Özet kİtapÇiĞi - maltepe.edu.tr · dr.Öğr.Üyesi nilüfer okur akÇay, aĞri İbrahİm...
TRANSCRIPT
KONGRE ONURSAL BAŞKANI
Hüseyin ŞİMŞEK
Kurucu
Melek ŞİMŞEK
Marmara Eğitim Kurumları
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Şahin KARASAR
Maltepe Üniversitesi Rektörü
KONGRE BAŞKANI
Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ
Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı
ONUR KURULU
Prof. Dr. Haluk YAVUZER, Medipol Üniversitesi
Prof. Dr. Ümit DAVASLIGİL, Maltepe Üniversitesi
Prof. Dr. Duyan MAĞDEN ATAMAN, Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Makbule Meziyet ARI, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Prof. Dr. Nergis Meltem GÜVEN, Uluslararası Final Üniversitesi
Prof. Dr. Tanju GÜRKAN, Lefke Avrupa Üniversitesi
Prof.Dr. Mübeccel Sara GÖNEN, Hacettepe Üniversitesi
DANIŞMA KURULU
Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN
Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Belma AKŞİT
Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Manuk Norayık MANUKYAN
Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Ahmet Kadir ÇAKIR
Maltepe Üniversitesi Konsey Başkanı
KONGRE DÜZENLEME KURULU BAŞKANLARI
Prof. Dr. Ayla OKTAY
Temel Eğitim Bölüm Başkanı
Elif KARAKAŞ
Okul Öncesi Öğretmenliği Programı Öğrenci Temsilcisi
Muhammed Furkan SILGAN
Eğitim Fakültesi Öğrenci Temsilcisi
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Rengin ZEMBAT
Okul Öncesi Öğretmenliği Program Başkanı
Dr. Öğr. Gör. Handan DOĞAN
Okul Öncesi Öğretmenliği Programı Öğretim Üyesi
Dr. Öğr. Gör. Deniz DAĞSEVEN EMECEN
Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı
Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ
Okul Öncesi Öğretmenliği Öğretim Elemanı
Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR
Okul Öncesi Öğretmenliği Öğretim Elemanı
Pelin GÜMÜŞ BİÇKİN
Maltepe Üniversitesi
Mina GÖDEN
SKS - Çocuk Dünyam Kulüp Başkanı
KONGRE SEKRETARYASI
Prof.Dr. Rengin ZEMBAT
Dr. Öğr. Üyesi Handan DOĞAN
Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR
Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ
Mina GÖDEN
AFİŞ TASARIMI
Sinem MEMİL, Afiş Resmi
Mehmet Bahadır PAÇACIOĞLU, Maltepe Üniversitesi
WEB SORUMLUSU
Goncagül BALKİ YILDIZ
Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR
Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ
BİLİM KURULU*
Prof.Dr. Abide GÜNGÖR AYTAR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Adalet KANDIR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Alev Önder, BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Arzu YÜKSELEN, İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Asiye İVRENDİ, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ayla OKTAY, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Aynur BÜTÜN AYHAN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ayperi SIĞIRTMAÇ, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Aysel KÖKSAL AKYOL, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ayşe Belgin AKSOY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ayşe Fulya MANER, KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN, SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Belka ÖZDOĞAN, OKAN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Belma TUĞRUL, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Berrin AKMAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Birsen GÜZEL, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Bülbin SUCUOĞLU, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Çağlayan DİNÇER, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Dilara ÖZER SEVİMAY, İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ebru AKTAN ACAR, ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Elif ÇELEBİ ÖNCÜ, KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Elif Yeşim ÜSTÜN, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Emel ARSLAN, NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Emine AHMETOĞLU, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Esra ÖMEROĞLU, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Fatma ALİSİNANOĞLU, BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Fatma TEZEL ŞAHİN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Figen GÜRSOY, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Figen TURAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Gülden UYANIK BALAT, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Gülen BARAN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Hamide ERTEPINAR, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Handan Asude BAŞAL, ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Havise GÜLEÇ, ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. İsmihan ARTAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Mesude ATAY, OKAN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Mustafa BULUŞ, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Mübeccel GÖNEN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Müdriye Yıldız BIÇAKÇI, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Neriman ARAL, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Neslihan AVCI, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Nilgün BAYSAL METİN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Nilüfer DARICA, HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Nurper ÜLKÜER, ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ozana URAL, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Pınar BAYHAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ramazan ARI, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Rengin ZEMBAT, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Servet BAL, OKAN ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Sibel Çiğdem GÜNEYSU, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Tülin Güler YILDIZ, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Ümit DENİZ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Yasemin AYDOĞAN, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Yaşare AKTAŞ ARNAS, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Yeşim FAZLIOĞLU, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Yıldız GÜVEN, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Z.Fulya TEMEL, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Prof.Dr. Zarife SEÇER, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Abdülkadir KABADAYI, NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Adeviye Tuğba TUNCER, BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Adile Gülşah SARANLI, TED ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Arzu ÖZYÜREK, KARABÜK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Atila ÇAĞLAR, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ayla ARSEVEN, CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Aysel ÇOBAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Aysel ÇOBAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Aysun GÜROL, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ayşe Dilek ÖĞRETİR ÖZÇELİK, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Cemal AKÜZÜM, DİCLE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Cengiz YILDIRIM, AMASYA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Çiğdem KILIÇ, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Derya ASI, EGE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Dilek ACER, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Durmuş ASLAN, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ebru ERSAY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ebru Hasibe TANJU ASLIŞEN, HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ender DURUALP, ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Engin BAYSEN, YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Esra DERELİ İMAN, ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. F.Nilgün CEVHER KALBURAN, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Fatma ÇALIŞANDEMİR, MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Fatma ÜNAL, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Feyza ERDEN, ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Gökhan DUMAN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Gözde AKOĞLU, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Gülümser GÜLTEKİN AKDUMAN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. H.Elif DAĞLIOĞLU, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Hale DERE ÇİFTÇİ, İSTİNYE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Hatice BEKİR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. İlkay ULUTAŞ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Kevser KOÇ, İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Kezban TEPELİ, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Kibar AKTIN, SİNOP ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Lütfü İLGAR, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. M.Oya RAMAZAN, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Maide ORÇAN KAÇAN, MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Mehmet SAĞLAM, BOZOK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Melike Türkan BAĞLI, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Mesut SAÇKES, BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Mualla Gülnaz KAVUNCU, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Mustafa USLU, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Münevver CAN YAŞAR, AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Nalan KURU TURAŞLI, ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Nesihan DURMUŞOĞLU SALTALI, GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Neslihan GÜNEY KARAMAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Nihat BAYAT, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Oğuz Serdar KESİCİOĞLU, GİRESUN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Özcan DOĞAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Özgül POLAT, MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Özkan ÖZGÜN, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Özlem ŞİMŞEK ÇETİN, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Perihan ÜNÜVAR, MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Refika OLGAN, ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Remziye CEYLAN, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Ruhan KARADAĞ, ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Rukiye GÜNSELİ YILDIRIM, DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Saide ÖZBEY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Saniye BENCİK KANGAL, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Serap ERDOĞAN, ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Serdal SEVEN, FATİH SULTAN MEHMET ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Sibel SÖNMEZ, EGE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Sibel YOLERİ, İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Sinan KOÇYİĞİT, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Sonnur IŞITAN, BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Suat KOL, SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Sühendan ER, TED ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şafak ULUÇINAR SAĞIR, AMASYA ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şakire OCAK KARABAY, EGE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şehnaz CEYLAN, KARABÜK ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şenel ELALDI, CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şengül İLGAR, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Şükran KILIÇ, AKSARAY ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Umut AKÇIL, YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Yunus GÜNİNDİ, AKSARAY ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zeliha YAZICI, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zeliha YAZICI, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zeynep ALAT, EGE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zeynep ÇETİN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zeynep KURTULMUŞ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Doç.Dr. Zülfiye GÜL ERCAN, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Abdulhamit KARADEMİR, MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Asiye PARLAK-RAKAP, VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Aylin SÖZER ÇAPAN, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Ayşe ÖZTÜRK SAMUR, ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Belkıs TEKMEN, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Berat AHİ, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Binhan KOYUNCUOĞLU, SİNOP ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Çağla KIVANÇ ÇAĞANAĞA, LEFKE AVRUPA ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Elif MERCAN UZUN, ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Fatma Elif KILINÇ, YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Füsun YILDIZBAŞ, İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Halil İbrahim KORKMAZ, AMASYA ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Halil UZUN, KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Handan DOĞAN, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Hatice DARGA, ORDU ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Hatice UYSAL BAYRAK, NİĞDE ÖMER HALİS DEMİR ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Hatice VATANSEVER BAYRAKTAR, İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM
ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Hatice YALÇIN, KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Hikmet ZELYURT, İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Mehmet TORAN, İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Melike ULUÇAY, ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Metehan BULDU, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Mine GÖL GÜVEN, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Mine KIR, BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Murat BARTAN, DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Müge YURTSEVER KILIÇGÜN, ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer OKUR AKÇAY, AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Nurten ELKİN, İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Oxana MANOLOVA YALÇIN, GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Özge PINARCIK, DÜZCE ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Pınar AKSOY, GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Sabri GÜNGÖR, KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Sema ÖNGÖREN, NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Sezai KOÇYİĞİT, ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Sibel YAŞAR, KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Şule ERŞAN, SİNOP ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Türker SEZER, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Yasin ÖZTÜRK, TRABZON ÜNİVERSİTESİ
Dr.Öğr.Üyesi Zuhal GİZİR ERGEN, MERSİN ÜNİVERSİTESİ
* Bilim Kurulu isimlere göre alfabetik sıraya göre dizilmiştir.
BİLDİRİ NO: 5
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN ŞİDDETE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Büşra BAĞ, Elif ŞEREMET, Vildan AKGÜN
Kastamonu Üniversitesi
Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin şiddet hakkındaki görüşlerinin incelenmesi,
şiddet karşısında uyguladıkları stratejileri ve bu stratejilerin öğrenme sürecine etkisinin
belirlenmesidir. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Batı Karadeniz’de
orta büyüklükte bir şehirde görev yapan MEB’e bağlı Behiye Barut Anaokulu’ndaki okul öncesi
öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Veri
toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda okul öncesi dönemdeki çocuklarda şiddet sayılabilecek davranışların
fiziksel şiddetten çok psikolojik şiddetin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Şiddet karşısında
uygulanacak stratejiler ise ilk olarak nedeni tanımlama ve belirlendikten sonra ara verme
yönteminin kullanıldığına ulaşılmıştır. Literatürde ise şiddete karşı uygulanan stratejiler daha
fazla yer almaktadır.
BİLDİRİ NO: 6
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÖZGÜVENLERİ VE KONUŞMA
KAYGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Asude ÜNSAL, Derya Nurseven ULU
Uludağ Üniversitesi
Amaç: Kaygı, sebebi tam anlaşılamayan gerginlik duygusu olarak tanımlanabilir ve kişinin
hissettiği kaygı, konuşmayı da etkilemektedir. Bazı zamanlarda iyi yetişmiş, kültürlü ve başarılı
insanlar bile topluluk önünde konuşma yaparken ciddi korkular yaşayabilmektedir. Konuşma
becerisinin diğer becerilerle kuvvetli bir ilişkisi vardır ve onlardan tamamen ayrı bir beceri
olarak düşünülmemelidir. Özgüven kavramı kişinin kendi dünyası üzerinde denetim ve
bağımsızlık kurabilmesi olarak ifade edilebilir. Bu bağımsızlık ruhunun varlığı ya da yokluğu,
kişinin dış dünyayla olan ilişkisinde belirleyici rol oynayan en önemli etkenlerden biridir. Bu
çalışmada okul öncesi öğretmen adaylarının özgüvenleri ve konuşma kaygıları arasındaki ilişki
araştırılmıştır.
Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılarak yapılan
çalışmada seçkisiz olmayan amaçsal örnekleme türlerinden tabakalı amaçsal örnekleme
yöntemi kullanılmıştır. Çalışma Bursa Uludağ Üniversitesi’nde 2018-2019 eğitim öğretim yılı
güz döneminde öğrenimine devam etmekte olan 188 okul öncesi öğretmen adayı ile yapılmıştır.
Kişisel Bilgi Formu, Özgüven Ölçeği ve Konuşma Kaygısı Ölçeği kullanılarak veriler
toplanmış; Kruskal Wallis H testi ve Tukey HSD testi kullanılarak toplanan verilerin analizi
yapılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının yüksek düzeyde özgüvene ve düşük
düzeyde konuşma kaygısına sahip olduğu, kadın öğretmen adaylarının çevre odaklı konuşma
kaygılarının yüksek olduğu, 1. sınıf öğrencilerinin özgüvenlerinin yüksek olduğu ve 2. sınıf
öğrencilerinin konuşma kaygılarının yüksek olduğu, köy-kasabada büyüyen adayların düşük
özgüvene ve yüksek konuşma kaygısına sahip olduğu, Anadolu lisesi/kolej mezunu adayların
konuşma kaygılarının yüksek olduğu bulgularına ulaşılmıştır.
Sonuç: Çalışma sonucunda özgüven ve konuşma kaygısı arasında negatif yönde ve orta
düzeyde bir ilişki tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının özgüvenlerini destekleyici etkinliklere
yer verilmesi ve sık sık konuşma yapacakları ortamlarda bulundurulması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, öğretmen adayları, konuşma kaygısı, özgüven
BİLDİRİ NO: 7
TRT ÇOCUK DERGİSİNİN FARKLILIKLAR VE TOPLUMSAL CİNSİYET
ROLLERİ BOYUTUNDA İNCELENMESİ
Bahar ŞAHİN, Betül KOCA, Eylül PİR, Güzide Damla DÜLGAR, Hilal KILIÇ
Hacettepe Üniversitesi
Bu çalışma, TRT kurumu tarafından yayımlanan TRT Çocuk Dergisi’ndeki seçili materyallerin
farklılıklar ve toplumsal cinsiyet değişkenleri açısından incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu 2010 yılında yayınlanmaya başlayan TRT Çocuk Dergisi’nin
2019’a kadar yayınlanmış olan 100 adet sayısı oluşturmaktadır. Çalışma modeli, nitel araştırma
yöntemlerinden doküman inceleme yöntemidir. Çalışmada veri toplama aracı olarak
araştırmacılar tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyet Kontrol Listesi” ve “Farklılıklar
Kontrol Listesi” kullanılmıştır. TRT Çocuk Dergisi’nin kapak sayfası, hikâye sayfaları,
karikatür ve meslek tanıtımı sayfaları için ayrı ayrı analiz edilmiştir. Dergilerin veri analizi
içerik analizi yöntemiyle yapılmıştır. Araştırma bulgularında toplumsal cinsiyet rollerinde
kadın ve erkek olarak belirgin farkların ve cinsiyete yönelik ayrıştırmaların olacağı yönünde
olup bu ayrıştırmanın farklılıklar boyutunda da olacağı öngörülmektedir. Bu çalışma sonucunda
elde edilen bulgular ışığında TRT Çocuk Dergisi’nin içeriğine yönelik öneriler geliştirilecektir.
Anahtar sözcükler: Çocuk Dergiciliği, TRT Çocuk Dergisi, Toplumsal Cinsiyet Rolleri,
Farklılıklar, Kapsayıcılık, Ayrıştırma
BİLDİRİ NO: 8
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİK KAVRAMINA
İLİŞKİN METAFORİK ALGILARI
Hafize Büşra YENİGÜN, Ayşenur Doğru, Göksu KARAKAYA, Ayşegül AKINCI COŞGUN
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Metaforlar aracılığıyla davranışları oluşturan gerçek düşünceler yansıtılmakta; duygu,
düşünce, inanç, tutum ve değer yargıları ortaya konmaktadır. Yapılan çalışmalar, formal
eğitimin başlangıcı olan okul öncesi eğitimde, çocuklara kazandırılması hedeflenen erken
matematik becerilerinin, sonraki akademik başarının güçlü belirleyicileri olduğunu
göstermektedir. Bununla birlikte öğretmenlerin matematik öğretimine yönelik sahip oldukları
tutum, beceri ve özyeterlilik düzeylerinin, çocukların matematik becerileri üzerinde etkili
olduğu bilinmektedir. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı, Aksaray Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan
öğretmen adaylarının “matematik” kavramına ilişkin metaforik algılarını incelemektir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubunu Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi
Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan farklı sınıf düzeylerinden 125 öğretmen adayı
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “görüşme formu” kullanılmıştır. Görüşme formunda
katılımcılardan “Matematik…….. gibidir. Çünkü………………...” cümlelerini tamamlamaları
istenmiştir. Cümleleri tamamlarken “matematik” kavramının zihinlerinde oluşturduğu “nesne,
obje, varlık, hayvan ya da bir varlığa” benzeterek doldurmaları istenmiştir. Görüşme formuna
verilen cevaplar araştırmanın temel veri kaynağı olarak değerlendirilecektir. Verilerin
analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre ulaşılan 125 öğretmen adayından toplam 97
geçerli metafor elde üretilmiştir.
Sonuç: Öğretmen adaylarının geliştirdikleri metaforlar incelendiğinde toplam 97 farklı metafor
ortaya çıkmıştır. Öğretmen adayları tarafından oluşturulan metaforlar ortak özelliklerine göre
kategoriler altında toplanmıştır. En fazla metaforun yer aldığı kategoriler “problem çözmeye
yönelik kavramlar”, “oyun/oyuncak”, “yiyecek”, “beklenmedik durum” ve “hayvan” olarak
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, metaforik algı.
BİLDİRİ NO: 10
NEREDE HATA YAPIYORUZ? OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ
ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI DERSİNE İLİŞKİN SORUNLARI VE ÖNERİLERİ
Melike KIZILKAYA, Gamze ÖZSARAY, Seçil SERFİCELİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi öğretmenliği son sınıf öğrencileri, güz ve bahar yarıyıllarında Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarındaki anasınıflarında ya da bağımsız anaokullarında
“Öğretmenlik Uygulaması” isimli zorunlu ders kapsamında; seçilmiş okullarda uygulama
yapmak üzere haftada yarım gün-6 saat süreyle devam ederken aynı zamanda uygulama öğretim
elemanıyla da haftada 2 saat değerlendirme toplantısı yapmaktadırlar. Bu süreçte öğretmen
adaylarının fakülteye, okuluna, çocuklara ve kendilerine karşı ciddi sorumlulukları vardır ve
bunlar ilgili yönergede belirtilmiştir. Sorumlulukları dahilinde bir yarıyıl içerisinde en az 5 defa
yarım gün bir sınıfta etkinlikler uygulayan öğretmen adaylarının çeşitli başlıklar altında ele
alınabilecek sorunları mevcuttur. Bu çalışma, okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik
uygulaması dersi hakkında görüşleri ile bu ders kapsamında yürüttükleri staj sürecinde
yaşadıkları sorunların tespit edilmesini ve öğretmen adaylarının bu sorunlara çözüm önerilerini
ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Çalışmada karma araştırma yöntemi desenlerinden açıklayıcı karma desen
kullanılmıştır. Çalışmaya amaçlı örnekleme yöntemlerinden tipik durum örnekleme yöntemiyle
seçilen Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Okul Öncesi Öğretmenlik
uygulaması dersini alan toplam 151 (82 normal öğretim, 69 ikincil öğretim) öğrenci katılmıştır.
Araştırmada veri toplamak adına; araştırmacılar tarafından geliştirilen ve 46 maddeden oluşan
“Öğretmenlik Uygulaması Dersi Değerlendirme Anketi” ile öğretmen adaylarının mevcut
sorunlarına kendi çözüm önerilerini açık uçlu şekilde yazabilecekleri boş bir sayfa verilmiştir.
İlgili ankette, öğretmen adaylarının etkinlik uygulama sürecine, uygulama öğretmenine,
uygulama öğretim elemanına, okul yönetimine, mesleki gelişimlerine ve performanslarının
değerlendirilmesi sürecine ilişkin olası sorunları ifade eden 5’li Likert tipi maddeler
bulunmaktadır. Nicel verilerin analizinde aritmetik ortalama, yüzde, frekans ve standart sapma
şeklinde betimsel istatistikler, nitel verilerin analizinde ise betimsel içerik analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Anketteki maddelere verilen cevapların analizi sonucunda genel olarak
katılımcıların öğretmenlik uygulaması dersine ilişkin olumlu tutum sergiledikleri ve süreç
esnasında arkadaşlarıyla ve rehber öğretmenle nadiren bazı sorunlar yaşadıkları tespit
edilmiştir.
Sonuç: Katılımcılar tarafından belirtilen sorunlar ve kendilerinin önerilerini kapsayan bulgular
ile çıkarılan sonuçlar 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı
olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, öğretmenlik uygulaması, öğretmen adayı, hizmet öncesi
eğitim
BİLDİRİ NO: 13
ANNE BABA İLGİSİNİN DÖRT ALTI YAŞ ÇOCUKLARININ TEKNOLOJİ
KULLANIMINA ETKİSİ
Kazım BİBER, Ayşe Nur KAYIŞ, Mehriye KOPUK, Şeyma DAĞDEVİREN
Balıkesir Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı, 4-6 yaş arasındaki çocukların teknoloji kullanımını
belirleyerek,anne babaların çocuklarına olan ilgisiyle karşılaştırmaktır.
Yöntem: Bu araştırma, tarama modellerinden ilişkisel tarama modeli ile yapılmış betimsel bir
çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Balıkesir ili Karesi
ve Altıeylül ilçelerinde bağımsız anaokulu ve ilkokul bünyesindeki anasınıfına devam eden 4-
6 yaş toplam 120 çocuk ve anne-babası oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “4-6 yaş
Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Teknoloji Kullanım Anketi” kullanılmıştır. Çalışmada ilgili
anketin sadece 3 sorusu Anne Baba İlgi Ölçeği ve alt boyutlarıyla ilişkilendirilmiştir. İkinci veri
toplama aracı olarak Sucuoğlu vd. (2015) tarafından geliştirilmiş “Çocuğa Yönelik Anne- Baba
İlgisi Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen verilere sırasıyla betimsel analizler yapılmış, ölçek
güvenilirliği hesaplanmış, verilerin dağılımı incelenmiş ve dağılıma bağlı olarak fark testleri
uygulanmıştır. Analizler SPSS 17 programı kullanılarak, anlamlılık düzeyi .05 olarak
alınmıştır. Veriler betimsel olarak analiz edilirken frekans, ortalama, mod, medyan, çarpıklık,
basıklık ve standart sapma değerlerine bakılmıştır. Çocukların teknolojik aletler ile geçirdiği
süre değişkenin etkisini test etmek için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yapılmış, hangi
gruplar arasında farkın olduğunu belirlemek için ise post-hoc testleri yapılmıştır. Çocukların
yemek yerken teknoloji kullanımı ve teknolojik alet verilmediğinde verdiği tepkilere ilişkin
değişkenlerin etkisini test etmek için bağımsız örneklemler için t-testi uygulanmıştır.
Bulgular: Çocuğa Yönelik Anne- Baba İlgisi Ölçeğinde, anne ve baba formunun tamamı ve alt
boyutlarında doğrusal yönde korelasyona rastlanırken, baba formunun alt boyutundan olan
“Kontrole Yönelik İlgi” düzeyinde anket sorularıyla doğrusal yönde ilişkiye rastlanmıştır.
“Çocuğunuz günde kaç saat teknolojik aletlerle vakit geçiriyor?” Sorusu ile anne baba ilgisinde
farklılık bulunamazken, “Çocuğunuz yemek yerken teknolojik alet kullanıyor mu? Sorusu ve
“Çocuğunuz teknoloji kullanımına izin verilmediğinde nasıl tepki veriyor?” sorusunda anne
baba ilgi düzeyleri arasında farklılığa rastlanmıştır.
Sonuç: Anne ve babaların çocuğun kontrolüne yönelik ilgisi yüksek bulunurken, davranışa
yönelik ilgisi düşük, okula yönelik ilgileri ise daha düşük bulunmuştur. Kontrole yönelik ilginin
yüksek olmasına karşılık çocukların teknoloji kullanımının da yüksek olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: teknoloji, anne baba ilgisi, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO: 15
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI İLE ÇOCUK GELİŞİMİ ÖNLİSANS
PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN STRES BELİRTİ DÜZEYLERİNİN
İNCELENMESİ: AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
Esra DEMİRCİ, Gizem NAS, İrem IŞIK
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri normal ders yüklerinin yanı
sıra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara
hazırlanmakta ve aynı zamanda haftada yarım gün anaokullarına uygulamaya gitmektedirler.
Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencileri de benzer yoğunluk altında lisans
programına geçiş için sınavlara hazırlık sürecinde şikayetlerini dile getirmektedir. Her iki
program öğrencileri de stres altında olduklarını sözlü olarak ifade etmektedirler. Bu doğrultuda,
bu çalışma Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf
öğrencileri ile Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencilerinin stres belirti
düzeylerinin incelenmesini amaçlamaktadır.
Yöntem: Çalışma, betimsel ilişkisel tarama modelindedir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden
maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi baz alınarak, araştırmaya 53 kadın, 4 erkek olmak
üzere toplam 57 çocuk gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencisi ile 97 kadın, 10 erkek
olmak üzere toplam 107 okul öncesi eğitimi lisans programı son sınıf öğrencisi katılmıştır.
Toplam 164 katılımcıdan veri toplamak için DasGupta (1992) tarafından geliştirilen ve
Türkçe’ye uyarlaması Hovardaoğlu (1997) tarafından yapılan “Stres Belirtileri Ölçeği” ile
katılımcıların demografik bilgilerini edinmek amacıyla “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır.
Stres Belirtileri Ölçeği stres belirtilerinin değerlendirildiği 4’lü Likert tipi bir ölçek olup toplam
38 maddeden oluşmaktadır. Ölçekten elde edilebilecek en düşük puan 38, en yüksek puan da
152’dir. Puanların artması belirtilerin sıklığında artış anlamına gelmektedir. Verilerin
analizinde frekans, yüzde, ortalama ve gruplar arası karşılaştırmalarda bağımsız örneklem t-
testi kullanılmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre, Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf
öğrencilerinin stres belirtileri ölçeği ortalama puanı (x̄= 70,70) Okul Öncesi Eğitimi lisans
programı son sınıf öğrencilerinin ortalama puanından (x̄=67,19) daha yüksek çıkmıştır (p>.05).
Kadın katılımcıların ortalama puanı (x̄=69,21) iken erkek katılımcılar (x̄=59,85) daha az stres
belirtileri ifade etmişlerdir (p<.05).
Sonuç: Katılımcılar orta düzeyde stres belirtileri göstermektedir. Elde edilen diğer bulgular,
çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde
ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi, öğretmen adayları, stres belirtileri
BİLDİRİ NO: 19
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI İLE ÇOCUK GELİŞİMİ ÖNLİSANS
PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN STRESLE BAŞA ÇIKMA
YÖNTEMLERİNİN İNCELENMESİ
İrem ERTÜRK, Hatice GÖKDEMİR, Ayşe Nur HASIRCIOĞLU,
Betül BOZER
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri normal ders yüklerinin yanı
sıra öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara hazırlanmakta ve aynı zamanda anaokullarına
uygulamaya gitmektedirler. Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencileri de benzer
yoğunluk altında lisans programına geçiş için sınavlara hazırlık sürecinde stres altında
olduklarını ve stresle başa çıkmakta zorlandıklarını dile getirmektedirler. Bu doğrultuda, bu
çalışma Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri
ile Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencilerinin stresle başa çıkma yöntemlerinin
incelenmesini amaçlamaktadır.
Yöntem: Çalışma betimsel tarama modelindedir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden
maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi baz alınarak, araştırmaya 32 kadın, 1 erkek olmak
üzere toplam 33 çocuk gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencisi ile 90 kadın, 12 erkek
olmak üzere toplam 102 okul öncesi eğitimi lisans programı son sınıf öğrencisi katılmıştır.
Toplam 135 katılımcıdan veri toplamak için katılımcıların cinsiyet, program, not ortalamaları
ve psikiyatrik tedavi hizmeti ya da psikolojik destek alma durumları hakkında bilgi edinmek
amacıyla “Genel Bilgi Formu” ile öğrencilerin stresle başa çıkma yöntemlerini değerlendirmek
amacıyla Folkman ve Lazarus (1985) tarafından geliştirilen, ülkemizde geçerlilik ve
güvenirlilik çalışması Şahin ve Durak (1995) tarafından yapılan 30 maddelik, 4'lü Likert tipi
“Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği” kullanılmıştır. Alınabilecek toplam puan en az 30, en
fazla 120’dir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma gibi
betimsel istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Katılımcıların özelliklerine göre puan
karşılaştırmalarında bağımsız örneklem t-testi uygulanmıştır.
Bulgular: Katılımcıların ölçekten aldıkları ortalama puan (x̄=83,53) alanyazına göre yeterlidir.
Kadın katılımcılar (x̄=83,58) ölçekten erkeklere göre (x̄= 83) daha fazla ortalama puana sahiptir
ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>.05).
Sonuç: Bu duruma göre okul öncesi eğitimi son sınıf öğrencileri ile çocuk gelişimi son sınıf
öğrencileri ortalamalar temel alındığında yaşadıkları stresle başa çıkabilme yeterliliğine
sahiptir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi
Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi, öğretmen adayları, stresle başa çıkma
BİLDİRİ NO: 20
ÇOCUĞU ANAOKULUNA DEVAM EDEN ÇALIŞAN ANNELERİN TÜKENMİŞLİK
DÜZEYLERİ
Beyza DÜNDAR, Ayşedudu TEK, Hatice ŞAHİN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Çoğu toplumda çocukların bakımı ve eğitimi konusunda kadına duyulan ihtiyaç ve
anneliğe toplumda atfedilen değerler kadınların çalışma yaşamına katılım kararı ve kariyerinde
oldukça büyük öneme sahiptir. Alan yazında, özellikle alt gelir düzeyinden olan çalışan
annelerin sosyal destek ağlarının diğer annelere oranla daha zayıf olduğu ve daha az sosyal
destek aldıkları görülmektedir. Çalışan anneler, çocuğun bakımına yönelik sorumlulukların
büyük bir çoğunluğunu üstlenmeleri nedeniyle yaşadıkları aşırı stres durumuyla ilgili olarak
kronik yorgunluk gibi belirtiler, çeşitli psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar
gösterebilmektedirler. Çalışan annede görülebilecek tükenmişlik belirtileri annenin kendisi
dışında tüm aile fertlerini ve özellikle çocuk ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Çalışan annenin tükenmişlik düzeyinin belirlenmesi ve kendisine sosyal destek, uzman yardımı
ya da tıbbi desteğin sağlanması gereklidir. Bu noktadan hareketle; bu çalışma çocuğu bir okul
öncesi kurumuna devam eden çalışan annelerin tükenmişlik düzeylerini tespit etmek amacıyla
yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini,
Afyonkarahisar merkez ilçe sınırları dahilinde, 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılında Milli
Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuğu bulunan çalışan
anneler oluşturmaktadır. Örnekleme dahil edilen 3 okul öncesi kurumundan 80 çalışan anne
amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Araştırmada veri
toplamak amacıyla Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen ve Ergin (1992) tarafından
Türkçe’ye uyarlanan, 22 maddeden oluşan “Maslach Tükenmişlik Ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin analizinde aritmetik ortalama, yüzde, frekans ve standart sapma şeklinde betimsel
istatistikler kullanılmıştır.
Bulgular: Katılımcıların Genel Tükenmişlik puanları 3 ile 42 arasında olup, ortalama puan
18,41'dir. Duygusal Tükenmişlik alt ölçeğinden alınan puanlar 0 ile 25 arasında olup, ortalaması
11,65 iken Kişisel Başarı alt ölçeğinden alınan puanlar 14 ile 32 arasında olup, ortalama puan
25,23 olarak bulunmuştur.
Sonuç: Çocuğu okul öncesi kurumuna devam eden çalışan annelerin ortalama tükenmişlik
düzeyinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve
öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak
sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, çocuk gelişimi, çalışan anneler, tükenmişlik düzeyi
BİLDİRİ NO: 21
ÇEVRE EĞİTİMİ TEMELLİ EĞİTİM PROGRAMININ ERKEN ÇOCUKLUK
DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARA ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Songül DAĞAYNASI, Asiye PARLAK RAKAP, Atilla DURMUŞ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Doğadaki ekolojik bozulmaların kendini ciddi şekilde hissettirmesiyle çevre bilimi önem
kazanmıştır. Çocukların erken çocukluk döneminde edindikleri tutumların ilerideki
yaşamlarını etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, insan merkezli olmayan, bütün
canlılarının çevrenin bir parçası olduğu algısının ancak erken çocukluk yıllarında uygulanan ve
devam eden bir eğitim programı ile sağlanabileceği bilinmektedir. Bu amaçla ekolojik ilke ve
kurallar perspektifiyle hazırlanan 10 haftalık bir erken çocukluk çevre eğitimi programının,
çocukların tutumlarına etkileri incelenmiştir.
Çalışma Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi BAP Birimi tarafından SLO-2018-7457 kodlu Lisans
Katılımlı BAP Projesi olarak desteklenmiştir. Örneklem, seçkisiz olmayan uygulama
yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
bağlı bağımsız bir anaokuluna devam eden 60-72 ay arası 23 çocukla yürütülmüştür. Van İl
Milli Eğitim Müdürlüğü’nden, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Etik Kurulu’ndan ve uygulama
yapılan okulun idaresinden gerekli izinler alındıktan sonra ailelerle görüşülmüş, çocuğuyla
çalışılmasını kabul eden ailelerden yazılı izin alınmıştır.
Veri toplama aracı olarak, Musser ve Diamond (1999) tarafından geliştirilen Erken Çocukluk
Dönemindeki Çocuklara Yönelik Çevre Tutum Ölçeğinin (CATES-PV) Kahriman- Öztürk
(2010) tarafından yapılan Türkçeye uyarlanması ve Mihrap Ekmişoğlu (2014) tarafından
geliştirilen Farklılıklara Saygı Ölçeği kullanılmıştır.
Ölçekler, ekolojik ilke ve kurallar temalı 10 haftalık eğitim programından önce ve program
uygulandıktan sonra olacak şekilde ön test-son test olarak uygulanmış, böylece programın
etkililiği test edilmiştir. Bunlara ek olarak öğretmenin ve araştırmacıların gözlemleri ile birlikte
çocukların süreçte oluşturduğu ürünlerin değerlendirmeleri de veri analizinde dikkate
alınmıştır.
Elde edilen ilk verilere dayanarak çocukların çevreye yönelik tutumlarının, farklılıklara saygıyı
da etkilediği ve formal eğitim sürecinde ekolojik farkındalık oluşturmanın çevreye bakış açısını
etkilediği söylenebilir. Verilerin analizi devam etmektedir. Bulgular ilgili literatür ışığında
tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çevre eğitimi, erken çocukluk dönemi, ekoloji, farklılıklara saygı
BİLDİRİ NO:22
EVRENSEL DEĞERLER AÇISINDAN
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK
BİR ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM KARDEŞİM
Tuğba GÜLMÜŞ, Dilek ÖZEL
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Değerler, bir sosyal ortamda hayatta kalmak için zihnin ve kalbin uyumu olarak
tanımlanabilir. Ahlaki, kültürel, manevi, sosyal ve bireysel alanlara uygun duyarlılığı
geliştirmeyi ve içselleştirmeyi içerir. Sosyal ve insani değerler insan hayatının en önemli
yönleridir. Okul öncesi eğitimde tüm gelişim alanlarında çocukların desteklenmesi
amaçlanmaktadır ve bu eğitime sosyal değerlerin kazandırılması da dahil edilmelidir. Küçük
yaşlardan başlayarak çocukların kişilik yapısının oluşumunda etkili bir uyaran olan çizgi filmler
de bu değerlerin kazanılmasında etkili olabilmektedir. Alanyazın tarandığında erken çocukluk
dönemindeki çocukların zamanlarının büyük bir kısmını çizgi film izleyerek geçirdiği ortaya
konmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası çocukların en çok sevdiği çizgi filmlerden biri olan
“Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinde Mine, Müge ve Mete, babaları Galip, anneleri
Lale Hanım ve kedileri Mıncır ile birlikte mutlu bir aile anlatılmaktadır. Bu çalışma, erken
çocukluk dönemine yönelik “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisine evrensel değerler
açısından yer verilme durumunu incelemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Bu çalışma yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. İlgili amaç
doğrultusunda “Canım Kardeşim” çizgi filminin kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile
seçilen toplam 50 bölümü araştırmacılar tarafından değerlere odaklanılarak izlenmiş ve verdiği
mesajlardan elde edilen veriler içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama
amacıyla, Akyol (2012) tarafından geliştirilen "Değerler Kontrol Listesi" kullanılmıştır.
Kontrol listesindeki kişisel değerler; mutluluk, özgüven, empati, nezaket, hoşgörü, sorumluluk,
özgürlük, dürüstlük, yaratıcılık, özen, alçakgönüllülük, öğrenme arzusu, cesaret, öz eleştiri ve
samimiyettir. Kişilerarası değerler; sevgi, saygı, dostluk ve iş birliğiyken; sosyal değerler ise
doğanın korunması, kurallara uyma, vatanseverlik ve barış olarak ele alınmıştır. Verilerin
analizinde betimsel istatistik yöntemlerinden frekans ve yüzde kullanılmıştır.
Bulgular: En çok yer verilen değer mutluluk (%82) olarak bulunurken, en az yer verilen
değerler vatanseverlik (%0,5) ve barış (%1) olarak bulunmuştur.
Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin davranışlarında ve yaşadıkları deneyimlerde
değerlere yer verildiği belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinin değerler
eğitimine katkı sağladığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Değerler, Canım Kardeşim, çizgi film, erken çocukluk
BİLDİRİ NO: 23
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ AÇISINDAN ERKEN ÇOCUKLUK
DÖNEMİNE YÖNELİK BİR ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM
KARDEŞİM
Seda BARLAS, Hatice DEMİRKAPU, Fatime Zehra YILDIRIM, Alihan AYDOĞUŞ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Toplumsal cinsiyet kavramı, biyolojik cinsiyetten farklı olarak bireyin içinde yaşadığı
toplumun ve kendi psikolojisinin etkisiyle oluşur. Çocuklar yetiştikleri toplumun kültürüyle
paralel olarak kadın ve erkek toplumsal cinsiyet rollerini özümserler. Toplumsal cinsiyet, içinde
yaşanılan toplumun kültürel özelliklerine göre birtakım kalıp yargılar taşıyabilir. Çocuklar,
kalıp yargıları aile ve çevreleriyle olan ilişkilerinden öğrenirler ve öğrendikleri cinsiyet
rollerine uygun davranırlar. Kitle iletişim araçları ve bu yolla aktarılan mesajlar bireylerin
davranışlarını, tercihlerini ve olaylara bakış açısını şekillendirmektedir. Bu durum erken
çocukluk döneminde daha gözlemlenebilir bir hal almaktadır. Erken çocukluk dönemi cinsel
gelişimin büyük ölçüde de şekillendiği dönemdir. Yapılan araştırmalar bu dönem çocuğunun
zamanının çoğunu televizyon izleyerek geçirdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla televizyon
çocuğun modelleme sürecinde en önemli etkenler arasına girmiş, özellikle çizgi filmler çocuğun
davranış değişikliklerinde önemli bir paya sahip olmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası
çocukların en çok sevdiği çizgi filmlerden biri olan “Canım Kardeşim” isimli çizgi film
serisinde Mine, Müge ve Mete isimli kardeşler ile babaları Galip ve anneleri Lale Hanım ve
kedileri Mıncır ile birlikte mutlu bir aile betimlenmektedir. Bu çalışma, erken çocukluk
dönemindeki çocukları cinsiyet rol modelleri açısından etkilediği düşünülen “Canım Kardeşim”
isimli çizgi film serisini toplumsal cinsiyet kalıp yargıları açısından incelemeyi
amaçlamaktadır.
Yöntem: yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Bu amaç doğrultusunda
“Canım Kardeşim” çizgi filminin toplam 25 bölümü araştırmacılar tarafından toplumsal
cinsiyet kalıp yargılarına odaklanılarak izlenmiş ve verdiği mesajlardan elde edilen veriler
içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir.
Bulgular: Karakterlerin cinsiyete, mesleklerine, kıyafet seçimlerine, kıyafet renklerine, kişilik
özelliklerine ve eylemlerine göre dağılımlar frekans ve yüzde grafikleriyle derlenmiş ve
yorumlanmıştır.
Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin, toplumsal cinsiyete ilişkin kalıp yargılara uygun
davranış ve görünümlere sahip oldukları belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film
serisinin toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının üretilmesine katkı sağladığı ortaya çıkmıştır. Elde
edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği
Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: çizgi film, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri, erken çocukluk
BİLDİRİ NO: 24
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN
ALGILANAN SOSYAL DESTEK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
Beyza EMİR, Cansu AKYOL
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Eğitim fakültelerine devam eden Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf
öğrencileri normal ders yüklerinin yanı sıra öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara
hazırlanmakta ve aynı zamanda haftada yarım gün anaokullarına uygulamaya gitmektedirler.
Sınavlara hazırlanma sürecinde hafta sonlarını ve hafta içi akşamlarını dershanelerde geçiren
öğretmen adayları başarısızlık hususunda çevreden baskı hissettiklerini ve bu durumun
kendilerinde strese yol açtığını belirtmişlerdir. Aşırı yoğun ve stresli geçen fakültenin son
yılında öğretmen adaylarının yakın çevrelerinden sosyal desteğe ihtiyaçları açığa çıkmaktadır.
Bu doğrultuda, bu çalışma 2018-2019 öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul
Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencilerinin algılanan sosyal destek düzeylerinin
incelenmesini amaçlamaktadır.
Yöntem: Betimsel ilişkisel tarama modelindeki bu çalışmaya amaçlı örnekleme
yöntemlerinden tipik durum örnekleme yöntemiyle, araştırmaya 108 kadın, 12 erkek olmak
üzere toplam 120 öğretmen adayı dahil edilmiştir. Veri toplamak için Zimmet ve arkadaşları
(1988) tarafından geliştirilen, Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Eker ve Arkar
(1995) tarafından yapılan “Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (MPSS)” Ölçek,
algılanan sosyal desteğin yeterliliğini öznel olarak değerlendirmekte ve toplam 12 maddeden
oluşmaktadır. Ölçeğin tamamından alınabilecek en düşük puan 12, en yüksek puan 84’tür. Elde
edilen puanın yüksek olması algılanan sosyal desteğin yüksek olduğunu göstermektedir.
Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma ile cinsiyet açısından
puan ortalamaları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını tespit edebilmek için bağımsız
örneklem t-testi kullanılmıştır.
Bulgular: Analizler sonucunda, öğretmen adayları tarafından algılanan sosyal desteğin genel
olarak iyi düzeyde (x̄= 71,01) olduğu saptanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, kadın
katılımcıların ortalama puanı (x̄=71,31) iken erkek katılımcılar daha az sosyal destek
algıladıklarını ifade etmişlerdir (x̄=69,17) ancak bu fark istatiksel olarak anlamlı değildir
(p>.05).
Sonuç: Öğretmen adayları tarafından algılanan sosyal destek iyi düzeydedir. Elde edilen diğer
bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci
Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal destek, stres, öğretmen adayı, okul öncesi eğitimi
BİLDİRİ NO: 27
48-60 AYLIK ÇOCUKLARIN KİTAP KAVRAMINA İLİŞKİN ALGILARIN
RESİM YOLUYLA İNCELENMESİ
Arife PEKER, Meryem LOĞOĞLU
Kastamonu Üniversitesi
Yapılan bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim alan 48-60 aylık çocukların, kitap algılarını
çizdikleri resimler aracılığıyla ortaya koymak ve kitap hakkındaki duygularını resim çizme
yöntemiyle tanımlamak buna ek olarak resimler üzerinden verilen iletileri belirlemektir. Bu
amaç doğrultusunda “Çocuklar kitapları nasıl resmetmişlerdir?” “Resimler üzerinden verilen
iletiler nelerdir?” sorularına cevap aranmaktadır.
Bu araştırma doğrultusunda nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik model kullanılmıştır.
Fenomenolojik araştırmalar veri analizi, yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmaya yöneliktir.
Sonuçlar betimsel bir anlatım ile sunulur ve sık sık doğrudan alıntılara yer verilir. Bunun
yanında ortaya çıkan temalar ve örüntüler çerçevesinde elde edilen bulgular açıklanır ve
yorumlanır. Elde edilen verilerin analizi nitel analiz yöntemi, içerik analizi tekniğiyle
yapılmıştır. Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama
yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir
biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlanır. İçerik
analizi ise temelde yapılan işlem birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar
çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunu anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek
yorumlamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu Kastamonu ilinde yer alan MEB’e bağlı iki
anaokulundan çalışmaya katılmaya gönüllü olan toplam 35 çocuk oluşturmaktadır.
Araştırma sonuçlarına göre, çocukların çoğunluğu kitaplar hakkında olumlu metaforlara örnek
vermektedirler ve kitabı en çok gökkuşağı, ev ve arkadaş olarak algılamaktadırlar. Buna bağlı
olarak ’Kitap’ figürünü, kendilerinde var olan olumlu iletiler ile resmetmeye çalışmışlardır.
Aynı zamanda çocukların kitapları gözlemledikleri mekânsal konum olarak en çok “ev, bahçe
ve okul” alanında kullandıkları tespit edilmiştir.
Çocuk gözünde kitapların yansıtılmalarının alan uzmanları açısından kontrol edilmesi de erken
yaşlarda geliştirilebilecek olumsuz tutumları engelleyeceğine inanılmaktadır. Ayrıca bu
araştırmanın belirli bir bölümünde de yer alan kitaba karşı belirtilen olumsuz ifadelerin nedeni
daha derinlemesine incelenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Kitap Algısı, Okul öncesi, Çizim, Fenomenolojik
BİLDİRİ NO: 29
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARIN AİLE İLİŞKİLERİNİN ÖYKÜLER
YOLUYLA İNCELENMESİ
Sevim BUZLUGÖL, Şeyma Nur OKAN, Hamide BÜYÜKPANCAR
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma Niğde’deki farklı anaokullarına devam etmekte olan 4-6 yaş çocukların
aileleri ile ilişkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Yöntem: Betimsel nitelik taşıyan bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan
durum çalışması kullanılmıştır. Kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle seçilen çalışma
grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Niğde ilinde MEB’e bağlı bağımsız anaokullarına
devam eden 101 çocuk (54’ü kız, 47’si erkek) oluşturmaktadır. Bu çocukların 18’i 4 yaşında,
49’u 5 yaşında, 34’ü 6 yaşındadır. 21’i tek çocukken 75’i bir iki kardeşe, 5’i üçten fazla kardeşe
sahiptir. Çalışma grubunu oluşturan çocukların ebeveynlerinin öğrenim durumuna bakıldığında
20’si ilkokul, 10’u ortaokul, 43’ü lise ve 126’sı üniversite mezunudur. Çalışmaya katılan
çocuklar için ailelerinden izin alınmış, çocuklara da gönüllü olup olmadıkları sorulmuştur.
Çocukların aileye ilişkin sahip oldukları algıları ortaya çıkarmak için veri toplama aracı olarak
Evirgen (2010) tarafından geliştirilen “Öykülerle Yansıtılmış Aile İlişkileri Testi”
kullanılmıştır. Bu testin güvenirliği 0,78–0,96 arasında bulunmuştur. 11 sorudan oluşan bu test
aile içi ilişkiler hakkında çatışmalı olay ve durumları kapsayan yarım bırakılmış öykülerden
oluşmaktadır. Çalışmada aile üyelerinden oluşan parmak kuklalar kullanılarak çocuklardan
yarım bırakılan öyküleri tamamlamaları istenmiştir. Uygulamalar, anaokullarının araştırmacılar
için sağladığı sessiz bir ortamda çocuklarla birebir görüşmeler yoluyla yapılmış; çocukların
cevapları kayıt altına alınmıştır. Çocukların yanıtları aile içerisinde problem çözme, iletişim,
duygusal tepki gösterme, davranış kontrolü, gereken ilgiyi gösterme, ebeveyn rolünün açıklığı,
yakınlık ve güven boyutlarında 0-1-2-3 olarak puanlanmıştır. Anaokullarına devam eden
çocukların aileye ilişkin algıları içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.
Bulgular: 4-6 yaşındaki çocukların aile ilişkilerini belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada
yapılan öykü testinin analizi sonunda katılımcıların aile ilişkilerinin olumlu ya da olumsuz
olduğunu değerlendirildiğinde kızların ortalaması 26, erkeklerin ortalaması 23 ve bütün
çocukların ortalaması 25 olduğu tespit edilmiştir. Bu ortalamalara göre 32 kız çocuğu ve 24
erkek çocuğa sahip ailelerin ilişkileri olumlu bulunmuştur.
Sonuç: Araştırmanın sonucuna göre tüm çocuklar bir arada değerlendirildiğinde 59 ailenin aile
içi ilişkileri olumlu, 42 ailenin ise olumsuz bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: aile ilişkileri, iletişim, öykü testi, empati, aile rolleri
BİLDİRİ NO: 30
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇEVRESEL TUTUMLARININ
İNCELENMESİ
Edanur DOĞAN, Elanur DEMİREL
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma ile okul öncesi öğretmenlerinin çevresel tutumlarının ne düzeyde
olduğunun incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu araştırma da model olarak genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
evreni; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Erzurum merkezinde bulunan Yakutiye,
Palandöken, Aziziye ilçelerinde resmi ve özel okullarda görev yapan okul öncesi öğretmenlerini
kapsamaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, basit seçkisiz atama yolu ile evren içinden seçilen
113 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Fernandez-Manzanal,
Rodriguez-Barreiro ve Carrasquer (2007) tarafından geliştirilen; Yurt, Cevher-Kalburan ve
Kandır (2010) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çevresel Tutum Ölçeği” (ÇTÖ) kullanılmıştır.
Ölçek 4 alt faktör ve 20 maddeden oluşmaktadır. Alt faktörler: Çevresel problemler için eğitim
gereksinimi (ÇPİEG), çevre eğitiminde alan gezilerinin önemi (ÇEAGÖ), çevresel kirlilik ve
koruma (ÇKVK) ve çevresel koruma hareketi (ÇKH).
Bulgular: Araştırma da okul öncesi öğretmenlerinin çevresel tutumlarının hangi düzeyde
olduğu incelenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 20.0 programı ile analiz
edilmiştir. İstatistiksel testler yapmadan önce normallik ve homojenlik varsayımları kontrol
edilmiştir. İki gruptan oluşan değişkenler için bağımsız t-testi ve Mann Whitney U testi, ikiden
fazla gruptan oluşan değişkenler için One Way ANOVA testleri yapılmıştır. ÇTÖ okul öncesi
öğretmenlerinden kadınların puan ortalaması (x̄=76,81), erkeklerin puan ortalamasından
(x̄=73,00) yüksektir. Puan farkının istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını ölçmek için
Mann- Whitney U Testi yapılmıştır. Test sonucunda (p=0,39>0,05) olduğu için grup puanları
arasında istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Alt faktör puanlarına göre kadınların
puan ortalamaları erkeklerin puan ortalamalarından yüksektir. t testi sonucunda kadınların ve
erkeklerin alt ölçek puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı sonucuna
varılmıştır (p>0,05). Yaş değişkeninde ikiden fazla grup olduğu için One Way ANOVA testi
yapılmıştır. Test sonucunda ÇKVK alt ölçeği dışındaki ölçekler için yaş gruplarına göre anlamlı
bir fark olmadığı sonucuna varılmıştır. ÇKVK alt ölçeğinde p=0,001<0,05 olduğu için yaş
grupları istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Farklılığın 23-25 (x̄=19,16) ile
37-40 (x̄=22,69) yaş grupları arasında olduğu sonucuna varılmıştır. Mesleki kıdem değişkeni
için ÇKVK alt ölçeği dışındaki ölçekler için mesleki kıdemlerine göre anlamlı bir fark olmadığı
saptanmıştır. ÇKVK alt ölçeğinde p=0,0006<0,05 olduğu için mesleki kıdemleri grupları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Bu farklılığın kaynaklandığı
1-3 yıl (x̄=19,23) ile 12-15 yıl (x̄=22,24) gruplarının ölçek puanları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Öğrenim kademesi için ÇKH alt ölçeği dışındaki ölçekler
için ölçekten alınan puanlara göre öğrenim kademeleri arasında anlamlı fark olduğu
saptanmıştır. Bu farklıkların kaynaklandığı gruplar; ÇTÖ ölçek puanlarına göre ön lisans
(x̄=73,24) - lisans (x̄=77,93), ÇPİEG alt ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=17,56) -lisans
(x̄=18,96), ÇEAGÖ alt ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=20,18)-lisans (x̄=21,67), ÇKVK alt
ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=18,85)-lisans (x̄=20,68) ve ön lisans (x̄=18,85) - yüksek
lisans (x̄=20,19) arasında istatistiksel anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır.
Sonuç: Bu veriler sonucunda öğretmenlerin çevresel tutumlarının cinsiyetlerine göre
istatistiksel olarak farklılaşmadığı saptanmıştır. Öğretmenlerin yaşları ve mesleki kıdemleri
bakımında elde edilen veriler incelendiğinde çevresel kirlilik ve koruma alt faktörü dışındaki
diğer alt faktörlerde farklılaşma bulunamamıştır. Çevresel koruma hareketi dışındaki diğer tüm
alt boyutlarda öğrenim kademeleri arasında anlamlı fark olduğu sonucuna varılmıştır. Lisans
eğitimi alan öğretmenlerin ön lisans eğitimi alan öğretmenlere göre çevresel tutumlarının daha
yüksek olduğu bulunmuştur. Bu durumda lisans mezunu öğretmenlerin aldıkları eğitimin
onların çevresel tutumlarına olumlu katkı sağladı çıkarımına ulaşılabilir.
Anahtar Kelimeler: Çevre, çevresel tutum, çevre eğitimi, okul öncesi öğretmenleri
BİLDİRİ NO: 32
ÇOCUKLARIN AİLE YAŞANTISI VE DUYGU DURUMLARININ RENK VE
DUYGU ÇEMBERİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI
Ece ÖZDEN, Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Çocukların karakterini, duygu ve düşüncelerini etkileyen birçok faktör vardır.
Bunlardan en önemlisi ise aile ve aile yaşantısıdır. Çocuk kendini ifade etme konusunda birçok
yola başvurabilir. Bunlardan biri de kendini özgür hissettiği resimdir. Resimlerin ve resimlerde
kullandıkları renklerin analizi oldukça önemlidir. Yapılan araştırmalar sonucunda uzman
görüşlerine göre, çocuklar 4 yaşına kadar bilinçsizce renk seçse de, 4 yaşından sonra kendini
ifade etme biçimine göre renk seçtikleri belirlenmiştir. Bu araştırmanın amacı çocukların aile
yaşantısı içerisindeki duygu durumlarını (mutlu, üzgün, korku ve heyecanlandıkları)
kullandıkları renklere göre belirlemektedir.
Yöntem: Çalışmanın amacına yönelik olarak, çiz anlat tekniği ile renk ve duygu çemberi
kullanılmıştır. Kullanılan teknik çerçevesinde çocukların duygu çemberinde, korktukları, mutlu
oldukları, üzüntü duydukları ve heyecanlandıkları durumları çizerken kullandıkları renkler ve
aile yaşantısını çizerken kullandıkları renkler karşılaştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini,
Uşak ve İzmir ili MEB’e bağlı ilkokul bünyesinde bulunan anasınıflarına devam eden
çocukların çizdiği elli (50) resim oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini belirlerken kolay
ulaşılabilir örnekleme yöntemine başvurulmuştur.
Bulgular: Araştırma sürecinde çocuklardan ‘Ailenizi anlatan bir resim çizer misin?’ şeklinde
bir yönerge ile aile resmi çizmeleri istenir. Ayrıca 4 bölümden oluşan bir çemberin bulunduğu
A4 kağıtları çocuklara dağıtılır. Duygu ve renk çemberi olarak adlandırılan çemberin her bir
bölmesinde farklı bir duygu durumunu belirten bir renk ile resim yapmaları istenir. Genel olarak
resimlerde çocukların duygu çemberinde belirttikleri renk ile aile resimlerinde tercih ettikleri
renklerin örtüştüğü gözlemlenmiştir. Örneğin A, resminde büyük bir çöp kutusunu evinin
yanında çizmiş ayrıca annesini, babasını ve kendisini çizmiştir. Çöp kutusunu pembe renkte
çizmiş olup, duygu çemberinde de korku duygusuna ait bölmeyi ‘pembe, siyah ve sarı’ renkler
ile belirttiği görülmüştür. Araştırmaya dahil edilen resimler incelenme sürecinde olup, her bir
çocuğun çizdiği resim analiz edilmektedir.
Sonuç: Araştırmanın sonucu analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, çocuk, aile, resim.
BİLDİRİ NO: 34
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
PROGRAMINDAKİ KAZANIM VE GÖSTERGELERE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİN
İNCELENMESİ
Merve KARADOĞAN, Önder ARAPOĞLU, Ece YAKUT, Sema ÇETİN, Enes ÖZTÜRK
Kastamonu Üniversitesi
Amaç: Uygulanmakta olan okul öncesi eğitim programının temel öğelerinin
değerlendirilmesinin gerekli olduğu düşünülmüş ve bu araştırma öğretmen adaylarının eğitim
programındaki kazanım ve göstergelere ilişkin görüşlerini incelemek, kazanım ve göstergelerin
yeterlilik ve eksikliklerini belirlemek için yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma; nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak yapılmıştır. Nitel
araştırma tekniklerinden biri olan fenomenolojik (olgubilimsel) deseni kullanılarak
gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım ve göstergeler sizin için ne ifade
ediyor sorusuna verilen cevaplarda okul öncesi öğretmen adaylarının görüşleri gelişim,
kazanım, kılavuz ve ilkokula hazırlık becerilerinin kazandırılması olarak görülürken diğer
yandan öğretmen adayları kazanım ve göstergeleri ulaşılması gereken bir hedef olarak
gördüğünü yazmıştır.
Hangi gelişim alanı ile ilgili kazanım ve göstergeler sizin için zor gelmektedir? Sorusuna
öğretmen adayları tarafından verilen cevaplarda çoğu bilişsel gelişim alanı olduğunu belirtmiş
nedenine ise çocukların bireysel farklılıklarının olmasından ve bilişsel gelişimin soyut
kavramlardan oluştuğu için okul öncesi çocuklarına verilmesinin zor olduğunu söylemiştir.
Günlük eğitim akışı içerisinde, kazanım ve göstergeleri gerçekleştirmede yaşadığınız zorluklar
nelerdir diye sorulduğunda verilen cevaplarda çoğu öğretmen adayı yaşadığı zorlukları öğrenci
kaynaklı oluşan problemler ile alakalı olduğunu söylemiştir ve bazı öğretmen adayları program
kaynaklı oluşan zorluklardan kaynaklandığını belirtmiştir. Diğer öğretmen adayları ise
tamamen kazandırma isteği doğrultusunda girdiği stres nedeniyle ortaya çıkan sorunlara
değinmiş, üç kişi ise herhangi bir sorun yaşamadığı belirtmiştir.
Sonuç: “Yapılan görüşmeler sonucunda sorularda öğretmen adayları kazanım ve göstergelere
ilişkin görüşleri çeşitlilik göstermiştir. Çocukların gelişimsel özellikleri belirlendikten sonra
kazanım ve göstergelerle farklı eğitim süreçleri oluşturmak ve çocukları destekleyerek gelişim
düzeylerini çıkarılabilecek en üst noktaya taşımak programda ulaşılması beklenen hedeftir.
Öğretmenler belli bir kazanımla yola çıkarken göstergeler onlara yol göstericidir.” Bu
doğrultuda görüşme formunda yer alan birinci soruda alınan yanıtlar bu yargıyı destekler
niteliktedir. Öğretmen adaylarının kazanım ve göstergelerin kendileri için kılavuz,
kolaylaştırıcı gibi özellikler ifade ettiklerini belirtmiştir.
Anahtar kelimeler: Okul öncesi eğitim programı, öğretmen adayları, kazanım ve göstergeler
BİLDİRİ NO: 35
ANAOKULU VE ANASINIFLARINDA BULUNAN ÇOCUK KİTAPLARININ
ŞİDDET VE KORKU ÖGELERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ
Necla ARS, Adem GÖKÇE, Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Hikaye kitapları, çocukların bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimlerini desteklemekte;
ayrıca çocukların yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmektedir. Okul öncesi dönemde
kullanılan çocuk kitaplarının nitelikli olması, çocukların görsel algı, merak, neden-sonuç ilişkisi
kurma ve empati becerilerinin gelişmesini sağlar. Çocuk kitaplarında kullanılan çizimler ve
ifadeler çocuğun ruh sağlığını olumsuz yönde etkilememelidir. Uşak ilinde anasınıfı ve
anaokullarında yer alan çocuk kitaplarının şiddet ve korku ögeleri içerme durumunun
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma var olan durumu olduğu gibi aktarmayı amaçladığı için tarama (survey)
yöntemine örnektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Araştırmada
Dağlıoğlu ve Çakmak (2009) tarafından geliştirilen ’’Okul Öncesi Çocuklara Yönelik
Yayınlanan Hikaye Kitaplarının Şiddet ve Korku Öğeleri değerlendirme formu kullanılmıştır.
Hikâye kitaplarındaki şiddet ve korku öğelerini incelendiği bu çalışmada söz konusu öğeleri
kaydetmek üzere Dağlıoğlu ve Çakmak’ın kullandıkları değerlendirme formundan
yararlanılarak veriler toplanmıştır. Araştırmanın örneklemi Uşak ili merkez, ilçe ve köylerde,
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulu ve anasınıflarında bulunan çocuk kitaplarından
oluşmaktadır. Araştırma kapsamında 150 çocuk kitabının, incelenmesi hedeflenmektedir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen verilerin analizinde “sözcük” ve “çizim” olmak üzere 2
farklı analiz birimi kullanılacaktır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan verilerin kodlanmasında,
eğer belirtilen sözcük veya çizim özelliği kitapta mevcut değilse “0” , 1 tane mevcutsa “1”, 2
tane mevcutsa “2”, 3 tane mevcutsa “3”, 4 ve üzeri mevcutsa “4” değeri verilerek analiz
edilecektir. Ortaya çıkan verilerin şiddet ve korku, metin ve resim kısımları olmak üzere farklı
kategorilere ayrılması hedeflenmektedir; yüzde değerler kullanılarak resim ve metin
kısımlarında şiddet ve korku öğelerinin varlığı ve eğer mevcutsa kullanım sıklığı ortaya
konmaya çalışılmaktadır.
Sonuç: Araştırmanın verilerinin analiz süreci devam etmektedir. Araştırmanın sonucu analiz
süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, çocuk, çocuk kitabı.
BİLDİRİ NO: 36
TÜRKİYE VE ALMANYA’DA BULUNAN ÇOCUK OYUN PARKLARININ
İNCELENMESİ VE TÜRK-ALMAN ÇOCUKLARIN HAYALLERİNDEKİ ÇOCUK
OYUN PARKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Feyza AKBAL, Merve IŞIK, Tevhide ÜNLÜ, Zeynep ECE, Perihan Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı; Almanya (Dortmund/Kuzey Ren-Vestfalya, Mainburg/Bavyera)
ve Türkiye’de (Uşak ili, İlçeler: Banaz, Eşme, Sivaslı) bulunan oyun alanlarının biçimsel
özelliklerini (ekipman-materyal, güvenlik ve aile açısından) gözlem yoluyla incelemektir.
Ayrıca araştırmada, Alman ve Türk çocukların hayallerindeki oyun alanlarının çiz ve anlat
tekniği ile incelenmesi planlanmaktadır.
Yöntem: Oyun alanlarının biçimsel özelliklerinin çocuklara uygunluğunu ve okul öncesi
çocukların hayallerindeki oyun alanlarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırma, betimsel
tarama modeline örnektir. Nitel araştırma yöntemlerinden gözlem yöntemi kullanılmıştır.
Ayrıca okul öncesi çocuklarının hayallerindeki oyun alanlarını belirleyebilmek için çiz ve anlat
tekniği kullanılmıştır. Uygulamada Almanya’da büyük şehir kapsamında seçilen
Dortmund’dan beş, küçük şehir kapsamında seçilen Mainburg’dan altı, Türkiye’de Uşak ili
kapsamında merkezden 11, ilçelerden (Banaz, Eşme, Sivaslı) toplam dokuz çocuk oyun alanı
çalışma grubumuzu oluşturmaktadır.
Bulgular: Almanya’da büyük şehir ve küçük şehir kapsamında incelenen oyun alanlarında özel
güvenliğin ve aydınlatma donatılarının bulunmamaktadır. Ayrıca aileler için bank dışında
herhangi bir ekipman ve alana rastlanmamıştır. Bunun yanında kullanılan materyaller doğal
malzemelerden oluşmakta ve sağlıklıdır. Türkiye’nin Uşak ili kapsamında incelenen merkezde
bulunan parklarda özel güvenlik ve aydınlatma donatıları bulunduğu görülürken, bazı alanlarda
elektrik tesisatı bulunmaktadır. Ayrıca doğal materyal bulunmazken kullanılan malzemeler
sağlıksızdır. Genelinde çeşme ve tuvalet bulunmakla birlikte aileler için alan ve ekipman
mevcuttur. Uşak ilçeleri kapsamında incelenen oyun alanlarının hem güvenlik hem ekipman
hem de aile açısından yetersiz olduğu görülmüştür.
Sonuç: Bulgular ışığında; Almanya’da bulunan oyun alanlarında daha doğal materyallerin ve
sağlıklı malzemelerin kullanıldığı görülürken, Türkiye’de bulunan oyun alanlarındaki
materyallerin genel olarak tek düze ve sağlıksız malzemelerden yapıldığı görülmektedir. Ayrıca
Alman ve Türk çocukların hayallerindeki oyun alanları kapsamında yaptıkları resimler
incelendiğinde, mevcut alanların çocukların hayallerini tam olarak yansıtmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Oyun alanı, çocuk ve resim, çocuk ve oyun
BİLDİRİ NO: 38
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN
ÖĞRENCİLERE KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Gurbet AYDOĞAN, Fatma Nur DEMİR, Ayşegül ASLAN, Firdes DURUALP
Kastamonu Üniversitesi
Amaç: Özel öğrenme güçlüğü; yazılı ya da sözlü akademik becerilerde ortaya çıkabilecek
konuşma, okuma- yazma, dinleme gibi yetersizliklerin bireyin eğitim ve öğretim hayatında
genellikle olumsuz yönde etkilemesidir. Özel öğrenme güçlüğü çeşitleri: Disleksi (okuma
bozukluğu), disgrafi (yazılı anlatım bozukluğu), diskalkuli (matematik bozukluğu) ve afazi (dil
bozukluğu) dir. Bu araştırmanın amacı, özel öğretmen güçlüğü yaşayan öğrencilere karşı
öğretmen adaylarının davranışlarının karşılaştırılmasıdır. Daha önce bu konuda yapılan
çalışmalar, literatürdeki makaleler incelenmiş olup tutum ve davranışlarının karşılaştırıldığına
rastlanılmamıştır.
Araştırmanın Evrenini: Kastamonu Üniversitesi’nde özel eğitim dersi almış 3. ve 4. sınıf
öğretmen adayları oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılamadığı için örneklem olarak 200
kişi çalışmaya dâhil edilmiştir.
Yöntem: Araştırma nicel araştırma olup “Milli Eğitim Bakanlık’ı Özel Öğrenme Güçlüğü
Gözlem Formu” baz alınarak envanter oluşturulup bu envanter veri toplama amacıyla
kullanılmıştır.
Bulgular: Bu envanterden elde edilen bulgular korelasyon testine tabi tutulmuştur. Momentler
çarpıklık korelasyon katsayısı kullanılarak davranışların standart sapmasının genel toplamı
16,85 çıkarken, tutum becerilerinin standart sapmasının genel toplamı 56,29 çıkmıştır.
Sonuç: Bunun sonucunda öğretmenlerin özel öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilere karşı
tutumları ile davranışları arasında anlamlı bir fark olduğu sonucuna varılmıştır. Öğretmen
adaylarının tutum becerileri olumlu iken bu becerileri davranışa dönüştürmede yetersiz
oldukları görülmüştür. Bu tutum ve davranışlardaki farklılığı kapatmak için ve öğretmen
adaylarına bilgilerini davranışa dönüştürebilmeleri için uygulama fırsatı verildiği zaman bu
farkın ortadan kaldırılacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Özel öğrenme güçlüğü, özel eğitim, öğretmen tutumları, öğretmen
davranışları
BİLDİRİ NO:39
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME MERKEZLERİNE İLİŞKİN
GÖRÜŞ VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ
Büşra İRGUN, Büşra ÇELEBİ, Damla Kübra ÇELİK, Ebrar ABUZAR, Merve BAYRAV,
Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkındaki
görüş ve uygulamalarının belirlenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme ve gözlem tekniği
kullanılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkında görüşlerini
belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen, dokuz açık uçlu sorudan oluşan yarı
yapılandırılmış “Öğretmen Görüşme Formu” ve öğrenme merkezlerindeki uygulamalarını
belirlemeye yönelik ise araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenme Merkezleri Gözlem
Formu” kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Bolu il merkezi ve ilçelerindeki, Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı 6 anaokulu ve 3 anasınıfı ve bu sınıflarda görev yapan 31 okul öncesi
öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin sınıflarında çoğunun blok merkezi oluşturdukları
belirtirken, öğrenme merkezi oluşturma nedenlerini ise “ sınıf yöntemini ve düzenini sağlamak”
olduğunu ifade etmişlerdir. Merkezleri düzenlerken “çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını” en çok
dikkate aldıklarını belirtirken, eksiklikleri giderirken ise “ kendilerinin çabası ve aileden
destek” alarak düzenlediklerini ifade etmişlerdir. Gözlemler sonucunda ise, tüm sınıflarda blok
ve dramatik oyun merkezinin bulunmasına karşın müzik merkezinin çoğu sınıfta eksik olduğu
saptanmıştır. Merkezlerin çoğunda “ merkez isminin yazılı olması”, “diğer merkezlerden
ayrılma ” ve “ sesli - sessiz mekânda olma özelliği yönlerinden ” eksiklik olduğu ve genel olarak
materyallerin ve materyal çeşitliliğinin yetersiz olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerine ilişkin görüşleri ile
merkezlerdeki uygulamaların birbiriyle farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenler
teorik olarak merkezlerin işlevini bilseler dahi öğretmenlerin bu bilgileri uygulama noktasında
yetersiz kaldıkları görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğrenme Merkezleri, Okul Öncesi Öğretmeni
BİLDİRİ NO: 40
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE VELİLERİN KAYNAŞTIRMAYA KARŞI TUTUMLARI
Seda ŞAKAR, Fahretdin Hasan ADAGİDELİ
İstanbul Üniversitesi
Amaç: Erken çocukluk deneyimleri yaşamın sonraki dönemleri için büyük öneme sahiptir. Bu
dönemde oluşan değer yargılar bireylerin hayatları boyunca sergileyecekleri davranışları, seçim
ve kararlarını etkileyebilmektir. Bu nedenle, erken çocuklukta çocukların içinde bulundukları
çevreyi özenle biçimlendirmek gerekmektedir. Çocukların farklılıkları anlamlandırması
açısından bu döneme yapılan yatırımlar toplumun inşasında büyük öneme sahiptir. Çocukların
çevresini biçimlendirmek ve toplumu inşa etmekte en büyük sorumluluk ailenindir. Ailenin
ilgileri çocuğun ilgileri, değerleri çocuğun değerleri, önyargıları çocuğun önyargıları
olabilmektir. Çocuğun ailesinden sonra karşılaştığı sosyal çevre ise okul öncesi eğitimdir.
Ailenin çocuğun sosyal çevresindeki farklılıklara tutumunu belirlemek için bu çalışma
yürütülmüştür. Okul öncesi eğitimde çocukların karşılaşabileceği farklılıklardan biri
kaynaştırma eğitimidir. Özel gereksinimli öğrencilerin normal gelişim gösteren akranlarının
bulunduğu sınıflarda eğitim almasına kaynaştırma denmektedir. Bu çalışma, velilerin okul
öncesi dönemde kaynaştırma eğitimi ile ilgili görüşlerini belirlemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Çalışmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu İstanbul ilinde yaşayan
okul öncesi dönemde çocuğu olan 233 veli oluşturmaktadır. Katılımcılara araştırmacılar
tarafından hazırlanmış “Bilgi Formu” ve Özbaba (2000) tarafından geliştirilen “Kaynaştırmaya
Karşı Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmada velilerin hangi özel gereksinim gruplarının
okul öncesi sınıflarda eğitim almalarının olumsuz etki oluşturacağını düşündüklerini belirlemek
için frekans analizi yapılmıştır. Demografik değişkenlerin ve sınıfta hali hazırda kaynaştırma
öğrencisi bulunması değişkenlerinin velilerin kaynaştırmaya yönelik tutumlarını etkileyip
etkilemediği Kruskal Wallis ve Mann Whitney U analizi ile incelenmiştir.
Bulgular: Analizler sonucunda velilerin zihinsel yetersizlik ve görme yetersizliği olan
öğrencilerin normal sınıflarda eğitim almalarının olumsuz etki doğuracağını düşündükleri
ortaya çıkmıştır. Velilerin yaş, eğitim düzeyi ve sosyoekonomik durum değişkenlerinin
tutumları üzerinde bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca bulgular, kaynaştırma öğrencisi
velilerinin, normal gelişim gösteren çocuk velilerine kıyasla anlamlı düzeyde daha olumlu
tutuma sahip olduklarını ortaya koymuştur.
Sonuç: Bu bağlamda araştırmaya katılan çocukların velilerinin kaynaştırma eğitimi hakkında
tutumlarının deneyimlerine göre şekillendiği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, özel eğitim, çocuk ve aile, kaynaştırma
BİLDİRİ NO: 42
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ GÖZÜNDE ÖĞRETMEN
Enes Furkan ÇELEBİ, Perihan Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem çocuklarının aileden sonra en yakın olduğu ve etkileşim içinde
olduğu kişiler öğretmenlerdir. Çocuk, kendisini öğretmeninin yanında rahat hissederse ona
güven ve sevgi duyarsa kendini daha rahat ifade eder ve gelişim alanlarını daha kolay bir şekilde
sürdürür. Bundan dolayı öğretmenler, çocuklara sevgiyle, güvenle, sıcakkanlı, sevecen ve
samimi bir şekilde yaklaşmalıdır. Bu araştırma okul öncesi dönem çocuklarının öğretmenleri
hakkındaki görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Bu araştırma da nicel araştırma yöntemlerden betimsel tarama modeli kullanılmıştır.
Çalışma, Uşak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir anaokuluna devam eden rastgele
örneklem yöntemiyle seçilmiş 31 çocukla yapılmıştır. Araştırmanın verileri çiz – anlat tekniği
kullanılarak toplanmıştır. Çocuklara öğretmenlerini neye benzettikleri sorusu sorulmuş ve
resimlerini çizmeleri istenmiştir. Daha sonra çizdikleri resimleri anlatmaları istenmiştir.
Verilerin analizi tablolar oluşturularak ve resimler incelenerek yapılmıştır.
Bulgular: 31 çocukla yapılan çalışmada 29 çocuk öğretmeninizi neye benzetiyorsunuz
sorusuna cevap vermiş ve resim etkinliğine katılmıştır. 2 çocuk ise sorulan soruya cevap
vermemiş ancak resim çalışmasına katılmıştır. Bulgulara göre çocuklar öğretmenlerini, 10
çocuğun verdiği cevaba göre en çok gezegenlere benzetmişlerdir. En dikkat çeken bulgu 1
çocuğun öğretmenini kızgın lava benzetmesiydi. Bazı çocukların verdiği cevaplar ile çizdikleri
resim arasında tutarlı bir ilişki olmadığı görülmektedir.
Sonuç: Araştırmanın sonucuna göre genel olarak çocukların gözünden öğretmenlerinin ışık
saçan, onlara yardımcı olan ve şefkat gösteren birisi olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, öğretmen, çocuk
BİLDİRİ NO: 43
ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN ÇOCUK HAKLARI
Ebru KAYA, Ebru YÖRÜK, Hatice Nur GÖK
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada 4-6 yaş aralığındaki çocukların haklarının ne kadar farkında olduklarını
tespit etmek amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma Gaziantep, Hatay, Mersin ve Niğde illerinde anaokullarına devam eden 4-6
yaş aralığındaki 242 çocuk ile yürütülmüştür. Nitel bir çalışma olan bu araştırmada veri toplama
aracı olarak görüşme ve doküman incelemesi teknikleri kullanılmıştır.
Bulgular: Yapılan araştırmada analiz sonuçlarının değerlendirilmesi üzerine genele
baktığımızda sırasıyla en çok oyun oynama (171), eğitim (68), resim yapma (63) haklarını
belirttikleri, 21 çocuğun ise haklarını bilmedikleri bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışmayı şehir
bazında incelediğimizde ise Hatay’da en çok oyun oynama (45), eğitim (12), resim yapma ve
gezme (11), Mersin’de en çok oyun oynama (43), eğitim (28), resim yapma (19), Gaziantep’te
en çok oyun oynama (28), eğitim (13), resim yapma ve kurallara uyma (11) olduğu Niğde’de
ise oyun oynama (55), resim yapma (22), eğitim ve yemek yeme (15) haklarının olduğu
bulgusuna ulaşılmıştır. Aynı zaman da çocuklara başka çocukların hangi hakları olduğu
konusunda sorulan soruya en çok oyun oynama (102), eğitim (37), resim yapma (36) hakları
olduğunu 52 çocuğun ise arkadaşlarının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Şehir
bazında ise Hatay’da oyun oynama (35), eğitim (10), resim yapma (9) hakkı olduğunu, 14
çocuğun ise arkadaşının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Mersin’de oyun oynama
(30), eğitim ve resim yapma (15), TV izleme (14) hakkı olduğunu, 15 çocuğun ise arkadaşının
haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Gaziantep’te oyun oynama (2), gezme (2), uyuma
(2), TV izleme (2), yemek yeme (2) haklarının eşit sayıldığı görülmüştür. 8 çocuğun ise
arkadaşlarının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır Niğde’de ise oyun oynama (35), resim
yapma (12), eğitim (11) hakkını bildikleri 30 çocuğun ise arkadaşının haklarını bilmediği
bulgusuna ulaşılmıştır.
Sonuç: 242 çocukla yapılan bu çalışmada 171’i oyun oynama hakkının olduğunu söylemiştir.
Şehir bazında ise Hatay’da 45’i, Mersin’de 43’ü, Niğde’de 55’i, Gaziantep’te ise 28’i oyun
oynama hakkının olduğunu söylemiştir. Bu 242 çocuktan 21’i ise haklarından haberdar değildir.
Anahtar Kelimeler: Çocuk hakları, okul öncesi, çocukların gözünden, resim analizi
BİLDİRİ NO:44
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OYUNCAK KAVRAMINA İLİŞKİN
METAFORİK ALGILARI
Betül YAŞAR, Sezer TEKİN
Kastamonu Üniversitesi
Araştırmada okul öncesi eğitimi için önemli yere sahip oyuncakların okul öncesi öğretmen
adayları için neler ifade ettiği ve nelerle ilişkilendirildiği saptanmak istenmiştir. Araştırmanın
eğitimde oyuncağın önemine dikkat çekeceği ve alan yazınına katkı sağlayacağı
düşünülmüştür. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji (olgu bilim)
kullanılmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu Kastamonu Eğitim Fakültesinde öğrenim
görmekte olan 1, 2 , 3 ve 4. sınıf Okul Öncesi Öğretmenliği öğrencilerinden tesadüfi örnekleme
yöntemiyle belirlenmiş 80 kadın ve 20 erkek olmak üzere 100 kişi oluşturmaktadır. Öğretmen
adaylarından “Okul öncesi dönemi çocuğu için oyuncak ………….. gibidir. Çünkü ………….
” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. 100 okul öncesi öğretmen adayının okul öncesi dönem
çocuğu için oyuncak kavramına ilişkin 49 metafor geliştirdiği görülmektedir. Birden fazla
üretilen metafor sayısı 18’dir. Katılımcıların geliştirdiği metaforlar aralarındaki ilişkiye göre
kategoriler altında toplanmış ve 7 kategori oluşturulmuştur. Bunlar; “temel ihtiyaç olarak
oyuncak, çevre unsuru olarak oyuncak, eğitsel olarak oyuncak, yer/mekân olarak oyuncak,
cansız varlık olarak oyuncak, diğer kategori olarak oyuncak, insan/topluluk olarak oyuncak”
kategorileridir. Araştırma sonunda kadın öğretmen adaylarının daha soyut ve duygusal
metaforlar ürettiği görülürken erkek öğretmen adaylarının genel olarak somut metaforlar
geliştirdiği görülmektedir. Öğretmen adaylarının metaforlara verdiği cevaplar incelendiği
zaman eğlence ve eğitim kavramları arasında pozitif ilişki görülmektedir. Okul öncesi dönemde
oyun ve oyuncaksız dolayısıyla eğlencesiz bir eğitim mümkün değildir.
Anahtar Kelimeler: Oyuncak, Okul öncesi öğretmen adayı, metafor, Okul öncesi eğitimi
BİLDİRİ NO:45
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KENDİLERİNİ GELİŞTİRME
İSTEKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Betül YAŞAR, Sezer TEKİN
Kastamonu Üniversitesi
Çalışmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının kendilerini mesleki olarak geliştirme
isteklerini belirlemektir. Araştırmanın amacına bağlı olarak okul öncesi öğretmen adaylarının
mesleki gelişim istekleri 26 soruluk bir tutum ölçeği ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Ölçek,
Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2,3 ve 4.sınıf
öğrencilerinden 100 kişiye uygulanmış, elde edilen veriler sınıf ve cinsiyet açısından
değerlendirilmiştir. Araştırma betimsel düzeyde tarama yöntemiyle yapılandırılmıştır.
Bulgularda öğretmen adaylarının mesleki gelişim isteklerinde sınıf ve cinsiyet açısından
belirgin bir fark saptanmamıştır.
BİLDİRİ NO: 46
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEĞE YÖNELİK ÖZ
YETERLİLİK ALGILARI İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖZ
YETERLİLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Beyza ERBAŞ, Emine ERSOY, Yıldız ELMAS
Kastamonu Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmen adaylarının mesleğe yönelik öz yeterlilik
inançları ile okul öncesi öğretmenlerinin öz yeterliliklerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma
tarama modelinde olup araştırmanın örneklemini tesadüfi yolla seçilen 54 kişi oluşturmaktadır.
54 kişiden 27’sini Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Bölümü 4.sınıf
öğretmen adayı, geriye kalan 27’sini ise Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı
İlköğretim Okullarının Anasınıflarında ve Anaokullarında görev yapan okul öncesi
öğretmenleri oluşturacaktır. Veriler ‘Okul Öncesi Öğretmenlerinin Öz Yeterlilik İnançları
Ölçeği’ ile toplanmaktadır. Veri analizi devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, okul öncesi öğretmenliği, öz yeterlik, öz yeterlilik inancı
BİLDİRİ NO: 48
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ OYNADIĞI OYUNLARIN VE
OYUNCAKLARIN İNCELENMESİ
Nazlı ÖZTÜRK, Elif ÖZÇÖMLEKÇİ
Kastamonu Üniversitesi
Oyun, çocuğun eğitimi için oldukça önemlidir. Özellikle okul öncesi çağı çocuklarımıza yeni
bilgiler öğretirken bilgilerin kalıcılığı için oyun kullanılır. Çocuklar oyunlar sayesinde
eğlenirken aynı zamanda bilişsel, motor, sosyal, dil gelişimleri de desteklenir. Oyunun çocuğun
hayatındaki önemi bu denli fazla olduğu için bu çalışmada çocukların hangi oyunlara daha fazla
ilgi duydukları incelenmiştir. Bunun yanında oyunların önemli parçalarından olan oyuncaklar
da çocukların hayatında en az oyun kadar yer almaktadır. Okulda ve evde çocuklar çeşitli
oyuncaklar kullanmaktadır. Bu nedenle bu araştırmada oyunların yanında oyuncaklar da
incelenmiştir.
Yapılan bu araştırma nicel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak; öğretmen ve çocuklar için
yarı yapılandırılmış görüşme soruları, aileler için kontrol listesi araştırmacılar tarafından
hazırlanmıştır. Her öğretmen için totalde 5 soru hazırlanmış, verilen cevaplara göre sorular
eklenmiştir. Bu sorular çocukların okulda hangi oyunları ve oyuncakları tercih ettiklerine
yönelik olarak hazırlanmış olup bunlara ek olarak cinsiyet ve yaş grubu değişkenleri de ele
alınmıştır. Bir başka görüşme formu çocuklar için hazırlanmıştır. Bir diğer veri toplama aracı
olan kontrol listeleri ailelere uygulanmak üzere hazırlanmıştır. Çocukların hangi oyunları tercih
ettiklerine yönelik olup aynı zamanda cinsiyet, yaş grubu, ailenin sosyo-ekonomik düzeyi,
ailenin eğitim durumu, oyun ortamı değişkenleri ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi
ulaşılabilirlik açısından Kastamonu’da bulunan 100 anasınıfı öğrencisi, bu öğrencilerin
ebeveynleri ve öğretmenleri olarak seçilmiştir. Verilerin analizi için frekans ve yüzde tabloları
oluşturulmuştur. Çocukların oynadığı oyunlar cinsiyetlerine, evde ve okulda olma durumlarına,
yaş gruplarına göre değişiklik göstermekteyken oynadıkları oyuncaklarda ise bunlardan farklı
olarak ailenin eğitim durumu ve sosyo-ekonomik durumuna göre değişiklik göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, oyun, oyuncak, eğitim.
BİLDİRİ NO: 50
OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN OKUL VE ÖĞRETMEN KAVRAMINA
İLİŞKİN ZİHİNSEL İMGELERİNİN İNCELENMESİ
Emine BAL, Buse SATILMIŞ
Kastamonu Üniversitesi
Okul ve öğretmen bir çocuğun gelişimini etkileyen en önemli çevresel faktörlerdendir. Bu
araştırmanın amacı anaokullarında öğrenim gören, 3-6 yaş arası öğrencilerin okul ve öğretmen
kavramına ilişkin zihinsel imgelerini öğrenmektir. Araştırmaya 2018-2019 öğretim yılı
Kastamonu ili Merkez ilçesinde herhangi bir anaokulunda eğitim alan rastgele seçilmiş 100
öğrenci dahil edilmiştir. Öğrencilerin ‘’okul’’ ve ‘’öğretmen’’ kavramlarını ana düşünce olarak
kullandıkları zihin haritaları veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bu zihin haritalarının
içerik analizi yapılmıştır. Analizi yapılan zihin haritalarına göre öğrencilerin ‘’okul’’
denildiğinde en çok çocuk, çiçek, ev ve güneş resimleri çizdikleri; ‘’öğretmen’’ denildiğinde
ise saat, kalp, ödev ve anne resimleri çizdikleri belirlenmiştir. Bu kavramlar ve daha az tekrar
edilen diğer kavramlar kullanılarak okul ve öğretmen için genel zihin haritaları oluşturulmuştur.
Elde edilen bulgulara göre 3-6 yaş arası çocukların okulu ve öğretmenlerini sevdikleri, okulda
eğlendikleri fakat aynı zamanda derste yapılan ve evde yapılması için verilen çalışma kağıtlarını
sıkıcı buldukları, sabah erken kalkmakta zorlandıkları ve sınıfta yapılan ya da yaşanan her şeyin
zihinlerinde farklı etkiler bıraktığı sonuçlarına ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul, öğretmen, öğrenci, zihin haritası
BİLDİRİ NO: 51
SAKARYA’DA OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN GÖRME VE
İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARA BAKIŞ AÇILARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
Aleyna AYYILDIZ, Büşra AKPINAR, Esra TAŞTAN, Özlem TİRYAKİ, Rukiye ASLAN,
Serenay AKYAPIN, Yasemin AKTAR, Özlem ASLAN BAĞCI
Sakarya Üniversitesi
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal
yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile toplumsal yaşama uyum sağlama ve
günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan korunma, bakım, rehabilitasyon,
danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilere yetersizliği olan birey ya da engelli
denir.
Her çocuğun yasalarla da belirlenen eğitimden yararlanma hakkı vardır. Çocuklara sağlıklı da
olsa engelli de olsa eğitim olanağı sağlanmalıdır. Yetersizliği olan çocuk ile normal çocuğun
gelişim alanlarda farklılıklar olabilir. Fakat yetersizliği olan çocuklara da kendi gelişimsel
özellikleri ve hızlarında eğitim verilmek gerekmektedir. Bu çalışmada amaç okul öncesi
dönemde görme ve işitme yetersizliği olan çocuklara öğretmenlerin bakış açılarını
değerlendirmektir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden özel durum çalışması yöntemi
kullanılarak yapılmıştır. Çalışma grubunu, Sakarya ilinde bulunan farklı okul öncesi eğitim
kurumlarında çalışan 21 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Bu çalışmada veriler
araştırmacılar tarafından geliştirilen ve üç uzman görüşüne sunularak hazırlanan yarı-
yapılandırılmış mülakat soruları ile elde edilmiştir. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiş
olup 10-20 dakika sürmüştür. Görüşmeler daha sonra yazıya dökülmüş, elde edilen veriler
içerik analizi yapılarak ortaya çıkan tema ve kodlara göre tanımlanıp yorumlanmıştır. Verilerin
analizinde araştırmanın problem ve alt problemleri dikkate alınarak tablolar şeklinde
belirtilmiştir.Öğretmenler her çocuğun egitim hakkı olduğunu ve empati yoluyla farkındalıkları
ortadan kaldırabileceklerini düşünmektedirler.Empati kazandırmak için drama ve oyun
etkinliklerinin faydalı olabileceğini savunmaktadırlar fakat sınıf düzeninin bozulmasından ve
iletişimsizlik sorunlarının yaşanmasından dolayı önyargılı davranmaktadırlar.Sonuç olarak
öğretmenler görme ve işitme engelli çocukların sınıflarında olmasına olumlu bakmaktadırlar
fakat kendi eğitim yetersizlkikleri ve eğitim ortamının eksikliğinden kaynaklı sorunlar
olabileceğini düşünmektedirler.
Anahtar Sözcükler: Görme yetersizliği,işitme yetersizliği,okul öncesi dönem,öğretmen.
BİLDİRİ NO: 52
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖZEL GEREKSİNİMLİ
AKRANLARINA YÖNELİK ALGILARI
Nazife Merve EREN, Merve AVŞAR, Sonnur IŞITAN
Balıkesir Üniversitesi
Amaç: Özel gereksinimli bireylerin, tipik gelişim gösteren akranları ile birlikte eğitim
almalarına kaynaştırma uygulamaları denilmektedir. Kaynaştırma uygulamalarının sonuçlarına
yönelik birçok yararlar bulunmaktadır. Bu kapsamda, hem özel gereksinimli bireyler açısından
hem de tipik gelişim gösteren bireyler açısından olumlu yararları olduğundan söz edilmektedir.
Bu noktadan hareketle tipik gelişim gösteren çocukların gözünden özel gereksinimli bireylere
yönelik algılarının incelenmesi bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, uygun örnekleme yöntemi ile belirlenen, MEB’e bağlı
resmi ilkokul anasınıfına devam eden sınıfında özel gereksinimli çocuk olan ve olmayan iki
sınıfta bulunan toplam 42 çocuk (48-66 aylık) oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden
durum çalışması kapsamında yürütülen çalışmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu
ile toplanmıştır. Görüşmelerde çocukların cevapları ses kaydı ile kaydedilmiştir. Görüşmeden
sonra çocuklara 3 tane resim çizdirilmiştir. Aynı gün 3 resim zor olacağı için resim çizdirme 2-
3 gün arayla uygulanmıştır. Çizdirilen resimler şu şekildedir: (1) “Özel gereksinimli çocuk
resmi çizer misin?”, (2) “Özel gereksinimli arkadaşınla ne oynarsın?” ve (3) “Özel
gereksinimli arkadaşına nasıl bir oyuncak yaparsın?” sorularına yönelik resimlerdir.
Bulgular-Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler içerik analiz
yöntemi ile analiz edilmiştir. Bu araştırmada örneklemi oluşturan çocukların “özel
gereksinimli” çocuklara yönelik algıları incelenmiştir.
Araştırma sonucunda; çocukların genel olarak “özel gereksinimli” kavramını tam
kavrayamadıkları, sadece 2 çocuğun bu kavrama doğru vurgu yaparak ifade ettikleri
saptanmıştır. “Engelli çocuk” kavramının ise genel olarak bütün çocuklar tarafından doğru
ifade edildiği belirlenmiştir. Çocuklar resim yolu ile özel gereksinimli çocuklar ile oynamak
istedikleri oyunları ve yapmak istedikleri oyuncakları çizmişler, çizimlerinde genellikle
kendilerinin hoşuna giden oyun ve oyuncaklardan bahsetmişlerdir. Genel olarak tipik gelişim
gösteren çocukların özel gereksinimli bireylere yönelik olumlu tutum sergiledikleri
saptanmıştır.
Araştırma bulguları doğrultusunda okul öncesi dönem çocukların engelli kavramı ve
bununla birlikte özel gereksinimli kavramı algıları hakkında
yapılacak çalışmaların artması ve bu sayede çocukların özel gereksinimli
bireylere ilişkin farkındalıklarının arttırılması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli çocuk.
BİLDİRİ NO: 53
Ebeveynler Arasında Gerçekleşen Tartışmalara Tepki Olarak Çocukların Sergilediği
Hareketler: Bilecik Örneği
Berna YILMAZ
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi
Giriş: Toplumsal yapı içerisinde aile kavramı, çocukların eğitimi ve gelişimi açısından önemli
bir etkiye sahiptir. Çocuğun gelişimi, aile içerisinde başlamakta ve toplumun değerlerine
kazandırılmaktadır. Bu süreçte aile içindeki iletişim ve hareketler çocukların kişisel yapısının
da zenginleşmesine veya körelmesine de neden olabilmektedir. Dolayısıyla ailenin niteliksel
durumu çocukların gelişim evreleri için önemli bir unsuru oluşturmaktadır.
Amaç: Ebeveynlerin, çocuklarının karşısında tartışması çoğunlukla yaşanılan bir durumdur.
Ebeveynler çocukları ile birlikte iken aile içi sorunları açık bir şekilde ifade edebilmekte ve
çocuğa karşı olumlu iletişimleri çoğu zaman soyut kalmaktadır. Tartışmalara maruz kalan
çocukların sosyo-psikolojik gelişimleri de olumsuz yönde etkilenmekte ve ebeveynler
arasındaki tartışmalar çocukları ileriki yaşamlarında sorunlu bireyler haline
dönüştürebilmektedir. Söz konusu bu araştırma, anne ve babasının tartışmalarına şahit olan
çocukların sergilemiş oldukları tutum ve davranışlarını ortaya koymayı amaçlamıştır.
Yöntem: Araştırmanın kapsamını Bilecik ilinde gerçekleştirilmiş olan saha araştırması
oluşturmaktadır. Bu araştırma, 7-13 yaş arasında çocukları bulunan annelerle sınırlı
tutulmuştur. Araştırma yüz yüze yapılan karşılıklı görüşmelere dayanmaktadır. Görüşmeler 20
kişi ile sınırlandırılmıştır.
Bulgular/Sonuç: Anket sorularına cevap veren annelere yöneltilen sorular, çocuğun tartışma
esnasında ve tartışma sonrasında aile içerisindeki hal ve hareketleri ne yönde olduğuna dairdir.
Araştırma bulgularına göre, aile içinde yaşanılan tartışmalarda çocuk daha çok anne babanın
tartışmamasını istemekte ve ağlayarak sinirli bir pozisyonda oturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Aile İçi Şiddet, Çocuk, Çocuk Psikolojisi
BİLDİRİ NO: 54
54-HOŞGÖRÜ VE YARATICILIK: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARI
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Yıldız GÜVEN, Hilal YILMAZ
Marmara Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri
arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, okul öncesi öğretmen adaylarının
hoşgörü ve yaratıcılık düzeylerinin demografik özelliklerine (cinsiyet, üniversite, sınıf düzeyi,
mezun olunan lise türü ve yaratıcılık dersi alıp almama durumu) göre farklılaşıp
farklılaşmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri
arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma
grubunu, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında İstanbul ilinde yer alan iki devlet ve bir özel
üniversitenin Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören 1. ve 4. Sınıf toplam 215
okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak okul
öncesi öğretmen adaylarının demografik bilgilerine ulaşmak amacıyla “Kişisel Bilgi Formu”,
öğretmen adaylarının hoşgörü düzeylerini belirlemek amacıyla Demirci ve Ekşi (2018)
tarafından geliştirilen “Hoşgörü Ölçeği” ve yaratıcılık düzeylerini belirlemek amacıyla Şahin
ve Danışman (2017) tarafından geliştirilen “Yaratıcı Kişilik Özellikleri Ölçeği” kullanılmıştır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık
düzeylerinin yüksek, hoşgörü düzeyleri ile yaratıcılık düzeyleri arasında yüksek düzeyde,
pozitif ve anlamlı bir ilişki (p=.000, r=.77) tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının hoşgörü ve
yaratıcılık düzeyleri cinsiyet, üniversite türü, sınıf düzeyi ve lise türü değişkenlerine göre
anlamlı bir farklılık göstermezken (p>.05), yaratıcılık dersi alan öğretmen adaylarının, dersi
almayan öğretmen adaylarına göre hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri arasında anlamlı farklılık
olduğu (p<.05) tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi öğretmen adayları, hoşgörü, yaratıcılık
BİLDİRİ NO: 55
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN AKIL VE ZEKA OYUNLARINA YÖNELİK
GÖRÜŞLERİ
Caner AYAZ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin akıl ve zeka oyunlarına yönelik
görüşlerini ve sıklıkla tercih ettikleri zeka oyunlarını belirlemektir. Geleceğin öğretim yöntemi
olarak kabul edilen akıl ve zeka oyunları son zamanlarda pek çok öğretmen, eğitimci ve
araştırmacının dikkatini çekmiştir. Akıl ve zeka oyunlarının ellerinde hayat bulacağı okul
öncesi öğretmenlerinin bu konu hakkındaki görüşleri çok kıymetlidir.
Yöntem: Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 51 okul öncesi öğretmeni
katılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Akıl ve
Zeka Oyunlarına Yönelik Görüşlerini Belirleme Anketi” ile toplanmıştır. Verilerin analizinde;
sıklıkla tercih edilen akıl ve zeka oyunlarının frekansı hesaplanmış, açık uçlu sorularda ise
içerik analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin en çok Eşini Bul, Sudoku ve
Tangram gibi akıl ve zeka oyunlarını tercih ettikleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin sıklıkla her
okul öncesi eğitim sınıfında bulunan, maliyeti az ve kullanımı diğerlerine göre daha az bilgi
gerektiren oyunları tercih ettikleri; kullanımı detaylı akıl ve zeka oyunları eğitimi gerektiren,
maliyeti fazla ve her sınıfta bulunmayan oyunları ise daha az tercih ettikleri sonucuna
ulaşılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin, akıl ve zeka oyunlarının çocukların bilişsel
gelişimine olan faydalarını bildikleri, bu oyunlara olumlu bakış açısına sahip oldukları ancak
akıl ve zeka oyunları konusunda eğitime ihtiyacı oldukları saptanmıştır.
Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin, akıl ve zeka oyunlarının çocukların bilişsel gelişimine
olan faydalarını bildikleri, bu oyunlara olumlu bakış açısına sahip oldukları ancak akıl ve zeka
oyunları konusunda eğitime ihtiyacı oldukları saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, akıl ve zeka oyunları
BİLDİRİ NO: 56
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN
TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN TUTUMLARI
Sarenur KOÇ, Sevdenur ANIKAYDIN, Ceren Nur YILDIZ, Havva TOPAL
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Toplumsal cinsiyet kavramı, kadın ve erkeğin sosyal olarak belirlenmiş kişilik
özelliklerini, rol ve sorumluluklarını ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı içerisinde;
kadın ya da erkek olmaya toplumun ve kültürün yüklediği anlamları, beklentileri ve genellikle
bireyin biyolojik yapısı ile ilişkili bulunan psikolojik özellikleri de barındırmaktadır. Bu
nedenle toplumsal cinsiyet kavramının tanımında biyolojik farklılıklardan değil, kadın ve erkek
olarak toplumun bireyi nasıl gördüğü, nasıl algıladığı, nasıl düşündüğü ve nasıl davranmasını
beklediği ile ilgili değerler, beklentiler, kalıp yargılar ve roller bulunmaktadır. Mevcut
alanyazın tarandığında; toplumsal cinsiyet rolleri kalıp yargılarının kadın ve erkeğin toplumsal
yaşamına ilişkin yansımalarının, aile yaşamında, mesleki yaşamda, evlilik yaşamında, sosyal
yaşamda, eğitim yaşamı ve meslek seçiminde belirgin farklılıklara neden olduğu görülmektedir.
Bu hususta eğitim erken yaşlardan itibaren büyük önem taşımaktadır. Çocukların ilk öğretmeni
olacak okul öncesi öğretmenlerinin hizmet öncesi eğitim sürecinde toplumsal cinsiyet rollerine
karşı tutumları şüphesiz çocuklara eğitim verme süreçlerine de yansıyacaktır. Bu noktadan
hareketle; bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenliği lisans programı öğrencilerinin cinsiyet
rollerine karşı tutumlarını ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini 2018-
2019 öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği lisans programı
öğrencileri oluşturmaktadır. Seçkisiz örnekleme yöntemlerinden tabakalı örnekleme tekniğiyle
araştırmanın örneklemine her sınıftan rastgele seçilen 35 öğrenciden oluşan toplam 140
katılımcı dahil edilmiştir. Katılımcılara 5’li Likert tipi, 38 maddeden oluşan, Zeyneloğlu (2008)
tarafından geliştirilmiş “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Ölçekten
alınabilecek maksimum puan 190, minimum puan ise 38’dir. Verilerin analizinde aritmetik
ortalama, yüzde, frekans gibi betimsel istatistikler yanında cinsiyete göre ortalamalardaki
farklılıkları incelemek için bağımsız örneklem t-testi kullanılmıştır.
Bulgular: Kadın katılımcıların ortalama puanı (x̄=147,90) erkeklerin ortalama puanından
(x̄=130,17) anlamlı derecede yüksek olarak tespit edilmiştir (p<.05).
Sonuç: Katılımcıların ölçekten almış oldukları ortalama puan (x̄=143,34) katılımcıların
toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin eşitlikçi tutuma sahip olduklarını göstermektedir. Ancak
toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam olarak kavranmış olması açısından için bu ortalamanın daha
da yüksek olması bir gerekliliktir.
Anahtar Kelimeler: toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri, okul öncesi öğretmenliği, öğretmen
adayları
BİLDİRİ ÖZETİ: 58
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİNİ
KULLANMA DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ:
KASTAMONU İLİ ÖRNEĞİ)
Sezer Almıla ALBAY
Kastamonu Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmenlerinin eğitim- öğretim yılları süresince
kullandıkları yöntem ve teknikleri, cinsiyet, mesleki kıdem durumu, son mezun oldukları
program ve eğitim verdikleri yaş değişkenleri baz alınarak incelemektir. Bu çalışmada kişiler
raslantısal örnekleme yöntemi ile seçilmiş, veriler ise betimsel tarama modeline göre
işlenmiştir. Araştırmanın evreni 2018-2019 Eğitim- öğretim yılında Kastamonu ilindeki özel
ve resmi kurumlarda eğitim veren 60 okul öncesi öğretmeninden oluşmaktadır. Yapılan
istatistiksel analizler sonucunda, okul öncesi eğitiminde kullanılan yöntem ve teknikleri
uygulamada okul öncesi öğretmenlerinin mezun oldukları bölüm ve mesleki kıdem
değişkenlerinde istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark görülmüştür. Araştırmada elde edilen
veriler doğrultusunda okul öncesi öğretmenlerinin özel öğretim yöntemlerini kullanması
konusu ile ile ilgili önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Erken Çocukluk, Okul Öncesinde Öğretim Yöntem
ve Teknikleri.
BİLDİRİ NO: 59
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN FEN ETKİNLİKLERİNİ UYGULAMADA
YAŞAMIŞ OLDUKLARI SORUNLAR
Ahmet SİMSAR, Berna ARSLAN, Süveyla ÇETİN, Revan TİLİM, Ökkeş HANÇER,
Muhammed DENİZ
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Amaç: Çocuğun bilişsel, duygusal, dil ve sosyal becerilerini destekleyerek; çocuğa okulda,
toplumda ve ilerleyen hayatta başarıları okul öncesi dönemde verilecek eğitimle
desteklenecektir. Erken yaşlardan itibaren çocuklar var olan merak duyguları sayesinde
çevresindeki olayları gözlemlemeye, gözlemledikleri olayları yorumlamaya ve merak ettikleri
sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Bununla birlikte, çocukların kültürel farklılıkları onlara
verilen eğitimlerde büyük rol oynayacaktır. Bu kapsamda sınıfında farklı kültürden gelen
öğrencileri olan öğretmenlerin fen eğitiminde bu kültürel farklılıklara ne kadar yer verdiklerini
ve kullandıkları yöntemlerin ortaya çıkartılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum (case) çalışması kullanılmıştır.
Çalışma grubu olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan ve sınıfında farklı kültürden
gelen öğrenciler le çalışan 50 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmanın verilerin, yarı
yapılandırılmış görüşme soruları oluşturmaktadır. Verilerin analizi nitel veri analizi
kullanılarak öğretmenlerden alınan cevaplar farklı konu ve temalar haline getirilerek analiz
edilmiştir.
Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğunluğunun sınıfında farklı kültürel ortamdan
gelen öğrenciler olduğu. Sınıflarında genel olarak fen etkinliklerine yer verdiklerini ve bu
etkinliklerin uygulaması esnasında bu öğrencilerin farklılıklarına dikkat edilmediği
gözlenmiştir.
Sonuç: Sınıflarında farklı kültürel ortamdan gelen öğrencilerin olduğu okul öncesi
öğretmenlerinin, okul öncesi eğitimde fen eğitiminin önemine fazla yer vermedikleri ve bu
kültürel farklılıkları göz ardı ettikleri ortaya çıkmıştır. Bu konuda öğretmenlerin bu durumlarla
baş edebilmesi için hizmet içi eğitimlerle destek verilebileceği söylenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, fen eğitimi, kültürel farklılıklar, durum çalışması
BİLDİRİ NO: 60
TÜRKİYE’DEKİ ÇİZGİ FİLMLERDE “DIŞ MEKÂNDA OYUN” İŞLENİŞİ
Senemhan YILMAZ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Amaç: Çalışmanın amacı sürekli iç ve dış mekânda teknoloji ile büyüyen çocukların izledikleri
çizgi filmlerde “dış mekân oyunlarının” işlenip işlenmediğini, ne kadar ve ne doğrultuda
işlendiğini araştırmaktır.
Yöntem: TRT Çocuk son üç yılın verilerine göre en çok reytinge sahip çocuk televizyon kanalı
olmuştur. Ancak televizyon kanalları tercihe dayalı çalışmayıp, bir günlük akışın içerisinde
programları vermektedir. Youtube isimli sosyal medya sitesi ise, kullanıcılara tercihe dayalı
içerik sunmaktadır. Bu yüzden, araştırmanın amacı kapsamında, televizyon verilerinden ziyade,
sosyal medya verilerinin üzerinde durulmuştur. Araştırma süresince güncel 2.088.304 takipçisi
bulunan ve yaklaşık 1,355,748,489 görüntülenmeye sahip resmi TRT Çocuk Youtube kanalı
verileri kullanılmıştır.
Bulgular: Bu kanalda bulunan çizgi filmlerin izlenmelerine bakılmış ve Rafadan Tayfa,
Hapşuu, Su Elçileri, Akıllı Tavşan Momo ve Doru (Yılkı Atı) isimli çizgi filmlerde yoğunluklu
olarak 1.000.000’un üzerinde izlenmesi olan bölümler saptanmıştır.
Sonuç: En çok izlenen bölümler incelendiğinde, doğa, dışarıda oyun, arkadaşlık gibi konuların
yüksek oranda işlendiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: sosyal medya, çizgi filmler, dış mekânda oyun.
BİLDİRİ NO: 63
RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA ÖZEL GEREKSİNİMLİLİĞİN İNCELENMESİ
Yasemin ŞAHBAZ, Hatice SARI, Aysel Tüfekci AKCAN
Gazi Üniversitesi
Amaç: Çocuklar, cinsiyet ve dış görünüşe karşı farkındalıklarını geliştirdikçe engel durumlarını
fark etmeye ve buna yönelik çeşitli bakış açıları oluşturmaya başlarlar. Genellikle engeli
olmayan ya da çevresinde engelli kişi bulunmayan bireylerin, engellilere yönelik önyargıları
olduğu görülmektedir. Bu yüzden engelli kişiler sıklıkla, toplumda yok sayılma, görmezden
gelme, acıma veya sadece engel durumlarına odaklı tutum ve davranışlara maruz kalırlar. Özel
gereksinimliliği içeren kitaplar çocuklara engel durumuna bakmaksızın birbirlerinin
farklılıklarına saygı duymayı, özel gereksinimli bireylerle birlikte yaşamayı öğretir. Resimli
çocuk kitaplarında özel gereksinimliliğe yer verilme durumuna ilişkin yapılmış çalışmaların
yetersizliğinden dolayı bu konu üzerinde çalışma yapılması uygun görülmüştür. Bu çalışma
okul öncesi çocuklarına yönelik hazırlanan resimli çocuk kitaplarında özel gereksinim
konusuna, özel gereksinimli karakterlere nasıl ve ne düzeyde yer verildiğini incelemek
amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Çalışmada betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma evrenini 0-6 yaş grubu
çocuklara yönelik resimli çocuk kitapları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise 2018-
2019 eğitim-öğretim yılında Ankara ilinde Adnan Ötüken Kütüphanesinin çocuk kitaplığında
bulunan 0-14 yaşa hitap eden 23.000 kitaptan 0-6 yaşa hitap eden, hikâyesi olan, Türkçe ve
resimli 300 kitap seçilmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından ilgili literatürün
incelenmesi sonucunda oluşturulmuş olan “Kitap Künye Formu” ve “Resimli Çocuk
Kitaplarında Özel Gereksinim Kayıt Formu” kullanılmıştır. Kitap Künye Formunda, çalışmada
incelenen kitabın başlığı, yazarı, yayınevi, basım yılı, basım yeri, çeviren (yabancı ise), sayfa
sayısı, özel gereksinimliliğe yer verme bilgileri bölümleri yer almaktadır. Resimli Çocuk
Kitaplarında Özel Gereksinim Kayıt Formu oluşturulurken Can, Pekbay, Can, Kaya, Tuncay
ve Candan (2017) tarafından ilköğretim kitaplarındaki engellilik konusuna ve engelli bireylere
nasıl ve ne düzeyde yer verildiğini belirlemek amacıyla geliştirilmiş olan İlköğretim Ders
kitaplarında Engellilik Formu’ndan yararlanılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen verilerin
analizinde, yüzde ve frekans hesaplaması yoluyla niceliksel içerik analizi yapılarak, kitaplarda
özel gereksinim konusuna, özel gereksinimli karakterlere nasıl ve ne düzeyde yer verildiği
incelenmiştir.
Bulgular ve Sonuçlar: İncelenen kitapların 33,33’ü yerli, 66,67’si çeviridir, 17 farklı yazar
tarafından kaleme alınmıştır. Sayfa sayılarının 16 ile 48 arasında değiştiği görülmüştür.
İncelenen kitapların 2009 ile 2017 yılları arasında basılmış olduğu; 2009-2013 yılları arasında
basılan kitapların %19,04’ünü ve 2014-2017 yılları arasında basılan %80,96’lık kısmını
oluşturduğu görülmüştür. İncelenen 300 resimli çocuk kitabı arasında yalnızca 21 kitapta (%7)
özel gereksinimliliğe yer verildiği görülmüştür. Bu kitapların içerik analizine tabi tutulması
sonucunda, kitapta yer verilen özel gereksinimli karakterlerin sıklıkla tür olarak insan (%95,2),
cinsiyet olarak erkek (%71,4), yaş grubu olarak çocuk (%95,2) figürü üzerinden tasvir edildiği
görülmüştür.
Özel gereksinimliği konu alan resimli çocuk kitaplarında karakterlerin sıklıkla duygusal uyum
güçlüğü (%66,7) ve down sendromu (%9,5) kategorisinde yer aldığı; işitme yetersizliği, görme
yetersizliği, sinir sisteminin zedelenmesiyle ortaya çıkan yetersizlik, özel öğrenme güçlüğü,
birden fazla alanda yetersizlik, otizm, sosyal uyum güçlüğü, üstün veya özel yetenek
kategorilerine ise çok az yer verildiği (%4,8) görülmüştür. Kitaplar, özel gereksinimli
karakterlerin duygusal durumu bakımından incelendiğinde sırasıyla mutlu (%42,9),
öfkeli/sinirli (%14,3), mutsuz (%14,3), kaygılı ve endişeli (%14,3), korkulu (%9,5), stres ve
panik halinde (%4,8) olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, resimli çocuk kitapları arasında özel gereksinimliliğe yer verilen hikâye
kitaplarının sayısı oldukça azdır. Yıllara göre incelediğinde özel gereksinimliliği içeren resimli
çocuk kitaplarının basım sayısında günümüze doğru bir artış olduğu görülmektedir.
Karakterlerin sıklıkla duygusal uyum güçlüğü kategorisinde seçilmesi yerine bütün özel
gereksinimlilik türlerinin yer aldığı resimli çocuk kitapları basılması gerekmektedir. Araştırma
kapsamında ulaşılan resimli hikâye kitaplarının çoğunluğunun çeviri kitap olması Çocuk
Edebiyatındaki eksikliği ortaya çıkarmıştır. Bu kitapların okul öncesi eğitimde ne kadar
kullanıldığı, çocukların özel gereksinimli bireylere karşı olumlu tutum ve davranış geliştirmek
amaçlı kullanımlarıyla ile ilgili bir araştırmaya ulaşılmamıştır. Çocuk edebiyatında özel
gereksinimli çocuklara ilişkin farkındalık oluşturacak çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Özel gereksinimli birey, resimli hikâye kitapları, çocuk kitapları, engel,
engelli.
BİLDİRİ NO: 64
İŞİTME ENGELLİ BİREYLERİN İŞİTEN ÇOCUKLARININ (CODA) ÇOCUKLUK
DENEYİMLERİ
Gülşah ULUCAN VOLKAN, Bahar AKMANDOR, Aysel Tüfekci AKCAN
Gazi Üniversitesi
Amaç: Gelişim, genlerin ve çevresel faktörlerin etkileşiminin bir ürünüdür. Bebekler dünyayı
tanımaya daha annelerinin karnındayken başlarlar. Doğumdan itibaren çocukların ilk
deneyimleri gelecekteki fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal gelişimlerini derinden etkiler. Tüm
bu gelişim alanlarını büyük ölçüde etkileyen en önemli faktörlerden biri de aile faktörüdür.
Ailenin sosyoekonomik durumu, aile fertlerinin eğitim seviyesi, ebeveynlerin çocuğa karşı
tutumu, anne babanın birlikte yaşıyor ya da boşanmış olması, ebeveynlerin sağlıklı veya
sağlığını kaybetmiş olmaları gibi birçok etken çocuğun gelişimini ve ilişkilerini etkileyebilecek
aile özelliklerini oluşturur. Ailesel özelliklerin çocukların gelişimi üzerindeki etkileri birçok
araştırmaya konu olmuştur. Ne var ki, ilgili alanyazın incelendiğindeebeveynlerden birinin ya
da her ikisinin engelli olması durumunun çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyen
çok az sayıda araştırmaya rastlanmıştır. Bu nedenle, mevcut araştırmanın amacı engel
türlerinden birine sahip olan, işitmeyen ebeveynlerin işiten çocuklarının (CODA) çocukluk
deneyimlerini incelemektir.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Örneklemin belirlenmesinde amaçlı
örnekleme tekniği kullanılmış, işitme engelli bir ya da iki ebeveyn tarafından yetiştirilmiş
bireylere ulaşmak amacıyla Ankara İli, Çankaya İlçesinde bulunan sağır aile çocuklarına hizmet
veren bir Sivil Toplum Kuruluşu ile irtibata geçilmiştir. Bu kuruluşun yönlendirmesi aracılığı
ile çalışmaya gönüllü katılım sağlayan Ankara ili ve dışındaki 9 bireye telefon yoluyla
ulaşılmıştır. Gönüllü katılımı sağlamak amacıyla katılımcılara sunmak üzere araştırmanın
amacı ve sürecini açıklayan bir “Bilgilendirilmiş Onam Formu” hazırlanmıştır ve e-mail
aracılığıyla gönderilmiştir.Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı
yapılandırılmış görüşme formu ve demografik bilgi formu kullanılmıştır. Görüşmeler
katılımcılarla telefon yolu ile sağlanmıştır.Görüşme formunda katılımcıların işitme engelli
ebeveynler tarafından yetiştirilirken edindikleri çocukluk deneyimlerine dair bilgilere ulaşmak
için açık uçlu 14 soruya yer verilmiştir. Demografik bilgi formunda ise katılımcıların yaşı,
kardeş sayı ve sırası, anne-babanın yaşı, eğitim düzeyi vb. sorulara yer verilmiştir. Görüşmeler
katılımcıların izni alınarak ses kaydı ile yapılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının deneyimlerine yönelik yapılan
görüşmeler sonucunda, katılımcıların yaşamış olduğu uç deneyimlerinin çocukluk dönemlerini
psikolojik olarak olumsuz etkilediği, bireylerin çocuk yaşta ebeveynleştiği, erken özerklik
gelişimi gösterdikleri, dil gelişimlerinde gecikmeler ve konuşma bozukluklarının yaşandığı,
sosyal çevreleri ile aileleri arasında iletişimde aracı oldukları, çift dil ve kültürle büyüdükleri,
erken yaşta ağır sorumluluklar aldıkları ve çevre desteği ile büyüdükleri sonuçlarına
ulaşılmıştır. Codalı birey olarak yetişen bu bireylerin çocukluk deneyimlerinin yetişkinlik
yaşantısına da farklı boyutlarda yansımaları olmuştur. Bu kapsamda katılımcıların tamamının
işaret dilini bir meslek olarak edindikleri, ailelerine yönelik sorumluluklarının hayat boyu
devam etmesi sebebiyle özel hayat ve ilişkilerinde olumsuzluklara yol açması ve katılımcıların
çoğunluğunun kendisini ait hissettiği kültür ve topluluğu sağır topluluk olarak ifade etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sağır ebeveyn, işitme engelli anne baba, çocukluk deneyimleri, CODA
BİLDİRİ NO: 66
BİLGİSAYARSIZ KODLAMA ETKİNLİKLERİNİN OKUL ÖNCESİ 5-6 YAŞ
GRUBU ÇOCUKLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ ÜZERİNE ETKİSİ
Elif ÖZTÜRK, Büşra DÜDÜKÇÜ
Giresun Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın temel amacı, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5- 6 yaş
çocuklarının bilimsel süreç becerilerini etkili ve kalıcı bir şekilde kazanabilmeleri için
araştırmacı tarafından hazırlanan “Kodlama Eğitimi”nin etkisini ortaya koymaktır. Ayrıca bu
çalışmada, bilimsel süreç becerileri nedir? ve matematik öğretimindeki önemi nedir? sorularına,
literatürdeki ilgili çalışmalar incelenerek cevap aranmıştır.
Yöntem: Okul öncesi 5-6 yaş çocukların Kodlama eğitimi uygulamaları hakkındaki
düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda deneysel araştırma yöntemi
kullanılmıştır. Bu çalışma Giresun il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir
Anaokulunda, okul öncesi dönemde eğitim gören 5-6 yaş grubundaki 20 çocuk ile yapılmıştır.
Çalışma grubu 5 kız ve 15 erkek çocuktan oluşmaktadır. Bu araştırmada: okul öncesi
çocuklarına (60-72) ay, kodlama ile ilgili 1 adet materyal hazırlanmış ve materyaldeki
yönergeler her hafta değiştirilerek üzerinden etkinlikler uygulanmıştır. Bu etkinlikler
doğrultusunda çocukların bilimsel süreç becerilerini ölçmek için “Fen Süreçleri Gözlem
Formu” kullanılmıştır. (Akman,2017)
Bulgular: Deneysel yönteme göre çocuklara yöneltilen 22 maddeden elde edilen veriler SPSS
programıyla incelenmiştir. Fen süreçleri kontrol listesi, sorun çözme kontrol listesi, bilimsel
tutumun gözlemsel envanteri kısmında çocuklarda gözlenen özelliklerden ilk testte ve son testte
önemli maddelerde olumlu değişiklikler görülmektedir. Buna karşılık hiçbir çocukta gerileme
görülmemiştir. Bu çalışmada veriler arası ilişkiyi anlamak için normallik testi yapılmıştır.
Sonuç: Verilerden elde edilen bulgulara göre çocukların bilimsel süreç becerileri ön test
sonucunda orta düzeyde çıkmıştır. Daha sonraki yapılan son test ölçümlerinde ise anlamlı
gelişmeler gözlenmiştir. Böylelikle okul öncesi dönemde 5-6 yaş çocukların bilgisayarsız
kodlama eğitiminin bilimsel süreç becerileri üzerine olumlu yönde etkisi gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kodlama, Kodlama etkinlikleri, Teknoloji, Bilimsel süreç becerileri
BİLDİRİ NO: 67
TÜRK BASILI GAZETELERİNDE ÇOCUĞUN TANIMI
Ezgi BAHÇETEPE, Dilara Beyza AKKAYA
Boğaziçi Üniversitesi
Amaç: Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin önemini, çocuğun kim olduğunu ve çocuk haklarının ne
olduğunu anlamak üzerine önemli sorunlar ülkemizde devam etmektedir. Bu bağlamda,
çocukların basılı gazetelerde nasıl yer aldığını ve medyanın çocuklardan nasıl faydalandığını
gözlemlemeyi amaçladık. Ayrıca, haberleri analiz ederek toplumun “çocuğu” nasıl algıladığını
görmeyi hedefledik. İkinci olarak, çocuklar hakkında çıkan haberlerin içerik oranını bulmayı
amaçladık.
Yöntem: 25-31 Aralık 2017 haftasında yayınlanan tirajı en yüksek ilk dört gazeteyi belirledik.
1-31 Ocak 2017 tarihleri arasında bu dört gazeteyi her gün aldık ve bütün 0-18 yaş arasında
olduğu belirtilen kişilerin bulunduğu haberleri topladık, sırasıyla yayınlanma tarihlerine dikkat
ederek konularına göre kategorilere ayırdık. Kategorilerimizi şunlara göre belirledik; çocuğun
statüsünü olumlayan haberler, istismar ve mağduriyet içeren haberler, çocuk suçlular
hakkındaki haberler, çocuk ölüm haberleri, çocukların yer aldığı dini ve siyasi içerikli haberler
ve son olarak, köşe yazılarında çocuk.
Bulgular: “Çocuk” kelimesi içeren haber sayısı Hürriyet’te 199, Sabah’ta 134, Sözcü’de 119
ve Posta’da 132 adettir. Toplamda bir ay içerisinde dört gazetede yer alan çocuk kelimesi içeren
haber sayısı 584’tür. Kategorilerimize göre haber dağılım sayısı şöyledir; çocuğun statüsünü
olumlayan haberler 247, istismar ve mağduriyet içeren haberler 103, çocuk suçlular hakkındaki
haberler 26, çocuk ölüm haberleri 77, çocukların yer aldığı dini ve siyasi içerikli haberler 65 ve
köşe yazılarında çocuk 56 adettir.
Sonuç: Çalışmamızda, Türk basılı gazetelerinde, çocukların, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesi'ne aykırı bir şekilde gösterildiği sonucuna varmış bulunmaktayız.
Anahtar Kelimeler: Basılı medyada çocuk, çocuk haberleri, gazetede çocuk, çocuğun tanımı
BİLDİRİ NO:68
DİJİTAL DÜNYADA EBEVEYN VE ÇOCUK
Ezgi BAHÇETEPE, Dilara Beyza AKKAYA, Selda KILIÇ
Boğaziçi Üniversitesi
Amaç: Ebeveynin çocuk yanında gerçekleştirdiği davranışlar çocuk tarafından öğrenilir ve
çocuğun da bu davranışları tekrar etme olasılığı yükselir. Amacımız, ebeveynlerin teknolojik
alet kullanımı (bilgisayar, telefon, tablet ve televizyon) ile çocukların teknolojik alet kullanımı
arasında bir korelasyonun var olup olmadığını bulmaktır.
Yöntem: Yaptığımız çalışmada, direkt olarak teknolojik aletlerin kullanımından ziyade ekran
başında geçirilen süre baz alınmıştır; bu nedenle, televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve tablet
kullanım süresine yönelik araştırmamızı çerçeveledik. İnternet üzerinden, 3-10 yaş arası çocuğu
olan ebeveynlere 24 soruluk bir anket sunduk. Ankette, ebeveynin yaş aralığı, cinsiyeti, akıllı
cihazlar karşısında geçirdikleri süre ve bu sürenin iş veya evde gerçekleşip gerçekleşmediğini;
çocuklarının yaş aralığı ve cinsiyeti, ekran üzerindeki sürelerini hafta içi ve hafta sonu olmak
üzere sorduk.
Bulgular: Katılımcıların çoğu, vaktini Whatsapp, Instagram ve Youtube gibi sosyal medya
uygulamalarıyla geçirdiklerini belirttiler. Verilere göre, 21 çocuğun kendisine ait tableti, 8
çocuğun kendisine ait telefonu, 7 çocuğun kendisine ait dizüstü bilgisayarı, 5 çocuğun kendisine
ait masaüstü bilgisayarı, 2 çocuğun kendisine ait oyun konsolu vardır. Akıllı cihazları kullanan
birçok çocuk çizgi film veya video izlemek amacıyla teknolojik aletleri kullanmaktadır. İkinci
sırada ise oyun oynamak amacı bulunmaktadır. Çocukların sadece 8’i ödev yapmak için ve 4’ü
online ders için ve 5 çocuk ise arkadaşlarıyla sohbet etmek için teknolojik aletlerden
faydalanmaktadır.
Sonuç: Ebeveynlerin teknolojik alet kullanımı ile çocukların teknolojik alet kullanımı arasında
anlamlı bir ilişki bulunamadı fakat çocukların kendi içerisinde hafta içi ve hafta sonu teknolojik
aletlerin kullanımı arasında küçük bir ilişki tespit edildi. Ayrıca, ebeveynlerin büyük bir kısmı
teknolojiden faydalanmaktan ziyade teknolojiyi bir çeşit eğlendirici, ödüllendirici bir araç
olarak kullanıyor ve bunu çocuklarına da yansıttıkları ankette bulunan 23. Soruya verdikleri
cevaptan gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: hanelerde bulunan teknolojik alet sayısı, teknoloji ve çocuk, rol model
olarak ebeveyn, radyasyonun etkileri
BİLDİRİ NO: 69
ÇOCUKLARA YÖNELİK ANİMASYON FİLMLERİNDEKİ KORKU
ÖĞELERİNİN İNCELENMESİ
Tuğba SEZENER, Gülnaz GÜLER, Perihan Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Günümüzde animasyon filmleri çocukların oldukça dikkatini çekmektedir. Hatta çocuklar ilgi
duydukları kahramanların kimliğine bürünmeye çalışırlar. Ayrıca çocuklar animasyon filmleri
ile eğlenip aynı zamanda duygularını ifade etmeyi de öğrenirler. Ancak animasyon filmlerinin
çocuklar üzerinde eğitici yönü olduğu kadar çocukların duygularını ve davranışlarını
etkileyecek olumsuz yanları da bulunmaktadır.
Bu çalışmanın amacı çocuk animasyon filmlerinde ki korku öğelerini, bu öğelerin çeşitlerinin
ve belirlenen filmlerde varlığının belirlenmesidir. Çalışmada ödül almış ve son 5 yıl içerisinde
en çok izlenmiş olan 30 çocuk animasyon filmi incelenmiştir. Çalışmada varlığı incelenen
öğeler uzman görüşleri ve ilgili literatür taraması doğrultusunda elde edilmiştir. Belirlenen
öğeler ise form haline getirilmiştir. Verilerin analizi nitel araştırma yöntemlerinden içerik analiz
yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda belirlenen filmler, belirlenmiş olan korku
öğelerinin varlığı incelenmiştir.
Araştırma sonucunda en çok izlenen ve ödül almış animasyon filmlerinin çoğunda korku
öğelerine rastlanmıştır. Filmlerde çoğunlukla ‘saldırma, bağırma, hakaret, aşırı sihir öğesi,
kızgın yüz, aşırı büyük karakter’ gibi öğelere rastlanmıştır.
Anahtar Sözcükler: Çocuk, animasyon filmi, korku
BİLDİRİ NO: 70
OKUL ÖNCESİ HİKAYE VE MASAL KİTAPLARINDA CİNSİYET ROLLERİ
Ezgi BAHÇETEPE, Ayşe Saliha KORKUT, Hatice Gökçen AĞCA, Zeynep ÇAKIR, Cemile
Eslem BAKKAL, Betül POLAT
Boğaziçi Üniversitesi
Amaç: Kitaplar çocukların dış dünyayı algılama ve keşfetme süreçlerinde rehber olan somut
materyallerin başında gelmektedir (İşyar, 2007). Toplumdaki kalıp yargılara özellikle cinsiyet
rolleri ile toplumun ilişkisi üzerinden kitaplarda yer verilmektedir. Çocuk edebiyatında da bu
kalıp yargıların aktarımı görülmektedir. Toplumda var olan konumunu ve toplum cinsiyetine
biçtiği rolleri anlamaya ve empoze edilen düşünceyi benimsemeye müsait olan çocuk birey,
kitaplardaki kalıp yargıların manipülasyonundan etkilenmektedir. Biz de çalışmamızda, okul
öncesi hikâye ve masal kitaplarında cinsiyet rollerinin nasıl dağıldığını ve erkek/erkek çocuk
ve kadın/kız çocuk rollerinin nasıl işlendiğini gözlemlemeyi amaçladık.
Yöntem: İstanbul ilindeki çeşitli çocuk kütüphanelerinin okul öncesi kitaplarının bulunduğu
raflardan rastgele bir şekilde seçtiğimiz 150 kitabı inceledik. İncelerken dikkate aldığımız
hususlar şunlardır; kitabın yazarının cinsiyeti, kitaptaki başrolün cinsiyeti, yan rollerdeki
karakterlerin cinsiyeti, iç ya da dış mekanlarda bulunan karakterlerin cinsiyetleri, kitapta geçen
toplam feminen ve maskülen nitelikli kelime sayısı, kadın ve erkeklerin yaptıkları iş ve kadını
ve erkeği betimleyen sıfat ve zamirler.
Bulgular: İncelediğimiz 150 kitap içerisinde yazarların cinsiyet dağılımı şöyledir; 100’ü kadın,
38’i erkek ve 2’si kadın ve erkek birlikte yazmış. 150 kitapta toplam feminen kelime sayısı 277,
maskülen kelime 232, kadın başrol 50, erkek başrol 48, kadın yan rol 148, erkek yan rol 139,
içeride bulunan kadın 141, dışarıda bulunan kadın 101, içeride bulunan erkek 88, dışarıda
bulunan erkek 135, cinsiyeti belirsiz karakter sayısı 323’tür.
Sonuç: Cinsiyet algısını incelediğimiz kitaplarda, genel olarak kadın karakterlerin
cinsiyet vurgusunun daha net yapıldığı, başta kelime sayısı ve çeşidi olmak üzere yaptıkları iş,
karakteri betimleyen kelimeler ve karakterin içeride/dışarıda bulunma oranı gibi kriterler
ile incelenmiştir. Erkek yazarların kitaplarında daha çok erkek başrol bulunurken; kadın
yazarların kitaplarında ise daha çok kadın başrol bulunduğu gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: çocuk edebiyatı, çocuklarda cinsiyet rolleri, çocuk kitaplarında cinsiyet
rolleri
BİLDİRİ NO: 73
ÇOCUK HAKLARI AÇISINDAN ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK BİR
ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM KARDEŞİM
Şükran ULUSOY, Merve YENİSARI, Samiye DÜĞÜNCÜ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan
sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma
gibi hakları tanımlayan evrensel bir kavramdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesi’nin 42. maddesinde; “Taraf Devletler, sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve
etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı
taahhüt ederler” hükmü yer almaktadır. Erken çocukluk döneminden başlayarak çocukların
kişilik yapısının oluşumunda etkili bir uyaran olan çizgi filmler, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin
hükümlerinin yaşama geçirilmesinde önemli bir sorumluluk üstlenmelidir çünkü alanyazın
tarandığında erken çocukluk dönemindeki çocukların zamanlarının büyük bir kısmını çizgi film
izleyerek geçirdiği ortaya konmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası çocukların en çok sevdiği çizgi
filmlerden biri olan, TRT Çocuk ekranlarından yayınlanan “Canım Kardeşim” isimli çizgi film
serisinde Mine, Müge ve Mete, babaları Galip, anneleri Lale Hanım ve kedileri Mıncır ile
birlikte mutlu bir aile anlatılmaktadır. Bu çalışma, erken çocukluk dönemindeki “Canım
Kardeşim” isimli çizgi film serisini çocuk haklarına (yaşamsal, gelişme, korunma ve katılım
haklarına) yer verme durumu açısından incelemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Araştırma, yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Araştırmanın
amacı doğrultusunda “Canım Kardeşim” çizgi filminin kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile
seçilen toplam 50 bölümü araştırmacılar tarafından çocuk haklarına odaklanılarak izlenmiş ve
verdiği mesajlardan elde edilen veriler içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmada veri
toplama amacıyla, Karaman-Kepenekci ve Aslan (2010) tarafından oluşturulan sınıflandırmaya
uygun olarak geliştirilen “Çocuk Hakları Kontrol Listesi” kullanılmıştır.
Bulgular: Canım Kardeşim çizgi film serisinin çocuk haklarına dair mesaj içeren sahnelerinde
en çok barınma (%90), ailesi ile birlikte yaşama (%85), eğlenme (%70,5) ve beslenme (%46),
hakları öne çıkarken en az yer verilen hakkın tıbbi bakım hakkı (%3,4) olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin davranışlarında ve sorunların çözümünde çocuk
haklarına uygun hareket edildiği belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinin
çocuk hakları farkındalığına katkı sağladığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: çocuk hakları, çizgi film, canım kardeşim, erken çocukluk
BİLDİRİ NO: 75
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAKTA OLAN 4.SINIF
ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLİK UYGULAMASINDA VE UYGULAMA
ÖĞRETMENLERİ İLE YAŞADIKLARI SORUNLAR
Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Murat ADAR, Vildan ADSIZ, Hazal YILMAZ, Sevda
BARAN, Nurşen OSMANOĞLU
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bu çalışmada Okul Öncesi Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencilerinin öğretmenlik uygulamasında
yaşadıkları sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini kapsamaktadır. Uygulama sürecinde
okul iklimine alışmanın, okuldaki birimlerle iletişim kurabilmenin, gerekli bilgi ve becerileri
kazanmanın nitelikli öğretmen yetiştirme üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda
araştırmanın amacı adayların deneyim kazanırken karşılaştıkları problemleri tespit etmektedir.
Araştırmaya ilişkin veriler Betimsel Analiz yöntemiyle toplanmıştır. Araştırma grubunu 2018
yılında Van YYÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencileri
oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış 19 soruluk anket formu
kullanılmıştır. Araştırma sonucunda adayların yarısı uygulama derslerinin sayısı yetersiz
bulmuş, %77&#39;si ise farklı kurumlarda uygulama yapmak istediğini belirtmiştir.
Ayrıca adaylar etkinlik planlarını uygulamasında kullanılan materyallerin maliyetinden dolayı
sorun yaşadıklarını ayrıca uygulama öğretmenleri ile iletişim kuramadıklarını ifade etmiştir. Bu
araştırma sonucunda öğretmenlik uygulaması süresince karşılaşılan problemlerin adayları
olumsuz etkilediği, adayın, koordinatörün ve uygulama öğretmenlerinin sorumlukları
konusunda biçimlenmesi gerektiği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: öğretmenlik uygulaması, uygulama öğretmeni
BİLDİRİ NO: 76
KAYNAŞTIRMA ÇALIŞMALARINDA RAM İLE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
KURUMLARI ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Hazal YILMAZ, Sevda BARAN, Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Betül ATAY,
Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Nurşen OSMANOĞLU
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimi ile ilgili görüşleri; okul
öncesinde kaynaştırma eğitimi uygulamaları, RAM ile yapılan işbirliği, ortaya çıkan sorunlar,
sorunların çözümü ve önerilerine yönelik öğretmen görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmaya ilkokullarına bağlı anasınıflarında görev yapan öğretmenler(2) ve bağımsız
anaokullarında görev yapan öğretmenler(8) katılmıştır. Araştırma verileri görüşme formaları
yoluyla toplanmıştır ve içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin
kaynaştırma eğitimine yönelik bakış açıları uygulamalarına yönelik hazırlıklar yaptıkları, bu
hazırlıklar kapsamında bazı kişilerden destek aldıkları belirlenmiştir. Yine hazırlık kapmasında
okul rehber öğretmenlerinin rehberlik ettikleri görülmüştür. Görüşlere göre kaynaştırma
uygulamalarında çeşitli sorunlar yaşandığı ve bu sorunlara ebeveynler, öğrenciler, öğretmenler
ve eğitim ortamlarının kaynaklık ettiği görülmüştür. Sorunların çözümüne yönelik
Öğretmenlerin toplantılar, bireysel görüşmeler ve sınıf içi etkinlikler düzenlediği, rehber
öğretmenlerin ise seminerlerle aileleri bilgilendirdikleri belirlenmiştir. Tüm katılımcılar
kaynaştırma uygulamaları kapsamında bilgi yetersizliğinin giderilmesi yönünde öneri
bildirmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: kaynaştırma, ram, okul öncesi kurum
BİLDİRİ NO: 77
BİR TOPLUMA HİZMET UYGULAMASI: GÖKYÜZÜ SENİNDİR
Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Hazal YILMAZ, Sevda BARAN, Mücahid ERDAŞ, Derya
YILMAZ, Betül ATAY, Hebun DENİZ, Meltem APSUR, Nurşen OSMANOĞLU
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında Van Y.Y.Ü Okul Öncesi Öğretmenliği
Bölümü öğrencilerinin 2- 6 yaş çocuklarına, yaş ve gelişim düzeylerine uygun okul öncesi
eğitim amaç ve ilkeleri doğrultusunda eğitim ortamını oluşturmak, onları yaşamın içine almak,
onların akranlarıyla birlikte aynı eğitim ortamında birlikte olmalarına olanak sağlamak, iletişim
becerilerini geliştirmek, bedensel, ruhsal, sosyal ve ahlaki gelişimlerini desteklemek amacı ile
Van Cezaevi Kampüsü T tipi Kadın Cezaevi’nde eylem araştırması yöntemi kullanılarak
“GÖKYÜZÜ SENİNDİR” projesi uygulandı.
Çocuklar açısından; Proje amacına ulaştı; çünkü çocuklar artık her gün dışarı çıkıyor, okula
gidiyor, güneşi ve Gökyüzünü görebiliyor. Çocuklar bu proje ile birlikte şarkı söylüyor, resim
yapıyor, hikaye dinliyor, kuklalarla konuşuyor ve en önemlisi de akranlarıyla birlikte eğleniyor,
öğreniyor ve büyüyor.
Bu projenin sonunda Cezaevinde bulunan çocuklara karşı bu tür projelerle öğrencilerin
duyarlılıklarının artırılması gerektiği kararına varıldı.
Anahtar Kelimeler: cezaevi, gökyüzü, topluma hizmet
BİLDİRİ NO: 78
EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRETMEN ADAYLARININ
FORMASYON KAVRAMINA İLİŞKİN ZİHİNSEL İMGELERİNİN İNCELENMESİ
Buse SATILMIŞ, Emine BAL, Büşra VURDUM
Kastamonu Üniversitesi
Öğretmen yetiştirme, çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Cumhuriyet döneminden itibaren
gelişmekte olan öğretmenlik mesleği günümüze kadar çeşitli değişimlere uğramıştır. Bu
değişimler öğretmen yetiştiren kurumlarda çeşitli sorunlara yol açmıştır. Bu bağlamda
pedagojik formasyon eğitimi bir sorun olarak ele alınabilir. Bu araştırmanın amacı eğitim
fakültesinde öğrenim gören lisans öğrencilerinin, öğretmen sertifika programlarına
(formasyona) ilişkin zihinsel imgelerini ve görüşlerini öğrenmektir. Araştırmada 2015-2019
öğretim yılında bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören rastgele seçilmiş
100 öğretmen adayının ‘’formasyon’’ ifadesini ana düşünce olarak kullandıkları zihin haritaları
veri toplama aracı olarak kullanılmış ve bu zihin haritalarının içerik analizi yapılmıştır. Yapılan
analizde en çok tekrar eden kavramların para, haksızlık, eğitim ve öğretmenlik olduğu
belirlenmiştir. Bunların yanı sıra daha az tekrar eden kelimeler intihar, mecburiyet,
deneyimsizlik, eşitsizlik vb. olmuştur. İçerik analizine göre tekrar eden kavramlardan genel
zihin haritası oluşturulmuştur. Zihin haritalarından elde edilen sonuçlara göre, öğretmen
adaylarının, formasyon eğitimini gereksiz buldukları, formasyon eğitimi alan öğrencileri
yetersiz ve öğretmenlik mesleğini benimsemeyen bireyler olarak gördükleri belirlenmiştir.
Formasyon eğitimi alan öğrencilerin; eğitim fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarının
iş hayatına geçiş sürecinde bir engel teşkil ettikleri ve atanmalarının eğitim fakültesindeki
öğretmen adaylarına yapılan bir haksızlık olduğunu düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Formasyon, zihin haritası, öğretmen adayı, eğitim fakültesi
BİLDİRİ NO: 80
'DÜNYAYA NASIL GELDİM? : OKULÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ
DÜNYAYA GELİŞ ALGILARI
Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN, Büşra KARAHAN,Elif YAPAR,Özlem SARITAŞ
Pamukkale Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde çocukların dünyaya geliş algıları cinsel konulara merakının
yoğun olduğu dönem olası açısından önemlidir. Bu araştırma okul öncesi çocuklarının dünyaya
nasıl geldikleri ile ilgili algılarının derinlemesine incelenmesini amaçlamıştır.
Yöntem: Nitel durum araştırması kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada fenomoloji
araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna, okul öncesine devam eden 48-
60 aylık 11 çocuk dahil edilmiştir. Veriler 3 hafta boyunca haftada bir gün 20-25 dakika süren
yarı yapılandırılmış görüşmeler ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analiziyle
derinlemesine incelenmiş ve (a)annesi hamile olanlar (b)annesi hamile olmayanlar olarak
adlandırılan 2 temel tema çerçevesinde betimlendirilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın bulgularında çocukların dünyaya nasıl geldikleri ile ilgili algıları
annenin hamile olması veya olmaması durumunun anlamlı bir farklılık göstermediği ve
çocukların bu konudaki algıları sonucunda elde ettikleri bulguların yeteri kadar oluşmadığı
saptanmıştır.
Sonuç: Elde edilen bulgular doğrultusunda ülkemiz ebeveynlerine ve öğretmenlerine
çocuklukta cinsel eğitime yönelik eğitimler verilmesi gerektiği ve bu konu ile ilgili eğitim
programları hazırlanıp bunların etkinliğinin incelenmesi önerileri sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Cinsel gelişim,dünyaya geliş algıları,erken çocuklukta cinsel eğitim.
BİLDİRİ NO:81
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ EN ÇOK İZLEDİKLERİ ÇİZGİ
FİLMLERDE TOPLUMSAL CİNSİYET OLGUSUNUN İNCELENMESİ
Gülhan GÜVEN Büşra Gül KALEM
Gazi Üniversitesi
Toplumsal cinsiyet olgusunun çocukların en çok izledikleri çizgi filmlerde nasıl verildiğini
inceleyen bu çalışmanın amacı, çocuklar tarafından en çok sevilerek izlenen bu çizgi
filmlerdeki toplumsal cinsiyet yargılarını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmada amaçlı örnekleme
yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi seçilmiştir. Bu örnekleme göre Gaziantep il
merkezi, kırsal ve varoş bölgelerde bulunan okullar tercih edilerek 2018-2019 eğitim öğretim
yılında anaokuluna ve anasınıfına devam eden 773 çocukla görüşme sağlanmıştır. 50 farklı
çizgi film sayısına ulaşılmış ve çocuklar tarafından en çok izlenen 10 çizgi filmin izlenme sayısı
en çok olan 5 bölümü incelemeye alınmıştır. Araştırmanın verilerinde betimsel analiz ve içerik
analizi birlikte kullanılmıştır. Bu çerçevede hazırlanan kategorilere “frekans analizi “ ile
incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgular sonucunda; kadın karakterlerin renk olarak çoğunlukla
pembe rengi kullandığı, çocuk bakımı ve ev işleriyle genelde kadınların ilgilendiği, erkek
karakterlerin daha güçlü, aktif ve etkin rol oynadığı ev içi ve ev dışı mekanlarda olan iş
bölümünde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının bulunduğu; erkek ve kadın karakterlerin duygu
dağılımında erkeklerin daha mutlu kadınların daha üzgün olduğu gözlenmiştir. Araştırma
sonucunda çizgi filmlerin Türkiye yapımı olanların birçoğunda toplumsal kalıp yargılarının,
cinsiyet ayrımcılığının olduğu, kadın ve erkek karakterlerde geleneksel toplumsal cinsiyet
olgusunun bulunduğu; yabancı yapımlara ait çizgi filmlerde bu bulguların kadın erkek
karakterlerine eşit olarak dağıldığı gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Çocuk, Çizgi Film, Toplumsal Cinsiyet,
BİLDİRİ NO: 87
SES EVRENİM İSİMLİ ETKİNLİK PAKETİNİN ÇOCUKLARIN SESBİLGİSEL
FARKINDALIK BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Hafize DEMİRCAN, Hande Nur ÇELİK, İrem AKYAR, Merve DİCLE, Reyhan BEKAR
Ankara Üniversitesi
Erken okuryazarlık; çocukların doğumundan ilkokula başlamadan önceki süreyi kapsayan,
kitaplarla, yazıyla, ses ve harflerle karşılaştığı bir süreçtir. Erken okuryazarlık becerilerinden
biri olan sesbilgisel farkındalık da sözel dilin ayrı ve yinelenen birimlerden (ör:ses birimler,
heceler, sözcükler) oluştuğu bilgisi ve bu birimleri düzenleme becerisidir. Bu çalışmada okul
öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuklar için hazırlanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik
paketinin çocukların sesbilgisel farkındalık becerilerine etkisinin incelenmesi
amaçlanmaktadır.
Bu çalışmada nicel araştırmalar içerisinde yer alan öntest-sontest deney ve kontrol gruplu yarı
deneysel desen kullanılmıştır. Ses Evrenim isimli etkinlik paketinde çevre ve sesbilgisel
farkındalık becerilerini bütünleştiren toplam 8 etkinlik yer almaktadır. Etkinliklerin 4 tanesi
öğretmen adayları ve 4 tanesi de sınıf öğretmenleri tarafından aynı hafta içinde uygulanmıştır.
Öğretmen adaylarının uyguladığı ana etkinlikler 45’er dakika, ana etkinliklerden sonra sınıf
öğretmenlerinin uyguladığı destekleyici etkinlikler 25’er dakika sürmüştür. Çalışma Ankara’da
bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir çocuk bakım evindeki 48-66 aylık çocuklarla
yapılmıştır. Deney grubunda 16, kontrol grubunda ise 10 çocuk olmak üzere toplam 26 çocuk,
araştırmaya dahil edilmiştir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak Karaman ve Aytar
(2016)’ın geliştirdikleri Erken Okuryazarlık Becerilerini Değerlendirme Aracı’nın “Sesbilgisel
Farkındalık Becerilerini Değerlendirme Alt Boyutu”nun 3 alt testi kullanılmıştır. Bu 3 alt test [
a) aynı sesle başlayan sözcükleri eşleştirme, b) uyak farkındalığı ve c) sözcüklerin başlangıç
sesleriyle ilgili görevler] toplam 36 maddeden oluşmakta ve her bir çocukla uygulanma süresi
toplam 15-20 dk sürmektedir. Veri toplama sürecinde her çocukla bireysel olarak çalışılmıştır.
Çalışma sonunda deney grubunda ön testlerden alınan en düşük ve en yüksek puan aralığı=14-
27, standart sapma(sd)=3.71 iken ortalama puan, X=21.93’tür. Ses Evrenim isimli etkinlik
paketi uygulandıktan sonra elde edilen son test verilerine göre de en düşük ve en yüksek puan
aralığı=18-34, standart sapma(sd)=4.96 iken ortalama puan, X=27’dir. Kontrol grubunda ise ön
testlerden alınan en düşük ve en yüksek puan aralığı=10-24, sd=4.13 iken ortalama puan,
X=19.8’dir. Son testlerde ise en düşük ve en yüksek puan aralığı=14-30, sd=6.27 iken ortalama
puan, X=22.4’tür. Deney grubuna uygulanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik paketinin
çocukların Sesbilgisel Farkındalık Becerilerini Değerlendirme Testi’nden elde ettikleri puan
ortalamalarının yükselmesine katkı sağlamıştır. Kontrol grubunda da çocukların gelişimlerine
bağlı olarak sesbilgisel farkındalık puanlarında bir yükseliş görülmektedir. Kontrol grubu ve
deney grubundaki son test ortalama puanları arasındaki fark, deney grubu lehine X=4.6’dır.
Süreçte uygulanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik paketindeki etkinlikler, çocukların ilgisini
çekmiş, etkinlikler sırasında verilen örneklerin test uygulamaları sürecinde bazı çocuklar
tarafından da maddelere yanıt olarak verildiği gözlemlenmiştir. Çalışmanın bulgularına göre
okul öncesi dönemde sesbilgisel farkındalık becerilerinin desteklenmesinin çocukların erken
okuryazarlık becerilerini desteklediği düşünülmektedir. Çocukların sesbilgisel farkındalık
becerilerini desteklemek için hazırlanacak etkinlik paketlerine aile katılımı süreci de eklenerek
daha uzun süreli uygulanması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Erken Okuryazarlık, Okul Öncesi Dönem, Sesbilgisel Farkındalık
Becerileri, Sesbilgisel Farkındalık Eğitimi
BİLDİRİ NO: 90
ÇOCUK KİTABI SEÇİMİNDE ÖĞRETMEN VE EBEVEYLERİN KİTAP SEÇİM
KRİTERLERİ
Hacer KARAN
Akdeniz Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmada, özellikle erken yaşta çocukların en çok etkileşimde bulunduğu anne
babaları ve öğretmenler tarafından çocuklara sunulacak kitaplarda kullandıkları kriterlerin
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma Antalya örnekleminde anaokulu öğretmenleri ve okul öncesi çağda çocuğu
olan anne babalar çalışmaya dahil edilmiştir. Random örnekleme yöntemiyle seçilen 50
ebeveyn ve 50 anasınıfı öğretmeni olmak üzere toplam 100 yetişkin katılımcıdan veriler
toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Okul Öncesi Öğretmeninin ve
Ebeveynlerin Çocuk Kitabı(3-6 yaş) Seçiminde Dikkat Ettikleri Ölçütleri Belirleme Ölçeği”
kullanılmıştır. Araştırmanın analizleri devam etmekte olup çalışma sonuçları sunum sırasında
tartışılacaktır.
Bulgular: Alt problemlere ilişkin bulgular ölçek toplamı, fiziksel özellikler, içerik (konu ve
tema), içerik (dil ve karakter) faktörler, ebeveyn ve öğretmenlere göre cinsiyet, çocukların
yaşları, okul öncesi kurum türü açısından incelenmiş ve aralarında anlamlı fark bulunmamıştır.
Sonuç: Ebeveynlerin çocuk kitabı seçim kriterlerinde; ebeveynin cinsiyeti, çocuğun gittiği
okul öncesi kurumun türü ve çocuğun yaşı fark yaratmamaktadır.
Okul öncesi öğretmenlerinin kitap seçim kriterlerinde; öğretmenin cinsiyeti, öğretmenin
çalıştığı okul öncesi kurumun türü ve öğretmenin çalıştığı çocuğun yaş grubu fark
yaratmamaktadır.
Anahtar kelimeler : çocuk kitapları, içerik, resim, boyut, dil
BİLDİRİ NO: 93
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ MESLEKLERE YÖNELİK BAKIŞ
AÇILARININ TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMI TEMELİNDE İNCELENMESİ
Emine Nur KANAT, Buket ŞEN
Uşak Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem çocuklarının mesleklere yönelik bakış açılarının toplumsal cinsiyet
kavramı temelinde incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın çalışma grubunu Uşak
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı seçkisiz örnekleme yönteminden basit seçkisiz örnekleme
yöntemi ile belirlenmiş üç farklı anasınıfında eğitim gören 48-72 aylık 35 kız ve 35 erkek
çocuğu oluşturmaktadır.
Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesidir.
Uygulama sürecinde okul öncesi dönem çocuklarına farklı meslek dallarına ilişkin resimler
gösterilmiştir. Polis, itfaiyeci, doktor, pilot ve öğretmen meslek gruplarına ait hem erkek hem
de kadın fotoğrafları öğrencilerle birlikte incelenmiştir. Sonrasında çocuklara ‘Şimdi bir polis
çizelim’ gibi yönergeler verilerek her meslek grubundan çizmeleri için rehberlik edilmiştir.
Çocukların çizdiği her meslek grubuna ait resim toplanırken, resimdeki meslek sahibi kişinin
cinsiyeti sorulmuş ve not edilmiştir.
Bulgular: Elde edilen verilere göre, çalışmaya katılan erkek öğrencilerin itfaiyecilik mesleğine
yönelik resimlerinde daha çok erkek cinsiyetini (32), öğretmenlik mesleğine yönelik
resimlerinde daha çok kadın cinsiyetini (24) resmettikleri belirlenmiştir. Çalışmaya katılan kız
öğrencilerin resimlerinde ise öğretmenlik mesleğine yönelik çizimlerinde daha çok kadın
cinsiyetini (27), itfaiyecilik mesleğine yönelik çizimlerinde ise daha çok erkek cinsiyetini (22)
resmettikleri belirlenmiştir.
Sonuç: Bulgulara göre çocukların farklı meslek dallarına ilişkin toplumsal cinsiyet kalıp
yargıları tartışılmıştır. Okul öncesi dönem çağındaki kız ve erkek çocuklarının öğretmenlik
mesleğinin cinsiyetine yönelik algılarının kadın cinsiyeti ağırlıklı olduğu, itfaiyecilik
mesleğinin cinsiyetine yönelik algılarının erkek cinsiyeti ağırlıklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Okul öncesi dönem, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet kalıp yargıları
BİLDİRİ NO: 94
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARINA DEĞERLER EĞİTİMİNDE DRAMA
YÖNTEMİNİN ETKİLİLİĞİ
Fatma SOYDAN, Şafak ULUÇINAR SAĞIR, Dr. Rumiye ARSLAN
Amasya Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi dönemde çocuklara dürüstlük, yardımseverlik,
sorumluluk gibi soyut değerleri öğretmede drama yönteminin etkililiğini araştırmaktır.
Yöntem: Araştırmanın evreni Amasya ili merkez okul öncesi kurumlarına devam eden 4-5 yaş
grubu çocuklardır, örneklemi ise rastgele örneklem modeli ile belirlenen bir okul öncesi
kurumunda bulunan ve araştırmaya katılan çocuklardır. Deneysel desene göre yapılan bu
araştırma, deney grubunda 12, kontrol grubunda 12 olmak üzere toplam 24, 4-5 yaş grubu
çocuklar üzerinde yürütülmüştür. Bu araştırmada gözlem ve mülakat yöntemleri kullanılmıştır.
Drama etkinliklerinde dürüstlük değeri için ‘’Yalancı Çoban’’ draması, yardımseverlik değeri
için ‘’Kızılay’’ draması ve sorumluluk değeri için ‘’Sorumluluklarımı Biliyorum ’’ draması
öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Drama etkinlikleri öncesinde ve sonrasında çocuklar ile
mülakat yapılarak ön test ve son test uygulanmıştır. Mülakatlar ses kaydına alınıp daha sonra
analiz edilmiştir. Drama etkinliği sırasında çocukların davranışları gözlemlenmiştir
Bulgular: Yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir. Drama
yöntemi ile değerler eğitimi verilen deney grubunun, kontrol grubuna göre daha fazla gelişme
gösterdiği ve soyut değerlerle ilgili sorulan sorulara doğru cevaplar verebildikleri görülmüştür.
Sonuç: Sonuç olarak okul öncesi dönemde drama yönteminin değerler eğitiminde oldukça
etkili olduğu gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Değerler eğitimi, drama yöntemi, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 97
SINIF DIŞI UYGULAMALAR: SINIFTAN BAHÇEYE, BAHÇEDEN ORMANA
Şeyma KOCAMAN, Tacettin KESKİNKILIÇ, Asena KUŞ
ÇOMÜ ÇABAÇAM Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi Eğitmenleri
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Giriş: Çocukların dışarıda geçirdikleri zamanın giderek azalması, doğa ile etkileşimlerinin
sınırlı hale gelmesi, günün çoğunu binaların içinde geçirmelerine ve doğaya yabancılaşmalarına
neden olmaktadır. Bu durum, çocuk ve doğa etkileşimini yeniden kurup güçlendirmek isteyen
çağdaş eğitimciler için ilham kaynağı olmuş ve bu gelişmeler günümüze ‘Orman Pedagojisi’
olarak yansıyan alternatif uygulamaların temellerinin atılmasını sağlamıştır. Çocuk ve doğa
arasındaki koparılmış bağı yeniden kurmaya çalışan ve onlara gerçek yaşam deneyimleri sunan
Orman Pedagojisi uygulamalarının, Türkiye’de de kendine yer edinmesi adına, yapılacak
çalışmaların alana ‘iyi uygulama örneği’ olarak katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Amaç: Bu düşünceden hareketle çocukların doğal materyalleri tanıması, bu materyalleri
etkinliklerine uyarlayabilmeleri, ekolojik hareketleri yerinde gözlemleyebilmeleri,
sürdürülebilir çevre bilinci kazanmaları, çevre dostu davranışlar geliştirebilmeleri ve tüm
bunları doğayla uyum içinde gerçekleştirebilmeleri amacıyla Okul Öncesi Eğitimi Programı
(2012)’nda yer alan etkinliklerden yola çıkılarak Orman Pedagojisi İlkeleri’nden beslenen
taslak bir programın geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırma, örnek olay incelemesi
niteliğindedir. Araştırmanın çalışma grubu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Rektörlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim
Merkezi’nde eğitim alan, sosyo-demografik ve ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı
grupta bulunan 32-72 ay grubundaki 20 çocuktan oluşmaktadır. Çocukların doğal materyalleri
tanıması, bu materyalleri etkinliklerine uyarlayabilmeleri, ekolojik hareketleri yerinde
gözlemleyebilmeleri, sürdürülebilir çevre bilinci kazanmaları, çevre dostu davranışlar
geliştirebilmeleri ve tüm bunları doğayla uyum içinde gerçekleştirebilmeleri amacıyla Okul
Öncesi Eğitimi Programı (2012)’nda yer alan etkinliklerden yola çıkılarak Orman Pedagojisi
İlkeleri’nden beslenen taslak bir program hazırlanmıştır. Program kapsamında Ekim-Nisan
tarihleri arasında esnek aralıklarla 8 uygulama şeklinde gerçekleştirilmiştir. Program
uygulamaları süresince veri toplama aracı olarak gözlem formu kullanılmış ve verilerin
betimsel analizleri gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Gözlem formlarının analizi sonucunda çocukların sınıf dışı uygulama eşyalarının
kullanımını öğrendikleri; doğadaki materyalleri tanıyıp, bu materyalleri sınıf içi uygulamalara
taşıdıkları; hayvan yuvalarını yerinde gözlemleyip doğaya ve hayvanlara karşı önyargılarının
kırıldığı, çevreyi koruma bilinci geliştirdikleri sonucuna varılmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Çocuk ve doğa arasındaki koparılmış bağı yeniden kurmaya çalışan ve
onlara gerçek yaşam deneyimleri sunan Orman Pedagojisi uygulamalarının, Türkiye’de de
kendine yer edinmesi adına, yapılacak çalışmaların alana ‘İyi Uygulama Örneği’ olarak katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Dönemi, Doğada Eğitim, Orman Okulu
Yaklaşımı, Oyunla Öğretim, Dezavantajlı Çocuklar
BİLDİRİ NO: 98
DİJİTAL OYUN SEÇİMİ VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN EBEVEYN
GÖRÜŞLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Hatice Kübra İŞLEK, Zeynep GÖKSU, Ümmühan AKPINAR, Adalet KANDIR
Gazi Üniversitesi
Amaç: Günümüzde çocuklar dijital araçlarla erken yaşlarda tanışmaktadır. Çocukların dijital
araçlarla oynadıkları oyunları denetimsiz ve kontrolsüz kullanmaları bazı sorunlara neden
olabilmektedir. Bu bağlamda araştırma, okul öncesi dönemdeki çocukların ebeveynlerinin
dijital oyun seçimi ve denetimine ilişkin görüşlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmış olup, betimsel nitelikte bir
çalışma yapılmıştır. Tarama modellerinden genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara ili Çankaya, Yenimahalle ve
Keçiören ilçelerinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı anaokulları ve anasınıflarına
devam eden ve tipik gelişim gösteren 60-72 aylık çocukların araştırmaya katılmaya gönüllü
ebeveynleri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Gözüm ve Kandır (2019)
tarafından geliştirilen “60-72 Aylık Çocukların Dijital Oyun Seçimi ve Denetlenmesine
Yönelik Ebeveyn Görüşleri Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın verileri SPSS programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar frekans tabloları, tanımlayıcı istatistikler ve çapraz
tablolar şeklinde verilmiştir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular; cinsiyet, öğrenim düzeyi, meslek, yaş, aylık gelir,
çocuğun cinsiyeti, çocuk sayısı, çocuk sırası ve çocuğun aylık gelişimine göre yorumlanmıştır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda, ebeveynlerin okul öncesi dönemdeki çocuklarının dijital oyun
seçimi ve denetlenmesine yönelik görüşleri tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dijital Oyun, Okul Öncesi Eğitim, Okul Öncesinde Oyun
BİLDİRİ NO: 99
0-3 YAŞ ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN SOSYAL MEDYA ETKİLEŞİMLERİ
Ümmü Rümeysa ALTUNBAŞAK, Yasemin TETİK
Akdeniz Üniversitesi
Amaç: Her kesimden insanları ve kitleleri bir araya getiren sosyal medya kişilere fikirlerini
daha kolay yoldan aktarma, fikir alışverişi yapma, çeşitli fotoğraflar ve videolar ile
yaşamlarından kesitler paylaşarak kendilerini tanıtma ve ifade etme gibi sunmuş olduğu
imkanlar sayesinde her geçen gün hayatımızda daha çok yer edinmektedir. Sosyal medya
kullanımının yaygınlaşması ebeveynlerin de sosyal medya kullanım oranını arttırmıştır.
Bu kapsamda ebeveynlerin paylaşımlarında çocuklarının fotoğraf ve videolarına sıkça yer
vermesiyle pek çok çocuğun “dijital ayak izleri” günden güne artmaktadır.
Bu bağlamda sıfır üç yaş arası çocuğa sahip olan annelerin sosyal medya hesaplarında
çocuklarına dair içerik paylaşımlarını etkileyen faktörler bu araştırmanın amacını
oluşturmaktadır.
Yöntem: Betimsel araştırma modelinden görüşme odak görüşme yöntemi ile veriler
toplanmıştır.
Bulgular: Araştırmada bulgular 3 tema şeklinde oluşturulmuştur. Birinci tema annelerin
kullanmayı tercih ettikleri sosyal ağların neler olduğunu öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur.
Anneler instagram, whatsapp, twitter ve facebook kullanmaktadır. İkinci tema annelerin
sosyal medyada geçirdikleri ortalama süreyi ortaya koymak, çocuklarına dair yaptıkları ilk
paylaşım zamanını ve aralıklarını öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur. Annelerden alınan
cevaplara göre çocuğu doğar doğmaz paylaşan, hiç paylaşmayan ve bir süre sonra paylaşan
anneler olduğu tespit edilmiştir. Anneler iki saatle dört saat arası sosyal medyada zaman
geçirmektedirler. Üçüncü tema annelerin sosyal medyaya çocukları dahil edip etmedikleri, ne
şekilde dahil ettiklerini öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur. Annelerden alınan verilere göre
anneler çocuklarını sosyal medyaya dahil ederken çocuklarının giyim ve mahremiyetine
dikkat ettikleri sonucu elde edilmiştir.
Sonuç: Bulgulardan elde edilen sonuçlara göre sosyal medyada anneler; faydalı buldukları
bilgilere, ailesi ve kendisinin gezip gördüğü yerlere, çocuğunun fotoğraflarına dair içeriğe
sahip paylaşımlar yapmaktadırlar. Çocuklarına dair paylaşım yapma sebepleri; çocuklarıyla
övünmek, uzakta olan akrabalara ve arkadaşlara çocukla ilgili bilgi vermek olduğu sonucu
elde edilmiştir. Paylaşım yapmamayı tercih eden annelerin paylaşım yapmama sebepleri ise;
çocuklarının giyim ve mahremiyetine dikkat etmeleri gerektiği düşüncesiyle paylaşım
yapmamaktadırlar sonucu elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: anne, sosyal medya, çocuk, paylaşım, içerik
BİLDİRİ NO: 101
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ZAMAN YÖNETİMİ BECERİLERİ
Ceylan Nur ÖZTÜRK
Kastamonu Üniversitesi
Giriş: Zaman, bütün insanlık tarihi boyunca tanımlanması en güç mekanizmalardan biri
olmuştur. Zaman bir bakıma elde bolca var olan ancak yokluğunda ise devamlı serzenişte
bulunulan bir kavramdır. Bu sebeple zaman verimli kullanılmalıdır. Tam bu noktada ise ‘Zaman
Yönetimi’ kavramı karşımıza çıkmaktadır.
Zaman yönetimi, amaçlara ve hedeflere ulaşmada önemli bir kaynak olan zamanı verimli
kullanma çabasıdır.(Uğur,2000) Hali hazırda herkese bulunan zaman etkili kullanılmalıdır. Zira
hem telafisi hem de geri dönüşü mümkün değildir.
Günlük hayatta en çok sorun yaşanılan konulardan biri de zamanı verimli kullanamamaktır.
Birçok meslek gruplarında karşı karşıya kalınan bu sorun öğretmenlik mesleğinde de oldukça
sık rastlanmaktadır. Özellikle okul öncesi öğretmenliği branşında zaman yönetiminin önemli
bir yeri vardır.(Demirtaş ve Özer, 2007)
Amaç: Bu araştırma, okul öncesi öğretmen adaylarının zaman yönetimi becerisinin,
öğretmenlik mesleğine karşı tutumları, sınıf yönetimi not ortalaması ve genel ağırlıklı not
ortalaması ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmaktadır.
Yöntem: Araştırma nicel desende olup tarama yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak
“Zaman Yönetimi Anketi” ve “Öğretmenlik Mesleğine Karşı Tutum Anketi” kullanılmıştır.
Araştırmanın örneklemini Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi
Öğretmenliği 4. Sınıf öğretmen adayları oluşturmaktadır. Bu çalışmada veriler SPSS 23.0
programında kodlanmış, değişkenler arasında ki ilişkinin belirlenmesi için Pearson Momentler
çarpımı değerleri kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada, öğretmen adaylarının Zaman Yönetimi ile Genel Ağırlıklı Not
Ortalaması arasında (r=.419, p<.01) ve Sınıf Yönetimi Not Ortalaması arasında (r=.306, p<.01)
orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Zaman Yönetimi ile Cinsiyet ve Öğretmenlik
Mesleğine Karşı Tutum arasında düşük düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Sonuç: Zaman Yönetiminde başarılı olan öğretmen adaylarının Genel Ağırlıklı Not Ortalaması
ve Sınıf Yönetimi Not Ortalamasının yüksek olduğu bulunmuştur. Öğretmen adaylarının
Cinsiyetleri ve Öğretmenlik Mesleğine Karşı Tutumları, Zaman Yönetimi becerilerini
etkilemediği bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Zaman Yönetimi, Okul Öncesi Öğretmen Adayları, Genel Akademik
Ortalama, Sınıf Yönetimi
BİLDİRİ NO: 103
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE 4-5 YAŞ ÇOCUKLARININ ANADİL VE
YABANCI DİLDE KONUŞMA BECERİSİNİN GELİŞİM SÜRECİ
Dilek AYNA, Meryem TULUM
On Dokuz Mayıs Üniversitesi
Giresun Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı erken çocukluk dönemi 4-5 yaş grubu çocuklarının anadil ve
yabancı dil eğitiminin eş zamanlı olarak verilmesinin konuşma becerisine etkisinin
incelenmesidir. Çalışmanın araştırma soruları ise 4-5 yaş grubu çocuklarda anadilin yabancı dil
üzerinde etkileri nelerdir? İki dilliliğin konuşma becerisi üzerine etkisi nelerdir? Şeklindedir.
Yöntem: Bu çalışma Karadeniz bölgesinin Samsun il merkezinde bir okul öncesi kurumunda
bulunan 4-5 yaş grubundaki 6 çocuk ile yapılmıştır. Çalışma grubu 3 kız 3 erkek çocuktan
oluşmaktadır. Çocukların görsel algılarına ilişkin veriler nicel yönteme başvurularak
toplanmıştır. Bu bağlamda günlük yaşamda kullanılan canlı ve cansız nesne resimleri
kullanılmıştır. Çocukların görsel kartlar ile verdikleri cevaplar içerik analizi ile çözümlenmiştir.
Bulgu: Öğrenciler canlı ve cansız nesnelerin öğretiminde eylem kartlarıyla diğer konuların
ilişkilendirerek öğretilmiştir. Sınıf eşyalarıyla, eylem kartlarında kullanılan fiilerin bazılarını
cümle içerisinde kullanımında sadece bir fiil üzerinden cümle kurduğu tespit edilmiştir.
Öğrenciler sebze ve meyve isimlerini kolayca öğrendiği ve günlük hayatta yabancı dile maruz
kaldığı için daha kolay özümsediği sonucuna varılmıştır. Hem dinleme hem de konuşma
becerilerinde % 70 gelişim gözlemlenmiştir. Bulgulara göre çocukların anadilde sorulan
nesnelere, yabancı dilde cevap verdiği gözlemlenmiştir.
Sonuç: Çalışmanın sonuçları erken yaşta yabancı dil öğretiminin önemli olduğunu
göstermektedir. Bu bağlamda anadil ve yabancı dil öğreniminin birbiri üzerinde olumlu etkileri
olduğu gözlemlenmiştir. Yabancı dil eğitiminin erken yaşta verilmesi düşünüldüğü gibi öte
yandan yabancı dilin çocukların dil gelişimini sekteye uğratmadığı, tam aksine gelişimine katkı
sağladığı gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelime: Okul Öncesi Dönem, İngilizce, Dil Becerileri
BİLDİRİ NO: 105
105-OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE EBEVEYNLERİN OYUNCAK SEÇİMİNDE
DİKKAT ETTİKLERİ NOKTALARIN İNCELENMESİ
Saniye YAVUZ, Senanur FİAT, Zeynep KIRAN
Trabzon Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimi, çocukların gelişimi açısından önemli bir yere sahiptir. Çocukların
gelişiminde okul öncesi eğitimi ne kadar önemli ise okul öncesi eğitiminde de oyuncak seçimi
ve kullanımı o kadar önemlidir. Bundan dolayı yapılan araştırmanın amacı 0-6 yaş grubunda
çocuğu olan ailelerin oyuncak seçiminde dikkat ettikleri veya etmedikleri unsurların
belirlenmesidir.
Yöntem:Araştırma nicel verilere dayalı planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu Trabzon
İline bağlı Zehra Kitapçıoğlu Anaokulu ve Yaylacık Anaokulu’na devam eden 0-6 yaş grubu
çocukların velilerinden oluşmaktadır. Veriler anket yoluyla toplanmıştır.
Bulgular: Ebeveynlerin oyuncak konusunda en çok tercih ettikleri malzeme plastik, en çok
tercih ettikleri oyuncak türü ise eğitici oyuncaklar olarak belirlenmiştir. Oyuncak seçiminde
cinsiyet ve gelişim özelliklerini göz önünde bulundurdukları saptanmıştır. Oyuncak satın
alırken oyuncağın markasına bazen dikkat ettikleri, en çok tercih edilen oyuncak markasının
ise Play-Doh olduğu yapılan anket sonucunda bulunmuştur.
Ebeveynlerin oyuncak alma sıklığının ayda bir olduğu ve oyuncak alma nedeninin daha çok
hediye amaçlı olduğu belirlenmiştir. Oyuncak satın alırken anne, baba ve çocuğun birlikte karar
verdikleri ve ebeveynlerin oyuncak seçiminde en önemli faktör olarak güvenli olmasını tercih
ettikleri ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Oyuncakların plastik olarak tercih edilmesinin sebebi fiyatının uygun olması ve
ulaşımının kolay olmasıdır. Aileler zamanla bilinçlendikleri için en çok eğitici oyuncaklara
yönelmişlerdir. Cinsiyet faktörüne dikkat edilmesi kimlik kazanımı için olumluyken çocukları
kalıplaştırdığı için olumsuzdur. Ebeveynlerin markaya bazen dikkat etmeleri fiyatının uygun
olmasından kaynaklanır. Oyuncak satın alırken anne, baba ve çocuğun birlikte karar vermesi
demokratik bir tutum sergilediklerini gösterir. Oyuncaklardaki tehlikelerin farkına varan aileler
bu nedenle oyuncakların güvenli olmasını daha fazla istemektedirler.
Anahtar Kelimeler: Oyuncak Seçimi, Oyuncak Türü.
BİLDİRİ NO: 107
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNİN
İNCELENMESİ
İlkem MERİÇ, Öznur ARSLAN, Fatma HÜSMENOĞLU, Seda Şeyma KARAN, Ayşegül
AL, Kübra MESTAN, Nilay MUTLU, Ezgi DİNÇ, Fatma Aybike ERKOÇ, Alper ÇOBAN1,
Ecem AKSOY, Yasemin GENÇ, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme becerilerini çeşitli
değişkenler açışından incelemektir. Bu amaçla, 48-72 aylık çocukların öz düzenleme
becerilerinde yaşa, cinsiyete, gelir düzeyine, okul öncesi eğitime devam durumuna ve okula
devam etme süresi bakımından anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma
grubu belirlenirken çoklu örnekleme yönteminden faydalanılmıştır. Buna göre öncelikle 2018-
2019 eğitim öğretim yılı güz döneminde Edirne il merkezindeki 48-72 aylık çocukların okul
öncesi eğitime devam ettiği anasınıfı ve anaokulları arasından küme örnekleme yöntemiyle,
araştırmanın ekonomikliği ve kolay ulaşılabilirlik ilkeleri uyarınca, toplam 7 okul
belirlenmiştir. Her okuldan 48-60 ay ve 60-72 ay gruplarını temsil eden birer sınıf tesadüfi
eleman örnekleme yöntemiyle belirlenen ve anne-babası araştırmaya katılmasına izin veren 226
çocuktan çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırmada Demografik Bilgi Formu ve Öz
Düzenleme Becerileri Ölçeği kullanılmıştır.
Bulgular: Ölçekten elde edilen verilerin analizi sonucunda elde edilen bulgulara göre öz
düzenleme becerilerinin; çocukların cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, gelir düzeyi, okul öncesi
eğitime devam durumu ve süresine göre farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.
Sonuç: Araştırmaya katılan çocukların öz düzenleme becerileri ile düzenleme ve kontrol
becerileri alt boyutlarının araştırmada incelenen değişkenlere göre farklılık gösterdiği
belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre öz düzenleme becerileri ve onu etkileyebilecek
değişkenler hakkında derinlemesine incelemeler yapılması gerektiği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öz düzenleme, okul öncesi dönem, çocuk, düzenleme becerisi, kontrol
becerisi
BİLDİRİ NO: 109
2023 ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİM HEDEFLERİ HAKKINDA ÖĞRETMEN
GÖRÜŞLERİ
Dilara KAYA, Elif DERİN, Teslime CAN, Döndü Neslihan BAY
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Ülkemizde her ülkede olduğu gibi eğitimi ileriye taşımak, mevcut eğitim sistemini revize etmek
amacıyla hedefler belirlenmektedir. Bu hedefler stratejik planlamanın alt basamağını
oluşturmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından yayımlanan
genelgede 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu; kamu kuruluşlarının geleceğe
dönük olarak stratejik planlarını hazırlamaları ve bütçelerini planda öngörülen misyon, vizyon,
amaç ve hedefleri ile uyumlu olacak şekilde performans programlarına dayalı olarak
oluşturulması gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda eğitimde büyük değişikliklerin meydana
getirmesini hedefleyen 2023 eğitim vizyonu açıklanmış, eğitimcilerin değerlendirmesine
sunulmuştur.
2023 erken çocukluk eğitimi hedeflerine dair öğretmen görüşlerinin ortaya konulması
araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada nitel araştırma
yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Görüşme sorularının
kapsam geçerliliğini sağlamak için 3 uzmanın görüşü alınmış ve sorular yeniden
düzenlenmiştir. Eskişehir il merkezinde bulunan anaokulları ve anasınıflarında görev yapan 17
okul öncesi öğretmeni araştırmaya katılmıştır. Verilerin toplanmasında katılımcılarla birebir
yüz yüze görüşmeler yapılmış, her bir görüşme ortalama 15 dakika sürmüş ve ses kayıt cihazı
kullanılmıştır. Veriler doküman haline getirilip katılımcıların teyidi alınmıştır. Verilerin
analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilerden temalar ve alt temalar
halinde her bir araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Yapılan kodlamalar
karşılaştırılarak uzlaşılmış ve tek bir kodlama elde edilmiştir. Veriler katılımcıların doğruda
ifadelerine de yer verilerek yorumlamıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen verilerde öğretmenlerin; devletin çocukların temel
ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği, kaynaştırma ile ilgili hizmet içi eğitimin alınması gerektiği,
kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde olması gerektiği, ailelere verilecek olan çocuk
gelişimi, psikolojisi eğitimlerin olması gerektiği, kırsal bölgelerde de erken çocukluk eğitiminin
verilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğu saptanmıştır. Okul öncesi zorunlu olması, bir
arada yaşamı destekleyici eğitim müfredatların olması hakkında ise hemfikir olmadıkları, bazı
öğretmenlerin bu hedefler konusunda şüpheleri olduğu belirlenmiştir. Bazı öğretmenler ise
belirlenen hedeflerin sadece söylemde kaldığı uygulamaya geçilmediği yönünde görüş
bildirmiştir.
Anahtar Kelimeler: 2023 Erken çocukluk eğitim hedefleri, Okul öncesi eğitim.
BİLDİRİ NO: 110
ÇOCUKLARIN OYUNCAKLARI: UYARAN FAZLALIĞI DOYURAN AZLIĞI
Aslı GÜNEY, Elif KAYA, Kübra BIDI, Kübra GÜNDÜZ, Ümüt ALTIN, Şehnaz CEYLAN
Karabük Üniversitesi
Giriş: Çocuk oyuncaklar aracılığıyla paylaşma, yardımlaşma, işbirliği gibi sosyal alana ilişkin
becerilerini geliştirmekte, mutluluk, üzüntü, kızgınlık gibi duygularını rahat bir şekilde ifade
etme olanağı bulmaktadır (Canlı, 214: 27). Oyuncaklar, çocukların oyun yönelimleri ve oyunun
teması ile yakın ilişkisi bulunmaktadır (Kim, 2002). En iyi oyuncağın çocuğun sadece bir kez
oynayıp bıraktığı değil sürekli oynamak isteyeceği, oynadığı süreçte ona haz veren oyuncak
olduğu söylenmektedir (Egemen ve diğ. 2004: 40).
Amaç: Bu çalışmada 3-6 yaş arasındaki çocukların oyuncağa karşı duyarlılığını/duyarsızlığını
ölçmek, ebeveynlerin oyuncağa karşı bakış açılarını değerlendirmek amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma modeli olarak, nitel araştırma tekniklerinden yarı yapılandırılmış görüşme
tekniğinin kullandığı bu çalışmada ailelere açık-uçlu altı soru sorulmuştur. Çalışma grubunu
okulöncesi eğitim kurumuna giden 3-6 yaş çocuklara sahip farklı 5 ilden (Batman, İstanbul,
Karabük, Samsun, Tekirdağ) katılan 100 anne-baba oluşturmaktadır. Görüşme formunda
çocukların oyuncağa karşı ilgisinin ne ölçüde olduğunu belirlemeye ilişkin sorular
bulunmaktadır.
Bulgular: Analiz sonrasında yapılan görüşmeler sonucunda çalışma, çocukların oyuncak algısı,
oyuncağa gösterdikleri ilgi ve anne babalarının oyuncağa bakış açıları hakkında görüş ifade
ettikleri ana temalar altında toplanmıştır.
Sonuç: Bulgular değerlendirilmiş olup okul öncesi çağındaki çocukların büyük çoğunluğunun
sanılanın aksine oyuncaklara ilgi gösterdiği belirlenmiştir. Aynı zamanda ailelerin çocukların
oyuncaklarla vakit geçirmesi için farklı yöntem ve teknikler kullandığı görülmüştür. Bunun
yanı sıra çocukların oyuncağa olan ilgisi ile beraber dikkat çeken bir ekran duyarlılığı da
bulunmaktadır. Bu yönde ailelere gerekli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Oyuncak, Doyumsuzluk, Duyarsızlık, Gelişim
BİLDİRİ NO: 111
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ KİŞİLİK GELİŞİMİNDE AİLE ETKİSİ
Elanur TÜRKOĞLU
Fırat Üniversitesi
Amaç: Kişilik bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazanılan davranış ve tutumlarının
kalıplaşmış ve alışkanlık haline gelmiş bir bütünüdür. Kişiliğin temelleri erken çocukluk
döneminde özellikle yaşamın 5-6. yılında atılmaktadır. Çocuğun bu dönemdeki en iç içe olduğu
sosyal çevre ailesidir. Çocuk şüphesiz ki anne babanın davranış ve tutumlarından etkilenmekte
ve anne babanın verdiği değerler eğitimine göre kişiliğini şekillendirmektedir. Araştırmada
anne baba tutumunun ve ailede verilen değerler eğitiminin kişilik üzerindeki etkisinin
incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Araştırmada literatür taraması olup alandaki son 10 yılın makalelerinin taranmasıyla
oluşturulmuştur.
Bulgular: Aşırı koruyucu, baskıcı-otoriter ve ilgisiz anne baba tutumuyla büyüyen çocuğun
kişilik gelişimi olumsuz yönde etkilenir. Bu tutumla büyüyen çocukların özgüveni ve diğer
sosyal becerileri yeterince gelişmemektedir. Demokratik anne baba tutumuyla yetişen çocuğun
bağımsız bir kişilik geliştirdiği ve kendisini tanıdığı görülmektedir. Değerler eğitimini ailede
alan çocuk yardımlaşma, büyüklere saygı gibi birçok sosyal davranışı kazanır. Kazanılan bu
sosyal davranışlar çocuktaki vicdan gelişimini etkilemektedir.
Sonuç: Kişiliğin temellerinin oluşturulmasında bireyin doğru ve yanlışı ayırt etmesinde vicdan
gelişimi doğrudan etkilidir. Sağlıklı bir toplum oluşturması için kişiliği gelişmiş çocukların
yetiştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Kendisine ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek
için kişiliğin temellerinin atıldığı erken çocukluk döneminde en aktif sosyal çevre olan aileye
büyük pay düşmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kişilik gelişimi, Erken çocukluk dönemi, Anne baba tutumları, Ailede
değerler eğitimi
BİLDİRİ NO: 112
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER ALAN “OYUN ZAMANINDA”
ÖĞRETMEN ROLÜNÜN İNCELENMESİ
Rumeysa S. TEKNEKAYA, Bahar ADA, Mehmet Şah AVİNÇ
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Okul öncesi eğitimde öğretmenlerin sıkça başvurduğu ve çocukların eğlenirken öğrenmelerini
sağlayan oyun, çocukların bütün gelişim alanlarını desteklemektedir. Okul öncesi kurumlarda
çocukların oynadıkları oyunların yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış
olduğu görülmektedir. Oyunların türleri açısından bakıldığında, günlük akış içerisinde bulunan
“oyun zamanının” nasıl değerlendirildiği önemlidir. Oyunun serbest bir şekilde yer aldığı bu
zaman dilimi çocukların oyun kurma, oyun arkadaşı seçme, öğrenme merkezlerindeki
materyalleri kullanarak ilgi ve istekleri doğrultusunda yeteneklerini geliştirme, deneyim
kazanma, keşfetme gibi birçok becerinin desteklendiği zaman dilimidir. Bu becerilerin
kazanılmasını sağlayan oyun zamanında, öğretmenlerin üstlendiği rollerin belirlenmesi
araştırmanın amacını oluşturmaktadır.
Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış gözlem ve yarı yapılandırılmış
görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme ve gözlem
formlarının kapsam geçerliği için 3 uzmandan görüş alınmış ve bu görüşler doğrultusunda
düzenleme yapılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Eskişehir ilinin Odunpazarı merkez
ilçesinde iki farklı okul öncesi eğitim kurumunda çalışan 10 okul öncesi öğretmeni
oluşturmaktadır. Araştırma sürecinde gözlemlerin geçerli ve güvenilir olması için öğretmenlere
araştırma içeriği bilgisi verilmeden gözlemler yapılmıştır. Araştırma kapsamında her bir
öğretmenin oyun zamanı birer hafta arayla 3 kez, toplamda 10 öğretmen üzerinde 30 gözlem
gerçekleştirilmiştir. Gözlemler gerçekleştirildikten sonra öğretmenlerle yüz yüze ve ses kaydı
alınarak görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmeler ortalama 10 dakika sürmüştür. Görüşme
sorularına verilen cevaplar doküman haline getirilmiş ve öğretmenlerden katılımcı teyidi
alınmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Doküman haline
getirilen veriler belirli temalara göre özetlenmiş, yorumlanmış ve doğrudan alıntılar yapılarak
incelenmiştir.
Araştırmanın gözlem sürecinde elde edilen bulgularda öğretmenlerin oyun zamanında, gün
içerisinde yapacakları etkinlikleri planladıkları, evrak işlerini tamamladıkları, kişisel işleriyle
ilgilendikleri görülmüştür. Yapılan görüşmelerde ise öğretmenler oyun zamanında çocukları
gözlemledikleri ve oyunlarına katıldıkları gibi gözlemlerde karşılaşılmayan ifadelerde
bulunmuştur.
Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde gözlemden elde edilen veriler ile görüşmeden elde
edilen verilerin örtüşmediği; öğretmenlerin programın gerekliliklerini bildikleri fakat
uygulamadıkları görülmüştür.
Anahtar sözcükler: okul öncesi öğretmeni, oyun zamanı, öğretmen rolleri
BİLDİRİ NO: 113
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN KABUL-RED
DÜZEYLERİ İLE ÇOCUKLARINA YÖNELİK İLGİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ
Elif YILMAZ, Mevlüt BAL, Merve ÖZER, Zeynep YÜREKLİ
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
Amaç: Araştırma kapsamında okul öncesi dönemdeki çocukların annelerinin kabul-red
düzeyleri ile çocuklarına yönelik ilgileri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu
genel amaç çerçevesinde annelerin kabul-red düzeyi ve çocuklarına yönelik ilgileri, sahip
oldukları çocuk sayıları, öğrenim durumları ve çocuklarının cinsiyetleri açısından da
incelenmiştir.
Yöntem: Tarama modelinde tasarlanan araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim öğretim
yılında Karaman il merkezindeki kolay ulaşılabilirlik ilkesi doğrultusunda belirlenen
ilkokullara bağlı anasınıfları arasından seçilen üç okulda öğrenim gören 60-72 aylık 132
çocuğun annelerinden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında araştırmacılar tarafından
geliştirilen Kişisel Bilgi Formu; Sucuoğlu, Özkal, Yıldız-Demirtaş ve Güzeller (2015)
tarafından geliştirilen Anne İlgi Ölçeği; Rohner, Saavedra ve Granum tarafından 1980 yılında
geliştirilmiş ve Anjel ile Erkman (1993) tarafından uyarlanan Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne
Formu kullanılmıştır. Anne İlgi Ölçeği 5’li Likert tipi bir ölçek olup dört faktörden (Kontrole
Yönelik İlgi, Davranış Geliştirmeye Yönelik İlgi, Okula Yönelik İlgi ve İlgileri Geliştirmeye
Yönelik İlgi) oluşmaktadır. Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne Formu, annenin çocuğunu kabul
etme ve reddetme davranışlarını annenin algıladığı şekilde ölçen ve Sıcaklık ve Sevgi,
Saldırganlık ve Kin, İlgisizlik ve İhmal, Ayrıştırılmamış Reddetme olmak üzere dört alt testten
oluşan likert tipi bir ölçektir. Verilerin analizinde yapılan Kolmogorov-Smirnov testi
sonucunda normal dağılım göstermediği saptandığından nonparametrik testler kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Araştırmada annelerin Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne Formu’nun
Sıcaklık ve Sevgi, Saldırganlık ve Kin ile İlgisizlik ve İhmal alt boyutları ile Anne İlgi
Ölçeği’nin Kontrole Yönelik İlgi, Davranış Geliştirmeye Yönelik İlgi ve İlgileri Geliştirmeye
Yönelik İlgi alt boyutları arasında ve annelerin Saldırganlık ve Kin alt boyut puan ortalamaları
ile Okula Yönelik İlgi alt boyut puan ortalamaları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki
bulunmuştur. Annelerin çocuklarına karşı kabul-red düzeyleri ve çocuklarına yönelik ilgi
düzeylerinin öğrenim durumlarına ve çocuklarının cinsiyetine göre anlamlı farklılık
göstermediği tespit edilmiştir. Ancak annelerin Kontrole Yönelik İlgi, Okula Yönelik İlgi ve
İlgileri Geliştirmeye Yönelik İlgi düzeylerinin sahip oldukları çocuk sayısına göre farklılık
gösterdiği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, ebeveyn kabul-red düzeyi, çocuğa yönelik ilgi
BİLDİRİ NO:114
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN DUYGU DÜZENLEME
BECERİLERİ ANNELERİNİN EBEVEYNLİK TUTUMLARI ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Elif YILMAZ, Betül ŞENTÜRKOĞLU, Doğukan GÜRSES, Oğuz MERTER
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
Amaç: Araştırma kapsamında okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri
ile annelerinin ebeveynlik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu
genel amaç çerçevesinde çocukların duygu düzenleme becerileri ile annelerinin ebeveynlik
tutumları, çocukların cinsiyeti ve annelerin öğrenim durumları açısından da incelenmiştir.
Yöntem: Tarama modelinde tasarlanan araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim öğretim
yılında Karaman il merkezindeki kolay ulaşılabilirlik ilkesi doğrultusunda belirlenen okul
öncesi eğitim kurumları arasından seçilen iki ilkokula bağlı anasınıfı ve iki bağımsız
anaokulunda öğrenim gören 60-72 aylık 121 çocuğun annelerinden oluşmaktadır. Araştırma
kapsamında araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu; Shields ve Cicchetti
(1997) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Batum ve Yağmurlu (2007) tarafından
yapılan Duygu Düzenleme Ölçeği ile Karabulut-Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilen
Ebeveyn Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Duygu Düzenleme Ölçeği, Duygu Düzenleme ve
Değişkenlik-Olumsuzluk olmak üzere iki, Ebeveyn Tutum Ölçeği ise Demokratik, Otoriter,
Aşırı Koruyucu ve İzin Verici olmak üzere dört alt boyuttan oluşmaktadır. Verilerin analizinde
yapılan Kolmogorov-Smirnov testi sonucunda normal dağılım göstermediği saptandığından
nonparametrik testler kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada annelerin Ebeveyn Tutum Ölçeği’nin Demokratik Tutum alt boyut puan
ortalamaları ile okul öncesi dönemdeki çocukların Duygu Düzenleme Ölçeği’nin Duygu
Düzenleme, Değişkenlik-Olumsuzluk alt boyutları ve ölçeğin toplam puan ortalamaları
arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır. Buna ek olarak annelerin Ebeveyn Tutum
Ölçeği’nin Aşırı Koruyucu Tutum alt boyutu ile çocukların Değişkenlik-Olumsuzluk alt boyut
puan ortalamaları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur.
Sonuç: Çalışmada çocukların duygu düzenleme becerilerinin cinsiyet ve anne öğrenim durumu
değişkenlerine göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Annelerin ebeveynlik tutumlarının
ise çocukların cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık göstermezken, Ebeveyn Tutum
Ölçeği’nin Aşırı Koruyucu Tutum alt boyut puan ortalamalarının öğrenim durumlarına göre
farklılaştığı saptanmıştır. Buna göre ilköğretim ve ortaöğretim mezunu anneler, yükseköğretim
mezunu annelere göre Aşırı Koruyucu Tutum puan ortalamaları daha yüksektir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, duygu düzenleme becerileri, ebeveynlik tutumları
BİLDİRİ NO: 115
ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAPSAYICI EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN
İNCELENMESİ
Nurdan YILMAZ, Gülnur ÖZSOY, İrem Miray ERCİYAS, Fatma AKBULUT, Aslı
KARAKOÇ, Ayşenur YİĞİT, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada Trakya Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü’nde eğitim öğretime devam
eden, kaynaştırma veya özel eğitim dersi almış olan öğretmen adaylarının kapsayıcı eğitime
ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi
kullanılarak tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu kriter örnekleme yöntemi
kullanılarak belirlenmiştir. Buna göre araştırmaya yalnızca kaynaştırma veya özel eğitim dersi
almış olan öğretmen adayları arasından gönüllü olarak katılmak isteyen toplam 132 öğretmen
adayı dâhil edilmiştir. Öğretmen adaylarının 48’i kadın ve 6’sı erkek toplam 54’ü Okul Öncesi
Eğitimi Anabilim Dalı, 65’i kadın, 13’ü erkek toplam 78’i Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında
eğitim öğretime devam etmektedir. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar
tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ile uzman görüşü alınarak oluşturulan yarı
yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.
Bulgular: Kapsayıcı eğitime yönelik yapılan araştırmada özel eğitim ya da kaynaştırma dersi
almış olan öğretmen adaylarının çoğunun kapsayıcı eğitime dair bilgi eksikliğinin olduğu
ortaya çıkmıştır. Genel itibariyle anabilim dalı fark etmeksizin öğretmen adayları kapsayıcı
eğitim ile ilgili yetersizlikleri olduğunu ve bu konu hakkında destek almaları gerektiğini
belirtmişlerdir.
Sonuç: Araştırma verilerine bakıldığında öğretmen adaylarının çoğunluğu kapsayıcı eğitimi
faydalı görmekte ve buna dair bir eğitimin alınmasının gerekli olduğuna inanmaktadırlar.
Anahtar Kelimeler: kapsayıcı eğitim, öğretmen adayları, kaynaştırma, okul öncesi
öğretmenliği, sınıf öğretmenliği
BİLDİRİ NO: 117
OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN DOĞAYLA İLGİLİ METAFOR ALGILARI
Nihan KARABULUT, Celal KAPLAN
Fırat Üniversitesi
Amaç: İnsan gelişimin en kritik yılları okul öncesi dönemdir. Okul öncesi eğitimdeki ekoloji
temelli eğitimin en önemli eğitim aracı “doğa”dır. Doğa’daki canlı ve cansız her obje çocuk
eğitimindeki fiziksel, bilişsel ve duyusal eğitimin bir parçasıdır. Bu araştırmanın amacı, okul
öncesi eğitim kurumuna devam eden öğrencilerin “doğa” kavramına ait sahip oldukları algıların
metaforlar aracılığıyla belirlenmesidir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Elazığ ili Keban
ilçesinde okul öncesi eğitim öğretim gören çocuklar oluşturmaktadır. Bu araştırmada
öğrencilerin Keban ilçesinde bulunan öğrenciler olması sınırlılık olarak kabul edilmiştir. Bu
araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim kullanılmıştır. Araştırmada öğrencilerin
“doğa” kavramına yönelik nasıl bir algıya sahip olduklarını öğrenebilmek için “ Doğa….
gibidir; çünkü…” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Yaş grubunun küçük olmasından ve
öğrencilerin birbirlerinden etkilenmesinin önüne geçilmek için görüşmeler birebir olarak
yapılmıştır. Verilerin toplanması, analizi ve yorumlanmasında nitel araştırma yöntemi
kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre, okul öncesi öğrencilerinin doğa kavramını yeşil,
orman, çiçek, gökkuşağı, hayvan… olarak algıladıkları tespit edilmiştir.
Sonuç: Okul öncesi öğrencilerinin doğa kavramı ile ilgili algılarına yönelik metaforların
arasında cinsiyetlerine göre bazı anlam farklılıkları olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem öğrencileri, metafor, doğa algısı.
BİLDİRİ NO: 118
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK
MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARI İLE MESLEKİ KAYGILARI ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Elif BOSTANCI, Berna BAHAR ALPTEKER
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmenliği anabilim dalında öğrenim gören
öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ve mesleki kaygıları arasındaki
ilişkinin belirlenmesidir.
Yöntem: Bu çalışma nicel araştırma yöntemine göre düzenlenmiş, ilişkisel tarama
modelindedir. Araştırmanın katılımcıları, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2018-2019
eğitim öğretim yılı güz dönemi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi
Anabilim Dalı 1,2,3,4. sınıf öğrencilerinden toplam 152 öğretmen adayından oluşturulmuştur.
Araştırmanın verileri, Cabı ve Yalçınalp (2013) tarafından geliştirilen ‘’Mesleki Kaygı
Ölçeği’’ ile Üstüner (2006) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum
Ölçeği’’ kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin normalliği incelenmiş
ve Kolmogorov Smirnov, Shapiro Wilk testleri sonucunda verilerin ekonomik/ sosyal merkezli
kaygı ile toplam kaygı puanları dışında (p>.05) normal dağılım göstermediği belirlenmiştir.
Kategorik değişkenlerde grup sayılarının 30’un altına düşmesi de göz önüne alınmış, verilerin
analizinde nonparametrik testlerden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik,
fark ve ilişki testleri kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine
yönelik tutumları ve mesleki kaygılarının devam ettikleri sınıf düzeyi ve genel akademik not
ortalamalarına göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Mesleki kaygı ölçeğinin “kişisel gelişim
merkezli kaygı” alt boyutu dışında diğer alt boyutları ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutum
puanlarının öğretmen adaylarının okul öncesi öğretmenliği lisans programını tercih etme
sırasına göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Kişisel gelişim merkezli kaygı alt
boyutunda ortaya çıkan farklılıklar incelenmiş ve genel olarak ilk 5 tercihleri arasında okul
öncesi öğretmenliği lisans programını tercih eden öğretmen adaylarının kişisel gelişim
açısından mesleki kaygılarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmanın temel amacı
olan okul öncesi öğretmen adaylarının mesleki kaygıları ile öğretmenlik mesleğine yönelik
tutumları arasındaki ilişkiye yönelik olarak ise aşağıdaki bulgular elde edilmiştir.
Öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile görev merkezli kaygı
(r=,354; p<.05), ekonomik/ sosyal merkezli kaygı (r=,371; p<.05), öğrenci/ iletişim merkezli
kaygı(r=,284; p<.05), meslektaş ve veli merkezli kaygı (r=,251; p<.05), kişisel gelişim merkezli
kaygı (r=,321; p<.05), uyum merkezli kaygı (r=,451; p<.05) ve toplam kaygı puanları (r=,412;
p<.05), arasında pozitif yönlü orta düzeyde ilişki olduğu bulunmuştur. Bu bulguların aksine
öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile atanma merkezli kaygı
(r=,054; p>.05) ve okul yönetimi merkezli kaygıları (r=,119; p>.05) arasında anlamlı ilişki
bulunmamıştır.
Sonuç: Araştırmada elde edilen bulgular ışığında okul öncesi öğretmen adaylarının,
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile mesleki kaygılarının pozitif ilişki gösterdiği,
tutumları arttıkça kaygılarının arttığı ya da tam tersi söylenilebilir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, okul öncesi öğretmen adayı, kaygı, tutum.
BİLDİRİ NO: 119
KÖY VE KENTTE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN VE AİLELERİNİN TRAFİK
KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Ceren AKGÜN, Ahmet KARA
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Son yıllarda ülkemizde yapılan araştırmalar, medyaya yansıyan haberler incelendiğinde
trafik kazalarının her geçen gün arttığı, yaygın bir sorun haline geldiği gözlenmektedir. Trafik
sorunlarını en aza indirebilmek küçük yaşlarda çocuklara verilen trafik eğitimi ile çocuklarda
trafik bilinci oluşturabilmek, bunu alışkanlık ve yaşam tarzı olarak görebilmelerini sağlamakla
mümkün görülmektedir. Bu noktadan hareketle araştırma, Afyonkarahisar il merkezindeki ve
il merkezine bağlı ilçelerin köylerindeki anasınıflarına devam eden çocukların ve ailelerinin
trafik konusundaki bilgi düzeylerinin karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna
Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı anasınıflarına devam eden tesadüfi
örnekleme yöntemi ile seçilen toplam 95 çocuk ve ailesi (il merkezinden 51 çocuk ve 51 aile,
merkeze bağlı ilçelerin köylerinden 44 çocuk ve 44 aile) dahil edilmiştir. Veri toplama aracı
olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ''Genel Bilgi Formu'', Aral ve arkadaşları (2015)
tarafından geliştirilen ve geçerlik güvenirliği yapılan ''Trafik Bilinci Değerlendirme Ölçeği-
Çocuk Formu'' ve Can Yaşar ve İnal Kızıltepe (2013) tarafından geliştirilen ''Trafik Bilgi Formu
(Anne-Babalar için)'' kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde; çocukların ve çocukların
ailelerine ilişkin demografik özelliklerin değerlendirilmesinde frekans ve yüzde gibi betimsel
istatistikler kullanılmıştır. Yapılan normallik testi sonucu doğrultusunda çocukların cinsiyet ve
ailelerin bir taşıt aracına sahip olma durumlarının çocukların trafik bilinci üzerinde etkisinin
olup olmadığına Bağımsız Gruplarda t Testi ile köy ve kentte yaşama durumu karşılaştırması
Pearson Correlation katsayısı ile incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmada, köy ve kentte yaşama durumuna göre Trafik Bilinci Değerlendirme
Ölçeği puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı (p>,05); cinsiyet ve ailelerin bir taşıt aracına
sahip olma durumlarının çocukların trafik bilinci üzerinde etki yaratmadığı belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda, köy ve kentte yaşayan okul öncesi dönem çocuklarının trafik
bilinci konusunda benzer özellikler sergilediği ortaya konulmuştur. Bu sonuca göre, geleceğin
yaya ve sürücüsü olan köy ve kentte yaşayan okul öncesi dönem çocuklarının trafik bilinci
konusunda eğitime gereksinimi olduğu söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Trafik, trafik algısı, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO: 120
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK
UYGULAMASINDA KARŞILAŞTIĞI SORUNLARIN İNCELENMESİ
Melike Hande BAYGÜL, Ayşenur BAĞRIAÇIK
Kastamonu Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada Kastamonu Üniversitesi okul öncesi öğretmen adaylarının uygulama
yaptıkları okullarda karşılaştıkları sorunları incelemek ve bu sorunlara olası çözüm yolları
sunmak amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak yapılmıştır. Nitel veri
analizinde, gözlem ve görüşme gibi tekniklerle veriler toplanarak elde edilen veriler düzenlenir
ve rapora aktarılır. Bu araştırma nitel araştırma tekniklerinden biri olan fenomenolojik
(olgubilimsel) deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın örneklemi, Kastamonu Üniversitesi okul öncesi öğretmen
adaylarından oluşmaktadır. Araştırma grubunda 26 kadın ve 4 erkek bulunmaktadır.
Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlik uygulamasında yaşanan sorunlar arasında en fazla;
öğretmen adaylarının uygulama okuluna ilk gittikleri zaman sürecin işleyişi hakkında yeterince
bilgi edinemedikleri, öğretmen adaylarının uygulama okullarında yeterince motive
olamamaları, uygulama sırasında süre sıkıntısı yaşamaları, sınıfa hakimiyet kurma konusunda
zorlanmaları, ulaşımda sorun yaşamaları, plan hazırlarken sıkıntı yaşamaları, uygulama
öğretmenlerinin olumsuz davranışları, uygulama öğretmeni ve öğrencilerle yaşamış oldukları
iletişim problemleri, öğretim elemanlarının rehberlik etmeleri konusundaki sıkıntılar
görülmüştür.
Sonuç: Bu sorunların giderilmesine yönelik çözüm önerileri arasında; öğretmen adaylarının
derse başlamadan önce tanışma, uygulama sürecinde uyulması gereken kurallar ve genel olarak
sürecin işleyişi hakkında uygulama öğretmeleri tarafından bilgilendirilmeleri, uygulama
öğretmenlerinin öğretmen adaylarının motivasyonlarını yüksek tutmak amacıyla öğretmen
adaylarıyla uyum ve işbirliği içinde çalışmaya özen göstermeleri, süreyi etkin kullanma ve
sınıfta hakimiyet kurma konusunda öğretim elemanları ve uygulama öğretmenlerinin daha fazla
rehberlik etmeleri gerektiği yer almaktadır. Ayrıca öğretmen adaylarının ulaşımda yaşadıkları
zorlukları ortadan kaldırabilmek için uygulama okullarının kolay ulaşım sağlanacak yerlerden
seçilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin dikkat süreleriyle alakalı sorunu çözebilmek amacıyla
öğretmen adayları ve uygulama öğretmenlerinin işbirliği içinde olarak etkinlik öncesi ve
sırasında çocukların dikkatini çekecek çözümler üretilmesi, öğretim elemanlarından
kaynaklanan sorunların çözümü için düzenli toplantı ve gözlemler yapılarak öğretmen
adaylarının eksiklerinin gözden geçirilip giderilmesini sağlamaları yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik uygulaması, öğretmen adayları, okul öncesi, fenemenolojik
BİLDİRİ NO: 122
60-72 AY OKULA HAZIRBULUNUŞLUK KONTROL LİSTESİ GEÇERLİLİK VE
GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI
Aşina Ecem CAYMAZ, Ayça ŞENAY, BETÜL YERGİN, Damla BİRDAL, ELVAN
AVCIOĞLU, ENBİYANUR GÜZ, Hatice İLBEYİ, Kübra ASLAN, Seda TURKAY, Sevde
Ülkü ÇOBANOĞLU, Sıla ŞAHİN, Sıla USLU, Ulviye CEYLAN, Zeynep Muhsine KONCA,
Handan DOĞAN, Zeynep Çiğdem ÖZCAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimin temel amacı öğrencileri soysal, bilişsel, duygusal, öz bakım ve
motor becerilerinin desteklenmesidir. Bu dönemde öğrenilen beceriler onların ilköğretime ve
gelecek hayata hazır olmalarında büyük önem taşır. Birinci sınıfa başlayacak bir öğrencinin bu
becerilere ne kadar sahip olduğunu ve eksiklerinin olup olmadığını belirlemek önemlidir. Alan
yazında bu becerileri ölçmeye yönelik ölçme araçları olsa da özellikle ebeveynlerin
kullanabileceği ve çocuklarını değerlendirebileceği pratik bir ölçme aracına ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu araştırmanın amacı; 60-72 ay çocukların okul olgunluğu kontrol listesi
ebeveyn formunun oluşturulması, geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasının yapılmasıdır.
Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline girmektedir. Araştırmanın
çalışma grubunu İstanbul ili Maltepe, Kadıköy ve Ataşehir ilçeleri MEB’e bağlı 3 devlet
anaokuluna devam eden 131 öğrenci oluşturmaktadır. 60-72 ay çocukların okul olgunluğu
kontrol listesi ebeveyn formunu oluşturmak amacıyla alan yazındaki ölçme araçları incelenmiş
bilişsel, dil, duygusal, kaba ve ince motor ve öz bakım becerilerine yönelik 125 madde
hazırlanmıştır. Ölçme aracının kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla uzman görüşü alınmıştır.
Ayrıca yine kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram Ölçeği İfade Edici Formu
uygulanacak ve bu iki ölçme aracı arasındaki ilişkiye bakılacaktır. Ölçme aracının güvenirliği
ise Kuder-Richardson 20 ile test edilecektir. Ayrıca öğrencilere cinsiyet, doğum tarihi, okul adı,
sınıfı, anne/baba doğum tarihi, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ebeveynlerin çalışma durumunu
içeren bilgiler öğrenci bilgi formu ile toplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi Sosyal Bilimler
İçin İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak yapılacaktır.
Bulgular: Ölçme aracının kapsam geçerliği 12 alan uzmanından (3 profesör, 2 ölçme ve
değerlendirme uzmanı, 5 doktor öğretim üyesi, 2 doçent) alınan görüşler doğrultusunda
gerçekleştirilmiştir. Uzman görüşleri doğrultusunda bazı maddeler elenmiş, bazı maddelerde
ise değişiklik yapılmıştır. Ayrıca ölçme aracının kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram
Ölçeği İfade Edici Formu 50 öğrenciye uygulanmıştır. Ancak iki ölçme aracı arasında anlamlı
bir ilişki saptanmamıştır. Ölçme aracının güvenirliği ise Kuder-Richardson 20 ile test edilmiş
ve güvenirlik kat sayısı 0,96 olarak bulunmuştur.
Sonuç: Bu araştırmanın sonuçlarına göre 60-72 ay okula hazırbulunuşluk kontrol listesinin
kapsam geçerliğine sahip olmasına rağmen ölçüt geçerliğinin (uygunluk geçerliği) olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır. Yüksek düzeyde güvenilir bir ölçme aracı olduğu halde geçerli bir ölçme
aracı olmadığından çocuğun okula hazır bulunuşluğu açısından veli formunun tek bir ölçüm
aracı olarak kullanılmasının yeterli olmayabileceği belirlenmiştir.
BİLDİRİ NO: 124
OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 48 - 72 AYLIK ÇOCUKLARIN
ÇEVRESEL FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE
İNCELENMESİ
Hicret ÖZKAN, Yasemin ÇELİK, Elif Yaren GÜNGÖR, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitime devam eden 48-72 aylık çocukların çevresel
farkındalık düzeylerini belirlemek ve bu farkındalık düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre
farklılık gösterip göstermediğini incelemektir.
Yöntem: Araştırma betimsel tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma grubu Edirne il
merkezinde bulunan, Milli Eğitim Bakanlığı' na bağlı anaokulu ve anasınıflarında öğrenim
gören 48-72 ay arasındaki 131 çocuktan oluşmaktadır. Veriler, Koçak-Tümer (2015) tarafından
geliştirilen Çocuklar İçin Çevre Ölçeği (bilgi ve tutum alt boyutları) ve araştırmacılar tarafından
hazırlanan demografik bilgi formu kullanılarak toplanmıştır.
Bulgular: Verilerin analizi sonucunda çocukların çevresel farkındalık ölçeği bilgi boyutundan
yüksek puanlar aldıkları ancak çevresel farkındalık tutum puanlarının bilgi puanları kadar
yüksek olmadığı belirlenmiştir. Aynı zamanda Çevresel Farkındalık Ölçeği Bilgi Alt Boyutu
puan ortalamalarının cinsiyet, yaş, anne yaşı, anne öğrenim durumu, baba yaşı, baba öğrenim
durumu ve aile gelir durumu değişkenlerine göre faklılaşmadığı (p>.05) tespit edilmiştir.
Çevresel Farkındalık Ölçeği Tutum Alt Boyutu puan ortalamalarının ise anne yaşı, anne
öğrenim durumu, baba öğrenim durumu, aile gelir durumuna göre anlamlı farklılık gösterirken
(p<.05) cinsiyet, yaş, baba yaşı değişkenlerine göre ise anlamlı farklılık göstermediği (p>.05)
bulgulanmıştır.
Sonuç: Araştırmadan elde edilen sonuçlar çocukların çevresel farkındalık hakkında bilgi sahibi
olduklarını ancak bu bilgiyi tutumlarına yansıtamadıklarını göstermektedir. Bununla birlikte
çocukların çevresel farkındalıkları hakkında bilgi sahibi olmalarının ele alınan değişkenler
açısından farklılık göstermediği; ancak çevresel farkındalık hakkındaki tutumlarının
annelerinin yaşına, anne ve babalarının öğrenim durumu ile ailelerinin gelir durumuna göre
farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çevresel farkındalık, çevresel farkındalık bilgi, çevresel farkındalık
tutum, okul öncesi eğitim, 48-72 aylık çocuklar
BİLDİRİ NO: 125
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN FEN ÖĞRETİMİNE YÖNELİK
TUTUMLARI İLE ÖZYETERLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ÇEŞİTLİ
DEĞİŞKENLER AÇISINDAN BELİRLENMESİ
Neslihan ÜLTAY, Eser ÜLTAY, Hatice YILMAZER
Giresun Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi öğretmenleri çocukların hayatta karşılaştıkları ilk öğretmenleri olması
sebebiyle çocuğun hayatında ayrı bir öneme sahiptir. İlk öğretmeninden öğrendiklerini ve
deneyimledikleri bilgileri kolaylıkla davranışa ve daha ilerisi yaşam biçimine dönüştüren
çocuklar için fen dersine yönelik olumlu tutum geliştirmek de yine bu öğretmenler yardımıyla
mümkün olacaktır. Bu sebeple okul öncesi öğretmenlerinin de olumlu bir fen tutumuna sahip
olmaları ve aynı zamanda fen öğretimine yönelik özyeterlik düzeylerinin de iyi seviyede olması
önemlidir. Buradan yola çıkılarak, bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin fen
öğretimine yönelik tutumları ile özyeterlik inançları arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve çeşitli
değişkenler açısından incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yaklaşımlarından
ilişkisel tarama yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmaya Türkiye’nin çeşitli illerinde özel ya da
devlet anaokulu/kreşlerinde görev yapmakta olan toplam 121 okul öncesi öğretmeni gönüllü
katılmıştır. Öğretmenlerin 113’ü kadın, 8’i ise erkektir. Araştırmada Çakmak (2006) tarafından
Türkçeye uyarlanmış olan “Fen Öğretimine Yönelik Tutum Ölçeği” (FTÖ) ile Özkan, Tekkaya
ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçeye düzenlenmiş olan “Fen Öğretimi Öz-Yeterlik İnancı
Ölçeği” (ÖYÖ) uygulanmıştır. Veri analizi için IBM SPSS v22 programı kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, FTÖ’nün cinsiyet ve deneyim
değişkenlerine göre aralarında anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur. Ayrıca ÖYÖ’nün de
cinsiyet ve deneyime göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmüştür. Okul öncesi
öğretmenlerinin FTÖ puanları ile ÖYÖ ölçeğinden almış oldukları puanlar arasında hesaplanan
Pearson Korelasyon katsayısı ise 0,33 bulunmuştur.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin FTÖ puanları ile ÖYÖ
ölçeğinden almış oldukları puanlar arasında pozitif yönlü olumlu bir ilişki olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Bununla birlikte FTÖ ve ÖYÖ puanlarının cinsiyete ve deneyime bağlı olmadığı
sonuçlarına ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Fen öğretimine yönelik tutum, fen öğretimine yönelik özyeterlik, okul
öncesi öğretmenleri.
BİLDİRİ NO: 126
UŞAK İL MERKEZİNDE BULUNAN BAĞIMSIZ ANAOKULLARINDAKİ 4-6 YAŞ
GRUBU ÇOCUKLARDA OBEZİTE SIKLIĞININ HESAPLANMASI
Cennet KARABULUT, Döne KOÇAK, Sevilay ÇUBUK, Zeynep Deniz KILINÇ
Uşak Üniversitesi
Amaç: Obezite, günümüzde giderek yaygınlaşmakta olan ve okul öncesi düzeydeki çocukları
da artarak tehdit eden bir durumdur. Obezite oranlarının hesaplanması ve olası sebeplerinin
araştırılması bu sorunun çözümü açısından oldukça yarar sağlayacaktır. Araştırmada 2018-
2019 eğitim-öğretim yılında Uşak il merkezinde bulunan bağımsız anaokullarındaki 4-6 yaş
grubu çocuklardaki obezite sıklığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Uşak il
merkezinde bulunan 6 tane bağımsız anaokuluna ve bu okullarda bulunan yaklaşık 150 çocuğa
ulaşılması hedeflenmektedir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması araştırması
kullanılacaktır. Veri toplama aracı olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen “Beden
Kütle İndeksi (BKİ)” hesaplama formülü kullanılacaktır.
Bulgular: Veri toplama aşamasına geçilmediği için bulgular henüz belirtilmemiştir.
Sonuç: Araştırma devam etmekte olan bir çalışmadır.
Anahtar Kelimeler; Obezite, Obezite sıklığı, Beslenme
BİLDİRİ NO: 127
BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNE İLİŞKİN LİSANSÜSTÜ
TEZLERİN İNCELENMESİ
Elif YILMAZ, Furkan ALTINTAŞ, Kubilay ESEROĞLU, Mehmet KARACA,
Büşra İSKİFOĞLU
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
Amaç: Ülkemizde, boşanmaların çocuklar üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalar merak
uyandırmış ve bu bağlamda araştırma kapsamında Türkiye’de boşanmaların çocuklar
üzerindeki etkilerine yönelik hazırlanan lisansüstü tezlerin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Betimsel tarama modelinde tasarlanan araştırma kapsamında, nitel araştırma
desenlerinden biri olan doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, Yükseköğretim
Kurumu Ulusal Tez Merkezi Arşivinde yer alan “boşanma” anahtar sözcüğü bulunan toplam
787 tez arasından boşanmanın 0-18 yaş aralığındaki çocuklar üzerindeki etkisini ele alan 1990-
2018 yılları arasında yazılmış 53 lisansüstü tez örneklem grubuna seçilmiştir. Araştırmanın
örneklemine seçilen tezlerin incelenmesi amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Tez
Analiz Formu” kullanılmıştır. Çalışmada içerik analizi ile kategoriler oluşturulmuş ve
örnekleme alınan tezlere ilişkin belirlenen kodlar ile kategoriler araştırmacılar tarafından
eşleştirilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda 1990-2018 yılları arasında boşanmanın
çocuklar üzerindeki etkilerinin incelendiği lisansüstü tezler, içerik açısından analiz edilerek dört
kategori altında toplanmıştır. Veriler çözümlenirken frekans dağılımları kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada 28 üniversite ve 16 anabilim/bilim dalında yayınlanan lisansüstü
tezlerde çalışma grubu olarak en çok boşanmış ve tam aileye sahip çocuklar karşılaştırıldığı
çalışmalar olduğu görülmüştür. Lisansüstü tezler, içerik açısından analiz temalarına göre
“Boşanma süreci ve sonuçlarına ilişkin görüşler”, “Boşanma ile çocukların sosyal-duygusal
gelişimi ve sorunları arasındaki ilişki”, “Boşanma ile çocukların akademik başarı ve bilişsel
becerileri arasındaki ilişki”, “Boşanma ile çocukların psikolojik vakaları arasındaki ilişki”
olmak üzere edilerek dört kategori altında toplanmıştır.
Sonuç: Araştırma sonucunda “Boşanma ile çocukların sosyal-duygusal gelişimi ve sorunları
arasındaki ilişki” temasının en çok çalışma yapılan tema olduğu saptanmıştır. Tüm araştırma
sonuçları değerlendirildiğinde boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin tasarlanan
lisansüstü tezlerin genel tarama modelinde ve durum tespitini amaçladığı söylenebilir.
Araştırmalarda boşanmanın çoğunlukla okul çağı ve ergenlik dönemindeki çocuklar üzerindeki
etkisinin ele alındığı ve okul öncesi döneme yönelik çalışmaların oldukça sınırlı olduğu
görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Boşanma, çocuk, lisansüstü tez
BİLDİRİ NO: 128
48-60 AYLIK ÇOCUKLARDA TEKNOLOJİK ARAÇLARIN KONUŞMA BECERİSİ
ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Goncagül EKREN, Ayşen YILMAZ, Recep KARABULUT, Ahmet Özer ÖNER,
Elif ÖZTÜRK
Giresun Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde çocukların konuşma becerisi üzerindeki olumsuz etki yaratacak
faktörleri belirleyerek bu konuda çocukların ailesini ve yakın çevresini bilgilendirmek
önemlidir. Bu nedenle bu araştırmada 48-60 aylık çocuklarda teknolojik araçların konuşma
becerisi üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Tarama modeli,
geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma
yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi
tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez
(Karasar, 2002).Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim- öğretim yılında Giresun ili
Merkez Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 2 anaokulundan 50 çocuk ve 50 veli oluşturmaktadır.
Araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde “kolay ulaşılabilir durum örneklemesi”
kullanılmıştır. Bu yöntemde, araştırmacı kendine ulaşılması yakın durumu seçer. Bu nedenle
araştırmacılar kendilerinin kolay ulaşabildiği anaokullarını seçmişlerdir (Yıldırım ve Şimşek,
2008). Bu araştırmada veri toplama aracı olarak 4-5 yaş çocuklara uygulanan ‘’Peabody Resim
Kelime Eşleştirme Testi‘’ ve ailelere uygulanan ‘’Teknoloji Kullanımına İlişkin Görüş Formu”
kullanılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından araştırmanın yapılacağı
okullardan gerekli izinler alınarak toplanmıştır. Peabody Resim Kelime Eşleştirme Testi,
uygulama sertifikası bulunan araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Test uygulanmadan önce
araştırmanın amacı ve nasıl uygulanacağı hakkında bilgi verilmiştir. Çocukların katılımı
gönüllülük esasına göre belirtirmiş ve katılmak istemeyen çocuklara test uygulanmamıştır. Test
çocuklara tek tek çağırılarak sessiz bir odada araştırmacılar tarafından bizzat uygulanmıştır.
Araştırmada elde edilen veriler SPSS paket programında analiz edilerek elde dilen veriler
yüzde, frekans değerleri verilerek tablolaştırılacaktır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular literatürle ilişkilendirilerek tartışılacaktır.
Sonuç: Peabody test yaşının takvim yaşından düşük çıkmasında teknolojik araçların etkisi
ortaya koyulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, konuşma, teknoloji
BİLDİRİ NO: 130
ISPARTA İLİ AÇIK VE KAPALI ÇOCUK OYUN ALANLARININ GÜVENLİK
ÖZELLİKLERİ İNCELENMESİ
Perihan ÜNÜVAR, Adile Esra YEŞİLOT
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Oyun çocuğun en temel uğraşısı,ihtiyacı ve öğrenme yollarından biridir.Bebeklik-çocukluk
yılları boyunca oyun ve oyuncaklarla etkileşimi öğrenme yapılarını,sosyal ilişkilerini,dil ve
psiko-motor becerilerini geliştirir.Çocukların;güvenli,hijyenik ve özelliklerine uygun oyun
alanlarında bulunmaları oyuncaklara gereken özenin gösterilmesi sağlıklı neslin yetişmesini
destekleyecektir.Araştırmada Isparta’da bulunan kapalı ve açık oyun alanlarının özellikleri
incelenmiştir.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre açık hava oyun alanlarının çoğunda
kenar korumasının olmadığı ve cadde kenarında olduğu ancak zemininin yumuşak ve yakınında
inşaat olmadığı görülmüştür.Kapalı oyun alanlarında ise oyuncakların birçoğunun yaş
gruplarına göre ayrılmadığı,oyun alanlarının ortak kullanılmadığı görülmüştür.Hijyenik olup
tamamında güvenlik kamerası mevcuttur.
Amaç: Araştırmanın amacı Isparta’da açık ve kapalı oyun alanlarının çocukların güvenliği
açısından uygun olup olmadığıdır. Çocukların zarar görmeden gelişimi için; park etrafındaki
korumalar,parkların zemin özellikleri,hijyeni,park çevresinin güvenliği,oyuncakların yaşa göre
ayrımı ve uygunluğu gibi özellikler dikkate alınarak parkların incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışma betimsel tarama yönteminin kullanıldığı bir araştırmadır. Oyun
alanlarında gözlem ve incelemeler yapılarak özellikleri betimlenmiştir. Çalışma alanını Isparta
İl merkezinde bulunan 10 açık ve 7 kapalı oyun alanı olmak üzere 17 oyun alanı
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak gözlem formları kullanılmış. Oyun alanlarının
fotoğraflanması şeklinde veri toplanmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından oyun
alanlarında bireysel gözlem,inceleme ve fotoğraf çekimi yapılarak toplanmıştır.Toplanan
veriler tablolaştırılarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Isparta açık hava oyun alanlarını özellikleri nelerdir? Isparta kapalı hava oyun
alanlarının özellikleri nelerdir?
Sonuç: Isparta’da oyun alanlarının yarıdan fazlası cadde üzerinde olduğu için çocukları
tehlikeye atmaktadır.Oyun alanları çocukların güvenliği için uygun yerlerde kenar korumalı
şekilde yapılmalıdır.
Isparta’da kapalı oyun alanlarının hijyen açısından oldukça iyi düzeyde olduğu
görülmüştür.Ancak oyuncaklar yaş gruplarına göre ayrılmamıştır.Çocukların sağlığı için
oyuncakların yaşlara göre ayrılması gerekmektedir.Araştırmanın yapıldığı Isparta’da parkların
onarılmasına ve yenilenmesine önem verildiği gözlemlenmiştir.
Anahtar kelimeler: oyun alanı, park, çocuk
BİLDİRİ NO: 131
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMU
Rüveyda İPEK, Nermin EREL, Mehmet AYGÜN
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Lisans eğitimi alan öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını
ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada veri toplamak amacıyla kullandığımız anket Abant İzzet Baysal
Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 11 farklı öğretim programında lisans eğitimi almakta olan
200 öğretmen adayına uygulanmıştır. Betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmamızın evreni Türkiye’de 2018-2019 eğitim-öğretim yılında lisans eğitimi alan
öğretmen adaylarıdır. Uygulama yaptığımız örneklem 2018-2019 eğitim öğretim yılında Abant
İzzet Baysal Üniversitesi eğitim fakültesinde lisans eğitimi alan 200 öğretmen adayıdır.
Araştırmanın verileri Orhon (2017) tarafından geliştirilen Öğretmenlik Mesleğine Yönelik
Tutum Ölçeği (ÖMYTÖ) ile toplanmıştır.
Bulgular:
Bu araştırmanın bulgularına göre öğretmen adaylarının %90’ı 20-22 yaş aralığındadır. %46’sı
4. sınıf öğrencileri olan öğretmen adaylarının %76’sı kadınlardan oluşmaktadır, %42’si okul
öncesi öğretmenliği lisans programında öğrenim görmektedir, %43’ünün not ortalaması 2,50-
3,00 aralığındadır.
Öğretmen adaylarının %29’u mesleğin maddi imkanlarından dolayı rahat olduğuna orta
düzeyde katılmaktadır ve %35’i ileride daha çok gelir getiren bir iş fırsatı bulduklarında yine
de öğretmenliği tercih edeceklerine tamamen katılmaktadır.
%30’u öğretmenlik mesleğinin toplumda saygın bir yeri olduğuna ve %58’si öğretmenliğin en
onurlu meslek olduğuna tamamen katılmaktadır. %45’i öğretmenliğin bir şeyler üretmek için
fırsat olduğuna %53’ü öğretmen olduğunda öğretebilecekleri faydalı birçok şey olduğuna
tamamen katılmaktadır.
%39’u bir şeyler öğretmeyi sevdiği için öğretmenliği seçtiğine tamamen katılmaktayken %28’i
ise kendine vakit ayırabileceği için öğretmenliği seçtiğine çoğunlukla katılmaktadır. %50’si
öğretmen olduğunda öğrencilerine ve topluma iyi bir model olabileceği konusunda kendine
güvendiğine ve bunun gurur verici olduğuna tamamen katılmaktadır. %25’i toplumun
öğretmenleri örnek aldığına tamamen katılmaktayken %25’i hiç katılmamaktadır. %27’si ise
mesleğin toplum tarafından itibar gördüğüne orta düzeyde katılmaktadır.
Sonuç: Bu araştırma sonucunda öğretmen adaylarının; öğretmenlik mesleğine yönelik
tutumlarının olumlu olduğuna, mesleğin toplum tarafından itibar gördüğüne, kendilerine
saygınlık kazandıracağına ve kendilerini geliştirmek için bir fırsat olduğuna inandıklarına
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik mesleği, tutum, öğretmen adayları, öğretmen eğitimi
BİLDİRİ NO: 132
ÇOCUK KİTAPLARININ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI
BİLDİRGESİNDEKİ İLKELER AÇISINDAN İNCELENMESİ
Büşra DOĞAN, Nilay ÖLEKLİ SÖNMEZ
Uşak Üniversitesi
Tarihin her döneminde çoğunlukla her toplumda çocuklar bir yandan korunması gereken
varlıklar olarak düşünülürken bir yandan da pek çok zaman ihmal ve istismar edilmekteydiler.
Zaman içerisinde çocukların korunmasına ilişkin düzenlemeler daha çok çocukların
çalıştırılmaları ile ilgiliydi. İlerleyen zamanlarda ise, çocukların da yetişkinler gibi “haklara”
sahip olabilecekleri düşüncesinden hareketle uluslararası düzeyde çocuk hakları bildirgeleri ve
sözleşmeleri kabul edilmiştir (Karakaş ve Çevik, 2016). Kabul edilen bu belgelerden biri olan
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi, amacının çocukların fiziksel ve zihinsel
bütünlüğünün korunması, çocuklara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılarak sağlık
ve eğitim hizmetlerinden yararlanmada fırsat eşitliği oluşturması çocuğun tam bir iyilik halinin
sağlanması olduğunu açıkça belirtmiştir.
Çocuk, kendisi için oluşturulan kitaplar ile yaşadıklarını karşılaştırma imkânı bulur. Çocuğun
eğitiminde karşılaştığı kitaplarda doğrudan ya da dolaylı yoldan çocuk haklarının ihlal edilmesi,
yanlış mesajlar içermesi çocuk tarafından haklarının yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır
(Cengiz, 2016, s 1-2).
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki resimli çocuk kitaplarının Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Bildirgesi’nde ilan edilen 10 ilke açısından incelenerek, kitapların bildirgedeki ilkeleri
destekleme düzeyinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel model kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubunu hikâye türündeki 100 resimli çocuk kitabı oluşturmaktadır. Elde edilen
verilerin analizi içerik analizi yöntemi ile yapılmıştır. İncelenen kitapların 70 tanesinde
Birleşmiş Milletler çocuk hakları bildirgesindeki 10 ilkeye aykırı ifade tespit edilmiştir.
Araştırmada yer alan kitaplarda en fazla ihlal edilen ilkelerin, ilke 6, ilke 4, ilke 2 ve ilke 10
olduğu bulunmuştur. Kitaplardan 31’nde, özellikle ilke 6’da belirtilen çocuğun sevgi ve
anlayışa gereksinimi vardır ilkesine aykırı algı yaratacak ifadelerin yer aldığı görülmüştür. İlke
7 ve ilke 5’de belirtilen haklara yönelik ifadeye rastlanmamıştır. Araştırma sonucunda, hikâye
kitaplarında çocuk hakları bildirgesinde belirtilen çocuk haklarının çocuklar tarafından
algılanması, örtük de olsa benimsenmesi ve desteklenmesine yönelik anlatımların yeterli
olmadığı hatta yanlış mesaj ileten ifade ve durumların olduğu bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, hak, hikâye, kitap, ihmal, istismar.
BİLDİRİ NO: 133
ERKEN ÇOCUKLUK MATEMATİK EĞİTİMİNE İLİŞKİN EBEVEYN
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Tuğçe ÖLMEZ, Ceyda ÖZKAN, Ayşegül BİLGİN, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk dönemi matematik eğitimine ilişkin ebeveyn
görüşlerinin incelenmesidir. Erken çocukluk döneminde kazanılan erken matematik becerileri
bireylerin gelecekteki okul başarılarını belirleyen en önemli beceriler arasında yer almaktadır.
Aile ise çocuğun birincil çevresidir. Çocuklar formal okul yaşantısına başlamadan önce en
yakın çevresi olan aileden aldıkları destek ve yönlendirme ile okul yaşantısına hazırlanır. Bu
noktada ebeveynlerin okul yaşantısına ve çocuklarının eğitim sürecine ilişkin görüşleri ve
yönlendirmeleri büyük önem taşımaktadır.
Yöntem: Bu araştırmada ebeveynlerin erken çocukluk dönemi matematik eğitimine ilişkin
görüşlerinin detaylı bir şekilde belirlenmesi için nitel araştırma desenlerinden durum çalışması
na uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırmanın katılımcılarını İstanbul ili merkez ilçelerindeki
okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 20 çocuğun annesi oluşturmaktadır. Çalışmanın
verileri alan uzmanı görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan yarı yapılandırılmış
görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Toplanan verilerin analizi nitel araştırma
yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. İçerik analizi sonucu elde edilen
temalar; matematik eğitiminin önemi, matematikle ilgili kişisel deneyimler, matematik
eğitiminin içeriği ve çocukların matematik becerileri olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Araştırma elde edilen bulgulara göre ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu erken
çocukluk döneminde matematik eğitiminin oldukça önemli olduğunu ve çocukların ileriki
yıllardaki başarıları üzerinde etkiye sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun yanında
ebeveynlerin çoğunun geçmiş yaşantılarında matematikler ilgili deneyimlerinin olumlu olduğu
belirlenmiştir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu erken çocukluk matematik eğitiminin
içeriğinin sayılar olduğunu belirtirken çocuklarının da matematik ile ilgili deneyimlerinin
genellikle olumlu olduğunu ifade ettikleri görülmüştür.
Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre katılımcıların büyük bir çoğunluğu erken
çocukluk döneminde verilen matematik eğitimini önemli bulmakta, çocuğun gelecek yıllardaki
akademik başarısını etkilediğini ifade etmekte ve çocuklarda oluşabilecek matematik kaygısını
azaltabileceğini belirtmektedir. Ancak okul öncesi dönem matematik eğitiminin içeriği ile ilgili
sorulan sorularda katılımcıların büyük çoğunluğunun bu konuda yeterli bilgi düzeyine sahip
olmadığı görülmektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda
tartışılmış ve erken çocukluk dönemi matematik eğitiminin içeriğine ve evde yapılabilecek
eğlenceli uygulama örneklerine dair ebeveynlerin bilgi düzeylerinin arttırılarak, eğitimde
öğretmen, ebeveyn ve okul iş birliği desteğinin sağlanmasına yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Erken çocukluk, Okul öncesi, Ebeveyn, Aile, Matematik,
BİLDİRİ NO: 134
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE GEOMETRİK KAVRAM GELİŞİMİNİN
YAŞLARA GÖRE İNCELENMESİ
Büşra ÖZTOPRAK, Elif Nur KURT, Beyza AKTAŞ, Senanur TÜTÜNCÜ, Mefharet
VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde geometrik kavramların gelişim
sürecinin yaşlara göre nasıl bir değişim geçirdiğinin incelenmesidir. Erken yıllarda gelişen
temel geometrik kavramlar çocukların ileriki yıllarda geometri alanındaki öğrenmelerine temel
teşkil eden kavramlar olup ve bu kavramların küçük yaşlarda nasıl kazanıldığının belirlenmesi
büyük önem taşımaktadır.
Yöntem: Araştırmada geometrik kavramların kazanımının yaşa göre değişiminin detaylı olarak
incelenebilmesi için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına başvurulmuştur.
Katılımcıların yaşları 3, 4, 5 ve 6 olmak üzere toplamda 14 çocuktur. Uygulamalarda M.E.B.
Okul Öncesi Eğitim Programı’ndaki geometrik kavramlara yönelik kazanımlar temel alınmış
ve uzman görüşleri doğrultusunda dört farklı materyal ve etkinlik tasarlanmıştır. Etkinlikler
araştırmacılar tarafından her bir çocuğa uygulanmış ve bu süreç bir başka araştırmacı tarafından
kaydedilmiştir. Kayıtlar daha sonra yazılı forma dökülmüş ve toplanan veriler içerik analizi
yöntemiyle analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre geometrik kavramların gelişimine yönelik
kazanımları 3, 4 ve 5 yaşındaki çocukların kısmen edindiği, 6 yaşındaki çocukların ise bu
kazanımları edinmiş olduğu belirlenmiştir. Elde edilen bir başka bulguya göre ise küçük yaş
grubundaki çocuklar geometrik şekilleri daha çok ezbere bilmekte ancak şekillerin özelliklerini
tam olarak ifade edememektedir. 6 yaş grubundaki çocukların ise anaokuluna devam ettikleri
belirlenmiş ve bu çocukların şekilleri tanıdıkları, özelliklerini tanımlayabildikleri ve gerçek
yaşamdan örnekler sunabildikleri ortaya konmuştur.
Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre geometrik kavramlar çocukların yaşı ilerledikçe
gelişim göstermekte ancak aynı yaştaki çocuklar her zaman aynı bilgi ve beceriye sahip
olamamaktadır. Bu noktada çocukların okula devam edip etmeme durumu, almış oldukları
eğitimin niteliği ve aileden destek alıp almadıkları konusu ön plana çıkmaktadır. Araştırmada
elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve erken çocukluk dönemi
matematik eğitiminde geometrik kavramların öğrenimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk, matematik, geometri, gelişim, kazanım
BİLDİRİ NO: 135
ERKEN ÇOCUKLUK MATEMATİK EĞİTİMİNDE MESLEKİ YETKİNLİK:
ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNE YÖNELİK BİR İNCELEME
Elif Betül ERDİNÇ, Esin ÖZER, Edanur KILIÇ, Derya ERDOĞAN, Ezgi DEMİR, Cansu
KAYGISIZ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin erken çocuklukta matematik
eğitimine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Okul öncesi öğretmenlerinin mesleğe başlamadan
önce almış oldukları eğitim onların mesleki yaşantıları üzerinde önemli etkilere sahiptir. Erken
matematik becerileri bireylerin ileriki yıllardaki okul başarıları üzerinde oldukça etkilidir. Bu
nedenle okul öncesi dönemde verilen matematik eğitiminin ve matematiksel uygulamaların
niteliği büyük önem taşımaktadır. Bu uygulamalardan çocukların en üst düzeyde fayda
sağlamasında ise kuşkusuz en büyük rol öğretmenlere düşmektedir.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına uygun olarak
tasarlanmıştır. Katılımcılar okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 13 öğretmenden
oluşmaktadır. Veriler alan uzmanı görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan yarı
yapılandırılmış̧ görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Toplanan verilerin analizi nitel
araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda elde
edilen temalar; matematik eğitiminin önemi, mesleki yetkinlik, kişisel deneyimler, hizmet
öncesi eğitim ve matematik etkinliklerin uygulanması olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre okul öncesi öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu erken
çocukluk döneminde matematik eğitiminin önemli olduğunu belirtmişler ancak katılımcıların
yalnızca yarısı kendilerini matematik eğitimi açısından yeterli hissettiklerini belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin çoğunluğu matematikle ilgili geçmiş olumsuz yaşantılarını mesleki
uygulamalarına yansıtmadıklarını ifade ederken, mesleğe başlamadan önce almış oldukları
eğitimi uyguladıklarını belirtmişlerdir. Elde edilen bir başka bulguya göre araştırmaya katılan
öğretmenler matematik etkinlikleri uygularken zorlandıklarını ifade etmişlerdir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin erken çocukluk matematik
eğitimine önem vermekle birlikte, uygulamalar sırasında zorluklar yaşadıkları ve kendilerini
matematik eğitimi konusunda yetersiz hissettikleri ortaya çıkmıştır. Çalışmada elde edilen bu
sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ̧ve okul öncesi öğretmenlerinin özellikle zorluk
yaşadıkları konularda hizmet içi eğitim ve profesyonel destekle mesleki yeterliklerinin
geliştirilmesi gerektiği ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Erken çocuklukta matematik eğitimi, öğretmenlerin matematiğe olan
ilgileri, görüşleri, erken çocuklukta matematik eğitiminin önemi.
BİLDİRİ NO: 136
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇİZGİ FİLMLER YOLUYLA VERDİĞİMİZ
SAĞLIK MESAJLARININ ÇÖZÜMLENMESİ: PEPEE ÇİZGİ FİLMİ
Nida ALTIPARMAK, Adile Gülşah SARANLI
TED Üniversitesi
Amaç: Günümüzde görsel medyanın her alanda olduğu gibi küçük çocuklar üzerinde de yoğun
bir etkisinin olduğu tartışılmazdır. Bu etki özellikle çocuklar tarafından sıklıkla izlenen çizgi
filmler üzerinden gerçekleştirildiğinde ise gücünü ve verdiği mesajların kalıcılığını daha da
artırmaktadır. Özellikle okul öncesi dönemde temelleri atılan sağlık, temizlik, sağlıklı yaşam
becerileri, beslenme, temizlik kuralları, güvenlik vb. konuların yerleşmesinde çocuklar
tarafından sık seyredilen çizgi filmlerin verdikleri mesajların irdelenmesi, hem görsel medyaya
daha eleştirel bir bakışla bakabilmemizi hem de farkındalığımızı artırabilmemizi
sağlayacağından oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu çalışmada, okul öncesi dönem çocuklarına
yönelik olan ve izlenme oranları oldukça yüksek olan Pepee çizgi filminde verilen sağlık
mesajlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma Nitel yöntemin, Betimsel Araştırma alt başlığına uygun şekilde
gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında, Pepee çizgi filminin 2011-2012 yılları arasında
TRT Çocuk kanalında yayınlanan 73 bölümünün, Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Temizlik ve
Hijyen, Sağlığın Korunması ve Hastalık Durumları, Çocuk Güvenliği (Ev İçi ve Ev Dışı
Ortamlarda) ve Büyüme ve Gelişme alt temaları temel alınarak betimsel analizi yapılmıştır. Bu
analiz sonucu ortaya çıkan sonuçlar sayı ve frekans ölçümlerine dönüştürülerek sıklık ölçümü
tabloları ile sunulmuştur.
Bulgular: Araştırma sonuçları göstermektedir ki, Pepee çizgi filminde verilen sağlık mesajları
çoğunlukla olumlu ve bilgilendirici olsa da, bazı olumsuz mesajlara da rastlanmaktadır.
Bulgular ayrıntılı şekilde sunumda aktarılacaktır.
Sonuç: Özelikle toplumda ailelerin küçük çocuklarının izlemesine izin verdikleri, yoğun ilgi
gören, izlenme oranları yüksek olan çizgi filmlerdeki senaryoların, her bir bölümdeki
karakterler arası diyaloglarının, bölümlerin yoğunlaştığı konu başlıklarının, buralarda verilen
mesajların vb. sadece bu çizgi film serisi özelinde değil fakat tüm bu tarz etki alanı geniş görsel
medya araçlarında titizlikle planlanması gereklidir. Bu planlama sayesinde çocuklar üzerinde
etkisi yüksek olan Pepee ve benzeri diğer görsel medyanın çocuklara doğru ve faydalı bilgiler
sunması için daha güçlü adımlar atılabilir ve kamuoyu farkındalığı daha çok sağlanabilir.
Bunun gerçekleşebilmesi için bu tarz görsel medya ürünlerinin oluşturulmasında yer alacak
ekiplerin planlanmasında, okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi ve eğitimi, çocuk sağlığı vb.
alanlarda uzmanların da ekipte olması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Çizgi Film, Pepee, Betimsel Analiz
BİLDİRİ NO: 137
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK VE OYUN ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN EBEVEYN GÖRÜŞLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ
Aslıhan Nur ER, Büşra Ayşe TOLUNAY, Nisa EKŞİ, Sümbül ARKA, Mefharet
VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde matematik öğrenimi ve oyun
arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair ebeveyn görüşlerinin belirlenmesidir. Çocuklar oyun
aracılığıyla çevrelerindeki dünyayı keşfederler. Bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimi oyunlar
aracılığıyla desteklenir. Bu süreçte ebeveynlerin çocukların öğrenme sürecine ilişkin doğru
bilgilere sahip olması ve onların gelişimsel olarak uygun öğrenme deneyimlerinde
bulunmalarını teşvik etmeleri gerekmektedir.
Yöntem: Araştırmada ebeveynlerin matematik etkinlikleri ve oyun arasındaki ilişkiye dair
görüşlerini detaylı bir şekilde inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum
çalışmasına başvurulmuştur. Katılımcılar erken çocukluk döneminde çocuğu olan 28
ebeveyndir. Veriler araştırmacılar tarafından ilgili literatür ve uzman görüşleri ışığında
geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Görüşme formunda
yer alan sorular ebeveynlerle yapılan birebir görüşmeler ile cevaplandırılmış ve yazılı olarak
kaydedilmiştir. Görüşmeler ile toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden açık kodlama
sistemi yardımıyla içerik analizi yapılarak incelenmiştir. İçerik analizi sonucu elde edilen
temalar erken çocukluk eğitiminde matematiğin yeri, çocuğun hayatında oyunun yeri, oyun ve
öğrenme arasındaki ilişki, erken çocukluk döneminde matematik ve oyun ilişkisi olarak
belirlenmiştir.
Bulgular: Katılımcıların çoğunluğu erken yıllarda matematik eğitiminin verilmesi gerektiğini
belirtmiş ve bu eğitimin içeriğinin genel olarak sayılarla ilgili olduğunu ifade etmişlerdir. Bir
diğer bulguya göre ebeveynler oyunun çocukların hayatında oldukça önemli bir yeri olduğunu,
çocukların gelişimine katkı sağladığını ve çocukların oyun aracılığıyla daha iyi öğrendiklerini
ifade etmişlerdir.
Sonuç: Bu araştırmada ebeveynlerin matematik etkinlikleri ve oyunun birbiri ile yakın bir ilişki
içinde olduğu belirtmişler ayrıca çocukların ilkokula hazır olmalarında oyunun büyük önem
taşıdığını ifade etmişlerdir. Elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve
erken çocukluk döneminde ebeveynlerin çocuklarının matematiksel gelişimlerine yönelik nasıl
katkı sağlayabileceğine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, okul öncesi, oyun, matematik, ebeveyn
BİLDİRİ NO: 138
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK EĞİTİMİ: ÖĞRETMEN
UYGULAMALARINA YÖNELİK BİR İNCELEME
Semanur TAŞ, Ebrar YALÇINKAYA, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada erken çocukluk döneminde uygulanan matematik eğitiminin etkinliklere
ayrılan zaman, kullanılan materyaller, fiziksel ortam, etkinlik türleri ve içerik gibi çeşitli
değişkenler açısından gözlem yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Erken çocukluk döneminde
gelişen erken matematik becerileri bireylerin ilerleyen yıllarda okul başarılarını belirleyen en
önemli beceriler arasında yer almaktadır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde sağlanan
matematiksel deneyimlerin yeterli ve nitelikli olması oldukça önemlidir.
Yöntem: Mevcut araştırma okul öncesi eğitim veren kurumlarda uygulanan matematik
etkinliklerinin detaylı bir şekilde incelenebilmesi için nitel araştırma yöntemlerinden durum
çalışması şeklinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu İstanbul il merkezindeki okul öncesi eğitim
kurumlarında görev yapan 14 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler alan uzmanı
görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan gözlem formu aracılığıyla elde edilmiştir.
Toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiş, bu
analiz sonucu elde edilen kategoriler; zaman, materyal, etkinlik ve uygulama olarak
belirlenmiştir.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre okul öncesi eğitim kurumlarında matematik etkinliklerine
yeterli zamanın ayrılmamakta ve genel olarak gelişimsel açıdan uygun olmayan etkinlikler
sunulmaktadır. Sınıflarda matematik eğitimine yönelik materyallerin yetersiz sayıda olduğu ve
matematik eğitiminde çoğunlukla öğretmenler tarafından yapılandırılmış etkinliklerle
gerçekleştirildiği belirlenmiştir. Etkinliklerin uygulanması sırasında daha çok geleneksel
uygulamalara yer verildiği ve matematiksel becerilerin desteklenmesinden ziyade daha çok
sınıf yönetimi sağlamaya yönelik uygulamalar yapıldığı gözlemlenmiştir.
Sonuç: Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin, matematik eğitiminin okul öncesi
dönemdeki önemini dile getirdikleri fakat nitelikli uygulamalar noktasında çoğunlukla yetersiz
kaldıkları belirlenmiştir. Matematik etkinliklerine yeterli zaman ayrılmadığı ve çocukların
gelişimsel olarak uygun olmayan etkinliklerle matematiğe karşı olumsuz tutum kazanmalarına
sebep olabilecek uygulamalara yer verildiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlardan hareketle okul
öncesi öğretmenlerinin hizmet içi eğitimler yoluyla nitelikli etkinlikler, eğitim yaklaşımları, ve
gelişimsel olarak uygun uygulamalar konusunda desteklenerek mesleki yeterliliklerin
arttırılması önerilmektedir.
Anahtar sözcükler: Okul öncesi, erken çocukluk, matematik, etkinlik, gözlem
BİLDİRİ NO: 140
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ 4-6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN TOPLUMSAL
CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN ALGILARININ ANNE ROLLERİNE YÖNELİK
GÖRÜŞLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ
Pembe Buse KESER, Gizem ÖZER
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Bu araştırmada, okul öncesi dönemdeki 4-6 yaş arası çocukların toplumsal cinsiyet rollerine
ilişkin algılarının anne rollerine yönelik görüşleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Çocuklara iki durum ( “annen evde neler
yapar...” , “ annen dışarıda neler yapar...” ) sunulmuş ve bunlar sonucunda iki ayrı resim
çizmeleri ve bu resimleri anlatmaları istenmiştir. Veriler, çocuklarla birebir görüşme yapılarak
ve araştırmacının görüşme süresince aldığı yazılı notlar ile toplanmıştır. Çalışma grubunu
Zonguldak Ereğli ilçesinde ilköğretime bağlı anaokuluna devam eden 10 kız ve 10 erkek olmak
üzere 20 çocuk oluşturmaktadır. Yaşları üç 4 yaş, on beş 5 yaş, iki 6 yaş arasında değişmektedir.
Veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiş ve araştırmacı tarafından kodlanarak belli
temalara ulaşılmıştır. Yapılan içerik analizi sonucu elde edilen kod ve kategoriler doğrultusunda
ulaşılan kız ve erkek çocukları için temalar şu şekildedir: Ev içerisine yönelik temalar; yemek
yapmak, düzenlemek, temizlik, canlı bakımı, evde aktivite yapmak, ütü yapmak, çocuklarla
ilgilenmek. Ev dışına yönelik kız ve erkek çocukları için temalar yukarıda belirtilenlere ek
olarak (yemek yapmak, ütü yapmak ve evde aktivite yapmak hariç); bir şey yapmamak, işe
gitmek, alışveriş yapmak, sosyal aktivite ve doktora gitmek şeklindedir.
Anahtar Sözcükler: Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet rolleri, anne rolü, okulöncesi
dönem.
BİLDİRİ NO: 142
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE TELEVİZYON VE ÇİZGİ FİLMLERİN ÇOCUKLARA
OLAN ETKİLERİNE KARŞI OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN VE
EBEVEYNLERİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Ebru ŞAKAR, Elif İNCE, Züleyha BAYKAL
Uşak Üniversitesi
Amaç: Kitle iletişim araçları çocukları günümüzde aileden daha fazla etkilemektedir. Özellikle
televizyon bilgi kutusu diye söylenir ama çocukları olumlu veya olumsuz her açıdan etkiler. Bu
yüzden çocuklar televizyon izlerken aileler tarafından gözlemlenmeli, gerektiği yerde çocuk
kısıtlanıp olumlu rehberlik edilmelidir. Çocuklara izletilen her program ve çizgi film yararlı
değildir. Bu nedenle izletmeden önce iyi bir araştırma yapılması gerekmektedir. Bu
araştırmada, televizyon ve çizgi filmlerin okul öncesi çocuklara ne gibi etkilerinin olduğu, bu
etkiler karşısında okul öncesi öğretmenlerinin ve ebeveynlerin ne tür tutum ve davranışlar
sergilediği incelenmiştir.
Yöntem: Bu araştırma nicel araştırma yöntemi kullanılarak Uşak İlinde bulunan anaokullarında
çalışan 20 okul öncesi öğretmenleri ve sınıflarındaki çocukların velileri ile sınırlandırılmıştır.
Veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anket soruları araştırmacılar tarafından
hazırlanmıştır. 3 uzman görüşü alınarak anketin son hali verilmiştir.
Bulgular ve Sonuç: Çalışma süreci tamamlandığında, sonuçlar paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, çocuk, televizyon, çizgi film, anne baba görüşleri
BİLDİRİ NO: 144
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ LİSANSÜSTÜ EĞİTİME İLİŞKİN
METAFORİK ALGILARI
Şeyma ATICI, Aleyna KALKAN, Betül Dilşad ERTEKİN, Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Metafor, bir bireyin yüksek düzeyde soyut, karmaşık veya kuramsal bir olguyu
anlamada ve açıklamada güçlü bir zihinsel araç olarak tanımlanmaktadır. Metaforların
kullanımına bakıldığında, somut örnekler verilerek soyutun anlatılması, mecaz, kast etme,
benzeterek açıklama gibi işlevleri olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi
öğretmen adaylarının lisansüstü eğitime ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri (metaforları)
metafor tekniğini kullanarak tespit etmektir.
Yöntem: Çalışma gurubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır.
Lisansüstü eğitimle ilgili metaforik algılarını öğrenmek amacıyla öğrencilerden ‚ “Lisansüstü
eğitim ………………… gibidir. Çünkü…..” cümlesini tamamlamaları istenmiştir.
Bulgular: Araştırmadaki bulgulara göre 11 farklı kategori elde edilmiştir.
Sonuç: 11 farklı kategori incelendiğinde en fazla bulunan kategorinin Gelişme - İlerleme
kategorisinde, en az ise Doyumsuzluk kategorisinde olduğu görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: lisansüstü eğitim, metafor, okul öncesi, öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 148
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ VE SINIF EĞİTİMİ ÖĞRETMEN
ADAYLARININ KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE YÖNELİK ÖZ-YETERLİK
DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Gamze AYDIN
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adayları ve sınıf eğitimi öğretmen
adaylarının kaynaştırmaya ilişkin öz-yeterliklerinin karşılaştırılmasıdır. Bu araştırma, okul
öncesi ve ilkokul döneminde kaynaştırma ortamında bulunan özel gereksinimli çocukların
toplumla bütünleşmeleri ve bağımsız yaşam becerilerini kazanmalarında etkili rol oynayacak
olan okul öncesi eğitimi ve sınıf eğitimi öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin
görüşlerinin hizmet öncesinde belirlenmesi, varsa olumsuz görüşlerin lisans eğitimi sürecinde
değiştirilmesine zemin oluşturulması açısından önem taşımaktadır.
Yöntem: Öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimine ilişkin öz-yeterliklerinin Okul Öncesi
Öğretmenliği ve Sınıf Öğretmenliği bölümlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini belirlemeyi amaçlayan bu araştırma için tarama modeli kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu 2018–2019 eğitim-öğretim yılında Burdur Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Eğitim Fakültesi birinci ve ikinci öğretime devam eden; temel eğitim bölümü okul
öncesi eğitimi 3. ve 4.sınıf 150 öğretmen adayı ve birinci öğretime devam eden temel eğitim
bölümü sınıf eğitimi 3. ve 4.sınıf 150 öğretmen adayı ile toplam 300 kişi oluşturmaktadır.
Araştırma verileri Chrisforlin, ChrisEarle, Tim Loreman ve UmeshSharma (2011) tarafından
geliştirilen Türkçeye uyarlama çalışmaları Adem BAYAR (2015) tarafından yapılan
“Kaynaştırma Uygulamalarında Öğretmen Yeterliği Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın
temel amacı çerçevesinde cevapları aranan alt problemlere yönelik ölçek ile toplanan verilerin
gerekli istatistiksel analizleri, bulgular ve araştırma sonuçları kongre sırasında sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, okul öncesi öğretmen adayı, öz-yeterlik, sınıf eğitimi
öğretmen adayı
BİLDİRİ NO: 149
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARINDA
KULLANILAN MATERYALLER
Esma Nur UKŞUL, Dilek HOŞCAN, Aybala GÜNEŞ, Döndü Neslihan BAY
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Okuma yazmaya hazırlık becerisi çocukların ilköğretimi başlamadan önce katıldıkları bir
süreçtir. Bu beceriler okul öncesi dönem çağından önce başlar ve okul öncesi dönemde de
gelişim gösterir. Okuma yazmaya hazırlık becerilerinin desteklenebilmesi için bu süreçte
seçilen materyaller, çocukların gelişim alanların destekleyici olması, ekonomik ve dikkat çekici
olması önemlidir. Bu bağlamda öğretmenlerin okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında
kullandıkları materyaller araştırmanın konusunu oluşturmuştur.
Bu araştırma, okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenlerin okuma yazamaya hazırlık
çalışmalarında kullandıkları materyaller ve özeliklerinin ortaya konulması amaçlamıştır.
Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılı içerisinde Eskişehir ilinde bulunan 3 bağımsız
anaokulundaki ve 3 ilkokul bünyesindeki anasıfında görev yapmakta olan 18 öğretmen
oluşturmaktadır. Öğretmenler görüşme öncesinde kişisel bilgi formlarını doldurmuştur.
Öğretmenlere toplam 6 görüşme sorusu sorulmuştur. Soruların kapsam geçerliliği için 3 uzman
görüşü alınmış ve uzman görüşlerine göre düzenlenmiştir. Okul öncesi öğretmenleri ile yüz
yüze yapılan bu görüşmeler yaklaşık 10-15 dakika sürmüştür ve ses kaydı alınmıştır. Elde
edilen veriler doküman haline getirilmiş, öğretmenlere Ö1, Ö2 gibi kod adları verilerek temalar
halinde kodlanmıştır. Araştırmada betimsel analiz yapılmıştır. Analiz sonucunda veriler,
temalara uygun olarak yazılmış ve öğretmenlerden doğrudan alıntılara yer verilerek
yorumlanmıştır.
Araştırma sonucunda öğretmenler tarafından okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında
kullanılan materyallerin sıklıkla somut materyaller, hikâye kartları olduğu ve aynı zamanda
sınıftaki her nesnenin materyal olarak kullanılabildiği; okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında
el-göz koordinasyonu desteklemeye yönelik sıklıkla kullandıkları materyallerin yapboz, 3
boyutlu nesneler ve kalemler olduğu; yazı farkındalığını sağlamaya yönelik kullandıkları
materyallerin kalem ve boyalar, fotokopi çalışmaları, kitaplar olduğu; sınıflarında okuma
yazmaya hazırlık becerilerine desteklemeye yönelik sürekli bulundurdukları materyallerin
genellikle hikaye kitapları, çizgi çalışmaları, kavram panoları olduğu; okul öncesi
öğretmenlerin materyalleri seçerken genel olarak çocukların yaş gruplarına, hazırbulunuşluk
düzeylerine dikkat ettikleri; çocukların okuma yazmaya hazırlık etkinliklerinde en çok tercih
ettikleri materyallerin boncuklar, kavram kartları ve boyama sayfaları olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, materyal, okuma yazmaya hazırlık çalışmaları,
hazırbulunuşluk, yazı farkındalığı
BİLDİRİ NO: 150
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA KULLANILAN MÜZİKLERİN
İNCELENMESİ
Alev GÜLER, Arife YAVUZ, Ebru DOĞAN, Ezgi TOFUR, Merve MENEKŞE
Adnan Menderes Üniversitesi
Çocuk, müzik ve sesle anne karnındayken tanışmaya başlar. Bu süreç annenin söylediği
ninniler, oyuncakların çıkardığı sesler (ritim), teknolojik araçlardan ve çevreden duyulan
müzikler ile şekillenir. Gelişimin en hızlı olduğu dönemlerden birisi olan okul öncesi dönemde,
çocuklara okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan müzikler oldukça önemlidir (Polat 2018).
Müzik, çocukların yaratıcılıklarını geliştirmede ve grup içerisinde kendilerini ifade ederek
başarı duygusunu tatmalarında etkilidir. Okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan müziklerin
temel amacı çocukların kritik becerilerini desteklemektir. Çocuk müzik yoluyla dans ederek, el
çırparak ya da farklı şekillerde ritim tutarak motor gelişimini; müziklere eşlik ederek, şarkı
söyleyerek dil gelişimini; şarkıların sözlerini ve ritmini öğrenerek, belleğinde tutmaya çalışarak
bilişsel gelişimini; grup içinde müzik yoluyla kendini ifade ederek sosyal duygusal gelişimini
arttırır. (Lazdauskas 1996). Bu noktadan hareketle araştırma, öğretmenlerin okul öncesi eğitim
kurumlarında kullandıkları müziklerin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Aydın ili Efeler ilçesindeki MEB’e
bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi eğitimi öğretmenleri
oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna ise tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen
15 okul öncesi eğitimi öğretmeni dahil edilmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden gözlem
tekniğinin kullanıldığı çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen
gözlem formu kullanılmıştır. Gözlem formunda 12 soruya yer almaktadır. Form doğrultusunda
çalışma grubunda yer alan okul öncesi eğitimi öğretmenleri sınıflarında iki defa gözlemlenerek
öğretmenlerin kullandıkları müzikler incelenmiştir. Yapılan gözlemler neticesinde okul öncesi
eğitimi öğretmenlerinin seçtikleri müziklerin ağırlıklı olarak kavramlarla ilişkili olduğu ve
seçilen şarkıların gün içerisinde çocuklara 2-3 kez dinletildiği sonucu elde edilmiştir. Bununla
birlikte yapılan gözlemlerde bazı okul öncesi eğitim kurumlarında pop ve türkü tarzında
şarkılarında kullanıldığı belirlenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, okul öncesi eğitimi öğretmeni, müzik, müzik eğitimi
BİLDİRİ NO: 151
YABANCI UYRUKLU OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN UYUM SORUNLARINA
DAİR ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ: AMASYA İLİ ÖRNEĞİ
Kübra YİĞİT, E. Rana AKKAYA, Mamajan HEZRETKULYYEVA
Amasya Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma, herhangi bir nedenle ülkeleri terk etmek zorunda kalarak ülkemizde
yaşayan, ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu okul öncesi çocukların uyum sorunlarını
konu almaktadır. Araştırmanın amacı, ülkemizde yaşayan, yabancı uyruklu okul öncesi
çocukların karşılaştığı sorunlar ve bunlarla baş etme yöntemlerinin öğretmenler tarafından nasıl
algılandığının irdelenmesidir.
Yöntem: Çalışmada, Amasya ilinde Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim
kurumlarında yabancı uyruklu öğrencisi olan 6 öğretmenle yarı yapılandırılmış soru formu
aracılığıyla derinlemesine görüşme yapılmıştır. Çalışma, yabancı uyruklu öğrencilerin yaşadığı
sorunların eğitim süreci içinde ve öğretmen gözüyle tespit edilmesi bakımından önemlidir.
Çünkü araştırma sonucunda da elde edilen bulgularında gösterdiği gibi, bu sorunlar, söz konusu
çocukların eğitim sürecinin iyileştirilmesi için bir girdi olacaktır.
Bulgular: Araştırma kapsamında elde edilen bulgulardan birisi, yabancı uyruklu öğrencilerin
okul öncesi dönemde yaşadıkları en temel sorunun, dil kaynaklı olduğunu göstermektedir.
Ayrıca söz konusu çocukların ailelerinin de Türkçe konuşamıyor olması, çocukların uyumlarını
önemli ölçüde etkilemektedir. Bir diğer önemli bulgu, öğretmenlerin söz konusu çocukların
uyum süreçlerinde kendi rollerinin, öğrenciler, aileler ve genel olarak eğitim sisteminden sonra
geldiğini ifade etmeleridir.
Sonuç: Okul öncesi dönem eğitimi, yabancı uyruklu öğrencilerin uyum sorunlarını aşmak için
çok önemlidir. Bir diğer önemli sonuç, öğretmenlerin kendilerini sürecin dışında tutmaya
çalışmaları, yani sorunun bir parçası olarak görmemeleri uyum sürecinin uzamasına neden
olmaktadır. Dolayısıyla öğretmenlerin yabancı uyruklu öğrencilere yaklaşım konusunda
zorunlu bir eğitime tabi tutulmaları gerektiği çalışmada ulaşılan sonuçlardan birisidir. Son
olarak söz konusu öğrencilerin uyum sorunlarını en aza indirmek için, okul öncesi dönem
çocukların en temel ifade araçları olan oyun ve resim gibi araçlar daha etkili olarak
kullanılmalıdır.
Anahtar Kelimeler: toplumsal uyum, yabancı uyruklu öğrenci, okul öncesi, Amasya.
BİLDİRİ NO: 152
ÖDÜLLÜ MASAL VE HİKÂYE KİTAPLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET
ROLLERİ
Damla Nur EYİMAYA, Elifsu ER
Amasya Üniversitesi
Amaç: Yaşama dair değer, tutum ve davranışların temeli okul öncesi dönemde atılır. Bu
dönemde çocuklar için en önemli uyarıcılardan biri kitaplardır. Kitaplar cinsiyete bağlı olarak
herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama içermemelidir. Kitaplarda verilen mesajlar
çocukların bütün yeteneklerini tam ve özgürce geliştirebilecekleri, cinsiyetlerini ön plana
çıkarmayacak içeriklerde olmalıdır. Bu araştırma, okul öncesi dönemdeki çocuklara yönelik
ödüllü masal ve hikâye kitaplarında toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl aktarıldığının
incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Çalışma 18.12.2018-18.01.2019 tarihleri arasında içerik analizi yöntemi kullanılarak
yapılmıştır. Araştırma verileri Amasya Üniversitesi Çocuk Kütüphanesi’nden rastgele seçilen
ödüllü 4 okul öncesi çocuk kitabı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Veriler hazırlama,
düzenleme, rapor etme aşamaları kullanılarak analiz edilmiştir. Kitaplardaki toplumsal cinsiyet
rollerine ilişkin görseller ve cümleler kategoriler halinde (kadın, erkek, renkler, yüz ifadeleri ...
)sınıflandırılmıştır.
Bulgular: Araştırmada incelenen kitaplarda, kadınlar ana karakteri temsil etmektedir.
Kadınların neredeyse tamamı etek ve elbise giymektedir. Kadınların hepsinin en dikkat çekici
özellikleri uzun saçlarıdır. Kadınlar estetik, zarafet ve sabır gibi özelliklerle temsil edilmektedir.
Erkekler ise güç ve otoriteyi temsil etmekte, pantolon, ceket ve gömlek giymektedir.
Sonuçlar: Okul öncesi dönem, bireylerin cinsiyet algılarının gelişiminde oldukça önemlidir.
Çalışmada incelenen kitaplarda geleneksel cinsiyetçi bakış açısı içerdiği saptanmıştır. Ataerkil
toplum yapısına sahip ülkemizde, kitaplardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği çocukların cinsiyet,
eşitlik ve toplumsal roller gibi bir çok konudaki bakış açısının gelişimine doğrudan etki
etmektedir. Bu nedenle kitapların “dili” oldukça önemlidir. Çalışmada yabancı yazarların da
kitaplarının incelenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunun Türk toplumu ile sınırlı
olmadığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, ödüllü masal, ödüllü hikâye, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO: 153
TEK EBEVEYNLİ AİLELERİN ÇOCUK YETİŞTİRMEDE YAŞADIĞI
PROBLEMLER
Arzu OCAK, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Araştırmada tek ebeveynli ailelerin çocuk yetiştirmede yaşadıkları problemlerin ne
olduğunun incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda tek ebeveynli ailelerin anne
veya babanın olmama durumuna göre karşılaşılan problem durumlarındaki farklılaşma
incelenmektedir.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemi ile tasarlanmış olup; araştırmada durum analizi
modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu kartopu yöntemiyle belirlenmiş olup
Edirne’de ikamet eden ve 0-72 aylık çocuklara sahip tek ebeveynli ailelere ulaşılmış ve
araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden ailelerle çalışma yürütülmüştür. Araştırma
kapsamında veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilerek uzman görüşleri
doğrultusunda son hali verilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmadan
elde edilen verilerin analizinde uzman desteği alınacak olup veri analiz süreci devam
etmektedir.
Bulgular: Araştırmanın veri analiz süreci devam etmekte olduğundan araştırma bulguları
kongrede sunulmak üzere paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Aile, tek ebeveynli aile, çocuk yetiştirme, anne, baba
BİLDİRİ NO: 154
60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN AKRAN REDDİNE MARUZ KALMA NEDENLERİ:
BİR DURUM ÇALIŞMASI
Beyza TÜREL, Meltem DİK, Esma SİLİK
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı; bir anasınıfında eğitime devam eden çocuklar arasındaki akran
reddi durumunun incelenmesi ve akran reddi kaynağının/kaynaklarının tespit edilmesidir.
Yöntem: Araştırmanın yöntemi, durum çalışması türlerinden biri olan açıklayıcı/tanımlayıcı
durum çalışması temelinde şekillendirilmiştir. Araştırmaya Zonguldak ili Ereğli ilçesinde,
MEB’e bağlı bir anasınıfına devam eden 60-72 ay arasında olan, 22 çocuk ve bu çocukların
öğretmeni dâhil olmuştur. Veriler üç farklı aşamada ve farklı zaman diliminde elde edilmiştir.
İlk aşamada; çocuklarla bireysel görüşmeler yapılarak, “Benim için, arkadaşlarınla oynadığınız
bir oyunu çizer misin?” yönergesi verilerek çocuğun çiziminin tamamlaması beklenmiştir.
Ardından çizimde yer alan akranlarının isimleri not edilmiştir. Çizimlerde hiç tercih edilmeyen
çocuk tespit edilmiştir. İkinci aşamada ise; aynı çocuklar ile tekrar görüşülmüş ve çizimlerde
hiç yer almayan çocuk ile “… ile hangi oyunları oynuyorsunuz? Neden?” şeklinde bir sorunun
olduğu bireysel, yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve ses kayıt cihazı ile kayıt altına
alınmıştır. Son aşamada ise; aynı çocuklar ile tekrar görüşülerek çizimlerinde hiç yer almamış
olan çocuk ile “ … ile oynasaydın nasıl bir oyun oynardın? Çizer misin?” yönergesi verilmiştir.
Çocukların çizimlerini tamamlaması beklendikten sonra, çocuklardan çizimlerini anlatmaları
istenmiştir. Elde edilen ham verilerin çözümlenmesinde ilk iki aşama için betimsel istatistik ve
içerik analizi gerçekleştirilmiş, son aşama için ise Koppitz’ un öne sürmüş olduğu çocuk
çizimindeki duygusal göstergeler listesi kullanılmıştır.
Bulgular: Yapılan ilk analiz sonucunda, yalnızca bir erkek çocuğun hiçbir çizimde yer
almadığı tespit edilmiştir. İkinci analizde ise; ilgili erkek çocukla oynamama gerekçelerinin
çeşitlendiği (örn. Araba yapıp üstümüze sürüyor, nedenini bilmiyorum, o benimle oynamıyor,
hiç paylaşmıyor) görülmüştür. Son analizde ise; çocukların akran reddine maruz kalan
çocuklarla oyun oynadıkları durumlarda, çoğunluklu olarak dürtüsellik ve güvensizlik-
yetersizlik puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda, incelenen durumdaki akran reddine maruz kalma nedeninin
büyük bir çoğunlukla, ilgili çocuğun düşük sosyal becerilerinden kaynaklandığı görülmektedir.
Araştırmanın elde ettiği önemli bir diğer sonuç ise, akran reddine maruz kalmış bir arkadaşla
oyun oynama durumunun, diğer çocuklarda dürtüsellik ve güvensizlik-yetersizlik hislerini
arttırdığının saptanmış olmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Akran reddi, okul öncesi, durum çalışması, sosyalleşme
BİLDİRİ NO: 155
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLUK DÖNEMİ
MUTLULUK/HUZUR ANILARI İLE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK
TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Nur AYDIN, İrem Feride MANİCİ, Tuğba KORKMAZ
Okan Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmen adaylarının çocukluk dönemi yaşantıları ile
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bireyin erken
çocukluk dönemindeki anıları ileriki yaşantılarına yönelik bilgiler içerdiğinden dolayı
bireylerin meslek seçimlerine dair önemli bilgiler bu anılarda yer almaktadır (Güneri, 2015, s.
146). Bireyin ilk sosyal çevresi ailesidir. Birey okul dönemi ile de diğer bir sosyal çevresi olan
arkadaşları ve öğretmenleri ile etkileşime girer. Bu dönemdeki yaşantıların bireyin ilerideki
meslek seçimini etkileyebileceği düşünülmektedir. Araştırmada nicel araştırma modeli tarama
deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi İstanbul Anadolu yakasında öğrenim gören
üniversite öğrencilerinden oluşacaktır. Araştırma kapsamında, Richter, Gilbert ve McEwan
(2009) tarafından geliştirilen Akın, Uysal ve Çitemel (2013) tarafından geçerlik güvenirlik ve
Türkçe uyarlama çalışması yapılan “Çocukluk Dönemi Mutluluk/Huzur Anıları Ölçeği” ve
Üstüner (2006) tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmış olan
“Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır.
Araştırma doğrusal regresyon analizi tekniğiyle yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre çocukluk
dönemi mutluluk/huzur anıları ile öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlar arasında pozitif
yönlü yüksek doğrusal bir ilişki olduğu saptanmıştır. Mutluluk/huzur anıları ölçeğinden elde
edilen puanları öğretmenlik mesleğine yönelik tutum puanların varyansını % 40 açıklamaktadır.
Bireyin çocukluk dönemindeki mutluluk ve huzur anıları arttıkça öğretmenlik mesleğine
yönelik tutumlarının da olumlu yönde arttığına yönelik sonuç elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çocukluk yaşantı deneyimleri, mutluluk/huzur anıları, mesleki tutum
BİLDİRİ NO: 156
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN
GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,
Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR
Marmara Üniversitesi
Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler bütünüdür.
Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı oluşturan
değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların kültürel
algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için önemli
ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması üzerinden
görebilmek amacıyla yapılmıştır. Yedi ayrı devlet okulunda 89 çocukla yapılan bu çalışmada
çocuklardan bayram denilince zihinlerinde oluşan imgeyi çizmeleri istenmiştir. Bu araştırma
sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına ulaşılmıştır.
Okul Öncesi Çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada araştırmacılar nitel
araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın yöntemi olarak uygun
bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 62-70 aylık okul öncesi çocukları oluşturmaktadır.
İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda okul öncesi çocuklarından bayram temasında resimler
çizmesi istenmiştir. Bu okullar araştırmacıların öğretmenlik deneyimini yapmakta oldukları
okullardır. Çocuklar, resimlerini yaptıktan sonra çocuklardan resimleri açıklamaları istenmiştir
ve bunlar not edilmiştir. Yedi okuldan toplanan bu çalışmalar, araştırmacılar tarafından bir
araya getirilip değerlendirilmiştir. Araştırmacılarla sayısal dökümü yapılan verilerde kullanılan
semboller, resimlerin yaşanılan kültürü yansıtıp yansıtmadığı ve çocukların yaptığı açıklamalar
ile resimlerin örtüşüp örtüşmediği saptanmıştır.
Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel milli ve dini
bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar ile ördek
bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır. Araştırma sonucunda çocukların genel
olarak geleneksel kültüre bağlı olarak dini ve milli bayramların resimsel ifadelerinde şeker ve
bayrak sembollerinden çokça yararlandıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi
BİLDİRİ NO: 156
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN
GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,
Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR
Marmara Üniversitesi
Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler bütünüdür.
Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı oluşturan
değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların kültürel
algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için önemli
ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması üzerinden
görebilmek amacıyla yapılmıştır. Yedi ayrı devlet okulunda 89 çocukla yapılan bu çalışmada
çocuklardan bayram denilince zihinlerinde oluşan imgeyi çizmeleri istenmiştir. Bu araştırma
sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına ulaşılmıştır.
Okul Öncesi Çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada araştırmacılar nitel
araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın yöntemi olarak uygun
bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 62-70 aylık okul öncesi çocukları oluşturmaktadır.
İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda okul öncesi çocuklarından bayram temasında resimler
çizmesi istenmiştir. Bu okullar araştırmacıların öğretmenlik deneyimini yapmakta oldukları
okullardır. Çocuklar, resimlerini yaptıktan sonra çocuklardan resimleri açıklamaları istenmiştir
ve bunlar not edilmiştir. Yedi okuldan toplanan bu çalışmalar, araştırmacılar tarafından bir
araya getirilip değerlendirilmiştir. Araştırmacılarla sayısal dökümü yapılan verilerde kullanılan
semboller, resimlerin yaşanılan kültürü yansıtıp yansıtmadığı ve çocukların yaptığı açıklamalar
ile resimlerin örtüşüp örtüşmediği saptanmıştır.
Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel milli ve dini
bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar ile ördek
bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır. Araştırma sonucunda çocukların genel
olarak geleneksel kültüre bağlı olarak dini ve milli bayramların resimsel ifadelerinde şeker ve
bayrak sembollerinden çokça yararlandıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi
BİLDİRİ NO: 158
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OKULA UYUM SORUNLARINA YÖNELİK
ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Kağan ATALAN, Mehriban SARIÇİÇEK, Murat Emin KEVRAN
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemdeki çocukların, çevre olarak uyum sağladıkları ilk ortamları
aileleridir. Aile ortamından sonra uyum sağlayabilecekleri ikinci ortam ise okul öncesi eğitim
kurumlarıdır. Bu geçiş sırasında çocukların, okula karşı ilk algıları çoğu zaman olumlu olsa da
bazen olumsuz algılar da gözlemlenebilmekte ve bu algılar sonucunda çocukların okula uyum
sorunları ortaya çıkabilmektedir. Okul öncesi eğitimin, sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilebilmesi için çocukların, okul algılarının olumlu bir şekilde değiştirilebilmesi,
düzenlenebilmesi ve yönlendirilebilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarındaki çocukların, okula uyum
sağlama sürecinde öğretmenlerin uyguladığı stratejileri ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği
kullanılmıştır. Görüşmede sorulan soruların kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla 3 alan
uzmanı tarafından görüş alınmıştır. Alınan görüşler doğrultusunda görüşme formu yeniden
düzenlenmiş ve katılımcılarla görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya, Eskişehir’deki merkez ilçelerden 4 bağımsız anaokulu ve 4 ilkokul bünyesinde, 4
ile 5 yaş grubunda görev yapan okul öncesi öğretmenleri arasından her okuldan 2 öğretmen
olmak üzere toplam 16 öğretmen katılmıştır. Katılımcılara kolay ve hızlı ulaşabilmek için
amaçlı örnekleme yöntemlerinden; kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır
Veriler, toplamda 15’er dakikalık birebir görüşme yoluyla, ses kayıt cihazı kullanılarak
toplanmıştır. Veriler, doküman haline getirilmiş ve betimsel analiz tekniğinden yararlanılarak
analiz edilmiştir.
Veriler, belirlenen temalar doğrultusunda her araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Elde
edilen bu kodlamalar, karşılaştırılarak uzlaşma sağlanmış ve tek bir kodlama elde edilmiştir.
Veriler, katılımcıların doğrudan alıntılarına yer verilerek yorumlanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, araştırmanın alt amaçları doğrultusunda
düzenlenmiştir. Buna göre, öğretmenler tarafından çocukların, okula uyum sorunlarının
nedenleri arasında, en çok aileden kaynaklı nedenler belirtilmiş; bu sorunları önlemeye yönelik
uygulanan stratejiler arasında da, en çok okula uyum haftasında uygulanan oyun ve drama
etkinlikleri ifade edilmiştir. Öğretmenlerin, işbirliğini tercih ettikleri kurum/kişiler arasında
rehberlik hizmetleri ve alan uzman desteği yer almaktadır.
Sonuç: Araştırma sonuçları değerlendirildiğinde, öğretmenlerin sınırlı sayıda strateji ifade
ettikleri görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okula uyum, aile katılımı, anaokulu, anasınıfı
BİLDİRİ NO: 160
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA TERCİH EDİLEN RESİMLİ ÇOCUK
KİTAPLARININ M.E.B. 2013 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER
ALAN KAZANIM VE GÖSTERGELERE GÖRE İNCELENMESİ
(ZONGULDAK İLİ EREĞLİ İLÇESİ ÖRNEĞİ)
Öznur ÇOKCANLI, Neslihan DEMİRCAN, A. Nazlıcan POLAT, Demet SEVER, Mine KIR
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma ile Zonguldak Ereğli ilçesinde yer alan anasınıflarının kitap merkezlerinde
bulunan resimli çocuk kitaplarının, M.E.B 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı`ndaki 36-72
aylık çocukların eğitimleri için belirlenen kazanım ve göstergeler açısından incelenmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi belirlenirken amaçsal örnekleme çeşitlerinden, kolay
ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu, Zonguldak ili Ereğli
ilçesinde bulunan 5 okul öncesi eğitim kurumundaki 1001 resimli çocuk kitabı
oluşturmaktadır. Verileri toplamak amacıyla kitaplara araştırmacılar tarafından hazırlanan
“Gelişim Alanlarını Belirleme Formu” ile M.E.B. 2013 Okul Öncesi Eğitim Programında
bulunan “Kazanım Değerlendirme Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi
yöntemine başvurulmuştur. Çalışma grubunda yer alan kitaplar bir defa okunmuş, gelişim
alanına yönelik gizli içerik analizi uygulanmış; ardından kitaplar bir kez daha okunarak
kazanımlara hitap eden cümleler kaydedilmiş ve açık içerik analizi uygulanmıştır.
Bulgular: Yapılan analiz sonucunda, kitaplarda örtük olarak en çok değerler temasına yer
verildiği tespit edilmiştir. Doğrudan alıntılar ile belirlenen kazanım-gösterge sayıları göz önüne
alındığında en çok neden sonuç ilişkisine yönelik kelime ve kelime gruplarına yer verildiği fark
edilmiştir. Kitaplara uygulanan analizler sonucunda resimli çocuk kitaplarının genelinde %37
oranla sosyal duygusal gelişim alanına yönelik konulara diğer alanlara göre daha fazla yer
verildiği saptanırken, kitapların içinde yer alan kazanımlar incelendiğinde %39 oranla bilişsel
gelişim alanına yönelik kazanımların kitaplarda daha fazla yer aldığı saptanmıştır. Uygulanan
iki ölçek arasında en büyük oran farkına sahip olan gelişim alanı ise sosyal duygusal gelişim
alanı olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Sonuç olarak, resimli çocuk kitaplarının %57,45 oranında kazanımlara yer verdiği,
kitaplarda örtük olarak en çok sosyal gelişim alanına uygun temaların yer aldığı ancak açık
ifadelerde bu oranın ciddi şekilde düştüğü saptanmıştır. Bunun nedeninin M.E.B. 2013 Okul
Öncesi Eğitim Programında değerlere kazanım olarak yer verilememesi sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim programı, resimli çocuk kitapları
BİLDİRİ NO: 163
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN
GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,
Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR
Marmara Üniversitesi
Amaçı : Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler
bütünüdür. Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı
oluşturan değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların
kültürel algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için
önemli ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması
üzerinden görebilmek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem : Okul Öncesi çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada,
araştırmacılar nitel araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın
yöntemi olarak uygun bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 4-5-6 yaşındaki okul öncesi
çocukları oluşturmaktadır. İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda 77 çocukla yapılan bu çalışmada
çocuklardan “bayram” denilince zihinlerinde oluşan ilgeyi çizmeleri istenmiştir. Yedi okuldan
toplanan bayram temalı resimler araştırmacılar tarafından oluşturulan 12 kriter üzerinden
değerlendirilmiştir. Resimlerle çocukların anlattıklarının örtüşüp örtüşmediği ile içinde
bulundukları toplumsal değerleri yansıtıp yansıtmadığına, resimlerinde kullandıkları semboller
ve nesneler üzerinden bakılmıştır.
Bulgular : Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel
milli ve dini bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar
ile ördek bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır.
Sonuç : Bu araştırma sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına bayram teması
üzerinden ulaşılmıştır. Kültürün değişken yanını, başka kültürlere ait bayramların da,
geleneksel bayramlarla birlikte toplumun kabul etmesi, kültürün değişkenliğinin vurgulanması
açısından önemli bulunmuştur. Ayrıca okul öncesi çocuklarının sanatsal gelişim evrelerinden
“şema öncesi dönemde” olmaları gerektiği üzerinden resimler incelendiğinde, önemli bir
çoğunluğun bir alt dönemde kaldığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi
BİLDİRİ NO: 164
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ SOSYAL DEĞERLER
KAZANIMLARININ FARKLI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ
Özlem DÖNMEZ, Gizem SÖZEN, Elanur DEMİRKAYA
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitim, çocuğun toplum içinde uyumlu yaşayabilmesi için bazı değerleri
içselleştirmesini sağlar. Dünya ve Türkiye’de okul öncesi dönemde sosyal değerler eğitimi ile
ilgili yeterli çalışmaya rastlanmaması, bu çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu araştırmanın genel
amacı; okul öncesi dönem çocuklarının sosyal değerler kazanımlarının farklı değişkenlere göre
incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda okul öncesi dönem çocuklarının sosyal değerler
kazanımları çocukların yaşına, cinsiyetine, okul öncesi eğitim alma süresine, anne ve baba
eğitim durumuna, sınıf mevcuduna, aile çocuk sayısına, anne ve baba yaşına, anne çalışma
durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenecektir.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden “İlişkisel Tarama Modeli'”
kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma grubu Maltepe ilçesinde MEB'e bağlı 2 devlet
anaokuluna devam eden 200 çocuktur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar
tarafından geliştirilen “Aile Bilgi Formu” ve Atabey ve Ömeroğlu (2016) tarafından geliştirilen
“Okul Öncesi Sosyal Değerler Kazanım Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler istatistik paket
programına girerek program aracılığıyla çözümlenmiştir.
Bulgular: Verilerin normal dağılıp dağılmadığını görmek amacıyla normallik testi yapılmış,
çarpıklık - basıklık ve Kolmogorov Smirnov testi sonuçlarına göre verilerin normal dağılmadığı
görülmüştür. Verilerin çözümlenmesinde, Mann Whitney U, Kruskal Wallis ve Spearman
Korelasyon testleri yapılmıştır. Bu çalışmanın bulgularına göre, cinsiyet değişkenine göre sevgi
ve sorumluluk alt boyutlarında kızların lehine anlamlı bir farklılık görülmüş, diğer alt
boyutlarda ve toplam puanda bir fark bulunmamıştır. Sınıftaki çocuk sayısı değişkeni ile
işbirliği alt boyutu arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuş, diğer alt boyutlar ve
toplam puan ile arasında bir ilişkiye rastlanmamıştır. Çocukların yaşı ile nezaket alt boyutu
arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki görülmüş, diğer alt boyutlar ve toplam puan ile arasında
bir ilişki olmadığı görülmüştür. Okul öncesi eğitim süresi, aile çocuk sayısı, annenin eğitim
durumu ve çalışma durumu, anne ve babanın yaşı ve eğitim durumu değişkenlerine göre ise
anlamlı bir farka rastlanmamıştır.
Sonuçlar: Araştırma bulguları ilgili literatür çerçevesinde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Değer, sosyal değer, değerler eğitimi, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 165
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PLANLARININ HAREKET ETKİNLİKLERİ YÖNÜNDEN
İNCELENMESİ
Nefise ÖZOK, Aleyna DERGAN, Pakizenur UĞURLU, Betül ULUOCAK
İstanbul Gedik Üniversitesi
Okul öncesi dönem, hareket becerilerine en kalıcı ve olumlu katkıların yapılabileceği bir
dönemdir. Çocukların yaşantılarında böylesi önemli bir yere sahip olan bu dönemde, onların
sağlıklı ve dengeli bir fiziksel gelişim göstermeleri oldukça önemlidir. Türkiye’de okul öncesi
dönemde hareket etkinliklerine ve motor gelişime yönelik yapılan araştırmalar incelendiğinde,
araştırmaların daha çok hareket eğitimi programlarının çocukların motor gelişimlerine etkisi,
okul öncesi yaş grubu çocukların motor gelişim düzeylerinin incelenmesi konularına yönelik
olarak yapıldığı görülmüştür. Çalışmalarda öğretmenlerin tercih ettikleri kazanım-göstergelere,
hareket etkinliklerine yer verme sıklıklarına ve çocukların motor gelişimlerini takip ederken
nasıl bir yol izlediklerine ilişkin bilgilere yer verilmediği görülmüştür. Bu araştırmanın amacı
okul öncesi öğretmenlerinin eğitim planlarında hareket etkinliklerine yer verme durumlarını ve
bu etkinliklerde tercih ettikleri kazanım-göstergeleri belirlemek ve öğretmenlerin kaba motor
gelişimi destekleme konusundaki eğilimlerini saptamaktır. Bu araştırmada, algıların ve
olayların doğal ortamda gerçekçi biçimde ortaya konulmasına yönelik bir süreç izleneceğinden
ötürü nitel araştırma yöntemi kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ilindeki
Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı anasınıfları ve/veya özel anaokullardan kolay ulaşılabilir
örnekleme yoluyla seçilen 4 okul öncesi eğitim kurumu ve burada görev yapan toplam 12 okul
öncesi öğretmenidir. Bu araştırmanın amaçları doğrultusunda veri toplama araçları olarak
Kişisel Bilgi Formu, Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu ve öğretmenlerin üç aylık eğitim
planları kullanılacaktır. Araştırmada kullanılması düşünülen formlar araştırmacılar tarafından
literatür taranarak ve uzman desteği alınarak oluşturulacaktır. Kişisel Bilgi Formu sürecin
başında katılımcılar tarafından doldurulacaktır ve sonrasında okul öncesi öğretmenleri ile yarı
yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilecektir. Görüşmelerin ardından incelemek amacıyla
öğretmenlerden üç aylık eğitim planları istenecektir. Öğretmenler ile yapılan görüşmelerden
elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi kullanılarak, üç aylık eğitim planlarına ilişkin veriler
ise doküman analizi yöntemi kullanılarak analiz edilecektir. Araştırma henüz veri toplama
aşamasında olduğundan ötürü bulgular ve sonuç kısmına yer verilmemiştir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, hareket etkinliği, kaba motor gelişim, okul öncesi
öğretmenleri, eğitim planı
BİLDİRİ NO: 166
SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARI VE SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ
ÖĞRETMENLERİNDEN BEKLENTİLERİ
Tuğba AKGÖK, Tuğçe Gökcem ÇELİK, Melek YÜRÜK, Dr. Emine CABI
Başkent Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemden ilkokula geçiş süreci; çocuk, aile ve öğretmen açısından
eğitimde önemli bir basamaktır. Okul öncesi eğitim döneminde tüm gelişim alanlarını
tamamlamış olan çocukların, İlköğretime daha uyumlu ve bu süreçte desteklenmiş olarak hazır
bulunmaları beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının ve sınıf
öğretmenlerinin deneyim süreçleri dikkate alınarak okul öncesi öğretmenlerine ilişkin
beklentilerine ilişkin görüşleri analiz edilerek, okul öncesi eğitim ile sınıf öğretmenleri
arasındaki bağın güçlendirilmesine yönelik önerilerde bulunmaktır.
Yöntem: Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet ve vakıf okullarında görev yapan veya öğrenim gören
137 öğretmen ve öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen deneyimleri öğretmen adayları, 0-
5 yıl, 6-9 yıl, 10 ve üzeri olmak üzere 4 kategoride sınıflandırılmıştır. Veri toplama aracı olarak
kişisel bilgi formu ile birlikte, bilişsel gelişim, sosyal ve duygusal gelişim, dil gelişim ve motor
gelişimi olmak üzere 4 farklı boyutta anket maddeleri ve açık uçlu soru kullanılmıştır. Veriler
ilişki tek faktörlü ANOVA ve pearson korelasyon analizi ile test edilmiştir
Bulgular: Bilişsel gelişim ile öğretmen deneyimleri arasında istatistik olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamıştır. Yine aynı şekilde Sosyal- Duygusal Gelişim, öz bakım becerileri ve
dil gelişimi ile öğretmen deneyimleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark söz konusu
değildir. Motor gelişimine bakıldığında sınıf öğretmenleri adayları ve 6-9 yıl arasında deneyimi
olan öğretmenler arasında anlamlı farklılık söz konusudur. Yine benzer bir sonuç ile sınıf
öğretmenleri adayları ve 10 yıl ve üzeri deneyimi olan öğretmenler ile motor gelişim toplam
değerleri arasında anlamlı farklılık söz konusudur. Ayrıca sürekli değişkenler arasında ilişki,
ortalama puanları ve açık uçlu soru analiz edilerek yorumlanmıştır.
Sonuç: Çalışma kapsamında sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitim ile ilgili beklentileri de
sunulmuş ve önerilerde bulunulmuştur
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmenleri, Sınıf Öğretmenleri, İlkokula Hazırlık
BİLDİRİ NO: 167
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMININ AİLE KATILIMI ÇALIŞMALARINA
YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Ayşenur GÜNAY, Buse OK, Esra İLHAN, Ebru DURHAN, Safiye Rüveyda YALÇIN,
Burcu ÇABUK
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimde niteliğin belirleyici unsurlarından biri, aile katılımı çalışmalarının
aktif olarak yürütülmesidir. Öğretmenlerin, aile ve çocuğu tanımasını destekleyen, öğretmenler
ile aileler arasındaki iletişimi güçlendiren, okuldaki eğitim-öğretim süreçlerinin evde de
uygulanarak devamlılığını sağlayan, genel olarak okul-aile-çocuk-öğretmen arasında bağ
kurmaya yardımcı olan aile katılımı çalışmalarının, çocuğun ve ailenin ihtiyaçlarına göre
belirlenerek düzenli ve planlı yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, aile katılımı, okul öncesi
eğitimde büyük önem taşımaktadır. Bu araştırma, okul öncesi eğitim programında vurgulanan
aile katılımı çalışmalarına yönelik öğretmen görüşlerini incelemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında yürütülmüştür. Nitel araştırma
yöntemlerinden durum çalışması kullanılarak geliştirilen bu araştırmanın çalışma grubu,
Ankara ilinin Çankaya, Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde yer alan beş
farklı türdeki anaokulunda (kurum anaokullarında, belediye anaokullarında, özel
anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıflarında ve bağımsız anaokullarında) görev
yapan 30 okul öncesi öğretmenidir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik
örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 17 kurum, alt-orta-üst olmak üzere üç farklı sosyo-
ekonomik düzeyi temsil etmektedir. Veriler, öğretmenlerin, aile katılımı çalışmalarına yönelik
görüşlerinin belirlenmesi amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik
çalışmaları yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.
Bulgular: Öğretmenler, aile katılımı çalışmalarını faydalı bulmakla birlikte, aile katılımının
çocuğun tüm alanlardaki gelişimini desteklediğine, okul-öğretmen ve aile iletişimini
arttırdığına, böylece çocuğun eğitim sürecinde daha aktif rol aldığına ve ailelerin çocukları
hakkında daha fazla bilgi edinebildiklerine inanmaktadırlar. Araştırmaya katılan 60 öğretmen
arasından az sayıda öğretmenin aile katılımı çalışmalarına yer verdiği, bu çalışmalardan da en
çok iletişim defterleri, online iletişim uygulamaları, “Haftanın Çocuğu” etkinliği gibi
yöntemleri kullandıkları belirlenmiştir.
Sonuç: Okul öncesi eğitim programında, öğretmenlerin, aile katılımını, aileleri sınıftaki
uygulamalara davet ederek, eve mektuplar, bilgilendirme yazıları göndererek, bültenler ve
duyuru panoları ile telefon görüşmeleri, görsel işitsel kayıtlar, gelişim dosyaları (portfolyo)
sunumları ve ev ziyaretleri aracılığı ile sürece katmaları önerilirken, görüşmeler sonucunda,
araştırmaya katılan öğretmenlerin bu uygulamalara büyük oranda yer vermedikleri
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim programı, aile katılımı, öğretmen, görüş.
BİLDİRİ NO: 168
OKUL ÖNCESİ SINIFLARINDA
ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNE GÖRE ÖĞRENME MERKEZLERİ
Ayşe AŞÇI, Kibar AKTIN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Okul çağına erişen çocuk için ailede başlayan eğitimin bir sonraki durağı, okul öncesi
eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlarda eğitim ortamlarının zengin uyaranlarla donatılması,
çocukların bilişsel ve duyuşsal gelişimlerini ve motor becerilerinin gelişimini destekler. Bu
durumda eğitim ortamını verimli hale getirebilmek için eğitimciye düşen görev, çocukların
gelişimsel özelliklerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak, ihtiyaçlara yönelik eğitim
ortamlarını güncelleyebilmek ve planları doğrultusunda onlara zengin uyaranları içeren
öğrenme merkezleri sunmaktır. Eğitim ortamlarında yer alan bu merkezler sayesiyle çocuklar
gerçek yaşamı taklit yoluyla deneyimleme fırsatı bulur ve onların gelişim alanları desteklenir
duruma gelir. Sınıf ortamlarda öğrenme merkezleri iyi bir okul öncesi eğitim kurumu için
olmazsa olmazı konumuna gelmiştir. Fakat sınıf içi gözlemlerde ve bazı araştırma sonuçlarında,
öğrenme merkezlerinin ve bu merkezlerdeki materyallerin yeterli sayıda ve çeşitte olmadığı, bu
merkezlerin birkaçının ağırlıkta kullanıldığı ve birçoğunun kullanılmadığı görülmüştür. Bu
bağlamda araştırmada, öğretmen görüşleri doğrultusunda okul öncesi sınıflarında öğrenme
merkezlerinin durumları ve bu merkezlere yönelik yaklaşımları belirlemek amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Sinop İli merkez
yerleşkesinde ikamet etmekte olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi eğitim
kurumlarında çalışan okul öncesi öğretmenlerini kapsamaktadır. Çalışma grubunun
belirlenmesinde amaçlı örneklem yönteminden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi tercih
edilmiştir. Veri topma aracı olarak görüşme tekniği kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış içerik analizi tekniği ile analiz edilme aşamasına
gelinmiştir.
Sonuç:Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.
Anahtar kelimeler: Öğrenme merkezleri, okul öncesi sınıfları, okul öncesi öğretmeni.
BİLDİRİ:169
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİ
İLE ÜNİVERSİTE YAŞAMINA UYUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ
Rengin ZEMBAT, Hilal YILMAZ
Marmara Üniversitesi
Amaç: Duygusal zeka, bireyin kendi hissettiği duyguları anlaması, tanımlaması, başkalarının
duygularını anlaması ve tüm bu duyguları toplumsal yaşamını devam ettirecek ve geliştirecek
biçimde düzenleyebilmesidir. Üniversite yaşamına uyum genç yetişkinlerin hem akademik hem
de karakter gelişimleriyle ilgili önemli sorumluklar aldıkları bir süreç olarak tanımlanabilir.
Aynı zamanda önemli bir uyum çabası içinde oldukları bir dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle
bu araştırmada, okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zeka düzeyleri ile üniversite
yaşamına uyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, okul öncesi
öğretmen adaylarının duygusal zeka ve üniversite yaşamına uyum düzeylerinin demografik
özelliklerine (cinsiyet, sınıf düzeyi, mezun olunan lise türü ve üniversite türü) göre farklılaşıp
farklılaşmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında İstanbul ilinde
yer alan iki vakıf ve iki devlet olmak üzere dört üniversitenin Okul Öncesi Eğitimi Anabilim
Dalı’nda öğrenim gören 1. ve 4. Sınıf toplam 425 okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır.
Araştırmada veri toplama araçları olarak okul öncesi öğretmen adaylarının demografik
bilgilerine ulaşmak amacıyla “Kişisel Bilgi Formu”, öğretmen adaylarının duygusal zeka
düzeylerini belirlemek amacıyla “Schutte Duygusal Zeka Ölçeği” ve üniversite yaşamına
uyumlarını belirlemek amacıyla “Üniversite Yaşamına Uyum Ölçeği” kullanılmıştır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda, okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zekaları ve
üniversite yaşamına uyumlarının yüksek düzeyde olduğu; duygusal zeka düzeyleri ile
üniversite yaşamına uyum düzeyleri arasında yüksek düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki
olduğu tespit edilmiştir. Okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zeka ve üniversite
yaşamına uyum düzeyleri cinsiyet, üniversite türü ve mezun olunan lise türü değişkenlerine
göre anlamlı bir farklılık göstermezken (p>.05), sınıf düzeyi değişkenine göre 4. Sınıf öğretmen
adayları lehine anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi öğretmen adayları, duygusal zeka, üniversite yaşamına uyum
BİLDİRİ NO: 170
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ İNTERNETİN
ÇOCUKLARIN SOSYAL HAYATINDAKİ YERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN
İNCELENMESİ (OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARINA YÖNELİK BİR
ÇALIŞMA)
Rukiye Mine TOZAN, Feyza TUFAN, Merve SEZGİN, Fatıma ÖZMEN, Fatma ARPACI
Akdeniz Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı; okul öncesi çağındaki 3-6 yaş arası çocukların internet kullanım
alışkanlıklarını, bu alışkanlıklarının sosyal hayatındaki yerine yönelik okul öncesi eğitimi
öğretmen adaylarının görüşlerinin incelenmesine ilişkin bilgiler sunmaktır. Bu görüşlerin
incelenmesi için öğretmen adaylarının çocuk, internet ve internetin çocuğun sosyal hayatındaki
yerine yönelik düşünceleri gerekmektedir. Çünkü internet içerikleri, bir yandan çocukların
bilgiye erişimlerini, problem çözme, yaratıcılık, analitik düşünme gibi kişisel gelişimlerini
destekleyen teknolojik bir mucize olarak görülürken; diğer yandan aşırı, kontrolsüz, amacı
dışında ve bilinçsiz kullanım yönü ile endişelere ve korkulara neden olan, kişisel becerilerin
gelişmesini olumsuz etkileyen bir araç olarak düşünülmektedir.
Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Akdeniz Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği Anabilim Dalı öğrencilerinden tesadüfi örneklem
yöntemiyle oluşturulmuştur. Bu araştırmada, Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim
görmekte olan 200 lisans öğrencisi yer almıştır.
Araştırma sonucunda, okul öncesi eğitimi öğretmen adaylarının internetin çocukların sosyal
hayatındaki yerine yönelik görüşlerinin incelenmesi ile ilgili verilerin analiz edilmesiyle elde
edilecek ve kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, İnternet, Çocuk, Sosyal Hayat, Öğretmen Adayları
BİLDİRİ NO: 171
FARKLI YAKLAŞIMLARI BENİMSEYEN ÖĞRETMENLERİN PROBLEM
ÇÖZME BECERİLERİNİN İNCELENMESİ
Ayşe ÖZTÜRKÇE, Erkan ÖZBEK
Marmara Üniversitesi
Bu araştırmada farklı yaklaşımları benimseyen öğretmenlerin problem çözme becerilerinin bazı
değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelinde yürütülen bu
araştırmada Reggio Emilia, Waldorf ve MEB bünyesindeki toplam 30 öğretmenle çalışılmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılara tarafından geliştirilen ‘Kişisel Bilgi
Formu’ ve Heppner ve Peterson (1982) tarafından geliştirilen daha sonra Taylan (1990) ve
Şahin, Şahin ve Heppner (1993) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ‘Problem Çözme Envanteri’
kullanılmıştır.
Öğretmenlerin problem çözme becerileri ile kişisel bilgi formunda yer alan yaş, sınıf mevcudu,
öğrenci yaş grubu gibi değişkenlere göre incelenirken tek yönlü̈ varyans analizi (ANOVA)
kullanılmıştır.
Yapılan analizler sonucunda öğretmenlerin problem çözme becerileri ile analize sokulan
değişkenlere arasında herhangi bir anlamlı farklılık olmadığı bulunmuştur. Farklı yaklaşımı
benimseyen öğretmenlerin de problem çözme becerileri arasında bir farklılık bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Reggio Emilia, Waldorf, Problem Çözme Becerisi
BİLDİRİ NO: 172
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDAKİ ÖĞRENME MERKEZLERİNE
YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Merve İPEKLİOĞLU, Ceren DEMİRCİ, Burcu ÇABUK
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimde sınıflarda bulunan öğrenme merkezleri, çocukların farklı
durumları yaşayarak yeni deneyimler elde etmelerine, birbirleriyle daha sıcak ve doğal ilişkiler
kurmalarına, karşılaştıkları problemleri kendi yöntemleriyle çözmelerine, kendileri karar alıp
uygulamalarına, sorumluluk almalarına ve birbirlerinden öğrenmelerine fırsat sağlar.
Çocukların öğrenme merkezlerinde edindikleri her türlü deneyim çocukların öğrenmelerinde,
akran iletişiminde, problem çözme ve özdenetim gibi süreçlerde kendilerini geliştirmelerine
büyük ölçüde katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda, okul öncesi eğitim programında sınıf
içerisinde öğrenme merkezlerinin oluşturulması önerilmektedir. Bu araştırma, okul öncesi
eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezlerine
yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma,2018-2019 eğitim-öğretim yılında yürütülmüş olup nitel araştırma
yöntemlerinden durum çalışması ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu; Ankara ilinin Çankaya,
Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde bulunan beş farklı türdeki anaokulunda
(kurum anaokullarında, belediye anaokullarında, özel anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların
anasınıflarında ve bağımsız anaokullarında) görevli 30 öğretmendir. Bu ilçeler, alt-orta-üst
sosyo-ekonomik düzeyi temsil etmekte olup belirlenen kurumlar amaçlı örnekleme
yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemiyle seçilen 17 kurumdur. Veri toplama
aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-
yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Görüşmelerde, sınıflarda öğrenme
merkezlerinin bulunma durumları, öğretmenlerin öğrenme merkezlerini kullanma durumları ve
nedenleriyle çocukların bu merkezlere olan ilgileri gibi konular hakkındaki görüşleri
değerlendirilmiştir. Verilerin analizleri, içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın verileri incelendiğinde, araştırmaya katılan öğretmenlerin çok azının
sınıflarında öğrenme merkezlerine yer verdiği tespit edilmiştir. Kullanan az sayıda öğretmen
ise dramatik oyun, blok ve kitap merkezlerinin kullanımını ön planda tuttuklarını
açıklamışlardır.
Sonuç: Araştırma sonucunda, görüşme yapılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu, öğrenme
merkezlerinin önemli olduğunu ve merkezleri sınıflarında kullanmaya çalıştıklarını
belirtmişlerdir. Kullanmayı tercih etmeyen öğretmenler ise sınıf ortamlarını yeterli
bulmadıkları, çocukların ilgilerini çekmediği, merkez kullanımının sınıf yönetimini
zorlaştırdığı gibi gerekçeleri sunmuşlardır. Bulgular ışığında, merkezlerin kullanımına ilişkin
olarak alanda çalışan öğretmenlere, öğretmen adaylarına, araştırmacılara, program kitabı
yazarlarına, lisans düzeyinde öğretmenlik programlarını geliştiren uzmanlara ve okul
yöneticilerine önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim programı, öğrenme merkezleri, öğretmen, görüş.
BİLDİRİ NO: 174
DEĞNEK ADAM ÖZGÜR KALMALI: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BOYUTLARI İLE
İLGİLİ HAZIRLANAN DRAMA ETKİNLİKLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA
Tuğçe AKYOL, Meliha YALÇIN, Nesibe ÇAKIR
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada, sürdürülebilirlik boyutları ile ilgili hazırlanan drama etkinliklerinin
okul öncesi dönemdeki çocukların çevresel konulara ilişkin bakış açıları üzerindeki etkisi
incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 yılında Afyonkarahisar İli Milli Eğitim
Müdürlüğü’ne bağlı bir ilkokuldaki anasınıfına devam etmekte olan toplam 30 çocuk
oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kahriman (2010) tarafından çocukların
çevresel konulara ilişkin tutumlarını belirlemek amacıyla geliştirilen görüşme formu
kullanılmıştır. Araştırma kapsamında, araştırmacılar tarafından sürdürülebilirliğin çevresel,
ekonomik ve sosyal-kültürel boyutlarına ilişkin hazırlanan drama etkinlikleri toplam 4 hafta
boyunca çalışma grubundaki çocuklara uygulanmıştır. Drama etkinlikleri Milli Eğitim
Bakanlığı (2013) Okul Öncesi Eğitim Programı’nda belirlenen kazanım ve göstergeler
doğrultusunda hazırlanmıştır. Hazırlanan drama etkinlikleri uzman görüşüne sunulmuş olup
uzmanlar tarafından verilen öneriler ve düzeltmeler doğrultusunda etkinliklere son şekli
verilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın verileri çocuklar ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler ile
toplanmış olup elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda, drama etkinlikleri sonrasında çocukların çevreye ilişkin bakış
açılarının zenginleştiği ve çevreye ilişkin bilgi düzeylerinin arttığı gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Drama, Okul Öncesi Dönem, Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Gelişim
için Eğitim
BİLDİRİ NO: 175
ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAYNAŞTIRMAYA İLİŞKİN YETERLİKLERİNİN
İNCELENMESİ
Kübra CERGİBOZAN, Ayşenur PİRBUDAK, Ayça TAŞ
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Amaç: Öz-yeterlik algısı, kişinin bir işi yapmak için gerekli becerilere sahip olduğu
konusundaki inancıdır (Bandura, 1997; Zimmerman, 1995; Kear, 2000; Gawith, 1995). Nitekim
yine Bandura’ya göre (1997) başarı sadece bir işi yapmak için gerekli becerilere sahip olmaya
bağlı değildir, başarı aynı zamanda bu becerilerin etkin şekilde ve güvenle kullanımını da
gerektirir. Öğretmen öz-yeterlik algıları, öğretmenlerin öğrencilerin performanslarını etkileme
kapasitelerine veya görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirebilmek için gerekli davranışları
gösterebilecekleri konusundaki algıları olarak tanımlanmaktadır (Aston, 1984; Atıcı, 2000). Bu
açıklamalar göz önüne alındığında araştırmamızda öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin
yeterliklerini incelemek amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, farklı üniversitelerden Okul Öncesi ve Sınıf
Öğretmenliği ile Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü 4.sınıf öğrencileri
oluşturmaktadır. Araştırmada ihtiyaç duyulan veriler, tarama modeline uygun olarak elden
anket olarak ve Google Forms aracılığıyla olmak üzere iki kaynaktan elde edilmiştir.
Araştırmada elde edilen veriler, SPSS 20 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Meral ve
Bilgiç (2012) tarafından Türkçe uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan
“Kaynaştırmada Öğretmen Yeterliği Ölçeği (KÖYÖ) kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya %93’ü kadın olmak üzere 114 öğrenci katılmıştır. Bu öğrencilerin
%41,2’si Sınıf Öğretmenliği, %40,4’ü Okul Öncesi Öğretmenliği ve %18,4’ü Psikolojik
Danışmanlık ve Rehberlik bölümü son sınıf öğrencileridir. Araştırmaya dahil edilen
öğrencilerin %15,8’inin ailesinde ya da yakın çevresinde özel gereksinimli birey bulunmakta
ve bu bireylerin %9,6’sı zihinsel engelli grubundadır.
Sonuç: Araştırmamıza katılan öğretmen adaylarının %58,4’ü özel gereksinimli çocukların
kaynaştırma sınıflarında daha başarılı olacaklarını düşünmektedirler. Öğretmen adaylarının
özel gereksinimli çocuklarla ilgili yerel mevzuat ve politikalarla ilgili bilgileri ve onlara eğitim
verme konusunda kendine olan güvenleri yüksek olmamakla birlikte kaynaştırmaya ilişkin
yeterlikleri konusunda olumlu tutum göstermektedirler. Araştırmamız ile ilgili detaylar
kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, özel gereksinimli, yeterlik, öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 176
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜSTÜN/ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN
METAFORİK ALGILARI
Şeyma ÖZMİMAR, Güllü BULUT, Gülay ŞAHAN, Büşra AÇICI, Zeynep GEÇER, Zehra
SERÇE
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Toplumdaki bireyleri birbirinden ayırt eden öğrendikleri ve öğrenme kapasiteleridir. Yüksek
öğrenme kapasitesine sahip, sorgulayan, araştıran bireyler üstün yetenekliler olarak
adlandırılmaktadır (Şirin, Kulaksızoğlu ve Bilgili, 2004). Üstün yeteneklilik kavramının
tarihsel süreçteki gelişimi incelendiğinde toplumdan topluma, kültürden kültüre değişen çok
farklı tanımları yapıldığına rastlanılmıştır. Üstün yetenekli bireyler olması gerekenin üzerinde
bir kabiliyet, yaratıcı düşünme ve sorumluluk bilinci içerisinde yüklendiği tüm görevleri
gerçekleştirebilecek potansiyele sahip kişilerdir (Renzulli, 1978; Akt: Gülkaya, 2016).
Ülkemizde MEB tarafından yapılan tanımda; zekâ yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya
özel akademik alanlarda akranlarından daha yüksek düzeyde performans gösterdiği uzman
kişilerce belirlenen öğrenciler üstün zekâlı ve yetenekli bireyler olarak ifade edilmektedirler
(MEB, 2015). Üstün yetenekli bireylerle ilgili temel konulardan biri erken fark edilmeleri diğeri
ise yeteneklerinin geliştirilmesidir (Eraslan, 2010). Üstün yetenekli çocukların niteliklerinin
arttırılmasında öğretmen bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine kalite
kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem ve tekniklerle kritik rol oynamaktadır
(Dağlıoğlu, 2010). Olağanüstü yeteneklerle donatılmış çocukların farklılıklarını koruyarak
geliştirme konusunda önemli görevler üstlenen öğretmenlerin meslek hayatına başlamadan
önce bu çocuklara yönelik olumlu algı ve tutum geliştirmeleri dikkate alınması gereken bir
husustur. Bu açıdan henüz meslek hayatına atılmamış öğretmen adaylarının üstün yetenekli
öğrencilere yönelik metaforik algıları önem arz etmektedir (Eraslan, 2010). Metaforlar
söylenmek isteneni daha az sözcükle daha vurgulu bir biçimde ifade etme şeklinde
tanımlanmakta ve öğretmen adaylarının üstün/özel yetenekli çocuk kavramına ilişkin sahip
oldukları algıları anlamada ve açıklamada güçlü birer araştırma aracı olarak
kullanılabilmektedir (Aydın, 2010). Bu çalışmada, öğretmen adaylarının üstün yetenekli
bireylere ilişkin metaforik algılarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel bir araştırma olan bu çalışmada olgu bilim deseni kullanılmıştır. Hasan
Kalyoncu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği Ve Psikolojik
Danışmanlık Ve Rehberlik bölümlerinde okuyan 4.sınıfta bulunan 160 öğretmen adayının anket
katılımı ile gerçekleşmektedir.
Bulgular: Öğretmen adayları üstün yetenekli öğrencilere ilişkin toplam 73 metafor
üretmişlerdir. Üretilen metaforlar kategoriler altında toplanmıştır. Genel olarak bakıldığında en
fazla üretilen metaforlar çiçek, yıldız, güneş ve elmas olarak belirlenmiştir.
Sonuç: Ankete verilen cevaplar doğrultusunda üstün yetenekli/zekalı çocukların keşfedilmesi,
uygun eğitimin gerekli koşullar sağlanarak verilmesi ve topluma kazandırılması sonuçlarına
varılmıştır. Elde edilen diğer sonuçlar kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: üstün/özel yetenekli, öğretmen adayları, metaforik algı.
BİLDİRİ NO: 177
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLUK DENEYİMLERİ İLE
PSİKOLOJİK DAYANIKLILIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ*
Rabia Betül TAŞKIN, Bilge ÖZMEN, Öykü ŞİMŞEKER
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının çocukluk deneyimleri ile psikolojik
dayanıklılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemine uygun olarak tasarlanmış, ilişkisel tarama
modeline dayalı betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim-
öğretim yılında, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü, Okul
Öncesi Eğitimi Anabilim Dalına devam eden ve gönüllü olarak araştırmaya katılmayı kabul
eden 160 öğretmen adayından oluşturulmuştur. Araştırmanın verileri “Bilgi Formu” , Akın,
Uysal ve Çitemel tarafından 2013 yılında Türkçe ’ye uyarlanan “Çocukluk Deneyimleri
Ölçeği” ve Basım ve Çetin tarafından 2010 yılında Türkçe ‘ye uyarlanan “Psikolojik
Dayanıklılık Ölçeği ile elde edilmiştir.
Bulgular: Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk testleri sonucunda, araştırmadan elde edilen
verilerin normal dağılıma sahip olmadıkları bulunmuş ve analizlerde nonparametrik testlerden
yararlanılmıştır. Analizler sonucunda, çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren anılar alt
boyutu (r=-,160; p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,266; p<.05) ve tehdit edici anılar
alt boyutu (r=-,220; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği kendilik algısı alt boyutu puanları
arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,163; p<.05) ile
psikolojik dayanıklılık ölçeği gelecek algısı alt boyutu puanları arasında; çocukluk deneyimleri
ölçeği değersizlik içeren anılar alt boyutu (r=-,199; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği
sosyal yeterlilik alt boyutu puanları arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren
anılar alt boyutu (r=-,258; p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,340; p<.05) ve tehdit
edici anılar alt boyutu (r=-,434; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği aile uyumu alt boyutu
puanları arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren anılar alt boyutu (r=-,216;
p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,161; p<.05) ve tehdit edici anılar alt boyutu (r=-
,222; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği sosyal kaynaklar alt boyutu puanları arasında
negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Elde edilen bulgular ışığında genel olarak araştırmaya katılan okul öncesi öğretmen
adaylarının çocukluk dönemlerinde yaşamış oldukları olumsuz deneyimlerin psikolojik
dayanıklılıklarını olumsuz olarak etkilediği ifade edilebilir.
Anahtar kelimler: okul öncesi eğitimi, öğretmen adayı, çocukluk deneyimleri, psikolojik
dayanıklılık
BİLDİRİ NO: 181
MİNİK ŞEFLER MUTFAKTA
Mert Can DEMİR, Berna BURUL, Gizem DAĞDEVİREN
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Amaç: Okul Öncesi çocuklarında büyüme ve gelişme yaşamın diğer dönemlerine oranlı daha
hızlıdır. Bu nedenle bu dönemde yeterli ve dengeli beslenme kadar, iyi geliştirilmiş beslenme
alışkanlıkları edinmek çok önemlidir. Buradan yola çıkarak projemizin amacı okul öncesi
dönemindeki çocuklara sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda farkındalık kazandırmak
amacıyla yemedikleri besinleri, onlarla birlikte yaratıcı fikirler üreterek, tat deneyimlerini
artırmak ve onları meyveleri, sebzeleri mevsiminde tüketmeleri konusunda bilinçlendirmektir,
bunlara ek olarak onların küçük kas motor gelişimlerini desteklemektir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
olarak faaliyet gösteren ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi’nde eğitim alan,
sosyo-demografik ve ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı grupta bulunan 32-72 ay
grubundaki 19 çocuktan oluşmaktadır. Araştırma, nitel araştırma deseninde kurgulanmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘Çocuk Görüşme Formu’, ‘Eğitmen Gözlem Formu’,
‘Minik Şefler Programı’ kullanılmıştır.
Bulgular: ‘Eğitmen Gözlem Formu’ programı uygulayan eğitmenler tarafından çocukların
etkinlik esnasında nasıl davrandıklarını ve etkinliğe karşı olan tutumlarını kaydetmek amacıyla;
‘Çocuk Görüşme Formu’ ise program uygulamasının bitiminde çocuklarla mevsimsel besinler,
organik besinler, tadını sevdikleri ve sevmedikleri besinler, paylaşma ve işbirliği gibi
kavramların sorgulanması amacıyla kullanılmıştır. Çocuklardan ve ailelerinden elde edilen
verilerin içerik analizleri gerçekleştirilerek uygulanacak programın içeriği belirlenmiştir.
Program kapsamında her hafta mevsime uygun olan bir besin ögesi ile mutfak etkinliği
gerçekleştirilmiştir. Geliştirilen program, 05.10.2018-04.01.2019 tarihleri arasında, on hafta
boyunca, haftada bir gün bir saat boyunca gerçekleştirilmiştir.
Sonuç: Programın ardından Çocuk Görüşme Formu ile elde edilen verilerin analizi sonucunda
çocukların programda yer alan meyveleri tanıma oranının %60, kısmen tanıma oranının %6,67;
sebzeleri tanıma oranının %30, kısmen tanıma oranının %12,22 olduğu; küçük kas becerisi ile
kullanılan mutfak materyallerini bağımsız kullanım oranlarının %70,66 ve kısmen destekle
kullanım oranlarının %16,66 olduğu saptanmıştır. Eğitmen Gözlem Formu ile elde edilen
verilerin analizinde çocukların etkinlik süresince önlük giymelerinin katılımı olumlu yönde
etkilediği, bazı sebzelere dokunmak konusunda çekimser oldukları ve kokusu olan sebzelerden
kaçındıkları, meyveleri temizlerken farklı problem çözme yöntemleri kullandıkları
saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Eğitimi, ÇOMÜ ÇABAÇAM, Minik Şefler, Besin
Ögeleri
BİLDİRİ NO: 183
TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KONUSUNDA YAYINLANAN
LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ
Gülümser YILDIRIM, Sümeyra TAZE, Özgül KURBAN, Tuğba TOPAL
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma, toplum içindeki her bireyin toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin bir
duyarlılığa sahip olması, bunun için de öncelikle eğitim olmak üzere tüm araştırma alanlarında
bu duyarlılığı kazandıracak politika, proje ve uygulamaların olması gerekliliğinden yola
çıkmıştır. Bu araştırma, Türkiye’de toplumsal cinsiyet konusunda yayınlanmış olan lisansüstü
tezlerin incelenmesini amaçlamaktadır.
Yöntem: Nitel bir çalışma olarak, veri toplamada betimsel içerik analizinin kullanıldığı
araştırmanın evrenini, Yüksek Öğretim Kurumu Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı
tarafından 1994-2018 yılları arasında onaylanan ve arşivlenen, tezin adı içinde “toplumsal
cinsiyet” kelimeleri geçen toplam 499 lisansüstü eğitim tezi oluşturmaktadır. Araştırmacı sayısı
yeterli olduğundan örneklem seçilmemiş ve evrenin tamamı değerlendirmeye alınmıştır. İçerik
analizinde tezler, yayınlanma yılı, türü, konusu, kabul edildiği üniversite, çalışma grubu,
yöntemi, tezde kullanılan veri toplama aracının türü, tezin desteklenme durumu dikkate alınarak
değerlendirilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde frekans (f) ve yüzde (%) değerlerinden
yararlanılmış ve bulgular tablolar halinde sunulmuştur.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre, toplumsal cinsiyet alanında yapılmış lisansüstü tezlerin
382’nin yüksek lisans tezi, 92’inin ise doktora tezi olduğu görülmüştür. İlk tez 1994 yılında
yazılmış ve 1995 senesi hariç her yıl konu ile ilgili en az bir tez savunmadan geçmiştir. Adında
“toplumsal cinsiyet” kelimeleri geçen en fazla tezin (n= 78) 2018 yılında yayınlandığı tespit
edilmiştir. İncelenen lisansüstü tezlerde, toplumsal cinsiyet konusunu en fazla ele alan
disiplinlerin sosyoloji (n=142) ve diğer (n=99) olduğu bulunmuştur. Buna karşın erken
çocukluk eğitimi alanında toplumsal cinsiyet konusunu inceleyen lisansüstü tez sayısı sadece
10’dur. Lisansüstü tezlerde çalışma grubu olarak en fazla kadınların seçildiği görülürken, en
fazla kullanılan araştırma türünün ise nitel olduğu belirlenmiştir. Ayrıca tezlerde veri toplama
aracı olarak en çok doküman kullanıldığı görülmüştür.
Sonuç: Bu araştırma sonucunda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda erken çocukluk eğitimi
alanında daha fazla lisansüstü tezin yürütülmesi ve tezlerde çalışma yöntemleri ile çalışma
grubu yaş aralığının çeşitlendirilmesi önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet eşitliği, erken çocukluk eğitimi,
lisansüstü tezler
BİLDİRİ NO: 185
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ERKEN AKADEMİK BECERİLERİN
GELİŞTİRİLMESİNDE ÖĞRETMEN TUTUMLARI VE YAPILAN ETKİNLİKLER
Ümran KÜÇÜK, Aleyna ÇELİK
Kocaeli Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi dönemde erken akademik becerilerin
geliştirilmesinde öğretmen tutumları ve yapılan etkinliklerin belirlenmesidir. Bu doğrultuda
gelecek nesil öğretmen adaylarına ışık tutmak hedeflenmiştir.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma deseninden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul-Kocaeli-Bursa-Çanakkale ili devlet
ve özel okullarda görev yapan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Verilerin analizinde
betimsel analiz ve içerik analizi kullanılacaktır. Öğretmenlerle yapılan görüşmeler ses kayıt
cihazına kaydedilmiştir. Yapılan kayıtların analizi için veriler çözümleme aşamasındadır.
Bulgular: Çalışma verilerinden ulaşılması beklenen olası bulgular öğretmenlerin genel olarak
akademik becerilerden matematik, dil ve alt başlıklarına önem verip bu alanda etkinlikler
yaptıkları şeklindedir.
Sonuç: Bekleniyor.
Anahtar Kelimeler: Erken akademik beceriler, öğretmen tutumları, yapılan etkinlikler
BİLDİRİ NO: 186
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK SEVME EĞİLİMLERİ İLE ÇOCUK SAHİBİ
OLMA MOTİVASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Büşra DÖMEKE, Duygu AKPOLAT, Esra AYAN, Fikriye BAHAR, Gizem TURAN
Akdeniz Üniversitesi
Günümüzde çocuk her ailenin vazgeçilmez olmuş bireyleridir. Değişen ve gelişen şartlar tüm
bu gelişme ve değişmeler çocuk sahibi olma motivasyonu olarak bilinen üremeye karar verme
süreçlerini anlamaya ışık tutan açıklamalardır. Çocuk doğurma arzusu bir düşünce gibi ortaya
çıktığı düşünülürse bu arzular bilinçli motivasyonel yapılardır. Arzu bir doyum durumunun
arayışını teşvik eden harekettir. Bu arzu çocuk sahibi olmanın ya da olmamanın davranışlarını
düzenleyen motivasyonel sıralamanın içinde yer almaktadır (Miller 1994). Bir çocuğu sevmek
karşılıksız sevginin en kabullenilmiş şekillerinden biridir. Öğretmenlik mesleğinin çocuklarla
bir arada olmayı gerektirdiği ve çocuklar üzerinde ki etkilerinin de düşünüldüğünde öğretmen
adaylarının çocuk sevme tutumları da önemli bir konu olmaktadır (Çelik, Sarıtaş ve
Çatalbaş,2013). Çocukların anne babalarından sonra zamanı en çok paylaştıkları kişiler
öğretmenleridir. Temel ihtiyacı sevgi, şefkat, merhamet olan çocuğun ruhuna sevgi
tomurcukları ekecek olan kişilerden biridir öğretmen.( Çocuk öğretmen pedagoji derneği)
Öğretmenlik mesleği içinde sevgi, saygı, anlayış ve birçok değer barındırır. Öğretmenler
çocuklarla çalışmaları nedeniyle çocuk sevgisi konusunda duyarlı olmalı ve bu duyguya sahip
olmalıdırlar. Durmuşoğlu, Salatlı ve Erbay; çocuk sevmeyi öğretmenlik için bir ön koşul olarak
kabul etmektedirler. Hem aile ortamında hem de okul ortamında sevgiyle karşılaşan çocuklarla
gelecek nesiller için daha huzurlu bir ortam sağlanması için ilk adımlar atılabilir. Çocukları
sevme davranışına sahip öğretmenlerin de çocukların haklarına daha çok saygı gösteren bireyler
olduğu görülmektedir.
Bu çalışmada öğretmen adaylarının Çocuk Sevme Eğilimleri ile Çocuk Sahibi Olma
Motivasyonları arasındaki ilişki incelenmiştir. İlişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilen
çalışmanın örneklemini ise random yöntemi ile belirlenen 530 öğretmen adayı oluşturmaktadır.
Çalışma verilerinin toplanmasında. Barnett Çocuk Sevme Ölçeği ve Çocuk Sahibi Olma
Motivasyonları Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi Spss istatistik paket programıyla
yapılmıştır. Çalışma verileri analiz aşamasında olup bulgular sunum sırasında tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları. Çocuk Sevme. Çocuk Sahibi Olma, Çocuk Sahibi
Olma Motivasyonu
BİLDİRİ NO: 187
OKUL ÖNCESINDE KAVRAM ÖĞRETİMİ ETKİNLİKLERİNİN MÜZİKLİ-
MÜZİKSİZ UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Ayça ERDAĞI
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi müzik eğitimi 0-6 yaş çocuklara kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak temel
müziksel davranışlar kazandırılması; yine çocuğun kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak
davranışlarının değiştirilmesi, geliştirilmesi ve yetkin bir şekilde donatılması sürecidir. Müziğin
eğitim aracı olarak kullanılması çocuğu birçok yönde olumlu etkiler. Bu araştırmada Kars
ilinde bulunan okul öncesi eğitimi veren kurumlarda uygulanan kavram öğretimin
etkinliklerinin müzikli-müziksiz uygulamalarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırma
doğrultusunda etkinliklerin müzikli-müziksiz uygulamalarının karşılaştırılmasında kuramsal
temel oluşturmada gerekli literatür taraması yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Çalışma
gurubu olarak 2018-2019 eğitim yılı içerisinde Kars ilinde bulunan okul öncesi eğitimi veren
kurumlarda okuyan 10 kız 10 erkek çocuk seçilmiştir. Seçilen çocuklardan 5 kız ve 5 erkek
çocuk kontrol grubu, 5 kız ve 5 erkek çocuk da deney grubu olarak belirlenmiştir. İki gruba da
kazanılması hedeflenen kavramların tespitine ilişkin araştırmacı tarafından geliştirilen kavram
ölçeği ile ön test yapılıp ilk veriler toplanmıştır. Test sonrası deney grubuna müzikle, kontrol
grubuna ise müziksiz etkinlikler 4 hafta süreyle uygulanmıştır. Etkinlikler sonrasında iki gruba
da son test uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre kavram öğretimi
arasında anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Deney grubundaki öğrencilerin kavramları daha
iyi öğrendikleri gözlemlenmiştir.
Sonuç: Okul öncesinde kullanılan etkinliklerde kullanılacak müziklerin çocukların
gelişimlerine uygun seçilmesi ve etkinlik içinde doğru uygulamalarla kullanılması
gerekmektedir. Etkinliklerde müzik aletlerinin ve somut nesnelerin kullanılması çocukların
öğrenmelerini pekiştirmektedir. Etkinlik içinde müziklerin sıkıştırılması yerine daha geniş bir
zaman diliminde müzik çalışmalarını kullanmak daha yararlı olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, müzik etkinlikleri, kavram öğretimi, müzik
BİLDİRİ NO: 188
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA KUKLA YÖNTEMİ KULLANILARAK
YAPILAN ÖĞRETİM UYGULAMALARININ ÇOCUKLARIN ETKİNLİKLERE
KATILIMLARINDA VE ÖĞRENMELERİNDE GÖZLEMLENEN DEĞİŞİMLERİN
İNCELENMESİ
Melisa ARSLAN, Havva ÖZER, Songül TORGAN, Tuğba ATEŞ, Kübra BAŞELİ, Mihriban
AYDEMİR
Ordu Üniversitesi
Bu araştırmada okul öncesi dönemde kukla kullanımının öğrencilerin sınıf içi konuşmalara
katılımına ve öğrenmeye olan etkisini belirlemektir. Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim
yılında Ordu ilinde iki anasınıfında 38 çocuk ile yapılmıştır. Araştırmacılar tarafından,
“Sürtünme Kuvveti ve Ressam Mesleği” konularında kukla kullanımını içeren 5E modeline
dayalı ve kukla kullanılmayan geleneksel öğretim yöntemlerine dayalı iki farklı etkinlik
planlanmıştır. Araştırma karma yöntem ile desenlenmiştir. Veriler, kontrol grupsuz deneysel
desen ve gözlem yoluyla toplanmıştır. Araştırmada çalışma grubuna dahil edilen iki sınıfa da
biri kuklalı 5E Modeli ile desenlenen bir de geleneksel öğretim yöntemleri ile desenlenen iki
farklı plan uygulanmıştır. Araştırma sürecinin tamamı ses kaydına alınmış ve uygulamalar
sürecinde sınıfta iki araştırmacı tarafından da gözlemlenmiştir. Araştırma kapsamında elde
edilen tüm gözlem verileri içerik analizi ile analiz edilmiştir. Analiz sürecinde öğrencilerin
sınıftaki konuşmalarının içerikleri tür ve düzeyleri açısından analiz edilmiştir. Analizler iki
farklı uygulama ile işlenen dersin öğrencilerin etkinliklere katılımlarında ve öğrenmelerinde
gözlenen değişimler temelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, okul öncesinde Fen ve
Sanat Etkinliklerinde kukla kullanımının öğrencilerin etkinliklere katılımını artırdığını ve
öğrenmeyi sağladığını ortaya koymuştur
Anahtar Kelimeler: Eğitici Drama, Yaratıcı drama, Dramatizasyon, Kukla, Bütünleştirilmiş
Etkinlik
BİLDİRİ NO: 190
EBEVEYNLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEME
BECERİLERİNİ ALGISI
Sinem ÖRNEK, Sıla DÜKEL, İbrahim Hakkı ACAR
Özyeğin Üniversitesi
Amaç: Öz düzenleme becerileri adaptasyon, uygunsuz davranışları önleme, duygu ve dikkat
kontrolü, davranış düzenleme ve haz geciktirme durumlarını kapsar (Kara ve Gönen, 2015). Öz
düzenleme becerileri daha çok mizaca bağlı düşünülse de bir çok araştırmacı çocukların sosyal
deneyimlerinin özellikle ebeveyn - çocuk etkileşimlerinin etkisini öne sürer (Acar, Torquati,
Garcia, ve Ren, 2018; Karreman, Tuijl, Aken ve Dekovic, 2006). Erken çocukluk dönemindeki
çocukların ebeveynlerinin tutarlı, güvenli davranışları ve uygun teşvikleri onların duygusal ve
davranışsal düzenlemelerini olumlu yönde etkiler (Feinberg, Kan ve Goslin, 2011). Buradan
yola çıkarak, ebeveynlerin çocukların öz düzenlemelerini nasıl algıladıklarını anlamak hem
araştırma hem de uygulamaya katkı sağalacaktır.
Bu olgubilim temelli nitel araştırmanın amacı, okul öncesi yaş grubunda çocuğu olan Türk
ebeveynlerin öz düzenleme becerini nasıl algılarını incelemektir.
Yöntem: Bu araştırmada nitel veriler 10 farklı okul öncesi yaş grubunda çocuğu olan
ebeveynlerden toplanmıştır. Bir ebeveyn hariç diğer tüm ebeveynler kadındır. Ebeveynler
düşük ve orta gelir düzeyine sahip, İstanbul’da ikamet eden ailelerden seçilmiştir. Bu
ebeveynlerin çocuklarının altısı erkek, dördü kızdır.
Görüşme yöntemiyle toplanan nitel veriler önce araştırmacılar tarafından yazıya dökülmüştür.
Bu yazıya dökülen veriler açık kodlama sistemi kullanılarak tematik içerik analizleri ile analiz
edilmiştir.
Bulgular: Tematik analiz işlemeleri sonucunda dört tane ana tema ortaya çıkarılmıştır. 1) Öz
düzenleme tanımı ve önemi 2) Öz düzenlemede ebeveyn etkisi 3) Ebeveynler tarafından
kullanılan stratejiler 4) Öz düzenlemenin ev ve okul ortamına etkisi.
Sonuç: Bu araştırmada elde edilen sonuçlar ebeveynlerin çocukların öz düzenleme becerilerini
algılamalarındaki farklılık ve benzerlikleri ortaya koymuştur. Erken çocukluk döneminde öz
düzenleme becerileri araştırılırken ebeveynlerin görüş ve algılarını da göz önünde bulundurmak
çocukların öz düzenlemesine daha geniş bir perspektiften bakmamızı sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: öz düzenleme, ebeveyn algısı, çocuk, ebeveyn-çocuk ilişkisi
BİLDİRİ NO: 191
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN SINIF YÖNETİMİNDE KULLANDIKLARI
STRATEJİLER
Seda BURAK, Nurşah ERGÜL, Zeynep ÇELİK
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Öğretmenlerin sınıf yönetimi, eğitim öğretim etkinliklerinin sağlıklı yürütülmesinde,
çocukların akademik ve sosyal başarılarının artmasında ve çocukların yaşam becerileri
kazanmasında önemli yer tutmaktadır. Sınıf yönetimini sağlarken öğretmenler verimli bir
eğitim ortamı oluşturmak için kendilerine has stratejiler kullanırlar. Bu nedenle bu araştırma;
okul öncesi eğitim kurumlarında çalışmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetiminde
kullandıkları stratejileri ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırmada nitel araştırma
yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma
grubunu 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı içerisinde Eskişehir il merkezinde bulunan 2 bağımsız
anaokulu, 2 ilkokula bağlı anasınıfında görev yapan 12 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır.
Verilerin toplanmasında araştırma kapsamına alınan okul öncesi öğretmenleri hakkında
demografik bilgileri elde etmek amacı ile araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi
formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşmeler öğretmenler ile yüz
yüze ve ortalama 15 dakika yapılarak gerçekleştirilmiştir. Soruların kapsam geçerliliği için
araştırmacıların hazırladığı 9 soru, 3 alan uzmanından görüş alınarak yeniden düzenlenmiştir.
Veri kaybını önlemek için ses kaydı alınmıştır. Görüşme yoluyla toplanan verilerin analizinde
betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Görüşme yoluyla elde edilen veriler temalar
altında gruplandırılmış ve araştırmacılar tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Elde edilen
kodlamaların karşılaştırılması yapılarak uzlaşmaya varılmış ve tek bir kodlama tablosu elde
edilmiştir. Araştırmada öğretmenlerin görüşlerinden doğrudan alıntılara yer verilmiştir.
Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetimini sağlamak amacıyla şu
yöntemleri kullandıkları belirlenmiştir: Dönem başında ailelerle toplantı yapılması; okulun ilk
haftası sınıf kurallarını belirleme, bu kuralların şarkı-oyun gibi etkinliklerle kazandırılması;
parmak oyunlarını kullanılması, zil, kum saati, pano gibi materyallerin kullanılması; Türkçe-
Dil etkinliklerinde hikayeleştirerek gibi stratejileri kullandıklarını belirtmişlerdir. Araştırma
sonucu değerlendirildiğinde öğretmenlerin sınıf yönetimine yönelik çok fazla strateji dile
getiremedikleri, söylenen stratejilerin ise sınırlı olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Sınıf yönetimi, okul öncesi öğretmeni, sınıf yönetimi stratejileri, sınıf
kuralları
BİLDİRİ NO: 192
ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMANIN 3-4 YAŞ ÇOCUKLARININ DUYGU
TANIMLAMA BECERİSİNE ve KELİME EDİNİMİNE ETKİSİ
Merve TUTAM, Ayşe Nur BİLİR, İmren GEÇGİN, Burcu SARI
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde etkileşimli kitap okuma etkinliklerinin çocukların hem alıcı hem
de ifade edici dil gelişimi üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Araştırmalar, özellikle düşük
sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocukların kelime edinimi için etkileşimli kitap okuma
sürecinde yapılan sohbetlere ve yöneltilen sorulara daha fazla ihtiyaç duyduğunu
göstermektedir. Ayrıca etkileşimli kitap okuma, çocukların hikayelerdeki kahramanların
duygularını fark etmelerine ve gerçek dünyada da ortaya çıkabilecek benzer duygusal durumları
keşfetmelerine de yardımcı olabilmektedir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı etkileşimli kitap
okumanın düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen 3-4 yaş çocuklarının temel duyguları tanıma
becerisi ve kelime edinimi üzerindeki etkisini belirlemektir.
Yöntem: Araştırmada Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Deneysel Desen kullanılmıştır.
Araştırmanın amacı doğrultusunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı
olarak faaliyet gösteren, ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitimi Merkezi’nde eğitim alan
ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı grupta bulunan 20 çocuk araştırma kapsamına
alınmıştır. Araştırma sürecinde çocuklara dört farklı kitap etkileşimli kitap okuma tekniği ile
okunmuştur. Deney grubunda yer alan çocuklara kitaplar temel duyguları (mutlu, üzgün, kızgın,
şaşkın, korkmuş) tanımaya yönelik sorularla bütünleştirilmiş etkileşimli kitap okuma yöntemi
uygulanmıştır. Her kitap haftada iki kez olmak üzere, dört hafta boyunca çocuklarla toplamda
sekiz etkileşimli kitap okuma uygulaması gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın uygulama aşaması tamamlanmış olup, çocukların alıcı ve ifade edici
kelime bilgileri ve duygu tanımlama becerileri ölçülmeye başlanmıştır. Henüz bulguların
analizi aşamasına geçilmediği için araştırma sonucunda çıkan bulgular daha sonra
paylaşılacaktır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda deney grubunda olan çocukların, kontrol grubuna göre,
hikayelerden çok kelime edinmeleri ve daha çok duyguyu tanımlayabilmeleri beklenmektedir.
Analizler sonucunda elde edilen bulgular alan yazınındakı diğer araştırmalar ile tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Etkileşimli Kitap Okuma, Kelime Edinimi, Duygu
Tanımlama, Erken Müdahale Programları
BİLDİRİ NO: 193
ERKEN ÇOCUKLUKTA SOSYO-DRAMATİK OYUNA İLİŞKİN ÖĞRETMEN
ALGILARI: FENOMENOLOJİK BİR ÇALIŞMA
Özge ÖZCAN, Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN
Pamukkale Üniversitesi
Erken çocukluk döneminde öğretmenler çocukların oyunlarını destekleme, geliştirme ve
genişletme kapsamında oldukça önemli bir role sahiptir. Çocukların sosyal-duygusal, bilişsel
ve motor gelişimleri ile önemli oranda ilişkisi bulunan sosyo-dramatik oyunda öğretmenlerin
çocukların oyunlarına hazırlayıcı yaşantılar sunmaları gerekmektedir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, meslekte on yılı aşkın bir süredir çalışmakta olan okul
öğretmenlerinin erken çocukluk döneminde sosyo-dramatik oyuna ilişkin algılarını
incelemektir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modeli ve fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Çalışmaya
amaçlı uygun (ulaşılabilir) örneklem seçimine göre İzmir ilinde yer alan iki farklı özel okul ve
iki resmi anaokulu olmak üzere dört farklı okul dahil edilmiştir. Araştırmanın verilerinin
toplanmasında görüşme tekniği kullanılmıştır. Veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz
edilmiştir.
Bulgular: İçerik analizi sonuçlarına göre elde edilen bulgular üç temel tema etrafında
şekillenmiştir. Bu temalar; sosyo-dramatik oyunun anlamı, sosyo-dramatik oyunun gelişime
etkileri(yararları), sosyo-dramatik oyunda öğretmenin rolü şeklindedir. Belirtilen temalar da
kendi içerisinde alt başlıklar içermektedir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda, öğretmenlerin sosyo dramatik oyunla ilgili algılarının sınırlı
olduğu, bu konuda farkındalıklarının artırılmasının gerekli olduğu saptanmıştır. Bu doğrultuda
öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri için öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: : sosyo-dramatik oyun, öğretmen algısı, okul öncesi dönem, erken
çocukluk
BİLDİRİ NO: 195
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİMDE TEKNOLOJİ
KULLANIMINA YÖNELİK YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ
(KARABÜK İLİ ÖRNEĞİ)
Mücahit YUVACI, Nagihan YILDIRIM, Ümmüş AYDIN
Karabük Üniversitesi
Giriş: Teknolojinin her alanda hızla ilerlediği bu dönemde eğitimde de hızlı gelişmeler
yaşanmaktadır. MEB tarafından desteklenen Fatih projesi gibi projeler ve Robotik kodlama
derslerinin okullarda verilmeye başlanması eğitimde ki örneklerden sayılabilir. Eğitimde ki bu
hızlı teknolojik ilerlemenin öğrenciler ve öğretmenler tarafından aynı seviyede kabul görüp
görmediği merak edilmektedir. Artan bu merak neticesinde ve teknolojinin eğitime uyarlanması
konusunda lisans düzeyinde de öğretmen adaylarına dersler verilmekte ve eğitimde teknolojinin
kullanılmasına yönelik tutum ve davranışlar konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan bu
çalışmalardan dolayı öğretmenlerin de eğitimde teknoloji kullanımının artırılmasına dair ihtiyaç
giderek artmaktadır.
Amaç: Bu araştırmada; Karabük Üniversitesinde öğrenim görmeye devam eden okul öncesi
öğretmen adaylarının eğitimde teknoloji kullanımına yönelik yeterliliklerinin incelenmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma nicel araştırma yöntemindedir. Araştırma verilerini toplamak için
araştırmacılar tarafından oluşturulan ‘Kişisel bilgi’ formu ve Talip Öztürk (2006) tarafından
geliştirilen ‘Eğitimde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği’ kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu Karabük Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon Eğitimine
devam eden ve Karabük Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü son sınıfında bulunan toplamı
160 olan lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veriler SPSS 22.0 paket programına
girilmiş ve veriler t testi ve Tek Yönlü ANOVA testi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Eğitimde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği puanlarına göre alt boyutlar
incelendiğinde öğretmen adaylarının yaşı ile 1. ve 2.boyutta ve kullanmayı bildikleri teknolojik
alet sayısına göre 1-3 arası teknolojik alet kullanmayı bilenler ile 4-6 arası teknolojik alet
kullanmayı bilenler arasında 2. ve 3.boyutta anlamlı fark bulunmuştur. Cinsiyete, teknolojik
alet kullanım süresine ve bir problem durumuyla karşılaştıklarında çözebilme durumlarına göre
incelendiğinde anlamlı fark bulunamamıştır.
Sonuç: Araştırmalardan elde edilen bulgulara göre Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının
Teknoloji Kullanımına Yönelik tutumları incelendiğinde genel olarak olumlu tutuma sahip
oldukları görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Teknoloji, teknolojik alet, Okul öncesi, Tutum
BİLDİRİ NO: 196
TRT ÇOCUK YOUTUBE KANALINDAKİ 3-5 YAŞ GRUBUNA YÖNELİK ÇİZGİ
FİLMLERİN İÇERİKLERİNİN AYRIMCILIK AÇISINDAN İNCELENMESİ
Damla ŞEN, Demet YILDIZ, Diyar ACAR, Eda Nur ÖZÇELİK, Merve GÜRSEL
Ankara Üniversitesi- Hacettepe Üniversitesi
Amaç: Günümüzde eğlenirken öğrenen okul öncesi dönem çocuklarının ilgilendikleri çizgi
filmler ile alan yazında ayrımcılık kavramı üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde yeterli
sayıda araştırma bulunmadığı görülmüştür. Bu bağlamda çalışmada bir devlet kanalı olarak
daha çok çocuğa ulaşabilen TRT Çocuk’ un farklı ortamlarda ulaşılabilir olması nedeniyle
YouTube uzantısındaki 3-5 yaş grubuna yönelik çizgi filmlerin içeriklerinin ayrımcılık türleri
açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi yöntemi
kullanılmaktadır. TRT Çocuk internet sitesinde 3-5 yaş grubuna yönelik olan on adet çizgi
filmin TRT Çocuk YouTube kanalında bulunup bulunmadığına bakılarak ortak olarak bulunan
beş adet çizgi filmin içeriğine bakılmıştır. İçerik incelemeleri sonucunda insan ilişkilerine yer
verilen “Biz İkimiz” ve “Pepee” isimli çizgi filmler araştırmanın çalışma materyalini
oluşturmaktadır. Ayrımcılık kavramı ile ilgili literatür taraması yapılarak “Çizgi Filmlerde
Ayrımcılığın Varlığını Belirleme Kontrol Listesi” oluşturulmuştur. Taslak kontrol listesi Okul
Öncesi Eğitimi alanında çalışan 5 uzmanın görüşüne sunulmuştur. Geri bildirimler sonucunda
kontrol listesi düzenlenmiştir. Çizgi filmlerin en uzun ve en çok izlenen bölümleri belirlenerek
bir pilot çalışma yürütülmüştür. Toplanacak verilerin güvenilirliğinin ve uygulanabilirliğinin
yanında araştırma sürecinde karşılaşılabilecek sorunların önceden tespit edilmesi amacıyla pilot
çalışmada bütün araştırmacılar bağımsız olarak kontrol listesini doldurmuştur. Araştırmacılar
arası tutarlılığa bakılmış ve analiz sürecinde dikkat etmesi gereken durumlar tespit edilmiştir.
Pilot çalışmada kontrol listesindeki maddelerin işlerliği denenip öncü veriler toplanarak
araştırma deseni yeniden düzenlenmiştir. Çalışma materyali olarak belirlenen iki adet çizgi
filmden toplanan veriler tümdengelimsel bir yaklaşım izlenerek içerik analizi yöntemiyle
incelenmeye başlanmıştır.
Bulgular: Araştırmanın verileri toplanma aşamasındadır. Bu aşamada pilot çalışmasından
çıkarılan sonuçlar doğrultusunda çizgi filmlerde cinsiyet ve toplumsal rollere yönelik, sözel ve
dil altı biçiminde, negatif yönlü ayrımcılığa yer verildiği görülmüştür.
Sonuç: TRT Çocuk Youtube Kanalındaki 3-5 yaş grubuna yönelik çizgi filmlerden “Pepee” ve
“Biz İkimiz” adlı çizgi filmlerin pilot çalışmaları sonucunda her iki çizgi filmde de cinsiyete ve
toplumsal rollere yönelik ayrımcılığın bulunduğu saptanmıştır. Veri toplama süreci sonucunda
benzer sonuçlara ulaşılacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ayrımcılık, çizgi film, okul öncesi, TRT Çocuk.
BİLDİRİ NO: 197
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINDAKİ AKRAN ZORBALIĞININ
ÖĞRETMEN PERSPEKTİFİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Zeynep KEMER
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi dönemde çocuklarda görülen akran zorbalığını
inceleyerek akran zorbalığına tanık olan öğretmenin zorbalıkla nasıl başa çıktığını ortaya
koymak ve elde edilen bulgulara göre akran zorbalığına yönelik çözüm önerileri sunmaktır.
Yöntem: Çocuklarda görülen akran zorbalıklarıyla öğretmenlerin başa çıkma yöntemlerini
inceleyen bu çalışma, nitel araştırma yönteminin fenomenolojik araştırma deseninin
kullanıldığı bir çalışmadır. Araştırmada ilgili literatür taraması sonucunda araştırmacı
tarafından geliştirilen, “okul öncesi dönem akran zorbalığı öğretmen görüşme formu”
kullanılarak veriler toplanmıştır.
Bu araştırma, 2018-2019 yılı içerisinde Kars ili merkezinde bulunan bağımsız okul öncesi
eğitim kurumlarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 15 okul öncesi öğretmeni ile
gerçekleştirilen görüşmelerle yapılmıştır. Araştırmada, araştırmacının literatür taraması ve daha
önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme
formu ile yüz yüze görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmeler görüşme
yapılanlardan izin alınarak ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Ses kaydını kabul etmeyen
katılımcıların görüşme sorularına verdikleri yanıtlar araştırmacı tarafından not alınarak
gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmelerde ses kayıt cihazına kaydedilen ve not alınarak elde
edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak her bir görüşülen katılımcının verdikleri cevaplar
katılımcıların kendilerini teyit etmek amacıyla okutturulmuştur. Sorulara verilen yanıtlar
araştırmacı tarafından tasnif edilip kodlanarak ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak
temalar oluşturulmuştur. Temalar altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmayla
betimsel analizle verilme çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabii tutularak en
çok ve en az hangi temalara değindikleri frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda okul öncesi dönem çocuklarında akran zorbalığı
görülmektedir. Bu zorbalıklar genellikle etkinliklerle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır
fakat ülkemizde akran zorbalığı üzerinde yeterince durulmadığı ve öğretmenlerin yetersiz
kaldığı görülmüştür.
Sonuçlar: Öğretmenler akran zorbalığı hakkında daha fazla bilgiye ve desteğe ihtiyaç
duymaktadır. Öğretmenler hizmetiçi eğitim, rehberlik danışmanlığı vs. ile desteklenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesinde akran zorbalığı, akran zorbalığıyla baş etme yolları
BİLDİRİ NO: 198
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE KAVRAM YANILGILARI
Zehra YALÇIN
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Kavram, insan zihninde anlamlanan, farklı olguların değişebilen ortak özelliklerini
temsili olan bilgi formu olarak değerlendirilebilir. Kavramları oluşturma süreci çocuğun
doğumuyla ortaya çıkar. Daha sonra duyu organları yoluyla dış dünyadan bilgi alarak çevredeki
“şey”lerin farkına varırlar. Böylece kavramların oluşma süreci, duyular yoluyla başlar. Okul
öncesi dönemde de kavramların yerinde kullanılması oldukça önemlidir. Bu bağlamda
araştırmanın genel amacı 2018-2019 öğretim yılında Kars İli Merkez bağımsız bir anaokulunda
eğitim alan 20 çocukta kavram yanılgılarını öykü yöntemi kullanarak keşfetmektir.
Yöntem: Bu araştırma okul öncesi dönemdeki çocukların kavram yanılgılarını öykü yöntemi
kullanılarak keşfetmek amacıyla yapılan bir çalışma olup, nitel araştırma yönteminin durum
araştırma deseninin kullanıldığı bir çalışmadır. 2018-2019 öğretim yılı içerisinde Kars ili
merkezinde bulunan bağımsız bir anaokuluna devam eden yaşları 60 ay ile 72 ay arası 7’si
erkek 13’ü kız çocuk araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerinin
elde edilmesinde “Kavram Gelişim Ölçeği” “kullanılmıştır.
Ölçeğin uygulaması sırasında her çocuk ile bire bir çalışma yapılmıştır. Uygulama sessiz bir
ortamda öykü yöntemi için masa ve sandalyenin yer aldığı bir odada uygulanmıştır. Testin
süresi 20 dakika belirlenmiştir. Araştırmacı ölçeğin uygulamasında çocuğa öykü kitabı ile nasıl
çalışacaklarını anlatmıştır. “Sana bu öyküyü okuyacağım ve sana resimlerle ilgili sorular
soracağım ve verdiğin cevapları bu forma işaretleyeceğim” diyerek ölçekle ilgili açıklama
yaptıktan sonra uygulama yapmıştır.
Bulgular: Ön test için Boş/Dolu, Tek/Çift, Sesli/Sessiz, Renk,Korku,Mutluluk
Şaşkınlık,Kızgın,Üzgün kavramları seçilmiştir. Ön test uygulanmış ve Kızgın,Mutlu,Boş
kavramlarına çocukların tamamı, Tek,Dolu,Üzgün kavramlarına çocukların 19’u ,Üzgün
kavramına çocukların 18’i,Çift kavramına çocukların 12’si, Korku kavramına çocukların 15’i,
Sesli kavramına çocukların 12’si,Sessiz kavramına çocukların 17’si, Renk kavramına
çocukların 12’si doğru cevap vermiştir. Çalışma grubuna öykü yöntemi kullanılarak son test
uygulaması yapılmış Üzgün, renk, Çift, Dolu, Korku, Sesli, Sessiz kavramlarına verilen doğru
cevap sayısı artmıştır.
Sonuç: Kavram yanılgıları ve Öykü yöntemi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Kavram yanılgıları, okul öncesinde kavram yanılgıları
BİLDİRİ NO: 199
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE YARATICI ETKİNLİKLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Meryem Burcu ÇAMLI
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Eğitim kurumları, eksik olduğu kabul edilen bilgi birikiminin getirdiği sınırlamalarla
bireylerdeki yaratıcılığı köreltmeyip geliştirmelidir. Günümüzde çocukların ezbercilikten
kurtulması yaratıcı düşünmesi istenmektedir. Çocuklarımızın yaratıcı düşüncesini sağlamak
için ilk adım, okul öncesinde atılmaktadır. Bu bağlamda araştırmanın genel amacı 2018-2019
öğretim yılında Kars iline bağlı bağımsız anaokullarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev
yapan 10 öğretmenin okul öncesinde yaratıcı etkinliklerin değerlendirilmesine ilişkin
görüşlerini keşfetmektir.
Yöntem: Okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin yaratıcı etkinliklere yönelik
bakışı ve yaratıcı etkinliklerin çocukların gelişimindeki yerinin keşfedildiği bu çalışma nitel
araştırma yönteminin fenomenolojik araştırma deseninin kullanıldığı bir çalışmadır. Araştırma
2018-2019 yılı içerisinde Kars ili merkezinde bulunan bağımsız okul öncesi eğitim
kurumlarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeniyle
gerçekleştirilen yüz yüze görüşmelerle yapılmıştır.
Araştırmalarda, literatür taraması ve önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanılarak
geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada katılımcılarla yüz
yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmeler, görüşme yapılanlardan izin alınarak
ses kayıt cihazıyla kaydedilmiştir. Yüz yüze görüşmelerle ses kayıt cihazına kaydedilen veriler,
bilgisayar ortamına aktarılarak her bir görüşülen katılımcının verdikleri cevaplar katılımcıların
kendilerine teyit ettirilmiştir. Sorulara verilen yanıtlar araştırmacı tarafından tasnif edilip
kodlanarak ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuştur. Temalar
altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmayla betimsel analizle verilmeye
çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabii tutularak en çok ve en az hangi
temalara değindikleri frekans ve yüzdeyle açıklanmaya çalışılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda yaratıcı etkinliği okul öncesinde gerekli gören öğretmenler
sınıfta zengin uyarıcıların bulunmadığını bundan kaynaklı olarak etkinliklerde aksama olduğu
düşüncesindedir. Öğretmenlerin çoğunluğu yaratıcılığın serbest zaman etkinliğinde ön planda
olduğunu savunurken bir kaçı masa başı etkinliklerde de ön planda olduğu düşüncesindedir.
Sonuçlar: Okul öncesi eğitiminde yaratıcı etkinliklerin ön planda olabilmesi için sınıflarda
uyarıcıların bulunmaması yaratıcı materyallere ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu
durumda sınıflar yaratıcı materyallerle desteklenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, etkinlik, yaratıcılık, yaratıcı etkinlik
BİLDİRİ NO: 205
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE MEDYANIN BESLENME ALIŞKANLIKLARINA
ETKİSİ ÜZERİNE VELİ GÖRÜŞLERİ
Semiha AYDIN, Kibar AKTIN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Tüm canlılarda beslenme anne karnından başlayarak yaşamının sonuna kadar onu
etkileyen önemli bir unsurdur. Gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için
toplumda yerine getirilmesi gereken en önemli görev “doğum öncesinden başlayarak, sağlıklı
bir çevrede” büyütülmeleri ve dengeli beslenmeleridir. Bu nedenle çocuklarımızın
beslenmelerini olumsuz etkileyen dengesiz beslenmeye neden olan faktörlerin bilinmesi
gerekir. Beslenme erken çocukluk ve Okul öncesinde kritik öneme sahiptir. Yetersiz fiziksel
büyüme, motor gelişim ve fiziksel etkinlikler dışında, çevrede çocukların beyin gelişimini
etkileyebilir. Beslenmenin bilişe etkisi araştırıldığında okul başarısı ile doğrudan etkisi olduğu
görülür. Çocuklarda bilişsel gelişimin genetik olduğu, ancak yeterli beslenme ve yeterli uyaran
verilmesi gibi çevresel faktörlerin de bilişsel gelişim üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu
bilinmektedir. Çevresel faktörlerden günümüz dünyasında en önemli etkiye sahip olan
medyanın çocukların hayatında önemli bir yer edinmesin yanı sıra çocuklarda medyanın
beslenmeye birçok olumsuz yansımaları vardır. Son zamanlarda çocuğun medya ile olan ilişkisi
evrensel sorun haline gelmeye başladı. Çoğu gıda reklamı çocukların bu durumundan
yaralanarak sağlıksız beslenmesine neden olmakta, daha sonra alışkanlık kazanmalarına sebep
olmaktadır. Bu bağlamda araştırmada, Okul öncesi döneminde çocukların beslenme
alışkanlıkları üzerinde medyanın etkilerinin neler olduğunun veli görüşleri alınarak
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu,2018-2019 eğitim-öğretim yılında Sinop İli merkez
yerleşkesinde ikamet etmekte olan Okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim gören Okul öncesi
5-6 yaş çocuklarının velilerinden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi amaçlı örnekleme
yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi ile belirlenmiştir. Veri toplama aracı
olarak yapılandırılmış veli görüşme formu tercih edilmiştir.
Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış, betimsel analiz tekniği ile analiz edilme aşamasına
gelinmiştir.
Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.
Anahtar Kelimeler: Yeterli beslenme, okul öncesi çocuklar, medya, okul öncesi velileri
BİLDİRİ NO: 206
BABA BEBEK BAĞLANMASI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BAZI DEĞİŞKENLER
ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Züleyha DEMİRÇİN, Elif METİN, İlknur UYSAL, Büşra TAŞDELEN, Aslıhan
SARIOSMANOĞLU, Emine CABI
Başkent Üniversitesi
Amaç: Çocukların gelişimlerinde babalar da en az anneler kadar önemli rol oynamaktadır.
Baba bebek arasındaki bağlanmanın sağlıklı olabilmesi çok önemlidir. Araştırma, baba bebek
bağlanma düzeylerini ve baba bebek bağlanması arasındaki ilişkinin bazı değişkenler
üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmanın örneklemini Ankara ilinde yaşayan 0-36 aylık bebeği olan basit tesadüfi
örneklem yöntemi ile seçilmiş 101 baba oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak; babaların
sosyo-demografik özelliklerini belirleyen “Baba Bebek Tanıtım Formu” ve “Baba Bebek
Bağlanma Ölçeği” kullanılmıştır. Baba- Bebek Bağlanma Ölçeği, doğum sonrası baba- bebek
bağlanmasını değerlendirmek amacıyla, John T. Condon (2008) tarafından geliştirilmiş, Güleç
ve Kavlak (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır. Form ve ölçek toplam 33 maddeden
oluşmaktadır. ‘Sabır ve hoşgörü’, ‘etkileşimde zevk’ ve ‘sevgi ve gurur’dan oluşan toplam 3
alt faktör bulunmaktadır. Çalışmada İlişkisel Tarama Modeli kullanılmıştır. Verilerin
analizinde t testi kullanılmış, frekans, yüzde ve ortalama değerleri ile veriler sunulmuştur.
Bulgular: Örnekleme alınan babaların eğitim durumları genellikle üniversite-yüksekokul
mezunudur. Meslek grubu genel olarak memur ve işçiden oluşmaktadır. Ailelerin %63,4’ünün
aylık geliri ortalama 4000 TL ve üzeridir. Verilerin analizinde, babanın yaşı, eğitim durumu,
ailenin sosyal güvencesi ve çocuğun cinsiyeti ile baba bebek bağlanma alt faktörleri arasında
anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Aylık geliri yüksek olan ailelerde sevgi ve etkileşim alt
faktörleri arasında olumlu yönde etkileşim vardır. Bebeğiniz olacağını ilk öğrendiğinizde
kendinizi baba olmaya hazır hissediyor muydunuz sorusuna ‘evet’ cevabı veren babaların sabır
ve hoşgörü alt faktörü az olmasına rağmen etkileşimde zevk ve sevgi ve gurur alt faktörleri
istatistiki olarak anlamlı bir şekilde fazladır. Baba bebek bağlanma alt faktörlerinden
etkileşimde zevk ile eşlerin ilişkileri arasında “iyi” ilişkisi olarak değerlendirenler lehine fark
bulunmuş, diğer iki alt faktörde anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Sonuç: Baba-bebek bağlanma düzeyinin bazı değişkeler üzerindeki etkisini belirlemek üzere
yapılan bu çalışmanın bu alanda çalışan eğitmenlere, uzmanlara ve anne-babalara katkı
sağlaması ve daha sağlıklı bireyler yetiştirilmesi yönünde yapılacak çalışmalara destek olması
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: baba bebek bağlanması, baba bebek ilişkisi, babalık rolü, baba-bebek
etkileşimi.
BİLDİRİ NO: 207
207-EKRAN KARŞISINDA GEÇİRİLEN SÜRENİN ÇOCUKLARIN İSTENMEYEN
DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Görkem AÇIKEL, Şükriye FAKIOĞLU
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma; çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürenin, istenmeyen davranışları
üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama çalışması tercih edilmiştir.
Uygulama; Aksaray ilindeki 2 anaokulu, 5 okul öncesi öğretmeni, 51 okul öncesi öğrencisi ve
51 öğrenci velisi ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak velilere uygulanan ve araştırmacılar
tarafından geliştirilmiş bir anket kullanılmıştır. Anket üzerinden elde edilen bilgiler üzerine
okul öncesi öğretmenleriyle durum değerlendirilmesi yapılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda; çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürenin, istenmeyen
davranışlarının görülme sıklığıyla doğru orantılı olduğu saptanmıştır.
Sonuç: Velilere ve okul öncesi öğretmenlerine, çocukların teknolojinin kullanımıyla ilgili
bilgilendirme yapılmalı ve teknolojinin doğru kullanılması konusunda eğitim verilmelidir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, teknoloji kullanımı, istenmeyen davranışlar
BİLDİRİ: 208
MONTESSORİ EĞİTİMİ ALAN VE ALMAYAN ÖĞRENCİLERİN İLKOKUL
MATEMATİK BAŞARILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Fidal AYGÜN BOZKURT, Mukaddes DURMUŞOĞLU, Şule TOYRAN, Handan DOĞAN,
Zeynep Çiğdem ÖZCAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Hızla gelişen dünyada eğitimin daha rekabetçi bir boyuta taşınması ile birlikte
öğrenciler okul öncesinden başlayarak akademik başarı odaklı bir eğitim ile karşı karşıya
kalmakta ve bunun neticesinde özellikle ileriki akademik öğrenmelerin en önemli ayaklarından
birini oluşturan matematik becerilerinin edinimi konusu önem kazanmaktadır. Alternatif eğitim
modellerinden biri olan Montessori eğitim modeli matematik eğitimi üzerine kapsamlı ve
sistematik bir programa sahiptir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi Montessori eğitimi alan ve
almayan okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin matematik başarılarını karşılaştırmaktır.
Yöntem: Bu araştırmanın modeli nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel karşılaştırma
modelidir. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 öğrenim yılında İstanbul ili, Sancaktepe
ve Başakşehir ilçelerinde yer alan, M.E.B’e bağlı özel bir ilkokulun okul öncesi ve 1. sınıflarına
devam eden 88 çocuk ve bu çocukların öğretmenleri oluşturmaktadır. Okul öncesi dönem
akademik başarının değerlendirilmesi için Bracken (2007) tarafından geliştirilen Yoleri (2010)
tarafından Türkçeleştirilmiş Bracken Temel Kavram Ölçeğı̇ İfade Edici Formu kullanılacaktır.
İlkokul 1. sınıf öğrencilerinin matematik başarısının değerlendirilmesi ise M.E.B. 1 Sınıf
Matematı̇k Kazanım Değerlendirme Soruları kullanılarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca
Öğretmenlerin Montessori metoduna dair görüşleri Öğretmen Görüşme Soruları ile
değerlendirilecektir.
Bulgular: Verilerin istatistiksel analizi, Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı (SPSS)
kullanılarak yapılacaktır.
Sonuç: Araştırma bulguları ilgili literatür çerçevesinde tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, eğitim, Montessori
BİLDİRİ NO: 210
FARKLI ANNE BABA TUTUMLARININ OKUL ÖNCESİ DÖNEM (3-6 YAŞ)
ÇOCUKLARININ SOSYAL DUYGUSAL GELİŞİMİNE ETKİSİ
Cemre TEMEL, Senem SARI, Sinemnur GENÇ
Kocaeli Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma farklı anne baba tutumlarının okul öncesi dönem çocuklarının sosyal
duygusal gelişimine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Farklı anne baba tutumlarının okul
öncesi eğitim almakta olan 3-6 yaş grubu çocuklarının sosyal duygusal gelişimi üzerinde
etkileri incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmanın örneklemini Kocaeli ilinin İzmit ilçesindeki okul öncesi kuruma devam
eden 3-6 yaş grubu çocuklar ve velileri oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini ise Kocaeli
ilinde özel ve devlet okul öncesi kuruma devam eden 3-6 yaş grubu çocuklar ve velileri
oluşturmaktadır. Çalışmalar seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Nicel
araştırma deseni altında tarama araştırması yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak anne babalara
Ayşe Günalp ‘ın geliştirdiği Beş Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği),
çocukların sosyal duygusal gelişimlerini ölçmek için ise okul öncesi kurumlarda çalışan
öğretmenler tarafından Okul Öncesi Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeği
doldurulmuştur. Okul Öncesi Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeği 2 öğretmene, Beş
Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği) 25 veliye uygulanmıştır. Okul Öncesi
Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeğinden elde edilen bilgilerle farklı anne baba
tutumlarının çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerindeki etkisi belirlenmiştir.
Bulgular: Bulgular analiz aşamasındadır.
Sonuçlar: Beş Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği) ve Okul Öncesi
Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeğinden elde edilen bilgilerle farklı anne baba
tutumlarının çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerinde etkili olması beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, anne baba tutumları, sosyal duygusal gelişim
BİLDİRİ NO: 211
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK RESİMLİ
ÇOCUK KİTAPLARINDAKİ TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN
İNCELENMESİ
Kübra TOPUZ, Ceren Sıla NİŞANCI, Fatma TÜTÜNCÜ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Toplumsal cinsiyet, içinde yaşanılan toplumun kültürel özelliklerine göre birtakım kalıp
yargılar taşıyabilir. Çocuklar, kalıp yargıları aile ve çevreleriyle olan ilişkilerinden öğrenirler
ve öğrendikleri cinsiyet rollerine uygun davranırlar. Çocuk edebiyatı eserleri, toplumda var olan
kadın ve erkek cinsiyetine ilişkin birtakım kalıp yargılar içerebilir. Bu nedenle çocuklar, okuma
alışkanlığı kazanırken kalıp yargılar ve cinsiyet ayrımcılığı içeren, hayata önyargıyla
yaklaşmalarına sebebiyet veren eserlere maruz bırakılmamalıdır. Bu araştırmanın amacı, erken
çocukluk dönemine yönelik resimli çocuk kitaplarında dilsel ve dil dışı göstergeler aracılığıyla
kadın ya da erkek kahramanların aile, iş, okul ve sosyal çevrede hangi rollerle donatıldığı ve
hangi kalıp yargıları taşıdığını belirlemektir.
Yöntem: Nitel araştırma türlerinden doküman incelemesi yönteminin kullanıldığı bu çalışmada
öncelikle erken çocukluk dönemine yönelik resimli çocuk kitapları belirli ölçütler
doğrultusunda seçilmiştir. Ardından söz konusu kitaplar, araştırmacılar tarafından ilgili
alanyazın taranarak ve uzman görüşü alınarak oluşturulan formlara göre incelenmiş ve
fişlenmiştir. Araştırmanın veri kaynakları, ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Bu
doğrultuda kitapların erken çocukluk dönemine hitap etmesi, resimli olması, kitaptaki
karakterlerin insan olması, kitaplarda kadın-erkek rollerinin belirgin olması gibi ölçütler esas
alınmıştır. Buna göre bir okul öncesi kurumunun sınıflarındaki kitap merkezlerinde bulunan
200 çocuk kitabı taranmış ve bunlardan belirlenen ölçüte uygun olan 30 tanesi araştırmaya dahil
edilmiştir. Öncelikle kitapların toplumsal cinsiyet kalıp yargıları taşıyıp taşımadığı betimsel
analiz yöntemi ile belirlenmiş; ardından veriler, derinlemesine bir analize tabi tutularak kod ve
kategoriler altında sınıflandırılmıştır.
Bulgular: Karakterlerin cinsiyete, mesleklerine, kıyafet seçimlerine, kıyafet renklerine, kişilik
özelliklerine ve eylemlerine göre dağılımlar frekans ve yüzde grafikleriyle derlenmiş ve
yorumlanmıştır.
Sonuç: İncelenen kitaplarda kadın karakterlere erkek karakterlerden daha fazla yer verildiği
sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, anne-çocuk ilişkisinin ön planda olduğu; baba-çocuk ilişkisinin
ise ikinci planda kaldığı görülmektedir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve
öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak
sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, resimli çocuk kitapları, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri
BİLDİRİ NO: 212
OKUL ÖNCESİ SINIF İÇİ MATEMATİK UYGULAMALARININ OKUL ÖNCESİ
PROGRAMI BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Feyza DURGUT, Duygu EKİZ, Esma AY, Burcu ZENGİN, Hatice CANGÜR,
Sibel ALEMRELİ
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Amaç: Çalışmada, öğretmenlerin sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi eğitim
programına uyumu noktasında ne tür etkinliklerle ortaya çıkardıklarının belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Öğretmenlerden yapmaları beklenen sınıf içi matematik uygulamalarını sınıf
ortamında istenen şekilde gerçekleştirip gerçekleştiremedikleri, programda verilen matematik
becerisi kazanımlarına ulaşılıp ulaşılamadığı sorusuna cevap aranmaktadır. Bu bağlamda okul
öncesi sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi programı kapsamında incelemek
amaçlanmıştır.
Yöntem: Öğretmenlerin sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi eğitim programına
uyumunun ne derecede sağlandığının görülebilmesi için nitel araştırma yöntemleri kullanılarak
Kütahya ili merkezindeki MEB’E bağlı 2 farklı okul öncesi eğitim kurumunda görev yapan 4
farklı öğretmenden yapılandırılmamış gözlem ve görüşme yoluyla araştırma sonuçları elde
edilmiştir. Gözlenen etkinliklerin sonucunda öğretmenlerle yapılandırılmamış görüşmeler
yapılmıştır. Analizler yapılırken betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek
çocuklara, özellikle “sayı sayma ve geometrik şekilleri tanıma” matematik becerilerini farklı
etkinliklerle de olsa kazandırmaya çalışmışlardır. Bulgularda dikkat çeken nokta ise
öğretmenlerin “Matematik Etkinliği” ile başka etkinlik türlerini bütünleştirerek matematik
becerilerine ulaşmayı tercih ettikleridir. Genel itibari ile “sayı sayma ve geometrik şekilleri
tanıma” becerilerinin üstünde durulsa da bazı öğretmenlerin mekanda konum, eşleştirme,
karşılaştırma, sınıflama, sıralama gibi becerileri kazandırmaya yönelik etkinlikler yaptıkları da
gözlenmiştir.
Sonuç: Yapılan analizler sonucunda çalışmaya katılan öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarında
en çok yer verdikleri etkinlikler bilişsel gelişim alanında bulunan nesneleri sayar ve geometrik
şekilleri tanır kazanımlarına yöneliktir. Bu kazanımların yer aldığı etkinlikler ise genellikle
oyun etkinliğidir.
Anahtar sözcükler: Okul öncesi eğitim programı, sınıf içi matematik uygulamaları,
okulöncesi öğretmeni.
BİLDİRİ NO: 213
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ TOPLUMSAL CİNSİYET ALGILARININ
İNCELENMESİ
Ceyda Ceren SOMUNCU, Pınar KARAMAN
Sinop Üniversitesi
İnsan yaşamının temelini oluşturan değer, evrensel ahlak, tutum ve davranış kazandırılmaya en
uygun dönem olan okul öncesi dönemde, çocukların toplumsal cinsiyet algısı oldukça
önemlidir. Dünyamızda kadın-erkek eşitliğinin hala tartışılması, kadına uygulanan şiddetin
devam etmesi, toplumsal rollerin değişmesi, medya ve televizyonun hala toplumsal cinsiyet
kalıp yargılarını kullanması çocukların toplumsal cinsiyete yönelik algılarını etkilemektedir.
Okul öncesi dönemde oluşan toplumsal cinsiyet algısı, çocukların ilerideki yaşantılarını da
etkilemektedir.
Araştırmanın temel amacı, okul öncesi dönemdeki çocukların toplumsal cinsiyet algılarının
belirlenmesidir. Bu amaç kapsamında, anaokuluna devam eden 48-60 aylık çocukların
toplumsal cinsiyet algısı; cinsiyet, sosyoekonomik düzey, anne-babanın çalışma durumu gibi
değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim öğretim
yılında Sinop ili devlet okullarına bağlı sosyoekonomik durumları farklı iki ayrı okula devam
eden çocuklar oluşturmaktadır. Sosyoekonomik düzeyi genel olarak yüksek olan okuldan 2 kız
ve 2 erkek, sosyoekonomik düzeyi genel olarak düşük olan okuldan 2 kız ve 2 erkek toplam 8
çocuk katılmıştır. Araştırmanın veri toplama sürecinde gözlem ve görüşme teknikleri
kullanılmıştır. İçerik analizi tekniği kullanılarak çocukların bu alandaki algıları ortaya
çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre sosyoekonomik durumu düşük aileye
sahip çocukların oyun ve oyuncak seçimlerinde daha çok cinsiyetçi bir yaklaşım ortaya
koydukları görülmüştür. Annenin çalışıp çalışmama durumunun da çocukların toplumsal
cinsiyet algısını etkilediği tespit edilmiştir. Verilerin analiz aşaması devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet; algı; okul öncesi çocukları
BİLDİRİ NO:214
GOOGLE ARAMA MOTORUNDA YER ALAN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE FEN
EĞİTİMİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARIN İNCELENMESİ
Merve ŞAHİN, Mine KIR
Bülent Ecevit Üniversitesi
Yaşanılan dünyayı tanıma, anlama ve ona uyum sağlama sürecinde fen ve fen ile ilgili
kavram ve bilgiler büyük öneme sahiptir. Çocukların yaşamlarının ilk yıllarında fen ile
tanışmaları içinde bulundukları dünyayı anlamaları noktasında onlara katkı sağlar. Günlük
hayatta sürekli karşılarına çıkan kavramlar, çocukların ilk fen kavramları olarak zihinlerine yer
ederek tüm yaşantıları için temel oluşturur.(Alisinanoğlu, Özbey ve Kahveci, 2015; Demir ve
Şahin, 2015). Okul öncesinde fen eğitimi çocukların yaş, gelişimsel özellikleri ve ilgilerine göre
düzenlenerek günlük plan içerisinde yer alır. Gelişim sürecinde çocuklara doğru rehberlik
edebilmeleri için öğretmenler hem fen eğitiminin amacını kavramalı hem de fen etkinliklerinde
çocukları sürekli olarak aktif tutup, öğrenmeyi daha ilginç, heyecanlı ve etkili hale getirecek
yöntem ve teknikler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. (Alisinanoğlu ve diğ., 2015;
Demir ve Şahin, 2014). Öğretmen, veli ve çocuğun gelişim sürecine dahil olan tüm bireylerin
ihtiyaç duydukları bilgiyi edinirken kullandıkları en yaygın araçlardan birisi internettir. Bu
araştırmanın amacı en sık kullanılan Google arama motorunda okul öncesi dönemde fen eğitimi
ve fen ile ilgili kavramlara yer verilen içeriklerin incelenmesidir. Araştırmanın yöntemi nicel
araştırma yöntemlerinden tarama araştırma yöntemidir. Araştırma kapsamında anahtar
kelimeler yazıldığında çıkan ilk 50 sayfa incelenmiştir. Araştırmada incelenen 50 sayfada; 26
Kitap Satış Sayfası, 4 Konu Anlatım, 2 Kitap içeriği ve önsözü ,6 Makele, 4 Pdf dosyası(Konu
anlatım), 2 ÖABT Konu Anlatım videosu, 5 Diğer(Prezi Fen eğitimi Slaytı, Gitti Gidiyor
Arama Motoru, Selçuk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Ders Programı, İnönü Üniversitesi
Öğretim Üyesi ve Kitabı, Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi
Öğretmenliği AKTS sayfası), 1 Araştırma yer almaktadır. Elde edilen bulgular internet
ortamında okul öncesinde fen eğitimi ile ilgili sayfaların daha çok tanıtım odaklı olduğunu,
uygulama ve içerik sağlama noktasında eksik kaldığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesinde Fen eğitimi, Google
BİLDİRİ NO: 215
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ETKİNLİK ZAMANINDA YER VERDİKLERİ OYUN
ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ
Bekir KURT, Rabia AKÇALI, Yağmur TAŞIR
Adnan Menderes Üniversitesi
Bu çalışmada, 2018-2019 eğitim öğretim yılı güz döneminde öğretmenlik uygulamasına devam
eden Adnan Menderes Üniversitesi okul öncesi öğretmenliği bölümü dördüncü sınıf
öğrencilerinin günlük eğitim akışlarında, etkinlik zamanı kapsamında yer alan oyun
etkinliklerini incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel olarak desenlenen çalışmada, döküman
incelemesi yoluyla veriler elde edilmiştir. Oyun etkinliği inceleme formu hazırlanarak uzman
görüşüne sunulmuş, bu form doğrultusunda, gönüllü olan toplam 24 dördüncü sınıf öğretmen
adayının 11 hafta boyunca hazırladıkları etkinlik planlarında oyun etkinliklerine ne şekilde yer
verdikleri incelenmiştir. İncelenen verilerin frekans ve yüzde dağılımları hesaplanmıştır.
Araştırma sonucunda, öğretmen adaylarının toplam 695 etkinliğin 110’ununda oyun etkinliğine
yer verdikleri, bu oyunlardan 108’inin büyük grup etkinliği, 2’sinin bireysel etkinlik olduğu
belirlenmiştir. 107 oyunun sınıf içi oyun olduğu, yalnızca üç oyun etkinliğinde ise açık alan
oyunlarına yer verildiği görülmüştür. Oyun etkinliklerinden 101’i yapılandırılmış oyun, sekizi
yarı yapılandırılmış, birisi de yapılandırılmamış oyundur. 64 adet araçlı oyuna 31 araçsız oyuna,
15 araçta oyuna yer verilmiştir, Oyunların çoğunluğunu (94 oyun) grup oyunu olduğu tespit
edilmiştir.
Elde edilen sonuçlar, öğretmen adaylarının oyun etkinliklerini büyük grup etkinliği olarak
planlandığını, en çok yapılandırılmış oyunlara ve sınıf içi oyunlara yer verildiğini
göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları, öğretmenlik uygulaması, oyun etkinlikleri
BİLDİRİ NO:216
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OLAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİN
ÇOCUKLARININ YARATICI DÜŞÜNMESİNE YÖNELİK ALGILARINA
YÖNELİK BİR İNCELEME
Büşra GÜN, Tahsin ATABAY, Nuriye ÖZKAN, Nazike Büşra AVCI,
Gamze BAYSAL, Berna BALKAN
Pamukkale Üniversitesi
Amaç: Günümüz insanı sürekli değişimin ve rekabetin egemen olduğu bir dünyada yaşamını
sürdürmek zorundadır. Böyle bir ortamda yaşayan bireyin, karşılaştığı sorunlara çözüm yolları
bulabilmesi, yaratıcı düşüncenin geliştirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Okul öncesi dönem
ise insan yaşamında ileriye dönük etkileri yönünden kritik bir dönemdir. Bu sebeple yaratıcı
düşüncenin söz konusu dönemde gelişmeye başlaması önemlidir. Bununla birlikte ebeveynlerin
çocuklarının yaratıcı düşünmelerinde önemli bir payı vardır. Buradan hareketle mevcut
çalışmada, ebeveynlerin çocuklarının yaratıcı düşünmelerine yönelik algılarının sosyo-
ekonomik, eğitim durumları ve ebeveynlik durumları arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması
amaçlanmıştır. Ayrıca çeşitli değişkenler açısından ebeveynlerin yaratıcı kişilik özellikleri ile
algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı araştırmanın diğer amacıdır.
Yöntem: Araştırma nicel temellidir. Tarama modeliyle tasarlanan çalışmanın örneklemini
bağımsız anaokullarında çocukları olan 154 ebeveynden oluşmaktadır. Veri toplama aracı
olarak Tatlı (2017) tarafından geliştirilen “Yetişkin Algı Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin
analizinde ana probleme cevap bulmak amacıyla korelasyon testi tercih edilmiştir. Ayrıca
değişkenler açısından anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla grubun dağılımına
bağlı olarak t testi tercih edilmiştir. Verilerin analizinde p değeri 0.05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular: Ebeveynlik durumuna, eğitim durumlarına ve sosyo-ekonomik başlıklarda incelenen
araştırmadaki bulgular aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir. Araştırama t testi ve tek yönlü
varyans yöntemleriyle incelenmiştir.
Gruplar arası ,428 2 ,214 ,445 ,642
Gruplar içi 71,203 148 ,481
Toplam 71,631 150
Tablo1
Tablo1 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,642 grupları arasında anlamlı bir farklılık
görülmemiştir.
SED KT df KO F p
Gruplar arası 1,004 3 ,335 ,696 ,556
Gruplar içi 70,627 147 ,480
Toplam 71,631 150
Tablo2
Tablo2 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,556 grupları arasında anlamlı bir farklılık
görülmemiştir.
Ebeveyn KT df KO F p
Gruplar arası ,001 1 ,001 ,003 ,958
Gruplar içi 71,630 149 ,481
Toplam 71,631 150
Tablo3
Tablo3 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,958 grupları arasında anlamlı bir farklılık
görülmemiştir.
Tablo 4-5-6’da ebeveynlerin eğitim durumu,ebeveynlik durumu ve sosyo-ekonomik
durumlarına ilişkin yetişkin algı ölçeği ortalama puanlarına yönelik bağımsız grup grup t
testi sonuçları.
N χ Ss Sd
Eğt.durumu 154 2,16 ,812 ,065
Tablo4
N χ Ss Sd
Ebeveyn 154 1,23 ,420 ,034
Tablo5
N χ Ss Sd
Gelir 154 2,45 1,109 ,089
Tablo6
Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin; ebeveynlik durumlarına, eğitim durumlarına
ve sosyo-ekonomik durumlarıyla yetişkin algı ölçeğine göre anlamlı sonuçlar bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: yaratıcı düşünme algıları, yaratıcı düşünme, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO: 217
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MÜZİK EĞİTİMİNE YÖNELİK
GÖRÜŞLERİ
Kübra Fatma ÇINAR
Sinop Üniversitesi
Amaç: İnsan yaşamı için en hızlı ve duyarlı geçirilen dönem olan okul öncesinde, müzik eğitimi
için yapılan müzik etkinlikleri çocukların bilişsel, dil, psiko-motor, sosyal ve duygusal
gelişimlerini destekleyen çalışmalardır. Araştırmanın temel amacı, okul öncesi eğitimde
uygulanan müzik etkinliklerine yönelik öğretmen görüşlerinin ortaya çıkarılmasıdır.
Yöntem: Çalışma Sinop il merkezinde devlet okullarında görev yapan okul öncesi
öğretmenlerinin müzik eğitiminde karşılaştıkları sorunlara yönelik görüşlerinin belirlenmesini
amaçlayan betimsel bir çalışmadır. Araştırmada; nitel veri toplama yöntemi kullanılmıştır.
Sinop il merkezinde bulunan devlet okullarında çalışan 6 okul öncesi öğretmeni bu araştırmanın
çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğretmenlerin
demografik bilgilerini elde etmek ve uygulanan müzik etkinliklerine yönelik karşılaşılan
sorunlar üzerine öğretmen görüşlerinin alınması için yedi açık uçlu sorudan oluşan bir görüşme
formu kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularına dayalı olarak; okul öncesi öğretmenleri müzik eğitimi
konusunda kendilerini ‘yeterli’ görmüş ancak daha iyi olabilmek için eğitim almaları
gerekliliğini vurgulamışlardır. Yeterliliği artırmak adına soru yöneltilmiş ve hizmet içi
eğitimler konusunda ortak karara varılmıştır. Müzik eğitiminde temel sorun kaynağı olarak
çocukların etkinliklere karşı isteksiz oluşu ve araç gereç yetersizliği gösterilmiştir.
Sonuç: Araştırma bulgularına dayalı olarak; okul öncesi eğitim kurumlarında araç gereç
yetersizliği giderilmeli çocuklarda istek oluşturabilmek adına aile katılımlarına önem verilmeli
ve öğretmenlerin müzik eğitimi üzerine daha da iyi olabilmesi için hizmet içi eğitimlere destek
sağlanmalıdır
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, müzik eğitimi, erken çocuklukta müzik, okul öncesi çağ için
müzik.
BİLDİRİ NO:218
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN AİLE KATILIMINA YÖNELİK TUTUM VE
DÜŞÜNCELERİ
Senanur YALDIZ, Ayhan KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Amaç:Toplumların sağlam bir gelecek inşa etmesinde, eğitimin oynadığı kilit rol bilinen bir
gerçektir. Çocukların iyi bir eğitim almalarında öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmekle
birlikte, eğitim sürecine ailelerin katılımı da son derece büyük bir öneme sahiptir. Okul öncesi
dönemdeki aile katılımı uygulamaları, okulda verilen eğitimin evde aileler tarafından
desteklenmesiyle çocukların bilgi ve becerilerinin daha kalıcı olmasına yardımcı olacaktır.
Ailelerin eğitim sürecinde yer almasında ve karar alma süreçlerine dahil edilmesinde,
öğretmenlerin aile katılımına yönelik tutumları ve yaklaşımları oldukça etkili olmaktadır. Bu
araştırma çalışmasında okul öncesi öğretmenlerinin; aile katılımına yönelik tutumlarının, aile
katılımıyla ilgili yaptıkları sınıf-içi uygulamaların ve aile katılımında yaşadıkları sorunların
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem:Araştırma çalışmasında hem nicel hem de nitel yöntemlerin kullanıldığı karma
araştırma deseni benimsenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Sinop il merkezine bağlı
anaokulu ve anasınıflarında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenleri oluşturmuştur.
Araştırmanın nicel kısmında, Hakyemez-Paul, Pihlaja ve Silvennoinen (2018) tarafından
İngilizce olarak geliştirilen anket, Türkçe’ye çevrilerek kullanılmıştır. Öğretmenlerin aile
katılımına yönelik tutum ve görüşlerini ölçmeyi amaçlayan anket, 53 okul öncesi öğretmeni
tarafından cevaplanmıştır. Araştırmanın nitel kısmındaki veriler, 15 okul öncesi öğretmeninin
katılımıyla yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır.Araştırmada
kullanılan anketten elde edilen verilerin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0.73 olarak
bulunmuştur. Nicel verilerin analizinde frekans analizi, t-test ve ANOVA istatistik testleri
kullanılırken, nitel veriler içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir.
Bulgular:Öğretmenlerin aile katılımına yönelik yüksek düzeyde (Ort=3.90) olumlu bir tutuma
sahip oldukları tespit edilmiştir. En düşük ortalamanın(Ort=2.38) ailelerin karar alma
süreçlerine dahil edilmesi alt boyutunda olduğu görülürken, en yüksek ortalama (Ort=3.94) ise
ailelerin etkinlikleri ev ortamında desteklemesi alt boyutunda elde edilmiştir. Öğretmenlerin
aile katılımına yönelik tutumlarında ve aile katılımını uygulama düzeylerinde, okul türü,
öğretmenlik tecrübesi ve çocukların yaş seviyeleri değişkenlerinin istatistiksel olarak anlamlı
bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç:Okul öncesi öğretmenlerinin genel olarak aile katılımına yönelik olumlu bir tutuma
sahip oldukları söylenebilir. Öğretmenlerin neredeyse tamamına yakını, aile katılımının
çocukların gelişiminde önemli bir rol oynadığına kesinlikle katıldığını ifade etmiştir. Bununla
birlikte, ailelerin özellikle sınıfta karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi için
öğretmenlerin teşvik edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Aile katılımı etkinliklerinin
kapsamınının öğretmenler tarafından doğru anlaşılması ve aile katılımının her boyutunun
öneminin farkına varmaları için hizmet içi eğitimle desteklenmeleri büyük bir önem arz
etmektedir.
Anahtar Kelimeler: aile katılımı, okul öncesi öğretmenleri
BİLDİRİ NO: 219
YARIŞMACI-REKABETÇİ EĞİTİM
Fatma KARTAL
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Eğitim kuramcıları arasında yarışmaya dayalı isteklerin desteklenmesi ve engellenmesi
üzerinde görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı kuramlara göre yarışmalar her kültürün bir
parçasıdır ve çocukların gelecek yaşamlarına yardımcı olur. Bu kuramcılar bu düşünceden
hareketle yarışmaların eğitimin içerisine dahil edilmesinin gerekli olduğunu iddia ederler. Diğer
bazı kuramcılar ise yarışmaların iş birliğinin zıddı olduğu düşüncesiyle azaltılması gereken
zararlı bir unsur olduğunu öne sürer. Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin sınıf
ve okullarında gerçekleştirdikleri etkinlikleri göz önüne aldıklarında yarışmacı eğitime ilişkin
görüşlerinin derinlemesine incelenmesidir.
Yöntem: Bu çalışmada, nitel araştırma yönteminin fenomonolojik araştırma deseni
kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2018-2019 yılı içinde Kars ili merkezinde bulunan
bağımsız okulöncesi eğitim kurumları ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 10
okulöncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma, araştırmacının literatür taraması ve daha
önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme
formu ile yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda edinilen
bilgiler, bilgisayar ortamına aktarılmış, görüşülen her katılımcının verdiği cevaplar
katılımcılara bizzat okutulmuştur. Sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar
oluşturulmuş ve temalar altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarımla betimsel
analizle verilmeye çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok ve
en az hangi temalara değindikleri frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Bulgular: Yapılan görüşmeler sonucunda öğretmenler, rekabet anlayışını çocuklara verirken
dikkat edilmesi gereken bazı hususlar olduğu konusunda hemfikir. Bu hususlar; çocukların
yaşları, sosyal-duygusal gelişim düzeyleri, bu anlayışı verirken öğretmenin takındığı tavır ve
aktarma şeklidir. Öğretmenlerin dört tanesi etkinliklerinde rekabet anlayışını hiç vermemeye
çalıştıklarını söylerken üçü benmerkezci düşüncenin yoğun olduğu 3-4 yaşından sonra
verilmesi gerektiğini düşünüyor. Öğretmenlerden üçü ise bu anlayışın okulöncesi dönemde
değil de ilkokulda verilmesi gerektiği kanısında.
Sonuç: Bu araştırma kapsamındaki on okul öncesi öğretmeninin hepsinin günümüz
koşullarında yapılan eğitimin çocukların rekabet güdüsünü artırdığını düşündükleri
gözlemlenmiştir. Bu yüzden rekabet anlayışını desteklememelerine rağmen çocuklarda
olmasının bir nevi mecburiyet olduğu kanısında oldukları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: yarışma, rekabet, yarışmacı eğitim
BİLDİRİ NO:220
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİNDE RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARI İLE İLGİLİ
YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ
Betül Dilşad ERTEKİN, Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi
Bireyin gelişime ve öğrenmeye en açık olduğu yıllar erken çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde
ebeveyn ve eğitimciler tarafından çocuğa; onun merakını, ilgisini ve gelişimini destekleyecek
zengin uyarıcılar sunulmalıdır. Zengin uyarıcı çevrenin önemli materyallerinden biri, çeşitli
çizgi ve renklerle çocuğun ilgisini çeken; kitaba yönelik erken yaşta olumlu tutum kazanmasını
sağlayan ve çeşitli gelişim alanlarını destekleyen resimli çocuk kitaplarıdır. Bu açıdan
bakıldığında okul öncesi dönem çocuklarının gelişimi için önemli olan resimli çocuk kitaplarına
yönelik yapılan çalışmaların incelenmesi önem taşımaktadır. Bu çalışmada, erken çocukluk
döneminde resimli çocuk kitaplarına yönelik yapılan araştırmalardaki genel eğilimlerin tespit
edilmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırmanın yöntemi doküman analizi olarak belirlenmiştir.
Araştırma evrenini, YÖK Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından arşivlenen, konu
bölümü “çocuk ve kitap” olarak dizginlenen toplam 187 lisansüstü eğitim tezi oluşturmaktadır.
Araştırmanın örneklemine erken çocukluk döneminde resimli çocuk kitapları ile ilgili 35
lisansüstü tez dâhil edilmiştir. Araştırmacı tarafından ulaşılan tezleri sistematik bir şekilde
incelemeye yönelik “Tez künyesi” kullanılmıştır. İncelenen tezler bulgular kısmında tezin
yapıldığı yıla, türüne, araştırmanın yapıldığı üniversiteye, çalışma grubuna, bilim dalına ve
temalara göre incelenerek bu konu alanında araştırma yapmak isteyen yeni araştırmacılara yol
göstermek hedeflenmiştir. Araştırma bulgularında, resimli çocuk kitaplarını çeşitli açılardan
inceleyen 35 lisansüstü tez çalışması yer almaktadır. Araştırma sonuçlarına göre yapılan
lisansüstü tezlerin büyük çoğunluğunun nitel araştırma yöntemine dayandığı, Okul Öncesi
Öğretmenliği Bilim Dalı’na ait olduğu belirlenmiştir. Yapılan çalışmalar arasında, resimli
çocuk kitaplarının içerik ve resimlemelerinin incelendiği tez çalışmaları çoğunlukta olmakla
birlikte; öğretmen ve ebeveyn görüşlerine yönelik hazırlanan, resimli çocuk kitaplarında yer
verilen değerlerin belirlendiği; resimli çocuk kitaplarının çocukların sosyal ve dil gelişimleri
üzerindeki etkisinin incelendiği saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, resimli çocuk kitapları, erken çocukluk dönemi
BİLDİRİ NO:221
36-72 AY ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN CİNSİYETE GÖRE SOSYAL BECERİ
DAVRANIŞI GÖSTERME DURUMLARININ İNCELENMESİ
Selin KOÇBIYIK
Atatürk Üniversitesi
Toplumda bireyler farklı cinsiyet özellikleri, kimlikler ve rollerle birlikte yer almaktadırlar.
Bireylerin birbirleri ile iletişim kurmaları, olumlu bazı davranışları göstermeleri sosyal olmanın
bir gereğidir. Cinsiyet; kadın ve erkek arasındaki biyolojik, fizyolojik farklılıklardan meydana
gelen ayrımdır. Bireyin kendisiyle barışık, kendini ifade etme, çevresindekiler ile iletişim
kurma ve içinde bulunduğu guruba uyum sağmak amacıyla sergilediği davranışlar sosyal beceri
olarak adlandırılmaktadır. Birey cinsel durumu ne olursa olsun sosyal becerilerini hayatlarında
kullanmak zorundadır. Yapılan araştırmalar da cinsiyetin sosyal beceri davranışı
göstermelerinde farklılık olduğunu belirtilmiştir. Bireyler bulundukları toplumun cinsiyet
normlarına uygun sosyal beceri davranışlarını sergilerler.
Amaç: Bu çalışma okul öncesi dönem çocuklarının cinsiyet farkına göre sosyal beceri davranışı
gösterme durumlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Kız veya erkek çocukları üzerindeki
sosyal beceri farklarına bakılmıştır.
Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Tarama modeli; betimleyici bir araştırma
yöntemidir. Veri toplama aracı olarak Yurt (2014) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Sosyal
Beceri Değerlendirme Ölçeği-(OSBED) Anne-Baba Formu “ ölçeği kullanılmıştır. Ölçek tek
boyutlu, 5li likert derecelendirme şeklinde ve 50 maddeden oluşmaktadır. Ölçek çocukların
ebeveynleri tarafından doldurulmuştur. Ebeveynlere çocuklar aracılığı ile iletilen ölçekler
doldurulduktan sonra yeniden araştırmacıya gönderilmiştir. Çalışma 2018-2019 eğitim öğretim
yılının güz Döneminde yapılmıştır. Çalışma grubunun Trabzon ilinin Of ilçesinde yer alan ve
ağitim veren tüm resmi bağımsız anaokulu ve ilkokula bağlı anasınıfları oluşturmaktadır. Veri
analizinde SPSS paket programı kullanılmıştır
Bulgular: Araştırmanın sonucuna göre kız ve erkek çocukları arasındaki sosyalleşme oranında
farklılıklar görülmüştür. Kız çocuklarının sosyal beceri puanlarının erkek çocuklarının
puanlarına göre daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.
Sonuçlar: yapılan çalışmaya göre kız ve erkek çocuklarının sosyal beceri davranışlarını
göstermeleri durumlarında farklı olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Cinsiyet, Sosyal beceri,
BİLDİRİ NO: 222
OTİZM TANILI ÇOCUKLAR İÇİN TASARLANAN DUYU BAHÇELERİNİN OKUL
ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA YÖNELİK UYGULAMA ÖNERİLERİ
Asena TÜRKAY, Aylin KARAÇAY, Nida ÖZÇELİK , Tilbenur MERT, Yağmur
GÜNDOĞDU, Seçil YÜCELYİĞİT
TED Üniversitesi
Amaç: Otizm, kesin bir tedavisi bulunmayan ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Ancak
otizm tanılı bireylerin yaşamlarında karşılaşacakları zorluklar, erken yaşta müdahale yoluyla
önemli ölçüde azaltılabilir. Bu çalışmanın amacı, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların
oyun alanlarına duyusal gelişimlerini destekleyecek duyu bahçesi bileşenlerini dahil etmek,
yapılan düzenlemenin çocuklar üzerinde gözlemlenen etkilerinden yola çıkarak otizm spektrum
bozukluğuna sahip okul öncesi dönem çocuklarının duyusal gelişimlerine katkı sağlayacak
duyu bahçesi için tasarım önerileri sunmaktır.
Yöntem: Araştırma, eylem araştırması olarak planlanmıştır. Eylem araştırmasının dört aşaması
planlama, uygulama, gözlemleme ve yansıtmadır. Çalışma planlama aşamasından sonra 17
Aralık 2018-21 Ocak 2019 tarihleri arasında Başkent Özel Eğitim ve Uygulama Merkezi’nde
uygulanmıştır. Uygulama aşamasında, yaş aralığı 9-14 olan orta ve şiddetli otizm tanılı 11
öğrenci için 5 duyu organını harekete geçirecek duyu bahçesi tasarlanmış, ardından tasarıma
uygun olarak bahçedeki oyun alanları çeşitli materyallerle düzenlenmiş ve renklendirilmiştir.
Düzenlenen duyu bahçelerinin çocuklar üzerindeki etkisi 18 Mart 2019-29 Mart 2019 tarihleri
arasında gözlemlenmiştir.
Bulgular: Çalışmanın uygulama ve gözlem safhaları sonunda elde edilen bulgulara yansıtma
raporunda yer verilecek, bulgulardan otizm tanılı okul öncesi dönem çocuklarına yönelik
düzenlenecek duyu bahçesi için öneri oluşturmak amacıyla yararlanılacaktır.
Sonuç: Duyu bahçelerinin otizm tanılı bireyler üzerindeki olumlu etkilerinin okul öncesi
dönem çocuklarında benzer şekilde olacağı ve karşılaşılan zorlukların erken yaşta müdahale ile
azaltılabileceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: duyu bahçesi, farklı gelişen çocuklar, otizm, erken çocukluk dönemi
BİLDİRİ NO:225
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL
TOPLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN KONU BAKIMINDAN İÇERİK
ANALİZİ
Fatma DUMAN Ramazan ÇEKEN
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmada okul öncesi eğitimi ile ilgili bazı bilimsel toplantılarda sunulan bildirilerin
konu bakımından içerik analizi gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Analiz süreci sonunda
ulaşılan kategorilere göre ilgili alanda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarda hangi konulara
odaklanıldığına yönelik yorumlara gidilmesi hedeflenmiştir.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemine uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. İlgili bilimsel toplantılarda ele alınan bildirilerde ele alınan konulara
yoğunlaşma durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bildiri özetleri doküman analizi
kullanılarak incelenmiştir. Analiz birimi olarak ele alınan bildiri metinlerinde öne çıkan konu
başlıkları belirlenmiştir. Çalışmada bazı bilimsel toplantılarda okul öncesi eğitim alt başlığı
altına giren bildiriler, sonraki okul öncesi eğitim alanında çalışma yapan ya da yapacak olan
araştırmacılara ilgili alanında hangi konulara yoğunlaşıldığının belirlenerek onlara yol
göstermesi beklenmektedir. Araştırma kapsamında 15 farklı eğitim bilimleri kurultayındaki
toplam ...... bildiri üzerinden ….. tanesi okul öncesi ve erken çocukluk eğitimi ile ilgili olduğu
tespit edilmiş ve araştırmaya dahil edilmiştir. Bildiriler konularına göre gruplanmış ve uygun
durumlarda bulgular frekans ve yüzde olarak tablolar halinde sunulmuştur.
Bulgular: Şimdiye kadar incelenen 174 adet bildiride öne çıkan konula dikkate alındığında, en
çok öğretmenlik mesleği ile ilgili çalışmaların yapıldığı (45 çalışma), aile eğitimi ile ilgili
35,disiplinlerin eğitim ile ilgili 31, temel gelişim ile ilgili 22, etkinliğe dayanan 13, program
geliştirme ile ilgili 13 çalışmanın gerçekleştirildiği, oyun (3), Medya (5) ve kavram edinimi (7)
ile ilgili olarak daha az sayıda çalışmanın olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Çalışmanın sonuçları, ele alınan bildirilerde işlenen konuların özel eğitim, değerler
eğitimi, medya okur-yazarlığı, disiplinlerarası eğitim gibi güncel konulara daha az yer verildiği
saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, 36-72 ay çocuk.
BİLDİRİ NO: 231
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK EĞİTİMİNE YÖNELİK
İNANÇLARI İLE ÇOCUKLARIN SAYI HİSSİ BECERİLERİ ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Ömer Faruk TINGIR, Hüseyin Eren BAKIR, Pınar AKBULUT, Tahir MANAV
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Sayı Hissi; sayı ve işlemleri genel olarak kavrama, sayı ve işlemlerle ilgili uygun
stratejiler geliştirme ve esnek biçimde matematiksel muhakeme kurabilme becerisi olarak
tanımlanmıştır. Okul öncesi dönemde sayıları anlama ise daha sonraki matematik gelişiminin
ön şartı olarak kabul edilmektedir. Bu noktadan hareketle araştırmada; okul öncesi
öğretmenlerinin matematik eğitimine yönelik inançları ile çocukların sayı hissi becerileri
arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Korelasyonel yöntemle yürütülen araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim
öğretim yılında Afyonkarahisar ili Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi anaokulları ve
anasınıflarında görev yapan 32 okul öncesi öğretmeni ve her öğretmenin sınıfından rastgele
yolla seçilen on çocuk olmak üzere toplam 320 çocuk oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama
aracı olarak demografik bilgileri edinmek amacıyla “Öğretmen Kişisel Bilgi Formu” ve “Çocuk
Kişisel Bilgi Formu”, öğretmenlerin matematik eğitimine yönelik inanışlarını belirlemek
amacıyla “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” ve
çocukların sayı hissi becerilerini değerlendirmek amacıyla “Sayı Hissi Değerlendirme Aracı”
kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, demografik özelliklerin değerlendirilmesinde
frekans ve yüzde kullanılmıştır. Ölçeklerden elde edilen verilerin analizinde betimsel
istatistiklerden minimum, maximum, ortalama değerler ile frekans ve yüzde kullanılmıştır.
“Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” ve “Sayı Hissi
Değerlendirme Aracı” ndan elde edilen veriler arasındaki ilişki Pearson Korelasyon Katsayısı
ile hesaplanmıştır.
Bulgular: “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” nin
“Okul Öncesi Eğitim Sınıfında Matematik Eğitimi için Uygun Yaş”, “Matematiksel Bilgi
Odağı”, “Okul Öncesi Eğitimin Hedefi Olarak Matematik Gelişimi”, “Matematik Eğitiminde
Öğretmen” alt faktörleri ile çocukların sayı hissi becerileri arasında orta düzeyde bir ilişki
olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların sayı becerilerinin geliştirilmesi açısından
önemli olduğu ve yapılan araştırmanın ileriki çalışmalara yol göstereceği için önemli olduğu
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönemde matematik, matematik eğitimi inancı, sayı hissi.
BİLDİRİ NO: 233
233-EBEVEYNLERİN İNTERNET KULLANIMI İLE OKUL ÖNCESİ DÖNEM
ÇOCUKLARININ EGO SAĞLAMLI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Edanur ARSLAN, Şule Nur ERAVCI, Demet YILDIZ, Fahretdin Hasan ADAGİDELİ
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa
Bu araştırmanın amacı ebeveynlerin internet kullanımları ile 60-72 ay aralığında çocukların ego
sağlamlığı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada, nicel araştırma desenlerinden ilişkisel
tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinde bulunan 81’i erkek
65’i kız olmak üzere toplam 146 60-72 aylık çocuğu ve onların ebeveynleri oluşturmaktadır.
Çocukların ego sağlamlığının belirlenmesinde Eisenberg ve diğerleri (1996) tarafından
geliştirilen ve Önder ve Gülay-Ogelman (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ‘Çocuk
Özellikleri Anne-Baba Gözlem Ölçeği’ kullanılmıştır. Ebeveynlerin internet kullanım
durumunu tespit etmek için Hahn ve Jerusalem (2001) tarafından geliştirilen, Şahin ve
Korkmaz’ın (2011) Türkçe’ye uyarladığı ‘İnternet Bağımlılığı Ölçeği’ kullanılmıştır.
Çalışmada, betimleyici analizler için frekans ve yüzde analizleri uygulanmıştır. Çocukların ego
sağlamlığı düzeyleriyle ebeveynlerin internet kullanımı arasındaki ilişkiyi belirlemek için
Pearson Çarpım Moment Korelasyon analizi yapılmıştır. Çeşitli değişkenlerin çocukların ego-
sağlamlığını ve ebeveynlerin internet bağımlılıklarını etkileyip etkilemediğini tespit etmek için
ise bağımsız grup t-test uygulanmıştır.
Betimleyici analizler sonucunda 5 ebeveynin kendilerini orta derecede bağımlı gördükleri,
141’inin ise kendilerini düşük düzeyde bağımlı gördükleri tespit edilmiştir. İnternet bağımlılığı
puanıyla ego sağlamlığı puanı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir (p>,05).
Sadece internet bağımlılığı ölçeğinin kontrol kaybı alt boyutu ile çocukların ego sağlamlığı
arasında düşük düzeyde anlamlı ilişki tespit edilmiştir (p<,05). Anneleri çalışan çocukların ego
sağlamlık puanlarıyla anneleri çalışmayan çocukların ego sağlamlık puanları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<,05). Aynı zamanda,
annelerin eğitim düzeyi çocukların ego sağlamlığını anlamlı bir şekilde etkilemezken (p>,05),
babaların eğitim düzeyi lisans ve üzeri olan çocukların ego sağlamlığının anlamlı şekilde daha
yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<,05).
Sonuçlara göre, tahmin edilenin aksine ebeveynlerin internet bağımlılığıyla çocukların ego
sağlamlığı arasında bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Bununla birlikte, babaların eğitim
düzeyiyle annelerin çalışıyor olmalarının çocukların ego sağlamlığını etkiliyor olması, ego
sağlamlığının sosyal çevredeki değişkenlerden etkilendiğinin bir kanıtı olarak görülebilir.
Sonuçlar, alan yazın doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, ego sağlamlığı, internet bağımlılığı
BİLDİRİ NO: 238
EDİRNE İLİ OYUN ALANLARININ İNCELENMESİ
Aysel KOZAKOĞLUI, Nilüfer YILMAZ, Emine AHMETOĞLU, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Edirne İli merkez ilçesinde bulunan oyun alanlarının; içeriği, koşulları ve
tasarımözellikleri bakımından incelenmesidir.
Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden betimleyici tarama modelinin kullanıldığı bu
araştırmada Edirne ili merkez ilçesinde bulunan 32 adet çocuk oyun alanı incelenmiştir.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Başbay (2012) tarafından Türkçe uyarlaması yapılan
Oyun Alanları Değerlendirme Ölçeği ile Öztürk-Samur ve İnal-Kızıltepe (2018) tarafından
geliştirilen Oyun Parkları Kontrol Listesi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar
tarafından yapılan ölçüm ve değerlendirmelerle elde edilmiştir.
Bulgular: Edirne ili merkez ilçe sınırları içinde yer alan 32 adet oyun alanı incelendiğinde;
parkların çoğunun küçük alanlarda kurulduğu ve kaydırak, tahterevalli, salıncak türü
malzemeler ile donatıldığı; tırmanma araçları, oyun evleri, tüneller gibi farklı türlerdeki
araçların sayıca daha az olduğu belirlenmiştir. Konum olarak çoğu parkın trafiğe yakın alanlara
kurulduğu ve güvenlik önlemleri bakımından bazı parklarda eksiklikler olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Edirne merkez ilçede bulunan oyun alanlarının içerikleri ve tasarımları bakımından
oyun alanlarındaki malzemelerin çeşitlendirilmesi, çocukların hayal güçlerini, yaratıcıklarını
destekleyen dramatik oyun araçlarının, kurallı oyunlar için yumuşak zeminli alanların,
çocukların erişimine izin verilen çiçek bahçelerinin ve her türlü hava şartlarında
oynayabilecekleri uygun nitelikte alanların da yer alması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Oyun
alanlarının koşulları ile ilgili olarak ise parkların güvenlik önlemlerinin arttırılması ve düzenli
aralıklarla bakımlarının yapılması gerektiği düşünülmektedir. Araştırmadan elde edilen
sonuçlar Belediye yetkililerine sunularak önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dış mekan oyun alanları, parklar, park içerikleri, park koşulları, park
tasarımları
BİLDİRİ NO: 239
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE EĞİTİMİYLE İLGİLİ
FARKINDALIKLARI
Alev KAYA, Meryem ÇAĞLAR, Merve ÇALIŞKAN, Kübra GÜLER,
Hatice KERİNÇSİZ
Dumlupınar Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı Okul Öncesi Öğretmen adaylarının çevre eğitimi ile ilgili farkındalıklarını
belirlemektir. Çevre bilincine sahip, duyarlılık düzeyleri yüksek bireyler yetiştirmenin önemi
erken yaşlardan itibaren başlamaktadır. Bu durumda, eğitim biliminin ve iyi yetişmiş
eğitimcilerin önemi söz konusudur. Öğretmen adaylarının aldıkları eğitim sayesinde, çevre
eğitimi ile ilgili farkındalıkları artmaktadır. Araştırma nitel araştırma olarak desenlenmiştir.
Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 öğretim yılında Dumlupınar Üniversitesi Okul
Öncesi Öğretmenliği programında yer alan 8 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen
adaylarının çevre eğitimi hakkındaki görüşleri araştırmacılar tarafından oluşturulmuş görüşme
formu ile incelenmiştir. Araştırmacılar tarafından oluşturulmuş görüşme formu 5 soru
içermektedir. Verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırma sonucunda okul
öncesi eğitimi konusunda bilinç düzeylerinin yüksek olduğu fakat çevre eğitimi konusunda
aldıkları eğitimin yetersiz olduğunu düşündükleri belirlenmiştir. Verilecek olan seminer ve
hizmet içi eğitimlerle birlikte öğretmen adaylarının konu hakkındaki yeterliliklerinin
arttırılabileceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Farkındalık, Öğretmen Eğitimi, Çevre Eğitimi, Okul Öncesi Dönem.
BİLDİRİ NO: 241
ÇOCUKLARDA OYUN OYNAMA EĞİLİMİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE
İNCELENMESİ
Aslıhan DOĞULU, Mümine GÜL, Elanur YAZICI
Atatürk Üniversitesi
Oyun; çocuğun yaşamıyla devam eden, dikkatini en çok yoğunlaştırdığı ve eğlenerek öğrendiği
doğal bir yaratma ortamında gösterdiği faaliyettir. Çocuğun oyunda gösterdiği ilgisi,
performansı oyun eğilimini etkiler. Çocuklar dünyayı oyun yardımıyla tanırlar.Oyun çocukların
en büyük deneyimlerini kazandığı bir uğraştır.
Amaç: Bu çalışmada 36-72 ay olan çocuklar arasında ki oyun oynama eğilimi ile anne eğitim
durumu, baba eğitim durumu, cinsiyet ve yaşları arasındaki farklılıklar incelenmek amacıyla
yapılmıştır. Anne- Baba eğitiminde ilkokul, ortaokul, lise, lisans ve lisansüstü eğitim
durumlarının çocukların oyun oynama eğilimi üzerinde etkili olup olmadığı araştırılmıştır Kız
veya erkek çocukları üzerindeki oyun oynama eğilimindeki farklara bakılmıştır. 3, 4, 5 ve 6
yaşlardaki çocukların oyun oynama eğilimi arasındaki farklara bakılmıştır.
Yöntem: Çalışmanın verileri Yurt (2016) tarafından yılında geliştirilen “ Oyun Oynama
Eğilimi’’ ölçeği 5 likertli 23 maddeden oluşur.Öğretmen tarafından öğrenciler adına
doldurulmuştur. Öğretmenler doldurduktan sonra araştırmacı verileri toplamıştır. Nicel olarak
tasarlanan bu çalışmadatarama modeli kullanılmıştır. Tarama modeli betimleyici bir araştırma
yöntemidir.Çalışma 2018-2019 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde Erzurum merkezde 9
anaokuluna uygulanmıştır. Verilerin analizlerinde SPSS paket programı kullanılmıştır.
Bulgular Ve Sonuç: Araştırmada oyun oynama eğilimi ile anne eğitim ve baba eğitim durumu
arasında belli bir düzeyde farklılık bulunmamıştır. Anne-Baba eğitim düzeyi arttıkça çocukların
oyun oynama eğilimi düştüğü saptanmıştır. Yaş ve cinsiyetleri oyun oynama eğilimi üzerinde
farklılık göstermemektedir.
Anahtar Kelimeler: oyun, anne, baba, eğitim, yaş, cinsiyet, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 243
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI
DERSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ
Elif AKÇAY, Ayhan KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Yetişmiş insan gücü, günümüz modern dünyasında ülkelerin en önemli sermayesi haline
gelmiştir. Ülkesindeki insan potansiyelini iyi yetiştiren ve doğru yönlendiren toplumlar, hem
çağdaş medeniyet seviyesindeki yerlerini alma hem de geleceklerini garantiye alma adına
önemli bir hamleyi gerçekleştirmiş olurlar. Yetişmiş insan gücünü var eden ve sürekliliğini
sağlayan ise öğretmenlerden başkası değildir. Nitelikli öğretmenlerden yoksun bir eğitim
sisteminde, ülkenin ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünü tesis etmek neredeyse imkânsızdır.
Ülkemizde her yıl binlerce öğretmen adayı, eğitim fakültelerinden mezun olarak meslek
hayatlarına başlamaktadır. Birçok dersi başarıyla tamamlayan öğretmen adayları, eğitimlerinin
son senesinde okullarda uygulama yapmaya başlamaktadır. Öğretmen adaylarının öğretmen
yetiştirme programlarında öğrendikleri teorik bilgilerini bütüncül olarak uygulama şansına
sahip oldukları öğretmenlik uygulaması dersinin, nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesinde özel
bir anlam ve önemi vardır. Öğretmenlik uygulaması dersi, bir öğretmen adayı için öğretmenliğe
atılan ilk adımdır diyebiliriz. Öğretmenlik mesleğine atılan bu ilk adımın yeterince etkili ve
kalıcı bir deneyim sunması için, öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersine yönelik
görüşlerinin belirlenmesi faydalı olacaktır. Bu kapsamda bu araştırma çalışmasında, okul
öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersine yönelik düşüncelerinin
belirlenmesi amaçlanmıştır. Hem nicel hem de nitel yöntemlerin yer aldığı karma araştırma
deseni kullanılan bu çalışmanın hedef evreni, Türk üniversitelerinde öğrenim gören 4. sınıf okul
öncesi öğretmen adayları olarak belirlenmiştir. Araştırmanın örneklemini ise, beş farklı
üniversitenin eğitim fakültesinin 4. sınıfında okuyan toplam 225 okul öncesi öğretmen adayı
oluşturmuştur. Araştırmadaki nicel veriler, Köse (2014) tarafından 5’li Likert-tipi
derecelendirme ölçeği kullanılarak hazırlanmış 30 maddeden oluşan bir anket kullanılarak
toplanmıştır. Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının hepsi, ilk dönemdeki Öğretmenlik
Uygulaması-1 dersini tamamladıkları için, anket maddelerini cevaplayabilecek deneyimi
edinmiştir. Araştırma çalışmasının nitel kısmı, Sinop Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Lisans
Programına devam eden 10 öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Yüz yüze yapılan görüşmelerde,
her bir öğretmen adayına öğretmenlik uygulaması deneyimlerini hedef alan 10 tane açık uçlu
soru yöneltilmiştir. Açık uçlu sorular vasıtasıyla, öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması
deneyimlerinin ve yaşadıkları sorunların daha derinlemesine anlaşılması hedeflenmiştir.
Araştırmadan elde edilen verilerin analiz süreci devam etmektedir. Kongre esnasında
katılımcılarla paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: öğretmenlik uygulaması, okul öncesi öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 244
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ MATEMATİĞİNDE
PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ
Aslıhan DOĞULU, Mümine GÜL, Elanur YAZICI
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma da okul öncesi öğretmen adaylarının pedagojik alan bilgisi ile mezun olduğu
lise türü, mezun olduğu alan ve matematik eğitimi dersi harf notu değişkenleri ile arasında fark
incelenmiştir.
Yöntem: Nicel olarak tasarlanan bu çalışmada tarama modeli benimsenmiştir. Çalışma 2018-
2019 eğitim-öğretim yılının birinci döneminde Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim
Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyan birinci ve ikinci öğretimde bulunan 3.
ve 4. Sınıf öğrencilerinden çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 83 öğrenciden
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Aksu(2017) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi
Matematiğinde Pedagojik Alan Bilgisi’’ ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket
programı kullanılmıştır.
Bulgular Ve Sonuç:Araştırmada matematikteki pedagojik alan bilgisiyle liseden mezun
olduğu alan arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Öğretmen adaylarınınokul öncesi
matematik eğitimi dersindeki pedagojik alan bilgisiyle mezun olduğu lise türü arasında anlamlı
bir farklılık bulunmamıştır. Okul öncesi matematik eğitimindeki pedagojik alan bilgisi ile
matematik eğitimi dersindeki dersindeki harf notu ile arasında anlamlı bir farklılığa
rastlanmamıştır.
Anahtar kelimeler: Matematik, Pedagojik, Okul öncesi, Öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 246
GAZATELERDE ÇOCUK HAKLARI: MİLLİYET, HÜRRİYET, POSTA VE SABAH
GAZETELERİ
Esma Nur DOĞRUL, Merve ANAMAS, Ayşe ARIKAN, Nüket İlknur BURUK
Adnan Menderes Üniversitesi
Yaşamımızın her alanında büyük bir oranda yer alan medya kaynakları, yaşanılan olayları
topluma aktarırken, toplumu oluşturan bireylerde farklı olay ve olgular hakkında algılar, çocuk
haberleriyle de toplumda bir çocuk imgesi oluşturur (Altuntaş ve Altınova, 2005). Bu nedenle
medyanın çocuklara yönelik haber yaparken dikkat etmesi gereken temel noktalardan biri
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olmalı, yapılan haber her şeyden önce çocuğun
yararı gözetilerek hazırlanmalıdır. Bu doğrultuda araştırma, medya kaynaklarından,
gazetelerde çocuğun ne şekilde yansıtıldığı, isim soy isim ve fotoğraflarına onun haklarını ihlal
edici şekilde yer verilip verilmediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemi
kullanılan araştırmada, doküman analizi kullanılmıştır. 01.12.2018-31.12.2018 tarihleri
arasında Türkiye’de yayınlanan Sabah, Posta, Milliyet ve Hürriyet Gazeteleri incelenmiştir.
Gazetelerin arşiv bölümünde “çocuk” anahtar sözcüğü ile tarama yapılarak, haberler içerik
analizi yöntemi ile ele alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler uygun istatiksel yöntemlerle
değerlendirilerek elde edilen bulgular kongrede sunulacaktır.
Anahtar Sözcükler: Çocuk hakları, gazete, medya kaynakları
BİLDİRİ NO: 247
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN EĞİTİMİ
HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN VE FeTeMM EĞİTİMİ HAKKINDAKİ
FARKINDALIKLARININ İNCELENMESİ
Derya BATAN, Cansu ÇATALTEPE, Baki Nur ŞİMŞEK, Server ÖZTÜRK,
Ayhan KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Toplumların refah seviyesinin artmasında fen ve teknoloji alanlarının önemli bir katkısı
vardır. Bu alanlarda ileri giden ülkeler, özgün ve katma değeri yüksek ürünler ortaya çıkararak
hem ekonomik hem de siyasi anlamda daha güçlü hale gelmektedir. Küresel ekonomi
şartlarında diğer ülkelerle rekabet edebilmenin en temel şartı ise, fen ve teknoloji alanlarında
yetişmiş insan gücüne sahip olmaktır. Gelecekte söz sahibi olmak isteyen ülkelerin, çocuklarına
verecekleri eğitim bu anlamda belirleyici bir rol oynayacaktır. Çocukların çevrelerinde
gördükleri doğal olaylara yönelik meraklarının, doğru bir şekilde yönlendirilmesi erken
yaşlarda alacakları iyi bir fen eğitimiyle mümkün olabilecektir. Ayrıca, Endüstri 4 devriminin
getirdiği yeni üretim biçimlerine uyum sağlayabilecek bireylerin, 21. yüzyıl yaşam becerilerine
sahip olması bir gereklilik haline gelmiştir. Böyle bir dünyada varlığını güçlü bir şekilde devam
ettirmek isteyen ülkelerin, çocuklara verecekleri FeTeMM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve
Matematik) eğitimi her geçen gün daha büyük bir önem kazanmaktadır. Bu anlamda, çocukların
eğitiminde başrolü oynayan öğretmenlerin, fen eğitimi ve FeTeMM eğitimine yönelik
düşüncelerinin incelenmesi oldukça önemlidir. Bu araştırma çalışmasında, okul öncesi
öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının, fen eğitimi hakkındaki görüşlerinin ve FeTeMM
eğitimine yönelik farkındalıklarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Karma araştırma deseninin kullanıldığı çalışmadaki nicel veriler, Sinop Üniversitesi
Okul Öncesi Öğretmenliği 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile Sinop merkezde görev yapan Okul
Öncesi Öğretmenleri’nden toplanmıştır. Araştırma çalışmasının ölçme araçları olarak,
Sığırtmaç ve Özbek (2011) tarafından hazırlanan “Okul öncesi Öğretmenlerinin Fen Eğitimine
İlişkin Görüşleri Anketi (FEİGA)” ile Buyruk ve Korkmaz (2016) tarafından hazırlanan
“FeTeMM Farkındalık Ölçeği (FFÖ)” kullanılmıştır. Araştırmadaki nitel veriler, 20 okul öncesi
öğretmeniyle yapılan yüz yüze görüşmeler vasıtasıyla toplanmıştır. FEİGA anketinin Cronbach
Alpha güvenirlik katsayısı 0.69 olarak hesaplanırken, FFÖ anketinin ki 0.87 olarak
bulunmuştur. Nicel verilerin analizinde frekans analizi ve t-testi, nitel verilerin analizinde ise
içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya katılan hem öğretmenlerin hem de öğretmen adaylarının FeTeMM
eğitimine yönelik farkındalıklarının yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte,
öğretmenlerin farkındalık seviyelerinin (Ort=4.35), öğretmen adaylarının farkındalık
seviyelerinden (Ort=3.93) istatistiksel olarak anlamlı seviyede daha yüksek olduğu
görülmüştür. Öğretmen adaylarının FeTeMM farkındalık düzeylerine cinsiyetin, sınıf
seviyesinin ve not ortalamasının istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.
Çalışmaya katılan öğretmenlerin; fen eğitimine yönelik tutumlarının (Ort=2.61), fen eğitiminde
materyallerin kullanımına yönelik düşüncelerinin (Ort=2.50) ve fen eğitimine yönelik
özyeterliklerinin (Ort=2.56) oldukça yüksek bir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin
% 91’i fen etkinlikleri yaparken kendini rahat hissettiğini, % 33’ünün ise üniversitede aldığı
fen eğitiminin yeterli olmadığını ifade ettiği gözlenmiştir. Öğretmenlerden % 72’si sınıflarında
fen öğrenme merkezi yer aldığını beyan ederken, % 47’si fen materyallerinin yetersiz olduğunu
dile getirmiştir.
Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının FeTeMM eğitimine yönelik farkındalıklarının
öğretmenlerden daha düşük düzeyde olması, üniversite eğitimlerinde bu konuya daha fazla
önem verilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Her ne kadar, öğretmenlerin fen eğitimine yönelik
tutum ve özyeterliklerinin yüksek bir seviyede olduğu tespit edilse bile, birçok öğretmenin
üniversitede aldığı fen eğitimini yeterli bulmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin fen
materyalleriyle ilgili yetersizliklere işaret ettiği görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: fen eğitimi, FeTeMM eğitimi, okul öncesi öğretmenleri, okul öncesi
öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 248
ÇOCUKLARIN KATILIMINI ARTTIRICI ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ
ÜZERİNE BİR EYLEM ARAŞTIRMASI
Şeyma Nur GÖÇER, Özge KARA, Sevim ŞENTÜRK, Songül ULUTÜRK
Başkent Üniversitesi
Amaç: Bir eylem araştırması örneği olan bu araştırmanın temel amacı öğretmen adaylarının
çocuk katılımını arttırıcı etkinlikler düzenleyebilmek ve uygulayabilmeye yönelik becerilerinin
arttırılmasını amaçlamıştır.
Okul öncesi dönemden itibaren katılım hakkını kendisi ve çevresindeki diğer bireyler için
uygulanabildiğini deneyimleyen çocuklar yaşamlarının ileriki dönemlerinde de hak temelli
davranışlar sergileyeceklerdir (Landsdown, 2001).Çocuklara karar alma süreçlerinde roller ve
sorumluluklar vermek kazanacakları deneyimler açısından önemlidir (Stehphenson vd., 2004:
15-18).Fiziksel ve psikososyal çevrenin düzenlenmesi, planlanması, tasarlanması ve
yönetilmesi çocukların katılım hakkı için ideal bir alan oluşturur (Hart, 2007).Bu fiziksel ve
psikososyal çevreyi düzenleyen kişi olan öğretmen öncelikle çocuğun katılım hakkının
niteliklerini bilmelidir ve bu hakkı ihlal eden uygulamalardan kaçınmalıdır. Çocuk katılımı,
çocuğun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından benimsenmiş ve sözleşmeyle korunmakta
olan bir hakkıdır.
Yöntem: Bu araştırma nitel bir eylem araştırması çalışmasıdır. Araştırmanın örneklemini 2018-
2019 öğretim yılında Başkent Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde eğitimine
devam eden 4 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır.
Öğretmen adaylarının çocuk katılımını arttırıcı etkinlikler düzenleyebilmek ve
uygulayabilmeye yönelik becerilerini arttırmak amacıyla yansıtıcı günlük, gözlem notları,
katılım çizelgesi yöntemleri kullanılmıştır. Verilerin analizi, içerik analiz yöntemi kullanılarak
değerlendirilmiştir. Çalışma için Başkent Üniversitesi etik kurulundan izin alınmıştır.
Bulgular: Edinilen bulgular 3 ana tema altında toplanmıştır. Bunlar çocuk merkezlilik, çocuk-
öğretmen etkileşimi, etkinliklerin niteliğidir. Öğretmen adayları çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını
daha fazla göz önünde bulundurdukları, çocukların aktif katılımlarını daha fazla sağladıkları,
çocukları karar verme süreçlerine daha çok dahil ettikleri; çocuklarla iletişimlerinin arttığı, sınıf
içi etkinliklere motivasyonlarının arttığı, çocuklara sordukları soruların niteliklerinin arttığı;
ilgi çekicilik, araç gereçleri etkin kullanma gibi davranışlar geliştirdikleri bulgular arasındadır.
Sonuç: Eylem araştırmaları kuram-uygulama arasındaki boşluğu doldurur. Öğretmenlerin
sınıflarıyla ilgili yeni bilgiler elde etmesine yardımcı olur. Yeni bilgiler öğrenmeyi, yeni
fikirlere açık olmayı destekler. Tüm bu yönleriyle sınıf uygulamalarını geliştirme hedeflerinde
kullanılması kaçınılmazdır.
BİLDİRİ NO: 249
“ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ RESİMLİ ÖYKÜ KİTAPLARINDA NEZAKET
İFADELERİNİN İNCELENMESİ VE BELİRLENMESİ”
Zeynep ALBAYRAK, Özlem YAZAR, Tuba YILBAŞI, Özge Selen SADİ, Ayhan TURAN
Ankara Üniversitesi
Amaç: Değerler insanların davranışlarına yön ve hayatlarına anlam veren özellikleriyle, toplum
içinde büyük bir öneme sahiptir. Hoşgörü, sevgi, saygı, yardımlaşma, dostluk, merhamet ve
nezaket gibi değerler bir araya gelerek insanların kişiliğini oluşturur. Bu başlıklar arasında yer
alan nezaket kuralları da insanların toplumun diğer üyeleri ile kurdukları ilişkilerde uyması
gereken terbiye, ahlak ve incelik kurallarıdır. Değerler eğitiminin temeli kişiliğin büyük
bölümünün şekillendiği erken çocukluk döneminde atılmaktadır. Çocuğun uyaranlara çok açık
olduğu bu dönemde, çocuklara değerlerle ilgili olumlu deneyimler ve etkin uyarıcılar
sağlanması. Çocuğun uyaranlara çok açık olduğu bu dönemde çocuklara değerlerle ilgili olumlu
deneyimler ve etkin uyarıcılar sağlanması bu değerlerin özümsenmesi için yol gösterici
olacaktır. Resimli öykü kitapları, değerler eğitiminde çocuklar için çok önemli bir role uyaran
olarak görülmektedir. Bu çalışmada erken çocukluk dönemi resimli öykü kitaplarında nezaket
ifadelerinin yer alma durumun incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Araştırmacılar tarafından oluşturulan ve uzman görüşleri alınarak geliştirilen
“Nezaket İfadeleri Kontrol Listesi” ve “Kitap İnceleme Formu” kullanılarak rastgele seçilmiş
200 adet resimli öykü kitabı belge inceleme yöntemiyle taranacaktır. Güvenirliği arttırmak
amacıyla her kitap iki araştırmacı tarafından incelenecektir.
Bulgular: Araştırmanın bulguları özellikle “lütfen, teşekkür ederim, aferin” ifadeleri ve
“yardım etme, destek olma” görselleri ile sık karşılaşıldığını göstermektedir.
Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek tablolar halinde sunulacak ve
ilgili literatür ile desteklenerek tartışılacaktır. Veriler halen analiz aşamasında olduğu için
sonuçlar tam metinde ayrıntılı olarak verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Dönemi, Resimli Öykü Kitapları, Değerler Eğitimi,
Nezaket İfadeleri
BİLDİRİ NO: 250
EMPATİ EĞİTİMİNİN 60 AYLIK ÇOCUKLARIN EMPATİ DÜZEYİNE ETKİSİNİN
İNCELENMESİ
Büşra YILMAZTÜRK, Özlem ÖZBEK, Simge ÖZZADE
Marmara Üniversitesi
Amaç: İnsan ilişkilerinde, kişilerarası iletişimin sağlıklı olmasında çok önemli bir yere sahip
olduğu bilinen empatik becerinin, çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren kazandırılabildiği
ifade edilmektedir. Bu araştırmada dört haftalık bir empati geliştirme eğitiminin çocukların
empati düzeylerine etkisi incelenmiştir.
Yöntem: Deneme modelli bu araştırma ‘öntest-sontest kontrol gruplu model’ olarak
düzenlenmiştir.
Empati eğitimi, 25 Şubat - 5 Nisan 2019 tarihleri arasında İstanbul’da bulunan üç okul öncesi
eğitim kurumuna devam eden 5 yaş grubu çocuklarla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öntest-
sontest olarak Bryant (1982) tarafından geliştirilmiş olan ‘Çocuklar İçin Empati Ölçeği’
kullanılmaktadır.
Uygulanan empati eğitimi, araştırmacılar tarafından hazırlanan dört haftalık bir programdır.
Haftada bir gün çocuklarla empatiye yönelik etkinlikler (oyun-sanat-Türkçe-matematik)
yapmak üzere hazırlanmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bu kısmında incelenen değişkenler ile ilgili olarak toplanan verilerin
istatistiksel analizi yapılarak, bu analizler sonucunda elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
Bu araştırmada "h=0" empati geliştirme eğitiminin çocukların empati düzeyleri üzerine bir
etkisi bulunmamaktadır.
P(T<=t) iki-uçlu olasık değeri “0,0000124863120001037”dir. Bu değer 0,05’ten küçük olduğu
için h=0 reddedilir. Uygulanan empati geliştirme eğitiminin çocukların empati düzeyleri
üzerinde pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Sonuç: Çocuklarda empatik beceri yaşla gelişir ve bu beceri eğitimle desteklenmelidir.
Araştırmalar çocukların empatik bir donanımla doğduğunu, ancak bu becerilerin gelişmesinin
zaman aldığını ve deneyim gerektirdiğini ileri sürmektedir. Bu amaçla yapılan araştırma, 60
aylık çocukların empati geliştirme eğitimi ile empati düzeylerinin olumlu bir artış göstereceğini
ortaya koymuştur.
Anahtar Kelimeler: Empati, okul öncesi dönem çocuğu, deneme modeli
BİLDİRİ NO: 253
OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN EĞİTİM
ORTAMLARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Merve BULCA, Şule ERŞAN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Çocuğun doğumundan ilkokula başlayıncaya kadar süren döneme “okul öncesi dönem”,
bu dönemdeki eğitsel etkinliklerin tümüne de “okul öncesi eğitim” adı verilir. Günümüzde de
okul öncesi eğitimin önemi konusunda farkındalığın artması ve özellikle iş hayatına katılan
annelerin çoğalması nedeniyle çocuklar erken yaşta okul öncesi eğitime dahil olmaktadır.Bu
dönemde çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ortamın kaliteli olması büyük önem
taşımaktadır.Çünkü okul öncesi eğitimi, uygun çevre koşulları ve zengin uyarıcılı bir ortamda
sunulduğunda daha anlamlı hale gelmekte ve çocuğun gelişimini olumlu yönde
etkilemektedir.MEB Okul Öncesi Eğitim Programında da belirtildiği gibi “çocuklar için zengin
uyarıcı çevre” sunmak okul öncesi eğitim kurumlarının/öğretmenlerin temel
görevlerindendir.Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitime devam eden 60-72 aylık
çocukların içinde bulundukları eğitim ortamına ilişkin görüşlerinin incelenmesidir.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu, 2018- 2019 eğitim öğretim yılında Sinop ilinde Anaokulu ve
Anasınıflarına devam eden 24 çocuk (12 kız ve 12 erkek) oluşturmaktadır.Çalışma grubunun
oluşturulmasında tesadüfi olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı örneklem kullanılarak
görüşme yapılacak çocuklar fiziki ortamı yeterli ve yetersiz sahip kurumlardan
seçilmiştir.Araştırmada veri toplama aracı olarak, çalışma grubundaki çocukların içinde
bulundukları eğitim ortamına ilişkin görüşlerini belirlemek üzere açık uçlu soruların yer aldığı
yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak her çocukla birebir görüşülmüştür.Ayrıca
çocukların sınıf ve okul ortamı incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilere göre, çocukların içinde bulundukları eğitim
ortamına dair olumlu tutum geliştirdikleri ve çoğunlukla kendilerine sunulan ortamlarda mutlu
oldukları belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler ışığında çocukların, kendilerine sunulan ortamın
yeterli veya yetersiz olmasından etkilenmeden mutlu oldukları ve daha iyisini
deneyimleyemedikçe kıyaslama yapamadıkları görülmüştür.Bu durum çocuklara nitelikli
eğitim ortamı sunulmasında öğretmenlerin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.Ayrıca
çocukların eğitim ortamlarına ilişkin görüşlerinde dikkat çeken diğer bir nokta bahçede vakit
geçirmekten çok hoşlandıkları olmuştur. Bu durum iç mekandaki ortam kadar dış mekandaki
ortamın önemine de dikkat çekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Eğitim Ortamları, Çocuk Görüşleri
BİLDİRİ NO: 254
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE 5-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARIN YARATICILIK
DÜZEYLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Esra AÇIL, Bahar GENÇ
Kocaeli Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimde çocukların yaratıcılık düzeylerini etkileyen faktörleri bilmek,
çocuklara yaratıcı düşünmeyi doğru yöntem ve tekniklerle kazandırma bakımından önem
taşımaktadır. Bu araştırma 5-6 yaş okul öncesi çocukların yaratıcılık düzeylerini etkileyen
faktörlere ilişkin öğretmenlerin görüşünü almak amacıyla yapılacaktır.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Bunun
için, yaratıcılığı etkileyen çevre, aile, okul, çocuğun kendisi ve görsel sanatlar olmak üzere beş
gruba ayrılan etkenleri içeren 67 yargıdan oluşan, Ayşegül KARA’ nın geliştirdiği anket formu
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu oluşturan Kocaeli ilinde okul öncesi eğitim
programı bulunan devlet okulları ile özel anaokullarında görev yapan 24 öğretmenle yüz yüze
görüşerek anket formlarını doldurmaları sağlanmıştır. Araştırma için gerekli bilgiler
toplanmıştır. Sonuçların değerlendirilmesinde iki değişkenli varyans analizi için T-testi, çok
değişkenli varyans analizi için ise ANOVA uygulanacaktır.
Bulgular: Bulgular analiz aşamasındadır.
Sonuç: Araştırmada yaratıcı düşünme becerilerinde okul öncesi eğitimin bir etkisinin olduğu
ve ilköğretim okullarındaki anasınıflarına başlamadan önce, okul öncesi eğitimi alma süreleri
ile yaratıcı düşünme becerileri arasında bir farklılık olduğu sonucuna varılacağı
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, yaratıcılık, yaratıcı düşünme, yaratıcılığı etkileyen
faktörler
BİLDİRİ NO: 255
OKUL ÖNCESİ DÖNEME YÖNELİK SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE EĞİTİMİ
UYGULAMALARININ İNCELENMESİ
Özlem ARDA, Seçil YÜCELYİĞİT
TED Üniversitesi
Amaç: Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde kabul ettiği “Dünyamı
Dönüştürmek: Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Gündemi"nde (2015) alınan kararlar, hem bugün
hem de gelecekte herkes için sürdürülebilir, barışçıl, refah içinde ve adaletli bir yaşam
amaçlamaktadır. En temel görevi, bilgi ve birikimlerini aktararak gelecek nesillerin olumlu
alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak olan öğretmen, sürdürülebilir çevre eğitimi hakkında bilgi
sahibi olmalıdır. Öğretmenlerin okul öncesi dönemden itibaren çocuklarda konu ile ilgili
farkındalık ve duyarlılığın oluşmasını sağlayacak olan uygulamaları programlarına dahil
etmeleri büyük öneme sahiptir. Bu araştırmada, Türkiye’de 2010 yılından itibaren okul öncesi
dönem çocuklarına yönelik olarak yapılan sürdürülebilir çevre eğitimi uygulamalarının analiz
edilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmada meta analiz yönteminden yararlanılmıştır. Yüksek Öğretim Kurumu
(YÖK) Ulusal Tez Tarama Merkezi, Dergi Park, Google Akademik arama motoru ve
EBSCOhost-ERIC veri tabanlarında “sürdürülebilirlik”, “çevre eğitimi”, “okul öncesi” anahtar
kelimeleri ile arama yapılarak ilgili çalışmalara ulaşılmış, ulaşılan çalışmalardan 2010 yılından
sonra yapılan çalışmalar seçilerek araştırmanın örneklemi oluşturulmuştur.
Bulgular: Araştırma bulguları okul öncesi dönem çocuklarına yönelik olarak gerçekleştirilen
sürdürülebilir çevre eğitim uygulamalarının amaç, yöntem, veri toplama aracı ve sonuçları
açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler frekans dağılım ve yüzde oranları ile
açıklanmıştır.
Sonuç:Erken çocukluk eğitimi ve çevre eğitimi arasındaki bağlantıları araştırmak ve
güçlendirmek için öğretmen adaylarının sürdürülebilir çevre ile ilgili deneyim sahibi olmasının
önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırma bulgularından yola çıkarak konu ile ilgili okul
öncesi öğretmen adaylarına yönelik olarak uygulama önerileri paylaşılacaktır. Bazı yollar
önermek amaçlanmıştır. Okul öncesi öğretmeni eğitimi de dahil olmak üzere erken çocukluk
alanı için ortaya çıkan zorluklar vardır.
Bu bağlamda, öğretmen adaylarının sürdürülebilir çevre ile ilgili deneyim sahibi olması, gerekli
alanı oluşturabilmesi ve bu alanın öğrencileriyle sürdürülebilir hale getirmesi için bir proje
oluşturulması amaçlanmıştır. Proje uygulanıp öğretmen adaylarının gerekli eğitimleri aldığı
takdirde onların mesleki hayatına yansımaları araştırmanın sonucunu oluşturacaktır. Bu
bağlamda yapılacak proje ilgili yöntem, sonuç ve öneriler kongrede paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler:çevre eğitimi, okul öncesi, sürdürülebilirlik
BİLDİRİ NO: 257
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE FEN VE DOĞA ETKİNLİKLERİNE YÖNELİK
ÖĞRETMENLERİN ÖZ YETERLİLİKLERİ VE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER
Dilara BALCI, Dilvin ÇARKCI, Naile ŞAHİN, Simge GÜNGÖR
Trabzon Üniversitesi
Amaç: İnsan ve doğa ayrılmaz bir ikili olduğundan, okul öncesinde fen eğitimi gün geçtikçe
artmakta olan bir öneme sahiptir. Çocuklar devamlı çevreyi inceleyen meraklı birer
araştırmacıdırlar. Bu küçük bilim insanlarının meraklarını irdeleme, gözlemleme ve
keşfetmelerini sağlama da okul öncesi öğretmenlerine büyük sorumluluk düşmektedir.
Araştırmanın amacı Trabzon ili ile sınırlı okul öncesi öğretmenlerinin fen ve doğa etkinliklerine
karşı bilgi düzeyleri, kullandıkları yöntem ve teknikleri, materyal tercihleri ve çevre koşulları
gibi etkenleri belirlemektir.
Yöntem: Araştırma nitel verilere dayalı planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu Trabzon
İline Bağlı 25 öğretmen görüşmelerinden oluşmaktadır. Veriler soru-cevap yoluyla
toplanmıştır.
Bulgular: Yüz yüze görüşmelerde öğretmenlere yönlendirilen soru ve cevaplardan elde edilen
verilerin analizi ayrı ayrı yapılmıştır.20 sorudan oluşan cevapların verileri tablolaştırılarak
yüzde (%) değeri hesaplanmış, bu bulgulara göre yorumları yapılmıştır. Elde edilen tabloların
sonucu şunlardır: Araştırmaya katılan öğretmenlerin 52% Bahçe alanın yeterli olduğunu
savunmuştur, %48 ise Bahçenin yeterli alana sahip olmadığını söylemiştir. Araştırmaya katılan
öğretmenlerin %52si örgün öğretim almışlardır, %48 ise açık öğretimden mezundur.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin %60 fen eğitimi dersini alan hocasından aldıklarını, %40 ise
fen eğitimini alan hocasından almadıklarını belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin
%92’si çocukların fen etkinliklerine yüksek düzeyde ilgi gösterdiklerini, %8’i ise çocukların
düşük düzeyde ilgi gösterdiklerini belirtti.
Sonuç: Çalışmada tüm okulöncesi öğretmenleri çalıştığı okul öncesi kurumunda bir bahçenin
bulunduğunun fakat bahçe alanının fen etkinliklerini uygulamada yetersiz olduğunu
belirtmiştir. Fen etkinliklerini uygularken sadece belirli yöntemleri uyguladıkları ve bunların
dışına çıkılmadığı belirlenmiştir. Çocukların fen etkinliklerinde performans ve ilgilerinin üst
düzeyde olmasına rağmen öğretmenlerin fen etkinliklerini haftada bir defa uyguladıkları
belirlenmiştir. Okul öncesi programının çocuk merkezli olmasına rağmen öğretmenler, fen
etkinliği konularını çocuğun ilgisine göre değil, aylık kavram ve kazanımlara göre belirlediği
ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Fen ve Doğa Öğretimi, Öğretmen Yeterlilikleri, Yöntem
BİLDİRİ NO: 258
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN CİNSEL EĞİTİM HAKKINDA
YETERLİLİKLERİNİN VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ
Emel KUTLUK
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Erken çocukluk döneminde cinsel eğitiminin verilmesi gereklidir. Çünkü çocuklar 2
yaşlarından itibaren cinsiyet farkları ile ilgili sorular sormaya başlamaktadır. Bu soruların doğru
ve etkili bir şekilde yanıtlanması çocuğun kişilik gelişimine oldukça etki edecektir. Bu yüzden
çocuklara verilecek cinsel eğitim de anne babaya düşen sorumluluklar kadar okul öncesi
öğretmenlerine de bu konuda büyük sorumluluk düşmektedir. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi
öğretmenlerinin çocuklara verdikleri cinsel eğitimin sağlıklı bir şekilde verilmesi açısından
bilgilerinin olup olmadığını, bilgileri var ise; bunu uygulamaya ne kadar ve nasıl döktüklerini
ve uygulamadaki yeterliliklerinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu Kars il merkezindeki okul öncesi eğitim kurumlarında
görev yapmakta olan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. 10 okul öncesi öğretmeninin
katıldığı bu çalışmada, araştırmacı tarafından literatür taramasından ve daha önce yapılan
benzer araştırmalardan yararlanarak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile verileri
toplamıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin cinsel eğitim hakkındaki bilgileri ve uygulamalarında
yaptıkları etkinliklere ilişkin yüz yüze görüşmelerle toplanan veriler doğrudan alıntılarla
betimsel ve içerik analizinde tabi tutularak en çok ve en az hangi temalara değindikleri frekans
ve yüzde ile oluşturulmuştur.
Bulgular: Yapılan görüşmelerde öğretmenlerin okul öncesi dönemde cinsel eğitim hakkında
bilgilerinin olduğu görülmüştür. Okul öncesi öğretmenleri çocuklara cinsel eğitimi nasıl ve
hangi yollarla verecekleri konusunda yeterliliklerinin olmadığı saptanmıştır.
Sonuç: Öğretmenler okul öncesi dönemde cinsel eğitimin gerekli olduğunu belirtirken
uygulamalarda yetersiz olduklarını vurgulamışlardır. Bu amaçla lisans eğitiminde cinsel eğitim
adı altında hem teorik hem de pratiklere fırsat verilecek bir dersin gerekliliği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Cinsel eğitim, okul öncesi cinsel eğitim.
BİLDİRİ NO: 259
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETİLEN ÇOCUK ŞARKILARININ İÇERİK
BAKIMINDAN İNCELENMESİ
Sevde Nur KÖŞÜM, Ayşe KAHYA, Ezgi ŞEN, Fatma KOÇAK, Hatice Kübra KORKMAZ,
Bahar GÜNECE, Furkan AKSAK
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma çocuklara okul ve ev ortamında öğretilen çocuk şarkılarının içerik
bakımından incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma karma bir çalışmadır. Hem nicel hem de nitel yöntemler kullanılmıştır.
Öğretmen ve öğrencilerle görüşme yöntemi, şarkıların incelenmesinde betimsel analiz yöntemi
kullanılmıştır. Uygulama Aksaray ilinde ki 5 anaokulu, 6 okul öncesi öğretmenine
uygulanmıştır, toplamda 97 okul öncesi öğrencisi ile görüşülmüş ve 55 şarkı incelenmiştir. Veri
toplama aracı olarak ‘’Okul Öncesi Dönemde Öğretilen Çocuk Şarkılarının İçerik Bakımından
İncelenmesi’’ adlı kontrol listesi ve çocuklar, öğretmenlerle yapılan görüşme soruları veri
toplama aracı olarak kullanılmıştır.
Bulgular:Araştırma sonucu yapılan analizde şu verilere ulaşılmıştır; Çocukların büyük bir
bölümünün en çok sevdiği, evde ve okulda en çok öğrendiği ve söylediği şarkının Kırmızı Balık
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda okulda öğretilen şarkılar, evde
öğretilen /öğrenilen şarkılardan daha eğitici olduğu ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Okulda öğretmenler, ailelere şarkıların eğiticiliği, yaş düzeyine uygunluğu, doğru şarkı
seçimi gibi konularda bilgilendirme yapmalı, bu konuda aile eğitimi verilmelidir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, şarkı, çocuk şarkısı...
BİLDİRİ NO: 260
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN TRT ÇOCUK TV KANALINDAKİ
PROGRAMLARA YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Sinem Yasemin AYTAÇ, Merve GÖRMEZ, Şeyma KARANFİL, Eda Nur
MUHARREMOĞLU, Merve Gülsen YILMAZ
Hacettepe Üniversitesi
Ankara Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki
programların içeriklerine ve çocukları etkileme durumlarına yönelik görüşlerinin
incelenmesidir.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modelinde yürütülecektir.
Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme
yönteminden yararlanılarak belirlenecek olan 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara ilinde
devlet anaokullarında ve kurum anasınıflarında okul öncesi öğretmenliği yapan 25 okul öncesi
öğretmeni oluşturacaktır. Çalışma grubunun demografik özelliklerine ilişkin bilgi toplamak
amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan Bilgi Formu (öğretmenlerin cinsiyeti, yaşı,
çocuk sahibi olup olmadığı ve kaç yıldır öğretmenlik mesleğini yaptığına dair bilgiler) ve TRT
Çocuk TV kanalındaki programların içeriklerine ve çocukları etkileme durumlarına yönelik
görüşleri hakkında derinlemesine bilgi edinebilmek amacıyla araştırmacılar tarafından
hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme soruları kullanılacaktır. görüşme soruları için beş alan
uzmanından görüş alınıp pilot çalışma yapılarak görüşme sorularının son hali verilmiştir.
Veriler, bireysel görüşmelerle toplanacak ve katılımcılardan izin alınarak ses kaydına
alınacaktır. Görüşmeler esnasında alınan ses kayıtları çözümlenerek yazılı doküman haline
getirilip yarı yapılandırılmış görüşme sorularıyla eşleştirilecektir. Çalışmada verilerin analizi
için nitel veri analiz türlerinden içerik analizi yöntemi kullanılacak ve içerik analizi sonucunda
veriler kodlanmış ve ortak kodlar temalar altında toplanacaktır.
Bulgular: Okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki programların içeriklerine
ve çocukları etkileme durumlarına yönelik görüşleri; programların süreleri, dil ve üslup
özellikleri, konuları, programlardaki karakterler, görsel ve işitsel öğeler ve çocukları etkileme
durumlarına göre temalandırılarak örnek ifadelere yer verilecektir.
Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki programları, okul öncesi
dönemdeki çocukların gelişim düzeylerini (bilişsel, sosyal, duygusal, günlük yaşam becerileri)
dikkate alarak değerlendireceklerine dair sonuçlar beklenmekte olup bu doğrultuda program
yapıcılara ve bu programları izleyen okul öncesi dönemdeki çocukların ebeveynlerine
önerilerde bulunulacaktır.
BİLDİRİ NO: 261
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN ÇOCUK ŞUBESİNDE ÇALIŞAN
POLİSLERİN GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ
Osman ŞALCI, Kübra KARAKAYA, Seher TATLIEŞME
Bartın Üniversitesi
Amaç: Toplumumuza baktığımızda sadece yetişkinlerin değil çocuk olarak kabul ettiğimiz
bireylerinde suç işledikleri görülmektedir. Çocukların suç işleme durumları ülkemizde ve
dünyada artış göstermektedir. Çocuk suçluluğu, genel olarak çocuk kabul edilen yaşta (0-18
yaş) bulunan kişilerin kanunların suç saydığı herhangi bir fiili işlemesiyle ortaya çıkmaktadır.
Çocuk suçluluğu, üzerinde çalışılan önemli bir konu olmuştur. Bu çalışmada, suça sürüklenen
çocukların demografik bilgilerinin, sosyal ve duygusal davranışlarının ve bu çocuklarla ilgili
alınan önleyici tedbirlerin çocuk şubesinde çalışan polislerin görüşleri doğrultusunda incelemek
amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nitel araştırma modelinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu Bartın ilinde
çocuk şubesinde görev yapan 25 polis memuru oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak,
araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.
Görüşme formunun iç geçerliliğini sağlamak için uzman görüşü alınmıştır. Uzman görüşleri
doğrultusunda araştırmacılar tarafından sorular tekrar gözden geçirilmiş ve son şekli verilmiştir.
Verilerin analizinde, betimsel analiz kullanılmıştır.
Bulgular: Suça sürüklenen çocukların yaş aralığı 12-18 olmakla birlikte cinsiyetlerinin
genellikle erkek olduğu anlaşılmaktadır. Aile yapısı, parçalanmış aileler olarak karşımıza
çıkmaktadır. Çocukların işlediği suçlara bakıldığında aile içerisinde aynı suçu işleyen biri veya
birilerinin olduğu görülmektedir. Polislerin görüşleri doğrultusunda çocuklar da argo kelime
kullanımı, şiddete eğilimli olma, saldırganlık, özgüven yoksunluğu gibi sosyal davranış
problemleri görülmektedir. Çocukların sevgiye ve ilgiye ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir.
Sonuç: Suç işleme durumlarının azaltılmasına yönelik aile eğitimlerinin yeterli olmadığı
anlaşılmaktadır. Suç işleme oranının azaltılmasında çocukların eğitim almaları ve devam
etmelerinin önemli olduğu görülmektedir. Çocuk suçluluğu ile ilgili okul ve diğer kurum
bünyelerinde bilgilendirme toplantılarının, seminerlerin yapılması önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Suç, çocuk, polis, sosyal-duygusal davranış
BİLDİRİ NO:263
ERKEN MATEMATİK BECERİLERİ: ÇOCUKLARIN GÜNLÜK
YAŞANTILARINDAKİ MATEMATİKSEL DENEYİMLERİNİN GÖZLEMLENMESİ
Nidanur SEVİLMİŞ, Ceren KARABAĞ, Aleyna KAYAALP, Fatma Nur TÜRKER, Ömer
ÖZKAN, Cansu KAYGISIZ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk dönemindeki çocukların günlük yaşam
etkinliklerinde matematik becerilerini nasıl ve ne sıklıkta kullandıklarına ilişkin detaylı
gözlemler yapmak ve erken matematik becerilerinin çocukların günlük yaşantılarındaki yerini
incelemektir.
Yöntem: Çocukların günlük yaşantılarında yer alan matematik becerilerini detaylı olarak
inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına başvurulmuştur.
Araştırmanın katılımcılarını 48-72 ay aralığındaki 28 çocuk oluşturmaktadır. Her bir çocuk yüz
yirmi dakika boyunca gözlemlenmiş, gözlemler sırasında çocuklara herhangi bir yönlendirme
ve müdahalede bulunulmamıştır. Veriler ilgili literatür ve uzman görüşleri doğrultusunda
belirlenen gözlem formuna göre toplanmış ve nitel araştırma yöntemlerinde açık kodlama
sistemi yardımıyla içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Açık kodlama işlemi araştırmacılar
tarafından birlikte yapılarak oluşturulan kodların güvenirliği sağlanmıştır. Ayrıca, diğer
bağımsız üç araştırmacı son oluşturulan anlamlı kategorileri içerik ve kavramsal olarak
incelemiştir. Gözlemler tamamlandıktan sonra katılımcı çocukların ebeveynleriyle de günlük
yaşantılarında çocuklarıyla birlikte matematiği nasıl ve ne kadar kullandıkları konusunda
görüşmeler yapılmıştır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre küçük çocukların günlük yaşantılarında
matematiksel becerileri farkında olmadan oyun, alışveriş, yemek yeme gibi birçok alanda doğal
olarak deneyimledikleri görülmüştür. Çocuklar tarafından en çok kullanılan matematiksel
beceri ve kavramların sayı, sayma, karşılaştırma, ölçme, uzay ve geometri olduğu
gözlemlenirken, en az kullanılanların ise işlem ve sınıflandırma olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda çocukların günlük yaşantılarında sıklıkla matematiksel
deneyimlerde bulunduğu ve matematik becerilerini doğal olarak geliştirmeye yönelik birçok
fırsatla karşılaştıkları belirlenmiştir. Erken matematik becerilerinin bireylerin yaşantısında uzun
vadede çok önemli etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Buradan hareketle, araştırmanın
sonuçları ilgili literatür doğrultusunda tartışılmıştır. Erken çocukluk eğitimi matematik
etkinliklerinde çocukların deneyimlerinden yola çıkılarak bilgilerin onların önceki
öğrenmelerine üzerine inşa edilmesi, anlamlı ve gelişimsel olarak uygun deneyimler sunulması
konusunda eğitimcilere öneriler sunulmuştur.
Anahtar kavramlar: erken çocukluk, matematik, günlük yaşantı, deneyim, gözlem
BİLDİRİ NO: 264
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ ROBOTİK KODLAMA HAKKINDA NE
DÜŞÜNÜYOR
Tuğba KANMAZ, Can Eda ALICI
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Amaç: Son yıllarda hızla gelişim gösteren robotik kodlama eğitimine duyulan ilgi ve ihtiyaç
ülkemizde de giderek artmaktadır. Artan bu ihtiyaç doğrultusunda robotik kodlama eğitimlerine
erken yaşlarda başlanması uygun görülmektedir. Erken yaşlarda çocukların robotik kodlama ile
tanıştırılması zihinlerinin bu yönde gelişmesine katkı sağlamaktadır. Bu sayede çocuklar özel
olarak geliştirilmiş ve tasarlanmış oyun ve oyuncaklara basit komutlar vererek mekanik
cihazlara zeka kazandırmaktadırlar. Aynı zamanda robotik kodlama motorlu, sensörlü ve
elektronik cihazların nasıl çalıştığına dair çocukların keşif yapmalarına da olanak
sağlamaktadır. Bu bağlamda araştırmanın amacı, robotik kodlama eğitiminin çocuklar
üzerindeki etkileri hakkında okul öncesi öğretmenlerinin görüşünü almaktır.
Yöntem: Çalışma nitel bir araştırma olup, çalışma grubu amaçlı örneklem belirleme yöntemi
ile oluşturulmuştur. Bu kapsamda Ankara ili sınırları içerisinde robotik kodlama eğitimi verilen
okullar belirlenmiş ve gönüllü olan 52 okul öncesi öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar tarafından görüşme soruları hazırlanmış ve iki
uzman görüşü alınarak sorular üzerinde gerekli değişiklikler yapılmıştır. Elde edilen verilerin
dökümü yapıldıktan sonra veriler içerik analizi yapılarak yorumlanmıştır.
Bulgular: Okul öncesi öğretmenlerinin sınıflarında daha çok bilgisayarsız kodlama
çalışmalarına yer verdiklerine rastlanmıştır. Aynı zamanda çocukların okuma-yazma
bilmemelerinin uygulamalarda herhangi bir zorluk oluşturmadığına hatta çocukların daha erken
yaşlarda bu eğitimi almaları gerektiğine de ulaşılmıştır.
Sonuç: Sonuçlar robotik kodlama eğitiminin başta bilişsel gelişim ve yaratıcılık olmak üzere
diğer gelişim alanları üzerinde de olumlu yansımaları olduğuna işaret etmektedir.
Dezavantajları olarak ise kullanılan materyal ve malzemelerinin pahalı oluşu, eğitim
programının bulunmayışı ve eğitmen eğitimlerinin yetersizliği gösterilmektedir. Ayrıca
ailelerin robotik kodlama eğitimi hakkında yeterli bilgiye ve farkındalığa sahip olmadıklarına
da erişilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Robotik kodlama, Bilgisayarsız Kodlama, Okul öncesi, Okul öncesi
öğretmeni.
BİLDİRİ NO:265
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA MEKÂNSAL BECERİLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Zeliha MADENDERE, Yağmur DURMUŞ, Berna PEHLEVAN, Reyhan CAN
Marmara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem, çocuklarda temel mekânsal kavramların kazanıldığı önemli bir
dönemdir. Milli Eğitim Bakanlığının Okul Öncesi Eğitim Programında, mekânsal becerilerle
ilgili kazanımların arasında, 48-60 aylık çocuklar için “mekânda konum ile ilgili yönergeleri
uygular.” , 60-72 aylık çocuklar için “Bir dizi içerisindeki nesneleri birbirine göre konumlarını
söyler.” ifadeleri yer almaktadır. Çocukların mekânsal becerileri kazanmaları ve bu becerileri
günlük hayatta kullanabilmeleri gelişimsel açıdan önemli bir yer taşımaktadır. Bu bilgiler
ışığında çalışma çocukların mekânda konum becerilerini değerlendirmek amacıyla
planlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma İstanbul’da bulunan, Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı, orta sosyo-ekonomik düzeye sahip 200 çocuğa uygulama yapılmıştır.
100 tane 4 yaş, 100 tane 5 yaş grubu çocuğu olmak üzere her yaş grubundan 50 kız ve 50 erkek
çocukla çalışma yapılmıştır. Çalışmada kullanılan materyaller araştırmacılar tarafından
hazırlanmıştır. Oluşturulan materyaller alanında uzman 3 öğretim görevlisi ve alanda çalışan 3
öğretmen tarafından değerlendirilmiştir. Verileri kaydetmek amacıyla araştırmacılar tarafından
bir değerlendirme formu hazırlanmış, ayrıca yine araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel
bilgi formu kullanılmıştır. Çocuklarla birebir çalışılan sessiz bir ortamda araştırmacılar
tarafından uygulama yapılmıştır. Çalışmada çocukların mekânsal becerileri hakkında bilgi
toplanırken aynı zamanda cinsiyet gruplarının arasında mekânsal becerilerle ilgili bir farklılık
olup olmadığına bakılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Verilerin analiz çalışmaları devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Mekânda konum, matematik, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 267
UŞAK İL MERKEZİNDE BULUNAN ANAOKULLARINDAKİ OKUL ÖNCESİ
ÖĞRETMENLERİNİN KAYNAŞTIRMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN
İNCELENMESİ
Fatma KOZAK, Duygu ÇELİK, Menekşe Nisa MUT, Perihan Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Bu Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamasına ilişkin
görüşlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada öğretmenin yaşı, öğrenim durumu,
branşı, kaç yıldır görev yaptığı, özel eğitim ile ilgili eğitim alıp almadığı, özel eğitimde ne tür
sorunlar yaşadığı, özel eğitim gerektiren çocukla çalışıp çalışmadığı, çalıştıysa ne kadar süre
ile çalıştığı, kaynaştırma eğitimi konusunda bilgi edinmek isteyen ve sınıfında özel eğitim
gerektiren çocuk olup olmadığı gibi değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırma ile özel eğitim gerektiren çocukların ilk entegre olabilecekleri kurumlarda görev
yapan okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamasına ilişkin görüşlerini inceleyerek
bu uygulamanın başarısını arttırmaktır.
Yöntem: Araştırmaya Uşak il merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 6bağımsız
anaokulunda görev yapan ve araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 12 okul öncesi
öğretmeni dahil edilmiştir. Nitel bir araştırma olup, tarama modeli kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma analiz süreci devam etmektedir.
Sonuç: Araştırma sonuçları analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler:Kaynaştırma, Özel eğitim,Okul öncesi eğitim, Öğretmen tutumu
BİLDİRİ NO: 269
UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANLARININ GÖZÜYLE OKUL ÖNCESİ
ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI DERSİ
Büşra ANMAL, Hasibe ÇEVİK
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Öğretmenlik Uygulaması dersi haftada bir gün olmak koşuluyla iki dönem sürmekte ve
öğretmen adayının okul öncesi eğitim programını planlama, uygulama ve değerlendirme
yapabilmesini amaçlamaktadır. Öğretim elemanları, uygulama öğretmenlerine ve
sorumluluğundaki öğretmen adaylarına programı, görev ve sorumluluklarını tanıtır. Sorumlu
olduğu öğretmen adaylarının etkinliklerde belirtilen işleri yapabilmeleri için uygulama
öğretmenleri ile işbirliği yapar. Öğretmen adaylarının planlama, uygulama ve
değerlendirmelerine sözlü ve yazılı dönütler verir. Bütün bu sorumlulukların yanında Milli
Eğitim Bakanlığı öğretim elemanlarına http://uod.meb.gov.tr aracılığıyla öğretmen adayının
her hafta sistem üzerinden değerlendirilmesi gibi ek sorumluluklar vermiştir. Değerlendirme
esnasında hem öğretim elemanlarının değerlendirme notu ağırlığını %32,90’a indirgemiş hem
de her hafta öğretim elemanlarının uygulama okuluna gelip gelmediğinin müdür yardımcıları
tarafından sisteme kaydedilmesini istemiştir. Bu durumda uygulama öğretmeni uygulama
sürecinin hakimi durumuna gelmiştir. Sonraki yıllarda ise her etkinlik uygulaması öncesi ve
sonrası öğretim elemanının öğretmen adayı ve öğretmenle toplantı yapması ve bu video kaydını
da sisteme yüklemesi planlar dahilindedir. Bu bağlamda, yoğun ders yüklerine ek olarak
uygulama öğretim elemanlarının bu süreç esnasında yaşadıkları sıkıntılar sürecin çıktılarına da
olumsuz etki yapabilmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışma uygulama öğretim
elemanlarının okul öncesi öğretmenlik uygulaması dersi hakkında görüşlerini ve yaşadıkları
sorunları tespit etmek ve kendi ağızlarından sorunlara olası çözüm yollarını ortaya koymak
amacıyla yürütülmüştür.
Yöntem: Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz yöntemi
kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla; seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı
örnekleme tekniğiyle toplam 10 öğretim elemanıyla 15-20 dakikalık yarı yapılandırılmış
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda iletişim, mesleki beceri
kazandırma ve değerlendirme başlıkları altında katılımcılara açık uçlu sorular yöneltilmiş ve
sözü edilen sorunlara karşı çözüm önerileri de kayda alınmıştır. Elde edilen kayıtlar betimsel
içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir.
Bulgular: Görüşme kayıtları analiz edildiğinde tüm katılımcıların iletişim ve değerlendirme
başlıkları altında ortak sorunlar yaşadığı tespit edilmiştir.
Sonuç: Elde edilen bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi
Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitimi, öğretmenlik uygulaması, uygulama öğretim elemanı,
öğretmen adayı
BİLDİRİ NO:274
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ 60- 72 AYLIK ÇOCUKLARIN ÖLÜM
VE DOĞUM KONUSUNU ALGILAMA BİÇİMLERİNİN İNCELENMESİ
Ayşenur BULUT, Bensu YETİLMİŞ, Emel SIRTLI, İlayda Nur BALCI, İlayda
KURUOĞLU, Handan DOĞAN, Hamdi ÖZDEMİR, Zeynep Çiğdem ÖZCAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Erken çocukluk döneminde çocuklar hızla öğrenmekte, güncel yaşamda karşılaştığı
olayların nedenini sıklıkla ebeveynlerine ve öğretmenlerine sormaktadır. Bu olaylar içinde
doğum ve ölüm önemli bir yer tutmakta olup okul öncesi öğretmen adaylarının 60-72 aylık
çocuklara doğum ve ölüm kavramlarını sorgulamalarına yaklaşımlarının saptanması
araştırmanın amacını oluşturmaktadır.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu Maltepe
Üniversitesi 1. ve 4. sınıf okul öncesi öğretmenliği bölümüne devam eden 120 öğretmen
adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan
‘Öğretmen Adaylarının Çocukların Doğum ve Ölüm Kavramlarına İlişkin Görüşlerini
Belirleme Formu’ kullanılmıştır. Veriler, 1. ve 4. sınıf öğrencilerinin ortak derslerine gidilerek
araştırmacılar tarafından elden toplanmıştır. Verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden
içerik analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Doğum kavramıyla ilgili bölüm, bebeğin oluşumu ve dünyaya gelişi, bebeğin anne
karnındayken neler yaptığı , ile ilgili soruları içermektedir. Ölüm kavramıyla ilgili bölüm,
ölümün tanımı ve nedenleri, biri öldüğünde yapılanlar, ölen kişi ile diğer insanların birbirlerini
görüp göremeyecekleri ile ilgili soruları içermektedir. Öğretmen adaylarının yanıtlarından elde
edilen veriler, gruplandırılmış ve sayısallaştırılmıştır. Cevaplar; gerçekçi, hayalî, sosyokültürel
ve duygusal olmak üzere dört kategoride değerlendirilmiştir1.sınıf ve 4.sınıf öğrencilerinden
elde edilen veriler frekans ve yüzdeleri hesaplandıktan sonra karşılaştırılarak yorumlanmıştır.
Sonuç: Bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çocuklarda doğum algısı, çocuklarda ölüm algısı, öğretmen adaylarının
doğum algısı, öğretmen adaylarının ölüm algısı.
BİLDİRİ NO: 278
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ALAN ÇOCUKLARIN BİLGİSAYAR, TABLET ve
TELEFONLA OYUN OYNAMA ALIŞKANLIKLARININ İNCELENMESİ
Fırat AKTAŞ, Saffet ŞAHİN
Marmara Üniversitesi
Amaç: Araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının (48-72 aylık) bilgisayar, tablet ve telefon
ile oyun oynama alışkanlıklarını incelemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tarama modelli bu araştırmanın çalışma grubu İstanbul’daki üç farklı okul öncesi
eğitim kurumuna (iki devlet, bir özel) giden 84 çocuktan (43 kız-41 erkek) oluşmaktadır. Nitel
desende olan bu araştırmada araştırmacıların geliştirdiği yapılandırılmış görüşme formu
çocuklara uygulanmış; elde edilen verilerin analizinde alınan yanıtların frekansları
hesaplanmıştır.
Bulgular: Çalışma grubundaki çocuklar sorulan bazı sorulara birden fazla yanıt verebilmiştir.
44 çocuğun bilgisayarda, 58 çocuğun tablette, 64 çocuğun ise telefonda oyun oynadığı
saptanmıştır. 4-5 yaşındaki 37 çocuk ile 6 yaşındaki 6 çocuk her gün bilgisayar, tablet ve/veya
telefonda oyun oynadığını söylemiştir. “Ne zaman oyun oynuyorsun?” sorusuna çocukların
54’ü ‘okuldan eve gidince’, 24’ü ‘başka zaman’ cevabını vermiştir. Anne-babalarının 4-5
yaştaki 42 çocuğun, 6 yaşta ise yalnızca 4 çocuğun tablet, telefon ve bilgisayarla oyun
oynamasını sınırlandırdığı belirlenmiştir. Oyun oynaması sınırlandırılan 46 çocuktan 38’i ‘ısrar
etmeden bırakırım’, 8’i ‘oyuna devam etmekte ısrar ederim’ cevabını vermiştir.
Sonuç: Bu çalışmada çocukların tamamına yakınının bilgisayar, tablet ve/veya telefondan en
az biriyle oyun oynadığı; bunlardan da daha çok tablet ve telefonla oynadıkları saptanmıştır.
Teknolojinin hızla gelişmesinin çocukların tercihini etkilediği görülmektedir. Teknolojik
araçlarla her gün oyun oynayanlar en çok 6 yaşta iken ebeveynlerin oyun oynamayı en az
sınırlandırdıkları yaş da 6’dır. Buradan hareketle çocuklar büyüdükçe daha fazla oyun oynama
serbestliği verildiği düşünülebilir. Çocukların çoğunun okuldan eve gidince bu oyunları
oynadıkları, oyun oynaması sınırlandırılan çocukların çoğunluğunun buna tepki vermeyip ısrar
etmedikleri ulaşılan başka önemli sonuçtur. Günümüzde okul öncesi çocuklarının bile
teknolojik araçlarla oynaması tamamen engellenememektedir, ancak çocukların zarar
görmemesi için özellikle ebeveynlerin oyun seçimi, oynama süresi, ne zaman oynanacağı gibi
konularda rehberlik etmesi bir zorunluluktur. Çocuklarla birlikte belirlenecek sınırların
konması sağlık, sosyalleşme, aile huzuru ve akademik başarı açısından da fayda sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem çocuğu, Oyun, Tablet, Bilgisayar, Telefon
BİLDİRİ NO: 279
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE OUTDOOR (DIŞ MEKAN) ETKİNLİKLERİNİN
İNCELENMESİ
Hatice DEĞER
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Doğada ve dışarıda yapılan oyunlar sadece günü parçalara ayırmaya yaramakla kalmaz,
aynı zamanda çocukların bastırılmış enerjilerini ve duygularını dışa vurmalarını ve sınıfta
öğretilenleri zihin-beden bağlantısının geliştiği bir oyun ortamında uygulamalarını sağlar. Açık
alanlar çocukların içlerindeki enerjiyi dışa vurabilecekleri pek çok uyarıcıya sahiptir. Onların
doğayla buluşmalarına, koşup oynamalarına, canlı ve cansız varlıkları tanımalarına, çevreye
karşı duyarlı olmalarına olanak sağlar. Bunun için outdoor (Dış mekan) öğrenme
oluşturulmuştur. Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin outdoor öğrenme ile ilgili
bilgilerinin ve bu konu hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan fenomenolojik araştırma deseni
kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Kars ilinin bağımsız
okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur.
Araştırma, araştırmacının literatür taraması yaparak ve yapılan benzer araştırmalardan
yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme formu ile yüz yüze görüşmelerle
gerçekleştirilmiştir. Sorulan sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuş
ve görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarımla betimsel analizle verilmeye çalışılmıştır.
Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok ve en az hangi temalara değindikleri
frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Bulgular: Yapılan araştırmalar sonucunda okul öncesi kurumlarında outdoor etkinlikler için
görev yapılan bölgenin ve okulun uygun koşullarının olmadığı saptanmıştır. Bu tür etkinlikler
için ülkemizde seminer, kurs benzeri eğitimlerin uygulanmadığı belirlenmiş fakat
öğretmenlerin eğitim almak istedikleri saptanmıştır.
Sonuç: Öğretmenler outdoor etkinliklerin genel olarak 3-4 yaştan itibaren verilmesini ve
çocuklar için olumlu yönde etkili olduğunu savunmuşlardır. Fakat etkinlik yaparken çocukları
bir arada tutmakta zorlandıklarını ifade edip yardımcı olacak birilerine ihtiyaç duyduklarını
belirtmişlerdir. Ülkemizde outdoor etkinlikler için daha fazla çalışmalar yapılmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Outdoor etkinlikler, dış mekan, sınıf dışı, açık alan.
BİLDİRİ NO:280
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA EKRAN KULLANIMININ
İNCELENMESİ
Bilge KARAKÖSE, Emel DUMAN, Merve BOZBALAK, Naim TURUNÇ,
Semira UYGUN
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde ekran kullanımı (bilgisayar, TV, projeksiyon, tepegöz,...)
çocuğun eğitimine katkı sağlarken gelişimsel ihtiyacını da desteklemektedir. Yapılan
araştırmalarda çocukların ekran kullanımına çok erken yaşlarda başladığı görülmektedir. Okul
öncesinde çocuğun ekran ile tanışması doğum ile başlarken, ekran kullanımı ise 1,5 – 2
yaşlarında başlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarında ekran
çeşitlerini, ekran kullanım sıklığını, ekranda kullanılan etkinlikleri, öğretmenin ekran kullanım
düzeyini, ekranların açık kalma süresini, ekranın hangi amaçlarla kullanıldığını tespit etmektir.
Yöntem: Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada araştırmanın örneklemini 40
sınıf oluşturmuştur. Adnan Menderes Üniversitesi okul öncesi eğitimi anabilim dalı üçüncü
sınıf öğrencilerinden 68 kişi, 2018–2019 eğitim öğretim yılının güz döneminde okul deneyimi
dersi kapsamında Aydın ilinde bulunan toplam 15 okul öncesi eğitim kurumu (yedi anaokulu
ve sekiz anasınıfı), 45 sınıfta gözlem yapmıştır. Araştırmacılar tarafından oluşturulan 9 sorudan
oluşan bir gözlem formu kullanılmıştır.
Bulgular: Sınıfta en çok kullanılan ekranın çeşitlerinin bilgisayar (%38) olduğu, sınıfta
bulunan ekranların kullanılma süresinde en çok 15-30 dakika (% 55.88) ayrıldığı, okul öncesi
eğitim kurumlarında sınıfta ekranın müzik (% 28.91) etkinliğinde kullanıldığı görülmektedir.
Sınıfta bulunan ekranın öğretmenlerin çoğunun ekranı müzik (% 31.03) için kullandığı ve
çoğunlukla bununla sınırlı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmenin ekran kullanımı
incelendiğinde iyi (% 57.14) düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi sınıflarında ekran kullanımına önemli bir zaman
ayrıldığı tespit edilmiştir. Ancak bu zaman diliminde kullanım amaçlarının çeşitlendirilmesi
gerekmektedir. Öğretmenlerin eğitim ortamlarında ekranı daha etkili kullanmalarına yönelik
çalışmalar yapılabilir.
BİLDİRİ NO:281
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREYE YÖNELİK
TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Gamze Nimet YILMAZ, Candan DİRİER, Hikmet ZELYURT, Büşra NAKIŞ
İnönü Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarını incelemek ve öğretmen
yetiştirmede çevre eğitiminin önemini ortaya koymak amaçlanmıştır.
Yöntem: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarını ortaya koymak
amaçlandığı için araştırma tarama modelindedir. Araştırmanın evreni okul öncesi öğretmen
adaylarıdır. Araştırmanın örneklemini ise 2018-2019 eğitim öğretim yılı İnönü Üniversitesi
Okul Öncesi Öğretmenliği lisans programında öğrenim gören 1., 2., 3. ve 4. Sınıftan toplam
200 öğrenci oluşturmaktadır. Her sınıf düzeyinden 50’şer öğrenci çalışmaya katılmıştır. Veriler
bahar döneminde toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak Uzun ve Sağlam (2006) tarafından
geliştirilen Çevresel Tutum Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Çevresel tutum Ölçeği
toplam 27 maddeden oluşan 5’li likert tipi bir ölçektir. Bu ölçek “Çevresel Davranış Alt Ölçeği”
ve “Çevresel Düşünce Alt Ölçeği” olmak üzere iki alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçekten en az
puan 27, en fazla puan 135’tir. Kişisel bilgi formu öğrencilerin cinsiyet, sınıf, anne ve babanın
eğitim düzeyi, çevre kuruluşlarına üye olma durumları ve en uzun süre yaşadıkları yerleşim
birimi hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler yüzde
ve frekans dağılımı şeklinde tablolaştırılmıştır.
Bulgular: Öğretmen adaylarının ölçekte bulunan maddelere verdikleri cevaplar öğrencilerin
cinsiyet, sınıf, anne ve babanın eğitim düzeyi, çevre kuruluşlarına üye olma durumları ve en
uzun yaşadıkları yerleşim birimine göre farklılıklar göstermektedir.
Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye karşı tutumlarının gelişmesine yönelik
çalışmalar artırılabilir.
Anahtar Kelimeler: Tutum, çevre tutumu, öğretmen adayları, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 283
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDAKİ AYLIK PLAN VE ETKİNLİK PLANI
UYGULAMALARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Başak KAYA, Gamze TEKEMEN, Esra KARAKAŞ, Ebru Özlem GÖÇER,
Muhammed Ali KARAGÖZ, Burcu ÇABUK
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimi, çocuk merkezli olmakla birlikte, öğretmenin etkili bir rehberlik
görevi üstlendiği, bu anlamda öğretmenin çocuğun var olan yeteneklerini geliştirmesine ve yeni
beceriler edinmesine fırsat sunan ortamlar hazırlarken, sonuçtan ziyade, süreci en etkili
öğrenmelerin oluşması adına nasıl planlanması gerektiğine odaklanan bir eğitim sürecidir. Bu
araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim programının aylık plan ve etkinlik planı uygulamalarına
yönelik öğretmen görüşlerinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırma, Ankara ilinin Çankaya, Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak
ilçelerinde yer alan beş farklı türdeki anaokulunda (kurum anaokullarında, belediye
anaokullarında, özel anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıflarında ve bağımsız
anaokullarında) görev yapan 30 okul öncesi öğretmeniyle 2018-2019 eğitim-öğretim yılında
yürütülmüştür. Alt-orta-üst olmak üzere üç farklı sosyo-ekonomik düzeyi (SED) temsil ettiği
belirlenen ilçelerden seçilen bu kurumlar, amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum
çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen 17 kurumdur. Bu araştırmada,
öğretmenlerin aylık plan ve etkinlik planı uygulamalarına yönelik görüşleri, bağımlı
değişkenlere (SED ve okul türleri) göre farklılık gösterip göstermediği belirlenmeye
çalışılmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılarak
yürütülmüştür. Öğretmenlerin görüşlerine yönelik veriler, aylık plan ve etkinlik planı
kullanımlarına ilişkin araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları
yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.
Bulgular: Araştırma sonuçlarına göre, görüşme yapılan okul öncesi öğretmenlerinin, hem aylık
hem de etkinlik planlarıyla ilgili olarak yayınevlerinin hazırladığı planları kullanmaya önemli
oranda ağırlık verdikleri saptanmıştır. Hazır plan kullanımının, okul öncesi eğitim programında
vurgulanan çocukların ilgi ve ihtiyaçlarının yüksek oranda gözetilmesiyle ilgili yetersizliklerin
yaşanmasına neden olduğu bilinmesine rağmen görüşmelerde bu durumun birçok öğretmen
tarafından göz ardı edildiği belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırmanın sonuçları ışığında, araştırmacılara, öğretmenlere, öğretmen adaylarına,
ailelere, idarecilere ve program geliştirme uzmanlarına öneriler verilmiştir. Çocukların yaş ve
gelişim düzeylerine uygun, hazırbulunuşluklarını dikkate alan, ilgi ve ihtiyaçlarına özen
gösteren, öğretmenlerin kendi yetkinliklerini ve mevcut çevre olanaklarını göz önünde
bulundurdukları aylık plan ve etkinlik planlarını oluşturulmaları önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Aylık plan, etkinlik planı, okul öncesi eğitim programı, öğretmen, görüş.
BİLDİRİ NO: 285
OKUL ÖNCESİ MATEMATİK EĞİTİMDE KULLANILAN MATERYALLERİN
EĞİTİM SÜRECİNDE İNCELENMESİ
Hatice ÖZKAN
Dumlupınar Üniversitesi
Seçilen araştırmanın amacı; matematik eğitimi okul öncesinde önemli bir alandır. Bunu birçok
bilişsel kazanımı verirken matematik etkinliklerinden yararlanılmasından anlaşılmaktadır. Bu
kadar önemli olan bir eğitimin okul öncesi dönem özelliklerine uygun olarak verilmesi de
önemlidir. Çünkü bu dönem çocukların soyut olayları zihinlerinde canlandırmaları ve
oturtmaları oldukça zordur. İşlem öncesi dönem çocuklarına matematik eğitimi verilirken
kullanılan materyallerin oldukça önemli olduğunu ve bunun da eğitim sürecinde incelenmesi
gerektiğini düşünülerek bu araştırmayı yapılmıştır.
Çalışma da; nitel araştırma yaklaşımı durum çalışması yöntemi kullanılarak Kütahya ilinde 6
farklı okul öncesi okulunda 10 farklı öğretmeni gözlemleyerek toplanmıştır. Bu gözlemi ise 11
maddeden oluşan yarı yapılandırılmış gözlem formu oluşturarak kaydedilmiştir.
Bulgular; bu öğretmenlerden hazır bulunuşluk düzeylerine 10’da 6’sının dikkat ettikleri, 10’da
7’sinin yeterli materyal kullandığı, 10’da 4’ünün kazanıma uygun materyal kullandığı, 10’ da
5’inin somut materyaller kullandığı, 10’da 3’ünün soyut materyalleri yeterli kullandığı, 10’da
3’ünün dikkat çekici materyal kullandığı, 10’da 4’ü materyalleri yeterli süre etkinlikte
kullandığı, 10’da 1’inin materyaller arası geçişe dikkat ettiği, 10’da 6’sının materyal
kullanılmadan önce hedeften haberdar ettikleri, 10’da 5’inin materyalleri öğrencilerin
kullanmasına izin verdiği, 10’da 7’sinin kullandığı materyallerinin etkinliklere uygun olduğu
gözlenmiştir.
Sonuç olarak yapılan çalışmada okul öncesi dönem özelliklerine uygun etkinliklerin artırılması
gerektiği dönem özelliklerinin daha dikkate alınarak bu sürecin planlanması gerektiği ve bunun
için öğretmenlerin bu konuya yönelik eksikliklerinin nedenlerinin başka bir araştırma konusu
olacağı düşünülmektedir. Bu araştırma başka illerde uygulanarak daha genel değerlendirmeler
yapmanın alan yazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: matematik eğitimi, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO:286
60-72 AY ÇOCUKLARINDA MATEMATİK ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ KONTOROL
LİSTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Aybüke IŞIK, Betül SİNAN, Büşra GÜVEN, Edanur ALTUNTAŞ, Esra EMEKLİ, Gülnihal
CEYLAN, Hatice Kübra SİNAN, Havvanur YILMAZ, Hilal AKSU, Kübra ERDEM, Merve
TETİK, Mevhibe Şeyma KAPUSUZ, Sultan KARIŞAN, Sümeyra KUZU, Şeniz Naz
ERYILMAZ, Şeyma DEMİRKESEN, Şeymanur ÖZKAN, Yasemin GÜNEŞ, Zehra Beyza
ÇAKIR
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde matematik öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin sayısı oldukça
fazla olmasına rağmen matematik öğrenme güçlüğünün tespitinde kullanılacak ölçme araçları
oldukça sınırlıdır. Bu araştırma amacı erken çocukluk döneminde Matematik Güçlüğü Kontrol
Listesi geliştirmek, geçerlilik ve güvenirlik çalışmasını yapmaktır.
Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline girmektedir. Çalışma
grubunu İstanbul ili Maltepe ve Ataşehir ilçeleri MEB’e bağlı 2 devlet anaokuluna devam eden
203 öğrenciden oluşmaktadır. Erken çocukluk dönemi matematik güçlüğü kontrol listesini
oluşturmak amacıyla 67 madde oluşturulmuştur. Ölçme aracının kapsam geçerliğini sağlamak
amacıyla uzman görüşü alınmıştır. Ayrıca yine kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram
Ölçeği İfade Edici formu da uygulanmış ve bu iki ölçme aracı arasındaki ilişkiye bakılmıştır.
Ölçme aracının güvenirliği ise Kuder-Richardson 20 ile test edilmiştir. Ayrıca öğrencilere
cinsiyet, doğum tarihi, okul adı, sınıfı, anne/baba doğum tarihi, ebeveynlerin eğitim düzeyi,
ebeveynlerin çalışma durumunu içeren bilgiler Öğrenci Bilgi Formu ile toplanmıştır. Verilerin
istatistiksel analizi, Sosyal Bilimler için İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak yapılmıştır.
Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerliği için 5 okul öncesi uzmanından (2 profesör, 2 doktor
öğretim üyesi, 1 öğretmen) görüş alınmış, görüşler doğrultusunda bazı maddeler elenmiş, bazı
maddelerde de değişiklik yapılmıştır. Ölçeğin kapsam geçerliği aynı zamanda Bracken Temel
Kavram Ölçeği İfade Edici formu puanları ile karşılaştırılarak test edilmiştir. 79 öğrenci ile
yapılan analiz sonucunda iki ölçme aracı arasındaki ilişkinin istatiksel olarak yüksek düzeyde
ve anlamlı bulunmuştur (r = 0,70; p< 0,001). Ölçeğin Kuder-Richardson güvenirlik kat sayısı
0,92 olarak bulunmuştur. Bu sonuç ölçeğin güvenilir olduğunu göstermektedir.
Sonuç: Yapılan analizler sonucunda “Matematik Öğrenme Güçlüğü Kontrol Listesinin” 60-72
aylık çocuklarda var olabilecek matematik güçlüklerinin saptanmasında geçerli ve güvenilir bir
ölçüm aracı olduğu belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: matematik, matematik öğrenme güçlüğü, öğrenme güçlüğü, okul öncesi,
okul öncesi matematik.
BİLDİRİ NO: 287
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ FİZİKSEL ORTAM
DEĞİŞKENLERİNE GÖRE İNCELENMESİ
Neslihan ÜLTAY, Sümeyra ŞAHİN ,Ebru KOCAÖZ
Giresun Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimi; 0-6 yaş grubundaki çocukların bedensel, zihinsel, sosyal ve
duygusal yönden gelişimini destekleyen ve onları ilköğretime hazırlayan eğitim süreci olarak
tanımlanmaktadır. Kaliteli bir okul öncesi eğitimi; kendine güvenen, yaratıcı, duyarlı, duygu,
düşünce ve davranışlarında özgür, kendini gerçekleştirmiş nesiller yetiştirmeyi
hedeflemektedir. Bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre
düzenlenmiş bir eğitim ortamı şarttır. Özel veya resmi olsun bu eğitim ortamı çocukların ilk
hayat deneyimlerinde çok önemli rol oynamaktadır. Bu sebeple henüz kendi sağlığı konusunda
bilinçlenmemiş olan bu yaş grubunun yürüdüğü, oturduğu, beslendiği vb. yerlerin ısısı,
büyüklüğü, ışığı, rengi, temizliği sağlık koşullarına uygun, güvenli bir şekilde donatılmış
olmalıdır. Buradan yola çıkılarak, bu çalışmanın amacı Giresun ilinde bulunan resmi ve özel
anaokullarının kaliteli okul öncesi eğitimi için gerekli yeterli donanıma sahip olma düzeylerini
tespit etmek ve bu kurumların donanım özelliklerinin yeterliliklerini belirlemektir.
Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden özel durum araştırması kapsamında
yürütülmüş olup, veri toplama tekniklerinden mülakat tercih edilmiştir. 9 sorudan oluşan
görüşme formu hazırlanmıştır ve uygulanmıştır. Araştırmada Giresun ilindeki 16 anaokulu/kreş
fiziksel ortam değişkenlerine göre incelenmiştir. Bu araştırmada 8 özel 8 devlete bağlı anaokulu
müdürü ile görüşme sağlanmıştır.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, özel okullarda mekan büyüklüğü sınıf
mevcudu için yeterli iken devlet okullarının yarısında alan yetersiz bulunmuştur. 5 özel okulda
tüm merkezler bulunmakta 3 okulda ise bilgisayar ve su-kum merkezleri bulunmamaktadır.
Devlet okullarının yarısında tüm merkezler mevcut iken diğer yarısında merkezler yetersiz
bulunmuştur. Özel okulların yalnız bir tanesinde devlet okullarında ise 2 okulda izolasyon
bulunmamaktadır. Özel ve devlet okullarının hepsi gün ışığından yeterince yararlanmakta olup,
özel ve devlet okullarının sınıf sıcaklığı yeterli derecededir. 6 özel okuldaki sınıf duvarlarında
açık renklere ağırlık verilirken 2 okulda sıcak ve soğuk renkler kullanılmıştır. 6 devlet okulunda
sınıf duvarlarında açık renklere ağırlık verilmiştir. Diğer 2 okulda sıcak ve soğuk renkler
kullanılmıştır. Özel ve devlet okullarının hepsi temizliğe büyük önem vermiştir. 6 özel okulda
çocuklar için özel ve ekolojik alan bulunmakta, 2 okulda ise yeterli özel alan ve ekolojik alan
bulunmamaktadır. 5 devlet okulunda çocuklar için özel ve ekolojik alan bulunmakta, 3 okulda
ise yeterli özel alan ve ekolojik alan bulunmamaktadır. 1 özel okulda okul öncesi eğitim
kurumunda bulunması gereken tüm bölümler mevcut iken, diğer 7 okulda ise uyku odası,
hizmetli odası, banyo, revir ve atölye bölümleri hariç diğer bölümler mevcuttur. 2 devlet
okulunda okul öncesi eğitim kurumunda bulunması gereken tüm bölümler mevcut iken, 6
okulda uyku odası, banyo, revir ve atölye bölümleri hariç diğer bölümler mevcuttur.
Sonuçlar: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre okul öncesi eğitim kurumlarının sınıftaki
merkezlerden bilgisayar ve su kum merkezinin eksik olduğu, kurumlarda okul dışında çocuklar
için özel ve ekolojik alan yetersizliği, kurumlarda bulunması gereken bölümlerden biri olan
revir bulunmamaktadır. Diğer fiziksel değişkenlerin (sınıf büyüklüğü ve çocuk sayısı, gürültü,
ışık, sıcaklık, renk, temizlik) eğitim kurumlarında yeterli olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel değişkenleri, sınıf büyüklüğü ve
çocuk sayısı, okul öncesi kurumlarının yerleşim düzeni, öğrenme merkezleri.
BİLDİRİ NO: 288
0-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLAR VE BABALARI İLE İLGİLİ LİSANSÜSTÜ
ÇALIŞMALARIN İNCELENMESİ
Şeyma KAYIHAN, Tuğçe KAYA, Ahmet MEMİŞ
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de okul öncesi eğitimi ve babalar alanında yapılan lisansüstü
tezlerin incelenmesidir. Bu çalışmada içerik analizi yöntemlerinden betimsel içerik analizi
kullanılmıştır. Bu bağlamda 1996-2018 yılları arasında incelenen tezlerin, 2008 yılında daha
yoğun olduğu görülmüştür. Çalışmaların daha çok Gazi Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’nde
yapıldığı tespit edilmiştir. Araştırma türleri açısından tarama modelinin en çok kullanıldığı
görülmüştür. Çalışmalar daha çok Ankara ve Konya ili tercih edilmiştir. Çalışmalar en çok
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünde yapılmıştır. Çalışma grubu olarak en çok 5-6 yaş grubu
çocukların ve babalarının seçildiği görülmüştür. İncelenen araştırmalarda konu açısından
bakıldığında en çok sosyal davranışların ele alındığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Baba, Lisansüstü Tez, Betimsel İçerik Analizi
BİLDİRİ NO: 289
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ MATEMATİK EĞİTİMİ ALANINDA YAPILAN
LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ (2004-2018)
Esra DÖNMEZ, Şengül KÖKLİER, Hasan Said SAYIN, Hatice KARİP, Selin YÜCEÜR
Dumlupınar Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de okul öncesi matematik eğitimi alanında yapılan lisansüstü
tezlerin incelenmesidir. Bu bağlamda 2004-2018 yılları arasında yapılmış 25 lisansüstü tezine
ulaşılmış olup tezler çeşitli açılardan incelenip gruplandırılmıştır. Bu araştırma nitel bir
araştırma olup, veriler doküman incelemesi tekniği ile toplanmıştır. Araştırmanın örneklemi
amaçsal örnekleme stratejilerinden biri olan ölçüt örnekleme ile belirlenmiştir. Ulaşılan tezleri
incelemek üzere Şahin ve diğerleri (2013) tarafından geliştirilen tez inceleme formu çalışmanın
amacına yönelik olarak tekrar düzenlenerek kullanılmıştır. Tezler; tezlerin adı, yılı, türü,
modeli, amacı, veri toplama yöntemi, veri toplama araçları, çalışma grupları, veri analiz
yöntemleri ve sonuçları olacak şekilde 10 kriter ile ele alınmıştır. Araştırmanın sonucunda
okulöncesi matematik eğitimi alanında çeşitli üniversitelerden toplam 25 tezin yürütüldüğü,
tezlerde çalışma grubunu sıklıkla çocuklar ve okul öncesi öğretmenlerinin oluşturduğu ve
verilen matematik eğitiminin çeşitli konularla ilişkilendirilerek ele alındığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar kelimeler: matematik, matematik eğitimi, okul öncesi, başarı.
BİLDİRİ NO:290
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ETKİNLİKLERİNİN STEAM UYGULAMALARI İLE
ÇEŞİTLENDİRİLMESİ ÜZERİNE EYLEM ARAŞTIRMASI
Gözde Sıla ALTUN, Sıla ÇAVDAR
Başkent Üniversitesi
Amaç: STEAM eğitimi, 21.yy. becerilerinin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Bu
beceriler bilime meraklı, üretken, yaratıcı, kendini sürekli yenileyen, problem çözebilen ve
hayat boyu öğrenen bireyler yetiştirilmesini sağlamaktadır. STEAM eğitimi, öğrencilere fen,
mühendislik, teknoloji ve matematik derslerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek öğretilmesi
amacı taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmen adaylarının etkinliklerinde
STEAM uygulamalarını daha etkin hale getirmeleridir.
Yöntem: Bu çalışma, okul öncesi öğretmenlerinin etkinliklerinde STEAM uygulamalarına yer
verdikleri bir eylem araştırmasıdır. Bu çalışma iki okul öncesi öğretmen adayı tarafından
yapılmıştır. Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem notları, katılım çizelgeleri ve etkinlik
planları veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Araştırmada veri analiz yöntemi olarak
içerik analizi kullanılmıştır. Çalışmanın geçerlilik ve güvenilirliğini sağlayabilmek için uzman
görüşüne başvurulmuş ve çeşitleme yöntemine gidilmiştir. Bu çalışma için Başkent Üniversitesi
Sosyal ve Beşerî Bilimler Etik Kurulu’ndan izin alınmıştır.
Bulgular: Araştırmacılar MEB kazanım ve göstergelerine uygun olarak hazırladıkları STEAM
etkinliklerinde fen, teknoloji, matematik, mühendislik ve sanat alanlarına yer vermişlerdir.
Süreç içerisinde hazırlanan yansıtıcı günlük ve gözlem notları iki öğretmen adayı tarafından
değerlendirilmiş ‘’Çocuk Merkezlilik’’, ‘’Etkinlik İçeriği ve Türündeki Değişimler’’,
‘’Yaparak Yaşayarak Öğrenme’’ ana başlıkları altında bulgular toplanmıştır.
Sonuç: Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini
geliştirebildikleri, gözlem kayıt araçlarını tutukları, etkinliklerinde STEAM Uygulamalarını
çeşitlendirdikleri önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmen adayları
uygulamalarında çocuk katılımının arttığını, çocuk yönlendirmelerinin ders içeriğini
zenginleştirdiğini gözlemlemişlerdir. Çocuklara didaktik öğretim yöntemi yerine kendi
öğrenmelerini gerçekleştirebilecekleri alanlar yaratılmış ve çocukların paylaşımlarına imkân
verilerek akran öğrenimi desteklenmiştir. Etkinliklerindeki değişim, çocukların yaparak
yaşayarak ve kalıcı öğrenmelere dönüştüğünü gözlemlemişlerdir. Öğretmen adayları, etkinlik
planlarının hazırlık ve uygulama aşamalarında çocuğu merkeze alan, yapılandırılmamış
içerikler üretmeye başlamıştır. Öğretmen adaylarının etkinliklerinde STEAM uygulamalarını
çeşitlendirerek, bütünleştirilmiş etkinliklerini geliştirebildikleri ve bunları uygulamalarında
kullanabildikleri gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, eylem araştırması, öğretmen adayı görüşleri, STEAM,
FeTeMM
BİLDİRİ NO: 293
36-72 AYLIK ÇOCUKLARIN DİJİTAL OYUN TERCİHLERİNİN TOPLUMSAL
CİNSİYET BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Fatma Nur BAYATOĞLU, Safiye ARSLAN, Name DAŞ, Arş. Gör. Seval ÖRDEK
İNCEOĞLU
Çukurova Üniversitesi
Amaç: Dijital oyunlar günümüzde teknolojiyle doğup büyüyen çocukların sıklıkla oynadıkları
oyunlardandır. Bu araştırmada 36-72 aylık çocukların yoğunlukla tercih ettikleri dijital
oyunların toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Araştırmanın amacı doğrultusunda 36-72 aylık 300 çocuğun ebeveynlerine birer form
verilerek, çocukların en çok tercih ettikleri 3 dijital oyunu belirtmeleri istenmiştir. Çalışma
grubu 36- 48 aylık 56 kız ve 44 erkek, 48- 60 aylık 55 kız, 45 erkek ve 60-72 aylık 48 kız ve
52 erkekten oluşmaktadır. Bu formların incelenmesi sonucunda kızlar ve erkekler tarafından en
çok tercih edilen ilk üç oyun belirlenmiştir. Bu oyunların görüntü ve içerikleri doküman
incelemesi yöntemi kullanılarak toplumsal cinsiyet bakış açısından incelenmiştir.
Bulgu: Araştırmada erkeklerin araba yarışı gibi rekabete ya da dövüş oyunlarına ilgi
gösterdikleri, kızların ise bebek giydirme ya da pasta/ yemek yapma türünde oyunları tercih
ettikleri belirlenmiştir. Ayrıca oyun içeriklerinde birçok cinsiyetçi ögenin de mevcut olduğu
görülmüştür.
Sonuç: Sonuçlar dijital oyunların toplumsal cinsiyet rollerinin altını çizerek ataerkil bakış
açısına ve cinsiyet eşitsizliğine hizmet ettiğini ortaya koymaktadır.
Anahtar kelimeler: dijital oyun, toplumsal cinsiyet, cinsiyet eşitsizliği, okul öncesi
BİLDİRİ NO: 294
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE
İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Rüveyda Nur ÇELİK, Pınar KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Kaynaştırma eğitimi özel gereksinimli bireylerin bireyselleştirilmiş eğitim programı
çerçevesinde, akranlarıyla birlikte, normal eğitim ortamlarında eğitilmesidir. Kaynaştırma,
öğretmenlere, çocuklara, ailelere ve topluma yararlı bir hizmettir. Kaynaştırma eğitimi
sayesinde hem birey topluma kazandırılır, hem de normal gelişim gösteren öğrencilerin
bireylerin haklarına duyarlı ve saygılı olmaları sağlanır.
Bu araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimi ile ilgili düşüncelerini
ortaya çıkarmaktır. Araştırmanın katılımcıları 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında Sinop
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü 4. sınıfta okuyan 8 öğretmen
adayıdır. Yapılan araştırmada veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği
kullanılmıştır. İçerik analizi ile öğretmen adaylarının görüşleri çözümlenmektedir.
Araştırmanın bulgularına dayalı olarak ortaya çıkan ortak görüşte öğretmen adayları,
kaynaştırma öğrencisi ile ilgili sınıfın, okulun ve öğretmenlerin farkındalık kazanması
gerektiğini ifade etmişlerdir. Kaynaştırma öğrencisi için aile katılım programlarının
yapılmasını önermektedirler.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, okul öncesi, kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli birey
BİLDİRİ NO:296
EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN TEŞEKKÜR ETME EĞİLİMLERİNİN
İNCELENMESİ
(MALATYA İLİ ÖRNEĞİ)
Hikmet ZELYURT, Beyza Nur AYGÜL
İnönü Üniversitesi
Amaç: Minnettarlık ile ilgili yapılan araştırmalar ışığında üniversite öğrencileriyle
yapılacak olan çalışmada, minnettarlık karakter gücünün geliştirilmesi ve desteklenmesi
sağlanarak onlara yaşam boyu kullanabilecekleri bir bakış açısı kazandırılmasının
mümkün olacağı düşünülebilir. Türkiye’de yeni çalışmalarda giderek önem kazansa da
halen yetersiz düzeyde olan minnettarlık geliştirme çalışmalarını üniversite öğrencilerine
ulaştırmak için öncelikle onlarda minnettarlığın ilişkili olduğu değişkenlerin incelenmesi
gerekir ki, böylece bu grup için hazırlanacak müdahale ve eğitim programlarında hangi
unsurlara yer verilebileceği konusunda bilimsel bir temel oluşturulabilsin. Bu nedenle,
üniversite öğrencilerinde minnettarlık eğiliminin incelenmesinin söz konusu programların
bileşenlerinin oluşturulmasına ışık tutacağı düşünülmektedir. Bu araştırmada eğitim
fakültesi öğrencilerinin, bölümlerinin, cinsiyetlerinin, kardeş sayılarının, yaşadıkları
yerleşim biriminin, mezun oldukları lise türlerinin ve aile eğitim düzeylerinin minnettarlık
dışavurumları ile ilişkisi araştırılmak istenmiştir.
Yöntem: Bu araştırma nicel yöntemli olup tarama (survey) model ile desenlenmiştir. Bu çalışmanın
evreni 2018-2019 yılında Malatya ilinde bulunan İnönü Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesinde
öğrenimine devam eden öğrencilerden oluşmaktadır. Örneklem alma yöntemi olarak ise tabakalı
örneklem yöntemi kullanılmış olup, fakültedeki bölümler fen bilimleri ve sosyal bilimler olarak
tabakalara bölünüp bu tabakalar içerisinden de rastgele ikişer bölüm seçilmiştir. Bunlar, Fen
bilimleri; ilköğretim matematik öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği, sosyal bilimler; okul öncesi
öğretmenliği, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümleri olmak üzere her birinden 100
öğrencinin gönüllü katılmı sağlanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Araz ve Erdugan’nın
(2017) 10 maddeden oluşan, 4’lü Likert tipinde (1=hiçbir zaman, 2=bazen, 3=genellikle, 4= her
zaman) geliştirdiği “Minnettarlık Dışavurum Ölçeği (MDÖ)” kullanılmıştır. Ayrıca katılımcılardan
Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla demografik sorulara cevap vermeleri de istenmiştir. Bu araştırma
kapsamında yapılan analizler SPSS 22.0 paket programı ile yapılacaktır.
Bulgular: Katılımcıların minnettarlıklarını ifade ederken sözel dışavurum yöntemlerine veya sözel
olmayan dışavurum yöntemlerine kıyasla öteki odaklı dışavurum yöntemlerini tercih etme
oranlarının daha az olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç: Öğrencilerin yeterliliklerini arttırmak amacıyla ders içeriklerinin minnettarlık dışavurumunu
geliştirici yönde genişletilmesi ve desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Minnettarlık, dışavurum, teşekkür etmek, eğitim fakültesi
BİLDİRİ NO:297
ANNE VE BABALARIN ÇOCUK KİTAPLARI ÜZERİNE TUTUMLARI
Bilge KALKAVAN, Saadet BAŞ, Kübra KURT, Ecmel ALTUN
İstanbul Kültür Üniversitesi
Kitaplar; insanların en kolay, en etkili öğrenme aracı olan ve aynı zamanda kişisel gelişimlerini
önemli derecede etkileyen edebi yazılar bütünüdür. Kitabın bu denli önem taşıdığı günümüzde,
okul öncesi dönemdeki çocuklara olan etki ve katkıları da oldukça büyüktür. Okul öncesi
dönemde çocuğun öğrenme ortamında bulunan ve çocuğun tüm yaşamını önemli bir boyutta
etkileyen ilk kişiler anne ve babalardır. Bu sebepten dolayı çocuğun kitaplara ilgisinin ve
merakının gelişmesi, aynı zamanda kitap sevgisi kazanması için anne ve babaların çocuklara
olumlu rol model olmaları gerekmektedir. Bununla birlikte, anne ve babaların, çocuklarının
gereksinimlerini fark ederek çocukları için yaptıkları kitap tercihlerinde seçici olmaları çok
önemlidir. Anne ve babalar çocuklarına kitap seçerken çeşitli biçimsel ve niteliksel özellikleri
dikkate almalıdır. Bu araştırma anne ve babaların okul öncesi çocuk kitaplarını nasıl
değerlendirdiklerini belirlemek ve bu kitaplarda hangi özelliklerin dikkate alınması gerektiği
konusundaki tutumlarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma
yöntemi kullanılmış, Halkalı bölgesindeki bağımsız anaokullarında bulunan 50 çocuğun
ebeveynine Gündüz Sağlam (2007)’nin anketinden uyarlanan 27 soruya cevap vermeleri
istenmiştir. Bu bağlamda, anne ve babaların çocuk kitapları üzerindeki tutumlarının
öğrenilmesi hedeflenmiştir. Toplanan veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir.
Yapılan araştırma sonucunda orta gelir seviyesinde olan anne ve babaların çoğunun evinde
kütüphane bulundurduğu kanısına varılmıştır. Ebeveynlerin kitap seçiminde; kitabın cildinin
ilgi çekiciliği, resimlerinin boyutu ve kullanılan resimlerin sayısına dikkat ettikleri ortaya
çıkmıştır. Bunun yanında kitabın dayanıklılığına önem vermedikleri bulgular arasındadır.
Araştırma sonuçlarına dayalı olarak öğretmenlere, anne ve babalara kitap farkındalığı
kazandırılmasına yönelik öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesinde Kitaplar, Çocuk Kitapları, Anne Baba Tutumları, Kitap
Seçimi, Resimli Kitaplar
BİLDİRİ NO: 298
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ TUTUM VE
ÖZYETERLİK İNANÇLARININ İNCELENMESİ
Damla ÖZAR, Murat ÇETİNKAYA, S. İrem ELMAS, Ayhan KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Toplumların gelişiminde, öğretmenler her zaman özel bir yere sahiptir. Yerel değerlerle
barışık ve aynı zamanda küreselleşen dünyayla rekabet edebilecek donanıma sahip bireylerin
yetiştirilmesinde öğretmenlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumluluklarını
yerine getirmesi beklenen öğretmenlerimizin de, dünyanın hızlı değişimine ayak
uydurabilmelerini sağlayacak bilgi ve becerilere sahip olarak yetiştirilmeleri bir gerekliliktir.
Öğretmenlerin nitelikli bir şekilde yetişmelerinde şüphesiz ki eğitim fakültelerinde aldıkları
eğitimin önemli bir yeri vardır. Öğretmen adaylarının eğitimleri boyunca öğretmenlik mesleği
hakkında geliştirecekleri olumlu tutum ve yaklaşımlar, iyi birer öğretmen olmaları yolundaki
ilk adımı oluşturacaktır. Öğretmenlik mesleğine karşı olumlu bir tutumla ve öz-yeterlilikleri
yüksek bir şekilde meslek hayatlarına başlayan öğretmen adaylarının, öğrencilerinin
hayatlarında önemli bir yer edinecekleri ve gelişimlerine önemli bir katkıda bulunacakları
öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır. Bu araştırma çalışmasında öğretmen adaylarının,
öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları ile öz-yeterlik inançlarının belirlenmesi ve bazı
demografik değişkenler (cinsiyet, not ortalaması ve sınıf düzeyi) açısından incelenmesi
amaçlanmıştır. Ayrıca, öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile öz-
yeterlik inançları arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması da araştırmanın amaçları arasında yer
almıştır.
Yöntem: Bu araştırma çalışmasında tarama araştırması yöntemi kullanılmıştır. Okul öncesi
öğretmenliği programı okuyan öğretmen adayları araştırmanın hedef evreni olarak
belirlenmiştir. Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Programı’na
devam eden öğretmen adayları ise araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. 200 okul öncesi
öğretmen adayının katıldığı araştırmada, “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çok Boyutlu Öz
Yeterlik Ölçeği” (Tepe, 2011) ve “Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği” (Üstüner,
2006) isimli ölçme araçları kullanılarak veri toplanmıştır. Özyeterlik anketinin Cronbach Alpha
güvenirlik katsayısı 0.94 olarak bulunurken, mesleki tutum anketinin güvenirlik katsayısı
değeri 0.95 olarak bulunmuştur. Çalışmada toplanan verilerin analizinde t-testi, ANOVA testi
ve Pearson Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır.
Bulgular: Okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik oldukça yüksek
düzeyde (Ort=4.26) olumlu bir tutuma sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının
mesleğe yönelik tutumlarına cinsiyetlerinin ve üniversite sınıf düzeylerinin istatistiksel olarak
anlamlı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, not ortalamasının mesleki tutumla düşük
seviyede pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (r=0.17) içerisinde olduğu görülmüştür.
Öğretmen adaylarının özyeterlik anketinin tamamından aldıkları ortalama puanın 4.28 olduğu
belirlenmiştir. Bu anlamda, öğretmen adaylarının hem anketin bütününden hem de
altboyutlarından aldıkları puanlara bakıldığında, özyeterlik algılarının oldukça yüksek olduğu
görülmektedir. Aile katılımına yönelik özyeterlik inançlarında, kadın öğretmen adaylarının
(Ort=4.14) erkek öğretmen adaylarından (Ort=3.88) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha
yüksek ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Bunun dışında, cinsiyetin ve üniversite sınıf
düzeyinin özyeterlik inançlarına yönelik istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı
belirlenmiştir. Ayrıca, not ortalaması ile özyeterlik inançları arasında istatistiksel olarak anlamlı
ancak pozitif yönlü zayıf bir ilişki (r=0.19) olduğu anlaşılmıştır. Öğretmen adaylarının mesleki
tutumları ile özyeterlik inançları arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif bir ilişkinin
(r=0.33) olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının hem mesleki tutumlarının hem de özyeterlik
inançlarının oldukça yüksek bir seviyede olduğu gözlenmiştir. Öğretmenlik programında daha
üst sınıflarda bulunan öğretmen adaylarının mesleki tutum ve özyeterlik inançlarının daha alt
sınıflardaki öğretmen adaylarından farklı olmadığı görülmüştür. Eğitim fakültelerine ilk adım
atan öğretmen adaylarının, daha olumlu mesleki tutum ve özyeterlik inançlarıyla mezun
olmaları için aldıkları derslerin bu alanları daha fazla desteklemesi gereklidir. Öğretmen
adaylarının mesleki tutumları arttıkça, özyeterlik inançları da artma eğilimi gösterecektir.
Anahtar Kelimeler: mesleki tutum, öz-yeterlik inançları, okul öncesi öğretmen adayları
BİLDİRİ NO: 299
ÖĞRETMEN BAKIŞ AÇISINDAN OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ
BÜTÜNLEŞİK FİZİKSEL AKTİVİTE DENEYİMLERİ
İmran YÖRÜKOĞLU ÖZBEY, Ezgi CANBEK, Özlem KAYA, Sema OĞUZ, Şaziye
TACAL, Beyda YILDIZ
İstanbul Gedik Üniversitesi
Okul öncesi dönem, çocukların zihinsel, fiziksel, dilsel, sosyal ve duygusal gelişim
boyutlarında en hızlı geliştiği 0-8 yaş aralığını kapsar. Bu dönemdeki eğitimde çocuklar hayata
hazırlanırken paylaşmayı, dayanışmayı ve birlikte yaşamayı öğrenir. Bu noktada tipik gelişim
gösteren çocukların yanında özel gereksinimleri olan çocuklar da bu süreçten en yüksek faydayı
sağlamalı, okul öncesi eğitime katılmalıdır. Normalleştirme kavramını temel alan
‘bütünleştirme’ tüm çocukların toplumda olduğu gibi hayatı birlikte yaşamayı öğrenmelerini
amaç edinmektedir. Yapılan çalışmalarda bütünleştirme uygulamalarından özel gereksinimli
çocukların yarar sağladığı görülmüştür. Buradan hareketle Bütünleşik Fiziksel Aktivite
Merkezi’nde (BUFAM) özel gereksinimli çocukların aktivitelerine bir okul dönemi boyunca
haftada bir buçuk saat katılan tipik gelişim gösteren anaokulu öğrencilerinin öğretmenlerine ait
görüşlerin alınması planlanmıştır. Burada amaç; BUFAM’ın ve burada özel gereksinimli
çocuklarla yapılan aktivitelerin anaokulu öğrencileri üzerindeki etkilerini öğretmen görüşleri
yoluyla belirlemektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yöntemi
kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma grubunu 4 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama
tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu uzman görüşü alınarak hazırlanmıştır. 10
açık uçlu sorudan oluşan formda soruların 6 tanesi anaokulu çocukları, 2 tanesi bu çocukların
velileri ve 2 tanesi de çocukların öğretmenleri hakkındadır. Sorular öğretmenlere sorulmak
üzere hazırlanmıştır ve öğretmenlerle bire bir görüşme yapılarak araştırmacılar tarafından
sorulacaktır. Verilerin analizi, nitel analiz yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle
yapılacaktır. Görüşme kayıtları yazıya dökülecek ve yazıya dökülen veriler bilgisayar
ortamında düzenlenerek temalara, ana ve alt temalara ayrılarak analiz edilecektir. Analizde
Temellendirilmiş Kuram kullanılacaktır. Çalışma sonucunda anaokulu öğrencilerinin BUFAM
deneyimlerinin motor beceriler, sosyal beceriler ve tutum boyutlarında anlamlandırılması
beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Bütünleştirme, fiziksel aktivite, özel gereksinimli çocuklar, okul öncesi
eğitimi.
BİLDİRİ NO: 300
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK EĞİTİMİNE YÖNELİK
UYGULAMALARININ İNCELENMESİ
Hatice ZENGİN, Kübra UZUN, Nihal YILMAZ, Rabia ÖZTÜRK, Cansu KAYGISIZ,
Zeynep KILIÇ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin matematik eğitimine yönelik
uygulamalarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Erken çocukluk dönemi
matematik eğitiminde çocukların kavramları doğal yollardan anlama, yaparak yaşayarak
öğrenme ve bilgileri kendi kendilerine deneyimleyerek öğrenmelerini sağlamanın önemli
olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle araştırmada okul öncesi öğretmenlerin matematik
etkinliklerine ne sıklıkla yer verdikleri, etkinlik sırasında veya sonrasında matematiksel
ifadeleri nasıl kullandıkları, matematik etkinliklerini ne tür etkinlik çeşitleriyle sundukları ve
aileyi bu sürece nasıl dahil ettikleri incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmada öğretmenlerin matematik eğitimine yönelik uygulamalarını detaylı
olarak inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır.
Katılımcılar, İstanbul’da görev yapan 10 okul öncesi öğretmenidir. Veriler ilgili literatür ve
uzman görüşleri ışığında geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmış ve içerik
analizi yapılarak incelenmiştir. Analizler neticesinde haftalık matematik etkinliği uygulama
süresi, etkinlik türleri, günlük matematiksel kullanımlar ve aile katılımı olmak üzere dört tema
belirlenmiştir.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin eğitim programlarında matematik
etkinliklerine sıklıkla zaman ayırdıkları, matematik eğitimine genel olarak oyun ve okuma-
yazma etkinliklerinde yer verdikleri, gün içerisinde sıklıkla matematiksel ifadeler
kullanıldıkları, çocuklara oyun içerisinde somut nesneler kullanarak matematiksel sorular
sordukları ve matematik eğitimi sürecine aileyi çoğunlukla çalışma sayfaları gibi geleneksel
uygulamalarla dahil ettikleri belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre okul öncesi öğretmenlerinin günlük eğitim
programında çocuklarla matematiksel konuşmalar yaptıkları, matematik etkinliklerini sıklıkla
uyguladıkları ve uygulamalarına aileleri dahil ettikleri belirlenmiştir. Ancak bu uygulamaların
çoğunlukla geleneksel yöntemler ile gerçekleştirildiği araştırmanın bir diğer sonucudur.
Araştırmada elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve matematik
etkinliklerinde, çocuğu merkeze alan, ilgi çekici ve gelişimsel olarak uygun çalışmalara yer
verilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, etkinlik, aile, öğretmen
BİLDİRİ NO: 302
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİK EĞİTİMİNE
YÖNELİK İNANÇ VE ÖZ YETERLİKLERİNİN 48-60 AYLIK ÇOCUKLARIN
MATEMATİK BECERİLERİ ÜZERİNDE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Fatma AZİZ, İlknur AYKAN, Oğuljan HALLEYVA, Yusuf CURUN
Uşak Üniversitesi
Amaç :Ülkemizde okulöncesi dönem çocuklarını erken dönemde matematik eğitimine yönelik
çalışmaları her geçen gün artmaktadır. Matematik eğitiminde adımların erken atılmasındaki
önemin kıymeti zamanla daha net anlaşılmaktadır. Okul öncesi öğretmen adaylarının
matematik eğitimiyle ilgili inanç ve özyeterliliklerini ölçmeye yönelik araştırmalar bulunmakta
fakat daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan araştırmaların okul öncesi
öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilere katkı sağlayacağını ve farklı bir bakış açısı
kazandıracağı düşünülmektedir. Bu araştırma Uşak Üniversitesinde okul öncesi öğretmenliği
okuyan 1, 2, 3. Ve 4.sınıf öğrencileri üzerinde yapılmıştır. Araştırma okul öncesi öğretmenliği
öğrencilerinin matematik eğitimine yönelik inançlarını ve özyeterliliklerinin 48-60 aylık
çocukların matematiksel becerilerinin üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırma kapsamında katılımcılara erken çocukluk döneminde matematik eğitimiyle ilgil 33
soru sorulmuştur ve 1’den 5’e kadar derecelendirme yapılmıştır.
Yöntem : Uşak Üniversitesi 1, 2, 3 ve 4 sınıf okul öncesi öğretmen adaylar ıile 33 sorudan
oluşan ve 1’den 5’e kadar derecelendirilen Tarama araştırma yöntemiyle anket uygulanmıştır.
Bulgular :okul öncesi öğretmen adaylarının;
Matematik merkezlerinin çocukların gereksinimlerine gore düzenleyebileceğine, matematik
etkinliklerinde eğitim ortamını hazırlayabileceğine
Çocukların gelişim özelliklerine uygun etkinlikler tasarlayabileceğine
Matematik merkezinde bulunması gereken materyalleri ilgilerini çekebileceği şekilde
düzenleyebileceğine ilişkin bulgular elde edilmiştir.
Sonuç : Sonuçlandırma işlemi henüz yapılmamıştır, yapıldıktan sonar veri paylaşımı olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Matematiksel beceri, gözlemleme, karşılaştırma, sınıflandırma.
örüntüleme, grafikçizme.
BİLDİRİ NO: 303
ANNELERİN ÇOCUKLUK DÖNEMİ ÖRSELENME YAŞANTILARI İLE
ÇOCUKLARIYLA OLAN İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ
Fatime AKSU, Aslı BALCI, Zeynep Nur AYDIN KILIÇ
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Son yıllarda ebeveyn-çocuk arasındaki ilişki, çocuk ve ebeveynin karşılıklı olarak
birbirini etkilediği çift yönlü etkileşimli bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Anne çocuk
etkileşimi, çocuğun gelişiminde yaşamsal önem taşıyan, uzun süreli bir etkileşim biçimidir.
Anne ile çocuk arasındaki ilişki hem anne hem de çocukla ile ilgili pek çok değişkenden
etkilenmektedir. Bu anlamda sağlıklı bir anne çocuk ilişkisinin oluşumunda annenin ruh sağlığı,
kendi çocukluğundaki hem olumlu hem olumsuz deneyimleri çocuğuyla ilişkisinde de önemli
bir belirleyici olabilmektedir. Annenin çocukluk dönemi deneyimlerinde örselenme
yaşantılarının ruhsal dünyasındaki yıkıcılığı ileriki yaşamının devamında da etkisini
sürdürmektedir. Yapılan araştırmalar çocukluk dönemi örselenme yaşantılarının uzun vadedeki
bu etkilerini ortaya koymaktadır. Bu araştırma okul öncesi dönemde çocuğu bulunan annelerin
çocukluk dönemi örselenme yaşantıları ile çocuklarıyla olan ilişkilerini incelemek amacıyla
yapılmıştır.
Yöntem: Nicel araştırma yöntemi ile yapılan bu araştırmada ilişkisel tarama modeli
kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Erzurum ili Yakutiye, Palandöken ve Aziziye
ilçelerindeki okul öncesi dönemde çocuğu bulunan 250 çocuğun annesi oluşturmaktadır.
Araştırmada annelerin 18 yaşından önceki çocukluk dönemi örselenme yaşantılarını belirlemek
amacıyla Bernstein ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilen ve Kaya (2014) tarafından
Türkçe’ ye uyarlanan “Çocukluk Dönemi Örselenme Yaşantıları Ölçeği Kısa Formu”
kullanılmıştır. Ölçek fiziksel istismar, fiziksel ihmal, duygusal istismar, duygusal ihmal ve
cinsel istismar olmak üzere 5 alt boyut ve 28 maddeden oluşmaktadır. Annelerin çocuklarıyla
olan ilişkilerini belirlemek amacıyla Pianta (1992) tarafından geliştirilen ve Özkan (2014)
tarafından Türkçe’ ye uyarlanan “Çocuk Ebeveyn İlişki Ölçeği”, kullanılmıştır. Ölçek olumlu
ilişki, çatışma ve bağlanma olmak üzere üç alt boyuttan ve 30 maddeden oluşmaktadır.
Verilerin analizinde bağımsız örneklemler için t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA)
ve korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre annelerin çocukluk dönemi örselenme yaşantıları ve
çocuklarıyla olan ilişkileri bazı değişkenler açısından anlamlı olarak farklılaşmıştır. Ayrıca
araştırmada annelerin çocukluklarında çeşitli boyutlarda yaşadıkları ihmal ve istismara uğrama
durumlarıyla çocuklarıyla olan olumlu ilişki, çatışma ve bağlanma durumları arasında anlamlı
ilişkiler olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda annelerin çocukluk dönemindeki yaşantılarının yansımalarının,
kendi ebeveynliklerinde çeşitli şekillerde görülebileceğini, annelerin çocukluk döneminde
geçirdikleri olumsuz yaşantıların çocuklarıyla olan ilişkilerinin yönünü belirleyen değişkenler
arasında yer aldığını söylemek mümkündür.
Anahtar Kelimeler: Çocukluk dönemi örselenme yaşantıları, anne çocuk ilişkisi, okul öncesi
dönem
BİLDİRİ NO: 304
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK BECERİLERİ VE DİL
GELİŞİMİNİN İLİŞKİSİ
Cemre YOLCU, Gül YALÇIN, Ceren KURTOĞLU, Zehranur BALABANLAR, Cansu
KAYGISIZ, Zeynep KILIÇ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde matematik becerileri ve dil gelişimi
arasındaki ilişkinin öğretmen görüşlerine göre belirlenmesidir. Erken çocukluk döneminde
çocukların gelişimleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilir. Vygotsky’nin sosyokültürel
gelişim kuramına göre dil, bilişsel gelişimin aracıdır ve dil becerisi çocukların bilişsel
gelişimlerine katkı sağlar. Bu bağlamda çocuklarda erken matematik becerileri ile dil
gelişiminin nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu belirlemek büyük önem taşımaktadır.
Yöntem: Öğretmenlerin çocukların matematik becerileri ve dil gelişimleri arasındaki ilişkiye
dair görüşlerini detaylı olarak inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum
çalışmasına başvurulmuştur. Katılımcılar, İstanbul’da görev yapan 25 öğretmendir. Veriler
ilgili literatür ve uzman görüşleri ışığında geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formuyla
toplanmış ve içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Analizler neticesinde erken çocuklukta
matematiğin yeri, matematik etkinliklerinin uygulanma sıklığı, matematiğe yer verilen etkinlik
türleri, matematik ve dil becerisinin ilişkisi olmak üzere dört tema belirlenmiştir.
Bulgular: Öğretmenlerin çoğu matematik becerilerinin tüm gelişim alanlarını desteklediğini,
çocukların matematiğe karşı olumlu bir algı oluşturmalarına yardımcı olduğunu ve onlara
matematiksel düşünme becerisi kazandırdığını ifade etmişlerdir. Ayrıca öğretmenlerin büyük
çoğunluğunun her gün matematik etkinliği yaptığı belirlenmiştir. Matematik ve dil becerisi
arasındaki ilişkiye ilişkin hemen hemen bütün öğretmenler olumlu görüş bildirirken,
matematiğe en az yer verilen etkinlik türünün ise Türkçe dil etkinlikleri olduğu ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Araştırmada öğretmenlerin matematik etkinliklerine sıklıkla yer verdikleri ve
matematik becerilerinin dil becerileriyle yakından ilişkili olduğunu belirttikleri belirlenmiştir.
Ancak matematik ve dil etkinlikleri arasında bağlantının uygulama sürecine yansıtamadıkları
ortaya çıkmıştır. Oysa Türkçe dil etkinlikleri çocukların matematiği eğlenceli ve etkili bir
şekilde öğrenmelerini sağlayan birçok fırsat sunmaktadır. Araştırmanın sonuçları ilgili literatür
doğrultusunda tartışılmıs, matematik etkinliklerinin Türkçe dil etkinlikleriyle gelişimsel olarak
uygun şekilde nasıl bir araya getirilebileceğine ilişkin öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, okul öncesi, matematik, beceri, dil gelişimi
BİLDİRİ NO: 305
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ORTAMLARINDA YER ALAN ÖĞRENME
MERKEZLERİNE YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Gülay AKAR, Aslı BALCI, Nilay ŞAHİN
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitim kurumlarında yer alan öğrenme merkezleri, sunduğu materyaller ile
bulunduğu fiziksel çevre içinde çocuğun oyununu destekleyen alanlardır. Eğitim
programlarının amacına uygun şekilde planlanabilmesi ve uygulanabilmesi için eğitim
ortamlarının öğrenme merkezlerini içerecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu
araştırmanın amacı okul öncesi eğitim ortamlarında yer alan öğrenme merkezlerine yönelik
öğretmen görüşlerini belirlemektir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden temel nitel araştırma deseni
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu ölçüt (kriter) örnekleme yöntemine göre
belirlenmiştir. Bu araştırmada görüşme yapılan öğretmenlerin sınıfında öğrenme merkezlerinin
bulunması ve aktif olarak kullanılması çalışma grubunun seçiminde ölçüt olarak alınmıştır. Bu
doğrultuda belirlenen ölçütü karşılayan 25 okul öncesi öğretmeni araştırmanın çalışma grubunu
oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından katılımcıların
demografik özelliklerini belirlemeye yönelik “Kişisel Bilgi Formu” ve ilgili alan yazın
taranarak oluşturulan ve uzman görüşleri alındıktan sonra son hali verilen “Yarı Yapılandırılmış
Görüşme Formu” kullanılmıştır. Öğretmenlerle yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu toplanan
veriler öğretmenlerin bilgisi ve izni doğrultusunda ses kayıt cihazına alınmış ve birebir
transkript edilerek yazılı formata dönüştürülmüştür. Araştırmanın verilerinin analizinde
betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenler çocuklar tarafından en çok dramatik oyun,
en az ise kitap merkezinin tercih edildiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler cinsiyet, ilgi,
merkezleri yenileme ve çekici hale getirmenin merkez tercihinde önemli değişkenler olduğunu
bildirmişlerdir. Öğretmenlerin, öğrenme merkezlerinin çocukların akran iletişimi, yaratıcılık,
paylaşma, yardımlaşma ve sorumluluk duygularının gelişiminde ve sınıf yönetimi ve düzeninde
önemli katkıları olduğunu; maddi yetersizlikler, materyal eksikliği ve mekân küçüklüğünün ise
öğrenme merkezlerinin kullanımındaki önemli sorunlar olduğunu belirttikleri görülmüştür.
Öğretmenler, çocuklar öğrenme merkezinde oynarken gözlemci, rehber, katılımcı gibi roller
üstlendiklerini belirtmişlerdir.
Sonuç: Araştırma sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerinin çocuklara ve sınıf
yönetimine önemli katkıları olduğunu ancak öğrenme merkezi hazırlamanın ve kullanımının
önünde bazı engeller olduğunu belirttikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumları, öğrenme merkezi, okul öncesi öğretmeni
BİLDİRİ NO: 306
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ SINIFLARININ FİZİKİ ÖZELLİKLERİNİ
İNCELEYEN ÇALIŞMALAR
Emrullah KAHRAMAN
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi sınıflarının fiziki şartlarının uygunluğunun hem okul öncesi dönem
çocuğunu, hem de öğretmenlerini çeşitli açılardan etkilediği bilinmektedir. Bu çalışmanın
amacı, Türkiye’de, okul öncesi sınıflarının fiziki şartları, ortamı, düzenlenmesi ve tasarımına
ilişkin yapılmış çalışmaların incelenmesidir.
Yöntem: Bu gözden geçirme araştırmasında 1990-2019 yılları arasında yapılmış çalışmalara,
çeşitli veri tabanları incelenerek ulaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan taramada “okul öncesi sınıf”,
“okul öncesi sınıfının fiziki/fiziksel özellikleri”, “okul öncesi sınıf ortamı”, “okul öncesi
sınıfının düzenlenmesi” ve “okul öncesi sınıfı tasarımı” anahtar kelimeleri kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Tarama çalışması hala devam ettiğinden, bulgular, çalışmaların araştırma
türü, araştırma amacı, araştırma yöntemi, veri toplama araçları, veri analiz yöntemi, katılımcı
özellikleri ve araştırma bulguları özellikleri göz önüne alınarak sunum sırasında
paylaşılacaktır..
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi sınıfı, okul öncesi sınıf ortamının özellikleri, gözden geçirme
çalışması.
BİLDİRİ NO: 307
HAYALİMDEKİ OKULUM: ÇOCUKLARIN PERSPEKTİFİNDEN BİR
OLGUBİLİM ÇALIŞMASI
Sümeyye BAYRAM, Aslı BALCI, Zehra Saadet FIRAT, Başak BAĞCI, Aleyna Nur ŞIK
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocuklar, zamanlarının önemli bir kısmını
okulda geçirmektedirler. Bu sebeple eğitim ortamını çocukların gelişimlerini destekleyecek bir
biçimde, ilgi ve ihtiyaçlarına göre düzenlemek ve çekici hale getirmek çocukların okula yönelik
olumlu algı geliştirmeleri açısından önemlidir. Fiziksel çevre, çocuk, akran grupları, öğretmen
eğitim ortamının önemli bileşenleri arasında yer alır. Çocuklar kendi ilgi ve ihtiyaçlarına göre
düzenlenmiş bir eğitim ortamını istedikleri gibi düzenleyebilir, kontrol edebilir, daha çabuk
benimser ve kendilerini oranın bir parçası olarak görebilirler. Eğitim ortamında bulunan akran
grupları çocuk için önemli diğer bir faktördür. İlk arkadaşlıklar genellikle okul öncesi eğitim
kurumlarında kurulur. Çocuğun ilk öğretmeni olması dolayısıyla okul öncesi öğretmenleri
çocuklar için özel bir anlam taşır. Çocukla öğretmeni arasındaki ilişki ne kadar sağlıklı olursa
çocuk da kendini o kadar rahat, mutlu ve güvende hisseder. Bu çalışmada okul öncesi eğitim
kurumuna devam eden çocukların hayallerindeki eğitim ortamının nasıl olduğunu ve
hayallerindeki okulla kendi okulu arasındaki benzerlik ve farklılıkları belirlemek amacıyla
yapılmıştır.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır. Olgubilim
araştırmaları, bireylerin bir olguya ilişkin yaşantılarını, algılarını ve bunlara yüklediği anlamları
ortaya çıkarmak amacıyla yapılmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunun oluşturulmasında
amaçlı örnekleme yöntemlerinden tipik durum örneklemesi kullanılmıştır. Tipik durumlar, sıra
dışı olmayan ve toplum içinde ortalama olarak kabul gören durumları kapsamaktadır. Bu
doğrultuda araştırmanın çalışma grubunu Erzurum ili merkezinde fiziksel donanım açısından
geneli yansıtabilecek durumda olan anaokulu ve anasınıflarına devam eden 5-6 yaş grubu 50
çocuk oluşturmuştur. Araştırmanın verileri çocuk resimlerinden oluşan dokümanlar ve
araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla çoklu
yöntem kullanılarak toplanmıştır. Verilerinin toplanma sürecinde, çocuklardan hayallerindeki
anaokulunu, öğretmeni, arkadaşları, fiziksel ortamı, bulunan materyalleri ve yapılan etkinlikleri
uygun fiziksel ortam sağlanarak hayal etmeleri istenmiştir. Daha sonra çocuklardan
hayallerindeki anaokulunun resmini yapmaları istenmiştir. Resimlerini tamamlayan çocuklarla
bireysel görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler kapsamında başlangıçta çocukların çizimlerini
anlatmaları ve görüşme sorularına yanıt vermeleri istenmiştir. Görüşme soruları ses kayıt cihazı
yardımıyla kaydedilmiştir. Çalışmadan elde dilen veriler içerik analizi kullanılarak analiz
edilmiştir.
Bulgular ve Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasında olduğundan bulgular ve sonuç
bölümüne daha sonra yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumu, okul algısı, hayal gücü, eğitim ortamı.
BİLDİRİ NO: 309
3-6 YAŞ GRUBU OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARINA YÖNELİK YAYIMLANAN
RESİMLİ HİKÂYE KİTAPLARINDA KULLANILAN NEZAKET İFADELERİNİN
İNCELENMESİ
Ayşenur AKÇAY
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Amaç: Nitelikli kitapların çocuklarla buluşturulmasında ele aldığı konular ve içerik özellikleri
vasıtasıyla hayatta karşılaşabilecekleri çeşitli duygulara hazırlamak mümkün olabilmektedir.
Çocukların eğlenceli ve eğitici hikâye kitapları ile buluşturulmaları onların düzeyine uygun
olan nezaket sözcüklerini edinmeleri için uygun ortam sağlayabilir. Çocuğun beğenisini
sanatsal bir dille okşayan onu sürekli yeni şeyler öğrenme ve tanıma gereksinmesine yanıt veren
resimler, çocukların duygu ve düşünce içinde de önemli katkılar sağlayacağı söylenebilir ve
çocukların duyuşsal içerikli birçok davranışın edilmesi sürecini başlatır. Bu çalışmada, 3-6 yaş
grubu çocuklar için, Kitaptaki kahramanlar aracılığıyla günlük yaşamdaki nezaketli olma
bilincini aktarabilmenin önemi vurgulanarak, resimli hikâye kitaplarında nezaket ifadelerine
ne kadar yer verildiği incelemesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılarak veriler doküman inceleme yolu ile
toplanmıştır. Burdur ili halk kütüphanesinde bulunan, okul öncesi (3-6 yaş) çocukların
gelişimine uygun 60 adet hikâye kitapları, literatür taranarak ve uzman görüşü alınarak
oluşturulan temalara göre belirlenen inceleme ölçütleri aracılığıyla değerlendirilmiştir. İki
aşamalı gerçekleştirilen bu araştırmada, ilk aşamada toplanan veriler, önce betimsel analize
ardından içerik analizine tabi tutulmuştur. İkinci aşamada ise her bir kitap temalar
doğrultusunda yorumlanarak incelenmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları kongrede sunulacaktır.
Sonuç: Araştırma sonuçları kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Resimli Hikâye Kitapları, Nezaket İfadeleri, Çocuk.
BİLDİRİ NO: 310
OKUL ÖNCESI EĞİTİM KURUMLARINDA SINIF YÖNETİMİNDE ÖDÜL VE
CEZA KULLANIMINA İLİŞKIN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Fatma KAYA
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitim sürecinde istenmeyen öğrenci davranışı ödül-ceza gibi etkinliklerle
düzenlemeye çalışılır. Etkili ödüller kullanılarak sınıf iklimi zenginleştirmeye çalışır. Ödül
etkili şekilde kullanıldığı takdirde davranışları geliştirir ve sınıf ortamının olumlu şekilde
yapılanmasına yardımcı olur. Bu bağlamda araştırmanın genel amacı, 2018-2019 eğitim-
öğretim yılında Kars ilinde bağımsız anaokullarında ve ilkokula bağlı ana sınıflarında görev
yapan 10 okul öncesi öğretmeninin sınıf yönetiminde ödül ve cezaya ilişkin görüşlerini
keşfetmektir.
Yöntem: Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin ödül ve ceza kullanımlarının sınıf
yönetimindeki yerine ilişkin görüşlerini keşfetmek amacıyla nitel araştırma yaklaşımıyla
fenomenolojik desenin kullanıldığı bir çalışmadır. Bu araştırma, 2018-2019 yılı içerisinde Kars
ili merkezinde bulunan bağımsız anaokullarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeniyle
gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan veri toplama aracı araştırmacının literatür taraması
ve daha önceden yapılan benzer araştırmalardan yararlanılarak geliştirilen yarı yapılandırılmış
görüşme formu ile yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada içerik analizi ve
betimsel analizler kullanılmıştır. Sorulara verilen yanıtlar araştırmacı tarafından tasnif edilerek
kodlanmış verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuştur. Temalar altında
görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmasıyla betimsel analizle verilmeye çalışılmıştır.
Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok en hangi temalara değindikleri
frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerle yapılan görüşmeler sonucunda katılımcıların tümünün sınıf
yönetiminde ödülün etkililiği cezanınsa erteleyiciliği konusunda hemfikir oldukları
görülmüştür. Öğretmenlerin tümünün tepkisel stratejileri reddetmelerine karşın ; sınıf
ortamında yapılan görüşmelerde tepkisel davrandıkları gözlenmiştir. Katılımcıların 7’sinin
ikinci tip cezayı olumsuz pekiştirme olarak tanımladığı ve bilgi eksikliğinin olduğu
görülmüştür. Katılımcıların 8’i ödül ve cezayı sene başında sık sık kullandıklarını belirtmiştir.
Katılımcıların tümü sınıf yönetiminde ödülün olumlu, cezanınsa geçici ve bazen olumsuz etkisi
üzerinde hemfikir oldukları bir diğer bulgudur.
Sonuç: Bu araştırmada okulöncesi eğitiminde; sınıf yönetiminde ödül ve cezanın etkili
olduğunu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sınıf yönetimi, ödül, ceza
BİLDİRİ NO: 311
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK ARAÇ GEREÇ
KULLANIMINA İLŞKİN TUTUMLARI
Burcu ERENCAN
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojik araç gereç
kullanımına ilişkin tutumlarını belirlemektir. Okul öncesi dönem, çocukların öğrenmelerinin
aktif bir şekilde gerçekleştiği kritik öneme sahip bir dönemdir. Bu nedenle okul öncesi dönem
çocuklarının gelişim alanlarını destekleyecek nitelikte ve çocukların gelişim düzeylerine uygun
etkinliklerin yapılması son derece önemlidir. Etkinliklerin uygulanmasında öğretmen
tarafından kullanılacak olan farklı öğretim teknikleri öğrenme ortamını zenginleştirerek
öğrenmenin daha etkili gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Okul öncesi eğitim
etkinliklerinde kullanılan materyaller eğitim öğretim ortamını daha nitelikli hale getirecektir.
Çocukların gelişimine katkı sağlayacak materyaller arasında teknolojik materyallerde yer
almaktadır. Günümüz teknolojisi çok hızlı gelişmektedir ve teknoloji eğitim alanını olumlu
yönde etkilemektedir. Etkinliklerdeki teknolojik materyallerle çocuklar güdülenerek öğrenme
daha kalıcı ve anlamlı gerçekleşmektedir. Teknolojik araç gereç kullanımında öğretmenin rolü
son derece önemlidir. Öğretmen adayları eğitimde teknolojinin önemini farkında olmaları
gerekmektedir. Öğretmen adayları eğitimde teknolojinin araç olduğunu amaç olmadığının
farkında olması gerekmektedir. Bu bilinçle öğrenme daha nitelikli gerçekleşmektedir.
Yöntem: Bu çalışmada okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojik araç gereç kullanımına
ilişkin tutumlarını belirlemek için nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır.
Bu doğrultunda öğretmen adaylarının araç gereç kullanımına ilişkin tutumlarını belirlemek için
araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve “okul öncesi öğretmenlerinin teknolojik
araç-gereç kullanımlarına yönelik tutum ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek Burdur ili Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 250 öğretmen adayına uygulanmıştır.
Verilerin çözümlemeleri için betimsel analizler ve gruplar arası farkın kaynağını belirlemek
için t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları kongrede sunulacaktır.
Sonuç: Araştırmanın sonuçları kongrede sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: okul öncesi eğitim, öğretmen adayı, teknoloji kullanımı
BİLDİRİ NO: 312
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA BULUNAN MASAL KİTAPLARININ
PEDAGOJİK AÇIDAN İNCELENMESİ
Berna DİKTAŞ, Cansu DEMİR, Hakan DİLMAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın genel amacı “Okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan masal
kitaplarının pedagojik açıdan incelenmesi”dir. Araştırmada “Okul öncesi eğitim kurumlarında
bulunan masal kitaplarının nitelikleri çocukların gelişimine ve yaş grubuna uygun mudur?”
sorusuna yanıt aranmaktadır.
Yöntem: Araştırmanın evrenini okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan, çocukların okuması
için hazırlanmış masal kitapları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise evrenden
rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen 30 masal kitabı oluşturmaktadır. Araştırmada doküman
incelemesi kullanılmış, incelenen dokümanlar betimsel analiz yöntemiyle açıklanmış ve
değerlendirilmiştir. Masal kitapları incelenirken anlatım ve biçim özellikleri yönünden
ayrılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen “Masal İnceleme
Formu” kullanılmıştır. Çalışmanın başında örnekleme alınan otuz kitap iki araştırmacı
tarafından oluşturulan kategorilere göre incelenmiştir. Okul öncesi dönem için hazırlanmış
kitaplar; künye bilgeleri, içerik açısından ve biçim açısından olmak üzere üç kısım açısından
ele alınmıştır. Bu kısımlardan elde edilen bilgiler doğrultusunda dil, anlatım şekli ve biçim
açısından masal kitaplarının okul öncesine dönem çocukları için yeterli olup olmadığına
bakılmıştır. Formda belirtilen maddelere göre incelenen masal kitaplarındaki mevcut
durumların SPSS programında yüzde ve frekans değerleri hesaplanmış ve incelemenin sonunda
okul öncesi dönemi için hazırlanmış bu kitapların çocukların içinde bulunduğu dönemin gelişim
özelliklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir.
Bulgular: Okul öncesi dönem çocukları için hazırlanmış 30 kitabın pedagojik açıdan
incelenmesi sonucu biçim ve içerik olarak tamamen çocuklar için uygun bir kitabın olmadığı;
dil, anlatım şekli ve biçim açsıından da çocukların yaş gruplarına uygun bir kitabın
bulunmadığı tespit edilmiştir. Ulaşılan verilere göre masal kitaplarının %70 oranında şiddet ve
korku ögeleri, %56.7 oranında cinsiyet ayrımcılığı, %83.3 oranında sübliminal mesaj, %10
oranında ise ırk ve din ayrımcılığı içerdiği belirlenmiştir. Dil açısından incelendiğinde
masalların %40’ında olaylar sıralı ilerlememekte, %96.7 sinin girişinde tekerlemeler
bulunmamakta, %16.7’sinde argo kelimeler bulunmakta, %30’unda ise yazım yanlışı
bulunmaktadır. Masallar biçim açısından incelendiğinde ise masal kitaplarının %20’sinin
resimlerinin renklendirilmesinin yetersiz olduğu, %53.3’ünün hikayeyi anlatmak için yetersiz
olduğu, %30’unun resim kalitesinin yetersiz olduğu, %13.3’ünün resimlerinin konu ile
uyumunun yetersiz olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak bakıldığında ise incelenen masal
kitaplarının %26,7’sinin dil açısından yetersiz olduğu, %30’unun anlatım şekli açısından
yetersiz olduğu, %40’ının ise biçim açısından yetersiz olduğu görülmüştür.
Sonuç: Araştırmanın sonunda incelenen masal kitaplarının niteliklerinin ve yeterliliklerinin
beklenen oranların altına kaldığı , nitelikli masal kitaplarının yazılıp basılmadığı, ailelerin
uygun kitaplar seçmedikleri ve öğretmenlerinde aileler tarafından seçilen bu kitapların
niteliklerine dikkat etmedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan araştırmanın sonucuna
dayanarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı’na, kitap yazarlarına ve resimlendirenlerine, okul öncesi öğretmenlerine, öğretmen
adaylarına ve ebeveynlere öneriler sunlmuştur.
Anahtar Sözcükler: Çocuk, çocuk gelişimi, pedagoji, masal, nitelikli masal, niteliksiz masal
BİLDİRİ NO: 314
5-6 YAŞ ÇOCUKLARININ AİLE ALGILARI VE BENLİK ALGILARININ ÇOCUK
RESİMLERİNE YANSIMASININ İNCELENMESİ
Hacer ÇEVİK, İrem KARA, Hediye KÖŞKER, Hilal YURDAGÜL
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma; 5-7 yaş çocuklarının resim gelişim özelliklerini incelemek amacıyla
yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada, betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır.
Çalışma grubunu; Bolu il merkezinde okul öncesi eğim kurumuna ve ilkokul birinci sınıfa
devam eden ve uygun örnekleme yöntemi ile seçilen 92 çocuk dahil edilmiştir. Çalışmada
çocuklardan belirli aralıklarla kendilerini, ailelerini ve serbest bir resim çizmeleri istenmiştir.
Çocukların çizdiği 276 resim, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşleri ışığında
son şekli verilen “Çocuk Resimlerini İnceleme Formu” ile incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmaya katılan çocukların büyük çoğunluğunun (%75) altı kısımlı insan figürü
çizebildiği, kız çocukların nesne ve varlıkların çiziminde ayrıntılara daha fazla yer verdiği, aile
üyelerinin birbirine olan uzaklıklarının oranlı olduğu, çoğunlukla birden çok renk kullandıkları
ve renkleri gerçekçi bir şekilde kullandıkları, boy hiyerarşisine dikkat etmedikleri, düzleme
özelliğini kullandıkları, %10’unun tamamlama özelliğini kullandıkları görülmektedir.
Çocukların çoğunluğunun kompozisyon özelliği taşıyan resimler çizebildiği, ancak standart
nesne ve varlık çizimleri kullandıkları belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırmaya katılan çocukların çoğunluğunun resimleme özelliğinin şema öncesi
dönem özelliği gösterdiği belirlenmiştir. Çocuk resimleri, çocukların akademik ve sosyal-
duygusal gelişimlerinin değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Çocuk resimleri, resim gelişimi, şema öncesi dönem
BİLDİRİ NO: 318
RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA RESİMLEME ÖZELLİKLERİNİN
İNCELENMESİ
Hüsna ARAT, Kübra DEMİR, Neslihan ŞAHİN, Zeynep ÇİÇEK, Hilal KÜPELİ, Özlem
OKYAY
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, 3-6 yaş çocukları için yayımlanan resimli çocuk kitaplarının
resimleme özellikleri bakımından incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yöntemi
kullanılmıştır. Araştırma kapsamında 2005-2018 yılları arasında yayımlanan ve seçkisiz
örnekleme ile seçilen 150 resimli çocuk kitabı incelenmiştir. Veriler araştırmacılar tarafından
hazırlanan ve uzman görüşüne sunularak son hali verilen “Resimli Çocuk Kitapları Künye Bilgi
Formu” ve “Resimli Çocuk Kitapları Resimleme Özellikleri Kontrol Listesi” ile toplanmıştır.
Resimlemeler boyama tekniği, çizim tekniği, renk, şekil özellikleri, resim yüzeyinin kullanımı
ve genel resimleme özellikleri olmak üzere altı boyutta incelenmiştir.
Bulgular: İncelenen resimli çocuk kitaplarının %80’inin öykü, %20’sinin bilgilendirici kitap
olduğu, kapak resimlemelerinin konuya ilgi uyandırdığı, büyük çoğunluğunun grafik tasarım
ile resimlendirildiği, resim metin ilişkisine dikkat edildiği, resimlemelerin konuya uygun, basit
ve anlaşılabilir olduğu görülmüştür. İncelenen kitaplarda en sık kullanılan resimleme
tekniklerinin grafik tasarımı, guaj boya, ve suluboya tekniği olduğu görülmüştür.
Resimlemelerde genellikle canlı renklerin tercih edildiği, nesne ve varlıkların çiziminde kavisli
çizgilere yer verildiği, organik şekillerin kullanıldığı belirlenmiştir. Karakterlerin duygu
ifadelerinin etkili bir şekilde resimlendirildiği, hareketlerin anlatıma uygun şekilde aktarıldığı
görülmektedir.
Sonuç: İncelenen çocuk kitaplarının resimleme özelliklerinin alanyazında belirlenen nitelikli
çocuk kitaplarının resimleme özelliklere uygun olduğu, çocukların hayal gücü ve
yaratıcılıklarını harekete geçirecek nitelikte resimlemelerin sınırlı sayıda olduğu belirlenmiştir.
Anahtar sözcükler; resimli çocuk kitapları, resimleme özellikleri, çocuk edebiyatı
BİLDİRİ NO:319
OLSUN MU? OLMASIN MI? OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE KAYNAŞTIRMA
UYGULAMALARI HAKKINDA ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİNİN
İNCELENMESİ
Betül ADIGÜZEL, Esra SÜNLÜ, Gülnur ARLI, Melike GENGEÇ, Mine ŞEVİK, Tuğba
BOZOĞLU
Sakarya Üniversitesi
Amaç: Çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin ‘kaynaştırma uygulaması’ hakkında ki
görüşlerinin belirlenmesidir.
Yöntem: Nitel olarak tasarlanan araştırmanın çalışma grubu kolay ulaşılabilirlik ilkesine uygun
şekilde 2018-2019 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Sakarya ili merkezinde Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 40 okul öncesi öğretmeninden
oluşmaktadır. Çalışma grubunu oluşturan öğretmenlerden 20’sinin sınıfında kaynaştırma
uygulaması yapılırken, 20’sinin sınıfında kaynaştırma uygulaması yapılmamaktadır. Her iki
gruptaki öğretmenlerin uygulamalar hakkında ki görüşlerinin incelenmesinin önemli olduğu
düşünülmektedir. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı
yapılandırılmış (açık uçlu) sorulardan oluşan görüşme formu kullanılmıştır.
Bulgular: Bu bölümde, araştırma kapsamına giren öğretmenlerden elde edilen veriler analiz
edilerek yorumlanacaktır.
Sonuç: Öğretmenler ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler içerik analizi ile
incelenecek ve literatür desteği ile tartışılarak 14. Okul Öncesi Eğitimi Öğrenci Kongresinde
paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitimi, Kaynaştırma Uygulaması
BİLDİRİ NO: 320
OKUL ÖNCESİ PROGRAMI İLE İLGİLİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYI
GÖRÜŞLERİ
Ebru BATTAL, Elnur AYDIN, İrem Tuğçe BAYIR
Dumlupınar Üniversitesi
Okul öncesi dönem, çocuğun öğrenmelerine en açık olduğu dönemdir. Okul Öncesi Programın
amacı, çocukların gelişim alanlarındaki becerilerinin gelişimini desteklemektir. Öğretmenlerin
günlük eğitim akışlarını hazırlarken okul öncesi eğitimi programından en üst düzeyde
faydalanmaları gerekmektir. Bu çalışma ile öğretmenlerin ve okul öncesi öğretmen adaylarının
2006 Okul Öncesi Eğitim Programı hakkındaki görüşlerini belirlemek amaçlanmaktadır. Bu
araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmanın verileri 2018-2019 öğretim yılında 5 okul öncesi öğretmeni ve bir devlet
üniversitesinin okul öncesi öğretmenliği 4. sınıfına devam eden 10 öğretmen adayının katılımı
ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yolu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz
tekniği kullanılmış olup; elde edilen bulgular nitel olarak sunulmuştur. Araştırmada,
öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu, kazanımları kolayca anladıklarını ve
yarısından fazlası kazanımları kolayca gerçekleştirdiklerini söylemişlerdir. Bu araştırmada
öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu etkinliklerde tüm gelişim alanlarını içerdiği
görüşündedirler. Okul Öncesi Eğitim Programında ek kazanımlara ihtiyaç duyup
duyamadıklarını sorduğumuzda öğretmen adaylarının yarısı ihtiyaç duymadıklarını
belirtmişlerdir. Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu ise aile destek programından
yararlandığını ifade etmişler ve bu konuda olumlu görüştedirler.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi Eğitim Programı, öğretmen Görüşleri, öğretmen adayı
BİLDİRİ NO: 321
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE YAŞANILAN
SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ
Büşra KOYUNCUOĞLU, Egesu ER, Şeyma KARABULUT, İlkay SOKULLU, Şerife Nur
AKSOY, Ayşe UZUN, Hakan DİLMAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Çalışmanın amacı, okul öncesi dönemde yabancı dil eğitimi veren öğretmenlerin
yaşadıkları sorunlar ve bu sorunlara sundukları çözümlerin belirlenmesidir.
Yöntem: Okul öncesi eğitim kurumlarında yabancı dil dersi veren öğretmenlerle ve yaşadıkları
sorunlarla ilgili görüşlerinin alınması için Türkiye’yi temsil edileceği varsayılarak vakıf ve
devlet okul öncesi kurumlarındaki yabancı dil dersi veren öğretmenlere birtakım sorular
yöneltilmiş ve alınan cevaplar yazılı olarak kayıt altına alınmıştır. Toplanan verilerden sayısal
sonuçlar elde edilip, araştırmanın sonuna sayısal veri olarak eklenmiştir.
Bulgular: Araştırmanın sonucunda Okul öncesine yabancı dil eğitimi veren eğitmenlerin
%20'sinin hiçbir problemle karşılaşmadığı, %46.66'sının Sınıf Yönetiminde, %16.66'sının
Yabancı dil Programın olmamasında, %16.66'sının Aile tarafından desteklenmemesinde,
%16.66'sının telaffuz edilememesinde, %33.33'ünün eğitmenlerin çocukların gelişimsel
özelliklerini iyi bilmemesinde sorun yaşadıkları belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda yabancı dil eğitimi veren öğretmenlerin okul öncesinde
yabancı dil öğretimi ile ilgili yeterli alan bilgilerinin bulunmadığı belirlenmiştir ve buna ilişkin
sundukları çözüm önerisi öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine yöneliktir.
Anahtar kelimeler: okul öncesi, anadil, yabancı dil eğitimi, öğretmen, dil
BİLDİRİ NO:326
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLARA ÖZ BAKIM
BECERİSİ KAZANDIRMA KONUSUNDAKİ YETERLİLİKLERİ
Fatma Nur TONKUL, Beyza KETTAŞ, Mete ŞİMŞEK, Merve KÜÇÜKYILMAZ
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemindeki çocukların eksiksiz bir şekilde öz bakım becerilerin
kazanması, kendi kendine yetebilmesi, ileriki yaşlarında daha düzenli ve tertipli bir yaşam
sürdürmesi açısından önemlidir. Öğretmen adaylarının bu becerileri kazandırmaya yönelik
bilgileri lisans eğitimleri süresince edinmeleri beklenmektedir. Bu araştırmanın amacı, Doğu
Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği
Programı’nda öğrenim gören öğretmen adaylarının çocuklara öz bakım becerisi kazandırma
konusunda yeterlilik düzeylerini belirlemektir. Belirtilen amaç doğrultusunda öğretmen
adaylarının yeterlilik düzeylerinin, sınıf düzeyi, mezun olduğu lise türü ve dikey geçiş sınavı
ile gelme durumları gibi çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yaklaşımlarından tarama modeli kullanılmıştır.
Araştırmanın örneklemi Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi
Programı’nda 3 ve 4. sınıflarda öğrenim gören 110 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri
toplama aracı olarak; öğretmen adaylarının çocuklara öz bakım becerisi kazandırmadaki
yeterlilik düzeylerini belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından alanyazındaki benzer
çalışmaların incelenmesi sonucunda oluşturulan anket formundan yararlanılmıştır. Anket iki
bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgileri edinmek amacı ile hazırlanmış üç
soru, ikinci bölümde ise 20 soru bulunmaktadır. Anket formu katılımcılara gönüllülük ilkesi
göz önünde bulundurularak uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre araştırmaya katılan öğretmen adaylarının
%45,5’i 4. sınıf, %54,5’i ise 3. sınıfta öğrenim görmektedir. Bunun yanında ‘Çocukların öz
bakım becerilerini kazanması, çocukların bağımsız, yeterli ve kendine güvenen kişiler olmasına
katkıda bulunur’ sorusuna katılımcıların tümü (N:110) doğru cevabını verirken, ‘3-4 yaş arası
çocuklar ayakkabı bağcığı bağlama becerisine sahip olmalıdırlar’ sorusuna ise katılımcıların
%56’sı doğrudur cevabını vermişlerdir.
Sonuç: Elde edilen bulgular doğrultusunda, öğretmen adaylarının motor becerilerin öğretimi
aşamasında küçük kas gelişimi için hangi yaş aralığında hangi becerilerin kazandırılması
gerektiği konusunda daha az yeterliliğe sahip oldukları söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğretmen Adayları, Öz Bakım Becerisi, Mesleki
Yeterlilik.
BİLDİRİ NO: 327
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL DENEYİMİ DERSİ
HAKKINDA GÖRÜŞLERİ
Başak KAZANCI, Munise Nur COŞAN, Nidanur ŞANLI
Amaç: Bu araştırma okul öncesi öğretmen adaylarının okul deneyimi dersi hakkında
görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği öğrenim gören üçüncü ve dördüncü sınıf öğretmen
adaylarıyla gerçekleşmiştir. Araştırma nitel araştırma yöntemi benimsenerek yapılmış veriler
görüşme formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yapılarak, öğretmen
adaylarının düşünceleri kategorilere dönüştürülmüştür.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre; okul deneyimi dersinin fakültede teorik saatinin ve
uygulama okulunda işlenen uygulama saatinin “yeterli” olduğu, okul deneyimi dersinin
fakültede “yönlendirme-bilgilendirme” şeklinde işlenmesi gerektiği, uygulama okulunda ise
“nitelikli öğretmen” yetiştirme amacı ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Araştırmanın
diğer bulgularında ise okul deneyimi dersinde fakültede yaşanan en büyük sıkıntının “gözlem
raporları” hazırlamanın olması ile uygulama okulunda yaşanan en büyük sıkıntının “sınıf
düzeni eksikliği” ifade edilirken okul deneyimi dersinin gözlem yapma açısından “yeterli”
olduğu, mesleki gelişim için gerekli olduğu görüşleri ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adayları okul deneyimi dersini önemli
gördüklerini ancak ders kapsamında bazı eksikliklerin bulunduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca
araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının fakültedeki ve uygulama okulundaki
ders sürecinin işlenişi hakkındaki görüşlerine ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: okul deneyimi, nitel araştırma, içerik analizi
BİLDİRİ NO:330
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLARLA ETKİLEŞİMİNİN
ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ
Ceren BİRBEN, Dilek YILMAZ
Başkent Üniversitesi
Amaç: Çocuklar zamanlarının büyük çoğunluğunu okulda öğretmenleriyle geçirmektedir.
Dolayısıyla öğretmen-çocuk arasında ilişkilerin eğitimin niteliği ve çocukların akademik
başarıları üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Çocukların aile dışı ilişkilerinde etkisi olan
önemli faktörlerden biri öğretmen ve öğretmenin çocukla olan ilişkisidir. (Colwell ve Lindsey,
2003; Çınkır, 2004). Çocuklar ve öğretmenleri arasındaki bağın niteliği öğretmenin tutum ve
yaklaşımlarına oldukça bağlıdır. Öğretmenin kendi davranışlarının farkında olması ve
çocuklarla arasındaki etkileşimini sağlıklı bir şekilde yön vermesinin kısa ve uzun vadede
önemli katkıları olacaktır. Bu çalışma çocukların öğretmenleriyle olan ilişkilerinin incelenmesi
ve daha etkili hale getirilmesini amaçlayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.
Örneklem: Çalışmanın örneklemini iki okul öncesi öğretmeni adayı oluşturmaktadır.
Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlükler, gözlem notları ve katılım
çizelgeleri veri toplama araçları olarak kullanılmıştır.
Veri analizi: Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Başkent Üniversitesi etik
kurulundan izin alınmıştır.
Bulgular: Bulgularımız serbest zaman etkinliği ve oyun, etkileşimli kitap okuma, etkinlik türü
çeşitliliği ve etkinlik sırasında öğretmen rolü olmak üzere dört ana tema altında toplanmaktadır.
Öğretmen adaylarının serbest zaman etkinliğinde ve yemek saatlerinde çocuğun oyunlarına
dahil olması, etkileşimli kitap okuma uygulamaları, etkinlikler içerisindeki materyal çeşitliliği,
BİLDİRİ NO:331
60-66 AYLIK ÇOCUKLARIN AÇIK ve/veya KAPALI ALANLARDA OYUN
OYNAMA DURUMUNUN GÖRÜŞME ve RESİM YOLUYLA İNCELENMESİ
Kübra SARI, Özlem DÖNGEL
Marmara Üniversitesi
Amaç: Araştırmada, çocukların mekan olarak açık ve/veya kapalı alanlarda oyun oynama
durumunun görüşme ve resim yoluyla incelenmesi ve açık alanda yeterli oyun oynayıp
oynayamadıklarının öğrenilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Tarama modeline uygun olarak nitel desende tasarlanan araştırmanın çalışma grubu;
İstanbul’un üç ilçesindeki üçü devlet, biri özel olmak üzere dört farklı okul öncesi eğitim
kurumuna devam eden, 60-66 aylık 52 erkek ve 57 kız olmak üzere toplam 109 çocuktan
oluşmaktadır.
Çocuklara araştırmacılar tarafından geliştirilen yapılandırılmış görüşme formuyla oyun oynama
mekanına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Görüşmeler tamamlandıktan sonra çocuklar 5’erli
gruplar halinde sınıftan bir başka odaya alınarak kendilerini oyun oynarken resmetmeleri ve
resimde çizdiklerini anlatmaları istenmiştir.
Verilerin analizinde çocukların resimde çizdikleri oyun oynama mekanının açık mı kapalı
olduğu incelenmiştir. Ayrıca çocuklara görüşmede “nerede, kapalı alanda mı açık alanda mı
oyun oynuyorsun?’’ diye sorulmuş; “kapalı alanda” diyenlere “hava güneşli ve sıcak olsa da,
yağmur yağmasa da içeride mi oynuyorsun?” sorusu yöneltilmiş, çocuğun verdiği cevap ile
resimde kendisini oyun oynarken çizdiği mekan arasındaki fark incelenmiştir.
Bulgular: Yapılan görüşmeler ve resimlerin incelenmesi sonucunda sadece kapalı alanda oyun
oynayan 44 çocuktan 7’sinin açık oyun alanı, 37’sinin ise kapalı oyun alanı çizdikleri
saptanmıştır. Hava koşulunu önemsemeden hem açık hem de kapalı alanda oyun oynayabilen
27 çocuktan 24’ünün açık, 3’ünün ise kapalı oyun alanı çizdiği bulunmuştur. Çoğunlukla kapalı
alanda oynayan, ama iyi havada bazen açık alanda da oynayabilen 38 çocuktan 23’ü açık, 15’i
ise kapalı oyun alanı resmetmiştir.
Sonuç: Çocukların öğrendikleri çoğu şeyin kaynağı, çevresiyle kurduğu etkileşimdir.
Şehirleşme, nüfus artışı gibi nedenlerle çocukların açık alanda oyun oynama olanağı azalmıştır.
Çocukların ev ve okul yaşantısında açık alan oyunlarına fiziksel, sosyal, duygusal, bilişsel
gelişimleri için ihtiyaçları olduğu, fakat açık alanda yeterince oyun oynayamadıkları
araştırmanın en önemli sonucudur.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem Çocuğu, Resim, Açık Alanda Oyun, Kapalı Alanda
Oyun.
BİLDİRİ NO: 334
FARKLI YAKLAŞIMLARDAKİ EKOLOJİK TEMELLİ ÇOCUK OYUN
ALANLARININ İNCELENMESİ
Buse KERİGAN, Çağla DURAN, Kevser Tuğba ÇINAR
İstanbul Gelişim Üniversitesi
Erken çocukluk dönemi çocukların gelecek yaşantıları için temellerin atıldığı, onları gelecek
yaşantılarına hazırlayan temel bilgi ve becerilerin kazanıldığı, gelişimlerinin en hızlı olduğu ve
tüm gelişim alanlarının en etkin şekilde desteklenmesi gereken bir dönemdir. Eğitim ortamları
içerisinde yer alan çevre ve çevre etkinliklerini benimseyen farklı eğitim modelleri Montessori,
Waldolf ve High Scope gibi modellerin içerisinde çevre düzenlemeleri yapılmaktadır.
Montessori’ye göre çocuklar doğanın düzenini, uyumunu ve güzelliğini anlamalı ve bunlardan
mutluluk duymalıdır. Montessori programında çocuğun günlük temel etkinlikleri içinde doğal
materyalleri kullanmak olduğu gibi gerçek bitki ve hayvanların yetiştirilmesi ve onların günlük
bakımı da bulunmaktadır. Bu nedenle hayvan veya bitkilerin yetiştirilebileceği akvaryum, park
veya bahçede boş bir alana yer verilebilir. Bitki ve hayvan grupları düzenli bir şekilde
çalışılarak çocukta onlara karşı sevgi ve takdir etme duygusu yaratılır.
High Scope eğitim modeli merkezinde, kendi kendilerine planlayıp yürüttükleri etkinliklerden
ders alan öğrenciler bulunmaktadır. Fiziksel ortam çocukların davranışları üzerinde güçlü bir
etkiye sahiptir. Çocuklar doğal olarak gelişimsel becerileri ve yetenekleri geliştiren aktivitelerle
meşgul olarak temel deneyimleri kazanırlar. Çocukların ilgilerini desteklemek için özel ilgi
alanlarına oyun alanları kurulur. Bu alanlar, su ve kum oyunlarını, inşa etmeyi, hayali oyunları,
rol oynamayı, sınıflamayı, tırmanmayı, sallanmayı ve dans etmeyi içerirler.
Waldorf Yaklaşımında eğitim ortamında perdeler doğal elyaftan, mobilyalar ahşaptan yapılmış
olmalıdır. Eğitsel materyallerin doğal olması önemlidir. Çam, meşe gibi ağaç kozalakları, deniz
kabukları, çakıllar, çamur gibi materyaller bulunmaktadır. Çocukların doğanın içinde kendisini
keşfetmesine olanak sağlayacak bahçe bakımı, sebze-meyve yetiştiriciliği gibi etkinlikler
sunulmaktadır. Doğa ile iç içe olmak önemlidir. Bu yüzden geniş araziler ve okul bahçelerine
sahiptirler. Bu arazilerde öğrencilerin doğa ile iç içe olma, doğayı tanıma ve tarım, toprak, ağaç
işlerine aşina olmaları için ortamlar ve programlar hazırlanır.
Anahtar Kelimeler: erken çocukluk dönemi, çocuk ve çevre, yaklaşım modelleri, oyun alanları
BİLDİRİ NO:335
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİÇİMLENDİRİCİ
DEĞERLENDİRME UYGULAMALARININ GELİŞTİRMELERİ ÜZERİNE
YAPILAN EYLEM ARAŞTIRMASI
Zeynep KOÇAK, Bengisu ERCİYAS, Zehra Buse SEVÜKTEKİN
Başkent Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmen adaylarının biçimlendirici değerlendirme
uygulamalarını daha etkili hala getirmesini amaçlayan bir eylem araştırması olarak
planlanmıştır. Araştırma kapsamında değerlendirme sürecini daha etkili hale getirmenin yanı
sıra, değerlendirme sürecini öğrenme sürecine entegre eden bir süreç hedeflenmektedir.
Araştırmada öğretmenin kendisini ve öğrencileri değerlendirmesi bu değerlendirmeleri
kullanarak biçimlendirici değerlendirme sürecini oluşturması beklenmektedir. Değerlendirme
ile uygulanan etkinliklerin öğrencilerin bu süreçteki katılımları, öğretmenin öğrencileri ve
kendisi ile ilgili gözlemlerinin sonucunda hedeflenen sürece ne oranda erişebildiği izlenir.
Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.
Örneklem: Bu çalışma 3 okul öncesi öğretmen adayı tarafından yürütülmektedir.
Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem(araştırmacı) notları ve çocuk
çıktıları araçları kullanılmıştır.
Veri Analizi: Bu çalışmada içerek analizi yöntemi kullanılmıştır.
Başkent Üniversitesi Sosyal ve Beşerî Bilimler Etik kurulundan izin alınmıştır.
Bulgular: Çalışmadaki ilk bulgular doğrultusunda ortaya çıkan temalardan ilki
değerlendirmeyi öğrenme sürecine dahil etmek olup bütünleştirme, dahil etme, aktif katılım,
geri dönüt gibi kodları içermektedir. Ortaya çıkan ikinci tema ise yönlendirmenin açık ve net
olması-kısıtlayıcı olmaması yani doğru, kısa ifadeler, anlaşılırlık üçüncü ise farklı
değerlendirme yöntemlerinin kullanılması öğrencinin öz değerlendirme yapması, akran
değerlendirmesi, süreçteki aktif katılımı ve son olarak ortaya çıkan tema ise aday öğretmenlerin
değerlendirme uygulamalarında ilerleme kaydetmeleri şeklinde olup daha etkili gözlem
yapabilme, süreci daha iyi yönetebilme şeklindedir.
Sonuç: Eylem araştırması öğretmen adaylarının kendilerini geliştirmeleri için önemli bir
süreçtir. Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini çok daha
efektif bir halde kullanabildikleri, gözlem sürecini daha iyi yönetebildikleri ve önemli noktaları
daha çabuk bir şekilde fark ettikleri ortaya çıkmıştır. Aday öğretmenlerin farklı değerlendirme
yöntem ve teknikleri kullandıklarında daha etkili değerlendirme süreçleri geçirdiği ve
değerlendirmeye yönelik uygulamalarda öğrencilerin daha aktif bir şekilde rol aldığı sonucu
karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, değerlendirme, eylem araştırması, biçimlendirici
değerlendirme
BİLDİRİ NO:336
ANNELERİN, OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN TELEVİZYON
İZLEMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ
Ümmügülsüm KAYA
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Günümüzde çocuklar çoğunlukla eğitici öğretici yayınlardansa, ailelerinin tercih
ettikleri programları izlemektedirler. Bu da gösteriyor ki çocukların televizyona olan ilgileri
anne-babalarının televizyona olan ilgileriyle paralellik göstermektedir. Bu araştırmalardan
hareketle annelerin televizyonla ilgili görüşlerinin incelenmesi gerekliliği doğmuştur. Bu
çalışmanın genel amacı, okul öncesi eğitime devam eden çocukların annelerinin televizyon
izlemeye yönelik görüşlerinin incelenmesidir.
Yöntem: Bu araştırmada, okul öncesi eğitime devam eden çocukların annelerinin televizyon
izlemeye yönelik görüşlerini incelemek için nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji
deseni kullanılmıştır. 2018-2019 öğretim yılı içinde Kars ili merkezinde bulunan, çocukları
okul öncesi eğitime devam eden 25 anne bu araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır.
Veri toplama aracı, araştırmacının literatür taraması ve daha önce yapılan benzer çalışmalardan
yararlanarak oluşturduğu yarı yapılandırılmış görüşme formu, yüz yüze görüşme ile
gerçekleştirilmiştir. Görüşme formu, annelerin demografik bilgileri ve annelerin görüşleri
olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Katılımcılardan alınan yanıtlar, araştırmacı tarafından
tasnif edilmiş, kodlanmış ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak oluşturulan temalar
doğrudan aktarmayla betimsel analiz ile verilmiştir.
Bulgular: Annelerle yapılan görüşmeler sonucunda çocukların ortalama günde bir buçuk saat
televizyon izledikleri görülmüştür. Anneler çocuklarıyla birlikte komedi, belgesel, çizgi film,
yarışma programları ve dizi izlediklerini ifade etmişlerdir. Annelerin tamamı çocuklarının
televizyonda izleyecekleri programa anneleri olarak kendilerinin karar verdiğini belirtmişlerdir.
Karar verirken çocuklarının yaş ve gelişim düzeylerini göz önünde bulundurduklarını,
programın içeriğinin şiddet ve korku içermemesine dikkat ettiklerini söylemişlerdir.
Annelerden 19’unun çocukları televizyon seyrederken çocuklarını yalnız bıraktıkları, 5’inin
birlikte izledikleri ve 1’inin çocuğu televizyon izlerken ilgilendiği işi bırakıp çocuğuna eşlik
ettiği görülmüştür. Annelerin 24’ü televizyonun çocuklarına hiçbir fayda sağlamadığını ifade
ederken bir anne çocuğunun dil gelişimi açısından televizyonun katkılarından bahsetmiştir.
Anneler çocuklarının televizyondan fiziksel, bilişsel, dil açısından olumsuz etkilendiklerini ve
bu olumsuzlukları gidermekte kendilerini yetersiz hissettiklerini belirtmişlerdir.
Sonuç: Çocukların televizyona yönelik tutumlarının annelerinin görüşleriyle ilişkili olduğu
saptanmıştır.
Anahtar kelimeler : televizyon, okul öncesi çocuk, anne görüşleri
BİLDİRİ NO:337
337 - OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ SOSYAL KONUMLARININ
SERBEST ZAMANDAKİ AKRAN İLİŞKİLERİNE YANSIMASI
Berfin YILDIRIM, Cansu OKTAY, Zülfi Elçin GÜNDAĞ
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem sosyalleşme sürecinde önemli adımların atıldığı temel sosyal
becerilerin kazanıldığı dönemdir. Çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna başlamasıyla birlikte
topluma uyum süreci ve toplum içerisinde kendini ifade becerileri gelişmeye başlar. Bu
becerilerin olumlu yönde gelişmesi çocuğun bu dönemde alacağı eğitimin niteliğiyle doğru
orantılıdır. Okul öncesi eğitim çocukların sosyal becerilerinin gelişiminin desteklenmesi için
en etkili ve uygun ortamdır. Eğitim kurumuna devam eden okul öncesi dönem çocuğu,
ailesinden sonra öğretmenleri ve akranları ile yoğun bir sosyalleşme sürecine başlar. Okul
öncesi dönemdeki akran ilişkilerinin çocuğun ruhsal, duygusal, sosyal gelişim alanları
üzerindeki etkisi bilinmektedir. Çocuğun davranışları akran ilişkilerinin niteliğini büyük
ölçüde belirler. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumuna devam eden
48-60 aylık çocukların sosyal konumlarının (popüler, reddedilen gibi) belirlenerek bu
konumlarının çocukların serbest zamandaki akran ilişkilerine yansımasını incelemektir.
Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırmadır. Nitel araştırma yöntemlerin temel nitel
desen benimsenerek veri toplama ve analizi süreçleri yürütülmektedir. Araştırmanın çalışma
grubunu Ankara ilinde devlete bağlı bir anaokuluna devam eden çocuklardan sosyometri ile
sosyal konumları belirlenen iki çocuk temelinde bir sınıftaki çocuklar oluşturmaktadır.
Bulgular: Devam etmekte olan çalışmada çocukların sosyal konumu bütün sınıfa uygulanan
sosyometriyle belirlenmiştir. Çıkan sonuçlar doğrultusunda seçilen sosyal konumu popüler ve
reddedilen olan çocuklar farklı zamanlarda birlikte gözlenmiştir. Haftada iki kez serbest oyun
zamanı süreci boyunca gözlemlenen ve henüz veri toplama aşaması bitmeyen bu çalışmada,
şimdiki gözlem sonuçlarına göre serbest oyun zamanında popüler ve reddedilen çocuğun akran
ilişkilerinde belirgin bir fark görülmektedir. Popüler çocuk akranlarıyla daha rahat iletişim
kurup sosyalleşebilirken reddedilen çocuğun akranları tarafından yönlendirmeyle oyuna katılıp
iletişim kurmakta zorluk çektiği gözlemlenmektedir.
Sonuç: Devam etmekte olan araştırmadan edinilen veriler doğrultusunda sosyal konumu
popüler ve reddedilen olan çocuklar arasında açık bir şekilde davranışsal farklılıklar olduğu
gözlenmektedir. Serbest oyun zamanında, popüler çocuğun rahatlıkla oyun kurup arkadaşlarını
da oyuna kattığını reddedilen çocuğun ise grubun dışında kalarak oyuna dahil edilmeyi
beklediğini ve daha çok kendi başına oynadığını görülmektedir. Bunun yanı sıra reddedilen
çocuğun, oyun dışında kalması, oyuncağının elinden alınması gibi istenmeyen durumları
kabullenerek tepkisiz kaldığı gözlenirken popüler çocuğun bu gibi durumlarda itiraz ederek,
hırçınlaşarak veya ağlayarak tepkisini gösterdiği gözlenmiştir. Serbest oyun zamanında popüler
çocuğun sınıftaki akranlarının hepsiyle oyun kurabildiği ve bu oyunu devam ettirebildiği
gözlemlenmişken reddedilen çocuğun akranları ile oyun kurma çabasına girmediği
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, sosyal konum, akran ilişkisi, serbest zaman
BİLDİRİ NO:339
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ TOPRAK ALTINA İLİŞKİN BİLGİ
DÜZEYLERİ
Büşra Elif AKTAŞ, Büşra Sena DEMİR, Aslıhan GÖKÇELIK, Beyza KURŞUNOĞLU
Trabzon Üniversitesi
Amaç: Yaşadığımız dünyayı merak etmede ve anlamlandırmada fen önemli bir unsurdur. Erken
çocukluk döneminde fen eğitimi çocukların dünyayı anlamlandırmalarına yardımcı olacak en
önemli alandır. Bu eğitim sayesinde çocuklar doğal merak duygusundan yola çıkarak
çevrelerini araştırmaya, gözlem yapmaya olanak sağlar. Bu yapılan araştırma ve gözlemler fen
eğitiminin farklı konu alanlarına dahil olabilmektedir. Bu konu alanları içerisinde fiziksel
bilimler, yaşam bilimleri, dünya ve uzay bilimleri yer almaktadır. Bu araştırma Dünya ve Uzay
bilimleri konu alanı içerisinden toprak konu başlığını ele almaktadır. Araştırmanın amacı
çocukların toprak altına dair bilgi düzeylerini çizdikleri resimler yoluyla saptamaktır.
Yöntem: Bu araştırma nitel araştırma deseninde yer alan bir durum saptamasıdır. Araştırmanın
çalışma grubunu uygun örnekleme yöntemiyle seçilen altı bağımsız anaokulunda eğitim gören
55 ay ve üzeri 120 çocuk oluşturmaktadır. Verileri toplamak amacıyla önce çocuklara “Bana
bir toprak altı çizer misin?” yönergesi verilerek resimleri çizmeleri ve daha sonar çizdikleri
resimleri anlatmaları istenmiştir.
Bulgular: Yapılan bu araştırma da okul öncesi dönem çocuklarının toprak altı çizimlerinde
çoğunlukla hayvanlar (köstebek, karınca, yılan gibi), tohumlar (fasulye, çiçek gibi) ve yer
kürenin katmanları (magma, su gibi) olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Bununla birlikte çocukların çizimlerinde toprak altında yetişen bitkilere ilişkin bazı
kavram yanılgıları (muz, çilek gibi) olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda araştırmacılara ve
öğretmenlere yönelik önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, fen eğitimi, toprak, toprak altı.
BİLDİRİ NO: 342
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN SINIF İÇİ ETKİNLİKLERDE
KULLANDIKLARI SINIF YÖNETİMİ STRATEJİLERİNİN İNCELENMESİ
Büşra OKÇUOĞLU
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin sınıf içinde gerçekleşen etkinliklerde
kullandıkları sınıf yönetimi stratejilerini incelemektir.
Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yoluyla betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu
çalışma 2018-2019 yılı içerisinde Kars ili MEB’e bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev
yapan 15 okul öncesi öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Okul öncesi öğretmenleriyle yüz yüze
görüşülmüş ve hazırlanan sorular sorularak öğretmenlerin görüşleri kaydedilmiştir.
Araştırmaların verileriyle ilgili alan yazın taranarak görüşme formu oluşturulmuştur. Görüşme
formu iki alanda ele alınmıştır. Birinci alanda demografik özellikler yer alırken ikinci alanda
sınıf yönetiminde kullanılan stratejilere ilişkin bilgiler ile ilgili sorular yer almaktadır.
Bulgular: Araştırma henüz devam etmektedir.
Sonuç: Araştırma devam ettiği için henüz bir sonuca varılamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Strateji, Okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO:343
“KÜÇÜKKEN DEDEMİN EL FENERİ İLE OYNAMAYA BAYILIRDIM.”: OKUL
ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN RESİMLİ HİKAYE KİTABI SEÇİMİNDE DİKKAT
ETTİĞİ UNSURLAR
Öznur ÇOKCANLI, Dilay YURTTAŞ, Sadiye KELEŞ
Bülent Ecevit Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın genel amacı Zonguldak ilinde 4-6 yaş aralığındaki çocuklarla çalışan
okul öncesi öğretmenlerinin resimli hikâye kitabı seçerken dikkat ettikleri unsurları tespit
etmektir.
Yöntem: Araştırma, nitel desende gerçekleştirilen fenomenolojik bir çalışmadır. Araştırmanın
çalışma grubunu Zonguldak ilinde yer alan resmi, özel, bağımsız anaokulu ve anasınıflarında
4-6 yaş gruplarında görev yapan 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın
çalışma grubu belirlenirken amaçlı örnekleme çeşitlerinden, kolay ulaşılabilir durum
örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Verileri toplamak amacıyla katılımcılara araştırmacılar
tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile “Okul Öncesi Öğretmenlerin
Çocuk Kitabı Seçim Ölçütleri” anket formu uygulanmıştır. Öğretmenlere her kategoride üçer
kitap olmak üzere, beş farklı kategoride, toplamda on beş adet kitap gösterilmiş ve
öğretmenlerin kitap seçiminde göz önünde bulundurdukları özelliklere göre formlar
doldurulmuştur. Yarı-yapılandırılmış görüşme formunda ise (i) Seçilen kitabı diğer kitaplardan
ayıran özellikler, (ii) Seçilen kitabın hangi gelişim alanını desteklemeye yönelik
kullanılabileceği, (iii) Seçilen kitabı daha etkili hale getirmek için neler yapılabileceğine ilişkin
üç adet açık uçlu soru yer almıştır. İlgili görüşme sırasında ses kayıt cihazı yardımıyla veriler
kaydedilmiş ve ses kayıt cihazı ile kaydedilen ham veriler birebir yazıya geçirilmiştir. Verilerin
analizinde betimsel istatistik ve içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır.
Bulgular: Yapılan ön analiz sonucunda, öğretmenlerin tercih ettikleri kitapların çeşitlendiği,
bu çeşitliliğin kaynaklarının yaygın olarak içerik (f= 145), resimleme (f= 55) ve gelişimsel
uygunluk (f= 47) kategorileri olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenlerin tercih ettikleri kitapları
genellikle sosyal duygusal gelişim alanını desteklemeye yönelik (f= 154) kullanmayı
hedefledikleri saptanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin seçtikleri kitaplardaki kazanımları etkili hale
getirmek için yaygın olarak drama (f= 85), sanat (f= 82) ve dil (f= 63) etkinliklerini önerdikleri
saptanmıştır. Etkinliklerin çoğunlukla kitap okunduktan sonra iç mekânda uygulanabilecek
etkinlik tavsiyeleri olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Sonuç olarak öğretmenlerin resimli hikâye kitabı tercihlerinin çeşitlendiği, ancak en sık
olarak kitabın içeriğinin belirleyici bir unsur olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: kitap tercihi, destekleyici etkinlikler, resimli hikâye kitapları, çocuk
edebiyatı, okul öncesi dönem
BİLDİRİ NO:344
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN DEĞERLENDİRME SÜREÇLERİNİN
İNCELENMESİ
Merve YILDIRIM, Beyza TAŞRAN, Merve DEMİRTAŞ, Özge GÜLDAĞ, Mine KIR’ın
Bülent Ecevit Üniversitesi
Okul öncesi eğitimde değişen yaklaşımlar ve öğretim programları değerlendirme süreçlerine de
yansımıştır. Öğretim sürecinin bir parçası ve devamlılığının sağlanmasında önemli bir değişken
olan ölçme değerlendirme eğitimin tüm basamaklarında olduğu gibi okul öncesinde de üzerinde
çalışılması gereken bir konudur. Ölçme değerlendirmenin önemi göz önünde bulundurularak
bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmenlerinin, sınıf içi etkinliklerde ilgili kazanım ve
göstergelerin çocuklar tarafından kazanılıp kazanılmadığını ölçen değerlendirme süreçlerini
belirlemektir. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim deseni ile yürütülmüştür.
Araştırmada çalışma grubunu olasılıklı örneklem seçimi yöntemlerinden basit rasgele örneklem
seçimi ile seçilmiş olup Kdz. Ereğli’de görev yapan lisans mezunu 30 okul öncesi öğretmeni
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak öğretmenlerin demografik bilgileri ‘demografik
bilgi formu’ (öğretmenin yaşı, hangi sene mezun olduğu, mezun olduğunda hangi program
eğitimini aldı) ile elde edilmiştir. Ayrıca farklı değerlendirme süreçlerine uygun hazırlanan
bütünleştirilmiş etkinlik planları hazırlanmıştır. Hazırlanan etkinlik planları öğretmenlere
verilerek etkinliklere uygun değerlendirme süreçlerini yazmaları istenmiştir. Elde edilen veriler
betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Bulgulara göre öğretmenlerden bazıları beklenen
düzeyde, soru sorarak ve etkinlik hazırlayarak değerlendirme yaparken bazı öğretmenler
öğrenme sürecini değerlendirmiş veya değerlendirme kısmını boş bırakmışlardır. Araştırma
sonucunda öğretmenlerin yaptıkları etkinlikleri değerlendirmelerinde, günümüz programı
açısından önceki programlardan mezun olmuş olmaları burada bir değişken değildir. Burada
önemli olan öğretmenlerin kendini geliştiren eğitimciler olmasıdır. Ayrıca çalışmanın sonunda
okul öncesi öğretmenlerine çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Değerlendirme süreci, okul öncesi öğretmenleri
BİLDİRİ NO: 345
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİNE YÖNELİK
GÖRÜŞLERİ
Betül ÇELİKTAŞ, Tuba KARAMAN, Dilber ÖNDEŞ, Ali ÖZKAN, Saliha ÖNCÜLOĞLU
Akdeniz Üniversitesi
Günümüzde 0-18 yaş aralığındaki bireylerin maruz kaldığı çok yönlü durumlar söz konusudur.
Buna ilişkin çocukların haklarının açıkça tespitinin yapıldığı ve açıklandığı Çocuk Hakları
Bildirgesi bulunmaktadır. Dünya’nın hemen her ülkesince kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti
tarafından 1990 yılında imzalanmış, 1995 yılında ise Bakanlar Kurulu’nca onaylanarak
yürürlüğe girmiştir. Sözleşme tüm çocukların yaşamsal, gelişimsel, eğitimsel, kalıtımsal vs.
hakları ile ilgili oldukça ayrıntılı toplam 54 maddeden oluşmaktadır. (DİE ve UNICEF,1999)
Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının çocuk hakları bildirgesine yönelik görüşlerinin
incelenmesidir. Araştırmada SPSS analiz yöntemi kullanılarak öğretmen adaylarının çocuk
hakları bildirgesine yönelik görüşleri nicel çalışma ile sonuçlandırılacaktır.
Bu çalışma Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi bünyesindeki elli Sosyal Bilgiler, altmış
Sınıf öğretmenliği, elli sekiz ilköğretim matematik, kırk beş Psikolojik Danışmanlık ve
Rehberlik, elli Türkçe, altmış İngilizce ve kırk Okul Öncesi Öğretmen adayı üzerinde
uygulanmıştır. Araştırma bulguları üzerinde halen çalışılmakta olup SPSS’ten elde ettiğimiz
veriler T Testi ve Anova kullanılarak sonuçlar paylaşılacaktır.
Anahtar kelimeler: çocuk hakları sözleşmesi, öğretmen adayları
BİLDİRİ NO:346
ÇOCUKLARIN VE ÖĞRETMENLERİN ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEMESİ İÇİN
KULLANDIKLARI STRATEJİLER
Mahmut Sami GÜRDAL, Dilara KARAKOÇ, Narin SEZEN, İbrahim Hakkı ACAR
Özyeğin Üniversitesi
Amaç: Çocuklar kendi öz düzenlemelerini sağlamak amacıyla birçok farklı strateji kullanır ve
bu stratejiler çocukların test sırasındaki performanslarını etkiler (Miller ve ark. 2015). Ayrıca,
öğretmenler de sınıf içerisinde birçok farklı stratejiler kullanarak çocukların öz düzenlemelerini
sağlamayı amaçlarlar. Buradan yola çıkarak, bu nitel araştırmanın amacı okul öncesi
dönemdeki çocukların ve onların öğretmenlerinin çocukların öz düzenlemesi için ortaya
koydukları stratejileri incelemektir.
Yöntem: Mevcut çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini
okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 150 çocuk ve onların öğretmenleri oluşturmaktadır.
Çocukların stratejileri öz düzenleme becerilerini ölçüm anında gösterdikleri davranışlardan elde
edilmiştir. Öğretmenler ile de yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak onların
stratejileri belirlenmiştir.
Gözlem yoluyla elde edilen çocuk davranışları yazıya dökülüp belirli stratejiler etrafında
gruplanmıştır. Buna paralel olarak, öğretmenlerin uyguladıkları stratejiler onlardan alınan
bilgiler tematik içerik analizi yoluyla anlamlı gruplar olarak organize edilmiştir.
Bulgular: Gözlemlenen çocukların %75’i fiziksel stratejiler kullandı (Örneğin; kafa sallamak,
kendi ellerine bakmak). Bazı çocuklar (n=28) verilen yönergelere uymama davranışı gösterdi.
(Örneğin; dikkatini toplamamak, söylenen kurallara uymamak). Araştırmada gerçekleştirilen
mülakatlar sonucunda öğretmenlerin belirttiği cevaplar iki ana kategoride toplandı. İlk olarak,
öğretmenler, çocukların göstermiş oldukları farklı davranışlara farklı yaklaşımlar
sergilediklerini belirtti. İkinci olarak ta öğretmenler, neden bu stratejileri kullandıkları ve
düzenlenmemiş davranışları olan çocuklar için ne tür faaliyetlerin yararlı olabileceği ile ilgi
algılarını belirttiler.
Sonuç: Çocuklar öz düzenleme davranışı gösterirken bazı stratejiler kullanmaktadır. Bu
davranışlar çocuklar arasında bireysel farklılıklar gösterebilir. Buna paralel olarak öğretmenler
de, çocukların davranışlarını belirli nedenlere dayandırarak bazı stratejiler uygulamaktadır.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, öğretmenlere verilecek eğitimler yardımıyla çocukların öz
düzenleme becerileri geliştirilebilir.
Anahtar Kelimeler: öz düzenleme becerisi, öğretmen, anaokulu çağındaki çocuklar, fiziksel
strateji, sınıf ortamı
BİLDİRİ NO:347
347 OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ DUYGU DÜZENLEME
BECERİLERİ İLE OKULA UYUM TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ
Suna KUDUN, Ecem GÜREL, İbrahim Hakkı ACAR, Şükran UÇUŞ GÜLDALI
Özyeğin Üniversitesi
Amaç: Duygusal düzenleme, kişinin amaçlarına göre duygularını yönetebilmesi, kontrol
edebilmesi anlamına gelmektedir. (Gross ve Thompson, 2007). Olumsuz duyguların
düzenlenmeye başladığı dönem okul öncesi dönemdir. Anne-bebek iletişiminden başlayarak
duyguların tanınması, kontrol edilmesi ve düzenlenmesi becerileri zamanla gelişmektedir.
(Eisenberg ve Valiente, 2004). Çocukların duygu düzenleme becerileri ile okula uyumu
arasında ilişki vardır. Park ve Kang (2005) araştırmalarında çocukların duygu düzenlemesi ve
okul uyumunun anlamlı bir şekilde ilişkili olduğu bulmuştur. Duygularını düzenleyebilen
çocuklar düzenleyemeyen akranlarına göre okula daha iyi uyum sağlayabilmektedir.
Çocukların duygularını düzenlemesi onların okula uyumuna katkısı düşünüldüğünde, bu
araştırmanın amacı okul öncesi kurumlara devam eden çocukların duygu düzenleme becerileri
ile onların okula uyum tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir.
Yöntem: Katılımcılar 183 okul öncesi çocuk (%59,9 kız; %40,1 erkek) ve onların ebeveynleri
ve öğretmenlerinden oluşmaktadır. Çocukların yaşları 37 ile 82 ay arasında değişim
göstermektedir (M= 62,65). Ebeveynler ve öğretmenler çocukların duygu düzenleme
becerilerini Duygu Düzenleme Kontrol Listesi kullanılarak cevaplamıştır (Batum ve Yağmurlu,
2007). Ayrıca Öğretmenler, çocukların okula uyumunu rapor etmiştir (Önder ve Gülay, 2010).
Kullanılan ölçeklerin iç tutarlık değerleri şu şekildedir: Öğretmenlerin rapor ettiği duygusal
olumsuzluk (α= .88), öğretmenlerden alınan duygu düzenleme (α=.69), ebeveynlerin rapor
ettiği duygusal olumsuzluk (α= 72) ebeveynlerden alınan duygu düzenleme (α=. 54), okuldan
kaçınma (α= .78), okulu sevme (α=.61) .
Bulgular: Ebeveynlerin duygu düzenlemeleri ile çocukların okuldan kaçınmaları arasında
anlamlı negatif bir ilişki bulundu r = -.258, p < 0.01. Ebeveynlerin rapor ettiği çocukların
duygusal olumsuzluğu ile onların okulu sevmesi arasında anlamlı negatif bir ilişki bulundu r =
-.184, p < 0.01. Öğretmenlerin rapor ettiği çocukların duygusal olumsuzluğu ile onların okulu
sevmesi arasında anlamlı negatif bir ilişki bulundu, r =.-363 p <0.01.
Sonuç: Araştırmamız göstermektedir ki çocukların duygusal düzenleme becerileri onların okul
uyum davranışları ile ilişkili olabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Duygu düzenleme, okula uyum, okul öncesi çocuklar, öğretmenler
BİLDİRİ NO: 348
SANAT ETKİNLİKLERİ İLE DİĞER ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLİP DAHA
ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ
İlayda Naz KOÇ
Başkent Üniversitesi
Bu çalışmanın genel amacı; okul öncesi öğretimde sanatsal etkinliklere dikkat çekmek bu
alanda öncelikle sanatsal etkinliklerin öğretmen adayına kazandırabileceği değerleri irdelemek
ve okulöncesi dönemde sanatsal etkinliklere yeni bir perspektif getirmek ve diğer etkinlikler ile
nasıl bütünleştirileceğinin yolunu ortaya koymaktır. Sanat etkinlikleri ile diğer etkinliklerin ne
kadar bütünleştirilebileceği ve bu bütünleştirebilme aşamasında öğretmen adayının etkinliklere
bunu nasıl yansıtabileceğini ve geliştirebileceğini uygulamaya dökmüştür. Bu araştırmanın
yöntemi nitel araştırma yöntemi desenlerinden eylem araştırması deseni kullanılmıştır.
Literatür taramasına göre; eylem araştırması süreç odaklıdır. Bu çalışmanın örneklemi devlet
veya özel bir kurumda staj gören bir öğretmen adayıdır. Bu araştırmanın veri toplama yöntem
ve araçları; yansıtıcı günlük, etkinlik planları, katılım çizelgeleri, gözlem notlarıdır. Bu
araştırmanın toplanan verileri içerik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmanın geçerliliği
ve güvenilirliğini sağlamak için uzman görüşüne başvurulmuş ve çeşitleme yöntemine
gidilmiştir. Sosyal ve Beşeri Bilimler Etik Kurulundan onay alınmıştır. Bulgular yansıtıcı
günlük,etkinlik planları,katılım çizelgeleri,gözlem notları ile toplanmıştır. Sonuç olarak sanat
etkinlikleri ile diğer etkinlikler bütünleşmiş ve staj yapılan sınıfta bu etkinliklere tam anlamıyla
katılım sağlanılmıştır. Öğretmen adayı sanat etkinliklerini ve diğer etkinlikleri geliştirmiş ve
bütünleştirmiştir. Öğretmen adayı genel anlamda sanat etkinlikleri ile diğer etkinliklerini
bütünleşebileceğini ortaya koymuştur.
BİLDİRİ NO: 351
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ GÖSTEREN
ÇOCUKLARA ÖĞRETMEN YAKLAŞIMLARI
Çağla KIRKAĞAÇ, Nesibe ERDEM, Öznur SARAL, Şeyma SOYPAÇACI, Tuğba Nur
YILDIRIM
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem de birçok nedene bağlı olarak çocuklar da problem davranışlar
meydana gelmektedir. Problem davranışların bir kısmı gelişim sürecinin parçası olmak ile
birlikte gelişim süreci sonrasında da sıklıkla devam ediyorsa problem olarak
değerlendirilmektedir. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişim sürecinin sağlıklı gerçekleşmesinde
ailenin yanı sıra öğretmen ve öğretmenin problem karşısında kullandığı yöntemler de bir
etkendir. Bu araştırma amacı okul öncesi dönemde uyum ve davranış problemi gösteren
çocuklara öğretmen yaklaşımlarını incelemektir.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden tipik durum yoluyla
gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında İstanbul ili, Maltepe ilçesi
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, Barbaros Hayrettin Paşa Ortaokulunun anasınıfına, Şehit
Öğretmen Nuriye Ak anaokuluna, Girne anaokuluna, Serpil Şahinoğlu anaokuluna, Fahriye
Vandemir anaokullarında çalışan 50 okul öncesi öğretmenle yürütülmüştür. Araştırmada veri
toplama araçları olarak öğretmen tanıma formu ve uyum ve davranış problemeri karşısında
öğretmen yaklaşımlarını gözlemlemek amacıyla 18 sorudan oluşan anket hazırlanmıştır.Anket
soru-cevap yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır.Araştırmanın örneklem grubunu okul öncesi
eğitim kurumlarında görev yapan 50 öğretmen oluşturmaktadır. Öncelikle araştırma
yapacağımız okullardaki öğretmenleri tanımak amacıyla 11 sorudan oluşan tanıma formu
hazırlanmıştır.Okul öncesi dönemde uyum ve davranış problemi gösteren çocuklara öğretmen
yaklaşımlarını gözlemlemek amacıyla bireysel soru cevap görüşmesi tekniği kullanılarak 18
soru hazırlanmıştır.
Bulgular:
Sonuç:
Anahtar Kelimeler: uyum,davranış problemi,okul öncesi,okul öncesinde uyum ve davranış
problemleri
BİLDİRİ NO:355
“ÖĞRETMENE GÖRE YARATICI, GERÇEKTEN YARATICI MI?” 48-72 AYLIK
ÇOCUKLARIN RESİM TAMAMLAMA ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ
Banuhan KESKİN, Melise KESKİN, İlknur DÖNER, Hilal İlknur TUNÇELİ
Sakarya Üniversitesi
Erken çocukluk dönemindeki çocuklar için, yaratıcılığı bir şeyler yapmanın bir yolu olarak
görmek faydalı olabilir. Yaratıcılık, doğru ya da yanlış cevaplar yerine yalnızca olasılıkların
bulunduğu bir dünyayı farklı açılardan görmenin bir yoludur. Çocuklar yaratıcılıklarını
kullanarak, yeni fikirler üretirler, bir şeyler yapmanın farklı yollarını denerler, sınırları yıkarlar
ve problem çözerler. Fantastik fikirler üretirler veya hayal kurarlar. Bu dönemdeki çocukların
yaratıcılıklarının desteklenmesi ve onlara uygun eğitim ortamının sağlanması durumunda,
çocuğun kendisine özgü bir şeyler yapmasına olanak sağlar(Yıldız Bıçakçı,2018: s.7). Bu
çalışmanın amacı 48- 72 aylık okul öncesi dönem çocuklarının öğretmenleri tarafından
değerlendirilen yaratıcılık düzeyleri ile çocukların resim tamamlama etkinliği kapsamında
ortaya koydukları ürünlerinin yaratıcılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
Araştırmanın çalışma grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Sakarya ilinde
yer alan ve kolay ulaşılabilirlik ilkesine göre seçilen 3’ü bağımsız 1’i ortaokul bünyesinde olan
4 okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 48-72 aylık 84 çocuk ve 4 öğretmenden
oluşmaktadır. Nitel olarak tasarlanan araştırmada elde edilen veriler doküman analizi yoluyla
incelenecektir. Veri toplama aracı olarak; öğretmenlere araştırmacılar tarafından geliştirilen
5’li likert tipinde her bir öğrencisinin yaratıcılık düzeyini ‘1 en az’ ‘5 en çok’ şekilde
değerlendirme imkanı sunan öğretmen formu ile çocuklarla yapılacak olan resim tamamlama
etkinliğini değerlendirme formu kullanılacaktır. Çocukların resim tamamlama etkinliği
kapsamında ortaya koydukları ürünleri; renkler, nesne sayısı, ayrıntılara yer verme düzeyi,
orijinallik kriterlerine göre puanlanarak değerlendirilecektir. Çalışmadan elde edilen bulgular
literatür desteği ile tartışılarak 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Kongre’sinde sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: yaratıcılık, çocuk resimleri, okul öncesi eğitim, ıraksak düşünme
BİLDİRİ NO: 358
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE
KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Canan TATOĞLU, Tuğba AKGÜN, Zehra BİLGİN ÖLÇER
Kocaeli Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Okul Öncesi Öğretmenliği programında öğrenim gören
öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimine yönelik tutumlarının çeşitli değişkenler (cinsiyet,
mezun olduğu lise, özel eğitim veya kaynaştırma eğitimi dersi alma durumu) açısından
incelenmesidir.
Yöntem: Belirlenen amaç doğrultusunda Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi okul öncesi
öğretmenliği bölümünde okuyan öğrenciler ile tarama yöntemi kullanılarak çalışma yapılmıştır.
Çalışmanın örneklemi basit seçkisiz örnekleme yoluyla seçilen 147 öğrencidir. Bu araştırmada
okul öncesi öğretmen adaylarının kişisel-demografik bilgilerini ve kaynaştırma eğitimiyle ilgili
geçmişlerini belirlemeye yönelik sorulardan oluşacak anket ve Nesrin Özbaba’nın 2000 yılında,
Gönül Kırcaali İftar’ın ‘Kaynaştırmaya ilişkin görüşler’ adlı çalışması ve Mehmet Özyürek’in
‘Engelli kişilere yönelik değiştirilen tutumların sürekliliği’ adlı çalışmasından yararlanarak
geliştirdiği ‘‘Okulöncesi dönemde entegrasyona (kaynaştırmaya) karşı tutum ölçeği’’
kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilecektir.
Bulgular: 147 anket uygulanmıştır. Buna göre; toplam 28 anket geçersizdir. Geçerli olan
anketlerin 9 tanesi erkekler tarafından cevaplanmıştır. 110 tanesi ise kadınlar tarafından
cevaplanmıştır. Erkeklerin 8 tanesi özel eğitim dersi almamış 1 tanesi ise almıştır. Kadınlarda
ise özel eğitim dersi alan sayısı 45, almayan sayısı ise 65’ tir.
Sonuç: Araştırmanın analiz sonucuna henüz ulaşılmadığından dolayı gerçekleşmesi beklenen
sonuçlar yazılmıştır.
Okul öncesi öğretmen adaylarının okul öncesi dönemde kaynaştırma eğitimine yönelik
tutumlarında cinsiyet, mezun olunan lise, özel eğitim veya kaynaştırma eğitimi dersi alma
durumlarının anlamlı bir farklılık yaratacağı beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Özel Eğitim, Okul Öncesi Dönemde Özel Eğitim,
Kaynaştırma, Tutum
BİLDİRİ NO:360
FATİH ERDOĞAN’IN ÇOCUK KİTAPLARININ SOSYAL GELİŞİM AÇISINDAN
İNCELENMESİ
Oğuzhan DÖNMEZ
Hacettepe Üniversitesi
Çocuk edebiyatı ürünleri çocukların duygu ve düşünce dünyalarını geliştiren, zenginleştiren,
onlara hayatı öğreten bir konuma sahiptir. Toplumun duyarlı ve etkin bir üyesi olması gereken
çocukların yetişmesine bu ürünler katkı sağlamaktadır. Bu nedenle çocuk edebiyatı ürünlerinin
incelenmesi ve çocuklar üzerindeki etkileri araştırılmaya değer önemli bir konudur.
Amaç: Bu araştırmanın amacı, yazar Fatih ERDOĞAN’ın belirlenen kitaplarını çocuk
gelişiminin temelinde yer alan ‘sosyal gelişim’ alanına göre incelemektir. Böylece çocuk
edebiyatının ülkemizdeki öncülerinden olan yazarımızın alanyazında yer bulması ve alanda
çalışanlara tanıtılması amaçlanmıştır. Yazarın kitaplarının sosyal gelişim alanına hitap ettiği
görülmüş ve bulguların alanda çalışanlara katkı sağlaması amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada Fatih ERDOĞAN’ın seçilen kırk kitabı çocuğun gelişim alanlarına
etkileri açısından incelenmiştir. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi
modeli ile kurgulanmıştır. Doküman incelemesi, doğrudan gözlem ve görüşmenin olanaklı
olmadığı durumlarda, birden fazla veri toplamanın olanaklı olmadığı ya da araştırmanın
probleminin doğrudan dokümana odaklandığı durumlarda tercih edilebilmektedir. Doküman
analizi, araştırılması hedeflenen olgu veya olaylar hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin
analizini kapsamaktadır. Araştırmanın veri seti, benzeşik (homojen) örnekleme yöntemi ile
belirlenmiştir. Bu araştırmanın örneklemini, Fatih Erdoğan’ın 40 tane çocuk kitabı
oluşturmaktadır. Çocuk kitapları araştırmacı tarafından hiçbir analize tabi tutulmadan bir kez
okunmuş, daha sonrasında kitaplarda gelişim alanları açısından değerlendirilecek kısımları olup
olmadığına göre yeniden incelenerek nihai veri setine karar verilmiştir.
Bulgular: Erdoğan’ın çocuklar için yazdığı 40 çocuk kitabıyla sınırlandırılan çalışmada
incelenen kitapların çocuğun sosyal gelişim alanlarına olumlu yönde etki edebileceği
belirlenmiştir.
Sonuç: Erdoğan, çocuğun gelişiminin sağlıklı olabilmesi için eserlerinde çocuğa bir yol
haritası sunmuş ve onun gelişimine katkıda bulunacak eğitsel iletileri ortaya koymuştur.
Bunun yanı sıra eserlerinde, ailelerin çocuklarına bakış açısı gösterilmiş, öğretmenlerin
çocuklara tutumları onlarda hangi yönden ilerlemesine katkı sağlayacağının altı çizilmiştir.
İncelediğimiz kırk kitap sonucunda yazarın kitaplarının sosyal gelişime dair destekleyici
veriler verdiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Gelişim, Çocuk Edebiyatı, Çocuk Gelişimi
BİLDİRİ NO: 361
INSTAGRAM’DA PAYLAŞILAN OKUL ÖNCESİ OYUN VİDEOLARININ
İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Feyza Nur ATANAK, Simge AKSAN, Ahmet ARSLAN, Ayşe BALOĞLU, Ayşegül
ERCİHAN, Emine KARACAN, Hatice Feyza KARAKÖSE, Münevver KARAŞAHİN,
Beyza Seyran KAYA, Fatma Nur KAYA, Rümeysa KAYA, Melis KOÇAKOĞLU, Fatma
Müberra KORKMAZ, Zeynep Fulya TEMEL, Abide GÜNGÖR AYTAR, Ayşe Belgin
AKSOY, Kübra KANAT, Hatice PASLI, Emine BOZKURT, Gülhan BURSA, Kübra
ÖZKAN
Gazi Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı sosyal medya üzerinde paylaşılan oyunların içeriğinin
değerlendirilmesidir. Gelişen teknolojiyle her yaş grubundaki bireylerde sosyal medyanın
kullanımı artış göstermektedir. Sosyal medya en geniş anlamıyla bireylere paylaşım ortamları
sağlamaktadır. Sosyal medyada önemli kullanıcı sayısına sahip olan Instagram yaygın olarak
kullanılmaktadır. Günümüzde anneler de Instagram aracılığıyla bilgi edinmekte ve çocuklarla
ilgili çeşitli okul öncesi etkinliği paylaşmaktadır. Paylaşılan okul öncesi etkinlerinden biri de
oyunlardır. Bu oyunların Instagram’da kimler tarafından paylaşıldığı ve içerik yönünden
bilimsel ölçütlere ne kadar uygun olduğu sorgulanır bir duruma gelmiştir. Buna bağlı olarak
yapılan literatür taramasında, bu paylaşımların içeriğine ilişkin detaylı bir çalışma yapılmadığı
tespit edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda paylaşılan oyunlar; hazırlık, giriş,
uygulama, değerlendirme ve özellikleri açısından incelenmiştir.
Yöntem: Bu araştırmada, nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunun
belirlenmesinde, instagram hesapları arasında ‘anne-oyuncu’, ‘anne-oyun’, ‘evde oyun’, ‘evde
etkinlik’ anahtar kelimeleri kullanılarak instagram hesabı olan anneler belirlenmiştir. Bu
anneler arasından takipçi sayısı 20 bin üzerinde olan ve okul öncesi düzeyinde uygulanabilecek
etkinlik videosu paylaşımında bulunan toplam 19 annenin profili çalışma grubuna dahil
edilmiştir. Verilerin toplanmasında, araştırmacılar tarafından hazırlanan ''Instagram'da
Paylaşılan Çocuk Oyunlarını Değerlendirme Formu'' kullanılmıştır. Bu form, çocukların içinde
yer aldığı ve almadığı oyun videolarını ayrı ayrı değerlendirmek amacıyla A ve B olarak iki
form şeklinde hazırlanmış ve 8 hafta boyunca paylaşılan toplam 287 oyun etkinliği
değerlendirilmiştir. Çalışmada elde edilecek veriler, betimsel analiz yoluyla
değerlendirilecektir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular üzerinde çalışılmaktadır.
Sonuç: Araştırmanın sonuçları kongrede paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Oyun, çocuk, instagram, anne, evde oyun/etkinlik
BİLDİRİ NO: 362
KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ ALAN ÇOCUKLARA YÖNELİK OKUL ÖNCESİ
ÖĞRETMENLERİNİN DENEYİMLİ ve DENEYİMSİZ OLMA DURUMLARINA
GÖRE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Kübra KARAKAŞ, Hatice ŞEN, Vildan Nur TATAR
Trabzon Üniversitesi
Kaynaştırma eğitimi, özel eğitime ihtiyaç duyan bireyin akranları ile birlikte, sosyal
bütünleşmesini sağlayan ve destek eğitim hizmetlerini içeren özel eğitim uygulamalarıdır.
Kaynaştırma eğitiminin amacı bireyin sahip olduğu engeli yok etmek değil, bireyi toplumla
bütünleştirmek (ve toplumu bireyle bütünleştirmek), en az kısıtlanmış ortamda ilgi ve
yeteneklerini en iyi durumda kullanabileceği eğitim ortamını sağlamaktır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Trabzon ilindeki çeşitli ilçelerde bulunan okullarda görev yapan
okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin sınıflarında kaynaştırma öğrencilerinin bulunup
bulunmama durumuna göre öğretmen görüşlerinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmanın katılımcılarını altı okul öncesi eğitimi alanında çalışan öğretmenler
oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin üç tanesi, daha önceki yıllarda veya şuan sınıfında
kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmenlerden, diğer 3 tanesi ise daha önce veya şuan
kaynaştırma öğrencisi olmayan öğretmenlerden gönüllük esasına dayalı olarak seçilmiştir.
Nite araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada kaatılımcılar ile yarı - yapılandırılmış
görüşmeler yapılmaktadır. Görüşmeler katılımcıların izni alınarak ses kayıt cihazı ile kayıt
edilmektedir. Görüşmeler sonrasında kayıtlar yazılı hale dönüştürülerek öğretmenlerin
cevapları deneyimli olup olmama durumuna göre içerik analizi yöntemi ile analiz edilmektedir.
Bulgular ve Sonuçlar: Araştırmanın veri toplama ve analiz süreci halen devam etmektedir.
Bulgular ve sonuçlar detaylı olarak tam metinde sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma eğitimi; Okul öncesi eğitimi; Okul öncesi eğitimde
kaynaştırma.
BİLDİRİ NO:365
EBEVEYN VE OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUK DİSİPLİNİNE
İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Kübra BOZKAYA, Ayşenur YILDIZ, Elif Nur BULUT, Esma Nur ÇİNÇİK, Nagehan
ÇİFTCİ
Cumhuriyet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okulöncesi dönemde disiplin anlayışlarında aile ve öğretmenin
çocuk üstündeki etkileri incelenmiştir.
Yöntem: Bu araştırmada, okulöncesi eğitimi öğretmen ve ebeveynlerin uyguladıkları disiplin
yöntemine ilişkin görüşlerini belirlemek üzere bir nitel araştırma yaklaşımı olan olgubilim
(fenomenoloji) araştırması olarak çalışılmıştır. Yapılan araştırmada, yöntem olarak yarı
yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak ise görüşme formu
ile ulaşılan veriler içerik analizi tekniği kullanılarak ulaşılmıştır. Çalışmada, Sivas ili
merkezinde yer alan anaokulu öğretmenleri ve velileri basit tesadüfi örneklem tekniğine göre
seçilmiştir. Basit tesadüfi örneklem her örneklem birimine eşit bir şekilde seçilme şansı
tanıyarak seçilen birimlerin örneklem olarak alındığı yöntemdir. Burada her örneklem birimine
eşit seçilme şansı verilmesinin manası örneklem uzaydan her bir örneklemin eşit şansla
seçilmesidir (Çıngı, 1994). Araştırma kapsamında 5 anaokulu ve bu okullarda yer alan 30
öğretmen ile 30 veli yer almaktadır. Bu araştırma; Bahaddin Makbule Anaokulu, Süleyman
Demirel Anasınıfı, Kanuni İlkokul\ Ortaokulu Anasınıfı, Mimar Sinan Anaokulu, Sivas Kız
Meslek Uygulama Anaokulu kapsamında çalışılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda disiplin denilince ailelerde kurallar koyabilme ve kurallara
uyabilme, düzenli bir ortam oluşturma ilk akla gelen ifadelerken; öğretmenlerde disiplin algısı
düzeni sağlama, huzurlu ortam oluşturma, tutarlı davranma ve yaptırım sağlama olduğu tespit
edilmiştir.
Sonuç: Bu çalışmada iyi bir iletişim ve olumlu sınıf ve ev ortamına sahip olunması için etkin
dinleme ve ben dili kullanma yöntemlerinin gerekli olduğu savunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Okulöncesi öğretmeni, Okulöncesi Eğitim, Anne-Baba tutumu, Disiplin.
BİLDİRİ NO:366
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE İLİŞKİN
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Sevgi ÖZÇELİK, Meltem ŞENCAN, Beyza AKA, Betül Hanım ŞAHİN, Deniz DAĞSEVEN
EMECEN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma İstanbul’un Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe ilçelerindeki okul öncesi eğitim
kurumlarında görev yapan ve sınıflarında kaynaştırma öğrencisi bulunan veya bulunmayan
okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin görüşlerinin ve bu görüşlerin
öğrencinin engel düzeyine göre değişip değişmediğinin belirlenmesi ve kaynaştırma eğitimi
almış veya almamış okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin görüşlerini ve
önerilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemleri içinde yer alan tarama modeli
kullanılmıştır. Çalışma grubu 100 okul öncesi öğretmeninden oluşmaktadır. Öğretmenlere
"Öğretmenlerin Kaynaştırma Uygulaması Kapsamında Algı Ölçeği" uygulanmıştır. Veri
analizi SPSS 12.0 programı kullanarak yapılmıştır.
Bulgular: Yapılan analizin sonucunda ulaştığımız bazı veriler şunlardır;
‘’Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin ayrı sınıf ve okullarda eğitim faaliyetlerine devam
etmeleri gelişimleri açısından daha faydalıdır.’’ Maddesine; 10’u (%13.5) kesinlikle
katılmıyorum, 11’i (%14.9) çoğunlukla katılmıyorum, 17’si (%23) bazen katılmıyorum, 14’ü
(%18,9) bazen katılıyorum, 12’si (% 16,2) çoğunlukla katılıyorum, 10’u (% 13,5) tamamen
katılıyorum cevabını vermiştir.
’Özel sınıflardaki ayrıştırılmış eğitim, yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin toplumsal ve
duygusal gelişimi açısından daha yararlıdır.’’ Maddesine; 16’sı (%21,6) kesinlikle
katılmıyorum, 14’ü (%18.9) çoğunlukla katılmıyorum, 11’i (%14,9) bazen katılmıyorum,
15’i(%20,3) bazen katılıyorum, 10’u (% 13,5) çoğunlukla katılıyorum,8’i ( % 10,8)tamamen
katılıyorum cevabını vermiştir.
‘’Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerle çalışabilecek yeterliliğe sahip değilim.’’ Maddesine;
14’sı (%18,9) kesinlikle katılmıyorum, 14’ü (%18.9) çoğunlukla katılmıyorum, 11’i (%14,9)
bazen katılmıyorum, 17’si (%23,0) bazen katılıyorum, 11’i (% 14,9) çoğunlukla
katılıyorum,7’s, ( % 9,5) tamamen katılıyorum cevabını vermiştir.
Sonuç: Çalışmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin, farklı engel türlerindeki çocuklarla
çalıştıkları, sınıflarında kaynaştırma eğitim ile ilgili yeterli materyalin bulunmadığı,
kaynaştırma eğitimi ile ilgili çeşitli hizmet içi eğitimlerin, seminerlerin kendilerini geliştirmek
için yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: kaynaştırma eğitim
BİLDİRİ NO: 367
OKUL ÖNCESİ DÖNEME YÖNELİK YAYIN YAPAN ÇOCUK KANALLARINDAKİ
REKLAMLARIN ÇOCUKLARIN CİNSİYET ROLLERİ AÇISINDAN
İNCELENMESİ
Şeyma DEĞİRMENCİ, Tuğba ERYİĞİT
Marmara Üniversitesi
Bu araştırma okul öncesi dönem çocuklarına yönelik yayın yapan televizyon kanallarında
yayınlanan reklamların çocukların cinsiyet rollerine göre incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul’da yaşayan ve 3-6 yaş grubu aralığında çocuğu olan 15
anne ve bu annelerin görüşleri ile belirlenen çocuklara yönelik yayın yapan 2 çocuk TV
kanalında yayınlanan reklamlar oluşturmaktadır. Araştırma nitel modelde tasarlanmış olup olgu
bilim deseni kullanılmıştır. Veri toplama sürecinde ilk olarak anneler ile bir ön görüşme yapılıp
çocukları için uygun olduğunu düşündükleri TV kanallarını sıralamaları istenmiş ve ardından
bu kanalların içinden en yüksek frekansa sahip 2 TV kanalı çalışmaya alınmıştır. TV
kanallarında yer alan reklamları incelemek amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan, 5
okul öncesi dönem uzmanı ve 3 öğretmen tarafından uzman görüşlerine başvurularak
hazırlanan 20 maddelik form ile araştırmanın verileri toplanmıştır. Hazırlanan formda TV
reklamlarının hangi cinsiyete yönelik olduğu, süresi, ürünün özellikleri, reklam metninde yer
alan cinsiyetçi kelimeler, reklamlarda hedef cinsiyete yönelik kullanılan renkler vb. maddeler
yer almaktadır. Form araştırmacılar tarafından her TV kanalının bir gün boyunca
incelenmesinin ardından doldurulmuştur. Ardından anneler ile yüz yüze görüşmeler yapılmış,
bu görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme formu ile annelerin reklamlar hakkındaki
görüşleri belirlenmiştir. Bu görüşme formunda çocukların reklamlardan etkilenip ürünü almak
isteyip istemedikleri, reklamlarda annelerin dikkatini çeken cinsiyetçi bir baskınlık olup
olmadığı vb. sorular yer almaktadır. Verilerin analiz süreci devam etmektedir.
Anahtar kelimeler: 3-6 yaş, reklam, cinsiyet, TV
BİLDİRİ NO: 368
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ “ERKEN MÜDAHALE
PROGRAMLARI” İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Sedanur HAYTA, Müge KUNT, Neslihan AVCI
Gazi Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma Okul Öncesi Öğretmenliği programında öğrenim gören öğretmen
adaylarının “Erken Müdahale” programlarına ilişkin görüşlerini ortaya koyma amacıyla
gerçekleştirilmiştir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır.
Katılımcılar amaçsal örnekleme yaklaşımının ölçüt örnekleme stratejisine göre belirlenmiştir.
Bu yönteme göre katılımcılar; 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında Gazi Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nde okul öncesi öğretmenliği anabilim dalında öğrenim görmekte olup Özel Eğitim,
Aile Eğitimi ile Okul Öncesinde Kaynaştırma derslerinden en az birini almış ve çalışmaya
katılmakta gönüllü olan 2., 3. ve 4. Sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Görüşmeler veri
doygunluğuna ulaşılana kadar devam ettirilmiştir. Araştırmada verileri toplama amacıyla yarı
yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi içerik analizi
kullanılarak yapılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: erken müdahale, erken müdahale programları, okul öncesi, öğretmen
adayı
BİLDİRİ NO: 369
5-6 YAŞ ÇOCUKLARIN OYNADIKLARI DİJİTAL OYUNLARIN İNCELENMESİ
Sema ÇELİK, Müge KUNT, Neslihan AVCI
Gazi Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma 5-6 yaş çocuklarının oynamayı tercih ettikleri dijital oyunların
özelliklerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Yöntem: 5-6 yaş çocuklara yönelik dijital oyunları incelemeyi amaçlayan bu çalışmada, nitel
araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma
materyalini 5-6 yaş arası çocukların oynamayı tercih ettikleri dijital oyunlar oluşturmaktadır.
Oyunlar belirlenirken kartopu tekniği kullanılmıştır. Kartopu tekniği ile 5-6 yaş arası çocuklarla
görüşülerek çocukların tercih ettiği .... oyun çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen
dijital oyunların özellikleri araştırmacılar tarafından hazırlanan kontrol listesi ile incelenmiştir.
Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizinde kategori ve kodlar
araştırmacılar tarafından analizden önce belirlendiği için tümden gelim yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Oyun, Dijital Oyun, Teknoloji,
BİLDİRİ NO: 371
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ HİKAYE ANLATMA
TEKNİKLERİNE İLİŞKİN FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ
Ayça SEZGİN, Betül MOLLAHAMZAOĞLU, Gülden ZÜĞÜRT
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Okul öncesi dönem öğretmenlerin hikaye anlatma teknikleri üzerinde ki tecrübeleri okul öncesi
çocukları açısından çok önemlidir. Hikaye anlatmada bir çok teknik kullanılmaktadır. Hikaye
anlatma teknikleri sıfır- altı yaş dönemindeki çocukların tüm gelişim alanları özellikle dil
gelişimi açısından son derece önemli yerdedir. Okul öncesi dönemde çocukların yaş ve
gelişimlerine odaklanarak hareket edilmesi gerekmektedir. Yaş ve gelişimlere dikkat
edildiğinde ve etkinliklerle birleştirildiğinde hikaye anlatma boş zaman değerlendirme olarak
değil çocuklar için tümüyle olumlu hale gelmektedir. Bu araştırmada DAÜ’de öğrenim gören
1. Ve 4. Sınıf okul öncesi öğretmen adaylarının hikaye anlatma tekniklerine ilişkin
farkındalıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla okul öncesi bölümünde öğrenim
gören 130 katılımcıya hikaye anlatma tekniklerine ilişkin farkındalık ölçeği uygulanacak ve bu
yolla veriler toplanıp analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, hikaye, anlatma teknikleri
BİLDİRİ NO: 372
ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMA SONRASI ÇOCUKLARIN KİTAPLAR
HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Tuğba TOKAY, Müge KUNT, Neslihan AVCI
Gazi Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma 5-6 yaş çocuklarına etkileşimli kitap okuma tekniği ile okunan kitaplar
hakkında çocukların görüşlerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Yöntem:
5-6 yaş çocuklarına etkileşimli kitap okuma tekniği ile okunan kitaplar hakkında çocukların
görüşlerinin incelenmesi amacıyla yapılan bu çalışma, nitel araştırma yöntemi ile yapılmış bir
çalışmadır. Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni
kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örnekleme türlerinden tipik durum örneklemesi
kullanılarak oluşturulmuştur. Bu kapsamda belirlenen bir okul öncesi eğitim kurumuna devam
eden 5-6 yaş arası 20 çocuk çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma materyalini belirmek için ölçüt
örnekleme yöntemi kullanılarak 5-6 yaş arası çocukların gelişimine ve etkileşimli kitap okuma
tekniğine uygun 5 kitap seçilmiştir. Veri toplama yöntemi olarak odak grup görüşme tekniği ile
5-6 yaş çocuklarla görüşülerek kitaplar hakkında görüşleri incelenmiş, görüşmelerde yarı
yapılandırılmış görüşme yöntemi uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizi içerik analizi
yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinin gerçekleştirilmesinden önce verilerin
dökümü, analiz öncesi hazırlıklar ve daha sonra tümevarım yoluyla analiz edilmesi basamakları
izlenmiştir.
Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk Edebiyatı, Çocuk Kitapları, Etkileşimli Kitap Okuma,
BİLDİRİ NO: 373
TÜRKİYE’DE ERKEN ÇOCUKLUK ÖZEL EĞİTİMİ VE KAYNAŞTIRMAYA
YÖNELİK OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİ
Ayça ERDAĞI
Kafkas Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma erken çocukluk özel eğitim hizmetleri kapsam alanında bulunan, okul
öncesi özel eğitim hizmetleri alanında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin
kaynaştırma eğitiminde kendini yeterli gördükleri, güçlük çektikleri ve bilgiye gereksinim
duydukları konuların incelenmesi ve kaynaştırmaya yönelik görüşlerinin incelenmesi amacıyla
yapılmıştır
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu olarak okul öncesi öğretmenliği yapan 15 öğretmen
katılmıştır. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden betimsel istatistik modeli kullanılmıştır.
Öğretmen Gereksinimlerini Belirleme Görüşme Formu A’’ve‘’Kaynaştırmaya İlişkin Görüşler
Ölçeği’’ ve ana sınıfında 2 saatlik gözlem yapılarak veri toplanmıştır. Toplanan verilerin
frekans ve yüzdelikleri hesaplanarak yorumlanmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin kendilerini en çok yeterli gördükleri konu %93,34 ile B(Performans
Değerlendirme) bunu %80 ile I (Problem Davranışın Önlenmesi Ve Kontrolü) konusu takip
ettiği tespit edilmiştir. Yapılan gözlem sonucunda bu bilgilerin gözlem sonuçlarıyla uyumlu
olduğu görülmüştür. Güçlük çektikleri konularda; C(Öğretim Bireyselleştirme) ve G(Dil Ve
Konuşmanın Desteklenmesi) konuları %40 olarak en yüksek orana sahiptir fakat araştırmaya
katılan 15 öğretmenin %50 ye yakın oranda hemen hemen her konuda güçlük çektikleri
görülmüştür.
Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların performanslarını değerlendirmede yeterli
oldukları, öğretimi bireyselleştirmede zorluk yaşadıkları, ihtiyaç duydukları konularda ise en
çok özel gereksinimli çocukların özelliklerini tespit etme, en az da sınıf yönetimi olduğu tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk, erken çocukluk özel eğitimi, kaynaştırma, okul öncesi
öğretmen görüşleri
BİLDİRİ NO: 375
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUĞU VELİLERİNİN OYUNA BAKIŞ AÇILARI
Elif DOĞAN, Zeynep Şeyma ARIK, Şevvalnur HAN
Marmara Üniversitesi
Çocuğun davranışının ve kişiliğinin bir aynası olarak görülen oyun, onların sosyal olgunluğa
ulaşmalarında, kendi öz benliklerini bulmalarında, yaşamı tanımalarında, dış dünya ile uyum
sağlamalarında, duygu ve düşüncelerini aktarmalarında, etkin bir rol üstlenmektedir. Bu
araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim alan dört altı yaş arası çocukların günlük yaşantılarında
oyunun yerini ve ailelerin oyuna ilişkin algılarını belirlemektir. Araştırma kapsamında,
İstanbul ilinde bulunan iki farklı devlet okulunda eğitimine devam eden dört ila altı yaş arası
çocuğa sahip 55 veli ile çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış, veriler
yarı yapılandırılmış görüşme formu olan açık uçlu hazırlanmış anket soruları ile velilerden elde
edilmiştir. Ailelere çocukların okul dışında hangi oyunları oynadıkları, oyunun çocuklarının
gelişimine olan etkisi üzerine görüşleri ve ailelerin çocuklarıyla oyun oynamak için ayırdıkları
zamanı ölçmek amacıyla sorular sorulmuştur. Araştırma sonuçlarında veliler oyunun çocuk
gelişiminde önemli bir yeri olduğuna dair cevaplar vermiş ve oyunun çocuklarının hayal gücünü
geliştirdiği ve motor gelişimine katkı sağladığını belirtmişlerdir. Araştırma sonuçlarında ayrıca
çocukların en çok evde oyun oynadıkları ve ailelerin %61’i çocukları ile oyun oymak için
ayırdıkları zamanın yeterli olduğunu düşündüğü saptanmıştır. Çocuklarına yeteri kadar vakit
ayıramadığı yönünde cevaplar veren ailelerin, çocuk sayısının fazlalığından ve iş
yoğunluğundan kaynaklanan sıkıntılar yaşadığı görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, oyun, veli, görüş incelemesi
BİLDİRİ NO: 377
FARKLI YAŞ GRUBUNDAKİ BİREYLERİN ÇOCUKLUKLARINA İLİŞKİN
DEĞERLENDİRMELERİ
Elif TOHUMCU, İlkay ULUTAŞ
Gazi Üniversitesi
Çocukluk yılları fiziksel, bilişsel, sosyal ve dil gelişimlerinin temellerinin atıldığı, dünyaya
ilişkin farkındalığın araştırmacı ve sorgulayıcı merakla geliştiği yıllardır. Bu yıllarda elde
edilen olumlu deneyimler mutlu kişiliklerin oluşumunda önem taşımaktadır. Bu araştırmada,
çocuk, anne-baba, büyükanne-baba yaş grubunu temsil eden bireylerin; çocukluklarına ilişkin
görüşleri incelenerek, üç farklı bakışa göre çocukluk deneyimlerinin karşılaştırılması
amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Artvin ilinin Şavşat ilçesinde yaşayan 21 çocuk,
21 anne-baba ve 21 büyükanne-baba yaş grubundan olmak üzere toplam 63 kişi oluşturmuştur.
Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme
formu kullanılmıştır. Veriler temalar ve kodlara ayrılarak çözümlenmiştir. Bulgular tablolar ve
katılımcıların açık ifadelerinden örnekler verilerek sunulmuştur. Bulgular sonucunda çocuk
katılımcıların küçüklükte elde ettiği başarıların ebeveynleri tarafından sözel tebrik-takdir ile
karşılandığı, anne-baba ve büyükanne-baba olan katılımcılarda da mutlulukla karşılandığı
görülmüştür. Çocuk katılımcıların ebeveynlerinden maddi ödüller, anne-baba katılımcıların ise
manevi ödüller aldığı görülürken büyükanne-baba katılımcıların ödül almadığını belirttikleri
görülmüştür. Çocuk katılımcıların yaptığı hatalar ebeveynleri tarafında uyarılmak şeklinde
olup, anne-baba ve büyükanne-baba katılımcıların sözel şiddetle karşılaştıkları belirlenmiştir.
Çocuk katılımcıların evden-odadan çıkmama, anne-baba ve büyükanne-baba katılımcıların ise
fiziksel şiddet cezası aldığı belirlenmiştir. Tüm katılımcıların toplum içindeki davranışlarının
“saygılı ol” uyarısı ile karşılandığı saptanmıştır. Çalışma bulguları zaman içinde ebeveynlerin
davranış kazandırmaya ilişkin yaklaşımlarının değiştiğine dikkat çekmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, anne-baba, çocukluk, çocuk yetiştirme
BİLDİRİ NO: 378
RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA YER ALAN KİTAP KAHRAMANLARI
AÇISINDAN İNSANLARIN HAYVANLARA KARŞI DAVRANIŞ VE
TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Öznur ÇOKCANLI, Gizem ÖZER
Bülent Ecevit Üniversitesi
Amaç: Son zamanlarda ülkemizde hayvanlara karşı şiddet içeren davranışlar sergileyen
insanlara yönelik haberlerin arttığı görülmektedir. Bu davranışların altında bireylerin
çocukluklarında oluşturdukları hayvan algısının önemli bir yer tutuğu düşünülmektedir.
Araştırmanın temel amacı; resimli çocuk kitaplarında yer alan insanların hayvanlara yönelik
tutum ve davranışlarını incelemektir.
Yöntem: Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, İstanbul ilinde bulunan 7 çocuk kütüphanesinden
basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilmiş 417 resimli çocuk kitabı oluşturmaktadır.
Araştırmada veri toplama araçları olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Künye Bilgilerini
Kaydetme Formu” ile “Tutum ve Davranış Belirleme Formu” kullanılmıştır. Elde edilen
verilerin analizinde içerik analizine başvurulmuştur. Çalışma grubunda yer alan kitaplara önce
Künye Bilgilerini Kaydetme Formu, sonra Tutum ve Davranış Belirleme Formu uygulanmıştır.
Kitaplar insan kahramanların hayvanlara yönelik davranışları göz önünde bulundurularak
okunmuş, tutum türüne yönelik gizli içerik analizi uygulanmış; ardından kitaplar bir kez daha
okunarak davranışları içeren cümleler not edilmiş ve açık içerik analizi uygulanmıştır.
Bulgular: Elde edilen veriler üzerinde yapılan analiz sonucunda, çalışma grubunda yer alan
kitapların yüzde %75’inden fazlasında herhangi bir davranışa ya da tutuma yer verilmediği
saptanmıştır. Davranış ya da tutum içeren kitaplarda dokuz tutum kategorisi ile on davranış
kategorisi tespit edilmiştir. Tutum içeren resimli çocuk kitaplarında aileden görme, sevgi
besleme ve şefkat duyma tutumlarına fazla; arkadaşlık etme, değer vermeme ve düşüncesiz
davranma tutumlarına orta; sevmeme, değer verme ve çıkarcı düşünme tutumlarına ise az yer
verildiği; davranış içeren resimli çocuk kitaplarında bakımını üstlenme davranışına fazla;
yardım etme davranışına orta; sevme, besleme, zarar vermeye çalışma, zarar verme,
özgürlüğünü kısıtlama, tedavi etme/ettirme, zarar vermekten kaçınma ve tehdit etme
davranışlarına ise az yer verildiği saptanmıştır.
Sonuç: Sonuç olarak araştırma kapsamında incelenen kitaplarda, insan kahramanların
hayvanlara karşı sergiledikleri davranış ve/veya tutumlara az yer verildiği, yer verilen davranış
ve/veya tutumların büyük bir kısmının iyi-olumlu olduğu, davranış ve tutumların birbiriyle
anlamlı bir ilişki içerisinde olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: resimli çocuk kitapları, tutum, davranış, kitap kahramanları, hayvan
sevgisi, çocuk edebiyatı
BİLDİRİ NO: 379
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE AİLE KATILIMI KAPSAMINDA VELİ BEKLENTİ VE
ENGELLERİ
Sidal AZIN, Haticenur SEVİMAY, Sema ÖZEN, Seyhan ATMACA
İstanbul Kültür Üniversitesi
Amaç: Her dönemde çocuk – aile iletişimi önemlidir ancak okul öncesi dönem çocuğun ilk
eğitim kurumu olan aileden sonra bambaşka bir ortam ve akranlarıyla bir araya geldiği ilk
kurumdur. Bu dönemde çocuk aldığı her iki ortamda ki eğitimde bütünlük arar, bu bütünlüğün
sağlanamadığı ortamda çocuk için ciddi problemler oluşur. Aile-okul bütünlüğünü
sağlayabilmek ancak katılım ve destekle olabilir. Ailenin ne kadar istese dahi dönemin şartları
ve koşulları nedeniyle verilen eğitime katılamamaktadır. Makalemizin amacı; Okul öncesi
dönemde aileleri çocukların eğitimine dâhil edebilmek ve yaşanan engelleri inceleyip,
değerlendirip, çözüm önerileri sunabilmek.
Yöntem: Araştırma için nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak anket
kullanılmıştır. Çocukları okul öncesi dönemde eğitim görmekte olan 4 devlet 2 özel anaokulu
velileri ve okul öncesi öğretmenleriyle gerçekleşmiştir. Yapılan anket sonuçları SPSS
programında değerlendirilip yorumlanacaktır.
Bulgular: Araştırma bulguları anket sonuçlarının SPSS programına yerleştirlmesi ile
belirlenecektir.
Sonuç: Yapılan araştırmalarda veri analizi tamamlandıktan sonra ailelerin beklenti ve
görüşleri yansıtılacaktır. Genel olarak baktığımızda dönemin ekonomik koşulları sebebiyle
devlet-özel fark etmeksizin aileleri ilgisizliğinden çok eğitime zaman ayırmakta zorluk
çektikleri görülmüştür. Ailelerin öncelikli olarak konu hakkında daha fazla bilgilendirilmesi
gerektiği düşünülmektedir. Şuan uygulanmakta olan aile katılım çalışmalarının geliştirilmesi
ve yapılacak olan faaliyetlerde belirli kararların aileler ile görüşülerek verilmesi daha uygun
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Katılım, Bütünlük, Destek, Eğitim, Gelişim, Tutarlı davranış, İletişim,
Öğrenim, Kavrayıcı,
BİLDİRİ NO: 381
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ ÖZYETERLİLİK VE
MOTİVASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
İlknur BURUL, Gamze BARAN, Sümeyye DEREGÜMÜLÜ, Meltem AK
Kastamonu Üniversitesi
Öğretmen adaylarının mesleki motivasyon düzeyleri ile mesleki yeterlilik düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişinin olup olmadığı ve cinsiyetlerin bu ilişkiyi ne yönde etkilendiği araştırılmıştır.
Veri toplama tekniği olarak Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesinde okuyan öğretmen
adaylarının 13 erkek 67 kız olmak üzere toplam 80 kişi üzerinde mesleki motivasyon ve öz
yeterlilik düzeylerini belirlemek için anket uygulanmıştır.
Algılanan Motivasyon ve algılanan mesleki yeterlilik düzeyi arasındaki ilişki Pearson
momentler çarpımı korelasyon kat sayısı kullanılarak incelenmiştir. Normallik, doğrusallık ve
eş varyanslılık varsayımları yapılan ön analizlerle kontrol edilmiştir. Yapılan analizlere göre
iki değişken arasında orta ve pozitif bir korelasyon r=0,36 , n=80 , p> 001 , olduğu görülmüştür.
Bu sonuçlara göre algılanan motivasyon öz yeterlilik düzeyleri ile ilişkilidir. Toplam
motivasyon ve toplam öz yeterlilik arasındaki korelasyon, erkekler için r=0.50, kadınlar içinse
r=0.32 olarak bulunmuştur. Bu durumda kadınların motivasyon düzeyinin erkeklerin
motivasyon düzeyine göre daha düşük olduğu saptanmıştır.
Sonuç olarak bu örneklemde Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretmen adaylarının
bulunduğu, mesleki öz yeterlilik ve motivasyon düzeyleri orta düzeyde anlamlılık
göstermektedir. Cinsiyete bağlı değişim açısından erkek öğretmen adaylarının kadın öğretmen
adaylarına göre öz yeterlilik ve motivasyon ilişkisi daha yüksek çıkmıştır. Kadınlara uygulanan
anket sonucunun düşük çıkması örneklemin motivasyon ve öz yeterlilik ilişkisini orta seviyeye
düşürdüğü gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Öz yeterlilik, motivasyon
BİLDİRİ NO:382
İNTERNET FENOMENİ OLAN BİREYLERİN ERKEN ÇOCUKLUK GELİŞİMİNE
VE EĞİTİMİNE YÖNELİK PAYLAŞIMLARININ İNCELENMESİ
Büşra Kılınç, Mehtap Meralı, Yasemin Saydam, Esra Çınar, Azime Bozkurt, Büşra Gülper,
Fatma Mert, Beyzanur Canol, Esra Ömeroğlu
Gazi Üniversitesi
Amaç: Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde sosyal medya kullanımı artmıştır. Birbirinden
uzakta olan insanların kolaylıkla bilgi edinebilmesine yardımcı olan sosyal medyaya
ebeveynlerinde katıldığı görülmektedir. Araştırmanın amacı internet fenomeni olan bireylerin
erken çocukluk gelişimine ve eğitimine yönelik yaptıkları paylaşımların incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu sosyal medyada takipçi sayısı 100.000 ve üzerinde
olan 8 fenomen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”
ve araştırmacılar tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimine Yönelik
Görüşleri İnceleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum
analizi kullanılmıştır. Veri analizinde içerik ve betimsel analiz yapılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularında internet fenomeni bireylerin en çok erken çocukluk
döneminde eğitim ve bu eğitime yönelik etkinlikler konusunda paylaşım yapıldığı görülürken
bunların en fazla anne çocuk iletişimi ve paylaşımları hususunda olduğu ve etkinliklerin süreç
odaklı olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca kişilik gelişimi olumlu davranış
kazandırma iletişim anne baba olma erken çocukluk döneminde ruhsal ve fiziksel sağlık
konuları da en çok paylaşım yapılan konular arasında yer almaktadır.
Sonuç: Fenomenlerin erken çocukluk gelişimi konusunda bilgilendirmeler yaptıkları bu
bilgilendirmelerin kendi çocukları ile yaşantılarına dayalı olduğu ve bilimsel yanının olmadığı
ve yaşantılarını başka ebeveynlerle medya yoluyla paylaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: sosyal medya, fenomen, ebeveyn, eğitim, bilgilendirme
BİLDİRİ NO: 383
İNTERNET FENOMENİ OLAN BİREYLERİN ERKEN ÇOCUKLUK GELİŞİMİNE
VE EĞİTİMİNE YÖNELİK PAYLAŞIMLARININ İNCELENMESİ
Büşra KILINÇ, Mehtap MERALI, Yasemin SAYDAM, Esra ÇINAR, Azime BOZKURT,
Büşra GÜLPER, Fatma MERT, Beyzanur CANOL, Esra ÖMEROĞLU
Gazi Üniversitesi
Amaç: Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde sosyal medya kullanımı artmıştır. Birbirinden
uzakta olan insanların kolaylıkla bilgi edinebilmesine yardımcı olan sosyal medyaya
ebeveynlerinde katıldığı görülmektedir. Araştırmanın amacı internet fenomeni olan bireylerin
erken çocukluk gelişimine ve eğitimine yönelik yaptıkları paylaşımların incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu sosyal medyada takipçi sayısı 100.000 ve üzerinde
olan 8 fenomen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”
ve araştırmacılar tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimine Yönelik
Görüşleri İnceleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum
analizi kullanılmıştır. Veri analizinde içerik ve betimsel analiz yapılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularında internet fenomeni bireylerin en çok erken çocukluk
döneminde eğitim ve bu eğitime yönelik etkinlikler konusunda paylaşım yapıldığı görülürken
bunların en fazla anne çocuk iletişimi ve paylaşımları hususunda olduğu ve etkinliklerin süreç
odaklı olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca kişilik gelişimi olumlu davranış
kazandırma iletişim anne baba olma erken çocukluk döneminde ruhsal ve fiziksel sağlık
konuları da en çok paylaşım yapılan konular arasında yer almaktadır.
Sonuç: Fenomenlerin erken çocukluk gelişimi konusunda bilgilendirmeler yaptıkları bu
bilgilendirmelerin kendi çocukları ile yaşantılarına dayalı olduğu ve bilimsel yanının olmadığı
ve yaşantılarını başka ebeveynlerle medya yoluyla paylaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: sosyal medya, fenomen, ebeveyn, eğitim, bilgilendirme
BİLDİRİ NO:384
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ DUYGUSAL YÜZ İFADELERİ İLE
KENDİLERİNİ, ANNE-BABALARINI VE ÖĞRETMENLERİNİ ALGILAMA
DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
Münevver ŞEHİTOĞLU, Senem DANIŞMAN, Başak BAHADIR, Münevver CAN YAŞAR
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, kızgınlık ve nefret bebeklik döneminde yavaş yavaş
gelişmeye başlayan ve çocuklar tarafından tanınabilen ilk duygulardır. Duyguların anlaşılması
ve tanımlanabilmesinde bilişsel süreçlerin harekete geçirilmesi çok önemlidir. Çocukların yüz
ifadelerini tanıma becerilerinin gelişiminin desteklenmesi için, yakın çevreleri ile sağlıklı ve
etkili iletişim kurmaları gerekmektedir. Çünkü çocuklar kendi duygularını ve çevrelerindeki
insanların sözsüz duygularını anladıklarında rahatlıkla yorumlayabilirler. Özellikle okul öncesi
dönemde çocukların yüz ifadelerini sosyal iletişimde kullanabilmeleri için öğretmenlere büyük
görevler düşmektedir. Bu noktadan hareketle araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının
duygusal yüz ifadeleri ile kendilerini, anne-babalarını ve öğretmenlerini algılama düzeylerinin
incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmada genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna
Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı anasınıfları arasından tesadüfi örnekleme
yöntemi ile seçilen okullara devam eden toplam 160 çocuk dahil edilmiştir. Veri toplama aracı
olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ''Genel Bilgi Formu'' ve mutlu, üzgün, kızgın,
şaşırmış ve korkmuş yüz ifadelerinin yer aldığı "Duygusal Yüz İfadeleri Formu" kullanılmıştır.
Elde edilen verilerin analizinde, frekans ve yüzde gibi betimsel istatistikler kullanılmıştır.
Bulgular:
Araştırmada çocukların; %63,7'sinin kendisini mutlu, %12,5'inin kendisini şaşkın, %15'inin
kendisini kızgın, %8,8'inin ise kendisini üzgün olarak algıladıkları; %53,8'inin kendilerini
algıladıkları duygusal ifadeye benzer bir şekilde çizdikleri, %46,2'sinin ise algıladıkları
duygusal ifadenin dışında farklı bir duygusal ifade ile kendilerini çizdikleri belirlenmiştir.
Ayrıca çocukların %69,4'ünün annelerini, %40'ının babalarını, %64,5'inin ise öğretmenlerini
mutlu olarak algıladıkları, bunu kızgın, şaşkın ve üzgün duygu ifadeleri izlediği saptanmıştır.
Sonuç: Araştırma sonucunda, çocukların çoğunluğunun kendilerini, anne babalarını ve
öğretmenlerini mutlu olarak algıladıkları ortaya çıkarılmıştır. Bu sonuç, okul öncesi dönemde
çocukların kendi duygularını ve çevrelerindeki insanların duygularını algılamada başarılı
olduklarını göstermesi açısından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, duygusal yüz ifadeleri, yüz ifadelerini tanıma
BİLDİRİ NO: 385
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ ÖZELLİKLERİNİN ÖĞRETMEN,
EBEVEYN VE YÖNETİCİ BAKIŞ AÇISINA GÖRE İNCELENMESİ
Esra ŞİRİN, Songül SOYDAN, Neslihan ŞANLI, Başak Ceren TAŞDELEN, İlkay ULUTAŞ
Gazi Üniversitesi
Okul öncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları
içine alan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli roller oynayan, bütün gelişim
alanlarını kapsayan ve büyük oranda katkı sağlayan, ailelerde ve kurumlarda verilen eğitimle
kişiliğin şekillendiği gelişim ve eğitim sürecidir. Çocukların gelişimlerine uygun olarak
oluşturulmuş ve tasarlanmış olan eğitim ortamlarında nitelikli öğretmen ve personelle
gerçekleştirilecek eğitimin kalitesi, çocuklara olabilecek en iyi başlangıcı sunması açısından
önem arz eder. Çocuklara ve aileye hizmet eden programların kaliteli olması; çocukların kişilik
gelişimini, güven duygusunun kazanımını, deneyim kazanmayı ve hayatta başarılı olma gibi
özellikleri etkiler. Bu doğrultuda araştırmanın genel amacı; okul öncesi eğitim kurumlarının
özelliklerini öğretmen, ebeveyn ve yönetici görüşlerine dayalı olarak tespit etmektir.
Araştırmada nicel ve nitel yöntemleri içeren tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
örneklemini; Ankara Merkez ilçelerinde 5-6 yaş grubuna hizmet veren MEB’e bağlı bağımsız
anaokulları, bu anaokullarında çalışan öğretmenler, yöneticiler ile okulda eğitim gören
çocukların ebeveynlerin oluşturmaktadır. Elde edilen nicel veriler SPSS programında uygun
istatiksel testler kullanılarak çözümlenecek ve tartışılacaktır. Nitel veriler ise temalar ve kodlar
oluşturularak yorumlanacak, katılımcıların öz bildirim örneklerine yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Eğitim Ortamı, Kalite, Çocuk.
BİLDİRİ NO:386
SAKARYA İLİNDE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALMAKTA OLAN 5-6 YAŞ
ÇOCUKLARIN ÇİZDİKLERİ ÇEVRE RESİMLERİNİN EKOLOJİK KURAMA
GÖRE İNCELENMESİ
Şeymanur YENİHAYAT, Sedanur ÇİMEN, Ahsen KAHYA
Sakarya Üniversitesi
Bu araştırma da, okul öncesi eğitimine devam eden 5-6 yaş grubu çocukların çizdikleri çevre
resimlerinin ve çevre kavramını nasıl bildiklerinden, algıladıklarından yola çıkarak; yerleşim
yerlerinin ve ailelerinin sosyo-ekonomik durumlarına göre çevre çizimlerinin farklılık gösterip
göstermediğini incelenmiştir. Çalışma grubu, Sakarya ili Serdivan ve Kaynarca İlçelerinde
bulunan farklı yerleşim yerlerindeki okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş grubu
100 çocuktan oluşmaktadır. 5-6 yaş okul öncesi dönem çocuklarının resimlerinde çevre
algısının belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada nitel araştırma yöntemi, yarı
yapılandırılmış görüşme ve odak grup görüşmesi kullanılmıştır. Araştırmanın birinci
aşamasında, çocuklara yaşadıkları çevrede ne gördükleri, en çok nerede vakit geçirdikleri,
yerleşim yerinde nelerin var olduğu soruları sorulmuştur. İkinci aşamasında ise çocuklardan bu
sorulara verdikleri cevapları resmetmeleri istenmiştir. Çalışma da ailelerin yaşadıkları yerleşim
yerleri ve sosyo- ekonomik durumları da göz önüne bulundurularak çizimlerden değerlendirme
listesi oluşturulmuştur. Çizilen resimlerin değerlendirilmesi sonucunda, çocukların çoğunlukla
yaşadıkları il ile ilgili çevre algısı konusunda mutlu, neşeli bir algı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca farklı yerleşim alanlarında yaşayan ve farklı ekonomik düzeyden gelen 5-6 yaş grubu
çocukların çevre kavramı anlayışında farklılık gösterdiği saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Çevre, Çevre Kavramı, Okul Öncesi Eğitimi, Çocuk Resimleri, Çocuk,
Ekolojik Kuram
BİLDİRİ NO: 389
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNE SANAT
ETKİNLİĞİ UYGULAMALARINDAKİ YETERLİLİK DÜZEYİ
Şeyma YALIM, Eda Nur DOĞANLAR, Melek YAŞAR, Cansu BAŞKAYA, Esin CANSIZ,
Asu TÜTÜNCÜLER, Yunus BARAKLI, Ömer Faruk BAYRAM
Hasan Kalyoncu Üniveritesi
Amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi öğrencilerine sanat eğitimi uygulamalarındaki
yeterlilik düzeyi planlama ve uygulama düzeylerini belirlemektir.
Yöntem: Nitel araştırma yönteminde gerçekleştirilecek olan çalışmada görüşme ve doküman
analizi tekniği kullanılacaktır. Çalışmanın örneklemini Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü
Şahinbey ve Şehitkamil ilçesinde yer alan anaokulları arasından rastgele seçilen dört bağımsız
anaokulundan çalışmaya gönüllü katılan sekiz okul öncesi öğretmeni oluşturacaktır. Veri
toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış “Sanat Görüşme
Formu” ve “Sanat Etkinlik Planı Analiz Formu” kullanılacaktır. Sanat Etkinliği Görüşme
Formu iki bölümden oluşmaktadır. Formun birinci bölümünde öğretmenlerin kişisel bilgilerinin
yer aldığı beş soru bulunmaktadır. İkinci bölümde ise öğretmenlerin sanat etkinliğini planlama
ve uygulama düzeylerine ilişkin yarı yapılandırılmış soru çeşitleri bulunmaktadır. Sanat
Etkinlik Planı Analiz Formu ise öğretmenlerin deney etkinlik planlarını analiz etmeye yönelik
gözlem durumundan oluşmaktadır.
Bulgular: Veriler görüşmelerden elde edilen temalar ve alt temalar doküman analizi ile
desteklenerek tartışılacaktır.
Sonuç: Sanat eğitimi öğretmen adaylarının öz-yeterliklerinin yüksek olmasını öğrencilerin
derse katılımlarını ve derse olan ilgilerini artıracaktır. Yüksek öz-yeterliğe sahip öğretmenler,
sanat eğitimi derslerini sıkıcı bir atmosferden kurtararak, derslerin daha aktif, daha eğlenceli ve
daha başarılı geçmesini sağlayabilirler. Böylelikle eğitimde istenilen hedeflere ulaşmada daha
başarılı olacaklardır.
Anahtar Kelimler: Okul öncesi eğitim, sanat eğitimi, öğretmen tutumu, yeterlilik düzeyi
BİLDİRİ NO:390
5 YAŞINDA Kİ ANAOKULU ÇOCUKLARININ KREŞE GİDİP GİTMEME
DURUMLARINA GÖRE DUYGUSAL YÜZ İFADELERİNİ ALGILAMASI
Buse KARA, Kübra ÖZ
Ahi Evran Üniversitesi
Amaç: 5 yaş çocuklarının duygularını (mutlu, üzgün, korkmuş vb) tanımlama ve tanımladıkları
bu duyguların nedenlerinin belirlemek ve kreşe gidip gitmeme durumuna göre farklılaşıp
farklılaşmadığını ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırmamız nitel kesitsel bir çalışmadır.
Bulgular: Bu çalışmada 5 yaş grubu(48-60 ay) 72 çocuğun duyguları tanıma (mutlu-kızgın-
üzgün vb) , bu tanımaya ilişkin duygunun nedenini söyleyebilmesini ve bu tanımlamalara göre
kreşe gidip gitmeme durumuna göre farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Araştırmadan elde
edilen bulgular doğrultusunda, çocukların duyguları tanıyabildikleri ve tanımlayabildikleri
görülmekte. Çocuklara gösterilen yüz ifadelerinin çocukların açıklayabilme oranları mutlu
%80, üzgün %81, korkmuş %86, şaşkın %60, kızgın %84, utangaç %69, düşünceli %75, bıkmış
%62, tiksinmiş %67, ağlama %99, uykulu %98, yorgun %77 olarak açıklamıştır.
Sonuç: 5 yaş grubu 72 çocuğun duygusal yüz ifadelerini resim yoluyla tanıma ve yüz ifadesini
açıklayabilme durumu, bu durumun kreşe gidip gitmemesine göre farklılığın olup olmadığı
incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucunda 5 yaş grubu çocukların onlara gösterilen 12 duygusal
yüz ifadelerini açıklayabilme oranlarının açıklayamama oranından daha yüksek olduğu
bulunmuştur. En çok açıklanabilen duygusal yüz ifadelerinin (%80 ve üzeri olanlar) ağlama,
uykulu, korkmuş, kızgın, üzgün ve mutlu olduğu bulunmuştur. Çocuklara açıklamaları için
gösterilen duygusal yüz ifadelerini, çocuklar açıklarken daha çok yakın çevrelerinde birebir
ilişki içerisinde oldukları kişiler/nesnelerle (aile, okul ortamı, arkadaşlar, oyuncaklar vb)
açıkladığı görülmüştür. Çocukların yüz ifadelerine ilişkin yaptıkları açıklamalarda kreşe
gidenler ile gitmeyenler arasında büyük bir oran farkı görülmemiştir.
Anahtar Kelimeler: 5 yaş, anaokulu, yüz ifadeleri, duygusal ifadeler
BİLDİRİ NO: 393
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN EPİSTEMİK İNANÇLARI İLE YILMAZLIK
DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Mehlika KÖYCEĞİZ, Sare TÜRKMEN, Saide ÖZBEY
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Epistemoloji bilgiyi temel alarak bilgiyi anlamlandırma, temellerini bulma, özelliklerini
tanımlama üzerine sorulara yanıt arayan disiplindir. İnsanın bilme isteğini ele alan epistemoloji,
bilme istediğinin götürdüğü noktalardan biri olan bilim ile sıkça kesişir. Epistemoloji ve bilimin
sıkça kesişmesine neden olan etmenlerin başında epistemik inançlar gelir. Epistemik inançlar
bilgi, bilgiye ulaşma sürecinde bireylerin inançları ve bu inançların bireyin hayatına
yansımasından oluşmaktadır. Toplumu oluşturan bireylerin, bilgiyi sorgulayarak eleştirel bir
bakış açısı ile anlamlandırması, bilginin gelişim ve değişim içinde olduğuna inanan olgunlaşmış
epistemolojik inançlara sahip olması arzulanmaktadır. Özellikle toplumun gelişmesinde ve
insan profilinin oluşmasında büyük payı bulunan öğretmenlerin olgunlaşmış epistemik
inançlara sahip olması ve yaşamda karşılaşılan güçlükler karşısında mücadele edebilen, stresle
baş edebilen, psikolojik yönden sağlam; yılmaz bireyler olması önemlidir. Epistemik inanç
düzeyi yüksek olan öğretmen, çocuğa bilgiyi araması, bulması ve bilginin yaşamına katkısını
değerlendirebilmesi için gerekli olan temel becerileri kazandırmaktadır. Bununla birlikte
yılmazlık düzeyi yüksek öğretmen çocuğun sebat, problem çözme, farklı bakış açılarına sahip
olabilme ve zorluklar karşısında yılmadan yoluna aynı istekle devam edebilme gibi niteliklere
sahip yılmaz bireyler olarak yetiştirmesinde önemli rol oynamaktadır. Okul öncesi öğretmenleri
çocukların ilk karşılaştığı öğretmen grubu olması nedeni ile dikkat çekmektedir. Okul öncesi
dönem çocukları, öğretmenlerinin karşılaştığı durumlara nasıl tepkiler verdiğini, problem
durumlar karşısında nasıl çözüm yolları seçtiğini gözlemlemekte; gözlemlediği durumları taklit
ederek model almakta, davranışları benimsemektedir. Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin
epistemik inançları ile yılmazlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden korelasyonel tarama yöntemleri
kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Erzurum ilinin
Aziziye, Palandöken ve Yakutiye merkez ilçelerinde bulunan okul öncesi öğretmenleri;
örneklemini, evren içerisinden tesadüfî küme örnekleme formülü kullanılarak belirlenmiş 120
okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma verileri “Yılmazlık Ölçeği” ve “Epistemik
İnanç Ölçeği” ile elde edilecektir. Toplanan verilerin analizi SSPS programında uygun
istatistiksel işlemler yapılarak gerçekleştirilecektir. Araştırmanın bulgular, tartışma ve sonuç
bölümü tam metinde paylaşılacaktır.
BİLDİRİ NO: 394
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÇEVRESEL FARKINDALIĞA İLİŞKİN
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Tuğçe Rukiye TEMİZSOY
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma, 60-72 aylık çocukların çevresel farkındalıkları, çevreyi algılama biçimleri
ve çevre sorunlarına ürettikleri çözüm önerilerine ilişkin görüşlerinin; cinsiyet, ailenin
sosyoekonomik durumu ve anne eğitim düzeyi değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim çalışması yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini, Erzurum ili Yakutiye ilçesinde yer alan ilkokula bağlı bir
anasınıfında ve Palandöken ilçesinde yer alan bir anaokulunda öğrenim gören toplam 20 çocuk
oluşturmaktadır. Araştırmacının öğretmenlik uygulaması yaptığı okullar olması sebebiyle
örnekleme seçme yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır.
Veri toplama aracı, araştırmacının hazırlamış olduğu yarı yapılandırılmış görüşme formu
kullanılmıştır. Araştırmacının öğretmenlik uygulaması yaptığı sınıflarda bulunan çocuklar
olması sebebiyle çocukların kendilerini ifade etmede zorluk yaşamadıkları görüşmüştür.
Görüşmelerin süresi her çocuk için yaklaşık 15 dakika sürmüş olup araştırmacı tarafından
çocuklarla yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Görüşme ortamı çocukların kahvaltılarını yapmaları
amaçlı kullanılan sınıfta, sessiz bir ortamda gerçekleştirilmiş. Görüşmeler ses ve yazı olarak
kaydedilmiştir. Uygulama öncesinde gerekli izinler okuldan, öğretmenden ve velilerden
alınmıştır.
Verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Elde edilen veriler analiz sürecindedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, çevre, çevresel farkındalık, çevre algısı, çevre sorunları
BİLDİRİ NO: 397
JULIA DONALDSON’IN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ YAPILAN RESİMLİ ÇOCUK
KİTAPLARINDA BULUNAN TEMALARIN VE KONULARIN OKUL ÖNCESİ
EĞİTİM PROGRAMINDAKİ KAZANIMLAR VE GÖSTERGELERİ
ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ
Nur Hazal TEKELİ, Melike ÜNAL GEZER
TED Üniversitesi
Erken çocukluk eğitiminin amacı, olumlu bir öğrenme ortamı yaratarak çocuğun gelişimini
desteklemek olmalıdır. Bunu yapabilmek için çocukların ilgi ve ihtiyaçları öğretmenler
tarafından belirlenmelidir ve bunlara odaklanılmalıdır. Aksi takdirde, bir çocuk ne öğrendiğini
ya da öğretmenin ne öğrettiğini sorgulamadan büyüyebilir, karşılaşabileceği bir probleme
çözüm bulma konusunda eleştirel düşünmeden yoksun olabilir. Bu nedenle, öğretim yöntem ve
teknikleri bu amaç doğrultusunda geliştirilmelidir. Aynı zamanda, erken çocukluk eğitiminde
öğretmenlerin her çocuğun duygusal, entelektüel, fiziksel ve sosyal açıdan eşsiz, benzersiz
olduğu gerçeğini benimsemesi gerekir ve bu doğrultuda yapılan etkinliklerde çocukların
gelişim düzeylerine, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun materyaller seçilmelidir. Bu bağlamda,
çocukların bilişsel, dil, sosyal ve duygusal, motor ve öz bakım gelişim alanlarına katkı sağlayan
en önemli materyallerden biri ise resimli çocuk kitaplarıdır. Bu kitaplar çocukların hayatı
öğrenmesine, karakterler üzerinden bakış açısı kazanmasına ve kelime dağarcıklarını
geliştirmesine olanak tanır. Bu sebeple, MEB’in Okul Öncesi Eğitim Programı’nda
“Temalar/Konular Amaç Değil Araçtır” öğretisinden yola çıkarak kitaplarda bulunan temalar
ve konular çocukların bu gelişim alanlarına destek olmak için çok önemlidir. Bu nedenle, erken
çocukluk eğitiminde seçilen kitapların verilmek istenen değer üzerinden belirlenmesi
gerekmektedir. Bunların ışığı doğrultusunda yapılan bu araştırmada, Julia Donaldson’ın sayısız
resimli çocuk kitapları arasından Türkçe çevirisi yapılmış 30 resimli çocuk kitaplarında bulunan
temaların ve konuların, Okul Öncesi Eğitim Programı’nda yer alan kazanımları ve göstergeleri
kazandırması yönünden incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma için kullanılan kitaplar rastlantısal
olarak seçilmiştir. Daha sonra araştırmacılar tarafından içerik analizi yapılarak değerlendirme
formu uzman görüşlerine de başvurularak oluşturulmuştur. Aynı zamanda, form doğrultusunda
içerik kodlaması yapan araştırmacıların kodlamaları arasında örtüşme sağlanmıştır. Bu form
kullanılarak Julia Donaldson’ın kitaplarında bulunan temanın ve konunun hem bilişsel hem
duygusal hem sosyo-kültürel hem de dil gelişimine bir araç olarak kullanım uygunluğu
hakkında Okul Öncesi Eğitim Programı’nda bulunan kazanımlara ve göstergelerine yönelik
içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucu kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk eğitimi, resimli çocuk kitabı, okul öncesi eğitim programı
BİLDİRİ NO:399
ALMANYA ve TÜRKİYE’NİN OKULÖNCESİ EĞİTİM SİSTEMİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Ayşegül ÖZER YİĞİT, Burcu ÇİFÇİ, Gamze ŞEKER, Kübra KILIÇ, Şeyma Nur ÇİMEN
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı Almanya’daki okulöncesi eğitiminin incelenmesi ve
Türkiye’deki okulöncesi eğitimi ile karşılaştırılmasıdır. Bu araştırma, gelişmiş bir ülke olan
Almanya ile gelişmekte olan Türkiye'nin okulöncesi eğitim sistemini karşılaştırarak benzerlik
ve farklılıkların belirlenmesi ve yapılacak düzenlemelere zemin oluşturması açısından
önemlidir.
Yöntem: Bu araştırma nitel araştırma yöntemlerinden biri olan “doküman incelemesi” yöntemi
kullanılarak yapılmış bir çalışmadır. Çalışma iki ülke ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada veri
kaynağı olarak Almanya ve Türkiye’ de okulöncesi eğitim sistemine ilişkin bilgilerin yer aldığı
ilgili çalışmalar incelenmiştir. Araştırma Eylül 2018- Aralık 2018 tarihleri arasında yapılmıştır.
Araştırmada veri kaynağı olarak Almanya ve Türkiye’ de okulöncesi eğitim sistemine ilişkin
bilgilerin yer aldığı ilgili çalışmalar incelenmiştir. Çalışmada Almanya ve Türkiye’deki
okulöncesi eğitiminin amaçları, eğitim yapısı, modeli, süresi incelenmiştir ve problemler
kapsamında karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda programlar arası benzerlik ve
farklılıklar ortaya konmuş, elde edilen bilgiler yorumlanmıştır.
Bulgular: Türkiye’de son yıllarda okullaşma oranı, öğretmen ve öğrenci sayılarında hızlı bir
artış görülmektedir. Yaş grubu düştükçe okullaşma oranı azalmaktadır. 2014 yılında Türkiye
okullaşma oranları bakımından hem OECD’nin hem de AB’nin gerisindedir. Okulöncesine
kayıt oranları Almanya’da 3 yaşında % 94, 4 yaşında % 98 ve 5 yaşında % 99 olup zorunlu
eğitime başlangıç yaşı 6’dır. Türkiye’de ise okulöncesine kayıt oranları 3 yaşında % 8,4 yaşında
% 38 ve 5 yaşında % 71 ve okula başlama yaşı 5-6 yaş aralığındadır.
Sonuç: Türkiye’ de okulöncesi eğitim 0- 6 yaş aralığını kapsarken Almanya’ da genellikle 3-6
yaş aralığını kapsamaktadır. Türkiye'de okulöncesi kurumları Milli Eğitim Bakanlığına
bağlıdır. Almanya'da ise okulöncesi kurumları kiliseler ve yerel kurumlar tarafından
denetlenmektedir. Türkiye’de zorunlu eğitime başlama yaşı 5- 6 iken Almanya’da 6’ dır.
Türkiye ve Almanya’ da 3, 4 ve 5 yaşlarında okulöncesi eğitimde okullaşma oranlarında
farklılıklar bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Okulöncesi eğitim sistemi, Türkiye, Almanya
BİLDİRİ NO: 400
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN İLKOKULA HAZIR BULUNUŞLUK
HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN ALINMASI VE İLKOKULA
HAZIRBULUNUŞLUK ÖLÇEĞİNİN UYGULANMASI
Esma Evin ERTAŞ, Kadriye KALAFAT, Kevser SAMİ, Murat Can GÜRSOY, Sevgi
ÖZALAŞ, Sumeya ORMAN
İstanbul Arel Üniversitesi
Okula başlama, çocuğun ve ailenin yaşamında önemli bir dönemdir. Okul olgunluğu veya okula
hazır bulunuşluk çocuğun bedensel, zihinsel ve sosyal anlamda ilköğretimin gerekliliklerini
karşılamaya hazır olmasıdır. Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaların oldukça az olduğu ve
yapılan çalışmaların büyük bir bölümünün okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerine
dayandırıldığı görülmektedir. Bu araştırmanın genel amacı, okul öncesi öğretmenlerinin görüş
açısıyla aynı zamanda İlkokula Hazır Bulunuşluk ölçeğinin de kullanılarak 54-60 ve 60-66 ay
aralığındaki çocukların “İlkokula Hazır Bulunuşluk” için gerekli olan beceri ve kabiliyetlerinin
ne düzeyde olduğunu ve ilkokula hangi düzeyde hazır olduklarını saptamaktır.
Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.
Öğretmenlere göre:
1. Hazır bulunuşluğa etki eden faktörler nelerdir?
2. Çocuğun ilkokula hazırlanmasında kimler sorumludur?
Bu araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı İstanbul İli İl Milli Eğitim
Müdürlüğüne bağlı, devlet okuluna devam eden toplam 36 çocuk ve 18 okul öncesi öğretmeni
oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak; T.Canbulat ve H.Kırıktaş tarafından
hazırlanmış İlköğretime Hazır Bulunuşluk Değerlendirme Ölçeği ve araştırmacılar tarafından
hazırlanan “Görüşme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada görüşmelerle elde edilen verilerin
analizinde nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi ve betimsel analiz kullanılacaktır.
Ayrıca, İlköğretime Hazır Bulunuşluluk Değerlendirme Ölçeği ile elde edilen verilerin analizi
de SPSS 21 programı ile yapılacaktır.
Araştırmamız veri analizi sürecindedir. Araştırma sonucunda, alanyazında incelenen araştırma
sonuçlarında elde edilen; ana sınıfına devam etmiş çocukların ilköğretime başlamaya hazır
bulunuşluk düzeylerinin yeterli olduğu görülmüştür. Ana sınıfı eğitimini almış çocukların;
psiko motor, bilişsel, sosyal-duygusal, dil ve öz bakım becerilerinin gelişimine ilişkin hazır
bulunuşluk düzeylerinin, öğretmen görüşlerine göre yeterli olduğu sonucuna benzerlik
göstereceği düşünülmektedir. Ancak bu çalışmada öğretmen görüşüne ek olarak ilkokula hazır
bulunuşluk ölçeğinin uygulanması sonucunda farklılık çıkacağı beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, hazırbulunuşluk,
BİLDİRİ NO:401
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ GELİŞİMLERİNİN DESTEKLENMESİ:
“HER GÜNE BİR ETKİNLİK PROJESİ”
Esra İLHAN, Ayşenur GÜNAY, Buse OK, Veysi TOKTAŞ, Burcu ÇABUK
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitimin amaçlarından biri, elverişsiz çevrelerden gelen çocukları ortak
yetiştirme ortamında desteklemektir. Bu bağlamda geliştirilen bu proje, elverişsiz ortamlardan
gelen çocukların, tüm gelişim alanlarını destekleyerek toplumda fırsat eşitliği sağlamak, farklı
uygulamalarla eğitimlerine katkıda bulunmak, yaparak yaşayarak öğrenme felsefesini
benimseyerek çocukların aktif katılımıyla öğrenmelerini gerçekleştirmek, öğretmenlere değişik
eğitsel bakış açılarını göstermek, öğretmen adaylarının farklı öğrenci düzeylerini görerek teorik
bilgiyi oyunlaştırarak uygulamalarını sağlamak ve velilerin oyun yoluyla okul öncesi eğitimin
önemini benimsemelerine yardımcı olup çocuklarını destekleme yollarını öğretmek
amaçlanmıştır.
Yöntem: Proje, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında başlamış, 2018-2019 yılının sonunda
bitmesi planlanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasıyla geliştirilen
projede, Ankara ilinin Mamak ilçesinde yer alan 198 anasınıfı evren olarak belirlenmiş, basit
seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Projenin ⅔’ünün tamamlandığı günümüzde,
uygulamaları gerçekleştiren 27 öğretmen adayı; ilçede eğitim gören 494 çocuk, çalışmalara
katılan 54 veli, 38 öğretmen, 38 yöneticiye ulaşmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından
geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları
kullanılarak elde edilmiş ve içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir.
Bulgular: Çocukların çoğunluğunun ilk defa üniversiteye geldiği, yeni oyuncaklar,
materyallerle oynama fırsatı buldukları, sözcük dağarcıklarının geliştiği; öğretmenlerin bu
oyuncaklardan esinlenerek yeni oyuncaklar tasarladığı, yeni oyunlar öğrendiği ve çocuklarda
kendilerini daha iyi ifade edebilme becerilerinin geliştiğini gözlemledikleri; öğretmen
adaylarının mesleki açıdan yeni deneyimler kazandıkları, sınıf yönetimi becerileri, çocuklarla
iletişim kurma vb. konularda yetkin hissettikleri belirlenmiştir.
Sonuç: Öğretmen görüşmelerinden edinilen bilgilere göre, çocukların projeye birden fazla
katılım göstermeleri durumunda tüm gelişim alanlarında olumlu yönde ilerlemeler görüldüğü,
çocukların grup iletişimini destekleyecek kutu oyunlarıyla ilk kez karşılaştıkları, Orff
Schulwerk yaklaşımı, yoga ve dramadan yararlanılarak oynanan oyunların geliştirici olduğunu
düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin de çocukların gelişim alanlarını
destekleyecek farklı oyunlar, oyuncaklar hakkında daha fazla fikir sahibi oldukları,
uygulamaları gözlemleyerek bu doğrultuda uygulamalar gerçekleştirdikleri belirlenmiştir.
Öğretmen adayları lisans öğrenimlerinde edindikleri bilgileri projeye dahil olan çocuklarla
deneyimleme fırsatı bulmuşlardır. Velilerden de çocuklarının gelişimleriyle ilgili olumlu
dönütler alınmıştır. Geliştirilecek benzer projelere öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, sosyo-ekonomik düzey, oyun, görüş, fırsat eşitliği.
BİLDİRİ NO:402
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE
DESTEK EĞİTİM ODASI MODELİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİNİN
İNCELENMESİ
Mine ÖZTÜRK, Merve AKSU, Adile Gülşah SARANLI,
TED Üniversitesi
Amaç: “Destek Eğitim Odası” okullarda kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim
uygulamaları kapsamında yetersizliği olmayan ve özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara sunulan
eğitim hizmetlerinden üst düzeyde yararlanmaları amacıyla özel materyallerle oluşturulmuş
eğitim ortamlarıdır. Bu mekanlarda program farklılaştırma ve bireyselleştirmeye yönelik
zenginleştirme ve genişletme uygulamaları yapılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle öğrenme
güçlüğü ve DEHB vb. özel gereksinimlere sahip çocuklara yönelik destek oda tasarımları
görülmekle birlikte aslında üstün yetenekli çocuklar için de onların farklı öğrenme ve gelişme
durumlarına yönelik destek eğitim odaları tasarlanması gereklidir. Bu nedenle bu çalışmanın
amacı üstün yetenekli çocuklara yönelik destek eğitim odasının özelliklerinin, çalışma
prensiplerinin, bulunması gereken malzeme ve materyallerin neler olması gerektiği konusunda
bilgiler aktarıp bu konuda tasarlanmış farklı üstün yetenekliler destek odası tasarımlarını
paydaşlara sunmaktır.
Yöntem: Bu çalışmada üstün yetenekli çocukların eğitiminde MEB tarafından yaygın şekilde
kullanılan destek eğitim odalarının üstün yetenekli çocuklar için nasıl tasarlanabileceğinin
araştırılması sürecinde tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu yönüyle çalışma bir derleme çalışması
özelliği göstermektedir. Bununla birlikte TED Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi programında
verilen “Üstün Yeteneklilerin Gelişimi ve Eğitimi” dersinde geliştirilen üstün yetenekli
çocuklar için destek eğitim odası tasarlama örnekleri de sunulacaktır.
Bulgular: Gerçekleştirilen alan taraması sonucu üstün yetenekli çocuklar için tasarlanacak
destek eğitim odalarında verilen eğitimin planlama sürecinde çocukların baskın olan üstün
yetenek alanlarına uygun bireysel eğitim programı amaçlarının belirlenmesi, mentor ve
uzmanların destek eğitim odalarında çocuklarla buluşturulması, çocukların gelişiminin düzenli
olarak gözden geçirilmesi ve bu odalarda kullanılacak malzemelerin özellikle Okul Çapında
Zenginleştirme Modelinin Tip 1 zenginleştirme yöntemi kullanılarak zenginleştirilebileceği
konuları ortaya konmuştur.
Sonuç: Üstün yetenekli çocuklar için onların ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik zenginleştirilmiş ve
farklılaştırılmış eğitim programları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Türkiye’de Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından üstün yetenekli çocuklar için sıklıkla kullanılan destek eğitim odası
yönteminin bu vb. çalışmalar vasıtasıyla bilinirliğinin artırılması, üstün yetenekli çocukların
eğitiminde önemli farklar yaratacak adımlardan biri olma potansiyelini taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Üstün Yetenek, Üstün Potansiyel, Destek Eğitim Odası
BİLDİRİ NO:403
48 -72 AYLIK OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖĞRETMEN, ANNE VE
BABA ALGISI NASILDIR?
Cansel ŞENLİ, Duygu KARTAL, Elif AKILLILAR, Kübra ARSLAN, Nazife YILAN, Nefise
AKDAĞ, Nesibe AHAT, Özge ALAN
Pamukkale Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 48-72 aylık
çocukların öğretmen, anne ve baba kavramına yönelik algılarını ortaya koymaktır.
Yöntem: Bu araştırma temel nitel araştırma desenine göre tasarlanmıştır. (Merriam, 2013).
Araştırmanın katılımcıları 2018-2019 eğitim öğretim yılında Denizli ilindeki okul öncesi
sınıfına devam eden çocuklar arasından kolay ulaşılabilir amaçlı örneklem tekniğine göre
seçilmiştir. Katılımcılar 8 araştırmacının her birinin öğretmenlik uygulaması dersi kapsamında
uygulama yaptığı sınıfta dönem boyunca gözlemlediği 1 kız 1 erkek olmak üzere toplam 16
çocuktan oluşmaktadır.
Veriler gözlem, yüz yüze görüşme (video kaydı) hikaye sonrası sohbet ve çocukların yaptıkları
resimler kullanılarak toplanmıştır. Ana veriler toplanmadan önce 5 çocukla pilot çalışma
gerçekleştirilmiştir.
Bu araştırmada her bir araştırmacı ikişer çocuktan elde edilen verileri değerlendirmiş ve
kodlamıştır. Daha sonra araştırmacılar bir araya gelerek yaptıkları kodlamaların tutarlılığını
gözden geçirerek verileri birleştirmişlerdir. Ayrıca katılımcıların ifadelerinden ve ortaya
koydukları ürünlerden doğrudan örnekler ve alıntılar sunulmuştur. Bu şekilde geçerlilik ve
güvenirlik sağlanmaya çalışılmıştır. Bulgular kısmında katılımcılar Ç1, Ç2, … Ç16 şeklinde
kodlanarak verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.
Bulgular: Bu araştırmadaki bulgular sosyal-duygusal algılama, fiziksel algılama ve rollerine
göre algılama şeklinde 3 temel kategori kapsamında değerlendirilecektir.
Sonuç: Sonuçlar elde edilen bulgular doğrultusunda ortaya konacak ve alan yazında çocukların
anne-baba ve öğretmenleri ile ilgili algı ve görüşlerini konu alan araştırmalarla birlikte
tartışılacaktır. Bu araştırmada çocukların algılarının yetişkinlerin onlarla olan etkileşimlerini
yansıtacağı beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, çocuk, öğretmen algısı, anne algısı, baba algısı
BİLDİRİ NO:404
OKUL ÖNCESİNDE VELİLERİN , ÖĞRETMENLER VE
ÇOCUKLARLA OLAN ETKİLEŞİM BECERİLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Duygu ALKAŞI, Canan BEYAZ, Tuğba ÇİFCİ, Cumhur TÜRK
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi eğitim kurumlarındaki velilerin ,öğretmenler ve çocuklarla
olan etkileşim becerileri incelenecektir. Çocukların çalışmalarına ailelerin ne derecede dahil
ve ilgili oldukları Veli Katılımı Ölçeği ile araştırılması amaçlanacaktır.
Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılacaktır. Gürbüztürk ve Şad (2010) tarafından
geliştirilen Veli Katılımı Ölçeği, 5 seçenekli (Her zaman-Hiçbir zaman) Likert tipi bir ölçek
olup velilerin çocuklarının eğitimlerine katılım düzeylerini ölçmeyi amaçlayan toplam 8 alt
ölçek ve 39 maddeden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi, Muş ilinde iki ayrı anaokulu
öğrencilerinden okul öncesi eğitime devam eden 5-6 yaş grubu 89 çocuktur. İlk aşamada eldeki
ölçekler 1.-5. sınıflara göre hazırlandığından okul öncesine uyum sağlaması için maddeler
değiştirilerek gözden geçirilmiştir.
Bulgular: Ölçekte bulunan alt ölçekler; okul ve öğretmenle iletişim (çocuğun ilerlemesi
konusunda bilgi almak ve karşılıklı önerilerde bulunmak amacıyla öğretmen veya yöneticilerle
temas kurmak), çocuğun ödev ve çalışmalarını destekleme(ödev, proje gibi ev-temelli
etkinlikleri izlemek, desteklemek ve bunlarla ilgili etkili geribildirimlerde bulunmak), katılım
konusunda velinin kendini geliştirmesi (velinin çocuğunun eğitimine daha iyi katılım sağlaması
amacıyla kendini geliştirmesi), gönüllü aktif katılım(okul içi ve okul dışı faaliyetlere gönüllü
olarak etkin katılım sağlamak), çocukla iletişim (çocukla, güvene dayalı, cesaretlendirici ve
demokratik bir iletişim kurmak), öğrenmeyi destekleyici ev ortamının yaratılması(öğrencinin
öğrenmesini kolaylaştıran fiziksel ve duygusal açıdan elverişli bir ev ortamı yaratabilmek) ,
çocuğun kişilik gelişimini destekleme (çocuğun sorumlu, kendinden emin, bağımsız,
sorgulayan, araştırmacı bir kişilik geliştirmesine yardımcı olmak), çocuğun sosyo‐kültürel
gelişimini destekleme (çocuğun sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılımını desteklemek
ve cesaretlendirmek) şeklindedir.
Sonuç: Uygulanan anket sonuçlarından elde edilen bulgulara göre, çalışma grubunun
çoğunluğunu % 75,3 oranında kadın veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun yaş aralığını %
64,0 oranında 26-35 yaş aralığındaki veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun %60,7'sini 2-
3 çocuk sahibi olan veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun çoğunluğunu % 40,4'ünün lisans
mezunu olan veliler oluşturmaktadır.
Velilerin ölçek ve alt ölçeklere 'tamamen katılıyorum' seçeneğini seçme oranları sırasıyla:
%70.8, %73.0, %50.6, %71.9 ,%50.6, %67.4,%56.2, %39,3, %59,6 ,%59,6, 61,8, %70.8,
%66,3, %42,7 ,%33,7, %42,7 ,%51.7, %36,0 ,%24,7 , %27,0, % 37,1, % 30,3, % 67,4, % 73,0,
% 75,3, % 64,0 ,% 73,0, % 70,8, %49,4, %65,2, %65,2, %50,6, %46,1, %65,2, %64,0, %44,9,
%38,2, %32,6, %57,3 'dür.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Etkileşim becerileri, Veli katılımı, Aile tutumları.
BİLDİRİ NO:405
ANASINIFINDA TÜKETİM BİLİNCİ VE EKOLOJİK FARKINDALIĞIN GEÇİCİ
ÖĞRENME MERKEZLERİ İLE KAZANDIRILMASI SÜRECİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Melisa ARSLAN, Sıla AKSU , Hatice DARGA
Araştırmanın amacı anasınıfında tüketim bilinci ve ekoloji farkındalığını geçici öğrenme
merkezleri ile kazandırmaktır. Nitel araştırma yönteminde durum çalışması kullanılmıştır.
Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ordu ilinde 5-6 yaş grubu 11 çocuk ile
yürütülmüştür. Veri toplama araçları uygulama ve değerlendirme sürecinde çocuklara kukla
aracılığı ile yöneltilen sorular, ürün ve gözlemdir. 13 Aralık 2018 ve 04 Mart 2019 tarihlerinde
İki aşamada yürütülen çalışma sınıfta oluşturulan fındık, kış ve yerel meyve, dokuma, giysi ve
Barış Manço adlı beş geçici öğrenme merkezi üzerinden gerçekleştirilmiştir. Uygulama süreci
iki uygulayıcı ve istasyon yöntemi ile yürütülmüştür. Ses kaydı alınan çocukların cevapları
içerik analizine tabi tutulmuştur.
Araştırmanın ilk aşamasında çocukların öğrenme merkezlerinde ilgileri canlı kalmış ve soruları
cevaplandırmışlardır. Öğrenme merkezlerinden sonra atık materyaller ve evden getirdikleri eski
giysileri ile kıyafet ve aksesuar tasarlamış ve bunları tanıtmışlardır. İkinci uygulamada ilk
uygulamayı hatırlamış ve bu kez ilk yaptıklarından farklı ve güncel kıyafet ve aksesuar
tasarlamışlardır. Aile katılımı daha çok kıyafet ve dokuma ürünleri ile olmuş ve bunlarda
bölgesel özellikler öne çıkmıştır. Sonuç olarak çocukların ilk uygulamada öğrendikleri yerel
ürün ve üretimler ile ilgili bilgilerinin kalıcı olduğu görülmüştür. Geçici öğrenme
merkezlerinde somut ve günlük yaşamlarında yer alan materyallere daha fazla yer verilmiş
olmasının etkili olduğu söylenebilir. Öğrenme merkezlerinde dönüştürme konusu öne
çıkarılarak tüketim ve çevreyi koruma bilinci kazanmaları desteklenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ekolojik Denge, Yerli Ürün, Tüketim bilinci, Geçici Öğrenme Merkezi
BİLDİRİ NO: 407
DOĞADA OYUN İLE DEĞERLER PROJESİ
Zeynep BAŞARAN, Nalan UZ, Tahsin ATABAY, Alime Gamze DOĞAN, Gamze
BAYSAL, Rumeysa Nur AKKUŞ, Sevinç KURU
Anadolu Üniversitesi
Amaç: Doğada Oyun ile Değerler Projesi, Türkiye’nin üç farklı bölgesinden seçilen üç ilde
(Eskişehir, Bursa ve Denizli) eş zamanlı olarak yürütülmektedir. Projenin amacı, 60-66 aylık
okul çocuklara yönelik hazırlanan ve açık hava etkinliklerinden oluşan değerler eğitimi
etkinliklerinin farklı sosyoekonomik düzeyden gelen çocukların değerlere ilişkin görüşleri
üzerindeki etkilerinin incelenmesidir.
Yöntem: Proje, nicel araştırma yöntemlerinden ön test son test kontrol gruplu deneysel desende
tasarlanmıştır. Projenin çalışma grubu, her ilde düşük ve yüksek sosyoekonomik düzeyden
seçilen iki farklı anaokulunda eğitime devam eden 60-66 aylık çocuklardan oluşmaktadır. Veri
toplama aracı olarak, çocukların belirlenen değerlere ilişkin metaforik algılarını ortaya
çıkarmak amacıyla yarı yapılandırılmış açık uçlu sorulardan oluşan form, öntest ve son test
olarak kullanılmıştır. Projede yer alacak değerler “Sevgi, Saygı ve Adalet” olarak belirlenmiş
ve her değere ilişkin ikişer etkinlik olmak üzere altı açık hava etkinliği planlanmıştır. Projenin
uygulanma sürecinde, her hafta belirli günlerde bir gün olacak şekilde iki farklı çocuk grubu ile
kendi okullarının bahçelerinde etkinlikler uygulanacaktır. İki çocuk grubu arasında karşılıklı
olarak resimlerle mektuplaşma sağlanacaktır. Aynı zamanda her iki okulda da en az iki ailenin
katılımı ile aile katılımı etkinliği gerçekleştirilecektir. Altı etkinlik haftasının ardından, son
aşamada Proje Paylaşım Şenliği gerçekleştirilecektir. Her ilde, projeye dahil olan iki okulun bir
araya getirileceği paylaşım şenliğinde, tüm proje boyunca uygulanan etkinliklerden çocuklar
birlikte seçtiği 3-4 etkinliği birlikte oynayacaklardır. Proje Paylaşım Şenliği’ne aileler de davet
edilecek ve oyunların etkinliklerin içinde, hem kendi çocukları hem de diğer çocuklarla birlikte
aktif bir biçimde yer almaları sağlanacaktır. Proje sonunda katılan aileler ile proje sürecini
başından sonuna kadar değerlendirebilecekleri bir son görüşme yapılacaktır.
Bulgular: Çocukların değerler ile ilgili ilk algıları ile uygulanan etkinliklerin sonrasında
algılarındaki değişime ilişkin bulgular ortaya konulacaktır.
Sonuç: Doğada Oyun ile Değerler Projesi, Şubat 2019 tarihinde başlayıp 2019 Nisan ayında
tamamlanmış olacaktır. Projeden elde edilen veriler, içerik analizi ile çözümlenecek ve
sonuçlara yönelik öneriler getirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, değerler eğitimi, açık hava etkinlikleri, oyun.
BİLDİRİ NO: 409
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİN YILLIK KALKINMA HEDEFLERİNİN
ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİM HİZMETLERİNDE KALİTE İLE İLİŞKİSİ
Selvanur ÇAPÇI
Hacettepe Üniversitesi
Amaç:BM üyesi ülkeler tarafından 2000 yılında, Binyıllık Kalkınma Hedefi ülkeler için 2015
yılına kadar sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadele alanında sağlanan ilerlemeyi
ölçülebilir ve izlenebilir biçimde gösterecek şekilde geliştirilmiştir.Binyıllık Kalkınma
Hedeflerinin 2015 yılında yayınlanan ilk 15 yıllık raporlarında her bir maddenin yerine
getirilme işlevleri hakkında genel sonuç sunulmuştur.Özellikle eğitim anlamında dünya
çapında büyük yol kat edildiği gözler önüne serilmiştir(The Millenium Development Goals
Report [MDGs Report], 2015).Bu bağlamda ele alınan erken çocukluk eğitiminde kalite, erken
müdahale edilmesi ve kazanılacak her davranışın ileriki yıllara aktarımı açısından önemli yere
sahiptir.Okul Öncesi Eğitim’de kalite standartları denildiğinde UNICEF’in Milli Eğitim
Bakanlığı ortaklığı ile hazırladığı erken çocukluk eğitim hizmetleri ve kurumlarında kaliteyi
yansıtan göstergelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.Bu göstergeler öğrenme
ortamı, eğitim programı, aile ve toplum katılımı, çalışanların niceliği, niteliği ve mesleki
gelişimi, çocuk sağlığı, beslenmesi ve güvenliği, yönetim olarak başlıklandırılmıştır(UNICEF,
2015).Özellikle politika sağlayıcıların bu standartları göz önünde bulundurarak program
geliştirmeleri;okul yöneticilerinin de programların mevcut standartlar çerçevesinde
uygulanması adına etkin planlamalar yapmaları gerekmektedir.Binyıllık Kalkınma Hedefleri
kapsamında erken çocukluk eğitimi cinsiyet eşitliği,okullaşma oranı,fiziki ve sosyal
nitelik,sağlık,bakım ve beslenme başlıkları raporlaştırılmış ve öneriler sunulmuştur.Türkiye
genelinde net okullaşma oranlarında önemli ilerlemeler ile beraber eğitime erişimde toplumsal
cinsiyet,ailelerin gelir ve eğitim düzeyi,aile büyüklüğü ve yerleşim yeri gibi faktörler önemini
korumaktadır.2010 ve 2015 raporlarının ardından bu nicel değerler yerini niteliksel
farkındalıklara yani kalite üzerine düşünmeye yöneltmiştir.Bu bağlamda eğitimin ulaştığı kişi
kadar eğitimin nasıl ulaştığı da tartışma konusu olarak ele alınmıştır.
Yöntem:Araştırma, Binyıllık Kalkınma Hedeflerinin Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitiminde
kalite kapsamında ele alındığı bir derleme çalışmadır.
Sonuç:Ülkemizde erken çocukluk eğitiminde kaliteyi artırmak adına standartların
geliştirilmesi,her okulda ve çocukla uygulanabilir olması,toplum katılımının sağlanması
politika koyucular tarafından desteklenmelidir.2015 raporları bu destek için en önemli rehber
konumundadır.
Anahtar Kelimeler: Binyıllık Kalkınma Hedefleri, Erken Çocukluk Eğitimi, Kalite.
BİLDİRİ NO: 410
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ İLETİŞİM BECERİLERİ VE
DEĞER ALGILARININ ÖĞRETMENLİK MESLEK TUTUMLARINA ETKİSİ
Burcu ÖZDEMİR BECEREN, Merve YILDIRIM, Hiranur TOKGÖZ, Sedef GÖLTAŞ,
Habibe YÜCESAN, Büşra USLU, Aleyna VERİM, Bilge Nur KANBUR
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Okul öncesi dönem çocukları öğretmenlerini rol model olarak görürüler. Bu sebeple öğretmen
yetiştiren eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adaylarının adaylarının öğretmenlik
mesleğine ilişkin tutumlarının incelenmesi ve ortaya çıkan bulgular doğrultusunda bu
tutumlarının geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması şarttır.Bu nedenle bu çalışmanın
amacı Öğretmen adaylarının değer algıları ve iletişim becerilerinin öğretmenlik meslek
tutumlarına etkisi olup olmadığını araştırmaktır.
Çalışmanın örneklem grubunu Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi,Eğitim Fakültesi,Temel
Eğitim Anabilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 350 öğretmen
adayı oluşturmaktadır.Araştırmada mevcut durumu ortaya koymayı sağlayan ilişkisel tarama
modeli kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının iletişim becerilerini ölçmek için Ersanlı ve Balcı
(1998) tarafından geliştirilen Öğretmen İletişim Becerileri Ölçeği, değer algılarını ölçmek için
Portre Değerler anketi , öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ölçmek için ise Şaban (2006)
tarafından geliştirilen Öğretmenlik Meslek Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları
14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresinde tartışılacaktır.
İletişim becerileri, Değer algısı, Öğretmen adayları, Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum,
BİLDİRİ NO: 412
ANTALYA İLİ MERKEZ İLÇERİNDEKİ ÇOCUK OYUN PARKLARININ FARKLI
DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ
Bengisu ÖZDEMİR
Akdeniz Üniversitesi
Okul öncesi çocukların gelişmeleri için temel ihtiyaçlardan biri devinimsel hareketlerdir.
Devinim-hareket, çocuğun kendi bedenini ve çevresini tanıyabilmesi, gelişmekte olan kaslarını
çalıştırması, onları güçlendirmesi için gereklidir. Çocuğun devinimsel ve hareket gelişiminde
hareket alanları büyük önem taşımaktadır. Özellikle şehirlerde hareket alanlarına olan ihtiyaç
artmıştır. Bu alanlar şehircilik anlayışında çocuklar için oyun parkları olarak
değerlendirilmektedir. Çocuk oyun parkları, çocukları bir araya getiren, çocukların oyun
oynama ihtiyacına cevap veren, çocuğu sosyalleştiren, fiziksel ve psikolojik gelişimine katkı
sağlayan şehirlerdeki en önemli mekanlardır. Çünkü bu alanlar erken çocukluk döneminde;
özgüven, yaratıcılık ve güvenlik, davranışlarını kontrol etme ve koordinasyon, mekan algısı,
çeşitli küçük-büyük materyal kullanımı, tırmanma, dengede durma gibi becerilerin
kazanılmasına destek veren alanlardır.
Bu çalışmada çocukların gelişiminde bu denli önemli yer kaplayan oyun alanlarının farklı
değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel araştırma modeliyle gerçekleştirilen
çalışmanın çalışma grubunu Antalya il merkezindeki 25 oyun parkı oluşturmaktadır. Veri
toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan kontrol listeleri kullanılmıştır.
Araştırmada incelenen 25 park içinde fiziksel ve kimyasal tehlike olduğu gözlemlenirken bunun
yanı sıra yangın söndürme düzeneği, ilkyardım butonu, telefon numaraları, kamera sistemi,
zıplama ve yuvarlanma alanının bulunmadığı gözlemlenmiştir.
BİLDİRİ NO: 413
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF YÖNETİMİ BECERİLERİNİN
ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
Merve TEMEL, Emel ARSLAN
Necmettin Erbakan
Bu çalışmanın amacı okul öncesi eğitimi anabilim dalında okuyan öğretmen adaylarının sınıf
yönetimi ile ilgili becerilerini çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Bu değişkenler; sınıf
düzeyleri, mezun oldukları okul türü ve ikinci lisans eğitimi almak olarak belirlenmiştir. Sınıf
yönetimi, sınıfta yer alan kaynakları belli bir amaca yönelik örgütleme ve örgütlenen sistemi
sürdürme sürecidir. Dolayısıyla çoğu derslere ait olan amaçları gerçekleştirmek için sınıfa ait
tüm kaynaklardan bir sistem oluşturma ve bu sistemi yönetme süreci olarak ifade edilebilir (Arı
ve Deniz, 2008). Bu araştırma için 2018-2019 eğitim-öğretim yılı Necmettin Erbakan
Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programında
öğrenim görmekte olan öğretmen adayları seçilmiştir. Bu çalışma genel tarama modelinde
çalışılmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Sınıf
Yönetimi Becerileri Ölçeği (OÖÖ-SYBÖ) (Kaplan,2018) kullanılmıştır. Araştırma verileri
analiz aşamasındadır.
Anahtar Kelimeler: sınıf yönetimi, okul öncesi, öğretmen adayı.
BİLDİRİ NO: 414
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ YETERLİLİKLE İLGİLİ
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Merve DÜNER, Merve TEMEL, Fatma Nur ÖZCENGİZ, Emel ARSLAN
Necmettin Erbakan
Bu çalışmanın amacı; okul öncesi eğitimi lisans programında öğrenim gören öğretmen
adaylarının mesleki yeterliliklerine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Bu amaçla hazırlanan
sorular 2018-2019 eğitim öğretim yılı Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu
Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programında okuyan 4. Sınıf öğrencilerine
yöneltilmiştir. Nitel yöntemle çalışılan bu araştırmada veriler, öğretmen adaylarının bilgi,
beceri, uygulama, mesleki ve kişisel yeterliliklerine yönelik hazırlanan sorulardan elde edilen
görüşlere göre toplanmıştır. Araştırma, verileri değerlendirme aşamasındadır.
Anahtar Kelimeler: Mesleki Yeterlilik, Okul Öncesi, Öğretmen Adayı
BİLDİRİ NO: 417
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÇOCUK KİTAPLARINA ULAŞMA
DURUMUNUN OKUL, ÇOCUK VE AİLE AÇISINDAN İNCELENMESİ
Naciye BÜLBÜL, Bahar KATIKSIZ, Burcu ÖZER, Nazife ÇAKIN, Gözde ERTÜRK KARA
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Çocuk kitaplarının, çocuklar için vazgeçilmez birer eğitim ve eğlence kaynağı olmaları
gerçeğinden ve onlar için yapılacak kitap seçiminin öneminden yola çıkılarak çocukların
kitaplara ulaşıp ulaşmama durumunun okul, aile ve çocuk açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır.
Katılımcılar: Aksaray Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bulunan bağımsız bir anaokulunda 10
öğrenci, sınıfın anaokulu öğretmeni ve 10 çocuğun aileleri araştırma grubunu oluşturmuştur.
Veri toplama aracı: Araştırmada ailelere ve çocuklara hazırlanan görüşme soruları
kullanılmıştır. Aksaray Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bulunan bağımsız bir anaokulunda bir
sınıfın kitap merkezi incelenmiştir.
Bulgular: Araştırma çocuk açısından incelendiğinde %50’sinin ailesiyle her akşam kitap
okuduğu, %60’ının hiç kütüphaneye gitmediği, %80’inin kendi kitaplarını seçtiği görülmüştür.
Araştırma aile açısından incelendiğinde %90’ının her ay kitap aldığı, ailelerin her birinin evinde
kitaplar için bölümlerinin olduğu ve hediye olarak çocuklarına kitap aldıkları görülmüştür.
Okul açısından incelendiğinde çocuklar için oluşturulmuş kitap merkezi olduğu, kitap
merkezinde toplam 137 kitap olduğu kitap merkezinde öykü ve masal kitaplarının bulunduğu
ve okulda haftada 3 kez kitap okunduğu görülmüştür.
Sonuç: Okulda çocukların kitapları dönüşümlü olarak okudukları, okulda sayı olarak yeterli
fakat tür olarak kitapların yetersiz olduğu belirlenmiştir. Okulda ve evde kitap okuma oranının
yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Öneri olarak 137 kitabın içerik ve resimleme açısından nasıl
olduğu incelenebilir. Haftada 3 kez okunan kitabın çocuklara nasıl okunduğu gözlemlenebilir.
Çocukların kütüphaneyle tanışması için gerekli etkinliklerin düzenlenmesi ailelerin çocukları
ile birlikte kitap okumalarının çocukların gelişimi konusundaki önemi hakkında bilgi verilmesi
gösterilebilir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, çocuk kitapları, çocuk kitaplarına ulaşma
BİLDİRİ NO: 418
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERİNİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN
İNCELENMESİ
Burak ŞENBİL, Suat BİRLİK, Ezgi ALTINDAĞ, Hüseyin TERUT
Adnan Menderes Üniversitesi
Öğretmen, öğrenme sürecinin temel bir unsuru olarak çocuklarla sürekli iletişim halinde olan,
programını uygulayan, öğretimi yöneten ve hem çocukları hem de programı değerlendiren
kişidir. (Sönmez, 2003; Bircan, 2003; Kavcar, 2003). Geleceğin yetişkinlerinin eğitilmesinde
etkili olan öğretmenlerin bu işlevini yerine getirebilmesi için yeterli niteliklere sahip olması
gerekmektedir (Demirel, 1999; Erden, 1998). İletişim becerileri de öğretmenlerin sahip olması
zorunlu olan olmazsa olmaz özelliklerinin başında gelmektedir. (Çilenti, 1998). Etkili iletişim
becerilerine sahip öğretmenler; çocuklar ile olumlu ilişkiler kurarak eğitici rollerini en üst
noktaya kadar taşıyabilirler (Tezel Şahin, Kandır, Can Yaşar ve Yazıcı, 2012). Bu noktadan
hareketle araştırmada, okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin iletişim becerilerinin incelenmesi
amaçlanmıştır. Çalışma, nitel araştırma yöntemini esas alan, genel tarama modelinde
yapılandırılmıştır. Tarama modelleri, şu andaki ya da geçmişteki bir durumu var olduğu şekliyle
betimlemeyi amaçlayan bir araştırma yaklaşımıdır. Bu modelde, araştırmaya konu olan olay,
birey ya da nesne kendi koşulları içerisinde var olduğu biçimiyle tanımlanmaya çalışılır
(Karasar, 2007). Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada gözlem tekniği
kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim öğretim yılı Aydın ili Efeler ilçesindeki
Milli Eğitim Bakanlığı’na okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi
eğitimi öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna tesadüfi örnekleme
yöntemi ile seçilen 40 okul öncesi eğitimi öğretmeni dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak
25 gözlem maddesinin bulunduğu “İletişim Becerileri Gözlem Formu” kullanılmıştır. Bu form,
Karagöz ve Kösterelioğlu (2008) tarafından geliştirilen “İletişim Becerileri Değerlendirme
Ölçeği” temel alınarak araştırmacılar tarafından gözlem formuna dönüştürülmüştür. Uzman
görüşleri sonrasında gözlem formuna son şekli verilmiş ve çalışma grubunda yer alan okul
öncesi eğitimi öğretmenleri eğitim ortamında iletişim becerileri açısından gözlemlenmiştir.
Araştırmadan elde edilen veriler uygun istatiksel yöntemlerle değerlendirilerek elde edilen
bulgular kongrede sunulacaktır.
Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, okul öncesi eğitimi öğretmenleri, iletişim becerileri
BİLDİRİ NO: 419
Öğretmen Adaylarının Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuklara Karşı Tutumlarının
İncelenmesi
Aysun BOZTAŞ, Nurdan TARIM, Tülin KOCATAŞ
Okan Üniversitesi
Zihinsel yetersizliğe sahip çocuklara karşı öğretmen tutumları, eğitim-öğretimin niteliğini
belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle öğretmen adaylarının, zihinsel yetersizliği
olan bireyler için sahip oldukları tutumların belirlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu
araştırmanın amacı, zihinsel yetersizliği olan bireylere karşı, dört yıllık alan eğitimine devam
eden öğretmen adaylarının eğitim-öğretim tasarımı içerisinde, zihinsel yetersizliği olan
bireylere karşı tutumlarını veya davranışlarını belirlemektir. Bu araştırmada öğretmen
adaylarının zihinsel yetersizliği olan bireylere karşı tutumlarını veya davranışlarını ortaya
koyan, Atay ve ark. (1999) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Okan Üniversitesi, Okul
Öncesi Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği, Özel Eğitim ve Rehberlik Ve Psikolojik
Danışmanlık programlarına devam eden beş yüz (500) öğretmen adayı araştırma grubunu
oluşturmaktadır. Araştırmanın değişkenleri, farklı programlardaki öğrencilerin zihinsel
yetersizliği olan bireylerle ilgili bilgi düzeyleri, öğrencilerin devam ettikleri programdaki
eğitim-öğretim düzeyi, öğrencilerin cinsiyetleri, yaşları, mezun oludukları lise türü,
çevrelerinde veya yakınlarında zihinsel yetersizliği olan birey olup olmadığı, daha önce genel
özel eğitim ve/veya kaynaştırma ile ilgili bir ders alıp almadığı ve zihinsel yetersizliği olan
bireylerle ilgili konferans, seminer vb. gibi etkinliklere katılıp katılmadığıdır. Elde edilen
verilerin sonuçlarına göre, öğretmen adaylarının zihinsel yetersizliği olan çocuklara karşı
tutumlarının ortaya konularak öğretmen adaylarının zihinsel yetersizliği olan çocuklara karşı
tutumlarına etki eden faktörlerin tartışmaya açılması sağlanacaktır. Böylece, öğretmen
yetiştirme programlarında olumsuz tutumlara etki eden faktörlerin kontrol edilebilmesi için
gerekli önlemlerin alınmasında, bu çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Zihinsel Yetersizlik, Tutum, Eğitim, Özel Eğitim,
Zihinsel Engelli Birey, Kaynaştırma, Özel Eğitim Gereksinimi Olan Birey
BİLDİRİ NO: 421
GÖRME ENGELLİ BİREYLERİN ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON
MERKEZLERİNDE ALDIKLARI EĞİTİM İLE VELİ BEKLENTİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Emine OLAŞ
Sinop Üniversitesi
Amaç: Birey, hayatta olduğu zaman zarfında kabullenmesi zor durumlar ve ani olaylar bütünü
ile yüzleşmek zorunda kalabilir. Yüzleşme ihtimali olan olaylardan bir tanesi de özür /engel
durumudur ki, bireyin yaşamı süresince her an karşısına çıkabilir. Bir çocuğun doğumu,
ailelerin yaşamında bir dönüm noktası oluşturur. Doğal olarak tüm anne babaların beklentisi
normal ve sağlıklı çocuklara sahip olmaktır. Bir çocuğun engelli olduğunun öğrenilmesi,
yetersizliğin derecesi ne olursa olsun ailesi için yüksek derecede stres verici bir olaydır. Görme
engelliler için okullar henüz kurulmadan tarihsel süreçte kendi kendini yetiştiren görme engelli
insanlar olmuştur. Görme engelli çocukların eğitimi engelin başladığı zamana ve dereceye bağlı
olarak değişiklik gösterir. Öğrencinin eğitimine erken başlanması, sonucunun da o oranda erken
artış göstermesini sağlayacaktır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’nde her çocuğa
engellerine bağlı olarak özel olarak hazırlanmış BEP programları ile belirli bir eğitim
verilmektedir. Bu çalışmada, görme engelli bireylerin Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon
Merkezleri’nde aldıkları eğitimi belirlemek ve bu eğitimin velilerinin beklentilerini karşılayıp
karşılamadığını ortaya koymak amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir
durum örneklemesi ile belirlenen Bursa ili, Nilüfer ilçesi sınırları içerisinde yer alan bir
rehabilitasyon merkezinde eğitimine devam eden görme engelli öğrencilerin velileri
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak görüşme tekniğinden yarı yapılandırılmış görüşme
tercih edilmiştir.
Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış, içerik analizi tekniği ile analiz edilme aşamasına
gelinmiştir.
Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.
Anahtar Kelimeler: Görme engelli bireyler, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, görme
engelli bireylerin ebeveynleri.
BİLDİRİ NO: 422
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEK SEÇİMLERİ VE MESLEK
SEÇİMLERİ İLE AKADEMİK BAŞARILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ
Sinem BAHADIR, Simay ULUS, Hamdi ÖZDEMİR, Özlem DÖNMEZ, Handan DOĞAN,
Zeynep Çiğdem ÖZCAN
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Meslek seçimi insanın hayatında verebileceği önemli bir karardır. Kişi için doğru
meslek mutlu bir yaşam şeklidir. Mutluluk ile birlikte başarılı olmaktır. Bu çalışmada da okul
öncesi öğretmen adaylarının meslek seçimleri ve meslek seçimleri ile akademik başarıları
arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu çalışmanın araştırma modeli "İlişkisel Tarama Modeli'dir."Araştırmanın çalışma
grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılı Maltepe Üniversitesi okul öncesi öğretmenliğine devam
eden 200 öğrencidir. Veri toplama aracı, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Meslek Seçimi
Anket Formu ‘dur. "Verilerin analizinde Excel programı kullanılacaktır.
Bulgular: Veri toplama süreci devam etmektedir.
Sonuç: Veri toplama süreci devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Meslek seçimi, akademik başarı, yüksek öğrenim
BİLDİRİ NO: 424
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN VE AKADEMİSYENLERİN CİNSEL
İSTİSMARA YÖNELİK ÖNERİLERİNİN İNCELENMESİ
Büşra AKKOÇ
İstanbul Aydın Üniversitesi
İstismar kişinin yaşam alanına müdahale ederek kişisel haklarını görmezden gelme,
mahremiyetine saygı duymama ve kişinin yaşamını her anlamda zedeleyecek davranışlarda
bulunulmasıdır. İstismarın 4 çeşidi bulunmaktadır; bunlar fiziksel, duygusal, ekonomik ve
cinsel istismardır. İstismar olguları sanılanın aksine çok sık karşılaşılan ve tespit edilmesi güç
olan bir durumdur. İstismara uğrayan kişi sayısının bilinenden daha fazla olmasına rağmen
araştırma verileri incelendiğinde resmi rakamlar, gerçekleşen vakalar kadar yüksek değildir. Bu
durum çoğu mağdurun istismara uğradığını saklaması ve bu nedenle yaşanan istismarların
resmi kayıtlara işlenmemesinden kaynaklanmaktadır.
Yukarıda daha önce de belirtildiği üzere istismarın bir türü de cinsel istismardır. Cinsel
istismara her yaş ve cinsiyette insan maruz kalabilmektedir. Ancak bu istismar çocukları,
yetişkinlerden daha fazla zedelemektedir. Bunun nedeni, çocuğun anatomik ve duygusal
gelişiminin henüz tamamlamamış olmasıdır.
Bu çalışmada da cinsel istismar konusu ele alınmış ancak yukarıda bahsedilen nedenden
dolayı bu çalışmada özellikle çocuğun cinsel istismarı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu nedenle
konunun uzmanlarının çocuk cinsel istismarıyla ilgili önerileri araştırılarak bir çalışma
hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İstismar, çocuk cinsel istismarı, istismarın türleri, istismarın önlenmesi
BİLDİRİ NO: 425
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF
YÖNETİMİNE KARŞI İNANÇ VE TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Tuba AKTUZ, Hatun Ebrar BARUT, Elif BİLENOĞLU, Şeyma ALACA
Okan Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının sınıf
yönetimine dair inanç ve tutumları incelemektir. Araştırma verilerine ulaşmak için Martin, Yin
ve Baldwin (1998) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Savran (2002) tarafından
yapılan “Sınıf Yönetimine Yönelik Tutum ve İnanç Ölçeği” ve araştırmacılar tarafından
geliştirilen “Bilgi Formu” kullanılmıştır.
Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının sınıf yönetimine karşı
inanç ve tutumları; (cinsiyet, yaş, sınıf yönetimi ile ilgili hizmet içi eğitime katılma, görev
yapılan okul türü, kadro durumu, görev yapılan sınıfın mevcudu, çocuk sahibi olma durumu,
mesleki kıdem, öğrenim düzeyi) bazı değişkenlere göre karşılaştırmalı incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmanın öğretmenler ile ilgili evrenini, 2018 – 2019 eğitim-öğretim yılında
İstanbul İli’nin Pendik İlçesi’nde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda çalışan 324
kadrolu öğretmen, 24 ücretli öğretmen ve 94 özel anaokulu bünyesinde görev yapan 256 okul
öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturacak toplam öğretmen sayısı
604’dür. Araştırmanın öğretmen adayları ile ilgili evrenini, Marmara Üniversitesi Atatürk
Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören 372 öğretmen
adayı ve İstanbul Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim
Dalında öğrenim gören 135 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturacak
toplam öğretmen adayı sayısı 507’dir.
Öğretmen çalışma grubunu belirlemek için rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır. İstanbul
ili Pendik ilçesine bağlı Yenişehir, Velibaba, Fevzi Çakmak, Kavakpınar, Kurtköy ve Çınardere
Mahallelerinde bulunan okullardaki okul öncesi öğretmenlerinin tamamı araştırmanın
örneklemini oluşturmaktadır. Çalışma grubuna 200 öğretmen katılmıştır.
Öğretmen adayları çalışma grubunu belirlemek için rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır.
Çalışma grubuna Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinden 100 öğretmen adayı,
Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesinden 100 öğretmen adayı olmak üzere toplam 200 öğretmen
adayı katılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonunda elde edilen bulgular değişkenlerle tartışılarak, sınıf yönetimi
konusunda önemli ölçüde öğretmen ve öğretmen adaylarının ihtiyaçlarının ortaya çıkarılması
beklenmektedir.
Anahtar kelimeler: Sınıf Yönetimi, İnanç, Tutum, Okul Öncesi Öğretmenleri, Öğretmen
Adayları
BİLDİRİ NO: 426
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN MÜZİK ETKİNLİKLERİNİ PLANLAMA VE
UYGULAMA DÜZEYLERİ
Şeyma Pelin ÖZPINAR, Fazilet Nur FİNCAN, Şeval Gizem KABARCIK, İkra
KARATAŞLIOĞLU, Beyza Nur ERDEM, Melis ÖZPİNECİ
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerin müzik etkinliklerinin planlama ve uygulama
düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Çalışma nitel araştırma yöntemi ile
gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın örneklemini Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şahinbey
ilçesinde yer alan anaokulları arasından rastgele seçilen altı bağımsız anaokulundan çalışmaya
gönüllü katılan sekiz okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak
araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış “Müzik Etkinliği Planlama ve
Uygulama Görüşme Formu” ve “ Müzik Etkinliği Analiz Formu” kullanılmıştır. Müzik
Etkinliği Planlama ve Uygulama Görüşme Formu iki bölümden oluşmaktadır. Formun birinci
bölümünde öğretmenlerin kişisel bilgilerinin yer aldığı beş soru, ikinci bölümünde ise
öğretmenlerin müzik etkinliklerini planlama ve uygulama süreçlerine yönelik yarı
yapılandırılmış sekiz soru bulunmaktadır. Müzik Etkinliği Analiz Formu ise okul öncesi
öğretmenlerinin müzik etkinlik planının incelenmesine yönelik 36 soru yer almaktadır.
Görüşmelerden elde edilen veriler temalar ve alt temalara ayrılmış ve doküman analizi ile
desteklenerek tartışılmıştır.
Anahtar Kelime: Okul öncesi öğretmeni, okul öncesi eğitim, müzik, müzik etkinlikleri.
BİLDİRİ NO: 429
36-72 AYLIK ÇOCUKLARIN RESİMLERİNDEKİ AİLE OLGUSU
Semanur NACAR
İstanbul Aydın Üniversitesi
Amaç: Çocuk çevresindekilerle sürekli etkileşim halindedir. Bu çocuğun yaptığı resimlere de
yansır. Resimlerine kendisi ve yetişkinlerle olan ilişkileri ve sorunları aktarabilir. İstisna olarak
4-6 yaş arası çocukların resimlerinde insan figürü önem taşır. Bu dönem çocukları anne, baba,
kardeş ve çevresindeki diğer kişilerin resimlerini çizerler(Yavuzer, 1992). Resim, çocukların iç
dünyalarını en net şekilde yansıtma biçimlerinden biridir. Gelişen ve sürekli değişen çocuğun
iç dünyasını, yaşantı, deneyim ve düşüncelerini anlamlandırmak okul öncesi dönemde oldukça
önemlidir. Bu çalışmada 3-6 yaş arası çocukların yapmış olduğu resimlerde, aile figürü
çizimlerinin incelenip resimlerine yansıttıkları figürlerinden yola çıkarak çizimler arasında
herhangi bir farklılık olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma tarama modellerinden ilişkisel tarama modeline göre tasarlanmıştır.
Karalama ve işlem öncesi resim çizen çocukların aile figürü çizimlerinin karşılaştırılması
üzerine yapılan veri analizleri SPSS Programı ile çözümlenmiştir.
Bulgular: Örneklem grubu Florya, Eyüp, Bahçelievler, Esenler ilçelerinde yaşamakta olan 3-
6 yaş aralığında okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim görmekte olan çocuklar olup 3
yaşında 4 çocuk , 4 yaşında 52 çocuk, 5 yaşında 51 çocuk, 6 yaşında 61 çocuk toplamda ise 168
çocukla çalışılmış olup onların çizmiş olduğu 168 figür ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
Sonuç: Değerlendirmeler sonucunda; Karalama dönemi dediğimiz 2-4 yaşlarında çocuğun
yaptığı düz çizgi karalamaları şema öncesi dönemde giderek insan figürüne dönüşmeye başlar.
Çizgiler anlam kazanır. Beş yaşında olan bir çocuk ise insan figürü çizerken baş, baştan çıkan
kollar ve bacaklar yaparken bazı organları daha büyük çizebilir, parmaksız eller çizebilir. Altı
yaş civarında ise kulak burun boyun, göz bebeği gibi ayrıntılara yer vermesi beklenirken
çocukların çizmiş olduğu resimler incelendiğinde, karalama dönemi ve şema öncesi döneme ait
resimlerin aile figürleri çizimleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı gözlemlenmiştir.
Çocukların karalama dönemi ve şema öncesi dönemde insan figürü çizimlerinin benzerlik
gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk resimleri, Aile Olgusu, Karalama Dönemi, Şema Öncesi Dönem
BİLDİRİ NO: 432
GÖRME ENGELLİ ÇOCUĞUN DÜNYASINDA EKOLOJİK ÇEVRENİN
ETKİLERİNE DAİR ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Serkan AZAP, Eda TÜTÜNCÜ
Üsküdar Üniversitesi
Bireyin davranışları ve ileriye dönük kişisel gelişimi, yaşadığı çevre ve çevresindeki insanların
yaklaşımlarından etkilenerek meydana gelir. Ekolojik sistem yaklaşımı, bu çevreyi oluşturan,
birbiriyle etkileşim halinde olan kişiler ve diğer sistemlerin birbirlerine olan etkileşimini ifade
eder. Engelli birey de ise içinde olduğu ilk çevre normal bireylere göre daha büyük bir öneme
sahiptir. Özellikle görme engelli bireylere çevre farkındalığı kazandırmak zor olmakla birlikte,
bu bireylere çevreyi tanıtmak, bakış açısı oluşturmak için buna yönelik çalışmalar yapmak
gerekmektedir.
Bu araştırma, görme engelli bireylerle çalışan özel eğitim öğretmenlerin, görme engelli
çocuğun dünyasında ekolojik çevrenin etkilerine dair görüşlerini belirlemek amacıyla
yapılmıştır. Araştırma da nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma da veri toplama aracı
olarak öğretmenlerin bu konuya yönelik görüşlerini tespit etmek amacıyla araştırmacılar
tarafından geliştirilen, açık uçlu sorulardan oluşan form ve yarı yapılandırılmış bireysel
görüşmeler yapılmıştır. Verilerin kaydedilmesinde ses kayıt cihazından yararlanılmıştır.
Araştırma grubu 10 özel eğitim öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırma verileri analiz
aşamasındadır. Araştırma sayesinde elde edilen sonuçlar ışığında, gelecek araştırmalara yönelik
öneriler ve örnekler sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Ekolojik yaklaşım, özel eğitim, görme engeli, çevre
BİLDİRİ NO: 434
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ EV, AĞAÇ VE İNSAN
ÇİZİMLERİNDEKİ DOĞA İLE İLGİLİ FİGÜRLERİN İNCELENMESİ
Bahar SEMİZ, Aylin SÖZER ÇAPAN
İstanbul Aydın Üniversitesi
Amaç: Resim, çocuğun kendisini yansıttığı iç dünyasına dair bilgiler veren ve bilişsel
gelişimini gösteren en somut göstergelerden biridir (Yavuzer, 1992). Alandaki çalışmalar
incelendiğinde çocukların doğa ile ilgili algılarını belirlemek için genellikle görüş almak
yönünde çalışmalara yer verildiği görülmektedir. Doğa ile ilgili konularda çocuk çizimleri,
araştırmacılara çocukların doğa ile ilgili algılarını, doğa konusundaki bilgilerini bu konudaki
tutumlarına yönelik kıymetli veriler sağlayacaktır (Barraza, 1999). Buradan hareketle bu
araştırma, çocukların çizdikleri ev-ağaç-insan çizimlerindeki doğa figürlerinin neler olduğunu
ve doğa ile ilgili bilgi ve tutumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Ev insan ağaç çizimi John Buck (1948) tarafından geliştirilmiş olup çocuklardan
sadece ev, ağaç ve bir insan çizilmesi istenir. Resmin incelenmesinde çizim komposizyon
olarak ve aynı zamanda her figür tek incelenmektedir. Çocuğun çizdiği ev ailesini ve sosyal
hayatını yansıtmakatdır. Ağaç çizimi ise kendisinin iç dünyası hakkında fikir vermektedir.
İnsan çizimi, çocuğun kendisini nasıl algıladığını yansıtır (Batı, 2012).
Bulgular: Araştırmada rastgele örneklem seçim modeline göre 60 adet okul öncesi dönem
çocuğunun resmi analiz edilmiştir. Nitel araştırma modeline göre yapılan çalışmada resimler
içerik analizine tabi tutularak doğa ile ilgili figürler kategorize edilmiştir. Analizler sonucunda
çocukların ev, ağaç ve insan çizimlerinde doğa ile ilgili en çok güneş, bulut, ağaç, çiçek, çimen,
kuş vb. hayvanları resimledikleri görülmüştür. Bunun yanında insan çizimlerinin genellikle
içinde bulundukları gelişimsel döneme uygun seviyede çizim yaptıkları, aile yaşantılarında
genellikle kendilerini aile üyeleri ile birlikte resmettikleri, ağaç çizimlerinde genellikle elma ve
çam ağacı çizdikleri saptanmıştır.
Sonuç: Yapılan araştırmada ev, ağaç ve insan çizimi kullanılması, doğa ile ilgili olarak
çocukların bilgilerine bu konudaki tutumlarına dair pek çok fikir vermiştir. Buradan yola
çıkarak çocukların çizimlerinin yaşantılarına ve tutumlarına dair kullanılabilecek önemli bir
değerlendirme aracı olarak kullanılabileceği önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Resim analizi, doğa figürleri, resim analizinde doğa figürleri
BİLDİRİ NO: 436
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK
FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
Dilara Nur BAŞKAN, Simge YENİOCAK
İstanbul Aydın Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmen adaylarının çocuk istismarına yönelik farkındalık
düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, okul öncesi öğretmen adaylarının
çocuk istismar belirtilerini saptayabilmelerine ve öğretmen adaylarının çocuk istismarına
yönelik farkındalıklarının bazı demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğine
bakılmıştır.
İlişkisel tarama modeli yönteminin kullanıldığı araştırmanın çalışma grubunu Pamukkale
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünden tesadüfi örneklem
yoluyla seçilen 144 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Atiye Kevser
Sarıbaş (2013) tarafından geliştirilen “Öğretmen Anket Formu” aracılığı ile elde edilmiştir.
Araştırmanın alt problemlerinin çözümlenmesinde bağımsız t-testi ve tek yönlü varyans analizi
testinden yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi
Öğretmenliği Bölümüne devam eden öğretmen adaylarının çocuk istismarına yönelik
belirtilerden olan fiziksel istismar belirtilerini saptayabildikleri fakat cinsel istismar ve
duygusal istismar belirtilerini saptamada zorlandıkları tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar.
BİLDİRİ NO: 437
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ
YARATICILIK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Merve OĞUL, Bedia DENLİ, Hanife GAYRET, Canan YILDIZ ÇİÇEKLER
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Amaç: Sürekli olarak gelişim ve değişim gösteren dünya, içinde bulunulan durumlara ilişkin
özgün ve yeni fikirler üretme gereğini zorunlu kılmaktadır. Okul öncesi dönemde çocukların
yaratıcılığının desteklenmesinde öğretmenlere ve ailelere farklı görevler düşmektedir. Okul
öncesi dönemde çocuklar için gerekli zengin uyarıcı çevrenin oluşturulması, çocuklara
rehberlik edilmesi ve gerekli durumlarda çocukların yaratıcılıklarının gelişimi için
cesaretlendirilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle çalışmada okul öncesi öğretmenleri ve
öğretmen adaylarının yaratıcılık hakkında görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma, nitel araştırma desenlerinden biri olan fenomenoloji deseni kapsamında
yürütülmüştür. Bu amaçla Konya il merkezinde görev yapmakta olan okul öncesi eğitimi
mezunu öğretmenlerin ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi
Okul Öncesi Eğitimi lisans programında eğitimine devam eden öğretmen adaylarının
yaratıcılığa ilişkin görüşleri araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı-yapılandırılmış görüşme
formu aracılığıyla elde edilmiş ve veriler içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma
2018-2019 öğretim yılı bahar döneminde gerçekleştirilmiştir.
Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın veri analiz süreci devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: yaratıcılık, yaratıcılığı etkileyen faktörler, okul öncesi eğitim, aile, çocuk
BİLDİRİ: 438
ANNE VE BABALARIN ÇOCUKLARI İÇİN OYUNCAK SEÇİMİNDE DİKKAT
ETTİĞİ HUSUSLARIN İNCELENMESİ
Esranur AŞMANOĞLU, Birgül CEYLAN, Halil UZUN
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Oyun okul öncesi çağdaki çocuğun temel uğraşı, öğrenme için kullandıkları başlıca
yoldur. Oyun çocuğun sosyalleşmesini sağlar, duygularını ifade edebilmesi ve büyümesini
yansıtabilmesi için en uygun yoldur. Oyunda ilk başta kurallar belli değilken çocuk
sosyalleşmeye başlayınca gruptaki diğer çocuklarla birlikte oyun kurallarını belirler. Çocuk
kendi hayatında gerekli olan davranış, bilgi, bir şeyi yapabilme yeteneğini oyun içinde öğrenir.
Çocuğun kişiliği oyunla şekil bulur, sahip olduğu becerilerin farkına varır. İnsanlarla olan
ilişkilerinde, paylaşma duygusunu kazanma gibi olguları oyunla öğrenir. Oyun, çocuğun
sonucu düşünmeden eğlenmek amacıyla yaptığı iştir. Oyuncaklar ise çocukların bu işi
yapmakta kullandığı araçlardır. Oyuncak oyunlarda kullanılan, çocukların eğlenmeleri için
yapılan ve eğitici işlevlere sahip olan bir araçtır. Oyuncaklar çocukların günlük hayatta çok
fazla kullandıkları materyallerdir. Çocuk, çevresinde bulunan nesneleri ya da oyuncaklarını
oyununda kullanır. Çocuklar doğada bulunan nesneleri çabucak bulabilirler. Çeşitli taşlar,
yapraklar, kum ve benzeri materyallerle oyunlar oynayabilirler. Doğadaki materyaller dışında
çocuklar için üretilen oyuncaklar bulunmaktadır. Oyuncaklar, oyun kadar eski bir tarihe
sahiptirler. Kazılar sonucunda oyuncakların eski bir tarihe sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Eski
Mısıra ait mezarlarda oyuncaklar bulunmuştur. Kazılarda bulunan çıngırak sonraki zamanlarda
inanç bakımından dinsel bir işleve sahip olmuştur. Mısırlılar çıngırağı sadece oyuncak değil
aynı zamanda tanrı olarak görmüşlerdir. Kazılarda Eski mısırlıların topraktan yapılan
oyuncaklar, ağaçtan yapılan oyuncaklar ve tahtadan yapılan oyuncaklar bulunmaktadır.
Yapılan kazılarda Eski Yunan kültürüne ait birçok oyuncak bulunmuştur. Eski Yunan
dönemine ait buluntularda da oyuncak olarak değnek, at, minyatür mobilyalar, çıngırak, el
arabası, gemiler, bebek göze çarpmaktadır. Anadolu’daki kazılarda ise heykelcikler, topraktan
yapılan oyuncaklar bulunmuştur. Oyuncaklar bulunduğu yerin ve dönemin özellikleri
hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. İlk kazılarda genellikle tarım ya da hayvancılık yaygın
olduğu için, topraktan oyuncaklar ve hayvanlara benzeyen minyatür oyuncaklar yapılmıştır.
Günümüzdeki oyuncaklara bakıldığında teknolojik oyuncaklar, metal oyuncaklar, pilli
oyuncaklar, örgü oyuncaklar, değişik özelliklere sahip oyuncaklar gibi çeşit çeşit oyuncaklar
bulunmaktadır. Doğadaki materyaller dışında çocuklar için üretilen oyuncaklar bulunmaktadır.
Oyuncak sektörü çocukların yaşına, gelişim düzeylerine, ilgi ve gereksinimlerine ve hatta
cinsiyetlerine göre üretim yapmaktadır. Ancak tüm üretilen oyuncakların çocuklar için yararlı
olduğu kanısı doğru değildir. Bu nedenle bu araştırmada anne babaların çocukları için oyuncak
seçiminde nelere dikkat ettiklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Kilis ilinde okul
öncesi döneminde çocuğu olan 6 anne babayla nitel araştırma yöntemi benimsenerek görüşme
gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu kişisel bilgiler ve
oyuncak seçimine ilişkin soruları kapsayan iki bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın analiz
süreci devam etmekte olup, elde edilen sonuçlar kongrede sunulacaktır.
BİLDİRİ NO: 439
TÜRKİYE VE FİNLANDİYA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SİSTEMLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Büşra GELEBEK, Halil UZUN, Şeyda Gül TOMA, Hatice ACARLIOĞLU
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Finlandiya okul öncesi eğitim sistemlerinin karşılaştırılmalı
olarak incelenmesidir. Araştırmada okul öncesi eğitimin yaş grubu, eğitimin amacı, iki ülkenin
okul öncesi eğitiminin tarihçesi, okullaşma oranı, sınav sistemleri, okulların yönetim şekli,
eğitimin finansmanı, okul öncesi eğitim ortamlarının düzenlenmesi, okul öncesi eğitim
kurumlarının çeşitliliği, iki ülke tarafından yürütülen aile katılımı çalışmaları, eğitim
konusunda yapılmakta olan uygulamalar yönünden iki ülke sistemi karşılaştırılmıştır.
Araştırmanın sonucunda Türkiye’de ve Finlandiya’da okul öncesi eğitimi alanında yapılan
çalışmalar ayrıntılı bir şekilde karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Finlandiya, Türkiye, Okul Öncesi Eğitim, Karşılatırmalı Eğitim
BİLDİRİ NO: 442
36-72 AYLIK ÇOCUKLARDA ÖĞLE UYKUSUNA YATAN VE YATMAYAN
ÇOCUKLAR ARASINDAKİ SALDIRGANLIK YÖNELİMİ
Gül Esma ÖZKAN, Fatma TOPAK
Ahi Evran Üniversitesi
Amaç: Sosyal Öğrenme Kuramı’na göre öğrenilmiş olan öfke ve saldırganlık içeren bir
davranışın ortaya konulmasını bireysel ve çevresel faktörler etkilemektedir. Psikanalitik
Kuramı’na göre organizmada herhangi bir gereksinim hissedildiğinde bir gerilim ortaya çıkar.
Yaklaşıma göre, saldırganlık davranışı bireyde biriken enerjinin yarattığı gerilimin azalmasına
yol açacaktır. Bu çalışmada 36-72 aylık çocukların öğle uykusuna yatan ve yatmayan çocuklar
arasındaki saldırganlığa yönelim durumlarını belirlemek amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu çalışmada veri toplama aracı olarak Arş. Gör. Büşra KAYNAK, Prof. Dr. Adnan
KAN, Yrd. Doç. Dr. Zeynep KURTULMUŞ tarafından geliştirilen “36-72 Aylık Çocuklara
Yönelik Saldırganlık Yönelim Ölçeği” ve nicel tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu ölçek 2018-
2019 eğitim-öğretim yılının güz döneminde Kırşehir İl Merkezi’nde iki ayrı anaokulunda
bulunan 36-72 aylık çocukların öğretmenlerine uygulanmıştır. Ölçeğin ilk uygulandığı
anaokulundaki çocuklar 12.00-14.00 saatlerinde 120 dakika öğle uykusuna yatmakta, ölçeğin
ikinci uygulandığı anaokulundaki çocuklar ise öğle uykusuna yatmamaktadır. Öğle uykusuna
yatan çocuk sayısı 24 kız 18 erkek olmak üzere toplamda 42, öğle uykusuna yatmayan çocuk
sayısı 34 kız 31 erkek öğrenci olmak üzere toplamda 65’tir.
Bulgular: Öğle uykusuna yatan çocuklar öğle uykusuna yatmayan çocuklara göre fiziksel ve
ilişkisel olarak daha saldırgan davranışlar göstermiştir. Çocukların cinsiyetine bağlı olarak
saldırganlık davranışları değişmemektedir.
Sonuç: Saldırganlık davranışı öğrenilmiş bir davranış olarak değil fizyolojik ihtiyacın
engellenmesinden ortaya çıkan bir davranış olarak görülmüştür. Çocuklar öğle yemeğinden
sonra uykuya yatırılmakta ve yemek yedikten sonra biriken enerji çocukta baskıya neden
olmaktadır. Fazla Enerji Tüketimi Kuramı’na göre çocuk bu baskıdan kurtulmak için oyunu bir
araç olarak kullanmaktadır. Ancak çocuk oyun oynayacağı saatte uyutulduğu için oyun ihtiyacı
engellenmiş olur. Psikanalitik Yaklaşım’ın engellenme-saldırganlık hipotezine göre ihtiyaç
engellendiğinde saldırganlık davranışı ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Çocuk, uyku, saldırganlık
BİLDİRİ NO: 443
ÇEVRE TEMALI ETKİNLİKLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ
ÇEVRE DUYARLILIĞINA OLAN ETKİSİ: KONYA İLİ ÖRNEĞİ
Esra Hilal YUVACI, Selin ERİŞKİN, Firdes GÜLER, Kamile ÖZER AYTEKİN
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Toplumların, dünyanın devamlılığının sağlanması için, sahip olunan değerlerin korunarak bir
sonraki nesle aktarımının yapılması gerekmektedir. Somut değerlerden biri ve toplumların önce
bölgesel daha sonra evrensel olan yaşamlarını geçirdikleri ortam çevreleridir. Çevre, bireylere
yaşamları için gerekli kaynakları sunmaktadır. Barınma ve sağlık gibi ihtiyaçların karşılandığı,
çevrenin hem korunması hem de güvenliğinin sağlanması insanlar için bir görevdir. Bu göreve
ait önce farkındalığın, sonra da sorumluluğun kurulması bilinçli örnek ve eğitimler ile
gerçekleşir. Tutum ve davranışların temelleri bireyin kritik dönemi olan okul öncesi dönemde
atılmaktadır. Bu yaşlarda çocuklarda çevre duyarlılığı oluşturmak ancak onların en iyi öğrenme
ortamı olan oyun ve çeşitli etkinlikler ile mümkündür. Bu araştırma ile okul öncesi dönemde
gerçekleştirilip uygulanacak olan çevre temalı etkinlikler hem çocuğun gelişim alanlarının
desteklenmesi hem de çevreye duyarlılığına yönelik olumlu bir algı oluşturulması
amaçlanmıştır. Bu amaçla, Konya ili Selçuklu İlçesi bağımsız bir anaokulunda eğitimlerine
devam eden çocuklardan çalışma grubu oluşturulmuştur. Verilerin toplanması için görüşme
yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler nitel yöntemlerle analiz edilmiştir. Bu araştırma ile
çocukların çevre algıları tespit edilerek, daha etkili eğitim programlarının oluşturulmasında bir
kaynak olarak kullanılacağı öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, çevre, çevre algısı, okul öncesinde çevre
BİLDİRİ NO: 444
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA TANIK OLUNAN DUYGUSAL
İSTİSMAR VAKALARINDA ÖĞRETMEN TUTUMLARININ İNCELENMESİ
Delal MIZRAK, Gülistan KESERCİ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Çocuk yardıma ve sevgiye ihtiyacı olan bir varlıktır. Bu sevgi ve yardımın çocuktan
esirgenmesi çocuğun gelişimi açısından çok yıkıcıdır. Böyle bir yoksunluk çocuğun bütün
hayatını etkileyebilmektedir. Çocuk etrafındaki yetişkinlere güvenir, sevgi bekler, onların
yaptığı her şeyi doğru bulma eğilimi gösterir. Çocuk çevresinden doğruyu yanlışı öğrenir.
Ancak yetişkinlerin birbiriyle çatışan davranışları çocukta soru işaretlerine neden olur ve
dengesizlik oluşturur. Çocuğun sağlıklı ve normal bir gelişim gösterebilmesi için çevresindeki
kişilerin, ailenin ve öğretmenlerinin çocuğun her türlü hakkına saygı göstermesi ve çocuğun
haklarını koruması gerekmektedir. Tarihsel sürece baktığımızda çocuklar çok kötü
muamelelere maruz kalmış “çocukluk" ları tanınmamıştır. Bulunduğumuz çağ ise sağlıklı bir
çocukluk geçirmenin, çocuk haklarını korumanın öneminin bilindiği bir çağdır. Öğretmenlere
ve ailelere düşen görev çocuğa değer verildiğini, önemsendiğini hissettirmek çocuğun bütün
gelişim alanlarını destekleyerek olumlu bir kişilik geliştirmesini sağlamak olmalıdır. Bu
çalışmanın amacı, çocuğun ailesi ve çevresi tarafından maruz kaldığı duygusal istismara ilişkin
okul öncesi öğretmenlerinin sergilediği tutumları ortaya koyabilmektir. Çalışmanın
örneklemini Van ilinde görev yapan 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Çalışmanın
verileri yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler içerik
analizi yöntemiyle analiz edilmekte olup çalışmanın bulguları 14. Ulusal Okul Öncesi
Öğretmenliği Öğrenci kongresinde sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Duygusal istismar, okul öncesi dönem, okul öncesi öğretmenleri, tutum.
BİLDİRİ NO: 445
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ALDIKLARI MÜZİK EĞİTİMİ
DOĞRULTUSUNDA UYGULAMAKTA OLDUKLARI MÜZİK ETKİNLİKLERİNE
İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ VE KARŞILAŞTIKLARI PROBLEMLER
Sultan AZGIN
Okan Üniversitesi
Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin uygulamakta oldukları müzik etkinliklerine ilişkin
görüşlerinin ve etkinlikler sırasında karşılaştıkları problemlerin belirlenmesi amacıyla
yapılmıştır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 2018 – 2019
eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, İstanbul ili Pendik ilçesinde bulunan okul öncesi
eğitim kurumlarında görev yapmakta olan 165 okul öncesi öğretmeni arasından random
yoluyla seçilmiş 28 adet okul öncesi öğretmenleridir. Araştırmada kullanılan veri toplama
aracı, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde beş (5) sorudan oluşan “kişisel Bilgi
Formu”, ikinci bölümde ise 45 sorudan oluşan “Müzik Etkinliklerine Yönelik Öğretmen
Görüşlerinin ve Karşılaşılan Problemlerin Belirlenmesi Anketi” bulunmaktadır.
Araştırma, veri toplama aşamasındadır ve 2019 yılı Nisan ayında bitirilmesi planlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Okul Öncesi Eğitimi, Müzik Eğitimi,
BİLDİRİ NO: 446
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLARIN ÖFKE KONTROLÜ
SAĞLAYABİLMELERİNE YÖNELİK YAPTIĞI UYGULAMALAR
K. Tuğçe KÜTÜK, Kader YALDIZ, Dilara OKUTAN, Büşra Nur BAHADIR
Trabzon Üniversitesi
Amaç: Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere
verilen doğal ve evrensel bir duygudur. Özellikle kendilerini ifade etme konusunda sınırlı
becerilere sahip okul öncesi çağı çocuklarında sıklıkla öfke duygusu görülebilir. Ancak doğal
olan bu duygunun çocuklar tarafından nasıl ifade edildiği oldukça önemlidir. Öfkeyi doğru
ifade etme becerisini kazanma ya da başka olumlu duygulara dönüştürmeye “öfke kontrolü”
denir. Çocukların sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrendikleri okul öncesi eğitim
kurumlarında öfke kontrolü sağlayabilen ve sağlıklı iletişim kurabilen bireyler olarak yetişerek
topluma faydalı olmaları sağlanmalıdır. Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin,
çocukların öfke kontrolü sağlayabilmelerine yönelik okul öncesi eğitim kurumlarında yaptıkları
sınıf içi uygulamaların incelenmesidir.
Yöntem: Bu araştırma nitel bir çalışmaya uygun olarak yapılmaktadır. Bu kapsamda
Türkiye’nin farklı illerinde görev yapmakta olan 50 okul öncesi öğretmeninden anket aracılığı
ile veriler toplanmaktadır. Bu amaçla, öğretmenlerin öfke kontrolüne yönelik bilgi, beceri ve
uygulamalarının incelendiği, yarı-yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorular içeren bir anket
kullanılmaktadır. Çalışmanın katılımcılarını kolay ulaşılabilirlik ve gönüllülük esasına dayalı
olarak ulaşılan okul öncesi öğretmenleri oluşturmaktadır.
Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın veri toplama ve analiz süreci devam etmekte olup bulgular ve
sonuçlar detaylı olarak tam makalede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Öfke, öfke kontrolü, öfke duygusu
BİLDİRİ NO: 447
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ENGELLİ BİREYLERİN YAŞAMINI
KOLAYLAŞTIRMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN RESİMLER YOLUYLA
İNCELENMESİ
Kübra AYDOĞDU, Serpil KORAL, Berrin KAYA, Elif GENCER ,Elçin YAZICI
Düzce Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde çocuk, başkalarının farklılıklarını ve kendisinin de başkalarından
farklı olduğunu anlamaya başlar. Çocukların yaşamında etkili olacak kişilik özelliklerinin,
tutum ve davranışlarının temeli, bu dönemde atılır. Ancak okul öncesi dönemde çocuklar
çevrelerindeki farklılıkları hissediyor olsalar da, bu farklılıklara yönelik herhangi bir fikir veya
tutum belirlememiş olabilir. Dolayısıyla bu dönemde çocuğa verilecek eğitimin kapsamı,
niteliği önemlidir. Özellikle “engellilik” konusunun toplumsal bir konu olduğu
düşünüldüğünde; okul öncesi dönemde çocukların bu konuda bilinçlendirilmesi tipik ve atipik
çocukların birbirlerini ve kendilerini algılayışları açısından önemli olacağı düşünülmektedir.
Böylece, çocukların hem kendi benliklerine hem de engelli bireylere yönelik olumlu tutumlar
geliştirmeleri sağlanabilir. Kişiliğin temellerinin de bu dönemde atıldığı düşünülürse; bilinçli
yetişecek bireylerin ileride engelli bireylerin yaşadığı sorunlara karşı daha hassas olabilecekleri
ve birlikte hareket etme bilincini oluşturabilecekleri, dolayısıyla da günümüzde engellilere
yönelik yaşanan pek çok sorunun üstesinden daha kolay gelinebileceği düşünülmektedir.
Dolayısıyla normal gelişim gösteren çocukların engelli çocukların yaşamlarını kolaylaştırmaya
yönelik farkındalığa sahip olmaları onlara karşı oluşan ya da oluşacak olan tutumların
iyileştirebilmesi bakımından son derece önemlidir. Bu nedenle, okul öncesinde çocukların
“engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerinin” çok boyutlu olarak ele alınıp
incelenmesi gereken bir konudur. Bu çalışmanın amacı, 61-72 aylık çocukların engelli
bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerini belirlemektir.
Yöntem: Araştırma nitel analize dayalı betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu,
2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara il merkezindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı
bağımsız anaokullarına devam eden 80 çocuk oluşturmuştur.
Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın verileri, çocukların engelli bireylerin yaşamını
kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerine yönelik çizdikleri resimlerde kullandıkları sözel ifadelerin
çözümlenmesiyle toplanmıştır. Betimsel analiz yapılarak, çocukların çizdikleri resimler
üzerinden engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşleri değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: : engelli birey, okul öncesi dönem, çocuk resimleri
BİLDİRİ NO: 448
EKMEK ASLANIN AĞZINDA: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖZEL
SEKTÖRDE İSTİHDAM SORUNU
Merve GÜNGÖR, Tuba SÖNMEZ, Melike UYGUN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Amaç: Erken çocukluk eğitimi ve çocuk bakım hizmetlerine verilen önem bir ülkenin
geleceğini sağlam temellerle inşa etmesi açısından çok önemlidir. Bu hususta fiziksel altyapı
dışında bu alanda istihdam edilecek personelin niteliği ve çalışma şartları verilen eğitimin ve
bakım hizmetinin niteliğini belirlemektedir. Ülkemizde, Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde 0-6 yaş grubu çocuklar için devlete ve özel
sektöre ait anaokulu, kreş ve gündüz bakımevi gibi isimlerle hizmet veren kurumlar mevcuttur.
MEB, bütçe ve ihtiyaca göre her yıl okul öncesi öğretmenliği mezunlarını atamaktayken;
AÇSHB ise kendi kurumlarının ihtiyacı doğrultusunda çocuk gelişimi önlisans ve lisans
programları mezunlarını istihdam etmektedir. Özel sektörde ise durum her iki bakanlığın
kurumlarda çalışacak personelin istihdamına ilişkin yayınlamış olduğu tüzük, genelge ve
yönetmelikler kafa karıştırıcı bir hal almaktadır. Okul öncesi öğretmenliği mezunlarının MEB
tarafından öğretmen olarak atanmaları gerçekleşmemişse özel sektörde de iş bulmaları gün
geçtikçe zorlaşmakta ve işe alındıklarında da zor şartlarda çalıştırılmaktadırlar. Bu noktadan
hareketle, bu çalışmada özel gündüz bakımevi ve anaokulu yöneticilerinin öğretmen ve eğitici
personel istihdamında değerlendirmeye aldıkları ölçütler ortaya konmaya çalışılmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz yöntemi
kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla; seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı
örnekleme tekniğiyle Afyonkarahisar il merkezinde görev yapan 10 gündüz bakımevi ve 3
anaokulu müdürü ile 15-20 dakikalık yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı
yapılandırılmış görüşme formunda katılımcıların adaylarda aradıkları nitelikler, çalışma
şartları, izin hakları ve çalışanların maaşları hakkında veri toplayabilmek için açık uçlu sorular
yöneltilmiştir. Elde edilen kayıtlar betimsel içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir.
Bulgular: Çocuk bakımı ve eğitimi hizmeti veren özel sektör iş yeri sahiplerinin genel olarak
personel seçiminde prezentabl, sabırlı, söz dinleyen, ekip çalışmasına ve esnek çalışma
saatlerine uygun, ilk yıl asgari ücretin altında eleman çalıştırmak istedikleri tespit edilmiştir.
Sonuç: Elde edilen diğer bulgular, sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği
Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi öğretmenliği, istihdam, özel sektör, çalışma şartları
BİLDİRİ NO: 449
36-66 ARALIĞINDAKİ OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARA OKUNAN HİKAYELERİN
VE AİLELERİN SOSYO-EKONOMİK DURUMUNUN ÇOCUĞUN DİL GELİŞİMİ
ÜZERİNE ETKİLERİ
Nilay AKTAŞ, Emine KAYA, Sinem KARDAŞ, Nilüfer DELİ, Nevin ÇINAR, Semra
KARABULUT
Maltepe Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim almakta olan 36-66 ay aralığındaki
çocuklara okunan hikayelerin ve ailelerin sosyo-ekonomik durumunun çocuğun dil gelişimi
üzerindeki etkilerine bakılarak aralarında fark olup olmadığı, fark var ise olumlu veya
olumsuz ne olduğu konusu araştırıldı.
Yöntem: Yapılan araştırma anlatma yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. On dokuz masal okunan
ve on altı masal okunmayan toplam otuz beş çocuk seçilerek verilen resmi yorumlamaları
istendi. Araştırma İstanbul’un Kadıköy-Maltepe ilçelerinde yer alan çeşitli anaokullarında
öğretim gören toplam 35 öğrenciye uygulanmıştır.
Bulgular: Elimizdeki bulgular sonucunda sosyo-ekonomik durumu iyi olan ailelerin
çocukların dil gelişimi ile sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin dil gelişimleri
arasında önemli bir fark görülmemiştir. Aileleri tarafından hikaye okunan çocukların dil
gelişiminin hikaye okunmayan çocuğa kıyasla daha iyi olduğu görülmüştür.
Sonuç: İstanbul ilinde Maltepe İlçesinde yer almakta olan çeşitli Ortaokullardaki okul öncesi
sınıflarındaki 35 öğrenciye uygulanarak, 36-66 aralığındaki okul öncesi çocuklara okunan
hikayelerin ve ailelerin sosyo-ekonomik durumunun çocuğun dil gelişimi üzerine etkileri
araştırılarak bu etkilerin çocuklar üzerinde gözle görülen belirgin farklar ile sonuçlanmıştır.
Ailesi tarafından hikaye okunan ve sosyoekonomik durumu nispeten yüksek olan çocukların
dil gelişimleri diğer çocuklara kıyasla daha ileride olarak sonuçlanmıştır.
BİLDİRİ NO: 450
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER ALAN ÖZEL GEREKSİNİMLİ
ÇOCUKLAR İÇİN UYARLAMA ÇALIŞMALARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
İrem ŞEMİN, Emel KESİK, Burcu ÇABUK
Ankara Üniversitesi
Amaç: Özel gereksinimli çocukların kaynaştırma eğitimi alırken tüm gelişim alanlarında
desteklenmeleri ve hazırlanan eğitim programlarının, bu çocukların gereksinimleri gözetilerek
eğitim ihtiyaçlarının giderilmesi hedefinde, uygun eğitim ortamları oluşturulması amacıyla
değişiklikler yapılarak uygulanması gerekmektedir. Bu çocukların gelişimini desteklemek
amacıyla okul öncesi eğitim programında uyarlama çalışmaları yapılması önerilmektedir. Bu
araştırma, okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenlerinin, okul öncesi
eğitim programı içerisinde yer alan özel gereksinimli çocukları desteklemeye yönelik yapılan
uyarlama çalışmaları hakkındaki görüşlerini belirlemek amacı ile yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında yürütülmüş olup nitel araştırma
yöntemlerinden durum çalışması ile yapılmıştır. Çalışma, amaçlı örnekleme yöntemlerinden
maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 17 kurumda yapılmıştır. Bu
kurumlar, Ankara ilinde alt-orta-üst sosyo-ekonomik düzeyleri temsil ettiği belirlenen Çankaya,
Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde yer alan kurum anaokulları, belediye
anaokulları, özel anaokulları, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıfları ve bağımsız anaokulları
olmak üzere beş farklı türe göre seçilmiştir. Araştırma, bu kurumlarda görevli toplam 60 okul
öncesi öğretmeni ile görüşme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, veriler,
araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik- güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-
yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.
Bulgular: Görüşmelerde, okul öncesi öğretmenlerinin sınıflarındaki özel gereksinimli
çocukları desteklerken dikkat ettikleri noktalar, desteklemede yetersiz kaldıkları alanlar,
etkinliklerinde yer alan uyarlama kısımları konusundaki görüşleri değerlendirilmiştir.
Öğretmenlerin özel gereksinimli çocukları desteklemeye yönelik çalışmaların önemli olduğunu
düşünmelerine rağmen, bu çalışmalara, büyük oranda yer vermedikleri belirlenmiştir.
Öğretmenler bu çalışmalara yer vermemelerinin nedenleri arasında, sınıf mevcudunun fazla
olmasını, fiziksel ortamın yeterli olmamasını, konuya yönelik mesleki yeterliklerinin düşük
düzeylerde olmasını göstermektedirler.
Sonuç: Araştırmanın sonuçları ışığında, erken müdahalenin ve kaynaştırma eğitiminin önemine
yönelik olarak, araştırmacılara, öğretmenlere, öğretmen adaylarına ve idareciler ile hem okul
öncesinde hem de lisans düzeyinde öğretmenlik programı geliştiren uzmanlara öneriler
verilmiştir. Bu durumda, lisans düzeyinde okul öncesi eğitimde kaynaştırma çalışmalarının
nasıl yapılması gerektiğine yönelik olarak derslerin eklenmesi gerekliliği de öne çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi kurumları, özel gereksinimli çocuklar, uyarlama, öğretmen
görüşleri
BİLDİRİ: 5
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN ŞİDDETE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Büşra BAĞ, Elif ŞEREMET, Vildan AKGÜN
Kastamonu Üniversitesi
Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin şiddet hakkındaki görüşlerinin incelenmesi,
şiddet karşısında uyguladıkları stratejileri ve bu stratejilerin öğrenme sürecine etkisinin
belirlenmesidir. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Batı Karadeniz’de
orta büyüklükte bir şehirde görev yapan MEB’e bağlı Behiye Barut Anaokulu’ndaki okul öncesi
öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Veri
toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda okul öncesi dönemdeki çocuklarda şiddet sayılabilecek davranışların
fiziksel şiddetten çok psikolojik şiddetin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Şiddet karşısında
uygulanacak stratejiler ise ilk olarak nedeni tanımlama ve belirlendikten sonra ara verme
yönteminin kullanıldığına ulaşılmıştır. Literatürde ise şiddete karşı uygulanan stratejiler daha
fazla yer almaktadır.
BİLDİRİ:26
SAKURA YAKLAŞIMI
Ayşe ÇELİK, Feyza YAVUZ
Başkent Üniversitesi
Amaç: Geliştirdiğimiz eğitim programını Sakura ağacının hikâyesine benzettiğimiz için
yaklaşımımıza bu ismi vermeye karar verdik. Yani hedeflediğimiz eğitimde zorluklar yaşansa
da çocukları getirdiğimiz noktanın, tıpkı Sakura’nın öyküsü gibi bu güzelliğe ulaşacağına
inanıyoruz. Yaklaşımımızı oluştururken nasıl bir çocuk istediğimize karar verdik. Sakura
yaklaşımının amacı her çocuğun dünyayı keşfetmesi ve günlük yaşam becerilerini kazanarak
kendini hayata hazırlayabilmesidir.
Yöntem: Bu yaklaşımı oluştururken amacımıza benzer olan orman okullarından fikirler alınmış
ve okul öncesi eğitim grubuna hitap eden bir yaklaşım hazırlanmıştır.
Bulgular: Diğer yaklaşımları da içinde barındıran bu yaklaşım çocukların günlük yaşam
becerilerini geliştirilmesi ile akademik hayata hazırlığını kolaylaştırmıştır. Eğitimlerini doğal
ortamlarda tamamlayan çocukların bir çok gelişim alanı desteklenmiştir.
• Eğitimimiz çocuk odaklıdır ve projeler çocukların ihtiyaç duyduğu konular üstüne
yapılır.
• Okulumuzda 3 şube bulunmaktadır bu yüzden sınıflarımızın yüz ölçümü büyüktür.
Sınıfların içinde bütün merkezler bulunmaktadır ve bu merkezlerin içinde hem doğal
hem de hazır her çeşit materyal bulunmaktadır.
• Biz bu yaklaşımı dünyanın her yerinde uygulayabilmeyi amaçlıyoruz. Bu yüzden
materyallerimiz günlük yaşam araçları olduğu için herkesin kolaylıkla erişim
sağlayabileceği türdendir.
• 3-6 yaş grubundaki çocuklar için farklı yaş gruplarından oluşan sınıflarımızda sıra, masa
ve dolap gibi materyallerin tümü ahşaptan oluşmaktadır. Etkinliklerimiz çocukların
günlük hayatta kullanabilecekleri materyalleri içermektedir.
• Sakura yaklaşımının en büyük özelliği çocukların sınıflarda su, kil, toprak, boya gibi
yaratabilecekleri şeyler ortaya çıkarabilecekleri materyallerin bulunmasıdır.
• Okulumuzda ana kısım haricinde bahçe kısmında küçük obalar bulunmaktadır. Bu
obalarda fen laboratuvarı, ahşap atölyesi, jimnastik salonu, drama-konferans odası ve
uyku odası bulunmaktadır. Bu obalar birbirinden bağımsız ve farklı yerlerdedir.
Sonuç: İzlediğimiz yol neticesinde bu yaklaşımın eğitimde kullanılması çocuklar üzerinde bir
çok gelişim alanında ayrıca ileriki akademik hayatına olumlu izler bırakmıştır.
Anahtar Kelimeler: Günlük yaşam becerileri, doğal eğitim ortamı, tüm gelişim alanları,
öğrenmeye hazırlık.
BİLDİRİ:31
SOSYAL HİZMET KURUMUNUN KORUMASI ALTINDAKİ 36-72 AYLIK
ÇOCUKLARIN OYUN OYNAMA EĞİLİMLERİNİN İNCELENMESİ
Elanur DEMİREL, Edanur DOĞAN
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma da sosyal hizmetler kurumları bünyesinde bulunan okul öncesi dönem
çocuklarının oyun oynama eğilimlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu araştırma da model olarak genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
evreni; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Erzurum ve Erzincan ili sınırları içerisinde bulunan
sosyal hizmetler kurumu bünyesindeki 23 çocuktan oluşmaktadır. Araştırmada örnekleme
yoluna gidilmemiştir. Evrenin tamamı ele alınmıştır. Veri toplama araçları ise Barnett (1991)
tarafından geliştirilen, Keleş ve Yurt (2016) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çocuklar İçin
Oynama Eğilimi Ölçeği” ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Ölçek 5 alt boyut ve toplam 23
maddeden oluşmaktadır. Kişisel bilgi formunda çocukların cinsiyeti, yaşı (ay), yaşadığı yer,
kurumda kalma yılı ve ebeveyn durumu maddeleri yer almaktadır. Ölçek kurumdaki
öğretmenler tarafından doldurulmuştur.
Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 20.0 programı ile analiz edilmiştir.
İstatistiksel testler yapmadan önce normallik ve homojenlik varsayımları kontrol edilmiştir. İki
gruptan oluşan değişkenler için bağımsız t- testi, ikiden fazla gruptan oluşan değişkenler için
One Way ANOVA testleri yapılmıştır. Uygulanan analizlere göre yapılan bağımsız t-test’inde
çalışma grubundaki öğrencilerin oyun oynama eğilimleri alt boyutları cinsiyete göre
farklılaşması anlamlı değildir (p>.05).Yapılan tek faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre
sosyal kendiliğindenlik toplam puanları katılımcıların yaşına göre anlamlı bir şekilde
farklılaşmaktadır (F2/20=7.095; p<.05). 36-48 aylık çocukların (X=17.00; SS=2,23) sosyal
kendiliğindenlik değerleri 49-60 ay (X=12.00; SS=2,50) ve 61-72 ay çocukların sosyal
kendiliğindenlik değerlerine göre daha yüksektir ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır
(p<.05). Fakat fiziksel kendiliğindenlik, bilişsel kendiliğindenlik, zevkin dışavurumu ve mizah
anlayışı toplam puanları katılımcıların yaşına göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır
(p>.05). Yapılan tek faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre bilişsel kendiliğindenlik toplam
puanları katılımcıların yaşadığı yere göre anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır (F3/21=14.298;
p<.05). Koruyucu aile ile yaşayan çocukların (X=13,42; SS=2,02) bilişsel kendiliğindenlik
değerleri kurumda yaşayan çocukların (X=10,44; SS=1,50) bilişsel kendiliğindenlik
değerlerine göre daha yüksektir ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<.05). Fakat fiziksel
kendiliğindenlik, sosyal kendiliğindenlik, zevkin dışavurumu ve mizah anlayışı toplam puanları
katılımcıların yaşadığı yere göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır (p>.05). Yapılan tek
faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre çalışma grubundaki öğrencilerin oyun oynama
eğilimleri alt boyutları ile kurumda kalma yıları ve ebeveyn durumları arasında anlamlı
farklılaşma bulunmamaktadır (p>.05).
Sonuç: Bu verilere göre 36-48 aylık çocukların 49-72 aylar arasındaki çocuklara oranla
oyunlardaki sosyallik eğilimlerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyetin, kurumda
kalma yılının ve ebeveyn durumunun çocuğun oyun oynama eğilimi üzerinde belirgin bir etkisi
olduğu sonucuna ulaşılamamaktadır. Koruyucu aile ile kalan çocukların kurumda kalan
çocuklara oranla oyunlarda farklı nesneleri kullanma, değişik ürünleri icat etme gibi bilişsel
kendiliğindenlik eğilimleri daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Okul öncesi dönem, sosyal hizmetler kurumu, oyun, oynama eğilimi
BİLDİRİ: 33
OKUL ÖNCESI ÖĞRENCILERININ ALGILARINA GÖRE ÖĞRETMEN
METAFORLARI
Emine SARI, Ayşen ÖZCAN
Kastamonu Üniversitesi
Amaç:Okul öncesi öğrencilerinin öğretmen kavramına ilişkin algıları metaforlar ile analiz
edildi.
Yöntem:Karma araştırma yöntemi kullanıldı. Çalışma grubu 5-6 yaşındaki 60 öğrenciden
oluşmaktadır.
Bulgular:60 adet metafor ortaya konuldu.Metaforlar 6 kategoriye ayrıldı.
Sonuç:Olumsuz metafora rastlanmadı..Kategoriler yorumlandı.
Anahtar Kelimeler: Öğrenci,öğretmen,metafor,okul öncesi
BİLDİRİ: 37
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLAR İÇİN YAYIMLANAN KİTAPLARIN
VE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDAKİ KİTAP MERKEZLERİNDE
BULUNAN KİTAPLARIN ÇOCUKLAR AÇISINDAN UYGUNLUĞUNUN
İNCELENMESİ
Sümeyye SUNAL, Zeynep YAVUZ, Ayşegül DÜNDAR, Perihan ŞARA HÜRSOY, Perihan
Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi dönem çocukları için yayımlanan kitapların ve okul öncesi
eğitim kurumlarındaki kitap merkezlerinde bulunan kitapların dış ve iç yapı özelliklerinin sahip
olması gereken nitelikler, kitaplarda korku ve şiddet ögelerinin yer alma sıklığı ve kitaplarda
yer alan cinsiyet rollerine ilişkin bir inceleme yapılması hedeflenmiştir.
Yöntem: Araştırmada Uşak il sınırları içinde bulunan okul öncesi eğitim için hazırlanan ve
okul öncesi eğitim kurumlarındaki kitap merkezlerinde bulunan 100 kitabın incelenmesi
hedeflenmiştir. Araştırmada çalışılacak okul öncesi eğitim kurumları sistematik örnekleme
yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Okul öncesi dönem çocukları için hazırlanan kitaplardan
incelenecek 100 kitap random yöntemiyle belirlenecektir. Araştırmada, kitapların incelenmesi
için araştırmacılar tarafından bir değerlendirme formu geliştirilmiştir. Değerlendirme formu,
araştırmacı gözlemlerine dayalı olarak her bir kitap için ayrı olarak doldurulacaktır.
Değerlendirme formunun geliştirilmesi sürecinde ilgili literatür incelenerek, gözlem formunda
yer alması düşünülen maddeler oluşturulmuş, daha sonrasında; 2 alan uzmanı ve 1 Türkçe
eğitimi uzmanından görüş alınmıştır ve değerlendirme formunun son hali verilmiştir.
Bulgular: Araştırmanın analiz süreci devam etmektedir.
Sonuç: Araştırma sonuçları analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, kitap merkezi, iç-dış yapı özellikleri, korku ve şiddet,
cinsiyet
BİLDİRİ: 39
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME MERKEZLERİNE İLİŞKİN
GÖRÜŞ VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ
Büşra İRGUN Büşra ÇELEBİ, Damla Kübra ÇELİK, Ebrar ABUZAR, Merve BAYRAV,
Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkındaki
görüş ve uygulamalarının belirlenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme ve gözlem tekniği
kullanılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkında görüşlerini
belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen, dokuz açık uçlu sorudan oluşan yarı
yapılandırılmış “Öğretmen Görüşme Formu” ve öğrenme merkezlerindeki uygulamalarını
belirlemeye yönelik ise araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenme Merkezleri Gözlem
Formu” kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Bolu il merkezi ve ilçelerindeki, Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı 6 anaokulu ve 3 anasınıfı ve bu sınıflarda görev yapan 31 okul öncesi
öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin sınıflarında çoğunun blok merkezi oluşturdukları
belirtirken, öğrenme merkezi oluşturma nedenlerini ise “ sınıf yöntemini ve düzenini sağlamak”
olduğunu ifade etmişlerdir. Merkezleri düzenlerken “çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını” en çok
dikkate aldıklarını belirtirken, eksiklikleri giderirken ise “ kendilerinin çabası ve aileden
destek” alarak düzenlediklerini ifade etmişlerdir. Gözlemler sonucunda ise, tüm sınıflarda blok
ve dramatik oyun merkezinin bulunmasına karşın müzik merkezinin çoğu sınıfta eksik olduğu
saptanmıştır. Merkezlerin çoğunda “ merkez isminin yazılı olması”, “diğer merkezlerden
ayrılma ” ve “ sesli - sessiz mekânda olma özelliği yönlerinden ” eksiklik olduğu ve genel olarak
materyallerin ve materyal çeşitliliğinin yetersiz olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerine ilişkin görüşleri ile
merkezlerdeki uygulamaların birbiriyle farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenler
teorik olarak merkezlerin işlevini bilseler dahi öğretmenlerin bu bilgileri uygulama noktasında
yetersiz kaldıkları görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğrenme Merkezleri, Okul Öncesi Öğretmeni
BİLDİRİ: 41
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN AİLE İÇİ İŞ BÖLÜMÜNE YÖNELİK
TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ ALGISININ İLİŞKİSİ
Figen MENDİZ, Gülten ERTEM, Rabiye BOZYİYİT, Perihan ŞARA HÜRSOY, Perihan
Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Araştırma çocukların cinsiyet rol algılarının oluşmasında çocukların model aldıkları
ailelerin ev içindeki iş bölümüyle ilişkisini açıklamak amacıyla belirlenmiştir. Çocukların ilk
öğrenme ortamı aile olduğu için ailenin bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığı davranışları
çocuklar taklit ederek sorgulamadan kabul ettiği görülmüştür. Bu yüzden ailelerin davranışları
toplumsal cinsiyetçiliğe yönelik ise çocuk bu davranışı, düşünceyi sorgulamadan kabul
etmektedir. Bu araştırma çocukların aile içi iş bölümüne yönelik ailelerinde görmüş oldukları
rollerin toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin yansımasını belirlenmede önem taşımaktadır. Çocuk
ailenin yaptığı davranışları, söylediği sözleri model alarak öğrenir. Bu yüzden çocuğun cinsiyet
algısının oluşmasında ailenin büyük önemi vardır ve ailenin eğitim, çalışma ve 0-18 yaş
aralığında yerleşim yeri toplumsal cinsiyet algısı düşüncelerini değişmesine neden olur.
Ailenin bu etkenlerden oluşmuş düşünceleri aile içi iş bölümüne de yansımaktadır.Bu yüzden
aile, çocuğun toplumsal cinsiyet algısının aile içi iş bölümüne yansımasını tespit etmek için
önemlidir.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma yöntemine örnektir. Araştırmada farklı sosyoekonomik
düzeyde MEB’e bağlı 2 ilkokulda bulunan anasınıflarında bulunan 60 çocukla yürütülecektir.
Çocukların aile içi iş bölümüne yönelik toplumsal cinsiyet rol algılarının farklı sosyoekonomik
düzeylere göre değişiklik gösterme durumu belirlenecektir. Çocukların aile içi iş bölümüne
yönelik toplumsal cinsiyet rol algısını belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanmış yarı
yapılandırılmış ‘Aile İçi İş Bölümü formu’ ve ailelere yönelik ‘Aile Bilgi Formu’
kullanılacaktır. ‘Aile İçi İş Bölümü formu’ çocukların cevaplayacağı sorulardan oluşmaktadır.
Bulgular: Araştırma veri toplama süreci devam etmektedir.
Sonuç:Araştırma sonuçları verilerin analizi tamamlandığında paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet rol algısı, Aile içi iş bölümü, Okul öncesi dönem
BİLDİRİ: 49
TRT ÇOCUK KANALLARINDA YAYINLANAN ÇİZGİ FİLMLERİN OKUL
ÖNCESİ DÖNEMİ EĞİTSEL BAKIŞ AÇISIYLA İNCELENMESİ
Esra İLİŞ
Kastamonu Üniversitesi
Bu çalışmada, TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmlerin okul öncesi dönem çocuklarının
eğitimine, yaratıcılığına ne açıdan ve hangi düzeyde katkı sağladığı görsellerle desteklenerek
incelenmiştir. Çalışmada, çizgi filmler özel gereksinimli çocuklara yer veriyor mu? Çizgi
filmler kültürel ve evrensel değerleri dikkate alıyor mu?.. gibi problemlerin cevabı aranmıştır.
Bu çalışma nitel bir araştırma olup araştırmadaki verilerin analizi için doküman analizi tekniği
kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplam yedi çizgi film analiz edilmiş ve 168.05 dakika
incelemiştir. İncelenen çizgi filmlerde okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım-
gösterge ve kavramlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. İncelenen yedi çizgi filmden biri olan
Niloya adlı çizgi filmin uzay yolu adlı bölümünde uzay yolunu merak eden Niloya
arkadaşlarıyla birlikte bir uzay aracı yapmışlardır. Yaptıkları bu uzay aracıyla gezegenleri
gezdiklerini hayal etmişlerdir. Okul öncesi dönemde fen eğitimi, çocukların duyularını
kullanarak denedikleri bütün çalışmalardır. Eğitimciler çocukların bu deneyimlerini bilişsel
kavramlarla birleştirmeleri için onlara rehberlik ederler. ( ALABAY, 2010) Günümüzde çizgi
filmler bu rehberliğe yardımcı olur ve araştıran merak eden öğrenmeye açık bireyler
yetişmesinde rol oynar. Niloya adlı çizgi filmin bahsedilen bu bölümünde de yaratıcılık, oyun
temelli eğitim, işbirlikçi öğrenmeye yer verilmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre incelenen
çizgi filmler okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım göstergeler ve kavramlara
değinmektedir ama bunun yanında çocukların yaratıcılık ve hayal gücünü de
sınırlandırmaktadır. Yaratıcılık en basit şekliyle orijinal, sosyal faydalılığı olan ürünler veya
fikirler yaratabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Hayal gücü düşlerimizde gerçekmiş gibi
canlandırabildiğimiz sonsuz düşünce gücü. Çizgi filmlerde çocukların dikkatini çeken renkler,
olaylar, etkinlikler olmasına rağmen bunlar belli kalıplar içinde kalmasından dolayı çocukların
hayal kurmasına fırsat vermemekte ve yaratıcılığına da ket vurmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, Rol model, Çizgi film, TV
BİLDİRİ: 83
KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİSİ OLAN SINIFLARDA YAŞANAN SORUNLARA
YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Betül ATAY, Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Hazal
YILMAZ, Sevda BARAN, Nurşen OSMANOĞLU
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Çağdaş ve demokratik toplumlarda “eğitimde fırsat eşitliği” ilkesini benimseme önemli bir
gelişmişlik göstergesidir. İnsan hakları, eğitimde fırsat eşitliği, çağdaş eğitim, demokratik
toplum gibi kavramlar düşünüldüğünde, toplumda özel gereksinimli bireylerin eğitiminin ne
denli önem taşıdığı daha da ön plana çıkmaktadır.
Bu araştırma da temel amaç; sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmenlerin yaşadığı
sorunların saptanması ve bu sorunlar hakkında görüşlerinin alınmasıdır. Araştırmanın diğer bir
amacı ise saptanan bu sorunlar karşısında öğretmenlerin kullandıkları çözüm yollarının ve
önerilerinin belirlenmesidir. Van ili örnekleminde sınıflarında kaynaştırma öğrencisi bulunan
10 okul öncesi öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak onların
kaynaştırma sürecinde yaşamış olduğu sorunlar ve bu sorunlara ilişkin kullandıkları çözüm
önerileri belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: kaynaştırma, çocuk hakları, Van ili, fırsat eşitliği
BİLDİRİ: 86
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜSTÜN/ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN
METAFORİK ALGILARI
Şeyma ÖZMİMAR, Güllü BULUT, Gülay ŞAHAN, Büşra AÇICI, Zeynep GEÇER, Zehra
SERÇE
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Toplumdaki bireyleri birbirinden ayırt eden öğrendikleri ve öğrenme kapasiteleridir. Yüksek
öğrenme kapasitesine sahip bireyler üstün yetenekliler olarak adlandırılmaktadır(Şirin,
Kulaksızoğlu ve Bilgili, 2004). Üstün yeteneklilik kavramı tarihsel süreçteki gelişimine
bakıldığında toplumdan, topluma kültürden kültüre değişen çok farklı tanımları yapılmıştır.
Üstün yeteneklilik olması gerekenin üzerinde bir kabiliyet, yaratıcı düşünme ve görev
sorumluluğunun bilinci içerisinde bunları gerçekleştirebilecek potansiyellere sahip
bireylerdir(Renzulli, 1978; Akt: Gülkaya, 2016). Ülkemizde MEB tarafından yapılan tanımda;
zekâ yaratıcılık sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarında akranlarından daha
yüksek düzeyde performans gösterdiği uzman kişilerce belirlenen öğrenciler üstün zekâlı ve
yeteneklidirler(MEB, 2015). Üstün yetenekli bireylerle ilgili temel konulardan biri erken fark
edilmeleri diğeri ise yeteneklerinin geliştirilmesidir(Eraslan, 2010). Üstün yetenekli çocukların
niteliklerinin arttırılmasında öğretmen bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine
kalite kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem ve tekniklerle kritik rol
oynamaktadır(Dağlıoğlu, 2010). Olağanüstü yeteneklerle donatılmış çocukların farklılıklarını
koruyarak geliştirme konusunda önemli görevlerin düştüğü öğretmenlerin meslek hayatına
başlamadan önce bu çocuklara yönelik olumlu algı ve tutum geliştirmeleri önemlidir. Bu
bağlamda henüz meslek hayatına başlamamış öğretmen adayların üstün yetenekli öğrencilere
yönelik metaforik algıları önem arz etmektedir(Eraslan, 2010). Metaforlar söylenmek isteneni
daha az sözcükle daha vurgulu bir biçimde ifade etmeye yararlar. Sonuç olarak metaforlar
öğretmen adaylarının üstün/özel yetenekli çocuk kavramına ilişkin sahip oldukları algıları
anlamada ve açıklamada güçlü birer araştırma aracı olarak kullanılabilir(Aydın, 2010). Bu
çalışmada, öğretmen adaylarının üstün yetenekli bireylere ilişkin metaforik algılarının
incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir araştırma olan bu çalışmada olgu bilim deseni
kullanılmıştır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği Ve
Psikolojik Danışmanlık Ve Rehberlik bölümlerinde okuyan 4.sınıfta bulunan 160 öğretmen
adayının anket katılımı ile gerçekleşmektedir. Elde edilen bulgular ve sonuçlar kongrede
sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: üstün/özel yetenekli, öğretmen adayları, metaforik algı.
BİLDİRİ: 89
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE OBEZİTEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLERİN
İNCELENMESİ
Sahibe Büşra ADAK
Kastamonu Üniversitesi
Amaç: Obezite; genetik, psikolojik, çevresel, metabolik ve beslenme alışkanlığı gibi
faktörlerden etkilenen, insan vücuduna farklı etkileşimleri olan, boy ve kilo gibi veriler
yardımıyla tanılanan kronik bir hastalıktır (Gürel ve İnan, 2001, ss. 39-46). Vücuda alınan
enerjinin günlük harcanan enerjiden fazla olması ve bunun sonucunda vücuda fazla yağ
depolanması ile oluşmaktadır. Bu araştırmanın amacı; erken çocuklukta görülen obeziteye
neden olan faktörleri incelemektir.
Yöntem: Nitel bir yöntemle, durum çalışması olarak sürdürülen çalışma, sağlık bakanlığının
beden kitle indeksi (BKİ), yaş vb. faktörlerle değerlendirip, obezite tanısı koyduğu, yaş aralığı
erken çocukluk dönemlerinde olan on (10) farklı çocuğun ailesinin katılımı ve yarı
yapılandırılmış görüşme tekniği ile yapılmıştır. Katılımcıların görüşleri, yapılan literatür
taraması ve incelenen hasta öyküsü bilgi formları sonucunda hazırlanan, demografik soruların
da içerisinde bulunduğu 63 soru ile alınmıştır. Alınan görüşler ve bilgiler sonucunda çocukların
persentil tabloları oluşturulmuştur. Katılımcıların görüşleri kayıt altına alınıp, ses kayıtları
transkript edilip, içerikler analizine tabii tutulmuştur. Tamamı katılımcı ebeveynlerin ve
çocukların yaşantı ve görüşlerinden oluşan görüşme verilerinin betimsel dokümanlarından elde
edilen bulgular; beş ana tema ve bu temaların alt kategorilerinden oluşmaktadır.
Bulgular: Erken çocukluk dönem obezitesinin tek bir nedene bağlı olamayacağı, çevresel,
kalıtsal ve psikolojik vb. gibi birçok faktöre bağlı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin;
temalara dahil edilen genetik faktörler teması incelendiğinde obezite tanılı çocukların
ebeveynlerinde ve yakın akrabalarında çocukluk, adölesan ve yetişkinlik döneminde de obezite
tanısı olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda insülin direnci görülen çocukların yakın akraba
ve ailelerinde de aynı rahatsızlık gözlemlenmiştir.
Sonuç: Birçok faktöre bağlı olarak gelişen erken çocukluk obezitesinin nedenleri detaylı olarak
araştırılıp, her nedene farklı öneriler sunulmuştur. Tedavi için faktörlere odaklanıp, uygun
çözümler getirmeye yönelik çalışma yapmak gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma ile
ilişkili olan tüm bulgular kongrede paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Obezite, morbite, mortalite, erken çocukluk obezitesi
BİLDİRİ: 92
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE
İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
İlayda PEKER, Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Doğumdan sonra yaşamın ilk altı yılını içerisine alan erken çocukluk dönemi hayatının
ilerleyen kısmında çocuğun etkisinde olacağı ve yaşamı boyunca izlerini taşıyacağı kritik bir
dönemdir. Bu dönemde hayatına girecek ilk öğretmen olan okul öncesi öğretmen adayları
bunun ne kadar farkında olduğu ve mesleğe karşı tutumlarının neler olduğu çalışmanın çıkış
noktası olup bu çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik kimliğine dair algıları
ve mesleki benlik saygılarının düzeyini tespit etmek amaçlanmıştır. Ayrıca okul öncesi
öğretmen adaylarının öğretmenlik kimliğine dair algıları, sınıf düzeyleri, bölümü tercih sırası,
bölümü tercih nedeni arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir.
Yöntem: Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan, üç uzman
görüşü alınarak son hali verilmiş içeriğinde açık uçlu soru formu ve nitel araştırma
yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın veri toplama kısmı tamamlanmış olup, elde edilen verilerin
değerlendirme süreci devam etmektedir.
Sonuç: Elde edilen sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi öğretmen adayı, mesleki benlik algısı,öğretmenlik mesleğine
yönelik tutum
BİLDİRİ: 95
BEBEKLİK VE İLK ÇOCUKLUK DÖNEMLERİNDE EBEVEYNLERİ
BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN YAYINLANAN BROŞÜRLERİN İNCELENMESİ
Eda Nur ALAKEL, Hüsnehan KALKAN, Ramazan Bektaş KAR, Şebnem KÜNİ
Aksaray Üniversitesi
Bu çalışmada bebeklik dönemi ile ilgili sağlık kuruluşlarının anne babalara yönelik
bilgilendirici hizmetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılmış
olup, veri toplama aracı olarak doküman analizi yapılmıştır. Aksaray ilinde bulunan Aile
Sağlığı Merkezleri, Sağlık Ocakları, Devlet Hastanesi ve Özel Hastanelerde görevli sağlık
personellerinden toplanmış olunan broşürler kullanılmıştır. Toplam 30 broşür konu, hedef kitle,
yazım dili, görseller bakımından incelenmiştir. 4 farklı araştırmacı tarafından ayrı ayrı
incelenen broşürlerin temaları; Bebek Sağlığı ve Hastalıkları tarama, önleme yöntemleri
%23.34, Kardeş kıskançlığı %3.33, Gebelikte Sağlık ve anne bakımı %13.33, Anne Sütü ve
bebek beslenmesinin önemi %33.33, Bebeklik ve ilk çocuklukta gelişim dönemlerinin
desteklenmesi %6.67, İhmal ve istismarın önlenmesi ve çocuk güvenliği %10, Doğum sonrası
anne ve bebek bakımı %10 ‘dur. Broşürlerin incelenmesi sonucunda konu kapsamında en fazla
anne-bebek sağlığı ve bebek beslenmesi(anne sütü) üzerinde durulmuştur. Bebek öz bakımı ve
gelişim dönemlerinin desteklenmesi konusunda broşürlerin genellikle annelere yönelik olduğu,
diğer aile üyelerine az yer verdiği tespit edilmiştir. Konular bağlamında ağırlıklı olarak; anne
sütü ve bebek beslenmesinin önemi, bebek sağlığı ve hastalıkları tarama, önleme yöntemleri ile
gebelikte sağlık ve anne bakımı konularına yer verildiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Bebeklik dönemi ve eğitimi, bilgilendirme hizmetleri, anne baba,
beslenme
BİLDİRİ: 102
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİYE YÖNELİK
TUTUMLARI
Mehmet Akif CİNGİ, Seval ŞENEL
Kastamonu Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumlarını
belirlemektir. Araştırma da betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma
grubunu Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü 3 ve 4.
Sınıf öğrencilerinden 135 kişi oluşturmaktadır. Araştırma da uygun örneklem kullanılmıştır.
Veri toplama aracı olarak Fatma Aydın ve Fatma Nazlı KARAA tarafından geliştirilen
“Öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumları” ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS 17
programı ile analiz edilecek olup analiz süreci devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmen Adayı, Teknoloji, Tutum
BİLDİRİ: 121
ÖĞRETMENLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE SOSYAL MEDYA KULLANIMI
HAKKINDAKİ ALGILARININ İNCELENMESİ
Selen BOSTANCI, İbrahim H. ACAR
Özyeğin Üniversitesi
Amaç: İki yaşın altındaki çocukların % 38'i medya için bir mobil cihazı kullanmaktadır
(Common Sense Media, 2011). Ayrıca, üç veya 4 yaş çocuklarının %96,4'ünün mobil aygıtlara
erişebiliyor (Kabali ve ark., 2015). Ebeveyn ve öğretmenler açısından çocukların sosyal medya
araçları kullanımı hala tartışmalı bir konudur. Özellikle, bazı eğitimciler teknolojiyi çok küçük
yaştaki çocukların kullanması konusunda tereddüt etmektedirler (Hatzigianni ve Kalaitzidis,
2018). Buradan yola çıkarak, bu mevcut araştırmanın amacı öğretmenlerin okul öncesi
dönemde sosyal medya kullanımı hakkındaki algılarını incelemektir.
Yöntem: Nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır.
Araştırmanın örneklemini bir devlet anaokulunda çalışan 9 okul öncesi öğretmeni
oluşturmaktadır. Bütün öğretmenlerin cinsiyeti kadın ve yaş aralığı 23-33'tür.Veriler yarı
yapılandırılmış görüşme formlarıyla öğretmenler ile birebir görüşmeler yapılarak toplanmıştır.
Görüşme sırasında öğretmenlere sorulan sorulardan bazıları şu şekildedir: " Erken çocukluk
döneminde çocuklar sosyal medya kullanmalı mı? Neden?" “Hangi sosyal medya araçlarından
yararlanıyorsunuz?”. Toplanan veriler yazıya döküldükten sonra, araştırmacılar tarafından
tematik içerik analiz yöntemi kullanılarak verilerin analizi gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Yapılan içerik analizlerinden şu bulgular ortaya konulmuştur. Öğretmenlerin (n=9)
hepsi sosyal medya kullanmaktadır. Temel kullanım sosyal medya araçları; Instagram,
Facebook ve Whatsapp'tır. Instagram kullanımın temel amacı eğitim sayfalarını takip edip
orada paylaşılan etkinlikler/bilgilerden fayda sağlamak. Tematik içerik analizi sonucu üç ana
tema belirlenmiştir. Birincisi, sosyal medya faydası; ikincisi, çocukların sosyal medya
kullanımı; üçüncüsü, çocukların bilinçli sosyal medya kullanımından dikkat edilmesi
gerekenlerdir.
Sonuç: İlk tema da (sosyal medya faydası), sosyal medya erken çocukluk döneminde çocuklar
için faydalı olduğunu belirten sadece bir öğretmen olup kullanım süresine kısıtlama getirildiği
zaman faydalı olacağını savunmuştur. İkinci temada genel kanı çocukların yaş grubu ve
gelişimsel özelliklerine uygun olmadığını belirtmişlerdir. Son olarak, üçüncü tema olarak
belirlenen çocukların bilinçli sosyal medya kullanımı için aile ve öğretmenler, çocukla ve
ailenin iletişimde olmasını ve ailenin çocuğa model olması gerekliliği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca öğretmenler, ailenin çocuğun tablet gibi araçların kullanımı için kesinlikle bir süre
sınırlaması gerektiğini belirtmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Sosyal Medya, Öğretmen Algısı, Niteliksel
Araştırma, Aile ve Çocuk, Sınırlandırma.
BİLDİRİ: 123
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUKLARIN ÇEVRE KİRLİLİĞİ RESİMLERİNİN
GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ
Büşra SAZ, Emine OSMANPEHLİVAN, İlknur DEMİR, Döndü Neslihan BAY
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Çevre, insan hayatı için oldukça önemlidir. Buna rağmen son yıllarda çevre sorunları hızla artış
göstermektedir. Bu artış ‘Çevre Eğitimi’ kavramını ortaya çıkarmıştır. Eğitimle birlikte
bireylerde bir bilinç oluşturulması, bilinç oluşturmak içinse bireylerin çevre kirliliği
konusundaki algılarını ölçmenin gerektiği görülmüştür. Yapılan araştırmanın amacı, okul
öncesi dönem çocuklarının çevre kirliliği algılarının resimleri üzerinden incelenerek ortaya
konulmasıdır. Araştırmada, nitel veri toplama yöntemlerinden biri olan sanat temelli araştırma
yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırma yönteminde, sanatın farklı dallarındaki ifade şekilleri
sistematik olarak analizlenir. Araştırma, Eskişehir ilinde anaokuluna devam eden beş yaş
grubunda toplam 18 çocuk üzerinden gerçekleştirilmiştir. Uygulama aşamasında her çocuğa A4
ebatlarında birer beyaz kâğıt verilmiş ve önlerine kuru boya kalemleri konulmuştur.
Araştırmada, çocuklardan çevre kirliliği hakkında resim çizmeleri istenmiştir. Çocuklardan
alınan resimler yarı-yapılandırılmış görüşme yoluyla toplanmıştır.
Verilerin analizinde göstergebilimsel yöntem kullanılarak çocukların çevre kirliliği algıları
ortaya konulmaya çalışılmıştır. Göstergebilimsel yöntem, objelerin kedisi dışında neyi tarif
ettiğini açıklayan bir yöntemdir. Bu yöntemle öğrencileri tanıma tekniklerine yeni bir bakış
açısı kazandırılmıştır. Bu yöntem doğrultusunda araştırmacılar tarafından resimler tek tek
incelenerek her bir gösterge belirlenmiştir; belirlenen her göstergenin karşılığında ise
gösterilenler kodlanmıştır. Yapılan kodlamaların karşılaştırılması yapılarak uzlaşma sağlanmış
ve tek bir kodlamaya ulaşılmıştır.
Araştırmanın sonucunda, on sekiz çocuktan sadece bir çocuğun çevre kirliliği algısına yönelik
çizim yapmadığı görülmüştür. On yedi çocuğun %17’si çevre kirliliği denildiğinde su
kirliliğine yönelik çizimler yaparken; çocuklardan %88’i karadaki kirlilik üzerine çizimler
yapmıştır. Ayrıca çocukların, hava kirliliğine yönelik çizimler yapmadıkları görülmüştür.
Çocuklar çevre kirliliğini daha çok plastik, ambalaj paketleri, kâğıtlar, cam atıklar, metal
atıklar, çöp kutuları, geri dönüşüm kutuları, besin maddeleri üzerinden göstermişlerdir.
Çocuklar, resimlerinde genel olarak temizliği mutluluk olarak ifade ederken kirliliği üzgünlük
olarak ifade etmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Çevre kirliliği, resim, göstergebilimsel yöntem
BİLDİRİ: 129
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK
MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARI
Emine KAYA, Ayşenur KALKAN, Aysel TÜRKER, Tülay KESKİN, Burcu
SARIMURATOĞLU, Tuğba SAKIZCI
Akdeniz Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören öğretmen
adaylarının çeşitli değişkenler açısından öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını ortaya
koymak ve okul öncesi öğretmenlik eğitimine yönelik olumlu tutum geliştirilmesine katkıda
bulunmak amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada betimsel (nitel) tarama (survey) yöntemi kullanılmıştır. Tarama
yönteminin temel amacı, bireylerin herhangi bir konu üzerinde duygu, düşünce ve görüşlerini
elde etmektir. Veriler, özelliği betimlenecek topluluğun her bir bireyinden değil, bu topluluğu
temsil eden bir parçasından, yani çalışma grubundan toplanır.
Bulgular: Araştırma süresince verilerin toplanıp yorumlanması neticesinde ‘Okul Öncesi
Öğretmen Adaylarının Okul Öncesi Öğretmenliği’ne yönelik tutumlarına ulaşılacak.
Sonuç: Araştırma sonucunda ‘Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Okul Öncesi
Öğretmenliği’ne yönelik tutumlarının sonuçları analiz edilecek ve kongrede sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Okul Öncesi Öğretmen Adayları, Tutum, Meslek
BİLDİRİ: 141
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARININ BİLİM VE BİLİM
İNSANI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Pınar UÇAR, Sümeyye YILMAZ, Perihan Tuğba ŞEKER
Uşak Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma okul öncesi dönemde bulunan çocukların bilim ve bilim insanı kavramına
yönelik algılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem:. Araştırmanın çalışma grubunu Uşak il merkezinden 4 ilkokula bağlı anasınıflarında
eğitim gören 60-72 ay arasında çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın verileri çiz-anlat tekniği ile elde edilmiştir.
Bulgular:Araştırma süreci devam etmektedir.
Sonuç: Araştırma süreci tamamlandığında sonuçlar paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: bilim, bilim insanı, erken çocukluk.
BİLDİRİ: 147
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARIN EMPATİ BECERİLERİNİN
İNCELENMESİ
Medera HALMATOV, Halit ÜNLÜ, Samet EKİN
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Empati, kendini başkalarının düşüncesine, hissine ve hareketine hayali bir biçimde aktarılması
durumudur (Dyamond, 1949) ya da kişinin mevcut duygularını doğru bir şekilde algılamak için
başka bir kişinin hayatına girme kabiliyetidir (Kalisch, 1973) gibi birçok tanım karşımıza
çıkmaktadır. Ayrıca empati becerileri bazı araştırmacılar temel bir bilişsel fonksiyon olarak
değerlendirirken (Barnett, 1990; Borke, 1971), bazı araştırmacılar ise empatiyi duyuşsal bir
tepki olarak ele almaktadırlar (Bernadett-Shapiro, Ehrensaft ve Shapiro, 1996; Feschbach ve
Roe, 1968; Mehrabian ve Epstein, 1972). Ayrıca hem bilişsel hem duyuşsal yönleri bir arada
olan tanımlar mevcuttur. Örneğin, Eisenberg & Fabes (1998) empatiyi “kişinin karşısındaki
kişinin duygusal durumunu anlayarak tepki vermesi ve karşısındaki kişinin hissettiği ya da
hissedebileceğini tahmin ettiği duyguyla aynı ya da oldukça benzer bir duyguyu hissetmesi”
olarak tanımlamışlardır. Çocuklarda, kişilerarası iletişimin ve etkileşimin temelini oluşturan
okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklar birbirlerini tanımaya, birlikte aktivite yapmaya,
arkadaşlık kurmaya, problem çözmeye ve birçok yeni deneyimleri yaşamaktadırlar. Yaş
özellikleri ve bireysel farklılıkları itibariyle çocukların aynı duruma verilen tepkiler
değişebilmektedir. Bu araştırmada, okul öncesi dönem çocuklarının empati beceri düzeylerinin
cinsiyete ve yaşa göre değişkenleri incelenmektedir. Veriler Ağrı Merkez ilçesinde farklı sosyo-
ekonomik düzeylerden bağımsız anaokullarına devam eden 3,4,5,6 yaşında kız ve erkek
çocuklarından oluşturulacaktır. Çocukların empati becerilerini belirlemek amacıyla “yardım
etmek”, “kendi kişisel çıkarlarının aksine arkadaşına karşı empati göstergesi”, “arkadaşına
acıma ve yardım etme” ve “sevinci paylaşmak” gibi 4 farklı durumu yansıtan hikayeler
hazırlanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme neticesinde hikâyeler sırasıyla her çocuğa
sunulacak ve çocukların hikâyeleri tamamlamaları istenecektir. Elde edilen verilerin analizi
içerik analizi yöntemi ile yapılacaktır. Araştırma sonuçları kongreye hazırlanarak ayrıntılı
olarak sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: empati, okul öncesi, hikaye tamamlama, duygular
BİLDİRİ:157
TRABZON İLİNDEKİ OKUL ÖNCESİNE DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN
BESİN ÜRÜNLERİNE BAKIŞ AÇISI
Aleyna YEŞİLYURT, Eda DAŞTAN, Leyla GÜNDOĞU, Mihrican KELAT
Trabzon Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma Trabzon ilindeki çocukların farklı türdeki besin ürünlerine karşı bakış
açılarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çocukların besin ürünlerine bakış açılarında akran
etkisinin düzeyini saptamak üzere yürütülmüştür.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma tarama
modelindedir. Trabzon ilindeki okul öncesi çağındaki yaklaşık 13.000 çocuk araştırmanın
hedef kitlesini oluşturmaktadır. Hedef kitleyi temsil edecek 20 çocuk belirlenmiştir. Verilerin
toplanmasında metafor çalışması kullanılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen veriler içerik
analizi yapılarak çözümlenmiştir.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre çocukların %55,83’ü belirli besinlerin evde
yapılmış halini tercih ederken %44,17’si aynı besinlerin hazır halini tercih etmektedir. Hazır
besinlerden pizza %65’lik bir oranla, evde yapılmış besinlerden hamburger ve kek %70’lik bir
oranla en çok tercih edilen besinler olarak saptanmıştır. Çocukların evde yapılan yiyeceklerden
hamburger ve pizza %15’lik oranla en sevilen besinler olarak belirlenmiştir. Besin seçiminde
çocuklardan %55’inin akranlarından etkilenmediği, %45’inin akranlarından etkilenerek
seçimlerini değiştirdiği görülmüştür.
Sonuç: Okul öncesi dönemdeki çocukların daha çok hazır besinlere yöneleceği beklenmişken
yarısından fazlası evde yapılmış besinleri tercih etmektedir. Evde yapılmış besinler arasında
yine en çok sevilen besinler daha çok hazır olarak tüketilen yiyeceklerden olan hamburger ve
pizza olmuştur. Çocukların besin seçimlerinde akran etkisinin yüksek oranda olması
beklenirken bunun aksine yarısından fazlasında akran etkisi görülmemiştir.
Anahtar Kelimeler: Akran Etkisi, Hazır-Evde Yapılmış Besin.
BİLDİRİ: 159
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARININ SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİ İLE
AİLE TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
(ZONGULDAK İLİ ÖRNEĞİ)
Binnur KARAZEYBEK, Feyzanur DAL, İrem ER, Sevdenur KASAP, Şeyma YENİKÖY,
Mine KIR
Bülent Ecevit Üniversitesi
Ailenin çocuğa karşı olumlu ya da olumsuz davranışları çocuğun üzerinde yaşam boyu
kalıcı izler bırakır. Toplumda yer alacak bireylerin, olumlu kişilik geliştirmelerinde ve gelişim
alanlarının desteklenmesinde anne baba tutumları belirleyici etkiye sahiptir. Özellikle okul
öncesi gibi çocuğun sosyal becerilerini, kişisel özelliklerini ve bir takım değerlerini kazandığı
kritik bir evrede aile, ilk iletişimin başladığı yer olarak büyük öneme sahiptir. Bu iletişim
sürecinde çocuklarında dâhil olacağı karşılıklı etkileşimden bahsedilmesi için anne babaların
sağlıklı bir çocuk yetiştirme tutumuna sahip olunması gerekir. Yapılan araştırmalar anne ve
öğretmenlerin tutumlarının sosyal becerilere etkisini incelemiş babanın etkisini göz ardı
etmiştir. Bu araştırma kapsamında anne ve babaların tutumlarının çocukların sosyal becerileri
ile ilişkisi incelenecektir. Korelasyonel araştırma yöntemiyle yürütülen çalışmanın örneklemini
Ereğli ilçesinde yer alan 4 anaokulu bünyesindeki 150 çocuğun velileri ve öğretmenleri
oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Hasan Avcıoğlu’nun geliştirdiği ‘Sosyal Becerileri
Değerlendirme Ölçeği’ ve Gül Şendil’in ‘Ebeveyn Tutum Ölçeği’ kullanılmıştır. Verilerin
analizinde bağımsız örneklemler için t testi kullanılacaktır. Veri toplama süreci devam
etmektedir. Bulgular ve sonuç bölümüne daha sonra yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: sosyal beceri, ebeveyn tutumları, okul öncesi dönem
BİLDİRİ: 161
60-72 AYLIK ÇOCUĞA SAHİP EBEVEYNLERİN GIDA GÜVENLİĞİNE YÖNELİK
ALGILARININ İNCELENMESİ
Halime Nur SEZER, Zeynep BÖYÜK, Rabia HUNDİ, Merve BALCI, Betül KARUÇ
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma, 60-72 aylık çocukların anne ve babalarının gıda güvenliğine yönelik
algılarının incelenmesi amacı ile yapılmıştır.
Yöntem: Bilimsel araştırma yöntemlerinden nitel araştırma tekniği kullanılarak yapılan
çalışmada, veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini
İstanbul ilinde özel bir anaokuluna devam eden 60-72 aylık çocukların velilerinden, 20 anne ve
20 baba olmak üzere 40 veli oluşturmuştur. Verilerin analizinde yüzde frekanstan
yararlanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde, çalışmada katılımcıların
%12,5’inin üniversite ve üzeri öğrenim gördüğü, % 37,5’inin lise mezunu ve %60’ının ilkokul
mezunu olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca gıda güvenliği hakkında yeterli bilgi sahibi olan
velilerin %20.5 ‘ini üniversite mezunlarının, hiçbir fikri olmayan katılımcıların %40.2’sini ise
ilkokul mezunu olan velilerin oluşturduğu saptanmıştır.
Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre; üniversite mezunu olan veliler, genetiği değiştirilmiş
organizmayı bilmekte ve etiketlendiği durumda almayacağını belirtmektedir. Lise ve ilköğretim
mezunu veliler ise bu tür gıdaları sadece bir yerlerden duyduklarını ve sağlıklı olmadığı için
almayacağını belirtmiştir.
Anahtar Kelimeler: Gıda güvenliği, Okul öncesi, Aile, Algı.
BİLDİRİ: 178
PANOM VE ÖĞRETMENLİĞİM
Fulya ÖZDEMİR, Hevidar MERTER
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim sınıflarında kullanılan panolar üzerinden
öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarının niteliğinin analiz edilmesidir.
Yöntem: Araştırma karma desende gerçekleşmiştir. Araştırmaya Zonguldak ili Ereğli ilçesinde
bulunan ilköğretime bağlı anasınıfları ve bağımsız anaokullarındaki 43 pano dahil edilmiştir.
Veri toplama sürecinde her bir pano fotoğraflanmış ve ilgili panoyu oluşturan öğretmenle yarı
yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. İlgili görüşmelerde öğretmenin demografik
bilgilerinin yanı sıra panonun kendisinin öğretmenlik becerilerini yansıtıp yansıtmadığı,
kendisini tam anlamıyla yansıtan bir panonun ne şekilde olacağı gibi sorular yöneltilmiştir.
Verilerin analizi iki basamakta gerçekleştirilmiştir. İlk basamakta panodaki ürünlerin niteliğine
ilişkin doküman analizi, ikinci basamakta ise yarı yapılandırılmış görüşme formundan elde
edilen ham veriler için içerik analizi yapılmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgular 14. Okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongresinde
paylaşılacaktır.
Sonuç: Elde edilen sonuçlar 14. Okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongresinde paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yaklaşımı, Çocuk Ürünleri, Pano, Doküman Analizi
BİLDİRİ: 180
SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ EĞİTİME YÖNELİK
GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
Elif YILMAZ, Tuğba Gülcan TİRYAKİ
Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi
Amaç: Araştırmada sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerinin incelenmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel araştırma deseninde tasarlanan çalışmaya, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar
döneminde Karaman il merkezinde yer alan iki ilkokul kolay ulaşılabilirlik ilkesi ile
belirlenmiştir. Ölçüt örneklem yöntemi belirlenmiş ve ölçüt olarak birinci sınıf öğretmeni
olmak seçilmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden yedisi erkek, dördü kadın olmak üzere 11
öğretmen çalışma grubuna dahil edilmiştir. Öğretmenlerin yaşları 35-55 arasında değişirken
mesleki kıdemleri ise 8 ila 34 yıl arasında değişmektedir. Araştırmada veriler görüşme
formunda yer alan dört açık uçlu soruya öğretmenlerle bireysel görüşme yoluyla elde edilmiştir.
Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş ve kayıtların transkripti yapılmıştır. Verilerin içerik
analizi yapılmıştır.
Bulgular: Araştırmada öğretmenlerin sınıflarında öğrencilerin okul öncesi eğitim alma
durumları sorulmuş ve tüm öğretmenlerin sınıflarında okul öncesi eğitim alan ve almayan
çocukların birlikte bulunduğunu ifade etmişlerdir. Okul öncesi eğitim alama durumlarını nasıl
değerlendirildikleri sorulduğunda öğretmenler okul öncesi eğitim almanın çocuklar için okula
hazırbulunuşluğu olumlu etkilerken okul öncesi eğitim almayan çocuklarla ilgili en çok yer
verilen değerlendirme okula uyum süreçlerinin gecikmesi yönündedir. Tüm öğretmenler okul
öncesi eğitimin zorunlu olması gerektiğini belirtmiştir. Son olarak okul öncesi eğitimin avantaj
ve dezavantajlarına yönelik olarak da avantaj olarak küçük kas motor becerilerin gelişimi, soyut
kavramların anlamlandırılması, ilkokula hazırbulunuşluk, okula uyum süreci, akranlarla
etkileşim ve dil beceriler açısından okul öncesi eğitim almayan çocuklara göre daha gelişmiş
oldukları ifade edilmiştir. Dezavantaj olarak ise bir yıldan uzun süreli eğitim alan çocukların
sıkılma durumu yaşadıkları, okul kurallarına uyumda sorun yaşadıkları ve kalem tutmak gibi
durumlar için yanlış öğretimin yaşanabildiği belirtilmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda birinci sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitimin zorunlu olması
gerektiğini ve okul öncesi eğitim alan çocukların ilkokula hazırbulunuşluk başta olmak üzere
pek çok gelişim alanındaki becerileri desteklediği belirtilmiştir. Eğitimde fırsat eşitliğinin
sağlanması amacıyla sunulan bu görüşler de dikkate alındığında okul öncesi eğitimin her çocuk
için sağlanması gerekliliği ön plana çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sınıf öğretmenleri, okul öncesi eğitim
BİLDİRİ: 182
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DEĞERLENDİRME SÜRECİNİN
ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ
Yaprak DOĞAN, Selin KOÇ, Sevgül Begüm ÇELEBİ
Başkent Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma, okul öncesi öğretmen adaylarının değerlendirme sürecini ve uygulamalarını
daha etkili hale getirmelerini amaçlamayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır. Okul
öncesi eğitimde değerlendirme öğretmenlerin çocukları izlemeleri ve kendilerini geliştirmeleri
için önemlidir. Çünkü öğretmenin süreci gözlemlemesi, kendi eksiklerini fark etmesi, çocuğun
gelişim ve öğrenimlerinin izlenmesi ve çocuğun gelişiminin desteklenmesi için önemli bir
basamaktır. Değerlendirme ile programın ne kadar işlevsel olduğu ve hedeflere ne oranda
erişilebildiği izlenir. Bu nedenle okul öncesi eğitimde değerlendirme önemli bir yere sahiptir.
Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.
Örneklem: Bu çalışma 3 okul öncesi öğretmen adayı tarafından yapılmıştır.
Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem(araştırmacı) notları, katılım
çizelgesi ve rubrik araçları kullanılmıştır.
Veri Analizi: Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.
Başkent Üniversitesi etik kurulundan izin alınmıştır.
Bulgular: Ön bulgular öğretmen adayının değerlendirme sürecine yansıtmalarda bulunduğunu
ve uygulamalarını geliştirdiğini, çeşitli değerlendirme araçlarını geliştirebildikleri ve bunları
uygulamalarında kullanabildiklerini göstermektedir. Katılımcıların bulguları 5 ana tema altında
toplanmıştır. Bunlar;
1) Öğretmen adaylarının değerlendirme sürecinde gözlem becerilerinin geliştiği
görülmüştür.
2) Öğretmen adaylarının çocuğun ilgisini çekme becerilerinin geliştiği görülmüştür.
3) Öğretmen adayları çocuklara verdiği olumlu/olumsuz geri dönütleri etkili hale
getirmiştir.
4) Öğretmen adayları değerlendirme sürecini etkili hale getirebilmek için gözlem kayıt
araçları geliştirmiştir.
5) Öğretmen adayları değerlendirme sürecini süre odaklı değerlendirme uygulaması olarak
gerçekleştirmiştir.
Sonuç: Eylem araştırması öğretmen adaylarının kendilerini geliştirmeleri için önemli bir
süreçtir. Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini
geliştirebildikleri, gözlem kayıt araçlarını geliştirmeye fırsat buldukları, değerlendirmeye
yönelik uygulamalarını geliştirdikleri önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi, değerlendirme, eylem araştırması
BİLDİRİ: 189
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN EMPATİ
BECERİLERİNİN İNCELENMESİ: VAN İLİ ÖRNEĞİ
Sultani ÇELİK
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Amaç: Empati, sosyal bir varlık olan insan için hayli önemli ve birçok sosyal ihtiyacı
gidermede faydalı bir beceridir. Empatinin, kişinin sosyal problemlerinin çözümünde etkin rol
oynadığı, birçok probleme neden olabilen duygusal çatışmaları önleyebildiği, daha iyi sosyal
ilişkiler geliştirmeyi, daha iyi bir takım oyuncusu olmayı, dünyaya daha zengin bir bakış
açısından bakmayı ve daha iyi insan ilişkileri kurmayı sağladığı, aile ve arkadaşlık ilişkilerini
güçlendirdiği vurgulanmaktadır. Kendini karşısındakinin yerine koyup onun duygularını doğru
olarak anlama ve hissetme yeteneği olarak tanımlanan empatinin, sadece diğer kişinin
duygularını anlama becerisi değil aynı zamanda karşıdakinin duygularını anladığını ifade etme
ve duygularını paylaşma olduğu da ifade edilmektedir. Karşımızdaki insana empatik tepki
vermenin iki yolu vardır; sözlü ifadelerimiz ve beden dilimiz. Empati becerisi ya vardır ya
yoktur düşüncesinden çok, empati becerisi üzerinde çalışılarak bu becerinin geliştirilebileceği
göz önünde bulundurulmalıdır. Empati yeteneğimiz geliştikçe iletişim, çatışmaları çözme, çok
yönlü bir anlayışa sahip olma gibi sosyal becerilerimiz de gelişmektedir. Yapılan
araştırmalarda, çocukların çok küçük yaştan itibaren empati kurabildiği vurgulanmakta, bu
durumun çocuklarda içgüdüsel olarak ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bir bebeğin diğer bir
bebeği ağlarken duyması ve kendisinin de ağlamaya başlaması en erken görülen empati kurma
örneği olarak gösterilmektedir. Yine iki-üç yaş civarında bir çocuğun üzgün ya da mutsuz birine
kendi sevdiği bir eşyasını vererek onu mutlu etme çabası, zor durumda bir yaşıtını gördüğünde
annesine giderek onun için yardım istemesi erken çocukluk döneminde görülen bir empati
örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla erken çocuklukta geliştirilen empatinin
kişinin ileriki yaşamında da empati becerisi üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir. Bu
çalışmanın amacı, Van ilinde ikamet eden ve bir okul öncesi eğitim kurumuna devam eden
çocukların empati becerilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir.
Yöntem: Çalışma, tarama modelinde dizayn edilmiştir. Çalışmaya Van İli Milli Eğitim
Müdürlüğüne bağlı anaokullarında eğitim görmekte olan 4-6 yaş arası çocuklardan rastgele
seçilen 100 çocuk katılmıştır. Çocukların empatik becerilerini ölçmek amacı ile Kahraman
(2007) tarafından oluşturulan bir batarya kullanılmıştır. Bu batarya 3 bölümden oluşmaktadır.
İlk bölümde bir çocuğun mutluluk, üzüntü, kızgınlık ve korku duygularını yansıtan fotoğrafları
kullanılmıştır. İkinci bölümde çocuklara kahramanı çocuk olan 4 senaryo okunmuş ve bu
çocuğun ne hissettiği sorulmuştur. Üçüncü bölümde ise çocuklara öyküdeki kahramanın
yanında olsalardı ne yapacakları sorulmuştur.
Bulgular: Veri analizi sonucunda, çalışmaya katılan çocukların empati becerilerinin çeşitli
değişkenler açısından farklılık gösterdiği belirlenmiştir.
Sonuç: Çalışmanın sonuçları 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresinde
tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Empati, Çocuk, Gelişim, Okul Öncesi.
BİLDİRİ: 194
KİŞİLİK GELİŞİMİ VE AİLE
Esra OLCAY
Fırat Üniversitesi
Amaç: Çocuğun kişiliğinin temellerinin atıldığı ilk yer şüphesiz ki ailedir. Aile toplum yapısı
incelendiğinde iç ve dış faktörlerden etkilendiği görülmektedir. Bu iç ve dış faktörler bazı
zaman çocuğun kişilik gelişimi doğrudan bazı zamanda kişilik gelişimini dolaylı olarak
etkilemektedir. Aile toplum yapısını etkileyen dış faktörler incelendiğinde ailenin yerleşim
alanı, eğitim seviyeleri, sosyokültürel imkanları çocuğun kişilik gelişimini etkilemektedir. Aile
toplum yapısını etkileyen iç faktörler incelendiğinde ise anne baba tutumları ve anne babanın
çocuğa verdiği eğitim karşımıza çıkmaktadır. Araştırmanın amacı kendini yönetebilen,
sorumluluk üstlenebilen içten kontrollü bir kişilik yapısı ya da tersine pasif, sorumsuz dıştan
yönetilen kişilik gelişiminde ailenin etkisini ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırma alan yazın çalışması olup literatürde ki son beş yıllık çalışmaların
incelenmesiyle oluşturulmuştur.
Bulgular: Annenin eğitim düzeyinin yükselmesiyle kız çocuklarının kişilik gelişiminin olumlu
yönde geliştiği görülmüştür. Cinsiyetin kişilik gelişiminde başlı başına bir etken olmadığı
görülmüştür. Yaşanılan sosyal çevre kişilik gelişimini etkilemektedir. Anne baba tutumlarının
kişilik gelişimi üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.
Sonuç: Kişilik oluşumunda anne baba tutumlarının etkisi, özellikle çocuğa uygulanan ödül ve
cezaların çocuğun davranışlarını şekillendirdiğini gerek öğrenme kuramlarının gerekse kişilik
kuramcılarının üzerinde önemle durdukları bir görüş olduğu saptanmıştır. Genel olarak sağlıklı
bir kişilik gelişimi için aile ortamı çocuğa sevgi veren girişimcilik yeteneğinin ve öz güvenini
geliştirebilmesi için onu destekleyen bir ortam olmalıdır sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aile, Kişilik gelişimi, Aileyi etkileyen iç faktörler, Aileyi etkileyen dış
faktörler
BİLDİRİ: 200
Türkiye’ de Okul Öncesi Dönemde Bilişim Teknolojileri ve Medya İle İlgili Yapılan
Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi
Aleyna KALKAN
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Teknoloji ve bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılda, bilişim teknolojileri ve medya araçları
hayatımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde neredeyse her alanda
kullandığımız bu araç ve gereçler bizim bilgiye kolay ulaşmamızı, iletişimin daha kısa zamanda
ve daha kapsamlı olması gibi birçok yarar sağlamaktadır. Ancak bu araçlara çok kolay
ulaşılması ve bu anlamda bir sınırlılığın olmaması olumlu etkilerinin yanında olumsuz
yanlarının da oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle de çocukların istedikleri her an
televizyon, bilgisayar, internet gibi kaynaklara kolayca ulaşması, kalitesiz programların ve uzun
süre izlemenin verdiği olumsuz etkileri göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Okul öncesi
dönem çocukları olarak adlandırılan 0-6 yaş grubunun, hayal ve gerçek ayrımını net bir şekilde
yapamaması, televizyon ve internet gibi araçlarda gördüğü karakterleri rol- model alması gibi
nedenlerle en büyük risk grubunu oluşturmaktadır. Bilişim teknoloji ve medya araç gereçlerinin
nasıl kullanıldığı, eğitime ne gibi yararlar sağladığı, çocuk, ebeveyn ve öğretmenleri nasıl
etkilediği gibi konular önem arz etmiştir. Bu çalışmada, bilişim teknolojileri ve medya üzerine
yapılan araştırmaların nasıl bir dağılım gösterdiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın
örneklemini, YÖK Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından arşivlenen, bilişim
teknoloji ve medya üzerine yapılmış 2000- 2018 yıllarını kapsayan, 34’ ü yüksek lisans ve 7 ‘
si doktora olmak üzere toplamda 41 tane lisansüstü tez dâhil edilmiştir. Araştırma yöntemi
olarak betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Yapılan çalışmalar tematik olarak gruplara
ayrılmış ve dağılımlar incelenmiştir. Çalışmaların dağılımı incelendiğinde en çok araştırmanın
bilgisayar ile ilgili konularda yapıldığı bu sıralamayı ise ikinci olarak çizgi filmlerin takip ettiği
tespit edilmiştir. Araştırma yöntemi olarak en çok nicel yöntemin kullanıldığı, örneklem grubu
olarak en çok çocuklar ile çalışıldığı, araştırmaya dâhil edilen 41 lisansüstü tezin çoğunlukla
yüksek lisans düzeyinde olduğu saptanmıştır. Çalışmanın yeni araştırmalara ışık tutacağı
düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Bilişim teknolojileri, medya, okul öncesi, çocuk.
BİLDİRİ: 201
ULUSAL OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİ KONGRELERİNDE
SUNULAN BİLDİRİLERİN İNCELENMESİ
Neriman ARAL, Figen GÜRSOY, Burçin AYSU
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi öğretmenliğine devam eden lisans öğrencilerinin, güncel araştırmalara
ulaşabilmesi, hatta bu yeni araştırmalarda rol alabilmesinde öğrenci kongreleri ön plana
çıkmaktadır. Alandaki akademisyenlerin önderliğinde yapılan ve lisans öğrencilerinin
merkezde olduğu, ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongreleri, bildirilerin çeşitliliği ve
güncelliği ile alanda yeni araştırma konuları hakkında bilgi sahibi olunmasına katkı sağlamakta,
sunum yapma tecrübesi kazandırmakta, önemli konu ve alanlarda uzmanlık düzeyini
yükseltmekte ve akademik hayatın gelişmesine de katkıda bulunmaktadır.
Ayrıca Türkiye'nin farklı bölgelerinde okuyan lisans öğrencilerinin ortak bir amaç için bir araya
gelerek alanın önde gelen duayenlerini dinleyebilmeleri, farklı bakış
açılarını görebilmeleri, araştırmak istedikleri konular hakkında bilgi sahibi olmaları açısından
eşsiz bir fırsat oluşturmaktadır. Bu kongrelerde lisans öğrencilerinin aktif
olabilmesi, hocalardan görüş alabilmesi, lisans düzeyindeki bir öğrencinin bilimsel
araştırmalara ilk adımı niteliğindeki çalışmalarının bilim dünyasında kabul görmesi, okul
öncesi öğretmenliği alanındaki araştırmalar ile birlikte kongrelere katılım oranının da artmasına
katkı sağlamıştır. Ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongrelerine olan bu yoğun
talep, çok farklı konularda bildiriler hazırlanmasına neden olmuş, bu konuda veri tabanı
oluşturulmasının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bununla beraber Ulusal okul öncesi
öğretmenliği öğrenci kongrelerinde yapılan araştırmaların incelenmesi daha sonra yapılacak
çalışmalara yol göstermesi açısından da önemli görülmektedir. Bu düşüncelerden hareketle
araştırmada ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongrelerinde sunulan, özet kitaplarına
ulaşılabilen bildirilerin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın amacı doğrultusunda veri toplama yöntemi olarak epistemolojik
doküman analizi kullanılmıştır. Çalışmaya Ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci
kongrelerinde sunulmuş ve özetine ulaşılabilen bildiriler dahil edilmiştir. Sunulan bildiriler yıl,
üniversite, bölüm, çalışmanın türü, çalışılan yaş grubu ve araştırmanın konusu açısından
incelenmiş, alanda yapılacak çalışmalarla ilgili öneriler getirilmiştir.
Bulgular: Araştırma sonucunda ilk Ulusal Okul Öncesi Eğitimi Öğrenci Kongresinin 2006
yılında Bolu’da yapıldığı saptanmıştır.
Sonuç: Özet ve tam metinlerine ulaşılabilen çalışmaların çoğunun araştırmaya dayalı bildiriler
olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Okul Öncesi Eğitim, Öğrenci Kongresi
BİLDİRİ: 204
ÇİZGİ FİLMLERDEKİ ŞİDDETİN OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARA ETKİSİ
PINAR BİCERİK, CEREN AKINCI, Zerrin MERCAN
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar olan süreyi kapsayan okul öncesi
dönem, çocuk gelişiminin en hızlı ve en kritik yılları olmakla birlikte insan hayatının diğer
dönemlerinin temelini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde bu dönemde
çocukların televizyon izleyerek zamanlarını geçirdikleri ve televizyon programları içerisinde
en çok çizgi film seyretmeyi tercih ettikleri belirtilmektedir.( Erdoğan ve Baran, 2008; RTÜK,
2016; Cesur ve Paker, 2007).
Bu dönem çocuklarında özellikle şiddet içeren çizgi filmlerin izlenmesiyle etkilenme boyutları
da araştırılmıştır. Şiddet içerikli çizgi filmlerde görsel ve işitsel unsurların etkileri, hareketli
sahnelerin sıklığı, şiddetin sempatik hale getirilmesi, çocukların bu içeriği seyretmeyi tercih
etmelerine neden olmuştur. Bununla birlikte, çizgi filmler aracılığıyla şiddet sahnelerine maruz
kalan çocukların, bu davranışları içselleştirdikleri, model aldıkları ve gündelik hayatlarına,
oyunlarına, resimlerine, akran ilişkilerine, yansıttıkları görülmektedir.(Özen,2015; RTÜK,
2007; Yörükoğlu, 1985; Aktaş, Koçak, 2007).
Sonuç olarak bu çalışma, şiddet içerikli çizgi filmlerin okul öncesi dönem çocuklarına etkisinin
incelenmesi amacıyla yapılmış, bu amaçla ilgili alan yazın taranarak toplamda 26 kaynağa -10
tez, 14 makale, 2 kitap- ulaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında, çizgi filmlerdeki şiddetin okul öncesi
çocukları olumsuz yönde etkilediği ve çocukların bu davranışları yaşantılarına yansıttıkları
görülmektedir.
Anahtar kelimeler: erken çocukluk dönemi, okul öncesi dönem, çizgi film, şiddet
BİLDİRİ: 209
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OLAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİNİN YARATICI
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE ÇOCUKLARININ YARATICI DÜŞÜNMESİNE
YÖNELİK ALGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİYE YÖNELİK BİR İNCELEME
Büşra GÜN, Tahsin ATABAY, Nuriye ÖZKAN, Nazike Büşra AVCI, Gamze BAYSAL,
Berna BALKAN
Pamukkale Üniversitesi
Amaç: Günümüz insanı sürekli değişimin egemen olduğu bir dünyada yaşamını
sürdürmektedir. Bu ortamda yaşayan bireyin, karşılaştığı sorunlara çözüm yolları bulabilmesi,
kendisi için ve toplum yararına olacak şekilde yeni fikirler üretebilmesi yaratıcı düşüncenin
geliştirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Okul öncesi dönem ise insan yaşamında ileriye dönük
etkileri yönünden kritik bir dönemdir. Bu sebeple yaratıcı düşüncenin söz konusu dönemde
gelişmeye başlaması önemlidir. Bununla birlikte ebeveynlerin çocuklarının yaratıcı
düşünmelerinde önemli bir payı vardır. Ancak ilgili literatürde ebeveynlerin yaratıcı kişilik
özelliklerinin farklı yönlerden çocukların yaratıcı düşünmelerine etkisini inceleyen çalışmaların
az sayıda yapıldığı görülmüştür. Buradan hareketle mevcut çalışmada, ebeveynlerin yaratıcı
kişilik özellikleri ile çocuklarının yaratıcı düşünmelerine yönelik algıları arasındaki ilişkinin
ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Ayrıca çeşitli değişkenler açısından ebeveynlerin yaratıcı
kişilik özellikleri ile algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı araştırmanın diğer
amacıdır.
Yöntem: Araştırma niceldir. Tarama modeliyle tasarlanan çalışmanın örneklemini bağımsız
anaokullarında çocukları olan 150 ebeveyn oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Tatlı
(2017) tarafından geliştirilen “Yetişkin Algı Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde
korelasyon testi, . t testi, tek yönlü varyans analizi yapılacaktır
Bulgular: Araştırmada verilerin analizi devam etmektedir.
Sonuç: Araştırma sonuçları, verilerin analizi sonucunda ortaya konacak bulgular neticesinde
ortaya konacaktır.
Anahtar Kelimeler: yaratıcı kişilik, yaratıcı düşünme, okul öncesi dönem, ebeveyn
BİLDİRİ: 226
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN HİKÂYE KİTABI SEÇİMİNE YÖNELİK
GÖRÜŞLERİ
Esra CEYHAN , Merve Deniz MISIRCI , Emine PORTAKAL
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Çocukların eğitiminde ilk basamak olan okul öncesi dönemde çocukların bilişsel, sosyal,
dil, ahlak, kişilik gelişimlerinde kitapla olan ilişkileri oldukça önemlidir. Dolayısıyla okul
öncesi dönemde öğretmenlerin çocuklara nitelikli kitaplar sunmaları gerekmektedir. Bu
bağlamda okul öncesi öğretmenlerinin hikâye kitabı seçimine yönelik görüşleri araştırmanın
konusunu oluşturmuştur.
Araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin kitapların iç ve dış yapı özelliklerini göz
önünde bulundurarak çocuk kitabı seçimindeki görüşlerinin ortaya konulmasıdır. Bu amaç
doğrultusunda araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu Eskişehir İl merkez ilçelerinde bulunan anaokulu ve
anasınıflarında görev yapan 15 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Görüşme sorularının
kapsam geçerliği için üç uzmandan görüş alınmış ve sorular düzenlenmiştir. Veriler 15
öğretmenle yüz yüze, her öğretmenle ortalama yirmi dakika görüşülerek toplanmıştır.
Verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Veriler doküman haline getirilmiş ve alan
yazın doğrultusunda oluşturulan temalara göre her bir araştırmacı tarafından ayrı ayrı
kodlanmıştır. Daha sonra yapılan kodlamalar karşılaştırılarak uzlaşma sağlanmış ve tek bir
kodlama elde edilmiştir. Veriler katılımcıların doğrudan ifadelerine yer verilerek
yorumlanmıştır.
Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin kitap seçimi yaparken kitabın iç yapı
özellikleri arasında yer alan konu seçiminde sıklıkla çocukların dikkatini çekecek konuların
bulunmasını; kahraman sayısının az olmasını, çocuklar için örnek teşkil eden, olumlu
özelliklere sahip kahramanlar bulunmasını; dil ve anlatım bakımından ise kitapların sade ve
yalın olmasını tercih ettikleri görülürken; dış yapı özellikleri olarak ise kitap seçiminde
resimlerin açık, anlaşılır olduğu; baskısının kuşe kağıda yapıldığı kitapları tercih ettikleri; yazı
boyutunun önemli olmadığını düşündükleri; sıklıkla büyük boyutlu ve 15-25 sayfa
aralığındaki kitapları tercih ettikleri; yayın evi ve yazara dikkat etmedikleri; en çok hikaye
kitaplarını tercih ettikleri görülmüştür.
Anahtar Kelimeler : hikaye kitabı , çocuk edebiyatı
BİLDİRİ: 227
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ YAPARAK YAŞAYARAK
ÖĞRETME BECERİLERİNİN DESTEKLENMESİ
Ayyüce YILMAZ, Fatma AVCI, Elif ŞAHİN, Lale KÖR, Semanur TUTAR
Başkent Üniversitesi
Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmenliği öğrencilerinin çocukların daha aktif oldukları
yaparak yaşayarak deneyimledikleri etkinlikleri daha etkili bir şekilde uygulamalarını
amaçlayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır. Çocukların gelişim özelliklerine uygun,
katılımlarını arttıracak etkinlikler tasarlamak oldukça önemlidir. Çocukların etkinlik
süreçlerine daha aktif bir şekilde katılmalarını ve duyu organları ile somut bir şekilde kavram
ve becerileri deneyimlemelerini sağlayan etkinlikler tasarlamak öğretmen adayları için önemli
bir deneyimdir.
Yöntem: Araştırma eylem araştırması deseni kullanarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini
5 okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak
yansıtıcı günlük, katılım çizelgesi, gözlem notları ve çocuk çıktıları kullanılmıştır. Veri analiz
yönteminde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma için Başkent Üniversitesi’nde etik
kurul izni alınmıştır.
Bulgular: Elde ettiğimiz bulgulara göre, fen etkinlikleri çocuklar etkin katılım gösterdiğinde
amacına ulaşmıştır. Matematik etkinliklerinde çocukların kendi bedenlerini kullanarak deneyim
oluşturmaları öğrenmeyi daha kalıcı hale getirmiştir. Drama etkinliklerinde ise 3 yaş grubunda
dikkat ve odaklanma problemi yaşanmış; 4-5 yaş gruplarında etkin katılım ile amaca
ulaşılmıştır. Bulgular 3 ana tema altında toplanmıştır. Bu temalar şu şekildedir;
1. Öğretmen rolü
2. Etkinlik türleri
3. Çocuk merkezli
Sonuç: Kullanılan yöntemlerle yapılan araştırma sonucunda çocukların masa başı etkinliklerine
katılım oranlarıyla hareket etkinliklerine katılımı oranları karşılaştırıldığında oyun ve harekete
yönelik katılımın daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yaparak yaşayarak öğrenme, aktif katılım, öğrenme, okul öncesi eğitim
BİLDİRİ: 228
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL
TOPLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN YÖNTEM BAKIMINDAN İÇERİK
ANALİZİ
Ramazan Bektaş KAR, Ramazan ÇEKEN
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmada okul öncesi analiz birimi bağlamında bilimsel toplantıların incelenip
yöntemsel olarak araştırılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada okul öncesi analiz birimi bağlamında, nitel araştırma uygulamalarından
doküman analizi yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada toplam 12 bilimsel toplantı incelenmiş olup, okul öncesi eğitimi ile
ilgili toplam 279 bildiriye ulaşılmıştır. Bu bildirilerden 124’ü nitel araştırma yöntemi ile
gerçekleştirilmiş olup 140 bildiride ise nicel araştırma yönteminin kullanıldığı tespit edilmiştir.
Metodolojisi karma yöntem olan bildiri sayısı ise 15’tir.
Sonuç: Çalışmada araştırma yöntemlerinin felsefi bakış açısına göre gruplaması incelendiğinde
nitel araştırmada en çok olgubilime yer verildiği, nicel araştırmada ise betimsel taramanın
kullanıldığı tespit edilmiştir. Okul öncesi eğitimi ile ilgili araştırmaların kurgulanması sürecine
ilgili çalışmaların hangi yöntemler kullanılarak gerçekleştirilebileceğine ışık tutması
bakımından bu araştırmanın sonucu önem taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, araştırma, bilimsel toplantı.
BİLDİRİ: 229
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL TO
PLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ ÖRNEKLE
M BAKIMINDAN İÇERİK ANALİZİ
Zeynep ONUR, Ramazan ÇEKEN
Aksaray Üniversitesi
Amaç
Bu çalışmada okul öncesi eğitimi ile ilgili bilimsel toplantılarda sunulan bildirilerin ilgili oldu
ğu örneklem grupların, içerik analizi yöntemiyle incelenmesi amaçlanmıştır. Elde edilen verile
re göre ilgili alanda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarda hangi kitlelere odaklanıldığına yön
elik bulguların ortaya konulması ve yorumlanması hedeflenmiştir.
Yöntem
Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılarak gerçekleştiril
miştir. Bildiri özetlerinin incelemesinde dokümanların içerik analizi yapılmıştır. İncelenen bili
msel toplantıların bildiri içeriklerinde hedef kitle bakımından ele alınan örneklem gruplar anal
iz birimi olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında 15 farklı eğitim bilimleri kurultayında sun
ulan toplam 263 bildiri üzerinden 77 bildirinin hedef kitle olarak okul öncesi dönem çocuğu il
e ilgili olduğu tespit edilmiş ve araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada örneklem çeşitleri gr
uplanarak kategoriler oluşturulmuş, elde edilen bulgular frekans ve yüzde olarak tablolar halin
de sunulmuştur.
Bulgular
İncelenerek analizi edilen 263 bildiri hedef kitle bakımından ele alındığında en çok okul önces
i dönem çocuğuna yönelik çalışmaların yapıldığı (77), okul öncesi öğretmenleri ( 60), öğretme
n adayları (40), öğretmen ve öğretmen adayları (39), aile (40) yönelik çalışmaların gerçekleşti
rildiği, bunun yanı sıra eğitim kurumları (3), kaynaştırma öğrencileri (1), otizm spektrum boz
ukluğu tanısı almış bir grup okul öncesi çocuk (1), işitme engelli çocuklar (1) ve çocuk kitapla
rı (1) ile ilgili çalışmanın olduğu sonucuna varılmıştır.
Sonuç
Çalışmanın sonuçları, ele alınan bildirilerde hedef kitle bakımından çocuk kitapları, eğitim kur
umları, kaynaştırma öğrencileri ve farklı disiplinlere ilişkin kavramların kazanılmasına yöneli
k olarak daha az bulgularla ulaşılmıştır. Bu araştırmadaki veriler ile okul öncesi eğitim alanın
da çalışma yapan araştırmacılara, ilgili alanda güncel çalışmalarda hangi hedef kitleye yoğunla
şıldığının anlaşılması bakımından yol göstermesi beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, 36-72 ay çocuk.
BİLDİRİ: 234
BAĞIMSIZ ANAOKULLARINDA KULLANILAN RESİMLİ ÇOCUK
KİTAPLARINDAKİ AİLE KAVRAMLARININ ELE ALINIŞ BİÇİMLERİNİN
İNCELENMESİ
Emine AYDEMİR, Zehra Saadet FIRAT
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönem, çocukların gelişimlerinin en hızlı olduğu ve sosyal rollerin
öğrenildiği 0-6 yaş dönemini kapsamaktadır. Çocukların sosyalleştiği ilk kurum aile ortamıdır.
Sosyal rollerin öğrenilmesinde önemli olan aile üyeleri bu sorumluluklarını farklı uyarıcılar ve
en temelde ise kitaplar aracılığıyla gerçekleştirirler. Resimli çocuk kitapları çocukların hayal
dünyalarını geliştiren, gerçek yaşama hazırlayan önemli materyallerden biridir. Bu çalışmada
anaokullarında kullanılan resimli çocuk kitaplarında yer alan aile kavramının ele alınış
biçimlerini incelemek amaçlanmaktadır.
Yöntem: Araştırma da nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Veriler
doküman incelemesi yöntemi ile toplanmıştır. Veriler toplanırken araştırmacı tarafından
oluşturulan Resimli Çocuk Kitaplarında Geçen Aile İle İlgili Kavramları İnceleme Kontrol
Listesi kullanılmıştır. Kontrol listesi literatür taranarak ve 3 uzmanın görüşü alınarak
oluşturulmuştur. Araştırmada veri kaynakları, Erzurum ili merkez ilçelerinden MEB’e bağlı
bağımsız anaokulları içerisinden, okulun ortak kullanabileceği kitaplığı bulunan anaokullardan
seçilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, bu kriteri taşıyan 2 anaokulunda bulunan ve kitabın
basım yılı 2005 ve sonrası olan, yaş aralığı 3-6 yaşı kapsayan, öykü ve masal türündeki 90
resimli kitaptan oluşmaktadır. Her resimli kitaptan aynı yazara ait en fazla 4 kitap olmak şartıyla
random yöntemiyle 57 kitap seçilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi
kullanılmıştır.
Bulgular: İncelenen 57 kitabın 44’ü Türk 13’ü yabancı yazarlara aittir. Kitapların 40 tanesinde
aile üyeleri kavramı geçmektedir. Aile üyelerinden anne kavramı 32 defa geçerek en fazla geçen
kavram olmuştur. Kitaplarda 14 çekirdek, 4 geniş ve 14 de tek ebeveynli aile öykü/masalı yer
almaktadır. Kitaplarda 68 olumlu, 12 olumsuz iletişime rastlanmıştır .Çocuğun anne ya da baba
ile yaptığı eylemlerde anne ile en fazla yemek yemek, baba ile de yemek yemek ve oyun
oynamak olduğu görülmüştür.
Sonuç: Analizler devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: resimli çocuk kitabı, aile, okul öncesi, çocuk edebiyatı,
BİLDİRİ: 237
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN FEN ETKİNLİKLERİNDE
KULLANDIKLARI YÖNTEM VE TEKNİKLERİN ÇEŞİTLİLİĞİNİN
İNCELENMESİ
Elif Tuğçe KAYALI, Latife YUVARLAK, Şule ERŞAN
Sinop Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemde yaşanan deneyimlerin yetişkinlikteki etkileri düşünüldüğünde,
meraklı, sorgulayan, araştıran, inceleyen ve üreten bireylerin yetişmesi açısından fen eğitimi
önemlidir.Öğretmenlerin, çocukların merak duygusunu canlı tutacak, problem çözme, keşfetme
becerileri ve diğer bilimsel süreç becerilerini kazandırabilecek yöntem ve teknik bakımından
zengin içerikli fen etkinlikleri planlamaları gerekmektedir.
Araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin fen etkinliklerinde kullandıkları yöntem ve
tekniklerin çeşitliliğinin incelenmesi amaçlanmıştır.Öğretmenin kıdemi, çalıştığı yaş grubu ve
kurum türünün fen etkinliklerinde kullandıkları yöntem ve tekniklerin çeşitliliğine etkisi ise
araştırmanın alt problemleri olarak ele alınmıştır.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Sinop
ilindeki okul öncesi öğretmenleri araştırmanın evrenini, amaçlı örnekleme yöntemi ile
belirlenmiş 48-60 ay ila 60-72 ay yaş gruplarıyla anasınıfı ve anaokulunda çalışan 20 okul
öncesi öğretmeni örneklemi oluşturmaktadır.Veri toplama aracı olarak literatür taraması sonucu
geliştirilen, uzman görüşü alınarak hazırlanan açık uçlu ve likert soruların bulunduğu görüşme
formu kullanılmıştır.Öğretmen görüşlerinin analizi sonucu fen etkinliklerinde çeşitliliğe önem
verdiği belirlenen 4 öğretmen fen etkinliği uygulamaları sırasında gözlemlenmiştir.
Bulgular: Fen etkinliklerinde yöntem ve tekniklerin çeşitliliğini önemsediği belirlenen
öğretmenlerin sınıflarında bulunan fen merkezindeki materyallerin çeşitliliğini de önemsediği
yapılan gözlemler sırasında gözlem formuna kaydedilmiştir.Öğretmenlerin tamamı etkinlik
hazırlarken en çok yararlandıkları kaynak olarak interneti belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin tamamı fen etkinliklerinde deney yöntemini sıklıkla kullandıkları belirlendi.
Deneyden sonra en çok analoji, proje yöntemi ve iş birliği ile problem çözme yöntemlerinin
kullanıldığı, fen-doğa kitapları, kavram haritası, drama yöntemlerinin ise nadiren kullanıldığı
tespit edildi.
Sonuç: Öğretmenlere lisans eğitimindeyken ve hizmet içi eğitimlerle verilen fen eğitimi
derslerinin kalitesinin artırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Öğretmenlerin fen
etkinliklerinde tüm yöntem ve teknikleri kullanmamasının nedeni fen eğitimi alanında yetersiz
olmalarıdır.Sınıfın-okulun imkanları, yaş grubunun küçük olması gibi nedenler de fen
etkinliklerinde öğretmenlerin yapabilecekleri çalışmaları sınırlandırmaktadır
Anahtar kelimeler: Okul öncesi eğitimde fen etkinliği, fen etkinliğinde yöntem ve teknik,
yöntem ve teknik.
Elif Tuğçe KAYALI, Sinop Üniversitesi, [email protected]
Latife YUVARLAK, Sinop Üniversitesi [email protected]
BİLDİRİ: 240
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OYUNA
BAKIŞ AÇILARI
İsmihan DANIŞMAZ, Pınar KARAMAN
Sinop Üniversitesi
Okul öncesi dönem çocukları için oyun vazgeçilmez bir dünyadır. Bir yetişkinin yaptığı meslek
onun için ne ise çocuk için de oyun meslekle eşdeğerdir. Çocuklar kendilerini oyun yoluyla
ifade etmektedir. Çocuklar yaşlarına göre oyun dönemlerine ayrılmışlardır. Çocuklar
deneyimlerini oyun ile kazanabilmektedir. Araştırmalar, oyun temelli okul öncesi eğitimin
çocuklarda daha iyi kazanımlara ulaştıklarını göstermektedir. Okul öncesi eğitimde bu kadar
önemli olan oyuna yönelik öğretmen adaylarının algıları oldukça önemlidir. Bu araştırmanın
amacı, öğretmen adaylarının oyuna ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Araştırmaya Sinop
Üniversitesi’nde öğrenim gören 8 öğretmen adayı katılmıştır. Nitel araştırma yönteminin
kullanıldığı çalışmada içerik analizi tekniği kullanılarak adayların görüşleri analiz edilmiştir.
Öğretmen adaylarının birçoğu oyunun çocukların gelişimleri açısından oldukça etkili olduğunu
belirtmişlerdir. Bu bağlamda, oyun temelli eğitimin önemine vurgu yapmışlardır. Analiz süreci
devam etmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: Okul öncesi eğitimi; Çocuk; Oyun; Öğretmen adayları
BİLDİRİ: 242
SON DÖNEMDE EN ÇOK TERCİH EDİLEN ANİMASYON FİLMLERİN
YARATICILIK BOYUTLARININ İNCELENMESİ
Damlanur BAKAN, Meltem OZAN, Binhan KOYUNCUOĞLU
Sinop Üniversitesi
Amaç: Günümüzde çocuklara yaratıcı olmaları konusunda pek çok eğitim verilmektedir.
Çocuklar ev ortamında, sokakta ve eğitimin her kademesinde yaratıcılıklarını etkileyecek
uyarıcılarla karşılaşırlar. Fakat bu eğitimlerin çoğunun pratiğe geçmediği görülmektedir. İçinde
bulunduğumuz çağın beraberinde getirdiği teknolojik yenilikleri göz önünde bulunduracak
olursak; çocukların gün içerisinde televizyon, tablet ve telefon aracılığıyla çizgi film ve
animasyonlar gibi görsellere maruz kaldığını bilmekteyiz. Animasyon filmler çocukların
günlük yaşamlarında bu kadar büyük yer kaplarken yaratıcılığın bu vasıtayla da çocuklara
aktarılması büyük önem taşımaktadır.
Bu araştırmada son 5 yıllık dönemde en çok tercih edilen animasyon filmlerinin yaratıcılık
boyutlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırmada iki temel problem ele alınmaktadır.
Animasyon film yaratıcılarının ve yönetmenlerinin filmin konusu, içeriği ve görsel efektleri
açısından çocukların yaratıcılığını ideal şekilde destekleyecek unsurları ön plana çıkarmaları ve
ebeveynlerin, çocukları için animasyon film tercihinde bulunurken yaratıcılığı destekleyici
filmler tercih etmeye özen göstermemeleridir.
Yöntem:Araştırmada nitel araştırma desenlerinden yorumlama kullanılmıştır. Araştırma
betimsel bir araştırma olup, örneklem, amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir.
Araştırmanın evrenini Türkiye’nin tüm zamanlar seyirci rekortmeni animasyon filmleri
listesinden Box Office tarafından belirlenen ilk 20 film oluşturmaktadır. Veri toplama aracı
olarak animasyon filmlerindeki yaratıcılık boyutları hakkında bilgi toplamak için araştırmacılar
tarafından oluşturulan ‘’Yaratıcılık Kontrol Listesi’’ kullanılmıştır. Yaratıcılık kontrol listesi
Fisher’in yaratıcılık boyutlarından yararlanılarak oluşturulmuştur.
Bulgular:Yapılan içerik analizine göre listenin başında yer alan, en çok izlenme oranına sahip
olan animasyon filmin yaratıcılık düzeyi, diğer animasyon filmlere oranla düşük çıktığı tespit
edilmiştir. Yaratıcılık düzeyi en yüksek çıkan animasyon filmin yaratıcılık boyutlarından
esneklik boyutu, tam puan alan tek animasyon film olarak belirlenmiştir.
Sonuç:Araştırmanın sonucu olarak animasyon filmlerin izlenme oranlarıyla yaratıcılık
düzeyleri doğru orantılı olması beklenirken, tam tersi sonuçlar elde edilmiştir. Buradan izleyici
kitlesinin film seçimlerinde yaratıcılığı destekleyici unsurları yerine, diğer faktörleri göz
önünde bulundurdukları saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler:animasyon film,yaratıcılık,okul öncesi eğitimde yaratıcılık
BİLDİRİ: 245
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİNDEKİ 4 YAŞ VE 5 YAŞ ÇOCUKLARININ MATEMATİK
BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Aeman BİLAL , Gizem YILDIRIM , Abdullah Nuri DİCLE
Sinop Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi dönemi; çocukların matematik öğrenimi için kritik bir dönemdir. Kritik
dönemi etkin bir biçimde değerlendirebilmek gerekir. Araştırmanın amacı normal gelişim
gösteren 48-60 ve 60-72 aylık çocukların matematiksel becerilerinin belirlenmesidir.
Yöntem: Okul öncesi dönemi çocuklarının matematik becerilerinin değerlendirilmesine
yönelik nicel araştırma yöntemlerinden deneysel teknik kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma
grubunu; 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında Türkiye, Sinop’ta okul öncesi eğitim kurumuna
devam eden ve normal gelişim gösteren 48- 60 aylık 25 çocuk ve 60-72 aylık 24 çocuk
oluşturmuştur.
Bulgular: Araştırma halen devam etmektedir.
Sonuç: Analiz süreci devam etmektedir.
Anahtar kelimeleri: Okul öncesi, matematik etkinliği.
Sinop Üniversitesi, [email protected] 1
Sinop Üniversitesi, [email protected] 2
Yar. Doç. Dr. , Sinop Üniversitesi, [email protected]
BİLDİRİ: 262
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK
FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ
Mükerrem MIRÇIK, Büşra AYGAR, Büşra AKKULAK KÖKSOY, Fatma CENGİZ,
Nebahat ÖZDEMİR, Deniz SEVGİLİ
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Amaç: Çocuk istismarı, 18 yaşın altındaki çocuklara, bir erişkin tarafından fiziksel, ekonomik,
duygusal ve cinsel olarak uygulanan; çocuğun sağlığını, gelişimini ve tüm hayatını etkileyen,
kalıcı izler bırakan eylemler olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istismarının azaltılması için
ebeveynlerden sonra çocuğa en yakın olan okul öncesi öğretmenlerinin çocuk istismarı
konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada okul öncesi
öğretmen adaylarının çocuk istismarı konusunda düşüncelerinin değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma,nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Araştırmanın çalışma
grubu Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği, 2,3 ve 4.sınıflardan toplam
14 öğretmen adayı (on iki kadın, iki erkek) olarak belirlenmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı
yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Veriler, betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir.
Bulgular: Bu görüşmelerden aldığımız verilerde, bazı öğretmen adaylarının çocuk istismarı
çeşitlerini fark edemedikleri ve çocuk istismarını tanımlayamadıkları, istismara uğrayan
çocuklardaki bulguları fark etmede güçlük çektikleri tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının,
istismara uğrayan çocuklarla karşılaştıkları zaman, çocuklara nasıl yaklaşacakları, bu durumla
karşı karşıya gelindiğinde nerelere başvuracakları, nasıl bir psikolojik ve yasal süreç
başlatacakları konusunda net düşüncelerinin olmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç: Ülkemizde, çocuk istismarını önleme ve tespit etmeye yönelik çalışmaların yetersiz
olduğu ve bu konuda eğitimler verilmesi gerektiği fikri araştırmaya katılan öğretmen
adaylarınca ortak bir kanı olarak belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İstismar, ihmal, psikoloji travma,
BİLDİRİ: 272
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN ÇOCUKLARINA
YÖNELİK TOPLUMSAL CİNSİYET ALGILARININ İNCELENMESİ
Gülçin GÜVEN, Özge Nur GAZİTEPE, Büşra YAVUZ, Nazlı UZ
Marmara Üniversitesi
Amaç: Araştırmada okul öncesi dönemde çocuğa sahip annelerin çocuklarına yönelik
toplumsal cinsiyet algılarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel araştırma deseninde tasarlanan araştırma, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar
döneminde İstanbul Anadolu yakasındaki iki ilkokula bağlı anasınıfı ve bir bağımsız
anaokulunda öğrenim gören çocuğa sahip ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 36 anne çalışma
grubunu oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna dahil edilen annelerin çoğunlukla orta
sosyo-ekonomik düzeyde oldukları ifade edilirken çoğunlukla yükseköğretim mezunu oldukları
belirlenmiştir. Araştırmada veriler geliştirilen görüşme formunda yer alan dört açık uçlu soruya
annelerden bireysel görüşme yoluyla elde edilmiştir. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş
ve kayıtların transkripti yapılmıştır. Verilerin içerik analizi yapılmıştır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde annelerin çocuklarına oyuncak
alırken cinsiyet değişkenini göz önünde bulundurmadıkları, çoğunlukla çocuğun isteğine göre
oyuncak tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan annelerin büyük bir çoğunluğu
çocuklarının kıyafet seçimlerinde cinsiyetlerini göz önünde bulundurduklarını belirtirken bazı
anneler özellikle renk konusunda seçimi çocuklarına bıraktıklarını ifade etmişlerdir. Çalışmada
annelere yöneltilen gelecekte çocuklarının hangi mesleği yapmalarını isterler sorusuna ise
topluma yararlı olması ön koşul olmakla birlikte prestijli olarak görülen doktor, avukat gibi
meslekler ifade edilse de çoğunlukla sevdiği ve istediği mesleği yapmasını tercih ettikleri
görülmüştür. Son olarak çocuklarının sahip olmalarını istedikleri kişilik özellikleri arasında en
çok sevgi ve saygı tercih edilirken iyi ahlaklı, zeki, sorumluluk sahibi olma, özgüvenli gibi
kavramlara da yer verilmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında annelerin çocuklarının oyuncak,
giysi, meslek ve kişilik özellikleri açısından sahip oldukları çocukların cinsiyetlerine göre bir
tercihte bulunmadıkları belirlenmiştir. Çoğunlukla çocuklarının ilgi ve isteklerini
önemsedikleri ancak bu dört değişken içinde ele alındığında cinsiyete göre en çok farklılık
göstermesi gereken unsurun kıyafet seçimleri olduğu dikkat çekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, toplumsal cinsiyet algısı, anneler
BİLDİRİ: 282
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI
DERSİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ
Seher KAYA, Zeynep KALYONCU, Fadime ÇAPAN
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersi hakkında
görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliğinde öğrenim gören son sınıf öğretmen adayları ile
gerçekleşmiştir. Araştırma nitel araştırma yöntemi benimsenerek yapılmış veriler görüşme
formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yapılarak, öğretmen adaylarının
düşünceleri kategorilere dönüştürülmüştür.
Bulgular: Araştırma bulgularında, öğretmen adayları Öğretmenlik uygulaması dersinin
yararları hakkında en fazla “deneyim kazandırması ve sınıf kontrolü kazandırmasını” ifade
ederken, uygulama okulunun fiziksel yapısından kaynaklanan zorluklar yaşadıklarını
söylemişlerdir. Öğretmenlik uygulaması dersinin teorik yapısına ilişkin “Uygulama sürecine
rehberlik ediyor” düşüncesi ön plana çıkarken, uygulama okulundaki Öğretmenlik uygulaması
dersinin ise “mesleki gelişimi” sağladığı ifade edilmektedir.
Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adayları Öğretmenlik uygulaması dersini
mesleki gelişimi sağladığı ve deneyim kazandırdığı gerekçesiyle önemli görmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, öğretmen adayı, öğretmenlik uygulaması,
BİLDİRİ: 291
TRT ÇOCUK YOUTUBE KANALININ AİLE VE ÇOCUK GÖRÜŞLERİNE GÖRE
İNCELENMESİ
Betül KARAMERT, Ebru Nisa İLÇE, Gonca Anı AR, Kübra ŞERBETÇİ, Meltem
GÜNDOĞDU
Hacettepe Üniversitesi
Amaç: İnternet bağlantılı medya ve teknolojik araçları kullanmaya başlama yaşının gün
geçtikçe düştüğü gözlenmektedir. Neredeyse doğar doğmaz teknolojik cihazlar ve internet ile
tanışan çocuklar bu cihazları hayatlarının bir unsuru olarak görmeye başlamaktadır. İnternetin
sunduğu içerikler çok çeşitlidir. Çocukların yoğun ilgi gösterdiği kanallardan biri de TRT
Çocuk Youtube kanalıdır. Bu çalışmanın amacı çocuk ve ailelerinin TRT Çocuk Youtube
kanalını ne amaçla kullandıklarının tespit edilmesi, TRT Çocuk Youtube kanalının
açıklamasında belirttiği “eğitici, eğlendirici ve milli kültürden esinlenilen” değişkenlerinin
çocuk ve aile görüşlerine göre incelenmesi ve bu iki değişkenin arasındaki ilişkinin
incelenmesidir.
Yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmaktadır:
Çocuklar ve ailelerinin TRT Çocuk Youtube kanalını hangi amaç/amaçlar için
kullanıyorlar?
Çocukların ve ailelerin TRT Çocuk Youtube kanalının eğitici, eğlendirici ve milli kültür
boyutuna yönelik görüşleri nelerdir?
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modelinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.
Araştırmanın evrenini TRT Çocuk Youtube kanalını kullanan 4-5 yaş çocuk ve aileleri
oluşturmaktadır. Evreni tüm elemanlarla incelemek mümkün olmadığı için araştırmacıların
uygun örneklem yöntemiyle seçtiği çalışma grubu kullanılacaktır. Araştırma verileri,
araştırmacılar tarafından hazırlanan uzman görüşü alınmış görüşme formlar ile toplanmıştır.
Belirlenen örneklem dahilinde, çocuklar ve ailelere hazırlanan açık uçlu sorular sorulmuştur.
Görüşmeler TRT Çocuk Youtube kanalını izleyen, görüşmeye olumlu yanıt veren çocuklar ve
aileleriyle yapılmıştır. Her görüşmenin ses kayıtları yapılarak kayıtlar dökümante edilmiştir.
Araştırma amaçları ışığında uyumlu veriler kategorize edilerek analiz kapsamına alınmıştır.
Bulgular: TRT Çocuk Youtube kanalının kullanım amacı ve kanalın açıklamasında belirttiği
“eğitici, eğlendirici ve milli kültürden esinlenilen” değişkenlerine yönelik veriler uzman görüşü
alınmış çocuk ve aile görüşme formları ile toplanmıştır. Her görüşmede alınan ses kayıtları
metin haline getirilerek bulgular elde edilmiştir.
Sonuç: Araştırmacılar bir araya gelerek bulguları analiz etmişlerdir. Daha sonra iki değişken
arasındaki ilişki incelenecektir. Sonuçlar bulgular eşiğinde değerlendirilecektir. Araştırma
sonunda ailelerin ve çocukların TRT Çocuk Youtube kanalını eğlendirici, eğitici ve milli
kültürden esinlendiğini düşündükleri için tercih ettikleri sonucuna ulaşılması beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Aile, Çocuk, Youtube, TRT Çocuk
BİLDİRİ: 292
KÜÇÜK BİLİM İNSANLARI BİTKİLERİN DÜNYASINI KEŞFEDİYOR
Ayşe Nur ÇELİK, Selin EFE
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
İnsanlar olarak biz, güneş sistemi içerisinde tek canlı gezegen olan dünya üzerinde, diğer
canlılar ile birlikte yaşamaktayız. Dünyada yaşamın geleceği için diğer canlıların yaşamına
saygı duymayı öğrenmemiz gerekmektedir. Bu öğrenme de aileden sonra ilk olarak okul öncesi
seviyesinde başlamaktadır. Okul öncesi dönem, çocukların, kendi hayatları dışında canlı
yaşamın farkına varmaya başladıkları dönemdir. Çoğunlukla çocuklar hayvanların canlı
olduğunu kavrasalar da, diğer canlı türlerinin canlılığının farkında değillerdir. Bir çiçek
gördükleri zaman onu hiç düşünmeden koparabilirler ama bir kedi gördüklerinde kuyruğunu
çekemezler. Çünkü kedi uyarıya karşı tepki verebilir ama çiçek çocuğun gözlemleyebileceği
şekilde o an tepki veremediği için onlara zarar vermekten çekinmezler. Bu çalışmada, biz,
bitkilerin de canlı olduğunu ve bitkilerin dünya üzerindeki yaşam için ne kadar önemli oldukları
hakkında fikir sahibi olmaları amaçlanmaktadır.
Araştırmanın amacına yönelik tek gruplu ön-test son test deneysel desenine
başvurulmuştur. Araştırmanın yapıldığı yer Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi(ÇOMÜ)
Rektörlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi
(ÇABAÇAM)’dır. Araştırmanın çalışma grubunu ÇABAÇAM’da öğrenim gören sosyo-
ekonomik ve kültürel açıdan dezavantajlı durumda olan 4-5 yaş aralığındaki okul öncesi çocuk
oluşturmaktadır. Hazırlanan program Şubat-Nisan 2018 tarihleri arasında 8 hafta boyunca
haftada 1 gün 1 saat uygulanmaktadır. Okul öncesi çocukların psikomotor gelişimleri için
yapılan etkinliklere daha fazla yer verilmektedir. Buna ithafen fidan dikimi yapılarak okul
öncesi çocuklara sorumluluk bilinci ve doğa sevgisi aşılanması hedeflenmektedir. Çalışmada
veriler çocuklar ile yapılan birebir görüşmeler ile toplanmıştır.
Çocuklar ile yapılan öntestler sonucunda, çocukların bitkileri cansız olarak
grupladıklarını, canlıların ortak özellikleri hakkında tam bir bilgiye sahip olmadıklarını ve
bitkilerin sınıflandırılmasında eksik kaldıklarını gördük.Sonuç olarak bu araştırmada,
çocukların bitkilerin dünyasını keşfetmelerini ve dünya üzerindeki yaşam için önemini
keşfetmelerini bekliyoruz.
Anahtar Kelimeler: Canlılar, bitkiler , çevre bilinci
BİLDİRİ: 308
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SERBEST OYUN ZAMANI
SIRASINDAKİ ÖĞRETMEN YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİ
Can Ahmet YILMAZ, Merve CEYLAN, Esra DEMİREL, Nazife TEKİN, Setenay SATIŞ,
Gözde ERTÜRK KARA
Aksaray Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmada, okul öncesi eğitim kurumlarında serbest oyun zaman sırasındaki
öğretmen yaklaşımlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Aksaray il
merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı dört bağımsız anaokulunda görev yapmakta olan
beş okul öncesi eğitim öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı, Kalkan ve Güler (2015)
tarafından geliştirilen “Öğretmenlerin Serbest Zaman Sırasındaki Yaklaşımlarına İlişkin
Kontrol Listesi”dir. Bu kontrol listesi kullanılarak her sınıfta sekiz hafta boyunca gözlem
yapılmıştır. Araştırma verileri, betimsel ve içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Kontrol
listesinde yer alan derecelendirmeli sorular (iyi, orta ve zayıf) için frekans değeri
hesaplanmıştır. Gözlem notları önceden belirlenen temalar göz önünde bulundurularak analiz
edilmiş, kodlar ve frekans dağılımlıları çıkarılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin serbest zaman sırasında çocukları fotoğraflarla belgeleme oranının
düşük olduğu ve daha sonra fotoğraflar hakkında çocuklarla konuşmadığı gözlemlenmiştir
Öğretmenlerin serbest oyun zamanından önce çocuklar için oyun planı hazırlanmadığı daha çok
çocukların plansız bir şekilde oynadığı gözlemlenmiştir. Gözlem notları serbest zaman öncesi,
sırası ve sonrası ile genel yaklaşım olmak üzere dört tema altında incelenmiştir.
Sonuç: Gözlenen öğretmenlerin tamamı serbest zaman etkinliklerini günün ilk etkinliği olarak
planlamakta ve öğretmenler bu etkinliğe ortalama bir saat zaman ayırmaktadır. Öğretmenler
genel olarak serbest zaman etkinliği içinde öğrenme merkezlerinde birden fazla etkinliğe aynı
anda yer vermemektedir. Serbest oyun zamanında çocukları oyunlarını yeteri kadar öğrenme
merkezlerinde gerçekleştirmediği ve gereken desteğin öğretmen tarafından verilmediği
görülmüştür. Çocukların serbest oyun zamanında genellikle kendi başlarına oynadıkları
görülmüştür. Yapılan gözlemlerde de öğretmenlerin, çocukların ilgi veya isteğini arttırıcı sözel
ve davranışsal bir tutum sergilemediği, çocukların nerede, kiminle, ne ile oynadıklarıyla
ilgilenmediği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, serbest oyun zamanı, öğretmen yaklaşımı.
BİLDİRİ: 313
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRETMEN ADAYLARININ
MESLEĞE YÖNELİK TUTUMLARI İLE MESLEKİ MOTİVASYONLARININ
İNCELENMESİ
Dilan ODUNCU, Gizem GÜNGÖR, Gülistan BAYRAM, İlknur ELÇİK, İrem ALKAN,
Kadir ATLAN, Mahsun TEZER, Ezgi AKŞİN YAVUZ
Trakya Üniversitesi
Amaç: Araştırmada okul öncesi öğretmen adaylarının mesleğe yönelik tutumları ile mesleki
motivasyonları arasındaki ilişkinin ve tutumları ile motivasyonlarının çeşitli değişkenlere göre
farklılaşmasının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada; okul
öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları, mesleki motivasyonları
ve tutum-motivasyon ilişkisi ile bunlar üzerinde farklılık yaratabileceği düşünülen (yaş,
cinsiyet, sınıf düzeyi, mezun olunan lise türü, bölümü isteyerek ve tanıyarak seçme durumu,
okul deneyimi dersini tamamlama, öğretmenlik uygulaması dersine en az 1 dönem devam etme,
anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi) demografik değişkenlere göre incelenmiştir.
Yöntem: Bu araştırma nicel yöntemlerden ilişkisel tarama modeli kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Trakya
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda eğitim öğretim gören
tüm öğretmen adayları arasından araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul edenler
oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının mesleğe yönelik tutumlarının ve motivasyonlarının
incelenmesi Üstüner (2006) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği’’ ve
Polat-Kaçan (2010) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmen Motivasyon Ölçeği’’ ile ölçülmüştür.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilerin analizi sonucunda öğretmen adaylarının
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile içsel motivasyonları ve öğretmenlik mesleğine
yönelik tutumları ile dışsal motivasyonları arasında orta düzey ile pozitif yönlü ilişki olduğu
belirlenmiştir. Bununla birlikte öğretmen adaylarının tutumları motivasyonlarının cinsiyete ve
bölümü isteyerek seçme durumuna göre farklılık gösterdiği; yalnızca dışsal motivasyonun okul
deneyimi dersini alma durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre kadın öğretmen adaylarının mesleklerine karşı erkeklere
göre daha olumlu tutuma ve daha yüksek motivasyona sahip oldukları belirlenmiştir. Bununla
birlikte eğitim alacakları bölümü tanıyarak seçen öğretmen adaylarının mesleğe yönelik daha
olumlu tutumlara ve daha yüksek motivasyona sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum, motivasyon, öğretmen adayları,
okul öncesi eğitim
BİLDİRİ: 317
TEMEL EĞİTİM KADEMESİNDEKİ SURİYELİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİM
SÜRECİNE İLİŞKİN EBEVEYN GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
MARDİN İLİ ÖRNEĞİ
Nihal YILDIZ YILMAZ, Ahmet KAPLAN, Nazlıcan ŞENER, Perihan ÇOKAKAR, Hatice
TUNÇ
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacını, Mardin ilinde temel eğitim kademesindeki Suriyeli öğrencilerin
eğitim sürecine ilişkin ebeveyn görüşlerinin değerlendirilmesi oluşturmaktadır.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışması deseni
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Mardin il
merkezinde 26 tane Suriye’den göç etmiş ebeveyn oluşturmuştur. Örneklem seçiminde ölçüt
örneklem yöntemi kullanılmıştır. Ölçüt ise ebeveynlerin Suriye’den göç etmiş Türkiye’de
Geçici Eğitim Merkezlerinde ve devlet okullarında öğrenim görmüş çocuklarının olması olarak
belirlenmiştir. Verileri toplama aracı olarak, konu ile ilgili literatür taranarak kuramsal temel
oluşturulmuş ve literatür bilgilerinden yararlanılarak yarı yapılandırılmış bir görüşme formu
uygulanmıştır. Ebeveyn görüşme formu iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm, kişisel
bilgilerin elde edilmesi amacı ile hazırlanmıştır. İkinci bölümde ise; şu anda temel eğitim
kademesinde yer alan Suriyeli öğrencilerin devlet okulu ve geçici eğitim merkezinde ki eğitim
süreçlerine ilişkin ebeveyn görüşlerinin belirlenmesi amacına yönelik olarak hazırlanmıştır.
Görüşme formu geliştirilirken bir öğretim üyesinin uzman görüşüne başvurularak pilot
uygulaması 2 kişi ile yapılmış ve forma son hali verilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi
kullanılmıştır. İçerik analizine uygun olarak verilen cevaplar doğrultusunda temalar
oluşturulmuş ve geçerlik-güvenirliği sağlanmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre genel olarak Geçici Eğitim Merkezinde Arapça
konuşulmasından dolayı problem yaşamadıklarını ve bu açıdan Türk devlet okulunda sorun
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Akran ilişkileri açısından ise genel olarak Suriye okulunda sorun
yaşamadıklarını ancak Türk devlet okulunda başlangıçta sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Akademik başarı açısından dil sorunu yaşamadıklarına Geçici Eğitim Merkezlerinde daha iyi
oldukları ancak Türk devlet okullarında sonradan başarışlarının daha fazla arttığını
belirtmişlerdir. Öğretmenlerle olan ilişkiler hususunda ise her iki okulun öğretmenleri ile de
problemleri olmadığını belirtmişlerdir. Eğitime devam etmek istedikleri yer olarak ise Türk
devlet okulunu seçmişlerdir.
Sonuç: Araştırma sonucunda ebeveynlerin genel olarak Türk devlet okullarından ve
öğretmenlerinden memnun oldukları belirlenmiştir. Başlarda yaşadıkları sorunları artık
yaşamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sınıf Eğitimi, Suriyeli Sığınmacılar, Geçici Eğitim Merkezleri
BİLDİRİ: 322
YARATICILIK YOLCULUĞUMUZ
Selay UZMEN ÖZGÜL, Sena ÇELEBİ, Aynur ÇİÇEKLİ, Mahsun ERİN, Rojda KAYA,
Medine KEKLİK, İslim ÖZDEMİR, Nazife Nur SUBATAN
Uluslararası Final Üniversitesi
Amaç: Eğitim Fakülteleri, Okul Öncesi Öğretmenliği Programlarında yer alan Yaratıcılık ve
Geliştirilmesi dersi, öğretmen adaylarının kendi yaratıcı düşünme süreçlerini geliştirmenin
yanında, öğretmenlik görevlerini yapacakları zaman öğrencilerinin yaratıcılıklarını nasıl
geliştireceklerini öğrenmelerini amaçlamaktadır. Bu çalışmada, KKTC’de bulunan Uluslararası
Final Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Programında yer alan
Yaratıcılık ve Geliştirilmesi dersinin nasıl uygulandığı, ders kapsamında yapılan yaratıcı
çalışmaların amaçları ve içerikleri, derste yapılan uygulamaların dönem sonunda nasıl sergiye
dönüştüğü anlatılmaktadır. Sergi, ders kapsamında öğrencilerin yapmış olduğu etkinlik
örneklerinden oluşmuştur. Dönem boyunca yapılan etkinlikler arasında; deyim resimlendirme,
kelimelerin köklerini bulma, fotoğraflardan hikayeler yazma, seçilen kelimelerden hikaye
oluşturma, kendilerine gelecekten mektup yazma, çizgi tamamlama, nesne tamamlama, iki
hayvanı birleştirerek yeni hayvanlar yaratma, şekilli şiirler yazma, nesne dönüştürme gibi
çalışmalar yapılmış, “Bir Elin Nesi Var” temalı sene sonu sergisinde de ziyaretçilerin aktif
katılımı sağlanmış ve interaktif bir sergi oluşturulmuştur. Bu bildiride, ders kapsamında
öğrencilerin sürecin başında ve sonundaki geri bildirimleri karşılaştırılmalı olarak sunulacak ve
ilgili dökümanlar görsel olarak paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Yaratıcılık, yaratıcılık ve geliştirilmesi dersi, yaratıcılık eğitimi, yaratıcı
etkinlikler, okul öncesi öğretmen adayları
BİLDİRİ: 328
TÜRKİYE’DE VE ABD’DE UYGULANAN OKULÖNCESİ EĞİTİMLERİNİN BAZI
FAKTÖRLER AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI, BENZER VE FARKLI
YÖNLERİNİN İNCELENMESİ
Fatma Şeyma SERBEST, Fatma Zeynep ÖZER
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma, Türkiye’ de ve ABD’de uygulanan okulöncesi eğitimlerinin amaçlarını,
program sayılarını, okullaşma oranı/zorunluluk/ücretlilik durumlarını, öğretmen başına düşen
öğrenci sayısındaki benzerlikleri ve farklılıkları incelemeyi ve karşılaştırmayı amaçlamıştır.
Yöntem: Çalışmanın yöntemi nitel araştırma yöntemi olan doküman analizidir. Veriler
incelenmiş mevcut bilgiler tablolar halinde sunulmuştur.
Bulgular: Amerika’daki okullaşma oranının Türkiye'deki okullaşma oranından fazla olduğu,
iki ülkede de okulöncesi eğitimin zorunlu olmadığı ve ücretsiz olduğu tespit edilip
programlarının ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının birbirlerinden farklı olduğu
sonucuna varılmıştır. Amaçları ise benzerlik göstermektedir.
Sonuç: İki ülkede bulunan faktörlerin çoğu birbirinden farklı bulunmuştur. Bu bilgiler ışığında
konu ile ilgili yorumlar yapılıp öneriler sunulmuştur. Literatürde bu konu ile ilgili daha
kapsamlı çalışmaların arttırılması karşılaştırmalı eğitime katkı sağlayacaktır.
Anahtar kelimeler: Eğitim, Okulöncesi eğitimi, Karşılaştırmalı eğitim, Türkiye, ABD.
BİLDİRİ: 338
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUK KİTAPLARINI KULLANIRKEN
YARARLANDIĞI TEKNİKLER
Aycan ATAMAN, Büşra BEŞİNCİ, Tuğba BULUT, Esra GENÇ, Merve YAYLA
Trabzon Üniversitesi
Erken çocukluk döneminden başlayıp ergenlik dönemini de içine alan çocukların bilişsel,
devinişsel ve duygusal dünyasına hitap eden “sözlü” ve “yazılı sanat” ürünlerinin tümüne çocuk
edebiyatı denir. Çocuk kitapları çocuğun ilgi ve gelişim ihtiyaçlarını karşılayan konusu, dili,
resimleri, teması ve şekilsel özellikleri çocuklara yönelik hazırlanan kitaplardır. Okul öncesi
dönemde öğretmenler günlük eğitim akışında hikâye kitaplarından yararlanmaktadırlar. Bu
dönemde hikâye kitapları anlatımında kullanılması gereken bir takım teknikler vardır. Bu
teknikler düz anlatım, hikâye kartları, pazen tahta, kukla, yaratıcı drama, etkileşimli kitap
okuma, teknolojik araç kullanımı ve diğer teknikler (döner levha, masal önlüğü) ile anlatımdır.
Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin çocuk kitaplarını kullanırken hangi
tekniklerden ne kadar ve nasıl yararlandığını incelemektir.
Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 5 bağımsız
anaokulunda eğitim veren 10 öğretmenden oluşmaktadır. Bu araştırma nitel araştırma
deseninde yer alan yarı yapılandırılmış görüşmedir. Verilerin toplanmasında öğretmenlerle
yapılan ses kayıtları analiz edilip raporlaştırılmaktadır. Bu verilerin analizinde yarı
yapılandırılmış görüşme kullanılmaktadır.
Bulgular: Araştırma kapsamında görüşülen öğretmenlere çocuk kitaplarına başvurdukları
etkinlik çeşitleri sorulduğunda on öğretmenden dördü tüm etkinlik çeşitlerinde kitaplara yer
verdiğini söylerken; altısı kitapları Türkçe dil, drama, sanat ve okuma yazmaya hazırlık
etkinliğinde kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlere hikâye anlatım tekniklerinden
bildikleri sorulduğunda genellikle düz anlatım kullandıkları bilgisine ulaşılmıştır. Düz
anlatımdan sonra en çok kullanılan teknikler kukla, drama ve hikâye şeklinde sıralanabilir.
Öğretmenlerin hikâye anlatım tekniklerini uygularken yaşadıkları zorluklar genelde çocukların
dikkat sürelerinin kısa olması, kalabalık sınıflar, materyal eksikliği ve küçük yaş grubunda
uygulamanın verdiği zorluklar olarak saptanmıştır.
Sonuçlar: Bulgulardan yola çıkarak, okul öncesi öğretmenlerinin genel olarak kitaplardan
Türkçe Dil etkinliklerinde yararlandığı görülmüştür. Matematik, fen, müzik, hareket, alan
gezisi etkinliklerinde kitapları tercih etmediklerine ulaşılmıştır. Öğretmenlerin pazen tahta,
döner levha, etkileşimli kitap okuma, masal önlüğü tekniklerini kullanmadıkları ve bu teknikler
hakkında bilgi sahibi olmadıkları görülmüştür. Öğretmenlerin yaşadıkları zorluklar karşısında
şikâyetçi oldukları ancak zorlukları çözüme kavuşturacak etkili bir yol izlemedikleri sonucuna
varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Çocuk edebiyatı, Çocuk kitabı, Anlatım tekniği
BİLDİRİ: 341
4-6 YAŞ ÇOCUKLARININ ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ
DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
Rabiyanur DAL, Hazal ALAGÖZ, Serkan DEMİR
İstanbul Kültür Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı 4- 6 yaş çocuklarının öz düzenleme becerilerinin çeşitli
değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Tarama modelinde genellikle kullanılan tekniklerden biri olan survey (anket) tekniği
kullanıldığı bu araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinde yer alan 4-6 yaş çocukları özel bir
anaokuluna devam eden 90 veli oluşturmaktadır. Araştırmada veriler Erol ve İvrendi (2018)
tarafından hazırlanan 4-6 Yaş Çocuklarına Yönelik Öz-Düzenleme Becerileri Ölçeği ile elde
edilmiştir. Ölçek dikkat, çalışma belleği, engelleyici kontrol–duygu ve engelleyici kontrol–
davranış olmak üzere 4 faktörden oluşmaktadır.
Bulgular:
1. Araştırmaya katılan velilerin ölçeğe verdikleri cevaplar analiz edildiğinde oyunlar
oynayan çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği puan ortalaması oyunlar
oynamayan çocuklardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
2. Araştırmaya katılan velilerin ölçeğe verdikleri cevaplar analiz edildiğinde matematik
becerisi çok iyi gelişmiş olan çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği puan
ortalaması diğer çocuklardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir
3. Araştırmaya katılan velilerin verdikleri cevaplar analiz edildiğinde okul öncesi 4-6 yaş
çocuklarının öz düzenleme becerilerinin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Sonuçlar
Araştırmanın bulgularından elde edilen veriler doğrultusunda oyun 4-6 yaş çocuklarının öz
düzenleme becerilerini geliştirmede etkili olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte matematik
becerisi gelişmiş çocukların öz düzenleme becerilerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca
okul öncesi 4-6 yaş çocuklarının öz düzenleme becerilerinin orta düzeyde olduğu tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Öz düzenleme, okul öncesi dönem, veli, çocuk
BİLDİRİ: 349
Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Oyun Hakkındaki Görüşlerinin İncelenmesi
İrem İLBAYLI, Rabia SAĞLAMBAŞ, Rumeysa YILDIRIM
Marmara Üniversitesi
Öz: Oyun, okul öncesi dönem çocukları için önemli bir kavramdır. Oyun, okul öncesi dönem
çocuklarının hayata bakış açısını oluşturur. Okul öncesi kurumlarına giden çocuklar için
sınıfta ya da sınıf dışında her türlü ortamda, bütün gelişim alanlarına katkısı olduğu gibi
çocukların eğlenerek öğrenmesinde de en önemli araçtır. Dolayısıyla hem aile hem de
eğitimcilerin çocukların oyunu nasıl gördüklerini bilmesi, onlara fayda sağlayan ve yol
gösterici bilgiler edinmelerini sağlayacaktır. Bu araştırmanın amacı, erken çocukluk
dönemindeki çocukların oyun hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir. Araştırma İstanbul
ilinin Kartal ve Çapa ilçelerinin devlet okulu bünyesindeki 23 kız 24 erkek çocuk olmak üzere
47 çocukla çalışıldı. Bu ana amaca ek olarak araştırmada çocukların oyun hakkındaki
görüşleri, oyundan beklentileri, tercih ettikleri oyun çeşitleri, oyunlarında kullandıkları
materyaller ile ilgili memnuniyetler incelenmiştir. Araştırma nitel araştırma modelinden
olgubilim desenine göre tasarlanmıştır.
Araştırma modeline uygun olarak veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış görüşme
formundan yararlanılmıştır. Bu form çocukların oyun hakkındaki görüşlerini anlamaya
yönelik hazırlanmış açık uçlu anket sorularını çocuklarla birebir yapılan görüşme ile
doldurulmuştur. Bulgulara göre çocuklar oyunu en çok eğlenmek olarak tanımlamışlardır.
Ayrıca çocuklar -mış gibi oyunları tercih ettikleri ve sınıf arkadaşlarıyla, oyuncakları ile
birlikte, açık havada oynamayı sevdiklerini belirtmişlerdir. Çocukların çoğu en çok duygusal
bağ kurdukları oyuncakları sevmektedir, bu çocuklar dışarıda oynamak yerine evde oynamayı
tercih etmektedir. Geleneksel oyunlar oynayan çocuklar olduğu gibi teknolojik oyunları
seçmiş çocukların sayısı azımsanmayacak niteliktedir. Sonuç olarak öğretmenler oyun
planlamada grup oyunlarına daha fazla yer vermelidir. Sınıfta geleneksel oyunlar geliştirilerek
oynanmasına rehberlik etmelidir. Ebeveynler ise çocukların açık alanda daha fazla vakit
geçirmelerine fırsat vermeli ve teknolojiyi bilinçli kullanmayı öğretmek için model olmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, oyun, oyuncak.
BİLDİRİ: 350
OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇEVRE EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YAPTIĞI
ETKİNLİKLERİN İNCELENMESİ
Nida KÖMÜRLÜOĞLU, Esra Nur Sima CANBAZ, Feyza Nur ÇIRAKLI, Derya GÜLER,
Tayip TAMCI
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırmada okulöncesi öğretmenlerinin günlük planlarında çevre eğitimiyle ilgili
yaptığı etkinliklerin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmamızda nitel araştırma modelinden yararlanılmıştır. Araştırmamızın
örneklem grubunu; 2018-2019 yılında Sivas İlindeki 5 okulöncesi eğitim kurumunda (Mimar
Sinan Anaokulu, Kanuni İlkokulu, Lütfi Fikret Tuncel İlkokulu, Süleyman Demirel Ortaokulu,
Başöğretmen Ortaokulu) bulunan 9 okulöncesi öğretmeni oluşturmaktadır. 9 okulöncesi
öğretmeninin günlük planları doküman analizi tekniği ile incelenmiştir. Toplanılan veriler
frekans analiz yöntemi kullanılarak yorumlanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda tüm öğretmenlerin günlük planlarında çevre eğitimi
etkinliklerine yer verdikleri, en çok Türkçe-Dil ve Sanat etkinlikleriyle çevre eğitimi verildiği
ve incelenen sürede genel olarak 0-10 aralığında çevre eğitimi etkinliği yapıldığı tespit
edilmiştir
Sonuç: . Bu çalışmada aktif katılımı destekleyecek olan etkinlik türlerinden, alan gezisi ve fen
etkinliği, anlatımın ön planda olduğu Türkçe-dil etkinlikleri gibi öğrencinin pasif olduğu
etkinliklere oranla daha az yer verilmiştir. Öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmesi açısından
daha çok Alan Gezisi ön planda olması gerekirken, yapılan incelemede Alan Gezisi kısmen göz
ardı edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Etkinlikler, Günlük Plan, Okulöncesi
BİLDİRİ: 352
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE ORFF SCHULWERK YAKLAŞIMIYLA
İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAZILI KAYNAKLARIN İNCELENMESİ
Ferda GÜRGAN ÖZTÜRK, Yağmur ZEYBEKOĞLU
Gazi Üniversitesi
Amaç: Türkiye’de 1950-1980 yıllarını kapsayan dönemde müzik eğitimi alanında orff
yaklaşımına yönelik yeterli bilgi içeren herhangi bir Türkçe kaynak yazılıp yayınlanmamıştır.
Bu yaklaşımda 1980,1990 ve 2000’lerden bugüne kadar Türkçe yazılı kaynakların oluşumunun
giderek arttığı gözlenmektedir. Çevirilerin çok önemli bir yer tuttuğu bu oluşumda yer alan
kaynakların öğretmen ve öğrenciler tarafından yararlı bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir.
Bu çalışmanın temel amacı orff-schulwerk yaklaşımıyla ilgili genel yazılı kaynak eğilimlerinin
değerlendirmesini yapmak ve ortaya çıkan bulgularla yeni araştırma önerisi ortaya koymaktır.
Bu amaçla Türkiye’de orff-schulwerk yaklaşımıyla yapılan araştırmaların incelenerek genel
yazılı kaynak eğilimlerini geçmişten günümüze bu alanda yayınlanmış proje, kitap, makale,
bildiri, yüksek lisans ve doktora tezleri incelenmiştir.
Yöntem: Çalışma doküman incelemesine dayalı betimsel nitelikte bir çalışmadır. Bu çalışmada
kullanılan verilerin toplanmasında nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada
Türkiye’de 2000-2018 yılları arasında gerçekleştirilmiş olan 24 yüksek lisans, 6 doktora tezi ile
23 kitap, hakemli dergilerde yayınlanan 35 makale ve farklı kurumlar tarafından desteklenen
28 proje incelenmiştir.
Bulgular: Türkiye’de orff-schulwerk yaklaşımında yapılan araştırmaların 2012 yılından sonra
artış olduğu gözlenmiştir. Yazılı kaynakların incelenmesiyle yapılan tarama sonucunda116
araştırma ve yazılı kaynağa ulaşılmıştır. Araştırmada makale, proje, yüksek lisans tezleri ve
kitapların çok yapıldığı, bunu doktora tezlerinin izlediği görülmüştür. Sayısal olarak fazla olan
makalelerin daha çok orff-schulwerk yaklaşımının tanıtılmasına, projelerin eğitimcilerin alanda
eğitimine, kitapların da etkinlik ağırlıklı olduğu sonucuna varılmıştır. Yüksek lisans ve doktora
tezleri uygulamalı olarak yapılmıştır.
Sonuç: Türkiye’de okul öncesi müzik eğitiminde orff-schulwerk yaklaşımının tanımı,
uygulaması ve gelişimine yönelik bilimsel çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Bu yönde
tarihsel, betimsel ve deneysel çalışmalara gerek vardır. Bu doğrultuda uygulamalı
çalışmalardan, kuramsal çalışmalara ve kuramsal çalışmalardan, tarihsel çalışmalara, tarihsel
çalışmalardan deneysel çalışmalara giden bir araştırma sistemi olmaya başlamıştır. Genel
olarak 20.yy ikinci yarısında dünyadaki temel müzik eğitiminde önemli bir yer tutan orff-
schulwerk yaklaşımının 21.yy müzik eğitiminde daha çok gereksinim duyulması, daha çok
kullanılması beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Orff-schulwerk yaklaşımı, müzik eğitimi, okul öncesi.
1Profesör, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Eğitimi A.B.D. [email protected]
2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Eğitimi A.B.D. [email protected]
BİLDİRİ: 353
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARI OLAN EBEVEYNLERİN MEDYA OKURYAZARLIĞI
VE
MEDYA OKURYAZARLIĞININ AİLENİN EĞİTİM DÜZEYİ İLE İLİŞKİSİNİN
İNCELENMESİ
Hatice ÇETİN HAKYEMEZ, Tuğba ELES BAYSAL, Ecem Naz CINBIZ, Yeşim OĞUZ,
Tuğçe GÜLSAR
İstanbul Arel Üniversitesi
Medya okuryazarlığı, kitle iletişim ve medya araçları ile elde edilen mesajlara erişebilme, bu
mesajları zihin süzgecinden geçirerek eleştirel bakış açısıyla çözümleyebilme,
değerlendirebilme ve
böylece kendi medya iletilerini üretebilme yeteneğidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar kitle
iletişim ve medya araçlarının çocukların hayatında zaman, mekan olarak etkisinin arttığını ileri
sürmektedir. Teknolojik zihinle doğmuş “dijital kuşak” olarak adlandırılabileceğimiz yeni nesil
çocuklar için kitle iletişim ve medya araçları onların dünyayı algılama biçimi haline gelmiştir.
Bu sebeple medya okuryazarlığı önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Ebeveynler
çocuklarının dijital dünyadan olumsuz yönde etkilenmemeleri adına çocuklarının hayatlarını
düzenlemek konusunda kendilerini sorumlu hissettiklerini belirtmektedirler. Bunun aksine
medya okuryazarlığı gelişim gösteremez ise toplumsal etkileşimin alt düzeyde kalacağı ve
çocuklar için bu durumun birçok açıdan ciddi dönüşümlere neden olacağı düşünülmektedir.
Teknolojinin içinde olan bu nesil için medya okuryazarlığı elzem konular arasındadır.
Amaç; okul öncesi döneminde çocukları olan ebeveynlerin medya okuryazarlığı bilgisi ve
medya okuryazarlığının ailenin eğitim düzeyi ile olan ilişkisini saptamaktır. Araştırmanın
çalışma grubu örneklem seçiminde, İstanbul’da okul öncesi çocukları olan, eğitim düzeyi farklı
ebeveynler seçilmiştir. Araştırmaya gönüllü katılım esas olup okul öncesi eğitimi alan
çocukların ebeveynleri ile yüz yüze görüşme sağlanarak anket formunda yer alan sorulara cevap
aranmıştır. Araştırma veri analizi sürecindedir. Sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.
Sonuç; Yapılan bu çalışma ile ebeveynlerin medya okuryazarlığı konusundaki bilgilerini
düzenlemek, ebeveyn medya okuryazarlığı hakkında anne ve babaları bilinçlendirmek, bu
sayede teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini minimize ederek teknolojiyi etkin,
yararlı kullanmalarına olanak sağlayıp, yaratıcı ve üretken yeni nesil için olumlu sonuçların
doğacağı öngörülmektedir. Araştırma için etik kurulu kararı ile onay alınmıştır.
Anahtar kelimeler: Çocuk, teknoloji
BİLDİRİ: 354
AİLELERİN 3-6 YAŞ DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARININ DİJİTAL CİHAZ
KULLANIMINA DAİR GÖRÜŞLERİNİN ÇEŞİTLİ AÇILARDAN İNCELENMESİ
Lena HRANTOĞLU, Damla ÖGÜTCÜ, Zeynep KURS, Betül ÖZDEMİR
İstanbul Kültür Üniversitesi
Amaç: Yirmi birinci yüzyıl ile birlikte, gün geçtikçe gelişen dünyada teknolojinin ve
teknolojik aletlerin önemi gittikçe artmakta ve hayatımızdaki yeri vazgeçilmez bir hale
gelmektedir. Artık hayatımızın her alanına giren teknoloji, yaşamımızı hem olumlu hem de
olumsuz anlamada etkilemektedir. Özellikle 0-6 yaş arası okul öncesi dönem çocuklarına
bakacak olursak bu dönemde oyun ve oyuncaklar büyük önem taşımaktadır. Gelişen dünyamıza
paralel olarak oyunların ve oyuncakların içeriği, ortamı ve şekli değişmekte, aynı zamanda
teknoloji ile iç içe gelmekte ve çocuklara artık bu bağlamda sunulmaktadır. Bebeklik
döneminden itibaren çocuk dijital ekranlar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu makale, veli
tutumlarının dijital ekran kullanımı üzerindeki etkisinin ve dijital ekran kullanımının okul
öncesi dönemdeki çocuğun gelişimine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yöntemine başvurulmuş olup verilerin analizinde
betimsel ve içerik analizinden yararlanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak yarı
yapılandırılmış görüşme tekniği benimsenmiştir.
Çalışma grubu ölçüt örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırmada
uygulamaların yapılacağı çalışma grubunun seçiminde belirlenen temel ölçüt; katılımcıların,
çocuğu 3-6 yaş arasındaki, okul öncesi eğitime devam eden anne-babalardan oluşmasıdır.
Çünkü yaptığımız araştırma kapsamında özellikle gelişimleri çok hızlı olan 3-6 yaş çocuğuna
dijital ekranların olumlu veya olumsuz etkilerinin ortaya çıkarılmasında anne-babaların
görüşlerinden yararlanılmıştır. Araştırmaya katılan anne-babalar tamamen gönüllü olarak
katılmakta ve araştırmaya başlamadan önce araştırmanın amacına ilişkin kısa bir bilgilendirme
yapılmaktadır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kulla-
nılmaktadır. Görüşme formunda “dijital ekranların kullanım sıklığı ve süresi, dijital ekranların
çocuğun gelişimi ve eğitimi üzerindeki etkileri, dijital ekran kullanımının nedenleri, ailenin
dijital ekran kullanımı, çocuğun dijital ekran kullanımına karşı anne ve babanın tutumları”
konularını içeren sorular yer almaktadır.
Bulgular ve Sonuç: Verilerin analizi devam etmekte olup, bulgu ve sonuçlar kongrede
sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dijital cihaz kullanımı, aile, gelişim, okul öncesi dönem çocukları
BİLDİRİ: 357
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİN DENVER II TESTİ İLE
DEĞERLENDİRİLMESİ VE DEMOGRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ
Hatice ÇETİN HAKYEMEZ, Tuğba ELES BAYSAL, Yeşim OĞUZ, Ecem Naz
CINBIZ, Tuğçe GÜLSAR
İstanbul Arel Üniversitesi
Denver II, 0-6 yaş arası çocuklarda gelişimsel gerilikleri saptamak için kullanılan gelişimsel
tarama testidir. Denver II testi çocuklarda kişisel, sosyal, dil ve motor becerileri değerlendirmek
için kullanılır. Denver Gelişimsel Tarama Testi 1990 yılında gözden geçirilmiş ve Denver II
adıyla düzenlenerek yayınlanmıştır. (Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği 2007). Denver II
testi üç temel alanda önemlidir. Bu alanlar, sağlıklı olan çocukların olası bir sorun ihtimali
yönünden taranması, gelişimsel gerilik durumundan kuşkulanıldığı zaman bu durumu nesnel
olarak saptamak ve riskli bebekleri ( doğum öncesi sorun yaşayanlar, düşük doğum ağırlıklı
bebekler, ailede gelişimsel gerilikler ) gözlemlemek için Denver II testi önemlidir. Gelişimsel
aksaklık olarak tanı almış ve özel eğitime başlatılmış çocuklar için özel eğitim alanında,
çocuğun beceri düzeyinin ve becerisinin saptanabilmesi için okul öncesi alanda, sağlıklı
çocuklarda ise tarama amaçlı olarak klinik değerlendirme alanında Denver II testi ciddi değer
teşkil eder.
Amaç; Daha önce yapılan Denver II testinin sonuçlarının değerlendirilmesi ve
değerlendirilen Denver II sonuçlarını demografik açıdan inceleyerek saptanması amaçlanmıştır.
Araştırma çalışma grubu örneklem seçimi için İstanbul’da belirlenen bir çocuk kliniğinde
yürütülmektedir. 2018-2019 Ocak ayları arasında yapılan Denver II testinin geriye dönük
değerlendirilmesi yapılmıştır. Araştırmada verilerin analizinde nitel veri analiz yöntemlerinden
içerik analizi ve betimsel analiz kullanılacaktır.
Sonuç; Yapılan bu çalışma ile Denver II testinin geriye dönük değerlendirilmesi
sonucunda demografik etkenlere bağlı olarak çocuklarda anlamlı farklılıklar bulunacağı
öngörülmektedir. Çalışma veri analizi sürecindedir. Sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler; Okul öncesi çocuklar, Denver II testi
BİLDİRİ: 359
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE YAYGIN GÖRÜLEN KAVRAM YANILGILARINA
İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Lütfiye BAHÇA, Başak ŞAHİN, Emine AĞIRBAŞ, Yeşim GÜNDOĞDU, Sümeyye Nur
SÜZGÜN
Fırat Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi dönemde yaygın görülen kavram yanılgılarına ilişkin
öğretmen görüşlerini tespit etmektir.
Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Nitel araştırma desenlerinden
durum çalışmasıdır. Bu kapsamda veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Elazığ il merkezinde görev yapan 20 okul öncesi
öğretmeni oluşturmaktadır. Örnekleme yöntemi olarak kolay ulaşılabilir durum örneklemesi
kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesiyle en fazla kavram yanılgısının
‘zaman’ kavramına ilişkin olduğu belirlenmiştir. En az kavram yanılgısının olduğu kavramlar
ise ‘yer- yön’ kavramları, ‘dünya- güneş hareketleri’, ‘eş anlamlı -eş sesli kelimeler’ , ‘tam -
çeyrek – yarım’ kavramları olarak belirlenmiştir. Okul öncesi öğretmenleri kavram
yanılgılarının oluşmasının nedenlerini, soyut kavramları yanlış somutlaştırma, öğretmenden
kaynaklanan nedenler ve bilginin yanlış aktarılması olarak sıralamışlardır. Bununla birlikte
araştırmayla elde edilen bir diğer bulgu, öğretmenlerin kavram yanılgılarını gidermek için
uygun materyal kullanarak, somut örnekler vererek ve bilgiyi pekiştirerek gidermeye
çalışmalarıdır. Kavram yanılgısının oluşmasını önlemede öğretmenler en çok ailelerin
bilinçlendirilmesi ve somut örnekler verilmesi gerekliliğini vurgularken çizgi filmlerin de bu
bağlamda kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Kavram yanılgıları konusunda çoğu öğretmen
hiçbir problem yaşamadığını belirtirken en çok zorlandıkları noktanın yerleşmiş olan kavram
yanılgılarını düzeltmek olduğunu ifade etmişlerdir. Aynı zamanda kavram yanılgılarının
etkinlik için harcanan süreyi uzattığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin karşılaştıkları kavram yanılgıları,
kavram yanılgılarının sebepleri, kavram yanılgılarını gidermek için yaptıkları etkinlikler,
kavram yanılgısı konusunda yaşadıkları problemler ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerine
ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlar çerçevesinde öneriler getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: kavram yanılgıları, okul öncesi öğretmeni, kavram öğretimi.
1 Fırat Üniversitesi, [email protected] 2 Fırat Üniversitesi, [email protected] 3 Fırat Üniversitesi, [email protected] 4 Fırat Üniversitesi [email protected] 5 Fırat Üniversitesi [email protected]
BİLDİRİ: 363
HALKIN OKUL ÖNCESİ EĞİTİME BAKIŞ AÇISI: SİVAS İLİ ÖRNEĞİ
Arzu OKUR, Zeynep BAYSAL
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Bu araştırma Sivas ili halkının okul öncesi eğitime bakış ve tutumlarını incelemek amacıyla
planlanmıştır. Araştırmanın evreni Sivas ili halkı olarak belirlenmiştir. Araştırmanın
örneklemini ise bu şehirdeki insanlar arasından tesadüfî örneklem yoluyla seçilen 100 kişi
oluşturmaktadır. Araştırmada Sivas ili halkının görüş ve tutumlarıyla ilgili bilgi almak amacıyla
veri toplama tekniklerinden birisi olan anket kullanılmıştır. Kişilerin görüş ve tutumlarını
saptamak için seçilen katılımcılara 20 madde yöneltilmiştir. Araştırma sonucunda Sivas ili
halkının okul öncesi eğitime karşı sahip oldukları olumlu tutumların, olumsuz tutumlara oranla
daha yüksek olduğu görülmüştür. Ancak yine de halkın okul öncesi eğitimin önemi ve
gerekliliği konusunda bilgilendirilmeye, bilinçlendirilmeye ihtiyaçları vardır.
Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın amacı Sivas’ta okul öncesi eğitime karşı oluşturulan tutumları incelemektir.
Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevaplar aranmıştır:
1. Halk okul öncesi eğitim ile ilgili yeterli bilgiye sahip midir?
2. Halk okul öncesi eğitimin çocuğun gelişim alanlarına katkı sağladığına dair
farkındalık kazanmış mıdır?
3. Halk okul öncesi eğitim kurumlarının altyapı özellikleri hakkında bilgiye sahip
midir?
4. Halk okul öncesi eğitimin önemi ve gerekliliği konusunda ne düşünmektedir?
YÖNTEM
Araştırmamızda betimsel araştırma yöntemlerinden olan, tarama modeline uygun olarak
geliştirilen anket kullanılmıştır.
Çalışma Grubu
Çalışma 2018-2019 eğitim - öğretim yılında Sivas il merkezinde bulunan kişiler üzerinden
yürütülmüştür. Araştırma kapsamında 3 merkezi mahalle ve 100 kişi çalışmaya dâhil edilmiştir.
Bulgular ve Sonuç Katılımcıların görüşlerine göre okul öncesi eğitimin önemi, gerekliliği ve çocukların gelişimine
olan katkısıyla ilgili yeterli bilgiye sahip oldukları ve okul öncesi eğitimi ile ilgili olumlu bir
tutum geliştirdikleri saptanmıştır.
Bu sonuç katılımcı görüşlerine göre okul öncesi eğitimin amacına uygun bir şekilde
gerçekleştirildiğini ancak hala eksiklerin olduğunu ve bu eksikliklerin giderilerek,
geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Anahtar Sözcükler: Sivas, bakış açısı, okul öncesi eğitimi, okul öncesi dönemi.
BİLDİRİ: 364
YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİLERLE YAŞANAN SORUNLARA VE BU
SORUNLARIN ÇÖZÜMLERİNE YÖNELİK OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN
GÖRÜŞLERİ
Gözde AYDOĞDU, Sümeyye Efsane COŞKUN, Abdullah Nuri DİCLE
Sinop Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı yabancı uyruklu öğrencilerle ilgili okul öncesi eğitim
kurumlarında karşılaşılan dil, sosyal uyum, aile katılımı, tutumlar gibi sorunlara yönelik hangi
yöntem strateji ve çalışmaların yapıldığını incelemek için öğretmen görüşlerinin alınmasıdır.
Yöntem: Sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerini
belirlemek amacıyla nitel araştırma tekniklerinden görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubu Samsun ve Tokat illerinde görev yapan, sınıfında yabancı uyruklu öğrenci olan
okul öncesi öğretmenlerinden oluşmaktadır. Sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul
öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin belirlenmesinde nitel araştırma yöntemlerinin
kullanılmasının temel amacı araştırma konusuna ilişkin derinlemesine bir bakış sağlamak,
öğretmenlerin konu hakkında ne düşündüklerini ve böyle düşünmelerine neden olan etmenleri
belirlemektir. Öğretmenlerin deneyimleri ve yorumları, konuya ilişkin gerçekçi ve
derinlemesine bilgi elde edilmesini kolaylaştırması ve inceleme esnekliği sağlaması nedeniyle
yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile
kaydedilerek çözümü yapılmıştır. Çalışmaya katılan, sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan
okul öncesi öğretmenlerinden Samsun’ da görev yapan öğretmenler SOÖ1, SOÖ2,
SOÖ3,…olarak, Tokat’ da görev yapan öğretmenler ise TOÖ1, TOÖ2, TOÖ3…olarak
kodlanmıştır. Yabancı uyruklu öğrencilerle yaşanan sorunlara ve bu sorunların çözümlerine
yönelik olarak okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin analizinde nitel veri analiz
tekniklerinden biri olan “içerik analizi” tekniği kullanılacaktır. Görüşmelerin ses kayıt çözümü
yapıldıktan sonra verilerin kodlanması aşamasına geçilecektir. Elde edilen verilerin
incelenmesi, anlamlı bölümlere ayrılması, her bölümün kavramsal olarak neyi ifade ettiğinin
anlamlı veri birimlerine dönüştürülmesi ve bunların kodlanmasından sonra taslak temalar-
kategoriler arası ilişkiler belirlenecek, araştırma amaçları doğrultusunda düzenlenecek ve
yorumlanacaktır. Nitel verilerin analizinde QSR NVivo 7.0 programı kullanılacaktır. Sınıfında
yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul öncesi öğretmenleriyle yapılan görüşmeler sonucunda;
öğretmenlerin uyum sorunları, dil sorunları, aile katılımı, tutumlar ve bu sorunların çözümlerine
tutumların iyileştirilmesine yönelik görüşleri incelenecektir.
Bulgular: Araştırmada elde edilecek bulgular literatür desteğiyle tartışılıp yorumlanarak
gerekli önerilerde bulunulacaktır.
Sonuç: Araştırma sonucuna elde edilecek sonuçlar yazılacak ve bu sonuçlar doğrultusunda
önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Yabancı uyruklu öğrenci, okul öncesi öğretmeni, sorunlar, çözüm
önerileri
BİLDİRİ: 374
Okul Öncesi Dönemde Teknoloji Destekli Rehber Materyal Geliştirme Çalışması:
Küresel Isınma
İsmail Bulut, Büşra Nur Kandemir, Meltem DURAN
Giresun Üniversitesi
Özet
Çocukların gerek tüm gelişim alanlarında sağlıklı bir gelişme gösterebilmeleri gerekse ekolojik dengeyi
kurarak sağlıklı bir gelecek oluşturabilmeleri, okulöncesi dönemde çocuklara çevre bilinci
kazandırılmasıyla olanaklıdır. Araştırma da okulöncesi dönem çocuklarının çevre ile ilgili ana başlık
altında inceleyebilecekleri ve duyarlılık kazanabilecekleri soyut bir konu olan küresel ısınma hakkında
geliştirilen teknoloji destekli rehber öğretim materyalinin geliştirilmesine yer verilmiştir. Materyalde
içerik olarak küresel ısınma nedenleri ve sonuçları yer almaktadır. Rehber materyal geliştirme
çalışmasında, 5-6 yaş grubu çocuklarının, küresel ısınmanın yer küreye etkilerini görmelerini ve bu
etkileri sorgulamaları, nedenlerini anlamlandırmaları ve önlemek için neler yapabilecekleri hakkında
bilgi sahibi olmaları amaçlanmıştır. Okulöncesi eğitimde soyut bir konu olan küresel ısınma konusunu,
teknoloji destekli bir materyal kullanılarak çocuklar için görsel anlamda daha somut, anlaşılır ve ilgi
çekici olmasını sağlayacaktır. Öğretmenler bu materyal ile anlamlı ve zamanında geri bildirim alabilir,
öğrenmeye teşvik edebilir, sosyal hayattan örnek vererek canlılığı ve dinamikliği sürekli hale
getirebilirler. Öğretmenlere bir rehber niteliğinde olan materyalin değerlendirme aşaması halen devam
etmektedir.
Anahtar kelimeler: okul öncesi dönem, teknoloji, küresel ısınma, rehber materyal
BİLDİRİ: 376
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE EMPATİ BECERİLERİNE İLİŞKİN
TÜRKİYE’DE YAPILAN BİLİMSEL ARAŞTIRMALARIN İNCELENMESİ
Gülşah BAHRAN, Adalet KANDIR
Gazi Üniversitesi
Amaç: 21. yüzyılda, küreselleşmenin etkisiyle bireylerin karşılaştığı problemlerin temel
nedenlerinden birisinin empati becerisini kullanma konusundaki yetersizlikler olduğu
söylenebilir. Bu yetersizlikler çocukların gelecek yaşamlarında bağımsız, kendini yönetebilen,
sağlıklı ve dengeli bir kişilik geliştirmelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Dökmen (2002)
empatiyi bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve
düşüncelerini doğru olarak anlaması, bunu da karşısındaki kişiye hissettirmesi yeteneği olarak
tanımlamıştır. Bireyin sosyal ve duygusal gelişimi açısından önemli bir role sahip olan empati
becerisi, bireylerin olaylara diğer insanların bakış açısı ile bakabilmesine yardımcı olur. Bireyin
yaşamının temelini oluşturduğu erken çocukluk dönemi, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi
açısından kritik yıllardır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde empati becerilerinin
kazanılması önem taşımaktadır. Bu araştırma, erken çocukluk döneminde empati becerilerine
ilişkin Türkiye’de yapılan bilimsel araştırmaların incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Yapılan araştırmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem,
araştırılması planlanan konular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini
kapsamaktadır (Şimşek, 2009). Araştırma kapsamındaki bilimsel araştırmalar yüksek lisans ve
doktora tezleri ile makalelerden oluşmaktadır. Bu araştırmalardan; yüksek lisans ve doktora
tezlerine Ulusal Tez Merkezi, makalelere ulusal ve uluslararası hakemli eğitim dergilerini
kapsayan Google Akademik veri tabanları kullanılarak ulaşılmıştır. Araştırmanın amacıyla
doğrudan ilişkili olduğu düşünülen ‘empati becerisi, empatik eğilim’ anahtar kelimeleriyle
arama yapılarak erken çocukluk döneminde empati becerilerine ilişkin Türkiye’de yapılan
bilimsel araştırmalar tespit edilmiştir. Araştırma kapsamı yurt içinde yapılan 2000 yılı ve
sonrası araştırmalar ile sınırlandırılmıştır.
Bulgular: Araştırma kapsamına alınan bilimsel araştırmalar belirlenen kriterlere göre analiz
edilerek tartışılmıştır. Belirlenen araştırmalar türü, araştırmanın yılı, lisansüstü tezin özelliği,
üniversitesi, kime yönelik olduğu yönünden incelenmiştir. Tez araştırmaları ayrıca erişim izni
olup olmamasına göre de incelenmiştir.
Sonuç: Ülkemizde, erken çocukluk döneminde empati becerilerine ilişkin bilimsel
araştırmaların son yıllarda artış gösterdiği göze çarpmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Empati, empati becerisi, empatik eğilim, erken çocukluk dönemi.
BİLDİRİ: 380
OKUL ÖNCESİNDE ÇEVRE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Elif Kübra BULAT, Feyza Nazlıgül KURUGÖLLÜ, Selda ÇETİNKAYA
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Bu çalışmada 1997-2017 yılları arasında Türkiye’de gerçekleştirilen okul öncesi dönemde
çevre eğitimi konulu yüksek lisans, doktora tezi, ulusal makale, dergi ve kitapların incelenmesi
amaçlanmıştır. Çalışmada doğrudan okul öncesi dönem çocuğuna ilişkin çevre eğitimi ile ilgili
1 doktora tezi, 4 lisans tezi, 8 ulusal makale, 2 dergi ve 8 kitap nitel araştırmalarda kullanılan
literatür tarama yönteminden yararlanılmıştır. Bu araştırmada çevre eğitimin farklı tanımları,
çevre eğitiminin önemi ve günümüzde daha iyi bir çevre eğitimi için kullanılan alternatif
yöntem ve yaklaşımlar incelenmiştir. Bu çalışmanın bulgularına göre çevre bilincinin erken
yaşta kazandırılması için aile ile başlayan bir süreç ele alınır. Ailenin çevre eğitimi konusundaki
olumlu tutumu çocuklarında bilinçli yetişmesini sağlar. Okul öncesi kurumlarında uygulanan
programlarda çevre eğitimi ile ilgili bulunan kazanım-göstergeler genişletilmeli ve daha çok
yer verilmelidir. Öğretmen adayları okul öncesi dönemde bulunan çocuklarda çevreyle ilgili
olumlu tutum ve çevre bilincinin kazandırılması için doğayla iç içe zenginleştirilmiş
uyarıcıların bulunduğu eğitim ortamları hazırlamalı ve uygulanan diğer etkinliklerle çevre
eğitimini bütünleştirmelidir. Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, öğretmenlerin sahip olduğu
niteliklerin önemi düşünüldüğünde Eğitim Fakültesi ders programlarında çevre eğitimine daha
fazla önem verilmelidir. Fakültelerde bulunan sosyal faaliyetlerle de desteklenmelidir.
Çalışmanın sonunda, çevre eğitiminin daha etkili hale getirilebilmesi için neler yapılmasına
ilişkin çeşitli öneriler sunulmuş, çevre eğitiminin önemi bir kez daha vurgulanmıştır.
Amaç: Çevreyi korumak ve iyileştirmek için çocukların gerekli bilgi ve donanımla
yetiştirilmesi.
Yöntem: Literatür tarama yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular: Okul öncesi çağındaki çocuklar yaparak yaşayarak öğrendikleri için eğitimciler
uyarıcıları zenginleştirerek çocuklara sunmalı ve doğayla iç içe eğitim fırsatı yaratmalıdır.
Sonuç: Türkiye’de 3-6 yaş grubu çocuklarda çevreyi tanıtmaya, korumaya, güzelleştirmeye
yönelik bakış açısını geliştirebilecek eğitim programları çeşitlendirilmelidir. Küçük çocuklara
yönelik ölçme araçları geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi Dönem, Çevre Eğitimi, Çevre Bilinci, Çevre Duyarlılığı.
BİLDİRİ: 387
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN OBEZİTEYE YÖNELİK
ALGILARININ İNCELENMESİ
Halime Nur SEZER, Hacernur YEŞİLALTUN
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi
Amaç: Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin obeziteye yönelik algılarının incelenmesi
amacı ile yapılmıştır.
Yöntem: Bilimsel araştırma yöntemlerinden nicel araştırma tekniği kullanılarak yapılan
çalışmada, veri toplama aracı olarak il milli eğitim müdürlüğünün “Obezite Farkındalık Anketi”
kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini İstanbul ilinde anaokulunda çalışan 30 kadın ve 10
erkek toplamda 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin analizinde yüzde frekanstan
yararlanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde, çalışmada katılımcıların hepsinin
lisans mezunu olduğu; öğretmenlerin %68,8'inin her gün düzenli kahvaltı yaptığı; %62’isinin
hiç spor yapmadığı; öğretmenlerin %75,2’sinin haftada bir gün mutlaka fast-food tükettiği
tespit edilmiştir.
Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin obeziteye yönelik algılarının incelenmesi amacı ile
yapılan araştırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin sağlıklı beslenmeye yönelik olumlu ama
yetersiz çabalarının olduğu, spor yapma alışkanlıklarının sınırlı olduğu ve obezite ile obezitenin
zararları konusunda bilgilendirilmeye ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Obeziteye yönelik
farkındalık geliştirebilmek için okullarda sağlıklı beslenme eğitim seminerleri verilmesinin
faydalı olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Obezite, Okul öncesi, Öğretmen, Algı.
BİLDİRİ: 391
60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARINA YÖNELİK
ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ
Selami SİVRİ, Nurhilal EROĞLU, Kübra KIYMAZ, Musa Emre GÜNGÖR
Ankara Üniversitesi
Amaç: Okul öncesi eğitim sınıflarında çocukların istenen kazanımlara ulaşması için etkili bir
sınıf yönetimi öncelikli hedeftir. Bu doğrultuda çocuklarda ortaya çıkan istenmeyen davranışlar
karşısında öğretmenlerin rolü kritik bir öneme sahiptir. Öğretmenlerin davranış yönetimi için
kullandıkları stratejiler, istenen kazanımlara ulaşılmasında ve çocukların
sergiledikleri istenmeyen davranışların en aza indirgenip ortadan kaldırılmasında etkilidir.
Yapılan bu araştırmada, 60-72 aylık çocukların sınıf 1içi etkinlik süreçlerinde sergiledikleri
istenmeyen davranışlar karşısında öğretmen davranışlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu
amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.
Sorular
1. Çocukların istenmeyen davranışları hangi durumlarda ortaya çıkmaktadır?
2. Öğretmenin istenmeyen davranışa yönelik tutumu nasıldır?
Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırmadır. Nitel araştırma yöntemlerinden temel nitel
desen benimsenerek veri toplama ve analizi süreçleri yürütülmektedir. Araştırmanın çalışma
grubunu Ankara ilinde devlete bağlı anaokullarından rastgele seçilen iki sınıf ve bu sınıflardaki
öğretmen ve çocuklar oluşturmaktadır.
Bulgular: Araştırmanın veri toplama süreci devam etmektedir.
Sonuç: Araştırmanın sonuçlarına henüz ulaşılmamıştır.
Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, sınıf yönetimi, istenmeyen davranış
BİLDİRİ: 392
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ANAOKULUNA GELME
İSTEKLİĞİNİN İNCELENMESİ
Yusuf KORKMAZ, İdris KARAASLAN, Hacer SAVAŞ, Tuğba ŞAKAR, Büşra
TEKELİOĞLU, Sümeyye KILIÇ, Hatice Gözde ERTÜRK KARA
Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi dönem çocuklarının anaokuluna gelme istekliliğini
etkileyen faktörlerin incelenmesidir.
Yöntem: Çalışma nitel araştırma türündedir. Nitel araştırma türlerinden görüşme tekniği
kullanılmıştır. Çalışma grubunu Aksaray merkezde bulunan bir anaokulundaki 16 çocuk, bir
okul öncesi eğitimi öğretmeni ve çocukların aileleri oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından
bir alan uzmanının görüşü alınarak geliştirilen “Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Anaokuluna
Gelme İstekliliğini İnceleme Formu” çalışmanın veri toplama aracıdır. Form çocuklara,
öğretmene ve çocukların ailelerine uygulanmıştır. Verilerin analizinde yüzde frekansı ve
doğrudan alıntı yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenleri ile zaman geçirmeyi sevip sevmeme durumunda 15 çocuğun
öğretmenleri ile zaman geçirmeyi sevdiği, 1 çocuğun öğretmeni ile zaman geçirmeyi sevmediği
görülmüştür. Okulda yaptıkları
etkinlikleri sevip sevmeme durumunda 14 çocuğun sevdiği,2 çocuğun bazen sevip bazen
sevmediği görülmüştür. ‘Keşke olmasa dediğin
okul ve sınıf kuralları var mı?’ durumuna 6 çocuğun ‘evet’ , 4 çocuğun ‘hayır’ cevabını verdiği
görülmüştür. ‘Okula gelmeyi seviyor musun? Neden?’
durumuna 14çocuğun ‘evet’ , 2 çocuğun ‘hayır’ cevabı verdiği görülmüştür. Hayır diyen
çocuklardan birinin, evdeki oyuncaklarını ve evde oynamayı sevdiği için hayır dediği
görülürken diğer çocuğun evde telefonla oynadığı için okula gelmek istemediği görülmüştür.
“Çocuk okula geldiğinde ortama uyum
sağlamada zorluk yaşıyor mu?” durumunda 16 çocuğun da ‘zorluk yaşamadığını’ görülmüştür.
“Çocuk okulda yaptığınız etkinliklere katılmada
istekli mi?” durumuna öğretmenin 13 çocuk için ‘evet’, 2 çocuk için ‘hayır’ ve 1 çocuk için
‘bazen’ cevabını verdiği görülmüştür.
Sonuç: Araştırma sonucunda çocuğun sosyometrik düzeyi, etkinlikler, dış mekân özellikleri,
okula geliş saati, ebeveynlerin çalışma durumu ve oynadığı oyuncaklar okula gelme
istekliliğinin etkilediği anlaşılmıştır. Kulübe kalma durumu ise çocuğun okula gelme
istekliliğini etkilemediği anlaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Okula Uyum, Anaokuluna Gelme İstekliliği
BİLDİRİ: 395
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİNDEKİ ÜSTÜN POTANSİYELLİ ÇOCUKLARA
YÖNELİK ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ STEM UYGULAMALARI
Hilal Merve Sağlıcan, Hilal Şahin, Merve Aksu, Adile Gülşah Saranlı, Seçil Yücelyiğit
TED Üniversitesi
Amaç: Bilimsel bilginin gerçek yaşamla bütünleştirilerek disiplinler arası yaklaşımla
kazanılmasına odaklanan STEM öğretim yaklaşımının son yıllarda özellikle okul öncesi dönem
çocuklarına yönelik uygulamalarının arttığı görülmektedir. STEM yaklaşımının okul öncesi
döneme ne şekilde uyarlanması ve uygulanması gerektiği ve bu uygulamalarda küçük
çocukların pedagojilerini göz önüne alarak nelere dikkat edilmesi gerektiği konusu başlı başına
bir çalışma alanıdır. Bununla birlikte üstün potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarıyla
çalışıldığında, aslında özel gereksinimli çocuklar kategorisine giren bu çocuk grubunda STEM
uygulamaları gerçekleştirirken dikkat edilecekler ve uygulanması gereken ek
zenginleştirme/farklılaştırma yöntemleri vb. konularda bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır.
Açıklamalara dayalı olarak bu çalışmanın amacı, bu konudaki ihtiyacı giderebilmek ve üstün
potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarıyla gerçekleştirilecek STEM çalışmalarında dikkat
edilmesi gerekenler konusunda güncel ve faydalı bilgiler paylaşabilmektir.
Yöntem: Bu çalışmada üstün yetenekli çocukların eğitiminde STEM uygulamalarını, yurtiçi
ve yurt dışında bu amaca yönelik olarak uygulanan farklı STEM çalışmalarını ve üstün
potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarında STEM uygulamalarını araştırmak amacıyla
tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu yönüyle çalışma bir derleme çalışması özelliği
göstermektedir. Bununla birlikte TED Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi programında verilen
“Üstün Yeteneklilerin Gelişimi ve Eğitimi” dersinde geliştirilen zenginleştirilmiş okul öncesi
STEM etkinlik örnekleri de iyi örnekleri paylaşma motivasyonuyla kongrede sunulacaktır.
Bulgular: Gerçekleştirilen alan taraması sonucu üstün yetenekli çocuklar için gerçekleştirilen
STEM eğitiminde bu gruba giren çocukların özelliklerine uygun olarak yatay ve dikey
zenginleştirme yöntemlerinden de faydalanılması gerektiği, yaş değişkenine bağlı olarak
uygulanan pedagojik ve öğretim tekniklerinde farklılaşmalar olduğu görülmüştür. STEM
eğitimini zenginleştirilmiş şekilde alan üstün potansiyelli çocukların motivasyonlarının arttığı,
fen, matematik ve yaratıcılık gibi becerilerinde ilerlemeler olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Üstün potansiyelli okul öncesi dönem çocukları farklı ve hızlı öğrenme özellikleri,
yaşıtlarından erken gelişen becerileri ve üstün potansiyelli olma durumlarının getirdiği ek
gelişimsel durumlar vb. nedenlerle onlara özgü farklılaştırma ve zenginleştirmelere yoğun
şekilde ihtiyaç duymaktadırlar. Bu ihtiyaçlarının giderilebilmesi için onların gelişimsel
özelliklerine odaklanan çeşitli öğretim yöntem ve tekniklerinin yaygınlaşması ve öğretilmesi
desteklenmelidir.
Anahtar Kelimeler: STEM, Okul Öncesi, Üstün Yetenek, Üstün Potansiyel
BİLDİRİ: 396
FARKLI DİSİPLİNLERDE ÇOCUK OYUN ALANLARI İLE İLGİLİ YAPILAN
ÇALIŞMALAR
Fadimana KÜÇÜK
Hacettepe Üniversitesi
Amaç: Araştırmanın amacı farklı disiplinlerde 2010 – 2019 yılları aralığında çocuk oyun
alanları ile ilgili yapılan çeşitli çalışmaları incelemek ve yorumlamasını yapmaktır.
Yöntem: Araştırmada ‘’Google Akademik’’ veri tabanında 2010-2019 yılları arasında
yayınlanmış ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ isimli arama sonucu çıkan 766 makale incelenip,
yazarların uzmanlık alanlarına göre gruplama yapılacaktır. Gruplama sonrası ilgili makaleler
incelenip yorumlanacaktır.
Bulgular: Yalnızca Türkçe sayfalarda yapılan ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ isimli aramada çıkan
766 makale içinden 41 makale doğrudan ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ ile ilgilidir. Bu 41 makale 14
farklı uzmanlık alanı tarafından yazılmıştır. Yapılan incelemelerde Okul Öncesi Öğretmenliği
ve Çocuk Gelişimi dışındaki disiplinlerde yazılan makalelerin çoğunda ‘’Çocuk Gelişimi ve
Eğitimi’’, ‘’Çocuk Ruh Sağlığı’’, ‘’Okul Öncesi Eğitim’’, ‘’Çocuk Kültürü’’ ve ‘’Çocuk ve
Oyun’’ konulu kaynaklardan yararlanılmıştır.
Sonuç:. ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ ile ilgili yapılan çalışmalarda disiplinler arası etkileşim
olduğu görülmüştür. Çalışmaların genelinde ortak sonuç olarak ‘’Çocuk oyun alanları
düzenlenirken farklı yönleriyle çocuk gelişiminin ve çocuk güvenliğinin düşünülmesi gerektiği
vurgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: çocuk, çocuk oyun parkları, çocuk ve oyun
BİLDİRİ: 398
EKOLOJİK KURAM
Rabiya Nur DEMİRAĞ, Esra BAYRAKDAR, Simge YÜKSEL, Ayşe VAHAPOĞLU,
Gizem ÇAKICI
Sakarya Üniversitesi
Ekolojik Sistemler Kuramı, Urie Bronfenbrenner’in ‘İnsan davranışının deneysel ekolojisi’
isimli kitabında ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Urie Bronfenbrenner’e göre insan varoluşu
büyük ölçüde içinde bulunduğu sistemler ve bu sistemlerin birbirleriyle etkileşme biçimi
tarafından belirlenmektedir. Burada sistemden kastedilen, iletişim kuran ve birbirlerini
etkileyen insan topluluklarıdır. Bir çocuğun doğduktan sonra dahil olduğu 1.halka mikro-
sistemler olarak adlandırılıyor. Bronfenbrenner, 2. halkada sistemler arası alan olan
mezosistemleri tanımlıyor. Farklı sistemlerin etkileşiminde çeşitli kültürlerin karşılaşması
nedeniyle genelde, problemin kökeninin farklı mikrosistemler arasındaki uyumsuzluktan
kaynaklandığı varsayılıyor. Örneğin,bir ailenin anne tarafından akrabalarla çatışma halinde
olması; ailesinin, çocuğun mahalledeki arkadaşlarından hoşlanmaması gibi.Bu teoriye göre,
mezosistemik alanda yer alanların çocuğun gelişimine büyük etkisi vardır.Çocuğun kendisinin
dahil olmadığı ancak gelişimine dolaylı olarak büyük etki eden 3. halka ekso-sistemler olarak
adlandırılır.Örneğin, çocuğun babasının iş yerinde ortaya çıkan bir sorun ve işten çıkarılma
ihtimali, aile içinde olan biteni de etkiler ve bu yolla çocuğun hayatında önemli rol oynar.
Eğitim sektörü sisteminde maaşların düşük olması öğretmenlerin çalışmasını ve dolaylı olarak
çocuğun okuldaki durumunu da etkilemektedir.Sistemler hiyerarşisindeki 4. halka makro-
sistemler, toplumdaki genel-geçer değerler ve normları temsil eder. Daha sonra kurama 5.
halka olarak kronosistemler eklenmiştir. Kronosistemler, bireyin yaşantısının zaman
içerisinde diğer sistemlerin ekolojisinin gelişiminden etkilenmesini içeriyor.
ANAHTAR KELİMELER: Çocuk, çevre, aile, ekolojik sistemler...
BİLDİRİ: 408
5-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN TELEVİZYON VE BİLGİSAYAR
KULLANIMLARINA İLİŞKİN EBEVEYN VE ÇOCUK ARASINDA GÖRÜŞ
FARKLILIKLARININ İNCELENMESİ
Şeyda AKKUŞ, Ayşenur GÖLGE, Mesude ATAY
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Amaç: Bu çalışmada 5-6 yaş arasındaki çocukların televizyon ve bilgisayar kullanımlarına
ilişkin ebeveyn ve çocuk arasındaki görüş farklılıklarının incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu araştırmada betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Betimsel araştırmalar,
olayı olduğu gibi araştırarak var olan durumu belirlemeye çalışmaktadır. 5-6 yaş arasındaki
çocukların televizyon ve bilgisayar kullanımlarına ilişkin ebeveyn ve çocuk arasındaki görüş
farklılığı, ebeveynin televizyon ve bilgisayar kullanım sıklığı, yaşı, eğitim düzeyi, çalışma
durumu ve gelir durumu gibi değişkenlere göre incelenmektedir. Araştırmanın verileri
İstanbul’da Küçükçekmece’ye bağlı belirlenen anaokulunda yapılmıştır. Çalışmada veri
toplama aracı olarak; araştırmacılar tarafından geliştirilen aileler için ‘aile tanıma formu’ ve
çocuklar için ise ‘görsel anket’ uygulanmıştır.
Bulgular: 53 ebeveyn ve çocukla yapılan bu çalışmada annelerin %40.3’ünün günlük
televizyon izleme sıklığının 4 saat ve 4 saatten daha fazla olduğu görülmrktrdir. Babaların ise
% 42,24’ünün günlük televizyon izleme sıklığı 40 dk ile 1 saat aralığında olduğu görülmektedir.
Yani anneler babalardan daha fazla televizyon izlemektedir. Çocukların %37,44’ünün
televizyon izleme sıklığı 40 dk-1 saat ile 3-4 saat aralığında oldukça önemli değişkenlik
göstermektedir. Bilgisayar kullanım sıklığı sonuçlarına baktığımızda ise annelerin %60,9’unun
günde 0-30 dk arasında kullandığı, babaların %69,92’sinin bilgisayar kullanım sıklığı günde 0-
30 dk aralığında kullandığı sonucuna ulaşılmıştır. Yani babalar annelere göre daha fazla
bilgisayar kullanmaktadır. Çocukların %65,05’inin bilgisayar kullanım sıklığı günde 0-30 dk
arasındadır.
Aile tanıma formunda bulunan ve çocuklarının nasıl vakit geçirme isteğinde bulunduklarına
ilişkin annelere soru sorulduğunda; ‘bilgisayar, dış oyun parkı, evcilik köşesi, ev ortamı ve
televizyon’ seçenekleri arasında ebeveynlerin %5,30’unun bilgisayar, %16,43’ünün dış oyun
parkı, %3,18’inin evcilik köşesi, %3,18’inin ev ortamı ve televizyon izlemek olarak cevap
verdikleri görülmektedir.
Çocuklara uygulanan görsel ankette ise, annelere yukarıda belirtilen kendileri ile ilgili aynı
sorular sorulduğunda ise, ‘bilgisayar, dış oyun parkı,evcilik köşesi,ev ortamı ve
televizyon’olarak gösterilen fotograflardan çocukların %5,30’unun bilgisayar, %12,72’si dış
oyun parkı, %7,95’i evcilik köşesi, %2,12’si ev ortamı ve televizyonu tercih ettikleri sonucuna
ulaşılmıştır. Diğer bir ifade ile, anne ve çocukların cevapların tutarlılık gösterdiği söylenebilir.
Sonuçlar: Anne babanın televizyon ve bilgisayar ile olan ilişkisinde çocuğun televizyon ve
bilgisayar ilişkisini daha çok annenin bu araçları kullanım sıklığı belirlemektedir. Yapılan bu
araştırmada aile içerisinde televizyon ve bilgisayarla geçirilen zaman aralığı ebeveynlerin
eğitim durumu, sosyo-ekonomik düzeyi, yaşı ve cinsiyeti gibi demografik değişkenlerin
televizyon izleme ve bilgisayar kullanma alışkanlıklarını belirlemektedir. Annelerin çocukları
adına televizyon izleme ve bilgisayar kullanmaya ilişkin tahminleri ile çocukların kendi
verdikleri cevapları arasında tutarlılık bulunmaktadır. Bu durumda annelerin çoğunun
çalışmıyor olmasından dolayı çocuklarının tercihlerini daha iyi takip edebildikleri
görülmektedir.
Anahtar kelimeler: ebeveyn, çocuk, televizyon, bilgisayar
BİLDİRİ: 415
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE AİLE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Sultan ÇAYAN, Dursun Can ÇINAR
Düzce Üniversitesi
Aile, toplumsal yapının temelinde yer alan hem sosyo-duygusal hem psikolojik hem de sosyal-
ekonomik boyutları olan toplumsal birimdir (United Nations, 1993). Toplumda bu denli önemli
bir yere sahip ailenin temel yapıtaşları olan ebeveynlerin, çocuklarını sağlıklı bir biçimde
yetiştirebilmesi için geliştirilmiş ve organize edilmiş etkinlikler bütünü ise aile eğitimi olarak
adlandırılmaktadır (Tezel-Şahin ve Özyürek 2010). Erken çocukluk dönemi, çocukların
dışarıdan gelebilecek tüm uyarıcılara en açık olduğu dönem olmasının yanı sıra büyüme ve
gelişmeleri için de en kritik dönemdir. Dolayısıyla bu dönemde ailelere verilecek iyi bir
eğitimle, olumlu aile tutumları hakkında farkındalık yaratılacak, çocukların sağlıklı büyümeleri
ve gelişmeleri için gerekli ortam sağlanacak ve bu durum çocuğun ilerleyen yaşamını da olumlu
etkileyecektir. Bu nedenle bu çalışmada; alan yazın taraması yöntemi kullanılarak aile
tutumları, aile eğitimi ve önemi ile aile eğitiminin okul öncesi dönem çocuklarının gelişimine
katkısının incelenmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aile, aile eğitimi, ebeveyn, okul öncesi.
BİLDİRİ: 423
Kazım Karabekir ve Çocukların Eğitimi
Muratcan ALTUNDAĞ, Umutcan PERÇİN, Keziban Feyza ALTUNDAĞ, Miray ÖZÖZEN
DANACI, Özge PINARCIK
Düzce Üniversitesi
Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminin bilinmeyen bir yönü Kazım Karabekir’ineğitim
alanında yaptığı çalışmalardır. Milli Mücadelemizin en önemli kahramanları arasında yer alan
Karabekir Paşa’nın eğitimci yönüne tarih araştırmalarında gerektiği kadar yer verilmediği
görülmektedir. Oysaki Kazım Karabekir, bir taraftan doğu cephesi komutanlığını yürütürken
bir taraftan da savaş nedeniyle yetim ve öksüz kalan, hiçbir kimsesi olmayan içlerinde okul
öncesi dönem çağındaki çocukların da olduğu binlerce çocuğu alıp eğitmiştir.Hatta bu
çocukların eğitimi için birçok yerde okullar, kurslar açmış ve bu çocukların meslek sahibi
olmalarını sağlamıştır.Buradan hareketle bu çalışmada Kazım Karabekir’in eğitim alanında
yaptığı çalışmalar, oluşturduğu eğitim sistemi, okul öncesi dönem çocuklarının eğitimi için
gerçekleştirdikleri ve açtığı okullar literatür taraması yöntemi kullanılarak incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kazım Karabekir, çocuk, eğitim, okul öncesi eğitim.
BİLDİRİ: 428
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ CEZAYI HAK EDEN DAVRANIŞLARA
YÖNELİK GÖRÜŞLERİ
Zeynep KİSHALI, Betül GÜMÜŞ, Tuğba YENİÇERİ
Atatürk Üniversitesi
Amaç: Çocuklar ahlaki ve sosyal kuralları içselleştirirken, en çok gördükleri kişiler olarak aile
ve eğitimcinin ahlaki ve sosyal kurallarını içselleştirirler. Bu içselleştirme sürecinde, çocuklara
bu kuralların neden gerekli olduğu ve kurallara uyulmadığında ne gibi sonuçlar ortaya
çıkabileceği doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Ancak bazen ahlaki ve sosyal kurallar öğretilirken
veya çocuklar kendilerinin istemediği bir davranışı gösterdiğinde aileler ve eğitimciler,
çocukları ödül veya ceza yoluyla kontrol etmeye çalışırlar. Özellikle erken çocukluk
döneminde model alma yoluyla öğrenmelerini gerçekleştiren çocuk, ailenin veya eğitimcinin
ceza verme davranışını da model alacaktır ve kendisini rahatsız eden davranışları ceza ile
disipline edecektir. Bu çalışmada da, okul öncesi kuruma devam eden çocukların hangi
davranışlara ceza vereceklerini, cezalandırma yöntemi olarak hangi yöntemi seçeceğini ve
neden ceza verdiklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Temel amaca uygun olarak çalışma nitel veri toplama ve analiz süreçlerine dayalı
yapılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden “uygun örnekleme” yöntemine
göre belirlenen ve gönüllülük esasına dayalı olarak seçilen okul öncesi kurumuna devam eden
4-6 yaş grubundaki 25 çocuktan oluşmaktadır. Çalışmada veriler araştırmacılar tarafından
geliştirilen “Yarı Yapılandırmış Görüşme Formu” ve araştırmanın amacına uygun olarak
geliştirilen 12 kısa hikaye ile toplanmıştır. Hikayelerin temasını sınıf için istenmeyen
davranışlar oluşturmuştur. İstenmeyen davranışlar, fiziksel olarak istenmedik davranışlar,
saldırgan davranışlar, meydan okuyucu davranışlar, sosyal yönden istenmedik davranışlar,
kendine yönelik davranışlar olmak üzere 5 kategori altında toplanmıştır. Araştırmacılar
tarafından literatür taranarak oluşturulan hikayelerin sonunda her çocuğa görüşme formundaki
sorular sırayla sorulmuştur. Hazırlanan hikayeler ve görüşme soruları alanda uzman olan üç
akademisyen tarafından incelenmiş ve 3 okul öncesi öğrencisine sorularak soruların anlaşılırlığı
test edilmiştir. Veriler birebir görüşmeler yapılarak toplanmaktadır. Görüşme yeri olarak sessiz
ve dikkat dağıtmayan ortamlar seçilmiştir. Her bir görüşme ortalama 10-15 dakika sürmektedir.
Görüşme süreci ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Veri toplama sürecinin tamamlanmasından
sonra elde edilen veriler nitel analiz yöntemlerinden “Betimsel Analiz” yapılarak analiz
edilmiştir.
Bulgular ve Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasında olduğundan bulgular ve sonuç
bölümüne daha sonra yer verilecektir.
Anahtar kelimeler: Okul öncesi, ahlak gelişimi, ahlaki kurallar, ceza.
BİLDİRİ: 430
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN UYGULADIKLARI OYUN
ETKİNLİKLERİNDE GELİŞİM ALANLARINA NE KADAR SIKLIKTA YER
VERDİKLERİNİN İNCELENMESİ
Ayşe Nur AKSAN
İstanbul Aydın Üniversitesi
Amaç: Oyun, çocuklar için en doğal öğrenme ortamını sağlar. Çocuklar ancak hazır
bulunuşlukları doğrultusunda kendilerinde var olan bilgi, beceri ve yetenekleri oyun içerisinde
ustalıkla ortaya çıkarırlar. Çocukların oyunla öğrendiklerinden yola çıkarak onları
anlamlandırıp ilişki kurabilmelerine katkı sağlanır. Böylece öğrendiklerini deneyimleme fırsatı
sağlayıp kendilerine uygun yöntemler geliştirirler. Bu şekilde öğrenme becerisine karşı olumlu
tutum ve davranışlarda bulunurlar.
Çocuğun kendini en iyi,en rahat ifade edebildiği bir yol olan oyun çocukların hem birbiriyle
hem de yetişkinlerle güçlü bir iletişim kurabilmelerine katkı sağlar. Öğretmenlerin etkinlik
sürecindeki sorumlulukları; çocukların öğrenme ilgisini uyandırmak,gelişim alanlarını
desteklemek,olumlu duygu ve düşünceler kazandırmak ve çocukların keyifli vakit
geçirmelerini sağlamaktır. Çocuk bu süreçte seçici,yapıcı ve etkin olup öğrenmenin kontrolünü
elinde tutmaktadır.
Bu anlamda yapmış olduğum araştırma; okul öncesi dönemdeki çocukların öğretmenlerinin
uyguladıkları oyun etkinliklerinde gözlem tekniği kullanılarak gelişim alanlarına yer verme
düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Yöntem: Bu çalışma; İstanbul ilinde 8 anaokulunda görevli 40 okul öncesi öğretmenin 3-6 yaş
arasındaki çocuklara uyguladıkları oyunlar gözlemlenerek yapılmıştır. Öğretmenlerin
uyguladıkları oyunların gözlemi günlük eğitim akışı içinde oynanan oyunlar aracılığıyla
gerçekleştirilmiştir. Gözlemlerin bitmesinin ardından Spss kullanılarak sonuçlara ulaşılmıştır.
Tuğrul ve Sözer (2018) tarafından geliştirilmiş olan ‘’Oyun Kriter Tablosu’’öğretmenlerin
uyguladıkları oyunların gözlemlenerek üç gelişim alanı üzerinden ele aldıklarını belirlemek
amacıyla hazırlanmış olup değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme kriterler üzerinden 3 aşamalı
olarak‘’var başarılı örnek’’, ‘’var eksik örnek’’ ve ‘’yok’’ olarak yapılmıştır.
Bulgular: Bilişsel Alan 9,Sosyal-Duygusal Alan 19,Motor Alan 4 maddeyle incelenmiştir. Bu
inceleme sonucunda Bilişsel alandan 129 var başarılı örnek, 116 var eksik örnek,115 yok
sonucuna ulaşılırken, sosyal-duygusal alandan 136 var başarılı örnek,254 var eksik örnek,360
yok, motor alandan ise 40 var başarılı örnek, 100 var eksik örnek,62 yok sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç: Bulgular incelendiğinde tüm alanlara yer verilsede başarılı olma durumunun az olduğu
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Oyun, Gelişim, Gelişim Alanları
BİLDİRİ: 431
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA YÖNELTİLEN SORULARIN
İNCELENMESİ
Büşra Nur OĞUZ
İstanbul Aydın Üniversitesi
Okul öncesi dönemdeki çocuklar, kendilerini, yakın çevrelerini ve dünyayı keşfetme merakı
içindedirler ve meraklarını da sordukları sorularla ifade ederler. Çocuklar, keşfedici zihinlerini
uyanık tutmak için, sorularına makul ve zamanında yanıtlar ararlar. Onu çevreleyen sosyal
dünyasındaki kişilerin en önemli sorumluluğu, çocukların bu doğal ve gelişimsel gereksinimini
karşılayabilmek için gerekli pedagojik tedbirleri almaktır. Çocukların düşünme becerilerinin
gelişmesinde, öğretmenlerin çocuklara yönelttikleri soruların çok önemli bir yeri vardır.
Öğretmenlerin çocuklara sordukları sorular, çocukların yaratıcı düşünme, akıl yürütme ve
problem çözme becerilerinin gelişmesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle araştırma, çalışma
grubunu oluşturan anaokullarında öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın gün içerisinde
çocuklara ne tip sorular sorduklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada okul öncesi
çağındaki çocukların öğretmenlerinin, kendilerine yönelttiği sorular, gözlem tekniği
kullanılarak, hangi türde sorular olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma, İstanbul ilinde
dört bağımsız anaokulunda görevli 30 okul öncesi öğretmenle sürdürülmüştür. Bu araştırmada,
nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Öğretmenlerin soruları, çocukların
yaşı, öğretmenlerin mesleki kıdemleri, soruların yöneltildiği etkinlikler baz alınarak yüzdelik
dağılımları sunulmuştur. Öğretmenler günlük eğitim akışı içinde gözlenmiş ve 3 ile 6 yaş
arasındaki çocuklara sordukları sorular kayıt altına alınmıştır. Araştırma süreci içinde 445 soru
kaydedilmiştir. Sorular; açık uçlu sorular, düşünmeye yönelik sorular, akıl yürütmeye yönelik
sorular, yaratıcılıkla ilgili sorular, kapalı uçlu sorular, evet /hayır yanıtlı sorular, kurallarla ilgili
hatırlatmaya yönelik sorular, olmak üzere 2 ana, 6 alt kategoride incelenmiştir. 445 sorudan
116 tanesi açık uçlu, 339 tanesi kapalı uçlu soru tipindedir. Düşünmeye yöneltici soru sayısı
kapalı uçlu soru sayısından daha az çıkmıştır. Öğretmenlerin, çocukların öğrenme
gereksinimlerini karşılama yönündeki pedagojik rehberliğinin önemi düşünülecek olursa,
çocuklara sağlanan eğitsel fırsatlar açısından öğretmenlerin sorumluluğunun ne kadar ciddi
olduğuna da dikkat çekilmek istenmiştir. Bu kongre aracılığı ile öğretmen adaylarının da
çocuklara sorulacak soruların niteliği konusunda pedagojik yeterliliklerinin arttırılmasına vurgu
yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Açık Uçlu Soru, Kapalı Uçlu Soru, Merak
BİLDİRİ: 433
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA ÖĞRENİM GÖREN ÇOCUKLARIN
EĞİTİMLERİNE YÖNELİK EBEVEYN-ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ
Betül GÜLHAN, Ahsennur ÖZTÜRK, Ayşe BİLGEN, Gİzem MUTLU, Safiye ŞENGÖNÜL,
Emine CABI
Başkent Üniversitesi
Amaç
Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim gören çocukların eğitimlerine yönelik
ebeveyn-öğretmen görüşlerini incelemek ve bu görüşleri çeşitli değişkenlere göre karşılaştırarak elde
edilen sonuçlar ışığında öneriler geliştirmektir.
Yöntem
Ebeveynler ve öğretmenler olmak üzere iki farklı çalışma gurubundan veri elde edilmiştir. Ebeveyn
anketinde, kişisel bilgi formunun yanında ebeveynlerin çocuklarının okul öncesi eğitimde öğretmenden
sosyal, duygusal, dil, bilişsel, psikomotor ve öz bakım becerilerinin gelişimine yönelik beklenti
düzeylerini belirleyecek sorular yer almaktadır. Öğretmen anketinde ise öğretmenlerin ebeveynlerden
beklentilerini belirleyecek anket maddelerine ve bir açık uçlu soru maddesine yer verilmiştir. 35 okul
öncesi öğretmeni ve 78 ebeveynin görüşleri alınan bu nitel çalışmada elde edilen veriler betimsel analiz
yöntemi kullanılarak çözümlenmiştir. Verilerin frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır.
Bulgular
Ebeveynler, öğretmenlerin çocukların gelişim alanlarını destekledikleri ve okul öncesi kurumlar
çocukların gelişimi yönünden çok önemli olduğu yönünde görüş bildirirken, öğretmenler ise, ailelerin
okul öncesi eğitimi yeterince önemsemedikleri ve okul öncesi eğitim hakkında yeterince bilgi sahibi
olmadığı yönünde görüşler bildirmişlerdir. Bu görüşlerin yanı sıra belirlenen diğer görüşler çalışmada
ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır..
Sonuç
Ebebeylerin okul öncesi eğitimi hakkında gerekli bilgi donanımına sahip olmadığı, okul öncesinde
verilen eğitim hakkında detaylı bir bilgilendirmeye ihtiyaç olduğu elde edilen sonuçlardan bazılarıdır.
Ebebeynlerin ve öğretmenlerin birbirlerinden beklentilerinin ortaya eğitim-öğretim sürecinde bu yönde
etkinliklere yer verilmesi önerilmektedir.
Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, anne ve babalar, görüşler, gelişim alanları.
BİLDİRİ: 435
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN GELİŞİM ALANLARINDAKİ
YETERSİZLİKLER
Ayşenur UZEKMEK
İstanbul Medipol Üniversitesi
Amaç: İşitme engelli çocuklar, doğum öncesi veya doğumdan sonra meydana gelen nedenlerle,
iletişim kurma ve sürdürmede güçlük çeken özel eğitime gereksinimi olan bireylerdir. İşitme
engelli çocuklar, işitme yetersizliklerinin özelliklerine bağlı olarak gelişim sürecinde
yetersizlikler yaşayabilirler. Çalışmada, işitme engelli çocukların gelişim alanlarındaki zayıf
yönleri tespit edilerek önerilerde bulunulması amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada işitme engelli çocukların gelişimleri ile ilgili Türkiye’de yapılan
çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Çalışma kapsamında araştırma makaleleri,
yüksek lisans, doktora tez çalışmaları kapsamındaki yayınlanmış eserler incelenmiştir.
Bulgular: İşitme engelli çocukların; bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişimlerinde
yetersizlikler görülmektedir. Ancak işitme engelli bireyin engelinin tipine, derecesine ve içinde
bulunduğu çevresel faktörlere göre bu yetersizlikler farklılık göstermektedir. Dil gelişimi, en
çok etkilenen gelişim alanlarından birisidir. İşitme engelli çocuklar açık ve anlaşılır konuşmaya
sahip olmadığı için düşüncelerini ifade etmekte ve başkalarının düşüncelerini anlamada
sorunlar yaşarlar. Çocuğun ailesi ve arkadaşları duygularını anlamakta zorluk çekebilir. Böyle
durumlarda işitme yetersizliği olan çocuklar kendilerini kötü hissedebilir ve kendilerine olan
güvenleri zedelenerek sosyal-duygusal gelişimleri olumsuz yönde etkilenir.
Motor koordinasyon gerektiren ayakkabı bağcıklarını bağlama, ipe boncuk dizme, geri geri
yürüme, ip üzerinden atlama, genel vücut koordinasyonunun sağlanması ve görsel-motor
koordinasyon gerektiren becerilerde güçlük çekerler. İşitme engelli çocukların dil becerileri,
kavram gelişimlerindeki yetersizlikler ve işitsel girdinin az olması bilişsel gelişim sürecini de
olumsuz olarak etkiler. Bu durum okuma-yazma ve matematik becerileri olumsuz yönde
etkileyerek akademik başarısızlık görülmesine neden olmaktadır.
Sonuç: İşitme engelli çocukların eğitim programlarında motor, bilişsel dil, sosyal duygusal
gelişim alanlarını destekleyici etkinliklere yer verilmelidir. İşitme engelli çocuklara normal
gelişim gösteren çocuklardan farklı davranmayarak çocuk için en uygun öğrenme ortamları
sağlanmalıdır. Okul ve aile arasında iş birliği yapılmalıdır.
Anahtar Kelimeler: işitme engelli çocuk, gelişim
HEDEF CS BASIN YAYIN
HEDEF CS BASIN YAYIN
Aşaği Öveçler Mah. 1329. Cad. Karabay Apt. No:7/1
Çankaya / Ankara
Tel: (0312) 433 23 63 - (0312) 433 23 21
Fax: (0312) 482 23 21
GSM Bilgi Hattı: 0541 433 23 21
e-mail: [email protected]
www.hedefcs.com.tr