Özet kİtapÇiĞi - maltepe.edu.tr · dr.Öğr.Üyesi nilüfer okur akÇay, aĞri İbrahİm...

396
14. ULUSAL OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİ KONGRESİ ÇOCUĞUN EKOLOJİK DÜNYASI ÖZET KİTAPÇIĞI

Upload: others

Post on 15-Nov-2019

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

14. ULUSAL OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİ KONGRESİ

ÇOCUĞUN EKOLOJİK DÜNYASI

ÖZET KİTAPÇIĞI

14. ULUSAL OKUL

ÖNCESİ

ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİ KONGRESİ

ÖZET KİTAPÇIĞI

KONGRE ONURSAL BAŞKANI

Hüseyin ŞİMŞEK

Kurucu

Melek ŞİMŞEK

Marmara Eğitim Kurumları

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Prof. Dr. Şahin KARASAR

Maltepe Üniversitesi Rektörü

KONGRE BAŞKANI

Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ

Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı

ONUR KURULU

Prof. Dr. Haluk YAVUZER, Medipol Üniversitesi

Prof. Dr. Ümit DAVASLIGİL, Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Duyan MAĞDEN ATAMAN, Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Makbule Meziyet ARI, İstanbul Bilgi Üniversitesi

Prof. Dr. Nergis Meltem GÜVEN, Uluslararası Final Üniversitesi

Prof. Dr. Tanju GÜRKAN, Lefke Avrupa Üniversitesi

Prof.Dr. Mübeccel Sara GÖNEN, Hacettepe Üniversitesi

DANIŞMA KURULU

Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN

Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Prof. Dr. Belma AKŞİT

Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Prof. Dr. Manuk Norayık MANUKYAN

Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Ahmet Kadir ÇAKIR

Maltepe Üniversitesi Konsey Başkanı

KONGRE DÜZENLEME KURULU BAŞKANLARI

Prof. Dr. Ayla OKTAY

Temel Eğitim Bölüm Başkanı

Elif KARAKAŞ

Okul Öncesi Öğretmenliği Programı Öğrenci Temsilcisi

Muhammed Furkan SILGAN

Eğitim Fakültesi Öğrenci Temsilcisi

DÜZENLEME KURULU

Prof. Dr. Rengin ZEMBAT

Okul Öncesi Öğretmenliği Program Başkanı

Dr. Öğr. Gör. Handan DOĞAN

Okul Öncesi Öğretmenliği Programı Öğretim Üyesi

Dr. Öğr. Gör. Deniz DAĞSEVEN EMECEN

Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı

Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ

Okul Öncesi Öğretmenliği Öğretim Elemanı

Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR

Okul Öncesi Öğretmenliği Öğretim Elemanı

Pelin GÜMÜŞ BİÇKİN

Maltepe Üniversitesi

Mina GÖDEN

SKS - Çocuk Dünyam Kulüp Başkanı

KONGRE SEKRETARYASI

Prof.Dr. Rengin ZEMBAT

Dr. Öğr. Üyesi Handan DOĞAN

Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR

Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ

Mina GÖDEN

AFİŞ TASARIMI

Sinem MEMİL, Afiş Resmi

Mehmet Bahadır PAÇACIOĞLU, Maltepe Üniversitesi

WEB SORUMLUSU

Goncagül BALKİ YILDIZ

Arş. Gör. Hamdi ÖZDEMİR

Arş. Gör. Özlem DÖNMEZ

BİLİM KURULU*

Prof.Dr. Abide GÜNGÖR AYTAR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Adalet KANDIR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Alev Önder, BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Arzu YÜKSELEN, İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Asiye İVRENDİ, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ayla OKTAY, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Aynur BÜTÜN AYHAN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ayperi SIĞIRTMAÇ, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Aysel KÖKSAL AKYOL, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ayşe Belgin AKSOY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ayşe Fulya MANER, KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN, SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Belka ÖZDOĞAN, OKAN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Belma TUĞRUL, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Berrin AKMAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Birsen GÜZEL, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Bülbin SUCUOĞLU, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Çağlayan DİNÇER, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Dilara ÖZER SEVİMAY, İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ebru AKTAN ACAR, ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Elif ÇELEBİ ÖNCÜ, KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Elif Yeşim ÜSTÜN, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Emel ARSLAN, NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Emine AHMETOĞLU, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Esra ÖMEROĞLU, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Fatma ALİSİNANOĞLU, BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Fatma TEZEL ŞAHİN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Figen GÜRSOY, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Figen TURAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Gülden UYANIK BALAT, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Gülen BARAN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Hamide ERTEPINAR, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Handan Asude BAŞAL, ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Havise GÜLEÇ, ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. İsmihan ARTAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Mesude ATAY, OKAN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Mustafa BULUŞ, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Mübeccel GÖNEN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Müdriye Yıldız BIÇAKÇI, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Neriman ARAL, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Neslihan AVCI, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Nilgün BAYSAL METİN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Nilüfer DARICA, HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Nurper ÜLKÜER, ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ozana URAL, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Pınar BAYHAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ramazan ARI, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Rengin ZEMBAT, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Servet BAL, OKAN ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Sibel Çiğdem GÜNEYSU, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Tülin Güler YILDIZ, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Ümit DENİZ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Yasemin AYDOĞAN, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Yaşare AKTAŞ ARNAS, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Yeşim FAZLIOĞLU, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Yıldız GÜVEN, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Z.Fulya TEMEL, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Prof.Dr. Zarife SEÇER, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Abdülkadir KABADAYI, NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Adeviye Tuğba TUNCER, BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Adile Gülşah SARANLI, TED ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Arzu ÖZYÜREK, KARABÜK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Atila ÇAĞLAR, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ayla ARSEVEN, CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Aysel ÇOBAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Aysel ÇOBAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Aysun GÜROL, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ayşe Dilek ÖĞRETİR ÖZÇELİK, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Cemal AKÜZÜM, DİCLE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Cengiz YILDIRIM, AMASYA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Çiğdem KILIÇ, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Derya ASI, EGE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Dilek ACER, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Durmuş ASLAN, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ebru ERSAY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ebru Hasibe TANJU ASLIŞEN, HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ender DURUALP, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Engin BAYSEN, YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Esra DERELİ İMAN, ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. F.Nilgün CEVHER KALBURAN, PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Fatma ÇALIŞANDEMİR, MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Fatma ÜNAL, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Feyza ERDEN, ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Gökhan DUMAN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Gözde AKOĞLU, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Gülümser GÜLTEKİN AKDUMAN, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. H.Elif DAĞLIOĞLU, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Hale DERE ÇİFTÇİ, İSTİNYE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Hatice BEKİR, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. İlkay ULUTAŞ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Kevser KOÇ, İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Kezban TEPELİ, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Kibar AKTIN, SİNOP ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Lütfü İLGAR, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. M.Oya RAMAZAN, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Maide ORÇAN KAÇAN, MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Mehmet SAĞLAM, BOZOK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Melike Türkan BAĞLI, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Mesut SAÇKES, BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Mualla Gülnaz KAVUNCU, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Mustafa USLU, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Münevver CAN YAŞAR, AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Nalan KURU TURAŞLI, ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Nesihan DURMUŞOĞLU SALTALI, GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Neslihan GÜNEY KARAMAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Nihat BAYAT, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Oğuz Serdar KESİCİOĞLU, GİRESUN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Özcan DOĞAN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Özgül POLAT, MARMARA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Özkan ÖZGÜN, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Özlem ŞİMŞEK ÇETİN, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Perihan ÜNÜVAR, MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Refika OLGAN, ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Remziye CEYLAN, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Ruhan KARADAĞ, ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Rukiye GÜNSELİ YILDIRIM, DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Saide ÖZBEY, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Saniye BENCİK KANGAL, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Serap ERDOĞAN, ANADOLU ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Serdal SEVEN, FATİH SULTAN MEHMET ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Sibel SÖNMEZ, EGE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Sibel YOLERİ, İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Sinan KOÇYİĞİT, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Sonnur IŞITAN, BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Suat KOL, SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Sühendan ER, TED ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şafak ULUÇINAR SAĞIR, AMASYA ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şakire OCAK KARABAY, EGE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şehnaz CEYLAN, KARABÜK ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şenel ELALDI, CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şengül İLGAR, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Şükran KILIÇ, AKSARAY ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Umut AKÇIL, YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Yunus GÜNİNDİ, AKSARAY ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zeliha YAZICI, AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zeliha YAZICI, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zeynep ALAT, EGE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zeynep ÇETİN, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zeynep KURTULMUŞ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doç.Dr. Zülfiye GÜL ERCAN, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Abdulhamit KARADEMİR, MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Asiye PARLAK-RAKAP, VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Aylin SÖZER ÇAPAN, İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Ayşe ÖZTÜRK SAMUR, ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Belkıs TEKMEN, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Berat AHİ, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Binhan KOYUNCUOĞLU, SİNOP ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Çağla KIVANÇ ÇAĞANAĞA, LEFKE AVRUPA ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Elif MERCAN UZUN, ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Fatma Elif KILINÇ, YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Füsun YILDIZBAŞ, İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Halil İbrahim KORKMAZ, AMASYA ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Halil UZUN, KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Handan DOĞAN, MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Hatice DARGA, ORDU ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Hatice UYSAL BAYRAK, NİĞDE ÖMER HALİS DEMİR ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Hatice VATANSEVER BAYRAKTAR, İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM

ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Hatice YALÇIN, KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Hikmet ZELYURT, İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Mehmet TORAN, İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Melike ULUÇAY, ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Metehan BULDU, KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Mine GÖL GÜVEN, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Mine KIR, BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Murat BARTAN, DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Müge YURTSEVER KILIÇGÜN, ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer OKUR AKÇAY, AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Nurten ELKİN, İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Oxana MANOLOVA YALÇIN, GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Özge PINARCIK, DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Pınar AKSOY, GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Sabri GÜNGÖR, KAFKAS ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Sema ÖNGÖREN, NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Sezai KOÇYİĞİT, ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Sibel YAŞAR, KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Şule ERŞAN, SİNOP ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Türker SEZER, ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Yasin ÖZTÜRK, TRABZON ÜNİVERSİTESİ

Dr.Öğr.Üyesi Zuhal GİZİR ERGEN, MERSİN ÜNİVERSİTESİ

* Bilim Kurulu isimlere göre alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

SÖZLÜ SUNUM ÖZETLERİ

BİLDİRİ NO: 5

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN ŞİDDETE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Büşra BAĞ, Elif ŞEREMET, Vildan AKGÜN

Kastamonu Üniversitesi

Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin şiddet hakkındaki görüşlerinin incelenmesi,

şiddet karşısında uyguladıkları stratejileri ve bu stratejilerin öğrenme sürecine etkisinin

belirlenmesidir. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Batı Karadeniz’de

orta büyüklükte bir şehirde görev yapan MEB’e bağlı Behiye Barut Anaokulu’ndaki okul öncesi

öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Veri

toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda okul öncesi dönemdeki çocuklarda şiddet sayılabilecek davranışların

fiziksel şiddetten çok psikolojik şiddetin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Şiddet karşısında

uygulanacak stratejiler ise ilk olarak nedeni tanımlama ve belirlendikten sonra ara verme

yönteminin kullanıldığına ulaşılmıştır. Literatürde ise şiddete karşı uygulanan stratejiler daha

fazla yer almaktadır.

BİLDİRİ NO: 6

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÖZGÜVENLERİ VE KONUŞMA

KAYGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Asude ÜNSAL, Derya Nurseven ULU

Uludağ Üniversitesi

Amaç: Kaygı, sebebi tam anlaşılamayan gerginlik duygusu olarak tanımlanabilir ve kişinin

hissettiği kaygı, konuşmayı da etkilemektedir. Bazı zamanlarda iyi yetişmiş, kültürlü ve başarılı

insanlar bile topluluk önünde konuşma yaparken ciddi korkular yaşayabilmektedir. Konuşma

becerisinin diğer becerilerle kuvvetli bir ilişkisi vardır ve onlardan tamamen ayrı bir beceri

olarak düşünülmemelidir. Özgüven kavramı kişinin kendi dünyası üzerinde denetim ve

bağımsızlık kurabilmesi olarak ifade edilebilir. Bu bağımsızlık ruhunun varlığı ya da yokluğu,

kişinin dış dünyayla olan ilişkisinde belirleyici rol oynayan en önemli etkenlerden biridir. Bu

çalışmada okul öncesi öğretmen adaylarının özgüvenleri ve konuşma kaygıları arasındaki ilişki

araştırılmıştır.

Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılarak yapılan

çalışmada seçkisiz olmayan amaçsal örnekleme türlerinden tabakalı amaçsal örnekleme

yöntemi kullanılmıştır. Çalışma Bursa Uludağ Üniversitesi’nde 2018-2019 eğitim öğretim yılı

güz döneminde öğrenimine devam etmekte olan 188 okul öncesi öğretmen adayı ile yapılmıştır.

Kişisel Bilgi Formu, Özgüven Ölçeği ve Konuşma Kaygısı Ölçeği kullanılarak veriler

toplanmış; Kruskal Wallis H testi ve Tukey HSD testi kullanılarak toplanan verilerin analizi

yapılmıştır.

Bulgular: Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının yüksek düzeyde özgüvene ve düşük

düzeyde konuşma kaygısına sahip olduğu, kadın öğretmen adaylarının çevre odaklı konuşma

kaygılarının yüksek olduğu, 1. sınıf öğrencilerinin özgüvenlerinin yüksek olduğu ve 2. sınıf

öğrencilerinin konuşma kaygılarının yüksek olduğu, köy-kasabada büyüyen adayların düşük

özgüvene ve yüksek konuşma kaygısına sahip olduğu, Anadolu lisesi/kolej mezunu adayların

konuşma kaygılarının yüksek olduğu bulgularına ulaşılmıştır.

Sonuç: Çalışma sonucunda özgüven ve konuşma kaygısı arasında negatif yönde ve orta

düzeyde bir ilişki tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının özgüvenlerini destekleyici etkinliklere

yer verilmesi ve sık sık konuşma yapacakları ortamlarda bulundurulması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, öğretmen adayları, konuşma kaygısı, özgüven

BİLDİRİ NO: 7

TRT ÇOCUK DERGİSİNİN FARKLILIKLAR VE TOPLUMSAL CİNSİYET

ROLLERİ BOYUTUNDA İNCELENMESİ

Bahar ŞAHİN, Betül KOCA, Eylül PİR, Güzide Damla DÜLGAR, Hilal KILIÇ

Hacettepe Üniversitesi

Bu çalışma, TRT kurumu tarafından yayımlanan TRT Çocuk Dergisi’ndeki seçili materyallerin

farklılıklar ve toplumsal cinsiyet değişkenleri açısından incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu 2010 yılında yayınlanmaya başlayan TRT Çocuk Dergisi’nin

2019’a kadar yayınlanmış olan 100 adet sayısı oluşturmaktadır. Çalışma modeli, nitel araştırma

yöntemlerinden doküman inceleme yöntemidir. Çalışmada veri toplama aracı olarak

araştırmacılar tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyet Kontrol Listesi” ve “Farklılıklar

Kontrol Listesi” kullanılmıştır. TRT Çocuk Dergisi’nin kapak sayfası, hikâye sayfaları,

karikatür ve meslek tanıtımı sayfaları için ayrı ayrı analiz edilmiştir. Dergilerin veri analizi

içerik analizi yöntemiyle yapılmıştır. Araştırma bulgularında toplumsal cinsiyet rollerinde

kadın ve erkek olarak belirgin farkların ve cinsiyete yönelik ayrıştırmaların olacağı yönünde

olup bu ayrıştırmanın farklılıklar boyutunda da olacağı öngörülmektedir. Bu çalışma sonucunda

elde edilen bulgular ışığında TRT Çocuk Dergisi’nin içeriğine yönelik öneriler geliştirilecektir.

Anahtar sözcükler: Çocuk Dergiciliği, TRT Çocuk Dergisi, Toplumsal Cinsiyet Rolleri,

Farklılıklar, Kapsayıcılık, Ayrıştırma

BİLDİRİ NO: 8

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİK KAVRAMINA

İLİŞKİN METAFORİK ALGILARI

Hafize Büşra YENİGÜN, Ayşenur Doğru, Göksu KARAKAYA, Ayşegül AKINCI COŞGUN

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Metaforlar aracılığıyla davranışları oluşturan gerçek düşünceler yansıtılmakta; duygu,

düşünce, inanç, tutum ve değer yargıları ortaya konmaktadır. Yapılan çalışmalar, formal

eğitimin başlangıcı olan okul öncesi eğitimde, çocuklara kazandırılması hedeflenen erken

matematik becerilerinin, sonraki akademik başarının güçlü belirleyicileri olduğunu

göstermektedir. Bununla birlikte öğretmenlerin matematik öğretimine yönelik sahip oldukları

tutum, beceri ve özyeterlilik düzeylerinin, çocukların matematik becerileri üzerinde etkili

olduğu bilinmektedir. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı, Aksaray Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan

öğretmen adaylarının “matematik” kavramına ilişkin metaforik algılarını incelemektir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim kullanılmıştır. Araştırmanın

çalışma grubunu Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi

Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan farklı sınıf düzeylerinden 125 öğretmen adayı

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “görüşme formu” kullanılmıştır. Görüşme formunda

katılımcılardan “Matematik…….. gibidir. Çünkü………………...” cümlelerini tamamlamaları

istenmiştir. Cümleleri tamamlarken “matematik” kavramının zihinlerinde oluşturduğu “nesne,

obje, varlık, hayvan ya da bir varlığa” benzeterek doldurmaları istenmiştir. Görüşme formuna

verilen cevaplar araştırmanın temel veri kaynağı olarak değerlendirilecektir. Verilerin

analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre ulaşılan 125 öğretmen adayından toplam 97

geçerli metafor elde üretilmiştir.

Sonuç: Öğretmen adaylarının geliştirdikleri metaforlar incelendiğinde toplam 97 farklı metafor

ortaya çıkmıştır. Öğretmen adayları tarafından oluşturulan metaforlar ortak özelliklerine göre

kategoriler altında toplanmıştır. En fazla metaforun yer aldığı kategoriler “problem çözmeye

yönelik kavramlar”, “oyun/oyuncak”, “yiyecek”, “beklenmedik durum” ve “hayvan” olarak

belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, metaforik algı.

BİLDİRİ NO: 10

NEREDE HATA YAPIYORUZ? OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI DERSİNE İLİŞKİN SORUNLARI VE ÖNERİLERİ

Melike KIZILKAYA, Gamze ÖZSARAY, Seçil SERFİCELİ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi öğretmenliği son sınıf öğrencileri, güz ve bahar yarıyıllarında Milli Eğitim

Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarındaki anasınıflarında ya da bağımsız anaokullarında

“Öğretmenlik Uygulaması” isimli zorunlu ders kapsamında; seçilmiş okullarda uygulama

yapmak üzere haftada yarım gün-6 saat süreyle devam ederken aynı zamanda uygulama öğretim

elemanıyla da haftada 2 saat değerlendirme toplantısı yapmaktadırlar. Bu süreçte öğretmen

adaylarının fakülteye, okuluna, çocuklara ve kendilerine karşı ciddi sorumlulukları vardır ve

bunlar ilgili yönergede belirtilmiştir. Sorumlulukları dahilinde bir yarıyıl içerisinde en az 5 defa

yarım gün bir sınıfta etkinlikler uygulayan öğretmen adaylarının çeşitli başlıklar altında ele

alınabilecek sorunları mevcuttur. Bu çalışma, okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik

uygulaması dersi hakkında görüşleri ile bu ders kapsamında yürüttükleri staj sürecinde

yaşadıkları sorunların tespit edilmesini ve öğretmen adaylarının bu sorunlara çözüm önerilerini

ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmada karma araştırma yöntemi desenlerinden açıklayıcı karma desen

kullanılmıştır. Çalışmaya amaçlı örnekleme yöntemlerinden tipik durum örnekleme yöntemiyle

seçilen Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Okul Öncesi Öğretmenlik

uygulaması dersini alan toplam 151 (82 normal öğretim, 69 ikincil öğretim) öğrenci katılmıştır.

Araştırmada veri toplamak adına; araştırmacılar tarafından geliştirilen ve 46 maddeden oluşan

“Öğretmenlik Uygulaması Dersi Değerlendirme Anketi” ile öğretmen adaylarının mevcut

sorunlarına kendi çözüm önerilerini açık uçlu şekilde yazabilecekleri boş bir sayfa verilmiştir.

İlgili ankette, öğretmen adaylarının etkinlik uygulama sürecine, uygulama öğretmenine,

uygulama öğretim elemanına, okul yönetimine, mesleki gelişimlerine ve performanslarının

değerlendirilmesi sürecine ilişkin olası sorunları ifade eden 5’li Likert tipi maddeler

bulunmaktadır. Nicel verilerin analizinde aritmetik ortalama, yüzde, frekans ve standart sapma

şeklinde betimsel istatistikler, nitel verilerin analizinde ise betimsel içerik analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Anketteki maddelere verilen cevapların analizi sonucunda genel olarak

katılımcıların öğretmenlik uygulaması dersine ilişkin olumlu tutum sergiledikleri ve süreç

esnasında arkadaşlarıyla ve rehber öğretmenle nadiren bazı sorunlar yaşadıkları tespit

edilmiştir.

Sonuç: Katılımcılar tarafından belirtilen sorunlar ve kendilerinin önerilerini kapsayan bulgular

ile çıkarılan sonuçlar 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı

olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, öğretmenlik uygulaması, öğretmen adayı, hizmet öncesi

eğitim

BİLDİRİ NO: 13

ANNE BABA İLGİSİNİN DÖRT ALTI YAŞ ÇOCUKLARININ TEKNOLOJİ

KULLANIMINA ETKİSİ

Kazım BİBER, Ayşe Nur KAYIŞ, Mehriye KOPUK, Şeyma DAĞDEVİREN

Balıkesir Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı, 4-6 yaş arasındaki çocukların teknoloji kullanımını

belirleyerek,anne babaların çocuklarına olan ilgisiyle karşılaştırmaktır.

Yöntem: Bu araştırma, tarama modellerinden ilişkisel tarama modeli ile yapılmış betimsel bir

çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Balıkesir ili Karesi

ve Altıeylül ilçelerinde bağımsız anaokulu ve ilkokul bünyesindeki anasınıfına devam eden 4-

6 yaş toplam 120 çocuk ve anne-babası oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “4-6 yaş

Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Teknoloji Kullanım Anketi” kullanılmıştır. Çalışmada ilgili

anketin sadece 3 sorusu Anne Baba İlgi Ölçeği ve alt boyutlarıyla ilişkilendirilmiştir. İkinci veri

toplama aracı olarak Sucuoğlu vd. (2015) tarafından geliştirilmiş “Çocuğa Yönelik Anne- Baba

İlgisi Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen verilere sırasıyla betimsel analizler yapılmış, ölçek

güvenilirliği hesaplanmış, verilerin dağılımı incelenmiş ve dağılıma bağlı olarak fark testleri

uygulanmıştır. Analizler SPSS 17 programı kullanılarak, anlamlılık düzeyi .05 olarak

alınmıştır. Veriler betimsel olarak analiz edilirken frekans, ortalama, mod, medyan, çarpıklık,

basıklık ve standart sapma değerlerine bakılmıştır. Çocukların teknolojik aletler ile geçirdiği

süre değişkenin etkisini test etmek için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yapılmış, hangi

gruplar arasında farkın olduğunu belirlemek için ise post-hoc testleri yapılmıştır. Çocukların

yemek yerken teknoloji kullanımı ve teknolojik alet verilmediğinde verdiği tepkilere ilişkin

değişkenlerin etkisini test etmek için bağımsız örneklemler için t-testi uygulanmıştır.

Bulgular: Çocuğa Yönelik Anne- Baba İlgisi Ölçeğinde, anne ve baba formunun tamamı ve alt

boyutlarında doğrusal yönde korelasyona rastlanırken, baba formunun alt boyutundan olan

“Kontrole Yönelik İlgi” düzeyinde anket sorularıyla doğrusal yönde ilişkiye rastlanmıştır.

“Çocuğunuz günde kaç saat teknolojik aletlerle vakit geçiriyor?” Sorusu ile anne baba ilgisinde

farklılık bulunamazken, “Çocuğunuz yemek yerken teknolojik alet kullanıyor mu? Sorusu ve

“Çocuğunuz teknoloji kullanımına izin verilmediğinde nasıl tepki veriyor?” sorusunda anne

baba ilgi düzeyleri arasında farklılığa rastlanmıştır.

Sonuç: Anne ve babaların çocuğun kontrolüne yönelik ilgisi yüksek bulunurken, davranışa

yönelik ilgisi düşük, okula yönelik ilgileri ise daha düşük bulunmuştur. Kontrole yönelik ilginin

yüksek olmasına karşılık çocukların teknoloji kullanımının da yüksek olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: teknoloji, anne baba ilgisi, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO: 15

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI İLE ÇOCUK GELİŞİMİ ÖNLİSANS

PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN STRES BELİRTİ DÜZEYLERİNİN

İNCELENMESİ: AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

Esra DEMİRCİ, Gizem NAS, İrem IŞIK

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri normal ders yüklerinin yanı

sıra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara

hazırlanmakta ve aynı zamanda haftada yarım gün anaokullarına uygulamaya gitmektedirler.

Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencileri de benzer yoğunluk altında lisans

programına geçiş için sınavlara hazırlık sürecinde şikayetlerini dile getirmektedir. Her iki

program öğrencileri de stres altında olduklarını sözlü olarak ifade etmektedirler. Bu doğrultuda,

bu çalışma Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf

öğrencileri ile Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencilerinin stres belirti

düzeylerinin incelenmesini amaçlamaktadır.

Yöntem: Çalışma, betimsel ilişkisel tarama modelindedir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden

maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi baz alınarak, araştırmaya 53 kadın, 4 erkek olmak

üzere toplam 57 çocuk gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencisi ile 97 kadın, 10 erkek

olmak üzere toplam 107 okul öncesi eğitimi lisans programı son sınıf öğrencisi katılmıştır.

Toplam 164 katılımcıdan veri toplamak için DasGupta (1992) tarafından geliştirilen ve

Türkçe’ye uyarlaması Hovardaoğlu (1997) tarafından yapılan “Stres Belirtileri Ölçeği” ile

katılımcıların demografik bilgilerini edinmek amacıyla “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır.

Stres Belirtileri Ölçeği stres belirtilerinin değerlendirildiği 4’lü Likert tipi bir ölçek olup toplam

38 maddeden oluşmaktadır. Ölçekten elde edilebilecek en düşük puan 38, en yüksek puan da

152’dir. Puanların artması belirtilerin sıklığında artış anlamına gelmektedir. Verilerin

analizinde frekans, yüzde, ortalama ve gruplar arası karşılaştırmalarda bağımsız örneklem t-

testi kullanılmıştır.

Bulgular: Elde edilen bulgulara göre, Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf

öğrencilerinin stres belirtileri ölçeği ortalama puanı (x̄= 70,70) Okul Öncesi Eğitimi lisans

programı son sınıf öğrencilerinin ortalama puanından (x̄=67,19) daha yüksek çıkmıştır (p>.05).

Kadın katılımcıların ortalama puanı (x̄=69,21) iken erkek katılımcılar (x̄=59,85) daha az stres

belirtileri ifade etmişlerdir (p<.05).

Sonuç: Katılımcılar orta düzeyde stres belirtileri göstermektedir. Elde edilen diğer bulgular,

çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde

ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi, öğretmen adayları, stres belirtileri

BİLDİRİ NO: 19

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI İLE ÇOCUK GELİŞİMİ ÖNLİSANS

PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN STRESLE BAŞA ÇIKMA

YÖNTEMLERİNİN İNCELENMESİ

İrem ERTÜRK, Hatice GÖKDEMİR, Ayşe Nur HASIRCIOĞLU,

Betül BOZER

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri normal ders yüklerinin yanı

sıra öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara hazırlanmakta ve aynı zamanda anaokullarına

uygulamaya gitmektedirler. Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencileri de benzer

yoğunluk altında lisans programına geçiş için sınavlara hazırlık sürecinde stres altında

olduklarını ve stresle başa çıkmakta zorlandıklarını dile getirmektedirler. Bu doğrultuda, bu

çalışma Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencileri

ile Çocuk Gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencilerinin stresle başa çıkma yöntemlerinin

incelenmesini amaçlamaktadır.

Yöntem: Çalışma betimsel tarama modelindedir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden

maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi baz alınarak, araştırmaya 32 kadın, 1 erkek olmak

üzere toplam 33 çocuk gelişimi önlisans programı son sınıf öğrencisi ile 90 kadın, 12 erkek

olmak üzere toplam 102 okul öncesi eğitimi lisans programı son sınıf öğrencisi katılmıştır.

Toplam 135 katılımcıdan veri toplamak için katılımcıların cinsiyet, program, not ortalamaları

ve psikiyatrik tedavi hizmeti ya da psikolojik destek alma durumları hakkında bilgi edinmek

amacıyla “Genel Bilgi Formu” ile öğrencilerin stresle başa çıkma yöntemlerini değerlendirmek

amacıyla Folkman ve Lazarus (1985) tarafından geliştirilen, ülkemizde geçerlilik ve

güvenirlilik çalışması Şahin ve Durak (1995) tarafından yapılan 30 maddelik, 4'lü Likert tipi

“Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği” kullanılmıştır. Alınabilecek toplam puan en az 30, en

fazla 120’dir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma gibi

betimsel istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Katılımcıların özelliklerine göre puan

karşılaştırmalarında bağımsız örneklem t-testi uygulanmıştır.

Bulgular: Katılımcıların ölçekten aldıkları ortalama puan (x̄=83,53) alanyazına göre yeterlidir.

Kadın katılımcılar (x̄=83,58) ölçekten erkeklere göre (x̄= 83) daha fazla ortalama puana sahiptir

ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>.05).

Sonuç: Bu duruma göre okul öncesi eğitimi son sınıf öğrencileri ile çocuk gelişimi son sınıf

öğrencileri ortalamalar temel alındığında yaşadıkları stresle başa çıkabilme yeterliliğine

sahiptir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi

Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi, öğretmen adayları, stresle başa çıkma

BİLDİRİ NO: 20

ÇOCUĞU ANAOKULUNA DEVAM EDEN ÇALIŞAN ANNELERİN TÜKENMİŞLİK

DÜZEYLERİ

Beyza DÜNDAR, Ayşedudu TEK, Hatice ŞAHİN

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Çoğu toplumda çocukların bakımı ve eğitimi konusunda kadına duyulan ihtiyaç ve

anneliğe toplumda atfedilen değerler kadınların çalışma yaşamına katılım kararı ve kariyerinde

oldukça büyük öneme sahiptir. Alan yazında, özellikle alt gelir düzeyinden olan çalışan

annelerin sosyal destek ağlarının diğer annelere oranla daha zayıf olduğu ve daha az sosyal

destek aldıkları görülmektedir. Çalışan anneler, çocuğun bakımına yönelik sorumlulukların

büyük bir çoğunluğunu üstlenmeleri nedeniyle yaşadıkları aşırı stres durumuyla ilgili olarak

kronik yorgunluk gibi belirtiler, çeşitli psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar

gösterebilmektedirler. Çalışan annede görülebilecek tükenmişlik belirtileri annenin kendisi

dışında tüm aile fertlerini ve özellikle çocuk ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Çalışan annenin tükenmişlik düzeyinin belirlenmesi ve kendisine sosyal destek, uzman yardımı

ya da tıbbi desteğin sağlanması gereklidir. Bu noktadan hareketle; bu çalışma çocuğu bir okul

öncesi kurumuna devam eden çalışan annelerin tükenmişlik düzeylerini tespit etmek amacıyla

yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini,

Afyonkarahisar merkez ilçe sınırları dahilinde, 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılında Milli

Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuğu bulunan çalışan

anneler oluşturmaktadır. Örnekleme dahil edilen 3 okul öncesi kurumundan 80 çalışan anne

amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Araştırmada veri

toplamak amacıyla Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen ve Ergin (1992) tarafından

Türkçe’ye uyarlanan, 22 maddeden oluşan “Maslach Tükenmişlik Ölçeği” kullanılmıştır.

Verilerin analizinde aritmetik ortalama, yüzde, frekans ve standart sapma şeklinde betimsel

istatistikler kullanılmıştır.

Bulgular: Katılımcıların Genel Tükenmişlik puanları 3 ile 42 arasında olup, ortalama puan

18,41'dir. Duygusal Tükenmişlik alt ölçeğinden alınan puanlar 0 ile 25 arasında olup, ortalaması

11,65 iken Kişisel Başarı alt ölçeğinden alınan puanlar 14 ile 32 arasında olup, ortalama puan

25,23 olarak bulunmuştur.

Sonuç: Çocuğu okul öncesi kurumuna devam eden çalışan annelerin ortalama tükenmişlik

düzeyinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve

öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak

sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, çocuk gelişimi, çalışan anneler, tükenmişlik düzeyi

BİLDİRİ NO: 21

ÇEVRE EĞİTİMİ TEMELLİ EĞİTİM PROGRAMININ ERKEN ÇOCUKLUK

DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Songül DAĞAYNASI, Asiye PARLAK RAKAP, Atilla DURMUŞ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Doğadaki ekolojik bozulmaların kendini ciddi şekilde hissettirmesiyle çevre bilimi önem

kazanmıştır. Çocukların erken çocukluk döneminde edindikleri tutumların ilerideki

yaşamlarını etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, insan merkezli olmayan, bütün

canlılarının çevrenin bir parçası olduğu algısının ancak erken çocukluk yıllarında uygulanan ve

devam eden bir eğitim programı ile sağlanabileceği bilinmektedir. Bu amaçla ekolojik ilke ve

kurallar perspektifiyle hazırlanan 10 haftalık bir erken çocukluk çevre eğitimi programının,

çocukların tutumlarına etkileri incelenmiştir.

Çalışma Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi BAP Birimi tarafından SLO-2018-7457 kodlu Lisans

Katılımlı BAP Projesi olarak desteklenmiştir. Örneklem, seçkisiz olmayan uygulama

yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne

bağlı bağımsız bir anaokuluna devam eden 60-72 ay arası 23 çocukla yürütülmüştür. Van İl

Milli Eğitim Müdürlüğü’nden, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Etik Kurulu’ndan ve uygulama

yapılan okulun idaresinden gerekli izinler alındıktan sonra ailelerle görüşülmüş, çocuğuyla

çalışılmasını kabul eden ailelerden yazılı izin alınmıştır.

Veri toplama aracı olarak, Musser ve Diamond (1999) tarafından geliştirilen Erken Çocukluk

Dönemindeki Çocuklara Yönelik Çevre Tutum Ölçeğinin (CATES-PV) Kahriman- Öztürk

(2010) tarafından yapılan Türkçeye uyarlanması ve Mihrap Ekmişoğlu (2014) tarafından

geliştirilen Farklılıklara Saygı Ölçeği kullanılmıştır.

Ölçekler, ekolojik ilke ve kurallar temalı 10 haftalık eğitim programından önce ve program

uygulandıktan sonra olacak şekilde ön test-son test olarak uygulanmış, böylece programın

etkililiği test edilmiştir. Bunlara ek olarak öğretmenin ve araştırmacıların gözlemleri ile birlikte

çocukların süreçte oluşturduğu ürünlerin değerlendirmeleri de veri analizinde dikkate

alınmıştır.

Elde edilen ilk verilere dayanarak çocukların çevreye yönelik tutumlarının, farklılıklara saygıyı

da etkilediği ve formal eğitim sürecinde ekolojik farkındalık oluşturmanın çevreye bakış açısını

etkilediği söylenebilir. Verilerin analizi devam etmektedir. Bulgular ilgili literatür ışığında

tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çevre eğitimi, erken çocukluk dönemi, ekoloji, farklılıklara saygı

BİLDİRİ NO:22

EVRENSEL DEĞERLER AÇISINDAN

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK

BİR ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM KARDEŞİM

Tuğba GÜLMÜŞ, Dilek ÖZEL

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Değerler, bir sosyal ortamda hayatta kalmak için zihnin ve kalbin uyumu olarak

tanımlanabilir. Ahlaki, kültürel, manevi, sosyal ve bireysel alanlara uygun duyarlılığı

geliştirmeyi ve içselleştirmeyi içerir. Sosyal ve insani değerler insan hayatının en önemli

yönleridir. Okul öncesi eğitimde tüm gelişim alanlarında çocukların desteklenmesi

amaçlanmaktadır ve bu eğitime sosyal değerlerin kazandırılması da dahil edilmelidir. Küçük

yaşlardan başlayarak çocukların kişilik yapısının oluşumunda etkili bir uyaran olan çizgi filmler

de bu değerlerin kazanılmasında etkili olabilmektedir. Alanyazın tarandığında erken çocukluk

dönemindeki çocukların zamanlarının büyük bir kısmını çizgi film izleyerek geçirdiği ortaya

konmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası çocukların en çok sevdiği çizgi filmlerden biri olan

“Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinde Mine, Müge ve Mete, babaları Galip, anneleri

Lale Hanım ve kedileri Mıncır ile birlikte mutlu bir aile anlatılmaktadır. Bu çalışma, erken

çocukluk dönemine yönelik “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisine evrensel değerler

açısından yer verilme durumunu incelemeyi amaçlamaktadır.

Yöntem: Bu çalışma yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. İlgili amaç

doğrultusunda “Canım Kardeşim” çizgi filminin kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile

seçilen toplam 50 bölümü araştırmacılar tarafından değerlere odaklanılarak izlenmiş ve verdiği

mesajlardan elde edilen veriler içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama

amacıyla, Akyol (2012) tarafından geliştirilen "Değerler Kontrol Listesi" kullanılmıştır.

Kontrol listesindeki kişisel değerler; mutluluk, özgüven, empati, nezaket, hoşgörü, sorumluluk,

özgürlük, dürüstlük, yaratıcılık, özen, alçakgönüllülük, öğrenme arzusu, cesaret, öz eleştiri ve

samimiyettir. Kişilerarası değerler; sevgi, saygı, dostluk ve iş birliğiyken; sosyal değerler ise

doğanın korunması, kurallara uyma, vatanseverlik ve barış olarak ele alınmıştır. Verilerin

analizinde betimsel istatistik yöntemlerinden frekans ve yüzde kullanılmıştır.

Bulgular: En çok yer verilen değer mutluluk (%82) olarak bulunurken, en az yer verilen

değerler vatanseverlik (%0,5) ve barış (%1) olarak bulunmuştur.

Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin davranışlarında ve yaşadıkları deneyimlerde

değerlere yer verildiği belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinin değerler

eğitimine katkı sağladığı ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Değerler, Canım Kardeşim, çizgi film, erken çocukluk

BİLDİRİ NO: 23

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ AÇISINDAN ERKEN ÇOCUKLUK

DÖNEMİNE YÖNELİK BİR ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM

KARDEŞİM

Seda BARLAS, Hatice DEMİRKAPU, Fatime Zehra YILDIRIM, Alihan AYDOĞUŞ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Toplumsal cinsiyet kavramı, biyolojik cinsiyetten farklı olarak bireyin içinde yaşadığı

toplumun ve kendi psikolojisinin etkisiyle oluşur. Çocuklar yetiştikleri toplumun kültürüyle

paralel olarak kadın ve erkek toplumsal cinsiyet rollerini özümserler. Toplumsal cinsiyet, içinde

yaşanılan toplumun kültürel özelliklerine göre birtakım kalıp yargılar taşıyabilir. Çocuklar,

kalıp yargıları aile ve çevreleriyle olan ilişkilerinden öğrenirler ve öğrendikleri cinsiyet

rollerine uygun davranırlar. Kitle iletişim araçları ve bu yolla aktarılan mesajlar bireylerin

davranışlarını, tercihlerini ve olaylara bakış açısını şekillendirmektedir. Bu durum erken

çocukluk döneminde daha gözlemlenebilir bir hal almaktadır. Erken çocukluk dönemi cinsel

gelişimin büyük ölçüde de şekillendiği dönemdir. Yapılan araştırmalar bu dönem çocuğunun

zamanının çoğunu televizyon izleyerek geçirdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla televizyon

çocuğun modelleme sürecinde en önemli etkenler arasına girmiş, özellikle çizgi filmler çocuğun

davranış değişikliklerinde önemli bir paya sahip olmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası

çocukların en çok sevdiği çizgi filmlerden biri olan “Canım Kardeşim” isimli çizgi film

serisinde Mine, Müge ve Mete isimli kardeşler ile babaları Galip ve anneleri Lale Hanım ve

kedileri Mıncır ile birlikte mutlu bir aile betimlenmektedir. Bu çalışma, erken çocukluk

dönemindeki çocukları cinsiyet rol modelleri açısından etkilediği düşünülen “Canım Kardeşim”

isimli çizgi film serisini toplumsal cinsiyet kalıp yargıları açısından incelemeyi

amaçlamaktadır.

Yöntem: yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Bu amaç doğrultusunda

“Canım Kardeşim” çizgi filminin toplam 25 bölümü araştırmacılar tarafından toplumsal

cinsiyet kalıp yargılarına odaklanılarak izlenmiş ve verdiği mesajlardan elde edilen veriler

içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir.

Bulgular: Karakterlerin cinsiyete, mesleklerine, kıyafet seçimlerine, kıyafet renklerine, kişilik

özelliklerine ve eylemlerine göre dağılımlar frekans ve yüzde grafikleriyle derlenmiş ve

yorumlanmıştır.

Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin, toplumsal cinsiyete ilişkin kalıp yargılara uygun

davranış ve görünümlere sahip oldukları belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film

serisinin toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının üretilmesine katkı sağladığı ortaya çıkmıştır. Elde

edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği

Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: çizgi film, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri, erken çocukluk

BİLDİRİ NO: 24

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ LİSANS PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

ALGILANAN SOSYAL DESTEK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Beyza EMİR, Cansu AKYOL

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Eğitim fakültelerine devam eden Okul Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf

öğrencileri normal ders yüklerinin yanı sıra öğretmen olarak atanabilmek için sınavlara

hazırlanmakta ve aynı zamanda haftada yarım gün anaokullarına uygulamaya gitmektedirler.

Sınavlara hazırlanma sürecinde hafta sonlarını ve hafta içi akşamlarını dershanelerde geçiren

öğretmen adayları başarısızlık hususunda çevreden baskı hissettiklerini ve bu durumun

kendilerinde strese yol açtığını belirtmişlerdir. Aşırı yoğun ve stresli geçen fakültenin son

yılında öğretmen adaylarının yakın çevrelerinden sosyal desteğe ihtiyaçları açığa çıkmaktadır.

Bu doğrultuda, bu çalışma 2018-2019 öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul

Öncesi Eğitimi lisans programı son sınıf öğrencilerinin algılanan sosyal destek düzeylerinin

incelenmesini amaçlamaktadır.

Yöntem: Betimsel ilişkisel tarama modelindeki bu çalışmaya amaçlı örnekleme

yöntemlerinden tipik durum örnekleme yöntemiyle, araştırmaya 108 kadın, 12 erkek olmak

üzere toplam 120 öğretmen adayı dahil edilmiştir. Veri toplamak için Zimmet ve arkadaşları

(1988) tarafından geliştirilen, Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Eker ve Arkar

(1995) tarafından yapılan “Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (MPSS)” Ölçek,

algılanan sosyal desteğin yeterliliğini öznel olarak değerlendirmekte ve toplam 12 maddeden

oluşmaktadır. Ölçeğin tamamından alınabilecek en düşük puan 12, en yüksek puan 84’tür. Elde

edilen puanın yüksek olması algılanan sosyal desteğin yüksek olduğunu göstermektedir.

Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma ile cinsiyet açısından

puan ortalamaları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını tespit edebilmek için bağımsız

örneklem t-testi kullanılmıştır.

Bulgular: Analizler sonucunda, öğretmen adayları tarafından algılanan sosyal desteğin genel

olarak iyi düzeyde (x̄= 71,01) olduğu saptanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, kadın

katılımcıların ortalama puanı (x̄=71,31) iken erkek katılımcılar daha az sosyal destek

algıladıklarını ifade etmişlerdir (x̄=69,17) ancak bu fark istatiksel olarak anlamlı değildir

(p>.05).

Sonuç: Öğretmen adayları tarafından algılanan sosyal destek iyi düzeydedir. Elde edilen diğer

bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci

Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal destek, stres, öğretmen adayı, okul öncesi eğitimi

BİLDİRİ NO: 27

48-60 AYLIK ÇOCUKLARIN KİTAP KAVRAMINA İLİŞKİN ALGILARIN

RESİM YOLUYLA İNCELENMESİ

Arife PEKER, Meryem LOĞOĞLU

Kastamonu Üniversitesi

Yapılan bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim alan 48-60 aylık çocukların, kitap algılarını

çizdikleri resimler aracılığıyla ortaya koymak ve kitap hakkındaki duygularını resim çizme

yöntemiyle tanımlamak buna ek olarak resimler üzerinden verilen iletileri belirlemektir. Bu

amaç doğrultusunda “Çocuklar kitapları nasıl resmetmişlerdir?” “Resimler üzerinden verilen

iletiler nelerdir?” sorularına cevap aranmaktadır.

Bu araştırma doğrultusunda nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik model kullanılmıştır.

Fenomenolojik araştırmalar veri analizi, yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmaya yöneliktir.

Sonuçlar betimsel bir anlatım ile sunulur ve sık sık doğrudan alıntılara yer verilir. Bunun

yanında ortaya çıkan temalar ve örüntüler çerçevesinde elde edilen bulgular açıklanır ve

yorumlanır. Elde edilen verilerin analizi nitel analiz yöntemi, içerik analizi tekniğiyle

yapılmıştır. Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama

yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir

biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlanır. İçerik

analizi ise temelde yapılan işlem birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar

çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunu anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek

yorumlamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu Kastamonu ilinde yer alan MEB’e bağlı iki

anaokulundan çalışmaya katılmaya gönüllü olan toplam 35 çocuk oluşturmaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre, çocukların çoğunluğu kitaplar hakkında olumlu metaforlara örnek

vermektedirler ve kitabı en çok gökkuşağı, ev ve arkadaş olarak algılamaktadırlar. Buna bağlı

olarak ’Kitap’ figürünü, kendilerinde var olan olumlu iletiler ile resmetmeye çalışmışlardır.

Aynı zamanda çocukların kitapları gözlemledikleri mekânsal konum olarak en çok “ev, bahçe

ve okul” alanında kullandıkları tespit edilmiştir.

Çocuk gözünde kitapların yansıtılmalarının alan uzmanları açısından kontrol edilmesi de erken

yaşlarda geliştirilebilecek olumsuz tutumları engelleyeceğine inanılmaktadır. Ayrıca bu

araştırmanın belirli bir bölümünde de yer alan kitaba karşı belirtilen olumsuz ifadelerin nedeni

daha derinlemesine incelenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Kitap Algısı, Okul öncesi, Çizim, Fenomenolojik

BİLDİRİ NO: 29

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARIN AİLE İLİŞKİLERİNİN ÖYKÜLER

YOLUYLA İNCELENMESİ

Sevim BUZLUGÖL, Şeyma Nur OKAN, Hamide BÜYÜKPANCAR

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma Niğde’deki farklı anaokullarına devam etmekte olan 4-6 yaş çocukların

aileleri ile ilişkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Yöntem: Betimsel nitelik taşıyan bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan

durum çalışması kullanılmıştır. Kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle seçilen çalışma

grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Niğde ilinde MEB’e bağlı bağımsız anaokullarına

devam eden 101 çocuk (54’ü kız, 47’si erkek) oluşturmaktadır. Bu çocukların 18’i 4 yaşında,

49’u 5 yaşında, 34’ü 6 yaşındadır. 21’i tek çocukken 75’i bir iki kardeşe, 5’i üçten fazla kardeşe

sahiptir. Çalışma grubunu oluşturan çocukların ebeveynlerinin öğrenim durumuna bakıldığında

20’si ilkokul, 10’u ortaokul, 43’ü lise ve 126’sı üniversite mezunudur. Çalışmaya katılan

çocuklar için ailelerinden izin alınmış, çocuklara da gönüllü olup olmadıkları sorulmuştur.

Çocukların aileye ilişkin sahip oldukları algıları ortaya çıkarmak için veri toplama aracı olarak

Evirgen (2010) tarafından geliştirilen “Öykülerle Yansıtılmış Aile İlişkileri Testi”

kullanılmıştır. Bu testin güvenirliği 0,78–0,96 arasında bulunmuştur. 11 sorudan oluşan bu test

aile içi ilişkiler hakkında çatışmalı olay ve durumları kapsayan yarım bırakılmış öykülerden

oluşmaktadır. Çalışmada aile üyelerinden oluşan parmak kuklalar kullanılarak çocuklardan

yarım bırakılan öyküleri tamamlamaları istenmiştir. Uygulamalar, anaokullarının araştırmacılar

için sağladığı sessiz bir ortamda çocuklarla birebir görüşmeler yoluyla yapılmış; çocukların

cevapları kayıt altına alınmıştır. Çocukların yanıtları aile içerisinde problem çözme, iletişim,

duygusal tepki gösterme, davranış kontrolü, gereken ilgiyi gösterme, ebeveyn rolünün açıklığı,

yakınlık ve güven boyutlarında 0-1-2-3 olarak puanlanmıştır. Anaokullarına devam eden

çocukların aileye ilişkin algıları içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.

Bulgular: 4-6 yaşındaki çocukların aile ilişkilerini belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada

yapılan öykü testinin analizi sonunda katılımcıların aile ilişkilerinin olumlu ya da olumsuz

olduğunu değerlendirildiğinde kızların ortalaması 26, erkeklerin ortalaması 23 ve bütün

çocukların ortalaması 25 olduğu tespit edilmiştir. Bu ortalamalara göre 32 kız çocuğu ve 24

erkek çocuğa sahip ailelerin ilişkileri olumlu bulunmuştur.

Sonuç: Araştırmanın sonucuna göre tüm çocuklar bir arada değerlendirildiğinde 59 ailenin aile

içi ilişkileri olumlu, 42 ailenin ise olumsuz bulunmuştur.

Anahtar kelimeler: aile ilişkileri, iletişim, öykü testi, empati, aile rolleri

BİLDİRİ NO: 30

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇEVRESEL TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

Edanur DOĞAN, Elanur DEMİREL

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma ile okul öncesi öğretmenlerinin çevresel tutumlarının ne düzeyde

olduğunun incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu araştırma da model olarak genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın

evreni; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Erzurum merkezinde bulunan Yakutiye,

Palandöken, Aziziye ilçelerinde resmi ve özel okullarda görev yapan okul öncesi öğretmenlerini

kapsamaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, basit seçkisiz atama yolu ile evren içinden seçilen

113 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Fernandez-Manzanal,

Rodriguez-Barreiro ve Carrasquer (2007) tarafından geliştirilen; Yurt, Cevher-Kalburan ve

Kandır (2010) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çevresel Tutum Ölçeği” (ÇTÖ) kullanılmıştır.

Ölçek 4 alt faktör ve 20 maddeden oluşmaktadır. Alt faktörler: Çevresel problemler için eğitim

gereksinimi (ÇPİEG), çevre eğitiminde alan gezilerinin önemi (ÇEAGÖ), çevresel kirlilik ve

koruma (ÇKVK) ve çevresel koruma hareketi (ÇKH).

Bulgular: Araştırma da okul öncesi öğretmenlerinin çevresel tutumlarının hangi düzeyde

olduğu incelenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 20.0 programı ile analiz

edilmiştir. İstatistiksel testler yapmadan önce normallik ve homojenlik varsayımları kontrol

edilmiştir. İki gruptan oluşan değişkenler için bağımsız t-testi ve Mann Whitney U testi, ikiden

fazla gruptan oluşan değişkenler için One Way ANOVA testleri yapılmıştır. ÇTÖ okul öncesi

öğretmenlerinden kadınların puan ortalaması (x̄=76,81), erkeklerin puan ortalamasından

(x̄=73,00) yüksektir. Puan farkının istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını ölçmek için

Mann- Whitney U Testi yapılmıştır. Test sonucunda (p=0,39>0,05) olduğu için grup puanları

arasında istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Alt faktör puanlarına göre kadınların

puan ortalamaları erkeklerin puan ortalamalarından yüksektir. t testi sonucunda kadınların ve

erkeklerin alt ölçek puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı sonucuna

varılmıştır (p>0,05). Yaş değişkeninde ikiden fazla grup olduğu için One Way ANOVA testi

yapılmıştır. Test sonucunda ÇKVK alt ölçeği dışındaki ölçekler için yaş gruplarına göre anlamlı

bir fark olmadığı sonucuna varılmıştır. ÇKVK alt ölçeğinde p=0,001<0,05 olduğu için yaş

grupları istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Farklılığın 23-25 (x̄=19,16) ile

37-40 (x̄=22,69) yaş grupları arasında olduğu sonucuna varılmıştır. Mesleki kıdem değişkeni

için ÇKVK alt ölçeği dışındaki ölçekler için mesleki kıdemlerine göre anlamlı bir fark olmadığı

saptanmıştır. ÇKVK alt ölçeğinde p=0,0006<0,05 olduğu için mesleki kıdemleri grupları

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Bu farklılığın kaynaklandığı

1-3 yıl (x̄=19,23) ile 12-15 yıl (x̄=22,24) gruplarının ölçek puanları arasında istatistiksel olarak

anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Öğrenim kademesi için ÇKH alt ölçeği dışındaki ölçekler

için ölçekten alınan puanlara göre öğrenim kademeleri arasında anlamlı fark olduğu

saptanmıştır. Bu farklıkların kaynaklandığı gruplar; ÇTÖ ölçek puanlarına göre ön lisans

(x̄=73,24) - lisans (x̄=77,93), ÇPİEG alt ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=17,56) -lisans

(x̄=18,96), ÇEAGÖ alt ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=20,18)-lisans (x̄=21,67), ÇKVK alt

ölçek puanlarına göre ön lisans (x̄=18,85)-lisans (x̄=20,68) ve ön lisans (x̄=18,85) - yüksek

lisans (x̄=20,19) arasında istatistiksel anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Bu veriler sonucunda öğretmenlerin çevresel tutumlarının cinsiyetlerine göre

istatistiksel olarak farklılaşmadığı saptanmıştır. Öğretmenlerin yaşları ve mesleki kıdemleri

bakımında elde edilen veriler incelendiğinde çevresel kirlilik ve koruma alt faktörü dışındaki

diğer alt faktörlerde farklılaşma bulunamamıştır. Çevresel koruma hareketi dışındaki diğer tüm

alt boyutlarda öğrenim kademeleri arasında anlamlı fark olduğu sonucuna varılmıştır. Lisans

eğitimi alan öğretmenlerin ön lisans eğitimi alan öğretmenlere göre çevresel tutumlarının daha

yüksek olduğu bulunmuştur. Bu durumda lisans mezunu öğretmenlerin aldıkları eğitimin

onların çevresel tutumlarına olumlu katkı sağladı çıkarımına ulaşılabilir.

Anahtar Kelimeler: Çevre, çevresel tutum, çevre eğitimi, okul öncesi öğretmenleri

BİLDİRİ NO: 32

ÇOCUKLARIN AİLE YAŞANTISI VE DUYGU DURUMLARININ RENK VE

DUYGU ÇEMBERİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI

Ece ÖZDEN, Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Çocukların karakterini, duygu ve düşüncelerini etkileyen birçok faktör vardır.

Bunlardan en önemlisi ise aile ve aile yaşantısıdır. Çocuk kendini ifade etme konusunda birçok

yola başvurabilir. Bunlardan biri de kendini özgür hissettiği resimdir. Resimlerin ve resimlerde

kullandıkları renklerin analizi oldukça önemlidir. Yapılan araştırmalar sonucunda uzman

görüşlerine göre, çocuklar 4 yaşına kadar bilinçsizce renk seçse de, 4 yaşından sonra kendini

ifade etme biçimine göre renk seçtikleri belirlenmiştir. Bu araştırmanın amacı çocukların aile

yaşantısı içerisindeki duygu durumlarını (mutlu, üzgün, korku ve heyecanlandıkları)

kullandıkları renklere göre belirlemektedir.

Yöntem: Çalışmanın amacına yönelik olarak, çiz anlat tekniği ile renk ve duygu çemberi

kullanılmıştır. Kullanılan teknik çerçevesinde çocukların duygu çemberinde, korktukları, mutlu

oldukları, üzüntü duydukları ve heyecanlandıkları durumları çizerken kullandıkları renkler ve

aile yaşantısını çizerken kullandıkları renkler karşılaştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini,

Uşak ve İzmir ili MEB’e bağlı ilkokul bünyesinde bulunan anasınıflarına devam eden

çocukların çizdiği elli (50) resim oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini belirlerken kolay

ulaşılabilir örnekleme yöntemine başvurulmuştur.

Bulgular: Araştırma sürecinde çocuklardan ‘Ailenizi anlatan bir resim çizer misin?’ şeklinde

bir yönerge ile aile resmi çizmeleri istenir. Ayrıca 4 bölümden oluşan bir çemberin bulunduğu

A4 kağıtları çocuklara dağıtılır. Duygu ve renk çemberi olarak adlandırılan çemberin her bir

bölmesinde farklı bir duygu durumunu belirten bir renk ile resim yapmaları istenir. Genel olarak

resimlerde çocukların duygu çemberinde belirttikleri renk ile aile resimlerinde tercih ettikleri

renklerin örtüştüğü gözlemlenmiştir. Örneğin A, resminde büyük bir çöp kutusunu evinin

yanında çizmiş ayrıca annesini, babasını ve kendisini çizmiştir. Çöp kutusunu pembe renkte

çizmiş olup, duygu çemberinde de korku duygusuna ait bölmeyi ‘pembe, siyah ve sarı’ renkler

ile belirttiği görülmüştür. Araştırmaya dahil edilen resimler incelenme sürecinde olup, her bir

çocuğun çizdiği resim analiz edilmektedir.

Sonuç: Araştırmanın sonucu analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, çocuk, aile, resim.

BİLDİRİ NO: 34

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

PROGRAMINDAKİ KAZANIM VE GÖSTERGELERE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİN

İNCELENMESİ

Merve KARADOĞAN, Önder ARAPOĞLU, Ece YAKUT, Sema ÇETİN, Enes ÖZTÜRK

Kastamonu Üniversitesi

Amaç: Uygulanmakta olan okul öncesi eğitim programının temel öğelerinin

değerlendirilmesinin gerekli olduğu düşünülmüş ve bu araştırma öğretmen adaylarının eğitim

programındaki kazanım ve göstergelere ilişkin görüşlerini incelemek, kazanım ve göstergelerin

yeterlilik ve eksikliklerini belirlemek için yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma; nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak yapılmıştır. Nitel

araştırma tekniklerinden biri olan fenomenolojik (olgubilimsel) deseni kullanılarak

gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım ve göstergeler sizin için ne ifade

ediyor sorusuna verilen cevaplarda okul öncesi öğretmen adaylarının görüşleri gelişim,

kazanım, kılavuz ve ilkokula hazırlık becerilerinin kazandırılması olarak görülürken diğer

yandan öğretmen adayları kazanım ve göstergeleri ulaşılması gereken bir hedef olarak

gördüğünü yazmıştır.

Hangi gelişim alanı ile ilgili kazanım ve göstergeler sizin için zor gelmektedir? Sorusuna

öğretmen adayları tarafından verilen cevaplarda çoğu bilişsel gelişim alanı olduğunu belirtmiş

nedenine ise çocukların bireysel farklılıklarının olmasından ve bilişsel gelişimin soyut

kavramlardan oluştuğu için okul öncesi çocuklarına verilmesinin zor olduğunu söylemiştir.

Günlük eğitim akışı içerisinde, kazanım ve göstergeleri gerçekleştirmede yaşadığınız zorluklar

nelerdir diye sorulduğunda verilen cevaplarda çoğu öğretmen adayı yaşadığı zorlukları öğrenci

kaynaklı oluşan problemler ile alakalı olduğunu söylemiştir ve bazı öğretmen adayları program

kaynaklı oluşan zorluklardan kaynaklandığını belirtmiştir. Diğer öğretmen adayları ise

tamamen kazandırma isteği doğrultusunda girdiği stres nedeniyle ortaya çıkan sorunlara

değinmiş, üç kişi ise herhangi bir sorun yaşamadığı belirtmiştir.

Sonuç: “Yapılan görüşmeler sonucunda sorularda öğretmen adayları kazanım ve göstergelere

ilişkin görüşleri çeşitlilik göstermiştir. Çocukların gelişimsel özellikleri belirlendikten sonra

kazanım ve göstergelerle farklı eğitim süreçleri oluşturmak ve çocukları destekleyerek gelişim

düzeylerini çıkarılabilecek en üst noktaya taşımak programda ulaşılması beklenen hedeftir.

Öğretmenler belli bir kazanımla yola çıkarken göstergeler onlara yol göstericidir.” Bu

doğrultuda görüşme formunda yer alan birinci soruda alınan yanıtlar bu yargıyı destekler

niteliktedir. Öğretmen adaylarının kazanım ve göstergelerin kendileri için kılavuz,

kolaylaştırıcı gibi özellikler ifade ettiklerini belirtmiştir.

Anahtar kelimeler: Okul öncesi eğitim programı, öğretmen adayları, kazanım ve göstergeler

BİLDİRİ NO: 35

ANAOKULU VE ANASINIFLARINDA BULUNAN ÇOCUK KİTAPLARININ

ŞİDDET VE KORKU ÖGELERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Necla ARS, Adem GÖKÇE, Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Hikaye kitapları, çocukların bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimlerini desteklemekte;

ayrıca çocukların yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmektedir. Okul öncesi dönemde

kullanılan çocuk kitaplarının nitelikli olması, çocukların görsel algı, merak, neden-sonuç ilişkisi

kurma ve empati becerilerinin gelişmesini sağlar. Çocuk kitaplarında kullanılan çizimler ve

ifadeler çocuğun ruh sağlığını olumsuz yönde etkilememelidir. Uşak ilinde anasınıfı ve

anaokullarında yer alan çocuk kitaplarının şiddet ve korku ögeleri içerme durumunun

belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma var olan durumu olduğu gibi aktarmayı amaçladığı için tarama (survey)

yöntemine örnektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Araştırmada

Dağlıoğlu ve Çakmak (2009) tarafından geliştirilen ’’Okul Öncesi Çocuklara Yönelik

Yayınlanan Hikaye Kitaplarının Şiddet ve Korku Öğeleri değerlendirme formu kullanılmıştır.

Hikâye kitaplarındaki şiddet ve korku öğelerini incelendiği bu çalışmada söz konusu öğeleri

kaydetmek üzere Dağlıoğlu ve Çakmak’ın kullandıkları değerlendirme formundan

yararlanılarak veriler toplanmıştır. Araştırmanın örneklemi Uşak ili merkez, ilçe ve köylerde,

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulu ve anasınıflarında bulunan çocuk kitaplarından

oluşmaktadır. Araştırma kapsamında 150 çocuk kitabının, incelenmesi hedeflenmektedir.

Bulgular: Araştırmada elde edilen verilerin analizinde “sözcük” ve “çizim” olmak üzere 2

farklı analiz birimi kullanılacaktır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan verilerin kodlanmasında,

eğer belirtilen sözcük veya çizim özelliği kitapta mevcut değilse “0” , 1 tane mevcutsa “1”, 2

tane mevcutsa “2”, 3 tane mevcutsa “3”, 4 ve üzeri mevcutsa “4” değeri verilerek analiz

edilecektir. Ortaya çıkan verilerin şiddet ve korku, metin ve resim kısımları olmak üzere farklı

kategorilere ayrılması hedeflenmektedir; yüzde değerler kullanılarak resim ve metin

kısımlarında şiddet ve korku öğelerinin varlığı ve eğer mevcutsa kullanım sıklığı ortaya

konmaya çalışılmaktadır.

Sonuç: Araştırmanın verilerinin analiz süreci devam etmektedir. Araştırmanın sonucu analiz

süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, çocuk, çocuk kitabı.

BİLDİRİ NO: 36

TÜRKİYE VE ALMANYA’DA BULUNAN ÇOCUK OYUN PARKLARININ

İNCELENMESİ VE TÜRK-ALMAN ÇOCUKLARIN HAYALLERİNDEKİ ÇOCUK

OYUN PARKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Feyza AKBAL, Merve IŞIK, Tevhide ÜNLÜ, Zeynep ECE, Perihan Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı; Almanya (Dortmund/Kuzey Ren-Vestfalya, Mainburg/Bavyera)

ve Türkiye’de (Uşak ili, İlçeler: Banaz, Eşme, Sivaslı) bulunan oyun alanlarının biçimsel

özelliklerini (ekipman-materyal, güvenlik ve aile açısından) gözlem yoluyla incelemektir.

Ayrıca araştırmada, Alman ve Türk çocukların hayallerindeki oyun alanlarının çiz ve anlat

tekniği ile incelenmesi planlanmaktadır.

Yöntem: Oyun alanlarının biçimsel özelliklerinin çocuklara uygunluğunu ve okul öncesi

çocukların hayallerindeki oyun alanlarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırma, betimsel

tarama modeline örnektir. Nitel araştırma yöntemlerinden gözlem yöntemi kullanılmıştır.

Ayrıca okul öncesi çocuklarının hayallerindeki oyun alanlarını belirleyebilmek için çiz ve anlat

tekniği kullanılmıştır. Uygulamada Almanya’da büyük şehir kapsamında seçilen

Dortmund’dan beş, küçük şehir kapsamında seçilen Mainburg’dan altı, Türkiye’de Uşak ili

kapsamında merkezden 11, ilçelerden (Banaz, Eşme, Sivaslı) toplam dokuz çocuk oyun alanı

çalışma grubumuzu oluşturmaktadır.

Bulgular: Almanya’da büyük şehir ve küçük şehir kapsamında incelenen oyun alanlarında özel

güvenliğin ve aydınlatma donatılarının bulunmamaktadır. Ayrıca aileler için bank dışında

herhangi bir ekipman ve alana rastlanmamıştır. Bunun yanında kullanılan materyaller doğal

malzemelerden oluşmakta ve sağlıklıdır. Türkiye’nin Uşak ili kapsamında incelenen merkezde

bulunan parklarda özel güvenlik ve aydınlatma donatıları bulunduğu görülürken, bazı alanlarda

elektrik tesisatı bulunmaktadır. Ayrıca doğal materyal bulunmazken kullanılan malzemeler

sağlıksızdır. Genelinde çeşme ve tuvalet bulunmakla birlikte aileler için alan ve ekipman

mevcuttur. Uşak ilçeleri kapsamında incelenen oyun alanlarının hem güvenlik hem ekipman

hem de aile açısından yetersiz olduğu görülmüştür.

Sonuç: Bulgular ışığında; Almanya’da bulunan oyun alanlarında daha doğal materyallerin ve

sağlıklı malzemelerin kullanıldığı görülürken, Türkiye’de bulunan oyun alanlarındaki

materyallerin genel olarak tek düze ve sağlıksız malzemelerden yapıldığı görülmektedir. Ayrıca

Alman ve Türk çocukların hayallerindeki oyun alanları kapsamında yaptıkları resimler

incelendiğinde, mevcut alanların çocukların hayallerini tam olarak yansıtmadığı sonucuna

ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Oyun alanı, çocuk ve resim, çocuk ve oyun

BİLDİRİ NO: 38

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN

ÖĞRENCİLERE KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Gurbet AYDOĞAN, Fatma Nur DEMİR, Ayşegül ASLAN, Firdes DURUALP

Kastamonu Üniversitesi

Amaç: Özel öğrenme güçlüğü; yazılı ya da sözlü akademik becerilerde ortaya çıkabilecek

konuşma, okuma- yazma, dinleme gibi yetersizliklerin bireyin eğitim ve öğretim hayatında

genellikle olumsuz yönde etkilemesidir. Özel öğrenme güçlüğü çeşitleri: Disleksi (okuma

bozukluğu), disgrafi (yazılı anlatım bozukluğu), diskalkuli (matematik bozukluğu) ve afazi (dil

bozukluğu) dir. Bu araştırmanın amacı, özel öğretmen güçlüğü yaşayan öğrencilere karşı

öğretmen adaylarının davranışlarının karşılaştırılmasıdır. Daha önce bu konuda yapılan

çalışmalar, literatürdeki makaleler incelenmiş olup tutum ve davranışlarının karşılaştırıldığına

rastlanılmamıştır.

Araştırmanın Evrenini: Kastamonu Üniversitesi’nde özel eğitim dersi almış 3. ve 4. sınıf

öğretmen adayları oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılamadığı için örneklem olarak 200

kişi çalışmaya dâhil edilmiştir.

Yöntem: Araştırma nicel araştırma olup “Milli Eğitim Bakanlık’ı Özel Öğrenme Güçlüğü

Gözlem Formu” baz alınarak envanter oluşturulup bu envanter veri toplama amacıyla

kullanılmıştır.

Bulgular: Bu envanterden elde edilen bulgular korelasyon testine tabi tutulmuştur. Momentler

çarpıklık korelasyon katsayısı kullanılarak davranışların standart sapmasının genel toplamı

16,85 çıkarken, tutum becerilerinin standart sapmasının genel toplamı 56,29 çıkmıştır.

Sonuç: Bunun sonucunda öğretmenlerin özel öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilere karşı

tutumları ile davranışları arasında anlamlı bir fark olduğu sonucuna varılmıştır. Öğretmen

adaylarının tutum becerileri olumlu iken bu becerileri davranışa dönüştürmede yetersiz

oldukları görülmüştür. Bu tutum ve davranışlardaki farklılığı kapatmak için ve öğretmen

adaylarına bilgilerini davranışa dönüştürebilmeleri için uygulama fırsatı verildiği zaman bu

farkın ortadan kaldırılacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Özel öğrenme güçlüğü, özel eğitim, öğretmen tutumları, öğretmen

davranışları

BİLDİRİ NO:39

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME MERKEZLERİNE İLİŞKİN

GÖRÜŞ VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

Büşra İRGUN, Büşra ÇELEBİ, Damla Kübra ÇELİK, Ebrar ABUZAR, Merve BAYRAV,

Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkındaki

görüş ve uygulamalarının belirlenmesidir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme ve gözlem tekniği

kullanılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkında görüşlerini

belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen, dokuz açık uçlu sorudan oluşan yarı

yapılandırılmış “Öğretmen Görüşme Formu” ve öğrenme merkezlerindeki uygulamalarını

belirlemeye yönelik ise araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenme Merkezleri Gözlem

Formu” kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Bolu il merkezi ve ilçelerindeki, Milli

Eğitim Bakanlığına bağlı 6 anaokulu ve 3 anasınıfı ve bu sınıflarda görev yapan 31 okul öncesi

öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin sınıflarında çoğunun blok merkezi oluşturdukları

belirtirken, öğrenme merkezi oluşturma nedenlerini ise “ sınıf yöntemini ve düzenini sağlamak”

olduğunu ifade etmişlerdir. Merkezleri düzenlerken “çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını” en çok

dikkate aldıklarını belirtirken, eksiklikleri giderirken ise “ kendilerinin çabası ve aileden

destek” alarak düzenlediklerini ifade etmişlerdir. Gözlemler sonucunda ise, tüm sınıflarda blok

ve dramatik oyun merkezinin bulunmasına karşın müzik merkezinin çoğu sınıfta eksik olduğu

saptanmıştır. Merkezlerin çoğunda “ merkez isminin yazılı olması”, “diğer merkezlerden

ayrılma ” ve “ sesli - sessiz mekânda olma özelliği yönlerinden ” eksiklik olduğu ve genel olarak

materyallerin ve materyal çeşitliliğinin yetersiz olduğu gözlemlenmiştir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerine ilişkin görüşleri ile

merkezlerdeki uygulamaların birbiriyle farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenler

teorik olarak merkezlerin işlevini bilseler dahi öğretmenlerin bu bilgileri uygulama noktasında

yetersiz kaldıkları görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğrenme Merkezleri, Okul Öncesi Öğretmeni

BİLDİRİ NO: 40

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE VELİLERİN KAYNAŞTIRMAYA KARŞI TUTUMLARI

Seda ŞAKAR, Fahretdin Hasan ADAGİDELİ

İstanbul Üniversitesi

Amaç: Erken çocukluk deneyimleri yaşamın sonraki dönemleri için büyük öneme sahiptir. Bu

dönemde oluşan değer yargılar bireylerin hayatları boyunca sergileyecekleri davranışları, seçim

ve kararlarını etkileyebilmektir. Bu nedenle, erken çocuklukta çocukların içinde bulundukları

çevreyi özenle biçimlendirmek gerekmektedir. Çocukların farklılıkları anlamlandırması

açısından bu döneme yapılan yatırımlar toplumun inşasında büyük öneme sahiptir. Çocukların

çevresini biçimlendirmek ve toplumu inşa etmekte en büyük sorumluluk ailenindir. Ailenin

ilgileri çocuğun ilgileri, değerleri çocuğun değerleri, önyargıları çocuğun önyargıları

olabilmektir. Çocuğun ailesinden sonra karşılaştığı sosyal çevre ise okul öncesi eğitimdir.

Ailenin çocuğun sosyal çevresindeki farklılıklara tutumunu belirlemek için bu çalışma

yürütülmüştür. Okul öncesi eğitimde çocukların karşılaşabileceği farklılıklardan biri

kaynaştırma eğitimidir. Özel gereksinimli öğrencilerin normal gelişim gösteren akranlarının

bulunduğu sınıflarda eğitim almasına kaynaştırma denmektedir. Bu çalışma, velilerin okul

öncesi dönemde kaynaştırma eğitimi ile ilgili görüşlerini belirlemeyi amaçlamaktadır.

Yöntem: Çalışmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu İstanbul ilinde yaşayan

okul öncesi dönemde çocuğu olan 233 veli oluşturmaktadır. Katılımcılara araştırmacılar

tarafından hazırlanmış “Bilgi Formu” ve Özbaba (2000) tarafından geliştirilen “Kaynaştırmaya

Karşı Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmada velilerin hangi özel gereksinim gruplarının

okul öncesi sınıflarda eğitim almalarının olumsuz etki oluşturacağını düşündüklerini belirlemek

için frekans analizi yapılmıştır. Demografik değişkenlerin ve sınıfta hali hazırda kaynaştırma

öğrencisi bulunması değişkenlerinin velilerin kaynaştırmaya yönelik tutumlarını etkileyip

etkilemediği Kruskal Wallis ve Mann Whitney U analizi ile incelenmiştir.

Bulgular: Analizler sonucunda velilerin zihinsel yetersizlik ve görme yetersizliği olan

öğrencilerin normal sınıflarda eğitim almalarının olumsuz etki doğuracağını düşündükleri

ortaya çıkmıştır. Velilerin yaş, eğitim düzeyi ve sosyoekonomik durum değişkenlerinin

tutumları üzerinde bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca bulgular, kaynaştırma öğrencisi

velilerinin, normal gelişim gösteren çocuk velilerine kıyasla anlamlı düzeyde daha olumlu

tutuma sahip olduklarını ortaya koymuştur.

Sonuç: Bu bağlamda araştırmaya katılan çocukların velilerinin kaynaştırma eğitimi hakkında

tutumlarının deneyimlerine göre şekillendiği söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, özel eğitim, çocuk ve aile, kaynaştırma

BİLDİRİ NO: 42

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ GÖZÜNDE ÖĞRETMEN

Enes Furkan ÇELEBİ, Perihan Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem çocuklarının aileden sonra en yakın olduğu ve etkileşim içinde

olduğu kişiler öğretmenlerdir. Çocuk, kendisini öğretmeninin yanında rahat hissederse ona

güven ve sevgi duyarsa kendini daha rahat ifade eder ve gelişim alanlarını daha kolay bir şekilde

sürdürür. Bundan dolayı öğretmenler, çocuklara sevgiyle, güvenle, sıcakkanlı, sevecen ve

samimi bir şekilde yaklaşmalıdır. Bu araştırma okul öncesi dönem çocuklarının öğretmenleri

hakkındaki görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Bu araştırma da nicel araştırma yöntemlerden betimsel tarama modeli kullanılmıştır.

Çalışma, Uşak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir anaokuluna devam eden rastgele

örneklem yöntemiyle seçilmiş 31 çocukla yapılmıştır. Araştırmanın verileri çiz – anlat tekniği

kullanılarak toplanmıştır. Çocuklara öğretmenlerini neye benzettikleri sorusu sorulmuş ve

resimlerini çizmeleri istenmiştir. Daha sonra çizdikleri resimleri anlatmaları istenmiştir.

Verilerin analizi tablolar oluşturularak ve resimler incelenerek yapılmıştır.

Bulgular: 31 çocukla yapılan çalışmada 29 çocuk öğretmeninizi neye benzetiyorsunuz

sorusuna cevap vermiş ve resim etkinliğine katılmıştır. 2 çocuk ise sorulan soruya cevap

vermemiş ancak resim çalışmasına katılmıştır. Bulgulara göre çocuklar öğretmenlerini, 10

çocuğun verdiği cevaba göre en çok gezegenlere benzetmişlerdir. En dikkat çeken bulgu 1

çocuğun öğretmenini kızgın lava benzetmesiydi. Bazı çocukların verdiği cevaplar ile çizdikleri

resim arasında tutarlı bir ilişki olmadığı görülmektedir.

Sonuç: Araştırmanın sonucuna göre genel olarak çocukların gözünden öğretmenlerinin ışık

saçan, onlara yardımcı olan ve şefkat gösteren birisi olduğu sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, öğretmen, çocuk

BİLDİRİ NO: 43

ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN ÇOCUK HAKLARI

Ebru KAYA, Ebru YÖRÜK, Hatice Nur GÖK

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada 4-6 yaş aralığındaki çocukların haklarının ne kadar farkında olduklarını

tespit etmek amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışma Gaziantep, Hatay, Mersin ve Niğde illerinde anaokullarına devam eden 4-6

yaş aralığındaki 242 çocuk ile yürütülmüştür. Nitel bir çalışma olan bu araştırmada veri toplama

aracı olarak görüşme ve doküman incelemesi teknikleri kullanılmıştır.

Bulgular: Yapılan araştırmada analiz sonuçlarının değerlendirilmesi üzerine genele

baktığımızda sırasıyla en çok oyun oynama (171), eğitim (68), resim yapma (63) haklarını

belirttikleri, 21 çocuğun ise haklarını bilmedikleri bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışmayı şehir

bazında incelediğimizde ise Hatay’da en çok oyun oynama (45), eğitim (12), resim yapma ve

gezme (11), Mersin’de en çok oyun oynama (43), eğitim (28), resim yapma (19), Gaziantep’te

en çok oyun oynama (28), eğitim (13), resim yapma ve kurallara uyma (11) olduğu Niğde’de

ise oyun oynama (55), resim yapma (22), eğitim ve yemek yeme (15) haklarının olduğu

bulgusuna ulaşılmıştır. Aynı zaman da çocuklara başka çocukların hangi hakları olduğu

konusunda sorulan soruya en çok oyun oynama (102), eğitim (37), resim yapma (36) hakları

olduğunu 52 çocuğun ise arkadaşlarının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Şehir

bazında ise Hatay’da oyun oynama (35), eğitim (10), resim yapma (9) hakkı olduğunu, 14

çocuğun ise arkadaşının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Mersin’de oyun oynama

(30), eğitim ve resim yapma (15), TV izleme (14) hakkı olduğunu, 15 çocuğun ise arkadaşının

haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır. Gaziantep’te oyun oynama (2), gezme (2), uyuma

(2), TV izleme (2), yemek yeme (2) haklarının eşit sayıldığı görülmüştür. 8 çocuğun ise

arkadaşlarının haklarını bilmediği bulgusuna ulaşılmıştır Niğde’de ise oyun oynama (35), resim

yapma (12), eğitim (11) hakkını bildikleri 30 çocuğun ise arkadaşının haklarını bilmediği

bulgusuna ulaşılmıştır.

Sonuç: 242 çocukla yapılan bu çalışmada 171’i oyun oynama hakkının olduğunu söylemiştir.

Şehir bazında ise Hatay’da 45’i, Mersin’de 43’ü, Niğde’de 55’i, Gaziantep’te ise 28’i oyun

oynama hakkının olduğunu söylemiştir. Bu 242 çocuktan 21’i ise haklarından haberdar değildir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk hakları, okul öncesi, çocukların gözünden, resim analizi

BİLDİRİ NO:44

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OYUNCAK KAVRAMINA İLİŞKİN

METAFORİK ALGILARI

Betül YAŞAR, Sezer TEKİN

Kastamonu Üniversitesi

Araştırmada okul öncesi eğitimi için önemli yere sahip oyuncakların okul öncesi öğretmen

adayları için neler ifade ettiği ve nelerle ilişkilendirildiği saptanmak istenmiştir. Araştırmanın

eğitimde oyuncağın önemine dikkat çekeceği ve alan yazınına katkı sağlayacağı

düşünülmüştür. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji (olgu bilim)

kullanılmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu Kastamonu Eğitim Fakültesinde öğrenim

görmekte olan 1, 2 , 3 ve 4. sınıf Okul Öncesi Öğretmenliği öğrencilerinden tesadüfi örnekleme

yöntemiyle belirlenmiş 80 kadın ve 20 erkek olmak üzere 100 kişi oluşturmaktadır. Öğretmen

adaylarından “Okul öncesi dönemi çocuğu için oyuncak ………….. gibidir. Çünkü ………….

” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. 100 okul öncesi öğretmen adayının okul öncesi dönem

çocuğu için oyuncak kavramına ilişkin 49 metafor geliştirdiği görülmektedir. Birden fazla

üretilen metafor sayısı 18’dir. Katılımcıların geliştirdiği metaforlar aralarındaki ilişkiye göre

kategoriler altında toplanmış ve 7 kategori oluşturulmuştur. Bunlar; “temel ihtiyaç olarak

oyuncak, çevre unsuru olarak oyuncak, eğitsel olarak oyuncak, yer/mekân olarak oyuncak,

cansız varlık olarak oyuncak, diğer kategori olarak oyuncak, insan/topluluk olarak oyuncak”

kategorileridir. Araştırma sonunda kadın öğretmen adaylarının daha soyut ve duygusal

metaforlar ürettiği görülürken erkek öğretmen adaylarının genel olarak somut metaforlar

geliştirdiği görülmektedir. Öğretmen adaylarının metaforlara verdiği cevaplar incelendiği

zaman eğlence ve eğitim kavramları arasında pozitif ilişki görülmektedir. Okul öncesi dönemde

oyun ve oyuncaksız dolayısıyla eğlencesiz bir eğitim mümkün değildir.

Anahtar Kelimeler: Oyuncak, Okul öncesi öğretmen adayı, metafor, Okul öncesi eğitimi

BİLDİRİ NO:45

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KENDİLERİNİ GELİŞTİRME

İSTEKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Betül YAŞAR, Sezer TEKİN

Kastamonu Üniversitesi

Çalışmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının kendilerini mesleki olarak geliştirme

isteklerini belirlemektir. Araştırmanın amacına bağlı olarak okul öncesi öğretmen adaylarının

mesleki gelişim istekleri 26 soruluk bir tutum ölçeği ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Ölçek,

Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2,3 ve 4.sınıf

öğrencilerinden 100 kişiye uygulanmış, elde edilen veriler sınıf ve cinsiyet açısından

değerlendirilmiştir. Araştırma betimsel düzeyde tarama yöntemiyle yapılandırılmıştır.

Bulgularda öğretmen adaylarının mesleki gelişim isteklerinde sınıf ve cinsiyet açısından

belirgin bir fark saptanmamıştır.

BİLDİRİ NO: 46

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEĞE YÖNELİK ÖZ

YETERLİLİK ALGILARI İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖZ

YETERLİLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Beyza ERBAŞ, Emine ERSOY, Yıldız ELMAS

Kastamonu Üniversitesi

Bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmen adaylarının mesleğe yönelik öz yeterlilik

inançları ile okul öncesi öğretmenlerinin öz yeterliliklerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma

tarama modelinde olup araştırmanın örneklemini tesadüfi yolla seçilen 54 kişi oluşturmaktadır.

54 kişiden 27’sini Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Bölümü 4.sınıf

öğretmen adayı, geriye kalan 27’sini ise Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı

İlköğretim Okullarının Anasınıflarında ve Anaokullarında görev yapan okul öncesi

öğretmenleri oluşturacaktır. Veriler ‘Okul Öncesi Öğretmenlerinin Öz Yeterlilik İnançları

Ölçeği’ ile toplanmaktadır. Veri analizi devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, okul öncesi öğretmenliği, öz yeterlik, öz yeterlilik inancı

BİLDİRİ NO: 48

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ OYNADIĞI OYUNLARIN VE

OYUNCAKLARIN İNCELENMESİ

Nazlı ÖZTÜRK, Elif ÖZÇÖMLEKÇİ

Kastamonu Üniversitesi

Oyun, çocuğun eğitimi için oldukça önemlidir. Özellikle okul öncesi çağı çocuklarımıza yeni

bilgiler öğretirken bilgilerin kalıcılığı için oyun kullanılır. Çocuklar oyunlar sayesinde

eğlenirken aynı zamanda bilişsel, motor, sosyal, dil gelişimleri de desteklenir. Oyunun çocuğun

hayatındaki önemi bu denli fazla olduğu için bu çalışmada çocukların hangi oyunlara daha fazla

ilgi duydukları incelenmiştir. Bunun yanında oyunların önemli parçalarından olan oyuncaklar

da çocukların hayatında en az oyun kadar yer almaktadır. Okulda ve evde çocuklar çeşitli

oyuncaklar kullanmaktadır. Bu nedenle bu araştırmada oyunların yanında oyuncaklar da

incelenmiştir.

Yapılan bu araştırma nicel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak; öğretmen ve çocuklar için

yarı yapılandırılmış görüşme soruları, aileler için kontrol listesi araştırmacılar tarafından

hazırlanmıştır. Her öğretmen için totalde 5 soru hazırlanmış, verilen cevaplara göre sorular

eklenmiştir. Bu sorular çocukların okulda hangi oyunları ve oyuncakları tercih ettiklerine

yönelik olarak hazırlanmış olup bunlara ek olarak cinsiyet ve yaş grubu değişkenleri de ele

alınmıştır. Bir başka görüşme formu çocuklar için hazırlanmıştır. Bir diğer veri toplama aracı

olan kontrol listeleri ailelere uygulanmak üzere hazırlanmıştır. Çocukların hangi oyunları tercih

ettiklerine yönelik olup aynı zamanda cinsiyet, yaş grubu, ailenin sosyo-ekonomik düzeyi,

ailenin eğitim durumu, oyun ortamı değişkenleri ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi

ulaşılabilirlik açısından Kastamonu’da bulunan 100 anasınıfı öğrencisi, bu öğrencilerin

ebeveynleri ve öğretmenleri olarak seçilmiştir. Verilerin analizi için frekans ve yüzde tabloları

oluşturulmuştur. Çocukların oynadığı oyunlar cinsiyetlerine, evde ve okulda olma durumlarına,

yaş gruplarına göre değişiklik göstermekteyken oynadıkları oyuncaklarda ise bunlardan farklı

olarak ailenin eğitim durumu ve sosyo-ekonomik durumuna göre değişiklik göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, oyun, oyuncak, eğitim.

BİLDİRİ NO: 50

OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN OKUL VE ÖĞRETMEN KAVRAMINA

İLİŞKİN ZİHİNSEL İMGELERİNİN İNCELENMESİ

Emine BAL, Buse SATILMIŞ

Kastamonu Üniversitesi

Okul ve öğretmen bir çocuğun gelişimini etkileyen en önemli çevresel faktörlerdendir. Bu

araştırmanın amacı anaokullarında öğrenim gören, 3-6 yaş arası öğrencilerin okul ve öğretmen

kavramına ilişkin zihinsel imgelerini öğrenmektir. Araştırmaya 2018-2019 öğretim yılı

Kastamonu ili Merkez ilçesinde herhangi bir anaokulunda eğitim alan rastgele seçilmiş 100

öğrenci dahil edilmiştir. Öğrencilerin ‘’okul’’ ve ‘’öğretmen’’ kavramlarını ana düşünce olarak

kullandıkları zihin haritaları veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bu zihin haritalarının

içerik analizi yapılmıştır. Analizi yapılan zihin haritalarına göre öğrencilerin ‘’okul’’

denildiğinde en çok çocuk, çiçek, ev ve güneş resimleri çizdikleri; ‘’öğretmen’’ denildiğinde

ise saat, kalp, ödev ve anne resimleri çizdikleri belirlenmiştir. Bu kavramlar ve daha az tekrar

edilen diğer kavramlar kullanılarak okul ve öğretmen için genel zihin haritaları oluşturulmuştur.

Elde edilen bulgulara göre 3-6 yaş arası çocukların okulu ve öğretmenlerini sevdikleri, okulda

eğlendikleri fakat aynı zamanda derste yapılan ve evde yapılması için verilen çalışma kağıtlarını

sıkıcı buldukları, sabah erken kalkmakta zorlandıkları ve sınıfta yapılan ya da yaşanan her şeyin

zihinlerinde farklı etkiler bıraktığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul, öğretmen, öğrenci, zihin haritası

BİLDİRİ NO: 51

SAKARYA’DA OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN GÖRME VE

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARA BAKIŞ AÇILARININ

DEĞERLENDİRİLMESİ

Aleyna AYYILDIZ, Büşra AKPINAR, Esra TAŞTAN, Özlem TİRYAKİ, Rukiye ASLAN,

Serenay AKYAPIN, Yasemin AKTAR, Özlem ASLAN BAĞCI

Sakarya Üniversitesi

Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal

yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile toplumsal yaşama uyum sağlama ve

günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan korunma, bakım, rehabilitasyon,

danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilere yetersizliği olan birey ya da engelli

denir.

Her çocuğun yasalarla da belirlenen eğitimden yararlanma hakkı vardır. Çocuklara sağlıklı da

olsa engelli de olsa eğitim olanağı sağlanmalıdır. Yetersizliği olan çocuk ile normal çocuğun

gelişim alanlarda farklılıklar olabilir. Fakat yetersizliği olan çocuklara da kendi gelişimsel

özellikleri ve hızlarında eğitim verilmek gerekmektedir. Bu çalışmada amaç okul öncesi

dönemde görme ve işitme yetersizliği olan çocuklara öğretmenlerin bakış açılarını

değerlendirmektir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden özel durum çalışması yöntemi

kullanılarak yapılmıştır. Çalışma grubunu, Sakarya ilinde bulunan farklı okul öncesi eğitim

kurumlarında çalışan 21 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Bu çalışmada veriler

araştırmacılar tarafından geliştirilen ve üç uzman görüşüne sunularak hazırlanan yarı-

yapılandırılmış mülakat soruları ile elde edilmiştir. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiş

olup 10-20 dakika sürmüştür. Görüşmeler daha sonra yazıya dökülmüş, elde edilen veriler

içerik analizi yapılarak ortaya çıkan tema ve kodlara göre tanımlanıp yorumlanmıştır. Verilerin

analizinde araştırmanın problem ve alt problemleri dikkate alınarak tablolar şeklinde

belirtilmiştir.Öğretmenler her çocuğun egitim hakkı olduğunu ve empati yoluyla farkındalıkları

ortadan kaldırabileceklerini düşünmektedirler.Empati kazandırmak için drama ve oyun

etkinliklerinin faydalı olabileceğini savunmaktadırlar fakat sınıf düzeninin bozulmasından ve

iletişimsizlik sorunlarının yaşanmasından dolayı önyargılı davranmaktadırlar.Sonuç olarak

öğretmenler görme ve işitme engelli çocukların sınıflarında olmasına olumlu bakmaktadırlar

fakat kendi eğitim yetersizlkikleri ve eğitim ortamının eksikliğinden kaynaklı sorunlar

olabileceğini düşünmektedirler.

Anahtar Sözcükler: Görme yetersizliği,işitme yetersizliği,okul öncesi dönem,öğretmen.

BİLDİRİ NO: 52

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖZEL GEREKSİNİMLİ

AKRANLARINA YÖNELİK ALGILARI

Nazife Merve EREN, Merve AVŞAR, Sonnur IŞITAN

Balıkesir Üniversitesi

Amaç: Özel gereksinimli bireylerin, tipik gelişim gösteren akranları ile birlikte eğitim

almalarına kaynaştırma uygulamaları denilmektedir. Kaynaştırma uygulamalarının sonuçlarına

yönelik birçok yararlar bulunmaktadır. Bu kapsamda, hem özel gereksinimli bireyler açısından

hem de tipik gelişim gösteren bireyler açısından olumlu yararları olduğundan söz edilmektedir.

Bu noktadan hareketle tipik gelişim gösteren çocukların gözünden özel gereksinimli bireylere

yönelik algılarının incelenmesi bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, uygun örnekleme yöntemi ile belirlenen, MEB’e bağlı

resmi ilkokul anasınıfına devam eden sınıfında özel gereksinimli çocuk olan ve olmayan iki

sınıfta bulunan toplam 42 çocuk (48-66 aylık) oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden

durum çalışması kapsamında yürütülen çalışmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu

ile toplanmıştır. Görüşmelerde çocukların cevapları ses kaydı ile kaydedilmiştir. Görüşmeden

sonra çocuklara 3 tane resim çizdirilmiştir. Aynı gün 3 resim zor olacağı için resim çizdirme 2-

3 gün arayla uygulanmıştır. Çizdirilen resimler şu şekildedir: (1) “Özel gereksinimli çocuk

resmi çizer misin?”, (2) “Özel gereksinimli arkadaşınla ne oynarsın?” ve (3) “Özel

gereksinimli arkadaşına nasıl bir oyuncak yaparsın?” sorularına yönelik resimlerdir.

Bulgular-Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler içerik analiz

yöntemi ile analiz edilmiştir. Bu araştırmada örneklemi oluşturan çocukların “özel

gereksinimli” çocuklara yönelik algıları incelenmiştir.

Araştırma sonucunda; çocukların genel olarak “özel gereksinimli” kavramını tam

kavrayamadıkları, sadece 2 çocuğun bu kavrama doğru vurgu yaparak ifade ettikleri

saptanmıştır. “Engelli çocuk” kavramının ise genel olarak bütün çocuklar tarafından doğru

ifade edildiği belirlenmiştir. Çocuklar resim yolu ile özel gereksinimli çocuklar ile oynamak

istedikleri oyunları ve yapmak istedikleri oyuncakları çizmişler, çizimlerinde genellikle

kendilerinin hoşuna giden oyun ve oyuncaklardan bahsetmişlerdir. Genel olarak tipik gelişim

gösteren çocukların özel gereksinimli bireylere yönelik olumlu tutum sergiledikleri

saptanmıştır.

Araştırma bulguları doğrultusunda okul öncesi dönem çocukların engelli kavramı ve

bununla birlikte özel gereksinimli kavramı algıları hakkında

yapılacak çalışmaların artması ve bu sayede çocukların özel gereksinimli

bireylere ilişkin farkındalıklarının arttırılması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli çocuk.

BİLDİRİ NO: 53

Ebeveynler Arasında Gerçekleşen Tartışmalara Tepki Olarak Çocukların Sergilediği

Hareketler: Bilecik Örneği

Berna YILMAZ

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi

Giriş: Toplumsal yapı içerisinde aile kavramı, çocukların eğitimi ve gelişimi açısından önemli

bir etkiye sahiptir. Çocuğun gelişimi, aile içerisinde başlamakta ve toplumun değerlerine

kazandırılmaktadır. Bu süreçte aile içindeki iletişim ve hareketler çocukların kişisel yapısının

da zenginleşmesine veya körelmesine de neden olabilmektedir. Dolayısıyla ailenin niteliksel

durumu çocukların gelişim evreleri için önemli bir unsuru oluşturmaktadır.

Amaç: Ebeveynlerin, çocuklarının karşısında tartışması çoğunlukla yaşanılan bir durumdur.

Ebeveynler çocukları ile birlikte iken aile içi sorunları açık bir şekilde ifade edebilmekte ve

çocuğa karşı olumlu iletişimleri çoğu zaman soyut kalmaktadır. Tartışmalara maruz kalan

çocukların sosyo-psikolojik gelişimleri de olumsuz yönde etkilenmekte ve ebeveynler

arasındaki tartışmalar çocukları ileriki yaşamlarında sorunlu bireyler haline

dönüştürebilmektedir. Söz konusu bu araştırma, anne ve babasının tartışmalarına şahit olan

çocukların sergilemiş oldukları tutum ve davranışlarını ortaya koymayı amaçlamıştır.

Yöntem: Araştırmanın kapsamını Bilecik ilinde gerçekleştirilmiş olan saha araştırması

oluşturmaktadır. Bu araştırma, 7-13 yaş arasında çocukları bulunan annelerle sınırlı

tutulmuştur. Araştırma yüz yüze yapılan karşılıklı görüşmelere dayanmaktadır. Görüşmeler 20

kişi ile sınırlandırılmıştır.

Bulgular/Sonuç: Anket sorularına cevap veren annelere yöneltilen sorular, çocuğun tartışma

esnasında ve tartışma sonrasında aile içerisindeki hal ve hareketleri ne yönde olduğuna dairdir.

Araştırma bulgularına göre, aile içinde yaşanılan tartışmalarda çocuk daha çok anne babanın

tartışmamasını istemekte ve ağlayarak sinirli bir pozisyonda oturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Aile İçi Şiddet, Çocuk, Çocuk Psikolojisi

BİLDİRİ NO: 54

54-HOŞGÖRÜ VE YARATICILIK: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARI

ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Yıldız GÜVEN, Hilal YILMAZ

Marmara Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri

arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, okul öncesi öğretmen adaylarının

hoşgörü ve yaratıcılık düzeylerinin demografik özelliklerine (cinsiyet, üniversite, sınıf düzeyi,

mezun olunan lise türü ve yaratıcılık dersi alıp almama durumu) göre farklılaşıp

farklılaşmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri

arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma

grubunu, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında İstanbul ilinde yer alan iki devlet ve bir özel

üniversitenin Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören 1. ve 4. Sınıf toplam 215

okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak okul

öncesi öğretmen adaylarının demografik bilgilerine ulaşmak amacıyla “Kişisel Bilgi Formu”,

öğretmen adaylarının hoşgörü düzeylerini belirlemek amacıyla Demirci ve Ekşi (2018)

tarafından geliştirilen “Hoşgörü Ölçeği” ve yaratıcılık düzeylerini belirlemek amacıyla Şahin

ve Danışman (2017) tarafından geliştirilen “Yaratıcı Kişilik Özellikleri Ölçeği” kullanılmıştır.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, okul öncesi öğretmen adaylarının hoşgörü ve yaratıcılık

düzeylerinin yüksek, hoşgörü düzeyleri ile yaratıcılık düzeyleri arasında yüksek düzeyde,

pozitif ve anlamlı bir ilişki (p=.000, r=.77) tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının hoşgörü ve

yaratıcılık düzeyleri cinsiyet, üniversite türü, sınıf düzeyi ve lise türü değişkenlerine göre

anlamlı bir farklılık göstermezken (p>.05), yaratıcılık dersi alan öğretmen adaylarının, dersi

almayan öğretmen adaylarına göre hoşgörü ve yaratıcılık düzeyleri arasında anlamlı farklılık

olduğu (p<.05) tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi öğretmen adayları, hoşgörü, yaratıcılık

BİLDİRİ NO: 55

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN AKIL VE ZEKA OYUNLARINA YÖNELİK

GÖRÜŞLERİ

Caner AYAZ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin akıl ve zeka oyunlarına yönelik

görüşlerini ve sıklıkla tercih ettikleri zeka oyunlarını belirlemektir. Geleceğin öğretim yöntemi

olarak kabul edilen akıl ve zeka oyunları son zamanlarda pek çok öğretmen, eğitimci ve

araştırmacının dikkatini çekmiştir. Akıl ve zeka oyunlarının ellerinde hayat bulacağı okul

öncesi öğretmenlerinin bu konu hakkındaki görüşleri çok kıymetlidir.

Yöntem: Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 51 okul öncesi öğretmeni

katılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Akıl ve

Zeka Oyunlarına Yönelik Görüşlerini Belirleme Anketi” ile toplanmıştır. Verilerin analizinde;

sıklıkla tercih edilen akıl ve zeka oyunlarının frekansı hesaplanmış, açık uçlu sorularda ise

içerik analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin en çok Eşini Bul, Sudoku ve

Tangram gibi akıl ve zeka oyunlarını tercih ettikleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin sıklıkla her

okul öncesi eğitim sınıfında bulunan, maliyeti az ve kullanımı diğerlerine göre daha az bilgi

gerektiren oyunları tercih ettikleri; kullanımı detaylı akıl ve zeka oyunları eğitimi gerektiren,

maliyeti fazla ve her sınıfta bulunmayan oyunları ise daha az tercih ettikleri sonucuna

ulaşılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin, akıl ve zeka oyunlarının çocukların bilişsel

gelişimine olan faydalarını bildikleri, bu oyunlara olumlu bakış açısına sahip oldukları ancak

akıl ve zeka oyunları konusunda eğitime ihtiyacı oldukları saptanmıştır.

Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin, akıl ve zeka oyunlarının çocukların bilişsel gelişimine

olan faydalarını bildikleri, bu oyunlara olumlu bakış açısına sahip oldukları ancak akıl ve zeka

oyunları konusunda eğitime ihtiyacı oldukları saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, akıl ve zeka oyunları

BİLDİRİ NO: 56

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN

TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN TUTUMLARI

Sarenur KOÇ, Sevdenur ANIKAYDIN, Ceren Nur YILDIZ, Havva TOPAL

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Toplumsal cinsiyet kavramı, kadın ve erkeğin sosyal olarak belirlenmiş kişilik

özelliklerini, rol ve sorumluluklarını ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı içerisinde;

kadın ya da erkek olmaya toplumun ve kültürün yüklediği anlamları, beklentileri ve genellikle

bireyin biyolojik yapısı ile ilişkili bulunan psikolojik özellikleri de barındırmaktadır. Bu

nedenle toplumsal cinsiyet kavramının tanımında biyolojik farklılıklardan değil, kadın ve erkek

olarak toplumun bireyi nasıl gördüğü, nasıl algıladığı, nasıl düşündüğü ve nasıl davranmasını

beklediği ile ilgili değerler, beklentiler, kalıp yargılar ve roller bulunmaktadır. Mevcut

alanyazın tarandığında; toplumsal cinsiyet rolleri kalıp yargılarının kadın ve erkeğin toplumsal

yaşamına ilişkin yansımalarının, aile yaşamında, mesleki yaşamda, evlilik yaşamında, sosyal

yaşamda, eğitim yaşamı ve meslek seçiminde belirgin farklılıklara neden olduğu görülmektedir.

Bu hususta eğitim erken yaşlardan itibaren büyük önem taşımaktadır. Çocukların ilk öğretmeni

olacak okul öncesi öğretmenlerinin hizmet öncesi eğitim sürecinde toplumsal cinsiyet rollerine

karşı tutumları şüphesiz çocuklara eğitim verme süreçlerine de yansıyacaktır. Bu noktadan

hareketle; bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenliği lisans programı öğrencilerinin cinsiyet

rollerine karşı tutumlarını ortaya koymaktır.

Yöntem: Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini 2018-

2019 öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği lisans programı

öğrencileri oluşturmaktadır. Seçkisiz örnekleme yöntemlerinden tabakalı örnekleme tekniğiyle

araştırmanın örneklemine her sınıftan rastgele seçilen 35 öğrenciden oluşan toplam 140

katılımcı dahil edilmiştir. Katılımcılara 5’li Likert tipi, 38 maddeden oluşan, Zeyneloğlu (2008)

tarafından geliştirilmiş “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Ölçekten

alınabilecek maksimum puan 190, minimum puan ise 38’dir. Verilerin analizinde aritmetik

ortalama, yüzde, frekans gibi betimsel istatistikler yanında cinsiyete göre ortalamalardaki

farklılıkları incelemek için bağımsız örneklem t-testi kullanılmıştır.

Bulgular: Kadın katılımcıların ortalama puanı (x̄=147,90) erkeklerin ortalama puanından

(x̄=130,17) anlamlı derecede yüksek olarak tespit edilmiştir (p<.05).

Sonuç: Katılımcıların ölçekten almış oldukları ortalama puan (x̄=143,34) katılımcıların

toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin eşitlikçi tutuma sahip olduklarını göstermektedir. Ancak

toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam olarak kavranmış olması açısından için bu ortalamanın daha

da yüksek olması bir gerekliliktir.

Anahtar Kelimeler: toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri, okul öncesi öğretmenliği, öğretmen

adayları

BİLDİRİ ÖZETİ: 58

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİNİ

KULLANMA DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ:

KASTAMONU İLİ ÖRNEĞİ)

Sezer Almıla ALBAY

Kastamonu Üniversitesi

Bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmenlerinin eğitim- öğretim yılları süresince

kullandıkları yöntem ve teknikleri, cinsiyet, mesleki kıdem durumu, son mezun oldukları

program ve eğitim verdikleri yaş değişkenleri baz alınarak incelemektir. Bu çalışmada kişiler

raslantısal örnekleme yöntemi ile seçilmiş, veriler ise betimsel tarama modeline göre

işlenmiştir. Araştırmanın evreni 2018-2019 Eğitim- öğretim yılında Kastamonu ilindeki özel

ve resmi kurumlarda eğitim veren 60 okul öncesi öğretmeninden oluşmaktadır. Yapılan

istatistiksel analizler sonucunda, okul öncesi eğitiminde kullanılan yöntem ve teknikleri

uygulamada okul öncesi öğretmenlerinin mezun oldukları bölüm ve mesleki kıdem

değişkenlerinde istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark görülmüştür. Araştırmada elde edilen

veriler doğrultusunda okul öncesi öğretmenlerinin özel öğretim yöntemlerini kullanması

konusu ile ile ilgili önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Erken Çocukluk, Okul Öncesinde Öğretim Yöntem

ve Teknikleri.

BİLDİRİ NO: 59

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN FEN ETKİNLİKLERİNİ UYGULAMADA

YAŞAMIŞ OLDUKLARI SORUNLAR

Ahmet SİMSAR, Berna ARSLAN, Süveyla ÇETİN, Revan TİLİM, Ökkeş HANÇER,

Muhammed DENİZ

Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Amaç: Çocuğun bilişsel, duygusal, dil ve sosyal becerilerini destekleyerek; çocuğa okulda,

toplumda ve ilerleyen hayatta başarıları okul öncesi dönemde verilecek eğitimle

desteklenecektir. Erken yaşlardan itibaren çocuklar var olan merak duyguları sayesinde

çevresindeki olayları gözlemlemeye, gözlemledikleri olayları yorumlamaya ve merak ettikleri

sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Bununla birlikte, çocukların kültürel farklılıkları onlara

verilen eğitimlerde büyük rol oynayacaktır. Bu kapsamda sınıfında farklı kültürden gelen

öğrencileri olan öğretmenlerin fen eğitiminde bu kültürel farklılıklara ne kadar yer verdiklerini

ve kullandıkları yöntemlerin ortaya çıkartılması amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum (case) çalışması kullanılmıştır.

Çalışma grubu olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan ve sınıfında farklı kültürden

gelen öğrenciler le çalışan 50 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmanın verilerin, yarı

yapılandırılmış görüşme soruları oluşturmaktadır. Verilerin analizi nitel veri analizi

kullanılarak öğretmenlerden alınan cevaplar farklı konu ve temalar haline getirilerek analiz

edilmiştir.

Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğunluğunun sınıfında farklı kültürel ortamdan

gelen öğrenciler olduğu. Sınıflarında genel olarak fen etkinliklerine yer verdiklerini ve bu

etkinliklerin uygulaması esnasında bu öğrencilerin farklılıklarına dikkat edilmediği

gözlenmiştir.

Sonuç: Sınıflarında farklı kültürel ortamdan gelen öğrencilerin olduğu okul öncesi

öğretmenlerinin, okul öncesi eğitimde fen eğitiminin önemine fazla yer vermedikleri ve bu

kültürel farklılıkları göz ardı ettikleri ortaya çıkmıştır. Bu konuda öğretmenlerin bu durumlarla

baş edebilmesi için hizmet içi eğitimlerle destek verilebileceği söylenebilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, fen eğitimi, kültürel farklılıklar, durum çalışması

BİLDİRİ NO: 60

TÜRKİYE’DEKİ ÇİZGİ FİLMLERDE “DIŞ MEKÂNDA OYUN” İŞLENİŞİ

Senemhan YILMAZ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Amaç: Çalışmanın amacı sürekli iç ve dış mekânda teknoloji ile büyüyen çocukların izledikleri

çizgi filmlerde “dış mekân oyunlarının” işlenip işlenmediğini, ne kadar ve ne doğrultuda

işlendiğini araştırmaktır.

Yöntem: TRT Çocuk son üç yılın verilerine göre en çok reytinge sahip çocuk televizyon kanalı

olmuştur. Ancak televizyon kanalları tercihe dayalı çalışmayıp, bir günlük akışın içerisinde

programları vermektedir. Youtube isimli sosyal medya sitesi ise, kullanıcılara tercihe dayalı

içerik sunmaktadır. Bu yüzden, araştırmanın amacı kapsamında, televizyon verilerinden ziyade,

sosyal medya verilerinin üzerinde durulmuştur. Araştırma süresince güncel 2.088.304 takipçisi

bulunan ve yaklaşık 1,355,748,489 görüntülenmeye sahip resmi TRT Çocuk Youtube kanalı

verileri kullanılmıştır.

Bulgular: Bu kanalda bulunan çizgi filmlerin izlenmelerine bakılmış ve Rafadan Tayfa,

Hapşuu, Su Elçileri, Akıllı Tavşan Momo ve Doru (Yılkı Atı) isimli çizgi filmlerde yoğunluklu

olarak 1.000.000’un üzerinde izlenmesi olan bölümler saptanmıştır.

Sonuç: En çok izlenen bölümler incelendiğinde, doğa, dışarıda oyun, arkadaşlık gibi konuların

yüksek oranda işlendiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: sosyal medya, çizgi filmler, dış mekânda oyun.

BİLDİRİ NO: 63

RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA ÖZEL GEREKSİNİMLİLİĞİN İNCELENMESİ

Yasemin ŞAHBAZ, Hatice SARI, Aysel Tüfekci AKCAN

Gazi Üniversitesi

Amaç: Çocuklar, cinsiyet ve dış görünüşe karşı farkındalıklarını geliştirdikçe engel durumlarını

fark etmeye ve buna yönelik çeşitli bakış açıları oluşturmaya başlarlar. Genellikle engeli

olmayan ya da çevresinde engelli kişi bulunmayan bireylerin, engellilere yönelik önyargıları

olduğu görülmektedir. Bu yüzden engelli kişiler sıklıkla, toplumda yok sayılma, görmezden

gelme, acıma veya sadece engel durumlarına odaklı tutum ve davranışlara maruz kalırlar. Özel

gereksinimliliği içeren kitaplar çocuklara engel durumuna bakmaksızın birbirlerinin

farklılıklarına saygı duymayı, özel gereksinimli bireylerle birlikte yaşamayı öğretir. Resimli

çocuk kitaplarında özel gereksinimliliğe yer verilme durumuna ilişkin yapılmış çalışmaların

yetersizliğinden dolayı bu konu üzerinde çalışma yapılması uygun görülmüştür. Bu çalışma

okul öncesi çocuklarına yönelik hazırlanan resimli çocuk kitaplarında özel gereksinim

konusuna, özel gereksinimli karakterlere nasıl ve ne düzeyde yer verildiğini incelemek

amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmada betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma evrenini 0-6 yaş grubu

çocuklara yönelik resimli çocuk kitapları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise 2018-

2019 eğitim-öğretim yılında Ankara ilinde Adnan Ötüken Kütüphanesinin çocuk kitaplığında

bulunan 0-14 yaşa hitap eden 23.000 kitaptan 0-6 yaşa hitap eden, hikâyesi olan, Türkçe ve

resimli 300 kitap seçilmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından ilgili literatürün

incelenmesi sonucunda oluşturulmuş olan “Kitap Künye Formu” ve “Resimli Çocuk

Kitaplarında Özel Gereksinim Kayıt Formu” kullanılmıştır. Kitap Künye Formunda, çalışmada

incelenen kitabın başlığı, yazarı, yayınevi, basım yılı, basım yeri, çeviren (yabancı ise), sayfa

sayısı, özel gereksinimliliğe yer verme bilgileri bölümleri yer almaktadır. Resimli Çocuk

Kitaplarında Özel Gereksinim Kayıt Formu oluşturulurken Can, Pekbay, Can, Kaya, Tuncay

ve Candan (2017) tarafından ilköğretim kitaplarındaki engellilik konusuna ve engelli bireylere

nasıl ve ne düzeyde yer verildiğini belirlemek amacıyla geliştirilmiş olan İlköğretim Ders

kitaplarında Engellilik Formu’ndan yararlanılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen verilerin

analizinde, yüzde ve frekans hesaplaması yoluyla niceliksel içerik analizi yapılarak, kitaplarda

özel gereksinim konusuna, özel gereksinimli karakterlere nasıl ve ne düzeyde yer verildiği

incelenmiştir.

Bulgular ve Sonuçlar: İncelenen kitapların 33,33’ü yerli, 66,67’si çeviridir, 17 farklı yazar

tarafından kaleme alınmıştır. Sayfa sayılarının 16 ile 48 arasında değiştiği görülmüştür.

İncelenen kitapların 2009 ile 2017 yılları arasında basılmış olduğu; 2009-2013 yılları arasında

basılan kitapların %19,04’ünü ve 2014-2017 yılları arasında basılan %80,96’lık kısmını

oluşturduğu görülmüştür. İncelenen 300 resimli çocuk kitabı arasında yalnızca 21 kitapta (%7)

özel gereksinimliliğe yer verildiği görülmüştür. Bu kitapların içerik analizine tabi tutulması

sonucunda, kitapta yer verilen özel gereksinimli karakterlerin sıklıkla tür olarak insan (%95,2),

cinsiyet olarak erkek (%71,4), yaş grubu olarak çocuk (%95,2) figürü üzerinden tasvir edildiği

görülmüştür.

Özel gereksinimliği konu alan resimli çocuk kitaplarında karakterlerin sıklıkla duygusal uyum

güçlüğü (%66,7) ve down sendromu (%9,5) kategorisinde yer aldığı; işitme yetersizliği, görme

yetersizliği, sinir sisteminin zedelenmesiyle ortaya çıkan yetersizlik, özel öğrenme güçlüğü,

birden fazla alanda yetersizlik, otizm, sosyal uyum güçlüğü, üstün veya özel yetenek

kategorilerine ise çok az yer verildiği (%4,8) görülmüştür. Kitaplar, özel gereksinimli

karakterlerin duygusal durumu bakımından incelendiğinde sırasıyla mutlu (%42,9),

öfkeli/sinirli (%14,3), mutsuz (%14,3), kaygılı ve endişeli (%14,3), korkulu (%9,5), stres ve

panik halinde (%4,8) olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç olarak, resimli çocuk kitapları arasında özel gereksinimliliğe yer verilen hikâye

kitaplarının sayısı oldukça azdır. Yıllara göre incelediğinde özel gereksinimliliği içeren resimli

çocuk kitaplarının basım sayısında günümüze doğru bir artış olduğu görülmektedir.

Karakterlerin sıklıkla duygusal uyum güçlüğü kategorisinde seçilmesi yerine bütün özel

gereksinimlilik türlerinin yer aldığı resimli çocuk kitapları basılması gerekmektedir. Araştırma

kapsamında ulaşılan resimli hikâye kitaplarının çoğunluğunun çeviri kitap olması Çocuk

Edebiyatındaki eksikliği ortaya çıkarmıştır. Bu kitapların okul öncesi eğitimde ne kadar

kullanıldığı, çocukların özel gereksinimli bireylere karşı olumlu tutum ve davranış geliştirmek

amaçlı kullanımlarıyla ile ilgili bir araştırmaya ulaşılmamıştır. Çocuk edebiyatında özel

gereksinimli çocuklara ilişkin farkındalık oluşturacak çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Özel gereksinimli birey, resimli hikâye kitapları, çocuk kitapları, engel,

engelli.

BİLDİRİ NO: 64

İŞİTME ENGELLİ BİREYLERİN İŞİTEN ÇOCUKLARININ (CODA) ÇOCUKLUK

DENEYİMLERİ

Gülşah ULUCAN VOLKAN, Bahar AKMANDOR, Aysel Tüfekci AKCAN

Gazi Üniversitesi

Amaç: Gelişim, genlerin ve çevresel faktörlerin etkileşiminin bir ürünüdür. Bebekler dünyayı

tanımaya daha annelerinin karnındayken başlarlar. Doğumdan itibaren çocukların ilk

deneyimleri gelecekteki fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal gelişimlerini derinden etkiler. Tüm

bu gelişim alanlarını büyük ölçüde etkileyen en önemli faktörlerden biri de aile faktörüdür.

Ailenin sosyoekonomik durumu, aile fertlerinin eğitim seviyesi, ebeveynlerin çocuğa karşı

tutumu, anne babanın birlikte yaşıyor ya da boşanmış olması, ebeveynlerin sağlıklı veya

sağlığını kaybetmiş olmaları gibi birçok etken çocuğun gelişimini ve ilişkilerini etkileyebilecek

aile özelliklerini oluşturur. Ailesel özelliklerin çocukların gelişimi üzerindeki etkileri birçok

araştırmaya konu olmuştur. Ne var ki, ilgili alanyazın incelendiğindeebeveynlerden birinin ya

da her ikisinin engelli olması durumunun çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyen

çok az sayıda araştırmaya rastlanmıştır. Bu nedenle, mevcut araştırmanın amacı engel

türlerinden birine sahip olan, işitmeyen ebeveynlerin işiten çocuklarının (CODA) çocukluk

deneyimlerini incelemektir.

Yöntem: Çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Örneklemin belirlenmesinde amaçlı

örnekleme tekniği kullanılmış, işitme engelli bir ya da iki ebeveyn tarafından yetiştirilmiş

bireylere ulaşmak amacıyla Ankara İli, Çankaya İlçesinde bulunan sağır aile çocuklarına hizmet

veren bir Sivil Toplum Kuruluşu ile irtibata geçilmiştir. Bu kuruluşun yönlendirmesi aracılığı

ile çalışmaya gönüllü katılım sağlayan Ankara ili ve dışındaki 9 bireye telefon yoluyla

ulaşılmıştır. Gönüllü katılımı sağlamak amacıyla katılımcılara sunmak üzere araştırmanın

amacı ve sürecini açıklayan bir “Bilgilendirilmiş Onam Formu” hazırlanmıştır ve e-mail

aracılığıyla gönderilmiştir.Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı

yapılandırılmış görüşme formu ve demografik bilgi formu kullanılmıştır. Görüşmeler

katılımcılarla telefon yolu ile sağlanmıştır.Görüşme formunda katılımcıların işitme engelli

ebeveynler tarafından yetiştirilirken edindikleri çocukluk deneyimlerine dair bilgilere ulaşmak

için açık uçlu 14 soruya yer verilmiştir. Demografik bilgi formunda ise katılımcıların yaşı,

kardeş sayı ve sırası, anne-babanın yaşı, eğitim düzeyi vb. sorulara yer verilmiştir. Görüşmeler

katılımcıların izni alınarak ses kaydı ile yapılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının deneyimlerine yönelik yapılan

görüşmeler sonucunda, katılımcıların yaşamış olduğu uç deneyimlerinin çocukluk dönemlerini

psikolojik olarak olumsuz etkilediği, bireylerin çocuk yaşta ebeveynleştiği, erken özerklik

gelişimi gösterdikleri, dil gelişimlerinde gecikmeler ve konuşma bozukluklarının yaşandığı,

sosyal çevreleri ile aileleri arasında iletişimde aracı oldukları, çift dil ve kültürle büyüdükleri,

erken yaşta ağır sorumluluklar aldıkları ve çevre desteği ile büyüdükleri sonuçlarına

ulaşılmıştır. Codalı birey olarak yetişen bu bireylerin çocukluk deneyimlerinin yetişkinlik

yaşantısına da farklı boyutlarda yansımaları olmuştur. Bu kapsamda katılımcıların tamamının

işaret dilini bir meslek olarak edindikleri, ailelerine yönelik sorumluluklarının hayat boyu

devam etmesi sebebiyle özel hayat ve ilişkilerinde olumsuzluklara yol açması ve katılımcıların

çoğunluğunun kendisini ait hissettiği kültür ve topluluğu sağır topluluk olarak ifade etmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sağır ebeveyn, işitme engelli anne baba, çocukluk deneyimleri, CODA

BİLDİRİ NO: 66

BİLGİSAYARSIZ KODLAMA ETKİNLİKLERİNİN OKUL ÖNCESİ 5-6 YAŞ

GRUBU ÇOCUKLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Elif ÖZTÜRK, Büşra DÜDÜKÇÜ

Giresun Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın temel amacı, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5- 6 yaş

çocuklarının bilimsel süreç becerilerini etkili ve kalıcı bir şekilde kazanabilmeleri için

araştırmacı tarafından hazırlanan “Kodlama Eğitimi”nin etkisini ortaya koymaktır. Ayrıca bu

çalışmada, bilimsel süreç becerileri nedir? ve matematik öğretimindeki önemi nedir? sorularına,

literatürdeki ilgili çalışmalar incelenerek cevap aranmıştır.

Yöntem: Okul öncesi 5-6 yaş çocukların Kodlama eğitimi uygulamaları hakkındaki

düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda deneysel araştırma yöntemi

kullanılmıştır. Bu çalışma Giresun il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir

Anaokulunda, okul öncesi dönemde eğitim gören 5-6 yaş grubundaki 20 çocuk ile yapılmıştır.

Çalışma grubu 5 kız ve 15 erkek çocuktan oluşmaktadır. Bu araştırmada: okul öncesi

çocuklarına (60-72) ay, kodlama ile ilgili 1 adet materyal hazırlanmış ve materyaldeki

yönergeler her hafta değiştirilerek üzerinden etkinlikler uygulanmıştır. Bu etkinlikler

doğrultusunda çocukların bilimsel süreç becerilerini ölçmek için “Fen Süreçleri Gözlem

Formu” kullanılmıştır. (Akman,2017)

Bulgular: Deneysel yönteme göre çocuklara yöneltilen 22 maddeden elde edilen veriler SPSS

programıyla incelenmiştir. Fen süreçleri kontrol listesi, sorun çözme kontrol listesi, bilimsel

tutumun gözlemsel envanteri kısmında çocuklarda gözlenen özelliklerden ilk testte ve son testte

önemli maddelerde olumlu değişiklikler görülmektedir. Buna karşılık hiçbir çocukta gerileme

görülmemiştir. Bu çalışmada veriler arası ilişkiyi anlamak için normallik testi yapılmıştır.

Sonuç: Verilerden elde edilen bulgulara göre çocukların bilimsel süreç becerileri ön test

sonucunda orta düzeyde çıkmıştır. Daha sonraki yapılan son test ölçümlerinde ise anlamlı

gelişmeler gözlenmiştir. Böylelikle okul öncesi dönemde 5-6 yaş çocukların bilgisayarsız

kodlama eğitiminin bilimsel süreç becerileri üzerine olumlu yönde etkisi gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kodlama, Kodlama etkinlikleri, Teknoloji, Bilimsel süreç becerileri

BİLDİRİ NO: 67

TÜRK BASILI GAZETELERİNDE ÇOCUĞUN TANIMI

Ezgi BAHÇETEPE, Dilara Beyza AKKAYA

Boğaziçi Üniversitesi

Amaç: Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin önemini, çocuğun kim olduğunu ve çocuk haklarının ne

olduğunu anlamak üzerine önemli sorunlar ülkemizde devam etmektedir. Bu bağlamda,

çocukların basılı gazetelerde nasıl yer aldığını ve medyanın çocuklardan nasıl faydalandığını

gözlemlemeyi amaçladık. Ayrıca, haberleri analiz ederek toplumun “çocuğu” nasıl algıladığını

görmeyi hedefledik. İkinci olarak, çocuklar hakkında çıkan haberlerin içerik oranını bulmayı

amaçladık.

Yöntem: 25-31 Aralık 2017 haftasında yayınlanan tirajı en yüksek ilk dört gazeteyi belirledik.

1-31 Ocak 2017 tarihleri arasında bu dört gazeteyi her gün aldık ve bütün 0-18 yaş arasında

olduğu belirtilen kişilerin bulunduğu haberleri topladık, sırasıyla yayınlanma tarihlerine dikkat

ederek konularına göre kategorilere ayırdık. Kategorilerimizi şunlara göre belirledik; çocuğun

statüsünü olumlayan haberler, istismar ve mağduriyet içeren haberler, çocuk suçlular

hakkındaki haberler, çocuk ölüm haberleri, çocukların yer aldığı dini ve siyasi içerikli haberler

ve son olarak, köşe yazılarında çocuk.

Bulgular: “Çocuk” kelimesi içeren haber sayısı Hürriyet’te 199, Sabah’ta 134, Sözcü’de 119

ve Posta’da 132 adettir. Toplamda bir ay içerisinde dört gazetede yer alan çocuk kelimesi içeren

haber sayısı 584’tür. Kategorilerimize göre haber dağılım sayısı şöyledir; çocuğun statüsünü

olumlayan haberler 247, istismar ve mağduriyet içeren haberler 103, çocuk suçlular hakkındaki

haberler 26, çocuk ölüm haberleri 77, çocukların yer aldığı dini ve siyasi içerikli haberler 65 ve

köşe yazılarında çocuk 56 adettir.

Sonuç: Çalışmamızda, Türk basılı gazetelerinde, çocukların, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları

Sözleşmesi'ne aykırı bir şekilde gösterildiği sonucuna varmış bulunmaktayız.

Anahtar Kelimeler: Basılı medyada çocuk, çocuk haberleri, gazetede çocuk, çocuğun tanımı

BİLDİRİ NO:68

DİJİTAL DÜNYADA EBEVEYN VE ÇOCUK

Ezgi BAHÇETEPE, Dilara Beyza AKKAYA, Selda KILIÇ

Boğaziçi Üniversitesi

Amaç: Ebeveynin çocuk yanında gerçekleştirdiği davranışlar çocuk tarafından öğrenilir ve

çocuğun da bu davranışları tekrar etme olasılığı yükselir. Amacımız, ebeveynlerin teknolojik

alet kullanımı (bilgisayar, telefon, tablet ve televizyon) ile çocukların teknolojik alet kullanımı

arasında bir korelasyonun var olup olmadığını bulmaktır.

Yöntem: Yaptığımız çalışmada, direkt olarak teknolojik aletlerin kullanımından ziyade ekran

başında geçirilen süre baz alınmıştır; bu nedenle, televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve tablet

kullanım süresine yönelik araştırmamızı çerçeveledik. İnternet üzerinden, 3-10 yaş arası çocuğu

olan ebeveynlere 24 soruluk bir anket sunduk. Ankette, ebeveynin yaş aralığı, cinsiyeti, akıllı

cihazlar karşısında geçirdikleri süre ve bu sürenin iş veya evde gerçekleşip gerçekleşmediğini;

çocuklarının yaş aralığı ve cinsiyeti, ekran üzerindeki sürelerini hafta içi ve hafta sonu olmak

üzere sorduk.

Bulgular: Katılımcıların çoğu, vaktini Whatsapp, Instagram ve Youtube gibi sosyal medya

uygulamalarıyla geçirdiklerini belirttiler. Verilere göre, 21 çocuğun kendisine ait tableti, 8

çocuğun kendisine ait telefonu, 7 çocuğun kendisine ait dizüstü bilgisayarı, 5 çocuğun kendisine

ait masaüstü bilgisayarı, 2 çocuğun kendisine ait oyun konsolu vardır. Akıllı cihazları kullanan

birçok çocuk çizgi film veya video izlemek amacıyla teknolojik aletleri kullanmaktadır. İkinci

sırada ise oyun oynamak amacı bulunmaktadır. Çocukların sadece 8’i ödev yapmak için ve 4’ü

online ders için ve 5 çocuk ise arkadaşlarıyla sohbet etmek için teknolojik aletlerden

faydalanmaktadır.

Sonuç: Ebeveynlerin teknolojik alet kullanımı ile çocukların teknolojik alet kullanımı arasında

anlamlı bir ilişki bulunamadı fakat çocukların kendi içerisinde hafta içi ve hafta sonu teknolojik

aletlerin kullanımı arasında küçük bir ilişki tespit edildi. Ayrıca, ebeveynlerin büyük bir kısmı

teknolojiden faydalanmaktan ziyade teknolojiyi bir çeşit eğlendirici, ödüllendirici bir araç

olarak kullanıyor ve bunu çocuklarına da yansıttıkları ankette bulunan 23. Soruya verdikleri

cevaptan gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: hanelerde bulunan teknolojik alet sayısı, teknoloji ve çocuk, rol model

olarak ebeveyn, radyasyonun etkileri

BİLDİRİ NO: 69

ÇOCUKLARA YÖNELİK ANİMASYON FİLMLERİNDEKİ KORKU

ÖĞELERİNİN İNCELENMESİ

Tuğba SEZENER, Gülnaz GÜLER, Perihan Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Günümüzde animasyon filmleri çocukların oldukça dikkatini çekmektedir. Hatta çocuklar ilgi

duydukları kahramanların kimliğine bürünmeye çalışırlar. Ayrıca çocuklar animasyon filmleri

ile eğlenip aynı zamanda duygularını ifade etmeyi de öğrenirler. Ancak animasyon filmlerinin

çocuklar üzerinde eğitici yönü olduğu kadar çocukların duygularını ve davranışlarını

etkileyecek olumsuz yanları da bulunmaktadır.

Bu çalışmanın amacı çocuk animasyon filmlerinde ki korku öğelerini, bu öğelerin çeşitlerinin

ve belirlenen filmlerde varlığının belirlenmesidir. Çalışmada ödül almış ve son 5 yıl içerisinde

en çok izlenmiş olan 30 çocuk animasyon filmi incelenmiştir. Çalışmada varlığı incelenen

öğeler uzman görüşleri ve ilgili literatür taraması doğrultusunda elde edilmiştir. Belirlenen

öğeler ise form haline getirilmiştir. Verilerin analizi nitel araştırma yöntemlerinden içerik analiz

yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda belirlenen filmler, belirlenmiş olan korku

öğelerinin varlığı incelenmiştir.

Araştırma sonucunda en çok izlenen ve ödül almış animasyon filmlerinin çoğunda korku

öğelerine rastlanmıştır. Filmlerde çoğunlukla ‘saldırma, bağırma, hakaret, aşırı sihir öğesi,

kızgın yüz, aşırı büyük karakter’ gibi öğelere rastlanmıştır.

Anahtar Sözcükler: Çocuk, animasyon filmi, korku

BİLDİRİ NO: 70

OKUL ÖNCESİ HİKAYE VE MASAL KİTAPLARINDA CİNSİYET ROLLERİ

Ezgi BAHÇETEPE, Ayşe Saliha KORKUT, Hatice Gökçen AĞCA, Zeynep ÇAKIR, Cemile

Eslem BAKKAL, Betül POLAT

Boğaziçi Üniversitesi

Amaç: Kitaplar çocukların dış dünyayı algılama ve keşfetme süreçlerinde rehber olan somut

materyallerin başında gelmektedir (İşyar, 2007). Toplumdaki kalıp yargılara özellikle cinsiyet

rolleri ile toplumun ilişkisi üzerinden kitaplarda yer verilmektedir. Çocuk edebiyatında da bu

kalıp yargıların aktarımı görülmektedir. Toplumda var olan konumunu ve toplum cinsiyetine

biçtiği rolleri anlamaya ve empoze edilen düşünceyi benimsemeye müsait olan çocuk birey,

kitaplardaki kalıp yargıların manipülasyonundan etkilenmektedir. Biz de çalışmamızda, okul

öncesi hikâye ve masal kitaplarında cinsiyet rollerinin nasıl dağıldığını ve erkek/erkek çocuk

ve kadın/kız çocuk rollerinin nasıl işlendiğini gözlemlemeyi amaçladık.

Yöntem: İstanbul ilindeki çeşitli çocuk kütüphanelerinin okul öncesi kitaplarının bulunduğu

raflardan rastgele bir şekilde seçtiğimiz 150 kitabı inceledik. İncelerken dikkate aldığımız

hususlar şunlardır; kitabın yazarının cinsiyeti, kitaptaki başrolün cinsiyeti, yan rollerdeki

karakterlerin cinsiyeti, iç ya da dış mekanlarda bulunan karakterlerin cinsiyetleri, kitapta geçen

toplam feminen ve maskülen nitelikli kelime sayısı, kadın ve erkeklerin yaptıkları iş ve kadını

ve erkeği betimleyen sıfat ve zamirler.

Bulgular: İncelediğimiz 150 kitap içerisinde yazarların cinsiyet dağılımı şöyledir; 100’ü kadın,

38’i erkek ve 2’si kadın ve erkek birlikte yazmış. 150 kitapta toplam feminen kelime sayısı 277,

maskülen kelime 232, kadın başrol 50, erkek başrol 48, kadın yan rol 148, erkek yan rol 139,

içeride bulunan kadın 141, dışarıda bulunan kadın 101, içeride bulunan erkek 88, dışarıda

bulunan erkek 135, cinsiyeti belirsiz karakter sayısı 323’tür.

Sonuç: Cinsiyet algısını incelediğimiz kitaplarda, genel olarak kadın karakterlerin

cinsiyet vurgusunun daha net yapıldığı, başta kelime sayısı ve çeşidi olmak üzere yaptıkları iş,

karakteri betimleyen kelimeler ve karakterin içeride/dışarıda bulunma oranı gibi kriterler

ile incelenmiştir. Erkek yazarların kitaplarında daha çok erkek başrol bulunurken; kadın

yazarların kitaplarında ise daha çok kadın başrol bulunduğu gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: çocuk edebiyatı, çocuklarda cinsiyet rolleri, çocuk kitaplarında cinsiyet

rolleri

BİLDİRİ NO: 73

ÇOCUK HAKLARI AÇISINDAN ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK BİR

ÇİZGİ FİLM SERİSİNİN ANALİZİ: CANIM KARDEŞİM

Şükran ULUSOY, Merve YENİSARI, Samiye DÜĞÜNCÜ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan

sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma

gibi hakları tanımlayan evrensel bir kavramdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları

Sözleşmesi’nin 42. maddesinde; “Taraf Devletler, sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve

etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı

taahhüt ederler” hükmü yer almaktadır. Erken çocukluk döneminden başlayarak çocukların

kişilik yapısının oluşumunda etkili bir uyaran olan çizgi filmler, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin

hükümlerinin yaşama geçirilmesinde önemli bir sorumluluk üstlenmelidir çünkü alanyazın

tarandığında erken çocukluk dönemindeki çocukların zamanlarının büyük bir kısmını çizgi film

izleyerek geçirdiği ortaya konmuştur. Bu bağlamda 3-6 yaş arası çocukların en çok sevdiği çizgi

filmlerden biri olan, TRT Çocuk ekranlarından yayınlanan “Canım Kardeşim” isimli çizgi film

serisinde Mine, Müge ve Mete, babaları Galip, anneleri Lale Hanım ve kedileri Mıncır ile

birlikte mutlu bir aile anlatılmaktadır. Bu çalışma, erken çocukluk dönemindeki “Canım

Kardeşim” isimli çizgi film serisini çocuk haklarına (yaşamsal, gelişme, korunma ve katılım

haklarına) yer verme durumu açısından incelemeyi amaçlamaktadır.

Yöntem: Araştırma, yorumlayıcı temel nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Araştırmanın

amacı doğrultusunda “Canım Kardeşim” çizgi filminin kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile

seçilen toplam 50 bölümü araştırmacılar tarafından çocuk haklarına odaklanılarak izlenmiş ve

verdiği mesajlardan elde edilen veriler içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmada veri

toplama amacıyla, Karaman-Kepenekci ve Aslan (2010) tarafından oluşturulan sınıflandırmaya

uygun olarak geliştirilen “Çocuk Hakları Kontrol Listesi” kullanılmıştır.

Bulgular: Canım Kardeşim çizgi film serisinin çocuk haklarına dair mesaj içeren sahnelerinde

en çok barınma (%90), ailesi ile birlikte yaşama (%85), eğlenme (%70,5) ve beslenme (%46),

hakları öne çıkarken en az yer verilen hakkın tıbbi bakım hakkı (%3,4) olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Çizgi filmde bulunan karakterlerin davranışlarında ve sorunların çözümünde çocuk

haklarına uygun hareket edildiği belirlenmiş olup, “Canım Kardeşim” isimli çizgi film serisinin

çocuk hakları farkındalığına katkı sağladığı ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: çocuk hakları, çizgi film, canım kardeşim, erken çocukluk

BİLDİRİ NO: 75

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAKTA OLAN 4.SINIF

ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLİK UYGULAMASINDA VE UYGULAMA

ÖĞRETMENLERİ İLE YAŞADIKLARI SORUNLAR

Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Murat ADAR, Vildan ADSIZ, Hazal YILMAZ, Sevda

BARAN, Nurşen OSMANOĞLU

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Bu çalışmada Okul Öncesi Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencilerinin öğretmenlik uygulamasında

yaşadıkları sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini kapsamaktadır. Uygulama sürecinde

okul iklimine alışmanın, okuldaki birimlerle iletişim kurabilmenin, gerekli bilgi ve becerileri

kazanmanın nitelikli öğretmen yetiştirme üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda

araştırmanın amacı adayların deneyim kazanırken karşılaştıkları problemleri tespit etmektedir.

Araştırmaya ilişkin veriler Betimsel Analiz yöntemiyle toplanmıştır. Araştırma grubunu 2018

yılında Van YYÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencileri

oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış 19 soruluk anket formu

kullanılmıştır. Araştırma sonucunda adayların yarısı uygulama derslerinin sayısı yetersiz

bulmuş, %77&amp;#39;si ise farklı kurumlarda uygulama yapmak istediğini belirtmiştir.

Ayrıca adaylar etkinlik planlarını uygulamasında kullanılan materyallerin maliyetinden dolayı

sorun yaşadıklarını ayrıca uygulama öğretmenleri ile iletişim kuramadıklarını ifade etmiştir. Bu

araştırma sonucunda öğretmenlik uygulaması süresince karşılaşılan problemlerin adayları

olumsuz etkilediği, adayın, koordinatörün ve uygulama öğretmenlerinin sorumlukları

konusunda biçimlenmesi gerektiği söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: öğretmenlik uygulaması, uygulama öğretmeni

BİLDİRİ NO: 76

KAYNAŞTIRMA ÇALIŞMALARINDA RAM İLE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

KURUMLARI ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Hazal YILMAZ, Sevda BARAN, Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Betül ATAY,

Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Nurşen OSMANOĞLU

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimi ile ilgili görüşleri; okul

öncesinde kaynaştırma eğitimi uygulamaları, RAM ile yapılan işbirliği, ortaya çıkan sorunlar,

sorunların çözümü ve önerilerine yönelik öğretmen görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırmaya ilkokullarına bağlı anasınıflarında görev yapan öğretmenler(2) ve bağımsız

anaokullarında görev yapan öğretmenler(8) katılmıştır. Araştırma verileri görüşme formaları

yoluyla toplanmıştır ve içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin

kaynaştırma eğitimine yönelik bakış açıları uygulamalarına yönelik hazırlıklar yaptıkları, bu

hazırlıklar kapsamında bazı kişilerden destek aldıkları belirlenmiştir. Yine hazırlık kapmasında

okul rehber öğretmenlerinin rehberlik ettikleri görülmüştür. Görüşlere göre kaynaştırma

uygulamalarında çeşitli sorunlar yaşandığı ve bu sorunlara ebeveynler, öğrenciler, öğretmenler

ve eğitim ortamlarının kaynaklık ettiği görülmüştür. Sorunların çözümüne yönelik

Öğretmenlerin toplantılar, bireysel görüşmeler ve sınıf içi etkinlikler düzenlediği, rehber

öğretmenlerin ise seminerlerle aileleri bilgilendirdikleri belirlenmiştir. Tüm katılımcılar

kaynaştırma uygulamaları kapsamında bilgi yetersizliğinin giderilmesi yönünde öneri

bildirmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: kaynaştırma, ram, okul öncesi kurum

BİLDİRİ NO: 77

BİR TOPLUMA HİZMET UYGULAMASI: GÖKYÜZÜ SENİNDİR

Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Hazal YILMAZ, Sevda BARAN, Mücahid ERDAŞ, Derya

YILMAZ, Betül ATAY, Hebun DENİZ, Meltem APSUR, Nurşen OSMANOĞLU

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında Van Y.Y.Ü Okul Öncesi Öğretmenliği

Bölümü öğrencilerinin 2- 6 yaş çocuklarına, yaş ve gelişim düzeylerine uygun okul öncesi

eğitim amaç ve ilkeleri doğrultusunda eğitim ortamını oluşturmak, onları yaşamın içine almak,

onların akranlarıyla birlikte aynı eğitim ortamında birlikte olmalarına olanak sağlamak, iletişim

becerilerini geliştirmek, bedensel, ruhsal, sosyal ve ahlaki gelişimlerini desteklemek amacı ile

Van Cezaevi Kampüsü T tipi Kadın Cezaevi’nde eylem araştırması yöntemi kullanılarak

“GÖKYÜZÜ SENİNDİR” projesi uygulandı.

Çocuklar açısından; Proje amacına ulaştı; çünkü çocuklar artık her gün dışarı çıkıyor, okula

gidiyor, güneşi ve Gökyüzünü görebiliyor. Çocuklar bu proje ile birlikte şarkı söylüyor, resim

yapıyor, hikaye dinliyor, kuklalarla konuşuyor ve en önemlisi de akranlarıyla birlikte eğleniyor,

öğreniyor ve büyüyor.

Bu projenin sonunda Cezaevinde bulunan çocuklara karşı bu tür projelerle öğrencilerin

duyarlılıklarının artırılması gerektiği kararına varıldı.

Anahtar Kelimeler: cezaevi, gökyüzü, topluma hizmet

BİLDİRİ NO: 78

EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRETMEN ADAYLARININ

FORMASYON KAVRAMINA İLİŞKİN ZİHİNSEL İMGELERİNİN İNCELENMESİ

Buse SATILMIŞ, Emine BAL, Büşra VURDUM

Kastamonu Üniversitesi

Öğretmen yetiştirme, çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Cumhuriyet döneminden itibaren

gelişmekte olan öğretmenlik mesleği günümüze kadar çeşitli değişimlere uğramıştır. Bu

değişimler öğretmen yetiştiren kurumlarda çeşitli sorunlara yol açmıştır. Bu bağlamda

pedagojik formasyon eğitimi bir sorun olarak ele alınabilir. Bu araştırmanın amacı eğitim

fakültesinde öğrenim gören lisans öğrencilerinin, öğretmen sertifika programlarına

(formasyona) ilişkin zihinsel imgelerini ve görüşlerini öğrenmektir. Araştırmada 2015-2019

öğretim yılında bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören rastgele seçilmiş

100 öğretmen adayının ‘’formasyon’’ ifadesini ana düşünce olarak kullandıkları zihin haritaları

veri toplama aracı olarak kullanılmış ve bu zihin haritalarının içerik analizi yapılmıştır. Yapılan

analizde en çok tekrar eden kavramların para, haksızlık, eğitim ve öğretmenlik olduğu

belirlenmiştir. Bunların yanı sıra daha az tekrar eden kelimeler intihar, mecburiyet,

deneyimsizlik, eşitsizlik vb. olmuştur. İçerik analizine göre tekrar eden kavramlardan genel

zihin haritası oluşturulmuştur. Zihin haritalarından elde edilen sonuçlara göre, öğretmen

adaylarının, formasyon eğitimini gereksiz buldukları, formasyon eğitimi alan öğrencileri

yetersiz ve öğretmenlik mesleğini benimsemeyen bireyler olarak gördükleri belirlenmiştir.

Formasyon eğitimi alan öğrencilerin; eğitim fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarının

iş hayatına geçiş sürecinde bir engel teşkil ettikleri ve atanmalarının eğitim fakültesindeki

öğretmen adaylarına yapılan bir haksızlık olduğunu düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Formasyon, zihin haritası, öğretmen adayı, eğitim fakültesi

BİLDİRİ NO: 80

'DÜNYAYA NASIL GELDİM? : OKULÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ

DÜNYAYA GELİŞ ALGILARI

Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN, Büşra KARAHAN,Elif YAPAR,Özlem SARITAŞ

Pamukkale Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde çocukların dünyaya geliş algıları cinsel konulara merakının

yoğun olduğu dönem olası açısından önemlidir. Bu araştırma okul öncesi çocuklarının dünyaya

nasıl geldikleri ile ilgili algılarının derinlemesine incelenmesini amaçlamıştır.

Yöntem: Nitel durum araştırması kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada fenomoloji

araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna, okul öncesine devam eden 48-

60 aylık 11 çocuk dahil edilmiştir. Veriler 3 hafta boyunca haftada bir gün 20-25 dakika süren

yarı yapılandırılmış görüşmeler ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analiziyle

derinlemesine incelenmiş ve (a)annesi hamile olanlar (b)annesi hamile olmayanlar olarak

adlandırılan 2 temel tema çerçevesinde betimlendirilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın bulgularında çocukların dünyaya nasıl geldikleri ile ilgili algıları

annenin hamile olması veya olmaması durumunun anlamlı bir farklılık göstermediği ve

çocukların bu konudaki algıları sonucunda elde ettikleri bulguların yeteri kadar oluşmadığı

saptanmıştır.

Sonuç: Elde edilen bulgular doğrultusunda ülkemiz ebeveynlerine ve öğretmenlerine

çocuklukta cinsel eğitime yönelik eğitimler verilmesi gerektiği ve bu konu ile ilgili eğitim

programları hazırlanıp bunların etkinliğinin incelenmesi önerileri sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Cinsel gelişim,dünyaya geliş algıları,erken çocuklukta cinsel eğitim.

BİLDİRİ NO:81

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ EN ÇOK İZLEDİKLERİ ÇİZGİ

FİLMLERDE TOPLUMSAL CİNSİYET OLGUSUNUN İNCELENMESİ

Gülhan GÜVEN Büşra Gül KALEM

Gazi Üniversitesi

Toplumsal cinsiyet olgusunun çocukların en çok izledikleri çizgi filmlerde nasıl verildiğini

inceleyen bu çalışmanın amacı, çocuklar tarafından en çok sevilerek izlenen bu çizgi

filmlerdeki toplumsal cinsiyet yargılarını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmada amaçlı örnekleme

yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi seçilmiştir. Bu örnekleme göre Gaziantep il

merkezi, kırsal ve varoş bölgelerde bulunan okullar tercih edilerek 2018-2019 eğitim öğretim

yılında anaokuluna ve anasınıfına devam eden 773 çocukla görüşme sağlanmıştır. 50 farklı

çizgi film sayısına ulaşılmış ve çocuklar tarafından en çok izlenen 10 çizgi filmin izlenme sayısı

en çok olan 5 bölümü incelemeye alınmıştır. Araştırmanın verilerinde betimsel analiz ve içerik

analizi birlikte kullanılmıştır. Bu çerçevede hazırlanan kategorilere “frekans analizi “ ile

incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmadan elde edilen bulgular sonucunda; kadın karakterlerin renk olarak çoğunlukla

pembe rengi kullandığı, çocuk bakımı ve ev işleriyle genelde kadınların ilgilendiği, erkek

karakterlerin daha güçlü, aktif ve etkin rol oynadığı ev içi ve ev dışı mekanlarda olan iş

bölümünde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının bulunduğu; erkek ve kadın karakterlerin duygu

dağılımında erkeklerin daha mutlu kadınların daha üzgün olduğu gözlenmiştir. Araştırma

sonucunda çizgi filmlerin Türkiye yapımı olanların birçoğunda toplumsal kalıp yargılarının,

cinsiyet ayrımcılığının olduğu, kadın ve erkek karakterlerde geleneksel toplumsal cinsiyet

olgusunun bulunduğu; yabancı yapımlara ait çizgi filmlerde bu bulguların kadın erkek

karakterlerine eşit olarak dağıldığı gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Çocuk, Çizgi Film, Toplumsal Cinsiyet,

BİLDİRİ NO: 87

SES EVRENİM İSİMLİ ETKİNLİK PAKETİNİN ÇOCUKLARIN SESBİLGİSEL

FARKINDALIK BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Hafize DEMİRCAN, Hande Nur ÇELİK, İrem AKYAR, Merve DİCLE, Reyhan BEKAR

Ankara Üniversitesi

Erken okuryazarlık; çocukların doğumundan ilkokula başlamadan önceki süreyi kapsayan,

kitaplarla, yazıyla, ses ve harflerle karşılaştığı bir süreçtir. Erken okuryazarlık becerilerinden

biri olan sesbilgisel farkındalık da sözel dilin ayrı ve yinelenen birimlerden (ör:ses birimler,

heceler, sözcükler) oluştuğu bilgisi ve bu birimleri düzenleme becerisidir. Bu çalışmada okul

öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuklar için hazırlanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik

paketinin çocukların sesbilgisel farkındalık becerilerine etkisinin incelenmesi

amaçlanmaktadır.

Bu çalışmada nicel araştırmalar içerisinde yer alan öntest-sontest deney ve kontrol gruplu yarı

deneysel desen kullanılmıştır. Ses Evrenim isimli etkinlik paketinde çevre ve sesbilgisel

farkındalık becerilerini bütünleştiren toplam 8 etkinlik yer almaktadır. Etkinliklerin 4 tanesi

öğretmen adayları ve 4 tanesi de sınıf öğretmenleri tarafından aynı hafta içinde uygulanmıştır.

Öğretmen adaylarının uyguladığı ana etkinlikler 45’er dakika, ana etkinliklerden sonra sınıf

öğretmenlerinin uyguladığı destekleyici etkinlikler 25’er dakika sürmüştür. Çalışma Ankara’da

bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir çocuk bakım evindeki 48-66 aylık çocuklarla

yapılmıştır. Deney grubunda 16, kontrol grubunda ise 10 çocuk olmak üzere toplam 26 çocuk,

araştırmaya dahil edilmiştir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak Karaman ve Aytar

(2016)’ın geliştirdikleri Erken Okuryazarlık Becerilerini Değerlendirme Aracı’nın “Sesbilgisel

Farkındalık Becerilerini Değerlendirme Alt Boyutu”nun 3 alt testi kullanılmıştır. Bu 3 alt test [

a) aynı sesle başlayan sözcükleri eşleştirme, b) uyak farkındalığı ve c) sözcüklerin başlangıç

sesleriyle ilgili görevler] toplam 36 maddeden oluşmakta ve her bir çocukla uygulanma süresi

toplam 15-20 dk sürmektedir. Veri toplama sürecinde her çocukla bireysel olarak çalışılmıştır.

Çalışma sonunda deney grubunda ön testlerden alınan en düşük ve en yüksek puan aralığı=14-

27, standart sapma(sd)=3.71 iken ortalama puan, X=21.93’tür. Ses Evrenim isimli etkinlik

paketi uygulandıktan sonra elde edilen son test verilerine göre de en düşük ve en yüksek puan

aralığı=18-34, standart sapma(sd)=4.96 iken ortalama puan, X=27’dir. Kontrol grubunda ise ön

testlerden alınan en düşük ve en yüksek puan aralığı=10-24, sd=4.13 iken ortalama puan,

X=19.8’dir. Son testlerde ise en düşük ve en yüksek puan aralığı=14-30, sd=6.27 iken ortalama

puan, X=22.4’tür. Deney grubuna uygulanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik paketinin

çocukların Sesbilgisel Farkındalık Becerilerini Değerlendirme Testi’nden elde ettikleri puan

ortalamalarının yükselmesine katkı sağlamıştır. Kontrol grubunda da çocukların gelişimlerine

bağlı olarak sesbilgisel farkındalık puanlarında bir yükseliş görülmektedir. Kontrol grubu ve

deney grubundaki son test ortalama puanları arasındaki fark, deney grubu lehine X=4.6’dır.

Süreçte uygulanan “Ses Evrenim” isimli etkinlik paketindeki etkinlikler, çocukların ilgisini

çekmiş, etkinlikler sırasında verilen örneklerin test uygulamaları sürecinde bazı çocuklar

tarafından da maddelere yanıt olarak verildiği gözlemlenmiştir. Çalışmanın bulgularına göre

okul öncesi dönemde sesbilgisel farkındalık becerilerinin desteklenmesinin çocukların erken

okuryazarlık becerilerini desteklediği düşünülmektedir. Çocukların sesbilgisel farkındalık

becerilerini desteklemek için hazırlanacak etkinlik paketlerine aile katılımı süreci de eklenerek

daha uzun süreli uygulanması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Erken Okuryazarlık, Okul Öncesi Dönem, Sesbilgisel Farkındalık

Becerileri, Sesbilgisel Farkındalık Eğitimi

BİLDİRİ NO: 90

ÇOCUK KİTABI SEÇİMİNDE ÖĞRETMEN VE EBEVEYLERİN KİTAP SEÇİM

KRİTERLERİ

Hacer KARAN

Akdeniz Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmada, özellikle erken yaşta çocukların en çok etkileşimde bulunduğu anne

babaları ve öğretmenler tarafından çocuklara sunulacak kitaplarda kullandıkları kriterlerin

belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışma Antalya örnekleminde anaokulu öğretmenleri ve okul öncesi çağda çocuğu

olan anne babalar çalışmaya dahil edilmiştir. Random örnekleme yöntemiyle seçilen 50

ebeveyn ve 50 anasınıfı öğretmeni olmak üzere toplam 100 yetişkin katılımcıdan veriler

toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Okul Öncesi Öğretmeninin ve

Ebeveynlerin Çocuk Kitabı(3-6 yaş) Seçiminde Dikkat Ettikleri Ölçütleri Belirleme Ölçeği”

kullanılmıştır. Araştırmanın analizleri devam etmekte olup çalışma sonuçları sunum sırasında

tartışılacaktır.

Bulgular: Alt problemlere ilişkin bulgular ölçek toplamı, fiziksel özellikler, içerik (konu ve

tema), içerik (dil ve karakter) faktörler, ebeveyn ve öğretmenlere göre cinsiyet, çocukların

yaşları, okul öncesi kurum türü açısından incelenmiş ve aralarında anlamlı fark bulunmamıştır.

Sonuç: Ebeveynlerin çocuk kitabı seçim kriterlerinde; ebeveynin cinsiyeti, çocuğun gittiği

okul öncesi kurumun türü ve çocuğun yaşı fark yaratmamaktadır.

Okul öncesi öğretmenlerinin kitap seçim kriterlerinde; öğretmenin cinsiyeti, öğretmenin

çalıştığı okul öncesi kurumun türü ve öğretmenin çalıştığı çocuğun yaş grubu fark

yaratmamaktadır.

Anahtar kelimeler : çocuk kitapları, içerik, resim, boyut, dil

BİLDİRİ NO: 93

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ MESLEKLERE YÖNELİK BAKIŞ

AÇILARININ TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMI TEMELİNDE İNCELENMESİ

Emine Nur KANAT, Buket ŞEN

Uşak Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem çocuklarının mesleklere yönelik bakış açılarının toplumsal cinsiyet

kavramı temelinde incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın çalışma grubunu Uşak

İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı seçkisiz örnekleme yönteminden basit seçkisiz örnekleme

yöntemi ile belirlenmiş üç farklı anasınıfında eğitim gören 48-72 aylık 35 kız ve 35 erkek

çocuğu oluşturmaktadır.

Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesidir.

Uygulama sürecinde okul öncesi dönem çocuklarına farklı meslek dallarına ilişkin resimler

gösterilmiştir. Polis, itfaiyeci, doktor, pilot ve öğretmen meslek gruplarına ait hem erkek hem

de kadın fotoğrafları öğrencilerle birlikte incelenmiştir. Sonrasında çocuklara ‘Şimdi bir polis

çizelim’ gibi yönergeler verilerek her meslek grubundan çizmeleri için rehberlik edilmiştir.

Çocukların çizdiği her meslek grubuna ait resim toplanırken, resimdeki meslek sahibi kişinin

cinsiyeti sorulmuş ve not edilmiştir.

Bulgular: Elde edilen verilere göre, çalışmaya katılan erkek öğrencilerin itfaiyecilik mesleğine

yönelik resimlerinde daha çok erkek cinsiyetini (32), öğretmenlik mesleğine yönelik

resimlerinde daha çok kadın cinsiyetini (24) resmettikleri belirlenmiştir. Çalışmaya katılan kız

öğrencilerin resimlerinde ise öğretmenlik mesleğine yönelik çizimlerinde daha çok kadın

cinsiyetini (27), itfaiyecilik mesleğine yönelik çizimlerinde ise daha çok erkek cinsiyetini (22)

resmettikleri belirlenmiştir.

Sonuç: Bulgulara göre çocukların farklı meslek dallarına ilişkin toplumsal cinsiyet kalıp

yargıları tartışılmıştır. Okul öncesi dönem çağındaki kız ve erkek çocuklarının öğretmenlik

mesleğinin cinsiyetine yönelik algılarının kadın cinsiyeti ağırlıklı olduğu, itfaiyecilik

mesleğinin cinsiyetine yönelik algılarının erkek cinsiyeti ağırlıklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Okul öncesi dönem, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet kalıp yargıları

BİLDİRİ NO: 94

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARINA DEĞERLER EĞİTİMİNDE DRAMA

YÖNTEMİNİN ETKİLİLİĞİ

Fatma SOYDAN, Şafak ULUÇINAR SAĞIR, Dr. Rumiye ARSLAN

Amasya Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi dönemde çocuklara dürüstlük, yardımseverlik,

sorumluluk gibi soyut değerleri öğretmede drama yönteminin etkililiğini araştırmaktır.

Yöntem: Araştırmanın evreni Amasya ili merkez okul öncesi kurumlarına devam eden 4-5 yaş

grubu çocuklardır, örneklemi ise rastgele örneklem modeli ile belirlenen bir okul öncesi

kurumunda bulunan ve araştırmaya katılan çocuklardır. Deneysel desene göre yapılan bu

araştırma, deney grubunda 12, kontrol grubunda 12 olmak üzere toplam 24, 4-5 yaş grubu

çocuklar üzerinde yürütülmüştür. Bu araştırmada gözlem ve mülakat yöntemleri kullanılmıştır.

Drama etkinliklerinde dürüstlük değeri için ‘’Yalancı Çoban’’ draması, yardımseverlik değeri

için ‘’Kızılay’’ draması ve sorumluluk değeri için ‘’Sorumluluklarımı Biliyorum ’’ draması

öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Drama etkinlikleri öncesinde ve sonrasında çocuklar ile

mülakat yapılarak ön test ve son test uygulanmıştır. Mülakatlar ses kaydına alınıp daha sonra

analiz edilmiştir. Drama etkinliği sırasında çocukların davranışları gözlemlenmiştir

Bulgular: Yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir. Drama

yöntemi ile değerler eğitimi verilen deney grubunun, kontrol grubuna göre daha fazla gelişme

gösterdiği ve soyut değerlerle ilgili sorulan sorulara doğru cevaplar verebildikleri görülmüştür.

Sonuç: Sonuç olarak okul öncesi dönemde drama yönteminin değerler eğitiminde oldukça

etkili olduğu gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Değerler eğitimi, drama yöntemi, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 97

SINIF DIŞI UYGULAMALAR: SINIFTAN BAHÇEYE, BAHÇEDEN ORMANA

Şeyma KOCAMAN, Tacettin KESKİNKILIÇ, Asena KUŞ

ÇOMÜ ÇABAÇAM Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi Eğitmenleri

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Giriş: Çocukların dışarıda geçirdikleri zamanın giderek azalması, doğa ile etkileşimlerinin

sınırlı hale gelmesi, günün çoğunu binaların içinde geçirmelerine ve doğaya yabancılaşmalarına

neden olmaktadır. Bu durum, çocuk ve doğa etkileşimini yeniden kurup güçlendirmek isteyen

çağdaş eğitimciler için ilham kaynağı olmuş ve bu gelişmeler günümüze ‘Orman Pedagojisi’

olarak yansıyan alternatif uygulamaların temellerinin atılmasını sağlamıştır. Çocuk ve doğa

arasındaki koparılmış bağı yeniden kurmaya çalışan ve onlara gerçek yaşam deneyimleri sunan

Orman Pedagojisi uygulamalarının, Türkiye’de de kendine yer edinmesi adına, yapılacak

çalışmaların alana ‘iyi uygulama örneği’ olarak katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Amaç: Bu düşünceden hareketle çocukların doğal materyalleri tanıması, bu materyalleri

etkinliklerine uyarlayabilmeleri, ekolojik hareketleri yerinde gözlemleyebilmeleri,

sürdürülebilir çevre bilinci kazanmaları, çevre dostu davranışlar geliştirebilmeleri ve tüm

bunları doğayla uyum içinde gerçekleştirebilmeleri amacıyla Okul Öncesi Eğitimi Programı

(2012)’nda yer alan etkinliklerden yola çıkılarak Orman Pedagojisi İlkeleri’nden beslenen

taslak bir programın geliştirilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırma, örnek olay incelemesi

niteliğindedir. Araştırmanın çalışma grubu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Rektörlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim

Merkezi’nde eğitim alan, sosyo-demografik ve ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı

grupta bulunan 32-72 ay grubundaki 20 çocuktan oluşmaktadır. Çocukların doğal materyalleri

tanıması, bu materyalleri etkinliklerine uyarlayabilmeleri, ekolojik hareketleri yerinde

gözlemleyebilmeleri, sürdürülebilir çevre bilinci kazanmaları, çevre dostu davranışlar

geliştirebilmeleri ve tüm bunları doğayla uyum içinde gerçekleştirebilmeleri amacıyla Okul

Öncesi Eğitimi Programı (2012)’nda yer alan etkinliklerden yola çıkılarak Orman Pedagojisi

İlkeleri’nden beslenen taslak bir program hazırlanmıştır. Program kapsamında Ekim-Nisan

tarihleri arasında esnek aralıklarla 8 uygulama şeklinde gerçekleştirilmiştir. Program

uygulamaları süresince veri toplama aracı olarak gözlem formu kullanılmış ve verilerin

betimsel analizleri gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Gözlem formlarının analizi sonucunda çocukların sınıf dışı uygulama eşyalarının

kullanımını öğrendikleri; doğadaki materyalleri tanıyıp, bu materyalleri sınıf içi uygulamalara

taşıdıkları; hayvan yuvalarını yerinde gözlemleyip doğaya ve hayvanlara karşı önyargılarının

kırıldığı, çevreyi koruma bilinci geliştirdikleri sonucuna varılmıştır.

Sonuç ve Öneriler: Çocuk ve doğa arasındaki koparılmış bağı yeniden kurmaya çalışan ve

onlara gerçek yaşam deneyimleri sunan Orman Pedagojisi uygulamalarının, Türkiye’de de

kendine yer edinmesi adına, yapılacak çalışmaların alana ‘İyi Uygulama Örneği’ olarak katkı

sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Dönemi, Doğada Eğitim, Orman Okulu

Yaklaşımı, Oyunla Öğretim, Dezavantajlı Çocuklar

BİLDİRİ NO: 98

DİJİTAL OYUN SEÇİMİ VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN EBEVEYN

GÖRÜŞLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

Hatice Kübra İŞLEK, Zeynep GÖKSU, Ümmühan AKPINAR, Adalet KANDIR

Gazi Üniversitesi

Amaç: Günümüzde çocuklar dijital araçlarla erken yaşlarda tanışmaktadır. Çocukların dijital

araçlarla oynadıkları oyunları denetimsiz ve kontrolsüz kullanmaları bazı sorunlara neden

olabilmektedir. Bu bağlamda araştırma, okul öncesi dönemdeki çocukların ebeveynlerinin

dijital oyun seçimi ve denetimine ilişkin görüşlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmış olup, betimsel nitelikte bir

çalışma yapılmıştır. Tarama modellerinden genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın

çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara ili Çankaya, Yenimahalle ve

Keçiören ilçelerinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı anaokulları ve anasınıflarına

devam eden ve tipik gelişim gösteren 60-72 aylık çocukların araştırmaya katılmaya gönüllü

ebeveynleri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Gözüm ve Kandır (2019)

tarafından geliştirilen “60-72 Aylık Çocukların Dijital Oyun Seçimi ve Denetlenmesine

Yönelik Ebeveyn Görüşleri Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın verileri SPSS programı

kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar frekans tabloları, tanımlayıcı istatistikler ve çapraz

tablolar şeklinde verilmiştir.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular; cinsiyet, öğrenim düzeyi, meslek, yaş, aylık gelir,

çocuğun cinsiyeti, çocuk sayısı, çocuk sırası ve çocuğun aylık gelişimine göre yorumlanmıştır.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, ebeveynlerin okul öncesi dönemdeki çocuklarının dijital oyun

seçimi ve denetlenmesine yönelik görüşleri tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dijital Oyun, Okul Öncesi Eğitim, Okul Öncesinde Oyun

BİLDİRİ NO: 99

0-3 YAŞ ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN SOSYAL MEDYA ETKİLEŞİMLERİ

Ümmü Rümeysa ALTUNBAŞAK, Yasemin TETİK

Akdeniz Üniversitesi

Amaç: Her kesimden insanları ve kitleleri bir araya getiren sosyal medya kişilere fikirlerini

daha kolay yoldan aktarma, fikir alışverişi yapma, çeşitli fotoğraflar ve videolar ile

yaşamlarından kesitler paylaşarak kendilerini tanıtma ve ifade etme gibi sunmuş olduğu

imkanlar sayesinde her geçen gün hayatımızda daha çok yer edinmektedir. Sosyal medya

kullanımının yaygınlaşması ebeveynlerin de sosyal medya kullanım oranını arttırmıştır.

Bu kapsamda ebeveynlerin paylaşımlarında çocuklarının fotoğraf ve videolarına sıkça yer

vermesiyle pek çok çocuğun “dijital ayak izleri” günden güne artmaktadır.

Bu bağlamda sıfır üç yaş arası çocuğa sahip olan annelerin sosyal medya hesaplarında

çocuklarına dair içerik paylaşımlarını etkileyen faktörler bu araştırmanın amacını

oluşturmaktadır.

Yöntem: Betimsel araştırma modelinden görüşme odak görüşme yöntemi ile veriler

toplanmıştır.

Bulgular: Araştırmada bulgular 3 tema şeklinde oluşturulmuştur. Birinci tema annelerin

kullanmayı tercih ettikleri sosyal ağların neler olduğunu öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur.

Anneler instagram, whatsapp, twitter ve facebook kullanmaktadır. İkinci tema annelerin

sosyal medyada geçirdikleri ortalama süreyi ortaya koymak, çocuklarına dair yaptıkları ilk

paylaşım zamanını ve aralıklarını öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur. Annelerden alınan

cevaplara göre çocuğu doğar doğmaz paylaşan, hiç paylaşmayan ve bir süre sonra paylaşan

anneler olduğu tespit edilmiştir. Anneler iki saatle dört saat arası sosyal medyada zaman

geçirmektedirler. Üçüncü tema annelerin sosyal medyaya çocukları dahil edip etmedikleri, ne

şekilde dahil ettiklerini öğrenmek amacıyla oluşturulmuştur. Annelerden alınan verilere göre

anneler çocuklarını sosyal medyaya dahil ederken çocuklarının giyim ve mahremiyetine

dikkat ettikleri sonucu elde edilmiştir.

Sonuç: Bulgulardan elde edilen sonuçlara göre sosyal medyada anneler; faydalı buldukları

bilgilere, ailesi ve kendisinin gezip gördüğü yerlere, çocuğunun fotoğraflarına dair içeriğe

sahip paylaşımlar yapmaktadırlar. Çocuklarına dair paylaşım yapma sebepleri; çocuklarıyla

övünmek, uzakta olan akrabalara ve arkadaşlara çocukla ilgili bilgi vermek olduğu sonucu

elde edilmiştir. Paylaşım yapmamayı tercih eden annelerin paylaşım yapmama sebepleri ise;

çocuklarının giyim ve mahremiyetine dikkat etmeleri gerektiği düşüncesiyle paylaşım

yapmamaktadırlar sonucu elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: anne, sosyal medya, çocuk, paylaşım, içerik

BİLDİRİ NO: 101

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ZAMAN YÖNETİMİ BECERİLERİ

Ceylan Nur ÖZTÜRK

Kastamonu Üniversitesi

Giriş: Zaman, bütün insanlık tarihi boyunca tanımlanması en güç mekanizmalardan biri

olmuştur. Zaman bir bakıma elde bolca var olan ancak yokluğunda ise devamlı serzenişte

bulunulan bir kavramdır. Bu sebeple zaman verimli kullanılmalıdır. Tam bu noktada ise ‘Zaman

Yönetimi’ kavramı karşımıza çıkmaktadır.

Zaman yönetimi, amaçlara ve hedeflere ulaşmada önemli bir kaynak olan zamanı verimli

kullanma çabasıdır.(Uğur,2000) Hali hazırda herkese bulunan zaman etkili kullanılmalıdır. Zira

hem telafisi hem de geri dönüşü mümkün değildir.

Günlük hayatta en çok sorun yaşanılan konulardan biri de zamanı verimli kullanamamaktır.

Birçok meslek gruplarında karşı karşıya kalınan bu sorun öğretmenlik mesleğinde de oldukça

sık rastlanmaktadır. Özellikle okul öncesi öğretmenliği branşında zaman yönetiminin önemli

bir yeri vardır.(Demirtaş ve Özer, 2007)

Amaç: Bu araştırma, okul öncesi öğretmen adaylarının zaman yönetimi becerisinin,

öğretmenlik mesleğine karşı tutumları, sınıf yönetimi not ortalaması ve genel ağırlıklı not

ortalaması ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmaktadır.

Yöntem: Araştırma nicel desende olup tarama yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak

“Zaman Yönetimi Anketi” ve “Öğretmenlik Mesleğine Karşı Tutum Anketi” kullanılmıştır.

Araştırmanın örneklemini Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi

Öğretmenliği 4. Sınıf öğretmen adayları oluşturmaktadır. Bu çalışmada veriler SPSS 23.0

programında kodlanmış, değişkenler arasında ki ilişkinin belirlenmesi için Pearson Momentler

çarpımı değerleri kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmada, öğretmen adaylarının Zaman Yönetimi ile Genel Ağırlıklı Not

Ortalaması arasında (r=.419, p<.01) ve Sınıf Yönetimi Not Ortalaması arasında (r=.306, p<.01)

orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Zaman Yönetimi ile Cinsiyet ve Öğretmenlik

Mesleğine Karşı Tutum arasında düşük düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Sonuç: Zaman Yönetiminde başarılı olan öğretmen adaylarının Genel Ağırlıklı Not Ortalaması

ve Sınıf Yönetimi Not Ortalamasının yüksek olduğu bulunmuştur. Öğretmen adaylarının

Cinsiyetleri ve Öğretmenlik Mesleğine Karşı Tutumları, Zaman Yönetimi becerilerini

etkilemediği bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Zaman Yönetimi, Okul Öncesi Öğretmen Adayları, Genel Akademik

Ortalama, Sınıf Yönetimi

BİLDİRİ NO: 103

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE 4-5 YAŞ ÇOCUKLARININ ANADİL VE

YABANCI DİLDE KONUŞMA BECERİSİNİN GELİŞİM SÜRECİ

Dilek AYNA, Meryem TULUM

On Dokuz Mayıs Üniversitesi

Giresun Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı erken çocukluk dönemi 4-5 yaş grubu çocuklarının anadil ve

yabancı dil eğitiminin eş zamanlı olarak verilmesinin konuşma becerisine etkisinin

incelenmesidir. Çalışmanın araştırma soruları ise 4-5 yaş grubu çocuklarda anadilin yabancı dil

üzerinde etkileri nelerdir? İki dilliliğin konuşma becerisi üzerine etkisi nelerdir? Şeklindedir.

Yöntem: Bu çalışma Karadeniz bölgesinin Samsun il merkezinde bir okul öncesi kurumunda

bulunan 4-5 yaş grubundaki 6 çocuk ile yapılmıştır. Çalışma grubu 3 kız 3 erkek çocuktan

oluşmaktadır. Çocukların görsel algılarına ilişkin veriler nicel yönteme başvurularak

toplanmıştır. Bu bağlamda günlük yaşamda kullanılan canlı ve cansız nesne resimleri

kullanılmıştır. Çocukların görsel kartlar ile verdikleri cevaplar içerik analizi ile çözümlenmiştir.

Bulgu: Öğrenciler canlı ve cansız nesnelerin öğretiminde eylem kartlarıyla diğer konuların

ilişkilendirerek öğretilmiştir. Sınıf eşyalarıyla, eylem kartlarında kullanılan fiilerin bazılarını

cümle içerisinde kullanımında sadece bir fiil üzerinden cümle kurduğu tespit edilmiştir.

Öğrenciler sebze ve meyve isimlerini kolayca öğrendiği ve günlük hayatta yabancı dile maruz

kaldığı için daha kolay özümsediği sonucuna varılmıştır. Hem dinleme hem de konuşma

becerilerinde % 70 gelişim gözlemlenmiştir. Bulgulara göre çocukların anadilde sorulan

nesnelere, yabancı dilde cevap verdiği gözlemlenmiştir.

Sonuç: Çalışmanın sonuçları erken yaşta yabancı dil öğretiminin önemli olduğunu

göstermektedir. Bu bağlamda anadil ve yabancı dil öğreniminin birbiri üzerinde olumlu etkileri

olduğu gözlemlenmiştir. Yabancı dil eğitiminin erken yaşta verilmesi düşünüldüğü gibi öte

yandan yabancı dilin çocukların dil gelişimini sekteye uğratmadığı, tam aksine gelişimine katkı

sağladığı gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelime: Okul Öncesi Dönem, İngilizce, Dil Becerileri

BİLDİRİ NO: 105

105-OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE EBEVEYNLERİN OYUNCAK SEÇİMİNDE

DİKKAT ETTİKLERİ NOKTALARIN İNCELENMESİ

Saniye YAVUZ, Senanur FİAT, Zeynep KIRAN

Trabzon Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimi, çocukların gelişimi açısından önemli bir yere sahiptir. Çocukların

gelişiminde okul öncesi eğitimi ne kadar önemli ise okul öncesi eğitiminde de oyuncak seçimi

ve kullanımı o kadar önemlidir. Bundan dolayı yapılan araştırmanın amacı 0-6 yaş grubunda

çocuğu olan ailelerin oyuncak seçiminde dikkat ettikleri veya etmedikleri unsurların

belirlenmesidir.

Yöntem:Araştırma nicel verilere dayalı planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu Trabzon

İline bağlı Zehra Kitapçıoğlu Anaokulu ve Yaylacık Anaokulu’na devam eden 0-6 yaş grubu

çocukların velilerinden oluşmaktadır. Veriler anket yoluyla toplanmıştır.

Bulgular: Ebeveynlerin oyuncak konusunda en çok tercih ettikleri malzeme plastik, en çok

tercih ettikleri oyuncak türü ise eğitici oyuncaklar olarak belirlenmiştir. Oyuncak seçiminde

cinsiyet ve gelişim özelliklerini göz önünde bulundurdukları saptanmıştır. Oyuncak satın

alırken oyuncağın markasına bazen dikkat ettikleri, en çok tercih edilen oyuncak markasının

ise Play-Doh olduğu yapılan anket sonucunda bulunmuştur.

Ebeveynlerin oyuncak alma sıklığının ayda bir olduğu ve oyuncak alma nedeninin daha çok

hediye amaçlı olduğu belirlenmiştir. Oyuncak satın alırken anne, baba ve çocuğun birlikte karar

verdikleri ve ebeveynlerin oyuncak seçiminde en önemli faktör olarak güvenli olmasını tercih

ettikleri ortaya çıkmıştır.

Sonuç: Oyuncakların plastik olarak tercih edilmesinin sebebi fiyatının uygun olması ve

ulaşımının kolay olmasıdır. Aileler zamanla bilinçlendikleri için en çok eğitici oyuncaklara

yönelmişlerdir. Cinsiyet faktörüne dikkat edilmesi kimlik kazanımı için olumluyken çocukları

kalıplaştırdığı için olumsuzdur. Ebeveynlerin markaya bazen dikkat etmeleri fiyatının uygun

olmasından kaynaklanır. Oyuncak satın alırken anne, baba ve çocuğun birlikte karar vermesi

demokratik bir tutum sergilediklerini gösterir. Oyuncaklardaki tehlikelerin farkına varan aileler

bu nedenle oyuncakların güvenli olmasını daha fazla istemektedirler.

Anahtar Kelimeler: Oyuncak Seçimi, Oyuncak Türü.

BİLDİRİ NO: 107

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNİN

İNCELENMESİ

İlkem MERİÇ, Öznur ARSLAN, Fatma HÜSMENOĞLU, Seda Şeyma KARAN, Ayşegül

AL, Kübra MESTAN, Nilay MUTLU, Ezgi DİNÇ, Fatma Aybike ERKOÇ, Alper ÇOBAN1,

Ecem AKSOY, Yasemin GENÇ, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme becerilerini çeşitli

değişkenler açışından incelemektir. Bu amaçla, 48-72 aylık çocukların öz düzenleme

becerilerinde yaşa, cinsiyete, gelir düzeyine, okul öncesi eğitime devam durumuna ve okula

devam etme süresi bakımından anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma

grubu belirlenirken çoklu örnekleme yönteminden faydalanılmıştır. Buna göre öncelikle 2018-

2019 eğitim öğretim yılı güz döneminde Edirne il merkezindeki 48-72 aylık çocukların okul

öncesi eğitime devam ettiği anasınıfı ve anaokulları arasından küme örnekleme yöntemiyle,

araştırmanın ekonomikliği ve kolay ulaşılabilirlik ilkeleri uyarınca, toplam 7 okul

belirlenmiştir. Her okuldan 48-60 ay ve 60-72 ay gruplarını temsil eden birer sınıf tesadüfi

eleman örnekleme yöntemiyle belirlenen ve anne-babası araştırmaya katılmasına izin veren 226

çocuktan çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırmada Demografik Bilgi Formu ve Öz

Düzenleme Becerileri Ölçeği kullanılmıştır.

Bulgular: Ölçekten elde edilen verilerin analizi sonucunda elde edilen bulgulara göre öz

düzenleme becerilerinin; çocukların cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, gelir düzeyi, okul öncesi

eğitime devam durumu ve süresine göre farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.

Sonuç: Araştırmaya katılan çocukların öz düzenleme becerileri ile düzenleme ve kontrol

becerileri alt boyutlarının araştırmada incelenen değişkenlere göre farklılık gösterdiği

belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre öz düzenleme becerileri ve onu etkileyebilecek

değişkenler hakkında derinlemesine incelemeler yapılması gerektiği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Öz düzenleme, okul öncesi dönem, çocuk, düzenleme becerisi, kontrol

becerisi

BİLDİRİ NO: 109

2023 ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİM HEDEFLERİ HAKKINDA ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ

Dilara KAYA, Elif DERİN, Teslime CAN, Döndü Neslihan BAY

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Ülkemizde her ülkede olduğu gibi eğitimi ileriye taşımak, mevcut eğitim sistemini revize etmek

amacıyla hedefler belirlenmektedir. Bu hedefler stratejik planlamanın alt basamağını

oluşturmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından yayımlanan

genelgede 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu; kamu kuruluşlarının geleceğe

dönük olarak stratejik planlarını hazırlamaları ve bütçelerini planda öngörülen misyon, vizyon,

amaç ve hedefleri ile uyumlu olacak şekilde performans programlarına dayalı olarak

oluşturulması gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda eğitimde büyük değişikliklerin meydana

getirmesini hedefleyen 2023 eğitim vizyonu açıklanmış, eğitimcilerin değerlendirmesine

sunulmuştur.

2023 erken çocukluk eğitimi hedeflerine dair öğretmen görüşlerinin ortaya konulması

araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada nitel araştırma

yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Görüşme sorularının

kapsam geçerliliğini sağlamak için 3 uzmanın görüşü alınmış ve sorular yeniden

düzenlenmiştir. Eskişehir il merkezinde bulunan anaokulları ve anasınıflarında görev yapan 17

okul öncesi öğretmeni araştırmaya katılmıştır. Verilerin toplanmasında katılımcılarla birebir

yüz yüze görüşmeler yapılmış, her bir görüşme ortalama 15 dakika sürmüş ve ses kayıt cihazı

kullanılmıştır. Veriler doküman haline getirilip katılımcıların teyidi alınmıştır. Verilerin

analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilerden temalar ve alt temalar

halinde her bir araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Yapılan kodlamalar

karşılaştırılarak uzlaşılmış ve tek bir kodlama elde edilmiştir. Veriler katılımcıların doğruda

ifadelerine de yer verilerek yorumlamıştır.

Araştırma sonucunda elde edilen verilerde öğretmenlerin; devletin çocukların temel

ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği, kaynaştırma ile ilgili hizmet içi eğitimin alınması gerektiği,

kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde olması gerektiği, ailelere verilecek olan çocuk

gelişimi, psikolojisi eğitimlerin olması gerektiği, kırsal bölgelerde de erken çocukluk eğitiminin

verilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğu saptanmıştır. Okul öncesi zorunlu olması, bir

arada yaşamı destekleyici eğitim müfredatların olması hakkında ise hemfikir olmadıkları, bazı

öğretmenlerin bu hedefler konusunda şüpheleri olduğu belirlenmiştir. Bazı öğretmenler ise

belirlenen hedeflerin sadece söylemde kaldığı uygulamaya geçilmediği yönünde görüş

bildirmiştir.

Anahtar Kelimeler: 2023 Erken çocukluk eğitim hedefleri, Okul öncesi eğitim.

BİLDİRİ NO: 110

ÇOCUKLARIN OYUNCAKLARI: UYARAN FAZLALIĞI DOYURAN AZLIĞI

Aslı GÜNEY, Elif KAYA, Kübra BIDI, Kübra GÜNDÜZ, Ümüt ALTIN, Şehnaz CEYLAN

Karabük Üniversitesi

Giriş: Çocuk oyuncaklar aracılığıyla paylaşma, yardımlaşma, işbirliği gibi sosyal alana ilişkin

becerilerini geliştirmekte, mutluluk, üzüntü, kızgınlık gibi duygularını rahat bir şekilde ifade

etme olanağı bulmaktadır (Canlı, 214: 27). Oyuncaklar, çocukların oyun yönelimleri ve oyunun

teması ile yakın ilişkisi bulunmaktadır (Kim, 2002). En iyi oyuncağın çocuğun sadece bir kez

oynayıp bıraktığı değil sürekli oynamak isteyeceği, oynadığı süreçte ona haz veren oyuncak

olduğu söylenmektedir (Egemen ve diğ. 2004: 40).

Amaç: Bu çalışmada 3-6 yaş arasındaki çocukların oyuncağa karşı duyarlılığını/duyarsızlığını

ölçmek, ebeveynlerin oyuncağa karşı bakış açılarını değerlendirmek amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma modeli olarak, nitel araştırma tekniklerinden yarı yapılandırılmış görüşme

tekniğinin kullandığı bu çalışmada ailelere açık-uçlu altı soru sorulmuştur. Çalışma grubunu

okulöncesi eğitim kurumuna giden 3-6 yaş çocuklara sahip farklı 5 ilden (Batman, İstanbul,

Karabük, Samsun, Tekirdağ) katılan 100 anne-baba oluşturmaktadır. Görüşme formunda

çocukların oyuncağa karşı ilgisinin ne ölçüde olduğunu belirlemeye ilişkin sorular

bulunmaktadır.

Bulgular: Analiz sonrasında yapılan görüşmeler sonucunda çalışma, çocukların oyuncak algısı,

oyuncağa gösterdikleri ilgi ve anne babalarının oyuncağa bakış açıları hakkında görüş ifade

ettikleri ana temalar altında toplanmıştır.

Sonuç: Bulgular değerlendirilmiş olup okul öncesi çağındaki çocukların büyük çoğunluğunun

sanılanın aksine oyuncaklara ilgi gösterdiği belirlenmiştir. Aynı zamanda ailelerin çocukların

oyuncaklarla vakit geçirmesi için farklı yöntem ve teknikler kullandığı görülmüştür. Bunun

yanı sıra çocukların oyuncağa olan ilgisi ile beraber dikkat çeken bir ekran duyarlılığı da

bulunmaktadır. Bu yönde ailelere gerekli önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Oyuncak, Doyumsuzluk, Duyarsızlık, Gelişim

BİLDİRİ NO: 111

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ KİŞİLİK GELİŞİMİNDE AİLE ETKİSİ

Elanur TÜRKOĞLU

Fırat Üniversitesi

Amaç: Kişilik bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazanılan davranış ve tutumlarının

kalıplaşmış ve alışkanlık haline gelmiş bir bütünüdür. Kişiliğin temelleri erken çocukluk

döneminde özellikle yaşamın 5-6. yılında atılmaktadır. Çocuğun bu dönemdeki en iç içe olduğu

sosyal çevre ailesidir. Çocuk şüphesiz ki anne babanın davranış ve tutumlarından etkilenmekte

ve anne babanın verdiği değerler eğitimine göre kişiliğini şekillendirmektedir. Araştırmada

anne baba tutumunun ve ailede verilen değerler eğitiminin kişilik üzerindeki etkisinin

incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Araştırmada literatür taraması olup alandaki son 10 yılın makalelerinin taranmasıyla

oluşturulmuştur.

Bulgular: Aşırı koruyucu, baskıcı-otoriter ve ilgisiz anne baba tutumuyla büyüyen çocuğun

kişilik gelişimi olumsuz yönde etkilenir. Bu tutumla büyüyen çocukların özgüveni ve diğer

sosyal becerileri yeterince gelişmemektedir. Demokratik anne baba tutumuyla yetişen çocuğun

bağımsız bir kişilik geliştirdiği ve kendisini tanıdığı görülmektedir. Değerler eğitimini ailede

alan çocuk yardımlaşma, büyüklere saygı gibi birçok sosyal davranışı kazanır. Kazanılan bu

sosyal davranışlar çocuktaki vicdan gelişimini etkilemektedir.

Sonuç: Kişiliğin temellerinin oluşturulmasında bireyin doğru ve yanlışı ayırt etmesinde vicdan

gelişimi doğrudan etkilidir. Sağlıklı bir toplum oluşturması için kişiliği gelişmiş çocukların

yetiştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Kendisine ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek

için kişiliğin temellerinin atıldığı erken çocukluk döneminde en aktif sosyal çevre olan aileye

büyük pay düşmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kişilik gelişimi, Erken çocukluk dönemi, Anne baba tutumları, Ailede

değerler eğitimi

BİLDİRİ NO: 112

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER ALAN “OYUN ZAMANINDA”

ÖĞRETMEN ROLÜNÜN İNCELENMESİ

Rumeysa S. TEKNEKAYA, Bahar ADA, Mehmet Şah AVİNÇ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Okul öncesi eğitimde öğretmenlerin sıkça başvurduğu ve çocukların eğlenirken öğrenmelerini

sağlayan oyun, çocukların bütün gelişim alanlarını desteklemektedir. Okul öncesi kurumlarda

çocukların oynadıkları oyunların yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış

olduğu görülmektedir. Oyunların türleri açısından bakıldığında, günlük akış içerisinde bulunan

“oyun zamanının” nasıl değerlendirildiği önemlidir. Oyunun serbest bir şekilde yer aldığı bu

zaman dilimi çocukların oyun kurma, oyun arkadaşı seçme, öğrenme merkezlerindeki

materyalleri kullanarak ilgi ve istekleri doğrultusunda yeteneklerini geliştirme, deneyim

kazanma, keşfetme gibi birçok becerinin desteklendiği zaman dilimidir. Bu becerilerin

kazanılmasını sağlayan oyun zamanında, öğretmenlerin üstlendiği rollerin belirlenmesi

araştırmanın amacını oluşturmaktadır.

Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış gözlem ve yarı yapılandırılmış

görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme ve gözlem

formlarının kapsam geçerliği için 3 uzmandan görüş alınmış ve bu görüşler doğrultusunda

düzenleme yapılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Eskişehir ilinin Odunpazarı merkez

ilçesinde iki farklı okul öncesi eğitim kurumunda çalışan 10 okul öncesi öğretmeni

oluşturmaktadır. Araştırma sürecinde gözlemlerin geçerli ve güvenilir olması için öğretmenlere

araştırma içeriği bilgisi verilmeden gözlemler yapılmıştır. Araştırma kapsamında her bir

öğretmenin oyun zamanı birer hafta arayla 3 kez, toplamda 10 öğretmen üzerinde 30 gözlem

gerçekleştirilmiştir. Gözlemler gerçekleştirildikten sonra öğretmenlerle yüz yüze ve ses kaydı

alınarak görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmeler ortalama 10 dakika sürmüştür. Görüşme

sorularına verilen cevaplar doküman haline getirilmiş ve öğretmenlerden katılımcı teyidi

alınmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Doküman haline

getirilen veriler belirli temalara göre özetlenmiş, yorumlanmış ve doğrudan alıntılar yapılarak

incelenmiştir.

Araştırmanın gözlem sürecinde elde edilen bulgularda öğretmenlerin oyun zamanında, gün

içerisinde yapacakları etkinlikleri planladıkları, evrak işlerini tamamladıkları, kişisel işleriyle

ilgilendikleri görülmüştür. Yapılan görüşmelerde ise öğretmenler oyun zamanında çocukları

gözlemledikleri ve oyunlarına katıldıkları gibi gözlemlerde karşılaşılmayan ifadelerde

bulunmuştur.

Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde gözlemden elde edilen veriler ile görüşmeden elde

edilen verilerin örtüşmediği; öğretmenlerin programın gerekliliklerini bildikleri fakat

uygulamadıkları görülmüştür.

Anahtar sözcükler: okul öncesi öğretmeni, oyun zamanı, öğretmen rolleri

BİLDİRİ NO: 113

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN KABUL-RED

DÜZEYLERİ İLE ÇOCUKLARINA YÖNELİK İLGİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

Elif YILMAZ, Mevlüt BAL, Merve ÖZER, Zeynep YÜREKLİ

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Amaç: Araştırma kapsamında okul öncesi dönemdeki çocukların annelerinin kabul-red

düzeyleri ile çocuklarına yönelik ilgileri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu

genel amaç çerçevesinde annelerin kabul-red düzeyi ve çocuklarına yönelik ilgileri, sahip

oldukları çocuk sayıları, öğrenim durumları ve çocuklarının cinsiyetleri açısından da

incelenmiştir.

Yöntem: Tarama modelinde tasarlanan araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim öğretim

yılında Karaman il merkezindeki kolay ulaşılabilirlik ilkesi doğrultusunda belirlenen

ilkokullara bağlı anasınıfları arasından seçilen üç okulda öğrenim gören 60-72 aylık 132

çocuğun annelerinden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında araştırmacılar tarafından

geliştirilen Kişisel Bilgi Formu; Sucuoğlu, Özkal, Yıldız-Demirtaş ve Güzeller (2015)

tarafından geliştirilen Anne İlgi Ölçeği; Rohner, Saavedra ve Granum tarafından 1980 yılında

geliştirilmiş ve Anjel ile Erkman (1993) tarafından uyarlanan Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne

Formu kullanılmıştır. Anne İlgi Ölçeği 5’li Likert tipi bir ölçek olup dört faktörden (Kontrole

Yönelik İlgi, Davranış Geliştirmeye Yönelik İlgi, Okula Yönelik İlgi ve İlgileri Geliştirmeye

Yönelik İlgi) oluşmaktadır. Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne Formu, annenin çocuğunu kabul

etme ve reddetme davranışlarını annenin algıladığı şekilde ölçen ve Sıcaklık ve Sevgi,

Saldırganlık ve Kin, İlgisizlik ve İhmal, Ayrıştırılmamış Reddetme olmak üzere dört alt testten

oluşan likert tipi bir ölçektir. Verilerin analizinde yapılan Kolmogorov-Smirnov testi

sonucunda normal dağılım göstermediği saptandığından nonparametrik testler kullanılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Araştırmada annelerin Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne Formu’nun

Sıcaklık ve Sevgi, Saldırganlık ve Kin ile İlgisizlik ve İhmal alt boyutları ile Anne İlgi

Ölçeği’nin Kontrole Yönelik İlgi, Davranış Geliştirmeye Yönelik İlgi ve İlgileri Geliştirmeye

Yönelik İlgi alt boyutları arasında ve annelerin Saldırganlık ve Kin alt boyut puan ortalamaları

ile Okula Yönelik İlgi alt boyut puan ortalamaları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki

bulunmuştur. Annelerin çocuklarına karşı kabul-red düzeyleri ve çocuklarına yönelik ilgi

düzeylerinin öğrenim durumlarına ve çocuklarının cinsiyetine göre anlamlı farklılık

göstermediği tespit edilmiştir. Ancak annelerin Kontrole Yönelik İlgi, Okula Yönelik İlgi ve

İlgileri Geliştirmeye Yönelik İlgi düzeylerinin sahip oldukları çocuk sayısına göre farklılık

gösterdiği belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, ebeveyn kabul-red düzeyi, çocuğa yönelik ilgi

BİLDİRİ NO:114

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN DUYGU DÜZENLEME

BECERİLERİ ANNELERİNİN EBEVEYNLİK TUTUMLARI ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Elif YILMAZ, Betül ŞENTÜRKOĞLU, Doğukan GÜRSES, Oğuz MERTER

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Amaç: Araştırma kapsamında okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri

ile annelerinin ebeveynlik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu

genel amaç çerçevesinde çocukların duygu düzenleme becerileri ile annelerinin ebeveynlik

tutumları, çocukların cinsiyeti ve annelerin öğrenim durumları açısından da incelenmiştir.

Yöntem: Tarama modelinde tasarlanan araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim öğretim

yılında Karaman il merkezindeki kolay ulaşılabilirlik ilkesi doğrultusunda belirlenen okul

öncesi eğitim kurumları arasından seçilen iki ilkokula bağlı anasınıfı ve iki bağımsız

anaokulunda öğrenim gören 60-72 aylık 121 çocuğun annelerinden oluşmaktadır. Araştırma

kapsamında araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu; Shields ve Cicchetti

(1997) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Batum ve Yağmurlu (2007) tarafından

yapılan Duygu Düzenleme Ölçeği ile Karabulut-Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilen

Ebeveyn Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Duygu Düzenleme Ölçeği, Duygu Düzenleme ve

Değişkenlik-Olumsuzluk olmak üzere iki, Ebeveyn Tutum Ölçeği ise Demokratik, Otoriter,

Aşırı Koruyucu ve İzin Verici olmak üzere dört alt boyuttan oluşmaktadır. Verilerin analizinde

yapılan Kolmogorov-Smirnov testi sonucunda normal dağılım göstermediği saptandığından

nonparametrik testler kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmada annelerin Ebeveyn Tutum Ölçeği’nin Demokratik Tutum alt boyut puan

ortalamaları ile okul öncesi dönemdeki çocukların Duygu Düzenleme Ölçeği’nin Duygu

Düzenleme, Değişkenlik-Olumsuzluk alt boyutları ve ölçeğin toplam puan ortalamaları

arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır. Buna ek olarak annelerin Ebeveyn Tutum

Ölçeği’nin Aşırı Koruyucu Tutum alt boyutu ile çocukların Değişkenlik-Olumsuzluk alt boyut

puan ortalamaları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur.

Sonuç: Çalışmada çocukların duygu düzenleme becerilerinin cinsiyet ve anne öğrenim durumu

değişkenlerine göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Annelerin ebeveynlik tutumlarının

ise çocukların cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık göstermezken, Ebeveyn Tutum

Ölçeği’nin Aşırı Koruyucu Tutum alt boyut puan ortalamalarının öğrenim durumlarına göre

farklılaştığı saptanmıştır. Buna göre ilköğretim ve ortaöğretim mezunu anneler, yükseköğretim

mezunu annelere göre Aşırı Koruyucu Tutum puan ortalamaları daha yüksektir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönem, duygu düzenleme becerileri, ebeveynlik tutumları

BİLDİRİ NO: 115

ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAPSAYICI EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ

Nurdan YILMAZ, Gülnur ÖZSOY, İrem Miray ERCİYAS, Fatma AKBULUT, Aslı

KARAKOÇ, Ayşenur YİĞİT, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada Trakya Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü’nde eğitim öğretime devam

eden, kaynaştırma veya özel eğitim dersi almış olan öğretmen adaylarının kapsayıcı eğitime

ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi

kullanılarak tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu kriter örnekleme yöntemi

kullanılarak belirlenmiştir. Buna göre araştırmaya yalnızca kaynaştırma veya özel eğitim dersi

almış olan öğretmen adayları arasından gönüllü olarak katılmak isteyen toplam 132 öğretmen

adayı dâhil edilmiştir. Öğretmen adaylarının 48’i kadın ve 6’sı erkek toplam 54’ü Okul Öncesi

Eğitimi Anabilim Dalı, 65’i kadın, 13’ü erkek toplam 78’i Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında

eğitim öğretime devam etmektedir. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar

tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ile uzman görüşü alınarak oluşturulan yarı

yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.

Bulgular: Kapsayıcı eğitime yönelik yapılan araştırmada özel eğitim ya da kaynaştırma dersi

almış olan öğretmen adaylarının çoğunun kapsayıcı eğitime dair bilgi eksikliğinin olduğu

ortaya çıkmıştır. Genel itibariyle anabilim dalı fark etmeksizin öğretmen adayları kapsayıcı

eğitim ile ilgili yetersizlikleri olduğunu ve bu konu hakkında destek almaları gerektiğini

belirtmişlerdir.

Sonuç: Araştırma verilerine bakıldığında öğretmen adaylarının çoğunluğu kapsayıcı eğitimi

faydalı görmekte ve buna dair bir eğitimin alınmasının gerekli olduğuna inanmaktadırlar.

Anahtar Kelimeler: kapsayıcı eğitim, öğretmen adayları, kaynaştırma, okul öncesi

öğretmenliği, sınıf öğretmenliği

BİLDİRİ NO: 117

OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN DOĞAYLA İLGİLİ METAFOR ALGILARI

Nihan KARABULUT, Celal KAPLAN

Fırat Üniversitesi

Amaç: İnsan gelişimin en kritik yılları okul öncesi dönemdir. Okul öncesi eğitimdeki ekoloji

temelli eğitimin en önemli eğitim aracı “doğa”dır. Doğa’daki canlı ve cansız her obje çocuk

eğitimindeki fiziksel, bilişsel ve duyusal eğitimin bir parçasıdır. Bu araştırmanın amacı, okul

öncesi eğitim kurumuna devam eden öğrencilerin “doğa” kavramına ait sahip oldukları algıların

metaforlar aracılığıyla belirlenmesidir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Elazığ ili Keban

ilçesinde okul öncesi eğitim öğretim gören çocuklar oluşturmaktadır. Bu araştırmada

öğrencilerin Keban ilçesinde bulunan öğrenciler olması sınırlılık olarak kabul edilmiştir. Bu

araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim kullanılmıştır. Araştırmada öğrencilerin

“doğa” kavramına yönelik nasıl bir algıya sahip olduklarını öğrenebilmek için “ Doğa….

gibidir; çünkü…” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Yaş grubunun küçük olmasından ve

öğrencilerin birbirlerinden etkilenmesinin önüne geçilmek için görüşmeler birebir olarak

yapılmıştır. Verilerin toplanması, analizi ve yorumlanmasında nitel araştırma yöntemi

kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre, okul öncesi öğrencilerinin doğa kavramını yeşil,

orman, çiçek, gökkuşağı, hayvan… olarak algıladıkları tespit edilmiştir.

Sonuç: Okul öncesi öğrencilerinin doğa kavramı ile ilgili algılarına yönelik metaforların

arasında cinsiyetlerine göre bazı anlam farklılıkları olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem öğrencileri, metafor, doğa algısı.

BİLDİRİ NO: 118

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK

MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARI İLE MESLEKİ KAYGILARI ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Elif BOSTANCI, Berna BAHAR ALPTEKER

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmenliği anabilim dalında öğrenim gören

öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ve mesleki kaygıları arasındaki

ilişkinin belirlenmesidir.

Yöntem: Bu çalışma nicel araştırma yöntemine göre düzenlenmiş, ilişkisel tarama

modelindedir. Araştırmanın katılımcıları, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2018-2019

eğitim öğretim yılı güz dönemi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi

Anabilim Dalı 1,2,3,4. sınıf öğrencilerinden toplam 152 öğretmen adayından oluşturulmuştur.

Araştırmanın verileri, Cabı ve Yalçınalp (2013) tarafından geliştirilen ‘’Mesleki Kaygı

Ölçeği’’ ile Üstüner (2006) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum

Ölçeği’’ kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin normalliği incelenmiş

ve Kolmogorov Smirnov, Shapiro Wilk testleri sonucunda verilerin ekonomik/ sosyal merkezli

kaygı ile toplam kaygı puanları dışında (p>.05) normal dağılım göstermediği belirlenmiştir.

Kategorik değişkenlerde grup sayılarının 30’un altına düşmesi de göz önüne alınmış, verilerin

analizinde nonparametrik testlerden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik,

fark ve ilişki testleri kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine

yönelik tutumları ve mesleki kaygılarının devam ettikleri sınıf düzeyi ve genel akademik not

ortalamalarına göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Mesleki kaygı ölçeğinin “kişisel gelişim

merkezli kaygı” alt boyutu dışında diğer alt boyutları ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutum

puanlarının öğretmen adaylarının okul öncesi öğretmenliği lisans programını tercih etme

sırasına göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Kişisel gelişim merkezli kaygı alt

boyutunda ortaya çıkan farklılıklar incelenmiş ve genel olarak ilk 5 tercihleri arasında okul

öncesi öğretmenliği lisans programını tercih eden öğretmen adaylarının kişisel gelişim

açısından mesleki kaygılarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmanın temel amacı

olan okul öncesi öğretmen adaylarının mesleki kaygıları ile öğretmenlik mesleğine yönelik

tutumları arasındaki ilişkiye yönelik olarak ise aşağıdaki bulgular elde edilmiştir.

Öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile görev merkezli kaygı

(r=,354; p<.05), ekonomik/ sosyal merkezli kaygı (r=,371; p<.05), öğrenci/ iletişim merkezli

kaygı(r=,284; p<.05), meslektaş ve veli merkezli kaygı (r=,251; p<.05), kişisel gelişim merkezli

kaygı (r=,321; p<.05), uyum merkezli kaygı (r=,451; p<.05) ve toplam kaygı puanları (r=,412;

p<.05), arasında pozitif yönlü orta düzeyde ilişki olduğu bulunmuştur. Bu bulguların aksine

öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile atanma merkezli kaygı

(r=,054; p>.05) ve okul yönetimi merkezli kaygıları (r=,119; p>.05) arasında anlamlı ilişki

bulunmamıştır.

Sonuç: Araştırmada elde edilen bulgular ışığında okul öncesi öğretmen adaylarının,

öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile mesleki kaygılarının pozitif ilişki gösterdiği,

tutumları arttıkça kaygılarının arttığı ya da tam tersi söylenilebilir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, okul öncesi öğretmen adayı, kaygı, tutum.

BİLDİRİ NO: 119

KÖY VE KENTTE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN VE AİLELERİNİN TRAFİK

KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Ceren AKGÜN, Ahmet KARA

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Son yıllarda ülkemizde yapılan araştırmalar, medyaya yansıyan haberler incelendiğinde

trafik kazalarının her geçen gün arttığı, yaygın bir sorun haline geldiği gözlenmektedir. Trafik

sorunlarını en aza indirebilmek küçük yaşlarda çocuklara verilen trafik eğitimi ile çocuklarda

trafik bilinci oluşturabilmek, bunu alışkanlık ve yaşam tarzı olarak görebilmelerini sağlamakla

mümkün görülmektedir. Bu noktadan hareketle araştırma, Afyonkarahisar il merkezindeki ve

il merkezine bağlı ilçelerin köylerindeki anasınıflarına devam eden çocukların ve ailelerinin

trafik konusundaki bilgi düzeylerinin karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna

Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı anasınıflarına devam eden tesadüfi

örnekleme yöntemi ile seçilen toplam 95 çocuk ve ailesi (il merkezinden 51 çocuk ve 51 aile,

merkeze bağlı ilçelerin köylerinden 44 çocuk ve 44 aile) dahil edilmiştir. Veri toplama aracı

olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ''Genel Bilgi Formu'', Aral ve arkadaşları (2015)

tarafından geliştirilen ve geçerlik güvenirliği yapılan ''Trafik Bilinci Değerlendirme Ölçeği-

Çocuk Formu'' ve Can Yaşar ve İnal Kızıltepe (2013) tarafından geliştirilen ''Trafik Bilgi Formu

(Anne-Babalar için)'' kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde; çocukların ve çocukların

ailelerine ilişkin demografik özelliklerin değerlendirilmesinde frekans ve yüzde gibi betimsel

istatistikler kullanılmıştır. Yapılan normallik testi sonucu doğrultusunda çocukların cinsiyet ve

ailelerin bir taşıt aracına sahip olma durumlarının çocukların trafik bilinci üzerinde etkisinin

olup olmadığına Bağımsız Gruplarda t Testi ile köy ve kentte yaşama durumu karşılaştırması

Pearson Correlation katsayısı ile incelenmiştir.

Bulgular: Araştırmada, köy ve kentte yaşama durumuna göre Trafik Bilinci Değerlendirme

Ölçeği puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı (p>,05); cinsiyet ve ailelerin bir taşıt aracına

sahip olma durumlarının çocukların trafik bilinci üzerinde etki yaratmadığı belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda, köy ve kentte yaşayan okul öncesi dönem çocuklarının trafik

bilinci konusunda benzer özellikler sergilediği ortaya konulmuştur. Bu sonuca göre, geleceğin

yaya ve sürücüsü olan köy ve kentte yaşayan okul öncesi dönem çocuklarının trafik bilinci

konusunda eğitime gereksinimi olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Trafik, trafik algısı, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO: 120

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK

UYGULAMASINDA KARŞILAŞTIĞI SORUNLARIN İNCELENMESİ

Melike Hande BAYGÜL, Ayşenur BAĞRIAÇIK

Kastamonu Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada Kastamonu Üniversitesi okul öncesi öğretmen adaylarının uygulama

yaptıkları okullarda karşılaştıkları sorunları incelemek ve bu sorunlara olası çözüm yolları

sunmak amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma, nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak yapılmıştır. Nitel veri

analizinde, gözlem ve görüşme gibi tekniklerle veriler toplanarak elde edilen veriler düzenlenir

ve rapora aktarılır. Bu araştırma nitel araştırma tekniklerinden biri olan fenomenolojik

(olgubilimsel) deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın örneklemi, Kastamonu Üniversitesi okul öncesi öğretmen

adaylarından oluşmaktadır. Araştırma grubunda 26 kadın ve 4 erkek bulunmaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlik uygulamasında yaşanan sorunlar arasında en fazla;

öğretmen adaylarının uygulama okuluna ilk gittikleri zaman sürecin işleyişi hakkında yeterince

bilgi edinemedikleri, öğretmen adaylarının uygulama okullarında yeterince motive

olamamaları, uygulama sırasında süre sıkıntısı yaşamaları, sınıfa hakimiyet kurma konusunda

zorlanmaları, ulaşımda sorun yaşamaları, plan hazırlarken sıkıntı yaşamaları, uygulama

öğretmenlerinin olumsuz davranışları, uygulama öğretmeni ve öğrencilerle yaşamış oldukları

iletişim problemleri, öğretim elemanlarının rehberlik etmeleri konusundaki sıkıntılar

görülmüştür.

Sonuç: Bu sorunların giderilmesine yönelik çözüm önerileri arasında; öğretmen adaylarının

derse başlamadan önce tanışma, uygulama sürecinde uyulması gereken kurallar ve genel olarak

sürecin işleyişi hakkında uygulama öğretmeleri tarafından bilgilendirilmeleri, uygulama

öğretmenlerinin öğretmen adaylarının motivasyonlarını yüksek tutmak amacıyla öğretmen

adaylarıyla uyum ve işbirliği içinde çalışmaya özen göstermeleri, süreyi etkin kullanma ve

sınıfta hakimiyet kurma konusunda öğretim elemanları ve uygulama öğretmenlerinin daha fazla

rehberlik etmeleri gerektiği yer almaktadır. Ayrıca öğretmen adaylarının ulaşımda yaşadıkları

zorlukları ortadan kaldırabilmek için uygulama okullarının kolay ulaşım sağlanacak yerlerden

seçilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin dikkat süreleriyle alakalı sorunu çözebilmek amacıyla

öğretmen adayları ve uygulama öğretmenlerinin işbirliği içinde olarak etkinlik öncesi ve

sırasında çocukların dikkatini çekecek çözümler üretilmesi, öğretim elemanlarından

kaynaklanan sorunların çözümü için düzenli toplantı ve gözlemler yapılarak öğretmen

adaylarının eksiklerinin gözden geçirilip giderilmesini sağlamaları yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik uygulaması, öğretmen adayları, okul öncesi, fenemenolojik

BİLDİRİ NO: 122

60-72 AY OKULA HAZIRBULUNUŞLUK KONTROL LİSTESİ GEÇERLİLİK VE

GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI

Aşina Ecem CAYMAZ, Ayça ŞENAY, BETÜL YERGİN, Damla BİRDAL, ELVAN

AVCIOĞLU, ENBİYANUR GÜZ, Hatice İLBEYİ, Kübra ASLAN, Seda TURKAY, Sevde

Ülkü ÇOBANOĞLU, Sıla ŞAHİN, Sıla USLU, Ulviye CEYLAN, Zeynep Muhsine KONCA,

Handan DOĞAN, Zeynep Çiğdem ÖZCAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimin temel amacı öğrencileri soysal, bilişsel, duygusal, öz bakım ve

motor becerilerinin desteklenmesidir. Bu dönemde öğrenilen beceriler onların ilköğretime ve

gelecek hayata hazır olmalarında büyük önem taşır. Birinci sınıfa başlayacak bir öğrencinin bu

becerilere ne kadar sahip olduğunu ve eksiklerinin olup olmadığını belirlemek önemlidir. Alan

yazında bu becerileri ölçmeye yönelik ölçme araçları olsa da özellikle ebeveynlerin

kullanabileceği ve çocuklarını değerlendirebileceği pratik bir ölçme aracına ihtiyaç

duyulmaktadır. Bu araştırmanın amacı; 60-72 ay çocukların okul olgunluğu kontrol listesi

ebeveyn formunun oluşturulması, geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasının yapılmasıdır.

Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline girmektedir. Araştırmanın

çalışma grubunu İstanbul ili Maltepe, Kadıköy ve Ataşehir ilçeleri MEB’e bağlı 3 devlet

anaokuluna devam eden 131 öğrenci oluşturmaktadır. 60-72 ay çocukların okul olgunluğu

kontrol listesi ebeveyn formunu oluşturmak amacıyla alan yazındaki ölçme araçları incelenmiş

bilişsel, dil, duygusal, kaba ve ince motor ve öz bakım becerilerine yönelik 125 madde

hazırlanmıştır. Ölçme aracının kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla uzman görüşü alınmıştır.

Ayrıca yine kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram Ölçeği İfade Edici Formu

uygulanacak ve bu iki ölçme aracı arasındaki ilişkiye bakılacaktır. Ölçme aracının güvenirliği

ise Kuder-Richardson 20 ile test edilecektir. Ayrıca öğrencilere cinsiyet, doğum tarihi, okul adı,

sınıfı, anne/baba doğum tarihi, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ebeveynlerin çalışma durumunu

içeren bilgiler öğrenci bilgi formu ile toplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi Sosyal Bilimler

İçin İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak yapılacaktır.

Bulgular: Ölçme aracının kapsam geçerliği 12 alan uzmanından (3 profesör, 2 ölçme ve

değerlendirme uzmanı, 5 doktor öğretim üyesi, 2 doçent) alınan görüşler doğrultusunda

gerçekleştirilmiştir. Uzman görüşleri doğrultusunda bazı maddeler elenmiş, bazı maddelerde

ise değişiklik yapılmıştır. Ayrıca ölçme aracının kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram

Ölçeği İfade Edici Formu 50 öğrenciye uygulanmıştır. Ancak iki ölçme aracı arasında anlamlı

bir ilişki saptanmamıştır. Ölçme aracının güvenirliği ise Kuder-Richardson 20 ile test edilmiş

ve güvenirlik kat sayısı 0,96 olarak bulunmuştur.

Sonuç: Bu araştırmanın sonuçlarına göre 60-72 ay okula hazırbulunuşluk kontrol listesinin

kapsam geçerliğine sahip olmasına rağmen ölçüt geçerliğinin (uygunluk geçerliği) olmadığı

sonucuna ulaşılmıştır. Yüksek düzeyde güvenilir bir ölçme aracı olduğu halde geçerli bir ölçme

aracı olmadığından çocuğun okula hazır bulunuşluğu açısından veli formunun tek bir ölçüm

aracı olarak kullanılmasının yeterli olmayabileceği belirlenmiştir.

BİLDİRİ NO: 124

OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 48 - 72 AYLIK ÇOCUKLARIN

ÇEVRESEL FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE

İNCELENMESİ

Hicret ÖZKAN, Yasemin ÇELİK, Elif Yaren GÜNGÖR, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitime devam eden 48-72 aylık çocukların çevresel

farkındalık düzeylerini belirlemek ve bu farkındalık düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre

farklılık gösterip göstermediğini incelemektir.

Yöntem: Araştırma betimsel tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma grubu Edirne il

merkezinde bulunan, Milli Eğitim Bakanlığı' na bağlı anaokulu ve anasınıflarında öğrenim

gören 48-72 ay arasındaki 131 çocuktan oluşmaktadır. Veriler, Koçak-Tümer (2015) tarafından

geliştirilen Çocuklar İçin Çevre Ölçeği (bilgi ve tutum alt boyutları) ve araştırmacılar tarafından

hazırlanan demografik bilgi formu kullanılarak toplanmıştır.

Bulgular: Verilerin analizi sonucunda çocukların çevresel farkındalık ölçeği bilgi boyutundan

yüksek puanlar aldıkları ancak çevresel farkındalık tutum puanlarının bilgi puanları kadar

yüksek olmadığı belirlenmiştir. Aynı zamanda Çevresel Farkındalık Ölçeği Bilgi Alt Boyutu

puan ortalamalarının cinsiyet, yaş, anne yaşı, anne öğrenim durumu, baba yaşı, baba öğrenim

durumu ve aile gelir durumu değişkenlerine göre faklılaşmadığı (p>.05) tespit edilmiştir.

Çevresel Farkındalık Ölçeği Tutum Alt Boyutu puan ortalamalarının ise anne yaşı, anne

öğrenim durumu, baba öğrenim durumu, aile gelir durumuna göre anlamlı farklılık gösterirken

(p<.05) cinsiyet, yaş, baba yaşı değişkenlerine göre ise anlamlı farklılık göstermediği (p>.05)

bulgulanmıştır.

Sonuç: Araştırmadan elde edilen sonuçlar çocukların çevresel farkındalık hakkında bilgi sahibi

olduklarını ancak bu bilgiyi tutumlarına yansıtamadıklarını göstermektedir. Bununla birlikte

çocukların çevresel farkındalıkları hakkında bilgi sahibi olmalarının ele alınan değişkenler

açısından farklılık göstermediği; ancak çevresel farkındalık hakkındaki tutumlarının

annelerinin yaşına, anne ve babalarının öğrenim durumu ile ailelerinin gelir durumuna göre

farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Çevresel farkındalık, çevresel farkındalık bilgi, çevresel farkındalık

tutum, okul öncesi eğitim, 48-72 aylık çocuklar

BİLDİRİ NO: 125

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN FEN ÖĞRETİMİNE YÖNELİK

TUTUMLARI İLE ÖZYETERLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ÇEŞİTLİ

DEĞİŞKENLER AÇISINDAN BELİRLENMESİ

Neslihan ÜLTAY, Eser ÜLTAY, Hatice YILMAZER

Giresun Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi öğretmenleri çocukların hayatta karşılaştıkları ilk öğretmenleri olması

sebebiyle çocuğun hayatında ayrı bir öneme sahiptir. İlk öğretmeninden öğrendiklerini ve

deneyimledikleri bilgileri kolaylıkla davranışa ve daha ilerisi yaşam biçimine dönüştüren

çocuklar için fen dersine yönelik olumlu tutum geliştirmek de yine bu öğretmenler yardımıyla

mümkün olacaktır. Bu sebeple okul öncesi öğretmenlerinin de olumlu bir fen tutumuna sahip

olmaları ve aynı zamanda fen öğretimine yönelik özyeterlik düzeylerinin de iyi seviyede olması

önemlidir. Buradan yola çıkılarak, bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin fen

öğretimine yönelik tutumları ile özyeterlik inançları arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve çeşitli

değişkenler açısından incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yaklaşımlarından

ilişkisel tarama yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmaya Türkiye’nin çeşitli illerinde özel ya da

devlet anaokulu/kreşlerinde görev yapmakta olan toplam 121 okul öncesi öğretmeni gönüllü

katılmıştır. Öğretmenlerin 113’ü kadın, 8’i ise erkektir. Araştırmada Çakmak (2006) tarafından

Türkçeye uyarlanmış olan “Fen Öğretimine Yönelik Tutum Ölçeği” (FTÖ) ile Özkan, Tekkaya

ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçeye düzenlenmiş olan “Fen Öğretimi Öz-Yeterlik İnancı

Ölçeği” (ÖYÖ) uygulanmıştır. Veri analizi için IBM SPSS v22 programı kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, FTÖ’nün cinsiyet ve deneyim

değişkenlerine göre aralarında anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur. Ayrıca ÖYÖ’nün de

cinsiyet ve deneyime göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmüştür. Okul öncesi

öğretmenlerinin FTÖ puanları ile ÖYÖ ölçeğinden almış oldukları puanlar arasında hesaplanan

Pearson Korelasyon katsayısı ise 0,33 bulunmuştur.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin FTÖ puanları ile ÖYÖ

ölçeğinden almış oldukları puanlar arasında pozitif yönlü olumlu bir ilişki olduğu sonucuna

ulaşılmıştır. Bununla birlikte FTÖ ve ÖYÖ puanlarının cinsiyete ve deneyime bağlı olmadığı

sonuçlarına ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen öğretimine yönelik tutum, fen öğretimine yönelik özyeterlik, okul

öncesi öğretmenleri.

BİLDİRİ NO: 126

UŞAK İL MERKEZİNDE BULUNAN BAĞIMSIZ ANAOKULLARINDAKİ 4-6 YAŞ

GRUBU ÇOCUKLARDA OBEZİTE SIKLIĞININ HESAPLANMASI

Cennet KARABULUT, Döne KOÇAK, Sevilay ÇUBUK, Zeynep Deniz KILINÇ

Uşak Üniversitesi

Amaç: Obezite, günümüzde giderek yaygınlaşmakta olan ve okul öncesi düzeydeki çocukları

da artarak tehdit eden bir durumdur. Obezite oranlarının hesaplanması ve olası sebeplerinin

araştırılması bu sorunun çözümü açısından oldukça yarar sağlayacaktır. Araştırmada 2018-

2019 eğitim-öğretim yılında Uşak il merkezinde bulunan bağımsız anaokullarındaki 4-6 yaş

grubu çocuklardaki obezite sıklığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Uşak il

merkezinde bulunan 6 tane bağımsız anaokuluna ve bu okullarda bulunan yaklaşık 150 çocuğa

ulaşılması hedeflenmektedir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması araştırması

kullanılacaktır. Veri toplama aracı olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen “Beden

Kütle İndeksi (BKİ)” hesaplama formülü kullanılacaktır.

Bulgular: Veri toplama aşamasına geçilmediği için bulgular henüz belirtilmemiştir.

Sonuç: Araştırma devam etmekte olan bir çalışmadır.

Anahtar Kelimeler; Obezite, Obezite sıklığı, Beslenme

BİLDİRİ NO: 127

BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNE İLİŞKİN LİSANSÜSTÜ

TEZLERİN İNCELENMESİ

Elif YILMAZ, Furkan ALTINTAŞ, Kubilay ESEROĞLU, Mehmet KARACA,

Büşra İSKİFOĞLU

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Amaç: Ülkemizde, boşanmaların çocuklar üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalar merak

uyandırmış ve bu bağlamda araştırma kapsamında Türkiye’de boşanmaların çocuklar

üzerindeki etkilerine yönelik hazırlanan lisansüstü tezlerin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Betimsel tarama modelinde tasarlanan araştırma kapsamında, nitel araştırma

desenlerinden biri olan doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, Yükseköğretim

Kurumu Ulusal Tez Merkezi Arşivinde yer alan “boşanma” anahtar sözcüğü bulunan toplam

787 tez arasından boşanmanın 0-18 yaş aralığındaki çocuklar üzerindeki etkisini ele alan 1990-

2018 yılları arasında yazılmış 53 lisansüstü tez örneklem grubuna seçilmiştir. Araştırmanın

örneklemine seçilen tezlerin incelenmesi amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Tez

Analiz Formu” kullanılmıştır. Çalışmada içerik analizi ile kategoriler oluşturulmuş ve

örnekleme alınan tezlere ilişkin belirlenen kodlar ile kategoriler araştırmacılar tarafından

eşleştirilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda 1990-2018 yılları arasında boşanmanın

çocuklar üzerindeki etkilerinin incelendiği lisansüstü tezler, içerik açısından analiz edilerek dört

kategori altında toplanmıştır. Veriler çözümlenirken frekans dağılımları kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmada 28 üniversite ve 16 anabilim/bilim dalında yayınlanan lisansüstü

tezlerde çalışma grubu olarak en çok boşanmış ve tam aileye sahip çocuklar karşılaştırıldığı

çalışmalar olduğu görülmüştür. Lisansüstü tezler, içerik açısından analiz temalarına göre

“Boşanma süreci ve sonuçlarına ilişkin görüşler”, “Boşanma ile çocukların sosyal-duygusal

gelişimi ve sorunları arasındaki ilişki”, “Boşanma ile çocukların akademik başarı ve bilişsel

becerileri arasındaki ilişki”, “Boşanma ile çocukların psikolojik vakaları arasındaki ilişki”

olmak üzere edilerek dört kategori altında toplanmıştır.

Sonuç: Araştırma sonucunda “Boşanma ile çocukların sosyal-duygusal gelişimi ve sorunları

arasındaki ilişki” temasının en çok çalışma yapılan tema olduğu saptanmıştır. Tüm araştırma

sonuçları değerlendirildiğinde boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin tasarlanan

lisansüstü tezlerin genel tarama modelinde ve durum tespitini amaçladığı söylenebilir.

Araştırmalarda boşanmanın çoğunlukla okul çağı ve ergenlik dönemindeki çocuklar üzerindeki

etkisinin ele alındığı ve okul öncesi döneme yönelik çalışmaların oldukça sınırlı olduğu

görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Boşanma, çocuk, lisansüstü tez

BİLDİRİ NO: 128

48-60 AYLIK ÇOCUKLARDA TEKNOLOJİK ARAÇLARIN KONUŞMA BECERİSİ

ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Goncagül EKREN, Ayşen YILMAZ, Recep KARABULUT, Ahmet Özer ÖNER,

Elif ÖZTÜRK

Giresun Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde çocukların konuşma becerisi üzerindeki olumsuz etki yaratacak

faktörleri belirleyerek bu konuda çocukların ailesini ve yakın çevresini bilgilendirmek

önemlidir. Bu nedenle bu araştırmada 48-60 aylık çocuklarda teknolojik araçların konuşma

becerisi üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma, tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Tarama modeli,

geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma

yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi

tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez

(Karasar, 2002).Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim- öğretim yılında Giresun ili

Merkez Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 2 anaokulundan 50 çocuk ve 50 veli oluşturmaktadır.

Araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde “kolay ulaşılabilir durum örneklemesi”

kullanılmıştır. Bu yöntemde, araştırmacı kendine ulaşılması yakın durumu seçer. Bu nedenle

araştırmacılar kendilerinin kolay ulaşabildiği anaokullarını seçmişlerdir (Yıldırım ve Şimşek,

2008). Bu araştırmada veri toplama aracı olarak 4-5 yaş çocuklara uygulanan ‘’Peabody Resim

Kelime Eşleştirme Testi‘’ ve ailelere uygulanan ‘’Teknoloji Kullanımına İlişkin Görüş Formu”

kullanılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından araştırmanın yapılacağı

okullardan gerekli izinler alınarak toplanmıştır. Peabody Resim Kelime Eşleştirme Testi,

uygulama sertifikası bulunan araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Test uygulanmadan önce

araştırmanın amacı ve nasıl uygulanacağı hakkında bilgi verilmiştir. Çocukların katılımı

gönüllülük esasına göre belirtirmiş ve katılmak istemeyen çocuklara test uygulanmamıştır. Test

çocuklara tek tek çağırılarak sessiz bir odada araştırmacılar tarafından bizzat uygulanmıştır.

Araştırmada elde edilen veriler SPSS paket programında analiz edilerek elde dilen veriler

yüzde, frekans değerleri verilerek tablolaştırılacaktır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular literatürle ilişkilendirilerek tartışılacaktır.

Sonuç: Peabody test yaşının takvim yaşından düşük çıkmasında teknolojik araçların etkisi

ortaya koyulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, konuşma, teknoloji

BİLDİRİ NO: 130

ISPARTA İLİ AÇIK VE KAPALI ÇOCUK OYUN ALANLARININ GÜVENLİK

ÖZELLİKLERİ İNCELENMESİ

Perihan ÜNÜVAR, Adile Esra YEŞİLOT

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Oyun çocuğun en temel uğraşısı,ihtiyacı ve öğrenme yollarından biridir.Bebeklik-çocukluk

yılları boyunca oyun ve oyuncaklarla etkileşimi öğrenme yapılarını,sosyal ilişkilerini,dil ve

psiko-motor becerilerini geliştirir.Çocukların;güvenli,hijyenik ve özelliklerine uygun oyun

alanlarında bulunmaları oyuncaklara gereken özenin gösterilmesi sağlıklı neslin yetişmesini

destekleyecektir.Araştırmada Isparta’da bulunan kapalı ve açık oyun alanlarının özellikleri

incelenmiştir.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre açık hava oyun alanlarının çoğunda

kenar korumasının olmadığı ve cadde kenarında olduğu ancak zemininin yumuşak ve yakınında

inşaat olmadığı görülmüştür.Kapalı oyun alanlarında ise oyuncakların birçoğunun yaş

gruplarına göre ayrılmadığı,oyun alanlarının ortak kullanılmadığı görülmüştür.Hijyenik olup

tamamında güvenlik kamerası mevcuttur.

Amaç: Araştırmanın amacı Isparta’da açık ve kapalı oyun alanlarının çocukların güvenliği

açısından uygun olup olmadığıdır. Çocukların zarar görmeden gelişimi için; park etrafındaki

korumalar,parkların zemin özellikleri,hijyeni,park çevresinin güvenliği,oyuncakların yaşa göre

ayrımı ve uygunluğu gibi özellikler dikkate alınarak parkların incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışma betimsel tarama yönteminin kullanıldığı bir araştırmadır. Oyun

alanlarında gözlem ve incelemeler yapılarak özellikleri betimlenmiştir. Çalışma alanını Isparta

İl merkezinde bulunan 10 açık ve 7 kapalı oyun alanı olmak üzere 17 oyun alanı

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak gözlem formları kullanılmış. Oyun alanlarının

fotoğraflanması şeklinde veri toplanmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından oyun

alanlarında bireysel gözlem,inceleme ve fotoğraf çekimi yapılarak toplanmıştır.Toplanan

veriler tablolaştırılarak analiz edilmiştir.

Bulgular: Isparta açık hava oyun alanlarını özellikleri nelerdir? Isparta kapalı hava oyun

alanlarının özellikleri nelerdir?

Sonuç: Isparta’da oyun alanlarının yarıdan fazlası cadde üzerinde olduğu için çocukları

tehlikeye atmaktadır.Oyun alanları çocukların güvenliği için uygun yerlerde kenar korumalı

şekilde yapılmalıdır.

Isparta’da kapalı oyun alanlarının hijyen açısından oldukça iyi düzeyde olduğu

görülmüştür.Ancak oyuncaklar yaş gruplarına göre ayrılmamıştır.Çocukların sağlığı için

oyuncakların yaşlara göre ayrılması gerekmektedir.Araştırmanın yapıldığı Isparta’da parkların

onarılmasına ve yenilenmesine önem verildiği gözlemlenmiştir.

Anahtar kelimeler: oyun alanı, park, çocuk

BİLDİRİ NO: 131

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMU

Rüveyda İPEK, Nermin EREL, Mehmet AYGÜN

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Lisans eğitimi alan öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını

ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada veri toplamak amacıyla kullandığımız anket Abant İzzet Baysal

Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 11 farklı öğretim programında lisans eğitimi almakta olan

200 öğretmen adayına uygulanmıştır. Betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmamızın evreni Türkiye’de 2018-2019 eğitim-öğretim yılında lisans eğitimi alan

öğretmen adaylarıdır. Uygulama yaptığımız örneklem 2018-2019 eğitim öğretim yılında Abant

İzzet Baysal Üniversitesi eğitim fakültesinde lisans eğitimi alan 200 öğretmen adayıdır.

Araştırmanın verileri Orhon (2017) tarafından geliştirilen Öğretmenlik Mesleğine Yönelik

Tutum Ölçeği (ÖMYTÖ) ile toplanmıştır.

Bulgular:

Bu araştırmanın bulgularına göre öğretmen adaylarının %90’ı 20-22 yaş aralığındadır. %46’sı

4. sınıf öğrencileri olan öğretmen adaylarının %76’sı kadınlardan oluşmaktadır, %42’si okul

öncesi öğretmenliği lisans programında öğrenim görmektedir, %43’ünün not ortalaması 2,50-

3,00 aralığındadır.

Öğretmen adaylarının %29’u mesleğin maddi imkanlarından dolayı rahat olduğuna orta

düzeyde katılmaktadır ve %35’i ileride daha çok gelir getiren bir iş fırsatı bulduklarında yine

de öğretmenliği tercih edeceklerine tamamen katılmaktadır.

%30’u öğretmenlik mesleğinin toplumda saygın bir yeri olduğuna ve %58’si öğretmenliğin en

onurlu meslek olduğuna tamamen katılmaktadır. %45’i öğretmenliğin bir şeyler üretmek için

fırsat olduğuna %53’ü öğretmen olduğunda öğretebilecekleri faydalı birçok şey olduğuna

tamamen katılmaktadır.

%39’u bir şeyler öğretmeyi sevdiği için öğretmenliği seçtiğine tamamen katılmaktayken %28’i

ise kendine vakit ayırabileceği için öğretmenliği seçtiğine çoğunlukla katılmaktadır. %50’si

öğretmen olduğunda öğrencilerine ve topluma iyi bir model olabileceği konusunda kendine

güvendiğine ve bunun gurur verici olduğuna tamamen katılmaktadır. %25’i toplumun

öğretmenleri örnek aldığına tamamen katılmaktayken %25’i hiç katılmamaktadır. %27’si ise

mesleğin toplum tarafından itibar gördüğüne orta düzeyde katılmaktadır.

Sonuç: Bu araştırma sonucunda öğretmen adaylarının; öğretmenlik mesleğine yönelik

tutumlarının olumlu olduğuna, mesleğin toplum tarafından itibar gördüğüne, kendilerine

saygınlık kazandıracağına ve kendilerini geliştirmek için bir fırsat olduğuna inandıklarına

ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik mesleği, tutum, öğretmen adayları, öğretmen eğitimi

BİLDİRİ NO: 132

ÇOCUK KİTAPLARININ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI

BİLDİRGESİNDEKİ İLKELER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Büşra DOĞAN, Nilay ÖLEKLİ SÖNMEZ

Uşak Üniversitesi

Tarihin her döneminde çoğunlukla her toplumda çocuklar bir yandan korunması gereken

varlıklar olarak düşünülürken bir yandan da pek çok zaman ihmal ve istismar edilmekteydiler.

Zaman içerisinde çocukların korunmasına ilişkin düzenlemeler daha çok çocukların

çalıştırılmaları ile ilgiliydi. İlerleyen zamanlarda ise, çocukların da yetişkinler gibi “haklara”

sahip olabilecekleri düşüncesinden hareketle uluslararası düzeyde çocuk hakları bildirgeleri ve

sözleşmeleri kabul edilmiştir (Karakaş ve Çevik, 2016). Kabul edilen bu belgelerden biri olan

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi, amacının çocukların fiziksel ve zihinsel

bütünlüğünün korunması, çocuklara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılarak sağlık

ve eğitim hizmetlerinden yararlanmada fırsat eşitliği oluşturması çocuğun tam bir iyilik halinin

sağlanması olduğunu açıkça belirtmiştir.

Çocuk, kendisi için oluşturulan kitaplar ile yaşadıklarını karşılaştırma imkânı bulur. Çocuğun

eğitiminde karşılaştığı kitaplarda doğrudan ya da dolaylı yoldan çocuk haklarının ihlal edilmesi,

yanlış mesajlar içermesi çocuk tarafından haklarının yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır

(Cengiz, 2016, s 1-2).

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki resimli çocuk kitaplarının Birleşmiş Milletler Çocuk

Hakları Bildirgesi’nde ilan edilen 10 ilke açısından incelenerek, kitapların bildirgedeki ilkeleri

destekleme düzeyinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel model kullanılmıştır. Araştırmanın

çalışma grubunu hikâye türündeki 100 resimli çocuk kitabı oluşturmaktadır. Elde edilen

verilerin analizi içerik analizi yöntemi ile yapılmıştır. İncelenen kitapların 70 tanesinde

Birleşmiş Milletler çocuk hakları bildirgesindeki 10 ilkeye aykırı ifade tespit edilmiştir.

Araştırmada yer alan kitaplarda en fazla ihlal edilen ilkelerin, ilke 6, ilke 4, ilke 2 ve ilke 10

olduğu bulunmuştur. Kitaplardan 31’nde, özellikle ilke 6’da belirtilen çocuğun sevgi ve

anlayışa gereksinimi vardır ilkesine aykırı algı yaratacak ifadelerin yer aldığı görülmüştür. İlke

7 ve ilke 5’de belirtilen haklara yönelik ifadeye rastlanmamıştır. Araştırma sonucunda, hikâye

kitaplarında çocuk hakları bildirgesinde belirtilen çocuk haklarının çocuklar tarafından

algılanması, örtük de olsa benimsenmesi ve desteklenmesine yönelik anlatımların yeterli

olmadığı hatta yanlış mesaj ileten ifade ve durumların olduğu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, hak, hikâye, kitap, ihmal, istismar.

BİLDİRİ NO: 133

ERKEN ÇOCUKLUK MATEMATİK EĞİTİMİNE İLİŞKİN EBEVEYN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Tuğçe ÖLMEZ, Ceyda ÖZKAN, Ayşegül BİLGİN, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk dönemi matematik eğitimine ilişkin ebeveyn

görüşlerinin incelenmesidir. Erken çocukluk döneminde kazanılan erken matematik becerileri

bireylerin gelecekteki okul başarılarını belirleyen en önemli beceriler arasında yer almaktadır.

Aile ise çocuğun birincil çevresidir. Çocuklar formal okul yaşantısına başlamadan önce en

yakın çevresi olan aileden aldıkları destek ve yönlendirme ile okul yaşantısına hazırlanır. Bu

noktada ebeveynlerin okul yaşantısına ve çocuklarının eğitim sürecine ilişkin görüşleri ve

yönlendirmeleri büyük önem taşımaktadır.

Yöntem: Bu araştırmada ebeveynlerin erken çocukluk dönemi matematik eğitimine ilişkin

görüşlerinin detaylı bir şekilde belirlenmesi için nitel araştırma desenlerinden durum çalışması

na uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırmanın katılımcılarını İstanbul ili merkez ilçelerindeki

okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 20 çocuğun annesi oluşturmaktadır. Çalışmanın

verileri alan uzmanı görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan yarı yapılandırılmış

görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Toplanan verilerin analizi nitel araştırma

yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. İçerik analizi sonucu elde edilen

temalar; matematik eğitiminin önemi, matematikle ilgili kişisel deneyimler, matematik

eğitiminin içeriği ve çocukların matematik becerileri olarak belirlenmiştir.

Bulgular: Araştırma elde edilen bulgulara göre ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu erken

çocukluk döneminde matematik eğitiminin oldukça önemli olduğunu ve çocukların ileriki

yıllardaki başarıları üzerinde etkiye sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun yanında

ebeveynlerin çoğunun geçmiş yaşantılarında matematikler ilgili deneyimlerinin olumlu olduğu

belirlenmiştir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu erken çocukluk matematik eğitiminin

içeriğinin sayılar olduğunu belirtirken çocuklarının da matematik ile ilgili deneyimlerinin

genellikle olumlu olduğunu ifade ettikleri görülmüştür.

Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre katılımcıların büyük bir çoğunluğu erken

çocukluk döneminde verilen matematik eğitimini önemli bulmakta, çocuğun gelecek yıllardaki

akademik başarısını etkilediğini ifade etmekte ve çocuklarda oluşabilecek matematik kaygısını

azaltabileceğini belirtmektedir. Ancak okul öncesi dönem matematik eğitiminin içeriği ile ilgili

sorulan sorularda katılımcıların büyük çoğunluğunun bu konuda yeterli bilgi düzeyine sahip

olmadığı görülmektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda

tartışılmış ve erken çocukluk dönemi matematik eğitiminin içeriğine ve evde yapılabilecek

eğlenceli uygulama örneklerine dair ebeveynlerin bilgi düzeylerinin arttırılarak, eğitimde

öğretmen, ebeveyn ve okul iş birliği desteğinin sağlanmasına yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Erken çocukluk, Okul öncesi, Ebeveyn, Aile, Matematik,

BİLDİRİ NO: 134

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE GEOMETRİK KAVRAM GELİŞİMİNİN

YAŞLARA GÖRE İNCELENMESİ

Büşra ÖZTOPRAK, Elif Nur KURT, Beyza AKTAŞ, Senanur TÜTÜNCÜ, Mefharet

VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde geometrik kavramların gelişim

sürecinin yaşlara göre nasıl bir değişim geçirdiğinin incelenmesidir. Erken yıllarda gelişen

temel geometrik kavramlar çocukların ileriki yıllarda geometri alanındaki öğrenmelerine temel

teşkil eden kavramlar olup ve bu kavramların küçük yaşlarda nasıl kazanıldığının belirlenmesi

büyük önem taşımaktadır.

Yöntem: Araştırmada geometrik kavramların kazanımının yaşa göre değişiminin detaylı olarak

incelenebilmesi için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına başvurulmuştur.

Katılımcıların yaşları 3, 4, 5 ve 6 olmak üzere toplamda 14 çocuktur. Uygulamalarda M.E.B.

Okul Öncesi Eğitim Programı’ndaki geometrik kavramlara yönelik kazanımlar temel alınmış

ve uzman görüşleri doğrultusunda dört farklı materyal ve etkinlik tasarlanmıştır. Etkinlikler

araştırmacılar tarafından her bir çocuğa uygulanmış ve bu süreç bir başka araştırmacı tarafından

kaydedilmiştir. Kayıtlar daha sonra yazılı forma dökülmüş ve toplanan veriler içerik analizi

yöntemiyle analiz edilmiştir.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre geometrik kavramların gelişimine yönelik

kazanımları 3, 4 ve 5 yaşındaki çocukların kısmen edindiği, 6 yaşındaki çocukların ise bu

kazanımları edinmiş olduğu belirlenmiştir. Elde edilen bir başka bulguya göre ise küçük yaş

grubundaki çocuklar geometrik şekilleri daha çok ezbere bilmekte ancak şekillerin özelliklerini

tam olarak ifade edememektedir. 6 yaş grubundaki çocukların ise anaokuluna devam ettikleri

belirlenmiş ve bu çocukların şekilleri tanıdıkları, özelliklerini tanımlayabildikleri ve gerçek

yaşamdan örnekler sunabildikleri ortaya konmuştur.

Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre geometrik kavramlar çocukların yaşı ilerledikçe

gelişim göstermekte ancak aynı yaştaki çocuklar her zaman aynı bilgi ve beceriye sahip

olamamaktadır. Bu noktada çocukların okula devam edip etmeme durumu, almış oldukları

eğitimin niteliği ve aileden destek alıp almadıkları konusu ön plana çıkmaktadır. Araştırmada

elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve erken çocukluk dönemi

matematik eğitiminde geometrik kavramların öğrenimine yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk, matematik, geometri, gelişim, kazanım

BİLDİRİ NO: 135

ERKEN ÇOCUKLUK MATEMATİK EĞİTİMİNDE MESLEKİ YETKİNLİK:

ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNE YÖNELİK BİR İNCELEME

Elif Betül ERDİNÇ, Esin ÖZER, Edanur KILIÇ, Derya ERDOĞAN, Ezgi DEMİR, Cansu

KAYGISIZ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin erken çocuklukta matematik

eğitimine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Okul öncesi öğretmenlerinin mesleğe başlamadan

önce almış oldukları eğitim onların mesleki yaşantıları üzerinde önemli etkilere sahiptir. Erken

matematik becerileri bireylerin ileriki yıllardaki okul başarıları üzerinde oldukça etkilidir. Bu

nedenle okul öncesi dönemde verilen matematik eğitiminin ve matematiksel uygulamaların

niteliği büyük önem taşımaktadır. Bu uygulamalardan çocukların en üst düzeyde fayda

sağlamasında ise kuşkusuz en büyük rol öğretmenlere düşmektedir.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına uygun olarak

tasarlanmıştır. Katılımcılar okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 13 öğretmenden

oluşmaktadır. Veriler alan uzmanı görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan yarı

yapılandırılmış̧ görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Toplanan verilerin analizi nitel

araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda elde

edilen temalar; matematik eğitiminin önemi, mesleki yetkinlik, kişisel deneyimler, hizmet

öncesi eğitim ve matematik etkinliklerin uygulanması olarak belirlenmiştir.

Bulgular: Elde edilen bulgulara göre okul öncesi öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu erken

çocukluk döneminde matematik eğitiminin önemli olduğunu belirtmişler ancak katılımcıların

yalnızca yarısı kendilerini matematik eğitimi açısından yeterli hissettiklerini belirtmişlerdir.

Öğretmenlerin çoğunluğu matematikle ilgili geçmiş olumsuz yaşantılarını mesleki

uygulamalarına yansıtmadıklarını ifade ederken, mesleğe başlamadan önce almış oldukları

eğitimi uyguladıklarını belirtmişlerdir. Elde edilen bir başka bulguya göre araştırmaya katılan

öğretmenler matematik etkinlikleri uygularken zorlandıklarını ifade etmişlerdir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin erken çocukluk matematik

eğitimine önem vermekle birlikte, uygulamalar sırasında zorluklar yaşadıkları ve kendilerini

matematik eğitimi konusunda yetersiz hissettikleri ortaya çıkmıştır. Çalışmada elde edilen bu

sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ̧ve okul öncesi öğretmenlerinin özellikle zorluk

yaşadıkları konularda hizmet içi eğitim ve profesyonel destekle mesleki yeterliklerinin

geliştirilmesi gerektiği ortaya konmuştur.

Anahtar Kelimeler: Erken çocuklukta matematik eğitimi, öğretmenlerin matematiğe olan

ilgileri, görüşleri, erken çocuklukta matematik eğitiminin önemi.

BİLDİRİ NO: 136

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇİZGİ FİLMLER YOLUYLA VERDİĞİMİZ

SAĞLIK MESAJLARININ ÇÖZÜMLENMESİ: PEPEE ÇİZGİ FİLMİ

Nida ALTIPARMAK, Adile Gülşah SARANLI

TED Üniversitesi

Amaç: Günümüzde görsel medyanın her alanda olduğu gibi küçük çocuklar üzerinde de yoğun

bir etkisinin olduğu tartışılmazdır. Bu etki özellikle çocuklar tarafından sıklıkla izlenen çizgi

filmler üzerinden gerçekleştirildiğinde ise gücünü ve verdiği mesajların kalıcılığını daha da

artırmaktadır. Özellikle okul öncesi dönemde temelleri atılan sağlık, temizlik, sağlıklı yaşam

becerileri, beslenme, temizlik kuralları, güvenlik vb. konuların yerleşmesinde çocuklar

tarafından sık seyredilen çizgi filmlerin verdikleri mesajların irdelenmesi, hem görsel medyaya

daha eleştirel bir bakışla bakabilmemizi hem de farkındalığımızı artırabilmemizi

sağlayacağından oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu çalışmada, okul öncesi dönem çocuklarına

yönelik olan ve izlenme oranları oldukça yüksek olan Pepee çizgi filminde verilen sağlık

mesajlarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma Nitel yöntemin, Betimsel Araştırma alt başlığına uygun şekilde

gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında, Pepee çizgi filminin 2011-2012 yılları arasında

TRT Çocuk kanalında yayınlanan 73 bölümünün, Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Temizlik ve

Hijyen, Sağlığın Korunması ve Hastalık Durumları, Çocuk Güvenliği (Ev İçi ve Ev Dışı

Ortamlarda) ve Büyüme ve Gelişme alt temaları temel alınarak betimsel analizi yapılmıştır. Bu

analiz sonucu ortaya çıkan sonuçlar sayı ve frekans ölçümlerine dönüştürülerek sıklık ölçümü

tabloları ile sunulmuştur.

Bulgular: Araştırma sonuçları göstermektedir ki, Pepee çizgi filminde verilen sağlık mesajları

çoğunlukla olumlu ve bilgilendirici olsa da, bazı olumsuz mesajlara da rastlanmaktadır.

Bulgular ayrıntılı şekilde sunumda aktarılacaktır.

Sonuç: Özelikle toplumda ailelerin küçük çocuklarının izlemesine izin verdikleri, yoğun ilgi

gören, izlenme oranları yüksek olan çizgi filmlerdeki senaryoların, her bir bölümdeki

karakterler arası diyaloglarının, bölümlerin yoğunlaştığı konu başlıklarının, buralarda verilen

mesajların vb. sadece bu çizgi film serisi özelinde değil fakat tüm bu tarz etki alanı geniş görsel

medya araçlarında titizlikle planlanması gereklidir. Bu planlama sayesinde çocuklar üzerinde

etkisi yüksek olan Pepee ve benzeri diğer görsel medyanın çocuklara doğru ve faydalı bilgiler

sunması için daha güçlü adımlar atılabilir ve kamuoyu farkındalığı daha çok sağlanabilir.

Bunun gerçekleşebilmesi için bu tarz görsel medya ürünlerinin oluşturulmasında yer alacak

ekiplerin planlanmasında, okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi ve eğitimi, çocuk sağlığı vb.

alanlarda uzmanların da ekipte olması önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Çizgi Film, Pepee, Betimsel Analiz

BİLDİRİ NO: 137

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK VE OYUN ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN EBEVEYN GÖRÜŞLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Aslıhan Nur ER, Büşra Ayşe TOLUNAY, Nisa EKŞİ, Sümbül ARKA, Mefharet

VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde matematik öğrenimi ve oyun

arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair ebeveyn görüşlerinin belirlenmesidir. Çocuklar oyun

aracılığıyla çevrelerindeki dünyayı keşfederler. Bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimi oyunlar

aracılığıyla desteklenir. Bu süreçte ebeveynlerin çocukların öğrenme sürecine ilişkin doğru

bilgilere sahip olması ve onların gelişimsel olarak uygun öğrenme deneyimlerinde

bulunmalarını teşvik etmeleri gerekmektedir.

Yöntem: Araştırmada ebeveynlerin matematik etkinlikleri ve oyun arasındaki ilişkiye dair

görüşlerini detaylı bir şekilde inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum

çalışmasına başvurulmuştur. Katılımcılar erken çocukluk döneminde çocuğu olan 28

ebeveyndir. Veriler araştırmacılar tarafından ilgili literatür ve uzman görüşleri ışığında

geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Görüşme formunda

yer alan sorular ebeveynlerle yapılan birebir görüşmeler ile cevaplandırılmış ve yazılı olarak

kaydedilmiştir. Görüşmeler ile toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden açık kodlama

sistemi yardımıyla içerik analizi yapılarak incelenmiştir. İçerik analizi sonucu elde edilen

temalar erken çocukluk eğitiminde matematiğin yeri, çocuğun hayatında oyunun yeri, oyun ve

öğrenme arasındaki ilişki, erken çocukluk döneminde matematik ve oyun ilişkisi olarak

belirlenmiştir.

Bulgular: Katılımcıların çoğunluğu erken yıllarda matematik eğitiminin verilmesi gerektiğini

belirtmiş ve bu eğitimin içeriğinin genel olarak sayılarla ilgili olduğunu ifade etmişlerdir. Bir

diğer bulguya göre ebeveynler oyunun çocukların hayatında oldukça önemli bir yeri olduğunu,

çocukların gelişimine katkı sağladığını ve çocukların oyun aracılığıyla daha iyi öğrendiklerini

ifade etmişlerdir.

Sonuç: Bu araştırmada ebeveynlerin matematik etkinlikleri ve oyunun birbiri ile yakın bir ilişki

içinde olduğu belirtmişler ayrıca çocukların ilkokula hazır olmalarında oyunun büyük önem

taşıdığını ifade etmişlerdir. Elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve

erken çocukluk döneminde ebeveynlerin çocuklarının matematiksel gelişimlerine yönelik nasıl

katkı sağlayabileceğine yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, okul öncesi, oyun, matematik, ebeveyn

BİLDİRİ NO: 138

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK EĞİTİMİ: ÖĞRETMEN

UYGULAMALARINA YÖNELİK BİR İNCELEME

Semanur TAŞ, Ebrar YALÇINKAYA, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada erken çocukluk döneminde uygulanan matematik eğitiminin etkinliklere

ayrılan zaman, kullanılan materyaller, fiziksel ortam, etkinlik türleri ve içerik gibi çeşitli

değişkenler açısından gözlem yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Erken çocukluk döneminde

gelişen erken matematik becerileri bireylerin ilerleyen yıllarda okul başarılarını belirleyen en

önemli beceriler arasında yer almaktadır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde sağlanan

matematiksel deneyimlerin yeterli ve nitelikli olması oldukça önemlidir.

Yöntem: Mevcut araştırma okul öncesi eğitim veren kurumlarda uygulanan matematik

etkinliklerinin detaylı bir şekilde incelenebilmesi için nitel araştırma yöntemlerinden durum

çalışması şeklinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu İstanbul il merkezindeki okul öncesi eğitim

kurumlarında görev yapan 14 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler alan uzmanı

görüşleri ve ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan gözlem formu aracılığıyla elde edilmiştir.

Toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiş, bu

analiz sonucu elde edilen kategoriler; zaman, materyal, etkinlik ve uygulama olarak

belirlenmiştir.

Bulgular: Elde edilen bulgulara göre okul öncesi eğitim kurumlarında matematik etkinliklerine

yeterli zamanın ayrılmamakta ve genel olarak gelişimsel açıdan uygun olmayan etkinlikler

sunulmaktadır. Sınıflarda matematik eğitimine yönelik materyallerin yetersiz sayıda olduğu ve

matematik eğitiminde çoğunlukla öğretmenler tarafından yapılandırılmış etkinliklerle

gerçekleştirildiği belirlenmiştir. Etkinliklerin uygulanması sırasında daha çok geleneksel

uygulamalara yer verildiği ve matematiksel becerilerin desteklenmesinden ziyade daha çok

sınıf yönetimi sağlamaya yönelik uygulamalar yapıldığı gözlemlenmiştir.

Sonuç: Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin, matematik eğitiminin okul öncesi

dönemdeki önemini dile getirdikleri fakat nitelikli uygulamalar noktasında çoğunlukla yetersiz

kaldıkları belirlenmiştir. Matematik etkinliklerine yeterli zaman ayrılmadığı ve çocukların

gelişimsel olarak uygun olmayan etkinliklerle matematiğe karşı olumsuz tutum kazanmalarına

sebep olabilecek uygulamalara yer verildiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlardan hareketle okul

öncesi öğretmenlerinin hizmet içi eğitimler yoluyla nitelikli etkinlikler, eğitim yaklaşımları, ve

gelişimsel olarak uygun uygulamalar konusunda desteklenerek mesleki yeterliliklerin

arttırılması önerilmektedir.

Anahtar sözcükler: Okul öncesi, erken çocukluk, matematik, etkinlik, gözlem

BİLDİRİ NO: 140

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ 4-6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN TOPLUMSAL

CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN ALGILARININ ANNE ROLLERİNE YÖNELİK

GÖRÜŞLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Pembe Buse KESER, Gizem ÖZER

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

Bu araştırmada, okul öncesi dönemdeki 4-6 yaş arası çocukların toplumsal cinsiyet rollerine

ilişkin algılarının anne rollerine yönelik görüşleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Çocuklara iki durum ( “annen evde neler

yapar...” , “ annen dışarıda neler yapar...” ) sunulmuş ve bunlar sonucunda iki ayrı resim

çizmeleri ve bu resimleri anlatmaları istenmiştir. Veriler, çocuklarla birebir görüşme yapılarak

ve araştırmacının görüşme süresince aldığı yazılı notlar ile toplanmıştır. Çalışma grubunu

Zonguldak Ereğli ilçesinde ilköğretime bağlı anaokuluna devam eden 10 kız ve 10 erkek olmak

üzere 20 çocuk oluşturmaktadır. Yaşları üç 4 yaş, on beş 5 yaş, iki 6 yaş arasında değişmektedir.

Veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiş ve araştırmacı tarafından kodlanarak belli

temalara ulaşılmıştır. Yapılan içerik analizi sonucu elde edilen kod ve kategoriler doğrultusunda

ulaşılan kız ve erkek çocukları için temalar şu şekildedir: Ev içerisine yönelik temalar; yemek

yapmak, düzenlemek, temizlik, canlı bakımı, evde aktivite yapmak, ütü yapmak, çocuklarla

ilgilenmek. Ev dışına yönelik kız ve erkek çocukları için temalar yukarıda belirtilenlere ek

olarak (yemek yapmak, ütü yapmak ve evde aktivite yapmak hariç); bir şey yapmamak, işe

gitmek, alışveriş yapmak, sosyal aktivite ve doktora gitmek şeklindedir.

Anahtar Sözcükler: Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet rolleri, anne rolü, okulöncesi

dönem.

BİLDİRİ NO: 142

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE TELEVİZYON VE ÇİZGİ FİLMLERİN ÇOCUKLARA

OLAN ETKİLERİNE KARŞI OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN VE

EBEVEYNLERİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Ebru ŞAKAR, Elif İNCE, Züleyha BAYKAL

Uşak Üniversitesi

Amaç: Kitle iletişim araçları çocukları günümüzde aileden daha fazla etkilemektedir. Özellikle

televizyon bilgi kutusu diye söylenir ama çocukları olumlu veya olumsuz her açıdan etkiler. Bu

yüzden çocuklar televizyon izlerken aileler tarafından gözlemlenmeli, gerektiği yerde çocuk

kısıtlanıp olumlu rehberlik edilmelidir. Çocuklara izletilen her program ve çizgi film yararlı

değildir. Bu nedenle izletmeden önce iyi bir araştırma yapılması gerekmektedir. Bu

araştırmada, televizyon ve çizgi filmlerin okul öncesi çocuklara ne gibi etkilerinin olduğu, bu

etkiler karşısında okul öncesi öğretmenlerinin ve ebeveynlerin ne tür tutum ve davranışlar

sergilediği incelenmiştir.

Yöntem: Bu araştırma nicel araştırma yöntemi kullanılarak Uşak İlinde bulunan anaokullarında

çalışan 20 okul öncesi öğretmenleri ve sınıflarındaki çocukların velileri ile sınırlandırılmıştır.

Veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anket soruları araştırmacılar tarafından

hazırlanmıştır. 3 uzman görüşü alınarak anketin son hali verilmiştir.

Bulgular ve Sonuç: Çalışma süreci tamamlandığında, sonuçlar paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, çocuk, televizyon, çizgi film, anne baba görüşleri

BİLDİRİ NO: 144

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ LİSANSÜSTÜ EĞİTİME İLİŞKİN

METAFORİK ALGILARI

Şeyma ATICI, Aleyna KALKAN, Betül Dilşad ERTEKİN, Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Metafor, bir bireyin yüksek düzeyde soyut, karmaşık veya kuramsal bir olguyu

anlamada ve açıklamada güçlü bir zihinsel araç olarak tanımlanmaktadır. Metaforların

kullanımına bakıldığında, somut örnekler verilerek soyutun anlatılması, mecaz, kast etme,

benzeterek açıklama gibi işlevleri olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi

öğretmen adaylarının lisansüstü eğitime ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri (metaforları)

metafor tekniğini kullanarak tespit etmektir.

Yöntem: Çalışma gurubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır.

Lisansüstü eğitimle ilgili metaforik algılarını öğrenmek amacıyla öğrencilerden ‚ “Lisansüstü

eğitim ………………… gibidir. Çünkü…..” cümlesini tamamlamaları istenmiştir.

Bulgular: Araştırmadaki bulgulara göre 11 farklı kategori elde edilmiştir.

Sonuç: 11 farklı kategori incelendiğinde en fazla bulunan kategorinin Gelişme - İlerleme

kategorisinde, en az ise Doyumsuzluk kategorisinde olduğu görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: lisansüstü eğitim, metafor, okul öncesi, öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 148

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ VE SINIF EĞİTİMİ ÖĞRETMEN

ADAYLARININ KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE YÖNELİK ÖZ-YETERLİK

DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Gamze AYDIN

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adayları ve sınıf eğitimi öğretmen

adaylarının kaynaştırmaya ilişkin öz-yeterliklerinin karşılaştırılmasıdır. Bu araştırma, okul

öncesi ve ilkokul döneminde kaynaştırma ortamında bulunan özel gereksinimli çocukların

toplumla bütünleşmeleri ve bağımsız yaşam becerilerini kazanmalarında etkili rol oynayacak

olan okul öncesi eğitimi ve sınıf eğitimi öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin

görüşlerinin hizmet öncesinde belirlenmesi, varsa olumsuz görüşlerin lisans eğitimi sürecinde

değiştirilmesine zemin oluşturulması açısından önem taşımaktadır.

Yöntem: Öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimine ilişkin öz-yeterliklerinin Okul Öncesi

Öğretmenliği ve Sınıf Öğretmenliği bölümlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip

göstermediğini belirlemeyi amaçlayan bu araştırma için tarama modeli kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu 2018–2019 eğitim-öğretim yılında Burdur Mehmet Akif Ersoy

Üniversitesi Eğitim Fakültesi birinci ve ikinci öğretime devam eden; temel eğitim bölümü okul

öncesi eğitimi 3. ve 4.sınıf 150 öğretmen adayı ve birinci öğretime devam eden temel eğitim

bölümü sınıf eğitimi 3. ve 4.sınıf 150 öğretmen adayı ile toplam 300 kişi oluşturmaktadır.

Araştırma verileri Chrisforlin, ChrisEarle, Tim Loreman ve UmeshSharma (2011) tarafından

geliştirilen Türkçeye uyarlama çalışmaları Adem BAYAR (2015) tarafından yapılan

“Kaynaştırma Uygulamalarında Öğretmen Yeterliği Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın

temel amacı çerçevesinde cevapları aranan alt problemlere yönelik ölçek ile toplanan verilerin

gerekli istatistiksel analizleri, bulgular ve araştırma sonuçları kongre sırasında sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, okul öncesi öğretmen adayı, öz-yeterlik, sınıf eğitimi

öğretmen adayı

BİLDİRİ NO: 149

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARINDA

KULLANILAN MATERYALLER

Esma Nur UKŞUL, Dilek HOŞCAN, Aybala GÜNEŞ, Döndü Neslihan BAY

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Okuma yazmaya hazırlık becerisi çocukların ilköğretimi başlamadan önce katıldıkları bir

süreçtir. Bu beceriler okul öncesi dönem çağından önce başlar ve okul öncesi dönemde de

gelişim gösterir. Okuma yazmaya hazırlık becerilerinin desteklenebilmesi için bu süreçte

seçilen materyaller, çocukların gelişim alanların destekleyici olması, ekonomik ve dikkat çekici

olması önemlidir. Bu bağlamda öğretmenlerin okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında

kullandıkları materyaller araştırmanın konusunu oluşturmuştur.

Bu araştırma, okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenlerin okuma yazamaya hazırlık

çalışmalarında kullandıkları materyaller ve özeliklerinin ortaya konulması amaçlamıştır.

Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın

çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılı içerisinde Eskişehir ilinde bulunan 3 bağımsız

anaokulundaki ve 3 ilkokul bünyesindeki anasıfında görev yapmakta olan 18 öğretmen

oluşturmaktadır. Öğretmenler görüşme öncesinde kişisel bilgi formlarını doldurmuştur.

Öğretmenlere toplam 6 görüşme sorusu sorulmuştur. Soruların kapsam geçerliliği için 3 uzman

görüşü alınmış ve uzman görüşlerine göre düzenlenmiştir. Okul öncesi öğretmenleri ile yüz

yüze yapılan bu görüşmeler yaklaşık 10-15 dakika sürmüştür ve ses kaydı alınmıştır. Elde

edilen veriler doküman haline getirilmiş, öğretmenlere Ö1, Ö2 gibi kod adları verilerek temalar

halinde kodlanmıştır. Araştırmada betimsel analiz yapılmıştır. Analiz sonucunda veriler,

temalara uygun olarak yazılmış ve öğretmenlerden doğrudan alıntılara yer verilerek

yorumlanmıştır.

Araştırma sonucunda öğretmenler tarafından okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında

kullanılan materyallerin sıklıkla somut materyaller, hikâye kartları olduğu ve aynı zamanda

sınıftaki her nesnenin materyal olarak kullanılabildiği; okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında

el-göz koordinasyonu desteklemeye yönelik sıklıkla kullandıkları materyallerin yapboz, 3

boyutlu nesneler ve kalemler olduğu; yazı farkındalığını sağlamaya yönelik kullandıkları

materyallerin kalem ve boyalar, fotokopi çalışmaları, kitaplar olduğu; sınıflarında okuma

yazmaya hazırlık becerilerine desteklemeye yönelik sürekli bulundurdukları materyallerin

genellikle hikaye kitapları, çizgi çalışmaları, kavram panoları olduğu; okul öncesi

öğretmenlerin materyalleri seçerken genel olarak çocukların yaş gruplarına, hazırbulunuşluk

düzeylerine dikkat ettikleri; çocukların okuma yazmaya hazırlık etkinliklerinde en çok tercih

ettikleri materyallerin boncuklar, kavram kartları ve boyama sayfaları olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, materyal, okuma yazmaya hazırlık çalışmaları,

hazırbulunuşluk, yazı farkındalığı

BİLDİRİ NO: 150

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA KULLANILAN MÜZİKLERİN

İNCELENMESİ

Alev GÜLER, Arife YAVUZ, Ebru DOĞAN, Ezgi TOFUR, Merve MENEKŞE

Adnan Menderes Üniversitesi

Çocuk, müzik ve sesle anne karnındayken tanışmaya başlar. Bu süreç annenin söylediği

ninniler, oyuncakların çıkardığı sesler (ritim), teknolojik araçlardan ve çevreden duyulan

müzikler ile şekillenir. Gelişimin en hızlı olduğu dönemlerden birisi olan okul öncesi dönemde,

çocuklara okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan müzikler oldukça önemlidir (Polat 2018).

Müzik, çocukların yaratıcılıklarını geliştirmede ve grup içerisinde kendilerini ifade ederek

başarı duygusunu tatmalarında etkilidir. Okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan müziklerin

temel amacı çocukların kritik becerilerini desteklemektir. Çocuk müzik yoluyla dans ederek, el

çırparak ya da farklı şekillerde ritim tutarak motor gelişimini; müziklere eşlik ederek, şarkı

söyleyerek dil gelişimini; şarkıların sözlerini ve ritmini öğrenerek, belleğinde tutmaya çalışarak

bilişsel gelişimini; grup içinde müzik yoluyla kendini ifade ederek sosyal duygusal gelişimini

arttırır. (Lazdauskas 1996). Bu noktadan hareketle araştırma, öğretmenlerin okul öncesi eğitim

kurumlarında kullandıkları müziklerin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Araştırmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Aydın ili Efeler ilçesindeki MEB’e

bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi eğitimi öğretmenleri

oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna ise tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen

15 okul öncesi eğitimi öğretmeni dahil edilmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden gözlem

tekniğinin kullanıldığı çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen

gözlem formu kullanılmıştır. Gözlem formunda 12 soruya yer almaktadır. Form doğrultusunda

çalışma grubunda yer alan okul öncesi eğitimi öğretmenleri sınıflarında iki defa gözlemlenerek

öğretmenlerin kullandıkları müzikler incelenmiştir. Yapılan gözlemler neticesinde okul öncesi

eğitimi öğretmenlerinin seçtikleri müziklerin ağırlıklı olarak kavramlarla ilişkili olduğu ve

seçilen şarkıların gün içerisinde çocuklara 2-3 kez dinletildiği sonucu elde edilmiştir. Bununla

birlikte yapılan gözlemlerde bazı okul öncesi eğitim kurumlarında pop ve türkü tarzında

şarkılarında kullanıldığı belirlenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, okul öncesi eğitimi öğretmeni, müzik, müzik eğitimi

BİLDİRİ NO: 151

YABANCI UYRUKLU OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNİN UYUM SORUNLARINA

DAİR ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ: AMASYA İLİ ÖRNEĞİ

Kübra YİĞİT, E. Rana AKKAYA, Mamajan HEZRETKULYYEVA

Amasya Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma, herhangi bir nedenle ülkeleri terk etmek zorunda kalarak ülkemizde

yaşayan, ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu okul öncesi çocukların uyum sorunlarını

konu almaktadır. Araştırmanın amacı, ülkemizde yaşayan, yabancı uyruklu okul öncesi

çocukların karşılaştığı sorunlar ve bunlarla baş etme yöntemlerinin öğretmenler tarafından nasıl

algılandığının irdelenmesidir.

Yöntem: Çalışmada, Amasya ilinde Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim

kurumlarında yabancı uyruklu öğrencisi olan 6 öğretmenle yarı yapılandırılmış soru formu

aracılığıyla derinlemesine görüşme yapılmıştır. Çalışma, yabancı uyruklu öğrencilerin yaşadığı

sorunların eğitim süreci içinde ve öğretmen gözüyle tespit edilmesi bakımından önemlidir.

Çünkü araştırma sonucunda da elde edilen bulgularında gösterdiği gibi, bu sorunlar, söz konusu

çocukların eğitim sürecinin iyileştirilmesi için bir girdi olacaktır.

Bulgular: Araştırma kapsamında elde edilen bulgulardan birisi, yabancı uyruklu öğrencilerin

okul öncesi dönemde yaşadıkları en temel sorunun, dil kaynaklı olduğunu göstermektedir.

Ayrıca söz konusu çocukların ailelerinin de Türkçe konuşamıyor olması, çocukların uyumlarını

önemli ölçüde etkilemektedir. Bir diğer önemli bulgu, öğretmenlerin söz konusu çocukların

uyum süreçlerinde kendi rollerinin, öğrenciler, aileler ve genel olarak eğitim sisteminden sonra

geldiğini ifade etmeleridir.

Sonuç: Okul öncesi dönem eğitimi, yabancı uyruklu öğrencilerin uyum sorunlarını aşmak için

çok önemlidir. Bir diğer önemli sonuç, öğretmenlerin kendilerini sürecin dışında tutmaya

çalışmaları, yani sorunun bir parçası olarak görmemeleri uyum sürecinin uzamasına neden

olmaktadır. Dolayısıyla öğretmenlerin yabancı uyruklu öğrencilere yaklaşım konusunda

zorunlu bir eğitime tabi tutulmaları gerektiği çalışmada ulaşılan sonuçlardan birisidir. Son

olarak söz konusu öğrencilerin uyum sorunlarını en aza indirmek için, okul öncesi dönem

çocukların en temel ifade araçları olan oyun ve resim gibi araçlar daha etkili olarak

kullanılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: toplumsal uyum, yabancı uyruklu öğrenci, okul öncesi, Amasya.

BİLDİRİ NO: 152

ÖDÜLLÜ MASAL VE HİKÂYE KİTAPLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET

ROLLERİ

Damla Nur EYİMAYA, Elifsu ER

Amasya Üniversitesi

Amaç: Yaşama dair değer, tutum ve davranışların temeli okul öncesi dönemde atılır. Bu

dönemde çocuklar için en önemli uyarıcılardan biri kitaplardır. Kitaplar cinsiyete bağlı olarak

herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama içermemelidir. Kitaplarda verilen mesajlar

çocukların bütün yeteneklerini tam ve özgürce geliştirebilecekleri, cinsiyetlerini ön plana

çıkarmayacak içeriklerde olmalıdır. Bu araştırma, okul öncesi dönemdeki çocuklara yönelik

ödüllü masal ve hikâye kitaplarında toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl aktarıldığının

incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Çalışma 18.12.2018-18.01.2019 tarihleri arasında içerik analizi yöntemi kullanılarak

yapılmıştır. Araştırma verileri Amasya Üniversitesi Çocuk Kütüphanesi’nden rastgele seçilen

ödüllü 4 okul öncesi çocuk kitabı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Veriler hazırlama,

düzenleme, rapor etme aşamaları kullanılarak analiz edilmiştir. Kitaplardaki toplumsal cinsiyet

rollerine ilişkin görseller ve cümleler kategoriler halinde (kadın, erkek, renkler, yüz ifadeleri ...

)sınıflandırılmıştır.

Bulgular: Araştırmada incelenen kitaplarda, kadınlar ana karakteri temsil etmektedir.

Kadınların neredeyse tamamı etek ve elbise giymektedir. Kadınların hepsinin en dikkat çekici

özellikleri uzun saçlarıdır. Kadınlar estetik, zarafet ve sabır gibi özelliklerle temsil edilmektedir.

Erkekler ise güç ve otoriteyi temsil etmekte, pantolon, ceket ve gömlek giymektedir.

Sonuçlar: Okul öncesi dönem, bireylerin cinsiyet algılarının gelişiminde oldukça önemlidir.

Çalışmada incelenen kitaplarda geleneksel cinsiyetçi bakış açısı içerdiği saptanmıştır. Ataerkil

toplum yapısına sahip ülkemizde, kitaplardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği çocukların cinsiyet,

eşitlik ve toplumsal roller gibi bir çok konudaki bakış açısının gelişimine doğrudan etki

etmektedir. Bu nedenle kitapların “dili” oldukça önemlidir. Çalışmada yabancı yazarların da

kitaplarının incelenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunun Türk toplumu ile sınırlı

olmadığını göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, ödüllü masal, ödüllü hikâye, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO: 153

TEK EBEVEYNLİ AİLELERİN ÇOCUK YETİŞTİRMEDE YAŞADIĞI

PROBLEMLER

Arzu OCAK, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Araştırmada tek ebeveynli ailelerin çocuk yetiştirmede yaşadıkları problemlerin ne

olduğunun incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda tek ebeveynli ailelerin anne

veya babanın olmama durumuna göre karşılaşılan problem durumlarındaki farklılaşma

incelenmektedir.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemi ile tasarlanmış olup; araştırmada durum analizi

modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu kartopu yöntemiyle belirlenmiş olup

Edirne’de ikamet eden ve 0-72 aylık çocuklara sahip tek ebeveynli ailelere ulaşılmış ve

araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden ailelerle çalışma yürütülmüştür. Araştırma

kapsamında veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilerek uzman görüşleri

doğrultusunda son hali verilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmadan

elde edilen verilerin analizinde uzman desteği alınacak olup veri analiz süreci devam

etmektedir.

Bulgular: Araştırmanın veri analiz süreci devam etmekte olduğundan araştırma bulguları

kongrede sunulmak üzere paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Aile, tek ebeveynli aile, çocuk yetiştirme, anne, baba

BİLDİRİ NO: 154

60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN AKRAN REDDİNE MARUZ KALMA NEDENLERİ:

BİR DURUM ÇALIŞMASI

Beyza TÜREL, Meltem DİK, Esma SİLİK

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı; bir anasınıfında eğitime devam eden çocuklar arasındaki akran

reddi durumunun incelenmesi ve akran reddi kaynağının/kaynaklarının tespit edilmesidir.

Yöntem: Araştırmanın yöntemi, durum çalışması türlerinden biri olan açıklayıcı/tanımlayıcı

durum çalışması temelinde şekillendirilmiştir. Araştırmaya Zonguldak ili Ereğli ilçesinde,

MEB’e bağlı bir anasınıfına devam eden 60-72 ay arasında olan, 22 çocuk ve bu çocukların

öğretmeni dâhil olmuştur. Veriler üç farklı aşamada ve farklı zaman diliminde elde edilmiştir.

İlk aşamada; çocuklarla bireysel görüşmeler yapılarak, “Benim için, arkadaşlarınla oynadığınız

bir oyunu çizer misin?” yönergesi verilerek çocuğun çiziminin tamamlaması beklenmiştir.

Ardından çizimde yer alan akranlarının isimleri not edilmiştir. Çizimlerde hiç tercih edilmeyen

çocuk tespit edilmiştir. İkinci aşamada ise; aynı çocuklar ile tekrar görüşülmüş ve çizimlerde

hiç yer almayan çocuk ile “… ile hangi oyunları oynuyorsunuz? Neden?” şeklinde bir sorunun

olduğu bireysel, yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve ses kayıt cihazı ile kayıt altına

alınmıştır. Son aşamada ise; aynı çocuklar ile tekrar görüşülerek çizimlerinde hiç yer almamış

olan çocuk ile “ … ile oynasaydın nasıl bir oyun oynardın? Çizer misin?” yönergesi verilmiştir.

Çocukların çizimlerini tamamlaması beklendikten sonra, çocuklardan çizimlerini anlatmaları

istenmiştir. Elde edilen ham verilerin çözümlenmesinde ilk iki aşama için betimsel istatistik ve

içerik analizi gerçekleştirilmiş, son aşama için ise Koppitz’ un öne sürmüş olduğu çocuk

çizimindeki duygusal göstergeler listesi kullanılmıştır.

Bulgular: Yapılan ilk analiz sonucunda, yalnızca bir erkek çocuğun hiçbir çizimde yer

almadığı tespit edilmiştir. İkinci analizde ise; ilgili erkek çocukla oynamama gerekçelerinin

çeşitlendiği (örn. Araba yapıp üstümüze sürüyor, nedenini bilmiyorum, o benimle oynamıyor,

hiç paylaşmıyor) görülmüştür. Son analizde ise; çocukların akran reddine maruz kalan

çocuklarla oyun oynadıkları durumlarda, çoğunluklu olarak dürtüsellik ve güvensizlik-

yetersizlik puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, incelenen durumdaki akran reddine maruz kalma nedeninin

büyük bir çoğunlukla, ilgili çocuğun düşük sosyal becerilerinden kaynaklandığı görülmektedir.

Araştırmanın elde ettiği önemli bir diğer sonuç ise, akran reddine maruz kalmış bir arkadaşla

oyun oynama durumunun, diğer çocuklarda dürtüsellik ve güvensizlik-yetersizlik hislerini

arttırdığının saptanmış olmasıdır.

Anahtar Kelimeler: Akran reddi, okul öncesi, durum çalışması, sosyalleşme

BİLDİRİ NO: 155

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLUK DÖNEMİ

MUTLULUK/HUZUR ANILARI İLE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK

TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Nur AYDIN, İrem Feride MANİCİ, Tuğba KORKMAZ

Okan Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmen adaylarının çocukluk dönemi yaşantıları ile

öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bireyin erken

çocukluk dönemindeki anıları ileriki yaşantılarına yönelik bilgiler içerdiğinden dolayı

bireylerin meslek seçimlerine dair önemli bilgiler bu anılarda yer almaktadır (Güneri, 2015, s.

146). Bireyin ilk sosyal çevresi ailesidir. Birey okul dönemi ile de diğer bir sosyal çevresi olan

arkadaşları ve öğretmenleri ile etkileşime girer. Bu dönemdeki yaşantıların bireyin ilerideki

meslek seçimini etkileyebileceği düşünülmektedir. Araştırmada nicel araştırma modeli tarama

deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi İstanbul Anadolu yakasında öğrenim gören

üniversite öğrencilerinden oluşacaktır. Araştırma kapsamında, Richter, Gilbert ve McEwan

(2009) tarafından geliştirilen Akın, Uysal ve Çitemel (2013) tarafından geçerlik güvenirlik ve

Türkçe uyarlama çalışması yapılan “Çocukluk Dönemi Mutluluk/Huzur Anıları Ölçeği” ve

Üstüner (2006) tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmış olan

“Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır.

Araştırma doğrusal regresyon analizi tekniğiyle yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre çocukluk

dönemi mutluluk/huzur anıları ile öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlar arasında pozitif

yönlü yüksek doğrusal bir ilişki olduğu saptanmıştır. Mutluluk/huzur anıları ölçeğinden elde

edilen puanları öğretmenlik mesleğine yönelik tutum puanların varyansını % 40 açıklamaktadır.

Bireyin çocukluk dönemindeki mutluluk ve huzur anıları arttıkça öğretmenlik mesleğine

yönelik tutumlarının da olumlu yönde arttığına yönelik sonuç elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çocukluk yaşantı deneyimleri, mutluluk/huzur anıları, mesleki tutum

BİLDİRİ NO: 156

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN

GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,

Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR

Marmara Üniversitesi

Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler bütünüdür.

Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı oluşturan

değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların kültürel

algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için önemli

ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması üzerinden

görebilmek amacıyla yapılmıştır. Yedi ayrı devlet okulunda 89 çocukla yapılan bu çalışmada

çocuklardan bayram denilince zihinlerinde oluşan imgeyi çizmeleri istenmiştir. Bu araştırma

sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına ulaşılmıştır.

Okul Öncesi Çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada araştırmacılar nitel

araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın yöntemi olarak uygun

bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 62-70 aylık okul öncesi çocukları oluşturmaktadır.

İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda okul öncesi çocuklarından bayram temasında resimler

çizmesi istenmiştir. Bu okullar araştırmacıların öğretmenlik deneyimini yapmakta oldukları

okullardır. Çocuklar, resimlerini yaptıktan sonra çocuklardan resimleri açıklamaları istenmiştir

ve bunlar not edilmiştir. Yedi okuldan toplanan bu çalışmalar, araştırmacılar tarafından bir

araya getirilip değerlendirilmiştir. Araştırmacılarla sayısal dökümü yapılan verilerde kullanılan

semboller, resimlerin yaşanılan kültürü yansıtıp yansıtmadığı ve çocukların yaptığı açıklamalar

ile resimlerin örtüşüp örtüşmediği saptanmıştır.

Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel milli ve dini

bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar ile ördek

bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır. Araştırma sonucunda çocukların genel

olarak geleneksel kültüre bağlı olarak dini ve milli bayramların resimsel ifadelerinde şeker ve

bayrak sembollerinden çokça yararlandıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi

BİLDİRİ NO: 156

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN

GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,

Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR

Marmara Üniversitesi

Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler bütünüdür.

Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı oluşturan

değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların kültürel

algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için önemli

ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması üzerinden

görebilmek amacıyla yapılmıştır. Yedi ayrı devlet okulunda 89 çocukla yapılan bu çalışmada

çocuklardan bayram denilince zihinlerinde oluşan imgeyi çizmeleri istenmiştir. Bu araştırma

sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına ulaşılmıştır.

Okul Öncesi Çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada araştırmacılar nitel

araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın yöntemi olarak uygun

bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 62-70 aylık okul öncesi çocukları oluşturmaktadır.

İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda okul öncesi çocuklarından bayram temasında resimler

çizmesi istenmiştir. Bu okullar araştırmacıların öğretmenlik deneyimini yapmakta oldukları

okullardır. Çocuklar, resimlerini yaptıktan sonra çocuklardan resimleri açıklamaları istenmiştir

ve bunlar not edilmiştir. Yedi okuldan toplanan bu çalışmalar, araştırmacılar tarafından bir

araya getirilip değerlendirilmiştir. Araştırmacılarla sayısal dökümü yapılan verilerde kullanılan

semboller, resimlerin yaşanılan kültürü yansıtıp yansıtmadığı ve çocukların yaptığı açıklamalar

ile resimlerin örtüşüp örtüşmediği saptanmıştır.

Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel milli ve dini

bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar ile ördek

bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır. Araştırma sonucunda çocukların genel

olarak geleneksel kültüre bağlı olarak dini ve milli bayramların resimsel ifadelerinde şeker ve

bayrak sembollerinden çokça yararlandıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi

BİLDİRİ NO: 158

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OKULA UYUM SORUNLARINA YÖNELİK

ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Kağan ATALAN, Mehriban SARIÇİÇEK, Murat Emin KEVRAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemdeki çocukların, çevre olarak uyum sağladıkları ilk ortamları

aileleridir. Aile ortamından sonra uyum sağlayabilecekleri ikinci ortam ise okul öncesi eğitim

kurumlarıdır. Bu geçiş sırasında çocukların, okula karşı ilk algıları çoğu zaman olumlu olsa da

bazen olumsuz algılar da gözlemlenebilmekte ve bu algılar sonucunda çocukların okula uyum

sorunları ortaya çıkabilmektedir. Okul öncesi eğitimin, sağlıklı bir şekilde

gerçekleştirilebilmesi için çocukların, okul algılarının olumlu bir şekilde değiştirilebilmesi,

düzenlenebilmesi ve yönlendirilebilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarındaki çocukların, okula uyum

sağlama sürecinde öğretmenlerin uyguladığı stratejileri ortaya koymaktır.

Yöntem: Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği

kullanılmıştır. Görüşmede sorulan soruların kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla 3 alan

uzmanı tarafından görüş alınmıştır. Alınan görüşler doğrultusunda görüşme formu yeniden

düzenlenmiş ve katılımcılarla görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Araştırmaya, Eskişehir’deki merkez ilçelerden 4 bağımsız anaokulu ve 4 ilkokul bünyesinde, 4

ile 5 yaş grubunda görev yapan okul öncesi öğretmenleri arasından her okuldan 2 öğretmen

olmak üzere toplam 16 öğretmen katılmıştır. Katılımcılara kolay ve hızlı ulaşabilmek için

amaçlı örnekleme yöntemlerinden; kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır

Veriler, toplamda 15’er dakikalık birebir görüşme yoluyla, ses kayıt cihazı kullanılarak

toplanmıştır. Veriler, doküman haline getirilmiş ve betimsel analiz tekniğinden yararlanılarak

analiz edilmiştir.

Veriler, belirlenen temalar doğrultusunda her araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Elde

edilen bu kodlamalar, karşılaştırılarak uzlaşma sağlanmış ve tek bir kodlama elde edilmiştir.

Veriler, katılımcıların doğrudan alıntılarına yer verilerek yorumlanmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, araştırmanın alt amaçları doğrultusunda

düzenlenmiştir. Buna göre, öğretmenler tarafından çocukların, okula uyum sorunlarının

nedenleri arasında, en çok aileden kaynaklı nedenler belirtilmiş; bu sorunları önlemeye yönelik

uygulanan stratejiler arasında da, en çok okula uyum haftasında uygulanan oyun ve drama

etkinlikleri ifade edilmiştir. Öğretmenlerin, işbirliğini tercih ettikleri kurum/kişiler arasında

rehberlik hizmetleri ve alan uzman desteği yer almaktadır.

Sonuç: Araştırma sonuçları değerlendirildiğinde, öğretmenlerin sınırlı sayıda strateji ifade

ettikleri görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Okula uyum, aile katılımı, anaokulu, anasınıfı

BİLDİRİ NO: 160

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA TERCİH EDİLEN RESİMLİ ÇOCUK

KİTAPLARININ M.E.B. 2013 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER

ALAN KAZANIM VE GÖSTERGELERE GÖRE İNCELENMESİ

(ZONGULDAK İLİ EREĞLİ İLÇESİ ÖRNEĞİ)

Öznur ÇOKCANLI, Neslihan DEMİRCAN, A. Nazlıcan POLAT, Demet SEVER, Mine KIR

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma ile Zonguldak Ereğli ilçesinde yer alan anasınıflarının kitap merkezlerinde

bulunan resimli çocuk kitaplarının, M.E.B 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı`ndaki 36-72

aylık çocukların eğitimleri için belirlenen kazanım ve göstergeler açısından incelenmesi

amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi

kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi belirlenirken amaçsal örnekleme çeşitlerinden, kolay

ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu, Zonguldak ili Ereğli

ilçesinde bulunan 5 okul öncesi eğitim kurumundaki 1001 resimli çocuk kitabı

oluşturmaktadır. Verileri toplamak amacıyla kitaplara araştırmacılar tarafından hazırlanan

“Gelişim Alanlarını Belirleme Formu” ile M.E.B. 2013 Okul Öncesi Eğitim Programında

bulunan “Kazanım Değerlendirme Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi

yöntemine başvurulmuştur. Çalışma grubunda yer alan kitaplar bir defa okunmuş, gelişim

alanına yönelik gizli içerik analizi uygulanmış; ardından kitaplar bir kez daha okunarak

kazanımlara hitap eden cümleler kaydedilmiş ve açık içerik analizi uygulanmıştır.

Bulgular: Yapılan analiz sonucunda, kitaplarda örtük olarak en çok değerler temasına yer

verildiği tespit edilmiştir. Doğrudan alıntılar ile belirlenen kazanım-gösterge sayıları göz önüne

alındığında en çok neden sonuç ilişkisine yönelik kelime ve kelime gruplarına yer verildiği fark

edilmiştir. Kitaplara uygulanan analizler sonucunda resimli çocuk kitaplarının genelinde %37

oranla sosyal duygusal gelişim alanına yönelik konulara diğer alanlara göre daha fazla yer

verildiği saptanırken, kitapların içinde yer alan kazanımlar incelendiğinde %39 oranla bilişsel

gelişim alanına yönelik kazanımların kitaplarda daha fazla yer aldığı saptanmıştır. Uygulanan

iki ölçek arasında en büyük oran farkına sahip olan gelişim alanı ise sosyal duygusal gelişim

alanı olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Sonuç olarak, resimli çocuk kitaplarının %57,45 oranında kazanımlara yer verdiği,

kitaplarda örtük olarak en çok sosyal gelişim alanına uygun temaların yer aldığı ancak açık

ifadelerde bu oranın ciddi şekilde düştüğü saptanmıştır. Bunun nedeninin M.E.B. 2013 Okul

Öncesi Eğitim Programında değerlere kazanım olarak yer verilememesi sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim programı, resimli çocuk kitapları

BİLDİRİ NO: 163

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAPTIĞI BAYRAM TEMALI RESİMLERİN

GÜNCEL KÜLTÜR BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Elif BEYRELİ, Deniz YARDIM, Rana Filiz BAYCAN, Feyza Nur ÇEKİCİ, Tuba SAY,

Aygül ÇORA, Fatmar Nur SENAR

Marmara Üniversitesi

Amaçı : Kültür, tarihi süreç içerisinde oluşup insanlık yaşadıkça gelişen ve değişen değerler

bütünüdür. Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı

oluşturan değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Onların

kültürel algısını dışa vuran davranışların ifade bulduğu resimsel anlatımlar yetişkinler için

önemli ipuçları verirler. Bu çalışma okul öncesi çocuklarının kültür algılarını bayram teması

üzerinden görebilmek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem : Okul Öncesi çocuklarının resimsel anlatımlarının inceleneceği araştırmada,

araştırmacılar nitel araştırma desenlerinden sanat temelli araştırma modelini araştırmanın

yöntemi olarak uygun bulmuşlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 4-5-6 yaşındaki okul öncesi

çocukları oluşturmaktadır. İstanbul’da 7 ayrı devlet okulunda 77 çocukla yapılan bu çalışmada

çocuklardan “bayram” denilince zihinlerinde oluşan ilgeyi çizmeleri istenmiştir. Yedi okuldan

toplanan bayram temalı resimler araştırmacılar tarafından oluşturulan 12 kriter üzerinden

değerlendirilmiştir. Resimlerle çocukların anlattıklarının örtüşüp örtüşmediği ile içinde

bulundukları toplumsal değerleri yansıtıp yansıtmadığına, resimlerinde kullandıkları semboller

ve nesneler üzerinden bakılmıştır.

Bulgular : Araştırmada çocukların yapmış olduğu resimler sonucunda çocukların geleneksel

milli ve dini bayramların yanısıra cadılar bayramı gibi geleneksel kültüre ait olmayan bayramlar

ile ördek bayramı gibi hayali bayramlar da çizdikleri saptanmıştır.

Sonuç : Bu araştırma sonucunda ise çocukların topluma ilişkin kültür algılarına bayram teması

üzerinden ulaşılmıştır. Kültürün değişken yanını, başka kültürlere ait bayramların da,

geleneksel bayramlarla birlikte toplumun kabul etmesi, kültürün değişkenliğinin vurgulanması

açısından önemli bulunmuştur. Ayrıca okul öncesi çocuklarının sanatsal gelişim evrelerinden

“şema öncesi dönemde” olmaları gerektiği üzerinden resimler incelendiğinde, önemli bir

çoğunluğun bir alt dönemde kaldığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Kültür, Bayram, Çocuk Resmi

BİLDİRİ NO: 164

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ SOSYAL DEĞERLER

KAZANIMLARININ FARKLI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ

Özlem DÖNMEZ, Gizem SÖZEN, Elanur DEMİRKAYA

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitim, çocuğun toplum içinde uyumlu yaşayabilmesi için bazı değerleri

içselleştirmesini sağlar. Dünya ve Türkiye’de okul öncesi dönemde sosyal değerler eğitimi ile

ilgili yeterli çalışmaya rastlanmaması, bu çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu araştırmanın genel

amacı; okul öncesi dönem çocuklarının sosyal değerler kazanımlarının farklı değişkenlere göre

incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda okul öncesi dönem çocuklarının sosyal değerler

kazanımları çocukların yaşına, cinsiyetine, okul öncesi eğitim alma süresine, anne ve baba

eğitim durumuna, sınıf mevcuduna, aile çocuk sayısına, anne ve baba yaşına, anne çalışma

durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenecektir.

Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden “İlişkisel Tarama Modeli'”

kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma grubu Maltepe ilçesinde MEB'e bağlı 2 devlet

anaokuluna devam eden 200 çocuktur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar

tarafından geliştirilen “Aile Bilgi Formu” ve Atabey ve Ömeroğlu (2016) tarafından geliştirilen

“Okul Öncesi Sosyal Değerler Kazanım Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler istatistik paket

programına girerek program aracılığıyla çözümlenmiştir.

Bulgular: Verilerin normal dağılıp dağılmadığını görmek amacıyla normallik testi yapılmış,

çarpıklık - basıklık ve Kolmogorov Smirnov testi sonuçlarına göre verilerin normal dağılmadığı

görülmüştür. Verilerin çözümlenmesinde, Mann Whitney U, Kruskal Wallis ve Spearman

Korelasyon testleri yapılmıştır. Bu çalışmanın bulgularına göre, cinsiyet değişkenine göre sevgi

ve sorumluluk alt boyutlarında kızların lehine anlamlı bir farklılık görülmüş, diğer alt

boyutlarda ve toplam puanda bir fark bulunmamıştır. Sınıftaki çocuk sayısı değişkeni ile

işbirliği alt boyutu arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuş, diğer alt boyutlar ve

toplam puan ile arasında bir ilişkiye rastlanmamıştır. Çocukların yaşı ile nezaket alt boyutu

arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki görülmüş, diğer alt boyutlar ve toplam puan ile arasında

bir ilişki olmadığı görülmüştür. Okul öncesi eğitim süresi, aile çocuk sayısı, annenin eğitim

durumu ve çalışma durumu, anne ve babanın yaşı ve eğitim durumu değişkenlerine göre ise

anlamlı bir farka rastlanmamıştır.

Sonuçlar: Araştırma bulguları ilgili literatür çerçevesinde tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Değer, sosyal değer, değerler eğitimi, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 165

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PLANLARININ HAREKET ETKİNLİKLERİ YÖNÜNDEN

İNCELENMESİ

Nefise ÖZOK, Aleyna DERGAN, Pakizenur UĞURLU, Betül ULUOCAK

İstanbul Gedik Üniversitesi

Okul öncesi dönem, hareket becerilerine en kalıcı ve olumlu katkıların yapılabileceği bir

dönemdir. Çocukların yaşantılarında böylesi önemli bir yere sahip olan bu dönemde, onların

sağlıklı ve dengeli bir fiziksel gelişim göstermeleri oldukça önemlidir. Türkiye’de okul öncesi

dönemde hareket etkinliklerine ve motor gelişime yönelik yapılan araştırmalar incelendiğinde,

araştırmaların daha çok hareket eğitimi programlarının çocukların motor gelişimlerine etkisi,

okul öncesi yaş grubu çocukların motor gelişim düzeylerinin incelenmesi konularına yönelik

olarak yapıldığı görülmüştür. Çalışmalarda öğretmenlerin tercih ettikleri kazanım-göstergelere,

hareket etkinliklerine yer verme sıklıklarına ve çocukların motor gelişimlerini takip ederken

nasıl bir yol izlediklerine ilişkin bilgilere yer verilmediği görülmüştür. Bu araştırmanın amacı

okul öncesi öğretmenlerinin eğitim planlarında hareket etkinliklerine yer verme durumlarını ve

bu etkinliklerde tercih ettikleri kazanım-göstergeleri belirlemek ve öğretmenlerin kaba motor

gelişimi destekleme konusundaki eğilimlerini saptamaktır. Bu araştırmada, algıların ve

olayların doğal ortamda gerçekçi biçimde ortaya konulmasına yönelik bir süreç izleneceğinden

ötürü nitel araştırma yöntemi kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ilindeki

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı anasınıfları ve/veya özel anaokullardan kolay ulaşılabilir

örnekleme yoluyla seçilen 4 okul öncesi eğitim kurumu ve burada görev yapan toplam 12 okul

öncesi öğretmenidir. Bu araştırmanın amaçları doğrultusunda veri toplama araçları olarak

Kişisel Bilgi Formu, Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu ve öğretmenlerin üç aylık eğitim

planları kullanılacaktır. Araştırmada kullanılması düşünülen formlar araştırmacılar tarafından

literatür taranarak ve uzman desteği alınarak oluşturulacaktır. Kişisel Bilgi Formu sürecin

başında katılımcılar tarafından doldurulacaktır ve sonrasında okul öncesi öğretmenleri ile yarı

yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilecektir. Görüşmelerin ardından incelemek amacıyla

öğretmenlerden üç aylık eğitim planları istenecektir. Öğretmenler ile yapılan görüşmelerden

elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi kullanılarak, üç aylık eğitim planlarına ilişkin veriler

ise doküman analizi yöntemi kullanılarak analiz edilecektir. Araştırma henüz veri toplama

aşamasında olduğundan ötürü bulgular ve sonuç kısmına yer verilmemiştir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, hareket etkinliği, kaba motor gelişim, okul öncesi

öğretmenleri, eğitim planı

BİLDİRİ NO: 166

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARI VE SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ

ÖĞRETMENLERİNDEN BEKLENTİLERİ

Tuğba AKGÖK, Tuğçe Gökcem ÇELİK, Melek YÜRÜK, Dr. Emine CABI

Başkent Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemden ilkokula geçiş süreci; çocuk, aile ve öğretmen açısından

eğitimde önemli bir basamaktır. Okul öncesi eğitim döneminde tüm gelişim alanlarını

tamamlamış olan çocukların, İlköğretime daha uyumlu ve bu süreçte desteklenmiş olarak hazır

bulunmaları beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının ve sınıf

öğretmenlerinin deneyim süreçleri dikkate alınarak okul öncesi öğretmenlerine ilişkin

beklentilerine ilişkin görüşleri analiz edilerek, okul öncesi eğitim ile sınıf öğretmenleri

arasındaki bağın güçlendirilmesine yönelik önerilerde bulunmaktır.

Yöntem: Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet ve vakıf okullarında görev yapan veya öğrenim gören

137 öğretmen ve öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen deneyimleri öğretmen adayları, 0-

5 yıl, 6-9 yıl, 10 ve üzeri olmak üzere 4 kategoride sınıflandırılmıştır. Veri toplama aracı olarak

kişisel bilgi formu ile birlikte, bilişsel gelişim, sosyal ve duygusal gelişim, dil gelişim ve motor

gelişimi olmak üzere 4 farklı boyutta anket maddeleri ve açık uçlu soru kullanılmıştır. Veriler

ilişki tek faktörlü ANOVA ve pearson korelasyon analizi ile test edilmiştir

Bulgular: Bilişsel gelişim ile öğretmen deneyimleri arasında istatistik olarak anlamlı bir

farklılık bulunmamıştır. Yine aynı şekilde Sosyal- Duygusal Gelişim, öz bakım becerileri ve

dil gelişimi ile öğretmen deneyimleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark söz konusu

değildir. Motor gelişimine bakıldığında sınıf öğretmenleri adayları ve 6-9 yıl arasında deneyimi

olan öğretmenler arasında anlamlı farklılık söz konusudur. Yine benzer bir sonuç ile sınıf

öğretmenleri adayları ve 10 yıl ve üzeri deneyimi olan öğretmenler ile motor gelişim toplam

değerleri arasında anlamlı farklılık söz konusudur. Ayrıca sürekli değişkenler arasında ilişki,

ortalama puanları ve açık uçlu soru analiz edilerek yorumlanmıştır.

Sonuç: Çalışma kapsamında sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitim ile ilgili beklentileri de

sunulmuş ve önerilerde bulunulmuştur

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmenleri, Sınıf Öğretmenleri, İlkokula Hazırlık

BİLDİRİ NO: 167

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMININ AİLE KATILIMI ÇALIŞMALARINA

YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Ayşenur GÜNAY, Buse OK, Esra İLHAN, Ebru DURHAN, Safiye Rüveyda YALÇIN,

Burcu ÇABUK

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimde niteliğin belirleyici unsurlarından biri, aile katılımı çalışmalarının

aktif olarak yürütülmesidir. Öğretmenlerin, aile ve çocuğu tanımasını destekleyen, öğretmenler

ile aileler arasındaki iletişimi güçlendiren, okuldaki eğitim-öğretim süreçlerinin evde de

uygulanarak devamlılığını sağlayan, genel olarak okul-aile-çocuk-öğretmen arasında bağ

kurmaya yardımcı olan aile katılımı çalışmalarının, çocuğun ve ailenin ihtiyaçlarına göre

belirlenerek düzenli ve planlı yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, aile katılımı, okul öncesi

eğitimde büyük önem taşımaktadır. Bu araştırma, okul öncesi eğitim programında vurgulanan

aile katılımı çalışmalarına yönelik öğretmen görüşlerini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında yürütülmüştür. Nitel araştırma

yöntemlerinden durum çalışması kullanılarak geliştirilen bu araştırmanın çalışma grubu,

Ankara ilinin Çankaya, Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde yer alan beş

farklı türdeki anaokulunda (kurum anaokullarında, belediye anaokullarında, özel

anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıflarında ve bağımsız anaokullarında) görev

yapan 30 okul öncesi öğretmenidir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik

örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 17 kurum, alt-orta-üst olmak üzere üç farklı sosyo-

ekonomik düzeyi temsil etmektedir. Veriler, öğretmenlerin, aile katılımı çalışmalarına yönelik

görüşlerinin belirlenmesi amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik

çalışmaları yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.

Bulgular: Öğretmenler, aile katılımı çalışmalarını faydalı bulmakla birlikte, aile katılımının

çocuğun tüm alanlardaki gelişimini desteklediğine, okul-öğretmen ve aile iletişimini

arttırdığına, böylece çocuğun eğitim sürecinde daha aktif rol aldığına ve ailelerin çocukları

hakkında daha fazla bilgi edinebildiklerine inanmaktadırlar. Araştırmaya katılan 60 öğretmen

arasından az sayıda öğretmenin aile katılımı çalışmalarına yer verdiği, bu çalışmalardan da en

çok iletişim defterleri, online iletişim uygulamaları, “Haftanın Çocuğu” etkinliği gibi

yöntemleri kullandıkları belirlenmiştir.

Sonuç: Okul öncesi eğitim programında, öğretmenlerin, aile katılımını, aileleri sınıftaki

uygulamalara davet ederek, eve mektuplar, bilgilendirme yazıları göndererek, bültenler ve

duyuru panoları ile telefon görüşmeleri, görsel işitsel kayıtlar, gelişim dosyaları (portfolyo)

sunumları ve ev ziyaretleri aracılığı ile sürece katmaları önerilirken, görüşmeler sonucunda,

araştırmaya katılan öğretmenlerin bu uygulamalara büyük oranda yer vermedikleri

belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim programı, aile katılımı, öğretmen, görüş.

BİLDİRİ NO: 168

OKUL ÖNCESİ SINIFLARINDA

ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNE GÖRE ÖĞRENME MERKEZLERİ

Ayşe AŞÇI, Kibar AKTIN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Okul çağına erişen çocuk için ailede başlayan eğitimin bir sonraki durağı, okul öncesi

eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlarda eğitim ortamlarının zengin uyaranlarla donatılması,

çocukların bilişsel ve duyuşsal gelişimlerini ve motor becerilerinin gelişimini destekler. Bu

durumda eğitim ortamını verimli hale getirebilmek için eğitimciye düşen görev, çocukların

gelişimsel özelliklerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak, ihtiyaçlara yönelik eğitim

ortamlarını güncelleyebilmek ve planları doğrultusunda onlara zengin uyaranları içeren

öğrenme merkezleri sunmaktır. Eğitim ortamlarında yer alan bu merkezler sayesiyle çocuklar

gerçek yaşamı taklit yoluyla deneyimleme fırsatı bulur ve onların gelişim alanları desteklenir

duruma gelir. Sınıf ortamlarda öğrenme merkezleri iyi bir okul öncesi eğitim kurumu için

olmazsa olmazı konumuna gelmiştir. Fakat sınıf içi gözlemlerde ve bazı araştırma sonuçlarında,

öğrenme merkezlerinin ve bu merkezlerdeki materyallerin yeterli sayıda ve çeşitte olmadığı, bu

merkezlerin birkaçının ağırlıkta kullanıldığı ve birçoğunun kullanılmadığı görülmüştür. Bu

bağlamda araştırmada, öğretmen görüşleri doğrultusunda okul öncesi sınıflarında öğrenme

merkezlerinin durumları ve bu merkezlere yönelik yaklaşımları belirlemek amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Sinop İli merkez

yerleşkesinde ikamet etmekte olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi eğitim

kurumlarında çalışan okul öncesi öğretmenlerini kapsamaktadır. Çalışma grubunun

belirlenmesinde amaçlı örneklem yönteminden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi tercih

edilmiştir. Veri topma aracı olarak görüşme tekniği kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış içerik analizi tekniği ile analiz edilme aşamasına

gelinmiştir.

Sonuç:Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.

Anahtar kelimeler: Öğrenme merkezleri, okul öncesi sınıfları, okul öncesi öğretmeni.

BİLDİRİ:169

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİ

İLE ÜNİVERSİTE YAŞAMINA UYUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

Rengin ZEMBAT, Hilal YILMAZ

Marmara Üniversitesi

Amaç: Duygusal zeka, bireyin kendi hissettiği duyguları anlaması, tanımlaması, başkalarının

duygularını anlaması ve tüm bu duyguları toplumsal yaşamını devam ettirecek ve geliştirecek

biçimde düzenleyebilmesidir. Üniversite yaşamına uyum genç yetişkinlerin hem akademik hem

de karakter gelişimleriyle ilgili önemli sorumluklar aldıkları bir süreç olarak tanımlanabilir.

Aynı zamanda önemli bir uyum çabası içinde oldukları bir dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle

bu araştırmada, okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zeka düzeyleri ile üniversite

yaşamına uyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, okul öncesi

öğretmen adaylarının duygusal zeka ve üniversite yaşamına uyum düzeylerinin demografik

özelliklerine (cinsiyet, sınıf düzeyi, mezun olunan lise türü ve üniversite türü) göre farklılaşıp

farklılaşmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında İstanbul ilinde

yer alan iki vakıf ve iki devlet olmak üzere dört üniversitenin Okul Öncesi Eğitimi Anabilim

Dalı’nda öğrenim gören 1. ve 4. Sınıf toplam 425 okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır.

Araştırmada veri toplama araçları olarak okul öncesi öğretmen adaylarının demografik

bilgilerine ulaşmak amacıyla “Kişisel Bilgi Formu”, öğretmen adaylarının duygusal zeka

düzeylerini belirlemek amacıyla “Schutte Duygusal Zeka Ölçeği” ve üniversite yaşamına

uyumlarını belirlemek amacıyla “Üniversite Yaşamına Uyum Ölçeği” kullanılmıştır.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zekaları ve

üniversite yaşamına uyumlarının yüksek düzeyde olduğu; duygusal zeka düzeyleri ile

üniversite yaşamına uyum düzeyleri arasında yüksek düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki

olduğu tespit edilmiştir. Okul öncesi öğretmen adaylarının duygusal zeka ve üniversite

yaşamına uyum düzeyleri cinsiyet, üniversite türü ve mezun olunan lise türü değişkenlerine

göre anlamlı bir farklılık göstermezken (p>.05), sınıf düzeyi değişkenine göre 4. Sınıf öğretmen

adayları lehine anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi öğretmen adayları, duygusal zeka, üniversite yaşamına uyum

BİLDİRİ NO: 170

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ İNTERNETİN

ÇOCUKLARIN SOSYAL HAYATINDAKİ YERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ (OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARINA YÖNELİK BİR

ÇALIŞMA)

Rukiye Mine TOZAN, Feyza TUFAN, Merve SEZGİN, Fatıma ÖZMEN, Fatma ARPACI

Akdeniz Üniversitesi

Bu araştırmanın amacı; okul öncesi çağındaki 3-6 yaş arası çocukların internet kullanım

alışkanlıklarını, bu alışkanlıklarının sosyal hayatındaki yerine yönelik okul öncesi eğitimi

öğretmen adaylarının görüşlerinin incelenmesine ilişkin bilgiler sunmaktır. Bu görüşlerin

incelenmesi için öğretmen adaylarının çocuk, internet ve internetin çocuğun sosyal hayatındaki

yerine yönelik düşünceleri gerekmektedir. Çünkü internet içerikleri, bir yandan çocukların

bilgiye erişimlerini, problem çözme, yaratıcılık, analitik düşünme gibi kişisel gelişimlerini

destekleyen teknolojik bir mucize olarak görülürken; diğer yandan aşırı, kontrolsüz, amacı

dışında ve bilinçsiz kullanım yönü ile endişelere ve korkulara neden olan, kişisel becerilerin

gelişmesini olumsuz etkileyen bir araç olarak düşünülmektedir.

Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Akdeniz Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği Anabilim Dalı öğrencilerinden tesadüfi örneklem

yöntemiyle oluşturulmuştur. Bu araştırmada, Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim

görmekte olan 200 lisans öğrencisi yer almıştır.

Araştırma sonucunda, okul öncesi eğitimi öğretmen adaylarının internetin çocukların sosyal

hayatındaki yerine yönelik görüşlerinin incelenmesi ile ilgili verilerin analiz edilmesiyle elde

edilecek ve kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, İnternet, Çocuk, Sosyal Hayat, Öğretmen Adayları

BİLDİRİ NO: 171

FARKLI YAKLAŞIMLARI BENİMSEYEN ÖĞRETMENLERİN PROBLEM

ÇÖZME BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Ayşe ÖZTÜRKÇE, Erkan ÖZBEK

Marmara Üniversitesi

Bu araştırmada farklı yaklaşımları benimseyen öğretmenlerin problem çözme becerilerinin bazı

değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelinde yürütülen bu

araştırmada Reggio Emilia, Waldorf ve MEB bünyesindeki toplam 30 öğretmenle çalışılmıştır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılara tarafından geliştirilen ‘Kişisel Bilgi

Formu’ ve Heppner ve Peterson (1982) tarafından geliştirilen daha sonra Taylan (1990) ve

Şahin, Şahin ve Heppner (1993) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ‘Problem Çözme Envanteri’

kullanılmıştır.

Öğretmenlerin problem çözme becerileri ile kişisel bilgi formunda yer alan yaş, sınıf mevcudu,

öğrenci yaş grubu gibi değişkenlere göre incelenirken tek yönlü̈ varyans analizi (ANOVA)

kullanılmıştır.

Yapılan analizler sonucunda öğretmenlerin problem çözme becerileri ile analize sokulan

değişkenlere arasında herhangi bir anlamlı farklılık olmadığı bulunmuştur. Farklı yaklaşımı

benimseyen öğretmenlerin de problem çözme becerileri arasında bir farklılık bulunamamıştır.

Anahtar Kelimeler: Reggio Emilia, Waldorf, Problem Çözme Becerisi

BİLDİRİ NO: 172

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDAKİ ÖĞRENME MERKEZLERİNE

YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Merve İPEKLİOĞLU, Ceren DEMİRCİ, Burcu ÇABUK

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimde sınıflarda bulunan öğrenme merkezleri, çocukların farklı

durumları yaşayarak yeni deneyimler elde etmelerine, birbirleriyle daha sıcak ve doğal ilişkiler

kurmalarına, karşılaştıkları problemleri kendi yöntemleriyle çözmelerine, kendileri karar alıp

uygulamalarına, sorumluluk almalarına ve birbirlerinden öğrenmelerine fırsat sağlar.

Çocukların öğrenme merkezlerinde edindikleri her türlü deneyim çocukların öğrenmelerinde,

akran iletişiminde, problem çözme ve özdenetim gibi süreçlerde kendilerini geliştirmelerine

büyük ölçüde katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda, okul öncesi eğitim programında sınıf

içerisinde öğrenme merkezlerinin oluşturulması önerilmektedir. Bu araştırma, okul öncesi

eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezlerine

yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma,2018-2019 eğitim-öğretim yılında yürütülmüş olup nitel araştırma

yöntemlerinden durum çalışması ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu; Ankara ilinin Çankaya,

Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde bulunan beş farklı türdeki anaokulunda

(kurum anaokullarında, belediye anaokullarında, özel anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların

anasınıflarında ve bağımsız anaokullarında) görevli 30 öğretmendir. Bu ilçeler, alt-orta-üst

sosyo-ekonomik düzeyi temsil etmekte olup belirlenen kurumlar amaçlı örnekleme

yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemiyle seçilen 17 kurumdur. Veri toplama

aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-

yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Görüşmelerde, sınıflarda öğrenme

merkezlerinin bulunma durumları, öğretmenlerin öğrenme merkezlerini kullanma durumları ve

nedenleriyle çocukların bu merkezlere olan ilgileri gibi konular hakkındaki görüşleri

değerlendirilmiştir. Verilerin analizleri, içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın verileri incelendiğinde, araştırmaya katılan öğretmenlerin çok azının

sınıflarında öğrenme merkezlerine yer verdiği tespit edilmiştir. Kullanan az sayıda öğretmen

ise dramatik oyun, blok ve kitap merkezlerinin kullanımını ön planda tuttuklarını

açıklamışlardır.

Sonuç: Araştırma sonucunda, görüşme yapılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu, öğrenme

merkezlerinin önemli olduğunu ve merkezleri sınıflarında kullanmaya çalıştıklarını

belirtmişlerdir. Kullanmayı tercih etmeyen öğretmenler ise sınıf ortamlarını yeterli

bulmadıkları, çocukların ilgilerini çekmediği, merkez kullanımının sınıf yönetimini

zorlaştırdığı gibi gerekçeleri sunmuşlardır. Bulgular ışığında, merkezlerin kullanımına ilişkin

olarak alanda çalışan öğretmenlere, öğretmen adaylarına, araştırmacılara, program kitabı

yazarlarına, lisans düzeyinde öğretmenlik programlarını geliştiren uzmanlara ve okul

yöneticilerine önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim programı, öğrenme merkezleri, öğretmen, görüş.

BİLDİRİ NO: 174

DEĞNEK ADAM ÖZGÜR KALMALI: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BOYUTLARI İLE

İLGİLİ HAZIRLANAN DRAMA ETKİNLİKLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Tuğçe AKYOL, Meliha YALÇIN, Nesibe ÇAKIR

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada, sürdürülebilirlik boyutları ile ilgili hazırlanan drama etkinliklerinin

okul öncesi dönemdeki çocukların çevresel konulara ilişkin bakış açıları üzerindeki etkisi

incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 yılında Afyonkarahisar İli Milli Eğitim

Müdürlüğü’ne bağlı bir ilkokuldaki anasınıfına devam etmekte olan toplam 30 çocuk

oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kahriman (2010) tarafından çocukların

çevresel konulara ilişkin tutumlarını belirlemek amacıyla geliştirilen görüşme formu

kullanılmıştır. Araştırma kapsamında, araştırmacılar tarafından sürdürülebilirliğin çevresel,

ekonomik ve sosyal-kültürel boyutlarına ilişkin hazırlanan drama etkinlikleri toplam 4 hafta

boyunca çalışma grubundaki çocuklara uygulanmıştır. Drama etkinlikleri Milli Eğitim

Bakanlığı (2013) Okul Öncesi Eğitim Programı’nda belirlenen kazanım ve göstergeler

doğrultusunda hazırlanmıştır. Hazırlanan drama etkinlikleri uzman görüşüne sunulmuş olup

uzmanlar tarafından verilen öneriler ve düzeltmeler doğrultusunda etkinliklere son şekli

verilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın verileri çocuklar ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler ile

toplanmış olup elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda, drama etkinlikleri sonrasında çocukların çevreye ilişkin bakış

açılarının zenginleştiği ve çevreye ilişkin bilgi düzeylerinin arttığı gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Drama, Okul Öncesi Dönem, Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Gelişim

için Eğitim

BİLDİRİ NO: 175

ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAYNAŞTIRMAYA İLİŞKİN YETERLİKLERİNİN

İNCELENMESİ

Kübra CERGİBOZAN, Ayşenur PİRBUDAK, Ayça TAŞ

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Amaç: Öz-yeterlik algısı, kişinin bir işi yapmak için gerekli becerilere sahip olduğu

konusundaki inancıdır (Bandura, 1997; Zimmerman, 1995; Kear, 2000; Gawith, 1995). Nitekim

yine Bandura’ya göre (1997) başarı sadece bir işi yapmak için gerekli becerilere sahip olmaya

bağlı değildir, başarı aynı zamanda bu becerilerin etkin şekilde ve güvenle kullanımını da

gerektirir. Öğretmen öz-yeterlik algıları, öğretmenlerin öğrencilerin performanslarını etkileme

kapasitelerine veya görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirebilmek için gerekli davranışları

gösterebilecekleri konusundaki algıları olarak tanımlanmaktadır (Aston, 1984; Atıcı, 2000). Bu

açıklamalar göz önüne alındığında araştırmamızda öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin

yeterliklerini incelemek amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu, farklı üniversitelerden Okul Öncesi ve Sınıf

Öğretmenliği ile Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü 4.sınıf öğrencileri

oluşturmaktadır. Araştırmada ihtiyaç duyulan veriler, tarama modeline uygun olarak elden

anket olarak ve Google Forms aracılığıyla olmak üzere iki kaynaktan elde edilmiştir.

Araştırmada elde edilen veriler, SPSS 20 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Meral ve

Bilgiç (2012) tarafından Türkçe uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan

“Kaynaştırmada Öğretmen Yeterliği Ölçeği (KÖYÖ) kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya %93’ü kadın olmak üzere 114 öğrenci katılmıştır. Bu öğrencilerin

%41,2’si Sınıf Öğretmenliği, %40,4’ü Okul Öncesi Öğretmenliği ve %18,4’ü Psikolojik

Danışmanlık ve Rehberlik bölümü son sınıf öğrencileridir. Araştırmaya dahil edilen

öğrencilerin %15,8’inin ailesinde ya da yakın çevresinde özel gereksinimli birey bulunmakta

ve bu bireylerin %9,6’sı zihinsel engelli grubundadır.

Sonuç: Araştırmamıza katılan öğretmen adaylarının %58,4’ü özel gereksinimli çocukların

kaynaştırma sınıflarında daha başarılı olacaklarını düşünmektedirler. Öğretmen adaylarının

özel gereksinimli çocuklarla ilgili yerel mevzuat ve politikalarla ilgili bilgileri ve onlara eğitim

verme konusunda kendine olan güvenleri yüksek olmamakla birlikte kaynaştırmaya ilişkin

yeterlikleri konusunda olumlu tutum göstermektedirler. Araştırmamız ile ilgili detaylar

kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, özel gereksinimli, yeterlik, öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 176

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜSTÜN/ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN

METAFORİK ALGILARI

Şeyma ÖZMİMAR, Güllü BULUT, Gülay ŞAHAN, Büşra AÇICI, Zeynep GEÇER, Zehra

SERÇE

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Toplumdaki bireyleri birbirinden ayırt eden öğrendikleri ve öğrenme kapasiteleridir. Yüksek

öğrenme kapasitesine sahip, sorgulayan, araştıran bireyler üstün yetenekliler olarak

adlandırılmaktadır (Şirin, Kulaksızoğlu ve Bilgili, 2004). Üstün yeteneklilik kavramının

tarihsel süreçteki gelişimi incelendiğinde toplumdan topluma, kültürden kültüre değişen çok

farklı tanımları yapıldığına rastlanılmıştır. Üstün yetenekli bireyler olması gerekenin üzerinde

bir kabiliyet, yaratıcı düşünme ve sorumluluk bilinci içerisinde yüklendiği tüm görevleri

gerçekleştirebilecek potansiyele sahip kişilerdir (Renzulli, 1978; Akt: Gülkaya, 2016).

Ülkemizde MEB tarafından yapılan tanımda; zekâ yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya

özel akademik alanlarda akranlarından daha yüksek düzeyde performans gösterdiği uzman

kişilerce belirlenen öğrenciler üstün zekâlı ve yetenekli bireyler olarak ifade edilmektedirler

(MEB, 2015). Üstün yetenekli bireylerle ilgili temel konulardan biri erken fark edilmeleri diğeri

ise yeteneklerinin geliştirilmesidir (Eraslan, 2010). Üstün yetenekli çocukların niteliklerinin

arttırılmasında öğretmen bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine kalite

kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem ve tekniklerle kritik rol oynamaktadır

(Dağlıoğlu, 2010). Olağanüstü yeteneklerle donatılmış çocukların farklılıklarını koruyarak

geliştirme konusunda önemli görevler üstlenen öğretmenlerin meslek hayatına başlamadan

önce bu çocuklara yönelik olumlu algı ve tutum geliştirmeleri dikkate alınması gereken bir

husustur. Bu açıdan henüz meslek hayatına atılmamış öğretmen adaylarının üstün yetenekli

öğrencilere yönelik metaforik algıları önem arz etmektedir (Eraslan, 2010). Metaforlar

söylenmek isteneni daha az sözcükle daha vurgulu bir biçimde ifade etme şeklinde

tanımlanmakta ve öğretmen adaylarının üstün/özel yetenekli çocuk kavramına ilişkin sahip

oldukları algıları anlamada ve açıklamada güçlü birer araştırma aracı olarak

kullanılabilmektedir (Aydın, 2010). Bu çalışmada, öğretmen adaylarının üstün yetenekli

bireylere ilişkin metaforik algılarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel bir araştırma olan bu çalışmada olgu bilim deseni kullanılmıştır. Hasan

Kalyoncu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği Ve Psikolojik

Danışmanlık Ve Rehberlik bölümlerinde okuyan 4.sınıfta bulunan 160 öğretmen adayının anket

katılımı ile gerçekleşmektedir.

Bulgular: Öğretmen adayları üstün yetenekli öğrencilere ilişkin toplam 73 metafor

üretmişlerdir. Üretilen metaforlar kategoriler altında toplanmıştır. Genel olarak bakıldığında en

fazla üretilen metaforlar çiçek, yıldız, güneş ve elmas olarak belirlenmiştir.

Sonuç: Ankete verilen cevaplar doğrultusunda üstün yetenekli/zekalı çocukların keşfedilmesi,

uygun eğitimin gerekli koşullar sağlanarak verilmesi ve topluma kazandırılması sonuçlarına

varılmıştır. Elde edilen diğer sonuçlar kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: üstün/özel yetenekli, öğretmen adayları, metaforik algı.

BİLDİRİ NO: 177

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLUK DENEYİMLERİ İLE

PSİKOLOJİK DAYANIKLILIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ*

Rabia Betül TAŞKIN, Bilge ÖZMEN, Öykü ŞİMŞEKER

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının çocukluk deneyimleri ile psikolojik

dayanıklılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesidir.

Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemine uygun olarak tasarlanmış, ilişkisel tarama

modeline dayalı betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubu, 2018-2019 eğitim-

öğretim yılında, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü, Okul

Öncesi Eğitimi Anabilim Dalına devam eden ve gönüllü olarak araştırmaya katılmayı kabul

eden 160 öğretmen adayından oluşturulmuştur. Araştırmanın verileri “Bilgi Formu” , Akın,

Uysal ve Çitemel tarafından 2013 yılında Türkçe ’ye uyarlanan “Çocukluk Deneyimleri

Ölçeği” ve Basım ve Çetin tarafından 2010 yılında Türkçe ‘ye uyarlanan “Psikolojik

Dayanıklılık Ölçeği ile elde edilmiştir.

Bulgular: Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk testleri sonucunda, araştırmadan elde edilen

verilerin normal dağılıma sahip olmadıkları bulunmuş ve analizlerde nonparametrik testlerden

yararlanılmıştır. Analizler sonucunda, çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren anılar alt

boyutu (r=-,160; p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,266; p<.05) ve tehdit edici anılar

alt boyutu (r=-,220; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği kendilik algısı alt boyutu puanları

arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,163; p<.05) ile

psikolojik dayanıklılık ölçeği gelecek algısı alt boyutu puanları arasında; çocukluk deneyimleri

ölçeği değersizlik içeren anılar alt boyutu (r=-,199; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği

sosyal yeterlilik alt boyutu puanları arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren

anılar alt boyutu (r=-,258; p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,340; p<.05) ve tehdit

edici anılar alt boyutu (r=-,434; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği aile uyumu alt boyutu

puanları arasında; çocukluk deneyimleri ölçeği değersizlik içeren anılar alt boyutu (r=-,216;

p<.05), boyun eğdirici anılar alt boyutu (r=-,161; p<.05) ve tehdit edici anılar alt boyutu (r=-

,222; p<.05) ile psikolojik dayanıklılık ölçeği sosyal kaynaklar alt boyutu puanları arasında

negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur.

Sonuç: Elde edilen bulgular ışığında genel olarak araştırmaya katılan okul öncesi öğretmen

adaylarının çocukluk dönemlerinde yaşamış oldukları olumsuz deneyimlerin psikolojik

dayanıklılıklarını olumsuz olarak etkilediği ifade edilebilir.

Anahtar kelimler: okul öncesi eğitimi, öğretmen adayı, çocukluk deneyimleri, psikolojik

dayanıklılık

BİLDİRİ NO: 181

MİNİK ŞEFLER MUTFAKTA

Mert Can DEMİR, Berna BURUL, Gizem DAĞDEVİREN

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Amaç: Okul Öncesi çocuklarında büyüme ve gelişme yaşamın diğer dönemlerine oranlı daha

hızlıdır. Bu nedenle bu dönemde yeterli ve dengeli beslenme kadar, iyi geliştirilmiş beslenme

alışkanlıkları edinmek çok önemlidir. Buradan yola çıkarak projemizin amacı okul öncesi

dönemindeki çocuklara sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda farkındalık kazandırmak

amacıyla yemedikleri besinleri, onlarla birlikte yaratıcı fikirler üreterek, tat deneyimlerini

artırmak ve onları meyveleri, sebzeleri mevsiminde tüketmeleri konusunda bilinçlendirmektir,

bunlara ek olarak onların küçük kas motor gelişimlerini desteklemektir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı

olarak faaliyet gösteren ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi’nde eğitim alan,

sosyo-demografik ve ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı grupta bulunan 32-72 ay

grubundaki 19 çocuktan oluşmaktadır. Araştırma, nitel araştırma deseninde kurgulanmıştır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘Çocuk Görüşme Formu’, ‘Eğitmen Gözlem Formu’,

‘Minik Şefler Programı’ kullanılmıştır.

Bulgular: ‘Eğitmen Gözlem Formu’ programı uygulayan eğitmenler tarafından çocukların

etkinlik esnasında nasıl davrandıklarını ve etkinliğe karşı olan tutumlarını kaydetmek amacıyla;

‘Çocuk Görüşme Formu’ ise program uygulamasının bitiminde çocuklarla mevsimsel besinler,

organik besinler, tadını sevdikleri ve sevmedikleri besinler, paylaşma ve işbirliği gibi

kavramların sorgulanması amacıyla kullanılmıştır. Çocuklardan ve ailelerinden elde edilen

verilerin içerik analizleri gerçekleştirilerek uygulanacak programın içeriği belirlenmiştir.

Program kapsamında her hafta mevsime uygun olan bir besin ögesi ile mutfak etkinliği

gerçekleştirilmiştir. Geliştirilen program, 05.10.2018-04.01.2019 tarihleri arasında, on hafta

boyunca, haftada bir gün bir saat boyunca gerçekleştirilmiştir.

Sonuç: Programın ardından Çocuk Görüşme Formu ile elde edilen verilerin analizi sonucunda

çocukların programda yer alan meyveleri tanıma oranının %60, kısmen tanıma oranının %6,67;

sebzeleri tanıma oranının %30, kısmen tanıma oranının %12,22 olduğu; küçük kas becerisi ile

kullanılan mutfak materyallerini bağımsız kullanım oranlarının %70,66 ve kısmen destekle

kullanım oranlarının %16,66 olduğu saptanmıştır. Eğitmen Gözlem Formu ile elde edilen

verilerin analizinde çocukların etkinlik süresince önlük giymelerinin katılımı olumlu yönde

etkilediği, bazı sebzelere dokunmak konusunda çekimser oldukları ve kokusu olan sebzelerden

kaçındıkları, meyveleri temizlerken farklı problem çözme yöntemleri kullandıkları

saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Eğitimi, ÇOMÜ ÇABAÇAM, Minik Şefler, Besin

Ögeleri

BİLDİRİ NO: 183

TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KONUSUNDA YAYINLANAN

LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ

Gülümser YILDIRIM, Sümeyra TAZE, Özgül KURBAN, Tuğba TOPAL

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma, toplum içindeki her bireyin toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin bir

duyarlılığa sahip olması, bunun için de öncelikle eğitim olmak üzere tüm araştırma alanlarında

bu duyarlılığı kazandıracak politika, proje ve uygulamaların olması gerekliliğinden yola

çıkmıştır. Bu araştırma, Türkiye’de toplumsal cinsiyet konusunda yayınlanmış olan lisansüstü

tezlerin incelenmesini amaçlamaktadır.

Yöntem: Nitel bir çalışma olarak, veri toplamada betimsel içerik analizinin kullanıldığı

araştırmanın evrenini, Yüksek Öğretim Kurumu Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı

tarafından 1994-2018 yılları arasında onaylanan ve arşivlenen, tezin adı içinde “toplumsal

cinsiyet” kelimeleri geçen toplam 499 lisansüstü eğitim tezi oluşturmaktadır. Araştırmacı sayısı

yeterli olduğundan örneklem seçilmemiş ve evrenin tamamı değerlendirmeye alınmıştır. İçerik

analizinde tezler, yayınlanma yılı, türü, konusu, kabul edildiği üniversite, çalışma grubu,

yöntemi, tezde kullanılan veri toplama aracının türü, tezin desteklenme durumu dikkate alınarak

değerlendirilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde frekans (f) ve yüzde (%) değerlerinden

yararlanılmış ve bulgular tablolar halinde sunulmuştur.

Bulgular: Araştırma bulgularına göre, toplumsal cinsiyet alanında yapılmış lisansüstü tezlerin

382’nin yüksek lisans tezi, 92’inin ise doktora tezi olduğu görülmüştür. İlk tez 1994 yılında

yazılmış ve 1995 senesi hariç her yıl konu ile ilgili en az bir tez savunmadan geçmiştir. Adında

“toplumsal cinsiyet” kelimeleri geçen en fazla tezin (n= 78) 2018 yılında yayınlandığı tespit

edilmiştir. İncelenen lisansüstü tezlerde, toplumsal cinsiyet konusunu en fazla ele alan

disiplinlerin sosyoloji (n=142) ve diğer (n=99) olduğu bulunmuştur. Buna karşın erken

çocukluk eğitimi alanında toplumsal cinsiyet konusunu inceleyen lisansüstü tez sayısı sadece

10’dur. Lisansüstü tezlerde çalışma grubu olarak en fazla kadınların seçildiği görülürken, en

fazla kullanılan araştırma türünün ise nitel olduğu belirlenmiştir. Ayrıca tezlerde veri toplama

aracı olarak en çok doküman kullanıldığı görülmüştür.

Sonuç: Bu araştırma sonucunda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda erken çocukluk eğitimi

alanında daha fazla lisansüstü tezin yürütülmesi ve tezlerde çalışma yöntemleri ile çalışma

grubu yaş aralığının çeşitlendirilmesi önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet eşitliği, erken çocukluk eğitimi,

lisansüstü tezler

BİLDİRİ NO: 185

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ERKEN AKADEMİK BECERİLERİN

GELİŞTİRİLMESİNDE ÖĞRETMEN TUTUMLARI VE YAPILAN ETKİNLİKLER

Ümran KÜÇÜK, Aleyna ÇELİK

Kocaeli Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi dönemde erken akademik becerilerin

geliştirilmesinde öğretmen tutumları ve yapılan etkinliklerin belirlenmesidir. Bu doğrultuda

gelecek nesil öğretmen adaylarına ışık tutmak hedeflenmiştir.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma deseninden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile

gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul-Kocaeli-Bursa-Çanakkale ili devlet

ve özel okullarda görev yapan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Verilerin analizinde

betimsel analiz ve içerik analizi kullanılacaktır. Öğretmenlerle yapılan görüşmeler ses kayıt

cihazına kaydedilmiştir. Yapılan kayıtların analizi için veriler çözümleme aşamasındadır.

Bulgular: Çalışma verilerinden ulaşılması beklenen olası bulgular öğretmenlerin genel olarak

akademik becerilerden matematik, dil ve alt başlıklarına önem verip bu alanda etkinlikler

yaptıkları şeklindedir.

Sonuç: Bekleniyor.

Anahtar Kelimeler: Erken akademik beceriler, öğretmen tutumları, yapılan etkinlikler

BİLDİRİ NO: 186

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK SEVME EĞİLİMLERİ İLE ÇOCUK SAHİBİ

OLMA MOTİVASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Büşra DÖMEKE, Duygu AKPOLAT, Esra AYAN, Fikriye BAHAR, Gizem TURAN

Akdeniz Üniversitesi

Günümüzde çocuk her ailenin vazgeçilmez olmuş bireyleridir. Değişen ve gelişen şartlar tüm

bu gelişme ve değişmeler çocuk sahibi olma motivasyonu olarak bilinen üremeye karar verme

süreçlerini anlamaya ışık tutan açıklamalardır. Çocuk doğurma arzusu bir düşünce gibi ortaya

çıktığı düşünülürse bu arzular bilinçli motivasyonel yapılardır. Arzu bir doyum durumunun

arayışını teşvik eden harekettir. Bu arzu çocuk sahibi olmanın ya da olmamanın davranışlarını

düzenleyen motivasyonel sıralamanın içinde yer almaktadır (Miller 1994). Bir çocuğu sevmek

karşılıksız sevginin en kabullenilmiş şekillerinden biridir. Öğretmenlik mesleğinin çocuklarla

bir arada olmayı gerektirdiği ve çocuklar üzerinde ki etkilerinin de düşünüldüğünde öğretmen

adaylarının çocuk sevme tutumları da önemli bir konu olmaktadır (Çelik, Sarıtaş ve

Çatalbaş,2013). Çocukların anne babalarından sonra zamanı en çok paylaştıkları kişiler

öğretmenleridir. Temel ihtiyacı sevgi, şefkat, merhamet olan çocuğun ruhuna sevgi

tomurcukları ekecek olan kişilerden biridir öğretmen.( Çocuk öğretmen pedagoji derneği)

Öğretmenlik mesleği içinde sevgi, saygı, anlayış ve birçok değer barındırır. Öğretmenler

çocuklarla çalışmaları nedeniyle çocuk sevgisi konusunda duyarlı olmalı ve bu duyguya sahip

olmalıdırlar. Durmuşoğlu, Salatlı ve Erbay; çocuk sevmeyi öğretmenlik için bir ön koşul olarak

kabul etmektedirler. Hem aile ortamında hem de okul ortamında sevgiyle karşılaşan çocuklarla

gelecek nesiller için daha huzurlu bir ortam sağlanması için ilk adımlar atılabilir. Çocukları

sevme davranışına sahip öğretmenlerin de çocukların haklarına daha çok saygı gösteren bireyler

olduğu görülmektedir.

Bu çalışmada öğretmen adaylarının Çocuk Sevme Eğilimleri ile Çocuk Sahibi Olma

Motivasyonları arasındaki ilişki incelenmiştir. İlişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilen

çalışmanın örneklemini ise random yöntemi ile belirlenen 530 öğretmen adayı oluşturmaktadır.

Çalışma verilerinin toplanmasında. Barnett Çocuk Sevme Ölçeği ve Çocuk Sahibi Olma

Motivasyonları Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi Spss istatistik paket programıyla

yapılmıştır. Çalışma verileri analiz aşamasında olup bulgular sunum sırasında tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları. Çocuk Sevme. Çocuk Sahibi Olma, Çocuk Sahibi

Olma Motivasyonu

BİLDİRİ NO: 187

OKUL ÖNCESINDE KAVRAM ÖĞRETİMİ ETKİNLİKLERİNİN MÜZİKLİ-

MÜZİKSİZ UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Ayça ERDAĞI

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi müzik eğitimi 0-6 yaş çocuklara kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak temel

müziksel davranışlar kazandırılması; yine çocuğun kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak

davranışlarının değiştirilmesi, geliştirilmesi ve yetkin bir şekilde donatılması sürecidir. Müziğin

eğitim aracı olarak kullanılması çocuğu birçok yönde olumlu etkiler. Bu araştırmada Kars

ilinde bulunan okul öncesi eğitimi veren kurumlarda uygulanan kavram öğretimin

etkinliklerinin müzikli-müziksiz uygulamalarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırma

doğrultusunda etkinliklerin müzikli-müziksiz uygulamalarının karşılaştırılmasında kuramsal

temel oluşturmada gerekli literatür taraması yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Çalışma

gurubu olarak 2018-2019 eğitim yılı içerisinde Kars ilinde bulunan okul öncesi eğitimi veren

kurumlarda okuyan 10 kız 10 erkek çocuk seçilmiştir. Seçilen çocuklardan 5 kız ve 5 erkek

çocuk kontrol grubu, 5 kız ve 5 erkek çocuk da deney grubu olarak belirlenmiştir. İki gruba da

kazanılması hedeflenen kavramların tespitine ilişkin araştırmacı tarafından geliştirilen kavram

ölçeği ile ön test yapılıp ilk veriler toplanmıştır. Test sonrası deney grubuna müzikle, kontrol

grubuna ise müziksiz etkinlikler 4 hafta süreyle uygulanmıştır. Etkinlikler sonrasında iki gruba

da son test uygulanmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre kavram öğretimi

arasında anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Deney grubundaki öğrencilerin kavramları daha

iyi öğrendikleri gözlemlenmiştir.

Sonuç: Okul öncesinde kullanılan etkinliklerde kullanılacak müziklerin çocukların

gelişimlerine uygun seçilmesi ve etkinlik içinde doğru uygulamalarla kullanılması

gerekmektedir. Etkinliklerde müzik aletlerinin ve somut nesnelerin kullanılması çocukların

öğrenmelerini pekiştirmektedir. Etkinlik içinde müziklerin sıkıştırılması yerine daha geniş bir

zaman diliminde müzik çalışmalarını kullanmak daha yararlı olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, müzik etkinlikleri, kavram öğretimi, müzik

BİLDİRİ NO: 188

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA KUKLA YÖNTEMİ KULLANILARAK

YAPILAN ÖĞRETİM UYGULAMALARININ ÇOCUKLARIN ETKİNLİKLERE

KATILIMLARINDA VE ÖĞRENMELERİNDE GÖZLEMLENEN DEĞİŞİMLERİN

İNCELENMESİ

Melisa ARSLAN, Havva ÖZER, Songül TORGAN, Tuğba ATEŞ, Kübra BAŞELİ, Mihriban

AYDEMİR

Ordu Üniversitesi

Bu araştırmada okul öncesi dönemde kukla kullanımının öğrencilerin sınıf içi konuşmalara

katılımına ve öğrenmeye olan etkisini belirlemektir. Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim

yılında Ordu ilinde iki anasınıfında 38 çocuk ile yapılmıştır. Araştırmacılar tarafından,

“Sürtünme Kuvveti ve Ressam Mesleği” konularında kukla kullanımını içeren 5E modeline

dayalı ve kukla kullanılmayan geleneksel öğretim yöntemlerine dayalı iki farklı etkinlik

planlanmıştır. Araştırma karma yöntem ile desenlenmiştir. Veriler, kontrol grupsuz deneysel

desen ve gözlem yoluyla toplanmıştır. Araştırmada çalışma grubuna dahil edilen iki sınıfa da

biri kuklalı 5E Modeli ile desenlenen bir de geleneksel öğretim yöntemleri ile desenlenen iki

farklı plan uygulanmıştır. Araştırma sürecinin tamamı ses kaydına alınmış ve uygulamalar

sürecinde sınıfta iki araştırmacı tarafından da gözlemlenmiştir. Araştırma kapsamında elde

edilen tüm gözlem verileri içerik analizi ile analiz edilmiştir. Analiz sürecinde öğrencilerin

sınıftaki konuşmalarının içerikleri tür ve düzeyleri açısından analiz edilmiştir. Analizler iki

farklı uygulama ile işlenen dersin öğrencilerin etkinliklere katılımlarında ve öğrenmelerinde

gözlenen değişimler temelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, okul öncesinde Fen ve

Sanat Etkinliklerinde kukla kullanımının öğrencilerin etkinliklere katılımını artırdığını ve

öğrenmeyi sağladığını ortaya koymuştur

Anahtar Kelimeler: Eğitici Drama, Yaratıcı drama, Dramatizasyon, Kukla, Bütünleştirilmiş

Etkinlik

BİLDİRİ NO: 190

EBEVEYNLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEME

BECERİLERİNİ ALGISI

Sinem ÖRNEK, Sıla DÜKEL, İbrahim Hakkı ACAR

Özyeğin Üniversitesi

Amaç: Öz düzenleme becerileri adaptasyon, uygunsuz davranışları önleme, duygu ve dikkat

kontrolü, davranış düzenleme ve haz geciktirme durumlarını kapsar (Kara ve Gönen, 2015). Öz

düzenleme becerileri daha çok mizaca bağlı düşünülse de bir çok araştırmacı çocukların sosyal

deneyimlerinin özellikle ebeveyn - çocuk etkileşimlerinin etkisini öne sürer (Acar, Torquati,

Garcia, ve Ren, 2018; Karreman, Tuijl, Aken ve Dekovic, 2006). Erken çocukluk dönemindeki

çocukların ebeveynlerinin tutarlı, güvenli davranışları ve uygun teşvikleri onların duygusal ve

davranışsal düzenlemelerini olumlu yönde etkiler (Feinberg, Kan ve Goslin, 2011). Buradan

yola çıkarak, ebeveynlerin çocukların öz düzenlemelerini nasıl algıladıklarını anlamak hem

araştırma hem de uygulamaya katkı sağalacaktır.

Bu olgubilim temelli nitel araştırmanın amacı, okul öncesi yaş grubunda çocuğu olan Türk

ebeveynlerin öz düzenleme becerini nasıl algılarını incelemektir.

Yöntem: Bu araştırmada nitel veriler 10 farklı okul öncesi yaş grubunda çocuğu olan

ebeveynlerden toplanmıştır. Bir ebeveyn hariç diğer tüm ebeveynler kadındır. Ebeveynler

düşük ve orta gelir düzeyine sahip, İstanbul’da ikamet eden ailelerden seçilmiştir. Bu

ebeveynlerin çocuklarının altısı erkek, dördü kızdır.

Görüşme yöntemiyle toplanan nitel veriler önce araştırmacılar tarafından yazıya dökülmüştür.

Bu yazıya dökülen veriler açık kodlama sistemi kullanılarak tematik içerik analizleri ile analiz

edilmiştir.

Bulgular: Tematik analiz işlemeleri sonucunda dört tane ana tema ortaya çıkarılmıştır. 1) Öz

düzenleme tanımı ve önemi 2) Öz düzenlemede ebeveyn etkisi 3) Ebeveynler tarafından

kullanılan stratejiler 4) Öz düzenlemenin ev ve okul ortamına etkisi.

Sonuç: Bu araştırmada elde edilen sonuçlar ebeveynlerin çocukların öz düzenleme becerilerini

algılamalarındaki farklılık ve benzerlikleri ortaya koymuştur. Erken çocukluk döneminde öz

düzenleme becerileri araştırılırken ebeveynlerin görüş ve algılarını da göz önünde bulundurmak

çocukların öz düzenlemesine daha geniş bir perspektiften bakmamızı sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: öz düzenleme, ebeveyn algısı, çocuk, ebeveyn-çocuk ilişkisi

BİLDİRİ NO: 191

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN SINIF YÖNETİMİNDE KULLANDIKLARI

STRATEJİLER

Seda BURAK, Nurşah ERGÜL, Zeynep ÇELİK

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Öğretmenlerin sınıf yönetimi, eğitim öğretim etkinliklerinin sağlıklı yürütülmesinde,

çocukların akademik ve sosyal başarılarının artmasında ve çocukların yaşam becerileri

kazanmasında önemli yer tutmaktadır. Sınıf yönetimini sağlarken öğretmenler verimli bir

eğitim ortamı oluşturmak için kendilerine has stratejiler kullanırlar. Bu nedenle bu araştırma;

okul öncesi eğitim kurumlarında çalışmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetiminde

kullandıkları stratejileri ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırmada nitel araştırma

yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma

grubunu 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı içerisinde Eskişehir il merkezinde bulunan 2 bağımsız

anaokulu, 2 ilkokula bağlı anasınıfında görev yapan 12 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır.

Verilerin toplanmasında araştırma kapsamına alınan okul öncesi öğretmenleri hakkında

demografik bilgileri elde etmek amacı ile araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi

formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşmeler öğretmenler ile yüz

yüze ve ortalama 15 dakika yapılarak gerçekleştirilmiştir. Soruların kapsam geçerliliği için

araştırmacıların hazırladığı 9 soru, 3 alan uzmanından görüş alınarak yeniden düzenlenmiştir.

Veri kaybını önlemek için ses kaydı alınmıştır. Görüşme yoluyla toplanan verilerin analizinde

betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Görüşme yoluyla elde edilen veriler temalar

altında gruplandırılmış ve araştırmacılar tarafından ayrı ayrı kodlanmıştır. Elde edilen

kodlamaların karşılaştırılması yapılarak uzlaşmaya varılmış ve tek bir kodlama tablosu elde

edilmiştir. Araştırmada öğretmenlerin görüşlerinden doğrudan alıntılara yer verilmiştir.

Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetimini sağlamak amacıyla şu

yöntemleri kullandıkları belirlenmiştir: Dönem başında ailelerle toplantı yapılması; okulun ilk

haftası sınıf kurallarını belirleme, bu kuralların şarkı-oyun gibi etkinliklerle kazandırılması;

parmak oyunlarını kullanılması, zil, kum saati, pano gibi materyallerin kullanılması; Türkçe-

Dil etkinliklerinde hikayeleştirerek gibi stratejileri kullandıklarını belirtmişlerdir. Araştırma

sonucu değerlendirildiğinde öğretmenlerin sınıf yönetimine yönelik çok fazla strateji dile

getiremedikleri, söylenen stratejilerin ise sınırlı olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Sınıf yönetimi, okul öncesi öğretmeni, sınıf yönetimi stratejileri, sınıf

kuralları

BİLDİRİ NO: 192

ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMANIN 3-4 YAŞ ÇOCUKLARININ DUYGU

TANIMLAMA BECERİSİNE ve KELİME EDİNİMİNE ETKİSİ

Merve TUTAM, Ayşe Nur BİLİR, İmren GEÇGİN, Burcu SARI

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde etkileşimli kitap okuma etkinliklerinin çocukların hem alıcı hem

de ifade edici dil gelişimi üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Araştırmalar, özellikle düşük

sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocukların kelime edinimi için etkileşimli kitap okuma

sürecinde yapılan sohbetlere ve yöneltilen sorulara daha fazla ihtiyaç duyduğunu

göstermektedir. Ayrıca etkileşimli kitap okuma, çocukların hikayelerdeki kahramanların

duygularını fark etmelerine ve gerçek dünyada da ortaya çıkabilecek benzer duygusal durumları

keşfetmelerine de yardımcı olabilmektedir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı etkileşimli kitap

okumanın düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen 3-4 yaş çocuklarının temel duyguları tanıma

becerisi ve kelime edinimi üzerindeki etkisini belirlemektir.

Yöntem: Araştırmada Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Deneysel Desen kullanılmıştır.

Araştırmanın amacı doğrultusunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı

olarak faaliyet gösteren, ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitimi Merkezi’nde eğitim alan

ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı grupta bulunan 20 çocuk araştırma kapsamına

alınmıştır. Araştırma sürecinde çocuklara dört farklı kitap etkileşimli kitap okuma tekniği ile

okunmuştur. Deney grubunda yer alan çocuklara kitaplar temel duyguları (mutlu, üzgün, kızgın,

şaşkın, korkmuş) tanımaya yönelik sorularla bütünleştirilmiş etkileşimli kitap okuma yöntemi

uygulanmıştır. Her kitap haftada iki kez olmak üzere, dört hafta boyunca çocuklarla toplamda

sekiz etkileşimli kitap okuma uygulaması gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın uygulama aşaması tamamlanmış olup, çocukların alıcı ve ifade edici

kelime bilgileri ve duygu tanımlama becerileri ölçülmeye başlanmıştır. Henüz bulguların

analizi aşamasına geçilmediği için araştırma sonucunda çıkan bulgular daha sonra

paylaşılacaktır.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda deney grubunda olan çocukların, kontrol grubuna göre,

hikayelerden çok kelime edinmeleri ve daha çok duyguyu tanımlayabilmeleri beklenmektedir.

Analizler sonucunda elde edilen bulgular alan yazınındakı diğer araştırmalar ile tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Etkileşimli Kitap Okuma, Kelime Edinimi, Duygu

Tanımlama, Erken Müdahale Programları

BİLDİRİ NO: 193

ERKEN ÇOCUKLUKTA SOSYO-DRAMATİK OYUNA İLİŞKİN ÖĞRETMEN

ALGILARI: FENOMENOLOJİK BİR ÇALIŞMA

Özge ÖZCAN, Nesrin IŞIKOĞLU ERDOĞAN

Pamukkale Üniversitesi

Erken çocukluk döneminde öğretmenler çocukların oyunlarını destekleme, geliştirme ve

genişletme kapsamında oldukça önemli bir role sahiptir. Çocukların sosyal-duygusal, bilişsel

ve motor gelişimleri ile önemli oranda ilişkisi bulunan sosyo-dramatik oyunda öğretmenlerin

çocukların oyunlarına hazırlayıcı yaşantılar sunmaları gerekmektedir.

Amaç: Bu çalışmanın amacı, meslekte on yılı aşkın bir süredir çalışmakta olan okul

öğretmenlerinin erken çocukluk döneminde sosyo-dramatik oyuna ilişkin algılarını

incelemektir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modeli ve fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Çalışmaya

amaçlı uygun (ulaşılabilir) örneklem seçimine göre İzmir ilinde yer alan iki farklı özel okul ve

iki resmi anaokulu olmak üzere dört farklı okul dahil edilmiştir. Araştırmanın verilerinin

toplanmasında görüşme tekniği kullanılmıştır. Veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz

edilmiştir.

Bulgular: İçerik analizi sonuçlarına göre elde edilen bulgular üç temel tema etrafında

şekillenmiştir. Bu temalar; sosyo-dramatik oyunun anlamı, sosyo-dramatik oyunun gelişime

etkileri(yararları), sosyo-dramatik oyunda öğretmenin rolü şeklindedir. Belirtilen temalar da

kendi içerisinde alt başlıklar içermektedir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, öğretmenlerin sosyo dramatik oyunla ilgili algılarının sınırlı

olduğu, bu konuda farkındalıklarının artırılmasının gerekli olduğu saptanmıştır. Bu doğrultuda

öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri için öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: : sosyo-dramatik oyun, öğretmen algısı, okul öncesi dönem, erken

çocukluk

BİLDİRİ NO: 195

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİMDE TEKNOLOJİ

KULLANIMINA YÖNELİK YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ

(KARABÜK İLİ ÖRNEĞİ)

Mücahit YUVACI, Nagihan YILDIRIM, Ümmüş AYDIN

Karabük Üniversitesi

Giriş: Teknolojinin her alanda hızla ilerlediği bu dönemde eğitimde de hızlı gelişmeler

yaşanmaktadır. MEB tarafından desteklenen Fatih projesi gibi projeler ve Robotik kodlama

derslerinin okullarda verilmeye başlanması eğitimde ki örneklerden sayılabilir. Eğitimde ki bu

hızlı teknolojik ilerlemenin öğrenciler ve öğretmenler tarafından aynı seviyede kabul görüp

görmediği merak edilmektedir. Artan bu merak neticesinde ve teknolojinin eğitime uyarlanması

konusunda lisans düzeyinde de öğretmen adaylarına dersler verilmekte ve eğitimde teknolojinin

kullanılmasına yönelik tutum ve davranışlar konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan bu

çalışmalardan dolayı öğretmenlerin de eğitimde teknoloji kullanımının artırılmasına dair ihtiyaç

giderek artmaktadır.

Amaç: Bu araştırmada; Karabük Üniversitesinde öğrenim görmeye devam eden okul öncesi

öğretmen adaylarının eğitimde teknoloji kullanımına yönelik yeterliliklerinin incelenmesi

amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışma nicel araştırma yöntemindedir. Araştırma verilerini toplamak için

araştırmacılar tarafından oluşturulan ‘Kişisel bilgi’ formu ve Talip Öztürk (2006) tarafından

geliştirilen ‘Eğitimde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği’ kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu Karabük Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon Eğitimine

devam eden ve Karabük Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü son sınıfında bulunan toplamı

160 olan lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veriler SPSS 22.0 paket programına

girilmiş ve veriler t testi ve Tek Yönlü ANOVA testi ile analiz edilmiştir.

Bulgular: Eğitimde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği puanlarına göre alt boyutlar

incelendiğinde öğretmen adaylarının yaşı ile 1. ve 2.boyutta ve kullanmayı bildikleri teknolojik

alet sayısına göre 1-3 arası teknolojik alet kullanmayı bilenler ile 4-6 arası teknolojik alet

kullanmayı bilenler arasında 2. ve 3.boyutta anlamlı fark bulunmuştur. Cinsiyete, teknolojik

alet kullanım süresine ve bir problem durumuyla karşılaştıklarında çözebilme durumlarına göre

incelendiğinde anlamlı fark bulunamamıştır.

Sonuç: Araştırmalardan elde edilen bulgulara göre Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının

Teknoloji Kullanımına Yönelik tutumları incelendiğinde genel olarak olumlu tutuma sahip

oldukları görülmüştür.

Anahtar kelimeler: Teknoloji, teknolojik alet, Okul öncesi, Tutum

BİLDİRİ NO: 196

TRT ÇOCUK YOUTUBE KANALINDAKİ 3-5 YAŞ GRUBUNA YÖNELİK ÇİZGİ

FİLMLERİN İÇERİKLERİNİN AYRIMCILIK AÇISINDAN İNCELENMESİ

Damla ŞEN, Demet YILDIZ, Diyar ACAR, Eda Nur ÖZÇELİK, Merve GÜRSEL

Ankara Üniversitesi- Hacettepe Üniversitesi

Amaç: Günümüzde eğlenirken öğrenen okul öncesi dönem çocuklarının ilgilendikleri çizgi

filmler ile alan yazında ayrımcılık kavramı üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde yeterli

sayıda araştırma bulunmadığı görülmüştür. Bu bağlamda çalışmada bir devlet kanalı olarak

daha çok çocuğa ulaşabilen TRT Çocuk’ un farklı ortamlarda ulaşılabilir olması nedeniyle

YouTube uzantısındaki 3-5 yaş grubuna yönelik çizgi filmlerin içeriklerinin ayrımcılık türleri

açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi yöntemi

kullanılmaktadır. TRT Çocuk internet sitesinde 3-5 yaş grubuna yönelik olan on adet çizgi

filmin TRT Çocuk YouTube kanalında bulunup bulunmadığına bakılarak ortak olarak bulunan

beş adet çizgi filmin içeriğine bakılmıştır. İçerik incelemeleri sonucunda insan ilişkilerine yer

verilen “Biz İkimiz” ve “Pepee” isimli çizgi filmler araştırmanın çalışma materyalini

oluşturmaktadır. Ayrımcılık kavramı ile ilgili literatür taraması yapılarak “Çizgi Filmlerde

Ayrımcılığın Varlığını Belirleme Kontrol Listesi” oluşturulmuştur. Taslak kontrol listesi Okul

Öncesi Eğitimi alanında çalışan 5 uzmanın görüşüne sunulmuştur. Geri bildirimler sonucunda

kontrol listesi düzenlenmiştir. Çizgi filmlerin en uzun ve en çok izlenen bölümleri belirlenerek

bir pilot çalışma yürütülmüştür. Toplanacak verilerin güvenilirliğinin ve uygulanabilirliğinin

yanında araştırma sürecinde karşılaşılabilecek sorunların önceden tespit edilmesi amacıyla pilot

çalışmada bütün araştırmacılar bağımsız olarak kontrol listesini doldurmuştur. Araştırmacılar

arası tutarlılığa bakılmış ve analiz sürecinde dikkat etmesi gereken durumlar tespit edilmiştir.

Pilot çalışmada kontrol listesindeki maddelerin işlerliği denenip öncü veriler toplanarak

araştırma deseni yeniden düzenlenmiştir. Çalışma materyali olarak belirlenen iki adet çizgi

filmden toplanan veriler tümdengelimsel bir yaklaşım izlenerek içerik analizi yöntemiyle

incelenmeye başlanmıştır.

Bulgular: Araştırmanın verileri toplanma aşamasındadır. Bu aşamada pilot çalışmasından

çıkarılan sonuçlar doğrultusunda çizgi filmlerde cinsiyet ve toplumsal rollere yönelik, sözel ve

dil altı biçiminde, negatif yönlü ayrımcılığa yer verildiği görülmüştür.

Sonuç: TRT Çocuk Youtube Kanalındaki 3-5 yaş grubuna yönelik çizgi filmlerden “Pepee” ve

“Biz İkimiz” adlı çizgi filmlerin pilot çalışmaları sonucunda her iki çizgi filmde de cinsiyete ve

toplumsal rollere yönelik ayrımcılığın bulunduğu saptanmıştır. Veri toplama süreci sonucunda

benzer sonuçlara ulaşılacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Ayrımcılık, çizgi film, okul öncesi, TRT Çocuk.

BİLDİRİ NO: 197

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINDAKİ AKRAN ZORBALIĞININ

ÖĞRETMEN PERSPEKTİFİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Zeynep KEMER

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi dönemde çocuklarda görülen akran zorbalığını

inceleyerek akran zorbalığına tanık olan öğretmenin zorbalıkla nasıl başa çıktığını ortaya

koymak ve elde edilen bulgulara göre akran zorbalığına yönelik çözüm önerileri sunmaktır.

Yöntem: Çocuklarda görülen akran zorbalıklarıyla öğretmenlerin başa çıkma yöntemlerini

inceleyen bu çalışma, nitel araştırma yönteminin fenomenolojik araştırma deseninin

kullanıldığı bir çalışmadır. Araştırmada ilgili literatür taraması sonucunda araştırmacı

tarafından geliştirilen, “okul öncesi dönem akran zorbalığı öğretmen görüşme formu”

kullanılarak veriler toplanmıştır.

Bu araştırma, 2018-2019 yılı içerisinde Kars ili merkezinde bulunan bağımsız okul öncesi

eğitim kurumlarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 15 okul öncesi öğretmeni ile

gerçekleştirilen görüşmelerle yapılmıştır. Araştırmada, araştırmacının literatür taraması ve daha

önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme

formu ile yüz yüze görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmeler görüşme

yapılanlardan izin alınarak ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Ses kaydını kabul etmeyen

katılımcıların görüşme sorularına verdikleri yanıtlar araştırmacı tarafından not alınarak

gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmelerde ses kayıt cihazına kaydedilen ve not alınarak elde

edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak her bir görüşülen katılımcının verdikleri cevaplar

katılımcıların kendilerini teyit etmek amacıyla okutturulmuştur. Sorulara verilen yanıtlar

araştırmacı tarafından tasnif edilip kodlanarak ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak

temalar oluşturulmuştur. Temalar altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmayla

betimsel analizle verilme çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabii tutularak en

çok ve en az hangi temalara değindikleri frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda okul öncesi dönem çocuklarında akran zorbalığı

görülmektedir. Bu zorbalıklar genellikle etkinliklerle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır

fakat ülkemizde akran zorbalığı üzerinde yeterince durulmadığı ve öğretmenlerin yetersiz

kaldığı görülmüştür.

Sonuçlar: Öğretmenler akran zorbalığı hakkında daha fazla bilgiye ve desteğe ihtiyaç

duymaktadır. Öğretmenler hizmetiçi eğitim, rehberlik danışmanlığı vs. ile desteklenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesinde akran zorbalığı, akran zorbalığıyla baş etme yolları

BİLDİRİ NO: 198

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE KAVRAM YANILGILARI

Zehra YALÇIN

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Kavram, insan zihninde anlamlanan, farklı olguların değişebilen ortak özelliklerini

temsili olan bilgi formu olarak değerlendirilebilir. Kavramları oluşturma süreci çocuğun

doğumuyla ortaya çıkar. Daha sonra duyu organları yoluyla dış dünyadan bilgi alarak çevredeki

“şey”lerin farkına varırlar. Böylece kavramların oluşma süreci, duyular yoluyla başlar. Okul

öncesi dönemde de kavramların yerinde kullanılması oldukça önemlidir. Bu bağlamda

araştırmanın genel amacı 2018-2019 öğretim yılında Kars İli Merkez bağımsız bir anaokulunda

eğitim alan 20 çocukta kavram yanılgılarını öykü yöntemi kullanarak keşfetmektir.

Yöntem: Bu araştırma okul öncesi dönemdeki çocukların kavram yanılgılarını öykü yöntemi

kullanılarak keşfetmek amacıyla yapılan bir çalışma olup, nitel araştırma yönteminin durum

araştırma deseninin kullanıldığı bir çalışmadır. 2018-2019 öğretim yılı içerisinde Kars ili

merkezinde bulunan bağımsız bir anaokuluna devam eden yaşları 60 ay ile 72 ay arası 7’si

erkek 13’ü kız çocuk araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerinin

elde edilmesinde “Kavram Gelişim Ölçeği” “kullanılmıştır.

Ölçeğin uygulaması sırasında her çocuk ile bire bir çalışma yapılmıştır. Uygulama sessiz bir

ortamda öykü yöntemi için masa ve sandalyenin yer aldığı bir odada uygulanmıştır. Testin

süresi 20 dakika belirlenmiştir. Araştırmacı ölçeğin uygulamasında çocuğa öykü kitabı ile nasıl

çalışacaklarını anlatmıştır. “Sana bu öyküyü okuyacağım ve sana resimlerle ilgili sorular

soracağım ve verdiğin cevapları bu forma işaretleyeceğim” diyerek ölçekle ilgili açıklama

yaptıktan sonra uygulama yapmıştır.

Bulgular: Ön test için Boş/Dolu, Tek/Çift, Sesli/Sessiz, Renk,Korku,Mutluluk

Şaşkınlık,Kızgın,Üzgün kavramları seçilmiştir. Ön test uygulanmış ve Kızgın,Mutlu,Boş

kavramlarına çocukların tamamı, Tek,Dolu,Üzgün kavramlarına çocukların 19’u ,Üzgün

kavramına çocukların 18’i,Çift kavramına çocukların 12’si, Korku kavramına çocukların 15’i,

Sesli kavramına çocukların 12’si,Sessiz kavramına çocukların 17’si, Renk kavramına

çocukların 12’si doğru cevap vermiştir. Çalışma grubuna öykü yöntemi kullanılarak son test

uygulaması yapılmış Üzgün, renk, Çift, Dolu, Korku, Sesli, Sessiz kavramlarına verilen doğru

cevap sayısı artmıştır.

Sonuç: Kavram yanılgıları ve Öykü yöntemi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: Kavram yanılgıları, okul öncesinde kavram yanılgıları

BİLDİRİ NO: 199

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE YARATICI ETKİNLİKLERİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Meryem Burcu ÇAMLI

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Eğitim kurumları, eksik olduğu kabul edilen bilgi birikiminin getirdiği sınırlamalarla

bireylerdeki yaratıcılığı köreltmeyip geliştirmelidir. Günümüzde çocukların ezbercilikten

kurtulması yaratıcı düşünmesi istenmektedir. Çocuklarımızın yaratıcı düşüncesini sağlamak

için ilk adım, okul öncesinde atılmaktadır. Bu bağlamda araştırmanın genel amacı 2018-2019

öğretim yılında Kars iline bağlı bağımsız anaokullarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev

yapan 10 öğretmenin okul öncesinde yaratıcı etkinliklerin değerlendirilmesine ilişkin

görüşlerini keşfetmektir.

Yöntem: Okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin yaratıcı etkinliklere yönelik

bakışı ve yaratıcı etkinliklerin çocukların gelişimindeki yerinin keşfedildiği bu çalışma nitel

araştırma yönteminin fenomenolojik araştırma deseninin kullanıldığı bir çalışmadır. Araştırma

2018-2019 yılı içerisinde Kars ili merkezinde bulunan bağımsız okul öncesi eğitim

kurumlarında ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeniyle

gerçekleştirilen yüz yüze görüşmelerle yapılmıştır.

Araştırmalarda, literatür taraması ve önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanılarak

geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada katılımcılarla yüz

yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşmeler, görüşme yapılanlardan izin alınarak

ses kayıt cihazıyla kaydedilmiştir. Yüz yüze görüşmelerle ses kayıt cihazına kaydedilen veriler,

bilgisayar ortamına aktarılarak her bir görüşülen katılımcının verdikleri cevaplar katılımcıların

kendilerine teyit ettirilmiştir. Sorulara verilen yanıtlar araştırmacı tarafından tasnif edilip

kodlanarak ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuştur. Temalar

altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmayla betimsel analizle verilmeye

çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabii tutularak en çok ve en az hangi

temalara değindikleri frekans ve yüzdeyle açıklanmaya çalışılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda yaratıcı etkinliği okul öncesinde gerekli gören öğretmenler

sınıfta zengin uyarıcıların bulunmadığını bundan kaynaklı olarak etkinliklerde aksama olduğu

düşüncesindedir. Öğretmenlerin çoğunluğu yaratıcılığın serbest zaman etkinliğinde ön planda

olduğunu savunurken bir kaçı masa başı etkinliklerde de ön planda olduğu düşüncesindedir.

Sonuçlar: Okul öncesi eğitiminde yaratıcı etkinliklerin ön planda olabilmesi için sınıflarda

uyarıcıların bulunmaması yaratıcı materyallere ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu

durumda sınıflar yaratıcı materyallerle desteklenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, etkinlik, yaratıcılık, yaratıcı etkinlik

BİLDİRİ NO: 205

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE MEDYANIN BESLENME ALIŞKANLIKLARINA

ETKİSİ ÜZERİNE VELİ GÖRÜŞLERİ

Semiha AYDIN, Kibar AKTIN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Tüm canlılarda beslenme anne karnından başlayarak yaşamının sonuna kadar onu

etkileyen önemli bir unsurdur. Gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için

toplumda yerine getirilmesi gereken en önemli görev “doğum öncesinden başlayarak, sağlıklı

bir çevrede” büyütülmeleri ve dengeli beslenmeleridir. Bu nedenle çocuklarımızın

beslenmelerini olumsuz etkileyen dengesiz beslenmeye neden olan faktörlerin bilinmesi

gerekir. Beslenme erken çocukluk ve Okul öncesinde kritik öneme sahiptir. Yetersiz fiziksel

büyüme, motor gelişim ve fiziksel etkinlikler dışında, çevrede çocukların beyin gelişimini

etkileyebilir. Beslenmenin bilişe etkisi araştırıldığında okul başarısı ile doğrudan etkisi olduğu

görülür. Çocuklarda bilişsel gelişimin genetik olduğu, ancak yeterli beslenme ve yeterli uyaran

verilmesi gibi çevresel faktörlerin de bilişsel gelişim üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu

bilinmektedir. Çevresel faktörlerden günümüz dünyasında en önemli etkiye sahip olan

medyanın çocukların hayatında önemli bir yer edinmesin yanı sıra çocuklarda medyanın

beslenmeye birçok olumsuz yansımaları vardır. Son zamanlarda çocuğun medya ile olan ilişkisi

evrensel sorun haline gelmeye başladı. Çoğu gıda reklamı çocukların bu durumundan

yaralanarak sağlıksız beslenmesine neden olmakta, daha sonra alışkanlık kazanmalarına sebep

olmaktadır. Bu bağlamda araştırmada, Okul öncesi döneminde çocukların beslenme

alışkanlıkları üzerinde medyanın etkilerinin neler olduğunun veli görüşleri alınarak

belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu,2018-2019 eğitim-öğretim yılında Sinop İli merkez

yerleşkesinde ikamet etmekte olan Okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim gören Okul öncesi

5-6 yaş çocuklarının velilerinden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi amaçlı örnekleme

yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi ile belirlenmiştir. Veri toplama aracı

olarak yapılandırılmış veli görüşme formu tercih edilmiştir.

Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış, betimsel analiz tekniği ile analiz edilme aşamasına

gelinmiştir.

Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.

Anahtar Kelimeler: Yeterli beslenme, okul öncesi çocuklar, medya, okul öncesi velileri

BİLDİRİ NO: 206

BABA BEBEK BAĞLANMASI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BAZI DEĞİŞKENLER

ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Züleyha DEMİRÇİN, Elif METİN, İlknur UYSAL, Büşra TAŞDELEN, Aslıhan

SARIOSMANOĞLU, Emine CABI

Başkent Üniversitesi

Amaç: Çocukların gelişimlerinde babalar da en az anneler kadar önemli rol oynamaktadır.

Baba bebek arasındaki bağlanmanın sağlıklı olabilmesi çok önemlidir. Araştırma, baba bebek

bağlanma düzeylerini ve baba bebek bağlanması arasındaki ilişkinin bazı değişkenler

üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmanın örneklemini Ankara ilinde yaşayan 0-36 aylık bebeği olan basit tesadüfi

örneklem yöntemi ile seçilmiş 101 baba oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak; babaların

sosyo-demografik özelliklerini belirleyen “Baba Bebek Tanıtım Formu” ve “Baba Bebek

Bağlanma Ölçeği” kullanılmıştır. Baba- Bebek Bağlanma Ölçeği, doğum sonrası baba- bebek

bağlanmasını değerlendirmek amacıyla, John T. Condon (2008) tarafından geliştirilmiş, Güleç

ve Kavlak (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır. Form ve ölçek toplam 33 maddeden

oluşmaktadır. ‘Sabır ve hoşgörü’, ‘etkileşimde zevk’ ve ‘sevgi ve gurur’dan oluşan toplam 3

alt faktör bulunmaktadır. Çalışmada İlişkisel Tarama Modeli kullanılmıştır. Verilerin

analizinde t testi kullanılmış, frekans, yüzde ve ortalama değerleri ile veriler sunulmuştur.

Bulgular: Örnekleme alınan babaların eğitim durumları genellikle üniversite-yüksekokul

mezunudur. Meslek grubu genel olarak memur ve işçiden oluşmaktadır. Ailelerin %63,4’ünün

aylık geliri ortalama 4000 TL ve üzeridir. Verilerin analizinde, babanın yaşı, eğitim durumu,

ailenin sosyal güvencesi ve çocuğun cinsiyeti ile baba bebek bağlanma alt faktörleri arasında

anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Aylık geliri yüksek olan ailelerde sevgi ve etkileşim alt

faktörleri arasında olumlu yönde etkileşim vardır. Bebeğiniz olacağını ilk öğrendiğinizde

kendinizi baba olmaya hazır hissediyor muydunuz sorusuna ‘evet’ cevabı veren babaların sabır

ve hoşgörü alt faktörü az olmasına rağmen etkileşimde zevk ve sevgi ve gurur alt faktörleri

istatistiki olarak anlamlı bir şekilde fazladır. Baba bebek bağlanma alt faktörlerinden

etkileşimde zevk ile eşlerin ilişkileri arasında “iyi” ilişkisi olarak değerlendirenler lehine fark

bulunmuş, diğer iki alt faktörde anlamlı bir fark bulunmamıştır.

Sonuç: Baba-bebek bağlanma düzeyinin bazı değişkeler üzerindeki etkisini belirlemek üzere

yapılan bu çalışmanın bu alanda çalışan eğitmenlere, uzmanlara ve anne-babalara katkı

sağlaması ve daha sağlıklı bireyler yetiştirilmesi yönünde yapılacak çalışmalara destek olması

düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: baba bebek bağlanması, baba bebek ilişkisi, babalık rolü, baba-bebek

etkileşimi.

BİLDİRİ NO: 207

207-EKRAN KARŞISINDA GEÇİRİLEN SÜRENİN ÇOCUKLARIN İSTENMEYEN

DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Görkem AÇIKEL, Şükriye FAKIOĞLU

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma; çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürenin, istenmeyen davranışları

üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama çalışması tercih edilmiştir.

Uygulama; Aksaray ilindeki 2 anaokulu, 5 okul öncesi öğretmeni, 51 okul öncesi öğrencisi ve

51 öğrenci velisi ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak velilere uygulanan ve araştırmacılar

tarafından geliştirilmiş bir anket kullanılmıştır. Anket üzerinden elde edilen bilgiler üzerine

okul öncesi öğretmenleriyle durum değerlendirilmesi yapılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda; çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürenin, istenmeyen

davranışlarının görülme sıklığıyla doğru orantılı olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Velilere ve okul öncesi öğretmenlerine, çocukların teknolojinin kullanımıyla ilgili

bilgilendirme yapılmalı ve teknolojinin doğru kullanılması konusunda eğitim verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, teknoloji kullanımı, istenmeyen davranışlar

BİLDİRİ: 208

MONTESSORİ EĞİTİMİ ALAN VE ALMAYAN ÖĞRENCİLERİN İLKOKUL

MATEMATİK BAŞARILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Fidal AYGÜN BOZKURT, Mukaddes DURMUŞOĞLU, Şule TOYRAN, Handan DOĞAN,

Zeynep Çiğdem ÖZCAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Hızla gelişen dünyada eğitimin daha rekabetçi bir boyuta taşınması ile birlikte

öğrenciler okul öncesinden başlayarak akademik başarı odaklı bir eğitim ile karşı karşıya

kalmakta ve bunun neticesinde özellikle ileriki akademik öğrenmelerin en önemli ayaklarından

birini oluşturan matematik becerilerinin edinimi konusu önem kazanmaktadır. Alternatif eğitim

modellerinden biri olan Montessori eğitim modeli matematik eğitimi üzerine kapsamlı ve

sistematik bir programa sahiptir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi Montessori eğitimi alan ve

almayan okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin matematik başarılarını karşılaştırmaktır.

Yöntem: Bu araştırmanın modeli nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel karşılaştırma

modelidir. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 öğrenim yılında İstanbul ili, Sancaktepe

ve Başakşehir ilçelerinde yer alan, M.E.B’e bağlı özel bir ilkokulun okul öncesi ve 1. sınıflarına

devam eden 88 çocuk ve bu çocukların öğretmenleri oluşturmaktadır. Okul öncesi dönem

akademik başarının değerlendirilmesi için Bracken (2007) tarafından geliştirilen Yoleri (2010)

tarafından Türkçeleştirilmiş Bracken Temel Kavram Ölçeğı̇ İfade Edici Formu kullanılacaktır.

İlkokul 1. sınıf öğrencilerinin matematik başarısının değerlendirilmesi ise M.E.B. 1 Sınıf

Matematı̇k Kazanım Değerlendirme Soruları kullanılarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca

Öğretmenlerin Montessori metoduna dair görüşleri Öğretmen Görüşme Soruları ile

değerlendirilecektir.

Bulgular: Verilerin istatistiksel analizi, Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı (SPSS)

kullanılarak yapılacaktır.

Sonuç: Araştırma bulguları ilgili literatür çerçevesinde tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, eğitim, Montessori

BİLDİRİ NO: 210

FARKLI ANNE BABA TUTUMLARININ OKUL ÖNCESİ DÖNEM (3-6 YAŞ)

ÇOCUKLARININ SOSYAL DUYGUSAL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Cemre TEMEL, Senem SARI, Sinemnur GENÇ

Kocaeli Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma farklı anne baba tutumlarının okul öncesi dönem çocuklarının sosyal

duygusal gelişimine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Farklı anne baba tutumlarının okul

öncesi eğitim almakta olan 3-6 yaş grubu çocuklarının sosyal duygusal gelişimi üzerinde

etkileri incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmanın örneklemini Kocaeli ilinin İzmit ilçesindeki okul öncesi kuruma devam

eden 3-6 yaş grubu çocuklar ve velileri oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini ise Kocaeli

ilinde özel ve devlet okul öncesi kuruma devam eden 3-6 yaş grubu çocuklar ve velileri

oluşturmaktadır. Çalışmalar seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Nicel

araştırma deseni altında tarama araştırması yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak anne babalara

Ayşe Günalp ‘ın geliştirdiği Beş Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği),

çocukların sosyal duygusal gelişimlerini ölçmek için ise okul öncesi kurumlarda çalışan

öğretmenler tarafından Okul Öncesi Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeği

doldurulmuştur. Okul Öncesi Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeği 2 öğretmene, Beş

Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği) 25 veliye uygulanmıştır. Okul Öncesi

Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeğinden elde edilen bilgilerle farklı anne baba

tutumlarının çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerindeki etkisi belirlenmiştir.

Bulgular: Bulgular analiz aşamasındadır.

Sonuçlar: Beş Dereceli ATBÖ (Anne Baba Tutumları Belirleme Ölçeği) ve Okul Öncesi

Çocuklar İçin Psiko-Sosyal Davranışlar Ölçeğinden elde edilen bilgilerle farklı anne baba

tutumlarının çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerinde etkili olması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, anne baba tutumları, sosyal duygusal gelişim

BİLDİRİ NO: 211

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YÖNELİK RESİMLİ

ÇOCUK KİTAPLARINDAKİ TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN

İNCELENMESİ

Kübra TOPUZ, Ceren Sıla NİŞANCI, Fatma TÜTÜNCÜ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Toplumsal cinsiyet, içinde yaşanılan toplumun kültürel özelliklerine göre birtakım kalıp

yargılar taşıyabilir. Çocuklar, kalıp yargıları aile ve çevreleriyle olan ilişkilerinden öğrenirler

ve öğrendikleri cinsiyet rollerine uygun davranırlar. Çocuk edebiyatı eserleri, toplumda var olan

kadın ve erkek cinsiyetine ilişkin birtakım kalıp yargılar içerebilir. Bu nedenle çocuklar, okuma

alışkanlığı kazanırken kalıp yargılar ve cinsiyet ayrımcılığı içeren, hayata önyargıyla

yaklaşmalarına sebebiyet veren eserlere maruz bırakılmamalıdır. Bu araştırmanın amacı, erken

çocukluk dönemine yönelik resimli çocuk kitaplarında dilsel ve dil dışı göstergeler aracılığıyla

kadın ya da erkek kahramanların aile, iş, okul ve sosyal çevrede hangi rollerle donatıldığı ve

hangi kalıp yargıları taşıdığını belirlemektir.

Yöntem: Nitel araştırma türlerinden doküman incelemesi yönteminin kullanıldığı bu çalışmada

öncelikle erken çocukluk dönemine yönelik resimli çocuk kitapları belirli ölçütler

doğrultusunda seçilmiştir. Ardından söz konusu kitaplar, araştırmacılar tarafından ilgili

alanyazın taranarak ve uzman görüşü alınarak oluşturulan formlara göre incelenmiş ve

fişlenmiştir. Araştırmanın veri kaynakları, ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Bu

doğrultuda kitapların erken çocukluk dönemine hitap etmesi, resimli olması, kitaptaki

karakterlerin insan olması, kitaplarda kadın-erkek rollerinin belirgin olması gibi ölçütler esas

alınmıştır. Buna göre bir okul öncesi kurumunun sınıflarındaki kitap merkezlerinde bulunan

200 çocuk kitabı taranmış ve bunlardan belirlenen ölçüte uygun olan 30 tanesi araştırmaya dahil

edilmiştir. Öncelikle kitapların toplumsal cinsiyet kalıp yargıları taşıyıp taşımadığı betimsel

analiz yöntemi ile belirlenmiş; ardından veriler, derinlemesine bir analize tabi tutularak kod ve

kategoriler altında sınıflandırılmıştır.

Bulgular: Karakterlerin cinsiyete, mesleklerine, kıyafet seçimlerine, kıyafet renklerine, kişilik

özelliklerine ve eylemlerine göre dağılımlar frekans ve yüzde grafikleriyle derlenmiş ve

yorumlanmıştır.

Sonuç: İncelenen kitaplarda kadın karakterlere erkek karakterlerden daha fazla yer verildiği

sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, anne-çocuk ilişkisinin ön planda olduğu; baba-çocuk ilişkisinin

ise ikinci planda kaldığı görülmektedir. Elde edilen diğer bulgular, çıkarılan sonuçlar ve

öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak

sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, resimli çocuk kitapları, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri

BİLDİRİ NO: 212

OKUL ÖNCESİ SINIF İÇİ MATEMATİK UYGULAMALARININ OKUL ÖNCESİ

PROGRAMI BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Feyza DURGUT, Duygu EKİZ, Esma AY, Burcu ZENGİN, Hatice CANGÜR,

Sibel ALEMRELİ

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Amaç: Çalışmada, öğretmenlerin sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi eğitim

programına uyumu noktasında ne tür etkinliklerle ortaya çıkardıklarının belirlenmesi

amaçlanmaktadır. Öğretmenlerden yapmaları beklenen sınıf içi matematik uygulamalarını sınıf

ortamında istenen şekilde gerçekleştirip gerçekleştiremedikleri, programda verilen matematik

becerisi kazanımlarına ulaşılıp ulaşılamadığı sorusuna cevap aranmaktadır. Bu bağlamda okul

öncesi sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi programı kapsamında incelemek

amaçlanmıştır.

Yöntem: Öğretmenlerin sınıf içi matematik uygulamalarını okul öncesi eğitim programına

uyumunun ne derecede sağlandığının görülebilmesi için nitel araştırma yöntemleri kullanılarak

Kütahya ili merkezindeki MEB’E bağlı 2 farklı okul öncesi eğitim kurumunda görev yapan 4

farklı öğretmenden yapılandırılmamış gözlem ve görüşme yoluyla araştırma sonuçları elde

edilmiştir. Gözlenen etkinliklerin sonucunda öğretmenlerle yapılandırılmamış görüşmeler

yapılmıştır. Analizler yapılırken betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.

Bulgular: Elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek

çocuklara, özellikle “sayı sayma ve geometrik şekilleri tanıma” matematik becerilerini farklı

etkinliklerle de olsa kazandırmaya çalışmışlardır. Bulgularda dikkat çeken nokta ise

öğretmenlerin “Matematik Etkinliği” ile başka etkinlik türlerini bütünleştirerek matematik

becerilerine ulaşmayı tercih ettikleridir. Genel itibari ile “sayı sayma ve geometrik şekilleri

tanıma” becerilerinin üstünde durulsa da bazı öğretmenlerin mekanda konum, eşleştirme,

karşılaştırma, sınıflama, sıralama gibi becerileri kazandırmaya yönelik etkinlikler yaptıkları da

gözlenmiştir.

Sonuç: Yapılan analizler sonucunda çalışmaya katılan öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarında

en çok yer verdikleri etkinlikler bilişsel gelişim alanında bulunan nesneleri sayar ve geometrik

şekilleri tanır kazanımlarına yöneliktir. Bu kazanımların yer aldığı etkinlikler ise genellikle

oyun etkinliğidir.

Anahtar sözcükler: Okul öncesi eğitim programı, sınıf içi matematik uygulamaları,

okulöncesi öğretmeni.

BİLDİRİ NO: 213

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ TOPLUMSAL CİNSİYET ALGILARININ

İNCELENMESİ

Ceyda Ceren SOMUNCU, Pınar KARAMAN

Sinop Üniversitesi

İnsan yaşamının temelini oluşturan değer, evrensel ahlak, tutum ve davranış kazandırılmaya en

uygun dönem olan okul öncesi dönemde, çocukların toplumsal cinsiyet algısı oldukça

önemlidir. Dünyamızda kadın-erkek eşitliğinin hala tartışılması, kadına uygulanan şiddetin

devam etmesi, toplumsal rollerin değişmesi, medya ve televizyonun hala toplumsal cinsiyet

kalıp yargılarını kullanması çocukların toplumsal cinsiyete yönelik algılarını etkilemektedir.

Okul öncesi dönemde oluşan toplumsal cinsiyet algısı, çocukların ilerideki yaşantılarını da

etkilemektedir.

Araştırmanın temel amacı, okul öncesi dönemdeki çocukların toplumsal cinsiyet algılarının

belirlenmesidir. Bu amaç kapsamında, anaokuluna devam eden 48-60 aylık çocukların

toplumsal cinsiyet algısı; cinsiyet, sosyoekonomik düzey, anne-babanın çalışma durumu gibi

değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim öğretim

yılında Sinop ili devlet okullarına bağlı sosyoekonomik durumları farklı iki ayrı okula devam

eden çocuklar oluşturmaktadır. Sosyoekonomik düzeyi genel olarak yüksek olan okuldan 2 kız

ve 2 erkek, sosyoekonomik düzeyi genel olarak düşük olan okuldan 2 kız ve 2 erkek toplam 8

çocuk katılmıştır. Araştırmanın veri toplama sürecinde gözlem ve görüşme teknikleri

kullanılmıştır. İçerik analizi tekniği kullanılarak çocukların bu alandaki algıları ortaya

çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre sosyoekonomik durumu düşük aileye

sahip çocukların oyun ve oyuncak seçimlerinde daha çok cinsiyetçi bir yaklaşım ortaya

koydukları görülmüştür. Annenin çalışıp çalışmama durumunun da çocukların toplumsal

cinsiyet algısını etkilediği tespit edilmiştir. Verilerin analiz aşaması devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet; algı; okul öncesi çocukları

BİLDİRİ NO:214

GOOGLE ARAMA MOTORUNDA YER ALAN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE FEN

EĞİTİMİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARIN İNCELENMESİ

Merve ŞAHİN, Mine KIR

Bülent Ecevit Üniversitesi

Yaşanılan dünyayı tanıma, anlama ve ona uyum sağlama sürecinde fen ve fen ile ilgili

kavram ve bilgiler büyük öneme sahiptir. Çocukların yaşamlarının ilk yıllarında fen ile

tanışmaları içinde bulundukları dünyayı anlamaları noktasında onlara katkı sağlar. Günlük

hayatta sürekli karşılarına çıkan kavramlar, çocukların ilk fen kavramları olarak zihinlerine yer

ederek tüm yaşantıları için temel oluşturur.(Alisinanoğlu, Özbey ve Kahveci, 2015; Demir ve

Şahin, 2015). Okul öncesinde fen eğitimi çocukların yaş, gelişimsel özellikleri ve ilgilerine göre

düzenlenerek günlük plan içerisinde yer alır. Gelişim sürecinde çocuklara doğru rehberlik

edebilmeleri için öğretmenler hem fen eğitiminin amacını kavramalı hem de fen etkinliklerinde

çocukları sürekli olarak aktif tutup, öğrenmeyi daha ilginç, heyecanlı ve etkili hale getirecek

yöntem ve teknikler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. (Alisinanoğlu ve diğ., 2015;

Demir ve Şahin, 2014). Öğretmen, veli ve çocuğun gelişim sürecine dahil olan tüm bireylerin

ihtiyaç duydukları bilgiyi edinirken kullandıkları en yaygın araçlardan birisi internettir. Bu

araştırmanın amacı en sık kullanılan Google arama motorunda okul öncesi dönemde fen eğitimi

ve fen ile ilgili kavramlara yer verilen içeriklerin incelenmesidir. Araştırmanın yöntemi nicel

araştırma yöntemlerinden tarama araştırma yöntemidir. Araştırma kapsamında anahtar

kelimeler yazıldığında çıkan ilk 50 sayfa incelenmiştir. Araştırmada incelenen 50 sayfada; 26

Kitap Satış Sayfası, 4 Konu Anlatım, 2 Kitap içeriği ve önsözü ,6 Makele, 4 Pdf dosyası(Konu

anlatım), 2 ÖABT Konu Anlatım videosu, 5 Diğer(Prezi Fen eğitimi Slaytı, Gitti Gidiyor

Arama Motoru, Selçuk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Ders Programı, İnönü Üniversitesi

Öğretim Üyesi ve Kitabı, Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi

Öğretmenliği AKTS sayfası), 1 Araştırma yer almaktadır. Elde edilen bulgular internet

ortamında okul öncesinde fen eğitimi ile ilgili sayfaların daha çok tanıtım odaklı olduğunu,

uygulama ve içerik sağlama noktasında eksik kaldığını göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesinde Fen eğitimi, Google

BİLDİRİ NO: 215

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ETKİNLİK ZAMANINDA YER VERDİKLERİ OYUN

ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Bekir KURT, Rabia AKÇALI, Yağmur TAŞIR

Adnan Menderes Üniversitesi

Bu çalışmada, 2018-2019 eğitim öğretim yılı güz döneminde öğretmenlik uygulamasına devam

eden Adnan Menderes Üniversitesi okul öncesi öğretmenliği bölümü dördüncü sınıf

öğrencilerinin günlük eğitim akışlarında, etkinlik zamanı kapsamında yer alan oyun

etkinliklerini incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel olarak desenlenen çalışmada, döküman

incelemesi yoluyla veriler elde edilmiştir. Oyun etkinliği inceleme formu hazırlanarak uzman

görüşüne sunulmuş, bu form doğrultusunda, gönüllü olan toplam 24 dördüncü sınıf öğretmen

adayının 11 hafta boyunca hazırladıkları etkinlik planlarında oyun etkinliklerine ne şekilde yer

verdikleri incelenmiştir. İncelenen verilerin frekans ve yüzde dağılımları hesaplanmıştır.

Araştırma sonucunda, öğretmen adaylarının toplam 695 etkinliğin 110’ununda oyun etkinliğine

yer verdikleri, bu oyunlardan 108’inin büyük grup etkinliği, 2’sinin bireysel etkinlik olduğu

belirlenmiştir. 107 oyunun sınıf içi oyun olduğu, yalnızca üç oyun etkinliğinde ise açık alan

oyunlarına yer verildiği görülmüştür. Oyun etkinliklerinden 101’i yapılandırılmış oyun, sekizi

yarı yapılandırılmış, birisi de yapılandırılmamış oyundur. 64 adet araçlı oyuna 31 araçsız oyuna,

15 araçta oyuna yer verilmiştir, Oyunların çoğunluğunu (94 oyun) grup oyunu olduğu tespit

edilmiştir.

Elde edilen sonuçlar, öğretmen adaylarının oyun etkinliklerini büyük grup etkinliği olarak

planlandığını, en çok yapılandırılmış oyunlara ve sınıf içi oyunlara yer verildiğini

göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları, öğretmenlik uygulaması, oyun etkinlikleri

BİLDİRİ NO:216

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OLAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİN

ÇOCUKLARININ YARATICI DÜŞÜNMESİNE YÖNELİK ALGILARINA

YÖNELİK BİR İNCELEME

Büşra GÜN, Tahsin ATABAY, Nuriye ÖZKAN, Nazike Büşra AVCI,

Gamze BAYSAL, Berna BALKAN

Pamukkale Üniversitesi

Amaç: Günümüz insanı sürekli değişimin ve rekabetin egemen olduğu bir dünyada yaşamını

sürdürmek zorundadır. Böyle bir ortamda yaşayan bireyin, karşılaştığı sorunlara çözüm yolları

bulabilmesi, yaratıcı düşüncenin geliştirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Okul öncesi dönem

ise insan yaşamında ileriye dönük etkileri yönünden kritik bir dönemdir. Bu sebeple yaratıcı

düşüncenin söz konusu dönemde gelişmeye başlaması önemlidir. Bununla birlikte ebeveynlerin

çocuklarının yaratıcı düşünmelerinde önemli bir payı vardır. Buradan hareketle mevcut

çalışmada, ebeveynlerin çocuklarının yaratıcı düşünmelerine yönelik algılarının sosyo-

ekonomik, eğitim durumları ve ebeveynlik durumları arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması

amaçlanmıştır. Ayrıca çeşitli değişkenler açısından ebeveynlerin yaratıcı kişilik özellikleri ile

algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı araştırmanın diğer amacıdır.

Yöntem: Araştırma nicel temellidir. Tarama modeliyle tasarlanan çalışmanın örneklemini

bağımsız anaokullarında çocukları olan 154 ebeveynden oluşmaktadır. Veri toplama aracı

olarak Tatlı (2017) tarafından geliştirilen “Yetişkin Algı Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin

analizinde ana probleme cevap bulmak amacıyla korelasyon testi tercih edilmiştir. Ayrıca

değişkenler açısından anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla grubun dağılımına

bağlı olarak t testi tercih edilmiştir. Verilerin analizinde p değeri 0.05 olarak kabul edilmiştir.

Bulgular: Ebeveynlik durumuna, eğitim durumlarına ve sosyo-ekonomik başlıklarda incelenen

araştırmadaki bulgular aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir. Araştırama t testi ve tek yönlü

varyans yöntemleriyle incelenmiştir.

Gruplar arası ,428 2 ,214 ,445 ,642

Gruplar içi 71,203 148 ,481

Toplam 71,631 150

Tablo1

Tablo1 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,642 grupları arasında anlamlı bir farklılık

görülmemiştir.

SED KT df KO F p

Gruplar arası 1,004 3 ,335 ,696 ,556

Gruplar içi 70,627 147 ,480

Toplam 71,631 150

Tablo2

Tablo2 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,556 grupları arasında anlamlı bir farklılık

görülmemiştir.

Ebeveyn KT df KO F p

Gruplar arası ,001 1 ,001 ,003 ,958

Gruplar içi 71,630 149 ,481

Toplam 71,631 150

Tablo3

Tablo3 de görüldüğü gibi ölçeği sonuçlarında 0,958 grupları arasında anlamlı bir farklılık

görülmemiştir.

Tablo 4-5-6’da ebeveynlerin eğitim durumu,ebeveynlik durumu ve sosyo-ekonomik

durumlarına ilişkin yetişkin algı ölçeği ortalama puanlarına yönelik bağımsız grup grup t

testi sonuçları.

N χ Ss Sd

Eğt.durumu 154 2,16 ,812 ,065

Tablo4

N χ Ss Sd

Ebeveyn 154 1,23 ,420 ,034

Tablo5

N χ Ss Sd

Gelir 154 2,45 1,109 ,089

Tablo6

Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin; ebeveynlik durumlarına, eğitim durumlarına

ve sosyo-ekonomik durumlarıyla yetişkin algı ölçeğine göre anlamlı sonuçlar bulunamamıştır.

Anahtar Kelimeler: yaratıcı düşünme algıları, yaratıcı düşünme, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO: 217

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MÜZİK EĞİTİMİNE YÖNELİK

GÖRÜŞLERİ

Kübra Fatma ÇINAR

Sinop Üniversitesi

Amaç: İnsan yaşamı için en hızlı ve duyarlı geçirilen dönem olan okul öncesinde, müzik eğitimi

için yapılan müzik etkinlikleri çocukların bilişsel, dil, psiko-motor, sosyal ve duygusal

gelişimlerini destekleyen çalışmalardır. Araştırmanın temel amacı, okul öncesi eğitimde

uygulanan müzik etkinliklerine yönelik öğretmen görüşlerinin ortaya çıkarılmasıdır.

Yöntem: Çalışma Sinop il merkezinde devlet okullarında görev yapan okul öncesi

öğretmenlerinin müzik eğitiminde karşılaştıkları sorunlara yönelik görüşlerinin belirlenmesini

amaçlayan betimsel bir çalışmadır. Araştırmada; nitel veri toplama yöntemi kullanılmıştır.

Sinop il merkezinde bulunan devlet okullarında çalışan 6 okul öncesi öğretmeni bu araştırmanın

çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğretmenlerin

demografik bilgilerini elde etmek ve uygulanan müzik etkinliklerine yönelik karşılaşılan

sorunlar üzerine öğretmen görüşlerinin alınması için yedi açık uçlu sorudan oluşan bir görüşme

formu kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bulgularına dayalı olarak; okul öncesi öğretmenleri müzik eğitimi

konusunda kendilerini ‘yeterli’ görmüş ancak daha iyi olabilmek için eğitim almaları

gerekliliğini vurgulamışlardır. Yeterliliği artırmak adına soru yöneltilmiş ve hizmet içi

eğitimler konusunda ortak karara varılmıştır. Müzik eğitiminde temel sorun kaynağı olarak

çocukların etkinliklere karşı isteksiz oluşu ve araç gereç yetersizliği gösterilmiştir.

Sonuç: Araştırma bulgularına dayalı olarak; okul öncesi eğitim kurumlarında araç gereç

yetersizliği giderilmeli çocuklarda istek oluşturabilmek adına aile katılımlarına önem verilmeli

ve öğretmenlerin müzik eğitimi üzerine daha da iyi olabilmesi için hizmet içi eğitimlere destek

sağlanmalıdır

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, müzik eğitimi, erken çocuklukta müzik, okul öncesi çağ için

müzik.

BİLDİRİ NO:218

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN AİLE KATILIMINA YÖNELİK TUTUM VE

DÜŞÜNCELERİ

Senanur YALDIZ, Ayhan KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Amaç:Toplumların sağlam bir gelecek inşa etmesinde, eğitimin oynadığı kilit rol bilinen bir

gerçektir. Çocukların iyi bir eğitim almalarında öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmekle

birlikte, eğitim sürecine ailelerin katılımı da son derece büyük bir öneme sahiptir. Okul öncesi

dönemdeki aile katılımı uygulamaları, okulda verilen eğitimin evde aileler tarafından

desteklenmesiyle çocukların bilgi ve becerilerinin daha kalıcı olmasına yardımcı olacaktır.

Ailelerin eğitim sürecinde yer almasında ve karar alma süreçlerine dahil edilmesinde,

öğretmenlerin aile katılımına yönelik tutumları ve yaklaşımları oldukça etkili olmaktadır. Bu

araştırma çalışmasında okul öncesi öğretmenlerinin; aile katılımına yönelik tutumlarının, aile

katılımıyla ilgili yaptıkları sınıf-içi uygulamaların ve aile katılımında yaşadıkları sorunların

belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem:Araştırma çalışmasında hem nicel hem de nitel yöntemlerin kullanıldığı karma

araştırma deseni benimsenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Sinop il merkezine bağlı

anaokulu ve anasınıflarında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenleri oluşturmuştur.

Araştırmanın nicel kısmında, Hakyemez-Paul, Pihlaja ve Silvennoinen (2018) tarafından

İngilizce olarak geliştirilen anket, Türkçe’ye çevrilerek kullanılmıştır. Öğretmenlerin aile

katılımına yönelik tutum ve görüşlerini ölçmeyi amaçlayan anket, 53 okul öncesi öğretmeni

tarafından cevaplanmıştır. Araştırmanın nitel kısmındaki veriler, 15 okul öncesi öğretmeninin

katılımıyla yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır.Araştırmada

kullanılan anketten elde edilen verilerin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0.73 olarak

bulunmuştur. Nicel verilerin analizinde frekans analizi, t-test ve ANOVA istatistik testleri

kullanılırken, nitel veriler içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir.

Bulgular:Öğretmenlerin aile katılımına yönelik yüksek düzeyde (Ort=3.90) olumlu bir tutuma

sahip oldukları tespit edilmiştir. En düşük ortalamanın(Ort=2.38) ailelerin karar alma

süreçlerine dahil edilmesi alt boyutunda olduğu görülürken, en yüksek ortalama (Ort=3.94) ise

ailelerin etkinlikleri ev ortamında desteklemesi alt boyutunda elde edilmiştir. Öğretmenlerin

aile katılımına yönelik tutumlarında ve aile katılımını uygulama düzeylerinde, okul türü,

öğretmenlik tecrübesi ve çocukların yaş seviyeleri değişkenlerinin istatistiksel olarak anlamlı

bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.

Sonuç:Okul öncesi öğretmenlerinin genel olarak aile katılımına yönelik olumlu bir tutuma

sahip oldukları söylenebilir. Öğretmenlerin neredeyse tamamına yakını, aile katılımının

çocukların gelişiminde önemli bir rol oynadığına kesinlikle katıldığını ifade etmiştir. Bununla

birlikte, ailelerin özellikle sınıfta karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi için

öğretmenlerin teşvik edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Aile katılımı etkinliklerinin

kapsamınının öğretmenler tarafından doğru anlaşılması ve aile katılımının her boyutunun

öneminin farkına varmaları için hizmet içi eğitimle desteklenmeleri büyük bir önem arz

etmektedir.

Anahtar Kelimeler: aile katılımı, okul öncesi öğretmenleri

BİLDİRİ NO: 219

YARIŞMACI-REKABETÇİ EĞİTİM

Fatma KARTAL

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Eğitim kuramcıları arasında yarışmaya dayalı isteklerin desteklenmesi ve engellenmesi

üzerinde görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı kuramlara göre yarışmalar her kültürün bir

parçasıdır ve çocukların gelecek yaşamlarına yardımcı olur. Bu kuramcılar bu düşünceden

hareketle yarışmaların eğitimin içerisine dahil edilmesinin gerekli olduğunu iddia ederler. Diğer

bazı kuramcılar ise yarışmaların iş birliğinin zıddı olduğu düşüncesiyle azaltılması gereken

zararlı bir unsur olduğunu öne sürer. Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin sınıf

ve okullarında gerçekleştirdikleri etkinlikleri göz önüne aldıklarında yarışmacı eğitime ilişkin

görüşlerinin derinlemesine incelenmesidir.

Yöntem: Bu çalışmada, nitel araştırma yönteminin fenomonolojik araştırma deseni

kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2018-2019 yılı içinde Kars ili merkezinde bulunan

bağımsız okulöncesi eğitim kurumları ve ilkokula bağlı anasınıflarında görev yapan 10

okulöncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma, araştırmacının literatür taraması ve daha

önce yapılan benzer araştırmalardan yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme

formu ile yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda edinilen

bilgiler, bilgisayar ortamına aktarılmış, görüşülen her katılımcının verdiği cevaplar

katılımcılara bizzat okutulmuştur. Sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar

oluşturulmuş ve temalar altında görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarımla betimsel

analizle verilmeye çalışılmıştır. Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok ve

en az hangi temalara değindikleri frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Bulgular: Yapılan görüşmeler sonucunda öğretmenler, rekabet anlayışını çocuklara verirken

dikkat edilmesi gereken bazı hususlar olduğu konusunda hemfikir. Bu hususlar; çocukların

yaşları, sosyal-duygusal gelişim düzeyleri, bu anlayışı verirken öğretmenin takındığı tavır ve

aktarma şeklidir. Öğretmenlerin dört tanesi etkinliklerinde rekabet anlayışını hiç vermemeye

çalıştıklarını söylerken üçü benmerkezci düşüncenin yoğun olduğu 3-4 yaşından sonra

verilmesi gerektiğini düşünüyor. Öğretmenlerden üçü ise bu anlayışın okulöncesi dönemde

değil de ilkokulda verilmesi gerektiği kanısında.

Sonuç: Bu araştırma kapsamındaki on okul öncesi öğretmeninin hepsinin günümüz

koşullarında yapılan eğitimin çocukların rekabet güdüsünü artırdığını düşündükleri

gözlemlenmiştir. Bu yüzden rekabet anlayışını desteklememelerine rağmen çocuklarda

olmasının bir nevi mecburiyet olduğu kanısında oldukları belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: yarışma, rekabet, yarışmacı eğitim

BİLDİRİ NO:220

TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİNDE RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARI İLE İLGİLİ

YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ

Betül Dilşad ERTEKİN, Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi

Bireyin gelişime ve öğrenmeye en açık olduğu yıllar erken çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde

ebeveyn ve eğitimciler tarafından çocuğa; onun merakını, ilgisini ve gelişimini destekleyecek

zengin uyarıcılar sunulmalıdır. Zengin uyarıcı çevrenin önemli materyallerinden biri, çeşitli

çizgi ve renklerle çocuğun ilgisini çeken; kitaba yönelik erken yaşta olumlu tutum kazanmasını

sağlayan ve çeşitli gelişim alanlarını destekleyen resimli çocuk kitaplarıdır. Bu açıdan

bakıldığında okul öncesi dönem çocuklarının gelişimi için önemli olan resimli çocuk kitaplarına

yönelik yapılan çalışmaların incelenmesi önem taşımaktadır. Bu çalışmada, erken çocukluk

döneminde resimli çocuk kitaplarına yönelik yapılan araştırmalardaki genel eğilimlerin tespit

edilmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırmanın yöntemi doküman analizi olarak belirlenmiştir.

Araştırma evrenini, YÖK Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından arşivlenen, konu

bölümü “çocuk ve kitap” olarak dizginlenen toplam 187 lisansüstü eğitim tezi oluşturmaktadır.

Araştırmanın örneklemine erken çocukluk döneminde resimli çocuk kitapları ile ilgili 35

lisansüstü tez dâhil edilmiştir. Araştırmacı tarafından ulaşılan tezleri sistematik bir şekilde

incelemeye yönelik “Tez künyesi” kullanılmıştır. İncelenen tezler bulgular kısmında tezin

yapıldığı yıla, türüne, araştırmanın yapıldığı üniversiteye, çalışma grubuna, bilim dalına ve

temalara göre incelenerek bu konu alanında araştırma yapmak isteyen yeni araştırmacılara yol

göstermek hedeflenmiştir. Araştırma bulgularında, resimli çocuk kitaplarını çeşitli açılardan

inceleyen 35 lisansüstü tez çalışması yer almaktadır. Araştırma sonuçlarına göre yapılan

lisansüstü tezlerin büyük çoğunluğunun nitel araştırma yöntemine dayandığı, Okul Öncesi

Öğretmenliği Bilim Dalı’na ait olduğu belirlenmiştir. Yapılan çalışmalar arasında, resimli

çocuk kitaplarının içerik ve resimlemelerinin incelendiği tez çalışmaları çoğunlukta olmakla

birlikte; öğretmen ve ebeveyn görüşlerine yönelik hazırlanan, resimli çocuk kitaplarında yer

verilen değerlerin belirlendiği; resimli çocuk kitaplarının çocukların sosyal ve dil gelişimleri

üzerindeki etkisinin incelendiği saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, resimli çocuk kitapları, erken çocukluk dönemi

BİLDİRİ NO:221

36-72 AY ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN CİNSİYETE GÖRE SOSYAL BECERİ

DAVRANIŞI GÖSTERME DURUMLARININ İNCELENMESİ

Selin KOÇBIYIK

Atatürk Üniversitesi

Toplumda bireyler farklı cinsiyet özellikleri, kimlikler ve rollerle birlikte yer almaktadırlar.

Bireylerin birbirleri ile iletişim kurmaları, olumlu bazı davranışları göstermeleri sosyal olmanın

bir gereğidir. Cinsiyet; kadın ve erkek arasındaki biyolojik, fizyolojik farklılıklardan meydana

gelen ayrımdır. Bireyin kendisiyle barışık, kendini ifade etme, çevresindekiler ile iletişim

kurma ve içinde bulunduğu guruba uyum sağmak amacıyla sergilediği davranışlar sosyal beceri

olarak adlandırılmaktadır. Birey cinsel durumu ne olursa olsun sosyal becerilerini hayatlarında

kullanmak zorundadır. Yapılan araştırmalar da cinsiyetin sosyal beceri davranışı

göstermelerinde farklılık olduğunu belirtilmiştir. Bireyler bulundukları toplumun cinsiyet

normlarına uygun sosyal beceri davranışlarını sergilerler.

Amaç: Bu çalışma okul öncesi dönem çocuklarının cinsiyet farkına göre sosyal beceri davranışı

gösterme durumlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Kız veya erkek çocukları üzerindeki

sosyal beceri farklarına bakılmıştır.

Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Tarama modeli; betimleyici bir araştırma

yöntemidir. Veri toplama aracı olarak Yurt (2014) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Sosyal

Beceri Değerlendirme Ölçeği-(OSBED) Anne-Baba Formu “ ölçeği kullanılmıştır. Ölçek tek

boyutlu, 5li likert derecelendirme şeklinde ve 50 maddeden oluşmaktadır. Ölçek çocukların

ebeveynleri tarafından doldurulmuştur. Ebeveynlere çocuklar aracılığı ile iletilen ölçekler

doldurulduktan sonra yeniden araştırmacıya gönderilmiştir. Çalışma 2018-2019 eğitim öğretim

yılının güz Döneminde yapılmıştır. Çalışma grubunun Trabzon ilinin Of ilçesinde yer alan ve

ağitim veren tüm resmi bağımsız anaokulu ve ilkokula bağlı anasınıfları oluşturmaktadır. Veri

analizinde SPSS paket programı kullanılmıştır

Bulgular: Araştırmanın sonucuna göre kız ve erkek çocukları arasındaki sosyalleşme oranında

farklılıklar görülmüştür. Kız çocuklarının sosyal beceri puanlarının erkek çocuklarının

puanlarına göre daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.

Sonuçlar: yapılan çalışmaya göre kız ve erkek çocuklarının sosyal beceri davranışlarını

göstermeleri durumlarında farklı olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Cinsiyet, Sosyal beceri,

BİLDİRİ NO: 222

OTİZM TANILI ÇOCUKLAR İÇİN TASARLANAN DUYU BAHÇELERİNİN OKUL

ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA YÖNELİK UYGULAMA ÖNERİLERİ

Asena TÜRKAY, Aylin KARAÇAY, Nida ÖZÇELİK , Tilbenur MERT, Yağmur

GÜNDOĞDU, Seçil YÜCELYİĞİT

TED Üniversitesi

Amaç: Otizm, kesin bir tedavisi bulunmayan ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Ancak

otizm tanılı bireylerin yaşamlarında karşılaşacakları zorluklar, erken yaşta müdahale yoluyla

önemli ölçüde azaltılabilir. Bu çalışmanın amacı, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların

oyun alanlarına duyusal gelişimlerini destekleyecek duyu bahçesi bileşenlerini dahil etmek,

yapılan düzenlemenin çocuklar üzerinde gözlemlenen etkilerinden yola çıkarak otizm spektrum

bozukluğuna sahip okul öncesi dönem çocuklarının duyusal gelişimlerine katkı sağlayacak

duyu bahçesi için tasarım önerileri sunmaktır.

Yöntem: Araştırma, eylem araştırması olarak planlanmıştır. Eylem araştırmasının dört aşaması

planlama, uygulama, gözlemleme ve yansıtmadır. Çalışma planlama aşamasından sonra 17

Aralık 2018-21 Ocak 2019 tarihleri arasında Başkent Özel Eğitim ve Uygulama Merkezi’nde

uygulanmıştır. Uygulama aşamasında, yaş aralığı 9-14 olan orta ve şiddetli otizm tanılı 11

öğrenci için 5 duyu organını harekete geçirecek duyu bahçesi tasarlanmış, ardından tasarıma

uygun olarak bahçedeki oyun alanları çeşitli materyallerle düzenlenmiş ve renklendirilmiştir.

Düzenlenen duyu bahçelerinin çocuklar üzerindeki etkisi 18 Mart 2019-29 Mart 2019 tarihleri

arasında gözlemlenmiştir.

Bulgular: Çalışmanın uygulama ve gözlem safhaları sonunda elde edilen bulgulara yansıtma

raporunda yer verilecek, bulgulardan otizm tanılı okul öncesi dönem çocuklarına yönelik

düzenlenecek duyu bahçesi için öneri oluşturmak amacıyla yararlanılacaktır.

Sonuç: Duyu bahçelerinin otizm tanılı bireyler üzerindeki olumlu etkilerinin okul öncesi

dönem çocuklarında benzer şekilde olacağı ve karşılaşılan zorlukların erken yaşta müdahale ile

azaltılabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: duyu bahçesi, farklı gelişen çocuklar, otizm, erken çocukluk dönemi

BİLDİRİ NO:225

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL

TOPLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN KONU BAKIMINDAN İÇERİK

ANALİZİ

Fatma DUMAN Ramazan ÇEKEN

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmada okul öncesi eğitimi ile ilgili bazı bilimsel toplantılarda sunulan bildirilerin

konu bakımından içerik analizi gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Analiz süreci sonunda

ulaşılan kategorilere göre ilgili alanda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarda hangi konulara

odaklanıldığına yönelik yorumlara gidilmesi hedeflenmiştir.

Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemine uygun olarak

gerçekleştirilmiştir. İlgili bilimsel toplantılarda ele alınan bildirilerde ele alınan konulara

yoğunlaşma durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bildiri özetleri doküman analizi

kullanılarak incelenmiştir. Analiz birimi olarak ele alınan bildiri metinlerinde öne çıkan konu

başlıkları belirlenmiştir. Çalışmada bazı bilimsel toplantılarda okul öncesi eğitim alt başlığı

altına giren bildiriler, sonraki okul öncesi eğitim alanında çalışma yapan ya da yapacak olan

araştırmacılara ilgili alanında hangi konulara yoğunlaşıldığının belirlenerek onlara yol

göstermesi beklenmektedir. Araştırma kapsamında 15 farklı eğitim bilimleri kurultayındaki

toplam ...... bildiri üzerinden ….. tanesi okul öncesi ve erken çocukluk eğitimi ile ilgili olduğu

tespit edilmiş ve araştırmaya dahil edilmiştir. Bildiriler konularına göre gruplanmış ve uygun

durumlarda bulgular frekans ve yüzde olarak tablolar halinde sunulmuştur.

Bulgular: Şimdiye kadar incelenen 174 adet bildiride öne çıkan konula dikkate alındığında, en

çok öğretmenlik mesleği ile ilgili çalışmaların yapıldığı (45 çalışma), aile eğitimi ile ilgili

35,disiplinlerin eğitim ile ilgili 31, temel gelişim ile ilgili 22, etkinliğe dayanan 13, program

geliştirme ile ilgili 13 çalışmanın gerçekleştirildiği, oyun (3), Medya (5) ve kavram edinimi (7)

ile ilgili olarak daha az sayıda çalışmanın olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Çalışmanın sonuçları, ele alınan bildirilerde işlenen konuların özel eğitim, değerler

eğitimi, medya okur-yazarlığı, disiplinlerarası eğitim gibi güncel konulara daha az yer verildiği

saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, 36-72 ay çocuk.

BİLDİRİ NO: 231

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK EĞİTİMİNE YÖNELİK

İNANÇLARI İLE ÇOCUKLARIN SAYI HİSSİ BECERİLERİ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Ömer Faruk TINGIR, Hüseyin Eren BAKIR, Pınar AKBULUT, Tahir MANAV

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Sayı Hissi; sayı ve işlemleri genel olarak kavrama, sayı ve işlemlerle ilgili uygun

stratejiler geliştirme ve esnek biçimde matematiksel muhakeme kurabilme becerisi olarak

tanımlanmıştır. Okul öncesi dönemde sayıları anlama ise daha sonraki matematik gelişiminin

ön şartı olarak kabul edilmektedir. Bu noktadan hareketle araştırmada; okul öncesi

öğretmenlerinin matematik eğitimine yönelik inançları ile çocukların sayı hissi becerileri

arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Korelasyonel yöntemle yürütülen araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim

öğretim yılında Afyonkarahisar ili Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi anaokulları ve

anasınıflarında görev yapan 32 okul öncesi öğretmeni ve her öğretmenin sınıfından rastgele

yolla seçilen on çocuk olmak üzere toplam 320 çocuk oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama

aracı olarak demografik bilgileri edinmek amacıyla “Öğretmen Kişisel Bilgi Formu” ve “Çocuk

Kişisel Bilgi Formu”, öğretmenlerin matematik eğitimine yönelik inanışlarını belirlemek

amacıyla “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” ve

çocukların sayı hissi becerilerini değerlendirmek amacıyla “Sayı Hissi Değerlendirme Aracı”

kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, demografik özelliklerin değerlendirilmesinde

frekans ve yüzde kullanılmıştır. Ölçeklerden elde edilen verilerin analizinde betimsel

istatistiklerden minimum, maximum, ortalama değerler ile frekans ve yüzde kullanılmıştır.

“Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” ve “Sayı Hissi

Değerlendirme Aracı” ndan elde edilen veriler arasındaki ilişki Pearson Korelasyon Katsayısı

ile hesaplanmıştır.

Bulgular: “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Eğitimine Yönelik İnanç Ölçeği” nin

“Okul Öncesi Eğitim Sınıfında Matematik Eğitimi için Uygun Yaş”, “Matematiksel Bilgi

Odağı”, “Okul Öncesi Eğitimin Hedefi Olarak Matematik Gelişimi”, “Matematik Eğitiminde

Öğretmen” alt faktörleri ile çocukların sayı hissi becerileri arasında orta düzeyde bir ilişki

olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların sayı becerilerinin geliştirilmesi açısından

önemli olduğu ve yapılan araştırmanın ileriki çalışmalara yol göstereceği için önemli olduğu

düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi dönemde matematik, matematik eğitimi inancı, sayı hissi.

BİLDİRİ NO: 233

233-EBEVEYNLERİN İNTERNET KULLANIMI İLE OKUL ÖNCESİ DÖNEM

ÇOCUKLARININ EGO SAĞLAMLI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Edanur ARSLAN, Şule Nur ERAVCI, Demet YILDIZ, Fahretdin Hasan ADAGİDELİ

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

Bu araştırmanın amacı ebeveynlerin internet kullanımları ile 60-72 ay aralığında çocukların ego

sağlamlığı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada, nicel araştırma desenlerinden ilişkisel

tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinde bulunan 81’i erkek

65’i kız olmak üzere toplam 146 60-72 aylık çocuğu ve onların ebeveynleri oluşturmaktadır.

Çocukların ego sağlamlığının belirlenmesinde Eisenberg ve diğerleri (1996) tarafından

geliştirilen ve Önder ve Gülay-Ogelman (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ‘Çocuk

Özellikleri Anne-Baba Gözlem Ölçeği’ kullanılmıştır. Ebeveynlerin internet kullanım

durumunu tespit etmek için Hahn ve Jerusalem (2001) tarafından geliştirilen, Şahin ve

Korkmaz’ın (2011) Türkçe’ye uyarladığı ‘İnternet Bağımlılığı Ölçeği’ kullanılmıştır.

Çalışmada, betimleyici analizler için frekans ve yüzde analizleri uygulanmıştır. Çocukların ego

sağlamlığı düzeyleriyle ebeveynlerin internet kullanımı arasındaki ilişkiyi belirlemek için

Pearson Çarpım Moment Korelasyon analizi yapılmıştır. Çeşitli değişkenlerin çocukların ego-

sağlamlığını ve ebeveynlerin internet bağımlılıklarını etkileyip etkilemediğini tespit etmek için

ise bağımsız grup t-test uygulanmıştır.

Betimleyici analizler sonucunda 5 ebeveynin kendilerini orta derecede bağımlı gördükleri,

141’inin ise kendilerini düşük düzeyde bağımlı gördükleri tespit edilmiştir. İnternet bağımlılığı

puanıyla ego sağlamlığı puanı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir (p>,05).

Sadece internet bağımlılığı ölçeğinin kontrol kaybı alt boyutu ile çocukların ego sağlamlığı

arasında düşük düzeyde anlamlı ilişki tespit edilmiştir (p<,05). Anneleri çalışan çocukların ego

sağlamlık puanlarıyla anneleri çalışmayan çocukların ego sağlamlık puanları arasında

istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<,05). Aynı zamanda,

annelerin eğitim düzeyi çocukların ego sağlamlığını anlamlı bir şekilde etkilemezken (p>,05),

babaların eğitim düzeyi lisans ve üzeri olan çocukların ego sağlamlığının anlamlı şekilde daha

yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<,05).

Sonuçlara göre, tahmin edilenin aksine ebeveynlerin internet bağımlılığıyla çocukların ego

sağlamlığı arasında bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Bununla birlikte, babaların eğitim

düzeyiyle annelerin çalışıyor olmalarının çocukların ego sağlamlığını etkiliyor olması, ego

sağlamlığının sosyal çevredeki değişkenlerden etkilendiğinin bir kanıtı olarak görülebilir.

Sonuçlar, alan yazın doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, ego sağlamlığı, internet bağımlılığı

BİLDİRİ NO: 238

EDİRNE İLİ OYUN ALANLARININ İNCELENMESİ

Aysel KOZAKOĞLUI, Nilüfer YILMAZ, Emine AHMETOĞLU, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Edirne İli merkez ilçesinde bulunan oyun alanlarının; içeriği, koşulları ve

tasarımözellikleri bakımından incelenmesidir.

Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden betimleyici tarama modelinin kullanıldığı bu

araştırmada Edirne ili merkez ilçesinde bulunan 32 adet çocuk oyun alanı incelenmiştir.

Araştırmada veri toplama aracı olarak Başbay (2012) tarafından Türkçe uyarlaması yapılan

Oyun Alanları Değerlendirme Ölçeği ile Öztürk-Samur ve İnal-Kızıltepe (2018) tarafından

geliştirilen Oyun Parkları Kontrol Listesi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar

tarafından yapılan ölçüm ve değerlendirmelerle elde edilmiştir.

Bulgular: Edirne ili merkez ilçe sınırları içinde yer alan 32 adet oyun alanı incelendiğinde;

parkların çoğunun küçük alanlarda kurulduğu ve kaydırak, tahterevalli, salıncak türü

malzemeler ile donatıldığı; tırmanma araçları, oyun evleri, tüneller gibi farklı türlerdeki

araçların sayıca daha az olduğu belirlenmiştir. Konum olarak çoğu parkın trafiğe yakın alanlara

kurulduğu ve güvenlik önlemleri bakımından bazı parklarda eksiklikler olduğu belirlenmiştir.

Sonuç: Edirne merkez ilçede bulunan oyun alanlarının içerikleri ve tasarımları bakımından

oyun alanlarındaki malzemelerin çeşitlendirilmesi, çocukların hayal güçlerini, yaratıcıklarını

destekleyen dramatik oyun araçlarının, kurallı oyunlar için yumuşak zeminli alanların,

çocukların erişimine izin verilen çiçek bahçelerinin ve her türlü hava şartlarında

oynayabilecekleri uygun nitelikte alanların da yer alması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Oyun

alanlarının koşulları ile ilgili olarak ise parkların güvenlik önlemlerinin arttırılması ve düzenli

aralıklarla bakımlarının yapılması gerektiği düşünülmektedir. Araştırmadan elde edilen

sonuçlar Belediye yetkililerine sunularak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Dış mekan oyun alanları, parklar, park içerikleri, park koşulları, park

tasarımları

BİLDİRİ NO: 239

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE EĞİTİMİYLE İLGİLİ

FARKINDALIKLARI

Alev KAYA, Meryem ÇAĞLAR, Merve ÇALIŞKAN, Kübra GÜLER,

Hatice KERİNÇSİZ

Dumlupınar Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı Okul Öncesi Öğretmen adaylarının çevre eğitimi ile ilgili farkındalıklarını

belirlemektir. Çevre bilincine sahip, duyarlılık düzeyleri yüksek bireyler yetiştirmenin önemi

erken yaşlardan itibaren başlamaktadır. Bu durumda, eğitim biliminin ve iyi yetişmiş

eğitimcilerin önemi söz konusudur. Öğretmen adaylarının aldıkları eğitim sayesinde, çevre

eğitimi ile ilgili farkındalıkları artmaktadır. Araştırma nitel araştırma olarak desenlenmiştir.

Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 öğretim yılında Dumlupınar Üniversitesi Okul

Öncesi Öğretmenliği programında yer alan 8 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen

adaylarının çevre eğitimi hakkındaki görüşleri araştırmacılar tarafından oluşturulmuş görüşme

formu ile incelenmiştir. Araştırmacılar tarafından oluşturulmuş görüşme formu 5 soru

içermektedir. Verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırma sonucunda okul

öncesi eğitimi konusunda bilinç düzeylerinin yüksek olduğu fakat çevre eğitimi konusunda

aldıkları eğitimin yetersiz olduğunu düşündükleri belirlenmiştir. Verilecek olan seminer ve

hizmet içi eğitimlerle birlikte öğretmen adaylarının konu hakkındaki yeterliliklerinin

arttırılabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Farkındalık, Öğretmen Eğitimi, Çevre Eğitimi, Okul Öncesi Dönem.

BİLDİRİ NO: 241

ÇOCUKLARDA OYUN OYNAMA EĞİLİMİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE

İNCELENMESİ

Aslıhan DOĞULU, Mümine GÜL, Elanur YAZICI

Atatürk Üniversitesi

Oyun; çocuğun yaşamıyla devam eden, dikkatini en çok yoğunlaştırdığı ve eğlenerek öğrendiği

doğal bir yaratma ortamında gösterdiği faaliyettir. Çocuğun oyunda gösterdiği ilgisi,

performansı oyun eğilimini etkiler. Çocuklar dünyayı oyun yardımıyla tanırlar.Oyun çocukların

en büyük deneyimlerini kazandığı bir uğraştır.

Amaç: Bu çalışmada 36-72 ay olan çocuklar arasında ki oyun oynama eğilimi ile anne eğitim

durumu, baba eğitim durumu, cinsiyet ve yaşları arasındaki farklılıklar incelenmek amacıyla

yapılmıştır. Anne- Baba eğitiminde ilkokul, ortaokul, lise, lisans ve lisansüstü eğitim

durumlarının çocukların oyun oynama eğilimi üzerinde etkili olup olmadığı araştırılmıştır Kız

veya erkek çocukları üzerindeki oyun oynama eğilimindeki farklara bakılmıştır. 3, 4, 5 ve 6

yaşlardaki çocukların oyun oynama eğilimi arasındaki farklara bakılmıştır.

Yöntem: Çalışmanın verileri Yurt (2016) tarafından yılında geliştirilen “ Oyun Oynama

Eğilimi’’ ölçeği 5 likertli 23 maddeden oluşur.Öğretmen tarafından öğrenciler adına

doldurulmuştur. Öğretmenler doldurduktan sonra araştırmacı verileri toplamıştır. Nicel olarak

tasarlanan bu çalışmadatarama modeli kullanılmıştır. Tarama modeli betimleyici bir araştırma

yöntemidir.Çalışma 2018-2019 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde Erzurum merkezde 9

anaokuluna uygulanmıştır. Verilerin analizlerinde SPSS paket programı kullanılmıştır.

Bulgular Ve Sonuç: Araştırmada oyun oynama eğilimi ile anne eğitim ve baba eğitim durumu

arasında belli bir düzeyde farklılık bulunmamıştır. Anne-Baba eğitim düzeyi arttıkça çocukların

oyun oynama eğilimi düştüğü saptanmıştır. Yaş ve cinsiyetleri oyun oynama eğilimi üzerinde

farklılık göstermemektedir.

Anahtar Kelimeler: oyun, anne, baba, eğitim, yaş, cinsiyet, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 243

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI

DERSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Elif AKÇAY, Ayhan KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Yetişmiş insan gücü, günümüz modern dünyasında ülkelerin en önemli sermayesi haline

gelmiştir. Ülkesindeki insan potansiyelini iyi yetiştiren ve doğru yönlendiren toplumlar, hem

çağdaş medeniyet seviyesindeki yerlerini alma hem de geleceklerini garantiye alma adına

önemli bir hamleyi gerçekleştirmiş olurlar. Yetişmiş insan gücünü var eden ve sürekliliğini

sağlayan ise öğretmenlerden başkası değildir. Nitelikli öğretmenlerden yoksun bir eğitim

sisteminde, ülkenin ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünü tesis etmek neredeyse imkânsızdır.

Ülkemizde her yıl binlerce öğretmen adayı, eğitim fakültelerinden mezun olarak meslek

hayatlarına başlamaktadır. Birçok dersi başarıyla tamamlayan öğretmen adayları, eğitimlerinin

son senesinde okullarda uygulama yapmaya başlamaktadır. Öğretmen adaylarının öğretmen

yetiştirme programlarında öğrendikleri teorik bilgilerini bütüncül olarak uygulama şansına

sahip oldukları öğretmenlik uygulaması dersinin, nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesinde özel

bir anlam ve önemi vardır. Öğretmenlik uygulaması dersi, bir öğretmen adayı için öğretmenliğe

atılan ilk adımdır diyebiliriz. Öğretmenlik mesleğine atılan bu ilk adımın yeterince etkili ve

kalıcı bir deneyim sunması için, öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersine yönelik

görüşlerinin belirlenmesi faydalı olacaktır. Bu kapsamda bu araştırma çalışmasında, okul

öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersine yönelik düşüncelerinin

belirlenmesi amaçlanmıştır. Hem nicel hem de nitel yöntemlerin yer aldığı karma araştırma

deseni kullanılan bu çalışmanın hedef evreni, Türk üniversitelerinde öğrenim gören 4. sınıf okul

öncesi öğretmen adayları olarak belirlenmiştir. Araştırmanın örneklemini ise, beş farklı

üniversitenin eğitim fakültesinin 4. sınıfında okuyan toplam 225 okul öncesi öğretmen adayı

oluşturmuştur. Araştırmadaki nicel veriler, Köse (2014) tarafından 5’li Likert-tipi

derecelendirme ölçeği kullanılarak hazırlanmış 30 maddeden oluşan bir anket kullanılarak

toplanmıştır. Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının hepsi, ilk dönemdeki Öğretmenlik

Uygulaması-1 dersini tamamladıkları için, anket maddelerini cevaplayabilecek deneyimi

edinmiştir. Araştırma çalışmasının nitel kısmı, Sinop Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Lisans

Programına devam eden 10 öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Yüz yüze yapılan görüşmelerde,

her bir öğretmen adayına öğretmenlik uygulaması deneyimlerini hedef alan 10 tane açık uçlu

soru yöneltilmiştir. Açık uçlu sorular vasıtasıyla, öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması

deneyimlerinin ve yaşadıkları sorunların daha derinlemesine anlaşılması hedeflenmiştir.

Araştırmadan elde edilen verilerin analiz süreci devam etmektedir. Kongre esnasında

katılımcılarla paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: öğretmenlik uygulaması, okul öncesi öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 244

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ MATEMATİĞİNDE

PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİNİN BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ

Aslıhan DOĞULU, Mümine GÜL, Elanur YAZICI

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma da okul öncesi öğretmen adaylarının pedagojik alan bilgisi ile mezun olduğu

lise türü, mezun olduğu alan ve matematik eğitimi dersi harf notu değişkenleri ile arasında fark

incelenmiştir.

Yöntem: Nicel olarak tasarlanan bu çalışmada tarama modeli benimsenmiştir. Çalışma 2018-

2019 eğitim-öğretim yılının birinci döneminde Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim

Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyan birinci ve ikinci öğretimde bulunan 3.

ve 4. Sınıf öğrencilerinden çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 83 öğrenciden

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Aksu(2017) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi

Matematiğinde Pedagojik Alan Bilgisi’’ ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket

programı kullanılmıştır.

Bulgular Ve Sonuç:Araştırmada matematikteki pedagojik alan bilgisiyle liseden mezun

olduğu alan arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Öğretmen adaylarınınokul öncesi

matematik eğitimi dersindeki pedagojik alan bilgisiyle mezun olduğu lise türü arasında anlamlı

bir farklılık bulunmamıştır. Okul öncesi matematik eğitimindeki pedagojik alan bilgisi ile

matematik eğitimi dersindeki dersindeki harf notu ile arasında anlamlı bir farklılığa

rastlanmamıştır.

Anahtar kelimeler: Matematik, Pedagojik, Okul öncesi, Öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 246

GAZATELERDE ÇOCUK HAKLARI: MİLLİYET, HÜRRİYET, POSTA VE SABAH

GAZETELERİ

Esma Nur DOĞRUL, Merve ANAMAS, Ayşe ARIKAN, Nüket İlknur BURUK

Adnan Menderes Üniversitesi

Yaşamımızın her alanında büyük bir oranda yer alan medya kaynakları, yaşanılan olayları

topluma aktarırken, toplumu oluşturan bireylerde farklı olay ve olgular hakkında algılar, çocuk

haberleriyle de toplumda bir çocuk imgesi oluşturur (Altuntaş ve Altınova, 2005). Bu nedenle

medyanın çocuklara yönelik haber yaparken dikkat etmesi gereken temel noktalardan biri

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olmalı, yapılan haber her şeyden önce çocuğun

yararı gözetilerek hazırlanmalıdır. Bu doğrultuda araştırma, medya kaynaklarından,

gazetelerde çocuğun ne şekilde yansıtıldığı, isim soy isim ve fotoğraflarına onun haklarını ihlal

edici şekilde yer verilip verilmediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemi

kullanılan araştırmada, doküman analizi kullanılmıştır. 01.12.2018-31.12.2018 tarihleri

arasında Türkiye’de yayınlanan Sabah, Posta, Milliyet ve Hürriyet Gazeteleri incelenmiştir.

Gazetelerin arşiv bölümünde “çocuk” anahtar sözcüğü ile tarama yapılarak, haberler içerik

analizi yöntemi ile ele alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler uygun istatiksel yöntemlerle

değerlendirilerek elde edilen bulgular kongrede sunulacaktır.

Anahtar Sözcükler: Çocuk hakları, gazete, medya kaynakları

BİLDİRİ NO: 247

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN EĞİTİMİ

HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN VE FeTeMM EĞİTİMİ HAKKINDAKİ

FARKINDALIKLARININ İNCELENMESİ

Derya BATAN, Cansu ÇATALTEPE, Baki Nur ŞİMŞEK, Server ÖZTÜRK,

Ayhan KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Toplumların refah seviyesinin artmasında fen ve teknoloji alanlarının önemli bir katkısı

vardır. Bu alanlarda ileri giden ülkeler, özgün ve katma değeri yüksek ürünler ortaya çıkararak

hem ekonomik hem de siyasi anlamda daha güçlü hale gelmektedir. Küresel ekonomi

şartlarında diğer ülkelerle rekabet edebilmenin en temel şartı ise, fen ve teknoloji alanlarında

yetişmiş insan gücüne sahip olmaktır. Gelecekte söz sahibi olmak isteyen ülkelerin, çocuklarına

verecekleri eğitim bu anlamda belirleyici bir rol oynayacaktır. Çocukların çevrelerinde

gördükleri doğal olaylara yönelik meraklarının, doğru bir şekilde yönlendirilmesi erken

yaşlarda alacakları iyi bir fen eğitimiyle mümkün olabilecektir. Ayrıca, Endüstri 4 devriminin

getirdiği yeni üretim biçimlerine uyum sağlayabilecek bireylerin, 21. yüzyıl yaşam becerilerine

sahip olması bir gereklilik haline gelmiştir. Böyle bir dünyada varlığını güçlü bir şekilde devam

ettirmek isteyen ülkelerin, çocuklara verecekleri FeTeMM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve

Matematik) eğitimi her geçen gün daha büyük bir önem kazanmaktadır. Bu anlamda, çocukların

eğitiminde başrolü oynayan öğretmenlerin, fen eğitimi ve FeTeMM eğitimine yönelik

düşüncelerinin incelenmesi oldukça önemlidir. Bu araştırma çalışmasında, okul öncesi

öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının, fen eğitimi hakkındaki görüşlerinin ve FeTeMM

eğitimine yönelik farkındalıklarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Karma araştırma deseninin kullanıldığı çalışmadaki nicel veriler, Sinop Üniversitesi

Okul Öncesi Öğretmenliği 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile Sinop merkezde görev yapan Okul

Öncesi Öğretmenleri’nden toplanmıştır. Araştırma çalışmasının ölçme araçları olarak,

Sığırtmaç ve Özbek (2011) tarafından hazırlanan “Okul öncesi Öğretmenlerinin Fen Eğitimine

İlişkin Görüşleri Anketi (FEİGA)” ile Buyruk ve Korkmaz (2016) tarafından hazırlanan

“FeTeMM Farkındalık Ölçeği (FFÖ)” kullanılmıştır. Araştırmadaki nitel veriler, 20 okul öncesi

öğretmeniyle yapılan yüz yüze görüşmeler vasıtasıyla toplanmıştır. FEİGA anketinin Cronbach

Alpha güvenirlik katsayısı 0.69 olarak hesaplanırken, FFÖ anketinin ki 0.87 olarak

bulunmuştur. Nicel verilerin analizinde frekans analizi ve t-testi, nitel verilerin analizinde ise

içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Çalışmaya katılan hem öğretmenlerin hem de öğretmen adaylarının FeTeMM

eğitimine yönelik farkındalıklarının yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte,

öğretmenlerin farkındalık seviyelerinin (Ort=4.35), öğretmen adaylarının farkındalık

seviyelerinden (Ort=3.93) istatistiksel olarak anlamlı seviyede daha yüksek olduğu

görülmüştür. Öğretmen adaylarının FeTeMM farkındalık düzeylerine cinsiyetin, sınıf

seviyesinin ve not ortalamasının istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.

Çalışmaya katılan öğretmenlerin; fen eğitimine yönelik tutumlarının (Ort=2.61), fen eğitiminde

materyallerin kullanımına yönelik düşüncelerinin (Ort=2.50) ve fen eğitimine yönelik

özyeterliklerinin (Ort=2.56) oldukça yüksek bir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin

% 91’i fen etkinlikleri yaparken kendini rahat hissettiğini, % 33’ünün ise üniversitede aldığı

fen eğitiminin yeterli olmadığını ifade ettiği gözlenmiştir. Öğretmenlerden % 72’si sınıflarında

fen öğrenme merkezi yer aldığını beyan ederken, % 47’si fen materyallerinin yetersiz olduğunu

dile getirmiştir.

Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının FeTeMM eğitimine yönelik farkındalıklarının

öğretmenlerden daha düşük düzeyde olması, üniversite eğitimlerinde bu konuya daha fazla

önem verilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Her ne kadar, öğretmenlerin fen eğitimine yönelik

tutum ve özyeterliklerinin yüksek bir seviyede olduğu tespit edilse bile, birçok öğretmenin

üniversitede aldığı fen eğitimini yeterli bulmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin fen

materyalleriyle ilgili yetersizliklere işaret ettiği görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: fen eğitimi, FeTeMM eğitimi, okul öncesi öğretmenleri, okul öncesi

öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 248

ÇOCUKLARIN KATILIMINI ARTTIRICI ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ

ÜZERİNE BİR EYLEM ARAŞTIRMASI

Şeyma Nur GÖÇER, Özge KARA, Sevim ŞENTÜRK, Songül ULUTÜRK

Başkent Üniversitesi

Amaç: Bir eylem araştırması örneği olan bu araştırmanın temel amacı öğretmen adaylarının

çocuk katılımını arttırıcı etkinlikler düzenleyebilmek ve uygulayabilmeye yönelik becerilerinin

arttırılmasını amaçlamıştır.

Okul öncesi dönemden itibaren katılım hakkını kendisi ve çevresindeki diğer bireyler için

uygulanabildiğini deneyimleyen çocuklar yaşamlarının ileriki dönemlerinde de hak temelli

davranışlar sergileyeceklerdir (Landsdown, 2001).Çocuklara karar alma süreçlerinde roller ve

sorumluluklar vermek kazanacakları deneyimler açısından önemlidir (Stehphenson vd., 2004:

15-18).Fiziksel ve psikososyal çevrenin düzenlenmesi, planlanması, tasarlanması ve

yönetilmesi çocukların katılım hakkı için ideal bir alan oluşturur (Hart, 2007).Bu fiziksel ve

psikososyal çevreyi düzenleyen kişi olan öğretmen öncelikle çocuğun katılım hakkının

niteliklerini bilmelidir ve bu hakkı ihlal eden uygulamalardan kaçınmalıdır. Çocuk katılımı,

çocuğun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından benimsenmiş ve sözleşmeyle korunmakta

olan bir hakkıdır.

Yöntem: Bu araştırma nitel bir eylem araştırması çalışmasıdır. Araştırmanın örneklemini 2018-

2019 öğretim yılında Başkent Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde eğitimine

devam eden 4 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır.

Öğretmen adaylarının çocuk katılımını arttırıcı etkinlikler düzenleyebilmek ve

uygulayabilmeye yönelik becerilerini arttırmak amacıyla yansıtıcı günlük, gözlem notları,

katılım çizelgesi yöntemleri kullanılmıştır. Verilerin analizi, içerik analiz yöntemi kullanılarak

değerlendirilmiştir. Çalışma için Başkent Üniversitesi etik kurulundan izin alınmıştır.

Bulgular: Edinilen bulgular 3 ana tema altında toplanmıştır. Bunlar çocuk merkezlilik, çocuk-

öğretmen etkileşimi, etkinliklerin niteliğidir. Öğretmen adayları çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını

daha fazla göz önünde bulundurdukları, çocukların aktif katılımlarını daha fazla sağladıkları,

çocukları karar verme süreçlerine daha çok dahil ettikleri; çocuklarla iletişimlerinin arttığı, sınıf

içi etkinliklere motivasyonlarının arttığı, çocuklara sordukları soruların niteliklerinin arttığı;

ilgi çekicilik, araç gereçleri etkin kullanma gibi davranışlar geliştirdikleri bulgular arasındadır.

Sonuç: Eylem araştırmaları kuram-uygulama arasındaki boşluğu doldurur. Öğretmenlerin

sınıflarıyla ilgili yeni bilgiler elde etmesine yardımcı olur. Yeni bilgiler öğrenmeyi, yeni

fikirlere açık olmayı destekler. Tüm bu yönleriyle sınıf uygulamalarını geliştirme hedeflerinde

kullanılması kaçınılmazdır.

BİLDİRİ NO: 249

“ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ RESİMLİ ÖYKÜ KİTAPLARINDA NEZAKET

İFADELERİNİN İNCELENMESİ VE BELİRLENMESİ”

Zeynep ALBAYRAK, Özlem YAZAR, Tuba YILBAŞI, Özge Selen SADİ, Ayhan TURAN

Ankara Üniversitesi

Amaç: Değerler insanların davranışlarına yön ve hayatlarına anlam veren özellikleriyle, toplum

içinde büyük bir öneme sahiptir. Hoşgörü, sevgi, saygı, yardımlaşma, dostluk, merhamet ve

nezaket gibi değerler bir araya gelerek insanların kişiliğini oluşturur. Bu başlıklar arasında yer

alan nezaket kuralları da insanların toplumun diğer üyeleri ile kurdukları ilişkilerde uyması

gereken terbiye, ahlak ve incelik kurallarıdır. Değerler eğitiminin temeli kişiliğin büyük

bölümünün şekillendiği erken çocukluk döneminde atılmaktadır. Çocuğun uyaranlara çok açık

olduğu bu dönemde, çocuklara değerlerle ilgili olumlu deneyimler ve etkin uyarıcılar

sağlanması. Çocuğun uyaranlara çok açık olduğu bu dönemde çocuklara değerlerle ilgili olumlu

deneyimler ve etkin uyarıcılar sağlanması bu değerlerin özümsenmesi için yol gösterici

olacaktır. Resimli öykü kitapları, değerler eğitiminde çocuklar için çok önemli bir role uyaran

olarak görülmektedir. Bu çalışmada erken çocukluk dönemi resimli öykü kitaplarında nezaket

ifadelerinin yer alma durumun incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Araştırmacılar tarafından oluşturulan ve uzman görüşleri alınarak geliştirilen

“Nezaket İfadeleri Kontrol Listesi” ve “Kitap İnceleme Formu” kullanılarak rastgele seçilmiş

200 adet resimli öykü kitabı belge inceleme yöntemiyle taranacaktır. Güvenirliği arttırmak

amacıyla her kitap iki araştırmacı tarafından incelenecektir.

Bulgular: Araştırmanın bulguları özellikle “lütfen, teşekkür ederim, aferin” ifadeleri ve

“yardım etme, destek olma” görselleri ile sık karşılaşıldığını göstermektedir.

Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek tablolar halinde sunulacak ve

ilgili literatür ile desteklenerek tartışılacaktır. Veriler halen analiz aşamasında olduğu için

sonuçlar tam metinde ayrıntılı olarak verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Erken Çocukluk Dönemi, Resimli Öykü Kitapları, Değerler Eğitimi,

Nezaket İfadeleri

BİLDİRİ NO: 250

EMPATİ EĞİTİMİNİN 60 AYLIK ÇOCUKLARIN EMPATİ DÜZEYİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

Büşra YILMAZTÜRK, Özlem ÖZBEK, Simge ÖZZADE

Marmara Üniversitesi

Amaç: İnsan ilişkilerinde, kişilerarası iletişimin sağlıklı olmasında çok önemli bir yere sahip

olduğu bilinen empatik becerinin, çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren kazandırılabildiği

ifade edilmektedir. Bu araştırmada dört haftalık bir empati geliştirme eğitiminin çocukların

empati düzeylerine etkisi incelenmiştir.

Yöntem: Deneme modelli bu araştırma ‘öntest-sontest kontrol gruplu model’ olarak

düzenlenmiştir.

Empati eğitimi, 25 Şubat - 5 Nisan 2019 tarihleri arasında İstanbul’da bulunan üç okul öncesi

eğitim kurumuna devam eden 5 yaş grubu çocuklarla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öntest-

sontest olarak Bryant (1982) tarafından geliştirilmiş olan ‘Çocuklar İçin Empati Ölçeği’

kullanılmaktadır.

Uygulanan empati eğitimi, araştırmacılar tarafından hazırlanan dört haftalık bir programdır.

Haftada bir gün çocuklarla empatiye yönelik etkinlikler (oyun-sanat-Türkçe-matematik)

yapmak üzere hazırlanmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bu kısmında incelenen değişkenler ile ilgili olarak toplanan verilerin

istatistiksel analizi yapılarak, bu analizler sonucunda elde edilen bulgulara yer verilmiştir.

Bu araştırmada "h=0" empati geliştirme eğitiminin çocukların empati düzeyleri üzerine bir

etkisi bulunmamaktadır.

P(T<=t) iki-uçlu olasık değeri “0,0000124863120001037”dir. Bu değer 0,05’ten küçük olduğu

için h=0 reddedilir. Uygulanan empati geliştirme eğitiminin çocukların empati düzeyleri

üzerinde pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Sonuç: Çocuklarda empatik beceri yaşla gelişir ve bu beceri eğitimle desteklenmelidir.

Araştırmalar çocukların empatik bir donanımla doğduğunu, ancak bu becerilerin gelişmesinin

zaman aldığını ve deneyim gerektirdiğini ileri sürmektedir. Bu amaçla yapılan araştırma, 60

aylık çocukların empati geliştirme eğitimi ile empati düzeylerinin olumlu bir artış göstereceğini

ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler: Empati, okul öncesi dönem çocuğu, deneme modeli

BİLDİRİ NO: 253

OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN EĞİTİM

ORTAMLARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Merve BULCA, Şule ERŞAN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Çocuğun doğumundan ilkokula başlayıncaya kadar süren döneme “okul öncesi dönem”,

bu dönemdeki eğitsel etkinliklerin tümüne de “okul öncesi eğitim” adı verilir. Günümüzde de

okul öncesi eğitimin önemi konusunda farkındalığın artması ve özellikle iş hayatına katılan

annelerin çoğalması nedeniyle çocuklar erken yaşta okul öncesi eğitime dahil olmaktadır.Bu

dönemde çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ortamın kaliteli olması büyük önem

taşımaktadır.Çünkü okul öncesi eğitimi, uygun çevre koşulları ve zengin uyarıcılı bir ortamda

sunulduğunda daha anlamlı hale gelmekte ve çocuğun gelişimini olumlu yönde

etkilemektedir.MEB Okul Öncesi Eğitim Programında da belirtildiği gibi “çocuklar için zengin

uyarıcı çevre” sunmak okul öncesi eğitim kurumlarının/öğretmenlerin temel

görevlerindendir.Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitime devam eden 60-72 aylık

çocukların içinde bulundukları eğitim ortamına ilişkin görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem: Çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu, 2018- 2019 eğitim öğretim yılında Sinop ilinde Anaokulu ve

Anasınıflarına devam eden 24 çocuk (12 kız ve 12 erkek) oluşturmaktadır.Çalışma grubunun

oluşturulmasında tesadüfi olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı örneklem kullanılarak

görüşme yapılacak çocuklar fiziki ortamı yeterli ve yetersiz sahip kurumlardan

seçilmiştir.Araştırmada veri toplama aracı olarak, çalışma grubundaki çocukların içinde

bulundukları eğitim ortamına ilişkin görüşlerini belirlemek üzere açık uçlu soruların yer aldığı

yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak her çocukla birebir görüşülmüştür.Ayrıca

çocukların sınıf ve okul ortamı incelenmiştir.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilere göre, çocukların içinde bulundukları eğitim

ortamına dair olumlu tutum geliştirdikleri ve çoğunlukla kendilerine sunulan ortamlarda mutlu

oldukları belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler ışığında çocukların, kendilerine sunulan ortamın

yeterli veya yetersiz olmasından etkilenmeden mutlu oldukları ve daha iyisini

deneyimleyemedikçe kıyaslama yapamadıkları görülmüştür.Bu durum çocuklara nitelikli

eğitim ortamı sunulmasında öğretmenlerin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.Ayrıca

çocukların eğitim ortamlarına ilişkin görüşlerinde dikkat çeken diğer bir nokta bahçede vakit

geçirmekten çok hoşlandıkları olmuştur. Bu durum iç mekandaki ortam kadar dış mekandaki

ortamın önemine de dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Eğitim Ortamları, Çocuk Görüşleri

BİLDİRİ NO: 254

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE 5-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARIN YARATICILIK

DÜZEYLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Esra AÇIL, Bahar GENÇ

Kocaeli Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimde çocukların yaratıcılık düzeylerini etkileyen faktörleri bilmek,

çocuklara yaratıcı düşünmeyi doğru yöntem ve tekniklerle kazandırma bakımından önem

taşımaktadır. Bu araştırma 5-6 yaş okul öncesi çocukların yaratıcılık düzeylerini etkileyen

faktörlere ilişkin öğretmenlerin görüşünü almak amacıyla yapılacaktır.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Bunun

için, yaratıcılığı etkileyen çevre, aile, okul, çocuğun kendisi ve görsel sanatlar olmak üzere beş

gruba ayrılan etkenleri içeren 67 yargıdan oluşan, Ayşegül KARA’ nın geliştirdiği anket formu

kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu oluşturan Kocaeli ilinde okul öncesi eğitim

programı bulunan devlet okulları ile özel anaokullarında görev yapan 24 öğretmenle yüz yüze

görüşerek anket formlarını doldurmaları sağlanmıştır. Araştırma için gerekli bilgiler

toplanmıştır. Sonuçların değerlendirilmesinde iki değişkenli varyans analizi için T-testi, çok

değişkenli varyans analizi için ise ANOVA uygulanacaktır.

Bulgular: Bulgular analiz aşamasındadır.

Sonuç: Araştırmada yaratıcı düşünme becerilerinde okul öncesi eğitimin bir etkisinin olduğu

ve ilköğretim okullarındaki anasınıflarına başlamadan önce, okul öncesi eğitimi alma süreleri

ile yaratıcı düşünme becerileri arasında bir farklılık olduğu sonucuna varılacağı

düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, yaratıcılık, yaratıcı düşünme, yaratıcılığı etkileyen

faktörler

BİLDİRİ NO: 255

OKUL ÖNCESİ DÖNEME YÖNELİK SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE EĞİTİMİ

UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

Özlem ARDA, Seçil YÜCELYİĞİT

TED Üniversitesi

Amaç: Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde kabul ettiği “Dünyamı

Dönüştürmek: Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Gündemi"nde (2015) alınan kararlar, hem bugün

hem de gelecekte herkes için sürdürülebilir, barışçıl, refah içinde ve adaletli bir yaşam

amaçlamaktadır. En temel görevi, bilgi ve birikimlerini aktararak gelecek nesillerin olumlu

alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak olan öğretmen, sürdürülebilir çevre eğitimi hakkında bilgi

sahibi olmalıdır. Öğretmenlerin okul öncesi dönemden itibaren çocuklarda konu ile ilgili

farkındalık ve duyarlılığın oluşmasını sağlayacak olan uygulamaları programlarına dahil

etmeleri büyük öneme sahiptir. Bu araştırmada, Türkiye’de 2010 yılından itibaren okul öncesi

dönem çocuklarına yönelik olarak yapılan sürdürülebilir çevre eğitimi uygulamalarının analiz

edilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmada meta analiz yönteminden yararlanılmıştır. Yüksek Öğretim Kurumu

(YÖK) Ulusal Tez Tarama Merkezi, Dergi Park, Google Akademik arama motoru ve

EBSCOhost-ERIC veri tabanlarında “sürdürülebilirlik”, “çevre eğitimi”, “okul öncesi” anahtar

kelimeleri ile arama yapılarak ilgili çalışmalara ulaşılmış, ulaşılan çalışmalardan 2010 yılından

sonra yapılan çalışmalar seçilerek araştırmanın örneklemi oluşturulmuştur.

Bulgular: Araştırma bulguları okul öncesi dönem çocuklarına yönelik olarak gerçekleştirilen

sürdürülebilir çevre eğitim uygulamalarının amaç, yöntem, veri toplama aracı ve sonuçları

açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler frekans dağılım ve yüzde oranları ile

açıklanmıştır.

Sonuç:Erken çocukluk eğitimi ve çevre eğitimi arasındaki bağlantıları araştırmak ve

güçlendirmek için öğretmen adaylarının sürdürülebilir çevre ile ilgili deneyim sahibi olmasının

önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırma bulgularından yola çıkarak konu ile ilgili okul

öncesi öğretmen adaylarına yönelik olarak uygulama önerileri paylaşılacaktır. Bazı yollar

önermek amaçlanmıştır. Okul öncesi öğretmeni eğitimi de dahil olmak üzere erken çocukluk

alanı için ortaya çıkan zorluklar vardır.

Bu bağlamda, öğretmen adaylarının sürdürülebilir çevre ile ilgili deneyim sahibi olması, gerekli

alanı oluşturabilmesi ve bu alanın öğrencileriyle sürdürülebilir hale getirmesi için bir proje

oluşturulması amaçlanmıştır. Proje uygulanıp öğretmen adaylarının gerekli eğitimleri aldığı

takdirde onların mesleki hayatına yansımaları araştırmanın sonucunu oluşturacaktır. Bu

bağlamda yapılacak proje ilgili yöntem, sonuç ve öneriler kongrede paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler:çevre eğitimi, okul öncesi, sürdürülebilirlik

BİLDİRİ NO: 257

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE FEN VE DOĞA ETKİNLİKLERİNE YÖNELİK

ÖĞRETMENLERİN ÖZ YETERLİLİKLERİ VE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER

Dilara BALCI, Dilvin ÇARKCI, Naile ŞAHİN, Simge GÜNGÖR

Trabzon Üniversitesi

Amaç: İnsan ve doğa ayrılmaz bir ikili olduğundan, okul öncesinde fen eğitimi gün geçtikçe

artmakta olan bir öneme sahiptir. Çocuklar devamlı çevreyi inceleyen meraklı birer

araştırmacıdırlar. Bu küçük bilim insanlarının meraklarını irdeleme, gözlemleme ve

keşfetmelerini sağlama da okul öncesi öğretmenlerine büyük sorumluluk düşmektedir.

Araştırmanın amacı Trabzon ili ile sınırlı okul öncesi öğretmenlerinin fen ve doğa etkinliklerine

karşı bilgi düzeyleri, kullandıkları yöntem ve teknikleri, materyal tercihleri ve çevre koşulları

gibi etkenleri belirlemektir.

Yöntem: Araştırma nitel verilere dayalı planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu Trabzon

İline Bağlı 25 öğretmen görüşmelerinden oluşmaktadır. Veriler soru-cevap yoluyla

toplanmıştır.

Bulgular: Yüz yüze görüşmelerde öğretmenlere yönlendirilen soru ve cevaplardan elde edilen

verilerin analizi ayrı ayrı yapılmıştır.20 sorudan oluşan cevapların verileri tablolaştırılarak

yüzde (%) değeri hesaplanmış, bu bulgulara göre yorumları yapılmıştır. Elde edilen tabloların

sonucu şunlardır: Araştırmaya katılan öğretmenlerin 52% Bahçe alanın yeterli olduğunu

savunmuştur, %48 ise Bahçenin yeterli alana sahip olmadığını söylemiştir. Araştırmaya katılan

öğretmenlerin %52si örgün öğretim almışlardır, %48 ise açık öğretimden mezundur.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin %60 fen eğitimi dersini alan hocasından aldıklarını, %40 ise

fen eğitimini alan hocasından almadıklarını belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin

%92’si çocukların fen etkinliklerine yüksek düzeyde ilgi gösterdiklerini, %8’i ise çocukların

düşük düzeyde ilgi gösterdiklerini belirtti.

Sonuç: Çalışmada tüm okulöncesi öğretmenleri çalıştığı okul öncesi kurumunda bir bahçenin

bulunduğunun fakat bahçe alanının fen etkinliklerini uygulamada yetersiz olduğunu

belirtmiştir. Fen etkinliklerini uygularken sadece belirli yöntemleri uyguladıkları ve bunların

dışına çıkılmadığı belirlenmiştir. Çocukların fen etkinliklerinde performans ve ilgilerinin üst

düzeyde olmasına rağmen öğretmenlerin fen etkinliklerini haftada bir defa uyguladıkları

belirlenmiştir. Okul öncesi programının çocuk merkezli olmasına rağmen öğretmenler, fen

etkinliği konularını çocuğun ilgisine göre değil, aylık kavram ve kazanımlara göre belirlediği

ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Doğa Öğretimi, Öğretmen Yeterlilikleri, Yöntem

BİLDİRİ NO: 258

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN CİNSEL EĞİTİM HAKKINDA

YETERLİLİKLERİNİN VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

Emel KUTLUK

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Erken çocukluk döneminde cinsel eğitiminin verilmesi gereklidir. Çünkü çocuklar 2

yaşlarından itibaren cinsiyet farkları ile ilgili sorular sormaya başlamaktadır. Bu soruların doğru

ve etkili bir şekilde yanıtlanması çocuğun kişilik gelişimine oldukça etki edecektir. Bu yüzden

çocuklara verilecek cinsel eğitim de anne babaya düşen sorumluluklar kadar okul öncesi

öğretmenlerine de bu konuda büyük sorumluluk düşmektedir. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi

öğretmenlerinin çocuklara verdikleri cinsel eğitimin sağlıklı bir şekilde verilmesi açısından

bilgilerinin olup olmadığını, bilgileri var ise; bunu uygulamaya ne kadar ve nasıl döktüklerini

ve uygulamadaki yeterliliklerinin incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu Kars il merkezindeki okul öncesi eğitim kurumlarında

görev yapmakta olan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. 10 okul öncesi öğretmeninin

katıldığı bu çalışmada, araştırmacı tarafından literatür taramasından ve daha önce yapılan

benzer araştırmalardan yararlanarak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile verileri

toplamıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin cinsel eğitim hakkındaki bilgileri ve uygulamalarında

yaptıkları etkinliklere ilişkin yüz yüze görüşmelerle toplanan veriler doğrudan alıntılarla

betimsel ve içerik analizinde tabi tutularak en çok ve en az hangi temalara değindikleri frekans

ve yüzde ile oluşturulmuştur.

Bulgular: Yapılan görüşmelerde öğretmenlerin okul öncesi dönemde cinsel eğitim hakkında

bilgilerinin olduğu görülmüştür. Okul öncesi öğretmenleri çocuklara cinsel eğitimi nasıl ve

hangi yollarla verecekleri konusunda yeterliliklerinin olmadığı saptanmıştır.

Sonuç: Öğretmenler okul öncesi dönemde cinsel eğitimin gerekli olduğunu belirtirken

uygulamalarda yetersiz olduklarını vurgulamışlardır. Bu amaçla lisans eğitiminde cinsel eğitim

adı altında hem teorik hem de pratiklere fırsat verilecek bir dersin gerekliliği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Cinsel eğitim, okul öncesi cinsel eğitim.

BİLDİRİ NO: 259

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETİLEN ÇOCUK ŞARKILARININ İÇERİK

BAKIMINDAN İNCELENMESİ

Sevde Nur KÖŞÜM, Ayşe KAHYA, Ezgi ŞEN, Fatma KOÇAK, Hatice Kübra KORKMAZ,

Bahar GÜNECE, Furkan AKSAK

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma çocuklara okul ve ev ortamında öğretilen çocuk şarkılarının içerik

bakımından incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma karma bir çalışmadır. Hem nicel hem de nitel yöntemler kullanılmıştır.

Öğretmen ve öğrencilerle görüşme yöntemi, şarkıların incelenmesinde betimsel analiz yöntemi

kullanılmıştır. Uygulama Aksaray ilinde ki 5 anaokulu, 6 okul öncesi öğretmenine

uygulanmıştır, toplamda 97 okul öncesi öğrencisi ile görüşülmüş ve 55 şarkı incelenmiştir. Veri

toplama aracı olarak ‘’Okul Öncesi Dönemde Öğretilen Çocuk Şarkılarının İçerik Bakımından

İncelenmesi’’ adlı kontrol listesi ve çocuklar, öğretmenlerle yapılan görüşme soruları veri

toplama aracı olarak kullanılmıştır.

Bulgular:Araştırma sonucu yapılan analizde şu verilere ulaşılmıştır; Çocukların büyük bir

bölümünün en çok sevdiği, evde ve okulda en çok öğrendiği ve söylediği şarkının Kırmızı Balık

olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda okulda öğretilen şarkılar, evde

öğretilen /öğrenilen şarkılardan daha eğitici olduğu ortaya çıkmıştır.

Sonuç: Okulda öğretmenler, ailelere şarkıların eğiticiliği, yaş düzeyine uygunluğu, doğru şarkı

seçimi gibi konularda bilgilendirme yapmalı, bu konuda aile eğitimi verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, şarkı, çocuk şarkısı...

BİLDİRİ NO: 260

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN TRT ÇOCUK TV KANALINDAKİ

PROGRAMLARA YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Sinem Yasemin AYTAÇ, Merve GÖRMEZ, Şeyma KARANFİL, Eda Nur

MUHARREMOĞLU, Merve Gülsen YILMAZ

Hacettepe Üniversitesi

Ankara Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki

programların içeriklerine ve çocukları etkileme durumlarına yönelik görüşlerinin

incelenmesidir.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modelinde yürütülecektir.

Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme

yönteminden yararlanılarak belirlenecek olan 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara ilinde

devlet anaokullarında ve kurum anasınıflarında okul öncesi öğretmenliği yapan 25 okul öncesi

öğretmeni oluşturacaktır. Çalışma grubunun demografik özelliklerine ilişkin bilgi toplamak

amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan Bilgi Formu (öğretmenlerin cinsiyeti, yaşı,

çocuk sahibi olup olmadığı ve kaç yıldır öğretmenlik mesleğini yaptığına dair bilgiler) ve TRT

Çocuk TV kanalındaki programların içeriklerine ve çocukları etkileme durumlarına yönelik

görüşleri hakkında derinlemesine bilgi edinebilmek amacıyla araştırmacılar tarafından

hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme soruları kullanılacaktır. görüşme soruları için beş alan

uzmanından görüş alınıp pilot çalışma yapılarak görüşme sorularının son hali verilmiştir.

Veriler, bireysel görüşmelerle toplanacak ve katılımcılardan izin alınarak ses kaydına

alınacaktır. Görüşmeler esnasında alınan ses kayıtları çözümlenerek yazılı doküman haline

getirilip yarı yapılandırılmış görüşme sorularıyla eşleştirilecektir. Çalışmada verilerin analizi

için nitel veri analiz türlerinden içerik analizi yöntemi kullanılacak ve içerik analizi sonucunda

veriler kodlanmış ve ortak kodlar temalar altında toplanacaktır.

Bulgular: Okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki programların içeriklerine

ve çocukları etkileme durumlarına yönelik görüşleri; programların süreleri, dil ve üslup

özellikleri, konuları, programlardaki karakterler, görsel ve işitsel öğeler ve çocukları etkileme

durumlarına göre temalandırılarak örnek ifadelere yer verilecektir.

Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin TRT Çocuk TV kanalındaki programları, okul öncesi

dönemdeki çocukların gelişim düzeylerini (bilişsel, sosyal, duygusal, günlük yaşam becerileri)

dikkate alarak değerlendireceklerine dair sonuçlar beklenmekte olup bu doğrultuda program

yapıcılara ve bu programları izleyen okul öncesi dönemdeki çocukların ebeveynlerine

önerilerde bulunulacaktır.

BİLDİRİ NO: 261

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN ÇOCUK ŞUBESİNDE ÇALIŞAN

POLİSLERİN GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Osman ŞALCI, Kübra KARAKAYA, Seher TATLIEŞME

Bartın Üniversitesi

Amaç: Toplumumuza baktığımızda sadece yetişkinlerin değil çocuk olarak kabul ettiğimiz

bireylerinde suç işledikleri görülmektedir. Çocukların suç işleme durumları ülkemizde ve

dünyada artış göstermektedir. Çocuk suçluluğu, genel olarak çocuk kabul edilen yaşta (0-18

yaş) bulunan kişilerin kanunların suç saydığı herhangi bir fiili işlemesiyle ortaya çıkmaktadır.

Çocuk suçluluğu, üzerinde çalışılan önemli bir konu olmuştur. Bu çalışmada, suça sürüklenen

çocukların demografik bilgilerinin, sosyal ve duygusal davranışlarının ve bu çocuklarla ilgili

alınan önleyici tedbirlerin çocuk şubesinde çalışan polislerin görüşleri doğrultusunda incelemek

amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma, nitel araştırma modelinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu Bartın ilinde

çocuk şubesinde görev yapan 25 polis memuru oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak,

araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.

Görüşme formunun iç geçerliliğini sağlamak için uzman görüşü alınmıştır. Uzman görüşleri

doğrultusunda araştırmacılar tarafından sorular tekrar gözden geçirilmiş ve son şekli verilmiştir.

Verilerin analizinde, betimsel analiz kullanılmıştır.

Bulgular: Suça sürüklenen çocukların yaş aralığı 12-18 olmakla birlikte cinsiyetlerinin

genellikle erkek olduğu anlaşılmaktadır. Aile yapısı, parçalanmış aileler olarak karşımıza

çıkmaktadır. Çocukların işlediği suçlara bakıldığında aile içerisinde aynı suçu işleyen biri veya

birilerinin olduğu görülmektedir. Polislerin görüşleri doğrultusunda çocuklar da argo kelime

kullanımı, şiddete eğilimli olma, saldırganlık, özgüven yoksunluğu gibi sosyal davranış

problemleri görülmektedir. Çocukların sevgiye ve ilgiye ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir.

Sonuç: Suç işleme durumlarının azaltılmasına yönelik aile eğitimlerinin yeterli olmadığı

anlaşılmaktadır. Suç işleme oranının azaltılmasında çocukların eğitim almaları ve devam

etmelerinin önemli olduğu görülmektedir. Çocuk suçluluğu ile ilgili okul ve diğer kurum

bünyelerinde bilgilendirme toplantılarının, seminerlerin yapılması önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Suç, çocuk, polis, sosyal-duygusal davranış

BİLDİRİ NO:263

ERKEN MATEMATİK BECERİLERİ: ÇOCUKLARIN GÜNLÜK

YAŞANTILARINDAKİ MATEMATİKSEL DENEYİMLERİNİN GÖZLEMLENMESİ

Nidanur SEVİLMİŞ, Ceren KARABAĞ, Aleyna KAYAALP, Fatma Nur TÜRKER, Ömer

ÖZKAN, Cansu KAYGISIZ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk dönemindeki çocukların günlük yaşam

etkinliklerinde matematik becerilerini nasıl ve ne sıklıkta kullandıklarına ilişkin detaylı

gözlemler yapmak ve erken matematik becerilerinin çocukların günlük yaşantılarındaki yerini

incelemektir.

Yöntem: Çocukların günlük yaşantılarında yer alan matematik becerilerini detaylı olarak

inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına başvurulmuştur.

Araştırmanın katılımcılarını 48-72 ay aralığındaki 28 çocuk oluşturmaktadır. Her bir çocuk yüz

yirmi dakika boyunca gözlemlenmiş, gözlemler sırasında çocuklara herhangi bir yönlendirme

ve müdahalede bulunulmamıştır. Veriler ilgili literatür ve uzman görüşleri doğrultusunda

belirlenen gözlem formuna göre toplanmış ve nitel araştırma yöntemlerinde açık kodlama

sistemi yardımıyla içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Açık kodlama işlemi araştırmacılar

tarafından birlikte yapılarak oluşturulan kodların güvenirliği sağlanmıştır. Ayrıca, diğer

bağımsız üç araştırmacı son oluşturulan anlamlı kategorileri içerik ve kavramsal olarak

incelemiştir. Gözlemler tamamlandıktan sonra katılımcı çocukların ebeveynleriyle de günlük

yaşantılarında çocuklarıyla birlikte matematiği nasıl ve ne kadar kullandıkları konusunda

görüşmeler yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre küçük çocukların günlük yaşantılarında

matematiksel becerileri farkında olmadan oyun, alışveriş, yemek yeme gibi birçok alanda doğal

olarak deneyimledikleri görülmüştür. Çocuklar tarafından en çok kullanılan matematiksel

beceri ve kavramların sayı, sayma, karşılaştırma, ölçme, uzay ve geometri olduğu

gözlemlenirken, en az kullanılanların ise işlem ve sınıflandırma olduğu belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda çocukların günlük yaşantılarında sıklıkla matematiksel

deneyimlerde bulunduğu ve matematik becerilerini doğal olarak geliştirmeye yönelik birçok

fırsatla karşılaştıkları belirlenmiştir. Erken matematik becerilerinin bireylerin yaşantısında uzun

vadede çok önemli etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Buradan hareketle, araştırmanın

sonuçları ilgili literatür doğrultusunda tartışılmıştır. Erken çocukluk eğitimi matematik

etkinliklerinde çocukların deneyimlerinden yola çıkılarak bilgilerin onların önceki

öğrenmelerine üzerine inşa edilmesi, anlamlı ve gelişimsel olarak uygun deneyimler sunulması

konusunda eğitimcilere öneriler sunulmuştur.

Anahtar kavramlar: erken çocukluk, matematik, günlük yaşantı, deneyim, gözlem

BİLDİRİ NO: 264

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ ROBOTİK KODLAMA HAKKINDA NE

DÜŞÜNÜYOR

Tuğba KANMAZ, Can Eda ALICI

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Amaç: Son yıllarda hızla gelişim gösteren robotik kodlama eğitimine duyulan ilgi ve ihtiyaç

ülkemizde de giderek artmaktadır. Artan bu ihtiyaç doğrultusunda robotik kodlama eğitimlerine

erken yaşlarda başlanması uygun görülmektedir. Erken yaşlarda çocukların robotik kodlama ile

tanıştırılması zihinlerinin bu yönde gelişmesine katkı sağlamaktadır. Bu sayede çocuklar özel

olarak geliştirilmiş ve tasarlanmış oyun ve oyuncaklara basit komutlar vererek mekanik

cihazlara zeka kazandırmaktadırlar. Aynı zamanda robotik kodlama motorlu, sensörlü ve

elektronik cihazların nasıl çalıştığına dair çocukların keşif yapmalarına da olanak

sağlamaktadır. Bu bağlamda araştırmanın amacı, robotik kodlama eğitiminin çocuklar

üzerindeki etkileri hakkında okul öncesi öğretmenlerinin görüşünü almaktır.

Yöntem: Çalışma nitel bir araştırma olup, çalışma grubu amaçlı örneklem belirleme yöntemi

ile oluşturulmuştur. Bu kapsamda Ankara ili sınırları içerisinde robotik kodlama eğitimi verilen

okullar belirlenmiş ve gönüllü olan 52 okul öncesi öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış

görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar tarafından görüşme soruları hazırlanmış ve iki

uzman görüşü alınarak sorular üzerinde gerekli değişiklikler yapılmıştır. Elde edilen verilerin

dökümü yapıldıktan sonra veriler içerik analizi yapılarak yorumlanmıştır.

Bulgular: Okul öncesi öğretmenlerinin sınıflarında daha çok bilgisayarsız kodlama

çalışmalarına yer verdiklerine rastlanmıştır. Aynı zamanda çocukların okuma-yazma

bilmemelerinin uygulamalarda herhangi bir zorluk oluşturmadığına hatta çocukların daha erken

yaşlarda bu eğitimi almaları gerektiğine de ulaşılmıştır.

Sonuç: Sonuçlar robotik kodlama eğitiminin başta bilişsel gelişim ve yaratıcılık olmak üzere

diğer gelişim alanları üzerinde de olumlu yansımaları olduğuna işaret etmektedir.

Dezavantajları olarak ise kullanılan materyal ve malzemelerinin pahalı oluşu, eğitim

programının bulunmayışı ve eğitmen eğitimlerinin yetersizliği gösterilmektedir. Ayrıca

ailelerin robotik kodlama eğitimi hakkında yeterli bilgiye ve farkındalığa sahip olmadıklarına

da erişilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Robotik kodlama, Bilgisayarsız Kodlama, Okul öncesi, Okul öncesi

öğretmeni.

BİLDİRİ NO:265

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA MEKÂNSAL BECERİLERİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Zeliha MADENDERE, Yağmur DURMUŞ, Berna PEHLEVAN, Reyhan CAN

Marmara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem, çocuklarda temel mekânsal kavramların kazanıldığı önemli bir

dönemdir. Milli Eğitim Bakanlığının Okul Öncesi Eğitim Programında, mekânsal becerilerle

ilgili kazanımların arasında, 48-60 aylık çocuklar için “mekânda konum ile ilgili yönergeleri

uygular.” , 60-72 aylık çocuklar için “Bir dizi içerisindeki nesneleri birbirine göre konumlarını

söyler.” ifadeleri yer almaktadır. Çocukların mekânsal becerileri kazanmaları ve bu becerileri

günlük hayatta kullanabilmeleri gelişimsel açıdan önemli bir yer taşımaktadır. Bu bilgiler

ışığında çalışma çocukların mekânda konum becerilerini değerlendirmek amacıyla

planlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma İstanbul’da bulunan, Milli

Eğitim Bakanlığına bağlı, orta sosyo-ekonomik düzeye sahip 200 çocuğa uygulama yapılmıştır.

100 tane 4 yaş, 100 tane 5 yaş grubu çocuğu olmak üzere her yaş grubundan 50 kız ve 50 erkek

çocukla çalışma yapılmıştır. Çalışmada kullanılan materyaller araştırmacılar tarafından

hazırlanmıştır. Oluşturulan materyaller alanında uzman 3 öğretim görevlisi ve alanda çalışan 3

öğretmen tarafından değerlendirilmiştir. Verileri kaydetmek amacıyla araştırmacılar tarafından

bir değerlendirme formu hazırlanmış, ayrıca yine araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel

bilgi formu kullanılmıştır. Çocuklarla birebir çalışılan sessiz bir ortamda araştırmacılar

tarafından uygulama yapılmıştır. Çalışmada çocukların mekânsal becerileri hakkında bilgi

toplanırken aynı zamanda cinsiyet gruplarının arasında mekânsal becerilerle ilgili bir farklılık

olup olmadığına bakılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Verilerin analiz çalışmaları devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Mekânda konum, matematik, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 267

UŞAK İL MERKEZİNDE BULUNAN ANAOKULLARINDAKİ OKUL ÖNCESİ

ÖĞRETMENLERİNİN KAYNAŞTIRMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ

Fatma KOZAK, Duygu ÇELİK, Menekşe Nisa MUT, Perihan Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Bu Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamasına ilişkin

görüşlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada öğretmenin yaşı, öğrenim durumu,

branşı, kaç yıldır görev yaptığı, özel eğitim ile ilgili eğitim alıp almadığı, özel eğitimde ne tür

sorunlar yaşadığı, özel eğitim gerektiren çocukla çalışıp çalışmadığı, çalıştıysa ne kadar süre

ile çalıştığı, kaynaştırma eğitimi konusunda bilgi edinmek isteyen ve sınıfında özel eğitim

gerektiren çocuk olup olmadığı gibi değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırma ile özel eğitim gerektiren çocukların ilk entegre olabilecekleri kurumlarda görev

yapan okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamasına ilişkin görüşlerini inceleyerek

bu uygulamanın başarısını arttırmaktır.

Yöntem: Araştırmaya Uşak il merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 6bağımsız

anaokulunda görev yapan ve araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 12 okul öncesi

öğretmeni dahil edilmiştir. Nitel bir araştırma olup, tarama modeli kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma analiz süreci devam etmektedir.

Sonuç: Araştırma sonuçları analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler:Kaynaştırma, Özel eğitim,Okul öncesi eğitim, Öğretmen tutumu

BİLDİRİ NO: 269

UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANLARININ GÖZÜYLE OKUL ÖNCESİ

ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI DERSİ

Büşra ANMAL, Hasibe ÇEVİK

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Öğretmenlik Uygulaması dersi haftada bir gün olmak koşuluyla iki dönem sürmekte ve

öğretmen adayının okul öncesi eğitim programını planlama, uygulama ve değerlendirme

yapabilmesini amaçlamaktadır. Öğretim elemanları, uygulama öğretmenlerine ve

sorumluluğundaki öğretmen adaylarına programı, görev ve sorumluluklarını tanıtır. Sorumlu

olduğu öğretmen adaylarının etkinliklerde belirtilen işleri yapabilmeleri için uygulama

öğretmenleri ile işbirliği yapar. Öğretmen adaylarının planlama, uygulama ve

değerlendirmelerine sözlü ve yazılı dönütler verir. Bütün bu sorumlulukların yanında Milli

Eğitim Bakanlığı öğretim elemanlarına http://uod.meb.gov.tr aracılığıyla öğretmen adayının

her hafta sistem üzerinden değerlendirilmesi gibi ek sorumluluklar vermiştir. Değerlendirme

esnasında hem öğretim elemanlarının değerlendirme notu ağırlığını %32,90’a indirgemiş hem

de her hafta öğretim elemanlarının uygulama okuluna gelip gelmediğinin müdür yardımcıları

tarafından sisteme kaydedilmesini istemiştir. Bu durumda uygulama öğretmeni uygulama

sürecinin hakimi durumuna gelmiştir. Sonraki yıllarda ise her etkinlik uygulaması öncesi ve

sonrası öğretim elemanının öğretmen adayı ve öğretmenle toplantı yapması ve bu video kaydını

da sisteme yüklemesi planlar dahilindedir. Bu bağlamda, yoğun ders yüklerine ek olarak

uygulama öğretim elemanlarının bu süreç esnasında yaşadıkları sıkıntılar sürecin çıktılarına da

olumsuz etki yapabilmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışma uygulama öğretim

elemanlarının okul öncesi öğretmenlik uygulaması dersi hakkında görüşlerini ve yaşadıkları

sorunları tespit etmek ve kendi ağızlarından sorunlara olası çözüm yollarını ortaya koymak

amacıyla yürütülmüştür.

Yöntem: Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz yöntemi

kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla; seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı

örnekleme tekniğiyle toplam 10 öğretim elemanıyla 15-20 dakikalık yarı yapılandırılmış

görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda iletişim, mesleki beceri

kazandırma ve değerlendirme başlıkları altında katılımcılara açık uçlu sorular yöneltilmiş ve

sözü edilen sorunlara karşı çözüm önerileri de kayda alınmıştır. Elde edilen kayıtlar betimsel

içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir.

Bulgular: Görüşme kayıtları analiz edildiğinde tüm katılımcıların iletişim ve değerlendirme

başlıkları altında ortak sorunlar yaşadığı tespit edilmiştir.

Sonuç: Elde edilen bulgular, çıkarılan sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi

Öğretmenliği Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitimi, öğretmenlik uygulaması, uygulama öğretim elemanı,

öğretmen adayı

BİLDİRİ NO:274

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ 60- 72 AYLIK ÇOCUKLARIN ÖLÜM

VE DOĞUM KONUSUNU ALGILAMA BİÇİMLERİNİN İNCELENMESİ

Ayşenur BULUT, Bensu YETİLMİŞ, Emel SIRTLI, İlayda Nur BALCI, İlayda

KURUOĞLU, Handan DOĞAN, Hamdi ÖZDEMİR, Zeynep Çiğdem ÖZCAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Erken çocukluk döneminde çocuklar hızla öğrenmekte, güncel yaşamda karşılaştığı

olayların nedenini sıklıkla ebeveynlerine ve öğretmenlerine sormaktadır. Bu olaylar içinde

doğum ve ölüm önemli bir yer tutmakta olup okul öncesi öğretmen adaylarının 60-72 aylık

çocuklara doğum ve ölüm kavramlarını sorgulamalarına yaklaşımlarının saptanması

araştırmanın amacını oluşturmaktadır.

Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu Maltepe

Üniversitesi 1. ve 4. sınıf okul öncesi öğretmenliği bölümüne devam eden 120 öğretmen

adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan

‘Öğretmen Adaylarının Çocukların Doğum ve Ölüm Kavramlarına İlişkin Görüşlerini

Belirleme Formu’ kullanılmıştır. Veriler, 1. ve 4. sınıf öğrencilerinin ortak derslerine gidilerek

araştırmacılar tarafından elden toplanmıştır. Verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden

içerik analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Doğum kavramıyla ilgili bölüm, bebeğin oluşumu ve dünyaya gelişi, bebeğin anne

karnındayken neler yaptığı , ile ilgili soruları içermektedir. Ölüm kavramıyla ilgili bölüm,

ölümün tanımı ve nedenleri, biri öldüğünde yapılanlar, ölen kişi ile diğer insanların birbirlerini

görüp göremeyecekleri ile ilgili soruları içermektedir. Öğretmen adaylarının yanıtlarından elde

edilen veriler, gruplandırılmış ve sayısallaştırılmıştır. Cevaplar; gerçekçi, hayalî, sosyokültürel

ve duygusal olmak üzere dört kategoride değerlendirilmiştir1.sınıf ve 4.sınıf öğrencilerinden

elde edilen veriler frekans ve yüzdeleri hesaplandıktan sonra karşılaştırılarak yorumlanmıştır.

Sonuç: Bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Çocuklarda doğum algısı, çocuklarda ölüm algısı, öğretmen adaylarının

doğum algısı, öğretmen adaylarının ölüm algısı.

BİLDİRİ NO: 278

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ALAN ÇOCUKLARIN BİLGİSAYAR, TABLET ve

TELEFONLA OYUN OYNAMA ALIŞKANLIKLARININ İNCELENMESİ

Fırat AKTAŞ, Saffet ŞAHİN

Marmara Üniversitesi

Amaç: Araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının (48-72 aylık) bilgisayar, tablet ve telefon

ile oyun oynama alışkanlıklarını incelemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tarama modelli bu araştırmanın çalışma grubu İstanbul’daki üç farklı okul öncesi

eğitim kurumuna (iki devlet, bir özel) giden 84 çocuktan (43 kız-41 erkek) oluşmaktadır. Nitel

desende olan bu araştırmada araştırmacıların geliştirdiği yapılandırılmış görüşme formu

çocuklara uygulanmış; elde edilen verilerin analizinde alınan yanıtların frekansları

hesaplanmıştır.

Bulgular: Çalışma grubundaki çocuklar sorulan bazı sorulara birden fazla yanıt verebilmiştir.

44 çocuğun bilgisayarda, 58 çocuğun tablette, 64 çocuğun ise telefonda oyun oynadığı

saptanmıştır. 4-5 yaşındaki 37 çocuk ile 6 yaşındaki 6 çocuk her gün bilgisayar, tablet ve/veya

telefonda oyun oynadığını söylemiştir. “Ne zaman oyun oynuyorsun?” sorusuna çocukların

54’ü ‘okuldan eve gidince’, 24’ü ‘başka zaman’ cevabını vermiştir. Anne-babalarının 4-5

yaştaki 42 çocuğun, 6 yaşta ise yalnızca 4 çocuğun tablet, telefon ve bilgisayarla oyun

oynamasını sınırlandırdığı belirlenmiştir. Oyun oynaması sınırlandırılan 46 çocuktan 38’i ‘ısrar

etmeden bırakırım’, 8’i ‘oyuna devam etmekte ısrar ederim’ cevabını vermiştir.

Sonuç: Bu çalışmada çocukların tamamına yakınının bilgisayar, tablet ve/veya telefondan en

az biriyle oyun oynadığı; bunlardan da daha çok tablet ve telefonla oynadıkları saptanmıştır.

Teknolojinin hızla gelişmesinin çocukların tercihini etkilediği görülmektedir. Teknolojik

araçlarla her gün oyun oynayanlar en çok 6 yaşta iken ebeveynlerin oyun oynamayı en az

sınırlandırdıkları yaş da 6’dır. Buradan hareketle çocuklar büyüdükçe daha fazla oyun oynama

serbestliği verildiği düşünülebilir. Çocukların çoğunun okuldan eve gidince bu oyunları

oynadıkları, oyun oynaması sınırlandırılan çocukların çoğunluğunun buna tepki vermeyip ısrar

etmedikleri ulaşılan başka önemli sonuçtur. Günümüzde okul öncesi çocuklarının bile

teknolojik araçlarla oynaması tamamen engellenememektedir, ancak çocukların zarar

görmemesi için özellikle ebeveynlerin oyun seçimi, oynama süresi, ne zaman oynanacağı gibi

konularda rehberlik etmesi bir zorunluluktur. Çocuklarla birlikte belirlenecek sınırların

konması sağlık, sosyalleşme, aile huzuru ve akademik başarı açısından da fayda sağlayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem çocuğu, Oyun, Tablet, Bilgisayar, Telefon

BİLDİRİ NO: 279

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE OUTDOOR (DIŞ MEKAN) ETKİNLİKLERİNİN

İNCELENMESİ

Hatice DEĞER

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Doğada ve dışarıda yapılan oyunlar sadece günü parçalara ayırmaya yaramakla kalmaz,

aynı zamanda çocukların bastırılmış enerjilerini ve duygularını dışa vurmalarını ve sınıfta

öğretilenleri zihin-beden bağlantısının geliştiği bir oyun ortamında uygulamalarını sağlar. Açık

alanlar çocukların içlerindeki enerjiyi dışa vurabilecekleri pek çok uyarıcıya sahiptir. Onların

doğayla buluşmalarına, koşup oynamalarına, canlı ve cansız varlıkları tanımalarına, çevreye

karşı duyarlı olmalarına olanak sağlar. Bunun için outdoor (Dış mekan) öğrenme

oluşturulmuştur. Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin outdoor öğrenme ile ilgili

bilgilerinin ve bu konu hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan fenomenolojik araştırma deseni

kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Kars ilinin bağımsız

okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur.

Araştırma, araştırmacının literatür taraması yaparak ve yapılan benzer araştırmalardan

yararlanarak geliştirdiği yarı yapılandırılmış görüşme formu ile yüz yüze görüşmelerle

gerçekleştirilmiştir. Sorulan sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuş

ve görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarımla betimsel analizle verilmeye çalışılmıştır.

Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok ve en az hangi temalara değindikleri

frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Bulgular: Yapılan araştırmalar sonucunda okul öncesi kurumlarında outdoor etkinlikler için

görev yapılan bölgenin ve okulun uygun koşullarının olmadığı saptanmıştır. Bu tür etkinlikler

için ülkemizde seminer, kurs benzeri eğitimlerin uygulanmadığı belirlenmiş fakat

öğretmenlerin eğitim almak istedikleri saptanmıştır.

Sonuç: Öğretmenler outdoor etkinliklerin genel olarak 3-4 yaştan itibaren verilmesini ve

çocuklar için olumlu yönde etkili olduğunu savunmuşlardır. Fakat etkinlik yaparken çocukları

bir arada tutmakta zorlandıklarını ifade edip yardımcı olacak birilerine ihtiyaç duyduklarını

belirtmişlerdir. Ülkemizde outdoor etkinlikler için daha fazla çalışmalar yapılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Outdoor etkinlikler, dış mekan, sınıf dışı, açık alan.

BİLDİRİ NO:280

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA EKRAN KULLANIMININ

İNCELENMESİ

Bilge KARAKÖSE, Emel DUMAN, Merve BOZBALAK, Naim TURUNÇ,

Semira UYGUN

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde ekran kullanımı (bilgisayar, TV, projeksiyon, tepegöz,...)

çocuğun eğitimine katkı sağlarken gelişimsel ihtiyacını da desteklemektedir. Yapılan

araştırmalarda çocukların ekran kullanımına çok erken yaşlarda başladığı görülmektedir. Okul

öncesinde çocuğun ekran ile tanışması doğum ile başlarken, ekran kullanımı ise 1,5 – 2

yaşlarında başlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarında ekran

çeşitlerini, ekran kullanım sıklığını, ekranda kullanılan etkinlikleri, öğretmenin ekran kullanım

düzeyini, ekranların açık kalma süresini, ekranın hangi amaçlarla kullanıldığını tespit etmektir.

Yöntem: Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada araştırmanın örneklemini 40

sınıf oluşturmuştur. Adnan Menderes Üniversitesi okul öncesi eğitimi anabilim dalı üçüncü

sınıf öğrencilerinden 68 kişi, 2018–2019 eğitim öğretim yılının güz döneminde okul deneyimi

dersi kapsamında Aydın ilinde bulunan toplam 15 okul öncesi eğitim kurumu (yedi anaokulu

ve sekiz anasınıfı), 45 sınıfta gözlem yapmıştır. Araştırmacılar tarafından oluşturulan 9 sorudan

oluşan bir gözlem formu kullanılmıştır.

Bulgular: Sınıfta en çok kullanılan ekranın çeşitlerinin bilgisayar (%38) olduğu, sınıfta

bulunan ekranların kullanılma süresinde en çok 15-30 dakika (% 55.88) ayrıldığı, okul öncesi

eğitim kurumlarında sınıfta ekranın müzik (% 28.91) etkinliğinde kullanıldığı görülmektedir.

Sınıfta bulunan ekranın öğretmenlerin çoğunun ekranı müzik (% 31.03) için kullandığı ve

çoğunlukla bununla sınırlı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmenin ekran kullanımı

incelendiğinde iyi (% 57.14) düzeyde olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi sınıflarında ekran kullanımına önemli bir zaman

ayrıldığı tespit edilmiştir. Ancak bu zaman diliminde kullanım amaçlarının çeşitlendirilmesi

gerekmektedir. Öğretmenlerin eğitim ortamlarında ekranı daha etkili kullanmalarına yönelik

çalışmalar yapılabilir.

BİLDİRİ NO:281

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREYE YÖNELİK

TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Gamze Nimet YILMAZ, Candan DİRİER, Hikmet ZELYURT, Büşra NAKIŞ

İnönü Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarını incelemek ve öğretmen

yetiştirmede çevre eğitiminin önemini ortaya koymak amaçlanmıştır.

Yöntem: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarını ortaya koymak

amaçlandığı için araştırma tarama modelindedir. Araştırmanın evreni okul öncesi öğretmen

adaylarıdır. Araştırmanın örneklemini ise 2018-2019 eğitim öğretim yılı İnönü Üniversitesi

Okul Öncesi Öğretmenliği lisans programında öğrenim gören 1., 2., 3. ve 4. Sınıftan toplam

200 öğrenci oluşturmaktadır. Her sınıf düzeyinden 50’şer öğrenci çalışmaya katılmıştır. Veriler

bahar döneminde toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak Uzun ve Sağlam (2006) tarafından

geliştirilen Çevresel Tutum Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Çevresel tutum Ölçeği

toplam 27 maddeden oluşan 5’li likert tipi bir ölçektir. Bu ölçek “Çevresel Davranış Alt Ölçeği”

ve “Çevresel Düşünce Alt Ölçeği” olmak üzere iki alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçekten en az

puan 27, en fazla puan 135’tir. Kişisel bilgi formu öğrencilerin cinsiyet, sınıf, anne ve babanın

eğitim düzeyi, çevre kuruluşlarına üye olma durumları ve en uzun süre yaşadıkları yerleşim

birimi hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler yüzde

ve frekans dağılımı şeklinde tablolaştırılmıştır.

Bulgular: Öğretmen adaylarının ölçekte bulunan maddelere verdikleri cevaplar öğrencilerin

cinsiyet, sınıf, anne ve babanın eğitim düzeyi, çevre kuruluşlarına üye olma durumları ve en

uzun yaşadıkları yerleşim birimine göre farklılıklar göstermektedir.

Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının çevreye karşı tutumlarının gelişmesine yönelik

çalışmalar artırılabilir.

Anahtar Kelimeler: Tutum, çevre tutumu, öğretmen adayları, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 283

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDAKİ AYLIK PLAN VE ETKİNLİK PLANI

UYGULAMALARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Başak KAYA, Gamze TEKEMEN, Esra KARAKAŞ, Ebru Özlem GÖÇER,

Muhammed Ali KARAGÖZ, Burcu ÇABUK

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimi, çocuk merkezli olmakla birlikte, öğretmenin etkili bir rehberlik

görevi üstlendiği, bu anlamda öğretmenin çocuğun var olan yeteneklerini geliştirmesine ve yeni

beceriler edinmesine fırsat sunan ortamlar hazırlarken, sonuçtan ziyade, süreci en etkili

öğrenmelerin oluşması adına nasıl planlanması gerektiğine odaklanan bir eğitim sürecidir. Bu

araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim programının aylık plan ve etkinlik planı uygulamalarına

yönelik öğretmen görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem: Araştırma, Ankara ilinin Çankaya, Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak

ilçelerinde yer alan beş farklı türdeki anaokulunda (kurum anaokullarında, belediye

anaokullarında, özel anaokullarında, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıflarında ve bağımsız

anaokullarında) görev yapan 30 okul öncesi öğretmeniyle 2018-2019 eğitim-öğretim yılında

yürütülmüştür. Alt-orta-üst olmak üzere üç farklı sosyo-ekonomik düzeyi (SED) temsil ettiği

belirlenen ilçelerden seçilen bu kurumlar, amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum

çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen 17 kurumdur. Bu araştırmada,

öğretmenlerin aylık plan ve etkinlik planı uygulamalarına yönelik görüşleri, bağımlı

değişkenlere (SED ve okul türleri) göre farklılık gösterip göstermediği belirlenmeye

çalışılmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılarak

yürütülmüştür. Öğretmenlerin görüşlerine yönelik veriler, aylık plan ve etkinlik planı

kullanımlarına ilişkin araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları

yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.

Bulgular: Araştırma sonuçlarına göre, görüşme yapılan okul öncesi öğretmenlerinin, hem aylık

hem de etkinlik planlarıyla ilgili olarak yayınevlerinin hazırladığı planları kullanmaya önemli

oranda ağırlık verdikleri saptanmıştır. Hazır plan kullanımının, okul öncesi eğitim programında

vurgulanan çocukların ilgi ve ihtiyaçlarının yüksek oranda gözetilmesiyle ilgili yetersizliklerin

yaşanmasına neden olduğu bilinmesine rağmen görüşmelerde bu durumun birçok öğretmen

tarafından göz ardı edildiği belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırmanın sonuçları ışığında, araştırmacılara, öğretmenlere, öğretmen adaylarına,

ailelere, idarecilere ve program geliştirme uzmanlarına öneriler verilmiştir. Çocukların yaş ve

gelişim düzeylerine uygun, hazırbulunuşluklarını dikkate alan, ilgi ve ihtiyaçlarına özen

gösteren, öğretmenlerin kendi yetkinliklerini ve mevcut çevre olanaklarını göz önünde

bulundurdukları aylık plan ve etkinlik planlarını oluşturulmaları önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Aylık plan, etkinlik planı, okul öncesi eğitim programı, öğretmen, görüş.

BİLDİRİ NO: 285

OKUL ÖNCESİ MATEMATİK EĞİTİMDE KULLANILAN MATERYALLERİN

EĞİTİM SÜRECİNDE İNCELENMESİ

Hatice ÖZKAN

Dumlupınar Üniversitesi

Seçilen araştırmanın amacı; matematik eğitimi okul öncesinde önemli bir alandır. Bunu birçok

bilişsel kazanımı verirken matematik etkinliklerinden yararlanılmasından anlaşılmaktadır. Bu

kadar önemli olan bir eğitimin okul öncesi dönem özelliklerine uygun olarak verilmesi de

önemlidir. Çünkü bu dönem çocukların soyut olayları zihinlerinde canlandırmaları ve

oturtmaları oldukça zordur. İşlem öncesi dönem çocuklarına matematik eğitimi verilirken

kullanılan materyallerin oldukça önemli olduğunu ve bunun da eğitim sürecinde incelenmesi

gerektiğini düşünülerek bu araştırmayı yapılmıştır.

Çalışma da; nitel araştırma yaklaşımı durum çalışması yöntemi kullanılarak Kütahya ilinde 6

farklı okul öncesi okulunda 10 farklı öğretmeni gözlemleyerek toplanmıştır. Bu gözlemi ise 11

maddeden oluşan yarı yapılandırılmış gözlem formu oluşturarak kaydedilmiştir.

Bulgular; bu öğretmenlerden hazır bulunuşluk düzeylerine 10’da 6’sının dikkat ettikleri, 10’da

7’sinin yeterli materyal kullandığı, 10’da 4’ünün kazanıma uygun materyal kullandığı, 10’ da

5’inin somut materyaller kullandığı, 10’da 3’ünün soyut materyalleri yeterli kullandığı, 10’da

3’ünün dikkat çekici materyal kullandığı, 10’da 4’ü materyalleri yeterli süre etkinlikte

kullandığı, 10’da 1’inin materyaller arası geçişe dikkat ettiği, 10’da 6’sının materyal

kullanılmadan önce hedeften haberdar ettikleri, 10’da 5’inin materyalleri öğrencilerin

kullanmasına izin verdiği, 10’da 7’sinin kullandığı materyallerinin etkinliklere uygun olduğu

gözlenmiştir.

Sonuç olarak yapılan çalışmada okul öncesi dönem özelliklerine uygun etkinliklerin artırılması

gerektiği dönem özelliklerinin daha dikkate alınarak bu sürecin planlanması gerektiği ve bunun

için öğretmenlerin bu konuya yönelik eksikliklerinin nedenlerinin başka bir araştırma konusu

olacağı düşünülmektedir. Bu araştırma başka illerde uygulanarak daha genel değerlendirmeler

yapmanın alan yazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: matematik eğitimi, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO:286

60-72 AY ÇOCUKLARINDA MATEMATİK ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ KONTOROL

LİSTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ

Aybüke IŞIK, Betül SİNAN, Büşra GÜVEN, Edanur ALTUNTAŞ, Esra EMEKLİ, Gülnihal

CEYLAN, Hatice Kübra SİNAN, Havvanur YILMAZ, Hilal AKSU, Kübra ERDEM, Merve

TETİK, Mevhibe Şeyma KAPUSUZ, Sultan KARIŞAN, Sümeyra KUZU, Şeniz Naz

ERYILMAZ, Şeyma DEMİRKESEN, Şeymanur ÖZKAN, Yasemin GÜNEŞ, Zehra Beyza

ÇAKIR

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde matematik öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin sayısı oldukça

fazla olmasına rağmen matematik öğrenme güçlüğünün tespitinde kullanılacak ölçme araçları

oldukça sınırlıdır. Bu araştırma amacı erken çocukluk döneminde Matematik Güçlüğü Kontrol

Listesi geliştirmek, geçerlilik ve güvenirlik çalışmasını yapmaktır.

Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline girmektedir. Çalışma

grubunu İstanbul ili Maltepe ve Ataşehir ilçeleri MEB’e bağlı 2 devlet anaokuluna devam eden

203 öğrenciden oluşmaktadır. Erken çocukluk dönemi matematik güçlüğü kontrol listesini

oluşturmak amacıyla 67 madde oluşturulmuştur. Ölçme aracının kapsam geçerliğini sağlamak

amacıyla uzman görüşü alınmıştır. Ayrıca yine kapsam geçerliği için Bracken Temel Kavram

Ölçeği İfade Edici formu da uygulanmış ve bu iki ölçme aracı arasındaki ilişkiye bakılmıştır.

Ölçme aracının güvenirliği ise Kuder-Richardson 20 ile test edilmiştir. Ayrıca öğrencilere

cinsiyet, doğum tarihi, okul adı, sınıfı, anne/baba doğum tarihi, ebeveynlerin eğitim düzeyi,

ebeveynlerin çalışma durumunu içeren bilgiler Öğrenci Bilgi Formu ile toplanmıştır. Verilerin

istatistiksel analizi, Sosyal Bilimler için İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak yapılmıştır.

Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerliği için 5 okul öncesi uzmanından (2 profesör, 2 doktor

öğretim üyesi, 1 öğretmen) görüş alınmış, görüşler doğrultusunda bazı maddeler elenmiş, bazı

maddelerde de değişiklik yapılmıştır. Ölçeğin kapsam geçerliği aynı zamanda Bracken Temel

Kavram Ölçeği İfade Edici formu puanları ile karşılaştırılarak test edilmiştir. 79 öğrenci ile

yapılan analiz sonucunda iki ölçme aracı arasındaki ilişkinin istatiksel olarak yüksek düzeyde

ve anlamlı bulunmuştur (r = 0,70; p< 0,001). Ölçeğin Kuder-Richardson güvenirlik kat sayısı

0,92 olarak bulunmuştur. Bu sonuç ölçeğin güvenilir olduğunu göstermektedir.

Sonuç: Yapılan analizler sonucunda “Matematik Öğrenme Güçlüğü Kontrol Listesinin” 60-72

aylık çocuklarda var olabilecek matematik güçlüklerinin saptanmasında geçerli ve güvenilir bir

ölçüm aracı olduğu belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: matematik, matematik öğrenme güçlüğü, öğrenme güçlüğü, okul öncesi,

okul öncesi matematik.

BİLDİRİ NO: 287

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ FİZİKSEL ORTAM

DEĞİŞKENLERİNE GÖRE İNCELENMESİ

Neslihan ÜLTAY, Sümeyra ŞAHİN ,Ebru KOCAÖZ

Giresun Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimi; 0-6 yaş grubundaki çocukların bedensel, zihinsel, sosyal ve

duygusal yönden gelişimini destekleyen ve onları ilköğretime hazırlayan eğitim süreci olarak

tanımlanmaktadır. Kaliteli bir okul öncesi eğitimi; kendine güvenen, yaratıcı, duyarlı, duygu,

düşünce ve davranışlarında özgür, kendini gerçekleştirmiş nesiller yetiştirmeyi

hedeflemektedir. Bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre

düzenlenmiş bir eğitim ortamı şarttır. Özel veya resmi olsun bu eğitim ortamı çocukların ilk

hayat deneyimlerinde çok önemli rol oynamaktadır. Bu sebeple henüz kendi sağlığı konusunda

bilinçlenmemiş olan bu yaş grubunun yürüdüğü, oturduğu, beslendiği vb. yerlerin ısısı,

büyüklüğü, ışığı, rengi, temizliği sağlık koşullarına uygun, güvenli bir şekilde donatılmış

olmalıdır. Buradan yola çıkılarak, bu çalışmanın amacı Giresun ilinde bulunan resmi ve özel

anaokullarının kaliteli okul öncesi eğitimi için gerekli yeterli donanıma sahip olma düzeylerini

tespit etmek ve bu kurumların donanım özelliklerinin yeterliliklerini belirlemektir.

Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden özel durum araştırması kapsamında

yürütülmüş olup, veri toplama tekniklerinden mülakat tercih edilmiştir. 9 sorudan oluşan

görüşme formu hazırlanmıştır ve uygulanmıştır. Araştırmada Giresun ilindeki 16 anaokulu/kreş

fiziksel ortam değişkenlerine göre incelenmiştir. Bu araştırmada 8 özel 8 devlete bağlı anaokulu

müdürü ile görüşme sağlanmıştır.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, özel okullarda mekan büyüklüğü sınıf

mevcudu için yeterli iken devlet okullarının yarısında alan yetersiz bulunmuştur. 5 özel okulda

tüm merkezler bulunmakta 3 okulda ise bilgisayar ve su-kum merkezleri bulunmamaktadır.

Devlet okullarının yarısında tüm merkezler mevcut iken diğer yarısında merkezler yetersiz

bulunmuştur. Özel okulların yalnız bir tanesinde devlet okullarında ise 2 okulda izolasyon

bulunmamaktadır. Özel ve devlet okullarının hepsi gün ışığından yeterince yararlanmakta olup,

özel ve devlet okullarının sınıf sıcaklığı yeterli derecededir. 6 özel okuldaki sınıf duvarlarında

açık renklere ağırlık verilirken 2 okulda sıcak ve soğuk renkler kullanılmıştır. 6 devlet okulunda

sınıf duvarlarında açık renklere ağırlık verilmiştir. Diğer 2 okulda sıcak ve soğuk renkler

kullanılmıştır. Özel ve devlet okullarının hepsi temizliğe büyük önem vermiştir. 6 özel okulda

çocuklar için özel ve ekolojik alan bulunmakta, 2 okulda ise yeterli özel alan ve ekolojik alan

bulunmamaktadır. 5 devlet okulunda çocuklar için özel ve ekolojik alan bulunmakta, 3 okulda

ise yeterli özel alan ve ekolojik alan bulunmamaktadır. 1 özel okulda okul öncesi eğitim

kurumunda bulunması gereken tüm bölümler mevcut iken, diğer 7 okulda ise uyku odası,

hizmetli odası, banyo, revir ve atölye bölümleri hariç diğer bölümler mevcuttur. 2 devlet

okulunda okul öncesi eğitim kurumunda bulunması gereken tüm bölümler mevcut iken, 6

okulda uyku odası, banyo, revir ve atölye bölümleri hariç diğer bölümler mevcuttur.

Sonuçlar: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre okul öncesi eğitim kurumlarının sınıftaki

merkezlerden bilgisayar ve su kum merkezinin eksik olduğu, kurumlarda okul dışında çocuklar

için özel ve ekolojik alan yetersizliği, kurumlarda bulunması gereken bölümlerden biri olan

revir bulunmamaktadır. Diğer fiziksel değişkenlerin (sınıf büyüklüğü ve çocuk sayısı, gürültü,

ışık, sıcaklık, renk, temizlik) eğitim kurumlarında yeterli olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel değişkenleri, sınıf büyüklüğü ve

çocuk sayısı, okul öncesi kurumlarının yerleşim düzeni, öğrenme merkezleri.

BİLDİRİ NO: 288

0-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLAR VE BABALARI İLE İLGİLİ LİSANSÜSTÜ

ÇALIŞMALARIN İNCELENMESİ

Şeyma KAYIHAN, Tuğçe KAYA, Ahmet MEMİŞ

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de okul öncesi eğitimi ve babalar alanında yapılan lisansüstü

tezlerin incelenmesidir. Bu çalışmada içerik analizi yöntemlerinden betimsel içerik analizi

kullanılmıştır. Bu bağlamda 1996-2018 yılları arasında incelenen tezlerin, 2008 yılında daha

yoğun olduğu görülmüştür. Çalışmaların daha çok Gazi Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’nde

yapıldığı tespit edilmiştir. Araştırma türleri açısından tarama modelinin en çok kullanıldığı

görülmüştür. Çalışmalar daha çok Ankara ve Konya ili tercih edilmiştir. Çalışmalar en çok

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünde yapılmıştır. Çalışma grubu olarak en çok 5-6 yaş grubu

çocukların ve babalarının seçildiği görülmüştür. İncelenen araştırmalarda konu açısından

bakıldığında en çok sosyal davranışların ele alındığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Baba, Lisansüstü Tez, Betimsel İçerik Analizi

BİLDİRİ NO: 289

TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ MATEMATİK EĞİTİMİ ALANINDA YAPILAN

LİSANSÜSTÜ TEZLERİN İNCELENMESİ (2004-2018)

Esra DÖNMEZ, Şengül KÖKLİER, Hasan Said SAYIN, Hatice KARİP, Selin YÜCEÜR

Dumlupınar Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı Türkiye’de okul öncesi matematik eğitimi alanında yapılan lisansüstü

tezlerin incelenmesidir. Bu bağlamda 2004-2018 yılları arasında yapılmış 25 lisansüstü tezine

ulaşılmış olup tezler çeşitli açılardan incelenip gruplandırılmıştır. Bu araştırma nitel bir

araştırma olup, veriler doküman incelemesi tekniği ile toplanmıştır. Araştırmanın örneklemi

amaçsal örnekleme stratejilerinden biri olan ölçüt örnekleme ile belirlenmiştir. Ulaşılan tezleri

incelemek üzere Şahin ve diğerleri (2013) tarafından geliştirilen tez inceleme formu çalışmanın

amacına yönelik olarak tekrar düzenlenerek kullanılmıştır. Tezler; tezlerin adı, yılı, türü,

modeli, amacı, veri toplama yöntemi, veri toplama araçları, çalışma grupları, veri analiz

yöntemleri ve sonuçları olacak şekilde 10 kriter ile ele alınmıştır. Araştırmanın sonucunda

okulöncesi matematik eğitimi alanında çeşitli üniversitelerden toplam 25 tezin yürütüldüğü,

tezlerde çalışma grubunu sıklıkla çocuklar ve okul öncesi öğretmenlerinin oluşturduğu ve

verilen matematik eğitiminin çeşitli konularla ilişkilendirilerek ele alındığı ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: matematik, matematik eğitimi, okul öncesi, başarı.

BİLDİRİ NO:290

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ETKİNLİKLERİNİN STEAM UYGULAMALARI İLE

ÇEŞİTLENDİRİLMESİ ÜZERİNE EYLEM ARAŞTIRMASI

Gözde Sıla ALTUN, Sıla ÇAVDAR

Başkent Üniversitesi

Amaç: STEAM eğitimi, 21.yy. becerilerinin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Bu

beceriler bilime meraklı, üretken, yaratıcı, kendini sürekli yenileyen, problem çözebilen ve

hayat boyu öğrenen bireyler yetiştirilmesini sağlamaktadır. STEAM eğitimi, öğrencilere fen,

mühendislik, teknoloji ve matematik derslerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek öğretilmesi

amacı taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmen adaylarının etkinliklerinde

STEAM uygulamalarını daha etkin hale getirmeleridir.

Yöntem: Bu çalışma, okul öncesi öğretmenlerinin etkinliklerinde STEAM uygulamalarına yer

verdikleri bir eylem araştırmasıdır. Bu çalışma iki okul öncesi öğretmen adayı tarafından

yapılmıştır. Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem notları, katılım çizelgeleri ve etkinlik

planları veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Araştırmada veri analiz yöntemi olarak

içerik analizi kullanılmıştır. Çalışmanın geçerlilik ve güvenilirliğini sağlayabilmek için uzman

görüşüne başvurulmuş ve çeşitleme yöntemine gidilmiştir. Bu çalışma için Başkent Üniversitesi

Sosyal ve Beşerî Bilimler Etik Kurulu’ndan izin alınmıştır.

Bulgular: Araştırmacılar MEB kazanım ve göstergelerine uygun olarak hazırladıkları STEAM

etkinliklerinde fen, teknoloji, matematik, mühendislik ve sanat alanlarına yer vermişlerdir.

Süreç içerisinde hazırlanan yansıtıcı günlük ve gözlem notları iki öğretmen adayı tarafından

değerlendirilmiş ‘’Çocuk Merkezlilik’’, ‘’Etkinlik İçeriği ve Türündeki Değişimler’’,

‘’Yaparak Yaşayarak Öğrenme’’ ana başlıkları altında bulgular toplanmıştır.

Sonuç: Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini

geliştirebildikleri, gözlem kayıt araçlarını tutukları, etkinliklerinde STEAM Uygulamalarını

çeşitlendirdikleri önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmen adayları

uygulamalarında çocuk katılımının arttığını, çocuk yönlendirmelerinin ders içeriğini

zenginleştirdiğini gözlemlemişlerdir. Çocuklara didaktik öğretim yöntemi yerine kendi

öğrenmelerini gerçekleştirebilecekleri alanlar yaratılmış ve çocukların paylaşımlarına imkân

verilerek akran öğrenimi desteklenmiştir. Etkinliklerindeki değişim, çocukların yaparak

yaşayarak ve kalıcı öğrenmelere dönüştüğünü gözlemlemişlerdir. Öğretmen adayları, etkinlik

planlarının hazırlık ve uygulama aşamalarında çocuğu merkeze alan, yapılandırılmamış

içerikler üretmeye başlamıştır. Öğretmen adaylarının etkinliklerinde STEAM uygulamalarını

çeşitlendirerek, bütünleştirilmiş etkinliklerini geliştirebildikleri ve bunları uygulamalarında

kullanabildikleri gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, eylem araştırması, öğretmen adayı görüşleri, STEAM,

FeTeMM

BİLDİRİ NO: 293

36-72 AYLIK ÇOCUKLARIN DİJİTAL OYUN TERCİHLERİNİN TOPLUMSAL

CİNSİYET BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Fatma Nur BAYATOĞLU, Safiye ARSLAN, Name DAŞ, Arş. Gör. Seval ÖRDEK

İNCEOĞLU

Çukurova Üniversitesi

Amaç: Dijital oyunlar günümüzde teknolojiyle doğup büyüyen çocukların sıklıkla oynadıkları

oyunlardandır. Bu araştırmada 36-72 aylık çocukların yoğunlukla tercih ettikleri dijital

oyunların toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Araştırmanın amacı doğrultusunda 36-72 aylık 300 çocuğun ebeveynlerine birer form

verilerek, çocukların en çok tercih ettikleri 3 dijital oyunu belirtmeleri istenmiştir. Çalışma

grubu 36- 48 aylık 56 kız ve 44 erkek, 48- 60 aylık 55 kız, 45 erkek ve 60-72 aylık 48 kız ve

52 erkekten oluşmaktadır. Bu formların incelenmesi sonucunda kızlar ve erkekler tarafından en

çok tercih edilen ilk üç oyun belirlenmiştir. Bu oyunların görüntü ve içerikleri doküman

incelemesi yöntemi kullanılarak toplumsal cinsiyet bakış açısından incelenmiştir.

Bulgu: Araştırmada erkeklerin araba yarışı gibi rekabete ya da dövüş oyunlarına ilgi

gösterdikleri, kızların ise bebek giydirme ya da pasta/ yemek yapma türünde oyunları tercih

ettikleri belirlenmiştir. Ayrıca oyun içeriklerinde birçok cinsiyetçi ögenin de mevcut olduğu

görülmüştür.

Sonuç: Sonuçlar dijital oyunların toplumsal cinsiyet rollerinin altını çizerek ataerkil bakış

açısına ve cinsiyet eşitsizliğine hizmet ettiğini ortaya koymaktadır.

Anahtar kelimeler: dijital oyun, toplumsal cinsiyet, cinsiyet eşitsizliği, okul öncesi

BİLDİRİ NO: 294

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Rüveyda Nur ÇELİK, Pınar KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Kaynaştırma eğitimi özel gereksinimli bireylerin bireyselleştirilmiş eğitim programı

çerçevesinde, akranlarıyla birlikte, normal eğitim ortamlarında eğitilmesidir. Kaynaştırma,

öğretmenlere, çocuklara, ailelere ve topluma yararlı bir hizmettir. Kaynaştırma eğitimi

sayesinde hem birey topluma kazandırılır, hem de normal gelişim gösteren öğrencilerin

bireylerin haklarına duyarlı ve saygılı olmaları sağlanır.

Bu araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimi ile ilgili düşüncelerini

ortaya çıkarmaktır. Araştırmanın katılımcıları 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında Sinop

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü 4. sınıfta okuyan 8 öğretmen

adayıdır. Yapılan araştırmada veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği

kullanılmıştır. İçerik analizi ile öğretmen adaylarının görüşleri çözümlenmektedir.

Araştırmanın bulgularına dayalı olarak ortaya çıkan ortak görüşte öğretmen adayları,

kaynaştırma öğrencisi ile ilgili sınıfın, okulun ve öğretmenlerin farkındalık kazanması

gerektiğini ifade etmişlerdir. Kaynaştırma öğrencisi için aile katılım programlarının

yapılmasını önermektedirler.

Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma, okul öncesi, kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli birey

BİLDİRİ NO:296

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN TEŞEKKÜR ETME EĞİLİMLERİNİN

İNCELENMESİ

(MALATYA İLİ ÖRNEĞİ)

Hikmet ZELYURT, Beyza Nur AYGÜL

İnönü Üniversitesi

Amaç: Minnettarlık ile ilgili yapılan araştırmalar ışığında üniversite öğrencileriyle

yapılacak olan çalışmada, minnettarlık karakter gücünün geliştirilmesi ve desteklenmesi

sağlanarak onlara yaşam boyu kullanabilecekleri bir bakış açısı kazandırılmasının

mümkün olacağı düşünülebilir. Türkiye’de yeni çalışmalarda giderek önem kazansa da

halen yetersiz düzeyde olan minnettarlık geliştirme çalışmalarını üniversite öğrencilerine

ulaştırmak için öncelikle onlarda minnettarlığın ilişkili olduğu değişkenlerin incelenmesi

gerekir ki, böylece bu grup için hazırlanacak müdahale ve eğitim programlarında hangi

unsurlara yer verilebileceği konusunda bilimsel bir temel oluşturulabilsin. Bu nedenle,

üniversite öğrencilerinde minnettarlık eğiliminin incelenmesinin söz konusu programların

bileşenlerinin oluşturulmasına ışık tutacağı düşünülmektedir. Bu araştırmada eğitim

fakültesi öğrencilerinin, bölümlerinin, cinsiyetlerinin, kardeş sayılarının, yaşadıkları

yerleşim biriminin, mezun oldukları lise türlerinin ve aile eğitim düzeylerinin minnettarlık

dışavurumları ile ilişkisi araştırılmak istenmiştir.

Yöntem: Bu araştırma nicel yöntemli olup tarama (survey) model ile desenlenmiştir. Bu çalışmanın

evreni 2018-2019 yılında Malatya ilinde bulunan İnönü Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesinde

öğrenimine devam eden öğrencilerden oluşmaktadır. Örneklem alma yöntemi olarak ise tabakalı

örneklem yöntemi kullanılmış olup, fakültedeki bölümler fen bilimleri ve sosyal bilimler olarak

tabakalara bölünüp bu tabakalar içerisinden de rastgele ikişer bölüm seçilmiştir. Bunlar, Fen

bilimleri; ilköğretim matematik öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği, sosyal bilimler; okul öncesi

öğretmenliği, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümleri olmak üzere her birinden 100

öğrencinin gönüllü katılmı sağlanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Araz ve Erdugan’nın

(2017) 10 maddeden oluşan, 4’lü Likert tipinde (1=hiçbir zaman, 2=bazen, 3=genellikle, 4= her

zaman) geliştirdiği “Minnettarlık Dışavurum Ölçeği (MDÖ)” kullanılmıştır. Ayrıca katılımcılardan

Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla demografik sorulara cevap vermeleri de istenmiştir. Bu araştırma

kapsamında yapılan analizler SPSS 22.0 paket programı ile yapılacaktır.

Bulgular: Katılımcıların minnettarlıklarını ifade ederken sözel dışavurum yöntemlerine veya sözel

olmayan dışavurum yöntemlerine kıyasla öteki odaklı dışavurum yöntemlerini tercih etme

oranlarının daha az olduğu gözlemlenmiştir.

Sonuç: Öğrencilerin yeterliliklerini arttırmak amacıyla ders içeriklerinin minnettarlık dışavurumunu

geliştirici yönde genişletilmesi ve desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Minnettarlık, dışavurum, teşekkür etmek, eğitim fakültesi

BİLDİRİ NO:297

ANNE VE BABALARIN ÇOCUK KİTAPLARI ÜZERİNE TUTUMLARI

Bilge KALKAVAN, Saadet BAŞ, Kübra KURT, Ecmel ALTUN

İstanbul Kültür Üniversitesi

Kitaplar; insanların en kolay, en etkili öğrenme aracı olan ve aynı zamanda kişisel gelişimlerini

önemli derecede etkileyen edebi yazılar bütünüdür. Kitabın bu denli önem taşıdığı günümüzde,

okul öncesi dönemdeki çocuklara olan etki ve katkıları da oldukça büyüktür. Okul öncesi

dönemde çocuğun öğrenme ortamında bulunan ve çocuğun tüm yaşamını önemli bir boyutta

etkileyen ilk kişiler anne ve babalardır. Bu sebepten dolayı çocuğun kitaplara ilgisinin ve

merakının gelişmesi, aynı zamanda kitap sevgisi kazanması için anne ve babaların çocuklara

olumlu rol model olmaları gerekmektedir. Bununla birlikte, anne ve babaların, çocuklarının

gereksinimlerini fark ederek çocukları için yaptıkları kitap tercihlerinde seçici olmaları çok

önemlidir. Anne ve babalar çocuklarına kitap seçerken çeşitli biçimsel ve niteliksel özellikleri

dikkate almalıdır. Bu araştırma anne ve babaların okul öncesi çocuk kitaplarını nasıl

değerlendirdiklerini belirlemek ve bu kitaplarda hangi özelliklerin dikkate alınması gerektiği

konusundaki tutumlarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma

yöntemi kullanılmış, Halkalı bölgesindeki bağımsız anaokullarında bulunan 50 çocuğun

ebeveynine Gündüz Sağlam (2007)’nin anketinden uyarlanan 27 soruya cevap vermeleri

istenmiştir. Bu bağlamda, anne ve babaların çocuk kitapları üzerindeki tutumlarının

öğrenilmesi hedeflenmiştir. Toplanan veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir.

Yapılan araştırma sonucunda orta gelir seviyesinde olan anne ve babaların çoğunun evinde

kütüphane bulundurduğu kanısına varılmıştır. Ebeveynlerin kitap seçiminde; kitabın cildinin

ilgi çekiciliği, resimlerinin boyutu ve kullanılan resimlerin sayısına dikkat ettikleri ortaya

çıkmıştır. Bunun yanında kitabın dayanıklılığına önem vermedikleri bulgular arasındadır.

Araştırma sonuçlarına dayalı olarak öğretmenlere, anne ve babalara kitap farkındalığı

kazandırılmasına yönelik öneriler sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesinde Kitaplar, Çocuk Kitapları, Anne Baba Tutumları, Kitap

Seçimi, Resimli Kitaplar

BİLDİRİ NO: 298

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ TUTUM VE

ÖZYETERLİK İNANÇLARININ İNCELENMESİ

Damla ÖZAR, Murat ÇETİNKAYA, S. İrem ELMAS, Ayhan KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Toplumların gelişiminde, öğretmenler her zaman özel bir yere sahiptir. Yerel değerlerle

barışık ve aynı zamanda küreselleşen dünyayla rekabet edebilecek donanıma sahip bireylerin

yetiştirilmesinde öğretmenlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumluluklarını

yerine getirmesi beklenen öğretmenlerimizin de, dünyanın hızlı değişimine ayak

uydurabilmelerini sağlayacak bilgi ve becerilere sahip olarak yetiştirilmeleri bir gerekliliktir.

Öğretmenlerin nitelikli bir şekilde yetişmelerinde şüphesiz ki eğitim fakültelerinde aldıkları

eğitimin önemli bir yeri vardır. Öğretmen adaylarının eğitimleri boyunca öğretmenlik mesleği

hakkında geliştirecekleri olumlu tutum ve yaklaşımlar, iyi birer öğretmen olmaları yolundaki

ilk adımı oluşturacaktır. Öğretmenlik mesleğine karşı olumlu bir tutumla ve öz-yeterlilikleri

yüksek bir şekilde meslek hayatlarına başlayan öğretmen adaylarının, öğrencilerinin

hayatlarında önemli bir yer edinecekleri ve gelişimlerine önemli bir katkıda bulunacakları

öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır. Bu araştırma çalışmasında öğretmen adaylarının,

öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları ile öz-yeterlik inançlarının belirlenmesi ve bazı

demografik değişkenler (cinsiyet, not ortalaması ve sınıf düzeyi) açısından incelenmesi

amaçlanmıştır. Ayrıca, öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile öz-

yeterlik inançları arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması da araştırmanın amaçları arasında yer

almıştır.

Yöntem: Bu araştırma çalışmasında tarama araştırması yöntemi kullanılmıştır. Okul öncesi

öğretmenliği programı okuyan öğretmen adayları araştırmanın hedef evreni olarak

belirlenmiştir. Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Programı’na

devam eden öğretmen adayları ise araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. 200 okul öncesi

öğretmen adayının katıldığı araştırmada, “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çok Boyutlu Öz

Yeterlik Ölçeği” (Tepe, 2011) ve “Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği” (Üstüner,

2006) isimli ölçme araçları kullanılarak veri toplanmıştır. Özyeterlik anketinin Cronbach Alpha

güvenirlik katsayısı 0.94 olarak bulunurken, mesleki tutum anketinin güvenirlik katsayısı

değeri 0.95 olarak bulunmuştur. Çalışmada toplanan verilerin analizinde t-testi, ANOVA testi

ve Pearson Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır.

Bulgular: Okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik oldukça yüksek

düzeyde (Ort=4.26) olumlu bir tutuma sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının

mesleğe yönelik tutumlarına cinsiyetlerinin ve üniversite sınıf düzeylerinin istatistiksel olarak

anlamlı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, not ortalamasının mesleki tutumla düşük

seviyede pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (r=0.17) içerisinde olduğu görülmüştür.

Öğretmen adaylarının özyeterlik anketinin tamamından aldıkları ortalama puanın 4.28 olduğu

belirlenmiştir. Bu anlamda, öğretmen adaylarının hem anketin bütününden hem de

altboyutlarından aldıkları puanlara bakıldığında, özyeterlik algılarının oldukça yüksek olduğu

görülmektedir. Aile katılımına yönelik özyeterlik inançlarında, kadın öğretmen adaylarının

(Ort=4.14) erkek öğretmen adaylarından (Ort=3.88) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha

yüksek ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Bunun dışında, cinsiyetin ve üniversite sınıf

düzeyinin özyeterlik inançlarına yönelik istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı

belirlenmiştir. Ayrıca, not ortalaması ile özyeterlik inançları arasında istatistiksel olarak anlamlı

ancak pozitif yönlü zayıf bir ilişki (r=0.19) olduğu anlaşılmıştır. Öğretmen adaylarının mesleki

tutumları ile özyeterlik inançları arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif bir ilişkinin

(r=0.33) olduğu bulunmuştur.

Sonuç: Okul öncesi öğretmen adaylarının hem mesleki tutumlarının hem de özyeterlik

inançlarının oldukça yüksek bir seviyede olduğu gözlenmiştir. Öğretmenlik programında daha

üst sınıflarda bulunan öğretmen adaylarının mesleki tutum ve özyeterlik inançlarının daha alt

sınıflardaki öğretmen adaylarından farklı olmadığı görülmüştür. Eğitim fakültelerine ilk adım

atan öğretmen adaylarının, daha olumlu mesleki tutum ve özyeterlik inançlarıyla mezun

olmaları için aldıkları derslerin bu alanları daha fazla desteklemesi gereklidir. Öğretmen

adaylarının mesleki tutumları arttıkça, özyeterlik inançları da artma eğilimi gösterecektir.

Anahtar Kelimeler: mesleki tutum, öz-yeterlik inançları, okul öncesi öğretmen adayları

BİLDİRİ NO: 299

ÖĞRETMEN BAKIŞ AÇISINDAN OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ

BÜTÜNLEŞİK FİZİKSEL AKTİVİTE DENEYİMLERİ

İmran YÖRÜKOĞLU ÖZBEY, Ezgi CANBEK, Özlem KAYA, Sema OĞUZ, Şaziye

TACAL, Beyda YILDIZ

İstanbul Gedik Üniversitesi

Okul öncesi dönem, çocukların zihinsel, fiziksel, dilsel, sosyal ve duygusal gelişim

boyutlarında en hızlı geliştiği 0-8 yaş aralığını kapsar. Bu dönemdeki eğitimde çocuklar hayata

hazırlanırken paylaşmayı, dayanışmayı ve birlikte yaşamayı öğrenir. Bu noktada tipik gelişim

gösteren çocukların yanında özel gereksinimleri olan çocuklar da bu süreçten en yüksek faydayı

sağlamalı, okul öncesi eğitime katılmalıdır. Normalleştirme kavramını temel alan

‘bütünleştirme’ tüm çocukların toplumda olduğu gibi hayatı birlikte yaşamayı öğrenmelerini

amaç edinmektedir. Yapılan çalışmalarda bütünleştirme uygulamalarından özel gereksinimli

çocukların yarar sağladığı görülmüştür. Buradan hareketle Bütünleşik Fiziksel Aktivite

Merkezi’nde (BUFAM) özel gereksinimli çocukların aktivitelerine bir okul dönemi boyunca

haftada bir buçuk saat katılan tipik gelişim gösteren anaokulu öğrencilerinin öğretmenlerine ait

görüşlerin alınması planlanmıştır. Burada amaç; BUFAM’ın ve burada özel gereksinimli

çocuklarla yapılan aktivitelerin anaokulu öğrencileri üzerindeki etkilerini öğretmen görüşleri

yoluyla belirlemektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma yöntemi

kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma grubunu 4 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama

tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu uzman görüşü alınarak hazırlanmıştır. 10

açık uçlu sorudan oluşan formda soruların 6 tanesi anaokulu çocukları, 2 tanesi bu çocukların

velileri ve 2 tanesi de çocukların öğretmenleri hakkındadır. Sorular öğretmenlere sorulmak

üzere hazırlanmıştır ve öğretmenlerle bire bir görüşme yapılarak araştırmacılar tarafından

sorulacaktır. Verilerin analizi, nitel analiz yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle

yapılacaktır. Görüşme kayıtları yazıya dökülecek ve yazıya dökülen veriler bilgisayar

ortamında düzenlenerek temalara, ana ve alt temalara ayrılarak analiz edilecektir. Analizde

Temellendirilmiş Kuram kullanılacaktır. Çalışma sonucunda anaokulu öğrencilerinin BUFAM

deneyimlerinin motor beceriler, sosyal beceriler ve tutum boyutlarında anlamlandırılması

beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Bütünleştirme, fiziksel aktivite, özel gereksinimli çocuklar, okul öncesi

eğitimi.

BİLDİRİ NO: 300

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK EĞİTİMİNE YÖNELİK

UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

Hatice ZENGİN, Kübra UZUN, Nihal YILMAZ, Rabia ÖZTÜRK, Cansu KAYGISIZ,

Zeynep KILIÇ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin matematik eğitimine yönelik

uygulamalarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Erken çocukluk dönemi

matematik eğitiminde çocukların kavramları doğal yollardan anlama, yaparak yaşayarak

öğrenme ve bilgileri kendi kendilerine deneyimleyerek öğrenmelerini sağlamanın önemli

olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle araştırmada okul öncesi öğretmenlerin matematik

etkinliklerine ne sıklıkla yer verdikleri, etkinlik sırasında veya sonrasında matematiksel

ifadeleri nasıl kullandıkları, matematik etkinliklerini ne tür etkinlik çeşitleriyle sundukları ve

aileyi bu sürece nasıl dahil ettikleri incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmada öğretmenlerin matematik eğitimine yönelik uygulamalarını detaylı

olarak inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır.

Katılımcılar, İstanbul’da görev yapan 10 okul öncesi öğretmenidir. Veriler ilgili literatür ve

uzman görüşleri ışığında geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmış ve içerik

analizi yapılarak incelenmiştir. Analizler neticesinde haftalık matematik etkinliği uygulama

süresi, etkinlik türleri, günlük matematiksel kullanımlar ve aile katılımı olmak üzere dört tema

belirlenmiştir.

Bulgular: Elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin eğitim programlarında matematik

etkinliklerine sıklıkla zaman ayırdıkları, matematik eğitimine genel olarak oyun ve okuma-

yazma etkinliklerinde yer verdikleri, gün içerisinde sıklıkla matematiksel ifadeler

kullanıldıkları, çocuklara oyun içerisinde somut nesneler kullanarak matematiksel sorular

sordukları ve matematik eğitimi sürecine aileyi çoğunlukla çalışma sayfaları gibi geleneksel

uygulamalarla dahil ettikleri belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırmada elde edilen sonuçlara göre okul öncesi öğretmenlerinin günlük eğitim

programında çocuklarla matematiksel konuşmalar yaptıkları, matematik etkinliklerini sıklıkla

uyguladıkları ve uygulamalarına aileleri dahil ettikleri belirlenmiştir. Ancak bu uygulamaların

çoğunlukla geleneksel yöntemler ile gerçekleştirildiği araştırmanın bir diğer sonucudur.

Araştırmada elde edilen tüm sonuçlar ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve matematik

etkinliklerinde, çocuğu merkeze alan, ilgi çekici ve gelişimsel olarak uygun çalışmalara yer

verilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, matematik, etkinlik, aile, öğretmen

BİLDİRİ NO: 302

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİK EĞİTİMİNE

YÖNELİK İNANÇ VE ÖZ YETERLİKLERİNİN 48-60 AYLIK ÇOCUKLARIN

MATEMATİK BECERİLERİ ÜZERİNDE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Fatma AZİZ, İlknur AYKAN, Oğuljan HALLEYVA, Yusuf CURUN

Uşak Üniversitesi

Amaç :Ülkemizde okulöncesi dönem çocuklarını erken dönemde matematik eğitimine yönelik

çalışmaları her geçen gün artmaktadır. Matematik eğitiminde adımların erken atılmasındaki

önemin kıymeti zamanla daha net anlaşılmaktadır. Okul öncesi öğretmen adaylarının

matematik eğitimiyle ilgili inanç ve özyeterliliklerini ölçmeye yönelik araştırmalar bulunmakta

fakat daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan araştırmaların okul öncesi

öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilere katkı sağlayacağını ve farklı bir bakış açısı

kazandıracağı düşünülmektedir. Bu araştırma Uşak Üniversitesinde okul öncesi öğretmenliği

okuyan 1, 2, 3. Ve 4.sınıf öğrencileri üzerinde yapılmıştır. Araştırma okul öncesi öğretmenliği

öğrencilerinin matematik eğitimine yönelik inançlarını ve özyeterliliklerinin 48-60 aylık

çocukların matematiksel becerilerinin üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırma kapsamında katılımcılara erken çocukluk döneminde matematik eğitimiyle ilgil 33

soru sorulmuştur ve 1’den 5’e kadar derecelendirme yapılmıştır.

Yöntem : Uşak Üniversitesi 1, 2, 3 ve 4 sınıf okul öncesi öğretmen adaylar ıile 33 sorudan

oluşan ve 1’den 5’e kadar derecelendirilen Tarama araştırma yöntemiyle anket uygulanmıştır.

Bulgular :okul öncesi öğretmen adaylarının;

Matematik merkezlerinin çocukların gereksinimlerine gore düzenleyebileceğine, matematik

etkinliklerinde eğitim ortamını hazırlayabileceğine

Çocukların gelişim özelliklerine uygun etkinlikler tasarlayabileceğine

Matematik merkezinde bulunması gereken materyalleri ilgilerini çekebileceği şekilde

düzenleyebileceğine ilişkin bulgular elde edilmiştir.

Sonuç : Sonuçlandırma işlemi henüz yapılmamıştır, yapıldıktan sonar veri paylaşımı olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Matematiksel beceri, gözlemleme, karşılaştırma, sınıflandırma.

örüntüleme, grafikçizme.

BİLDİRİ NO: 303

ANNELERİN ÇOCUKLUK DÖNEMİ ÖRSELENME YAŞANTILARI İLE

ÇOCUKLARIYLA OLAN İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ

Fatime AKSU, Aslı BALCI, Zeynep Nur AYDIN KILIÇ

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Son yıllarda ebeveyn-çocuk arasındaki ilişki, çocuk ve ebeveynin karşılıklı olarak

birbirini etkilediği çift yönlü etkileşimli bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Anne çocuk

etkileşimi, çocuğun gelişiminde yaşamsal önem taşıyan, uzun süreli bir etkileşim biçimidir.

Anne ile çocuk arasındaki ilişki hem anne hem de çocukla ile ilgili pek çok değişkenden

etkilenmektedir. Bu anlamda sağlıklı bir anne çocuk ilişkisinin oluşumunda annenin ruh sağlığı,

kendi çocukluğundaki hem olumlu hem olumsuz deneyimleri çocuğuyla ilişkisinde de önemli

bir belirleyici olabilmektedir. Annenin çocukluk dönemi deneyimlerinde örselenme

yaşantılarının ruhsal dünyasındaki yıkıcılığı ileriki yaşamının devamında da etkisini

sürdürmektedir. Yapılan araştırmalar çocukluk dönemi örselenme yaşantılarının uzun vadedeki

bu etkilerini ortaya koymaktadır. Bu araştırma okul öncesi dönemde çocuğu bulunan annelerin

çocukluk dönemi örselenme yaşantıları ile çocuklarıyla olan ilişkilerini incelemek amacıyla

yapılmıştır.

Yöntem: Nicel araştırma yöntemi ile yapılan bu araştırmada ilişkisel tarama modeli

kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Erzurum ili Yakutiye, Palandöken ve Aziziye

ilçelerindeki okul öncesi dönemde çocuğu bulunan 250 çocuğun annesi oluşturmaktadır.

Araştırmada annelerin 18 yaşından önceki çocukluk dönemi örselenme yaşantılarını belirlemek

amacıyla Bernstein ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilen ve Kaya (2014) tarafından

Türkçe’ ye uyarlanan “Çocukluk Dönemi Örselenme Yaşantıları Ölçeği Kısa Formu”

kullanılmıştır. Ölçek fiziksel istismar, fiziksel ihmal, duygusal istismar, duygusal ihmal ve

cinsel istismar olmak üzere 5 alt boyut ve 28 maddeden oluşmaktadır. Annelerin çocuklarıyla

olan ilişkilerini belirlemek amacıyla Pianta (1992) tarafından geliştirilen ve Özkan (2014)

tarafından Türkçe’ ye uyarlanan “Çocuk Ebeveyn İlişki Ölçeği”, kullanılmıştır. Ölçek olumlu

ilişki, çatışma ve bağlanma olmak üzere üç alt boyuttan ve 30 maddeden oluşmaktadır.

Verilerin analizinde bağımsız örneklemler için t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA)

ve korelasyon analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma bulgularına göre annelerin çocukluk dönemi örselenme yaşantıları ve

çocuklarıyla olan ilişkileri bazı değişkenler açısından anlamlı olarak farklılaşmıştır. Ayrıca

araştırmada annelerin çocukluklarında çeşitli boyutlarda yaşadıkları ihmal ve istismara uğrama

durumlarıyla çocuklarıyla olan olumlu ilişki, çatışma ve bağlanma durumları arasında anlamlı

ilişkiler olduğu belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda annelerin çocukluk dönemindeki yaşantılarının yansımalarının,

kendi ebeveynliklerinde çeşitli şekillerde görülebileceğini, annelerin çocukluk döneminde

geçirdikleri olumsuz yaşantıların çocuklarıyla olan ilişkilerinin yönünü belirleyen değişkenler

arasında yer aldığını söylemek mümkündür.

Anahtar Kelimeler: Çocukluk dönemi örselenme yaşantıları, anne çocuk ilişkisi, okul öncesi

dönem

BİLDİRİ NO: 304

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK BECERİLERİ VE DİL

GELİŞİMİNİN İLİŞKİSİ

Cemre YOLCU, Gül YALÇIN, Ceren KURTOĞLU, Zehranur BALABANLAR, Cansu

KAYGISIZ, Zeynep KILIÇ, Mefharet VEZİROĞLU ÇELİK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı erken çocukluk döneminde matematik becerileri ve dil gelişimi

arasındaki ilişkinin öğretmen görüşlerine göre belirlenmesidir. Erken çocukluk döneminde

çocukların gelişimleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilir. Vygotsky’nin sosyokültürel

gelişim kuramına göre dil, bilişsel gelişimin aracıdır ve dil becerisi çocukların bilişsel

gelişimlerine katkı sağlar. Bu bağlamda çocuklarda erken matematik becerileri ile dil

gelişiminin nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu belirlemek büyük önem taşımaktadır.

Yöntem: Öğretmenlerin çocukların matematik becerileri ve dil gelişimleri arasındaki ilişkiye

dair görüşlerini detaylı olarak inceleyebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden durum

çalışmasına başvurulmuştur. Katılımcılar, İstanbul’da görev yapan 25 öğretmendir. Veriler

ilgili literatür ve uzman görüşleri ışığında geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formuyla

toplanmış ve içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Analizler neticesinde erken çocuklukta

matematiğin yeri, matematik etkinliklerinin uygulanma sıklığı, matematiğe yer verilen etkinlik

türleri, matematik ve dil becerisinin ilişkisi olmak üzere dört tema belirlenmiştir.

Bulgular: Öğretmenlerin çoğu matematik becerilerinin tüm gelişim alanlarını desteklediğini,

çocukların matematiğe karşı olumlu bir algı oluşturmalarına yardımcı olduğunu ve onlara

matematiksel düşünme becerisi kazandırdığını ifade etmişlerdir. Ayrıca öğretmenlerin büyük

çoğunluğunun her gün matematik etkinliği yaptığı belirlenmiştir. Matematik ve dil becerisi

arasındaki ilişkiye ilişkin hemen hemen bütün öğretmenler olumlu görüş bildirirken,

matematiğe en az yer verilen etkinlik türünün ise Türkçe dil etkinlikleri olduğu ortaya çıkmıştır.

Sonuç: Araştırmada öğretmenlerin matematik etkinliklerine sıklıkla yer verdikleri ve

matematik becerilerinin dil becerileriyle yakından ilişkili olduğunu belirttikleri belirlenmiştir.

Ancak matematik ve dil etkinlikleri arasında bağlantının uygulama sürecine yansıtamadıkları

ortaya çıkmıştır. Oysa Türkçe dil etkinlikleri çocukların matematiği eğlenceli ve etkili bir

şekilde öğrenmelerini sağlayan birçok fırsat sunmaktadır. Araştırmanın sonuçları ilgili literatür

doğrultusunda tartışılmıs, matematik etkinliklerinin Türkçe dil etkinlikleriyle gelişimsel olarak

uygun şekilde nasıl bir araya getirilebileceğine ilişkin öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, okul öncesi, matematik, beceri, dil gelişimi

BİLDİRİ NO: 305

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ORTAMLARINDA YER ALAN ÖĞRENME

MERKEZLERİNE YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Gülay AKAR, Aslı BALCI, Nilay ŞAHİN

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitim kurumlarında yer alan öğrenme merkezleri, sunduğu materyaller ile

bulunduğu fiziksel çevre içinde çocuğun oyununu destekleyen alanlardır. Eğitim

programlarının amacına uygun şekilde planlanabilmesi ve uygulanabilmesi için eğitim

ortamlarının öğrenme merkezlerini içerecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu

araştırmanın amacı okul öncesi eğitim ortamlarında yer alan öğrenme merkezlerine yönelik

öğretmen görüşlerini belirlemektir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden temel nitel araştırma deseni

kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu ölçüt (kriter) örnekleme yöntemine göre

belirlenmiştir. Bu araştırmada görüşme yapılan öğretmenlerin sınıfında öğrenme merkezlerinin

bulunması ve aktif olarak kullanılması çalışma grubunun seçiminde ölçüt olarak alınmıştır. Bu

doğrultuda belirlenen ölçütü karşılayan 25 okul öncesi öğretmeni araştırmanın çalışma grubunu

oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından katılımcıların

demografik özelliklerini belirlemeye yönelik “Kişisel Bilgi Formu” ve ilgili alan yazın

taranarak oluşturulan ve uzman görüşleri alındıktan sonra son hali verilen “Yarı Yapılandırılmış

Görüşme Formu” kullanılmıştır. Öğretmenlerle yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu toplanan

veriler öğretmenlerin bilgisi ve izni doğrultusunda ses kayıt cihazına alınmış ve birebir

transkript edilerek yazılı formata dönüştürülmüştür. Araştırmanın verilerinin analizinde

betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenler çocuklar tarafından en çok dramatik oyun,

en az ise kitap merkezinin tercih edildiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler cinsiyet, ilgi,

merkezleri yenileme ve çekici hale getirmenin merkez tercihinde önemli değişkenler olduğunu

bildirmişlerdir. Öğretmenlerin, öğrenme merkezlerinin çocukların akran iletişimi, yaratıcılık,

paylaşma, yardımlaşma ve sorumluluk duygularının gelişiminde ve sınıf yönetimi ve düzeninde

önemli katkıları olduğunu; maddi yetersizlikler, materyal eksikliği ve mekân küçüklüğünün ise

öğrenme merkezlerinin kullanımındaki önemli sorunlar olduğunu belirttikleri görülmüştür.

Öğretmenler, çocuklar öğrenme merkezinde oynarken gözlemci, rehber, katılımcı gibi roller

üstlendiklerini belirtmişlerdir.

Sonuç: Araştırma sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerinin çocuklara ve sınıf

yönetimine önemli katkıları olduğunu ancak öğrenme merkezi hazırlamanın ve kullanımının

önünde bazı engeller olduğunu belirttikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumları, öğrenme merkezi, okul öncesi öğretmeni

BİLDİRİ NO: 306

TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ SINIFLARININ FİZİKİ ÖZELLİKLERİNİ

İNCELEYEN ÇALIŞMALAR

Emrullah KAHRAMAN

İstanbul Medeniyet Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi sınıflarının fiziki şartlarının uygunluğunun hem okul öncesi dönem

çocuğunu, hem de öğretmenlerini çeşitli açılardan etkilediği bilinmektedir. Bu çalışmanın

amacı, Türkiye’de, okul öncesi sınıflarının fiziki şartları, ortamı, düzenlenmesi ve tasarımına

ilişkin yapılmış çalışmaların incelenmesidir.

Yöntem: Bu gözden geçirme araştırmasında 1990-2019 yılları arasında yapılmış çalışmalara,

çeşitli veri tabanları incelenerek ulaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan taramada “okul öncesi sınıf”,

“okul öncesi sınıfının fiziki/fiziksel özellikleri”, “okul öncesi sınıf ortamı”, “okul öncesi

sınıfının düzenlenmesi” ve “okul öncesi sınıfı tasarımı” anahtar kelimeleri kullanılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Tarama çalışması hala devam ettiğinden, bulgular, çalışmaların araştırma

türü, araştırma amacı, araştırma yöntemi, veri toplama araçları, veri analiz yöntemi, katılımcı

özellikleri ve araştırma bulguları özellikleri göz önüne alınarak sunum sırasında

paylaşılacaktır..

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi sınıfı, okul öncesi sınıf ortamının özellikleri, gözden geçirme

çalışması.

BİLDİRİ NO: 307

HAYALİMDEKİ OKULUM: ÇOCUKLARIN PERSPEKTİFİNDEN BİR

OLGUBİLİM ÇALIŞMASI

Sümeyye BAYRAM, Aslı BALCI, Zehra Saadet FIRAT, Başak BAĞCI, Aleyna Nur ŞIK

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocuklar, zamanlarının önemli bir kısmını

okulda geçirmektedirler. Bu sebeple eğitim ortamını çocukların gelişimlerini destekleyecek bir

biçimde, ilgi ve ihtiyaçlarına göre düzenlemek ve çekici hale getirmek çocukların okula yönelik

olumlu algı geliştirmeleri açısından önemlidir. Fiziksel çevre, çocuk, akran grupları, öğretmen

eğitim ortamının önemli bileşenleri arasında yer alır. Çocuklar kendi ilgi ve ihtiyaçlarına göre

düzenlenmiş bir eğitim ortamını istedikleri gibi düzenleyebilir, kontrol edebilir, daha çabuk

benimser ve kendilerini oranın bir parçası olarak görebilirler. Eğitim ortamında bulunan akran

grupları çocuk için önemli diğer bir faktördür. İlk arkadaşlıklar genellikle okul öncesi eğitim

kurumlarında kurulur. Çocuğun ilk öğretmeni olması dolayısıyla okul öncesi öğretmenleri

çocuklar için özel bir anlam taşır. Çocukla öğretmeni arasındaki ilişki ne kadar sağlıklı olursa

çocuk da kendini o kadar rahat, mutlu ve güvende hisseder. Bu çalışmada okul öncesi eğitim

kurumuna devam eden çocukların hayallerindeki eğitim ortamının nasıl olduğunu ve

hayallerindeki okulla kendi okulu arasındaki benzerlik ve farklılıkları belirlemek amacıyla

yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır. Olgubilim

araştırmaları, bireylerin bir olguya ilişkin yaşantılarını, algılarını ve bunlara yüklediği anlamları

ortaya çıkarmak amacıyla yapılmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunun oluşturulmasında

amaçlı örnekleme yöntemlerinden tipik durum örneklemesi kullanılmıştır. Tipik durumlar, sıra

dışı olmayan ve toplum içinde ortalama olarak kabul gören durumları kapsamaktadır. Bu

doğrultuda araştırmanın çalışma grubunu Erzurum ili merkezinde fiziksel donanım açısından

geneli yansıtabilecek durumda olan anaokulu ve anasınıflarına devam eden 5-6 yaş grubu 50

çocuk oluşturmuştur. Araştırmanın verileri çocuk resimlerinden oluşan dokümanlar ve

araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla çoklu

yöntem kullanılarak toplanmıştır. Verilerinin toplanma sürecinde, çocuklardan hayallerindeki

anaokulunu, öğretmeni, arkadaşları, fiziksel ortamı, bulunan materyalleri ve yapılan etkinlikleri

uygun fiziksel ortam sağlanarak hayal etmeleri istenmiştir. Daha sonra çocuklardan

hayallerindeki anaokulunun resmini yapmaları istenmiştir. Resimlerini tamamlayan çocuklarla

bireysel görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler kapsamında başlangıçta çocukların çizimlerini

anlatmaları ve görüşme sorularına yanıt vermeleri istenmiştir. Görüşme soruları ses kayıt cihazı

yardımıyla kaydedilmiştir. Çalışmadan elde dilen veriler içerik analizi kullanılarak analiz

edilmiştir.

Bulgular ve Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasında olduğundan bulgular ve sonuç

bölümüne daha sonra yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim kurumu, okul algısı, hayal gücü, eğitim ortamı.

BİLDİRİ NO: 309

3-6 YAŞ GRUBU OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARINA YÖNELİK YAYIMLANAN

RESİMLİ HİKÂYE KİTAPLARINDA KULLANILAN NEZAKET İFADELERİNİN

İNCELENMESİ

Ayşenur AKÇAY

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Amaç: Nitelikli kitapların çocuklarla buluşturulmasında ele aldığı konular ve içerik özellikleri

vasıtasıyla hayatta karşılaşabilecekleri çeşitli duygulara hazırlamak mümkün olabilmektedir.

Çocukların eğlenceli ve eğitici hikâye kitapları ile buluşturulmaları onların düzeyine uygun

olan nezaket sözcüklerini edinmeleri için uygun ortam sağlayabilir. Çocuğun beğenisini

sanatsal bir dille okşayan onu sürekli yeni şeyler öğrenme ve tanıma gereksinmesine yanıt veren

resimler, çocukların duygu ve düşünce içinde de önemli katkılar sağlayacağı söylenebilir ve

çocukların duyuşsal içerikli birçok davranışın edilmesi sürecini başlatır. Bu çalışmada, 3-6 yaş

grubu çocuklar için, Kitaptaki kahramanlar aracılığıyla günlük yaşamdaki nezaketli olma

bilincini aktarabilmenin önemi vurgulanarak, resimli hikâye kitaplarında nezaket ifadelerine

ne kadar yer verildiği incelemesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılarak veriler doküman inceleme yolu ile

toplanmıştır. Burdur ili halk kütüphanesinde bulunan, okul öncesi (3-6 yaş) çocukların

gelişimine uygun 60 adet hikâye kitapları, literatür taranarak ve uzman görüşü alınarak

oluşturulan temalara göre belirlenen inceleme ölçütleri aracılığıyla değerlendirilmiştir. İki

aşamalı gerçekleştirilen bu araştırmada, ilk aşamada toplanan veriler, önce betimsel analize

ardından içerik analizine tabi tutulmuştur. İkinci aşamada ise her bir kitap temalar

doğrultusunda yorumlanarak incelenmiştir.

Bulgular: Araştırma bulguları kongrede sunulacaktır.

Sonuç: Araştırma sonuçları kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Resimli Hikâye Kitapları, Nezaket İfadeleri, Çocuk.

BİLDİRİ NO: 310

OKUL ÖNCESI EĞİTİM KURUMLARINDA SINIF YÖNETİMİNDE ÖDÜL VE

CEZA KULLANIMINA İLİŞKIN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Fatma KAYA

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitim sürecinde istenmeyen öğrenci davranışı ödül-ceza gibi etkinliklerle

düzenlemeye çalışılır. Etkili ödüller kullanılarak sınıf iklimi zenginleştirmeye çalışır. Ödül

etkili şekilde kullanıldığı takdirde davranışları geliştirir ve sınıf ortamının olumlu şekilde

yapılanmasına yardımcı olur. Bu bağlamda araştırmanın genel amacı, 2018-2019 eğitim-

öğretim yılında Kars ilinde bağımsız anaokullarında ve ilkokula bağlı ana sınıflarında görev

yapan 10 okul öncesi öğretmeninin sınıf yönetiminde ödül ve cezaya ilişkin görüşlerini

keşfetmektir.

Yöntem: Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin ödül ve ceza kullanımlarının sınıf

yönetimindeki yerine ilişkin görüşlerini keşfetmek amacıyla nitel araştırma yaklaşımıyla

fenomenolojik desenin kullanıldığı bir çalışmadır. Bu araştırma, 2018-2019 yılı içerisinde Kars

ili merkezinde bulunan bağımsız anaokullarında görev yapan 10 okul öncesi öğretmeniyle

gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan veri toplama aracı araştırmacının literatür taraması

ve daha önceden yapılan benzer araştırmalardan yararlanılarak geliştirilen yarı yapılandırılmış

görüşme formu ile yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada içerik analizi ve

betimsel analizler kullanılmıştır. Sorulara verilen yanıtlar araştırmacı tarafından tasnif edilerek

kodlanmış verilen cevaplardan yararlanılarak temalar oluşturulmuştur. Temalar altında

görüşülenlerin düşünceleri doğrudan aktarmasıyla betimsel analizle verilmeye çalışılmıştır.

Yine görüşme verileri içerik analizine tabi tutularak en çok en hangi temalara değindikleri

frekans ve yüzde ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Bulgular: Öğretmenlerle yapılan görüşmeler sonucunda katılımcıların tümünün sınıf

yönetiminde ödülün etkililiği cezanınsa erteleyiciliği konusunda hemfikir oldukları

görülmüştür. Öğretmenlerin tümünün tepkisel stratejileri reddetmelerine karşın ; sınıf

ortamında yapılan görüşmelerde tepkisel davrandıkları gözlenmiştir. Katılımcıların 7’sinin

ikinci tip cezayı olumsuz pekiştirme olarak tanımladığı ve bilgi eksikliğinin olduğu

görülmüştür. Katılımcıların 8’i ödül ve cezayı sene başında sık sık kullandıklarını belirtmiştir.

Katılımcıların tümü sınıf yönetiminde ödülün olumlu, cezanınsa geçici ve bazen olumsuz etkisi

üzerinde hemfikir oldukları bir diğer bulgudur.

Sonuç: Bu araştırmada okulöncesi eğitiminde; sınıf yönetiminde ödül ve cezanın etkili

olduğunu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Sınıf yönetimi, ödül, ceza

BİLDİRİ NO: 311

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK ARAÇ GEREÇ

KULLANIMINA İLŞKİN TUTUMLARI

Burcu ERENCAN

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojik araç gereç

kullanımına ilişkin tutumlarını belirlemektir. Okul öncesi dönem, çocukların öğrenmelerinin

aktif bir şekilde gerçekleştiği kritik öneme sahip bir dönemdir. Bu nedenle okul öncesi dönem

çocuklarının gelişim alanlarını destekleyecek nitelikte ve çocukların gelişim düzeylerine uygun

etkinliklerin yapılması son derece önemlidir. Etkinliklerin uygulanmasında öğretmen

tarafından kullanılacak olan farklı öğretim teknikleri öğrenme ortamını zenginleştirerek

öğrenmenin daha etkili gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Okul öncesi eğitim

etkinliklerinde kullanılan materyaller eğitim öğretim ortamını daha nitelikli hale getirecektir.

Çocukların gelişimine katkı sağlayacak materyaller arasında teknolojik materyallerde yer

almaktadır. Günümüz teknolojisi çok hızlı gelişmektedir ve teknoloji eğitim alanını olumlu

yönde etkilemektedir. Etkinliklerdeki teknolojik materyallerle çocuklar güdülenerek öğrenme

daha kalıcı ve anlamlı gerçekleşmektedir. Teknolojik araç gereç kullanımında öğretmenin rolü

son derece önemlidir. Öğretmen adayları eğitimde teknolojinin önemini farkında olmaları

gerekmektedir. Öğretmen adayları eğitimde teknolojinin araç olduğunu amaç olmadığının

farkında olması gerekmektedir. Bu bilinçle öğrenme daha nitelikli gerçekleşmektedir.

Yöntem: Bu çalışmada okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojik araç gereç kullanımına

ilişkin tutumlarını belirlemek için nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır.

Bu doğrultunda öğretmen adaylarının araç gereç kullanımına ilişkin tutumlarını belirlemek için

araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve “okul öncesi öğretmenlerinin teknolojik

araç-gereç kullanımlarına yönelik tutum ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek Burdur ili Mehmet Akif

Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 250 öğretmen adayına uygulanmıştır.

Verilerin çözümlemeleri için betimsel analizler ve gruplar arası farkın kaynağını belirlemek

için t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma bulguları kongrede sunulacaktır.

Sonuç: Araştırmanın sonuçları kongrede sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: okul öncesi eğitim, öğretmen adayı, teknoloji kullanımı

BİLDİRİ NO: 312

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA BULUNAN MASAL KİTAPLARININ

PEDAGOJİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Berna DİKTAŞ, Cansu DEMİR, Hakan DİLMAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın genel amacı “Okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan masal

kitaplarının pedagojik açıdan incelenmesi”dir. Araştırmada “Okul öncesi eğitim kurumlarında

bulunan masal kitaplarının nitelikleri çocukların gelişimine ve yaş grubuna uygun mudur?”

sorusuna yanıt aranmaktadır.

Yöntem: Araştırmanın evrenini okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan, çocukların okuması

için hazırlanmış masal kitapları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise evrenden

rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen 30 masal kitabı oluşturmaktadır. Araştırmada doküman

incelemesi kullanılmış, incelenen dokümanlar betimsel analiz yöntemiyle açıklanmış ve

değerlendirilmiştir. Masal kitapları incelenirken anlatım ve biçim özellikleri yönünden

ayrılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen “Masal İnceleme

Formu” kullanılmıştır. Çalışmanın başında örnekleme alınan otuz kitap iki araştırmacı

tarafından oluşturulan kategorilere göre incelenmiştir. Okul öncesi dönem için hazırlanmış

kitaplar; künye bilgeleri, içerik açısından ve biçim açısından olmak üzere üç kısım açısından

ele alınmıştır. Bu kısımlardan elde edilen bilgiler doğrultusunda dil, anlatım şekli ve biçim

açısından masal kitaplarının okul öncesine dönem çocukları için yeterli olup olmadığına

bakılmıştır. Formda belirtilen maddelere göre incelenen masal kitaplarındaki mevcut

durumların SPSS programında yüzde ve frekans değerleri hesaplanmış ve incelemenin sonunda

okul öncesi dönemi için hazırlanmış bu kitapların çocukların içinde bulunduğu dönemin gelişim

özelliklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir.

Bulgular: Okul öncesi dönem çocukları için hazırlanmış 30 kitabın pedagojik açıdan

incelenmesi sonucu biçim ve içerik olarak tamamen çocuklar için uygun bir kitabın olmadığı;

dil, anlatım şekli ve biçim açsıından da çocukların yaş gruplarına uygun bir kitabın

bulunmadığı tespit edilmiştir. Ulaşılan verilere göre masal kitaplarının %70 oranında şiddet ve

korku ögeleri, %56.7 oranında cinsiyet ayrımcılığı, %83.3 oranında sübliminal mesaj, %10

oranında ise ırk ve din ayrımcılığı içerdiği belirlenmiştir. Dil açısından incelendiğinde

masalların %40’ında olaylar sıralı ilerlememekte, %96.7 sinin girişinde tekerlemeler

bulunmamakta, %16.7’sinde argo kelimeler bulunmakta, %30’unda ise yazım yanlışı

bulunmaktadır. Masallar biçim açısından incelendiğinde ise masal kitaplarının %20’sinin

resimlerinin renklendirilmesinin yetersiz olduğu, %53.3’ünün hikayeyi anlatmak için yetersiz

olduğu, %30’unun resim kalitesinin yetersiz olduğu, %13.3’ünün resimlerinin konu ile

uyumunun yetersiz olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak bakıldığında ise incelenen masal

kitaplarının %26,7’sinin dil açısından yetersiz olduğu, %30’unun anlatım şekli açısından

yetersiz olduğu, %40’ının ise biçim açısından yetersiz olduğu görülmüştür.

Sonuç: Araştırmanın sonunda incelenen masal kitaplarının niteliklerinin ve yeterliliklerinin

beklenen oranların altına kaldığı , nitelikli masal kitaplarının yazılıp basılmadığı, ailelerin

uygun kitaplar seçmedikleri ve öğretmenlerinde aileler tarafından seçilen bu kitapların

niteliklerine dikkat etmedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan araştırmanın sonucuna

dayanarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu

Başkanlığı’na, kitap yazarlarına ve resimlendirenlerine, okul öncesi öğretmenlerine, öğretmen

adaylarına ve ebeveynlere öneriler sunlmuştur.

Anahtar Sözcükler: Çocuk, çocuk gelişimi, pedagoji, masal, nitelikli masal, niteliksiz masal

BİLDİRİ NO: 314

5-6 YAŞ ÇOCUKLARININ AİLE ALGILARI VE BENLİK ALGILARININ ÇOCUK

RESİMLERİNE YANSIMASININ İNCELENMESİ

Hacer ÇEVİK, İrem KARA, Hediye KÖŞKER, Hilal YURDAGÜL

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma; 5-7 yaş çocuklarının resim gelişim özelliklerini incelemek amacıyla

yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada, betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır.

Çalışma grubunu; Bolu il merkezinde okul öncesi eğim kurumuna ve ilkokul birinci sınıfa

devam eden ve uygun örnekleme yöntemi ile seçilen 92 çocuk dahil edilmiştir. Çalışmada

çocuklardan belirli aralıklarla kendilerini, ailelerini ve serbest bir resim çizmeleri istenmiştir.

Çocukların çizdiği 276 resim, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşleri ışığında

son şekli verilen “Çocuk Resimlerini İnceleme Formu” ile incelenmiştir.

Bulgular: Araştırmaya katılan çocukların büyük çoğunluğunun (%75) altı kısımlı insan figürü

çizebildiği, kız çocukların nesne ve varlıkların çiziminde ayrıntılara daha fazla yer verdiği, aile

üyelerinin birbirine olan uzaklıklarının oranlı olduğu, çoğunlukla birden çok renk kullandıkları

ve renkleri gerçekçi bir şekilde kullandıkları, boy hiyerarşisine dikkat etmedikleri, düzleme

özelliğini kullandıkları, %10’unun tamamlama özelliğini kullandıkları görülmektedir.

Çocukların çoğunluğunun kompozisyon özelliği taşıyan resimler çizebildiği, ancak standart

nesne ve varlık çizimleri kullandıkları belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırmaya katılan çocukların çoğunluğunun resimleme özelliğinin şema öncesi

dönem özelliği gösterdiği belirlenmiştir. Çocuk resimleri, çocukların akademik ve sosyal-

duygusal gelişimlerinin değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk resimleri, resim gelişimi, şema öncesi dönem

BİLDİRİ NO: 318

RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA RESİMLEME ÖZELLİKLERİNİN

İNCELENMESİ

Hüsna ARAT, Kübra DEMİR, Neslihan ŞAHİN, Zeynep ÇİÇEK, Hilal KÜPELİ, Özlem

OKYAY

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, 3-6 yaş çocukları için yayımlanan resimli çocuk kitaplarının

resimleme özellikleri bakımından incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yöntemi

kullanılmıştır. Araştırma kapsamında 2005-2018 yılları arasında yayımlanan ve seçkisiz

örnekleme ile seçilen 150 resimli çocuk kitabı incelenmiştir. Veriler araştırmacılar tarafından

hazırlanan ve uzman görüşüne sunularak son hali verilen “Resimli Çocuk Kitapları Künye Bilgi

Formu” ve “Resimli Çocuk Kitapları Resimleme Özellikleri Kontrol Listesi” ile toplanmıştır.

Resimlemeler boyama tekniği, çizim tekniği, renk, şekil özellikleri, resim yüzeyinin kullanımı

ve genel resimleme özellikleri olmak üzere altı boyutta incelenmiştir.

Bulgular: İncelenen resimli çocuk kitaplarının %80’inin öykü, %20’sinin bilgilendirici kitap

olduğu, kapak resimlemelerinin konuya ilgi uyandırdığı, büyük çoğunluğunun grafik tasarım

ile resimlendirildiği, resim metin ilişkisine dikkat edildiği, resimlemelerin konuya uygun, basit

ve anlaşılabilir olduğu görülmüştür. İncelenen kitaplarda en sık kullanılan resimleme

tekniklerinin grafik tasarımı, guaj boya, ve suluboya tekniği olduğu görülmüştür.

Resimlemelerde genellikle canlı renklerin tercih edildiği, nesne ve varlıkların çiziminde kavisli

çizgilere yer verildiği, organik şekillerin kullanıldığı belirlenmiştir. Karakterlerin duygu

ifadelerinin etkili bir şekilde resimlendirildiği, hareketlerin anlatıma uygun şekilde aktarıldığı

görülmektedir.

Sonuç: İncelenen çocuk kitaplarının resimleme özelliklerinin alanyazında belirlenen nitelikli

çocuk kitaplarının resimleme özelliklere uygun olduğu, çocukların hayal gücü ve

yaratıcılıklarını harekete geçirecek nitelikte resimlemelerin sınırlı sayıda olduğu belirlenmiştir.

Anahtar sözcükler; resimli çocuk kitapları, resimleme özellikleri, çocuk edebiyatı

BİLDİRİ NO:319

OLSUN MU? OLMASIN MI? OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE KAYNAŞTIRMA

UYGULAMALARI HAKKINDA ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ

Betül ADIGÜZEL, Esra SÜNLÜ, Gülnur ARLI, Melike GENGEÇ, Mine ŞEVİK, Tuğba

BOZOĞLU

Sakarya Üniversitesi

Amaç: Çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin ‘kaynaştırma uygulaması’ hakkında ki

görüşlerinin belirlenmesidir.

Yöntem: Nitel olarak tasarlanan araştırmanın çalışma grubu kolay ulaşılabilirlik ilkesine uygun

şekilde 2018-2019 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Sakarya ili merkezinde Milli Eğitim

Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 40 okul öncesi öğretmeninden

oluşmaktadır. Çalışma grubunu oluşturan öğretmenlerden 20’sinin sınıfında kaynaştırma

uygulaması yapılırken, 20’sinin sınıfında kaynaştırma uygulaması yapılmamaktadır. Her iki

gruptaki öğretmenlerin uygulamalar hakkında ki görüşlerinin incelenmesinin önemli olduğu

düşünülmektedir. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı

yapılandırılmış (açık uçlu) sorulardan oluşan görüşme formu kullanılmıştır.

Bulgular: Bu bölümde, araştırma kapsamına giren öğretmenlerden elde edilen veriler analiz

edilerek yorumlanacaktır.

Sonuç: Öğretmenler ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler içerik analizi ile

incelenecek ve literatür desteği ile tartışılarak 14. Okul Öncesi Eğitimi Öğrenci Kongresinde

paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitimi, Kaynaştırma Uygulaması

BİLDİRİ NO: 320

OKUL ÖNCESİ PROGRAMI İLE İLGİLİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYI

GÖRÜŞLERİ

Ebru BATTAL, Elnur AYDIN, İrem Tuğçe BAYIR

Dumlupınar Üniversitesi

Okul öncesi dönem, çocuğun öğrenmelerine en açık olduğu dönemdir. Okul Öncesi Programın

amacı, çocukların gelişim alanlarındaki becerilerinin gelişimini desteklemektir. Öğretmenlerin

günlük eğitim akışlarını hazırlarken okul öncesi eğitimi programından en üst düzeyde

faydalanmaları gerekmektir. Bu çalışma ile öğretmenlerin ve okul öncesi öğretmen adaylarının

2006 Okul Öncesi Eğitim Programı hakkındaki görüşlerini belirlemek amaçlanmaktadır. Bu

araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmanın verileri 2018-2019 öğretim yılında 5 okul öncesi öğretmeni ve bir devlet

üniversitesinin okul öncesi öğretmenliği 4. sınıfına devam eden 10 öğretmen adayının katılımı

ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yolu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz

tekniği kullanılmış olup; elde edilen bulgular nitel olarak sunulmuştur. Araştırmada,

öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu, kazanımları kolayca anladıklarını ve

yarısından fazlası kazanımları kolayca gerçekleştirdiklerini söylemişlerdir. Bu araştırmada

öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu etkinliklerde tüm gelişim alanlarını içerdiği

görüşündedirler. Okul Öncesi Eğitim Programında ek kazanımlara ihtiyaç duyup

duyamadıklarını sorduğumuzda öğretmen adaylarının yarısı ihtiyaç duymadıklarını

belirtmişlerdir. Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu ise aile destek programından

yararlandığını ifade etmişler ve bu konuda olumlu görüştedirler.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi Eğitim Programı, öğretmen Görüşleri, öğretmen adayı

BİLDİRİ NO: 321

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE YAŞANILAN

SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ

Büşra KOYUNCUOĞLU, Egesu ER, Şeyma KARABULUT, İlkay SOKULLU, Şerife Nur

AKSOY, Ayşe UZUN, Hakan DİLMAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Çalışmanın amacı, okul öncesi dönemde yabancı dil eğitimi veren öğretmenlerin

yaşadıkları sorunlar ve bu sorunlara sundukları çözümlerin belirlenmesidir.

Yöntem: Okul öncesi eğitim kurumlarında yabancı dil dersi veren öğretmenlerle ve yaşadıkları

sorunlarla ilgili görüşlerinin alınması için Türkiye’yi temsil edileceği varsayılarak vakıf ve

devlet okul öncesi kurumlarındaki yabancı dil dersi veren öğretmenlere birtakım sorular

yöneltilmiş ve alınan cevaplar yazılı olarak kayıt altına alınmıştır. Toplanan verilerden sayısal

sonuçlar elde edilip, araştırmanın sonuna sayısal veri olarak eklenmiştir.

Bulgular: Araştırmanın sonucunda Okul öncesine yabancı dil eğitimi veren eğitmenlerin

%20'sinin hiçbir problemle karşılaşmadığı, %46.66'sının Sınıf Yönetiminde, %16.66'sının

Yabancı dil Programın olmamasında, %16.66'sının Aile tarafından desteklenmemesinde,

%16.66'sının telaffuz edilememesinde, %33.33'ünün eğitmenlerin çocukların gelişimsel

özelliklerini iyi bilmemesinde sorun yaşadıkları belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda yabancı dil eğitimi veren öğretmenlerin okul öncesinde

yabancı dil öğretimi ile ilgili yeterli alan bilgilerinin bulunmadığı belirlenmiştir ve buna ilişkin

sundukları çözüm önerisi öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine yöneliktir.

Anahtar kelimeler: okul öncesi, anadil, yabancı dil eğitimi, öğretmen, dil

BİLDİRİ NO:326

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLARA ÖZ BAKIM

BECERİSİ KAZANDIRMA KONUSUNDAKİ YETERLİLİKLERİ

Fatma Nur TONKUL, Beyza KETTAŞ, Mete ŞİMŞEK, Merve KÜÇÜKYILMAZ

Doğu Akdeniz Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemindeki çocukların eksiksiz bir şekilde öz bakım becerilerin

kazanması, kendi kendine yetebilmesi, ileriki yaşlarında daha düzenli ve tertipli bir yaşam

sürdürmesi açısından önemlidir. Öğretmen adaylarının bu becerileri kazandırmaya yönelik

bilgileri lisans eğitimleri süresince edinmeleri beklenmektedir. Bu araştırmanın amacı, Doğu

Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği

Programı’nda öğrenim gören öğretmen adaylarının çocuklara öz bakım becerisi kazandırma

konusunda yeterlilik düzeylerini belirlemektir. Belirtilen amaç doğrultusunda öğretmen

adaylarının yeterlilik düzeylerinin, sınıf düzeyi, mezun olduğu lise türü ve dikey geçiş sınavı

ile gelme durumları gibi çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yaklaşımlarından tarama modeli kullanılmıştır.

Araştırmanın örneklemi Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi

Programı’nda 3 ve 4. sınıflarda öğrenim gören 110 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri

toplama aracı olarak; öğretmen adaylarının çocuklara öz bakım becerisi kazandırmadaki

yeterlilik düzeylerini belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından alanyazındaki benzer

çalışmaların incelenmesi sonucunda oluşturulan anket formundan yararlanılmıştır. Anket iki

bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgileri edinmek amacı ile hazırlanmış üç

soru, ikinci bölümde ise 20 soru bulunmaktadır. Anket formu katılımcılara gönüllülük ilkesi

göz önünde bulundurularak uygulanmıştır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre araştırmaya katılan öğretmen adaylarının

%45,5’i 4. sınıf, %54,5’i ise 3. sınıfta öğrenim görmektedir. Bunun yanında ‘Çocukların öz

bakım becerilerini kazanması, çocukların bağımsız, yeterli ve kendine güvenen kişiler olmasına

katkıda bulunur’ sorusuna katılımcıların tümü (N:110) doğru cevabını verirken, ‘3-4 yaş arası

çocuklar ayakkabı bağcığı bağlama becerisine sahip olmalıdırlar’ sorusuna ise katılımcıların

%56’sı doğrudur cevabını vermişlerdir.

Sonuç: Elde edilen bulgular doğrultusunda, öğretmen adaylarının motor becerilerin öğretimi

aşamasında küçük kas gelişimi için hangi yaş aralığında hangi becerilerin kazandırılması

gerektiği konusunda daha az yeterliliğe sahip oldukları söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğretmen Adayları, Öz Bakım Becerisi, Mesleki

Yeterlilik.

BİLDİRİ NO: 327

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL DENEYİMİ DERSİ

HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Başak KAZANCI, Munise Nur COŞAN, Nidanur ŞANLI

Amaç: Bu araştırma okul öncesi öğretmen adaylarının okul deneyimi dersi hakkında

görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği öğrenim gören üçüncü ve dördüncü sınıf öğretmen

adaylarıyla gerçekleşmiştir. Araştırma nitel araştırma yöntemi benimsenerek yapılmış veriler

görüşme formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yapılarak, öğretmen

adaylarının düşünceleri kategorilere dönüştürülmüştür.

Bulgular: Araştırma bulgularına göre; okul deneyimi dersinin fakültede teorik saatinin ve

uygulama okulunda işlenen uygulama saatinin “yeterli” olduğu, okul deneyimi dersinin

fakültede “yönlendirme-bilgilendirme” şeklinde işlenmesi gerektiği, uygulama okulunda ise

“nitelikli öğretmen” yetiştirme amacı ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Araştırmanın

diğer bulgularında ise okul deneyimi dersinde fakültede yaşanan en büyük sıkıntının “gözlem

raporları” hazırlamanın olması ile uygulama okulunda yaşanan en büyük sıkıntının “sınıf

düzeni eksikliği” ifade edilirken okul deneyimi dersinin gözlem yapma açısından “yeterli”

olduğu, mesleki gelişim için gerekli olduğu görüşleri ortaya çıkmıştır.

Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adayları okul deneyimi dersini önemli

gördüklerini ancak ders kapsamında bazı eksikliklerin bulunduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca

araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının fakültedeki ve uygulama okulundaki

ders sürecinin işlenişi hakkındaki görüşlerine ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: okul deneyimi, nitel araştırma, içerik analizi

BİLDİRİ NO:330

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUKLARLA ETKİLEŞİMİNİN

ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ

Ceren BİRBEN, Dilek YILMAZ

Başkent Üniversitesi

Amaç: Çocuklar zamanlarının büyük çoğunluğunu okulda öğretmenleriyle geçirmektedir.

Dolayısıyla öğretmen-çocuk arasında ilişkilerin eğitimin niteliği ve çocukların akademik

başarıları üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Çocukların aile dışı ilişkilerinde etkisi olan

önemli faktörlerden biri öğretmen ve öğretmenin çocukla olan ilişkisidir. (Colwell ve Lindsey,

2003; Çınkır, 2004). Çocuklar ve öğretmenleri arasındaki bağın niteliği öğretmenin tutum ve

yaklaşımlarına oldukça bağlıdır. Öğretmenin kendi davranışlarının farkında olması ve

çocuklarla arasındaki etkileşimini sağlıklı bir şekilde yön vermesinin kısa ve uzun vadede

önemli katkıları olacaktır. Bu çalışma çocukların öğretmenleriyle olan ilişkilerinin incelenmesi

ve daha etkili hale getirilmesini amaçlayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.

Örneklem: Çalışmanın örneklemini iki okul öncesi öğretmeni adayı oluşturmaktadır.

Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlükler, gözlem notları ve katılım

çizelgeleri veri toplama araçları olarak kullanılmıştır.

Veri analizi: Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Başkent Üniversitesi etik

kurulundan izin alınmıştır.

Bulgular: Bulgularımız serbest zaman etkinliği ve oyun, etkileşimli kitap okuma, etkinlik türü

çeşitliliği ve etkinlik sırasında öğretmen rolü olmak üzere dört ana tema altında toplanmaktadır.

Öğretmen adaylarının serbest zaman etkinliğinde ve yemek saatlerinde çocuğun oyunlarına

dahil olması, etkileşimli kitap okuma uygulamaları, etkinlikler içerisindeki materyal çeşitliliği,

BİLDİRİ NO:331

60-66 AYLIK ÇOCUKLARIN AÇIK ve/veya KAPALI ALANLARDA OYUN

OYNAMA DURUMUNUN GÖRÜŞME ve RESİM YOLUYLA İNCELENMESİ

Kübra SARI, Özlem DÖNGEL

Marmara Üniversitesi

Amaç: Araştırmada, çocukların mekan olarak açık ve/veya kapalı alanlarda oyun oynama

durumunun görüşme ve resim yoluyla incelenmesi ve açık alanda yeterli oyun oynayıp

oynayamadıklarının öğrenilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Tarama modeline uygun olarak nitel desende tasarlanan araştırmanın çalışma grubu;

İstanbul’un üç ilçesindeki üçü devlet, biri özel olmak üzere dört farklı okul öncesi eğitim

kurumuna devam eden, 60-66 aylık 52 erkek ve 57 kız olmak üzere toplam 109 çocuktan

oluşmaktadır.

Çocuklara araştırmacılar tarafından geliştirilen yapılandırılmış görüşme formuyla oyun oynama

mekanına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Görüşmeler tamamlandıktan sonra çocuklar 5’erli

gruplar halinde sınıftan bir başka odaya alınarak kendilerini oyun oynarken resmetmeleri ve

resimde çizdiklerini anlatmaları istenmiştir.

Verilerin analizinde çocukların resimde çizdikleri oyun oynama mekanının açık mı kapalı

olduğu incelenmiştir. Ayrıca çocuklara görüşmede “nerede, kapalı alanda mı açık alanda mı

oyun oynuyorsun?’’ diye sorulmuş; “kapalı alanda” diyenlere “hava güneşli ve sıcak olsa da,

yağmur yağmasa da içeride mi oynuyorsun?” sorusu yöneltilmiş, çocuğun verdiği cevap ile

resimde kendisini oyun oynarken çizdiği mekan arasındaki fark incelenmiştir.

Bulgular: Yapılan görüşmeler ve resimlerin incelenmesi sonucunda sadece kapalı alanda oyun

oynayan 44 çocuktan 7’sinin açık oyun alanı, 37’sinin ise kapalı oyun alanı çizdikleri

saptanmıştır. Hava koşulunu önemsemeden hem açık hem de kapalı alanda oyun oynayabilen

27 çocuktan 24’ünün açık, 3’ünün ise kapalı oyun alanı çizdiği bulunmuştur. Çoğunlukla kapalı

alanda oynayan, ama iyi havada bazen açık alanda da oynayabilen 38 çocuktan 23’ü açık, 15’i

ise kapalı oyun alanı resmetmiştir.

Sonuç: Çocukların öğrendikleri çoğu şeyin kaynağı, çevresiyle kurduğu etkileşimdir.

Şehirleşme, nüfus artışı gibi nedenlerle çocukların açık alanda oyun oynama olanağı azalmıştır.

Çocukların ev ve okul yaşantısında açık alan oyunlarına fiziksel, sosyal, duygusal, bilişsel

gelişimleri için ihtiyaçları olduğu, fakat açık alanda yeterince oyun oynayamadıkları

araştırmanın en önemli sonucudur.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem Çocuğu, Resim, Açık Alanda Oyun, Kapalı Alanda

Oyun.

BİLDİRİ NO: 334

FARKLI YAKLAŞIMLARDAKİ EKOLOJİK TEMELLİ ÇOCUK OYUN

ALANLARININ İNCELENMESİ

Buse KERİGAN, Çağla DURAN, Kevser Tuğba ÇINAR

İstanbul Gelişim Üniversitesi

Erken çocukluk dönemi çocukların gelecek yaşantıları için temellerin atıldığı, onları gelecek

yaşantılarına hazırlayan temel bilgi ve becerilerin kazanıldığı, gelişimlerinin en hızlı olduğu ve

tüm gelişim alanlarının en etkin şekilde desteklenmesi gereken bir dönemdir. Eğitim ortamları

içerisinde yer alan çevre ve çevre etkinliklerini benimseyen farklı eğitim modelleri Montessori,

Waldolf ve High Scope gibi modellerin içerisinde çevre düzenlemeleri yapılmaktadır.

Montessori’ye göre çocuklar doğanın düzenini, uyumunu ve güzelliğini anlamalı ve bunlardan

mutluluk duymalıdır. Montessori programında çocuğun günlük temel etkinlikleri içinde doğal

materyalleri kullanmak olduğu gibi gerçek bitki ve hayvanların yetiştirilmesi ve onların günlük

bakımı da bulunmaktadır. Bu nedenle hayvan veya bitkilerin yetiştirilebileceği akvaryum, park

veya bahçede boş bir alana yer verilebilir. Bitki ve hayvan grupları düzenli bir şekilde

çalışılarak çocukta onlara karşı sevgi ve takdir etme duygusu yaratılır.

High Scope eğitim modeli merkezinde, kendi kendilerine planlayıp yürüttükleri etkinliklerden

ders alan öğrenciler bulunmaktadır. Fiziksel ortam çocukların davranışları üzerinde güçlü bir

etkiye sahiptir. Çocuklar doğal olarak gelişimsel becerileri ve yetenekleri geliştiren aktivitelerle

meşgul olarak temel deneyimleri kazanırlar. Çocukların ilgilerini desteklemek için özel ilgi

alanlarına oyun alanları kurulur. Bu alanlar, su ve kum oyunlarını, inşa etmeyi, hayali oyunları,

rol oynamayı, sınıflamayı, tırmanmayı, sallanmayı ve dans etmeyi içerirler.

Waldorf Yaklaşımında eğitim ortamında perdeler doğal elyaftan, mobilyalar ahşaptan yapılmış

olmalıdır. Eğitsel materyallerin doğal olması önemlidir. Çam, meşe gibi ağaç kozalakları, deniz

kabukları, çakıllar, çamur gibi materyaller bulunmaktadır. Çocukların doğanın içinde kendisini

keşfetmesine olanak sağlayacak bahçe bakımı, sebze-meyve yetiştiriciliği gibi etkinlikler

sunulmaktadır. Doğa ile iç içe olmak önemlidir. Bu yüzden geniş araziler ve okul bahçelerine

sahiptirler. Bu arazilerde öğrencilerin doğa ile iç içe olma, doğayı tanıma ve tarım, toprak, ağaç

işlerine aşina olmaları için ortamlar ve programlar hazırlanır.

Anahtar Kelimeler: erken çocukluk dönemi, çocuk ve çevre, yaklaşım modelleri, oyun alanları

BİLDİRİ NO:335

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİÇİMLENDİRİCİ

DEĞERLENDİRME UYGULAMALARININ GELİŞTİRMELERİ ÜZERİNE

YAPILAN EYLEM ARAŞTIRMASI

Zeynep KOÇAK, Bengisu ERCİYAS, Zehra Buse SEVÜKTEKİN

Başkent Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmen adaylarının biçimlendirici değerlendirme

uygulamalarını daha etkili hala getirmesini amaçlayan bir eylem araştırması olarak

planlanmıştır. Araştırma kapsamında değerlendirme sürecini daha etkili hale getirmenin yanı

sıra, değerlendirme sürecini öğrenme sürecine entegre eden bir süreç hedeflenmektedir.

Araştırmada öğretmenin kendisini ve öğrencileri değerlendirmesi bu değerlendirmeleri

kullanarak biçimlendirici değerlendirme sürecini oluşturması beklenmektedir. Değerlendirme

ile uygulanan etkinliklerin öğrencilerin bu süreçteki katılımları, öğretmenin öğrencileri ve

kendisi ile ilgili gözlemlerinin sonucunda hedeflenen sürece ne oranda erişebildiği izlenir.

Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.

Örneklem: Bu çalışma 3 okul öncesi öğretmen adayı tarafından yürütülmektedir.

Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem(araştırmacı) notları ve çocuk

çıktıları araçları kullanılmıştır.

Veri Analizi: Bu çalışmada içerek analizi yöntemi kullanılmıştır.

Başkent Üniversitesi Sosyal ve Beşerî Bilimler Etik kurulundan izin alınmıştır.

Bulgular: Çalışmadaki ilk bulgular doğrultusunda ortaya çıkan temalardan ilki

değerlendirmeyi öğrenme sürecine dahil etmek olup bütünleştirme, dahil etme, aktif katılım,

geri dönüt gibi kodları içermektedir. Ortaya çıkan ikinci tema ise yönlendirmenin açık ve net

olması-kısıtlayıcı olmaması yani doğru, kısa ifadeler, anlaşılırlık üçüncü ise farklı

değerlendirme yöntemlerinin kullanılması öğrencinin öz değerlendirme yapması, akran

değerlendirmesi, süreçteki aktif katılımı ve son olarak ortaya çıkan tema ise aday öğretmenlerin

değerlendirme uygulamalarında ilerleme kaydetmeleri şeklinde olup daha etkili gözlem

yapabilme, süreci daha iyi yönetebilme şeklindedir.

Sonuç: Eylem araştırması öğretmen adaylarının kendilerini geliştirmeleri için önemli bir

süreçtir. Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini çok daha

efektif bir halde kullanabildikleri, gözlem sürecini daha iyi yönetebildikleri ve önemli noktaları

daha çabuk bir şekilde fark ettikleri ortaya çıkmıştır. Aday öğretmenlerin farklı değerlendirme

yöntem ve teknikleri kullandıklarında daha etkili değerlendirme süreçleri geçirdiği ve

değerlendirmeye yönelik uygulamalarda öğrencilerin daha aktif bir şekilde rol aldığı sonucu

karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, değerlendirme, eylem araştırması, biçimlendirici

değerlendirme

BİLDİRİ NO:336

ANNELERİN, OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN TELEVİZYON

İZLEMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Ümmügülsüm KAYA

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Günümüzde çocuklar çoğunlukla eğitici öğretici yayınlardansa, ailelerinin tercih

ettikleri programları izlemektedirler. Bu da gösteriyor ki çocukların televizyona olan ilgileri

anne-babalarının televizyona olan ilgileriyle paralellik göstermektedir. Bu araştırmalardan

hareketle annelerin televizyonla ilgili görüşlerinin incelenmesi gerekliliği doğmuştur. Bu

çalışmanın genel amacı, okul öncesi eğitime devam eden çocukların annelerinin televizyon

izlemeye yönelik görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem: Bu araştırmada, okul öncesi eğitime devam eden çocukların annelerinin televizyon

izlemeye yönelik görüşlerini incelemek için nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji

deseni kullanılmıştır. 2018-2019 öğretim yılı içinde Kars ili merkezinde bulunan, çocukları

okul öncesi eğitime devam eden 25 anne bu araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır.

Veri toplama aracı, araştırmacının literatür taraması ve daha önce yapılan benzer çalışmalardan

yararlanarak oluşturduğu yarı yapılandırılmış görüşme formu, yüz yüze görüşme ile

gerçekleştirilmiştir. Görüşme formu, annelerin demografik bilgileri ve annelerin görüşleri

olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Katılımcılardan alınan yanıtlar, araştırmacı tarafından

tasnif edilmiş, kodlanmış ve sorulara verilen cevaplardan yararlanılarak oluşturulan temalar

doğrudan aktarmayla betimsel analiz ile verilmiştir.

Bulgular: Annelerle yapılan görüşmeler sonucunda çocukların ortalama günde bir buçuk saat

televizyon izledikleri görülmüştür. Anneler çocuklarıyla birlikte komedi, belgesel, çizgi film,

yarışma programları ve dizi izlediklerini ifade etmişlerdir. Annelerin tamamı çocuklarının

televizyonda izleyecekleri programa anneleri olarak kendilerinin karar verdiğini belirtmişlerdir.

Karar verirken çocuklarının yaş ve gelişim düzeylerini göz önünde bulundurduklarını,

programın içeriğinin şiddet ve korku içermemesine dikkat ettiklerini söylemişlerdir.

Annelerden 19’unun çocukları televizyon seyrederken çocuklarını yalnız bıraktıkları, 5’inin

birlikte izledikleri ve 1’inin çocuğu televizyon izlerken ilgilendiği işi bırakıp çocuğuna eşlik

ettiği görülmüştür. Annelerin 24’ü televizyonun çocuklarına hiçbir fayda sağlamadığını ifade

ederken bir anne çocuğunun dil gelişimi açısından televizyonun katkılarından bahsetmiştir.

Anneler çocuklarının televizyondan fiziksel, bilişsel, dil açısından olumsuz etkilendiklerini ve

bu olumsuzlukları gidermekte kendilerini yetersiz hissettiklerini belirtmişlerdir.

Sonuç: Çocukların televizyona yönelik tutumlarının annelerinin görüşleriyle ilişkili olduğu

saptanmıştır.

Anahtar kelimeler : televizyon, okul öncesi çocuk, anne görüşleri

BİLDİRİ NO:337

337 - OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ SOSYAL KONUMLARININ

SERBEST ZAMANDAKİ AKRAN İLİŞKİLERİNE YANSIMASI

Berfin YILDIRIM, Cansu OKTAY, Zülfi Elçin GÜNDAĞ

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem sosyalleşme sürecinde önemli adımların atıldığı temel sosyal

becerilerin kazanıldığı dönemdir. Çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna başlamasıyla birlikte

topluma uyum süreci ve toplum içerisinde kendini ifade becerileri gelişmeye başlar. Bu

becerilerin olumlu yönde gelişmesi çocuğun bu dönemde alacağı eğitimin niteliğiyle doğru

orantılıdır. Okul öncesi eğitim çocukların sosyal becerilerinin gelişiminin desteklenmesi için

en etkili ve uygun ortamdır. Eğitim kurumuna devam eden okul öncesi dönem çocuğu,

ailesinden sonra öğretmenleri ve akranları ile yoğun bir sosyalleşme sürecine başlar. Okul

öncesi dönemdeki akran ilişkilerinin çocuğun ruhsal, duygusal, sosyal gelişim alanları

üzerindeki etkisi bilinmektedir. Çocuğun davranışları akran ilişkilerinin niteliğini büyük

ölçüde belirler. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumuna devam eden

48-60 aylık çocukların sosyal konumlarının (popüler, reddedilen gibi) belirlenerek bu

konumlarının çocukların serbest zamandaki akran ilişkilerine yansımasını incelemektir.

Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırmadır. Nitel araştırma yöntemlerin temel nitel

desen benimsenerek veri toplama ve analizi süreçleri yürütülmektedir. Araştırmanın çalışma

grubunu Ankara ilinde devlete bağlı bir anaokuluna devam eden çocuklardan sosyometri ile

sosyal konumları belirlenen iki çocuk temelinde bir sınıftaki çocuklar oluşturmaktadır.

Bulgular: Devam etmekte olan çalışmada çocukların sosyal konumu bütün sınıfa uygulanan

sosyometriyle belirlenmiştir. Çıkan sonuçlar doğrultusunda seçilen sosyal konumu popüler ve

reddedilen olan çocuklar farklı zamanlarda birlikte gözlenmiştir. Haftada iki kez serbest oyun

zamanı süreci boyunca gözlemlenen ve henüz veri toplama aşaması bitmeyen bu çalışmada,

şimdiki gözlem sonuçlarına göre serbest oyun zamanında popüler ve reddedilen çocuğun akran

ilişkilerinde belirgin bir fark görülmektedir. Popüler çocuk akranlarıyla daha rahat iletişim

kurup sosyalleşebilirken reddedilen çocuğun akranları tarafından yönlendirmeyle oyuna katılıp

iletişim kurmakta zorluk çektiği gözlemlenmektedir.

Sonuç: Devam etmekte olan araştırmadan edinilen veriler doğrultusunda sosyal konumu

popüler ve reddedilen olan çocuklar arasında açık bir şekilde davranışsal farklılıklar olduğu

gözlenmektedir. Serbest oyun zamanında, popüler çocuğun rahatlıkla oyun kurup arkadaşlarını

da oyuna kattığını reddedilen çocuğun ise grubun dışında kalarak oyuna dahil edilmeyi

beklediğini ve daha çok kendi başına oynadığını görülmektedir. Bunun yanı sıra reddedilen

çocuğun, oyun dışında kalması, oyuncağının elinden alınması gibi istenmeyen durumları

kabullenerek tepkisiz kaldığı gözlenirken popüler çocuğun bu gibi durumlarda itiraz ederek,

hırçınlaşarak veya ağlayarak tepkisini gösterdiği gözlenmiştir. Serbest oyun zamanında popüler

çocuğun sınıftaki akranlarının hepsiyle oyun kurabildiği ve bu oyunu devam ettirebildiği

gözlemlenmişken reddedilen çocuğun akranları ile oyun kurma çabasına girmediği

görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, sosyal konum, akran ilişkisi, serbest zaman

BİLDİRİ NO:339

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ TOPRAK ALTINA İLİŞKİN BİLGİ

DÜZEYLERİ

Büşra Elif AKTAŞ, Büşra Sena DEMİR, Aslıhan GÖKÇELIK, Beyza KURŞUNOĞLU

Trabzon Üniversitesi

Amaç: Yaşadığımız dünyayı merak etmede ve anlamlandırmada fen önemli bir unsurdur. Erken

çocukluk döneminde fen eğitimi çocukların dünyayı anlamlandırmalarına yardımcı olacak en

önemli alandır. Bu eğitim sayesinde çocuklar doğal merak duygusundan yola çıkarak

çevrelerini araştırmaya, gözlem yapmaya olanak sağlar. Bu yapılan araştırma ve gözlemler fen

eğitiminin farklı konu alanlarına dahil olabilmektedir. Bu konu alanları içerisinde fiziksel

bilimler, yaşam bilimleri, dünya ve uzay bilimleri yer almaktadır. Bu araştırma Dünya ve Uzay

bilimleri konu alanı içerisinden toprak konu başlığını ele almaktadır. Araştırmanın amacı

çocukların toprak altına dair bilgi düzeylerini çizdikleri resimler yoluyla saptamaktır.

Yöntem: Bu araştırma nitel araştırma deseninde yer alan bir durum saptamasıdır. Araştırmanın

çalışma grubunu uygun örnekleme yöntemiyle seçilen altı bağımsız anaokulunda eğitim gören

55 ay ve üzeri 120 çocuk oluşturmaktadır. Verileri toplamak amacıyla önce çocuklara “Bana

bir toprak altı çizer misin?” yönergesi verilerek resimleri çizmeleri ve daha sonar çizdikleri

resimleri anlatmaları istenmiştir.

Bulgular: Yapılan bu araştırma da okul öncesi dönem çocuklarının toprak altı çizimlerinde

çoğunlukla hayvanlar (köstebek, karınca, yılan gibi), tohumlar (fasulye, çiçek gibi) ve yer

kürenin katmanları (magma, su gibi) olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Bununla birlikte çocukların çizimlerinde toprak altında yetişen bitkilere ilişkin bazı

kavram yanılgıları (muz, çilek gibi) olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda araştırmacılara ve

öğretmenlere yönelik önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, fen eğitimi, toprak, toprak altı.

BİLDİRİ NO: 342

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN SINIF İÇİ ETKİNLİKLERDE

KULLANDIKLARI SINIF YÖNETİMİ STRATEJİLERİNİN İNCELENMESİ

Büşra OKÇUOĞLU

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin sınıf içinde gerçekleşen etkinliklerde

kullandıkları sınıf yönetimi stratejilerini incelemektir.

Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yoluyla betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu

çalışma 2018-2019 yılı içerisinde Kars ili MEB’e bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev

yapan 15 okul öncesi öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Okul öncesi öğretmenleriyle yüz yüze

görüşülmüş ve hazırlanan sorular sorularak öğretmenlerin görüşleri kaydedilmiştir.

Araştırmaların verileriyle ilgili alan yazın taranarak görüşme formu oluşturulmuştur. Görüşme

formu iki alanda ele alınmıştır. Birinci alanda demografik özellikler yer alırken ikinci alanda

sınıf yönetiminde kullanılan stratejilere ilişkin bilgiler ile ilgili sorular yer almaktadır.

Bulgular: Araştırma henüz devam etmektedir.

Sonuç: Araştırma devam ettiği için henüz bir sonuca varılamamıştır.

Anahtar Kelimeler: Strateji, Okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO:343

“KÜÇÜKKEN DEDEMİN EL FENERİ İLE OYNAMAYA BAYILIRDIM.”: OKUL

ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN RESİMLİ HİKAYE KİTABI SEÇİMİNDE DİKKAT

ETTİĞİ UNSURLAR

Öznur ÇOKCANLI, Dilay YURTTAŞ, Sadiye KELEŞ

Bülent Ecevit Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın genel amacı Zonguldak ilinde 4-6 yaş aralığındaki çocuklarla çalışan

okul öncesi öğretmenlerinin resimli hikâye kitabı seçerken dikkat ettikleri unsurları tespit

etmektir.

Yöntem: Araştırma, nitel desende gerçekleştirilen fenomenolojik bir çalışmadır. Araştırmanın

çalışma grubunu Zonguldak ilinde yer alan resmi, özel, bağımsız anaokulu ve anasınıflarında

4-6 yaş gruplarında görev yapan 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın

çalışma grubu belirlenirken amaçlı örnekleme çeşitlerinden, kolay ulaşılabilir durum

örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Verileri toplamak amacıyla katılımcılara araştırmacılar

tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile “Okul Öncesi Öğretmenlerin

Çocuk Kitabı Seçim Ölçütleri” anket formu uygulanmıştır. Öğretmenlere her kategoride üçer

kitap olmak üzere, beş farklı kategoride, toplamda on beş adet kitap gösterilmiş ve

öğretmenlerin kitap seçiminde göz önünde bulundurdukları özelliklere göre formlar

doldurulmuştur. Yarı-yapılandırılmış görüşme formunda ise (i) Seçilen kitabı diğer kitaplardan

ayıran özellikler, (ii) Seçilen kitabın hangi gelişim alanını desteklemeye yönelik

kullanılabileceği, (iii) Seçilen kitabı daha etkili hale getirmek için neler yapılabileceğine ilişkin

üç adet açık uçlu soru yer almıştır. İlgili görüşme sırasında ses kayıt cihazı yardımıyla veriler

kaydedilmiş ve ses kayıt cihazı ile kaydedilen ham veriler birebir yazıya geçirilmiştir. Verilerin

analizinde betimsel istatistik ve içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır.

Bulgular: Yapılan ön analiz sonucunda, öğretmenlerin tercih ettikleri kitapların çeşitlendiği,

bu çeşitliliğin kaynaklarının yaygın olarak içerik (f= 145), resimleme (f= 55) ve gelişimsel

uygunluk (f= 47) kategorileri olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenlerin tercih ettikleri kitapları

genellikle sosyal duygusal gelişim alanını desteklemeye yönelik (f= 154) kullanmayı

hedefledikleri saptanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin seçtikleri kitaplardaki kazanımları etkili hale

getirmek için yaygın olarak drama (f= 85), sanat (f= 82) ve dil (f= 63) etkinliklerini önerdikleri

saptanmıştır. Etkinliklerin çoğunlukla kitap okunduktan sonra iç mekânda uygulanabilecek

etkinlik tavsiyeleri olduğu belirlenmiştir.

Sonuç: Sonuç olarak öğretmenlerin resimli hikâye kitabı tercihlerinin çeşitlendiği, ancak en sık

olarak kitabın içeriğinin belirleyici bir unsur olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: kitap tercihi, destekleyici etkinlikler, resimli hikâye kitapları, çocuk

edebiyatı, okul öncesi dönem

BİLDİRİ NO:344

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN DEĞERLENDİRME SÜREÇLERİNİN

İNCELENMESİ

Merve YILDIRIM, Beyza TAŞRAN, Merve DEMİRTAŞ, Özge GÜLDAĞ, Mine KIR’ın

Bülent Ecevit Üniversitesi

Okul öncesi eğitimde değişen yaklaşımlar ve öğretim programları değerlendirme süreçlerine de

yansımıştır. Öğretim sürecinin bir parçası ve devamlılığının sağlanmasında önemli bir değişken

olan ölçme değerlendirme eğitimin tüm basamaklarında olduğu gibi okul öncesinde de üzerinde

çalışılması gereken bir konudur. Ölçme değerlendirmenin önemi göz önünde bulundurularak

bu araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmenlerinin, sınıf içi etkinliklerde ilgili kazanım ve

göstergelerin çocuklar tarafından kazanılıp kazanılmadığını ölçen değerlendirme süreçlerini

belirlemektir. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim deseni ile yürütülmüştür.

Araştırmada çalışma grubunu olasılıklı örneklem seçimi yöntemlerinden basit rasgele örneklem

seçimi ile seçilmiş olup Kdz. Ereğli’de görev yapan lisans mezunu 30 okul öncesi öğretmeni

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak öğretmenlerin demografik bilgileri ‘demografik

bilgi formu’ (öğretmenin yaşı, hangi sene mezun olduğu, mezun olduğunda hangi program

eğitimini aldı) ile elde edilmiştir. Ayrıca farklı değerlendirme süreçlerine uygun hazırlanan

bütünleştirilmiş etkinlik planları hazırlanmıştır. Hazırlanan etkinlik planları öğretmenlere

verilerek etkinliklere uygun değerlendirme süreçlerini yazmaları istenmiştir. Elde edilen veriler

betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Bulgulara göre öğretmenlerden bazıları beklenen

düzeyde, soru sorarak ve etkinlik hazırlayarak değerlendirme yaparken bazı öğretmenler

öğrenme sürecini değerlendirmiş veya değerlendirme kısmını boş bırakmışlardır. Araştırma

sonucunda öğretmenlerin yaptıkları etkinlikleri değerlendirmelerinde, günümüz programı

açısından önceki programlardan mezun olmuş olmaları burada bir değişken değildir. Burada

önemli olan öğretmenlerin kendini geliştiren eğitimciler olmasıdır. Ayrıca çalışmanın sonunda

okul öncesi öğretmenlerine çeşitli önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Değerlendirme süreci, okul öncesi öğretmenleri

BİLDİRİ NO: 345

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİNE YÖNELİK

GÖRÜŞLERİ

Betül ÇELİKTAŞ, Tuba KARAMAN, Dilber ÖNDEŞ, Ali ÖZKAN, Saliha ÖNCÜLOĞLU

Akdeniz Üniversitesi

Günümüzde 0-18 yaş aralığındaki bireylerin maruz kaldığı çok yönlü durumlar söz konusudur.

Buna ilişkin çocukların haklarının açıkça tespitinin yapıldığı ve açıklandığı Çocuk Hakları

Bildirgesi bulunmaktadır. Dünya’nın hemen her ülkesince kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti

tarafından 1990 yılında imzalanmış, 1995 yılında ise Bakanlar Kurulu’nca onaylanarak

yürürlüğe girmiştir. Sözleşme tüm çocukların yaşamsal, gelişimsel, eğitimsel, kalıtımsal vs.

hakları ile ilgili oldukça ayrıntılı toplam 54 maddeden oluşmaktadır. (DİE ve UNICEF,1999)

Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının çocuk hakları bildirgesine yönelik görüşlerinin

incelenmesidir. Araştırmada SPSS analiz yöntemi kullanılarak öğretmen adaylarının çocuk

hakları bildirgesine yönelik görüşleri nicel çalışma ile sonuçlandırılacaktır.

Bu çalışma Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi bünyesindeki elli Sosyal Bilgiler, altmış

Sınıf öğretmenliği, elli sekiz ilköğretim matematik, kırk beş Psikolojik Danışmanlık ve

Rehberlik, elli Türkçe, altmış İngilizce ve kırk Okul Öncesi Öğretmen adayı üzerinde

uygulanmıştır. Araştırma bulguları üzerinde halen çalışılmakta olup SPSS’ten elde ettiğimiz

veriler T Testi ve Anova kullanılarak sonuçlar paylaşılacaktır.

Anahtar kelimeler: çocuk hakları sözleşmesi, öğretmen adayları

BİLDİRİ NO:346

ÇOCUKLARIN VE ÖĞRETMENLERİN ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEMESİ İÇİN

KULLANDIKLARI STRATEJİLER

Mahmut Sami GÜRDAL, Dilara KARAKOÇ, Narin SEZEN, İbrahim Hakkı ACAR

Özyeğin Üniversitesi

Amaç: Çocuklar kendi öz düzenlemelerini sağlamak amacıyla birçok farklı strateji kullanır ve

bu stratejiler çocukların test sırasındaki performanslarını etkiler (Miller ve ark. 2015). Ayrıca,

öğretmenler de sınıf içerisinde birçok farklı stratejiler kullanarak çocukların öz düzenlemelerini

sağlamayı amaçlarlar. Buradan yola çıkarak, bu nitel araştırmanın amacı okul öncesi

dönemdeki çocukların ve onların öğretmenlerinin çocukların öz düzenlemesi için ortaya

koydukları stratejileri incelemektir.

Yöntem: Mevcut çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini

okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 150 çocuk ve onların öğretmenleri oluşturmaktadır.

Çocukların stratejileri öz düzenleme becerilerini ölçüm anında gösterdikleri davranışlardan elde

edilmiştir. Öğretmenler ile de yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak onların

stratejileri belirlenmiştir.

Gözlem yoluyla elde edilen çocuk davranışları yazıya dökülüp belirli stratejiler etrafında

gruplanmıştır. Buna paralel olarak, öğretmenlerin uyguladıkları stratejiler onlardan alınan

bilgiler tematik içerik analizi yoluyla anlamlı gruplar olarak organize edilmiştir.

Bulgular: Gözlemlenen çocukların %75’i fiziksel stratejiler kullandı (Örneğin; kafa sallamak,

kendi ellerine bakmak). Bazı çocuklar (n=28) verilen yönergelere uymama davranışı gösterdi.

(Örneğin; dikkatini toplamamak, söylenen kurallara uymamak). Araştırmada gerçekleştirilen

mülakatlar sonucunda öğretmenlerin belirttiği cevaplar iki ana kategoride toplandı. İlk olarak,

öğretmenler, çocukların göstermiş oldukları farklı davranışlara farklı yaklaşımlar

sergilediklerini belirtti. İkinci olarak ta öğretmenler, neden bu stratejileri kullandıkları ve

düzenlenmemiş davranışları olan çocuklar için ne tür faaliyetlerin yararlı olabileceği ile ilgi

algılarını belirttiler.

Sonuç: Çocuklar öz düzenleme davranışı gösterirken bazı stratejiler kullanmaktadır. Bu

davranışlar çocuklar arasında bireysel farklılıklar gösterebilir. Buna paralel olarak öğretmenler

de, çocukların davranışlarını belirli nedenlere dayandırarak bazı stratejiler uygulamaktadır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, öğretmenlere verilecek eğitimler yardımıyla çocukların öz

düzenleme becerileri geliştirilebilir.

Anahtar Kelimeler: öz düzenleme becerisi, öğretmen, anaokulu çağındaki çocuklar, fiziksel

strateji, sınıf ortamı

BİLDİRİ NO:347

347 OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ DUYGU DÜZENLEME

BECERİLERİ İLE OKULA UYUM TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

Suna KUDUN, Ecem GÜREL, İbrahim Hakkı ACAR, Şükran UÇUŞ GÜLDALI

Özyeğin Üniversitesi

Amaç: Duygusal düzenleme, kişinin amaçlarına göre duygularını yönetebilmesi, kontrol

edebilmesi anlamına gelmektedir. (Gross ve Thompson, 2007). Olumsuz duyguların

düzenlenmeye başladığı dönem okul öncesi dönemdir. Anne-bebek iletişiminden başlayarak

duyguların tanınması, kontrol edilmesi ve düzenlenmesi becerileri zamanla gelişmektedir.

(Eisenberg ve Valiente, 2004). Çocukların duygu düzenleme becerileri ile okula uyumu

arasında ilişki vardır. Park ve Kang (2005) araştırmalarında çocukların duygu düzenlemesi ve

okul uyumunun anlamlı bir şekilde ilişkili olduğu bulmuştur. Duygularını düzenleyebilen

çocuklar düzenleyemeyen akranlarına göre okula daha iyi uyum sağlayabilmektedir.

Çocukların duygularını düzenlemesi onların okula uyumuna katkısı düşünüldüğünde, bu

araştırmanın amacı okul öncesi kurumlara devam eden çocukların duygu düzenleme becerileri

ile onların okula uyum tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir.

Yöntem: Katılımcılar 183 okul öncesi çocuk (%59,9 kız; %40,1 erkek) ve onların ebeveynleri

ve öğretmenlerinden oluşmaktadır. Çocukların yaşları 37 ile 82 ay arasında değişim

göstermektedir (M= 62,65). Ebeveynler ve öğretmenler çocukların duygu düzenleme

becerilerini Duygu Düzenleme Kontrol Listesi kullanılarak cevaplamıştır (Batum ve Yağmurlu,

2007). Ayrıca Öğretmenler, çocukların okula uyumunu rapor etmiştir (Önder ve Gülay, 2010).

Kullanılan ölçeklerin iç tutarlık değerleri şu şekildedir: Öğretmenlerin rapor ettiği duygusal

olumsuzluk (α= .88), öğretmenlerden alınan duygu düzenleme (α=.69), ebeveynlerin rapor

ettiği duygusal olumsuzluk (α= 72) ebeveynlerden alınan duygu düzenleme (α=. 54), okuldan

kaçınma (α= .78), okulu sevme (α=.61) .

Bulgular: Ebeveynlerin duygu düzenlemeleri ile çocukların okuldan kaçınmaları arasında

anlamlı negatif bir ilişki bulundu r = -.258, p < 0.01. Ebeveynlerin rapor ettiği çocukların

duygusal olumsuzluğu ile onların okulu sevmesi arasında anlamlı negatif bir ilişki bulundu r =

-.184, p < 0.01. Öğretmenlerin rapor ettiği çocukların duygusal olumsuzluğu ile onların okulu

sevmesi arasında anlamlı negatif bir ilişki bulundu, r =.-363 p <0.01.

Sonuç: Araştırmamız göstermektedir ki çocukların duygusal düzenleme becerileri onların okul

uyum davranışları ile ilişkili olabilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Duygu düzenleme, okula uyum, okul öncesi çocuklar, öğretmenler

BİLDİRİ NO: 348

SANAT ETKİNLİKLERİ İLE DİĞER ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLİP DAHA

ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ

İlayda Naz KOÇ

Başkent Üniversitesi

Bu çalışmanın genel amacı; okul öncesi öğretimde sanatsal etkinliklere dikkat çekmek bu

alanda öncelikle sanatsal etkinliklerin öğretmen adayına kazandırabileceği değerleri irdelemek

ve okulöncesi dönemde sanatsal etkinliklere yeni bir perspektif getirmek ve diğer etkinlikler ile

nasıl bütünleştirileceğinin yolunu ortaya koymaktır. Sanat etkinlikleri ile diğer etkinliklerin ne

kadar bütünleştirilebileceği ve bu bütünleştirebilme aşamasında öğretmen adayının etkinliklere

bunu nasıl yansıtabileceğini ve geliştirebileceğini uygulamaya dökmüştür. Bu araştırmanın

yöntemi nitel araştırma yöntemi desenlerinden eylem araştırması deseni kullanılmıştır.

Literatür taramasına göre; eylem araştırması süreç odaklıdır. Bu çalışmanın örneklemi devlet

veya özel bir kurumda staj gören bir öğretmen adayıdır. Bu araştırmanın veri toplama yöntem

ve araçları; yansıtıcı günlük, etkinlik planları, katılım çizelgeleri, gözlem notlarıdır. Bu

araştırmanın toplanan verileri içerik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmanın geçerliliği

ve güvenilirliğini sağlamak için uzman görüşüne başvurulmuş ve çeşitleme yöntemine

gidilmiştir. Sosyal ve Beşeri Bilimler Etik Kurulundan onay alınmıştır. Bulgular yansıtıcı

günlük,etkinlik planları,katılım çizelgeleri,gözlem notları ile toplanmıştır. Sonuç olarak sanat

etkinlikleri ile diğer etkinlikler bütünleşmiş ve staj yapılan sınıfta bu etkinliklere tam anlamıyla

katılım sağlanılmıştır. Öğretmen adayı sanat etkinliklerini ve diğer etkinlikleri geliştirmiş ve

bütünleştirmiştir. Öğretmen adayı genel anlamda sanat etkinlikleri ile diğer etkinliklerini

bütünleşebileceğini ortaya koymuştur.

BİLDİRİ NO: 351

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ GÖSTEREN

ÇOCUKLARA ÖĞRETMEN YAKLAŞIMLARI

Çağla KIRKAĞAÇ, Nesibe ERDEM, Öznur SARAL, Şeyma SOYPAÇACI, Tuğba Nur

YILDIRIM

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem de birçok nedene bağlı olarak çocuklar da problem davranışlar

meydana gelmektedir. Problem davranışların bir kısmı gelişim sürecinin parçası olmak ile

birlikte gelişim süreci sonrasında da sıklıkla devam ediyorsa problem olarak

değerlendirilmektedir. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişim sürecinin sağlıklı gerçekleşmesinde

ailenin yanı sıra öğretmen ve öğretmenin problem karşısında kullandığı yöntemler de bir

etkendir. Bu araştırma amacı okul öncesi dönemde uyum ve davranış problemi gösteren

çocuklara öğretmen yaklaşımlarını incelemektir.

Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden tipik durum yoluyla

gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında İstanbul ili, Maltepe ilçesi

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, Barbaros Hayrettin Paşa Ortaokulunun anasınıfına, Şehit

Öğretmen Nuriye Ak anaokuluna, Girne anaokuluna, Serpil Şahinoğlu anaokuluna, Fahriye

Vandemir anaokullarında çalışan 50 okul öncesi öğretmenle yürütülmüştür. Araştırmada veri

toplama araçları olarak öğretmen tanıma formu ve uyum ve davranış problemeri karşısında

öğretmen yaklaşımlarını gözlemlemek amacıyla 18 sorudan oluşan anket hazırlanmıştır.Anket

soru-cevap yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır.Araştırmanın örneklem grubunu okul öncesi

eğitim kurumlarında görev yapan 50 öğretmen oluşturmaktadır. Öncelikle araştırma

yapacağımız okullardaki öğretmenleri tanımak amacıyla 11 sorudan oluşan tanıma formu

hazırlanmıştır.Okul öncesi dönemde uyum ve davranış problemi gösteren çocuklara öğretmen

yaklaşımlarını gözlemlemek amacıyla bireysel soru cevap görüşmesi tekniği kullanılarak 18

soru hazırlanmıştır.

Bulgular:

Sonuç:

Anahtar Kelimeler: uyum,davranış problemi,okul öncesi,okul öncesinde uyum ve davranış

problemleri

BİLDİRİ NO:355

“ÖĞRETMENE GÖRE YARATICI, GERÇEKTEN YARATICI MI?” 48-72 AYLIK

ÇOCUKLARIN RESİM TAMAMLAMA ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Banuhan KESKİN, Melise KESKİN, İlknur DÖNER, Hilal İlknur TUNÇELİ

Sakarya Üniversitesi

Erken çocukluk dönemindeki çocuklar için, yaratıcılığı bir şeyler yapmanın bir yolu olarak

görmek faydalı olabilir. Yaratıcılık, doğru ya da yanlış cevaplar yerine yalnızca olasılıkların

bulunduğu bir dünyayı farklı açılardan görmenin bir yoludur. Çocuklar yaratıcılıklarını

kullanarak, yeni fikirler üretirler, bir şeyler yapmanın farklı yollarını denerler, sınırları yıkarlar

ve problem çözerler. Fantastik fikirler üretirler veya hayal kurarlar. Bu dönemdeki çocukların

yaratıcılıklarının desteklenmesi ve onlara uygun eğitim ortamının sağlanması durumunda,

çocuğun kendisine özgü bir şeyler yapmasına olanak sağlar(Yıldız Bıçakçı,2018: s.7). Bu

çalışmanın amacı 48- 72 aylık okul öncesi dönem çocuklarının öğretmenleri tarafından

değerlendirilen yaratıcılık düzeyleri ile çocukların resim tamamlama etkinliği kapsamında

ortaya koydukları ürünlerinin yaratıcılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir.

Araştırmanın çalışma grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Sakarya ilinde

yer alan ve kolay ulaşılabilirlik ilkesine göre seçilen 3’ü bağımsız 1’i ortaokul bünyesinde olan

4 okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 48-72 aylık 84 çocuk ve 4 öğretmenden

oluşmaktadır. Nitel olarak tasarlanan araştırmada elde edilen veriler doküman analizi yoluyla

incelenecektir. Veri toplama aracı olarak; öğretmenlere araştırmacılar tarafından geliştirilen

5’li likert tipinde her bir öğrencisinin yaratıcılık düzeyini ‘1 en az’ ‘5 en çok’ şekilde

değerlendirme imkanı sunan öğretmen formu ile çocuklarla yapılacak olan resim tamamlama

etkinliğini değerlendirme formu kullanılacaktır. Çocukların resim tamamlama etkinliği

kapsamında ortaya koydukları ürünleri; renkler, nesne sayısı, ayrıntılara yer verme düzeyi,

orijinallik kriterlerine göre puanlanarak değerlendirilecektir. Çalışmadan elde edilen bulgular

literatür desteği ile tartışılarak 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Kongre’sinde sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: yaratıcılık, çocuk resimleri, okul öncesi eğitim, ıraksak düşünme

BİLDİRİ NO: 358

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Canan TATOĞLU, Tuğba AKGÜN, Zehra BİLGİN ÖLÇER

Kocaeli Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı; Okul Öncesi Öğretmenliği programında öğrenim gören

öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimine yönelik tutumlarının çeşitli değişkenler (cinsiyet,

mezun olduğu lise, özel eğitim veya kaynaştırma eğitimi dersi alma durumu) açısından

incelenmesidir.

Yöntem: Belirlenen amaç doğrultusunda Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi okul öncesi

öğretmenliği bölümünde okuyan öğrenciler ile tarama yöntemi kullanılarak çalışma yapılmıştır.

Çalışmanın örneklemi basit seçkisiz örnekleme yoluyla seçilen 147 öğrencidir. Bu araştırmada

okul öncesi öğretmen adaylarının kişisel-demografik bilgilerini ve kaynaştırma eğitimiyle ilgili

geçmişlerini belirlemeye yönelik sorulardan oluşacak anket ve Nesrin Özbaba’nın 2000 yılında,

Gönül Kırcaali İftar’ın ‘Kaynaştırmaya ilişkin görüşler’ adlı çalışması ve Mehmet Özyürek’in

‘Engelli kişilere yönelik değiştirilen tutumların sürekliliği’ adlı çalışmasından yararlanarak

geliştirdiği ‘‘Okulöncesi dönemde entegrasyona (kaynaştırmaya) karşı tutum ölçeği’’

kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilecektir.

Bulgular: 147 anket uygulanmıştır. Buna göre; toplam 28 anket geçersizdir. Geçerli olan

anketlerin 9 tanesi erkekler tarafından cevaplanmıştır. 110 tanesi ise kadınlar tarafından

cevaplanmıştır. Erkeklerin 8 tanesi özel eğitim dersi almamış 1 tanesi ise almıştır. Kadınlarda

ise özel eğitim dersi alan sayısı 45, almayan sayısı ise 65’ tir.

Sonuç: Araştırmanın analiz sonucuna henüz ulaşılmadığından dolayı gerçekleşmesi beklenen

sonuçlar yazılmıştır.

Okul öncesi öğretmen adaylarının okul öncesi dönemde kaynaştırma eğitimine yönelik

tutumlarında cinsiyet, mezun olunan lise, özel eğitim veya kaynaştırma eğitimi dersi alma

durumlarının anlamlı bir farklılık yaratacağı beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Özel Eğitim, Okul Öncesi Dönemde Özel Eğitim,

Kaynaştırma, Tutum

BİLDİRİ NO:360

FATİH ERDOĞAN’IN ÇOCUK KİTAPLARININ SOSYAL GELİŞİM AÇISINDAN

İNCELENMESİ

Oğuzhan DÖNMEZ

Hacettepe Üniversitesi

Çocuk edebiyatı ürünleri çocukların duygu ve düşünce dünyalarını geliştiren, zenginleştiren,

onlara hayatı öğreten bir konuma sahiptir. Toplumun duyarlı ve etkin bir üyesi olması gereken

çocukların yetişmesine bu ürünler katkı sağlamaktadır. Bu nedenle çocuk edebiyatı ürünlerinin

incelenmesi ve çocuklar üzerindeki etkileri araştırılmaya değer önemli bir konudur.

Amaç: Bu araştırmanın amacı, yazar Fatih ERDOĞAN’ın belirlenen kitaplarını çocuk

gelişiminin temelinde yer alan ‘sosyal gelişim’ alanına göre incelemektir. Böylece çocuk

edebiyatının ülkemizdeki öncülerinden olan yazarımızın alanyazında yer bulması ve alanda

çalışanlara tanıtılması amaçlanmıştır. Yazarın kitaplarının sosyal gelişim alanına hitap ettiği

görülmüş ve bulguların alanda çalışanlara katkı sağlaması amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada Fatih ERDOĞAN’ın seçilen kırk kitabı çocuğun gelişim alanlarına

etkileri açısından incelenmiştir. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi

modeli ile kurgulanmıştır. Doküman incelemesi, doğrudan gözlem ve görüşmenin olanaklı

olmadığı durumlarda, birden fazla veri toplamanın olanaklı olmadığı ya da araştırmanın

probleminin doğrudan dokümana odaklandığı durumlarda tercih edilebilmektedir. Doküman

analizi, araştırılması hedeflenen olgu veya olaylar hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin

analizini kapsamaktadır. Araştırmanın veri seti, benzeşik (homojen) örnekleme yöntemi ile

belirlenmiştir. Bu araştırmanın örneklemini, Fatih Erdoğan’ın 40 tane çocuk kitabı

oluşturmaktadır. Çocuk kitapları araştırmacı tarafından hiçbir analize tabi tutulmadan bir kez

okunmuş, daha sonrasında kitaplarda gelişim alanları açısından değerlendirilecek kısımları olup

olmadığına göre yeniden incelenerek nihai veri setine karar verilmiştir.

Bulgular: Erdoğan’ın çocuklar için yazdığı 40 çocuk kitabıyla sınırlandırılan çalışmada

incelenen kitapların çocuğun sosyal gelişim alanlarına olumlu yönde etki edebileceği

belirlenmiştir.

Sonuç: Erdoğan, çocuğun gelişiminin sağlıklı olabilmesi için eserlerinde çocuğa bir yol

haritası sunmuş ve onun gelişimine katkıda bulunacak eğitsel iletileri ortaya koymuştur.

Bunun yanı sıra eserlerinde, ailelerin çocuklarına bakış açısı gösterilmiş, öğretmenlerin

çocuklara tutumları onlarda hangi yönden ilerlemesine katkı sağlayacağının altı çizilmiştir.

İncelediğimiz kırk kitap sonucunda yazarın kitaplarının sosyal gelişime dair destekleyici

veriler verdiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Gelişim, Çocuk Edebiyatı, Çocuk Gelişimi

BİLDİRİ NO: 361

INSTAGRAM’DA PAYLAŞILAN OKUL ÖNCESİ OYUN VİDEOLARININ

İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Feyza Nur ATANAK, Simge AKSAN, Ahmet ARSLAN, Ayşe BALOĞLU, Ayşegül

ERCİHAN, Emine KARACAN, Hatice Feyza KARAKÖSE, Münevver KARAŞAHİN,

Beyza Seyran KAYA, Fatma Nur KAYA, Rümeysa KAYA, Melis KOÇAKOĞLU, Fatma

Müberra KORKMAZ, Zeynep Fulya TEMEL, Abide GÜNGÖR AYTAR, Ayşe Belgin

AKSOY, Kübra KANAT, Hatice PASLI, Emine BOZKURT, Gülhan BURSA, Kübra

ÖZKAN

Gazi Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı sosyal medya üzerinde paylaşılan oyunların içeriğinin

değerlendirilmesidir. Gelişen teknolojiyle her yaş grubundaki bireylerde sosyal medyanın

kullanımı artış göstermektedir. Sosyal medya en geniş anlamıyla bireylere paylaşım ortamları

sağlamaktadır. Sosyal medyada önemli kullanıcı sayısına sahip olan Instagram yaygın olarak

kullanılmaktadır. Günümüzde anneler de Instagram aracılığıyla bilgi edinmekte ve çocuklarla

ilgili çeşitli okul öncesi etkinliği paylaşmaktadır. Paylaşılan okul öncesi etkinlerinden biri de

oyunlardır. Bu oyunların Instagram’da kimler tarafından paylaşıldığı ve içerik yönünden

bilimsel ölçütlere ne kadar uygun olduğu sorgulanır bir duruma gelmiştir. Buna bağlı olarak

yapılan literatür taramasında, bu paylaşımların içeriğine ilişkin detaylı bir çalışma yapılmadığı

tespit edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda paylaşılan oyunlar; hazırlık, giriş,

uygulama, değerlendirme ve özellikleri açısından incelenmiştir.

Yöntem: Bu araştırmada, nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunun

belirlenmesinde, instagram hesapları arasında ‘anne-oyuncu’, ‘anne-oyun’, ‘evde oyun’, ‘evde

etkinlik’ anahtar kelimeleri kullanılarak instagram hesabı olan anneler belirlenmiştir. Bu

anneler arasından takipçi sayısı 20 bin üzerinde olan ve okul öncesi düzeyinde uygulanabilecek

etkinlik videosu paylaşımında bulunan toplam 19 annenin profili çalışma grubuna dahil

edilmiştir. Verilerin toplanmasında, araştırmacılar tarafından hazırlanan ''Instagram'da

Paylaşılan Çocuk Oyunlarını Değerlendirme Formu'' kullanılmıştır. Bu form, çocukların içinde

yer aldığı ve almadığı oyun videolarını ayrı ayrı değerlendirmek amacıyla A ve B olarak iki

form şeklinde hazırlanmış ve 8 hafta boyunca paylaşılan toplam 287 oyun etkinliği

değerlendirilmiştir. Çalışmada elde edilecek veriler, betimsel analiz yoluyla

değerlendirilecektir.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular üzerinde çalışılmaktadır.

Sonuç: Araştırmanın sonuçları kongrede paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Oyun, çocuk, instagram, anne, evde oyun/etkinlik

BİLDİRİ NO: 362

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ ALAN ÇOCUKLARA YÖNELİK OKUL ÖNCESİ

ÖĞRETMENLERİNİN DENEYİMLİ ve DENEYİMSİZ OLMA DURUMLARINA

GÖRE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Kübra KARAKAŞ, Hatice ŞEN, Vildan Nur TATAR

Trabzon Üniversitesi

Kaynaştırma eğitimi, özel eğitime ihtiyaç duyan bireyin akranları ile birlikte, sosyal

bütünleşmesini sağlayan ve destek eğitim hizmetlerini içeren özel eğitim uygulamalarıdır.

Kaynaştırma eğitiminin amacı bireyin sahip olduğu engeli yok etmek değil, bireyi toplumla

bütünleştirmek (ve toplumu bireyle bütünleştirmek), en az kısıtlanmış ortamda ilgi ve

yeteneklerini en iyi durumda kullanabileceği eğitim ortamını sağlamaktır.

Amaç: Bu çalışmanın amacı, Trabzon ilindeki çeşitli ilçelerde bulunan okullarda görev yapan

okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin sınıflarında kaynaştırma öğrencilerinin bulunup

bulunmama durumuna göre öğretmen görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmanın katılımcılarını altı okul öncesi eğitimi alanında çalışan öğretmenler

oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin üç tanesi, daha önceki yıllarda veya şuan sınıfında

kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmenlerden, diğer 3 tanesi ise daha önce veya şuan

kaynaştırma öğrencisi olmayan öğretmenlerden gönüllük esasına dayalı olarak seçilmiştir.

Nite araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada kaatılımcılar ile yarı - yapılandırılmış

görüşmeler yapılmaktadır. Görüşmeler katılımcıların izni alınarak ses kayıt cihazı ile kayıt

edilmektedir. Görüşmeler sonrasında kayıtlar yazılı hale dönüştürülerek öğretmenlerin

cevapları deneyimli olup olmama durumuna göre içerik analizi yöntemi ile analiz edilmektedir.

Bulgular ve Sonuçlar: Araştırmanın veri toplama ve analiz süreci halen devam etmektedir.

Bulgular ve sonuçlar detaylı olarak tam metinde sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma eğitimi; Okul öncesi eğitimi; Okul öncesi eğitimde

kaynaştırma.

BİLDİRİ NO:365

EBEVEYN VE OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUK DİSİPLİNİNE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Kübra BOZKAYA, Ayşenur YILDIZ, Elif Nur BULUT, Esma Nur ÇİNÇİK, Nagehan

ÇİFTCİ

Cumhuriyet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okulöncesi dönemde disiplin anlayışlarında aile ve öğretmenin

çocuk üstündeki etkileri incelenmiştir.

Yöntem: Bu araştırmada, okulöncesi eğitimi öğretmen ve ebeveynlerin uyguladıkları disiplin

yöntemine ilişkin görüşlerini belirlemek üzere bir nitel araştırma yaklaşımı olan olgubilim

(fenomenoloji) araştırması olarak çalışılmıştır. Yapılan araştırmada, yöntem olarak yarı

yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak ise görüşme formu

ile ulaşılan veriler içerik analizi tekniği kullanılarak ulaşılmıştır. Çalışmada, Sivas ili

merkezinde yer alan anaokulu öğretmenleri ve velileri basit tesadüfi örneklem tekniğine göre

seçilmiştir. Basit tesadüfi örneklem her örneklem birimine eşit bir şekilde seçilme şansı

tanıyarak seçilen birimlerin örneklem olarak alındığı yöntemdir. Burada her örneklem birimine

eşit seçilme şansı verilmesinin manası örneklem uzaydan her bir örneklemin eşit şansla

seçilmesidir (Çıngı, 1994). Araştırma kapsamında 5 anaokulu ve bu okullarda yer alan 30

öğretmen ile 30 veli yer almaktadır. Bu araştırma; Bahaddin Makbule Anaokulu, Süleyman

Demirel Anasınıfı, Kanuni İlkokul\ Ortaokulu Anasınıfı, Mimar Sinan Anaokulu, Sivas Kız

Meslek Uygulama Anaokulu kapsamında çalışılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda disiplin denilince ailelerde kurallar koyabilme ve kurallara

uyabilme, düzenli bir ortam oluşturma ilk akla gelen ifadelerken; öğretmenlerde disiplin algısı

düzeni sağlama, huzurlu ortam oluşturma, tutarlı davranma ve yaptırım sağlama olduğu tespit

edilmiştir.

Sonuç: Bu çalışmada iyi bir iletişim ve olumlu sınıf ve ev ortamına sahip olunması için etkin

dinleme ve ben dili kullanma yöntemlerinin gerekli olduğu savunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okulöncesi öğretmeni, Okulöncesi Eğitim, Anne-Baba tutumu, Disiplin.

BİLDİRİ NO:366

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE İLİŞKİN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Sevgi ÖZÇELİK, Meltem ŞENCAN, Beyza AKA, Betül Hanım ŞAHİN, Deniz DAĞSEVEN

EMECEN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma İstanbul’un Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe ilçelerindeki okul öncesi eğitim

kurumlarında görev yapan ve sınıflarında kaynaştırma öğrencisi bulunan veya bulunmayan

okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin görüşlerinin ve bu görüşlerin

öğrencinin engel düzeyine göre değişip değişmediğinin belirlenmesi ve kaynaştırma eğitimi

almış veya almamış okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin görüşlerini ve

önerilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemleri içinde yer alan tarama modeli

kullanılmıştır. Çalışma grubu 100 okul öncesi öğretmeninden oluşmaktadır. Öğretmenlere

"Öğretmenlerin Kaynaştırma Uygulaması Kapsamında Algı Ölçeği" uygulanmıştır. Veri

analizi SPSS 12.0 programı kullanarak yapılmıştır.

Bulgular: Yapılan analizin sonucunda ulaştığımız bazı veriler şunlardır;

‘’Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin ayrı sınıf ve okullarda eğitim faaliyetlerine devam

etmeleri gelişimleri açısından daha faydalıdır.’’ Maddesine; 10’u (%13.5) kesinlikle

katılmıyorum, 11’i (%14.9) çoğunlukla katılmıyorum, 17’si (%23) bazen katılmıyorum, 14’ü

(%18,9) bazen katılıyorum, 12’si (% 16,2) çoğunlukla katılıyorum, 10’u (% 13,5) tamamen

katılıyorum cevabını vermiştir.

’Özel sınıflardaki ayrıştırılmış eğitim, yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin toplumsal ve

duygusal gelişimi açısından daha yararlıdır.’’ Maddesine; 16’sı (%21,6) kesinlikle

katılmıyorum, 14’ü (%18.9) çoğunlukla katılmıyorum, 11’i (%14,9) bazen katılmıyorum,

15’i(%20,3) bazen katılıyorum, 10’u (% 13,5) çoğunlukla katılıyorum,8’i ( % 10,8)tamamen

katılıyorum cevabını vermiştir.

‘’Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerle çalışabilecek yeterliliğe sahip değilim.’’ Maddesine;

14’sı (%18,9) kesinlikle katılmıyorum, 14’ü (%18.9) çoğunlukla katılmıyorum, 11’i (%14,9)

bazen katılmıyorum, 17’si (%23,0) bazen katılıyorum, 11’i (% 14,9) çoğunlukla

katılıyorum,7’s, ( % 9,5) tamamen katılıyorum cevabını vermiştir.

Sonuç: Çalışmanın sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin, farklı engel türlerindeki çocuklarla

çalıştıkları, sınıflarında kaynaştırma eğitim ile ilgili yeterli materyalin bulunmadığı,

kaynaştırma eğitimi ile ilgili çeşitli hizmet içi eğitimlerin, seminerlerin kendilerini geliştirmek

için yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: kaynaştırma eğitim

BİLDİRİ NO: 367

OKUL ÖNCESİ DÖNEME YÖNELİK YAYIN YAPAN ÇOCUK KANALLARINDAKİ

REKLAMLARIN ÇOCUKLARIN CİNSİYET ROLLERİ AÇISINDAN

İNCELENMESİ

Şeyma DEĞİRMENCİ, Tuğba ERYİĞİT

Marmara Üniversitesi

Bu araştırma okul öncesi dönem çocuklarına yönelik yayın yapan televizyon kanallarında

yayınlanan reklamların çocukların cinsiyet rollerine göre incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul’da yaşayan ve 3-6 yaş grubu aralığında çocuğu olan 15

anne ve bu annelerin görüşleri ile belirlenen çocuklara yönelik yayın yapan 2 çocuk TV

kanalında yayınlanan reklamlar oluşturmaktadır. Araştırma nitel modelde tasarlanmış olup olgu

bilim deseni kullanılmıştır. Veri toplama sürecinde ilk olarak anneler ile bir ön görüşme yapılıp

çocukları için uygun olduğunu düşündükleri TV kanallarını sıralamaları istenmiş ve ardından

bu kanalların içinden en yüksek frekansa sahip 2 TV kanalı çalışmaya alınmıştır. TV

kanallarında yer alan reklamları incelemek amacıyla araştırmacılar tarafından oluşturulan, 5

okul öncesi dönem uzmanı ve 3 öğretmen tarafından uzman görüşlerine başvurularak

hazırlanan 20 maddelik form ile araştırmanın verileri toplanmıştır. Hazırlanan formda TV

reklamlarının hangi cinsiyete yönelik olduğu, süresi, ürünün özellikleri, reklam metninde yer

alan cinsiyetçi kelimeler, reklamlarda hedef cinsiyete yönelik kullanılan renkler vb. maddeler

yer almaktadır. Form araştırmacılar tarafından her TV kanalının bir gün boyunca

incelenmesinin ardından doldurulmuştur. Ardından anneler ile yüz yüze görüşmeler yapılmış,

bu görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme formu ile annelerin reklamlar hakkındaki

görüşleri belirlenmiştir. Bu görüşme formunda çocukların reklamlardan etkilenip ürünü almak

isteyip istemedikleri, reklamlarda annelerin dikkatini çeken cinsiyetçi bir baskınlık olup

olmadığı vb. sorular yer almaktadır. Verilerin analiz süreci devam etmektedir.

Anahtar kelimeler: 3-6 yaş, reklam, cinsiyet, TV

BİLDİRİ NO: 368

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ “ERKEN MÜDAHALE

PROGRAMLARI” İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Sedanur HAYTA, Müge KUNT, Neslihan AVCI

Gazi Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma Okul Öncesi Öğretmenliği programında öğrenim gören öğretmen

adaylarının “Erken Müdahale” programlarına ilişkin görüşlerini ortaya koyma amacıyla

gerçekleştirilmiştir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır.

Katılımcılar amaçsal örnekleme yaklaşımının ölçüt örnekleme stratejisine göre belirlenmiştir.

Bu yönteme göre katılımcılar; 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında Gazi Üniversitesi Eğitim

Fakültesi’nde okul öncesi öğretmenliği anabilim dalında öğrenim görmekte olup Özel Eğitim,

Aile Eğitimi ile Okul Öncesinde Kaynaştırma derslerinden en az birini almış ve çalışmaya

katılmakta gönüllü olan 2., 3. ve 4. Sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Görüşmeler veri

doygunluğuna ulaşılana kadar devam ettirilmiştir. Araştırmada verileri toplama amacıyla yarı

yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi içerik analizi

kullanılarak yapılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: erken müdahale, erken müdahale programları, okul öncesi, öğretmen

adayı

BİLDİRİ NO: 369

5-6 YAŞ ÇOCUKLARIN OYNADIKLARI DİJİTAL OYUNLARIN İNCELENMESİ

Sema ÇELİK, Müge KUNT, Neslihan AVCI

Gazi Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma 5-6 yaş çocuklarının oynamayı tercih ettikleri dijital oyunların

özelliklerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Yöntem: 5-6 yaş çocuklara yönelik dijital oyunları incelemeyi amaçlayan bu çalışmada, nitel

araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma

materyalini 5-6 yaş arası çocukların oynamayı tercih ettikleri dijital oyunlar oluşturmaktadır.

Oyunlar belirlenirken kartopu tekniği kullanılmıştır. Kartopu tekniği ile 5-6 yaş arası çocuklarla

görüşülerek çocukların tercih ettiği .... oyun çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen

dijital oyunların özellikleri araştırmacılar tarafından hazırlanan kontrol listesi ile incelenmiştir.

Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizinde kategori ve kodlar

araştırmacılar tarafından analizden önce belirlendiği için tümden gelim yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Oyun, Dijital Oyun, Teknoloji,

BİLDİRİ NO: 371

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ HİKAYE ANLATMA

TEKNİKLERİNE İLİŞKİN FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ

Ayça SEZGİN, Betül MOLLAHAMZAOĞLU, Gülden ZÜĞÜRT

Doğu Akdeniz Üniversitesi

Okul öncesi dönem öğretmenlerin hikaye anlatma teknikleri üzerinde ki tecrübeleri okul öncesi

çocukları açısından çok önemlidir. Hikaye anlatmada bir çok teknik kullanılmaktadır. Hikaye

anlatma teknikleri sıfır- altı yaş dönemindeki çocukların tüm gelişim alanları özellikle dil

gelişimi açısından son derece önemli yerdedir. Okul öncesi dönemde çocukların yaş ve

gelişimlerine odaklanarak hareket edilmesi gerekmektedir. Yaş ve gelişimlere dikkat

edildiğinde ve etkinliklerle birleştirildiğinde hikaye anlatma boş zaman değerlendirme olarak

değil çocuklar için tümüyle olumlu hale gelmektedir. Bu araştırmada DAÜ’de öğrenim gören

1. Ve 4. Sınıf okul öncesi öğretmen adaylarının hikaye anlatma tekniklerine ilişkin

farkındalıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla okul öncesi bölümünde öğrenim

gören 130 katılımcıya hikaye anlatma tekniklerine ilişkin farkındalık ölçeği uygulanacak ve bu

yolla veriler toplanıp analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, hikaye, anlatma teknikleri

BİLDİRİ NO: 372

ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMA SONRASI ÇOCUKLARIN KİTAPLAR

HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Tuğba TOKAY, Müge KUNT, Neslihan AVCI

Gazi Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma 5-6 yaş çocuklarına etkileşimli kitap okuma tekniği ile okunan kitaplar

hakkında çocukların görüşlerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Yöntem:

5-6 yaş çocuklarına etkileşimli kitap okuma tekniği ile okunan kitaplar hakkında çocukların

görüşlerinin incelenmesi amacıyla yapılan bu çalışma, nitel araştırma yöntemi ile yapılmış bir

çalışmadır. Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni

kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örnekleme türlerinden tipik durum örneklemesi

kullanılarak oluşturulmuştur. Bu kapsamda belirlenen bir okul öncesi eğitim kurumuna devam

eden 5-6 yaş arası 20 çocuk çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma materyalini belirmek için ölçüt

örnekleme yöntemi kullanılarak 5-6 yaş arası çocukların gelişimine ve etkileşimli kitap okuma

tekniğine uygun 5 kitap seçilmiştir. Veri toplama yöntemi olarak odak grup görüşme tekniği ile

5-6 yaş çocuklarla görüşülerek kitaplar hakkında görüşleri incelenmiş, görüşmelerde yarı

yapılandırılmış görüşme yöntemi uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizi içerik analizi

yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinin gerçekleştirilmesinden önce verilerin

dökümü, analiz öncesi hazırlıklar ve daha sonra tümevarım yoluyla analiz edilmesi basamakları

izlenmiştir.

Bulgular ve Sonuç: Bulgular ve sonuçlara ilişkin bilgiler kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çocuk Edebiyatı, Çocuk Kitapları, Etkileşimli Kitap Okuma,

BİLDİRİ NO: 373

TÜRKİYE’DE ERKEN ÇOCUKLUK ÖZEL EĞİTİMİ VE KAYNAŞTIRMAYA

YÖNELİK OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİ

Ayça ERDAĞI

Kafkas Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma erken çocukluk özel eğitim hizmetleri kapsam alanında bulunan, okul

öncesi özel eğitim hizmetleri alanında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenlerinin

kaynaştırma eğitiminde kendini yeterli gördükleri, güçlük çektikleri ve bilgiye gereksinim

duydukları konuların incelenmesi ve kaynaştırmaya yönelik görüşlerinin incelenmesi amacıyla

yapılmıştır

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu olarak okul öncesi öğretmenliği yapan 15 öğretmen

katılmıştır. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden betimsel istatistik modeli kullanılmıştır.

Öğretmen Gereksinimlerini Belirleme Görüşme Formu A’’ve‘’Kaynaştırmaya İlişkin Görüşler

Ölçeği’’ ve ana sınıfında 2 saatlik gözlem yapılarak veri toplanmıştır. Toplanan verilerin

frekans ve yüzdelikleri hesaplanarak yorumlanmıştır.

Bulgular: Öğretmenlerin kendilerini en çok yeterli gördükleri konu %93,34 ile B(Performans

Değerlendirme) bunu %80 ile I (Problem Davranışın Önlenmesi Ve Kontrolü) konusu takip

ettiği tespit edilmiştir. Yapılan gözlem sonucunda bu bilgilerin gözlem sonuçlarıyla uyumlu

olduğu görülmüştür. Güçlük çektikleri konularda; C(Öğretim Bireyselleştirme) ve G(Dil Ve

Konuşmanın Desteklenmesi) konuları %40 olarak en yüksek orana sahiptir fakat araştırmaya

katılan 15 öğretmenin %50 ye yakın oranda hemen hemen her konuda güçlük çektikleri

görülmüştür.

Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların performanslarını değerlendirmede yeterli

oldukları, öğretimi bireyselleştirmede zorluk yaşadıkları, ihtiyaç duydukları konularda ise en

çok özel gereksinimli çocukların özelliklerini tespit etme, en az da sınıf yönetimi olduğu tespit

edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk, erken çocukluk özel eğitimi, kaynaştırma, okul öncesi

öğretmen görüşleri

BİLDİRİ NO: 375

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUĞU VELİLERİNİN OYUNA BAKIŞ AÇILARI

Elif DOĞAN, Zeynep Şeyma ARIK, Şevvalnur HAN

Marmara Üniversitesi

Çocuğun davranışının ve kişiliğinin bir aynası olarak görülen oyun, onların sosyal olgunluğa

ulaşmalarında, kendi öz benliklerini bulmalarında, yaşamı tanımalarında, dış dünya ile uyum

sağlamalarında, duygu ve düşüncelerini aktarmalarında, etkin bir rol üstlenmektedir. Bu

araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim alan dört altı yaş arası çocukların günlük yaşantılarında

oyunun yerini ve ailelerin oyuna ilişkin algılarını belirlemektir. Araştırma kapsamında,

İstanbul ilinde bulunan iki farklı devlet okulunda eğitimine devam eden dört ila altı yaş arası

çocuğa sahip 55 veli ile çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış, veriler

yarı yapılandırılmış görüşme formu olan açık uçlu hazırlanmış anket soruları ile velilerden elde

edilmiştir. Ailelere çocukların okul dışında hangi oyunları oynadıkları, oyunun çocuklarının

gelişimine olan etkisi üzerine görüşleri ve ailelerin çocuklarıyla oyun oynamak için ayırdıkları

zamanı ölçmek amacıyla sorular sorulmuştur. Araştırma sonuçlarında veliler oyunun çocuk

gelişiminde önemli bir yeri olduğuna dair cevaplar vermiş ve oyunun çocuklarının hayal gücünü

geliştirdiği ve motor gelişimine katkı sağladığını belirtmişlerdir. Araştırma sonuçlarında ayrıca

çocukların en çok evde oyun oynadıkları ve ailelerin %61’i çocukları ile oyun oymak için

ayırdıkları zamanın yeterli olduğunu düşündüğü saptanmıştır. Çocuklarına yeteri kadar vakit

ayıramadığı yönünde cevaplar veren ailelerin, çocuk sayısının fazlalığından ve iş

yoğunluğundan kaynaklanan sıkıntılar yaşadığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, oyun, veli, görüş incelemesi

BİLDİRİ NO: 377

FARKLI YAŞ GRUBUNDAKİ BİREYLERİN ÇOCUKLUKLARINA İLİŞKİN

DEĞERLENDİRMELERİ

Elif TOHUMCU, İlkay ULUTAŞ

Gazi Üniversitesi

Çocukluk yılları fiziksel, bilişsel, sosyal ve dil gelişimlerinin temellerinin atıldığı, dünyaya

ilişkin farkındalığın araştırmacı ve sorgulayıcı merakla geliştiği yıllardır. Bu yıllarda elde

edilen olumlu deneyimler mutlu kişiliklerin oluşumunda önem taşımaktadır. Bu araştırmada,

çocuk, anne-baba, büyükanne-baba yaş grubunu temsil eden bireylerin; çocukluklarına ilişkin

görüşleri incelenerek, üç farklı bakışa göre çocukluk deneyimlerinin karşılaştırılması

amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Artvin ilinin Şavşat ilçesinde yaşayan 21 çocuk,

21 anne-baba ve 21 büyükanne-baba yaş grubundan olmak üzere toplam 63 kişi oluşturmuştur.

Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme

formu kullanılmıştır. Veriler temalar ve kodlara ayrılarak çözümlenmiştir. Bulgular tablolar ve

katılımcıların açık ifadelerinden örnekler verilerek sunulmuştur. Bulgular sonucunda çocuk

katılımcıların küçüklükte elde ettiği başarıların ebeveynleri tarafından sözel tebrik-takdir ile

karşılandığı, anne-baba ve büyükanne-baba olan katılımcılarda da mutlulukla karşılandığı

görülmüştür. Çocuk katılımcıların ebeveynlerinden maddi ödüller, anne-baba katılımcıların ise

manevi ödüller aldığı görülürken büyükanne-baba katılımcıların ödül almadığını belirttikleri

görülmüştür. Çocuk katılımcıların yaptığı hatalar ebeveynleri tarafında uyarılmak şeklinde

olup, anne-baba ve büyükanne-baba katılımcıların sözel şiddetle karşılaştıkları belirlenmiştir.

Çocuk katılımcıların evden-odadan çıkmama, anne-baba ve büyükanne-baba katılımcıların ise

fiziksel şiddet cezası aldığı belirlenmiştir. Tüm katılımcıların toplum içindeki davranışlarının

“saygılı ol” uyarısı ile karşılandığı saptanmıştır. Çalışma bulguları zaman içinde ebeveynlerin

davranış kazandırmaya ilişkin yaklaşımlarının değiştiğine dikkat çekmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, anne-baba, çocukluk, çocuk yetiştirme

BİLDİRİ NO: 378

RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA YER ALAN KİTAP KAHRAMANLARI

AÇISINDAN İNSANLARIN HAYVANLARA KARŞI DAVRANIŞ VE

TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Öznur ÇOKCANLI, Gizem ÖZER

Bülent Ecevit Üniversitesi

Amaç: Son zamanlarda ülkemizde hayvanlara karşı şiddet içeren davranışlar sergileyen

insanlara yönelik haberlerin arttığı görülmektedir. Bu davranışların altında bireylerin

çocukluklarında oluşturdukları hayvan algısının önemli bir yer tutuğu düşünülmektedir.

Araştırmanın temel amacı; resimli çocuk kitaplarında yer alan insanların hayvanlara yönelik

tutum ve davranışlarını incelemektir.

Yöntem: Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi

kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, İstanbul ilinde bulunan 7 çocuk kütüphanesinden

basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilmiş 417 resimli çocuk kitabı oluşturmaktadır.

Araştırmada veri toplama araçları olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Künye Bilgilerini

Kaydetme Formu” ile “Tutum ve Davranış Belirleme Formu” kullanılmıştır. Elde edilen

verilerin analizinde içerik analizine başvurulmuştur. Çalışma grubunda yer alan kitaplara önce

Künye Bilgilerini Kaydetme Formu, sonra Tutum ve Davranış Belirleme Formu uygulanmıştır.

Kitaplar insan kahramanların hayvanlara yönelik davranışları göz önünde bulundurularak

okunmuş, tutum türüne yönelik gizli içerik analizi uygulanmış; ardından kitaplar bir kez daha

okunarak davranışları içeren cümleler not edilmiş ve açık içerik analizi uygulanmıştır.

Bulgular: Elde edilen veriler üzerinde yapılan analiz sonucunda, çalışma grubunda yer alan

kitapların yüzde %75’inden fazlasında herhangi bir davranışa ya da tutuma yer verilmediği

saptanmıştır. Davranış ya da tutum içeren kitaplarda dokuz tutum kategorisi ile on davranış

kategorisi tespit edilmiştir. Tutum içeren resimli çocuk kitaplarında aileden görme, sevgi

besleme ve şefkat duyma tutumlarına fazla; arkadaşlık etme, değer vermeme ve düşüncesiz

davranma tutumlarına orta; sevmeme, değer verme ve çıkarcı düşünme tutumlarına ise az yer

verildiği; davranış içeren resimli çocuk kitaplarında bakımını üstlenme davranışına fazla;

yardım etme davranışına orta; sevme, besleme, zarar vermeye çalışma, zarar verme,

özgürlüğünü kısıtlama, tedavi etme/ettirme, zarar vermekten kaçınma ve tehdit etme

davranışlarına ise az yer verildiği saptanmıştır.

Sonuç: Sonuç olarak araştırma kapsamında incelenen kitaplarda, insan kahramanların

hayvanlara karşı sergiledikleri davranış ve/veya tutumlara az yer verildiği, yer verilen davranış

ve/veya tutumların büyük bir kısmının iyi-olumlu olduğu, davranış ve tutumların birbiriyle

anlamlı bir ilişki içerisinde olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: resimli çocuk kitapları, tutum, davranış, kitap kahramanları, hayvan

sevgisi, çocuk edebiyatı

BİLDİRİ NO: 379

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE AİLE KATILIMI KAPSAMINDA VELİ BEKLENTİ VE

ENGELLERİ

Sidal AZIN, Haticenur SEVİMAY, Sema ÖZEN, Seyhan ATMACA

İstanbul Kültür Üniversitesi

Amaç: Her dönemde çocuk – aile iletişimi önemlidir ancak okul öncesi dönem çocuğun ilk

eğitim kurumu olan aileden sonra bambaşka bir ortam ve akranlarıyla bir araya geldiği ilk

kurumdur. Bu dönemde çocuk aldığı her iki ortamda ki eğitimde bütünlük arar, bu bütünlüğün

sağlanamadığı ortamda çocuk için ciddi problemler oluşur. Aile-okul bütünlüğünü

sağlayabilmek ancak katılım ve destekle olabilir. Ailenin ne kadar istese dahi dönemin şartları

ve koşulları nedeniyle verilen eğitime katılamamaktadır. Makalemizin amacı; Okul öncesi

dönemde aileleri çocukların eğitimine dâhil edebilmek ve yaşanan engelleri inceleyip,

değerlendirip, çözüm önerileri sunabilmek.

Yöntem: Araştırma için nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak anket

kullanılmıştır. Çocukları okul öncesi dönemde eğitim görmekte olan 4 devlet 2 özel anaokulu

velileri ve okul öncesi öğretmenleriyle gerçekleşmiştir. Yapılan anket sonuçları SPSS

programında değerlendirilip yorumlanacaktır.

Bulgular: Araştırma bulguları anket sonuçlarının SPSS programına yerleştirlmesi ile

belirlenecektir.

Sonuç: Yapılan araştırmalarda veri analizi tamamlandıktan sonra ailelerin beklenti ve

görüşleri yansıtılacaktır. Genel olarak baktığımızda dönemin ekonomik koşulları sebebiyle

devlet-özel fark etmeksizin aileleri ilgisizliğinden çok eğitime zaman ayırmakta zorluk

çektikleri görülmüştür. Ailelerin öncelikli olarak konu hakkında daha fazla bilgilendirilmesi

gerektiği düşünülmektedir. Şuan uygulanmakta olan aile katılım çalışmalarının geliştirilmesi

ve yapılacak olan faaliyetlerde belirli kararların aileler ile görüşülerek verilmesi daha uygun

görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Katılım, Bütünlük, Destek, Eğitim, Gelişim, Tutarlı davranış, İletişim,

Öğrenim, Kavrayıcı,

BİLDİRİ NO: 381

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ ÖZYETERLİLİK VE

MOTİVASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

İlknur BURUL, Gamze BARAN, Sümeyye DEREGÜMÜLÜ, Meltem AK

Kastamonu Üniversitesi

Öğretmen adaylarının mesleki motivasyon düzeyleri ile mesleki yeterlilik düzeyleri arasında

anlamlı bir ilişinin olup olmadığı ve cinsiyetlerin bu ilişkiyi ne yönde etkilendiği araştırılmıştır.

Veri toplama tekniği olarak Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesinde okuyan öğretmen

adaylarının 13 erkek 67 kız olmak üzere toplam 80 kişi üzerinde mesleki motivasyon ve öz

yeterlilik düzeylerini belirlemek için anket uygulanmıştır.

Algılanan Motivasyon ve algılanan mesleki yeterlilik düzeyi arasındaki ilişki Pearson

momentler çarpımı korelasyon kat sayısı kullanılarak incelenmiştir. Normallik, doğrusallık ve

eş varyanslılık varsayımları yapılan ön analizlerle kontrol edilmiştir. Yapılan analizlere göre

iki değişken arasında orta ve pozitif bir korelasyon r=0,36 , n=80 , p> 001 , olduğu görülmüştür.

Bu sonuçlara göre algılanan motivasyon öz yeterlilik düzeyleri ile ilişkilidir. Toplam

motivasyon ve toplam öz yeterlilik arasındaki korelasyon, erkekler için r=0.50, kadınlar içinse

r=0.32 olarak bulunmuştur. Bu durumda kadınların motivasyon düzeyinin erkeklerin

motivasyon düzeyine göre daha düşük olduğu saptanmıştır.

Sonuç olarak bu örneklemde Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretmen adaylarının

bulunduğu, mesleki öz yeterlilik ve motivasyon düzeyleri orta düzeyde anlamlılık

göstermektedir. Cinsiyete bağlı değişim açısından erkek öğretmen adaylarının kadın öğretmen

adaylarına göre öz yeterlilik ve motivasyon ilişkisi daha yüksek çıkmıştır. Kadınlara uygulanan

anket sonucunun düşük çıkması örneklemin motivasyon ve öz yeterlilik ilişkisini orta seviyeye

düşürdüğü gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öz yeterlilik, motivasyon

BİLDİRİ NO:382

İNTERNET FENOMENİ OLAN BİREYLERİN ERKEN ÇOCUKLUK GELİŞİMİNE

VE EĞİTİMİNE YÖNELİK PAYLAŞIMLARININ İNCELENMESİ

Büşra Kılınç, Mehtap Meralı, Yasemin Saydam, Esra Çınar, Azime Bozkurt, Büşra Gülper,

Fatma Mert, Beyzanur Canol, Esra Ömeroğlu

Gazi Üniversitesi

Amaç: Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde sosyal medya kullanımı artmıştır. Birbirinden

uzakta olan insanların kolaylıkla bilgi edinebilmesine yardımcı olan sosyal medyaya

ebeveynlerinde katıldığı görülmektedir. Araştırmanın amacı internet fenomeni olan bireylerin

erken çocukluk gelişimine ve eğitimine yönelik yaptıkları paylaşımların incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu sosyal medyada takipçi sayısı 100.000 ve üzerinde

olan 8 fenomen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”

ve araştırmacılar tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimine Yönelik

Görüşleri İnceleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum

analizi kullanılmıştır. Veri analizinde içerik ve betimsel analiz yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bulgularında internet fenomeni bireylerin en çok erken çocukluk

döneminde eğitim ve bu eğitime yönelik etkinlikler konusunda paylaşım yapıldığı görülürken

bunların en fazla anne çocuk iletişimi ve paylaşımları hususunda olduğu ve etkinliklerin süreç

odaklı olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca kişilik gelişimi olumlu davranış

kazandırma iletişim anne baba olma erken çocukluk döneminde ruhsal ve fiziksel sağlık

konuları da en çok paylaşım yapılan konular arasında yer almaktadır.

Sonuç: Fenomenlerin erken çocukluk gelişimi konusunda bilgilendirmeler yaptıkları bu

bilgilendirmelerin kendi çocukları ile yaşantılarına dayalı olduğu ve bilimsel yanının olmadığı

ve yaşantılarını başka ebeveynlerle medya yoluyla paylaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: sosyal medya, fenomen, ebeveyn, eğitim, bilgilendirme

BİLDİRİ NO: 383

İNTERNET FENOMENİ OLAN BİREYLERİN ERKEN ÇOCUKLUK GELİŞİMİNE

VE EĞİTİMİNE YÖNELİK PAYLAŞIMLARININ İNCELENMESİ

Büşra KILINÇ, Mehtap MERALI, Yasemin SAYDAM, Esra ÇINAR, Azime BOZKURT,

Büşra GÜLPER, Fatma MERT, Beyzanur CANOL, Esra ÖMEROĞLU

Gazi Üniversitesi

Amaç: Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde sosyal medya kullanımı artmıştır. Birbirinden

uzakta olan insanların kolaylıkla bilgi edinebilmesine yardımcı olan sosyal medyaya

ebeveynlerinde katıldığı görülmektedir. Araştırmanın amacı internet fenomeni olan bireylerin

erken çocukluk gelişimine ve eğitimine yönelik yaptıkları paylaşımların incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu sosyal medyada takipçi sayısı 100.000 ve üzerinde

olan 8 fenomen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”

ve araştırmacılar tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimine Yönelik

Görüşleri İnceleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum

analizi kullanılmıştır. Veri analizinde içerik ve betimsel analiz yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bulgularında internet fenomeni bireylerin en çok erken çocukluk

döneminde eğitim ve bu eğitime yönelik etkinlikler konusunda paylaşım yapıldığı görülürken

bunların en fazla anne çocuk iletişimi ve paylaşımları hususunda olduğu ve etkinliklerin süreç

odaklı olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca kişilik gelişimi olumlu davranış

kazandırma iletişim anne baba olma erken çocukluk döneminde ruhsal ve fiziksel sağlık

konuları da en çok paylaşım yapılan konular arasında yer almaktadır.

Sonuç: Fenomenlerin erken çocukluk gelişimi konusunda bilgilendirmeler yaptıkları bu

bilgilendirmelerin kendi çocukları ile yaşantılarına dayalı olduğu ve bilimsel yanının olmadığı

ve yaşantılarını başka ebeveynlerle medya yoluyla paylaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: sosyal medya, fenomen, ebeveyn, eğitim, bilgilendirme

BİLDİRİ NO:384

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ DUYGUSAL YÜZ İFADELERİ İLE

KENDİLERİNİ, ANNE-BABALARINI VE ÖĞRETMENLERİNİ ALGILAMA

DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Münevver ŞEHİTOĞLU, Senem DANIŞMAN, Başak BAHADIR, Münevver CAN YAŞAR

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, kızgınlık ve nefret bebeklik döneminde yavaş yavaş

gelişmeye başlayan ve çocuklar tarafından tanınabilen ilk duygulardır. Duyguların anlaşılması

ve tanımlanabilmesinde bilişsel süreçlerin harekete geçirilmesi çok önemlidir. Çocukların yüz

ifadelerini tanıma becerilerinin gelişiminin desteklenmesi için, yakın çevreleri ile sağlıklı ve

etkili iletişim kurmaları gerekmektedir. Çünkü çocuklar kendi duygularını ve çevrelerindeki

insanların sözsüz duygularını anladıklarında rahatlıkla yorumlayabilirler. Özellikle okul öncesi

dönemde çocukların yüz ifadelerini sosyal iletişimde kullanabilmeleri için öğretmenlere büyük

görevler düşmektedir. Bu noktadan hareketle araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının

duygusal yüz ifadeleri ile kendilerini, anne-babalarını ve öğretmenlerini algılama düzeylerinin

incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırmada genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubuna

Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı anasınıfları arasından tesadüfi örnekleme

yöntemi ile seçilen okullara devam eden toplam 160 çocuk dahil edilmiştir. Veri toplama aracı

olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ''Genel Bilgi Formu'' ve mutlu, üzgün, kızgın,

şaşırmış ve korkmuş yüz ifadelerinin yer aldığı "Duygusal Yüz İfadeleri Formu" kullanılmıştır.

Elde edilen verilerin analizinde, frekans ve yüzde gibi betimsel istatistikler kullanılmıştır.

Bulgular:

Araştırmada çocukların; %63,7'sinin kendisini mutlu, %12,5'inin kendisini şaşkın, %15'inin

kendisini kızgın, %8,8'inin ise kendisini üzgün olarak algıladıkları; %53,8'inin kendilerini

algıladıkları duygusal ifadeye benzer bir şekilde çizdikleri, %46,2'sinin ise algıladıkları

duygusal ifadenin dışında farklı bir duygusal ifade ile kendilerini çizdikleri belirlenmiştir.

Ayrıca çocukların %69,4'ünün annelerini, %40'ının babalarını, %64,5'inin ise öğretmenlerini

mutlu olarak algıladıkları, bunu kızgın, şaşkın ve üzgün duygu ifadeleri izlediği saptanmıştır.

Sonuç: Araştırma sonucunda, çocukların çoğunluğunun kendilerini, anne babalarını ve

öğretmenlerini mutlu olarak algıladıkları ortaya çıkarılmıştır. Bu sonuç, okul öncesi dönemde

çocukların kendi duygularını ve çevrelerindeki insanların duygularını algılamada başarılı

olduklarını göstermesi açısından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, duygusal yüz ifadeleri, yüz ifadelerini tanıma

BİLDİRİ NO: 385

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ ÖZELLİKLERİNİN ÖĞRETMEN,

EBEVEYN VE YÖNETİCİ BAKIŞ AÇISINA GÖRE İNCELENMESİ

Esra ŞİRİN, Songül SOYDAN, Neslihan ŞANLI, Başak Ceren TAŞDELEN, İlkay ULUTAŞ

Gazi Üniversitesi

Okul öncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları

içine alan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli roller oynayan, bütün gelişim

alanlarını kapsayan ve büyük oranda katkı sağlayan, ailelerde ve kurumlarda verilen eğitimle

kişiliğin şekillendiği gelişim ve eğitim sürecidir. Çocukların gelişimlerine uygun olarak

oluşturulmuş ve tasarlanmış olan eğitim ortamlarında nitelikli öğretmen ve personelle

gerçekleştirilecek eğitimin kalitesi, çocuklara olabilecek en iyi başlangıcı sunması açısından

önem arz eder. Çocuklara ve aileye hizmet eden programların kaliteli olması; çocukların kişilik

gelişimini, güven duygusunun kazanımını, deneyim kazanmayı ve hayatta başarılı olma gibi

özellikleri etkiler. Bu doğrultuda araştırmanın genel amacı; okul öncesi eğitim kurumlarının

özelliklerini öğretmen, ebeveyn ve yönetici görüşlerine dayalı olarak tespit etmektir.

Araştırmada nicel ve nitel yöntemleri içeren tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın

örneklemini; Ankara Merkez ilçelerinde 5-6 yaş grubuna hizmet veren MEB’e bağlı bağımsız

anaokulları, bu anaokullarında çalışan öğretmenler, yöneticiler ile okulda eğitim gören

çocukların ebeveynlerin oluşturmaktadır. Elde edilen nicel veriler SPSS programında uygun

istatiksel testler kullanılarak çözümlenecek ve tartışılacaktır. Nitel veriler ise temalar ve kodlar

oluşturularak yorumlanacak, katılımcıların öz bildirim örneklerine yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Eğitim Ortamı, Kalite, Çocuk.

BİLDİRİ NO:386

SAKARYA İLİNDE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALMAKTA OLAN 5-6 YAŞ

ÇOCUKLARIN ÇİZDİKLERİ ÇEVRE RESİMLERİNİN EKOLOJİK KURAMA

GÖRE İNCELENMESİ

Şeymanur YENİHAYAT, Sedanur ÇİMEN, Ahsen KAHYA

Sakarya Üniversitesi

Bu araştırma da, okul öncesi eğitimine devam eden 5-6 yaş grubu çocukların çizdikleri çevre

resimlerinin ve çevre kavramını nasıl bildiklerinden, algıladıklarından yola çıkarak; yerleşim

yerlerinin ve ailelerinin sosyo-ekonomik durumlarına göre çevre çizimlerinin farklılık gösterip

göstermediğini incelenmiştir. Çalışma grubu, Sakarya ili Serdivan ve Kaynarca İlçelerinde

bulunan farklı yerleşim yerlerindeki okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş grubu

100 çocuktan oluşmaktadır. 5-6 yaş okul öncesi dönem çocuklarının resimlerinde çevre

algısının belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada nitel araştırma yöntemi, yarı

yapılandırılmış görüşme ve odak grup görüşmesi kullanılmıştır. Araştırmanın birinci

aşamasında, çocuklara yaşadıkları çevrede ne gördükleri, en çok nerede vakit geçirdikleri,

yerleşim yerinde nelerin var olduğu soruları sorulmuştur. İkinci aşamasında ise çocuklardan bu

sorulara verdikleri cevapları resmetmeleri istenmiştir. Çalışma da ailelerin yaşadıkları yerleşim

yerleri ve sosyo- ekonomik durumları da göz önüne bulundurularak çizimlerden değerlendirme

listesi oluşturulmuştur. Çizilen resimlerin değerlendirilmesi sonucunda, çocukların çoğunlukla

yaşadıkları il ile ilgili çevre algısı konusunda mutlu, neşeli bir algı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca farklı yerleşim alanlarında yaşayan ve farklı ekonomik düzeyden gelen 5-6 yaş grubu

çocukların çevre kavramı anlayışında farklılık gösterdiği saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: Çevre, Çevre Kavramı, Okul Öncesi Eğitimi, Çocuk Resimleri, Çocuk,

Ekolojik Kuram

BİLDİRİ NO: 389

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİNE SANAT

ETKİNLİĞİ UYGULAMALARINDAKİ YETERLİLİK DÜZEYİ

Şeyma YALIM, Eda Nur DOĞANLAR, Melek YAŞAR, Cansu BAŞKAYA, Esin CANSIZ,

Asu TÜTÜNCÜLER, Yunus BARAKLI, Ömer Faruk BAYRAM

Hasan Kalyoncu Üniveritesi

Amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi öğrencilerine sanat eğitimi uygulamalarındaki

yeterlilik düzeyi planlama ve uygulama düzeylerini belirlemektir.

Yöntem: Nitel araştırma yönteminde gerçekleştirilecek olan çalışmada görüşme ve doküman

analizi tekniği kullanılacaktır. Çalışmanın örneklemini Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü

Şahinbey ve Şehitkamil ilçesinde yer alan anaokulları arasından rastgele seçilen dört bağımsız

anaokulundan çalışmaya gönüllü katılan sekiz okul öncesi öğretmeni oluşturacaktır. Veri

toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış “Sanat Görüşme

Formu” ve “Sanat Etkinlik Planı Analiz Formu” kullanılacaktır. Sanat Etkinliği Görüşme

Formu iki bölümden oluşmaktadır. Formun birinci bölümünde öğretmenlerin kişisel bilgilerinin

yer aldığı beş soru bulunmaktadır. İkinci bölümde ise öğretmenlerin sanat etkinliğini planlama

ve uygulama düzeylerine ilişkin yarı yapılandırılmış soru çeşitleri bulunmaktadır. Sanat

Etkinlik Planı Analiz Formu ise öğretmenlerin deney etkinlik planlarını analiz etmeye yönelik

gözlem durumundan oluşmaktadır.

Bulgular: Veriler görüşmelerden elde edilen temalar ve alt temalar doküman analizi ile

desteklenerek tartışılacaktır.

Sonuç: Sanat eğitimi öğretmen adaylarının öz-yeterliklerinin yüksek olmasını öğrencilerin

derse katılımlarını ve derse olan ilgilerini artıracaktır. Yüksek öz-yeterliğe sahip öğretmenler,

sanat eğitimi derslerini sıkıcı bir atmosferden kurtararak, derslerin daha aktif, daha eğlenceli ve

daha başarılı geçmesini sağlayabilirler. Böylelikle eğitimde istenilen hedeflere ulaşmada daha

başarılı olacaklardır.

Anahtar Kelimler: Okul öncesi eğitim, sanat eğitimi, öğretmen tutumu, yeterlilik düzeyi

BİLDİRİ NO:390

5 YAŞINDA Kİ ANAOKULU ÇOCUKLARININ KREŞE GİDİP GİTMEME

DURUMLARINA GÖRE DUYGUSAL YÜZ İFADELERİNİ ALGILAMASI

Buse KARA, Kübra ÖZ

Ahi Evran Üniversitesi

Amaç: 5 yaş çocuklarının duygularını (mutlu, üzgün, korkmuş vb) tanımlama ve tanımladıkları

bu duyguların nedenlerinin belirlemek ve kreşe gidip gitmeme durumuna göre farklılaşıp

farklılaşmadığını ortaya koymaktır.

Yöntem: Araştırmamız nitel kesitsel bir çalışmadır.

Bulgular: Bu çalışmada 5 yaş grubu(48-60 ay) 72 çocuğun duyguları tanıma (mutlu-kızgın-

üzgün vb) , bu tanımaya ilişkin duygunun nedenini söyleyebilmesini ve bu tanımlamalara göre

kreşe gidip gitmeme durumuna göre farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Araştırmadan elde

edilen bulgular doğrultusunda, çocukların duyguları tanıyabildikleri ve tanımlayabildikleri

görülmekte. Çocuklara gösterilen yüz ifadelerinin çocukların açıklayabilme oranları mutlu

%80, üzgün %81, korkmuş %86, şaşkın %60, kızgın %84, utangaç %69, düşünceli %75, bıkmış

%62, tiksinmiş %67, ağlama %99, uykulu %98, yorgun %77 olarak açıklamıştır.

Sonuç: 5 yaş grubu 72 çocuğun duygusal yüz ifadelerini resim yoluyla tanıma ve yüz ifadesini

açıklayabilme durumu, bu durumun kreşe gidip gitmemesine göre farklılığın olup olmadığı

incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucunda 5 yaş grubu çocukların onlara gösterilen 12 duygusal

yüz ifadelerini açıklayabilme oranlarının açıklayamama oranından daha yüksek olduğu

bulunmuştur. En çok açıklanabilen duygusal yüz ifadelerinin (%80 ve üzeri olanlar) ağlama,

uykulu, korkmuş, kızgın, üzgün ve mutlu olduğu bulunmuştur. Çocuklara açıklamaları için

gösterilen duygusal yüz ifadelerini, çocuklar açıklarken daha çok yakın çevrelerinde birebir

ilişki içerisinde oldukları kişiler/nesnelerle (aile, okul ortamı, arkadaşlar, oyuncaklar vb)

açıkladığı görülmüştür. Çocukların yüz ifadelerine ilişkin yaptıkları açıklamalarda kreşe

gidenler ile gitmeyenler arasında büyük bir oran farkı görülmemiştir.

Anahtar Kelimeler: 5 yaş, anaokulu, yüz ifadeleri, duygusal ifadeler

BİLDİRİ NO: 393

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN EPİSTEMİK İNANÇLARI İLE YILMAZLIK

DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Mehlika KÖYCEĞİZ, Sare TÜRKMEN, Saide ÖZBEY

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Epistemoloji bilgiyi temel alarak bilgiyi anlamlandırma, temellerini bulma, özelliklerini

tanımlama üzerine sorulara yanıt arayan disiplindir. İnsanın bilme isteğini ele alan epistemoloji,

bilme istediğinin götürdüğü noktalardan biri olan bilim ile sıkça kesişir. Epistemoloji ve bilimin

sıkça kesişmesine neden olan etmenlerin başında epistemik inançlar gelir. Epistemik inançlar

bilgi, bilgiye ulaşma sürecinde bireylerin inançları ve bu inançların bireyin hayatına

yansımasından oluşmaktadır. Toplumu oluşturan bireylerin, bilgiyi sorgulayarak eleştirel bir

bakış açısı ile anlamlandırması, bilginin gelişim ve değişim içinde olduğuna inanan olgunlaşmış

epistemolojik inançlara sahip olması arzulanmaktadır. Özellikle toplumun gelişmesinde ve

insan profilinin oluşmasında büyük payı bulunan öğretmenlerin olgunlaşmış epistemik

inançlara sahip olması ve yaşamda karşılaşılan güçlükler karşısında mücadele edebilen, stresle

baş edebilen, psikolojik yönden sağlam; yılmaz bireyler olması önemlidir. Epistemik inanç

düzeyi yüksek olan öğretmen, çocuğa bilgiyi araması, bulması ve bilginin yaşamına katkısını

değerlendirebilmesi için gerekli olan temel becerileri kazandırmaktadır. Bununla birlikte

yılmazlık düzeyi yüksek öğretmen çocuğun sebat, problem çözme, farklı bakış açılarına sahip

olabilme ve zorluklar karşısında yılmadan yoluna aynı istekle devam edebilme gibi niteliklere

sahip yılmaz bireyler olarak yetiştirmesinde önemli rol oynamaktadır. Okul öncesi öğretmenleri

çocukların ilk karşılaştığı öğretmen grubu olması nedeni ile dikkat çekmektedir. Okul öncesi

dönem çocukları, öğretmenlerinin karşılaştığı durumlara nasıl tepkiler verdiğini, problem

durumlar karşısında nasıl çözüm yolları seçtiğini gözlemlemekte; gözlemlediği durumları taklit

ederek model almakta, davranışları benimsemektedir. Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin

epistemik inançları ile yılmazlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla

gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden korelasyonel tarama yöntemleri

kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Erzurum ilinin

Aziziye, Palandöken ve Yakutiye merkez ilçelerinde bulunan okul öncesi öğretmenleri;

örneklemini, evren içerisinden tesadüfî küme örnekleme formülü kullanılarak belirlenmiş 120

okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma verileri “Yılmazlık Ölçeği” ve “Epistemik

İnanç Ölçeği” ile elde edilecektir. Toplanan verilerin analizi SSPS programında uygun

istatistiksel işlemler yapılarak gerçekleştirilecektir. Araştırmanın bulgular, tartışma ve sonuç

bölümü tam metinde paylaşılacaktır.

BİLDİRİ NO: 394

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÇEVRESEL FARKINDALIĞA İLİŞKİN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Tuğçe Rukiye TEMİZSOY

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma, 60-72 aylık çocukların çevresel farkındalıkları, çevreyi algılama biçimleri

ve çevre sorunlarına ürettikleri çözüm önerilerine ilişkin görüşlerinin; cinsiyet, ailenin

sosyoekonomik durumu ve anne eğitim düzeyi değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim çalışması yapılmıştır.

Araştırmanın örneklemini, Erzurum ili Yakutiye ilçesinde yer alan ilkokula bağlı bir

anasınıfında ve Palandöken ilçesinde yer alan bir anaokulunda öğrenim gören toplam 20 çocuk

oluşturmaktadır. Araştırmacının öğretmenlik uygulaması yaptığı okullar olması sebebiyle

örnekleme seçme yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır.

Veri toplama aracı, araştırmacının hazırlamış olduğu yarı yapılandırılmış görüşme formu

kullanılmıştır. Araştırmacının öğretmenlik uygulaması yaptığı sınıflarda bulunan çocuklar

olması sebebiyle çocukların kendilerini ifade etmede zorluk yaşamadıkları görüşmüştür.

Görüşmelerin süresi her çocuk için yaklaşık 15 dakika sürmüş olup araştırmacı tarafından

çocuklarla yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Görüşme ortamı çocukların kahvaltılarını yapmaları

amaçlı kullanılan sınıfta, sessiz bir ortamda gerçekleştirilmiş. Görüşmeler ses ve yazı olarak

kaydedilmiştir. Uygulama öncesinde gerekli izinler okuldan, öğretmenden ve velilerden

alınmıştır.

Verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz kullanılmıştır.

Bulgular ve Sonuç: Elde edilen veriler analiz sürecindedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, çevre, çevresel farkındalık, çevre algısı, çevre sorunları

BİLDİRİ NO: 397

JULIA DONALDSON’IN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ YAPILAN RESİMLİ ÇOCUK

KİTAPLARINDA BULUNAN TEMALARIN VE KONULARIN OKUL ÖNCESİ

EĞİTİM PROGRAMINDAKİ KAZANIMLAR VE GÖSTERGELERİ

ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

Nur Hazal TEKELİ, Melike ÜNAL GEZER

TED Üniversitesi

Erken çocukluk eğitiminin amacı, olumlu bir öğrenme ortamı yaratarak çocuğun gelişimini

desteklemek olmalıdır. Bunu yapabilmek için çocukların ilgi ve ihtiyaçları öğretmenler

tarafından belirlenmelidir ve bunlara odaklanılmalıdır. Aksi takdirde, bir çocuk ne öğrendiğini

ya da öğretmenin ne öğrettiğini sorgulamadan büyüyebilir, karşılaşabileceği bir probleme

çözüm bulma konusunda eleştirel düşünmeden yoksun olabilir. Bu nedenle, öğretim yöntem ve

teknikleri bu amaç doğrultusunda geliştirilmelidir. Aynı zamanda, erken çocukluk eğitiminde

öğretmenlerin her çocuğun duygusal, entelektüel, fiziksel ve sosyal açıdan eşsiz, benzersiz

olduğu gerçeğini benimsemesi gerekir ve bu doğrultuda yapılan etkinliklerde çocukların

gelişim düzeylerine, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun materyaller seçilmelidir. Bu bağlamda,

çocukların bilişsel, dil, sosyal ve duygusal, motor ve öz bakım gelişim alanlarına katkı sağlayan

en önemli materyallerden biri ise resimli çocuk kitaplarıdır. Bu kitaplar çocukların hayatı

öğrenmesine, karakterler üzerinden bakış açısı kazanmasına ve kelime dağarcıklarını

geliştirmesine olanak tanır. Bu sebeple, MEB’in Okul Öncesi Eğitim Programı’nda

“Temalar/Konular Amaç Değil Araçtır” öğretisinden yola çıkarak kitaplarda bulunan temalar

ve konular çocukların bu gelişim alanlarına destek olmak için çok önemlidir. Bu nedenle, erken

çocukluk eğitiminde seçilen kitapların verilmek istenen değer üzerinden belirlenmesi

gerekmektedir. Bunların ışığı doğrultusunda yapılan bu araştırmada, Julia Donaldson’ın sayısız

resimli çocuk kitapları arasından Türkçe çevirisi yapılmış 30 resimli çocuk kitaplarında bulunan

temaların ve konuların, Okul Öncesi Eğitim Programı’nda yer alan kazanımları ve göstergeleri

kazandırması yönünden incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma için kullanılan kitaplar rastlantısal

olarak seçilmiştir. Daha sonra araştırmacılar tarafından içerik analizi yapılarak değerlendirme

formu uzman görüşlerine de başvurularak oluşturulmuştur. Aynı zamanda, form doğrultusunda

içerik kodlaması yapan araştırmacıların kodlamaları arasında örtüşme sağlanmıştır. Bu form

kullanılarak Julia Donaldson’ın kitaplarında bulunan temanın ve konunun hem bilişsel hem

duygusal hem sosyo-kültürel hem de dil gelişimine bir araç olarak kullanım uygunluğu

hakkında Okul Öncesi Eğitim Programı’nda bulunan kazanımlara ve göstergelerine yönelik

içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucu kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk eğitimi, resimli çocuk kitabı, okul öncesi eğitim programı

BİLDİRİ NO:399

ALMANYA ve TÜRKİYE’NİN OKULÖNCESİ EĞİTİM SİSTEMİNİN

KARŞILAŞTIRILMASI

Ayşegül ÖZER YİĞİT, Burcu ÇİFÇİ, Gamze ŞEKER, Kübra KILIÇ, Şeyma Nur ÇİMEN

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı Almanya’daki okulöncesi eğitiminin incelenmesi ve

Türkiye’deki okulöncesi eğitimi ile karşılaştırılmasıdır. Bu araştırma, gelişmiş bir ülke olan

Almanya ile gelişmekte olan Türkiye'nin okulöncesi eğitim sistemini karşılaştırarak benzerlik

ve farklılıkların belirlenmesi ve yapılacak düzenlemelere zemin oluşturması açısından

önemlidir.

Yöntem: Bu araştırma nitel araştırma yöntemlerinden biri olan “doküman incelemesi” yöntemi

kullanılarak yapılmış bir çalışmadır. Çalışma iki ülke ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada veri

kaynağı olarak Almanya ve Türkiye’ de okulöncesi eğitim sistemine ilişkin bilgilerin yer aldığı

ilgili çalışmalar incelenmiştir. Araştırma Eylül 2018- Aralık 2018 tarihleri arasında yapılmıştır.

Araştırmada veri kaynağı olarak Almanya ve Türkiye’ de okulöncesi eğitim sistemine ilişkin

bilgilerin yer aldığı ilgili çalışmalar incelenmiştir. Çalışmada Almanya ve Türkiye’deki

okulöncesi eğitiminin amaçları, eğitim yapısı, modeli, süresi incelenmiştir ve problemler

kapsamında karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda programlar arası benzerlik ve

farklılıklar ortaya konmuş, elde edilen bilgiler yorumlanmıştır.

Bulgular: Türkiye’de son yıllarda okullaşma oranı, öğretmen ve öğrenci sayılarında hızlı bir

artış görülmektedir. Yaş grubu düştükçe okullaşma oranı azalmaktadır. 2014 yılında Türkiye

okullaşma oranları bakımından hem OECD’nin hem de AB’nin gerisindedir. Okulöncesine

kayıt oranları Almanya’da 3 yaşında % 94, 4 yaşında % 98 ve 5 yaşında % 99 olup zorunlu

eğitime başlangıç yaşı 6’dır. Türkiye’de ise okulöncesine kayıt oranları 3 yaşında % 8,4 yaşında

% 38 ve 5 yaşında % 71 ve okula başlama yaşı 5-6 yaş aralığındadır.

Sonuç: Türkiye’ de okulöncesi eğitim 0- 6 yaş aralığını kapsarken Almanya’ da genellikle 3-6

yaş aralığını kapsamaktadır. Türkiye'de okulöncesi kurumları Milli Eğitim Bakanlığına

bağlıdır. Almanya'da ise okulöncesi kurumları kiliseler ve yerel kurumlar tarafından

denetlenmektedir. Türkiye’de zorunlu eğitime başlama yaşı 5- 6 iken Almanya’da 6’ dır.

Türkiye ve Almanya’ da 3, 4 ve 5 yaşlarında okulöncesi eğitimde okullaşma oranlarında

farklılıklar bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Okulöncesi eğitim sistemi, Türkiye, Almanya

BİLDİRİ NO: 400

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN İLKOKULA HAZIR BULUNUŞLUK

HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN ALINMASI VE İLKOKULA

HAZIRBULUNUŞLUK ÖLÇEĞİNİN UYGULANMASI

Esma Evin ERTAŞ, Kadriye KALAFAT, Kevser SAMİ, Murat Can GÜRSOY, Sevgi

ÖZALAŞ, Sumeya ORMAN

İstanbul Arel Üniversitesi

Okula başlama, çocuğun ve ailenin yaşamında önemli bir dönemdir. Okul olgunluğu veya okula

hazır bulunuşluk çocuğun bedensel, zihinsel ve sosyal anlamda ilköğretimin gerekliliklerini

karşılamaya hazır olmasıdır. Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaların oldukça az olduğu ve

yapılan çalışmaların büyük bir bölümünün okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerine

dayandırıldığı görülmektedir. Bu araştırmanın genel amacı, okul öncesi öğretmenlerinin görüş

açısıyla aynı zamanda İlkokula Hazır Bulunuşluk ölçeğinin de kullanılarak 54-60 ve 60-66 ay

aralığındaki çocukların “İlkokula Hazır Bulunuşluk” için gerekli olan beceri ve kabiliyetlerinin

ne düzeyde olduğunu ve ilkokula hangi düzeyde hazır olduklarını saptamaktır.

Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

Öğretmenlere göre:

1. Hazır bulunuşluğa etki eden faktörler nelerdir?

2. Çocuğun ilkokula hazırlanmasında kimler sorumludur?

Bu araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı İstanbul İli İl Milli Eğitim

Müdürlüğüne bağlı, devlet okuluna devam eden toplam 36 çocuk ve 18 okul öncesi öğretmeni

oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak; T.Canbulat ve H.Kırıktaş tarafından

hazırlanmış İlköğretime Hazır Bulunuşluk Değerlendirme Ölçeği ve araştırmacılar tarafından

hazırlanan “Görüşme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada görüşmelerle elde edilen verilerin

analizinde nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi ve betimsel analiz kullanılacaktır.

Ayrıca, İlköğretime Hazır Bulunuşluluk Değerlendirme Ölçeği ile elde edilen verilerin analizi

de SPSS 21 programı ile yapılacaktır.

Araştırmamız veri analizi sürecindedir. Araştırma sonucunda, alanyazında incelenen araştırma

sonuçlarında elde edilen; ana sınıfına devam etmiş çocukların ilköğretime başlamaya hazır

bulunuşluk düzeylerinin yeterli olduğu görülmüştür. Ana sınıfı eğitimini almış çocukların;

psiko motor, bilişsel, sosyal-duygusal, dil ve öz bakım becerilerinin gelişimine ilişkin hazır

bulunuşluk düzeylerinin, öğretmen görüşlerine göre yeterli olduğu sonucuna benzerlik

göstereceği düşünülmektedir. Ancak bu çalışmada öğretmen görüşüne ek olarak ilkokula hazır

bulunuşluk ölçeğinin uygulanması sonucunda farklılık çıkacağı beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, hazırbulunuşluk,

BİLDİRİ NO:401

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ GELİŞİMLERİNİN DESTEKLENMESİ:

“HER GÜNE BİR ETKİNLİK PROJESİ”

Esra İLHAN, Ayşenur GÜNAY, Buse OK, Veysi TOKTAŞ, Burcu ÇABUK

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitimin amaçlarından biri, elverişsiz çevrelerden gelen çocukları ortak

yetiştirme ortamında desteklemektir. Bu bağlamda geliştirilen bu proje, elverişsiz ortamlardan

gelen çocukların, tüm gelişim alanlarını destekleyerek toplumda fırsat eşitliği sağlamak, farklı

uygulamalarla eğitimlerine katkıda bulunmak, yaparak yaşayarak öğrenme felsefesini

benimseyerek çocukların aktif katılımıyla öğrenmelerini gerçekleştirmek, öğretmenlere değişik

eğitsel bakış açılarını göstermek, öğretmen adaylarının farklı öğrenci düzeylerini görerek teorik

bilgiyi oyunlaştırarak uygulamalarını sağlamak ve velilerin oyun yoluyla okul öncesi eğitimin

önemini benimsemelerine yardımcı olup çocuklarını destekleme yollarını öğretmek

amaçlanmıştır.

Yöntem: Proje, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında başlamış, 2018-2019 yılının sonunda

bitmesi planlanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasıyla geliştirilen

projede, Ankara ilinin Mamak ilçesinde yer alan 198 anasınıfı evren olarak belirlenmiş, basit

seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Projenin ⅔’ünün tamamlandığı günümüzde,

uygulamaları gerçekleştiren 27 öğretmen adayı; ilçede eğitim gören 494 çocuk, çalışmalara

katılan 54 veli, 38 öğretmen, 38 yöneticiye ulaşmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından

geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-yapılandırılmış görüşme formları

kullanılarak elde edilmiş ve içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir.

Bulgular: Çocukların çoğunluğunun ilk defa üniversiteye geldiği, yeni oyuncaklar,

materyallerle oynama fırsatı buldukları, sözcük dağarcıklarının geliştiği; öğretmenlerin bu

oyuncaklardan esinlenerek yeni oyuncaklar tasarladığı, yeni oyunlar öğrendiği ve çocuklarda

kendilerini daha iyi ifade edebilme becerilerinin geliştiğini gözlemledikleri; öğretmen

adaylarının mesleki açıdan yeni deneyimler kazandıkları, sınıf yönetimi becerileri, çocuklarla

iletişim kurma vb. konularda yetkin hissettikleri belirlenmiştir.

Sonuç: Öğretmen görüşmelerinden edinilen bilgilere göre, çocukların projeye birden fazla

katılım göstermeleri durumunda tüm gelişim alanlarında olumlu yönde ilerlemeler görüldüğü,

çocukların grup iletişimini destekleyecek kutu oyunlarıyla ilk kez karşılaştıkları, Orff

Schulwerk yaklaşımı, yoga ve dramadan yararlanılarak oynanan oyunların geliştirici olduğunu

düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin de çocukların gelişim alanlarını

destekleyecek farklı oyunlar, oyuncaklar hakkında daha fazla fikir sahibi oldukları,

uygulamaları gözlemleyerek bu doğrultuda uygulamalar gerçekleştirdikleri belirlenmiştir.

Öğretmen adayları lisans öğrenimlerinde edindikleri bilgileri projeye dahil olan çocuklarla

deneyimleme fırsatı bulmuşlardır. Velilerden de çocuklarının gelişimleriyle ilgili olumlu

dönütler alınmıştır. Geliştirilecek benzer projelere öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, sosyo-ekonomik düzey, oyun, görüş, fırsat eşitliği.

BİLDİRİ NO:402

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE

DESTEK EĞİTİM ODASI MODELİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİNİN

İNCELENMESİ

Mine ÖZTÜRK, Merve AKSU, Adile Gülşah SARANLI,

TED Üniversitesi

Amaç: “Destek Eğitim Odası” okullarda kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim

uygulamaları kapsamında yetersizliği olmayan ve özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara sunulan

eğitim hizmetlerinden üst düzeyde yararlanmaları amacıyla özel materyallerle oluşturulmuş

eğitim ortamlarıdır. Bu mekanlarda program farklılaştırma ve bireyselleştirmeye yönelik

zenginleştirme ve genişletme uygulamaları yapılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle öğrenme

güçlüğü ve DEHB vb. özel gereksinimlere sahip çocuklara yönelik destek oda tasarımları

görülmekle birlikte aslında üstün yetenekli çocuklar için de onların farklı öğrenme ve gelişme

durumlarına yönelik destek eğitim odaları tasarlanması gereklidir. Bu nedenle bu çalışmanın

amacı üstün yetenekli çocuklara yönelik destek eğitim odasının özelliklerinin, çalışma

prensiplerinin, bulunması gereken malzeme ve materyallerin neler olması gerektiği konusunda

bilgiler aktarıp bu konuda tasarlanmış farklı üstün yetenekliler destek odası tasarımlarını

paydaşlara sunmaktır.

Yöntem: Bu çalışmada üstün yetenekli çocukların eğitiminde MEB tarafından yaygın şekilde

kullanılan destek eğitim odalarının üstün yetenekli çocuklar için nasıl tasarlanabileceğinin

araştırılması sürecinde tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu yönüyle çalışma bir derleme çalışması

özelliği göstermektedir. Bununla birlikte TED Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi programında

verilen “Üstün Yeteneklilerin Gelişimi ve Eğitimi” dersinde geliştirilen üstün yetenekli

çocuklar için destek eğitim odası tasarlama örnekleri de sunulacaktır.

Bulgular: Gerçekleştirilen alan taraması sonucu üstün yetenekli çocuklar için tasarlanacak

destek eğitim odalarında verilen eğitimin planlama sürecinde çocukların baskın olan üstün

yetenek alanlarına uygun bireysel eğitim programı amaçlarının belirlenmesi, mentor ve

uzmanların destek eğitim odalarında çocuklarla buluşturulması, çocukların gelişiminin düzenli

olarak gözden geçirilmesi ve bu odalarda kullanılacak malzemelerin özellikle Okul Çapında

Zenginleştirme Modelinin Tip 1 zenginleştirme yöntemi kullanılarak zenginleştirilebileceği

konuları ortaya konmuştur.

Sonuç: Üstün yetenekli çocuklar için onların ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik zenginleştirilmiş ve

farklılaştırılmış eğitim programları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Türkiye’de Milli Eğitim

Bakanlığı tarafından üstün yetenekli çocuklar için sıklıkla kullanılan destek eğitim odası

yönteminin bu vb. çalışmalar vasıtasıyla bilinirliğinin artırılması, üstün yetenekli çocukların

eğitiminde önemli farklar yaratacak adımlardan biri olma potansiyelini taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Üstün Yetenek, Üstün Potansiyel, Destek Eğitim Odası

BİLDİRİ NO:403

48 -72 AYLIK OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÖĞRETMEN, ANNE VE

BABA ALGISI NASILDIR?

Cansel ŞENLİ, Duygu KARTAL, Elif AKILLILAR, Kübra ARSLAN, Nazife YILAN, Nefise

AKDAĞ, Nesibe AHAT, Özge ALAN

Pamukkale Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 48-72 aylık

çocukların öğretmen, anne ve baba kavramına yönelik algılarını ortaya koymaktır.

Yöntem: Bu araştırma temel nitel araştırma desenine göre tasarlanmıştır. (Merriam, 2013).

Araştırmanın katılımcıları 2018-2019 eğitim öğretim yılında Denizli ilindeki okul öncesi

sınıfına devam eden çocuklar arasından kolay ulaşılabilir amaçlı örneklem tekniğine göre

seçilmiştir. Katılımcılar 8 araştırmacının her birinin öğretmenlik uygulaması dersi kapsamında

uygulama yaptığı sınıfta dönem boyunca gözlemlediği 1 kız 1 erkek olmak üzere toplam 16

çocuktan oluşmaktadır.

Veriler gözlem, yüz yüze görüşme (video kaydı) hikaye sonrası sohbet ve çocukların yaptıkları

resimler kullanılarak toplanmıştır. Ana veriler toplanmadan önce 5 çocukla pilot çalışma

gerçekleştirilmiştir.

Bu araştırmada her bir araştırmacı ikişer çocuktan elde edilen verileri değerlendirmiş ve

kodlamıştır. Daha sonra araştırmacılar bir araya gelerek yaptıkları kodlamaların tutarlılığını

gözden geçirerek verileri birleştirmişlerdir. Ayrıca katılımcıların ifadelerinden ve ortaya

koydukları ürünlerden doğrudan örnekler ve alıntılar sunulmuştur. Bu şekilde geçerlilik ve

güvenirlik sağlanmaya çalışılmıştır. Bulgular kısmında katılımcılar Ç1, Ç2, … Ç16 şeklinde

kodlanarak verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır.

Bulgular: Bu araştırmadaki bulgular sosyal-duygusal algılama, fiziksel algılama ve rollerine

göre algılama şeklinde 3 temel kategori kapsamında değerlendirilecektir.

Sonuç: Sonuçlar elde edilen bulgular doğrultusunda ortaya konacak ve alan yazında çocukların

anne-baba ve öğretmenleri ile ilgili algı ve görüşlerini konu alan araştırmalarla birlikte

tartışılacaktır. Bu araştırmada çocukların algılarının yetişkinlerin onlarla olan etkileşimlerini

yansıtacağı beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, çocuk, öğretmen algısı, anne algısı, baba algısı

BİLDİRİ NO:404

OKUL ÖNCESİNDE VELİLERİN , ÖĞRETMENLER VE

ÇOCUKLARLA OLAN ETKİLEŞİM BECERİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

Duygu ALKAŞI, Canan BEYAZ, Tuğba ÇİFCİ, Cumhur TÜRK

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi eğitim kurumlarındaki velilerin ,öğretmenler ve çocuklarla

olan etkileşim becerileri incelenecektir. Çocukların çalışmalarına ailelerin ne derecede dahil

ve ilgili oldukları Veli Katılımı Ölçeği ile araştırılması amaçlanacaktır.

Yöntem: Araştırmada tarama modeli kullanılacaktır. Gürbüztürk ve Şad (2010) tarafından

geliştirilen Veli Katılımı Ölçeği, 5 seçenekli (Her zaman-Hiçbir zaman) Likert tipi bir ölçek

olup velilerin çocuklarının eğitimlerine katılım düzeylerini ölçmeyi amaçlayan toplam 8 alt

ölçek ve 39 maddeden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi, Muş ilinde iki ayrı anaokulu

öğrencilerinden okul öncesi eğitime devam eden 5-6 yaş grubu 89 çocuktur. İlk aşamada eldeki

ölçekler 1.-5. sınıflara göre hazırlandığından okul öncesine uyum sağlaması için maddeler

değiştirilerek gözden geçirilmiştir.

Bulgular: Ölçekte bulunan alt ölçekler; okul ve öğretmenle iletişim (çocuğun ilerlemesi

konusunda bilgi almak ve karşılıklı önerilerde bulunmak amacıyla öğretmen veya yöneticilerle

temas kurmak), çocuğun ödev ve çalışmalarını destekleme(ödev, proje gibi ev-temelli

etkinlikleri izlemek, desteklemek ve bunlarla ilgili etkili geribildirimlerde bulunmak), katılım

konusunda velinin kendini geliştirmesi (velinin çocuğunun eğitimine daha iyi katılım sağlaması

amacıyla kendini geliştirmesi), gönüllü aktif katılım(okul içi ve okul dışı faaliyetlere gönüllü

olarak etkin katılım sağlamak), çocukla iletişim (çocukla, güvene dayalı, cesaretlendirici ve

demokratik bir iletişim kurmak), öğrenmeyi destekleyici ev ortamının yaratılması(öğrencinin

öğrenmesini kolaylaştıran fiziksel ve duygusal açıdan elverişli bir ev ortamı yaratabilmek) ,

çocuğun kişilik gelişimini destekleme (çocuğun sorumlu, kendinden emin, bağımsız,

sorgulayan, araştırmacı bir kişilik geliştirmesine yardımcı olmak), çocuğun sosyo‐kültürel

gelişimini destekleme (çocuğun sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılımını desteklemek

ve cesaretlendirmek) şeklindedir.

Sonuç: Uygulanan anket sonuçlarından elde edilen bulgulara göre, çalışma grubunun

çoğunluğunu % 75,3 oranında kadın veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun yaş aralığını %

64,0 oranında 26-35 yaş aralığındaki veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun %60,7'sini 2-

3 çocuk sahibi olan veliler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun çoğunluğunu % 40,4'ünün lisans

mezunu olan veliler oluşturmaktadır.

Velilerin ölçek ve alt ölçeklere 'tamamen katılıyorum' seçeneğini seçme oranları sırasıyla:

%70.8, %73.0, %50.6, %71.9 ,%50.6, %67.4,%56.2, %39,3, %59,6 ,%59,6, 61,8, %70.8,

%66,3, %42,7 ,%33,7, %42,7 ,%51.7, %36,0 ,%24,7 , %27,0, % 37,1, % 30,3, % 67,4, % 73,0,

% 75,3, % 64,0 ,% 73,0, % 70,8, %49,4, %65,2, %65,2, %50,6, %46,1, %65,2, %64,0, %44,9,

%38,2, %32,6, %57,3 'dür.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Etkileşim becerileri, Veli katılımı, Aile tutumları.

BİLDİRİ NO:405

ANASINIFINDA TÜKETİM BİLİNCİ VE EKOLOJİK FARKINDALIĞIN GEÇİCİ

ÖĞRENME MERKEZLERİ İLE KAZANDIRILMASI SÜRECİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Melisa ARSLAN, Sıla AKSU , Hatice DARGA

Araştırmanın amacı anasınıfında tüketim bilinci ve ekoloji farkındalığını geçici öğrenme

merkezleri ile kazandırmaktır. Nitel araştırma yönteminde durum çalışması kullanılmıştır.

Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Ordu ilinde 5-6 yaş grubu 11 çocuk ile

yürütülmüştür. Veri toplama araçları uygulama ve değerlendirme sürecinde çocuklara kukla

aracılığı ile yöneltilen sorular, ürün ve gözlemdir. 13 Aralık 2018 ve 04 Mart 2019 tarihlerinde

İki aşamada yürütülen çalışma sınıfta oluşturulan fındık, kış ve yerel meyve, dokuma, giysi ve

Barış Manço adlı beş geçici öğrenme merkezi üzerinden gerçekleştirilmiştir. Uygulama süreci

iki uygulayıcı ve istasyon yöntemi ile yürütülmüştür. Ses kaydı alınan çocukların cevapları

içerik analizine tabi tutulmuştur.

Araştırmanın ilk aşamasında çocukların öğrenme merkezlerinde ilgileri canlı kalmış ve soruları

cevaplandırmışlardır. Öğrenme merkezlerinden sonra atık materyaller ve evden getirdikleri eski

giysileri ile kıyafet ve aksesuar tasarlamış ve bunları tanıtmışlardır. İkinci uygulamada ilk

uygulamayı hatırlamış ve bu kez ilk yaptıklarından farklı ve güncel kıyafet ve aksesuar

tasarlamışlardır. Aile katılımı daha çok kıyafet ve dokuma ürünleri ile olmuş ve bunlarda

bölgesel özellikler öne çıkmıştır. Sonuç olarak çocukların ilk uygulamada öğrendikleri yerel

ürün ve üretimler ile ilgili bilgilerinin kalıcı olduğu görülmüştür. Geçici öğrenme

merkezlerinde somut ve günlük yaşamlarında yer alan materyallere daha fazla yer verilmiş

olmasının etkili olduğu söylenebilir. Öğrenme merkezlerinde dönüştürme konusu öne

çıkarılarak tüketim ve çevreyi koruma bilinci kazanmaları desteklenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Ekolojik Denge, Yerli Ürün, Tüketim bilinci, Geçici Öğrenme Merkezi

BİLDİRİ NO: 407

DOĞADA OYUN İLE DEĞERLER PROJESİ

Zeynep BAŞARAN, Nalan UZ, Tahsin ATABAY, Alime Gamze DOĞAN, Gamze

BAYSAL, Rumeysa Nur AKKUŞ, Sevinç KURU

Anadolu Üniversitesi

Amaç: Doğada Oyun ile Değerler Projesi, Türkiye’nin üç farklı bölgesinden seçilen üç ilde

(Eskişehir, Bursa ve Denizli) eş zamanlı olarak yürütülmektedir. Projenin amacı, 60-66 aylık

okul çocuklara yönelik hazırlanan ve açık hava etkinliklerinden oluşan değerler eğitimi

etkinliklerinin farklı sosyoekonomik düzeyden gelen çocukların değerlere ilişkin görüşleri

üzerindeki etkilerinin incelenmesidir.

Yöntem: Proje, nicel araştırma yöntemlerinden ön test son test kontrol gruplu deneysel desende

tasarlanmıştır. Projenin çalışma grubu, her ilde düşük ve yüksek sosyoekonomik düzeyden

seçilen iki farklı anaokulunda eğitime devam eden 60-66 aylık çocuklardan oluşmaktadır. Veri

toplama aracı olarak, çocukların belirlenen değerlere ilişkin metaforik algılarını ortaya

çıkarmak amacıyla yarı yapılandırılmış açık uçlu sorulardan oluşan form, öntest ve son test

olarak kullanılmıştır. Projede yer alacak değerler “Sevgi, Saygı ve Adalet” olarak belirlenmiş

ve her değere ilişkin ikişer etkinlik olmak üzere altı açık hava etkinliği planlanmıştır. Projenin

uygulanma sürecinde, her hafta belirli günlerde bir gün olacak şekilde iki farklı çocuk grubu ile

kendi okullarının bahçelerinde etkinlikler uygulanacaktır. İki çocuk grubu arasında karşılıklı

olarak resimlerle mektuplaşma sağlanacaktır. Aynı zamanda her iki okulda da en az iki ailenin

katılımı ile aile katılımı etkinliği gerçekleştirilecektir. Altı etkinlik haftasının ardından, son

aşamada Proje Paylaşım Şenliği gerçekleştirilecektir. Her ilde, projeye dahil olan iki okulun bir

araya getirileceği paylaşım şenliğinde, tüm proje boyunca uygulanan etkinliklerden çocuklar

birlikte seçtiği 3-4 etkinliği birlikte oynayacaklardır. Proje Paylaşım Şenliği’ne aileler de davet

edilecek ve oyunların etkinliklerin içinde, hem kendi çocukları hem de diğer çocuklarla birlikte

aktif bir biçimde yer almaları sağlanacaktır. Proje sonunda katılan aileler ile proje sürecini

başından sonuna kadar değerlendirebilecekleri bir son görüşme yapılacaktır.

Bulgular: Çocukların değerler ile ilgili ilk algıları ile uygulanan etkinliklerin sonrasında

algılarındaki değişime ilişkin bulgular ortaya konulacaktır.

Sonuç: Doğada Oyun ile Değerler Projesi, Şubat 2019 tarihinde başlayıp 2019 Nisan ayında

tamamlanmış olacaktır. Projeden elde edilen veriler, içerik analizi ile çözümlenecek ve

sonuçlara yönelik öneriler getirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, değerler eğitimi, açık hava etkinlikleri, oyun.

BİLDİRİ NO: 409

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİN YILLIK KALKINMA HEDEFLERİNİN

ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİM HİZMETLERİNDE KALİTE İLE İLİŞKİSİ

Selvanur ÇAPÇI

Hacettepe Üniversitesi

Amaç:BM üyesi ülkeler tarafından 2000 yılında, Binyıllık Kalkınma Hedefi ülkeler için 2015

yılına kadar sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadele alanında sağlanan ilerlemeyi

ölçülebilir ve izlenebilir biçimde gösterecek şekilde geliştirilmiştir.Binyıllık Kalkınma

Hedeflerinin 2015 yılında yayınlanan ilk 15 yıllık raporlarında her bir maddenin yerine

getirilme işlevleri hakkında genel sonuç sunulmuştur.Özellikle eğitim anlamında dünya

çapında büyük yol kat edildiği gözler önüne serilmiştir(The Millenium Development Goals

Report [MDGs Report], 2015).Bu bağlamda ele alınan erken çocukluk eğitiminde kalite, erken

müdahale edilmesi ve kazanılacak her davranışın ileriki yıllara aktarımı açısından önemli yere

sahiptir.Okul Öncesi Eğitim’de kalite standartları denildiğinde UNICEF’in Milli Eğitim

Bakanlığı ortaklığı ile hazırladığı erken çocukluk eğitim hizmetleri ve kurumlarında kaliteyi

yansıtan göstergelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.Bu göstergeler öğrenme

ortamı, eğitim programı, aile ve toplum katılımı, çalışanların niceliği, niteliği ve mesleki

gelişimi, çocuk sağlığı, beslenmesi ve güvenliği, yönetim olarak başlıklandırılmıştır(UNICEF,

2015).Özellikle politika sağlayıcıların bu standartları göz önünde bulundurarak program

geliştirmeleri;okul yöneticilerinin de programların mevcut standartlar çerçevesinde

uygulanması adına etkin planlamalar yapmaları gerekmektedir.Binyıllık Kalkınma Hedefleri

kapsamında erken çocukluk eğitimi cinsiyet eşitliği,okullaşma oranı,fiziki ve sosyal

nitelik,sağlık,bakım ve beslenme başlıkları raporlaştırılmış ve öneriler sunulmuştur.Türkiye

genelinde net okullaşma oranlarında önemli ilerlemeler ile beraber eğitime erişimde toplumsal

cinsiyet,ailelerin gelir ve eğitim düzeyi,aile büyüklüğü ve yerleşim yeri gibi faktörler önemini

korumaktadır.2010 ve 2015 raporlarının ardından bu nicel değerler yerini niteliksel

farkındalıklara yani kalite üzerine düşünmeye yöneltmiştir.Bu bağlamda eğitimin ulaştığı kişi

kadar eğitimin nasıl ulaştığı da tartışma konusu olarak ele alınmıştır.

Yöntem:Araştırma, Binyıllık Kalkınma Hedeflerinin Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitiminde

kalite kapsamında ele alındığı bir derleme çalışmadır.

Sonuç:Ülkemizde erken çocukluk eğitiminde kaliteyi artırmak adına standartların

geliştirilmesi,her okulda ve çocukla uygulanabilir olması,toplum katılımının sağlanması

politika koyucular tarafından desteklenmelidir.2015 raporları bu destek için en önemli rehber

konumundadır.

Anahtar Kelimeler: Binyıllık Kalkınma Hedefleri, Erken Çocukluk Eğitimi, Kalite.

BİLDİRİ NO: 410

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ İLETİŞİM BECERİLERİ VE

DEĞER ALGILARININ ÖĞRETMENLİK MESLEK TUTUMLARINA ETKİSİ

Burcu ÖZDEMİR BECEREN, Merve YILDIRIM, Hiranur TOKGÖZ, Sedef GÖLTAŞ,

Habibe YÜCESAN, Büşra USLU, Aleyna VERİM, Bilge Nur KANBUR

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Okul öncesi dönem çocukları öğretmenlerini rol model olarak görürüler. Bu sebeple öğretmen

yetiştiren eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adaylarının adaylarının öğretmenlik

mesleğine ilişkin tutumlarının incelenmesi ve ortaya çıkan bulgular doğrultusunda bu

tutumlarının geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması şarttır.Bu nedenle bu çalışmanın

amacı Öğretmen adaylarının değer algıları ve iletişim becerilerinin öğretmenlik meslek

tutumlarına etkisi olup olmadığını araştırmaktır.

Çalışmanın örneklem grubunu Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi,Eğitim Fakültesi,Temel

Eğitim Anabilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 350 öğretmen

adayı oluşturmaktadır.Araştırmada mevcut durumu ortaya koymayı sağlayan ilişkisel tarama

modeli kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının iletişim becerilerini ölçmek için Ersanlı ve Balcı

(1998) tarafından geliştirilen Öğretmen İletişim Becerileri Ölçeği, değer algılarını ölçmek için

Portre Değerler anketi , öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ölçmek için ise Şaban (2006)

tarafından geliştirilen Öğretmenlik Meslek Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları

14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresinde tartışılacaktır.

İletişim becerileri, Değer algısı, Öğretmen adayları, Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum,

BİLDİRİ NO: 412

ANTALYA İLİ MERKEZ İLÇERİNDEKİ ÇOCUK OYUN PARKLARININ FARKLI

DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ

Bengisu ÖZDEMİR

Akdeniz Üniversitesi

Okul öncesi çocukların gelişmeleri için temel ihtiyaçlardan biri devinimsel hareketlerdir.

Devinim-hareket, çocuğun kendi bedenini ve çevresini tanıyabilmesi, gelişmekte olan kaslarını

çalıştırması, onları güçlendirmesi için gereklidir. Çocuğun devinimsel ve hareket gelişiminde

hareket alanları büyük önem taşımaktadır. Özellikle şehirlerde hareket alanlarına olan ihtiyaç

artmıştır. Bu alanlar şehircilik anlayışında çocuklar için oyun parkları olarak

değerlendirilmektedir. Çocuk oyun parkları, çocukları bir araya getiren, çocukların oyun

oynama ihtiyacına cevap veren, çocuğu sosyalleştiren, fiziksel ve psikolojik gelişimine katkı

sağlayan şehirlerdeki en önemli mekanlardır. Çünkü bu alanlar erken çocukluk döneminde;

özgüven, yaratıcılık ve güvenlik, davranışlarını kontrol etme ve koordinasyon, mekan algısı,

çeşitli küçük-büyük materyal kullanımı, tırmanma, dengede durma gibi becerilerin

kazanılmasına destek veren alanlardır.

Bu çalışmada çocukların gelişiminde bu denli önemli yer kaplayan oyun alanlarının farklı

değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel araştırma modeliyle gerçekleştirilen

çalışmanın çalışma grubunu Antalya il merkezindeki 25 oyun parkı oluşturmaktadır. Veri

toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan kontrol listeleri kullanılmıştır.

Araştırmada incelenen 25 park içinde fiziksel ve kimyasal tehlike olduğu gözlemlenirken bunun

yanı sıra yangın söndürme düzeneği, ilkyardım butonu, telefon numaraları, kamera sistemi,

zıplama ve yuvarlanma alanının bulunmadığı gözlemlenmiştir.

BİLDİRİ NO: 413

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF YÖNETİMİ BECERİLERİNİN

ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Merve TEMEL, Emel ARSLAN

Necmettin Erbakan

Bu çalışmanın amacı okul öncesi eğitimi anabilim dalında okuyan öğretmen adaylarının sınıf

yönetimi ile ilgili becerilerini çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Bu değişkenler; sınıf

düzeyleri, mezun oldukları okul türü ve ikinci lisans eğitimi almak olarak belirlenmiştir. Sınıf

yönetimi, sınıfta yer alan kaynakları belli bir amaca yönelik örgütleme ve örgütlenen sistemi

sürdürme sürecidir. Dolayısıyla çoğu derslere ait olan amaçları gerçekleştirmek için sınıfa ait

tüm kaynaklardan bir sistem oluşturma ve bu sistemi yönetme süreci olarak ifade edilebilir (Arı

ve Deniz, 2008). Bu araştırma için 2018-2019 eğitim-öğretim yılı Necmettin Erbakan

Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programında

öğrenim görmekte olan öğretmen adayları seçilmiştir. Bu çalışma genel tarama modelinde

çalışılmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Sınıf

Yönetimi Becerileri Ölçeği (OÖÖ-SYBÖ) (Kaplan,2018) kullanılmıştır. Araştırma verileri

analiz aşamasındadır.

Anahtar Kelimeler: sınıf yönetimi, okul öncesi, öğretmen adayı.

BİLDİRİ NO: 414

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ YETERLİLİKLE İLGİLİ

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Merve DÜNER, Merve TEMEL, Fatma Nur ÖZCENGİZ, Emel ARSLAN

Necmettin Erbakan

Bu çalışmanın amacı; okul öncesi eğitimi lisans programında öğrenim gören öğretmen

adaylarının mesleki yeterliliklerine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Bu amaçla hazırlanan

sorular 2018-2019 eğitim öğretim yılı Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu

Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi lisans programında okuyan 4. Sınıf öğrencilerine

yöneltilmiştir. Nitel yöntemle çalışılan bu araştırmada veriler, öğretmen adaylarının bilgi,

beceri, uygulama, mesleki ve kişisel yeterliliklerine yönelik hazırlanan sorulardan elde edilen

görüşlere göre toplanmıştır. Araştırma, verileri değerlendirme aşamasındadır.

Anahtar Kelimeler: Mesleki Yeterlilik, Okul Öncesi, Öğretmen Adayı

BİLDİRİ NO: 417

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ÇOCUK KİTAPLARINA ULAŞMA

DURUMUNUN OKUL, ÇOCUK VE AİLE AÇISINDAN İNCELENMESİ

Naciye BÜLBÜL, Bahar KATIKSIZ, Burcu ÖZER, Nazife ÇAKIN, Gözde ERTÜRK KARA

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Çocuk kitaplarının, çocuklar için vazgeçilmez birer eğitim ve eğlence kaynağı olmaları

gerçeğinden ve onlar için yapılacak kitap seçiminin öneminden yola çıkılarak çocukların

kitaplara ulaşıp ulaşmama durumunun okul, aile ve çocuk açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır.

Katılımcılar: Aksaray Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bulunan bağımsız bir anaokulunda 10

öğrenci, sınıfın anaokulu öğretmeni ve 10 çocuğun aileleri araştırma grubunu oluşturmuştur.

Veri toplama aracı: Araştırmada ailelere ve çocuklara hazırlanan görüşme soruları

kullanılmıştır. Aksaray Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bulunan bağımsız bir anaokulunda bir

sınıfın kitap merkezi incelenmiştir.

Bulgular: Araştırma çocuk açısından incelendiğinde %50’sinin ailesiyle her akşam kitap

okuduğu, %60’ının hiç kütüphaneye gitmediği, %80’inin kendi kitaplarını seçtiği görülmüştür.

Araştırma aile açısından incelendiğinde %90’ının her ay kitap aldığı, ailelerin her birinin evinde

kitaplar için bölümlerinin olduğu ve hediye olarak çocuklarına kitap aldıkları görülmüştür.

Okul açısından incelendiğinde çocuklar için oluşturulmuş kitap merkezi olduğu, kitap

merkezinde toplam 137 kitap olduğu kitap merkezinde öykü ve masal kitaplarının bulunduğu

ve okulda haftada 3 kez kitap okunduğu görülmüştür.

Sonuç: Okulda çocukların kitapları dönüşümlü olarak okudukları, okulda sayı olarak yeterli

fakat tür olarak kitapların yetersiz olduğu belirlenmiştir. Okulda ve evde kitap okuma oranının

yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Öneri olarak 137 kitabın içerik ve resimleme açısından nasıl

olduğu incelenebilir. Haftada 3 kez okunan kitabın çocuklara nasıl okunduğu gözlemlenebilir.

Çocukların kütüphaneyle tanışması için gerekli etkinliklerin düzenlenmesi ailelerin çocukları

ile birlikte kitap okumalarının çocukların gelişimi konusundaki önemi hakkında bilgi verilmesi

gösterilebilir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, çocuk kitapları, çocuk kitaplarına ulaşma

BİLDİRİ NO: 418

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERİNİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN

İNCELENMESİ

Burak ŞENBİL, Suat BİRLİK, Ezgi ALTINDAĞ, Hüseyin TERUT

Adnan Menderes Üniversitesi

Öğretmen, öğrenme sürecinin temel bir unsuru olarak çocuklarla sürekli iletişim halinde olan,

programını uygulayan, öğretimi yöneten ve hem çocukları hem de programı değerlendiren

kişidir. (Sönmez, 2003; Bircan, 2003; Kavcar, 2003). Geleceğin yetişkinlerinin eğitilmesinde

etkili olan öğretmenlerin bu işlevini yerine getirebilmesi için yeterli niteliklere sahip olması

gerekmektedir (Demirel, 1999; Erden, 1998). İletişim becerileri de öğretmenlerin sahip olması

zorunlu olan olmazsa olmaz özelliklerinin başında gelmektedir. (Çilenti, 1998). Etkili iletişim

becerilerine sahip öğretmenler; çocuklar ile olumlu ilişkiler kurarak eğitici rollerini en üst

noktaya kadar taşıyabilirler (Tezel Şahin, Kandır, Can Yaşar ve Yazıcı, 2012). Bu noktadan

hareketle araştırmada, okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin iletişim becerilerinin incelenmesi

amaçlanmıştır. Çalışma, nitel araştırma yöntemini esas alan, genel tarama modelinde

yapılandırılmıştır. Tarama modelleri, şu andaki ya da geçmişteki bir durumu var olduğu şekliyle

betimlemeyi amaçlayan bir araştırma yaklaşımıdır. Bu modelde, araştırmaya konu olan olay,

birey ya da nesne kendi koşulları içerisinde var olduğu biçimiyle tanımlanmaya çalışılır

(Karasar, 2007). Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada gözlem tekniği

kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim öğretim yılı Aydın ili Efeler ilçesindeki

Milli Eğitim Bakanlığı’na okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi

eğitimi öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna tesadüfi örnekleme

yöntemi ile seçilen 40 okul öncesi eğitimi öğretmeni dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak

25 gözlem maddesinin bulunduğu “İletişim Becerileri Gözlem Formu” kullanılmıştır. Bu form,

Karagöz ve Kösterelioğlu (2008) tarafından geliştirilen “İletişim Becerileri Değerlendirme

Ölçeği” temel alınarak araştırmacılar tarafından gözlem formuna dönüştürülmüştür. Uzman

görüşleri sonrasında gözlem formuna son şekli verilmiş ve çalışma grubunda yer alan okul

öncesi eğitimi öğretmenleri eğitim ortamında iletişim becerileri açısından gözlemlenmiştir.

Araştırmadan elde edilen veriler uygun istatiksel yöntemlerle değerlendirilerek elde edilen

bulgular kongrede sunulacaktır.

Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, okul öncesi eğitimi öğretmenleri, iletişim becerileri

BİLDİRİ NO: 419

Öğretmen Adaylarının Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuklara Karşı Tutumlarının

İncelenmesi

Aysun BOZTAŞ, Nurdan TARIM, Tülin KOCATAŞ

Okan Üniversitesi

Zihinsel yetersizliğe sahip çocuklara karşı öğretmen tutumları, eğitim-öğretimin niteliğini

belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle öğretmen adaylarının, zihinsel yetersizliği

olan bireyler için sahip oldukları tutumların belirlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu

araştırmanın amacı, zihinsel yetersizliği olan bireylere karşı, dört yıllık alan eğitimine devam

eden öğretmen adaylarının eğitim-öğretim tasarımı içerisinde, zihinsel yetersizliği olan

bireylere karşı tutumlarını veya davranışlarını belirlemektir. Bu araştırmada öğretmen

adaylarının zihinsel yetersizliği olan bireylere karşı tutumlarını veya davranışlarını ortaya

koyan, Atay ve ark. (1999) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Okan Üniversitesi, Okul

Öncesi Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği, Özel Eğitim ve Rehberlik Ve Psikolojik

Danışmanlık programlarına devam eden beş yüz (500) öğretmen adayı araştırma grubunu

oluşturmaktadır. Araştırmanın değişkenleri, farklı programlardaki öğrencilerin zihinsel

yetersizliği olan bireylerle ilgili bilgi düzeyleri, öğrencilerin devam ettikleri programdaki

eğitim-öğretim düzeyi, öğrencilerin cinsiyetleri, yaşları, mezun oludukları lise türü,

çevrelerinde veya yakınlarında zihinsel yetersizliği olan birey olup olmadığı, daha önce genel

özel eğitim ve/veya kaynaştırma ile ilgili bir ders alıp almadığı ve zihinsel yetersizliği olan

bireylerle ilgili konferans, seminer vb. gibi etkinliklere katılıp katılmadığıdır. Elde edilen

verilerin sonuçlarına göre, öğretmen adaylarının zihinsel yetersizliği olan çocuklara karşı

tutumlarının ortaya konularak öğretmen adaylarının zihinsel yetersizliği olan çocuklara karşı

tutumlarına etki eden faktörlerin tartışmaya açılması sağlanacaktır. Böylece, öğretmen

yetiştirme programlarında olumsuz tutumlara etki eden faktörlerin kontrol edilebilmesi için

gerekli önlemlerin alınmasında, bu çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Zihinsel Yetersizlik, Tutum, Eğitim, Özel Eğitim,

Zihinsel Engelli Birey, Kaynaştırma, Özel Eğitim Gereksinimi Olan Birey

BİLDİRİ NO: 421

GÖRME ENGELLİ BİREYLERİN ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON

MERKEZLERİNDE ALDIKLARI EĞİTİM İLE VELİ BEKLENTİLERİNİN

KARŞILAŞTIRILMASI

Emine OLAŞ

Sinop Üniversitesi

Amaç: Birey, hayatta olduğu zaman zarfında kabullenmesi zor durumlar ve ani olaylar bütünü

ile yüzleşmek zorunda kalabilir. Yüzleşme ihtimali olan olaylardan bir tanesi de özür /engel

durumudur ki, bireyin yaşamı süresince her an karşısına çıkabilir. Bir çocuğun doğumu,

ailelerin yaşamında bir dönüm noktası oluşturur. Doğal olarak tüm anne babaların beklentisi

normal ve sağlıklı çocuklara sahip olmaktır. Bir çocuğun engelli olduğunun öğrenilmesi,

yetersizliğin derecesi ne olursa olsun ailesi için yüksek derecede stres verici bir olaydır. Görme

engelliler için okullar henüz kurulmadan tarihsel süreçte kendi kendini yetiştiren görme engelli

insanlar olmuştur. Görme engelli çocukların eğitimi engelin başladığı zamana ve dereceye bağlı

olarak değişiklik gösterir. Öğrencinin eğitimine erken başlanması, sonucunun da o oranda erken

artış göstermesini sağlayacaktır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’nde her çocuğa

engellerine bağlı olarak özel olarak hazırlanmış BEP programları ile belirli bir eğitim

verilmektedir. Bu çalışmada, görme engelli bireylerin Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon

Merkezleri’nde aldıkları eğitimi belirlemek ve bu eğitimin velilerinin beklentilerini karşılayıp

karşılamadığını ortaya koymak amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir

durum örneklemesi ile belirlenen Bursa ili, Nilüfer ilçesi sınırları içerisinde yer alan bir

rehabilitasyon merkezinde eğitimine devam eden görme engelli öğrencilerin velileri

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak görüşme tekniğinden yarı yapılandırılmış görüşme

tercih edilmiştir.

Bulgular: Araştırma için veriler toplanmış, içerik analizi tekniği ile analiz edilme aşamasına

gelinmiştir.

Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasındadır.

Anahtar Kelimeler: Görme engelli bireyler, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, görme

engelli bireylerin ebeveynleri.

BİLDİRİ NO: 422

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEK SEÇİMLERİ VE MESLEK

SEÇİMLERİ İLE AKADEMİK BAŞARILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

Sinem BAHADIR, Simay ULUS, Hamdi ÖZDEMİR, Özlem DÖNMEZ, Handan DOĞAN,

Zeynep Çiğdem ÖZCAN

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Meslek seçimi insanın hayatında verebileceği önemli bir karardır. Kişi için doğru

meslek mutlu bir yaşam şeklidir. Mutluluk ile birlikte başarılı olmaktır. Bu çalışmada da okul

öncesi öğretmen adaylarının meslek seçimleri ve meslek seçimleri ile akademik başarıları

arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu çalışmanın araştırma modeli "İlişkisel Tarama Modeli'dir."Araştırmanın çalışma

grubu 2018-2019 eğitim öğretim yılı Maltepe Üniversitesi okul öncesi öğretmenliğine devam

eden 200 öğrencidir. Veri toplama aracı, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Meslek Seçimi

Anket Formu ‘dur. "Verilerin analizinde Excel programı kullanılacaktır.

Bulgular: Veri toplama süreci devam etmektedir.

Sonuç: Veri toplama süreci devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Meslek seçimi, akademik başarı, yüksek öğrenim

BİLDİRİ NO: 424

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN VE AKADEMİSYENLERİN CİNSEL

İSTİSMARA YÖNELİK ÖNERİLERİNİN İNCELENMESİ

Büşra AKKOÇ

İstanbul Aydın Üniversitesi

İstismar kişinin yaşam alanına müdahale ederek kişisel haklarını görmezden gelme,

mahremiyetine saygı duymama ve kişinin yaşamını her anlamda zedeleyecek davranışlarda

bulunulmasıdır. İstismarın 4 çeşidi bulunmaktadır; bunlar fiziksel, duygusal, ekonomik ve

cinsel istismardır. İstismar olguları sanılanın aksine çok sık karşılaşılan ve tespit edilmesi güç

olan bir durumdur. İstismara uğrayan kişi sayısının bilinenden daha fazla olmasına rağmen

araştırma verileri incelendiğinde resmi rakamlar, gerçekleşen vakalar kadar yüksek değildir. Bu

durum çoğu mağdurun istismara uğradığını saklaması ve bu nedenle yaşanan istismarların

resmi kayıtlara işlenmemesinden kaynaklanmaktadır.

Yukarıda daha önce de belirtildiği üzere istismarın bir türü de cinsel istismardır. Cinsel

istismara her yaş ve cinsiyette insan maruz kalabilmektedir. Ancak bu istismar çocukları,

yetişkinlerden daha fazla zedelemektedir. Bunun nedeni, çocuğun anatomik ve duygusal

gelişiminin henüz tamamlamamış olmasıdır.

Bu çalışmada da cinsel istismar konusu ele alınmış ancak yukarıda bahsedilen nedenden

dolayı bu çalışmada özellikle çocuğun cinsel istismarı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu nedenle

konunun uzmanlarının çocuk cinsel istismarıyla ilgili önerileri araştırılarak bir çalışma

hazırlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: İstismar, çocuk cinsel istismarı, istismarın türleri, istismarın önlenmesi

BİLDİRİ NO: 425

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF

YÖNETİMİNE KARŞI İNANÇ VE TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Tuba AKTUZ, Hatun Ebrar BARUT, Elif BİLENOĞLU, Şeyma ALACA

Okan Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının sınıf

yönetimine dair inanç ve tutumları incelemektir. Araştırma verilerine ulaşmak için Martin, Yin

ve Baldwin (1998) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Savran (2002) tarafından

yapılan “Sınıf Yönetimine Yönelik Tutum ve İnanç Ölçeği” ve araştırmacılar tarafından

geliştirilen “Bilgi Formu” kullanılmıştır.

Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının sınıf yönetimine karşı

inanç ve tutumları; (cinsiyet, yaş, sınıf yönetimi ile ilgili hizmet içi eğitime katılma, görev

yapılan okul türü, kadro durumu, görev yapılan sınıfın mevcudu, çocuk sahibi olma durumu,

mesleki kıdem, öğrenim düzeyi) bazı değişkenlere göre karşılaştırmalı incelenmiştir.

Yöntem: Araştırmanın öğretmenler ile ilgili evrenini, 2018 – 2019 eğitim-öğretim yılında

İstanbul İli’nin Pendik İlçesi’nde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda çalışan 324

kadrolu öğretmen, 24 ücretli öğretmen ve 94 özel anaokulu bünyesinde görev yapan 256 okul

öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturacak toplam öğretmen sayısı

604’dür. Araştırmanın öğretmen adayları ile ilgili evrenini, Marmara Üniversitesi Atatürk

Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören 372 öğretmen

adayı ve İstanbul Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim

Dalında öğrenim gören 135 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturacak

toplam öğretmen adayı sayısı 507’dir.

Öğretmen çalışma grubunu belirlemek için rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır. İstanbul

ili Pendik ilçesine bağlı Yenişehir, Velibaba, Fevzi Çakmak, Kavakpınar, Kurtköy ve Çınardere

Mahallelerinde bulunan okullardaki okul öncesi öğretmenlerinin tamamı araştırmanın

örneklemini oluşturmaktadır. Çalışma grubuna 200 öğretmen katılmıştır.

Öğretmen adayları çalışma grubunu belirlemek için rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır.

Çalışma grubuna Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinden 100 öğretmen adayı,

Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesinden 100 öğretmen adayı olmak üzere toplam 200 öğretmen

adayı katılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonunda elde edilen bulgular değişkenlerle tartışılarak, sınıf yönetimi

konusunda önemli ölçüde öğretmen ve öğretmen adaylarının ihtiyaçlarının ortaya çıkarılması

beklenmektedir.

Anahtar kelimeler: Sınıf Yönetimi, İnanç, Tutum, Okul Öncesi Öğretmenleri, Öğretmen

Adayları

BİLDİRİ NO: 426

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN MÜZİK ETKİNLİKLERİNİ PLANLAMA VE

UYGULAMA DÜZEYLERİ

Şeyma Pelin ÖZPINAR, Fazilet Nur FİNCAN, Şeval Gizem KABARCIK, İkra

KARATAŞLIOĞLU, Beyza Nur ERDEM, Melis ÖZPİNECİ

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerin müzik etkinliklerinin planlama ve uygulama

düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Çalışma nitel araştırma yöntemi ile

gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın örneklemini Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şahinbey

ilçesinde yer alan anaokulları arasından rastgele seçilen altı bağımsız anaokulundan çalışmaya

gönüllü katılan sekiz okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak

araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış “Müzik Etkinliği Planlama ve

Uygulama Görüşme Formu” ve “ Müzik Etkinliği Analiz Formu” kullanılmıştır. Müzik

Etkinliği Planlama ve Uygulama Görüşme Formu iki bölümden oluşmaktadır. Formun birinci

bölümünde öğretmenlerin kişisel bilgilerinin yer aldığı beş soru, ikinci bölümünde ise

öğretmenlerin müzik etkinliklerini planlama ve uygulama süreçlerine yönelik yarı

yapılandırılmış sekiz soru bulunmaktadır. Müzik Etkinliği Analiz Formu ise okul öncesi

öğretmenlerinin müzik etkinlik planının incelenmesine yönelik 36 soru yer almaktadır.

Görüşmelerden elde edilen veriler temalar ve alt temalara ayrılmış ve doküman analizi ile

desteklenerek tartışılmıştır.

Anahtar Kelime: Okul öncesi öğretmeni, okul öncesi eğitim, müzik, müzik etkinlikleri.

BİLDİRİ NO: 429

36-72 AYLIK ÇOCUKLARIN RESİMLERİNDEKİ AİLE OLGUSU

Semanur NACAR

İstanbul Aydın Üniversitesi

Amaç: Çocuk çevresindekilerle sürekli etkileşim halindedir. Bu çocuğun yaptığı resimlere de

yansır. Resimlerine kendisi ve yetişkinlerle olan ilişkileri ve sorunları aktarabilir. İstisna olarak

4-6 yaş arası çocukların resimlerinde insan figürü önem taşır. Bu dönem çocukları anne, baba,

kardeş ve çevresindeki diğer kişilerin resimlerini çizerler(Yavuzer, 1992). Resim, çocukların iç

dünyalarını en net şekilde yansıtma biçimlerinden biridir. Gelişen ve sürekli değişen çocuğun

iç dünyasını, yaşantı, deneyim ve düşüncelerini anlamlandırmak okul öncesi dönemde oldukça

önemlidir. Bu çalışmada 3-6 yaş arası çocukların yapmış olduğu resimlerde, aile figürü

çizimlerinin incelenip resimlerine yansıttıkları figürlerinden yola çıkarak çizimler arasında

herhangi bir farklılık olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma tarama modellerinden ilişkisel tarama modeline göre tasarlanmıştır.

Karalama ve işlem öncesi resim çizen çocukların aile figürü çizimlerinin karşılaştırılması

üzerine yapılan veri analizleri SPSS Programı ile çözümlenmiştir.

Bulgular: Örneklem grubu Florya, Eyüp, Bahçelievler, Esenler ilçelerinde yaşamakta olan 3-

6 yaş aralığında okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim görmekte olan çocuklar olup 3

yaşında 4 çocuk , 4 yaşında 52 çocuk, 5 yaşında 51 çocuk, 6 yaşında 61 çocuk toplamda ise 168

çocukla çalışılmış olup onların çizmiş olduğu 168 figür ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Sonuç: Değerlendirmeler sonucunda; Karalama dönemi dediğimiz 2-4 yaşlarında çocuğun

yaptığı düz çizgi karalamaları şema öncesi dönemde giderek insan figürüne dönüşmeye başlar.

Çizgiler anlam kazanır. Beş yaşında olan bir çocuk ise insan figürü çizerken baş, baştan çıkan

kollar ve bacaklar yaparken bazı organları daha büyük çizebilir, parmaksız eller çizebilir. Altı

yaş civarında ise kulak burun boyun, göz bebeği gibi ayrıntılara yer vermesi beklenirken

çocukların çizmiş olduğu resimler incelendiğinde, karalama dönemi ve şema öncesi döneme ait

resimlerin aile figürleri çizimleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı gözlemlenmiştir.

Çocukların karalama dönemi ve şema öncesi dönemde insan figürü çizimlerinin benzerlik

gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Çocuk resimleri, Aile Olgusu, Karalama Dönemi, Şema Öncesi Dönem

BİLDİRİ NO: 432

GÖRME ENGELLİ ÇOCUĞUN DÜNYASINDA EKOLOJİK ÇEVRENİN

ETKİLERİNE DAİR ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Serkan AZAP, Eda TÜTÜNCÜ

Üsküdar Üniversitesi

Bireyin davranışları ve ileriye dönük kişisel gelişimi, yaşadığı çevre ve çevresindeki insanların

yaklaşımlarından etkilenerek meydana gelir. Ekolojik sistem yaklaşımı, bu çevreyi oluşturan,

birbiriyle etkileşim halinde olan kişiler ve diğer sistemlerin birbirlerine olan etkileşimini ifade

eder. Engelli birey de ise içinde olduğu ilk çevre normal bireylere göre daha büyük bir öneme

sahiptir. Özellikle görme engelli bireylere çevre farkındalığı kazandırmak zor olmakla birlikte,

bu bireylere çevreyi tanıtmak, bakış açısı oluşturmak için buna yönelik çalışmalar yapmak

gerekmektedir.

Bu araştırma, görme engelli bireylerle çalışan özel eğitim öğretmenlerin, görme engelli

çocuğun dünyasında ekolojik çevrenin etkilerine dair görüşlerini belirlemek amacıyla

yapılmıştır. Araştırma da nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma da veri toplama aracı

olarak öğretmenlerin bu konuya yönelik görüşlerini tespit etmek amacıyla araştırmacılar

tarafından geliştirilen, açık uçlu sorulardan oluşan form ve yarı yapılandırılmış bireysel

görüşmeler yapılmıştır. Verilerin kaydedilmesinde ses kayıt cihazından yararlanılmıştır.

Araştırma grubu 10 özel eğitim öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırma verileri analiz

aşamasındadır. Araştırma sayesinde elde edilen sonuçlar ışığında, gelecek araştırmalara yönelik

öneriler ve örnekler sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: Ekolojik yaklaşım, özel eğitim, görme engeli, çevre

BİLDİRİ NO: 434

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ EV, AĞAÇ VE İNSAN

ÇİZİMLERİNDEKİ DOĞA İLE İLGİLİ FİGÜRLERİN İNCELENMESİ

Bahar SEMİZ, Aylin SÖZER ÇAPAN

İstanbul Aydın Üniversitesi

Amaç: Resim, çocuğun kendisini yansıttığı iç dünyasına dair bilgiler veren ve bilişsel

gelişimini gösteren en somut göstergelerden biridir (Yavuzer, 1992). Alandaki çalışmalar

incelendiğinde çocukların doğa ile ilgili algılarını belirlemek için genellikle görüş almak

yönünde çalışmalara yer verildiği görülmektedir. Doğa ile ilgili konularda çocuk çizimleri,

araştırmacılara çocukların doğa ile ilgili algılarını, doğa konusundaki bilgilerini bu konudaki

tutumlarına yönelik kıymetli veriler sağlayacaktır (Barraza, 1999). Buradan hareketle bu

araştırma, çocukların çizdikleri ev-ağaç-insan çizimlerindeki doğa figürlerinin neler olduğunu

ve doğa ile ilgili bilgi ve tutumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Ev insan ağaç çizimi John Buck (1948) tarafından geliştirilmiş olup çocuklardan

sadece ev, ağaç ve bir insan çizilmesi istenir. Resmin incelenmesinde çizim komposizyon

olarak ve aynı zamanda her figür tek incelenmektedir. Çocuğun çizdiği ev ailesini ve sosyal

hayatını yansıtmakatdır. Ağaç çizimi ise kendisinin iç dünyası hakkında fikir vermektedir.

İnsan çizimi, çocuğun kendisini nasıl algıladığını yansıtır (Batı, 2012).

Bulgular: Araştırmada rastgele örneklem seçim modeline göre 60 adet okul öncesi dönem

çocuğunun resmi analiz edilmiştir. Nitel araştırma modeline göre yapılan çalışmada resimler

içerik analizine tabi tutularak doğa ile ilgili figürler kategorize edilmiştir. Analizler sonucunda

çocukların ev, ağaç ve insan çizimlerinde doğa ile ilgili en çok güneş, bulut, ağaç, çiçek, çimen,

kuş vb. hayvanları resimledikleri görülmüştür. Bunun yanında insan çizimlerinin genellikle

içinde bulundukları gelişimsel döneme uygun seviyede çizim yaptıkları, aile yaşantılarında

genellikle kendilerini aile üyeleri ile birlikte resmettikleri, ağaç çizimlerinde genellikle elma ve

çam ağacı çizdikleri saptanmıştır.

Sonuç: Yapılan araştırmada ev, ağaç ve insan çizimi kullanılması, doğa ile ilgili olarak

çocukların bilgilerine bu konudaki tutumlarına dair pek çok fikir vermiştir. Buradan yola

çıkarak çocukların çizimlerinin yaşantılarına ve tutumlarına dair kullanılabilecek önemli bir

değerlendirme aracı olarak kullanılabileceği önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Resim analizi, doğa figürleri, resim analizinde doğa figürleri

BİLDİRİ NO: 436

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK

FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Dilara Nur BAŞKAN, Simge YENİOCAK

İstanbul Aydın Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmen adaylarının çocuk istismarına yönelik farkındalık

düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, okul öncesi öğretmen adaylarının

çocuk istismar belirtilerini saptayabilmelerine ve öğretmen adaylarının çocuk istismarına

yönelik farkındalıklarının bazı demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğine

bakılmıştır.

İlişkisel tarama modeli yönteminin kullanıldığı araştırmanın çalışma grubunu Pamukkale

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünden tesadüfi örneklem

yoluyla seçilen 144 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Atiye Kevser

Sarıbaş (2013) tarafından geliştirilen “Öğretmen Anket Formu” aracılığı ile elde edilmiştir.

Araştırmanın alt problemlerinin çözümlenmesinde bağımsız t-testi ve tek yönlü varyans analizi

testinden yararlanılmıştır.

Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi

Öğretmenliği Bölümüne devam eden öğretmen adaylarının çocuk istismarına yönelik

belirtilerden olan fiziksel istismar belirtilerini saptayabildikleri fakat cinsel istismar ve

duygusal istismar belirtilerini saptamada zorlandıkları tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar.

BİLDİRİ NO: 437

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ

YARATICILIK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Merve OĞUL, Bedia DENLİ, Hanife GAYRET, Canan YILDIZ ÇİÇEKLER

Necmettin Erbakan Üniversitesi

Amaç: Sürekli olarak gelişim ve değişim gösteren dünya, içinde bulunulan durumlara ilişkin

özgün ve yeni fikirler üretme gereğini zorunlu kılmaktadır. Okul öncesi dönemde çocukların

yaratıcılığının desteklenmesinde öğretmenlere ve ailelere farklı görevler düşmektedir. Okul

öncesi dönemde çocuklar için gerekli zengin uyarıcı çevrenin oluşturulması, çocuklara

rehberlik edilmesi ve gerekli durumlarda çocukların yaratıcılıklarının gelişimi için

cesaretlendirilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle çalışmada okul öncesi öğretmenleri ve

öğretmen adaylarının yaratıcılık hakkında görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışma, nitel araştırma desenlerinden biri olan fenomenoloji deseni kapsamında

yürütülmüştür. Bu amaçla Konya il merkezinde görev yapmakta olan okul öncesi eğitimi

mezunu öğretmenlerin ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi

Okul Öncesi Eğitimi lisans programında eğitimine devam eden öğretmen adaylarının

yaratıcılığa ilişkin görüşleri araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı-yapılandırılmış görüşme

formu aracılığıyla elde edilmiş ve veriler içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma

2018-2019 öğretim yılı bahar döneminde gerçekleştirilmiştir.

Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın veri analiz süreci devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: yaratıcılık, yaratıcılığı etkileyen faktörler, okul öncesi eğitim, aile, çocuk

BİLDİRİ: 438

ANNE VE BABALARIN ÇOCUKLARI İÇİN OYUNCAK SEÇİMİNDE DİKKAT

ETTİĞİ HUSUSLARIN İNCELENMESİ

Esranur AŞMANOĞLU, Birgül CEYLAN, Halil UZUN

Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Oyun okul öncesi çağdaki çocuğun temel uğraşı, öğrenme için kullandıkları başlıca

yoldur. Oyun çocuğun sosyalleşmesini sağlar, duygularını ifade edebilmesi ve büyümesini

yansıtabilmesi için en uygun yoldur. Oyunda ilk başta kurallar belli değilken çocuk

sosyalleşmeye başlayınca gruptaki diğer çocuklarla birlikte oyun kurallarını belirler. Çocuk

kendi hayatında gerekli olan davranış, bilgi, bir şeyi yapabilme yeteneğini oyun içinde öğrenir.

Çocuğun kişiliği oyunla şekil bulur, sahip olduğu becerilerin farkına varır. İnsanlarla olan

ilişkilerinde, paylaşma duygusunu kazanma gibi olguları oyunla öğrenir. Oyun, çocuğun

sonucu düşünmeden eğlenmek amacıyla yaptığı iştir. Oyuncaklar ise çocukların bu işi

yapmakta kullandığı araçlardır. Oyuncak oyunlarda kullanılan, çocukların eğlenmeleri için

yapılan ve eğitici işlevlere sahip olan bir araçtır. Oyuncaklar çocukların günlük hayatta çok

fazla kullandıkları materyallerdir. Çocuk, çevresinde bulunan nesneleri ya da oyuncaklarını

oyununda kullanır. Çocuklar doğada bulunan nesneleri çabucak bulabilirler. Çeşitli taşlar,

yapraklar, kum ve benzeri materyallerle oyunlar oynayabilirler. Doğadaki materyaller dışında

çocuklar için üretilen oyuncaklar bulunmaktadır. Oyuncaklar, oyun kadar eski bir tarihe

sahiptirler. Kazılar sonucunda oyuncakların eski bir tarihe sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Eski

Mısıra ait mezarlarda oyuncaklar bulunmuştur. Kazılarda bulunan çıngırak sonraki zamanlarda

inanç bakımından dinsel bir işleve sahip olmuştur. Mısırlılar çıngırağı sadece oyuncak değil

aynı zamanda tanrı olarak görmüşlerdir. Kazılarda Eski mısırlıların topraktan yapılan

oyuncaklar, ağaçtan yapılan oyuncaklar ve tahtadan yapılan oyuncaklar bulunmaktadır.

Yapılan kazılarda Eski Yunan kültürüne ait birçok oyuncak bulunmuştur. Eski Yunan

dönemine ait buluntularda da oyuncak olarak değnek, at, minyatür mobilyalar, çıngırak, el

arabası, gemiler, bebek göze çarpmaktadır. Anadolu’daki kazılarda ise heykelcikler, topraktan

yapılan oyuncaklar bulunmuştur. Oyuncaklar bulunduğu yerin ve dönemin özellikleri

hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. İlk kazılarda genellikle tarım ya da hayvancılık yaygın

olduğu için, topraktan oyuncaklar ve hayvanlara benzeyen minyatür oyuncaklar yapılmıştır.

Günümüzdeki oyuncaklara bakıldığında teknolojik oyuncaklar, metal oyuncaklar, pilli

oyuncaklar, örgü oyuncaklar, değişik özelliklere sahip oyuncaklar gibi çeşit çeşit oyuncaklar

bulunmaktadır. Doğadaki materyaller dışında çocuklar için üretilen oyuncaklar bulunmaktadır.

Oyuncak sektörü çocukların yaşına, gelişim düzeylerine, ilgi ve gereksinimlerine ve hatta

cinsiyetlerine göre üretim yapmaktadır. Ancak tüm üretilen oyuncakların çocuklar için yararlı

olduğu kanısı doğru değildir. Bu nedenle bu araştırmada anne babaların çocukları için oyuncak

seçiminde nelere dikkat ettiklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Kilis ilinde okul

öncesi döneminde çocuğu olan 6 anne babayla nitel araştırma yöntemi benimsenerek görüşme

gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu kişisel bilgiler ve

oyuncak seçimine ilişkin soruları kapsayan iki bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın analiz

süreci devam etmekte olup, elde edilen sonuçlar kongrede sunulacaktır.

BİLDİRİ NO: 439

TÜRKİYE VE FİNLANDİYA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SİSTEMLERİNİN

KARŞILAŞTIRILMASI

Büşra GELEBEK, Halil UZUN, Şeyda Gül TOMA, Hatice ACARLIOĞLU

Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Finlandiya okul öncesi eğitim sistemlerinin karşılaştırılmalı

olarak incelenmesidir. Araştırmada okul öncesi eğitimin yaş grubu, eğitimin amacı, iki ülkenin

okul öncesi eğitiminin tarihçesi, okullaşma oranı, sınav sistemleri, okulların yönetim şekli,

eğitimin finansmanı, okul öncesi eğitim ortamlarının düzenlenmesi, okul öncesi eğitim

kurumlarının çeşitliliği, iki ülke tarafından yürütülen aile katılımı çalışmaları, eğitim

konusunda yapılmakta olan uygulamalar yönünden iki ülke sistemi karşılaştırılmıştır.

Araştırmanın sonucunda Türkiye’de ve Finlandiya’da okul öncesi eğitimi alanında yapılan

çalışmalar ayrıntılı bir şekilde karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Finlandiya, Türkiye, Okul Öncesi Eğitim, Karşılatırmalı Eğitim

BİLDİRİ NO: 442

36-72 AYLIK ÇOCUKLARDA ÖĞLE UYKUSUNA YATAN VE YATMAYAN

ÇOCUKLAR ARASINDAKİ SALDIRGANLIK YÖNELİMİ

Gül Esma ÖZKAN, Fatma TOPAK

Ahi Evran Üniversitesi

Amaç: Sosyal Öğrenme Kuramı’na göre öğrenilmiş olan öfke ve saldırganlık içeren bir

davranışın ortaya konulmasını bireysel ve çevresel faktörler etkilemektedir. Psikanalitik

Kuramı’na göre organizmada herhangi bir gereksinim hissedildiğinde bir gerilim ortaya çıkar.

Yaklaşıma göre, saldırganlık davranışı bireyde biriken enerjinin yarattığı gerilimin azalmasına

yol açacaktır. Bu çalışmada 36-72 aylık çocukların öğle uykusuna yatan ve yatmayan çocuklar

arasındaki saldırganlığa yönelim durumlarını belirlemek amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu çalışmada veri toplama aracı olarak Arş. Gör. Büşra KAYNAK, Prof. Dr. Adnan

KAN, Yrd. Doç. Dr. Zeynep KURTULMUŞ tarafından geliştirilen “36-72 Aylık Çocuklara

Yönelik Saldırganlık Yönelim Ölçeği” ve nicel tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu ölçek 2018-

2019 eğitim-öğretim yılının güz döneminde Kırşehir İl Merkezi’nde iki ayrı anaokulunda

bulunan 36-72 aylık çocukların öğretmenlerine uygulanmıştır. Ölçeğin ilk uygulandığı

anaokulundaki çocuklar 12.00-14.00 saatlerinde 120 dakika öğle uykusuna yatmakta, ölçeğin

ikinci uygulandığı anaokulundaki çocuklar ise öğle uykusuna yatmamaktadır. Öğle uykusuna

yatan çocuk sayısı 24 kız 18 erkek olmak üzere toplamda 42, öğle uykusuna yatmayan çocuk

sayısı 34 kız 31 erkek öğrenci olmak üzere toplamda 65’tir.

Bulgular: Öğle uykusuna yatan çocuklar öğle uykusuna yatmayan çocuklara göre fiziksel ve

ilişkisel olarak daha saldırgan davranışlar göstermiştir. Çocukların cinsiyetine bağlı olarak

saldırganlık davranışları değişmemektedir.

Sonuç: Saldırganlık davranışı öğrenilmiş bir davranış olarak değil fizyolojik ihtiyacın

engellenmesinden ortaya çıkan bir davranış olarak görülmüştür. Çocuklar öğle yemeğinden

sonra uykuya yatırılmakta ve yemek yedikten sonra biriken enerji çocukta baskıya neden

olmaktadır. Fazla Enerji Tüketimi Kuramı’na göre çocuk bu baskıdan kurtulmak için oyunu bir

araç olarak kullanmaktadır. Ancak çocuk oyun oynayacağı saatte uyutulduğu için oyun ihtiyacı

engellenmiş olur. Psikanalitik Yaklaşım’ın engellenme-saldırganlık hipotezine göre ihtiyaç

engellendiğinde saldırganlık davranışı ortaya çıkmaktadır.

Anahtar Sözcükler: Çocuk, uyku, saldırganlık

BİLDİRİ NO: 443

ÇEVRE TEMALI ETKİNLİKLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ

ÇEVRE DUYARLILIĞINA OLAN ETKİSİ: KONYA İLİ ÖRNEĞİ

Esra Hilal YUVACI, Selin ERİŞKİN, Firdes GÜLER, Kamile ÖZER AYTEKİN

Necmettin Erbakan Üniversitesi

Toplumların, dünyanın devamlılığının sağlanması için, sahip olunan değerlerin korunarak bir

sonraki nesle aktarımının yapılması gerekmektedir. Somut değerlerden biri ve toplumların önce

bölgesel daha sonra evrensel olan yaşamlarını geçirdikleri ortam çevreleridir. Çevre, bireylere

yaşamları için gerekli kaynakları sunmaktadır. Barınma ve sağlık gibi ihtiyaçların karşılandığı,

çevrenin hem korunması hem de güvenliğinin sağlanması insanlar için bir görevdir. Bu göreve

ait önce farkındalığın, sonra da sorumluluğun kurulması bilinçli örnek ve eğitimler ile

gerçekleşir. Tutum ve davranışların temelleri bireyin kritik dönemi olan okul öncesi dönemde

atılmaktadır. Bu yaşlarda çocuklarda çevre duyarlılığı oluşturmak ancak onların en iyi öğrenme

ortamı olan oyun ve çeşitli etkinlikler ile mümkündür. Bu araştırma ile okul öncesi dönemde

gerçekleştirilip uygulanacak olan çevre temalı etkinlikler hem çocuğun gelişim alanlarının

desteklenmesi hem de çevreye duyarlılığına yönelik olumlu bir algı oluşturulması

amaçlanmıştır. Bu amaçla, Konya ili Selçuklu İlçesi bağımsız bir anaokulunda eğitimlerine

devam eden çocuklardan çalışma grubu oluşturulmuştur. Verilerin toplanması için görüşme

yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler nitel yöntemlerle analiz edilmiştir. Bu araştırma ile

çocukların çevre algıları tespit edilerek, daha etkili eğitim programlarının oluşturulmasında bir

kaynak olarak kullanılacağı öngörülmektedir.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, çevre, çevre algısı, okul öncesinde çevre

BİLDİRİ NO: 444

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA TANIK OLUNAN DUYGUSAL

İSTİSMAR VAKALARINDA ÖĞRETMEN TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Delal MIZRAK, Gülistan KESERCİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Çocuk yardıma ve sevgiye ihtiyacı olan bir varlıktır. Bu sevgi ve yardımın çocuktan

esirgenmesi çocuğun gelişimi açısından çok yıkıcıdır. Böyle bir yoksunluk çocuğun bütün

hayatını etkileyebilmektedir. Çocuk etrafındaki yetişkinlere güvenir, sevgi bekler, onların

yaptığı her şeyi doğru bulma eğilimi gösterir. Çocuk çevresinden doğruyu yanlışı öğrenir.

Ancak yetişkinlerin birbiriyle çatışan davranışları çocukta soru işaretlerine neden olur ve

dengesizlik oluşturur. Çocuğun sağlıklı ve normal bir gelişim gösterebilmesi için çevresindeki

kişilerin, ailenin ve öğretmenlerinin çocuğun her türlü hakkına saygı göstermesi ve çocuğun

haklarını koruması gerekmektedir. Tarihsel sürece baktığımızda çocuklar çok kötü

muamelelere maruz kalmış “çocukluk" ları tanınmamıştır. Bulunduğumuz çağ ise sağlıklı bir

çocukluk geçirmenin, çocuk haklarını korumanın öneminin bilindiği bir çağdır. Öğretmenlere

ve ailelere düşen görev çocuğa değer verildiğini, önemsendiğini hissettirmek çocuğun bütün

gelişim alanlarını destekleyerek olumlu bir kişilik geliştirmesini sağlamak olmalıdır. Bu

çalışmanın amacı, çocuğun ailesi ve çevresi tarafından maruz kaldığı duygusal istismara ilişkin

okul öncesi öğretmenlerinin sergilediği tutumları ortaya koyabilmektir. Çalışmanın

örneklemini Van ilinde görev yapan 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Çalışmanın

verileri yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler içerik

analizi yöntemiyle analiz edilmekte olup çalışmanın bulguları 14. Ulusal Okul Öncesi

Öğretmenliği Öğrenci kongresinde sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: Duygusal istismar, okul öncesi dönem, okul öncesi öğretmenleri, tutum.

BİLDİRİ NO: 445

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ALDIKLARI MÜZİK EĞİTİMİ

DOĞRULTUSUNDA UYGULAMAKTA OLDUKLARI MÜZİK ETKİNLİKLERİNE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ VE KARŞILAŞTIKLARI PROBLEMLER

Sultan AZGIN

Okan Üniversitesi

Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin uygulamakta oldukları müzik etkinliklerine ilişkin

görüşlerinin ve etkinlikler sırasında karşılaştıkları problemlerin belirlenmesi amacıyla

yapılmıştır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 2018 – 2019

eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, İstanbul ili Pendik ilçesinde bulunan okul öncesi

eğitim kurumlarında görev yapmakta olan 165 okul öncesi öğretmeni arasından random

yoluyla seçilmiş 28 adet okul öncesi öğretmenleridir. Araştırmada kullanılan veri toplama

aracı, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde beş (5) sorudan oluşan “kişisel Bilgi

Formu”, ikinci bölümde ise 45 sorudan oluşan “Müzik Etkinliklerine Yönelik Öğretmen

Görüşlerinin ve Karşılaşılan Problemlerin Belirlenmesi Anketi” bulunmaktadır.

Araştırma, veri toplama aşamasındadır ve 2019 yılı Nisan ayında bitirilmesi planlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Okul Öncesi Eğitimi, Müzik Eğitimi,

BİLDİRİ NO: 446

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLARIN ÖFKE KONTROLÜ

SAĞLAYABİLMELERİNE YÖNELİK YAPTIĞI UYGULAMALAR

K. Tuğçe KÜTÜK, Kader YALDIZ, Dilara OKUTAN, Büşra Nur BAHADIR

Trabzon Üniversitesi

Amaç: Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere

verilen doğal ve evrensel bir duygudur. Özellikle kendilerini ifade etme konusunda sınırlı

becerilere sahip okul öncesi çağı çocuklarında sıklıkla öfke duygusu görülebilir. Ancak doğal

olan bu duygunun çocuklar tarafından nasıl ifade edildiği oldukça önemlidir. Öfkeyi doğru

ifade etme becerisini kazanma ya da başka olumlu duygulara dönüştürmeye “öfke kontrolü”

denir. Çocukların sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrendikleri okul öncesi eğitim

kurumlarında öfke kontrolü sağlayabilen ve sağlıklı iletişim kurabilen bireyler olarak yetişerek

topluma faydalı olmaları sağlanmalıdır. Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin,

çocukların öfke kontrolü sağlayabilmelerine yönelik okul öncesi eğitim kurumlarında yaptıkları

sınıf içi uygulamaların incelenmesidir.

Yöntem: Bu araştırma nitel bir çalışmaya uygun olarak yapılmaktadır. Bu kapsamda

Türkiye’nin farklı illerinde görev yapmakta olan 50 okul öncesi öğretmeninden anket aracılığı

ile veriler toplanmaktadır. Bu amaçla, öğretmenlerin öfke kontrolüne yönelik bilgi, beceri ve

uygulamalarının incelendiği, yarı-yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorular içeren bir anket

kullanılmaktadır. Çalışmanın katılımcılarını kolay ulaşılabilirlik ve gönüllülük esasına dayalı

olarak ulaşılan okul öncesi öğretmenleri oluşturmaktadır.

Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın veri toplama ve analiz süreci devam etmekte olup bulgular ve

sonuçlar detaylı olarak tam makalede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öfke, öfke kontrolü, öfke duygusu

BİLDİRİ NO: 447

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ENGELLİ BİREYLERİN YAŞAMINI

KOLAYLAŞTIRMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN RESİMLER YOLUYLA

İNCELENMESİ

Kübra AYDOĞDU, Serpil KORAL, Berrin KAYA, Elif GENCER ,Elçin YAZICI

Düzce Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde çocuk, başkalarının farklılıklarını ve kendisinin de başkalarından

farklı olduğunu anlamaya başlar. Çocukların yaşamında etkili olacak kişilik özelliklerinin,

tutum ve davranışlarının temeli, bu dönemde atılır. Ancak okul öncesi dönemde çocuklar

çevrelerindeki farklılıkları hissediyor olsalar da, bu farklılıklara yönelik herhangi bir fikir veya

tutum belirlememiş olabilir. Dolayısıyla bu dönemde çocuğa verilecek eğitimin kapsamı,

niteliği önemlidir. Özellikle “engellilik” konusunun toplumsal bir konu olduğu

düşünüldüğünde; okul öncesi dönemde çocukların bu konuda bilinçlendirilmesi tipik ve atipik

çocukların birbirlerini ve kendilerini algılayışları açısından önemli olacağı düşünülmektedir.

Böylece, çocukların hem kendi benliklerine hem de engelli bireylere yönelik olumlu tutumlar

geliştirmeleri sağlanabilir. Kişiliğin temellerinin de bu dönemde atıldığı düşünülürse; bilinçli

yetişecek bireylerin ileride engelli bireylerin yaşadığı sorunlara karşı daha hassas olabilecekleri

ve birlikte hareket etme bilincini oluşturabilecekleri, dolayısıyla da günümüzde engellilere

yönelik yaşanan pek çok sorunun üstesinden daha kolay gelinebileceği düşünülmektedir.

Dolayısıyla normal gelişim gösteren çocukların engelli çocukların yaşamlarını kolaylaştırmaya

yönelik farkındalığa sahip olmaları onlara karşı oluşan ya da oluşacak olan tutumların

iyileştirebilmesi bakımından son derece önemlidir. Bu nedenle, okul öncesinde çocukların

“engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerinin” çok boyutlu olarak ele alınıp

incelenmesi gereken bir konudur. Bu çalışmanın amacı, 61-72 aylık çocukların engelli

bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerini belirlemektir.

Yöntem: Araştırma nitel analize dayalı betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu,

2018-2019 eğitim öğretim yılında Ankara il merkezindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı

bağımsız anaokullarına devam eden 80 çocuk oluşturmuştur.

Bulgular ve Sonuç: Çalışmanın verileri, çocukların engelli bireylerin yaşamını

kolaylaştırmaya ilişkin görüşlerine yönelik çizdikleri resimlerde kullandıkları sözel ifadelerin

çözümlenmesiyle toplanmıştır. Betimsel analiz yapılarak, çocukların çizdikleri resimler

üzerinden engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmaya ilişkin görüşleri değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: : engelli birey, okul öncesi dönem, çocuk resimleri

BİLDİRİ NO: 448

EKMEK ASLANIN AĞZINDA: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖZEL

SEKTÖRDE İSTİHDAM SORUNU

Merve GÜNGÖR, Tuba SÖNMEZ, Melike UYGUN

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Amaç: Erken çocukluk eğitimi ve çocuk bakım hizmetlerine verilen önem bir ülkenin

geleceğini sağlam temellerle inşa etmesi açısından çok önemlidir. Bu hususta fiziksel altyapı

dışında bu alanda istihdam edilecek personelin niteliği ve çalışma şartları verilen eğitimin ve

bakım hizmetinin niteliğini belirlemektedir. Ülkemizde, Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile,

Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde 0-6 yaş grubu çocuklar için devlete ve özel

sektöre ait anaokulu, kreş ve gündüz bakımevi gibi isimlerle hizmet veren kurumlar mevcuttur.

MEB, bütçe ve ihtiyaca göre her yıl okul öncesi öğretmenliği mezunlarını atamaktayken;

AÇSHB ise kendi kurumlarının ihtiyacı doğrultusunda çocuk gelişimi önlisans ve lisans

programları mezunlarını istihdam etmektedir. Özel sektörde ise durum her iki bakanlığın

kurumlarda çalışacak personelin istihdamına ilişkin yayınlamış olduğu tüzük, genelge ve

yönetmelikler kafa karıştırıcı bir hal almaktadır. Okul öncesi öğretmenliği mezunlarının MEB

tarafından öğretmen olarak atanmaları gerçekleşmemişse özel sektörde de iş bulmaları gün

geçtikçe zorlaşmakta ve işe alındıklarında da zor şartlarda çalıştırılmaktadırlar. Bu noktadan

hareketle, bu çalışmada özel gündüz bakımevi ve anaokulu yöneticilerinin öğretmen ve eğitici

personel istihdamında değerlendirmeye aldıkları ölçütler ortaya konmaya çalışılmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz yöntemi

kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla; seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı

örnekleme tekniğiyle Afyonkarahisar il merkezinde görev yapan 10 gündüz bakımevi ve 3

anaokulu müdürü ile 15-20 dakikalık yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı

yapılandırılmış görüşme formunda katılımcıların adaylarda aradıkları nitelikler, çalışma

şartları, izin hakları ve çalışanların maaşları hakkında veri toplayabilmek için açık uçlu sorular

yöneltilmiştir. Elde edilen kayıtlar betimsel içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir.

Bulgular: Çocuk bakımı ve eğitimi hizmeti veren özel sektör iş yeri sahiplerinin genel olarak

personel seçiminde prezentabl, sabırlı, söz dinleyen, ekip çalışmasına ve esnek çalışma

saatlerine uygun, ilk yıl asgari ücretin altında eleman çalıştırmak istedikleri tespit edilmiştir.

Sonuç: Elde edilen diğer bulgular, sonuçlar ve öneriler 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği

Öğrenci Kongresi’nde ayrıntılı olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi öğretmenliği, istihdam, özel sektör, çalışma şartları

BİLDİRİ NO: 449

36-66 ARALIĞINDAKİ OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARA OKUNAN HİKAYELERİN

VE AİLELERİN SOSYO-EKONOMİK DURUMUNUN ÇOCUĞUN DİL GELİŞİMİ

ÜZERİNE ETKİLERİ

Nilay AKTAŞ, Emine KAYA, Sinem KARDAŞ, Nilüfer DELİ, Nevin ÇINAR, Semra

KARABULUT

Maltepe Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim almakta olan 36-66 ay aralığındaki

çocuklara okunan hikayelerin ve ailelerin sosyo-ekonomik durumunun çocuğun dil gelişimi

üzerindeki etkilerine bakılarak aralarında fark olup olmadığı, fark var ise olumlu veya

olumsuz ne olduğu konusu araştırıldı.

Yöntem: Yapılan araştırma anlatma yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. On dokuz masal okunan

ve on altı masal okunmayan toplam otuz beş çocuk seçilerek verilen resmi yorumlamaları

istendi. Araştırma İstanbul’un Kadıköy-Maltepe ilçelerinde yer alan çeşitli anaokullarında

öğretim gören toplam 35 öğrenciye uygulanmıştır.

Bulgular: Elimizdeki bulgular sonucunda sosyo-ekonomik durumu iyi olan ailelerin

çocukların dil gelişimi ile sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin dil gelişimleri

arasında önemli bir fark görülmemiştir. Aileleri tarafından hikaye okunan çocukların dil

gelişiminin hikaye okunmayan çocuğa kıyasla daha iyi olduğu görülmüştür.

Sonuç: İstanbul ilinde Maltepe İlçesinde yer almakta olan çeşitli Ortaokullardaki okul öncesi

sınıflarındaki 35 öğrenciye uygulanarak, 36-66 aralığındaki okul öncesi çocuklara okunan

hikayelerin ve ailelerin sosyo-ekonomik durumunun çocuğun dil gelişimi üzerine etkileri

araştırılarak bu etkilerin çocuklar üzerinde gözle görülen belirgin farklar ile sonuçlanmıştır.

Ailesi tarafından hikaye okunan ve sosyoekonomik durumu nispeten yüksek olan çocukların

dil gelişimleri diğer çocuklara kıyasla daha ileride olarak sonuçlanmıştır.

BİLDİRİ NO: 450

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMINDA YER ALAN ÖZEL GEREKSİNİMLİ

ÇOCUKLAR İÇİN UYARLAMA ÇALIŞMALARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

İrem ŞEMİN, Emel KESİK, Burcu ÇABUK

Ankara Üniversitesi

Amaç: Özel gereksinimli çocukların kaynaştırma eğitimi alırken tüm gelişim alanlarında

desteklenmeleri ve hazırlanan eğitim programlarının, bu çocukların gereksinimleri gözetilerek

eğitim ihtiyaçlarının giderilmesi hedefinde, uygun eğitim ortamları oluşturulması amacıyla

değişiklikler yapılarak uygulanması gerekmektedir. Bu çocukların gelişimini desteklemek

amacıyla okul öncesi eğitim programında uyarlama çalışmaları yapılması önerilmektedir. Bu

araştırma, okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenlerinin, okul öncesi

eğitim programı içerisinde yer alan özel gereksinimli çocukları desteklemeye yönelik yapılan

uyarlama çalışmaları hakkındaki görüşlerini belirlemek amacı ile yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında yürütülmüş olup nitel araştırma

yöntemlerinden durum çalışması ile yapılmıştır. Çalışma, amaçlı örnekleme yöntemlerinden

maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 17 kurumda yapılmıştır. Bu

kurumlar, Ankara ilinde alt-orta-üst sosyo-ekonomik düzeyleri temsil ettiği belirlenen Çankaya,

Altındağ, Yenimahalle, Keçiören ve Mamak ilçelerinde yer alan kurum anaokulları, belediye

anaokulları, özel anaokulları, MEB’e bağlı ilkokulların anasınıfları ve bağımsız anaokulları

olmak üzere beş farklı türe göre seçilmiştir. Araştırma, bu kurumlarda görevli toplam 60 okul

öncesi öğretmeni ile görüşme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, veriler,

araştırmacılar tarafından geliştirilen ve geçerlik- güvenirlik çalışmaları yapılan yarı-

yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilmiştir.

Bulgular: Görüşmelerde, okul öncesi öğretmenlerinin sınıflarındaki özel gereksinimli

çocukları desteklerken dikkat ettikleri noktalar, desteklemede yetersiz kaldıkları alanlar,

etkinliklerinde yer alan uyarlama kısımları konusundaki görüşleri değerlendirilmiştir.

Öğretmenlerin özel gereksinimli çocukları desteklemeye yönelik çalışmaların önemli olduğunu

düşünmelerine rağmen, bu çalışmalara, büyük oranda yer vermedikleri belirlenmiştir.

Öğretmenler bu çalışmalara yer vermemelerinin nedenleri arasında, sınıf mevcudunun fazla

olmasını, fiziksel ortamın yeterli olmamasını, konuya yönelik mesleki yeterliklerinin düşük

düzeylerde olmasını göstermektedirler.

Sonuç: Araştırmanın sonuçları ışığında, erken müdahalenin ve kaynaştırma eğitiminin önemine

yönelik olarak, araştırmacılara, öğretmenlere, öğretmen adaylarına ve idareciler ile hem okul

öncesinde hem de lisans düzeyinde öğretmenlik programı geliştiren uzmanlara öneriler

verilmiştir. Bu durumda, lisans düzeyinde okul öncesi eğitimde kaynaştırma çalışmalarının

nasıl yapılması gerektiğine yönelik olarak derslerin eklenmesi gerekliliği de öne çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi kurumları, özel gereksinimli çocuklar, uyarlama, öğretmen

görüşleri

POSTER BİLDİRİ ÖZETLERİ

BİLDİRİ: 5

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÖĞRETMENLERİN ŞİDDETE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Büşra BAĞ, Elif ŞEREMET, Vildan AKGÜN

Kastamonu Üniversitesi

Araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin şiddet hakkındaki görüşlerinin incelenmesi,

şiddet karşısında uyguladıkları stratejileri ve bu stratejilerin öğrenme sürecine etkisinin

belirlenmesidir. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Batı Karadeniz’de

orta büyüklükte bir şehirde görev yapan MEB’e bağlı Behiye Barut Anaokulu’ndaki okul öncesi

öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Veri

toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda okul öncesi dönemdeki çocuklarda şiddet sayılabilecek davranışların

fiziksel şiddetten çok psikolojik şiddetin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Şiddet karşısında

uygulanacak stratejiler ise ilk olarak nedeni tanımlama ve belirlendikten sonra ara verme

yönteminin kullanıldığına ulaşılmıştır. Literatürde ise şiddete karşı uygulanan stratejiler daha

fazla yer almaktadır.

BİLDİRİ:26

SAKURA YAKLAŞIMI

Ayşe ÇELİK, Feyza YAVUZ

Başkent Üniversitesi

Amaç: Geliştirdiğimiz eğitim programını Sakura ağacının hikâyesine benzettiğimiz için

yaklaşımımıza bu ismi vermeye karar verdik. Yani hedeflediğimiz eğitimde zorluklar yaşansa

da çocukları getirdiğimiz noktanın, tıpkı Sakura’nın öyküsü gibi bu güzelliğe ulaşacağına

inanıyoruz. Yaklaşımımızı oluştururken nasıl bir çocuk istediğimize karar verdik. Sakura

yaklaşımının amacı her çocuğun dünyayı keşfetmesi ve günlük yaşam becerilerini kazanarak

kendini hayata hazırlayabilmesidir.

Yöntem: Bu yaklaşımı oluştururken amacımıza benzer olan orman okullarından fikirler alınmış

ve okul öncesi eğitim grubuna hitap eden bir yaklaşım hazırlanmıştır.

Bulgular: Diğer yaklaşımları da içinde barındıran bu yaklaşım çocukların günlük yaşam

becerilerini geliştirilmesi ile akademik hayata hazırlığını kolaylaştırmıştır. Eğitimlerini doğal

ortamlarda tamamlayan çocukların bir çok gelişim alanı desteklenmiştir.

• Eğitimimiz çocuk odaklıdır ve projeler çocukların ihtiyaç duyduğu konular üstüne

yapılır.

• Okulumuzda 3 şube bulunmaktadır bu yüzden sınıflarımızın yüz ölçümü büyüktür.

Sınıfların içinde bütün merkezler bulunmaktadır ve bu merkezlerin içinde hem doğal

hem de hazır her çeşit materyal bulunmaktadır.

• Biz bu yaklaşımı dünyanın her yerinde uygulayabilmeyi amaçlıyoruz. Bu yüzden

materyallerimiz günlük yaşam araçları olduğu için herkesin kolaylıkla erişim

sağlayabileceği türdendir.

• 3-6 yaş grubundaki çocuklar için farklı yaş gruplarından oluşan sınıflarımızda sıra, masa

ve dolap gibi materyallerin tümü ahşaptan oluşmaktadır. Etkinliklerimiz çocukların

günlük hayatta kullanabilecekleri materyalleri içermektedir.

• Sakura yaklaşımının en büyük özelliği çocukların sınıflarda su, kil, toprak, boya gibi

yaratabilecekleri şeyler ortaya çıkarabilecekleri materyallerin bulunmasıdır.

• Okulumuzda ana kısım haricinde bahçe kısmında küçük obalar bulunmaktadır. Bu

obalarda fen laboratuvarı, ahşap atölyesi, jimnastik salonu, drama-konferans odası ve

uyku odası bulunmaktadır. Bu obalar birbirinden bağımsız ve farklı yerlerdedir.

Sonuç: İzlediğimiz yol neticesinde bu yaklaşımın eğitimde kullanılması çocuklar üzerinde bir

çok gelişim alanında ayrıca ileriki akademik hayatına olumlu izler bırakmıştır.

Anahtar Kelimeler: Günlük yaşam becerileri, doğal eğitim ortamı, tüm gelişim alanları,

öğrenmeye hazırlık.

BİLDİRİ:31

SOSYAL HİZMET KURUMUNUN KORUMASI ALTINDAKİ 36-72 AYLIK

ÇOCUKLARIN OYUN OYNAMA EĞİLİMLERİNİN İNCELENMESİ

Elanur DEMİREL, Edanur DOĞAN

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma da sosyal hizmetler kurumları bünyesinde bulunan okul öncesi dönem

çocuklarının oyun oynama eğilimlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu araştırma da model olarak genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın

evreni; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında, Erzurum ve Erzincan ili sınırları içerisinde bulunan

sosyal hizmetler kurumu bünyesindeki 23 çocuktan oluşmaktadır. Araştırmada örnekleme

yoluna gidilmemiştir. Evrenin tamamı ele alınmıştır. Veri toplama araçları ise Barnett (1991)

tarafından geliştirilen, Keleş ve Yurt (2016) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çocuklar İçin

Oynama Eğilimi Ölçeği” ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Ölçek 5 alt boyut ve toplam 23

maddeden oluşmaktadır. Kişisel bilgi formunda çocukların cinsiyeti, yaşı (ay), yaşadığı yer,

kurumda kalma yılı ve ebeveyn durumu maddeleri yer almaktadır. Ölçek kurumdaki

öğretmenler tarafından doldurulmuştur.

Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 20.0 programı ile analiz edilmiştir.

İstatistiksel testler yapmadan önce normallik ve homojenlik varsayımları kontrol edilmiştir. İki

gruptan oluşan değişkenler için bağımsız t- testi, ikiden fazla gruptan oluşan değişkenler için

One Way ANOVA testleri yapılmıştır. Uygulanan analizlere göre yapılan bağımsız t-test’inde

çalışma grubundaki öğrencilerin oyun oynama eğilimleri alt boyutları cinsiyete göre

farklılaşması anlamlı değildir (p>.05).Yapılan tek faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre

sosyal kendiliğindenlik toplam puanları katılımcıların yaşına göre anlamlı bir şekilde

farklılaşmaktadır (F2/20=7.095; p<.05). 36-48 aylık çocukların (X=17.00; SS=2,23) sosyal

kendiliğindenlik değerleri 49-60 ay (X=12.00; SS=2,50) ve 61-72 ay çocukların sosyal

kendiliğindenlik değerlerine göre daha yüksektir ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır

(p<.05). Fakat fiziksel kendiliğindenlik, bilişsel kendiliğindenlik, zevkin dışavurumu ve mizah

anlayışı toplam puanları katılımcıların yaşına göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır

(p>.05). Yapılan tek faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre bilişsel kendiliğindenlik toplam

puanları katılımcıların yaşadığı yere göre anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır (F3/21=14.298;

p<.05). Koruyucu aile ile yaşayan çocukların (X=13,42; SS=2,02) bilişsel kendiliğindenlik

değerleri kurumda yaşayan çocukların (X=10,44; SS=1,50) bilişsel kendiliğindenlik

değerlerine göre daha yüksektir ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<.05). Fakat fiziksel

kendiliğindenlik, sosyal kendiliğindenlik, zevkin dışavurumu ve mizah anlayışı toplam puanları

katılımcıların yaşadığı yere göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır (p>.05). Yapılan tek

faktörlü ANOVA analizi sonuçlarına göre çalışma grubundaki öğrencilerin oyun oynama

eğilimleri alt boyutları ile kurumda kalma yıları ve ebeveyn durumları arasında anlamlı

farklılaşma bulunmamaktadır (p>.05).

Sonuç: Bu verilere göre 36-48 aylık çocukların 49-72 aylar arasındaki çocuklara oranla

oyunlardaki sosyallik eğilimlerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyetin, kurumda

kalma yılının ve ebeveyn durumunun çocuğun oyun oynama eğilimi üzerinde belirgin bir etkisi

olduğu sonucuna ulaşılamamaktadır. Koruyucu aile ile kalan çocukların kurumda kalan

çocuklara oranla oyunlarda farklı nesneleri kullanma, değişik ürünleri icat etme gibi bilişsel

kendiliğindenlik eğilimleri daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Okul öncesi dönem, sosyal hizmetler kurumu, oyun, oynama eğilimi

BİLDİRİ: 33

OKUL ÖNCESI ÖĞRENCILERININ ALGILARINA GÖRE ÖĞRETMEN

METAFORLARI

Emine SARI, Ayşen ÖZCAN

Kastamonu Üniversitesi

Amaç:Okul öncesi öğrencilerinin öğretmen kavramına ilişkin algıları metaforlar ile analiz

edildi.

Yöntem:Karma araştırma yöntemi kullanıldı. Çalışma grubu 5-6 yaşındaki 60 öğrenciden

oluşmaktadır.

Bulgular:60 adet metafor ortaya konuldu.Metaforlar 6 kategoriye ayrıldı.

Sonuç:Olumsuz metafora rastlanmadı..Kategoriler yorumlandı.

Anahtar Kelimeler: Öğrenci,öğretmen,metafor,okul öncesi

BİLDİRİ: 37

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLAR İÇİN YAYIMLANAN KİTAPLARIN

VE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDAKİ KİTAP MERKEZLERİNDE

BULUNAN KİTAPLARIN ÇOCUKLAR AÇISINDAN UYGUNLUĞUNUN

İNCELENMESİ

Sümeyye SUNAL, Zeynep YAVUZ, Ayşegül DÜNDAR, Perihan ŞARA HÜRSOY, Perihan

Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada, okul öncesi dönem çocukları için yayımlanan kitapların ve okul öncesi

eğitim kurumlarındaki kitap merkezlerinde bulunan kitapların dış ve iç yapı özelliklerinin sahip

olması gereken nitelikler, kitaplarda korku ve şiddet ögelerinin yer alma sıklığı ve kitaplarda

yer alan cinsiyet rollerine ilişkin bir inceleme yapılması hedeflenmiştir.

Yöntem: Araştırmada Uşak il sınırları içinde bulunan okul öncesi eğitim için hazırlanan ve

okul öncesi eğitim kurumlarındaki kitap merkezlerinde bulunan 100 kitabın incelenmesi

hedeflenmiştir. Araştırmada çalışılacak okul öncesi eğitim kurumları sistematik örnekleme

yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Okul öncesi dönem çocukları için hazırlanan kitaplardan

incelenecek 100 kitap random yöntemiyle belirlenecektir. Araştırmada, kitapların incelenmesi

için araştırmacılar tarafından bir değerlendirme formu geliştirilmiştir. Değerlendirme formu,

araştırmacı gözlemlerine dayalı olarak her bir kitap için ayrı olarak doldurulacaktır.

Değerlendirme formunun geliştirilmesi sürecinde ilgili literatür incelenerek, gözlem formunda

yer alması düşünülen maddeler oluşturulmuş, daha sonrasında; 2 alan uzmanı ve 1 Türkçe

eğitimi uzmanından görüş alınmıştır ve değerlendirme formunun son hali verilmiştir.

Bulgular: Araştırmanın analiz süreci devam etmektedir.

Sonuç: Araştırma sonuçları analiz süreci tamamlandıktan sonra paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, kitap merkezi, iç-dış yapı özellikleri, korku ve şiddet,

cinsiyet

BİLDİRİ: 39

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME MERKEZLERİNE İLİŞKİN

GÖRÜŞ VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

Büşra İRGUN Büşra ÇELEBİ, Damla Kübra ÇELİK, Ebrar ABUZAR, Merve BAYRAV,

Özlem ÇAMLIBEL ÇAKMAK

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkındaki

görüş ve uygulamalarının belirlenmesidir.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme ve gözlem tekniği

kullanılmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin öğrenme merkezleri hakkında görüşlerini

belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen, dokuz açık uçlu sorudan oluşan yarı

yapılandırılmış “Öğretmen Görüşme Formu” ve öğrenme merkezlerindeki uygulamalarını

belirlemeye yönelik ise araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenme Merkezleri Gözlem

Formu” kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Bolu il merkezi ve ilçelerindeki, Milli

Eğitim Bakanlığına bağlı 6 anaokulu ve 3 anasınıfı ve bu sınıflarda görev yapan 31 okul öncesi

öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin sınıflarında çoğunun blok merkezi oluşturdukları

belirtirken, öğrenme merkezi oluşturma nedenlerini ise “ sınıf yöntemini ve düzenini sağlamak”

olduğunu ifade etmişlerdir. Merkezleri düzenlerken “çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını” en çok

dikkate aldıklarını belirtirken, eksiklikleri giderirken ise “ kendilerinin çabası ve aileden

destek” alarak düzenlediklerini ifade etmişlerdir. Gözlemler sonucunda ise, tüm sınıflarda blok

ve dramatik oyun merkezinin bulunmasına karşın müzik merkezinin çoğu sınıfta eksik olduğu

saptanmıştır. Merkezlerin çoğunda “ merkez isminin yazılı olması”, “diğer merkezlerden

ayrılma ” ve “ sesli - sessiz mekânda olma özelliği yönlerinden ” eksiklik olduğu ve genel olarak

materyallerin ve materyal çeşitliliğinin yetersiz olduğu gözlemlenmiştir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin öğrenme merkezlerine ilişkin görüşleri ile

merkezlerdeki uygulamaların birbiriyle farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenler

teorik olarak merkezlerin işlevini bilseler dahi öğretmenlerin bu bilgileri uygulama noktasında

yetersiz kaldıkları görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Öğrenme Merkezleri, Okul Öncesi Öğretmeni

BİLDİRİ: 41

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN AİLE İÇİ İŞ BÖLÜMÜNE YÖNELİK

TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ ALGISININ İLİŞKİSİ

Figen MENDİZ, Gülten ERTEM, Rabiye BOZYİYİT, Perihan ŞARA HÜRSOY, Perihan

Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Araştırma çocukların cinsiyet rol algılarının oluşmasında çocukların model aldıkları

ailelerin ev içindeki iş bölümüyle ilişkisini açıklamak amacıyla belirlenmiştir. Çocukların ilk

öğrenme ortamı aile olduğu için ailenin bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığı davranışları

çocuklar taklit ederek sorgulamadan kabul ettiği görülmüştür. Bu yüzden ailelerin davranışları

toplumsal cinsiyetçiliğe yönelik ise çocuk bu davranışı, düşünceyi sorgulamadan kabul

etmektedir. Bu araştırma çocukların aile içi iş bölümüne yönelik ailelerinde görmüş oldukları

rollerin toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin yansımasını belirlenmede önem taşımaktadır. Çocuk

ailenin yaptığı davranışları, söylediği sözleri model alarak öğrenir. Bu yüzden çocuğun cinsiyet

algısının oluşmasında ailenin büyük önemi vardır ve ailenin eğitim, çalışma ve 0-18 yaş

aralığında yerleşim yeri toplumsal cinsiyet algısı düşüncelerini değişmesine neden olur.

Ailenin bu etkenlerden oluşmuş düşünceleri aile içi iş bölümüne de yansımaktadır.Bu yüzden

aile, çocuğun toplumsal cinsiyet algısının aile içi iş bölümüne yansımasını tespit etmek için

önemlidir.

Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma yöntemine örnektir. Araştırmada farklı sosyoekonomik

düzeyde MEB’e bağlı 2 ilkokulda bulunan anasınıflarında bulunan 60 çocukla yürütülecektir.

Çocukların aile içi iş bölümüne yönelik toplumsal cinsiyet rol algılarının farklı sosyoekonomik

düzeylere göre değişiklik gösterme durumu belirlenecektir. Çocukların aile içi iş bölümüne

yönelik toplumsal cinsiyet rol algısını belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanmış yarı

yapılandırılmış ‘Aile İçi İş Bölümü formu’ ve ailelere yönelik ‘Aile Bilgi Formu’

kullanılacaktır. ‘Aile İçi İş Bölümü formu’ çocukların cevaplayacağı sorulardan oluşmaktadır.

Bulgular: Araştırma veri toplama süreci devam etmektedir.

Sonuç:Araştırma sonuçları verilerin analizi tamamlandığında paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet rol algısı, Aile içi iş bölümü, Okul öncesi dönem

BİLDİRİ: 49

TRT ÇOCUK KANALLARINDA YAYINLANAN ÇİZGİ FİLMLERİN OKUL

ÖNCESİ DÖNEMİ EĞİTSEL BAKIŞ AÇISIYLA İNCELENMESİ

Esra İLİŞ

Kastamonu Üniversitesi

Bu çalışmada, TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmlerin okul öncesi dönem çocuklarının

eğitimine, yaratıcılığına ne açıdan ve hangi düzeyde katkı sağladığı görsellerle desteklenerek

incelenmiştir. Çalışmada, çizgi filmler özel gereksinimli çocuklara yer veriyor mu? Çizgi

filmler kültürel ve evrensel değerleri dikkate alıyor mu?.. gibi problemlerin cevabı aranmıştır.

Bu çalışma nitel bir araştırma olup araştırmadaki verilerin analizi için doküman analizi tekniği

kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplam yedi çizgi film analiz edilmiş ve 168.05 dakika

incelemiştir. İncelenen çizgi filmlerde okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım-

gösterge ve kavramlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. İncelenen yedi çizgi filmden biri olan

Niloya adlı çizgi filmin uzay yolu adlı bölümünde uzay yolunu merak eden Niloya

arkadaşlarıyla birlikte bir uzay aracı yapmışlardır. Yaptıkları bu uzay aracıyla gezegenleri

gezdiklerini hayal etmişlerdir. Okul öncesi dönemde fen eğitimi, çocukların duyularını

kullanarak denedikleri bütün çalışmalardır. Eğitimciler çocukların bu deneyimlerini bilişsel

kavramlarla birleştirmeleri için onlara rehberlik ederler. ( ALABAY, 2010) Günümüzde çizgi

filmler bu rehberliğe yardımcı olur ve araştıran merak eden öğrenmeye açık bireyler

yetişmesinde rol oynar. Niloya adlı çizgi filmin bahsedilen bu bölümünde de yaratıcılık, oyun

temelli eğitim, işbirlikçi öğrenmeye yer verilmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre incelenen

çizgi filmler okul öncesi eğitim programında yer alan kazanım göstergeler ve kavramlara

değinmektedir ama bunun yanında çocukların yaratıcılık ve hayal gücünü de

sınırlandırmaktadır. Yaratıcılık en basit şekliyle orijinal, sosyal faydalılığı olan ürünler veya

fikirler yaratabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Hayal gücü düşlerimizde gerçekmiş gibi

canlandırabildiğimiz sonsuz düşünce gücü. Çizgi filmlerde çocukların dikkatini çeken renkler,

olaylar, etkinlikler olmasına rağmen bunlar belli kalıplar içinde kalmasından dolayı çocukların

hayal kurmasına fırsat vermemekte ve yaratıcılığına da ket vurmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, Rol model, Çizgi film, TV

BİLDİRİ: 83

KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİSİ OLAN SINIFLARDA YAŞANAN SORUNLARA

YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Betül ATAY, Mücahid ERDAŞ, Derya YILMAZ, Vildan ADSIZ, Murat ADAR, Hazal

YILMAZ, Sevda BARAN, Nurşen OSMANOĞLU

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Çağdaş ve demokratik toplumlarda “eğitimde fırsat eşitliği” ilkesini benimseme önemli bir

gelişmişlik göstergesidir. İnsan hakları, eğitimde fırsat eşitliği, çağdaş eğitim, demokratik

toplum gibi kavramlar düşünüldüğünde, toplumda özel gereksinimli bireylerin eğitiminin ne

denli önem taşıdığı daha da ön plana çıkmaktadır.

Bu araştırma da temel amaç; sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmenlerin yaşadığı

sorunların saptanması ve bu sorunlar hakkında görüşlerinin alınmasıdır. Araştırmanın diğer bir

amacı ise saptanan bu sorunlar karşısında öğretmenlerin kullandıkları çözüm yollarının ve

önerilerinin belirlenmesidir. Van ili örnekleminde sınıflarında kaynaştırma öğrencisi bulunan

10 okul öncesi öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak onların

kaynaştırma sürecinde yaşamış olduğu sorunlar ve bu sorunlara ilişkin kullandıkları çözüm

önerileri belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: kaynaştırma, çocuk hakları, Van ili, fırsat eşitliği

BİLDİRİ: 86

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜSTÜN/ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN

METAFORİK ALGILARI

Şeyma ÖZMİMAR, Güllü BULUT, Gülay ŞAHAN, Büşra AÇICI, Zeynep GEÇER, Zehra

SERÇE

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Toplumdaki bireyleri birbirinden ayırt eden öğrendikleri ve öğrenme kapasiteleridir. Yüksek

öğrenme kapasitesine sahip bireyler üstün yetenekliler olarak adlandırılmaktadır(Şirin,

Kulaksızoğlu ve Bilgili, 2004). Üstün yeteneklilik kavramı tarihsel süreçteki gelişimine

bakıldığında toplumdan, topluma kültürden kültüre değişen çok farklı tanımları yapılmıştır.

Üstün yeteneklilik olması gerekenin üzerinde bir kabiliyet, yaratıcı düşünme ve görev

sorumluluğunun bilinci içerisinde bunları gerçekleştirebilecek potansiyellere sahip

bireylerdir(Renzulli, 1978; Akt: Gülkaya, 2016). Ülkemizde MEB tarafından yapılan tanımda;

zekâ yaratıcılık sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarında akranlarından daha

yüksek düzeyde performans gösterdiği uzman kişilerce belirlenen öğrenciler üstün zekâlı ve

yeteneklidirler(MEB, 2015). Üstün yetenekli bireylerle ilgili temel konulardan biri erken fark

edilmeleri diğeri ise yeteneklerinin geliştirilmesidir(Eraslan, 2010). Üstün yetenekli çocukların

niteliklerinin arttırılmasında öğretmen bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine

kalite kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem ve tekniklerle kritik rol

oynamaktadır(Dağlıoğlu, 2010). Olağanüstü yeteneklerle donatılmış çocukların farklılıklarını

koruyarak geliştirme konusunda önemli görevlerin düştüğü öğretmenlerin meslek hayatına

başlamadan önce bu çocuklara yönelik olumlu algı ve tutum geliştirmeleri önemlidir. Bu

bağlamda henüz meslek hayatına başlamamış öğretmen adayların üstün yetenekli öğrencilere

yönelik metaforik algıları önem arz etmektedir(Eraslan, 2010). Metaforlar söylenmek isteneni

daha az sözcükle daha vurgulu bir biçimde ifade etmeye yararlar. Sonuç olarak metaforlar

öğretmen adaylarının üstün/özel yetenekli çocuk kavramına ilişkin sahip oldukları algıları

anlamada ve açıklamada güçlü birer araştırma aracı olarak kullanılabilir(Aydın, 2010). Bu

çalışmada, öğretmen adaylarının üstün yetenekli bireylere ilişkin metaforik algılarının

incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir araştırma olan bu çalışmada olgu bilim deseni

kullanılmıştır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği Ve

Psikolojik Danışmanlık Ve Rehberlik bölümlerinde okuyan 4.sınıfta bulunan 160 öğretmen

adayının anket katılımı ile gerçekleşmektedir. Elde edilen bulgular ve sonuçlar kongrede

sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: üstün/özel yetenekli, öğretmen adayları, metaforik algı.

BİLDİRİ: 89

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE OBEZİTEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLERİN

İNCELENMESİ

Sahibe Büşra ADAK

Kastamonu Üniversitesi

Amaç: Obezite; genetik, psikolojik, çevresel, metabolik ve beslenme alışkanlığı gibi

faktörlerden etkilenen, insan vücuduna farklı etkileşimleri olan, boy ve kilo gibi veriler

yardımıyla tanılanan kronik bir hastalıktır (Gürel ve İnan, 2001, ss. 39-46). Vücuda alınan

enerjinin günlük harcanan enerjiden fazla olması ve bunun sonucunda vücuda fazla yağ

depolanması ile oluşmaktadır. Bu araştırmanın amacı; erken çocuklukta görülen obeziteye

neden olan faktörleri incelemektir.

Yöntem: Nitel bir yöntemle, durum çalışması olarak sürdürülen çalışma, sağlık bakanlığının

beden kitle indeksi (BKİ), yaş vb. faktörlerle değerlendirip, obezite tanısı koyduğu, yaş aralığı

erken çocukluk dönemlerinde olan on (10) farklı çocuğun ailesinin katılımı ve yarı

yapılandırılmış görüşme tekniği ile yapılmıştır. Katılımcıların görüşleri, yapılan literatür

taraması ve incelenen hasta öyküsü bilgi formları sonucunda hazırlanan, demografik soruların

da içerisinde bulunduğu 63 soru ile alınmıştır. Alınan görüşler ve bilgiler sonucunda çocukların

persentil tabloları oluşturulmuştur. Katılımcıların görüşleri kayıt altına alınıp, ses kayıtları

transkript edilip, içerikler analizine tabii tutulmuştur. Tamamı katılımcı ebeveynlerin ve

çocukların yaşantı ve görüşlerinden oluşan görüşme verilerinin betimsel dokümanlarından elde

edilen bulgular; beş ana tema ve bu temaların alt kategorilerinden oluşmaktadır.

Bulgular: Erken çocukluk dönem obezitesinin tek bir nedene bağlı olamayacağı, çevresel,

kalıtsal ve psikolojik vb. gibi birçok faktöre bağlı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin;

temalara dahil edilen genetik faktörler teması incelendiğinde obezite tanılı çocukların

ebeveynlerinde ve yakın akrabalarında çocukluk, adölesan ve yetişkinlik döneminde de obezite

tanısı olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda insülin direnci görülen çocukların yakın akraba

ve ailelerinde de aynı rahatsızlık gözlemlenmiştir.

Sonuç: Birçok faktöre bağlı olarak gelişen erken çocukluk obezitesinin nedenleri detaylı olarak

araştırılıp, her nedene farklı öneriler sunulmuştur. Tedavi için faktörlere odaklanıp, uygun

çözümler getirmeye yönelik çalışma yapmak gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma ile

ilişkili olan tüm bulgular kongrede paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Obezite, morbite, mortalite, erken çocukluk obezitesi

BİLDİRİ: 92

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

İlayda PEKER, Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Doğumdan sonra yaşamın ilk altı yılını içerisine alan erken çocukluk dönemi hayatının

ilerleyen kısmında çocuğun etkisinde olacağı ve yaşamı boyunca izlerini taşıyacağı kritik bir

dönemdir. Bu dönemde hayatına girecek ilk öğretmen olan okul öncesi öğretmen adayları

bunun ne kadar farkında olduğu ve mesleğe karşı tutumlarının neler olduğu çalışmanın çıkış

noktası olup bu çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik kimliğine dair algıları

ve mesleki benlik saygılarının düzeyini tespit etmek amaçlanmıştır. Ayrıca okul öncesi

öğretmen adaylarının öğretmenlik kimliğine dair algıları, sınıf düzeyleri, bölümü tercih sırası,

bölümü tercih nedeni arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir.

Yöntem: Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan, üç uzman

görüşü alınarak son hali verilmiş içeriğinde açık uçlu soru formu ve nitel araştırma

yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmanın veri toplama kısmı tamamlanmış olup, elde edilen verilerin

değerlendirme süreci devam etmektedir.

Sonuç: Elde edilen sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi öğretmen adayı, mesleki benlik algısı,öğretmenlik mesleğine

yönelik tutum

BİLDİRİ: 95

BEBEKLİK VE İLK ÇOCUKLUK DÖNEMLERİNDE EBEVEYNLERİ

BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN YAYINLANAN BROŞÜRLERİN İNCELENMESİ

Eda Nur ALAKEL, Hüsnehan KALKAN, Ramazan Bektaş KAR, Şebnem KÜNİ

Aksaray Üniversitesi

Bu çalışmada bebeklik dönemi ile ilgili sağlık kuruluşlarının anne babalara yönelik

bilgilendirici hizmetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılmış

olup, veri toplama aracı olarak doküman analizi yapılmıştır. Aksaray ilinde bulunan Aile

Sağlığı Merkezleri, Sağlık Ocakları, Devlet Hastanesi ve Özel Hastanelerde görevli sağlık

personellerinden toplanmış olunan broşürler kullanılmıştır. Toplam 30 broşür konu, hedef kitle,

yazım dili, görseller bakımından incelenmiştir. 4 farklı araştırmacı tarafından ayrı ayrı

incelenen broşürlerin temaları; Bebek Sağlığı ve Hastalıkları tarama, önleme yöntemleri

%23.34, Kardeş kıskançlığı %3.33, Gebelikte Sağlık ve anne bakımı %13.33, Anne Sütü ve

bebek beslenmesinin önemi %33.33, Bebeklik ve ilk çocuklukta gelişim dönemlerinin

desteklenmesi %6.67, İhmal ve istismarın önlenmesi ve çocuk güvenliği %10, Doğum sonrası

anne ve bebek bakımı %10 ‘dur. Broşürlerin incelenmesi sonucunda konu kapsamında en fazla

anne-bebek sağlığı ve bebek beslenmesi(anne sütü) üzerinde durulmuştur. Bebek öz bakımı ve

gelişim dönemlerinin desteklenmesi konusunda broşürlerin genellikle annelere yönelik olduğu,

diğer aile üyelerine az yer verdiği tespit edilmiştir. Konular bağlamında ağırlıklı olarak; anne

sütü ve bebek beslenmesinin önemi, bebek sağlığı ve hastalıkları tarama, önleme yöntemleri ile

gebelikte sağlık ve anne bakımı konularına yer verildiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Bebeklik dönemi ve eğitimi, bilgilendirme hizmetleri, anne baba,

beslenme

BİLDİRİ: 102

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİYE YÖNELİK

TUTUMLARI

Mehmet Akif CİNGİ, Seval ŞENEL

Kastamonu Üniversitesi

Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumlarını

belirlemektir. Araştırma da betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma

grubunu Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü 3 ve 4.

Sınıf öğrencilerinden 135 kişi oluşturmaktadır. Araştırma da uygun örneklem kullanılmıştır.

Veri toplama aracı olarak Fatma Aydın ve Fatma Nazlı KARAA tarafından geliştirilen

“Öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumları” ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS 17

programı ile analiz edilecek olup analiz süreci devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmen Adayı, Teknoloji, Tutum

BİLDİRİ: 121

ÖĞRETMENLERİN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE SOSYAL MEDYA KULLANIMI

HAKKINDAKİ ALGILARININ İNCELENMESİ

Selen BOSTANCI, İbrahim H. ACAR

Özyeğin Üniversitesi

Amaç: İki yaşın altındaki çocukların % 38'i medya için bir mobil cihazı kullanmaktadır

(Common Sense Media, 2011). Ayrıca, üç veya 4 yaş çocuklarının %96,4'ünün mobil aygıtlara

erişebiliyor (Kabali ve ark., 2015). Ebeveyn ve öğretmenler açısından çocukların sosyal medya

araçları kullanımı hala tartışmalı bir konudur. Özellikle, bazı eğitimciler teknolojiyi çok küçük

yaştaki çocukların kullanması konusunda tereddüt etmektedirler (Hatzigianni ve Kalaitzidis,

2018). Buradan yola çıkarak, bu mevcut araştırmanın amacı öğretmenlerin okul öncesi

dönemde sosyal medya kullanımı hakkındaki algılarını incelemektir.

Yöntem: Nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır.

Araştırmanın örneklemini bir devlet anaokulunda çalışan 9 okul öncesi öğretmeni

oluşturmaktadır. Bütün öğretmenlerin cinsiyeti kadın ve yaş aralığı 23-33'tür.Veriler yarı

yapılandırılmış görüşme formlarıyla öğretmenler ile birebir görüşmeler yapılarak toplanmıştır.

Görüşme sırasında öğretmenlere sorulan sorulardan bazıları şu şekildedir: " Erken çocukluk

döneminde çocuklar sosyal medya kullanmalı mı? Neden?" “Hangi sosyal medya araçlarından

yararlanıyorsunuz?”. Toplanan veriler yazıya döküldükten sonra, araştırmacılar tarafından

tematik içerik analiz yöntemi kullanılarak verilerin analizi gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Yapılan içerik analizlerinden şu bulgular ortaya konulmuştur. Öğretmenlerin (n=9)

hepsi sosyal medya kullanmaktadır. Temel kullanım sosyal medya araçları; Instagram,

Facebook ve Whatsapp'tır. Instagram kullanımın temel amacı eğitim sayfalarını takip edip

orada paylaşılan etkinlikler/bilgilerden fayda sağlamak. Tematik içerik analizi sonucu üç ana

tema belirlenmiştir. Birincisi, sosyal medya faydası; ikincisi, çocukların sosyal medya

kullanımı; üçüncüsü, çocukların bilinçli sosyal medya kullanımından dikkat edilmesi

gerekenlerdir.

Sonuç: İlk tema da (sosyal medya faydası), sosyal medya erken çocukluk döneminde çocuklar

için faydalı olduğunu belirten sadece bir öğretmen olup kullanım süresine kısıtlama getirildiği

zaman faydalı olacağını savunmuştur. İkinci temada genel kanı çocukların yaş grubu ve

gelişimsel özelliklerine uygun olmadığını belirtmişlerdir. Son olarak, üçüncü tema olarak

belirlenen çocukların bilinçli sosyal medya kullanımı için aile ve öğretmenler, çocukla ve

ailenin iletişimde olmasını ve ailenin çocuğa model olması gerekliliği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca öğretmenler, ailenin çocuğun tablet gibi araçların kullanımı için kesinlikle bir süre

sınırlaması gerektiğini belirtmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem, Sosyal Medya, Öğretmen Algısı, Niteliksel

Araştırma, Aile ve Çocuk, Sınırlandırma.

BİLDİRİ: 123

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUKLARIN ÇEVRE KİRLİLİĞİ RESİMLERİNİN

GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ

Büşra SAZ, Emine OSMANPEHLİVAN, İlknur DEMİR, Döndü Neslihan BAY

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Çevre, insan hayatı için oldukça önemlidir. Buna rağmen son yıllarda çevre sorunları hızla artış

göstermektedir. Bu artış ‘Çevre Eğitimi’ kavramını ortaya çıkarmıştır. Eğitimle birlikte

bireylerde bir bilinç oluşturulması, bilinç oluşturmak içinse bireylerin çevre kirliliği

konusundaki algılarını ölçmenin gerektiği görülmüştür. Yapılan araştırmanın amacı, okul

öncesi dönem çocuklarının çevre kirliliği algılarının resimleri üzerinden incelenerek ortaya

konulmasıdır. Araştırmada, nitel veri toplama yöntemlerinden biri olan sanat temelli araştırma

yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırma yönteminde, sanatın farklı dallarındaki ifade şekilleri

sistematik olarak analizlenir. Araştırma, Eskişehir ilinde anaokuluna devam eden beş yaş

grubunda toplam 18 çocuk üzerinden gerçekleştirilmiştir. Uygulama aşamasında her çocuğa A4

ebatlarında birer beyaz kâğıt verilmiş ve önlerine kuru boya kalemleri konulmuştur.

Araştırmada, çocuklardan çevre kirliliği hakkında resim çizmeleri istenmiştir. Çocuklardan

alınan resimler yarı-yapılandırılmış görüşme yoluyla toplanmıştır.

Verilerin analizinde göstergebilimsel yöntem kullanılarak çocukların çevre kirliliği algıları

ortaya konulmaya çalışılmıştır. Göstergebilimsel yöntem, objelerin kedisi dışında neyi tarif

ettiğini açıklayan bir yöntemdir. Bu yöntemle öğrencileri tanıma tekniklerine yeni bir bakış

açısı kazandırılmıştır. Bu yöntem doğrultusunda araştırmacılar tarafından resimler tek tek

incelenerek her bir gösterge belirlenmiştir; belirlenen her göstergenin karşılığında ise

gösterilenler kodlanmıştır. Yapılan kodlamaların karşılaştırılması yapılarak uzlaşma sağlanmış

ve tek bir kodlamaya ulaşılmıştır.

Araştırmanın sonucunda, on sekiz çocuktan sadece bir çocuğun çevre kirliliği algısına yönelik

çizim yapmadığı görülmüştür. On yedi çocuğun %17’si çevre kirliliği denildiğinde su

kirliliğine yönelik çizimler yaparken; çocuklardan %88’i karadaki kirlilik üzerine çizimler

yapmıştır. Ayrıca çocukların, hava kirliliğine yönelik çizimler yapmadıkları görülmüştür.

Çocuklar çevre kirliliğini daha çok plastik, ambalaj paketleri, kâğıtlar, cam atıklar, metal

atıklar, çöp kutuları, geri dönüşüm kutuları, besin maddeleri üzerinden göstermişlerdir.

Çocuklar, resimlerinde genel olarak temizliği mutluluk olarak ifade ederken kirliliği üzgünlük

olarak ifade etmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Çevre kirliliği, resim, göstergebilimsel yöntem

BİLDİRİ: 129

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK

MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARI

Emine KAYA, Ayşenur KALKAN, Aysel TÜRKER, Tülay KESKİN, Burcu

SARIMURATOĞLU, Tuğba SAKIZCI

Akdeniz Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören öğretmen

adaylarının çeşitli değişkenler açısından öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını ortaya

koymak ve okul öncesi öğretmenlik eğitimine yönelik olumlu tutum geliştirilmesine katkıda

bulunmak amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmada betimsel (nitel) tarama (survey) yöntemi kullanılmıştır. Tarama

yönteminin temel amacı, bireylerin herhangi bir konu üzerinde duygu, düşünce ve görüşlerini

elde etmektir. Veriler, özelliği betimlenecek topluluğun her bir bireyinden değil, bu topluluğu

temsil eden bir parçasından, yani çalışma grubundan toplanır.

Bulgular: Araştırma süresince verilerin toplanıp yorumlanması neticesinde ‘Okul Öncesi

Öğretmen Adaylarının Okul Öncesi Öğretmenliği’ne yönelik tutumlarına ulaşılacak.

Sonuç: Araştırma sonucunda ‘Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Okul Öncesi

Öğretmenliği’ne yönelik tutumlarının sonuçları analiz edilecek ve kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Okul Öncesi Öğretmen Adayları, Tutum, Meslek

BİLDİRİ: 141

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARININ BİLİM VE BİLİM

İNSANI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Pınar UÇAR, Sümeyye YILMAZ, Perihan Tuğba ŞEKER

Uşak Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma okul öncesi dönemde bulunan çocukların bilim ve bilim insanı kavramına

yönelik algılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem:. Araştırmanın çalışma grubunu Uşak il merkezinden 4 ilkokula bağlı anasınıflarında

eğitim gören 60-72 ay arasında çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi

kullanılmıştır. Araştırmanın verileri çiz-anlat tekniği ile elde edilmiştir.

Bulgular:Araştırma süreci devam etmektedir.

Sonuç: Araştırma süreci tamamlandığında sonuçlar paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: bilim, bilim insanı, erken çocukluk.

BİLDİRİ: 147

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARIN EMPATİ BECERİLERİNİN

İNCELENMESİ

Medera HALMATOV, Halit ÜNLÜ, Samet EKİN

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Empati, kendini başkalarının düşüncesine, hissine ve hareketine hayali bir biçimde aktarılması

durumudur (Dyamond, 1949) ya da kişinin mevcut duygularını doğru bir şekilde algılamak için

başka bir kişinin hayatına girme kabiliyetidir (Kalisch, 1973) gibi birçok tanım karşımıza

çıkmaktadır. Ayrıca empati becerileri bazı araştırmacılar temel bir bilişsel fonksiyon olarak

değerlendirirken (Barnett, 1990; Borke, 1971), bazı araştırmacılar ise empatiyi duyuşsal bir

tepki olarak ele almaktadırlar (Bernadett-Shapiro, Ehrensaft ve Shapiro, 1996; Feschbach ve

Roe, 1968; Mehrabian ve Epstein, 1972). Ayrıca hem bilişsel hem duyuşsal yönleri bir arada

olan tanımlar mevcuttur. Örneğin, Eisenberg & Fabes (1998) empatiyi “kişinin karşısındaki

kişinin duygusal durumunu anlayarak tepki vermesi ve karşısındaki kişinin hissettiği ya da

hissedebileceğini tahmin ettiği duyguyla aynı ya da oldukça benzer bir duyguyu hissetmesi”

olarak tanımlamışlardır. Çocuklarda, kişilerarası iletişimin ve etkileşimin temelini oluşturan

okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklar birbirlerini tanımaya, birlikte aktivite yapmaya,

arkadaşlık kurmaya, problem çözmeye ve birçok yeni deneyimleri yaşamaktadırlar. Yaş

özellikleri ve bireysel farklılıkları itibariyle çocukların aynı duruma verilen tepkiler

değişebilmektedir. Bu araştırmada, okul öncesi dönem çocuklarının empati beceri düzeylerinin

cinsiyete ve yaşa göre değişkenleri incelenmektedir. Veriler Ağrı Merkez ilçesinde farklı sosyo-

ekonomik düzeylerden bağımsız anaokullarına devam eden 3,4,5,6 yaşında kız ve erkek

çocuklarından oluşturulacaktır. Çocukların empati becerilerini belirlemek amacıyla “yardım

etmek”, “kendi kişisel çıkarlarının aksine arkadaşına karşı empati göstergesi”, “arkadaşına

acıma ve yardım etme” ve “sevinci paylaşmak” gibi 4 farklı durumu yansıtan hikayeler

hazırlanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme neticesinde hikâyeler sırasıyla her çocuğa

sunulacak ve çocukların hikâyeleri tamamlamaları istenecektir. Elde edilen verilerin analizi

içerik analizi yöntemi ile yapılacaktır. Araştırma sonuçları kongreye hazırlanarak ayrıntılı

olarak sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: empati, okul öncesi, hikaye tamamlama, duygular

BİLDİRİ:157

TRABZON İLİNDEKİ OKUL ÖNCESİNE DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN

BESİN ÜRÜNLERİNE BAKIŞ AÇISI

Aleyna YEŞİLYURT, Eda DAŞTAN, Leyla GÜNDOĞU, Mihrican KELAT

Trabzon Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma Trabzon ilindeki çocukların farklı türdeki besin ürünlerine karşı bakış

açılarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çocukların besin ürünlerine bakış açılarında akran

etkisinin düzeyini saptamak üzere yürütülmüştür.

Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma tarama

modelindedir. Trabzon ilindeki okul öncesi çağındaki yaklaşık 13.000 çocuk araştırmanın

hedef kitlesini oluşturmaktadır. Hedef kitleyi temsil edecek 20 çocuk belirlenmiştir. Verilerin

toplanmasında metafor çalışması kullanılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen veriler içerik

analizi yapılarak çözümlenmiştir.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre çocukların %55,83’ü belirli besinlerin evde

yapılmış halini tercih ederken %44,17’si aynı besinlerin hazır halini tercih etmektedir. Hazır

besinlerden pizza %65’lik bir oranla, evde yapılmış besinlerden hamburger ve kek %70’lik bir

oranla en çok tercih edilen besinler olarak saptanmıştır. Çocukların evde yapılan yiyeceklerden

hamburger ve pizza %15’lik oranla en sevilen besinler olarak belirlenmiştir. Besin seçiminde

çocuklardan %55’inin akranlarından etkilenmediği, %45’inin akranlarından etkilenerek

seçimlerini değiştirdiği görülmüştür.

Sonuç: Okul öncesi dönemdeki çocukların daha çok hazır besinlere yöneleceği beklenmişken

yarısından fazlası evde yapılmış besinleri tercih etmektedir. Evde yapılmış besinler arasında

yine en çok sevilen besinler daha çok hazır olarak tüketilen yiyeceklerden olan hamburger ve

pizza olmuştur. Çocukların besin seçimlerinde akran etkisinin yüksek oranda olması

beklenirken bunun aksine yarısından fazlasında akran etkisi görülmemiştir.

Anahtar Kelimeler: Akran Etkisi, Hazır-Evde Yapılmış Besin.

BİLDİRİ: 159

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARININ SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİ İLE

AİLE TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

(ZONGULDAK İLİ ÖRNEĞİ)

Binnur KARAZEYBEK, Feyzanur DAL, İrem ER, Sevdenur KASAP, Şeyma YENİKÖY,

Mine KIR

Bülent Ecevit Üniversitesi

Ailenin çocuğa karşı olumlu ya da olumsuz davranışları çocuğun üzerinde yaşam boyu

kalıcı izler bırakır. Toplumda yer alacak bireylerin, olumlu kişilik geliştirmelerinde ve gelişim

alanlarının desteklenmesinde anne baba tutumları belirleyici etkiye sahiptir. Özellikle okul

öncesi gibi çocuğun sosyal becerilerini, kişisel özelliklerini ve bir takım değerlerini kazandığı

kritik bir evrede aile, ilk iletişimin başladığı yer olarak büyük öneme sahiptir. Bu iletişim

sürecinde çocuklarında dâhil olacağı karşılıklı etkileşimden bahsedilmesi için anne babaların

sağlıklı bir çocuk yetiştirme tutumuna sahip olunması gerekir. Yapılan araştırmalar anne ve

öğretmenlerin tutumlarının sosyal becerilere etkisini incelemiş babanın etkisini göz ardı

etmiştir. Bu araştırma kapsamında anne ve babaların tutumlarının çocukların sosyal becerileri

ile ilişkisi incelenecektir. Korelasyonel araştırma yöntemiyle yürütülen çalışmanın örneklemini

Ereğli ilçesinde yer alan 4 anaokulu bünyesindeki 150 çocuğun velileri ve öğretmenleri

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Hasan Avcıoğlu’nun geliştirdiği ‘Sosyal Becerileri

Değerlendirme Ölçeği’ ve Gül Şendil’in ‘Ebeveyn Tutum Ölçeği’ kullanılmıştır. Verilerin

analizinde bağımsız örneklemler için t testi kullanılacaktır. Veri toplama süreci devam

etmektedir. Bulgular ve sonuç bölümüne daha sonra yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: sosyal beceri, ebeveyn tutumları, okul öncesi dönem

BİLDİRİ: 161

60-72 AYLIK ÇOCUĞA SAHİP EBEVEYNLERİN GIDA GÜVENLİĞİNE YÖNELİK

ALGILARININ İNCELENMESİ

Halime Nur SEZER, Zeynep BÖYÜK, Rabia HUNDİ, Merve BALCI, Betül KARUÇ

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma, 60-72 aylık çocukların anne ve babalarının gıda güvenliğine yönelik

algılarının incelenmesi amacı ile yapılmıştır.

Yöntem: Bilimsel araştırma yöntemlerinden nitel araştırma tekniği kullanılarak yapılan

çalışmada, veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini

İstanbul ilinde özel bir anaokuluna devam eden 60-72 aylık çocukların velilerinden, 20 anne ve

20 baba olmak üzere 40 veli oluşturmuştur. Verilerin analizinde yüzde frekanstan

yararlanılmıştır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde, çalışmada katılımcıların

%12,5’inin üniversite ve üzeri öğrenim gördüğü, % 37,5’inin lise mezunu ve %60’ının ilkokul

mezunu olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca gıda güvenliği hakkında yeterli bilgi sahibi olan

velilerin %20.5 ‘ini üniversite mezunlarının, hiçbir fikri olmayan katılımcıların %40.2’sini ise

ilkokul mezunu olan velilerin oluşturduğu saptanmıştır.

Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre; üniversite mezunu olan veliler, genetiği değiştirilmiş

organizmayı bilmekte ve etiketlendiği durumda almayacağını belirtmektedir. Lise ve ilköğretim

mezunu veliler ise bu tür gıdaları sadece bir yerlerden duyduklarını ve sağlıklı olmadığı için

almayacağını belirtmiştir.

Anahtar Kelimeler: Gıda güvenliği, Okul öncesi, Aile, Algı.

BİLDİRİ: 178

PANOM VE ÖĞRETMENLİĞİM

Fulya ÖZDEMİR, Hevidar MERTER

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim sınıflarında kullanılan panolar üzerinden

öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarının niteliğinin analiz edilmesidir.

Yöntem: Araştırma karma desende gerçekleşmiştir. Araştırmaya Zonguldak ili Ereğli ilçesinde

bulunan ilköğretime bağlı anasınıfları ve bağımsız anaokullarındaki 43 pano dahil edilmiştir.

Veri toplama sürecinde her bir pano fotoğraflanmış ve ilgili panoyu oluşturan öğretmenle yarı

yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. İlgili görüşmelerde öğretmenin demografik

bilgilerinin yanı sıra panonun kendisinin öğretmenlik becerilerini yansıtıp yansıtmadığı,

kendisini tam anlamıyla yansıtan bir panonun ne şekilde olacağı gibi sorular yöneltilmiştir.

Verilerin analizi iki basamakta gerçekleştirilmiştir. İlk basamakta panodaki ürünlerin niteliğine

ilişkin doküman analizi, ikinci basamakta ise yarı yapılandırılmış görüşme formundan elde

edilen ham veriler için içerik analizi yapılmıştır.

Bulgular: Elde edilen bulgular 14. Okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongresinde

paylaşılacaktır.

Sonuç: Elde edilen sonuçlar 14. Okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongresinde paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yaklaşımı, Çocuk Ürünleri, Pano, Doküman Analizi

BİLDİRİ: 180

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ EĞİTİME YÖNELİK

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Elif YILMAZ, Tuğba Gülcan TİRYAKİ

Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi

Amaç: Araştırmada sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerinin incelenmesi

amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel araştırma deseninde tasarlanan çalışmaya, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar

döneminde Karaman il merkezinde yer alan iki ilkokul kolay ulaşılabilirlik ilkesi ile

belirlenmiştir. Ölçüt örneklem yöntemi belirlenmiş ve ölçüt olarak birinci sınıf öğretmeni

olmak seçilmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden yedisi erkek, dördü kadın olmak üzere 11

öğretmen çalışma grubuna dahil edilmiştir. Öğretmenlerin yaşları 35-55 arasında değişirken

mesleki kıdemleri ise 8 ila 34 yıl arasında değişmektedir. Araştırmada veriler görüşme

formunda yer alan dört açık uçlu soruya öğretmenlerle bireysel görüşme yoluyla elde edilmiştir.

Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş ve kayıtların transkripti yapılmıştır. Verilerin içerik

analizi yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmada öğretmenlerin sınıflarında öğrencilerin okul öncesi eğitim alma

durumları sorulmuş ve tüm öğretmenlerin sınıflarında okul öncesi eğitim alan ve almayan

çocukların birlikte bulunduğunu ifade etmişlerdir. Okul öncesi eğitim alama durumlarını nasıl

değerlendirildikleri sorulduğunda öğretmenler okul öncesi eğitim almanın çocuklar için okula

hazırbulunuşluğu olumlu etkilerken okul öncesi eğitim almayan çocuklarla ilgili en çok yer

verilen değerlendirme okula uyum süreçlerinin gecikmesi yönündedir. Tüm öğretmenler okul

öncesi eğitimin zorunlu olması gerektiğini belirtmiştir. Son olarak okul öncesi eğitimin avantaj

ve dezavantajlarına yönelik olarak da avantaj olarak küçük kas motor becerilerin gelişimi, soyut

kavramların anlamlandırılması, ilkokula hazırbulunuşluk, okula uyum süreci, akranlarla

etkileşim ve dil beceriler açısından okul öncesi eğitim almayan çocuklara göre daha gelişmiş

oldukları ifade edilmiştir. Dezavantaj olarak ise bir yıldan uzun süreli eğitim alan çocukların

sıkılma durumu yaşadıkları, okul kurallarına uyumda sorun yaşadıkları ve kalem tutmak gibi

durumlar için yanlış öğretimin yaşanabildiği belirtilmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda birinci sınıf öğretmenlerinin okul öncesi eğitimin zorunlu olması

gerektiğini ve okul öncesi eğitim alan çocukların ilkokula hazırbulunuşluk başta olmak üzere

pek çok gelişim alanındaki becerileri desteklediği belirtilmiştir. Eğitimde fırsat eşitliğinin

sağlanması amacıyla sunulan bu görüşler de dikkate alındığında okul öncesi eğitimin her çocuk

için sağlanması gerekliliği ön plana çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sınıf öğretmenleri, okul öncesi eğitim

BİLDİRİ: 182

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DEĞERLENDİRME SÜRECİNİN

ETKİLİ HALE GETİRİLMESİ

Yaprak DOĞAN, Selin KOÇ, Sevgül Begüm ÇELEBİ

Başkent Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma, okul öncesi öğretmen adaylarının değerlendirme sürecini ve uygulamalarını

daha etkili hale getirmelerini amaçlamayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır. Okul

öncesi eğitimde değerlendirme öğretmenlerin çocukları izlemeleri ve kendilerini geliştirmeleri

için önemlidir. Çünkü öğretmenin süreci gözlemlemesi, kendi eksiklerini fark etmesi, çocuğun

gelişim ve öğrenimlerinin izlenmesi ve çocuğun gelişiminin desteklenmesi için önemli bir

basamaktır. Değerlendirme ile programın ne kadar işlevsel olduğu ve hedeflere ne oranda

erişilebildiği izlenir. Bu nedenle okul öncesi eğitimde değerlendirme önemli bir yere sahiptir.

Yöntem: Bu çalışma eylem araştırması deseni kullanılarak yapılmıştır.

Örneklem: Bu çalışma 3 okul öncesi öğretmen adayı tarafından yapılmıştır.

Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada yansıtıcı günlük, gözlem(araştırmacı) notları, katılım

çizelgesi ve rubrik araçları kullanılmıştır.

Veri Analizi: Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.

Başkent Üniversitesi etik kurulundan izin alınmıştır.

Bulgular: Ön bulgular öğretmen adayının değerlendirme sürecine yansıtmalarda bulunduğunu

ve uygulamalarını geliştirdiğini, çeşitli değerlendirme araçlarını geliştirebildikleri ve bunları

uygulamalarında kullanabildiklerini göstermektedir. Katılımcıların bulguları 5 ana tema altında

toplanmıştır. Bunlar;

1) Öğretmen adaylarının değerlendirme sürecinde gözlem becerilerinin geliştiği

görülmüştür.

2) Öğretmen adaylarının çocuğun ilgisini çekme becerilerinin geliştiği görülmüştür.

3) Öğretmen adayları çocuklara verdiği olumlu/olumsuz geri dönütleri etkili hale

getirmiştir.

4) Öğretmen adayları değerlendirme sürecini etkili hale getirebilmek için gözlem kayıt

araçları geliştirmiştir.

5) Öğretmen adayları değerlendirme sürecini süre odaklı değerlendirme uygulaması olarak

gerçekleştirmiştir.

Sonuç: Eylem araştırması öğretmen adaylarının kendilerini geliştirmeleri için önemli bir

süreçtir. Eylem araştırması yöntemi ile öğretmen adaylarının gözlem becerilerini

geliştirebildikleri, gözlem kayıt araçlarını geliştirmeye fırsat buldukları, değerlendirmeye

yönelik uygulamalarını geliştirdikleri önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi, değerlendirme, eylem araştırması

BİLDİRİ: 189

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN EMPATİ

BECERİLERİNİN İNCELENMESİ: VAN İLİ ÖRNEĞİ

Sultani ÇELİK

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Amaç: Empati, sosyal bir varlık olan insan için hayli önemli ve birçok sosyal ihtiyacı

gidermede faydalı bir beceridir. Empatinin, kişinin sosyal problemlerinin çözümünde etkin rol

oynadığı, birçok probleme neden olabilen duygusal çatışmaları önleyebildiği, daha iyi sosyal

ilişkiler geliştirmeyi, daha iyi bir takım oyuncusu olmayı, dünyaya daha zengin bir bakış

açısından bakmayı ve daha iyi insan ilişkileri kurmayı sağladığı, aile ve arkadaşlık ilişkilerini

güçlendirdiği vurgulanmaktadır. Kendini karşısındakinin yerine koyup onun duygularını doğru

olarak anlama ve hissetme yeteneği olarak tanımlanan empatinin, sadece diğer kişinin

duygularını anlama becerisi değil aynı zamanda karşıdakinin duygularını anladığını ifade etme

ve duygularını paylaşma olduğu da ifade edilmektedir. Karşımızdaki insana empatik tepki

vermenin iki yolu vardır; sözlü ifadelerimiz ve beden dilimiz. Empati becerisi ya vardır ya

yoktur düşüncesinden çok, empati becerisi üzerinde çalışılarak bu becerinin geliştirilebileceği

göz önünde bulundurulmalıdır. Empati yeteneğimiz geliştikçe iletişim, çatışmaları çözme, çok

yönlü bir anlayışa sahip olma gibi sosyal becerilerimiz de gelişmektedir. Yapılan

araştırmalarda, çocukların çok küçük yaştan itibaren empati kurabildiği vurgulanmakta, bu

durumun çocuklarda içgüdüsel olarak ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bir bebeğin diğer bir

bebeği ağlarken duyması ve kendisinin de ağlamaya başlaması en erken görülen empati kurma

örneği olarak gösterilmektedir. Yine iki-üç yaş civarında bir çocuğun üzgün ya da mutsuz birine

kendi sevdiği bir eşyasını vererek onu mutlu etme çabası, zor durumda bir yaşıtını gördüğünde

annesine giderek onun için yardım istemesi erken çocukluk döneminde görülen bir empati

örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla erken çocuklukta geliştirilen empatinin

kişinin ileriki yaşamında da empati becerisi üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir. Bu

çalışmanın amacı, Van ilinde ikamet eden ve bir okul öncesi eğitim kurumuna devam eden

çocukların empati becerilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir.

Yöntem: Çalışma, tarama modelinde dizayn edilmiştir. Çalışmaya Van İli Milli Eğitim

Müdürlüğüne bağlı anaokullarında eğitim görmekte olan 4-6 yaş arası çocuklardan rastgele

seçilen 100 çocuk katılmıştır. Çocukların empatik becerilerini ölçmek amacı ile Kahraman

(2007) tarafından oluşturulan bir batarya kullanılmıştır. Bu batarya 3 bölümden oluşmaktadır.

İlk bölümde bir çocuğun mutluluk, üzüntü, kızgınlık ve korku duygularını yansıtan fotoğrafları

kullanılmıştır. İkinci bölümde çocuklara kahramanı çocuk olan 4 senaryo okunmuş ve bu

çocuğun ne hissettiği sorulmuştur. Üçüncü bölümde ise çocuklara öyküdeki kahramanın

yanında olsalardı ne yapacakları sorulmuştur.

Bulgular: Veri analizi sonucunda, çalışmaya katılan çocukların empati becerilerinin çeşitli

değişkenler açısından farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Sonuç: Çalışmanın sonuçları 14. Ulusal Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kongresinde

tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Empati, Çocuk, Gelişim, Okul Öncesi.

BİLDİRİ: 194

KİŞİLİK GELİŞİMİ VE AİLE

Esra OLCAY

Fırat Üniversitesi

Amaç: Çocuğun kişiliğinin temellerinin atıldığı ilk yer şüphesiz ki ailedir. Aile toplum yapısı

incelendiğinde iç ve dış faktörlerden etkilendiği görülmektedir. Bu iç ve dış faktörler bazı

zaman çocuğun kişilik gelişimi doğrudan bazı zamanda kişilik gelişimini dolaylı olarak

etkilemektedir. Aile toplum yapısını etkileyen dış faktörler incelendiğinde ailenin yerleşim

alanı, eğitim seviyeleri, sosyokültürel imkanları çocuğun kişilik gelişimini etkilemektedir. Aile

toplum yapısını etkileyen iç faktörler incelendiğinde ise anne baba tutumları ve anne babanın

çocuğa verdiği eğitim karşımıza çıkmaktadır. Araştırmanın amacı kendini yönetebilen,

sorumluluk üstlenebilen içten kontrollü bir kişilik yapısı ya da tersine pasif, sorumsuz dıştan

yönetilen kişilik gelişiminde ailenin etkisini ortaya koymaktır.

Yöntem: Araştırma alan yazın çalışması olup literatürde ki son beş yıllık çalışmaların

incelenmesiyle oluşturulmuştur.

Bulgular: Annenin eğitim düzeyinin yükselmesiyle kız çocuklarının kişilik gelişiminin olumlu

yönde geliştiği görülmüştür. Cinsiyetin kişilik gelişiminde başlı başına bir etken olmadığı

görülmüştür. Yaşanılan sosyal çevre kişilik gelişimini etkilemektedir. Anne baba tutumlarının

kişilik gelişimi üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.

Sonuç: Kişilik oluşumunda anne baba tutumlarının etkisi, özellikle çocuğa uygulanan ödül ve

cezaların çocuğun davranışlarını şekillendirdiğini gerek öğrenme kuramlarının gerekse kişilik

kuramcılarının üzerinde önemle durdukları bir görüş olduğu saptanmıştır. Genel olarak sağlıklı

bir kişilik gelişimi için aile ortamı çocuğa sevgi veren girişimcilik yeteneğinin ve öz güvenini

geliştirebilmesi için onu destekleyen bir ortam olmalıdır sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Aile, Kişilik gelişimi, Aileyi etkileyen iç faktörler, Aileyi etkileyen dış

faktörler

BİLDİRİ: 200

Türkiye’ de Okul Öncesi Dönemde Bilişim Teknolojileri ve Medya İle İlgili Yapılan

Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi

Aleyna KALKAN

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Teknoloji ve bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılda, bilişim teknolojileri ve medya araçları

hayatımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde neredeyse her alanda

kullandığımız bu araç ve gereçler bizim bilgiye kolay ulaşmamızı, iletişimin daha kısa zamanda

ve daha kapsamlı olması gibi birçok yarar sağlamaktadır. Ancak bu araçlara çok kolay

ulaşılması ve bu anlamda bir sınırlılığın olmaması olumlu etkilerinin yanında olumsuz

yanlarının da oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle de çocukların istedikleri her an

televizyon, bilgisayar, internet gibi kaynaklara kolayca ulaşması, kalitesiz programların ve uzun

süre izlemenin verdiği olumsuz etkileri göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Okul öncesi

dönem çocukları olarak adlandırılan 0-6 yaş grubunun, hayal ve gerçek ayrımını net bir şekilde

yapamaması, televizyon ve internet gibi araçlarda gördüğü karakterleri rol- model alması gibi

nedenlerle en büyük risk grubunu oluşturmaktadır. Bilişim teknoloji ve medya araç gereçlerinin

nasıl kullanıldığı, eğitime ne gibi yararlar sağladığı, çocuk, ebeveyn ve öğretmenleri nasıl

etkilediği gibi konular önem arz etmiştir. Bu çalışmada, bilişim teknolojileri ve medya üzerine

yapılan araştırmaların nasıl bir dağılım gösterdiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın

örneklemini, YÖK Yayın Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından arşivlenen, bilişim

teknoloji ve medya üzerine yapılmış 2000- 2018 yıllarını kapsayan, 34’ ü yüksek lisans ve 7 ‘

si doktora olmak üzere toplamda 41 tane lisansüstü tez dâhil edilmiştir. Araştırma yöntemi

olarak betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Yapılan çalışmalar tematik olarak gruplara

ayrılmış ve dağılımlar incelenmiştir. Çalışmaların dağılımı incelendiğinde en çok araştırmanın

bilgisayar ile ilgili konularda yapıldığı bu sıralamayı ise ikinci olarak çizgi filmlerin takip ettiği

tespit edilmiştir. Araştırma yöntemi olarak en çok nicel yöntemin kullanıldığı, örneklem grubu

olarak en çok çocuklar ile çalışıldığı, araştırmaya dâhil edilen 41 lisansüstü tezin çoğunlukla

yüksek lisans düzeyinde olduğu saptanmıştır. Çalışmanın yeni araştırmalara ışık tutacağı

düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Bilişim teknolojileri, medya, okul öncesi, çocuk.

BİLDİRİ: 201

ULUSAL OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİ KONGRELERİNDE

SUNULAN BİLDİRİLERİN İNCELENMESİ

Neriman ARAL, Figen GÜRSOY, Burçin AYSU

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi öğretmenliğine devam eden lisans öğrencilerinin, güncel araştırmalara

ulaşabilmesi, hatta bu yeni araştırmalarda rol alabilmesinde öğrenci kongreleri ön plana

çıkmaktadır. Alandaki akademisyenlerin önderliğinde yapılan ve lisans öğrencilerinin

merkezde olduğu, ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongreleri, bildirilerin çeşitliliği ve

güncelliği ile alanda yeni araştırma konuları hakkında bilgi sahibi olunmasına katkı sağlamakta,

sunum yapma tecrübesi kazandırmakta, önemli konu ve alanlarda uzmanlık düzeyini

yükseltmekte ve akademik hayatın gelişmesine de katkıda bulunmaktadır.

Ayrıca Türkiye'nin farklı bölgelerinde okuyan lisans öğrencilerinin ortak bir amaç için bir araya

gelerek alanın önde gelen duayenlerini dinleyebilmeleri, farklı bakış

açılarını görebilmeleri, araştırmak istedikleri konular hakkında bilgi sahibi olmaları açısından

eşsiz bir fırsat oluşturmaktadır. Bu kongrelerde lisans öğrencilerinin aktif

olabilmesi, hocalardan görüş alabilmesi, lisans düzeyindeki bir öğrencinin bilimsel

araştırmalara ilk adımı niteliğindeki çalışmalarının bilim dünyasında kabul görmesi, okul

öncesi öğretmenliği alanındaki araştırmalar ile birlikte kongrelere katılım oranının da artmasına

katkı sağlamıştır. Ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongrelerine olan bu yoğun

talep, çok farklı konularda bildiriler hazırlanmasına neden olmuş, bu konuda veri tabanı

oluşturulmasının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bununla beraber Ulusal okul öncesi

öğretmenliği öğrenci kongrelerinde yapılan araştırmaların incelenmesi daha sonra yapılacak

çalışmalara yol göstermesi açısından da önemli görülmektedir. Bu düşüncelerden hareketle

araştırmada ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci kongrelerinde sunulan, özet kitaplarına

ulaşılabilen bildirilerin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın amacı doğrultusunda veri toplama yöntemi olarak epistemolojik

doküman analizi kullanılmıştır. Çalışmaya Ulusal okul öncesi öğretmenliği öğrenci

kongrelerinde sunulmuş ve özetine ulaşılabilen bildiriler dahil edilmiştir. Sunulan bildiriler yıl,

üniversite, bölüm, çalışmanın türü, çalışılan yaş grubu ve araştırmanın konusu açısından

incelenmiş, alanda yapılacak çalışmalarla ilgili öneriler getirilmiştir.

Bulgular: Araştırma sonucunda ilk Ulusal Okul Öncesi Eğitimi Öğrenci Kongresinin 2006

yılında Bolu’da yapıldığı saptanmıştır.

Sonuç: Özet ve tam metinlerine ulaşılabilen çalışmaların çoğunun araştırmaya dayalı bildiriler

olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Okul Öncesi Eğitim, Öğrenci Kongresi

BİLDİRİ: 204

ÇİZGİ FİLMLERDEKİ ŞİDDETİN OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARA ETKİSİ

PINAR BİCERİK, CEREN AKINCI, Zerrin MERCAN

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar olan süreyi kapsayan okul öncesi

dönem, çocuk gelişiminin en hızlı ve en kritik yılları olmakla birlikte insan hayatının diğer

dönemlerinin temelini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde bu dönemde

çocukların televizyon izleyerek zamanlarını geçirdikleri ve televizyon programları içerisinde

en çok çizgi film seyretmeyi tercih ettikleri belirtilmektedir.( Erdoğan ve Baran, 2008; RTÜK,

2016; Cesur ve Paker, 2007).

Bu dönem çocuklarında özellikle şiddet içeren çizgi filmlerin izlenmesiyle etkilenme boyutları

da araştırılmıştır. Şiddet içerikli çizgi filmlerde görsel ve işitsel unsurların etkileri, hareketli

sahnelerin sıklığı, şiddetin sempatik hale getirilmesi, çocukların bu içeriği seyretmeyi tercih

etmelerine neden olmuştur. Bununla birlikte, çizgi filmler aracılığıyla şiddet sahnelerine maruz

kalan çocukların, bu davranışları içselleştirdikleri, model aldıkları ve gündelik hayatlarına,

oyunlarına, resimlerine, akran ilişkilerine, yansıttıkları görülmektedir.(Özen,2015; RTÜK,

2007; Yörükoğlu, 1985; Aktaş, Koçak, 2007).

Sonuç olarak bu çalışma, şiddet içerikli çizgi filmlerin okul öncesi dönem çocuklarına etkisinin

incelenmesi amacıyla yapılmış, bu amaçla ilgili alan yazın taranarak toplamda 26 kaynağa -10

tez, 14 makale, 2 kitap- ulaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında, çizgi filmlerdeki şiddetin okul öncesi

çocukları olumsuz yönde etkilediği ve çocukların bu davranışları yaşantılarına yansıttıkları

görülmektedir.

Anahtar kelimeler: erken çocukluk dönemi, okul öncesi dönem, çizgi film, şiddet

BİLDİRİ: 209

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OLAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİNİN YARATICI

KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE ÇOCUKLARININ YARATICI DÜŞÜNMESİNE

YÖNELİK ALGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİYE YÖNELİK BİR İNCELEME

Büşra GÜN, Tahsin ATABAY, Nuriye ÖZKAN, Nazike Büşra AVCI, Gamze BAYSAL,

Berna BALKAN

Pamukkale Üniversitesi

Amaç: Günümüz insanı sürekli değişimin egemen olduğu bir dünyada yaşamını

sürdürmektedir. Bu ortamda yaşayan bireyin, karşılaştığı sorunlara çözüm yolları bulabilmesi,

kendisi için ve toplum yararına olacak şekilde yeni fikirler üretebilmesi yaratıcı düşüncenin

geliştirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Okul öncesi dönem ise insan yaşamında ileriye dönük

etkileri yönünden kritik bir dönemdir. Bu sebeple yaratıcı düşüncenin söz konusu dönemde

gelişmeye başlaması önemlidir. Bununla birlikte ebeveynlerin çocuklarının yaratıcı

düşünmelerinde önemli bir payı vardır. Ancak ilgili literatürde ebeveynlerin yaratıcı kişilik

özelliklerinin farklı yönlerden çocukların yaratıcı düşünmelerine etkisini inceleyen çalışmaların

az sayıda yapıldığı görülmüştür. Buradan hareketle mevcut çalışmada, ebeveynlerin yaratıcı

kişilik özellikleri ile çocuklarının yaratıcı düşünmelerine yönelik algıları arasındaki ilişkinin

ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Ayrıca çeşitli değişkenler açısından ebeveynlerin yaratıcı

kişilik özellikleri ile algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı araştırmanın diğer

amacıdır.

Yöntem: Araştırma niceldir. Tarama modeliyle tasarlanan çalışmanın örneklemini bağımsız

anaokullarında çocukları olan 150 ebeveyn oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Tatlı

(2017) tarafından geliştirilen “Yetişkin Algı Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde

korelasyon testi, . t testi, tek yönlü varyans analizi yapılacaktır

Bulgular: Araştırmada verilerin analizi devam etmektedir.

Sonuç: Araştırma sonuçları, verilerin analizi sonucunda ortaya konacak bulgular neticesinde

ortaya konacaktır.

Anahtar Kelimeler: yaratıcı kişilik, yaratıcı düşünme, okul öncesi dönem, ebeveyn

BİLDİRİ: 226

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN HİKÂYE KİTABI SEÇİMİNE YÖNELİK

GÖRÜŞLERİ

Esra CEYHAN , Merve Deniz MISIRCI , Emine PORTAKAL

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Çocukların eğitiminde ilk basamak olan okul öncesi dönemde çocukların bilişsel, sosyal,

dil, ahlak, kişilik gelişimlerinde kitapla olan ilişkileri oldukça önemlidir. Dolayısıyla okul

öncesi dönemde öğretmenlerin çocuklara nitelikli kitaplar sunmaları gerekmektedir. Bu

bağlamda okul öncesi öğretmenlerinin hikâye kitabı seçimine yönelik görüşleri araştırmanın

konusunu oluşturmuştur.

Araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin kitapların iç ve dış yapı özelliklerini göz

önünde bulundurarak çocuk kitabı seçimindeki görüşlerinin ortaya konulmasıdır. Bu amaç

doğrultusunda araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu Eskişehir İl merkez ilçelerinde bulunan anaokulu ve

anasınıflarında görev yapan 15 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Görüşme sorularının

kapsam geçerliği için üç uzmandan görüş alınmış ve sorular düzenlenmiştir. Veriler 15

öğretmenle yüz yüze, her öğretmenle ortalama yirmi dakika görüşülerek toplanmıştır.

Verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Veriler doküman haline getirilmiş ve alan

yazın doğrultusunda oluşturulan temalara göre her bir araştırmacı tarafından ayrı ayrı

kodlanmıştır. Daha sonra yapılan kodlamalar karşılaştırılarak uzlaşma sağlanmış ve tek bir

kodlama elde edilmiştir. Veriler katılımcıların doğrudan ifadelerine yer verilerek

yorumlanmıştır.

Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin kitap seçimi yaparken kitabın iç yapı

özellikleri arasında yer alan konu seçiminde sıklıkla çocukların dikkatini çekecek konuların

bulunmasını; kahraman sayısının az olmasını, çocuklar için örnek teşkil eden, olumlu

özelliklere sahip kahramanlar bulunmasını; dil ve anlatım bakımından ise kitapların sade ve

yalın olmasını tercih ettikleri görülürken; dış yapı özellikleri olarak ise kitap seçiminde

resimlerin açık, anlaşılır olduğu; baskısının kuşe kağıda yapıldığı kitapları tercih ettikleri; yazı

boyutunun önemli olmadığını düşündükleri; sıklıkla büyük boyutlu ve 15-25 sayfa

aralığındaki kitapları tercih ettikleri; yayın evi ve yazara dikkat etmedikleri; en çok hikaye

kitaplarını tercih ettikleri görülmüştür.

Anahtar Kelimeler : hikaye kitabı , çocuk edebiyatı

BİLDİRİ: 227

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ YAPARAK YAŞAYARAK

ÖĞRETME BECERİLERİNİN DESTEKLENMESİ

Ayyüce YILMAZ, Fatma AVCI, Elif ŞAHİN, Lale KÖR, Semanur TUTAR

Başkent Üniversitesi

Amaç: Bu çalışma okul öncesi öğretmenliği öğrencilerinin çocukların daha aktif oldukları

yaparak yaşayarak deneyimledikleri etkinlikleri daha etkili bir şekilde uygulamalarını

amaçlayan bir eylem araştırması olarak planlanmıştır. Çocukların gelişim özelliklerine uygun,

katılımlarını arttıracak etkinlikler tasarlamak oldukça önemlidir. Çocukların etkinlik

süreçlerine daha aktif bir şekilde katılmalarını ve duyu organları ile somut bir şekilde kavram

ve becerileri deneyimlemelerini sağlayan etkinlikler tasarlamak öğretmen adayları için önemli

bir deneyimdir.

Yöntem: Araştırma eylem araştırması deseni kullanarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini

5 okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak

yansıtıcı günlük, katılım çizelgesi, gözlem notları ve çocuk çıktıları kullanılmıştır. Veri analiz

yönteminde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma için Başkent Üniversitesi’nde etik

kurul izni alınmıştır.

Bulgular: Elde ettiğimiz bulgulara göre, fen etkinlikleri çocuklar etkin katılım gösterdiğinde

amacına ulaşmıştır. Matematik etkinliklerinde çocukların kendi bedenlerini kullanarak deneyim

oluşturmaları öğrenmeyi daha kalıcı hale getirmiştir. Drama etkinliklerinde ise 3 yaş grubunda

dikkat ve odaklanma problemi yaşanmış; 4-5 yaş gruplarında etkin katılım ile amaca

ulaşılmıştır. Bulgular 3 ana tema altında toplanmıştır. Bu temalar şu şekildedir;

1. Öğretmen rolü

2. Etkinlik türleri

3. Çocuk merkezli

Sonuç: Kullanılan yöntemlerle yapılan araştırma sonucunda çocukların masa başı etkinliklerine

katılım oranlarıyla hareket etkinliklerine katılımı oranları karşılaştırıldığında oyun ve harekete

yönelik katılımın daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yaparak yaşayarak öğrenme, aktif katılım, öğrenme, okul öncesi eğitim

BİLDİRİ: 228

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL

TOPLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN YÖNTEM BAKIMINDAN İÇERİK

ANALİZİ

Ramazan Bektaş KAR, Ramazan ÇEKEN

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmada okul öncesi analiz birimi bağlamında bilimsel toplantıların incelenip

yöntemsel olarak araştırılması amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışmada okul öncesi analiz birimi bağlamında, nitel araştırma uygulamalarından

doküman analizi yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Bu çalışmada toplam 12 bilimsel toplantı incelenmiş olup, okul öncesi eğitimi ile

ilgili toplam 279 bildiriye ulaşılmıştır. Bu bildirilerden 124’ü nitel araştırma yöntemi ile

gerçekleştirilmiş olup 140 bildiride ise nicel araştırma yönteminin kullanıldığı tespit edilmiştir.

Metodolojisi karma yöntem olan bildiri sayısı ise 15’tir.

Sonuç: Çalışmada araştırma yöntemlerinin felsefi bakış açısına göre gruplaması incelendiğinde

nitel araştırmada en çok olgubilime yer verildiği, nicel araştırmada ise betimsel taramanın

kullanıldığı tespit edilmiştir. Okul öncesi eğitimi ile ilgili araştırmaların kurgulanması sürecine

ilgili çalışmaların hangi yöntemler kullanılarak gerçekleştirilebileceğine ışık tutması

bakımından bu araştırmanın sonucu önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, araştırma, bilimsel toplantı.

BİLDİRİ: 229

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BAZI BİLİMSEL TO

PLANTILARDA SUNULAN ÇALIŞMALARIN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ ÖRNEKLE

M BAKIMINDAN İÇERİK ANALİZİ

Zeynep ONUR, Ramazan ÇEKEN

Aksaray Üniversitesi

Amaç

Bu çalışmada okul öncesi eğitimi ile ilgili bilimsel toplantılarda sunulan bildirilerin ilgili oldu

ğu örneklem grupların, içerik analizi yöntemiyle incelenmesi amaçlanmıştır. Elde edilen verile

re göre ilgili alanda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarda hangi kitlelere odaklanıldığına yön

elik bulguların ortaya konulması ve yorumlanması hedeflenmiştir.

Yöntem

Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılarak gerçekleştiril

miştir. Bildiri özetlerinin incelemesinde dokümanların içerik analizi yapılmıştır. İncelenen bili

msel toplantıların bildiri içeriklerinde hedef kitle bakımından ele alınan örneklem gruplar anal

iz birimi olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında 15 farklı eğitim bilimleri kurultayında sun

ulan toplam 263 bildiri üzerinden 77 bildirinin hedef kitle olarak okul öncesi dönem çocuğu il

e ilgili olduğu tespit edilmiş ve araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada örneklem çeşitleri gr

uplanarak kategoriler oluşturulmuş, elde edilen bulgular frekans ve yüzde olarak tablolar halin

de sunulmuştur.

Bulgular

İncelenerek analizi edilen 263 bildiri hedef kitle bakımından ele alındığında en çok okul önces

i dönem çocuğuna yönelik çalışmaların yapıldığı (77), okul öncesi öğretmenleri ( 60), öğretme

n adayları (40), öğretmen ve öğretmen adayları (39), aile (40) yönelik çalışmaların gerçekleşti

rildiği, bunun yanı sıra eğitim kurumları (3), kaynaştırma öğrencileri (1), otizm spektrum boz

ukluğu tanısı almış bir grup okul öncesi çocuk (1), işitme engelli çocuklar (1) ve çocuk kitapla

rı (1) ile ilgili çalışmanın olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç

Çalışmanın sonuçları, ele alınan bildirilerde hedef kitle bakımından çocuk kitapları, eğitim kur

umları, kaynaştırma öğrencileri ve farklı disiplinlere ilişkin kavramların kazanılmasına yöneli

k olarak daha az bulgularla ulaşılmıştır. Bu araştırmadaki veriler ile okul öncesi eğitim alanın

da çalışma yapan araştırmacılara, ilgili alanda güncel çalışmalarda hangi hedef kitleye yoğunla

şıldığının anlaşılması bakımından yol göstermesi beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, erken çocukluk eğitimi, 36-72 ay çocuk.

BİLDİRİ: 234

BAĞIMSIZ ANAOKULLARINDA KULLANILAN RESİMLİ ÇOCUK

KİTAPLARINDAKİ AİLE KAVRAMLARININ ELE ALINIŞ BİÇİMLERİNİN

İNCELENMESİ

Emine AYDEMİR, Zehra Saadet FIRAT

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönem, çocukların gelişimlerinin en hızlı olduğu ve sosyal rollerin

öğrenildiği 0-6 yaş dönemini kapsamaktadır. Çocukların sosyalleştiği ilk kurum aile ortamıdır.

Sosyal rollerin öğrenilmesinde önemli olan aile üyeleri bu sorumluluklarını farklı uyarıcılar ve

en temelde ise kitaplar aracılığıyla gerçekleştirirler. Resimli çocuk kitapları çocukların hayal

dünyalarını geliştiren, gerçek yaşama hazırlayan önemli materyallerden biridir. Bu çalışmada

anaokullarında kullanılan resimli çocuk kitaplarında yer alan aile kavramının ele alınış

biçimlerini incelemek amaçlanmaktadır.

Yöntem: Araştırma da nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Veriler

doküman incelemesi yöntemi ile toplanmıştır. Veriler toplanırken araştırmacı tarafından

oluşturulan Resimli Çocuk Kitaplarında Geçen Aile İle İlgili Kavramları İnceleme Kontrol

Listesi kullanılmıştır. Kontrol listesi literatür taranarak ve 3 uzmanın görüşü alınarak

oluşturulmuştur. Araştırmada veri kaynakları, Erzurum ili merkez ilçelerinden MEB’e bağlı

bağımsız anaokulları içerisinden, okulun ortak kullanabileceği kitaplığı bulunan anaokullardan

seçilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, bu kriteri taşıyan 2 anaokulunda bulunan ve kitabın

basım yılı 2005 ve sonrası olan, yaş aralığı 3-6 yaşı kapsayan, öykü ve masal türündeki 90

resimli kitaptan oluşmaktadır. Her resimli kitaptan aynı yazara ait en fazla 4 kitap olmak şartıyla

random yöntemiyle 57 kitap seçilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi

kullanılmıştır.

Bulgular: İncelenen 57 kitabın 44’ü Türk 13’ü yabancı yazarlara aittir. Kitapların 40 tanesinde

aile üyeleri kavramı geçmektedir. Aile üyelerinden anne kavramı 32 defa geçerek en fazla geçen

kavram olmuştur. Kitaplarda 14 çekirdek, 4 geniş ve 14 de tek ebeveynli aile öykü/masalı yer

almaktadır. Kitaplarda 68 olumlu, 12 olumsuz iletişime rastlanmıştır .Çocuğun anne ya da baba

ile yaptığı eylemlerde anne ile en fazla yemek yemek, baba ile de yemek yemek ve oyun

oynamak olduğu görülmüştür.

Sonuç: Analizler devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: resimli çocuk kitabı, aile, okul öncesi, çocuk edebiyatı,

BİLDİRİ: 237

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN FEN ETKİNLİKLERİNDE

KULLANDIKLARI YÖNTEM VE TEKNİKLERİN ÇEŞİTLİLİĞİNİN

İNCELENMESİ

Elif Tuğçe KAYALI, Latife YUVARLAK, Şule ERŞAN

Sinop Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemde yaşanan deneyimlerin yetişkinlikteki etkileri düşünüldüğünde,

meraklı, sorgulayan, araştıran, inceleyen ve üreten bireylerin yetişmesi açısından fen eğitimi

önemlidir.Öğretmenlerin, çocukların merak duygusunu canlı tutacak, problem çözme, keşfetme

becerileri ve diğer bilimsel süreç becerilerini kazandırabilecek yöntem ve teknik bakımından

zengin içerikli fen etkinlikleri planlamaları gerekmektedir.

Araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin fen etkinliklerinde kullandıkları yöntem ve

tekniklerin çeşitliliğinin incelenmesi amaçlanmıştır.Öğretmenin kıdemi, çalıştığı yaş grubu ve

kurum türünün fen etkinliklerinde kullandıkları yöntem ve tekniklerin çeşitliliğine etkisi ise

araştırmanın alt problemleri olarak ele alınmıştır.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Sinop

ilindeki okul öncesi öğretmenleri araştırmanın evrenini, amaçlı örnekleme yöntemi ile

belirlenmiş 48-60 ay ila 60-72 ay yaş gruplarıyla anasınıfı ve anaokulunda çalışan 20 okul

öncesi öğretmeni örneklemi oluşturmaktadır.Veri toplama aracı olarak literatür taraması sonucu

geliştirilen, uzman görüşü alınarak hazırlanan açık uçlu ve likert soruların bulunduğu görüşme

formu kullanılmıştır.Öğretmen görüşlerinin analizi sonucu fen etkinliklerinde çeşitliliğe önem

verdiği belirlenen 4 öğretmen fen etkinliği uygulamaları sırasında gözlemlenmiştir.

Bulgular: Fen etkinliklerinde yöntem ve tekniklerin çeşitliliğini önemsediği belirlenen

öğretmenlerin sınıflarında bulunan fen merkezindeki materyallerin çeşitliliğini de önemsediği

yapılan gözlemler sırasında gözlem formuna kaydedilmiştir.Öğretmenlerin tamamı etkinlik

hazırlarken en çok yararlandıkları kaynak olarak interneti belirtmişlerdir.

Öğretmenlerin tamamı fen etkinliklerinde deney yöntemini sıklıkla kullandıkları belirlendi.

Deneyden sonra en çok analoji, proje yöntemi ve iş birliği ile problem çözme yöntemlerinin

kullanıldığı, fen-doğa kitapları, kavram haritası, drama yöntemlerinin ise nadiren kullanıldığı

tespit edildi.

Sonuç: Öğretmenlere lisans eğitimindeyken ve hizmet içi eğitimlerle verilen fen eğitimi

derslerinin kalitesinin artırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Öğretmenlerin fen

etkinliklerinde tüm yöntem ve teknikleri kullanmamasının nedeni fen eğitimi alanında yetersiz

olmalarıdır.Sınıfın-okulun imkanları, yaş grubunun küçük olması gibi nedenler de fen

etkinliklerinde öğretmenlerin yapabilecekleri çalışmaları sınırlandırmaktadır

Anahtar kelimeler: Okul öncesi eğitimde fen etkinliği, fen etkinliğinde yöntem ve teknik,

yöntem ve teknik.

Elif Tuğçe KAYALI, Sinop Üniversitesi, [email protected]

Latife YUVARLAK, Sinop Üniversitesi [email protected]

BİLDİRİ: 240

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ OYUNA

BAKIŞ AÇILARI

İsmihan DANIŞMAZ, Pınar KARAMAN

Sinop Üniversitesi

Okul öncesi dönem çocukları için oyun vazgeçilmez bir dünyadır. Bir yetişkinin yaptığı meslek

onun için ne ise çocuk için de oyun meslekle eşdeğerdir. Çocuklar kendilerini oyun yoluyla

ifade etmektedir. Çocuklar yaşlarına göre oyun dönemlerine ayrılmışlardır. Çocuklar

deneyimlerini oyun ile kazanabilmektedir. Araştırmalar, oyun temelli okul öncesi eğitimin

çocuklarda daha iyi kazanımlara ulaştıklarını göstermektedir. Okul öncesi eğitimde bu kadar

önemli olan oyuna yönelik öğretmen adaylarının algıları oldukça önemlidir. Bu araştırmanın

amacı, öğretmen adaylarının oyuna ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Araştırmaya Sinop

Üniversitesi’nde öğrenim gören 8 öğretmen adayı katılmıştır. Nitel araştırma yönteminin

kullanıldığı çalışmada içerik analizi tekniği kullanılarak adayların görüşleri analiz edilmiştir.

Öğretmen adaylarının birçoğu oyunun çocukların gelişimleri açısından oldukça etkili olduğunu

belirtmişlerdir. Bu bağlamda, oyun temelli eğitimin önemine vurgu yapmışlardır. Analiz süreci

devam etmektedir.

ANAHTAR KELİMELER: Okul öncesi eğitimi; Çocuk; Oyun; Öğretmen adayları

BİLDİRİ: 242

SON DÖNEMDE EN ÇOK TERCİH EDİLEN ANİMASYON FİLMLERİN

YARATICILIK BOYUTLARININ İNCELENMESİ

Damlanur BAKAN, Meltem OZAN, Binhan KOYUNCUOĞLU

Sinop Üniversitesi

Amaç: Günümüzde çocuklara yaratıcı olmaları konusunda pek çok eğitim verilmektedir.

Çocuklar ev ortamında, sokakta ve eğitimin her kademesinde yaratıcılıklarını etkileyecek

uyarıcılarla karşılaşırlar. Fakat bu eğitimlerin çoğunun pratiğe geçmediği görülmektedir. İçinde

bulunduğumuz çağın beraberinde getirdiği teknolojik yenilikleri göz önünde bulunduracak

olursak; çocukların gün içerisinde televizyon, tablet ve telefon aracılığıyla çizgi film ve

animasyonlar gibi görsellere maruz kaldığını bilmekteyiz. Animasyon filmler çocukların

günlük yaşamlarında bu kadar büyük yer kaplarken yaratıcılığın bu vasıtayla da çocuklara

aktarılması büyük önem taşımaktadır.

Bu araştırmada son 5 yıllık dönemde en çok tercih edilen animasyon filmlerinin yaratıcılık

boyutlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırmada iki temel problem ele alınmaktadır.

Animasyon film yaratıcılarının ve yönetmenlerinin filmin konusu, içeriği ve görsel efektleri

açısından çocukların yaratıcılığını ideal şekilde destekleyecek unsurları ön plana çıkarmaları ve

ebeveynlerin, çocukları için animasyon film tercihinde bulunurken yaratıcılığı destekleyici

filmler tercih etmeye özen göstermemeleridir.

Yöntem:Araştırmada nitel araştırma desenlerinden yorumlama kullanılmıştır. Araştırma

betimsel bir araştırma olup, örneklem, amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir.

Araştırmanın evrenini Türkiye’nin tüm zamanlar seyirci rekortmeni animasyon filmleri

listesinden Box Office tarafından belirlenen ilk 20 film oluşturmaktadır. Veri toplama aracı

olarak animasyon filmlerindeki yaratıcılık boyutları hakkında bilgi toplamak için araştırmacılar

tarafından oluşturulan ‘’Yaratıcılık Kontrol Listesi’’ kullanılmıştır. Yaratıcılık kontrol listesi

Fisher’in yaratıcılık boyutlarından yararlanılarak oluşturulmuştur.

Bulgular:Yapılan içerik analizine göre listenin başında yer alan, en çok izlenme oranına sahip

olan animasyon filmin yaratıcılık düzeyi, diğer animasyon filmlere oranla düşük çıktığı tespit

edilmiştir. Yaratıcılık düzeyi en yüksek çıkan animasyon filmin yaratıcılık boyutlarından

esneklik boyutu, tam puan alan tek animasyon film olarak belirlenmiştir.

Sonuç:Araştırmanın sonucu olarak animasyon filmlerin izlenme oranlarıyla yaratıcılık

düzeyleri doğru orantılı olması beklenirken, tam tersi sonuçlar elde edilmiştir. Buradan izleyici

kitlesinin film seçimlerinde yaratıcılığı destekleyici unsurları yerine, diğer faktörleri göz

önünde bulundurdukları saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler:animasyon film,yaratıcılık,okul öncesi eğitimde yaratıcılık

BİLDİRİ: 245

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİNDEKİ 4 YAŞ VE 5 YAŞ ÇOCUKLARININ MATEMATİK

BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Aeman BİLAL , Gizem YILDIRIM , Abdullah Nuri DİCLE

Sinop Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi dönemi; çocukların matematik öğrenimi için kritik bir dönemdir. Kritik

dönemi etkin bir biçimde değerlendirebilmek gerekir. Araştırmanın amacı normal gelişim

gösteren 48-60 ve 60-72 aylık çocukların matematiksel becerilerinin belirlenmesidir.

Yöntem: Okul öncesi dönemi çocuklarının matematik becerilerinin değerlendirilmesine

yönelik nicel araştırma yöntemlerinden deneysel teknik kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma

grubunu; 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında Türkiye, Sinop’ta okul öncesi eğitim kurumuna

devam eden ve normal gelişim gösteren 48- 60 aylık 25 çocuk ve 60-72 aylık 24 çocuk

oluşturmuştur.

Bulgular: Araştırma halen devam etmektedir.

Sonuç: Analiz süreci devam etmektedir.

Anahtar kelimeleri: Okul öncesi, matematik etkinliği.

Sinop Üniversitesi, [email protected] 1

Sinop Üniversitesi, [email protected] 2

Yar. Doç. Dr. , Sinop Üniversitesi, [email protected]

BİLDİRİ: 262

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK

FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ

Mükerrem MIRÇIK, Büşra AYGAR, Büşra AKKULAK KÖKSOY, Fatma CENGİZ,

Nebahat ÖZDEMİR, Deniz SEVGİLİ

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Amaç: Çocuk istismarı, 18 yaşın altındaki çocuklara, bir erişkin tarafından fiziksel, ekonomik,

duygusal ve cinsel olarak uygulanan; çocuğun sağlığını, gelişimini ve tüm hayatını etkileyen,

kalıcı izler bırakan eylemler olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istismarının azaltılması için

ebeveynlerden sonra çocuğa en yakın olan okul öncesi öğretmenlerinin çocuk istismarı

konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada okul öncesi

öğretmen adaylarının çocuk istismarı konusunda düşüncelerinin değerlendirilmesi

amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırma,nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Araştırmanın çalışma

grubu Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği, 2,3 ve 4.sınıflardan toplam

14 öğretmen adayı (on iki kadın, iki erkek) olarak belirlenmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı

yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Veriler, betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir.

Bulgular: Bu görüşmelerden aldığımız verilerde, bazı öğretmen adaylarının çocuk istismarı

çeşitlerini fark edemedikleri ve çocuk istismarını tanımlayamadıkları, istismara uğrayan

çocuklardaki bulguları fark etmede güçlük çektikleri tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının,

istismara uğrayan çocuklarla karşılaştıkları zaman, çocuklara nasıl yaklaşacakları, bu durumla

karşı karşıya gelindiğinde nerelere başvuracakları, nasıl bir psikolojik ve yasal süreç

başlatacakları konusunda net düşüncelerinin olmadığı tespit edilmiştir.

Sonuç: Ülkemizde, çocuk istismarını önleme ve tespit etmeye yönelik çalışmaların yetersiz

olduğu ve bu konuda eğitimler verilmesi gerektiği fikri araştırmaya katılan öğretmen

adaylarınca ortak bir kanı olarak belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: İstismar, ihmal, psikoloji travma,

BİLDİRİ: 272

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN ÇOCUKLARINA

YÖNELİK TOPLUMSAL CİNSİYET ALGILARININ İNCELENMESİ

Gülçin GÜVEN, Özge Nur GAZİTEPE, Büşra YAVUZ, Nazlı UZ

Marmara Üniversitesi

Amaç: Araştırmada okul öncesi dönemde çocuğa sahip annelerin çocuklarına yönelik

toplumsal cinsiyet algılarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel araştırma deseninde tasarlanan araştırma, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar

döneminde İstanbul Anadolu yakasındaki iki ilkokula bağlı anasınıfı ve bir bağımsız

anaokulunda öğrenim gören çocuğa sahip ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 36 anne çalışma

grubunu oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna dahil edilen annelerin çoğunlukla orta

sosyo-ekonomik düzeyde oldukları ifade edilirken çoğunlukla yükseköğretim mezunu oldukları

belirlenmiştir. Araştırmada veriler geliştirilen görüşme formunda yer alan dört açık uçlu soruya

annelerden bireysel görüşme yoluyla elde edilmiştir. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş

ve kayıtların transkripti yapılmıştır. Verilerin içerik analizi yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde annelerin çocuklarına oyuncak

alırken cinsiyet değişkenini göz önünde bulundurmadıkları, çoğunlukla çocuğun isteğine göre

oyuncak tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan annelerin büyük bir çoğunluğu

çocuklarının kıyafet seçimlerinde cinsiyetlerini göz önünde bulundurduklarını belirtirken bazı

anneler özellikle renk konusunda seçimi çocuklarına bıraktıklarını ifade etmişlerdir. Çalışmada

annelere yöneltilen gelecekte çocuklarının hangi mesleği yapmalarını isterler sorusuna ise

topluma yararlı olması ön koşul olmakla birlikte prestijli olarak görülen doktor, avukat gibi

meslekler ifade edilse de çoğunlukla sevdiği ve istediği mesleği yapmasını tercih ettikleri

görülmüştür. Son olarak çocuklarının sahip olmalarını istedikleri kişilik özellikleri arasında en

çok sevgi ve saygı tercih edilirken iyi ahlaklı, zeki, sorumluluk sahibi olma, özgüvenli gibi

kavramlara da yer verilmiştir.

Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında annelerin çocuklarının oyuncak,

giysi, meslek ve kişilik özellikleri açısından sahip oldukları çocukların cinsiyetlerine göre bir

tercihte bulunmadıkları belirlenmiştir. Çoğunlukla çocuklarının ilgi ve isteklerini

önemsedikleri ancak bu dört değişken içinde ele alındığında cinsiyete göre en çok farklılık

göstermesi gereken unsurun kıyafet seçimleri olduğu dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, toplumsal cinsiyet algısı, anneler

BİLDİRİ: 282

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI

DERSİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Seher KAYA, Zeynep KALYONCU, Fadime ÇAPAN

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma okul öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersi hakkında

görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliğinde öğrenim gören son sınıf öğretmen adayları ile

gerçekleşmiştir. Araştırma nitel araştırma yöntemi benimsenerek yapılmış veriler görüşme

formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yapılarak, öğretmen adaylarının

düşünceleri kategorilere dönüştürülmüştür.

Bulgular: Araştırma bulgularında, öğretmen adayları Öğretmenlik uygulaması dersinin

yararları hakkında en fazla “deneyim kazandırması ve sınıf kontrolü kazandırmasını” ifade

ederken, uygulama okulunun fiziksel yapısından kaynaklanan zorluklar yaşadıklarını

söylemişlerdir. Öğretmenlik uygulaması dersinin teorik yapısına ilişkin “Uygulama sürecine

rehberlik ediyor” düşüncesi ön plana çıkarken, uygulama okulundaki Öğretmenlik uygulaması

dersinin ise “mesleki gelişimi” sağladığı ifade edilmektedir.

Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adayları Öğretmenlik uygulaması dersini

mesleki gelişimi sağladığı ve deneyim kazandırdığı gerekçesiyle önemli görmektedir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, öğretmen adayı, öğretmenlik uygulaması,

BİLDİRİ: 291

TRT ÇOCUK YOUTUBE KANALININ AİLE VE ÇOCUK GÖRÜŞLERİNE GÖRE

İNCELENMESİ

Betül KARAMERT, Ebru Nisa İLÇE, Gonca Anı AR, Kübra ŞERBETÇİ, Meltem

GÜNDOĞDU

Hacettepe Üniversitesi

Amaç: İnternet bağlantılı medya ve teknolojik araçları kullanmaya başlama yaşının gün

geçtikçe düştüğü gözlenmektedir. Neredeyse doğar doğmaz teknolojik cihazlar ve internet ile

tanışan çocuklar bu cihazları hayatlarının bir unsuru olarak görmeye başlamaktadır. İnternetin

sunduğu içerikler çok çeşitlidir. Çocukların yoğun ilgi gösterdiği kanallardan biri de TRT

Çocuk Youtube kanalıdır. Bu çalışmanın amacı çocuk ve ailelerinin TRT Çocuk Youtube

kanalını ne amaçla kullandıklarının tespit edilmesi, TRT Çocuk Youtube kanalının

açıklamasında belirttiği “eğitici, eğlendirici ve milli kültürden esinlenilen” değişkenlerinin

çocuk ve aile görüşlerine göre incelenmesi ve bu iki değişkenin arasındaki ilişkinin

incelenmesidir.

Yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmaktadır:

Çocuklar ve ailelerinin TRT Çocuk Youtube kanalını hangi amaç/amaçlar için

kullanıyorlar?

Çocukların ve ailelerin TRT Çocuk Youtube kanalının eğitici, eğlendirici ve milli kültür

boyutuna yönelik görüşleri nelerdir?

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modelinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmanın evrenini TRT Çocuk Youtube kanalını kullanan 4-5 yaş çocuk ve aileleri

oluşturmaktadır. Evreni tüm elemanlarla incelemek mümkün olmadığı için araştırmacıların

uygun örneklem yöntemiyle seçtiği çalışma grubu kullanılacaktır. Araştırma verileri,

araştırmacılar tarafından hazırlanan uzman görüşü alınmış görüşme formlar ile toplanmıştır.

Belirlenen örneklem dahilinde, çocuklar ve ailelere hazırlanan açık uçlu sorular sorulmuştur.

Görüşmeler TRT Çocuk Youtube kanalını izleyen, görüşmeye olumlu yanıt veren çocuklar ve

aileleriyle yapılmıştır. Her görüşmenin ses kayıtları yapılarak kayıtlar dökümante edilmiştir.

Araştırma amaçları ışığında uyumlu veriler kategorize edilerek analiz kapsamına alınmıştır.

Bulgular: TRT Çocuk Youtube kanalının kullanım amacı ve kanalın açıklamasında belirttiği

“eğitici, eğlendirici ve milli kültürden esinlenilen” değişkenlerine yönelik veriler uzman görüşü

alınmış çocuk ve aile görüşme formları ile toplanmıştır. Her görüşmede alınan ses kayıtları

metin haline getirilerek bulgular elde edilmiştir.

Sonuç: Araştırmacılar bir araya gelerek bulguları analiz etmişlerdir. Daha sonra iki değişken

arasındaki ilişki incelenecektir. Sonuçlar bulgular eşiğinde değerlendirilecektir. Araştırma

sonunda ailelerin ve çocukların TRT Çocuk Youtube kanalını eğlendirici, eğitici ve milli

kültürden esinlendiğini düşündükleri için tercih ettikleri sonucuna ulaşılması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Aile, Çocuk, Youtube, TRT Çocuk

BİLDİRİ: 292

KÜÇÜK BİLİM İNSANLARI BİTKİLERİN DÜNYASINI KEŞFEDİYOR

Ayşe Nur ÇELİK, Selin EFE

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

İnsanlar olarak biz, güneş sistemi içerisinde tek canlı gezegen olan dünya üzerinde, diğer

canlılar ile birlikte yaşamaktayız. Dünyada yaşamın geleceği için diğer canlıların yaşamına

saygı duymayı öğrenmemiz gerekmektedir. Bu öğrenme de aileden sonra ilk olarak okul öncesi

seviyesinde başlamaktadır. Okul öncesi dönem, çocukların, kendi hayatları dışında canlı

yaşamın farkına varmaya başladıkları dönemdir. Çoğunlukla çocuklar hayvanların canlı

olduğunu kavrasalar da, diğer canlı türlerinin canlılığının farkında değillerdir. Bir çiçek

gördükleri zaman onu hiç düşünmeden koparabilirler ama bir kedi gördüklerinde kuyruğunu

çekemezler. Çünkü kedi uyarıya karşı tepki verebilir ama çiçek çocuğun gözlemleyebileceği

şekilde o an tepki veremediği için onlara zarar vermekten çekinmezler. Bu çalışmada, biz,

bitkilerin de canlı olduğunu ve bitkilerin dünya üzerindeki yaşam için ne kadar önemli oldukları

hakkında fikir sahibi olmaları amaçlanmaktadır.

Araştırmanın amacına yönelik tek gruplu ön-test son test deneysel desenine

başvurulmuştur. Araştırmanın yapıldığı yer Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi(ÇOMÜ)

Rektörlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitim Merkezi

(ÇABAÇAM)’dır. Araştırmanın çalışma grubunu ÇABAÇAM’da öğrenim gören sosyo-

ekonomik ve kültürel açıdan dezavantajlı durumda olan 4-5 yaş aralığındaki okul öncesi çocuk

oluşturmaktadır. Hazırlanan program Şubat-Nisan 2018 tarihleri arasında 8 hafta boyunca

haftada 1 gün 1 saat uygulanmaktadır. Okul öncesi çocukların psikomotor gelişimleri için

yapılan etkinliklere daha fazla yer verilmektedir. Buna ithafen fidan dikimi yapılarak okul

öncesi çocuklara sorumluluk bilinci ve doğa sevgisi aşılanması hedeflenmektedir. Çalışmada

veriler çocuklar ile yapılan birebir görüşmeler ile toplanmıştır.

Çocuklar ile yapılan öntestler sonucunda, çocukların bitkileri cansız olarak

grupladıklarını, canlıların ortak özellikleri hakkında tam bir bilgiye sahip olmadıklarını ve

bitkilerin sınıflandırılmasında eksik kaldıklarını gördük.Sonuç olarak bu araştırmada,

çocukların bitkilerin dünyasını keşfetmelerini ve dünya üzerindeki yaşam için önemini

keşfetmelerini bekliyoruz.

Anahtar Kelimeler: Canlılar, bitkiler , çevre bilinci

BİLDİRİ: 308

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SERBEST OYUN ZAMANI

SIRASINDAKİ ÖĞRETMEN YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİ

Can Ahmet YILMAZ, Merve CEYLAN, Esra DEMİREL, Nazife TEKİN, Setenay SATIŞ,

Gözde ERTÜRK KARA

Aksaray Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmada, okul öncesi eğitim kurumlarında serbest oyun zaman sırasındaki

öğretmen yaklaşımlarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Aksaray il

merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı dört bağımsız anaokulunda görev yapmakta olan

beş okul öncesi eğitim öğretmeni oluşturmuştur. Veri toplama aracı, Kalkan ve Güler (2015)

tarafından geliştirilen “Öğretmenlerin Serbest Zaman Sırasındaki Yaklaşımlarına İlişkin

Kontrol Listesi”dir. Bu kontrol listesi kullanılarak her sınıfta sekiz hafta boyunca gözlem

yapılmıştır. Araştırma verileri, betimsel ve içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Kontrol

listesinde yer alan derecelendirmeli sorular (iyi, orta ve zayıf) için frekans değeri

hesaplanmıştır. Gözlem notları önceden belirlenen temalar göz önünde bulundurularak analiz

edilmiş, kodlar ve frekans dağılımlıları çıkarılmıştır.

Bulgular: Öğretmenlerin serbest zaman sırasında çocukları fotoğraflarla belgeleme oranının

düşük olduğu ve daha sonra fotoğraflar hakkında çocuklarla konuşmadığı gözlemlenmiştir

Öğretmenlerin serbest oyun zamanından önce çocuklar için oyun planı hazırlanmadığı daha çok

çocukların plansız bir şekilde oynadığı gözlemlenmiştir. Gözlem notları serbest zaman öncesi,

sırası ve sonrası ile genel yaklaşım olmak üzere dört tema altında incelenmiştir.

Sonuç: Gözlenen öğretmenlerin tamamı serbest zaman etkinliklerini günün ilk etkinliği olarak

planlamakta ve öğretmenler bu etkinliğe ortalama bir saat zaman ayırmaktadır. Öğretmenler

genel olarak serbest zaman etkinliği içinde öğrenme merkezlerinde birden fazla etkinliğe aynı

anda yer vermemektedir. Serbest oyun zamanında çocukları oyunlarını yeteri kadar öğrenme

merkezlerinde gerçekleştirmediği ve gereken desteğin öğretmen tarafından verilmediği

görülmüştür. Çocukların serbest oyun zamanında genellikle kendi başlarına oynadıkları

görülmüştür. Yapılan gözlemlerde de öğretmenlerin, çocukların ilgi veya isteğini arttırıcı sözel

ve davranışsal bir tutum sergilemediği, çocukların nerede, kiminle, ne ile oynadıklarıyla

ilgilenmediği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, serbest oyun zamanı, öğretmen yaklaşımı.

BİLDİRİ: 313

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRETMEN ADAYLARININ

MESLEĞE YÖNELİK TUTUMLARI İLE MESLEKİ MOTİVASYONLARININ

İNCELENMESİ

Dilan ODUNCU, Gizem GÜNGÖR, Gülistan BAYRAM, İlknur ELÇİK, İrem ALKAN,

Kadir ATLAN, Mahsun TEZER, Ezgi AKŞİN YAVUZ

Trakya Üniversitesi

Amaç: Araştırmada okul öncesi öğretmen adaylarının mesleğe yönelik tutumları ile mesleki

motivasyonları arasındaki ilişkinin ve tutumları ile motivasyonlarının çeşitli değişkenlere göre

farklılaşmasının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada; okul

öncesi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları, mesleki motivasyonları

ve tutum-motivasyon ilişkisi ile bunlar üzerinde farklılık yaratabileceği düşünülen (yaş,

cinsiyet, sınıf düzeyi, mezun olunan lise türü, bölümü isteyerek ve tanıyarak seçme durumu,

okul deneyimi dersini tamamlama, öğretmenlik uygulaması dersine en az 1 dönem devam etme,

anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi) demografik değişkenlere göre incelenmiştir.

Yöntem: Bu araştırma nicel yöntemlerden ilişkisel tarama modeli kullanılarak

gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Trakya

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda eğitim öğretim gören

tüm öğretmen adayları arasından araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul edenler

oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının mesleğe yönelik tutumlarının ve motivasyonlarının

incelenmesi Üstüner (2006) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği’’ ve

Polat-Kaçan (2010) tarafından geliştirilen ‘’Öğretmen Motivasyon Ölçeği’’ ile ölçülmüştür.

Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilerin analizi sonucunda öğretmen adaylarının

öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile içsel motivasyonları ve öğretmenlik mesleğine

yönelik tutumları ile dışsal motivasyonları arasında orta düzey ile pozitif yönlü ilişki olduğu

belirlenmiştir. Bununla birlikte öğretmen adaylarının tutumları motivasyonlarının cinsiyete ve

bölümü isteyerek seçme durumuna göre farklılık gösterdiği; yalnızca dışsal motivasyonun okul

deneyimi dersini alma durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre kadın öğretmen adaylarının mesleklerine karşı erkeklere

göre daha olumlu tutuma ve daha yüksek motivasyona sahip oldukları belirlenmiştir. Bununla

birlikte eğitim alacakları bölümü tanıyarak seçen öğretmen adaylarının mesleğe yönelik daha

olumlu tutumlara ve daha yüksek motivasyona sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum, motivasyon, öğretmen adayları,

okul öncesi eğitim

BİLDİRİ: 317

TEMEL EĞİTİM KADEMESİNDEKİ SURİYELİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİM

SÜRECİNE İLİŞKİN EBEVEYN GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:

MARDİN İLİ ÖRNEĞİ

Nihal YILDIZ YILMAZ, Ahmet KAPLAN, Nazlıcan ŞENER, Perihan ÇOKAKAR, Hatice

TUNÇ

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacını, Mardin ilinde temel eğitim kademesindeki Suriyeli öğrencilerin

eğitim sürecine ilişkin ebeveyn görüşlerinin değerlendirilmesi oluşturmaktadır.

Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışması deseni

kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Mardin il

merkezinde 26 tane Suriye’den göç etmiş ebeveyn oluşturmuştur. Örneklem seçiminde ölçüt

örneklem yöntemi kullanılmıştır. Ölçüt ise ebeveynlerin Suriye’den göç etmiş Türkiye’de

Geçici Eğitim Merkezlerinde ve devlet okullarında öğrenim görmüş çocuklarının olması olarak

belirlenmiştir. Verileri toplama aracı olarak, konu ile ilgili literatür taranarak kuramsal temel

oluşturulmuş ve literatür bilgilerinden yararlanılarak yarı yapılandırılmış bir görüşme formu

uygulanmıştır. Ebeveyn görüşme formu iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm, kişisel

bilgilerin elde edilmesi amacı ile hazırlanmıştır. İkinci bölümde ise; şu anda temel eğitim

kademesinde yer alan Suriyeli öğrencilerin devlet okulu ve geçici eğitim merkezinde ki eğitim

süreçlerine ilişkin ebeveyn görüşlerinin belirlenmesi amacına yönelik olarak hazırlanmıştır.

Görüşme formu geliştirilirken bir öğretim üyesinin uzman görüşüne başvurularak pilot

uygulaması 2 kişi ile yapılmış ve forma son hali verilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi

kullanılmıştır. İçerik analizine uygun olarak verilen cevaplar doğrultusunda temalar

oluşturulmuş ve geçerlik-güvenirliği sağlanmıştır.

Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre genel olarak Geçici Eğitim Merkezinde Arapça

konuşulmasından dolayı problem yaşamadıklarını ve bu açıdan Türk devlet okulunda sorun

yaşadıklarını belirtmişlerdir. Akran ilişkileri açısından ise genel olarak Suriye okulunda sorun

yaşamadıklarını ancak Türk devlet okulunda başlangıçta sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Akademik başarı açısından dil sorunu yaşamadıklarına Geçici Eğitim Merkezlerinde daha iyi

oldukları ancak Türk devlet okullarında sonradan başarışlarının daha fazla arttığını

belirtmişlerdir. Öğretmenlerle olan ilişkiler hususunda ise her iki okulun öğretmenleri ile de

problemleri olmadığını belirtmişlerdir. Eğitime devam etmek istedikleri yer olarak ise Türk

devlet okulunu seçmişlerdir.

Sonuç: Araştırma sonucunda ebeveynlerin genel olarak Türk devlet okullarından ve

öğretmenlerinden memnun oldukları belirlenmiştir. Başlarda yaşadıkları sorunları artık

yaşamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Eğitimi, Suriyeli Sığınmacılar, Geçici Eğitim Merkezleri

BİLDİRİ: 322

YARATICILIK YOLCULUĞUMUZ

Selay UZMEN ÖZGÜL, Sena ÇELEBİ, Aynur ÇİÇEKLİ, Mahsun ERİN, Rojda KAYA,

Medine KEKLİK, İslim ÖZDEMİR, Nazife Nur SUBATAN

Uluslararası Final Üniversitesi

Amaç: Eğitim Fakülteleri, Okul Öncesi Öğretmenliği Programlarında yer alan Yaratıcılık ve

Geliştirilmesi dersi, öğretmen adaylarının kendi yaratıcı düşünme süreçlerini geliştirmenin

yanında, öğretmenlik görevlerini yapacakları zaman öğrencilerinin yaratıcılıklarını nasıl

geliştireceklerini öğrenmelerini amaçlamaktadır. Bu çalışmada, KKTC’de bulunan Uluslararası

Final Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Programında yer alan

Yaratıcılık ve Geliştirilmesi dersinin nasıl uygulandığı, ders kapsamında yapılan yaratıcı

çalışmaların amaçları ve içerikleri, derste yapılan uygulamaların dönem sonunda nasıl sergiye

dönüştüğü anlatılmaktadır. Sergi, ders kapsamında öğrencilerin yapmış olduğu etkinlik

örneklerinden oluşmuştur. Dönem boyunca yapılan etkinlikler arasında; deyim resimlendirme,

kelimelerin köklerini bulma, fotoğraflardan hikayeler yazma, seçilen kelimelerden hikaye

oluşturma, kendilerine gelecekten mektup yazma, çizgi tamamlama, nesne tamamlama, iki

hayvanı birleştirerek yeni hayvanlar yaratma, şekilli şiirler yazma, nesne dönüştürme gibi

çalışmalar yapılmış, “Bir Elin Nesi Var” temalı sene sonu sergisinde de ziyaretçilerin aktif

katılımı sağlanmış ve interaktif bir sergi oluşturulmuştur. Bu bildiride, ders kapsamında

öğrencilerin sürecin başında ve sonundaki geri bildirimleri karşılaştırılmalı olarak sunulacak ve

ilgili dökümanlar görsel olarak paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yaratıcılık, yaratıcılık ve geliştirilmesi dersi, yaratıcılık eğitimi, yaratıcı

etkinlikler, okul öncesi öğretmen adayları

BİLDİRİ: 328

TÜRKİYE’DE VE ABD’DE UYGULANAN OKULÖNCESİ EĞİTİMLERİNİN BAZI

FAKTÖRLER AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI, BENZER VE FARKLI

YÖNLERİNİN İNCELENMESİ

Fatma Şeyma SERBEST, Fatma Zeynep ÖZER

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma, Türkiye’ de ve ABD’de uygulanan okulöncesi eğitimlerinin amaçlarını,

program sayılarını, okullaşma oranı/zorunluluk/ücretlilik durumlarını, öğretmen başına düşen

öğrenci sayısındaki benzerlikleri ve farklılıkları incelemeyi ve karşılaştırmayı amaçlamıştır.

Yöntem: Çalışmanın yöntemi nitel araştırma yöntemi olan doküman analizidir. Veriler

incelenmiş mevcut bilgiler tablolar halinde sunulmuştur.

Bulgular: Amerika’daki okullaşma oranının Türkiye'deki okullaşma oranından fazla olduğu,

iki ülkede de okulöncesi eğitimin zorunlu olmadığı ve ücretsiz olduğu tespit edilip

programlarının ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının birbirlerinden farklı olduğu

sonucuna varılmıştır. Amaçları ise benzerlik göstermektedir.

Sonuç: İki ülkede bulunan faktörlerin çoğu birbirinden farklı bulunmuştur. Bu bilgiler ışığında

konu ile ilgili yorumlar yapılıp öneriler sunulmuştur. Literatürde bu konu ile ilgili daha

kapsamlı çalışmaların arttırılması karşılaştırmalı eğitime katkı sağlayacaktır.

Anahtar kelimeler: Eğitim, Okulöncesi eğitimi, Karşılaştırmalı eğitim, Türkiye, ABD.

BİLDİRİ: 338

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUK KİTAPLARINI KULLANIRKEN

YARARLANDIĞI TEKNİKLER

Aycan ATAMAN, Büşra BEŞİNCİ, Tuğba BULUT, Esra GENÇ, Merve YAYLA

Trabzon Üniversitesi

Erken çocukluk döneminden başlayıp ergenlik dönemini de içine alan çocukların bilişsel,

devinişsel ve duygusal dünyasına hitap eden “sözlü” ve “yazılı sanat” ürünlerinin tümüne çocuk

edebiyatı denir. Çocuk kitapları çocuğun ilgi ve gelişim ihtiyaçlarını karşılayan konusu, dili,

resimleri, teması ve şekilsel özellikleri çocuklara yönelik hazırlanan kitaplardır. Okul öncesi

dönemde öğretmenler günlük eğitim akışında hikâye kitaplarından yararlanmaktadırlar. Bu

dönemde hikâye kitapları anlatımında kullanılması gereken bir takım teknikler vardır. Bu

teknikler düz anlatım, hikâye kartları, pazen tahta, kukla, yaratıcı drama, etkileşimli kitap

okuma, teknolojik araç kullanımı ve diğer teknikler (döner levha, masal önlüğü) ile anlatımdır.

Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin çocuk kitaplarını kullanırken hangi

tekniklerden ne kadar ve nasıl yararlandığını incelemektir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 5 bağımsız

anaokulunda eğitim veren 10 öğretmenden oluşmaktadır. Bu araştırma nitel araştırma

deseninde yer alan yarı yapılandırılmış görüşmedir. Verilerin toplanmasında öğretmenlerle

yapılan ses kayıtları analiz edilip raporlaştırılmaktadır. Bu verilerin analizinde yarı

yapılandırılmış görüşme kullanılmaktadır.

Bulgular: Araştırma kapsamında görüşülen öğretmenlere çocuk kitaplarına başvurdukları

etkinlik çeşitleri sorulduğunda on öğretmenden dördü tüm etkinlik çeşitlerinde kitaplara yer

verdiğini söylerken; altısı kitapları Türkçe dil, drama, sanat ve okuma yazmaya hazırlık

etkinliğinde kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlere hikâye anlatım tekniklerinden

bildikleri sorulduğunda genellikle düz anlatım kullandıkları bilgisine ulaşılmıştır. Düz

anlatımdan sonra en çok kullanılan teknikler kukla, drama ve hikâye şeklinde sıralanabilir.

Öğretmenlerin hikâye anlatım tekniklerini uygularken yaşadıkları zorluklar genelde çocukların

dikkat sürelerinin kısa olması, kalabalık sınıflar, materyal eksikliği ve küçük yaş grubunda

uygulamanın verdiği zorluklar olarak saptanmıştır.

Sonuçlar: Bulgulardan yola çıkarak, okul öncesi öğretmenlerinin genel olarak kitaplardan

Türkçe Dil etkinliklerinde yararlandığı görülmüştür. Matematik, fen, müzik, hareket, alan

gezisi etkinliklerinde kitapları tercih etmediklerine ulaşılmıştır. Öğretmenlerin pazen tahta,

döner levha, etkileşimli kitap okuma, masal önlüğü tekniklerini kullanmadıkları ve bu teknikler

hakkında bilgi sahibi olmadıkları görülmüştür. Öğretmenlerin yaşadıkları zorluklar karşısında

şikâyetçi oldukları ancak zorlukları çözüme kavuşturacak etkili bir yol izlemedikleri sonucuna

varılmıştır.

Anahtar kelimeler: Çocuk edebiyatı, Çocuk kitabı, Anlatım tekniği

BİLDİRİ: 341

4-6 YAŞ ÇOCUKLARININ ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ

DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Rabiyanur DAL, Hazal ALAGÖZ, Serkan DEMİR

İstanbul Kültür Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmanın amacı 4- 6 yaş çocuklarının öz düzenleme becerilerinin çeşitli

değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Tarama modelinde genellikle kullanılan tekniklerden biri olan survey (anket) tekniği

kullanıldığı bu araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinde yer alan 4-6 yaş çocukları özel bir

anaokuluna devam eden 90 veli oluşturmaktadır. Araştırmada veriler Erol ve İvrendi (2018)

tarafından hazırlanan 4-6 Yaş Çocuklarına Yönelik Öz-Düzenleme Becerileri Ölçeği ile elde

edilmiştir. Ölçek dikkat, çalışma belleği, engelleyici kontrol–duygu ve engelleyici kontrol–

davranış olmak üzere 4 faktörden oluşmaktadır.

Bulgular:

1. Araştırmaya katılan velilerin ölçeğe verdikleri cevaplar analiz edildiğinde oyunlar

oynayan çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği puan ortalaması oyunlar

oynamayan çocuklardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

2. Araştırmaya katılan velilerin ölçeğe verdikleri cevaplar analiz edildiğinde matematik

becerisi çok iyi gelişmiş olan çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği puan

ortalaması diğer çocuklardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir

3. Araştırmaya katılan velilerin verdikleri cevaplar analiz edildiğinde okul öncesi 4-6 yaş

çocuklarının öz düzenleme becerilerinin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir.

Sonuçlar

Araştırmanın bulgularından elde edilen veriler doğrultusunda oyun 4-6 yaş çocuklarının öz

düzenleme becerilerini geliştirmede etkili olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte matematik

becerisi gelişmiş çocukların öz düzenleme becerilerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca

okul öncesi 4-6 yaş çocuklarının öz düzenleme becerilerinin orta düzeyde olduğu tespit

edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öz düzenleme, okul öncesi dönem, veli, çocuk

BİLDİRİ: 349

Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Oyun Hakkındaki Görüşlerinin İncelenmesi

İrem İLBAYLI, Rabia SAĞLAMBAŞ, Rumeysa YILDIRIM

Marmara Üniversitesi

Öz: Oyun, okul öncesi dönem çocukları için önemli bir kavramdır. Oyun, okul öncesi dönem

çocuklarının hayata bakış açısını oluşturur. Okul öncesi kurumlarına giden çocuklar için

sınıfta ya da sınıf dışında her türlü ortamda, bütün gelişim alanlarına katkısı olduğu gibi

çocukların eğlenerek öğrenmesinde de en önemli araçtır. Dolayısıyla hem aile hem de

eğitimcilerin çocukların oyunu nasıl gördüklerini bilmesi, onlara fayda sağlayan ve yol

gösterici bilgiler edinmelerini sağlayacaktır. Bu araştırmanın amacı, erken çocukluk

dönemindeki çocukların oyun hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir. Araştırma İstanbul

ilinin Kartal ve Çapa ilçelerinin devlet okulu bünyesindeki 23 kız 24 erkek çocuk olmak üzere

47 çocukla çalışıldı. Bu ana amaca ek olarak araştırmada çocukların oyun hakkındaki

görüşleri, oyundan beklentileri, tercih ettikleri oyun çeşitleri, oyunlarında kullandıkları

materyaller ile ilgili memnuniyetler incelenmiştir. Araştırma nitel araştırma modelinden

olgubilim desenine göre tasarlanmıştır.

Araştırma modeline uygun olarak veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış görüşme

formundan yararlanılmıştır. Bu form çocukların oyun hakkındaki görüşlerini anlamaya

yönelik hazırlanmış açık uçlu anket sorularını çocuklarla birebir yapılan görüşme ile

doldurulmuştur. Bulgulara göre çocuklar oyunu en çok eğlenmek olarak tanımlamışlardır.

Ayrıca çocuklar -mış gibi oyunları tercih ettikleri ve sınıf arkadaşlarıyla, oyuncakları ile

birlikte, açık havada oynamayı sevdiklerini belirtmişlerdir. Çocukların çoğu en çok duygusal

bağ kurdukları oyuncakları sevmektedir, bu çocuklar dışarıda oynamak yerine evde oynamayı

tercih etmektedir. Geleneksel oyunlar oynayan çocuklar olduğu gibi teknolojik oyunları

seçmiş çocukların sayısı azımsanmayacak niteliktedir. Sonuç olarak öğretmenler oyun

planlamada grup oyunlarına daha fazla yer vermelidir. Sınıfta geleneksel oyunlar geliştirilerek

oynanmasına rehberlik etmelidir. Ebeveynler ise çocukların açık alanda daha fazla vakit

geçirmelerine fırsat vermeli ve teknolojiyi bilinçli kullanmayı öğretmek için model olmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, oyun, oyuncak.

BİLDİRİ: 350

OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇEVRE EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YAPTIĞI

ETKİNLİKLERİN İNCELENMESİ

Nida KÖMÜRLÜOĞLU, Esra Nur Sima CANBAZ, Feyza Nur ÇIRAKLI, Derya GÜLER,

Tayip TAMCI

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırmada okulöncesi öğretmenlerinin günlük planlarında çevre eğitimiyle ilgili

yaptığı etkinliklerin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmamızda nitel araştırma modelinden yararlanılmıştır. Araştırmamızın

örneklem grubunu; 2018-2019 yılında Sivas İlindeki 5 okulöncesi eğitim kurumunda (Mimar

Sinan Anaokulu, Kanuni İlkokulu, Lütfi Fikret Tuncel İlkokulu, Süleyman Demirel Ortaokulu,

Başöğretmen Ortaokulu) bulunan 9 okulöncesi öğretmeni oluşturmaktadır. 9 okulöncesi

öğretmeninin günlük planları doküman analizi tekniği ile incelenmiştir. Toplanılan veriler

frekans analiz yöntemi kullanılarak yorumlanmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda tüm öğretmenlerin günlük planlarında çevre eğitimi

etkinliklerine yer verdikleri, en çok Türkçe-Dil ve Sanat etkinlikleriyle çevre eğitimi verildiği

ve incelenen sürede genel olarak 0-10 aralığında çevre eğitimi etkinliği yapıldığı tespit

edilmiştir

Sonuç: . Bu çalışmada aktif katılımı destekleyecek olan etkinlik türlerinden, alan gezisi ve fen

etkinliği, anlatımın ön planda olduğu Türkçe-dil etkinlikleri gibi öğrencinin pasif olduğu

etkinliklere oranla daha az yer verilmiştir. Öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmesi açısından

daha çok Alan Gezisi ön planda olması gerekirken, yapılan incelemede Alan Gezisi kısmen göz

ardı edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Etkinlikler, Günlük Plan, Okulöncesi

BİLDİRİ: 352

TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE ORFF SCHULWERK YAKLAŞIMIYLA

İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAZILI KAYNAKLARIN İNCELENMESİ

Ferda GÜRGAN ÖZTÜRK, Yağmur ZEYBEKOĞLU

Gazi Üniversitesi

Amaç: Türkiye’de 1950-1980 yıllarını kapsayan dönemde müzik eğitimi alanında orff

yaklaşımına yönelik yeterli bilgi içeren herhangi bir Türkçe kaynak yazılıp yayınlanmamıştır.

Bu yaklaşımda 1980,1990 ve 2000’lerden bugüne kadar Türkçe yazılı kaynakların oluşumunun

giderek arttığı gözlenmektedir. Çevirilerin çok önemli bir yer tuttuğu bu oluşumda yer alan

kaynakların öğretmen ve öğrenciler tarafından yararlı bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir.

Bu çalışmanın temel amacı orff-schulwerk yaklaşımıyla ilgili genel yazılı kaynak eğilimlerinin

değerlendirmesini yapmak ve ortaya çıkan bulgularla yeni araştırma önerisi ortaya koymaktır.

Bu amaçla Türkiye’de orff-schulwerk yaklaşımıyla yapılan araştırmaların incelenerek genel

yazılı kaynak eğilimlerini geçmişten günümüze bu alanda yayınlanmış proje, kitap, makale,

bildiri, yüksek lisans ve doktora tezleri incelenmiştir.

Yöntem: Çalışma doküman incelemesine dayalı betimsel nitelikte bir çalışmadır. Bu çalışmada

kullanılan verilerin toplanmasında nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada

Türkiye’de 2000-2018 yılları arasında gerçekleştirilmiş olan 24 yüksek lisans, 6 doktora tezi ile

23 kitap, hakemli dergilerde yayınlanan 35 makale ve farklı kurumlar tarafından desteklenen

28 proje incelenmiştir.

Bulgular: Türkiye’de orff-schulwerk yaklaşımında yapılan araştırmaların 2012 yılından sonra

artış olduğu gözlenmiştir. Yazılı kaynakların incelenmesiyle yapılan tarama sonucunda116

araştırma ve yazılı kaynağa ulaşılmıştır. Araştırmada makale, proje, yüksek lisans tezleri ve

kitapların çok yapıldığı, bunu doktora tezlerinin izlediği görülmüştür. Sayısal olarak fazla olan

makalelerin daha çok orff-schulwerk yaklaşımının tanıtılmasına, projelerin eğitimcilerin alanda

eğitimine, kitapların da etkinlik ağırlıklı olduğu sonucuna varılmıştır. Yüksek lisans ve doktora

tezleri uygulamalı olarak yapılmıştır.

Sonuç: Türkiye’de okul öncesi müzik eğitiminde orff-schulwerk yaklaşımının tanımı,

uygulaması ve gelişimine yönelik bilimsel çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Bu yönde

tarihsel, betimsel ve deneysel çalışmalara gerek vardır. Bu doğrultuda uygulamalı

çalışmalardan, kuramsal çalışmalara ve kuramsal çalışmalardan, tarihsel çalışmalara, tarihsel

çalışmalardan deneysel çalışmalara giden bir araştırma sistemi olmaya başlamıştır. Genel

olarak 20.yy ikinci yarısında dünyadaki temel müzik eğitiminde önemli bir yer tutan orff-

schulwerk yaklaşımının 21.yy müzik eğitiminde daha çok gereksinim duyulması, daha çok

kullanılması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Orff-schulwerk yaklaşımı, müzik eğitimi, okul öncesi.

1Profesör, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Eğitimi A.B.D. [email protected]

2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Eğitimi A.B.D. [email protected]

BİLDİRİ: 353

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARI OLAN EBEVEYNLERİN MEDYA OKURYAZARLIĞI

VE

MEDYA OKURYAZARLIĞININ AİLENİN EĞİTİM DÜZEYİ İLE İLİŞKİSİNİN

İNCELENMESİ

Hatice ÇETİN HAKYEMEZ, Tuğba ELES BAYSAL, Ecem Naz CINBIZ, Yeşim OĞUZ,

Tuğçe GÜLSAR

İstanbul Arel Üniversitesi

Medya okuryazarlığı, kitle iletişim ve medya araçları ile elde edilen mesajlara erişebilme, bu

mesajları zihin süzgecinden geçirerek eleştirel bakış açısıyla çözümleyebilme,

değerlendirebilme ve

böylece kendi medya iletilerini üretebilme yeteneğidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar kitle

iletişim ve medya araçlarının çocukların hayatında zaman, mekan olarak etkisinin arttığını ileri

sürmektedir. Teknolojik zihinle doğmuş “dijital kuşak” olarak adlandırılabileceğimiz yeni nesil

çocuklar için kitle iletişim ve medya araçları onların dünyayı algılama biçimi haline gelmiştir.

Bu sebeple medya okuryazarlığı önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Ebeveynler

çocuklarının dijital dünyadan olumsuz yönde etkilenmemeleri adına çocuklarının hayatlarını

düzenlemek konusunda kendilerini sorumlu hissettiklerini belirtmektedirler. Bunun aksine

medya okuryazarlığı gelişim gösteremez ise toplumsal etkileşimin alt düzeyde kalacağı ve

çocuklar için bu durumun birçok açıdan ciddi dönüşümlere neden olacağı düşünülmektedir.

Teknolojinin içinde olan bu nesil için medya okuryazarlığı elzem konular arasındadır.

Amaç; okul öncesi döneminde çocukları olan ebeveynlerin medya okuryazarlığı bilgisi ve

medya okuryazarlığının ailenin eğitim düzeyi ile olan ilişkisini saptamaktır. Araştırmanın

çalışma grubu örneklem seçiminde, İstanbul’da okul öncesi çocukları olan, eğitim düzeyi farklı

ebeveynler seçilmiştir. Araştırmaya gönüllü katılım esas olup okul öncesi eğitimi alan

çocukların ebeveynleri ile yüz yüze görüşme sağlanarak anket formunda yer alan sorulara cevap

aranmıştır. Araştırma veri analizi sürecindedir. Sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.

Sonuç; Yapılan bu çalışma ile ebeveynlerin medya okuryazarlığı konusundaki bilgilerini

düzenlemek, ebeveyn medya okuryazarlığı hakkında anne ve babaları bilinçlendirmek, bu

sayede teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini minimize ederek teknolojiyi etkin,

yararlı kullanmalarına olanak sağlayıp, yaratıcı ve üretken yeni nesil için olumlu sonuçların

doğacağı öngörülmektedir. Araştırma için etik kurulu kararı ile onay alınmıştır.

Anahtar kelimeler: Çocuk, teknoloji

BİLDİRİ: 354

AİLELERİN 3-6 YAŞ DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARININ DİJİTAL CİHAZ

KULLANIMINA DAİR GÖRÜŞLERİNİN ÇEŞİTLİ AÇILARDAN İNCELENMESİ

Lena HRANTOĞLU, Damla ÖGÜTCÜ, Zeynep KURS, Betül ÖZDEMİR

İstanbul Kültür Üniversitesi

Amaç: Yirmi birinci yüzyıl ile birlikte, gün geçtikçe gelişen dünyada teknolojinin ve

teknolojik aletlerin önemi gittikçe artmakta ve hayatımızdaki yeri vazgeçilmez bir hale

gelmektedir. Artık hayatımızın her alanına giren teknoloji, yaşamımızı hem olumlu hem de

olumsuz anlamada etkilemektedir. Özellikle 0-6 yaş arası okul öncesi dönem çocuklarına

bakacak olursak bu dönemde oyun ve oyuncaklar büyük önem taşımaktadır. Gelişen dünyamıza

paralel olarak oyunların ve oyuncakların içeriği, ortamı ve şekli değişmekte, aynı zamanda

teknoloji ile iç içe gelmekte ve çocuklara artık bu bağlamda sunulmaktadır. Bebeklik

döneminden itibaren çocuk dijital ekranlar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu makale, veli

tutumlarının dijital ekran kullanımı üzerindeki etkisinin ve dijital ekran kullanımının okul

öncesi dönemdeki çocuğun gelişimine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yöntemine başvurulmuş olup verilerin analizinde

betimsel ve içerik analizinden yararlanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak yarı

yapılandırılmış görüşme tekniği benimsenmiştir.

Çalışma grubu ölçüt örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırmada

uygulamaların yapılacağı çalışma grubunun seçiminde belirlenen temel ölçüt; katılımcıların,

çocuğu 3-6 yaş arasındaki, okul öncesi eğitime devam eden anne-babalardan oluşmasıdır.

Çünkü yaptığımız araştırma kapsamında özellikle gelişimleri çok hızlı olan 3-6 yaş çocuğuna

dijital ekranların olumlu veya olumsuz etkilerinin ortaya çıkarılmasında anne-babaların

görüşlerinden yararlanılmıştır. Araştırmaya katılan anne-babalar tamamen gönüllü olarak

katılmakta ve araştırmaya başlamadan önce araştırmanın amacına ilişkin kısa bir bilgilendirme

yapılmaktadır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kulla-

nılmaktadır. Görüşme formunda “dijital ekranların kullanım sıklığı ve süresi, dijital ekranların

çocuğun gelişimi ve eğitimi üzerindeki etkileri, dijital ekran kullanımının nedenleri, ailenin

dijital ekran kullanımı, çocuğun dijital ekran kullanımına karşı anne ve babanın tutumları”

konularını içeren sorular yer almaktadır.

Bulgular ve Sonuç: Verilerin analizi devam etmekte olup, bulgu ve sonuçlar kongrede

sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Dijital cihaz kullanımı, aile, gelişim, okul öncesi dönem çocukları

BİLDİRİ: 357

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİN DENVER II TESTİ İLE

DEĞERLENDİRİLMESİ VE DEMOGRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Hatice ÇETİN HAKYEMEZ, Tuğba ELES BAYSAL, Yeşim OĞUZ, Ecem Naz

CINBIZ, Tuğçe GÜLSAR

İstanbul Arel Üniversitesi

Denver II, 0-6 yaş arası çocuklarda gelişimsel gerilikleri saptamak için kullanılan gelişimsel

tarama testidir. Denver II testi çocuklarda kişisel, sosyal, dil ve motor becerileri değerlendirmek

için kullanılır. Denver Gelişimsel Tarama Testi 1990 yılında gözden geçirilmiş ve Denver II

adıyla düzenlenerek yayınlanmıştır. (Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği 2007). Denver II

testi üç temel alanda önemlidir. Bu alanlar, sağlıklı olan çocukların olası bir sorun ihtimali

yönünden taranması, gelişimsel gerilik durumundan kuşkulanıldığı zaman bu durumu nesnel

olarak saptamak ve riskli bebekleri ( doğum öncesi sorun yaşayanlar, düşük doğum ağırlıklı

bebekler, ailede gelişimsel gerilikler ) gözlemlemek için Denver II testi önemlidir. Gelişimsel

aksaklık olarak tanı almış ve özel eğitime başlatılmış çocuklar için özel eğitim alanında,

çocuğun beceri düzeyinin ve becerisinin saptanabilmesi için okul öncesi alanda, sağlıklı

çocuklarda ise tarama amaçlı olarak klinik değerlendirme alanında Denver II testi ciddi değer

teşkil eder.

Amaç; Daha önce yapılan Denver II testinin sonuçlarının değerlendirilmesi ve

değerlendirilen Denver II sonuçlarını demografik açıdan inceleyerek saptanması amaçlanmıştır.

Araştırma çalışma grubu örneklem seçimi için İstanbul’da belirlenen bir çocuk kliniğinde

yürütülmektedir. 2018-2019 Ocak ayları arasında yapılan Denver II testinin geriye dönük

değerlendirilmesi yapılmıştır. Araştırmada verilerin analizinde nitel veri analiz yöntemlerinden

içerik analizi ve betimsel analiz kullanılacaktır.

Sonuç; Yapılan bu çalışma ile Denver II testinin geriye dönük değerlendirilmesi

sonucunda demografik etkenlere bağlı olarak çocuklarda anlamlı farklılıklar bulunacağı

öngörülmektedir. Çalışma veri analizi sürecindedir. Sonuçlar kongrede paylaşılacaktır.

Anahtar Kelimeler; Okul öncesi çocuklar, Denver II testi

BİLDİRİ: 359

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE YAYGIN GÖRÜLEN KAVRAM YANILGILARINA

İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Lütfiye BAHÇA, Başak ŞAHİN, Emine AĞIRBAŞ, Yeşim GÜNDOĞDU, Sümeyye Nur

SÜZGÜN

Fırat Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi dönemde yaygın görülen kavram yanılgılarına ilişkin

öğretmen görüşlerini tespit etmektir.

Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Nitel araştırma desenlerinden

durum çalışmasıdır. Bu kapsamda veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu

kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Elazığ il merkezinde görev yapan 20 okul öncesi

öğretmeni oluşturmaktadır. Örnekleme yöntemi olarak kolay ulaşılabilir durum örneklemesi

kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir.

Bulgular: Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesiyle en fazla kavram yanılgısının

‘zaman’ kavramına ilişkin olduğu belirlenmiştir. En az kavram yanılgısının olduğu kavramlar

ise ‘yer- yön’ kavramları, ‘dünya- güneş hareketleri’, ‘eş anlamlı -eş sesli kelimeler’ , ‘tam -

çeyrek – yarım’ kavramları olarak belirlenmiştir. Okul öncesi öğretmenleri kavram

yanılgılarının oluşmasının nedenlerini, soyut kavramları yanlış somutlaştırma, öğretmenden

kaynaklanan nedenler ve bilginin yanlış aktarılması olarak sıralamışlardır. Bununla birlikte

araştırmayla elde edilen bir diğer bulgu, öğretmenlerin kavram yanılgılarını gidermek için

uygun materyal kullanarak, somut örnekler vererek ve bilgiyi pekiştirerek gidermeye

çalışmalarıdır. Kavram yanılgısının oluşmasını önlemede öğretmenler en çok ailelerin

bilinçlendirilmesi ve somut örnekler verilmesi gerekliliğini vurgularken çizgi filmlerin de bu

bağlamda kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Kavram yanılgıları konusunda çoğu öğretmen

hiçbir problem yaşamadığını belirtirken en çok zorlandıkları noktanın yerleşmiş olan kavram

yanılgılarını düzeltmek olduğunu ifade etmişlerdir. Aynı zamanda kavram yanılgılarının

etkinlik için harcanan süreyi uzattığı bulgusuna ulaşılmıştır.

Sonuç: Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin karşılaştıkları kavram yanılgıları,

kavram yanılgılarının sebepleri, kavram yanılgılarını gidermek için yaptıkları etkinlikler,

kavram yanılgısı konusunda yaşadıkları problemler ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerine

ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlar çerçevesinde öneriler getirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: kavram yanılgıları, okul öncesi öğretmeni, kavram öğretimi.

1 Fırat Üniversitesi, [email protected] 2 Fırat Üniversitesi, [email protected] 3 Fırat Üniversitesi, [email protected] 4 Fırat Üniversitesi [email protected] 5 Fırat Üniversitesi [email protected]

BİLDİRİ: 363

HALKIN OKUL ÖNCESİ EĞİTİME BAKIŞ AÇISI: SİVAS İLİ ÖRNEĞİ

Arzu OKUR, Zeynep BAYSAL

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Bu araştırma Sivas ili halkının okul öncesi eğitime bakış ve tutumlarını incelemek amacıyla

planlanmıştır. Araştırmanın evreni Sivas ili halkı olarak belirlenmiştir. Araştırmanın

örneklemini ise bu şehirdeki insanlar arasından tesadüfî örneklem yoluyla seçilen 100 kişi

oluşturmaktadır. Araştırmada Sivas ili halkının görüş ve tutumlarıyla ilgili bilgi almak amacıyla

veri toplama tekniklerinden birisi olan anket kullanılmıştır. Kişilerin görüş ve tutumlarını

saptamak için seçilen katılımcılara 20 madde yöneltilmiştir. Araştırma sonucunda Sivas ili

halkının okul öncesi eğitime karşı sahip oldukları olumlu tutumların, olumsuz tutumlara oranla

daha yüksek olduğu görülmüştür. Ancak yine de halkın okul öncesi eğitimin önemi ve

gerekliliği konusunda bilgilendirilmeye, bilinçlendirilmeye ihtiyaçları vardır.

Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın amacı Sivas’ta okul öncesi eğitime karşı oluşturulan tutumları incelemektir.

Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevaplar aranmıştır:

1. Halk okul öncesi eğitim ile ilgili yeterli bilgiye sahip midir?

2. Halk okul öncesi eğitimin çocuğun gelişim alanlarına katkı sağladığına dair

farkındalık kazanmış mıdır?

3. Halk okul öncesi eğitim kurumlarının altyapı özellikleri hakkında bilgiye sahip

midir?

4. Halk okul öncesi eğitimin önemi ve gerekliliği konusunda ne düşünmektedir?

YÖNTEM

Araştırmamızda betimsel araştırma yöntemlerinden olan, tarama modeline uygun olarak

geliştirilen anket kullanılmıştır.

Çalışma Grubu

Çalışma 2018-2019 eğitim - öğretim yılında Sivas il merkezinde bulunan kişiler üzerinden

yürütülmüştür. Araştırma kapsamında 3 merkezi mahalle ve 100 kişi çalışmaya dâhil edilmiştir.

Bulgular ve Sonuç Katılımcıların görüşlerine göre okul öncesi eğitimin önemi, gerekliliği ve çocukların gelişimine

olan katkısıyla ilgili yeterli bilgiye sahip oldukları ve okul öncesi eğitimi ile ilgili olumlu bir

tutum geliştirdikleri saptanmıştır.

Bu sonuç katılımcı görüşlerine göre okul öncesi eğitimin amacına uygun bir şekilde

gerçekleştirildiğini ancak hala eksiklerin olduğunu ve bu eksikliklerin giderilerek,

geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Anahtar Sözcükler: Sivas, bakış açısı, okul öncesi eğitimi, okul öncesi dönemi.

BİLDİRİ: 364

YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİLERLE YAŞANAN SORUNLARA VE BU

SORUNLARIN ÇÖZÜMLERİNE YÖNELİK OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN

GÖRÜŞLERİ

Gözde AYDOĞDU, Sümeyye Efsane COŞKUN, Abdullah Nuri DİCLE

Sinop Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı yabancı uyruklu öğrencilerle ilgili okul öncesi eğitim

kurumlarında karşılaşılan dil, sosyal uyum, aile katılımı, tutumlar gibi sorunlara yönelik hangi

yöntem strateji ve çalışmaların yapıldığını incelemek için öğretmen görüşlerinin alınmasıdır.

Yöntem: Sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerini

belirlemek amacıyla nitel araştırma tekniklerinden görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın

çalışma grubu Samsun ve Tokat illerinde görev yapan, sınıfında yabancı uyruklu öğrenci olan

okul öncesi öğretmenlerinden oluşmaktadır. Sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul

öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin belirlenmesinde nitel araştırma yöntemlerinin

kullanılmasının temel amacı araştırma konusuna ilişkin derinlemesine bir bakış sağlamak,

öğretmenlerin konu hakkında ne düşündüklerini ve böyle düşünmelerine neden olan etmenleri

belirlemektir. Öğretmenlerin deneyimleri ve yorumları, konuya ilişkin gerçekçi ve

derinlemesine bilgi elde edilmesini kolaylaştırması ve inceleme esnekliği sağlaması nedeniyle

yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile

kaydedilerek çözümü yapılmıştır. Çalışmaya katılan, sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan

okul öncesi öğretmenlerinden Samsun’ da görev yapan öğretmenler SOÖ1, SOÖ2,

SOÖ3,…olarak, Tokat’ da görev yapan öğretmenler ise TOÖ1, TOÖ2, TOÖ3…olarak

kodlanmıştır. Yabancı uyruklu öğrencilerle yaşanan sorunlara ve bu sorunların çözümlerine

yönelik olarak okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin analizinde nitel veri analiz

tekniklerinden biri olan “içerik analizi” tekniği kullanılacaktır. Görüşmelerin ses kayıt çözümü

yapıldıktan sonra verilerin kodlanması aşamasına geçilecektir. Elde edilen verilerin

incelenmesi, anlamlı bölümlere ayrılması, her bölümün kavramsal olarak neyi ifade ettiğinin

anlamlı veri birimlerine dönüştürülmesi ve bunların kodlanmasından sonra taslak temalar-

kategoriler arası ilişkiler belirlenecek, araştırma amaçları doğrultusunda düzenlenecek ve

yorumlanacaktır. Nitel verilerin analizinde QSR NVivo 7.0 programı kullanılacaktır. Sınıfında

yabancı uyruklu öğrenci bulunan okul öncesi öğretmenleriyle yapılan görüşmeler sonucunda;

öğretmenlerin uyum sorunları, dil sorunları, aile katılımı, tutumlar ve bu sorunların çözümlerine

tutumların iyileştirilmesine yönelik görüşleri incelenecektir.

Bulgular: Araştırmada elde edilecek bulgular literatür desteğiyle tartışılıp yorumlanarak

gerekli önerilerde bulunulacaktır.

Sonuç: Araştırma sonucuna elde edilecek sonuçlar yazılacak ve bu sonuçlar doğrultusunda

önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yabancı uyruklu öğrenci, okul öncesi öğretmeni, sorunlar, çözüm

önerileri

BİLDİRİ: 374

Okul Öncesi Dönemde Teknoloji Destekli Rehber Materyal Geliştirme Çalışması:

Küresel Isınma

İsmail Bulut, Büşra Nur Kandemir, Meltem DURAN

Giresun Üniversitesi

Özet

Çocukların gerek tüm gelişim alanlarında sağlıklı bir gelişme gösterebilmeleri gerekse ekolojik dengeyi

kurarak sağlıklı bir gelecek oluşturabilmeleri, okulöncesi dönemde çocuklara çevre bilinci

kazandırılmasıyla olanaklıdır. Araştırma da okulöncesi dönem çocuklarının çevre ile ilgili ana başlık

altında inceleyebilecekleri ve duyarlılık kazanabilecekleri soyut bir konu olan küresel ısınma hakkında

geliştirilen teknoloji destekli rehber öğretim materyalinin geliştirilmesine yer verilmiştir. Materyalde

içerik olarak küresel ısınma nedenleri ve sonuçları yer almaktadır. Rehber materyal geliştirme

çalışmasında, 5-6 yaş grubu çocuklarının, küresel ısınmanın yer küreye etkilerini görmelerini ve bu

etkileri sorgulamaları, nedenlerini anlamlandırmaları ve önlemek için neler yapabilecekleri hakkında

bilgi sahibi olmaları amaçlanmıştır. Okulöncesi eğitimde soyut bir konu olan küresel ısınma konusunu,

teknoloji destekli bir materyal kullanılarak çocuklar için görsel anlamda daha somut, anlaşılır ve ilgi

çekici olmasını sağlayacaktır. Öğretmenler bu materyal ile anlamlı ve zamanında geri bildirim alabilir,

öğrenmeye teşvik edebilir, sosyal hayattan örnek vererek canlılığı ve dinamikliği sürekli hale

getirebilirler. Öğretmenlere bir rehber niteliğinde olan materyalin değerlendirme aşaması halen devam

etmektedir.

Anahtar kelimeler: okul öncesi dönem, teknoloji, küresel ısınma, rehber materyal

BİLDİRİ: 376

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE EMPATİ BECERİLERİNE İLİŞKİN

TÜRKİYE’DE YAPILAN BİLİMSEL ARAŞTIRMALARIN İNCELENMESİ

Gülşah BAHRAN, Adalet KANDIR

Gazi Üniversitesi

Amaç: 21. yüzyılda, küreselleşmenin etkisiyle bireylerin karşılaştığı problemlerin temel

nedenlerinden birisinin empati becerisini kullanma konusundaki yetersizlikler olduğu

söylenebilir. Bu yetersizlikler çocukların gelecek yaşamlarında bağımsız, kendini yönetebilen,

sağlıklı ve dengeli bir kişilik geliştirmelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Dökmen (2002)

empatiyi bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve

düşüncelerini doğru olarak anlaması, bunu da karşısındaki kişiye hissettirmesi yeteneği olarak

tanımlamıştır. Bireyin sosyal ve duygusal gelişimi açısından önemli bir role sahip olan empati

becerisi, bireylerin olaylara diğer insanların bakış açısı ile bakabilmesine yardımcı olur. Bireyin

yaşamının temelini oluşturduğu erken çocukluk dönemi, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi

açısından kritik yıllardır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde empati becerilerinin

kazanılması önem taşımaktadır. Bu araştırma, erken çocukluk döneminde empati becerilerine

ilişkin Türkiye’de yapılan bilimsel araştırmaların incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Yapılan araştırmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem,

araştırılması planlanan konular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini

kapsamaktadır (Şimşek, 2009). Araştırma kapsamındaki bilimsel araştırmalar yüksek lisans ve

doktora tezleri ile makalelerden oluşmaktadır. Bu araştırmalardan; yüksek lisans ve doktora

tezlerine Ulusal Tez Merkezi, makalelere ulusal ve uluslararası hakemli eğitim dergilerini

kapsayan Google Akademik veri tabanları kullanılarak ulaşılmıştır. Araştırmanın amacıyla

doğrudan ilişkili olduğu düşünülen ‘empati becerisi, empatik eğilim’ anahtar kelimeleriyle

arama yapılarak erken çocukluk döneminde empati becerilerine ilişkin Türkiye’de yapılan

bilimsel araştırmalar tespit edilmiştir. Araştırma kapsamı yurt içinde yapılan 2000 yılı ve

sonrası araştırmalar ile sınırlandırılmıştır.

Bulgular: Araştırma kapsamına alınan bilimsel araştırmalar belirlenen kriterlere göre analiz

edilerek tartışılmıştır. Belirlenen araştırmalar türü, araştırmanın yılı, lisansüstü tezin özelliği,

üniversitesi, kime yönelik olduğu yönünden incelenmiştir. Tez araştırmaları ayrıca erişim izni

olup olmamasına göre de incelenmiştir.

Sonuç: Ülkemizde, erken çocukluk döneminde empati becerilerine ilişkin bilimsel

araştırmaların son yıllarda artış gösterdiği göze çarpmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Empati, empati becerisi, empatik eğilim, erken çocukluk dönemi.

BİLDİRİ: 380

OKUL ÖNCESİNDE ÇEVRE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Elif Kübra BULAT, Feyza Nazlıgül KURUGÖLLÜ, Selda ÇETİNKAYA

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Bu çalışmada 1997-2017 yılları arasında Türkiye’de gerçekleştirilen okul öncesi dönemde

çevre eğitimi konulu yüksek lisans, doktora tezi, ulusal makale, dergi ve kitapların incelenmesi

amaçlanmıştır. Çalışmada doğrudan okul öncesi dönem çocuğuna ilişkin çevre eğitimi ile ilgili

1 doktora tezi, 4 lisans tezi, 8 ulusal makale, 2 dergi ve 8 kitap nitel araştırmalarda kullanılan

literatür tarama yönteminden yararlanılmıştır. Bu araştırmada çevre eğitimin farklı tanımları,

çevre eğitiminin önemi ve günümüzde daha iyi bir çevre eğitimi için kullanılan alternatif

yöntem ve yaklaşımlar incelenmiştir. Bu çalışmanın bulgularına göre çevre bilincinin erken

yaşta kazandırılması için aile ile başlayan bir süreç ele alınır. Ailenin çevre eğitimi konusundaki

olumlu tutumu çocuklarında bilinçli yetişmesini sağlar. Okul öncesi kurumlarında uygulanan

programlarda çevre eğitimi ile ilgili bulunan kazanım-göstergeler genişletilmeli ve daha çok

yer verilmelidir. Öğretmen adayları okul öncesi dönemde bulunan çocuklarda çevreyle ilgili

olumlu tutum ve çevre bilincinin kazandırılması için doğayla iç içe zenginleştirilmiş

uyarıcıların bulunduğu eğitim ortamları hazırlamalı ve uygulanan diğer etkinliklerle çevre

eğitimini bütünleştirmelidir. Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, öğretmenlerin sahip olduğu

niteliklerin önemi düşünüldüğünde Eğitim Fakültesi ders programlarında çevre eğitimine daha

fazla önem verilmelidir. Fakültelerde bulunan sosyal faaliyetlerle de desteklenmelidir.

Çalışmanın sonunda, çevre eğitiminin daha etkili hale getirilebilmesi için neler yapılmasına

ilişkin çeşitli öneriler sunulmuş, çevre eğitiminin önemi bir kez daha vurgulanmıştır.

Amaç: Çevreyi korumak ve iyileştirmek için çocukların gerekli bilgi ve donanımla

yetiştirilmesi.

Yöntem: Literatür tarama yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Okul öncesi çağındaki çocuklar yaparak yaşayarak öğrendikleri için eğitimciler

uyarıcıları zenginleştirerek çocuklara sunmalı ve doğayla iç içe eğitim fırsatı yaratmalıdır.

Sonuç: Türkiye’de 3-6 yaş grubu çocuklarda çevreyi tanıtmaya, korumaya, güzelleştirmeye

yönelik bakış açısını geliştirebilecek eğitim programları çeşitlendirilmelidir. Küçük çocuklara

yönelik ölçme araçları geliştirilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Okul öncesi Dönem, Çevre Eğitimi, Çevre Bilinci, Çevre Duyarlılığı.

BİLDİRİ: 387

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN OBEZİTEYE YÖNELİK

ALGILARININ İNCELENMESİ

Halime Nur SEZER, Hacernur YEŞİLALTUN

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Amaç: Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin obeziteye yönelik algılarının incelenmesi

amacı ile yapılmıştır.

Yöntem: Bilimsel araştırma yöntemlerinden nicel araştırma tekniği kullanılarak yapılan

çalışmada, veri toplama aracı olarak il milli eğitim müdürlüğünün “Obezite Farkındalık Anketi”

kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini İstanbul ilinde anaokulunda çalışan 30 kadın ve 10

erkek toplamda 40 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin analizinde yüzde frekanstan

yararlanılmıştır.

Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde, çalışmada katılımcıların hepsinin

lisans mezunu olduğu; öğretmenlerin %68,8'inin her gün düzenli kahvaltı yaptığı; %62’isinin

hiç spor yapmadığı; öğretmenlerin %75,2’sinin haftada bir gün mutlaka fast-food tükettiği

tespit edilmiştir.

Sonuç: Okul öncesi öğretmenlerinin obeziteye yönelik algılarının incelenmesi amacı ile

yapılan araştırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin sağlıklı beslenmeye yönelik olumlu ama

yetersiz çabalarının olduğu, spor yapma alışkanlıklarının sınırlı olduğu ve obezite ile obezitenin

zararları konusunda bilgilendirilmeye ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Obeziteye yönelik

farkındalık geliştirebilmek için okullarda sağlıklı beslenme eğitim seminerleri verilmesinin

faydalı olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Obezite, Okul öncesi, Öğretmen, Algı.

BİLDİRİ: 391

60-72 AYLIK ÇOCUKLARIN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARINA YÖNELİK

ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Selami SİVRİ, Nurhilal EROĞLU, Kübra KIYMAZ, Musa Emre GÜNGÖR

Ankara Üniversitesi

Amaç: Okul öncesi eğitim sınıflarında çocukların istenen kazanımlara ulaşması için etkili bir

sınıf yönetimi öncelikli hedeftir. Bu doğrultuda çocuklarda ortaya çıkan istenmeyen davranışlar

karşısında öğretmenlerin rolü kritik bir öneme sahiptir. Öğretmenlerin davranış yönetimi için

kullandıkları stratejiler, istenen kazanımlara ulaşılmasında ve çocukların

sergiledikleri istenmeyen davranışların en aza indirgenip ortadan kaldırılmasında etkilidir.

Yapılan bu araştırmada, 60-72 aylık çocukların sınıf 1içi etkinlik süreçlerinde sergiledikleri

istenmeyen davranışlar karşısında öğretmen davranışlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu

amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

Sorular

1. Çocukların istenmeyen davranışları hangi durumlarda ortaya çıkmaktadır?

2. Öğretmenin istenmeyen davranışa yönelik tutumu nasıldır?

Yöntem: Araştırmanın yöntemi nitel araştırmadır. Nitel araştırma yöntemlerinden temel nitel

desen benimsenerek veri toplama ve analizi süreçleri yürütülmektedir. Araştırmanın çalışma

grubunu Ankara ilinde devlete bağlı anaokullarından rastgele seçilen iki sınıf ve bu sınıflardaki

öğretmen ve çocuklar oluşturmaktadır.

Bulgular: Araştırmanın veri toplama süreci devam etmektedir.

Sonuç: Araştırmanın sonuçlarına henüz ulaşılmamıştır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, sınıf yönetimi, istenmeyen davranış

BİLDİRİ: 392

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ ANAOKULUNA GELME

İSTEKLİĞİNİN İNCELENMESİ

Yusuf KORKMAZ, İdris KARAASLAN, Hacer SAVAŞ, Tuğba ŞAKAR, Büşra

TEKELİOĞLU, Sümeyye KILIÇ, Hatice Gözde ERTÜRK KARA

Amaç: Araştırmanın amacı okul öncesi dönem çocuklarının anaokuluna gelme istekliliğini

etkileyen faktörlerin incelenmesidir.

Yöntem: Çalışma nitel araştırma türündedir. Nitel araştırma türlerinden görüşme tekniği

kullanılmıştır. Çalışma grubunu Aksaray merkezde bulunan bir anaokulundaki 16 çocuk, bir

okul öncesi eğitimi öğretmeni ve çocukların aileleri oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından

bir alan uzmanının görüşü alınarak geliştirilen “Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Anaokuluna

Gelme İstekliliğini İnceleme Formu” çalışmanın veri toplama aracıdır. Form çocuklara,

öğretmene ve çocukların ailelerine uygulanmıştır. Verilerin analizinde yüzde frekansı ve

doğrudan alıntı yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Öğretmenleri ile zaman geçirmeyi sevip sevmeme durumunda 15 çocuğun

öğretmenleri ile zaman geçirmeyi sevdiği, 1 çocuğun öğretmeni ile zaman geçirmeyi sevmediği

görülmüştür. Okulda yaptıkları

etkinlikleri sevip sevmeme durumunda 14 çocuğun sevdiği,2 çocuğun bazen sevip bazen

sevmediği görülmüştür. ‘Keşke olmasa dediğin

okul ve sınıf kuralları var mı?’ durumuna 6 çocuğun ‘evet’ , 4 çocuğun ‘hayır’ cevabını verdiği

görülmüştür. ‘Okula gelmeyi seviyor musun? Neden?’

durumuna 14çocuğun ‘evet’ , 2 çocuğun ‘hayır’ cevabı verdiği görülmüştür. Hayır diyen

çocuklardan birinin, evdeki oyuncaklarını ve evde oynamayı sevdiği için hayır dediği

görülürken diğer çocuğun evde telefonla oynadığı için okula gelmek istemediği görülmüştür.

“Çocuk okula geldiğinde ortama uyum

sağlamada zorluk yaşıyor mu?” durumunda 16 çocuğun da ‘zorluk yaşamadığını’ görülmüştür.

“Çocuk okulda yaptığınız etkinliklere katılmada

istekli mi?” durumuna öğretmenin 13 çocuk için ‘evet’, 2 çocuk için ‘hayır’ ve 1 çocuk için

‘bazen’ cevabını verdiği görülmüştür.

Sonuç: Araştırma sonucunda çocuğun sosyometrik düzeyi, etkinlikler, dış mekân özellikleri,

okula geliş saati, ebeveynlerin çalışma durumu ve oynadığı oyuncaklar okula gelme

istekliliğinin etkilediği anlaşılmıştır. Kulübe kalma durumu ise çocuğun okula gelme

istekliliğini etkilemediği anlaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Okula Uyum, Anaokuluna Gelme İstekliliği

BİLDİRİ: 395

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİNDEKİ ÜSTÜN POTANSİYELLİ ÇOCUKLARA

YÖNELİK ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ STEM UYGULAMALARI

Hilal Merve Sağlıcan, Hilal Şahin, Merve Aksu, Adile Gülşah Saranlı, Seçil Yücelyiğit

TED Üniversitesi

Amaç: Bilimsel bilginin gerçek yaşamla bütünleştirilerek disiplinler arası yaklaşımla

kazanılmasına odaklanan STEM öğretim yaklaşımının son yıllarda özellikle okul öncesi dönem

çocuklarına yönelik uygulamalarının arttığı görülmektedir. STEM yaklaşımının okul öncesi

döneme ne şekilde uyarlanması ve uygulanması gerektiği ve bu uygulamalarda küçük

çocukların pedagojilerini göz önüne alarak nelere dikkat edilmesi gerektiği konusu başlı başına

bir çalışma alanıdır. Bununla birlikte üstün potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarıyla

çalışıldığında, aslında özel gereksinimli çocuklar kategorisine giren bu çocuk grubunda STEM

uygulamaları gerçekleştirirken dikkat edilecekler ve uygulanması gereken ek

zenginleştirme/farklılaştırma yöntemleri vb. konularda bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır.

Açıklamalara dayalı olarak bu çalışmanın amacı, bu konudaki ihtiyacı giderebilmek ve üstün

potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarıyla gerçekleştirilecek STEM çalışmalarında dikkat

edilmesi gerekenler konusunda güncel ve faydalı bilgiler paylaşabilmektir.

Yöntem: Bu çalışmada üstün yetenekli çocukların eğitiminde STEM uygulamalarını, yurtiçi

ve yurt dışında bu amaca yönelik olarak uygulanan farklı STEM çalışmalarını ve üstün

potansiyelli okul öncesi dönem çocuklarında STEM uygulamalarını araştırmak amacıyla

tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu yönüyle çalışma bir derleme çalışması özelliği

göstermektedir. Bununla birlikte TED Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi programında verilen

“Üstün Yeteneklilerin Gelişimi ve Eğitimi” dersinde geliştirilen zenginleştirilmiş okul öncesi

STEM etkinlik örnekleri de iyi örnekleri paylaşma motivasyonuyla kongrede sunulacaktır.

Bulgular: Gerçekleştirilen alan taraması sonucu üstün yetenekli çocuklar için gerçekleştirilen

STEM eğitiminde bu gruba giren çocukların özelliklerine uygun olarak yatay ve dikey

zenginleştirme yöntemlerinden de faydalanılması gerektiği, yaş değişkenine bağlı olarak

uygulanan pedagojik ve öğretim tekniklerinde farklılaşmalar olduğu görülmüştür. STEM

eğitimini zenginleştirilmiş şekilde alan üstün potansiyelli çocukların motivasyonlarının arttığı,

fen, matematik ve yaratıcılık gibi becerilerinde ilerlemeler olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç: Üstün potansiyelli okul öncesi dönem çocukları farklı ve hızlı öğrenme özellikleri,

yaşıtlarından erken gelişen becerileri ve üstün potansiyelli olma durumlarının getirdiği ek

gelişimsel durumlar vb. nedenlerle onlara özgü farklılaştırma ve zenginleştirmelere yoğun

şekilde ihtiyaç duymaktadırlar. Bu ihtiyaçlarının giderilebilmesi için onların gelişimsel

özelliklerine odaklanan çeşitli öğretim yöntem ve tekniklerinin yaygınlaşması ve öğretilmesi

desteklenmelidir.

Anahtar Kelimeler: STEM, Okul Öncesi, Üstün Yetenek, Üstün Potansiyel

BİLDİRİ: 396

FARKLI DİSİPLİNLERDE ÇOCUK OYUN ALANLARI İLE İLGİLİ YAPILAN

ÇALIŞMALAR

Fadimana KÜÇÜK

Hacettepe Üniversitesi

Amaç: Araştırmanın amacı farklı disiplinlerde 2010 – 2019 yılları aralığında çocuk oyun

alanları ile ilgili yapılan çeşitli çalışmaları incelemek ve yorumlamasını yapmaktır.

Yöntem: Araştırmada ‘’Google Akademik’’ veri tabanında 2010-2019 yılları arasında

yayınlanmış ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ isimli arama sonucu çıkan 766 makale incelenip,

yazarların uzmanlık alanlarına göre gruplama yapılacaktır. Gruplama sonrası ilgili makaleler

incelenip yorumlanacaktır.

Bulgular: Yalnızca Türkçe sayfalarda yapılan ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ isimli aramada çıkan

766 makale içinden 41 makale doğrudan ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ ile ilgilidir. Bu 41 makale 14

farklı uzmanlık alanı tarafından yazılmıştır. Yapılan incelemelerde Okul Öncesi Öğretmenliği

ve Çocuk Gelişimi dışındaki disiplinlerde yazılan makalelerin çoğunda ‘’Çocuk Gelişimi ve

Eğitimi’’, ‘’Çocuk Ruh Sağlığı’’, ‘’Okul Öncesi Eğitim’’, ‘’Çocuk Kültürü’’ ve ‘’Çocuk ve

Oyun’’ konulu kaynaklardan yararlanılmıştır.

Sonuç:. ‘’Çocuk Oyun Parkları’’ ile ilgili yapılan çalışmalarda disiplinler arası etkileşim

olduğu görülmüştür. Çalışmaların genelinde ortak sonuç olarak ‘’Çocuk oyun alanları

düzenlenirken farklı yönleriyle çocuk gelişiminin ve çocuk güvenliğinin düşünülmesi gerektiği

vurgulanmıştır.

Anahtar Kelimeler: çocuk, çocuk oyun parkları, çocuk ve oyun

BİLDİRİ: 398

EKOLOJİK KURAM

Rabiya Nur DEMİRAĞ, Esra BAYRAKDAR, Simge YÜKSEL, Ayşe VAHAPOĞLU,

Gizem ÇAKICI

Sakarya Üniversitesi

Ekolojik Sistemler Kuramı, Urie Bronfenbrenner’in ‘İnsan davranışının deneysel ekolojisi’

isimli kitabında ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Urie Bronfenbrenner’e göre insan varoluşu

büyük ölçüde içinde bulunduğu sistemler ve bu sistemlerin birbirleriyle etkileşme biçimi

tarafından belirlenmektedir. Burada sistemden kastedilen, iletişim kuran ve birbirlerini

etkileyen insan topluluklarıdır. Bir çocuğun doğduktan sonra dahil olduğu 1.halka mikro-

sistemler olarak adlandırılıyor. Bronfenbrenner, 2. halkada sistemler arası alan olan

mezosistemleri tanımlıyor. Farklı sistemlerin etkileşiminde çeşitli kültürlerin karşılaşması

nedeniyle genelde, problemin kökeninin farklı mikrosistemler arasındaki uyumsuzluktan

kaynaklandığı varsayılıyor. Örneğin,bir ailenin anne tarafından akrabalarla çatışma halinde

olması; ailesinin, çocuğun mahalledeki arkadaşlarından hoşlanmaması gibi.Bu teoriye göre,

mezosistemik alanda yer alanların çocuğun gelişimine büyük etkisi vardır.Çocuğun kendisinin

dahil olmadığı ancak gelişimine dolaylı olarak büyük etki eden 3. halka ekso-sistemler olarak

adlandırılır.Örneğin, çocuğun babasının iş yerinde ortaya çıkan bir sorun ve işten çıkarılma

ihtimali, aile içinde olan biteni de etkiler ve bu yolla çocuğun hayatında önemli rol oynar.

Eğitim sektörü sisteminde maaşların düşük olması öğretmenlerin çalışmasını ve dolaylı olarak

çocuğun okuldaki durumunu da etkilemektedir.Sistemler hiyerarşisindeki 4. halka makro-

sistemler, toplumdaki genel-geçer değerler ve normları temsil eder. Daha sonra kurama 5.

halka olarak kronosistemler eklenmiştir. Kronosistemler, bireyin yaşantısının zaman

içerisinde diğer sistemlerin ekolojisinin gelişiminden etkilenmesini içeriyor.

ANAHTAR KELİMELER: Çocuk, çevre, aile, ekolojik sistemler...

BİLDİRİ: 408

5-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN TELEVİZYON VE BİLGİSAYAR

KULLANIMLARINA İLİŞKİN EBEVEYN VE ÇOCUK ARASINDA GÖRÜŞ

FARKLILIKLARININ İNCELENMESİ

Şeyda AKKUŞ, Ayşenur GÖLGE, Mesude ATAY

İstanbul Bilgi Üniversitesi

Amaç: Bu çalışmada 5-6 yaş arasındaki çocukların televizyon ve bilgisayar kullanımlarına

ilişkin ebeveyn ve çocuk arasındaki görüş farklılıklarının incelenmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu araştırmada betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Betimsel araştırmalar,

olayı olduğu gibi araştırarak var olan durumu belirlemeye çalışmaktadır. 5-6 yaş arasındaki

çocukların televizyon ve bilgisayar kullanımlarına ilişkin ebeveyn ve çocuk arasındaki görüş

farklılığı, ebeveynin televizyon ve bilgisayar kullanım sıklığı, yaşı, eğitim düzeyi, çalışma

durumu ve gelir durumu gibi değişkenlere göre incelenmektedir. Araştırmanın verileri

İstanbul’da Küçükçekmece’ye bağlı belirlenen anaokulunda yapılmıştır. Çalışmada veri

toplama aracı olarak; araştırmacılar tarafından geliştirilen aileler için ‘aile tanıma formu’ ve

çocuklar için ise ‘görsel anket’ uygulanmıştır.

Bulgular: 53 ebeveyn ve çocukla yapılan bu çalışmada annelerin %40.3’ünün günlük

televizyon izleme sıklığının 4 saat ve 4 saatten daha fazla olduğu görülmrktrdir. Babaların ise

% 42,24’ünün günlük televizyon izleme sıklığı 40 dk ile 1 saat aralığında olduğu görülmektedir.

Yani anneler babalardan daha fazla televizyon izlemektedir. Çocukların %37,44’ünün

televizyon izleme sıklığı 40 dk-1 saat ile 3-4 saat aralığında oldukça önemli değişkenlik

göstermektedir. Bilgisayar kullanım sıklığı sonuçlarına baktığımızda ise annelerin %60,9’unun

günde 0-30 dk arasında kullandığı, babaların %69,92’sinin bilgisayar kullanım sıklığı günde 0-

30 dk aralığında kullandığı sonucuna ulaşılmıştır. Yani babalar annelere göre daha fazla

bilgisayar kullanmaktadır. Çocukların %65,05’inin bilgisayar kullanım sıklığı günde 0-30 dk

arasındadır.

Aile tanıma formunda bulunan ve çocuklarının nasıl vakit geçirme isteğinde bulunduklarına

ilişkin annelere soru sorulduğunda; ‘bilgisayar, dış oyun parkı, evcilik köşesi, ev ortamı ve

televizyon’ seçenekleri arasında ebeveynlerin %5,30’unun bilgisayar, %16,43’ünün dış oyun

parkı, %3,18’inin evcilik köşesi, %3,18’inin ev ortamı ve televizyon izlemek olarak cevap

verdikleri görülmektedir.

Çocuklara uygulanan görsel ankette ise, annelere yukarıda belirtilen kendileri ile ilgili aynı

sorular sorulduğunda ise, ‘bilgisayar, dış oyun parkı,evcilik köşesi,ev ortamı ve

televizyon’olarak gösterilen fotograflardan çocukların %5,30’unun bilgisayar, %12,72’si dış

oyun parkı, %7,95’i evcilik köşesi, %2,12’si ev ortamı ve televizyonu tercih ettikleri sonucuna

ulaşılmıştır. Diğer bir ifade ile, anne ve çocukların cevapların tutarlılık gösterdiği söylenebilir.

Sonuçlar: Anne babanın televizyon ve bilgisayar ile olan ilişkisinde çocuğun televizyon ve

bilgisayar ilişkisini daha çok annenin bu araçları kullanım sıklığı belirlemektedir. Yapılan bu

araştırmada aile içerisinde televizyon ve bilgisayarla geçirilen zaman aralığı ebeveynlerin

eğitim durumu, sosyo-ekonomik düzeyi, yaşı ve cinsiyeti gibi demografik değişkenlerin

televizyon izleme ve bilgisayar kullanma alışkanlıklarını belirlemektedir. Annelerin çocukları

adına televizyon izleme ve bilgisayar kullanmaya ilişkin tahminleri ile çocukların kendi

verdikleri cevapları arasında tutarlılık bulunmaktadır. Bu durumda annelerin çoğunun

çalışmıyor olmasından dolayı çocuklarının tercihlerini daha iyi takip edebildikleri

görülmektedir.

Anahtar kelimeler: ebeveyn, çocuk, televizyon, bilgisayar

BİLDİRİ: 415

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE AİLE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Sultan ÇAYAN, Dursun Can ÇINAR

Düzce Üniversitesi

Aile, toplumsal yapının temelinde yer alan hem sosyo-duygusal hem psikolojik hem de sosyal-

ekonomik boyutları olan toplumsal birimdir (United Nations, 1993). Toplumda bu denli önemli

bir yere sahip ailenin temel yapıtaşları olan ebeveynlerin, çocuklarını sağlıklı bir biçimde

yetiştirebilmesi için geliştirilmiş ve organize edilmiş etkinlikler bütünü ise aile eğitimi olarak

adlandırılmaktadır (Tezel-Şahin ve Özyürek 2010). Erken çocukluk dönemi, çocukların

dışarıdan gelebilecek tüm uyarıcılara en açık olduğu dönem olmasının yanı sıra büyüme ve

gelişmeleri için de en kritik dönemdir. Dolayısıyla bu dönemde ailelere verilecek iyi bir

eğitimle, olumlu aile tutumları hakkında farkındalık yaratılacak, çocukların sağlıklı büyümeleri

ve gelişmeleri için gerekli ortam sağlanacak ve bu durum çocuğun ilerleyen yaşamını da olumlu

etkileyecektir. Bu nedenle bu çalışmada; alan yazın taraması yöntemi kullanılarak aile

tutumları, aile eğitimi ve önemi ile aile eğitiminin okul öncesi dönem çocuklarının gelişimine

katkısının incelenmesi amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Aile, aile eğitimi, ebeveyn, okul öncesi.

BİLDİRİ: 423

Kazım Karabekir ve Çocukların Eğitimi

Muratcan ALTUNDAĞ, Umutcan PERÇİN, Keziban Feyza ALTUNDAĞ, Miray ÖZÖZEN

DANACI, Özge PINARCIK

Düzce Üniversitesi

Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminin bilinmeyen bir yönü Kazım Karabekir’ineğitim

alanında yaptığı çalışmalardır. Milli Mücadelemizin en önemli kahramanları arasında yer alan

Karabekir Paşa’nın eğitimci yönüne tarih araştırmalarında gerektiği kadar yer verilmediği

görülmektedir. Oysaki Kazım Karabekir, bir taraftan doğu cephesi komutanlığını yürütürken

bir taraftan da savaş nedeniyle yetim ve öksüz kalan, hiçbir kimsesi olmayan içlerinde okul

öncesi dönem çağındaki çocukların da olduğu binlerce çocuğu alıp eğitmiştir.Hatta bu

çocukların eğitimi için birçok yerde okullar, kurslar açmış ve bu çocukların meslek sahibi

olmalarını sağlamıştır.Buradan hareketle bu çalışmada Kazım Karabekir’in eğitim alanında

yaptığı çalışmalar, oluşturduğu eğitim sistemi, okul öncesi dönem çocuklarının eğitimi için

gerçekleştirdikleri ve açtığı okullar literatür taraması yöntemi kullanılarak incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Kazım Karabekir, çocuk, eğitim, okul öncesi eğitim.

BİLDİRİ: 428

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ CEZAYI HAK EDEN DAVRANIŞLARA

YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Zeynep KİSHALI, Betül GÜMÜŞ, Tuğba YENİÇERİ

Atatürk Üniversitesi

Amaç: Çocuklar ahlaki ve sosyal kuralları içselleştirirken, en çok gördükleri kişiler olarak aile

ve eğitimcinin ahlaki ve sosyal kurallarını içselleştirirler. Bu içselleştirme sürecinde, çocuklara

bu kuralların neden gerekli olduğu ve kurallara uyulmadığında ne gibi sonuçlar ortaya

çıkabileceği doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Ancak bazen ahlaki ve sosyal kurallar öğretilirken

veya çocuklar kendilerinin istemediği bir davranışı gösterdiğinde aileler ve eğitimciler,

çocukları ödül veya ceza yoluyla kontrol etmeye çalışırlar. Özellikle erken çocukluk

döneminde model alma yoluyla öğrenmelerini gerçekleştiren çocuk, ailenin veya eğitimcinin

ceza verme davranışını da model alacaktır ve kendisini rahatsız eden davranışları ceza ile

disipline edecektir. Bu çalışmada da, okul öncesi kuruma devam eden çocukların hangi

davranışlara ceza vereceklerini, cezalandırma yöntemi olarak hangi yöntemi seçeceğini ve

neden ceza verdiklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Temel amaca uygun olarak çalışma nitel veri toplama ve analiz süreçlerine dayalı

yapılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden “uygun örnekleme” yöntemine

göre belirlenen ve gönüllülük esasına dayalı olarak seçilen okul öncesi kurumuna devam eden

4-6 yaş grubundaki 25 çocuktan oluşmaktadır. Çalışmada veriler araştırmacılar tarafından

geliştirilen “Yarı Yapılandırmış Görüşme Formu” ve araştırmanın amacına uygun olarak

geliştirilen 12 kısa hikaye ile toplanmıştır. Hikayelerin temasını sınıf için istenmeyen

davranışlar oluşturmuştur. İstenmeyen davranışlar, fiziksel olarak istenmedik davranışlar,

saldırgan davranışlar, meydan okuyucu davranışlar, sosyal yönden istenmedik davranışlar,

kendine yönelik davranışlar olmak üzere 5 kategori altında toplanmıştır. Araştırmacılar

tarafından literatür taranarak oluşturulan hikayelerin sonunda her çocuğa görüşme formundaki

sorular sırayla sorulmuştur. Hazırlanan hikayeler ve görüşme soruları alanda uzman olan üç

akademisyen tarafından incelenmiş ve 3 okul öncesi öğrencisine sorularak soruların anlaşılırlığı

test edilmiştir. Veriler birebir görüşmeler yapılarak toplanmaktadır. Görüşme yeri olarak sessiz

ve dikkat dağıtmayan ortamlar seçilmiştir. Her bir görüşme ortalama 10-15 dakika sürmektedir.

Görüşme süreci ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Veri toplama sürecinin tamamlanmasından

sonra elde edilen veriler nitel analiz yöntemlerinden “Betimsel Analiz” yapılarak analiz

edilmiştir.

Bulgular ve Sonuç: Araştırmanın verileri analiz aşamasında olduğundan bulgular ve sonuç

bölümüne daha sonra yer verilecektir.

Anahtar kelimeler: Okul öncesi, ahlak gelişimi, ahlaki kurallar, ceza.

BİLDİRİ: 430

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN UYGULADIKLARI OYUN

ETKİNLİKLERİNDE GELİŞİM ALANLARINA NE KADAR SIKLIKTA YER

VERDİKLERİNİN İNCELENMESİ

Ayşe Nur AKSAN

İstanbul Aydın Üniversitesi

Amaç: Oyun, çocuklar için en doğal öğrenme ortamını sağlar. Çocuklar ancak hazır

bulunuşlukları doğrultusunda kendilerinde var olan bilgi, beceri ve yetenekleri oyun içerisinde

ustalıkla ortaya çıkarırlar. Çocukların oyunla öğrendiklerinden yola çıkarak onları

anlamlandırıp ilişki kurabilmelerine katkı sağlanır. Böylece öğrendiklerini deneyimleme fırsatı

sağlayıp kendilerine uygun yöntemler geliştirirler. Bu şekilde öğrenme becerisine karşı olumlu

tutum ve davranışlarda bulunurlar.

Çocuğun kendini en iyi,en rahat ifade edebildiği bir yol olan oyun çocukların hem birbiriyle

hem de yetişkinlerle güçlü bir iletişim kurabilmelerine katkı sağlar. Öğretmenlerin etkinlik

sürecindeki sorumlulukları; çocukların öğrenme ilgisini uyandırmak,gelişim alanlarını

desteklemek,olumlu duygu ve düşünceler kazandırmak ve çocukların keyifli vakit

geçirmelerini sağlamaktır. Çocuk bu süreçte seçici,yapıcı ve etkin olup öğrenmenin kontrolünü

elinde tutmaktadır.

Bu anlamda yapmış olduğum araştırma; okul öncesi dönemdeki çocukların öğretmenlerinin

uyguladıkları oyun etkinliklerinde gözlem tekniği kullanılarak gelişim alanlarına yer verme

düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

Yöntem: Bu çalışma; İstanbul ilinde 8 anaokulunda görevli 40 okul öncesi öğretmenin 3-6 yaş

arasındaki çocuklara uyguladıkları oyunlar gözlemlenerek yapılmıştır. Öğretmenlerin

uyguladıkları oyunların gözlemi günlük eğitim akışı içinde oynanan oyunlar aracılığıyla

gerçekleştirilmiştir. Gözlemlerin bitmesinin ardından Spss kullanılarak sonuçlara ulaşılmıştır.

Tuğrul ve Sözer (2018) tarafından geliştirilmiş olan ‘’Oyun Kriter Tablosu’’öğretmenlerin

uyguladıkları oyunların gözlemlenerek üç gelişim alanı üzerinden ele aldıklarını belirlemek

amacıyla hazırlanmış olup değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme kriterler üzerinden 3 aşamalı

olarak‘’var başarılı örnek’’, ‘’var eksik örnek’’ ve ‘’yok’’ olarak yapılmıştır.

Bulgular: Bilişsel Alan 9,Sosyal-Duygusal Alan 19,Motor Alan 4 maddeyle incelenmiştir. Bu

inceleme sonucunda Bilişsel alandan 129 var başarılı örnek, 116 var eksik örnek,115 yok

sonucuna ulaşılırken, sosyal-duygusal alandan 136 var başarılı örnek,254 var eksik örnek,360

yok, motor alandan ise 40 var başarılı örnek, 100 var eksik örnek,62 yok sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuç: Bulgular incelendiğinde tüm alanlara yer verilsede başarılı olma durumunun az olduğu

görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Oyun, Gelişim, Gelişim Alanları

BİLDİRİ: 431

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA YÖNELTİLEN SORULARIN

İNCELENMESİ

Büşra Nur OĞUZ

İstanbul Aydın Üniversitesi

Okul öncesi dönemdeki çocuklar, kendilerini, yakın çevrelerini ve dünyayı keşfetme merakı

içindedirler ve meraklarını da sordukları sorularla ifade ederler. Çocuklar, keşfedici zihinlerini

uyanık tutmak için, sorularına makul ve zamanında yanıtlar ararlar. Onu çevreleyen sosyal

dünyasındaki kişilerin en önemli sorumluluğu, çocukların bu doğal ve gelişimsel gereksinimini

karşılayabilmek için gerekli pedagojik tedbirleri almaktır. Çocukların düşünme becerilerinin

gelişmesinde, öğretmenlerin çocuklara yönelttikleri soruların çok önemli bir yeri vardır.

Öğretmenlerin çocuklara sordukları sorular, çocukların yaratıcı düşünme, akıl yürütme ve

problem çözme becerilerinin gelişmesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle araştırma, çalışma

grubunu oluşturan anaokullarında öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın gün içerisinde

çocuklara ne tip sorular sorduklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada okul öncesi

çağındaki çocukların öğretmenlerinin, kendilerine yönelttiği sorular, gözlem tekniği

kullanılarak, hangi türde sorular olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma, İstanbul ilinde

dört bağımsız anaokulunda görevli 30 okul öncesi öğretmenle sürdürülmüştür. Bu araştırmada,

nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Öğretmenlerin soruları, çocukların

yaşı, öğretmenlerin mesleki kıdemleri, soruların yöneltildiği etkinlikler baz alınarak yüzdelik

dağılımları sunulmuştur. Öğretmenler günlük eğitim akışı içinde gözlenmiş ve 3 ile 6 yaş

arasındaki çocuklara sordukları sorular kayıt altına alınmıştır. Araştırma süreci içinde 445 soru

kaydedilmiştir. Sorular; açık uçlu sorular, düşünmeye yönelik sorular, akıl yürütmeye yönelik

sorular, yaratıcılıkla ilgili sorular, kapalı uçlu sorular, evet /hayır yanıtlı sorular, kurallarla ilgili

hatırlatmaya yönelik sorular, olmak üzere 2 ana, 6 alt kategoride incelenmiştir. 445 sorudan

116 tanesi açık uçlu, 339 tanesi kapalı uçlu soru tipindedir. Düşünmeye yöneltici soru sayısı

kapalı uçlu soru sayısından daha az çıkmıştır. Öğretmenlerin, çocukların öğrenme

gereksinimlerini karşılama yönündeki pedagojik rehberliğinin önemi düşünülecek olursa,

çocuklara sağlanan eğitsel fırsatlar açısından öğretmenlerin sorumluluğunun ne kadar ciddi

olduğuna da dikkat çekilmek istenmiştir. Bu kongre aracılığı ile öğretmen adaylarının da

çocuklara sorulacak soruların niteliği konusunda pedagojik yeterliliklerinin arttırılmasına vurgu

yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Açık Uçlu Soru, Kapalı Uçlu Soru, Merak

BİLDİRİ: 433

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA ÖĞRENİM GÖREN ÇOCUKLARIN

EĞİTİMLERİNE YÖNELİK EBEVEYN-ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Betül GÜLHAN, Ahsennur ÖZTÜRK, Ayşe BİLGEN, Gİzem MUTLU, Safiye ŞENGÖNÜL,

Emine CABI

Başkent Üniversitesi

Amaç

Bu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim kurumlarında öğrenim gören çocukların eğitimlerine yönelik

ebeveyn-öğretmen görüşlerini incelemek ve bu görüşleri çeşitli değişkenlere göre karşılaştırarak elde

edilen sonuçlar ışığında öneriler geliştirmektir.

Yöntem

Ebeveynler ve öğretmenler olmak üzere iki farklı çalışma gurubundan veri elde edilmiştir. Ebeveyn

anketinde, kişisel bilgi formunun yanında ebeveynlerin çocuklarının okul öncesi eğitimde öğretmenden

sosyal, duygusal, dil, bilişsel, psikomotor ve öz bakım becerilerinin gelişimine yönelik beklenti

düzeylerini belirleyecek sorular yer almaktadır. Öğretmen anketinde ise öğretmenlerin ebeveynlerden

beklentilerini belirleyecek anket maddelerine ve bir açık uçlu soru maddesine yer verilmiştir. 35 okul

öncesi öğretmeni ve 78 ebeveynin görüşleri alınan bu nitel çalışmada elde edilen veriler betimsel analiz

yöntemi kullanılarak çözümlenmiştir. Verilerin frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır.

Bulgular

Ebeveynler, öğretmenlerin çocukların gelişim alanlarını destekledikleri ve okul öncesi kurumlar

çocukların gelişimi yönünden çok önemli olduğu yönünde görüş bildirirken, öğretmenler ise, ailelerin

okul öncesi eğitimi yeterince önemsemedikleri ve okul öncesi eğitim hakkında yeterince bilgi sahibi

olmadığı yönünde görüşler bildirmişlerdir. Bu görüşlerin yanı sıra belirlenen diğer görüşler çalışmada

ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır..

Sonuç

Ebebeylerin okul öncesi eğitimi hakkında gerekli bilgi donanımına sahip olmadığı, okul öncesinde

verilen eğitim hakkında detaylı bir bilgilendirmeye ihtiyaç olduğu elde edilen sonuçlardan bazılarıdır.

Ebebeynlerin ve öğretmenlerin birbirlerinden beklentilerinin ortaya eğitim-öğretim sürecinde bu yönde

etkinliklere yer verilmesi önerilmektedir.

Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, anne ve babalar, görüşler, gelişim alanları.

BİLDİRİ: 435

İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN GELİŞİM ALANLARINDAKİ

YETERSİZLİKLER

Ayşenur UZEKMEK

İstanbul Medipol Üniversitesi

Amaç: İşitme engelli çocuklar, doğum öncesi veya doğumdan sonra meydana gelen nedenlerle,

iletişim kurma ve sürdürmede güçlük çeken özel eğitime gereksinimi olan bireylerdir. İşitme

engelli çocuklar, işitme yetersizliklerinin özelliklerine bağlı olarak gelişim sürecinde

yetersizlikler yaşayabilirler. Çalışmada, işitme engelli çocukların gelişim alanlarındaki zayıf

yönleri tespit edilerek önerilerde bulunulması amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu çalışmada işitme engelli çocukların gelişimleri ile ilgili Türkiye’de yapılan

çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Çalışma kapsamında araştırma makaleleri,

yüksek lisans, doktora tez çalışmaları kapsamındaki yayınlanmış eserler incelenmiştir.

Bulgular: İşitme engelli çocukların; bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişimlerinde

yetersizlikler görülmektedir. Ancak işitme engelli bireyin engelinin tipine, derecesine ve içinde

bulunduğu çevresel faktörlere göre bu yetersizlikler farklılık göstermektedir. Dil gelişimi, en

çok etkilenen gelişim alanlarından birisidir. İşitme engelli çocuklar açık ve anlaşılır konuşmaya

sahip olmadığı için düşüncelerini ifade etmekte ve başkalarının düşüncelerini anlamada

sorunlar yaşarlar. Çocuğun ailesi ve arkadaşları duygularını anlamakta zorluk çekebilir. Böyle

durumlarda işitme yetersizliği olan çocuklar kendilerini kötü hissedebilir ve kendilerine olan

güvenleri zedelenerek sosyal-duygusal gelişimleri olumsuz yönde etkilenir.

Motor koordinasyon gerektiren ayakkabı bağcıklarını bağlama, ipe boncuk dizme, geri geri

yürüme, ip üzerinden atlama, genel vücut koordinasyonunun sağlanması ve görsel-motor

koordinasyon gerektiren becerilerde güçlük çekerler. İşitme engelli çocukların dil becerileri,

kavram gelişimlerindeki yetersizlikler ve işitsel girdinin az olması bilişsel gelişim sürecini de

olumsuz olarak etkiler. Bu durum okuma-yazma ve matematik becerileri olumsuz yönde

etkileyerek akademik başarısızlık görülmesine neden olmaktadır.

Sonuç: İşitme engelli çocukların eğitim programlarında motor, bilişsel dil, sosyal duygusal

gelişim alanlarını destekleyici etkinliklere yer verilmelidir. İşitme engelli çocuklara normal

gelişim gösteren çocuklardan farklı davranmayarak çocuk için en uygun öğrenme ortamları

sağlanmalıdır. Okul ve aile arasında iş birliği yapılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: işitme engelli çocuk, gelişim

HEDEF CS BASIN YAYIN

HEDEF CS BASIN YAYIN

Aşaği Öveçler Mah. 1329. Cad. Karabay Apt. No:7/1

Çankaya / Ankara

Tel: (0312) 433 23 63 - (0312) 433 23 21

Fax: (0312) 482 23 21

GSM Bilgi Hattı: 0541 433 23 21

e-mail: [email protected]

www.hedefcs.com.tr