İŞ sa Ğli Ği ve gÜvenl İĞİ s İstem İnde...yetersiz kalmı ş, etkili olamamış ve...
TRANSCRIPT
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI
ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Yüksek Lisans Tezi
MURAT ORHAN
İstanbul, 2007
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI
ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Yüksek Lisans Tezi
MURAT ORHAN
Danışman : PROF. DR. MÜJDAT ŞAKAR
İstanbul, 2007
i
ÖZET
Sanayi devriminden bugüne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda Dünya’da ve
Türkiye’de pek çok çalışma yapılmış ve mevzuat hazırlanmıştır. Bu çalışmalar çoğu zaman
yetersiz kalmış, etkili olamamış ve sonucunda pek çok iş kazası ve meslek hastalığı
meydana gelmiştir.
Dünya’da ve Türkiye’de iş kazaları ya da meslek hastalıkları işçi sınıfını, onun
desteğine muhtaç olan kişileri ve ulusal ekonomilere verdiği zararlarla daha da geniş bir
kitleyi ilgilendirmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun ilk sahipleri devlet, işverenler ve sendikalardır.
Arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmesi için bu üçlünün kendilerine düşen ödevleri en iyi
şekilde yerine getirmeleri gerekir.
Bu çalışmada İş Sağlığı ve Güvenliği kavramının genel yapısı anlatılmış, mevzuat
karşısında başta İşverenler olmak üzere tarafların tutum ve davranışları ile yükümlülükleri
incelenmiştir.
ii
ABSTRACT
Many studies and legislations have been prepared about the Occupational Health
and Safety since the Industrial Revolution. These studies and legislations have been
insufficient and ineffective many times and as a result many occupational accidents and
illnesses have occurred.
Occupational accidents or illnesses concern the working class, the people who
depend on their support, and with the damage they inflict on the national economies, an
even wider mass in the world and in Turkey.
The primary owners of the subject of Occupational Health and Safety are the
governments, employers and trade unions. This trio must accomplish their share of the duty
effectively in order to achieve the desired results.
In this study, the general structure about the concept of Occupational Health and
Safety has been explained, the parties and especially attitudes and behaviors along with
their responsibilities of the employers in the face of legislations have been analyzed.
iii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
TABLO LİSTESİ....................................................................................... vii ŞEKİL LİSTESİ......................................................................................... viii KISALTMALAR....................................................................................... ix GİRİŞ........................................................................................................... 1
Birinci Bölüm
GENEL OLARAK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI I. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TANIMI......................................... 4 II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ..... 8
A. DÜNYADA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ............................. 9 B. TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ......................... 15
1. Tanzimat (1839) Öncesi Dönem..................................... 17 2. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Sonrası........................ 17 3. Cumhuriyet Dönemi........................................................ 19
III. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ'NİN ÖNEMİ................................... 22 IV. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI.................................. 24
A. İŞ KAZASININ TANIMI VE UNSURLARI............................. 24 1. İş Kazasının Tanımı........................................................ 24 2. İş Kazasının Unsurları..................................................... 25
a) Kazaya Uğrayan Kimsenin Sigortalı Sayılması............................................... 25 b) Kazanın Gerçekleşmiş Olması............................ 26
(1) Dış Etki.................................................... 26 (2) Dış Etkinin Ani Şekilde Ortaya Çıkması................................................... 27
c) Kaza Olayının Sigortalının Vücut Bütünlüğüne Zarar Vermesi..................................................... 27 d) Uygun İlliyet Bağının Bulunması........................ 28
(1) Sigortalının Gördüğü İş İle Kaza Arasında Bağlantı.................................... 28 (2) Kaza Olayı İle Uğranılan Zarar Arasında Bağlantı.................................... 28
B. MESLEK HASTALIĞININ TANIMI VE UNSURLARI......... 29 1. Meslek Hastalığının Tanımı............................................ 29 2. Meslek Hastalığının Unsurları....................................... 30
a) Meslek Hastalığına Yakalanan Kimsenin Sigortalı Olması.................................................. 30
iv
b) Hastalık veya Sakatlığın Sigortalının Çalıştığı İşin Sonucu Olarak Ortaya Çıkmış Olması......... 30 c) Hastalığın Sigortalıyı Bedenen veya Ruhen Arızaya Uğratması.............................................. 31 d) Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Alması........................................................... 31 e) Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü'ne Ekli Meslek Hastalıkları Listesinde Belirtilen Sürenin Aşılmamış Olması.................................. 32 f) Hastalığın Hekim Raporu İle Saptanması........... 33
V. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ'NİN EKONOMİK BOYUTLARI.. 33 A. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARININ TOPLUMA MALİYETİ............................................................. 34
1. İşçi ve Ailesi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyetleri.............................................. 34 2. İşletme ve İşveren Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyetleri............................................... 35 3. Ülke Ekonomisi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyeti.................................................. 37
B. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN KAYNAKLANAN MALİYET TÜRLERİ................................ 38
1. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Doğrudan (Görünür) Maliyetleri..................................... 40 2. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dolaylı (Görünmez) Maliyetleri...................................... 41 3. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dışsal Maliyetleri............................................................ 44
VI. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NDE ULUSLARARASI YÖNETİM SİSTEMLERİ................................................................ 46
A. OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ.................................................................. 47
1. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Tarihsel Gelişimi............................................ 48 2. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Amacı ve Yararları........................................ 49
B. OSHA (İŞ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI YÖNETİMİ)................ 50 C. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO)....................... 51 D. AVRUPA BİRLİĞİ GENELİNDE UYGULANAN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNTEMLERİ........................ 52
v
İkinci Bölüm TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI
TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER........................................................................... 54 A. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ KANUNLAR....... 54
1. 4857 Sayılı İş Kanunu..................................................... 54 2. 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu......................... 59 3. Borçlar Kanunu.............................................................. 61 4. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu*............................ 63 5. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu...................................... 65 6. 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu.................................................. 66
B. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ......................... 67 C. İSG (İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ) KANUNU TASARISI TASLAĞI................................................................ 72 D. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER 79 E. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TSE STANDARTLARI.............................................................. 84 F. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ‘NDE ÖRGÜTSEL EĞİTİM... 85
Üçüncü Bölüm İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ................................................... 86 A. İŞVERENLERİN GENEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ................... 87
1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği İçin Gerekli Her Türlü Önlemi Alma Yükümlülüğü............................ 89 2. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerine Uyulup Uyulmadığını Denetleme Yükümlülüğü.............. 90 3. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçileri Bilgilendirme ve Eğitme Yükümlülüğü............... 90 4. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçilerin Görüşlerini Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü.................................................... 91 5. İşverenin İşyerini İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Örgütleme Yükümlülüğü................................................. 92
a) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları........................ 92 b) İşyeri Hekimleri.................................................. 95 c) İşyeri Sağlık Birimleri......................................... 99 d) İşyeri Ortak Sağlık Birimleri.............................. 100 e) İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanlar................................................ 101
vi
B. İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDEN DOĞAN SORUMLULUKLARI................................................ 101
1. İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu................................... 101 a) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Dayanağı............................................................. 101 b) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Kapsamı ve Bu Sorumlulukta Kusurun Rolü...... 102 c) İşverenler Tarafından Ödenecek Tazminatlar..... 103
(1) Maddi Tazminat...................................... 103 (2) Manevi Tazminat .................................... 105 (3) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı........ 106 (4) Rücu Tazminatı....................................... 107
2. İşverenlerin Cezai Sorumluluğu..................................... 109 3. İşverenlerin İdari Sorumluluğu....................................... 112
Dördüncü Bölüm
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE DEVLETİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
DEVLETİN MEVZUAT OLUŞTURMA GÖREVİ ........................ 114 A. DEVLETİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ İLGİLENDİREN MEVZUATI OLUŞTURMA GÖREVİ...................................... 115
1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı........................... 116 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü...................... 117
B. DEVLETİN DENETLEME GÖREVİ........................................ 118 1. İşyeri Faaliyete Geçmeden Önce Yapılan Denetimler.... 120 2. İşyeri Faaliyete Geçtikten Sonra Yapılan Denetimler.... 121
a) Genel Teftiş......................................................... 122 b) Kontrol Teftişi..................................................... 123 c) İnceleme Teftişi................................................... 123
C. DEVLETİN EĞİTİM GÖREVİ.................................................. 124 1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı (ÇASGEM)..................... 124 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)...... 125 3. İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM)... 127 4. İş Müfettişleri.................................................................. 128
SONUÇ....................................................................................................... 129 EKLER…................................................................................................... 134 KAYNAKÇA.............................................................................................. 142
vii
TABLO LİSTESİ
Sayfa No.
Tablo 1 : 4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında Yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgiliYönetmelikler.................. 80 Tablo 2 : 4857 Sayılı İş Kanunu’nda Yer Alan İdari
Para Cezaları (YTL.)........................................................... 110
viii
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.
Şekil 1 : İş Kazası Maliyetleri Buzdağı Örneği................................. 43
ix
KISALTMALAR
AY : Anayasa
ÇASGEM : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı
ÇSGB : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla
ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü
İTT : İş Teftiş Tüzüğü
İSGGM : İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
İSGÜM : İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü
İSG : İş Sağlığı ve Güvenliği
İSGY. : İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği
İŞ K. : İş Kanunu
İTK : İş Teftiş Kurulu
İTKY. : İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği
m. : Madde
m.k. : Medeni Kanun
OHSAS : İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi
OSHA : İş Güvenliği ve Sağlığı Yönetimi
PIACT : Çalışma Şartlarını ve Çevreyi İyileştirme Programı
SSK. : Sosyal Sigortalar Kanunu
TSE : Türk Standartları Enstitüsü
UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
WHO : Dünya Sağlık Örgütü
GİRİŞ
Bireylerin sağlık ve güvenliğinin korunması toplumun bütünü açısından önem arz
etmektedir. Daha özel kapsamda ele alınacak olursa çalışanların sağlık ve güvenliği
günümüzde ülkelerin uyguladıkları sosyal politikaların önemli bir boyutunu
oluşturmaktadır. İş güvenliğinin içinde yer alan problemlerin çözümlenmesi, kazaların
önüne geçilmesi, meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların işlerini yapmaları esnasında
herhangi bir zarar görmeden önce hataların bulunması ve elimine edilmeye çalışılması,
güvenilirsizliğin azaltılması için hataların önlenmesine yönelik faaliyetlerin geliştirilmesi
ve uygulanması noktasından hareketle, iş güvenliğini tehdit altına alacak risklerin ortaya
çıkaracağı sonuçların tespit edilmesi önemli bir faktördür.
Çalışma, binlerce yıldan beri dünyamızda var olagelmiş ve insanlık tarihinin
uzunca bir dönemi boyunca çok büyük değişimlere uğramamıştır.
İnsan emeğine ve çalışma koşullarına ilişkin büyük ve köklü değişmeler "Sanayi
Devrimi" denilen ve çağın ekonomik ve toplumsal düzenini derin bir biçimde etkileyip
yeniden yoğuran teknik olaylarla başlamıştır. Sanayi Devrimi'nden sonra hızla gelişen bilim
ve teknik sonucu üretim araçları büyük değişimlere uğrayarak, çeşitlenmiş ve
karmaşıklaşmıştır.
Sanayi devriminin yarattığı çalışma koşullarında iş kazalarının olağanüstü artışı,
teknik yetersizliklerden ve çalışanın dikkatini kaçınılmaz bir biçimde azaltan çok uzun
süreli çalışma koşullarından kaynaklanmakta idi.
Bütün bu olumsuz çalışma koşulları sonucunda, iş kazaları nedeniyle ölüm ve
sakatlık oranı çok büyük boyutlara ulaşmış, o güne değin bilinmeyen meslek hastalıkları
ortaya çıkmıştır. Üretim araçlarının gelişmesi sonucu çoğalan ve çeşitlenen karmaşık
yapılardaki makinelerin çalışma yaşamına girmesi ile iş kazaları büyük ölçüde çoğalmış ve
iş güvenliği konusu gündeme gelmiştir.
2
İşyerlerinde işin yapılması sırasında fiziki çevre koşullan nedeniyle çalışanların
karşılaştıkları sağlık sorunları ve mesleki tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması
biçiminde tanımlayabileceğimiz "İş Sağlığı ve Güvenliği" kavramı önemli bir sorun olarak
bu dönemde tarih sahnesine çıkmış olup, günümüzde de önemini ve etkisini
sürdürmektedir.
İş kazaları ve meslek hastalıkları, olası can kayıpları ya da sakatlanmalar dışında,
işletmede verimliliğin düşmesi ve maliyetlerin artması, tazminat ödemeleri, yüksek tedavi
ve bakım giderleri ile birlikte gerek İşletmelere, gerekse Ulusal ekonomilere önemli
zararlar vermektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği, günümüz modern toplumlarında insana verilen değerin ve
önemin bir sonucu olarak her zaman gelişmeye açık bir bilim dalı olmuştur.
İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının amacı, iş kazaları ve meslek
hastalıklarından çalışanları korumak ve daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır.
Ancak yaşadığımız ülkede ve yaşadığımız dünyada bu pek mümkün olamamaktadır. Öyle
ki, dünyada her yıl yaklaşık 160 milyon çalışan, iş kazası ve meslek hastalıkları dolayısıyla
yaralanmakta ve hastalanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının
toplam maliyeti bu ülkelerin Gayri Safı Milli Hasılalarının % l 'i ile % 3 'ü arasında
değişmektedir.
Ülkemizde ise bu durum çok daha ciddidir. 2004 yılı SSK istatistiklerine göre;
83.830 iş kazası ve 384 meslek hastalığı meydana gelmiştir. İş kazaları sonucu 841
insanımız hayatını kaybetmiş, 1421 kişi de sürekli olarak çalışamaz raporu almıştır. Meslek
hastalıkları sonucu ise 2 kişi hayatını kaybetmiş, 272 kişi ise sürekli olarak çalışamaz
raporu almıştır. Ayrıca bu istatistiklere yansımayan pek çok iş kazası ve meslek
hastalıklarının da olduğu bilinmektedir.
3
Bir toplumda gerçek anlamda iş güvenliğinin sağlanabilmesi için o toplumda her
şeyden önce İş Sağlığı ve Güvenliği bilincinin oluşması gerekir. Anayasada, yasalarda ve
tüm iş güvenliği mevzuatında getirilen hukuki güvence mekanizmaları ne kadar iyi
düzenlenmiş olursa olsun, ilgili tüm çevre ve kişilerde bu güvenceleri korumak ve işletmek
konusunda yeterli bir bilinç oluşturulamamışsa, tüm yapılmak istenenler kağıt üzerinde
kalarak temenni olmaktan başka bir anlam taşımazlar. O halde, gerçek güvence bu konuda
tüm ilgililerde bir istek ve inanç yaratılabilmesinde saklıdır.
İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun ilk sahipleri kuşkusuz Devlet, İşverenler ve
Sendikalardır. Arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmesi için bu üçlünün kendilerine düşen
ödevleri en iyi şekilde yerine getirmeleri, ayrıca kendi aralarında olumlu bir işbirliğinin tüm
koşullarını sağlamaları gereklidir.
4
Birinci Bölüm
GENEL OLARAK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI
I. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TANIMI
Dar anlamda iş sağlığı ve güvenliği; işin yapılması sırasında işyerindeki fiziki
çevre şartları sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin
ortadan kaldırılması veya azaltılması ile ilgilenen bilim dalıdır. Geniş anlamda ise bir
kuruluşun gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici
işçilerin, alt yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve işyerindeki herhangi bir
kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı
olarak tanımlanmaktadır1.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, “Sadece hastalık ve sakatlığın
olmayışı değil aynı zamanda bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir huzur ve iyilik
halidir” şeklinde yapılmaktadır. Bu tanımı dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliğini, işin
yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek durumlardan
işyerlerinde korunmak ve daha iyi çalışma ortamı oluşturmak için yapılan her türlü
çalışmalar olarak ifade edebiliriz.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve WHO tarafından halen kullanılmakta olan iş
sağlığı ve güvenliği tanımı, “Her meslekte çalışanların yüksek düzeyde fiziksel ve ruhsal ve
sosyal bir ortama kavuşturulmaları ve bu durumun sürdürülmesi için yapılan çalışmaların
tümü” olarak yapılmaktadır.
Diğer bir tanım da ise; WHO ve ILO ilkelerine göre İş Sağlığı ve Güvenliği; tüm
çalışanların bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlık ve refahlarının en üst düzeye yükseltilmesi
ve bu durumun korunması; işyeri koşullarının, çevrenin ve üretilen malların getirdiği
1 Ali Seyyar, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Nedir?”, http://www.sosyalsiyaset.com/documents/isig.htm (15 Mart 2007)
5
sağlığa aykırı sonuçların ortadan kaldırılması, çalışanları yaralanmalara ve kazalara maruz
bırakacak risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, yine çalışanların bedensel ve ruhsal
özelliklere uygun işlere yerleştirilmesi ve sonuç olarak bedensel ve ruhsal gereksinimlere
uygun bir iş ortamı yaratılması şeklinde tanımlanabilir.
Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, iş sağlığı ve güvenliği kavramının çağdaş
anlamı, iş kazaları ve meslek hastalıkları tanı ve tedavisinin dışında çalışanın sağlığını
korumak ve onun sağlığını bozacak çeşitli tehlikeleri ortadan kaldırmaktır. Bu bağlamda, iş
sağlığı ve güvenliğinin caydırıcı yaptırımlarla donatılmış kamu düzeni kurallarıyla
sağlanması, uzmanlık örgütleri oluşturulması, teknik ve medikal araştırmalar, ruhsal ve
istatistiksel etütler yapılması, eğitimci ve ikna edici programlar hazırlanıp uygulanması gibi
tekniklerin geliştirilmesi de iş sağlığı ve güvenliği kavramıyla beraber ele alınmaktadır2.
Ülkelerin endüstrileşmesine paralel olarak, işçilerin sağlık ve güvenlik içinde
çalışmalarının sağlanması, çözümü gereken en önemli sorunlardan biri olarak ortaya
çıkmıştır. Toplumun tüm bireylerinin yararlandığı endüstrileşmenin ve teknolojik
gelişmelerin bedelini çalışanlara ödetmeme endişesi çağdaş toplumların başlıca
amaçlarından birini oluşturur3.
Sağlık hizmetlerinin yeterliliği ülkenin ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyi ile
yakından ilgilidir. Diğer bir anlatımla, ülkenin ekonomik ve sosyal gelişmesine katkıda
bulunabilmek için kişilerin sağlıklı olması gerektiği olgusu günümüzde artık herkes
tarafından kabul edilmektedir. Ne var ki, dünyanın çeşitli ülkelerindeki nüfusun genel
sağlık düzeyini yükseltme politikalarının, özellikle iş sağlığına ve çalışma koşullarının
iyileştirilmesi yolunda kaydedilen ilerlemelere karşın hala istenen düzeyde bir gelişme
sağlanamamıştır4.
2 Dursun Bingöl, İnsan Kaynakları Yönetimi, 5.Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık, Nisan 2003, s.455. 3 Sarper Süzek, İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve Yükümlülükleri (Haklar), Legal İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:2, Sayı:6, 2005, s.610. 4 Murat Demircioğlu ve Tankut Centel, İş Hukuku, 7. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları 1999, s.193.
6
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin hayata geçirilmesinde işyerinin bu konuda
örgütlenmesi öncelikli bir yere sahiptir. “ Önleme iş yerinde başlar” özdeyişi de bunu ifade
etmektedir5. Kaza bir anda beklenilmeden meydana gelen, kişi veya kişileri hemen ya da
sonradan zarara uğratan olay olarak tanımlanmaktadır. İş kazaları da, çalışanların görevleri
başında meydana gelen kazalar olarak tanımlanır. İş kazası ve meslek hastalığının tanımı
sadece 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılmıştır. Adı geçen Kanun’un
11.maddesinde iş kazası, belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı
hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
Meslek hastalığı ise, çalışanların çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple
veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi
arıza halleridir şeklinde yapılmıştır. Gerek meslek hastalıkları gerekse iş kazaları önceden
olması planlanmayan ve istenmeyen durumlardır.
Tüm dünyada, özellikle ülkemiz gibi sanayileşme ve teknolojik gelişme
aşamasındaki ülkelerde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Bu sorunlar çalışanların sağlığını etkilediği gibi iş verimini de önemli ölçüde
etkilemektedir. Günümüzde giderek hızlanan teknolojik gelişme, iş kazalarında artışa yol
açmaktadır. Teknolojik gelişmenin paralelinde ortaya çıkan tablonun kaynağında, gerekli
önlemlerin alınmayışı ve alınmış önlemlere uyulmayışının yattığı görülmektedir6. İş sağlığı
ve güvenliği önlemleri her şeyden önce kişinin huzurunu ve mutluluğunu sağlamayı
amaçlar. İş sağlığı ve güvenliğinin, kişilerin mesleki tehlikelerden uzak bir ortamda
çalışmasını sağlayarak; hem beden sağlığını, hem de ruh sağlığını koruyacağı bir gerçektir.
Öncelikle iş güvenliğinin temel prensibi “Önlemek ödemekten daha ucuz ve
insancıldır” fikridir. Bu prensip ile iş güvenliği çalışmaları temelde risklerin ortaya
çıkmadan önlenmesi çalışmalarını kapsar. Çalışma ortamında riskleri önceden belirleyip
gerekli önlemleri almak, kaza ve meslek hastalığının oluşmasına meydan vermemek temel
amaç olmalıdır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının işyerlerine yüklediği doğrudan 5 Fuat Bayram, Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatımıza Hakim Olan İlkeler, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, Sayı:7, 2005, s.1123. 6 Demircioğlu ve Centel, s.125.
7
maliyet, zamanında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yanında çok büyük bir oranı
oluşturmaktadır. Bu sebeple işyerlerinde gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınması
iktisadi bir gerekliliktir.
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterince alınmaması sonucu iş kazası ve
meslek hastalıkları meydana gelmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları bir yandan iş
gücü kayıplarına neden olurken diğer yandan maddi kayıplara da neden olmaktadır.
Ülkelerin kaynaklarını daha verimli şekilde değerlendirmek, iş sağlığı ve güvenliği
ilkelerine bağlıdır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen can ve uzuv
kayıpları sonucunda toplumda onarılmaz sosyal yaralar açılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği
ekonomik boyutlarının yanı sıra, sosyal boyutları ile ülke kalkınmasında önemli bir
sorundur.
İş kazalarının sebepleri, güvensiz durumlar ve güvensiz davranışlar olarak iki
kısma ayrılırsa, bu iki durumun ortadan kaldırılması halinde, kaza ihtimali çok düşük
olacaktır. İş kazaları incelendiğinde, kazaların % 50’sinin kolaylıkla önlenebilecek kazalar
olduğu, % 48’inin sistemli bir çalışma ile önlenebileceği, % 2’sinin ise önlenemeyeceği
ortaya çıkmaktadır. Bu da iş kazalarının % 98 oranında önlenebileceği gerçeğini ortaya
koymaktadır. Çalışma hayatı, çeşitli risk faktörleri ile doludur. Bu faktörleri işin kendisi,
kullanılan ve üretilen maddeler ile kişisel sağlık ve güvenlik şeklinde sınıflandırabiliriz.
“Önlemek ödemekten ucuzdur” prensibi ile hareket ederek, işyerlerinde tehlike
kaynaklarını ortaya çıkartıp, oluşabilecek riskleri kontrol altına alınabilmesi, meydana
gelebilecek kazaları azaltacak ve tehlikeli durumlar ortadan kaldırılmış olacaktır. Uyumlu
bir ekip çalışması ile gerçekleştirilen bu uygulamalar işyerlerinde Risk Değerlendirme
Çalışmaları olarak adlandırılmaktadır7.
7 Adnan İyibozkurt, “Baş Yazı”, http://www.isguv.com/ (12 Nisan 2007)
8
II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
İş sağlığı ve güvenliği konusunun, günümüzdeki bilimsel anlamını kazanması,
zaman içinde değişik evrelerden geçerek uzun tarihsel süreç içinde olmuştur. Tarih
boyunca çalışma hayatındaki teknolojik gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki
gelişmelere kaynaklık etmiştir.
İlk insanla başlayan üretim süreci zaman içinde değişmiştir. Taşın toprağın
işlenmesi, madencilik tekniklerinin gelişmesi, ateşin bulunması, zaman içinde buhar
gücünden faydalanma, iş aletlerinin ve üretim araçlarının gelişiminde önemli etkiler
yapmıştır. Çalışma hayatındaki değişmelerin ve gelişmelerin yarattığı sorunların çözümü
için yapılan çalışmalar iş sağlığı ve güvenliğinin gelişmesinde temel oluşturmuştur. Bu
yüzden iş sağlığı ve güvenliği tarihçesi çok eski çağlara dayanmaktadır8.
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ilk yazılı bulgulara, M.Ö 370 yıllarında
Hipoktrat’ın kurşunun zararlı etkilerini ortaya koyduğu çalışmasında rastlanılmaktadır.
Ayrıca kabul gören diğer bir çalışma da İtalyan Bernardino Ramazzini’nin (1633–1714) iş
sağlığına ilişkin bilimsel çalışmaları örnek verilebilir9.
İş sağlığı ve güvenliği Endüstri Devrimi ile beraber önem kazanmıştır. Kitle
üretiminin ortaya çıkmasıyla çalışanlar için olumsuz çalışma koşulları kendisini göstermiş
ve devlet müdahalesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır.
8 Gürbüz Yılmaz, İş Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi Gelişimi, http://www.isguvenligi.net/index.php?option=com_content&task=view&id=53&Itemid=32, (10Nisan 2007) 9 Yusuf Alper, Bazı Ülkelerde İşçi Sağlığı-İş Güvenliği Uygulamaları ve Türkiye’deki Uygulama İle Karşılaştırılması, İstanbul Üniversitesi Yayınları, Sosyal Siyaset Konferansları 37-38’nci Kitaplar, 1992, No: 3662.
9
A. DÜNYADA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
İş sağlığı ve güvenliği alanının değişik aşamalardan geçerek günümüzdeki
bilimsel anlamını kazanması çok uzun bir tarihsel süreç içinde olmuştur.
Birçok uzmanlık alanından bilim insanlarının katkıları sonucunda, günümüzde bir
bilim dalı haline gelen iş sağlığı ve güvenliği, üretim sürecindeki ve toplum yaşamındaki
değişimlere bağlı olarak gelişim göstermiştir. İnsanlığın doğa ile savaşımı ile başlayan ve
değişik aşamalardan geçen çalışma yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği
sorunlarının da gündeme gelmesine yol açmıştır. Üretim araçlarında ve üretim
yöntemlerindeki değişim ve dönüşümler sonucunda çalışanların sağlık ve güvenlik
sorunları da çoğalmış ve giderek önem kazanmaya başlamıştır. Tarih boyunca çalışma
yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki gelişmelere de kaynaklık
etmiştir. Çalışanların, işyeri ortamındaki fiziksel ve kimyasal etmenlerin zararlarına, üretim
araç ve gereçlerinin tehlikelerine, kullanılan ham ve yardımcı maddelerin çeşitli zararlı
etkilerine maruz kalmaları iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının temelini oluşturmaktadır.
Çalışma aktivitesi ilk insanla başlamış olduğundan, onu korumaya yönelik
tedbirlerin alınmasını da insanlık tarihi kadar geriye götürebilmek mümkündür. Bugünkü
anlamda iş sağlığı ve güvenliği olarak tanımlanabilecek çalışmalar, ilk olarak köleci
toplumlardan eski Roma’da gözlenmiştir. Ünlü tarihçi Heredot ilk kez çalışanların verimli
olabilmesi için yüksek enerjili besinlerle beslenmeleri gerektiğine değinmiştir10. Başlangıca
ilişkin yazılı bulgulara dayalı kaynaklara göre M.Ö. 370 yıllarındaki Hipokrat’ın kurşunun
zararlı etkilerini ortaya koyduğu çalışmasına dayandırılabileceği gibi, daha yaygın kabul
gören diğer bir yaklaşım olan 16. ve 17. yüzyıllarda (1633 – 1714) İtalyan Bernardino
Ramazzini’nin iş sağlığına ilişkin bilimsel çalışmaları da sayılabilir. Yazılı belgelere
dayandırarak iş sağlığı ve güvenliğini korumak için alınan önlemler ne kadar eskiye
10 Gürbüz Yılmaz, a.g.m.
10
dayandırılsa bile temelde, bu konuya yönelik çalışmaların toplum yaşantısında Endüstri
Devrimi süreci ile birlikte artarak önem kazandığı belirtilebilir11.
Roma İmparatorluğu döneminde toksikoloji oldukça ilerlemiş, bir çok bitkisel
zehir, arsenik ve arsenik asidinin sülfid tuzları bulunmuştur. Dioscorides ise zehirleri
bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı olmak üzere kökenine göre üçe ayırmış ve bu ayrım
yüzyıllar boyunca kullanılmıştır12.
Üretimin el ve küçük tezgah sanayinden, büyük sanayi ve fabrika üretimine doğru
geçişi, ilk zamanlarda işçiler için olumlu katkılar yaratmışsa da, zamanla büyük kitlelerin
kentlere akın etmesi ve makinelerin bir çok işgücünün yerini alması sonucu, işgücü arzı,
işgücü talebinden fazla oluşmuş, bu durum işçiler aleyhine gelişmiştir. İşçilerin pazarlık
etme şansı kalmamış ve ağır çalışma koşullarını kabul etmek zorunda bırakılmışlardır.
İşçiler fabrika ve maden ocaklarında 16–18 saat gibi uzun süreli, ağır şartlarda ve düşük
ücretlerde çalışmak zorunda kalmışlardır. Sanayi devriminin yarattığı zor çalışma koşulları,
iş kazaları ve meslek hastalıklarını beraberinde getirmiş işverenler gerekli önlem ve
tedbirleri alma gereği bile hissetmemişlerdir.
Devlet, işçi-işveren ilişkisine ilk olarak iş sağlığı ve güvenliğini korumak amacı ile
müdahale etmiştir. Çalışma sürelerinin sınırlandırılması, çocuk ve kadın işçilerin
korunması, çalışma yaşının saptanması, hafta tatili hakkının tanınması, işyerlerinde iş
kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı önlemlerin alınması ve bunların denetimi için
teşkilatların kurulması devlet için bir zorunluluk arz etmiştir. Başlangıçta çocuk ve
kadınların korunması amacı ile başlayan gelişme zamanla tüm işçileri korumaya yönelik ve
işçiler lehine emredici bir iş mevzuatı oluşmasına yol açmıştır.
11 Ayhan Gençler, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan Düzenlemelerden Doğan Yükümlülükler, http://paribus.tr.googlepages.com/a_gencler2.doc (23 Şubat 2007) 12 Gürbüz Yılmaz, a.g.m.
11
Bu dönemde İngiliz parlamento üyesi Antony Ashly Cooper çalışma koşullarını
düzeltmek amacı ile çalışma saatlerinin azaltılması, maden ocaklarında ve fabrikalarda
çalıştırılan kadın ve çocukların korunmasını öneren yasalar çıkarılması konusunda
çalışmıştır. 1740–1804 yılları arasında yaşayan Thomas Percival genç işçilerin çalışma
saatleri ve koşulları ile ilgili bir rapor hazırlamıştır. Bu durum yasa koyuculara başta kadın
ve çocuk işçiler olmak üzere tüm işçiler yararına hukukun düzenlenmesi zorunluluğunu
getirmiştir. Ancak bu düzenlemeler zaman almış, hemen gerçekleştirilememiştir. Bir
parlamenter ve bir işveren olan Sir Robert Peel parlamentoda girişimlerde bulunarak 1802
yılında “Çırakların Sağlığı ve Morali” ile iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili İngiltere’de ilk
yasanın çıkarılmasını sağlamış, çocuk işçilerin çalışma süresini günde en çok 12 saat ile
sınırlandırmış, gece çalışmalarını yasaklamış ve işyerlerinin ergonomik koşullara
adaptasyonunu öngörmüştür13.
Devletin ilk ciddi müdahalesi ise fabrikalardaki çalışma sürelerini düzenleyen
çırakların sağlık ve moral bakımından korunmalarını sağlayan 1802 tarihli “Factory Act”
Kanunu’dur. Bu kanunla çırakların çalışma saatleri günde 12 saat ile sınırlandırılarak, yılda
bir kez yeni bir elbise verilmesi, ayda bir kez kiliseye gönderilebilmeleri, fabrikaların iyi
havalandırılmaları ve yılda iki defa fabrikaların badana edilmeleri zorunlu tutulmuştur14.
1804’te, 1819’da ve 1833’de çıkarılan yasalar ile emeğin korunmasına yönelik önemli
değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenlemeler İngiltere ile sınırlı kalmamış Avrupa ve Kuzey
Amerika’ya da örnek teşkil etmiştir15.
İçinde bulunduğumuz son yüzyıl içinde makineleşme ve endüstrileşme çalışanların
yaşamlarının büyük bir bölümünü hızla çoğalan ve genişleyen fabrikalarda sürdürmelerine
yol açmıştır. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak da önceden kestirilemeyen bazı
yeni tehlikeler ortaya çıkmıştır. Rahatsızlıklar çoğaldıkça haklı olarak toplumun bu
konudaki duyarlılığı da artmış, teknik elemanlar ve bilim adamları konuyla daha çok
13 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 14 Ayhan Gençler, a.g.m. 15 Nur Serter, Devlet Görevlerindeki Gelişmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, No: 3856, s. 16-17.
12
ilgilenmeye başlamışlardır. Endüstride, yapı işlerinde, madenlerde, yollarda ve hemen
hemen çalışılan her yerde meydana gelen kazaların yarattığı tehlikelerin insanlığı ne ölçüde
tehdit eder hale geldiği herkes tarafından anlaşılmaya başlanmıştır. Böylece, bu tehlikelerle
bilinçli olarak mücadele edilmesi gerektiği düşüncesi yaygınlaşmaya başlamış, iş güvenliği
kavramı doğmuş ve gelişmeye başlamıştır. İş güvenliği zaman içinde teknik ve özerk bir
bilim dalı haline gelmiştir16.
Çalışma koşul ve yöntemlerine ilişkin köklü değişimler, ekonomik ve toplumsal
düzeni de derin bir biçimde etkileyip yeni bir yapı kazandıran teknik gelişmelerle
başlamıştır. Doğa gücünün ve organik gücün yerini makinenin ve buhar gücünün alması
anlamına gelen Endüstri Devrimi 17.yüzyılın ikinci yarısından önce İngiltere’de
başlamıştır17. Buhar makinesinin James Watt adlı bir İngiliz mühendis tarafından icat
edilmesi ve bunu enerji kaynağı olarak kullanması ile başlayan Endüstri Devrimi, insanlığın
şimdiye kadar yaşadığı en büyük değişim dalgası olarak değerlendirilmektedir18. Endüstri
Devrimi kısaca zanaat ve basit aletlerle üretimin yerine, yeni buluşların oluşturduğu teknik
ve makinelerle donatılmış fabrika üretiminin geçmesidir19. Endüstri çağında tekniğin
anlamı değişmektedir. Bugüne kadar benimsenen yarar ölçüsü yerini güçe bırakmaktadır20.
Sanayi Devrimi ile beraber üretimde makineleşmenin ve teknolojinin artarak büyüdüğü,
toplumsal dönüşümün hız kazandığı, mevcut değerlerin ve oluşumların önemlerini yitirdiği
ya da ortadan kalktığı, çalışanların korunmasız kaldığı süreçte, insan sağlığı ve güvenliğini
korumaya yönelik yapılan uygulamalar ve alınan önlemler gündeme gelmiştir21.
1819 tarihinden sonra çıkarılan yasalarla, 9 yaşından küçük çocukların
çalıştırılamayacağı ve cumartesi çalışma sürelerinin dokuz saate indirilmesi şartı
getirilmiştir. Bahsedilen bu yasalar kağıt üzerinde kalmış iş güvenliği konusunda etkili
olamamıştır. Ancak devletin ilk kez çalışanları koruyucu nitelikte yasal önlemler alma
16 Nüvit Gerek, “Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”, Türk Metal Sendikası Yayınları, Ocak 1998. s.18. 17 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 18 Abdulkadir Şenkal, Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika, Alfa Yayınları, 1.Baskı, Ağustos 2005, s.15. 19 Aysen Tokol, Sosyal Politika, VİPAŞ, 2.Baskı, Yayın Sıra No: 39, Bursa 2000, s.3. 20 Serap Soyer, Endüstri Sosyolojisine Giriş, Saray Kitabevi, İzmir, 1996, s.86. 21 Ayhan Gençler, a.g.m.
13
niyeti taşıması açısından önemlidir. Resmi anlamda iş güvenliği denetim teşkilatı
kurulabilmesi için 1833 yılına kadar beklemek zorunda kalınmıştır. Bu tarihte tüm dokuma
sanayinde çalışan çocukların haftalık çalışma süresi en çok 48 saat olarak saptanmış ve
işçiyi koruyucu hükümlerin uygulanması için ilk kez etkili bir iş denetimi teşkilatı
kurulmuştur. 1824 yılında işçilere kendi aralarında birleşme ve işverene karşı daha güçlü
olma olanağı sağlanmıştır.
İşçiler ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak ve artırmak amacıyla kendi
aralarında birleşip fiili işçi toplulukları oluşturmuşlardır. Daha sonra devlet, işçilerin
oluşturduğu bu fiili toplulukların tüzel kişiliğini tanıma yoluna gitmiş ve böylece dünyada
ilk işçi sendikaları ortaya çıkmıştır. Sendikalar ile işçiler, işverenlerin karşısına güçlü bir
taraf olarak çıkmışlar, özellikle toplu iş sözleşmesi ile çalışma şartlarında olumlu etkiler
sağlamışlardır. 1842 yılında yürürlüğe giren yasa ile kadınların ve 10 yaşından küçük
çocukların yeraltında çalıştırılmaları yasaklanmış ve maden ocakları müfettişliği
kurulmuştur. 1844 yılında iş yerlerinde hekimlerin sorumlulukları artırılarak sağlık
açısından tehlikeli yerlerde çalışanların sağlık kontrolleri, işyeri hekimlerine verilmiştir.
1895 yılında bazı tehlikeli meslek hastalıklarının bildirilmesi zorunlu hale getirilmiş ve
Thomas Morison Legge ilk hekim ve iş güvenliği müfettişi olarak atanmıştır. Thomas
Morison Legge kurşun zehirlenmesi gibi şarbon hastalığının da meslek hastalığı olduğunu
ileri sürmüş ve konu ile ilgili tüzük kabul edilmiştir22. İngiltere’de bu alanda birçok kanuni
düzenleme yapılmıştır. Ayrıca İsviçre’de 1840, Fransa’da 1841, Almanya’da 1849 ve
ABD’nde 1877 yılında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili pek çok kanun çıkartılmıştır. Sonraki
yıllarda bu ülkelerde mevzuatı ve uygulamayı geliştiren düzenlemeler yapılmış, gelişmekte
olan diğer ülkeler de bu amaca ilişkin düzenlemeleri başlatan çalışmalar
gerçekleştirmişlerdir23.
22 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 23 Yusuf Alper, a.g.m.
14
İşçilerin korunması konusunda ortak hareket edilmesi gereği zamanla daha çok
hissedilmiş, uluslararası örgütlerin kurulması yoluna gidilmiştir. Birinci Dünya Savaşının
başlaması iş hukukuna ilişkin ulusal ve uluslararası çalışma ve düzenlemeleri engellemiştir.
Savaş sonrasında imzalanan Versay Barış Antlaşması ile 1919’da Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) kurularak işçi sorunlarına uluslararası düzeyde çözüm olanağı sağlanmıştır.
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası işbirliği daha da gelişmiş, iş hukukuna ilişkin
sözleşme ve tavsiye kararlarının oluşmasında ILO etkili olmuş ve 1946 yılında Birleşmiş
Milletler ile imzaladığı anlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu durumuna gelmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliği yapan birçok
kuruluş, iş sağlığı ve güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kimyasal maddeler için saptadığı “işyerlerinde maruz
kalma değerleri” ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan kararlar ve oluşturulan
uluslararası sözleşmeler bu konudaki sorunların çözümüne katkı sağlamıştır. Uluslararası
Çalışma Örgütü ile Dünya Sağlık Örgütü’nün katkılarıyla, olumsuz çalışma koşullarının
düzeltilmesi amacı ile yasal düzenlemeler ve bilimsel çalışmalar yapılarak iş güvenliği
mevzuatı oluşturulmaya çalışılmıştır.
19 yy. ortalarında işçi-işveren ilişkilerine müdahale etme zorunluluğu, görüldüğü
gibi bugünkü teknik ve günün şartlarına uygun olarak değişen ve gelişen iş mevzuatının
oluşmasına yol açmıştır. İşçiler kendi lehlerine gelişen, devlet tarafından cezai yaptırımlarla
korunan, bir iş sağlığı ve güvenliği hakkı kazanmışlardır. İş sağlığı ve güvenliği taşıdığı
önem nedeni ile birçok ülkede zamanla Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Günümüzde, teknolojik değişimin kaynağı, yeni teknolojilerdir. Yeni teknolojiler
iş ilişkilerini etkilemektedir. Son dönemde ekonomik ve toplumsal alanda köklü
değişimlere yol açan en önemli yeni teknolojiler; bilgi teknolojisidir. Bilgi teknolojisi,
bilgisayar, mikro elektronik ve telekomünikasyon teknolojilerini bir arada ifade etmektedir.
Bilgi teknolojisi, bilginin toplanması, işlenmesi, saklanması, gerekli olduğunda çağrılması
ve iletilmesinde köklü yenilikler sunan bir teknolojidir. Bu teknolojiyle beraber yeni
15
çalışma şekilleri ortaya çıkmıştır. Evden çalışma ya da yarı zamanlı çalışma vb. Bu çalışma
şekilleri de bir takım yeni riskleri beraberinde getirmektedir. Örneğin, ekranlı araçlarda
çalışan ev çalışanları göz sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır24.
Bugün demokratik ülkelerdeki iş sağlığı ve güvenliği gelişmelerine bakıldığında,
oldukça karmaşık modeller karşımıza çıkmaktadır. Bunlar arasında başlıca iki model göze
çarpmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği konuları, kimi ülkelerde çalışma bakanlıkları ya da
muadillerinin; kimilerinde ise, sağlık bakanlıkları ve muadillerinin görev alanında
sayılmaktadır25.
Bu modellere ek olarak başka özelliklere de rastlanılmaktadır; merkezi yönetimin
yanı sıra yerel yönetimlere de –göreli olarak- geniş yetki tanıyan ülkeler (Hollanda gibi)
veya federal uygulamaların yanı sıra eyalet yönetimlerine de oldukça geniş yetkiler tanımış
ülkeler (ABD gibi). Sonuç olarak iş sağlığı ve güvenliği etkinliklerinde her ülke için geçerli
tek bir modelden söz edilemez. Her ülke kendi idari kuruluşunda, kendi sanayileşme
sürecinde yaşadığı evrelere, kendi sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerine göre en uygun iş
sağlığı ve güvenliği etkinlik modelini bulmak ve geliştirmek zorundadır26.
B. TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimi, endüstrileşme ve çalışma
yaşamındaki gelişmelere bağlı olarak benzer aşamalardan geçmiştir. Meslek hastalıklarının
ve iş kazalarının önemli bir sorun olarak gündeme gelmesi endüstrileşmenin gelişimi ile
yoğunluk kazanmıştır. Endüstrileşme sonucu üretim araçlarında ve üretim yöntemlerinde
sağlanan gelişmeler iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını da ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların
yoğunluğuna ve toplumsal tepkilere bağlı olarak da çözüm önerileri üretilmesi ve yaşama
geçirilmesine yönelik çalışmalar iş sağlığı ve güvenliği konusundaki etkinliklere ivme
24 Tijen Erdut, Yeni Teknolojilerin İş İlişkileri Üzerindeki Etkisi, TÜHİS Yayınları, Ankara, 1998, s.5. 25 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, İş Gücü Piyasası OİK Raporu, Çalışma Hayatı Alt Komisyonu Raporu, İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubu Raporu, http://ekutup.dpt.gov.tr/isgucu/oik651.pdf (24 Şubat 2007), s.69. 26 İş Gücü Piyasası OİK Raporu, s.69
16
kazandırmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, endüstrileşmenin gelişim
düzeyine bağlı olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda yasal, tıbbi ve teknik çalışmalar
yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda endüstrileşme sürecine girilemediği için bir sosyal
politika ve sosyal güvenlik sistemi de gerçekleşememiştir. Ancak sosyal koruma
gereksinimi her zaman varolmuştur. Aile içi yardımlaşma, meslek örgütleri ve dinsel
temele dayalı öteki hayır kurumları, bu korumanın belli başlı araçları olmuşlardır. Yasal
düzeydeki önlemlerin etkinliği ise çok sınırlı kalmıştır27.
Aile içi yardımlaşmaya göre, çalışan kişinin gelirinin mesleki, fizyolojik ya da
ekonomik nedenlerle kesilmesi durumunda, ailenin diğer bireyleri, geliri kesintiye uğrayan
kişiye yardım ederek, bu kaybın etkilerini ortadan kaldırmaya ya da en azından
hafifletmeye çalışacaklardır. Dinsel yardımlar ise, daha çok sosyal yardımlar şeklinde
değerlendirilebilir. Buna göre, İslam dininin gerektirdiği zekat, fitre, vb. şekilde, dar
gelirliler ve muhtaçlara yapılan yardımlar, yüksek gelirlilerden düşük gelirlilere doğru
gelirin belirli çapta yeniden dağılımını sağlamıştır28.
XI. ve XII. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan loncalarda, iş sağlığına ait
çalışmalara rastlanmamaktadır. Ancak bununla birlikte loncaların “Orta Sandığı” ya da
“Teavün Sandığı” adı verilen yardım teşkilatı, yaşlılık nedeni ile dükkanlarına gelemeyen
ya da dükkanları kapanan ustalara (aceze) ve esnaflığın hangi derecesinde olursa olsun bir
arıza ya da tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmış olanlara (malulin) sandıktan
yardım yapılırdı29. Loncaların gelir kaynakları çeşitliydi. Bunlar arasında, vasiyetname ya
da vakıf yoluyla aktarılan para ve mülkler, bir defaya mahsus olmak üzere yapılan bağışlar
ve sandıkta işletilen sermayenin neması da bulunmaktaydı30.
27 Ali Güzel ve Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10.Basım, İstanbul: Beta Yayınları, Ekim 2004, s.26. 28 Ahmet Makal, Osmanlı İmparatorluğu’nda Çalışma İlişkileri: 1850-1920 – Türkiye Çalışma İlişkileri Tarihi, 1. Baskı, İmge Kitabevi, Mayıs 1997, s.211. 29 Turhan Akbulut, İşçi Sağlığı Prensip ve Uygulamaları, 5. Baskı, Sistem Yayıncılık, Haziran 1996, s. 29. 30 Makal, s.213.
17
Loncalar, Osmanlı İmparatorluğu’nda, zanaatkarları örgütleyen mesleki kuruluşlar
olarak, 19.yüzyıl sonlarına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Günümüzdeki kavramlarla
ifade edilirse, ücretli olarak çalışan kalfalar dışında, kendi hesabına çalışanları örgütleyen
kuruluşlar olduğu ifade edilebilir31.
1. Tanzimat (1839) Öncesi Dönem
Tanzimat öncesi dönemde sanayi henüz gelişmemiş olduğu için büyük iş yerleri
mevcut değildi. Bu dönemde küçük sanat ve atölye üretimine dayanan işyerleri
bulunmaktaydı. Ekonomik ve ticari yaşamın örf ve adetle düzenlendiği bu dönemde
“zaviye” diye anılan esnaf meslek kuruluşlarının olduğu bilinmektedir. Meslekte yükselme
çıraklık, kalfalık ve ustalık aşamaları ile gerçekleşirdi ve Fütüvvetname isimli kaynakta
kurallar belirlenmişti. Zaviyelerin yerini zaman içinde loncalar almıştır32. İşyerlerinde
çalışma koşullarını loncaların kuralları ve gelenekleri belirlemiştir. Bu dönemde bir taraftan
kapitülasyonların etkisi ile diğer taraftan sürekli savaşlar, ayrıca loncaların, teknik
gelişmelere ve yeniliklere karşı açık ve istekli olmaması sebebi ile ekonomik ve sınai hayat
geri kalmıştır33.
2. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Sonrası
Tanzimat’ın ilanından sonra bazı girişimler sonucu işçi yararına düzenlemeler
yapılmıştır. Özellikle Ereğli Kömür İşletmeleri’nin Deniz Bakanlığı’na geçmesi ile kömür
ocaklarında çalışan işçilerin çalışma koşullarını düzenleyen yeni yasalar çıkarılmıştır. 19
yy. ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri amaçlı üretimlerin yanı sıra daha
çok el tezgahı olarak gelişmeye başlayan sanayileşme, daha sonraları kömür ocakları,
madenler, demir yolu yapımı ve tütün işletmelerinin katılımı ile sürmüştür. Bu dönemde
çalışma koşulları çok ağır olup çalışma süreleri 16 saate kadar çıkarılmış, kadın ve
çocukların ağır işlerde çalıştırıldıkları görülmüştür. Bu durum, kömür ocaklarında çalışan
31 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 32 Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Ankara: Seçkin Yayınları, 2001, s.40. 33 Kamil Turan, İş Hukukunun Genel Esasları, Ankara: Kamu İş Yayınları, 1990, s.132.
18
çok sayıda işçinin akciğer hastalıklarına yakalanmasına ve üretimin düşmesine neden
olmuş, Madeni Hümayun Nazırı Dilaver Paşa konu ile ilgili bir tüzük hazırlatmıştır34.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk çalışma mevzuatı olan ve 1865
yılında çıkartılan bu “Dilaver Paşa Nizamnamesi” sosyal yönünden çok ekonomik yönü
olan bir nizamnamedir. Kömür üretimini artırmak amacı ile düzenlenmiş olan bu
nizamname de işçiye ait çalışma, dinlenme ve tatil sürelerine ilişkin hükümler
içermekteydi. Bu Nizamnameyi 1869 ‘da çıkartılan “Maadin Nizamnamesi” izlemiştir.
Yeni Nizamname ile Dilaver Paşa Nizamnamesi’nin eksikleri tamamlanmaya çalışılmış,
maden ocaklarında verimi arttırmak amaçlanmıştır35. Maadin Nizamnamesi esas itibariyle
madenlerde çalışan işçilerin ücretleri, iş süreleri ile sağlık ve güvenliklerine ilişkin bazı
kurallar öngörmüştür36. Bu iki nizamname sosyal yaşamı düzenleyen ilk belgeler ve
çalışmalar olması bakımından önemlidir
1877 yılında yürürlüğe konan Mecelle’nin kira sözleşmesini düzenleyen ikinci
kitabında iş ilişkilerine de yer verilmiştir. Mecelle’de işçi ve işveren taraflara sözleşme
serbestisi içinde ilişkilerini düzenleyebilme olanağı tanınmış, emredici kurallar
öngörülmemiştir.
Kurtuluş Savaşı devam ederken 1921 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından 151
sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun
çıkarılmıştır. Uygulama alanı Ereğli Havzası ile sınırlandırılan bu Kanun, bölgede çalışan
maden işçilerini, en az çalışma yaşı, asgari ücret, iş süreleri, işçi sağlığı gibi konularda
koruyucu nitelikte kurallar getiriyor, iş kazası halinde tazminat ve ceza yaptırımına ilişkin
hükümler öngörüyordu37.
34 Cahit Talas, Türkiye’nin Açıklamalı Sosyal Politika Tarihi, Birinci Baskı, İstanbul: Bilgi Yayınları 1992, s.112. 35 Faruk Andaç, İş Hukuku, Ankara: Yargı Yayınları, 2003, s.21. 36 Sarper Süzek, İş Hukuku, İkinci Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2005, s.10. 37 Süzek, İş Hukuku, s.10.
19
3. Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet döneminde, Ülkemizde sanayi gelişmeleri ile birlikte iş güvenliğine
ait düzenlemeler yapılmıştır. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden 1921 yılında iki önemli
Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanun’lardan ilki 114 sayılı “Zonguldak Ereğli Havzası
Fahmiyesinde Mevcut Kömür Tozlarının Amale Menafi Umumiyesine Füruhtuna” ait
Kanun olup kömürden arta kalan kömür tozlarının satılması ve elde edilecek gelirin
işçilerin gereksinimleri için ayrılmasını içermektedir. Diğer Kanun ise 151 sayılı “Ereğli
Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik” Kanun olup çalışma
koşullarının düzeltilmesine yönelik hükümler getirmiştir. Bu yasa ile ülkemizde çalışma
saatleri ilk kez 8 saat ile sınırlandırılmış ancak tarafların karşılıklı anlaşmaları ve iki kat
ücret ödeme koşuluyla fazla çalışmaya izin verilmiştir. Maden ocaklarında 18 yaşından
küçüklerin çalıştırılması yasaklanmıştır. Kazaya uğrayan işçi ve ailesine tazminat
ödenmesine, kazanın kötü yönetim ya da ihmalden kaynaklanması neticesinde cezai
yaptırım uygulanması öngörülmüştür. Sermayesi işveren ve işçiden alınan aylık paralar ile
yardım sandıkları oluşturulmuş ve Amale Birliği içinde birleştirilmesi öngörülmüştür38. Bu
yasanın en önemli maddelerinden biri de iş yerlerinde sağlık kurallarına uyulmadığında
madencilerin ruhsatname ve imtiyazlarının fesih olacağı hükmünün yer almasıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak ülke sanayisinin geliştirilmesine yönelik
pek çok yatırım yapılmıştır. Özellikle kalkınma planları ortaya konularak uzun dönemli
planlar ve stratejiler belirlenmiştir. Sanayileşmede sağlanan gelişmelerin yarattığı sorunları
gidermek için pek çok yasa, tüzük ve yönetmelik çıkarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından
sonra ilk yasal düzenleme 1924 yılında 394 sayılı “Hafta Tatili Kanunu” olmuştur. Resmi
ve özel kurumlarda çalışanların tümüne haftada bir gün süre ile tatil hakkı tanıyan bu yasa
ile iş sağlığı açısından atılmış önemli bir adım olarak kabul edilir. 1926 tarihinde yürürlüğe
giren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 332.nci maddesi ise işverene, iş kazaları ve meslek
hastalıkları sonucunda hukuki sorumluluklar getirmiştir39.
38 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 39 Sarper Süzek, İş Güvenliği Hukuku, Ankara: Savaş Yayınları. 1985, s.69.
20
Ülkemizde o dönemde İş Kanunu’nun bulunmaması sebebi ile iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili pek çok maddenin yer aldığı 1593 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu”
1930 tarihinde çıkarılmıştır. Çocuk ve kadın işçilerin korunmasına, işyerlerinde işyeri
hekimi bulundurulmasına, belirli büyüklükteki işyerlerinde revir ve hastane açılmasına ait
kurallar konulmuştur40. Ayrıca 1580 sayılı Belediyeler Kanunu çıkarılarak belediyelere
endüstriyel kuruluş ve fabrikaların elektrik tesisatının, makine ve motor düzenlerinin, kazan
ve bacaların sürekli olarak teknik kontrollerini yapma, çevreye sağlık ve huzur zararını
önleme, işyerlerinin ve işçi kamplarının sağlık denetimlerini yapma görevi verilmiştir41.
Türkiye’nin ilk İş Kanunu olan 3008 sayılı Kanun 08.06.1936 yılında çıkarılarak
15.06.1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde ilk kez devlet, bütün yönleri ile işçi ve
işveren ilişkilerine doğrudan müdahale etmiştir. Bu yasa ile iş güvenliği ilk kez düzenli,
ayrıntılı ve sistemli bir düzenlemeye kavuşmuş, işçilerin işyeri tehlikesine karşı bütün
yönleri ile korunması amacı izlenmiştir42. 3008 sayılı İş Kanunu’nun 107'nci maddesinde
Sosyal Sigortaların kademeli olarak kurulması ve temel ilkeleri belirlenmiştir.
27.06.1945 Tarihinde, 3008 sayılı İş Kanunu’nun kapsamında bulunan işçileri iş
kazaları meslek hastalıkları riskinden korumak için “4772 sayılı İş Kazaları ile Meslek
Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu” çıkarılmıştır43.
1937 yılında yürürlüğe giren 3008 sayılı İş Kanunu, o günün kıt ekonomik
kaynaklarını göz önünde tutarak devlet öncülüğünde sanayileşmeyi hedefleyen bir nitelik
taşımıştır. 3008 sayılı İş Kanunu 28.07.1967 tarihinde kaldırılarak yerine 931 sayılı İş
Kanunu çıkarılmıştır. Ancak Anayasa mahkemesinin 931 sayılı İş Kanununu şekil
yönünden iptal etmesi üzerine 25.08.1971 tarihinde 1475 sayılı İş Kanunu çıkarılmıştır.
40 Turan, s.172. 41 Talas, s.113. 42 H. Serdar Şardan, Risk Değerlendirilmesi ve OHSAS 18001, Ankara: Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Yayınları, 2005, s.5. 43 Şardan, s.5.
21
Bugün yürürlükte olan tüzük ve yönetmeliklerin büyük bir bölümü 1475 sayılı İş
Kanunu’na dayanılarak çıkarılmıştır. 17.07.1974 tarihinde yürürlüğe konan 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu ile işçi güvenliği ile ilgili yasalar SSK altında toplanmıştır. Adı
geçen yasanın 11. maddesinde ve diğer maddelerinde, iş kazaları ve meslek hastalıkları
sigortası tarafından işçilere ve hak sahiplerine sağlanacak yardım ve ödemeler belirtilmiştir.
Hızla gelişen teknolojiye uyum sağlayabilmek için 1475 sayılı İş Kanunu’nun
güncellenmesine ihtiyaç duyulmuş, 10.06.2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu
çıkarılmıştır. Çalışma hayatımızı yeniden düzenleyen yeni İş Kanunu’nun bir çok maddesi
doğrudan ve dolaylı olarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilidir. 1475 sayılı İş Kanunu’ndaki
“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” kavramı yerine 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda “İş Sağlığı ve
Güvenliği (İSG)” kavramı kullanılmıştır44. Dar anlamda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, işçinin
sağlık ve emniyetinin işyeri sınırları ve iş dolayısıyla doğan tehlikelere karşı korunmasını
anlatırken bunun tam olarak yeterli olmadığı görülerek sadece iş yerinde değil iş yeri
dışında da işçinin sağlık ve güvenliğini olumsuz etkileyebilecek risklere karşı önlem almayı
ifade eden İş Sağlığı ve Güvenliği tanımı kullanılmaya başlanmıştır45. Ayrıca 4857 sayılı İş
Kanunu, Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili yönergelerinden etkilenmiştir. Avrupa Birliği
uyum yasaları doğrultusunda düzenlenen ve çıkarılan yönetmeliklerin tamamına yakınının
son hükümler bölümünde “Bu Yönetmelik .................... tarihli .................... sayılı Avrupa
Parlamentosu ve Konseyi direktifleri esas alınarak hazırlanmıştır.’’ hükmü yer
almaktadır46.
44 Can Tuncay, Tebliğ, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, TİSK Yayınları, 2004, Yayın No: 241, http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1076 (12 Ocak 2007) 45 Ercan Akyiğit, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, Dördüncü Baskı, Ankara: Seçkin Yayınları, 2005, s.310. 46 Gültekim Karaçivi, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği Yeni Yükümlülükler, İşveren Dergisi, Nisan 2004, http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=940 (21Şubat 2007)
22
III. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN ÖNEMİ
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde toplam nüfusun yarısına yakın bir
bölümünü çalışanlar oluşturmaktadır. Gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte
işyerlerindeki kötü çalışma koşulları iş sağlığı ve güvenliğini ve buna bağlı olarak da
toplum sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Sanayileşmiş ülkeler, günümüzde iş sağlığı ve
güvenliği konusunda ciddi çabalar harcamak zorunda kalmışlardır. Söz konusu ülkelerin
hepsi iş kazalarını ve meslek hastalıklarını olabildiğince en düşük düzeyde tutmak için
uğraşmaktadırlar. Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerde iş sağlığı ve güvenliği konusunun
bağımsız bir bilim dalı haline geldiği ve genel toplum sağlığı içinde koruyucu sağlık
hizmetlerinin önemli bir bölümünü oluşturduğu söylenebilir47.
İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının hem sosyal hem de ekonomik getirisi
vardır. En büyük sosyal getirisi, insanların yaşamını kurtarmak, onların sakatlanmalarını ve
yaralanmalarını en aza indirmektir. Bu hiçbir değerle ölçülemeyecek, öte yandan devletin
vatandaşına karşı temel ödevlerinden biridir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kuramsal
önlenebilirliklerinin uygulamada kendini göstermesi, çalışanların adalet beklentilerinin bir
bölümünün karşılanmasını da sağlayarak, iş barışı ve sosyal adalete hizmet edecektir.
Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarıyla oluşturulacak olan riskin en aza indirildiği
yaşama ve çalışma koşulları, sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yükü de en aza
indirecektir. Bu bir yönüyle sosyal bir getiriyi, diğer yönüyle de ekonomik getiriyi
oluşturacaktır. Üretimin kesintisiz ve artarak sürdürülmesini sağlayan etkisi, işverenlerin
uygulamaları yalnızca yasal bir külfet olarak değil, aynı zamanda bir nimet olarak
algılamalarını gerektirecektir.
47 Gerek s.8.
23
İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının hem sosyal hem de ekonomik yükü vardır.
Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hali bozulan çalışanların, çaresizlikleri ve
katlandıkları acı kayıplar, yakın çevrelerini ve bakmakla yükümlü olduklarını kişileri de
etkilemektedir. Böylece oluşan sosyal yük aynı zamanda benzer konumda çalışanlar
üzerinde de gerginlik ve kaygı oluşturmaktadır. Bu ortam, insanların, entelektüel yetilerini
ve inisiyatiflerini en düşük düzeyde kullanabilmelerine yol açmakta; bir yanıyla da
ekonomik yük oluşturmaktadır48.
İş güvenliğinin temel amacı; İş, çevre ve sosyal faaliyetlerden kaynaklanan
tehlikelerin önlenmesi, sağlıklı ve güvenli bir yaşam ve çalışma ortamı sağlayarak tüm
insanlara zarar verici olayların asgariye indirilmesidir.
Bu nedenle işyerlerinde iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik önlemlerin amaçlarını
üç başlık altında toplayabiliriz.
� Çalışanları Korumak: İş sağlığı ve güvenliğinin ilk amacı, çalışanları
işyerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli bir ortamda
çalışmalarını sağlamak.
� Üretim Güvenliğini Sağlamak: İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle
oluşabilecek iş gücü ve iş günü kayıplarının en aza indirgenmesi ve
dolayısıyla iş veriminde artışın sağlanması ile üretim düzeyinin korunması.
� İşletme Güvenliğini Sağlamak: Çalışma ortamlarında alınan tedbirler ile
işletmeyi tehlikeye sokabilecek yangın, patlama, makine arızalarının ortadan
kaldırılması ve böylece işletmenin güvenliğinin sağlanması.
İş sağlığı ve güvenliği ekonomik ve sosyal boyutları ile ülke kalkınmasında önemli
bir sorundur. Her şeyden önce iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, kişinin huzurunu ve
mutluluğunu sağlamayı amaçlamaktadır. Kişilerin mesleki tehlikelerden uzak bir ortamda
çalışmasının sağlanması hem beden sağlığını hem de ruh sağlığını koruyacaktır.
48 İş Gücü Piyasası OİK Raporu, s.86.
24
Öncelikle, iş güvenliğinin temel prensibi “Önlemek ödemekten daha ucuz ve
insancıldır” fikridir. Bu prensip ile iş güvenliği çalışmaları temelde risklerin ortaya
çıkmadan önlenmesi çalışmalarını kapsamaktadır. Çalışma ortamında riskleri önceden
belirleyip gerekli önlemleri almak, kaza ve meslek hastalığının oluşmasına meydan
vermemek temel amaç olmalıdır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen
maddi kayıplar işyerlerinde zamanında alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin yanında çok daha büyük olmaktadır49. Bu nedenle işyerlerinde gerekli sağlık
ve güvenlik önlemlerinin alınması iktisadi bir zorunluluktur. İş kazaları ve meslek
hastalıklarının sonuçları ve bu olayları önleme çalışmaları ülke ve toplum için sosyal,
ekonomik ve siyasi yönden büyük önem taşımaktadır.
IV. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI
A. İŞ KAZASININ TANIMI VE UNSURLARI
1. İş Kazasının Tanımı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), iş kazasını, beklenmeden ortaya çıkan,
önceden planlanamayan, belli bir zarar veya yaralanmaya neden olan olay biçiminde
tanımlamıştır50.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11. maddesinin (A) fıkrası hükmüne
göre; İş kazası, aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen
veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır51. Ayrıca, Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesine göre:
a- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
49 http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/pr/2006/15.htm, (15.01.2007) 50 Onan Kuru, Türkiye’de İş Sağlığı, İş Güvenliği Teftiş ve Öneriler, Türk Endüstri İlişkileri Derneği III. Endüstri İlişkileri Kongresi, Ankara, 14-16 Ekim 1998, s.249 51 Müjdat Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Sekizinci Baskı, İstanbul: Der Yayınları, 2006, s.195.
25
b- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle,
sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş
veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
c- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında
başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen
zamanlarda,
d- Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi
sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da
ruhen özüre uğratan olaydır52.
2. İş Kazasının Unsurları
a) Kazaya Uğrayan Kimsenin Sigortalı Sayılması
Bir olayın iş kazası olarak kabul edilebilmesi için ilk koşul, kazaya uğrayan
kimsenin sigortalı sıfatını taşımasıdır. Kazaya uğrayan kimsenin 506 sayılı Kanun’un 2. ve
3. maddesinde tanımlanan sigortalılık sıfatını taşımaması durumunda, meydana gelen olay
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun uygulama alanı dışında kalmaktadır.
506 sayılı Kanun’un 63. maddesi hükmü gereği sosyal güvenlik destek primine
tabi olanlar ve 4207 sayılı Yasa ile değişik 3308 sayılı Mesleki Eğitimi Yasasında
düzenlenen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrenciler de iş kazası
sigortası yönünden “sigortalı” olarak işlem görmektedir53.
506 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre, işe alınanlar kendiliğinden sigortalı
sayılacaklarından, işveren tarafından Kuruma bildirilmemiş olması, sigortalının maruz
kaldığı olay karşısındaki durumunu etkilemez. Bunun gibi, iş kazasının varlığı için sigortalı
olma dışında başka koşulların, örneğin; belli bir süreden beri sigortalılık ya da belirli bir
52 Müjdat Şakar, Genel Gerekçeleriyle Yeni Sosyal Güvenlik Kanunları, İstanbul: Der Yayınları, 2006, s.39. 53 Bekir Geçer, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2004, s.26.
26
süre prim ödemiş olma koşulunun gerçekleşmesi de aranmayacaktır. İşe girdikten birkaç
saat sonra uğranılan kaza da, iş kazası kabul edilebilecektir. Yine, sigortalının kastı veya
suç sayılır bir hareketi sonucu olayın meydana gelmiş olması, iş kazası sayılma niteliğini
ortadan kaldırmayacaktır54.
b) Kazanın Gerçekleşmiş Olması
Borçlar hukuku açısından kaza, borçlunun kusur ve iradesi dışında meydana gelen,
önceden görülemeyen, kaçınılması mümkün olmayan, zarar doğuran ve borçluyu
sorumluluktan kurtaran herhangi bir olaydır. Genel anlamda kaza, can ya da mal kaybına
neden olan kötü olay şeklinde tanımlanır.
İş kazasından söz edebilmek için, sonuçları dışa yansıyan bir kazanın gerçekleşmiş
olması gerekmektedir. İş kazası olarak değerlendirilebilecek kazalar, ani ve belirli şiddette
dış etki sonucu oluşarak sigortalıyı bedence ya da ruhi olarak zarara uğratan olaylardır.
Başka bir deyişle, iş kazaları açısından kazanın sonuçlarının “sigortalı” üzerinde etki ve
sonuç doğurma zorunluluğu bulunmaktadır. Sadece mal varlığı veya eşya üzerinde sonuç
doğuran kazaların iş kazası olarak kabulüne imkân bulunmamaktadır.
(1) Dış Etki
Gerçekleşen bir olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için sigortalıda
bedence veya ruhça arıza oluşturan veya ölümüne neden olan olayın, dış etki sonucu ortaya
çıkmış olması gerekmektedir. İşyeri sınırları içerisinde sigortalının intihar sonucu vefat
etmesi durumlarında her ne kadar görünürde bir dış etki olmadığı düşünülse de intihar
olaylarında kişinin intihar eylemini gerçekleştirdikten hemen sonra fakat ölümden çok kısa
bir süre önce intihar iradesinden vazgeçtiği, bu iradesini eyleme dökmesinin mümkün
54 Mahmut Çolak, Sosyal Sigortalar ve İş Hukuku Uygulama Rehberi, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2005, s.179.
27
olmaması sonucunda ölümün gerçekleşmiş olduğu, dolayısıyla ölen kimsenin iş kazası
geçirdiği kabul edilmektedir55.
(2) Dış Etkinin Ani Şekilde Ortaya Çıkması
İş kazalarında kazaya neden olan dış etki kısa bir zaman aralığında ortaya
çıkmaktadır. İş kazalarında dış etki ani olarak ve genellikle bir defaya mahsus şekilde
ortaya çıkmakta ve sigortalının vücut bütünlüğüne zarar veren sonuçlar doğurarak sona
ermektedir. Örneğin, el tipi zımpara makinesine bağlı olan zımpara taşının yerinden çıkarak
sigortalıya zarar vermesi durumunda, dış etki makineden ayrılan zımpara taşı olup, sigortalı
üzerindeki olumsuz etkisini bir defada ve ani olarak ortaya çıkarmıştır56.
c) Kaza Olayının Sigortalının Vücut Bütünlüğüne Zarar Vermesi
İş kazası olaylarında kazaya uğrayan sigortalının vücut bütünlüğünde hemen veya
sonradan, zarar meydana gelmektedir. İş kasaları sonucunda sigortalının maruz kaldığı
zarar ölüm, sakatlanma veya yaralanma biçiminde ortaya çıkmaktadır. İş kazası olarak
değerlendirilen kazalarda sigortalının uğradığı zarar, sigortalıya tıbbi müdahale yapılmasını
gerektirecek önem ve ölçüde olmalıdır. Her zaman karşılaşılabilecek nitelikte çizik, sıyrık,
yanık, ağrı ve kanama iş kazası sayılmamaktadır. Ancak sigortalının uğradığı basit kazalar
her ne kadar iş kazası sayılmasa da bu kazaların iş kazası sayılıp sayılmadığı konusunda
karar, Sosyal Sigortalar Kurumu’nca ya da yargısal yoldan verileceğinden, işverenlerin,
önem derecesi ne olursa olsun her türlü kaza sonrasında 506 sayılı Kanun’da belirtilen
yükümlülükleri yerine getirmeleri gerekmektedir57.
55 Geçer, s.26-27. 56 Geçer, s.27. 57 Geçer, s.27.
28
d) Uygun İlliyet Bağının Bulunması
506 sayılı Kanun’un 11. maddesinin iş kazasını, sigortalıyı arızaya uğratan olay
şeklinde nitelendirilmiş olması, illiyet bağını iş kazasının bir unsuru durumuna getirmiştir.
Şu halde bir kaza olayının varlığı yeterli değildir. Bir olayın iş kazası olarak
nitelendirilebilmesi için uygun illiyet bağının varlığı gereklidir.
Olayların normal akışına ve genel hayat tecrübelerine göre, zararlı neticeyi ortaya
çıkarmaya elverişli sebep, uygun illiyetin varlığını gösterir58. İlliyet bağı iş kazaları
açısından iki yönde kurulabilir.
(1) Sigortalının Gördüğü İş İle Kaza Arasında Bağlantı
Sigortalının gördüğü iş ile meydana gelen kaza arasında bir bağın mevcudiyeti
gereklidir. Uğranılan kazanın, görülen iş dolayısıyla meydana gelmesi durumunda işle-kaza
arasında illiyet bağının var olduğu kabul edilmektedir. Örnek bir olayda mezbaha işyerine
haftada iki gün gelip kesim yaparak çalışan sigortalı o gün sarhoş durumda çalışırken bıçağı
hayvana saplayacağı yerde bacağına saplayarak kan kaybından ölmüştür. Yargıtay olayı
SSK m.11/A’nın a ve b fıkralarını göz önüne alınıp değerlendirerek bunu iş kazası
saymıştır59. Bu olayda işçi sarhoş dahi olsa çalışırken uğranılan kaza iş kazasıdır. Çünkü
kimse bıçağı isteyerek bacağına saplayıp ölmek istemez.
(2) Kaza Olayı İle Uğranılan Zarar Arasında Bağlantı
Kaza ile sigortalının uğramış bulunduğu bedensel veya ruhsal arıza arasında bir
ilişkinin bulunması, başka bir ifadeyle, neden ile sonuç arasında bir bağın varlığı gereklidir.
Yaşamın karmaşık olayları içinde her yöndeki illiyet bağının saptanması her zaman kolay
değildir. Her şeyden önce, buradaki illiyet uygun illiyettir. Olayların normal akışına ve
genel yaşam deneyimlerine göre gerçekleşen türden zararlı bir sonucu meydana getirmeye
58 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.198-199. 59 Yarg.10. H.D., 23.03.1992 tarih ve E.1991/12579, K.1992/3624 sayılı Kararı.
29
elverişli ya da böyle bir sonucun meydana gelmesini kolaylaştıran nedene uygun neden, bu
nedenle sonuç arasındaki bağa da, uygun illiyet bağı denilmektedir. Eğer sigortalının
uğradığı zarar, olayların doğal akışına göre, faaliyetin beklenilmeyecek bir sonucu ise, bu
durumda illiyet bağından söz edilemez. Örneğin, işyerinde çalışırken güneş çarpması soncu
hastaneye kaldırılan ve tedaviye alınan sigortalının, hastanede tedavi görürken tam
iyileştiği sırada kalp krizinden ölmesi, göğsüne dolanan ip dolayısıyla göğsü şişen fakat
aylar sonra kronik kalp yetmezliğinden ölen madencinin ölüm olaylarında kaza ile sonuç
arasında bir illiyet bağından, dolayısıyla da bir iş kazasından söz edilemez60.
B. MESLEK HASTALIĞININ TANIMI VE UNSURLARI
1. Meslek Hastalığının Tanımı
Meslek hastalığı; işçinin, işveren otoritesinin altında iken işin niteliğine ve
yürütme şartlarına göre tekrarlanan sebeplerle maruz kaldığı bedeni veya ruhi arıza olarak
tanımlanmaktadır61. Meslek hastalığı mesleki riskler sonucu başka bir deyimle, bir işte
çalışmanın sonucunda oluşan hastalıktır. İşyerindeki çalışma şartları meslek hastalıklarının
doğrudan doğruya ve vazgeçilmez etkenleridir. Bu hastalıklar çalışma koşulları uygun
olduğunda önlenebilir hastalıklardır62.
Belirli işlerde çalışan sigortalılarda, belirli çalışma süreleri sonunda çalıştıkları
işlerle bağlantılı hastalıklar oluşabilmektedir. Meslek hastalıkları iş kazaları gibi mesleki
risk olarak kabul edilmekle birlikte iş kazalarından farklı olarak tamamen mesleksel nitelik
taşımaktadır. Yasal düzenlemede meslek hastalıkları ile ilgili olarak yapılan tanımdan da
anlaşıldığı üzere meslek hastalığının işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin
yürütüm şartları nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır63.
60 Çolak, s.181. 61 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.199. 62 Vahide Bilir, Meslek Hastalıkları, Türk-İş Yayınları, , Ankara, 2002, s.11. 63 Geçer, s.35.
30
Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve bu hastalıkların, işten fiilen
ayrıldıktan en geç ne kadar zaman sonra meydana çıkması halinde sigortalının mesleğinden
ileri geldiğinin kabul edileceği Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve bu Tüzüğe ekli
meslek hastalıkları listelerine göre tespit ve tayin edilmektedir.
Meslek hastalıkları, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne İlişik Meslek
Hastalıkları Listesinde;
1. Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,
2. Mesleki cilt hastalıkları,
3. Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları,
4. Mesleki bulaşıcı hastalıklar,
5. Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları, olmak üzere 5 grupta toplanmıştır.
2. Meslek Hastalığının Unsurları
a) Meslek Hastalığına Yakalanan Kimsenin Sigortalı Olması
Bir olayın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için ilk koşul meslek
hastalığına tutulan kimsenin sigortalı sıfatını taşımasıdır. Meslek hastalığına uğrayan
kimsenin 506 sayılı Yasa’nın 2 ve 3. maddesinde tanımlanan sigortalılık sıfatını taşımaması
durumunda, meydana gelen olay 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun uygulama alanı
dışında bulunmaktadır.
b) Hastalık veya Sakatlığın Sigortalının Çalıştığı İşin Sonucu
Olarak Ortaya Çıkmış Olması
Bir sigorta olayının meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için sigortalının
çalıştığı iş nedeniyle bu işin niteliği ya da yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkmış olma
koşulu bulunmaktadır. Meslek hastalığı sigortalının çalıştığı işin niteliği gereği tekrarlanan
sebeple ortaya çıktığından, birden olup biten ve sigortalıya zarar veren iş kazası
olaylarından ayrılmaktadır. Meslek hastalığında, sigortalının çalıştığı işle meslek hastalığı
31
olayı arasında illiyet bağı iş kazasına göre daha belirgin ve kuvvetlidir. Bunun nedeni
meslek hastalığının tamamen mesleki nitelik göstermesidir64. Yani yapılan iş ile zarar
arasında uygun bir illiyet bulunması aranır65.
c) Hastalığın Sigortalıyı Bedenen veya Ruhen Arızaya Uğratması
Meslek hastalığı olduğu iddia edilen olayın, sigortalıda geçici veya sürekli olarak
bedensel veya ruhsal bir arıza oluşturmuş olması şartı bulunmaktadır. Oluşan arıza, vücut
bütünlüğü üzerinde ya da ruh ve sinir sisteminde arıza meydana getirmiş olmalıdır. Benzin
içerikli maddelerin kullanıldığı imalat işinde çalışan sigortalıların zaman içinde kemik
hastalığına uğramaları, ekranlı araçlarda uzun süre ve oturarak çalışanların iskelet
yapılarının zayıflamasına bağlı olarak bel fıtığı hastalığına maruz kalmaları buna örnek
gösterilebilinir.
d) Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Alması
Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve hastalıkların işten ayrıldıktan en
geç ne kadar süre sonra ortaya çıktığı takdirde çalışılan işten dolayı meydana geldiğinin
kabul edileceği, 506 sayılı Kanun’un 135.maddesi (A) fıkrası (f) bendine göre hazırlanan
Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve eki meslek hastalıkları listesinde ayrıntılı
olarak belirtilmiştir.
Meslek hastalığının varlığının kabulü için, onun mesleki faaliyetten doğması
yeterli olmayıp, o hastalığın kural olarak, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ndeki
meslek hastalıkları listesinde de adının bulunması ve listede belirtilen süre içinde meydana
çıkmış olması gerekmektedir66.
64 Yarg.10. H.D., 20.06.1995 tarih ve E.1995/3940, K.1995/5622 sayılı Kararı. 65 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.200. 66 Geçer, s.36-37.
32
e) Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne Ekli Meslek
Hastalıkları Listesinde Belirtilen Sürenin Aşılmamış Olması
506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/II. maddesi “Meslek
hastalığı; sigortalı olarak çalıştığı ve böyle bir hastalığa sebep olacak işten veya işyerinden
ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ise sigortalının bu Kanunla sağlanan yardımlardan
yararlanabilmesi için, eski işinden veya işyerinden fiilen ayrılması ile hastalığın meydana
çıkması arasında bu hastalık için; yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zaman
geçmemiş olması gerekir.” hükmü yer almaktadır.
506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/III. maddesinde “Ancak,
meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol
açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı halde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile,
söz konusu hastalık, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı
sayılabilir.”hükmü yer almaktadır.
Meslek hastalığının, işçinin işten ayrıldıktan sonra ortaya çıkması durumunda, 506
sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/II. maddesine göre sigortalının eski
işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında geçen sürenin, söz konusu
Tüzük’te o hastalık için belirtilen süreden daha uzun olmaması gerekir. Bu husus, meslek
hastalığı ile görülen iş arasında bulunması gereken neden-sonuç ilişkisinin doğal
sonucudur. Bu süreye yükümlülük süresi denilmektedir.
Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde çeşitli meslek hastalıkları için
belirtilmiş yükümlülük süresi 3 günle 15 yıl arasında değişmektedir. Bu kural asıl olmakla
birlikte, herhangi bir hastalığın meslek hastalığı olduğu klinik ve laboratuar bulgularıyla
kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı
takdirde yükümlülük süresi aşılmış olsa bile hastalık Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık
Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilmektedir.
33
f) Hastalığın Hekim Raporu İle Saptanması
506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/1. maddesi ile “Meslek
hastalığı halinde, bu Kanun’da yazılı yardımlardan yararlanmak için, sigortalının çalıştığı
işte veya işyerinde meslek hastalığına tutulduğunun ilgili Sosyal Sigortalar Kurum’u
meslek hastalıkları hastanesince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve
dayanağı tıbbi belgelerle tespit edilmesi gereklidir.” hükmü getirilmiştir.
Meslek hastalığı halinde Kanun’da yazılı yardımlardan yararlanmak için
“sigortalının çalıştığı işte” kavramına “işyeri” kavramı eklenerek, işyeri ortamının da
meslek hastalığının tespitinde dikkate alınması zorunluluğu getirilmiştir. Diğer yandan
yasal düzenleme ile bir hastalığın meslek hastalığı sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi
belgelerle saptanması mecburiyeti de getirilmiştir67.
V. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN EKONOMİK BOYUTLARI
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterince alınmaması sonucu iş kazası ve
mesleğe bağlı hastalıklar meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak, bir yandan iş gücü
ve işgünü kayıpları ile maddi kayıplar oluşurken, diğer yandan can ve uzuv kayıpları ile
toplumda onarılmaz sosyal yaralar açılır. Bir iş kazası meydana geldiğinde sadece işçiyi
etkilememekte, işçinin ailesini, yakınlarını, iş arkadaşlarını aynı iş kolunda çalışan diğer
işçileri, işvereni, sendikaları devleti dolayısı ile bütün ülke ve toplumu etkilemektedir.
İş kazalarının ekonomik boyutları ile ilgili önemli bir çalışma İsviçreli Diego
Andreoni tarafından yapılmıştır. The Cost of Occupational Accidents and Diseases adlı
eserinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının işçi ve ailesi, işletme ve ülke ekonomisi
açısından dolaylı ve dolaysız maliyetlerinin neler olabileceği ayrıntılı olarak
açıklanmıştır68.
67 Geçer, s.38. 68 Diego Andreoni, The Cost of Occupational Accidents and Diseases, International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, Geneva, 1986, No: 54, s.1.
34
A. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARININ TOPLUMA
MALİYETİ
İşçilerin iş kazası ve meslek hastalıkları sebebi ile ölmesi, daimi ya da geçici iş
göremez hale gelmesi, işçilere, işverene ve devlete önemli ölçüde ekonomik maliyetler
yüklemektedir. Çünkü iş kazası meydana geldiğinde sadece kazaya uğrayan işçi açısından
bir maliyet olmayıp işletme ve toplumun diğer bireylerini de etkilemektedir. Maliyetler
hesaplanırken bütün bu taraflar değerlendirilmekte ve toplam maliyet hesaplanmaktadır. İş
kazaları ve meslek hastalıkları maliyetleri incelenirken konu genellikle üç açıdan ele
alınmaktadır69.
� İşçi ve ailesi açısından maliyetler
� İşletme – İşveren açısından maliyetler
� Ülke ekonomisi açısından maliyetler
1. İşçi ve Ailesi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının
Maliyetleri
İş kazalarının sonuçlarından en önemlisi çalışan insanın yaşamını yitirmesidir.
Kuşkusuz insan yaşamının değerini ölçmek ve maliyetini hesaplayabilmek imkansızdır. İş
kazalarının en büyük bedelini işçi ödemektedir. İş kazası sonucu yaşamını yitiren işçinin
ailesi de maddi ve manevi yıkıma uğramaktadır. İşçi, iş kazaları ve meslek hastalıkları
nedeni ile çalışamaz ya da iş göremez duruma düştüğünde hem kişisel olarak kendisi, hem
de ailesi etkilenmektedir. Bu etkilenme ekonomik boyutlardan, sosyal boyutlara hatta
psikolojik boyutlara kadar uzanabilmektedir70.
69 Andreoni, s. .2. 70 Gülistan Baykut, “Vardiyalı İşçilerin Sağlık Sorunları”, (Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara, 1994) , s.5.
35
2. İşletme ve İşveren Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının
Maliyetleri
İşletme ve İşveren, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu ekonomik yönden
dolaylı ve dolaysız kayıplara uğramaktadır. İşletmeler açısından iş kazaları ve meslek
hastalıklarının toplam maliyeti, iş kazalarını önlemek için yapılan harcamalar ile olay
meydana geldikten sonra yapılan tüm harcamalar ve neden olunan kayıpların toplamıdır.
İşletmeler açısından iş kazaları ve meslek hastalıklarının maliyetleri, kazanın türüne,
sonucuna ve işkolunun özelliklerine göre farklılıklar göstermektedir.
İşyerinde bir iş kazası veya meslek hastalığı ile sonuçlanan bir durum ortaya
çıktığında, iş kazası veya meslek hastalığı geçirenlerin yaralanması, sakatlanması sonucu
tıbbi müdahale gerekmekte ya da işçiler hayatlarını kaybedebilmektedirler. İş kazası
durumunda işveren idari para cezası, maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda
kalabilmektedir.
İşçilerin zarar görmesinin yanında işletme içerisindeki makineler de zarar
görebilmekte, malzeme veya ekipman kaybı yaşanabilmektedir. İşyerlerinde iş kazaları ile
meslek hastalıklarının getirdiği doğrudan maliyetlerin yanında dolaylı maliyetler de
hesaplansa, iş sağlığı güvenliği politikaları büyük bir titizlikle hazırlanır ve iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili kurallar çok daha önemle uygulanabilir71.
İngiltere Endüstri Konfederasyonu (CBI), 25 yıl önce iş sağlığı ve güvenliği
konusunda Robens Komisyonu'nda bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamada "Şirket bazında,
iş kazaları ve meslek hastalıklarının doğurduğu maliyetleri derhal ve basit bir şekilde
ölçebilecek bir formülün geliştirilmiş olunması halinde iş kazalarının ve bunun sonucunda
meydana gelen yaralanmaların, sakatlanmaların ve ölümlerin azaltılmasında çok önemli bir
katkı sağlayacağı" belirtilmiştir72.
71 Özlem Özkılıç, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TİSK Yayınları, 2005, s.10. 72 Özkılıç, s.10.
36
Bununla birlikte, yaptırıma sahip bir birim olan İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği
Kurulu (HSE) yıllarca iş sağlığı ve güvenliği ile karlılık arasında bir bağlantı olduğunu
savunmuştur. İşletmeler, kazaların gerçek maliyetini belirleyemediği ve bu bilince sahip
olmadıkları sürece kazaları azaltmak veya kazaların önüne geçmek mümkün olamayacaktır.
İş kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla meydana gelen zararın büyüklüğü, işyerindeki
yöneticilerin tehlikeleri belirleyememesi ve kontrol edilebilecek riskleri önceden tespit
edememesi halinde tamamen şansa kalmıştır. İş kazaları ile meslek hastalıkları nedeniyle
oluşabilecek zararı azaltabilmek için işletmelerin, bütçelerinde ayıracakları fonlar
bulunmalı, yönetimin iş sağlığı ve güvenliği önemi sebebi ile bilinçli olmaları ve bu
konularda kararlı ve etkili kuralların uygulanmasının sağlanması gerekmektedir.
İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, (Health and Safety Executive HSE)
önlenebilir iş kazaları nedeniyle oluşan kayıpların maliyetini belirlemek ve firmaların
karşılaşacakları kayıpların nedenlerini kontrol edebilmelerini amaçlayan bir "Maliyet
Metodolojisi” geliştirmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için bu metodoloji içinde "İş kazası"
tanımını çok kapsamlı olarak ele almıştır. İş kazası sonucu yaralanma, sakatlanma, ölüm
veya kişinin işini yaparken hastalanması, binaya, tesise, ekipmanlara veya malzemelere
yahut çevreye zarar vermesiyle ilgili kayıplar ve iş kaybı ile sonuçlanan her türlü
planlanmamış olayların tümü iş kazası olarak değerlendirilmiştir.
HSE kaza maliyetlerinin gerçek maliyetlerini belirleyebilmek amacıyla çeşitli
endüstri alanlarındaki firmalarda meydana gelmiş iş kazaları üzerinde çalışmalar yapmış ve
çalışmasını beş ayrı iş kolundaki işletmelerde yürütmüştür. Yapılan çalışmalarda üzerinde
çalışılan olayların tümü, yukarıda belirtilen kaza tanımına uygun olarak kaydedilmiştir.
Daha sonra, her kazanın maliyeti hesaplanmış ve kazaların nedenlerine göre kazayı önleme
ile kaza maliyeti arasında bağlantı olup olmadığı araştırılmıştır. Beş ayrı iş kolunda yapılan
bu araştırma da yaklaşık 18 hafta içinde 3626 kaza incelenerek tamamlanmıştır. bu
araştırmaya katılan firmaların hiç birinde araştırma süresince büyük boyutlarda kaza
meydana gelmemiştir
Çalışmalar sonucunda elde edilen kaza maliyetleri incelendiğinde;
37
� Bu işletmelerin toplam finanssal kaybının, 87.507 İngiliz Sterlin'i ve bu kazalarda
üretim durması nedeniyle oluşan iş kaybının 157.568 Sterlin olduğu, toplam kaybın
245.075 Sterlin'e yükseldiği tespit edilmiştir.
Bu ölçekteki kayıplar, projenin tüm süresi üzerine uyarlandığında;
� İnşaat yapan bir firmanın proje bedelinin % 8'ini,
� Mandıra işlerini yapan bir firmanın isletme maliyetinin %1,4’ünü,
� Nakliyat işi yapan bir firmanın karının % 37'sini,
� Petrol arama işini yapan bir firmanın potansiyel üretiminin % 14,1’ini,
� Sağlık hizmeti veren bir hastanenin yıllık işletme maliyetinin %5'ini oluşturduğu
görülmüştür73.
3. Ülke Ekonomisi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının
Maliyeti
İş kazalarının işçi ve işyerine maliyetleri yanında ulusal ekonomiye de önemli
maliyetleri bulunmaktadır. Bu maliyetlere örnek olarak sosyal güvenlik sistemi ile hastane,
rehabilitasyon merkezi giderlerini verebiliriz.
Sosyal Sigortalar Kurumu işçi ve işverenlerin ödediği primler ile bütçesini
oluşturmaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının araştırılması, işçinin tedavisi için
gerekirse rehabilitasyon giderlerinin ödenmesi, işçiye geçici iş göremezlik ödeneği
verilmesi, maluliyet aylığı bağlanması, ölümü halinde eş ve çocuklarına maaş verilmesi
kurum tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca devletin vergi kayıplarına uğraması, SSK
tarafından yapılan harcamalar, eğitim ve kültür maliyetleri de ülke ekonomisi açısından bir
maliyettir74. İş kazaları, ülke ekonomisinin üretim kapasitesini olumsuz yönde etkiler ve
73 Özkılıç, s.10-11. 74 Tevfik Tatar, “İş Kazalarının Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi”, (Yayınlanmamış Çalışma, Gazi Üniversitesi, Kazaları Araştırma ve Önleme Enstitüsü, 1991), s. 66.
38
ulusal kaynakların yok olmasına neden olur. İş kazaları ulusal kalkınmayı engelleyici ve
ulusal refahı azaltıcı bir işlev görmektedir75.
B. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN KAYNAKLANAN
MALİYET TÜRLERİ
İş kazaları ve meslek hastalıkları, sosyal boyutlar dışında iş gücü verimliliğini
düşürerek ekonomik maliyetler de yüklemektedir. Verimlilik, üretim sürecine sokulan
girdilerle elde edilen ürünler arasındaki ilişkileri ifade etmektedir. Verimliliğin gelişmesi
aynı birim zamanda aynı girdi kullanım düzeyinde daha çok ürün elde edilmesi ya da ürün
artışının girdi kullanımındaki artışın üzerinde olması demektir.
Verimlilik girdi ya da kaynak kullanımında rasyonellik anlamına geldiği için iş
güvenliği ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Verimlilik ile iş kazaları arasında ters yönlü, iş
güvenliği ile verimlilik arasında doğru yönlü bir ilişki bulunmaktadır76. Yüksek verimlilik
ile iş güvenliği çabaları arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır77. Verimli bir iş yerinde
çalışanların moral düzeyi daima yüksektir. Bu yüzden bu tür işyerlerinde iş güvenliği
çalışmalarına daha olumlu bir yaklaşım sergilenmektedir. Verimli işletmelerde yönetimin
dışında çalışanlar da üretim ile iş güvenliği arasındaki yakın ilişkiyi gözlemleyebilirler78.
İş kazalarının ekonomik boyutları ile ilgili olarak ülkemizde yapılan en önemli
teorik çalışmalardan birisi 1977 yılında Ayşe Akkök tarafından gerçekleştirilen “İş
Kazalarının Maliyeti ve İş Güvenliği” çalışmasıdır. Çalışmada iş yerlerinde, çalışma
koşullarının meydana getirdiği, çalışanlara, makine ve tesislere veya üretime yönelik
tehlike, zarar, aksaklıklar olarak tanımlanan iş kazalarının dolaylı ve dolaysız maliyetleri
teorik olarak incelenerek iş güvenliği çabalarından elde edilecek yararlar tartışılmıştır79.
75 Baykut, s.10. 76 Gökhan Ofluoğlu, “İş Kazalarının Ekonomik Boyutları (Özellikle Taşkömürü Madenciliği ve T.T.K. Açısından)” (Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara, 1996), s.44. 77 Anuj Saxena, Industrial Safety, Natıonal Productivity Council, Training Manval 4, New Delhi, 1990, s.21. 78 Saxena, s.32. 79 Ofluoğlu, s.57.
39
Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarının ekonomik boyutları genelde ihmal
edilmiştir. Aynı ihmal bilimsel araştırma kurumları ve devletin konu ile ilgili kurumlarında
da görülmektedir. Milli Prodüktivite Merkezi ve bazı sendikalar tarafından yapılan
çalışmalar da iş kazalarının maliyetleri genelde rakamlara girilmeden açıklanmaya
çalışılmıştır.
Eyüp Bedir tarafından yazılan “İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik
Boyutu” konulu makalede, iş kazalarının dolaylı ve doğrudan maliyetlerini
sınıflandırdıktan sonra ilk defa ülkemizdeki iş kazalarının ekonomik boyutlarını rakamlarla
açıklamaya çalışmıştır80. Baykut’a göre iş kazalarının maliyet tanımı, “önlemek için
yapılan her türlü harcamalar ve neden olduğu kayıpların toplamı” olarak yapılmıştır.
Baykut’a göre; iş kazalarını önlemek için yapılan çalışmalar her işyerinde farklı
olacağından hesaplanması da oldukça güçtür81.
Sosyal Sigortalar Kurumu’nun en son yayınlamış olduğu 2004 yılı istatistiklerine
göre ülkemizde 83.830 iş kazası, 384 meslek hastalığı meydana gelmiş, bunların sonucunda
843 kişi ölmüştür. İş kazası sonucu 1.421, meslek hastalığı sonucu 272 kişi olmak üzere
toplam 1693 kişi sürekli iş göremez hale gelmiştir. Bunların sonucunda geçici iş
göremezlik sebebiyle 1.983.410 iş günü kaybedilmiştir82. Bu istatistiklerde kayıt dışı,
sigortasız ve kaçak çalışanların dahil edilmediği dikkate alınırsa ülkemizdeki durumun çok
daha ciddi olduğu anlaşılacaktır.
İş kazaları ve meslek hastalıkları en çok kömür madenciliği, dokuma ve gıda
maddeleri sanayileri, taş, toprak, kil, kum imalatı, metal endüstrisi, makine imalatı, inşaat,
nakliyat, toptan ve perakende ticaret faaliyet gruplarında meydana gelmiştir83. ILO
tarafından son yirmi yılı kapsayan ölümcül iş kazaları bakımından ise kömür madenciliği
alanında ülkemiz dünya birincisi durumundadır.
80 Eyüp Bedir, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik Boyutu, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Dergisi, Ankara, 1993, Sayı:3, s.320. 81 Baykut, s.10. 82 http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T16_33.xls (15 Ocak 2007) 83 Şardan, s. 8.
40
Endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının ekonomilere toplam
maliyetleri GSMH %1’i ile %3’ü oranında değiştiği belirtilmektedir. Ülkemizde ise en
iyimser yaklaşımla, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar
YTL olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, iş kazaları ve
meslek hastalıkları sonucu maddi ve manevi kayıplar, ülke ekonomisi açısından önemli
boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi
tedbirlerin alınması mecburidir84.
1. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Doğrudan (Görünür) Maliyetleri
İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda meydana gelen maliyetleri hesaplamak
kolay olup, kazaya ya da hastalığa yakalanan sigortalı ile hak sahiplerine doğrudan yapılan
harcamaları kapsamaktadır. Doğrudan maliyetlerin başlıcalarını aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz85.
� İlk müdahale, ambulans, doktor, ilaç ve tedavi masrafları,
� Geçici veya sürekli iş göremezlik ve ölüm tazminatları,
� İşçiye veya yakınlarına ödenen maddi ve manevi tazminatlar, mahkeme
masrafları,
� Sigortaya ödenen tazminatlar,
� Sigortalıya iş kazası sonucu gereken istirahat süresi için SSK tarafından
verilen ödenek,
� Kanuni ceza ve ödemeler,
� Ölüm hak sahipleri aylıkları,
� Cenaze ve diğer giderler,
84 http://isggm.calisma.gov.tr/docs/sunumlar/18.hafta/4May2004/Erhan_BATUR.ppt (21 Ocak 2007) 85 Bedir, s.326.
41
2. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dolaylı (Görünmez) Maliyetleri
Dolaylı maliyetler iş kazası ve meslek hastalıkları sonunda hesaplanması çok zor
olan hatta imkansız sayılabilen maliyetlerdir86. Dolaylı maliyetlerin nelerden ibaret
olduğunu ve nasıl belirlenebileceğini kesin olarak bilmek oldukça zordur. Bu maliyetler,
genellikle iş kazası sonucunda hemen ve önceden hesaplanamayan, uzun zaman içerisinde
oluşan maliyetlerdir. Bu maliyetler daha çok üretim kayıpları, maliyetlerde artışlar, düşük
kapasiteli çalışma, işletme unvanının zedelenmesi gibi kayıplardır.
Dolaylı maliyetlerin başlıcaları;87,88
� İşletmenin, makinelerin, prosesin ya da fabrikanın bir bölümünün ya da
tamamının kaybedilmesi,
� İşçinin üretimde çalışmaması nedeniyle iş gücü ve maliyet kaybı,
� Adli (mahkeme) masrafları,
� İşe yeni bir işçinin alınması gerekiyorsa veriminin düşük olmasının getirdiği
maliyet,
� Kazanın getirdiği fazla mesainin maliyeti,
� Kaza esnasında, bu bölümde işin durması nedeniyle zaman ve maliyet kaybı,
� Proses, makine veya tezgahın kısmen ya da tamamen zarar görmesi nedeniyle
tamir ya da yeni makine alımının getirdiği maliyet,
� Ürünün ya da ham maddelerin zarara uğraması,
� Çalışanların moral bozukluğu nedeniyle dolaylı ya da dolaysız olarak işi
yavaşlatmaları,
� İşkazası veya meslek hastalıklarına uğrayan işçinin yerine yeni işçi alımı
gerekiyorsa, işçiye verilen eğitim ve işçinin işi öğrenmesi esnasında geçen
sürenin getirdiği maliyet,
86 Bedir, s.327. 87 Andreoni, s.51. 88 Baykut, s.5.
42
� İş kazasının soruşturulması ve kaza raporunun düzenlenmesi için harcanan
zaman,
� Bürokratik işlemlerle ilgili harcanan zaman ve maddi kayıp,
� Yöneticilerin ve personelin iş kazası ile uğraşması nedeniyle görevlerini
yapamamaları,
� Siparişin zamanında teslim edilememesi nedeniyle uğranılacak kayıplar şeklinde
sıralanabilir.
43
Şekil 1 : İş Kazası Maliyetleri Buzdağı Örneği
Kaynak: Andreoni Diego, 1986, “The Cost of Occupational Accidents and Diseases” International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, No: 54, Geneva.
44
İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen görünür ve görünmez
maliyetler Şekil 1.1 incelendiğinde, bir buzdağını anımsatmaktadır. İş kazası ve meslek
hastalığı sonucu meydana gelen toplam maliyet buzdağı örneğinde incelenecek olursa; asıl
önemli maliyetin buz dağının üzerinde görünen kısımda değil suyun altında kalan kısımda
olduğu görülür. Suyun üzerinde görünen kısım direkt (görünür) maliyeti, suyun altında
kalan, görünmeyen ve buz dağının 2/3 'nü oluşturan büyük kısım ise görünmez maliyetleri
ifade etmektedir89.
Bunun sebebi iş kazası geçiren bir işletmedeki kişilerin kaza sonrası oluşabilecek
psikolojik durumlarının maliyetlerinin hiçbir şekilde hesaplanmasının mümkün
olamamasıdır. İşletmede meydana gelebilecek bir iş kazası, çalışanların psikolojik
durumlarını, ast ve üst arasındaki iletişimi, yöneticiye duyulan güveni, çalışanların
birbirleri ile olan iletişimini etkileyecek, biçimsel örgüt yapısından biçimsel olmayan örgüt
yapısına geçilmesine neden olacaktır90.
3. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dışsal Maliyetleri
İş kazalarının işletme düzeyinde ve ülke ekonomisi açısından dolaylı maliyetleri
dışında, sayısal olarak ölçülemeyen ve fiyatlandırılamayan çok geniş bir dışsal maliyet
boyutu da bulunmaktadır. İş kazalarını önlemek için yapılacak yatırım ve güvenlik
harcamaları sonucunda elde edilen fayda, mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye
sunulacak, toplumun büyük çoğunluğu ile paylaşılmasını sağlayacaktır.
Dışsal maliyetler, işletmelerin maliyet muhasebesinde yer almamaktadır. Firmalar,
iş güvenliğinin sağlanamamasının toplum için büyük bir yük getirdiğini dikkate alarak iş
güvenliğini sağlayacak etkili önlemler almak zorundadırlar. Uzun dönemde bu durum
firmaların verimlilik düzeylerini yükseltecek, dışsal yarar boyutunda tüm toplum
faydalanacaktır91.
89 Özkılıç, s.15. 90 Ofluoğlu, s.208. 91 Kenan Bulutoğlu, Kamu Ekonomisine Giriş, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fak. Yayınları, İstanbul, 1971, s.13-23.
45
İş kazaları ve meslek hastalıklarının dışsal maliyeti ile ilgili önemli ipuçları manevi
tazminat davalarında görülmektedir. Dışsal maliyetler hesaplanamadığı için kazaların
sonucunda mağdur durumda kalanlar sembolik rakamlarla tazminat taleplerinde
bulunmaktadırlar.
İş kazalarının dışsal maliyeti, toplumun hangi kesimine, hangi kuşaklara, hatta
hangi uluslara ve hangi çağa ulaşacağı belli olmayan bir zinciri andırmaktadır.
Dışsallıklarla ilgili olarak yapılan çalışmalarda genelde dışsallık zincirinin ilk
halkalarındaki etkilenenler göz önüne alınmaktadır. Oysa iş kazalarının dışsal maliyeti
toplumun birçok kesimini etkileyecektir. Örneğin iş kazası sonucunda siparişlerini
zamanında yetiştiremeyen bir işletmenin çalışanları ve aileleri yanında, sipariş edilen mala
ihtiyaç duyan insanlar, o malı satarak geçimini sağlayan prim usulü çalışan tezgahtar da
etkilenir. Görüldüğü gibi iş güvenliğinin dışsal yarar zinciri ile iş kazalarının dışsal maliyet
zinciri yaşamın çok yönlülüğü kadar çeşitli boyutlar sergilemektedir92.
İş güvenliğinin sağlanması tüm toplum kesimlerini ilgilendirdiğinden devlet bu
konuda üzerine düşen görevleri yapmalı, yasal düzenlemeler getirmeli ve ayrıca işverenlere
destek olmalıdır. İşçilerin de işyerlerinde alınan kurallara bilinçli olarak uyması
gerekmektedir. Toplumdaki her kişi iş güvenliğine uymanın toplumu ve dolayısı ile
kendisini ve ailesini korumak anlamına geleceğini unutmamalı bu bilinç düzeyine
ulaşılmalıdır.
92 Ofluoğlu, s.209-210.
VI. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NDE ULUSLARARASI
YÖNETİM SİSTEMLERİ
İş güvenliği hareketlerine ilk olarak İngiltere’de rastlanmaktadır. 18. yüzyılda
endüstri devrimiyle beraber işyerlerinin evlerden atölyelere ve fabrikalara taşınması ve
bununla beraber başlayan yoğun makineleşme sonucu, iş kazalarında gözle görülür artış
olmuş ve çalışanların şikayetleri artmıştır. İlk kez ağır sanayide ve maden ocaklarında
çalışan kadınların işi protesto etmesiyle başlayan hareketler, 1802 yılında Robert Owen
isimli işverenin de çabalarıyla başarıya ulaşmış ve aynı yıl iş güvenliği alanında ilk
atılım olan “Fabrikalar Yasası” yürürlüğe girmiştir. 1819–1889 yılları arasında çıkarılan
yasalarla iş güvenliği kavramına değinilmiştir. 1951 yılında “Birmingham Endüstriyel
İşçi Yetiştirme Merkezi” kurulmuş, 1960 yılında “Merkezi Eğitim Şurası” çalışma
hayatında güvenlik sorununa daha fazla önem vermiştir93.
Federal Almanya’da ise ilk hareketler 1828 yılında orduda görevli bir
teğmenin, orduya yeni katılan birçok acemi erin yetersizliğinden yakınması sonucu
yapılan araştırmada, askerlerin aileleri tarafından tarım işlerinde ağır koşullar altında
çalıştıkları ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine 1839 yılında Prusya Krallığı tarafından
çıkarılan Kanun ile 9 yaşından küçük çocukların maden ve fabrikalarda, 9–16 yaş
arasındaki çocukların da geceleri ve Pazar günleri çalışmaları yasaklanmıştır94. 1853
yılında Endüstri Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra, 1884’te Kaza Sigortası Yasası
çıkarılmıştır. 1911 yılında kaza, hastalık ve maluliyet olaylarını içeren tek bir sigorta
yasası yürürlüğe girmiş ve daha sonraki yıllarda mevcut yasa ve yönetmeliklerin
kapsamını genişletecek ekler yapılmıştır. 1938’de Çalışma Süreleri Yasası, 1952’de
İşletmeler Yasası ve çalışan anneleri koruyan yasa, 1960’da çalışan gençleri koruyan
yasalar yürürlüğe girmiştir. 1968’te teknik araçlar ve makinelerle ilgili güvenlik
yasalarından sonra 1974’te “İş Güvenliği Yasası” çıkmıştır95.
93 M. Uğur Müngen, “Türkiye’de İnşaat İş Kazalarının Etkisi”, (Doktora Tezi, İ.T.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1993), s.22. 94 Müngen, s.24. 95 Müngen, s.25.
47
A.B.D’ de iş güvenliği ile ilgili ilk hareket 1870 yılında gelişen ağır sanayi ile
işçilerin seslerini duyurmaları ile başlamıştır. İşçiler bu zamanda çalışma koşullarına
karşı koruyucu önlemler ve tazminat talep etmişlerdir. 1877 yılında iş güvenliği ile ilgili
ilk yasa Massachssets’te çıkarılmıştır. 1885 yılında ise ‘İşçi Tazminat Yasası” kabul
edilmiştir. Bu hareketleri takip ederek 1892, 1912, 1913 ve 1950 yıllarında farklı
eyaletlerde konuyla ilgili yasalar çıkarılmış ve iş güvenliği üzerine birçok büro faaliyete
geçmiştir.
Türkiye’de bu hareketin öncüsü 1865 yılında çıkan “Dilaver Paşa
Nizamnamesi”dir. Bu nizamnamede çalışma koşulları ile ilgili önemli hükümler yer
almaktadır. 1869 yılında çıkarılan “Maadin Nizamnamesi” ise bir öncekine göre daha
kapsamlı maddeleri içermiştir. Bu nizamnameye 1887 ve 1906 yıllarında ekler yapılarak
daha genişletilmiştir. Bugünkü mevzuatın bir başlangıcı sayılan “Ereğli Havza-ı
Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallık Kanun’’ 1921 yılında
yayınlanmıştır. Cumhuriyet dönemi ile canlanan ekonomi ve artan işçi sayısı, çalışma
hayatını düzenleyen yasaların ard arda çıkarılmasına neden olmuştur. 1926’da ‘’Borçlar
Kanunu’’, 1930’da ‘’Belediyeler Kanunu’’ ve ‘’Hıfzısıhha Kanunu’’ çıkarılmıştır. 1961
Anayasası, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli ölçüde yönlendirici olmuş, 1964’te
“Sosyal Sigortalar Kanunu”, 1971’de “İş Kanunu” yürürlüğe girmiştir96. İş Kanunu’nda,
iş sağlığı ve güvenliği konusuyla ilgili tüzüklerin çıkarılması öngörülerek, konuyla ilgili
birçok tüzük ve yönetmelik çıkarılmıştır.
A. OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ
İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yönetim Sistemi; iş sağlığı ve güvenliği
faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele
alınıp sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmesi için bir araçtır.
96 Müngen, s.26.
48
Ülkemizde İSG faaliyetleri kişisel koruyucuların kullanımını çağrıştırmakta ve
geleneksel olarak ayrıca yapılması gereken iş olarak algılanmaktadır.
İSG Yönetim Sistemiyle, çalışanlar, yönetenler ve denetleyenlerin rol ve
sorumlulukları açık hale getirilerek çalışanların katılımını sağlayacaktır.
Bu sistemle, çalışanlar, İSG risklerinin belirlendiği ve önlemlerle asgari
seviyeye indirildiği, yasalar uyan, hedeflerin yönetim programları ile hayata geçirildiği,
uygun İSG eğitimlerinin uygun kişilere verildiği, acil durumlara hazır, performansını
izleyen, izleme sonuçlarını iyileştirme faaliyetlerini başlatmak için kullanan,
faaliyetlerini denetleyen, yaptıklarını gözden geçiren ve dokümante eden bir kuruluşta
İSG faaliyetlerine gereken önemi veren bir sistemin parçası olacaklardır97.
1. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Tarihsel
Gelişimi
Kılavuz niteliği taşıyan ilk sağlık ve güvenlik standardı olan "BS 8800 Mesleki
Sağlık ve Güvenlik Yönetim Sistem Rehberi" 1996'da İngiliz Standartlar Enstitüsü
(BSI) tarafından yayınlanmıştır. Kılavuz niteliği taşıyan bu ilk standart kurumların
belgelendirilmesine yönelik bir temel teşkil etmemekteydi.
Sonraları başka belgelendirme kuruluşları da bu konuda standartlar
yayınlamışlardır. Ancak yayınlanan bu standartlar BS 8800'u temel almalarına rağmen
birbirlerinden içerik ve uygulama bakımından farklılıklar göstermekteydi. Bunun
üzerine BSI öncülüğünde uluslararası kabul edilebilecek bir sağlık ve güvenlik
standardı hazırlanmasına yönelik bir komisyon toplanması kararlaştırılmış ve bu
komisyonun çalışmaları sonucunda 1999 yılında OHSAS 18001 standardı
oluşturulmuştur.
97 OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, http://www.tse.org.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001bilgi.asp (10 Mayıs 2007)
49
Hazırlanan bu standart, 2001 yılında TSE (Türk Standartları Enstitüsü)
tarafından kabul edilerek TS–18001 olarak yayınlanmıştır98.
OHSAS Spesifikasyonun amacı; ürün ve hizmet güvenliğinden çok, iş sağlığı
ve güvenliğine hitap etmektir. Bu amaç doğrultusunda sistemin getirisi aşağıdaki
şekilde özetlenebilir;
2. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Amacı
ve Yararları
OHSAS 18001, kuruluşların ürün ve hizmetlerinin güvenliğinden çok çalışanın
sağlığına ve işin güvenliğine yönelik bir standarttır99.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi, çalışma ortamındaki risk ve
tehlikelerin kontrolünü sağlayarak, güvenli bir çalışma ortamı oluşturulabilmesi için
yapılması gereken faaliyetlerin bir program dahilinde planlanması ve takibinin
yapılması için gerekli süreç ve kaynakları planlayan yönetim sistemi modeli olarak
tanımlanmaktadır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi'nin sağladığı yararlar şunlardır;
� Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden ve kazalardan koruyarak,
rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak.
� Çalışan motivasyonu ve çalışan katılımını artırmak.
� İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle oluşabilecek iş ve iş gücü
kayıplarını en aza indirgeyerek, iş veriminde artışın sağlanması ve
maliyetlerin düşürülmesi.
� Çalışma ortamlarında alınan tedbirlerle, işletmeyi tehlikeye sokabilecek
yangın, patlama, makine arızaları vb. durumların ortadan kaldırılması
neticesinde işletme güvenliğinin sağlanması.
� Ulusal ve uluslararası yasa ve standartlara uyum sağlamak.
98 OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm (10 Mayıs 2007) 99 http://www.aycertkalite.com/ohsas18001.htm (10 Mayıs 2007)
50
� İş performansını artırmak;
� Diğer işletmeler ya da müşterilere karşı duyarlı, sorumlu bir imaj
yaratmak.
� Rakiplere karşı üstünlük sağlamak.
� Resmi makamlar önünde, kuruluşun iş güvenliğine olan duyarlılığının
kanıtlanabilmesi şeklinde özetlenebilir100.
TS - 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS) Belgelendirme Süreci
Yol Haritası Ek 1 ‘de belirtilmiştir.
B. OSHA İŞ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI YÖNETİMİ
(OCCUPATIONAL SAFETY AND HEALTH ADMINISTRATION)
OSHA, ABD’de iş güvenliği ve sağlığı uygulamalarını sürekli denetlemekte ve
uygulanabilirliğini sağlamaktadır. Her işyeri ve her sektör için gerekli güvenlik
sisteminin oluşumunu sağlar. OSHA, çalışmalarına başladıktan itibaren, ülkedeki kaza
sayısında %40 oranında bir azalma olmuştur. Bu da ülke bazında kurumlaşmış yasal bir
güvenlik organının önemini ifade etmektedir. Özellikle sürekli denetim yapılması,
uygulamaların kalıcılığını sağlamaktadır101.
A.B.D. incelendiği zaman, yapı üretim sektöründe meydana gelen iş kazalarının
hem insani boyutta hem de finansal açıdan maliyetli olduğu görülmektedir. Bu
maliyetleri, sağlık harcamaları, dava giderleri, idarenin kaybettiği zaman, ödenen
tazminatlar ve OSHA tarafından uygulanan yaptırımlar oluşturmaktadır. Diğer
harcamalar arasında ulaştırma masrafları, işçilerin verim kaybı, hasar görmüş malzeme
veya ekipmanın onarılması veya değiştirilmesi, yeni işçi kiralamanın yarattığı masraflar
sayılabilir. Dolayısıyla görülmektedir ki, kurumlar iş sağlığı ve güvenliği için her
durumda harcama yapmaktadır. Bu harcama, ya iş kazalarının ortaya çıkardığı kontrol
dışı maliyetler şeklinde ya da bir iş sağlığı ve güvenliği programı için ayrılan kontrol
edilebilir giderler biçiminde olmaktadır. Bu nedenle, iş kazalarından sakınmak için tüm
yüklenicilerin çaba göstermesi gerekmektedir. 100 http://www.aycertkalite.com/ohsas18001_faydalari.htm (10 Mayıs 2007) 101 OSHA, US Department of Labor, Occupational Safety and Health Administration, http://www.osha.gov./ (10 Şubat 2007)
51
A.B.D.’de faaliyet gösteren bir yüklenici firmanın iş sağlığı ve güvenliği
konusunda üzerinde durması gereken noktalar şunlardır102;
1) Yapılan inşaat işi ile ilgili olan OSHA kural ve düzenlemeleri hakkında
bilgi sahibi olmak
2) İş güvenliği konusunda bir politika belirlemek ve prosedürler oluşturmak.
Bunların uygulanabilirliğini tasarım ve şartname bazında garanti altına
almak.
3) İnşaat işçileri, yöneticiler ve tasarımcılara yönelik eğitim programları tertip
etmek.
4) Yazılı bir iş güvenliği programı oluşturmak ve OSHA düzenlemelerine
aykırı davranışlar için cezalar belirlemek.
5) Düzenli iş güvenliği toplantıları yapmak.
6) Gerekli olduğunda malzeme güvenlik bilgi föylerini ilgililere ulaştırmaktır.
C. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO)
İş sağlığı ve güvenliği konusunun, dünyadaki tüm çalışanları ilgilendirmesi ve
ana prensiplerinin, her ülkenin çalışma hayatı için geçerli olması nedeniyle konu,
uluslararası düzeyde de ilgi görmüştür. Bugün, Uluslararası Çalışma Örgütü
(International Labour Organisation-ILO), Birleşmiş Milletler’ e bağlı bir uzman kuruluş
olarak, tüm dünyadaki işçilerin çalışma koşullarını ve yaşam düzeylerini geliştirmeyi
amaçlayan çalışmalar yapmaktadır.
ILO, Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Paris Barış Konferansı’nda (1919)
Milletler Cemiyeti’ne bağlı bir örgüt olarak kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında
Milletler Cemiyeti’nin ortadan kalkmasından sonra da varlığını sürdürmüş, Birleşmiş
Milletler’ in kurulması üzerine 1946 yılında bu topluluk bünyesinde yer alan ilk uzman
kuruluş olmuştur103. Türkiye, 1932 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü’ne üye olmuş
102 OSHA, 103 ILO, ‘ International Labour Organisation-ILO’, www.ilo.org (10 Şubat 2007)
52
ve başlangıcından bugüne üyeliğini hala sürdürmektedir. 1927 yılından itibaren
Türkiye, ILO Konferans toplantılarına gözlemci göndererek henüz üyesi olmamasına
rağmen ILO çalışmalarına katılmıştır. Türkiye’nin 1932 yılına kadar ILO dışında
kalmasının temel nedeni ise bu tarihe kadar henüz bir tarım ülkesi olması ve sanayi
yaşamının yarattığı sosyal sorunlarla karşılaşmamış olmasıdır104.
Örgüt’ün ilişkileri ve büro hizmetleri Cenevre’deki “Uluslararası İş Güvenliği
ve İşçi Sağlığı Danışma Merkezi’nde” konuyla ilgili örgüt, kuruluş veya bireylere
hizmet vermekte, istek üzerine bilgi föylerinin, filmlerin kopyalarını sağlamaktadır.
Örgüt’ün bir başka hizmeti yayın çalışmalarıdır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Ansiklopedisi’nin yanı sıra çeşitli uygulama alanlarında iş güvenliğinin sağlanması
amacıyla hazırlanmış yayınlar bulunmaktadır. Bunlar arasında, inşaat
uygulamalarındaki iş güvenliği önlemlerini ve diğer yararlı bilgileri içeren yayınlar da
yer almaktadır. Ayrıca üye ülkelere ait iş kazası istatistiklerinin yer aldığı istatistik
yıllıkları da yayınlanmaktadır. Örgüt, çeşitli çalışma konuları için standartlar
hazırlamakta, “Sözleşmeler ve Öneriler” yapıtı biçiminde sunmaktadır. ILO ayrıca
istekte bulunan ülkelere uzmanlar göndererek, bu ülkelerdeki iş sağlığı ve güvenliği
sorunlarının çözümüne yardımcı olmaktadır105.
D. AVRUPA BİRLİĞİ GENELİNDE UYGULANAN İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ YÖNTEMLERİ
Avrupa Birliği Konseyi 1996 yılında 2062/94 ve 1643/95 sayılı yönetmelikleri ile
Avrupa İş güvenliği ve İşçi Sağlığı Ajansı’nı kurmuştur. Ajans, “çalışma koşullarının
iyileştirilmesi için üye ülkeleri teşvik etmeyi ve birlik organlarına, üye ülkeleri ve ilgili
herkese iş güvenliği ve işçi sağlığı hususlarında teknik, bilimsel ve ekonomik boyutlu
bilgiler vermeyi ve ilgili araştırmaları yapmayı” amaçlamıştır. Ajansın yaptığı
çalışmalar sonucu, ilk kez 2001 yılında AB İstihdam Rehberi iş güvenliği ve işçi sağlığı
konularını da kapsamına almıştır. Ajans tarafından yapılan çalışmalarda, yapı üretim
104 Altan Z, Şişman Y, Tonus Ö ve Uçkan B, Uluslararası Çalışma Normları, (Anadolu Üniversitesi Web-ofset Tesisleri, Eskişehir) 2004, 105 ILO,
53
sektörünün AB üyesi ülkelerde de en fazla ve en sık iş kazasının meydana geldiği sektör
olması dikkat çekici bir noktadır. Yapılan saptamalar kısaca şöyle özetlenebilir106.
� AB yapı üretim sektörü, en fazla kaza riskinin bulunduğu sektördür.
� AB bünyesinde faaliyet gösteren inşaat firmalarının %99’u küçük ve orta
ölçekli firmalardır.
� Zararların azaltılmasında danışmanlık yapacak işgücüne ihtiyaç
duyulmaktadır.
� Denetim ve düzenli teftiş ve düzenli denetim mekanizması risk
değerlendirmeleri için gereklidir.
� Küçük ve orta ölçekli firmalarda çalışan inşaat işçilerinin kazalara maruz
kalma riski, 50 ve üstü çalışanlarda rastlananların iki katı mertebesindedir.
� Küçük ve orta ölçekli firmalarda risk yönetimi son derece önem
kazanmaktadır.
Bu konularda yapılan çalışmalar birlik ölçeğinde değerlendirilmekte ve üye ülkeler
tarafından gerek uygulama gerekse de mevzuat alanında gereken değişiklikler
yapılmaktadır107.
106 Fişek İş Güvenliği, İş Güvenliği Eğitimleri, ,http://www.fisek.com.tr/isguvenligi/egitim.php# (10 Şubat 2007) 107 Fişek iş güvenliği,
54
İkinci Bölüm
TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI
TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ
DÜZENLEMELER
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili oldukça fazla mevzuat
bulunmaktadır. Bu mevzuat ile ilgili söylenilebilecek ilk şey, sorunların çözümüne
yönelik hükümlerin tek bir yasa ile düzenlenmemiş olmasıdır. 1593 sayılı Hıfzısıhha
Kanunu, 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt
Kanunu, 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu,
Borçlar Kanunu, İmar Kanunu, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 4857
sayılı İş Kanunu’nda, iş sağlığı ve güvenliğini düzenleyen pek çok madde yer
almaktadır108.
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümlerin değişik yasalarda yer alması her
yasanın çıkarılış amacına uygun yorumlanmasına neden olmakta, uygulamacıları zor
durumda bırakmaktadır. Bu yorumlamalar sırasında zaman zaman meydana gelen
çelişkili durumlar Yargıtay tarafından giderilmeye ve yasal boşluklar da içtihatlarla
doldurulmaya çalışılmaktadır109.
A. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ KANUNLAR
1. 4857 Sayılı İş Kanunu
10.06.2003 tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak kabul edilen 4857 sayılı İş
Kanunu ile yaklaşık otuz yıldır çalışma hayatına yön vermiş olan 1475 sayılı İş Kanunu
(14. madde ve İşçi Sağlığı ve İş güvenliği tüzüğü hariç) tamamen yürürlükten
108 Sarper Süzek, Hukuki Yönden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, Ankara, 1993, s.21-51. 109 Haydar Kaçmaz, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konularında Devletin, İşverenin, İşçinin Görev ve Sorumlulukları, Makine Mühendisleri Dergisi, 2003, s.3. http://www.mmo.org.tr/muhendismakina/arsiv/2003/mayis/makale_iscinin_gorev_sor.htm (24 Mart 2007)
55
kalkmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 9 bölümü, 122 maddesi ve 6 geçici maddesi
vardır. Yeni yasa ile çalışma hayatı yeni bir kimlik kazanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak
çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını
düzenlemektir. İş Kanunu’nun 1. maddesinde İş Kanunu’nun amacı ve kapsamı
açıklanmakta “işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin, çalışma
şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumlulukları düzenlemektir” ifadesi yer
almaktadır (İş.K.m.1). Görüldüğü gibi iş hukukunun işçi ve işveren olmak üzere iki
merkezi tarafı vardır. Bu iki tarafın İş Kanunu kapsamındaki görev ve yetkilerine
geçmeden önce kanunda geçen bazı kavramlara açıklık getirmek yerinde olacaktır.
İşçi, işveren ve işyerleri kavramları 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu’nda tarif edilmiştir. İş Kanunu’na göre bir iş sözleşmesine
dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişiye ya da tüzel
kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir. Kanun, işçi ile işveren arasında
kurulan ilişkiyi de “iş ilişkisi” olarak isimlendirmektedir (İş K m.2).
İşyerlerinde işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin
yönetiminde görev alan kimseler bulunabilir ki bu kişilere işveren vekili denir. İşveren
vekili işverenin kendisine tanıdığı sınırlar doğrultusunda hareket eden kişilerdir. Çoğu
zaman işverenle, işveren vekili arasındaki yetkilerin kapsamı, hukuki sözleşme ile
belirlenir. İşveren vekilinin yetkisini aşan işlemlerden işverenin sorumlu tutulabilmesi
için işverenin yapılan işleme onay vermesi gerekir. Aksi takdirde yetkisiz bir şekilde
yapılan işlem sonucu işveren vekili karşı tarafın uğradığı zararı gidermek zorundadır
(m.k. m.2). İşveren vekili işverene iş sözleşmesi ile bağlı ise (onun işçisi ise) işveren
vekilliği sıfatı onun iş ilişkisi sınırlarında görev ve yükümlülüklerini ortadan
kaldırmamaktadır. İş Kanunu’nda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve
zorunluluklar işveren vekilleri içinde uygulanmaktadır (İş K.m. 2).
İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve maddi
olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denilmektedir. İşverenin
işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı
yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme,
56
yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer
eklentiler ve araçların hepsi bir bütün olarak işyeri sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler,
eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür110.
4857 sayılı İş Kanunu, çalışma hayatını yeniden düzenleyen, birçok maddesi
ile iş sağlığı ve güvenliği ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgilidir. 1475 sayılı İş
Kanunu’na oranla iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha koruyucu ve daha ayrıntılı
hükümler taşıyan 4857 sayılı İş Kanunu’nda ayrıca “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”
ifadesi yerine “İş Sağlığı ve Güvenliği” tanımı kullanılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği
kavramı, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından farklı olarak, tehlikelerin
önlenmesinin yanında risklerin öngörülmesi, değerlendirilmesi ve bu riskleri tamamen
ortadan kaldırabilmesi ya da zararlarını en aza indirebilmek için yapılacak çalışmaları
ifade etmektedir. İSG sadece işyerinde değil işyeri dışında da işçinin sağlık ve
güvenliğini olumsuz etkileyecek risklere karşı önlem almayı ifade eder. Evrensel
anlamda İş Sağlığı ve Güvenliği; henüz bir tehlike oluşmadan, işletmede bir sorun
meydana gelmeden, işletmede oluşabilecek tehlikelerin ve risklerin öngörülerek
bunların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme çalışmalarını ifade etmektedir.
Risk değerlendirme tanımı ilk kez 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer almıştır111.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1475 sayılı İş Kanunu’ndan bir farkı da işyerlerinde
iş kazası ve meslek hastalığı risklerinde işçiler kadar çıraklar ve stajyerlerinde maruz
kaldığı belirtilmiş ve bu nedenle konuyla ilişkin AB yönergesinde yer aldığı biçimde bu
husustaki hükümlerden onların da yararlanacağı maddeye eklenmiştir. İş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerindeki çıraklara ve
stajyerlere de uygulanır maddesi konulmuştur (İş K. 77.m.).
4857 sayılı İş Kanunu’nun beşinci bölümü iş sağlığı ve güvenliğini
oluşturmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. m. ‘si İSG ile ilgili en önemli maddesini
oluşturur. Bu maddenin birinci fıkrasına göre “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve
güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız
bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme
110 Akyiğit, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, s.57. 111 Özkılıç, s.55.
57
uymakla yükümlüdürler”112. 1475 sayılı eski Kanun’un 73. maddesine denk düşen bu
madde ile işverenler ve işyerleri arasında hiçbir ayırım yapılmaksızın iş sağlığı ve
güvenliğinin korunması ve sağlanması açısından işverenleri her türlü önlemi almakla
zorunlu tutmaktadır. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrası, işverenlere işyerlerinde iş
sağlığı ve iş güvenliğini sağlayıcı önlemlere uyulup uyulmadığının denetimini ve
işçileri bu konuda eğitim verme görevi de yüklemiştir.
4857 yeni İş Kanunu iş sağlığı ve güvenliği hükümleri içinde 1475 sayılı eski
İş Kanunu’ndan farklı olarak bazı yeni kurullara ve teknik elemanlara da yer
vermiştir113. Bunlardan birisi de İş K. 80 m. yer alan, iş sağlığı ve güvenliği konusunda
işletme içi denetimle ilgili en önemli organ olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’dur.
İşverenler sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla
sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurmakla
yükümlüdür. 1475 sayılı İş Kanunu’nda kurul danışma görevini üstlenmişken, 4857
sayılı İş Kanunu’nda işverenler İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarınca İSG mevzuatına
uygun olarak verilen kararlara uymakla yükümlü tutulmuşlardır. Kurulların kararları
işverenler için bağlayıcı olup görevleri, çalışma şekilleri yetkileri T.C. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çıkarılmış olan 07.04.2004 tarihli Resmi Gazete
yayınlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelikte” açıklanmıştır114.
İşyerlerinde işçilerin temsil edildiği bu tür iş sağlığı ve güvenliği kurulları
Avrupa’da da yaygın bir uygulamadır. Belçika, Hollanda, Almanya, Fransa, İsviçre ve
Çek Cumhuriyeti’nde işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulması yasal bir
zorunluluktur115.
112 Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Ankara: Turhan Kitabevi, 2004, s.729-730. 113 Can Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, TİSK, İşveren Dergisi, 2003, s.4. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=759&id=45 (12 Ocak 2007) 114 Tankut Centel, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, İstanbul: Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası – Mess Yayınları, 2005, s.507. 115 Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, s.4.
58
4857 sayılı İş Kanunu’nda ilk kez düzenlenen diğer bir maddede İş
Kanunu’nun 81. maddesidir. Bu maddeye göre “Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran
işverenler, işçilerin sağlık durumunun ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık hizmetlerini
yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike derecesine göre bir veya daha
fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir işyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlü
tutulmuşlardır116. İşyeri hekimlerinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev, yetki ve
sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri ile işyeri
sağlık birimleri, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliğinin görüşü alınarak Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin
Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 16.12.2003 tarihinde
çıkarılmış ve açıklanmıştır117.
4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda yer alan İSG ile ilgili diğer bir madde de
“Sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran, altı aydan fazla sürekli
işlerin yapıldığı işyerlerinde; işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması,
iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi
ve uygulanmasının izlenmesi için işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve
tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik elemanı
görevlendirmekle zorunlu tutulmuşlardır (İş K.m.82). İş güvenliği ile görevli mühendis
veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri,
çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 20.01.2004
tarihinde çıkarılmış “İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların
Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ” ile
düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek
mühendis veya teknik elemanın ÇASGEM tarafından verilecek uzmanlık sertifikasına
sahip olma şartı aranacaktır118.
116 Ömer Ekmekçi, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2005, s.82. 117 Centel, s.516. 118 Centel, s.548.
59
2. 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili pek çok maddenin yer aldığı 1593
sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu” 06.05.1930 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Günümüzde halen geçerliliğini koruyan iş sağlığı ile ilgili hükümler
Hıfzısıhha Kanunu’nun 173–180 maddelerinde yer almaktadır. Çocuk ve kadın işçilerin
korunmasından, işyerlerinde işyeri hekimi bulundurulmasına, belirli büyüklükteki
işyerlerinde revir ve hastane açılmasına ait pek çok kurallar konulmuştur119,120. 1593
Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun İSG ile ilgili maddeleri aşağıda sıralanmıştır;
İşçiler Hıfzısıhhası
� On iki yaşından aşağı bütün çocukların fabrika ve imalathane gibi her türlü sanat
müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak istihdamı memnudur.
On iki yaş ile on altı arasında bulunan kız ve erkek çocuklar günde azami sekiz
saatten fazla çalıştırılamaz (m.173).
� On iki yaş ile on altı yaş arasında bulunan çocukların saat yirmiden sonra gece
çalışmaları memnudur (m.174).
� Bütün amele için gece hizmetleriyle yeraltında icrazı lazım gelen işler 24 saatte
sekiz saatten fazla devam edemez (m.175).
� Mahalli belediyelerince bar, kabare, dans salonları, kahve, gazino ve
hamamlarda on sekiz yaşından aşağı çocukların istihdamı men olunur (m.176).
� Gebe kadınlar, doğumlarından evvel üç ay zarfında çocuğunun ve kendisinin
sıhhatine zarar veren ağır hizmetlerde kullanılamaz. Doğurduktan sonra 155.
maddede tayin edilen muayyen müddet istirahatını mütaakıp işe başlayan
emzikli kadınlara ilk altı ay zarfında çocuğunu emzirmek üzere mesai
zamanlarında yarımşar saatlik iki fasıla verilir (m.177).
119 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.69. 120 Turan, s.172.
60
� Her nevi sanat müesseseleri ve maden ocakları ve inşaat yerleri dahilinde veya
yakınında ispirtolu meşrubat satışı veya umumi evler açılması memnudur
(m.178).
� Aşağıdaki mevaddı ihtiva eylemek üzere işçilerin sıhhatini korumak için İktisat
ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletleri tarafından müşteken bir nizamname
yapılır (m.179)
1. İş mahallerinin ve bunlara ait ikametgâh ve saire gibi müştemilâtın haiz
olması lazım gelen sıhhi vasıf ve şartlar.
2. İş mahallerinde kullanılan alet ve edevat, makineler ve iptidai maddeler
yüzünden zuhuru melhuz kaza, sari veya mesleki hastalıkların zuhuruna
mani tedabir ve vesait.
Kadınlarla 12 ‘den 16 yaşına kadar çocukların istihdamı memnu olan sıhhate
mugayir ve muhataralı işlerin neden ibaret olduğu İş Kanunu’nda tasrih
edilecektir.
� Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran bütün iş sahipleri, işçilerinin sıhhi
ahvaline bakmak üzere, bir veya mütaaddit tabibin sıhhi murakabesini temine ve
hastalarını tedaviye mecburdur. Büyük müessesatta veya kaza ihtimali çok olan
işlerde tabip daimi olarak iş mahallerinde yahut civarında bulunur. Hastanesi
olmayan mahallerde veya şehirler ve kasabalar haricinde bulunan yerlerdeki iş
müesseseleri bir hasta odası ve ilk yardım vasıtalarını ihzar ederler. Yüzden beş
yüze kadar daimi amelesi olan müesseseler bir revir mahalli ve beş yüzden
yukarı amelesi olanlar yüz kişiye bir yatak hesabiyle hastane açmağa
mecburdurlar (m.180)121.
121 Centel, s.610.
61
3. Borçlar Kanunu
1926 tarihinde yürürlüğe giren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, işverenlerin
işyerlerinde işçi sağlığını koruma ve iş güvenliğini sağlama borcunu düzenleyen pek
çok hüküm bulunmaktadır. Kanun’un yürürlüğe girmesi ile işverenin iş kazaları ve
meslek hastalıklarından doğan sorumluluğu genel bir düzenlemeye kavuşmuştur122,123.
Borçlar Kanunu’nun 313.m. ile "Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen
veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi de bir ücret vermeyi
taahhüt eder." hükmünü düzenlemiştir. Aynı maddenin son fıkrasında, "Hizmet akdi
hakkındaki hükümler baz alınarak çıraklık akdine de tatbik olunur" hükmü getirilerek,
çırakların dahi yasa koruyucu tarafından işçi gibi önemsendiği vurgulanmaktadır.
Yasa koyucu; Borçlar Kanunu’nun 332. m. ile "İşverenin işyerinde çalışan
işçisinin karşılaşabileceği tehlikeleri önlemek, sağlıklı bir işyeri ortamı oluşturmak
zorundadır." hükmünü getirerek bu konudaki temel düşüncesini ortaya koymaktadır.
Görüldüğü gibi yasa koyucu alınacak tedbirlerde sınırsız bir zorlamaya gitmemekte,
işverenlerden gerçekleştirebileceği tedbirlerin istenmesini ve hakkaniyet sınırlarını
aşmama esasını ön şart olarak getirmektedir. Borçlar Kanunu açısından bakıldığında,
ortada ters bir durum yok gibi görünse de uygulamada bu hükmün yetersizliği açık
olarak ortaya çıkmaktadır124.
Yeni çıkartılması düşünülen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 416.
maddesinde “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek,
işçisinin sağlığını gerektirdiği ölçüde gözetmek ve işyerinde ahlaka uygun bir düzenin
gerçekleştirilmesini sağlamakla, özellikle kadın ve erkek işçilerin cinsel tacize
uğramamaları ve cinsel tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için
gerekli önlemleri almakla yükümlüdür” hükmü yer almaktadır125.
122 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.69. 123 Turan, s.171. 124 Kaçmaz, s.5. 125 http://www.kgm.adalet.gov.tr/borclarkanunu.htm (20 Nisan 2007)
62
İşveren, işçinin yaşamını, sağlığını ve bedensel bütünlüğünü korumak için
gerekli önlemleri almakla zorunludur. Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan
işin niteliği göz önünde tutulduğunda, kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu
kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve işyerinin özelliklerine uygun olan önlemleri
almakla yükümlüdür.
Kanun ve Tüzük’lerin işverene yüklemiş olduğu yükümlülüklere rağmen,
işverenin işin niteliğinden doğan veya hakkaniyet gereği yerine getirmesi gereken
borcuna aykırı davranması durumunda, işverenin sorumluluğunun nasıl olacağı
konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Meydana gelebilecek olayda işverenin
sorumluluğu, kusur sorumluluğu esası mı, yoksa kusursuz sorumluluk hallerinden
birisinin mi oluşacağı yönündedir. Kusur sorumluluğu ilkesine dayananlar, Borçlar
Kanun’unun 96 m. ve 322.m. ’nin hükümlerinin kusur sorumluluğu esasına göre yer
vermiş olduğunu, aslında hukukumuzda kusur sorumluluğunun esas, kusursuz
sorumluluğun ise istisna olduğunu ve istisnalarında kanunla açıkça belirtilmesi gerektiği
görüşünü savunmaktadırlar126.
Borçlar Kanunu kusur sorumluluğunu dikkate almaktadır. Buna göre işveren
kusurlu olduğu kadarı ile sorumlu tutulmaktadır. Yargıtay ise kusursuz sorumluluğu
dikkate almakta ancak işverenin kusursuzluğu ölçüsünde ödenmesi gereken
tazminatlardan indirim yapmaktadır. İş kazalarından kaynaklanan işveren sorumluluğu
kusur sorumluluğu altında düzenlenmelidir. Kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde
işveren sorumluluğu düzenlenecek olursa işverenler iş sağlığı ve güvenliği önlemleri
alma yönünden teşvik edilemeyecektir. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri
alabilmeleri için herhangi bir iş kazası meydana geldiği takdirde işverenler olaydan
sorumlulukları çerçevesinde maddi manevi ya da destekten yoksun kalma
tazminatlarına mahkum edilmelidir127.
126 Müjdat Şakar, İş Hukuku Uygulaması, 2. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2000, s.118. 127 Süzek, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, s.69.
63
İşverenin fıkra hükümlerine uymaması sonucu, işçinin ölmesi durumunda,
desteğinden yoksun kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşılık isteyecekleri
tazminat, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir. İş güvenliği
tedbirlerini yerine getirmemiş olan işverenin bu sorumluluğu sözleşmeden doğan bir
sorumluluktur ve işçi, işverene Borçlar Kanununun 96. ve 332. m. dayandırarak dava
açabilir. Tedbirlerin alınmamasından dolayı işçinin haksız fiil sorumluluğuna (m.41)
dayalı olarak dava açma imkanı bulunmaktadır. İşçi akdi fiil sorumluluğuna dayanarak
10 yıl içinde dava açabilir ve ispat etme yükü işverene aittir. Haksız fiil sorumluluğu
esasından hareket edilerek dava açılması durumunda ise zaman aşımı süresi bir yıldır ve
ispat yükümlülüğü işçiye aittir. Ancak, işveren de olay ile zarar arasında ilişkisinin
olmadığını yani illiyet bağının bulunmadığını ispat etmek zorundadır128.
4. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu*129
İş kazası ve meslek hastalıklarının tanımı sadece SSK’da yapılmıştır. Adı
geçen Kanun’un 11. m. A bendinde iş kazasının tanımı “sigortalının işyerinde
bulunduğu sırada işverenin yürütmekte olduğu iş dolayısıyla ya da işveren tarafından
başka bir yere gönderilmesi sebebi ile bu işle ilgili geçen sürede, emzikli kadın
sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanda, işverence sağlanan servisle işe
götürülüp getirilmesi sırasında meydana gelen olay sebebi ile hemen veya sonradan
bedence veya ruhça arızaya uğraması” olarak yapılmıştır. Yine aynı maddenin B
fıkrasında meslek hastalığı, “sigortalının çalıştırdığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir
sebep veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık
veya ruhi arıza halleridir” olarak açıklamıştır130,131.
128 Gençler, 2002 129 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 31.05.2006 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiş, 16.06.2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış ve 01.01.2007 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. 130 Münir Ünver, “İş Kazaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Güvenliği Eğitimi Seminer Notları,” Ankara, 1994, s.1. 131 Tuncay, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, s.149.
64
Çalışanın iş kazası geçirmesi ya da meslek hastalıklarına yakalanması halinde
öncelikle işçinin iyileşmesi için hekim muayenesinden teşhis, laboratuar işlemleri ve
tedavisi için her türlü işlemin yapılması ve tedavi süresince her türlü ilaç ve protez gibi
yardımlar SSK tarafından sağlanmaktadır.
Sigortalının meslek hastalığı veya iş kazası neticesinde geçici olarak
çalışamaması durumunda her gün için iş göremezlik ödeneği ödenmektedir ve bu
yardım işçi yeniden çalışabilir duruma gelinceye kadar devam etmektedir (SSK m.16).
Bu ödeme miktarı sigortalının günlük kazancına göre hesaplanmaktadır. Sigortalının
geçici iş göremezlik hali sonunda meslek kazanma gücünün %10’nu kaybettiği sağlık
raporu ile ispatlanırsa SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır
(m.19). Bu gelir ömür boyu devam eder. İşçi iş gücünün %25’ini veya daha fazlasını
kaybeder ise bu durumda sigortalıya tam gelir bağlanmaktadır. Sigortalının bakıma
muhtaç olması durumunda bu gelir % 50 artırılmaktadır (m.20). İş kazası veya meslek
hastalığı sigortalının suç sayılabilir kastı veya kusuru sebebi ile meydana gelmiş ise
kusur oranına göre belirli oranda kesinti yapılabilir.
İşveren iş kazasına uğrayan sigortalıya kurumca işe başlayıncaya kadar sağlık
durumunun gerektirdiği sağlık yardımlarını yapmakla yükümlüdür. Bu amaçla yapılan
ve belgelere dayanan masraflarla yol paraları kurum tarafından işverene ödenir (m.15).
İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve
iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir
hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya
ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu
gelirlerinin SSK. m. 22 ‘ye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya
hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere
Kurumca işverene ödettirilir. İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık
ilkesi dikkate alınır (SSK m.26).
65
506 sayılı eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nda işveren, sigortalının iş kazası
veya meslek hastalığına uğradığını öğrendiği tarihten itibaren en geç iki gün içersinde
haber verme kağıtlarını doldurarak kuruma bildirmekle yükümlüydü. 5510 sayılı yeni
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile bu bildirme süresi üç güne
çıkarılmıştır. Zamanında bildirilmeyen ya da yazılı bilginin eksik veya yanlış
olmasından kaynaklanan kurum zararlarından işveren sorumludur (m.27).
Sigorta çalışanın meslek hastalığı veya iş kazası sebebi ile ölmesi halinde
ailesine yıllık kazancın %70 oranında gelir bağlar. Çocuklara 18 yaşına kadar,
yükseköğrenimde eğitim görenlere ise 25 yaşına kadar gelir bağlanır. İş kazası ve
meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının ailesine bakanlar kurulu kararının tespit
edeceği oranda cenaze yardımı yapılır (SSK m.23).
İş kazası ve meslek hastalıkları sigorta primleri yapılan işin iş kazası ve meslek
hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre tespit edilir. İş kolları
tehlikenin ağırlığına göre sınıflara, bu sınıflar da özel iş şartlarına ve tehlikeyi önlemek
için alınmış olan tedbirlere göre derecelere ayrılır. Tarifesine göre tespit edilecek iş
kazaları ile meslek hastalıkları sigortasının priminin tamamı işveren tarafından verilir.
Bu primin nispeti %1,5’tan az %7’den fazla olamaz (m.73).
5. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu
07.05.1983 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2821 sayılı
Sendikalar Kanunu’nun amacı, üyelerinin hak ve menfaatlerinin korunmasıdır. İşçilerin
en önemli sosyal haklarının sağlıklı bir ortamda, tehlikelerden uzak olarak yaşaması
olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sendikalar, imzalayacakları toplu iş sözleşmelerine
koyacakları hükümler ile bu amacın gerçekleşmesine yardımcı olabilirler132.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 114. m. “Çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin
geliştirilmesinde, çalışma hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının
izlenmesi amacıyla; Hükümet ile işveren, kamu görevlileri ve işçi sendikaları
konfederasyonları arasında etkin danışmayı sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı istişare
132 Nizamettin Aktay, Sendika Hakkı, Kamu İşverenleri Sendikası Yayınları, Ankara, 1993, s.6.
66
mahiyette bir danışma kurulu oluşturulur ve kurulun çalışma usul ve esasları çıkarılacak
bir yönetmelikle düzenlenir” denilmektedir.
Sendikaların ayrıca işçilere en yakın örgütler olması nedeniyle, işyerlerindeki
önlemlerin ciddi olarak uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmeleri mümkündür. Bu
durum da sendika denetiminin, devletin denetiminden daha süratli olması nedeniyle
tehlikelerin ortadan kaldırılmasında zaman kazandıracaktır.
2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile, sendikalar üyelerine eğitim vermekle
zorunlu tutulmuştur. Adı geçen kanunun 44.m. 2 fıkrası, “işçi sendikala ve
konfederasyonları gelirlerinin en az %10’unu üyelerin eğitim ve mesleki bilgi ve
tecrübelerini artırmak için kullanmak zorundadırlar. ”
Dolayısıyla sendikaların üyelerine verecekleri eğitimlerle ISG konusunda
önemli ölçüde olumlu netice alınması mümkün olabilir133. Bu yasal zorunluluğu
rağmen ülkemizde sendikaların İSG konusunda üyelerine yeterli eğitim verdiklerini
söylemek mümkün değildir.
6. 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu
2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu 07.05.1983 tarihli
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Adı geçen kanunun 39/1 m. ‘nde iş
güvenliğini ilgilendiren dolaylı bazı hükümler bulunmaktadır.
Teknik iş güvenliği mevzuatının eksik olduğu, devamlı yenilenen teknolojinin
gerektirdiği modern standartları kapsamadığı ya da eksik kaldığı durumlarda toplu iş
sözleşmeleri hükümleri ile bu eksiklikler telafi edilebilir. Bu alandaki iş yerinin
özelliklerine uygun yeni bilimsel ve teknik gelişmelerin çalışma yaşamına yansıması
sağlanabilir. Örneğin mevzuatta yer almayan ancak teknolojinin ürünü olan bir makine
koruyucusunun veya kişisel koruyucunun bu yolla işyerlerinde kullanılması
sağlanabilir. Ancak ülkemizde toplu iş sözleşmesi rejimine geçildiği 1963 yılından beri
iş güvenliği önlemlerinin sağlanmasında etkili rol aldığını söylemek mümkün değildir.
133 Kaçmaz, s.6.
67
Ülkemizde, toplu iş sözleşmelerinde iş güvenliğine ilişkin talepler genellikle
öne çıkarılmamış, mevzuat hükümleri aynen yenilenmiş ya da mevzuatın daha gerisinde
düzenlemeler öngörülmüş, mevzuatı geliştirici kurallar getirilememiştir.
Sendikalar pek çok kez greve gittikleri halde iş güvenliği greve gitme nedenleri
arasında hemen hemen hiç olmamıştır134.
Avrupa ülkelerine bakıldığında sağlık, güvenlik, insancıl ortamlarda çalışma
hakkı, uzun bir süreden beri toplu iş görüşmelerinin önemli konuları arasında yer
almaktadır. Ülkemizde, işverenlerin eğitim görevlerini zorunlu kılarak belirli esas ve
düzene bağlayan, tehlikeli işlerde yasadan daha sık genel sağlık denetimini öngören,
işverenleri iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemeye sevk edici ve daha fazla
tazminat ödeyeceği, işçilerin iş güvenliği kurallarına uymasını sağlayıcı maddeler toplu
iş sözleşmelerine mutlaka konulmalı ve bu kurallar kağıt üzerinde kalmamalı
uygulanmalıdır135.
B. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ
İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde, işçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve
diğer müştemilatlarında bulunması gereken sağlık şartlarının ve işyerlerinde kullanılan
alet, edevat, makineler ve hammaddeler yüzünden, çıkabilecek hastalıklara engel olacak
tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli
araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğu bu tüzükte belirtilmiştir.
Anayasamızın 115. Maddesinde tüzükler, yasaların uygulanmasını göstermek
veya yasanın emrettiği işleri belirtmek üzere Danıştay'ın incelemesinden geçirilerek
Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan hukuk kuralları olarak tanımlanmaktadır.
134 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.7. 135 Süzek, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, s.51.
68
28.04.2006 Tarih ve 26152 sayılı Resmi Gazete ile İş Sağlığı ve Güvenliği ile
ilgili bazı Tüzük’ler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu Tüzük’ler sırasıyla;
� Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında
Tüzük.
� Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları
ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Tüzük.
� Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az
Çalışılması Gereken İşler Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair Tüzük.
� İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Tüzük.
� İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair
Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� Hazırlama, Tamamlama, Temizleme İşleri Tüzüğünün Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� Kadın İşçilerin Sanayie Ait İşlerde Gece Postalarında Çalıştırılma
Koşulları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tüzük.
Buna ilaveten yine 12.06.2005 Tarih ve 25843 sayılı Resmi Gazete ile İş
Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili diğer bazı Tüzük’ler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu
Tüzük’ler sırasıyla;
� Askeri İşyerleriyle Yurt Emniyeti İçin Gerekli Maddeler İmal Olunan
İşyerlerinin Denetim ve Teftişi Hakkında Tüzüğün Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Tüzük.
� Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerdeÇalışmalara İlişkin
Bazı Özel Usul ve Kurallar HakkındaTüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin Tüzük.
69
� Fazla Çalışma Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� tların İstihdamı Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair
Tüzük.
� Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkında Tüzüğün Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Tüzük.
� Konut Kapıcıları Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğünün
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� İş Süreleri Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.
� İşçi Çalışma ve Kimlik Karnesi TüzüğününYürürlükten Kaldırılması
Hakkında Tüzük.
� İşçi Ücretlerinden Ceza Olarak Kesilen Paraları Kullanmaya Yetkili
Kurulun Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten
Kaldırılmasına İlişkin Tüzük.
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili halen yürürlükte bulunan Tüzük’ler aşağıda
belirtilmiştir. Bu Tüzük’ler sırasıyla;
� İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü (No: 7/5583, Tarih 04.12.1973)
� Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü (No:7/8602, Tarih
02.07.1974)
� İş Teftişi Tüzüğü (No: 7/17925, Tarih 06.08.1979)
� Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde
ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük (No:7/7551, Tarih
27.11.1973)
� Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük (No: 84/8428, Tarih
13.08.1984)
70
475 sayılı İş Kanunu’na istinaden çıkarılan pek çok Tüzüğün yürürlükten
kaldırılmasına ve 4857 sayılı İş Kanunu’na istinaden hazırlanan yeni Tüzük ve
Yönetmelik’lerin yürürlüğe girmesine rağmen 11.01.1974 tarihinde Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe giren, işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü bugün halen
yürürlüktedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası idareye, kanunların uygulanmasını sağlamak
için tüzük, kanunların ve tüzüklerin uygulanması amacıyla da yönetmelik çıkarma
yetkisi vermiştir. Anayasanın 115. ve 124. m. belirtildiği gibi tüzüklerin dayanağı
kanunlara, yönetmelikler de kanun ve tüzüklere aykırı olamazlar Ancak 09.12.2003
tarih ve 25311 Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İSG Yönetmeliği
Tüzük’ten daha yenidir. Bu sebeple bir Tüzüğün Yönetmelikle kaldırılmasının veya
uygulanmasının durdurulması mümkün olamayacağından Danıştay 10. Dairesi
15.06.2006 tarih ve 2006/3007 sayılı kararı ile İSG Yönetmeliği’ni iptal etmiştir.
1974 yılında çıkarılan Tüzüğün 1.maddesinde, İşçilere ait yatıp kalkma
yerlerinde ve diğer müştemilâtında bulunması gerekli sağlık şartlarının ve işyerlerinde
kullanılan alet, edevat, makineler ve hammaddeler yüzünden çıkabilecek hastalıklara
engel olacak tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını önlemek üzere
bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik önlemlerinin neler olduğu
belirtilmiştir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün 2 m. ‘ne göre, her işveren, işyerinde
işçilerinin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için, bu tüzükte belirtilen şartları yerine
getirmek, araçları noksansız bulundurmak, gerekli olanı yapmakla yükümlü tutulmuştur.
İşçiler de, bu yoldaki usuller ve şartlara uymak zorundadırlar.
İşveren, işçilerine yapmakta oldukları işlerinde uymaları gereken sağlık ve
güvenlik tedbirlerini öğretmek ve iş değiştirecek işçilere yenisinin gerektirdiği bilgileri
vermek ve öğretmek zorundadır (m.3). Aynı tüzüğün 4. m. “işverenin, işyerinde teknik
ilerlemelerin getirdiği daha uygun sağlık şartlarını sağlaması; kullanılan makinelerle
alet ve edevattan herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri veya hammaddelerden zehirli
veya zararlı olanları, yapılan işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve
71
zararları azaltan alet ve edevatla değiştirmesi, iş kazalarını önlemek üzere işyerinde
alınması gerekli tedbir ve araçları ve alınacak diğer iş güvenliği tedbirlerini devamlı
surette izlemesi esastır hükümleri” ile karşılaşılmaktadır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün 5.m. “işyeri kurulması amacıyla yeniden
yaptırılacak binalarla bunlara yapılacak her çeşit ekler ve bunlardaki değişiklikler,
mevzuata ve o binada yapılacak işin nitelik ve özelliklerine uygun olacaktır” hükmü yer
almaktadır. Daha önce inşa edilmiş olan herhangi bir binanın tümünün veya bir
kısmının işyeri olarak kullanılmasında da, bu şartlar aranacaktır. Bu şartlara örnek
olarak işyerlerindeki koridorlar, işçilerin kolaylıkla gelip geçmesini sağlayacak ve
tehlike baş gösterdiğinde işyerini kolayca boşaltmaya yetecek genişlikte olması, tabii
veya suni ışıkla aydınlatılmış bulunması (m.11) verilebilir.
İşyerlerinde işçilerin daimi olarak çalıştırıldığı yerlerin tavan yüksekliği, en az
3 metre olmalıdır (m.7). Her işyerinde, makine, tezgah, malzeme ve benzeri tesisler,
çalışan işçilerin işlerini rahatça yapmalarına engel olmayacak ve herhangi bir tehlikeye
sebebiyet vermeyecek şekilde yerleştirilecek ve bunlar, gereği gibi korunmalıdır. İşyeri
olarak kullanılan binaların döşeme yüzeyine, orada çalışan işçiler için tehlikeli olacak
şekilde, makine, tesis, ham, yarı işlenmiş veya tam işlenmiş malzeme bırakılmayacaktır
(m.9).
İşyerlerinin gün ışığı ile yeter derecede aydınlatılmış olması esas olup kişinin
konusu veya işyerinin inşa tarzı nedeniyle gün ışığından faydalanılamayan hallerde
yahut gece çalışmalarında, suni ışıkla yeterli aydınlatma sağlanmalıdır (m.16).
İşyerlerinde suni ışık kullanıldığı hallerde lambalar portatif olduğu takdirde, yere
konulduğunda devrilmeyecek şekilde oturaklı olmalıdır (m.17). Kapalı işyerlerindeki
sıcaklık ve nem derecesinin, yapılan işin niteliğine uygun olmakla beraber ılımlı
bulunması esas olup işyerlerinde sıcaklık derecesi 15 santigrat dereceden az ve 30
santigrat dereceden yüksek olmamalıdır. Yapılan işin niteliğine göre, sürekli olarak çok
sıcak veya çok soğuk bir derecede çalışılması ve bu durumun değiştirilmemesi zorunlu
olunan hallerde, işçilere, kendilerini fazla sıcak veya soğuktan koruyacak özellikte
malzeme verilmelidir.
72
Kapalı işyerleri günde en az bir defa bir saatten az olmamak üzere
havalandırılmalıdır. Ayrıca işçilerin çalışma saatlerinde işin özelliğine göre, havanın
sağlığa zararlı bir hal almaması için sık sık değiştirilmesi gereklidir. (m.21). Ağır ve
tehlikeli işlerin yapılmadığı yerlerde, gürültü derecesi 80 desibeli geçmemelidir. Daha
çok gürültülü çalışmayı gerektiren işlerin yapıldığı yerlerde, gürültü derecesi en çok 95
desibel olabilir. Ancak, bu durumda işçilere başlık, kulaklık veya kulak tıkaçları gibi
uygun koruyucu araç ve gereçler verilmelidir (m.22).
Günümüz koşullarında işçinin işsiz kalmasından daha ağır bir durum olmadığı
gibi, işçi aynı zamanda tazminat hakkından da yoksun kalmaktadır. Bu nedenle
yasalarımızın sadece işverenlere yükümlülük getiren yasalar olduğunu, sürekli olarak
işçileri kollamakta olduğunu söylemek mümkün değildir. Burada dikkat edilmesi
gereken en önemli husus, yaptırımın uygulanabilmesi için bir zararın doğmuş olması
dahi gerekmemektedir. Bir tehlikenin varlığı bu hükmün uygulanabilmesi için yeterli
ortamı yaratmaktadır.
C. İSG ( İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ) KANUNU TASARISI TASLAĞI
İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili düzenlenen Kanun Tasarısı Taslağının önemli
konu başlıkları ile ilk kez bu Kanun Tasarısı Taslağı ile gündeme gelen Ulusal İş
Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ne ilişkin hükümler ile İşverenlerin Genel
Yükümlülükleri, Risk Değerlendirmesi, İşin Durdurulması ve İşyerinin Kapatılması ve
Yürülükten Kaldırılan Hükümlere aşağıda değinilmiştir.
İSG ( İş Sağlığı ve Güvenliği) Kanunu Tasarısı Taslağı
Birinci Bölüm
� Amaç
Bu Kanunun amacı, çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması, mesleki
risklerin önlenmesi, risk ve kaza faktörlerinin ortadan kaldırılması ile işyerlerinde sağlık
ve güvenlik şartlarının sürekli olarak iyileştirilmesi için alınacak önlemleri ve bu
konulardaki görev, yetki, yükümlülük ve sorumlulukları düzenlemektir.
73
� Kapsam
(1) Bu Kanun hükümleri endüstriyel, tarımsal, ticari, idari, eğitsel, kültürel ve
benzeri faaliyetlerin yapıldığı, resmi ve özel sektöre ait bütün işyerlerine ve işlere
faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.
(2) Bu Kanun hükümleri; Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Kuvvetleri ve Sivil
Savunma gibi kendine özgü karakteristiği olan kamu hizmetlerinin bu Kanun hükümleri
ile çelişen özel faaliyetlerinde uygulanmaz. Ancak, bu tür hallerde de çalışanların sağlık
ve güvenliği, bu Kanununun amaçları doğrultusunda dikkate alınır.
� Ulusal iş sağlığı ve güvenliği konseyi
(1) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak; ihtiyaç, öncelik, politika ve stratejiler
için öneriler geliştirmek, tavsiyelerde bulunmak üzere Bakanlık, sosyal taraflar, ilgili
kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, ilgili diğer kurum ve kuruluş
temsilcilerini bir araya getirmek üzere “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi”
kurulur.
Konseyin toplam üye sayısı 30’u geçemez. Konseye Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı veya Müsteşarı başkanlık yapar. Konsey kararları toplantıya katılan
üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Oyların eşitliği halinde başkanın oyu kararı belirler.
(2) Konseyin gerekli görmesi halinde çalışma grupları oluşturulur. Aynı anda
beşten fazla çalışma grubu oluşturulamaz. Her bir çalışma grubundaki üye sayısı
dokuzu geçemez.
(3) Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin sekreterya hizmetleri, İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.
74
(4) Konseyin Başkan ve üyelerine 3000 gösterge rakamının memur aylık kat
sayısı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda yıllık altı toplantıyı geçmemek üzere,
raportör ve çalışma grubunda görevlendirilenlere ise, 1000 gösterge rakamının memur
aylık kat sayısı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda aylık iki toplantıyı geçmemek
üzere, katıldıkları her toplantı günü için damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi
tutulmaksızın Bakanlık bütçesinden huzur hakkı ödenir.
(5) Konseyin oluşumu, toplanma ve çalışma şekli, çalışma usul ve esasları ile
konseyin başkan ve üyelerine ödenecek huzur hakkı Maliye Bakanlığının görüşü
alınarak, Bakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
İkinci Bölüm
� İşverenlerin Yükümlülükleri
� Genel hükümler
(1) İşveren, işle ilgili her konuda çalışanların sağlık ve güvenliğini korumakla
yükümlüdür.
(2) İşverenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda, bu Kanunun 11 inci
maddesinin ikinci fıkrasına göre, işyeri dışındaki uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet
alması bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yükümlülükleri, işverenin
sorumluluğu ilkesini etkilemez.
� İşverenin genel yükümlülüğü
(1) İşveren, çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak için mesleki risklerin
önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her türlü önlemin alınması,
organizasyonun yapılması, araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik
önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun sürekli olarak
iyileştirilmesi amacına yönelik çalışmalar yapmakla ve işyerinde alınan iş sağlığı ve
güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemekle yükümlüdür.
75
(2) İş sağlığı ve güvenliği ile iş hijyeni konusunda alınacak önlemler hiç bir
şekilde çalışanlara mali yük getirmez.
� İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasında genel prensipler
(1) İşveren, sağlık ve güvenliğin korunması ile ilgili olarak önlemlerin
alınmasında;
a) Risklerin önlenmesi,
b) Önlenmesi mümkün olmayan risklerin analiz edilmesi,
c) Risklerle kaynağında mücadele edilmesi,
ç) Özellikle monoton ve önceden belirlenmiş iş hızında çalışmayı ve bunların
sağlık üzerine olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde işyerinin tasarımı, iş
ekipmanları, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçimi gibi hususlara özen
gösterilerek işin çalışanlara uyumlu hale getirilmesi,
d) Teknik gelişmelere uyum sağlanması,
e) Tehlikeli olanların, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanlarla değiştirilmesi,
f) Teknolojinin, iş organizasyonunun, çalışma şartlarının, sosyal ilişkilerin ve
çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan genel bir önleme politikasının
geliştirilmesi,
g) Toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik
verilmesi,
ğ) Çalışanlara uygun talimatların verilmesi,genel prensiplerine uymakla
yükümlüdür.
76
� Risk değerlendirmesi
(1)İşveren, işyerinde özel risklerden etkilenebilecek çalışanların durumunu da
kapsayacak şekilde, sağlık ve güvenlik yönünden, risk değerlendirmesi yapmakla
yükümlüdür.
(2) İşveren, risk değerlendirmesinin sonucuna göre alınması gereken koruyucu
önlemlere ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar verir.
(3) Kendi adına çalışanlar da yaptıkları işler ile ilgili olarak kendileri ve üçüncü
kişilere yönelik sağlık ve güvenlik yönünden risk değerlendirmesi yapar ve alınması
gereken önlemlere karar verir.
(4) Risk değerlendirmesinin usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Üçüncü Bölüm
� Çalışanların Yükümlülükleri
Dördüncü Bölüm
� İşin durdurulması veya işyerinin kapatılması
(1) İşyeri bina ve eklentilerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, iş
ekipmanlarında çalışanların yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edildiğinde, bu
tehlike giderilinceye kadar komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen
veya kısmen durdurulur veya işyeri kapatılır.
(2) Komisyon, işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye
yetkili iki müfettiş, çalışan temsilcisi, işveren temsilcisi ve Bölge Müdürü olmak üzere
beş üyeden oluşur. Komisyona kıdemli iş müfettişi başkanlık eder. Komisyonun
çalışmaları ile ilgili işler bölge müdürlüğü tarafından yürütülür.
77
(3) Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için gerekli maddeler üretilen işyerleri ile
ilgili oluşturulacak komisyonun yapısı, çalışma şekil ve esasları Milli Savunma
Bakanlığı ve Bakanlıkça birlikte hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.
(4) Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına, işveren yerel
iş mahkemesine altı iş günü içinde itiraz edebilir.
(5) İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması
kararının uygulanmasını durdurmaz.
(6) Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar.
Kararlar kesindir.
(7) İşyerlerinde, işin kısmen veya tamamen durdurulması veya işyerinin
kapatılması işlemleri ile yeniden çalışmaya izin verilme şartları, işin durdurulmasına
veya işyerinin kapatılmasına karar verilinceye kadar acil hallerde alınacak önlemlere
ilişkin hususlar ile komisyonda görev alacak çalışan ve işveren temsilcilerinin
nitelikleri, seçimi, komisyonun çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından
hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.
(8) Bir işyerine, bu Kanunun 25 inci maddesine göre iş sağlığı ve güvenliği
yönünden gerekli belgenin alınmış olması bu maddede öngörülen hükümlerin
uygulanmasına engel teşkil etmez.
(9) İşveren, bu maddenin birinci fıkrası gereğince işin tamamen veya kısmen
durdurulması veya işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini
ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre
başka bir iş vermekle yükümlüdür.
78
Beşinci Bölüm
� Teftiş ve Denetim
Altıncı Bölüm
� İdari Yaptırımlar
Yedinci Bölüm
� Geçici ve Son Hükümler
� Yürürlükten kaldırılan hükümler
(1) 10.06.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun; 72, 77, 78, 79, 80, 81, 82,
83, 85, 86, 87, 88, 89, 95, 105 ve geçici 2 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) İş Kanununun 63 üncü maddesinin dördüncü fıkrası madde metninden
çıkarılmıştır.
(3) İş Kanununun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “ 72 nci
maddesi hükümlerine aykırı olarak bu maddede belirtilen yerlerde 18 yaşını
doldurmamış erkek çocukları ve gençleri ve her yaştaki kadınları çalıştıran,” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır.
� Yürürlük
� Yürütme
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür136.
136 İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı, http://isggm.calisma.gov.tr/docs/isg-kanun-taslak-metin%20.pdf (01 Haziran 2007)
79
D. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER
12.06.1989 tarihli ve 89/391/EEC sayılı Avrupa Birliği Konsey Direktifi ve
4857 sayılı İş Kanunu’nun 78. maddesi esas alınarak hazırlanan ve 09.12.2003 tarih ve
25311 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliği (ISGY) Danıştay 10. Dairesi’nin 15.06.2006 tarih ve 2006/3007 sayılı
kararı ile iptal edilmiştir.
Bunun yanında Avrupa Birliği Konsey Direktifi ve 4857 sayılı İş Kanunu
uyarınca hazırlanmış başka pek çok Yönetmelik bulunmaktadır. Avrupa Birliği
yönergeleri esas alınarak çıkartılan bütün bu Yönetmelik’lerde ilgili Avrupa Birliği
mevzuat yönergeleri tercüme edilmiş ancak Avrupa Birliğine (AB) henüz üye
olunmadan ve müzakere tarihinin alınmadığı bir dönemde Avrupa Birliğinden yapılan
atıflar bir anlamda 4857 sayılı Kanunu’nu AB standartlarına uydurmaya çalışıldığı
eleştirilerini de beraberinde getirmiştir137.
137 Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği s. 40
80
4857 sayılı İş Kanunu’na istinaden çıkartılan İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili
diğer Yönetmelikler aşağıda belirtilmiştir.
Tablo 1
4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında Yayımlanan
İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgili Yönetmelikler Sıra No
Yönetmeliğin Adı 4857 s. İş Kanunun
İlgili Maddesi
R.G. Tarih / Sayı
Yürütme Tarihi
1 Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru İstihdamı Hakkında Yönetmelik
30.Md. 24/3/2004
25412
Yayımı tarihinde
2 Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırmayan İşverenlerden Ceza Olarak Kesilen Paraları Kullanmaya Yetkili Komisyonun Kuruluşu ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
30.Md.
son fıkra
26/9/2003
25241
Yayımı tarihinde
3 İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği
41.Md. 6/4/2004
25425
Yayımı tarihinde
4 Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği 60.Md. 3/3/2004
2539
Yayımı tarihinde
5 İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği
63/3.Md. 6/4/2004
25425
Yayımı tarihinde
6 Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik
63.Md.
son fıkrası
15/4/2004
25434
Yayımı tarihinde
7 Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik
65.Md. 31/3/2004
25419
Yayımı tarihinde
8 Hazırlama, Tamamlama ve Temizleme İşleri Yönetmeliği
70.Md. 28/4/2004
25446
Yayımı tarihinde
9 Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik
71.Md. 6/4/2004
25425
Yayımı tarihinde
10 Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılmaları Hakkında yönetmelik
73.Md.
9/8/2004
25548
Yayımı tarihinde
81
11 Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Yönetmeliği
76/1.Md. 6/4/2004
25425
Yayımı tarihinde
12 Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
76/2.Md. 7/4/2004
25426
Yayımı tarihinde
13 Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri ile İlgili Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
77.Md. 7/4/2004
25426
Yayımı tarihinde
14 İş Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliği (89/391/EEC)
78.Md. 9/12/2003
25311
Yayımı tarihinde (Danıştay 10. Dairesinin 15.06.06 - 2006/3007 sayılı kararı ile iptal)
15 Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliği (92/58/EEC)
78.Md. 23/12/2003 25325
Yayımı tarihinde
16 Gürültü Yönetmeliği (2003/10/EC-(86/188/EEC)
78.Md.
23/12/2003
25325
23/12/2006
17 Titreşim Yönetmeliği (2002/44/EC)
78.Md. 23/12/2003
25325
23/12/2006
18 Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği (92/57/EEC)
78.Md. 23/12/2003
25325
Yayımı tarihinde
19 Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (98/24/EC-2000/39/EC Sınır Değer)
78.Md. 26/12/2003 25328
Değişiklik 19/10/2005
25971
Yayımı tarihinde
20 Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik (99/92/EC)
78.Md. 26/12/2003
25328
Yayımı tarihinde
21 Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik 90/394/EEC-97/42/EEC-99/38/EC)
78.Md. 26/12/2003
25328
Yayımı tarihinde
22 Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (83/477/EEC)
78.Md. 26/12/2003
25328 (Değ.17/2/200
425376)
15/4/2006
23 İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik (89/654/EEC)
78.Md. 10/2/2004
25369
Yayımı tarihinde
82
24 İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (89/655/EEC)
78.Md. 11/2/2004
25370
Yayımı tarihinde
25 Elle Taşıma İşleri Hakkında Yönetmelik (90/269/EEC)
78.Md. 11/2/2004
25370
Yayımı tarihinde
26 Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik (89/656/EEC)
78.Md. 11/2/2004
25370
Yayımı tarihinde
27 Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (92/104/EEC)
78.Md. 21/2/2004
25380
Yayımı tarihinde
28 Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (92/91/EEC)
78.Md. 22/2/2004
25381
Yayımı tarihinde
29 Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik (91/383/EEC)
78.Md. 15/5/2004
25463
Yayımı tarihinde
30 Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik (2000/54/EC-93/88/EEC-97/59/EC-97/65/EC)
78.Md. 10/6/2004
25488
Yayımı tarihinden
1 yıl sonra
31 Balıkçı Gemilerinde Yapılan Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (93/103/EEC)
78.Md. 27/11/2004
25653
Yayımı tarihinden 2 yıl sonra
32 İşyeri Kurma İzni ve İşletme Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik
78/2.Md. 17/12/2004 Yayımı tarihinde
33 İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmelik
79.Md. 15/3/2004
25393
Yayımı tarihinde
34 İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik
80.Md. 7/4/2004
25426
Yayımı tarihinde
83
35
İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
81.Md. 16/12/2003 25318
Değişiklik 4/2/2005
25717
Yayımı tarihinde (İşyeri Hekimi tanımı, 18-19-20-25 ve 26. Maddeleri iptal)
36
İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
82.Md. 20/1/2004 25352
Değişiklik 26/01/2006
26061
Yayımı tarihinde (İş Güvenliği Uzmanı tanımı, 5,7,8,9,10,11,12,13,14,15 ve 16. maddeleri iptal)
37 Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği 85.Md. 16/6/2004 25494
Değişiklik 23/10/2004
25622
Yayımı tarihinde
38 Gebe ve Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik (92/85/EEC)
88.Md. 14/7/2004
25522
Yayımı tarihinde
39 Askeri İşyerleriyle Yurt Güvenliği İçin Gerekli Maddeler Üretilen İşyerlerinin Denetim ve Teftişi Hakkında Yönetmelik
91/2.Md. 1/8/2004
25540
Yayımı tarihinde
40 Konut Kapıcıları Yönetmeliği 110.Md. 3/3/2004
25391
Yayımı tarihinde
(Danıştay 10. Dairesinin 13.03.07 – E 2004/6952, k 2007/946 sayılı kararı ile 13. madde iptal .)
41 Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik
111/1.Md 28/2/2004
25387
Yayımı tarihinde
42 Tarım ve Ormandan Sayılan İşlerde Çalışanların Çalışma Koşullarına İlişkin Yönetmelik
111/2.Md 6/4/2004
25425
Yayımı tarihinde
Kaynak: http://isggm.calisma.gov.tr/yonetmelikler.asp, 15.04.2007
84
E. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TSE STANDARTLARI
Kılavuz niteliği taşıyan ilk sağlık ve güvenlik standardı olan "BS 8800 Mesleki
Sağlık ve Güvenlik Yönetim Sistem Rehberi" 1996'da İngiliz Standartlar Enstitüsü
(BSI) tarafından yayınlanmıştır. Kılavuz niteliği taşıyan bu ilk standart kurumların
belgelendirilmesine yönelik bir temel teşkil etmemekteydi.
Sonraları başka belgelendirme kuruluşları da bu konuda standartlar
yayınlamışlardır. Ancak yayınlanan bu standartlar BS 8800'u temel almalarına rağmen
birbirlerinden içerik ve uygulama bakımından farklılıklar göstermekteydi. Bunun
üzerine BSI öncülüğünde uluslararası kabul edilebilecek bir sağlık ve güvenlik
standardı hazırlanmasına yönelik bir komisyon toplanması kararlaştırılmış ve bu
komisyonun çalışmaları sonucunda 1999 yılında OHSAS 18001 standardı
oluşturulmuştur. Hazırlanan bu standart, 2001 yılında TSE (Türk Standartları Enstitüsü)
tarafından kabul edilerek TS–18001 olarak yayınlanmıştır.
İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili bazı TSE Standartları Ek 2 ‘de belirtilmiştir.
Genel Olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi'ni Uygulayan Kurumlar;
� İş sağlığı ve güvenliği risklerini belirlemiş ve bu riskleri gerekli
önlemlerle asgari seviyeye indirmiş,
� İlgili mevzuat gerekliliklerini yerine getirmiş,
� İş Sağlığı ve Güvenliği'ne yönelik hedefler belirlemiş ve bu hedeflere
ulaşmak için yönetim programları geliştirmiş,
� Gerekli eğitimleri uygun kişilere sağlamış,
� Acil durumlara (kazalar, vb) yönelik gerekli hazırlıkları yapmış,
� İş Sağlığı ve Güvenliği sisteminin performansını denetimlerle izleyen,
� İzleme sonuçlarına bağlı olarak gerektiğinde iyileştirme faaliyetlerini
başlatan,
85
� İş Sağlığı ve Güvenliği'ne yönelik çalışmalarını dökümante eden ve
sonuçlarını kayıt altına alan kurumlardır138.
F. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE ÖRGÜTSEL EĞİTİM
10.06.2003 Tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5 inci bölümü
İş Sağlığı ve Güvenliği başlığını taşımaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği ‘nde başarı
yakalamanın mutlak yolu eğitimdir.
İş Sağlığı ve Güvenliği politikası’nda, eğitim ile "0 (Sıfır) İş Kazası"
hedeflenmelidir. Eğitim; bir insanı, toplum yaşamına uydurmak, bazı yeteneklerini
geliştirmek ve bazı değerlere saygı duymaya yöneltmek için uygulanan yöntemlerin
tümüdür139.
İş sağlığı ve güvenliği çalışmaları; tıp, fizik, kimya, psikoloji, sosyoloji,
istatistik ve ergonomi gibi çok sayıda bilim dalının beraber çalışmasını gerektiren
önemli bir konudur140. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün çalışmaları doğrultusunda
uzmanlarca yapılan araştırmalar sonucu, iş kazaları ve meslek hastalıklarının % 98
oranla önlenebilir olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, toplumsal eğitim ile birlikte
konuyla ilgili eğitim ve öğretimin önemini ortaya çıkarmaktadır141.
138 http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm (01 Haziran 2007) 139 Gelişim Hachette, “Eğitim ve Eğitim Kavramının Evrimi” Gelişim Hachette Alfebetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt: 3 İstanbul: Gelişim Basım ve Yayım A.Ş, 1983, s.1145. 140 Mehmet Nuri Görücü, “Türkiye'deki ve İngiltere'deki İş Sağlığı ve Güvenliği Teftiş Sistemlerinin Karşılaştırılması”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004), İstanbul, s.62. 141 Onur Yetkin, “Şantiyelerin İş Güvenliği Performans Analizi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004), İstanbul, s.77.
86
Üçüncü Bölüm
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
İşveren, işin sahibi olması, işyerinin mülkiyetinin kendisine ait olması ya da
yönetim hakkına sahip olması sebebi ile işyerinde geniş yetkilere sahiptir. Ancak bu
geniş yetkiler işverene bir takım yükümlülükler getirmektedir. İş sağlığı ve güvenliği
mevzuatı bu durumun paralelinde bir düzenleme getirerek İSG’ni sağlama esas
sorumluluğunu işverene yüklemiştir. İşyerlerinde İSG önlemlerinin alınması
sorumluluğu işverenlerin işçiyi gözetme borcunun doğal bir sonucudur.
İşverenlerin güvenlik önlemlerini alma borcunu düzenleyen temel kanun, 4857
sayılı İş Kanunu’dur. Bu Kanun’un beşinci bölümünde işverenin yükümlülükleri
açıklanmıştır. “İşverenler, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli
her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve
güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup
uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması
gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş
sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.”şeklinde görevleri
tanımlanmaktadır (77 m.). Bu tanım ile İSG konusunda çıkarılan tüm yönetmeliklerde
işverenlere uyma zorunluluğu getirilmiştir.
87
A. İŞVERENLERİN GENEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Genel olarak herhangi bir işyerinde iş güvenliğini sağlamada esas faktör
insandır. Teknolojik gelişmeler ve gelişmelerin sağladığı güvenlik faktörleri önemli
olmakla birlikte insan faktörünün önemi yine de birinci sıradadır142.
İşverenin hizmet sözleşmesinden doğan borçlarından birisi de işçiyi
gözetmektir. İşverene bağlı olarak çalışan işçi doğal olarak onun göstereceği yerde ve
şartlarda çalışmak zorundadır. İşveren emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırmakta
olduğu işçinin en başta ruhi ve bedeni sağlığını koruyucu iş şartlarını hazırlaması, iş
güvenliği için gerekenleri yapması “gözetim borcunun” bir kısmını teşkil etmektedir.
İşverenin işçisini gözetme borcu zorunluluğu hem cari hukukumuzun genel
hükümlerinden doğmakta hem de bir kısım özel düzenlemelerden kaynaklanmaktadır143.
İşveren, işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla
yükümlüdür. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyeri dışındaki uzman kişi
veya kuruluşlardan hizmet alması bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
İşverenlerin genel yükümlülükleri içerisinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini
korumak için mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her
türlü önlemi almak, organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak bulunmaktadır.
İşveren, sağlık ve güvenlik önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi
ve mevcut durumun sürekli iyileştirilmesi amaç ve çalışması içinde olmalıdır.
142 Rüstem Keleş, İSG İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Ankara, Sayı 25, Mayıs-Haziran 2005, s.23. 143 Ö. Eyrenci , S. Taşkent ve D. Ulucan, Bireysel İş Hukuku, İstanbul: Legal Yayınevi, Mart 2004, s.121.
88
İşverenlerin sağlık ve güvenliğin korunması ile ilgili önlemlerin alınmasında
uygulayacakları genel prensipleri sıralayacak olursak;
� Risklerin önlenmesi,
� Önlenmesi mümkün olmayan risklerin değerlendirilmesi,
� Risklerle kaynağında mücadele edilmesi,
� İşin kişilere uygun hale getirilmesi için, özellikle işyerlerinin
tasarımında, iş ekipmanları, çalışma şekli ve üretim metotlarının
seçiminde özen gösterilmesi, özellikle de monoton çalışma ve önceden
belirlenmiş üretim temposunun hafifletilerek bunların sağlığa olumsuz
etkilerinin en aza indirilmesi,
� Teknik gelişmelere uyum sağlanması,
� Tehlikeli olanların, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanlarla
değiştirilmesi,
� Teknolojinin, iş organizasyonunun, çalışma şartlarının, sosyal ilişkilerin
ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan genel bir
önleme politikasının geliştirilmesi,
� Toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik
verilmesi,
� İşçilere uygun talimatların verilmesi şeklinde özetleyebiliriz.
İşverenler, işyerinde yapılan işlerin özelliklerini dikkate alarak, işçilerin sağlık
ve güvenliği yönünden tüm riskleri değerlendirmelidirler.
İşçiye herhangi bir görev veren işveren, onun sağlık ve güvenlik yönünden
uygunluğunu göz önüne almak zorundadır. Ayrıca yeni teknolojinin planlanması ve
uygulanmasının, seçilecek iş donanımlarının çalışma ortam ve koşullarına, işçilerin
sağlığı ve güvenliğine etkisi konusunda işçiler veya temsilcileri ile istişarede
bulunmalıdır. Ciddi tehlike bulunduğu bilinen özel yerlere sadece yeterli bilgi ve talimat
verilen işçilerin girebilmesi sağlanmalıdır.
89
4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen önemli hükümlerden biri de işverenlerin
işçileri eğitme yükümlülüğüdür. İşveren, işyerinin büyüklüğüne göre işyerinin geneli ile
işçilerin çalışmakta olduğu bölümde veya yaptığı her işte yürütülen faaliyetler, sağlık ve
güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında işçileri aydınlatmak
zorundadır.
İş sağlığı ve güvenliği alanında önleyici hizmetlerin etkinliğinin de artırılması
gerekmektedir. İlgili mevzuat ile İşverenlere bu konuda da bir takım yükümlülükler
getirilmiştir. İşveren, işyerinde sağlık ve güvenlik risklerini önlemek ve koruyucu
hizmetleri yürütmek üzere, işyerinde bir veya birden fazla kişiyi görevlendirmelidir. Bu
kişilere görevlerini yürütmeleri için yeterli zaman verilmeli ve faaliyetleri sebebiyle
hiçbir şekilde dezavantajlı duruma düşürülmemelidir. İşyerinde bu görevleri
yürütebilecek nitelikte personel bulunmaması halinde, söz konusu hizmet dışarıdan bu
konuda yeterlik belgesi olan uzman kişi ve kuruluşlardan da alınabilir.
İşveren, işçilerin işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerine
uygun olarak sağlık gözetimine tabi tutmakla da yükümlüdür. Bunun için işçilerin işe
girişlerinde sağlık durumlarının yapacakları işe uygun olduğunu belirten sağlık raporu
alınmalıdır. Ayrıca yapılan işin özelliğine göre, işin devamı süresince sağlık
muayeneleri düzenli aralıklarla tekrarlanmalıdır.
1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği İçin Gerekli Her Türlü Önlemi
Alma Yükümlülüğü
4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesi “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve
güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız
bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme
uymakla yükümlüdürler.” demektedir.
90
Bu maddede belirtilen her türlü önlemi alma ifadesi işverene tehlikeli
olabilecek tüm durumlar için son teknolojiyi kullanarak her türlü önlemi alma
yükümlülüğü getirmektedir. Bu durum 1475 sayılı İş Kanunu’nda bu denli açık
belirtilmemiş, konu yargı kararları ile desteklenmekte iken, 4857 sayılı iş Kanunu’nda
bu denli açık belirtilmesi son derece faydalı olmuştur.
2. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerine Uyulup
Uyulmadığını Denetleme Yükümlülüğü
Her şeyde olduğu gibi, güvenliğin temeli de denetimdir. İnsanlar, ne kadar
eğitilmiş olsalar da, ne kadar işlerine eğilip önem verseler de, denetlenmedikleri
takdirde, bir süre sonra bu özelliklerini kaybetmektedirler. Bu nedenle bu özelliklerini
canlı tutmanın yolu eğitimle birlikte denetimden geçmektedir144.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-ı bendi, işverene, işçinin işin güvenliğini
tehlikeye düşürmesi nedeniyle iş sözleşmesini fesh yetkisi vermektedir.
Böylesine geniş yetkileri bünyesinde bulunduran işveren, işyerinde her türlü
önlemi almış olsa bile, işçileri bu önlemlere uymaları konusunda mutlak denetlemesi
gerekmektedir. Örneğin koruyucu malzemenin işyerinde bulundurulması, hatta işçiye
teslim edilmesi, işverenin yükümlülüğünü ortadan kaldırmamakta, işçinin bu koruyucu
malzemeyi kullanıp kullanmadığının takibi, denetimi ve bununla ilgili önlemleri alması
işverenin ödevlerinden biridir.
3. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçileri
Bilgilendirme ve Eğitme Yükümlülüğü
07.04.2004 Tarih ve 25426 saılı Resmi Gazate’de yayınlanarak yürürlüğe giren
Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmeliğin 4. maddesinde “İşverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma
ortamının tesis edilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu amaçla,
işverenler, çalışanları, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların
karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler
144 Ural Fer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı , Yakın ve Ortadoğu Çalışma Eğitim Merkezi, Haziran 2000, Yayın No:5 , s.11.
91
konusunda işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarını hazırlamak,
eğitimlerin düzenlenmesini, çalışanların bu programlara katılmasını sağlamak ve
verilecek eğitim için uygun yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlüdürler.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverene ait çalışanların
eğitimlerinden, asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur.
Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, geçici iş ilişkisi ile çalışanlara gerekli eğitimi
vermekle yükümlüdür.
İşverenler, çalışanlarına, iş sözleşmesinin türüne bakılmaksızın gerekli eğitimi
vermekle yükümlüdür.” denilmektedir.
İşçinin tüm tehlikeleri kendiliğinden bilmesini beklemek mümkün değildir.
İşveren mutlaka işyerindeki tehlikeleri işçilere uygun bir şekilde öğretmek zorundadır.
İşveren alınan önlemlerin amaçlarını ve niteliklerini işçilere öğretmekle de yükümlüdür.
Buna göre işçilerin eğitim ve kültür dereceleri de nazara alınmak şartıyla, işveren uyarı
levhaları ile yetinmeksizin, eğitim çalışmaları yapmak, kullanma talimatları
düzenlemek, alınmış önlemlere uymayı alışkanlık haline getirmek gibi faaliyetler ile
işçileri bilgilendirmek ve eğitmekle yükümlüdür.
İşveren, işçisini mutlaka eğitecek onun bilgisinin yeterliliğine güvenmeyecektir.
Bu eğitim sadece işe yeni giriş sırasında yapılmayacak, her iş değişmesinde yenisinin
tehlikeleri ve alınacak önlemler konusunda işçiler yeniden eğitimlere tabi tutulacaktır.
Burada görüleceği gibi, işverenin işçilerini eğitme görevi süreklilik göstermektedir.
4. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçilerin Görüşlerini
Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü
4857 sayılı İş Kanunu ve bu Kanun’a istinaden çıkartılan İş Sağlığı ve
Güvenliği ile ilgili tüm yönetmeliklerde işçi ve işverenlerin katılımları ile oluşturulan
kurallar teşvik edilmekte ya da zorunlu kılınmaktadır.
İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği konularında işçilerin görüşlerini alarak
katılımlarını sağlamaları, alınan tüm güvenlik önlemlerinin daha kolay uygulanmasını
sağlayacaktır.
92
07.04.2007 Tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik’te işyerlerinde
oluşturulması gereken iş sağlığı ve güvenliği kurulunda, işyerinde görevli formen,
ustabaşı veya usta, açık oyla seçilecek işçi temsilcisi ve sağlık ve güvenlik işçi
temsilcisinin bulunmasını zorunlu kılmıştır.
İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği konularında işçilerin görüşlerini almakla,
öneri getirmelerini teşvik etmekle, bu tür faaliyetlere ve toplantılara dengeli
katılımlarını sağlamakla yükümlüdürler.
5. İşverenin İşyerini İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Örgütleme
Yükümlülüğü
a) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları
İş sağlığı ve güvenliği konusunda ileri bir aşamaya gelmiş ülkelerde işyeri
düzeyinde ortak kurullar aracılığı ile iş güvenliği faaliyetine girilmesi yaygın bir
uygulamadır. Türkiye’de de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 80. maddesinde “sanayiden
sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin
yapıldığı işyerlerinde her işveren bir İş Sağlığı ve Güvenliği kurulu kurmakla
yükümlüdür. İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği
mevzuatına uygun olarak verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler” hükmüne yer
verilmiştir145.
07.04.2007 Tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik’te bu kurulun kimlerden
oluşacağını belirtilmiştir.
145 Çolak, s.269.
93
Buna göre İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları aşağıda belirtilen kişilerden oluşur;
a) İşveren veya işveren vekili,
b) İş Kanununun 82 nci maddesi uyarınca iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanı,
c) İş Kanununun 81 inci maddesi uyarınca görevlendirilen işyeri hekimi,
d) İnsan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri
yürütmekle görevli bir kişi,
e) Varsa sivil savunma uzmanı,
f) İşyerinde görevli formen, ustabaşı veya usta,
g) 2821 sayılı Sendikalar Kanununun değişik 34 üncü maddesi hükmü
uyarınca işyerinde bulunan sendika temsilcilerinin kendi aralarında
seçecekleri kişi, işyerinde sendika temsilcisi yoksa o işyerindeki
işçilerin yarıdan fazlasının katılacağı toplantıda açık oyla seçilecek işçi,
h) Sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi.
Kurulun başkanı işveren veya işveren vekili, kurulun sekreteri ise bu maddenin
(b) bendinde sözü edilen kişidir.
Bu maddenin (b), (c), (d), (e) bentlerinde gösterilen üyeler işveren veya işveren
vekili tarafından atanırlar.
Bu maddenin (f) bendinde belirtilen üye o işyerindeki formen, ustabaşı veya
ustaların yarıdan fazlasının katılacağı toplantıda açık oyla seçilen kişidir.
Bu maddenin (f) ve (g) bentlerinde sözü geçen kurul üyelerinin aynı usullerle
yedekleri seçilir.
94
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik kurulun görevlerini
ayrıntılı olarak belirtmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
a) İşyerinin niteliğine uygun bir iş sağlığı ve güvenliği iç yönetmelik
taslağı hazırlamak, işverenin veya işveren vekilinin onayına sunmak ve
iç yönetmeliğin uygulanmasını izlemek, izleme sonuçlarını rapor haline
getirip alınması gereken tedbirleri belirlemek ve kurul gündemine
almak,
b) İş sağlığı ve güvenliği konularında o işyerinde çalışanlara yol
göstermek,
c) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehlikeleri ve önlemleri
değerlendirmek, tedbirleri belirlemek, işveren veya işveren vekiline
bildirimde bulunmak,
d) İşyerinde meydana gelen her iş kazası ve tehlikeli vaka veya meslek
hastalığında yahut iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir tehlike halinde
gerekli araştırma ve incelemeyi yapmak, alınması gereken tedbirleri bir
raporla tespit ederek işveren veya işveren vekiline vermek,
e) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim ve öğretimini planlamak, bu
konu ve kurallarla ilgili programları hazırlamak, işveren veya işveren
vekilinin onayına sunmak ve bu programların uygulanmasını izlemek,
f) Tesislerde yapılacak bakım ve onarım çalışmalarında gerekli güvenlik
tedbirlerini planlamak ve bu tedbirlerin uygulamalarını kontrol etmek,
g) İşyerinde yangınla, doğal afetlerle, sabotaj ve benzeri ile ilgili
tedbirlerin yeterliliğini ve ekiplerin çalışmalarını izlemek,
h) İşyerinin sağlık ve güvenlik durumuyla ilgili yıllık bir rapor hazırlamak,
o yılki çalışmaları değerlendirmek, elde edilen tecrübeye göre ertesi
yılın çalışma programında yer alacak hususları ve gündemi tespit
etmek, işverene teklifte bulunmak, planlanan gündemin yürütülmesini
sağlamak ve uygulanmasını değerlendirmek,
95
i) 4857 sayılı İş Kanununun 83 üncü maddesinde belirtilen taleplerin
vukuunda acilen toplanmak ve karar vermek.
Kurul karşısında yükümlülükleri olan yalnızca işveren değildir. Aynı durum
işçiler için de söz konusudur. İşçiler, sağlık ve güvenliğin korunması amacıyla
kurullarca konulan kurallara uymak zorundadırlar.
b) İşyeri Hekimleri
İşyeri ortamının sağlıklı ve güvenli kılınması, bunun sürdürülmesi, çalışanların
sağlığının korunması ve geliştirilmesi, “işveren, işyeri hekimi ve çalışan” üçlüsünün
ortak uyumlu çalışmasına bağlıdır. Bu kesimlerin bilgi donanımları ve uygulamaları,
istenilen olumlu koşullara ulaşmakta oldukça etkin bir rol oynamaktadır146.
İşyeri hekimliği ve işyeri sağlık birimleri çağdaş bir iş güvenliği örgütünün
ayrılmaz parçasıdır. Öte yandan iş yeri sağlık biriminin ne suretle oluşturulacağı, sahip
olması gereken fiziki koşullar da Yönetmeliklerle belirlenmiştir147.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. maddesinde “devamlı olarak en az elli işçi
çalıştıran işverenler, Sosyal Sigortalar Kurumunca sağlanan tedavi hizmetleri dışında
kalan, işçilerin sağlık durumunun ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık hizmetlerini
yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike derecesine göre bir veya daha
fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir işyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlüdür.”
denilmektedir.
İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimleri Görevleri İle Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik 16.12.2003 Tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
146 Ufuk Berberoğlu, Muzaffer Eskiocak, Galip Ekuklu ve Ahmet Saltık, Tam Gün İşyeri Hekimi Çalışan Bir İşletmede İş Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri Yönetim Sürecinin Değerlendirilmesi, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara, Ocak 2002, Sayı: 9, s.58. 147 Ekmekçi, s.168.
96
İşyeri Hekimlerinin Hizmet Süresi;
İşyeri hekimleri, bu Yönetmelikte belirtilen görevleri eksiksiz olarak yerine
getirmek için;
I inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 1 iş günü,
II inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 2 iş günü,
III üncü Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 3 iş günü,
IV üncü Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 4 iş günü,
V inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 5 iş günü,
gitmek zorundadır.
İşe giriş ve periyodik sağlık kontrolleri için çalışan başına yılda en az 30
dakika süre, yukarıda hesaplanan koruyucu hizmet süresine eklenir.
Ayrıca işyerinde tedavi hizmeti verilmesi durumunda, bu hizmet için gerekli
süre yukarıda belirtilen sürelerin dışında tutulur.
İşyerlerinin, iş sağlığı ve güvenliği açısından hangi risk grubuna gireceği T.C.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan ve 06.03.2005 tarih ve 25747
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Risk Grupları
Listesi Tebliği ‘nde belirtilmiştir.
97
İşyeri Hekiminin Görevleri;
İşyeri hekimi iş sağlığı hizmetleri kapsamında aşağıdaki görevleri yapmakla
yükümlüdür;
� Çalışanların işe giriş ve periyodik muayenelerini yapar,
� İşyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kuruluna katılarak çalışma ortamı ve
çalışanların sağlığının gözetimi ile ilgili gerekli açıklamalarda bulunur,
danışmanlık yapar ve kurulda alınan kararların uygulanmasını izler,
� Özelliği olan çalışanları; gebe ve emzikli kadınları, on sekiz yaşından
küçükleri, iki yaşından küçük çocuğu olan anneleri, meslek hastalığı
veya şüphesi tanısı alanları, kronik hastalığı olanları, malul ve
özürlüleri, alkolikleri, ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı olanları, birden
fazla iş kazası geçirmiş olanları yakın takip ve koruma altına alır,
� Özürlülerin işe alınmaları, işyerinde oluşan bir kaza ya da hastalık
sonrasında geçici ya da kalıcı iş göremezliği olanların işe başlamaları
veya eski hükümlülerin gerekli sağlık muayenelerini yaparak uygun işe
yerleştirilmeleri için rapor hazırlar,
� Sağlık nedeniyle üç haftadan uzun veya meslek hastalıkları veya iş
kazaları nedeniyle veya sık tekrarlanan işten uzaklaşmalarda, işe dönüş
muayenesi yapar,
� Kronik hastalığı olanları daha sık aralıklarla muayene eder, gerekli
tetkikleri yaptırır ve koruyucu önlemlerin alınması hususunda gerekli
işlemleri yapar,
� Gerekli laboratuvar tetkikleri ve radyolojik muayeneleri yaptırır,
� İşyerinde ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının organizasyonunu yapar,
ilgili personelin eğitimini sağlar ve acil tedavi hizmetlerini yürütür,
� Bulaşıcı hastalıkların kontrolünü sağlayarak yayılmasını önleme ve
aşılama çalışmaları yapar,
� Kreş ve çocuk bakım yurdu ile emzirme odalarının sağlık koşullarını
kontrol eder, sağlık koşullarına uygunluğunu sağlar, çocukların sağlık
muayenelerini yaparak kayıt altına alır,
98
� Gebe ve emzikli kadınların işyerindeki olası sağlık tehlikelerine karşı
sağlığını korur, geliştirir ve eğitimlerini sağlar,
� İşyerinde kullanılan, tüketilen maddeleri kontrol ve izlemek için aralıklı
olarak inceleme yaparak etmenleri belirler, değerlendirir ve kontrol
önlemleri geliştirir,
� Çalışma ortamı gözetimi ile ilgili olarak gerektiğinde ölçümler
yapılmasını sağlayarak alınan sonuçların çalışanlar yönünden
değerlendirmesini yapar,
� İşyerinin genel hijyen koşullarını devamlı izleyerek ve denetleyerek
işyerindeki bütün birimlerin çalışanların sağlığını koruyup geliştirecek
biçimde düzenlenmesi, çalışana sağlıklı bir ortamda ve yürütülen işin
gerektirdiği kaloriyi karşılayacak nitelikte yemek sunulması, içme suyu
imkanı sağlanması, soyunma odaları, banyo, lavabo ve tuvaletlerin
bakımlı ve temiz olması ve genel temizlik donanımının temin edilmesi
ve sürdürülmesi için gereğini yerine getirir,
� İş ve çalışanın uyumunu sağlamak için çalışanların sağlığının, yapılan
iş ve işlemler ile çalışma ortamındaki çeşitli stres faktörlerinden
olumsuz yönde etkilenmesi olasılığına karşı inceleme ve araştırmalar
yapar,
� Meslek hastalığı veya şüphesi tanısı alan çalışanların izleme ve
kontrolünü yapar, SSK Meslek Hastalıkları Hastaneleri ile sürekli
işbirliği içinde çalışır,
� İşyerinde meslek hastalığı veya meslek hastalığı şüphesi tanısı alanların
çalıştığı ortamda ve çalışanlarla ilgili inceleme yapar,
� Herhangi bir hastalık veya kaza ya da periyodik muayene sonrasında
eski işinde çalışması sakıncalı bulunan çalışanın, mevcut sağlık
durumuna uygun bir işte çalıştırılmasını sağlar,
� İş kazasına uğrayan ya da meslek hastalığına tutulan çalışanların
rehabilitasyonu konusunda işyerindeki ilgili birimlerle işbirliği içinde
çalışır,
� Eski hükümlü, malul ve özürlülerin işlerine uyumlarını sağlar,
99
� İşyeri yöneticilerine, iş sağlığı ve iş güvenliği kurul üyelerine,
çalışanlara ve temsilcilerine genel sağlık konularında eğitim verir ve bu
eğitimlerin sürekliliğini sağlar,
� Çalışanların, zamanlarını etkin ve verimli biçimde değerlendirmeleri
için eğitici, kültürel ve sportif etkinliklerle zenginleştirilmiş dinlenme
imkanı sağlayacak çalışmalar yapar,
� İşyerindeki sağlık gözetimi ile ilgili çalışmaları kaydeder ve Ek-6da
belirtilen örneğe uygun yıllık çalışma raporu hazırlayarak iş sağlığı ve
güvenliği kuruluna gönderir.
c) İşyeri Sağlık Birimleri
Sağlık biriminde en az bir işyeri hekimi ile birlikte en az bir işyeri hemşiresi
veya sağlık memuru görevlendirilmesi zorunludur.
Sağlık birimi, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülebilmesine ve çalışacak
personel sayısına yetecek büyüklükte, kolay ulaşılabilir, tercihen tek katlı bir binada
veya kurulacağı binanın giriş katında olmalıdır. Sağlık birimi; en az bir muayene odası,
bir müdahale odası, bir yardımcı sağlık personeli odası ile bekleme odasından oluşur.
Sağlık biriminde yeterli aydınlatma, havalandırma, ısıtma, soğuk ve sıcak su tesisatı
bulunmalı, sağlık biriminin tabanı kolay temizlenebilen ve yıkanabilen nitelikte
olmalıdır. Sağlık birimi Yönetmelik ekinde belirtilen araç ve gereçler ile donatılır.
Nitelikleri dolayısıyla devamlı çalışma yapılan işyerlerinde sağlık birimleri
çalışma süresince açık bulundurulur ve en az bir işyeri hemşiresi veya sağlık memuru
görevlendirilir. Normal çalışma süresi dışında kalan vardiya çalışmalarında bu
personelin sağlanamadığı hallerde, sağlık biriminde ilk yardım kursu görmüş en az bir
eleman görevlendirilir.
Sağlık birimi, çalışanların kişisel sağlık dosyalarını işler ve işten ayrılma
tarihinden itibaren 10 yıl süresince saklamak zorundadır.
100
İşyerinde meydana gelen bütün kaza ve meslek hastalıkları da kaydedilir. Kaza
ve meslek hastalıklarının kayıtları değerlendirilerek kaynakları belirlenir ve bunlara
yönelik önlemler geliştirilir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. maddesi, işverenlere işyeri
hekimi yanında, işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüğü de getirmiştir.
d) İşyeri Ortak Sağlık Birimleri
İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimleri Görevleri İle Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik’le getirilen bir başka kurum da ortak sağlık birimidir.
Buna göre İşverenler, koruyucu ve acil sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütmek üzere
bir ortak sağlık birimi kurabilir, kurulmuş olanlara ortak olabilirler (yön.m.17).
Ortak sağlık birimi aynı işkolunda faaliyet gösteren işyerlerine hizmet vermek
üzere kurulabileceği gibi, küçük sanayi siteleri veya organize sanayi bölgeleri gibi aynı
alanda kurulmuş bulunan ve farklı işkollarında faaliyet gösteren işyerlerine hizmet
vermek üzere de kurulabilir.
Ortak sağlık biriminde çalışacak personel sayısı ve nitelikleri, hizmet verilecek
işyerlerinin yer aldığı risk grupları ve çalışanların toplam sayısı dikkate alınarak bu
Yönetmelikte belirtilen diğer kriterlere göre tespit edilir.
Ortak sağlık biriminin tüm giderleri hizmet alan işverenler tarafından
karşılanır.
101
e) İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanlar
4857 sayılı İş Kanunu’nun 82.maddesinde “sanayiden sayılan, devamlı olarak
en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde
işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş kazalarının ve meslek
hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının
izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve
tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik elemanı
görevlendirmekle yükümlüdürler. Söz konusu yükümlülüğün ayrıntıları 20.01.2004
tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İş Güvenliği ile
Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma
Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile belirlenmiştir.
T.C. Danıştay 10. Dairesi, 28.03.2006 tarihinde E:2004/6075, K:2006/2159
sayılı kararı ile Yönetmeliğin 4.maddesindeki "iş güvenliği uzmanı" tanımını ve
5,7,8,9,10,11,12,13,14,15, ve 16. maddelerini iptal etmiştir.148
B. İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDEN DOĞAN
SORUMLULUKLARI
1. İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu
a) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Dayanağı
İşverenin kamu hukukuna dayanan iş güvenliği önlemlerini alma borcunu
düzenleyen ana kural 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinde öngörülmüştür. Buna
göre “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü
önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve
güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.” Yine aynı
maddeye göre “işverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup
uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması
148 http://www.isggm.gov.tr/haberler/danistay-2006-2159.pdf (01 Haziran 2007)
102
gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş
sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.” Anılan hükümden de anlaşılacağı
gibi İş Kanunu, iş güvenliği açısından herhangi bir önlemin alınması işleminin, işveren
tarafından sağlanması zorunluluğunu ifade etmektedir.
Yargıtay’ın işverenin sorumluluğu ile ilgili yerleşik içtihadına göre, iş
güvenliği mevzuatında öngörülmüş bulunan önlemlerin alınması da yeterli değildir.
Mevcut tüzüklerde yer almayan ancak bilimsel ve teknik ilerlemeler sonucunda ortaya
çıkan daha uygun güvenlik önlemlerinin de işyerinde alınması zorunludur. Dolayısıyla
işverenler, iş güvenliği konusundaki yeni gelişmeleri devamlı izlemek, mevzuatta
düzenlenmese bile en yeni iş güvenliği önlemlerini işyerinde almak durumundadır149.
Öte yandan işveren sadece iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bütün önlemleri
alması yeterli değildir. İşçileri iş güvenliği konusunda eğitmek ve alınan önlemlerin
işyerinde uygulanmasını sağlamak ve denetlemekle de yükümlüdür.
b) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğun Kapsamı ve Bu
Sorumlulukta Kusurun Rolü
İşyerinde yukarıda belirtilen kurallara uyulmaması nedeniyle iş kazası ve
meslek hastalığına maruz kalan, bu yüzden zarara uğrayan işçi veya ölümü halinde hak
sahipleri işverenden tazminat talep edebilirler. İş kazasına uğrayan işçinin sigortalı
olması halinde Sosyal Güvenlik Kanunu uyarınca kendisine sağlık yardımı yapılır,
geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanır. Öte yandan sigortalının ölümü
halinde hak sahiplerine yasada belirtilen koşullarda gelir bağlanabilir. Ancak bu yardım
ve ödenekler götürü nitelik taşırlar ve çoğu kez zarara uğrayan işçi veya hak
sahiplerinin gerçek zararını karşılamazlar. Oysa sorumluluk hukukunun genel ilkelerine
göre mağdurun zararının tümünün tazmin edilmesi gerekir.
Öte yandan, sigortaca zarara uğrayan işçinin veya ölümü halinde hak
sahiplerinin manevi zararını karşılayacak her hangi bir ödeme de yapılmaz. Bu nedenle
149 Levent Akın, Hukuki Yönden İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ders Notları, Ankara Üniversitesi, 2001, s.24.
103
iş kazası nedeniyle zarara uğrayan işçiler sigortaca karşılanmayan zararları için işverene
maddi tazminat davası, hak sahipleri de destekten yoksun kalma davası açabilirler.
Ayrıca gerek işçi, gerekse geride kalanlar manevi tazminat da alabilirler. Sosyal
Sigortalar’ da yaptığı ödemeleri iş güvenliği mevzuatını ihlal eden işverenlerden Sosyal
Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca talep edebilir.
İşveren aleyhine açılacak maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı
davalarının kusur sorumluluğuna mı yoksa kusursuz sorumluluğa mı dayandırılması
gerektiği iş hukukunda tartışma konusudur.
Soruna iş kazalarının önlenmesi açısından baktığımızda kusur sorumluluğu
ilkesinin üstünlüğü açıkça görülecektir. Gerçekten işverenleri iş güvenliği önlemlerini
almaya sevk edecek husus, bu önlemleri aldıkları, başka bir deyişle kusursuz oldukları
oranda ödüllendirilmeleri ve tazmin sorumluluğundan kurtulmalarıdır. Kusursuz
sorumluluğu görüşünü benimsersek, işveren gerekli önlemeleri almış olsa dahi iş kazası
meydana geldiğinde kendisini sorumluluktan kurtaramayacaktır ve işvereni önlem
almamaya özendirici olacaktır. Kanunumuza göre, üzerine düşen görevleri yerine
getiren ve bunu ispatlayan işveren hukuken sorumlu tutulmaması iş güvenliğinin
sağlanması amacına uygun düşer.
Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mevcut 26.maddesi çerçevesinde kusur
sorumluluğu ilkesi uygulanmaktadır. İş kazası sonucunda zarara uğrayan işçinin tüm
ödemeleri Sosyal Sigortalar tarafından yapılır ve işverene kusur oranında rücu edilir.
c) İşverenler Tarafından Ödenecek Tazminatlar
(1) Maddi Tazminat
İşçi, işverenin iş güvenliği önlemlerini almaması sonucu uğradığı bedensel ve
ruhsal zararlarını işverene tazmin ettirebilir. İş kazası nedeniyle maddi tazminat iş
yasalarında yer almamıştır. Bu düzenleme boşluğu Borçlar Kanununun 46.maddesi ile
doldurulur. Bu maddeye göre; mağdurun çalışma gücünü yitirmesinden ya da iktisadi
geleceğinin sarsılmasından doğan zararın tazmin edilmesi gerekir. Bu hükme
dayanılarak açılacak tazminat davasında, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda
104
işçinin çalışma gücünde meydana gelen eksilme nedeniyle uğradığı gelir kaybının
giderilmesi amacı güdülür.
İşçinin iş kazası veya meslek hastalığına uğraması halinde, Kurum, bu vakaları
Sigorta Müfettişleri vasıtasıyla soruşturmaktadır. Yapılan incelemeler sorucunda
düzenlenen tutanak ve diğer bilgi-belgelere istinaden raporlarını tanzim etmektedirler.
Bu raporlarda hem işçinin sigortalılık durumu, en son almış olduğu ve hak ettiği
ücretler, çalışma gün sayıları, olayın cereyanında işçi, işveren ve üçüncü kişilerin kasıt,
kusurları, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı hareketleri, olayın iş kazısı olup
olmadığı, vs. saptamalara yer verilmektedir. Belirtilen rapor ve eki belgeler maddi
tazminat davalarında mahkemece incelenerek göz önünde bulundurulmaktadır150.
Yargıtay, işverenin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için yapılan iş ile olay
arasında illiyet rabıtasının bulunması gerektiğini aramaktadır151.
Mahkemece verilecek karar anında işçi tamamen iyileşmişse, çalışma
güçsüzlüğünün sonuçları gerçek zarar olarak belirlenir. Bu da onun çalışamadığı günler
nedeniyle alamadığı normal ücreti ile yasalardan ve sözleşmelerden doğan işçilik
haklarıdır. Buna karşılık, iş kazası sonucunda işçi belirli oranda sakat kalmışsa, işçinin
çalışma gücündeki azalmayı gelecekteki ve muhtemel zarar olarak hesaplama
zorunluluğu vardır. Bu durumda olayın tarihi ile normal iş görebilirlik süresinin bitim
tarihine kadar olan zaman içinde, uygun neden-sonuç bağı çerçevesinde iş kazası
nedeniyle işçinin malvarlığındaki her türlü gelir kaybı hesaplanarak işçiye ödenir.
Çalışma gücü kaybının belirlenmesi uzmanlık işi olması nedeniyle iş
mahkemelerince bilirkişiye başvurulmaktadır. Tüzük, kazaya uğrayan her organın
sigortalının mesleğine ve yaşına göre çalışma gücünü hangi oranda azaltmış
sayılacağını göstermiştir. Gerçekten, aynı iş kazası, örneğin bir ayağın veya kolun
kopması, değişik mesleklerde veya aynı meslekte değişik yaşlardaki sigortalıların
çalışma güçlerini farklı oranlarda yitirmelerine neden olur.
150 İsa Karakaş, İş Kazası & Meslek Hastalıkları İhtilafları ve Çözüm Yolları, Ankara, Yaklaşım Yayıncılık, Mart 2006, s.154. 151 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.224.
105
İş kazası sonucunda çalışma gücünü kaybetme oranı belirlendikten sonra,
işçinin ücretine ve çalışma süresine göre kazancının toplamı hesaplanır ve gelir kaybı
tespit edilir. Ancak elde edilen miktardan Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca
işçinin birlikte kusuru nedeniyle indirim yapılır. Ayrıca Sosyal Sigortalar Kurumu’nca
işçiye bağlanan gelirin peşin sermaye değeri de hükmedilecek tazminattan düşülür.
Geriye kalan miktar işçiye maddi tazminat olarak ödenir. Ülkemizde daha önceleri
düşük olan tazminatlar günümüzde kısmen de olsa caydırıcılık niteliği kazandıracak
meblağlara yükselmiştir.
(2) Manevi Tazminat
Maddi tazminatın yanı sıra işçinin manevi tazminat davası açma hakkı da
bulunmaktadır.
Manevi tazminat, zarara maruz kalan şahsi varlığı değerlerindeki zedelenme
neticesinde oluşan hüzün, ızdırap, acı ve rahatsızlıkların genellikle ödenen bir
tazminatla telafi edilmesinden ibarettir152.
İş kazası sonucunda ortaya çıkan bedensel ve ruhsal acı ve üzüntüleri
karşılamak üzere, manevi tazminatı düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi
gereğince “hakim hususi halleri nazara alarak cismani zarara duçar olan kimseye yahut
adam öldüğü takdirde ölümün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat
verilmesine karar verebilir”.
Manevi tazminat davasını, iş kazası veya meslek hastalığından dolayı bedeni
ve ruhi arızaya maruz kalan işçinin bizzat kendisi tarafından açılabileceği gibi, işçinin
ölümü halinde geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler tarafından da açılması
mümkündür. Manevi tazminata hükmedilmesi için beden bütünlüğünün zedelenmesi
veya ölüm olayı ile manevi zarara sebep olan etki arasında uygun illiyet bağının
bulunması gereklidir153.
152 İlhan Ulusan, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu, İstanbul: Kazancı Hukuk Yayınları, No.72, 1990, s.179. 153 Nüvit Gerek, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Ankara: Türk Metal Sendikası Yayınları, Ocak 1998, s.33.
106
İş kazası veya meslek hastalığı yüzünden bir zarara uğramış işçinin veya
ölmüşse yakınlarının manevi tazminat isteyebilmesi için yasaya göre özel hallerin
bulunması gerekir. İş hukukunda özel haller, her şeyden önce işverenin kusurlu
bulunması ile yer almaktadır. Başka bir deyişle, işveren iş güvenliği önlemlerini
almakta kusurlu ise manevi tazminata mahkum olabilir. Ancak işverenin manevi zararı
meydana getiren işyeri tehlikesinde kusurlu sayılmasa dahi bazı diğer özel hallerin
varlığı halinde de bu zararı tazminle yükümlü tutulması mümkündür.
Maddi tazminatın tutarı takdire yer vermeyen daha ziyade rakamlara dayalı bir
matematiksel yöntemle belirlenirken, buna karşılık, manevi tazminatın miktarı olayın
özelliklerini göz önünde tutan yargıç tarafından takdir edilir.
(3) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
İşverenin iş güvenliği önlemlerini alma borcuna aykırı davranması sonucunda
işçi ölmüş olabilir. İşçin ölümüyle birlikte onun yakınları desteklerini yitirmiş duruma
düşebilirler. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinin 2.fıkrası bu kişilere desteklerinin
ölümü sonucunda uğradıkları zararı tazmin ettirme yetkisini tanımıştır.
Bu tazminatın gayesi, ölümün vuku bulmaması durumunda ölen işçinin
sağlığında, yardımda bulunduğu şahıslara yardımda bulunmaya devam edeceği
düşüncesinden hareketle, destekten yoksun kalan kimselerin mağduriyetlerinin tazmin
edilerek, ölüm olayından önceki hallerine kavuşturulmasıdır. Söz konusu davaların en
önemli şartı, ölen işçinin sağlığında destekten yoksun kaldığını iddia eden kişilere
bakacak güce sahip olması ve davacıların da buna muhtaç olması gerekmektedir154.
Sadece kanunen bir kimseye yardım etmek zorunda olan kişi değil, geride
kalanların geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde fiilen ve düzenli olarak
onlara yardım eden, olayların olağan akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi az çok
yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılmalıdır. Bu
154 Karakaş, s.185.
107
nedenle, yalnız eşler, çocuklar, ana ve babalar değil, olayın özelliğine göre nişanlılar,
evlilik dışı birlikte yaşayanlar, kardeş, beslemeler vb. de tazminat alacaklısı olabilir.
Destekten yoksun kalma tazminatının istenebilmesinde kural olarak işçinin iş
görebilirlik çağının uzunluğu önem taşır. Kazaya uğrayan işçinin yaşı, sağlık durumu,
mesleği, işyerinin özellikleri, gördüğü iş gibi somut verilere dayanarak, tazminat
hesaplanır.
Destekten yoksun kalma tazminatında, iş kazasında desteğin birlikte kusuru
oranında indirim yapılır. Bütün kusurun ölen işçide bulunması durumunda
desteklenenler herhangi bir tazminat talep edemezler. Öte yandan, yine destekten
yoksun kalma tazminatında sigortalının ölümü nedeniyle hak sahiplerinin Sosyal
Sigortalar Kurumu’ndan aldıkları paranın peşin sermaye değerinin düşülmesi gerekir.
(4) Rücu Tazminatı
Sosyal Sigortalar Kurumu’na, sigortalı için yaptığı her türlü gider ve
ödemeleri, onun zarara uğramasına neden olanlardan geri isteyebilme (rücu) hakkı
tanımıştır155.
İşveren işçinin veya ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların sosyal
sigorta tarafından karşılanmayan zararlarını yukarıda görüldüğü gibi tazmin etmek
durumundadır. Bunun gibi, hukukumuzda Sosyal Sigortalar Kurumu’na da sigortalı
veya hak sahipleri için yaptığı her türlü gider ve ödemeleri belirli koşullar altında
işverenden rücu davası yoluyla talep etme hakkı tanımıştır. Böylece işverenin kusuru
sonucunda bir iş kazası veya meslek hastalığı ortaya çıktığında işveren işçi veya işçinin
yakınlarının açabileceği tazminat davalarının yanında, hem de SSK tarafından açılacak
rücu davaları ile karşı karşıya kalmaktadır.
506 sayılı Kanun’un 26.maddesi hükmünde belirtilen sorumluluk, sosyal
sigortalar hukukuna özgü ve özgün bir sorumluluk esası öngörmüştür ve genel hukuktan
ayrı bir hukuksal yapıya sahiptir. Maddenin konuluşuyla güdülen görünürdeki amaç,
155 Tuncay, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, s.264.
108
sigortalıya iş kazası veya meslek hastalığında yapılan sağlık ve parasal yardımların
Kurumun mal varlığında meydana getirdikleri eksikliği gidermektir. Bununla beraber,
asıl amaç, geri planda gizlidir ve hukuksal açıdan her şeyin öncesinde ve yücesinde
bulunan kişinin canını ve sağlığını korumaya ilişkindir156.
Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı
ödemeleri işverenden rücu edebilmesi için SSK’nın 26. maddesinde öngörülen üç
koşuldan birinin gerçekleşmiş bulunması gerekir157.
a- İş kazası veya meslek hastalığının, işverenin bilerek ve isteyerek bir
davranışı sonucu meydana gelmesi,
b- İş kazası veya meslek hastalığının, işçilerin sağlığını koruma ve iş
güvenliği ile ilgili mevzuat ile ilgili hükümlerine aykırı hareketi sonucu
meydana gelmesi,
c- İş kazası veya meslek hastalığının, işverenin suç sayılabilir bir hareketi
sonucu meydana gelmesi.
Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26.maddesinin 1. fıkrasında sayılan hallerin
tümünde rücu davasının söz konusu olabilmesi için iş kazasının meydana gelmesinde
işverenin kusurlu bulunması gerekir. Ancak Sosyal Sigortalar Kanunu’nun
10.maddesinde yer alan durum ortaya çıkarsa rücu davasının açılabilmesi için işverenin
kusuru aranmaz. Bu maddeye göre işveren, çalıştırdığı sigortalıları Kuruma bildirme
yükümlülüğünü yerine getirmediği durumda rücu davasında Kuruma karşı kusursuz
sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olur. Gerçekten, SSK m. 10 uyarınca,
bildirilmeyen sigortalıların iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması halinde,
gerekli sigorta yardımları yine Kurum tarafından sağlanır. Ancak aynı maddenin 3.
fıkrası gereğince “Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü
masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22. maddede sözü geçen tarifeye göre
hesaplanarak sermaye değerleri tutan, 26 maddede yazılı sorumluluk halleri
aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” Görülüyor ki, işveren sigortalıyı bildirme
156 Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara: Olgaç Matbaası, 1985. s.187. 157 Çolak, s.129.
109
yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde iş kazasının oluşumunda kusuru bulunsun
veya bulunmasın sorumlu olacaktır.
Sosyal Sigortalar Kurumu’nun 26.maddesinin 2. fıkrasına göre “iş kazası veya
meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca
bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet
kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.”
Görüldüğü gibi, her şeyden önce işçinin iş kazasına uğramasına üçüncü kişi kusuru yani
kastı veya ihmali ile neden olmuşsa, Kurum sigortalı için yaptığı tüm yardımları için
üçüncü kişiye rücu edebilir. Üçüncü kişi, herhangi biri (örneğin yol yapımı içinde
çalışan işçiyi arabasıyla çiğneyen taksi şoförü) olabileceği gibi kazaya uğrayan
sigortalıyı çalıştıran işverenin diğer bir işçisi de olabilir.
2. İşverenlerin Cezai Sorumluluğu
4857 sayılı İş Kanunu’na göre üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine
getirmeyen ya da eksik getiren işverenlere veya işveren vekillerine İş K. 98-107.
maddeleri uyarınca idari para cezası tatbik edilir. Verilen idari para cezalarına dair
kararlar ilgililere 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre
tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili
idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini
durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde
evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre
verilen idari para cezaları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Gerekli koşulların yerine
getirilmediği her ay için bu para cezası tekrarlanma yoluna gidilir
İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun
dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma
hakkını etkilemez. İdari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl
için 04.01.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi
110
hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak
uygulanır.
Tablo 2
4857 Sayılı İş Kanunu’nda Yer Alan İdari Para Cezaları (YTL.)
Kanun Maddesi
Ceza Maddesi
Fiil
2007 Yılı Ceza Miktarı (YTL) (%7,8Yeniden
Değerleme Oranı kadar artırılmıştır)
Açıklama
3 98 İşyerinin açılışını ve kapanışını bildirmemek, işyerini bildirme yükümlülüğüne aykırı davranmak.
83
Çalıştırılan her işçi için para cezasının kesinleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırılığın sürmesi halinde takip eden her ay için aynı miktar ceza
5 99/a İşçilere eşit davranma ilkesine aykırı davranmak
83 Bu durumdaki her İşçi İçin
7 99/a Geçici İş İlişkisine ilişkin yükümlülüklere uymamak
83 Bu durumdaki her İşçi İçin
8 99/b Çalışma koşullarına ilişkin belgeyi vermemek
83 Bu durumdaki her İşçi İçin
14 99/b Çağrı üzerine çalışma hükümlerine aykırı davranmak
83 Bu durumdaki her İşçi İçin
28 99/c İşten ayrılan işçiye Çalışma Belgesi vermemek, belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazmak
83 Bu durumdaki her İşçi İçin
29 100 Madde hükmüne aykırı olarak işçi çıkartmak (toplu işçi çıkarma)
336 İşten çıkarılan her İşçi İçin
30 101 Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırmamak
1.266 Çalıştırılmayan her özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırılmayan her ay için
32 102/a
Ücret ile bu kanundan doğan veya TİS'den ya da iş sözleşmesinden doğan ücreti kasten ödememek veya eksik ödemek
167 Bu durumdaki her İşçi ve her ay için
37 102/b Ücret hesap pusulası düzenlememek 336
38 102/b Yasaya aykırı ücret kesme cezası vermek veya kesintinin sebep ve hesabını bildirmemek
336
39 102/a Asgari ücreti ödememek veya eksik ödemek
167 Bu durumdaki her İşçi ve her ay için
41 102/c
Fazla çalışma ücretini ödememek veya işçiye hak ettiği serbest zamanı altı ay içinde vermemek veya işçinin onayını almadan fazla çalışma yaptırmak
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
111
52 102/b Yüzde ile ilgili belgeyi temsilciye vermemek
336
56 103 Yıllık ücrelli izni yasaya aykırı şekilde bölmek,
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
57 103 İzin ücretini yasaya aykırı şekilde ödemek veya eksik ödemek
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
59 103 Sözleşmesi fesh edilen işçiye yıllık izin ücreti ödememek
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
60 103
Yıllık izin yönetmeliğinin esas usullerine aykırı olarak izni kullandırmamak veya eksik kullandırmak
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
63 104 Çalışma sürelerine ve buna dair yönetmelik hükümlerine uymamak
844
64 104 Telafi çalışması usullerine uymamak 167 Bu durumdaki her İşçi İçin
65 104 Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği düzenlemelerine uymamak
167 Bu durumdaki her İşçi İçin
68 104 Ara dinlenmesini uygulamamak 844
69 104 İşçileri geceleri 7.5 saatten fazla çalıştırmak, gece ve gündüz postalarını değiştirmemek
844
71 104 Çocukları çalıştırma yaşına ve çalıştırma yasağına aykırı davranmak
844
72 104 Yer ve sualtında çalıştırma yasağına uymamak
844
73 104 Çocuk ve genç işleri gece çalıştırmak veya ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmek
844
74 104 Doğum öncesi - sonrası sürelerde kadın işçiyi çalıştırmak veya ücretsiz izin vermemek
844
75 104 İşçi Özlük dosyasını düzenlememek 844
76 104 Çalışma sürelerine ilişkin yönetmeliklere muhalefet etmek
844
77 105/2 İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırı davranmak
844
78/1 105/1 İş sağlığı ve güvenliği tüzük ve yönetmeliklerine aykırı davranmak
83 Alınmayan her iş sağlığı ve güvenligi önlemi için ve alınmayan önlemler oranında izleyen her ay için aynı miktar
78/2 105/2 Kurma izni ve işletme belgesi almadan işyeri açmak
844
79 105/2 Faaliyeti durdurulan işi izin almadan devam ettirmek, kapatılan işyerini izinsiz açmak
844
80 105/2 İş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulması ve çalıştırılması ile ilgili hükümlere aykırı davranmak
844
81 105/2 İşyeri hekimi çalıştırma ve işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüklerine uymamak
844
112
82 105/2
İş güvenliği ile ilgili görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirme yükümlülüğünü yerine getirmemek
844
85 105/3
Ağır ve tehlikeli işlerde 16 yaşından küçükleri çalıştırmak veya yönetmelikte gösterilen yaş kayıtlarına aykırı işçi çalıştırmak.
844
86 105/4 Ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar için sağlık raporu almamak
167 Bu durumdaki her işçi için
87 105/4 18 yaşından küçük işçiler için sağlık raporu almamak
167 Bu durumdaki her çocuk işçi için
88 105/5 Gebe ve emzikli kadınlar hakkındaki yönetmelik hükümlerine uymamak
844
89 105/5 İş sağlığı ve güvenliği yönetmeliklerine aykırı davranmak
844
90 106 İş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetini İş-Kur'dan izin almadan yürütmek
1.689
92/2 107/ 1-a
Teftiş sırasında davete gelmemek, ifade ve bilgi vermemek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermemek, İş Müfettişlerinin 92/1.fıkrada yazılı görevlerini yapmak için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermemek ve bu yoldaki emir ve isteklerini geciktirmek, yerine getirmemek.
8.455
96/1 107/1-b İfade ve bilgilerine başvurulan işçilere işverenlerce telkinlerde veya kötü davranışlarda bulunmak
8.455
107/2 107/2 İş Müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerinin yapılmasını ve sonuçlandırılmasını engellemek.
8.455
Kaynak: http://www.calisma.gov.tr/CGM/2007_para_cezalari/4857.xls, 15.04.2007
3. İşverenlerin İdari Sorumluluğu
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemleri alma yükümü esas olarak işverene
yüklenmiştir158. İşverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının tesis
edilmesi, sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin yürütülmesi
için gerekli tedbirlerin belirlenmesi, bu tedbirlerin uygulanması ve bu uygulamaların
izlenmesi işlerini yürütmek üzere, iş yerinin risk grubuna ve işçi sayısına göre bir veya
158 Serkan Odaman, İş Sağlığı Ve Güvenliği Açısından Tarafların Önemli Hak Ve Yükümlülükleri İle Uluslar Arası Standart, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, İstanbul, Legal Yayınları, 2006, Sayı:11, s.881.
113
daha fazla iş güvenliği uzmanını görevlendirmek ve bu görevlerin yapılması için gerekli
yer araç-gereç ve personeli temin etmekle yükümlüdürler159. İş güvenliğini sağlamak
amacıyla işin durdurulması ve işyerinin kapatılmasına ilişkin hukuki düzenlemeler İş
Kanununun 79. maddesi ile İşyerlerinde İşin Durdurulmasına ve İşyerinin
Kapatılmasına Dair Yönetmelikte yer almıştır. İş Kanunun anılan maddesine göre, bir
işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında
işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir hususu tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye
kadar işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir
işçi ve bir işveren temsilcisi ile Bölge Müdüründen oluşan beş kişilik bir komisyon
kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya işyeri
kapatılır.
İşin durdurulması ya da işyerinin kapatılması, üretimin sürekliliğini kesintiye
uğratmaları ve yarattıkları ekonomik sonuçlar açısından işletmeler için ağır
yaptırımlardır. Bu nedenle dikkat ve titizlikle uygulanmaları gerekir.
159 Ekmekçi, s.149.
114
Dördüncü Bölüm
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE
DEVLETİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
DEVLETİN MEVZUAT OLUŞTURMA GÖREVİ
İş sağlığı ve güvenliği ortamının yaratılmasında temel görev devletindir.
Çağdaş bir devletin, sosyal bir hukuk devleti olma zorunluluğu olduğundan öncelikle
vatandaşlarının en kutsal hakkı olan yaşama hakkını güvence altına almalıdır. Bu ise
çalışanlar bakımından, çalışma ortamında tüm tehlikelerden uzak çalışılması ile
mümkündür. Bu nedenle çağdaş devlet bu görevini yerine getirecek olan tüm önlemleri
belirlemek; bunların işyerlerinde uygulanmasını sağlamak ve bunları sürekli olarak
düzeltmekle yükümlüdür. İş sağlığı ve güvenliğinin taşıdığı önem nedeni ile, yasa,
tüzük ve yönetmeliklerle sınırlı kalınmamış, dünyada pek çok ülkede olduğu gibi
ülkemizde de bu görevin kaynağı olarak Anayasa alınmıştır160.
Anayasanın 18. maddesinde, “Hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı” ifadesi
yer alırken, 49. maddesi de, “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma
hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek,
işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak
için gerekli tedbirleri alır.” ifadesi yer almaktadır.
Anayasa’nın 50 m. “Hiç kimsenin, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan
işlerde çalıştırılamayacağı, yaşı küçük çocuklar ve kadınlar ile bedeni ve ruhi
yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunmaları gereği
belirtilmiştir. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır ve ücretli hafta ve bayram tatili ile
ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir” denilmektedir.
160 Süzek, Sarper, İş Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Savaş Yayınları, 1994,s.1-2
115
Anayasa’nın 56. maddesi, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yasama
hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini
önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh
sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi
artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacı ile sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp
hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve
sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir”.
“Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak
gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükümleri ile iş sağlığı ve güvenliğini en açık
şekilde ifade etmiştir (AY. 60 m.).
Anayasa’da yer alan bu maddeler ile devlete, iş sağlığı ve güvenliğini sağlama
görevi verilmiştir. Öyle ise devletin temel görevlerini, mevzuat oluşturma, oluşturulan
bu mevzuatın uygulanması ve denetimini sağlama, denetleme sonucunda yaptırım
uygulama olarak belirtmek mümkündür.
A. DEVLETİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ İLGİLENDİREN
MEVZUATI OLUŞTURMA GÖREVİ
Sosyal hukuk devletinin temel işlevi, güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak,
çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak,
çalışanların güvenlik, sağlık ve refahını sağlamak ve geliştirmektir161.
Ülkemizde oldukça geniş bir iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı yürürlüktedir.
Her şeyden önce İş Kanunu’nda bu konuyu değişik yönleriyle düzenleyen kurallar yer
almıştır. Ayrıca Borçlar Kanunu’nda, Sosyal Sigortalar Kanunu’nda, Umumi Hıfzısıhha
Kanunu’nda, Belediye Kanunu’nda da iş güvenliğini düzenleyen hükümler
öngörülmüştür. Bunun yanında ülkemiz tarafından onaylandığı için kanun gücünde
birçok uluslararası sözleşme de bu konuyu düzenlemektedir.
161 Ercüment Cervatoğlu, İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Bir Değerlendirme, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara, Sayı:13, Ocak-Şubat-Mart 2003, s.23.
116
Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’ndan sonra iş sağlığı ve güvenliği alanında geniş
kapsamlı bir mevzuat çalışması başlatılmıştır. Bu bağlamda 1475 sayılı eski İş Kanunu
döneminde çıkarılmış olan birçok tüzüğün yerini, gelişmeler karşısında daha hızlı
değiştirilebilme imkanı taşıyan yönetmelikler almıştır. Bu Yönetmeliklerin büyük bir
bölümü yürürlüğe girmiş, diğer kısmı üzerinde çalışmalar devam etmektedir.
1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
3146 sayılı Kanunun 1.maddesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın
kuruluş amacı, “çalışma hayatını, işçi-işveren ilişkilerini, iş sağlığı ve güvenliğini
düzenlemek, denetlemek ve sosyal güvenlik imkanını sağlamak, bu imkanı
yaygınlaştırmak ve geliştirmek, yurt dışında çalışan işçilerin çalışma hayatından doğan
hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek” olarak açıklanmıştır. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili görevlerini aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.
a) Çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma
barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak,
b) Çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel meseleleri ve çözüm
yollarını araştırmak,
c) Ekonominin gerektirdiği insangücünü sağlamak için gerekli tedbirleri
araştırmak ve uygulanmasının sağlanmasına yardımcı olmak,
d) İstihdamı ve tam çalışmayı sağlayacak, çalışanların hayat seviyesini
yükseltecek tedbirleri almak,
e) İşçilerin mesleki eğitimlerini sağlayıcı tedbirler almak,
f) Sakatların mesleki rehabilitasyonunu sağlayacak tedbirler almak,
g) İş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak,
117
2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması görevi, 1945 yılında kurulan
Çalışma Bakanlığı bünyesinde İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Denetim
hizmetlerinin bir başka birimde örgütlenmesi nedeniyle Müdürlük, 1983 tarihinde Daire
Başkanlığına dönüştürülmüş ancak etkinliğinin artırılması amacıyla İşçi Sağlığı Daire
Başkanlığı, 04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 618
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20.maddesi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü olarak yeniden teşkilatlandırılmış ve yeni görevlerle güçlendirilmiştir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün görevleri aşağıda sıralanmıştır162.
� İş sağlığı ve güvenliği konularında, mevzuatın uygulanmasını sağlamak
ve mevzuat çalışması yapmak,
� Ulusal politikaları belirlemek ve bu politikalar çerçevesinde programlar
hazırlamak,
� Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu
sağlamak,
� Etkin denetim sağlamak amacıyla gerekli önerilerde bulunmak ve
sonuçlarını izlemek,
� Standart çalışmaları yapmak, normlar hazırlamak ve geliştirmek, ölçüm
değerlendirme, teknik kontrol, eğitim, danışmanlık, uzmanlık ve bunları
yapan kişi ve kuruluşları inceleyerek değerlendirmek ve yetki vermek,
� Kişisel koruyucuların ve makine koruyucularının imalatını yapacak kişi
ve kuruluşlara yetki vermek, ithal edilecek kişisel koruyucuların ve
makine koruyucularının standartlara uygunluğunu ve bu hususlarda
usul ve esasları belirlemek,
� İş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının
önlenmesi konularında inceleme ve araştırma çalışmalarını planlayıp
programlamak ve uygulanmasını sağlamak,
� Faaliyet konuları ile ilgili yayım ve dokümantasyon çalışmaları yapmak
ve istatistikleri düzenlemek, 162 http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (23 Şubat 2007)
118
� Mesleki eğitim görenler, rehabilite edilenler, özel risk grupları ve kamu
hizmetlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm çalışanların iş
kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korunmaları amacıyla gerekli
çalışmaları yaparak tedbirlerin alınmasını sağlamak,
� İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ve Bölge Laboratuvarlarının
çalışmalarını düzenlemek, yönetmek ve denetlemek
� Bakanlıkça verilecek benzeri görevleri yapmak.
B. DEVLETİN DENETLEME GÖREVİ
Çağdaş devletin asli görevlerinden biri denetimdir. Kusursuz bir iş güvenliği
mevzuatının hazırlanması tek başına iş kazaları ve meslek hastalıklarını önleyebilmek
için yeterli olmamaktadır. Denetimsiz olarak bir kuralı meydana getirmek ve
uygulanabilirliğini savunmak gerçekçi olmayacağı için işyerlerinin iş sağlığı ve
güvenliği açısından sürekli olarak denetlenmesi gerekmektedir. İş sağlığı ve
güvenliğinin uygulanabilmesi için iyi bir denetim sistemi kurulmalı ve mevzuatın
amaca uygun biçimde uygulanmasını engelleyen şartlar ortadan kaldırılmalıdır. Bunun
için de güçlü bir iş güvenliği kurumu ve denetim sisteminin oluşturulması
gerekmektedir.
İş güvenliği denetimi, bu alandaki mevcut yasalara uyulup uyulmadığını tespit
etme ve inceleme çalışmalarıdır. Denetimin amacı, çalışma ortam koşullarının
iyileştirilmesine katkıda bulunularak çalışanların bedensel, akılsal, toplumsal sağlık
durumlarının iyileştirmektir.
İş denetiminin önemi küçümsenemez. Hem işçi hem de işveren tarafları için
denetim önemlidir. İşçi, denetimler sayesinde haklarının korunduğunu hisseder, iş
yerinde huzurlu bir çalışma ortamında çalışır, verimi yüksek olur ve iş kazasına uğrama
olasılığı azalır. İşveren açısından ise haksız rekabet ortadan kalkar işçinin haklarını
uygulamayan işverenler yasal sorumluluk altına girer, denetimler sayesinde mevzuat
etkin uygulanır.
4857 sayılı İş Kanunun 91.m. “Devlet, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın
uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder, bu görev Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve denetlemeye yetkili iş
119
müfettişlerince yapılır.” ile belirtilmiştir. İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinin
tamamı ile işçi ve işveren ilişkilerinde toplu iş sözleşmeleri ve bireysel iş
sözleşmelerinden kaynaklanan çalışma mevzuatına ilişkin tüm uyuşmazlıklar, hakem ve
mahkeme kararları ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuat hükümlerine uyulup
uyulmadığının denetlenmesi iş müfettişlerinin görev alanına girmektedir163.
İş yaşamının teknik yönden denetimi, İş K. 89. m. ile ve 81 Sayılı Uluslararası
Sözleşmeye göre yürürlüğe konulmuş bulunan İş Teftiş Kuruluna bağlı Devlet adına
denetime yetkili teknik iş müfettişlerince yerine getirilmektedir.
İş Teftiş Kurulu (İTK) işin yürütülmesi için iş sağlığı ve güvenliğinde yapılacak
denetimleri gerçekleştirecek müfettişlerin işlevlerini birbirinden ayırarak sosyal ve
teknik olarak iki grupta değerlendirmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönünden teknik
kökenli denetimler için (hekim ve mühendis), işin yürütülmesi yönünden denetimler
için de, sosyal bilimler kökenli üniversite mezunları seçilerek müfettiş yardımcısı olarak
atanırlar. Sosyal iş müfettişleri çalışma ilişkileri, istihdam politikaları ve sosyal
güvenlik alanlarında denetim yapmaktadırlar. Teknik iş müfettişleri ise iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin hükümlerin teknik olarak uygulanıp uygulanmadığını
denetlemektedir.
İş müfettişlerini göreve alırken izlenecek prosedür 81 sayılı sözleşme ve İş
Teftiş Tüzüğü (İTT) ile İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nde (İTKY) belirtilmiştir.
İTT’nün 4. m. ile İTKY’nin 25.m. iş müfettiş yardımcısı olabilme şartları için işin
yürütülmesi için hukuk ve iktisadi ve idari bilimler fakültelerini, İSG yönünden müfettiş
yardımcısı olabilmek içinde Tıp doktoru, elektrik, elektronik maden kimya inşaat fizik
bilgisayar mühendisi ya da yüksek mühendis olma şartı aramaktadır164.
İş kazaları ve meslek hastalıklarından sonra işyerlerinde yapılan her denetim ve
inceleme, iş kazaları ve meslek hastalıklarının tekrar meydana gelmesine engel olabilir.
Devlet denetleme görevini işyeri faaliyete geçmeden önce ve faaliyete geçtikten sonra
olmak üzere öncelikle iki aşamada yerine getirmektedir.
163 ÇSGB; 2006, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası 2006–2008, http://isggm.calisma.gov.tr/docs/yayinlar/Ulusal_isg_politikalari.pdf (23 Şubat 2007) 164 Ayhan Yüksel, “İş Sağlığı ve İş güvenliği Konusunda Tarafların Bilgi Tutum ve Davranışları” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enst., Ankara, 2001), s.58.
120
1. İşyeri Faaliyete Geçmeden Önce Yapılan Denetimler
Yasa koyucu bazı önemli durumlarda işyerlerinin faaliyete geçmeden önce
denetlenmeye başlanmasını gerekli görerek bunların kuruluş izni almasını hüküm altına
almıştır. Bu gibi işyerleri faaliyete geçmeden önce, işyerleri ile ilgili bilgileri devletin
denetimine sunarak, işyeri projelerinin mevzuata uygunluğunun onayını isterler.
Kurma izni aşamasında yapılan denetimlerde getirilen öneriler doğrultusunda
yapılacak değişikliklerle tehlikelerin önüne geçilebildiği gibi, daha sonradan yapılmak
zorunluluğunda kalınacak olan değişikliklerin getireceği maliyetler ortadan kaldırılmış
olur. Bu izni alıp işyerini kurmaya başlayan işveren, işyerinin kurulmasını
tamamladıktan sonra, işletmeye başlamadan önce tekrar işyerinin kontrol edilmesini ve
kendisine İşletme Belgesi verilmesini istemek zorundadır. (İşyeri Kurma İzni ve İşletme
Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik)165.
2872 sayılı Çevre kanunda “Gerçekleştirilmesi planlanan kurum, kuruluş ve
işletmeler mevzuatta öngörülen arıtma tesis veya sistemlerini müstakil veya ortak olarak
kurmakla yükümlüdürler. Arıtma tesis veya sistemleri kurulup işletmeye hazır hale
getirilmedikçe, kurum, kuruluş ve işletmelere işletme ve kullanım izni verilmez” hükmü
yer almaktadır (m.11).
İşletme izni alarak faaliyete geçen kurum, kuruluş ve işletme, faaliyetlerinde
değişiklikler yapmayı ve tesisini büyütmeyi planladığında girişimlerini önceden
mahallin en büyük mülki amirine haber vermekle yükümlüdür. Mülki amir durumu
derhal T.C. Başbakanlık Çevre Müsteşarlığına ve ilgili bakanlığa bildirir. Her türlü atık
ve artıkların arıtılması, uzaklaştırılması veya zararsız hale getirilmesi ile yükümlü
kuruluşlar da bu işlemlerin yerine getirilmesinde çevreye zarar vermeyecek önlemleri
alırlar.
165 Centel, s. 487-496.
121
2. İşyeri Faaliyete Geçtikten Sonra Yapılan Denetimler
İşyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin verilmiş olması 78.m. ‘nde belirtilen
yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına hiçbir zaman engel olmamaktadır. Devlet
adına denetim yapan müfettişler bu denetim tipinde; üretime geçilmiş olan işyerlerinde
alınmış olan önlemlerin devam edip etmediği hususları ile kuruluş öncesi denetimden
geçme zorunluluğu bulunmayan işyerlerindeki durumları da kontrol etmektedirler.
Müfettişler, bu denetimler sırasında işçiler için yaşamsal bir yakın tehlike bulunmayan
noksanlıklar tespit ettikleri takdirde bir defaya mahsus olmak üzere giderilmesi için
uygun bir süre verebildikleri gibi ceza da uygulayabilirler166.
Tespit edilen noksanlıkların bir sonraki kontrol teftişte yapılmamış olması
halinde kesin olarak ceza uygulanır. Bu noksanlıkların yapılmamasının devam etmesi
halinde ceza takip eden her bir ay için katlı olarak uygulanır. Cezalar İdari Para Cezası
niteliğinde olup, itiraz hakkı mevcut olup süresi bir haftadır. Dava Sulh Ceza
Mahkemesine açılır mahkemenin verdiği karar kesin olup itiraz hakkı yoktur.
Müfettişlerin çalışanlar için yaşamsal yakın tehlike arz eden noksanlıklar ve
durumlar görmesi halinde tehlike giderinceye kadar 2 müfettiş, 1 işçi ve 1 işveren
temsilcisi ile Bölge Müdür’ünden oluşan beş kişilik bir komisyon kararı ile işyeri
kısmen ya da tamamen kapatılır (İş K. 79 m. ve İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya
İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmeliğin 10. m.). Durdurma veya kapatma
kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde altı iş günü içinde itiraz etme hakkı
vardır. İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararının
uygulanmasını durdurmaz. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde
karara bağlar ve kararlar kesindir (Yönetmelik 18. m.).
Kapatılan işyerinde kapatmaya neden olan sebepler giderildiğinde işverence
Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne bildirilmesi durumunda müfettişler tarafından tekrar
inceleme yapılır. İnceleme sonucunda karar olumlu ise işverene tebliğ edilerek işyeri
tekrar açılır (Yönetmelik 16. m.).
166 Kaçmaz, s.7.
122
İş müfettişleri; teftiş, inceleme, araştırma ve soruşturma çalışmalarını teftiş
türlerini esas alarak yaparlar. İş güvenliği teftişlerinde, iş kazası ve meslek hastalığı
meydana gelmesi olası aksaklıklar, noksanlıklar tespit edilir. Bu aksaklık ve
noksanlıkların giderilmesi için çalışmalar yapılır (İTKY).
İş sağlığı ve güvenliği teftişleri üç şekilde yapılmaktadır (İTKY m. 47)167.
� Genel Teftiş
� Kontrol Teftişi
� İnceleme Teftişi
a) Genel Teftiş
İşyerlerinde ve işyeri sayılan eklentilerde iş sağlığı ve güvenliği mevzuat
hükümleri dikkate alınarak yapılan teftişe Genel Teftiş denir. Bu teftiş de, işyerinin tüm
tesisleri, araç gereç ve makineleri, kullanılan ham ve işlenmiş maddeleri, çalışma ve
üretim yöntemleri denetlenir. Genel teftiş, meslek hastalığı ve iş kazasına yol açabilecek
tüm hususların denetlenmesini kapsar. Kapsamlı ve genel içerik arz eden bir teftiştir.
Genel Teftiş sonunda iş güvenliği yönünden saptanan noksanlıklar açıklama
gerektirecek nitelikte ise teknik ve aydınlatıcı bilgiler verilmektedir. ÇSGB’nın 1998/9
sayılı genelge hükümlerine göre genel teftiş aşağıdaki maddelerde belirtilen durumlar
için işyerleri genel teftiş geçirirler (İTKY 47 m. 2a ).
� İşyerinin ilk kez teftiş görüyor olması sebebi ile
� İşyerine İşletme Belgesi verilmesi sebebi ile
� İşyerinin başka bir yere taşınmış olması ile
� İşverenin değişmiş olması sebebi ile
� İşyerinde büyük oranda makine, tezgah ve üretim değişikliği olması sebebi
ile
� İşyerinde üç yıldır teftiş geçirmemiş olması sebebi ile
� İşyerinin inşaat yeri olması sebebi ile
167 Yüksel, s.34-38.
123
b) Kontrol Teftişi
Genel teftiş sonucunda iş müfettişleri, düzenledikleri raporlarda iş sağlığı ve
güvenliği yönünden işyerlerinde tespit ettikleri eksiklikleri belirterek düzeltilmesi
konusunda işyerlerine belirli bir süre tanırlar. Bu sürenin sonucunda saptanan
noksanlıkların ve önerilerin işyerlerinde yerine getirilip getirilmediğini incelemek üzere
uygulanan denetimlere Kontrol Teftişi denir. Kontrol teftişlerinde işyeri yine bütünü ile
incelenir, fakat öncelikle genel teftişte saptanan noksanlıkların giderilip giderilmediği
kontrol edilir168.
Kontrol teftişinde, iş müfettişi işverenin daha önceden belirtilmiş olan
eksiklikleri tamamlama konusunda vermiş olduğu öneme bakar. Belirtilen eksiklikler
tamamlanmış ise gerekli önem verilmiş sayılır. Eksiklikler tamamlanmamış ise nedeni
incelenir. Belirtilen neden haklı sebeplere dayanmakta ise ek bir süre verilir. Haklı
sebeplere dayandırılmayan nedenler geçerli ise cezai yükümlülükler uygulanır. Haklı
sebeplere dayandırılarak verilen ek süreler ise altı ay ile sınırlandırılmaktadır. Ancak
bazı özel durumlarda verilen bu süre uzatılabilir ( İTKY 47 m. 2b).
c) İnceleme Teftişi
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında ihbar, şikâyet, iş kazası, meslek
hastalıkları ile kurma izni incelemesi veya teftiş esnasında gerekli görülmesi halinde
yapılan teftiştir. Bu teftişlerde incelenmek üzere belirtilen bütün konular, çalışma
hayatına ait tüm mevzuat göz önüne alınarak incelenir ve yapılan işleme esas olacak
şekilde sonuçlandırılır. Bu teftiş diğer teftişlerden farklılık arz etmektedir. Bu teftiş
türünde incelenmesi gereken bir konu mevcuttur. Bu iş kazası, iş güvenliği, meslek
hastalığı olabileceği gibi belirli bir konudaki şikayet de olabilmektedir.
İnceleme teftişi, işyerinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının
nasıl meydana geldiği, sebepleri, sonuçları teftişin konusunu oluşturur. Aynı zamanda
çeşitli kurum ve kuruluşların, sendikaların, işçilerin iş güvenliğine ilişkin konulardaki
şikayetleri ve talepleri de inceleme teftişin konusunu oluşturabilir (İTKY 47 m. 2c).
168 Yüksel, s.51.
124
C. DEVLETİN EĞİTİM GÖREVİ
İş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim çok önemlidir. İşverenlerin ve
işçilerin bu konulardaki eğitimleri tamamlanmadığı sürece, alınan önlemlerden yeteri
kadar yarar sağlamak mümkün olmayacaktır.
1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi
Başkanlığı (ÇASGEM)
ÇASGEM, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik konularında ulusal ve uluslararası
düzeyde eğitim, araştırma, inceleme, yayın, dokümantasyon ve danışmanlık
hizmetlerinde bulunmak amacıyla T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı
olarak faaliyette bulunan bir kurumdur.
ÇASGEM, Bakanlık, bağlı kuruluşlar ile bağlı kuruluşun ilgili kuruluşların
personeli ile özel veya kamu sektöründe faaliyet gösteren işyerlerindeki işçi, işveren
veya yönetici personelin eğitimlerini sağlamak amacıyla; çalışma hayatı, sosyal
güvenlik, işçi işveren ilişkileri, iş sağlığı ve güvenliği, toplam kalite yönetimi, iş teftişi,
istihdam , verimlilik, iş piyasası etütleri, ergonomi,çevre, ilk yardım, iş istatistikleri ile
işyeri hekimliği, işyeri hemşiresi ve sağlık memurları, İş Güvenliği ile Görevli
Mühendis veya Teknik Elemanlara sertifika programları düzenleyen tek kamu
kurumudur.
04.04.2002 tarihinde Kamu Kurumları içerisinde 2.sırada Eğitim Kurumları
içerisinde 1. sırada TS EN ISO 9001:2000 Kalite Belgesi almaya hak kazanmıştır ve bu
çerçevede eğitim yapmaktadır.
125
ÇASGEM’in görevlerini sıralayacak olursak;
� Bakanlık, bağlı kuruluşlar ile bağlı kuruluşun ilgili kuruluşlarının personeli
ile özel veya kamu sektöründe faaliyet gösteren işyerlerindeki işçi, işveren
veya yönetici personelin eğitimlerini sağlamak amacıyla: çalışma hayatı,
sosyal güvenlik, işçi-işveren ilişkileri,iş sağlığı ve güvenliği, işyeri
hekimliği, toplam kalite yönetimi, iş teftişi, istihdam, verimlilik, iş piyasası
etütleri, ergonomi, çevre, ilk yardım, iş istatistikleri ve benzeri konularda
eğitim programları hazırlamak, seminerler düzenlemek ve bu konular ile
ilgili araştırmalar yapmak,
� Çalışma ve Sosyal Güvenlik sorunları üzerine ulusal ve uluslar arası bölge
seminerleri düzenlemek ve düzenlenen seminerlere katılmak,
� Çalışma ve Sosyal Güvenlik konularında araştırma ve incelemeler yapmak
ve bu konularda gerekli bilgi ve belgeler toplamak,
� İşyerlerinin çalışma konuları ve iş verimi ile ilgili sorunlarını, ilgililerin ve
iş sahiplerinin olurunu alarak incelemek ve bu konularda önerilerde
bulunmak,
� Türkçe ve yabancı dillerde amacına uygun derlemeler yapmak ve
yayınlarda bulunmak,
� Amacına uygun bir şekilde yerli ve yabancı yayın, dokümantasyon,
filmler, fotoğraflar ve slaytlar temin ederek,bunlardan yeterince
faydalanılmasını sağlamaktır169.
2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması görevi, 1945 yılında kurulan
Çalışma Bakanlığı bünyesinde İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Denetim
hizmetlerinin bir başka birimde örgütlenmesi nedeniyle Genel Müdürlük, 1983
tarihinde Daire Başkanlığına dönüştürülmüştür. Böylesine önemli bir alanda verilen
hizmetin niteliğinin yükseltilmesi ve etkinliğinin artırılması amacıyla İşçi Sağlığı Daire
Başkanlığı, 04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 618
169 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Ne Yapar ? http://www.casgem.gov.tr/index.php?islem=casgem_hakkinda (01 Haziran 2007)
126
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 inci maddesi ile İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır..
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ‘nün Görevleri (3146 Sayılı
Kuruluş Kanunu);
� İş sağlığı ve güvenliği konularında, mevzuatın uygulanmasını sağlamak ve
mevzuat çalışması yapmak,
� Ulusal politikaları belirlemek ve bu politikalar çerçevesinde programlar
hazırlamak,
� Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu
sağlamak,
� Etkin denetim sağlamak amacıyla gerekli önerilerde bulunmak ve
sonuçlarını izlemek,
� Standart çalışmaları yapmak, normlar hazırlamak ve geliştirmek, ölçüm
değerlendirme, teknik kontrol, eğitim, danışmanlık, uzmanlık ve bunları
yapan kişi ve kuruluşları inceleyerek değerlendirmek ve yetki vermek,
� Kişisel koruyucuların ve makine koruyucularının imalatını yapacak kişi ve
kuruluşlara yetki vermek, ithal edilecek kişisel koruyucuların ve makine
koruyucularının standartlara uygunluğunu ve bu hususlarda usul ve esasları
belirlemek
� İş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi
konularında inceleme ve araştırma çalışmalarını planlayıp programlamak
ve uygulanmasını sağlamak,
� Faaliyet konuları ile ilgili yayım ve dokümantasyon çalışmaları yapmak ve
istatistikleri düzenlemek,
� Mesleki eğitim görenler, rehabilite edilenler, özel risk grupları ve kamu
hizmetlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm çalışanların iş kazaları
ve meslek hastalıklarına karşı korunmaları amacıyla gerekli çalışmaları
yaparak tedbirlerin alınmasını sağlamak,
127
� İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ve Bölge Laboratuvarlarının çalışmalarını
düzenlemek, yönetmek ve denetlemek
� Bakanlıkça verilecek benzeri görevleri yapmak170.
3. İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM)
İSGÜM, Çalışma şartlarını ve Çevreyi İyileştirme Programı (PIACT)
çerçevesinde; Türk Hükümeti, Özel Fon İdaresi (UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı) ve ILO temsilcileri arasında imzalanan bir anlaşmayla 1968 yılında kurulmuş
olup, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyetini sürdürmektedir.
İSGÜM ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına göre çalışma mevzuatının iş
sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularında uyulması gerekli standart ve normların
saptanması için inceleme ve araştırmalar yapmak ve bu standart ve normların çalışma
ortamının şartları ile üretim teknolojisindeki gelişmelere uyumlu olarak yenilenmesini
sağlamak, bu konuda ki mesleki teknik yaygın eğitim ihtiyaçlarını belirleyerek
programlarının düzenlenmesini ve uygulanmasını sağlayacak önerilerde bulunmak ve
teknik düzeyde yayın ve dokümantasyon yapmakla görevlidir.
İSGÜM, amaçlarına ulaşmak için işçi, işveren ve resmi organlarla işbirliği
içerisinde işyerlerinde; inceleme, araştırma, değerlendirme çalışmaları yapmakta,
çalışma ortamı ve üretim süreçlerinin insan yeteneklerine en uygun duruma getirilmesi
için çalışmakta, gereken durumlarda işbaşı eğitimi ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
İSGÜM, Ankara’ da merkez ve buna bağlı İstanbul, İzmir, Adana ve
Zonguldak Bölge Laboratuar Şeflikleri ile faaliyet gösterir. Mühendis, Doktor,
Kimyager, Biyolog, Fizikçi, İstatistikçi, Hemşire, Tekniker ve Teknisyenlerden oluşan
uzman kadrosuyla yurt çapında çalışmalarını sürdürmektedir171.
170 http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (01 Haziran 2007) 171 http://isggm.calisma.gov.tr/isgum/docs/ISGUM_kurulus_amaclari.doc (05 Haziran 2007)
128
4. İş Müfettişleri
İş müfettişlerinin görevlerinin sadece iş yerini denetlemekten ibaret olmadığı,
müfettişin asli görevinin iş teftişi olmakla birlikte, işveren ve işçiyi sosyal yasaların
uygulanışı konusunda eğitmek ve işçi ile işveren arasında köprü olduğu da kabul edilir.
İşyerlerinde teknik yönden teftişler yapan iş müfettişleri, ayrıca işyerlerinin
daha sağlıklı ve güvenlikli olabilmeleri için, iş sağlığı ve güvenliği konularındaki bilgi
ve birikimlerini işçi ve işverenlerin eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri için de kullanırlar.
129
SONUÇ
Sağlık kavramı, bireyin çevresiyle uyum içinde işlev görebilme yeteneği
şeklinde, ya da fizyolojik, sosyal ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali olarak
tanımlanabilir. Amaç, herkese en yüksek sağlık kapasitesinin sağlanmasıdır. Koruyucu
sağlık hizmetlerinin çalışanlara yansıması, iş kazaları ve meslek hastalıklarından
korunma ve işyeri çevre koşullarını düzenleme şeklinde olmuştur. İş sağlığı, iş ile insan
arasındaki uyum için önemlidir. Güvenlik kavramı ise, risklerin kabul edilebilir düzeyde
olduğu her durum olarak tanımlanmaktadır. Güvenlik, kazaları azaltma düşüncesine
dayanmaktadır. Çalışanlarda iş güvenliği bilincinin yaratılması, iş kazalarının
azaltılması konusunda atılabilecek en önemli adımdır. Bununla beraber, iş kazaları ve
meslek hastalıkları konularında koruyucu ve önleyici tedbirler alınması da bir diğer
önemli noktayı oluşturmaktadır.
Toplum sağlığı içerisinde, işçilerin sağlığının ve güvenliğinin korunması
önemli bir yere sahiptir. Endüstri Devrimi döneminde hızlı gelişen teknolojik yenilikler
bir yandan insan refahına hizmet ederken; diğer yandan da insan hayatını tehdit eder
boyuta gelmiştir. Güvenli çalışmanın sağlanması, toplumların refah düzeyleri açısından
önem arz etmektedir. Bu bağlamda, sağlıklı olmak toplumun yaşam kalitesiyle
doğrudan ilişkili hale gelmiştir. Çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması işçi-
işveren kesimleriyle devletin ortak sorunudur. Bir ülkede iş güvenliğinin varlığı, büyük
ölçüde o toplumda çalışma hayatına devletin ne ölçüde müdahalesi olduğunun temel
göstergesidir.
İş sağlığı ve güvenliği, üretim süreci ve toplumsal yaşamdaki değişimlere
bağlı olarak gelişim göstermiştir. Ortaçağ’da dini amaçlı bir takım yapılanmalar söz
konusuyken, Endüstri Devrimi ile beraber üretim tekniği gelişmiştir. Ancak, koruma
önlemleri gelişmemiştir. Endüstri Devrimi ile beraber bilim, üretim gücü haline
gelmiştir. Sağlıklı çalışma hakkı, toplumsal bir ihtiyaca dönüşmüş, sağlıklı yaşama
hakkı ile bütünleşmiştir. İş sağlığı ve güvenliğinin yaygın hale gelebilmesi için sağlıklı
ve güvenli tutumun yaşam biçimi haline gelmesi gereklidir.
130
İşveren, işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla
yükümlüdür. Bu nedenden dolayı işveren, bir iş sözleşmesi ile kendisine bağlı işçilerini,
işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korumak ve
önlemlerini almakla yükümlüdür.
İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği için gerekli her türlü önlemi almakla
yükümlüdürler. Ayrıca işverenlerin, alınan bu önlemlere uyulup uyulmadığını
denetleme, işçileri bilgilendirme, eğitme, onların görüşlerini alma, katılımlarını sağlama
ve işyerinde mevzuat dahilinde gerekli örgütleme işlemlerini yapma yükümlülüğü
vardır. İşverenlerin tüm bu işlemlerin yapılmamasından doğan hukuki sorumluluğu
bulunmaktadır. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli tedbirleri almamak,
eksik almak, mevzuat hükümlerine uymamak gibi eylemlerinden ötürü doğan/doğacak
sonuçlar karşısında tazminat ve ceza ödemelerinin dışında idari sorumluluğu da
bulunmaktadır.
İşyerinde, işverenin bu önlemleri almaması nedeniyle iş kazası ve meslek
hastalığına maruz kalan, bu yüzden zarara uğrayan işçi veya ölümü halinde hak
sahipleri, işverenden tazminat talep edebilirler. İş kazasına uğrayan işçinin sigortalı
olması halinde kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu’nca sağlık yardımı yapılır, geçici
veya sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanır. Öte yandan sigortalının ölümü halinde
hak sahiplerine yasada belirtilen koşullarda gelir bağlanabilir. Fakat Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından zarara uğrayan işçiye veya ölümü halinde hak sahiplerine manevi
zararını karşılayacak herhangi bir ödeme yapılmaz.
Bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu zarara uğrayan işçiler,
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararları için işverene maddi
tazminat davası, hak sahipleri de destekten yoksun kalma davası açabilirler. Ayrıca
gerek işçi, gerekse geride kalanlar, manevi tazminat davası da açabilirler. Sosyal
Güvenlik Kurumu’da yaptığı ödemeleri iş güvenliği mevzuatını ihlal eden işverenlerden
ilgili Kanun maddesi uyarınca talep edebilir ve zarara uğrayan işçiye yapmış olduğu
tüm ödemeleri işverene kusuru oranında rücu eder.
131
Her iş kazası hem kazaya uğrayana, hem ailesine, hem de topluma büyük
kayıplar getirmektedir. Ödenen maddi ve manevi tazminatlar çok yüksektir. Ödenen bu
tazminatlar, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu oluşan manevi kayıplar, ülke
ekonomisi açısından fevkalade önemli boyutlara ulaşmaktadır.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında birçok mevzuat bulunmaktadır.
Bunların en önemlisi 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Bu kanuna istinaden iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili çıkarılan birçok tüzük ve yönetmelik bulunmaktadır. Son dönemde
özellikle Avrupa Birliği uyum çalışmaları sonucunda iş sağlığı ve güvenliği konusu
daha da önem kazanmıştır.
Günümüzde yapılan mevzuat çalışmaları içerisinde en önemlilerinden birisi
devletin bu konuyu kanun ile düzenlemek amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
Tasarısı Taslağı oluşturmasıdır.
İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kendi adında bir kanun ile
düzenlenmesinin düşünülmesi oldukça önemlidir. Bu kanun tasarısı taslağı bazı yeni
uygulamaları da içerisinde barındırmaktadır. Kanun tasarı taslağında yer alan önemli bir
düzenleme Risk Değerlendirmesi konusudur. Taslakta İşverenlerin, işyerinde özel
risklerden etkilenebilecek çalışanların durumunu da kapsayacak şekilde, sağlık ve
güvenlik yönünden, risk değerlendirmesi yapmakla yükümlü olduğunu belirtmektedir.
“İşveren, risk değerlendirmesinin sonucuna göre, alınması gereken koruyucu önlemlere
ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar verir, kendi adına çalışanlar da
yaptıkları işler ile ilgili olarak kendileri ve üçüncü kişilere yönelik sağlık ve güvenlik
yönünden risk değerlendirmesi yapar ve alınması gereken önlemlere karar verir.”
denmektedir. Böylece işverenler, işyerlerinde tehlike ortaya çıkmadan tespit etmek ve
gerekli tedbirleri almak konusunda sorumlu tutulmuşlardır.
Kanun tasarı taslağında bulunan bir başka önemli düzenleme ise Ulusal İş
Sağlığı ve Güvenliği Konseyi ‘dir. Buna göre, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak; ihtiyaç, öncelik, politika ve stratejiler
için öneriler geliştirmek, tavsiyelerde bulunmak üzere, sosyal tarafları, ilgili kamu
132
kurumlarını, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını, ilgili diğer kurum ve kuruluş
temsilcilerini biraraya getirerek “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” ‘ni oluşturur.
Ulusal düzeyde tüm tarafların temsilcilerinden oluşan bir yapılanmanın iş
sağlığı ve güvenliği çalışmalarına olumlu katkıda bulunacağı açıktır. Ancak gerek bu
kanun tasarısı taslağında bahsedilen konseyin, gerekse İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları
Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesinde belirtilen şartları taşıyan işyerlerinde,
oluşturulması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarının daha özerk çalışmaları
gerekmektedir. Örneğin işveren ile ücret ilişkisi bulunan ve iş sağlığı ve güvenliği
kurulunun asli üyesi olan işyeri hekimi, iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu mühendis
veya teknik elemanların ve işçi temsilcilerinin kurulda bağımsız çalışmasından söz
etmek mümkün olmayacaktır. Öncelikle bu bağımlılıkların ortadan kaldırılarak bu ve
benzeri kurumların daha özerk çalışmaları desteklenmelidir.
İş sağlığı ve güvenliği kurulları ile sendika temsilcilerinin bu konudaki
yetkilerini artıran, bu kurullarda işçi ve işveren kesiminin daha eşit düzeyde yer
almasını zorunlu tutan, işyeri hekimlerinin vizite hekimliğinden çıkarılarak koruyucu
hekimlik yapmasını sağlayan, bunların iş güvencesini artıran, işverenlerin eğitim
görevlerini zorunlu kılarak bunu belirli bir esas ve düzene bağlayan, eğitim konusunda
sendika-işveren işbirliğini düzenleyen, verilen gıdaların asgari kalori miktarını
saptayan, tehlikeli işyerlerinde yasadan daha sık genel sağlık denetimi öngören,
işverenleri önlem almaya sevk edici nitelikte iş kazası tazminatları getiren, iş güvenliği
kurullarında işçilerin sorumluluklarını artıran düzenlemelerin yapılması ilk akla gelen
önerilerdir.
Kuşkusuz bu konuda sendikalara da önemli görevler düşmektedir.
Sendikaların iş sağlığı ve güvenliği konularında daha yaratıcı olmaları ve işyerinin
özelliklerine uygun iş güvenliği önlemlerinin toplu iş sözleşmelerine girmelerini
sağlamaları ve bunları sıkı takip etmeleri gerekmektedir.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda düzenlenen ve işverenlere belli
yükümlülükler getiren mevzuatta, işyerinde istihdam edilen işçi sayıları dikkate
alınmakta ve belirlenen sayıların altında işçi çalıştıran işyerlerinin, bu uygulamalardan
133
muaf tutulduğu belirtilmektedir. Bu sayı şu an ülkemizde yürürlükte bulunan birçok
yönetmelikte 50 olarak belirlenmiştir. Ancak SSK’nın 2004 verilerine göre 50 ‘den az
isçi çalıştıran işyerlerinin toplam işyerleri içindeki oranı %98’leri bulmaktadır. Yine iş
kazalarının yaklaşık %63’ü 50 ‘den az işçi çalıştıran işyerlerinde olmaktadır. İş sağlığı
ve güvenliği açısından sıkıntıların en fazla olduğu küçük işyerlerinin bu
yükümlülüklerden kapsamdışı tutulması olumsuz bir özellik olarak dikkati çekmektedir.
Küçük isletmelerde çalışan ve toplam çalışanların yarısını oluşturan işçilerin, sağlık –
güvenlik haklarından yararlanamaması, sağlıklı yaşama ve çalışma hakkının
gözetilememesi yanında, eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Bu duruma, devletin üst düzey yöneticileri de dahil olmak üzere, birçok
yetkilinin varlığını kabul ettikleri ve kayıt altında bulunan hacime yakın bir büyüklükte
olduğu belirtilen kayıtdışı istihdamın da ilave edilmesi sonucunda, iş sağlığı ve
güvenliği alanında yapılan tüm iyi niyetli çalışmaların ne denli zayıf kaldığı
görülecektir.
Oysa özellikle Avrupa’da uzun bir süreden beri, sağlık, güvenlik, işin
insancıllaştırılması sorunları istihdamın en önemli konuları arasında yer almaktadır. Bu
nedenle ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi tedbirlerin alınması
mecburidir.
İş sağlığı ve güvenliğini sağlama amacına, bilimsel araştırmaya dayalı planlı
çalışmalar sonucunda geliştirilen sağlık ve güvenlik önlemleri ile ulaşılması
mümkündür. Ülke genelinde mevzuatın uygulanması konusunda etkin denetim
sisteminin geliştirilebilmesi için yasal düzenlemeler oluşturulmalı, bu konuda ilgili
eğitim kurumlarında da çalışmaların ve araştırmaların geliştirilmesi gerekmektedir.
134
EKLER
EK 1 : TS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ (OHSAS) BELGELENDİRME SÜRECİ YOL HARİTASI172
� Ekip Oluşumu
� TS 18001 Standardının Temini
� Yönetimin Bilgilendirilmesi
� Ekibin Eğitimleri
� Planlama Yapılması
� Yasal Şartların Temini İncelenmesi, Belge ve İzinlerin Alınması
� Tehlikelerin Tanımlanması Risk Değerlendirme Derecelendirme
� Acil Hallere Hazırlık
� İlgili Tarafların Görüşleri
� İlk Yönetimin Gözden Geçirme Toplantısı
� Politika/Hedef İSG Programları
172 http://www.tse.gov.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001surec.pdf (01 Haziran 2007)
Eğitimler
İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS) Temel Eğitimi
İş Sağlığı ve Güvenliği (Ohsas) Risk Değerlendirme ve Derecelendirme Eğitimi
İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Çalıştayı / Uygulama Eğitimi
135
� Risk Kontrol Önlemleri Belirleme ve Uygulama
� Dokümanların Hazırlanması
� Tüm Çalışanların Eğitimi/Bilgilendirilmesi
� Uygulama Kontrol İletişim
� İç Tetkiklerin Yapılması, DÖF’ lerin Uygulanması
� Veri Analizi
� Kayıtların Oluşturulması / Muhafazası
� www.tse.org.tr Adresinden Müracaat Dokümanlarının Temin Edilmesi
ve Türk Standardları Enstitüsü’ne Başvuru
� Ön Tetkik (Talep Edildiğinde)
� Gözden Geçirme ve Revizyonlar
� Performansın Takibi / Sürekli İyileştirme Faaliyetleri
� Belgelendirme Aşaması
136
EK 2: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ BAZI TSE STANDARTLARI173
Standart No: TS 12442
Kabul Tarihi: 13.04.1998
Standardın Adı: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği-İş Kazası Raporu Kapsam: Bu standart, iş kazası durumunda düzenlenecek iş kazası raporunda, bireysel iş kazası raporunda ve iş yeri kaza raporunda bulunması gereken hususları ve kimin nasıl dolduracağına dair ilkeleri kapsar. Standart No: TS 3021
Kabul Tarihi: 23.02.1978
Standardın Adı: Parça Yükler İçin Sürekli Mekanik Taşıma Ekipmanları Plakalı,Zincirli Konveyörlerle İlgili Güvenlik Kuralları Kapsam: Bu standart, parça yükler için sürekli mekanik taşıma ekipmanlarından, plakalı, zincirli konveyörlerle ilgili özel güvenlik kurallarını kapsar.
173 Türk Standartları Enstitüsü, ‘Standartlar’, www.tse.org.tr (01 Haziran 2007)
137
Standart No: TS EN 791
Kabul Tarihi: 20.01.2003
Standardın Adı: Sondaj Makineleri-Güvenlik Kapsam: Bu standart, üretici tarafından öngörülen şartlar altında ve amacına uygun kullanıldığında, mekanize sondaj makineleriyle ilgili önemli tehlikeleri kapsar. Bu standart, tasarım, imalat işletme ve bakımla ilgili güvenlik şartlarını belirler. Bu standart, tünel açma, madencilik, inşaat ve su sondaj işleri için yüzeyde ve yeraltında kullanılan sondaj makinelerine uygulanır. Bu standart, aynı zamanda muhafaza borularını da kapsar. Standart No: TS EN 12418
Kabul Tarihi: 15.01.2002
Standardın Adı: Şantiyelerde Kullanılan Kagir ve Taş Kesme Makineleri - Güvenlik Kapsam: Bu standart, en az bir destek yüzeyine sahip taşların, diğer mineral yapı malzemelerinin ve kompozit malzemelerin kesilmesi amacıyla genellikle bina inşaatında kullanılan taşınabilir, çalışma sırasında sabit halde tutulan kagir ve taş kesme makinelerini kapsar. Standart No: TS 9725
Kabul Tarihi: 14.01.1992
Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri-Operatör Eğitimi İçin Uygulanacak Asaslar Kapsam: Bu standart, TS 8384'de verilen inşaat ve kazı makinelerine uygun operatör eğitimi için gereken kuralları kapsar.
138
Standart No: TS 8983
Kabul Tarihi: 19.03.1991
Standardın Adı: İnşaat Sırasında Yapılarda Alınması Mecburi Genel Emniyet Tedbirleri Kapsam: Bu standart, yerüstü veya yeraltında; su üstü veya su altındaki bilumum inşaat sahalarında, inşaat sırasında, kazı ve yıkım işleri ile kalıp yapım-söküm, elektrik işlerinde ve bu işlerde kullanılan iskele, merdiven sabit ve/veya hareketli makine ve teçhizatın kullanılması sırasında alınması mecburi genel emniyet tedbirlerini kapsar. Standart No: TS 8481
Kabul Tarihi: 02.10.1990
Standardın Adı: İnşaat Sırasında Yapılarda Alınması Mecburi Genel Emniyet Tedbirleri Kapsam: Bu standart, inşaat iş iskeleleri ve kalıp iskelelerinde kullanılan çelik boruları kapsar . Standart No: TS 8538
Kabul Tarihi: 20.11.1990
Standardın Adı: İnşaat İş İskeleleri Yapım Kuralları - Ahşap Kapsam: Bu standart, yapı yüzeylerinin sıvanması, onarılması, duvar örülmesi, bu işler için gerekli malzemelerin çıkartılması ve çalışacak işçilerin emniyetle çalışmaları için yapılacak ahşap iskelelerin yapım kurallarını kapsar.
139
Standart No: TS 8539
Kabul Tarihi: 20.11.1990
Standardın Adı: İnşaat İş İskeleleri Yapım Kuralları-Metal Kapsam: Bu standart, yapıda yüzeylerin sıvanması, onarılması, duvar örülmesi, bu işler için gerekli malzemeleri çıkartılması ve çalışacak işçilerin emniyetle çalışmaları için yapılacak metal iskelelerin yapım kurallarını kapsar. Standart No: TS EN 474-1
Kabul Tarihi: 06.04.2001
Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri- Emniyet- Bölüm 1: Genel Özellikler Kapsam: Bu standart, silindirler hariç inşaat ve kazı makineleri için genel emniyet özelliklerini kapsar. Standart No: TS 12815
Kabul Tarihi: 13.03.2002
Standardın Adı: İnşaat (Betonarme) Demircisi Kapsam: Bu standart, İnşaat (Betonarme) demircisi mesleğini icra eden kişinin tarifini, bu meslekte kullanılan temel araç-gereç ve ekipman ile sahip olunması gereken özellikleri ve bu özelliklerin ölçümü ve değerlendirilmesini kapsar.
140
Standart No: TS 12784
Kabul Tarihi: 20.11.2001
Standardın Adı: İnşaat Teknisyeni Kapsam: Bu standart, inşaat teknisyenliği mesleği ile bu mesleği icra eden kişinin tarifini, sınıflandırılmasını, bu meslekte kullanılan asgari araç- gereç ve ekipman ile inşaat teknisyenliği mesleği ile ilgili sahip olması gereken özelliklerin ölçümü ve değerlendirilmesini kapsar. Standart No: TS 12786
Kabul Tarihi: 20.11.2001
Standardın Adı: Betonarme Kalıpçısı Kapsam: Bu standart, betonarme kalıpçılığı ile bu mesleği icra eden kişinin tarifini, sınıflandırılmasını, bu meslekte kullanılan asgari araç gereç ve ekipman ile her sınıftaki elemanın sahip olması gereken özelliklerin ölçümünü ve değerlendirilmesini kapsar. Standart No: TS ISO 9244
Kabul Tarihi: 30.12.1997
Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri-Emniyet İşaretleri ve Tehlike Levhaları-Genel Prensipler Kapsam: Bu standart, inşaat ve kazı makinelerine kalıcı olarak takılan emniyet işaretleri ve tehlike levhalarının tasarımı uygulaması için genel prensipleri kapsar.
141
Standart No: TS ISO 13200
Kabul Tarihi: 08.12.1998
Standardın Adı: Vinçler-Emniyet İşaretleri ve Tehlike Levhaları-Genel Prensipler Kapsam: Bu standart, ISO 4306–1 de belirtilen vinçlere kalıcı olarak takılan emniyet işaretleri ve tehlike levhalarının tasarımı ve uygulanması için genel prensipleri kapsar. Standart No: TS ISO 12480-1
Kabul Tarihi: 13.04.1999
Standardın Adı: Vinçler - Emniyetli Kullanım - Bölüm 1: Genel Kapsam: Bu standart, işletimde emniyet sistemleri, yönetim, planlama, seçim, kurma ve sökme, işletim ve bakım ve kullanıcı için sapancılar (yükü askıya alanlar) ve işaret vericilerin seçimi de dahil olmak üzere vinçlerin emniyetli kullanımı için gerekli olan uygulamaları kapsar. Standart No: TS EN 500-1
Kabul Tarihi: 07.03.1997
Standardın Adı: Gezer (Mobil) Yol İnşaat Makineleri - Emniyet Kuralları - Bölüm 1: Genel Kurallar Kapsam: Bu standart, gezer (mobil) yol inşaat makineleri için genel emniyet kurallarını kapsar.
142
KAYNAKÇA
KİTAPLAR
1. Akbulut Turhan, İşçi Sağlığı Prensip ve Uygulamaları, 5.Baskı, Sistem
Yayıncılık, Haziran 1996
2. Akın, Levent, Hukuki Yönden İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Ders Notları, Ankara Üniversitesi, 2001
3. Aktay Nizamettin, Sendika Hakkı, Ankara: Kamu İşverenleri Sendikası
Yayınları, 1993
4. Akyiğit Ercan, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, Dördüncü Baskı,
Ankara: Seçkin Yayınları, 2005
5. Akyiğit Ercan, İş Kanunu Şerhi, Ankara: Seçkin Yayınları, 2001
6. Alper, Yusuf; Bazı Ülkelerde İşçi Sağlığı-İş Güvenliği Uygulamaları ve
Türkiye’deki Uygulama ile Karşılaştırılması, Sosyal Siyaset Konferansları 37-
38’nci Kitaplar, İstanbul Üniversitesi Yay., No: 3662. 1992
7. Altan Z, Şişman Y, Tonus Ö ve Uçkan B, Uluslararası Çalışma Normları,
(Anadolu Üniversitesi Web-ofset Tesisleri, Eskişehir) 2004
8. Andaç Faruk, İş Hukuku, Ankara: Yargı Yayınları, 2003
9. Andreoni, Diego;, “The Cost of Occupational Accidents and Diseases,”
International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, No: 54
Geneva. 1986
10. Bilir Vahide, Meslek Hastalıkları, Türk-İş Yayınları, Ankara, 2002
11. Bingöl Dursun, İnsan Kaynakları Yönetimi, 5. Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık,
Nisan 2003
12. Bulutoğlu, Kenan; Kamu Ekonomisine Giriş, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fak.
Yayınları, İstanbul: 1971
13. Centel Tankut, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, İstanbul: Türkiye Metal
Sanayicileri Sendikası-Mess Yayınları, 2005
14. Çenberci Mustafa, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara: Olgaç Matbaası,
1985
15. Çolak Mahmut, Sosyal Sigortalar ve İş Hukuku Uygulama Rehberi, Ankara:
Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2005
143
16. Demircioğlu, Murat ve Tankut Centel, İş Hukuku, Yedinci Baskı, İstanbul: Beta
Yayınları, 1999
17. Ekmekçi Ömer, 4857 sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği
Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, İstanbul: Legal Yayıncılık, Ekim 2005
18. Elliott B. J. , “Risk Analysis - Two Tools You Can Use to Assure Product Safety
and Reliability”, The Validation Consultant, Booth Scientific Inc., USA,12 1998
19. Erdut Tijen, Yeni Teknolojilerin İş İlişkileri Üzerindeki Etkisi, TÜHİS Yayınları,
Ankara: 1998,
20. Eyrenci Ö., Taşkent S. ve Ulucan D., Bireysel İş Hukuku, İstanbul: Legal
Yayınevi, Mart 2004,
21. Geçer Bekir, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık,
Ekim 2004
22. Gerek, Nüvit, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Ankara, Türk Metal
Sendikası Yayınları, Ocak 1998
23. Güzel Ali ve Okur Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10.Basım,
İstanbul, Beta Yayınları, Ekim 2004
24. Hachette Gelişim, Eğitim ve Eğitim Kavramının Evrimi Gelişim Hachette
Alfebetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt:3, İstanbul: Gelişim Basım ve Yayım
A.Ş, 1983
25. İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu,
İstanbul: Aralık 2003
26. Juran , J.M., Gyra, Frank M., “Quality Planning and Analysis”, McGraw Hill
Inc. USA,7-200, 1980.
27. Karakaş İsa, İş Kazası & Meslek Hastalıkları İhtilafları ve Çözüm Yolları,
Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Mart 2006
28. Kuru Onan, Türkiye’de İş Sağlığı, İş Güvenliği Teftiş ve Öneriler, Türk Endüstri
İlişkileri Derneği III. Endüstri İlişkileri Kongresi, Ankara, 14–16 Ekim 1998
29. Makal Ahmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Çalışma İlişkileri: 1850–1920 –
Türkiye Çalışma İlişkileri Tarihi, 1.Baskı, İmge Kitapevi, Mayıs 1997
30. Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Ankara: Turhan Kitapevi, 2004
144
31. Müngen M.Uğur, İş Güvenliği Ders Notları, İstanbul Teknik Üniversitesi
İstanbul, 2005
32. OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, 1999
33. Özkılıç Özlem, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk
Değerlendirme Metodolojileri, TİSK Yayınları, 2005
34. Sexena Anuj, Industrial Safety, Natıonal Productivity Council, Training Manval
4, New Delhi, 1990,
35. Serter Nur, Devlet Görevlerindeki Gelişmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet,
İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, No: 3856,
36. Soyer Serap, Endüstri Sosyolojisine Giriş, İzmir: Saray Kitapevi, 1996
37. Süzek Sarper, İş Güvenliği Hukuku, Ankara: Savaş Yayınları, 1985
38. Süzek Sarper, Hukuki Yönden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, ÇSGB İş Güvenliği
Eğitim Semineri Notları, Ankara: 1993
39. Sarper Süzek, İş Hukuku, İkinci Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2005
40. Süzek, Sarper, İş Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Savaş Yayınları, 1994
41. Şakar Müjdat, Genel Gerekçeleriyle Yeni Sosyal Güvenlik Kanunları, İstanbul:
Der Yayınları, 2006
42. Şakar Müjdat, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Sekizinci Baskı, İstanbul: Der
Yayınları, 2006
43. Şakar Müjdat, İş Hukuku Uygulaması, 2. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2000
44. Şardan H.Serdar, Risk Değerlendirilmesi ve OHSAS 18001, Ankara: Çimento
Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Yayınları, 2005
45. Şenkal Abdülkadir, Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika, Alfa Yayınları,
1.Baskı, Ağustos 2005
46. Talas Cahit, Türkiye’nin Açıklamalı Sosyal Politika Tarihi, Birinci Baskı
İstanbul: Bilgi Yayınları, 1992
47. Tokol Aysen, Sosyal Politika, VİPAŞ, 2.Baskı, Yayın Sıra No: 39, Bursa: 2000
48. Turan Kamil, İş Hukukunun Genel Esasları, Ankara: Kamu İş Yayınları, 1990
49. Ulusan İlhan, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme
Borcu, İstanbul: Kazancı Hukuk Yayınları, No.72, 1990
50. Ünver Münir, “İş Kazaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Güvenliği
Eğitimi Seminer Notları,” Ankara, 1994,
145
DERGİLER
1. Bayram Fuat, Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatımıza Hakim Olan İlkeler, İş
Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, Sayı:7 2005
2. Bedir Eyüp, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik Boyutu, Gazi
Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Dergisi, Ankara: 1993, Sayı:3
3. Berberoğlu Ufuk, Eskiocak Muzaffer, Ekuklu Galip ve Saltık Ahmet, Tam Gün
İşyeri Hekimi Çalışan Bir İşletmede İş Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri
Yönetim Sürecinin Değerlendirilmesi, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi,
Ankara: Sayı 9, Ocak 2002
4. Cervatoğlu Ercüment, İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Bir Değerlendirme,
TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara: Sayı:13, Ocak-Şubat-Mart
2003
5. Erginel Muslubeyli N. , “Tasarım Hata Türü ve Etkileri Analizinin Etkinliği İçin
Bir Model ve Uygulaması” Endüstri Mühendisliği Dergisi,15 (3): s. 17-26 2002
6. Kaçmaz Haydar, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konularında Devletin İşverenin
İşçinin Görev ve Sorumlulukları, Makine Mühendisleri Dergisi, 2003
7. Karaçivi, Gültekin, “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği
Yeni Yükümlülükler, ”İşveren Dergisi, s. 1, 2004
8. Keleş Rüstem, İSG İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Ankara: Sayı:25, Mayıs-
Haziran 2005
9. Odaman Serkan, İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Tarafların Önemli Hak ve
Yükümlülükleri İle Uluslararası Standart, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik
Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, 2006, Sayı: 11
10. Süzek Sarper, İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve
Yükümlülükleri (Haklar), Legal İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:2, Sayı:6, Yıl:
2005
146
İNTERNET KAYNAKLARI
1. ÇSGB; 2006, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası 2006–2008,
http://isggm.calisma.gov.tr/docs/yayinlar/Ulusal_isg_politikalari.pdf
(23 Şubat 2007)
2. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Ne Yapar ?
http://www.casgem.gov.tr/index.php?islem=casgem_hakkinda
(01 Haziran 2007)
3. Danıştay Onuncu Daire Kararı,
http://www.isggm.gov.tr/haberler/danistay-2006-2159.pdf (01 Haziran 2007)
4. Fişek İş Güvenliği, İş Güvenliği Eğitimleri,
http://www.fisek.com.tr/isguvenligi/egitim.php# (10 Şubat 2007)
5. Gençleri Ayhan, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan
Düzenlemelerden Doğan Yükümlülükler,
http://paribus.tr.googlepages.com/a_gencler2.doc (23 Şubat 2007)
6. ILO, ‘ International Labour Organisation-ILO’, www.ilo.org (10 Şubat 2007)
7. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı,
http://isggm.calisma.gov.tr/docs/isg-kanun-taslak-metin%20.pdf
(01 Haziran 2007)
8. İyibozkurt Adnan, “Baş Yazı”, http://www.isguv.com/ (12 Nisan 2007)
9. Karaçivi Gültekim, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği
Yeni Yükümlülükler, İşveren Dergisi, Nisan 2004,
http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=940 (21Şubat 2007)
10. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, İş Gücü Piyasası OİK Raporu, Çalışma
Hayatı Alt Komisyonu Raporu, İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubu Raporu,
http://ekutup.dpt.gov.tr/isgucu/oik651.pdf (24 Şubat 2007)
11. OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi,
http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm
(10 Mayıs 2007)
12. OSHA, US Department of Labour, Occupational Safety and Health
Administration, http://www.osha.gov./ (10 Şubat 2007)
147
13. Seyyar Ali, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Nedir?,
http://www.sosyalsiyaset.com/documents/isig.htm (15 Mart 2007)
14. Tuncay Can, Tebliğ, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği
Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, TİSK Yayınları, 2004, Yayın No:
241, http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1076 (12 Ocak 2007)
15. Tuncay Can, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, TİSK, İşveren
Dergisi, 2003, s.4. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=759&id=45
(12 Ocak 2007)
16. Türk Standartları Enstitüsü, ‘Standartlar’, www.tse.org.tr (01 Haziran 2007)
17. Yılmaz Gürbüz, İş Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi Gelişimi,
http://www.isguvenligi.net/index.php?option=com_content&task=view&id=53
&Itemid=32, (10Nisan 2007)
18. http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm
(01 Haziran 2007)
19. http://www.aycertkalite.com/ohsas18001.htm (10 Mayıs 2007)
20. http://www.aycertkalite.com/ohsas18001_faydalari.htm (10 Mayıs 2007)
21. http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/pr/2006/15.htm, (15.01.2007)
22. http://isggm.calisma.gov.tr/docs/sunumlar/18.hafta/4May2004/Erhan_BATUR.p
pt (21 Ocak 2007)
23. http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (01 Haziran 2007)
24. http://isggm.calisma.gov.tr/isgum/docs/ISGUM_kurulus_amaclari.doc
(05 Haziran 2007)
25. http://www.kgm.adalet.gov.tr/borclarkanunu.htm (20 Nisan 2007)
26. http://www.mmo.org.tr/muhendismakina/arsiv/2003/mayis/makale_iscinin_gore
v_sor.htm (24 Mart 2007)
27. http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T1_15.xls
(02 Mart 2007)
28. http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T16_33.xl
s (15 Ocak 2007)
29. http://www.tse.org.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001bilgi.asp (10 Mayıs 2007)
148
TEZLER
1. Baykut Gülistan, Vardiyalı İşçilerin Sağlık Sorunları, (Yayınlanmamış Bilim
Uzmanlığı Tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara, 1994)
2. Görücü Mehmet Nuri, Türkiye'deki ve İngiltere'deki İş Sağlığı ve Güvenliği
Teftiş Sistemlerinin Karşılaştırılması, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2004)
3. Müngen M.Uğur, Türkiye’de İnşaat İş Kazalarının Etkisi, (Doktora Tezi, İ.T.Ü
Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1993)
4. Ofluoğlu Gökhan, İş Kazalarının Ekonomik Boyutları (Özellikle Taşkömürü
Madenciliği ve T.T.K. Açısından), (Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi SBE.,
Ankara, 1996)
5. Tatar Tevfik, İş Kazalarının Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi,
(Yayınlanmamış Çalışma, Gazi Üniversitesi, Kazaları Araştırma ve Önleme
Enstitüsü, 1991)
6. Yetkin Onur, Şantiyelerin İş Güvenliği Performans Analizi, (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul, 2004)
7. Yüksel Ayhan, İş Sağlığı ve İş güvenliği Konusunda Tarafların Bilgi Tutum ve
Davranışları, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enst., Ankara, 2001)