zİhİnsel engell İ Çocuklarin tÜrkÇedek fonemler ed...
TRANSCRIPT
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ÖZEL EĞİTİM ANABİLİM DALI
ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARIN TÜRKÇEDEKİ FONEMLERİ
EDİNİMLERİNİN İNCELENMESİ VE NORMAL GELİŞİM
GÖSTEREN ÇOCUKLARLA KARŞILAŞTIRILMASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ayfer YILDIRIM ERİŞKİN
TEZ DANIŞMANI: Doç.Dr. Pınar EGE
Ankara
Mayıs, 2006
II
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne,
Bu çalışma jürimiz tarafından ÖZEL EĞİTİM Anabilim Dalında YÜKSEK
LİSANS TEZİ ÇALIŞMASI RAPORU olarak kabul edilmiştir.
Başkan Doç. Dr. Pınar EGE
Üye Prof. Dr. Bülbin SUCUOĞLU
Üye Yrd. Doç. Dr. Özcan DOĞAN
Onay
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.
29/05/2006
Prof. Dr. Meral UYSAL
Enstitü Müdürü
III
ÖNSÖZ
İnsanların yaşamlarının vazgeçilmez unsurlarından en önemlisi
iletişimdir. Normal zihinsel fonksiyonlara sahip olan her birey iletişim kurmaya
gereksinim duyar. Dil ve konuşma bozukluğu olan zihinsel engelli çocuklar da
normal gelişim gösteren yaşıtları gibi her türlü nesne, olay ile ilişki kurmaya,
bunları algılama ve bunlar hakkında konuşmaya, gelişimin her aşamasında
yaşıtları gibi çevrelerini kontrol etmeye istek, duygu ve deneyimlerini
paylaşmaya gereksinim duyarlar. Ancak dildeki sesleri edinmede yaşadıkları
güçlükler veya bu sesleri doğru üretememeleri dil ve konuşma bozukluğu olan
bazı zihinsel engellilerin anlaşılabilirliğini olumsuz etkilemekte ve sosyal
kabullerini sınırlamaktadır. Bu nedenle, zihinsel engelli çocukların dildeki
sesleri kullanmada yaşadıkları zorlukların, yaş gruplarına göre edindikleri ve
edinmeleri gereken seslerin belirlenmesine yönelik araştırmalara ihtiyaç
duyulmaktadır.
Bu araştırmada zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri
edinimlerinin incelenmesi ve normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu araştırma ile zihinsel engelli bireyler için
eğitsel müdahale programlarını hazırlarken, alanda çalışan uzmanların,
eğitimcilerin ve ebeveynlerin amaç belirlemelerine katkıda bulunulacağı
düşünülmüştür.
Araştırma süresince destekleri, yönlendirmeleri ve değerli katkılarından
dolayı danışmanım Doç. Dr. Pınar EGE’ye sonsuz teşekkür ederim.
Özel eğitim alanına gönül vermemde etkili olan Prof. Dr. Bülbin
SUCUOĞLU’na, çalışma sırasında ihtiyaç duyduğum her anda yardımlarını
esirgemeyen Yrd. Doç. Funda ACARLAR’a sonsuz teşekkür ederim.
Araştırmanın gerçekleştirilmesine katkıda bulunan, Milli Eğitim
Bakanlığının Rehberlik Araştırma Merkezlerine, özel özel eğitim
kurumlarındaki görevli personele, çalışmaya katılan öğrencilere ve
IV
çocuklarının çalışmaya katılmalarına izin veren anne ve babalara
teşekkürlerimi sunarım.
Umutsuzluğa kapıldığım her an beni arayıp yoluma devam etmem için
ısrar eden Fatma Özden’e, motivasyonumun yüksek olmasında büyük rol
oynayan sevgili Ayça Demir’e çok teşekkür ederim.
Bu çalışma süresince sevgisini, saygısını, desteğini ve en önemlisi de
sabrını hissettiren eşime, aileme ve adlarını saymakla bitiremeyeceğim
arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Çok uzaklarda olsalar bile sürekli varlığını yanı başımda hissettiğim
sevgili Zeynep’ime ve babama…
Ayfer Yıldırım ERİŞKİN
Mayıs, 2006
V
ÖZET
Bu araştırmanın genel amacı zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki
fonemleri edinimlerinin incelenmesi ve normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırılmasıdır.
Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ilinde yaşayan normal gelişim
gösteren çocuklar ile 2-7 zeka yaşındaki 118 zihinsel engelli çocuk
oluşturmaktadır. Ege ve arkadaşlarının (2004) hazırladığı Ankara Artikülasyon
Testi uygulanan normal gelişim gösteren çocukların bilgileri kullanılarak
araştırmanın kontrol grubu oluşturulmuştur. Zihinsel engelli çocukların
bilgilerine Çankaya Rehberlik Araştırma Merkezi ve Mamak Rehberlik
Araştırma Merkezindeki dosyalarından ulaşılmıştır. Araştırma için ön koşullara
sahip bu çocukların ya evlerine ya da eğitim aldıkları okullara gidilerek,
Türkçe’deki fonemleri edinimlerini belirlemek amacıyla çocuklara bireysel
olarak Ankara Artikülasyon Testi (AAT) uygulanmıştır. AAT uygulanırken ses
kayıt cihazı da kullanılmıştır. Her yaş grubunda bulunan çocukların
fonemlerinin sözcükteki pozisyonuna göre kazanımları yüzde olarak
belirlenmiş normal çocukların kazanımlarıyla karşılaştırılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre Türkçe’deki fonemleri zeka yaşları aynı
olsa bile zihinsel engelli çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklardan daha
geç edinmektedirler. Araştırmada, motor becerilerin fonem üretimini olumsuz
etkileyebileceği düşünülerek artikülatörlerinde ve duyu organlarında bir
problem olmayan zihinsel engelli çocuklardan homojen bir grup
oluşturulmuştur. Buna rağmen zihinsel engelli çocuklar normal gelişim
gösteren çocuklardan daha geri bir performans göstermişlerdir. Sonuç olarak
ZE çocukların Türkçe’deki fonemleri geç olsa da edinebildiklerini göstermiş
olması bu araştırmayı önemli kılmaktadır.
VI
ABSTRACT
The aim of this study is to analyse and compare Turkish phoneme
acquisition of children with mental retardation and normal developing children.
For this purpose 118 children with mental retardation were enrolled this
study. They ranged in mental age from 2 to 7 years. The control group normal
developing children was composed of 118 children with similar properties.
Both group were administered Ankara Test of Articulation. While
administering Ankara Test of Articulation, an audio-tape was used to record
children’s responses.
Phonems of children with mental retardation analyzed according to initial,
medial and final position in the words compared with normal developing
children.
The results of present investigation suggest that eventhough both of
group’s mental age were similar, children with mental retardation acquired
Turkish phonemes later than typically developing children.
VII
İÇİNDEKİLER
Sayfa
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI…………………………………… II
ÖNSÖZ…………………………………………………………………… III
ÖZET……………………………………………………………………... V
ABSTRACT………………………………………………………………. VI
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………. VII
TABLOLAR LİSTESİ……………………………………………………. X
ŞEKİLLER LİSTESİ……………………………………………………… XIII
BÖLÜM I
1. GİRİŞ……………………………………………………………… 1
1.1. Problem…………………………………………………….. 1
1.2. Amaç………………………………………………………... 4
1.3. Önem……………………………………………………….. 5
1.4. Sayıtlılar…………………………………………………….. 7
1.5. Sınırlılıklar…………………………………………………... 7
1.6. Tanımlar…………………………………………………….. 7
BÖLÜM II
2. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER………………………….. 9
2.1. İletişim, Dil ve Konuşma…………………………………… 9
2.2. Dilin Bileşenleri…………………………………………….. 9
2.2.1. Fonoloji (Ses bilgisi)……………………………….. 10
2.2.2. Morfoloji (Biçim bilgisi)…………………………….. 11
2.2.3. Sentaks (Söz dizim)……………………………….. 11
2.2.4. Semantik (Anlam bilim)……………………………. 11
2.2.5. Pragmatik (Edimbilim)……………………………... 12
2.3. Konuşmanın Fizyolojik Yapısı…………………………….. 13
2.3.1. Respirasyon (Solunum)……………………………. 14
2.3.2. Fonasyon (Konuşma üretimi)……………………… 15
VIII
2.3.3. Artikülasyon (Ses üretme becerisi)……………….. 16
2.4. Konuşmada Kullanılan Sesler…………………………….. 17
2.4.1. Ünlüler……………………………………………….. 17
2.4.2. Ünsüzler……………………………………………... 18
2.4.2.1. Artikülasyon Biçimi……………………….. 19
2.4.2.2. Artikülasyon Yeri…………………………. 20
2.5. Dil ve Konuşma Gelişimi…………………………………… 21
2.6. Zihinsel Engelli Bireylerin Özellikleri……………………… 25
2.6.1. Zihinsel Engelli Bireylerin Dil Gelişimi
Özellikleri……………………………………………. 26
2.6.1.1. Zihinsel Engelli Bireylerin Sentaks
Gelişim Özellikleri………………………… 27
2.6.1.2. Zihinsel Engelli Bireylerin Morfolojik
Gelişim Özellikleri………………………… 28
2.6.1.3. Zihinsel Engelli Bireylerin Fonolojik
Gelişim Özellikleri………………………… 28
2.6.1.4. Zihinsel Engelli Bireylerin Semantik
Gelişim Özellikleri………………………… 29
2.6.1.5. Zihinsel Engelli Bireylerin Pragmatik
Gelişim Özellikleri………………………... 29
2.6.2. Zihinsel Engellilerin Fonolojileriyle İlgili
Yapılan Araştırmalar……………………………..... 30
BÖLÜM III
3. YÖNTEM………………………………………………………….. 35
3.1. Araştırma Modeli…………………………………………… 35
3.2. Çalışma Grubu……………………………………………… 35
3.3. Veri Toplama Araçları……………………………………… 37
3.3.1. Ankara Artikülasyon Testi…………………………. 37
3.3.2. Çocuk Tanıma Formu……………………………… 38
3.3.3. Stanford Binet Testi………………………………… 38
3.4. Verilerinin Toplanması…………………………………….. 38
3.5. Uygulama ………………………………………………….. 39
IX
3.6. Toplanan Verilerin Güvenirliği……………………………. 40
3.7. Verilerin Analizi…………………………………………….. 40
BÖLÜM IV
4. BULGULAR………………………………………………………. 41
4.1. Zihinsel Engelli Çocukların ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Türkçe’deki Fonemleri
Edinim Yaşları …………………………………………….. 41
4.1.1 Zihinsel Engelli Çocukların ve Normal
Gelişim Gösteren Çocukların Yaşlara Göre
Türkçe’deki Fonemleri Edinimleri ………………………… 50
4.2. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Türkçe’deki Fonemleri
Edinim Sırası……………………………………………….. 53
4.2.1. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal
Gelişim Gösteren Çocukların Türkçe’deki
Fonemleri Sözcük Başı Pozisyona Göre
Edinim Sırası……………………………………….. 53
4.2.2. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Türkçe’deki İki Ünlü
Arası Pozisyondaki Fonemleri Edinim Sırası…… 55
4.2.3. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Türkçe’deki Sözcük
Sonu Pozisyonundaki Fonemleri Edinim Sırası... 58
5. TARTIŞMA……………………………………………………….. 60
BÖLÜM V
6. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………… 68
6.1. Sonuç……………………………………………………….. 68
6.2. Öneriler……………………………………………………... 70
X
KAYNAKÇA……………………………………………………………… 73
EKLER……………………………………………………………………. 82
Ek-1 Ankara Artikülasyon Testi Cevap Formu …………………. 83
Ek-2 Çocuk Tanıma Formu ………………………….……………. 84
Ek-3 Gözlemler Arası Güvenirliğin Test
Edilmesi İçin Rasgele Seçilen
Zihinsel Engelli Çocukların Hata
Sayılarının Karşılaştırılması………………………………… 85
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa
Tablo 2.1: Ünlü Fonemlerin Geleneksel Yaklaşıma
Göre Sınıflandırılması ……………………………………… 18
Tablo 2.2: Türkçe’deki Ünsüz Fonemlerin Sınıflandırılması………… 20
Tablo 2.3: Türkçe’de Ünsüz Fonemlerin %85 Kriterine Göre
Edinilmesi……………………………………………………. 23
Tablo 2.4: Türk Çocuklarında Ünsüz Ediniminin Kronolojik
Gelişimi ………………………………………………………. 24
Tablo 3.1: Zihinsel Engelli Çocukların Zeka Yaşı, Takvim
Yaşı ve IQ Puanlarını Gösterir Tablo……………………. … 36
Tablo 3.2: Araştırmada Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Yaş ve Cinsiyet Dağılımları……….. 37
Tablo 4.1: Normal Gelişim Gösteren Çocukların ve Zihinsel
Engelli Çocukların Türkçe’deki Fonemleri %85
Kriterine Göre Edinimlerinin Karşılaştırılması ……………. 41
Tablo 4.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim
XI
Gösteren Çocukların Türkçe’deki
Fonemleri Yaşlara Göre Edinimlerinin
Yüzdelik Değerleri………………………………………….. 45
Tablo 4.3: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Sözcük Başı Pozisyonunda Ünsüz
Fonemleri Edinim Yaşlarının Mod Değerleri……….. 47
Tablo 4.4: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların İki Ünlü Arası
Pozisyonda Ünsüz Fonemleri Edinim
Yaşlarının Mod Değerleri……………………………... 48
Tablo 4.5: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Sözcük Sonu Pozisyonunda Ünsüz
Fonemleri Edinim Yaşlarının Mod Değerleri………… 49
Tablo 4.2.1.1: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Başı
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülasyon Biçimine
Göre Edinim Sırası……………………………………. 54
Tablo 4.2.1.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Başı
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülasyon
Yerine Göre Edinim Sırası……………………………. 54
Tablo 4.2.2.1: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri İki Ünlü Arası
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülasyon Biçimine
XII
Göre Edinim Sırası……………………………………. 57
Tablo 4.2.2.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri İki Ünlü Arası
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülasyon Yerine
Göre Edinim Sırası……………………………………. 57
Tablo 4.2.3.1: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Sonu
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülâsyon
Biçimine Göre Edinim Sırası…………………………. 59
Tablo 4.2.3.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Sonu
Pozisyonunda %85 Kriteriyle Artikülâsyon
Yerine Göre Edinim Sırası……………………………. 59
XIII
ŞEKİLLER LİSTESİ
Sayfa
Grafik 4.1: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Sözcük Başı Pozisyonunda Fonem
Edinimlerinin Yaşlara Göre Dağılımı……………………. 42
Grafik 4.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların İki Ünlü Arası Pozisyonunda
Fonem Edinimlerinin Yaşlara
Göre Dağılımı………………………………………………. 43
Grafik 4.3: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Sözcük Sonu Pozisyonunda Fonem
Edinimlerinin Yaşlara Göre Dağılımı…………………….. 44
1
BÖLÜM I
GİRİŞ
1. 1 Problem
İletişim, bir bireyden diğer bireylere, bilgi veya anlayışın aktarılması olarak
tanımlanabilir. İnsanların bireysel ve sosyal yaşamlarının vazgeçilmez
unsurlarından biri de iletişimdir. Normal zihinsel fonksiyonlara sahip olan her
birey iletişim kurmaya gereksinim duyar. Öğrenmek, öğretmek, anlamak,
anlatmak, etkilemek, etkilenmek, paylaşmak ve sahip olmak için iletişim gerekir.
Bunların dışında yeme, içme, barınma gibi temel fizyolojik ve güvenlik
gereksinimleri de iletişim kurularak karşılanır (Tutar ve Yılmaz, 2003).
İletişimi bir bilginin, duygunun ve düşüncenin sözel veya sözel olmayan
şekilde iletilmesi ve alınmasını içeren bir süreç olarak belirten Owens, (1990) dil
ve konuşmanın, insan iletişiminin önemli bir parçası olduğunu vurgulamıştır.
Owens’a göre dil, belli kurallara bağlı olarak kullanılan sembollerden oluşan bir
sistem, konuşma ise motor bir davranıştır. Konuşma üretimi için solunum,
fonasyon ve artikülasyonun koordinasyonu gereklidir. Doğal olarak bir bireyin dil
ve/veya konuşma gelişimindeki bozukluk, o bireyin iletişimini engelleyen bir
durum olarak ortaya çıkacaktır.
Dil gelişimi belli bir sırayı izler. Dil kazanımında, biyolojik süreçler,
gelişimsel faktörler, öğrenme stratejileri ve sosyal çevre etkilidir (Ege, 2004 a).
Bireylerin sosyal, bilişsel ve akademik gelişim sürecinde sözel iletişimin oynadığı
rolün önemi düşünüldüğünde, dil ve konuşma bozukluklarının bireyin
yaşantısında ne denli önemli sonuçlar doğuracağı kestirilebilir (Topbaş, 1994).
Bruner’ e (1983) göre dili kullanabilme, bireyin öz benliğinin ve bilişsel gelişiminin
en üst düzeye ulaşması için gerekli bir ön koşuldur. Dolayısıyla dil edinimi
üzerinde bir çok faktör etkili olduğu gibi dil edinimi de bireyin sosyal çevresi ile
2
etkileşimde bulunmasını, öğrenme stratejilerini etkin kullanabilmesini, diğer
gelişim alanlarında başarı göstermesini etkilemektedir.
Çocuklarda sözel dil edinimi bir çok araştırmaya konu olmuş, çocukların dili
nasıl, niçin, ne kadar ve ne zaman kazandıkları hakkında pek çok bilgi sahibi
olunmuştur. Dil ya da dil edinimiyle ilgili yapılan bu araştırmalar sonucu elde
edilen bilgiler, özellikle dil ve konuşma bozuklukları araştırmaları için önem
taşımaktadır. Çünkü bazı çocuklar sözel dili kullanmakta güçlük çekerler
(Topbaş,1994). Normal çocuk dili araştırmaları, dil ve konuşma bozukluğu olan
çocuklardaki sorunların kaynağı ve niteliğine ilişkin bilgilerin açıklığa
kavuşturulmasına, önlenmesine, tanılanmasına ve eğitim programlarının
hazırlanmasına katkıda bulunduğu gibi, bu amaçlara hizmet edecek ölçütlerin
belirlenmesine de yol gösterir (Ingram 1976, akt:Topbaş, 1994). Bu nedenle bu
araştırmada zihinsel engelli bireylerin dildeki fonemleri edinimleri incelenirken
normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırılmalarının gerekli olduğu
düşünülmüştür.
Normal gelişim gösteren çocuklarda fonolojik gelişim incelendiğinde 1,5 – 4
yaş arasında kullanılan seslerin sayısının arttığı görülür. 4 – 8 yaş arasında ise
çocukların fonolojik envanteri tamamlanır. Bu dönemde konuşma seslerinin
doğru üretilmesi için gerekli olan motor hareketlerinin kontrolü ve dilin fonoloji
sisteminin düzenlenmesi ile ilgili kuralların öğrenilmesi önemlidir (Acarlar, 1995).
Yapılan araştırmalara göre zihinsel engelli bireylerin dil gelişimi normal
gelişim gösteren bireylerin dil gelişimine benzerlik göstermektedir; ancak zihinsel
engelli bireylerin dil gelişimi normal gelişim gösteren bireylere göre daha yavaştır
(Miller, 1984; Rosenberg ve Abbeduto, 1993). Zihinsel engelli çocuklarda
fonolojik bozukluklara daha sık rastlanmaktadır (Özcebe, 2002). Babıldama
döneminde zihinsel engelli bebekler normal gelişim gösteren bebeklerle
gelişimsel bir paralellik gösterirler. Ancak yaş ilerledikçe bu paralellik zihinsel
engelli bireylerin aleyhine bozulur (Smith ve Oller ,1981). Zihinsel engelli
3
bireylerin dil ve iletişim becerilerindeki farklılık zihinsel, fiziksel ve/veya bireysel
özelliklerinden kaynaklanmaktadır (Miller, Ledy, ve Leavit, 1999, akt: Erdem,
2004 ). Bunun yanında zihinsel engelli çocukların dil becerileri normal gelişim
gösteren çocukların dil becerileri ile karşılaştırıldıklarında aralarında niteliksel ve
niceliksel farklılıklar olduğu görülür (Pruess ve ark., 1987).
Bloom ve Lahey (1978) bebeklerin vokalizasyon davranışlarını dilin biçimine
ilişkin bilgilerin bir kanıtı olarak göstermekte ve bu davranışların ancak 2’nci yılda
iletişimsel amaçlara uygun olarak dilin içerik ve kullanımı ile bütünleştiğini ileri
sürmektedir (Topbaş, 1994). Bu nedenle bu araştırmada oluşturulan çalışma
grubunun başlangıç yaşının 2 olması uygun görülmüştür.
Uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda çeşitli dillerde fonolojik edinime
ilişkin kabaca normatif ölçütler bulunmuş ise de bu ölçütler yakın zamana kadar
çocukların fonemleri nasıl edindiklerine ilişkin yeterli yanıtları verememişlerdir
(Kumin ve ark.1994 ). Araştırmalarda 3 – 8 yaş arası çocuklarda fonem
üretiminin yaş ile korelasyonlarına bakılmış, bazı fonemlerin diğerlerine göre
daha önce edinildiği ve hemen tümünün 8 yaşında doğru üretildiği ileri
sürülmüştür. Bu, fonemlerin artikülasyon yeri, artikülasyon biçimi, ötümlülüğü gibi
özelliklerine göre belirli yaşlarda gelişimsel olarak kümelendirilmeleri, fonemlerin
ayırıcı özelliklerinin edinilmesinde bir düzen olduğu görüşünü güçlendirmiştir
(Bloom ve Lahey, 1978).
Zihinsel engelli bireyler içinde yaşadıkları gruba uyum sağlamada güçlük
çekerler. İfade edici dillerinde yaşadıkları sorunlar topluma uyumlarını güçleştiren
en önemli etkenler arasındadır. Bu araştırmayla zihinsel engelli çocukların dildeki
fonemleri edinimleri normal gelişim gösteren çocukların edinimleriyle
karşılaştırılarak bu çocuklara yönelik sunulan eğitim hizmetlerinde yeni ve etkili
düzenlemeler yapılmasına katkı sağlanacağı düşünülmektedir.
4
Türkiye’de çocuklarda dildeki fonemleri edinimle ilgili araştırmaların yok
denecek kadar az olduğu görülmektedir (Ege, 2004 b). Zihinsel engelli bireylerin
Türkçe’deki fonemleri edinimleriyle ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Anadili
İngilizce olan çocuklarda dildeki fonemleri edinimi ile ilgili sayısız çalışmanın
olduğu görülmektedir. Ancak dil yapılarının farklı olması nedeniyle Türk
çocuklarının dildeki fonemleri edinimleri arasında farklılık olabileceği
varsayılmaktadır. Bu nedenle Türk zihinsel engelli çocukların dildeki fonemleri
edinimlerinin incelenmesinin Türkçe alanyazına katkısı olacağı düşünülmektedir.
Bu araştırmada zihinsel engelli çocuklar normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırılırken zeka yaşları kriter olarak alınmıştır. Alanyazında dil gelişimini
etkileyen faktörler kalıtım, fizyoloji, zeka, cinsiyet ve çevresel faktörler olarak
sıralanmaktadır ( Ege, 2004 a; Karacan, 1998; Tüfekçioğlu, 2003; Erkan, 1990).
Yazıcıoğlu (1985) zeka değişkeninin artikülasyon gelişimini etkilemede daha
belirleyici bir faktör olduğunu belirtmiştir. Buna göre zeka yaşları aynı olan
zihinsel engelli çocuklar ile normal gelişim gösteren çocukların dildeki fonemleri
edinimleri arasındaki ilişki araştırmaya konu olmuştur.
1. 2 Amaç
Bu araştırmanın genel amacı zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki
fonemleri edinimlerinin incelenmesi ve normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırılmasıdır.
Bu genel amaca ulaşmak için aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
1. Zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri edinme yaşları nedir?
2. Zihinsel engelli çocuklar Türkçe’deki farklı fonemleri hangi sırada
edinmektedirler?
5
3. Zihinsel engelli çocuklar Türkçe’deki fonemleri edinirken engelli
olmayanlardan farklılık göstermekte midir?
1. 3 Önem
Dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklar normal gelişim gösteren yaşıtları
gibi her türlü nesne, olay ile ilişki kurmaya, bunları algılama ve bunlar hakkında
konuşmaya, gelişimin her aşamasında yaşıtları gibi çevrelerini kontrol etmeye
istek, duygu ve deneyimlerini paylaşmaya ihtiyaç duyarlar. Zihinsel engelli
çocukların temel özelliklerinden biri dil ve konuşma bozukluklarıdır ve konuşma
açısından anlaşılabilirlikleri oldukça düşüktür. Bu çocuklar konuştuklarının
dinleyici tarafından anlaşılabilmesi için yoğun çaba sarfederler ya da iletişim
kurmaktan vazgeçerler. Anlaşılabilirlik durumu ile ilgili bilginin aktarılmasında rol
alan öğeler, fonetik özellikler, fonemler (dildeki ses birimler), heceler, sözcükler,
tümceler, bürünsel özellikler ve bunların bağlama uygun kullanımı gibi
sıralanabilir (Ege, 2004 a). Bu araştırmayla, yukarıdaki öğelerden biri olan
fonemlerin kullanımında yaşanılan zorluklar ve yaş gruplarına göre edinilen ve
edinilmesi gereken fonemler belirlenerek bu alanda çalışan uzmanlara,
eğitimcilere ve ebeveynlere yol gösterici olmak hedeflenmiştir.
Zihinsel engelli bireyler yaşadıkları ortamda diğer bireyler gibi işlevsel
iletişim becerilerini aktif olarak kullanabilmelidir. Bu bağlamda zihinsel engelli
bireylerin sosyal etkileşim ve mesleki eğitim için gerekli olan işlevsel iletişim
becerilerini arttırmak, konuşmalarının anlaşılabilirliğini desteklemek amaçlı
etkinliklerinin yapılması konusunda araştırma bulguları yol gösterici olabilir.
Ülkemizde artikülasyon terapisine yeterince önem verilememektedir.
Özellikle araştırmaya konu olan zihinsel engelli bireylerin büyük bir çoğunluğunun
dil becerilerinin yavaş bir gelişim göstermesi, konuşma terapistlerinin ve özel
eğitimcilerin sayıca yetersiz olması gibi nedenlerle dil ve konuşma terapisi
hizmetleri bu çocuklara yeterince ulaşamamaktadır. Bu araştırmayla, zihinsel
6
engelli bireylerin fonemleri edinme sürelerindeki belirsizliğin, terapi için caydırıcı
olmasını engellemeye ve bu alana ilginin arttırılmasına katkı sağlanılacağına
inanılmaktadır.
Çocukların fonemleri edinememesi, morfolojik ve sentaktik gelişimlerini
olumsuz etkilemektedir. Dil yapısında sorun olan çocuğun konuşmasının
anlaşılabilirliğinin düşük olması beklenilen bir durumdur. Bu araştırmanın
sonucunda edinilmeyen fonemler belirlenerek anlaşılabilirliği artırmaya yönelik
yapılacak müdahalelerde önceliğin bu fonemlere verilmesi sağlanabilir. Çünkü
anlaşılabilirliğin artması çocuğun iyi iletişim kurmasını, moralinin düzelmesini,
çevresiyle etkileşimde bulunmasını ve konuşmaya istekli olmasını sağlayacak ve
özgüvenini arttıracaktır.
Mowrer’a göre fonemlerin bir dilde kullanım sıklıkları çocukların edinimlerine
de yansımaktadır ve fonem edinimi en sık kullanılan fonemlerle başlamaktadır
(Acarlar, 1995). Bu görüşten yola çıkarak bu araştırmanın çocukların edinemediği
fonemleri içeren dil etkinlikleri (sözcük oyunları, tekerlemeler, rontlar, öyküler)
yaparak yeni edinilen fonemleri pekiştirmeleri konusunda öğretmenlere ve
ebeveynlere yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
Dili oluşturan bileşenlerden üzerinde belki de en çok çalışılan bileşen
fonolojidir (Kumin, 1994). Zihinsel engelli çocukların dildeki fonemleri
edinimleriyle ilgili çalışmalar ise genellikle anadili İngilizce olan çocuklarla
yapılmıştır. Alanyazın taraması sonucunda Türkiye’ de bu durumun böyle
olmadığı görülmektedir. Türkiye’de daha çok normal gelişim gösteren çocukların
dil gelişimleriyle veya dil ve konuşma bozukluklarıyla ilgili araştırmalar yapılmıştır.
Bu araştırmadan elde edilen zihinsel engellilerin fonem edinimleriyle ilgili
sonuçlar ülkemiz açısından bir başlangıç noktası olarak kabul edilebilir.
7
1.4 Sayıltılar
1. Bu araştırmada yer alan çalışma gruplarının, ebeveynlerden, Rehberlik
ve Araştırma Merkezlerinden ve özel özel eğitim merkezlerinden sağlanan sağlık
raporları, kişisel bilgileri, kayıtları ve zeka yaşlarının doğru olduğu
varsayılmaktadır.
2. Normal gelişim gösteren çocukların zeka yaşları ile takvim yaşlarının
paralel olduğu varsayılmaktadır.
1. 5 Sınırlılıklar
1. Bu araştırmada çalışma grubu sadece Ankara Merkez İlçelerindeki
Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde dosyası bulunan bireylerle
sınırlı tutulmuştur.
2. Çalışma grubundaki çocukların fonolojik gelişimlerinin
değerlendirilmesi yalnızca AAT’ye verdikleri yanıtlarla sınırlıdır.
1.6 Tanımlar
Artikülasyon: Artikülatörlerin (dil, dudaklar, yumuşak damak, çene)
konuşmadaki sesleri çıkarmak için yaptıkları hareketlerdir. Diğer bir ifadeyle
sesin, gırtlak üstü düzenekte yer alan organlar yardımıyla konuşma sesleri olarak
şekillendirilip üretilmesidir (Topbaş, 2005).
Fonetik (Sesbilim): yeryüzündeki dillerde kullanılan konuşma seslerini
doğal özellikleriyle inceleyen bir bilim dalıdır. Bir sesbilimci konuşma seslerini;
sesletim yeri, biçimi, sırası, zamanlaması; perde, tını, süre, kalite gibi niceliksel
ve niteliksel özellikler bakımından betimleyebilir.
8
Fonoloji (Sesbilgisi): Karşılıklı anlaşmada seslerin anlam aktarma işlevleri
ile ilgilenir. Konuşma seslerinin dilsel öğeler olarak herhangi bir dildeki dağılımı,
sınırlılıkları, işlevleri ve düzenlenişleriyle ilgilenerek kullanımlarına ilişkin
kuralların ne olduğunu betimler.
Fonem (Sesbirim): Bir dilde kendi başına anlamı olmadığı halde anlam
aktarma ve anlam değiştirme işlevi üstlenen en küçük ses birimidir (Topbaş,
2005).
Zihinsel engelli birey: Zihinsel işlevleri normalin altında bulunan, bunun
yanısıra uyumsal beceri alanlarından iki ya da daha fazlasında sınırlılık gösteren,
zihinsel yetersizliği 18 yaşından önce çıkan bireydir.
Zeka yaşı: Bireyin zeka ölçeklerinden aldığı puanın denk geldiği veya
işlevlerinin olduğu yaştır. Örneğin takvim yaşı 10 olan bir çocuğun zeka yaşının 5
olması bu çocuğun 5 yaşındaki akranlarının işlevlerine sahip olması demektir
(Sucuoğlu ve Kargın, 2006).
Zeka Bölümü: Zeka testi uygulaması sonucunda belirlenen zeka yaşının
takvim yaşına bölünerek yüz ile çarpılmasından elde edilir (Sucuoğlu ve Kargın,
2006).
Edinim: Belli yaşlardaki çocukların belli bir yüzdesinin, fonemleri sözcükteki
yetişkin hedefine uygun olarak üretmeleridir ( Ege, 2004 b).
9
BÖLÜM II
KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
2.1 İletişim, Dil, Konuşma
İletişim, bir organizmanın ürettiği, başka organizmalar için anlamlı olan ve
böylelikle o organizmaların davranışlarını etkileyen sinyallerden oluşur.
Semboller, işaretler, jestler, mimikler birer iletişim aracıdırlar (Güleryüz, 1995;
Karacan, 1998). İnsanlar toplum içinde yaşar ve işlevlerini sürdürürler. Toplum
içinde yaşıyor olmanın gereklerinden birisi de çevredekilerle iletişim kurmaktır
(Ege, 1994). İletişim kurmak için insanlar sembollerden oluşan dili kullanır. Dil,
kavramları ifade etmek için bir toplumca paylaşılan gelenekselleşmiş semboller
sistemidir. Fakat bu sembollerin kullanımları kurallara bağlıdır. Bir kişinin bu
kurallar sistemi hakkındaki bilgisine de dil denir. Dil üç bileşene ayrılmaktadır. Bu
bileşenler biçim, içerik ve edim olarak adlandırılmaktadır. Biçim bileşeni fonoloji,
morfoloji ve sentaks alt bileşenlerinden oluşmaktadır (Bloom ve Lahey, 1978).
İçerik anlam bilgisiyle, edim ise dilin kullanılmasıyla ile ilgilidir. Birey dili
öğrenirken sözcük veya ses dizilerini değil bu dizileri oluşturacak kuralları
öğrenir. Dilin sembolik birimlerinin yerine geçen sesleri çıkarmak için kullanılan
bir seri motor hareketlerin kullanımını gerektiren süreç de konuşma olarak
tanımlanabilir (Ege, 2004 a). İletişim amacıyla, seslerin üretilmesiyle sözcüklerin
oluşturulması sürecinde kasların birlikte hareket etmesini gerektiren konuşma,
karmaşık bir süreç olduğu için öğrenimi ve kullanımı daha güçtür (Kumin, 1994).
2.2 Dilin Bileşenleri
Bloom ve Lahey (1978) dili, evren hakkındaki düşünceleri simgeleyen, iletişim
amacını gerçekleştirmeye yönelik kullanılan simgelerden oluşan bir sistem olarak
tanımlamaktadır. Konrot (2005) düşüncelerin ifade edilmesinde gerekli olan dilin
bir araç olduğunu belirtmekte, iletişim amaçlı kullanılan işaret dili, yazı dili, sözel
10
dil gibi birçok dilin olduğunu ve bunların birer zihinsel ürün olduğunu ifade
etmektedir. Birey dili öğrenirken sadece eylemi değil dilin kurallarını da birçok
boyutla öğrenir. Bu boyutları Bloom ve Lahey (1978) biçim bileşeni, içerik
bileşeni, ve edim bileşeni olarak üç başlıkta ele almıştır. Biçim bileşeni; fonoloji
(sesbilgisi), morfoloji (biçim bilgisi) ve sentaks (sözdizimi) yapılarını içerir. İçerik,
semantik (anlam bilgisi) ile; edim (pragmatik) ise dilin iletişim amaçlı kullanımıyla
ilişkilidir. Dilbilim yukarıda değinilen dil bileşenlerini ayrı ayrı incelemektedir.
Biçim bileşeni: konuşma dilinin yapısal düzenlenişiyle ilgilidir. Düşüncelerin,
diğer bireylerin algılayabileceği bir şekle, formata dönüştürülmesi için biçim
bileşenine gereksinim duyulur. Biçim bileşeninin alt bileşenlerinin fonoloji,
morfoloji, sentaks olduğuna daha önceden değinilmişti.
2.2.1 Fonoloji (Sesbilgisi): Konuşma seslerinin dil öğeleri olarak dildeki
dağılımı, işlevleri ve düzenlenişleri bilgisini de içeren, bu seslerin kullanımlarına
ilişkin kuralların neler olduğu ile ilgili bilgidir (Topbaş, 2005 b). Birey dilde kendi
başına anlamı olmadığı halde, anlam aktarma ve anlam değiştirme işlevi
üstlenen en küçük birim olan fonemlerin (sesbirim) sözcük içindeki dağılımlarını,
bulunabilecekleri bağlamları ve sınırlılıklarını, bu birimlerin birleşmesindeki
kuralları öğrenir. Bu bağlamda fonolojik yeterliği olan birey dildeki fonemleri
kurallara uygun olarak kullanmayı bilir. Fonem sistemleri hemen gelişmediği için
gelişimin ilk dönemlerinde çocuklar ses hataları yaparlar. Hatalar incelendiğinde
aslında çocukların, konuşmalarını yetişkin konuşmalarını hedefleyerek
gerçekleştirdikleri görülmekte ve bu hataların sistemli bir yapıda oldukları
anlaşılmaktadır (Acarlar, 1995; Topbaş, 2005 b). Hece yitimi, ünsüz düşmesi,
ünsüz öbeği daralması, seslerin yerlerini değiştirme gibi fonolojik hatalar
örneklendirilebilir. Konuşmada kullanılan sesler başlığı altında da değinilecek
olan fonemler ünlü ve ünsüz olarak ikiye ayrılmaktadır. Çocuklar ünlüleri
ünsüzlerden daha önce edinmektedirler. Türk çocuklar artikülasyon biçimine göre
genizsiler, patlamalı–kapantılılar, yarıünlüler, sürtünmeliler, yarı-kapantılılar ve
akıcılar sırasını takip ederek konuşma seslerini edinirler (Ege, 2004 b; Topbaş,
11
2004). Artikülasyon yerine göre ise önce dudaksıl sesler ardından diş yuvasıllar
erken dönemde edinilmektedir (Ege, 2004 b).
2.2.2 Morfoloji (Biçimbilgisi): Biçimbirim (morfem) bir dilde anlam taşıyan
en küçük yapıdır. Sözcükler morfemlerden, morfemler de sesbirimlerden
oluşmuştur. Bir sözcükteki morfemler bağımlı ve bağımsız morfemler olmak
üzere ikiye ayrılır (Ege, 2005; Topbaş, 2003; Topbaş, 2005 a). Bağımsız
morfemler kendi başlarına kullanıldıklarında bir anlam ifade edebilirler. Bağımlı
morfemler ise sözcüklerin ekleridir/takılarıdır. Bağımsız morfemlerin aksine tek
başlarına bir anlam ifade etmezler ancak bağımsız morfemlere eklenerek
kullanılırlar. Türkçe’de bağımlı morfemler bağımsız morfemlerin sonuna eklenir.
“Kitaplar” sözcüğünde “kitap” bağımsız (kök) “-lar” ise bağımlı morfemdir ve
bu sözcük iki morfemden oluşmuştur. Eklemlemeli bir dil olan Türkçe’de son
eklerle dilbilimsel işlemlerin büyük bir çoğunluğu halledilir ve bu nedenle morfem
Türkçe’de çok önemlidir (Ege, 2004 a; Ergin, 1992).
2.2.3. Sentaks (Sözdizim): Sözdizimi bir dildeki tümce yapısı kuralları olarak
tanımlanabilir. Tümcede yer alan sözcükler arası ilişkiler sözdizim bileşenine
göre incelenir. Sözdizimi hangi sözcüklerin tümcede yer alması gerektiğini,
sözcüklerin tümce içinde hangi sırayı takip etmesi gerektiğini konu edinmiştir
(Owens, 1998). Dilin etkili bir biçimde kullanılabilmesi ve anlaşılabilmesi için dilin
sözdizimi kurallarını bilmek gerekir (Ege, 2005; Owens, 1998). Türkçe’de
tümceler özne, nesne, tamlamalar ve yüklemden oluşur (Ergin, 1992). Türkçe’yi
kullanan bireyler Türkçede tümcenin öğeleri yer değiştirse bile tümcenin
anlamının değişmeyeceğini bilir (Ege, 2004 a).
2.2.4 Semantik (Anlambilim): Anlam gelişimi fonolojik gelişim ve sözdizim
gelişimlerinden daha karmaşık ve bireyin yaşamı boyunca üzerine eklemeler
yapılan bir sistemdir (Maviş, 2005). Sözcüklerin kendisi ve anlamları arasındaki
ilişki keyfi olarak belirlenmiştir (Maviş, 2005; Owens, 1998). Örneğin “masa”
sözcüğü dört ayağı olan veya değişik model ve malzemelerden yapılan bir
12
nesneyle ilişkilidir. Bu nesne için Türkçe’de “masa” İngilizce’de “table” sözcükleri
keyfi olarak seçilmiştir.
Anlambilim nesneler, nesnelerin ait olduğu kategorileri ve kavramları, bunlar
arasındaki ilişkileri konu edinmiştir. Bunun yanında sözcükler ve sözcük
birleşimlerinin yüklendikleri anlamlar da anlambilimin konusudur. Sözcükler ve
semboller gerçeği yansıtmazlar, gerçek olan dili kullanan bireyin düşüncesi ve
içerikle ilgili bilgisidir. İçerik çoğu zaman tek bir yaşantıdan ziyade birçok
deneyimle ilişkilidir. Örneğin gelişimin ilk dönemlerinde çocuk; balık, böcek, kurt
ve insanların nefes alan varlıklar kategorisinde yer aldıklarına dair henüz bilgi
sahibi değildir. Zamanla kavram, dil, ve biliş gelişimi sayesinde çocuk yukarıda
değinilen deneyimlere kavuşacak ve anlama becerisi kazanacaktır (Maviş, 2005).
Çocuk dildeki eş anlamlı, zıt anlamlı ve varsa bu sözcüklerin mecazi anlamlarıyla
da karşılaşacak ve sözcük dağarcığı genişleyecektir.
Çocuklar sözcükleri ve anlamlarını öğrenirken önce sözcükleri sadece belirli
bir durum veya varlık için sınırlı olarak kullanırlar. İkinci aşamada çocuklar,
öğrendikleri yeni sözcüğü, algısal veya fonksiyonel özellikleri benzer olan
varlıklar için de kullanırlar. Bu bilgi, bir sözcüğün daha önceden kullanıldığı varlık
dışında başka varlıklara da uygulanacağı bilgisidir. Diğer bir aşamada çocuklar,
öğrendikleri yeni sözcüğü aynı kategoride yer alan diğer varlıklar için de kullanır.
Bu bilgi ise, tüm varlıkların bir kategori veya bir gruba ait olduğu bilgisidir. Nesne,
eylem ve yer gibi semantik kategoriler ilk kullanılan sözcük grupları arasında yer
almaktadır. Çocuklar sözdizimi kazanımı başlamadan önce oldukça fazla sayıda
sözcük edinirler. Sözcük sayıları yaklaşık olarak 50 sözcüğe ulaştığında çocuklar
sözcükleri birleştirmeye başlarlar (Acarlar, 2004).
2.2.5 Pragmatik (Edimbilim): Neyin, kime, nerede, nasıl söyleneceği
bilgisidir. Edimbilim dilin kullanım kuralları olarak da ifade edilebilir. Buna ek
olarak edimbilim, söylenenleri bir bağlam içinde yorumlamayı ve söylem kuralları
bilgisini de içerir. Edimbilim sosyolinguistik tarafı ağır basan bir bileşendir (Ege,
13
2004 a). Bazı çocuklar normal bir zekaya sahip oldukları halde yaşadıkları bazı
gelişimsel sorunlar nedeniyle sosyal etkileşim yetersizliği gösterirler. Bunun
sonucunda bu çocuklar dil gelişiminde de gerilik yaşayabilirler. Sosyal
etkileşimde bulunmayan çocuklar da dil gelişiminde gecikme yaşayabilirler
(Topbaş ve Maviş, 2005). Edim, çocuk doğduğu andan itibaren başlar. İletişimin
temelinin oluşturulmasına ve amacının gerçekleştirilmesine hizmet eder. Birey
dili karşısındaki bireye, bireyin yaşına, o bireyle paylaştığı ortak bilgiye ve içinde
bulundukları bağlama göre kullanır. Bir konuşmada sıra alma, konuşmayı
başlatma, konuşmayı sürdürme, bitirme ve bir konuşma ortamına girme yine dilin
kullanımıyla ilgilidir (Ege, 2004 a).
Sonuç olarak birey anadilinin içeriği, sözcükleri, biçimbirimleri, sözdizimleri ve
fonemlerini iletişim kurma amacına uygun olarak kullanabilmelidir (Owens, 1998).
2.3 Konuşmanın Fizyolojik Yapısı
Konuşma, düşüncelerin ifade edilmesinde sembolik bir araç olarak kullanılan
sözel dilin, akciğerlerden gelen havanın gırtlak, ağız ve burun yolunda
şekillenmesi sonucunda üretilen sesler yardımıyla diğer bireylerin işitsel olarak
algılayabilecekleri ve anlamlandırabilecekleri şekle dönüştürülmesi eylemidir
(Konrot, 2005).
Organizma, sesleri işitebildiği gibi ses çıkarabilme yetisine de sahiptir. Larinks
sesin çıkmasına yardımcı olur. Bunun yanında burun ve ağız hareketleri
yapılarak, ağız boşluğunda dilin yeri ve yüksekliği değiştirilerek, bu boşluklardaki
rezonans farklılıklarıyla sesler oluşturulur. Konuşmada üç işlev söz konusudur.
Bunlar respirasyon, fonasyon ve artikülasyondur. (Topbaş, 2005; Ege, 2004;
Güleryüz, 1995; Zemlin, 1998).
14
2.3.1 Respirasyon (Solunum): Yaşamın sürdürülmesi için havanın solunumu
gereklidir. Yaşamsal işlevinin yanında konuşma için de solunuma gereksinim
duyulur. Konuşmanın en temel kaynağı olan havayı ciğerler sağlamaktadır.
Konuşulmadığı zaman kana oksijen alıp karbondioksit atmak amacıyla
dakikada ortalama 12 defa soluk alınıp verilir. Diyafram ve bir grup kaburga
kasının kasılmasıyla göğüs boşluğunun boyu, derinliği ve genişliği artar,
ciğerlerin de genişlemesiyle içerde negatif hava basıncı oluşur. Diyaframın aşağı
doğru çekilmesiyle karın boşluğundaki organlar sıkışır. İçerdeki basınç dışarıdaki
basınca eşit olduğunda kaslar yavaş yavaş hareketlerini durdururlar, göğüs
boşluğu ve ciğerler lastik gibi eski halini alarak hava dışarı atılır (Güleryüz, 1995).
Konuşma için solunum (biyososyal solunum) vejetatif (yaşamsal) solunumdan
farklıdır. Vejetatif solunumun nefes alma ve nefes verme evrelerinin her biri
ortalama 2,5 saniye sürerken biyososyal solunumun nefes alma evresi 2-3
saniye, nefes verme evresi ise 15-20 saniye kadar sürebilir (Güleryüz, 1995;
Zemlin, 1998; Ege, 2004 a).
Vejetatif solunumda bütün solunum yolları açıktır. Oysa biyososyal
solunumda ağız boşluğunda ve larinkste hava dirençle karşılaşır. Ayrıca
konuşmak için daha fazla havaya ihtiyaç vardır.
Solunum sisteminin yapısı incelendiğinde vücut boşluğu; göğüs boşluğu ve
karın boşluğu olmak üzere ikiye ayrıldığı görülür. Diyafram bu iki boşluğu
birbirinden ayırır. Göğüs boşluğunda kalp ve solunum (pulmoner) sistem yapıları
vardır (Ege, 2004 a). Solunum sistemi ikiye ayrılır.
1- Üst solunum yolları: Ağız, burun, farinks, larinks.
2- Alt solunum yolları: Trekea ve ciğerler.
15
2.3.2 Fonasyon: Trekeanın üzerinde bulunan kıkırdaklar kümesi larinkste,
fonasyon gerçekleşir. Larinksin ciğerleri korumak, ciğerdeki havayı sabit tutmak
gibi yaşamsal fonksiyonları vardır. Bunun yanında konuşmadaki fonksiyonu da
çok önemlidir. Konuşma için kullanıldığında, ciğerlerdeki sıkışma, havanın
potansiyel enerjisini akustik titreşimlerin kinetik enerjisine çevirmektedir (Zemlin,
1998; Ege, 2004 a)
Larinksin kemik yapısı üç çift ve üç tek kıkırdaktan oluşur. Bunlardan
başlıcaları;
Krikoid: Halka şeklindedir. Trakeanın son halkasının üzerine oturur.
Tiroid: En büyük kıkırdaktır. Kadınlarda 120, erkeklerde 90 derece açısı
vardır. Adem elması olarak da bilinir. Alt boynuyla krikoidle üst boynuzlar hiyoid
kemiğiyle birleşir. Bu iki kemik birbirine geçmiş durumdadır.
Aritenoidler: Krikoidin arka kısmına oturur, eklem yerinden öne, arkaya ve
sağa, sola hareket ederler. Ses tellerinin arka uçları aritenoidlere bağlıdır.
Ses Telleri: Aritenoidlerden tiroide uzanan bağ (ligaman) dokudur ve
mukoza ile kaplıdır. Aritenoid kıkırdağın hereketiyle ses tellerinde açılma-
kapanma ve gerilme (incelme)-kalınlaşma pozisyonları oluşur. Yani ses telleri
hem yatay hem de dikey hareket ederler.
Larinksin Fizyolojisi: Ses telleri normal solunumda açık durur.
Vandenberg’in (1958) ses üretme teorisi Miyoelastik-Aerodinamik Fonasyon
Teorisine göre soluk verme aşamasında ciğerlerdeki hava basıncı fazlayken ses
telleri bir araya getirilirse havanın dışa akımına karşı direnç oluşturulur. Gittikçe
artan hava basıncı, larinksin direncini kırarak ses tellerini ayırır. Ayrılan ses
tellerinin arasından geçen hava, tellerin arasındaki hava basıncını düşürür ve bir
emme gücü yaratır. Buna Bernoulli etkisi denir. Bu emme gücüyle ses telleri
16
tekrar kapanır ancak ciğerlerdeki basıncın etkisiyle tekrar açılır ve bu olay
tekrarlanır ( Zemlin, 1998; Ege, 2004 a).
Ses tellerinin bir defa açılıp kapanma olayı 1 devreyi (cycle) oluşturur. Bu
olay yetişkin bayanlarda 1 sn’de 200-260 defa gerçekleşir. Erkeklerde ise 1 sn’de
125-175 defa, çocuklarda ise 300 defadan fazla gerçekleşebilir ( Zemlin, 1998;
Ege, 2004). Buna sesin temel frekansı (Fo) denir ve sesin perdesini, tizliğini
belirler. Fo’ı belirleyen de ses tellerinin kütlesi ve uzunluğudur. Erkeklerin ses
telleri daha uzun ve kalın, kadınlarınki daha kısa ve incedir. Larinksin bu şekilde
titreşim yapması artikülasyon için ses kaynağı sağlar (Ege, 2004 a).
2.3.3 Artikülasyon: Artikülatörler hareket edebilen yapılardır. Dudaklar,
dişler, dil, sert damak, yumuşak damak, çene birer artikülatördür (Kuder, 1997).
Artikülatörler ses yollarının şeklini ve bir ölçüye kadar uzunluğunu değiştirerek
larinksten gelen ses kaynağına değişik rezonans özellikleri olan titreşimler yaratır
(Bankson ve Bernthal, 1992; Ege, 2004 a; Topbaş, 2005).
Artikülasyon fonemlerin söyleniş özelliklerini yansıtır. Ünlü fonemleri üretirken,
larinksten gelen ses farinks, ağız boşluğu ve burun boşluğundan geçerken
değişir. Dilin pozisyonu ve yüksekliği değiştirilerek, burun boşluğu açılıp
kapatılarak bu boşlukların şekilleri, birbirlerine oranla büyüklükleri yani rezonans
özellikleri değiştirilerek değişik fonemler üretilir. Ünsüz fonemler üretilirken
larinksten gelen sese artikülatörlerin farklı hareketleri eşlik eder. Örneğin
patlamalı-kapantılı /p/ fonemi üretilirken dudaklar kapatılarak havanın önü kesilir.
Ya da sürtünmeli /f/ fonemi üretilirken üst dişle alt dudağa dokunularak, havaya
geçebileceği az bir yer bırakılır (Bankson ve Bernthal, 1992; Mc Reynolds, 1990,
Akt; Güleryüz, 1995; Zemlin, 1998; Ege, 2004 a).
17
2.4 Konuşmada Kullanılan Sesler
Her dilin kendine özgü temel sesleri vardır. Bu sesleri bağımsız olduklarında
ya da kendi başlarına çıkarıldıklarında anlamsız oldukları halde çıkarılırken ton,
şiddet, durağanlık ve süreklilik özellikleriyle değişik bileşim sonucu dilin anlamlı
öğeleri haline gelirler. Konuşma dilinin bölünmez hale indirgenmiş bağımsız
seslerine fonem adı verilir. Fonetikçiler konuşma seslerini değişik biçimde
sınıflandırmaktadırlar. Çoğunlukla ilk sınıflama ünlüler ve ünsüzler şeklinde
yapılmaktadır (Woolfork ve Lynch, 1982 akt; Güleryüz, 1995; Ege, 2004 a ).
2.4.1 Ünlüler: Ünlüler, hava akımının bir engele uğramadan larinks üstü
boşluklardan geçmesiyle oluşan fonemlerdir. Ünlülerin oluşmasında ses tellerinin
titreşimi kadar ağız boşluğunun biçimlenmesi de etkilidir. Ağzın açıklık derecesi,
dudakların biçimi ve dilin ağız boşluğunda değişik konumları ile ünlüler ağız
boşluğunun ön, orta ya da arka kısmında oluşurlar. Kısaca ünlüler, akustik
özellikleri tümüyle rezonansa bağlı seslerdir. Larinks üstü boşlukların biçim ve
büyüklüklerini değiştirerek farklı ünlü fonemler üretilir. Ünlü fonemlerde,
ciğerlerden gelen hava akımına direnç yok denecek kadar azdır. Ünlüler 3
boyutta incelenir (Ingram, 1976; Stoel-Gammon ve Dunn, 1985; Zemlin, 1998;
Ege, 2004 a). Tablo 2.1’de ünlü fonemlerin sınıflandırılması görülmektedir.
1- Ön/Arka Boyutu: Dilin kavisli (yüksek) kısmının yatay düzlemde
nerede olduğu ile ilgilidir.
2- Yükseklik/Alçaklık Boyutu (Üst-orta-alt): Ağız boşluğunun, dilin ve
çenenin oynatılmasıyla ne kadar açık ve kapalı olduğu ile ilgilidir.
3- Yuvarlaklık Boyutu: u, o, ü, ö, ünlülerinin üretilmesi için dudakların
büzülmesi durumudur.
18
Tablo 2.1: Ünlü Fonemlerin Geleneksel Yaklaşıma Göre Sınıflandırılması (Ege,
2004 a).
2.4.2 Ünsüzler: Ünsüzler üretilirken artikülatörlerden hava akımına direnç çok
fazladır. Akım ya tamamıyla bloke edilmekte, ya kısıtlanmakta ya da
saptırılmaktadır. Eğer hava akımı larinksten geçişinde ses tellerini titreştiriyorsa
bu tür seslere titreşimli, titreştirmiyorsa titreşimsiz ünsüzler denir. Türkçe alan
yazında titreşimli ünsüzler ötümlü olarak; titreşimsiz ünsüzler de ötümsüz olarak
adlandırılabilmektedir (Topbaş, 2003).
Ünsüzler artikülasyon biçimine (manner of articulation) ve artikülasyon
yerine (place of articulation) göre sınıflandırılırlar. Bazı artikülasyon biçimleri
kendi içinde ötümlü ve ötümsüz olarak ikiye ayrılırken bazıları sadece ötümlüdür
(Topbaş, 2005 b; Zemlin, 1998; Ege, 2004 a; Fromkin ve ark, 2001). Ses
tellerinin birbirine yaklaşması-kapanmasıyla oluşan titreşimli sesler ötümlü; ses
tellerinin birbirinden uzaklaşması-ayrılmasıyla oluşan sesler ötümsüz seslerdir.
Türkçe’de /p,t,k,f,ç,s,ş,h/ sesleri ötümsüz; /b,d,g,v,z,c,l,r,m,n,y/ sesleriyle tüm
ünlü sesler ötümlüdür (Topbaş, 2005 b; Ege, 2004 a). Türkçe’deki ünsüzlerin
artikülasyon yerine, biçimine ve ötümlülük durumuna göre sınıflandırılması,
Tablo 2.2’de verilmiştir.
Düz Yuvarlak Düz Yuvarlak
Üst
Orta
Alt
ÖN ARKA
i
e
ü
ö
ı
a
u
o
MERKEZ
19
2.4.2.1 Artikülasyon Biçimi: İki artikülatörün birbirine yaklaşması ve
değmesi sırasında hava akımının nasıl bir engellemeyle karşılaştığını ifade eder.
Hava akımının artikülasyon yerlerinden dışarı bırakılırken aldığı biçimle ilgilidir
(Topbaş, 2005 b).
Patlamalı-Kapantılı Sesler (stop-plosives): Patlamalı-durak sesler olarak da
adlandırılmaktadırlar. Hava akımının ağız boşluğunda tamamıyla bloke
edilmesiyle çıkartılan seslerdir. Blokajın arkasında biriken hava (basınç) blokaj
açıldığı zaman patlayarak çıkar (p, b, t, d, k, g).
Sürtünmeli Sesler (Fricative): Bu fonemler akciğerlerden gelen havanın dar
bir açıklıktan kuvvetli bir şekilde sürtünerek çıkmasıyla meydana gelir. Diğer bir
deyişle iki artikülatörün birbirine çok yaklaştırılıp havanın geçeceği yerin
daraltılmasıyla ve bu dar aralıktan havanın basınçlı bir şekilde sürtünerek
çıkmasıyla sürtünmeli sesler oluşur. Yüksek frekenslı işitilebilir bir ses meydana
gelir (f, v, s, z, ş, j, h).
Yarı-Kapantılı Sesler (Affricates): Kapantılı bir şekilde başlayıp sürtünmeli
olarak devam eden seslerdir (ç,c).
Genizsil Sesler (Nasals): Ağız boşluğunun tamamıyla bloke edilip havanın
burun boşluğundan dışarı verilmesiyle çıkan seslerdir (m, n).
Yarı Ünlüler (Glides, semivowels): Bazı yönleriyle de ünsüzlere benzerler.
Hava akımı, ne ünlülerdeki kadar rahat ne de ünsüzlerdeki kadar sürtünmelidir.
Şekil olarak ünsüzlere benzer, ünlülerle birlikte kullanılırlar (y).
Akıcılar (Liquids): Dilin ön kısmının diş yuvasına dokunması veya
yaklaşması ile meydana gelirler. Bu sırada /l/ sesinde hava oral yoldan veya dilin
iki yanından bırakılır (l, r).
20
2.4.2.2 Artikülasyon Yeri: İki hareketli artikülatörün birbirine yaklaşması ve
dokunması durumudur. Dil, dudaklar ve yumuşak damak hareket ederek değişik
artikülasyon yerleri oluştururlar.
Çift Dudaksıl (bilabial): Dudakların birbirleri ile temasıyla meydana gelirler
(p,b,m).
Dişsil-dudaksıl (labiodental): Alt dudak ve üst dişlerin birleşimiyle oluşur (f,
v).
Dişyuvasıl (linguo-alveolar): Dil ile ön-üst dişlerin hemen arkasındaki
alveolar bölge ile teması sonucunda ortaya çıkarlar ( t, d, s, z, n, l, r).
Dişyuvasıl-Damaksıl (alveolar-palatal): dilin alt diş yuvası ve damakla
temasıyla oluşan fonemlerdir ( ş, j, ç, c).
Damaksıl (palatal): dilin alt damakla temasından oluşan fonemdir (y).
Artdamaksıl (velar): Dil ve yumuşak damak teması ile oluşan fonemlerdir (k,
g).
Gırtlaksıl (Glottal): havanın ses tellerini titreştirmesiyle oluşur (h).
Artikülasyon yeri
Artikülasyon şekli
Çift dudaksıl
Dişsil- dudaksıl
Diş yuvasıl
Diş yuvasıl-
damaksıl Damaksıl
Art- damaksıl
Gırtlaksıl
Patlamalı- kapantılı
Ötümsüz Ötümlü
p
b
t
d
k
g
Sürtünmeli Ötümsüz Ötümlü
f
v
s z
ş j
h
Yarı-kapantılı
Ötümsüz Ötümlü
ç c
Genizsil Ötümlü m n
Yarı-ünlü Ötümlü y
Akıcılar Ötümlü l, r
Tablo 2.2: Türkçe’deki Ünsüz Fonemlerin Sınıflandırılması (Ege, 2004 a).
21
2.5. Dil ve Konuşma Gelişimi
Dil ve konuşma gelişimi bir çok araştırmaya konu olmuştur. Dil gelişimindeki
bazı temel aşamalar evrensel dönemler olarak kabul edilmektedir. Normal
gelişim gösteren çocukların gelişim özellikleri şu şekilde ifade edilebilir (Topbaş,
2005; Temel ve ark., 2005; Ege, 2004; Erdem, 2004; Tüfekçioğlu, 2003; Sears ve
Sears, 2002; Turan, 2001; Yavuzer, H. (1999); Karacan, 1998;Artar, 1998;
Owens, 1998; Baykoç Dönmez ve ark., 1997; Seçilmiş, 1996; Poyraz, 1995;
Acarlar, 1991; Erkan, 1990; Güleryüz, 1990; Carrow-Woolfolk, 1982). Araştırma
konusu olan Türkçe’deki fonem ediniminin normal gelişim gösteren çocuklarda
kronolojik gelişimi Tablo 2.3’te ve Tablo 2.4’te verilmiştir.
0-2 ay: Refleks ağlama ve vejatatif sesler görülür. Bebeğin tek iletişim yolu
ağlamadır. En yaygın sesler rahatsızlık ve açlık ağlamalarıdır. Birinci ayın
sonunda ağlamalar farklılaşmaya başlar ve anne bebeğin ağlama nedenini
belirleyebilir.
2-3 ay: Cooing (gıgıldama) ve gülümseme görülür. Ağlama sıklığı azalır. Bu
dönemde bebekler k, g gibi yumuşak damak ve gırtlaksıl sesleri çıkarabilirler.
a,u,o gibi ünlüleri uzatabilirler. Bu bebekler konuşan kişiye bakabilirler. Bu dönem
agulama evresi olarak da bilinir.
4-6 ay: Babıldama: Ses oyunu, babbling (Mırıldanma, hece çıkarma)
dönemidir. Bebek ses perdesini alçaltıp yükseltebilir, kendisiyle konuşulduğunda
cıvıldar. b,p,m dudaksıllarının kullanımı artar. Ba, be, de, da gibi farklı heceler
çıkar.
7-10 ay: Tekrarlı babıldama (redublicated babbling) dönemidir. Bebek
çevresindeki dilin niteliklerine uygun sesler çıkartır. Ünlü ve ünsüz sesleri
birleştirerek heceler oluşturur ve bunları tekrarlar (Ma-ma, de-de, ba-ba). Bu gibi
22
tekrarlı heceleri söyleyenin arkasından taklit edebilir. İsteklerini işaret ya da sesle
belirtebilir.
11-15 ay: Bu dönemde çocuklar cümle seslerine benzeyen bir dizi ses
üretiminde bulunurlar. Entonasyonu konuşmaya benzeyen bu seslere jargon
babbling de denir. Alanyazında bu dönem ses-sözcükler dönemi olarak da
adlandırılmaktadır. İlk anlaşılabilen sözcükler onikinci ay civarı görülür. Dönemin
sonuna doğru çocuklar beş veya daha fazla sözcük kullanabilir.
16-24 ay: Çocuğun en az altı anlaşılır sözcüğü vardır. Çocuk arka arkaya
söylenen iki emri yerine getirebilir, iki sözcüklü basit cümleler kurabilir. Bu ilk
cümleler çoğunlukla isim ve fiillerin birleşmesinden oluşur. Çocuk gösterilen
nesnelerin adını söyleyebilir, söylenen sözcükleri tekrar edebilir. 2 yaş civarında
çocuklar ünsüzlerin % 70’ini doğru olarak üretebilmekte, birleştirme ve
hecelemeler yapabilmektedir.
25-36 ay: Üç veya daha çok sözcüklü cümleler kurabilir. Konuşurken zamir
kullanır. Arka arkaya verilen üç yönergeyi yerine getirebilir. Gösterilen nesnelerin
adlarını söyleyebilir. Resimde olanları anlatabilir. Konuşanı dinleme ve
konuşmada sıra bekleme gibi bazı iletişim becerileri sergiler. Kim, ne, nerede
sorularını sorar. Yer bildiren içinde, altında, üstünde gibi sözcükleri anlar.
Morfemleri kullanmaya başlar. 200-300 kadar sözcüğü vardır.
37-48 ay: Kendi kendine şarkı, şiir, tekerleme söyleyebilir. Neden sonuç
ilişkisi içeren sorulara cevap verebilir. Düzgün cümleler kullanır. Geçmiş
deneyimleri hakkında konuşur. Çoğul takılarını (morfem) kullanır.
Konuşmalarında ses hataları olmasına rağmen konuşmaları yabancılar
tarafından anlaşılır.
49-60 ay: Birbiriyle ilişkisi olmayan üç emri sırasıyla yapar. Güzel, daha
güzel, en güzel gibi kıyaslamaları anlar. Sözcüklerin işlevlerini tanımlar. Çünkü,
23
böylece sözcüklerini kullanarak olayların nedenleri hakkında konuşur. Altı
sözcükten oluşan cümleleri taklit edebilir. Adını-soyadını, yaşını söyleyebilir.
Telefonla konuşabilir.
61-72 ay: Dil bilgisi bakımından yetişkinlerin konuşmasına çok yaklaşırlar
ancak özne fiil arasındaki uyumla, geçmiş zaman kiplerinde bazı zorluklar
yaşayabilirler. Söyleyişlerinde sıraya dikkat ederler. Bilgi verir ve alırlar. Aile
içinde arkadaşları ve yabancılarla iyi iletişim kurarlar. Bildikleri basit bir öyküyü
sırasıyla anlatabilirler. Benzerlik ve farklılıkları söyleyebilirler. Geçmiş, gelecek ve
geniş zamanı resimlerden ayırt edebilirler. Sözcük dağarcıkları onbin
civarındadır.
72 ay- .... : Çocuklar 8 yaşa kadar bazı ses hatalarını yapmaya devam
edebilirler. Fonemik envanter 8 yaş civarında tamamlanmaktadır. Çocukların
algılama ve ifade etme becerileri arasında daha önceden yaptıkları yanlış
eşlemeler önemli derecede azalır. Bu dönemden sonra çocuk hedeflediği yetişkin
dilini kullanır.
Yaş grubu Sözcük başı İki ünlü arası Sözcük sonu
2 m, p, b, t, y
n, t, d m, n, p, t, k, v, y
3 d, k, f, g, v, s, n, c, ç, ş, h
m, p, b, k, g, f, v, z, c, ç, ş, y
ç, s, ş, l
4 z
s, l, (h) f, r
5 l r, h z, h
6 r
z
Tablo 2.3: Türkçe’de Ünsüz Fonemlerin %85 Kriterine Göre Edinilmesi (Ege,
2004 b)
24
Tablo 2.4: Türk Çocuklarında Ünsüz Ediniminin Kronolojik Gelişimi (Topbaş,
2003).
Tablo 2.3’te ve Tablo 2.4’te araştırma konusu olan Türkçe’deki fonem
ediniminin normal gelişim gösteren çocuklarda kronolojik gelişimi görülmektedir.
Bu tablolara göre normal gelişim gösteren çocuklar /m/, /b/, /d/, /k/, /t/ fonemlerini
erken edinmektedirler; /r/, /z/, /h/ fonemlerini ise geç tamamlamaktadır.
Ünsüzler / Yaş 1:3 1:5 1:6 2:0 2:1 2:4 2:5 2:9 2:10 3:0
b _____------- c _____________________--------------- ç ________________-------------- d ______--------- f _______________________________--------------- g __________________----------- ğ ___________________________----------- h __________________________________-------------- j ______________________________________-------- k ______-------------- l __________________----------- m ______----------- n ___________-------- p _____________-------- r _____________________________________------> s __________________________________------------ ş ________________------------------- t ___________---- v ________________________________---------- y ___________--------- z ________________________________--------------- Ünsüz Kümeleri ____________________________________-------> ( ___ ) Edinimin çocukların çoğunluğunda devam ettiği yaş dönemini ( ----- ) Edinimin en son yaş dönemini ( ---> ) Edinimin ileriki yaş dönemlerinde devam edebileceğini göstermektedir.
25
2.6 Zihinsel Engelli Bireylerin Özellikleri
Amerikan Zihinsel Yetersizlik Birliği (American Association Mental
Retardation (AAMR)), zihinsel engeli; zihinsel işlevlerle birlikte uyumsal beceri
alanlarından ikisi ya da daha fazlasında sınırlılık yaşanması durumu olarak
tanımlamaktadır (Eripek,2003). Uyumsal beceri alanları; iletişim, öz bakım, ev
yaşamı, sosyal beceriler, toplumsal yararlılık, kendini kontrol etme, sağlık ve
güvenlik, okuma-yazmaya ilişkin akademik beceriler, boş zamanları
değerlendirme ve iş olarak örneklendirilebilir (Tüfekçioğlu, 2003; Sucuoğlu, 2003;
Yazıcıoğlu, 1985). Zihinsel engelin tanısı, bireyin hem zekasının ölçümüne hem
de bu bireyin aynı kültür içinde yaşayan normal gelişim gösteren akranlarıyla
karşılaştırıldığında, sosyal ve uyumsal davranışlar ve bağımsız olarak
yaşayabilme becerilerine bağlı olarak yapılmaktadır (Tüfekçioğlu, 2003).
Zihinsel engelli çocuklar hem zeka hem de uyumsal davranış alanlarında
akranlarından çok daha düşük performans gösterirler. Eğitimsel sınıflandırmaya
göre eğitilebilir, öğretilebilir, ileri ve çok ileri derecede zihinsel engelli olarak
çocuklar üç gruba ayrılabilir.
Eğitilebilir zihinsel engelli çocuklar gelişimleri, normal gelişim gösteren
çocuklardan önemli bir farklılık göstermediği için genellikle okula başlayıncaya
kadar fark edilmeyebilirler (Eripek, 2003). Okul yaşantıları başladığında özellikle
akademik becerilerde güçlük yaşarlar. Okuma, yazma, matematik gibi temel
akademik becerileri basit düzeyde öğrenebilirler. Zeka puanları 50-70
arasındadır. Zihinsel engellilerin büyük bir oranı bu gruptadır. Birçoğunda, fiziksel
görünüş olarak zihinsel engeli belirleyen bir özellik yoktur. Yürüme ve konuşmaya
başlamak gibi gelişim evrelerinde gerilik yaşarlar (Tüfekçioğlu, 2003; Sucuoğlu,
2003; Yazıcıoğlu, 1985).
Öğretilebilir zihinsel engellilerin gelişimsel gerilikleri genellikle okul öncesi
dönemde fark edilmektedir. Bu bireylerin gelişim özelikleri normal gelişim
26
gösteren akranlarından önemli oranda farklılık gösterir. Zeka puanları 25-50
arasındadır. Günlük yaşamın gerektirdiği sosyal uyum, pratik iletişim ve özbakım
becerilerini kazanabilirler. Okuma-yazma, matematik gibi temel akademik
becerileri kazanamazlar. Bu gruptaki bireylere temel akademik beceriler yerine
işlevsel akademik becerilerin kazandırılması tercih edilir (Sucuoğlu, 2003).
Ortalama beş yaşına doğru konuşmaya başlamakla birlikte hemen hemen
hepsinde dil ve konuşma bozuklukları görülür. Yetişkinlik döneminde basit
düzeyde ustalık gerektirmeyen işleri, korumalı iş yerlerinde yapabilirler.
İleri ve çok ileri derecede zihinsel engelli bireylerin gerilikleri doğum
anında veya doğumu izleyen ilk günlerde fark edilir. Zeka puanları 0-25
arasındadır. Pek çoğu yaşamları boyunca yetişkin desteğine ihtiyaç duyarlar.
Basit özbakım becerilerinden bazılarını kazanabilirler. Genellikle kurum ve
hastanelerde ya da evde destek alırlar.
2.6.1 Zihinsel Engelli Bireylerin Dil Gelişimi Özellikleri
İnsan zekasını tanıma veya tanımlayabilmede iletişim ve dil gelişiminin
önemli bir yeri vardır. İletişim ve dilde var olan bir gecikme zihinsel engel
tanısının konmasında önemli etkenler arasında yer alır. (Abbeduto ve Waren,
1992). Diğer bir ifadeyle zihinsel gelişim, bireylerin dil gelişimini etkileyen
etmenler arasında yer almaktadır (Carrow-Woolfolk, 1982; Acarlar, 2004).
Zihinsel engelli çocukların dil becerileri genellikle normal gelişim gösteren
çocukların dil becerilerine benzediği düşünülse de aslında takvim yaşından daha
çok zeka yaşına göre benzerlikler göstermektedirler (Chapman ve Nation, 1981).
Hatta aynı zeka yaşında olan normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırıldığında bile zihinsel engelli çocuklar sıklıkla daha sınırlı dil becerileri
göstermektedirler. Zihinsel engelli çocukların dil gelişimlerinde gecikme büyük bir
oranda görülür (Ege, 2004 a). İletişim ve dil gelişiminde yaşanılan problemler,
davranış bozukluğu ve öğrenme bozukluklarına neden olabilir. Etkili ve işlevsel
27
bir iletişim kuramayan zihinsel engelli bireyin, birilerine bağımlı ve toplumdan
soyutlanmış ve yapılandırılmış kısıtlı bir yaşam sürmesi kaçınılmazdır.
Genel olarak zihinsel engeli olan bireylerde zeka puanları 50’nin altında
olduğunda ileri derecede dil ve konuşma bozuklukları; 50’nin üstünde olduğunda
yine belirli derecelerde dil ve konuşma bozuklukları görülür (Tüfekçioğlu, 2003).
Zihinsel engelli çocuklar öğrenme, bellek, taklit etme, sembolik oyun, sıralama
gibi süreçlerde sorunlar yaşarlar. Ayrıca yavaş konuşma gelişimi, zayıf bellek,
yeni durumlara uyum güçlüğü, basit algı ve kavramlara sahip oldukları için duygu
ve düşüncelerini karşılarındaki bireylere açıkça ifade etmede güçlük
yaşayabilmektedirler (Bilir ve ark, 1992; akt; Eroğlu, 1998; Acarlar, 2004).
Zihinsel engelli bireylerin büyük bir bölümünün iletişimde bulunmak amacıyla jest,
mimik, vücut hareketi gibi sözel olmayan yollar kullandığı görülür (Butterfield ve
Arthur, 1995; akt: Eroğlu, 1998).
Dilin bileşenlerine göre zihinsel engelli bireylerin dil gelişimi incelendiğinde
zihinsel engelli çocuklar sentaks, morfoloji, fonoloji, semantik ve pragmatik
açıdan, normal gelişim gösteren çocukları geriden takip etmektedirler.
2.6.1.1 Zihinsel Engelli Bireylerin Sentaks Gelişim Özellikleri
Sentaks açısından zihinsel engelli bireyler daha çok tek sözcük aşamasında
takılmaktadırlar. Bu aşamayı atladıktan sonra ise zihinsel engellilerin daha çok iki
sözcükten oluşan tümceleri, kısa ve telegrafiktir (Leifer ve Lewis, 1984).
Chapman (1997), araştırmalarda Down sendromlu (DS) çocukların zeka yaşına
göre normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldıklarında sözcük
dağarcıklarının karşılaştırma grubuna göre sınırlı bulunduğunu ifade etmiştir. Bu
çocukların daha çok isim sözcükleri tercih ettikleri araştırma sonuçları
arasındadır. Down sendromlu çocukların Ortalama Sözce Uzunluklarının (OSU),
takvim yaşına göre karşılaştırıldıkları normal gelişen çocukların OSU’larından
daha düşük olduğu yönünde bulgular vardır (Rondal ve Comblain, 1996). DS’li
28
çocukların sentaks becerileri sözcük dağarcığına göre daha yavaş gelişmektedir.
Diğer yandan sözcük dağarcıkları tümce uzunluğuna göre daha hızlı
gelişmektedir (Acarlar, 2004).
2.6.1.2 Zihinsel Engelli Bireylerin Morfolojik Gelişim Özellikleri
Morfolojik gelişim incelendiğinde de zihinsel engelli bireyler yaşıtlarına göre
sınırlı bir performansa sahiptirler. Geçmiş zaman ekleri, olumsuzluk ekleri, etken
ve edilgen tümcelerin kullanımının DS’lilerdeki durumunu tespit etmek amaçlı
yapılan bir çalışmada bu çocukların yetersizlik gösterdikleri bulunmuştur (Kumin,
1994). Zihinsel engelli çocukların OSU’ları düzensiz bir gelişim gösterir. Normal
gelişim gösteren çocukların (NG) OSU’ları 1 morfemle başlayıp 4 yaş civarında
4-5 morfeme ulaşırken ZE’ler hızlı bir gelişim gösterip sonra uzun süreli
duraksamalar yaşarlar (Acarlar, 2004).
2.6.1.3 Zihinsel Engelli Bireylerin Fonolojik Gelişim Özellikleri
Zihinsel engelli bireyler sıklıkla dilin fonoloji bileşeninde güçlükler yaşarlar.
Sözcük öncesi dönemde zihinsel engelli bebeklerin fonolojik gelişimleri normal
gelişim gösteren yaşıtlarına paraleldir. Yaş ilerledikçe bilişsel gelişimle birlikte
fonolojik gelişim de normal gelişim gösteren akranların gerisinde kalmaktadır.
Ancak ZE’ler geriden de olsa aynı gelişim süreçlerini takip etmektedir (Crosley ve
Dowling, 1989). Farklı nedenleri olan zihinsel engele sahip bireylerin fonolojik
edinimleri de farklı olabilmektedir. Örneğin DS’li çocukların fonolojik becerileri
diğer zihinsel engellilere göre daha zayıftır (Acarlar, 2004). Fonolojik hatalar,
normal gelişen çocuklarda 8 yaş civarında kaybolurken zihinsel engelli
çocuklarda devam edebilmektedir. Yapılan araştırmalarda zihinsel engelliler
normal gelişim gösteren çocukların fonolojik hatalarına benzer hatalar
yapmaktadırlar (Kuder, 1997). Araştırma konusunun fonem edinimi ile ilgili
olması nedeniyle bu bileşenle ilgili yapılan araştırmalar ayrıntılı açıklamalarla ayrı
bir başlık altında ele alınacaktır.
29
2.6.1.4 Zihinsel Engelli Bireylerin Semantik Gelişim Özellikleri
Dilin bileşenlerinden biri olan semantik ile ilgili, zihinsel engellilerle yapılan
araştırmalar pek fazla değildir. Yapılan araştırmalarda ise yeni sözcükleri
öğrenirken zihinsel engellilerin de normal gelişim gösterenlerin kullandıkları
stratejileri tercih ettikleri bulunmuştur (Acarlar, 2004). DS’li bireyler ilk
sözcüklerini dağınık bir zaman diliminde ve gecikmeli olarak edinmektedirler
(Chapman, 1995). Zihinsel engellilerin genelde zayıf oldukları alanlar zaman gibi
soyut kavramlar, önce-sonra gibi ilişki terimleri, deyimler ve fiillerdir (Rosenberg
ve Abbeduto, 1993).
2.6.1.5 Zihinsel Engelli Bireylerin Pragmatik Gelişim Özellikleri
Zihinsel engelli çocuklar dilin iletişim amaçlı kullanımında da sorunlar
yaşayabilmektedirler. Konuşma ortamında sıra alma, konuyu yönlendirme,
konuyu devam ettirme ve düzeltme gibi beceriler arasından zihinsel engellilerin
en başarılı oldukları beceri sıra alma becerisidir. Bununla birlikte konuşma
kesintiye uğradığında konuşmayı düzeltme becerileri zayıftır. (Kuder, 1997).
Abbeduto ve Rosenberg (1992) zihinsel engelli çocukların konuşma anında hata
yaptıklarında hatayı düzeltmede sınırlılık yaşadıklarını ifade etmektedir. DS’lilerle
yapılan bir çalışmada bu çocukların farklı dinleyicilere göre konuşmalarını
değiştirdikleri bulunmuştur. Örneğin öğretmenleriyle konuşurken kullandıkları
ifadeyi kendilerinden küçük çocuklara göre yeniden yapılandırabilmektedirler
(Kumin, 1994). Edimbilim bileşeninde, zihinsel engelli bireyler zeka yaşına göre
karşılaştırıldıkları normal gelişim gösteren çocukların gelişimine yakın bir gelişim
gösterirler (Kuder, 1997).
30
2.6.2 Zihinsel Engellilerin Fonolojileriyle İlgili Yapılan Araştırmalar
Miller (1984) zihinsel engelli bireylerin dil gelişimini normal gelişim gösteren
bireylerin dil gelişimiyle karşılaştırmış, zihinsel engeli bireylerin dil gelişiminin
karşılaştırma grubuna benzediğini ancak zihinsel engelli çocukların dil gelişiminin
daha yavaş olduğunu bulmuştur.
Smith ve Oller’in (1981) araştırmasında, babıldama döneminde zihinsel
engelli bebeklerin normal gelişim gösteren bebeklerle gelişimsel bir paralellik
gösterdikleri belirtilmiştir. Ancak yaş ilerledikçe bu paralellik zihinsel engelli
bireylerin aleyhine bozulmuştur. Smith ve Oller Down sedromlu (DS) bebekler ile
normal gelişim (NG) gösteren bebeklerin tekrarlı babıldamalarının ortaya çıkış
yaşlarını, ürettikleri ünsüzlerin artikülasyon yerlerini ve ses kalitelerini
karşılaştırmak için dil öncesi ses gelişimlerini boylamsal olarak incelemişlerdir.
Araştırmanın sonunda tekrarlı babıldamalarının ortaya çıkış yaşı NG’lerde 8. ay
DS’lilerde 8,4. ay olarak bulunmuş. Her iki grup da yaşamlarının ilk 6 aylık
bölümünde arka ünsüzleri üretmişler 7-9. aylarda ise ön fonemleri üretmeye
başlamışlardır. Ses kalitesi açısından da iki grup arasında anlamlı bir fark
görülmemiştir. Stoel-Gammon (1997) DS’lilerin fonolojik gelişimleriyle ilgili
yapılan araştırmaları incelemiş; buna göre DS’lilerin değişik oranlarda yaşadıkları
işitme kaybının bu çocukların konuşma seslerini anlamalarını olumsuz
etkileyerek çocukların fonolojik bilgi dağarcıklarının ve doğru üretmeleri gereken
fonemlerin sayısının azalmasına neden olduğu sonucuna varmıştır. Fonolojik
bilgileri bellekte tutma ve gerektiğinde hatırlamayla ilgili yaşanılan problemler
DS’lilerin konuşmalarındaki problemlerle ilişkilendirilmiştir. Bu araştırmada da
DS’li bebeklerin dil öncesi ses gelişimleri NG bebeklerin gelişimleriyle benzerlik
gösterdiği vurgulanmıştır. Bunun yanında ilk sözcük evresine gelindiğinde DS’li
çocukların fonolojik gelişimlerinde gecikme oranının arttığı görülmüştür.
Zihinsel engellilerdeki fonolojik güçlüklerin sözel bellekteki güçlüklerle
bağlantılı olduğu düşünülmüştür (Acarlar, 2004). Bunun yanında, Pruess ve
31
arkadaşları (1987) Down sendromlu bireylerin dil gelişimleriyle ilgili yapılan
araştırmaları incelemişler ve normal gelişim gösteren çocukların dil becerileri ile
karşılaştırıldıklarında iki grup arasında niteliksel ve niceliksel farklılıklar olduğu
sonucuna varmışlardır. Kumin ve arkadaşları (1994) Down Sendromlu çocukların
fonemlerinin ortaya çıkmasıyla ilgili boylamsal bir araştırma yapmış, Down
sendromlu çocukların konuşma çıktılarının anlaşılabilirlik durumunun ağız ve yüz
kaslarındaki hipotoni nedeniyle zayıf olduğunu belirtmişlerdir. Bu araştırmada
Down sendromlu çocukların fonemlerinin ortaya çıkış yaşı ortalamasının 2 ile 4
yaş arasında olduğu görülmüştür. Patlamalı, genizsil ve yarıünlüler; sürtünmeli,
yarı kapantılı ve akıcılara göre daha erken kazanılmıştır. Normal gelişim gösteren
çocukların fonemlerinin ortaya çıkış yaşıyla Down sendromlu (DS) çocukların
fonolojilerinin ortaya çıkış yaşı arasında fark olduğu bulunmuştur. Örneğin /b/
sesinin DS’li bireylerde 12. aydan önce ortaya çıkabildiği gibi 8. yaşta da ortaya
çıkabildiği görülmüştür. Araştırmanın sonucunda bu bireylerin artikülasyon
becerilerini; hipotoni, motor koordinasyonda yaşanılan zorluklar, sıralama,
zamanlama (timing), işitme kayıpları ve fonolojik süreçleri kullanmadaki
sapmaların olumsuz etkilediği vurgulanmıştır.
Smith BL ve Stoel-Gammon (1983) Down sendromlu ve normal gelişim
gösteren çocukların patlamalı-kapantılı fonemleri üretmelerini boylamsal olarak
incelemişlerdir. Bu araştırmanın sonucuna göre; 18-24 aylık normal gelişim
gösteren çocukların % 63’lük fonolojik hataları 30-36 aylar arasında %25’e
düşmüştür. Buna göre 12 aylık bir süreçte %38’lik bir değişim/iyileşme
görülmüştür. DS’lilerde yapılan fonolojik hataların görülme oranı 3 yaş
döneminde %61 iken 6 yaş döneminde bu oran %40’a düşmüştür. Buna göre
DS’lilerde her yıl sadece %6’lık bir değişim/iyileşme olduğu söylenebilir.
Kumin (1994) DS’li çocuğu olan ailelere yönelik bir anket hazırlamıştır. Bu
ankette yer alan sorulardan birisi “çocuğunuz en çok hangi konuşma becerisinde
güçlük yaşamaktadır” sorusudur. Bu soruya ailelerin %80’i en çok artikülasyon
becerisinde güçlük yaşandığını belirten cevaplar vermişlerdir. Bazı araştırmacılar
32
DS’li çocukların ailelerinin çocuklarına sağladıkları dilsel girdileri incelemişlerdir.
DS’li çocukların annelerinin NG’lerin annelerine göre çocuklarıyla daha hızlı
konuştukları bulunmuştur. Her ne kadar DS’li çocuklar olması gerekenden daha
az dilsel girdilere sahip olsalar da yetişkin girdileriyle çocukların dil edinimleri
arasındaki nedensel ilişkinin aslında yok denecek kadar az olduğu sonucuna
varılmıştır (Stoel-Gammon, 1997).
Bleile ve Schwarz (1984) DS’li çocukların konuşma becerilerini incelemek
amacıyla; deneklerin anlam ayırıcı özellikli fonemlerine (karşıtlık işlevi), doğru
ürettikleri fonemlerine, bu çocukların fonemlerini hatalı üretmelerine neden olan
etkenlere ve kullandıkları fonolojik süreçlere bakmışlardır. Araştırmanın
sonuçlarına göre denekler sözcük başı fonemlerini sözcük sonu fonemlerine göre
daha fazla üretmektedirler. Fonolojik karşıtlık açısından DS’li çocuklar normal
gelişim gösteren çocuklardan farklı bir beceri sergilemişlerdir. Fonolojik
süreçlerine bakıldığında deneklerin hepsi en çok sözcük sonundaki ünsüzü atma
(deletion of final consonant) davranışı göstermiştir. Down sendromlu bireyler de
zihinsel engele sahip oldukları halde ağız yapılarındaki fiziksel farklılık nedeniyle
bu bireylerle ilgili araştırma sonuçları, diğer zihinsel engel gruplarında yer alan
bireyler için geçerli olmayabileceği düşünülmektedir.
Chapman ve Notion (1981) 41 eğitilebilir zihinsel engelli (EZE) çocukla,
onların dil performanslarını incelemek amacıyla yaptıkları çalışmada, bu
çocukların kavrama ve çözümleme (formulation) becerilerini, dilin bileşenleri olan
semantik, sentaks ve fonoloji alanlarındaki tekrarlama gelişimlerini on iki farklı
test takımıyla belirlemek istemişlerdir. IQ puanı 50-80 arasında olan EZE’li
çocukların nörolojik bir bozukluğa sahip olmaması ya da travma geçirmemiş
olması ve duygusal bozukluğunun olmaması gerektiği vurgulanmıştır. Böylece
homojen bir çalışma grubu oluşturma yoluna gidilmiştir. Araştırmacılar,
deneklerin dilin tüm bileşenlerinde gösterdikleri performans seviyelerinin aynı
olup olmadığını, performanslardaki güçlü ve zayıf yönlerini 6 farklı örüntü
kullanarak irdelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda bir örüntüde sözcük anlama
33
ve çözümleme becerilerinde eğitilebilir zihinsel engelli çocuklar yeterlilik
göstermişlerken artikülasyon ve fonolojik becerilerinde yetersizlik göstermişlerdir.
Diğer bir örüntüde bu çocuklar öncelikle sözcük dağarcığında zayıf
bulunmuşlardır. Sonuç olarak titiz bir şekilde eğitilebilir zihinsel engelli
çocuklardan oluşturulan bu homojen grupta bile çocuklar arasında dil
becerilerinde farklı performanslar görülmüştür. Ayrıca her çocuk dil
bileşenlerinden birinde güçlü bir performans gösteriyorken diğer bileşende
zayıflık gösterebilmiştir.
Bloom ve Lahey (1978) dil gelişimi ve dil bozuklukları adlı kitaplarında 3 – 8
yaş arası çocuklarla konuşma sesi üretiminin yaş ile korelasyonlarına göre
çalışıldığını, bazı seslerin diğerlerine göre daha önce edinildiğini ve hemen
tümünün 8 yaşında doğru üretildiğini belirtmişlerdir.
Down sendromlu bireylerin artikülasyon becerilerini geliştirmek için işitme
kaybı varsa işitme kaybını gidermeye, konuşma ve motor becerilerini arttırmaya
yönelik müdahale yöntemleri kullanılmaktadır (Stoel-Gammon, 1997). Bu
çocukların artikülasyon becerilerini geliştirmek için sunulan çözümlerden biri de
dilin küçültülmesine yönelik yapılan cerrahi müdahalelerdir. Ancak bu çözüm
araştırmacılar arasında en çok tartışılan müdahale yöntemlerinden biridir.
Parsons ve ark. (1987) dil küçültme ameliyatına alınan 18 DS’li çocuğun
amaliyattan önce ve ameliyattan 6 ay sonra artikülasyon becerilerini
değerlendirmişlerdir. Araştırmacılar ameliyat sonrasında deneklerin artikülasyon
hatalarında anlamlı bir değişimin olmadığını belirtmişlerdir. Bu araştırmacıların
bulgularına rağmen deneklerin aileleri ameliyattan sonra çocuklarının
artikülasyon becerilerinde iyileşme olduğu yönünde ifadeler kullanmışlardır.
Ancak çocuğu ameliyat olmayan aileler de çocuklarında 6 ay süresince ameliyat
olan çocukların gelişimlerine benzer bir gelişim olduğunu ifade etmişlerdir.
Yazıcıoğlu (1985) eğitilebilir zihinsel engelli çocuklarda gözlenen
artikülasyon sorunları ile normal zihinsel yetenekli çocuklarda artikülasyon
34
sorunlarını karşılaştıran bir çalışma yapmış ve zeka değişkeninin artikülasyon
gelişimini etkilemede belirleyici olduğunu belirtmiştir. Erdem (2004) zihinsel
engelli öğrencilerin artikülasyon, zeka bölümü, ortalama sözce uzunluğu (OSU)
ve fonem süresi özelliklerinin konuşmalarının anlaşılabilirliğine etkisini
incelemiştir. Sonuçta artikülasyonun, konuşmanın anlaşılabilirliğine etkisinin diğer
özelliklerden daha fazla olduğunu bulmuştur.
Eroğlu (1998) Down sendromlu çocuk anneleri ile normal gelişim gösteren
çocuk annelerinin doğal ortamda günlük rutinlerde sözel iletişim amaçlarını
karşılaştırmış, down sendromlu çocuk annelerinin, çocuğa bilgi verme ve
onaylama iletişim amaçlarını kontrol grubu kadar sık kullanmadıkları sonucuna
varmıştır. Bu durumun down sendromlu çocuğun dil gelişimini olumsuz yönde
etkileyeceğini ileri sürmüştür. Özcan ve Topbaş (1994) normal gelişim gösteren
ve özel eğitime gereksinim duyan çocukların adıl kullanımlarını karşılaştırmışlar,
normal gelişim gösteren çocukların yaşla birlikte gönderge ve adıl kullanımında
bir artış olduğu, özel gereksinimli çocukların adıl kullanımlarında artış olduğu
ancak göndergelerde bu artışın olmadığını belirlemişlerdir.
Güngüt (1992) hafif derecede zihinsel engeli olan çocuklarda bellek ile dil
gelişimi bozukluğu arasındaki etkileşimi araştırmış; zihinsel engelli çocukların
işitsel ve fonolojik bellek puanlarının normal gelişim gösteren çocukların
puanlarından daha düşük olduğunu belirtmiştir.
Anadili İngilizce olan çocuklarda dildeki fonemlerin edinimi ile ilgili sayısız
çalışmanın olduğu görülmektedir. Ancak dil yapılarının farklı olması nedeniyle
Türk çocuklarının dildeki fonemleri edinimleri arasında farklılık olabileceği
varsayılmaktadır. Bunun yanında yukarıda bahsedilen Türkiye’de yapılan
araştırmalarda bu alanda zihinsel engellilerle bir çalışma yapılmadığı
görülmüştür.Bu nedenle Türk zihinsel engelli çocukların dildeki fonemleri
edinimlerinin incelenmesinin Türkçe alanyazına katkısı olacağı düşünülmüştür.
35
BÖLÜM III
YÖNTEM
Araştırma Modeli
Zihinsel engelli çocukların dildeki fonemleri edinimlerini incelemek ve normal
gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırmak amacıyla betimsel bir çalışma
yapılmıştır.
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ilinde yaşayan, 118 normal gelişim
gösteren ve aynı yaş grubunda olan çocuklar ile 2-7 zeka yaşındaki 118 zihinsel
engelli çocuk oluşturmaktadır. Ege ve arkadaşlarının (2004) hazırladığı Ankara
Artikülasyon Testi (AAT) uygulanan normal gelişim gösteren çocukların bilgileri
kullanılarak araştırmanın karşılaştırma grubu oluşturulmuştur. Bu araştırmada
normal gelişim gösteren çocuklara yeniden AAT uygulanmamıştır. Ege ve
arkadaşlarının (2004) verileri arasından zihinsel engelli çocukların cinsiyet ve
yaşlarına uygun olan bu çocuklar rasgele seçilmişlerdir.
Zihinsel engelli çocukların bilgilerine 2004-2005 tarihleri arasında Çankaya
Rehberlik Araştırma Merkezi ve Mamak Rehberlik Araştırma Merkezindeki (RAM)
dosyalarından ulaşılmıştır. Zihinsel engel (mental retardasyon) tanısı alan bu
çocukların araştırmaya alınabilmeleri için duyusal veya yapısal bir engellerinin,
Down sendromu, otizm, özgün öğrenme bozukluğu, hiperaktivite ve davranış
bozukluğu, CP, işitme kaybı, görme kaybı, yarık damak gibi ikinci bir engellerinin
olmamasına dikkat edilmiştir. Böylece artikülatörlerinde problem olmayan, takvim
yaşı en fazla 15 olan ve eğitim hizmetlerinden yararlanan zihinsel engelli
çocuklar araştırmaya alınmıştır. Ayrıca sağlık raporunda sadece Stanford Binet
36
Zeka testi kullanılan çocukların çalışma grubunu oluşturacağına karar verilmiştir.
Tablo 3.1’de zihinsel engelli çocukların özellikleri görülmektedir.
RAM’lara 2004-2005 tarihleri arasında başvuran artilülatörlerinde problem
olmayan toplam 150 zihinsel engelli çocuk için Çocuk Tanıma Formu
doldurulmuştur. Ancak testi reddeden, evlerinde ikinci dil kullanılan veya teste
cevap veremeyen çocuklar görüşmeden sonra elenmiştir. Sonuçta toplam 118
(Örneklem oranı 118/150= 0,79) zihinsel engelli çocuk araştırmaya alınmıştır.
Tablo 3.1: Zihinsel Engelli Çocukların Zeka Yaşı, Takvim Yaşı ve IQ Puanlarını
Gösterir Tablo
Zeka Yaşı Takvim Yaşı Ortalaması IQ Puanı Ortalaması Toplam Denek
Sayısı
2 8 31 10
3 8 42 14
4 9 51 21
5 10 55 21
6 9 66 28
7 11 68 24
Araştırmada zihinsel engelli ve normal gelişim gösterenler grubuna çocuklar
alınırken cinsiyet, yaş ve sayıca dağılımlarının birbirine yakın olmasına dikkat
edilmiştir. Normal gelişim gösteren çocuklar, zihinsel engelli çocukların zeka yaşı
ve cinsiyetine uygun olarak seçilmiştir. Diğer bir ifadeyle AAT uygulanan 3000
çocuk (Ege ve ark.,2004) arasından seçilen 118 normal gelişim gösteren çocuk,
zeka yaşı ve cinsiyet değişkenlerine göre 118 zihinsel engelli çocukla
eşleştirilmişlerdir. Örneğin 2 zeka yaşı grubundan 10 zihinsel engelli çocukla, 2
yaş grubundan 10 normal gelişim gösteren çocuk karşılaştırılmıştır. Diğer bir
örnekte 2 yaş grubundaki hem ZE çocukların hem de NG çocukların 3’ü kızdır.
37
Diğer yaş grupları için de benzer bir yol izlenmiştir. Tablo 3.2’de çalışma grubu
ve kontrol grubunun yaş ve cinsiyet dağılımları gösterilmiştir.
Tablo 3.2: Araştırmada Zihinsel Engelli (ZE) ve Normal Gelişim Gösteren (NG)
Çocukların Yaş ve Cinsiyet Dağılımları
YAŞLAR KIZLAR ERKEKLER ZE NG ZE NG
2 3 3 7 7 3 8 7 6 8 4 10 11 11 10 5 9 11 12 10 6 13 14 15 14 7 10 10 14 14
TOPLAM 53 58 67 62
Veri Toplama Araçları
Ankara Artikülasyon Testi (AAT): AAT, Ege ve arkadaşları (2004)
tarafından 2-12 yaş çocuklarında artikülasyonun değerlendirilmesi amaçlı
hazırlanmış bir testtir. 3000’e yakın çocuk üzerinde standardize edilmiş, geçerlik
ve güvenilirlik çalışmaları yapılmıştır. İç güvenirlik alfa katsayısı 0.94, bağımsız
gözlemciler arası uyum 0.82 bulunmuştur. İçerik geçerliği açısından AAT’nin
Türkçe’de kullanılan fonemlerin büyük bir çoğunluğunu içerdiği ifade
edilmektedir. Yapı geçerliği açısından ise Türkçe’de AAT’ye benzer bir başka
testin bulunmaması nedeniyle AAT’den elde edilen bilgilerin çocuklarda
fonemlerin edinimleriyle ilgili bilinenler karşılaştırılmıştır. Buna göre erken
yaşlarda hata sayısının fazla olması, okul çağında bu hataların hızla azalması ve
yaşlar arasında farklılıklar gözlenmesi beklenilmektedir. Bu bağlamda AAT’de
hata ortalamalarının yaşla birlikte azaldığı, özellikle erken yaşlarda yaş grupları
arasındaki farkların fazla olduğu gözlenmiştir. Buna göre örneğin 2 yaşındaki
çocukların hata sayısı ortalaması 29; 3 yaşındaki çocukların hata sayısı
38
ortalaması 14; 5 yaşındaki çocukların hata sayısı ortalaması 6; 6 yaşındaki
çocukların hata sayısı ortalaması 5 bulunmuştur (Ege ve ark, 2004).
AAT 48 renkli resimden oluşan seslerin 5 pozisyonda kullanıldığı
standardize edilmiş resim isimlendirme testidir. Türkçe’deki 19 ünsüz fonem ve 4
ünsüz kümesi sözcük içinde ve değişik pozisyonlarda test edilir. Hatalar sayılarak
puan saptanır. AAT, zihinsel engelli çocukların edindikleri fonemleri belirlemek
amacıyla araştırmacı tarafından uygulanmıştır (Ek-1: AAT Cevap Formu).
Çocuk Tanıma Formu: Çocuğun adı-soyadı, doğum tarihi, tanısı, zeka yaşı,
adresi, rapor test tarihi, telefonu gibi bilgilere ulaşmak için bu form araştırmacı
tarafından hazırlanmıştır. Hem çocukların bakımıyla ilgilenen (anne, baba…)
bireylerle görüşülerek hem de bu çocukların RAM’lardaki dosyalarından
bilgilerine ulaşılarak bu form doldurulmuştur (Ek -2: Çocuk Tanıma Formu).
Stanford-Binet Testi : Sağlık raporlarında zeka puanı veya yaşını
belirlemede Stanford Binet Testi kullanılan çocuklar araştırmaya alınmıştır.
Sağlık raporunun tarihinin en fazla bir yıl önceye ait olmasına dikkat edilmiştir.
Araştırmaya uygun olduğu düşünülen ancak sağlık raporlarında başka bir zeka
testi uygulanmış çocuklara Stanford-Binet uygulama yeterliği olan bir uzman
tarafından bu test uygulanmıştır.
Verilerinin Toplanması
Bu araştırmada veriler, fonemlerin edinimini değerlendirmek amaçlı Ege ve
arkadaşları (2004) tarafından geliştirilen Ankara Artikülasyon Testi (AAT)
kullanılarak elde edilmiştir. Fonemler sözcük başı, sözcük sonu, sözcük ortası iki
ünlü arası, sözcük ortası hece başı ve sözcük ortası hece sonu olmak üzere 5
pozisyonda değerlendirilmiştir. Ancak bu araştırmada sözcük başı, sözcük ortası
iki ünlü arası ve sözcük sonu olmak üzere 3 pozisyonla ilgili bulgulara
değinilmiştir. Diğer iki pozisyon testte seçilen sözcüğün uzunluğundan, sözcükte
39
hangi fonemlerin olduğundan veya kısaca fonetik bağlamdan dolayı
etkilenebilmekte ve değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle bu iki pozisyonla
ilgili bulguların sonuçlarına bu araştırmada yer verilmemiştir. Araştırmada
Türkçe’deki 19 ünsüz fonem bahsi geçen 3 pozisyonda ve 4 ünsüz kümesi
sözcük sonu pozisyonda değerlendirilmiştir. Türkçe kuralları gereği sözcük
sonunda /b/, /c/, /d/, /g/ ünsüzleri kullanılmadığından teste dahil edilmemiştir.
Ünsüz kümeleri de sadece sözcük sonu pozisyonda ele alınmıştır.
Her yaş grubunda bulunan çocukların fonemlerinin sözcük başı, iki ünlü
arası ve sözcük sonu pozisyonlarında edinimleri % 85 kriterine göre belirlenmiş
ve normal gelişim gösteren çocukların edinimleriyle karşılaştırılmıştır. Bu
bağlamda eğer dildeki bir fonemi bir yaş grubunda yer alan çocukların %85’i
edinmiş ise bu fonem bu yaş grubunda edinilmiş demektir. Alanyazın
incelendiğinde %75, %85, %90 veya %100 gibi edinim kriterlerinin tercih edildiği
görülmüştür (Kumin ve ark.,1994; Ege, 2004 b). Bu araştırmada %85’in %75
edinim kriterine göre daha az toleranslı ve daha yordayıcı sonuçlar vereceği
düşünülmüş ve %85 kriteri edinim kriteri olarak kabul edilmiştir.
Uygulama
Zihinsel engelli çocukların ailelerinden de izin alınarak AAT uygulamak için
ya okullarına ya da evlerine gidilmiştir. AAT sadece çocuğun ve araştırmacının
bulunduğu sessiz bir odada uygulanmıştır. Çalışmaya başlamadan önce çocuğa
ne yapılacağı hakkında bilgi verilmiştir. Test uygulanırken ses kayıt cihazı
kullanılmıştır.
AAT uygulanırken belirli bir süre kısıtlılığına gidilmemiş, çocuğun hızına
uyulmuştur. Zihinsel engelli çocuklara AAT uygulanırken AAT uygulama
kriterlerinin dışına çıkılmamıştır. Yani çocuklara AAT’deki yönergelerin dışında bir
yönerge verilmemiştir. Ancak AAT uygulanırken zihinsel engelli çocuklar daha
çok geciktirilmiş taklite ihtiyaç duymuşlardır.
40
Toplanan Verilerin Güvenirliği
Araştırmacı verilerin güvenirliğini test etmek amacıyla hem kullanılan
AAT’nin araştırmaya katılan çocuklara uygulanabilirliğini hem de gözlemler arası
güvenirliği ayrı ayrı incelemiştir.
AAT’nin araştırmaya dahil olan popülasyona uygulanmasının güvenirlik
sonucu yüksek çıkmıştır (Alpha= 0,97).
Araştırmacı her bir çocuğa uyguladığı testteki hataları sayıp edinilen
fonemleri kayıt etmiştir. Verilerin güvenirliğini test etmek için gözlemler arası
güvenirlik çalışması yapmıştır. 118 zihinsel engelli çocuk arasından rasgele 31
çocuk seçmiştir. Bu çocukların AAT’lerini birinci analizi yaptıktan iki ay sonra ses
kayıtlarından yararlanarak yeniden analiz etmiştir. Bir testte iki farklı analiz
sonucu elde edildiğinde bu testi iki ay sonra yeniden analiz etmek üzere
diğerlerinden ayırmıştır. Araştırmacı üçüncü analizde farklı bir sonuçla
karşılaştığında en son analizin geçerli olacağına karar vermiş ancak hiçbir
analizde buna gerek kalmamıştır. Bir testte iki farklı sonuç elde etmediğinde ise
bu testle ilgili güvenirlik çalışmasına devam etmemiştir. % 95 güvenirlikle
gözlemler arası farkın olmadığı sonucu bulunmuştur (Z=1,85<Z0,05=1,96).
Rasgele seçilen 31 çocuğun 1. Analiz ve 2. Analiz hata puanları Ek-3’te yer
almaktadır.
Verilerin Analizi
Araştırmanın genel amacı çerçevesinde cevapları aranan alt problemlere
yönelik olarak toplanan veriler, bilgisayara aktarılmıştır. Veriler üzerinden gerekli
istatistiksel çözümlemeler için SPSS 10.0 (The Statistical Packet for The Social
Sciences) paket programından yararlanılmıştır. Anılan paket programdan
yararlanarak; fonem edinimlerinin belirlenmesinde; yüzde (%) ölçümleri, mod
değerleri, ortlamaları ve güvenirlik çalışması için Alpha değerleri incelenmiştir.
41
BÖLÜM IV
BULGULAR
4.1. Zihinsel Engelli Çocukların ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların
Türkçe’deki Fonemleri Edinim Yaşları
Zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri edinimlerinin incelenmesi
ve normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırılması amacıyla her yaş
grubunda hem zihinsel engelli çocukların hem de normal gelişim gösteren
çocukların Türkçe’deki fonemleri edinim yaşları belirlenmiştir. Elde edilen
bulgular Tablo 4.1, Grafik 4.1, Grafik 4.2 ve Grafik 4.3’te gösterilmiştir. Ayrıca
yaşlara göre fonem edinimlerinin yüzdelik değerleri ve fonemlerin edinim
yaşlarının mod değerleri Tablo 4.2, Tablo 4.3, Tablo 4.4 ve Tablo 4.5’de
verilmiştir.
Tablo 4.1: Normal Gelişim Gösteren Çocukların ve Zihinsel Engelli
Çocukların Türkçe’deki Fonemleri %85 Kriterine Göre Edinimlerinin
Karşılaştırılması
Denek Zeka Yaşı
Sözcük Başı İki Ünlü
Arası Sözcük Sonu
ZE NG ZE NG ZE NG 2 m, d m, p, b, t,
d, ş, y
v m, n, b, t, d, k, v
m, t m, n, p, t, k, y
3 n, b, v, c, y
n, k, g, f, v, s, z, c,
ç, h
m, b, t, d, g, f, s, c, y
p, g, f, s, z, c, ç, ş,
l, y
p, v, s f, v, s, ç, ş, l, h, ns
4 t, g, f, ç
l n h n, f, l, y lp
5 k s, ş
l, r r ş r, rt, rk
6 p, z, h, l r k, ç, ş z, ç, r , h
z
7
z I k
42
Tablo 4.1’ e göre normal gelişim gösteren çocuklar Türkçe’deki fonemleri
tüm pozisyonlarda yoğun olarak 2-3 yaşlar arasında edinmektedirler. 4 yaşından
sonra 7 yaşa kadar ise edinmedikleri fonem kalmamaktadır. Zihinsel engelli
çocukların ise fonemleri edinimleri geniş bir zaman aralığına dağılmaktadır.
Ancak edinimin ağırlıklı olarak 3 yaşında başladığı ve sonraki yaş gruplarında da
devam ettiği görülmektedir. /r/ fonemi sözcük başı pozisyonda; /p/, /h/ fonemleri
sözcük ortası iki ünlü arası pozisyonda; ünsüz kümeleri olan /lp/, /ns/, /rt/, /rk/
fonemleri sözcük sonu pozisyonda % 85 edinim kriterine göre, araştırmada ele
alınan hiçbir zihinsel engelli yaş grubunda edinilmemiştir.
Grafik 4.1: Sözcük Başı Pozisyonunda ZE ve NG’lerin Fonem Edinimlerinin
Yaşlara Göre Dağılımı
Grafik 4.1’de NG ve ZE’lerin edindikleri fonemlere bakıldığında 2 yaşında
NG’lerin 7, ZE’lerin 2 fonem; 3 yaşında NG’lerin 17, ZE’lerin 7 fonem; 4 yaşında
NG’lerin 18, ZE’lerin 11 fonem; 5 yaşında NG’lerin 18, ZE’lerin 14 fonem; 6
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
2 YAŞ 3 YAŞ 4 YAŞ 5 YAŞ 6 YAŞ 7 YAŞ
ZE
NG
F O N E M SAY I S I
43
yaşında NG’lerin 19, ZE’lerin 18 fonem; 7 yaşında NG’lerin 19, ZE’lerin 18 fonem
edindikleri görülmektedir. Diğer bir ifadeyle 2 yaş grubundaki NG’ler ZE’lerden 3
kat fazla fonem edinmişlerdir. Ancak yaş ilerledikçe ZE’ler açığı giderek kapatmış
ve 7 zeka yaşına geldiklerinde NG’lerle hemen hemen aynı sayıda fonem
edinmişlerdir.
Grafik 4.2: İki Ünlü Arası Pozisyonda Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Fonem Edinimlerinin Yaşlara Göre Dağılımı
Grafik 4.2’de iki ünlü arası pozisyonda 2 yaşında ZE’ler sadece 1 fonem
edinirken NG’ler 7; 3 yaşında ZE’ler 10, NG’ler 17; 4 yaşında ZE’ler 11, NG’ler
18; 5 yaşında ZE’ler 13, NG’ler 19; 6 yaşında ZE’ler 16, NG’ler 19; 7 yaşında
ZE’ler 17, NG’ler 19 fonem edinmişlerdir. Sözcük başı pozisyonda olduğu gibi bu
pozisyonda da erken yaşlarda NG’ler ve ZE’lerin edindikleri fonem sayıları
arasındaki fark çok fazlayken yaş ilerledikçe bu fark giderek azalmıştır.
123456789
10111213141516171819
2 YAŞ 3 YAŞ 4 YAŞ 5 YAŞ 6 YAŞ 7 YAŞ
ZE
NG
F O N E M SAY I S I
44
Grafik 4.3: Sözcük Sonu Pozisyonunda Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim
Gösteren Çocukların Fonem Edinimlerinin Yaşlara Göre Dağılımı
Grafik 4.3’te sözcük sonu pozisyonda 2 yaşında ZE’ler sadece 2 fonem
edinirken NG’ler 6; 3 yaşında ZE’ler 5, NG’ler 14; 4 yaşında ZE’ler 9, NG’ler 15;
5 yaşında ZE’ler 10, NG’ler 18; 6 yaşında ZE’ler 14, NG’ler 19; 7 yaşında ZE’ler
15, NG’ler 19 fonem edinmişlerdir. ZE’lerin ünsüz kümelerini sözcük sonu
pozisyonda, 2-7 zeka yaşı arasında, %85 edinim kriterine göre edinemedikleri
görülmüştür. Sözcük başı ve iki ünlü arasındaki pozisyonda olduğu gibi bu
pozisyonda da erken yaşlarda NG’ler ve ZE’lerin edindikleri fonem sayıları
arasındaki fark çok fazlayken yaş ilerledikçe bu fark giderek azalmıştır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
2 YAŞ 3 YAŞ 4 YAŞ 5 YAŞ 6 YAŞ 7 YAŞ
ZE
NG
F O N E M SAY I S I
45
Tablo 4.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Türkçe’deki
Fonemleri Yaşlara Göre Edinimlerinin Yüzdelik Değerleri
SÖZCÜK BAŞI İKİ ÜNLÜ ARASI SÖZCÜK SONU YAŞLAR
ZE NG ZE NG ZE NG
2 YAŞ %11 %37 %5 %37 %11 %32
3 YAŞ %37 %90 %53 %90 %26 %74
4 YAŞ %58 %95 %58 %95 %47 %79
5 YAŞ %74 %95 %68 %100 %53 %95
6 YAŞ %95 %100 %84 %100 %74 %100
7 YAŞ %95 %100 %90 %100 %79 %100
Tablo 4.2‘de zihinsel engelli çocukların ve normal gelişim gösteren
çocukların Türkçe’deki fonemleri yaşlara göre edinimlerinin yüzdelik değerleri
hesaplanmıştır. 2 yaşındaki NG’ler sözcük başı ve iki ünlü arası pozisyonlarda
fonemlerin %37’sini, sözcük sonu pozisyonda fonemlerin %32’sini; ZE’ler ise
sözcük başı ve sözcük sonu pozisyonda fonemlerin %11’ini, iki ünlü arası
pozisyonda fonemlerin %5’ini edinmişlerdir. 3 yaşındaki NG’ler sözcük başı ve iki
ünlü arası pozisyonda fonemlerin %90’ını, sözcük sonu pozisyonda fonemlerin
%74’ünü; ZE’ler ise sözcük başında edinilmesi gereken fonemlerin %37’sini, iki
ünlü arasında edinilmesi gereken fonemlerin %53’ünü, sözcük sonunda
edinilmesi gereken fonemlerin %26’sını ancak edinebilmişlerdir. 4 yaşındaki
NG’ler sözcük başında ve iki ünlü arasında edinilmesi gereken fonemlerin
%95’ini, sözcük sonunda edinilmesi gereken fonemlerin %79’unu; ZE’ler sözcük
başında ve iki ünlü arasında edinilmesi beklenilen fonemlerin %58’ini, sözcük
sonunda edinilmesi beklenilen fonemlerin ise %47’sini edinebilmiştir. 5 yaşındaki
NG’ler sözcük başı ve sözcük sonu pozisyonda edinilmesi beklenilen fonemlerin
%95’ini ve iki ünlü arası pozisyonda edinilmesi beklenilen fonemlerin %100’ünü;
ZE’ler bu yaşta sözcük başında edinilmesi beklenilen fonemlerin %74’ünü, iki
ünlü arasında %68’ini ve sözcük sonunda %53’ünü edinmişlerdir. 6 yaşındaki
NG’ler tüm pozisyonlarda edinilmesi beklenilen tüm fonemlerin %100’ünü; ZE’ler
46
sözcük başı pozisyonda edinilmesi beklenilen fonemlerin %95’ini, iki ünlü
arasında %84’ünü ve sözcük sonunda %74’ünü edinmişlerdir. ZE’lerin edinim
oranlarında artış olmakla birlikte pozisyonlara göre edinim oranlarında nicelik
olarak farklılık devam etmektedir. 7 yaşındaki NG’ler tüm pozisyonlarda
edinilmesi beklenilen tüm fonemlerin %100’ünü; ZE’ler ise sözcük başı
pozisyonda edinilmesi beklenilen fonemlerin %95’ini, iki ünlü arasında %90’ını ve
sözcük sonunda %79’unu edinmişlerdir.
47
Tablo 4.3: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların
Sözcük Başı Pozisyonunda Ünsüz Fonemleri Edinim Yaşlarının Mod Değerleri
__________________________________
Fonemler ZE NG
/m/ 2 2
/n/ 3 3
/p/ 6 2
/b/ 3 2
/t/ 4 2
/d/ 2 2
/k/ 5 3
/g/ 4 3
/f/ 4 3
/v/ 3 3
/s/ 5 3
/z/ 6 3
/ç/ 4 3
/c/ 3 3
/ş/ 5 2
/r/ - 6
/l/ 6 4
/h/ 6 3
/y/ 3 2
Tablo 4.3’e göre ZE’ler ve NG’ler /m/, /n/, /d/, /v/, /c/ fonemlerini sözcük
başı pozisyonda aynı yaşta edinmektedirler (Aynı yaşta edinilen bu fonemler
Tablo 4.3’te koyu yazılmışlardır). Diğer bir ifadeyle hem NG’ler hem de ZE’ler /m,
d/ fonemlerini 2 yaşında ; /n, v, c/ fonemlerini 3 yaşında edinmişlerdir. ZE’ler bu
pozisyonda /r/ fonemini %85 edinim kriterine göre edinememişlerdir ancak
sözcük başı pozisyonda /r/ fonemi NG’lerin de en geç edindiği fonem olmuştur.
Yaşların mod değerlerine bakıldığında NG’lerde bu yaşın 3 yaş ; ZE’lerde ise 3,
48
4 ve 6 yaşlar olduğu görülmektedir. Başka bir ifadeyle bu pozisyonda NG’ler,
fonemlerin büyük bir çoğunluğunu 3 yaşında edinirken ZE’ler geniş bir zaman
aralığında edinmektedirler.
Tablo 4.4: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Sözcük
Ortası İki Ünlü Arası Pozisyonunda Ünsüz Fonemleri Edinim Yaşlarının
Mod Değerleri
__________________________________
Fonemler ZE NG
/m/ 3 2
/n/ 4 2
/p/ - 3
/b/ 3 2
/t/ 3 2
/d/ 3 2
/k/ 6 2
/g/ 3 3
/f/ 3 3
/v/ 2 2
/s/ 3 3
/z/ 7 3
/ç/ 6 3
/c/ 3 3
/ş/ 6 3
/r/ 5 5
/l/ 5 3
/h/ - 4
/y/ 3 3
Tablo 4.4’e göre ZE’ler ve NG’ler /g/, /f/, /v/, /s/, /c/, /r/, /y/ fonemlerini iki
ünlü arası pozisyonda aynı yaşta edinmektedirler (Aynı yaşta edinilen bu
49
fonemler Tablo 4.4’te koyu yazılmışlardır). Diğer bir ifadeyle hem NG’ler hem de
ZE’ler /v/ fonemini 2 yaşında ; /g, f, s, c, y/ fonemlerini 3 yaşında ; /r/ fonemini ise
5 yaşında edinmektedirler. Iki ünlü arası pozisyonda /p/ ve /h/ fonemlerini %85
edinim kriterine göre ZE’ler hiç bir yaş grubunda edinememiştir. Bu pozisyonda
yaşların mod değerlerine bakıldığında bu yaşın hem NG’lerde hem de ZE’lerde 3
yaş olduğu görülmektedir.
Tablo 4.5: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Sözcük Sonu
Pozisyonunda Ünsüz Fonemleri Edinim Yaşlarının Mod Değerleri
__________________________________
Fonemler ZE NG
/m/ 2 2
/n/ 4 2
/p/ 3 2
/t/ 2 2
/k/ 7 2
/f/ 4 3
/v/ 3 3
/s/ 3 3
/z/ 6 6
/ç/ 6 3
/ş/ 5 3
/r/ 6 5
/l/ 4 3
/h/ 6 3
/y/ 4 2
/rk/ - 5
/rt/ - 5
/ns/ - 3
/lp/ - 4
50
Tablo 4.5’e gore NG ve ZE’ler /m/, /t/, /v/, /s/, /z/ fonemlerini sözcük sonu
pozisyonda aynı yaşta edinmişlerdir (Aynı yaşta edinilen bu fonemler Tablo 4.5’te
koyu yazılmışlardır). Diğer bir ifadeyle hem NG’ler hem de ZE’ler /m, t/
fonemlerini 2 yaşında ; /v, s/ fonemlerini 3 yaşında ; /z/ fonemini 6 yaşında
edinmektedirler. ZE’ler bu pozisyonda /rk/, /rt/, /ns/, /lp/ ünsüz kümelerini %85
edinim kriterine göre edinememişlerdir. Yine Tablo 4.5’e göre /k/ fonemini NG’ler
2 yaşında ZE’ler 7 yaşında edinmişlerdir. ZE’lerin /k/ foneminin yerine /g/
fonemini tercih etmeleri tartışma bölümünde ele alınmıştır. Bu posizyonda
yaşların mod değerlerine bakıldığında NG’lerde bu yaşın 3 yaş ; ZE’lerde ise 3,
4 ve 6 yaşlar olduğu görülmektedir.
Sözcük başı ve sözcük sonu pozisyonlarda ZE’lerin ortanca yaşlarının
benzer olduğu görülmektedir. NG’ler ise her iki pozisyonda fonemleri en çok 3
yaşında edinmişlerdir. Ayrıca ZE’ler ve NG’lerin aynı yaşta edindikleri fonemlerin
sayısı 3 pozisyonda da hemen hemen aynı sayıdadır (sözcük başı 5, sözcük
sonu 5 ve iki ünlü arası 7 fonem).
4.1.1 Zihinsel Engelli Çocukların ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların
Yaşlara Göre Türkçe’deki Fonemleri Edinimleri
2 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Tablo 4.1’e göre bu çocuklar sözcük başı pozisyonda /m/, /p/, /b/, /t/, /d/,
/ş/, /y/ fonemlerini; Sözcük ortası iki ünlü arası pozisyonda /m/, /n/, /b/, /t/, /d/, /k/,
/v/ fonemlerini; Sözcük sonu pozisyonda /m/, /n/, /p/, /t/, /k/, /y/ fonemlerini
edinmişlerdir.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’de 2 yaşındaki zihinsel engelli çocukların sözcük başı
pozisyonda /m/, /d/ fonemlerini; iki ünlü arası pozisyonda /v/ fonemini; sözcük
sonu pozisyonda /m/, /t/ fonemlerini edinmiş oldukları görülmektedir.
51
3 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Tablo 4.1’de 3 yaşındaki NG’lerin sözcük başı pozisyonda /n/, /k/, /g/, /f/,
/v/, /s/, /z/, /ç/, /h/ fonemlerini; iki ünlü arası pozisyonda /p/, /g/, /f/, /s/, /z/, /c/, /ş/,
/l, /y/ fonemlerini; sözcük sonu pozisyonda /f/, /v/, /s/, /ç/, /ş/, /l/, /h/ fonemlerini ve
/ns/ ünsüz öbeğini edindikleri görülmektedir.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’de 3 yaşındaki ZE’lerin sözcük başı pozisyonda /n/, /b/, /v/, /c/,
/y/ fonemlerini; iki ünlü arası pozisyonda /m/, /b/, /t/, /d/, /g/, /f/, /s/, /c/, /y/
fonemlerini; sözcük sonu pozisyonda /p/, /v/, /s/ fonemlerini edindikleri
görülmektedir.
4 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Tablo 4.1’de 4 yaşındaki NG’lerin sözcük başı pozisyonda /l/ fonemini; iki
ünlü arası pozisyonda /h/ fonemini; sözcük sonu pozisyonda /lp/ ünsüz öbeğini
edindikleri görülmektedir.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’de 4 yaşındaki ZE’lerin sözcük başı pozisyonda /t/, /g/, /f/, /ç/
fonemlerini; iki ünlü arası pozisyonda /n/ fonemini; sözcük sonu pozisyonda /n/,
/f/, /l/, /y/ fonemlerini edindikleri görülmektedir.
5 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Tablo 4.1’e göre NG çocuklar 5 yaşında sözcük başı pozisyonda yeni bir
fonem edinmemişlerdir. İki ünlü arası pozisyonda /r/ fonemini; sözcük sonu
pozisyonda ise /r/ fonemini ve /rt/, /rk/ ünsüz kümelerini edindikleri görülmektedir.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’de 5 yaşındaki ZE’lerin sözcük başı pozisyonda /k/, /s/, /ş/
fonemlerini; iki ünlü arası pozisyonda /l/, /r/ fonemlerini; sözcük sonu pozisyonda
52
/ş/ fonemini edindikleri görülmektedir. NG’ler 5 yaşına geldiklerinde edinmeleri
beklenilen fonemleri tüm pozisyonlarda nicelik olarak eşit oranda edinmişlerken
ZE’lerde bu eşitlik hala sağlanamamıştır.
6 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Tablo 4.1’de 6 yaş grubundaki NG’lerin sözcük başı pozisyonda /r/
fonemini edindikleri, iki ünlü arası pozisyonda edinecekleri yeni bir fonemin
kalmadığı, sözcük sonu pozisyonda ise /z/ fonemini edindikleri görülmektedir.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’de 6 yaşındaki ZE’lerin sözcük başı pozisyonda /p/, /z/, /h/, /l/
fonemlerini edindikleri; iki ünlü arası pozisyonda /k/, /ç/, /ş/ fonemlerini; sözcük
sonu pozisyonda ise /z/, /ç/, /r/, /h/ fonemlerini edindikleri görülmektedir.
7 Yaş Grubu
Normal Gelişim Gösteren Çocuklar
Grafik 4.1, Grafik 4.2, Grafik 4.3’e göre NG’ler 7 yaşında tüm pozisyonlarda
edinilmesi beklenilen tüm fonemleri edinmişlerdir. Diğer bir ifadeyle bu yaşta
edinilecek yeni bir fonem kalmamıştır.
Zihinsel Engelli Çocuklar
Tablo 4.1’e göre ZE’ler sözcük başı pozisyonda yeni bir fonem
edinmemişlerdir. İki ünlü arası pozisyonda /z/ fonemini; sözcük sonu pozisyonda
ise /k/ fonemini edinmişlerdir.
53
4.2. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların
Türkçe’deki Fonemleri Edinim Sırası
Zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki farklı fonemleri edinimlerini
belirlemek ve normallerle karşılaştırmak amacıyla edinim sıraları incelenmiştir.
4.2.1. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Türkçe’deki Fonemleri Sözcük Başı Pozisyona
Göre Edinim Sırası
ZE çocuklar Türkçe’deki sözcük başı pozisyonda farklı fonemleri /m/, /d/;
/b/, /n/, /v/, /c/, /y/; /t/, /g/, /f/, /ç/; /k/, /s/, /ş/; /p/, /z/, /h/, /l/ sırasıyla edinmişlerdir.
Artikülasyon biçimine göre fonemleri ZE’ler sözcük başı pozisyonda
genizsil /m, n/, patlamalı-kapantılı-ötümlü /d, b/, yarıünlü-ötümlü /y/, sürtünmeli-
ötümlü /v/, yarıkapantılı-ötümlü /c/, patlamalı-kapantılı-ötümsüz /t/, patlamalı-
kapantılı-ötümlü /g/, sürtünmeli-ötümsüz /f/, yarıkapantılı-ötümsüz /ç/, patlamalı-
kapantılı-ötümsüz /k/, sürtünmeli-ötümsüz /s, ş/, patlamalı-kapantılı-ötümsüz /p/,
sürtünmeli-ötümlü /z/, sürtünmeli-ötümsüz /h/, akıcı-ötümlü /l/ sırasını takip
ederek edinmişlerdir. ZE’lerde erken edinilen fonemlerin sırayla genizsiler,
patlamalı-kapantılılar, yarıünlüler olduğu görülmektedir. Bu pozisyonda diğer bir
dikkat çeken durum ötümlü fonemlerin ötümsüz fonemlere göre erken
edinilmesidir. Normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldıklarında
artikülasyon biçimine göre sözcük başı pozisyonda ZE’ler ve NG’lerin erken
edindikleri fonemler benzer bulunmuştur. Ancak ötümlülük durumunda ZE’lerle
NG’ler arasında benzerlik görülmemiştir. /l/ fonemini hem ZE’ler hem de NG’ler
geç edinmişlerdir.
54
Tablo 4.2.1.1 : Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Başı Pozisyonunda
%85 Kriteriyle Artikülasyon Biçimine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Biçimi
Patlamalı–kapantılı Ötümlü
Patlamalı - kapantılı Ötümsüz
Sürtünmeli Ötümlü
Sürtünmeli Ötümsüz
Yarı-kapantılı Ötümlü
Yarı-kapantılı Ötümsüz
Genizsil Ötümlü
Yarı ünlü Ötümlü
Akıcılar Ötümlü
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 d b, d p, t ş m m y 3 b g k v v, z f, s, h c c ç n n y 4 g t f ç l 5 k s, ş 6 p z h l r 7
Tablo 4.2.1.2 : Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Başı Pozisyonunda %85
Kriteriyle Artikülasyon Yerine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Yeri
Çift Dudaksıl Dişsil Dudaksıl Diş Yuvasıl Diş Yuvasıl Damaksıl
Damaksıl Art Damaksıl Gırtlaksıl
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 m m, p, b d t, d ş y 3 b v f, v n n, z, s, c c , ç y g, k h 4 f t l ç g 5 s ş k 6 p z, l r 7 h
55
ZE’ler sözcük başı pozisyondaki fonemleri artikülasyon yerine göre çift dudaksıl,
dişsil; dişsil-dudaksıl; diş yuvasıl-damaksıl, damaksıl; dişsil, art-damaksıl, dişsil-
dudaksıl, diş yuvasıl-damaksıl, art-damaksıl, diş yuvasıl, çift dudaksıl, diş
yuvasıl, gırtlaksıl, diş yuvasıl sırasını takip ederek edinmişlerdir.
NG’lerin ise çift dudaksıl, dişsil, diş yuvasıl-damaksıl, damaksıl; diş
yuvasıl, art-damaksıl, dişsil-dudaksıl, diş yuvasıl, diş yuvasıl-damaksıl, gırtlaksıl,
diş yuvasıl sırasını takip ederek fonemleri edindikleri görülmüştür.
Her iki grupta da artikülasyon yerine göre edinimde bir sıra olmamakla
birlikte ZE’lerin ve NG’lerin ilk edindikleri fonemlerin dudaksıl ve diş yuvasıl
fonemler olduğu yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Artikülasyon yerine göre
gırtlaksıl olarak ifade edilen fonem, hem ZE’lerin hem de NG’lerin en son
edindikleri fonemlerden biri olmuştur.
4.2.2. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Türkçe’deki Fonemleri İki Ünlü Arası Pozisyona
Göre Edinim Sırası
ZE çocuklar Türkçe’deki iki ünlü arası pozisyonda farklı fonemleri /v/;/m/,
/b/, /t/, /d/, /g/, /f/, /s/, /c/, /y/; /n/; /l/, /r/; /k/, /ç/, /ş/; /z/ sırasıyla edinmişlerdir.
Artikülasyon biçimine göre fonemleri ZE’ler iki ünlü arası pozisyonda
sürtünmeli-ötümlü; genizsil, patlamalı-kapantılı-ötümlü, sürtünmeli ötümsüz,
yarıünlü, yarıkapantılı-ötümlü; genizsil; akıcılar; patlamalı-kapantılı-ötümsüz,
sürtünmeli-ötümsüz, yarıkapantılı-ötümsüz ve sürtünmeli-ötümlü şeklinde
edinmişlerdir. Yine ZE’ler sözcük başı pozisyonda olduğu gibi bu pozisyonda da
ötümlü fonemleri ötümsüzlere göre daha erken edinmektedirler. Sözcük başı
pozisyonda ilk edinilen fonem genizsil iken iki ünlü arası pozisyonda edinilen ilk
fonem sürtünmeli-ötümlü bir fonemdir. Genizsil bir fonem olan /m/’nin bu
56
pozisyonda 2 yaş yerine 3 yaşta edinilmesinin nedeninin fonetik bağlam (limon)
olabileceğini akla getirmektedir.
NG çocuklar Türkçe’deki iki ünlü arası pozisyonda farklı fonemleri /m/,/n/,
/b/, /t/, /d/, /k/, /v/; /p/, /g/, /f/, /s/, /z/, /c/, /ç/, /y/, /ş/, /l/; /h/; /r/ sırasıyla
edinmişlerdir. Diğer bir ifadeyle artikülasyon biçimine göre fonemleri NG’ler, iki
ünlü arası pozisyonda genizsil, patlamalı-kapantılı, sürtünmeli, akıcılar şeklinde
edinmektedirler. NG’ler ZE’ler gibi önce ötümlü fonemleri edinme davranışı
göstermemektedir. Tablo 4.3’te ZE’lerin NG çocuklar ile eşit sayıda yeni fonem
edindikleri yaşın 3 yaş olduğu görülmektedir. Diğer pozisyonlar ve yaş gruplarının
hiç birinde bu eşitlik sağlanamamıştır.
ZE’ler artikülasyon yerine göre iki ünlü arası pozisyonda dişsil-dudaksıl;
çiftdudaksıl, dişsil, artdamaksıl, dişsil-dudaksıl, dişyuvasıl, dişyuvasıl- damaksıl,
damaksıl; dişyuvasıl; dişyuvasıl; artdamaksıl, dişyuvasıl-damaksıl; dişyuvasıl
sırasını takip ederek fonemleri edinmektedirler.
NGler artikülasyon yerine göre iki ünlü arası pozisyonda çiftdudaksıl,
dişsil, dişyuvasıl, dişsildudaksıl, artdamaksıl; çiftdudaksıl, artdamaksıl, dişsil-
dudaksıl, dişyuvasıl, dişyuvasıl-damaksıl, damaksıl; gırtlaksıl; dişyuvasıl sırasını
takip ederek fonemleri edinmektedirler.
Hem NG’ler hem de ZE’lerin erken edindikleri fonemler çiftdudaksıl ,
dişsil-dudaksıl ve dişsil fonemlerdir. Dişyuvasıl fonemler her iki grupta da her
yaşta edinilmektedir. Gırtlaksıl fonem olan /h/ bu pozisyonda ZE’lerde
görülmemekle birlikte NG’lerin en geç edindiği fonemlerden biri olmuştur.
57
Tablo 4.2.2.1: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri İki Ünlü Arası Pozisyonda %85
Kriteriyle Artikülasyon Biçimine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Biçimi
Patlamalı–kapantılı Ötümlü
Patlamalı - kapantılı Ötümsüz
Sürtünmeli Ötümlü
Sürtünmeli Ötümsüz
Yarı-kapantılı Ötümlü
Yarı-kapantılı Ötümsüz
Genizsil Ötümlü
Yarı ünlü Ötümlü
Akıcılar Ötümlü
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 b, d t, k v v m, n 3 b, d,
g g t p z f, s f, s, ş c c ç m y y l
4 h n 5 l, r r 6 k ş ç 7 z
Tablo 4.2.2.2: Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri İki Ünlü Arası Pozisyonda %85
Kriteriyle Artikülasyon Yerine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Yeri
Çift Dudaksıl Dişsil Dudaksıl Diş Yuvasıl Diş Yuvasıl Damaksıl
Damaksıl Art Damaksıl Gırtlaksıl
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 m, b v v t, d, n k 3 m, b p f f t, d, s l, s, z c ş, c, ç y y g g 4 n h 5 l, r r ş, ç 6 k 7 z
58
4.2.3. Zihinsel Engelli Çocuklar ve Normal Gelişim Gösteren
Çocukların Türkçe’deki Fonemleri Sözcük Sonu Pozisyonuna Göre Edinim
Sırası
ZE çocuklar sözcük sonu pozisyonda farklı fonemleri /t/, /m/; /p/, /v/, /s/;
/n/, /f/, /l/, /y/; /ş/; /z/, /ç/, /r/, /h/; /k/ sırasını takip ederek edinmişlerdir.
Artikülasyon biçimine göre patlamalı-kapantılı /t/ ve genizsil /m/ fonemleri ZE’lerin
ilk edindikleri fonemlerdir. Bu fonemleri patlamalı-kapantılı /p/, sürtünmeli-ötümlü
/v/, sürtünmeli-ötümsüz /s/; sürtünmeli ötümsüz /f/; genizsil ötümlü /n/, yarı-ünlü
ötümlü /y/, akıcı /l/; sürtünmeli ötümsüz /ş/; sürtünmeli ötümlü /z/, sürtünmeli
ötümsüz /h/; yarı-kapantılı /ç/, akıcı /r/; patlamalı kapantılı /k/ fonemleri takip
etmektedir.
NG çocuklar sözcük sonu pozisyonda farklı fonemleri /m/,/n/, /p/, /t/, /k/, /y/;
/f/, /v/, /s/, /ç/, /ş/, /l/, /h/; /r/; /z/ sırasını takip ederek edinmişlerdir. Artikülasyon
biçimine göre genizsil olan /m/ ve /n/ , patlamalı-kapantılı olan /p/, /t/ ve /k/ , yarı
ünlü olan /y/ fonemler NG’lerin ilk edindikleri fonemlerdir. Bu fonemleri
sürtünmeli-ötümsüz /f/, /s/, /ş/, /h/, sürtünmeli-ötümlü /v/, yarıkapantılı /ç/, akıcı /l/,
akıcı /r/, ve sürtünmeli-ötümlü /z/ fonemleri takip etmektedir. ZE’lerin en geç
edindikleri fonemler olan sürtünmeli ötümlü /z/ ve akıcı /r/ fonemleri, NG’lerin de
en geç edindikleri fonemler olmuştur. Ancak NG’lerin erken edindikleri patlamalı
kapantılı /k/, sürtünmeli ötümsüz /h/ ve yarı kapantılı /ç/ fonemleri ZE’lerin en geç
edindikleri fonemler olmuştur.
ZE’lerin sözcük sonu pozisyonda artikülasyon yerine göre çift dudaksıl, diş
yuvasıl /t, s, l, n/ ve dişsil-dudaksıl fonemlerini erken edindikleri görülmüştür. Bu
fonemleri damaksıl, dişyuvasıl-damaksıl, dişyuvasıl /z, r/ , gırtlaksıl ve art
damaksıl fonemler takip etmiştir. NG’ler bu pozisyonda artikülasyon yerine göre
çift dudaksıl, dişyuvasıl, damaksıl, artdamaksıl, dişsildudaksıl, dişyuvasıl-
damaksıl, gırtlaksıl fonemlerini erken edindikleri görülmüştür. NG’lerce dişyuvasıl
/r/ ve /z/ fonemleri en geç edinilen fonemlerdir.
59
Tablo 4.2.3.1 :Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Sonu Pozisyonunda
%85 Kriteriyle Artikülasyon Biçimine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Biçimi
Patlamalı–kapantılı Ötümlü
Patlamalı - kapantılı Ötümsüz
Sürtünmeli Ötümlü
Sürtünmeli Ötümsüz
Yarı-kapantılı Ötümlü
Yarı-kapantılı Ötümsüz
Genizsil Ötümlü
Yarı ünlü Ötümlü
Akıcılar Ötümlü
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 t p, t, k m m, n y 3 p v v s f, s, ş, h ç l 4 f n y l 5 r 6 z z ş ç r 7 k h
Tablo 4.2.3.2 : Zihinsel Engelli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Ünsüz Fonemleri Sözcük Sonu Pozisyonunda
%85 Kriteriyle Artikülasyon Yerine Göre Edinim Sırası
Artikülasyon Yeri
Çift Dudaksıl Dişsil Dudaksıl Diş Yuvasıl Diş Yuvasıl Damaksıl
Damaksıl Art Damaksıl Gırtlaksıl
Yaş ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG ZE NG 2 m p, m t t, n y k 3 p v f, v s s, l ş, ç h 4 f l, n y 5 r ş 6 z, r z ç h 7 k
60
TARTIŞMA
Bu araştırmada zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri edinimleri
incelenmiş ve normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırılmıştır. Alanyazında
dil ve zeka arasındaki ilişkilere değinilen bir çok araştırmada genel olarak,
zihinsel engelli bireylerin dil gelişimlerinin normal gelişim gösteren bireylerle
karşılaştırılmasının, takvim yaşına göre değil zeka yaşına göre yapılması
gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki
fonemleri edinimleri, zeka yaşına göre normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırılmıştır.
Fonem edinimi, belli bir yaş dilimindeki çocukların belli bir yüzdesinin
yetişkin hedefine uygun olarak fonemleri üretebilmeleridir (Ege, 2004 b). Bu
araştırmada ele alınan her yaş grubunda bulunan çocukların fonemlerinin sözcük
başı, iki ünlü arası ve sözcük sonu pozisyonlarında edinimleri % 85 kriterine göre
belirlenmiş ve normal gelişim gösteren çocukların edinimleriyle karşılaştırılmıştır.
Bu bağlamda eğer dildeki bir fonemi bir yaş grubunda yer alan çocukların %85’i
edinmiş ise bu fonem bu yaş grubunda edinilmiş demektir. Alanyazın
incelendiğinde %75, %85, %90 veya %100 gibi edinim kriterlerinin tercih edildiği
görülmüştür (Kumin ve ark.,1994; Ege, 2004 b). Bu araştırmada %85’in %75
edinim kriterine göre daha az toleranslı ve daha yordayıcı sonuçlar vereceği
düşünülmüş ve %85 kriteri edinim kriteri olarak kabul edilmiştir.
Bulgulara göre normal gelişim gösteren çocuklar Türkçe’deki fonemleri
tüm pozisyonlarda yoğun olarak 2-3 yaşlar arasında edinmektedirler. 4 yaşından
7 yaşına kadar da edinim sürmekte ve edinmedikleri fonem kalmamaktadır.
Ancak zihinsel engelli çocukların fonemleri edinimleri geniş bir zaman aralığına
dağılmaktadır. Bunun yanında zihinsel engelli çocuklarda, edinimin ağırlıklı
olarak 3 yaşta başladığı ve sonraki yaş gruplarında da devam ettiği
görülmektedir. Zihinsel engellilerde /r/ fonemi sözcük başı pozisyonda; /p/, /h/
fonemleri iki ünlü arası pozisyonda; ünsüz kümeleri olan /lp/, /ns/, /rt/, /rk/
61
fonemleri sözcük sonu pozisyonda, % 85 edinim kriterine göre araştırmada ele
alınan hiçbir yaş grubunda edinilmemiştir. Araştırmanın başında %85 edinim
kriterinin fonem edinimini belirlemede daha yordayıcı olduğu düşünülmüştür.
Ancak zihinsel engelli çocukların 2-7 yaş arasında hala edinemedikleri
fonemlerinin olması edinim kriteri %85’ten aşağıya çekildiğinde sonucun ne
olduğu sorusunu akla getirmiştir. Buna göre /r/ foneminin %75 edinim kriterine
göre sözcük başı pozisyonda 6 yaşında edinildiği görülmüştür. /p/ foneminin
%75 edinim kriterine göre iki ünlü arası pozisyonda 6 yaşında ; /h/ foneminin ise
7 yaşında edinildiği görülmüştür. /p/ fonemini NG’ler iki ünlü arası pozisyonda %
85 edinim kriterine göre 3 yaşında edinirken ZE’lerin %75 edinim kriterine göre 6
yaşında edinmiş olmalarının nedeni ZE’lerin ötümlü fonemleri ötümsüzleştirme
fonolojik hatasını gerçekleştirmeleri olabilir. Çünkü ZE deneklerin /süpürge/
sözcüğünü /sübürge/ olarak ürettikleri gözlenmiştir. Araştırmada /p/ foneminin
ediniminin sadece bir sözcükle (süpürge) değerlendirilmesinden kaynaklı bir
sınırlılık da söz konusu olabilir. ZE’ler ünsüz kümelerini hem % 85 hem de %75
edinim kriterlerine göre edinememişlerdir. % 70 edinim kriterine göre /rt/ 6
yaşında; /lp/ ve /ns/ 7 yaşında edinilmiştir. /rk/ ünsüz kümesi ise %50 edinim
kriterine göre ancak 7 yaşında edinilmiştir.
Sözcük başı pozisyonda 2 yaş grubundaki NG’ler ZE’lerden 3 kat fazla
fonem edinmişlerdir. Ancak yaş ilerledikçe ZE’ler açığı giderek kapatmış ve 7
yaşına geldiklerinde NG’lerle hemen hemen aynı sayıda fonem edinmişlerdir.
Sözcük başı pozisyonda olduğu gibi iki ünlü arası pozisyonda da erken yaşlarda
NG’ler ve ZE’lerin edindikleri fonem sayıları arasındaki fark çok fazlayken yaş
ilerledikçe bu fark giderek azalmıştır. Sözcük başı ve iki ünlü arasındaki
pozisyonda olduğu gibi sözcük sonu pozisyonda da erken yaşlarda NG’ler ve
ZE’lerin edindikleri fonem sayıları arasındaki fark çok fazlayken yaş ilerledikçe bu
fark giderek azalmıştır. Kumin ve arkadaşları (1994) Down Sendromlu çocukların
fonemlerinin ortaya çıkmasıyla ilgili boylamsal bir araştırma yapmış Normal
gelişim gösteren çocukların fonemlerinin ortaya çıkış yaşıyla Down sendromlu
(DS) çocukların fonolojilerinin ortaya çıkış yaşı arasında fark olduğunu bulmuştur.
62
Sözcük başı pozisyonda ZE’ler ve NG’ler /m/, /n/, /d/, /v/, /c/ fonemlerini
aynı yaşta edinmektedirler. Yaşların mod değerlerine bakıldığında NG’lerde bu
yaşın 3 yaş ; ZE’lerde ise 3, 4 ve 6 yaşlar olduğu görülmektedir. Başka bir
ifadeyle bu pozisyonda NG’ler, fonemlerin büyük bir çoğunluğunu 3 yaşında
edinirken ZE’ler geniş bir zaman aralığında edinmektedirler. İki ünlü arası
pozisyonda ZE’ler ve NG’ler /g/, /f/, /v/, /s/, /c/, /r/, /y/ fonemlerini aynı yaşta
edinmektedirler. Bu pozisyonda yaşların mod değerlerine bakıldığında bu yaşın
hem NG’lerde hem de ZE’lerde 3 yaş olduğu görülmektedir. Sözcük sonu
pozisyonda NG ve ZE’ler /m/, /t/, /v/, /s/, /z/ fonemlerini aynı yaşta edinmişlerdir.
Bu pozisyonda yaşların mod değerlerine bakıldığında NG’lerde bu yaşın 3 yaş ;
ZE’lerde ise 3, 4 ve 6 yaşlar olduğu görülmektedir. Sözcük başı ve sözcük sonu
pozisyonlarda ZE’lerin mod yaşlarının benzer olduğu görülmektedir. NG’ler ise
her iki pozisyonda fonemleri en çok 3 yaşında edinmişlerdir. Ayrıca ZE’ler ve
NG’lerin aynı yaşta edindikleri fonemlerin sayısı 3 pozisyonda da hemen hemen
aynı sayıdadır (Sözcük başı 5, sözcük sonu 5 ve iki ünlü arası 7 fonem).
Ege ve arkadaşları (2004) ’nın yaptığı araştırmada AAT uygulanan 2568
normal gelişim gösteren çocuk arasından bu araştırma için seçilen 118 çocuk,
karşılaştırma grubunu oluşturmuştur. Tablo 2.3 ve Tablo 4.1’deki bulgular büyük
grup ile küçük grubun fonem edinim yaşları arasında farklılık olduğunu
göstermiştir. Örneğin sözcük başı pozisyonda /l/ fonemini küçük grup 4 yaşında,
büyük grup 5 yaşında edinmiştir. Ya da küçük grup iki ünlü arası pozisyonda 9
fonem edinmişken büyük grup sadece 3 fonem edinmiştir. Bu farklılıkların nedeni
karşılaştırma grubu olarak seçilen 118 NG çocuğun ZE grubundaki çocukların
zeka yaşlarına uygun seçilmiş olması olabilir. Bunun dışında fonem edinim
yaşlarının belirlenmesinde büyük örneklem gruplarının tercih edilmesinin daha
yordayıcı olabileceği düşünülmektedir.
Zihinsel engelli çocukların ve normal gelişim gösteren çocukların
Türkçe’deki fonemleri yaşlara göre edinim oranları karşılaştırıldığında;
63
Sözcük başı pozisyonda NG’ler 2 yaşında fonemlerin %37’sini edinirken; 6
yaşına geldiklerinde edinilmesi beklenilen fonemlerin %100’ünü edinmişlerdir.
ZE’ler ise 2 yaşında fonemlerin %11’ini edinirken; 7 yaşına geldiklerinde
fonemlerin % 95’ini edinmişlerdir. İki ünlü arası pozisyonda NG’ler 2 yaşında
fonemlerin %37’sini edinirken; 5 yaşına geldiklerinde edinilmesi beklenilen
fonemlerin %100’ünü edinmişlerdir. ZE’ler ise 2 yaşında fonemlerin %5’ini
edinirken; 7 yaşına geldiklerinde edinilmesi beklenilen fonemlerin %90’ını
edinmişlerdir. Sözcük sonu pozisyonda NG’ler 2 yaşında edinilmesi beklenilen
fonemlerin %32’sini edinirken 6 yaşında fonemlerin %100’ünü edinmişlerdir.
ZE’ler ise 2 yaşında fonemlerin %11’ini edinirken; 7 yaşına geldiklerinde
edinilmesi beklenilen fonemlerin %79’unu ancak edinebilmişlerdir.
Normal gelişim gösteren çocuklar genel olarak tüm pozisyonlarda
fonemleri nicel olarak aynı oranda edinmişlerdir. ZE’ler ise niceliksel açıdan
büyük bir fark olmamakla birlikte tüm yaşlarda sırayla sözcük başı, iki ünlü arası
ve sözcük sonu pozisyonlarda farklı oranlarda performans göstermişlerdir. Aynı
şekilde Bleile ve Schwarz (1984) DS’li çocukların konuşma becerilerini incelemek
amacıyla yaptıkları araştırmada sözcük başı fonem ediniminin sözcük sonu
fonem edinimine göre daha kolay olduğunu belirtmişlerdir.
Ayrıca araştırmada ele alınan tüm yaşlarda, zihinsel engelli çocuklar
edinilmesi beklenilen tüm fonemleri %100 edinememişlerdir. ZE’lerde edinimin
ağırlıklı olarak 3 yaşta başladığı ve sonraki yaş gruplarında da devam ettiği
görülmektedir. Sözcük başı pozisyonda ZE’lerin her bir yeni zeka yaşına
girdiklerinde bir önceki yaşta edindikleri fonem sayısı kadar yeni fonem
edindikleri görülmektedir. NG’lerde ise yaş ilerledikçe edinilen yeni fonem sayısı
azalmaktadır. ZE ve NG’lerin 3 yaşında iki ünlü arası pozisyonda edindikleri
fonem sayısının eşit olduğu görülmektedir. Diğer pozisyonlar ve yaş gruplarının
hiç birinde bu eşitlik sağlanamamıştır.
64
Bu bulgular daha önceki araştırmalarda vurgulanan “Dil gelişiminde ZE’ler
NG’lerin izlediği gelişim sırasını takip etmektedirler ancak bu takip yavaş
olmaktadır” (Miller, 1984; Rosenberg ve Abbeduto, 1993) görüşünü destekler
niteliktedir.
Sözcük başı pozisyonda artikülasyon biçimine göre; ZE’lerde erken
edinilen fonemlerin sırayla genizsiler, patlamalı-kapantılılar, yarıünlüler olduğu
görülmektedir. Aynı şekilde, Ege (2004 b) ve Topbaş (2004)’ın ayrı ayrı yaptıkları
araştırmalarda, normal gelişim gösteren Türk çocukların artikülasyon biçimine
göre genizsiler, patlamalı–kapantılılar, yarıünlüler, sürtünmeliler, yarı-kapantılılar
ve akıcılar sırasını takip ederek fonemleri edindikleri belirtilmektedir. Bu
pozisyonda diğer bir dikkat çeken durum ötümlü fonemlerin ötümsüz fonemlere
göre erken edinilmesidir. Normal gelişim gösteren çocuklarla
karşılaştırıldıklarında artikülasyon biçimine göre sözcük başı pozisyonda ZE’ler
ve NG’lerin erken edindikleri fonemler benzer bulunmuştur. Ancak ötümlülük
durumunda ZE’lerle NG’ler arasında benzerlik görülmemiştir. /l/ fonemini hem
ZE’ler hem de NG’ler geç edinmişlerdir.
Sözcük başı pozisyonda her iki grupta da artikülasyon yerine göre edinimde
bir sıra olmamakla birlikte ZE’lerin ve NG’lerin ilk edindikleri fonemlerin dudaksıl
ve diş yuvasıl fonemler olduğu yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Aynı şekilde Ege
(2004 b)’nin araştırmasında da artikülasyon yerine göre önce dudaksıl sesler
ardından diş yuvasıllar erken dönemde edinilmektedir. Artikülasyon yerine göre
diş yuvasıl olarak ifade edilen /r/ fonemi, hem ZE’lerin hem de NG’lerin en son
edindikleri fonemdir.
ZE’lerde genellikle /p/ foneminin yerine /b/; /k/ foneminin yerine /g/; /t/
foneminin yerine /d/ fonemi kullanılmıştır. Bunun nedeninin, ailede kullanılan
aksan olabileceği akla gelmektedir. Bu araştırmada sosyoekonomik düzey (SED)
ele alınmamıştır ancak araştırmanın çalışma grubu olan ZE’lerin bir bölümünün
dosyalarına Ankara-Mamak RAM’dan ulaşılmıştır. Mamak bölgesi kırsal
65
kesimden ve sosyoekonomik düzeyi düşük olan bölgelerden göç almaktadır. Bu
bölgedeki popülasyonun büyük bir çoğunluğu gecekondularda yaşamaktadır. İleri
araştırmalarda SED’in ve ailede kullanılan aksanın Türkçe’deki fonemlerin
edinimine olan etkisi ele alınarak bu yönde veriler elde edilebilir. Yine bu
araştırmada fonolojik süreçler ele alınmamıştır. ZE’lerin /p/ yerine /b/; /k/ yerine
/g/; /t/ yerine /d/ fonemini tercih etmelerinin nedeni, fonolojik süreçte görülebilen
ötümsüz olan fonemleri ötümlüleştirme işlemini kullanıyor olmaları olabilir.
ZE’lerin /h/ fonemini NG’lere göre geç edinmelerinin nedeni /h/ fonemini
düşürmeleridir. Sözcük başı ünsüz düşürülmesi fonolojik işlemlerden biri olarak
2-4 zeka yaşlarındaki ZE’lerce kullanılmaktadır.
ZE’ler, sözcük başı pozisyonda olduğu gibi iki ünlü arası pozisyonda da
ötümlü fonemleri ötümsüzlere göre daha erken edinmektedirler. Sözcük başı
pozisyonda ilk edinilen fonem genizsil iken iki ünlü arası pozisyonda edinilen ilk
fonem sürtünmeli-ötümlü bir fonemdir. Genizsil bir fonem olan /m/’nin bu
pozisyonda 2 yaş yerine 3 yaşta edinilmesinin nedeninin seçilen sözcüğün
(limon) olabileceğini akla getirmektedir. Çünkü sözcük başındaki /l/ fonemini
ZE’ler 5 yaşında edinmişlerdir. Dolayısıyla ZE’ler 3 yaşında /l/ fonemini hala
edinememiş ve bu nedenle /m/ fonemini de üretmekte güçlük yaşamış olabilirler.
Artikülasyon biçimine göre fonemleri NG’ler, iki ünlü arası pozisyonda genizsil,
patlamalı-kapantılı, sürtünmeli, akıcılar şeklinde edinmektedirler. NG’ler ZE’ler
gibi önce ötümlü fonemleri edinme davranışı göstermemektedir.
İki ünlü arası pozisyonda artikülasyon yerine göre hem NG’ler hem de
ZE’lerin erken edindikleri fonemler çiftdudaksıl, dişsil-dudaksıl ve dişsil
fonemlerdir. Dişyuvasıl fonemler her iki grupta da her yaşta edinilmektedir.
Gırtlaksıl fonem olan /h/ bu pozisyonda ZE’lerde görülmemekle birlikte NG’lerin
de en geç edindiği fonemlerden biri olmuştur.
Sözcük sonu pozisyonda artikülasyon biçimine göre ZE’lerin en geç
edindikleri fonemler olan sürtünmeli ötümlü /z/, akıcı /r/ ve sürtünmeli ötümsüz /h/
66
fonemleri, NG’lerin de en geç edindikleri fonemler olmuştur. Ancak patlamalı
kapantılı /k/, ve yarı kapantılı /ç/ fonemleri NG’lerin erken edindikleri fonemlerken
ZE’lerin en geç edindikleri fonemler arasındadır. /k/ fonemi AAT’de /uçak/
sözcüğünün sonunda değerlendirilmektedir. ZE’lerin bu fonemi üretememelerinin
nedeni bu fonetik bağlam olabilir.
ZE’lerin ve NG’lerin sözcük sonu pozisyonda artikülasyon yerine göre çift
dudaksıl ve diş yuvasıl fonemlerini benzer şekilde erken edindikleri görülmüştür.
ZE’lerde olduğu gibi NG’lerde de dişyuvasıl /r/ ve /z/ fonemleri en geç edinilen
fonemlerdir.
Kumin ve arkadaşları (1994)’nın Down sendromlu çocukların fonem
edinimleriyle ilgili yaptıkları araştırmada da bu araştırmanın bulgularına benzer
bulgular elde edilmiştir. Anılan araştırmada patlamalı, genizsil ve yarı ünlü
fonemler erken edinilirken; sürtünmeli ve akıcı fonemlerin geç edinildiği
gözlemlenmiştir.
Araştırmanın başında, dildeki bir fonemin edinimini belirlerken bir yaş
grubunun % 85’i dildeki o fonemi edinmiş ise o yaş grubunun o fonemi edinmiş
olduğu ifade edilmişti. Buna göre %85 edinim kriterinin daha yordayıcı olacağına
karar verilmiş ancak elde edilen bulgulara göre ZE’ler için % 75 edinim kriterini
tercih etmenin daha yararlı olabileceği düşünülmüştür.
Alanyazında karşılaştırmalar üç grupla yapılmaktadır. Bunlar gelişiminde
sapma olan grup (otistikler); gelişimsel geriliği olan grup (Down sendromlular) ve
normal gelişim gösteren grup olarak adlandırılabilmektedir. Bu araştırmada ise
normal gelişim gösteren çocuklarla artikülatörlerinde veya duyu organlarında
problem olmayan çocuklar karşılaştırılmıştır. Bu çocukların zeka yaşlarının
benzer olması sağlanmış ancak farklı performanslar gözlenmiştir. Bunun
nedeninin fonem ediniminde başka faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bu
faktörlerden birinin kullanılan zeka testi olabileceği akla gelmektedir.
67
Bu araştırmada zeka yaşının belirlenmesinde kullanılan Stanford-Binet Testi
2 yaşından yetişkinliğe kadar uygulanabilen bir zeka testidir. Araştırmaya takvim
yaşı en fazla 15 olan zihinsel engelli çocukları almanın nedeni bu zeka testinin
2-15 yaş arasında daha geçerli sonuçlar vermiş olduğudur. Bu test bireyin
zihinsel işlevlerini belirlemek amacıyla yeterliği olan uzmanlar tarafından
uygulanmaktadır. Uygulanan zeka testi sonucu, zeka yaşları normal gelişim
gösteren çocuklarla aynı olsa bile zihinsel engelli çocuklar normal çocuklar gibi
performans gösterememektedir. Bunun nedeni, zeka testlerinin tam olarak bu
çocukların performansını değerlendirmede yetersizlik göstermesi olabilir. Ya da
anılan testin Türkiye’de kullanılan 1972 versiyonunun hala güncellenmemesi de
nedenler arasında olabilir. Ancak engelli çocukların tanılanması ve bu çocuklara
uygun eğitsel müdahalelerde bulunulması amacıyla bu testlerin kullanılmasına
devam edilmektedir.
68
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
Zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri edinimlerini incelemek ve
normal gelişim gösteren çocukların edinimleriyle karşılaştırmak amacıyla yapılan
bu araştırmanın sonuçları aşağıda sunulmuştur.
Bu araştırmada zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonem edinim yaşları
belirlenmiştir. Zihinsel engelli çocukların yaşları zeka yaşına göre
karşılaştırıldıkları normal gelişim gösteren çocukların fonem edinim yaşlarından
farklılık göstermiştir. Ancak bu farklılık sapma şeklinde değil gecikme şeklindedir.
Yani normal gelişim gösteren çocuğun 2 yaşında edindiği bir fonemi zihinsel
engelli çocuk 3 yaşında veya daha ileri yaşlarda edinmiştir. Bu araştırmada elde
edilen bulguları önemli kılan da zihinsel engelli çocukların Türkçe’deki fonemleri
geç olsa da edinebildiğini göstermiş olmasıdır. Araştırmada normal gelişim
gösteren çocukların edindiği bazı fonemleri zihinsel engelli çocuklar % 85 edinim
kriterine göre 2-7 zeka yaş diliminde hala edinememişlerdir. Ancak edinim kriteri
% 50’ye kadar çekildiğinde ise ZE’ler Türkçe’deki tüm fonemleri ve sözcük sonu
ünsüz kümelerini edinmişlerdir.
Normal gelişim gösteren çocuklar genel olarak tüm pozisyonlarda fonemleri
nicelik olarak hemen hemen aynı oranda edinmişlerdir. ZE’ler ise tüm yaşlarda
sırayla sözcük başı, iki ünlü arası ve sözcük sonu pozisyonlarda farklı oranlarda
performans göstermişlerdir.
Sözcük başı pozisyonda artikülasyon biçimine göre; normal gelişim
gösteren çocuklarda ve zihinsel engelli çocuklarda erken edinilen fonemlerin
sırayla genizsiler, patlamalı-kapantılılar, yarıünlüler olduğu görülmüştür. Zihinsel
engelliler ötümlü fonemleri ötümsüz fonemlere göre erken edinmişlerdir. Ancak
normal gelişim gösteren çocuklarda bu durum görülmemiştir.
69
Sözcük başı pozisyonda her iki grupta da artikülasyon yerine göre edinimde
bir sıra olmamakla birlikte zihinsel engelli çocukların ve normal gelişim gösteren
çocukların ilk edindikleri fonemlerin dudaksıl ve diş yuvasıl fonemler olduğu
yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Artikülasyon yerine göre diş yuvasıl olarak ifade
edilen /r/ fonemi, hem zihinsel engelli çocukların hem de normal gelişim gösteren
çocukların en son edindikleri fonem olmuştur.
İki ünlü arası pozisyonda da zihinsel engelli çocuklar artikülasyon yerine
göre ötümlü fonemleri ötümsüzlerden daha erken edinmişlerdir. Zihinsel engelli
çocukların iki ünlü arası pozisyonda edindikleri ilk fonem sürtünmeli-ötümlü bir
fonemdir.
İki ünlü arası pozisyonda hem zihinsel engelli çocukların hem de normal
gelişim gösteren çocukların artikülasyon biçimine göre erken edindikleri fonemler
çiftdudaksıl, dişsil-dudaksıl ve dişsil fonemlerdir. Dişyuvasıl fonemler her iki
grupta da her yaşta edinilmektedir. Gırtlaksıl fonem olan /h/ bu pozisyonda
zihinsel engelli çocuklarda görülmemekle birlikte normal gelişim gösteren
çocukların da en geç edindiği fonemlerden biri olmuştur.
Sözcük sonu pozisyonda zihinsel engelli çocukların en geç edindikleri
fonemler olan sürtünmeli ötümlü /z/ ve akıcı /r/ fonemleri, normal gelişim
gösteren çocukların da en geç edindikleri fonemler olmuştur. Ancak patlamalı
kapantılı /k/, sürtünmeli ötümsüz /h/ ve yarı kapantılı /ç/ fonemleri normal gelişim
gösteren çocukların erken edindikleri fonemlerken zihinsel engelli çocukların en
geç edindikleri fonemler arasındadır.
Sözcük sonu pozisyonda hem zihinsel engelli çocukların hem de normal
gelişim gösteren çocukların artikülasyon yerine göre edindikleri ilk fonemler çift
dudaksıl ve dişyuvasıl fonemlerdir. Normal gelişim gösteren çocukların en geç
edindikleri fonemler olan dişyuvasıl /z/ ve /r/ fonemleri zihinsel engellilerin de en
geç edindikleri fonemler olmuştur.
70
Türkçe’deki fonemleri zeka yaşları aynı olsa bile zihinsel engelli çocuklar,
normal gelişim gösteren çocuklardan daha geç edinmektedirler. Araştırmada,
motor becerilerin fonem üretimini olumsuz etkileyebileceği düşünülerek
artikülatörlerinde veya duyu organlarında bir problem olmayan zihinsel engelli
çocuklardan homojen bir grup oluşturulmuştur. Buna rağmen zihinsel engelli
çocuklar normal gelişim gösteren çocuklardan daha geri bir performans
göstermişlerdir. Chapman ve Notion (1981) IQ puanı 50-80 arasında olan
eğitilebilir zihinsel engellilerden oluşan homojen grupla çalışma yapmış ve bu
grubun artikülasyon ve fonolojik becerilerinde diğer dil bileşenlerine göre daha
geri olduğu sonucuna varmıştır. Bu araştırmada da homojen bir grup olan ZE’ler
fonem ediniminde gerilik göstermişlerdir.
Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda zihinsel engelli çocuklarla
çalışan uzmanların bu çocuklara uygun eğitsel veya terapi hedefleri
belirleyebilecekleri düşünülmektedir.
ÖNERİLER
Araştırmanın bulguları çerçevesinde eğitime, uygulamaya ve ilerideki
araştırmalara yönelik öneriler aşağıda verilmiştir.
Eğitim ve Uygulamaya Yönelik Öneriler
Zihinsel engelli bireylerin dil gelişimine yönelik program hazırlarken;
eğitimcilerin öncelikle normal gelişim gösteren çocukların dil gelişimi
aşamalarını da dikkate alarak, bunlar doğrultusunda, bu çocukların dil
gelişimleri açısından hangi noktalarda farklılıklar gösterdiklerini dikkate alarak
değerlendirme yapmaları gerekmektedir.
71
Zihinsel engelli bireylerin fonem edinimine yönelik olarak program
hazırlarken; bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır
ZE’lerin de normal gelişim gösteren çocuklarla aynı sırayı takip ettikleri
göz önünde bulundurularak planlanacak etkinliklerde de aynı fonem sırasına
yer verilmelidir.
Öğretmenler ve ebeveynlerin, zihin engelli çocukların kazanamadığı
fonemleri içeren dil etkinliklerine (sözcük oyunları, tekerlemeler, rontlar,
öyküler, şarkılar, parmak oyunları…) uygun sıra ile ve daha fazla yer vermeleri
etkili olacaktır.
ZE’lerin fonemlerin sözcükteki pozisyonlarına göre edinimlerinin de farklı
bir gelişim sırası ile gerçekleştiği göz önünde bulundurularak, kazandırılmak
istenen her fonemi içeren değişik pozisyonlarda örneklendirilerek,
(yapılandırılmış veya yapılandırılmamış ortamlarda) günlük hayatta daha sık
kullanmasına fırsat verilerek edinimi sağlanabilir.
Dil gelişimi bir bütün olarak düşünüldüğünde fonemlerin edinimindeki
sorunların dilin bütününe olan olumsuz etkisi ortaya çıkacaktır. Dilin en önemli
amacının da iletişim olduğu göz önünde bulundurulursa fonem edinimi dilin
diğer bileşenleriyle birlikte ele alınarak programda yer alacak etkinlikler
düzenlenmelidir.
72
İlerideki Araştırmalara Yönelik Öneriler
% 85 edinim kriterine göre ünsüz kümelerinin ve edinilmeyen fonemlerin
daha sonraki yaş gruplarında edinilip edinilmediği araştırılabilir.
Fonemlerin edinimi değerlendirilirken, değerlendirme aracında seçilen
sözcüğün fonem ediniminde etkili olup olmadığı ilerideki araştırmalara konu
olabilir.
SED’in Türkçe’deki fonemlerin edinimine olan etkisi ele alınarak bu yönde
veriler elde edilebilir.
ZE bireylerin fonolojik hataları, fonolojik süreçler/işlemler açısından
değerlendirilebilir.
Artikülatörlerden kaynaklanan dil bozukluklarının pozisyonlara göre fonem
edinimindeki etkisi incelenebilir.
Zihinsel engelin derecesinin fonem edinimindeki etkisine bakılabilir.
Farklı zihinsel engel nedenlerinin fonem edinimindeki etkisi incelenebilir.
Değişik engel türlerine göre fonem edinimleri incelenerek fonemlerin
pozisyonlara göre edinim yaşları ve sıraları incelenerek, engel türüne göre
ortaya çıkabilecek farklılıklar araştırılabilir.
73
KAYNAKÇA
Abbeduto, L. ve Waren, S. (1992). The Relation of Communication and
Language Development to Mental Retardation. American Journal on
Mental Retardation, 97, 125-130.
Acarlar, F. (1991). 2.5-4 Yaşlar Arasındaki Türk Çocuklarının Dil Yapılarının
İncelenmesi. Bilim uzmanlığı tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Acarlar, F. (1995). Türkçe Kazanımında Kullanılan Fonolojik Süreçlerin
İncelenmesi ve Fonolojik Bozukluğu Olan Çocuklardaki Süreçlerle
Karşılaştırılması. Yayınlanmamış doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Acarlar, F. (2004). Okul Öncesi Kaynaştırma Ortamlarında Dilin Desteklenmesi.
Yüksek lisans ders notları, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Aktan, E. (1996). Çocuğun Gelişiminde Fonolojik Duyarlılığın (Sesbirim
Duyarlılığı) Karşılaştırmalı olarak İncelenmesi. Yayınlanmamış yüksek
lisans tezi. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Artar, M. (1998). Ankara’da Yaşayan 9-29 Aylık Çocuklarda Aile Bilgisine Dayalı
Dil Normlarının Saptanması. Yayınlanmamış doktora tezi. Ankara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Baykoç Dönmez, N., Abidoğlu, Ü., Dinçer, Ç., Erdemir, N. ve Gümüşçü, Ş.
(1997). Dil Gelişiminde İlk Dönem. Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi
Etkinlikleri. Sim Matbacılık. Ankara.
74
Bleile, K. ve Schwarz, I. (1984). Three Perspectives on the Speech of Children
With Down Syndrome. Journal of Communication Disorders, 17, 87-94
Bloom, L. ve Lahey, M. (1978). Language Development and Language
Disorders. Newyork: John Wiley & Sons.Inc.
Büyüköztürk, Ş. (2002). Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi Elkitabı İstatistik,
Araştırma Deseni SPSS Uygulamaları ve Yorum. Pegem Yayıncılık.
Ankara.
Carrow-Woolfolk, E. (1982). Integrative Approach to Language Disorders in
Children. Grune&Stratton,İnc. Orlando.
Chapman, R.S. (1997). Language Development in Children and Adolescents with
Down Syndrome. Mental Retardation and Developmental Disabilities
Research Reviews, 3, 307-312
Chapman, R.S., (1995). Language Development in Children and Adolescents
with Down Syndrome. The Handbook of Child Language. Blackwell
Publishers. Cambridge.
Chapman, R.S., Schwartz, S.E. ve Bird, E.K.R (1991). Language Skills of
Children and Adolescent with Down Syndrome: I. Comprehension.
Journal of Speech and Hearing Research, 34, 1106-1120
Chapman, D.L. ve Notion, J.E. (1981). Patterns of Language Performance in
Educable Mentally Retarded Children. Journal of Communication
Disorders, 14, 245-254
75
Crosley, P.A. ve Dowling, S. (1989). The Relationship Between Cluster and
Liquid Simplification and Sentence Length, Age and IQ in Down’s.
Journal of Communication Disorders, 22, 151-168
Ege, P. (2005). Sözdizimsel ve Biçimbilgisel Gelişim. Dil ve Kavram Gelişimi.
Kök Yayıncılık, Ankara.
Ege, P. (2004 a). Dil ve Konuşma Bozuklukları. Yüksek lisans yayınlanmamış
ders notları, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Ege, P. (2004 b). Türkçe’de Fonemlerin Edinimi. 2. Ulusal Dil ve Konuşma
Bozuklukları Kongresi Bildirisi, Eskişehir.
Ege, P., Acarlar, F. Turan, F. (2004). Ankara Artikülasyon Testi. Ankara
Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri.
Ege, P. (1994). Çocuklarda Dil Bozuklukları ve Okul Başarısı. Özel eğitim
Dergisi, 1(4), 3-9
Erdem, R. (2004). Zihinsel Engelli Öğrencilerin Bazı Dil ve Konuşma
Özelliklerinin Konuşmalarının Anlaşılabilirliğine Etkisinin İncelenmesi.
Yayınlanmamış yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Ergin, M. (1992). Dil Bilgisinin Bölümleri. Türk Dil.. Bayrak Yayıncılık, İstanbul.
Eripek, S. (2003). Zeka Geriliği Olan Çocuklar. Özel Gereksinimli Çocuklar ve
Özel Eğitime Giriş. Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara.
Erkan, P. (1990). Sosyoekonomik ve Eğitim Düzeyleri Farklı Olan Ailelerin 48-60
Aylar Arasındaki Çocuklarının Dil Yapılarının İncelenmesi.
76
Yayınlanmamış yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Eroğlu-Özcan, A. (1998). Down Sendromlu Çocuk Anneleri ile Normal Gelişim
Gösteren Çocuk Annelerinin Doğal Ortamda Günlük Rutinlerde Sözel
İletişim Amaçlarının Betimlenmesi ve Karşılaştırılması. Yayınlanmamış
yüksek Lisans Tezi. Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Eskişehir.
Fromkin, V., Rodman, R., Hultin, N. ve Logan, H. (2001). An Introduction To
Language. Phonetics:The Sounds of Language. (pg-182). Horcourt
Canada. Canada.
Güleryüz, F.F. (1995). 2-6 Yaşlarındaki Kekemelik Problemi Olan ve Olmayan
Çocukların Artikülasyon Özelliklerinin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış
doktora tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Güleryüz, F.F. (1990). 48-60 Aylar Arasındaki Türk Çocuklarının Dil Yapılarının
İncelenmesi. Yayınlanmamış bilim uzmanlığı tezi. Hacettepe
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Güngüt-Kesikçi, H. (1992). Zihinsel Özürlü Çocuklarda Bellek ve Dil Gelişim
Bozukluğu Arasındaki Etkileşim. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ege
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Karacan, E. (1998). Yaşamın İlk Bir Yılında Anne-Bebek Etkileşimi ve
Bebeklerde Dil Gelişimi. Yayınlanmamış uzmanlık tezi. Gazi Üniversitesi,
Tıp Fakültesi, Ankara.
Konrot, A. (2005) İletişim , Dil ve Konuşma Bozuklukları. Dil ve Kavram Gelişimi.
Kök Yayıncılık, Ankara.
77
Kumin, L. (1994). Intelligibility of Speech in Children with Down Syndrome in
Natural Settings: Parents’ Perspective. Percept Motor Skills, 78, 307-313
Kumin, L., Councill, C. ve Goodman, M. (1994). A Longitudinal Study of the
Emergence of Phonemes in Children with Down Syndrome. Journal of
Commucination Disorders, 27, 293-303
Kuder, S.J. (1997). Teaching Students with Language and Communication
Disabilities. Allyn&Bacon. Baltimore.
Lahey, M. (1990). Who Shall Be Called Language Disordered? Some Reflections
and One Perspective. Journal of Speech and Hearing Disorders, 55,
612-l20
Miller, C.F. ve Chapman, R.S. (1984). Disorders of Comunication: İnvestigating
the Development of Language of Mentally Retarded Children. American
Journal of Mental Defiency, 88, 536-545
Maviş, İ. (2005). Çocukta Anlambilgisi Gelişimi. Dil ve Kavram Gelişimi. Kök
Yayıncılık, Ankara.
Owens, R. (1998). Development of Communication , Language and Speech.
Human Communication Disorders an Introduction. (pg: 27) Ally
&Bacon.Boston.
Özcan. H.-S. ve Topbaş, S. (1994). Dil Ediniminde Adıl Kullanımı- Normal ve
Özel Gereksinimli Öğrenciler Arasında Bir Karşılaştırma. VIII. Dilbilim
Kurultayı. İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakultesi Yayınları, İstanbul.
78
Özcebe, E. (2002). Fonksiyonel Artikülasyon Bozukluğu Olan Çocuklarda Bilgi
İşlemleme Becerilerinin Değerlendirilmesi. Yayınlanmamış doktora tezi,
Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Parsons, CL., Iacono, TA. ve Rozner, L. (1987) Effect of Tongue Reduction on
Artikulation in Children with Down Syndrome. American Journal of
Mental Deficiency, 91, 328-332
Poyraz, H. (1995). F. Almanya ve Türkiye’de Okulöncesi Eğitimi Alan 4-6 Yaşlar
Arası Türk Çocuklarının Dil Gelişim Düzeylerinin Karşılaştırılması.
Yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
Pruess, J.B., Vadasy, P.F. ve Fewel, R.R. (1987). Language Development in
Children with Down Syndrome: An Overview of Recent Research.
Education and Training in Mental Retardation, March , 44-55
Rosenberg, S. ve Abbeduto, L. (1993). Language and Communication in Mental
Retardation. Lawrence Erlbaum Associates Publishers, New Jersey/
London.
Sears, M. ve Sears, W. (2002). Bebek Gelişimi ve Davranışları, Gün Yayıncılık,
İstanbul.
Seçilmiş, S. (1996). Anaokuluna Giden ve Gitmeyen Erken Çocukluk
Dönemindeki Çocukların Dil Gelişimi İle İlgili Becerilerin İncelenmesi.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
79
Smith, B.L. ve Oller, D.K. (1981) A Comparative Study of Pre-meaningful
Vocalizations Produced by Normally Developing and Down Syndrome
Infants. Journal of Speech and Hearing Disorders, 46, 46-51.
Smith, B.L. ve Stoel- Gammon, C. (1983). A Longitudinal Study of the
Development of Stop Consanant Production in Normal and Down
Syndrome Children. Journal of Speech and Hearing Disorders, 48, 114-
118.
Smith, A.B., Hand, L., Freilinger, J.J., Bernthal, J.E. ve Bird, A. (1990). The
IOWA Articulation norms Project and Its Nebraska Replication. Journal
of Speech and Hearing Disorders, 55, 779-798.
Stoel-Gammon, C. (1997). Phonological Development in Down Syndrome.
Mental Retardation and Developmental Disabilities Research Reviews,
3, 300-306.
Sucuoğlu, B. (2003). Zihin Engellilerin Eğitimi. Yüksek lisans yayınlanmamış ders
notları, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Sucuoğlu, B. ve Kargın, T. (2006). İlköğretimde Kaynaştırma Uygulamaları,
Yaklaşımlar, Yöntemler, Teknikler. Morpa Yayıncılık, İstanbul.
Temel, F., Ersoy, Ö., Avcı, N. ve Turla, A., (2005). Gazi Erken Çocukluk Gelişimi
Değerlendirme Aracı (GEÇDA). Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim
Fakültesi, Ankara.
Topbaş, S. (2005 a). Dilin Bileşenleri. Dil ve Kavram Gelişimi. Kök Yayıncılık,
Ankara.
80
Topbaş, S. (2005 b). Sesbilgisel Gelişim. Dil ve Kavram Gelişimi. Kök Yayıncılık,
Ankara.
Topbaş, S. ve Maviş, İ. (2005). Edimbilgisel Gelişim. Dil ve Kavram Gelişimi. Kök
Yayıncılık, Ankara.
Topbaş, S. ve , Bleile, K. (2004). Türkçe’deki ve İngilizce’deki Artikülasyon ve
Fonolojik Sorunların İncelenmesi. 2. Ulusal Dil ve Konuşma Bozuklukları
Kongresi, Eskişehir.
Topbaş, S. (2003). Sesbilgisel Gelişim. Çocukta Dil ve Kavram Gelişimi. Anadolu
Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.
Topbaş, S. (1996). Sesbilgisi Açısından Dil Edinim Süreci. Dilbilim Araştırmaları,
Ankara.
Topbaş, S. (1994). Dil ve Konuşma Sorunlu Çocukların Sesbilgisel Çözümleme
Yöntemi ile Değerlendirilmesi ve Konuşma Örüntülerindeki Sesbilgisel
Özelliklerin Betimlenmesi. Yayınlanmamış doktora tezi, Anadolu
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
Turan, F. (2001). 0-6 Yaş Döneminde Dil Gelişimi. Çoluk Çocuk Dergisi, Nisan,
25-31
Tutar, H. ve Yılmaz, M.K. (2003). Genel İletişim, Nobel Yayınları,
Tüfekçioğlu, U. (2003). Sesbilgisel Gelişim. Çocukta Dil ve Kavram Gelişimi,
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.
Yazıcıoğlu, E. (1985). Eğitilebilir Geri Zekalı Öğrencilerde Artikülasyon
Bozukluğunun Dağılımı ve Normal Gruplarla Karşılaştırılması.
81
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.
Yavuzer, H. (1999). Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Zemlin, W.R. (1998). Anatomy and Physiology of Speech. Human
Communication Disorders an Introduction. Ally &Bacon.Boston.
82
EKLER
83
Ek-1
84
Ek-2
Çocuk Tanıma Formu
Çocuğun Adı
Doğum Tarihi
Rapor (test) Tarihi
Tanısı
Yapılan Testin Adı
Zeka Puanı
Zeka Yaşı
Telefon Numarası
Adresi
Okulu
Rehberlik Araştırma
Merkezi
85
Ek-3
Gözlemler Arası Güvenirliğin Test Edilmesi İçin Rasgele Seçilen Zihinsel
Engelli Çocukların Hata Sayılarının Karşılaştırılması
Sıra no Denek no 1. Analiz
Hata Sayısı
2. Analiz
Hata Sayısı
1 1 66 66
2 4 21 21
3 5 48 47
4 9 81 80
5 10 38 38
6 11 12 12
7 12 14 14
8 18 31 31
9 20 40 40
10 23 57 57
11 27 9 9
12 29 22 22
13 31 46 46
14 32 53 52
15 33 30 30
16 34 12 12
17 41 16 16
18 43 4 4
19 50 13 13
20 56 5 5
21 60 24 24
22 65 26 26
23 66 0 0
24 70 7 7
25 72 0 0
26 73 6 6
27 74 5 5
28 79 6 6
29 81 7 7
30 84 2 2
31 85 7 7