsel gerilik görülür. Tipik bir otistik gibi davranır
( Özbay, Çetin, 2005).
1.1.1.4 Rett Sendrom
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Sadece kızlarda rastlanan bir gelişimsel bozukluktur. En belirgin belirtileri, başın bedene
oranla küçük olması ve çamaşır yıkıyormuş gibi takıntılı el hareketleridir. Motor becerilerinde
gelişme görülmez, aksine sürekli bir gerileme görülür. Bu sendromun temel nedeni genetiktir
( Özbay, Çetin, 2005).
1.1.1.5 Atipik Otizm
Başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk olarak da bilinir. Yukarıda
belirtilen gruplara ait özellikleri taşımayan çocuklar için kullanılan bir adlandırmadır. Otizm,
çocuklarda üç temel gelişim alanını etkiler; fakat atipik otizmde bu temel alanlardan yalnızca
birinde bozukluk görüldüğünde ve diğer gelişimsel bozukluklar için belirtilen ölçütler
karşılanmadığında bu tanı konur ( Özbay, Çetin, 2005).
1.2 OTİZMİN NEDENLERİ
Otizme neden olarak ebeveynin çocuğa olan ilgisizliği ve sevgisizliği gösteriliyordu. Bu
iddiayı savunanların başında, uzun yıllar otizmle ilgili çalışmalar yapan Bettelhim geliyordu.
Sonradan yapılan geniş çaplı araştırmalar, otizmin ebeveyn ve çocuk ilişkisinden
kaynaklanmadığını, sosyoekonomik etkenlere bağlı olmadan her ırkta ve her sınıfta ortaya
çıktığını kanıtlamıştır ( Özbay, Çetin, 2005).
Otizme neyin yol açtığı henüz kesin olarak bilinmemektedir. Ancak otizme neden olarak
öne sürülen olasılıklar şunlardır; genetik etkenler, genetik yatkınlık, çevresel faktörler,
psikolojik ve sosyopsikolojik sebepler olarak sıralanabilir ( Özbay, Çetin, 2005).
Kanner, ilk zamanlarda otizme neden olarak anne-çocuk ilişkisindeki aksaklıklar
olduğunu öne sürmüş, sonradan organik nedenler öne sürmüştür; fakat kesin bir sonuca
varamamış, iki neden arasında kalmıştır. 1970’lerde çocuğun genetik yatkınlığı ile ailenin
negatif eğiti anlayışının birleşmesiyle otizmin ortaya çıktığını belirtmiştir ( Özbay, Çetin,
2005).
Tek yumurta ikizleri genetik açıdan birbirinin aynısıdır. Eğer tek yumurta ikizlerinden
biri otistikse, diğerinin otistik olma ihtimali %35–70 arasındadır. Çift yumurta ikizlerinde bu
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
oran ani bir düşüş gösterir. Otizmin görülme sıklığı % 0–23 arasındadır. Kardeşlerden ilki
otistik olursa, sonra doğan kardeşin otistik olma ihtimali % 5–15 arasındadır. Ayrıca otistik
bireylerin yaklaşık % 15’nın de aile geçmişinde otistik davranışlar gösteren biri olduğu
gözlenmiştir. Bu nedenlerden dolayı otizmin genetik nedenlerden kaynaklanan bir bozukluk
olduğu savını desteklemektedir ( Özbay, Çetin, 2005).
Otizme çevresel etkenlerin de yol açtığı düşünülmektedir. Buna kanıt olarak da tek
yumurta ikizlerinden birinin otistik, diğerinin sağlıklı doğması gösterilmektedir. Bazı
araştırmalar, beynin konuşma ve duygulardan gelen bilginin değerlendirilmesiyle ilgili
bölümünde fiziksel bir problem olduğunu iddia etmektedir. Beyinin belirli kimyasal
dengelerinde bozukluk olabilir. Gebelikte, doğum sırasında ve doğumdan sonra yaşanan bazı
olumsuzlukların otizme yol açtığını iddia eden uzmanlarda bulunmaktadır ( Özbay, Çetin,
2005).
1.3 GÖRÜLME SIKLIĞI
Günümüzde otizmin görülme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalar, otizmin hiç de
küçümsenmeyecek bir oranda yaygın olduğunu bizlere göstermektedir. İlk araştırmalar
sonucunda otizmin görülme oranı 10.000’ de 5 olarak belirlenmiştir. Cinsiyete göre dağılıma
bakıldığında ise otistik bozukluğun görülme oranının, erkeklerde kızlardan 3–5 kat daha fazla
olduğu ileri sürülmüştür (Saygı Eğitim, 2009).
1.4 HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
Genellikle bebekliğin ilk iki yılı içinde otizme ait belirtilerin başlaması beklenir. Nadiren
bu belirtiler daha geç yaşta da başlayabilir. Otizm belirtileri çocuğun yaşına ve gelişim
düzeyine göre çok farklılıklar gösterebilir (Pedam, 2009).
1.4.1. Sosyal etkileşimdeki yetersizlik
Çevresindeki bireylerin farkında olmama
Kendisinin rahat ve güvenli olabileceği ortamı seçme becerisinin olmaması
Taklit davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması
Arkadaşlık ilişkilerinde rahatsızlık
Sosyal oyun davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması (Baldık, 2005).
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
1.4.2. Dil ve iletişim gelişiminde ve sembolik gelişimde normalden farklı olma
Karşılıklı iletişimin olmaması
Sözel olmayan normal dışı iletişimin kurulması
Üretkenliğin olmayışı
Sözel dilin kullanımındaki farklılık
Karşılıklı diyalog kurmada yetersizlik (Baldık, 2005).
1.4.3. İlgilerin sınırlı sayıda olması
Kendiliğinden başlayan ve tekrar edilen hareketler sergileme
Nesnelerin daha çok ayrıntılarıyla ilgilenme
Çevredeki değişikliklere karşı tepki gösterme
İlginin son derece sınırlı olması (Baldık, 2005).
1.5 OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
1.5.1 Duyusal Özellikler
1.5.1.1 İşitsel uyarılara karşı tepkiler: Seslere karşı çok değişik tepkiler gösteren
otistik çocukların, erken çocukluk döneminde bazı seslere hiçbir tepki
vermemesi, çocukta işitme problemi olduğu düşüncesini çağrıştırmaktadır
(Darıca vd, 2005: 36), (Akt. Demir, 2009)
1.5.1.2 Görsel uyarılara karşı tepkiler: Otistik çocukların insan yüzüne ve
çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya
da parlak olana bazı nesnelere çok uzun bakabildikleri hatta karanlık bir odada
daha rahat ettikleri görülür (Darıca vd, 2005: 37), (Akt. Demir, 2009)
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
1.5.1.3 Dokunulmaya karşı tepkiler: Herhangi bir kimse tarafından dokunulmaya,
kucağa alınmaya tepki gösteren otistik çocuklar, fiziksel teması reddetmekte ve
çevreleriyle ilişki kurmaktan kaçınmaktadır. Yeni bir nesneyi genellikle
koklayarak, yalayarak ya da parmaklarını üzerinde gezdirerek tanımaya ve
keşfetmeye çalışırlar (Darıca vd, 2005: 38), (Akt. Demir, 2009)
1.5.1.4 Acıya, sıcağa, soğuğa karşı tepkiler: Bu tepkiler bazı çocukta acıyı, sıcağı,
soğuğu fark edememe şeklinde ortaya çıkarken, bazılarında soğuk suyla
ellerini yıkarken ağlama, ellerine iğne battığı zaman çığlık atma gibi aşırı
duyarlıklar şeklinde de görülebilir (Darıca vd, 2005: 37), (Akt. Demir, 2009)
1.5.2 Motor Gelişim Özellikleri
Otistik çocukların, taklit etme yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak, büyük
kas motor becerilerinin kullanılmasını gerektiren ip atlama, dans, yüzme gibi bazı hareketleri
daha geç öğrendikleri görülmektedir (Baldık, 2005).
Otistik çocuklar duruşlarında, ellerini kullanmada zaman zaman normalden farklı bir
görünüm sergilerler. Bununla birlikte hiperaktif veya hipoaktif olmaları da diğer motor
davranış özellikleri olarak kabul edilmektedir (Baldık, 2005).
1.5.3 Sosyal Gelişim Özellikleri
Kucağa alındıklarında sarılmama, annenin sesine tepki vermeme gibi davranışlar gösteren
otistik çocukların çoğu, anneyle bağımlılık davranışından yoksundur. Sevgi ve güvende olma
gereksinimi açısından insanlara yönelik fiziksel yakınlaşma davranışları gösterirler. Otistik
çocukların zamanlarının çoğunu tek başlarına oynayarak geçirdikleri ve anne babayla iletişim
kurmadıkları gözlenmiştir. Otistik çocuklarda oyun becerisi, sembolik düşüncenin kazanıldığı
duyu-motor döneme paralel olarak gelişmemiştir. İletişim ve hayal güçlerinden yoksun
olmaları nedeniyle diğer çocukların oyununa katılmazlar (Baldık, 2005).
1.5.4 Dil ve İletişim Özellikleri
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
1.5.4.1 Sözel Olmayan İletişim
Temel duyguları ifade etmede güçlük, karşıdaki kişinin yüzüne ve gözüne bakmama,
karşılıklı iletişim kurmak istemediğinde bağırma, vurma, çığlık atma gibi özellikler görülür
(Baldık, 2005).
1.5.4.2 Sözel İletişim
Otistik çocukların dil gelişimlerinde hiç konuşamama, sadece bir iki kelime söyleme,
çok kelimeyle anlamsız konuşma, zamirleri karıştırma, konuşulanları anlamada güçlük
çekme, telaffuz bozukluğu gibi özellikler görülmektedir (Baldık, 2005).
1.5.5 Zihinsel Gelişim Özellikleri
Otistik çocukların zeka düzeylerini belirleyen testleri kullanmada güçlükler olması ve
bu çocukların testlerde düşük performans göstermeleri, zeka bölümlerinin tespitini
zorlaştırmaktadır (Baldık, 2005).
1.5.6 Davranış Özellikleri
Otistik çocuklarda insana karşı tepkisiz davranma, sosyal etkileşimlerden geri çekilme
gibi davranış özellikleri olduğu belirtilebilir (Baldık, 2005).
1.5.6.1 Duygusal Tepkiler
Sudan korkma, ayakkabı ayağını sıktığından ayakkabı giymeme isteği gibi
korkular
Tehlikelerin farkında olmama
Nedensiz gülme ve ağlama davranışı gösterme
En ufak değişikliklere büyük tepki gösterme (Baldık, 2005).
1.5.6.2 Davranış Problemleri: Öfke nöbetleri, kendisine ya da çevresine zarar verici
davranışlar, stereotip vücut hareketleri otistik çocuklarda görülen davranış problemleridir.
(Baldık, 2005).
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
1.6 OTİZME NASIL TANI KONUR?
Otizmin kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem yoktur. Gözleme dayanarak ve
aileden alınan bilgilere göre tanı konur. Otistik çocuklar aşağıdaki belirtileri gösterebilirler.
Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Otistik çocuklar bu davranışları
hafiften ağıra değişen ölçülerde ve değişik kombinasyonlar da sergileyebilirler. Belirtilerin
bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da yine zaman içinde ortaya çıkabilirler. ( Engelliler
Sitesi, 2009)
İlgisizdir.
Gereksinimlerini bir yetişkinin elini kullanarak ifade eder.
Ekolalisi vardır. (kendisine söylenenleri papağan gibi yineler)
Uygunsuz gülme ve kıkırdamaları vardır.
Göz teması yoktur veya kısıtlıdır.
Oyunlara bir yetişkinin yardımı ve ısrarı ile katılır.
Başka çocuklarla oynamaz.
Hayal gücüne dayanan, yaratıcı oyunlar oynamaz.
Tek bir konu hakkında durmadan konuşur.
Nesneleri çevirir veya döndürür.
Değişiklikten hoşlanmaz.
Bazıları sosyal beceri gerektirmeyen faaliyetlerde çok başarılıdır. (müzik, boz-yap
oyunları gibi) ( Engelliler Sitesi, 2009)
DSM IV e göre otistik bozukluk tanısı konulabilmesi için;
A. En az 2 tanesi (1)’inci maddeden ve birer tanesi (2) ve (3)’üncü maddelerden olmak
üzere (1), (2) ve (3)’üncü maddelerden toplam altı (ya da daha fazla) maddenin
bulunması:
(1) Aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal etkileşimde nitel
bozulma:
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
(a) toplumsal etkileşim sağlamak için yapılan el-kol hareketleri, alınan vücut konumu,
takınılan yüz ifadesi, göz göze gelme gibi sözel olmayan bir çok davranışta
belirgin bir bozulmanın olması
(b) yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe
(c) diğer insanlarla eğlenme, ilgilerini ya da başarılarını kendiliğinden paylaşma
arayışı içinde olmama (örn. ilgilendiği nesneleri göstermeme, getirmeme ya da
belirtmeme)
(2) aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren iletişimde nitel bozulma:
(a) konuşulan dilin gelişiminde gecikme olması ya da hiç gelişmemiş olması (el, kol
ya da yüz hareketleri gibi diğer iletişim yollarıyla bunun yerini tutma girişimi eşlik
etmemektedir)
(b) konuşması yeterli olan kişilerde, başkalarıyla söyleşiyi başlatma ya da sürdürmede
belirgin bir bozukluğun olması
(c) basmakalıp ya da yineleyici ya da özel bir kullanma
(d) gelişim düzeyine uygun çeşitli, imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı oyunları
kendiliğinden oynama
(3) aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve etkinliklerde
sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması:
(a) ilgilenme düzeyi ya da üzerinde odaklanma açısından olağandışı, bir ya da birden
fazla basmakalıp ve sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma
(b) özgül, işlevsel olmayan, alışılageldiği üzere yapılan gündelik işlere ya da törensel
davranış biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya uyma
(c) basmakalıp yineleyici motor hareketler (örn. parmak şıklatma, el çırpma)
(d) eşyaların parçalarıyla sürekli uğraşıp durma
B. Aşağıdaki alanların en az birinde, 3 yaşından önce gecikmelerin ya da olağandışı bir
işlevselliğin olması:
(1) Toplumsal etkileşim
(2) Toplumsal iletişimde kullanılan dil
(3) Sembolik ya da imgesel oyun (Köroğlu, 2005)
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
( Engelliler Sitesi, 2009)
1.7 OTİZMİN TEDAVİSİ
Bugün için otizmin kesin bir tedavisi yoktur. Hastalık hayat boyu süren kalıcı bir
rahatsızlıktır. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde
değişiklikler görülür. Belirtilerin bir kısmı kaybolur, bazı yeni belirtiler açığa çıkabilir. Bugün
için en temel tedavi şekli özel eğitimdir. Gelişmiş ülkelerde otistik çocuklar için hazırlanmış
özel eğitim programları mevcuttur. Ülkemiz henüz bu açıdan hazırlık aşamasındadır. Eğitim
programlarının esasını davranış ve konuşma terapileri oluşturur. Son zamanlarda her bir
otistik çocuğun özelliklerine ve gereksinimlerine uygun bireysel terapiler geliştirilmektedir.
Tüm bu tedavilerde amaçlanan çocuğun öz bakımını kendi kendine gerçekleştirmesi,
öğrendiklerini karşılaştığı yeni durumlarda da kullanmayı öğrenerek sosyal yaşama
uyumunun artmasıdır. Son çalışmalar göstermiştir ki, son 10 yılda tanı konan otistik çocuklar
öncekilere oranla daha iyi durumdadır, çünkü bunlara daha erken yaşta eğitim tedavisi
başlamıştır. Bu nedenle otizmin erken yaşta tanısı önemlidir. Özellikle küçük çocuklarda
kesin bir tanı koymak her zaman olanaklı değildir, normal çocukların dahi bazen gelişimleri
sırasında geçici olarak otistik belirtiler gösterebildikleri bilinmektedir. Dolayısı ile bazen tanı
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
konmadan da eğitim açısından hazırlıklı olmak, bu tip çocukları kısa aralıklarla izlemek ve
değişik disiplinlerden gelen uzmanların bir arada değerlendirilmeleri gerekebilir ( Engelliler
Sitesi, 2009).
Otizmde ilaç tedavisi, bazı durumlarda değişik nedenlerden ötürü uygulanabilir. Özellikle
epilepsi (sara) nöbetleri otistiklerde sık görülür ve tedavi edilmezse olumsuz sonuçlar
doğurabilir. Ayrıca hiperaktivite, depresyon, düzen bozucu davranış, saldırganlık, uyku ve
yeme sorunları bazı otistiklerde ilaç kullanımını zorunlu kılacak ölçüde şiddetli olabilir.
İlaçlar otizmi tedavi etmez, ancak eğitimi olanaksız kılan durumlarda veya sorunlar ailenin
baş edemeyeceği boyutlara vardığında gerekli olabilir. Gelişigüzel ve belli bir amaca yönelik
olmaksızın ilaç kullanılması sakıncalı olup, otizm konusunda uzmanlaşmış hekimlerin ilaç
önermesi daha uygundur ( Engelliler Sitesi, 2009).
Bilimsel olarak destek görmese de, özellikle A.B.D.'de otistik çocuklarda yüksek doz
vitamin ve diyet uygulamaları çok yaygındır. Yararı tartışmalıdır. Eğitim ve ilaç tedavilerinin
yanı sıra daha pek çok yardımcı teknik vardır. Bunların bir kısmı çok tepki görmektedir,
bazıları ise çok günceldir ( Engelliler Sitesi, 2009),
1.8 ERKEN TANININ ÖNEMİ
Erken tanı eğitimin biran önce başlatılması açısından önemlidir. Çünkü küçük çocuklar
öğrenme çağlarında büyük potansiyel taşırlar ve verilen eğitimden büyük yaştaki çocuklara
kıyasla daha fazla yarar görürler. Uzmanlar ve araştırmacılar, çocuk gelişimindeki erken kritik
yaşlardan sonra fazla bir gelişme olmayacağını saptamışlardır. Hatta bu çocukların diğer
çocuklar gibi kendilerine özgü bir öğrenme teknikleri olmadığı için, bir süre sonra mevcut
potansiyellerini de kaybettikleri, düzeltilmesi zor bazı durumlara gelebildikleri de
bilinmektedir. Birçok araştırma göstermiştir ki, erken yaşta tanı konan ve eğitimine başlanan
pek çok otistik çocuğa bazı becerileri kazandırmak ve onları üretken, kendine yeterli hale
getirmek mümkün olabilmiştir ( Engelliler Sitesi, 2009).
1.9 OTİZİM VE EĞİTİM
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Otizmli çocukların eğitiminde, öncelikle öğretilmek istenen ya da ortadan kaldırılmak
istenen davranış belirlenmektedir. Gözlenen olumsuz davranışların sıklığının azaltılması ya da
olumlu davranışların öğretilmesi ve kalıcı olabilmesinde de yardım ve ödül gibi teknikler
kullanılır. Bunun yanı sıra, çocuğa verilen ayırıcı uyarıcının da çocuğun yeni bir davranışı
öğrenmesinde etkilidir (Darıca vd, 2005: 74), ( Akt. Demir, 2009).
1.10 OTİZM VE AİLE
Engelli bir çocuğa sahip olduklarını öğrenmelerine bağlı olarak, ailelerin ruhsal
durumlarında bazı değişiklikler ortaya çıkmaktadır. İlk aşamada aile böyle bir çocuğu
olduğunu kabul etmemekte ve çocuğun normal olduğuna ilişkin kanıtlar aramaktadır. Bu
dönemde aileler, eğitimi ve tıbbi tedavileri reddederler (Fazlıoğlu ve Yurdakul, 2005: 117),
(Akt. Demir, 2009).
Otistik çocuğa sahip anne babalar tanı konulmadan önce genellikle, dünyada
kendilerinkinden başka kimsenin çocuğunun böyle tuhaf davranışları olmadığını hissederler.
Tanının konulmasıyla başkalarının da olduğunu öğrenince rahatlarlar. Ebeveynlerin otistik
bozukluğa ilişkin bilgileri arttıkça, çocuğun ilk yıllarında yaşadıkları duygusal soyutlanmışlık
duyguları azalır, ama yok olmaz. Otistik bir çocuğa bir beceri öğretmek ya da bir etkinlikten
zevk almasına yardım etmek oldukça zor ve zaman isteyen bir iştir. (Akt. Sencar, 2007: 30,
“Wing, 2005).
Çoğu anne baba, özellikle ilk çocuklarında otistik bozukluk varsa, başka çocuk yapma
konusunda kaygı yaşarlar. Ailede başka çocuk varsa bu çocuk ile olan ilişkiler, normal
kardeşin otistik kardeşle ilişkisi aile için farklı bir stres kaynağı olabilmektedir (Akt. Sencar,
2007: 30, “Wing, 2005).
Otistik bir çocukla yaşamanın stres yaratmaması kaçınılmazdır. İletişim kuramayan bir
çocuğun gereksinimleri ve istekleri ile ilgilenme, aile ortamında düzeni devam ettirmeye
çalışma, tuhaf ve alışılagelmemiş davranışlarla baş etme, tehlikeleri tanımayan çocuğu sürekli
olarak denetleme ve bu arada kişisel gereksinimleri tatmin etmeye çalışma, yeterince yorucu
ve stres vericidir (Güneş, 2005: 51), ( Akt. Demir, 2009).
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Araştırmamızın amacı, otistik çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri ile otistik çocuğa
sahip olmayan ailelerin endişe düzeylerini araştırmaktır.
Otizmin tedavisinde hekim, aile işbirliği sağlanarak daha fazla yol kat edilebilir. Bu
bağlamda ailelere ve özellikle annelere son derece önemli görevler düşmektedir. Annelerin,
kaygı düzeyleri otistik çocuğun sağaltımında örseleyici ya da katkı sağlayıcı yaklaşımları
önemli bir işleve sahiptir. Elde edilecek bulguların eşiğinde tedavinin bir parçası olarak
annelerin stres ve kaygı düzeylerinin belirlenmesi ve annelere destek programlarının
hazırlanmasında önem kazanacaktır.
Bu amaçlarımıza uygun olarak araştırmamızın hipotezlerimizi şu şekilde belirledik:
1. Otistik çocuğa sahip anneler, otistik olmayan çocuklara sahip annelere göre
gelecekle ilgili kaygı düzeyleri yüksek midir?
2. Otistik çocuğa sahip anneler ile otistik çocuğa sahip olmayan annelerin sosyo-
ekonomik düzeyleri arasında fark var mıdır?
Araştırmanın önemi, bu çalışma, ortaya konulacak verilerin, otistik çocuk ailelerine
ve özellikle otistik çocuk annelerine dair geliştirilebilecek psikolojik destek yaklaşımlarına bir
katkı sağlayabileceği düşünülerek planlanmıştır. Otistik çocuğun gelişimindeki ilerleme,
bakımı için çok fazla zaman ve çaba harcanması gerektiğinden bu durum otistik çocuğa
annenin yaşam doyumsuzluğuna ve depresyona girmesine yol açar. Otistik çocuğu olan
annelerin hissettiği bu umutsuzluk duyguları ve depresyonu, sosyal destek verildiği zaman
azalmaktadır.
1.11 İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde araştırmanın konusu ile benzer konular üzerine yurtiçi ve yurtdışında
yapılmış olan çalışmalara yer verilecektir.
1.11.1 Otizmle İlgili Yapılan Çalışmalar
1.11.1.1 Türkiye’de Yapılan Çalışmalar
Akkök(1989) çalışmasında, öğretilebilir, eğitilebilir, otistik öğrenme güçlüğü olan
çocuklara sahip anne babaların kaygı ve endişe düzeylerini, çocuğun cinsiyeti, yaşı ve özrü
derecesi ile araştırmıştır. Sonuçta anne babaların kaygı ve endişelerinin çocuğun yaşıyla ve
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
cinsiyeti ile bir ilişkisinin olmadığı, çocuğun engel türünün kaygı ve endişe düzeylerine
anlamlı bir etki yaptığı bulunmuştur; eğitilebilir ve otistik çocuğa sahip olan anne babaların
kaygı ve endişe düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür (Akkök, 1989: 8-12), ( Akt.
Demir, 2009).
Kaygusuz (1993), “Otistik Ve Down Sendromlu Çocukların Annelerinde Depresyon
Ve Durumluk-Sürekli Anksiyete Düzeylerinin İncelenmesi” adlı çalışmasında otistik ve down
sendromlu çocukların annelerinin depresyon düzeyleri ve durumluk-sürekli kaygı düzeylerini,
normal çocuğa sahip annelerin depresyon ve durumluk-sürekli kaygı düzeylerinden daha
yüksek bulmuştur (Kaygusuz, 1993), ( Akt. Demir, 2009).
Yurdakul ve Girli (1997), yaptıkları çalışmalarında otistik veya zihinsel engelli çocuğa
sahip olan anne ve babaların, sosyal destek ağı ve desteği psikolojik sağlık ile ilişkisi
incelenmiş ve aynı yaşlarda normal çocuğu olan anne babalarla sosyal destek ve psikolojik
sağlık açısından karşılaştırmışlardır. Çalışmaya 83 zihinsel engelli çocuğa sahip olan anne-
baba, 56 otistik çocuğa sahip olan anne-baba ile 78 normal çocuğa sahip olan anne baba
katılmıştır. Araştırmada, sosyal destek, destek sağlayan kişilerin sayısı, desteğin kimler
tarafından verildiği ve sosyal destekten memnuniyet derecesi ölçülmüştür. Araştırma
sonucunda engelli çocuğa sahip anne-babaların sosyal destek ağının, engelli çocuğu olmayan
anne-babalara göre daha dar olduğu bulunmuştur. Analizler sonucunda, engelli çocuğu olan
ebeveynlerin birinci derecede kendi ailelerinden destek aldıkları ve arkadaş desteğinin az
olduğu saptanmıştır (Yurdakul ve Girli, 1997: 6-12), ( Akt. Demir, 2009).
Beşikçi (2000), yaptığı araştırmalarda; otistik olan ve olmayan çocuklara sahip anne-
babaların kaygı düzeyleri ile aile yapılarını karşılaştırdığı çalışmasında tanısı yeni konmuş
otistik çocuk ailelerinin depresyon düzeyleri ile durumluluk ve sürekli kaygı düzeylerinin
tanısı daha önceden konmuş otistik çocuk annelerine göre daha yüksek olduğu, aynı zamanda
otistik çocuk annelerinin otistik olmayan çocuklara sahip annelere göre depresyon düzeyleri
ile durumluluk – sürekli kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (Beşikçi, 2000),
(Akt. Demir, 2009).
Öksüz (2008), otistik çocuk aileleri ve sağlıklı çocuk annelerini karşılaştırdığı
çalışmasında, otistik çocuğa sahip anne babaların depresyon düzeylerini, sağlıklı çocuk anne
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
babalarından daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca otistik çocuğa sahip annelerin obsesif-
kompulsif belirti düzeyleri, sağlıklı çocuk annelerinin obsesif-kompulsif belirti düzeylerinin
anlamlı derecede yüksek bulunmuştur ( Öksüz, 2008: 64-65), ( Akt. Demir, 2009).
1.11.1.2 Yurtdışında Yapılan Çalışmalar
Bristol (1980) yaptığı çalışmada yaşları 4 ile19 arasında değişen kırk otistik çocuğun
anneleriyle yaptığı çalışmada annenin yaşı, ailedeki genel kaygı ve çocuğun bağımlılık
derecesi arasındaki ilişkiye bakmıştır. Sonuç olarak annelerin kaygısı üzerinde; çocuğun yaşı
(yaş büyüdükçe kaygı artmaktadır), çocuğun cinsiyeti (erkek çocuk anneleri kızlara göre daha
fazla kaygı yaşamaktadırlar), çocuğun bağımlılık derecesi (bağımlılık artıkça kaygı
artmaktadır) ve çevreye bağlı değişkenlerin (resmi ve resmi olmayan kurumlardan yardım
alanlarda daha düşük) etkili olduğu bulunmuştur (Morgan, 1988: 267-268), ( Akt. Demir,
2009).
DeLong ve Dwyer’ın (1988) aile hikâyelerini kullanarak yaptıkları araştırmaya otistik
sendromlu kişilerin ebeveynleri ve kardeşleri katılmıştır. Bipolar bozukluk ile depresif
bozukluğun görülme oranın otistik sendromlu kişilerin ailelerinde kontrol grubuna göre daha
fazla olduğu görülmüştür (DeLong ve Dwyer, 1988: 593-600), ( Akt. Demir, 2009).
Weiss (2002), yaptığı çalışmada normal çocuğa sahip anneler ile otistik ve zihinsel engelli
çocuğa sahip annelerin stres düzeylerine sosyal desteğin ve kişisel dayanıklılığın etkisini
incelemiştir. Otistik çocuğa sahip annelerin zihinsel engelli ve normal çocuğa sahip
annelerden daha fazla olarak stresin olumsuz etkileriyle karşılaştığı bulunmuş ve bu sonucun
daha önce konu ile ilgili yapılan çalışmalarla benzer olduğu belirtilmiştir. Depresyon,
Anksiyete, Somatik yakınma boyutlarında da otistik çocuğa sahip anneler diğer guruptaki
annelere göre daha yüksek puan almışlardır. Araştırmada stres düzeyinin en önemli
belirleyicisi olarak bakmakla yükümlü olunan çocuğun anneye bağımlılık düzeyi olduğu
bulunmuştur. Kişisel dayanıklılığın ve sosyal desteğin, sosyal adaptasyonun belirleyicileri
olduğu belirtilmiştir (Weiss, 2002: 115–130), ( Akt. Demir, 2009).
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
BÖLÜM II
YÖNTEM
2.1 Araştırmamızın modeli, tarama yöntemi olarak belirlenmiştir. Tarama yöntemi; soru
listesi, görüşme gibi tekniklerden yararlanarak, belirli özelliklere sahip olan insanları
ilgilendiren ya da olayı, o an ki durumuyla saptama amacı güden bir araştırma metodudur.
Genellikle bu yöntemle çok sayıda kişiye ulaşmak istenir. Bu yöntemde testlerden ve
anketlerden yararlanılır. Test, psikolojinin önemli araştırma yöntemlerinden biridir.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Günümüzde özellikle eğitim, endüstri ve psikiyatri de yaygın olarak kullanılır. Anketler:
Bir konuda düzenlenmiş soruların ilgili kişilere sorarak ya da göndererek bilgi derlemeye
anket denir. Anket yönteminden daha çok kişilerin görüşlerini, kanılarını toplamak için
yararlanılır. Anketin geçerliliği, soruların iyi hazırlanmış olması kadar anketi cevaplayanların
içtenlikli olup olmamalarına bağlıdır. (Dönüşüm Konağı, 2010)
2.2 Evren ve Örneklem, Araştırmamız, İstanbul ili Avrupa yakısında bulunan özel bir
eğitim kurumunda otizm tanısı almış olan 5–12 yaş grubundaki 30 çocuk annesi deney grubu
olarak belirlenmiş ve İstanbul ili Anadolu yakısında otizm tanısı almamış, hastalığı olmayan
30 çocuk annesi de kontrol grubu olarak oluşturulmuştur. Toplamda 60 çocuk annesi
araştırmamıza tabii tutulmuştur.
2.3 Veri Toplama Araçları
2.3.1 Kişisel Bilgi Formu, Araştırmada katılımcılara, araştırmacı tarafından
hazırlanan yaş, eğitim düzeyi, ekonomik düzey, herhangi başka bir rahatsızlığının olup
olmadığı ile ilgili sorular yöneltilmiştir.
2.3.2 Ölçek, “ Penn State Endişe Ölçeği” (Penn State Worry Questionnaire)
kullanılmıştır. Bu ölçeği Meyer TJ, Miller ML, Metzger RL, Barkovec TJ geliştirmiştir ve
Boysan M, Keskin S, Beşiroğlu L, uyarlamışlardır.
Özgün makale: Meyer TJ, Miller ML, Metzger RL, Barkovec TJ: Development and
validation of the Penn State Worry Questionnaire. Behav Res Ther 1990;28.
Türkçe formunun güvenirliliği: 18 gün arayla elde edilen test tekrar test korelâsyonu r =.81
(p<0.001). Ölçme aracının tüm sorulara ilişkin Cronbach alpha iç tutarlılık kat sayısı. 88’dir.
Türkçe formunun geçerliliği: Madde ayırt ediciliğini değerlendirebilmek amacıyla
hesaplanan düzeltilmiş madde toplam puan korelasyonları .36 ve .66 arasında
değişmektedir.yalnızca 13. maddenin madde toplam korelasyonu .26’dır. Ölçme aracının yapı
geçerliği onaylayıcı hiyerarşik faktör analizi ve Schmid Leiman transformansyonu sonucu
elde edilen ikinci seviyeden faktör yükleriyle değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda birinci
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
seviyeden iki faktör ve ikinci seviyeden bir genel faktör elde edilmiştir. Ölçekteki 16 soruyu
temsil eden ikinci seviye faktör yükleri ölçek varyansının %74’ünü açıklamaktadır. Bu durum
ölçeğin uygulamada tek bir endişe faktörünü ölçtüğünü ve değerlendirmenin toplam ölçek
puanlarına göre yapılması gerektiği göstermektedir. Ölçeğin birlikde geçerliği PSEÖ toplam
puanlarıyla Beck Depresyon Envanteri, Beck Anksiyete Envanteri, Rosenberg Benlik Saygısı
Ölçeği ve Genel Öz Yeterlilik Ölçeği arasında hesaplanan Pearson korelâsyonlarıyla
değerlendirilmiştir. PSEÖ toplam puanlarının Beck Depresyon Envanteri puanlarıyla
korelasyonu r = .45, Beck Anksiyete Envanteri puanlarıyla korelasyonu r = .46, Rosenberg
Benlik Saygısı Ölçeği’yle korelasyonu r = -.36 olarak bulunmuştur.
Türkçe formunun makalesi: Boysan M, Keskin S, Beşiroğlu L: Penn State Endişe Ölçeği
Türkçe Formunun Hiyerarşik Faktör Yapısı, Geçerlik ve Güvenilirliği (Akt, Köroğlu ve
Aydemir 2009, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2008; 18 (3))
2.4 Verilerin değerlendirilmesi: Elde edilen bulgular SPSS programı ile uygun analiz
programları kullanılarak değerlendirilecek, sonuçların anlamlılık düzeyleri p<.05 düzeyinde
yorumlanmıştır.
İşlem, özel bir kurumda gerekli izinler alınarak, otistik çocukların aileleriyle kendi istekleri
doğrultusunda, eğitmenlerin denetiminde gözlemler yapılarak bu araştırmamızı
yürütülmüştür.
2.5 Veri analiz yöntemi
Kişisel Bilgi Formu ve Penn State Endişe Ölçeği ile toplanan verilerin analizleri SPSS
17 for Windows paket programı ile yapılmıştır. Anket ile elde edilen verilerin hatalara karşı
kontrol edilmiştir ve analizleri yapılmıştır.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
1. Örneklemi oluşturan annelerin demografik özelliklerini özetlemek bakımından; yaş,
eğitim düzeyi, çalışma durumu, gelir durumu ve çocuklarla ilgili sorumluluklarda eşin
desteği değişkenlerinin frekans (N) ve yüzdeleri (%) hesaplanmıştır.
2. Annelerin ölçeğin maddelerine ilişkin algılamalarının düzeyini incelemk üzere bu
maddelere verdikleri puanların ortalama ( X ) ve standart sapmalar (ss) değerleri
hesaplanmıştır.
3. Analizler yapılırken öncelikle örneklem grubunu oluşturan annelerin otizmli ve
normal çocuğa sahip olmalarına göre ölçek toplam puanlarının normallik dağılımı
gösterip göstermedikleri Kolmogorov-Smirnov testi ile incelenmiştir.
4. Annelerin endişe düzeylerinin, otizmli veya normal çocuğa sahip olmalarına göre
farklılaşıp farklılaşmadığı, bağımsız gruplar t testi (normallik varsayımı
sağlandığından) ile araştırılmıştır.
Tüm istatistiksel hesaplamalarda anlamlılık düzeyi .05 olarak kabul edilmiştir.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
BÖLÜM III
BULGULAR
Bu bölümde, araştırmada ele alınan hipotez doğrultusunda çocuğu normal ve otistik
teşhisi konmuş annelerin endişe düzeylerine ilişkin, Penn State Endişe Ölçeği ile toplanan
verilerin istatistiksel çözümlemeleri yer almaktadır.
3.1. Örneklemin Genel Yapısına İlişkin Bulgular
Örneklem grubunu oluşturan 60 anneye ait demografik verilerin (yaş, eğitim düzeyi,
çalışma durumu, gelir durumu ve çocuklarla ilgili sorumluluklarda eşin desteği) frekans ve
yüzde dağılımları aşağıda, Tablo 1’de sunulmuştur.
Tablo 1 Örneklem grubunun demografik özellikleri
Değişken Gruplar
Normal
Çocuk
Anneleri
N=30
Otistik Çocuk
Anneleri
N=30
Genel N=60
f % f % f %
Yaş 30-35 18 60,0 18 60,0 36 60,0
36-40 12 40,0 12 40,0 24 40,0
Eğitim durumu Ortaokul 1 3,3 2 6,7 3 5,0
Lise 29 96,7 18 60,0 47 78,3
Yüksekokul - - 5 16,7 5 8,3
Üniversite + - - 5 16,7 5 8,3
Çalışma
durumu
Çalışmıyor 29 96,7 25 83,3 54 90,0
Çalışıyor 1 3,3 5 16,7 6 10,0
Gelir durumu Düşük 1 3,3 3 10,0 4 6,7
Orta 28 93,3 25 83,3 53 88,3
Yüksek 1 3,3 2 6,7 3 5,0
Eş desteği Hiç 1 3,3 - - 1 1,7
Bazen 20 66,7 22 73,3 42 70,0
Her zaman 9 30,0 8 26,7 17 28,3
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Araştırmaya katılan her iki grup annelerinin %60,0’ı 30- 35 yaş grubunda ve %40,0’ı
36- 40 yaş grubunda yer almaktadır (35,12±1,76). Annelerin büyük kısmı (%78,3) lise
mezunudur ve %90,0 çalışmamaktadır. Ailelerin gelir düzeyi büyük oranda (%88,3) orta
düzeydedir. Araştırmaya katılan annelerin %1,7’si eşlerinin çocuklarla ilgili sorumluluklarda
hiç destek görmediklerini, %70,0’i bazen destek gördüklerini ve %28,3’ü her zaman destek
gördüklerini belirtmişlerdir.
3.2. Otistik çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri ile normal çocuğa sahip annelerin
endişe düzeylerinin karşılaştırılmasına ilişkin bulgular
Araştırmanın bu bölümünde, örneklemini oluşturan 60 annenin, endişe düzeyleri için
ölçekten aldıkları toplam puan ortalamalarının, çocuklarının otizmli veya normal olması
değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin analize (hipotezin
sınanmasına) yer verilmiştir.
Bölümün başında, araştırmaya katılan annelerin endişe ölçeğinin 16 maddesine ilişkin
ortalama puan ve standart sapmalar incelenmiştir (Tablo 2).
3.2.1 Endişe ölçeğinin maddelerine ilişkin betimleyici istatistikler
Tablo 2 Annelerin endişe ölçeğinin ifadelerini algılama düzeylerine ilişkin
ortalama puanlar ( X ) ve standart sapma değerleri (ss) (n1=n2=30, N=60)
Endişe Ölçeği İfadeleri
Normal
Çocuk
Anneleri
N=30
Otistik
Çocuk
Anneleri
N=30
Genel
N=60
X ss X
ss X ss
01. Her şeye yetişebilecek kadar zamanım olmasa bile bunun için endişelenmem.
(T)
3,17 1,12 2,13 1,50 2,65 1,35
02. Endişelerim beni bunaltır. 3,10 1,32 3,33 1,25 3,22 1,28
03. Bir şeyler hakkında endişelenmeye eğilimli değilim. (T) 2,60 1,52 2,43 1,17 2,52 1,35
04. Pek çok durum beni endişelendirir. 2,97 1,11 3,23 1,01 3,10 1,05
05.Bir şeyler hakkında endişelenmemem gerektiğini biliyorum; ancak kendime
engel olamıyorum.
3,00 1,57 3,43 1,02 3,22 1,33
06. Baskı altında olduğumda çok fazla endişelenirim. 3,23 1,49 4,00 1,36 3,62 1,46
07.Her zaman bir şeyler hakkında endişeleniyorum. 2,62 1,40 2,85 1,10 2,73 1,25
08. Endişe veren düşünceleri aklımdan uzaklaştırmayı kolay buluyorum. (T) 2,83 1,42 2,87 1,25 2,85 1,33
09. Bir işi bitirir bitirmez, yapmak zorunda olduğum her şey için endişelenmeye
başlarım.
2,77 1,48 2,63 1,25 2,70 1,37
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
10. Hiçbir şey için asla endişelenmem. (T) 2,43 1,19 1,97 1,19 2,20 1,21
11. Bir sorun hakkında yapabileceğim daha fazla bir şey olmadığında o konu
hakkında daha fazla endişelenmem. (T)
3,03 1,59 2,83 1,02 2,93 1,33
12. Hayatım boyunca endişeli birisi oldum. 2,77 1,49 3,00 1,28 2,88 1,38
13. Birden bir şeylere endişelenmekte olduğumu fark ettim. 2,57 1,42 2,90 1,22 2,73 1,33
14. Bir kere endişelenmeye başladığımda durduramam. 2,87 1,59 3,07 1,44 2,97 1,51
15. Her zaman endişelenirim. 2,40 1,20 2,87 1,14 2,63 1,16
16. Tümüyle yapılıp bitirilinceye kadar planladığım işler hakkında
endişelenmeye devam ederim.
3,17 1,56 3,13 1,36 3,15 1,45
Tablo 2’de araştırmaya katılan annelerin ölçeğin maddelerine algılamalarına göre
verdikleri puanların ortalama değerleri ile standart sapmaları görülmektedir. Penn State
Ölçeği, 5 tanesi olumsuz yüklemli toplam 16 ifadeden oluşmakta ve araştırmaya katılanlarca
1=Benim için hiçbir zaman doğru değil ile 5=Benim için her zaman doğru arasında
değerlendirilmektedir. Ölçekten alınabilecek toplam puan, en az 16 ve en çok 80 olabilmekte,
yüksek puan yüksek endişe (patolojik) düzeyini ifade etmektedir.
Çocuğu otistik olmayan annelerin endişe ölçeği ifadelerini değerlendirme puanlarına
bakıldığında en düşük ortalama puanın X =2,43 ile “10. İteminde hiçbir şey için asla
endişelenmem.” ifadesi için verildiği görülmektedir. En yüksek ortalama puanın ise X =3,23
ile “06.İteminde baskı altında olduğumda çok fazla endişelenirim.” ifadesi için verildiği
hesaplanmıştır.
Çocuğu otistik olan annelerin endişe ölçeği ifadelerini değerlendirme puanlarına
bakıldığında ise en düşük ortalama puanın X =1,97 ile “10. İteminde hiçbir şey için asla
endişelenmem.” ifadesi için verildiği görülmektedir. Cümlenin yüklemi olumsuz olduğundan,
çocuğu otistik olan annelerin bu ifadeye çok az katıldıkları anlaşılmaktadır. En yüksek
ortalama puan ise X =4,00 ile “06. İteminde baskı altında olduğumda çok fazla
endişelenirim.” ifadesi için verildiği hesaplanmıştır. Çocuğu otistik olan ve olmayan annelerin
en düşük ve en yüksek puanladıkları ifadelerin aynı olduğu ancak, katılma düzeylerinin farklı
olduğu anlaşılmaktadır.
3.2.2 Annelerin endişe düzeylerinin karşılaştırılmasına ilişkin bulgular
Çocuğu normal veya otistik olan annelerin, 16 maddeden oluşan Penn State Endişe
Ölçeği toplam puanlarının karşılaştırılmasından önce normallik dağılımları Kolmogorov-
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Smirnov ile incelenmiş ve normallik varsayımının her iki grup için de sağlandığı bulunmuştur
(p Normal çocuk annesi >0,05 ve p Otistik çocuk annesi >0,05).
Analiz yapılırken öncelikle örneklem grubunu oluşturan annelerin otizmli ve normal
çocuğa sahip olma ile ölçeğin toplam puanlarına göre normallik dağılımları incelenmiştir
(Tablo 3, Şekil 1 ve Şekil 2).
Tablo 3 Endişe ölçeği normallik testi
Endişe Ölçeği Anne
Kolmogorov-Smirnov
F sd p
Toplam endişe puanı
Normal çocuk annesi 0,75 30 0,200
Otistik çocuk annesi 0,16 30 0,076
Şekil 3 Normal çocuk annesi toplam endişe puanı dağılımı
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Şekil 4 Otistik çocuk annesi toplam endişe puanı dağılımı
Tablo 4 Çocuğu normal ve otistik olan annelerin endişe düzeylerinin
karşılaştırılmasına ilişkin t-testi analizi (N=60)
Endişe Ölçeği Anne n X ss sh
t-test
t sd p
Endişe Ölçeği Toplam
Puanı
Normal çocuk annesi 30 41,20 4,37 2,60 2,76 58 0,002**
Otistik çocuk annesi 30 58,40 3,69 1,77
** p< .005 düzeyinde anlamlıdır.
Endişe ölçeği toplam puanları üzerinden her iki anne grubu için de normallik
varsayımı sağlandığından dolayı, çocuğu normal ve otistik olan annelerin endişe düzeyleri ile
ilgili hipotez, bağımsız gruplar t-testi (parametrik) ile incelenmiştir (Tablo 4).
H0= Otistik çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri ile normal çocuğa sahip annelerin endişe
düzeyleri arasında anlamlı (istatistiksel) bir fark yoktur.
H1= Otistik çocuğa sahip annelerin endişe düzeyleri, normal çocuğa sahip annelerin endişe
düzeylerinden anlamlı (istatistiksel) bir şekilde daha yüksektir.
Araştırmaya katılan 30 normal ve 30 otizmli çocuğa sahip annenin endişe düzeyleri
bağımız t-testi ile incelenmiş ve iki anne grubunun endişe düzeylerinin anlamlı bir şekilde
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
farklı olduğu bulunmuştur (t=2,76 ve p<0,05). Annelerin endişe düzeylerini gösteren
ortalama puanları incelendiğinde; otizmli çocuğa sahip annelerin endişe düzeylerinin, normal
çocuğa sahip anneleri endişe düzeylerinden anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğu
görülmektedir ( X Normal çocuk=41,20; X Otizmli çocuk=58,40). Otistik çocuğa sahip olmanın,
annelerin endişe düzeylerini yükselttiği anlaşılmaktadır.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
BÖLÜM IV
SONUÇ VE TARTIŞMA
Tablo 1’de araştırmaya katılan anneler 30-35 ve 36-40 yaş grubunda yer almaktadır.
Annelerin büyük kısmı lise mezunu olup çalışmamaktadır. Ailelerin gelir düzeyi büyük
oranda orta düzeydedir. Araştırmaya katılan annelerden bazıları eşlerinden çocuklarla ilgili
sorumluluklarda hiç destek görmediklerini, bazıları bazen destek gördüklerini ve bir kısmı da
her zaman destek gördüklerini belirtmişlerdir.
Tablo 2’de araştırmaya katılan annelerin ölçeğin maddelerini algılamalarına göre
verdikleri puanların ortalama değerleri ile standart sapmaları görülmektedir. Penn State
Endişe Ölçeği, 5 tanesi olumsuz yüklemli olmak üzere toplam 16 ifadeden oluşmaktadır.
Ölçekten alınabilecek toplam puan, en az 16 ve en çok 80 olup, maksimum puan yüksek
endişe (patolojik) düzeyini ifade etmektedir.
Tablo 3’te örneklem grubunu oluşturan annelerin otizmli ve normal çocuğa sahip olma
ile ölçeğin toplam puanlarına göre normallik dağılımları incelenmiştir. Normallik dağılımı
testinde p’nin 0.05’ten büyük olduğu ve iki grup üzerinde dağılan endişe puanının farklı
olmadığı belirtilmiştir.
Tablo 4’te endişe ölçeği toplam puanları üzerinden her iki anne grubu için de
normallik varsayımı sağlandığından, çocuğu normal ve otistik olan annelerin endişe düzeyleri
ile ilgili hipotez, bağımsız gruplar t-testi (parametrik) ile incelenmiştir.
Araştırmamız da otizmli çocuğa sahip annelerin normal çocuğa sahip olan annelere
göre daha endişeli olduğunu varsayarak çalışmamızı yürüttük. Araştırmaya katılan 30 normal
ve 30 otizmli çocuğa sahip annenin endişe düzeyleri bağımız t-testi ile incelenmiş ve iki anne
grubunun endişe düzeylerinin anlamlı bir şekilde farklı olduğu bulunmuştur. Annelerin endişe
düzeylerini gösteren ortalama puanlar incelendiğinde; otizmli çocuğa sahip annelerin endişe
düzeylerinin, normal çocuğa sahip annelerin endişe düzeylerinden anlamlı bir şekilde daha
yüksek olduğu görülmektedir. Bu verilerden Otistik çocuğa sahip olmanın, annelerin endişe
düzeylerini yükselttiğini göstermektedir.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
KAYNAKLAR
Baldık, Ö. (2005) Ansiklopedik Eğitim ve Psikoloji Rehberi, 2. Baskı, (s. 553, s. 554–556),
Timaş Yayınları, İstanbul
Bozkurt, T. (2005) Öğrenme ve Öğrenme Bozuklukları, (s. 13), İstanbul Kültür Üniversitesi
Büyüköztürk, Ş. (2007). Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı (7. baskı). Ankara: Pegem
Büyüköztürk, Ş. (2004). Veri Analizi El Kitabı (3. baskı). Ankara: Pegem
Demir, E. , (2009). Otistik Çocuk Annelerinde Benlik Saygısı Ve Somatizasyon Düzeylerinin
Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı
Güneş, A. (2005), Otizm ve Otistik Çocukların Eğitimi, İzmir: İlya İzmir Yayınevi
Hipnoz Tedavisi (2009), http://www.hipnoztedavisi.com/insan.html
Jöreskog, K. G., & Sörbom, D. (1979). Advances in factor analysis and structural equation
models. New York: University Press of America.
Kalaycı, Ş., (2006). SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri (2. baskı). Ankara:
Asil.
Karasar, N. (2000). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım
Köroğlu, E. (2005). DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı (2. baskı). Hekimler Yayın
Birliği. Ankara
Leech, N.L. (2005). SPSS for Intermediate Statistics: Use and Interpretation. London:
Lawrance Erlbaum Associates Publishers
Özbey, Çetin, (2005), Otizm ve Otistik Çocukların Eğitimi, İnkılap Yayınları, İstanbul,
Özdamar, K. (2004). Paket Programlar ile İstatistiksel veri Analizi (Çok Değişkenli
Analizler) (5. baskı). Eskişehir: Kaan.
Pedam (2009), http://www.pedam.com/cocuk_psikolojisi/otism.html
Saygı Eğitim (2009), http://www.saygiegitim.com/tedavisi/otizm-nedir-10.html Sipahi, B.,
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Uman, E. Psikolojideki Araştırma Yöntemleri. (2010)
http://www.donusumkonagi.net/makale.aspid=5801&baslik=psikoloji_de_ki_Araştirma_yont
emleri&i=Araştırma_yontemleri
Yurtkoru, E. S. ve Çinko, M. (2006). Sosyal Bilimlerde SPSS’le Veri Analizi. İstanbul: Beta.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
EKLER
Ek1 Kişisel Bilgi Formu
Değerli Katılımcı;
Bu çalışma, İstanbul Bilim Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri Hasan Doğan, Dilan
Çakırsoy, Hakan Aytaç, H. Ahmet Tiryaki tarafından yürütülmektedir. Çalışmanın amacı;
otizmli çocuk annelerinin endişe düzeyleri ile ilgili değerlendirmeler yapmaktır. Ankette
sizden kimlik belirtici hiçbir bilgi istenmemektedir.
Cevaplarınız gizli tutulacak ve sadece araştırma amacıyla kullanılacaktır.
Tamamlanmamış formlar çalışmada kullanılamayacağı için, lütfen soruların tamamını
içtenlikle yanıtlayınız. Sorularla ilgili cevaplamak istemediğiniz veya soruların açık
olmadığını düşündüğünüz durumlarda anketi uygulayan kişiyle iletişim kurunuz. Katılımınız
için şimdiden teşekkür ederiz.
Yaşınız:
Eğitim Düzeyiniz: Eğitimim yok ( )
İlkokul ( )
Ortaokul ( )
Lise ( )
Yüksekokul ( )
Üniversite ve üstü ( )
Mesleğiniz:
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Tedavi Gördüğünüz Herhangi Bir Hastalığınız Var Mı?
Genel Olarak Toplam Gelir Düzeyinizi Nasıl Değerlendirirsiniz:
( ) Düşük ( ) Orta ( ) Yüksek
Çocuklarınızla İlgili Sorumluluklarda Eşinizden Destek Görüyor Musunuz?
( ) Hiç ( ) Bazen ( ) Her Zaman
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
EK2 Penn State Endişe Ölçeği
Her bir ifadenin sizi ne ölçüde tanımladığını, aşağıda verilen ölçekten yararlanarak değerlendiriniz.
Sizin için uygun olan rakamı ilgili maddenin yanındaki boşluğa yazınız.
T = Terslenerek kodlanacak
1 2 3 4 5
Benim için Benim için Benim için
hiçbir zaman bazen doğru her zaman doğru
doğru değil
____ 1. Her şeye yetişebilecek kadar zamanım olmasa bile bunun için endişelenmem. (T)
____ 2. Endişelerim beni bunaltır.
____ 3. Bir şeyler hakkında endişelenmeye eğilimli değilim. (T)
____ 4. Pek çok durum beni endişelendirir.
____ 5.Bir şeyler hakkında endişelenmemem gerektiğini biliyorum; ancak kendime engel olamıyorum.
____ 6. Baskı altında olduğumda çok fazla endişelenirim.
____ 7.Her zaman bir şeyler hakkında endişeleniyorum.
____ 8. Endişe veren düşünceleri aklımdan uzaklaştırmayı kolay buluyorum. (T)
____ 9. Bir işi bitirir bitirmez, yapmak zorunda olduğum her şey için endişelenmeye başlarım.
____10. Hiçbir şey için asla endişelenmem. (T)
____ 11. Bir sorun hakkında yapabileceğim daha fazla bir şey olmadığında o konu hakkında daha
fazla endişelenmem. (T)
____ 12. Hayatım boyunca endişeli birisi oldum.
____ 13. Birden bir şeylere endişelenmekte olduğumu fark ettim.
____ 14. Bir kere endişelenmeye başladığımda durduramam.
TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
____ 15. Her zaman endişelenirim.
____ 16. Tümüyle yapılıp bitirilinceye kadar planladığım işler hakkında endişelenmeye devam
ederim.