İŞ sa Ğli Ği ve gÜvenl İĞİ s İstem İnde...yetersiz kalmı ş, etkili olamamış ve...

159
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ Yüksek Lisans Tezi MURAT ORHAN İstanbul, 2007

Upload: others

Post on 15-Feb-2020

25 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI

ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Yüksek Lisans Tezi

MURAT ORHAN

İstanbul, 2007

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI

ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Yüksek Lisans Tezi

MURAT ORHAN

Danışman : PROF. DR. MÜJDAT ŞAKAR

İstanbul, 2007

i

ÖZET

Sanayi devriminden bugüne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda Dünya’da ve

Türkiye’de pek çok çalışma yapılmış ve mevzuat hazırlanmıştır. Bu çalışmalar çoğu zaman

yetersiz kalmış, etkili olamamış ve sonucunda pek çok iş kazası ve meslek hastalığı

meydana gelmiştir.

Dünya’da ve Türkiye’de iş kazaları ya da meslek hastalıkları işçi sınıfını, onun

desteğine muhtaç olan kişileri ve ulusal ekonomilere verdiği zararlarla daha da geniş bir

kitleyi ilgilendirmektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun ilk sahipleri devlet, işverenler ve sendikalardır.

Arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmesi için bu üçlünün kendilerine düşen ödevleri en iyi

şekilde yerine getirmeleri gerekir.

Bu çalışmada İş Sağlığı ve Güvenliği kavramının genel yapısı anlatılmış, mevzuat

karşısında başta İşverenler olmak üzere tarafların tutum ve davranışları ile yükümlülükleri

incelenmiştir.

ii

ABSTRACT

Many studies and legislations have been prepared about the Occupational Health

and Safety since the Industrial Revolution. These studies and legislations have been

insufficient and ineffective many times and as a result many occupational accidents and

illnesses have occurred.

Occupational accidents or illnesses concern the working class, the people who

depend on their support, and with the damage they inflict on the national economies, an

even wider mass in the world and in Turkey.

The primary owners of the subject of Occupational Health and Safety are the

governments, employers and trade unions. This trio must accomplish their share of the duty

effectively in order to achieve the desired results.

In this study, the general structure about the concept of Occupational Health and

Safety has been explained, the parties and especially attitudes and behaviors along with

their responsibilities of the employers in the face of legislations have been analyzed.

iii

İÇİNDEKİLER

Sayfa No.

TABLO LİSTESİ....................................................................................... vii ŞEKİL LİSTESİ......................................................................................... viii KISALTMALAR....................................................................................... ix GİRİŞ........................................................................................................... 1

Birinci Bölüm

GENEL OLARAK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI I. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TANIMI......................................... 4 II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ..... 8

A. DÜNYADA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ............................. 9 B. TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ......................... 15

1. Tanzimat (1839) Öncesi Dönem..................................... 17 2. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Sonrası........................ 17 3. Cumhuriyet Dönemi........................................................ 19

III. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ'NİN ÖNEMİ................................... 22 IV. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI.................................. 24

A. İŞ KAZASININ TANIMI VE UNSURLARI............................. 24 1. İş Kazasının Tanımı........................................................ 24 2. İş Kazasının Unsurları..................................................... 25

a) Kazaya Uğrayan Kimsenin Sigortalı Sayılması............................................... 25 b) Kazanın Gerçekleşmiş Olması............................ 26

(1) Dış Etki.................................................... 26 (2) Dış Etkinin Ani Şekilde Ortaya Çıkması................................................... 27

c) Kaza Olayının Sigortalının Vücut Bütünlüğüne Zarar Vermesi..................................................... 27 d) Uygun İlliyet Bağının Bulunması........................ 28

(1) Sigortalının Gördüğü İş İle Kaza Arasında Bağlantı.................................... 28 (2) Kaza Olayı İle Uğranılan Zarar Arasında Bağlantı.................................... 28

B. MESLEK HASTALIĞININ TANIMI VE UNSURLARI......... 29 1. Meslek Hastalığının Tanımı............................................ 29 2. Meslek Hastalığının Unsurları....................................... 30

a) Meslek Hastalığına Yakalanan Kimsenin Sigortalı Olması.................................................. 30

iv

b) Hastalık veya Sakatlığın Sigortalının Çalıştığı İşin Sonucu Olarak Ortaya Çıkmış Olması......... 30 c) Hastalığın Sigortalıyı Bedenen veya Ruhen Arızaya Uğratması.............................................. 31 d) Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Alması........................................................... 31 e) Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü'ne Ekli Meslek Hastalıkları Listesinde Belirtilen Sürenin Aşılmamış Olması.................................. 32 f) Hastalığın Hekim Raporu İle Saptanması........... 33

V. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ'NİN EKONOMİK BOYUTLARI.. 33 A. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARININ TOPLUMA MALİYETİ............................................................. 34

1. İşçi ve Ailesi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyetleri.............................................. 34 2. İşletme ve İşveren Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyetleri............................................... 35 3. Ülke Ekonomisi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyeti.................................................. 37

B. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN KAYNAKLANAN MALİYET TÜRLERİ................................ 38

1. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Doğrudan (Görünür) Maliyetleri..................................... 40 2. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dolaylı (Görünmez) Maliyetleri...................................... 41 3. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dışsal Maliyetleri............................................................ 44

VI. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NDE ULUSLARARASI YÖNETİM SİSTEMLERİ................................................................ 46

A. OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ.................................................................. 47

1. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Tarihsel Gelişimi............................................ 48 2. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Amacı ve Yararları........................................ 49

B. OSHA (İŞ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI YÖNETİMİ)................ 50 C. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO)....................... 51 D. AVRUPA BİRLİĞİ GENELİNDE UYGULANAN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNTEMLERİ........................ 52

v

İkinci Bölüm TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER........................................................................... 54 A. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ KANUNLAR....... 54

1. 4857 Sayılı İş Kanunu..................................................... 54 2. 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu......................... 59 3. Borçlar Kanunu.............................................................. 61 4. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu*............................ 63 5. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu...................................... 65 6. 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu.................................................. 66

B. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ......................... 67 C. İSG (İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ) KANUNU TASARISI TASLAĞI................................................................ 72 D. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER 79 E. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TSE STANDARTLARI.............................................................. 84 F. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ‘NDE ÖRGÜTSEL EĞİTİM... 85

Üçüncü Bölüm İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ................................................... 86 A. İŞVERENLERİN GENEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ................... 87

1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği İçin Gerekli Her Türlü Önlemi Alma Yükümlülüğü............................ 89 2. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerine Uyulup Uyulmadığını Denetleme Yükümlülüğü.............. 90 3. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçileri Bilgilendirme ve Eğitme Yükümlülüğü............... 90 4. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçilerin Görüşlerini Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü.................................................... 91 5. İşverenin İşyerini İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Örgütleme Yükümlülüğü................................................. 92

a) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları........................ 92 b) İşyeri Hekimleri.................................................. 95 c) İşyeri Sağlık Birimleri......................................... 99 d) İşyeri Ortak Sağlık Birimleri.............................. 100 e) İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanlar................................................ 101

vi

B. İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDEN DOĞAN SORUMLULUKLARI................................................ 101

1. İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu................................... 101 a) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Dayanağı............................................................. 101 b) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Kapsamı ve Bu Sorumlulukta Kusurun Rolü...... 102 c) İşverenler Tarafından Ödenecek Tazminatlar..... 103

(1) Maddi Tazminat...................................... 103 (2) Manevi Tazminat .................................... 105 (3) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı........ 106 (4) Rücu Tazminatı....................................... 107

2. İşverenlerin Cezai Sorumluluğu..................................... 109 3. İşverenlerin İdari Sorumluluğu....................................... 112

Dördüncü Bölüm

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE DEVLETİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI

DEVLETİN MEVZUAT OLUŞTURMA GÖREVİ ........................ 114 A. DEVLETİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ İLGİLENDİREN MEVZUATI OLUŞTURMA GÖREVİ...................................... 115

1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı........................... 116 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü...................... 117

B. DEVLETİN DENETLEME GÖREVİ........................................ 118 1. İşyeri Faaliyete Geçmeden Önce Yapılan Denetimler.... 120 2. İşyeri Faaliyete Geçtikten Sonra Yapılan Denetimler.... 121

a) Genel Teftiş......................................................... 122 b) Kontrol Teftişi..................................................... 123 c) İnceleme Teftişi................................................... 123

C. DEVLETİN EĞİTİM GÖREVİ.................................................. 124 1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı (ÇASGEM)..................... 124 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)...... 125 3. İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM)... 127 4. İş Müfettişleri.................................................................. 128

SONUÇ....................................................................................................... 129 EKLER…................................................................................................... 134 KAYNAKÇA.............................................................................................. 142

vii

TABLO LİSTESİ

Sayfa No.

Tablo 1 : 4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında Yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgiliYönetmelikler.................. 80 Tablo 2 : 4857 Sayılı İş Kanunu’nda Yer Alan İdari

Para Cezaları (YTL.)........................................................... 110

viii

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No.

Şekil 1 : İş Kazası Maliyetleri Buzdağı Örneği................................. 43

ix

KISALTMALAR

AY : Anayasa

ÇASGEM : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı

ÇSGB : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü

İTT : İş Teftiş Tüzüğü

İSGGM : İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü

İSGÜM : İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü

İSG : İş Sağlığı ve Güvenliği

İSGY. : İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği

İŞ K. : İş Kanunu

İTK : İş Teftiş Kurulu

İTKY. : İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği

m. : Madde

m.k. : Medeni Kanun

OHSAS : İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi

OSHA : İş Güvenliği ve Sağlığı Yönetimi

PIACT : Çalışma Şartlarını ve Çevreyi İyileştirme Programı

SSK. : Sosyal Sigortalar Kanunu

TSE : Türk Standartları Enstitüsü

UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

WHO : Dünya Sağlık Örgütü

GİRİŞ

Bireylerin sağlık ve güvenliğinin korunması toplumun bütünü açısından önem arz

etmektedir. Daha özel kapsamda ele alınacak olursa çalışanların sağlık ve güvenliği

günümüzde ülkelerin uyguladıkları sosyal politikaların önemli bir boyutunu

oluşturmaktadır. İş güvenliğinin içinde yer alan problemlerin çözümlenmesi, kazaların

önüne geçilmesi, meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların işlerini yapmaları esnasında

herhangi bir zarar görmeden önce hataların bulunması ve elimine edilmeye çalışılması,

güvenilirsizliğin azaltılması için hataların önlenmesine yönelik faaliyetlerin geliştirilmesi

ve uygulanması noktasından hareketle, iş güvenliğini tehdit altına alacak risklerin ortaya

çıkaracağı sonuçların tespit edilmesi önemli bir faktördür.

Çalışma, binlerce yıldan beri dünyamızda var olagelmiş ve insanlık tarihinin

uzunca bir dönemi boyunca çok büyük değişimlere uğramamıştır.

İnsan emeğine ve çalışma koşullarına ilişkin büyük ve köklü değişmeler "Sanayi

Devrimi" denilen ve çağın ekonomik ve toplumsal düzenini derin bir biçimde etkileyip

yeniden yoğuran teknik olaylarla başlamıştır. Sanayi Devrimi'nden sonra hızla gelişen bilim

ve teknik sonucu üretim araçları büyük değişimlere uğrayarak, çeşitlenmiş ve

karmaşıklaşmıştır.

Sanayi devriminin yarattığı çalışma koşullarında iş kazalarının olağanüstü artışı,

teknik yetersizliklerden ve çalışanın dikkatini kaçınılmaz bir biçimde azaltan çok uzun

süreli çalışma koşullarından kaynaklanmakta idi.

Bütün bu olumsuz çalışma koşulları sonucunda, iş kazaları nedeniyle ölüm ve

sakatlık oranı çok büyük boyutlara ulaşmış, o güne değin bilinmeyen meslek hastalıkları

ortaya çıkmıştır. Üretim araçlarının gelişmesi sonucu çoğalan ve çeşitlenen karmaşık

yapılardaki makinelerin çalışma yaşamına girmesi ile iş kazaları büyük ölçüde çoğalmış ve

iş güvenliği konusu gündeme gelmiştir.

2

İşyerlerinde işin yapılması sırasında fiziki çevre koşullan nedeniyle çalışanların

karşılaştıkları sağlık sorunları ve mesleki tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması

biçiminde tanımlayabileceğimiz "İş Sağlığı ve Güvenliği" kavramı önemli bir sorun olarak

bu dönemde tarih sahnesine çıkmış olup, günümüzde de önemini ve etkisini

sürdürmektedir.

İş kazaları ve meslek hastalıkları, olası can kayıpları ya da sakatlanmalar dışında,

işletmede verimliliğin düşmesi ve maliyetlerin artması, tazminat ödemeleri, yüksek tedavi

ve bakım giderleri ile birlikte gerek İşletmelere, gerekse Ulusal ekonomilere önemli

zararlar vermektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği, günümüz modern toplumlarında insana verilen değerin ve

önemin bir sonucu olarak her zaman gelişmeye açık bir bilim dalı olmuştur.

İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının amacı, iş kazaları ve meslek

hastalıklarından çalışanları korumak ve daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır.

Ancak yaşadığımız ülkede ve yaşadığımız dünyada bu pek mümkün olamamaktadır. Öyle

ki, dünyada her yıl yaklaşık 160 milyon çalışan, iş kazası ve meslek hastalıkları dolayısıyla

yaralanmakta ve hastalanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının

toplam maliyeti bu ülkelerin Gayri Safı Milli Hasılalarının % l 'i ile % 3 'ü arasında

değişmektedir.

Ülkemizde ise bu durum çok daha ciddidir. 2004 yılı SSK istatistiklerine göre;

83.830 iş kazası ve 384 meslek hastalığı meydana gelmiştir. İş kazaları sonucu 841

insanımız hayatını kaybetmiş, 1421 kişi de sürekli olarak çalışamaz raporu almıştır. Meslek

hastalıkları sonucu ise 2 kişi hayatını kaybetmiş, 272 kişi ise sürekli olarak çalışamaz

raporu almıştır. Ayrıca bu istatistiklere yansımayan pek çok iş kazası ve meslek

hastalıklarının da olduğu bilinmektedir.

3

Bir toplumda gerçek anlamda iş güvenliğinin sağlanabilmesi için o toplumda her

şeyden önce İş Sağlığı ve Güvenliği bilincinin oluşması gerekir. Anayasada, yasalarda ve

tüm iş güvenliği mevzuatında getirilen hukuki güvence mekanizmaları ne kadar iyi

düzenlenmiş olursa olsun, ilgili tüm çevre ve kişilerde bu güvenceleri korumak ve işletmek

konusunda yeterli bir bilinç oluşturulamamışsa, tüm yapılmak istenenler kağıt üzerinde

kalarak temenni olmaktan başka bir anlam taşımazlar. O halde, gerçek güvence bu konuda

tüm ilgililerde bir istek ve inanç yaratılabilmesinde saklıdır.

İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun ilk sahipleri kuşkusuz Devlet, İşverenler ve

Sendikalardır. Arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmesi için bu üçlünün kendilerine düşen

ödevleri en iyi şekilde yerine getirmeleri, ayrıca kendi aralarında olumlu bir işbirliğinin tüm

koşullarını sağlamaları gereklidir.

4

Birinci Bölüm

GENEL OLARAK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI

I. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TANIMI

Dar anlamda iş sağlığı ve güvenliği; işin yapılması sırasında işyerindeki fiziki

çevre şartları sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin

ortadan kaldırılması veya azaltılması ile ilgilenen bilim dalıdır. Geniş anlamda ise bir

kuruluşun gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici

işçilerin, alt yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve işyerindeki herhangi bir

kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı

olarak tanımlanmaktadır1.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, “Sadece hastalık ve sakatlığın

olmayışı değil aynı zamanda bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir huzur ve iyilik

halidir” şeklinde yapılmaktadır. Bu tanımı dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliğini, işin

yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek durumlardan

işyerlerinde korunmak ve daha iyi çalışma ortamı oluşturmak için yapılan her türlü

çalışmalar olarak ifade edebiliriz.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve WHO tarafından halen kullanılmakta olan iş

sağlığı ve güvenliği tanımı, “Her meslekte çalışanların yüksek düzeyde fiziksel ve ruhsal ve

sosyal bir ortama kavuşturulmaları ve bu durumun sürdürülmesi için yapılan çalışmaların

tümü” olarak yapılmaktadır.

Diğer bir tanım da ise; WHO ve ILO ilkelerine göre İş Sağlığı ve Güvenliği; tüm

çalışanların bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlık ve refahlarının en üst düzeye yükseltilmesi

ve bu durumun korunması; işyeri koşullarının, çevrenin ve üretilen malların getirdiği

1 Ali Seyyar, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Nedir?”, http://www.sosyalsiyaset.com/documents/isig.htm (15 Mart 2007)

5

sağlığa aykırı sonuçların ortadan kaldırılması, çalışanları yaralanmalara ve kazalara maruz

bırakacak risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, yine çalışanların bedensel ve ruhsal

özelliklere uygun işlere yerleştirilmesi ve sonuç olarak bedensel ve ruhsal gereksinimlere

uygun bir iş ortamı yaratılması şeklinde tanımlanabilir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, iş sağlığı ve güvenliği kavramının çağdaş

anlamı, iş kazaları ve meslek hastalıkları tanı ve tedavisinin dışında çalışanın sağlığını

korumak ve onun sağlığını bozacak çeşitli tehlikeleri ortadan kaldırmaktır. Bu bağlamda, iş

sağlığı ve güvenliğinin caydırıcı yaptırımlarla donatılmış kamu düzeni kurallarıyla

sağlanması, uzmanlık örgütleri oluşturulması, teknik ve medikal araştırmalar, ruhsal ve

istatistiksel etütler yapılması, eğitimci ve ikna edici programlar hazırlanıp uygulanması gibi

tekniklerin geliştirilmesi de iş sağlığı ve güvenliği kavramıyla beraber ele alınmaktadır2.

Ülkelerin endüstrileşmesine paralel olarak, işçilerin sağlık ve güvenlik içinde

çalışmalarının sağlanması, çözümü gereken en önemli sorunlardan biri olarak ortaya

çıkmıştır. Toplumun tüm bireylerinin yararlandığı endüstrileşmenin ve teknolojik

gelişmelerin bedelini çalışanlara ödetmeme endişesi çağdaş toplumların başlıca

amaçlarından birini oluşturur3.

Sağlık hizmetlerinin yeterliliği ülkenin ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyi ile

yakından ilgilidir. Diğer bir anlatımla, ülkenin ekonomik ve sosyal gelişmesine katkıda

bulunabilmek için kişilerin sağlıklı olması gerektiği olgusu günümüzde artık herkes

tarafından kabul edilmektedir. Ne var ki, dünyanın çeşitli ülkelerindeki nüfusun genel

sağlık düzeyini yükseltme politikalarının, özellikle iş sağlığına ve çalışma koşullarının

iyileştirilmesi yolunda kaydedilen ilerlemelere karşın hala istenen düzeyde bir gelişme

sağlanamamıştır4.

2 Dursun Bingöl, İnsan Kaynakları Yönetimi, 5.Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık, Nisan 2003, s.455. 3 Sarper Süzek, İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve Yükümlülükleri (Haklar), Legal İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:2, Sayı:6, 2005, s.610. 4 Murat Demircioğlu ve Tankut Centel, İş Hukuku, 7. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları 1999, s.193.

6

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin hayata geçirilmesinde işyerinin bu konuda

örgütlenmesi öncelikli bir yere sahiptir. “ Önleme iş yerinde başlar” özdeyişi de bunu ifade

etmektedir5. Kaza bir anda beklenilmeden meydana gelen, kişi veya kişileri hemen ya da

sonradan zarara uğratan olay olarak tanımlanmaktadır. İş kazaları da, çalışanların görevleri

başında meydana gelen kazalar olarak tanımlanır. İş kazası ve meslek hastalığının tanımı

sadece 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılmıştır. Adı geçen Kanun’un

11.maddesinde iş kazası, belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı

hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanmıştır.

Meslek hastalığı ise, çalışanların çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple

veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi

arıza halleridir şeklinde yapılmıştır. Gerek meslek hastalıkları gerekse iş kazaları önceden

olması planlanmayan ve istenmeyen durumlardır.

Tüm dünyada, özellikle ülkemiz gibi sanayileşme ve teknolojik gelişme

aşamasındaki ülkelerde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya

çıkmaktadır. Bu sorunlar çalışanların sağlığını etkilediği gibi iş verimini de önemli ölçüde

etkilemektedir. Günümüzde giderek hızlanan teknolojik gelişme, iş kazalarında artışa yol

açmaktadır. Teknolojik gelişmenin paralelinde ortaya çıkan tablonun kaynağında, gerekli

önlemlerin alınmayışı ve alınmış önlemlere uyulmayışının yattığı görülmektedir6. İş sağlığı

ve güvenliği önlemleri her şeyden önce kişinin huzurunu ve mutluluğunu sağlamayı

amaçlar. İş sağlığı ve güvenliğinin, kişilerin mesleki tehlikelerden uzak bir ortamda

çalışmasını sağlayarak; hem beden sağlığını, hem de ruh sağlığını koruyacağı bir gerçektir.

Öncelikle iş güvenliğinin temel prensibi “Önlemek ödemekten daha ucuz ve

insancıldır” fikridir. Bu prensip ile iş güvenliği çalışmaları temelde risklerin ortaya

çıkmadan önlenmesi çalışmalarını kapsar. Çalışma ortamında riskleri önceden belirleyip

gerekli önlemleri almak, kaza ve meslek hastalığının oluşmasına meydan vermemek temel

amaç olmalıdır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının işyerlerine yüklediği doğrudan 5 Fuat Bayram, Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatımıza Hakim Olan İlkeler, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, Sayı:7, 2005, s.1123. 6 Demircioğlu ve Centel, s.125.

7

maliyet, zamanında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yanında çok büyük bir oranı

oluşturmaktadır. Bu sebeple işyerlerinde gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınması

iktisadi bir gerekliliktir.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterince alınmaması sonucu iş kazası ve

meslek hastalıkları meydana gelmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları bir yandan iş

gücü kayıplarına neden olurken diğer yandan maddi kayıplara da neden olmaktadır.

Ülkelerin kaynaklarını daha verimli şekilde değerlendirmek, iş sağlığı ve güvenliği

ilkelerine bağlıdır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen can ve uzuv

kayıpları sonucunda toplumda onarılmaz sosyal yaralar açılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği

ekonomik boyutlarının yanı sıra, sosyal boyutları ile ülke kalkınmasında önemli bir

sorundur.

İş kazalarının sebepleri, güvensiz durumlar ve güvensiz davranışlar olarak iki

kısma ayrılırsa, bu iki durumun ortadan kaldırılması halinde, kaza ihtimali çok düşük

olacaktır. İş kazaları incelendiğinde, kazaların % 50’sinin kolaylıkla önlenebilecek kazalar

olduğu, % 48’inin sistemli bir çalışma ile önlenebileceği, % 2’sinin ise önlenemeyeceği

ortaya çıkmaktadır. Bu da iş kazalarının % 98 oranında önlenebileceği gerçeğini ortaya

koymaktadır. Çalışma hayatı, çeşitli risk faktörleri ile doludur. Bu faktörleri işin kendisi,

kullanılan ve üretilen maddeler ile kişisel sağlık ve güvenlik şeklinde sınıflandırabiliriz.

“Önlemek ödemekten ucuzdur” prensibi ile hareket ederek, işyerlerinde tehlike

kaynaklarını ortaya çıkartıp, oluşabilecek riskleri kontrol altına alınabilmesi, meydana

gelebilecek kazaları azaltacak ve tehlikeli durumlar ortadan kaldırılmış olacaktır. Uyumlu

bir ekip çalışması ile gerçekleştirilen bu uygulamalar işyerlerinde Risk Değerlendirme

Çalışmaları olarak adlandırılmaktadır7.

7 Adnan İyibozkurt, “Baş Yazı”, http://www.isguv.com/ (12 Nisan 2007)

8

II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ

İş sağlığı ve güvenliği konusunun, günümüzdeki bilimsel anlamını kazanması,

zaman içinde değişik evrelerden geçerek uzun tarihsel süreç içinde olmuştur. Tarih

boyunca çalışma hayatındaki teknolojik gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki

gelişmelere kaynaklık etmiştir.

İlk insanla başlayan üretim süreci zaman içinde değişmiştir. Taşın toprağın

işlenmesi, madencilik tekniklerinin gelişmesi, ateşin bulunması, zaman içinde buhar

gücünden faydalanma, iş aletlerinin ve üretim araçlarının gelişiminde önemli etkiler

yapmıştır. Çalışma hayatındaki değişmelerin ve gelişmelerin yarattığı sorunların çözümü

için yapılan çalışmalar iş sağlığı ve güvenliğinin gelişmesinde temel oluşturmuştur. Bu

yüzden iş sağlığı ve güvenliği tarihçesi çok eski çağlara dayanmaktadır8.

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ilk yazılı bulgulara, M.Ö 370 yıllarında

Hipoktrat’ın kurşunun zararlı etkilerini ortaya koyduğu çalışmasında rastlanılmaktadır.

Ayrıca kabul gören diğer bir çalışma da İtalyan Bernardino Ramazzini’nin (1633–1714) iş

sağlığına ilişkin bilimsel çalışmaları örnek verilebilir9.

İş sağlığı ve güvenliği Endüstri Devrimi ile beraber önem kazanmıştır. Kitle

üretiminin ortaya çıkmasıyla çalışanlar için olumsuz çalışma koşulları kendisini göstermiş

ve devlet müdahalesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır.

8 Gürbüz Yılmaz, İş Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi Gelişimi, http://www.isguvenligi.net/index.php?option=com_content&task=view&id=53&Itemid=32, (10Nisan 2007) 9 Yusuf Alper, Bazı Ülkelerde İşçi Sağlığı-İş Güvenliği Uygulamaları ve Türkiye’deki Uygulama İle Karşılaştırılması, İstanbul Üniversitesi Yayınları, Sosyal Siyaset Konferansları 37-38’nci Kitaplar, 1992, No: 3662.

9

A. DÜNYADA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İş sağlığı ve güvenliği alanının değişik aşamalardan geçerek günümüzdeki

bilimsel anlamını kazanması çok uzun bir tarihsel süreç içinde olmuştur.

Birçok uzmanlık alanından bilim insanlarının katkıları sonucunda, günümüzde bir

bilim dalı haline gelen iş sağlığı ve güvenliği, üretim sürecindeki ve toplum yaşamındaki

değişimlere bağlı olarak gelişim göstermiştir. İnsanlığın doğa ile savaşımı ile başlayan ve

değişik aşamalardan geçen çalışma yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği

sorunlarının da gündeme gelmesine yol açmıştır. Üretim araçlarında ve üretim

yöntemlerindeki değişim ve dönüşümler sonucunda çalışanların sağlık ve güvenlik

sorunları da çoğalmış ve giderek önem kazanmaya başlamıştır. Tarih boyunca çalışma

yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki gelişmelere de kaynaklık

etmiştir. Çalışanların, işyeri ortamındaki fiziksel ve kimyasal etmenlerin zararlarına, üretim

araç ve gereçlerinin tehlikelerine, kullanılan ham ve yardımcı maddelerin çeşitli zararlı

etkilerine maruz kalmaları iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının temelini oluşturmaktadır.

Çalışma aktivitesi ilk insanla başlamış olduğundan, onu korumaya yönelik

tedbirlerin alınmasını da insanlık tarihi kadar geriye götürebilmek mümkündür. Bugünkü

anlamda iş sağlığı ve güvenliği olarak tanımlanabilecek çalışmalar, ilk olarak köleci

toplumlardan eski Roma’da gözlenmiştir. Ünlü tarihçi Heredot ilk kez çalışanların verimli

olabilmesi için yüksek enerjili besinlerle beslenmeleri gerektiğine değinmiştir10. Başlangıca

ilişkin yazılı bulgulara dayalı kaynaklara göre M.Ö. 370 yıllarındaki Hipokrat’ın kurşunun

zararlı etkilerini ortaya koyduğu çalışmasına dayandırılabileceği gibi, daha yaygın kabul

gören diğer bir yaklaşım olan 16. ve 17. yüzyıllarda (1633 – 1714) İtalyan Bernardino

Ramazzini’nin iş sağlığına ilişkin bilimsel çalışmaları da sayılabilir. Yazılı belgelere

dayandırarak iş sağlığı ve güvenliğini korumak için alınan önlemler ne kadar eskiye

10 Gürbüz Yılmaz, a.g.m.

10

dayandırılsa bile temelde, bu konuya yönelik çalışmaların toplum yaşantısında Endüstri

Devrimi süreci ile birlikte artarak önem kazandığı belirtilebilir11.

Roma İmparatorluğu döneminde toksikoloji oldukça ilerlemiş, bir çok bitkisel

zehir, arsenik ve arsenik asidinin sülfid tuzları bulunmuştur. Dioscorides ise zehirleri

bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı olmak üzere kökenine göre üçe ayırmış ve bu ayrım

yüzyıllar boyunca kullanılmıştır12.

Üretimin el ve küçük tezgah sanayinden, büyük sanayi ve fabrika üretimine doğru

geçişi, ilk zamanlarda işçiler için olumlu katkılar yaratmışsa da, zamanla büyük kitlelerin

kentlere akın etmesi ve makinelerin bir çok işgücünün yerini alması sonucu, işgücü arzı,

işgücü talebinden fazla oluşmuş, bu durum işçiler aleyhine gelişmiştir. İşçilerin pazarlık

etme şansı kalmamış ve ağır çalışma koşullarını kabul etmek zorunda bırakılmışlardır.

İşçiler fabrika ve maden ocaklarında 16–18 saat gibi uzun süreli, ağır şartlarda ve düşük

ücretlerde çalışmak zorunda kalmışlardır. Sanayi devriminin yarattığı zor çalışma koşulları,

iş kazaları ve meslek hastalıklarını beraberinde getirmiş işverenler gerekli önlem ve

tedbirleri alma gereği bile hissetmemişlerdir.

Devlet, işçi-işveren ilişkisine ilk olarak iş sağlığı ve güvenliğini korumak amacı ile

müdahale etmiştir. Çalışma sürelerinin sınırlandırılması, çocuk ve kadın işçilerin

korunması, çalışma yaşının saptanması, hafta tatili hakkının tanınması, işyerlerinde iş

kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı önlemlerin alınması ve bunların denetimi için

teşkilatların kurulması devlet için bir zorunluluk arz etmiştir. Başlangıçta çocuk ve

kadınların korunması amacı ile başlayan gelişme zamanla tüm işçileri korumaya yönelik ve

işçiler lehine emredici bir iş mevzuatı oluşmasına yol açmıştır.

11 Ayhan Gençler, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan Düzenlemelerden Doğan Yükümlülükler, http://paribus.tr.googlepages.com/a_gencler2.doc (23 Şubat 2007) 12 Gürbüz Yılmaz, a.g.m.

11

Bu dönemde İngiliz parlamento üyesi Antony Ashly Cooper çalışma koşullarını

düzeltmek amacı ile çalışma saatlerinin azaltılması, maden ocaklarında ve fabrikalarda

çalıştırılan kadın ve çocukların korunmasını öneren yasalar çıkarılması konusunda

çalışmıştır. 1740–1804 yılları arasında yaşayan Thomas Percival genç işçilerin çalışma

saatleri ve koşulları ile ilgili bir rapor hazırlamıştır. Bu durum yasa koyuculara başta kadın

ve çocuk işçiler olmak üzere tüm işçiler yararına hukukun düzenlenmesi zorunluluğunu

getirmiştir. Ancak bu düzenlemeler zaman almış, hemen gerçekleştirilememiştir. Bir

parlamenter ve bir işveren olan Sir Robert Peel parlamentoda girişimlerde bulunarak 1802

yılında “Çırakların Sağlığı ve Morali” ile iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili İngiltere’de ilk

yasanın çıkarılmasını sağlamış, çocuk işçilerin çalışma süresini günde en çok 12 saat ile

sınırlandırmış, gece çalışmalarını yasaklamış ve işyerlerinin ergonomik koşullara

adaptasyonunu öngörmüştür13.

Devletin ilk ciddi müdahalesi ise fabrikalardaki çalışma sürelerini düzenleyen

çırakların sağlık ve moral bakımından korunmalarını sağlayan 1802 tarihli “Factory Act”

Kanunu’dur. Bu kanunla çırakların çalışma saatleri günde 12 saat ile sınırlandırılarak, yılda

bir kez yeni bir elbise verilmesi, ayda bir kez kiliseye gönderilebilmeleri, fabrikaların iyi

havalandırılmaları ve yılda iki defa fabrikaların badana edilmeleri zorunlu tutulmuştur14.

1804’te, 1819’da ve 1833’de çıkarılan yasalar ile emeğin korunmasına yönelik önemli

değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenlemeler İngiltere ile sınırlı kalmamış Avrupa ve Kuzey

Amerika’ya da örnek teşkil etmiştir15.

İçinde bulunduğumuz son yüzyıl içinde makineleşme ve endüstrileşme çalışanların

yaşamlarının büyük bir bölümünü hızla çoğalan ve genişleyen fabrikalarda sürdürmelerine

yol açmıştır. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak da önceden kestirilemeyen bazı

yeni tehlikeler ortaya çıkmıştır. Rahatsızlıklar çoğaldıkça haklı olarak toplumun bu

konudaki duyarlılığı da artmış, teknik elemanlar ve bilim adamları konuyla daha çok

13 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 14 Ayhan Gençler, a.g.m. 15 Nur Serter, Devlet Görevlerindeki Gelişmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, No: 3856, s. 16-17.

12

ilgilenmeye başlamışlardır. Endüstride, yapı işlerinde, madenlerde, yollarda ve hemen

hemen çalışılan her yerde meydana gelen kazaların yarattığı tehlikelerin insanlığı ne ölçüde

tehdit eder hale geldiği herkes tarafından anlaşılmaya başlanmıştır. Böylece, bu tehlikelerle

bilinçli olarak mücadele edilmesi gerektiği düşüncesi yaygınlaşmaya başlamış, iş güvenliği

kavramı doğmuş ve gelişmeye başlamıştır. İş güvenliği zaman içinde teknik ve özerk bir

bilim dalı haline gelmiştir16.

Çalışma koşul ve yöntemlerine ilişkin köklü değişimler, ekonomik ve toplumsal

düzeni de derin bir biçimde etkileyip yeni bir yapı kazandıran teknik gelişmelerle

başlamıştır. Doğa gücünün ve organik gücün yerini makinenin ve buhar gücünün alması

anlamına gelen Endüstri Devrimi 17.yüzyılın ikinci yarısından önce İngiltere’de

başlamıştır17. Buhar makinesinin James Watt adlı bir İngiliz mühendis tarafından icat

edilmesi ve bunu enerji kaynağı olarak kullanması ile başlayan Endüstri Devrimi, insanlığın

şimdiye kadar yaşadığı en büyük değişim dalgası olarak değerlendirilmektedir18. Endüstri

Devrimi kısaca zanaat ve basit aletlerle üretimin yerine, yeni buluşların oluşturduğu teknik

ve makinelerle donatılmış fabrika üretiminin geçmesidir19. Endüstri çağında tekniğin

anlamı değişmektedir. Bugüne kadar benimsenen yarar ölçüsü yerini güçe bırakmaktadır20.

Sanayi Devrimi ile beraber üretimde makineleşmenin ve teknolojinin artarak büyüdüğü,

toplumsal dönüşümün hız kazandığı, mevcut değerlerin ve oluşumların önemlerini yitirdiği

ya da ortadan kalktığı, çalışanların korunmasız kaldığı süreçte, insan sağlığı ve güvenliğini

korumaya yönelik yapılan uygulamalar ve alınan önlemler gündeme gelmiştir21.

1819 tarihinden sonra çıkarılan yasalarla, 9 yaşından küçük çocukların

çalıştırılamayacağı ve cumartesi çalışma sürelerinin dokuz saate indirilmesi şartı

getirilmiştir. Bahsedilen bu yasalar kağıt üzerinde kalmış iş güvenliği konusunda etkili

olamamıştır. Ancak devletin ilk kez çalışanları koruyucu nitelikte yasal önlemler alma

16 Nüvit Gerek, “Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”, Türk Metal Sendikası Yayınları, Ocak 1998. s.18. 17 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 18 Abdulkadir Şenkal, Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika, Alfa Yayınları, 1.Baskı, Ağustos 2005, s.15. 19 Aysen Tokol, Sosyal Politika, VİPAŞ, 2.Baskı, Yayın Sıra No: 39, Bursa 2000, s.3. 20 Serap Soyer, Endüstri Sosyolojisine Giriş, Saray Kitabevi, İzmir, 1996, s.86. 21 Ayhan Gençler, a.g.m.

13

niyeti taşıması açısından önemlidir. Resmi anlamda iş güvenliği denetim teşkilatı

kurulabilmesi için 1833 yılına kadar beklemek zorunda kalınmıştır. Bu tarihte tüm dokuma

sanayinde çalışan çocukların haftalık çalışma süresi en çok 48 saat olarak saptanmış ve

işçiyi koruyucu hükümlerin uygulanması için ilk kez etkili bir iş denetimi teşkilatı

kurulmuştur. 1824 yılında işçilere kendi aralarında birleşme ve işverene karşı daha güçlü

olma olanağı sağlanmıştır.

İşçiler ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak ve artırmak amacıyla kendi

aralarında birleşip fiili işçi toplulukları oluşturmuşlardır. Daha sonra devlet, işçilerin

oluşturduğu bu fiili toplulukların tüzel kişiliğini tanıma yoluna gitmiş ve böylece dünyada

ilk işçi sendikaları ortaya çıkmıştır. Sendikalar ile işçiler, işverenlerin karşısına güçlü bir

taraf olarak çıkmışlar, özellikle toplu iş sözleşmesi ile çalışma şartlarında olumlu etkiler

sağlamışlardır. 1842 yılında yürürlüğe giren yasa ile kadınların ve 10 yaşından küçük

çocukların yeraltında çalıştırılmaları yasaklanmış ve maden ocakları müfettişliği

kurulmuştur. 1844 yılında iş yerlerinde hekimlerin sorumlulukları artırılarak sağlık

açısından tehlikeli yerlerde çalışanların sağlık kontrolleri, işyeri hekimlerine verilmiştir.

1895 yılında bazı tehlikeli meslek hastalıklarının bildirilmesi zorunlu hale getirilmiş ve

Thomas Morison Legge ilk hekim ve iş güvenliği müfettişi olarak atanmıştır. Thomas

Morison Legge kurşun zehirlenmesi gibi şarbon hastalığının da meslek hastalığı olduğunu

ileri sürmüş ve konu ile ilgili tüzük kabul edilmiştir22. İngiltere’de bu alanda birçok kanuni

düzenleme yapılmıştır. Ayrıca İsviçre’de 1840, Fransa’da 1841, Almanya’da 1849 ve

ABD’nde 1877 yılında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili pek çok kanun çıkartılmıştır. Sonraki

yıllarda bu ülkelerde mevzuatı ve uygulamayı geliştiren düzenlemeler yapılmış, gelişmekte

olan diğer ülkeler de bu amaca ilişkin düzenlemeleri başlatan çalışmalar

gerçekleştirmişlerdir23.

22 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 23 Yusuf Alper, a.g.m.

14

İşçilerin korunması konusunda ortak hareket edilmesi gereği zamanla daha çok

hissedilmiş, uluslararası örgütlerin kurulması yoluna gidilmiştir. Birinci Dünya Savaşının

başlaması iş hukukuna ilişkin ulusal ve uluslararası çalışma ve düzenlemeleri engellemiştir.

Savaş sonrasında imzalanan Versay Barış Antlaşması ile 1919’da Uluslararası Çalışma

Örgütü (ILO) kurularak işçi sorunlarına uluslararası düzeyde çözüm olanağı sağlanmıştır.

İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası işbirliği daha da gelişmiş, iş hukukuna ilişkin

sözleşme ve tavsiye kararlarının oluşmasında ILO etkili olmuş ve 1946 yılında Birleşmiş

Milletler ile imzaladığı anlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu durumuna gelmiştir.

Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliği yapan birçok

kuruluş, iş sağlığı ve güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kimyasal maddeler için saptadığı “işyerlerinde maruz

kalma değerleri” ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan kararlar ve oluşturulan

uluslararası sözleşmeler bu konudaki sorunların çözümüne katkı sağlamıştır. Uluslararası

Çalışma Örgütü ile Dünya Sağlık Örgütü’nün katkılarıyla, olumsuz çalışma koşullarının

düzeltilmesi amacı ile yasal düzenlemeler ve bilimsel çalışmalar yapılarak iş güvenliği

mevzuatı oluşturulmaya çalışılmıştır.

19 yy. ortalarında işçi-işveren ilişkilerine müdahale etme zorunluluğu, görüldüğü

gibi bugünkü teknik ve günün şartlarına uygun olarak değişen ve gelişen iş mevzuatının

oluşmasına yol açmıştır. İşçiler kendi lehlerine gelişen, devlet tarafından cezai yaptırımlarla

korunan, bir iş sağlığı ve güvenliği hakkı kazanmışlardır. İş sağlığı ve güvenliği taşıdığı

önem nedeni ile birçok ülkede zamanla Anayasa ile güvence altına alınmıştır.

Günümüzde, teknolojik değişimin kaynağı, yeni teknolojilerdir. Yeni teknolojiler

iş ilişkilerini etkilemektedir. Son dönemde ekonomik ve toplumsal alanda köklü

değişimlere yol açan en önemli yeni teknolojiler; bilgi teknolojisidir. Bilgi teknolojisi,

bilgisayar, mikro elektronik ve telekomünikasyon teknolojilerini bir arada ifade etmektedir.

Bilgi teknolojisi, bilginin toplanması, işlenmesi, saklanması, gerekli olduğunda çağrılması

ve iletilmesinde köklü yenilikler sunan bir teknolojidir. Bu teknolojiyle beraber yeni

15

çalışma şekilleri ortaya çıkmıştır. Evden çalışma ya da yarı zamanlı çalışma vb. Bu çalışma

şekilleri de bir takım yeni riskleri beraberinde getirmektedir. Örneğin, ekranlı araçlarda

çalışan ev çalışanları göz sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır24.

Bugün demokratik ülkelerdeki iş sağlığı ve güvenliği gelişmelerine bakıldığında,

oldukça karmaşık modeller karşımıza çıkmaktadır. Bunlar arasında başlıca iki model göze

çarpmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği konuları, kimi ülkelerde çalışma bakanlıkları ya da

muadillerinin; kimilerinde ise, sağlık bakanlıkları ve muadillerinin görev alanında

sayılmaktadır25.

Bu modellere ek olarak başka özelliklere de rastlanılmaktadır; merkezi yönetimin

yanı sıra yerel yönetimlere de –göreli olarak- geniş yetki tanıyan ülkeler (Hollanda gibi)

veya federal uygulamaların yanı sıra eyalet yönetimlerine de oldukça geniş yetkiler tanımış

ülkeler (ABD gibi). Sonuç olarak iş sağlığı ve güvenliği etkinliklerinde her ülke için geçerli

tek bir modelden söz edilemez. Her ülke kendi idari kuruluşunda, kendi sanayileşme

sürecinde yaşadığı evrelere, kendi sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerine göre en uygun iş

sağlığı ve güvenliği etkinlik modelini bulmak ve geliştirmek zorundadır26.

B. TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimi, endüstrileşme ve çalışma

yaşamındaki gelişmelere bağlı olarak benzer aşamalardan geçmiştir. Meslek hastalıklarının

ve iş kazalarının önemli bir sorun olarak gündeme gelmesi endüstrileşmenin gelişimi ile

yoğunluk kazanmıştır. Endüstrileşme sonucu üretim araçlarında ve üretim yöntemlerinde

sağlanan gelişmeler iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını da ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların

yoğunluğuna ve toplumsal tepkilere bağlı olarak da çözüm önerileri üretilmesi ve yaşama

geçirilmesine yönelik çalışmalar iş sağlığı ve güvenliği konusundaki etkinliklere ivme

24 Tijen Erdut, Yeni Teknolojilerin İş İlişkileri Üzerindeki Etkisi, TÜHİS Yayınları, Ankara, 1998, s.5. 25 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, İş Gücü Piyasası OİK Raporu, Çalışma Hayatı Alt Komisyonu Raporu, İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubu Raporu, http://ekutup.dpt.gov.tr/isgucu/oik651.pdf (24 Şubat 2007), s.69. 26 İş Gücü Piyasası OİK Raporu, s.69

16

kazandırmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, endüstrileşmenin gelişim

düzeyine bağlı olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda yasal, tıbbi ve teknik çalışmalar

yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda endüstrileşme sürecine girilemediği için bir sosyal

politika ve sosyal güvenlik sistemi de gerçekleşememiştir. Ancak sosyal koruma

gereksinimi her zaman varolmuştur. Aile içi yardımlaşma, meslek örgütleri ve dinsel

temele dayalı öteki hayır kurumları, bu korumanın belli başlı araçları olmuşlardır. Yasal

düzeydeki önlemlerin etkinliği ise çok sınırlı kalmıştır27.

Aile içi yardımlaşmaya göre, çalışan kişinin gelirinin mesleki, fizyolojik ya da

ekonomik nedenlerle kesilmesi durumunda, ailenin diğer bireyleri, geliri kesintiye uğrayan

kişiye yardım ederek, bu kaybın etkilerini ortadan kaldırmaya ya da en azından

hafifletmeye çalışacaklardır. Dinsel yardımlar ise, daha çok sosyal yardımlar şeklinde

değerlendirilebilir. Buna göre, İslam dininin gerektirdiği zekat, fitre, vb. şekilde, dar

gelirliler ve muhtaçlara yapılan yardımlar, yüksek gelirlilerden düşük gelirlilere doğru

gelirin belirli çapta yeniden dağılımını sağlamıştır28.

XI. ve XII. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan loncalarda, iş sağlığına ait

çalışmalara rastlanmamaktadır. Ancak bununla birlikte loncaların “Orta Sandığı” ya da

“Teavün Sandığı” adı verilen yardım teşkilatı, yaşlılık nedeni ile dükkanlarına gelemeyen

ya da dükkanları kapanan ustalara (aceze) ve esnaflığın hangi derecesinde olursa olsun bir

arıza ya da tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmış olanlara (malulin) sandıktan

yardım yapılırdı29. Loncaların gelir kaynakları çeşitliydi. Bunlar arasında, vasiyetname ya

da vakıf yoluyla aktarılan para ve mülkler, bir defaya mahsus olmak üzere yapılan bağışlar

ve sandıkta işletilen sermayenin neması da bulunmaktaydı30.

27 Ali Güzel ve Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10.Basım, İstanbul: Beta Yayınları, Ekim 2004, s.26. 28 Ahmet Makal, Osmanlı İmparatorluğu’nda Çalışma İlişkileri: 1850-1920 – Türkiye Çalışma İlişkileri Tarihi, 1. Baskı, İmge Kitabevi, Mayıs 1997, s.211. 29 Turhan Akbulut, İşçi Sağlığı Prensip ve Uygulamaları, 5. Baskı, Sistem Yayıncılık, Haziran 1996, s. 29. 30 Makal, s.213.

17

Loncalar, Osmanlı İmparatorluğu’nda, zanaatkarları örgütleyen mesleki kuruluşlar

olarak, 19.yüzyıl sonlarına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Günümüzdeki kavramlarla

ifade edilirse, ücretli olarak çalışan kalfalar dışında, kendi hesabına çalışanları örgütleyen

kuruluşlar olduğu ifade edilebilir31.

1. Tanzimat (1839) Öncesi Dönem

Tanzimat öncesi dönemde sanayi henüz gelişmemiş olduğu için büyük iş yerleri

mevcut değildi. Bu dönemde küçük sanat ve atölye üretimine dayanan işyerleri

bulunmaktaydı. Ekonomik ve ticari yaşamın örf ve adetle düzenlendiği bu dönemde

“zaviye” diye anılan esnaf meslek kuruluşlarının olduğu bilinmektedir. Meslekte yükselme

çıraklık, kalfalık ve ustalık aşamaları ile gerçekleşirdi ve Fütüvvetname isimli kaynakta

kurallar belirlenmişti. Zaviyelerin yerini zaman içinde loncalar almıştır32. İşyerlerinde

çalışma koşullarını loncaların kuralları ve gelenekleri belirlemiştir. Bu dönemde bir taraftan

kapitülasyonların etkisi ile diğer taraftan sürekli savaşlar, ayrıca loncaların, teknik

gelişmelere ve yeniliklere karşı açık ve istekli olmaması sebebi ile ekonomik ve sınai hayat

geri kalmıştır33.

2. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Sonrası

Tanzimat’ın ilanından sonra bazı girişimler sonucu işçi yararına düzenlemeler

yapılmıştır. Özellikle Ereğli Kömür İşletmeleri’nin Deniz Bakanlığı’na geçmesi ile kömür

ocaklarında çalışan işçilerin çalışma koşullarını düzenleyen yeni yasalar çıkarılmıştır. 19

yy. ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri amaçlı üretimlerin yanı sıra daha

çok el tezgahı olarak gelişmeye başlayan sanayileşme, daha sonraları kömür ocakları,

madenler, demir yolu yapımı ve tütün işletmelerinin katılımı ile sürmüştür. Bu dönemde

çalışma koşulları çok ağır olup çalışma süreleri 16 saate kadar çıkarılmış, kadın ve

çocukların ağır işlerde çalıştırıldıkları görülmüştür. Bu durum, kömür ocaklarında çalışan

31 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 32 Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Ankara: Seçkin Yayınları, 2001, s.40. 33 Kamil Turan, İş Hukukunun Genel Esasları, Ankara: Kamu İş Yayınları, 1990, s.132.

18

çok sayıda işçinin akciğer hastalıklarına yakalanmasına ve üretimin düşmesine neden

olmuş, Madeni Hümayun Nazırı Dilaver Paşa konu ile ilgili bir tüzük hazırlatmıştır34.

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk çalışma mevzuatı olan ve 1865

yılında çıkartılan bu “Dilaver Paşa Nizamnamesi” sosyal yönünden çok ekonomik yönü

olan bir nizamnamedir. Kömür üretimini artırmak amacı ile düzenlenmiş olan bu

nizamname de işçiye ait çalışma, dinlenme ve tatil sürelerine ilişkin hükümler

içermekteydi. Bu Nizamnameyi 1869 ‘da çıkartılan “Maadin Nizamnamesi” izlemiştir.

Yeni Nizamname ile Dilaver Paşa Nizamnamesi’nin eksikleri tamamlanmaya çalışılmış,

maden ocaklarında verimi arttırmak amaçlanmıştır35. Maadin Nizamnamesi esas itibariyle

madenlerde çalışan işçilerin ücretleri, iş süreleri ile sağlık ve güvenliklerine ilişkin bazı

kurallar öngörmüştür36. Bu iki nizamname sosyal yaşamı düzenleyen ilk belgeler ve

çalışmalar olması bakımından önemlidir

1877 yılında yürürlüğe konan Mecelle’nin kira sözleşmesini düzenleyen ikinci

kitabında iş ilişkilerine de yer verilmiştir. Mecelle’de işçi ve işveren taraflara sözleşme

serbestisi içinde ilişkilerini düzenleyebilme olanağı tanınmış, emredici kurallar

öngörülmemiştir.

Kurtuluş Savaşı devam ederken 1921 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından 151

sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun

çıkarılmıştır. Uygulama alanı Ereğli Havzası ile sınırlandırılan bu Kanun, bölgede çalışan

maden işçilerini, en az çalışma yaşı, asgari ücret, iş süreleri, işçi sağlığı gibi konularda

koruyucu nitelikte kurallar getiriyor, iş kazası halinde tazminat ve ceza yaptırımına ilişkin

hükümler öngörüyordu37.

34 Cahit Talas, Türkiye’nin Açıklamalı Sosyal Politika Tarihi, Birinci Baskı, İstanbul: Bilgi Yayınları 1992, s.112. 35 Faruk Andaç, İş Hukuku, Ankara: Yargı Yayınları, 2003, s.21. 36 Sarper Süzek, İş Hukuku, İkinci Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2005, s.10. 37 Süzek, İş Hukuku, s.10.

19

3. Cumhuriyet Dönemi

Cumhuriyet döneminde, Ülkemizde sanayi gelişmeleri ile birlikte iş güvenliğine

ait düzenlemeler yapılmıştır. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden 1921 yılında iki önemli

Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanun’lardan ilki 114 sayılı “Zonguldak Ereğli Havzası

Fahmiyesinde Mevcut Kömür Tozlarının Amale Menafi Umumiyesine Füruhtuna” ait

Kanun olup kömürden arta kalan kömür tozlarının satılması ve elde edilecek gelirin

işçilerin gereksinimleri için ayrılmasını içermektedir. Diğer Kanun ise 151 sayılı “Ereğli

Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik” Kanun olup çalışma

koşullarının düzeltilmesine yönelik hükümler getirmiştir. Bu yasa ile ülkemizde çalışma

saatleri ilk kez 8 saat ile sınırlandırılmış ancak tarafların karşılıklı anlaşmaları ve iki kat

ücret ödeme koşuluyla fazla çalışmaya izin verilmiştir. Maden ocaklarında 18 yaşından

küçüklerin çalıştırılması yasaklanmıştır. Kazaya uğrayan işçi ve ailesine tazminat

ödenmesine, kazanın kötü yönetim ya da ihmalden kaynaklanması neticesinde cezai

yaptırım uygulanması öngörülmüştür. Sermayesi işveren ve işçiden alınan aylık paralar ile

yardım sandıkları oluşturulmuş ve Amale Birliği içinde birleştirilmesi öngörülmüştür38. Bu

yasanın en önemli maddelerinden biri de iş yerlerinde sağlık kurallarına uyulmadığında

madencilerin ruhsatname ve imtiyazlarının fesih olacağı hükmünün yer almasıdır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak ülke sanayisinin geliştirilmesine yönelik

pek çok yatırım yapılmıştır. Özellikle kalkınma planları ortaya konularak uzun dönemli

planlar ve stratejiler belirlenmiştir. Sanayileşmede sağlanan gelişmelerin yarattığı sorunları

gidermek için pek çok yasa, tüzük ve yönetmelik çıkarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından

sonra ilk yasal düzenleme 1924 yılında 394 sayılı “Hafta Tatili Kanunu” olmuştur. Resmi

ve özel kurumlarda çalışanların tümüne haftada bir gün süre ile tatil hakkı tanıyan bu yasa

ile iş sağlığı açısından atılmış önemli bir adım olarak kabul edilir. 1926 tarihinde yürürlüğe

giren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 332.nci maddesi ise işverene, iş kazaları ve meslek

hastalıkları sonucunda hukuki sorumluluklar getirmiştir39.

38 Gürbüz Yılmaz, a.g.m. 39 Sarper Süzek, İş Güvenliği Hukuku, Ankara: Savaş Yayınları. 1985, s.69.

20

Ülkemizde o dönemde İş Kanunu’nun bulunmaması sebebi ile iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili pek çok maddenin yer aldığı 1593 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu”

1930 tarihinde çıkarılmıştır. Çocuk ve kadın işçilerin korunmasına, işyerlerinde işyeri

hekimi bulundurulmasına, belirli büyüklükteki işyerlerinde revir ve hastane açılmasına ait

kurallar konulmuştur40. Ayrıca 1580 sayılı Belediyeler Kanunu çıkarılarak belediyelere

endüstriyel kuruluş ve fabrikaların elektrik tesisatının, makine ve motor düzenlerinin, kazan

ve bacaların sürekli olarak teknik kontrollerini yapma, çevreye sağlık ve huzur zararını

önleme, işyerlerinin ve işçi kamplarının sağlık denetimlerini yapma görevi verilmiştir41.

Türkiye’nin ilk İş Kanunu olan 3008 sayılı Kanun 08.06.1936 yılında çıkarılarak

15.06.1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde ilk kez devlet, bütün yönleri ile işçi ve

işveren ilişkilerine doğrudan müdahale etmiştir. Bu yasa ile iş güvenliği ilk kez düzenli,

ayrıntılı ve sistemli bir düzenlemeye kavuşmuş, işçilerin işyeri tehlikesine karşı bütün

yönleri ile korunması amacı izlenmiştir42. 3008 sayılı İş Kanunu’nun 107'nci maddesinde

Sosyal Sigortaların kademeli olarak kurulması ve temel ilkeleri belirlenmiştir.

27.06.1945 Tarihinde, 3008 sayılı İş Kanunu’nun kapsamında bulunan işçileri iş

kazaları meslek hastalıkları riskinden korumak için “4772 sayılı İş Kazaları ile Meslek

Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu” çıkarılmıştır43.

1937 yılında yürürlüğe giren 3008 sayılı İş Kanunu, o günün kıt ekonomik

kaynaklarını göz önünde tutarak devlet öncülüğünde sanayileşmeyi hedefleyen bir nitelik

taşımıştır. 3008 sayılı İş Kanunu 28.07.1967 tarihinde kaldırılarak yerine 931 sayılı İş

Kanunu çıkarılmıştır. Ancak Anayasa mahkemesinin 931 sayılı İş Kanununu şekil

yönünden iptal etmesi üzerine 25.08.1971 tarihinde 1475 sayılı İş Kanunu çıkarılmıştır.

40 Turan, s.172. 41 Talas, s.113. 42 H. Serdar Şardan, Risk Değerlendirilmesi ve OHSAS 18001, Ankara: Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Yayınları, 2005, s.5. 43 Şardan, s.5.

21

Bugün yürürlükte olan tüzük ve yönetmeliklerin büyük bir bölümü 1475 sayılı İş

Kanunu’na dayanılarak çıkarılmıştır. 17.07.1974 tarihinde yürürlüğe konan 506 sayılı

Sosyal Sigortalar Kanunu ile işçi güvenliği ile ilgili yasalar SSK altında toplanmıştır. Adı

geçen yasanın 11. maddesinde ve diğer maddelerinde, iş kazaları ve meslek hastalıkları

sigortası tarafından işçilere ve hak sahiplerine sağlanacak yardım ve ödemeler belirtilmiştir.

Hızla gelişen teknolojiye uyum sağlayabilmek için 1475 sayılı İş Kanunu’nun

güncellenmesine ihtiyaç duyulmuş, 10.06.2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu

çıkarılmıştır. Çalışma hayatımızı yeniden düzenleyen yeni İş Kanunu’nun bir çok maddesi

doğrudan ve dolaylı olarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilidir. 1475 sayılı İş Kanunu’ndaki

“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” kavramı yerine 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda “İş Sağlığı ve

Güvenliği (İSG)” kavramı kullanılmıştır44. Dar anlamda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, işçinin

sağlık ve emniyetinin işyeri sınırları ve iş dolayısıyla doğan tehlikelere karşı korunmasını

anlatırken bunun tam olarak yeterli olmadığı görülerek sadece iş yerinde değil iş yeri

dışında da işçinin sağlık ve güvenliğini olumsuz etkileyebilecek risklere karşı önlem almayı

ifade eden İş Sağlığı ve Güvenliği tanımı kullanılmaya başlanmıştır45. Ayrıca 4857 sayılı İş

Kanunu, Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili yönergelerinden etkilenmiştir. Avrupa Birliği

uyum yasaları doğrultusunda düzenlenen ve çıkarılan yönetmeliklerin tamamına yakınının

son hükümler bölümünde “Bu Yönetmelik .................... tarihli .................... sayılı Avrupa

Parlamentosu ve Konseyi direktifleri esas alınarak hazırlanmıştır.’’ hükmü yer

almaktadır46.

44 Can Tuncay, Tebliğ, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, TİSK Yayınları, 2004, Yayın No: 241, http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1076 (12 Ocak 2007) 45 Ercan Akyiğit, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, Dördüncü Baskı, Ankara: Seçkin Yayınları, 2005, s.310. 46 Gültekim Karaçivi, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği Yeni Yükümlülükler, İşveren Dergisi, Nisan 2004, http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=940 (21Şubat 2007)

22

III. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN ÖNEMİ

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde toplam nüfusun yarısına yakın bir

bölümünü çalışanlar oluşturmaktadır. Gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte

işyerlerindeki kötü çalışma koşulları iş sağlığı ve güvenliğini ve buna bağlı olarak da

toplum sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Sanayileşmiş ülkeler, günümüzde iş sağlığı ve

güvenliği konusunda ciddi çabalar harcamak zorunda kalmışlardır. Söz konusu ülkelerin

hepsi iş kazalarını ve meslek hastalıklarını olabildiğince en düşük düzeyde tutmak için

uğraşmaktadırlar. Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerde iş sağlığı ve güvenliği konusunun

bağımsız bir bilim dalı haline geldiği ve genel toplum sağlığı içinde koruyucu sağlık

hizmetlerinin önemli bir bölümünü oluşturduğu söylenebilir47.

İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının hem sosyal hem de ekonomik getirisi

vardır. En büyük sosyal getirisi, insanların yaşamını kurtarmak, onların sakatlanmalarını ve

yaralanmalarını en aza indirmektir. Bu hiçbir değerle ölçülemeyecek, öte yandan devletin

vatandaşına karşı temel ödevlerinden biridir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kuramsal

önlenebilirliklerinin uygulamada kendini göstermesi, çalışanların adalet beklentilerinin bir

bölümünün karşılanmasını da sağlayarak, iş barışı ve sosyal adalete hizmet edecektir.

Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarıyla oluşturulacak olan riskin en aza indirildiği

yaşama ve çalışma koşulları, sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yükü de en aza

indirecektir. Bu bir yönüyle sosyal bir getiriyi, diğer yönüyle de ekonomik getiriyi

oluşturacaktır. Üretimin kesintisiz ve artarak sürdürülmesini sağlayan etkisi, işverenlerin

uygulamaları yalnızca yasal bir külfet olarak değil, aynı zamanda bir nimet olarak

algılamalarını gerektirecektir.

47 Gerek s.8.

23

İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının hem sosyal hem de ekonomik yükü vardır.

Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hali bozulan çalışanların, çaresizlikleri ve

katlandıkları acı kayıplar, yakın çevrelerini ve bakmakla yükümlü olduklarını kişileri de

etkilemektedir. Böylece oluşan sosyal yük aynı zamanda benzer konumda çalışanlar

üzerinde de gerginlik ve kaygı oluşturmaktadır. Bu ortam, insanların, entelektüel yetilerini

ve inisiyatiflerini en düşük düzeyde kullanabilmelerine yol açmakta; bir yanıyla da

ekonomik yük oluşturmaktadır48.

İş güvenliğinin temel amacı; İş, çevre ve sosyal faaliyetlerden kaynaklanan

tehlikelerin önlenmesi, sağlıklı ve güvenli bir yaşam ve çalışma ortamı sağlayarak tüm

insanlara zarar verici olayların asgariye indirilmesidir.

Bu nedenle işyerlerinde iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik önlemlerin amaçlarını

üç başlık altında toplayabiliriz.

� Çalışanları Korumak: İş sağlığı ve güvenliğinin ilk amacı, çalışanları

işyerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli bir ortamda

çalışmalarını sağlamak.

� Üretim Güvenliğini Sağlamak: İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle

oluşabilecek iş gücü ve iş günü kayıplarının en aza indirgenmesi ve

dolayısıyla iş veriminde artışın sağlanması ile üretim düzeyinin korunması.

� İşletme Güvenliğini Sağlamak: Çalışma ortamlarında alınan tedbirler ile

işletmeyi tehlikeye sokabilecek yangın, patlama, makine arızalarının ortadan

kaldırılması ve böylece işletmenin güvenliğinin sağlanması.

İş sağlığı ve güvenliği ekonomik ve sosyal boyutları ile ülke kalkınmasında önemli

bir sorundur. Her şeyden önce iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, kişinin huzurunu ve

mutluluğunu sağlamayı amaçlamaktadır. Kişilerin mesleki tehlikelerden uzak bir ortamda

çalışmasının sağlanması hem beden sağlığını hem de ruh sağlığını koruyacaktır.

48 İş Gücü Piyasası OİK Raporu, s.86.

24

Öncelikle, iş güvenliğinin temel prensibi “Önlemek ödemekten daha ucuz ve

insancıldır” fikridir. Bu prensip ile iş güvenliği çalışmaları temelde risklerin ortaya

çıkmadan önlenmesi çalışmalarını kapsamaktadır. Çalışma ortamında riskleri önceden

belirleyip gerekli önlemleri almak, kaza ve meslek hastalığının oluşmasına meydan

vermemek temel amaç olmalıdır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen

maddi kayıplar işyerlerinde zamanında alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği

önlemlerinin yanında çok daha büyük olmaktadır49. Bu nedenle işyerlerinde gerekli sağlık

ve güvenlik önlemlerinin alınması iktisadi bir zorunluluktur. İş kazaları ve meslek

hastalıklarının sonuçları ve bu olayları önleme çalışmaları ülke ve toplum için sosyal,

ekonomik ve siyasi yönden büyük önem taşımaktadır.

IV. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI

A. İŞ KAZASININ TANIMI VE UNSURLARI

1. İş Kazasının Tanımı

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), iş kazasını, beklenmeden ortaya çıkan,

önceden planlanamayan, belli bir zarar veya yaralanmaya neden olan olay biçiminde

tanımlamıştır50.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11. maddesinin (A) fıkrası hükmüne

göre; İş kazası, aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen

veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır51. Ayrıca, Sosyal Sigortalar ve

Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesine göre:

a- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

49 http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/pr/2006/15.htm, (15.01.2007) 50 Onan Kuru, Türkiye’de İş Sağlığı, İş Güvenliği Teftiş ve Öneriler, Türk Endüstri İlişkileri Derneği III. Endüstri İlişkileri Kongresi, Ankara, 14-16 Ekim 1998, s.249 51 Müjdat Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Sekizinci Baskı, İstanbul: Der Yayınları, 2006, s.195.

25

b- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle,

sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş

veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,

c- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında

başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen

zamanlarda,

d- Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi

sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da

ruhen özüre uğratan olaydır52.

2. İş Kazasının Unsurları

a) Kazaya Uğrayan Kimsenin Sigortalı Sayılması

Bir olayın iş kazası olarak kabul edilebilmesi için ilk koşul, kazaya uğrayan

kimsenin sigortalı sıfatını taşımasıdır. Kazaya uğrayan kimsenin 506 sayılı Kanun’un 2. ve

3. maddesinde tanımlanan sigortalılık sıfatını taşımaması durumunda, meydana gelen olay

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun uygulama alanı dışında kalmaktadır.

506 sayılı Kanun’un 63. maddesi hükmü gereği sosyal güvenlik destek primine

tabi olanlar ve 4207 sayılı Yasa ile değişik 3308 sayılı Mesleki Eğitimi Yasasında

düzenlenen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrenciler de iş kazası

sigortası yönünden “sigortalı” olarak işlem görmektedir53.

506 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre, işe alınanlar kendiliğinden sigortalı

sayılacaklarından, işveren tarafından Kuruma bildirilmemiş olması, sigortalının maruz

kaldığı olay karşısındaki durumunu etkilemez. Bunun gibi, iş kazasının varlığı için sigortalı

olma dışında başka koşulların, örneğin; belli bir süreden beri sigortalılık ya da belirli bir

52 Müjdat Şakar, Genel Gerekçeleriyle Yeni Sosyal Güvenlik Kanunları, İstanbul: Der Yayınları, 2006, s.39. 53 Bekir Geçer, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2004, s.26.

26

süre prim ödemiş olma koşulunun gerçekleşmesi de aranmayacaktır. İşe girdikten birkaç

saat sonra uğranılan kaza da, iş kazası kabul edilebilecektir. Yine, sigortalının kastı veya

suç sayılır bir hareketi sonucu olayın meydana gelmiş olması, iş kazası sayılma niteliğini

ortadan kaldırmayacaktır54.

b) Kazanın Gerçekleşmiş Olması

Borçlar hukuku açısından kaza, borçlunun kusur ve iradesi dışında meydana gelen,

önceden görülemeyen, kaçınılması mümkün olmayan, zarar doğuran ve borçluyu

sorumluluktan kurtaran herhangi bir olaydır. Genel anlamda kaza, can ya da mal kaybına

neden olan kötü olay şeklinde tanımlanır.

İş kazasından söz edebilmek için, sonuçları dışa yansıyan bir kazanın gerçekleşmiş

olması gerekmektedir. İş kazası olarak değerlendirilebilecek kazalar, ani ve belirli şiddette

dış etki sonucu oluşarak sigortalıyı bedence ya da ruhi olarak zarara uğratan olaylardır.

Başka bir deyişle, iş kazaları açısından kazanın sonuçlarının “sigortalı” üzerinde etki ve

sonuç doğurma zorunluluğu bulunmaktadır. Sadece mal varlığı veya eşya üzerinde sonuç

doğuran kazaların iş kazası olarak kabulüne imkân bulunmamaktadır.

(1) Dış Etki

Gerçekleşen bir olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için sigortalıda

bedence veya ruhça arıza oluşturan veya ölümüne neden olan olayın, dış etki sonucu ortaya

çıkmış olması gerekmektedir. İşyeri sınırları içerisinde sigortalının intihar sonucu vefat

etmesi durumlarında her ne kadar görünürde bir dış etki olmadığı düşünülse de intihar

olaylarında kişinin intihar eylemini gerçekleştirdikten hemen sonra fakat ölümden çok kısa

bir süre önce intihar iradesinden vazgeçtiği, bu iradesini eyleme dökmesinin mümkün

54 Mahmut Çolak, Sosyal Sigortalar ve İş Hukuku Uygulama Rehberi, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2005, s.179.

27

olmaması sonucunda ölümün gerçekleşmiş olduğu, dolayısıyla ölen kimsenin iş kazası

geçirdiği kabul edilmektedir55.

(2) Dış Etkinin Ani Şekilde Ortaya Çıkması

İş kazalarında kazaya neden olan dış etki kısa bir zaman aralığında ortaya

çıkmaktadır. İş kazalarında dış etki ani olarak ve genellikle bir defaya mahsus şekilde

ortaya çıkmakta ve sigortalının vücut bütünlüğüne zarar veren sonuçlar doğurarak sona

ermektedir. Örneğin, el tipi zımpara makinesine bağlı olan zımpara taşının yerinden çıkarak

sigortalıya zarar vermesi durumunda, dış etki makineden ayrılan zımpara taşı olup, sigortalı

üzerindeki olumsuz etkisini bir defada ve ani olarak ortaya çıkarmıştır56.

c) Kaza Olayının Sigortalının Vücut Bütünlüğüne Zarar Vermesi

İş kazası olaylarında kazaya uğrayan sigortalının vücut bütünlüğünde hemen veya

sonradan, zarar meydana gelmektedir. İş kasaları sonucunda sigortalının maruz kaldığı

zarar ölüm, sakatlanma veya yaralanma biçiminde ortaya çıkmaktadır. İş kazası olarak

değerlendirilen kazalarda sigortalının uğradığı zarar, sigortalıya tıbbi müdahale yapılmasını

gerektirecek önem ve ölçüde olmalıdır. Her zaman karşılaşılabilecek nitelikte çizik, sıyrık,

yanık, ağrı ve kanama iş kazası sayılmamaktadır. Ancak sigortalının uğradığı basit kazalar

her ne kadar iş kazası sayılmasa da bu kazaların iş kazası sayılıp sayılmadığı konusunda

karar, Sosyal Sigortalar Kurumu’nca ya da yargısal yoldan verileceğinden, işverenlerin,

önem derecesi ne olursa olsun her türlü kaza sonrasında 506 sayılı Kanun’da belirtilen

yükümlülükleri yerine getirmeleri gerekmektedir57.

55 Geçer, s.26-27. 56 Geçer, s.27. 57 Geçer, s.27.

28

d) Uygun İlliyet Bağının Bulunması

506 sayılı Kanun’un 11. maddesinin iş kazasını, sigortalıyı arızaya uğratan olay

şeklinde nitelendirilmiş olması, illiyet bağını iş kazasının bir unsuru durumuna getirmiştir.

Şu halde bir kaza olayının varlığı yeterli değildir. Bir olayın iş kazası olarak

nitelendirilebilmesi için uygun illiyet bağının varlığı gereklidir.

Olayların normal akışına ve genel hayat tecrübelerine göre, zararlı neticeyi ortaya

çıkarmaya elverişli sebep, uygun illiyetin varlığını gösterir58. İlliyet bağı iş kazaları

açısından iki yönde kurulabilir.

(1) Sigortalının Gördüğü İş İle Kaza Arasında Bağlantı

Sigortalının gördüğü iş ile meydana gelen kaza arasında bir bağın mevcudiyeti

gereklidir. Uğranılan kazanın, görülen iş dolayısıyla meydana gelmesi durumunda işle-kaza

arasında illiyet bağının var olduğu kabul edilmektedir. Örnek bir olayda mezbaha işyerine

haftada iki gün gelip kesim yaparak çalışan sigortalı o gün sarhoş durumda çalışırken bıçağı

hayvana saplayacağı yerde bacağına saplayarak kan kaybından ölmüştür. Yargıtay olayı

SSK m.11/A’nın a ve b fıkralarını göz önüne alınıp değerlendirerek bunu iş kazası

saymıştır59. Bu olayda işçi sarhoş dahi olsa çalışırken uğranılan kaza iş kazasıdır. Çünkü

kimse bıçağı isteyerek bacağına saplayıp ölmek istemez.

(2) Kaza Olayı İle Uğranılan Zarar Arasında Bağlantı

Kaza ile sigortalının uğramış bulunduğu bedensel veya ruhsal arıza arasında bir

ilişkinin bulunması, başka bir ifadeyle, neden ile sonuç arasında bir bağın varlığı gereklidir.

Yaşamın karmaşık olayları içinde her yöndeki illiyet bağının saptanması her zaman kolay

değildir. Her şeyden önce, buradaki illiyet uygun illiyettir. Olayların normal akışına ve

genel yaşam deneyimlerine göre gerçekleşen türden zararlı bir sonucu meydana getirmeye

58 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.198-199. 59 Yarg.10. H.D., 23.03.1992 tarih ve E.1991/12579, K.1992/3624 sayılı Kararı.

29

elverişli ya da böyle bir sonucun meydana gelmesini kolaylaştıran nedene uygun neden, bu

nedenle sonuç arasındaki bağa da, uygun illiyet bağı denilmektedir. Eğer sigortalının

uğradığı zarar, olayların doğal akışına göre, faaliyetin beklenilmeyecek bir sonucu ise, bu

durumda illiyet bağından söz edilemez. Örneğin, işyerinde çalışırken güneş çarpması soncu

hastaneye kaldırılan ve tedaviye alınan sigortalının, hastanede tedavi görürken tam

iyileştiği sırada kalp krizinden ölmesi, göğsüne dolanan ip dolayısıyla göğsü şişen fakat

aylar sonra kronik kalp yetmezliğinden ölen madencinin ölüm olaylarında kaza ile sonuç

arasında bir illiyet bağından, dolayısıyla da bir iş kazasından söz edilemez60.

B. MESLEK HASTALIĞININ TANIMI VE UNSURLARI

1. Meslek Hastalığının Tanımı

Meslek hastalığı; işçinin, işveren otoritesinin altında iken işin niteliğine ve

yürütme şartlarına göre tekrarlanan sebeplerle maruz kaldığı bedeni veya ruhi arıza olarak

tanımlanmaktadır61. Meslek hastalığı mesleki riskler sonucu başka bir deyimle, bir işte

çalışmanın sonucunda oluşan hastalıktır. İşyerindeki çalışma şartları meslek hastalıklarının

doğrudan doğruya ve vazgeçilmez etkenleridir. Bu hastalıklar çalışma koşulları uygun

olduğunda önlenebilir hastalıklardır62.

Belirli işlerde çalışan sigortalılarda, belirli çalışma süreleri sonunda çalıştıkları

işlerle bağlantılı hastalıklar oluşabilmektedir. Meslek hastalıkları iş kazaları gibi mesleki

risk olarak kabul edilmekle birlikte iş kazalarından farklı olarak tamamen mesleksel nitelik

taşımaktadır. Yasal düzenlemede meslek hastalıkları ile ilgili olarak yapılan tanımdan da

anlaşıldığı üzere meslek hastalığının işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin

yürütüm şartları nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır63.

60 Çolak, s.181. 61 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.199. 62 Vahide Bilir, Meslek Hastalıkları, Türk-İş Yayınları, , Ankara, 2002, s.11. 63 Geçer, s.35.

30

Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve bu hastalıkların, işten fiilen

ayrıldıktan en geç ne kadar zaman sonra meydana çıkması halinde sigortalının mesleğinden

ileri geldiğinin kabul edileceği Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve bu Tüzüğe ekli

meslek hastalıkları listelerine göre tespit ve tayin edilmektedir.

Meslek hastalıkları, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne İlişik Meslek

Hastalıkları Listesinde;

1. Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,

2. Mesleki cilt hastalıkları,

3. Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları,

4. Mesleki bulaşıcı hastalıklar,

5. Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları, olmak üzere 5 grupta toplanmıştır.

2. Meslek Hastalığının Unsurları

a) Meslek Hastalığına Yakalanan Kimsenin Sigortalı Olması

Bir olayın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için ilk koşul meslek

hastalığına tutulan kimsenin sigortalı sıfatını taşımasıdır. Meslek hastalığına uğrayan

kimsenin 506 sayılı Yasa’nın 2 ve 3. maddesinde tanımlanan sigortalılık sıfatını taşımaması

durumunda, meydana gelen olay 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun uygulama alanı

dışında bulunmaktadır.

b) Hastalık veya Sakatlığın Sigortalının Çalıştığı İşin Sonucu

Olarak Ortaya Çıkmış Olması

Bir sigorta olayının meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için sigortalının

çalıştığı iş nedeniyle bu işin niteliği ya da yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkmış olma

koşulu bulunmaktadır. Meslek hastalığı sigortalının çalıştığı işin niteliği gereği tekrarlanan

sebeple ortaya çıktığından, birden olup biten ve sigortalıya zarar veren iş kazası

olaylarından ayrılmaktadır. Meslek hastalığında, sigortalının çalıştığı işle meslek hastalığı

31

olayı arasında illiyet bağı iş kazasına göre daha belirgin ve kuvvetlidir. Bunun nedeni

meslek hastalığının tamamen mesleki nitelik göstermesidir64. Yani yapılan iş ile zarar

arasında uygun bir illiyet bulunması aranır65.

c) Hastalığın Sigortalıyı Bedenen veya Ruhen Arızaya Uğratması

Meslek hastalığı olduğu iddia edilen olayın, sigortalıda geçici veya sürekli olarak

bedensel veya ruhsal bir arıza oluşturmuş olması şartı bulunmaktadır. Oluşan arıza, vücut

bütünlüğü üzerinde ya da ruh ve sinir sisteminde arıza meydana getirmiş olmalıdır. Benzin

içerikli maddelerin kullanıldığı imalat işinde çalışan sigortalıların zaman içinde kemik

hastalığına uğramaları, ekranlı araçlarda uzun süre ve oturarak çalışanların iskelet

yapılarının zayıflamasına bağlı olarak bel fıtığı hastalığına maruz kalmaları buna örnek

gösterilebilinir.

d) Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Alması

Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve hastalıkların işten ayrıldıktan en

geç ne kadar süre sonra ortaya çıktığı takdirde çalışılan işten dolayı meydana geldiğinin

kabul edileceği, 506 sayılı Kanun’un 135.maddesi (A) fıkrası (f) bendine göre hazırlanan

Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve eki meslek hastalıkları listesinde ayrıntılı

olarak belirtilmiştir.

Meslek hastalığının varlığının kabulü için, onun mesleki faaliyetten doğması

yeterli olmayıp, o hastalığın kural olarak, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ndeki

meslek hastalıkları listesinde de adının bulunması ve listede belirtilen süre içinde meydana

çıkmış olması gerekmektedir66.

64 Yarg.10. H.D., 20.06.1995 tarih ve E.1995/3940, K.1995/5622 sayılı Kararı. 65 Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması , s.200. 66 Geçer, s.36-37.

32

e) Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne Ekli Meslek

Hastalıkları Listesinde Belirtilen Sürenin Aşılmamış Olması

506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/II. maddesi “Meslek

hastalığı; sigortalı olarak çalıştığı ve böyle bir hastalığa sebep olacak işten veya işyerinden

ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ise sigortalının bu Kanunla sağlanan yardımlardan

yararlanabilmesi için, eski işinden veya işyerinden fiilen ayrılması ile hastalığın meydana

çıkması arasında bu hastalık için; yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zaman

geçmemiş olması gerekir.” hükmü yer almaktadır.

506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/III. maddesinde “Ancak,

meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol

açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı halde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile,

söz konusu hastalık, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı

sayılabilir.”hükmü yer almaktadır.

Meslek hastalığının, işçinin işten ayrıldıktan sonra ortaya çıkması durumunda, 506

sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/II. maddesine göre sigortalının eski

işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında geçen sürenin, söz konusu

Tüzük’te o hastalık için belirtilen süreden daha uzun olmaması gerekir. Bu husus, meslek

hastalığı ile görülen iş arasında bulunması gereken neden-sonuç ilişkisinin doğal

sonucudur. Bu süreye yükümlülük süresi denilmektedir.

Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde çeşitli meslek hastalıkları için

belirtilmiş yükümlülük süresi 3 günle 15 yıl arasında değişmektedir. Bu kural asıl olmakla

birlikte, herhangi bir hastalığın meslek hastalığı olduğu klinik ve laboratuar bulgularıyla

kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı

takdirde yükümlülük süresi aşılmış olsa bile hastalık Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık

Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilmektedir.

33

f) Hastalığın Hekim Raporu İle Saptanması

506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 18/1. maddesi ile “Meslek

hastalığı halinde, bu Kanun’da yazılı yardımlardan yararlanmak için, sigortalının çalıştığı

işte veya işyerinde meslek hastalığına tutulduğunun ilgili Sosyal Sigortalar Kurum’u

meslek hastalıkları hastanesince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve

dayanağı tıbbi belgelerle tespit edilmesi gereklidir.” hükmü getirilmiştir.

Meslek hastalığı halinde Kanun’da yazılı yardımlardan yararlanmak için

“sigortalının çalıştığı işte” kavramına “işyeri” kavramı eklenerek, işyeri ortamının da

meslek hastalığının tespitinde dikkate alınması zorunluluğu getirilmiştir. Diğer yandan

yasal düzenleme ile bir hastalığın meslek hastalığı sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi

belgelerle saptanması mecburiyeti de getirilmiştir67.

V. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NİN EKONOMİK BOYUTLARI

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterince alınmaması sonucu iş kazası ve

mesleğe bağlı hastalıklar meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak, bir yandan iş gücü

ve işgünü kayıpları ile maddi kayıplar oluşurken, diğer yandan can ve uzuv kayıpları ile

toplumda onarılmaz sosyal yaralar açılır. Bir iş kazası meydana geldiğinde sadece işçiyi

etkilememekte, işçinin ailesini, yakınlarını, iş arkadaşlarını aynı iş kolunda çalışan diğer

işçileri, işvereni, sendikaları devleti dolayısı ile bütün ülke ve toplumu etkilemektedir.

İş kazalarının ekonomik boyutları ile ilgili önemli bir çalışma İsviçreli Diego

Andreoni tarafından yapılmıştır. The Cost of Occupational Accidents and Diseases adlı

eserinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının işçi ve ailesi, işletme ve ülke ekonomisi

açısından dolaylı ve dolaysız maliyetlerinin neler olabileceği ayrıntılı olarak

açıklanmıştır68.

67 Geçer, s.38. 68 Diego Andreoni, The Cost of Occupational Accidents and Diseases, International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, Geneva, 1986, No: 54, s.1.

34

A. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARININ TOPLUMA

MALİYETİ

İşçilerin iş kazası ve meslek hastalıkları sebebi ile ölmesi, daimi ya da geçici iş

göremez hale gelmesi, işçilere, işverene ve devlete önemli ölçüde ekonomik maliyetler

yüklemektedir. Çünkü iş kazası meydana geldiğinde sadece kazaya uğrayan işçi açısından

bir maliyet olmayıp işletme ve toplumun diğer bireylerini de etkilemektedir. Maliyetler

hesaplanırken bütün bu taraflar değerlendirilmekte ve toplam maliyet hesaplanmaktadır. İş

kazaları ve meslek hastalıkları maliyetleri incelenirken konu genellikle üç açıdan ele

alınmaktadır69.

� İşçi ve ailesi açısından maliyetler

� İşletme – İşveren açısından maliyetler

� Ülke ekonomisi açısından maliyetler

1. İşçi ve Ailesi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının

Maliyetleri

İş kazalarının sonuçlarından en önemlisi çalışan insanın yaşamını yitirmesidir.

Kuşkusuz insan yaşamının değerini ölçmek ve maliyetini hesaplayabilmek imkansızdır. İş

kazalarının en büyük bedelini işçi ödemektedir. İş kazası sonucu yaşamını yitiren işçinin

ailesi de maddi ve manevi yıkıma uğramaktadır. İşçi, iş kazaları ve meslek hastalıkları

nedeni ile çalışamaz ya da iş göremez duruma düştüğünde hem kişisel olarak kendisi, hem

de ailesi etkilenmektedir. Bu etkilenme ekonomik boyutlardan, sosyal boyutlara hatta

psikolojik boyutlara kadar uzanabilmektedir70.

69 Andreoni, s. .2. 70 Gülistan Baykut, “Vardiyalı İşçilerin Sağlık Sorunları”, (Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara, 1994) , s.5.

35

2. İşletme ve İşveren Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının

Maliyetleri

İşletme ve İşveren, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu ekonomik yönden

dolaylı ve dolaysız kayıplara uğramaktadır. İşletmeler açısından iş kazaları ve meslek

hastalıklarının toplam maliyeti, iş kazalarını önlemek için yapılan harcamalar ile olay

meydana geldikten sonra yapılan tüm harcamalar ve neden olunan kayıpların toplamıdır.

İşletmeler açısından iş kazaları ve meslek hastalıklarının maliyetleri, kazanın türüne,

sonucuna ve işkolunun özelliklerine göre farklılıklar göstermektedir.

İşyerinde bir iş kazası veya meslek hastalığı ile sonuçlanan bir durum ortaya

çıktığında, iş kazası veya meslek hastalığı geçirenlerin yaralanması, sakatlanması sonucu

tıbbi müdahale gerekmekte ya da işçiler hayatlarını kaybedebilmektedirler. İş kazası

durumunda işveren idari para cezası, maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda

kalabilmektedir.

İşçilerin zarar görmesinin yanında işletme içerisindeki makineler de zarar

görebilmekte, malzeme veya ekipman kaybı yaşanabilmektedir. İşyerlerinde iş kazaları ile

meslek hastalıklarının getirdiği doğrudan maliyetlerin yanında dolaylı maliyetler de

hesaplansa, iş sağlığı güvenliği politikaları büyük bir titizlikle hazırlanır ve iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili kurallar çok daha önemle uygulanabilir71.

İngiltere Endüstri Konfederasyonu (CBI), 25 yıl önce iş sağlığı ve güvenliği

konusunda Robens Komisyonu'nda bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamada "Şirket bazında,

iş kazaları ve meslek hastalıklarının doğurduğu maliyetleri derhal ve basit bir şekilde

ölçebilecek bir formülün geliştirilmiş olunması halinde iş kazalarının ve bunun sonucunda

meydana gelen yaralanmaların, sakatlanmaların ve ölümlerin azaltılmasında çok önemli bir

katkı sağlayacağı" belirtilmiştir72.

71 Özlem Özkılıç, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TİSK Yayınları, 2005, s.10. 72 Özkılıç, s.10.

36

Bununla birlikte, yaptırıma sahip bir birim olan İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği

Kurulu (HSE) yıllarca iş sağlığı ve güvenliği ile karlılık arasında bir bağlantı olduğunu

savunmuştur. İşletmeler, kazaların gerçek maliyetini belirleyemediği ve bu bilince sahip

olmadıkları sürece kazaları azaltmak veya kazaların önüne geçmek mümkün olamayacaktır.

İş kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla meydana gelen zararın büyüklüğü, işyerindeki

yöneticilerin tehlikeleri belirleyememesi ve kontrol edilebilecek riskleri önceden tespit

edememesi halinde tamamen şansa kalmıştır. İş kazaları ile meslek hastalıkları nedeniyle

oluşabilecek zararı azaltabilmek için işletmelerin, bütçelerinde ayıracakları fonlar

bulunmalı, yönetimin iş sağlığı ve güvenliği önemi sebebi ile bilinçli olmaları ve bu

konularda kararlı ve etkili kuralların uygulanmasının sağlanması gerekmektedir.

İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, (Health and Safety Executive HSE)

önlenebilir iş kazaları nedeniyle oluşan kayıpların maliyetini belirlemek ve firmaların

karşılaşacakları kayıpların nedenlerini kontrol edebilmelerini amaçlayan bir "Maliyet

Metodolojisi” geliştirmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için bu metodoloji içinde "İş kazası"

tanımını çok kapsamlı olarak ele almıştır. İş kazası sonucu yaralanma, sakatlanma, ölüm

veya kişinin işini yaparken hastalanması, binaya, tesise, ekipmanlara veya malzemelere

yahut çevreye zarar vermesiyle ilgili kayıplar ve iş kaybı ile sonuçlanan her türlü

planlanmamış olayların tümü iş kazası olarak değerlendirilmiştir.

HSE kaza maliyetlerinin gerçek maliyetlerini belirleyebilmek amacıyla çeşitli

endüstri alanlarındaki firmalarda meydana gelmiş iş kazaları üzerinde çalışmalar yapmış ve

çalışmasını beş ayrı iş kolundaki işletmelerde yürütmüştür. Yapılan çalışmalarda üzerinde

çalışılan olayların tümü, yukarıda belirtilen kaza tanımına uygun olarak kaydedilmiştir.

Daha sonra, her kazanın maliyeti hesaplanmış ve kazaların nedenlerine göre kazayı önleme

ile kaza maliyeti arasında bağlantı olup olmadığı araştırılmıştır. Beş ayrı iş kolunda yapılan

bu araştırma da yaklaşık 18 hafta içinde 3626 kaza incelenerek tamamlanmıştır. bu

araştırmaya katılan firmaların hiç birinde araştırma süresince büyük boyutlarda kaza

meydana gelmemiştir

Çalışmalar sonucunda elde edilen kaza maliyetleri incelendiğinde;

37

� Bu işletmelerin toplam finanssal kaybının, 87.507 İngiliz Sterlin'i ve bu kazalarda

üretim durması nedeniyle oluşan iş kaybının 157.568 Sterlin olduğu, toplam kaybın

245.075 Sterlin'e yükseldiği tespit edilmiştir.

Bu ölçekteki kayıplar, projenin tüm süresi üzerine uyarlandığında;

� İnşaat yapan bir firmanın proje bedelinin % 8'ini,

� Mandıra işlerini yapan bir firmanın isletme maliyetinin %1,4’ünü,

� Nakliyat işi yapan bir firmanın karının % 37'sini,

� Petrol arama işini yapan bir firmanın potansiyel üretiminin % 14,1’ini,

� Sağlık hizmeti veren bir hastanenin yıllık işletme maliyetinin %5'ini oluşturduğu

görülmüştür73.

3. Ülke Ekonomisi Açısından İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının

Maliyeti

İş kazalarının işçi ve işyerine maliyetleri yanında ulusal ekonomiye de önemli

maliyetleri bulunmaktadır. Bu maliyetlere örnek olarak sosyal güvenlik sistemi ile hastane,

rehabilitasyon merkezi giderlerini verebiliriz.

Sosyal Sigortalar Kurumu işçi ve işverenlerin ödediği primler ile bütçesini

oluşturmaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının araştırılması, işçinin tedavisi için

gerekirse rehabilitasyon giderlerinin ödenmesi, işçiye geçici iş göremezlik ödeneği

verilmesi, maluliyet aylığı bağlanması, ölümü halinde eş ve çocuklarına maaş verilmesi

kurum tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca devletin vergi kayıplarına uğraması, SSK

tarafından yapılan harcamalar, eğitim ve kültür maliyetleri de ülke ekonomisi açısından bir

maliyettir74. İş kazaları, ülke ekonomisinin üretim kapasitesini olumsuz yönde etkiler ve

73 Özkılıç, s.10-11. 74 Tevfik Tatar, “İş Kazalarının Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi”, (Yayınlanmamış Çalışma, Gazi Üniversitesi, Kazaları Araştırma ve Önleme Enstitüsü, 1991), s. 66.

38

ulusal kaynakların yok olmasına neden olur. İş kazaları ulusal kalkınmayı engelleyici ve

ulusal refahı azaltıcı bir işlev görmektedir75.

B. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN KAYNAKLANAN

MALİYET TÜRLERİ

İş kazaları ve meslek hastalıkları, sosyal boyutlar dışında iş gücü verimliliğini

düşürerek ekonomik maliyetler de yüklemektedir. Verimlilik, üretim sürecine sokulan

girdilerle elde edilen ürünler arasındaki ilişkileri ifade etmektedir. Verimliliğin gelişmesi

aynı birim zamanda aynı girdi kullanım düzeyinde daha çok ürün elde edilmesi ya da ürün

artışının girdi kullanımındaki artışın üzerinde olması demektir.

Verimlilik girdi ya da kaynak kullanımında rasyonellik anlamına geldiği için iş

güvenliği ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Verimlilik ile iş kazaları arasında ters yönlü, iş

güvenliği ile verimlilik arasında doğru yönlü bir ilişki bulunmaktadır76. Yüksek verimlilik

ile iş güvenliği çabaları arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır77. Verimli bir iş yerinde

çalışanların moral düzeyi daima yüksektir. Bu yüzden bu tür işyerlerinde iş güvenliği

çalışmalarına daha olumlu bir yaklaşım sergilenmektedir. Verimli işletmelerde yönetimin

dışında çalışanlar da üretim ile iş güvenliği arasındaki yakın ilişkiyi gözlemleyebilirler78.

İş kazalarının ekonomik boyutları ile ilgili olarak ülkemizde yapılan en önemli

teorik çalışmalardan birisi 1977 yılında Ayşe Akkök tarafından gerçekleştirilen “İş

Kazalarının Maliyeti ve İş Güvenliği” çalışmasıdır. Çalışmada iş yerlerinde, çalışma

koşullarının meydana getirdiği, çalışanlara, makine ve tesislere veya üretime yönelik

tehlike, zarar, aksaklıklar olarak tanımlanan iş kazalarının dolaylı ve dolaysız maliyetleri

teorik olarak incelenerek iş güvenliği çabalarından elde edilecek yararlar tartışılmıştır79.

75 Baykut, s.10. 76 Gökhan Ofluoğlu, “İş Kazalarının Ekonomik Boyutları (Özellikle Taşkömürü Madenciliği ve T.T.K. Açısından)” (Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara, 1996), s.44. 77 Anuj Saxena, Industrial Safety, Natıonal Productivity Council, Training Manval 4, New Delhi, 1990, s.21. 78 Saxena, s.32. 79 Ofluoğlu, s.57.

39

Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarının ekonomik boyutları genelde ihmal

edilmiştir. Aynı ihmal bilimsel araştırma kurumları ve devletin konu ile ilgili kurumlarında

da görülmektedir. Milli Prodüktivite Merkezi ve bazı sendikalar tarafından yapılan

çalışmalar da iş kazalarının maliyetleri genelde rakamlara girilmeden açıklanmaya

çalışılmıştır.

Eyüp Bedir tarafından yazılan “İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik

Boyutu” konulu makalede, iş kazalarının dolaylı ve doğrudan maliyetlerini

sınıflandırdıktan sonra ilk defa ülkemizdeki iş kazalarının ekonomik boyutlarını rakamlarla

açıklamaya çalışmıştır80. Baykut’a göre iş kazalarının maliyet tanımı, “önlemek için

yapılan her türlü harcamalar ve neden olduğu kayıpların toplamı” olarak yapılmıştır.

Baykut’a göre; iş kazalarını önlemek için yapılan çalışmalar her işyerinde farklı

olacağından hesaplanması da oldukça güçtür81.

Sosyal Sigortalar Kurumu’nun en son yayınlamış olduğu 2004 yılı istatistiklerine

göre ülkemizde 83.830 iş kazası, 384 meslek hastalığı meydana gelmiş, bunların sonucunda

843 kişi ölmüştür. İş kazası sonucu 1.421, meslek hastalığı sonucu 272 kişi olmak üzere

toplam 1693 kişi sürekli iş göremez hale gelmiştir. Bunların sonucunda geçici iş

göremezlik sebebiyle 1.983.410 iş günü kaybedilmiştir82. Bu istatistiklerde kayıt dışı,

sigortasız ve kaçak çalışanların dahil edilmediği dikkate alınırsa ülkemizdeki durumun çok

daha ciddi olduğu anlaşılacaktır.

İş kazaları ve meslek hastalıkları en çok kömür madenciliği, dokuma ve gıda

maddeleri sanayileri, taş, toprak, kil, kum imalatı, metal endüstrisi, makine imalatı, inşaat,

nakliyat, toptan ve perakende ticaret faaliyet gruplarında meydana gelmiştir83. ILO

tarafından son yirmi yılı kapsayan ölümcül iş kazaları bakımından ise kömür madenciliği

alanında ülkemiz dünya birincisi durumundadır.

80 Eyüp Bedir, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik Boyutu, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Dergisi, Ankara, 1993, Sayı:3, s.320. 81 Baykut, s.10. 82 http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T16_33.xls (15 Ocak 2007) 83 Şardan, s. 8.

40

Endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının ekonomilere toplam

maliyetleri GSMH %1’i ile %3’ü oranında değiştiği belirtilmektedir. Ülkemizde ise en

iyimser yaklaşımla, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar

YTL olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, iş kazaları ve

meslek hastalıkları sonucu maddi ve manevi kayıplar, ülke ekonomisi açısından önemli

boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi

tedbirlerin alınması mecburidir84.

1. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Doğrudan (Görünür) Maliyetleri

İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda meydana gelen maliyetleri hesaplamak

kolay olup, kazaya ya da hastalığa yakalanan sigortalı ile hak sahiplerine doğrudan yapılan

harcamaları kapsamaktadır. Doğrudan maliyetlerin başlıcalarını aşağıdaki gibi

sıralayabiliriz85.

� İlk müdahale, ambulans, doktor, ilaç ve tedavi masrafları,

� Geçici veya sürekli iş göremezlik ve ölüm tazminatları,

� İşçiye veya yakınlarına ödenen maddi ve manevi tazminatlar, mahkeme

masrafları,

� Sigortaya ödenen tazminatlar,

� Sigortalıya iş kazası sonucu gereken istirahat süresi için SSK tarafından

verilen ödenek,

� Kanuni ceza ve ödemeler,

� Ölüm hak sahipleri aylıkları,

� Cenaze ve diğer giderler,

84 http://isggm.calisma.gov.tr/docs/sunumlar/18.hafta/4May2004/Erhan_BATUR.ppt (21 Ocak 2007) 85 Bedir, s.326.

41

2. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dolaylı (Görünmez) Maliyetleri

Dolaylı maliyetler iş kazası ve meslek hastalıkları sonunda hesaplanması çok zor

olan hatta imkansız sayılabilen maliyetlerdir86. Dolaylı maliyetlerin nelerden ibaret

olduğunu ve nasıl belirlenebileceğini kesin olarak bilmek oldukça zordur. Bu maliyetler,

genellikle iş kazası sonucunda hemen ve önceden hesaplanamayan, uzun zaman içerisinde

oluşan maliyetlerdir. Bu maliyetler daha çok üretim kayıpları, maliyetlerde artışlar, düşük

kapasiteli çalışma, işletme unvanının zedelenmesi gibi kayıplardır.

Dolaylı maliyetlerin başlıcaları;87,88

� İşletmenin, makinelerin, prosesin ya da fabrikanın bir bölümünün ya da

tamamının kaybedilmesi,

� İşçinin üretimde çalışmaması nedeniyle iş gücü ve maliyet kaybı,

� Adli (mahkeme) masrafları,

� İşe yeni bir işçinin alınması gerekiyorsa veriminin düşük olmasının getirdiği

maliyet,

� Kazanın getirdiği fazla mesainin maliyeti,

� Kaza esnasında, bu bölümde işin durması nedeniyle zaman ve maliyet kaybı,

� Proses, makine veya tezgahın kısmen ya da tamamen zarar görmesi nedeniyle

tamir ya da yeni makine alımının getirdiği maliyet,

� Ürünün ya da ham maddelerin zarara uğraması,

� Çalışanların moral bozukluğu nedeniyle dolaylı ya da dolaysız olarak işi

yavaşlatmaları,

� İşkazası veya meslek hastalıklarına uğrayan işçinin yerine yeni işçi alımı

gerekiyorsa, işçiye verilen eğitim ve işçinin işi öğrenmesi esnasında geçen

sürenin getirdiği maliyet,

86 Bedir, s.327. 87 Andreoni, s.51. 88 Baykut, s.5.

42

� İş kazasının soruşturulması ve kaza raporunun düzenlenmesi için harcanan

zaman,

� Bürokratik işlemlerle ilgili harcanan zaman ve maddi kayıp,

� Yöneticilerin ve personelin iş kazası ile uğraşması nedeniyle görevlerini

yapamamaları,

� Siparişin zamanında teslim edilememesi nedeniyle uğranılacak kayıplar şeklinde

sıralanabilir.

43

Şekil 1 : İş Kazası Maliyetleri Buzdağı Örneği

Kaynak: Andreoni Diego, 1986, “The Cost of Occupational Accidents and Diseases” International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, No: 54, Geneva.

44

İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen görünür ve görünmez

maliyetler Şekil 1.1 incelendiğinde, bir buzdağını anımsatmaktadır. İş kazası ve meslek

hastalığı sonucu meydana gelen toplam maliyet buzdağı örneğinde incelenecek olursa; asıl

önemli maliyetin buz dağının üzerinde görünen kısımda değil suyun altında kalan kısımda

olduğu görülür. Suyun üzerinde görünen kısım direkt (görünür) maliyeti, suyun altında

kalan, görünmeyen ve buz dağının 2/3 'nü oluşturan büyük kısım ise görünmez maliyetleri

ifade etmektedir89.

Bunun sebebi iş kazası geçiren bir işletmedeki kişilerin kaza sonrası oluşabilecek

psikolojik durumlarının maliyetlerinin hiçbir şekilde hesaplanmasının mümkün

olamamasıdır. İşletmede meydana gelebilecek bir iş kazası, çalışanların psikolojik

durumlarını, ast ve üst arasındaki iletişimi, yöneticiye duyulan güveni, çalışanların

birbirleri ile olan iletişimini etkileyecek, biçimsel örgüt yapısından biçimsel olmayan örgüt

yapısına geçilmesine neden olacaktır90.

3. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Dışsal Maliyetleri

İş kazalarının işletme düzeyinde ve ülke ekonomisi açısından dolaylı maliyetleri

dışında, sayısal olarak ölçülemeyen ve fiyatlandırılamayan çok geniş bir dışsal maliyet

boyutu da bulunmaktadır. İş kazalarını önlemek için yapılacak yatırım ve güvenlik

harcamaları sonucunda elde edilen fayda, mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye

sunulacak, toplumun büyük çoğunluğu ile paylaşılmasını sağlayacaktır.

Dışsal maliyetler, işletmelerin maliyet muhasebesinde yer almamaktadır. Firmalar,

iş güvenliğinin sağlanamamasının toplum için büyük bir yük getirdiğini dikkate alarak iş

güvenliğini sağlayacak etkili önlemler almak zorundadırlar. Uzun dönemde bu durum

firmaların verimlilik düzeylerini yükseltecek, dışsal yarar boyutunda tüm toplum

faydalanacaktır91.

89 Özkılıç, s.15. 90 Ofluoğlu, s.208. 91 Kenan Bulutoğlu, Kamu Ekonomisine Giriş, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fak. Yayınları, İstanbul, 1971, s.13-23.

45

İş kazaları ve meslek hastalıklarının dışsal maliyeti ile ilgili önemli ipuçları manevi

tazminat davalarında görülmektedir. Dışsal maliyetler hesaplanamadığı için kazaların

sonucunda mağdur durumda kalanlar sembolik rakamlarla tazminat taleplerinde

bulunmaktadırlar.

İş kazalarının dışsal maliyeti, toplumun hangi kesimine, hangi kuşaklara, hatta

hangi uluslara ve hangi çağa ulaşacağı belli olmayan bir zinciri andırmaktadır.

Dışsallıklarla ilgili olarak yapılan çalışmalarda genelde dışsallık zincirinin ilk

halkalarındaki etkilenenler göz önüne alınmaktadır. Oysa iş kazalarının dışsal maliyeti

toplumun birçok kesimini etkileyecektir. Örneğin iş kazası sonucunda siparişlerini

zamanında yetiştiremeyen bir işletmenin çalışanları ve aileleri yanında, sipariş edilen mala

ihtiyaç duyan insanlar, o malı satarak geçimini sağlayan prim usulü çalışan tezgahtar da

etkilenir. Görüldüğü gibi iş güvenliğinin dışsal yarar zinciri ile iş kazalarının dışsal maliyet

zinciri yaşamın çok yönlülüğü kadar çeşitli boyutlar sergilemektedir92.

İş güvenliğinin sağlanması tüm toplum kesimlerini ilgilendirdiğinden devlet bu

konuda üzerine düşen görevleri yapmalı, yasal düzenlemeler getirmeli ve ayrıca işverenlere

destek olmalıdır. İşçilerin de işyerlerinde alınan kurallara bilinçli olarak uyması

gerekmektedir. Toplumdaki her kişi iş güvenliğine uymanın toplumu ve dolayısı ile

kendisini ve ailesini korumak anlamına geleceğini unutmamalı bu bilinç düzeyine

ulaşılmalıdır.

92 Ofluoğlu, s.209-210.

VI. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ’NDE ULUSLARARASI

YÖNETİM SİSTEMLERİ

İş güvenliği hareketlerine ilk olarak İngiltere’de rastlanmaktadır. 18. yüzyılda

endüstri devrimiyle beraber işyerlerinin evlerden atölyelere ve fabrikalara taşınması ve

bununla beraber başlayan yoğun makineleşme sonucu, iş kazalarında gözle görülür artış

olmuş ve çalışanların şikayetleri artmıştır. İlk kez ağır sanayide ve maden ocaklarında

çalışan kadınların işi protesto etmesiyle başlayan hareketler, 1802 yılında Robert Owen

isimli işverenin de çabalarıyla başarıya ulaşmış ve aynı yıl iş güvenliği alanında ilk

atılım olan “Fabrikalar Yasası” yürürlüğe girmiştir. 1819–1889 yılları arasında çıkarılan

yasalarla iş güvenliği kavramına değinilmiştir. 1951 yılında “Birmingham Endüstriyel

İşçi Yetiştirme Merkezi” kurulmuş, 1960 yılında “Merkezi Eğitim Şurası” çalışma

hayatında güvenlik sorununa daha fazla önem vermiştir93.

Federal Almanya’da ise ilk hareketler 1828 yılında orduda görevli bir

teğmenin, orduya yeni katılan birçok acemi erin yetersizliğinden yakınması sonucu

yapılan araştırmada, askerlerin aileleri tarafından tarım işlerinde ağır koşullar altında

çalıştıkları ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine 1839 yılında Prusya Krallığı tarafından

çıkarılan Kanun ile 9 yaşından küçük çocukların maden ve fabrikalarda, 9–16 yaş

arasındaki çocukların da geceleri ve Pazar günleri çalışmaları yasaklanmıştır94. 1853

yılında Endüstri Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra, 1884’te Kaza Sigortası Yasası

çıkarılmıştır. 1911 yılında kaza, hastalık ve maluliyet olaylarını içeren tek bir sigorta

yasası yürürlüğe girmiş ve daha sonraki yıllarda mevcut yasa ve yönetmeliklerin

kapsamını genişletecek ekler yapılmıştır. 1938’de Çalışma Süreleri Yasası, 1952’de

İşletmeler Yasası ve çalışan anneleri koruyan yasa, 1960’da çalışan gençleri koruyan

yasalar yürürlüğe girmiştir. 1968’te teknik araçlar ve makinelerle ilgili güvenlik

yasalarından sonra 1974’te “İş Güvenliği Yasası” çıkmıştır95.

93 M. Uğur Müngen, “Türkiye’de İnşaat İş Kazalarının Etkisi”, (Doktora Tezi, İ.T.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1993), s.22. 94 Müngen, s.24. 95 Müngen, s.25.

47

A.B.D’ de iş güvenliği ile ilgili ilk hareket 1870 yılında gelişen ağır sanayi ile

işçilerin seslerini duyurmaları ile başlamıştır. İşçiler bu zamanda çalışma koşullarına

karşı koruyucu önlemler ve tazminat talep etmişlerdir. 1877 yılında iş güvenliği ile ilgili

ilk yasa Massachssets’te çıkarılmıştır. 1885 yılında ise ‘İşçi Tazminat Yasası” kabul

edilmiştir. Bu hareketleri takip ederek 1892, 1912, 1913 ve 1950 yıllarında farklı

eyaletlerde konuyla ilgili yasalar çıkarılmış ve iş güvenliği üzerine birçok büro faaliyete

geçmiştir.

Türkiye’de bu hareketin öncüsü 1865 yılında çıkan “Dilaver Paşa

Nizamnamesi”dir. Bu nizamnamede çalışma koşulları ile ilgili önemli hükümler yer

almaktadır. 1869 yılında çıkarılan “Maadin Nizamnamesi” ise bir öncekine göre daha

kapsamlı maddeleri içermiştir. Bu nizamnameye 1887 ve 1906 yıllarında ekler yapılarak

daha genişletilmiştir. Bugünkü mevzuatın bir başlangıcı sayılan “Ereğli Havza-ı

Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallık Kanun’’ 1921 yılında

yayınlanmıştır. Cumhuriyet dönemi ile canlanan ekonomi ve artan işçi sayısı, çalışma

hayatını düzenleyen yasaların ard arda çıkarılmasına neden olmuştur. 1926’da ‘’Borçlar

Kanunu’’, 1930’da ‘’Belediyeler Kanunu’’ ve ‘’Hıfzısıhha Kanunu’’ çıkarılmıştır. 1961

Anayasası, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli ölçüde yönlendirici olmuş, 1964’te

“Sosyal Sigortalar Kanunu”, 1971’de “İş Kanunu” yürürlüğe girmiştir96. İş Kanunu’nda,

iş sağlığı ve güvenliği konusuyla ilgili tüzüklerin çıkarılması öngörülerek, konuyla ilgili

birçok tüzük ve yönetmelik çıkarılmıştır.

A. OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ

İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yönetim Sistemi; iş sağlığı ve güvenliği

faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele

alınıp sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmesi için bir araçtır.

96 Müngen, s.26.

48

Ülkemizde İSG faaliyetleri kişisel koruyucuların kullanımını çağrıştırmakta ve

geleneksel olarak ayrıca yapılması gereken iş olarak algılanmaktadır.

İSG Yönetim Sistemiyle, çalışanlar, yönetenler ve denetleyenlerin rol ve

sorumlulukları açık hale getirilerek çalışanların katılımını sağlayacaktır.

Bu sistemle, çalışanlar, İSG risklerinin belirlendiği ve önlemlerle asgari

seviyeye indirildiği, yasalar uyan, hedeflerin yönetim programları ile hayata geçirildiği,

uygun İSG eğitimlerinin uygun kişilere verildiği, acil durumlara hazır, performansını

izleyen, izleme sonuçlarını iyileştirme faaliyetlerini başlatmak için kullanan,

faaliyetlerini denetleyen, yaptıklarını gözden geçiren ve dokümante eden bir kuruluşta

İSG faaliyetlerine gereken önemi veren bir sistemin parçası olacaklardır97.

1. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Tarihsel

Gelişimi

Kılavuz niteliği taşıyan ilk sağlık ve güvenlik standardı olan "BS 8800 Mesleki

Sağlık ve Güvenlik Yönetim Sistem Rehberi" 1996'da İngiliz Standartlar Enstitüsü

(BSI) tarafından yayınlanmıştır. Kılavuz niteliği taşıyan bu ilk standart kurumların

belgelendirilmesine yönelik bir temel teşkil etmemekteydi.

Sonraları başka belgelendirme kuruluşları da bu konuda standartlar

yayınlamışlardır. Ancak yayınlanan bu standartlar BS 8800'u temel almalarına rağmen

birbirlerinden içerik ve uygulama bakımından farklılıklar göstermekteydi. Bunun

üzerine BSI öncülüğünde uluslararası kabul edilebilecek bir sağlık ve güvenlik

standardı hazırlanmasına yönelik bir komisyon toplanması kararlaştırılmış ve bu

komisyonun çalışmaları sonucunda 1999 yılında OHSAS 18001 standardı

oluşturulmuştur.

97 OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, http://www.tse.org.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001bilgi.asp (10 Mayıs 2007)

49

Hazırlanan bu standart, 2001 yılında TSE (Türk Standartları Enstitüsü)

tarafından kabul edilerek TS–18001 olarak yayınlanmıştır98.

OHSAS Spesifikasyonun amacı; ürün ve hizmet güvenliğinden çok, iş sağlığı

ve güvenliğine hitap etmektir. Bu amaç doğrultusunda sistemin getirisi aşağıdaki

şekilde özetlenebilir;

2. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Amacı

ve Yararları

OHSAS 18001, kuruluşların ürün ve hizmetlerinin güvenliğinden çok çalışanın

sağlığına ve işin güvenliğine yönelik bir standarttır99.

İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi, çalışma ortamındaki risk ve

tehlikelerin kontrolünü sağlayarak, güvenli bir çalışma ortamı oluşturulabilmesi için

yapılması gereken faaliyetlerin bir program dahilinde planlanması ve takibinin

yapılması için gerekli süreç ve kaynakları planlayan yönetim sistemi modeli olarak

tanımlanmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi'nin sağladığı yararlar şunlardır;

� Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden ve kazalardan koruyarak,

rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak.

� Çalışan motivasyonu ve çalışan katılımını artırmak.

� İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle oluşabilecek iş ve iş gücü

kayıplarını en aza indirgeyerek, iş veriminde artışın sağlanması ve

maliyetlerin düşürülmesi.

� Çalışma ortamlarında alınan tedbirlerle, işletmeyi tehlikeye sokabilecek

yangın, patlama, makine arızaları vb. durumların ortadan kaldırılması

neticesinde işletme güvenliğinin sağlanması.

� Ulusal ve uluslararası yasa ve standartlara uyum sağlamak.

98 OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm (10 Mayıs 2007) 99 http://www.aycertkalite.com/ohsas18001.htm (10 Mayıs 2007)

50

� İş performansını artırmak;

� Diğer işletmeler ya da müşterilere karşı duyarlı, sorumlu bir imaj

yaratmak.

� Rakiplere karşı üstünlük sağlamak.

� Resmi makamlar önünde, kuruluşun iş güvenliğine olan duyarlılığının

kanıtlanabilmesi şeklinde özetlenebilir100.

TS - 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS) Belgelendirme Süreci

Yol Haritası Ek 1 ‘de belirtilmiştir.

B. OSHA İŞ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI YÖNETİMİ

(OCCUPATIONAL SAFETY AND HEALTH ADMINISTRATION)

OSHA, ABD’de iş güvenliği ve sağlığı uygulamalarını sürekli denetlemekte ve

uygulanabilirliğini sağlamaktadır. Her işyeri ve her sektör için gerekli güvenlik

sisteminin oluşumunu sağlar. OSHA, çalışmalarına başladıktan itibaren, ülkedeki kaza

sayısında %40 oranında bir azalma olmuştur. Bu da ülke bazında kurumlaşmış yasal bir

güvenlik organının önemini ifade etmektedir. Özellikle sürekli denetim yapılması,

uygulamaların kalıcılığını sağlamaktadır101.

A.B.D. incelendiği zaman, yapı üretim sektöründe meydana gelen iş kazalarının

hem insani boyutta hem de finansal açıdan maliyetli olduğu görülmektedir. Bu

maliyetleri, sağlık harcamaları, dava giderleri, idarenin kaybettiği zaman, ödenen

tazminatlar ve OSHA tarafından uygulanan yaptırımlar oluşturmaktadır. Diğer

harcamalar arasında ulaştırma masrafları, işçilerin verim kaybı, hasar görmüş malzeme

veya ekipmanın onarılması veya değiştirilmesi, yeni işçi kiralamanın yarattığı masraflar

sayılabilir. Dolayısıyla görülmektedir ki, kurumlar iş sağlığı ve güvenliği için her

durumda harcama yapmaktadır. Bu harcama, ya iş kazalarının ortaya çıkardığı kontrol

dışı maliyetler şeklinde ya da bir iş sağlığı ve güvenliği programı için ayrılan kontrol

edilebilir giderler biçiminde olmaktadır. Bu nedenle, iş kazalarından sakınmak için tüm

yüklenicilerin çaba göstermesi gerekmektedir. 100 http://www.aycertkalite.com/ohsas18001_faydalari.htm (10 Mayıs 2007) 101 OSHA, US Department of Labor, Occupational Safety and Health Administration, http://www.osha.gov./ (10 Şubat 2007)

51

A.B.D.’de faaliyet gösteren bir yüklenici firmanın iş sağlığı ve güvenliği

konusunda üzerinde durması gereken noktalar şunlardır102;

1) Yapılan inşaat işi ile ilgili olan OSHA kural ve düzenlemeleri hakkında

bilgi sahibi olmak

2) İş güvenliği konusunda bir politika belirlemek ve prosedürler oluşturmak.

Bunların uygulanabilirliğini tasarım ve şartname bazında garanti altına

almak.

3) İnşaat işçileri, yöneticiler ve tasarımcılara yönelik eğitim programları tertip

etmek.

4) Yazılı bir iş güvenliği programı oluşturmak ve OSHA düzenlemelerine

aykırı davranışlar için cezalar belirlemek.

5) Düzenli iş güvenliği toplantıları yapmak.

6) Gerekli olduğunda malzeme güvenlik bilgi föylerini ilgililere ulaştırmaktır.

C. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO)

İş sağlığı ve güvenliği konusunun, dünyadaki tüm çalışanları ilgilendirmesi ve

ana prensiplerinin, her ülkenin çalışma hayatı için geçerli olması nedeniyle konu,

uluslararası düzeyde de ilgi görmüştür. Bugün, Uluslararası Çalışma Örgütü

(International Labour Organisation-ILO), Birleşmiş Milletler’ e bağlı bir uzman kuruluş

olarak, tüm dünyadaki işçilerin çalışma koşullarını ve yaşam düzeylerini geliştirmeyi

amaçlayan çalışmalar yapmaktadır.

ILO, Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Paris Barış Konferansı’nda (1919)

Milletler Cemiyeti’ne bağlı bir örgüt olarak kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında

Milletler Cemiyeti’nin ortadan kalkmasından sonra da varlığını sürdürmüş, Birleşmiş

Milletler’ in kurulması üzerine 1946 yılında bu topluluk bünyesinde yer alan ilk uzman

kuruluş olmuştur103. Türkiye, 1932 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü’ne üye olmuş

102 OSHA, 103 ILO, ‘ International Labour Organisation-ILO’, www.ilo.org (10 Şubat 2007)

52

ve başlangıcından bugüne üyeliğini hala sürdürmektedir. 1927 yılından itibaren

Türkiye, ILO Konferans toplantılarına gözlemci göndererek henüz üyesi olmamasına

rağmen ILO çalışmalarına katılmıştır. Türkiye’nin 1932 yılına kadar ILO dışında

kalmasının temel nedeni ise bu tarihe kadar henüz bir tarım ülkesi olması ve sanayi

yaşamının yarattığı sosyal sorunlarla karşılaşmamış olmasıdır104.

Örgüt’ün ilişkileri ve büro hizmetleri Cenevre’deki “Uluslararası İş Güvenliği

ve İşçi Sağlığı Danışma Merkezi’nde” konuyla ilgili örgüt, kuruluş veya bireylere

hizmet vermekte, istek üzerine bilgi föylerinin, filmlerin kopyalarını sağlamaktadır.

Örgüt’ün bir başka hizmeti yayın çalışmalarıdır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

Ansiklopedisi’nin yanı sıra çeşitli uygulama alanlarında iş güvenliğinin sağlanması

amacıyla hazırlanmış yayınlar bulunmaktadır. Bunlar arasında, inşaat

uygulamalarındaki iş güvenliği önlemlerini ve diğer yararlı bilgileri içeren yayınlar da

yer almaktadır. Ayrıca üye ülkelere ait iş kazası istatistiklerinin yer aldığı istatistik

yıllıkları da yayınlanmaktadır. Örgüt, çeşitli çalışma konuları için standartlar

hazırlamakta, “Sözleşmeler ve Öneriler” yapıtı biçiminde sunmaktadır. ILO ayrıca

istekte bulunan ülkelere uzmanlar göndererek, bu ülkelerdeki iş sağlığı ve güvenliği

sorunlarının çözümüne yardımcı olmaktadır105.

D. AVRUPA BİRLİĞİ GENELİNDE UYGULANAN İŞ SAĞLIĞI VE

GÜVENLİĞİ YÖNTEMLERİ

Avrupa Birliği Konseyi 1996 yılında 2062/94 ve 1643/95 sayılı yönetmelikleri ile

Avrupa İş güvenliği ve İşçi Sağlığı Ajansı’nı kurmuştur. Ajans, “çalışma koşullarının

iyileştirilmesi için üye ülkeleri teşvik etmeyi ve birlik organlarına, üye ülkeleri ve ilgili

herkese iş güvenliği ve işçi sağlığı hususlarında teknik, bilimsel ve ekonomik boyutlu

bilgiler vermeyi ve ilgili araştırmaları yapmayı” amaçlamıştır. Ajansın yaptığı

çalışmalar sonucu, ilk kez 2001 yılında AB İstihdam Rehberi iş güvenliği ve işçi sağlığı

konularını da kapsamına almıştır. Ajans tarafından yapılan çalışmalarda, yapı üretim

104 Altan Z, Şişman Y, Tonus Ö ve Uçkan B, Uluslararası Çalışma Normları, (Anadolu Üniversitesi Web-ofset Tesisleri, Eskişehir) 2004, 105 ILO,

53

sektörünün AB üyesi ülkelerde de en fazla ve en sık iş kazasının meydana geldiği sektör

olması dikkat çekici bir noktadır. Yapılan saptamalar kısaca şöyle özetlenebilir106.

� AB yapı üretim sektörü, en fazla kaza riskinin bulunduğu sektördür.

� AB bünyesinde faaliyet gösteren inşaat firmalarının %99’u küçük ve orta

ölçekli firmalardır.

� Zararların azaltılmasında danışmanlık yapacak işgücüne ihtiyaç

duyulmaktadır.

� Denetim ve düzenli teftiş ve düzenli denetim mekanizması risk

değerlendirmeleri için gereklidir.

� Küçük ve orta ölçekli firmalarda çalışan inşaat işçilerinin kazalara maruz

kalma riski, 50 ve üstü çalışanlarda rastlananların iki katı mertebesindedir.

� Küçük ve orta ölçekli firmalarda risk yönetimi son derece önem

kazanmaktadır.

Bu konularda yapılan çalışmalar birlik ölçeğinde değerlendirilmekte ve üye ülkeler

tarafından gerek uygulama gerekse de mevzuat alanında gereken değişiklikler

yapılmaktadır107.

106 Fişek İş Güvenliği, İş Güvenliği Eğitimleri, ,http://www.fisek.com.tr/isguvenligi/egitim.php# (10 Şubat 2007) 107 Fişek iş güvenliği,

54

İkinci Bölüm

TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ

DÜZENLEMELER

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili oldukça fazla mevzuat

bulunmaktadır. Bu mevzuat ile ilgili söylenilebilecek ilk şey, sorunların çözümüne

yönelik hükümlerin tek bir yasa ile düzenlenmemiş olmasıdır. 1593 sayılı Hıfzısıhha

Kanunu, 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt

Kanunu, 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu,

Borçlar Kanunu, İmar Kanunu, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 4857

sayılı İş Kanunu’nda, iş sağlığı ve güvenliğini düzenleyen pek çok madde yer

almaktadır108.

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümlerin değişik yasalarda yer alması her

yasanın çıkarılış amacına uygun yorumlanmasına neden olmakta, uygulamacıları zor

durumda bırakmaktadır. Bu yorumlamalar sırasında zaman zaman meydana gelen

çelişkili durumlar Yargıtay tarafından giderilmeye ve yasal boşluklar da içtihatlarla

doldurulmaya çalışılmaktadır109.

A. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ KANUNLAR

1. 4857 Sayılı İş Kanunu

10.06.2003 tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak kabul edilen 4857 sayılı İş

Kanunu ile yaklaşık otuz yıldır çalışma hayatına yön vermiş olan 1475 sayılı İş Kanunu

(14. madde ve İşçi Sağlığı ve İş güvenliği tüzüğü hariç) tamamen yürürlükten

108 Sarper Süzek, Hukuki Yönden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, Ankara, 1993, s.21-51. 109 Haydar Kaçmaz, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konularında Devletin, İşverenin, İşçinin Görev ve Sorumlulukları, Makine Mühendisleri Dergisi, 2003, s.3. http://www.mmo.org.tr/muhendismakina/arsiv/2003/mayis/makale_iscinin_gorev_sor.htm (24 Mart 2007)

55

kalkmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 9 bölümü, 122 maddesi ve 6 geçici maddesi

vardır. Yeni yasa ile çalışma hayatı yeni bir kimlik kazanmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak

çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını

düzenlemektir. İş Kanunu’nun 1. maddesinde İş Kanunu’nun amacı ve kapsamı

açıklanmakta “işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin, çalışma

şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumlulukları düzenlemektir” ifadesi yer

almaktadır (İş.K.m.1). Görüldüğü gibi iş hukukunun işçi ve işveren olmak üzere iki

merkezi tarafı vardır. Bu iki tarafın İş Kanunu kapsamındaki görev ve yetkilerine

geçmeden önce kanunda geçen bazı kavramlara açıklık getirmek yerinde olacaktır.

İşçi, işveren ve işyerleri kavramları 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve 506 sayılı

Sosyal Sigortalar Kanunu’nda tarif edilmiştir. İş Kanunu’na göre bir iş sözleşmesine

dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişiye ya da tüzel

kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir. Kanun, işçi ile işveren arasında

kurulan ilişkiyi de “iş ilişkisi” olarak isimlendirmektedir (İş K m.2).

İşyerlerinde işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin

yönetiminde görev alan kimseler bulunabilir ki bu kişilere işveren vekili denir. İşveren

vekili işverenin kendisine tanıdığı sınırlar doğrultusunda hareket eden kişilerdir. Çoğu

zaman işverenle, işveren vekili arasındaki yetkilerin kapsamı, hukuki sözleşme ile

belirlenir. İşveren vekilinin yetkisini aşan işlemlerden işverenin sorumlu tutulabilmesi

için işverenin yapılan işleme onay vermesi gerekir. Aksi takdirde yetkisiz bir şekilde

yapılan işlem sonucu işveren vekili karşı tarafın uğradığı zararı gidermek zorundadır

(m.k. m.2). İşveren vekili işverene iş sözleşmesi ile bağlı ise (onun işçisi ise) işveren

vekilliği sıfatı onun iş ilişkisi sınırlarında görev ve yükümlülüklerini ortadan

kaldırmamaktadır. İş Kanunu’nda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve

zorunluluklar işveren vekilleri içinde uygulanmaktadır (İş K.m. 2).

İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve maddi

olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denilmektedir. İşverenin

işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı

yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme,

56

yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer

eklentiler ve araçların hepsi bir bütün olarak işyeri sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler,

eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür110.

4857 sayılı İş Kanunu, çalışma hayatını yeniden düzenleyen, birçok maddesi

ile iş sağlığı ve güvenliği ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgilidir. 1475 sayılı İş

Kanunu’na oranla iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha koruyucu ve daha ayrıntılı

hükümler taşıyan 4857 sayılı İş Kanunu’nda ayrıca “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”

ifadesi yerine “İş Sağlığı ve Güvenliği” tanımı kullanılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği

kavramı, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından farklı olarak, tehlikelerin

önlenmesinin yanında risklerin öngörülmesi, değerlendirilmesi ve bu riskleri tamamen

ortadan kaldırabilmesi ya da zararlarını en aza indirebilmek için yapılacak çalışmaları

ifade etmektedir. İSG sadece işyerinde değil işyeri dışında da işçinin sağlık ve

güvenliğini olumsuz etkileyecek risklere karşı önlem almayı ifade eder. Evrensel

anlamda İş Sağlığı ve Güvenliği; henüz bir tehlike oluşmadan, işletmede bir sorun

meydana gelmeden, işletmede oluşabilecek tehlikelerin ve risklerin öngörülerek

bunların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme çalışmalarını ifade etmektedir.

Risk değerlendirme tanımı ilk kez 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer almıştır111.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 1475 sayılı İş Kanunu’ndan bir farkı da işyerlerinde

iş kazası ve meslek hastalığı risklerinde işçiler kadar çıraklar ve stajyerlerinde maruz

kaldığı belirtilmiş ve bu nedenle konuyla ilişkin AB yönergesinde yer aldığı biçimde bu

husustaki hükümlerden onların da yararlanacağı maddeye eklenmiştir. İş sağlığı ve

güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerindeki çıraklara ve

stajyerlere de uygulanır maddesi konulmuştur (İş K. 77.m.).

4857 sayılı İş Kanunu’nun beşinci bölümü iş sağlığı ve güvenliğini

oluşturmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. m. ‘si İSG ile ilgili en önemli maddesini

oluşturur. Bu maddenin birinci fıkrasına göre “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve

güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız

bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme

110 Akyiğit, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, s.57. 111 Özkılıç, s.55.

57

uymakla yükümlüdürler”112. 1475 sayılı eski Kanun’un 73. maddesine denk düşen bu

madde ile işverenler ve işyerleri arasında hiçbir ayırım yapılmaksızın iş sağlığı ve

güvenliğinin korunması ve sağlanması açısından işverenleri her türlü önlemi almakla

zorunlu tutmaktadır. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrası, işverenlere işyerlerinde iş

sağlığı ve iş güvenliğini sağlayıcı önlemlere uyulup uyulmadığının denetimini ve

işçileri bu konuda eğitim verme görevi de yüklemiştir.

4857 yeni İş Kanunu iş sağlığı ve güvenliği hükümleri içinde 1475 sayılı eski

İş Kanunu’ndan farklı olarak bazı yeni kurullara ve teknik elemanlara da yer

vermiştir113. Bunlardan birisi de İş K. 80 m. yer alan, iş sağlığı ve güvenliği konusunda

işletme içi denetimle ilgili en önemli organ olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’dur.

İşverenler sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla

sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurmakla

yükümlüdür. 1475 sayılı İş Kanunu’nda kurul danışma görevini üstlenmişken, 4857

sayılı İş Kanunu’nda işverenler İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarınca İSG mevzuatına

uygun olarak verilen kararlara uymakla yükümlü tutulmuşlardır. Kurulların kararları

işverenler için bağlayıcı olup görevleri, çalışma şekilleri yetkileri T.C. Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çıkarılmış olan 07.04.2004 tarihli Resmi Gazete

yayınlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelikte” açıklanmıştır114.

İşyerlerinde işçilerin temsil edildiği bu tür iş sağlığı ve güvenliği kurulları

Avrupa’da da yaygın bir uygulamadır. Belçika, Hollanda, Almanya, Fransa, İsviçre ve

Çek Cumhuriyeti’nde işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulması yasal bir

zorunluluktur115.

112 Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Ankara: Turhan Kitabevi, 2004, s.729-730. 113 Can Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, TİSK, İşveren Dergisi, 2003, s.4. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=759&id=45 (12 Ocak 2007) 114 Tankut Centel, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, İstanbul: Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası – Mess Yayınları, 2005, s.507. 115 Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, s.4.

58

4857 sayılı İş Kanunu’nda ilk kez düzenlenen diğer bir maddede İş

Kanunu’nun 81. maddesidir. Bu maddeye göre “Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran

işverenler, işçilerin sağlık durumunun ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği

önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık hizmetlerini

yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike derecesine göre bir veya daha

fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir işyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlü

tutulmuşlardır116. İşyeri hekimlerinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev, yetki ve

sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri ile işyeri

sağlık birimleri, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliğinin görüşü alınarak Çalışma

ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin

Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 16.12.2003 tarihinde

çıkarılmış ve açıklanmıştır117.

4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda yer alan İSG ile ilgili diğer bir madde de

“Sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran, altı aydan fazla sürekli

işlerin yapıldığı işyerlerinde; işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması,

iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi

ve uygulanmasının izlenmesi için işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve

tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik elemanı

görevlendirmekle zorunlu tutulmuşlardır (İş K.m.82). İş güvenliği ile görevli mühendis

veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri,

çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları

Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 20.01.2004

tarihinde çıkarılmış “İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların

Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ” ile

düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek

mühendis veya teknik elemanın ÇASGEM tarafından verilecek uzmanlık sertifikasına

sahip olma şartı aranacaktır118.

116 Ömer Ekmekçi, 4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2005, s.82. 117 Centel, s.516. 118 Centel, s.548.

59

2. 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili pek çok maddenin yer aldığı 1593

sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu” 06.05.1930 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak

yürürlüğe girmiştir. Günümüzde halen geçerliliğini koruyan iş sağlığı ile ilgili hükümler

Hıfzısıhha Kanunu’nun 173–180 maddelerinde yer almaktadır. Çocuk ve kadın işçilerin

korunmasından, işyerlerinde işyeri hekimi bulundurulmasına, belirli büyüklükteki

işyerlerinde revir ve hastane açılmasına ait pek çok kurallar konulmuştur119,120. 1593

Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun İSG ile ilgili maddeleri aşağıda sıralanmıştır;

İşçiler Hıfzısıhhası

� On iki yaşından aşağı bütün çocukların fabrika ve imalathane gibi her türlü sanat

müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak istihdamı memnudur.

On iki yaş ile on altı arasında bulunan kız ve erkek çocuklar günde azami sekiz

saatten fazla çalıştırılamaz (m.173).

� On iki yaş ile on altı yaş arasında bulunan çocukların saat yirmiden sonra gece

çalışmaları memnudur (m.174).

� Bütün amele için gece hizmetleriyle yeraltında icrazı lazım gelen işler 24 saatte

sekiz saatten fazla devam edemez (m.175).

� Mahalli belediyelerince bar, kabare, dans salonları, kahve, gazino ve

hamamlarda on sekiz yaşından aşağı çocukların istihdamı men olunur (m.176).

� Gebe kadınlar, doğumlarından evvel üç ay zarfında çocuğunun ve kendisinin

sıhhatine zarar veren ağır hizmetlerde kullanılamaz. Doğurduktan sonra 155.

maddede tayin edilen muayyen müddet istirahatını mütaakıp işe başlayan

emzikli kadınlara ilk altı ay zarfında çocuğunu emzirmek üzere mesai

zamanlarında yarımşar saatlik iki fasıla verilir (m.177).

119 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.69. 120 Turan, s.172.

60

� Her nevi sanat müesseseleri ve maden ocakları ve inşaat yerleri dahilinde veya

yakınında ispirtolu meşrubat satışı veya umumi evler açılması memnudur

(m.178).

� Aşağıdaki mevaddı ihtiva eylemek üzere işçilerin sıhhatini korumak için İktisat

ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletleri tarafından müşteken bir nizamname

yapılır (m.179)

1. İş mahallerinin ve bunlara ait ikametgâh ve saire gibi müştemilâtın haiz

olması lazım gelen sıhhi vasıf ve şartlar.

2. İş mahallerinde kullanılan alet ve edevat, makineler ve iptidai maddeler

yüzünden zuhuru melhuz kaza, sari veya mesleki hastalıkların zuhuruna

mani tedabir ve vesait.

Kadınlarla 12 ‘den 16 yaşına kadar çocukların istihdamı memnu olan sıhhate

mugayir ve muhataralı işlerin neden ibaret olduğu İş Kanunu’nda tasrih

edilecektir.

� Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran bütün iş sahipleri, işçilerinin sıhhi

ahvaline bakmak üzere, bir veya mütaaddit tabibin sıhhi murakabesini temine ve

hastalarını tedaviye mecburdur. Büyük müessesatta veya kaza ihtimali çok olan

işlerde tabip daimi olarak iş mahallerinde yahut civarında bulunur. Hastanesi

olmayan mahallerde veya şehirler ve kasabalar haricinde bulunan yerlerdeki iş

müesseseleri bir hasta odası ve ilk yardım vasıtalarını ihzar ederler. Yüzden beş

yüze kadar daimi amelesi olan müesseseler bir revir mahalli ve beş yüzden

yukarı amelesi olanlar yüz kişiye bir yatak hesabiyle hastane açmağa

mecburdurlar (m.180)121.

121 Centel, s.610.

61

3. Borçlar Kanunu

1926 tarihinde yürürlüğe giren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, işverenlerin

işyerlerinde işçi sağlığını koruma ve iş güvenliğini sağlama borcunu düzenleyen pek

çok hüküm bulunmaktadır. Kanun’un yürürlüğe girmesi ile işverenin iş kazaları ve

meslek hastalıklarından doğan sorumluluğu genel bir düzenlemeye kavuşmuştur122,123.

Borçlar Kanunu’nun 313.m. ile "Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen

veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi de bir ücret vermeyi

taahhüt eder." hükmünü düzenlemiştir. Aynı maddenin son fıkrasında, "Hizmet akdi

hakkındaki hükümler baz alınarak çıraklık akdine de tatbik olunur" hükmü getirilerek,

çırakların dahi yasa koruyucu tarafından işçi gibi önemsendiği vurgulanmaktadır.

Yasa koyucu; Borçlar Kanunu’nun 332. m. ile "İşverenin işyerinde çalışan

işçisinin karşılaşabileceği tehlikeleri önlemek, sağlıklı bir işyeri ortamı oluşturmak

zorundadır." hükmünü getirerek bu konudaki temel düşüncesini ortaya koymaktadır.

Görüldüğü gibi yasa koyucu alınacak tedbirlerde sınırsız bir zorlamaya gitmemekte,

işverenlerden gerçekleştirebileceği tedbirlerin istenmesini ve hakkaniyet sınırlarını

aşmama esasını ön şart olarak getirmektedir. Borçlar Kanunu açısından bakıldığında,

ortada ters bir durum yok gibi görünse de uygulamada bu hükmün yetersizliği açık

olarak ortaya çıkmaktadır124.

Yeni çıkartılması düşünülen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 416.

maddesinde “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek,

işçisinin sağlığını gerektirdiği ölçüde gözetmek ve işyerinde ahlaka uygun bir düzenin

gerçekleştirilmesini sağlamakla, özellikle kadın ve erkek işçilerin cinsel tacize

uğramamaları ve cinsel tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için

gerekli önlemleri almakla yükümlüdür” hükmü yer almaktadır125.

122 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.69. 123 Turan, s.171. 124 Kaçmaz, s.5. 125 http://www.kgm.adalet.gov.tr/borclarkanunu.htm (20 Nisan 2007)

62

İşveren, işçinin yaşamını, sağlığını ve bedensel bütünlüğünü korumak için

gerekli önlemleri almakla zorunludur. Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan

işin niteliği göz önünde tutulduğunda, kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu

kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve işyerinin özelliklerine uygun olan önlemleri

almakla yükümlüdür.

Kanun ve Tüzük’lerin işverene yüklemiş olduğu yükümlülüklere rağmen,

işverenin işin niteliğinden doğan veya hakkaniyet gereği yerine getirmesi gereken

borcuna aykırı davranması durumunda, işverenin sorumluluğunun nasıl olacağı

konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Meydana gelebilecek olayda işverenin

sorumluluğu, kusur sorumluluğu esası mı, yoksa kusursuz sorumluluk hallerinden

birisinin mi oluşacağı yönündedir. Kusur sorumluluğu ilkesine dayananlar, Borçlar

Kanun’unun 96 m. ve 322.m. ’nin hükümlerinin kusur sorumluluğu esasına göre yer

vermiş olduğunu, aslında hukukumuzda kusur sorumluluğunun esas, kusursuz

sorumluluğun ise istisna olduğunu ve istisnalarında kanunla açıkça belirtilmesi gerektiği

görüşünü savunmaktadırlar126.

Borçlar Kanunu kusur sorumluluğunu dikkate almaktadır. Buna göre işveren

kusurlu olduğu kadarı ile sorumlu tutulmaktadır. Yargıtay ise kusursuz sorumluluğu

dikkate almakta ancak işverenin kusursuzluğu ölçüsünde ödenmesi gereken

tazminatlardan indirim yapmaktadır. İş kazalarından kaynaklanan işveren sorumluluğu

kusur sorumluluğu altında düzenlenmelidir. Kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde

işveren sorumluluğu düzenlenecek olursa işverenler iş sağlığı ve güvenliği önlemleri

alma yönünden teşvik edilemeyecektir. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri

alabilmeleri için herhangi bir iş kazası meydana geldiği takdirde işverenler olaydan

sorumlulukları çerçevesinde maddi manevi ya da destekten yoksun kalma

tazminatlarına mahkum edilmelidir127.

126 Müjdat Şakar, İş Hukuku Uygulaması, 2. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2000, s.118. 127 Süzek, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, s.69.

63

İşverenin fıkra hükümlerine uymaması sonucu, işçinin ölmesi durumunda,

desteğinden yoksun kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşılık isteyecekleri

tazminat, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir. İş güvenliği

tedbirlerini yerine getirmemiş olan işverenin bu sorumluluğu sözleşmeden doğan bir

sorumluluktur ve işçi, işverene Borçlar Kanununun 96. ve 332. m. dayandırarak dava

açabilir. Tedbirlerin alınmamasından dolayı işçinin haksız fiil sorumluluğuna (m.41)

dayalı olarak dava açma imkanı bulunmaktadır. İşçi akdi fiil sorumluluğuna dayanarak

10 yıl içinde dava açabilir ve ispat etme yükü işverene aittir. Haksız fiil sorumluluğu

esasından hareket edilerek dava açılması durumunda ise zaman aşımı süresi bir yıldır ve

ispat yükümlülüğü işçiye aittir. Ancak, işveren de olay ile zarar arasında ilişkisinin

olmadığını yani illiyet bağının bulunmadığını ispat etmek zorundadır128.

4. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu*129

İş kazası ve meslek hastalıklarının tanımı sadece SSK’da yapılmıştır. Adı

geçen Kanun’un 11. m. A bendinde iş kazasının tanımı “sigortalının işyerinde

bulunduğu sırada işverenin yürütmekte olduğu iş dolayısıyla ya da işveren tarafından

başka bir yere gönderilmesi sebebi ile bu işle ilgili geçen sürede, emzikli kadın

sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanda, işverence sağlanan servisle işe

götürülüp getirilmesi sırasında meydana gelen olay sebebi ile hemen veya sonradan

bedence veya ruhça arızaya uğraması” olarak yapılmıştır. Yine aynı maddenin B

fıkrasında meslek hastalığı, “sigortalının çalıştırdığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir

sebep veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık

veya ruhi arıza halleridir” olarak açıklamıştır130,131.

128 Gençler, 2002 129 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 31.05.2006 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiş, 16.06.2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış ve 01.01.2007 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. 130 Münir Ünver, “İş Kazaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Güvenliği Eğitimi Seminer Notları,” Ankara, 1994, s.1. 131 Tuncay, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, s.149.

64

Çalışanın iş kazası geçirmesi ya da meslek hastalıklarına yakalanması halinde

öncelikle işçinin iyileşmesi için hekim muayenesinden teşhis, laboratuar işlemleri ve

tedavisi için her türlü işlemin yapılması ve tedavi süresince her türlü ilaç ve protez gibi

yardımlar SSK tarafından sağlanmaktadır.

Sigortalının meslek hastalığı veya iş kazası neticesinde geçici olarak

çalışamaması durumunda her gün için iş göremezlik ödeneği ödenmektedir ve bu

yardım işçi yeniden çalışabilir duruma gelinceye kadar devam etmektedir (SSK m.16).

Bu ödeme miktarı sigortalının günlük kazancına göre hesaplanmaktadır. Sigortalının

geçici iş göremezlik hali sonunda meslek kazanma gücünün %10’nu kaybettiği sağlık

raporu ile ispatlanırsa SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır

(m.19). Bu gelir ömür boyu devam eder. İşçi iş gücünün %25’ini veya daha fazlasını

kaybeder ise bu durumda sigortalıya tam gelir bağlanmaktadır. Sigortalının bakıma

muhtaç olması durumunda bu gelir % 50 artırılmaktadır (m.20). İş kazası veya meslek

hastalığı sigortalının suç sayılabilir kastı veya kusuru sebebi ile meydana gelmiş ise

kusur oranına göre belirli oranda kesinti yapılabilir.

İşveren iş kazasına uğrayan sigortalıya kurumca işe başlayıncaya kadar sağlık

durumunun gerektirdiği sağlık yardımlarını yapmakla yükümlüdür. Bu amaçla yapılan

ve belgelere dayanan masraflarla yol paraları kurum tarafından işverene ödenir (m.15).

İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve

iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir

hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya

ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu

gelirlerinin SSK. m. 22 ‘ye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya

hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere

Kurumca işverene ödettirilir. İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık

ilkesi dikkate alınır (SSK m.26).

65

506 sayılı eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nda işveren, sigortalının iş kazası

veya meslek hastalığına uğradığını öğrendiği tarihten itibaren en geç iki gün içersinde

haber verme kağıtlarını doldurarak kuruma bildirmekle yükümlüydü. 5510 sayılı yeni

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile bu bildirme süresi üç güne

çıkarılmıştır. Zamanında bildirilmeyen ya da yazılı bilginin eksik veya yanlış

olmasından kaynaklanan kurum zararlarından işveren sorumludur (m.27).

Sigorta çalışanın meslek hastalığı veya iş kazası sebebi ile ölmesi halinde

ailesine yıllık kazancın %70 oranında gelir bağlar. Çocuklara 18 yaşına kadar,

yükseköğrenimde eğitim görenlere ise 25 yaşına kadar gelir bağlanır. İş kazası ve

meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının ailesine bakanlar kurulu kararının tespit

edeceği oranda cenaze yardımı yapılır (SSK m.23).

İş kazası ve meslek hastalıkları sigorta primleri yapılan işin iş kazası ve meslek

hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre tespit edilir. İş kolları

tehlikenin ağırlığına göre sınıflara, bu sınıflar da özel iş şartlarına ve tehlikeyi önlemek

için alınmış olan tedbirlere göre derecelere ayrılır. Tarifesine göre tespit edilecek iş

kazaları ile meslek hastalıkları sigortasının priminin tamamı işveren tarafından verilir.

Bu primin nispeti %1,5’tan az %7’den fazla olamaz (m.73).

5. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu

07.05.1983 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2821 sayılı

Sendikalar Kanunu’nun amacı, üyelerinin hak ve menfaatlerinin korunmasıdır. İşçilerin

en önemli sosyal haklarının sağlıklı bir ortamda, tehlikelerden uzak olarak yaşaması

olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sendikalar, imzalayacakları toplu iş sözleşmelerine

koyacakları hükümler ile bu amacın gerçekleşmesine yardımcı olabilirler132.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 114. m. “Çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin

geliştirilmesinde, çalışma hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının

izlenmesi amacıyla; Hükümet ile işveren, kamu görevlileri ve işçi sendikaları

konfederasyonları arasında etkin danışmayı sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı istişare

132 Nizamettin Aktay, Sendika Hakkı, Kamu İşverenleri Sendikası Yayınları, Ankara, 1993, s.6.

66

mahiyette bir danışma kurulu oluşturulur ve kurulun çalışma usul ve esasları çıkarılacak

bir yönetmelikle düzenlenir” denilmektedir.

Sendikaların ayrıca işçilere en yakın örgütler olması nedeniyle, işyerlerindeki

önlemlerin ciddi olarak uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmeleri mümkündür. Bu

durum da sendika denetiminin, devletin denetiminden daha süratli olması nedeniyle

tehlikelerin ortadan kaldırılmasında zaman kazandıracaktır.

2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile, sendikalar üyelerine eğitim vermekle

zorunlu tutulmuştur. Adı geçen kanunun 44.m. 2 fıkrası, “işçi sendikala ve

konfederasyonları gelirlerinin en az %10’unu üyelerin eğitim ve mesleki bilgi ve

tecrübelerini artırmak için kullanmak zorundadırlar. ”

Dolayısıyla sendikaların üyelerine verecekleri eğitimlerle ISG konusunda

önemli ölçüde olumlu netice alınması mümkün olabilir133. Bu yasal zorunluluğu

rağmen ülkemizde sendikaların İSG konusunda üyelerine yeterli eğitim verdiklerini

söylemek mümkün değildir.

6. 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu

2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu 07.05.1983 tarihli

Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Adı geçen kanunun 39/1 m. ‘nde iş

güvenliğini ilgilendiren dolaylı bazı hükümler bulunmaktadır.

Teknik iş güvenliği mevzuatının eksik olduğu, devamlı yenilenen teknolojinin

gerektirdiği modern standartları kapsamadığı ya da eksik kaldığı durumlarda toplu iş

sözleşmeleri hükümleri ile bu eksiklikler telafi edilebilir. Bu alandaki iş yerinin

özelliklerine uygun yeni bilimsel ve teknik gelişmelerin çalışma yaşamına yansıması

sağlanabilir. Örneğin mevzuatta yer almayan ancak teknolojinin ürünü olan bir makine

koruyucusunun veya kişisel koruyucunun bu yolla işyerlerinde kullanılması

sağlanabilir. Ancak ülkemizde toplu iş sözleşmesi rejimine geçildiği 1963 yılından beri

iş güvenliği önlemlerinin sağlanmasında etkili rol aldığını söylemek mümkün değildir.

133 Kaçmaz, s.6.

67

Ülkemizde, toplu iş sözleşmelerinde iş güvenliğine ilişkin talepler genellikle

öne çıkarılmamış, mevzuat hükümleri aynen yenilenmiş ya da mevzuatın daha gerisinde

düzenlemeler öngörülmüş, mevzuatı geliştirici kurallar getirilememiştir.

Sendikalar pek çok kez greve gittikleri halde iş güvenliği greve gitme nedenleri

arasında hemen hemen hiç olmamıştır134.

Avrupa ülkelerine bakıldığında sağlık, güvenlik, insancıl ortamlarda çalışma

hakkı, uzun bir süreden beri toplu iş görüşmelerinin önemli konuları arasında yer

almaktadır. Ülkemizde, işverenlerin eğitim görevlerini zorunlu kılarak belirli esas ve

düzene bağlayan, tehlikeli işlerde yasadan daha sık genel sağlık denetimini öngören,

işverenleri iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemeye sevk edici ve daha fazla

tazminat ödeyeceği, işçilerin iş güvenliği kurallarına uymasını sağlayıcı maddeler toplu

iş sözleşmelerine mutlaka konulmalı ve bu kurallar kağıt üzerinde kalmamalı

uygulanmalıdır135.

B. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ

İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde, işçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve

diğer müştemilatlarında bulunması gereken sağlık şartlarının ve işyerlerinde kullanılan

alet, edevat, makineler ve hammaddeler yüzünden, çıkabilecek hastalıklara engel olacak

tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli

araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğu bu tüzükte belirtilmiştir.

Anayasamızın 115. Maddesinde tüzükler, yasaların uygulanmasını göstermek

veya yasanın emrettiği işleri belirtmek üzere Danıştay'ın incelemesinden geçirilerek

Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan hukuk kuralları olarak tanımlanmaktadır.

134 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.7. 135 Süzek, ÇSGB İş Güvenliği Eğitim Semineri Notları, s.51.

68

28.04.2006 Tarih ve 26152 sayılı Resmi Gazete ile İş Sağlığı ve Güvenliği ile

ilgili bazı Tüzük’ler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu Tüzük’ler sırasıyla;

� Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında

Tüzük.

� Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları

ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılması

Hakkında Tüzük.

� Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az

Çalışılması Gereken İşler Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına

Dair Tüzük.

� İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten

Kaldırılmasına Dair Tüzük.

� İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair

Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� Hazırlama, Tamamlama, Temizleme İşleri Tüzüğünün Yürürlükten

Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� Kadın İşçilerin Sanayie Ait İşlerde Gece Postalarında Çalıştırılma

Koşulları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tüzük.

Buna ilaveten yine 12.06.2005 Tarih ve 25843 sayılı Resmi Gazete ile İş

Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili diğer bazı Tüzük’ler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu

Tüzük’ler sırasıyla;

� Askeri İşyerleriyle Yurt Emniyeti İçin Gerekli Maddeler İmal Olunan

İşyerlerinin Denetim ve Teftişi Hakkında Tüzüğün Yürürlükten

Kaldırılmasına Dair Tüzük.

� Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerdeÇalışmalara İlişkin

Bazı Özel Usul ve Kurallar HakkındaTüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına

İlişkin Tüzük.

69

� Fazla Çalışma Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� tların İstihdamı Hakkında Tüzüğün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair

Tüzük.

� Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkında Tüzüğün Yürürlükten

Kaldırılmasına Dair Tüzük.

� Konut Kapıcıları Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğünün

Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� İş Süreleri Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Tüzük.

� İşçi Çalışma ve Kimlik Karnesi TüzüğününYürürlükten Kaldırılması

Hakkında Tüzük.

� İşçi Ücretlerinden Ceza Olarak Kesilen Paraları Kullanmaya Yetkili

Kurulun Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Tüzüğün Yürürlükten

Kaldırılmasına İlişkin Tüzük.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili halen yürürlükte bulunan Tüzük’ler aşağıda

belirtilmiştir. Bu Tüzük’ler sırasıyla;

� İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü (No: 7/5583, Tarih 04.12.1973)

� Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü (No:7/8602, Tarih

02.07.1974)

� İş Teftişi Tüzüğü (No: 7/17925, Tarih 06.08.1979)

� Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde

ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük (No:7/7551, Tarih

27.11.1973)

� Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi

Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük (No: 84/8428, Tarih

13.08.1984)

70

475 sayılı İş Kanunu’na istinaden çıkarılan pek çok Tüzüğün yürürlükten

kaldırılmasına ve 4857 sayılı İş Kanunu’na istinaden hazırlanan yeni Tüzük ve

Yönetmelik’lerin yürürlüğe girmesine rağmen 11.01.1974 tarihinde Resmi Gazete’de

yayınlanarak yürürlüğe giren, işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü bugün halen

yürürlüktedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası idareye, kanunların uygulanmasını sağlamak

için tüzük, kanunların ve tüzüklerin uygulanması amacıyla da yönetmelik çıkarma

yetkisi vermiştir. Anayasanın 115. ve 124. m. belirtildiği gibi tüzüklerin dayanağı

kanunlara, yönetmelikler de kanun ve tüzüklere aykırı olamazlar Ancak 09.12.2003

tarih ve 25311 Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İSG Yönetmeliği

Tüzük’ten daha yenidir. Bu sebeple bir Tüzüğün Yönetmelikle kaldırılmasının veya

uygulanmasının durdurulması mümkün olamayacağından Danıştay 10. Dairesi

15.06.2006 tarih ve 2006/3007 sayılı kararı ile İSG Yönetmeliği’ni iptal etmiştir.

1974 yılında çıkarılan Tüzüğün 1.maddesinde, İşçilere ait yatıp kalkma

yerlerinde ve diğer müştemilâtında bulunması gerekli sağlık şartlarının ve işyerlerinde

kullanılan alet, edevat, makineler ve hammaddeler yüzünden çıkabilecek hastalıklara

engel olacak tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını önlemek üzere

bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik önlemlerinin neler olduğu

belirtilmiştir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün 2 m. ‘ne göre, her işveren, işyerinde

işçilerinin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için, bu tüzükte belirtilen şartları yerine

getirmek, araçları noksansız bulundurmak, gerekli olanı yapmakla yükümlü tutulmuştur.

İşçiler de, bu yoldaki usuller ve şartlara uymak zorundadırlar.

İşveren, işçilerine yapmakta oldukları işlerinde uymaları gereken sağlık ve

güvenlik tedbirlerini öğretmek ve iş değiştirecek işçilere yenisinin gerektirdiği bilgileri

vermek ve öğretmek zorundadır (m.3). Aynı tüzüğün 4. m. “işverenin, işyerinde teknik

ilerlemelerin getirdiği daha uygun sağlık şartlarını sağlaması; kullanılan makinelerle

alet ve edevattan herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri veya hammaddelerden zehirli

veya zararlı olanları, yapılan işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve

71

zararları azaltan alet ve edevatla değiştirmesi, iş kazalarını önlemek üzere işyerinde

alınması gerekli tedbir ve araçları ve alınacak diğer iş güvenliği tedbirlerini devamlı

surette izlemesi esastır hükümleri” ile karşılaşılmaktadır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün 5.m. “işyeri kurulması amacıyla yeniden

yaptırılacak binalarla bunlara yapılacak her çeşit ekler ve bunlardaki değişiklikler,

mevzuata ve o binada yapılacak işin nitelik ve özelliklerine uygun olacaktır” hükmü yer

almaktadır. Daha önce inşa edilmiş olan herhangi bir binanın tümünün veya bir

kısmının işyeri olarak kullanılmasında da, bu şartlar aranacaktır. Bu şartlara örnek

olarak işyerlerindeki koridorlar, işçilerin kolaylıkla gelip geçmesini sağlayacak ve

tehlike baş gösterdiğinde işyerini kolayca boşaltmaya yetecek genişlikte olması, tabii

veya suni ışıkla aydınlatılmış bulunması (m.11) verilebilir.

İşyerlerinde işçilerin daimi olarak çalıştırıldığı yerlerin tavan yüksekliği, en az

3 metre olmalıdır (m.7). Her işyerinde, makine, tezgah, malzeme ve benzeri tesisler,

çalışan işçilerin işlerini rahatça yapmalarına engel olmayacak ve herhangi bir tehlikeye

sebebiyet vermeyecek şekilde yerleştirilecek ve bunlar, gereği gibi korunmalıdır. İşyeri

olarak kullanılan binaların döşeme yüzeyine, orada çalışan işçiler için tehlikeli olacak

şekilde, makine, tesis, ham, yarı işlenmiş veya tam işlenmiş malzeme bırakılmayacaktır

(m.9).

İşyerlerinin gün ışığı ile yeter derecede aydınlatılmış olması esas olup kişinin

konusu veya işyerinin inşa tarzı nedeniyle gün ışığından faydalanılamayan hallerde

yahut gece çalışmalarında, suni ışıkla yeterli aydınlatma sağlanmalıdır (m.16).

İşyerlerinde suni ışık kullanıldığı hallerde lambalar portatif olduğu takdirde, yere

konulduğunda devrilmeyecek şekilde oturaklı olmalıdır (m.17). Kapalı işyerlerindeki

sıcaklık ve nem derecesinin, yapılan işin niteliğine uygun olmakla beraber ılımlı

bulunması esas olup işyerlerinde sıcaklık derecesi 15 santigrat dereceden az ve 30

santigrat dereceden yüksek olmamalıdır. Yapılan işin niteliğine göre, sürekli olarak çok

sıcak veya çok soğuk bir derecede çalışılması ve bu durumun değiştirilmemesi zorunlu

olunan hallerde, işçilere, kendilerini fazla sıcak veya soğuktan koruyacak özellikte

malzeme verilmelidir.

72

Kapalı işyerleri günde en az bir defa bir saatten az olmamak üzere

havalandırılmalıdır. Ayrıca işçilerin çalışma saatlerinde işin özelliğine göre, havanın

sağlığa zararlı bir hal almaması için sık sık değiştirilmesi gereklidir. (m.21). Ağır ve

tehlikeli işlerin yapılmadığı yerlerde, gürültü derecesi 80 desibeli geçmemelidir. Daha

çok gürültülü çalışmayı gerektiren işlerin yapıldığı yerlerde, gürültü derecesi en çok 95

desibel olabilir. Ancak, bu durumda işçilere başlık, kulaklık veya kulak tıkaçları gibi

uygun koruyucu araç ve gereçler verilmelidir (m.22).

Günümüz koşullarında işçinin işsiz kalmasından daha ağır bir durum olmadığı

gibi, işçi aynı zamanda tazminat hakkından da yoksun kalmaktadır. Bu nedenle

yasalarımızın sadece işverenlere yükümlülük getiren yasalar olduğunu, sürekli olarak

işçileri kollamakta olduğunu söylemek mümkün değildir. Burada dikkat edilmesi

gereken en önemli husus, yaptırımın uygulanabilmesi için bir zararın doğmuş olması

dahi gerekmemektedir. Bir tehlikenin varlığı bu hükmün uygulanabilmesi için yeterli

ortamı yaratmaktadır.

C. İSG ( İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ) KANUNU TASARISI TASLAĞI

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili düzenlenen Kanun Tasarısı Taslağının önemli

konu başlıkları ile ilk kez bu Kanun Tasarısı Taslağı ile gündeme gelen Ulusal İş

Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ne ilişkin hükümler ile İşverenlerin Genel

Yükümlülükleri, Risk Değerlendirmesi, İşin Durdurulması ve İşyerinin Kapatılması ve

Yürülükten Kaldırılan Hükümlere aşağıda değinilmiştir.

İSG ( İş Sağlığı ve Güvenliği) Kanunu Tasarısı Taslağı

Birinci Bölüm

� Amaç

Bu Kanunun amacı, çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması, mesleki

risklerin önlenmesi, risk ve kaza faktörlerinin ortadan kaldırılması ile işyerlerinde sağlık

ve güvenlik şartlarının sürekli olarak iyileştirilmesi için alınacak önlemleri ve bu

konulardaki görev, yetki, yükümlülük ve sorumlulukları düzenlemektir.

73

� Kapsam

(1) Bu Kanun hükümleri endüstriyel, tarımsal, ticari, idari, eğitsel, kültürel ve

benzeri faaliyetlerin yapıldığı, resmi ve özel sektöre ait bütün işyerlerine ve işlere

faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.

(2) Bu Kanun hükümleri; Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Kuvvetleri ve Sivil

Savunma gibi kendine özgü karakteristiği olan kamu hizmetlerinin bu Kanun hükümleri

ile çelişen özel faaliyetlerinde uygulanmaz. Ancak, bu tür hallerde de çalışanların sağlık

ve güvenliği, bu Kanununun amaçları doğrultusunda dikkate alınır.

� Ulusal iş sağlığı ve güvenliği konseyi

(1) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak; ihtiyaç, öncelik, politika ve stratejiler

için öneriler geliştirmek, tavsiyelerde bulunmak üzere Bakanlık, sosyal taraflar, ilgili

kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, ilgili diğer kurum ve kuruluş

temsilcilerini bir araya getirmek üzere “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi”

kurulur.

Konseyin toplam üye sayısı 30’u geçemez. Konseye Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanı veya Müsteşarı başkanlık yapar. Konsey kararları toplantıya katılan

üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Oyların eşitliği halinde başkanın oyu kararı belirler.

(2) Konseyin gerekli görmesi halinde çalışma grupları oluşturulur. Aynı anda

beşten fazla çalışma grubu oluşturulamaz. Her bir çalışma grubundaki üye sayısı

dokuzu geçemez.

(3) Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin sekreterya hizmetleri, İş Sağlığı

ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

74

(4) Konseyin Başkan ve üyelerine 3000 gösterge rakamının memur aylık kat

sayısı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda yıllık altı toplantıyı geçmemek üzere,

raportör ve çalışma grubunda görevlendirilenlere ise, 1000 gösterge rakamının memur

aylık kat sayısı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda aylık iki toplantıyı geçmemek

üzere, katıldıkları her toplantı günü için damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi

tutulmaksızın Bakanlık bütçesinden huzur hakkı ödenir.

(5) Konseyin oluşumu, toplanma ve çalışma şekli, çalışma usul ve esasları ile

konseyin başkan ve üyelerine ödenecek huzur hakkı Maliye Bakanlığının görüşü

alınarak, Bakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

İkinci Bölüm

� İşverenlerin Yükümlülükleri

� Genel hükümler

(1) İşveren, işle ilgili her konuda çalışanların sağlık ve güvenliğini korumakla

yükümlüdür.

(2) İşverenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda, bu Kanunun 11 inci

maddesinin ikinci fıkrasına göre, işyeri dışındaki uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet

alması bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yükümlülükleri, işverenin

sorumluluğu ilkesini etkilemez.

� İşverenin genel yükümlülüğü

(1) İşveren, çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak için mesleki risklerin

önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her türlü önlemin alınması,

organizasyonun yapılması, araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik

önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun sürekli olarak

iyileştirilmesi amacına yönelik çalışmalar yapmakla ve işyerinde alınan iş sağlığı ve

güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemekle yükümlüdür.

75

(2) İş sağlığı ve güvenliği ile iş hijyeni konusunda alınacak önlemler hiç bir

şekilde çalışanlara mali yük getirmez.

� İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasında genel prensipler

(1) İşveren, sağlık ve güvenliğin korunması ile ilgili olarak önlemlerin

alınmasında;

a) Risklerin önlenmesi,

b) Önlenmesi mümkün olmayan risklerin analiz edilmesi,

c) Risklerle kaynağında mücadele edilmesi,

ç) Özellikle monoton ve önceden belirlenmiş iş hızında çalışmayı ve bunların

sağlık üzerine olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde işyerinin tasarımı, iş

ekipmanları, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçimi gibi hususlara özen

gösterilerek işin çalışanlara uyumlu hale getirilmesi,

d) Teknik gelişmelere uyum sağlanması,

e) Tehlikeli olanların, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanlarla değiştirilmesi,

f) Teknolojinin, iş organizasyonunun, çalışma şartlarının, sosyal ilişkilerin ve

çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan genel bir önleme politikasının

geliştirilmesi,

g) Toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik

verilmesi,

ğ) Çalışanlara uygun talimatların verilmesi,genel prensiplerine uymakla

yükümlüdür.

76

� Risk değerlendirmesi

(1)İşveren, işyerinde özel risklerden etkilenebilecek çalışanların durumunu da

kapsayacak şekilde, sağlık ve güvenlik yönünden, risk değerlendirmesi yapmakla

yükümlüdür.

(2) İşveren, risk değerlendirmesinin sonucuna göre alınması gereken koruyucu

önlemlere ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar verir.

(3) Kendi adına çalışanlar da yaptıkları işler ile ilgili olarak kendileri ve üçüncü

kişilere yönelik sağlık ve güvenlik yönünden risk değerlendirmesi yapar ve alınması

gereken önlemlere karar verir.

(4) Risk değerlendirmesinin usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak

yönetmelikle düzenlenir.

Üçüncü Bölüm

� Çalışanların Yükümlülükleri

Dördüncü Bölüm

� İşin durdurulması veya işyerinin kapatılması

(1) İşyeri bina ve eklentilerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, iş

ekipmanlarında çalışanların yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edildiğinde, bu

tehlike giderilinceye kadar komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen

veya kısmen durdurulur veya işyeri kapatılır.

(2) Komisyon, işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye

yetkili iki müfettiş, çalışan temsilcisi, işveren temsilcisi ve Bölge Müdürü olmak üzere

beş üyeden oluşur. Komisyona kıdemli iş müfettişi başkanlık eder. Komisyonun

çalışmaları ile ilgili işler bölge müdürlüğü tarafından yürütülür.

77

(3) Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için gerekli maddeler üretilen işyerleri ile

ilgili oluşturulacak komisyonun yapısı, çalışma şekil ve esasları Milli Savunma

Bakanlığı ve Bakanlıkça birlikte hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

(4) Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına, işveren yerel

iş mahkemesine altı iş günü içinde itiraz edebilir.

(5) İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması

kararının uygulanmasını durdurmaz.

(6) Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar.

Kararlar kesindir.

(7) İşyerlerinde, işin kısmen veya tamamen durdurulması veya işyerinin

kapatılması işlemleri ile yeniden çalışmaya izin verilme şartları, işin durdurulmasına

veya işyerinin kapatılmasına karar verilinceye kadar acil hallerde alınacak önlemlere

ilişkin hususlar ile komisyonda görev alacak çalışan ve işveren temsilcilerinin

nitelikleri, seçimi, komisyonun çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından

hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

(8) Bir işyerine, bu Kanunun 25 inci maddesine göre iş sağlığı ve güvenliği

yönünden gerekli belgenin alınmış olması bu maddede öngörülen hükümlerin

uygulanmasına engel teşkil etmez.

(9) İşveren, bu maddenin birinci fıkrası gereğince işin tamamen veya kısmen

durdurulması veya işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini

ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre

başka bir iş vermekle yükümlüdür.

78

Beşinci Bölüm

� Teftiş ve Denetim

Altıncı Bölüm

� İdari Yaptırımlar

Yedinci Bölüm

� Geçici ve Son Hükümler

� Yürürlükten kaldırılan hükümler

(1) 10.06.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun; 72, 77, 78, 79, 80, 81, 82,

83, 85, 86, 87, 88, 89, 95, 105 ve geçici 2 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) İş Kanununun 63 üncü maddesinin dördüncü fıkrası madde metninden

çıkarılmıştır.

(3) İş Kanununun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “ 72 nci

maddesi hükümlerine aykırı olarak bu maddede belirtilen yerlerde 18 yaşını

doldurmamış erkek çocukları ve gençleri ve her yaştaki kadınları çalıştıran,” ibaresi

madde metninden çıkarılmıştır.

� Yürürlük

� Yürütme

(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür136.

136 İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı, http://isggm.calisma.gov.tr/docs/isg-kanun-taslak-metin%20.pdf (01 Haziran 2007)

79

D. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

12.06.1989 tarihli ve 89/391/EEC sayılı Avrupa Birliği Konsey Direktifi ve

4857 sayılı İş Kanunu’nun 78. maddesi esas alınarak hazırlanan ve 09.12.2003 tarih ve

25311 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği

Yönetmeliği (ISGY) Danıştay 10. Dairesi’nin 15.06.2006 tarih ve 2006/3007 sayılı

kararı ile iptal edilmiştir.

Bunun yanında Avrupa Birliği Konsey Direktifi ve 4857 sayılı İş Kanunu

uyarınca hazırlanmış başka pek çok Yönetmelik bulunmaktadır. Avrupa Birliği

yönergeleri esas alınarak çıkartılan bütün bu Yönetmelik’lerde ilgili Avrupa Birliği

mevzuat yönergeleri tercüme edilmiş ancak Avrupa Birliğine (AB) henüz üye

olunmadan ve müzakere tarihinin alınmadığı bir dönemde Avrupa Birliğinden yapılan

atıflar bir anlamda 4857 sayılı Kanunu’nu AB standartlarına uydurmaya çalışıldığı

eleştirilerini de beraberinde getirmiştir137.

137 Tuncay, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği s. 40

80

4857 sayılı İş Kanunu’na istinaden çıkartılan İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili

diğer Yönetmelikler aşağıda belirtilmiştir.

Tablo 1

4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında Yayımlanan

İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgili Yönetmelikler Sıra No

Yönetmeliğin Adı 4857 s. İş Kanunun

İlgili Maddesi

R.G. Tarih / Sayı

Yürütme Tarihi

1 Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru İstihdamı Hakkında Yönetmelik

30.Md. 24/3/2004

25412

Yayımı tarihinde

2 Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırmayan İşverenlerden Ceza Olarak Kesilen Paraları Kullanmaya Yetkili Komisyonun Kuruluşu ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

30.Md.

son fıkra

26/9/2003

25241

Yayımı tarihinde

3 İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği

41.Md. 6/4/2004

25425

Yayımı tarihinde

4 Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği 60.Md. 3/3/2004

2539

Yayımı tarihinde

5 İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği

63/3.Md. 6/4/2004

25425

Yayımı tarihinde

6 Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik

63.Md.

son fıkrası

15/4/2004

25434

Yayımı tarihinde

7 Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik

65.Md. 31/3/2004

25419

Yayımı tarihinde

8 Hazırlama, Tamamlama ve Temizleme İşleri Yönetmeliği

70.Md. 28/4/2004

25446

Yayımı tarihinde

9 Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik

71.Md. 6/4/2004

25425

Yayımı tarihinde

10 Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılmaları Hakkında yönetmelik

73.Md.

9/8/2004

25548

Yayımı tarihinde

81

11 Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Yönetmeliği

76/1.Md. 6/4/2004

25425

Yayımı tarihinde

12 Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

76/2.Md. 7/4/2004

25426

Yayımı tarihinde

13 Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri ile İlgili Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

77.Md. 7/4/2004

25426

Yayımı tarihinde

14 İş Sağlığı ve Güvenliği

Yönetmeliği (89/391/EEC)

78.Md. 9/12/2003

25311

Yayımı tarihinde (Danıştay 10. Dairesinin 15.06.06 - 2006/3007 sayılı kararı ile iptal)

15 Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliği (92/58/EEC)

78.Md. 23/12/2003 25325

Yayımı tarihinde

16 Gürültü Yönetmeliği (2003/10/EC-(86/188/EEC)

78.Md.

23/12/2003

25325

23/12/2006

17 Titreşim Yönetmeliği (2002/44/EC)

78.Md. 23/12/2003

25325

23/12/2006

18 Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği (92/57/EEC)

78.Md. 23/12/2003

25325

Yayımı tarihinde

19 Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (98/24/EC-2000/39/EC Sınır Değer)

78.Md. 26/12/2003 25328

Değişiklik 19/10/2005

25971

Yayımı tarihinde

20 Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik (99/92/EC)

78.Md. 26/12/2003

25328

Yayımı tarihinde

21 Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik 90/394/EEC-97/42/EEC-99/38/EC)

78.Md. 26/12/2003

25328

Yayımı tarihinde

22 Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (83/477/EEC)

78.Md. 26/12/2003

25328 (Değ.17/2/200

425376)

15/4/2006

23 İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik (89/654/EEC)

78.Md. 10/2/2004

25369

Yayımı tarihinde

82

24 İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (89/655/EEC)

78.Md. 11/2/2004

25370

Yayımı tarihinde

25 Elle Taşıma İşleri Hakkında Yönetmelik (90/269/EEC)

78.Md. 11/2/2004

25370

Yayımı tarihinde

26 Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik (89/656/EEC)

78.Md. 11/2/2004

25370

Yayımı tarihinde

27 Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (92/104/EEC)

78.Md. 21/2/2004

25380

Yayımı tarihinde

28 Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Hakkında Yönetmelik (92/91/EEC)

78.Md. 22/2/2004

25381

Yayımı tarihinde

29 Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik (91/383/EEC)

78.Md. 15/5/2004

25463

Yayımı tarihinde

30 Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik (2000/54/EC-93/88/EEC-97/59/EC-97/65/EC)

78.Md. 10/6/2004

25488

Yayımı tarihinden

1 yıl sonra

31 Balıkçı Gemilerinde Yapılan Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (93/103/EEC)

78.Md. 27/11/2004

25653

Yayımı tarihinden 2 yıl sonra

32 İşyeri Kurma İzni ve İşletme Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik

78/2.Md. 17/12/2004 Yayımı tarihinde

33 İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmelik

79.Md. 15/3/2004

25393

Yayımı tarihinde

34 İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik

80.Md. 7/4/2004

25426

Yayımı tarihinde

83

35

İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

81.Md. 16/12/2003 25318

Değişiklik 4/2/2005

25717

Yayımı tarihinde (İşyeri Hekimi tanımı, 18-19-20-25 ve 26. Maddeleri iptal)

36

İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

82.Md. 20/1/2004 25352

Değişiklik 26/01/2006

26061

Yayımı tarihinde (İş Güvenliği Uzmanı tanımı, 5,7,8,9,10,11,12,13,14,15 ve 16. maddeleri iptal)

37 Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği 85.Md. 16/6/2004 25494

Değişiklik 23/10/2004

25622

Yayımı tarihinde

38 Gebe ve Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik (92/85/EEC)

88.Md. 14/7/2004

25522

Yayımı tarihinde

39 Askeri İşyerleriyle Yurt Güvenliği İçin Gerekli Maddeler Üretilen İşyerlerinin Denetim ve Teftişi Hakkında Yönetmelik

91/2.Md. 1/8/2004

25540

Yayımı tarihinde

40 Konut Kapıcıları Yönetmeliği 110.Md. 3/3/2004

25391

Yayımı tarihinde

(Danıştay 10. Dairesinin 13.03.07 – E 2004/6952, k 2007/946 sayılı kararı ile 13. madde iptal .)

41 Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik

111/1.Md 28/2/2004

25387

Yayımı tarihinde

42 Tarım ve Ormandan Sayılan İşlerde Çalışanların Çalışma Koşullarına İlişkin Yönetmelik

111/2.Md 6/4/2004

25425

Yayımı tarihinde

Kaynak: http://isggm.calisma.gov.tr/yonetmelikler.asp, 15.04.2007

84

E. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TSE STANDARTLARI

Kılavuz niteliği taşıyan ilk sağlık ve güvenlik standardı olan "BS 8800 Mesleki

Sağlık ve Güvenlik Yönetim Sistem Rehberi" 1996'da İngiliz Standartlar Enstitüsü

(BSI) tarafından yayınlanmıştır. Kılavuz niteliği taşıyan bu ilk standart kurumların

belgelendirilmesine yönelik bir temel teşkil etmemekteydi.

Sonraları başka belgelendirme kuruluşları da bu konuda standartlar

yayınlamışlardır. Ancak yayınlanan bu standartlar BS 8800'u temel almalarına rağmen

birbirlerinden içerik ve uygulama bakımından farklılıklar göstermekteydi. Bunun

üzerine BSI öncülüğünde uluslararası kabul edilebilecek bir sağlık ve güvenlik

standardı hazırlanmasına yönelik bir komisyon toplanması kararlaştırılmış ve bu

komisyonun çalışmaları sonucunda 1999 yılında OHSAS 18001 standardı

oluşturulmuştur. Hazırlanan bu standart, 2001 yılında TSE (Türk Standartları Enstitüsü)

tarafından kabul edilerek TS–18001 olarak yayınlanmıştır.

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili bazı TSE Standartları Ek 2 ‘de belirtilmiştir.

Genel Olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi'ni Uygulayan Kurumlar;

� İş sağlığı ve güvenliği risklerini belirlemiş ve bu riskleri gerekli

önlemlerle asgari seviyeye indirmiş,

� İlgili mevzuat gerekliliklerini yerine getirmiş,

� İş Sağlığı ve Güvenliği'ne yönelik hedefler belirlemiş ve bu hedeflere

ulaşmak için yönetim programları geliştirmiş,

� Gerekli eğitimleri uygun kişilere sağlamış,

� Acil durumlara (kazalar, vb) yönelik gerekli hazırlıkları yapmış,

� İş Sağlığı ve Güvenliği sisteminin performansını denetimlerle izleyen,

� İzleme sonuçlarına bağlı olarak gerektiğinde iyileştirme faaliyetlerini

başlatan,

85

� İş Sağlığı ve Güvenliği'ne yönelik çalışmalarını dökümante eden ve

sonuçlarını kayıt altına alan kurumlardır138.

F. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE ÖRGÜTSEL EĞİTİM

10.06.2003 Tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5 inci bölümü

İş Sağlığı ve Güvenliği başlığını taşımaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği ‘nde başarı

yakalamanın mutlak yolu eğitimdir.

İş Sağlığı ve Güvenliği politikası’nda, eğitim ile "0 (Sıfır) İş Kazası"

hedeflenmelidir. Eğitim; bir insanı, toplum yaşamına uydurmak, bazı yeteneklerini

geliştirmek ve bazı değerlere saygı duymaya yöneltmek için uygulanan yöntemlerin

tümüdür139.

İş sağlığı ve güvenliği çalışmaları; tıp, fizik, kimya, psikoloji, sosyoloji,

istatistik ve ergonomi gibi çok sayıda bilim dalının beraber çalışmasını gerektiren

önemli bir konudur140. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün çalışmaları doğrultusunda

uzmanlarca yapılan araştırmalar sonucu, iş kazaları ve meslek hastalıklarının % 98

oranla önlenebilir olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, toplumsal eğitim ile birlikte

konuyla ilgili eğitim ve öğretimin önemini ortaya çıkarmaktadır141.

138 http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm (01 Haziran 2007) 139 Gelişim Hachette, “Eğitim ve Eğitim Kavramının Evrimi” Gelişim Hachette Alfebetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt: 3 İstanbul: Gelişim Basım ve Yayım A.Ş, 1983, s.1145. 140 Mehmet Nuri Görücü, “Türkiye'deki ve İngiltere'deki İş Sağlığı ve Güvenliği Teftiş Sistemlerinin Karşılaştırılması”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004), İstanbul, s.62. 141 Onur Yetkin, “Şantiyelerin İş Güvenliği Performans Analizi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004), İstanbul, s.77.

86

Üçüncü Bölüm

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İşveren, işin sahibi olması, işyerinin mülkiyetinin kendisine ait olması ya da

yönetim hakkına sahip olması sebebi ile işyerinde geniş yetkilere sahiptir. Ancak bu

geniş yetkiler işverene bir takım yükümlülükler getirmektedir. İş sağlığı ve güvenliği

mevzuatı bu durumun paralelinde bir düzenleme getirerek İSG’ni sağlama esas

sorumluluğunu işverene yüklemiştir. İşyerlerinde İSG önlemlerinin alınması

sorumluluğu işverenlerin işçiyi gözetme borcunun doğal bir sonucudur.

İşverenlerin güvenlik önlemlerini alma borcunu düzenleyen temel kanun, 4857

sayılı İş Kanunu’dur. Bu Kanun’un beşinci bölümünde işverenin yükümlülükleri

açıklanmıştır. “İşverenler, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli

her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve

güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.

İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup

uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması

gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş

sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.”şeklinde görevleri

tanımlanmaktadır (77 m.). Bu tanım ile İSG konusunda çıkarılan tüm yönetmeliklerde

işverenlere uyma zorunluluğu getirilmiştir.

87

A. İŞVERENLERİN GENEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Genel olarak herhangi bir işyerinde iş güvenliğini sağlamada esas faktör

insandır. Teknolojik gelişmeler ve gelişmelerin sağladığı güvenlik faktörleri önemli

olmakla birlikte insan faktörünün önemi yine de birinci sıradadır142.

İşverenin hizmet sözleşmesinden doğan borçlarından birisi de işçiyi

gözetmektir. İşverene bağlı olarak çalışan işçi doğal olarak onun göstereceği yerde ve

şartlarda çalışmak zorundadır. İşveren emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırmakta

olduğu işçinin en başta ruhi ve bedeni sağlığını koruyucu iş şartlarını hazırlaması, iş

güvenliği için gerekenleri yapması “gözetim borcunun” bir kısmını teşkil etmektedir.

İşverenin işçisini gözetme borcu zorunluluğu hem cari hukukumuzun genel

hükümlerinden doğmakta hem de bir kısım özel düzenlemelerden kaynaklanmaktadır143.

İşveren, işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla

yükümlüdür. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyeri dışındaki uzman kişi

veya kuruluşlardan hizmet alması bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

İşverenlerin genel yükümlülükleri içerisinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini

korumak için mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her

türlü önlemi almak, organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak bulunmaktadır.

İşveren, sağlık ve güvenlik önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi

ve mevcut durumun sürekli iyileştirilmesi amaç ve çalışması içinde olmalıdır.

142 Rüstem Keleş, İSG İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Ankara, Sayı 25, Mayıs-Haziran 2005, s.23. 143 Ö. Eyrenci , S. Taşkent ve D. Ulucan, Bireysel İş Hukuku, İstanbul: Legal Yayınevi, Mart 2004, s.121.

88

İşverenlerin sağlık ve güvenliğin korunması ile ilgili önlemlerin alınmasında

uygulayacakları genel prensipleri sıralayacak olursak;

� Risklerin önlenmesi,

� Önlenmesi mümkün olmayan risklerin değerlendirilmesi,

� Risklerle kaynağında mücadele edilmesi,

� İşin kişilere uygun hale getirilmesi için, özellikle işyerlerinin

tasarımında, iş ekipmanları, çalışma şekli ve üretim metotlarının

seçiminde özen gösterilmesi, özellikle de monoton çalışma ve önceden

belirlenmiş üretim temposunun hafifletilerek bunların sağlığa olumsuz

etkilerinin en aza indirilmesi,

� Teknik gelişmelere uyum sağlanması,

� Tehlikeli olanların, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanlarla

değiştirilmesi,

� Teknolojinin, iş organizasyonunun, çalışma şartlarının, sosyal ilişkilerin

ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan genel bir

önleme politikasının geliştirilmesi,

� Toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik

verilmesi,

� İşçilere uygun talimatların verilmesi şeklinde özetleyebiliriz.

İşverenler, işyerinde yapılan işlerin özelliklerini dikkate alarak, işçilerin sağlık

ve güvenliği yönünden tüm riskleri değerlendirmelidirler.

İşçiye herhangi bir görev veren işveren, onun sağlık ve güvenlik yönünden

uygunluğunu göz önüne almak zorundadır. Ayrıca yeni teknolojinin planlanması ve

uygulanmasının, seçilecek iş donanımlarının çalışma ortam ve koşullarına, işçilerin

sağlığı ve güvenliğine etkisi konusunda işçiler veya temsilcileri ile istişarede

bulunmalıdır. Ciddi tehlike bulunduğu bilinen özel yerlere sadece yeterli bilgi ve talimat

verilen işçilerin girebilmesi sağlanmalıdır.

89

4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen önemli hükümlerden biri de işverenlerin

işçileri eğitme yükümlülüğüdür. İşveren, işyerinin büyüklüğüne göre işyerinin geneli ile

işçilerin çalışmakta olduğu bölümde veya yaptığı her işte yürütülen faaliyetler, sağlık ve

güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında işçileri aydınlatmak

zorundadır.

İş sağlığı ve güvenliği alanında önleyici hizmetlerin etkinliğinin de artırılması

gerekmektedir. İlgili mevzuat ile İşverenlere bu konuda da bir takım yükümlülükler

getirilmiştir. İşveren, işyerinde sağlık ve güvenlik risklerini önlemek ve koruyucu

hizmetleri yürütmek üzere, işyerinde bir veya birden fazla kişiyi görevlendirmelidir. Bu

kişilere görevlerini yürütmeleri için yeterli zaman verilmeli ve faaliyetleri sebebiyle

hiçbir şekilde dezavantajlı duruma düşürülmemelidir. İşyerinde bu görevleri

yürütebilecek nitelikte personel bulunmaması halinde, söz konusu hizmet dışarıdan bu

konuda yeterlik belgesi olan uzman kişi ve kuruluşlardan da alınabilir.

İşveren, işçilerin işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerine

uygun olarak sağlık gözetimine tabi tutmakla da yükümlüdür. Bunun için işçilerin işe

girişlerinde sağlık durumlarının yapacakları işe uygun olduğunu belirten sağlık raporu

alınmalıdır. Ayrıca yapılan işin özelliğine göre, işin devamı süresince sağlık

muayeneleri düzenli aralıklarla tekrarlanmalıdır.

1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği İçin Gerekli Her Türlü Önlemi

Alma Yükümlülüğü

4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesi “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve

güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız

bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme

uymakla yükümlüdürler.” demektedir.

90

Bu maddede belirtilen her türlü önlemi alma ifadesi işverene tehlikeli

olabilecek tüm durumlar için son teknolojiyi kullanarak her türlü önlemi alma

yükümlülüğü getirmektedir. Bu durum 1475 sayılı İş Kanunu’nda bu denli açık

belirtilmemiş, konu yargı kararları ile desteklenmekte iken, 4857 sayılı iş Kanunu’nda

bu denli açık belirtilmesi son derece faydalı olmuştur.

2. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerine Uyulup

Uyulmadığını Denetleme Yükümlülüğü

Her şeyde olduğu gibi, güvenliğin temeli de denetimdir. İnsanlar, ne kadar

eğitilmiş olsalar da, ne kadar işlerine eğilip önem verseler de, denetlenmedikleri

takdirde, bir süre sonra bu özelliklerini kaybetmektedirler. Bu nedenle bu özelliklerini

canlı tutmanın yolu eğitimle birlikte denetimden geçmektedir144.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-ı bendi, işverene, işçinin işin güvenliğini

tehlikeye düşürmesi nedeniyle iş sözleşmesini fesh yetkisi vermektedir.

Böylesine geniş yetkileri bünyesinde bulunduran işveren, işyerinde her türlü

önlemi almış olsa bile, işçileri bu önlemlere uymaları konusunda mutlak denetlemesi

gerekmektedir. Örneğin koruyucu malzemenin işyerinde bulundurulması, hatta işçiye

teslim edilmesi, işverenin yükümlülüğünü ortadan kaldırmamakta, işçinin bu koruyucu

malzemeyi kullanıp kullanmadığının takibi, denetimi ve bununla ilgili önlemleri alması

işverenin ödevlerinden biridir.

3. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçileri

Bilgilendirme ve Eğitme Yükümlülüğü

07.04.2004 Tarih ve 25426 saılı Resmi Gazate’de yayınlanarak yürürlüğe giren

Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında

Yönetmeliğin 4. maddesinde “İşverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma

ortamının tesis edilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu amaçla,

işverenler, çalışanları, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların

karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler

144 Ural Fer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı , Yakın ve Ortadoğu Çalışma Eğitim Merkezi, Haziran 2000, Yayın No:5 , s.11.

91

konusunda işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarını hazırlamak,

eğitimlerin düzenlenmesini, çalışanların bu programlara katılmasını sağlamak ve

verilecek eğitim için uygun yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlüdürler.

Asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverene ait çalışanların

eğitimlerinden, asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur.

Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, geçici iş ilişkisi ile çalışanlara gerekli eğitimi

vermekle yükümlüdür.

İşverenler, çalışanlarına, iş sözleşmesinin türüne bakılmaksızın gerekli eğitimi

vermekle yükümlüdür.” denilmektedir.

İşçinin tüm tehlikeleri kendiliğinden bilmesini beklemek mümkün değildir.

İşveren mutlaka işyerindeki tehlikeleri işçilere uygun bir şekilde öğretmek zorundadır.

İşveren alınan önlemlerin amaçlarını ve niteliklerini işçilere öğretmekle de yükümlüdür.

Buna göre işçilerin eğitim ve kültür dereceleri de nazara alınmak şartıyla, işveren uyarı

levhaları ile yetinmeksizin, eğitim çalışmaları yapmak, kullanma talimatları

düzenlemek, alınmış önlemlere uymayı alışkanlık haline getirmek gibi faaliyetler ile

işçileri bilgilendirmek ve eğitmekle yükümlüdür.

İşveren, işçisini mutlaka eğitecek onun bilgisinin yeterliliğine güvenmeyecektir.

Bu eğitim sadece işe yeni giriş sırasında yapılmayacak, her iş değişmesinde yenisinin

tehlikeleri ve alınacak önlemler konusunda işçiler yeniden eğitimlere tabi tutulacaktır.

Burada görüleceği gibi, işverenin işçilerini eğitme görevi süreklilik göstermektedir.

4. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında İşçilerin Görüşlerini

Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü

4857 sayılı İş Kanunu ve bu Kanun’a istinaden çıkartılan İş Sağlığı ve

Güvenliği ile ilgili tüm yönetmeliklerde işçi ve işverenlerin katılımları ile oluşturulan

kurallar teşvik edilmekte ya da zorunlu kılınmaktadır.

İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği konularında işçilerin görüşlerini alarak

katılımlarını sağlamaları, alınan tüm güvenlik önlemlerinin daha kolay uygulanmasını

sağlayacaktır.

92

07.04.2007 Tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe

giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik’te işyerlerinde

oluşturulması gereken iş sağlığı ve güvenliği kurulunda, işyerinde görevli formen,

ustabaşı veya usta, açık oyla seçilecek işçi temsilcisi ve sağlık ve güvenlik işçi

temsilcisinin bulunmasını zorunlu kılmıştır.

İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği konularında işçilerin görüşlerini almakla,

öneri getirmelerini teşvik etmekle, bu tür faaliyetlere ve toplantılara dengeli

katılımlarını sağlamakla yükümlüdürler.

5. İşverenin İşyerini İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Örgütleme

Yükümlülüğü

a) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları

İş sağlığı ve güvenliği konusunda ileri bir aşamaya gelmiş ülkelerde işyeri

düzeyinde ortak kurullar aracılığı ile iş güvenliği faaliyetine girilmesi yaygın bir

uygulamadır. Türkiye’de de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 80. maddesinde “sanayiden

sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin

yapıldığı işyerlerinde her işveren bir İş Sağlığı ve Güvenliği kurulu kurmakla

yükümlüdür. İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği

mevzuatına uygun olarak verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler” hükmüne yer

verilmiştir145.

07.04.2007 Tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe

giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik’te bu kurulun kimlerden

oluşacağını belirtilmiştir.

145 Çolak, s.269.

93

Buna göre İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları aşağıda belirtilen kişilerden oluşur;

a) İşveren veya işveren vekili,

b) İş Kanununun 82 nci maddesi uyarınca iş güvenliği ile görevli

mühendis veya teknik elemanı,

c) İş Kanununun 81 inci maddesi uyarınca görevlendirilen işyeri hekimi,

d) İnsan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri

yürütmekle görevli bir kişi,

e) Varsa sivil savunma uzmanı,

f) İşyerinde görevli formen, ustabaşı veya usta,

g) 2821 sayılı Sendikalar Kanununun değişik 34 üncü maddesi hükmü

uyarınca işyerinde bulunan sendika temsilcilerinin kendi aralarında

seçecekleri kişi, işyerinde sendika temsilcisi yoksa o işyerindeki

işçilerin yarıdan fazlasının katılacağı toplantıda açık oyla seçilecek işçi,

h) Sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi.

Kurulun başkanı işveren veya işveren vekili, kurulun sekreteri ise bu maddenin

(b) bendinde sözü edilen kişidir.

Bu maddenin (b), (c), (d), (e) bentlerinde gösterilen üyeler işveren veya işveren

vekili tarafından atanırlar.

Bu maddenin (f) bendinde belirtilen üye o işyerindeki formen, ustabaşı veya

ustaların yarıdan fazlasının katılacağı toplantıda açık oyla seçilen kişidir.

Bu maddenin (f) ve (g) bentlerinde sözü geçen kurul üyelerinin aynı usullerle

yedekleri seçilir.

94

İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik kurulun görevlerini

ayrıntılı olarak belirtmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;

a) İşyerinin niteliğine uygun bir iş sağlığı ve güvenliği iç yönetmelik

taslağı hazırlamak, işverenin veya işveren vekilinin onayına sunmak ve

iç yönetmeliğin uygulanmasını izlemek, izleme sonuçlarını rapor haline

getirip alınması gereken tedbirleri belirlemek ve kurul gündemine

almak,

b) İş sağlığı ve güvenliği konularında o işyerinde çalışanlara yol

göstermek,

c) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehlikeleri ve önlemleri

değerlendirmek, tedbirleri belirlemek, işveren veya işveren vekiline

bildirimde bulunmak,

d) İşyerinde meydana gelen her iş kazası ve tehlikeli vaka veya meslek

hastalığında yahut iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir tehlike halinde

gerekli araştırma ve incelemeyi yapmak, alınması gereken tedbirleri bir

raporla tespit ederek işveren veya işveren vekiline vermek,

e) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim ve öğretimini planlamak, bu

konu ve kurallarla ilgili programları hazırlamak, işveren veya işveren

vekilinin onayına sunmak ve bu programların uygulanmasını izlemek,

f) Tesislerde yapılacak bakım ve onarım çalışmalarında gerekli güvenlik

tedbirlerini planlamak ve bu tedbirlerin uygulamalarını kontrol etmek,

g) İşyerinde yangınla, doğal afetlerle, sabotaj ve benzeri ile ilgili

tedbirlerin yeterliliğini ve ekiplerin çalışmalarını izlemek,

h) İşyerinin sağlık ve güvenlik durumuyla ilgili yıllık bir rapor hazırlamak,

o yılki çalışmaları değerlendirmek, elde edilen tecrübeye göre ertesi

yılın çalışma programında yer alacak hususları ve gündemi tespit

etmek, işverene teklifte bulunmak, planlanan gündemin yürütülmesini

sağlamak ve uygulanmasını değerlendirmek,

95

i) 4857 sayılı İş Kanununun 83 üncü maddesinde belirtilen taleplerin

vukuunda acilen toplanmak ve karar vermek.

Kurul karşısında yükümlülükleri olan yalnızca işveren değildir. Aynı durum

işçiler için de söz konusudur. İşçiler, sağlık ve güvenliğin korunması amacıyla

kurullarca konulan kurallara uymak zorundadırlar.

b) İşyeri Hekimleri

İşyeri ortamının sağlıklı ve güvenli kılınması, bunun sürdürülmesi, çalışanların

sağlığının korunması ve geliştirilmesi, “işveren, işyeri hekimi ve çalışan” üçlüsünün

ortak uyumlu çalışmasına bağlıdır. Bu kesimlerin bilgi donanımları ve uygulamaları,

istenilen olumlu koşullara ulaşmakta oldukça etkin bir rol oynamaktadır146.

İşyeri hekimliği ve işyeri sağlık birimleri çağdaş bir iş güvenliği örgütünün

ayrılmaz parçasıdır. Öte yandan iş yeri sağlık biriminin ne suretle oluşturulacağı, sahip

olması gereken fiziki koşullar da Yönetmeliklerle belirlenmiştir147.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. maddesinde “devamlı olarak en az elli işçi

çalıştıran işverenler, Sosyal Sigortalar Kurumunca sağlanan tedavi hizmetleri dışında

kalan, işçilerin sağlık durumunun ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği

önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık hizmetlerini

yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike derecesine göre bir veya daha

fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir işyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlüdür.”

denilmektedir.

İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimleri Görevleri İle Çalışma Usul ve

Esasları Hakkında Yönetmelik 16.12.2003 Tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete’de

yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

146 Ufuk Berberoğlu, Muzaffer Eskiocak, Galip Ekuklu ve Ahmet Saltık, Tam Gün İşyeri Hekimi Çalışan Bir İşletmede İş Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri Yönetim Sürecinin Değerlendirilmesi, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara, Ocak 2002, Sayı: 9, s.58. 147 Ekmekçi, s.168.

96

İşyeri Hekimlerinin Hizmet Süresi;

İşyeri hekimleri, bu Yönetmelikte belirtilen görevleri eksiksiz olarak yerine

getirmek için;

I inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 1 iş günü,

II inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 2 iş günü,

III üncü Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 3 iş günü,

IV üncü Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 4 iş günü,

V inci Risk Grubunda yer alan işyerlerine; ayda en az 5 iş günü,

gitmek zorundadır.

İşe giriş ve periyodik sağlık kontrolleri için çalışan başına yılda en az 30

dakika süre, yukarıda hesaplanan koruyucu hizmet süresine eklenir.

Ayrıca işyerinde tedavi hizmeti verilmesi durumunda, bu hizmet için gerekli

süre yukarıda belirtilen sürelerin dışında tutulur.

İşyerlerinin, iş sağlığı ve güvenliği açısından hangi risk grubuna gireceği T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan ve 06.03.2005 tarih ve 25747

sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Risk Grupları

Listesi Tebliği ‘nde belirtilmiştir.

97

İşyeri Hekiminin Görevleri;

İşyeri hekimi iş sağlığı hizmetleri kapsamında aşağıdaki görevleri yapmakla

yükümlüdür;

� Çalışanların işe giriş ve periyodik muayenelerini yapar,

� İşyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kuruluna katılarak çalışma ortamı ve

çalışanların sağlığının gözetimi ile ilgili gerekli açıklamalarda bulunur,

danışmanlık yapar ve kurulda alınan kararların uygulanmasını izler,

� Özelliği olan çalışanları; gebe ve emzikli kadınları, on sekiz yaşından

küçükleri, iki yaşından küçük çocuğu olan anneleri, meslek hastalığı

veya şüphesi tanısı alanları, kronik hastalığı olanları, malul ve

özürlüleri, alkolikleri, ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı olanları, birden

fazla iş kazası geçirmiş olanları yakın takip ve koruma altına alır,

� Özürlülerin işe alınmaları, işyerinde oluşan bir kaza ya da hastalık

sonrasında geçici ya da kalıcı iş göremezliği olanların işe başlamaları

veya eski hükümlülerin gerekli sağlık muayenelerini yaparak uygun işe

yerleştirilmeleri için rapor hazırlar,

� Sağlık nedeniyle üç haftadan uzun veya meslek hastalıkları veya iş

kazaları nedeniyle veya sık tekrarlanan işten uzaklaşmalarda, işe dönüş

muayenesi yapar,

� Kronik hastalığı olanları daha sık aralıklarla muayene eder, gerekli

tetkikleri yaptırır ve koruyucu önlemlerin alınması hususunda gerekli

işlemleri yapar,

� Gerekli laboratuvar tetkikleri ve radyolojik muayeneleri yaptırır,

� İşyerinde ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının organizasyonunu yapar,

ilgili personelin eğitimini sağlar ve acil tedavi hizmetlerini yürütür,

� Bulaşıcı hastalıkların kontrolünü sağlayarak yayılmasını önleme ve

aşılama çalışmaları yapar,

� Kreş ve çocuk bakım yurdu ile emzirme odalarının sağlık koşullarını

kontrol eder, sağlık koşullarına uygunluğunu sağlar, çocukların sağlık

muayenelerini yaparak kayıt altına alır,

98

� Gebe ve emzikli kadınların işyerindeki olası sağlık tehlikelerine karşı

sağlığını korur, geliştirir ve eğitimlerini sağlar,

� İşyerinde kullanılan, tüketilen maddeleri kontrol ve izlemek için aralıklı

olarak inceleme yaparak etmenleri belirler, değerlendirir ve kontrol

önlemleri geliştirir,

� Çalışma ortamı gözetimi ile ilgili olarak gerektiğinde ölçümler

yapılmasını sağlayarak alınan sonuçların çalışanlar yönünden

değerlendirmesini yapar,

� İşyerinin genel hijyen koşullarını devamlı izleyerek ve denetleyerek

işyerindeki bütün birimlerin çalışanların sağlığını koruyup geliştirecek

biçimde düzenlenmesi, çalışana sağlıklı bir ortamda ve yürütülen işin

gerektirdiği kaloriyi karşılayacak nitelikte yemek sunulması, içme suyu

imkanı sağlanması, soyunma odaları, banyo, lavabo ve tuvaletlerin

bakımlı ve temiz olması ve genel temizlik donanımının temin edilmesi

ve sürdürülmesi için gereğini yerine getirir,

� İş ve çalışanın uyumunu sağlamak için çalışanların sağlığının, yapılan

iş ve işlemler ile çalışma ortamındaki çeşitli stres faktörlerinden

olumsuz yönde etkilenmesi olasılığına karşı inceleme ve araştırmalar

yapar,

� Meslek hastalığı veya şüphesi tanısı alan çalışanların izleme ve

kontrolünü yapar, SSK Meslek Hastalıkları Hastaneleri ile sürekli

işbirliği içinde çalışır,

� İşyerinde meslek hastalığı veya meslek hastalığı şüphesi tanısı alanların

çalıştığı ortamda ve çalışanlarla ilgili inceleme yapar,

� Herhangi bir hastalık veya kaza ya da periyodik muayene sonrasında

eski işinde çalışması sakıncalı bulunan çalışanın, mevcut sağlık

durumuna uygun bir işte çalıştırılmasını sağlar,

� İş kazasına uğrayan ya da meslek hastalığına tutulan çalışanların

rehabilitasyonu konusunda işyerindeki ilgili birimlerle işbirliği içinde

çalışır,

� Eski hükümlü, malul ve özürlülerin işlerine uyumlarını sağlar,

99

� İşyeri yöneticilerine, iş sağlığı ve iş güvenliği kurul üyelerine,

çalışanlara ve temsilcilerine genel sağlık konularında eğitim verir ve bu

eğitimlerin sürekliliğini sağlar,

� Çalışanların, zamanlarını etkin ve verimli biçimde değerlendirmeleri

için eğitici, kültürel ve sportif etkinliklerle zenginleştirilmiş dinlenme

imkanı sağlayacak çalışmalar yapar,

� İşyerindeki sağlık gözetimi ile ilgili çalışmaları kaydeder ve Ek-6da

belirtilen örneğe uygun yıllık çalışma raporu hazırlayarak iş sağlığı ve

güvenliği kuruluna gönderir.

c) İşyeri Sağlık Birimleri

Sağlık biriminde en az bir işyeri hekimi ile birlikte en az bir işyeri hemşiresi

veya sağlık memuru görevlendirilmesi zorunludur.

Sağlık birimi, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülebilmesine ve çalışacak

personel sayısına yetecek büyüklükte, kolay ulaşılabilir, tercihen tek katlı bir binada

veya kurulacağı binanın giriş katında olmalıdır. Sağlık birimi; en az bir muayene odası,

bir müdahale odası, bir yardımcı sağlık personeli odası ile bekleme odasından oluşur.

Sağlık biriminde yeterli aydınlatma, havalandırma, ısıtma, soğuk ve sıcak su tesisatı

bulunmalı, sağlık biriminin tabanı kolay temizlenebilen ve yıkanabilen nitelikte

olmalıdır. Sağlık birimi Yönetmelik ekinde belirtilen araç ve gereçler ile donatılır.

Nitelikleri dolayısıyla devamlı çalışma yapılan işyerlerinde sağlık birimleri

çalışma süresince açık bulundurulur ve en az bir işyeri hemşiresi veya sağlık memuru

görevlendirilir. Normal çalışma süresi dışında kalan vardiya çalışmalarında bu

personelin sağlanamadığı hallerde, sağlık biriminde ilk yardım kursu görmüş en az bir

eleman görevlendirilir.

Sağlık birimi, çalışanların kişisel sağlık dosyalarını işler ve işten ayrılma

tarihinden itibaren 10 yıl süresince saklamak zorundadır.

100

İşyerinde meydana gelen bütün kaza ve meslek hastalıkları da kaydedilir. Kaza

ve meslek hastalıklarının kayıtları değerlendirilerek kaynakları belirlenir ve bunlara

yönelik önlemler geliştirilir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. maddesi, işverenlere işyeri

hekimi yanında, işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüğü de getirmiştir.

d) İşyeri Ortak Sağlık Birimleri

İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimleri Görevleri İle Çalışma Usul ve

Esasları Hakkında Yönetmelik’le getirilen bir başka kurum da ortak sağlık birimidir.

Buna göre İşverenler, koruyucu ve acil sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütmek üzere

bir ortak sağlık birimi kurabilir, kurulmuş olanlara ortak olabilirler (yön.m.17).

Ortak sağlık birimi aynı işkolunda faaliyet gösteren işyerlerine hizmet vermek

üzere kurulabileceği gibi, küçük sanayi siteleri veya organize sanayi bölgeleri gibi aynı

alanda kurulmuş bulunan ve farklı işkollarında faaliyet gösteren işyerlerine hizmet

vermek üzere de kurulabilir.

Ortak sağlık biriminde çalışacak personel sayısı ve nitelikleri, hizmet verilecek

işyerlerinin yer aldığı risk grupları ve çalışanların toplam sayısı dikkate alınarak bu

Yönetmelikte belirtilen diğer kriterlere göre tespit edilir.

Ortak sağlık biriminin tüm giderleri hizmet alan işverenler tarafından

karşılanır.

101

e) İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanlar

4857 sayılı İş Kanunu’nun 82.maddesinde “sanayiden sayılan, devamlı olarak

en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde

işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş kazalarının ve meslek

hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının

izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve

tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik elemanı

görevlendirmekle yükümlüdürler. Söz konusu yükümlülüğün ayrıntıları 20.01.2004

tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İş Güvenliği ile

Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma

Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile belirlenmiştir.

T.C. Danıştay 10. Dairesi, 28.03.2006 tarihinde E:2004/6075, K:2006/2159

sayılı kararı ile Yönetmeliğin 4.maddesindeki "iş güvenliği uzmanı" tanımını ve

5,7,8,9,10,11,12,13,14,15, ve 16. maddelerini iptal etmiştir.148

B. İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDEN DOĞAN

SORUMLULUKLARI

1. İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu

a) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğunun Dayanağı

İşverenin kamu hukukuna dayanan iş güvenliği önlemlerini alma borcunu

düzenleyen ana kural 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinde öngörülmüştür. Buna

göre “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü

önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve

güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.” Yine aynı

maddeye göre “işverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup

uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması

148 http://www.isggm.gov.tr/haberler/danistay-2006-2159.pdf (01 Haziran 2007)

102

gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş

sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.” Anılan hükümden de anlaşılacağı

gibi İş Kanunu, iş güvenliği açısından herhangi bir önlemin alınması işleminin, işveren

tarafından sağlanması zorunluluğunu ifade etmektedir.

Yargıtay’ın işverenin sorumluluğu ile ilgili yerleşik içtihadına göre, iş

güvenliği mevzuatında öngörülmüş bulunan önlemlerin alınması da yeterli değildir.

Mevcut tüzüklerde yer almayan ancak bilimsel ve teknik ilerlemeler sonucunda ortaya

çıkan daha uygun güvenlik önlemlerinin de işyerinde alınması zorunludur. Dolayısıyla

işverenler, iş güvenliği konusundaki yeni gelişmeleri devamlı izlemek, mevzuatta

düzenlenmese bile en yeni iş güvenliği önlemlerini işyerinde almak durumundadır149.

Öte yandan işveren sadece iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bütün önlemleri

alması yeterli değildir. İşçileri iş güvenliği konusunda eğitmek ve alınan önlemlerin

işyerinde uygulanmasını sağlamak ve denetlemekle de yükümlüdür.

b) İşverenlerin Hukuki Sorumluluğun Kapsamı ve Bu

Sorumlulukta Kusurun Rolü

İşyerinde yukarıda belirtilen kurallara uyulmaması nedeniyle iş kazası ve

meslek hastalığına maruz kalan, bu yüzden zarara uğrayan işçi veya ölümü halinde hak

sahipleri işverenden tazminat talep edebilirler. İş kazasına uğrayan işçinin sigortalı

olması halinde Sosyal Güvenlik Kanunu uyarınca kendisine sağlık yardımı yapılır,

geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanır. Öte yandan sigortalının ölümü

halinde hak sahiplerine yasada belirtilen koşullarda gelir bağlanabilir. Ancak bu yardım

ve ödenekler götürü nitelik taşırlar ve çoğu kez zarara uğrayan işçi veya hak

sahiplerinin gerçek zararını karşılamazlar. Oysa sorumluluk hukukunun genel ilkelerine

göre mağdurun zararının tümünün tazmin edilmesi gerekir.

Öte yandan, sigortaca zarara uğrayan işçinin veya ölümü halinde hak

sahiplerinin manevi zararını karşılayacak her hangi bir ödeme de yapılmaz. Bu nedenle

149 Levent Akın, Hukuki Yönden İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ders Notları, Ankara Üniversitesi, 2001, s.24.

103

iş kazası nedeniyle zarara uğrayan işçiler sigortaca karşılanmayan zararları için işverene

maddi tazminat davası, hak sahipleri de destekten yoksun kalma davası açabilirler.

Ayrıca gerek işçi, gerekse geride kalanlar manevi tazminat da alabilirler. Sosyal

Sigortalar’ da yaptığı ödemeleri iş güvenliği mevzuatını ihlal eden işverenlerden Sosyal

Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca talep edebilir.

İşveren aleyhine açılacak maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı

davalarının kusur sorumluluğuna mı yoksa kusursuz sorumluluğa mı dayandırılması

gerektiği iş hukukunda tartışma konusudur.

Soruna iş kazalarının önlenmesi açısından baktığımızda kusur sorumluluğu

ilkesinin üstünlüğü açıkça görülecektir. Gerçekten işverenleri iş güvenliği önlemlerini

almaya sevk edecek husus, bu önlemleri aldıkları, başka bir deyişle kusursuz oldukları

oranda ödüllendirilmeleri ve tazmin sorumluluğundan kurtulmalarıdır. Kusursuz

sorumluluğu görüşünü benimsersek, işveren gerekli önlemeleri almış olsa dahi iş kazası

meydana geldiğinde kendisini sorumluluktan kurtaramayacaktır ve işvereni önlem

almamaya özendirici olacaktır. Kanunumuza göre, üzerine düşen görevleri yerine

getiren ve bunu ispatlayan işveren hukuken sorumlu tutulmaması iş güvenliğinin

sağlanması amacına uygun düşer.

Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mevcut 26.maddesi çerçevesinde kusur

sorumluluğu ilkesi uygulanmaktadır. İş kazası sonucunda zarara uğrayan işçinin tüm

ödemeleri Sosyal Sigortalar tarafından yapılır ve işverene kusur oranında rücu edilir.

c) İşverenler Tarafından Ödenecek Tazminatlar

(1) Maddi Tazminat

İşçi, işverenin iş güvenliği önlemlerini almaması sonucu uğradığı bedensel ve

ruhsal zararlarını işverene tazmin ettirebilir. İş kazası nedeniyle maddi tazminat iş

yasalarında yer almamıştır. Bu düzenleme boşluğu Borçlar Kanununun 46.maddesi ile

doldurulur. Bu maddeye göre; mağdurun çalışma gücünü yitirmesinden ya da iktisadi

geleceğinin sarsılmasından doğan zararın tazmin edilmesi gerekir. Bu hükme

dayanılarak açılacak tazminat davasında, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda

104

işçinin çalışma gücünde meydana gelen eksilme nedeniyle uğradığı gelir kaybının

giderilmesi amacı güdülür.

İşçinin iş kazası veya meslek hastalığına uğraması halinde, Kurum, bu vakaları

Sigorta Müfettişleri vasıtasıyla soruşturmaktadır. Yapılan incelemeler sorucunda

düzenlenen tutanak ve diğer bilgi-belgelere istinaden raporlarını tanzim etmektedirler.

Bu raporlarda hem işçinin sigortalılık durumu, en son almış olduğu ve hak ettiği

ücretler, çalışma gün sayıları, olayın cereyanında işçi, işveren ve üçüncü kişilerin kasıt,

kusurları, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı hareketleri, olayın iş kazısı olup

olmadığı, vs. saptamalara yer verilmektedir. Belirtilen rapor ve eki belgeler maddi

tazminat davalarında mahkemece incelenerek göz önünde bulundurulmaktadır150.

Yargıtay, işverenin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için yapılan iş ile olay

arasında illiyet rabıtasının bulunması gerektiğini aramaktadır151.

Mahkemece verilecek karar anında işçi tamamen iyileşmişse, çalışma

güçsüzlüğünün sonuçları gerçek zarar olarak belirlenir. Bu da onun çalışamadığı günler

nedeniyle alamadığı normal ücreti ile yasalardan ve sözleşmelerden doğan işçilik

haklarıdır. Buna karşılık, iş kazası sonucunda işçi belirli oranda sakat kalmışsa, işçinin

çalışma gücündeki azalmayı gelecekteki ve muhtemel zarar olarak hesaplama

zorunluluğu vardır. Bu durumda olayın tarihi ile normal iş görebilirlik süresinin bitim

tarihine kadar olan zaman içinde, uygun neden-sonuç bağı çerçevesinde iş kazası

nedeniyle işçinin malvarlığındaki her türlü gelir kaybı hesaplanarak işçiye ödenir.

Çalışma gücü kaybının belirlenmesi uzmanlık işi olması nedeniyle iş

mahkemelerince bilirkişiye başvurulmaktadır. Tüzük, kazaya uğrayan her organın

sigortalının mesleğine ve yaşına göre çalışma gücünü hangi oranda azaltmış

sayılacağını göstermiştir. Gerçekten, aynı iş kazası, örneğin bir ayağın veya kolun

kopması, değişik mesleklerde veya aynı meslekte değişik yaşlardaki sigortalıların

çalışma güçlerini farklı oranlarda yitirmelerine neden olur.

150 İsa Karakaş, İş Kazası & Meslek Hastalıkları İhtilafları ve Çözüm Yolları, Ankara, Yaklaşım Yayıncılık, Mart 2006, s.154. 151 Süzek, İş Güvenliği Hukuku, s.224.

105

İş kazası sonucunda çalışma gücünü kaybetme oranı belirlendikten sonra,

işçinin ücretine ve çalışma süresine göre kazancının toplamı hesaplanır ve gelir kaybı

tespit edilir. Ancak elde edilen miktardan Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca

işçinin birlikte kusuru nedeniyle indirim yapılır. Ayrıca Sosyal Sigortalar Kurumu’nca

işçiye bağlanan gelirin peşin sermaye değeri de hükmedilecek tazminattan düşülür.

Geriye kalan miktar işçiye maddi tazminat olarak ödenir. Ülkemizde daha önceleri

düşük olan tazminatlar günümüzde kısmen de olsa caydırıcılık niteliği kazandıracak

meblağlara yükselmiştir.

(2) Manevi Tazminat

Maddi tazminatın yanı sıra işçinin manevi tazminat davası açma hakkı da

bulunmaktadır.

Manevi tazminat, zarara maruz kalan şahsi varlığı değerlerindeki zedelenme

neticesinde oluşan hüzün, ızdırap, acı ve rahatsızlıkların genellikle ödenen bir

tazminatla telafi edilmesinden ibarettir152.

İş kazası sonucunda ortaya çıkan bedensel ve ruhsal acı ve üzüntüleri

karşılamak üzere, manevi tazminatı düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi

gereğince “hakim hususi halleri nazara alarak cismani zarara duçar olan kimseye yahut

adam öldüğü takdirde ölümün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat

verilmesine karar verebilir”.

Manevi tazminat davasını, iş kazası veya meslek hastalığından dolayı bedeni

ve ruhi arızaya maruz kalan işçinin bizzat kendisi tarafından açılabileceği gibi, işçinin

ölümü halinde geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler tarafından da açılması

mümkündür. Manevi tazminata hükmedilmesi için beden bütünlüğünün zedelenmesi

veya ölüm olayı ile manevi zarara sebep olan etki arasında uygun illiyet bağının

bulunması gereklidir153.

152 İlhan Ulusan, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu, İstanbul: Kazancı Hukuk Yayınları, No.72, 1990, s.179. 153 Nüvit Gerek, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Ankara: Türk Metal Sendikası Yayınları, Ocak 1998, s.33.

106

İş kazası veya meslek hastalığı yüzünden bir zarara uğramış işçinin veya

ölmüşse yakınlarının manevi tazminat isteyebilmesi için yasaya göre özel hallerin

bulunması gerekir. İş hukukunda özel haller, her şeyden önce işverenin kusurlu

bulunması ile yer almaktadır. Başka bir deyişle, işveren iş güvenliği önlemlerini

almakta kusurlu ise manevi tazminata mahkum olabilir. Ancak işverenin manevi zararı

meydana getiren işyeri tehlikesinde kusurlu sayılmasa dahi bazı diğer özel hallerin

varlığı halinde de bu zararı tazminle yükümlü tutulması mümkündür.

Maddi tazminatın tutarı takdire yer vermeyen daha ziyade rakamlara dayalı bir

matematiksel yöntemle belirlenirken, buna karşılık, manevi tazminatın miktarı olayın

özelliklerini göz önünde tutan yargıç tarafından takdir edilir.

(3) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

İşverenin iş güvenliği önlemlerini alma borcuna aykırı davranması sonucunda

işçi ölmüş olabilir. İşçin ölümüyle birlikte onun yakınları desteklerini yitirmiş duruma

düşebilirler. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinin 2.fıkrası bu kişilere desteklerinin

ölümü sonucunda uğradıkları zararı tazmin ettirme yetkisini tanımıştır.

Bu tazminatın gayesi, ölümün vuku bulmaması durumunda ölen işçinin

sağlığında, yardımda bulunduğu şahıslara yardımda bulunmaya devam edeceği

düşüncesinden hareketle, destekten yoksun kalan kimselerin mağduriyetlerinin tazmin

edilerek, ölüm olayından önceki hallerine kavuşturulmasıdır. Söz konusu davaların en

önemli şartı, ölen işçinin sağlığında destekten yoksun kaldığını iddia eden kişilere

bakacak güce sahip olması ve davacıların da buna muhtaç olması gerekmektedir154.

Sadece kanunen bir kimseye yardım etmek zorunda olan kişi değil, geride

kalanların geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde fiilen ve düzenli olarak

onlara yardım eden, olayların olağan akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi az çok

yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılmalıdır. Bu

154 Karakaş, s.185.

107

nedenle, yalnız eşler, çocuklar, ana ve babalar değil, olayın özelliğine göre nişanlılar,

evlilik dışı birlikte yaşayanlar, kardeş, beslemeler vb. de tazminat alacaklısı olabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatının istenebilmesinde kural olarak işçinin iş

görebilirlik çağının uzunluğu önem taşır. Kazaya uğrayan işçinin yaşı, sağlık durumu,

mesleği, işyerinin özellikleri, gördüğü iş gibi somut verilere dayanarak, tazminat

hesaplanır.

Destekten yoksun kalma tazminatında, iş kazasında desteğin birlikte kusuru

oranında indirim yapılır. Bütün kusurun ölen işçide bulunması durumunda

desteklenenler herhangi bir tazminat talep edemezler. Öte yandan, yine destekten

yoksun kalma tazminatında sigortalının ölümü nedeniyle hak sahiplerinin Sosyal

Sigortalar Kurumu’ndan aldıkları paranın peşin sermaye değerinin düşülmesi gerekir.

(4) Rücu Tazminatı

Sosyal Sigortalar Kurumu’na, sigortalı için yaptığı her türlü gider ve

ödemeleri, onun zarara uğramasına neden olanlardan geri isteyebilme (rücu) hakkı

tanımıştır155.

İşveren işçinin veya ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların sosyal

sigorta tarafından karşılanmayan zararlarını yukarıda görüldüğü gibi tazmin etmek

durumundadır. Bunun gibi, hukukumuzda Sosyal Sigortalar Kurumu’na da sigortalı

veya hak sahipleri için yaptığı her türlü gider ve ödemeleri belirli koşullar altında

işverenden rücu davası yoluyla talep etme hakkı tanımıştır. Böylece işverenin kusuru

sonucunda bir iş kazası veya meslek hastalığı ortaya çıktığında işveren işçi veya işçinin

yakınlarının açabileceği tazminat davalarının yanında, hem de SSK tarafından açılacak

rücu davaları ile karşı karşıya kalmaktadır.

506 sayılı Kanun’un 26.maddesi hükmünde belirtilen sorumluluk, sosyal

sigortalar hukukuna özgü ve özgün bir sorumluluk esası öngörmüştür ve genel hukuktan

ayrı bir hukuksal yapıya sahiptir. Maddenin konuluşuyla güdülen görünürdeki amaç,

155 Tuncay, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, s.264.

108

sigortalıya iş kazası veya meslek hastalığında yapılan sağlık ve parasal yardımların

Kurumun mal varlığında meydana getirdikleri eksikliği gidermektir. Bununla beraber,

asıl amaç, geri planda gizlidir ve hukuksal açıdan her şeyin öncesinde ve yücesinde

bulunan kişinin canını ve sağlığını korumaya ilişkindir156.

Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı

ödemeleri işverenden rücu edebilmesi için SSK’nın 26. maddesinde öngörülen üç

koşuldan birinin gerçekleşmiş bulunması gerekir157.

a- İş kazası veya meslek hastalığının, işverenin bilerek ve isteyerek bir

davranışı sonucu meydana gelmesi,

b- İş kazası veya meslek hastalığının, işçilerin sağlığını koruma ve iş

güvenliği ile ilgili mevzuat ile ilgili hükümlerine aykırı hareketi sonucu

meydana gelmesi,

c- İş kazası veya meslek hastalığının, işverenin suç sayılabilir bir hareketi

sonucu meydana gelmesi.

Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26.maddesinin 1. fıkrasında sayılan hallerin

tümünde rücu davasının söz konusu olabilmesi için iş kazasının meydana gelmesinde

işverenin kusurlu bulunması gerekir. Ancak Sosyal Sigortalar Kanunu’nun

10.maddesinde yer alan durum ortaya çıkarsa rücu davasının açılabilmesi için işverenin

kusuru aranmaz. Bu maddeye göre işveren, çalıştırdığı sigortalıları Kuruma bildirme

yükümlülüğünü yerine getirmediği durumda rücu davasında Kuruma karşı kusursuz

sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olur. Gerçekten, SSK m. 10 uyarınca,

bildirilmeyen sigortalıların iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması halinde,

gerekli sigorta yardımları yine Kurum tarafından sağlanır. Ancak aynı maddenin 3.

fıkrası gereğince “Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü

masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22. maddede sözü geçen tarifeye göre

hesaplanarak sermaye değerleri tutan, 26 maddede yazılı sorumluluk halleri

aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” Görülüyor ki, işveren sigortalıyı bildirme

156 Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara: Olgaç Matbaası, 1985. s.187. 157 Çolak, s.129.

109

yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde iş kazasının oluşumunda kusuru bulunsun

veya bulunmasın sorumlu olacaktır.

Sosyal Sigortalar Kurumu’nun 26.maddesinin 2. fıkrasına göre “iş kazası veya

meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca

bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet

kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.”

Görüldüğü gibi, her şeyden önce işçinin iş kazasına uğramasına üçüncü kişi kusuru yani

kastı veya ihmali ile neden olmuşsa, Kurum sigortalı için yaptığı tüm yardımları için

üçüncü kişiye rücu edebilir. Üçüncü kişi, herhangi biri (örneğin yol yapımı içinde

çalışan işçiyi arabasıyla çiğneyen taksi şoförü) olabileceği gibi kazaya uğrayan

sigortalıyı çalıştıran işverenin diğer bir işçisi de olabilir.

2. İşverenlerin Cezai Sorumluluğu

4857 sayılı İş Kanunu’na göre üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine

getirmeyen ya da eksik getiren işverenlere veya işveren vekillerine İş K. 98-107.

maddeleri uyarınca idari para cezası tatbik edilir. Verilen idari para cezalarına dair

kararlar ilgililere 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre

tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili

idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini

durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde

evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre

verilen idari para cezaları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil

Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Gerekli koşulların yerine

getirilmediği her ay için bu para cezası tekrarlanma yoluna gidilir

İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun

dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma

hakkını etkilemez. İdari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl

için 04.01.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi

110

hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak

uygulanır.

Tablo 2

4857 Sayılı İş Kanunu’nda Yer Alan İdari Para Cezaları (YTL.)

Kanun Maddesi

Ceza Maddesi

Fiil

2007 Yılı Ceza Miktarı (YTL) (%7,8Yeniden

Değerleme Oranı kadar artırılmıştır)

Açıklama

3 98 İşyerinin açılışını ve kapanışını bildirmemek, işyerini bildirme yükümlülüğüne aykırı davranmak.

83

Çalıştırılan her işçi için para cezasının kesinleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırılığın sürmesi halinde takip eden her ay için aynı miktar ceza

5 99/a İşçilere eşit davranma ilkesine aykırı davranmak

83 Bu durumdaki her İşçi İçin

7 99/a Geçici İş İlişkisine ilişkin yükümlülüklere uymamak

83 Bu durumdaki her İşçi İçin

8 99/b Çalışma koşullarına ilişkin belgeyi vermemek

83 Bu durumdaki her İşçi İçin

14 99/b Çağrı üzerine çalışma hükümlerine aykırı davranmak

83 Bu durumdaki her İşçi İçin

28 99/c İşten ayrılan işçiye Çalışma Belgesi vermemek, belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazmak

83 Bu durumdaki her İşçi İçin

29 100 Madde hükmüne aykırı olarak işçi çıkartmak (toplu işçi çıkarma)

336 İşten çıkarılan her İşçi İçin

30 101 Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırmamak

1.266 Çalıştırılmayan her özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırılmayan her ay için

32 102/a

Ücret ile bu kanundan doğan veya TİS'den ya da iş sözleşmesinden doğan ücreti kasten ödememek veya eksik ödemek

167 Bu durumdaki her İşçi ve her ay için

37 102/b Ücret hesap pusulası düzenlememek 336

38 102/b Yasaya aykırı ücret kesme cezası vermek veya kesintinin sebep ve hesabını bildirmemek

336

39 102/a Asgari ücreti ödememek veya eksik ödemek

167 Bu durumdaki her İşçi ve her ay için

41 102/c

Fazla çalışma ücretini ödememek veya işçiye hak ettiği serbest zamanı altı ay içinde vermemek veya işçinin onayını almadan fazla çalışma yaptırmak

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

111

52 102/b Yüzde ile ilgili belgeyi temsilciye vermemek

336

56 103 Yıllık ücrelli izni yasaya aykırı şekilde bölmek,

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

57 103 İzin ücretini yasaya aykırı şekilde ödemek veya eksik ödemek

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

59 103 Sözleşmesi fesh edilen işçiye yıllık izin ücreti ödememek

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

60 103

Yıllık izin yönetmeliğinin esas usullerine aykırı olarak izni kullandırmamak veya eksik kullandırmak

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

63 104 Çalışma sürelerine ve buna dair yönetmelik hükümlerine uymamak

844

64 104 Telafi çalışması usullerine uymamak 167 Bu durumdaki her İşçi İçin

65 104 Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği düzenlemelerine uymamak

167 Bu durumdaki her İşçi İçin

68 104 Ara dinlenmesini uygulamamak 844

69 104 İşçileri geceleri 7.5 saatten fazla çalıştırmak, gece ve gündüz postalarını değiştirmemek

844

71 104 Çocukları çalıştırma yaşına ve çalıştırma yasağına aykırı davranmak

844

72 104 Yer ve sualtında çalıştırma yasağına uymamak

844

73 104 Çocuk ve genç işleri gece çalıştırmak veya ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmek

844

74 104 Doğum öncesi - sonrası sürelerde kadın işçiyi çalıştırmak veya ücretsiz izin vermemek

844

75 104 İşçi Özlük dosyasını düzenlememek 844

76 104 Çalışma sürelerine ilişkin yönetmeliklere muhalefet etmek

844

77 105/2 İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırı davranmak

844

78/1 105/1 İş sağlığı ve güvenliği tüzük ve yönetmeliklerine aykırı davranmak

83 Alınmayan her iş sağlığı ve güvenligi önlemi için ve alınmayan önlemler oranında izleyen her ay için aynı miktar

78/2 105/2 Kurma izni ve işletme belgesi almadan işyeri açmak

844

79 105/2 Faaliyeti durdurulan işi izin almadan devam ettirmek, kapatılan işyerini izinsiz açmak

844

80 105/2 İş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulması ve çalıştırılması ile ilgili hükümlere aykırı davranmak

844

81 105/2 İşyeri hekimi çalıştırma ve işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüklerine uymamak

844

112

82 105/2

İş güvenliği ile ilgili görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirme yükümlülüğünü yerine getirmemek

844

85 105/3

Ağır ve tehlikeli işlerde 16 yaşından küçükleri çalıştırmak veya yönetmelikte gösterilen yaş kayıtlarına aykırı işçi çalıştırmak.

844

86 105/4 Ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar için sağlık raporu almamak

167 Bu durumdaki her işçi için

87 105/4 18 yaşından küçük işçiler için sağlık raporu almamak

167 Bu durumdaki her çocuk işçi için

88 105/5 Gebe ve emzikli kadınlar hakkındaki yönetmelik hükümlerine uymamak

844

89 105/5 İş sağlığı ve güvenliği yönetmeliklerine aykırı davranmak

844

90 106 İş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetini İş-Kur'dan izin almadan yürütmek

1.689

92/2 107/ 1-a

Teftiş sırasında davete gelmemek, ifade ve bilgi vermemek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermemek, İş Müfettişlerinin 92/1.fıkrada yazılı görevlerini yapmak için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermemek ve bu yoldaki emir ve isteklerini geciktirmek, yerine getirmemek.

8.455

96/1 107/1-b İfade ve bilgilerine başvurulan işçilere işverenlerce telkinlerde veya kötü davranışlarda bulunmak

8.455

107/2 107/2 İş Müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerinin yapılmasını ve sonuçlandırılmasını engellemek.

8.455

Kaynak: http://www.calisma.gov.tr/CGM/2007_para_cezalari/4857.xls, 15.04.2007

3. İşverenlerin İdari Sorumluluğu

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemleri alma yükümü esas olarak işverene

yüklenmiştir158. İşverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının tesis

edilmesi, sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin yürütülmesi

için gerekli tedbirlerin belirlenmesi, bu tedbirlerin uygulanması ve bu uygulamaların

izlenmesi işlerini yürütmek üzere, iş yerinin risk grubuna ve işçi sayısına göre bir veya

158 Serkan Odaman, İş Sağlığı Ve Güvenliği Açısından Tarafların Önemli Hak Ve Yükümlülükleri İle Uluslar Arası Standart, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, İstanbul, Legal Yayınları, 2006, Sayı:11, s.881.

113

daha fazla iş güvenliği uzmanını görevlendirmek ve bu görevlerin yapılması için gerekli

yer araç-gereç ve personeli temin etmekle yükümlüdürler159. İş güvenliğini sağlamak

amacıyla işin durdurulması ve işyerinin kapatılmasına ilişkin hukuki düzenlemeler İş

Kanununun 79. maddesi ile İşyerlerinde İşin Durdurulmasına ve İşyerinin

Kapatılmasına Dair Yönetmelikte yer almıştır. İş Kanunun anılan maddesine göre, bir

işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında

işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir hususu tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye

kadar işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir

işçi ve bir işveren temsilcisi ile Bölge Müdüründen oluşan beş kişilik bir komisyon

kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya işyeri

kapatılır.

İşin durdurulması ya da işyerinin kapatılması, üretimin sürekliliğini kesintiye

uğratmaları ve yarattıkları ekonomik sonuçlar açısından işletmeler için ağır

yaptırımlardır. Bu nedenle dikkat ve titizlikle uygulanmaları gerekir.

159 Ekmekçi, s.149.

114

Dördüncü Bölüm

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİNDE

DEVLETİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI

DEVLETİN MEVZUAT OLUŞTURMA GÖREVİ

İş sağlığı ve güvenliği ortamının yaratılmasında temel görev devletindir.

Çağdaş bir devletin, sosyal bir hukuk devleti olma zorunluluğu olduğundan öncelikle

vatandaşlarının en kutsal hakkı olan yaşama hakkını güvence altına almalıdır. Bu ise

çalışanlar bakımından, çalışma ortamında tüm tehlikelerden uzak çalışılması ile

mümkündür. Bu nedenle çağdaş devlet bu görevini yerine getirecek olan tüm önlemleri

belirlemek; bunların işyerlerinde uygulanmasını sağlamak ve bunları sürekli olarak

düzeltmekle yükümlüdür. İş sağlığı ve güvenliğinin taşıdığı önem nedeni ile, yasa,

tüzük ve yönetmeliklerle sınırlı kalınmamış, dünyada pek çok ülkede olduğu gibi

ülkemizde de bu görevin kaynağı olarak Anayasa alınmıştır160.

Anayasanın 18. maddesinde, “Hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı” ifadesi

yer alırken, 49. maddesi de, “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma

hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek,

işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak

için gerekli tedbirleri alır.” ifadesi yer almaktadır.

Anayasa’nın 50 m. “Hiç kimsenin, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan

işlerde çalıştırılamayacağı, yaşı küçük çocuklar ve kadınlar ile bedeni ve ruhi

yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunmaları gereği

belirtilmiştir. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır ve ücretli hafta ve bayram tatili ile

ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir” denilmektedir.

160 Süzek, Sarper, İş Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Savaş Yayınları, 1994,s.1-2

115

Anayasa’nın 56. maddesi, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yasama

hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini

önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh

sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi

artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacı ile sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp

hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve

sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir”.

“Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak

gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükümleri ile iş sağlığı ve güvenliğini en açık

şekilde ifade etmiştir (AY. 60 m.).

Anayasa’da yer alan bu maddeler ile devlete, iş sağlığı ve güvenliğini sağlama

görevi verilmiştir. Öyle ise devletin temel görevlerini, mevzuat oluşturma, oluşturulan

bu mevzuatın uygulanması ve denetimini sağlama, denetleme sonucunda yaptırım

uygulama olarak belirtmek mümkündür.

A. DEVLETİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ İLGİLENDİREN

MEVZUATI OLUŞTURMA GÖREVİ

Sosyal hukuk devletinin temel işlevi, güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak,

çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak,

çalışanların güvenlik, sağlık ve refahını sağlamak ve geliştirmektir161.

Ülkemizde oldukça geniş bir iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı yürürlüktedir.

Her şeyden önce İş Kanunu’nda bu konuyu değişik yönleriyle düzenleyen kurallar yer

almıştır. Ayrıca Borçlar Kanunu’nda, Sosyal Sigortalar Kanunu’nda, Umumi Hıfzısıhha

Kanunu’nda, Belediye Kanunu’nda da iş güvenliğini düzenleyen hükümler

öngörülmüştür. Bunun yanında ülkemiz tarafından onaylandığı için kanun gücünde

birçok uluslararası sözleşme de bu konuyu düzenlemektedir.

161 Ercüment Cervatoğlu, İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Bir Değerlendirme, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara, Sayı:13, Ocak-Şubat-Mart 2003, s.23.

116

Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’ndan sonra iş sağlığı ve güvenliği alanında geniş

kapsamlı bir mevzuat çalışması başlatılmıştır. Bu bağlamda 1475 sayılı eski İş Kanunu

döneminde çıkarılmış olan birçok tüzüğün yerini, gelişmeler karşısında daha hızlı

değiştirilebilme imkanı taşıyan yönetmelikler almıştır. Bu Yönetmeliklerin büyük bir

bölümü yürürlüğe girmiş, diğer kısmı üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

3146 sayılı Kanunun 1.maddesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın

kuruluş amacı, “çalışma hayatını, işçi-işveren ilişkilerini, iş sağlığı ve güvenliğini

düzenlemek, denetlemek ve sosyal güvenlik imkanını sağlamak, bu imkanı

yaygınlaştırmak ve geliştirmek, yurt dışında çalışan işçilerin çalışma hayatından doğan

hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek” olarak açıklanmıştır. Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili görevlerini aşağıdaki gibi

sıralayabiliriz.

a) Çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma

barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak,

b) Çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel meseleleri ve çözüm

yollarını araştırmak,

c) Ekonominin gerektirdiği insangücünü sağlamak için gerekli tedbirleri

araştırmak ve uygulanmasının sağlanmasına yardımcı olmak,

d) İstihdamı ve tam çalışmayı sağlayacak, çalışanların hayat seviyesini

yükseltecek tedbirleri almak,

e) İşçilerin mesleki eğitimlerini sağlayıcı tedbirler almak,

f) Sakatların mesleki rehabilitasyonunu sağlayacak tedbirler almak,

g) İş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak,

117

2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü

Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması görevi, 1945 yılında kurulan

Çalışma Bakanlığı bünyesinde İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Denetim

hizmetlerinin bir başka birimde örgütlenmesi nedeniyle Müdürlük, 1983 tarihinde Daire

Başkanlığına dönüştürülmüş ancak etkinliğinin artırılması amacıyla İşçi Sağlığı Daire

Başkanlığı, 04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 618

sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20.maddesi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Genel

Müdürlüğü olarak yeniden teşkilatlandırılmış ve yeni görevlerle güçlendirilmiştir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün görevleri aşağıda sıralanmıştır162.

� İş sağlığı ve güvenliği konularında, mevzuatın uygulanmasını sağlamak

ve mevzuat çalışması yapmak,

� Ulusal politikaları belirlemek ve bu politikalar çerçevesinde programlar

hazırlamak,

� Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu

sağlamak,

� Etkin denetim sağlamak amacıyla gerekli önerilerde bulunmak ve

sonuçlarını izlemek,

� Standart çalışmaları yapmak, normlar hazırlamak ve geliştirmek, ölçüm

değerlendirme, teknik kontrol, eğitim, danışmanlık, uzmanlık ve bunları

yapan kişi ve kuruluşları inceleyerek değerlendirmek ve yetki vermek,

� Kişisel koruyucuların ve makine koruyucularının imalatını yapacak kişi

ve kuruluşlara yetki vermek, ithal edilecek kişisel koruyucuların ve

makine koruyucularının standartlara uygunluğunu ve bu hususlarda

usul ve esasları belirlemek,

� İş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının

önlenmesi konularında inceleme ve araştırma çalışmalarını planlayıp

programlamak ve uygulanmasını sağlamak,

� Faaliyet konuları ile ilgili yayım ve dokümantasyon çalışmaları yapmak

ve istatistikleri düzenlemek, 162 http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (23 Şubat 2007)

118

� Mesleki eğitim görenler, rehabilite edilenler, özel risk grupları ve kamu

hizmetlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm çalışanların iş

kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korunmaları amacıyla gerekli

çalışmaları yaparak tedbirlerin alınmasını sağlamak,

� İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ve Bölge Laboratuvarlarının

çalışmalarını düzenlemek, yönetmek ve denetlemek

� Bakanlıkça verilecek benzeri görevleri yapmak.

B. DEVLETİN DENETLEME GÖREVİ

Çağdaş devletin asli görevlerinden biri denetimdir. Kusursuz bir iş güvenliği

mevzuatının hazırlanması tek başına iş kazaları ve meslek hastalıklarını önleyebilmek

için yeterli olmamaktadır. Denetimsiz olarak bir kuralı meydana getirmek ve

uygulanabilirliğini savunmak gerçekçi olmayacağı için işyerlerinin iş sağlığı ve

güvenliği açısından sürekli olarak denetlenmesi gerekmektedir. İş sağlığı ve

güvenliğinin uygulanabilmesi için iyi bir denetim sistemi kurulmalı ve mevzuatın

amaca uygun biçimde uygulanmasını engelleyen şartlar ortadan kaldırılmalıdır. Bunun

için de güçlü bir iş güvenliği kurumu ve denetim sisteminin oluşturulması

gerekmektedir.

İş güvenliği denetimi, bu alandaki mevcut yasalara uyulup uyulmadığını tespit

etme ve inceleme çalışmalarıdır. Denetimin amacı, çalışma ortam koşullarının

iyileştirilmesine katkıda bulunularak çalışanların bedensel, akılsal, toplumsal sağlık

durumlarının iyileştirmektir.

İş denetiminin önemi küçümsenemez. Hem işçi hem de işveren tarafları için

denetim önemlidir. İşçi, denetimler sayesinde haklarının korunduğunu hisseder, iş

yerinde huzurlu bir çalışma ortamında çalışır, verimi yüksek olur ve iş kazasına uğrama

olasılığı azalır. İşveren açısından ise haksız rekabet ortadan kalkar işçinin haklarını

uygulamayan işverenler yasal sorumluluk altına girer, denetimler sayesinde mevzuat

etkin uygulanır.

4857 sayılı İş Kanunun 91.m. “Devlet, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın

uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder, bu görev Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı’na bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve denetlemeye yetkili iş

119

müfettişlerince yapılır.” ile belirtilmiştir. İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinin

tamamı ile işçi ve işveren ilişkilerinde toplu iş sözleşmeleri ve bireysel iş

sözleşmelerinden kaynaklanan çalışma mevzuatına ilişkin tüm uyuşmazlıklar, hakem ve

mahkeme kararları ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuat hükümlerine uyulup

uyulmadığının denetlenmesi iş müfettişlerinin görev alanına girmektedir163.

İş yaşamının teknik yönden denetimi, İş K. 89. m. ile ve 81 Sayılı Uluslararası

Sözleşmeye göre yürürlüğe konulmuş bulunan İş Teftiş Kuruluna bağlı Devlet adına

denetime yetkili teknik iş müfettişlerince yerine getirilmektedir.

İş Teftiş Kurulu (İTK) işin yürütülmesi için iş sağlığı ve güvenliğinde yapılacak

denetimleri gerçekleştirecek müfettişlerin işlevlerini birbirinden ayırarak sosyal ve

teknik olarak iki grupta değerlendirmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönünden teknik

kökenli denetimler için (hekim ve mühendis), işin yürütülmesi yönünden denetimler

için de, sosyal bilimler kökenli üniversite mezunları seçilerek müfettiş yardımcısı olarak

atanırlar. Sosyal iş müfettişleri çalışma ilişkileri, istihdam politikaları ve sosyal

güvenlik alanlarında denetim yapmaktadırlar. Teknik iş müfettişleri ise iş sağlığı ve

güvenliğine ilişkin hükümlerin teknik olarak uygulanıp uygulanmadığını

denetlemektedir.

İş müfettişlerini göreve alırken izlenecek prosedür 81 sayılı sözleşme ve İş

Teftiş Tüzüğü (İTT) ile İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nde (İTKY) belirtilmiştir.

İTT’nün 4. m. ile İTKY’nin 25.m. iş müfettiş yardımcısı olabilme şartları için işin

yürütülmesi için hukuk ve iktisadi ve idari bilimler fakültelerini, İSG yönünden müfettiş

yardımcısı olabilmek içinde Tıp doktoru, elektrik, elektronik maden kimya inşaat fizik

bilgisayar mühendisi ya da yüksek mühendis olma şartı aramaktadır164.

İş kazaları ve meslek hastalıklarından sonra işyerlerinde yapılan her denetim ve

inceleme, iş kazaları ve meslek hastalıklarının tekrar meydana gelmesine engel olabilir.

Devlet denetleme görevini işyeri faaliyete geçmeden önce ve faaliyete geçtikten sonra

olmak üzere öncelikle iki aşamada yerine getirmektedir.

163 ÇSGB; 2006, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası 2006–2008, http://isggm.calisma.gov.tr/docs/yayinlar/Ulusal_isg_politikalari.pdf (23 Şubat 2007) 164 Ayhan Yüksel, “İş Sağlığı ve İş güvenliği Konusunda Tarafların Bilgi Tutum ve Davranışları” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enst., Ankara, 2001), s.58.

120

1. İşyeri Faaliyete Geçmeden Önce Yapılan Denetimler

Yasa koyucu bazı önemli durumlarda işyerlerinin faaliyete geçmeden önce

denetlenmeye başlanmasını gerekli görerek bunların kuruluş izni almasını hüküm altına

almıştır. Bu gibi işyerleri faaliyete geçmeden önce, işyerleri ile ilgili bilgileri devletin

denetimine sunarak, işyeri projelerinin mevzuata uygunluğunun onayını isterler.

Kurma izni aşamasında yapılan denetimlerde getirilen öneriler doğrultusunda

yapılacak değişikliklerle tehlikelerin önüne geçilebildiği gibi, daha sonradan yapılmak

zorunluluğunda kalınacak olan değişikliklerin getireceği maliyetler ortadan kaldırılmış

olur. Bu izni alıp işyerini kurmaya başlayan işveren, işyerinin kurulmasını

tamamladıktan sonra, işletmeye başlamadan önce tekrar işyerinin kontrol edilmesini ve

kendisine İşletme Belgesi verilmesini istemek zorundadır. (İşyeri Kurma İzni ve İşletme

Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik)165.

2872 sayılı Çevre kanunda “Gerçekleştirilmesi planlanan kurum, kuruluş ve

işletmeler mevzuatta öngörülen arıtma tesis veya sistemlerini müstakil veya ortak olarak

kurmakla yükümlüdürler. Arıtma tesis veya sistemleri kurulup işletmeye hazır hale

getirilmedikçe, kurum, kuruluş ve işletmelere işletme ve kullanım izni verilmez” hükmü

yer almaktadır (m.11).

İşletme izni alarak faaliyete geçen kurum, kuruluş ve işletme, faaliyetlerinde

değişiklikler yapmayı ve tesisini büyütmeyi planladığında girişimlerini önceden

mahallin en büyük mülki amirine haber vermekle yükümlüdür. Mülki amir durumu

derhal T.C. Başbakanlık Çevre Müsteşarlığına ve ilgili bakanlığa bildirir. Her türlü atık

ve artıkların arıtılması, uzaklaştırılması veya zararsız hale getirilmesi ile yükümlü

kuruluşlar da bu işlemlerin yerine getirilmesinde çevreye zarar vermeyecek önlemleri

alırlar.

165 Centel, s. 487-496.

121

2. İşyeri Faaliyete Geçtikten Sonra Yapılan Denetimler

İşyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin verilmiş olması 78.m. ‘nde belirtilen

yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına hiçbir zaman engel olmamaktadır. Devlet

adına denetim yapan müfettişler bu denetim tipinde; üretime geçilmiş olan işyerlerinde

alınmış olan önlemlerin devam edip etmediği hususları ile kuruluş öncesi denetimden

geçme zorunluluğu bulunmayan işyerlerindeki durumları da kontrol etmektedirler.

Müfettişler, bu denetimler sırasında işçiler için yaşamsal bir yakın tehlike bulunmayan

noksanlıklar tespit ettikleri takdirde bir defaya mahsus olmak üzere giderilmesi için

uygun bir süre verebildikleri gibi ceza da uygulayabilirler166.

Tespit edilen noksanlıkların bir sonraki kontrol teftişte yapılmamış olması

halinde kesin olarak ceza uygulanır. Bu noksanlıkların yapılmamasının devam etmesi

halinde ceza takip eden her bir ay için katlı olarak uygulanır. Cezalar İdari Para Cezası

niteliğinde olup, itiraz hakkı mevcut olup süresi bir haftadır. Dava Sulh Ceza

Mahkemesine açılır mahkemenin verdiği karar kesin olup itiraz hakkı yoktur.

Müfettişlerin çalışanlar için yaşamsal yakın tehlike arz eden noksanlıklar ve

durumlar görmesi halinde tehlike giderinceye kadar 2 müfettiş, 1 işçi ve 1 işveren

temsilcisi ile Bölge Müdür’ünden oluşan beş kişilik bir komisyon kararı ile işyeri

kısmen ya da tamamen kapatılır (İş K. 79 m. ve İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya

İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmeliğin 10. m.). Durdurma veya kapatma

kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde altı iş günü içinde itiraz etme hakkı

vardır. İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararının

uygulanmasını durdurmaz. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde

karara bağlar ve kararlar kesindir (Yönetmelik 18. m.).

Kapatılan işyerinde kapatmaya neden olan sebepler giderildiğinde işverence

Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne bildirilmesi durumunda müfettişler tarafından tekrar

inceleme yapılır. İnceleme sonucunda karar olumlu ise işverene tebliğ edilerek işyeri

tekrar açılır (Yönetmelik 16. m.).

166 Kaçmaz, s.7.

122

İş müfettişleri; teftiş, inceleme, araştırma ve soruşturma çalışmalarını teftiş

türlerini esas alarak yaparlar. İş güvenliği teftişlerinde, iş kazası ve meslek hastalığı

meydana gelmesi olası aksaklıklar, noksanlıklar tespit edilir. Bu aksaklık ve

noksanlıkların giderilmesi için çalışmalar yapılır (İTKY).

İş sağlığı ve güvenliği teftişleri üç şekilde yapılmaktadır (İTKY m. 47)167.

� Genel Teftiş

� Kontrol Teftişi

� İnceleme Teftişi

a) Genel Teftiş

İşyerlerinde ve işyeri sayılan eklentilerde iş sağlığı ve güvenliği mevzuat

hükümleri dikkate alınarak yapılan teftişe Genel Teftiş denir. Bu teftiş de, işyerinin tüm

tesisleri, araç gereç ve makineleri, kullanılan ham ve işlenmiş maddeleri, çalışma ve

üretim yöntemleri denetlenir. Genel teftiş, meslek hastalığı ve iş kazasına yol açabilecek

tüm hususların denetlenmesini kapsar. Kapsamlı ve genel içerik arz eden bir teftiştir.

Genel Teftiş sonunda iş güvenliği yönünden saptanan noksanlıklar açıklama

gerektirecek nitelikte ise teknik ve aydınlatıcı bilgiler verilmektedir. ÇSGB’nın 1998/9

sayılı genelge hükümlerine göre genel teftiş aşağıdaki maddelerde belirtilen durumlar

için işyerleri genel teftiş geçirirler (İTKY 47 m. 2a ).

� İşyerinin ilk kez teftiş görüyor olması sebebi ile

� İşyerine İşletme Belgesi verilmesi sebebi ile

� İşyerinin başka bir yere taşınmış olması ile

� İşverenin değişmiş olması sebebi ile

� İşyerinde büyük oranda makine, tezgah ve üretim değişikliği olması sebebi

ile

� İşyerinde üç yıldır teftiş geçirmemiş olması sebebi ile

� İşyerinin inşaat yeri olması sebebi ile

167 Yüksel, s.34-38.

123

b) Kontrol Teftişi

Genel teftiş sonucunda iş müfettişleri, düzenledikleri raporlarda iş sağlığı ve

güvenliği yönünden işyerlerinde tespit ettikleri eksiklikleri belirterek düzeltilmesi

konusunda işyerlerine belirli bir süre tanırlar. Bu sürenin sonucunda saptanan

noksanlıkların ve önerilerin işyerlerinde yerine getirilip getirilmediğini incelemek üzere

uygulanan denetimlere Kontrol Teftişi denir. Kontrol teftişlerinde işyeri yine bütünü ile

incelenir, fakat öncelikle genel teftişte saptanan noksanlıkların giderilip giderilmediği

kontrol edilir168.

Kontrol teftişinde, iş müfettişi işverenin daha önceden belirtilmiş olan

eksiklikleri tamamlama konusunda vermiş olduğu öneme bakar. Belirtilen eksiklikler

tamamlanmış ise gerekli önem verilmiş sayılır. Eksiklikler tamamlanmamış ise nedeni

incelenir. Belirtilen neden haklı sebeplere dayanmakta ise ek bir süre verilir. Haklı

sebeplere dayandırılmayan nedenler geçerli ise cezai yükümlülükler uygulanır. Haklı

sebeplere dayandırılarak verilen ek süreler ise altı ay ile sınırlandırılmaktadır. Ancak

bazı özel durumlarda verilen bu süre uzatılabilir ( İTKY 47 m. 2b).

c) İnceleme Teftişi

İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında ihbar, şikâyet, iş kazası, meslek

hastalıkları ile kurma izni incelemesi veya teftiş esnasında gerekli görülmesi halinde

yapılan teftiştir. Bu teftişlerde incelenmek üzere belirtilen bütün konular, çalışma

hayatına ait tüm mevzuat göz önüne alınarak incelenir ve yapılan işleme esas olacak

şekilde sonuçlandırılır. Bu teftiş diğer teftişlerden farklılık arz etmektedir. Bu teftiş

türünde incelenmesi gereken bir konu mevcuttur. Bu iş kazası, iş güvenliği, meslek

hastalığı olabileceği gibi belirli bir konudaki şikayet de olabilmektedir.

İnceleme teftişi, işyerinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının

nasıl meydana geldiği, sebepleri, sonuçları teftişin konusunu oluşturur. Aynı zamanda

çeşitli kurum ve kuruluşların, sendikaların, işçilerin iş güvenliğine ilişkin konulardaki

şikayetleri ve talepleri de inceleme teftişin konusunu oluşturabilir (İTKY 47 m. 2c).

168 Yüksel, s.51.

124

C. DEVLETİN EĞİTİM GÖREVİ

İş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim çok önemlidir. İşverenlerin ve

işçilerin bu konulardaki eğitimleri tamamlanmadığı sürece, alınan önlemlerden yeteri

kadar yarar sağlamak mümkün olmayacaktır.

1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi

Başkanlığı (ÇASGEM)

ÇASGEM, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik konularında ulusal ve uluslararası

düzeyde eğitim, araştırma, inceleme, yayın, dokümantasyon ve danışmanlık

hizmetlerinde bulunmak amacıyla T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı

olarak faaliyette bulunan bir kurumdur.

ÇASGEM, Bakanlık, bağlı kuruluşlar ile bağlı kuruluşun ilgili kuruluşların

personeli ile özel veya kamu sektöründe faaliyet gösteren işyerlerindeki işçi, işveren

veya yönetici personelin eğitimlerini sağlamak amacıyla; çalışma hayatı, sosyal

güvenlik, işçi işveren ilişkileri, iş sağlığı ve güvenliği, toplam kalite yönetimi, iş teftişi,

istihdam , verimlilik, iş piyasası etütleri, ergonomi,çevre, ilk yardım, iş istatistikleri ile

işyeri hekimliği, işyeri hemşiresi ve sağlık memurları, İş Güvenliği ile Görevli

Mühendis veya Teknik Elemanlara sertifika programları düzenleyen tek kamu

kurumudur.

04.04.2002 tarihinde Kamu Kurumları içerisinde 2.sırada Eğitim Kurumları

içerisinde 1. sırada TS EN ISO 9001:2000 Kalite Belgesi almaya hak kazanmıştır ve bu

çerçevede eğitim yapmaktadır.

125

ÇASGEM’in görevlerini sıralayacak olursak;

� Bakanlık, bağlı kuruluşlar ile bağlı kuruluşun ilgili kuruluşlarının personeli

ile özel veya kamu sektöründe faaliyet gösteren işyerlerindeki işçi, işveren

veya yönetici personelin eğitimlerini sağlamak amacıyla: çalışma hayatı,

sosyal güvenlik, işçi-işveren ilişkileri,iş sağlığı ve güvenliği, işyeri

hekimliği, toplam kalite yönetimi, iş teftişi, istihdam, verimlilik, iş piyasası

etütleri, ergonomi, çevre, ilk yardım, iş istatistikleri ve benzeri konularda

eğitim programları hazırlamak, seminerler düzenlemek ve bu konular ile

ilgili araştırmalar yapmak,

� Çalışma ve Sosyal Güvenlik sorunları üzerine ulusal ve uluslar arası bölge

seminerleri düzenlemek ve düzenlenen seminerlere katılmak,

� Çalışma ve Sosyal Güvenlik konularında araştırma ve incelemeler yapmak

ve bu konularda gerekli bilgi ve belgeler toplamak,

� İşyerlerinin çalışma konuları ve iş verimi ile ilgili sorunlarını, ilgililerin ve

iş sahiplerinin olurunu alarak incelemek ve bu konularda önerilerde

bulunmak,

� Türkçe ve yabancı dillerde amacına uygun derlemeler yapmak ve

yayınlarda bulunmak,

� Amacına uygun bir şekilde yerli ve yabancı yayın, dokümantasyon,

filmler, fotoğraflar ve slaytlar temin ederek,bunlardan yeterince

faydalanılmasını sağlamaktır169.

2. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması görevi, 1945 yılında kurulan

Çalışma Bakanlığı bünyesinde İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Denetim

hizmetlerinin bir başka birimde örgütlenmesi nedeniyle Genel Müdürlük, 1983

tarihinde Daire Başkanlığına dönüştürülmüştür. Böylesine önemli bir alanda verilen

hizmetin niteliğinin yükseltilmesi ve etkinliğinin artırılması amacıyla İşçi Sağlığı Daire

Başkanlığı, 04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 618

169 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Ne Yapar ? http://www.casgem.gov.tr/index.php?islem=casgem_hakkinda (01 Haziran 2007)

126

sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 inci maddesi ile İŞ SAĞLIĞI VE

GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır..

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ‘nün Görevleri (3146 Sayılı

Kuruluş Kanunu);

� İş sağlığı ve güvenliği konularında, mevzuatın uygulanmasını sağlamak ve

mevzuat çalışması yapmak,

� Ulusal politikaları belirlemek ve bu politikalar çerçevesinde programlar

hazırlamak,

� Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu

sağlamak,

� Etkin denetim sağlamak amacıyla gerekli önerilerde bulunmak ve

sonuçlarını izlemek,

� Standart çalışmaları yapmak, normlar hazırlamak ve geliştirmek, ölçüm

değerlendirme, teknik kontrol, eğitim, danışmanlık, uzmanlık ve bunları

yapan kişi ve kuruluşları inceleyerek değerlendirmek ve yetki vermek,

� Kişisel koruyucuların ve makine koruyucularının imalatını yapacak kişi ve

kuruluşlara yetki vermek, ithal edilecek kişisel koruyucuların ve makine

koruyucularının standartlara uygunluğunu ve bu hususlarda usul ve esasları

belirlemek

� İş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi

konularında inceleme ve araştırma çalışmalarını planlayıp programlamak

ve uygulanmasını sağlamak,

� Faaliyet konuları ile ilgili yayım ve dokümantasyon çalışmaları yapmak ve

istatistikleri düzenlemek,

� Mesleki eğitim görenler, rehabilite edilenler, özel risk grupları ve kamu

hizmetlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm çalışanların iş kazaları

ve meslek hastalıklarına karşı korunmaları amacıyla gerekli çalışmaları

yaparak tedbirlerin alınmasını sağlamak,

127

� İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ve Bölge Laboratuvarlarının çalışmalarını

düzenlemek, yönetmek ve denetlemek

� Bakanlıkça verilecek benzeri görevleri yapmak170.

3. İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM)

İSGÜM, Çalışma şartlarını ve Çevreyi İyileştirme Programı (PIACT)

çerçevesinde; Türk Hükümeti, Özel Fon İdaresi (UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma

Programı) ve ILO temsilcileri arasında imzalanan bir anlaşmayla 1968 yılında kurulmuş

olup, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel

Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyetini sürdürmektedir.

İSGÜM ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına göre çalışma mevzuatının iş

sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularında uyulması gerekli standart ve normların

saptanması için inceleme ve araştırmalar yapmak ve bu standart ve normların çalışma

ortamının şartları ile üretim teknolojisindeki gelişmelere uyumlu olarak yenilenmesini

sağlamak, bu konuda ki mesleki teknik yaygın eğitim ihtiyaçlarını belirleyerek

programlarının düzenlenmesini ve uygulanmasını sağlayacak önerilerde bulunmak ve

teknik düzeyde yayın ve dokümantasyon yapmakla görevlidir.

İSGÜM, amaçlarına ulaşmak için işçi, işveren ve resmi organlarla işbirliği

içerisinde işyerlerinde; inceleme, araştırma, değerlendirme çalışmaları yapmakta,

çalışma ortamı ve üretim süreçlerinin insan yeteneklerine en uygun duruma getirilmesi

için çalışmakta, gereken durumlarda işbaşı eğitimi ve danışmanlık hizmeti vermektedir.

İSGÜM, Ankara’ da merkez ve buna bağlı İstanbul, İzmir, Adana ve

Zonguldak Bölge Laboratuar Şeflikleri ile faaliyet gösterir. Mühendis, Doktor,

Kimyager, Biyolog, Fizikçi, İstatistikçi, Hemşire, Tekniker ve Teknisyenlerden oluşan

uzman kadrosuyla yurt çapında çalışmalarını sürdürmektedir171.

170 http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (01 Haziran 2007) 171 http://isggm.calisma.gov.tr/isgum/docs/ISGUM_kurulus_amaclari.doc (05 Haziran 2007)

128

4. İş Müfettişleri

İş müfettişlerinin görevlerinin sadece iş yerini denetlemekten ibaret olmadığı,

müfettişin asli görevinin iş teftişi olmakla birlikte, işveren ve işçiyi sosyal yasaların

uygulanışı konusunda eğitmek ve işçi ile işveren arasında köprü olduğu da kabul edilir.

İşyerlerinde teknik yönden teftişler yapan iş müfettişleri, ayrıca işyerlerinin

daha sağlıklı ve güvenlikli olabilmeleri için, iş sağlığı ve güvenliği konularındaki bilgi

ve birikimlerini işçi ve işverenlerin eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri için de kullanırlar.

129

SONUÇ

Sağlık kavramı, bireyin çevresiyle uyum içinde işlev görebilme yeteneği

şeklinde, ya da fizyolojik, sosyal ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali olarak

tanımlanabilir. Amaç, herkese en yüksek sağlık kapasitesinin sağlanmasıdır. Koruyucu

sağlık hizmetlerinin çalışanlara yansıması, iş kazaları ve meslek hastalıklarından

korunma ve işyeri çevre koşullarını düzenleme şeklinde olmuştur. İş sağlığı, iş ile insan

arasındaki uyum için önemlidir. Güvenlik kavramı ise, risklerin kabul edilebilir düzeyde

olduğu her durum olarak tanımlanmaktadır. Güvenlik, kazaları azaltma düşüncesine

dayanmaktadır. Çalışanlarda iş güvenliği bilincinin yaratılması, iş kazalarının

azaltılması konusunda atılabilecek en önemli adımdır. Bununla beraber, iş kazaları ve

meslek hastalıkları konularında koruyucu ve önleyici tedbirler alınması da bir diğer

önemli noktayı oluşturmaktadır.

Toplum sağlığı içerisinde, işçilerin sağlığının ve güvenliğinin korunması

önemli bir yere sahiptir. Endüstri Devrimi döneminde hızlı gelişen teknolojik yenilikler

bir yandan insan refahına hizmet ederken; diğer yandan da insan hayatını tehdit eder

boyuta gelmiştir. Güvenli çalışmanın sağlanması, toplumların refah düzeyleri açısından

önem arz etmektedir. Bu bağlamda, sağlıklı olmak toplumun yaşam kalitesiyle

doğrudan ilişkili hale gelmiştir. Çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması işçi-

işveren kesimleriyle devletin ortak sorunudur. Bir ülkede iş güvenliğinin varlığı, büyük

ölçüde o toplumda çalışma hayatına devletin ne ölçüde müdahalesi olduğunun temel

göstergesidir.

İş sağlığı ve güvenliği, üretim süreci ve toplumsal yaşamdaki değişimlere

bağlı olarak gelişim göstermiştir. Ortaçağ’da dini amaçlı bir takım yapılanmalar söz

konusuyken, Endüstri Devrimi ile beraber üretim tekniği gelişmiştir. Ancak, koruma

önlemleri gelişmemiştir. Endüstri Devrimi ile beraber bilim, üretim gücü haline

gelmiştir. Sağlıklı çalışma hakkı, toplumsal bir ihtiyaca dönüşmüş, sağlıklı yaşama

hakkı ile bütünleşmiştir. İş sağlığı ve güvenliğinin yaygın hale gelebilmesi için sağlıklı

ve güvenli tutumun yaşam biçimi haline gelmesi gereklidir.

130

İşveren, işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla

yükümlüdür. Bu nedenden dolayı işveren, bir iş sözleşmesi ile kendisine bağlı işçilerini,

işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korumak ve

önlemlerini almakla yükümlüdür.

İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği için gerekli her türlü önlemi almakla

yükümlüdürler. Ayrıca işverenlerin, alınan bu önlemlere uyulup uyulmadığını

denetleme, işçileri bilgilendirme, eğitme, onların görüşlerini alma, katılımlarını sağlama

ve işyerinde mevzuat dahilinde gerekli örgütleme işlemlerini yapma yükümlülüğü

vardır. İşverenlerin tüm bu işlemlerin yapılmamasından doğan hukuki sorumluluğu

bulunmaktadır. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli tedbirleri almamak,

eksik almak, mevzuat hükümlerine uymamak gibi eylemlerinden ötürü doğan/doğacak

sonuçlar karşısında tazminat ve ceza ödemelerinin dışında idari sorumluluğu da

bulunmaktadır.

İşyerinde, işverenin bu önlemleri almaması nedeniyle iş kazası ve meslek

hastalığına maruz kalan, bu yüzden zarara uğrayan işçi veya ölümü halinde hak

sahipleri, işverenden tazminat talep edebilirler. İş kazasına uğrayan işçinin sigortalı

olması halinde kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu’nca sağlık yardımı yapılır, geçici

veya sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanır. Öte yandan sigortalının ölümü halinde

hak sahiplerine yasada belirtilen koşullarda gelir bağlanabilir. Fakat Sosyal Güvenlik

Kurumu tarafından zarara uğrayan işçiye veya ölümü halinde hak sahiplerine manevi

zararını karşılayacak herhangi bir ödeme yapılmaz.

Bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu zarara uğrayan işçiler,

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararları için işverene maddi

tazminat davası, hak sahipleri de destekten yoksun kalma davası açabilirler. Ayrıca

gerek işçi, gerekse geride kalanlar, manevi tazminat davası da açabilirler. Sosyal

Güvenlik Kurumu’da yaptığı ödemeleri iş güvenliği mevzuatını ihlal eden işverenlerden

ilgili Kanun maddesi uyarınca talep edebilir ve zarara uğrayan işçiye yapmış olduğu

tüm ödemeleri işverene kusuru oranında rücu eder.

131

Her iş kazası hem kazaya uğrayana, hem ailesine, hem de topluma büyük

kayıplar getirmektedir. Ödenen maddi ve manevi tazminatlar çok yüksektir. Ödenen bu

tazminatlar, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu oluşan manevi kayıplar, ülke

ekonomisi açısından fevkalade önemli boyutlara ulaşmaktadır.

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında birçok mevzuat bulunmaktadır.

Bunların en önemlisi 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Bu kanuna istinaden iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili çıkarılan birçok tüzük ve yönetmelik bulunmaktadır. Son dönemde

özellikle Avrupa Birliği uyum çalışmaları sonucunda iş sağlığı ve güvenliği konusu

daha da önem kazanmıştır.

Günümüzde yapılan mevzuat çalışmaları içerisinde en önemlilerinden birisi

devletin bu konuyu kanun ile düzenlemek amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

Tasarısı Taslağı oluşturmasıdır.

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kendi adında bir kanun ile

düzenlenmesinin düşünülmesi oldukça önemlidir. Bu kanun tasarısı taslağı bazı yeni

uygulamaları da içerisinde barındırmaktadır. Kanun tasarı taslağında yer alan önemli bir

düzenleme Risk Değerlendirmesi konusudur. Taslakta İşverenlerin, işyerinde özel

risklerden etkilenebilecek çalışanların durumunu da kapsayacak şekilde, sağlık ve

güvenlik yönünden, risk değerlendirmesi yapmakla yükümlü olduğunu belirtmektedir.

“İşveren, risk değerlendirmesinin sonucuna göre, alınması gereken koruyucu önlemlere

ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar verir, kendi adına çalışanlar da

yaptıkları işler ile ilgili olarak kendileri ve üçüncü kişilere yönelik sağlık ve güvenlik

yönünden risk değerlendirmesi yapar ve alınması gereken önlemlere karar verir.”

denmektedir. Böylece işverenler, işyerlerinde tehlike ortaya çıkmadan tespit etmek ve

gerekli tedbirleri almak konusunda sorumlu tutulmuşlardır.

Kanun tasarı taslağında bulunan bir başka önemli düzenleme ise Ulusal İş

Sağlığı ve Güvenliği Konseyi ‘dir. Buna göre, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı, İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak; ihtiyaç, öncelik, politika ve stratejiler

için öneriler geliştirmek, tavsiyelerde bulunmak üzere, sosyal tarafları, ilgili kamu

132

kurumlarını, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını, ilgili diğer kurum ve kuruluş

temsilcilerini biraraya getirerek “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” ‘ni oluşturur.

Ulusal düzeyde tüm tarafların temsilcilerinden oluşan bir yapılanmanın iş

sağlığı ve güvenliği çalışmalarına olumlu katkıda bulunacağı açıktır. Ancak gerek bu

kanun tasarısı taslağında bahsedilen konseyin, gerekse İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları

Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesinde belirtilen şartları taşıyan işyerlerinde,

oluşturulması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarının daha özerk çalışmaları

gerekmektedir. Örneğin işveren ile ücret ilişkisi bulunan ve iş sağlığı ve güvenliği

kurulunun asli üyesi olan işyeri hekimi, iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu mühendis

veya teknik elemanların ve işçi temsilcilerinin kurulda bağımsız çalışmasından söz

etmek mümkün olmayacaktır. Öncelikle bu bağımlılıkların ortadan kaldırılarak bu ve

benzeri kurumların daha özerk çalışmaları desteklenmelidir.

İş sağlığı ve güvenliği kurulları ile sendika temsilcilerinin bu konudaki

yetkilerini artıran, bu kurullarda işçi ve işveren kesiminin daha eşit düzeyde yer

almasını zorunlu tutan, işyeri hekimlerinin vizite hekimliğinden çıkarılarak koruyucu

hekimlik yapmasını sağlayan, bunların iş güvencesini artıran, işverenlerin eğitim

görevlerini zorunlu kılarak bunu belirli bir esas ve düzene bağlayan, eğitim konusunda

sendika-işveren işbirliğini düzenleyen, verilen gıdaların asgari kalori miktarını

saptayan, tehlikeli işyerlerinde yasadan daha sık genel sağlık denetimi öngören,

işverenleri önlem almaya sevk edici nitelikte iş kazası tazminatları getiren, iş güvenliği

kurullarında işçilerin sorumluluklarını artıran düzenlemelerin yapılması ilk akla gelen

önerilerdir.

Kuşkusuz bu konuda sendikalara da önemli görevler düşmektedir.

Sendikaların iş sağlığı ve güvenliği konularında daha yaratıcı olmaları ve işyerinin

özelliklerine uygun iş güvenliği önlemlerinin toplu iş sözleşmelerine girmelerini

sağlamaları ve bunları sıkı takip etmeleri gerekmektedir.

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda düzenlenen ve işverenlere belli

yükümlülükler getiren mevzuatta, işyerinde istihdam edilen işçi sayıları dikkate

alınmakta ve belirlenen sayıların altında işçi çalıştıran işyerlerinin, bu uygulamalardan

133

muaf tutulduğu belirtilmektedir. Bu sayı şu an ülkemizde yürürlükte bulunan birçok

yönetmelikte 50 olarak belirlenmiştir. Ancak SSK’nın 2004 verilerine göre 50 ‘den az

isçi çalıştıran işyerlerinin toplam işyerleri içindeki oranı %98’leri bulmaktadır. Yine iş

kazalarının yaklaşık %63’ü 50 ‘den az işçi çalıştıran işyerlerinde olmaktadır. İş sağlığı

ve güvenliği açısından sıkıntıların en fazla olduğu küçük işyerlerinin bu

yükümlülüklerden kapsamdışı tutulması olumsuz bir özellik olarak dikkati çekmektedir.

Küçük isletmelerde çalışan ve toplam çalışanların yarısını oluşturan işçilerin, sağlık –

güvenlik haklarından yararlanamaması, sağlıklı yaşama ve çalışma hakkının

gözetilememesi yanında, eşitlik ilkesine de aykırıdır.

Bu duruma, devletin üst düzey yöneticileri de dahil olmak üzere, birçok

yetkilinin varlığını kabul ettikleri ve kayıt altında bulunan hacime yakın bir büyüklükte

olduğu belirtilen kayıtdışı istihdamın da ilave edilmesi sonucunda, iş sağlığı ve

güvenliği alanında yapılan tüm iyi niyetli çalışmaların ne denli zayıf kaldığı

görülecektir.

Oysa özellikle Avrupa’da uzun bir süreden beri, sağlık, güvenlik, işin

insancıllaştırılması sorunları istihdamın en önemli konuları arasında yer almaktadır. Bu

nedenle ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi tedbirlerin alınması

mecburidir.

İş sağlığı ve güvenliğini sağlama amacına, bilimsel araştırmaya dayalı planlı

çalışmalar sonucunda geliştirilen sağlık ve güvenlik önlemleri ile ulaşılması

mümkündür. Ülke genelinde mevzuatın uygulanması konusunda etkin denetim

sisteminin geliştirilebilmesi için yasal düzenlemeler oluşturulmalı, bu konuda ilgili

eğitim kurumlarında da çalışmaların ve araştırmaların geliştirilmesi gerekmektedir.

134

EKLER

EK 1 : TS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ (OHSAS) BELGELENDİRME SÜRECİ YOL HARİTASI172

� Ekip Oluşumu

� TS 18001 Standardının Temini

� Yönetimin Bilgilendirilmesi

� Ekibin Eğitimleri

� Planlama Yapılması

� Yasal Şartların Temini İncelenmesi, Belge ve İzinlerin Alınması

� Tehlikelerin Tanımlanması Risk Değerlendirme Derecelendirme

� Acil Hallere Hazırlık

� İlgili Tarafların Görüşleri

� İlk Yönetimin Gözden Geçirme Toplantısı

� Politika/Hedef İSG Programları

172 http://www.tse.gov.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001surec.pdf (01 Haziran 2007)

Eğitimler

İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS) Temel Eğitimi

İş Sağlığı ve Güvenliği (Ohsas) Risk Değerlendirme ve Derecelendirme Eğitimi

İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Çalıştayı / Uygulama Eğitimi

135

� Risk Kontrol Önlemleri Belirleme ve Uygulama

� Dokümanların Hazırlanması

� Tüm Çalışanların Eğitimi/Bilgilendirilmesi

� Uygulama Kontrol İletişim

� İç Tetkiklerin Yapılması, DÖF’ lerin Uygulanması

� Veri Analizi

� Kayıtların Oluşturulması / Muhafazası

� www.tse.org.tr Adresinden Müracaat Dokümanlarının Temin Edilmesi

ve Türk Standardları Enstitüsü’ne Başvuru

� Ön Tetkik (Talep Edildiğinde)

� Gözden Geçirme ve Revizyonlar

� Performansın Takibi / Sürekli İyileştirme Faaliyetleri

� Belgelendirme Aşaması

136

EK 2: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ BAZI TSE STANDARTLARI173

Standart No: TS 12442

Kabul Tarihi: 13.04.1998

Standardın Adı: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği-İş Kazası Raporu Kapsam: Bu standart, iş kazası durumunda düzenlenecek iş kazası raporunda, bireysel iş kazası raporunda ve iş yeri kaza raporunda bulunması gereken hususları ve kimin nasıl dolduracağına dair ilkeleri kapsar. Standart No: TS 3021

Kabul Tarihi: 23.02.1978

Standardın Adı: Parça Yükler İçin Sürekli Mekanik Taşıma Ekipmanları Plakalı,Zincirli Konveyörlerle İlgili Güvenlik Kuralları Kapsam: Bu standart, parça yükler için sürekli mekanik taşıma ekipmanlarından, plakalı, zincirli konveyörlerle ilgili özel güvenlik kurallarını kapsar.

173 Türk Standartları Enstitüsü, ‘Standartlar’, www.tse.org.tr (01 Haziran 2007)

137

Standart No: TS EN 791

Kabul Tarihi: 20.01.2003

Standardın Adı: Sondaj Makineleri-Güvenlik Kapsam: Bu standart, üretici tarafından öngörülen şartlar altında ve amacına uygun kullanıldığında, mekanize sondaj makineleriyle ilgili önemli tehlikeleri kapsar. Bu standart, tasarım, imalat işletme ve bakımla ilgili güvenlik şartlarını belirler. Bu standart, tünel açma, madencilik, inşaat ve su sondaj işleri için yüzeyde ve yeraltında kullanılan sondaj makinelerine uygulanır. Bu standart, aynı zamanda muhafaza borularını da kapsar. Standart No: TS EN 12418

Kabul Tarihi: 15.01.2002

Standardın Adı: Şantiyelerde Kullanılan Kagir ve Taş Kesme Makineleri - Güvenlik Kapsam: Bu standart, en az bir destek yüzeyine sahip taşların, diğer mineral yapı malzemelerinin ve kompozit malzemelerin kesilmesi amacıyla genellikle bina inşaatında kullanılan taşınabilir, çalışma sırasında sabit halde tutulan kagir ve taş kesme makinelerini kapsar. Standart No: TS 9725

Kabul Tarihi: 14.01.1992

Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri-Operatör Eğitimi İçin Uygulanacak Asaslar Kapsam: Bu standart, TS 8384'de verilen inşaat ve kazı makinelerine uygun operatör eğitimi için gereken kuralları kapsar.

138

Standart No: TS 8983

Kabul Tarihi: 19.03.1991

Standardın Adı: İnşaat Sırasında Yapılarda Alınması Mecburi Genel Emniyet Tedbirleri Kapsam: Bu standart, yerüstü veya yeraltında; su üstü veya su altındaki bilumum inşaat sahalarında, inşaat sırasında, kazı ve yıkım işleri ile kalıp yapım-söküm, elektrik işlerinde ve bu işlerde kullanılan iskele, merdiven sabit ve/veya hareketli makine ve teçhizatın kullanılması sırasında alınması mecburi genel emniyet tedbirlerini kapsar. Standart No: TS 8481

Kabul Tarihi: 02.10.1990

Standardın Adı: İnşaat Sırasında Yapılarda Alınması Mecburi Genel Emniyet Tedbirleri Kapsam: Bu standart, inşaat iş iskeleleri ve kalıp iskelelerinde kullanılan çelik boruları kapsar . Standart No: TS 8538

Kabul Tarihi: 20.11.1990

Standardın Adı: İnşaat İş İskeleleri Yapım Kuralları - Ahşap Kapsam: Bu standart, yapı yüzeylerinin sıvanması, onarılması, duvar örülmesi, bu işler için gerekli malzemelerin çıkartılması ve çalışacak işçilerin emniyetle çalışmaları için yapılacak ahşap iskelelerin yapım kurallarını kapsar.

139

Standart No: TS 8539

Kabul Tarihi: 20.11.1990

Standardın Adı: İnşaat İş İskeleleri Yapım Kuralları-Metal Kapsam: Bu standart, yapıda yüzeylerin sıvanması, onarılması, duvar örülmesi, bu işler için gerekli malzemeleri çıkartılması ve çalışacak işçilerin emniyetle çalışmaları için yapılacak metal iskelelerin yapım kurallarını kapsar. Standart No: TS EN 474-1

Kabul Tarihi: 06.04.2001

Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri- Emniyet- Bölüm 1: Genel Özellikler Kapsam: Bu standart, silindirler hariç inşaat ve kazı makineleri için genel emniyet özelliklerini kapsar. Standart No: TS 12815

Kabul Tarihi: 13.03.2002

Standardın Adı: İnşaat (Betonarme) Demircisi Kapsam: Bu standart, İnşaat (Betonarme) demircisi mesleğini icra eden kişinin tarifini, bu meslekte kullanılan temel araç-gereç ve ekipman ile sahip olunması gereken özellikleri ve bu özelliklerin ölçümü ve değerlendirilmesini kapsar.

140

Standart No: TS 12784

Kabul Tarihi: 20.11.2001

Standardın Adı: İnşaat Teknisyeni Kapsam: Bu standart, inşaat teknisyenliği mesleği ile bu mesleği icra eden kişinin tarifini, sınıflandırılmasını, bu meslekte kullanılan asgari araç- gereç ve ekipman ile inşaat teknisyenliği mesleği ile ilgili sahip olması gereken özelliklerin ölçümü ve değerlendirilmesini kapsar. Standart No: TS 12786

Kabul Tarihi: 20.11.2001

Standardın Adı: Betonarme Kalıpçısı Kapsam: Bu standart, betonarme kalıpçılığı ile bu mesleği icra eden kişinin tarifini, sınıflandırılmasını, bu meslekte kullanılan asgari araç gereç ve ekipman ile her sınıftaki elemanın sahip olması gereken özelliklerin ölçümünü ve değerlendirilmesini kapsar. Standart No: TS ISO 9244

Kabul Tarihi: 30.12.1997

Standardın Adı: İnşaat ve Kazı Makineleri-Emniyet İşaretleri ve Tehlike Levhaları-Genel Prensipler Kapsam: Bu standart, inşaat ve kazı makinelerine kalıcı olarak takılan emniyet işaretleri ve tehlike levhalarının tasarımı uygulaması için genel prensipleri kapsar.

141

Standart No: TS ISO 13200

Kabul Tarihi: 08.12.1998

Standardın Adı: Vinçler-Emniyet İşaretleri ve Tehlike Levhaları-Genel Prensipler Kapsam: Bu standart, ISO 4306–1 de belirtilen vinçlere kalıcı olarak takılan emniyet işaretleri ve tehlike levhalarının tasarımı ve uygulanması için genel prensipleri kapsar. Standart No: TS ISO 12480-1

Kabul Tarihi: 13.04.1999

Standardın Adı: Vinçler - Emniyetli Kullanım - Bölüm 1: Genel Kapsam: Bu standart, işletimde emniyet sistemleri, yönetim, planlama, seçim, kurma ve sökme, işletim ve bakım ve kullanıcı için sapancılar (yükü askıya alanlar) ve işaret vericilerin seçimi de dahil olmak üzere vinçlerin emniyetli kullanımı için gerekli olan uygulamaları kapsar. Standart No: TS EN 500-1

Kabul Tarihi: 07.03.1997

Standardın Adı: Gezer (Mobil) Yol İnşaat Makineleri - Emniyet Kuralları - Bölüm 1: Genel Kurallar Kapsam: Bu standart, gezer (mobil) yol inşaat makineleri için genel emniyet kurallarını kapsar.

142

KAYNAKÇA

KİTAPLAR

1. Akbulut Turhan, İşçi Sağlığı Prensip ve Uygulamaları, 5.Baskı, Sistem

Yayıncılık, Haziran 1996

2. Akın, Levent, Hukuki Yönden İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Ders Notları, Ankara Üniversitesi, 2001

3. Aktay Nizamettin, Sendika Hakkı, Ankara: Kamu İşverenleri Sendikası

Yayınları, 1993

4. Akyiğit Ercan, Yeni Mevzuata Göre Hazırlanmış İş Hukuku, Dördüncü Baskı,

Ankara: Seçkin Yayınları, 2005

5. Akyiğit Ercan, İş Kanunu Şerhi, Ankara: Seçkin Yayınları, 2001

6. Alper, Yusuf; Bazı Ülkelerde İşçi Sağlığı-İş Güvenliği Uygulamaları ve

Türkiye’deki Uygulama ile Karşılaştırılması, Sosyal Siyaset Konferansları 37-

38’nci Kitaplar, İstanbul Üniversitesi Yay., No: 3662. 1992

7. Altan Z, Şişman Y, Tonus Ö ve Uçkan B, Uluslararası Çalışma Normları,

(Anadolu Üniversitesi Web-ofset Tesisleri, Eskişehir) 2004

8. Andaç Faruk, İş Hukuku, Ankara: Yargı Yayınları, 2003

9. Andreoni, Diego;, “The Cost of Occupational Accidents and Diseases,”

International Labor Office, Occupational Safety and Health Series, No: 54

Geneva. 1986

10. Bilir Vahide, Meslek Hastalıkları, Türk-İş Yayınları, Ankara, 2002

11. Bingöl Dursun, İnsan Kaynakları Yönetimi, 5. Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık,

Nisan 2003

12. Bulutoğlu, Kenan; Kamu Ekonomisine Giriş, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fak.

Yayınları, İstanbul: 1971

13. Centel Tankut, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, İstanbul: Türkiye Metal

Sanayicileri Sendikası-Mess Yayınları, 2005

14. Çenberci Mustafa, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara: Olgaç Matbaası,

1985

15. Çolak Mahmut, Sosyal Sigortalar ve İş Hukuku Uygulama Rehberi, Ankara:

Yaklaşım Yayıncılık, Ekim 2005

143

16. Demircioğlu, Murat ve Tankut Centel, İş Hukuku, Yedinci Baskı, İstanbul: Beta

Yayınları, 1999

17. Ekmekçi Ömer, 4857 sayılı İş Kanunu’na Göre İş Sağlığı ve Güvenliği

Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, İstanbul: Legal Yayıncılık, Ekim 2005

18. Elliott B. J. , “Risk Analysis - Two Tools You Can Use to Assure Product Safety

and Reliability”, The Validation Consultant, Booth Scientific Inc., USA,12 1998

19. Erdut Tijen, Yeni Teknolojilerin İş İlişkileri Üzerindeki Etkisi, TÜHİS Yayınları,

Ankara: 1998,

20. Eyrenci Ö., Taşkent S. ve Ulucan D., Bireysel İş Hukuku, İstanbul: Legal

Yayınevi, Mart 2004,

21. Geçer Bekir, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Yaklaşım Yayıncılık,

Ekim 2004

22. Gerek, Nüvit, Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Ankara, Türk Metal

Sendikası Yayınları, Ocak 1998

23. Güzel Ali ve Okur Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10.Basım,

İstanbul, Beta Yayınları, Ekim 2004

24. Hachette Gelişim, Eğitim ve Eğitim Kavramının Evrimi Gelişim Hachette

Alfebetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt:3, İstanbul: Gelişim Basım ve Yayım

A.Ş, 1983

25. İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve

Esasları Hakkında Yönetmelik, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu,

İstanbul: Aralık 2003

26. Juran , J.M., Gyra, Frank M., “Quality Planning and Analysis”, McGraw Hill

Inc. USA,7-200, 1980.

27. Karakaş İsa, İş Kazası & Meslek Hastalıkları İhtilafları ve Çözüm Yolları,

Ankara: Yaklaşım Yayıncılık, Mart 2006

28. Kuru Onan, Türkiye’de İş Sağlığı, İş Güvenliği Teftiş ve Öneriler, Türk Endüstri

İlişkileri Derneği III. Endüstri İlişkileri Kongresi, Ankara, 14–16 Ekim 1998

29. Makal Ahmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Çalışma İlişkileri: 1850–1920 –

Türkiye Çalışma İlişkileri Tarihi, 1.Baskı, İmge Kitapevi, Mayıs 1997

30. Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Ankara: Turhan Kitapevi, 2004

144

31. Müngen M.Uğur, İş Güvenliği Ders Notları, İstanbul Teknik Üniversitesi

İstanbul, 2005

32. OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, 1999

33. Özkılıç Özlem, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk

Değerlendirme Metodolojileri, TİSK Yayınları, 2005

34. Sexena Anuj, Industrial Safety, Natıonal Productivity Council, Training Manval

4, New Delhi, 1990,

35. Serter Nur, Devlet Görevlerindeki Gelişmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet,

İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, No: 3856,

36. Soyer Serap, Endüstri Sosyolojisine Giriş, İzmir: Saray Kitapevi, 1996

37. Süzek Sarper, İş Güvenliği Hukuku, Ankara: Savaş Yayınları, 1985

38. Süzek Sarper, Hukuki Yönden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, ÇSGB İş Güvenliği

Eğitim Semineri Notları, Ankara: 1993

39. Sarper Süzek, İş Hukuku, İkinci Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2005

40. Süzek, Sarper, İş Güvenliği Mevzuatı, Ankara: Savaş Yayınları, 1994

41. Şakar Müjdat, Genel Gerekçeleriyle Yeni Sosyal Güvenlik Kanunları, İstanbul:

Der Yayınları, 2006

42. Şakar Müjdat, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Sekizinci Baskı, İstanbul: Der

Yayınları, 2006

43. Şakar Müjdat, İş Hukuku Uygulaması, 2. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2000

44. Şardan H.Serdar, Risk Değerlendirilmesi ve OHSAS 18001, Ankara: Çimento

Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Yayınları, 2005

45. Şenkal Abdülkadir, Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika, Alfa Yayınları,

1.Baskı, Ağustos 2005

46. Talas Cahit, Türkiye’nin Açıklamalı Sosyal Politika Tarihi, Birinci Baskı

İstanbul: Bilgi Yayınları, 1992

47. Tokol Aysen, Sosyal Politika, VİPAŞ, 2.Baskı, Yayın Sıra No: 39, Bursa: 2000

48. Turan Kamil, İş Hukukunun Genel Esasları, Ankara: Kamu İş Yayınları, 1990

49. Ulusan İlhan, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme

Borcu, İstanbul: Kazancı Hukuk Yayınları, No.72, 1990

50. Ünver Münir, “İş Kazaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Güvenliği

Eğitimi Seminer Notları,” Ankara, 1994,

145

DERGİLER

1. Bayram Fuat, Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatımıza Hakim Olan İlkeler, İş

Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, Sayı:7 2005

2. Bedir Eyüp, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik Boyutu, Gazi

Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Dergisi, Ankara: 1993, Sayı:3

3. Berberoğlu Ufuk, Eskiocak Muzaffer, Ekuklu Galip ve Saltık Ahmet, Tam Gün

İşyeri Hekimi Çalışan Bir İşletmede İş Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri

Yönetim Sürecinin Değerlendirilmesi, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi,

Ankara: Sayı 9, Ocak 2002

4. Cervatoğlu Ercüment, İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Bir Değerlendirme,

TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ankara: Sayı:13, Ocak-Şubat-Mart

2003

5. Erginel Muslubeyli N. , “Tasarım Hata Türü ve Etkileri Analizinin Etkinliği İçin

Bir Model ve Uygulaması” Endüstri Mühendisliği Dergisi,15 (3): s. 17-26 2002

6. Kaçmaz Haydar, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konularında Devletin İşverenin

İşçinin Görev ve Sorumlulukları, Makine Mühendisleri Dergisi, 2003

7. Karaçivi, Gültekin, “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği

Yeni Yükümlülükler, ”İşveren Dergisi, s. 1, 2004

8. Keleş Rüstem, İSG İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Ankara: Sayı:25, Mayıs-

Haziran 2005

9. Odaman Serkan, İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Tarafların Önemli Hak ve

Yükümlülükleri İle Uluslararası Standart, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik

Hukuku Dergisi, Legal Yayınları, 2006, Sayı: 11

10. Süzek Sarper, İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve

Yükümlülükleri (Haklar), Legal İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:2, Sayı:6, Yıl:

2005

146

İNTERNET KAYNAKLARI

1. ÇSGB; 2006, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası 2006–2008,

http://isggm.calisma.gov.tr/docs/yayinlar/Ulusal_isg_politikalari.pdf

(23 Şubat 2007)

2. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Ne Yapar ?

http://www.casgem.gov.tr/index.php?islem=casgem_hakkinda

(01 Haziran 2007)

3. Danıştay Onuncu Daire Kararı,

http://www.isggm.gov.tr/haberler/danistay-2006-2159.pdf (01 Haziran 2007)

4. Fişek İş Güvenliği, İş Güvenliği Eğitimleri,

http://www.fisek.com.tr/isguvenligi/egitim.php# (10 Şubat 2007)

5. Gençleri Ayhan, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Mevzuatımızda Bulunan

Düzenlemelerden Doğan Yükümlülükler,

http://paribus.tr.googlepages.com/a_gencler2.doc (23 Şubat 2007)

6. ILO, ‘ International Labour Organisation-ILO’, www.ilo.org (10 Şubat 2007)

7. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı,

http://isggm.calisma.gov.tr/docs/isg-kanun-taslak-metin%20.pdf

(01 Haziran 2007)

8. İyibozkurt Adnan, “Baş Yazı”, http://www.isguv.com/ (12 Nisan 2007)

9. Karaçivi Gültekim, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri İşyerlerine Getirdiği

Yeni Yükümlülükler, İşveren Dergisi, Nisan 2004,

http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=940 (21Şubat 2007)

10. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, İş Gücü Piyasası OİK Raporu, Çalışma

Hayatı Alt Komisyonu Raporu, İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubu Raporu,

http://ekutup.dpt.gov.tr/isgucu/oik651.pdf (24 Şubat 2007)

11. OHSAS 18001, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi,

http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm

(10 Mayıs 2007)

12. OSHA, US Department of Labour, Occupational Safety and Health

Administration, http://www.osha.gov./ (10 Şubat 2007)

147

13. Seyyar Ali, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Nedir?,

http://www.sosyalsiyaset.com/documents/isig.htm (15 Mart 2007)

14. Tuncay Can, Tebliğ, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği

Mevzuatının Uyumu ve Yeni Yönetmelikler, TİSK Yayınları, 2004, Yayın No:

241, http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1076 (12 Ocak 2007)

15. Tuncay Can, Yeni İş Kanununda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, TİSK, İşveren

Dergisi, 2003, s.4. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=759&id=45

(12 Ocak 2007)

16. Türk Standartları Enstitüsü, ‘Standartlar’, www.tse.org.tr (01 Haziran 2007)

17. Yılmaz Gürbüz, İş Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi Gelişimi,

http://www.isguvenligi.net/index.php?option=com_content&task=view&id=53

&Itemid=32, (10Nisan 2007)

18. http://www.avrupapatent.com/standart_kalite_ohsas_18001.htm

(01 Haziran 2007)

19. http://www.aycertkalite.com/ohsas18001.htm (10 Mayıs 2007)

20. http://www.aycertkalite.com/ohsas18001_faydalari.htm (10 Mayıs 2007)

21. http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/pr/2006/15.htm, (15.01.2007)

22. http://isggm.calisma.gov.tr/docs/sunumlar/18.hafta/4May2004/Erhan_BATUR.p

pt (21 Ocak 2007)

23. http://isggm.calisma.gov.tr/gorevlerimiz.asp (01 Haziran 2007)

24. http://isggm.calisma.gov.tr/isgum/docs/ISGUM_kurulus_amaclari.doc

(05 Haziran 2007)

25. http://www.kgm.adalet.gov.tr/borclarkanunu.htm (20 Nisan 2007)

26. http://www.mmo.org.tr/muhendismakina/arsiv/2003/mayis/makale_iscinin_gore

v_sor.htm (24 Mart 2007)

27. http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T1_15.xls

(02 Mart 2007)

28. http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2004/T16_33.xl

s (15 Ocak 2007)

29. http://www.tse.org.tr/Turkish/KaliteYonetimi/18001bilgi.asp (10 Mayıs 2007)

148

TEZLER

1. Baykut Gülistan, Vardiyalı İşçilerin Sağlık Sorunları, (Yayınlanmamış Bilim

Uzmanlığı Tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara, 1994)

2. Görücü Mehmet Nuri, Türkiye'deki ve İngiltere'deki İş Sağlığı ve Güvenliği

Teftiş Sistemlerinin Karşılaştırılması, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2004)

3. Müngen M.Uğur, Türkiye’de İnşaat İş Kazalarının Etkisi, (Doktora Tezi, İ.T.Ü

Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1993)

4. Ofluoğlu Gökhan, İş Kazalarının Ekonomik Boyutları (Özellikle Taşkömürü

Madenciliği ve T.T.K. Açısından), (Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi SBE.,

Ankara, 1996)

5. Tatar Tevfik, İş Kazalarının Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi,

(Yayınlanmamış Çalışma, Gazi Üniversitesi, Kazaları Araştırma ve Önleme

Enstitüsü, 1991)

6. Yetkin Onur, Şantiyelerin İş Güvenliği Performans Analizi, (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

İstanbul, 2004)

7. Yüksel Ayhan, İş Sağlığı ve İş güvenliği Konusunda Tarafların Bilgi Tutum ve

Davranışları, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Enst., Ankara, 2001)